You are on page 1of 255

AH M ARVERDE

VERO

Her zamanki gibi kocam Benjamin’e,

Anneme... Keşke fırsatım varken anlattığın hayat


hikâyelerinin daha çoğunu dinleseydim.

Babama ve D ebbie’y e... Hayatımın yolculuğu ve bundan


daha bile uzun sürecek anılar için...
Ve sevgili llıc k e r ’ıma... Seninle çok gurur duyuyorum.
Değil, benim değil; başkasının yarası bu.
Ben buna asla katlanamazdım. Bu yüzden bu
olanı alın saklayın, onu toprağa gömün.
Lambaları alıp götürün...
Gece.
-A N N A AHM ATOVA
Giriş

ü y ü k K o lo m b iy a N e h r in in k ıy ıla rın d a , a lm a n h e r nefesin

B g ö z le g ö rü ld ü ğ ü b u s o ğ u k m evsim d e, B elye N o ch i adı v e ­


r ile n m e y v e b a h ç e s i se ssizd i. U y k u d a k i elm a a ğ a çla rı göz

a la b ild iğ in c e y ü k s e ğ e u z a n ıy o rd u , a ğ a çla rın g ü çlü k ö k le ri, s o ğ u k ,

b e r e k e tli to p r a ğ ın d e r in lik le r in e s a r ılm ış tı. S ıc a k lık a z a ld ık ç a ,

to p r a ğ ın v e g ö k y ü z ü n ü n re n k le ri y o k o lm a y a b a ş la d ık ç a , b u b e m ­

b e y a z m a n z a r a b ir t ü r k ış k ö rlü ğ ü n e y o l a çm ış, b ir g ü n d iğ e rin d e n

a y r ıla m a z h â le g e lm iş ti. H e r ş e y d o n m u ş v e k ırılg a n b ir h â l alm ıştı.

S o ğ u k v e s e s s iz lik h iç b ir y e r d e M e r e d ith W lıit s o n ın k e n d i

e v i n d e k i n d e n d a h a f a z la f a r k e d ilm iy o r d u . O , o n ik i y a ş ın d a ,

in s a n la r a r a s ın d a o lu ş a n u ç u r u m la r ın ç o k ta n fa r k ın a v a r m ış t ı.

K e n d i a ile s in in , tıp k ı te le v iz y o n d a g ö r d ü ğ ü a ile le r g ib i h e r ş e y in

k u s u r s u z g ö r ü n d ü ğ ü v e h e r k e s in b ir b ir iy le iy i g e ç in d iğ i b ir a ile

o lm a s ın ı a r z u lu y o r d u . H iç k im s e , s e v g ili b a b a s ı b ile , b u d ö r t d u ­

v a r a r a s ın d a k e n d is in i n e k a d a r s ık y a ln ız v e n a s ıl d a g ö r ü n m e z

h is s e tt iğ in i a n la m a d ı.

A m a y a r ı n g e c e h e r ş e y d e ğ iş e c e k t i.

. 9 .
Çok zekice bir plan yapmıştı. Annesinin masallarından birine
dayanarak bir oyun yazmıştı ve bu oyunu yılbaşı partisinde sahne* Çünkü anneleri Rus’tu ve bu ülkede yalnızdı. Ya da en azından

koyacaktı. Bu tam da The Partridge Family m n' bölümlerinden babasının söylediği buydu. Anneleri kendisi hakkında pek fazla
bir şev söylememişti.
birinde olacak türden bir şeydi.
Kapının çalınması Meredith’i şaşırttı. Tam da babası ve Jeff
“Neden başrolü ben oyna yamıyorum?" diye sızlandı Nina.
Cooper odadan içeri girerlerken başını kaldırıp baktı.
Meredith oyunu yazmayı bitirdiğinden beri bu soruyu en az onuncu
M eredith kendini içi yavaşça havayla doldurulan, her nefesle
kez sormuştu.
yeni bir şekil almaya başlayan, uzun, yumuşak ve sardık balonlar­
Meredith sandalyesinde arkasını döndü ve yatak odalarının dan biri gibi hissetti ve bu durumda nefes Jeffrey Cooper’d». Onlar
ahşap zemini üzerine çömelmiş. eski bir çarşafa nane yeşili, biçimsiz dördüncü sınıftan beri birbirlerinin en iyi arkadaşıydılar ama onun
bir şato resmi yapmakta olan dokuz yaşındaki kardeşine baktı. etrafında olmak son zamanlarda kendisini farklı hissettiriyordu.

Meredith suratını asmamaya çalışarak alt dudağını ısırdı. Heyecan vericiydi. Bazen, Jeffrey ona baktığında Meredith nere­
deyse nefes alamıyordu. “Prova için tam vaktinde geldin."
Şato çok biçimsizdi, hiç düzgün değildi. “Bunu tekrar konuşmak
Jeffrey insanın yüreğini ağzına getiren gülümsemelerinden
zorunda mıyız, Nina?"
biriyle ona gülümsedi. “Ama çocuklara bundan bahsetme. Bu
“Ama neden prensle evlenen köylü kız ben olamıyorum?"
yüzden bana bir sürü laf söylediler."
"Neden olduğunu biliyorsun. Prens rolünii Jeff oynuyor ve o
“Prova demişken,’’ dedi babası öne çıkarak. Hâlâ iş kıyafeti
on üç yaşında. Onun yanında çok aptal görünürsün.” içindeydi; üzerinde turuncu dikişler olan kahverengi bir tııhım. Gür
Nina fırçasını boş çorba tenekesinin içine koydu ve topukla­ siyah bıyıklarının ardında ya da gözlerinin içinde bir gülümseme

rının üzerinde doğruldu. Kısa siyah saçları, parlak yeşil gözleri ve olmaması hayret vericiydi. Oyunun metnini elinde tutuyordu.

solgun cildiyle küçük, mükemmel bir periye benziyordu. “Gelecek “Oy nayacağınız oyun bu mu?"

yıl köylü kız ben olabilir miyim?'’ Meredith sandalyesinden kalktı. “Sence bunu sevecek mi?"

Nina ayağa kalktı. Kalp şeklindeki yüzü alışılmadık bir biçimde


“Elbette.” Meredith gülüm sedi. Bir aile geleneği yaratıyor
ciddiydi. “Sevecek mi?" Geniş bir alana yayılmış Picasso stili yeşil
olabileceği düşüncesi çok hoşuna gitm işti. Bütün arkadaşlarının
şato ve yatağın üzerine serilmiş kostümlerin üzerinden üçü bir­
gelenekleri vardı, ama VVhitsonlann yoktu; onlar her zam an fark­
birlerine baktılar. Kendi aralarında sadece bakışlarla paylaştıkları
lıydılar. Ne tatillerde evlerine gelen kalabalık akrabalar, ne Şükran
gerçek, Anya Whitson*ın soğuk bir kadın olduğu ve sahip olduğu
Gününde hindi ya da Paskalyada jam b on ne de daim a edilen
azıcık sıcaklığın da kocasına yönelik olduğuydu. Bu sıcaklığın çok
dualar vardı. Kahretsin, annelerinin kaç yaşında olduğundan bile azı kızlarına erişmişti. Onlar küçükken babası öyle değilmiş gibi
emin değillerdi. davranmaya, kendi sevgisinin ihtişamıyla onlan büyüleyerek tıpkı
l Dul bir anne vc beş çocukunun hayatını konu alan Amerikan dizisi, (ç.n.) bir sihirbaz gibi dikkatlerini başka yöne çekmeye çalışmıştı, ama

. 10 . . ıı.
K ış c3 ahçe±ı

bütün illüzyonlarda olduğu gibi, en sonunda ardındaki


• *erÇeJ:
ortaya çıkmıştı.
BÜYÜK OYUN yazan bir tabela yaptı ve üçünün isimlerini araladı.
Bu nedenle hepsi Meredith’in neyi sorduğunu biliyordu.
Boyanm ış olan zemine rötuş yaptı (bunu bütünüyle düzeltmek im­
Babası, “Bilmiyorum, M eredoodle," dedi, sigaralarını almak kânsızdı, Nina her zaman çizgilerin dışım boyardı) ve sonra bunu
için elini cebine sokarken. “Annenin hikâyeleri...” oturma odasında bir yere koydu. Sahne hazır olduğunda oyunun
Meredith, "Annemin hikâye anlatm asına bayılıyorum ,” dedi sonunda giyeceği bale eteğinin tülünden prenses ensesine dönüş­
türülm üş elbiseye payet ekledi. Yatmaya gittiğinde saat neredeyse
Nina, “Sadece hikâye anlattığı zam an bizim le gerçekten ko­
sabahın ikisiydi. Ve o zaman bile o kadar heyecanlıydı ki uykuya
nuşuyor," diye ekledi.
dalması uzun zam an aldı.
Babası bir sigara yaktı ve dönerek yükselen gri duman bulutu­
Ertesi gün yavaş geçiyor gibiydi, ama nihayet, saat altıda,
nun arasından onlara baktı, kahverengi gözleri kısılmıştı. “Evet;
k o n u k la r gelmeye başladı. Çok büyük bir kalabalık değildi, sadece
dedi nefesini dışarı vererek. “Sadece...”
her zamanki insanlardı: bahçede çalışan erkek ve kadınlar, onlann
Meredith resmin üzerine basmamaya dikkat ederek babasına aileleri, birkaç komşu ve babalarının yaşayan tek akrabası olan kız
doğru ilerledi. Babasının tereddüdünü anlıyordu; hiçbiri annelerini
kardeşi Dora.
neyin etkileyeceğini asla gerçekten bilemezdi, ama bu sefer Mere­
Meredith merdivenlerin tepesinde otunnuş, aşağıdaki girişe
dith bunun cevabını bulduğundan emindi. Annesinin sevdiği bir
bakıyordu. Ne zaman harekete geçebileceğini düşünürken ayağını
şey varsa, bu bir prense âşık olma cüretini gösteren umursamaz
hafifçe merdivene vurmaktan kendini alamıyordu.
köylü kız lıakkındaki masaldı. “Sadece on dakika sürüyor, baba.
Tam ayağa kalkmak üzereyken bir tıngırtı, bir takırdama
Süre tuttum. Herkes bayılacak.”
sesi duydu.
“Peki, öyleyse," dedi en sonunda.
Ah, hayır. Ayağa fırladı ve koşarak aşağı indi, ama çok geçti.
Meredith’in gururu kabardı; umutlanmıştı. İlk kez partide Nina mutfaktaydı, bir tencereye metal bir kaşıkla vuruyor
oturma odasının loş köşelerinden birinde kitap okuyarak ya da
ve, “Gösteri zamanı!” diye bağırıyordu. Hiç kimse nasıl ilgi odağı
mutfakta bulaşıkları yıkayarak vakit geçil meyecekti. Aksine, an­
olunacağını Nina'dan daha iyi bilemezdi.
nesinin ilgisinin odağı olacaktı. Bu oyun annesinin ona söylediği
Konuklar mutfaktan, kocaman şöminenin yanında kurulmuş
her değerli kelimeyi dinlediğini ispatlayacaktı; masal anlatırken,
olan alüminyum beyaz perdenin üzerinde asılı duran şato resminin
karanlıkta hafifçe söylenen o birkaç kelimeyi bile.
bulunduğu oturma odasına geçerlerken hafif gülüşmeler olmuştu.
Sonraki bir saat boyunca, gerçekten yardım a ihtiyacı olan sa­
Sağ tarafta Nina ve Meredith’in yıllar boyunca yaptıkları süsler
dece Jeff olmasına rağmen oyuncularını oyunun başından sonuna
ve ucuz ışıklarla süslenmiş büyük bir yılbaşı ağacı vardı.
kadar yönetti. O ve Nina yıllardır bu masalı dinliyordu.
Resmin önünde “sahneleri” vardı: Parke zemine dayalı duran
Daha sonra, prova bitip herkes dağıldığında Meredith çalış­
küçük tahta bir köprü ve tepeye seloteyple el feneri yapıştırılarak
maya devam etti. Üzerinde SADECE BİR GECE İÇİN: TATİL İÇİN
mukavvadan yapılmış bir sokak lambası.
Meredith odanın ışıklarını söndürdü, el fenerini açtı ve sonr
boyalı perdenin arkasında eğildi. Nina ve Jeff kostümlerini Nina boyanmış şatoyu işaret ederek, “Bak," dedi. “Bu, prens..."
oraya gelmişlerdi bile. N e re d e y se saygın bir ses tonuyla konuşmayı başarmıştı.

Arka tarafta sadece birazcık mahremiyet vardı. Yana doğru Jeff küçük sahnedeki yerini aldı. Mavi spor ceketi ve kot

eğilirse konuklardan birkaçını görebiliyordu ve konuklar da onu pantolonu, buğday sansı saçlannın üzerinde duran, adi, altın
renkli tacıyla o kadar yakışıklı görünüyordu ki Meredith bir an
görebiliyordu, ama yine de onlardan ayrı olduğunu hissediyordu
için repliğini hatırlayamadı. Meredith onun mahcup ve rahatsız
Oda sessizliğe büründüğünde Meredith derin bir nefes aldı ve
olduğunu biliyordu -yanaklarındaki kırmızılık bunu apaçık belli
büyük bir titizlikle, yazdığı hikâyeyi okumaya başladı: “Onun adı
ediyordu- ama o yine de buradaydı ve ne kadar iyi bir arkadaş
Vera ve o zavallı bir köylü kızı, bir hiç. Kar Krallığı adı verilen sihirli
olduğunu ispatlıyordu. Ve sanki Meredith gerçekten de bir pren­
bir krallıkta yaşıyor, ama bu çok sevdiği dünyası yok oluyor. Bu
sesmiş gibi ona gülümsüyordu.
topraklara kötü biri geldi ve her şeyi yok etmek isteyen, korkutucu,
Elindeki bir çift ipek gülü uzattı. Meredithe, “Senin için iki
kötü bir şövalye tarafından gönderilen siyah at arabalarının içinde,
gül getirdim,” dedi, sesi çatallaşarak.
Arnavut kaldırımlı caddelerin bir yanından öbür yanına dolaşıyor."
Meredith onun eline dokundu, ama repliğini söyleyemeden
Meredith uzun, kat kat eteğine takılm am aya dikkat ederek
büyük bir gürültü koptu.
sahneye çıktı. Misafirlere baktı ve odanın arka tarafında annesini
Meredith arkasını döndü, annesinin kalabalığın ortasında
gördü, her nasılsa bu kalabalıkta bile yalnızdı, sigara dumanı güzel
durduğunu gördü; hareketsizdi, yüzü solgun, mavi gözleri alev
yüzünü belirsizleştinnişti. İlk kez doğrudan Meredithe bakıyordu.
alevdi. Elinden kan damlıyordu. Kokteyl bardağını kırmıştı ve
Nihayet. Meredith, buradan bile, annesinin avucuna saplanan cam kırığının
“Gel, kardeşim," dedi Meredith yüksek sesle, sokak lambasına
ucunu görebiliyordu.
doğru ilerleyerek. “Bu soğuğun bizi durdurmasına izin vermeyeceğiz.” Annesi sertçe, “Yeter," dedi. “Bunun bir parti eğlencesiyle
Nina perdenin arkasından çıktı. Eski püskü bir gecelik giymiş,
ilgisi yok.”
saçları bir eşarpla örtülmüştü; ellerini ovuşturdu ve Meredith’e Konuklar ne yapacaklarını bilmiyorlardı; bazıları ayağa kalktı,
baktı. “Bunun Kara Şövalye olduğunu mu düşünüyorsun?” diye
diğerleri yerlerinde kaldı. Odaya sessizlik çöktü.
neredeyse bağırarak kalabalığı güldürdü ve hemen onlara gülüm­
Babası annesinin yanma gitti. Kolunu omzuna attı ve onu
sedi. “Onun kötü büyüsü mü havayı soğutuyor?”
kendine doğru çekti. Ya da en azından çekmeye çalıştı; annesi
“Hayır. Hayır. Babamızı kaybettiğimiz için üşüyorum. O ne
eğilmemişti, babası için bile.
zaman geri gelecek?” Meredith elinin tersini alnına bastırdı ve
“Ama...” Meredith neyi yanlış yaptığını bilmiyordu.
dramatik bir şekilde içini çekti. “Bugünlerde at arabaları her yerde.
“Size bu gülünç masalları asla anlatmamam gerekirdi, dedi
Kara Şövalye güçleniyor... İnsanlar gözlerimizin önünde duman
annesi, Rus aksam öfkeden belirgin bir biçimde keskinleşmişti.
olup uçuyor...”
K jis tln ‘îtfa n n a h

"K ızların ne kadar rom antik ve kuş beyinli olabileceklerini unut­ M e r e d it h kendini en az bu sabah hissettiği kadar olgun hisset­
muşum." m eyeçalıştı, aıııa özgüveni kaybolmuştu. Ne olacağım biliyordu:
Meredith öyle küçük düşmüştü ki kıpırdayamadı. Babası annesini sakinleştirecek, sonra odalarına gelecek, onlan
güldürecek, büyük, güçlü kollarına alacak ve annelerinin onlan
Babasının annesini, muhtemelen doğruca musluğa götürüp
gerçekten sevdiğini söyleyecekti. Şakalannı ve hikâyelerini bitir­
elini temizleyeceği mutfağa yönlendirdiğini gördü. Konuklar sanki
diğinde Meredith umutsuzca buna inanmak isteyecekti. Yine. “Ne
Titanik'miş gibi evi terk etmiş ve ön kapının tam dışında duran
yapacağımı biliyorum, dedi, annesinin bir yanını, sadece onun ince
cankurtaran botlarına doğru koşmuşlardı.
s iy a h kadife elbisesini, beyaz kolunu ve beyaz, bembeyaz saçlarım
Yalnızca Jeff, Meredith’e baktı. Meredith onun kendisi için görünceye kadar holde mutfağa doğru ilerleyerek. "Bir daha asla
ne kadar utandığını görebiliyordu. J e ffin gözlerindeki acıma, onun aptal masallarından birini dinlemeyeceğim."
Meredithln kendisini kusacakmış gibi hissetmesine yol açmıştı. Jeff
ona doğru ilerlemeye başladı, iki gül hâlâ elindeydi. “Meredith...”
Meredith onu iterek yanından geçti ve koşarak odadan çıktı.
Koridorun sonunda, loş bir köşede aniden durdu ve orada öylece
kalakaldı; zorlukla nefes alıyor ve yaşlar yüzünden gözleri ya­
nıyordu. Sanki uzaklardaymış gibi, babasının mutfaktan gelen
sesini duyabiliyordu; öfkeli karısını sakinleştirmeye çalışıyordu.
Bir dakika sonra kapı kapanıverdi ve J effin eve gittiğini anladı.

“Ne yaptın ki?" diye sordu Nina usulca, yatakta onun yanına
gelerek.

Meredith gözyaşlarını silerek, “Kim bilir?” dedi. “O tam bir


kaltak."

“Bu kötü bir kelime.”

Meredith Nina’nın sesindeki titremeyi duydu; kız kardeşinin


ağlamamak için ne kadar çok çabaladığını biliyordu. Uzandı ve
onun elini tuttu.

“Ne yapacağız? Özür dilememiz gerekiyor mu?”


Meredith en son annesini kızdırdığı ve ondan özür dilediği
zamanı düşünmekten kendini alamadı. Nina’nın elini biraz daha
sıkı tuttu. uBunu umursamayacak. Güven bana.”

“Öyleyse ne yapacağız?”
Masallar gerçekten çok daha fazlasıdır:
Bize ejderhaların var olduğunu anlattıkları için değil
ama bi/.e ejderhaların yenilmez olmadıklarını
anlattıkları için.
-G . K. CHF.STERTON
ahm < r v c r d c / v c r o

Bir

ırk yaş böyle mi görünüyordu? Gerçekten mi? Geçen y ı l

K M eredith genç bir kadından olgu n b ir kad ına dön ü ş­


müştü. Birdenbire, hiçbir dönüşüm süreci geçirmeden.
Daha da kötüsü cildi esnekliğini kaybetmeye başlam ıştı Eskiden
pürüzsüz olan yerlerde minik kışırıklıklan vardı. Boynunun daha
kalın olduğuna hiç şüphe yoktu. İşin tek iyi tarafı saçlarının henüz
beyazlamamış olmasıydı. Pratik bir biçimde om uzlarının hizasında
kesilmiş kestane rengi saçları hâlâ dolgun ve parlaktı. A m a gözleri
onu ele veriyordu. Yorgun görünüyordu. Ve saat sadece sabahın

ahısıydı.

Aynadan uzaklaştı ve eski tişörtünü çıkardı, siyah bir eşofm an


altı, 9oket çorap ve uzun kollu siyah bir göm lek giydi. Saçlarını kısa
bir atkuyruğu yaptı, banyodan çıktı ve k o ca sın ın çık a rd ığ ı hafif
horultuların neredeyse yeniden yatağa y a tm a k istem esin e neden
o ld u ğ u karan lık yatak odasına g ird i. E ski g ü n lerd e aynen böyle

y a p a r ve kocasına sarılıp y a ta rd ı.
Kapıyı ardından kapatarak odadan çıktı ve koridorda n
yerek merdivenlere yöneldi. Çoktan modası geçmiş bir çift ' Meredith başlangıçta yavaş yavaş koşmaya başladı, kendini
lambasının solgun ışığında çocuklarının yatak odalarının kapal soğuğa alıştırıyordu. Hafta içi her sabah yaptığı gibi, kendi evinden
kapılanmıı önünden geçti. Gerçi onlar artık çocuk değildi. başlayıp, anne babasının evinin önünden geçen çakıllı yol boyunca
şimdi on dokuz yaşında, UCLA'da ikinci sınıf öğrencisi olan, dokt^ ve oradan da tepenin yaklaşık bir mil yukarısında biten eski, tek
olmanın hayalini kuran bir kızdı. Maddy -Meredith’in bebeğu ^ şeritli yola kadar koştu. Oradan, golf sahasına giden halkayı izledi
ve geri döndü. Tam olarak dört mü. Bu onun çok nadiren kaçırdığı
sekiz yaşındaydı ve Vanderbilfte birinci sınıf öğrencisiydi. Onlar
bir rutindi; başka seçeneği yoktu, gerçekten. Meredith hakkındaki
olmadan, bu ev -v e Meredith’in hayatı- beklediğinden daha boş*
her şey yaradılıştan büyüktü. Büyük ayaklara, geniş omuzlara,
sessiz olmuştu. Yirmi yıldır kendini sahip olamadığı türden bir anne
biçimli kalçalara sahipti ve uzıın boyluydu. Yüz hatları bile solgun,
olmaya adamıştı ve bu işe yaramıştı. O ve kızlan çok iyi arkadaş
oval yüzü için biraz fazla görünüyordu; büyük, Julia Roberts tipi
olmuşlardı. Yoklukları onu yalnız ve biraz amaçsız hissettirmişti.
bir ağzı, kocaman kahverengi gözleri, kalın kaşlan ve koyu renk
Bunun aptalca olduğunu biliyordu. Yapacak bir sürü şeyi vardı. saçları vardı. Sadece sürekli egzersiz, dikkatli bir diyet, iyi saç
Sadece kızları özlemişti, hepsi bu.
bakım ürünleri ve endüstriyel boy bir cımbız onun iyi görünmeye
Kendini meşgul etmeye devam etti. Son zamanlarda olaylarla devam etmesini sağlayabilirdi.
başa çıkmanın en iyi yolu buymuş gibi görünüyordu. Kendi evinin önündeki yola geri döndüğünde, doğan güneş

Aşağıda, sadece yılbaşı ağacının ışıklarını prize takmasına dağlan aydınlatmış, dağların karla kaplı tepelerini eflatun ve

yetecek kadar bir süre oturma odasında durakladı. Çamaşırlıkta2 pembeye dönüştürmüştü.

köpekler havlayıp kuyruklarını sallayarak üzerine atladılar. Meredith’in her iki yanında, binlerce çıplak, cılız elma ağacı,
karın içinden, beyaz kumaş üzerindeki kahverengi dikişler gibi
“Luke, Leia atlamak yok," diyerek haskileri azarladı ve onları
görünüyordu. Bu bereketli çukur arazi elli yıldır ailesine aitti ve
arka kapıya doğru götürürken kulaklarını kaşıdı. Kapıyı açtığında
oı ada, bütün bunların tam ortasında, yüksek ve gururlu, içinde bü­
içeriye soğuk hava girdi. Dün gece yine kar yağm ıştı ve bu aralık
yüdüğü ev duruyordu. Belye Noclıi. Loş ışıkta bile, bu ev son derece
ortası sabahında hava hâlâ karanlık olmasına rağmen yolun ve
tuhaf bir şekilde oraya ait değilmiş gibi ve gösterişli görünüyordu.
arazinin solgun inci parlaklığım görebiliyordu. Nefesi buhar bu­
Meredith tepeden yukarı, neredeyse güçlükle nefes alıncaya
lutlarına dönüşmüştü.
ve yan tarafına bir sancı girinceye kadar hızlı, daha hızlı koşmaya
Herkes dışarı çıkıp yola koyulduğunda saat 6.ıo’du ve gökyü­
devam etti.
zünün rengi koyu morumsu bir griydi.
Tam vadi parlak altın sarısı ışıkla dolmaya başladığı sırada
Tam zamanında. kendi verandasının önünde durdu. Köpekleri besledi ve aceleyle
4
’ Mudroonv. Amerika’da çoğu evde bulunan, eve girmeden önce ayakkaoıton.» vo yukarı çıktı. Jeff banyodan çıkarken o da banyoya girmek üzereydi.
ıslak giysilerin çıkarıldığı, ayakkabıların ve paltoların »aklandığı yer; eve i ,ncı
Sadece bir havluya sarınmış hâlde, beyazlamaya boşlamış san
bir giriş. Ayrıca çamaşırlık olarak da kullanılır. (ç.n.)

23
K jis ıln c3 (fannah
sacları hâlâ ıslak olan Jeff, onun geçmesine izin vermek için yan
ödemek için geceleri ve hafta sonlan dumanh barlarda çalışmıştı
döndü « Meredith de aynısını yaptı, ikisi d e konuşm ad..
U Districtleki9 s.k.ş.k, küçük dairelerinde mutluydu. Sonra üni­
7.20'de saçını kurutuyordu ve 7-3 o'da -ta m za m a n ın d a - i *
versitede son sultalarken hamile kalmıştı. Başlangıçta bu onu
gitmek için bir siyah kol pantolon ve üzerine sık.ea oturan ye?i| dehşete düşürmüştü. Annesi gibi olacağmdan ve ebeveynlimin iyi
bir bluz giymişti- Biraz göz kalem i, b iraz a llık ve biraz rimelle bir şey olmayacağından korkuyordu. Ama çok büyük bir rahatla­
gitmeye hazırdı. mayla, kendi annesinin tamamen zıttı olduğunu fark etti. Belki
.Aşağıda. Jeff i mutfak masasında bııldu, her zamanki sandal- genç olması bunda yardımcı olmuştu. Tann biliyor ya, Meredith
doğduğunda annesi genç değildi.
vesine oturmuş. 77ıe New York Times okuyordu. Köpekler ayağın*
dibinde uyuyorlardı. Jeff başım salladı. Bu ufacık bir hareketti, neredeyse hareket
bile değildi, ama Meredith bunu görmüştü. Meredith her zaman
Kahv-e demliğine gitti ve kendine bir bardak kahve koydu.
onunla uyumlu olmuştu ve son zamanlarda karşılıklı hayal kınk-
“Kahveni tazeleyeyim mi?"
lıklan sanki sadece onların duyabileceği tiz sesli bir düdük gibi
“Hayır, böyle iyiyim," dedi Jeff başını kaldırmadan. ses çıkarıyordu.
Meredith kahvenin renginin değişmesini izleyerek kahvesine “Ne?” dedi Meredith.
soya sütü karıştırdı. Son zamanlarda J effle, yabancılar -ya da “Yok bir şey."
kırgın çiftler- gibi mesafeli bir şekilde ve sadece iş ya da çocuklar “Başını boşuna sallamadın. Sorun nedir?”
hakkında konuştukları aklına geldi. Kayıtsızca, en son ne zaman
“A z önce sana bir şey sordum:’
seviştiklerini hatırlamaya çalıştı ve hatırlayamadı.
“Seni duymadım. Tekrar sor.”
Belki de bu normaldi. Kesinlikle öyleydi. Onlar kadar uzun
“Önemli değil."
zaman evli olduğunuzda, durgun zamanların olması kaçınılmazdı.
“İyi." Kahvesini aldı ve yemek odasına doğru yöneldi.
Yinede, bazen eskiden ne kadar tutkulu olduklarım hatırlamak onu
Bu yüzlerce kez yaptığı bir şeydi; yine de tam o anda, işe
üzerdi. İlk buluşmalarında on dört yaşındaydı (Genç Frankenstein
yaramaz bir parça plastik ökse otu ile demode tavan lambasının
filmini görmeye gitmişlerdi, bu hâlâ onların en sevdiği filmlerden
altından geçerken görüşü değişiverdi.
biriydi) ve dürüst olmak gerekirse bu gerçekten başka bir erkeğe
Kendini sanki uzaktan gördü: Kırk yaşında bir kadın, elinde bir
baktığı son zamandı. Şimdi bunu düşündüğünde tu h af geliyordu;
bardak kahve, masadaki iki boş yere ve hâlâ orada olan kocasına
kendini romantik biri olarak düşünmezdi, ama neredeyse ilk görüşte
bakıyor. Kısacık bir an için bu kadının başka hangi hayatı yaşamış
âşık olmuştu. Kendini bildi bileli Jeff onun bir parçası olmuştu. olabileceğini merak etti. Ya meyve bahçesini işletmek ve çocuklannı
Erken evlenmişlerdi -ç o k erken, g erçek te n - ve Meredith 3 Univereity District: Sealtle’ııı semtlerinden biri. Bu semte Washington t’nivcrsıtc-
si'nin ana knınpiisümin orada olmasından dolayı bu isim verilmiştir, (ç.n.)
onun peşinden Seattle’daki üniversiteye gitmiş, onun okul harcını
büyütmek için eve dön meşeydi? Ya o kadar genç evlenm Kjisiın ^tannah
Nasıl bir kadın olurdu? ve şimdi işlerinin büyük bir bölümü başka üreticiler için meyve
Ve sonra bu düşünce bir sabun köpüğü gibi yok oldu v » depolamaktı. Meredith, yol kenarındaki elma tezgâhını, yüzlerce
0 Me­ yöresel el yapımı eşya, özel yiyecekler ve Belye Nochi hat »raiık­
redith ait olduğu yere gen dondu.
la n satan bir hediyelik eşya dükkânına dönüştürmüştü. Yılın bu
“Akşam yemeğinde evde olacak mısın?”
zamanında -tatillerde- trenler dolusu turist dünyaca ünlü ağaç
“Her zaman olmuyor muyum?” şıklandırma töreni için I/avemvorth'e geldiğinde, birkaç turistten
“Saat 7*de,” dedi Meredith. çok daha fazlası hediyelik eşya dükkânına uğruyordu.

•Tabii ya," dedi Jeff sayfayı çevirirken. “Hadi, bir saat belir­ Yaptığı ilk şey, telefonu almak ve en küçük kızını aramaktı.
Tennessee'de saat sabah on biri biraz geçiyordu.
leyelim.”
“Merhaba,” diye homurdandı Maddy.
“Günaydın," dedi Meredith neşeyle. “Birinin sesi uyuyaka'.mış
m
gibi geliyor."
“Alı. Anne. Merhaba. Dün gece geç saate kadar ayaktaydım.
Meredith saat sekizde masanın başındaydı. Her zam anki gibi, ilk
Ders çalışıyordum.”
gelen oydu, deponun ikinci katındaki küçük bölmelere ayrılmış
Mereditlun onun doğru söylemediğini bildiğini göstermek için
alandan başlayarak ışık la n açtı. Babasının ofisinin yanından
söylediği tek şey, “Madison Elizabeth,’ oldu.
geçti -şim di boştu -, sadece ofisinin kapısının yanında duran pla­
Maddy içini çekti. ‘Tamam. Pekâlâ, bir Lambda Chi* parbsiydi."
ketlere bakmasına yetecek kadar bir süre durakladı. Babası on üç
“Bütün bunların ne kadar eğlenceli olduğunu biliyorum ve
kez Yılın Üreticisi seçilmişti ve rakipleri hâlâ dii/enli olarak onun
üniversite hayatının her anmı yaşamak istediğini de biliyorum,
tavsiyesine başvuruyordu. Sadece arada bir ofise geliyor olması ya
ama ilk finalin gelecek hafta. Salı sabahı, öyle değil mi?”
da on yıldır yarı emekli olması önem li değildi. O hâlâ Belye Nochi
“Öyle'"
meyve bahçelerinin yüzii, altm ışların başlarında Golden Delicious
“Okul işlerini ve eğlenceyi dengelemeyi öğrenmelisin. Bu
elmalarının, yetmişli yıllarda G n m n y S m ith 'len n üretimine öncülük
yüzden o zambak beyazı kıçım yataktan kaldır ve dersine git. Bu
edeu ve doksanlı yıllarda B raeburn ve F uji elm alarını mükemmel­
bir hayat becerisi; bütün gece eğlenmek ve yine de sabah vaktinde
leştiren adamdı. Soğuk hava deposu için yaptığı tasarımlar, bu işte
kalkabilmek.”
bir devrim yaratmış ve en iyi elm aların dünya pazarlarına ihraç
‘T ek bir İspanyolca dersini kaçınrsam dünyanın sonu gelmez.
edilmesini mümkün kılm aya yardım cı olm uştu.
“Madison.”
Hiç şüphesiz. Meredith bu şirketin büyümesinde ve başarısında
•t Amerika ve Avrupa'da okullarda yaygın bir kardeşlik ccmıyeti. (>a>' n
rol oynamıştı. Onun önderliğinde, soğuk hava deposu genişletilmişti

26.
K r is tin ^ f a n n a h
Maddy güldü. “Tamam, tamam. Kalkıyorum. İspanyolca
On dakikadan az bir süre içinde, anne babasının garajının
işte geliyorum. Hasta la vista... Hadi görüşürüz.” ^
önündeydi.
Meredith gülümsedi. “Perşembe günü arayacağım ve k0n Kule gibi iki katlı verandası, süslü oyma işi kenarlarıyla, özel­
manın nasıl gittiğini öğreneceğim. Ve kız kardeşini ara. likle yılın bu zamanında, saçaklar ve parmaklıklar Noel ışıklarıyla
kimya sınavı için endişeleniyor." parladığında, ev bir Rus masalından çıkmış gibi görünürdü. Kapalı

Tam am , anne. Seni seviyorum.” kış havası bugün dövme bakır çatıyı çok donuklaştırmıştı, ama
güneşli bir günde sıvı altın gibi parlıyordu. Uzun boylu, ince kavak
"Ben de seni seviyorum, prenses."
ağaçlarıyla çevrili, vadilerine yüksekten bakan ufak bir tepenin
Meredith kendini daha iyi hissederek telefonu kapattı. Son­ üzerindeki bu ev o kadar ünlüydü ki turistler sık sık fotoğrafım
raki üç saat kendini işe verdi. İnterkom çaldığında, en son hasat çekmeye gelirlerdi.
raporlarını tekrar okuyordu. Bu kadar saçma bir şekilde uygunsuz bir şeyi inşa etmek tam

“Meredith? Baban birinci hatta.” annesine göreydi. Bir Rus dacha * ya da bir yazlık ev. VVashington
eyaletinin batısında. Meyve bahçesinin adı bile garipti. Belye Nochi.
“Teşekkürler, Daisy." Telefonu açtı. “Merhaba, baba.”
Gerçekten de Beyaz Geceler. Burada geceler yeni asfalt kadar
“Annen ve ben bugün öğlen yem eğine gelip gelemeyeceğini
karanlıktı.
merak ediyorduk.”
Annesi etrafında ne olduğunu umursadığı yoktu. İstediğini
“Burada işim başımdan aşkın, baba...” elde etmişti, hepsi buydu. Anya Whitson her ne istediyse, kocası
“Lütfen?” vermişti ve görünen o ki bir masal şatosu ve telaffuz edilemeyen
Rusça isimli bir meyve bahçesi istemişti.
Meredith babasını asla geri çevirememişti. “Tamam. Ama saat
Meredith kapıyı çaldı ve içeri girdi. Mutfak boştu, ocakta
birde geri dönmem gerek.”
kocaman bir tencere çorba kaynıyordu.
“Mükemmel,” dedi babası. M eredith onun sesindeki gülüm­
Oturm a odasında, ışık odanın kuzey tarafındaki iki katlı,
semeyi duyabiliyordu.
yuvarlak camların oluşturduğu duvarların arasından geçiyordu:
Telefonu kapattı ve işine geri döndü. Son zamanlarda, üretimin Ünlü Belye Nochi kulesi. Ahşap döşemeler, çoraplı ayaklarınızla
artması, talebin düşmesi ve hem ihracat hem de nakliye fiyatlarının yürümeye cesaret edebilirseniz zemini bir patinaj alanına çeviren,
fırlamasıyla, Meredith günlerini sorunları birbiri ardına hallede­ ama buna rağmen annesinin kullanmakta ısrar ettiği altın sarısı
rek geçiriyordu ve bugün de bir istisna değildi. Öğle vakti, strese cilayla parıldıyordu. Kocaman taş bir şömine ortadaki duvara hâ­
bağlı küçük bir baş ağrısı kafasının kökündeki alana yerleşti ve kimdi, onun etrafında güzelce kaplanmış antika kanepe ve sandalye

homurdanmaya başladı. Yine de ofisinden çıkarken ve soğuk hava 5 (Rus.) Villa, (ç.n.)
deposundan geçerken çalışanlara gülüm sedi.
grubu vardı. Şöminenin üzerinde, yağlı boya bir Rus kıza*,
.ılım a n e r d e / v e r o ^annah
asılıydı: birbirine eş iki at tarafından çekilen romantik ^rünf kahverengi asmalar dolanmıştı; ya, Kekiğinde, kapria bir sürü yeşü
bir araba, kariı bir ara/ide ilerlerken. Dr. Jivago'dan t'ırtam, * yaprak ve beyaz çiçek olacakı,. Şimdi üzerinde buzla parlıyordu.
Sol tarafında Rus kiliselerinin düzinelerce resmi vardı ve onlar, Ve işte oradaydı: Seksen bir şey yaşındaki annesi, battaniye­
altında annesinin, bir masanın antik ikonaları ve yıl boyunca yana* lere sıkıca sarınmış, siyah bankın üzerinde, sözde kış bahçesinde
tek bir mumu taşıdığı “Kutsal Köşe" duruyordu. oturuyordu.
Hafif bir kar yağmaya başladı; küçük kar taneleri, manzarayı,
Babasını odanın arkasında buldu, abartılı süslenmiş Noçj
hiçbir şeyin dokunulabilecek kadar ösimsel görünmediği empres­
ağacının yanında, en sevdiği yerde. Otoman yatağın bordo moher
yonist bir tabloya dönüştürdü. Şekil verilmiş çalılar ve tek bir kuş
yastıkları üzerine uzanmış, okuyordu. Saçları, seksen beş yaşında
havuzu, bahçeye tuhaf, başka dünyaya aitmiş gibi bir görünüm
saçlarından geriye kalanlar, beyaz tutam lar hâlinde pembe kafa vererek karla kaplanmıştı. Beklendiği üzere annesi bütün bunların
derisinden dışarıya doğru çıkmıştı. Güneşin altında geçirdiği onca tam ortasında oturuyordu; hareketsiz, elleri kucağında kenetlenmişti
yıl cildini lekelemiş, kırışıklıklar oluşm asına neden olmuştu ve Çocukken bu Meredith’i korkuturdu -annesinin içindeki
gülümserken bile yüzünde bir av köpeğinin bakışları vardı, ama bütün o yalnızlık- ama büyüdükçe bu onu utandırmaya sonra
bu üzgün çehre kimseyi aidata m iyordu. Herkes Evan VVhitson'ı da sinirlendirmeye başlamıştı. Onun yaşındaki bir kadın soğukta
severdi. Onu sevmemek imkânsızdı. tek başına oturmamalıydı. Annesi bunun bozuk görüş yeteneği
yüzünden olduğunu ileri sürüyordu ama Meredith buna inanmı­
Meredith’in içeri girmesiyle babasının yüzü aydınlandı. Uzanıp
yordu. Annesinin gözlerinin renkleri görmediği doğruydu -sadece
onun elini sıkıca tuttu ve sonra bıraktı. “Annen seni gördüğüne
beyazı, siyahı ve grinin tonlarını görebiliyordu-, ama küçük bir
memnun olacak.”
kızken bile bu Meredith’in aklına boşluğa bakmak için bir neden
Meredith gülümsedi. Bu yıllardır oyn ad ıkları bir oyundu.
olarak gelmemişti.
Babası annesi Meredith’i seviyormuş gibi davranırdı ve Meredith Kapıyı açtı ve dışarı çıktı. Çizmeleri diz boyu kara battı; orada
de babasına inanıyormuş gibi davranırdı. “Harika. Yukarıda mı?" burada, seri parçalar ayağının altında çatırdadı ve birden fazla kez

"Bu sabah onu bahçeden uzak tutam adım .” neredeyse ayağı kaydı. “Burada olmamalısın, anne,” dedi yanına

gelerek. “Zatiirreye yakalanacaksın.”


Meredith şaşırmamıştı. “Gidip onu getireyim."
“Benim zat iareye yakalanmam için bundan çok daha fazlası
Babasını oturma odasında bıraktı, m utfaktan yem ek odasına
gerekir. Isı sıfırın altında bile değil."
geçti. Fransız kapılardan geniş, karla kaplı bir alan gördü; uzakta
Meredith gözlerini devirdi. Annesinin her zaman yaptığı türden
hareketsiz elma ağaçlan hektarlar boyunca uzanıyordu. Daha ya­
gülünç bir yorumdu. “Yemek için sadece bir saatim var o yüzden
kında, elli yaşındaki manolya ağacının buz salkımlarıyla süslenmiş
şimdi içeri gelsen iyi olur.” Yağan karların yumuşaklığında sesi sert
dalları altında, antika, işlenmiş demirden, çitle sınırlandırılmış,
çıkmıştı ve sesli harfleri daha çok yuvarlamış olmayı ve sesindeki
küçük, dikdörtgen bir bahçe vardı. Bahçenin aşırı süslü kapısına
u*ı«r»pvi dileyerek yüzünü buruşturdu. Annesi,^
öfkeyi azaltabl hâuni ortaya çıkaran ne vardı? “Babamın***
“Kızlarım benim," dedi babası mutfağa gelerek. Solgun ve zayıf
g ö rü n ü y o rd u , bir zamanlar geniş olan omuzlan, zayıfladığı için

“Elbette," dedi annesi, ama Meredith cevabındaki yalanı duy^ şimdi neredeyse hiç yok gibiydi. İlerleyerek, ikisinin de omzuna
---- *jaian
birer elini koydu, Meredith ve annesini yakınlaştırdı. “Yemek için
klvrak tek bir hareketle banktan kalkh, sayg, gösteri.
steri- birlikte olmamızı çok seviyorum ”
sine ve tapümaya
A"neS1 alış* « k bir.................
0ı,,,k eski tan rıym ış gibi. Yüzü olağanüas
- ““*6ttnüstü Annesi zoraki bir şekilde gülümsedi. “Ben de öyle,” dedi,
derecede yumuşak ve kırışıksızdı; cildi pürüzsüz, neredeyse şeffaf
- — vdiaıtj. harfleri geveleyerek konuşan, aksanlı sesiyle.
j —»---1----1----
Diğer kadınları »------’■u:“
kıskandıracak bir ’• :l yapısına sahipti. Ama
kemik
“Ve ben de,” dedi Meredith.
onun güzelliğini tanımlayan gözleriydi. Çukur, kalın kaşlarla süslü,
“İyi. İyi.” Babası başını salladı ve masaya gitti.
altın sarısı lekeleri olan olağanüstü deniz mavisi gözlerdi bunlar.
Annesi bir tepsi içinde hâlâ sıcak olan, üzerine yağ sürülmüş,
Meredith bu gözleri görmüş olan hiç kim senin onları asla unut­
beyaz peynir ve mısır ekmeği dilimleri getirdi, her tabağa bir parça
madığından emindi. Bu kadar olağanüstü bir rengi olan gözlerin
koydu ve sonra çorba kâselerini getirdi.
renkleri görememesi çok ironikti.
“Bu sabah meyve bahçesinde yürüdüm,” dedi babası.
Meredith annesinin dirseğini tuttu ve onu banktan uzaklaştığı
Meredith başını salladı ve yanındaki iskemleye oturdu. “Sa­
Sadece o zaman, yürürlerken, annesinin ellerinin çıplak olduğunun nırını A tarlasının arkasını fark ettin?”
farkına vardı ve elleri morarıyordu.
“Evet. Bu yamaç bize biraz sorun çıkartıyor.”
“Aman Tanrım. Ellerin morarmış. Bu kadar soğukta eldiven “Bu işte Ed ve Amanda’yı görevlendirdim. Hasat konusunda
giymen gerekir...”
endişelenme”
“Soğuğu bilmiyorsun.” “Aslında endişelenmiyordum. Başka bir şey düşünüyordum.”

“Her neyse, anne.” Meredith annesini telaşla merdivenlerden Besleyici ve lezzetli çorbasını yudumladı. Lezzetli safran reııgi
yukarı çıkardı ve evin sıcaklığına soktu. “Belki ısınm ak için banyo et suyunun içine konulan, kuzu etinden yapılmış ev yapımı köfteler
yapmalısın.” ve yumuşacık yumurta şehriyeleri. Çok dikkatli olmasaydı çorbanın
hepsini bitirir ve bu öğleden sonra bir mil daha koşmak zorunda
“Isınmak istemiyorum, teşekkür ederim . A ralık ayının on
dördündeyiz.” kalırdı. “Alı, öyle mi?”
“O araziyi üzüm bağına çevirmek istiyorum.”
“Pekâlâ,” dedi Meredith titreyen annesinin çorbayı karıştırmak
Meredith yavaşça kaşığını indirdi. ‘Üzüm mü?
için ocağa gidişini izlerken. Eski gri yü n battaniye, etrafında bir
yığm oluşturacak şekilde yere düştü. "Golden Delicious artık bizim en iyi elmamız değil.” Meredith
lafa kanşaınadan babası elini kaldırdı. “Biliyorum. Biliyorum. Bu
Meredith masayı kurdu ve birkaç değerli dakika boyunca odada
yen Golden Dclicious üzerine kurduk, ama işler değişir. Daha iyi
gürültü vardı; en azındar\ bir ilişkiyi anım satan bir şey.

. 33 .
ve daha uzun periodlarda depolanacak
.................. . v e n a k le d ile c e k d ,na^ I _ . IVLIlIkMI
K r is tin ^HUXIU«fin
annah .
-------- ---- ‘ " p i ş m e y e ve d ille n d ir m e y e devam e t * * ^ an m arverd e/vero
ihtiyacım ı* var. ^ sanırını »m/. şarabı* yapabilip Nv Onu kollar ma aldı ve sıkıca sarıldı. “Si/, ikini'/, daha çok çaba
gerekiy°,r' sarf etmelisiniz.”
Meredith bu cümleyle kırılmasına engel olamamıştı. Bütün
hiç d eğü ^ ^ baba? Asya’d ak i pazarlar daralıyor ve ^ hayatı boyunca babasından bunu duymuştu; bir kere olsun babası­
nın, ilime» daha çok çalnı göstermeli, dediğini duymak istemişti.
-Bu zamanda ^ bil. serVetc m al oluyor. R ek ^
-G östereceğim ” dedi, her zaman yaptıfcı gibi küçük masallarım
yelerimizi oraya na e ^ k â n m ız y Ü7xlc o n »ki azaldı ve buy*
tamamlayarak. Ve gösteı ecekti. Her zaman çaba göstermişti, ama
artıyor, ^ ^ " ^ n n ı ü y o r . Z a r zo r ayakta duruyoruz.’
da bundan da ıa ı> ^ aılUesi. o ve annesi asla yakın olamayacaklardı. Köprünün altından çok su
-Babam dinlemelisin, akmıştı. “Seni seviyorum, lxıbadedi babasının yanağından öperek.
“Ah, lütfen, anne. Soğutm a sistem ini yenilediğimizden beri “Ben de seni, Meredoodk*.* Gülümsedi. “Ve üzümleri bir düşün.
sen depoya ayak basmadın bile. Ve en son ne zaman yıl sonubi- Belki ölmeden önce hâlâ bir şarap tüccan olabilirim."
lançolarına baktın ki?”
Meredith bu tür şakalardan nefret ediyordu. “Çok komik."
“Yeter," dedi babası içini çekerek. “ Bir tartışm a başlatmak Arkasını döndü, arabasına gitti ve motoru çalıştırdı. SUV’u geri
istememiştim.” vitese takarak dönüş yaptı. Arabanın karlarla süslenmiş ön ca­
mından bakarak anne ve babasını oturma odasının penceresinden
Meredith ayağa kalktı. “İşe geri dönm em gerek.”
gördü. Babası annesini kollarına aldı ve öptü. Muhtemelen müzik
Meredith çorba kâsesini m usluğa götürdü ve yıkadı. Sonra
çalmamasına rağmen duraksayarak dans etmeye başladılar. Baba­
çorbanın geri kalanını saklama kabına koydu ve saklam a kabını tıka
sının müziğe hiç ihtiyacı yoktu, her zaman aşk şarkılarını kalbinde
basa dolu olan buzdolabına koyup tencereyi yıkadı. Tencere sessiz taşıdığını söylerdi.
odada yüksekmiş gibi görünen biı- tıngırtı sesiyle süzgece vurdu. Meredith bu samimi manzaradan uzaklaştı, ama gördüğünün
“Lezzetliydi, anne. Teşekkürler.” Ç abucak vedalaştı ve mutfaktan anısı aklından çıkmadı. İş gününün geri kalanında, işletmenin
çıktı. Girişte yeniden paltosunu giydi. Babası arkasından geldiğinde değişik yönlerini incelerken, kârı artırmanın yollarını ararken ve
verandadaydı; temiz, soğuk havayı soluyordu. bitmek bilmeyen idare ve planlama toplantılarında otururken,

Kendini gülümsemekten alam adı. Babasının onun kızgın bir kendini anne babasının birbirlerine ne kadar âşık göründüğünü
şekilde ayrıldığını görm eye dayanam am ası ço k hoşuna gidiyordu. hatırlarken buldu.
“Ben iyiyim, baba.” Gerçek şıı ki, Meredith bir kadının ııasıl kocasını delicesine
severken aynı zamanda çocuklarından nefret edebildiğini hiç anla­
“Onun kasım ve ocak aylarında nasıl olduğunu biliyorsun.
Kışlar onun için zor.” yamamıştı. Hayır, bu doğru değildi. Annesi Meredith ve Ninadan

“Biliyorum.” nefret etmiyordu. Sadece onlan umursamıyordu.

“Meredith?”
6 Hâlâ asma üzerindeyken dondurulan üzümlerden yapılan tatlı şarap, (ç.n-l
------------------------------------------------------------- ' ^
K jş ‘S a h ç e s i

Aniden başını kaldırıp baktı. Bir an için kendi hayat,n,n •


kaybolmuş w nerede olduğunu unutmuştu. Masasındaki,, K r is ıin ^ f a n n a h

hakkındaki bir raporu okuyordu. “Ah. Daisy. <>.ür dilerim. “ Buradayım ."
kapıyı çaldığını duymadım." jc ffin sesin: takip ederek oturma odasına girdi. Jeff seksenli
“Ben eve gidiyorum.’ y , Harın sonlarında yaptıkları ev tipi bania» kendine bir içki h a k ­

“Saat o kadar geç oldu mu?" Meredith .saate baktı. Saat ı8:3r lıyordu. “Özür dilerim, geciktim. Kar..."

-Kahretsin! Yani hay aksi! Geç kaldım." -Evet," dedi. İkisi de onun işten geç çıktığım biliyordu. “Bir

Daisy güldü. “H ep g e ç saatlere k a d a r b u rad a kalıyorsun." içki ister misin?”

Meredith evraklarını düzenli yığınlar hâlinde organize etme\* “Elbette. Beyaz şarap." Meredith ona baktı; ne hissettiğini

başladı. “Dikkatli sür, Bayan D aisy' -b u eski bir şakaydı aına bile bilmiyordu. Şimdi yalnızca şakaklarında beyazlaşmaya baş­
lamış koyu sarı saçları, güçlü, kare çenesi ve hep gülümsüyor gibi
ikisi de gülümsedi- “ve unutma Elma Komisyonundan7 Josh sa.
görünen çelik grisi gözleriyle her zamanki gibi yakışıklıydı. Spor
bah saat dokuzda bir toplantı için gelecek. Çöreklere ve kah\^
yapmıyordu ve fil gibi yemek yiyordu ama yine de hiç yaşlanmı-
ihtiyacımız olacak.”
yormıış gibi görünen, sırım gibi, bronz vücutlardan birine sahipti.
"Tamamdır. İyi geceler/'
Her zamanki tarzında giyinmişti; solgun renkli bir Levi’s kot ve
Meredith masasını ertesi sabah için hazırladı ve sonra dışan
eski bir Pearl Jam tişörtü.
aktı. Şimdi kar kuvvetli yağıyordu ve arabanın ön camından görüşü
Jeff, Meıedith’e bir bardak şarap verdi. “Günün nasıldı?”
bulanıklaştırıyordu. Silecekler olabildiğince hızlı hareket ediyordu,
“Babam üzüm dikmek istiyor. Ve annem de yine kış bahçe-
ama yine de görmek çok zordu. Karşıdan gelen her çift far onu
sindeydi. Zatürıe olacak."
geçici olarak kör ediyordu. Bu yolu avucunun içi gibi bilmesine
“Senin annen karla kaplı bir araziden daha soğuk.”
rağmen yavaşladı ve bankete yaklaştı. Bu ona M addy’ye karda
Bir an için onları birbirine bağlayan yılları ve zamanın yarattığı
araba kullanmayı öğretmeye çalıştığı ilk ve tek seferi hatırlattı. Bu
bütün bağları hissetti. .Jeff yirmi yıldan fazla bir süre önce onun
anı onu gülümsetti. Bu kar, anne. Gizli b u z değil. Bu ka d a r yavaş
annesi hakkında bir fikir edinmişti ve bunu değiştirecek hiçbir şey
kullanm am a gerek yok. Y ürüyerek e v e d a h a hızlı gidebilirim.
olmamıştı. “Kesinlikle katılıyorum.” Meredith sırtını duvara yas­
Maddy böyleydi. Her zam an acele ederdi.
ladı. Gününün -haftasının, ayının- çılgııı/yoğun/telaşlı düzenine
Evde Meredith kapıyı arkasından sıkı sıkı kapadı ve aceleyle
kaptırmıştı kendini; gözlerini kapadı.
mutfağa gitti. Çabucak saate göz attığında geç kaldığını gördü. Yine.
“Bugün bir bölüm yazdım. Kısa bir şey. Sadece yedi sayfa ama
Çantasını mutfak tezgâhının üzerine bıraktı. ‘‘JeffV’'
sanırım iyi. Sana bir kopya yaptım. Meredith. Mere?
/ Başlıca amacı taze ürünlerin tanıtımını vc promosyonun» yapmak vc olma p-1 8 Wct-b*r: Alkolliı içkiler hazırlamak için kullanılan bar. Normal bardan farkı
zarının gelişimini sağlamak olan komisyon, (ç.n.).
içinde bir lavabo bulunmasıdır, (ç.n.)

• 36 • 37.
Gözlerini açtı ve onu kendisine bakarken buldu. j cfr
larını birazcık çatması gözlerinin arasındaki deriyi kirişti
Meredith oııun önemli bir şey söyleyip söylemediğini nierak' ^
Hatırlamaya çalıştı, ama yapamadı. “Üzgünüm. Uzun bir»,-
^undti;
“Son zamanlarda böyle günlerden çok geçiriyorsun.”

Meredith, Jeffin sesinde suçlama ima eden bir şey m j


sadece basit bir dürüstlük mü olduğundan emiıı değildi. “Kışy,
nasıl olduğunu biliyorsun.”
“Ve bahar. Ve yaz."

İşte cevabı: Suçlama. Geçen yıl bile ona ne sorunları olduğum,


sorardı. Ona günlük hayatının belirsiz ayrıntıları içinde kendini
ne kadar kaybolmuş hissettiğini ve kızları ne kadar özlediğini
söylerdi. Ama son zamanlarda böyle bir yakınlık kurmak imkânsız
vlanacak hayvanı bulmak için ormanın içinde yürümek

A
geliyordu. Bunun nasıl ya da ne zam an olduğundan pek de emin
iki hafta sürmüştü.
değildi, ama aralarındaki mesafe tıpkı dökülm üş mürekkep gibi
her şeyi lekeleyerek yayılıyor gibiydi. “ Evet, sanırım."
Böcekler onları uyarmıştı. Ve ölümün kokusu.
“Ben ofise gidiyorum," dedi, birdenbire, sandalyenin arkasına
astığı ceketine uzanarak. Nina onu buraya getiren rehberin yanında duruyordu. Berbat
bir an için bunların hepsini hissetti; açık alanda sineklerin vızıl­
“Şimdi mi?”
damasını, kanlı leşin bazı yerlerini neredeyse beyaza dönüştüren
“Neden olmasın?"
kurtçukları, yırtıcı ve leşle beslenen hayvanların yakında olduğu
Meredith bunun gerçekten bir soru olup olm adığını merak ve onları izledikleri anlamına gelen Afrika ormanın sessizliğini.
etti. Meredith’in onu durdurm asını, kalm ası için ona bir neden Sonra manzarayı bir fotoğrafçı olarak görebilmek için bölümlere
vermesini mi yoksa gitmeyi mi istem işti? Bundan em in değildi; ayırmaya başladı. Pozometresini çıkardı ve çabucak kontrol etti.
gerçekten, şu anda bunu umursamıyordu. Güzel sıcak bir banyo Bu iş bittiğinde, boynunda asılı olan üç kameradan birini seçti ve
yapm ak, bir bardak şarap içm ek ve yem ekte ne söyleyeceğini dağ gorilinin mahvolmuş, kanlı vücudu üzerinde odaklandı.
düşünmeıneye çalışmak güzel olacaktı. Daha da iyisi hiç yemek
Klik.
pişirmek zorunda kalmamasıydı. “Nedeni yok.”
Etrafında dolaştı, makineyi odaklamaya ve fotoğraf çekmeye
fcvet, dedi onu yanağından öperek. “Ben de öyle diişüıunüştüm*
devam elti. Kameraları değiştirerek, objektifleri ayarlayarak ve ışığı
kontrol ederek. İçindeki adrenalin etkisini göstermeye başlamıştı.
Yalnızca fotoğraf çektiği zamanlar gerçekten yaşadığını hissettiği
zamanlardı. Gözü onun cn büyük yeteneğiydi; bu ve « K j i s t i n ‘S f o n n a h
olup bitenlerden kopma yeteneği. Yeteneğin biri olmadan !**
-Bayan Nina?"
de olmazdı. Büyük bir fotoğrafçı olm ak için önce görmek ve ^
Birinin adını söylediğini duyduğunda, Nina merkezin kapısında
hissetmek gerekiyordu. ^
durmuş objektifini temizliyordu. Kamerayı bir kenara koyarak
Burnunun altına biraz daha V icks sürecek kadar durakla yukarı baktı ve yanında merkezin baş rehberini gördü. Ne kadar
ve sonra kopan boyna odaklam ak için daha yakm a çönıoldi.^ yorgun olduğu düşünülürse olabildiğince neşeli bir şekilde gülüm­
yerlerden kusma sesi duydu, bu m uhtem elen onunla beraber sedi. “Merhaba, Bay Dimonsu."
genç gazeteciydi. Nina şimdi bunun için kaygılanam azdı. “İşler bu kadar yoğunken sizi rahatsız ettiğim için özür dile­
Klik. Klik. rim, am a size önemli bir teleton mesajını iletmeyi unuttuk. Mesaj
Bayan Sylvie'dendi. Onu aramanızı istediğini söylememizi istedi."
Kaçak avcılar sadece kafayı, elleri vc a ya k la n isterlerdi. Para
eden parçaları. Dünyada bir gorilin elin in zen gin bir hıyarın kü­ “Teşekkür ederim.”

tüphanesinde kül tablası olarak kullanıldığı yerler vardı. Nina çantasından büyük uydu telefonunu çıkardı ve bütün

Klik. Klik. donanımları kampın merkezinde açık bir alana taşıdı. Çabucak
yapılan bir pusula kontrolü uydunun yönünü belirledi. Uydu telefo­
Sonraki bir saat içinde, N ina k a m eraları ve objektifleri ge-
nunun çanak kısmını açtı, yere koydu ve altmış derecelik bir açıyla
rektiği kadar sık değiştirerek, ku llan ılm ış film leri teneke kutulara
kuzeydoğu yönüne doğru çevirdi. Sonra telefonu çanağa bağladı
koyarak ve onları yeleğinin ceplerine koym adan önce etiketleyerek
vc açtı. T b r u n c u renkli bir LCD paneli yanıp sönerek açıldı ve ona
görüntüleri kadraja aldı ve çekti. N ihayet akşam karanlığı çöktü­
sinyal gücünü gösterdi. Sinyal gücü iyi göründüğünde aramayı yaptı.
ğünde, ormanın içinden aşağı inm ek için uzun, sıcak, kaygan bir
“M erhaba, Slyvie,” dedi editörü telefona cevap verdiğinde.
yolculuğa başladılar. Hava seslerle hareketliydi -böcek ler, kuşlar,
“Bugün kaçak avcıların fotoğraflarım çektim. Hasta ruhlu piçler.
maymunlar- ve gökyüzü taze kan rengindeydi. Turuncu renkli güneş,
Bana, mesela, o fotoğrafları göndermem için on gün verir misin?"
ağaçların arasında saklam baç oynuyordu. Y u k a rı çıkarken sohbet
“Altı günün var. Onları kapağa koymayı düşünüyoruz.”
etmiş olmalarına rağmen iniş sessiz ve ciddiydi. O lay sonrası Nina
D ergi ka p a ğ ı. En sevdiği iki kelime. Bazı kadınlar elmasları
için her zaman en kötüsüydü. Profesyonel tarafsızlığı sağlam ak için
severdi, o ise T im e 'm kapağını. Ya da N ational Geographic inkini.
gördüklerini unutmak bazen zordu. G enellikle, gecen in yarısında,
Seçici d eğild i. G erçekten d e günün birinde dergi kapağını ve
fotoğraflar kâbus olarak geri döner ve onu derin b ir uykudan uyan­
“D ü n yan ın H er Y anındaki Kadın Savaşçılar” isimli fotoğrafik
dırırdı. Kabul etmek istediğinden çok d ah a fazla kez yanaklarında
m akalesine için on altı sayfa almayı umuyordu. En gözde projesi.
gözyaşlarıyla uyanmıştı. Dağın alt tarafın d a, gru p , Ruanda’nın bu
Projesi biter bitmez - n e zaman olursa olsun- onu bağımsız olarak
ücra kesiminde kasaba görevi gören kü çük bir karakola vardı. J»Pe
gönderecekti. “ Fotoğrafları göndereceğim. Ve sonra Namib\ada
bindiler ve birkaç saatlik bir yolculukla, daha fazla soru sordukları
ve Ninanm daha fazla fotoğraf çektiği ko ru m a m erkezine gittiler. Danny’yle buluşacağım."

40.
, k lI Benim * • * » yap. A m a golccek cıln>a ^
^ 0\ Sierra Leone’d ekı şiddet olayları yine Uf
dönmek iç»n hazU . devam etmeyecek. Yılbaşından için sadece bir anın vardı. El yordamıyla kayışlan ya da çantaları
man,yor B ar* g » " * 1" bulacak zaman yoktu.
istiyorum-
Nina ıssız, bunaltıcı derecede sıcak olan manzaraya hakti.
orada olman ^ N in a «U çm a y a bir anda hazır olurum."
Saatler geçtikçe bu onlar, medeniyeti andıran herhangi bir şeyden

İ Z T Z * aram ayacağım , söz v e r iy o ^ - gittikçe dalıa fazla uzaklaştırıyor ve Güney Afrika’nın son kalan
gerçek bakir bölgelerinden birinin derinliklerine doğru götürü­
Sylvıe. ben bunun nasıl t
dedi-Şimdi, w o ld u ğ u n u hatırlamaya çalı. yordu. Dalıa fazla aç hayvan sürüsünün kurumuş dere yatakları­
n ın yanında durduğunu fark etti. Bu yaz sıcağında yere yığılıyor,
şırken git seks yap- yağmurların gelmesini beklerken durdukları yerde ölüyoriardı. İ ler
yerde beyazlayan kemikler vardı.

Yanlara çarparken vc neredeyse kuma saplanmak üzereyken


Danny ona gülümseyerek, “Himba’yı bulmak istediğinden emin
misin? diye soıdu. üzündeki kir beyaz dişlerinin ve mavi gözle­
Birkaç gün sonra Nina Namibya’da, D aııny’nin kullandığı kiralık
rinin korkunç derecede parlak görünmesine neden olmuştu. Omuz
bir Land Rover’ın içinde onunla birlikleydi.
hizasına gelen siyah saçları ve gömleği toza bulanmıştı. “Aylardır
Saat sabahın sadece yedisiydi ve kasını güneşi çoktan parlak
kendimize bir hafta ayıramadık."
ve sıcaktı. Saat ide hava sıcaklığı yak laşık 4 5 derece olacaktı ve
Sözde yol tekrar geçilebilir duruma gelmişti ve Nina kamera­
hava bundan çok dalıa sıcak olabilirdi. Yol - e ğ e r buna yol denebi­
sını çıkardı, vizörden onu incelemeye başladı. Ona odaklanarak,
lirse- aslında bu arabanın lastiklerini içine çeken, lastiklerin önce kadrajı birazcık gen işleterek, onu sanki bir yabancıymış gibi apaçık
bir tarafa ve sonra diğer tarafa dönm esine neden olan kırmızımsı gördü: yakışıklı, otuz dokuz yaşında, belirgin elmacık kemikleri ve
gri bir kum yatağıydı. Nina kapının koluna tutundu ve dik oturdu, birçok kez kırılmış bir burnu olan bir İrlandah. Her zaman gençken
arabanın hareketine göre kıpırdayarak vücudunu harekete uyum ya ptığ ım bar kavgaları derdi ve şimdi Nina, o ileriye bakarak yola
sağlayan bir şok emici olarak kullanm aya çalışıyordu. konsantre olurken, ağzının etrafındaki küçük kırışıklıkları göre­

Diğer elini boynuna asılı olan kam eranın kayışı tenini kesme­ biliyordu. Danny asla böyle bir şey söylememesine rağmen, yanlış

sin diye kamerayı sabit tutmak için kullandı. K am era ve objektifin yolda kötü bir tavsiyeye uymuş olduğundan endişeleniyordu. Bir

etrafında bir tişört sarılıydı; bu tozla m ücadele etm ek için pek de savaş muhabiriydi ve söylemekten hoşlandığı gibi “başının belada
olmasına” vc bir hikâyenin peşinden sonuna kadar gitmeye alışıklı.
profesyonel bir yol değildi, am a A frik a’da geçirdiği bunca yılda bu
yolun koı uma ve kullanım arasındaki en iyi çözüm olduğu ortaya Kendi hikayesi olmasa bile.

çıkmıştı. Burada, bazen kam erayı kapm ak ve fotoğrafı çekmek Nina fotoğrafı çekti.
D an n y on a gülü m sedi ve o bir fo to ğ ra f d a h a çekti. “Bjj. ,
Kariyerini o kadar da kolay elde ettiği söylenemezdi.
haki sefere kadın ların fotoğrafını ç e k m e k isted iğin d e, havuz l
Bu bölgedeki Himba kabilesi gibi o da göçebe olm ak /.orunda
harlardaki kadın garso n ları çek m en i ö n eririm .”
kalm ıştı. Yumuşak yataklar, lemiz çarşaflar w. aka., su, yokluğuyla
Güldü ve objektifin kapağını kapatarak kamerayı tekrar kü yaşam ayı öğrendiği lükslerdi.
cağına koydu. "Sana borçluyum. “Bak. Orada," dedi D anny işaret ederek.
“Gerçekten de bana borçlusun, aşkım, ve karşılığını alacağlrn. Önce tek gördüğü tozlarla kaplı, turuncu ve kırmızı bir gök-
dan emin olabilirsin. yü zü yd ü . Dünya kavruluyormuş gibiydi ve duman kokuyordu.
Niııa yırtılmış, rahatsız kolt ukta arkasına yaslandı ve gözlerini G id e r e k , dağın üstündeki silüetler dimdik duran, pis Land Rover’a

kapatmamaya çalıştı, ama bitkin düşmüştü. İki hafta ormanın içinde ve a rab ad an daha bile pis olan içindeki insanlara bakan zayıf

kaçak avcıları kovaladıktan ve bundan dört hafta önce Angola’da insanlara dönüştü.

insanların birbirlerini öldürmelerini izledikten sonra yorgunluk “Onlar mı?” diye sordu.

iliklerine işlemişti. “Öyle olmalı."

Ve yine de bunu seviyordu. Dünyada olm ayı tercih edeceği Danny başını sallayarak dağ ile aralarında kalan son mesafeyi

başka hiçbir yer ve yapmak isteyeceği başka hiçbir şey yoktu. Çek­ ue kat etti ve dönemeçte kurumuş bir nehir yatağında arabayı park

meye değecek “fotoğrafı” bulmak adrenalin dolu, eğlenceli ve bu edip dışarı çıktı.
uğurda ne fedakârlık yapması gerekirse gereksin asla yorulmadığı Himba kabilesi uzak durarak onları izliyordu.

bir yolculuktu. Bunu on altı yıl önce öğrenm işti; yirm i bir yaşında, Danny kabile şefinin kendisini tanıtacağını bilerek yavaşça
elinde bir gazetecilik diploması, sırt çantasında kullanılm ış bir ilerledi. Nina ardından gitti.
kamerayla kendi kaderini aram aya gittiğinde. Yaşlıların çadırında durakladılar. Çadırın önünde kutsal ateş

İlk birkaç yıl, bir fotoğrafçıya gerek duyulan herhangi bir işte yanıyor ve şim di rengi eflatun olan gökyüzüne duman bulutu gön­

çalışmıştı, ama ıçÖs’te eline büyük bir fırsat geçm işti. IJucAidûe, deriyordu. İkisi de öne eğildi, dikkatli hareket ediyor ve kesinlikle
ateşin önünden geçmemeye çalışıyorlardı. Bu saygısız bir hareket
kıtlıkla savaş konserinde, o zam anlar T im e dergisinde yeni editör
olan Sylvie Porter’la tanıştı ve Sylvie, Nina’y a farklı bir dünyanın olarak görülürdü.

kapılarını açtı. Akabinde Nina, Etiyopya’ya doğru yola çıkmıştı. Ş ef onlara yaklaştı ve duraksayarak konuşulan S vah ili diliyle0

Orada gördükleri her şeyi değiştirm işti. N eredeyse hem en, fotoğ­ iiçü fotoğraflar için para ve su karşılığında anlaştılar. Nina bu iş
için yanında 011 b eş galon su getirmişti. Bir avuç su için millerce
rafları yalnızca birer fotoğraf olmaktan çıkm ış ve hikâye anlatmaya
yürüm üş bir halk için bu çok büyük bir hediyeydi ve birdenbire
başlamışlardı. 1989’da Tayland’ı vurarak yü z binlerce kişiyi evsiz
Nina ve D anny sanki eski arkadaşlarmış gibi karşılanmışlardı.
bırakan G ay Tayfunıı’nda T im e ’in kapağını süsleyen , Nina nm»
Çocuklar akm akııı yanlarına gelerek gülen, atlayıp zıplayan bir
göğsüne kadar pis suların içinde kalm ış ve çocu ğun u başının üs­
tünde taşım akta olan kadın fotoğrafıydı. İki yıl önce, S u d a n d a k i 9 T)o£u Afrika’da kullanılan bir dil. (ç.n.)

açlık haberiyle Pulitzer Ö dülünü kazanm ıştı.


Kjş ‘‘Jiahçesı ^
K i isi m h a n m ıh ■
kalabalık hâlinde Nina’nın etrafını sardılar. Ilim balar
°n\| y-
Danny’yi köye sürüklediler, burada onlara mısır lapası ve x -Gelecek ay k.rkıma basacağım," dedi Danny usulca. i
sütten oluşan geleneksel bir yemek verildi ve kabile tarafı,^ Ni„a „„ u „ aksan,na l»y,l,yordu. 0 söylediğindeo, basit cümle |
eğlendirildiler. Sonra, gece ay ışığıyla mavi renge büründüğünde klüaS» beyeca.il. ve .seksi geliyordu. Bu a„ k,rk,ma basacc,ğ,m .
rondoval adı verilen, yuvarlak, çamurdan yapılmış bir kulüb^ “Endişelenme, yirmi b e, yaddakiler seni gördüklerinde hâlâ
götürüldüler; burada örülmüş ot ve yapraklardan yapılmış bir
kendilerinden u y u r la r . Senin, okuldayken-bir rock-grubunday-
şilte üzerinde birlikte yattılar. Havada kızartılm ış mısır ve kuru
dwı, diyen görünüşün yüzünden."
toprağın tatlı kokusu vardı.
“ Bir punk rock grubuydu, aşkım."
Nina, Danny’yle yü z yüze gelmek için yana döndü. Loş mavi
Danny’ye daha da sokuldu, eli çıplak göğsünden aşağı kayarken
ışıkta, Danny’nin yüzü genç görünüyordu, ancak Nina gibi, 0 da
ihtiyar gözlere sahipti. Bu, mesleğin tehlikesiydi. Çok fazla korkunç ensesini öptü. Danny nin vücudu beklediği kadar çabuk tepki verdi.

şey görmüşlerdi. Ama onları bir araya getiren şey buydu. Sahip Birkaç dakika sonra Danny onun giysilerini çıkarmıştı ve birlikte

oldukları ortak noktaydı. Her şeyi görme, ne kadar korkunç olursa her zaman en iyi yaptıkları şeyi yapıyorlardı.

olsun, her şeyi bilme arzusu. Sonrasında, Danny onu yakınına çekti. “Nasıl oluyor da bizden

Birinci savaş sırasında, Kongoda terk edilm iş bir kulübede başka her şey hakkında konuşabiliyoruz?"
karşılaşmışlardı. Her ikisi de en kötü savaştan kaçarak buraya “Kim bizim hakkımızda konuşuyordu ki?"
sığınmıştı; Nina kamerasına yeniden film takm ak için, Danny ise
“Neredeyse kırk yaşıma geldiğimi söyledim."
omzundaki bir yarayı sarm ak için.
“Ve benim bunu konuşma başlatan bir şey olarak mı görmem
Bu kötü görünüyor, demişti Nina. Yaınnı lx’/ı sarabilir miyim ?
gerekiyor? Bcıı de olu z yediyim.”
Başını kaldırıp ona bakmıştı. E ttiğ im onca d u a işe yaramış
olmalı. Tanrı bana kendi m eleğim i gönderdi. "Ya sen gittiğinde seni özlüyorsam?"

O günden sonra dünyanın her tarafında birlikteydiler. Sudan’da, “Kim olduğum u biliyorsun, Danny, bunu sana en başında

Zimbabve’de, Afganistan’da, Kongoda, Ruanda’d a, Nepal’de, Bosna'da. söyledim."


Her ikisi de Afrika üzerine uzmanlaştı, ama nerede büyük haber “Bu dört yıldan fazla bir zaman önceydi, Tanrı aşkına. Dün­
varsa muhtemelen oradaydılar. İkisinin de L ondra’da önemsiz
yadaki her şey değişiyor, senin dışında sanırım*
mektupları, mesajları toplamaktan ve tozlanm aktan biraz daha
“Kesinlikle.” Vücudunu tutkulu bir şekilde onunkine yaslaya­
fazlasına yarayan birer apartman dairesi vardı. Genellikle, ilgilerini
rak arkasına döndü. Onun kollarında kendini her zaman güvende
çeken şeyler onları farklı tehlikeli yerlere -D a n n y ’yi iç savaşlara
hissetmişti, dört bir yanlarında silahlar patlarken ve gece çığlıklarla
ve Nina’yı insanlık trajedilerine- götürdü ve birbirlerini görmeden
aylar geçirdiler. Hu, Nina için sorun değildi. Sadece seksi daha doluyken bile. Fakat bu gece dışarıda sadece yanmakta olan ateşin

tutkulu bir hâle getiriyordu. çıtırtısı ve karanlıkta vızıldayan böceklerin sesleri vardı.
Ondan birazcık a k l a ş t ı , ama Danny nin kolları vücudunu
ve kollarındaki çocuğa dokunmak için djni
sardı ve onu olduğu yerde tultu. "Hiçbir şey istemedim," di, ç
u,nutsuz bir ifadeye dönüştü. Bu. Ninamn dünyanın her ta L .n -
fısıldadı kulağına.
daki kadınların yüzünde gördüğü bir ifadeydi, özellikte de savaş
İstedin, diye düşiindü gözlerini kapatırken. Mide boşlu|una
« « * a n ı n d a . Gelecek için duyulan, insanın iliklerine işlemiş
hiç alışık olmadığı endişe verici bir his yerleşti. Sadece henüz
bir korku. Su bulmak için gidilecek hiçbir yer yoktu.
bunu bilmiyorsun.
Nina bunu fotoğrafla* ve kadın yü rü n » * d ev» , edip
dan yapılmış yuvarlak kulübesine dönünccye ve başka kadınların
bulunduğu bir dairenin içine oturuncaya kadar devam etti Kadınlar
biriikte. konuşarak kırmız, toprağı düz kayaların üzerinde ezmeye
Geçici köyün cok yukarısında bir dağ sırtında, Nina küçük par­ haşladılar vc kumu andıran kalıntılar, su kabağından yapılmış
çalara ayrılmış bir dere yatağının kenarına çömeldi. Bacaklarının kapların içinde topladılar.
üst kısımları hareketsiz kalmak için harcadığı çaba yüzünden Nina objektif, kapattı ve ayağa kalktı, ağnyan eklemlerini es­
yanıyordu. Saat sabahın altısıydı ve gökyüzünün rengi açık mavi netti. Bu sabah yüzlerce fotoğraf çekmişti, ama nehir kenarındaki
ve turuncunun muhteşem bir karışımıydı; güneş çoktan güçlü bir kadının fotoğrafımı, “o fo to ğ ra f olduğum, anlamak için bütün
şekilde parlamaya başlamıştı. fo to ğ ra fla rı gözden geçirmesine gerek yoktu.

Aşağıda, kafasının üstüjıde dengelenmiş ağır bir kap ve göğsünde Kafasında fotoğraf, kesti, çerçeveledi, bastı ve koleksiyon yaptığı
renkli bir askıya yerleştirilmiş bir bebek bulunan bir Himba kadını en harika fotoğrafların arasına astı. Günün birinde, fotoğrafları
köyün içinden geçiyordu. Nina kamerayı gözüne doğru kaldırdı ve dünyaya hem kadınların ne kadar güçlü ve kudretli olabileceğini
mükemmel bir şekilde görünceye kadar teleobjektifle yakınlaştırdı. hem de bu kişisel gücün bedelini gösterecekti.
Bu göçmen Afrika kabilesinin bütün kadınları gibi, genç kadının
Filmi çıkardı, teneke kutuyu etiketleyip sakladı, sonra yeni bir
da göğüsleri çıplaktı ve keçi derisinden yapılm ış tüylü bir etek
lilnı taktı ve insanlara gülümseyerek, her zaman yanında taşıdığı
giyiyordu. Büyük deniz kabuğundan bir kolye -nesiller boyunca
şekerleri, kurdeleleri ve bilezikleri vererek köyün içinde yürüdü. - ,
anneden kıza geçen, sahip olunan değerli bir ş e y - herkese onun
Sudan yoksun bir bölgede temiz kalm ak için kullandıkları yöntem
evli olduğunu gösteriyordu, tıpkı saç stili gibi. Baştan aşağı kırmızı
olan duman ve ot saunasından çıkan dört Himba kadınının harika ;■
„>
toprak tozu ve cildini yakıcı güneşten korum ak için sürdüğü süt
bir fotoğrafını daha çekti. Fotoğrafta kadınlar el ele tutuşmuş gü-
yağıyla kaplıydı; genç annenin cildi eski tuğlaların rengiııdeydi.
İliyorlardı. Bu kadınlara özgü evrensel bağı yakalayan bir kareydi. '**n- -. y f
Kadının en mahrem yeri olarak kabuî edilen ayak bilekleri, yürü­
düğünde çııılayan bir sıra ince halkanın altında saklıydı. Danny niıı onun yanm a geldiğini duydu. "Selam."

Nina’d an habersiz, kadın nehir kenarında durakladı ve suyun Nina ona yaslandı, çektiği kareler onu tatmin etmişti. “Ço­
akması gereken yerdeki çatlamış toprağa baktı. Yüzündeki ifade cuklarla olaıı ilişkilerine bayılıyorum, ihtimaller imkânsızken bile.

■■
m m
Kî »itm ‘-./funnah
Yalnızca, bebekleriyle birlikteyken yüzlerini gördüğümde agfoy^
ot w y ^ c ı güneşin altında p i* » * ^ ve
Gördüğümüz bütün her şeye rağmen bu neden böyle?"
Haftalardır ı k t a , çok kısa kesilmiş siyah ^ ^ ^
“Demek anneleri izliyorsun. Savaşçıları takip ettiğini ^
»aldanım, altında İnç kırınca toprak yoktu. Tam bir lüks
yordum.”
par.n ynin odadan ^ P ik o n a d ,* nı ^
Nina kaşlarını çattı. Hiç bu şekilde düşünmemişti ve bu
adımdan <mce neredeyse duyulm azhir ^ ^ durak
rahatsızlık Ariciydi. “Hayır, her zaman anneler değil. Bir şey
Ang„Iada b ir kurcunla yaralanm ,ş olan ^ aya*,,,, destekliyordu'
savaşan kadınlar. İmkânsız ihtimallere karşı kazanılan zaferler.»
BU onu rahatsız c .m ,y o rm u , Sibi davramyo,- w insanlarj ^
Danny gülümsedi. “Demek her şeye rağmen sen de bir ro­ d u y m a m söylü>W du, am a Nina aldıg, haplar, vc U m , uyuyacak
mantiksin." r»hat b ir pozisyon b u la n ın d a n , biliyordu. N i„ a „ nun vücuduna
Güldü. “Haklısın.” masaj yap tığın d a. D a n n y bunu istem em iş elm as,na rajm cn bu

“Gitmeye hazır mısın?” bacak için ço k dalıa fazla çaba harcıyordu ve bunu yaptığın, inkâr

“Sanırım ihtiyacım olan şeyi aldım, evet/' ediyordu.

Bu gidip bir hafta boyunca bir havuz kenarında uzanıp yata­ Yanında duran tik ağacından yapılmış m asaya iki bardak

bileceğimiz anlamına mı geliyor?" koyarak, “Al bakalım,'’ dedi.

“Bundan daha çok islediğini hiçbir şey yok.” Danny köyün Danny Ve teşekkür etmek için yüzünü çevirdi ve bir bakışta

yaşlılarıyla konuşup fotoğraflar için kabileye para öderken Nina birçok şeyi fark etti: Bir cin tonik getirmemişti. Bunun yerine ko­
kamera ekipmanlarını kaldırdı ve eşyalarını topladı. Gümüş rengi caman bir bardağa sek tekila koymuştu; bardağın içinde neredeyse
kanatlarını açarak ve bir sinyal buluncaya kadar pozisyonunu de­ bir su bardağını dolduracak kadarçok tekila vardı. Tlızu unutmuştu
ğiştirerek uydu telefonunu çorak toprağın üzerine kurdu. ve en kötüsü, gülümsemiyordu.

Beklediği gibi, derginin ofisleri kapalıydı, bu yüzden editörüne Nina doğruldu. “Sorun nedir?”
bir mesaj bıraktı vc Zambiya'daki Chobe Riveı* Lodge’d an onu “Belki öncc bir içki içsen daha iyi olur."
arayacağına söz verdi. Sonra o ve Danny kırık dökük, eski Land
Bir İrlandalı size önce bir içki içmenizi söylediğinde kötü haber
Rover’a bindiler. Kaokoveld’in o ay ışığı m anzarasından geçerek
gelecek demekti.
güneye gitmekte olan bir uçağa bindiler. A kşam olduğunda, Chobe
Şezlonga, yanm a ot urdu. Nina ona yer açmak içiıı yana doğru
River Lodge’da, kendi özel verandalarında, güneşin karşı kıyıda
bulunan bir fil sürüsü üzerinde batmasını izliyorlardı. Birkaç yüz kaydı.

metre ötede aslanlar uzuıı boylu otların içinde avlanırken onlara Şimdi gökyüzünde yıldızlar vardı ve solgun gümüşi parlaklıkta

cin tonikler servis ediliyordu. onun seri hatlarını ve çökmüş yanaklarım, mavi gözlerini ve kıvır­
cık saçlarını görebiliyordu. Tanı o anda, çok üzgün göründüğünde
Artık eskimiş olan bikinisini giym iş olan Nina, iki kişilik lüks
ue kadar güldüğünü ve gülümsediğini fark etli; güneşin kavurucu
şezlonga uzandı ve gözlerini kapadı. Gecede belirsiz bir su, kuru
* K j is ı i n ‘O & m n a fı
sıcağında, toz dumandan boğulurken veya havada silahlar p a t l a ş
zaman yaptığı şeyi yaparak pantolonunun düğmelerine uzandı,
bile. Her zaman gülümseyebiliyordu.
-geni yatağa götür, Daniel Flynn. Bu geceyi atlatmama yardım et.”
Şimdi hariç.
Ona küçücük san bir zarf uzattı. Telgraf.

“Sen okudun mu?”


“Elbette hayır. Ama bu iyi bir haber olamaz, öyle değil mi?'
Bu bekleyişi tarif etmek için akla gelen sonsuz kelimesiydi, ama
Dünyanın lıer tarafındaki gazeteciler, yapımcılar ve foto muhabir­ bu yalnızca Meredith in son kelimesini düşünmesine yol açıyor, bu
leri telgrafları bilirdi. Bu uydu telefonu w internet çağında bile aileni/ da ona ölümü düşündürüyor, bastırmaya çalıştığı bütün duyguları
size kötü haberi bu yolla iletirdi. Zarfa uzanırken elleri titriyordu. su yüzüne çıkarıyordu. Her zamanki başa çıkma yöntemi -ken-
Telgrafın Sylvieden geldiğini görüncc ilk düşüncesi Tanrıya şukur, dini meşgul etm ek- şimdi bir işe yaramıyordu; bunu denemişti.
olmuştu ama telgrafı okurken bu rahatlama yok oldu. Sigorta bilgilerine gömülmüş, kalp krizlerini ve sonrasında hayatta
kalma oranlarını araştırmış vc ülkedeki en iyi kardiyologların bir
NİNA.
listesini çıkarmıştı. Kalemini elinden bıraktığı anda ya da gözünü
BABAN BİR KALP KRİZİ GEÇİRDİ.
ekrandan ayırdığında üzüntüsü derhâl geri geliyordu. Gözyaşları
MEREDİTH DURUMUN KÖTÜ GÖRÜNDÜĞÜNÜ SÖYLEDİ. sürekli olarak gözünün arkasına basınç uygulu>x>rdu. Şimdiye kadar,
SYLVIE. buna rağmen, gözyaşlarının akmasını engellemişti. Ağlamak kendi
kendini alt etmekti ve o vazgeçmeyi reddediyordu.
Bekleme odasındaki akvaryumun içinde bulunan renkli ba­
Başım kaldırıp D annyye baktı. “Babam ... Hemen gitmem
lıklara bakarak kollarını sıkıca kavuşturdu. Bazen, eğer şanslıysa,
gerek..."
balıklardan biri gerçekten dikkatini çekiyor ve kısacık bir an için
“İmkânsız, aşkım," dedi usulca. “Buradan kalkan ilk uçak sabah
babasının ölüyor olabileceğini unutuyordu.
saat altıda. Johannesburg’d an Seattlea gitm ek için biletlerimizi
J e ffiıı arkad an yaklaştığını hissetti. Halıda ayak seslerini
alırım. En iyisi oradan arabayla gitmek mi olur?”
duymamış olm asına rağmen orada olduğunu biliyordu. “Mere,'
“Biz?”
dedi usulca, ellerini onun omuzlarına koyarak. Meredith onun ne
Evet. Senin yanında olmak istiyorum, Nina. Bu o kadar kötü istediğini biliyordu. Meredith’in ona yaslanmasını vc sarılmasına
mü?” izin vermesini. M eredith’in bir parçası da bunu istiyor ve böyle

Buna nasıl cevap vereceğini, ne söyleyeceğini bilmiyordu. teselli edilm eyi ar/uluyordu aslında, ama daha büyük bir parçası
-aldığı her nefesle umuda tutunmaya çalışan o parça- yumuşamaya
Avuntu için insanlara bel bağlam ak ona hiç doğal gelmiyordu.
cesaret edemiyordu. Onun kollarında kontrolünü kaybedebilirdi
İstediği son şey birine onu incitecek gücii verm ekti. A n n esin d en
öğrendiği tek şey kendini korumaktı. Bu nedenle, bu gibi zamanlarda ve bu ne işe yarayacaktı?

• 52.
K jistın -Jt'annah
"Sana sarılmama izin ver," dedi kulağına.
-İstersen iz onu görebilirsiniz. Yofiun
ou*ı iMKini ünitesinde
•• .
Başını salladı. Jeff bunu nasıl anlamamışı ı?
lekcr teker. tamam m , r dedi Dr. VVatanabe, anne5İni dirf^ ™
Babası hakkında onu tüketen bir şek iide endişeleniyordu s*
tutarak.
göğsünün derinliklerine bir bıçak saplanmış, kemik ve kosl-»
M e r e d ith koridorda ilerie^n annesini İ2İcrt(en
yararak geçmiş, sivri ucu kalbine dayanmış bir şekilde k-kliv 01
> •ı vWQy düşündü. Detaylara o d a k,a ,, ,<unu d ü r tm e n in bir yo,unu bu,
Yapılacak yanlış bir harekette bu nazik organ delinecekti.
Ama bunu yapamad.. An,lar götünde canlandı; çok « kmd,
Arkasında. .Jeffin iç çektiğini duydu. Vazgeçmişti. “Kız j;ar
hatırlanmayı beklıyortard.. Babasının ortaokuldaki jimnastik kam
deşinle bağlantı kurabildin ıııi?'
U çm aların d a tribünde olduğunu, utandırıcı bir coşkuyla tezahürat
“Bırakabileceğim her yere mesaj bıraktım. Nina’yı bilirsin. Bu yaptığını ve düğününde birlikte damada doğru yürürken apaçık
ıada olabildiğinde burada olur." Yeniden saate baktı. "Bu kahrolası bir şekilde a ğlad ığın ı gördü.
doktorun işi neden bu kadar uzun sürdü? Rize bir rapor veriyor Daha geçen h afta, onu bir kenara çekmiş ve, "Hadi gidip birkaç
olması gerekir. On dakika içinde bölüm başkamın arıyorum." bira içelim , M ered o o d le, sad ece ikimiz, tıpkı eskiden yaptığımız
Jeff bir şey söylemeye başladı (doğrusunu söylemek gerekirse gibi,” demişti.
onu neredeyse hiç dinlemiyordu, kalbi o kadar hızlı atıyordu ki bu Ve Meredith onu atlatm ış ve ona bunu çok yakında yapacak-
yüksek sesten pek fazla bir şey dayam ıyordu), am a Jeff söyledik­
larını söylemişti...
lerini bitirmeden bekleme odasının kapısı açıldı ve Dr. Watanabe
Eşyaları kuru temizlemeciye bırakmak gerçekten de bu kadar
göründü. Bir anda, Meredith, J e ff ve A nn e bir araya geldiler ve
önemli miydi?
doktora doğru yürüdüler.
“Sanırım kızları aram am ız gerek,” dedi Jeff. “Onları eve ge­
"O nasıl?" diye sordu annesi biUüıı odada duyulan bir sesle.
tirmeliyiz.”
Böyle bir zamanda sesinin bu kadar güçlü çıkm ası nasıl mümkün
Bunu söylediğinde, Meredith içinde bir şeylerin parçalandığını
olabilirdi? Sadece aksarımın ağırlığı üzgün olduğunu gösteriyordu.
hissetti ve bunun m antıksız olduğunu bilmesine rağmen, bunu
Bunun dışında, her zam anki gibi sakindi. Dr. W atanabe kısa bir
söylediği için J effte n nefret etli. Jeff çoktan vazgeçmişti.
an zorlukla gülüm sedi ve, “İyi değil. A m eliyata götürürken ikinci
“Mere?" Onu kollarına çekti ve ona sarıldı. “Seni seviyorum”
bir kalp krizi geçirdi. H ayata d ö n d ü rm eyi b aşard ık , am a çok
güçsüz,” dedi. diye fısıldadı.
Meredith dayanabildiği kadar onun kollarında kaldı ve sonra
“Ne yapabilirsiniz?" diye sordu M eredith.
yavaşça uzaklaştı. Hiçbir şey söylemeden, yüzüne bile bakmadan,
"Yapmak mı?” dedi Dr. VVatanabe kaşlarını çatarak. Gözlerindeki
annesini takip etti; kendini bu sade ve kalabalık YBÜ’de10bütünüme
acım a korkunçtu. “Hiçbir şey. Kalbindeki hasar çok büyük. Şimdi
ve tehlikeli bir şekilde yaln ız hissediyordu. Mavi doktor önlüğü
ia d ece bekleyeceğiz... ve bu geceyi allatm asını umut edeceğiz."
10Yoğun lînlcm Ünitesi, (ç.n.)
J e ff kolunu M ereditlı'in beline doladı.
giym iş insanlar görüş alanına girip çıkıyordu, ama onun
sadece babasını görüyordu.

Babası dar bir yatakta, her tarafı tüpler, serumlar ve


lerie çevrilmiş bir hâlde yatıyordu. Yanında annesi nöbet
Şimdi bile, kocası hayatı çok ince bir ipliğe bağlı olarak yataru
bile, tuhaf, neredeyse cüretkâr bir biçimde sakin görünüyor^
Duruşu mükemmeldi ve eğer ellerinde bir titreme varsa bur^
algılamak için bir sismolog olmak gerekirdi.

Meredith gözlerini sildi, bu ana kadar gözyaşlarının aktıfcnin


farkına varmamıştı. Mümkün olduğu kadar uzun süre orada b *
ledi. Doktor teker teker demişti ve Meredith kurallara karşı ^
kişi olmayacaktı, ama en sonunda buna dayanamadı. Ona gitti,
yatağının ayak ucunda durdu. Makinelerin çıkardığı sesler kulağa
anlamsız bir şekilde yüksek geliyordu. “O nasıl?"
ina Johannesburg havaalanının şaşırtıcı karmaşıklığında
Annesi derin bir şekilde içini çekti ve uzaklaştı. M ered ith an­
nesinin doğrudan herhangi bir pencereye gideceğini ve tek başına
karlı geceye bakacağını biliyordu.
N öylece durdu ve başını kaldırıp Danny ye baktı. Onun
kendisiyle birlikte gelmek istediğini biliyordu, ama
nedenini anlamıyordu. Şu anda ona verecek bir şeyi, hiç kimseye
Genellikle, annesinin yalnız kalmayı bu kadar sevmesi Meredihi verecek bir şeyi yoktu. Sadece gitmesi, gitmiş olması, evde olması
sinir ederdi, ama şimdi bunu um ursam ıyordu. Babasıyla yalnn gerekiyordu. “ Bunu tek başıma yapmalıyım."
kalmak istiyordu. Ve bir defalığına annesini sert bir biçimde yar­
Onu incittiğini görebiliyordu.
gılamadı. Herkes kendine özgü bir biçimde kırılıyor ve yine öyle
ayakta kalıyordu. “Elbette öyle yapmalısın," dedi Danny.

“Üzgünüm.”
Elini aşağıya uzattı ve babasının eline dokundu. “Hey, baba,
diye fısıldadı, gülümsemek için elinden geleni yapm aya çalışarak. Oldukça bronzlaşmış elini uzun, dağınık siyah saçlarının ara­
“Benim, M eredoodle’ın. Buradayım ve sen i seviyorum . Konuş sında gezdirdi ve Nina’nm aniden keskin bir nefes almasına neden
benimle, baba.” olacak kadar güçlü bir ifadeyle ona baktı. İşte bu işe yaramıştı; o

Aldığı tek cevap, k a r hafifçe yağarken ve dışarıdaki ı$ıfcw bakış, Nina yı derinden etkilemişti. Danny yavaşça uzandı, sanki
altında dans ederken cam a vuran rüzgârdı. ikisi yalnızmış, diledikleri kadar boş vakte sahip iki sevgiliymiş
gibi onu kollarına çekti. Çok derin ve şehvetli, gücüyle neredeyse
ilkel sayılacak bir öpücükle onu kavradı. Nina kalp atışlarının
hızlandığını hissetti ve yanaklarını ateş bastı, buna rağmen bu
K jş tBahçes ı v rj f * k m m m m w
tepki çok anlamsızdı, ö yetişkin bir kadındı, korkınuş bir bak* Kristin cJ<?ann«h
değiidi ve seks şu anda aklındaki en son şeydi. büyük görünüyordu, ağzı renksizdi “Buradasın; dedi ona doğru
“Bunu hatırla, aşkım ; dedi geri çekilerek, ama gözlerini ilerleyip Nina’yı kollarına alarak.
ayırmadan. Nina g^ri çekildiğinde sendeledi; soluğu biraz düzensizdi. “O
Bu, biran için neredeyse üzüntüsünü azaltan, yükünü hafif, nasıl?"
leten bir öpücüktü. Az dalıa bir şey söyleyecekti, az daha fikrini -İyi değil. Büyük «kinci bir kriz daha geçirdi. Önce onu ameliyat
değiştirecekti, ama henüz kelimenin başlangıcını bile bulamadan, 0 Ctmcye çaiışacaldardı... ama şimdi bu ameliyattan sağ çıkamayacağını
sırtını dönüp uzaklaşmış ve gitmişti. Bir dakika kadar orada öyfeq. söylüyorlar. Ç ok fazla h asar var. Dr. Watanabe babamın bu hafta

durdu, neredeyse donakalmış», sonra yerden, ayağının yanında sonunu çıkaram ayacağım düşünüyor. Ama ilk geceyi atlatacağını

duran sırt çantasını aldı ve yürümeye başladı. da düşünmüyorlardı.”

Otu/, dört saat sonra,, kiralık a; abasını kaı anlıkta, karla kap lı Nina bunun acısıyla gözlerini kapadı. Tann’ya şükür onu

hastane otoparkına park etti ve çok geç kalm am ış olmak için dua görmek için zamanında eve gelmişti.

ederek -bu kıtalararası uçuşun her saatinde yaptığı gibi- içeriye Ama şimdi onu nasıl kaybedebilirdi? Babası onun temeli, Kuzey

koştu. Yıldızıydı. 11er zaman onun eve gelmesini bekleyen tek insandı.

Kız kardeşini üçüncü kattaki bekleme odasında, tropik balıklarla Yavaşça gözlerini açlı ve yeniden kız kardeşine baktı. “Anneni

dolu, anlamsızca neşe saçan bir akvaryum un yanında bir nöbetçi nerede?”

gibi dururken buldu. Nina durdu; birdenbire bir şey söylemekten Meredith yana çekildi.
korkmuştu. Onlar her zaman olayların üstesinden farklı şekilde Ve işte oradaydı; ucu/, kumaşla kaplanmış sandalyede otu­
gelmişlerdi; o ve Meredith. Küçük birer kızken bile. Nina çok sık ran, beyaz saçlı güzel bir kadın. Oradaı. bile, Nina annesinin ne
düşmüş ve tek ra ray ağa kalkmıştı. Meredith dikkatli hareket ederek kadar kontrollü ve ürkütücü bir şekilde kendi kendine yeten biri
nadiren dengesini kaybetmişti. Nina bir şeyleri kırm ıştı, Meredith olduğunu görebiliyordu. En küçük çocuğunu karşılamak için ayağa
onları bir arada tutmuştu. kalkmamıştı: onun olduğu tarala doğru bakmamıştı bile. Aksine

Nina’nın şimdi buna ihtiyacı vardı; kız kardeşinin onu ayakta gözlerini dikm iş dosdoğru karşıya bakıyordu; onun bu ürkütücü

tutmasına ihtiyacı vardı. “M eıe?” dedi usulca. mavi gözleri cildinin solgunluğu karşısında parlıyor gibiydi. Her
zamanki gibi örgü örüyordu. Muhtemelen üç yüz kazaklan ve
Meredith ona doğru döndü. Aralarındaki beklem e odasının
battaniyeleri vardı; her biri düzgünce katlanmış, yığınlar hâlinde
uzunluğu ve tepedeki kötü floresan ışıklandırm ayla bile Nina kız
çatı katında duruyordu.
kardeşinin ne kadar bitkin ve yorgun olduğunu görebiliyordu.
Meredith’in genellikle kusursuzca şekillend irilm iş olan kestane “O nasıl?” diye sordu Nina.

kahverengisi saçları darm adağındı. İliç m akyaj yapm am ıştı ve M eredith om uzlarını silkti; Nina bu hareketin ne anlama

m akyaj olm adan kahverengi gözleri onun solgun y ü zü için Ç°k geldiğini biliyordu.

. r»9
Annelerini kim anlıyordu ki? Onlara yabancıydı, anlaş,| K jis tln H K an n a h

ve Tanrı biliyor ya bunu denemişlerdi. Kn çok da Meredith Çocuklarının bahçeden dışan çıkm alan konusunda çok endi­
Yılbaşı oyununun oynadığı o geceye kadar, bütün oy,||ar.. şelenirdi, am a evin içindelerken yüzlerine neredeyse hiç bakmazdı;

M eredith hevesli küçük bir köpek yavrusu gibi, fark c d i l n * ^ Kutsal Köşe yi dekore ederken ve lambasın» yanık tutarken bile

yalvararak annesinin peşinden gitmişti. O küçük düşürücü g g J j Tanrı nın var olm adığını iddia ederdi; yalnızca vücudunu hareket
ettirm esine yetecek k ad ar yerdi, am a çocuklarının yiyebilecek­
sonra kardeşi geri çekilmiş, mesafesini korumuştu. O z a m ^ T
lerinden çok yem elerini isterdi. Önemli olanın bu olduğunu mu
bu zamana hiçbir şey değişmemiş, bir yum uşam a da olmaniI^
düşünüyorsun?”
Aksine, aralarındaki mesafe artmıştı. Nina bunun üstesinden far^
Annesinin sesindeki sertlik Nina’yı şaşırtmıştı. “Sanırım, onun
bir şekilde gelmişti. Yakınlık kurm a konusunda daha önced^
iyileşeceğine in an m am ız gerek.”
umudunu kesmiş ve annesinin yalnızlığını kabul etmeyi seçmiş
“434 no’lu odada. Seni soruyor."
Birçok yönden o ve annesi birbirlerine benziyorlardı. Babası dışu^u
kimseye ihtiyaçları yoktu.

Nina başıyla kız kardeşine işaret ederek onu bıraktı ve odanın


karşı tarafına geçti. Annesinin yanında dizlerinin üzerine çöktü.
Alışılmamış bir arzu onu gafil avlam ıştı. Babasının iyi olacağının Nina derin bir nefes aldı ve babasının odasının kapısını açtı.

kendisine söylenmesini istiyordu. Makinelerin çıkardığı mekanik sesler dışında oda sessizdi.
Nina ağlamamaya çalışarak yavaşça ona doğru ilerledi.
“ıMerhaba, anne,” dedi. “Olabildiğince çabuk geldim."
Babası küçük görünüyordu; bir çocuk yatağına sığmak için
“İyi”
ufaltılmış kocaman bir adam.
Annesinin sesinde ufacık bir ça tla m a duydu ve bu küçük
“Nina.” Sesi yumuşak ve hırıltılıydı; neredeyse sesini tanıya­
zayıflık onları birbirlerine bağladı. A nnesinin ince, soluk bileğine
mamıştı. Cildi korkutucu derecede solgundu.
dokunmaya cesaret etti. Beyaz teninin altında damarları mavi w
Gerçekçi göründüğünü umarak kendini gülümsemeye zorladı.
kalındı. Nina’nm bronzlaşmış parmakları onun beyaz teni karşısında
Babası kahkahaya ve neşeye değer veren bir adamdı. Onu acı içinde
neredeyse gülünç bir şekilde canlı gözüküyordu. Belki, bu kez teselli
görmenin babasını inciteceğini biliyordu.
edilmesi gereken annesiydi. “O yaşam a isteği olan güçlü bir adam.
“Merhaba, babacığını.” Küçük bir kızken kullandığı kelime
Annesi bakışlarını ona o kadar yavaşça çevirdi ki, sanki pilkn
ağzından çıkıverıııişti; bunu yıllardır söylememişti.
bitmek üzere olan bir robot gibiydi. A nn esin in bu kadar yaşlı'*
Biliyordu, biliyordu ve gülümsedi. Gülümsemesinin solgun
bitkin, ama bu kadar güçlü görünm esi N ina’yı şaşırtm ıştı. Bunun
ve yorgun bir biçimiydi bu ve Nina dudağındaki tükürüğü silmek
im kânsız bir birleşim olm ası gerekiyordu, am a annesi h e r zaman
için elini uzattı. “Meni seviyorum, baba.”
çelişkilerin kadını olmuştu.
t\iş iB ah çesi

Yavaşça söylediği kelimeleri duymak için ona doğru ej|j| « « « * * « no


kadar gı:rur duyduğunu lıattrladı.
gerekmişti. “Eve gidemezsin, baba. Burada sana iyi bakıyorlar^
Elbet..,., babasının isM İS ini ^ b>,
F.line uzandı, sıkıca tuttu. “Evde ölmek...'’
ondan isteyeceği son şey olacaktı.
Bu kez gözyaşlarına engel olamadı. Yaşların hızla yü zü n ^
aktığını ve beyaz battaniyenin üzerindeki küçük gri çiçek ya,)ra|c
lannm üzerine düştüğünü hissetti. Yapma../

Babası hâin zorlukla nefes alarak ona baktı; Nina onun gözle
O gece, babasını hastaneden çıkarmak için ayarlamalar yapıldıktan
riildeki ışığın yok olduğunu ve iradesinin zayıfladığını gördü; bu
sonra, Nina kiralık arabasına gitti. Orada uzun süre, tek başına,
onu kelimelerden daha fazla incitmi.şti.
karanlık otoparkta oturdu; babasının hastaneden götürülmesi ko­
“Bu kolay olmayacak," dedi. “Meredith’in her şeyin yerli >vriıvJe
nusunda Meredith'le yaptıkları kavgayı unutmaya çalışıyordu. Nina
oinıasım istediğini biliyorsun. Senin burada kalm anı isteyecek:
kazanmıştı, ama bu kolay olmamıştı. Nihayet, bitkin bir şekilde
Babasının gülümsemesi o kadar hüzünlü ve aptalca bir gülüm içini çekerek arabayı çalıştırdı ve hastaneden uzaklaştı. Kar, ön
setneydi ki kalbini kırdı. “Sen... kolaydan nefret etlersin." camında sileceklerin her vuruşuyla gözden kaybolup tekrar görü­
“Ederim,” dedi usulca, birdenbire o olmadan hiç kimsenin onu nerek şekiller oluşturmuştu. Sınırlı görüşüyle bile, Bclye Noclıi’yi

bu kadar iyi taıııyanıayacağı düşüncesiyle acı duyarak. ilk görüşü nefesinin kesilmesine neden olmuştu.

Gözlerini kapadı ve yavaşça soluk verdi. Bir an içiıı Nina onu Karlı vadisinde ev, her zamanki gibi güzel ve sanki nehir ve

kaybettiğini, oıuın öylece kendisinden uzaklaştığım ve karanlığa tepeler arasında bulunan "V” şeklindeki araziye sıkışmışçasına I- , f

gömüldüğünü düşündü, am a bu kez m akin eler onu yatıştırdı. oraya ait değilmiş gibi görünüyordu. Yılbaşı ışıklan evi daha da

Babası hâlâ soluk alıyordu. güzel, neredeyse sihirli bir hâle getirmişti.

Ev ona daim a bir zamanlar onlara anlatılan tehlikeli büyüler,


Babasının bunu neden ondan istediğini bilerek yanındaki
yakışıklı prensler ve taş aslanlarla dolu masalları hatırlatırdı. Kı­
sandalyeye çöktü; annesi bunıı yapabilirdi elbette, babasının eve
sacası ona annesini hatırlatırdı.
taşınması için onu zorlayabilirdi, ama M ereditlı bunu yaptığı için
Verandada ayaklarını vurarak deri çizmelerinin üzerindeki
annesinden nefret ederdi. C abası h a ya tın ı, sevgin in olmadığı
karları altı ve kapıyı açtı. Ceketler ve çizmeler evin girişine dağıl­
bir yerde -karısı ve kızları a ra sın d a - sevgi yaratm aya çalışarak
mıştı. Mutfak tezgâhları, kahve bardakları ve boş tabak mezarlığı
geçirm işti ve şimdi b ile bundan vazgeçm iyordu. T e k yapabildiği
gibiydi. Annesinin değerli pirinç semaveri tepedeki bir lambadan
bu gereksinim ini ona devretm ek ve istediği şeyi başarabileceğim
yansıyan ışıkta parlıyordu.
um m aktı. Babasının ona ne kadar sil ., ıitenim kural yıkn-im. benim
Meredith'i oturma odasında buldu; tek başınaydı, g g ^ •Kjistln ^eannah
d ik m iş şöm ineye bakıyordu. iki kızı « y ^ m la n n ın aldı*, ,alWl ^ ^ ç

Nina kız kardeşinin şu anda ne kadar kırılgan d du ğunu ^ çiik birer k.zken b.le ortak „„k,a,an aldl ^ ^
birlikte yaptıkların, hat.rlad.ğ. son şey „ oyundu
biliyordu. Onun fotoğrafçı gözü her kiiçük ayrıntıyı fark e d i y ^ '
titreyen ellerini, yorgun gözlerini, tutulmuş sırtını. Annesi o gün d e m i ş t i ve Meredith de öyle. Söz verdisi
gibi, kardeşi bir daha asla annesinin anlam*, masallardan birini
Uzandı ve kız kardeşine sarıldı.
dinlememişi., ama bu tutulma*, kolay bir söz olmuştu çünkü an
"Onsuz ne olacağız?" diye fısıldadı Meredith, sıkıca s a n W
nesi bir daha asla h.kâye anlatmam,şt,. Nma'nm en çok özlediği
“Daha az," Nina’nın söylemeyi düşünebildiği tek şeydi. şey buydu. O masallara bay.hrd.. Beyaz Ağaç, Kar K m , Büyülü

Meredith gözlerini sildi; sanki bir anlık güçsüzlüğünü henüz Şelale, Köylü K u ve Prens. Yatma zaman, gelince, annesi nadiren

fark etmiş gibi birdenbire doğrularak. “Bu gece burada kalacağım. onlara masal anlatmaya gönüllü olurdu, Nina annesinin sesiyle
kendinden geçtiğini ve kelimelerin aşinalığının onu rahatlattım,
Annemin bir şeye ihtiyacı olursa diye.”
hatırladı. Bütün hikâyeler ezberlenmişti ve kitaptan okunmadan
“Ben onunla ilgilenirim."
bile her zaman aynıydı. Annesi onlara, bir Rus geleneği olduğu için
“Sen mi?” hikâyeleri böyle iyi anlatabildiğim söylemişti.
“Evet.” Oyundan sonra, Nina annesinin öfkesi ve Meredith’in incinmiş
“Biz iyi olacağız. Git, o seksi kocanla çılgınlar gibi, delicesine duygulan yüzünden oluşan boşluğu onarmaya çalışmıştı; babasının

seviş.” da yapmaya çalıştığı gibi. Bu, işe yaramamıştı elbette ve Nina on


bir yaşına geldiğinde, bunu anlamıştı. O zamana kadar Nina’nın
Meredith belki de zevki düşünm ek im kânsızm ış gibi kaşlarını
kendi duygulan o kadar incinmişti ki, genellikle o da geri çekilmişti.
çattı. “İyi olacağınızdan emin m isin?”
Odadan çıktı ve kapıyı kapattı.
“Eminim.”
Ebeveyninin yatak odasında durakladı ve kapıyı çaldı. “Anne?
“Tamam. Burayı hazırlam ak için sabah erkenden gelirim.
Acıktın mı?”
Babam saat birde eve gelecek, unutm adın değil m i?”
Cevap veren olmadı.
“Unutmadım,” dedi Nina, M eredith’i kapıya kadar geçirirken.
Tekrar kapıyı çaldı. “Anne?”
Kız kardeşi gider gitmez, mutfak m asanın üzerinde duran sırt çan­
Daha fazla sessizlik.
tası ile kamera çantalarını aldı ve dik, dar m erdivenlerden ikinci
Kapıyı açtı ve içeri girdi. Oda tertemizdi ve çok sade döşenmişti.
kata çıktı. Ebeveyninin odasının önünden geçerek, M eredith le
Büyük boy bir yatak, antika bir şifonyer, şu eski Rus sandıklann-
paylaştığı yatak odasına gitti. Sim etrik görünm esine rağmen -iki
daıı biri ve annesinin üye olduğu kulüpten küçük ciltli romanlarla
tek kişilik yatak, birbirinin aynısı olan iki çalışm a masası ve iki
beyaz şifonyer- daha yakından bir bakış, orada yaşam ış çok farklı dolup taşınış bir kitaplık.
Hjş ^Bahçesi
K jis tin «Sfannah
Eksik olan tek şey annesiydi.
Bu söylediği N in a y ı incitmemişti; en azından kendine boyte
Kaşlarını çattı; annesine seslenerek tekrar aşağıya i ı ^
söylemişti- Annesiyle iletişim kurm aya çalışmaması gerektiğini
Tesadüfen dışarıya baktığında tam da paniklemek ü
biliyordu. “Ö zür dilerim . Sadece konuşuyordum." •
İşte oradaydı; kış bahçesindeki bankta oturuyor, elleri L “K o n u ş m a ." Annesi ölü kahverengi asmaların birbirine do-
kıyordu. Küçük beyaz yılbaşı ışıkları ferforje parmaklığın et ^ Ianmiş dağınık yığınının ortasında duran bakır kolona dokunmak
sarılmış, bahçenin, gecenin ortasına yerleştirilmiş sihirli bir it1'* için uzandı. K arların arasından, parlak yeşil yapraklarla çevrilmiş
gibi görünmesini sağlamıştı. Karlar, gerçeği bir hayal gibi göster^ tek tük çobanpüskülleri görünüyordu. Annesi elbette bu renkleri
yavaşça etrafına düşüyordu. Nina evin girişine gitti, kar çizmeleri ürem iyordu. D oğuştan gelen kusuru onun bahçesinin gerçek gü­
bir ceket aldı. Çabucak giyinerek, yanakları ve dudaklarına düşjj zelliklerini görmesini im kânsız hâle getirmişti. Meredith, dünyayı
yakıcı küçük kar tanelerine aldırış etmemeye çalışarak dışan çıi^ siyah beyaz gören bir kadının çiçekleri neden bu kadar umursadığını

İşte kesinlikle bu yüzden ekvatorun altında yaşıyordu. asla anlam am ıştı, am a Nina siyah beyaz resimlerin gücünü bili-
vordu Bazen b ir şey en gerçek hâlini renkler çıkarıldığında alırdı.
“Anne?” dedi arkasından yaklaşıp yanına gelerek. “Burada
durmamalısın. Hava soğuk." “Hadi anne,” dedi Nina. “Bize yem ek yapacağım."

“Soğuk değil.” “Sen yemek pişirmezsim”


“Peki, bu kimin hatası?” dedi Nina otomatik olarak. “Bir an­
Nina annesinin sesindeki yorgunluğu duydu ve bu ona ken­
nenin kızına nasıl yemek pişirileceğini öğretmesi gerekir."
disinin de ne kadar yorgun olduğunu, bunun ne kadar berbat bir
gün olduğunu ve gelecek olan kötü günü hatırlattı. Nina annesinin -Biliyorum, Biliyorum. Bu benim hatam. Bütün hepsi." Annej

yanına oturdu. ayağa kalktı, örgü şişlerini aldı ve uzaklaştı.

Sonsuzluk kadar uzun gelen bir süre ikisi de konuşmadı. En


sonunda annesi, “Baban onun ölüm ünün üstesinden gelemeyece­
ğimi düşünüyor," dedi.

“Gelebilecek m isin?” diye sordu Nina açıkça.

“ İnsan kalbinin nelere katlanabileceğine şaşarsın.”

Nina bunun doğruluğunu dünyanın her tarafında görmüştü.


İronik bir şekilde savaşçı kadınların fotoğraflarında önemli olan
şey d e buydu. “Bu, acı dayanılm az demek değiidir. Kosova’d a savaş

sırasında konuştuğum...”

“ Bana işini anlatm a. B u n lar babanla yaptığın konuşmalar.

Savaş benim ilgimi çekmiyor."


D ö rt

öp ek ler M eredith 'i sa n k i on y ıld ır ortalıkta yokm uş gibi

K karşılad ı. H iç içten b ir coşku gösterm eden kulaklarım


k a şıd ı, e v e g ird i ve m u tfak tan oturm a odasına giderken

ışıkları ya k tı.

“Jeff,” d iye seslen d i.

S e ssiz lik c e v a p verd i.

Bu d u ru m d a , k e sin lik le y a p m a k istem ediği şeyi yaptı: Kendine

rom lu (rom u fa zla ) d iy e t k o la h a zırla d ı ve veran daya çıktı. Orada,


iki k işilik b e y a z k a n e p e y e o tu rd u ve m ehtaplı vad iye b ak tı. Bu ışık

altında, m ey v e b a h ç e si n e red ey se tek in siz b ir yer gibi görünüyordu;

bütün o çıp la k , ç a r p ık a ğ a ç d a lla n k a rın k irli tab a k asın ın altın d an

çıkıyord u .

Sol ta r a fa u z a n a r a k , y e rin d e , se p e tin için d e d u ra n e sk i y ü n

b a tta n iy e y i a ld ı v e ü z e r in e s a r d ı. B u a c ıy a n a s ıl d a y a n a c a ğ ın ı,

o lacak ş e y i n a s ıl k a b u lle n e c e ğ in i b ilm iyo rd u .

M e re d ith b a b a s ı o lm a d a n ş u k ıp ır tıs ız e lm a a ğ a ç la rın d a n b ir i

gibi o la c a ğ ın d a n k o rk u y o rd u : ç ıp la k , s a v u n m a s ız v e k o ru n m a s ız .
a h ın a n erd e/vero fQ ş ^Bahçesi
Kjisıın “Otarmak
Bu acıyla yalnız olmadığına inanmak istiyordu, anıa y a n ı^
Bir cadaloz gibi d a v r a n d ı n , ve haksuJ]k
olacaktı? Nina? Jeff? Çocukları? Annesi?
kendine engel olam ıyordu. Sadece y a ^ kalmak, ^ ~
En gülünç olanı buydu. Annesi asla Meredith’in yari]T^ olmuj'onnuş g,b, davranab.leeeği k a ra n h k b ir k o ş e - J Z ! ™
mamıştı. Şimdi ikisi yaln ız kalacaktı; ölü bir adamın s e v ^ istiyordu. K a l t o k i n l o ^ J e ff bunu neden g « r ,„ ,i„ Jrdu „ nedcn
incecik bağıyla ve birazcık daha fazlasıyla birbirlerine bağ), ^ bir * * * ? kDntrÜİ * * * * « » « r W * l uğunu « K u ta n a -,,
Arkasında kapı gıcırdayarak açıldı. “Mere? Dışarıda neyap) -B enden ne .s ü y o r s u n , J e ff? Bunun üstesinden nas.l g e l e c ^

yorsun? Hava çok soğuk. Seni bekliyordum." bilmiyorum.


Bunun ü zerin e o n a d o ğru ileriedi, çefcrek onu ayağa kald.rd,
“Yalnız kalmaya ihtiyacım vardı. Onu incittiğini görm üş
Bardağındaki b u z la r ta k .rd a d , -U tn yo rd u . bunu neden fark et
sözünü geri almayı, bunu yapmamış olmayı istedi, ama ^
memiştiV-, Jeff içk iy i on u n elin d en ald ,, koltuğunun yan.ndaki
gösteremiyordu. uÖyle demek istemedim.
masanın ü zerin e koydu.
“Evet, istedin."
“Bugün Evan’la konuştum."
O kadar çabuk ayağa kalktı ki, battaniye omuzlarından kaydn*
“Biliyorum.”
bir yığın hâlinde iki kişilik kanepenin üzerine düştü. Zorla gülüm­
“E ndişelen iyor.”
seyerek, sinirli bir şekilde kocasının yanından geçerek içeri girdi.
"Elbette endişeleniyor. O...” Bunu tekrar söyleyemedi.
Oturma odasında, şöm inenin y a n ın d a k i rahat tek kişilik
“Ölüyor,” dedi J eff usulca. “Ama onu rahatsız eden şey bu değil.
koltuklardan birine oturdu; ate§i ya k tığ ı için ona minnettarı.
Sen, Nina, annen ve benim için endişeleniyor. Kendisi olmayınca
Birdenbire çok üşümüştü. Bardağı tutan p arm aklan sıkılaştı ve
ailenin dağılm asından korkuyor.”
içkisinden kocaman bir yudum aldı. O arkasından sokulup yanına
“Bu çok saçma," dedi, ama sesinin yumuşaklığı onu ele \xniyordiL
gelinceye ve aşağıya bakıncaya kadar, J e ffin yanına oturabilmesi
“Öyle mi?”
için kanepeye oturmuş olması gerektiğini fark etm edi.
Jeffin dudakları onun dudaklarına dokunduğunda, bir zaman­
Jeff kendine bir içki hazırladı ve şöminenin önündeki platforma
lar onu ne kadar çok sevdiğini, şimdi onu ne kadar çok sevmek
oturdu. Yorgun görünüyordu. Ve hayal kırıklığına uğramıştı. “Bunu
istediğini hatırladı. Ona sarılm ak, onu sıkıca tutmak istedi, ama
konuşmak isteyeceğini düşünmüştüm,” dedi usulca.
çok soğuktu. Ifyuşm uştu.
“Tanrım, hayır.”
J elf ona yılla rd ır sarıl madiği gibi sarılmıştı; sanki Meredith
“Nasıl yardım edebilirim?” onu bırakırsa altüst olacakm ış gibi ve kulağını öperek fısıldadı;

O ölüyor, Jeff. İşte, söyledim. Konuşuyoruz. Şim di keuc’ijni “Sanl bana.”


çok daha iyi hissediyorum.” Meredith neredeyse çözülmüş, darmadağın olmuştu. Kollarını

“Kahretsin, Mere." kaldırmaya çalıştı ve bunu başaramadı.


Jeff onu bırakarak geri çekildi. Gözlerini dikip uzun ^ Kristm ^ t a n n a h ' ■

ona baktı, o kadar uzun bir süre baktı ki Meredith ne hgı v* gözlerindeki üzüntüyü fotofcraflad». Sonra v , . *
d* ran, Lauren B aca,, k ad ar ,„ uht^ . ra,
merak etti.
Bir an için, bir şey söyleyecekmiş gibiydi, ama sonunda « m a „ olduğu kadar soğuk görünen, ölmekte olan k o T “

çekip gitti. " " ’I


annesine u lan'ddPkİSİnİ
od ak ı. ^ **" * * * M lin ' ^ «mşoıan
olan
Söylenecek ne vardı ki, gerçekten?
Babası I— yatakta e tra fu * ser,, b e y » m ıW a r w
Babası ölüyordu. Hiçbir şey bunu değiştiremezdi. Kelin*!*
b a t t a n ^ r yığı.mış b,r şekilde zayıf, ^ vc ^
köşelere ve çatlakların arasına düşm üş, toplam aya d c f c m ^
görünüyordu. Y avan a gozu.ıü k,rp „. b erklerle kaph *■„
bozuk paralar gibiydi.
U n yanya indirilmiş bir bayrak gibi düşüyor ve sonra vemden
kalk,yordu. Nina vizörden babastmn çapakl, kahxW ngi gömerinin
k e n d is i üzerine o d a k la n d ım gördü. Bunun şc*u. b a k a n d a k i
doğrudanlık Nina yı şaşırttı.

“K am era yok ," ded i. Sesi yıpranmış ve yorgundu, hiç onun sesi
Nina yaralı ya da ölmek üzere olan insanlarla çok vakit geçirmiş,
gibi değildi ve h er n a sılsa b u kayıp, onun sesini kaybetmek, geri
evrensel acının bireylerin acı çekm esinden dolayı ortaya çıktığına
kalan h er şe y d en d a h a kötüydü. Babasının bunu neden söylediğini
tanıklık etmişti. Bunda iyiydi de; bir şekilde hem bütünüyle o anın
biliyordu. B a b a sı o n u tumyoı-du, fotoğraf makinesinin şimdi onun
içinde olabiliyor hem de bu anı kaydetmesine yetecek kadar kendini
için neden önemli olduğunu biliyordu.
ondan koparabiliyordu. Portatif hastane yataklarının yanındaki yeri,
Nina birdenbire kendini çıplak ve savunmasız hissederek fo­
korkunç acılar içindeki insanları seyretm ek, ne kadar kötü olursa
toğraf makinesini yavaşça indirdi. O ince canı tabakası olmadan,
olsun daha önce olan her şey, onun acı çektiği bu anın yanında hiç
uzakta olmak yerine burudaydı; ölmekte olan babasına bakıyorciu.
kalırdı. Babasının hastaneden eve geldiği o gün kendini tutamadı,
.atağa doğru ilerledi, Meredith’in yanında durdu. Anneleri yatağın
acısını bir kutuya koyamadı, kutuyu kapatıp kilitleyem edi.
diğer tarafındaydı. Birbirlerine yakınlardı.
Anne babasının yatak od asın d a, k ış b a h çe sin e ve ötedeki
Bir d akika sonra dönerim," dedi anneleri.
m eyve bahçesine bakan büyük pencerenin ya n ın d a duruyordu.
Babaları başını salladı. Anne babası arasında geçen bakışma
Dışanda gökyüzü koyu maviydi ve bulutsuzdu. Solgun kış güneşi
o kadar sam im iydi ki Nina neredeyse kendini davetsiz bir misafir
parlıyordu; ılık nefesi, sararm aya başlayan karın sert tabakasını
eritı>wdu. Saçaktan su damlıyor, hiç şüphesiz, aşağıdaki verandanın gibi hissetti.

parm aklığı boyunca uzanan karları süslüyordu. Anneleri gider gitm ez, babaları Meredith’e bakmak için başını

Çevirdi. “Korktuğunu biliyorum," dedi usulca.


Kamerayı gözüne yaklaştırdı ve babasına b akıp gülümsemeye

çalışan M eredith’e odaklandı. Nina kardeşinin yü zü n d eki kırılgan- "Bu konuda konuşmamız gerekmiyor,” dedi Meredith.
“Tabii sen bu konuda konuşmak istersen ..." dedi Nina, Kjı'stin ‘S fan n ah

eline uzanarak. “Korkuyor olmalısın, baba... ölmekten." Nin.ı anlamıştı, Meredith o kadar korkuyordu ki kendini meşgul
etmesi gerekiyordu.
“Ah, Tann aşkına," dedi Meredith yataktan geri çeki|e
Nina, kız kardeşine açıklam ak istem edi, şim di sırası değijj- “Kal,” dedi Nina. “Konuşmamız gerekiyor..."

ama Nina yıllarca ölümle yan yana yaşam ıştı. Huzurlu ölümj^ “ K a la m a m ," dedi Meredith. “Yalnızca biz öyle istediğimiz için

olduğunu biliyordu, kızgın ve ümitsiz ölümler olduğunu da. Mina işler durmuyor. Bir saat içinde geri dönerim."

için öldüğünü düşünmek bile çok zor olsa da, ona yardım etmek Ve sonra gitmişti.

istedi. Yaşlılık lekeleriyle dolu alnına diişen beyaz saçlan geriye Nina içgüdüsel olarak makinesine uzandı ve fotoğraf çekmeye

itti, birdenbire daha genç bir adamken nasıl göründüğünü, kendi başladı; binlerine göstermek için değil, sadece kendisi için. Yukarıdan

meyve bahçesinde çalışırken teninin nasıl bronzlaştığm ı hatırladı babasına bakarken, onun solgun yüzüne odaklandı ve bir süredir
■vv>
mücadele etmekte olduğu gözyaşları babasını o kocaman sayvanlı
Giydiği şapkalar yüzünden, her zam an beyaz olan alnı dışında her
karyolanın ortasında yatan gri-beyaz bir bulanıklığa dönüştürdü. «.w*'
vv\ a.v ;
yeri bronzlaşmıştı.
Seni seviyo ru m , baba, demek istedi, ama bu kelimeler çengellerle
“Annen," dedi; konuşurken gözle görülür bir çaba h a r c ıy o r .
tutulmuştu ve dökülmüyordu. , '■v '
“Ben olmadan yıkılır...” -
vV‘
Sessizce odadan çıktı ve kapıyı kapattı. Koridorda annesinin
“Ben onunla ilgilenirim, baba. Söz veriyorum ,” dedi Meredith yanından geçti ve bir an için, acı dolu bakışlan karşılaştığında
kararsız bir şekilde. “Bunu biliyorsun.” J’vvVV
Nina elini uzattı. IVUvl

“0 bunu tekrar yapamaz...” dedi babası. “O na yardım et. Söz Annesi sendeleyerek Nina’nın elinden geri çekildi ve yatak

ver bana." Gözlerini kapattı ve bitkin bir şekilde içini çekti. Nefes odasına giderek arkasından kapıyı kapattı.

alması zorlaştı. İşte böyleydi. Bütün çocukluğu çok fazla sessiz bir koridorda V
“Neyi tekrar yapam az?” diye sordu Nina. tekrarlanm ıştı. E n kötüsü, N ina bunu yapmaması gerektiğini

biliyordu.
“Kimsin sen, Barbara VValters m ı" ? ” d iye çık ıştı Mereditlı.
Annesi birinin yardım edebileceği bir kadın değildi.
“Rahat bırak. Bırakalım uyusun.”

“Am a babam dedi ki...”


L»VW
Bize annemle ilgilenm emizi söyledi. Bunıı söylem esine gerek
varm ış gibi.’ Meredith kendini babasının battaniyeleriyle meşgul
Meredith ve J e ff o gece kızları tren istasyonunda karşıladılar. Bu
etti ve yastıkların ı kabarttı. İşinde u zm a n b ir h e m şire gibiydi-
üzgün bakışlarla, söylenm eyen kelimelerle dolu, canlılığı olma>an
11 Televizyon gazeteciliği yapan, .sabah [>rogramliirı sunan ünlü haber sunucusu ve
yazar. (ç.ıı.) bir ziyaretti; İliç de olm ası gerektiği gibi değildi.
t*
-Büyükbabam nasıl?” diye sordu Jill arabanın kapı|arı ^ Krfstln ^annah
dığmda; hepsi birden sessizlik içindeydi. *'
Fakat bu akşam yolculuk sessizdi. Kızlar havadan sudan ko
Meredith yalan söylemek istedi, ama onlan korumak için ^ nuşmaya ç a la la r ; dersleri ve kızlar birliğinin kurallan hakk,nda
çok geçti. “İyi d eğil; dedi usulca. "Ama sizi g ö rd ü ğ ü n e sevinecek. r f o a hikâyeler anlamlar, havadan bile bahsettiler, ama sürfen
Maddy’nin gözleri yaşlarla doldu. Elbette gözleri yaşlarla dol. arabanın içindeki kasvetli havan,n üzerine ç,kmakta zorlandt
muştu; küçük kızı her zaman duygusal biri olmuştu. Hiç kin^ Belye Nochiye vard.klannda, eve girdiler ve dar mertivenler-
Maddy’den daha yüksek sesle gülemez ya da ağlayamazdı. “0 nu de„ ikinci kata çıktılar. Merdivenlerin tepesinde, Meredith onlara
bu gece görebilir miyiz?" doJru döndü ve az k a la n babasmm hasta göründüğü konusunda

“Elbette, tatlım. Bizi bekliyor. Ve Nina teyzen de burada.” onları uyaracaktı. Ama bu, bir annenin küçük çocuklarına yapa­
cağı Ş ey ^ Bunun yerine, başını hafifçe sallayarak kapıyı açtı ve
Maddy bu söylediğine gülüm sedi, am a bu onun gerçek gü­
önden yatak odasına girdi. "Merhaba, baba. Bak seni görmek için
lümsemesi değildi, yalnızca parçalanm ış bir biçimiydi. “Harika.*
kimler gelmiş.”
Ve her nasılsa, Meredith’i en çok inciten, bu yavaşça, bastırarak
Nina şöminenin önündeki taş platformda oturuyordu, sırtı
söylenmiş harika kelimesiydi. İçinde gelm ekte olan değişiklik, ai­
parlak turuncu renkte yanan ateşe dönüktü. İçeri girdiklerinde
lelerini yeniden şekillendirecek acı vardı. M addy ve Jillian, Ninaya
ayağa kalktı. ‘Bunlar benim yeğenlerim olamaz,” dedi, ama her
taparlardı. Genellikle ona bir yıldızm ış gibi davranırlardı.
zamanki ortalığı çınlatan kahkahası yoktu.
Ama şimdi sadece usulca fısıldanm ış h a r ik a kelimesini söy­
Kızların yanma gitti, onları sıkıca kucakladı. Sonra da eniş­
lemişti.
tesini. Bundan sonra, odadaki sessizlik büyüyormuş gibi göründü.
“Belki başka bir uzm ana görünm eli," dedi Jillian. Sesi yumu­ “Büyükbabanız ikinizi bekliyor,” dedi annesi, pencerenin yanın­
şak ve sakindi ve M eredith sesinde kızının günün birinde olacağı daki sallanan sandalyede oturduğu yerden kalkarak. “Ben de öyle.”
doktorun sesinin yankısını duydu. Sakin ve kendine hâkim . Jillian
böyleydi. Meredith, annesi kızlarla konuştuğunda sesindeki değişikliği
fark eden tek kişinin kendisi olup olmadığını merak etti.
“Gerçekten çok iyi birkaç doktora göründü,” dedi Jeff. Bir dakika
Hep böyle olmuştu. Annesi kızlarına karşı ne kadar soğuksa
<ledi, bu sözleri anlam asını bekledi ve sonra arabayı çalıştırdı.
torunlarına karşı o kadar sevecendi. Onun bu kadar bariz bir
Genellikle, yolda giderken birbirleriyle konuşur, güler ve hikâye- şekilde Jillian ve M addy'yi tercih etmesi yıllarca Meredith i yara­
anlatırlardı ve eve geldiklerinde, hep birlikte m utfak m a s a s ı n ı n lamıştı, ama en sonunda, annesi en azından kızlara sevildiklerini
etrafında toplanıp h e a rts 12oynarlar y a da oturm a odasında film hissettirdiği için minnettardı.
izlerlerdi.
Kızlar sırayla büyükannelerini kucakladılar ve sonra kocaman
12 Bir çeşit iskambil oyunu, (ç.n.)
sayvanlı karyolaya döndüler.
K u stin V fa n tıa h
Yatakta, tabası hareketsiz yatıyordu; yüzü korkutucu ^
Babası, annesine baktı; gülümsemesi o kadar * • ,
bevaz. gülümsemesi titrekti.
w n u g8n n e k M eredUM n
' -Torunların, benim," dedi usulca. M eredith k.zlann 0nıl
sanırım. tfu lıer zaman cn sevdiğim masaldı.-
görünce ne kadar etkilendiklerini görebiliyordu. Bütün haya,Utl
"Hay»','* dedi Mereditlı ya da sadece W * dü*i„dü. Yataktan
boyunca, babası bu mülk üzerindeki elma ağaçlarından biri gfc
bir adım geri gekıldı.
olmuştu. Güçlü ve güvenilir.
Nina odanın diğer taraf,„a geçti w annesinin
o n u ilk eğilip öpen JiffianU ı. "M erh ab a, b ü y ü k b a b a .'
oturdu, tıpkı yıllar once yaptığı gibi. Tıpk, ikisinin de yap,*, gibi
M addy'nin gözleri ıslaktı. K ardeşin e u z a n d . ve elin i tuttu. Kr
■Buraya, Mad,’ dedi Nina, yere vurarak. "Gel yanıma otur'
„ söylem ek için ağzın, a ç ı m d a , tek k e lim e çık m a d ı.
sonra ilk hareket eden Jeffti. Şöminenin yanmdaki büyük
Babası benekli, titreyen elini uzattı ve torununun yanağı„a koltuğa oturmayı seçti ve Jillian da onun yanına kıvrıldı. Sadece
bastırdı. “Ağlamak yok, prenses." Meredith kım ıldam am ızı ve bacaklarını hareket ettiremiyor gibi
Maddy gözlerini sildi ve başım salladı. görünüyordu. Yıllarca, kendine annesinin masallarının hiçbir şey

Babası doğrulmaya çalıştı. Meredith ona yardım etmek kj„ ifade etmediğini söylemişti; şimdi bunun ne kadar büyük bir yalan

yatağın yanına gitti. Arkasındaki yastıkları kabarttı ve düzeltti. olduğunu kabul etmesi gerekiyordu. O hikâyeleri duymaya bayılı­
yordu ve bu sırada, elinde olmadan annesini sevmişti. Hikâyeleri
Şiddetli bir şekilde öksürerek, “ Hepimiz, buradayız,” dedi.
dinlemeyi bırakmasının gerçek sebebi buydu. Çok fazla acı veriyordu.
Sonra annesine baktı. “Zamanı geldi, Anya.”
-Otur... M eredoodle,” dedi babası nazikçe ve bu takma ad
“Hayır," dedi annesi sakin bir şekilde.
karşısında, M eredith direncinin kalmadığını hissetti. Ruhsuzca,
“Söz verdin,” dedi. odanın diğer tarafına geçti ve Doğuya özgü halının üzerine, an­
Meredith, odada dum an gibi bir şeyin döndüğünü hissetti. nesinden m üm kün olduğunca uzağa oturdu.
Nina ya baktı, o da başını salladı. Öyleyse Nina da bunu hissetmişti. Sallanan sandalyede annesi çok sessiz oturuyordu; nasırlı
“Ş im d i: dedi babası, Meredith'in daha ö n ce h iç duymadığı elleri, tuhaf bir şekilde bir yü n yığının üzerinde kavuşturulmuştu.
bir kararlılıkla. “Onun adı Vera ve o zavallı bir köylü kızı. Bir hiç. Elbette, o bunu

Annesi, babasının bu emrine boyun eğerek, birden sallanan bilmiyor. O kadar genç olan hiç kimse böyle bir şeyi bilemez. On
beş yaşında ve Kar Kralhğı’ncla yaşıyor; şimdi içten çürüyen çok
sandalyeye çöktü.
güzel bir arazi. Krallığa kötülük geldi, her şeyi yok etmek isteyen
Babası yeniden konuşmaya başladığında, M eredith bu hayret
kötü, öfkeli bir şövalye.’-
verici teslim oluşu anlayacak vakti zar zor bulm r.jtu.
Meredith vücudunda b ir ürjKirtinin dalgalandığım hissetti,
“Anneniz hepimize m asallarından birini a alatm ayı kabul etti.
birdenbire, bunıın b ir zam anlar nasıl olduğunu hatırladı. Annesi
Bunca yıldan sonra. Eskiden olduğu giK ," dedi.
K ristin 'O tannah
eece odalarına gelir, onlara taştan aslanlar, donmuş ağaçlar
v,Idız ışıklarını yutan turnalar hakk.nda harika hikâyeler anU ^ yor, iterek kapıyı sadece binaak ^ Annesi ateşin ,
tirdi Hep karanlıkta. O zaman, şimdi olduğu gibi, sesi sihirfc^ duruyor, babasına bakarken ellerini o vu ştu ru p . y<mmda
Bir süre için hepsini bir araya getirirdi, am a sabah leyin bu b a ^ ■Bu tür y a n a y a devam ^ ^

yok olup gider, hikâyelerden hiç b ah sedilm ezdi. Kara şova,ye,un gucu art,yor. Her gece, görünü* göre Z T

-Bu şövalye bir virüs gibi hareket ediyor, köylüler gerçeği göm ** kavbolan köylüler olduğunu duyuyoruz." ’
basadıklarında artık çok geç oluyor. Hastalık çoktan bulaşmış; ^ -Benden bunu yapmamı isteyemezsin ."

kan korkunç, morumsu siyah bir renge bürünüyor, caddelerdeki ■Senden istiyorum. istiyorum. Kara Ş o ^ nin ^
su birikintilerinin uzayan kolları dikkatsizce gezinen insanlan sö y le d iğ i şeyi yaz. Bunlar sadece kelimeler.*
çamurların içine çekiyor, ağaçlar kendi aralarında konuşuyor* “Sadece kelimeler mi?"
artık meyve vermiyor. Dürüst köylüler, bu kötülüğe son vermek ■Petryr: diyor annesi. Şim di Oğhyor ve * ^
için hiçbir şey yapamıyorlar. Krallıklarını çok seviyorlar ve onlar annesinin ağladığın, hiç duym am ,ş. -Senin lçin korkuyorum - Ve
sonra, daha bile yum uşak bir şekilde, ‘Senden korkuyorum; diyor.
tehlikeden korunmak için başlarını öne eğen insanlar. Vera bunu Babas, annesini kollanna a/,yor. -Dikkatliyim, her zaman.’
anlamıyor. Nasıl anlayabilir k i bu yaşta? Sadece Kar Krallığının, Vem kapıyı kapatıyor, duyduklar, kafasın, kanştm yor. Bütün
hayatının bir parçası olduğunu biliyor; tıpkı ayaklarının tabanları bunlar, anlam ıyor y a da belki bir kısmmı bile anlam,yor, ama güçlü
ya da ellerinin avuçları gibi. Bu gece, adını koyam adığı bir nedenden, annesinin korktuğunu biliyor ve bu daha önce hiç görmediği bir şey.
gece yansı uyanıyor ve kız kardeşini uya n d ırm a m a k için sessizce
Am a babası onlarn hiçbir şey olmasına izin vermez...
yataktatyikıyor, yatak odasının penceresine gidip onu ardına kadar
Ertesi yü n annesine bu tartışm a hakkında soru sormak istiyor,
açıyor. Buradan, köprüye kadar her yeri görebilir. Haziranda havada
ama uyandığında, güneş parlıyor ve o bu konuyu tamamen unutuyor.
çiçeklerin kokusu varken ve gece bir kelebeğin kanadının dokunuşu
Bunun yerine hem en dışarıya çıkıyor.
kadar kısayken, parlak geleceğini hayal etm ekten kendini alamıyor.
Çok sevdiği krallığında çiçekler büyüyor, kendisi de öyle. Güneş
Gökyüzünün en karanlık zamanda bile koyu m or renge büründüğü,
parlarken herhangi bir şe y nasıl kötü olabilir?
yıldızlarla dolu olduğu beyaz gecelerin zam anı. B u aylarda caddeler
asla sessiz değildir. Her saatte, köylüler sokaklarda toplanır, âşıklar O kadar m utlu ki, küçük kıy. kardeşini parka götürme düşüncesi

köprünün üzerinde yürürler. Sarayda çalışanlar, çok geç saatte bal bile onu rahatsız etm iyor.

şarabı ve güneş ışığından sarhoş olm uş bir halde küfelerden çıkarlar. Vera, bak! İzle beni!”diye bağırıyor on iki yaşındaki Olga, bir

Am a bu yaz gecesini içine çekerken, anne, babasının diğer odada dizi takla a tm a ya başlarken.

tartıştığını duyuyor. Vera d in lem em esi g e re k tiğ in i biliyor, (ljna Güzel,” d iy o r Vera k ız kardeşine, am a işin gerçeği, neredeyse
kendine engel olamıyor. Parmak uçlarımı basarak, vilanın kapısına hiç seyretm iyor. B a n k ta a rka ya doğru yaslanıyor ve gökyüzünü

• bu •
K}$ *Bahçes(
Kriscfn ^ fan n ö K
görm ek için çenesini yukarıya kaldırıyor. Uzun, soğuk bir k
* satıyorlar- O anda, bakıştan Prensi fark etmiş oton ve bu tarafa
sonra, yüzündeki bu sıcaklık harika geliyor
rttfı-u 9elcn kX7‘ k a n k ‘Ş İ n e kaynjOK
“Sana iki gül getirdim. -Sihirli K öprüde,- diyor.
Vera y a tışça gözlerini açıyor ve kendini şim diye kadar g ö r ^ -sanırım l>eni orada tek başıma burkacaksın"
en yakışıklı çocuğa bakarken buluyor.
Olga daha yakm a geliyor, onun ismini haykırıyor.
Prens Aleksandr. Her k ız onun yü zünü tanır.
•Hayır. Gerçekten. B ırakm ayacağım O lgaya bakıyor, onun
Kıyafetleri m ükemmel bir şekilde yapılm ış, altın boncuklQrİQ yaklaştığı™ görünce yüzünü buruşturuyor. -Bırakmayacağım. Git,
süslü. Arkasında pırıl pırıl parlayan, dört beyaz atın çektiği b e ^ j^ n s Aleksandr. Seninle orada görüşürüz."

bir at arabası duruyor. Ve ellerinde ik i gül. -Bana Sasha de,” diyor.

Ona şiirin bir sonraki satırıyla ceva p veriyor; l i b a s ı onu oku. Ve böyle birdenbire, bu gülümseyen, hiç de ona uygun olmayan
maya bu kadar çok zorladığı için minnettar. genç adama âşık oluyor. Ondan daha yüksek bir seviyede. Ve bu
“Şiir bilmek için çok gençsin /’ diyor; Vera onun etkilendiğim k e n d i ailesi için de tehlikeli. Solgun, ince ellerine bakıyor, sert taşlar

görebiliyor. “Kimsin sen?' ü z e r in d e çam aşır yıkadığı için elinde oluşan nasırları görüyor ve
merak ediyor: A ş k için hangi parm ağını kaybedecek ve Prens’in
Doğruluyor, dik oturuyor, yeni çıkm ış g öğ ü slerin i fa r k edeceğini
karşılık verm esi için kaç p a rm a k daha gerekecek?
umuyor. “Veronika . Ve o kadar da g en ç değilim .'
Ama bunlar cevabı olm ayan, önemsiz sorular; en azından Vera
1Gerçekten mi? Babanın benimle yü rü yü şe çıkm ana izin ver­
için öyle, çünkü aşk çoktan başladı. O ve yakışıklı prens gizlice kaçıyor,
meyeceğine bahse girerim.n
birbirlerine âşık oluyor, evleniyor ve sonsuza dek mutlu yaşıyorlar.
"Dışarı çıkmak için hiç kim senin iznine ihtiyacım yok, Majeste­
leri,’'diye yalan söylüyor yanaklarının kızardığını hissederek.

Prens kahkaha atıyor ve sesi kulağa m ü zik gibi geliyor.

“Pekâlâ öyleyse, Veronika, seni bu gece göreceğim. S a a t on biı-de.


Annesi ayağa kalktı. “Son.”
Seni nerede bulacağım?”
“Aııya,” dedi babası sertçe. “A n la şm ıştık ...”
Saat on birde. O saatte yatakta olması gerekiyor. A m a bunu söy­
“Bu kadarı yeter.” A nnesi torunlarına hafifçe gülümsedi ve
leyemez. Belki bir hastalık uy durabilir, yerine battaniyeleri yatağına
koyabilir ve pencereden dışarı çıkabilir. Vc Prense, y a ra şır bir elbise sonra odadan çıkıp gitti.

bulması için bir tür sihre ihtiyacı olacak, lûlyette, Prens eskim iş keten Doğrusu M eredith rahatlam ıştı. İyi niyetine karşın masal

bir elbise giym iş köylü bir kızla yürüyüşe gitm ek istem ez. Belki gizlice onu yine içine çekm işti. “H adi gidelim, kızlar. B ü y ü k b a b a n ız ın

Alakee Bataklığına gidebilir, burada cadılar bir p a r m a k karşılığında dinlenmeye ihtiyacı var.”
m ^

“Kaçma," dedi babası ona.


Babası içini çekti. Bu ses kâğıt kadar inceydi ve sonra
-Kaçm ak m .?’ Saat neredeyse on, baba. Kızlar bütün gan ^ sanki daha da solgunlaşmıştı." ra
culuk yaptılar. Çok yorgunlar. Sabah erkenden g eliriz.' Y a , ^ ^
-Bir adam... şim di ne düşünür biliyor musun?"
yanma gitti, fırça gibi « k a i l, yan ağın ı öpm ek için eğildi. -Bira>
-Ne?"
uyu, tamam mı?"
Eline uzandı ve elini tuttu. “Ne?"
Babası onun yüzüne dokundu, ona bakarken sıcak avucu^
yüzünde dolaştırmaya devam etti. “D inledin mı?* “Hataları."

“Bunlardan çok fazla yapmadın."


“Tabii.”
“Onu dinlemelisin. O senin annen. “Siz kızlarla konuşm aya çalıştı, o iğrenç oyuna kadar... Onun
saklanmasına izin verm em em gerekirdi. O çok... kırgın ve ben
Ona masallara vakti olmadığını ve çok ender konuşan bir
çok seviyorum."
kadını dinlemenin kolay olmadığını söylemek istedi, ama bunun
yerine gülümsedi. “Tamam, baba. Seni seviyorum." Nina öne eğildi ve alnını öptü. “Önemli değil, baba. Endişelenme."
Elini yavaşça geri çekti. “Ben de seni, Meredoodle." Elini tuttu ve yaşl. kahverengi gözlerle ona baktı. "Önemli'
dedi; ağzı titriyordu, sesi o kadar zayıf çık,yordu ki Nina nerede»
onu hiç duyamıyordu. Daha yakına eğilmesi gerekti. "Sana ihtiyaç
var... ve senin de ona. Bana söz ver.”

“Sana ne söz vereyim?"


Masallar daima Nina’nın en iyi çocukluk anıları arasındaydı ve
“Ben öldükten sonra. Onu tanı.”
yıllardır bir masal duymamış olmasına rağmen, Nina m asallan
“Nasıl?” İkisi de annesiyle yakınlaşmanın hiç yolu olmadığıı
iyi hatırlıyordu.
biliyordu. “Denedim. Bizimle konuşmayacak. Bunu biliyorsun."
Ama babası neden masallardan bahsetmişti şimdi? Kuşkusuz,
“Annene köylü kız ve prensin hikâyesini anlattır." Bunu söyie&eı
kötü sonlanacağını biliyordu. Meredith ve annesi odayı daha hızlı
terk edemezlerdi. tekrar gözlerini kapadı, soluk alışı hırıltılıydı. “Bu sefer hepsini."

Ne düşündüğünü biliyorum, baba. Onun hikâyeleri bizi bir


Nina gidip babasının yanında durdu. Şim di ikisi yalnızdı.
araya getirirdi. Hatta bir süre için, düşünmüştüm ki... ama
Arkasında ateş çıtırdadı ve bir kütük düşüp parçalanarak * "ük,
portakalımsı siyah parçalara bölündü. mışım. Konuşmayacak...”

“Sesini çok seviyorum,” dedi. Sadece dene, tam am mı? Hikâyenin hepsini hiç dinlemedin.

Ve Nina birdenbire anladı. Babası, annesini gerçekten konuş­ “Ama...”

turacak tek yöntemi kullanmıştı. “Bir arada olm am ızı istedin.” “Bana söz ver.”
Tıraş edilmemiş bir sakalın diken gibi batan beya* -Babam onlar, çok seviyor. Bir keresinde bana her Noel ari.

hissederek babasının yanağına dokundu. Uyumak üzere fesinde ona bir hikâye a n la ttım söylemişti. Belki yanıl ^ w
(anc anlatabilirsin. Koylu Kız ve Pne„s-,n ^ ^
görebiliyordu. Bu öğleden sonra ve belki bu konuşma onu
yormuştu ve yine yastıkların içinde kayboluyordu. Her çok isterim .
-O ölü yor; ded i annesi. B ana sorarsan masallar için biraz
kızlarının ve karısının birbirlerini sevmelerini istemişti B u ^
kadar çok istemişti ki, güzel bir masal saatinin bunu geıx J ° geç kaldık."
N ü * o z a m a n a n lad ı; ne k a d ar gayret gösterirse göstersin
tireceğine inanmaya çalışıyordu. Doğal olarak en uzun masa]
sözünü tutam ayacaktı. A n n esin i tanım anın gerçekten hiçbir yolu
seçmişti. “Peki, baba..."
voktu. H iç olm am ıştı.
“Seni seviyorum,” diye fısıldadı, sesi boğuklaştı. Sadece bu
kelimelerin tanıdıklığı onları anlaşılır kılıyordu.

“Ben de seni." Eğilerek tekrar alnını öptü ve yatak örtülerini


babasının çenesine kadar çekti. Yatağın yanında duran lambav
kapatarak, kamerasını boynuna astı ve onu yalnız bıraktı.

Derin, yatıştırıcı bir nefes a larak aşağıya indi. Mutfakta


annesini tezgâhta durmuş, pancar ve beyaz soğanları doğrarken
buldu. Ocakta koca bir tencere pancar çorbası kaynıyordu. Tabii
Zor zamanlarda Meredith evin günlük işlerini yapar, Nina fotoğraf
çeker ve annesi yemek pişirirdi. YVhitson kadınlarının asla yapma­

dığı tek şey konuşmaktı.

“Selam," dedi Nina kapının girişine yaslanarak.

Annesi yavaşça ona doğru döndü. Beyaz saçlan sivri yüzünden


ger iye çekilmiş ve ensesinde bir balerin topuzu yapılmıştı. Cildinin
solgunluğu karşısında, kutup mavisi gözleri onun yaşında bir kadın
için inanılm az derecede keskin görünüyordu. Ve yine de, Nina’nın
daha önce fark ettiğini hatırlamadığı kırılgan bir görünüşü vardı

ve bu yeni kırılganlık onu cesur kılıyordu.

“Senin hikâyelerini her zam an çok sevdim ,” dedi.

A nnesi önlüğüne ellerini sildi. "M asallar çocu klar içindir.


ah m arverd e/vero
Beş

M
e re d ith ö rtü le ri ü zerin d en attı ve yataktan çıktı. Ban­
yo n u n k a p ıs ın d a d u ran sabahlığa uzandı, dişlerini ay­
n aya b a k m a d a n fırçalam aya dikkat ediyordu. Yansıtıcı
yüzeyler b u g ü n o n a p e k d o stça davranm ayabilirdi.

O d a d a n ç ık a r ç ık m a z b ir g ü r ü ltü duydu; köpekler aşağıda

zıplıyor, h a v lıy o rla rd ı v e b ir yerlerde b ir televizyon açıktı. M eredith


gü lü m sedi. A y la rd ır ilk d e fa , b u ra sı y in e ev gibi olmuştu.

A ş a ğ ıd a , J illia n ’ı m u tfa k ta m asayı kurarken buldu. Köpekler

yan m a y e rle şm iş , k a h v a ltı a rtık la rın ı bekliyorlardı.

“ B a b a m s e n i u y a n d ır m a m a m ı söyledi,” dedi Jillian.

“T e şe k k ü rle r,” d e d i M e re d ith . “ K ard eşin nerede?”

“H â lâ y a t a k t a ”

J e ff, M e r e d ith ’e b ir b a r d a k k a h v e u za ttı. “İyi m isin ?” d iye

sordu u su lca .

“Z o r b ir g ecey d i,” d ed i, b a rd a ğ ın üzerinden ona bakarak. M asal

bir sü rü e sk i d u y g u y u u y a n d ırm ış tı v e b u, b ab asın ın g ü çsü zlü ğü

konusunda o n ıın e n d iş e le riy le b irle şin ce h u zu rsu z b ir g ece geçir­

m esine n e d e n o lm u ş tu . “ S e n i d e m i u y u tm a d ım ? ”
Eskiden nasıl birbirlerine sarılarak uyuduklarını hat kurulmasından itibaren başhvonfc w Mcredith w

Son zamanlarda birbirlerinden o kadar uzak yatıyorlar, ^ h a sın ın yaşam ından daha çok kendi y ^ mn1il

huzursuz gecesi diğerini etkilememişti. Şimdi bu hatayı d ü r m e s i e k iy o r d u . Vc masaldan

“Anne?" dedi Jillian peçeteleri koyarken. "Bu sabah yi,*, koşarak f ^ *,e">ek « * « d u . BabasınınT”
gularım ıncrtUgmı biliyordu ve bundan cd,yortu Bu sabah
yükbabamı ve Baba ’yi görmeye gidebilir miyiz?"

Meredith, Jeffin yanından geçerek tezgâhın üzerinde ~ •* t ' onu ^ se' x,® n ı« ^ < «4»
«iyle^cdm. Eiser bu onun ipn o n em i,^ a n ^ nin anlatacafc, ^
yağlı ekmek yığınına uzandı. Küçük bir parça kopararak, kahrolası aptal hikayeyi dinleyecekti.
şimdi gideceğim. Neden siz hepiniz kahvaltıdan sonra gelm iş,
Ön kapıyı bir kere çaldı ve içeri girdi.
sunuz?" dedi.
-Anne?" diye seslendi, kap,y, a r k a d a n kapatarak. Kahinin
Jeff başını salladı. “Köpekleri yürüyüşe çıkartır, sonra hemen yapılmadığını hemen anlamıştı.
geliriz." “Çok güzel, Nina," diye mırıldandı.
Meredith başını salladı ve kahvesini yukarı götürdü; sabah- Kahveyi m akineye koydu ve yukan çaktı. A nIK. babasının
lığını ve pijamalarını çıkararak rahat bir kot pantolon ve çizgjj^ yalak odasının kapalı kapısını çaldı. "Hey, millet. Ben buradayım.
dik yakalı örgü bir kazak giydi. Son bir kez çabucak vedalaştıktan İçerde misiniz?" Cevap veren olmadı, bu yüzden kapıyı açtı w anne
sonra aceleyle evden çıktı. babasını yatakta birbirlerine sarılmış bir hâlde buldu.

Şaşılacak kadar sıcak bir gündü. Anne babasının evine gitmek “Günaydın. Aşağıda kahveyi hazırladım ve semaveri çalıştır­

için yokuş aşağı çeyrek mil yürürken nefesini görebiliyordu. Bütün dım." Pencerelere gitti ve kalın perdeleri açıverdi. “Doktor bahamın

geoe rüyasında babasını görmüştü. Belki de gerçekten uyanıktı ve yemek yemeye çalışması gerektiğini söyledi. Yumurta ve tost kulağa

kafasının içinde dolaşanlar anılardı. Ya da belki ikisinin bir birle­ nasıl geliyor?”
şimiydi. Gerçekten emin olduğu tek şey, onun yanında oturması Güneş ışığı kocaman kavisli çıkma pencerelerden girerek bal

gerektiği, bilgileri saklayabilm ek ve güniin birinde başkalanna rengi nıeşe döşemelere ve odaya hâkim olan süslü Doğu Avrupa stili

aktarabilmesi için kendi hayatından bazı hikayeler anlatmasına yatağın üzerindeki süslere vuruyordu. Evin çoğu yerinde olduğu
gibi çok az renk serpiştirilmişti. Sadece beyaz yatak takımları ve
izin vermesi gerektiğiydi. Bunu yapm ayı unutm uşlardı. Aile hikâ­
koyu ahşap. Köşedeki sandalye ve divan bile kar gibi bembeyaz Şam
yelerini aktarmayı, fotoğraftan albümlere koym ayı; bu tür şeyleri.
kumaşıyla kaplanmıştı. D ekorasyonu annesi yapmıştı ve renkleri
Babasının Oklahomadaki akrabaları ve Büyük Bunalım ın onlan
görmediğinden, onları kullanmama eğilimindeydi. Duvarlarda asılı
nasıl mahvettiği hakkında çok az şey biliyorlardı. Babasının orduya
olan tek sanat eseri, Nina’nın siyah ceviz çerçeveyle çevrili, hepsi
katıldığını, annesiyle etkin görevdeyken tanıştığını biliyorlardı,
siyah beyaz olan ünlü fotoğraflarıydı.
ama hepsi bu kadardı. Aile hikâyelerinin çoğu Belye Nochinin
ah m arverd c/vero m <J}ah(esJ ^

Onlara doğru dönerek yine anne babasına baktı. Birlikte y K astin c3 €annah
nlm ış yatıyorlardı; babası sol tarafına dönmüştü, yüzü şifony^ Ona onu sevdiğini söylem iş miydi?
dönüktü ve annesi onun sırtına sokulmuş, kollarını beline doia
püşünm ek istediği en son şey, babasına ne söylemiş olması
mıştı. Ona fısıldıyordu, annesinin Ruşça konuştuğunu fark etnv^
bir saniyesini almıştı. 9>ertk,giydi, ama işte oradaydı; dün gcccnin belirsiz bir hatıras,
ânında duruyor, zehir akıtıyordu.
ya
“Anne?" dedi kaşlarını çatarak. Bütün Rusluğuna rağmen yaşların gözlerini yaktığını hissetti, ama şimdi pes edemezdi,
annesinin evde Rusça konuştuğunu hiç duymamıştı."
pes etseydi, kendini kaybederdi. Son derece şiddetli bir şekilde,
“Onu ısıtmaya çalışıyorum. Çok üşümüş." Annesi ellerini kuv­ uniitsia* bunun farklı olmasını istedi; sadece bir defalığına, an­
vetli bir şekilde babasının kollarına, yanlarına sürttü. “Buz gibi." nesinin kollarına aldığı çocuk olmayı istedi, ama bu olmayacaktı.
Telefona gitti ve 911i aradı.
Meredith kımıldayamadı. Daha önce acıyı bildiğini düşünü­
yordu, ama bilmiyordu; bu ana kadar. “Babam öldü,” dedi usulca telefonun ahizesine. Bütün bilgi­

Babası yatakta çok sessiz yatıyordu; saçları karmakarışıktı, leri verdikten sonra, tekrar yatağa döndü ve annesinin omzuna
dokundu. “O öldü, anne.”
ağzı sarkık, gözleri kapalıydı. Sanki sadece geç saate kadar uyu­
yakaldığı bir günmüş gibi huzurlu görünüyordu, am a solgun mavi Annesi çıldırmış gibi bakan gözlerle ona döndü.
bir çizgi dudaklarını çevrelemişti; zar zor görülüyordu, ama annesi, “O buz gibi,” dedi annesi ağlamaklı ve korkmuş bir sesle, ne­
babasının yüzüne o kadar sık bakan kadın, sevdiği adamın artık redeyse çocuk gibi. “Ölünce her zaman buz gibi olurlar...”
orada olmadığını görmüştü. Teni berbat, gri bir renkteydi. Bir “Anne?”
daha asla ona doğru uzanmayacak, ona kocam an sarılıp, “Seni
Annesi geri çekildi, idrak edemez bir hâlde kocasına bakıyordu.
seviyorum , Meredoodle ,” diye fısıldamayacaktı. Dizleri çözüldü.
“Kızağa ihtiyacımız olacak.”
Sadece iradesinin gücüyle ayakta duruyordu.
Meredith, annesinin ayağa kalkmasına ve en az otuz yıldır
Yatağa gitti onun solgun, solgun yanağına dokundu.
cn sevdiği giysi olan boncuklu siyah pazen sabahlığını giymesine
Buz gibiydi.
yardım etti. “Sana biraz çay yapacağım, anne. Babamı... götürür­
Annesi bir ağlama sesi çıkararak kocasının omzunu ve kollarını lerken biz de çay içebiliriz.”
daha kuvvetli ovuşturdu.
“Onu götürecek birini mi buldun? Bize ne kadara mal olacak?
“Sana biraz ekm ek ayırdım. Uyan.”
“Bunun için endişelenme, anne. Hadi. Aşağıya gidelim. An
Meredith daha önce annesinin lıiç bu kadar ümitsiz konuştuğunu nesinin kolundan tuttu, kendini ilk defa annesinden daha güçlü
duymamıştı. Aslında, hiç kim seyi böyle konuşurken duymamıştı, hissediyordu.
am a anlıyordu; bu, ayağının altındaki ze riı< kaydığında ve sen
“Baban benim evim,” dedi annesi başını sallayarak. “Onsuz
düşmeye başladığında çıkardığın bir sesti.
nasıl yaşayacağım?”

• 9? .
K rlstin <$€annah j
“Hepimi/, hâlâ burada
nepııııu. iKiıu m.— — olacağız,
_ w anne/ dedi Meredith
. _ j.ı.: .......ı:_i- Eski Çiftlik evine ulaştığında gülümsemckten kendini alamadı.
gözyaşlarını silerek. Bu, göğsündeki acıyı d in d irm eye y
BUy‘‘rin her sanl,mı >qUxı^ ‘* n süslenmişti. Zavallı Jeff ırkları
boş bir teselliydi. Annesi haklıydı. Babası evdi, onların tam
asmak için aylar harcamış olmalıydı.
Onsuz hayatta nasıl ayakta kalacaklardı? 111
BU bir sü rp riz değildi. Meredith her « m a n bayramlar, çok

sevnıişü.
&S Nina ön kapıyı çaldı ve açtı.

Köpekler hem en ortaya çıkıp onu coşkuyla karşıladılar.


Nina, şafak sökmeden önce meyve bahçesine gelmişti, kendini -Nina teyze!" Maddy ona doğru koştu, kolların, boynuna
toğraflara kaptırmaya çalışıyordu. Kısa bir sûre için işe yaramı dolayarak ona sımsıkı sarıldı. Geçen akşamki karşılaşmaları her
İncecik meyve ağaçları onu büyülemişti; dallarda asılı buzsar^. ikisi için de sessiz olmuştu.
lan. ağaçları kristal birer sanat eserine çevir inişti. Şafak vaktinin ‘ M erhaba, Mad,’ d e d i Nina gülümseyerek. "Neredeyse seni
portakal ve pembe renkli gökyüzü muhteşem görünüyordu. Babas, tanıyam ıyordum , u fa k lık . Muhteşemsin.”
çok sevdiği ağaçlarının fotoğraflarına bayılırdı. “Ya daha önce neydim? Hav hav köpek mi?" diye takıldı Maddy.
Bugün yıllarca önce yapmış olması gereken şeyi yapacaktı; bir •Aynen." d iye sırıttı Nina. Maddy onu elinden tuttu ve Jeffin
dizi elma ağacı fotoğrafım büyütecek ve çerçeveleyecekti. Her ağaç masada Neıu York 1iınes okuduğu ve Jillian’m da krep yapmakta
babasının hayatı boyunca yaptığı işin bir temsilcisiydi ve ne kadar olduğu mutfağa götürdü.
çok şey başardığım ona hatırlatan şeyleri çok severdi. Belki Nina Nina durakladı. Geçen gece o kadar yapmacık olmuştu ki -
aile fotoğraflarına da göz atabilirdi (onlardan çok fazla yoktu ama) karanlık oda, m asal ve konuşulmayan bütün o acılar-, Nina’nın
ve meyve bahçelerinin eski fotoğraflarım bulabilirdi. yeğenlerini gerçekten görm eye vakti olmamıştı. Şimdi görmüştü.

Objektifin kapağını yeniden takarak hafifçe döndü ve Belye Maddy bâlâ uzun boylu ve zayıftı; uzun, dağınık kahverengi saç­

Noch; crvlaydı; yeni ışıkta, sivri tepeli çatısı b akır alevler içinde ları, kalın kaşları, büyük ağzıyla geııç görünüyordu, ama Jillian bir

yanıyordu. Henüz tabasına biraz kahve götürm ek için çok erkendi kadındı: ciddi ve soğukkanlı. Jillian’ı bir doktor olarak lıayai etmek
çok kolaydı. Yazın bütün böcekleri yakalayıp onları kavanozların
ve Tanrı biliyor ya annesi en küçük kızıyla m utfak masasında
içinde inceleyen tombul sarışın kızdan ocağın önündeki uzun boylu
oturmak istemezdi; bu yüzden Nina ekipm anlarını topladı ve kız
genç kadına uzanan, görünmez bir çizgi vardı; dümdüz ve gerçek.
kardeşinin evine giden uzun yolu yürüdü. M eyve bahçesinin ar­
Ve Maddy hâlâ Meredith’in beş yaşındaki hâlinin tıpatıp aynısıydı,
kasında, derinliklerde kalan bir yoldan başlamıştı; yola eriştiğinde
güçlükle nefes alıyordu. ama Meredith’ten çok daha hareketliydi.
T\ıhaf bir şekilde, Nina yeğenlerinin yetişkin yüzlerine baktı­
Gerçekten, kız kardeşinin her gün bu koşuyu yaptığına ina-
ğında kendi yıllarının geçtiğini hissetti. Aklına orta yaşa yaklaştığı
namıyordu.
Kış iBahçesi
W . * : 1» » »
W Krisiin ^Cannah
ilk kez geldi. A rtık bir çocuk değildi. Elbette, bunu daha (**.
M ered ith yavaşça döndü. Nina'ya bütün gereken, galerindeki
şünmesi gerekirdi; yalnız başına yaşad ığın d a ve can .n,n
bakıştı. Dünyanın ekseni kaymıştı.
yaptığında her nasılsa zam an geçm iyor gibi görünüyordu. ^
-O Öldü," dedi Meredith.
“Merhaba, Neens teyze," dedi Jillian son krebi de tavadan a!lrt^
N in a sert b ir nefes aldı. Göğsünde, belki kalbinde toplanan
Nina, Jillian’ı kucakladı, ondan bir bardak kahve aldı ^ Jçffv d a h a ö n c e bildiği hiçbir şeye benzemiyordu. Aklından garip bir
yanında beklem eye gitti. "M eredith n ered e?" d iy e sordu acı
geçti. Sekiz y a d a d oku z yaşındaydı; başka herhangi bir yerde
an»
omzunu hafifçe sıkarak. dileyerek m e y v e bahçesinde babasının peşinde dolaşan
olmayı
Jeff gazeteyi masanın üzerine koydu. “Babanı görmeye a ^ a * * gibi bir kızdı. Sonra düşmüştü; aya*, takılmış ve UÇarak vere
ık la n m ış tı. “Güzel yolculuk, Neener Beaner," demişti bat»,,
indi. Yirmi dakika önce belki." kapa
baharda görüşürüz.-» Gülerek onu yerden kaldırıp kollarına
Nina, J ef f e baktı. “O nasıl?” “son
almış, büyük omuzlarının üzerine yerleştirmiş ve alıp götürmüştü
“Bunu sorman gereken kişi ben değilim," dedi.
İlerledi. Görüşü yaşlarla bulanıklaşm ış* kendini ablasının
“Ne demek istiyorsun?” kollarına bıraktı. Gözlerini kapattığında, babası yanlarındaydı-
Jeff cevap veremeden Maddy yanına geldi. “Biraz krep ister odada onlarla birlikteydi. Ocecrn Shores’ta bize uçurtma uçurmay,

misin, Nina teyze?” öğrettiği zam anı hattrhyor m usun? Ama bu da diğeri gibi aptal
bir anıydı; sahip oldukları en güzel anı da değildi, ama şimdi onu
“Hayır, teşekkürler, tatlım. Ben bizimkilerin evine gitsem iyi
ağlatıyordu. Dün gece ona her şeyi söylemiş miydi? Onu ne kadar
olur. Kahve yapmadığım için annen yine bana bağıracak.”
derinden sevdiğini, ııedeıı evden bu kadar çok uzaklaştığım açık-
Maddy’nin geniş ağzına bir gülüm sem e yayıldı. “Kesinlikle
lanıış mıydı?
öyle yapacak. Yarım saat sonra geliriz.”
“Ona onu sevdiğimi söyleyip söylemediğimi hatırlamıyorum,”
Nina kızların ikisini de öptü ve J effe veda edip yola koyuldu.
dedi Meredith.
Eve döndüğünde, ödünç aldığı ceketi girişteki çengele astı ve Nina geri çekileli, güçlü kız kardeşinin yıkılmış yüzüne ve
kız kardeşine seslendi. Taze kahvenin kokusu onu mutfağa çekti. yaş dolmuş gözlerine baktı. “Ona söyledin. Seni duydum. Ve bunu

Kız kardeşi musluğun başında duruyordu; başı öne eğilmişti, biliyordu zaten. Biliyordu."
suyun akmasını izliyordu. Meredith başını salladı, gözlerini sildi. “Kısa süre içinde...

Kahve yapmadığım için bana bağırm ayacak mısın?" babam için gelecekler.”
“Hayır.” Nina kardeşinin yeniden kontrolünü kazanmasını izledi. “Peki

Kız kardeşinin bunu söyleyiş biçimdeki bir şey N in a ’nın dur­ ya a n n e m r


de düşmek anlamına RCİen “fail’ keli
m asına neden oldu. Arkasını dönüp merdivenlere baktı. “ Babam 13 Burada. İngilizcede hem sonbahar hem
mesi kullanılarak kelinu- oyunu yapılmıştır, (yay. «■)
uyanık mı?”
K’<$ ‘Jkıhçesı
Veannah
“Yukarıda, b a b a m ın yanında. Onu bırakmaya ikna
y l ç e * bulanık bir şeyin hareket ettigini
—•II.
Birbirlerine baktılar; bu bakış her şeyi anlatıyordu ve Nj^ ^ bir bulanıklık. rdu; kariar Ü2erinde
“Gidip ben deneyeceğim. Ve sonra... ne olacak? dedi.
pencereye gitti.
“Plan yapmaya başlayacağız. Ve telefon konuşmaları.*’
Annesi dışarıdaydı; karların icinH* •
ik.rii)Wd , ç nde. güçlükle seraya doğru
Bunun düşüncesi, babasının hayatının ölümün detaylar,na
dönüştüğünü izlemek neredeyse Nma'nın dayanabileceğin^ N in a aceleyle aşağıya indi ve ıSlak ^
fazlaydı. Bir seçeneği olduğu da söylenemezdi. Kardeşine geri verandadan geçti; mutfak penceresinin ^
döneceğini söyledi ve mutfaktan çıktı. Her adımı atmak için çaba nde M eredith’in telefonla konuştuğunu ** !! gCÇerken. içe-
rıac '----- ' ~ — ------
m ; , . L...t
ıcoeşır gibi
, »: yûzö tebeşir gibi
sarf etmesi gerekiyordu ve ikinci kata geldiğinde, yine ağlıyor^ beyazdı, dudakları titriyordu. Nina kız kardeşinin onu geçerken
Hafifçe, sessizce, durmadan. görüp görmediğini bile bilmiyordu.
Kapıyı çaldı ve bekledi. Ses çıkmayınca kapının tokmağım Yan merdivenlerden aşağı indi ve evin köşesinde çok miktarda
çevirdi ve içeri girdi.
birikmiş karların içine daldı. Birkaç metre ilerledikten sonra, an­
Şaşırtıcı biçimde, odada yatakta yatan babası dışında başka nesinin ayak izlerini gördü ve onlara basarak yürüdü.
hiçbir şey yoktu; örtüler çenesine kadar öyle sıkı çekilmişti ki, Seraya vard ığın d a, ce sa re tin i toplam asına yetecek kadar du
sanki yeni yağmış bir kar tabakası gibi görünüyordu. rakladı ve kapıyı açtı.

Yüzüne dokundu, bir tutam kar beyazı saçı kapalı gözlerinden Annesi oradaydı v e in ce keten bezi geceliği içindeydi; toprağıı
çekti \e sonra eğilip ve alnını öptü. Cildinin soğukluğu onu şaşırttı üzerine çöm elm iş, k ü ç ü k p atatesleri kopartıyor ve onları bir yığıı
ve akima bir düşünce geldi: Bir daha bana hiç gülümsemeyecek. hâline getiriyordu.

Derin bir nefes aldı ve doğruldu; ona uzun süre öylece baktı, “Anne?”
her detayı ezberliyordu. “Elveda, baba,” dedi usulca. Daha bir sürü
Nina bunu iki kere daha söyledi ve cevap alamadı; en sonunda
kelime vardı, elbette, yüzlercesi Ve o bunları daha sonra ne zaman sert bir şekilde, “Anya,” dedi ve daha yakınına gitti.
söyleyeceğini biliyordu: Geceleyin, kendini yalnız ve evden kopmuş
Annesi duı du ve dönüp geriye baktı. Uzun beyaz saçları bağlı
hissettiğinde ve evden uzakta olduğunda.
değildi ve karm akarışık tutam lar hâlinde solgun yüzünün etrafına
Yataktan geri çekilerek (geri çekilm ek zorundaydı, hareket düşmüştü.. “Patates var. Yemek ona iyi gelir...”
etmek, kontrolünü bütünüyle kaybetmeden önce, şim di gitmek
Nina kirin içinde, annesinin yanında diz çöktü. Annesini bö>ie
zorundaydı) Danny’yi aramak için telefonu eline aldı, ama çevir
görmek onu korkıfm uştu, am a tuhaf bir biçimde, rahatlatmıştı
sesini bile duymadan telefonu kapattı. Ona ne söyleyecekti? Ke­
da. İlk defa aynı şeyi hissediyorlardı. “Merhaba, anne,” dedi onun
limeler böyle bir acıyı nasıl azaltabilirdi? G öz ucuyla bakarken
omzuna dokunarak.

• O* .
— -----------

Annesi yavaşça kaşlarını çatarak ona baktı. S ers^ ,.


ışıl mavi gözlerini bulanıklaştırmıştı. Başını salladı ve j+ M gibi ° nu « * # anneci ği m dive
benzeyen bir ses çıkardı. Gözlerini yeni yaşlar kaplad, ve ^ mayı am a b a a al'?kanl,klar çocuklukta o k-ıdarvori
ortadan kalktı. “Patatesler işe yaramayacak." uto»rdu ki bu alışkanlıklardan k u rtu l,„anm ^ * J?"*
y ılla r sonra bile. >T)Klu’
“Hayır,” dedi Nina usulca.
-pekâlâ, anne," dedi en sonunda.
“O öldü. Evan öldü.”
Bir dakika .sonra
. . ayağa
, kalktı. “Ben içeri 8'receğım. Meredith
. m
“Hadi," dedi Nina, onu dirseğinden tutup ayağa kalkm ası
1)iraz yard.ma ıhtıyaeı olacak. D,«arıda ^ U2un ^ ^ .
vardım ederek. Seradan dışan çıktılar ve karlarla kaplı avluya
“Neden?" dedi annesi bakır sütuna bakarak.
“Burada bekle," dedi Nina. "Ben paltonu getireceğim.”
“Zatürre olacaksın."
Annesi ona aldırış etmedi ve baldırına kadar gelen karlann
içine yürüdü; esen lıafıf rüzgârda, saçları ve geceliği arkasında dal- -Soğuktan ölebileccğimi mi düşünüyorsun? ^ bir

galanıyordu. Nihayet bahçesindeki siyah bankın üzerine oturmuştu. kadın değilim.”


Bu çok saçmaydı. Nina elini annesinin omzuna kojdu ve do-
Elbette.
kunur dokunmaz onun kendini geri çektiğini hissetti.
Nina annesinin peşinden gitti. Kendi paltosunun düğmelerini
açtı, paltoyu çıkardı ve annesinin zayıf omuzlarına örttü. Ne kadar saçma .»hırsa olsun, bu küçük geri çekilme Nina’mn
duygularını ineitmişti. Şimdi bile, aralarında babasının ölümü
Titreyerek geri çekildi ve oturdu. A nnesinin bu bahçenin
olmasına rağmen, annesi sadece yalnız kalmak istiyordu.
nesini sevdiğini bildiğini düşündü: Bu bahçe sakin ve düzenliydi.
Meyve bahçesinin geniş arazisinde, bu tek noktada kendini gü­ Nina eve girdi ve Mercditlı'i hâlâ mutfakta telefon görüşmesi

vende hissediyordu. Yaz zamanındaki ve sonbahardaki yapraklar yaparken buldu. O içeri girdiğinde, Meredith telefonu kapattı ve

dışında bahçedeki tek renk, bakır bir kolona aitti; basit bir şekilde ona döndü.
tasarlanmış, üstü el yazılarıyla süslenmiş ve bahar geldiğinde, be­ Aralarındaki bakışma, onların artık nasıl insanlar olacaklarını

yaz, güzel kokan çiçeklerle dolu olan beyaz, merm er bir hazneyle kavranmasını. Üçii, o, annesi ve Meredith. Bundan böyle babasının
desteklenmişti. yarattığı daire yerine, birbirine uzaktan bağlı bir üçgen olacaklardı.

Onun gömülmesini istemiyorum.” dedi annesi. “Donan toprağa Bu düşünce onun kaçarak havaalanına gitmek istemesine neden

gömiilemez. Onun küllerini savuracağız.” oldu. Bana da numaraların bir listesini ver. Telefon konuşmalarını

Nina annesinin sesinde yine alışık olduğu kararlılığı duydu yapmana yardım edeyim.”

ve neredeyse bir dakika öncesinin çılgınlığını özledi. En azından


seradaki kadın bir şeyler hissediyordu. Bu kadın, annesi yeniden
k ntrolu ele almıştı. Nina annesine yaslanmayı ve küçük bir kızken

a
ah m arverd e/vero EJE
Dört yüzden fazla insan Evan VVhitson'la vedalaşmak
kiliseyi doldurmuştu, birkaç düzine ..«an sayg.lann. sunıllaf -Belki-'
onun şerefine kadeh kald.rmak için Be>1e Nochiye gen d o * M e r e d it h baş.m salladı. Böyle şeyler söylediği zaman bu sa-
Meredith-in vıkad*. bulaşıklara bakılın», bir sürü kadeh kal*,, dece onun kendini daha uzak hissetm e™ ,; neden oluyordu. Jeff
olmalıydı. Beklendiği gibi Nina, rahathkla içki içip insanlann h a ^ onun kırılabilir ve tekrar tutkalla y a p ı l a b i l i r bir vazo olduğunu
hakk.nda konuşmasma izin vererek harika bir ev sahibi ^ düşünüyor gibiydi, am a o eğer olabilecek en kötü şey olursa -eğer
annesi başını dik tutarak kalabalığın içinden geçmiş, nadir* w bir cam gibi p aram p arça o lu r s a - b az, parçalann sonsuza dek
dakikadan uzun bir süre durmuştu ve bütün ağır işleri Mered„fc kaybolabileceğini biliyordu.
yapmıştı İnsanların getirdiği bütün yiyecekleri organize •Ben de bunu yaşadım ," dedi. “Sen anne babamın ölümlerini
ve düzenlemişti; haz,rda bol miktarda peçete, tabak, ça taH *^ atlatmamda ban a y a .tl.m c , oldun. Sana ya,-d,m etmeme izin ver.”
bardak bunlarla birlikte buz da bulunduğundan emin olmuş^
-Ben iyiyim. Gerçekten. Kontrolümü sonra kaybederim.”
nerede)* sürekli olarak tabaklar, yıkam .ştı. Hiç şüphesiz, stresi
"M eredith...”
olduğunda her zaman yaptığı şeyi yapıyordu; Bitmek bilmem
düzenlemelerin ve günlük işlerin arkasına saklanmak. Ama di- "Sus.” Bu katlar sert bir biçimde söylemek istememişti ve onun

rüst olmak gerekirse, henüz arkadaşların ve komşuların araşma duygularını incittiğini göıebiliyordu, ama çok zor dayanıyordu.
Başka birisi için endişelenecek enerjisi yoktu. “Demek istediğim,
karışmaya, babası hakkında anlatılan a n ıla n dinlemeye haz,,
değildi. Acısı çok taze, sarhoş ellerde ileri geri dolaştırılmayacak bu konuda endişelenme. Ben buradaki şeylerle ilgilenirim. Kızlar
kadar hassastı. yorgun. Neden onları eve götürmüyorsun?”

Gece yarısı sularında J eff mutfağa, onu bulmaya geldiğinde. “Pekâlâ,” dedi, ama gözlerinde bilmediği ihtiyatlı bir bakış vardı.

Meredith dirseğine kadar sabunlu sulara gömülmüştü. .Jeff onu Herkes gittikten sonra, Meredith temiz, düzenli mutfakta tek
kollarına aldı ve ona sanldı. Bu uzun b ir yolculuktan sonra e * başına durdu ve neredeyse anında farklı bir seçim yapmış olmayı
dönmek gibiydi ve son birkaç gün ve bugünkü yürek burkan anma diledi. Elbette, J e f f beni eve g ö tü r ve bana sarıl... demek ne kadar
töreni boyunca sakladığı gözyaşları sel gibi aktı. .Jeff, sanki o bir zor olabilirdi ki?
çocukmuş gibi saçını okşayarak ve tekrar tekrar o büyük, Her şey Bulaşık bezini tezgâhın üzerine fırlattı ve annesinin mutfa­
düzelecek, yalanını söyleyerek ona sarıldı. M eredith içinde başka ğındaki barınağını terk etti.
hiçbir şey kalmayınca geri çekildi; kendini güçsüz hissediv• du w
Nina’yı oturma odasında tek başına, babasının resim sehpasına
gülümsemeye çalıştı. “Sanırım bunu içimde tutuyordum.
konmuş kocam an fotoğrafının önünde dururken buldu. Buruşuk
“Sen böyle yaparsın.”
hâkî renkli pantolonu ve siyah kazağı, karmakarışık kısa siyah
“Bu sanki k ö t ü bir şeym iş gibi konuşuyorsun. K o n tr o lü m ü
saçlarıyla dünyaca ünlü bir fotoğrafçıdan daha çok, ilk safarisine
kaybetmem mi gerekir?"
çıkmaya hazırlanan bir genç kıza benziyordu.

•102. 103
»ma Meredith kız kardeşinin cam yeşili Közlerinde,
t n k i bir bardakta çok fazla su var gibiydi; sonraki üç gün, Nina bu ailenin gerçek bir parças, olmaya ^
31„ a her teşebbüsü başarısızlıkla sonuçlanıyordu. Babası olmadan,
Meredith. Ninan.n da onun gibi olduğunu biliyordu; her ikisi ^
. -f.de edeceğini bilm iyordu, hatta bunu nasıl bir ovun tahtası üzerindeki, ortak bir amacı ya da bir kural kitabi
0,,»,yan rastgde taşlar gib.ydiler. Annesi yatakta yatıyor, dosdoğru
" yaşayacaklarını bile bilm iyorlardı. Meredith ikisi i*n
iktiye bak,y»r ve örgü örüyordu. Yemek için aşag.ya inm<:yi rcdde.

,1 « >-kanda' aym kayb' “ 1,05 - ^


olan kadın için de. Bir araya gelmelerin, ve pa> v diyor ve sadece Meredith onu y,kanması için ikna edebiliyordu. K,z

“T b u acının b ir a ,n ı gidermeyi diledi. Am a onlar böyle ^ kardeşinin her şeyin üstesinden mükemmel bir şekilde gelmesinin

f i l l e r d i . Şarap bardag.n, bıraktı ve Nınaya gıttı; b,r zamanU, yanında Nina her zaman kendini birazcık yarars.z hissetmişti,

uvuvanıadıgında. ona annesinin masallarını hatırlaması ve karan- ân,a bu hiç şimdiki kadar belirgin olmamıştı. Meredith Bayan

lıkta ona anlatması için yalvaran kııçuk kardeş,ne. B,rb,nmiw Pac-man“ gibiydi; hiç durmadan ilerliyor, listesindeki günlük işleri
sahibiz." dedi Meredith. bitiriyordu. Her nasılsa, imkânsız bir şekilde, cenazeden sonra her
gün işe gitmişti, meyve bahçelerini ve depoyu idare ediyor, ailesiyle
-E « *' dedi Nina, onunla hemfikir olarak, fakat gözleri ikisini
de ele vermişti. Bunun yeterli olmadıgmı biliyorlard,. ilgileniyor \-e hâlâ Nina'nm gündelik işlerini idare etmek için günde
en az üç kez Bclyc Nochi ye gelmeyi başarıyordu.
0 gece daha sonra, Meredith evdeyken, yatakta kocasının ya-
nında yatağa gömülmüşken, çok kötü bir hata yaptığım idrak etti Nina’mn yaptığı hiçbir şey doğru değildi; Meredith her şeyi

ve bu pişmanlık akimdan çıkmayarak onu uyutmadı. Babasmm yeniden yapıyordu. Silip süpürme, bulaşıklar, çamaşır. Bütün hepsi.

cenazesine onun kızı yerine bir organizatör olarak katılmakla hata Nina sesini çıkarırdı, ama doğrusunu söylemek gerekirse bunlar

yapmıştı. Kendi dudularından o kadar korkmuştu ki, onlan bir umurunda bile değildi ve Meredith korkmuş, kanatlarını çırpan ve

yere sıkıştırmış w ortadan kaldırmıştı, ama bu o anlan kaçın,lasına cıvıldayan bir kuş gibi hareket ediyordu. Bir uçurumdan atlamak

neden olmuştu. Nina'nm aksine babasının arkadaşlarının anlattığı ya da düşmek üzere olan bir kadın gibi ürkek görünüyordu.
hikâyeleri duyamamıştı.
Nina bütün bunların hepsiyle başa çıkabilirdi.
Sabah yaklaşık üç sularında, yataktan kalktı ve verandaya gitti, Onu öldüren bu üzüntüydü.
battaniyeye sarınmış bir hâlde kendi nefesinin buharından biraz
En garip zam anlarda, O öld ü, diye düşünüyordu ve bu o ka­
daha öteye bakarak orada oturdu. Ama hava acısını uyuşturacak
dar acı veriyordu ki nefesini tutuyor, tökezliyor ya da bir bardağı
kadar soğuk değildi.
düşürüyordu (Meredith buna bayılmıştı).

Buradan lıemcn gitmesi gerekiyordu. Bundan başka yol yoktu.


m Hiç kimseye bir faydası yoktu; en çok da kendisine.

'•1 Anutcı bir labirent içindeki bütün diskleri toidamnk olan oyun. (yay. n.)

• 104 .
. 105 .
Bu düşünce bir defa akim a geldiğinde, artık akllndan
ml* r f u . Bugün bütün gün bu düşünceden v a d e y e « J - -B u n la r d ünden kalan öğlen ve akşam bulaşıkları, Nina. Tam
kendine kaç.p u za k la n m a y a ca ğ ın , söylem ,şti; Noel'e bu £ olarak ne zam an yıkayacaktın?”
vakınken kesinlikle o lm a,d ,, am a saa. üçte y a ta k odas, ^ ' «Vay canına, biraz yavaş ol. Bunlar sadece bulaşık ”
arkasından kap.vn kapad. « N ew York ta k . S y lv ,e y i aradl -...açlıktan ölen insanlar değil. Biliyorum. Anlıyorum. Önemli
-Merhaba. Sylvie,’ dedi editörü telefona cevap verdiğind(. şeyler yapıyorsun. Ben, sadece aile işini yönetiyorum, anne baba­
mızla ilgileniyorum r e önemli kardeşim in arkasından temizlik
-Merhaba, Nina. Ben de seni d üşün üyordum . Baban ^
yapıyorum.”
“Öldü.- Bu kelimeye tepki verm em eyi d en ed i, am a bunun i *
“Bunu dem ek istem edim .”
çaba harcaması gerekti. K üçüklüğünde k u lla n d ığ , yatak o d * ^
M eredith ona d ö n d ü . “Elbette hayır."
penceresine gitti ve yağm akta olan karlara b a k tı. İkindi vaktijty
Nina bu bakışın kendisini delip geçtiğini hissetti; sanki bütün
hava çoktan kararmaya başlam ıştı.
hataları bütün çıp laklığıyla m eydana çıkm ış gibi. “Buradayım,
“Ah, Nina. Üzgünüm."
öyle değil ıııi?”
“Evet. Biliyorum.” Herkes ü zg ü n d ü . D a h a b a şk a söylenecek “Hayır. G erçekten d e ğ il" M eredith sabuna uzandı ve beyaz,
ne vardı ki? “İşe geri dönm eliyim .” porselen lavaboyu ovm aya başladı.

Bir duraklama oldu. “Bu kad ar ç a b u k m u ? ” N in a k a rd eşin e d o ğ ru ilerledi. Söylem eyi düşünebildiği tek

“Evet." şey, “Ü zgünüm ,” oldu.

M ered ith y in e o n u n la y ü z y ü ze gelm ek için döndü. Alnını


“Emin misin? Bu zam anı bir d a h a g e ri getirem ezsin ."
elinin tersiyle sild i, a rk a sın d a sabunlu bir iz bıraktı. “Ne kadar
“İnan bana, Sylvie, istediğim son ş e y bu za m a n ı geri getirmek.*
kalacalcsın?”
“Pekâlâ. Bazı şeyleri kontrol e tm e m e iz in ver. Sanırım sana
“Ç ok u zu n d eğil. S ierra L eone’d eki durum ...”
Sierra Leone’d e ihtiyacım olabilir.**
“Hadi ca n ım . K açıyorsun .” En sonunda, M eredith neredeyse
“Bir savaş bölgesi kulağa m ü k em m el geliyo r,” d e d i Nina. gülüm sedi. “K a h retsin , yapabilseydi m ben de aynı şeyi yapardım.”

“Ciddi sorunların var, bunu b iliy o rsu n , ö yle d e ğ il m i?” N ina k e n d isin i d a h a ö n ce h iç hissetm ediği kad ar kötü his­

“Evet," dedi. “Biliyorum.” setti. K açıyordu; b u z gibi olan annesinden, çok boş olan bu evden,
kırılgan, h er ş e y in üstesin d en gelebilen k ız kardeşinden, burada
Birkaç dakika konuştular v e N in a te le fo n u k a p attı. Kendini
yaşayan a n ıla rd a n , B elk i en ço k d a bunlardan. Kendi bencilliğinin
daha iyi hissediyordu - v e daha k ö t ü - a ş a ğ ıy a in d i v e Mercdithı
kız kardeşine n eye m a l olacağını ve göz ard ı ettiği babasına verdiği
m utfakta bulaşık yıkarken buldu. Elbette.
sözü u m u rsu yo rd u , a m a T a n rı y a rd ım cısı olsu n , k a la ca k kad ar
Niıı<ı havluya uzandı. “ Bunu ben y a p a c a k tım , biliyorsun.
um ursam ıyordu. “K ü lle ri 11e o lacak ?”
''V İD * *
K rtsıin ^ fa n n a h
-onun doğum g ü n ü c e , may*<a dökm ek istiyor. T o * ^
vü cud u birdenbire gelen sıcaklıkla türedi. “Birinin dün-
muş olm adı* . 0U'r rada neler olduğunu göstermesi gerekiyor. İnsanlar ölüyor.
-Bunun Wn gen Releceg-"-
Bu<oklrajİk'"
“Bir yılda iki keıe mi- .fotoğraflarının bunu yapabileceğini mi düşünüyorsun?"

Nina ona b aktı. “Zor bir yıl." Sina, annesinin bu sözlerinin ve aşağılamanın onu incittiğini
• “Savaş korkunç bir şey, anne. Güzel, güvenli evinde otur-
an için Meredith yakılacakm ış, k e n d .n . b.rak.p ^
II j. ve işimi yargılam ak çok kolay. Am a sen benim gördüklerimi
caknuŞg'hi göründü ve Nina kendi gözyaşlarının d ö k ü l n * ^
III din farklı hissederdin. Benim yaptığım şey bir fark yaratabilir,
olduğunu hissetti.
pünyada bazı insanların nasıl acı çektiğini hayal bile edemezsin
Semra Meredith, “ Kızlarla m utlaka vedalaş. Sana nasıl Upt*.
u 'cğ cr hiç kim se bunu görmezse..."
lannt biliyorsun,'dedi.
-B a b a n ın küllerini doğum gününde dökeceğiz. Seninle ya da
•‘Vedalaşacağım.”

Meredith öfkeli bir biçim de başını sallad ı v e gözlerini sildi "Tam a in,” dedi Nina sakin bir şekilde, Babam anlamıştı, diye
-B ir‘saat içinde işe geri dönm em gerekiyor. G itm eden önce evi düşünerek; acı yin e h e r yanını sarm ıştı.
süpürürüm.” “Hoşça kal, öyleyse. Sana mutlu Noeller.”

Nina bunu kendisinin yapacağın, söylem ek istedi -so n bir t e Bunun üzerine, N in a B elye Nochi’d en ayrıldı. Verandada du­

denemek-; ama şimdi gitmeye karar verince, çık ış kapısındaki safta» rakladı; vadiye baktı, k a ıia rm yağm asını izledi. Deneyimli gözü

bir at gibiydi. Koşmak istiyordu. “G idıp b a v u lla rım ı toplayacağın,: bütün bunları sıraladı ve h er detayı hatırlayarak hafızasına kay­
detti. O tuz dokuz saat içinde, om uzlarına yağan ve çizmelerinin
etrafında dolanan şe y toz olacaktı ve buranın görüntüleri yakıcı
güneşin a ltın d a k i k e m ik le r gibi ağaracaktı; ta ki, çok kısa bir
süre sonra h iç görülem eyecek kad ar solana dek. Ailesi -özellikle
O gece geç saatte, birkaç parça şey N ina’n ın sırt ça n ta sın a kondu­
de an n esi- h a fızasın d ak i, uzaktan sevebileceği belirsiz varlıklar
ğunda ve kiralık arabaya yüklend iğind e, n ih a y e t içeri, annesini
hâline gelecekti.
bulmaya gitti.

Onu battaniyelere sarınm ış bir hâlde, ateşin ön ün d e otururken


buldu.

“Demek gidiyorsun," dedi annesi o n a b a k m a d a n .

Editörüm aradı. Bir hikâye için ban a ih tiya çla rı var. Sierra

L eone’d e olanlar çok korkunç." Ş ö m in e n in ö n ü n d e k i platforma


. îo o .
abasının ölüm ünü izleyen haftalarda Meredith kendini

B sadece iradesinin gücüyle ayakta tutabildi. Ve bir acemi


birliği bürosu m em urununki kadar yoğun ve hareketli bir
programla. A cı onun sessiz arkadaşı hâline gelmişti. Her zaman
gölgesini yanında hissediyordu. Eğer sadece bir kerecik karanlığa
doğru dönerse, yapm ayı arzu ladığı gibi onu kucaklarsa kaybola­
cağım biliyordu.

Bu yüzden ilerlem eye devam etti. Bir şeyler yapmaya.

Noel v e y ılb a şı b ir facia olm uştu elbette ve onun geleneklere


uyma konusundaki ısrarın ın faydası olm am ıştı. Hindi ve bütün
geleneksel garnitürlerin yendiği bir akşam yemeği sadece masadaki
hoş yeri öne çık arm ıştı.

Bu çok saçm ayd ı. A ğ la m a n ın işe yaram ayacağını biliyordu,


çünkü uykusunda ağlıyordu. H er gece yanaklarında yaşlarla uyanı­
yordu ve hiçbiri b irazcık bile işe yaram ıyordu. Aslında, olan bunun
tanı tersiydi. A cıyı ifade etm ek b ir işe yaram am ıştı. Sadece acının
bastırılması onun bu zo r zam an ları atlatm asını sağlayabilirdi.
etli; işyerinde neşeli bir şek il*. .
BU y ü a fc n d e v s m
Bu. W ~~ K risım 'Sfan n ah
umutsuz bir gayretle bir işten d i ğ e r i n e ^ , K,d a % , ışan bir gazeteciyken ya zd *, her kelimcyi .
4N,£,ar oku^T* vnumuşıu. Birkaç
ve umu— - ^ — ı normalmiş gibi davranmaktan ne C
n 0 r m a l m ' S E ,l> ' ..... ................ ' U U - ' , T l b i l e , i l k k e z ş a n s , , , , r o m a n Z Ü T U ? ' U ' B İ r k a <

d önünce^ kada^ ^ Elbette, cenazeden beri geceleri , ./önce bilc< ilk kCZ ŞUMm r° man ya/makta denemeye cesaret
f iğ in d e onun ilk ve en iyi eleştirmeni olmuştu. En azından Jeff in
vWuldu*“ " u fa enın ya da JefH e ikisinin konuşacak hor*
iddia* t*1 >'öntlo>‘<İ1- Kllap bır yayuK:,>'a satılmamış^ ama Meredith
uyku u^>'am^ nda sorunlar, olm asm m da faydas, o l n ^
o kitaba, kocasına butun kalbi ve ruhuyla inanmıştı. Ve nihayet
kendini ne kadar u z a k h issettiğini, ne k a d a r ^ başka bir kitaba başladığı için mutluydu. Bunu ona söylemiş miydi?
Ik la m a y a ç a l * » * * am a o an lam ay, r e d d e , ^ -Özgünüm, Jeff,” dedi. "Son günlerde altüst oldum. Şimdiye kadar
yazdıklarını okuyabilir m iyim?"
-hynhrı d.şa vurm ası” g ere k liğ in i d ü ş ü n ü p
“Elbette.”

but r r ı t ı ^ ç°kfa7iasayretf s,erm^ Meredith onu gülüm setm enin ne kadar kolay olduğunu gördü
s-ok şiddetli bir suçluluk duygusu hissetti. Öne doğru eğilmek
^ ^ L n günlerin tam am ını, y a n y a n a geçerken başlan* v e

«Hamaktan biraz daha fazlas.yla geçiriyorlardı. Gerçekten dal* v e 011u öpm ek istedi. Eskiden onu öpmek nefes almak kadar kolay
fazUgayret göstermesi gerekiyordu. olurdu, am a şim d i bu garip bir biçimde cüretkâr bir hareketmiş
>ibi geliyor ve kolaylıkla ona doğru ilerleyemiyordu. Aklındaki
' Kahve bardağını durulad,, b u la ş ,k İ * , koydu v e J e f f in yazmak
yapılacaklar listesin e J e f f in Kitabım Oku maddesini ekledi.
için kullandığı, aşağı kattaki ofise gitti. K apıyı hafifçe tıklattı, açtı
Jeff sandalyesinde geriye yaslandı. Meredithe gülümsemesi iyi
Jeff masas,nda oturuyordu; b u m asayı e n a z o n y ıl önce a ta *
bir çabaydı, an cak birlikte geçirdikleri yirm i yıl, Meredithln, bunun
burayı onun yazarhk mekân, o larak a d la ,k İ,rm ,şia r ve üzerim
sevişerek kutsamışlardı. altındaki incinebilir tarafı görm esini sağlamıştı. “Hadi gel bu ak­
şam yem eğe ve sinem aya gidelim . Biraz ara vermeye ihtiyacın var."
Bir gün ünlü olacaksın. Yeni Raymond Chandler.
“Belki yan n . Bu gece annemin faturalarını ödemek zorundayım."
Birliktelikleri boyunca, bir yerlerde h a y a lle rin in birbirm ta
“G ece g ü n d ü z d u rm ad an çalışıyorsun."
aynldığın, vc farklı yönlere gittiğin i d ü şü n m e k o n u üzse bıle.1»
anıyı hatırlayınca gülümsedi. M ered ith o n u n b ö y le g ü lü n ç şeyler söylem esinden nefret
ediyordu. T am o la ra k neyi bırakm alıydı? İşini mi? Annesiyle ilgi­
“Kitap nasıl gidiyor? ” diye sordu kapının kasasına yaslanarak.
lenmeyi m i? E vde ya p ıla ca k işleri mi? “Sadece birkaç hafta oldu.
“Vay canına. Bana bunu haftalardır sormadın.’
Biraz anlayışlı ol.”
“Gerçekten mi?"
“A n cak se n ken d in e k a ı şı b iraz anlayışlı olursan.
“Gerçekten.”
J e ffin bunu sö y leyerek ne kastettiği konusunda hiçbir fikri
Meredith kaşların» çattı. Kocasının yazdıklarını her zaina® yoktu ve şu a n d a b u n u um ursam ıyordu. “Gitm eliyim . G ece g ö ­
k sevmişti. Evliliklerinin ilk zamanlarında, geçimini s a ğ la t rüşürüz.” Ö n e e ğ ild i, o m zu n u o kşad ı v e evden çıktı. K öpekleri
Kjş İBahçcsi

bahçelerinin çitle çevrili tarafına koydu vc sonra arabayla , nıv


babasının evine gitti. ' Fa„,Ur!,,ar İÇİn »""e. Onlan * n i„ ^
Annesinin evi. ödeyeceğin»"
«Sen mi?
Bu hatırlatm a bir kenara attığı bir parça hüzünle birij^
geldi. Evin i ç i n e girdiğinde kapıyı arkasından kapattı ve ann© ^ Meredith başını salladı ve an,«sinin ayafc kalkmasına yardım
seslendi. Cevap yoktu, ki bu hiç şaşırt km değildi. etti; a m f in in bunu kolay kabul etmesi onu W rtm ışt, KcndUjni
g i r e n l e r d e n yukarı çıkarmasına kolayca izin vermişti.
Annesini nadiren kullanılan gündelik oturm a odasında, kendi
kendine Rusça mırıldanırken buldu. M asanın üzerinde, önünde “Kelebek güvende mi?"

yayılm ış bir hâlde hem babasının yılla r boyunca ona aldığı bütün M eredith başını salladı. “Her şey güvende, anne," dedi yatağa
takılar hem de uzun süre önce kızlarından bir Noel hediyesi olan> yatmasına yard ım ederken.
süslerle bezenmiş bir m ücevher kutusu vardı.
“Tanrı’ya şükür,” dedi annesi içini çekerek. Gözlerini kapattı.
Meredith üzüntünün annesinin g ü zel yü zü n ü nasıl mahvetti,
M eredith u y u m ak ta olan annesini seyrederek uzun süre orada
ğini gördü: Yanaklarının çökm esine ve kem iklerinin daha belirgin
kaldı. N ihayet o n a u laşm ıştı; alnına dokundu (sıcak değildi) ve
görünmesine neden olmuştu; neredeyse saçlarının rengiyksaynı
yavaşça saçlarını gözlerinden çekti.
oluncaya kadar tenini soldurm uş! ıı. S a d e ce gözleri, -bütün bu
A nnesinin d erin b ir uykuya daldığından emin olunca, aşağıya
solgunluk karşısında korkutucu derecede m a vi g ö zle ri- onun bir
ay önce olduğu kişinin gözleriyle b ir b enzerlik taşıyordu. indi ve ofisi arad ı.

Daisy ilk çalışın da telefonu açtı. “Meredith VVhitson Coopenn


“Merhaba, anne,” dedi M eredith o n a d o ğru gelerek. “Ne ya-
| pıyorsun?” ofisi.”

“Bizde bu mücevherler var. Ve kelebek d e b ir yerlerde.” “Merhaba, Daisy,” dedi somurtmaya devam ederek. “Bugün

“Bir şey için m i süsleniyorsun?” Belye N ochiden çalışacağım . Annem biraz tuhaf davranıyor."

Annesi ona keskin bir b a k ış fırlattı. Sadece o zam an, bakışlan


“Ü züntü in sa n a b u n u yapıyor.”

gerçekten karşılaştığın da, M ered ith bu p a rla k m a v i gözlerdeki “Evet,” dedi M eredith, uyandığında her zaman yanaklarında
şaşkınlığı görebildi. “Bunları satabiliriz.” olan gözyaşlarını düşünerek. Dün o kadar yorgundu ki kahvesine

“M ücevherlerini satm am ıza g c ıe k yok, a n n e.” soya sütü yerine p o rtakal su yu koymuştu. Farkına varmadan önce

“Yakında para verm eyi keserler. G öreceksin." bardağın ya rısın ı içm işti bile. “Yapıyor."

M eredith öne eğild i ve y a v aşça taklit m ü cevh erleri topladı.


Burada gerçekten değerli olan h içbir şe y yoktu : B abasının hedi­
yeleri h er zam an pahalı olm aktan ç o k gö n ü ld en gelen lıiHİneler
K jistin ^ a n n a h
Meredith eger gece gündüz durmadan ç a la r s a ocak a y ı n ı n ^
tükenmiş olacaktı. Şimdi ancak öğlen olmuştu ve o interkomun düğmesine doku-
nurken ve, -Daisy, öğle yemefci için eve gidiyorum. Bir saat sonra
jeffin sabırsızlandığım, hatta ona kızdığın, biliyordu,
seri dönerim. Program raporlarını Hector'a verebilir misin ve Ede
larca ona annesiyle ilgilenecek birini işe almasın, ya da ona
iiziimler hakkındaki bilgileri bana vermesini hatırlatabilir misin?"
etmesine izin vermesini veya en kötüsü onlara zaman a y ı m ^
derken çoktan bitkin düşmüştü.
söylemişti. Ama yapması gereken diğer bütün işler arasında bu*
Ofisin kapısı aç,İd,. “Senin için endişeleniyorum; dedi Daisy
başarması nasıl mümkün olabilirdi? Annesine yardnnc, olacak
kapıy1arkasından kapatırken.
birini bulmaya çalışmış, ama bu durum bir felaketle sonuçlanmış
M eredith çok duygulanmıştı. “Teşekkür ederim, Daisy, ama
Zavallı kadın Belye Nochi'de bir hafta çalışmış ve annesinin sürekli
onu sey retmesine ve eşyalara dokunmayı bırakmasın, söylemesine ben iyiyim."
dayanamadığını söyleyerek, önceden haber vermeden işi bırakmıştı. “Çok fazla çalışıyorsun. O bundan hoşlanmazdı."

Böylece. Nina'nm kim bilir nerelere gitmesiyle ve annesinin “Biliyorum, Daisy. Teşekkürler.”
her gün daha garip ve soğuk davranmasıyla, Mercdit h’in yapılması Meredith, Daisy’nin ofisten çıkmasını izledi, sonra çantasın
gerekenleri yapmaktan başka bir seçeneği kalmamıştı. Babasına
ve anahtarlarım aldı.
annesiyle ilgileneceğine dair söz vermişti ve onu asla hayal kırık­
Dışarıda yine kar yağıyordu.
lığına uğratmazdı. Bu yüzden yapılması gereken her şeyi yapmaya
Yollar gibi, otopark da buzlu, çamurlu bir pislik içindeydi.
devam etti. Yapmaya devam ettiği sürece, acısını saklayabiliyordu.
Alışkanlıkları onun kurtuluşu oldu. Arabayı yavaş kullanarak annesinin evine gitti, arabayı pa
etti ve içeri girdi. G irişte paltosunu çıkardı ve astı. “Anne, b<
Her sabah erken kalktı, beş mil koştu, kocasına ve annesine
kahvaltı hazıriadı ve işe gitti. Saat sekizde, masasının başında geldim,” diye seslendi.

çalışıyordu, önleyin, annesine bakmak, birkaç fatura ödemek ve Cevap yoktu.


bıraz temizlik yapmak için Belye K o d » * ^
Buzdolabını karıştırdı, geçen akşam buzlarını çözdüğü nıant
■saat altıya kadar yeniden işe dönüyor, i * * , eve dönerken market ve mercimek çorbasıyla dolu olan bir saklama kabını buldu. Mantıv
alışverişini yapıym yedi y , da s e t e kadar annesine uğruyor mikrodalga fırına koydu ve ısıttı. Kış bahçesinde koyu bir karaltı
-annesi çok tuhaf davranmıyorsa- JeffTe v ^ :..
gözüne iliştiğinde tanı d a yukarı çıkmak üzereydi.
pışirebiliyorlarsa onu yemek için saat sekiz oluzda T ^ ^ "" ^
Muhakkak saat dokuzda kanepede uyuyakahy<)r v ( ° °^U Bu, kabak tadı vermeye başlıyordu.
üçte uyanıyordu. Bu çılgın rutinin tek iyi yanı. Paltosunu aldı ve bahçeye yağan karların içinde güçlükle ileri
zunden Maddy yi erken arayabilmesiydi. Bazen yü- “Anne,” dedi sesindeki öfkeyi duyarak ve onu kontrol edemeyervk.
sesini duymak hile onun gününü atlatmasını saghy**^ dnnın “Bunu yapm aktan vazgeçmelisin. Hadi içeri gel. Sana biraz man:

116 vc çorba yapacağım."


“Çorba mı var? Bölgeden mi?" I -işte, anne." Meredith paltosunun düğmelerini çözdü *
^ ilikledi. Paltonun sıcak okluğunu fark ettiğinde düğmeleri
Meredith başım salladı. Bu kahrolası şey her ne demek*
ggjgneyi neredeyse bitirmişti.
“Mercimek çorbası. Hadi gel. Annesinin ayağa kalkmasına yardım
Ellerini paltonun ceplerine soktu ve mantıyı buldu; fınndan
etti -ayaklan yine çıplaktı ve soğuktan morarmıştı- ve onu mutfafc,
vVni çıkmış yemek hâlâ sıcaktı ve yağlı kâğıt havlulara sarılım*.
götürdü; büyük bir battaniyeye san p masaya oturttu. “İyi misin?*
Zuroda neler oluyor?
"Endişelenmen gereken kişi ben değilim, Olga," dedi annesi
-Bunlar Anya için, senin için değil." dedi annesi geri çekilerek.
“Aslanımızı kontrol et."
‘ Bunların senin olduğunu biliyorum." dedi Meredith kaklarını
“Benim, Meredith.”
çatarak. Mantıyı girişteki masanın üzerimle duran seramik kiso r
"Meredith," dedi sanki isimden bir anlam çıkarmaya çalışı koyarak, ‘ Senin için buıılan tam buraya bırakacağım, tamam mı?"
yormuş gibi. dedi. "Hadi, anne."
Meredith kaşlannı çattı. İsim, annesine bir şey ifade etmemiş, Annesini evden çıkardı ve SUV’a bindirdi.
hatta aklını daha da karıştırmış gibi görünüyordu. Bu sadece sı­ ‘Arkana yaslan, anne. Uyu. Çok yorgun olmalısın.” Arabayı
radan bir üzüntü değildi. Yolunda olmayan bir şey vardı. “Hadi, çalıştırdı ve şehre gitti. Cashmere Tıp Merkezi ni tuftla ofisinin
anne, sanırım Dr. Buni.su görmemiz gerekiyor.” önündeki açılı park yerlerinden birine arabayı park etti.

Takas edecek neyimiz var?" İçende, Georgia Edwards, masasında oturmuş. Carfıroen.*

Meredith yine içini çekti ve mantı tabağını m ik ro d algad an


Lisesindeki amigoluk günlerimle olduğu kadar neşeli vr giiıd

çıkardı. Nar gibi kızarmış, içine kuzu eti konmuş mantıyı dafu
Bürünüyordu. “Merhaba. Mere," dedi gülümseyerek.

soğuk bir tabağa alarak tabağı annesinin önüne koydu. "Sıcak "Merhaba, Georgia. Daisy annem için bir randevu aklı nu?'

Dikkatli oL Ben giysilerini getireceğim ve doktoru arayacağın» j ‘Jim! bilirsin. Siz VVhitsoıı'lar için her >eyi yapar. Onu Mııavm
Burada k a l Tamam mı?" 0dası Aya götürün *
Birkaç giysi almak için yukarı çıktı ve yukarıdayken Pai5) P Muayene odasına yaklaşırken, annesi birdenbire ı* '

arayıp ondan Dr. Bum s’ten acil bir randevu almasını istedi S°nr> I ^ * nnı fark etm iş görünüyordu "Bu çok saçma" * d ı rttlMİen

giysilerle aşağıya indi ve annesinin ayağa kalkmasına yarılım «unu (.ekende I


I ^ u m k - istediğin kadar ta rtışa b ilin .' cfcdi ''
"Hepsini yedin mi?" dedi Meredith; şaşırmıştı “İyi-" Anne*»1*
bir kazak giydirdi, sonra çoraplarını ve kar çizmelerini gi>nH' «öteceğiz.-

vardım etti “Paltonu giy. Ben gidip aı abayı ısıtacağını.


^ cr* o d a sın a yürüdü. Odada bulunan tek
Meredith tekrar evi* geldiğinde annesi girişteydi: P*'*u
' annesinin ariusuKİ-"' « k '- 1
K ış b a h ç e s i

Birkaç dakika sonra Dr. Jam es Burns gülüm seyen* kâlâ.” dedi; ÇİZGİgenİn ÜZCrine birka(î no1 yazarak,
0ckdarı
içeri girdi. jnla konuşurken neden sen bekleme odasına gitmiyorsun?"

Beyaz bir bilardo topu k a d a r keldi; m ü şfik, g rj t ı n c â hem en od ad an çıkü. ■


Meredith’e babasını hatıriattı. Yıllardır birlikte g o lf o y n u y o ^ y. ln,7. kaldıkları anda M eredith, “Annemin bir sorunu var,*
Jim ln babası, babasının en iyi arkadaşlarından biriydi. Meredjth* • -Kafası <ük k a n ş ık - N ercdeyse ^ ^ ^ y o r . Bugün öfcle
sıkıca kucakladı; bu kucaklaşmada paylaştıkları üzüntü ve c , •' dCd' .. j ccplerine koydu ve kendinden bahsederken üçüncü tekil
bir, ‘ Ben de onu özlüyorum,'' vardı. yenıe£ın^ nu^ u rcWi 0\arak bir aslan hakkında endişelenip İ!

“Pekâlâ," dedi geri çekildiğinde. Bugün nasılsın. Anya?” ^ lS ^urm adan O lga diyor. Sanırım masalları gerçek hayatla
’"c ^ 'n G eçen gece onlardan birini kendi kendine anlattığım
“Ben iyiyim, James. Teşekkür ederim . M eredith gergin. Bunu
fcin§U n n k i b a b a m d in liy o rm u ş gibi. Bilirsin, her zaman
biliyorsun." duvdun'— b<
üzgün olur, am a b u başka bir şey. Bir terslik var. Alzheimer
“Seni muayene etmemin sakıncası va r m ı?” diye sordu.
k»Ş»n
“Elbette edebilirsin," dedi annesi. “A m a gereksiz.” olabilir mi?
»Aklı yerinde gibi görünüyor, Meredith."
Jim ayağa kalkmasına yardım e tti ve basit, nezle m uayenesine
benzer şekilde muayene etti. Muayeneyi bitird iğind e, a n n e sin in “Ama...”
çizelgesine birkaç not aldı ve, “Bugün günlerden ne, A n ya?” dedi. -Acı çekiyor. O n a bira/, za m a n ver.”

*31 Ocak 2001," dedi annesi; bakışları k a ra rlı v e sakindi.


“Ama...”
"Çarşamba. Yeni bir başkanın,,7. var. George Bush, genç olan,. Ve “Böyle b ir şey in üstesin d en gelm enin normal bir yolu yok. E .
eyalet başkenti Olympia."
yıldır evliydiler ve şim di o yalnız. Sadece dinle onu;efcer yapabilirse
Jim duraksadı. "Nasılsın, Anya? Gerçekten?"
konuş. Ve çok fazla y a ln ız kalm asın a izin verme.
“Kalbim çarpıyor. Soluk alıyorum U vmw* in a n ban a, ..im , a n n em yalm z; ben o d a d a olayım ya da ol-
j »un. uy uy oru m ve uya n ıyonım.
“Belki birini görmelisin." dedi nazikçe.
mayayım.”
“Kimi?"
“Ö yleyse b irlik te y a ln ız olun.”
"Kaybın hakkında konuşmana varrW
, . ltJ m «iecek bir doktor."
Otıın» konuşulacak bir şey değildir Siz A
•Jim. Şimdi a n n em i e v e g ö tü rm em ?
bir «eyleri değiştirdiğine inanıyorsunuz. (T ^ hIarkdim elerin
Jim !>aşını salladı. irn% o r. İkiyi çeyrek geçe b ir to p la n tım var. ^

"Belki tem ponu b ira z yavaşlatm aya çalışmalısın-


“ Belki de kızım ın yardım a ihtiyacı Vardır
bir uyku ilacı y a za b ilirim .”
ı\«9 j-tiAHifCM
K jis tin ^?6annaK
Meredith birisi -özellikle de k o c a sı- ona bu öğüdü her *
• vücudu ağn m asın a rağmen onu destekliyordu. Değerli su
»indi on dolar almış olmayı diledi. Bu kad ar parayla bir
Ş i a r ı n » onun ağzına döküyordu.
plajında olurdu- “Elbette, Jim," d e f i Bir mola v m p keyfin* bakan^
d"n' ina objektifinin kapağını taktı vc ayağa kalktı. Kampın her
3?
\ bakarak, kendisi için yeni olan bir yorgunluk hissetti. Ka-
t;,rîl L e ilk defa, bütün bunların trajedisi neredeyse dayanılmazdı.
Aşın s«ak bir günde, VVashington Eyaleti ni terk ettikten bir ^ ^ T d a h a önce bulunduğu yerlerden daha kotu değildi. Sorun
fazla zaman sonra, Nina bir yığın um utsuz, açlık çeken mültccinin ^eğild»- D urum değişm em işti. O değişmişti. Kendi acısını da
arasında duruyordu. Görebildiği kadarıyla bu insanlar, kirii.bd bU 'yere beraberinde götürm üştü ve bunun yükü, dikkatini farklı
vermiş çadırların önünde toplanmıştı. D urum ları kritikti; birçoğu vöneltmesini im kân sız hâle getirmişti.
içeriye kanamalı, vurulmuş ya da tecavü z ed ilm iş olarak gelmişti,
İnsanlar genellikle onun işinin sadece orada olmakla ilgili
ama metanetleri olağanüstüydü. G üneş v e toprak onlara boyun
okluğunu d ü şü n m ü ştü ; sa n k i herhangi biri kamerayı yöneltip
eğdiriyordu; bir kova su için millercc yiirünıiiş, K ızıl Haçtan bir
fotoğrafı çekebilirm iş gibi; am a gerçek şuydu ki, fotoğraftan onun
ölçek pirinç alabilmek için saatlerce beklem işlerdi, am a yine de
kim olduğunun, ne düşündüğünün, ne hissettiğinin bir uzantısıydı.
pisliğin içinde oynayan çocuklar vardı ve ara sıra kahkahaların
Kişisel bir trajedinin şiddetli acısını bir fotoğrafta yakalamak mü­
sesi ağlama seslerinin üzerine yükseliyordu.
k e m m e l konsantrasyon gerektiriyordu. Kendiniz bütünüyle bu anın
Nina da en az etrafındaki insanlar kadar pis, yorgun ve açtı. içinde olm alıydınız; am a b u onlarm anı olmalıydı.
Şimdi iki haftadır bu kampta yaşıyordu. B u n d an önce, Sierra
Sırt çantasını açtı ve k ü çü k uydu telefonunu çıkanlı. Cesaret
Leoııe’deydi; eğilerek ve saklanarak, vurulm aktan y a da tecavüze
uğramaktan kaçınmaya çalışmıştı. edebildiği k a d a r d o ğ u y a y ü r ü y ü p donanım ları kurdu, uyduyu

konumlandırdı vc D an n y y i aradı.
Kuru, pis, kırmızı toprağa çömeldi. Kam pın, böceklerin ve
Sesini duyduğunda, göğsünde bir şeyin rahatladığını hissetti.
uzakta çalışan makinelerin çıkardığı seslerin bir birleşim i olan
“Danny,” dedi, parazit yü zü n d en a s in in duyulması için bağırarak.
uğultusu çok bunaltıcıydı. Sol tarafta, ordu tarafından verilen bir
çadınn üstünde eski püskü bir sıhhiye bayrağı dalgalanıyordu. “Nina, aşkını. Beni unuttuğunu sanmıştım. Neredesin?
Yüzlerce insan yardım almak için sabıria sırada
Bunu söylediğinde y ü z ü n ü buruşturdu. Gine. Sen.
Onun önünde, vücudunun yansı çadınn içinde, varis, dışında
“Z am biya”
olan yaşlı, ald ı kırışıklarla dolu sivahi bir -«ı-m ı, ' , „
ı ^ .. .. ' 1D,rdtl‘‘n\ karısının kolların­ “Yorgunum,’’ d edi, kend in i şaşırtarak. Bunu daha önce >
daydı. Kısa sure önce bir ayafcını k n v h ,.w .•
haitanivunin
battaniyenin < .ı» ı
altından, kopmuş bacağından v t vücuduna
, sarılan diğini bile hatırlam ıyordu; çalışırken hiç söylememişti.
K ans, saatlerdir onunla birlik,eyd, Wir ,
“Çarşam ba günü M nem ba A d asın d a olabilirim.
y ' b,r der* bir k em ik kalm ış
Mavi deniz. Beyaz kumlar. Buz. Seks, Vanm.
.dıyorlardı. Evler küçük ve karanlıktı ve kullanılabilecek her
Brflantçn kesti * a n id e n telefon» topladı. Askıy,
^ vapilnuşti- çalı çırpı, çamur, mercan parçalan. Her şeye
asarak kampa doğru yola koyuldu. Bir dizi yeni K , „
^ H ^ m ı ı z d ı g ı bulaşmıştı.
gelmişti ve bir yiyecek dağ,t,m, kargaşası yaşan,yordu. Bir £
^ , u n s o n u n d a , plaj arı kovanı gibi hareketliydi. Erkekler
erzak taş,yan iki >’a“ nd“ ÇabUCak L' Z‘,kla^ i * * * * *
° üzerine yay |imiŞ ağlarla İİRİlenirken tahta kayıklar sığsu-
çektiği çadırın yanından geçti-
kUlllUn ,e inip çıkıyordu. Pejmürde giyinmiş çocuklar Amerikan
Kani, bandajlan olan adam ölm üştü. K adın hâlâ adam,„
' Un 1Ç'karşıl,fc,nda fotoğraf için poz vermelerini teklif edecek turist
aricasında oturuyor, onu kollarında sallıyor, ona şark, s ö y l ü ^ b^nak umuduyla bölgede dolaşıyorlardı.
Nina durdu ve bir fotoğraf çekti, am a bu kez objektif onu ^ parlak beyaz sürat teknesine adım attığı anda, ne kadar gergin
rumuyoıdu re kamerayı gözünden çektiğinde ağladığını fa * ^ } ğuııu fark etti. Ensesindeki bir düğüm çözüldü. Kirli yüzünde,
( denizde hızlanırlarken, birbirine karışmış saçlarına vuran
V • .havasını hissetti- Tuzlu deniz havasını solurken, üzüntüsüyle
bile ne kadar şanslı olduğu aklına geldi. O korkunç yederi geride
bırakabilir, bir telefon görüşm esi ve uçak biletiyle geleceğini de­
Nina SUVundaki rahat, klimalı koltuğundan pencereden dışan,
ğiştirebilirdi.
Zanzibar’daki manzaraya baktı. Dar, dolam baçlı sokaklar insan­
Ada -M n em ba- Z aıızibar takımadalarındaki küçük bir atoldü
larla doluydu: Geleneksel peçeler ve giysilerle örtünm üş kadınlar,
oraya vardığında ad an ın yöneticisi Zoltan, bir bardak beyaz
mavi ve beyaz önlük giymiş okul çocukları, gruplar hâlinde duran
şarap w soğuk >slak bir b ezle onu bekliyordu. Nina'yı gördüğünde,
erkekler. Yolun diğer tarafında, satıcılar m eyve ve sebzeden tenis
ayakkabılarına, tenis ayakkabılarından az kullanılmış tişörtlere kadar ydoşklı bronz yü zü ko cam an bir gülümsemeyle aydınland,. “Sizi

satabilecekleri her şeyi satmaya çalışıyorlardı. Yolun arkasındaki tekrar gördüğüme m em nun oldum.

ormanda, kadınlar -çoğunun sırtında ya da kollarında bebekler Ekipm anların idinde b u lu n d u ğ u çantayı başının üstünde
vardı- karanfil topluyordu; yolun iki tarafında, baharatlar tarçın tuttuğundan em in o larak tekneden ılık sulaıa atladı. Teş "
enkli kumaşlann üzerine yatırılmış, sıcak güneşte kuruyordu. Wr, Zoltan. Burada o ld u ğu m a memnunum.” Ondan şaıa ı a

... ^ ni^ Gt ana >'oldan aynlıp plaja giden to p ra k yola dön* “Danny geldi mi?”

vol h i i r ' NT de^eril hayatl i(;in kaP' koluna tutundu. Buradaki “Diin. Yedi num arada."
Kamera çantasını ve sırt çantasının askısını omzu ^
kyaM M i. ^ Öy'e ’ ^ laStİklCr Wr a 'lda Pal
köylerin çok yau n ’’ hW® n " t a s ın d a kurulm uş olan ^ğı» plaja doğru yola koyuldu. Kum , kendisinden oluş g ^
Cân kadar beyazdı ve su yu n ıcn g i olağanüstü deniz y Ş
<*»>Ç>rp» topluyor coo,J , Ş V : e,blse,er &Y1™*? kadu tonuydu. Neredeyse an nesinin gözlerinin rengiylc aynı
ar kuyun,.., başında su alm ak için b ir lik
- -----* vvum m f^
Adada, her biri sık dikilm iş a b l a r l a manzaradan gi^
dokuz özel banda -çatıları sazdan yapılm ış, yanlan a ç * k i ^ başı*11 kıvırdığı koluna y a s la ™ * . - Bu işle ,K ^
Hibeler- vanlı. MisafiHcr birbirlerini ya d a ,Personeli s a d e c e ^ R u m u z u unuttum.

yedikleri yemek kulübesinde olduklarında ya d a güneş b a n ^ -Uirçok şeyde iyiyiz.”

plajda her kulübenin önünde bir m asanın üzerine k o k t e y l^ «Biliyorum, ama bunda gerçekten çok iyiyiz.”
zırlandığında görüyorlardı.
Bir duraklama oldu ve Nina. Danny'nin, duymak istemeyeceği
Nina sahildeki şezlongların üzerine dikkat çekmeyecek şekil* ^ söyleyeceğini anladı. “Babanın öldüğünü Slyvic’den duymam
y a z ı l m ı ş N07 işaretini gördii ve kulübeye giden kum yolu takip«a gerekti”
Tavşanlanlan daha büyük olmayan iki küçük antilop, buz kıraca^ -Ne yapmam gerekiyordu? Telefon etmem ve ağlamam mı?
kadar sert boynuzlarıyla yolun karşısına atladı ve gözden kayboldu. Onun ölmekte olduğunu söylemem mi?"

Danny onu görmeden önce o Danny'yi gördü. Örülmüş bambu Daııny birbirlerinin yüzüne bakacak şekilde konumlanıncaya
sandalyelerden birinde oturuyordu; çıp lak ayaklarını sehpanın kadar kendisiyle birlikte onu da çekerek yana döndü. Elini sırtından
üzerine koymuş, birasını yudumluyor ve okuyordu. Nina tahta aşağıya kaydırdı ve kalçasının kıvrımına koydu. “Ben Dublin’denim
parmaklığa yaslandı. “Bu bira odadaki en ya kışlı şey sayılmaz, ama hatırladın ıııı? İnsanları kaybetm eyi anlarım, Nina. Bunun, içinde
buna oldukça yakın.” Danny kitabını yere fırlattı ve ayağa kalktı. akü asidi gibi nasıl durduğunu, nasıl yaktığını bilirim. Ve bundan
Eski, fazla yıkanmış hâki rengi şortu, iyi b ir kesim e ihtiyacı olan kaçmayı da bilirim. Afrika’d a olan sadece sen değilsin, öyle değil mi?"
uzun siyah saçları ve gölgeli, kirli sakalla kaplanm ış çenesiyle bile “Benden ne istiyorsun, Danny? Ne?"
çok yakışıklı görünüyordu. Onu kollarına çekti ve Nina gülerek
"Bana babanı anlat."
onu itinceye kadar onu öptü. *Çok pisim," dedi.
Nina, kendisini köşeye sıkışm ış hissederek gözlerini ona dikti.
En sevdiğim yanın bu,” dedi onun kirli avuç içini öj>erken.
Ona istediğini verm ek istedi, am a yapamadı. Duyguları, kaybı o
Bir duşa ihtiyacım var.' dedi gömleğinin düğm elerini çözer- kadar yoğundu ki, eğer kendisinin bütün bu duygulan hissetmesine
ken Danny elinden tutup „„u ya(ak ^ tahtadan vapl|m.ş
izin verirse bir d aha asla geri dönm ek için bir yol bulamayacaktı.
patikadan aşağıya, banyoya ve diandaki duşa götürdü. Püsküren
“Nasıl yapacağımı bilmiyorum. O... benim güneşimdi,sanırım.
gıyla Z
S ıslak giysileri
" ^ kenara“ itti ' rv™
^ - külotunu çıkardı, aya-
“İşte ben de seni böyle seviyorum ," dedi usulca.
bir biçimde onu yıkad, ve sabun 2 “ ™’ SeVİŞ' " C
Nina bunun kendisini d a h a iyi hissettirmesini diledi, ama
kayarken Nina ona uzand«,Ma, tek" Vucudundan
hissettirmedi. Eşitsiz aşkı, bir insan diğerinden daha fazla âşıksa
Danny onu kollarına aldı ve yatak ^Crtîk<‘’n ^ bir dokunuştu-
nu ... . , °^asına taşıdı. Kten nasıl yıkıldığını biliyordu. O da bazen annesine baktığında
Daha sonra, ıkısı de tekrar nefes al- h ı •
toksinin gözlerinde b ö yle bir y ık ım görm em iş miydi? Elbette
örtülü yatakta birbirlerine s a n la r ı ' h ic r in d e , üzerine
«örmüştü. Ve l,ir kez böyle b ir acıyı gördükten sonra bunu unut-
^ ^ .- v a y ^ n a ^ ie d i
• 1^ muyo,d u ı» u Eğer D anny ona bir kez böyle bakarsa bu Nina’nm
a s i
|\ristirı '^tunnah

kalbini kırardı. Ve bakacaktı da. Er ya da geç, onun b a b ^ uldu. Son zam anlarda sanki ruhunun parçalan dökülüyyor
sevmiş olsa da daha çok annesi g.bı olduğunu görecekti. ** 1 i hissediyordu; sanki İm ruhsal bir ci'rzzam hastalımı

■ B iz sadece- şey yapamaz ııııyız...-

■Şimdilik," dedi am a Nina b,mun l,urada b i ı ^ •Yatağallön’ MerC'


,\rkasııu dönüp bakmadı. “Üzgünüm. Seni uyandınnak ıste-
ğiııi biliyordu.
Onu kaybetme düşüncesi kendini tu h a f bir şekilde ^ ,neı«İ!.:li,n'
hissetmesine neden oldu, bu yüzden d u ygu lan katlan,lamayacj|( -Neden bugün biraz daha geç kalkmıyorsun?"

kadar şiddetli olduğunda her zam an yaptığı şeyi yaph; ellenni„ Uu iy ibir fikir ftibl gelmİ!*lı; kcnd,ni onvm bollarında ve bat-
onun ç ı p l a k göğsüne, göğsünden aşağıya, göbeğinde çizgi |lâ|İI)(le . •ılımda saklam ak vc hayat onsuz yaşanmaya devam
tam} 4
bulunan kıllara ve daha da aşağıya kaym asın a izin verdi; «t, V r k 11 sadcce uyum ak. 'Keşke yapabilseydim," dedi, çoktan bu

dokunduğunda ve onun kendisi için ne kad ar sert olduğunu his- 1 bah ne yapması gerektiğini düşünerek. Mademki uyanmıştı, üç

settiğinde Danny'nin hâlâ onun olduğunu biliyordu. 53 ,vrgiler üzerinde çalışabilirdi. Gelecek hafta muhasebeciyle

tir toplantısı vard, vc hazır olması gerekiyordu.


Şimdilik.
Jeff yataktan çıktı ve yanına geldi. Meredith kararmış pence­
rede yüzlerinin yaldızlı bir görüntüsünü gördü.
m
•Her şeyle ve herkesle sen ilgileniyorsun, Mere. Ama seninle

kim ilgileniyor?"
Gökyüzii barut rengi ve bulutlarla dolu. Yahu/ bir marn
Meredith d ö n d ü ve J e f f in ona sarılmasına izin verdi. “Sen
havada dolanıyor, öterek rüzgârla mücadele ediyor. O küçücük
uzun, kahverengi örgü saçları ve dizlerinde sıyrıklar olan bir kız ilgileniyorsun.’
Onun arkasından koşan. Önünden, kumun üzerinde dönei’ek bir -Ben m i?" d e d i s e rtç e . “B en sen in yapılacaklar listendeki

uçurtma geçiyor; kız onu ulaşamadan ters dönüyor. şevlerden b ir tanesiyim .


Babacığım, diye bağırıyor kız, babasının çok ileride olduğuınu Başka b ir za m a n -g eçen sene, b elk i- ona bunun adil
bilerek. Babası onu duyum,Mor. "Ben kurudayım ...” dı&mı söyler/bu konuda onunla kavga ederdi, ama sı

umursamayacak kad ar yorgundu.


o r a T l t y ! ^ ^ , T f ' ' Ya‘ ağ‘ n İÇİ,Kİe ° U" dU "
-Şimdi o lm az, Jeff,” söylem eyi düşünebildiği tek şev ı.
H » m u n d u , ^ ^ ^ * * * bİ'
vüaıdu ağrıyoniu; j d f j uva ,* * * * * * « 8w c d e n konuşmay ı yapam am .”
yataktan çıktı. Pencereye * •^ amaya <likkat ederek yavatf» “Ne kadar acı çektiğini biliyorum.
göstermemişti. K e n d in i^ Ve'laranll^a ^ tl- Cîiiıı henüz yüzünü
“Elbette acı çekiyorum . Babam Öldü.
' a,u c>'<! çalışarak kollarını sıkıca
-B u n d a n daha fazlası var. Ç o k fazla şov yap,yorsun. Karan lık u . koşu kıyafetlerini giydi vc yatak odasından ç.ktı.

usulca. 'Hâlâ ondan ilgi görmek içirt can alıyorsun, t,pk,. - * * Aşafcıda kahve m akinesini çalıştırdı, köpekleri aldı w dışarıya,
b a ş ı m ı n so ğ u k karanlığına çıktı.
' -Ne yapmanı g e r e k i r ? O nu görm ezden mi geln,elivj
5U1bat ay»
da belki isimden mi ayrılm alıyım ?” * Kendini daha önce h iç olm adığı kadar çok zorladı; umutsuzca

-Birini tut. Senin orada olıııaıı onun um urum la bile d e y 6 ,f-ısını boşaltmak istiyordu, Iuziksel acıyla başa çıkmak, üzüntüyle

nun incittiğini biliyorum, bebeğim, am a o bunu asla u m u ^ v,<a çıkmaktan çok d a h a kolaydı. Yanında köpekler havlıyor ve

-Yapamam. Bunu yapmama izin w n ı r / . Vc hahama s ö z v * ^ ^birleriyle oynuyor, b azen yolların kenadarmdaki karlara koşu-
' !r. ama hep geri geliyorlardı. G olf sahasına gelip aynı yoldan geri
-Ya seni mahvederse? B abanın isted iği bu muydu? Anr;,,
döndüğü zam an, g ü n eş vadiyi altın gibi kaplamıştı. Neredeyse iki
yüzüne hile bakıyor mu hiç?
haftadır kar yağ m a m ıştı ve en üstteki gevrek kar tabakası solgun
O nun haklı olduğunu biliyordu. Böyle zam an lard a onunla bu
aiiııeş ışığ‘ncla Parlıy ° rclu- Yönünü değiştirerek Belye Nochi’ye
kadar uzun süredir birlikte olm am ış olm ayı, onun bu kadar
(Jöndii ve annesinin verandasında köpekleri besledi. Bu, Meredith'in
şey görmemiş olmasını diliyordu. A m a o y u n u n oynandığı gece
-e'ii pıogram m daki b irço k değişiklikten biriydi. Her zaman en
oradaydı -ve onun gibi diğer gecelerde de-; onun kalbini ve bazen
u iki şevi ayııı an d a yapıyord u. Koşu ayakkabılarını çıkardı ve
ne kadar fazla acı barındırdığını biliyordu. “ Bu onunla ilgili değil
mutfağa gitti, sem averi ça lıştırd ı ve sonra merdivenlerden yukarı
Bunu biliyorsun. Bu benimle ilgili. Kim o ld u ğ u m la . Ben sadece
bunu... onu bırakamam;’ çıktı. Annesinin o d a sın ın k ap ısın ı açtığında yüzü hâlâ kırmızıydı

ve düzensiz solu k alıyord u.


“Baban hu konuda endişeleniyordu, hatırladın mı? Dolmadan
ailemi/in dağılacağından korkuyordu ve haklıydı. Biz dağılıyoruz. Sen Vc yatağı b o ş buldu.
dağılıyorsun ve kimsenin sana yardım etm esine izin vermiyorsun.'
“Kahretsin.”
Doktor Bums kısa sürede iyi olacağını söylüyor. İyileştiğinde. M eredith d ış a r ı ç ık ıp k ış bahçesine gitti; babasının geçen
•eriyorum, evini temizlemesi ve faturaları öd em esi için birini
Noel’d e ona verd iğ i d a n te lli geceliği giym iş ve omuzlarına mavi
tutacağım, tamam mı?"
moher bir b attan iye öı tm iiş olan annesinin yanm a oturdu
Söz veriyor musun?"
sinin alt dudağı, ısırd ığı yerd en kanıyordu. Ayaklarında u la n d ğ

kin griye w toprak y ü zü n d e n kahverengiye dönmüş çoraplar «


km S ' Ü t f i m ? ' ' l* , f * ÖPU’ - BİlmİŞlİ- ŞİnKİİIİk KahVaH'
Sadecc sen vc ben" Qmam ^ ° ni,et y a p a c a ğ ım ve mcVV°' M eredith u za n ıp an n e sin in soğuk ellerini kendi elleri)

0l^»n yavaşa maya ees.n et etti, a m a bu .samimi hareketle birlikte söylenebilecek


;rek."
onun bir şey söyfedfefoj “ ai!Vu>« gitti- Kapıyı kapatırken hiçbir kelime b u la m a d ı. “H adi anne, biı şeyler yer S
duydu ve kapıy, k a p j ” ' (,Uydufr>nu sandı. lin d işcli kelimesi»»
“Dün yedim ."
t m r ■■■■mm
a h m arverd e/vero
-RiKu~-— J- ” *
K jistin V ta n n a h
“Biliyorum. Hadi." Annesinin elini tuttu vc ayağa kalkın**^
yardım etti. Bu metal bankta ço k fa/la vakit geçirdikten
annesinin vücudu her harekette çıtırdayıp çatırdayarak
^ . ^ i seviyorum. .JUlie,' dedi Meredith, kmmn sözünü yanda

doğruldu. ^ini bir an geç fark ederek. JUlie enzimler hakkında bir şeyler
-o— — — J'ava§ça
^«yordu. ya * « de cbola' Meredilh 8 ™ , onu dinlemiyotken

Annesi tamamen doğrulur doğrulm az M eredithten uzaklaş ,'lalannnî"- “Ve seni,lle 8erl* kten 8»rur duyuyorum."

ve yassı kaldırım taşı döşeli yoldan eve doğru yürüm eye başladı. -Seni komaya sokuyorum , öyle değil mi?"

Meredith onun önden gitmesine izin verdi. -Sadece derin bir uykuya.”

Annesinin arkasından mutfağa gitti, oradan J e f f i aradı \t Jillian güldü. Pekâlâ, an n e. Şimdi gitmem gerekiyor zaten.
olanlardan sonra eve kahvaltıya gelemeyeceğini söyledi. “Annem Seni seviyorum."
yine bahçedeydi," dedi. “Sanırım bugiin buradan çalışsam daha “Ben de seni, böceğim .”
iyi olacak."
“Büyük sürpriz. Meredith telefonu kapattığında kendini daha iyi hissediyordu.
"Hadi, Jeff. Adi, o,..." Tekrar bir bütündü. K ızlarıyla konuşmak, hüzün için her zaman

Jeff telefonu kapattı. en iyi ilaçtı. Aynı kon u şm aların hüzne neden olduğu zam anlar

hariç elbette.
Telefonun çevir sesiyle incinen Meredith, bunun yerine Jillian ı
Günün geri kalanında, annesinin mutfak masasından çalıştı;
aradı. Hemen eski basit rutinlerine geri dönerek okuldan, Los
Angeles tan ve havadan konuşmaya başladılar. M eredith hayretler vergileri ödemenin, hasat raporlarını okumanın ve depo masraf*

içinde büyük kızını dinledi. Son zamanlarda giderek daha sık olmaya lannı gözden geçirm enin yanında, annesini bir şeyler yemeye razı

başladığı üzere, bu kendinden emin genç kadının kim ya, biyoloji etti, onun faturalarım ödedi ve giysilerini yıkadı.
ve tıp fakülteleri hakkında konuşmasını dinledi ve bu büyüm e ve Nihayet sekizde, akşam yem eğinin bulaşığı bittiğinde ve yi­
hayata devam etmenin nasıl gerçekleştiğini merak etti. .îillie daha
yecekleri kaldırdığında oturm a odasına gitti.
dün, dişlerinin arasında boşluklar olan, bütün bir öğleden sonrayı,
Annesi, babasının en sevdiği koltuğa oturmuş, örgü örüyordu.
açmasını beklediği bir elma tomurcuğunu seyrederek geçiren tom­
Yanında bir abajur ışıldıyordu; ışık annesinin yüzüne aldatıcı bir
bul bir kızdı. Geliyor, anne. Çiçek her an gelebilir. Gidip baban ,ı
getirmem gerekiyor mu?"
yumuşaklık verm işti. Sol tarafında, Kutsal Köşenin mihrabında
bulunan mum titrek bir alevle yanıyordu ve dumanı dönerek yu
Ve Jilliana araba kullanmayı öğretmek on dakika sürmüştü
tan çıkıyordu.
E l kitaplarım okudum, anne. Dişlerini gıcırdatmana gerek yok
Güven bana.
Annesinin gözleri kapalıydı; parmakları şişleri kullanırken bile,

k t ö belirsiz kirpikleri, solgun yanaklarını yelpazeliyor, yuzune

öğütücü bir şekilde hüzünlü bir görünüm veriyordu.


K nüm -MUnnai,
<$ b a h çesi
Mereditlı yi-ıc tmnoi ..ln,ay;„, kad.na dokun,
5 dedi M eredith se s in ........
la «m anı, anne,” ,.1&1 y-V "*1 Kİİ,İ on" ^ '" l e ş l i ı v r c 'k , "||or c k''rt' r" 'lş bir
-Yatma I^Kİa bir siirü yiyecek var," Dedi. V^unda, anne.
de ) W ,n çıkmasına fee» * * * * * ^
-Birdakika uyuyacağını. sonra çal,ya çlkaca&ıi) „

■B« kendi programım, idare ed eb il,n.m ," dI-d


e d ,' a n n e s , ■Çatıya çıkm
. . . ak tyok,"
• d e d i M eredith y■or,
'w ,s„1|n
„ .bir
. sckiLu

Vc iste böyle başladı; annesini yukarı çıkarıp yatağa yatırıp. MBesı .çını ç e k i, v e g ö zlerin i k a p a d , B i r k a e l ,
u,i„va dalmıştı. v Jİ!|ka içinde
„ bitmek tükenmek bilmeyen eziyeti. 1Ter şey konusunda kavRa
: ; r; diş fu-çalamak. kıyafet değiştim,ok, çoraplar, ç,karmak. Meredith battaniyeleri ve annesinin d i i ş f e t e die
toplamak için odada d o laştı. ** !^e»eşyaları
Saat tam doku» g e çim d e , Meredith nihayet annesini y * *

yatırmıştı- Örtüleri çenesine kadar çekti: t.pk, bir zam anlar Jillian Aşağıda, yarııı sabah buraya geldiğinde kurutulmaya ha

« Maddy için yaptı», gibi. “İyi uykular," dedi M eredith. “Rüyanda ofanası Hpıı çam aşır m akıne.siıu* b ir senet -

babamı gör.' Jillian ™ Maddy için lıaariad ıg, e r a k S0" r,i'

“Riiya görmek acı veriyor.” dedi annesi usulca. İşini bitirdiğinde s a a t on olm uştu.

Meredith buna ııecevap vereceğini bilemedi. “ Öyleyse rüyanda Evde, JefTi ofisinde, ki,abı üzerine çalışırken buldu
bahçeni gör. Çiğdemler yakında ç iç d açacak.' Odaya girerek, “ M erhaba,” d edi.
"Onlar yenebilir mi?" Jeff arkasını d ö n m e d i. "M erlıaba ”
Son zamanlarda işte böyle oluyordu; bir an annesi orada, o
“Kiîap nasıl Kİdiyor?”
mavi gözlerin arkasındaydı ve sonra yine aniden gitm işti.

Meredith annesindeki biitün bu değişikliklere, bütün bu kafa


“Hâlâ okum adım .”
karışıklığına üzüntünün neden olduğuna inanm ak istiyordu, liğcr
Biliyorum." O za m a n o n a d o ğru döndii.
öyleyse, bütün bunların bir sonu olurdu.
t (>na al|Ş'k oitluğu biçim d e baktı; hayal kırıklığı dolu bir
Ama bu her gün devanı ediyordu; annesi her seferinde dünyadan
faucv,c \e AMeıvditiı bird en b ire ikisini gördii. Uzaktan baktığı bu
kopmuş vc kafası karışmış görünüyordu. Meredith, Dr. Burns'ün
n ^ '>'* yeni b a k ış açısı h e r şeyi değiştirdi. “Bir sorunumuz mu
yaptığı değerlendirmeye olan inanan, birazcık yitirm işti. Bunun
var.Joftv
uzumu yerine Alzheimer olabileceğinden endişe ediyordu. Anne­
^ «U-rcdıtlı so rd u ğu b u .soruyla J e ffin biraz rahatladığını, onun
sinin birdenbire deri ayakkab.br, ve kilolarca tereyağını (Meredith
1u>>ı sorm asını b ek led iğ in i görebiîiyoıxlu. “Evet.’*
şimdi evin lıer tarafına saklanmış tereyağı bulmuştu) .'»planlı hâline
getirmesi ve bazen onu l.akk.nda k o n u şu ,* ,, buldu*», masaldaki d isir^ ^ LTet^ lh 0,1,1 te k ra r hayal kırıklığına uğrattığını, ken-
aslan nasıl açıklanabilirdi? 1 ^ rdeııbire o rtaya çık a rd ığ ı sorunlar hakkında konuşmak
istediğini görebiliyordu, ama ne söyleyeceğini hilıniyordıj.
olmak gerekirse hu şu anda ihtiyacı olan son şevdi. Anne.sj <j(,|-
mek üzereydi ve kocası onların sorunları olduğunu düşünüye,.(j

Bunun bir hata okluğunu bilerek ve bunu düzeltmeyi b;lss;ir.


ına>*nüc ofisini terk etti -w onun üzgün, hayal kınklığ,nit Uğ ^ n .
hakışını- ve yukarıya, o kadar yılıhr paylaştıkları yatak cxln,. *
gitti. Giysilerini çıkarıp sadece iç çamaşırlarıyla kaklı ve üzerin
eski bir tişört giyip yatağa girdi. İki tane, uyku hapının işC yaranı-
gerekiyordu, ama yaramadı ve daha sonra Jeff yatağa vatt,g,n(|
Meredith, Jeffin, onun hâlâ uyanık okluğunu bildiğini biliyorcjt *

Meredith döndü ve onun sırtına dayandı; fısıldayarak -i •


geceler,” dedi. ' 'Vl

Bu yeterli değildi, hiçbir şey değildi ve ikisi de bunu biliyordu


Yapmaları gereken konuşma, uzakta kütle toplam akta olan W
ubat ortasında, yeşil isyan kar!*,,, rengi>di.
fırtına bulutu gibi orada duruyordu.
W kardelen,er l,ir W * açtı; ince, kadifemsi yeşil

sapları, k a rın p a rla y a n b e y a z örtüsünü iterek toprağın


üstüne çıktı.

Meredith her gün, sorunlu evlilikleri hakkında Jeffle konuşmak

W kendi kendine sö z veriyordu, am a bunu her yaptığında, onu


k k a y o n e çeken bir ş e y oluyordu. Ve gerçek şuydu ki. Meredith

bu konuda konuşm ak istem iyordu. Tam olarak değil. Annesinin


8*ferek d L n akıl karışıldığı ve tu h a f davranışlarıyla, endişelenmesi

£ rcfcen yeteı ince şe y vard ı. Yeni evli biri, bir evlilikteki sorunla-

,C,-S|I gözurdı ed ileb ileceğin i anlayamayabilirdi, ama yaklaşık

*yıldu evi i olan lıe r kad ın , hakkında konuşulmadığı sürece

e^ e ,lcr ?°yin gö zard ı edilebileceğini bilirdi.

fipk . Va^a ın a k » bunun üstesinden böyle gelebilirdiniz.


^ ^ ^ ' S*ne Uza,1I,,ayaıı bir alkolik gibi, bir çift de bir sohbet

C;,k ( üniteyi söylem em eyi kolayca seçebilirdi.


* Kjistın yt'annah
a h m arverd e/vero I?'
***** T * » * * * * * edilemez bir
, liına oradaydı; sigara duman» gibi, davetsin
.> Meredith üzerme bolca yağ ve bal sürülmü, b ir™
An,a ° ı T ,'dde Kib» havada *a « <l»r<.>•« <!»■ W Meredith
kansemjen h r ** m i„ j. , vcrcne dek başım kald ırıp bakm adı.

buğun. nıluyct to 0 ^ w işten eve dönerken ^ -paban ekm ek ve balı çok seviyor.”

ponun karşısında M eredith şaşırtıcı bir üzüntü hissetti. Baha


ku™
b, la alerjisi vardı v e an nesinin böyle som ut bir şeyi unutmuş
İ T r L l.n a b .l^ i « r t « * « > « *» * / * ^ * * *
£ £ Meifdill, d o ru ca annesinin ,v ı „ c gıttı ve an ,bay, ev,„ llügu gerçeği h er n ed en se d a h a önceki akıl karışıklıklarından
(laiui kötüydü- -K eşke se n in le baban; hakkında gerçekten konu-
önüne park ot*.i.
Bekledi gibi, annesini k.ş bahçesinde buld.ı: iki gecclik giy,,,i, l b i M i,n : dcdi M c re d ilh ’ annesinden daha ^ k kendine. Son
yananlarda babasına ihtiyacı vardı; her zamankinden fazla. Babası,
ve bir battaniyeye sanılmıştı.
^iliğindeki sorun h a k k ın d a konuşabileceği kişiydi. Elinden tutar,
Morcditlı o r a y a giderken paltosunun d ü ğ m elerin i ilikledi.
onunla bitlikte m eyve b a h çe sin d e y ü rü r ve duymaya ihtiyacı olan
A n n e s in e yaklaşırken, onun yumuşak iıenk ıi srsıyle, aç bir aslan
şeyleri söylerdi. “O b a n a ne yap acağ ım ı söylerdi.”
hakkında bir şeyler söylediğini duyru
“ N e yapacağım b iliy o rsu n ,” dedi annesi, kocaman bir parça
Yine masalı anlatıyordu. Annesi burada tek başına, sevdiği
ekmek koparıp c e b in e ko yarken . •‘O nları sevdiğini söyle. Önemli
adama hikâyeler anlatıyordu.
elan lxı. Ve onlara k e leb eğ i ver.”
“Merhaba anne." dedi, bir elini annesinin o m zu n a koymaya
Bu, belki de M ered ith 'in h ayatının en yalnız anıydı. "Bu doğru,
cesaret ederek. Son günlerde, böyle zamanlarda ann esin e doku­
anne. Teşekkürler.”
nabileceğini öğrenmişti; bazen onun dokunuşu an n e sin in akıl
karışıklığının azalmasına yardımcı oluyordu. “B urası soğuk. Ve Annesi yemq»iııi bitirirken, M ereditlı mutfakta oyalandı. Sonra,
yakında hava kararacak." annesinin m erdivenlerden y u k a rı, yatak odasına çıkmasına yardım

Anyayı tek başına gönderine. O korkuyor.” etti ve onun dişlerini fırçalad ı; tıpkı eskiden, onlar küçükken anne­
sinin kızları için ya p tığ ı gibi v c an n esi de şimdi onlar gibi söyleneni
Meredith iç çekti. Bahçedeki yeniliği gördüğünde. Meredith
yaptı. Meredith a n n e sin in giy silerin i çıkarm aya başladığında, heı
başka bir şey söylemek üzereydi. Esk;, bakır asetatıyla yıllanm ış
kolonun yanında, yeni, parlak, bakır bir kolon duruyordu. “ Bunu zamanki m ücadele b aşlad ı.

ne zaman sipariş ettin, anııc?” “Hadi anne, y a tm a k için hazırlanm an gerek. Bu gecelikler kirti.

'"u'k sana tem iz b ir şe y g e tire y im .”


Keşke on.! verecek biraz şekerim olsaydı. Şekeri ço k seviyor."
"Hayır.”
Meredith annesinin ayağa kalkmasına yard ım etti. O nu ay-
mlık. sıcak mutfağa geri götürdü: oir bardak sıcak ça y yaptı ve Bu K M eredith rçin çok fazlaydı -kavga edemeyecek kadar
bir kase çorbayı yeniden ışıttı. )w8iuıdu-, bu yi'r«len pes elti ve annesinin kirli bir gecelikle yat
itin verdi.
to vlam alan yla uyandı. Köpekler koridorda k o ş ^ ,
K jj & O İ & * 1

h o r a n ın d ış ın * M eredith o n n rsi «ykuya k, * W * p l " KyC <;abŞ,lken bitb“ teri“ i» '«erine d e v riS jo k u ^
0 içeri gird iğin d e, ko p ekler etrafın ı çevirm işti; üzerine at-

.. . 0 m için evi kiİTtled»- * 0 * Jeffİ kurŞ' la in a y a 'alU,' rkCn kuyrukları al>şap döşemeye
^ h r,taV3 binip eve do*nı yol alm ay a başlayıncaya
vtıru)'->rtiu'
•jleriıaba,’ dedi M ere d ith . J e ff od ad an içeri girdilinde,

Seyapoca&ıbtöy°r*un je ff kulaklarını k a şıd ığ ı U ia 'd a n başını kaldırıp bakmadan,


Onlan sevdiğini söyle
■yerfıab.», Mere.” d edi.
Bu kdimeler b.r pfcmUMn ürünü olabilirdi, a m a y in e de iyi
•Bir içki ister m isin ? ” d e d i M ered ith . “Biz, biliyorsun işte...
bir tavTiiyeytü.
.t ffc bu değerli kelimeleri en son ne zam an söylem işti? Bu jflfluşabiliri7"

kdımder eskiden aralarında sıkça kullanılan sözlerdi; son zaman­ -Başım çatlıyor. S a n ın ın sad ece bir duş alacağım ve yatacağım.”

larda böyle <Je£iklı oysa. Meredith, ona konıışm alan gerektiğini hatıHatabileceğini ve
K*er bir şevlerin onarılmaya başlanması ve konuşulm ası ge­ jeffin planını değiştireceğini biliyordu. Jeff onunla birlikte otururdu
re k lin * . bu iki kelime başlangıç olmalıydı.
reMeredith’i bu kadar korkutan şeye başlayabilirlerdi.
Rvtle. Meredith, feffe seslendi ve bir cevap alam adı.
Meredith, m uhtem elen bunu zorlam alıydı, aına zaten Jeffin
Jeff henüz eve gelmemişti. Meredith'in h azırlan m ak için vakti
snylemek isted iklerin i duym ak isted iğin d en emin değildi. Ve bir
vardı.
günden ne fark ederdi ki? .J e ffin y o rg u n olduğu açıkça görülü­
Bunu düşündüğünde gülümseyerek, duşa g irm ek için yukarı
yordu ve M eredith bu duyguyu ç o k iyi biliyordu. Onu ne kadar
çıktı; jiletine uzanıncaya kadar, bacaklannı en son tıraş ettiğin­
sevdiğini daha sonra gösterebilirdi. “Elbette,” dedi. “Aslında, l>en
den lx*ri ne kadar uzun süre geçmiş olduğunun farkın a varmadı.
Kendini nasıl bu kadar ihmal etmişti? ^ yorgunum.”

Saçını kuruttu, bigudiye sardı, makyaj yaptı ve sonra yıllardır Birlikle ya tm a ya g ittile r v e M ered ith .Jeffin yanına sokuldu.

giymediği ipek bir pijamayı giydi. Ayakları çıplak, bedeninde gar­ ■Vardır ilk kez d e rin v e rüya s ız b ir u yk u uyudu.
denya vücut losyonunun kokusu, bir şişe şam panya açtı. Kendine
&bah saat 5.45'te gelen bir telefonla uyandı. İlk düşüncesi, Birisi
r bardak içki alarak oturma odasına gitti, şöm inede bir ateş vakti
^olandı, olmuştu ve yavaşça d o ğru ld u ; kalbi kiit küt atıyordu.
ve oturup kocasını beklemeye başladı

Meredith telefon u a ld ı ve, “A lo ? " dedi.


^ K a n e p e n in yumuşak arka yastığına v a sla n a ra k , ayaklarını
sehpanın üzerine k o y * « gözİCTİnj ^ ^ ^ ^ ^ "Meredith? B en E d . S e n i b u k a d a r erken rahatsız ettiğim içm

ymaya ihtiyacı olan kelimeleri d ü şü n m e y e çalışıyordu. ^ dilerim."

UO
Dltrnsun h a k lı o ld u ğ u n u ve nihayet annesinin i y i ^
, „ « m m * d“ ran ,ambaJ'' ,1Çt' Ducla,! harc.
Meredith ^ arltnsı„ , y alak b aşlıg m a „ 1 ı,,'},!)) ümit etm e ye başlam ıştı.

ketiyle Jette Me,-editlı, m a s a s ın ın ü zerin d e duran muhasebe defterini


.ııjn ark asın d a. v\' a la n ın d a , o ... at| İspattı ve kurşun k a le m in , çekm eceye koydu. Sonra in.erkom
-Annen. Me.''vc ‘ ' ,. l i f i n e bastı. “O g le yem eği için eve gidiyorum, üaisy. Bir saat
,■ j.ıza£mı sürüklüyor
^nde dönmüş olurum .
s*nin 5U “ nı|rdul. „„„. Hemen o .ay a geliy o ru m ." Mc-rcx]il lith
-Elbette, M e re d ith :’
•»hırtsın. aW. n ç * i , . O d a n ın « r a f ın d a dol
dola-
örtüleri S » " » * " / Meredith k ap ü şo n iu paltosunu aldı ve arabasına gitmek için
o.-ık ıziyecek bir şey aradı. yola koyuldu.
' -Kalırelsi11- nefer oluyor?" dedi J eff d o ğ ru larak .
Mart ayının so n la rın d a , onu neşelendiren, güzel bir gündü.
■Benim*te®> kösury^ndaki annen, dışarıd a h m k la ,W„f,
Geçen hafta b ir sıc a k h a v a kütlesi vadiye yayılarak İhtiyar Kış’ıbir
^ Ama ben y a n ılıy o ru m . Onda A lzh eim eryuk. O sad ece n z g iin ;
kenara itmişti- G ü n e ş »şığı, m anzarad a kalıcı izini bırakmıştı: Buz

-Evet, tabii.' mavisi s u l a r yolun iki tarafın d aki oluklardan akıyordu; uyanmakta

“lime söyledim.” Meredith dolabının /.em ininde bir eşofman olaıı elma a ğ a ç la rın d a n , p arıld ayan damlacıklar düşüyor ve son

buldu \* giyinmeye başladı. “Geçen ay, onu üç kere gördü ve her kalan birkaç çam urlu k a r parçasında dantel gibi motifler yaratıyordu.

seterinde annem bir hâkim kadar maki: I d a vra n d ı. .Jim bunun sa- Meredith, a n n e sin in otom obil yoluna döndü, arabayı park etti

dece üzüntü olduğunu söylüyor. Annem İçliliklerini bana saklıyor.' vc balıçe kapısına y ü r ü d ü . S a ğ tarafında, tulum giymiş bir adam,
kırmızı İki!içe ıs ıtıc ıla rın ı k o n tro l ediyordu. Meredith adama el
“Onun profesyonel yardıma ihtiyat i vur.
salladı ve yo ğ u n siy a h d u m a n ın içinden geçerken ağzını ve bur­
Meredith, yalağın ucundaki kanepenin ü z e rin d e duran çan­
nunu kapattı.
tasını aldı ve veda etmeden dışarı çıktı
Evin için d e p a lto s u n u çık arırk en , “Anne. Bcıı geldim,” diye

•V** seslendi.

M utfakta, M e re d ith birdenbire durdu.

Annesi, te zg â h ın ü zerin d e ayakta duruyordu, elinde biı paıça


Balıar geldiğinde, Meredith ve Jeff sessizliğe a lışm ıştı. İkisi de baş­ gazete kâğıdı ve b ir ru lo izo le ban t tutuyordu.
larının dertte olduğunu biliyordu; bu he r b a k ışta , d o k u n m a y ıp "Anne! O ra d a ne h alt ed iyorsun? İn aşağı. M eredith 1 '
sahte gülümsemede vardı, ama her ikisi de bu k o n u y u açmadı- yanına gitti ve a n n e sin in a şa ğ ı inm esine yaıd m ı etm e ç
^ Çalışıp birbirlerine iyi g e ce le r ö p ü c ü ğ ü verdiler ^ U ı . İ ş t c . E lim i tu t.’*
ve sabah olduğunda kendi yollanna gittiler. Son /.ar, .anlarda aıınc- Annesinin y ü zü bem iıeyaz, saçları karmakaı .*ıkı
anın akı! karışıklığı nölx;tleri seyrekleşm işti; o k a d a r ki Meredith '^ r i n c „> m a y a n e n a z d ö rt k at giysi vardı, ama ayaklan çıplak' ■
K i ise i n 'OCannah
Kıs W H‘ SI'
inde fokurdayarak, tıslayarak H ir ş c y l^ ,
- l i bir şekilde k a zım a n ın s<,nucu„da meydana gelmemişti
A O * * * * * " U^ lgerek,'de<ii annesi. "I lâlâ y a p a b i l i p kesik*»- Yaralar. "N e oldu, anne?” Ş
n„« d u . •Bank»” V ^ ^ çok fa7Ja bir şe y im iz yok."
^ n e s i etrafına b a k ın m a y a d evam etli. ‘ Duman var. Birsilah

* nmU^ ^ " > ° rSCnneyl,P['nr sesi duydu"1 "

^ ^ * k0 d*a,“*®rUbakt’ *h ■ •
-a aafed i.so ^ k so n a^ n n w tezgahın üzerindeki
•BalıÇC >sllıc,li' n - BU,' U y ° rSU" ' Ve n,ulıtcmelen Melvin'in
^ jö n ü n ü n «eri tep tiğin i d u yd u n . O, bütün bahçe ısıt,darının
‘ ‘ “ ^ ^ L . m n d a n geçip > » « * " ^ s m a «irdi. Güncş alıştığından em in o lm a k ıçııı burad a.”

•« ^ Ifc rin i gösteren büyük yağlıboya tablo duvardan ' -Isıtıcılar m ı?" A n n e s i k a şla rın ı çattı.
t a m ı n d a * » nmı şt, Hu var kâğıd ı, k o ca m an şeritle,
Meredith a n n e sin in e lle rin i temizledikten ve bandajladıktan
sonra onu yatağa ya tırd ı ve ö rtü le ri üzerine çekti. O zaman, yatağın
S T S S î » - ^ ç , p l a k k o y u , e k e l e *

kapLdı Kurumuş kan mıydı? Annesi, p a p a k l a r ı n ı n ucundaki yanındaki kom idinin ü z e rin d e d u ra n kanlı X-Acto maket bıçağını
^ J J ytocek kadar hararetli bir şekilde ç a lış m ış m .yd ı? U n * fark etti. Annesi e lle rin i b ile re k kesmişti.
I lime olmuş duvar kâğıdı şeritleri, sanki tu h a f, so lg u n bir çiçek
Ah, Tanrını.
aranjmanıymış gibi, masamı, ortasında bir ç a n a ğ a yerleştirilm işti
Meredith, a n n esi g ö z le rin i kapatm eaya kadar bekledi. Sonra
Annesinin arkasında, ocağın üzerindeki ten cere kaynamaya
aşağıya indi ve o rad a ö ylece d u ra rak , etraftaki hasara baktı -kayna­
devam ediyor, su tıslıyor ve fokurduyordu. M ered ith aceleyle ocağa
makta olan d uvar k â ğ ıd ı, m a h v o lm u ş duvarlar, ürkütücü bir masa
koştu ve tencerenin altını kapattı; o and a su yla ve d u v a r kâğıdı
aranjmanı- ve için e b ir k o rk u yerleşti. T am d a Melvin arabasıyla
şeritleriyle dohı okluğunu gördü.
uzaklaşırken, d ışa rı, v e ra n d a y a çık tı. Y üksek sesle çığlık atmamak
“Kahretsin, hu da ne?.." dedi, M eredith a n n e sin e dönerek. içiıı iradesinin b ü tü n k ır ın tıla r ın ı kullan m ası gerekmişti.
“Acıkacağız,” dedi annesi. Bunun yerin e c e b in d e n c e p telefonunu çıkardı ve J e ffi işten

Meredith annesine gitti, nazikçe kan lı e lle rim tu ttu . “Hadi, aradı.
anne. Gidip seni yıkayalım. Tamam m ı?" "Merhaba, M ere. N e var? B en d e şim di n e re d e y se hazırlanıyor...

Annesi, bunu hiç duymamış gibiydi. B an k ad ak i p a ra ve parayı "Saııa ih tiyacım v a r, J eff,” d ed i usu lca, kontrolünü kaybedı-
ne kadar çok istediği konusunda m ırıldan m aya d e v a m etti, ama yomıuş gibi h isse d e re k .
Meredithln kendisini yukarıya, ilk y a r d ım ç a n ta s ın ı bulundur-
Her şeyi d oğru o la ra k y a p m a k , babasına verdiği sözıi tutabilmek
kları banyoya götürm esine izin v e ıd i. M e re d ith , onu kapa'1 * * o kadar ço k ç a b a h a r c a m ış tı k i... Y in e d e her nasılsa başarısız

ÖZerİne °U,rttu vc sonra ellerini yıkamak * Tek b aşın a b u n u n ü stesin d en nasıl geleceğini bilmiyordu.

»H i , İÇmÖ°Öpde* çöktii- Meredith, annesinin par*** “Ne oldu?”


a belirgin kesikleri - y a r a la r ı- g ö re b iliy o rd u . Bu y a r a la
"Amıcın bu k e z ç o k ile ri g itti. Buraya gelebilir mısın?
J\. .-..n » .;w m ııu r ı

. fth çabu cak d ö n d ii ve içeriye koştu.

_ dith a n n esin i y e m e k o d asın da, boylu boyunca yerde yj


ya-
* îniîdu; bir eliyle b ir .e r it d u var kâğıdını, diğer elıyfeyse ayak
- ftje k la i* * ^ uurns'ii ara.lı v c h em en . ^ • ^ ı s ı k ı tu tu yord u . A n n e sin in yanında, yana devrilmiş bir
I** 1/ -vord u. S a n d a ly e d e n düşm üş olmalıydı
« » ‘« 'i A c i l ^ n m ^ " d0dabv J
2 ^ ! gu durum, Meredi:h':n k ita b ın d a k e s i n l i ^ ^ M e r e d i t h an n esin in y a n m a g itti, yere eğildi, ta k ta n şişmeye

< v in bileği k o n tro l eU i. O n u o tu rm a odasına götürmeme


birdarunKhı. 4> *■îPt'f O nu o to m a n y a la g ııı üzerine yatıralım.”
Doktor hemen gefeccğ™' söyler söylem ez, M m , l , th ^ ,,u
w Ninanınmimardınçevirdi « o lsv a ııa v a d a Zim babv,.'* je ff yere, a n n e sin e d o ğ ru eğ ild i. O kadar yum uşak bir sesle,
, ,'
J t m k*oWu|u hattnd* hiçbir fikri yoktu - y a d a kardeşi ŞİIndi 'Mcrnaoa, * nva
*- r d e d i k i, b u , M ered ith ’in, onun ne kadar harika
A

h,Tnenfc>«- * tamı amursamıyorcıı. B ildiği le k şe y , N inate. y ı>ab'i olduğunu, k ız la rın ın g ö zy a şla rın ı ne kadar kolay kurutup
__.ı ö ld ü r d ü ğ ü n ü h a tırla m a sın a yol açtı. Jeff öyle iyi bir
lefona « ra p ıvrdigi'ide. M d bunu Irk baş,m a onları nasu
afemdıki M eredith’in a n n e sin in y ılla r boyunca bütün yaptıklarına,
dfvtcc^nTİi.
Ama Nüm telefona oevap vermedi O n u n y e rin e , kaydedilmiş ona yüklediği b ü tü n su s k u n lu ğ a rağm en , yine de onu önemsemeyi

nejHisesi. “Merhaba, aradığınız için teşekkü rler. $ıı a n d a nerede başarabilmişti. “ S e ııi o tu r m a o d a s ın a taşıyacağım , tamam mı?"

olduğumu Tann bilir, ama bana bir m esaj b ıra k ın ; arayabildiğim -Kimsin sen ?” d e d i, a n n e s i o n u n g ri gözlerini inceleyerek.

zaman sizi ararını. Ahsantt san, ’ dedi. “Ben senin p re n s in im , h a tırla d ın mı?

Bip. Annesi h e m e n s a k in le ş ti. “ B an a ne getirdin?


Meredith mesaj bırakmadan telefonu k a p a ttı ,!eff oııa g ü lü m sed i. “ İk i gül." dedi onu kaldırıp kollarına alıritcn.

Ne anlamı vardı ki? Jeff onu o tu rm a o d a s ın a ta ş ıd ı v e o to m a n yatağın f e n n e bıraktı.

Meredith orada öylece, telefon eJinrtc. y a v a n a d a ğılm ak ta olan -işte, anne,* d e d i M e re d ith . “B ir b u z torbası getirdim. Bun»
dumana bakarak durdu. Duman gö zlerim y a k ti, a m a bunun hiç bileğinin ü zerin e k o y a c a ğ ım , ta m a m m ı? Ayaklarını bu ya stı*
oncmi yoktu. Zaten ağlıyordu. G ö zyaşları ım» n e z a m a n akmaya
üzerinde t u t ”
h aşlad ım bile hatırlamıyordu vc ilk k e z b u n u um ursam ıyordu.
T eşe k k ü rle r, O lg a .”
sozünutııttu vcon dakikadan kısa bir sü re d e geidi. Arabadan
Meredith b a ş ın ı s a lla d ı v c J e f f m kendisini mutfağa g u
ÇJkıp Meredithe doğru ilerledi. V e ra n d a n ın merdivenlerinin

^ n c k - M a n m a ç t , ve Meredith onnn k o l ! , r „ . a g itti; s a n l ı n " W;İ?İnV, " ,i - ............ . . . je ff, berbat olmuş
'S a n d a ly e d e n m i d ü ş m ü ş ? d iy e so
ş a y a k t a «utm ^ „a izinvçrd|
: c::K-lv odasına bakarak.
"Ne yaptı?" dedi Jeff nihayet .
"Öyle sa n ırım ."
Meredith cevap veremeden, mutfakta büyük b ir gürültü d * -
Kjf
Yeniden dekore ediyordum. Bunu « n a sovtedin, -
pr. Bums b irta ç dakika onun yüzünü ınceied, w
* * ta k ' ,: “ ^ ^ ' nİ ,ai» * r , k ^jğnseıli. "Hadi. İzin ver, Jeff w ben odana gitmene yardım «leiim"

-Elbette"
M0^ , w ^ t* = n m « « e n i * * * « w t a raha'^ m a ^
M eredith. se n b u ra d a kal."
,irrfcnw*mı «*iad»
^ jçtJdı biraz rahatsız olm uş gibi görünüyor^ -M e m n u n iy e tle ." d e d i M ered ith gergin bir şekilde, yukan

f a l a n n ı ve gözden kaybolm alarını seyrederken.


™ rdı K crı * irerken- ,k ’ n w *
Meredith k an am aya b a ş la y ın c a y a kadar başparmağının tır-
duvar W#JtknnJ yırtıyordu ve sandalyeden düştü oagını yiy^r- sab ırsızca b ir aşağı b ir yukarı yürüyordu.

je ff ve Dr. B u rn s m erd ivenlerd en aşağı indiğinde, doktora


Dr Bumî.b^ıru»naH .vrsandvxın1^ n ş te k 1 m asanın ö zen * baktı. "Pekâlâ?"

tanktı. “Grâto bana * "Bileğini burkm uş. Ü zerin e basm azsa iyileşecek."
Anu oturma odasına gittiklerinde, annesi (k u ru lm u ş otunıy*
“D em ek is te d iğ im b u d e ğ ild i, biliyorsun," dedi Meredith.
* <ankı bn. duvar k â b ın ı pişirmeye çalıştığı ve kendi derisini
•parmaklarını g ö rd ü n . V e ya ta ğ ın ın yanında bir X-Acto maket
İ v * # *un değilmiş. sadece sıradan bir öğleden sonraym ış gibi
taçağı buldum . B unu b ile re k yaptığını düşünüyorum. Alzheimer a
arju onıyordu
yakalanmış olmalı. Ya d a h e rh a n g i başka bir tür bunama olmalı.
#Anya,"dedı Jim ona giderek “Burada ne old u?”
Ne yapacağız?"
Annesi böyülryiri gutomsemelrrı rulon biriyle? ona gülümsedi
Jim yavaşça b aşın ı sa llad ı, düşüncelerini toplamaya çalıştığı
Mavi gözlen bütünüyle sakindi. “Yemek o d asın ı yenid en dekore
açıkça belli oluyord u. ‘ VVenatchccde anneni bir aylığına ya da altı
ediyordum vp duştum. Aptallık ettim."
haftalığına a la b ilecek bir yer var. Buna, bileği için rehabilitasyon
'Yeniden dekore etmek mi? Neden şim d i?"
diyebiliriz. S ig o rta b u n u k a rşıla r ve annenin yaşında, iyileşme
Annesi omuzlarını silkti. "Biz kadınlar. Kim bilir?" yavaş olur. Bu u zu n sü re li b ir çözüm değil, ama annene -ve sana-
Bileğine bakabilir miyim?" oianlann üstesind en gelm ek için biraz zaman verir. Belye Nochi
•Elbette.* ^ buradaki a n ıla rın d a n u z a k ta geçireceği zamanın ona yardımcı
olabilir."
*nnes,mn bilenini m u av rn e e tti ve b ileğ in i bandajı
sardı
Meredith y ü z ü n ü b u r u ş tu r d u . “ Bir huzurevi mi demek isti
B u > o h ,* r K v.-(W , AlIy3 yorsun’ "
%
^*Ç k im s e h u z u r e v le r in i sevm ez,* dedi doktor. Ama baz ^
*n *CT ‘ Irfjru r,“T,n?" « r ıh ı unun p a rm a k u çların ı ir**’
1,01* iyi çözüm dür. V e u n u tm a , bu .sadece kısa süreli bir çöriim.
âlınsa, kendini bilerek kesm işsin .”
».‘itin v i ı m n u h

telefonu gürd ü v e kesinlikle nuye ^ ^


K.hilitasv-ona ihtiyaç, okluğu için Kİttigini
ffına’nın suç ortaklığına. Lgcr Nina huzurevi fikrini kabul
**' di>^ sordu; Meredith o a n d a J e ffi öj>ebi|ircJl
C , M e h ili- suçluluk duygusunun sadeceynrıs,n, yü k lcn cciti
“ ^ M S h K . n * ^ - bİ,kararOİdU6UnUbil^ " Morcdi* k « kard eşin in uluslararası cep telefonu numara*,nı

"Elbette." •inü vt’ kancııeye olu rd u .


M e re d ilh derin bir n e fe s aldı. *« an , d t f . h r » 1 * * ^
’ .sVir dedi aksam çok belirgin bir ses. İrlanda!,, diye düşündü
, J ^ n , bili^rd»; muhtemelen kendinden he,- 8ün ^
jlcfcdith- Ya da İskoç.
f a * nefret ederek. Babasının asla bu .seçimi ya p m aya ca k ,
-Alo? Nina W lıitson'ı a n y o n ,m . Yanlış numarayı m, arad.m?'
L „ „ da bu seçimi yapmasın, i ş l e m c i n i biliyordu. Anıa
“Hay»'- Bu N ina’n m telefonu. Kim inle konuşuyorum?”
b„„un ona ne kadar yardtmc. o l a l ı m ü .k â r edem ezdi.
“M eredith Cooper. N in a’nm kard eşiyim ”
Annem Aşanda uyuyor... duvar kağıtlarım ı/ntıyor...
-Ah, harika. Ben D aniel tfy n n . Sanının sana benden bahset­
dalyelerdeıı düşüyor- sırada ne var?
Meredith. "Tanrı yardımcım olsıuı,” dedi yu m u şa k bir sesle, miştir-

Jeff tam vanı başında olmasına rağmen kendini y a ln ız hissederek. “Hayır.”

Tek bir kanırın insanı diğerlerinden nasıl hu kad ar kati biçimde “Bu, moral b o zu cu , ö yle değil m i? Ben... kız kardeşinin iyi bir

ayırabileceğini şimdiye kadar hiç bilmiyordu. ‘•Tam am .” arkadaşıyım.’

“Nc kadar iyi b ir a rk a d a şısın . Daniel Flynn?”

Kahkahası kısık v e derindi. Son derece seksiydi. “Daniel benim


babanı ve huysuz b ir o ro sp u çocuğuydu. Bana Danny de.”

“Soruma ceva p vcı m ed iğin i fark ettim , Danny.”


Meredith o gece uyuyamadı. Yatakta yalarken, di jital saatin birbiri
ardına geçen dakikalanmn tıkırtısını duydu. “Dört buçıık yıl. A ş a ğ ı y u k a rı.”

Kararı lıakkındaki her şey yanlışm ış gibi geliyordu. Bencilce. “Ve senden hiç b a h se tm e d i ya da seni hiç eve getirmedi mi?

Ama sonuçta bu oııuıı kararıydı. “Maalesef, h a? Şey, s e n in le konuşm ak harikaydı, Meredith,

Rahatlamaya çalışarak kalabildiği k a d a r u zu n sü re yatakta ama kız. kardeşin b a n a ters ters bakıyor, bu yüzden en iyisi telefonu

kaldı, saat ikide, u>nmava çalışıyorm uş gibi d a vra n m a yı bıraktı °na vereyim.”
ve yataktan kalktı. Meredith h o şça k a l d erk en san k i Danny ve Niııa telefon için

Aşağıda, loş, sessin evde dolaştı; o y im a s ın a y a rd ım c ı olacak K*lvSa ediyorlarm ış g ib i b ir h ışırtı duydu.

ya da uyanıkken zihnini meşgul edecek bir ş e y arıyordu: TV. * Nina cevap verd i, b ira z n efes ııefeseydi, gülüyordu. Merhaba,
kitap, bir bardak çay... N’aber? A n n e m n a sıl?”
haristin V ta n n a h

u ç u ^ , b u yüaien arıyorum- Neens. A nnem * y M^ i ü . l n y a n a b i l e n i n d e n fadayd, .


•Doğrusu, seni vnk B e n halledebilirim,
T r ia akl' karışık- Zaman,n yansın da bana Olw „ ' bir & *
Son »mani ■İyi Babanım doğum günü i,in evde olacafcm, unulma.
J J J Ü , varmış gibi o k a h " * » ' m asal, a n la t ,* ,.
-ramam ." dedi M eredith kendini kötü hisseder*. -Göriişûrfe
^ Doktor B u r n s n e ^ '
J *ar\ bir üzüntü olduğunu düşünüyor, ama...* a hâkle."
“Bunun «aga
-TanrıV* &*'■ Annemin sonunun Hora teyze gibi ^ Nina. “Hoşça k al” d ed i ve konuşm alar, sona erdi.

I M . J H W W * " * « ^ n?malan SCyrcd<'r,'k lx'rbal bir hUZUr Meredith telefo n u kapattı. İçini çekerek ışıkları kapattı ve

evinde tıkıhp katmasın, istemem." kocasıyla yatağa k ıv n la ca ğ ı üst kata çıktı.

Mffedith bunu duyunca irkildi. "D uştu ve bileğini buric,u ...bcrlxıt bir huzurevinde tıkılıp kalmak...

Şam «eri- « rd,m c,mck ’Çİn 0R,da" '1' m - a m a h e r zam an «ad, Azize Mere...
olamam" Uzun sü re öylcce yattı; k a ra n lık ta , uzun süre önce Dora tey­
•Sen bir annesin. Mere. Gerçekten." zesine yaptıklaı 1 o kotıi ziyaıetıuri hatırlamamaya çalışarak.
‘ Hayır. değilim." Meredith, hiç uykuya dalm adığından kesinlikle emindi, ama
•Rahibe Teresanm bana söylediği de buydu.” sabah yedide alarm saati onu birdenbire uyandırdı.
•Ben Rahibe Teresa değilim, Nina." Jeff bir bardak kahveyle yatağın yanında duruyordu. “İyi misin?”
“Evet,öylesin. Anneme bakman ve m eyve bahçesini işletmen. Meredith, h a y ır dem ek, çığlık atmak, belki gözyaşlarına bile
Babam gurur duyardı." boğulmak istedi, am a b u neye yarardı ki? I Icpsinin en kötü tarafı
"Böylesöyleme,"diye fısıldadı, sesini giiçlii çıkarm ayı başara­ da Jeffin bunu bilm esiyd i; M eredithe yine lniziinlü bir şekilde
mamıştı. Şimdi kardeşini aramamış olm ayı diliyordu. bakıyordu; Bana ihtiyaç duymanı bekliyorum, diyen ifadesiyle.

Bak, Mere. Şu anda gerçekten konuşam am . B izd e tam dışarı Eğer Meredith ona d o ğ ru y u söyleseydi, Jeff elini tutar, onu öper

çıkmak üzereydik. Söyleyecek önemli bir şeyin va r mı?” ve doğru şeyi y a p tığ ın ı sö ylerd i. Ve sonra Meredith gerçekten

Bu onun anıydı, gerçeği söyleyebilir ve yargılaııabilirdi (Azize Çıldırırdı. “Ben iyiyim .”

Mere. annesini bir huzurevine tıkıyordu) ya da hiçbir şey söyle- Jeff, “Ben d e bö yle söyleyeceğini düşünmüştüm, dedi gcıi

* * * * ^ i y a Nina onunla aynı fikirde d eğilse 110 olacaktı? Çekilerek. “Y aklaşık b ir saat içinde gitmemiz gerek. Saat dokuzda

^ Şaşılığı düşünm em işti, am a şimdi bunu bir randevum var.”

0(111 desteklemeyecekti ve bu sadece işi*11 Başını salladı v e iterek saçlarını yüzünden çekti.
--------- j^ttfeştirecekti. Nina tarafından bencil olarak adlandı- Sonraki b ir saatte, M eredith sanki sıradan bir günmüş gibi
*5 bir jolf nurkaıu. (ç.n.)
A d a n d ı, am a kocam an S U V ’unıın şoför koltuğuna oturduğunda.
i ç ; *0ah{<iSi

^ * * * * *
binjenNre.hö‘ «ey) vü,.lKi„na yayılarak onu ürpertti.
rtVı|i{ ı ruıuı»
Seçiminin*«\ * - ^ y ö n e t i n . «.alıştırdı ve birlikte, avr)
Onun önünce.
. j DJvcNochıyegıtUier
“rjbalarİa . . Purina odasında, Kutsal K öşede ayakta du-
S e k iz
siv3h yün bİr ''lbİS<' gİymİ5lİ'
nırtf" W * ( vinlıydı; lıcm ilk hem de güçlü görünmeyi
ta5“ İpek ^ d i m d i k t i . omuzları sıkıy.lı. ^ m b e y a ,.
lBsarmısi'. • 1 ^ Mcre(Iithc bakm ak için döndüğün*

S ^ b ir d a m l , bite k ^ H . k yo k . ,ı.

Mcredithln karaHılıfr kayboldu ve yerini şüpheye bıraktı.

K utsd Kase'"'" reni “ k ™ *etirilmesİnİ IStiyorum ' ^cdi


silah sesleriyle uyandı.
Annel -M„ m vanık tutulmalı" Dr. B urn sün onun için getirdiği
İntak değneklerine uzandı. D enekleri kollarının altına yerleştirdi, Penceresinin hem en dışında silahlar patladı; otel oda­
«^lUyarak yavaşça Meredith ve Jeff e d oğru ilerledi. sının kirli, so y ııla ıı duvarları titredi. CHlaıun zeminine
'Yardıma ihtiyacın var," dedi M ereditlı an n esi yaklaşırken. alçı döküldü. Bir yerlerde bir canı kırıldı ve bir kadın bağırdı. Nina
‘ Her zaman burada olamam." yalaklan çıktı ve sü rü n erek pencereye gitti.

Annesi duyduysa ya da umursuyorsa d a bunu hiç belli etmi­ Tanklar m o lo z k a p lı ca d d ed e ilerliyordu. Üniforma giymiş
yordu. Topallayarak Meredith’in yanından geçti ve ön kapıya gitti. adamlar -a slın d a ç o c u k la r - tankların yanında yürüyor, insanlar
‘ Bavulum mutfakta.r
hır sığınak b u lm aya ça lışırk en m akineli tüfeklerini ateşliyor ve
Meredith annesinden a f dilem emesi g erek tiğ in i bilmeliydi kahkahalar atıy orlardı.
İhtiyacı olan her neyse annesinden bunu ala m a ya ca ğım çok iyi
Nina arkasın ı döndü vc sırtın ı seri duvara yasladı, sonra tozlu
biliyordu. Belki en çok da bunu. Meredith, yü rü yü p onun yanından
zeminde oturm ak için a şa ğ ıy a kaydı. Bir fare, döşemenin lahtalan
geçti ve mutfağa gitti.
arasında hızla k açtı vc N in a ’nın uyduruk gardrobunuu gölgesine
Bu yanlış bavuldu. Meredith büyük kırm ızı bavulu daha dün
kanşu.
V ce toplamıştı. Meredith eğildi ve bavulu açtı.
ratırım, bu n d an bıkm ıştı.
Am®» havulu şeker, tereyağı vc deri kem erlerle doldurmuştu-
Nisan ayııun sonuydu. Daha bir ay önce Sudan'da Danny ylc

^dikteydi, ama çok uzun bir süre önceym iş gibi geliyordu.

Ninanın cep telefonu çaldı.


— K ü ba hçesi
k j i s l i n V /fannah
.urfirem inde ilcriedi ve sırt..,, yat;,Aln.

8U^
m
İZZ*X
K o ' " o d i ' H ' u M " a ra k

mUin? Sesini çok a , duyuyorum


b i r ç e k d t ' f , c r i ■ ^ 2
<
Islanıştı- Bitkindi. Son fotoğraflarının berba, olması h i ç *
* * * ^ I d i . Konsantre olamayacak kadar yorgundu vc nihayet
jaldığında babasının rüyaları onu uyandırıp durdu.

" "son zam an lard a, babasın ın son sözleri, Nina'dan aldığı söz
i l l e r i - M e H .a '^ ^ v i e .- h 'İ H T ? -
' h ıisiz ediyordu, B elki sorunu huydu. Belki konsantre ol-

T ,-, - h r .nıkullanmıyoruz, dedi Sylvıe. Bunu s o y k ^

n ı e „ i „ daha kolay bir yol- W * " " » ™ yC,Crİnce iyi değil; gg^ nü tutm ayı başaram am ıştı.
H^Nİna az önce duyduklarına inanam adı. “Kahretsin. Benimlc Sihrini kaybetm esine şaşm am ak gerekirdi.
dalga geçiyor olmalısın. En kötü günüm de bile, ç a lış t ır d ı n o p y *
Bu sihir, B clye N ochi’de, yakından tanımaya söz verdiği ka-
heriflerin çoğundan dalıa iyiyi"»-
dinin ellerindeydi.
• B u n la r senin cn kötü gününden de d a h a kötü, ufaklık. Nelo

oluyor?'
N i n a saçlarını gözlerinden çekti. H aftalard ır saçını kestirme­

mişti o kadar kirliydi ki, saçını yana ittiğinde öylece kalıyordu.


Otelindeki sular -bütün blokta- gü n lerd ir kesikti. Savaş kızıştı- Mavisin ilk haftasın d a -p la n la d ığ ın d a n sadece birkaç gün önce-,

ğından beri. Nina, cn sonunda, “B ilm iyorum , Sylvie,” dedi. saat sabah yed iyi b ira z g eçe, N ina VVenatchee Vadisine geldi. Cas­

“İşe bu kadar çabuk geri dönm em eliydin. B abanı ne kadar cade Sıradağlarının sivı i ucu hâlâ karla kaplıydı, ama geri kalan

çok sevdiğini biliyorum. Yardım etm ek için yapabileceğim bir şey her şey bahar için hazırdı.
var mı?” Bclye Noel »i'de b a h ç e bü tü n ü yle çiçek açmıştı. Dönümlerce

"Kapağı almak her zaman kendimi daha iyi hissetm em i sağlar.' elma ağacı, p a rla k b e y a z çiçeklerle doluydu. Nina arabayla eve
doğru yaklaşırken, b a b a sın ın orada o ld u ğ u n u , yanında sorulaı
Sylvie’nin sessizliği her şeyi anlatıyord u. “ B ir savaş l>ölgcsi
soran küçük siyah saçlı kızla birlikte, sıralanmış ağaçların arasında
yas tutulacak bir yer değil, Nina. Belki de b a şk a b ir yerde olman
gerektiği için üstünlüğünü kaybettin.” gururia yürüdüğünü h a y al etti. Bunlar artık hazır mı, babacığım.

“Evet. Şey..." fon uaklım.

/Iazır oldukları zam an lıazır olacaklar, Necneı Beaner. Ba


İyi şanslar, Nina. Gerçekten.”
sabırlı olmalısın.
Nina, Teşekkürler," dedi ve telefonu kapattı.
ötı ağaçlarla b irlikte N iııa d a olgunlaşmış, bu sü iti
na karanlık, kirli odada etrafın a b a k ın d ı; m akineli tS t t
^nıadığıııı ve ç iftç iliğ in ilgisin i çekm ediğini; babasının ıaya ı
ateşinin yankısını omurgası boyunca h issed iyo rd u ve bütün bu"'
^ ı n c a yaptığı işin a sla ken d i işi olamayacağını öğrenmişi*.
Kiristin '(Kannatı
M,s 4J
-Bana neyi söylem edi mi?"
o ^ ı .« * " * • * * " * * * " rtnÜ" ‘ '" d,,r<'ur<lu *
Jc,Tnihayet ona baktı. «Meredith’in başka seçene^ yoktu -
'* * , gjMchnnara.'nd-’ " **■-•"* l^ -k k -ri. ç i ^
-Jeff; * * N în a S° rl bİr ^*kİldc- n«len bahsettiğini
^ m . A n n e n nerede?"
* " * ” * edl,JI * * * h:,rL'kcn^
-paıkvievv.
>a V- t a L «*■■■ « " » " * '1S" VB CVB c'ofir" ilerlemt*
T l o ta h ^ » > ^ r |MrU' k h' r Ve5İWİ k‘ l>ak” ’ak -Huzurevi mi? Çaka mı yapıyorsun?”
w » « h K t U ı n m m h e r i k i « m ' » ' 1» w « i : < * • '« » W ı „ „ „
-jjcınen karaı ver m e, Nina. M eıedith düşündü ki ”
İ h i i i « f e ^ w k l f r h i l m i s ' :'
Nina motoru kökıedi, top rakla arabayı kendi ekseni etrafında
£«™nl*>nda. Nina kapıyı » h ın e t <'>™di. «irişteki
(jondürdii ve uzaklaştı. \ iı mi dakikadan ay. bir sürede huzurevinin
4 * *ar*k v t çizmelerini ç.kararaV W diye seslendi.
^•r.jl döşenmiş otomobil yoluna girdi ve arabayı park etti. Ağır, keten
Kimse cevap vermedi. ümera çantasını yolcu koltuğundan aldı, yürüyerek otoparkın bir
Nina mutfağa gitti. vanmdaıı diğer ya n m a g eçli ve binaya girdi.
Ev kuf kokuyordu, boştu. Yukarısı d;ı aşağısı kad ar sessiz ve Binanın içinde, lobi cü retk âr bir şekilde neşeli ve tiksindirici
boştu. bir şekilde aydınlıktı. F loresan lam balar bej tavan toyunca ateş-
Nina, hayal kırıklığına uğramış hissetmemek için direniyordu. böcekleri gibi uzan ıyordu. Sol tarafta, eski RCA nıaıka bir TV ile
Annesini ve Meredith i şaşırtmaya karar verdiğinde bunun biraz renkli sandalyeleri olan b ir beklem e odası vardı. Nina'nnı hemen
riskli olabileceğini biliyordu. önünde, tahtadan yap ılm ış kocam an bir çalışına masası duruyordu.

Dışarı <,»k»p kiralık arabaya geri döndü vc a rab ayla yolun Masanın arkasında, saçlaı m a sım sıkı perma yapılmış bir kadın,

yukarısına, kız kardeşinin evine doğru gitti. Yohın V şeklindeki hareketli bir şek ild e telefon da konuşuyor, benekli oje sürülmüş
ayrımında, bir kamyonet onn doğru geldi. tırnaklanın tahtadan ya p ılm ış çalışm a masasının yapay yüzeyinde

Nina arabayı kenara çekip bekledi. tıkırdatıyordu.

Kamyonet yavaşladı vc Nina’nuı arabasının yan ın d a durdu. ‘ Ciddiyim, M argcııe, gerçekten de çok fazla kilo aldı...

•Jeff. kamyonetinin camını indirdi. “Merhaba. Neens. Bu ne sürpriz.’" Nina, gergin b ir şekild e, “Affedersiniz,” dedi. Anya VVlıitsoıı ın

Beni bilirsin, Jefl Rüzgâr gibi hareket ederim . A nnem nerede?" «lasını arıyorum . B en kızıyım ."

Jeff, sanki arkasından j^elen bin varm ış gibi, d ik iz aynasına Resepsiyonist, "O d a 146. Sol tarafta,” demesine yetecek kadar
baktı.
bir süre duraksadı, so ııra konuşm asına devam etti.

'Jeff? Sorun nedir?" .Nina geniş korid ord a ilerledi. Her iki tarafında da kapalı kapı-
kr vardı; a ç * 0|;ln b irk a ç kapı küçük, hastanedckilcrc benzeyen,
Meredith sana söylemedi mi?"
insanların ikam et ettiği, iki yataklı « M » gözler omme
K j islin ^ ta n n a h

Mina Don ' ^ esİnİn bUrada ° k N tU Zam an* h a t ,^


^ on oŞ "-
^ i her b rf* “ " u " h " " * 1>l' W
TeyBS" i n nefret etmişti. Babası b u n a ta k sitle ölm ek derdi. • jiinaona bağırm aya başladı. -Bunu nasd yapareın?0„ Us;etirin
flien buraya atıverm ek daha mı kolayd ır
^ C a J h h » "*■' W ™ * 0İabİIİrdİ? VC bunu Nino'ya %
L l cesaret edebilm işti? -Bileği-"
lemennive nasıl
i46 no’lu oda>a geldiğinde, N ına ö fk e d en deliye dön n % ft •Bileği kimin um urunda? Babam bundan nefret ederdi bunu
bifyorsun,” dedi N in a sert b ir şekilde.
M gelmişti; babasının ölümünden b eri N iııa ’ııın hissettiği i|k
Bu
' Z * öfkeydi, sert bir şekilde kapıyı vu rd u . -Buna nasıl c ü re t e d ersin ? ” d ed i Meredith, yanakları öfkeden
g*
kıpkırmızı olm uş b ir h â ld e . “ Ben...”
Bir ses. -Girin: dedi ve N ina kapıyı a ç tı.
-Kesin şunu,” d e d i a n n e si alça k , kızgın bir sesle. “Neyiniz var
Annesi arkaya yaslanan gö sterişsiz b ir sa n d a ly e d e o tu rn ^
orçjj örüyordu. Beyaz saçları d a ğ ın ık tı v e k ıy a fe tle ri birbirine sizin?"
-O bir aptal,” d iy e c e v a p verd i M eredith. Nina’yı bütünüyle
uymuyordu, ama mavi gözleri p a rla k tı. N iııa o d a y a girdiğinde,
görmezden gelerek m asaya d o ğ ru yürüd ü, büyük alışveriş torbasını
başını kaldırıp baktı.
masanın ü zerin e k o yd u . “S a n a b ira z kabaklı mantı ve okroshku*
Nina, “Linet olsun, neden b u ra d asın ? ” d ed i.
getirdim, an n e. V e T a b ith a s a n a birkaç yeni yiin gönderdi. Senin
Annesi,'Konuşmana dikkat fit, N iııa," d ed i.
hoşuna gid eceğin i d ü ş ü n d ü ğ ü d esen le birlikte çantanın dibinde.
“Senin evde olman gerekiyor. ' İşten sonra geri g e le c e ğ im . I Ier za m a n k i gibi.”

“Öyle mi düşünüyorsun? Baban o lm a d a n m ı? ” Annesi b aşın ı s a lla d ı, a m a bir şe y söylemedi.

Bu hatırlatma,yumuşak bir biçim de, tıp k ı b ir d a m la asit gibi Meredith tek k e lim e e tm e d e n çık ıp gitti, arkasından kapıyı

Elenmişti. Nina annesinin bakışlarım ü zerin d e hissederek, donuk sıkıca kapattı.

bir ifadeyle ilerledi. Meşe ağacından yap ılm ış b ir şifonyerin üzerinde Nina bir a n te re d d ü t e tti v e so n ra M eredith’in peşinden gitti.
yeniden yapılmış Kutsal Köşe d ü zen lem esi ni g ö rd ü . Koridorda, M e re d ith ’in aceleyle uzaklaştığını gördü; topuklan

Arkasında, kapı yeniden açıldı v e k ız k a rd e ş i, elind e ağzına ımolyum zem in d e ta k ırd ıy o rd u . “M eredith!”

Tlıppenvare saklama kaplarıyla d olu o lan b ü y ü k bir alışveriş Kız kardeşi o n a h a re k e t çek ti ve yü rüm eye devam etti.
Çantasıyla küçük odadan içeri girdi.
Nina iki y a ta k lı, g ö s te r iş s iz a rk a ya yaslanan sandalyesi ve

kusurs • - ^ cr<xlith aniden d u r a r a k . H er za m a n k i gibi- "Pttnm ış a h ş a p şifo n y e ri o la n o kü çü k, berbat odaya geri döndü.
^<fcçeRlls ik o n a la rı v e m u m , b u rad a yaşayan kadın hakkında
şekilde k ı8 f İnUy° rdu; kestî*ne k a h v e r e n g is i s a ç la r ı klasik bir
içinesokuir Tcnıiz *)eya z b ir p a n to lo n ve pantolonu» 6 (sa,a,al'k. soğan vs.), haklanmış patates, yumurta ve pfcnu* (kıyma,
kuzu «*0 karışı,nı,Klan yapılan, daima softuk servis edilen hir <orU». (<•«».)
^ Pembe bir göm lek g iy m işti. S o lg u n y ü z ü n e usta^3
Kış bahçesi
olacağ,m biliyorum . Aslında gerçek bu olmasına rağmen,
h o rd a Babasının, son d e re c e ü zg ü n olduğunu knıak senin için zor olduğundan anneni huzurevine yer-
bir ipucu vemuıuu. $<>n güvende olm ası için bunu yaptın. Hatırladın mı?”
şündüğü- ve se
lüğü... ve sevdiği kadın.
— - j : anne. Buradan deriıâl çıkıyorsun. Seni e v e gÖtürü>TJru^ le*lİrnl ı - dedi, bu konuda kendini daha kararlı hissediyor olmayı
‘ Hadi,anne ^ “Am a an n em h u zu re vin d e daha iyiydi. Jim bile böyle

ıi?" i < g a k l a n çıplak k arlard a yürüm edi ya da duvar kâğıtlarını


•Sen mi?"
dedi Nina kararlı bir şekilde. “Ben.’' ^ da p a rm a k la rın ı kesm ed i. Çılgınlıklarını sadece bana
“Evet,

^alcladı.”
I ff “Belki de eve d ö n m e ye h a zırd ır öyleyse,” dedi, ama Me-
Jeffin a rtık gerçek ten b u konuşm ayla ilgilenmediğini göre-
reJ'th , e Ya a k im d a b ir ş e y va rd ı y a d a bunu çok fazla duymuştu.
V kaltak. Bunları bana nasıl sö yleyeb ilir? Ö z e llik le de annemin b" ' ° e)en son u n cu su yd u ; M ered ith geçen ay annesi konusunda

önünde.- Meredith, kocasının g a zeten in Ş ehrin Nabzı bölümünü Üd’ d en ere k ço k fa zla z a m a n geçirm işti ve Jeff bunların hepsini

yönettiği küçük, sıkışık ofisindeydi. Ne şeh ir a h ım şahım bir şehirdi, duymuştu. A slın d a , s o n z a m a n la rd a Meredith'in Jeffle konuştu­

ne de tutulacak ahım şah ım bir nabzı va rd ı. B ilgisayarının yanında ğ u h a tırla d ığ ı te k ş e y bu yd u .

duran bir kâğıt yığını, Meredith’e J e ffin h a rıl h a rıl rom anı üzerinde ■Acele etm eliyim ,” d e d i Jeff. “Y irm i dakika içinde bir goruş-

çalıştığını hatırlattı. Henüz o ku m aya z a m a n b u la m a d ığ ı romanı. mem var."

Acıymcaya kadar tırnağını y iye re k b ir a ş a ğ ı b ir yukarı yürü­ “Ah. Tamam.”


Meredith, J e f f i n k e n d is in i g a zeten in pis, sıkışık ofisinden
meye devam etti.
A r m a s ın a ve a ra b a s ın a gö tü rm esin e izin verdi. Şofor
“Ona gerçeği söylemen gerekird i. B u n u s a n a söyledim .”
oturdu ve arab ayı ç a lış tır d ı. M ered ith çalışm a n ^ ^ sm d ao'u ru p,
Şimdi Ben sana söylemiştim le r için u y g u n b ir zam an değil. meyve bahçeleri y ö n e tic ile rin in b u d a m a ra p o ıta n m g

Ama onunla kaç kere k o n u ş tu n ? A n n e n i Parkvievv’a koy­ meye başlayıncaya k a d a r, J e f f i n ona ved a opucuğu

duğundan beri iki ya d a üç k e z m i? E lb e tte N in a öfkeli. Sende fark etmedi.

öfkelenirdin. J eff sandalyesinde a rk a sın a y a sla n d ı. “Bırak. Nina

annenle zaman gelirsin . Y a rın a k ş a m a k a d a r , y a p tığ ın seçin»

anlayacaktır. Annen bir y ığ m d elilik y a p a r v e N in a ö zü r dik»»*

«?n ne yapacağını şaşırır.” Bel


araban ^ U ^°^ru S te rk e n , N ina göz ucuyla yan tarafa, kimlik
1 koltuğunda oturan ve örgü örmekte olan annesine
Meredith l,ir a ş a ğ l b ir y u k a r l y ü r ü m e y i b ır a k tı. 'Öyle® '

düşünüyorsun?”
K r i s l i n ^ C a n n a h

te k ü . o n la r + * yatanc, bir yerdeydüer; N i„ a Vc


m , birkaç » n iy e «ykuya d a i m * , Iiu ^
i l i k l e r i bir « * W im * ed* m du ' * W « bir ivi. , 1 rüyasın uykuydu ve uyandlgm da kc,ndin. ^ ^ ^
önce hiç varolnı.ıımştı ve N ina, sad ecc bu y a k ,„ l,gm
«ayı k a rşısın a alm aya h a zır hissediyordu.
meydanı getireceğine gerçekten in a n n u y o rd u . N ina, - Bu
mam gerekirdi.’ dedi. “Senin iyi o ld u ğ u n d a n e m i,, o l * , , * ‘ 1,1 yukarı çıktı vc «»nesinin yatak odasınm ka p a n , ^ald, "Anne?"

-Bunu senden hiç beklem edim ,” dedi annesi. -İçeri gel.

Nina bunun senden kelim esi v u r g u la n a r a k söylennıi ^ Nina kapıyı açtı ve a n n e s in i pencerenin yanındaki, tahtadan
eleştiri mi yoksa sadece gerçeğin basitçe ifade edilm esi mi ! I(, y^lnuş -sallaı»"' is ^ m 'e d e ö rgü örerken buldu. “Merhaba, anne.
gunu bilmiyordu. "Yine de..." N ina b u n d an so n ra ne diye** . Acıktın nu?”
bilmiyordu. Yeniden, annesinin etrafım la fır dönen, bir şeyler ^ -Dün gece a c ık m ış tım ve b u s a b a h yine acıktım, ama sandviç
bakış, başıyla verdiği bir işaret, biraz m in n etta rlık y a da hüzün'
\-aptim- M eredith b e n d e n ocağı k u llanm am am ı rica etti.”
bekleyen bir çocuktu. Bu şişlerin tık ır tık ır tıkırdam asından 1^..
-Bütün gün u yu d u m m u? Kahretsin. Meredith’e söylemeye­
herhangi bir şey.
ceğine bana söz ver.”
Evde, annesinin örgülerini toplam asını. K utsal Köşedeki iko
Annesi o n a s e r t b ir b a k ış a ttı. “Ben çocuklara söz vermem.”
naların bulunduğu çantayı alm asını ve a rab an ın kapısını açmasını
B unu söyledikten s o n ra ö rg ü s ü n ü örm eye devam etti.
izledi. Annesi bir kraliçe edasıyla çim lerle kaplı bahçeden j^ i,
taşlı yoldan yukarı çıktı ve evine g irip k a p ıyı arkasından kapain Nina yatak o d a sın d a n ç ık tı ve uzun, sıcak, sadece Amerika'da

Nina, başını sallayarak, “ Beni a z a t e ttiğ in için teşekküller. alınabilecek bir d u ş aldı. D a h a sonra, buruşuk, eski hâkî pantolo­

Nina," diye kendi kendine m ırıldandı. nunu giymiş o lm a sın a ra ğ m en , kendini insan gibi hissetti.

Bavulla birlikte eve girdiğinde, K u tsa l K ö şe yeniden kurul­ Aşağıda, öğle yem eğ i için n e yapacağını düşünmeye çalışarak

muştu, mum yanıyordu ve annesi h içb ir y e rd e yo ktu . mutfakta d o la n ıp d u rd u .

Nina, bavulu arkasında sü rü k leyerek ü st kata çıktı. Annesi- Dondurucuda, h e r b iri siya h kalem le işaretlenmiş ve üzerine
ı açık yatak odası kapısı önünde d ıırd u, d in le d i; örgü şişlerinin tarih yazılm ış d ü z in e le rc e s a k la m a kabı buldu. Annesi her za­
ısını \e yumuşak, monoton bir se s duydu: A n n esi ya kendi man bir aile yerin e b ir m ü frezeye yetecek kadar yemek pişirildi
la d in e konuşuyordu ya da telefondaydı. G ö rü n ü şe bakılırsa, to vcWlıitson’ların m a sa sın d a n hiçbir şey asla çöpe atılmazdı. Her
bavulıı k>Z,^ a konuşm aktan d a h a iyiyd i. Nina, annesinin W Paketlenmiş, ü ze rin e ta rih atılm ış vc daha sonra kullanmak
kendi . >sonra kendi sırt çantasını v c kamera teçhiwt,nl ^ r e dondurulm uştu. E ğ er A rm aged d o n 17 savaşı çıkarsa, Belye

scvdüT .' ya,tal< ° daSma k0yUp y e n id e n indi- Babasının " 1 A h i'd ek i hiç k im se aç kalm azd ı.
HDnulr i • ° * 1 ° l° man ya,a£a u z a n d ı, k e n d in e b ir boyun yas"?
17 ‘ » » i d Ü M v a n m s o n u g e ld iğ in d e ç ı k t c a k v c d ü n y a y ı ) * * « l e c *

" 3 as" ,<,!>l;i yastık yığ ın ı k a b a rttı ve T V 'y i açtı. sava$- (ç.n.)

I . «An .
Kina n ıa k m e y ı t e k r a r g ö z ü n e y a k )a |tl .
«Vzü doğrudan stra g a n o fv e e v y apımı
(Kjalclandı. Kolonun ü st kısm .nda, çok gös ' * * * * kol0na
(finaVun g Tanı da ihtiyaçları olan şeydi ^
Stek*c\er. Yapraklar, sarm aş,k v e çiçck,er §" blr ^ W ir vard,
’ S a f m a k içi" »İra, su koydu ve sosu ^
a » . Kavurucu b,r ş e h id e vuran güne, ^ Ve E harfi.
masayı hazırlam ak üzereydi. Nina p e n c ^ Nina, hafifçe döndü ve yü zü n ü diğer kol
katim çe^ıg ^bahçcnin bütünüyle çiçek açtığını gördü. «çiçekleri bir kenara iterek süslemeyi incJLdT Fİ'İZİeri

^ t l p k a m e r a çantasın, aldı, m akinelerden b i r i n i * ^ Nüıa, b u n u h ayatın d a düzinelerce kez ■ ■


ilktez, yakından inceledi. Süslem enin i ç m d f h ^ ’ amaşim<ü,
I nseçeneklcr içinde anında kend in i kaybettiğibah*ç
harfleri vardı. B ir A v e P h a rfi gibi görünen hi 5İn'“ geçmi$ Rus
T T r s n ' i ı ı fotoğrafını çekti; ağaçların , açan ç iç e k le r in ,^
.bu V harfi o la b ilird i- v e örüm ceğe ben? * SCmlX>1' bir daire
111 Vfe deklanşöre h er basışın d a, babasını ve babasın,
ayırt edemediği b irk a ç sem bol d a h a vard, ^ W ' Aynca-
T S - ne kadar sevdiğini d üşün dü. Bitirdiğinde,
Nina, kayn am ası için o cağ a koyduğu su v„ ı, ,
E lifin kapağını kapattı ve annesinin sözd e k ış bahçesini g e ^ m n n a k üzereydi. abradığında ona
tembel tembel eve doğru yürüdü.
“Kahretsin." N in a m akin esin i aldı ve koşarak eve gitti.
Şaşılacak kadar güneşli olan bu gü n d e, bahçed eki beyaz çitf

otabüşü yemyeşil gövdeler ve yap rak larla d evam ediyordu. Ho,


kokulu bir şey çiçek açıyor ve çiçeğin k o k u su bereketli toprağın
zengin kokusuyla karışıyordu. Nina d em ir b a n k a oturdu. Herza™
bu bahçenin yalnızca annesine ait b ir a la n old uğunu düşünmüştü
ama şu anda, bütün elm a ağaçları e tr a fın d a ç iç e k açarken, çok
güçlü bir şekilde, sanki o yan ın d a o tu ru y o rm u ş gibi, babasın»

varlığını hissetmişti.

Nina, yeniden makinesini aldı ve fo to ğraf çekm eye başladı,


yaprağın üzerindeki iki karınca, k u su rsu z, sedef gibi bir manol)
çiçeği, yeşil mavi tonlarıyla bu b a h çe d e d a im a ön planda olnvi

olan bakır kolon...

Nina makineyi indirdi.

Şimdi iki kolon vardı. Yenisi p a rla k , cilalı v e üzerine sii-

yazı kazınmış bakır bir kolondu.

18 com/°rf food denilen, sevilen ve genellikle ününken )?


«kkr.fcn.)
. lfw .
D okuz

-e re d ith bir plan yaptı ve buna sadık kaldı. Nina’mn

M annesiyle geçireceği iki öğleden sonra ve bir akşamın


huzurevi kararın ı anlam ası için yeterli olduğuna karar
verdi. Evet, annesi son birkaç haftada iyileşmişti, ama Meredith bir
an büconun henüz kendine bakacak kadar iyi olduğuna inanmamıştı.

Vc Nina’n m bu d u ru m u anlam ası çok önemliydi; hatta hayati


önem taşıyordu. M ered ith , b u kararın sorumluluğunu artık tek
başına taşım ak istem iyordu. A nnesi neredeyse altı haftadır huzur
evindeydi ve bileği ta m a m en iyileşm işti. Yakında, kalıcı bir seçim
yapılması gerekiyordu v e o bunu tek başma yapmayı reddediyordu.

Saat dört b u ç u k ta , ofisten çık tı ve huzurevine gitti. Oraya


gediğinde, resepsiyoııist S uc Ellen a el salladı ve başını dik tutarak
f>ir elinde a n ah tarları, d iğ er elinde çantasıyla yanından geçti.

Annesinin o d a sın ın önünde, k e n d is in e gerçekten başının ağ­


l a d ı ğ ı n ı sö ylem esin e yetecek k ad ar bir süre durakladı ve sonra
kapıyı açtı.

İçeride, m avi iş tu lum u giy m iş iki adam temizlik yapıyordu,

O m la r d a n biri y e rle ri, d iğeri pencereleri siliyordu. Annesinin

. 169-
m »
K ji s lin ‘îfC a n n afı

,. « . h r . » " " is ti- Y»tagm üzerinde. Mcredith1a hçcnin yan tarafına göz attığında merdivenlerden yukan
bütün k>î' rinde bas» mavi bir şilte duruyordu " v üzereydi- Ahşap pand li Fransız kapıların arasından onları
a W , y e n i ) ^ ,n>
< A „ ncsi ve Nina birlikte demir bankta oturuyorlardı.
-Bayan Whitson nerede.
dedi adam lardan biri kafasın, k a ld m p b a k ^ M e r e d i t h , Fransız, kapılardan birini öyle sert bir şekilde açtı
, wpl duvara çarpıp takırdadı.
haber verm edi”
k‘ Mcrcdith bahçeyi geçerken, annesinin hikâye anlatırken kul-
Mereditlı gözlerini kırptı. “Efendim ?"
,, aşina olduğu ses tonunu duydu ve hemen akıl kanşıklıfcı

-Taşındı" je tle r in in sona erm ediğini anladı.


M e re d ith çabucak döndü ve resepsiyona geri gitti. "Sue Fj ^ -O Kara Şövalye taralından kırmızı kuleye hapsedilmiş olan
dedi Üdparmağının ucunu sol şakağına bastırarak. “Annem ner^ r ası için ağhyor, am a hayat devam ediyor. Her kızın öğrenmesi

“Nina’yla gitti- Taşındı, öyle birdenbire. Ne haber verdi ne bir 1 v -n korkunç, korkunç bir ders var. Hâlâ şatonun bahçesindeki
- lauia beslenm esi gereken kuğular, lordlar ve leydiler nehir
şey.’
k arında dolaşm ak için sabahın ikisinde buluştuklannda, beyaz
-Pekâlâ. Bu bir hata. Annem geri dönecek...”
eceleri var. O, b ir kışın ne kadar zor olabileceğini, güllerin
-Şimdi yer yok, Meredith. Bayan M cG utcheon annenin yerini Taşıl bir anda donup toprağa düşeceğini, kızların solgun, bembeyaz
alacak. Bunu kesin olarak bilem eyiz, elb ette, a m a temmuzdan ellerinde ateşi tutm ayı nasıl öğrenebileceklerini bilmiyor...”
sonrasına kadar boş bir oda olacağını san m ıyoru z.” “Bu kadar h ikâye yeter, anne,” dedi Meredith sesinin gerçekte
Meredith nazik olamayacak kad ar ö fkeliyd i. Hiçbir şey söyle­ olduğu kadar öfkeli çık m am asın a çalışarak. “Hadi içen gidelim.

meden, yürüyüp dışan çıktı ve arabasına bindi. Hayatında ilk kez. “Onu durdurm a...” dedi Nina.
yola yerleştirilen hız limitlerini um ursam ıyordu ve on iki dakika •Sen bir aptalsın,” d ed i M eredith Nina'ya, annesinin ayağa
içinde Belye Nochi’ye varmış, arabadan çık m ıştı. kalkmasına, e v e g irm e s in e v e onu örgüsüyle birlikte sallanan

İçeride, bütün ev dum an k o k u y o rd u . M e re d ith mutfakta, koltuğuna yerleştirdiği üst kata çıkm asına yardım ede

musluğun içine yığılmış kirli tab aklar v e tezgâh ın üzerinde açık Meredith te k ra r a şağıya indiğinde N in a * mutfakta buldu.

duran bir pizza kutusu buldu. Pizzanın y a rısın d a n fazlası kutuda "Kuhretsin, ne düşün üyordun? ’
bırakılmıştı.
“Hikâyeyi d u yd un m u?”

Ama en kötüsü bu değildi. “Ne?”

Şekli bozulmuş bir tencere öndeki o c a ğ ın ü z e rin e düşmüşü- “Hikâye. Bu Köylü K ız ve Prens miydi? Hatırlı... ^

Tencerenin ocağm üzerine erid iğ in i bilm ek için M eredith’in ona Meredith k ız k ard eşin i bileğinden tuttu ve çek

anm asına gerek yoktu. «lasına götürdü, ışık la rı açtı.


ir
Hjistin V ea n n a h
Yemek oda» « * " “ " " “ ‘ "'H « % ag (,
, . * I * hâlindeki d u v ar k âğ ıtla r, y o k tu ; geri** ka, *Yan>l,y ° rsu n ’ <*c<^ N *na; h â lâ a z önce
annesinin
u„lr»vrnrdll.
bakıyordu.
T «nkleri « n .n d a ■ « olukl;"' ^ o * antrt^
-Sen benden çok d a h i akıllısın, Nina. Bu vfl»Lm •• .
__ ______ yusletl, söyle bana
İ , h * * - * * h lekeler hC,n dUVar kâg,d m i h- > k o n u d a y a , ulıyorum ?
şeritlerin jerierini lekelemiştı.
“Bu çılg,nca değildi.
p^ında. arazilerde bir yerde, bir kam yon g eri tepti.
-Ah, gerçekten m i? Peki neydi?”
Meredith Nina’ya döndü, am a b ir ş e y söyleyem eden ğ j »
Nina nihayet ona b akabilm işti. -Korku."
merdivenden gürültülü bir şekilde inen a y a k seslerin i duydu. ’

Annesi mutfağa koştu, elinde k o c a m a n b ir p a |to taşıyordu


-Silah seslerini duydunuz mu? A şağıya! M em en!"

Meredith, dokunuşunun işe ya ra ya ca ğ ım u m a ra k annesinin

kolunu tuttu. Nina kız kardeşi b ü y ü k b ir gayretle mutfağı temizlemeye başla­

“Bu sadece geri tepen bir kam yondu, an n e. H er şey yolunda * dığında neredeyse h iç şa şırm a d ı. K ız kardeşinin kızgın olduğunu
biliyordu. N ina bu n u u m u rsam alıyd ı, am a yapamadı.
“Aslanım ağlıyor," dedi annesi; gö zleri d o n u k ve odaklanma-
mıştı. “0 aç." Bunun yerin e b a b a sın a verd iği sözü düşündü.

“Burada aç bir aslan yok, anne,” dedi M ered ith sakin , yatıştır» Annene köyliı kız ve prensin bütün hikâyesini anlattır.

bir sesle. “Biraz çorba ister m isin?” d iye so rd u usu lca. 0 zam an b u a n la m s ız , gerçekten im kânsız görünmüştü. Öl­

Annesi ona baktı. “Çorbam ız m ı var?" mekte olan bir a d a m ın , üç k a d ın ın bir araya gelmesini sağlamak
için son çaresiz u m u d u y d u .
“Çok fazla. Ve ekmek, tereyağ ve kasha."> B u ra d a hiç kimse
aç değil.” Ama an n esi, b a b a sı o lm a d a n altüst oluyordu. Babası bunda
haklıydı. Ve b a b a sı, m a sa lın annesine yardım cı olabileceğini dü­
Meredith nazikçe paltoyu annesind en ald ı. Paltonun ceplerine
şünmüştü.
sokulmuş tutkal şişeleri buldu.
Meredith, b ü y ü k b ir g ü rü ltü y le tencereyi diğer ocaklardan
'1 karışıklığı geldiği k a d a r ç a b u k g ilti. A n n e s i doğruldu,
birinin iizet'irıe k o yd u v e so n ra küfretti. “Senin erittiğin bu ten­
nna baktı ve sonra m utfaktan ç ık ıp g itti.
cereden k u rtu lu n ca y a k a d a r bu kahrolası ocağı kullanamayız.
Nina, Meredith'e döndü. “Kahretsin, b „ da neydi?”
M ikrodalgayı k u lla n ,” d ed i N ina şaşkın bir hâlde.
dCdİ M e,ed ith - B a z e n ' " d eliriyo r. Bu yüzden M eredith a r k a s ın ı d ö n d ü . “C e v a b ın bu m u? M ikrodalgayı
__ ^ r(k ^m ası gerekiyor.”
kul,a|ı. Bütün sö y le y e c e ğ in bu m u?"

kabam b a n a s ö z verd ird i..."

__
h «İlerini bir havluyla k u ru lad . ve havluyu ^ in nesi bunu duyduğuna dair herhangi bir belirti g e r m e d i
Merfd -Ah Tanrı a şk ın a. B iz e m a s a lla r anlat,, çekmedi. İrkilerek geri çekilm edi. Yüzünü yana çevirm edi
üzerine O nun g ü ven d e o lm asın ı s a ^ İç*1 s Mtfak m asasına d oğru yürüdü ve oturdu
\ece ı,ıu
annen'e ' ! l - 4i z ' * -senin hakkında h içbir şey bilmiyoruz,” dedi Nina.
yardım«d»**- ^ ka|Wtm;iU istiyorsun? Neden?
“Onu yine n,r . „ -GeçnnS Önemli değil.”
^ b ilm e k içm m*
-Her zaman bunu söyledin ve b iz böyle söylemene izin verdik.
söyleyemeye nasıl cü ret ed ersin ? Sen." Mere<jith
ya da belki bunu um ursam ad ık. A m a şimdi, ben umursuyorum,”
"BUnU eeldi sesini alçalttı. “Babam 'k u çu k kızının' ^ İ cevapladı N ina.
* * Y İ Ş r a lış m a k için d ergileri incelerdi. Bunu b il^
Annesi yavaşça b a şım kald ırıp baktı ve bu sefer gözlerinde ne
« ^ T h e r g ü n postayı ve n ered eyse h iç gelm eyen telefonlar
karmaşa ne d c ü zü n tü vard ı. “ Bana bunu sorup duracaksın, öyle
m^ , an kontTOl ederdi. Bu yü zd en s a k ın b a n a bencil deme*
îoğil mi? Elbette soracaksın . M eredith seni durdurmaya çalışacak,
kalkma.' çünkü korkuyor, am a sen i d u rd urm ak imkânsız.”
-Yeter." “Babam bana sö z verdirdi. M asallarından bir tanesini sonuna
Annesi girişte duruyordu; g ece liğ in i g iy m iş ti ve alışılmadık kadar dinlem em izi isted i. O nu hayal kırıklığına uğratamam.”
biçimde saçlar, bağlı değildi. K ö p rü cü k k e m iğ i, dam arlı cildinin
“Ölmekte o lan b ir in e sö z verm em ek gerektiğini iyi bilirim.
altından belirgin bir şekilde görünüyordu; b o yn u n d a k i ince a ta
Şimdi sen de b u d e rs i ö ğ re n d in .” A nnesi ayağa kalktı; sadece
bir zincirin ucunda küçük, üç kad em eli R u s s tili b ir haç a s ıl# .
omuzları b ira z d ü ş m ü ş tü . “ K avga ettiğinizi duymak babanızın
Bütün bu solgunlukla -b e y a z saçları, so lg u n c ild i, b eya z gecelıği-
kalbini kırardı. B irb irin ize sah ip olduğunuz için şanslısınız. Ona
neredeyse şeffaf görünüyordu. İnsanı h a y rete d ü şü ren o mavi gözler
göre davranın.” Ve so n ra o d a d a n çıkıp gitti.
hariç. Ve şimdi o gözler öfkeden yan ıp tu tu şu yo rd u . “Babanızı böjie
Yukarıda k a p ın ın k a p a n d ığım duydular.
mi onurlandırıyorsunuz? Kavga ed erek m i?
“Bak, N ina,” d e d i M ered ith uzun bir sessizlikten sonra. “Onun
“Kavga etmiyoruz,” dedi M eredith içini çe k ere k . Sadece senin
masalları u m u ru m d a d e ğ il. A n n em in bakım ıyla İlgileneceğim,
için endişeleniyoruz."
çünkü babama sö z ve rd im ve d o ğ n ı olan bu. Ama senin bahsettiği
“Delirdiğimi mi düşünüyorsunuz?” d e d i an n esi.
-onu tanım aya ç a lış m a k - , bir kam ikaze göre\i ve ben defa
“Ben düşünmüyorum,” dedi N in a b a şın ı k a ld ırara k . Kış bah Çakıldım. Ben bu işte yo k ıım .”
<;esindeki yeni kolonu fark ettim, an n e. H a rfle ri gördüm .
“Bunu b ilm ed iğim i m i sanıyorsun?* dedi Nina. “Benseninkar-
Meredith, “Ne harfleri?” d iye sordu. deşiııim. Annem i ta n ım a k için ne kadar çok uğraştığını ly»
Hiçbir şey,' dedi annesi.
Meredith b ird en bire o cağın başına geri döndü ve sank‘
“Bu bir şey," dedi Nina. 1)ir ^ z in e sa k lıy m ış gibi e rim iş tencereye uzandı.
Kj$ 0M h ç c s ı ^ Kjisıin ‘ Jfarınalı

a h i d e k i hediyelik e ,y a d ü k k â n , ftnüne ^ ^
Kim. »«*> kaik" * kaI^ İnt' V•‘ k'<,'"r,• "A " n o,,,i“ ■*)« w
^ k o ^ n u anlıyorum." * * otoyokh." içeride ve eskiden kaim ,,, a<;an ^

Meredith döndü- “Anlıyor musun?’ 9** ’kll§atılıııış küçük, sevim li bir binaydı.
■Elbetti'- Onun keçileri kaçırdığını d ü şü n d ü n - ; l u n «aman önce, bu yol kenarım la bir meyve te.gâh, vardı­

“O bir kaçık. ğ a , M ^ <Wh afr>,;J:,r,n ” 'K” n' mÜkemmd meyvelerin, turistlere


hayatına cn iyi yazlarından birkaçını geçirmişti.
Ni„a ne diyeceğini, mantıklı gelm esi için kendi fikrinj
jfa d e edeceğini bile bilmiyordu. Tek bildiği, son za m a n la n ^ ^ ^ M e re d ith arabanın ö n cam ın dan, saçaklarına beyaz ışıklar

bir parçasını kaybettiği ve belki babasına verdiği sözü tutmanı|l|^ aifllmişolan, beyaz ah şap kaplı binaya baktı. Yaz geldiğinde -ka-

parça\ı geri almasına yardımcı olacağıydı. “O ııım bana bu h ii^ ,,, yanındaki ayaklı sa k sılard a , verandadaki sepetlerin içinde,
\ çizgisine sarılm ış h â ld e - her yerde çiçekler olacaktı.
anlatmasını sağlayacağını -h e p s in i- ya da bu uğurda öleceğin,

Meredith sonunda, iç çekerek, “ İsted iğin i yap,” d e jj Bu meyve tezgâhını b ir hed iyelik eşya dükkânına dönüştür­
ü l M eredith’in fikriydi. B abasıyla bu planı görüştüğü günü hâlâ
zaman yaparsın."
hatırlıyordu. İki kolunda birer bebek olan genç bir anneydi.

& Bu harika olacak, baba. Turistler buna bayılacak.


&
Bu müthiş bir fikir, M ercdoodle. Sen benim parlak yıldızım

damsın...
İşyerinde, Meredith kendini m eyve b ah çesin i ve depolarını idare
Meredith, sa ttık la rı h e r eşyayı çok büyük bir özenle seçerek
etmenin günlük ayrıntılarına kaptırm ak istedi, am a yaptığı hk;-
bu yere yüreğini ve ru h u n u koym uştu. Burası o kadar büyük bir
birşey doğru değildi. Sanki göğsünde b ir v a n a varm ış ve aldığı
haşarı kazanmıştı ki, b in a ya iki kere eklem e yapmışlardı ve yine
iıu nefesle daha da sıkışıyormuş gibi h issed iyo rd u . Ve vananın
de bu vadide yap ılan b ü tü n g ü zel hediyelik eşyaları ve el işlerini
arkasında giderek artan basınç her an p atlayabilird i. Bir çalı,sana
satmaya yetecek yerleri yo ktu .
üçüncü kez bağırdıktan sonra pes etti ve d a h a fazla zarar vermeden

önce oradan ayrıldı. Daisy’nin m asasının ii/.erine bir deste kâğıt Meredith hediyelik eşya dükkânından ayrılıp depoya geçtiğinde,

ato w gergin bir şekilde, “Bunıı dosyala lütfen," dedi. Daisysonı tonu babasını m utlu e tm e k içiıı yapm ıştı.

i m a d a n önce çekip gitti. Dönüp geçm işe b a k tığ ın d a , her şe y o zam an başlamıştı; onun

^ A r ^ a s ın a biııdı ve öylece dolaştı. B aşlan gıçta, nereye giU® kı kendisinden b aşka herkesle ilgili görünen hayatı...

fikri yoktu; yol üzerinde bir v e ıv gidiyordu. Kendi® Arabayı geri v ite se ta k tı v e belli b elirsiz bir şekilde buraya

^ r k e n buldu. Bazı yönlerden,bu uSranıanııŞ ohııayı d iley ere k u zaklaştı. Sonraki bir saat, Meredith

Abayla öylece d olaştı ve ilkbaharın m anzarada meydana getirdiği


" • “ - t e * * *
Kjistin Veannal ı

•n'İçleri görfü- Ken^ evinin araba yoluna geldiği*,


, saat 23-OO’te M eredith hâlâ bekliyordu. Vc bu heyecan
w manam karanyordu' V
usu y a v * * * öfkeyC kan şm iştl-
""“ l içinde, Meredith köpekleri b eşled i, akşam ^ j e f f hangi cehennemdeydi?
^ başlad. ve sonra banyo yapt,; o kad ar uzun sürı. ^
Jeff nihayet oturm a odasm a girdiğinde, Meredith üç bardak
i r i n d e ^ ' ki su soğudu. , içmişti ve akşam yem eği mahvolmuştu.
Bugünkü olaylardan sonra kafa.s, hâlâ o kadar kar^,ktl
^'•Hangi cehennem deydin?” dedi Meredith ayağa kalkarak.
Meredith o kadar siniH iydi ki ne yapacağın, ya d a n , i s , ^
j e f f kaşlarım çattı. “Ne?"
bilmiyordu. G erçekten em in olduğu tek şey, Nina'nm her ^
- R o m a n t ik bir akşam yem eği hazırladım. Şimdi mahvoldu."
bertut ettiği« hayatını daha da zorlaştırdığıydı. Ve a k h n d ,^

tü„ bunlann kendisinin düzeltmesi gereken büyük, kocaman bi, •Eve geç geldiğim için mi öfkelisin? Şaka yaplyor olmalısın."

karmaşara dönüşeceğine dair hiçbir şüp he yoktu. -Keredeydin?”’

Sorumluluğu kabul etmesi gereken yerd e olm ak canına tak “Kitabım için a ra ş tır m a yapıyordum .”

etmişti. “G ecenin b ir y a rıs ın d a m ı?”

Kurulandı, rahat bir eşofman giydi ve banyodan çıktı. Havlınla “Hiç de gece yarısı sayılm az. A m a evet. Ben bunu ocaktan beri
saçını kurularken, uzaktaki duvar b o yu n ca uzanan büyük, battal ppıjorum, Mere. Sen sadece fark etmedin. Ya da umursamadın."
boy yatağa göz attı. Jeff ondan uzaklaştı ve kapıyı ardından çarparak ofisine gitti.

Meredith, şiddetli bir özlem le J e f f le bu yatağı aldıklan günü Meredith peşinden gitti, kapıyı birdenbire açtı, “Bu gece seni
hatırladı. Yatak çok pahalıydı, a m a b u n u um ursam am ış, kredi istemişimi," dedi.
kartıyla ödemişlerdi. Yatak teslim e d ild iğ in d e , işten eve erken “Şey, bunu um ursam adığım için beni affet. Aylardır beni ihmal
gelmişler, kahkahalar atarak ve ö p ü şerek ya ta ğ a devrilmiş, om ediyorsun. Bu kahrolası b ir hayaletle yaşam ak gibi, ama şimdi bir­
tutkulanyla kutsamışlardı. denbire, sırf azdığın için, farklı bir şekilde davranmaya başlamam
Şimdi ihtiyacı olan şey buydu: Tutku. ve senin yanında olm am m ı gerekiyor? Bu şekilde olmaz."

Giysilerini yırtarak çık arm aya, y a ta ğ a d evrilm eye ve NİMi “Pekâlâ. U m arım bu gece burada rahat edersin.

annesi, huzurevleri ve m a s a lla r h a k k ı n d a h e r şey i unutmak ‘Burası scııiıı ya ta ğ ın d an çok daha sıcak olacak.
ihtiyacı vardı.
Meredith ofisten d ışa rı çıktı ve arkasından kapıyı çarparak
Bu düşünce aklına geldiği an d a, so m u t b ir plana dönüşü tapattı, ama bu ça rp m a sesiyle, öfkesi onu terk etti ve öfkesi ol­
^ rd ır ilk kez heyecanlandığını hissederek, seksi bir gecelikg»)^1 madan Meredith kend in i kaybolm uş hissetti. Yalnız.
şa&ya indi, ateşi yaktı ve kendisin e bir b a rd a k şarap k°)ar“ Ondan ö z ü r d ile m e s i gerekiyord u; geçirdiği boktan günü
Jeffın işten eve dönmesini bekledi.
batması...
Solgun mavimsi ışığın kapının altı b oyunCa k KOP' vuruluyordu. D aisyn in , e li„d c karlon

gimde, bunu yapmak üzereydi.,Jeff b i l g i ç arjn j .irdiği"* görmek için M eredith , am a m ı n ^ keri
wkm^t,. -Ara^i ve bahçe yöneticilerinin raporiar,T " k“ldlnP
haşlad,. ’
Meredith kapıdan geri döndü vc yu ka rı çık, -Harika.' dedi M eredith. “M asam ın ■
enne bırak "

YirmiyıDıkevliliklerinde,b ir kavgadan sonra


paisy t e r e d d ü t etti r e M eredith, Ah, hayır < '
uyumuştu \e Je ff olmadan M eredith uyuya m ,V( ^ ^
d ü ş ü n d ü - M e r e d i t h D a is y y i çocukluğunda,, b l n Ü 9<%>r' ^
Saat05.00’te Meredith nihayet uyumaya çal
«dJüt «ie.ı biri d e ğ i l d i . “ Duydum," dedi, Daisy ka ^ °
ve özür dilemek için aşağıya indi *n,aktan v_
lapatarak. “N in an ın anneni zorla götürmesi konTsT “ !US,ndan
Jeffçoktan gitmişti. M e r e d i t h yorgun b ir şekild e gülümsedi. "R h- " U
nutik. Ben halledeceğim ." U lraz fa?Ja dra-

-E,bette h alled eceksin , a m a tatlım , halletmeli m isin,- „


isy dosyayı m asaya b ıra k tı. “B u ra y , senin içi„ icIare " ...

Ertesi sabah, Meredith koşuya gitti (bu se fe r altı mildi, kendini biliyoı-sun,-
işemdedi
ek.- usulca. “ Beni baban eğitti T
™A yapman gereken'
çok stresli hissediyordu), kızlarının ikisini de aradı ve yine de saat
dokuzdan önce işteydi. Masasına oturur oturm az, Parkvievv’u aradı Meredith b a şın , sa lla d ı. B u d o ğru olduğu hâlde, Meredit,
ve annesinin ani gidişinden hiç d e m e m n u n olm ayan huzurevi
SerÇCktC'1 d 3 h a ™ 'C<; h * düşünm em işti. DaisyW c „ d
yöneticisiyle konuştu: Yakın zam anda, b ir o d a boşalmasını um­ meyve bahçesini v e b a h çe n in işleyişini M ere d ith e kendisi hari
madıklarını -yeniden- öğrendi. D u ru m la r değişebilirdi, elbette,
(bu da birisi ölebilir, başka birinin ailesi p arçalan ab ilir anlamına
geliyordu) ama huzurevinde bir yer garantilem enin hiçbir yolu yoktu
Ama bunu nasıl ya p a ca ğ ın ı gerçekten bilmiyorsun, öyle de£
Nina, asla gerçekten yardım edecek kad ar uzun süre kalmazdı.
n», Mcreditiı?’?
Geçen on beş yılda, Meredith k ız k a rd eşin in B elye N och i’debir
h, !VCÎ,tli so z,o n n i devirme istemine karşı koydu. Jeff bunu ona
haftadan, en çok on günden fa zla k a ld ığ ın ı hatırlayam ıyordu.
man sö ylüyoıd u. B u gerçekten bir kusur muydu? Yapılması
Nina, alanında dünyaca ünlü ve şöh ret sa h ib i biri olabilirdi, anıa
«»ekeni yapmak?
güvenilir değildi. Meredith’in baş n ed im esi o lm a k ta n bile -son
Daisy, bana Dr. B u r u s u arayabilir misin?"
dakikada, yerini alacak birini bulm aya İliç za m a n kalmadan- •v ta
merikadaki bir suikast yüzünden va zg eçm işti. Ya da Meksik E,,* “ e. D iusy k a p ıya yöneldi.
Meredith hâlâ bilmiyordu; tek bild iği, N iııa ’n ın bir an yanı™1» d ‘lkika Sunra D a isy telefon elti vc Jim telefona cevap verdi

ımc elbisesini denemesi ve bir an so ııra s itm iş olduğuydu-


Wcrhaba, Jim. Benim .Meredith."
K ış ib a h çesi 4^ K jts K n ‘SFfannah

bekliyordum. Bugün Parkvicw 'dan h tek odalı bir daire boşalacak. Y ö n e t i p bu daireyi senin

P u ^ - N in a m ,? ' ^ " r m a s ı » 1 söyledim , am a onlara depozitoyu çabuk vermen

■Elbette. Büyük K a r t çok fazla seyrelt,. Ne za „,a n .


S ^ k-Junie'y , i s , c "
„ * b o t * * » * bilmiyorlar ve evde annem le b iriikte ^ Mcıeditb bütün bu n lar, not aldı. “Teşekkürler, Jim. Yaldlmın
la tu tn ıa y a g ü c ü m ü z ü n yetm esi im kansız. gerçekten m üteşekkirim .”

önerebilir raisin?" ^ -sorun değil ’' Jim duraksadı. S e n nasılsın, Meredith? Seni
Jim, -Annenin ParkvieıVdaki d oktoru ve fizyo tera p i*^ ördüğüm de pek iyi görünmüyordun."
nuşiunı. Aynca Anya’yı haftada b ir kez ziyaret ettim,”
50 -Teşekkürler, Doktor.” G ülm eye çalıştı. “Yorgunum, ama bu
önce bir an duraksadı.
beldene» bir şey.
Meredith gerildiğini hissetti. “Ve?”
-Ç o k fazla şeyle ilgileniyorsun.”
-Hiçbirimiz önemli bir akıl k arışık lığı ya da bunamaya tan,ı
- H a y a t ı m ı n hikâyesi. T ekrar teşekkürler.” Jim daha fazla şey
olmadık. Sadece geçen ay, fırtına patladığında biraz saçmaladı. An'
söyieyemeden M ered ith telefonu kapattı. Yere uzanıp çantasını
laşılan, gök gürültüsü anneni korkutm uş ve herkese çatıya çUcmaa
gerektiğini söylemiş. Huzurevi sa k in le rin in birçoğu gürültüden aldı ve ofisinden çıktı.

rahatsız olmuş.” Derin bir nefes aldı. “B aban eskiden Anya’nınher Belye N och id e N in a ’y ı m utfakta bir tencere gulaşı yeniden

kış depresyonla mücadele ettiğini söylerdi. So ğu ğu n ve karın onu ısınrken buldu.


rahatsız etmesi hakkında bir şeyler. Bu ve bunun üzerine b iri Nina ona gülüm sedi. “Bak, başında duruyorum. Henüz yangın
üzüntü... her neyse, sonuç şu: Ben an n en in A lzh eim er’a yakalan­
çıkmadı.”
dığına ya da ciddi bir şekilde b u n a m a k ta old uğuna inanmıyorum
"Sen ve an n em le ko n u şm am gerekiyor. Annem nerede?
Bana görünmeyen bir şeye teşhis k o ya m a m , M eredith.”
Nina başını y e m e k o d a sın a doğru uzattı. “Tahmin et.
Meredith, birdenbire kendini o m u z la r ın a çok ağır bir yük
binmiş gibi hissetti. “Şim di ne o la c a k ? H em bakım ını üstlenip “Kış bahçesi m i?"

hem de güvende olmasını nasıl sağlayabilirim ? Hem BelyeNochni “Elbette:’


'e kendi evimi idare edip hem de lıe r za m a n annem in yanında “Kahretsin, N eeııs.” M eredith h a s a r gö rm ü ş yemek odasın ■
olamam. Kendisini kesiyordu, T anrı a şk ın a .” geçti ve dışarı, d e m ir b a n k ın üzerinde oturmakta olan annes ‘
Biliyorum,’ dedi nazik bir şekild e. “B irkaç telefon görüşmesi yanına gitti. En a zın d a n , annesi bu kez soğuk havaya uygun gi­
yaptım. VVenatchee’de gerçekten g ü ze l bir y a ş lıla r kompleksivar.
yinmişti.
büvük İ T 0" BlnlZ bal>(:e i?,erivle u ğ ra ş m a s ın a yetecek kai* “Anne?” d ed i M ered ith . “Seninle konuşmam gerek. İçeri g
Biri. , . , r a,1<a bah(;esi 0,an b ir d a ire si olur. Kendi yemekler'®
‘‘«bilir miyiz?”
1 ,r >» <la kompleksteki y e m e k h a n e y e gidebilir. Haziran
tfeıcdith sonunda öfkelendi. “Gerçekte
jyjiruldu- M eredith an n esin in d aha önce IK. » ne
Annesi süre güvenebiliriz? Yoksa l)u da d ü s ^ 1’ N'na? Sa"a
dJgun göründüğünü ancak o « im an fark j* - *Um mi olacak?
jmu$ak ve etti.
vumuy»»' ■* -o hafta bir su ik a st vardı," dedi N in ı k -
srijfcte,nebirbiricrinedokunarak n e d e ko n u şarake^ yj . ^ n ero k. b' ^ ' > i re raha, lz
odasında, M
te in d ile r . Oturma odasmoa, eredith
» .e .™ ..,, annesini bir
a „ „ e s ,n , bir ^
11 sand,L
-Ya da babam ın yetm işinci y a ş gü „ü gibj mi, R
T r f e ^ i * *>"ra bİf atC? yak " ' ' ?İnİ bi,İrdiğİnde' Nina> Birsel, övlc değil m i? Yoksa bir deprem miydi?- “ ^ W
M M * ^ n m .ş , çorapl, ayaklar,,,, .sehpaya uza,m *
■İşim için ö zü r dilem eyeceğim .”
-N eler oho«r, Meredith?" dedi, eski ^ National
sayfalarına g ö z gezdirirken. “Hey, işte benim fotoğraf,m. Şu ^ 'Ben de senden bunu istemiyorum. Sadece, son d em *

zer Ödülü'nii kazanan." dedi iki sayfaya ya y ılın ,ş fotografl ^ olabileceğini, am a y a rın Hindistan'da çok korkun! b' ^ " iye,li
jöreceğinıiz tek şey in in kapıdan „ k ı p 8,derke,lkl
gülümseyerek.
söylemeye çalış,yo ru m . B e n her saniye a n n e n * birlikte *
“Bugiin Dr. Burns’le konuştum."
annem d e h e r zam an y a ln ız olamaz.”
Nina dergiyi bir kenara bıraktı.
-Ve bu sen in için işleri kolaylaştıracak mı?" dedi annesi
“0... benimle aynı fikirde, hu zu revin in annem için doğru
Meredith bir a la y y a d a yargılam a, hatta akıl kanşüchj, görmek
olmadığı konusunda."
için annesinin yüz.üne b a k tı, a m a bütün gördüğü teslimiyetti Bu
"Ah. Hadi canım," dedi N ina.
bir soruydu, bir su çlam a d eğil. M eredith, “Evet,” dedi, bunu onay­
Meredith dolduruşa gelm em ek için d ireniyordu. Bakışlannı lamanın neden kend isin i sa n k i babasını hayal kınklığma uğratmış
annesinin üzerinden ayırmadı. “A m a ik im iz de hu evin senin tek
gibi hisscttirdij'ini m e ra k ederek.
başına idare edemeyeceğin kad ar b ü yü k o ld u ğu n u düşünüyoruz.
0 zam an g id e ceğ im . N erede yaşayacağımı artık umursamı­
Jim, VVenatchee’d e güzel bir y e r b u ld ıı. Y a şlıla rın yaşadığı bir
yorum,” dedi annesi.
komplekse benzeyen bir yer. .Jim b u rad a ç o k sevim li, küçük, tek
İhtiyacın olan her şeyi toplayacağun,” dedi Meredith. “Öyleyse
odalı, içinde kendine ait m utfağı olan b ir d a ire y e sahip olabile­
gelecek ay gitmeye hazırsın. Hiçbir şe y yapm an gerekmeyecek.”
ceğini söylüyor. Ama eğer can ın y e m e k p işirm e k istemezse, bir
•viuiesı ayağa kalktı. Meredith’e baktı, mavi gözleri duyguyla
yemekhanesi de var. Tam şehir m erkezind e. M ağazalara ve örgii
yumuşamıştı. Bu sadece bir an süren bir bakıştı; sonra yok olmuştu.
dükkânına yürüyebilirsin."
Annesi birdenbire vııkanva
K>,v?o„K,ro d ön d ü , yu k a rıy a çıktı.
çıktı, Yatak odası kapısı arka-
Kış bahçem ne olacak?" diye sord u an n esi.
sından sıkı b ir şe k ild e kapandı.
Bir nrka bahçesi var. Orada bir kış b a h çesi oluşturabilirsin
“0 kaliteli b ir h u zu re v in e ait değil,” dedıNına.
* kolonlar, her şey." »«vkten k ız kardeşinden
D oğrusu, M e re d ith b u n u n için ^
kaşınmasına gerek yok,” dedi N ina. “B urası onun evi w M
tefret ediyordu. “ Bu k o n u d a ne yapacaksın.
y*rdını etmek için buradayım.”
Kj$ "Aahçesi
K rlstfn <3 f a n n a h

ı, istiyorsun? -Jeff?" diye bağırdı. Bir cevap a|ama(ll


‘ Ne<te L r i ş i , temizliği y«Pa“ k v c fatural»n ö d « w ine bir bardak şarap koydu. O t u m * o d aan fc ^ «

' BÜ' Un a* y a ^ c'l k b ir y i‘ rd" nC" " " Ü°retİnİ * "


yıllarca buradan ayrılm am aya söz verebil
miiiC JÇ, ve mermer platform a oturdu. Sah.e bir
jcaklı^11 s,rt,nı ıs,tm asına izin verdi. 8eı^ek
sözler beş p a ra etm ez."
M e r e d ith , y ılla rc a a n n e sin i d e babasın, sevdifc k;
^ h* a<ca ayağa kalktı, M e re d ith le y ü z yüze ge|di . jaçulsuzhıkla sevm eye çalışm ıştı. Bu sevme - v T ^ L

J S S S - - ..................................... .......................« İ onun gençliğinin tem el taş, v e ilk gerçek b a ş a r ı s ı z ! , ^ ' arZUSU

t a t a c # » s & w r f i n -” Annesinin gözünde, yaptığı hiçbir ş e y doğn, dcgj,d . .


E b e n d e bunu yapıyorum.
^ m em nun etm eyi çaresizce isteyen bir kız için bu
'Ah g e ç t e n mi? Peki J« b a b a m şim d i b u rad a olsaydı o J e r bırakmıştı. B u n ların en kötüsü -N oel’d eki oyunun gecesirT
in kış bahçesini taşımaktan, onun eşy a la rın ı toplamaktan* yanında- güneşli bir ilk b a h a r günü olmuştu.
şehre taşınmasından bahsettiğini din leseydi? Seninle gurur duya
M eredith tam o la ra k k aç yaşında olduğunu hatıriamıyordu
^ Meredith? Aferin. Sözünii tuttuğun için teşekkür ederim,
ama Nina y ü z m e d erslerin i alm aya daha yeni başlamıştı, öyleye
der miydi? Hiç sanmıyorum:
belki on yaşındaydı v e b ab ası k ız kardeşini havuza götürmüştü-
-Babam bunu anlardı,” dedi M ere d ith , se sin in daha güçlü
bu yüzden M eredith k o ca m a n , büyük bir araziye yayılan bu evde
çıkmış olmasını dileyerek.
annesiyle y a ln ız d ı. Ö ğ le n ye m eğ in d en sonra, elinde aletler ve
“Hayır. Anlamazdı ve sen bunu biliyorsu n . cebmdc bir p a k et to h u m la g izlice dışarı çıkmıştı. Kış bahçesinde
“Siktir git," dedi Meredith. “N e k a d a r ç o k çab a gösterdiğim tek başına, h ey eca n la m ırıld an arak, her şeyin üzerinde büyüyen
hakkında hiçbir fikrin yok... Ne k a d a r ç o k istediğim in..." Sesi kı­ bütün sarm aşıkları ç e k ip çık arm ış ve bahçeye düzensiz, dağınık
sıldı ve yaşlar boğazında birikti. “Siktir git,” d e d i yeniden, bu sefer bir görünüm k a za n d ıra n eski, paslı bakır kolonu uzağa sürükle­
fısıldayarak. Çabucak arkasını döndü ve ön kap ıya neredeyse koştu; mişti. K üreğiyle, ç a m u rlu k a ra toprakla uğraşmaya kovularak,
kapıyı hızla açıp dışan çıkarken gıılaşm yan m akta olduğunu fark etti. dikkatlice çiçek to h u m ların ı d üzenli ve derli toplu sıralar hâlinde
Arabada kapıyı sıkıca kapattı ve d irek siyo n u kavradı. ‘ Orada ekmişti. Çiçek to h u m ların ın n asıl büyüyeceğini ve çiçek açacağını,
değilken bilgiçlik taslamak kolay,” d iye m ırıld a n d ı arabayı çal'Ş* hı k.ı» maşık, yeşil vc b e y a z sözde bahçeye nasıl parlak ve güzel bir
tınrken.
düzen vereceklerini h a y a lin d e canlandırabiliyordu.
Eve varması iki dakikadan a z b ir z a m a n ald ı. Meredith, lx>yle bir fikir bulduğu ve fikri bu kadar iyi uyguladığı
Köpekler, onu çok neşeli bir şekild e k a rşıla d ıla r ve Mered't IÇlnf i s i n d e n hoşnuttu. Toprakla uğraşırken ve tohumlan ayırıp
köpeklerin onun dönüşüne gösterdikleri c o şk u n u n bozulan sinir dikkatli bir şekilde toprağa yerleştirirken, annesinin buraya geldiğini,

“ ini yatıştırmasına izin vererek o n la rı o k ş a m a k için d i* «<*lu tediyeyj gördüğünü ve -n ih a y e t- ona sarıldığım hayal etm işti
K i* *Jtahçesı Krislin ‘Mantıcıh

^ e r ona bir şe y söyleseydi, doğruyu söyleseydi,


bu bir
i onu değiştirebilirdi, am a Meredith yapamam
*Ştı. Sadece

%»**#*
J ^ y o n ı m , bobaağvm, dem iş ve babasının , 5 , 7 - " *
x ^ , n ' a n c : ,k a n n e s i o n u “ r v c h , z " * • £
’ jrktr/ daha onun d ayanağı olm uştu. ' ^^kahası
, ö k e z l e y i p y a n a z a m a n f a r k ^

Bahçeme ne y ap ""? Ben de seviyorum, dem işti babası. M credj,


senin için bahçeyi güzelleştirmek istedim. Ben... ^masını istemişti; ö yle o lm ası için dua etnikti . Un' m yelcrii

Annesi Meredith’i bahçenin bir yan ın d an d iğer y a n ı n a * * kendi başarısızlık d u ygu su n u n büyüm eye b a ş l a d ı k t ? " *

randanın merdivenlerinden yukarı d o ğ ru sürüklerken, M e r ^ bildiâi »n»csin' scvn ,ekll;n '" -g e ç m e y e çal,şmak >a^
5u duygunun onu teslim ald ığım hissetmişti.
onun yüzündeki bakışı asla unutmayacaktı. Yol boyunca, evegirwe
kadar Meredith ağlıyor, üzgün olduğunu söylüyor, bu kadar kötü M geri sallan arak gözlerini kapadı. N ,„a y, mıllyürdu

ne yaptığım soruyordu, ama annesi hiçbir ş e y söylememişti; sadect bunu anlardı...

onu ilerek eve sokup kapıyı kapatm ıştı. yakınlarda bir g ü m b ü rtü duyuldu ve Meredith o d ıd ı kı

Bundan sonra, Meredith ağlayarak, an n esin in toprakla uğraş, mklarını yere v u ra ra k se s sizc e geleni karşılayan, birazcık ilgi

masını, sanki bir tür zehir taşıyoriarm ış gibi tohum ları atmasını lalraran Lukeya d a Leia'yı göı-meyi E kleyerek başını kaldınp bakı,

se y re d e re k yemek odasının penceresinde durm uştu. Annesi deli gibi, Jeff girişte d u ru yo rd u , üzerin d e hâlâ dün sabah giydiği « y
öfke içinde çalışıyordu, bütün sa rm a şık la rı g eri getirm işti; onlan Le'i’s kotu vc m avi b isik le t y a k a k a zak vardı.
asla çocuklarına göstermediği bir yu m u şa k lık la ellerinde tutuyordu “Alı. Evdesin:’
ve hepsi yerine geri konduğunda kolonu a lıp sürükleyerek yerine
“Gidiyorum,” d e d i usu lca.
koymuştu. Kış bahçesi eskisi gibi g ö rü n d ü ğ ü n d e, annesi kolonun
Bu akşam burada birlikle olm ayacakları için rahatlayıp rahatla­
önünde diz çökmüş ve sanki dua ed iy o rm u ş gibi, kafası öne eğik
madığını ya d a h ayal k ırık lığ ın a uğrayıp uğramadığını bilmiyordu,
bir hâlde, bütün öğleden sonra orada k a lm ıştı. G e ce olduğunda ve
örneği bekletm em i iste r m isin?”
yağmur yağmaya başladığında hâlâ orad ayd ı.
Jeff derin b ir n e fe s a ld ı ve, “G id iy o ru m ; dedi.
Nihayet eve geri döndüğünde, elleri kiı deıı sim siyah olmuştu;
Seni duydum . B en anla..." Birdenbire anladı ve başını kaldınp
parmaklan kanıyordu, çam urdan ve y a ğ m u rd a n yü zü n d e çizgiler
kktı. Teı k nıi ed iyorsu n ? Beııi? G eçen gece yüzünden mi? Bunun
oluşmuştu. Meredithe bakm am ıştı b ile; s a d e c e merdivenlerden
' n^ ür dilerim . G e rçe k te n . Yapm am am gerekirdi."
y ^ n Çıkmış ve yatak odasının kapısını k a p a tm ıştı.
b irim iz d e n ayrı biraz zaman geçirmeliyiz, Mere."
B,r daha asla o günden b a h s e tm e m iş le r d i. Ve babası eve
»fcinde, Meredith kendini b a b a sın ın k o lla rın a atıp, ° - iV 1/1,1 kredith, “Bunıı yapm a,” diye fısıldadı başını sallayarak,
^mdi değil.”
« M u d i # diye soruncaya k a d a r a ğ la m a y a devanı e t m *
Kjlsıin c7 e<mnah
„« bir zaman yok- Ö n ce b ah an ve sonra da
^ bekledim- Kendime beni hâlâ se vd iğ in i, sadece jeff arkasından geldi. “Beni hâlâ seviyor musun, Mere?- diye
^ u usulca, birbırlerıyle yı.z yüze g„ inccye ^
büliin bunlar.., altm da ezildiğini - s ö y le d in ,^ 11
a r ı n d a n tutup döndürerek. Klu
S S T — ............... M eredith, J e ffin bu so ru yu bir saa, öncc ya da dün
j^nrminmay» ç a lm a k ta n yoruldum .
„ hafta sorm uş o lm asın , diledi. AyağlnıI1 ^
"ŞinKİi daha iyi olacak. H aziranda...”
bile güvenilmez geldiği hariç herhangi bir zaman. Meredith
jeff, ‘Daha fazla beklemek yok," dedi. “ Kutlar eve dönmc<len
jeffin aşkının heriıang, b ,r firtm ay, durduracak bir duvar olduğunu
i n * sadece birkaç haftam,z var. Bu za n ,an , ne iste d iğ in ^ ank
d ü ş ü n m ü ş t ü , M a m d a k i bütün her şey gibi, onun sevgisi de
mak İçin kullanalım."
koşullara bağl.yd,. Birdenbire, o on yaşmdaki kız olmuştu yeniden-
Meredith altüst olduğunu hissetti, a m a bun a boyun eğ** bahçeden dışarı sü rü k len ere k çıkarılıyor ve bu kadar yanlış
i n c e s i onu ölesiye korkuttu. A ylardır d u ygu larım saklıyordu* yaptığını m erak ediyordu.
eğer bunu yapmayı bırakırsa ne olacağını Tanrı bilirdi. Eğer kendini J e ff onu bıraktı ve kapıya doğru yürümeye başladı.
koyuverip ağlarsa, bir ölüm perisi gibi feryat ed ebilir ve annesinin
Meredith n e red e yse o n a seslendi, Elbette seni seviyorum.
masallarındaki karakterlerinden biri gibi ta şa dönüşebilirdi Bu
Sen beni seviyor musun? dedi am a ağzını açmayı başaramadı.
yüzden kontrolünü kaybetmedi; başını sallad ı vc ccsaret edebildiği
Bavulu ondan a lm a sı y a d a ona sarılm ası gerektiğini biliyordu.
kadar sakin bir sesle, “Tamam," dedi.
Bir şey yapması gerektiğin i. A m a kurum uş gözlerle ve hiçbir şey
0 zaman, Jeffin kendisine nasıl b a k tığın ı, hayal kırıklığını, anlamadan, onun sırtın a b akarak orada öylece kalakaldı.
teslimiyeti gördü. Jeffin bakışı, Elbette bunu söyleyecektin, dedi. Son anda .Jeff ona b a k m a k için arkasını döndü. “Sen de onun
Gitmesine izin vermek, Mereditlvi n ered eyse dayanabileceğinden gibisin, bunu biliyorsun, öyle değil mi?"
daha fazla incitti, ama Meredith onu nasıl durduracağını, ne söy­
“Böyle söylem e.”
leyeceğini bilmiyordu; bu yüzden ayağa k a lk tı, o n u n ve ön kapıda
Jeff ona b ir a n d a h a u zu n baktı, Meredith bunun bir fırsat
duran bavulun (duyduğu gürültü) y a n ın d a n geçerek mutfağa gitti
olduğunu, J e ffin o n a b ir şa n s verdiğini biliyordu, ama bu fırsat­
Meredith, musluğun önünde durup hiçliğe bakarken gerçekten
tan yararlanamadı; ken d in i hareket ettiremedi, uzanamadı hatta
de kalbi duracak gibiydi. Zor soluk alıyordu. Evliliklerinin bütün bu
ağlayanındı bile.
yıllan boyunca, Jeffin onu terk edeceği hiç a k im a gelmemişti- Dün
“Hoşça k a l, M ere,” d e d i J e ff en sonunda.
gece Jeff onu yalnız başına uyum aya terk e ttiğ in d e bile. Meredith.
Meredith, u zu n za m a n orada kalakaldı. Hâlâ oradaydı, mus­
Jeffin mutlu olmadığını biliyordu - M e r e d ith de mutlu değM
luğunun başında; J e ff u za k la ştık ta n çok uzun zaman sonra, bah-
gerçekten- ama bu nasılsa başka bir şey, sırad an bir kötü dönemdi-
Çes*r|in karanlık h içliğin e bakıyordu.
Ama bu... ________________________
^en onun gibisin, dem işti.
KjS ® ahÇCS‘

Bu o n a o ^ vi iinn ci ibiliyor
m i kUolm^Uyd,.
l:’yanam,y0rdUlÇÜ" ' ' ^ (

b u n u n * * * ? ^ T r 4" * * *
-Geri d ^ ' Meredit'1’' 1' 'n,,H1 ™sl>duzeltec^^
,. Her 5 ^ iyİ " T •’düşünmesi gerekiyordu. Dolaba RİMİ*
‘Lim a*1S**W '\ E k le y e re k oturm a odasma getirdi*

2 5 3 5 - *

ina, duş alıp bavullarını boşaltmayı bitirdiğinde aşağıya

N indi. M utfakta, annesinin çoktan üzerinde kristal bir


sürahi d u ra n m asaya oturm uş olduğunu gördü. “Bir
içki içeriz diye düşündüm . Votka,” dedi annesi.

Nina annesine baktı. G ölgelerin içindeki bir yüz gibi, beklen­


medik bir şeyin gözü n ü ze iliştiği o anlardan biriydi. Nina’nın otuz
)«li yıllık yaşam ı b o yu n ca , annesi ona hiç içki ikram etmemişti.

Nina tereddüt etti.

“İçmemeyi tercih edersen...”

Nina, annesinin iki kadehe votka doldurmasını izlerken, “Evet.


Yani hayır,” dedi.

Onun gü zel y ü z ü n d e b ir şey görm eye çalıştı; çatık kaşlar


bir gülümseme, herh an gi b ir şey. A m a mavi gözler hiçbir şeyi ele
irmiyordu.

Annesi, “M utfak d u m a n kokuyor.” dedi.

N'na, İ l k yem eği ya k tım . Bana yem ek pişirmeyi hiç öğretme-

^ olman çok kötü,” dedi.

yeniden ısıtm ak, yem ek pişirm ek değil.


K r ^ ım ^ ftm n a h
#0$
i incelemeyi bırak, Nina.”
-pen»
w»mek pişirmeyi annen m i öğretti?-
-Sana> ^ ünk« b u genellikle b ir e b e v e y * n
•. Erişteleri suyun içiııc koy.”
-Su kayni)t)r. ^ bir «ey- Büyük bayn u » g ü n le r i d lş ın d a ^ ^
t f a . ocağa gitti« annesinin e v yap,,» , eriş,elcr,nin N fiğim i hatırlam ıyorum .
olan suyu" att1' * * * * * ^ n .n d a , bir
A n n e si yem eğe başladı.
ka>'n '>'ordu' N in a‘ ,a h ,a u a j*
Nina, a n n e sin e s o r u so rm a y a devam etm ek istedi ama
f l w «mek>apO«™,-’ de<,i- “D n n ,,y i" andi‘ bana t a g y b , ^ '
■pikİcat el. Oftom- bunu yiyecck; derdi. Nina, an^ strvganofm -ö n c e m ükem m el şekilde kavrulmuş, sonra sollerce

Daııny'nin kim olduğunu sorm asını bekledi, am a gelen tek beyaz şarap, taze kekik, krem a ve mantarlardan oluşan bir sosun
sessizlik ve anlından hafif bir tıkırtıydı. ^.indf Hafif ateşte pişm iş olan yağlı et parçalarının- hoş kokusu

Nina arkasını dönüp baktığında an n esin in çatalım hafifç aidi vc karnı işta h la g u ru ld a d ı. Çocukluğunun çok önemli bir

masaya vurduğunu gördü. simge** olan yem ece resm en balıklam a daldı. Nina, her ikisine

Masaya dönerek karşısındaki isk e m le y e oturdu. Kadehim dc biraz şarap ko yarken , “ Dondurucuda açlık çeken bir milleti

kaldırarak, “.Şerefe,” dedi. beslemeye yetecek k a d a r yiyeceğin olduğu için Tanrıya şükürler-

Annesi küçük, ağır kadehi kald ırıp N iııa’nm kadehiyle toku- olsun,” dedi. Duna se ssizlik cevap verdiğinde, “Böyle söylediğin

turdu ve bir dikişte votkayı içip bilird içiıı teşekkürler, N ina,” dedi.

Nina da aynısını yaptı. D akikalar i s s i z l i k içinde geçti. *Pdi Nina yem eğe o d a k la n m a y a çalıştı, ama sessizlik sinirlerini
şimdi ne yapacağız?” bozdu. Asla sabırlı b ir k a d ın olm am ıştı. Ne gariptir ki Nina, mü­

Annesi, “Erişteler,” diye cevap verdi. kemmel fotoğrafı beklerken saatlerce kıpırdamadan oturabilirdi,

Nina aceleyle ocağa gitti. “Suyun yü ze y in d e duruyorlar,”dedi ama elinde bir kam era olm adan, yapacak bir şeye ihtiyaç duyuyordu.

"Piştiler.” En sonunda, a rtık d a h a fazla dayanam adı.

Nina, öyle sert bir .şekilde, “Yeter,” dedi ki annesi başını kaldırıp
Nina, suyu ve erişteleri m usluğun içinde duran süzgece do-
kri^n. Bir yemek dersi daha. Bu harika,” d edi. Sonra, yemeği & hakti. “Ben M ered ith d eğilim .”

ğa kovdu, salatayı aldı, elinde biı ı^e şarap la birlikte nw»)^ “Bunun farkın d ayım .”
ft’ri döndü.
Biz küçükken b ize karşı ço k serttin ve Mere... doğrusu o bu­
Annesi, leşekkür ederini,*’ d edi. D u a e tm e k için bir an t l a n ayrılm adı ve fa zla değişm edi. Ben gittim . Ve 11e oldu biliyor
.S
101 »«pattı ve çatalına uzandı. lnusun? A rtık beni o kad ar korkutmuyor ya da incitmiyorsun. Şimdi

eA>p • j y^Paı* m iydin?" d edi. “ Yemekten önes^* «»inle ilgilenm ek için buradayım . Eger Mereditlı kendi istediğini
w er miydin?
^ ^ J eff "0ftlnKX" r CbCVCynd‘-
^ Y ma " * * * » * elinde
t e patrondu.
> * * * * * ^ * * " ,an,k yal" ^ g ü n c e le riy le ^ £
>wW>. kontrol « H fcm a h r «ek.kte ağlam aya ,Wş|
j^Ucak*1-
iUian sessiz, yürek burkan gözyaşları dökecekti. -Otoına*5-"
Meredith derin. titreten b ir n efes ald ,. sS İ„u li, lMİ Meredit", d ,şa n çık ıp arabayı çahştırd,, ama şehre ^
^ o l a n kadınlan» evliliklerini .« le ,,.s ü r ;lündiigünaU |i)J ' vtri:u- Noel» ye gidip arabayı park elti.
AZ önce hayal ettiği sahne ve verdi*, « a yü zü n d en . ütur„ıa odasm ın ışığı yan,yordu. Hocadan bir duman bulutu
(takta, Meredi'1' şafeğın ilk bakır renkli ış ıltıs ın ,g ö re b il^ ^teeldi. E M t c Nina uyanıktı. Halâ Afrika saatinegöre vaşı^rdu
Bütün gece verandada kalmıştı. Sabahlığın , vücuduna daha,,,' Meredith b ir k e n d in e acım a dalga*,nın Bcldiği„j hUsetti
sararak içeri girdi; evin içinde eşyaları Kaldırıp yerlerine bırafa^
B u tu n kalbiyle. k ,z kardeşiyle bu konuda konuşabil,neyi am,n,
dolaştı. Jeffin geçen .sene araştırm acı g azetecilik alanında ald*
cm ®>t o k >a (b ' “ çimlendirecek kelimeleri bulabilecek
kristal ödül... son zamanlarda kullanm aya başladığı o k u n u p , birine verebilmeyi diliyordu.
lükleri... geçen yaz Clıclaıı Gölü’ııde çekilm iş fotoğrafları. EsfaU
Ama bu kişi N ina değildi. M eredith arkadaşlarına da söyle-
bu fotoğrafa baktığında, Meredith iıı gördüğü tek şey y a ş la n d ^
meyecekti. Üstelik kasaba dedikodusu olmadan da bu yeterince
şimdi Jeffin ona nasıl sarıldığını, gü lüm sem esin in ,ıe kadar ne^f
küçük düşürücü v e acı vericiydi. Ayrıca, Meredith sorunları hak­
olduğu görüyordu.
kında konuşan ka d m ian lan değildi; şimdi tek başına olmasının
Meredith, fotoğrafı yerine k o y u p y u k a r ı çıktı. Sert yatak bir nedeni de buydu.
Meredith! çağırıyordu; Meredith, J e ffin h ayâlin in ve kokuşumu
Meredith. arab an ın kapısını hızla çekerek açtı vc dışarı çıktı.
üzerinde olduğu battal boy yatağın vaıim a hiİc yaklaşm adı. Bunan
Evin içinde k a lm ış olan dum an kokusunu fark etti. Sonra,
verine, koşu ayakkabılarını giydi ve a*:ı d u ym ad an nefes alnına-
yıncaya, ciğerleri pelte gibi oluncaya k a d a r koştu'/ musluğun içine y ığ ılm ış kirli tabakları ve tezgâhın üzerinde duran
açık votka sürahisini gönlii.
Evde, doğnıdan banyoya girip su su&uyuııcuya kadarorada kaklı
Hu Mcrcdith'i öfkelem lirdi. Birdenbire. Çok fazla. Aşın. Ama
Giyindiğinde, M eredith k im se n in o n a b a k ıp da kocasının
bu öfke iyi geldi. M eredith bıı öfkeye tutunabilir, kendisini yiyip
geceleyin onu terk ettiğini anlayam ayacağım biliyordu.
bitim.esine i/.in verebilird i. O kadar yüksek sesle tabaklarla ıığ*
leredith, günlerden cum artesi olduğunu fark ettiğinde, elinde
‘ •'Viiıaya başladı k i, tavalar, on ları sabunlu suyun içine atarken
arananınanahtarlarıyla m utfakta duruyordu.
birbirine çarptı.

^ s o T w j nm ÇÖZİİWü; ycrc yte'fcrcak gibi oldu. 1)epo karantt Nina, m utfağa gelerek, ‘ Hev!" dedi. Dar bir şort vc eski bir
dama Ve kapalı. Ah, y in e d e işe gidebilir, böcek w ta*
N*r'a n a tişö rtü g iy m iş ti. S a ç la rı siya h bir çim adam ınki gibi
an’ ^1<ısal tahminleri ve sat iş ko taların ın detayları***3
Emişti; gülüm sedi. İnanılm ayacak kadar güzeldi; tıpkı Ihıynlet
Moore» benr.iyor.lu. "Ynpt.ft.n sp,
bunu bağırarak bile söylemi, d a b ile e c ^ faık m
ta5.nll’asl K i" eşyalarım toplamaya ba,layaca*,m ^
" 'senin p i s l » * ^ t e m e k t e n daha iyi bir işim
«yalan etrafında olursa kendini daha rai», hissedecek,i,-’
m,dii?ünü>ws«"?
' ^ n a şimdi öfkeli görünüyordu, "Raha( olmayacak." dedi
-Aşın dramatik olmak için biraz erken.
_ in ne kadar temiz, tertipli ve düzenli olduğunun bir 6w m i
“Tabii ya- Dalga geç- Sana ne kı?
J. yiiK de annemi bir yere kapatıyorsun.”
Nina. ''Meredith, sorun ne?" dedi. “Sen iyi misin?-
-Burada kalacak m ısın, Nina? Sonsuza dek? Çünkü eğer ka­
Meredith neredeyse pes ediyordu. K ız kardeşinin sesini l k s a n rezervasyonu iptal edeceğim."
yumuşaklığı, beklenmedik .soru... M eredilh neredeyse,
-Bunu yapamayacağımı biliyorsun."
terk etti, di)«cekti.
-E\ei. Haklısın. Eleştirebilirsin ama çözemezsin."
Peki ya sonra ne olacaktı?
-şimdi buradayım.”
Meredith, derin bir nefes aldı ve ocağın sapına asmadan öne*
el havlusunu kusursuzca üçe katladı. “Ben iyiyim ." Meredith lavabo dolusu sabunlu suya ve bulaşıklıkta duran,

“Hiç iyiymişsin gibi davranmıyorsun.” şimdi tertemiz olm uş bulaşıklara baktı. “Ve bana ne kadar da çok
yardımcı oldun. Şim di, eğer izin verirsen garajdan birkaç kutu
“Doğrusu, Nina, beni bunu söylemene yetecek kadar iyi tanı­
alacağım. Mutfaktan başlayacağım . Yardım etmek istersen buyur."
mıyorsun. Anneni dün gece nasıldı? Yem ek yed i mi?”
“Annemin hayatını paketleyip kutulara koymayacağım. Mere.
‘ Birlikte votka içtik. Ve şarap. Buna inanabiliyor musun?’
Ben annemin bize açılm asını istiyorum, içine kapanıp bir köşede
Meredith bunu duyduğunda şiddetli bir acı hissetti; kıskan­
kalınasım değil. Bunu a n la m ıyo r musun? Bunu umursamıyor
dığını fark etmesi bir an sürdü. “Votka m ı?”
musun?"
“Biliyorum. Bu beni de çok şaşırttı. Ve en sevdiği filmin Dr.
Jivago olduğunu öğrendim." Meredith, N ina’y ı iterek yanından geçerken, “Hayır," dedi.
Evden çıkıp garaja yürüd ü. O tom atik garaj kapısının açılmasını
Bu günlerde alkolün annem için en iyi şey olduğunu düşün­
beklerken, nefes a lm a k ta zorlandı. Hissettiği duygu her neyse,
müyorum, sence öyle mi? Demek istediğim, bazen nerede olduğunu
bile bilmiyor." Mereditlı’in göğsü ağrıym caya ve kolu uyuşuncava kadar içinde
kabarmaya devanı etti ve, Bir kalp krizi geçiriyorum, diye düşündü.
“Ama kim olduğunu biliyor m u? Benim bilm ek istediğim bu.
İki büklüm oldu ve içine hava çekti. Kendini iyi hissedinceye
Bize masalları anlatmasını bir sağlayabilsem ..."
nefes alıp verm eye devam etti. Garajın karanlığına doğru
Meredith, söylemesi gerekenden d aha sert bir şekilde, “Ma­
yürüdü, kendini kon trol ettiği ve N in an ın önünde kontrolünü
ncanı cehenneme," dedi. Meredith, N ina’mn şaşkın b a W
ktybetmcdiği için m em n u n d u , am a ışığı açtığında, babasının
K jb : in '-.iCunnuh

. « f a n * * * 05,0 * * '95“ m° 'W <por "> k .u . '■'•tero k babasm,n ' ^ b ı u a gh« w .


O 0 *' rItfyna*ı>dı. ‘ u r ıou kutu buluncaya kadar etrafm , bakı.K,, Kl«uIan
b 0 f a f U n ' 'U r h F rank*’ Sinatralfo, M ı bu ismi. İlk- o p û ^

> ' ^ ’P • h W r m n" k° yti" W « Vakıamdaki


; x „. f ö a l a n toplamaya baŞla mak i,!,, ^

. M M k • * * h,r duzml' y° ' Rtz,smc « * ■ * * J a * .— h" w '* « ^ «ta-taa» daha


** rJ„vîvkrin k«ıw->f Britanya K o lo n .b iy a s n a .,) ^ .Nili;,y!a kavganız: işittim ."
lkP" Ktntij^ c OrtRon', g itm iş i-d i. B«. .« .m , to d u ^ Mcı^dith yaraşma dolabı kapadı ve arkasını döndü.
* * ,y t" w Nina. John Denvc. m şarkılarına hir1*le ^
» 0 * « * ^ ,k kapısında duruvnrd,,; ^
b 'd' kmdmi âdeta ^ yün bir battaniyeyi pelerin gibi umudanna örtmüşü.' hvi„
yantayüne » .ta h n r in h , h n n ^
^ ^ ı^ ık .p a iH u ld a k n a s .n ir tır tr t^ ,
“ 7 )1 ,. ' ı l M e ^ »m »..«ta İK.v,r.s,,,,!,,„>1)nlu;W
mec bacaklarının hatlarını ortaya çıkarıyordu.
totas, VC Nina'nm k o r a a n t. gibi gülm esiyle.
M e re d ith , "Ü zg ü n ü m ; d e d i.
b t a » f i n » yon 6u/-™WÜ u o r */? derdi.
*Srn ve k ardeşin y ak ın değilsiniz."
Nina kdn*.n.la m>byıp. gükTfk *»»■ . * * d iw c e v a p * * *
Bu. tam d a olm ası gerektiği gibi, sorudan ziyade bir ifadeydi,
Meredith onlan katılabilir, eftlcn iyorn ıu ş g ib i d a vra n *, anıa Meredith an n esin in secindi- kesin bir şey, bdki <k- bir\*rgılama
linli. ima bunu yapmamıştı. Kitaplarını okuyarak arabanın «fa duydu. Annesi b ir kez bile M ereditlfm ötesine ya da yanında bir
hokkanda «urmuş. bir janl kapağı ırladıgında y a da ımhıraı vedtıv bakm adı: san k i iik kez görüyorm uş gibi doğrudan yüzüne
kıyrultıtında htınu umursanın m. 1.1 ('alışm ışı ı Vc gece K;in ır
bakıyordu.
/aman m b «nefer vc kamp kuruls? bnl>ası Mm-dith'in yanına "Hayır, anne, iîiz y a k ın d eğiliz. Birbirimizi neredeyse hiç
^ w p ip n « O T içerken .‘ EnsevdiSinı kr/.ıııı b ir; uniyüşcçıkııul
dirililiyoruz."
tard iye duşundum..." derdi.
"Buna pişman olacaksın."
Bit on (Sakikabkyiirüyiişler ı<:<> m illik kötü yola değerdi
Teşekkürler, Yoda.33 “ H er .şey yolunda, anne. Sana çay yapa­
Meredith.anlanın kiraz kırmı/ıs< parlak kaputuna dnkunıkr.
yım mı?"
kaputyüzeyinin pııriİ7.süzlüğünü hissel «i. Bit aralvıyı yıllardır kim»
üldiiğünuie, sadece ik in iz kalacaksınız."
'ruHanmamıçt). Meredith, "F.vrt, en M*vtliğın kızın bir yûriîy®f
Meredith ayağa k a lk tı v e sem avere gitti. Bugün düşünmek
gtmak isler.* diyt fısıldadı
en son .şey buydu; annesinin ölüinü. Arkasını dönmeden,
Htın go» nc olduğunu anlatabil^efii t< k kişi baba^d» -
î5l‘ ^dcika sonra ısınır," dedi.
a V>ıi« w aktör, (ç.n.)
•I İdlı*Savaşlar: filmindeki Jcdi ustası. k » )
«\fwı»* vnannafı
Me ^ r h, « T r f » - » ' ■’ nn“ İ n , n ! ^ -Bal mı- rc<.'cl n ,i- yo k sa tarçm In, .
,ek bastna ka'n»^1 "Hepsi olur.” '4' n,biln'iyorUm-

-Anlatmak isled iğ im şey, ben bılmiW ru m .

Aııııesi içini çekerek, "Ah. Dem ek anlatmak


Hiçbir şey söylemeden çayından h,J,raz
i„ daha
,* ,Stediğinbu-
ipt* ,'dedi.
„■ «meşini v.ld.rn.ay. planlıyordu. Z a v a ll. M eredith'i,, mwfak
-Masalı
n duym ak isliyorum. Köulü
m r ve Prens’: u
takîaiinıli performansının ispatladığı bir ş e y varsa bıı <la zanıanu,
Lütfen- rens >• Hepsini.
I önemli olduğuydu. Yırt,lan her ga zete kağıd ıyla ya da ^
cmiamasmda, Nina annesinin h a y a tın ın b ir b a şk a parças,„m A çayını yatağın yanındaki komid- ■ -
n n e s i

sanLp kaldırıldığını biliyordu. Eğer M ered ith istediğini y a p a ^ yalaktan kalktı. Sanki görünmezmiş gibi N inl^ blrakaral<
çok yakında hiçbir şey kalmayacaktı. odadan çıktı, k o rid o ru g e çip banyoya e i ^ 0 ? Vamndan geçerek
kapadı. ° Ve arkasından
Fakat babası başka bir şey istem işti v e şim d i Nina da bunu
istiyordu. Köylü Kız vc Prens m asalın ı b ü tü n ü y le duym ak isti­
yordu; doğrusu, Nina hiçbir şeyi b u n d a n d a h a fa z la istediğini
hatıriamıyordıı.

Kahvaltıda, Nina mutfağa gitm iş, ç o k s o ğ u k davranan kız Öğle yem eğinde N in a te k ra r denedi. Annesi bu kez sandviçini alıp
kardeşinin etrafında dikkatli olmaya çalışıyordu. M eredith’e aldınş bahçeye çıktı.
etmeyerek annesine tatlandırılmış b ir b a rd a k ç a y v e bir parça tost Nina peşinden k ış b ah çesin e gitti ve yanına oturdu. “Ciddiyim,
yapıp yukarıya götürdü. Yatak odasına g ird iğ in d e an n esi yatıyordu; anne.”
nasırlı ellerini dikkatlice göbeğinin üstündeki battaniyenin üzerinde
“Evet, N in a b iliy o ru m . L ütfen beni rahat bırak.
kavuşturmuştu. Beyaz saçları h u zu rsu z g e çe n b ir gecenin izlerini
Nina sad ece b u n u n ö n em li olduğunu göstermek için, orada on
gösteren bir kuş yuvası gibiydi. K apı açık k e n , ik is i d e Meredith’in
dakika daha o tu rd u v e s o n ra ayağa kalkıp eve gitti.
mutfakta eşyaları paketlediğini duyabiliyordu.
M utfakla M e re d ith b ir k u tu n u n üzerine KAP KACAK yaz
"Kardeşine yardım edebilirsin.”
yordu. N in a içeri g ird iğ in d e , “S a n a asla söylemeyecek, det
Edebilirdim, laşınman gerektiğini d ü şü n se y d im . Böyle dü­
Nina, kamerasına uzanırken, “Bunun için sağ ol, ^
şünmüyorum. Nina, annesine çayı ve tostu u za ttı. “ Biliyor musun,
min hayatını k u t u la m a y a d eva m et. Her şeyin düzenli ve '
hvaltını hazırlarken neyi fark e ttim ? ”
olmasını ne k a d a r ç o k iste d iğ in i biliyorum . Sen çok ^
i ince gümüş kaplı ca m b a rd a k ta n ç a y ın ı yudumladı-
Gcrçckten. M ere, ç o c u k la r ın v e J e ff b u n a nasıl dayanıyor.
Enirim bana söyleyeceksin.”
K fş <J$alıçesı
K r istin y ta n n a k
m ftll,ck fırın d ayken , m a sa y ı iki ki.,i i(;in ,
* k o yd u . IH, ye m e ğ in ^ ^

b u s e c e eve gek>, B a k ,r ren k,i «tirecek"-


' Gerçekten d e , a n n e si saat a lt. k n k beşte a ş o ğ ^ indi
* * ‘ «*s.n<b ^ k,eri vi,dİy° ‘ Kmyaya ai><fe«W,
k2İa" S,>nP3 -m veren bir g ü zellik le (« rh y o n lu . -Sen yem ek m i yap tın ?"
h, !»r «önı"1" "
•• M üs. üste kovul»!’ e tik e tle n m iş v e düzenli bir Nina öndcıı yem ek o d a sm a g i d e r i p , «Yem di lsılün, ;. dedj

' boşlugo s ık ış tırılm ış k u t u l a r ^ A nne* e tra fm a , m a h v o ln .u ş duvar kâğldlna ^

mutfak boştu- jjyahlaşnHŞ kan lekeleri h aia d u var kâğtduun üzerinde duruyordu
-Hadi, mutfak m a sa sın d a yiyelim ,” dedi.
Nina, pencereden dışarı b a k tı v e k a rd e ş in in arabasmın hân
Bll Mina ım ı a k lın a bile gelm em işti. “Ah. Elbette.- Tabaklan
d!ı olduğu'111 gördii. M eredith b a şk a b ir o d a d a , dizlerine kadar
aklı ve " lulfaS ‘n k ö 5° s in e sık .şt.rıln .ış, meşe ağacından yapılm.ş
“ I r a « g a z e te k o l l a r ı n a g ö m ü lm ü ş o lm a lıyd ,.
küçük m asanın ü zerin e koydu, “ İşte oldu, anne.'
Ni„a dondurucuyu a çtı v e s ır a s ır a d iz ilm iş olan bir sürü
O sırada M e re d ith içeri gird i; iki kişilik masayı günlüğünde,
s a k la m a kabına baktı. Köfte ço rb ası, b a m u rlu ta v u k yahni, manb,
yüzü öfkeyle a sıld ı. Y a d a M ki rahatlam ıştı. Söz konusu Meredith
k u z u w sebze musakkası, elm a şa ra b ın d a p işirilm iş domuz pirzola, olunca, buıııı k e stirm e k zo rd u .
patatesli pankek, kırm ızıbiber p a p rik a sı. K ie v u su lü tavuk, sfn>
Nina, “B izim le y e m e k ister m isin?” diye sordu. "Eve gitmen
(janoff. dolgulu bisküviler, ja m b o n v c p e y n irli k ü ç ü k ekmekler, ev gerektiğini d ü şü n m ü ştü m , a m a lx>l Kol yiyecek rar. Annemi bilirsin.
yapımı erişte ve düzinelerce le z z e t i 'dernek. G a ra jd a , aynı şekikk İler zaman b ir oı d u ya y e te c e k k a d a r yem ek pişirir.”
dohı olan başka bir dondurucu d a h a v ird i v e b o d ru m d ak i kilerde Mereti it iı p e n c e re d e n d ışa rı, kendi evinin olduğu yöne doğru
arzına kadar ev yapımı sebze v e m e y v e k o n serv e le riy le doluydu. baktı. N ihayet, “ E lb e tte,” d e d i. “J e ff bu gece... geç saate kadar evde

Nina en sevdiği y iy e c e k le rd e n -»irini s e ç ti: Lezzetli, kısık olmayacak.”

ateşte pişirilmiş, içi d o m u z p a s t ır m a s ı v e y a b a n turpu sosu>4* Nina, k ız k a rd e ş in i y a k ın d a n izleyerek, “İyi." dedi. Meredith’in

doldurulmuş etli güveç. M ik ro d a lg ad a k ö k se b ze le rle ve lezzetli et yemeğe k a lm a s ı tu h a ftı. G e n e llik le , elinde bir fırsat geçtiğinde
koçup iıem en e v e g id e rd i. “H a rik a . İşle. Otur." Kız kardeşi oturur
suyuylabirlikte güvecin buzunu ç ö z ü p k e p ç e y le b ir tabağa l*'^1
°tuı maz, N in a ç a b u c a k m a sa y a b a şk a bir tabak daha koyup kristal
vt fırına verdi. Bunun çok d:ı y a n lış o la m a y a c a ğ ın ı diişüıur»k
sürahiyi aldı. “ B ir k a d e h v o tk a y la başlıyoruz."
r,n>350 dereceye ayarladı ve so n ra e v yapını» erişteler ıç"> 4 ^
M eredith b a şın ı k a ld ır ıp b a k a ra k . “Ne?” dedi.
bir tenccn* su koydu. Bu d ü n yad a, s a d c c e b i rk a ç ş e y aı'N®^
yapımı eriştelerinden daha iyiydi. Annesi s ü r a h iy i a ld ı v e ü ç kad eh doldurdu. "Niııayto tarl ışınak

fcir i?e yarama/..''


K jis tin ^ K a n n a h

fQ ş ‘B a h çesi
dedi.
^ t b , “ 0U aPta^ca> d(
„ kadehini eline ald, ve kaldırdı. Annesi W , ** * ’ * dedi- “Sessizce birimize bakmak aptaka. Konuş.”
I** er za man yaptığı gibi, sabırlı bir şekilde içini çekti.
< J Z £ * * aşturdw isteksizce’ Meredi,h de ayn,swıyi* ^lered'1 . Candle in the VVind*’, ama orijinali değil
S ^ n file rin i «tiler.
.p^âlâ- rSjyonu. E n sevdiğim çocukluk anım, babamın paten
' ^ 'hbirden^
*ina iln b ir e M * .......
*»» bakarak' BİZ RUS'UZ'" d«*. X ,
........
pretıses D1 ve M iller G ölü ne götürmesi ve yakm olmadığımızı

0İdU , lh omuzlarını silkti; ilg ile n m e d iğ i apaçık b e ll^ vy * * * lÇin. dilerim , N ina. Am a değiliz. Bu yüzden, belki
M eredith, bunu söyleyerek yapılacaklar
İ r a k , “Servisi ben ya p a rın ," dedi. Birkaç dakika s * ,
ilk la r ia b i r i i k t e geri donmuştu. ^un e( . b :tirm iş gibi b aşını salladı. “Hadi, şimdi yemek

Annesi gözlerini k a p a y a ra k dua etti.

Nina Mereditb’e, "Bunu hatırlıyor m usun? diye sordu. -Arı.

nemin dua ettiğini?'


Meredith. bu kez gözlerini fal taşı gibi açıp çatalına uzandı.

Nina, masadaki tuhaf sessizliğe a ld ırış etm eyerek, "Tamam;

dedi “Meredith, madem buradasın, an n em le birlikte bulduğuma

yeli bir geleneğe katılmalısın. Bu gerçekten d e b ir devrim. Bura

yemekte sohbet deniyor.”


Meredith, “Demek konuşacağız, öyle m i?’ eledi. “Ne hakkında/

“Nasıl okluğunu görmen için önce b en başlayacağım : En sevdi­


ğim şark. Born to Be Wild. * En gü zel ç o cu k lu k a n ım Yellovvstone
parkına yaptığımız, babamın bana nasıl b a lık tutulacağım öğrettiği
yolculuk.” Kız kardeşine baktı. “Ve k ız k a rd e şim in hayatını zorlaş-

tırıyorsam özür dilerim.”

Annesi çatalını masaya bıraktı. “En sevd iğim şarkı Sonıeuhere


Över theRainboıv*5 En sevdiğim gün , p a rk ta ço cu k larım ı kar nıe
lekleri yaparken seyrettiğim gün ve siz ik in iz a rk a d a ş olmadığın12
için üzgünüm.”

Nina, “Biz arkadaşız.” dedi.

24 (İng,) Vohjf Oin.dic İçin Doğmuş, (ç. n.) 26 (İng.) R üzgârdaki M u m . (<;• n.)

Jt> inin Üzerinde Bir Yerle,


Yerlerde, (ç. n.)

-----
On Iiir

ereditlı aya ğ a k a lk ıp sofrayı toplamaya başladığında,

M N in a d a h a y e m e ğ in i bile bitirmemişti. Kız kardeşi


__ m asad an k a lk tığ ı a ııd a annesi de avm şeyi yaptı.

Nina, M eredith so fra d a n kaldırm adan önce tereyağı ve reçele


uzanarak, “S a n ırın ı y e m e k so n a e r d i” dedi.

Annesi, "Y em ek için teşekkürler,” diyerek gözden kayboldu.

Merdivendeki a d ım la rı, o n u n yaşın d aki bir kadına göre çabuktu.

Neredeyse koşuyordu.

Nina, g erçe k te n M e re d ith ’i suçlam ıyordu. Sohbet etmelerini

sağlayan araç k u lla n ılır k u lla n ılm a z - b u sözde yeni gelenek- alışık

oldukları sessizliğe gö m ü lm ü şlerd i. Yalnızca Nina havadan sudan

konuşmayı bile d en em iş, M ered itlı onun Afrika hakkında anlattığı

eğlenceli h ikâyelere k a y ıts ız k a lm ış, annesi neredeyse hiç tepki


'"ermemişti.

Nina ya ln ızca v o tk a sü ra h isin i alm asına yetecek kadar bir süre

"asada,, kalktı. S ü ra h iy i g ü rü ltü lü bir şekilde masaya koyarak.

"Hadi sarhoş o la lım ," d edi.


[\lf ^

Dirseklerine kadar sabunlu suya gömülmüş 0|an M


kendi içk ili» içip ikisine de birer shot daha doldurdu
de b i r i ^ içtiler-
Tanian1’ d * duvmuş
Ninayanl • olmalıydı... “Sen tamam mı...-
» V , nrtereditl1 sandalyesinde arkasına yaslanıp, elini son
« yurudu.N ,„an,n
çekip atarak tekrar musluğa gıtt,. ^ u ş a k olan saçlarının arasında dolaştırdı. "Hiçbir şey
)
h'^Nina. -V*camna,"dedi- "Şeyden beri... birlikte .sarf», vksCtıııiyorum'
Biz hiç birliğe sarhoş olduk m u? -Hissedeceksin- Hey, her zam an bu kadar... derii toplu göriin-
nasıl başarıyorsun? Bütün gün kutulan topluyorsun, ama
Meredith, ellerini fırının kapağında asılı duran pembe ^
kumladı. "Ben yanındayken sen .sarhoş olmuştun, hu « * , kulüpte öğle yem eği yemek için hazır görünüyorsun. Bu

Ni„a anttı. ‘ Kesinlikle, hayır, bu sayılm az. Bir s a n d a l^ . [lal oluyor?'

“Ama ben votka içmem ” •Sadece sen hoş görünm eyi bir aşağılamaymış gibi söyleye-

bilirsin"
-Tekila öyleyse-" Meredith fikrini değişti içmeden, Nina kalk*
-Bu bir aşağılama değildi. Gerçekten. Sadece nasıl böyle ka-
aceleyle oturma odasına giderek bir şişe tekilayı, mutfağın için^
bbildiğini... bilmiyorum. Unut gitsin.”
geçerek geri dönerken de tuzu, m isket lim onlarını ve b ıça ğ ,^
“Bunu bir şeyle karıştırmayacak m ısın ?” Meredith, tekilaya u zanıp kendine bir shot daha doldururken,
•örafımda bir duvar var,” dedi.
“Alınma, Mere, ama seni içki içerken gördüm . Ben bu içkhi
bir şeyle karıştırırsam, bütün gece bunu yudumlayacaksın; gecenin "Evet. Bir güç alanı gibi bir şey. Hiçbir şey saçlarına ulaşamıyor.”

sonunda ben sarhoş olacağım, seıı de her zam anki gibi sakin ve Ninabu söylediğine güldü. M eredith üçüncü shot'ım içtiğinde Nina

ayık biri olacaksın." Nina, iki sh ot doldurdu, bir misket limonuna hâlâ gülüyordu, am a k ız kardeşi içkiyi yuvarlayıp yanma döndü­
dilimleyip kadehi kardeşine doğru itti. ğünde Nina gülm eyi kesm esine neden olan bir şey gördü. Bunun

Meredith burnunu kırıştırdı. neokluğunu bilmiyordu; belki M eredith’in gözlerindeki bakış ya


da ağzının hafifçe aşağıya doğru kıvrılm ış olmasıydı.
"Eroin değil, Mere. Yalnızca bir shot tekila. Biraz çılgın ol
“Bir sorun mu var?” diye sordu.
Meredith aniden karar verm iş görünüyordu. Bardağa uzandı,
alıp bir dikişte içkiyi yuvarladı. Meredith yavaşça gözü nü kırptı. “Babamın Noelde ölmesi,
«nnemin keçileri kaçırm ası, k ız kardeşimin bana yardım ediyormuş
Gözleri yuvalarından fırladığında, N in a lim onu uzattı. “İşte-
Bunu ısır.”
phidavranması, kocam ın... bu gece evi terk etmesinin dışında bir
*ymi demek istiyorsun?”
Meredith ıslığa benzer bir ses çık a rıp başını salladı. “Bir tane
daha."
Nina bunun k o m ik o lm a d ığ ın ı biliyordu, am a kendini giil

"fctaen alamadı. “E vet, b u n u n d ışın d a. Ve her neyse, hayatının


KjŞ ^Bahçesi h j ı s i m \* lu m ıa iı

jla ofuıv...—
/ıarifca olduğun**biliyorsun. Sen, şu her şeyi doğru . kaç ‘m * söyleyebilirini? Annemin hikâyelerini dinle-
kadınlardan
mfaııdan birisin. Bu yiiy.d,
yüzden babam sana her -D»ltfl şövalye, kaybolan insanlar ya da yakışıklı prens
Meredith. mE\vt. galiba,”dedi. -*v lV.ıbama bu sözü veren şendin. Beıı annemle
-' ■ ■ ■
•^,r,,ir‘a 1 verdim, bunu da hemen şimdi yapacağım. Bana
b3bas" ' ' w on" 1,38,1 hayal k,nkl* " » i l ^ '^ u r s a . banyoda annemin eşyalarını topluyor olacağım.”
Nina' « * içini çekti. “Hu doğru.".tali. Nina b i r d e n * , ^
ne süreceğini merak e,ü. Hiç ^
k a d a r J ihl'O^11 Mcrcdith’in mutfaktan gidişini izledi. Nina nm şaşırdı^
^ xli - k ız kardeşi çok tutarlıydı- ama hayal kırıklığına
Mn* » h yavana, “Her W i d o *™ y a p a b i l i n ,- ded, ^
de hatal. olab ilirsin - Ve yal..,, & # * * * ^,.ua bu jşin babasının hep birlikte* yapmalarını istediği
«Sratf0Çll!ugundan kesinlikle emindi. Amaç buydu, öyle değil mi?
Nina ‘Babam- Afrika'dan dolu, çok a r a m a lım .” dedi.-^ lir ^ 0olni‘llt
° b, c:nıdiye kadar bunu masallardışında ne başarmıştı?
•Jikle
babam için ne kadar değeri, olduğunu biliy«mlum. ^
imanımız R u j u n u düşündün... ‘Nina» - v n e d im , baba,” dedi. “Onu sarhoş etmek bile işe ya-
jaınadî*
"Biliyor musun, bazen kapı kapanıverir vc tek başına k a l ^
Nina ayağa kalktı; hiç sendelemiyordu. Votka sürahisini bir
Nina, “Ona yardım etmek için yapabiloceğinıiz bir şey var,’ * * lolonun altına sıkıştırdı, annesinin kadehini alıp yukarı çıktı. Nina,
Meredith şaşırmış görünüyordu. “Kim e yardım etmekiçinT banyonun aralık duran kapısının önünde duraklayıp Meredith’in

Nina sabırsızca, “Babam a; dedi. -Bahsettiğim iz kişi babam k»- koyulduğu anlam ına gelen tıkırdamaları dinledi.
değil mi?” Nina, “Annem in kapısını açık bırakacağım; dedi, “kulak mi­
“Ah. Öyle mi?’ safiri olmak isteyebilirsin diye.”

“Babam annemi tanımamızı istedi. Babam annemin..." Banyodan cevap gelme d i, gazetenin hışırtısı bir an bile kesilmedi.

Nina koridordan geçip annesinin odasına geldi. Kapıyı vurdu,


Meredith, T in e masallar demeye IKışlama," dedi. “Şimdi nedn
bu kadar başarılı olduğunu biliyorum . Sen saplantılısın. ama içeri davet ed ilm eyi beklem edi. Hemen içeri girdi.

Annesi yatağ ın içinde oturm uş, bir yığın beyaz yastığa yas­
“Ve sen değilsin, öyle mi?” N ina bu söylediğine güldü. Hadi
lanmış, b eya z y o rg a n b e lin e k a d a r çekilmişti. Bütün bu beyaz
Anneme hikâyeyi aıılattırabiliriz. Bu gece annem i du yd un ; benimk
şeyler -saçları, g eceliğ i, y a ta k takım ı, teni-, siyah ceviz ağacından
tartışmanın bir anlamı olmadığını söyledi. Bu, a n n e m in muc*»
yapılmış karyola b a şı v e ya ta k la tam bir zıtlık içindeydi. Annesi
etmekten vazgeçeceği anlamına geliyor."
öteki dünyaya ait ru h a n i b ir v a rlık gibi ve etkileyici gözleriyle,
Meredith ayağa kalktı. K alktığın d a b ira z sendeliyordu,1"
yaşlanmış bir G aladricl*7 gibi görünüyordu.
yüzden destek almak için sandalyenin arkasına tutundu. Senid
“Seni içeri d a vet e tm e d im ; dedi.
konuşmaya çalışmamam gerektiğini biliyordum .r

Nina kaşlarım çattı. “Benimle konuşuyor muydun? 27 ilklerin F/cndisi filmindeki bir karakter, (ç. n.)
- K jş «Bahçesi
Kilstin ^ fa n n a h

t u r t a m . Bu bir sihir." Annesi Nina*a o kadar sert bir baklş .


jurthı. "özür dilerim.” ’ N,na butfenb^
.....mi düşüm lü” 7"
•Votka ıst^y w JÜ Nina elektrik düğmesine gidip lşıklan

.ıst^ i " ibiliyorum Geceleyin gökyüzünde ay yoktu, bu y ü ^


> **■ *dmİ^ rdU' ° dadaki <ek lşık , a?,k k ' T l " , f mÜŞ-
gden 'S'ktı. P‘ ’^'udan
'^ L b n te"»nna gİttL “Ölmek ° l!,n ^ " “ bi,
Ü T ' ' N-ina sözlerinin etkisini fark etti. Annesi sanki bir*. Nina yere o tu rm u ş bekliyordu.
^ bi geri çekildi. "Sen onu severdin. Sevdiğini b i l i y ^
Bir gıcırtı sesi odayı doldurdu; annesi yata».,,,
^ m 'b e n i m köylü tat ve prens hakkmdaki masal,n, d u y ^ çalıyordu. “Nereden başlasam?" >'erteşmeye
^ Tamam,n.. ölüm döşeğinde bunu benden istedi. Sende^
-Aralık ayında, Vera prensle buluşmak için ^ ,,
istemiş o*maİ1- . ocakken bitirmiştin." <?•
Annesi bakışlarım kaçırdı. G özlerim b attan iy elerin üzerinde
Bir iç çekiş.
bjrbirine geçmiş hâlde d u ran m avi d a m a rlı ellerin e dikti. “Bana
Ye sonra, annesinin masal anlatufen k u U a ^ o ^
hiç huzur vermeyeceksin.
« tonu duyuldu: Parktan eve döndükten sonra, Vera g ü n ü n ^ i
-Hiç.” kabımı annesiyle birlikte mutfakta geçiriyor, ama akl,„, J L
-Bu bir masal. Bunu neden bu kadar önemsiyorsun?" işe eremiyor. A nnesinin bunu bildiğini, onu dikkatle idediSini
“Babam neden önemsedi? biliyor, ama bir kız
Annesi cevap vermedi.

Nina orada durup bekledi. kalbi aşkla doluyken k a z yağlarım kavanozlara süzmeye

Annesi nihayet, “Bana bir içki koy," dedi. nasıl konsantre olabilir?

Çok sakin bir şekilde, Nina bir slıot doldurup annesine verdi. Annesi, “Veronika dikkat et,” diyor
1u a kocam an b ir dam la yağı masanın üzerine damlattığını
Annesi votkayı içti. Boş bardağı kenara bırakarak, “Bunu kendi
göriiyoı. Veı a, yağı eliyle silerek musluğun içine atıyor. Zaten kaz
bildiğim gibi yapacağım,” dedi. “Sözüm ü kesersen duracağım. Ma­
V fandan nefret ediyor. H er/am an besleyici, ev yapımı tereyağını
salı parçalar hâlinde ve yalnızca geceleri anlatacağım . Gün içinde
bu masaldan bahsetmeyeceğiz. Anlıyor m usun?” tercih ediyor.

“Evet." Bunu öylece atıyor nıusım ? Senin neyin var?"


kız kardeşi kıkırdıyor. “B elk i oğlanları düşünüyordur. Bir
“Karanlıkta."
°9m c
“Neden her zaman..."
K îisıin 'SCannah
.lU babında durup kısık ateşte pişmekte
tasVİp « " r t iğ in i gösteren bir W .
* ” **'• -rinikarıştın’ * " '- ^ ‘i,ldaki ’slakhğt silerek, 'FJh " J y u . dikk^ oL N efesine ihtiyacın o l a c a k ; ^
ban " ^ ’^ û y o r : d iy o r “Vcıa on l>cş ı/aşında.* ' ^v
Venı, -Ük görüşte aşk " W h r diyc
•fk rtd ey*onaUi: -Baban bana baktığında, ununla evlenip n« 1 r,
i yemeğikarıştın ™1!*1 hnx,faP < "*™ m dönüye, ^ d u m . İçliy im * bal şu,-al» yim htJm J T * ' 9 * * S h n i
im , ama deydd,. S u sadece... P cy rd i. Bcnhn p \^ 'u y o r-
C n » j « " fen>,<fe’ mutM 'la kl* iç‘ " konserve» ^
,t hayata duyduğu tutku beni h ey ecu n h m A rm T ^
J * r ^ h a 'k me,JLK’ k İ,m \km,,, ‘ hCak * * " * • •*-*>
' . ;r sanmsakkırla. turşu im pducak «üatahklarta * ^ tûresoniv evlendik. Annem ve babanı dehşet» 1- V * * * ^
Z n * * y a v ş a k f a ^ l e H , dolu IX,ha s e r a , annesi ^ krallık bir kargaşa içindeydi, o zamanlar k n , u ' ^
^ 1 w * dolgulu gözleme yapdacağm, ^ e t m e y e söz ^ & korkuyorduk. Kaininin hırsı onlun ^ u t m ^ Y ^ tr
Annesi, sanki daha önce akime gelm em iş ;iibi. “A f e r e * ^ köy öğretmeniydi, am a şair olmayı hayal ediyordu' ' ***
di,yapndasm,'diyar- T e ly r la kan d aşt,ğ,m da <M,ğm danjh Vcru anlatılanları!: rom antikliği karşısında içini çekti. Şimdi
y a ş daha küçüksün "
bu gece prensle buluşm ak için gizlice eınlen çıkmas, g erek lin i
Vera kaygan kaz yağı tenceresini ı m ısay a koyuyor. “Onu il} biliyor. Eğer öyıvnirse, annesinin bunu anlayacağını da biliyor
gördüğünde ne hissettin?" Annesi yine yorgun bir sesle, 'M â la ,'d iy o r. "Hadi, işe geri
A n n esi gülümsüyor. "Bu hikâyeyi birçok kez anlattım: donelim ve \ erom ka. k a z yağm a dikkat et. Kaz yağ, değerli."
“Herzaman seni çok heyecanlandırdığım söylüyorsun. An* Saatler geçtikçe. Vera aklının giderek daha çok karıştığını
nasıl?' fark ediyor. F asu ly cle, i ve salatalıkları hazalarken, kendisi ile
Annesi yine alnını silip öııiındi duran tahta iskemleye m - Sasha için hır aşk hikâ yesi hayal ediyor. Mavi dalyalarda, bazen
nıyor. Sandalyeyi biraz yeri çekip oturuyor. geleceğin görüntülerinin görülebileceği sihirli nehrin kenarında

Venı buna o kadar çok şaşırıyor i i. nervı leyse bir ses çıkartır. yürüyecek, V era )m sık sık âşıkların yaptıklarını gördüğü gibi

Annesi konuşmak için yaptığı işi bırakan bir Kadın değil Veravt sokak lam balarından birinin altında duracaklar. Onun bir prens,

(Mgasorumluluk ve görev hikayeleriyle büyııdider. Köylüler hap­ icranın aa yoksul bir öğretm enin kızı olması önemli olmayacak.

sedilmiş krala minnettarken, onlara hadleri bildirilm işti. ŞİM& “Vera.”


köylüler başlarını eğip elleriyle iş y apm ay a devam etmeSkr- Vera sabırsız, b ir sesin ism ini söylediğini duyuyor. Ona iik
çünkü Kara Şövalyenin gölgesi üzerlerine çelik bir kılıç hizofo defa seslenm ediklerini anlıyor. Babası Vera ya kaşlarım çatmış,
iüşüyor En jym foç dikkat ç^ m em ek.
°dada duruyor.
Annesi şimdi sessizce oturuyor. “O zam anlar baban nefesi Veıa, Baba," diyor. Hebası yorgun ve biraz sinirli görünü-
kepecek kadar yakışıklı bir öğretm endi, liıın u bityükannen ' Gcnclhkle son derece düzgün taranmış olan süflili saçları.
kaf0srn o vo l°™ 9 i* yonodağün^ * 0,ga en az beşinci koz, ' Korkuyor musun?- ^

B°basmm mam murekkep,e Vera yana dönüyor. Olya da aymsım y a p ,^ , ^ ,

parma**'1 akarak. nerede?’ dk>e «>™yor.


w oğlanla karşılaştığın zaman kalbinde M j bjr ^
^ iZ a l^ a lm a y a y it t ile ,
**■■■W " gİbİ ° ‘ mak W ^ *■« almak i* yukanı/a
10 * ,m ’ ” B a t a s ı ş a y f a " h l r M i d e b a şın ı
■Kendi t o ' arma çfcmok gibi’
^ a l^ n s ^ r .
Ifcro kardeşine sarılıyor vc onun tombul yanağına bir öpücük
hn? Bir tersi* m ıvar? tonduruyor. Sonra, örtüleri açıp birden yataktm ^ ^
u ır.Bİrşeyyok.Babcısı Vera’y ı kollarına ahpöyk
Ur el aynasıyla görünüşünü kontrol etmeye çahşıyor, ama ken­
sJasanhyorldVerayıınnefes
•Hayır. Hay' - alm am ak için babasının kollQ.
dini sadece parçalar hâlinde görüyor; deri bağcıklarla yüzünden
,nn kurtulması gerekiyor.
geriye toplanmış uzun siyah saçlar, beyaz ten, pembt dudaklar,
Gelecek ytord a Vera, bu sa n hşı kafasında binlere* kez *
vera dantel yakalı, sade, m avi bir kız çocuğu elbisesi giyiyor, oma
t Mum t*S n d a pırlanta g ıbı parlayan kavanozlar,
en iyi elbisesi bu. K eşke bir beresi, iğnesi ya da hepsinden daha
’ lS t b a s m n yeleğinin tozlu, g ü n eşte sertleşm iş derisini
iyisi, bira/, parfüm ü olsaydı.
Z Z L lfir V ^ 1» çenesinin yanağım çizm esini h i s s e l
■ Seni seviyorum, b a b a , ’ dediğim hayal edecek. Vera, “Ah, pekâlâ," deyip kardeşine dönüyor. "Nasıl görünü­
yorum?’'
' Ama gerçek şu ki, Vera'nm akim da a şk ve evden gizlice *
mak var; bu yüzden babasına hiçbir şey söylem iyor ve w * "Mükemmel.”

işe geri dönüyor. Vera’nm yüzüne kocam an bir gülümseme yayılıyor. Bunun
doğru olduğunu biliyor. O hoş bir kız; bazıları güzel olduğunu
bile söylüyor.

Vera yatak odasının kapısına gidiyor ve dinliyor. Kulağına

O gece Vera sakin yatamıyor. hiç ses gelmiyor. “Y alaktalar" diyor. Dikkatli bir şekilde hareket
ederek, parm aklarının ucuna basa basa, yazın daima açık bı­
dundaki her sinir ucu dans ediyorm uş g ib i geliyor. Sesler
rakılan pencereye gidiyor. K ız kardeşine bir öpücük göndererek
<u^ S u r e s in d e n içeri süzülüyor: konuşan insanlar,
küçük demir parm aklıklara tırmanıyor. Vera attığı her dikkatli
taşlı caddelerde toynakların uzaktan duyulan tıkırtıları.
adımda, aşağıdaki caddeden birinin, bulunduğu yöne bakacağın­
sevgilisine ku ^ 2^ SeS*’ lîu sıca^- ışıklı gecede, birisi muhtemelen
ım ve bir oğlanla buluşm ak için gizlice dışarı çıkan kızı işaret
dolaşıyor• ^ *em an ^alllJor ve b irisi yukarı katta
°n s ediyor. Yer döşem esi h er adım da gıcırdıyor- C0İP bağıracağından emin.
K j s ‘J k t ' u e s ı
K ik tin VR’cinnah
M,J.„-
r vre?
e bel
i o lŞti‘
t » * V k‘ * ,r!K’* ° '" u'5 i w
sirrtdi , «derin g iy * * * ^ " w " W * < * * a b a d a n çıkıp birlikte
“ w ikinci a* !â"K' i"d ® " i
tirküçadım, atloy>P « r çim e, K * * * * * * ' ™ kaPm Ö'Ke ^ m k^ J 0 Har
^ , , r binarwı içine girerlerken Vcra. m n yorlu#-diye
*” fe S " ® » » ' '* * & *Vt. itiyorlar?"
T e - ..., tor W ' " * " H ^ e ,, ^ aklıyor- ^
ö rü y o r. M * tekrar açılıncaya kadar, dakikalar yuwşça ilerliyor.

‘ , ftnftmfc- Köprüsü,mn m u m d a ki sokak Vsrü inini" " 11 h‘ V *™ hir tiir “ Ö"' çekimde görüyor. Cüceler

^ , , „ Jn d,,™/»'-- ««■- ÇCi/' sarısı yorünü^ !s:W inı alnınlar. Babası mücadele etmiyor, tanışmıyor, hatta
on uyor-
«ıçkm. y ek # 'teVL
Sasha, ‘Geleceğinidüşünm em işim : diyor. Arkalarında, annesi tökezleyerek merdivenlerden iniyor;
^ p yalvarıyor. Yukarısındaki lin eereler sıkıca kapatılıyor.
Vira konuşam ıyor gibi. Kelimeler, aynı nefesi gibi, Vera'm

göğsünde hapsolmuş Vcra, Sasha'nm yır/el dudaklarına bakıyor Yeni, “Baba!" diye bağırıyor.

J b ıı bir hala. Aniden gözlerini kapatarak Sasha'ya doğru eğ$. Caddenin karşı tarafında, babası başım kaldırıp Verayı gö­
yor, Sasha onu öptüğünde bu yine de bir sürpriz. Verunın nefesi rünür. Sanki sadece babası Vcra ran çığlığım duymuş gibi.
kesiliyor bina, ağlamaya başlayacağım hissediyor; gözyaşlun Başım sallayıp a n ık i. Orada kal, der gibi elini ulatıyor, sonra
kiiçi/k yıldızlara dönüşüp onu ulandırm asına rağmen, yaşların itilerek arabaya bindirilip götürülüyor.
dökülmesini engellemek için yapabileceği lıicbir şey yok.
Vera, Saslıaya san bir kez dirsek atıyor ve. Sasha onu bırakı-
Prens şimdi Vcrahm durduk yere aşık olup ilk npüldiiğündt wr. Vcra arkasına bakm adan caddenin diğer tarafına koşuyor.
ağlayan aptal bir köylü kızı olduğu mı anlayacak. 'Anne, onu nereye göt ürdüler?~
Veru bir bahane uydurmaya çalışıyor; bahanenin ne oluca- Annesi yavaşça başım kaldırıyor. Bir an için kendi kızım
ğıııdan bile amin değil, ama daha konuşm aya başlamadan Sushi ■anvmyonniış gibi görim ü yor.'Yatakta olman geıvkiyor, Vera.
onu çömelmesi için aşağıya çekip o kadar keskin bir şekilde, “Sessiz
"Cüceler. Hahamı nereye götürüyorlar?”
ol. diyor ki, Vcra kırıldığını hissediyor. “B a k "
Annesi cevap veriyor. arkasında Sashanm sesini duyuyor.
Allı ejderhanın çektiği parlak, r.iyah bir araba yavaşça cad-
~i>u Kara Şövalye, Vera. Onlar istediklerini yajxırlar.
dede ilerliyor. Kirden sessizlik çöküyor. İnsanlar oldukları yenle
Vera, "Anlam ıyorum , ’ diye lxığırıyor. ‘Sen hır prenssin...
■lonupkalıyor, gölgelere çekiliyorlar. Hu Kara Şövalye...
Sasha, 'A ilem in a rtık g iicii yok. Kara Şövalye babamı ve
Araba avlanmakta olan b i• hayvan g ib i hareket ediyor
«"icalunnıı hapse a ttı. Hum: biliyor olmalısın. Bugünlerde fcur
ejderhalar ateş çıkarıyor. Araba durduğunda. Vcra vücudurt*
A ltığın da bir soylu olm ak tehlikeli. Sana kimse gardım edemez,"
i p $ $ Î N hissediyor Vem ^Oıvsı benim yaşadığı»1 yer.
% n r. "Üzgünüm."

222
K r.s r m <J<an n a k
K** ^Bahçesi
»tun zanuındtr idem le beklediğig ib j,
Vera, ağlamaya başlıyor ve bu sefer gözyQşlQ & ^ yok. Onun gihi bir * * M * * „

değil, meydana geldiklerinde acıtan küçük siyah ^ m » t a ! / * bunu ani,yor. « Y o ,* ;, ^

Annesi. Veronika;diyor, “içerigirm em iz gerek ^ Bu tutuklanmayla, Vcra)Un gele


Vera'nmelinitutarak, onu orada öylece durup bu fâipnczbir hâlalıyor. Vera içi,, eğitim bir daha
Sashadan çekip uzaklaştırıyor. Bir kolunu Verahın ^ ^ sokak lam balar,,,,,, al',„da „ „ u ^
kapmm merdivenlerini çıkarlarken onu kendine y o ^ 0 % yok.Saslıa yok. "Butun gün ekmek gibi * « < Çocuka
Sasha'ya, V on beş yaşında,"diyor. ° 1n ^ 0^ Yen, annesinin haşm , salhd,ğ,„ ,,, ,S,en,iU°rum.'
Vera arkasını dönüp caddeye bakıyor; pre„ . ŞitotıiŞ' tâbirlerine böyle bağhhr. Biri hareket c u ^ 'T ^ * ?»"<*
vr

uı, havuzdaki uuıgaiargibi.


tJiyor. Bir dalyalar gjb i *«Wtounul,,s*
bum,hû-
yen,. K h m t r a f o * kütüP ^ ^ g id e c e ^ -di^
& vera on alt, ya,,udu. A z önce m halay, ‘
m ünta olabilir? Bu hata yüzünden Vera'nm seuHM ,• ,
o andan itibaren Vera’nm ailesi değişiyor. Artık h iç k ^
Öleceğini kim bilebilirdi k i? USan ann
gülümsemiyor, gülmüyor. O, annesi ve kardeşi her şey daha y
olacakmış gibidavranmaya çalışıyor, ama hiçbiri buna inanmap

Krallık halâ güzel, beyaz, etrafı duvarlarla çevrili, köprülerle,


kulelerle ve sihirli nehirlerle dolu bir şehir, am a şim di Verabuşehn
farkh görüyor. Vera. ışığın olduğu yerlerde gölgeler, aşkın okhfa
yerdekorku görüyor. Eskiden sıcak, solgun bir gecede, öğrenciler
kahkahalarının sesleri onun özlem le ağlam asına neden olabiM
Vera şimdi neyin ağlamaya değer olduğunu biliyor.

Günler haftalara karışıyor ve Vera babasının döneceğine t e


bütün umudunu kaybetmeye başlıyor. Bir kutlam a yapmadanon

altı yaşma giriyor.


Bir gün akşam yemeği yerlerken. annesi, “Şatoda çahşacc<
işçiler aradıklarını duydum," diyor. "Kütüphanede v e fırında.

Vera, “Evet,” diyor.


Annesi, “Üniversiteye gitm ek istediğini biliyorum ” diy*-

Bu /lQya/ Çoktan önem ini ka y betm iş. B ir yün Vera'nm^


5°>r o/ması, babasının onun için hayal etliğ i bir şeydi.
, 225'
ı r

On iki

N
ina, annesi sustuğunda, “İnsanlar ölecek demekle ne
demek istiyorsun? Veronikanın hatası ne?" dedi. “Daha
önce m asalın bu kısmını hiç duymamıştık."

“Evet, duydunuz, lîu kısım Meredith’i korkuttu, bu yüzden


bazen atladım.”

Nina ayağa kalktı, yatağa gidip lambayı açtı. Annesi zayıf


ışıkta, gözleri kapalı, hareketsiz duran bir hayalete benziyordu.

“Yorgunum. Şim di beni yalnız bırak.”

Nina tartışm ak istedi. Saatlerce karanlıkta oturup annesinin


sesini dinleyebilirdi. Babası bu konuda haklıydı. Nasıl olduysa,
masal onları birbirlerine bağlamıştı. Ve annesi de bunu hissediyor
olabilirdi. Nina, annesinin m asalın ayrıntılarına değinip daha
önce hiç anlatmadığı kad ar derinlere indiğinden emindi. Nina gibi
annesi de masalı devam ettirm ek mi istemişti? Babası annesinden
bunu mu istemişti?

Nina, “G itm eden ö n ce san a bir şey getirebilir miyim?


-Öıpim ' k^ ill, annesinin masal,n, dinlemek is,c
NİM etraf,na takt,, sallanan iskemlen,n kenar,,*, * * * * * * * f“ la cşvamn b ^ n d u g u b:tn2 ‘fU- * * * Külünç
kabanı » t a y , «ördü. Torbay. alıp tekrar y ataga ^VTV kadar giden reçeteli w reçetesi,, ila.., * * * * <arihi
_nKtk.„ annesinin elleri, « e d o lan ,,,,, m avi-y*^ ^ 1 Ç* ^ im e ce le ri Sö«)en geçirirken Se.sî d u y n lt,
H in d e h arek et etmeye taşlad,. Nina kapıy, k a p , , , ^ ! > tftudithln her zaman olduğunu diisü â UŞ' U'
' U "ftu WWydi: k ü ^
ç,t ç< ç>t « * rini <iuyarak üdada" <',k1'' ^
il**'—
N i n a banyonun önünde dunıp iterek kapıyı açtı. Banj,, ^
Bilinçsizce, kutuyu toplamaya son verdi, üzerine BANYO ya7, p
Tek taşına ajagıya inip sönm ekle olan ateşe bir odun ~ ^jjora s ü r ü k le d i. Koridorda çocukluğundaki kelimelerin açık
Kendine bir bardak şarap koyarak, şöminenin önüne „tUlxkl ^
jjpnl.ın süzüklüğünü duydu.
Nina. “Vay canına.” dedi. “Vay canına.”
‘Belki oğlanları düşünüyordur. Bir oğlanı"
A n n e s in in bu kadar tutkulu ve güçlü konuştuğunu duym*^
Meredith ürperdiğini hissetti. Kendi özleminin farkına vardı;
h a şk a h iç b ir amaç için olmasa bile, dinlemeye değer, harika^
jnannesinden bir şey isteme duygusuna aşinaydı. Bu Meredith '
h ik â y e y d i. Bu hikâyeyi anlatan kadın Nina'nın çocukluğunda
bütün hayatı boyunca bildiği bir duyguydu.
s o ğ u k , m e s a fe li Anya YVhitson değil, bütünüyle bambaşkabiıHdj.
Banyodan çıkıp koridordan geçerek evden çıkması gerektiğini
Babasının Nina'nın görmesini istediği sır bu muydu? Osesâ
biliyordu, ama yapamadı. Annesinin herhangi l>ir masal cadısınınki
dış görünüşün altında bir yerlerde saklı, başka bir kadın mıvanfc
kadar hoş, bal gibi tatlı sesinin çekiciliği, her zaman olduğu gibi
Babasının hediyesi bu muydu? En sonunda, babasının âşık oMuğ->
kadını bir an için görmek miydi? Mercditlı'i tuzağa düşürm üş ve bunu gerçekten düşünemeden,
kendini koridoru geçip, kısm en açık olaıı kapıda durarak hikâyeyi
Yoksa daha fazlası mı vardı? Bu hikâye Nina’nın hatırladığın­
dan çok daha ilginç ve ayrıntılıydı. Ya da belki Nina hikâyeyidaha dinlerken bulmuştu.

önce gerçekten dinlememişti. Tıpkı çok sık görüp asla çekenin kim Meredith, Nina’nın, “İnsanlar ölecek demekle ııe demek isti­

olduğunu ya da arka planda kimin durduğunu merak etmediğine yorsun?” diyen sert sesini duyuııcaya kadar bu büyü bozulmadı.

bir fotoğraf gibi, hikâye de Nina’nın varlığını hiç sorgulamadığı Meredith çabucak kapıdan geri çekildi; kesinlikle masalı gizlice
bir şeydi. Ama bir kere garipliği fark ettiğinizde, diğer her şeyder dinlerken yakalanm ak istemiyordu, çünkü Nina onun ilgilendiğini
kuşkulanmaya başlıyordunuz.
düşünerek saldıracaktı.
v'e işte Nina şimdi bu garipliği fark etmişti.. . ve ccvaplar isthntk Meredith aceleyle aşağıya inip çok geçmeden eve vardı.

Köpekler M eredith’i b a ş döndürücü bir coşkuyla karşıladılar,

özlemiş o lm aları M eredith’i o kadar rahatlatmıştı ki, onları

W aldığında ç a m a şırlık ta d izlerin in üzerine çöküp ikisine de


k burunların, sürüp yüzünü yalamalar,nln k oc- nlDldni«; k o p y a s ı o la n b ir lıa y a t k a lm ıştl v.
jejjnjn yerini almasın* izin verdi ^ ^ arka*n a yaslandı. Hasır salıncak \nrl7
v ^ n i t h . köpeklerin k u lak lar,n ,n ark asın d ak i y,, u m u r s a m a d ı . A y a k la rıy la s a lı J “ cns«meb»tu,
, Men*1 - 1 .: o ı . .< ı v 4 n J . ^ h e r İV i
W , k a r k e n . *<yi köpekler," diye m ı n l d a n d ı . M e r e d ith ftaki P ^ 1* cski an cirier S,cırdadı.
■^ kalkarak. ç a m d ı r v e k u n ı t m a m a k in e s in in y j " 1 ** p n de annen gibisin.
j o ü h a g id ip kocaman k ö p e k m a m a s ı t o r b a s ı n , ç ı k a r ^ ^
jc(t böyle söylemişti.
Meredith battaniyeyp daha sık. sarınd,; ^
ve köpekletin gümüş renkli kaplarına biraz mam* ^ gelmesine izin vererek yukan ^
Meredith çabucak bolca içecek sulan olup o lm a d ığ a ko^
i )iu hap, ahp yatağa girerek, örlüleri çenesine kad
tikten sonra mutfağa gitti. misyonunda kıvrılarak, köpeklerin soluk ' Cenin
Mutfak boş, sessizdi; içine sinm iş bir koku yoktu. M e**. ’jaldanmaya çalıştı. ",m «»mhüsünç
gelmekte olan gecenin düşüncesiyle kıp ırd an m ad an karanl,"! Nihayet, gece yansını geçliğinde Meredith saatin ala
öyiece durdu. Hikâye için annesinin evinde kaldığ,na şaŞrna^
Racaya kadar rahatsız, kısa arahklaria bolü™* N r u ^ l a Î
ljydı. Her şey o boş yatakla karşı karşıya gelmekten daha iy j^
Meredith alarm kapam a düğmesine vurarak tekrar
Meredith. her iki kızını da arayıp, seni seviyorum
p * . ama boşum, çabalıyordu, bu yüzden kalkıp
bıraktıktan sonra kendine bir bardak çay yaptı. Kalın bir battanj^
giyerek altı mil koştu. Eve geri döndüğünde, yenklen y ^ k kad™
alarak, verandada oturmak için dışarı çıktı.
bitkindi, ama bunu ya p m ay a cesaret edemedi.
En azından buradaki sessizlik doğal geliyordu.
İşin anahtarı ç a lışm a k tı. Kendini oyalamak.
Meredith yıldızlarla aydınlatılmış uçsuz bucaksız gökyüzün*,
Mercditlı işe gitm eyi düşündü, ama bu güzel, güneşli paar
kara toprağın hoş kokusunda, yeni m a h su lü n tatlı kokusunda
gününde, birinin arabasını görm esi ihtimali vardı ve eğer Daisy,
kendini kaybedebilirdi. İlkbahar ve ya z m evsim leri arasında bir
M«edithııı bir pazar günü iş<- gekli^ini öğrenin* «Tgulama başlardı.
duraklama olan bu ayda, ağaçlarda ilk kü çük elm alar çıkmıştı
Meredith. Belye N ochi y e gitm eye vc Nina'nm annesine iyi
Kısa süre sonra meyve bahçeleri m eyveler, işçiler ve toplayıcılarla
baktığından em in olm aya karar verdi. Hâlâ toplanacak bir sürü
dolu olacaktı.
Şey vardı.
Bu, babasının, yılın en çok sevdiği zam anıydı; her şeyin müm­
Meredith bir saal sonra, eski bir kot pantolon vc koyu mavi
kün olduğu ve hâlâ en iyi hasadı alm ayı um duğu zamanı. Meredith
bff kazak giym iş olarak annesinin evine gelip mutfağa girerken.
Belye Nochi yi babasının sevdiği k a d a r ço k sevm eye çalışmıştı
Merhaba,” diye seslendi.
Babasını seviyordu, bu yü zd e n sev d iğ i şeyi sevm eye çalışmış**
Nina dün giydiği kıyafetleri giymiş, mutfak masasında ötü­
ve en sonunda M eredith’in elinde, onun kattığı tutku haricin*.
yo rd u , kısa siyaiı saçları her yöne doğru dikilmişti. Masanın
fQ ş 'H ançesı
r\m u n -jc<ınn«h
. „ , k du n ... birkaç kitap ve Nina'n.n koyu renkIi .
^ •ek . Bitti. işle cevap bu. Akimı ç e t e * . ,laha b d n
I w‘f _ . . . __c:u > ln v .u -:ıV - V.o-,—
& düşünmeni sağlayacak; bazen• -
>-JZ's,y,a <lold',rdu8u’ e,m fa da* » m ^ „mnu
parçaları vardı. ifadesinde birym nuşam a görü^ l
Meredith, -U nabom ber* gibi görü n ü yo rsu n ,” dedi. ' çünkü bunu çok İMİyonsun. Ania b " ! * *
o sadece... bizi sevm iyor. Ve aCık L UlU'‘ hun,arın k
“Sana da günaydın”
»»■ ■ '«>**« . . » 1
~Hiç uyudun mu?
,.ı.Qr ederim dcıııek zorundayım." K ’ ay,r-
“Biraz.”
••jsre sorunları?
“Sorun ne?"
Meredith kahvesine takta. Biran ^ k o n u * ^
-Bunu u m u rsam ad ığ ım biliyorum , am a şu masal.
Rujunu unutmuştu.
aklımdan çıkaram ıyorum .” Nina b a şın , kaldırd,. “Annem, ^
G a z e te c ilik yeteneğiyle bir şeyin can ahc, „ oktasım ^
gece Fontanka K öprüsünden bahsetti. Bu daha önce hep Sihirii
bulan ve som -sorarken çok ce.sur olan Nina. - u iç. ^
KÖpriiVdü, öyle değil mi? Bu sana garip geliyor mu?"

Meredith, “Masal,"dedi. “Bilmem g ere k ird i” bir ifadeydi-’*


“Yalan söylüyorsun."
“Şunu dinle: Fontanka, Leningm d şehrinin içinden akan Neva
Mereditlı yorgun bir şekilde gülümsedi w masaya j-klip karde­
Nehrinin bir koludur.''
şinin karşına oturıiu. "Seninle kavga etmek istemiyorum, Neens."
Meredith kendine bir bardak kahve koydu. “O bir Rus. Hikâ)*
“Öyleyse konuş bcniınie."
Rusya'da geçiyor. Büyük keşif!"
"Bunu anlayacak son insan sensin ve bir cadaloz olmaya ça­
"Orada olmalıydın, Meredith. İnanılm azdı. Dün gece bütü­
lışmıyorum. Bu sadece gerçek.”
nüyle yeniydi."
“Buıııı neden söyledin?”
Hayır, değildi. “Belki de sen sadcce hatırlayamayacak kadar
küçüktün. Ben hu işe karışm ayacağım ." “Danny Myıın. Dört yıldan fazla bir süredir onunla birliktesin,
ama hiçbirimiz şim diye kadar adını hile duymadık. Gittiğin yerleri,
"Bu nasıl ilgini çekmez? H ikâyenin sonunu hiç duymadık."
çektiğin fotoğrafları, sevdiğin plajları hile biliyorum, ama sevdiğin
Meredith kız kardeşine b a k a ra k y a v a ş ç a arkasını döndü.
adam hakkında hiçbir şey bilmiyorum.”
Yorgunum, Neens. Gerçekten bunun nasıl b ir his olduğunu bi­
liyor musun bilmiyorum. Sen, her zam an yaptığın her şeye çok “Onu sevdiğim i kim söyledi?"

âşıksın. Ama ben hayatımın çoğunu bu arazi p a rç a sın d a geçirdin' “Gördün mii? 1 liç âşık olup olmadığını bile bilmiyorum. Senin

ve annemi yakından tanımaya çalıştım . A nnem bunun olmasına K'in önemli olan şey hikâyeler. Annem gibi. Elbette buna kapıldın.
Meredith eliyle m asaya yayılan kitapları gösteren bir hareket yaptı.
28 Tcd Kaoynski. Bir bombalama olayına adı karışan, Amerikalı teorisyen,
m-ılıkçi vc eylcınci. (ç. n.) ‘Sadcce biitiiıı bunların bir anlam ifade etmesini bekleme, çünkü
. r Annen. buna tein vermeyecek ve lütfen,
y ü zü n ü b u ru ştu rd u . D aha önce yemek haartam aya
Z Z n * " ' ^ hmaya ÇahŞm,k,a" ' aZge<;- Yapaı"am. > j ^ ^ n i y e M - A m a h e r ^ ^ J - J
-I hövte olmaz- Tekrar olmaz. Taımam mı?* ^
konusunda boy . .
Nina, Meredith’e baktı, gözlerindeki açm a nerodej^
başlad,ğm “ nnas"^ w «JZ
^ e k k ü r lo ,- dedi ve bilgisayar, kapaıt, mu(f .

n,lmazdı. " -peşini r ^ d a otururken buldu. Masa üçkişUİV W rta n , ^


Meredith başın» sallayıp ayağa kalktı, “iyi. Şimdi m a rk e t^ . fjina H* kardeşine bakt.. “Y.ne mi y e n ^ U lm unV Je(rj
geri döndüğümde birkaç kutu daha toplayacağım .” ^ onu da davet etmemiz gerekiyor mu?”
Nina. “Kendini oyalamahsın, dedi. 3ra' Meledith güveci fırından çıkartırken, “Geç saate kadar çal,-
Meredith. kız kardeşinin sesindeki bilgiç tona ald»nş *
« s * ,’ *"*1
-Bunda yalnız değilim gibi görünüyor. Birkaç saat içinde görüşü -Yine mı.'
rüz. Annemin karnını iyice doyurduğundan emin ol." Merçdj “Haberleri bilirsin. Olaylar her saatte meydana geliyor."
üth,
tedirgin bir şekilde gülümseyerek arabasına gitmek için dışar, ç,,
9ktı. Niııa votka sürahisini \ e üç shot bardağını alıp masaya getirdi.
Minesinin yanına oturup, bardakları doldurdu. Meredith giydiği
şişkin, yalıtımlı eldivenlerle, sıcak güveç tabağım masaya taşıyıp

bir çift nihalenin üzerine koydu.

Nina. biraz d ah a öne doğru eğilerek sebzeli kuzu güvecin


Nina güniin geri kalanını dönüşümlü olarak meyve bahçesinin
hoş kokulu aromasını içine çekerken, “C h a n M i dedi. Güveç
fotoğraflarım çekerek ve internette gezinerek geçirdi. Ne yazık ki.
annesinin buzdolabından çıkmıştı; bu yüzden ısıtılmış bir yemek
Belyc Nochi'deki çevirmeli ağ bağlantısı son derecede yavaştı, bu
olsa bile enfes bir tadı olacaktı. Sebzeler son derece yumuşak ola­
yüzden bir şeylere bakmak çok uzun sürüyordu. Arayacak fazla
cak, tatları domateslerin, dolm alık biberlerin, çalıfasulyesinin ve
bir şey de yoktu. Nina, Rusya’nın, A m erikalıların daha aşina ol­
\Valla Walla tatlı soğanlarının yumuşacık karışımıyla birleşecek,
dukları, Grimm’lerin^ yazdığı türde hikâyelerden birçok yönden
hepsi kocaman, lezzetli et parçalarıyla birlikte bol sarımsaklı, az
fa r k lı, zengin bir hikâye geleneği olduğunu öğrendi. Gerçekten de limonlu et suyunun içine konmuş olacaktı. Bu Ninamn en sevdiği
düzinelerce köylü kız ve prens hikâyesi vardı ve genellikle hepsi yemeklerden biriydi. “ 1la rik a bir seçim, Meredith.
bir ders vermek amacıyla mutsuz sonla bitiyordu.
Meredith bir sandalye çekerek ikisinin arasına otuıdu.
Bunların hiçbiri Nina’ya anlatılan hikâyeye ışık tutmuyordu.
Nina M eredilhe bir slıot sek votka uzattı.
Nihayet gece olduğunda, M eredith çalışm a odasının kapısını Meredith kaşlarını çatarak, “Yine mi?” dedi. Dün gece yeterli
atfı ve, "Yemek hazır,” dedi.
değil miydi?”
a? mmkardeşler. JacobveVVilhdmGrimnı. Tanınmış masal yazarları, (ç- ^
30 « " d i kuzu jciîve^. (ç. n .)
K jis tin ‘vfCcmnah

KIS t M * * » ' V „AraJ ı | m a n la m mı?" dedi. “Hayal kırıklığına uğ-


d - yem eğini ye. Sofcudufcu zam an bu yemekten
N|,«ctendc s ’"
m * * k‘* bri‘en b" r" ,' nU k 'r Ç a m •*-«-
■ ^ c ıin tonunu fark etli, bu onlann küçük gelenek
jjioa a11 <w.ıeV. oluyordu. Yemeğin geri kalanı sessizlik
sadece iv.ee porselen tabaklan sıyıran kaşıkların, lahia
W & B * b a r * * " 'kald“ ldl- C8rev hardaki ^ ^onulan şarap kadehlerinin sesleri duyuluyordu
içkilerini içtiler. Sonra M ı» servis kaş,glna ^
^ nin UZCt UyuuL\ M eredith ayağa kalkıp mutfak lavabosuna
m kovarım. M eredith. sen n ed en b a ş l a n u y o r ^ ,
< î^ l r i ” ^ uzakla5U-
jjtti- V ^ \,lÇaklan kurulam akta olan Meredith’e, “Bu gece
-yine mi üç şey.
-İstediğin kadar yapabilirsin. Bı?. senin izinden gideceğiz.’ SUian^ a fazlasını dinleyeceğim,- dedi.

Annesi hiçbir şey söylemeden, sad ece b a şın ı salladı. tıikâycîlın ‘ ......»ricasını döndü ne de ona cevap verdi.
Kız kardeşi
Nina kaşıkla güveci kız k ard eşin in b ey az porselen tabağlna
byaH en Meredith, “P ek âlâ; dedi. “G ü n ü n e n sevdiğim zaman,
” ’İ -M » » ” *■
şafok vakti. Yazın verandamda o tu rm ay ı çok seviyorum ve Jeff...

benim çok fazla koştuğumu düşünüyor."


- E m in m is in :*
Nina buna vereceği cevabı d ü ş ü n m e y e ç a lış ırk e n annesi.
•Eminim- Ne z a m a n d ır erteliyorum .
‘Günün en sevdiğim zam anı gece. Belye noclıi. Yemek yapmayı
çok seviyorum. Ve babanız piyano çalm ay ı ö ğ re n m e m gerektiğini

düşünüyor." diyerek onu şaşırttı.


Düşünüyor kelimesini d u y m ak N in a'ıım b a şım kaldırmasına
i ferevde, tek bir kişiye ait olan yerler vardır. Bir alanı kaç aile ferdi
neden oldu. Biran için hepsi birbirine baktı.
kullanabiliyor ya d a oradan gelip geçiyor olursa olsun, aile içinde
Bakışlarım ilk kaçıran annesiydi. A n n esi. "O bıın u düşünürdü.
buyerin gerçekten ait okluğu tek bir kişi vardır. Meredithm evinde,
Beni apar topardoktora götürm e, M eredith." d ed i. "B abanın burada
aranda onundu. J e ff ve kızlar ya z partileri ve bu tiir etkinlikler için
olmadığını biliyorum." »adiren burayı kullanırdı. M eredith bu verandayı çok seviyordu
Meredith başını salladı, a m a h iç b ir şe v söylem edi.
*-} ! boyunca sallanan hasır sandalyede oturmuştu.
Nina bu tuhaf sessizliği bozdu. “G iin ü ıı en sevdiğim zamanı Belve Nochi'dc neredeyse her oda annesine aitti. Annesinin
güneşin batışı. Tercihen Botsvanacla. K u rak m e v sim d e. Cevaplan S°z bozukluğu, m utfağın uçuk renge boyanmış duvarları ve beyaz
Çok seviyorum. Ve sanırım, a n n e m in bize n e re d e y se lıiç bakma­ yaııs tezgâhlarından, mutfağın antika ahşap masa ve iskemlelerine

masının bir nedeni var."


, , yüzden M ered ith d e rin b ir nefes ald, ve dosya çekmecesini
(ieW*yonl«<» « yansıtılm ış,.
r L k i bir saat içinde, d i a n d a karanlık çökerken, Meredith
k » * rhU,Un denizliğindeki iç içe geçen bebeklerin, * '
*"■ .nil, hayam ı.» kan tlard ak i izlerini dikkaUice incclcdi ve her
re"kiİ'İk’ V l . ikonaların ve ati. k.zag.n resm inin bulund(1 '
‘^ ğ ı n * ayırd.: Saklanacak. Velki Saklanacak* Yaküacak.
‘»*,rumdayd'
' L fln.fland.rmay. yapmak için gereken konsantrasyona min-
* vochi-deki bütiin odalardan sadece biri g erekte,,
^ Mövdill.’in aklın... kendi y.kılmışevliltğiniobataklında
alabilirdi v« bu otla babasının çalışma odasıydı,
“elW z a m a n la r çok enderdi.
çalışm a o d a s ın ın g i r i ş i n d e d u r d u . B a b a s ın ın ^
<k*,5ın
Şiıııdi. nasıl olduysa em lak veıgısı dosyasına düşmüş bir fo-
' oturduğunu, yerde, ayağının dibinde oyun om ay an iki k ^
, ,f;t bakarken olduğu gibi. Fotoğrafta babası, Nina, Jeff, Jillian
^ k o n u ş a r a k güldüğünü hayal etn .ek için gözlerini kapalmas
^Maddy ön taraftaki b ah çe d e top oynuyordu. Kızlar küçüktü,
gerekmiyordu.
^ ları posta k u tu s u n d a n b ira z d ah a uzundu ve birbirinin aynı
Odanın içinde babasının sesi güçlü bir şekilde yankılanıyordu.
* ı »kar kıyafetleri giym işlerdi. Yılbaşı ışıklan vc yemyeşil dallar
Meredith neredeyse babasının pipo dumanının tatlı, keskin koku-
ritleri süslemişti vc h e rk e s gülüyordu.
sunu alabiliyordu.
\,n ı annesi neredeydi? M uhtem elen yemek odasında, Martha
*Hemen annenize söylemeyin, puro içmem den nefret ettiğini
Stovart3' d üzeyinde b ir tak ın tıy la m asayı kuruyor, hediyeleri pa-
biliyorsunuz.'’
telliyor ya d a sü slem eleri yeniden düzenliyordu.
Meredith odanın ortasına gitti ve kalın, orman yeşili halının
Annesi, k o cası v e ço cu k larıy la h atıralara sahip olmak için
özerine diz çöktü. Odaya hâkim olan kocam an maun masanın
bulunması g erek e n ö n e m li yerde yoktu. Belki annesi, zamanın
karşısında, birbirine doğru yan çevrilmiş, karşılıklı duran siyah
daha esnek ya d a sevginin d a h a bağışlayıcı okluğunu düşünmüştü.
ekose kumaş kaplı geniş bir çift koltuk vardı. Duvarların rengi si­
Meredith, fotoğrafı d o s y a n ın üzerine koyup bir başka çekmeceyi
yah çizgili, canlı kobalt mavisiydi ve M eredithm baktığı her yerde,
açtı. Çekm ecenin içiııc elini uzatırken, ayak seslerini, ön kapının
orman yeşili deri bir çerçeveye konulmuş bir aile fotoğrafı vardı.
vurulduğunu ve o tu r m a («lasında N ina’nın sesim duydu.
Meredith, topuklarının üstünde geriye yaslanarak, bir an için,
Klbctte. Gece olmuş ve N inayı eve çekmişti: hiç şüphesiz, kız
buraya yapmaya geldiği şeyin düşüncesinin üstesinden geldi. Ancak
kardeşi burada bir saplantısını -kam erasını- diğeriyle değiş
babasının kıyafetlerini gözden geçirmek zor olacaktı.
çekti. Masal.
Ama yapılması gerekiyordu ve bunu yapacak tek kişi de oydu.
Meredith bir dosyanın etiketinin kısmen yırtıldığı"' görerek,
Önümüzdeki aylar ve yıllarda hem oıııın hem de annesinin o"
dosyayı tu tu p d ış a r ı çekli. Okuyabildiği kısmında söyt
odadan evraklara ihtiyacı olacaktı. Sigorta bilgileri, fatura ka>ıt-
hn, vergi kayıtlan ve banka bilgileri bunlardan sadece birkaç.)’ 1' 3> Amerikalı ünlü i* kadım, yazar, dergi yayıncısı, vt,*-
W « es‘

rn-ta Me*1* ,,t• I*. harfleri0 Rasça<>Wu£undan<,VW

B ^ r ı^ , .

pnsyan"1 W. *. ,' n n , y . ^ Atek


h * ba'
ir AnC"
m ektu puhuldu.^
^ B3)*n„6 v a n " ',,i,s‘ • On üç

... \Vhitson,
m
##* 7 a yerdiğini* cevap ıçııı teşekkür cde.
tf jf r n araştırmalarımda çok değerli 6 i/g j|e r
o/ımıfcfa tfrfflrte, kararlım ı kesinlikle
o/urs<ımZ) /cad/u,,,^

memnuniyetle karşılan Saygılarımla,

ina ka m erayı se h p a n ın üzerine bıraktı ve babasının en

N
Vasiliı Adamovich
sevdiği k o ltu k ta o tu rm u ş örgü ören annesinin yanına
Rus Milimleri Profesörü
gitti. Bu s ıc a k m a yıs akşamında bile, oturma odasını
Alaska Üniversitesi
bir serinlik k a p la m ıştı, bıı y ü zd e n Nina bir ateş yaktı.

Annesine, “H a z ır 11118111?” d iye sordu.


Meredith,arkasından, açıkd unın kapının aralığından, Niııanın
Annesi b aşım k a ld ırd ı. Y ü z ii solgundu, yanakları biraz çök­
annesine bir şey söylediğini duyduktan s o n ra ç o k uzun süren bir
müştü, ama gö zleri h e r z a m a n k i gibi parlak vc sakindi. “Nerede
sessizlik oldu. Nihayet, annesi bir ş e y sö y le d i v e N in a cevap ver­
kalmıştık?”
diğinde annesi yeniden konuşm aya b a şla d ı.
“Hadi, anne. H a tırlıyo rsu n ."
Masal. Hu sesi tanım am ak im kânsızdı.
Annesi u zu n sü re N iııa ’y a b a k tık ta n sonra, “Işıklar, dedi.
Meredith kendisine olduğu yerd e k a lm a s ın ı, bütün bunların
Nina o tu rm a o d a s ı v c g irişte k i bütün ışıkları söndürdü. Ateş,
olmadığın), annesinin buna izin v e rm e y e c e ğ in i söyleyerek
karanlığın parlayan y ü r e ğ i old u ve Nina. kanepenin önünde yere
k “ t etti ve sonra Vera adını d u y d u ğ u n d a tu h a f mektubu kat-
°turdu. Sanki e v d e b e k liyo rd u ; b ir an için evi neredeyse olağandışı
zarfa koyarak Saklanacaklar y ığ ın ın a koydu.
b,r sessizlik kap lad ı. S o n r a a te ş çıtırd ad ı ve bir yerde bir döşeme
Sonra ayağa kalkt,.
b u la d ı; ev h ik â y e için ıa lıa tç a yerleşm eye çalışıyordu.
,* * * » anlatmaya ba*ad. Babas.n,,, Klntlla yaŞ“ mlürml sü,xiürmek «*" yopmalan gerekeni
J ^ T n i M * y.l- Ve™ önemli bu-, oluyor ve bl, k * * * ’ m L * * * ’ « dcVam edİÎJ° Har' Vem * * * * * töl*Ptanesinde
b o y a ca çalışıyor. Toz, deri ve taş kokan odalarda
i KKar
^ ıtto
manlaro» B M f i. * to-V'e bW d " ,ak leh'İkcli <* 5ey., ^
a r ı—
'^ niC'onUn içi» kltrduğu hQyQllerin «n sonuncusunu -bir
ksadcce5ir*ten , h a y a lin i' gecikm iş bir kitap gibi teslim ediyor ve
artı*
^ Cİİ\nVX yazdıklarından haz alıyor. Vera nc zaman vakit
^ u l bir köy öğretmeninin köylü kızı dey il.
^ I l ı k t a » kaybolup bir köşeye giderek hikâyeleri ve şiirleri
Kanunlara karşı gelmiş bir şairin en büyük h z lf ^ bunu çok sık ya da uzun süre yapamıyor. Vera asla
düşmanı olan birinin akrabası. Vera dikkatli olm alı. Her ^ iWfir,°an izlendiği^ unutm az. Son zamanlarda, çocuklar bile
[fabası olmadan geçen birkaç hafta garip. Komşuları ^ W^ r nıl yolla ebeveynlerin itirafetmelerini sağlıyorlar. Vera

Vera'ylugöz temasında bulunmuyor. Vera geceleri merdiven, ^ ^ birinj e s iy a h arabaların, içinde iiç cüceyle birlikte yeniden

çfctğmda, kapılar düşen iskam bil kâğıtlarm m kine benzer bir ^ fduğu binaya gelm esinden ve onu alıp götürmelerinden

p a ra ra k sıkıca kapmıyor. Bugünlerde kulaktan kulağa ^ ı ,r>r Ya da daha kötüsü, Olga’y ı ya da annesini alıp
.jr korkuyor-“
mm. tutuklanan, hayatları m ahvedilen ve sonsuza dek ortadan • n e l e r i n d e n . Vera sadece gerçekten yalnız olduğunda -gece
^ iTI a tığ ın d a , Olga yanında hafifçe horlarken- kendine bir
kaybolan insanların hikâyeleri gibi, siyah a t arabaları du her
U"ranlor olmayı hayal ettiğ i kızı hatırlama izni veriyor. İşte o
yerde. On yedi yaşma geldiğinde Vera, d iğ er suçluların ailelerini
aman odasının kapalı penceresinin ince camından içeri yayılan
fark edebiliyor. Bu insanlar om uzlarını diişiirüp, gözlerini yer?
h ş havasıyla, sessiz karanlıkta, Sasha'yı ve öpücüğünün
indirerek kurban gibi hareket ediyor■ken d ilerin i daha önemsiz,
o n u nasıl ağlattığım düşünüyor.
sıradan biri yapmaya çalışıyorlar. Fark edilm ez.
Vera Sasha'yı u n u tm a y a çalışıyor, ama ondan hiç haber
Vera şimdi böyle hareket ediyor. A rtık oğlanlar için güzel
almadan aylar geçse bile unutam ıyor.
görünmeye çalışarak aynanın önünde vakit geçirm iyor.
Kardeşi karanlıkta. "V e r a d iy e fısıldıyor.
Vera sadece yaşamaya çalışıyor. H er sabah erken uyanıyor
ve biçimsiz, siyah bir elbise giyiyor. A rtık onun için ne giysiler, Vera, “Uyanığım ," d iye cevap veriyor.

ne ayakkabılarının çirkin olm ası ne d e çoraplarının birbirine Olga hemen yanm a sokuluyor. "Üşüyorum.

oymuyor olması önemli. İşte böyle giyinm işken, sabahleyin onun Vera hemen k ü çü k k ız kardeşine sarılıyor ve onu sıkıca

solgım bir gölgesi hâline gelen kız kard eşi ve artık, çok az konuşan yor. Rahatlatıcı bir şey söylem esi gerektiğini biliyor. Abla
annesi için lapa huzııiıyor. A nnesinin ağlam a sesleri çoğu geceler Olga’yı neşelendirm ek onun g örevi ve bu soı umluluğu ci y

yutabiliyor. Vera aylarca annesini avutm aya çalıştı, ama bo- %»*, ama çok yorgun . K endinden geriye paylaşmaya yete

Çabaladı. Annesi avutulam az. O nların h içbiri avutulan^ fodar bir şey k a lım d ı.
•• üirioio' - Vera kristalleşmiş bir ağacın altında. <jöigder
„ w«n çah" c" k ?'" '" " !'or- ■%*, büyük hir kar kütlesinin içine saklanıyor.

*W «««r w iisr iin * * - * * “ - * * - - y « S o 9 ^ i ^ ^ l l t u k h v u ! ^ I)irinin ailrsi mahuoluyor ve Vcra'nm


. u,k p V şu: Tanrı y a şü k ü r İm kez benim ailem defcil.
/!<■»<' h e ' »•"""'«"•*»■ b if c c ^ ^ ^ r j e y e kudur U-kliyor vc tcknır ayağa kalkıyor. İki yana
>UWl*»f !' t (fc.,KW«<Kİ<>».> flî" " C^ W» İK T ^
M &J
‘ *Arların iÇ^de, şehrin diğer tarafında kendi kolu kadar
y'* ^ mV «i,/,,,..-' «• ......................... 0 * * * ^ I,uS ’*! f)ir nere gitmek için tramvaya biniyor.
^ b t •«*’’“* " a * * * * "" w '" a k k i " "* 1 ' -k Saraym girişinde, omuzlarım dikleştirmesine yetecek
^ s-iire d u r a k lıy o r . Vera kiteaman mermer kapıyı açıp
yor.
oluy°r
ycıv kız kardeşi için lapayı teknır ısıtıp kocamun bir ^ - Vcra'nm yönlüyü ilk şey yünlü giysiler, keçe çizmeler
^ t ^ K ^ t r ^ v e k a r d ^ ^ ü r i^ .H r i^ ^ Mfiyiı W . . çidİMul, ellerini birbirine vuran kadınların
• ıi<ve ısınn »
üs,imde oturarak, sessizce kahvaltılar,,,, diyorlar. • i lu kuyruk oluyor. Kuyruktuk} insanlar sıranın onlara
** 'Lkleuerek ilerliyor, hep ilerliyorlar.
Nihayet, kâsedeki son yiyecek kırın tısın , sıy,r,rken Oi#
%/nu’t sıranın en önüne gelinceye dek geçen iki saat
“Bugün de mi? diyor. ı6nı ninuy^ ■ . . . . . ı •••
, bjr belirsizlik içinde giriyor. Vira altın renkli gözlen bir
Vera. m
Bugiin de," diyerek onaylıyor. Vera İnhalar, götün
. hi ka/Kinan, ı/üzii erimekte olan balmumu ka-
düğünden beri her cuma kız kardeşine aynı şeyi söylüyor. (%,
* * * biçimsiz bir t,M inin* uzun c.rlcnlıfcl. bir sandalyede
Vcra'nm buna ekleyecek hiçbir sözii olm adığını biliyor. ^ Z ^ ia y c m mermer masaya yürürken cesc-etiM toptu**
Umut kırılgan bir şeydir, eyer ço k sık ı tutulursa kolaya,
„m ud»n ,u dikleştiriyor.
kırılabilir. Böylccc. daha J'azla konuşm adan işe yitmek içi,, ha-
Goblin, İsim ?" diyor.
zırlanıyor ve birlikte binadan çıkıyorlar.
Ven, olabildiğince sakin bir sesle cevap veriyor.
Dışarıda, kış dişini gösteriyor.
Goblin sessizliyi,, içinde Uslar gibi, *Kocan « T * *
Vera yakasını yukarı kaldırıyor vc çabuk yiirityerek Heder­
'Babam."
ken. vücudunu rüzgâra doğru eğiyor. Kar taneleri yanaklarım
“Bana evraklarım ver.
yakıyor. Vera donmuş nehrin iistiinde, buzdaki deliklerin etra­
fında toplanmış bir siirii balıkçı yoruyor. Köşede, o ıx‘ Olgufarklı ......
ince, kıllı ellerinin evrakların uslum kapann ' yQ
yönlere gidiyorlar. Vcra'nm evraklarını incelerken o nida durmak ccsan
Birkaç dakika sonra, Vera hir ejderhanın uzaktan gelen ba-
____________ . u MWt*enh»r<W>‘ >ara'lW
girişini duyuyor. Yağan karlar ve duvarlarla çevrili krallıkta’ W" P Goblin: Mns.ıll.u-la tuhaf. çirkin vücutta bir cin o
(;. n.)
beyaz taşı anısında parlak siyah renkli b ir arabanın eııdd^
, ril tek lif* bulundu.
. ... r ___/ ı n u p < i V n m U f l h< il ı h ı ^U r*.
^ iV e ^ ^ M İ ^ M K ly o r .A m a v ^ ; , ftI buna gerçekten şaşırıyor. Olga bile başım kaldırıyor.
V ^ " ‘" Tjijtfli «“ dn aI" vferaVım sahip olduflu tele un,» ^ "Biz onu tutunuyoruz bile,” diyor.
9^ * ,CU * ! * ' 0' -' î "7' \*rü
r * *

^ s ig a r a s ın d a n bir azan nefes daha çekiyor ı* bKe


■mavi

= bağmyor:
deyip £ .—SıradakiT M * "" « “ T T ™
oSküğiincgörc~
W ,X“ X' m imhUma ad, s Z

tem yanına yaşlı bir kadının gelip kocasını sord Vera. tam o anda bu büyükanneyi sevmek şöyle dursun
dıığunda kekeleifcrek, çabucak canını önünden *Jaı> asla hoşlanm ayacağa kaı-ar veren*. '0 ölmedi; diyv.
. . . ......... . . */a% or.
_. hayatta- Hüküm giy-P »arrensü ya do M nesi hiçbir şey söylem em esine mğmen, koyu renk gözle-
V ',0ber'^derilm em iş- Çok yahnda. Kan, Şövalye ^ rindeki bakışı okum ak çok kolay: O öldü.
/âti bir yenU 0 mcak Babasının bir hain olmadığım öğren**
hatamnfaı*ınaWI _ ,, Olga ya destek verm ek için ya da avutmak için Veroya do-
Vera yakasını yukarı kald ırıyor v e tekrar soyuş konuyor- Vera em in değil. “Ve zaman taşmıyoruz?"
Eğer acele ederse, öğle vakti işte olabilir. “Bu gcce. Ev sahibi kirayı almaya gelmeden önce.”

Jiir zamanlar Vera annesine karşılık verir ya da onunla tar­


tışırdı. Şim di sessizce için i çekip odasına gidiyor. Toplanacak çok
az şey var. Birkaç giysi, birkaç battaniye, bir saç fırçası ve ona
neredeyse küçük gelen, eski, keçe botları.
Vera her cuma goblini görm eye gidiyor. Cevap her seferim
aynı. “'Dava inceleniyor. Sıradaki Sahip oldukları giysilerin neredeyse bütün hepsini kat kat
giymiş bir hâlde hem en dışarı çıkarak yeni evlerine doğru karın
Vesonra annesi ona taşınm ak zoru n d a olduklarını söylüyr
içimle güçlükle ilerliyorlar.
Mutfak masasındaki iskem leye y ığ ılıp kalm ış olan annesi
En sonunda oraya varıyorlar. Bina küçük ve bakımsız gö­
"Bu konuda yapılacak hiçbir şey yok. Vera/’ diyor. Geçen yıl an­
rünüyor. Sahanlığın taş ön cephesi ufak parçalara ayrılmış. Adi
nesini çok yıpratarak kırışıklıklar katin de izlerin i bıraktı. Annesi
kumaş perdeler birkaç pencerede tu h a f bir açıyla asılı duruyor.
ucuz bir sigaı a içiyor ve küllerin ahşap döşem eye uçuşmasını Aif
M erdivenlerden y u ka rı çıkıp ikinci kattaki en soıı daireye
mursamıyormuş gibi görünüyor. “D ep o d a ki maaşımda kesinti
yapıldı. Artık buradakifa tu ra la rı ö d ey em ey iz” gidiyorlar.
Kapıyı açan kadın şişm an, üzgün görünümlü, artık eskimiş
cer ^ erÜ es^ en 9 İbiannesiyle tartışm ak istiyor. anvı$
çiçek desenli b ir sabahlık giyen biri. Beyaz saçları açık yeşil bir
yakacak odun almak için yeterince p a ra la n yok ve ü & P *
örtüsüyle örtülm üş. Kadın bir sigara içiyor; sigaranın par-
vera, Nereye gideceğiz? ” d iy e soru y or. Yanında Ol<jo>
» a tion arasında durduğu y er lekelenmiş.
k ı ğ ı n ı duyuyor.
lQ ş b a h ç e s i

^ b u n la r da benim ,onmlunm kar(leşin'” elini tutuyor. Dışarıda, bir araba bir şeye
V ^ adam bağuxırak küfin•ediyor ve Vera kendini bunkum
ue0 lgo.!lo"Sisiha" 9İS' ?
^ hir hayalin sesleri olduğunu düşünmekten alıkoyamıyor
Yeni büyüka""esin‘" dikka" ‘ ,ncelem™ otunda boyUrı ^enen

mnkn. -Ben Ver*.'diy°r. *
*£*?
Kaduıbaşım saUyor-X> son,n pa rm a ya ca k değil,nP
yatanm Olduğun soruna hiç ihtiyacım ız y o k .' **
Annesi yavaşça, "Hiçbir sorun olm ayacak, anne,' ^ ^ Kundan sonra Vera, daim a öfkeli ve hayada ilgili memm,ni

içeri buyur ediliyorlar. 0 0 ğini saklam aya çalışmasına nağmen, bunu başaramadığın,
itiyor. Çabuk öfkeleniyor vc eleştiriyor. O, annesi ve Olga ya
Vera birden donakalıyor. Olga ona çarpıp kıkırdıyor ^
birlikte dönecek y a d a hiç dönemeyecek kadar sıkışık bir hâlde,
kahkahası birdenbire kesiliyor.
jar yataklarında yatıyorlar. V era sabahtan akşama kadar ça-
Apartm an dairesi çok kiiçiik; bir odun sobası, lavabo, bir.
bşıyor ve eve (/eri döndüğünde daha fazla çalış»yor. Annesi ve
birine uym ayan dört sandalyesiyle birlikte bir tahta masa «
büyükannesiyle akşam yem eğini pişirip, gece için sobaya yakacak
duvara dayandırılm ış dar bir yatak bulunan tek bir oda. Perdesi;,
odun taşıyor ve bulaşıkları yıkıyor. Çalışıyor, çalışıyor, çalışıyor.
bir pencere, sokağın karşısındaki tuğla duvara bakıyor. Köşede,
Budunun yalnızca cum aları farklı.
aralık duran bir kapı boş, kiiçiik bir dolabı gözler önüne seıiyor.
Annesi evden çıka rla rken , "Oraya gitmekten vazgeçmelisin.’'
Burada banyo yok; binada ortak kullanılan bir banyo olmalı.
(fnjor. Saat saİKthm beşi ve caddeler simsiyah ollu taşı gibi karanlık.
Hepsi birlikte burada, ayakkabı k u tu su n d a k i fareler gibi, Bir küfenin önünden geçerlerken, Vera sarhoş bir grup genç
sıkışık bir hâlde nasıl yaşayabilirler? soylunun sendeleyerek dışarı çıktığım , güldüklerini ve birbirle­

Büyükannesi, sigarasının izm a ritin i k ü llerle dolup taşmış rine sarıldıklarını gördüğünde göğsünde bir ağrı hissediyor. Bu

bir çay tabağında ezerek. "Gelin,'' diyor. “S ize eşyalarınızı nereye insanlar çok gen ç ve özgür, am a yine de kahve içmek, politika

koyacağınızı göstereceğim tartışmak ve ön em li şey icr yazm ak yerine annesinin yanında


Önlükle yürüyerek, şafak vaki i işe giden Venı’dan daha büyükler.
Vera saatler sonra, yeni ev lerin d ek i ilk gecede haşlanmış

lühana kakan w çok kalabahk olan od an ın içinde, yenle batta­ Annesi uzanıp Vera’ıun elini tutuyor. Usulca. ' Üzgünüm, diyor.

niyelerden bir yatuk yaparak kardeşinin yan ın a sokulup yat'!/or- Hayatlarının ya da kay yılarının gerçeği hakkında çok az ko-
nuŞuyorlur. Vera annesinin elin i sıkıyor. Biliyorum, ya da, Sorun
Annesi yorgun bir şekilde. % yerin d en b ir adam ıjann W
demek istiyor, am a ağlayacağından korkuyor, bu yüzden
yularımızı yetirecek, diyor. O lga ağ la m a ya başlıyor. Hep*

'M a m ı çok ö „emij olm adığını biliyor.


^ b a t ın ı sallıyor.
k js g k tlıç a l
K ilstin % n n a h
fromutu, durağına doğru dönen*. 1
5 ,«tfx,na" ; . , hlor
flflbası öldil

^ o o r ö fr ü * ' Bircr. oradaydı ve sonra faıyboMu. G e rç* f a - ..

'BU9 0 itmek için birbirlerinden aynlıyorlar. ^ r k in ıle r s e ^ ü le r . ^


M i cn eler ve em rinde çalıştıklar, Kam
^^ îL -n ^ ü y O k Saray a kalan san birkaç ^ ^
Vtrar n kuyruğa giriyor ve »rusmm «elmesmi h ^ fakat yas tutan bir ailenin so rd ^ u (*,*, ^ ^
^ sonılam az. Ailesi onu gömmek. m en rm ^ ^ ’
m a sa d a ki" " h‘ İn’ "‘ Sİ’ " r ',İynr-
* defnetmek üzere ccsedini giydirmek için yalmraP>az Tüm
* * ° Z m verdiğinde- goblm kâğıtların, alıp , * uyor. ^
tınılar dikkati onların ve Kara Şövalyehin «dfcor etmek istediği bu
^ * V ' * 1' " * ,rWo™ " osaâBndb.
İİr* ^ L - , to o m n . «»»* bir «loda- ,« er in/azı” üzerine çeker. Vera kütüphanede işe kanlıyor ve babası
hakkında hiçbir şey söylemiyor.
jaiaunsiyancm
WrD^ m”, -;mvfllümtc yy /)»• arfam/c/ konuştuğunu görebihyr,
Vera yolculuğun azım sürmesini istediğinden, tüyün tramvaya
n M n nihayetg erigeüp y erin e " ,l' r " ^ r “ fe* * " *">V» binmeyip eve yürüyerek dönerken, soğuk yerden yükseliyor gibi.
(jçti uerıy** -Krallığımı/do hu isim d e hırı yok. Ya/n/ıyorsm
Sarin siyah yapraklar ağaçlardan diişüp soğuk havada asılı
Sıradaki. kalıyor. Öyle çok yaprak var ki, uzaktan bakıldığında bir kargo

■Amao gerçekten burada, efendim. Bir yıldan fatla bir w * sürüsü çok alçaktan uçuyorm uş gibi görünüyor. Kurşuni renkli
lmmya gaganın,. Lütfen tekrar kontrat edin.’ gökyüzü altında binalar soluk ve saklanıyor gibi görünüyor. Bu

"Burada o isimde hin yek. havada nane yeşili şato bile terk edilmiş görimüyor.

:Ama..." Vcra eve vardığında, kaldırım taşlı caddelerde iv ağaçların


çıplak dallarında karlar birikm ekte.
CoNin alaycı Krgüiim scncyte. O burada
Anladın mı?Şimdi, iterle." GoMm Vfe-a’n m ç e k i n e bakmak *n Kapıda, sadece biraz soluklanmasına yetecek kadar duraklı­
kafasını uzatıyor. “Sıradaki. yor. O anda, yapacağı konuşm ayı düşünüyor ve üzerine hâlsizlik

Vera dizlerinin üzerine çökiip ağ la m a k istiyor, Çöküyor. Yine de. sırtın ı dikleştirip içeri giriyor.

kendi üstüne çekmek iyi b ir şey d eğ il; ha yüzden 9®*^* Oda eski yaşantılarına ait mobilyalarla dolu. Büyükannesinin
uJcan yaş/an si/ip omuzUırım dikleşt iriyor ve iş? gitm ek \ yatağı duvara doğru itilip üzerine yorganlar yığılmış. Onların
koyuluyor.
dahu dar olan y a ta kla rı dolaba dayanmış. Dolabın kapağını
°Çnıok isti diklerinde yatağı çekmek zorundalar. Annesinin elle-
fyle lyoyadığı şifoniyer ve bir çift lamba, açılmayan ptncc renin

«fcfcfafe d a va n la sıralanm ış. Bu dairedeki tek güzel mobilya


*Bahçcsi Misim “Jran nah
^ jie tra jla n n d u k , her şeyi su stu n ,^ . ^
habû<m * "kavanozlarıyla
' a r i k a - d oh,
r maS"S""" “ze'’İSnH ı*
bile uzak,un geliyor gibi. ünınd ^ . ■*"“ »
0 d aha da çok yobazlar. O raya vardıklan„ da rerleHtcn
"T ™ « a * «*>#" ° 'f'" maw* A *.
0 sokak lambalar, yanm ,ş. Hu so y ,* a(r '
« — yok;
“ * 2 « s i V*»W t a i "’ 'CToW,/' ,'''y0r' sonrB <**<
yjıiah evleri va r SI™
EOhesibolve eski, bütün yün ynjecek deposunda ç a l , ^ parkın ortasına geliyorlar. Kanat!, bir at,n bronzdan
„ saçtan dağ"»’' olmasına rağmen annesini,, gö,Jeri ^
bcaman heykeline. Heykel isyankâr bir şekilde, kariann
* b a k a n d a bilge bir şeyler var. A n n esi sonunda. "Bugün
yükseliyor ve ona bakan herkesi gölgede bırakıyor.
cıın\a“ diyor.
Annesi, heykelin ününe geldiklerinde, ■
Bunlar tehlikeli za
Olgu sandalyesinden kalkıyor. K en d isin e ço k dar
manlar,” diyor. -Hum şeyler rar... insanlar bunlar, bir apartman
elbisenin içinde, tohumun kabuğundan filizlen en b ir ç o k gibi
giirünüıpr. Vera on beş yaşını Sasha'yla karşılaştığı yaş olarak dairesinin gizliliğin d e ya da arkadaşhğm şuurlar, içinde bile

hatırlamasına rağmen, k ız kardeşinin on beş yaşında bir çocuk konuşamazlar. B iz bundan bahsedeceğiz...’ Annesi dumkhyor.

o ld u ğ u n u düşünmekten kendini alam ıyor. Vera o zamanlar tam nefes alıyor ve .sesini yum uşatıyor. ■■Ondan bahsedeceğiz... Şimdi.
bir yetişkin olduğunu düşünmüştü Â şık olm ak istediği adamla Bir daha asla bahsetm eyeceğiz. Tamam mı?”
bir köprünün ii/erinde duran bir kadın.
Olya ayağını karların içine vuruyor. "Neler oluyor?”
Olga, "Bir şey öğrendin m i?" diye soruyor.
Annesi cevap olarak Vcra ıja bakıyor.
Vera yüzünün renginin çekildiğini hissediyor.
Vav gözyaşlarının gözlerin i yaktığını hissederek, Bugiin
Annesi çabucak, “Gel, Olya,” d iy o r."Paltonu ve keçe botlarım
babamı sarmak için B iiyiik Saraya yittim.''diyor. "O gitti."
giy. Yürüyüşe çıkacağız*
Olya, "Bu ne d em ek?" eliyor. “G itti mi? Onun kaçtığını mı
Olga, '‘Ama botlarım bana çok kaçiik yeliyor,''diye sızlanıyor.
düşünüyorsunuz?”
‘ Ve kar yağıyor.”
Hasını sallam aya gü cü olan k işi annesi. *'Hayır.; kaçmadı
Annesi, yataklarının yanında duran kocam an, yuvarlak ve
Annesi, tekrar etrafına bakıyor ve birbirlerine dokunup heykelin
deri sandığa giderek, ta r tış m a k y ok ." diyor. "Büyükanneniz
yakında işten eve dönecek y a sin d e birbirlerine sokulu bilm eleri için daha da yakma geliyor.
V‘uı Öldiirdü!cr '’
Annesi ve kardeşi sokağa çıkm ak için yiyin irken, Vera hiç»
^söylem eden uzak duruyor. H erkes ha zır olduğunda bulan*- ®9 a boğuhtyornm ş g ibi korkunç bir ses çıkartıyor. Vera vc

beyaz bir dünyaya, dışarıya çıkıyorlar. D üşen kar tunelerın'n 1,1esi ona sıkıca sarılıyor. G eri çekildiklerinde hepsi ağlıyor.
K ış iB ahçesi
r K jis n n yCannah
. aunda donarak,» red eyse hiç aören,eyinoı
. ^ İ ! / ^ lW<ınMC,an w hayatından İnle daha çok sevdi
, I # * * * y a p * " ™ * '" 1' rağ,m " H a n d e n ula
Urr^ rT M zahmet etmeyerek. S e n biliyordun,' diyor T#*>öbneyca'k ~
* W yinc (lğlamayQ o/Jüyonun,” diyor.
4n* 5.A 0 f" ,' s0" ,'/° r Annesi boğuk bir sesle, ‘ E v et: diyor. "Sonsuza dek. işte 6u
^ c h p ^ k k n m m a n n "r ,r . uzur. süre m asada l>oş Inr yerimiz olacak: Annesi en so-
Annesi yine başın* stılhyor. °^ çeriçek ilh fo r. 'Am a babamzdan bir daha bahsetmeyeceğiz
Tfercunta gitmeme iyin rindin, 'eliyor, -eğer btl.v ^ . Birbirim ize bile.”

Annesif rendi başına öğrenm eliydin.'diyor. T c elbette ’ yara, “Am a... duygularına öylece engel olmazsın;diyor.

Annesi 'B elki," diyor, -ama onlan ifade etmemek için dire-
ettim ki.. "
ııd)ilirsiıuz ve biz de bunu yapacağız. Annesi elini yün paltosu­
Vera, -Şimdi ne yapacağımı bilm iyorum ; diyor. Kendinden,
nun kocaman cebine sokup, sıkıştırılm ış emayeden yapılmış bir
kendi hayatından koptuğunu hisse diyor.
kelebek çıkartıyor.
Annesi.m
Bana bunu sorm anı bekliyordum ,”diyor. İkinizde
Vera dalıa önce hiç bu kadar güzel bir şey görmemiş. Hu
bekliyordunuz. Umut ed en *. Şim di biliyorsam,/.: Hu bizim haya,
o n la r ın ailesinin sahip olabileceği tiii'den bir parça değil; krallara
t,mm. Petyamz geri gelmeyecek. Şim di biz. huyuz.”
yoJa en azından büyücülere ait bir şey.
Olgu, “Hu ne demek?" diye soruyor.
Annesi, “Bunu P ety rn in babası yaptı,” diyerek, hakkında
Annesi usulca. "Y aşam akdiyor. hiçbir şey bilm edikleri aile geçm işini ortaya çıkarıyor. "Hu. kü­

Ve Vera anlıyor. Hoşu boşuna beklem eyi bım kıp zamanıyla çük prenses için olacaktı, am a kral bunun kötü işçilik olduğunu

hir şeyler yapmasının vakti geldi. düşündü; bu yüzden büyükbabanız işten kovuldu ve böyle sanat
eserleri yapmak yerin e, kilden tuğla yapmayı öğrendi. Düğün
Veru, "Ne hayal kuracağımı b ilm iy o ru m ”diyor, “her şey çok
günümüzde bunu bahana verdi. Vc şimdi, ailemizde kaybettiği­
imkânsız görünüyor
miz birini hatırlam ak için sahip olduğumuz şey bu. Bazen, bunu
Hayallin- balxm gibi adam lar içindir. Batxm iciıı şimdi, sanki
dinide tuttuğum da gözlerim i kapatırsam, Petyanııı kahkahasını
suçluymuşuz gibi bas başa ve gizlice y a s tutm am ızın nedeni bu
duyabiliyorum.”
hayaller, baban senin kafam bir sürü hayalle doldurdu. Huıılan
Vera, bu kelebeğin düşündüğü kadar güzel olmadığını ve ke-
h,rük- Abanızın çocukları olm ayı b,rakip hu krallığın kadınlan
nnlikle babasuım kahkahasının yerini alamayacağım düşünerek,
°*Un' Sana yemin ederini, bu dünyada yapılacak şeyler var.
'Hu sadece bir kelebek,” diyor.
Anneleri onlara sım sıkı sarılıyor ve h er ikisinin de yanu* Annesi usulca, “Sahip olduğumu/, tek şey bu," diyor.
tarm,°püyor. Birbirlerine yakın olduklarında annesi

gerektiğini söylem e. Eğer böyk bir
^ alça ltıyor- S e n onun kızı d e ğ i l s i n . - ^
bahsediyor ve bu istenilen etkiyi yaratıyor.
Vertt sadece bir genç k,zm yapabileceği şekilde kendinij.
Vera, yanındaki kü çü k lahanam ,, ince
!ûuc boğuyor, ama kış m evsim in,,, sonu „a k la şlp
^ yana doğru kay.p ,bk toprağm Ü2crım, J ° ^ hn n a
tarafında bahar çiçekleri açm aya başladığında. hu *
„r,a ağ,r geliyor. Vera parkla gehş,güzel düzenledikleri ce n * m Petyr Andreyeviç'in kız.y,m, diye düşünü, ^

tör&ıindcn aylar sonra, sıcak bir yaz ganim de annesine, - & T R a i d e n değerle,vtirdiğinde,

üniversiteye gidememem haksızlık,'diye sızlanıyor. Kara « * " ve k u m ,a s, işa retlen d ird iğ i hayalleri h a ^ r
üzerinde diz çökmüş. küçük bahçelerindeki otlan ayıklıyor^ ^ Haflanm geri kalanında, Vera bahçede yaptddan i ^
de -mten bütün gün şehirde çalışm ış: b „ onların yazlık r,ltink* i^ ü y o r . İşe gittiğinde, kütüphanenin içinde dola™
Krallıkla büliin bir gün çalıştıktan sonra davarlarla ç e v r ilip t ^ ı n hayalet,yle, k ila p y ,ğm,a n arasmda yürüyorÎ h T ^
rin ötesine, küçük bir parça toprak kiraladıkları kırsal h ö i^ i ş e y i n okuduğu kel,m eleri anlam asa* yardana o k J Z
arabayla yapılan iki saatlik bir yolculuk. M u n u bitiyor. Vera. sa n k i hareketine karş, koymaya çal,şan

Annesi. -Haksızlık kamışımda sızlanm ak için yaşın ç<* buy^ t p t # iterek çıkan körp e, y eşil filiz i olon birfi(lm ^ ^

ve açıkçası bunu yapmaman gerektiğini b iliy orsu n ; diı/or. giineşyukarıda, keşke y ukarı doğru büyümeye devam edebilse

“Biiyük yazarları ve sanatçıları öğrenm ek istiyorum * sonra bir g ü n tanıd.k b ir y ü z gömüğünde. Vera tezgâhta

Annesi topuklarının üzerinde geriye yaslanıp Veraya bakı­ fmşömen ruloların, düzenlem ekte. Bu yaşl, bir adam; mermer

yor. Akşam saat onda düşen tatlı a lim sa rısı ışıkta, neredeyse mm.uzennde bir basto,, laıjürityor, y,rt,k pırtık kahverengipapaz

yine yiizel görünüyor. Sadece kahverengi gözleri inat edercesine âppesı arkasından y e ,e sürünüyor. Adam duvarın yanındaki bir

yaşlı duruyor. Annesi, “Sen Kar K rallığı nda yaşıyorsun," diyor. rnsada oturup b ir kita p açıyor.

“Sanırım bunu biliyorum .’' Vera annesinin oıuıtı bu planım onaylamayacağım bilerek
Wvaşça adama yaklaşıyor, am a yine de birden bunu yapmayı
Oıjle mi? Dünyadaki en luırika Ailtiiplıailede çalışıyorsun; her
Pİonhyor.
gün {Kırmaklarının ucunda üç m ilyon kitap var. Kraliyet müzesi
eve dönerken yolunun üzerinde. Vc kız kardeşin orada çalışıyor-
^ cru, başmı kaldırıp çapaklı gözlerinin arasından ona bakan

Dilediğin zaman büyük ustaların resim lerin i görebilirsin. Golino Qma ^ u ş a k b ir sesle, "Affedersiniz: diyor.

Ulunova 1 bu sezon dans ediyor; operay ı da unutma. Annesi /Un ^lr °n d a n sonra adam , “Veronika?" diyor.
onaylamadığın, belirten bir ses çık a rıy o r. “B una bu k r d * » 9ilird^°n^ a ^ Vet' diyor. Bu adam eski, güzelgünlerde evlerine
y ^ ja n g e n ç bir kadının bir şey ler öğrenm ek için üniversite sının ^C’ ° ^ a^ asmc^ m bahsetm eyi düşünmüyor, ama baba-
<İQ^Urada bulunan tozlar kadar oralarında olduğu kesin.
için özür diter™, ama ben öze)« j ^
raha,s^ pgram yok-

Z ^ r‘y°r-Birsü^ 'r ^ 'T ^


l b i r ^ ' S a " a te n d ‘m M ard ,m ^
J m a n la r - Yazm ay, b:rakmaUym . . ^
O n d ö rt
S * ^ İ b ./ i r m .î '- *»-■ am a ^
ç ^ r. bazı öğrenciler tanıyorum. Soracak

Tejellür «fertd ,•
, Triickath ve ika; diyorgözlülerinilofa^

M
eredith nihayet eve döndüğünde neredeyse gece ya­
* * *
rısıydı. Günün uzunluğundan yorgun düşmüş, ama
yine de bu gece anlatılan hikâyeden büyülenmişti;
kopekleri besleyip bir süre onlarla oynadıktan sonra üzerine ra­
hat bir eşofman giydi. Bir araba geldiğinde, mutfakta kendine bir
bardak çay yapıyordu.

Jeff. Saat 00.30’d a başka kini olabilirdi ki?

Meredith, ön kapı açılırken, elleri musluğun porselen kenarını


kavramış, kalp atışları deli gibi hızlanmış bir lıâldc, orada öylece
duruyordu.

Nina mutfağa geldi; anlaşılm az bir şekilde öfkeli görünüyordu.

Meredith bir hayal kırıklığı dalgası hissetti. “Gece yarısını


S'-'Çti. Burada ne işin var?”

^ina tezgâha yü rü d ü , bir şişe şarap aldı, musluğun içinde


^ lane kahve bardağı buldu, bardakları durulayıp ağzına kadar
doldurdu:
KjS akçesi â
i r KYistin VCannah

■Rtia bir■ » * °‘dUkÇa “ İ,-Vr'm" ' °,ma*> başu, ,i,h bütün bunların hepsini unutmuştu ya da en azından
M * , hakkında konuşmak istiyorum, a m a .sen bundan
‘ düşünmemişti. “Bu uzun zaman Önceydi."

J ÎU . » ?cidiğİmİSÖyW,m' Konu5n«m^J ^ e n Siltim VC SeIU blrakUm‘ Anhyorum- Annem birlikte ka-


“yarın..” kolay bir insan değil. Ve birbirimizi çok iyi ta n ıy o ru z ,
.şimdi. Yarın sen yine kendini savunm aya b a ş la y * ^ b uradayım , M e re "
gücün benim gözümü korkutacak. Hadi.” Sonra Nina, M '* ai'l‘ * . „
»Seni göruyorunı.
kolundan tutup, bir düğmeye basarak ateş y a k t * oturn*
-Görüy°r musun? Çünkü açık konuşmak gerekirse son birkaç
götürdü. tanı bir cadı gibi davranıyorsun. Ya da belki bir cadı değilsin,
Gaz alevleri ıslık gibi ses çıkararak yan d ı ve sıcaklık ile ı ş , ] ^
^dece biraz hüzünlü gibisin ve yemekte benimle konuşmayan bir
Nina, Meredith e b ir bard ak ş a r a p u z a ta ra k , “İşte," dedi. foduı bana fazlasıyla yetiyor.” Nina öne doğru eğildi. “Buradayım
-Sence şarap için biraz geç değil mi?" wseni özlüyorum, Mere. Sanki hiç yüzüme bakmak ya da benimle

- B u n a cevap bile vermeyeceğim. Nasıl hissettiğimi düşünür^ konuşmak istemiyormuşsun gibi. Sanırım..."

bu, tekila olmadığı için şanslısın.” “J e f f beni terk etti.”

Nina. Her zaman dramatik. Niııa birdenbire arkasına yaslandı. “Ne?”

Meredith. sırtı kanepenin kolçağına dayanm ış bir hâlde kane­ M eredith bunu tekrar söyleyemedi. Başını salladı, gözyaşları­

penin bir ucunda oturdu. Nina karşı uca oturdu. Ortada, ikisinin n ın gözlerini yaktığım hissetti. “Ofisine yakın bir otelde kalıyor."

ayak parmaklan birbirine değiyordu. Nina, “Aşağılık herif,” dedi.


Meredith, “Ne istiyorsun, Nina?” diye sordu. Meredith güldü. “Bunun benim hatam olduğunu düşünmediğin

“Kardeşimi.” için teşekkürler.”

“Ne demek istediğini anlam ıyorum ." Nina’nın, M eredithe b ak ışı şefkatli ve sevecendi; Meredith
birdenbire neden pek çok yabancının kız kardeşine içini döktüğünü
“Babam çalışırken Cadılar Bayram ı’nda şeker toplamam için
anladı. İnsanları avutm aya ve önemsemeye, ama yargılamamama
beni kapı kapı dolaştıran şendin, hatırlıyor musun? Her zaman
söz veren bu bakış yır/.ündendi.
kostümümü sen diktin. Ve bir am igo kız olm ak için denemelere
katıldığımda, haftalarca hareketlerim için bana yardım ettin" Niııa usulca, “Ne oldu?” diye sordu.

başardığımda, sen takıma seçilm em iş olm ana rağmen benim ^ Bana onu hâlâ sevip sevm ediğim i sordu.

sin m iştin , hatırlıyor musun? Ve S ean Bovvers beni mezun^ ‘ Ve?”


balosuna götünnek istediğinde ona güvenm em em i söyleyende#^ Meredith, “C ev ap verm edim ,” dedi. “Cevap vermedim. Ve
0 kadaı fazla ortak noktamız olm ayabilir, am a biz onu aramadım, peşinden gitmedim, ona tutkulu bir mel p
^ v* da gen dönmesi için y a h .rm a d ™ bi|ç
m
ı,Ha,,aa
'Ne iki gün, annesi içine kapandı, değişti; sessiz biriyken, sanki
-Anneme benzediğimi” ^ dönüştü; yemek için aşağ.ya inmeyi bi,e

■ öy le> * Ü W « o n U n hC m a Ş a g ‘" k b İrİ h C m d e b İ r hl» r ^ l a buna çok üzülür, hatta belki bu konuda bir şey bile vapardl
«unu dii$ûnüyorum' 'Tbunun nedeni açıktı. Hepsi böyle hissediyordu. Günler gcceye
Meredith. "Beni seviyor; dedi. “Ve ben onu incitti,,. ^ ^üşüp geçerken, Nina masal, bile düşünmez bir hâlde okluğunu
bjüvonım. Bu yüzden söyledi."
larfc etti-
-Onun duygulan kimin umurunda? Senin sorunun bu, ^ Babasının doğum günü yaklaşıyordu.

başka herkesi çok fazla önemsiyorsun. Sen ne istiyorsun? Babasının doğum gününde, gün parlak ve güneşli bir şekilde

Meredith yıllardır kendine bu soruyu sormamıştı, tsted^ ağardı ve bulutsuz, mavi bir gökyüzü vardı.

üniversiteye değil, paralarının yettiği üniversiteye gitmiş, han* Nina örtüleri itip yataktan çıktı. Bu gün için eve gelmişti.
kaldığı için planlanandan erken evlenm iş ve babasının ona ihtiy*, Acılarından bahsetmeyen kadınlardan oldukları için, elbette, hiç-

olduğu için Belye Noehi'ye gelmişti. Kendi istediğini ne zanu, biri bundan bahsetmemişti, ama bu hepsinin aklında, her zaman
yapmıştı ki? aralarında olmuştu.

Garip bir biçimde Meredith, meyve bahçesindeki ilk günlerini Nina yatak odasının penceresine gidip dışan baktı. Elma

hediyelik eşya dükkânını açtığı ve içini sevdiği şeylerle dolduğu ağaçları dans ediyor gibiydi; milyonlarca yeşil yaprak ve beyaz

zamanı düşündü. çiçek ışıkta parlıyordu.


Yerde duran yığından kıyafetlerini aldı, çabucak giyinip oda­
Nina yanına gelip ona sarıldı. “Bunu çözeceksin, Mere. Söz
veriyorum." dan çıktı. Bu en hassas günde annesine ne söyleyeceğinden tam
olarak emin değildi; sadece onun düşünceleriyle yalnız kalmasını
Teşekkürler. Gerçekten. Bana yardım cı oldun."
istemediğini biliyordu. Anılarıyla.
Nina geriye yaslandı. “Bir dahaki sefere ocağı yaktığımdan
Koridorun diğer yanında, annesinin odasının kapısını tıklattı.
da mutfağı darmadağın bıraktığımda bunu hatırla."
‘Kalktın mı?”
Meredith kendi bardağını Nina’nınkiyle tokuşturmak içinöne
Annesi, “G ün b a t ım ı” dedi. “Seni ve Mercdith’i o zaman
doğnı eğilirken, “Denerim,” dedi. ‘ Yeni başlangıçlara."
göreceğini.'’
Nina, “İşte buna içerim,” dedi.
Nina hayal kırıklığına uğram ış bir hâlde mutfağa gitti. Ça
“Sen her şeye içersin.” bucak bir kahvaltı yaptıktan sonra, Meredith’in evine gitmek için

Aynen öyle. Bu benim en iyi özelliklerim den biridir. aral>a yolundan çıkıp yola koyuldu, ama orada tek bulduğu şey.
k,s,n" anrala uyuyan haski^ *>w j4ihayel anncsi a rk a la n n d a n - “Zam anı geldi; dedi.
M eredith ise gi'"1^ '-
N‘nayava*:> MeredithTlen » » M a *,, kendhri, birazdan olmak
•K ah re tsin ' * «lan ^ h e r ncysc ° nUn 1Çm < ^ ü «''"aya h a z ı r i ı ^ O
Ninataın, babasmın doğum gününde yapmak ^
* * * evin içinde ddaşm akt, bu yüzden g m ş masasınm , *
* Annesi, elinde gül agaandan yap,İm,ş fikJişi kal^al. bir kutuyla
Tran çanaktan aratom tn anahtarlar,,,, çekıp alarak
irişte duruyordu. Mor şifon ahiye bluzunu ve kanarya s a ra keten
1 koy,,Mu; 8ü" bat.rn.na kadar oyalanacak herhangi bir ^
8 ntolol'UUU giynns olarak onu tanımak neredeyse imkânsızdı.
v«du Vol boyunca ara s,ra fotoğraf çekm ek için durdu ve
pa „nda kırmızı mavi bir eşarp sanlıydı.
goynunu*
Main Caddesi',Kleki küçük lokantada yağlı Amerikan yiyecekleri ^
' AnncSi, “Baban renkleri severdi," dedi. “Daha çok renkli şeyler
Fakat saat 2o:.5’te Belye Nochi'ye geri döndü. Kamera ^
giymeliyim-" Saçını yüzünden çekerek, penccreden dışan, bat­
(asın, omzuna asıp içeri girdi, Meredith’i mutfakta, fınna bir^
akta olan güneşe baktı. Sonra derin bir nefes alıp onlara doğru
koyarken buldu.
•ürüdü. Kutuyu Nina’ya uzatarak, “İşte,” dedi.
Nina, “Merhaba,” dedi.
Bu aptalcaydı. Bu sadece küllerle dolu bir kutuydu; gerçekten
Meredith ona döndü. “Yemek yaptım . Ve masayı kurdum.
babası, halta annesine ondan geriye kalan şey bile değildi, ama yine
Düşündüm ki... sonra...’ <jeNina kutuyu annesinden aldığında, baslırdığı acıya teslim oldu.
Nina Fransız kapılara doğru gidip dışarı bakarak, “Elbette,* Kımıldayamadı. Annesinin ve Meredithm mutfaktan ayrılıp
dedi. “Bunu nasıl yapacağız?"
\emek odasından geçerek dışarı çıktıklarını duydu. Yavaşça ar­
Meredith onun yanına gelip kolunu om zuna attı. “Sanırım kalarından gitti.
sadece kabı açmalı ve külleri koyu verm eliyiz. Belki sen bir şe>1er Açık Fransız stili kapılardan içeri, haiifçe yanaklarına değen
söyleyebilirsin.”
\e beraberinde elm aların kokusunu getiren soğuk bir rüzgâr girdi.
“Bir şey söylemesi gereken kişi sensin, Mere. Ben onu hayal
Meredith dışarıdan, “ Hadi, Nina, diye seslendi.
kırıklığına uğrattım.”
Nina boynundaki kam era kayışın, yeniden yerleştirip bahçeye
Meredith, “O seni çok severdi,” dedi. “Ve seninle gurur du­
doğru gitti.
yuyordu."
Meredillı ve annesi zaten oradaydı; manolya ağacının altın
Nina gözyaşlarının akmaya başlayacağını hissetti. Dışarıda,
daki demir bankın yanında dimdik duruyorlardı. Güneş Ş ğ
yüzü meyve bahçesinin üzerinde som on pembesi ve en açık
son zerresi yeni bakır kolonu aydınlatmış ve onu parlak bir
lavanta renginde kurdeleler hâlinde katlanıyor gibi görünüyor^
dönüştürmüştü.
Kız kardeşine yaslanarak, “Teşekkürler," dedi. Orada ne kadar surv
Nina, kaygan olduğunu biraz geç fark edeıek aceleyle çi
hıriıkte, hiçbir şey söylemeden, öylece durduklarını bilmiyo^11
riu Üzerinde yürüdü. Her şey bir anda oldu: Ayak başparm ı
a b ld .« * ° * kdİ; dÜŞÜŞÜnÜ engellemek W» u » * ^ r d a Tek K r dm a ^
^ o n m kutu havada uçuyordu. B akır kolonlardan birine w P d i b i n e düşerken Nina. ie m s e v i y e , ^ ^
paramparça °Wu'
Nina ağzında kan ,ad in ' alaC‘ 3 r *e r t bir «kilde
y ere se rilm iş, s e r s e m le m iş ., v e M e r e d h h i n , e k r a t J * *

Z ^ ^ n' dum nrdu-


M e r e d ith Kiev usulü tavuğu fırından „kan p «avay,
Sonra annesi Rusça bir şeyler söyleyerek Nina'y, „ kip a
U fc ö O d u . B u , a n n e s in d e n ş im d iy e d e k d u y d u ğ u e n y u m u şak ^
^ u k ocağın üzerine koydu.

Ellerini ekoseli havluya kurulayarak derin bir nefes aldı ve


Kina yüzünü silip, külleri yanağına bulaşt.rarak, 'K u , ^
düşürdüm.* dedi ve bunu düşündüğünde ağlamaya başladı. annesiyle birlikte olmak için oturma odasına gitti. Kanepede an-
Iicsinin yanına oturarak, “Selam," dedi.
Annesi, 'Ağlama.- dedi. “Sadece o n u n b u ra d a olduğum, fc,
A nnesi ona b a k tığ ın d a gözlerindeki hüzün şaşırtıcıydı.
et. Karanlığı beklersen işte böyle otur. Arıya? derdi."

Annesi gerçekten d e gülüm sedi. Bu bakış, M ered ith ’in u zan ıp annesinin eline dokunmasına
\etecek k a d a r b ir s ü re için o n ları birbirine bağladı.
Meredith'in ağzı tu h af bir biçimde kıvrıldı, “ Biz. buna külleri
Annesi ilk kez elini geri çekm edi.
fırlatmak diyeceğiz." dedi.
M eredith b ir şeyler, acılarım hafifletecek bir şeyler söylemek
Nina, “Bazı aileler savurur. Biz fırlatırız,” dedi.
istedi, am a e lb ette b u acıyı hafifletecek bir kelime yoktu.
İlk gülen annesiydi. Gülüşünün sesi bütünüyle o kadar ya­
Nihayet annesi, “Şimdi yemek yemeliyiz," dedi. “Git, kardeşini
bancıydı ki Nına’nın soluğu kesildi ve sonra o da gülmeye başladı.
getir.”
Üçü birden, kış bahçesinin ortasında, birlikte gülerek öylece
Meredith başını sallayıp, Nina’nm küllerden to/Janmış manolya
durdular; dört bir yanda elma ağaçlan vardı vc bu ona sevgilerini
göstermek için yapabilecekleri en iyi şeydi. Sonra, annesi ve Me­ çiçeğinin fotoğrafını çekmekte olduğu kış bahçesine gitti.

redith yemeği hazırlamak için içeri gittiklerinde, Nina tek başına Meredith bankta Nina’nm yanma oturdu. Bakır gökyüzü ka­

orada, sessizliğin içinde durup, baştan aşağı gri küllerle kaplan­ rarmıştı,. bu yüzden gerçekten görebildikleri tek şey, yavaş yavaş

mış, yumuşacık beyaz manolya çiçeğine bakarak konuştu: “Nasıl gözden kaybolmakta olan ışıkta gümüşi görünümlü beyaz çiçeklerdi.

güldüğümüzü duydun mu? Biz üçüm üz, birlikte daha öncebumı Nina, “Nasılsın?” diye sordu.
hiç yapmadık. Senin için güldük, baba...”
“Boktan. Sen?"
(>zaman babasının arkasında olduğunu hissettiğine, rüzgânla Niııa objektifin kapağını taktı. "Kendimi daha iyi hissettiğim
onun soluğunu duyduğuna yemin edebilirdi. Babasının bu gece ona
zamanlar o lm u ştu . A n n e m nasıl?”
ne söyleyebileceğini biliyordu. G üzel yolculuk. Neeneer Beaner-
M eredith o m u z la rın ı silkti. "Kim bilir?

• 266 -
-Son zamanlarda daha *>>- Sanınm şu masal yüzünd^. meredith- “içmek için iyi bir gece," dedi. V ^ nı * yç ^

-Sen böyte <*Ju*unU dÜ,Ünt'bİ‘irSİn " M eredi*h içini için boş « ^ Mcredith'in bo*a,mı
.UBCt otsun, bunu nas.l bilebiliriz ki? Keşke «erçeku-» ^ V İÇCrİ 6,,'d,gm 'du S6Smİ du>™W ödüyomm: dedi.

konuşabil*?.^- ) Annesi hemen kendine bir tane daha doldurdu. "Her sabah
-Onun hiçbir zaman bizimle g erçekten konuştuğunu ^ ^ a p ü şü n ü özlüyorum.”

jtMTim- Kaç )^ n d a olduğunu bile bilmiyoruz." Nina usulca, “Ben onu özlemeye ahştm,- dedi. -Bir (ane ^

“Nasıl oldu da çocukken bunun garip olduğunu d ü ş ü n n * ^ doldur.'


“Galiba, yetiştiriliş tarzına alışıyorsun. Gerçekten köpek Mere<l>th üçüncü içkisini bitirdiğinde, kammn uyuştuğunu

ğunu düşünen şu yabani çocuklar gibi/ hissetti-

Meredith, “Sadece sen yabani çocukları böyle bir k o n u şn ^ Annesi, "Onun hakkında bıı şekilde konuşmamızı istemezdi,"

içine sokmanın bir yolunu bulabilirsin. Hadi,” dedi. dedi-


“İsterdi ki...”
Birlikte eve gidip, annelerini m asada otururken buldular;
yemek servis edilmişti. Kiev usulü tavukla beraber patates graten Bunu izleyen sessizlikte birbirlerine baktılar. Meredith aynı şeyi

ve yeşil salata. Masanın ortasında bir sürah i votka ve üçshot düşündüklerini biliyordu: Hayatına nasıl öylece devam edebildin?

bardağı duruyordu. Sadcce devam edeısin, diye düşündü ve konuştu: “En sevdiğim

tatil Şükran Giinü. Bu günle ilgili her şeyi seviyorum; çocuklarımın


Nina, annesi votka koyarken oturarak, “Bu tam bana göre bir
bu günü dört gözle beklemelerini, süslemeleri, ilk Noel albümünü
orta siisii,” dedi.
dinlemeyi \-e yiyecekleri. Ve şimdi bunu söyleyeceğim: Eskiden ailece
Meredith kız kardeşinin yanm a oturdu.
yaptığımız o kahrolası kam p gezilerinden nefret ederdim. Doğu
Annesi yavaşça kadehini kaldırarak, “Kadeh kaldıralım,"dedi
öregon en kötiisüydü. Yuvarlak Kızılderili çadırlarında kaldığımız
Birbirlerine bakarken bir an için tu h af bir sessizlik oldu. Me­ zamanı hatırladınız mı? Sıcaklık yüz dereceydi ve Nina dört yüz
redith her birinin, ne söyleyeceğini, daha fazla acı vermeden ya da mil boyunca I (hınk I love ıjouM şarkısını söylemişti.
kulağa daha hüzünlü gelmeden babasını nasıl onurlandıracaklarını Nina güldü. “Yaptığım ız kamp gezilerine bayihrdım, çünkü
düşündüğünü biliyordu. O bunu istemezdi. »creye gideceğimizi hiç bilmezdik. En sevdiğim tatil Noel, çünkü

A n n e s i k a d e h i n i d i ğ e r k a d e h l e r e t o k u ş t u r a r a k nihayet- tarihini hatırlayabiliyorum. Ve babam hakKinda en çok özledi.,


“E van’ım ız a " dedi. Şfy beni her zam an beklemesiydi.”

dikişte içkisini bitirdi. “Babanız içki içmeme bayıh^1- (|rıR.) Sanırım Seni Seviyorum , iç. n.)
K ış y sa n çes ı

,-,hbezen N in n n .n k e n d in i yalnız h isse ttiğ in i Vo^


Meredith vc Nina babalan hakkında konuşarak ve çocukluk
ra8mc" 0'’,, 0 * * t n latarak gecenin geç saatlerine kadar uyumadılar. İkisi
C yöntemiyle bu güne tutunmaya, gerçekten bahalannın
i “Babanızın nıaccrac. ru h u m , çok sevdim,"
~ gününü kutlamaya çalışıyordu ve sonra Meredith, yalnız
A" 'v r i bircchenncm olmasma rağmen. Nina, «fer i n » -
yatarken, yeni bir hayat alışkanlığı olacağını bildiği şeyi
2 % . şandan yoksa. ön'c. i.ule şark, s ö y f c n * ^ .
) , haşladı; sessiz zamanlarda babasıyla konuşmaya. Belki
Meredith. "İŞtcr dedi. “Deli o lm a d tfn n . biliyortlum. Seni,
^ I l d a n tavsiye alamazdı, ama nedense sadece kelimden yüksek
Aı ^ e n ^ n i dinlemek bir diş m atkabın, dinlem ek gibi.-
l,aba- jşe yaradı. Babasına J e ff i anlatıp kafasının karışık
^ iM e tni? Şey. David Cassidy bana bir mektup yazdı."
‘ ^ s u ve kocasının duym ak istediği şeyi söylemeyi becereme-
Buson daıbe Meredith! gülümsetti. “İmzası damgayla hasılnu^
• - -U*di• Vc babasının ona ne soracağını biliyordu. Nina’nın
ditinısoy*^
Masanın diğer tarafında, annesi sanki onları pek dinlemiyor. ^aya attığı sorunun aynısını.
muş gibi içini çekti. Sen nc istiyorsun?
-Babanız beni Alaska’ya götürm eye söz vermişti. Bunu biliyor
Meredith yıllardır bunu ciddi olarak düşünmemişti. Son on
muydunuz? Belye nochi'yi ve kuzey ışıklarını yeniden görmeye.
lh yemek için ne pişireceğini, kızlann nerede okula gitmeleri
Evan hakkında en sık hatırladığım şey b u. O beni kurtardı."
Irektiğini, yabancı pazarlar için elmaların nasıl paketleneceğini
Annesi sanki birdenbire kendine ait bir şeyi gösterdiğini fart;
d ü ş ü n e r e k geçirmişti- M eyve üretimini ve üniversiteye giriş kom-
etmiş gibi başını kaldırıp baktı. Masadan geriye çekilip ayağa kalku
pozisyonların., evin t a m i r a t a okul ücretleri ve vergiler için
Meredith, “Ben de her zaman Alaska’ya gitm ek istedim," dedi
nasıl para biriktirileceğini düşünmüştü.
Annesinin masayı terk etmesini istem edi; şim di değil.
Detaylar bütünü tüketm işti.
Annesi, “Ben odama gidiyorum." dedi.
Ama M ereditlı nihayet bir çeşit cevap buluncaya kadar, ertesi
Meredith, annesinin kolunu tu tm ak için aceleyle öne atıldı.
günün tamamında bu soru akima takılıp durd
“Dur yardım ede...”
Meredith nc istediğini tam olarak bilmiyordu,
Annesi geri çekildi. “Ben sakat değilim .”
ne istemediğini anladı. Fazla hızlı '^ ^ n m a k t a n
Meredith orada öylece kalakaldı, annesinin mutfaktan çıkıp
mınarkasına saklanm aktan, sorunlaı
gözden kaybolmasını izledi. “Bu kadın kafam ı allak bullak ediyor
"M dedin, kardeşim” bıkmıştı. ki VVe-
Meredith işten sonra, arabayla şehnn öbür tarafı

natehee World binasına gitti-

$ Jeffin ofisinin girişinden ona, Merhaba,


^ h i s s e t n - i ® bir biçimde, aralarındaki mesafeyi his*,,i
u f f n üzcrindckİ eVrak‘ :rdan ba?m' '“ » ' W ,
Jrffin C * ^ u y u y a ™ ^ '™ «orebil™ « iu ve ^ J " ' - geçen hafta ona bır erzak pake„ go„dCTd* lni ^
-jillian kendininkını önceki hafta aldı."
2 2 - ^ . y o r d u . Tira* edİ‘m em İ? ^ «**.« O
havalı. tanımadığı biri gibi g ö rü n m esin e yol açm ıştı. ^ b a ş ı n ı sallayıp Mereditbe baktı. “Peki, babanın doğum
\ e f f p v a x a ayağa k a lk a ra k elin i .sam an s a n s , s a ^
arasında geddirdi- “M eredith." ' -Adattım. Günün b ın n d e sana anlatınm. İçinde komik bir
-Daha önce gelmem gerekirdi." ^ h ik â y e si var."

-Daha önce gelmeni bekledim ." Oûnün birinde.

Meredith pencereden d ışarıy a, g eçip g id e n arabalara baktı Jcffin ofisinin kapısı vurulduğunda, Meredith ona kitabını
sormak üzereydi. Dağınık sarı saçlı, güzel, genç bir kadın kafasını
-Gitmekte haklıydın. B undan so n ra n e y ap acağ ım ızı düşünme»*
jeffin ofisinden içeri uzattı. Parmaklarını kapının çerçevesinde
gerekiyor.”
bükerek, “Hâlâ pizza ve biraya var mısın, Jeff?" diye sotdu.
-Bana bunu söylemeye mi geldin?"
jeff omuzlarını silken M eredithe baktı.
Bu muydu? Şimdi bile emin değildi.
Meredith ilk defa birbirlerinden ayrılarken Jeffin ne yaptığını
Jeff masadan kalktı ve ona doğru geldi. Meredith bakışlannı
merak etti. Onun kendine yeni bir hayat kurabileceği, yeni arka­
yüzünde hissetti; bir şey için onun gözlerini arıyordu. “Çünkü bu daşlar edinebileceği hiç aklına gelmemişti. Biraz fazla neşeli bir
duymayı beklediğim şey değil.” şekildegülümseyip sakin bir sesle veda etti. Dar bir kot pantolon ve
“Biliyorum." Meredith. J c ffi hayal kırıklığına uğratmaktan Vyaka bir kazak giym iş olan Bayan Amerika Gazetecilik Güzeline
nefret etti, ama kelimeleri söyley ip hayatını geri almak ve bunu hafifçe başını salladı ve eve gitmek için ofisten çıktı. Evde köpek­

sonra düşünmek daha kolay olm asına rağm en, ona istediği şeyi leri besledi, bazı faturaları ödedi ve çamaşır makinesine çamaşır

veremedi. “Özür dilerim, Jeff. Am a sen bir şeyleri değiştirdin ve koydu. Akşam yem eği, musluğun önünde ayakta dururken yediği

benim düşünmemi sağladın. Bir kez olsun, yapılm ası beklenen şeyi bir kâse Raisin Bran’d i . 35 Sonra, kızların her ikisini de arayıp
dersleri ve seksi olduklarını düşündükleri oğlanlar hakkındaki
yapmak istemiyorum. Herkesin m utluluğunun kendi mutluluğum­
dan önce gelmesini istemiyorum. Ve şu anda sana ne diyeceğimi konuşmalarını dinledi.
biliniyorum.” •feffi soran Jilliandı.
Meredith b u n u ıı m asu m bir soru olduğunu biraz geç faik
Beni sevmediğim söyleyebilir m isin?”
“Hayır." ^ rek, “Babam nasıl elerken ne kastediyorsun?” diye kekeledi.

Biliyorsun, alerjileri. Dün gece deli gibi öksürüyordu.


•leffbunudüşündü, kaşlarını p e k ça tm a m ıştı. T am am '*®
' ölr mısır g ev re # m ark ası, (ç. n.)
^ masasının kenarında geriye yaslandı w Meredith birden**
•Ah, o mu? İy^ perede o?"
-Sesin garip geliyor "
Meredith sinirli bir şekilde güldü. “Sadcce yoğunu*, ^ Mered»h daha fa/.lasını duymay, bekledi, hi(;bir „ e]<k
Yûıtı bu zamanında elma işinin nasıl olduğunu bili^in ^ ed i “^ Cr 1,ana İ1,,İyaC1" ° 'UrSa Üst kal!a °'a^ m ; dedi.
1 »gunun babamla ne ilgisi var?" ‘ Meredilh. kutular, üst kata sürükleyerek an,* babasının do-
gitti. Dolabın sol taraf, babasmmdı; bir sıra parlak renkli
-Hiç."
“Ah. Pekâlâ. Babama onu sev d iğ im i söyle, tam am m,?- Z l ve SP»f ti^ rtlC1'i- i‘ İe,adİtl> " a Z İ k W r »"hra dokunup
tınaU»™" tişörtlerin yumuşak kolları boyunca gezdinli. Yakında
Bunun ironisi M eredith’i e tk ilem işti. “ Elbette."
ubas.nın kıyafetlerinin toplanması ve verilmesi gerekecekti, ama
Meredith telefonu kapatıp mutfak penceresinden karan!,^ *Kİı bunu düşünmek Meredith'in dayanabileceğinden fazlaydı.
baktı. Yanındaki duvarda, mutfak saatinde dakikalar tık ır tı Boylecc a n n e s in in tarafına döndü. Buradan başlayacaktı.
geçiyordu. Meredith, ilk kez bu durum un gerçekliğini hissetmJ
Elbiselerin ü z e rin d e k i rafa yığılmış kazaklara geçti. Bunları
0 ve Jeff ayrılmışlardı. Ayrılmış. Birbirinden ayrı. Elbette bunu
kaldırarak yığını halı kaplı z em in in üzerine bıraktı. Meredith diz
daha önce faik etmesi gerekiyordu, am a her nasılsa şimdiye kadar
çökerek, zor bir iş olan seçme, ayırma ve katlama işine başladı.
gerçekten kabullenememişti. Belye Nochide o kadar çok şeyohi)^
Yaptığı işe o kadar dalm ıştı ki, zamanın geçtiğini neredeyse fark
ki, kendi evliliğindeki sorunlar arka planda kalmıştı.
eiıncdi ve Nina’nm sesini duyduğunda şaşırdı.
Ve Meredith birdenbire burada tek başına olmak, herhangi Nina, “Rahat nusın, anne?” dedi.
bir dizi seyretmek ve kendini eğlendirm eye çalışm ak istemedi
Meredith küçük giysi odasının kapısını biraz araladı.
Paltosuna uzanırken, “Hadi, çocuklar,” dedi, “bir yürüyüşe
Annesi yataktaydı, yatak lambası yanındaydı. Beyaz saçları
çıkıyoruz."
bağlı değildi, kulaklarının arkasına atılmıştı. “Yorgunum.”
On dakika sonra Belye N oclıi’deyd i. Köpekleri verandaya
Nina soğuk siyah platform un önünde yere oturarak, Sana
yerleştirdi ve içeri girip Nina ya seslendi.
zaman verdim,” dedi.
Annesini oturma odasında örgü örerken buldu. Meredith kım ıldam ak yerine dolabın ışığım söndürerek olduğu
“Merhaba, anne.” yerde kaldı.

Annesi başını salladı, am a kaldırm adı. “Merhaba." Annesi yatağın yanında duran lambayı söndürüp içini çekerek,

Meredith kendini hayal kırıklığına uğram ış hissetmeme)^ Pekâlâ,” dedi.

ll?tU “Tekrar ayalarını toplamaya başlayacağım . Bir şeye Kelimeleri birdenbire tııtkıı ve gizem dolu, akın bir sihre do
mı? Yemek yedin m i?" ‘‘üştürerek, -Belye n o c h i dedi. “Kar K rallığında perilerin parlak
«n , ,
f r a k l a r üzerinde parladığı ve gökkuşaklarının gece y an .
n 'y'yim. Nina yemek yaptı. T eşekkür ederim.
--» « u ra n *

eökrüzünün üzerinde döndüğü bir ,Ş,k m evsimi va, , Vera kütüphane görevlisinin gitmesini hekleyip lemiz,ik

İ o — maon,ar R e l e r i - ' kaUhny° r-


ah m arverd e/vero 1,1(1 , k hıih hareket ederek (yavaşlamaya çalışıyor, ama başa-
.adece birer süs; caddeler üoyunca yer alan altm V bu kadar heyecanlanmayalı o kadar HZm mman o{Ju

ha,ar altlarında parhyor ve yağmurun yağdığı ender * ûş mermer merdivenlerden aşağı inerken ahşap korkuluğa

Aersey ışıkta yansıyor- a * L s e hiç dokunmuyor. Aşağıda, kütüphanenin ana salonu


rH',a laHa ve oradan oraya dolaşan insanlarla dolu. Baş kutup-
Böyle bir günde Vera, cinlerin ünlü kayıp el yazmalar, ^
^ g ö rev lisin in çalışm a masasından arkaya doğru kıvrılarak
smda can, kutulan temizliyor. Vera bu işi istem işti. Söy,^-
^ y r u k uzanıyor.
bakılırsa, bazen cinler onlara inananlara görünüyor ve ven,
-Yenmika." Adını duyuyor ve yavaşça dönüyor.
yeniden inanmak istiyor.
Çok uzun, kıvırcık, karm akarışık altm sansı saçlarıyla tam
Elyazması odasında tek başına (bu tehlikeli, yenizanja^
Vera’mn hatırladığı gibi görünüyor. Geniş çenesi daha yeni tıraş
artık sadece birkaç tane bilgin geçm işi sorm aya cesaret edebil^
JilmiŞ, boynundaki küçük kırm ızı bir çizik bunun aceleyle ya­
babasının öğrettiği bir şarkıyı m ırıldanıyor.
pılmış bir iş olduğunu kanıtlıyor. Ama Vera’yı yeniden esir alan
“Kütüphanenin sessiz olması gerekir."
şey yeşil gözleri.
Bu ses Vera'yı o kadar çok korkutuyor k i bezini düşürüyor. Vera sıradan bir ses tonuyla söylemeye çalışarak, “Prens
Onunla karşı kai'şıya olan kadın tıpkı bir leylek gibi: Uzun boylu Hazretleri.” diyor."S izi görm ek çok güzel. Ne kadar zaman oldu?"

ve kürdan gibi ince, gaga burunlu. “Ö zür dilerim , hanımefendi. "Yapma:'


Buraya hiç kimse gelmez. Düşündüm k i...”
“Neyi yapm ayayım T
Düşünme. Kimin dinlediğini asla bilem ezsin.” •Foııtanka K öprüsünde ne olduğunu biliyorsun.

Vera bu kelimelerin bir uyarı mı yoksa azarlam a mı olduğunu Veronikanın gülüm sem esi kayboluyor, yeniden gülıonsemeye
anlayamıyor. Bugünlerde bu kadar k iiçiik ayrıntıların farkına çalışıyor. N a if ve aptal görünm eyecek. Tekıaı olmaz. Bu sadec
varmak zor. “Tekrar özür dilerim , hanım efendi:’ bir geceydi. Yıllar önce."

İyi■Madam Dufours bana ü n iversited en bir öğrencinin “Sıradan bir gece değildi, Vera.’
senin yardımına ihtiyacı olduğunu söylüyor. Onu Papaz Nevin “Lütfen. Benim le alay etm eyin, Pi'ens Hazretleri. Sesi biraz

i 9 dermiş. Öğrenciye yardım et, am a görevlerini ihmal etme. kısılıyor. “Ve asla g eri dönm ediniz.

era, Evet, hanımefendi,” diyor. Vera dışarıdan sakin göw Sasha, "Sen on beşindeydin,” diyor. Ben on sekizimd
ne
Vera kaşlarını çatarak, “E v e t," diyor. Vera hâlâ Sa. h

i
na idinde, dışarıya çıkm asına izin verilm esi için zıplo
köpek yavrusu gibi. Papaz, ona ders verecek bir öyrv*0 tylemeye çalıştığım anlamıyor.
Seni bekliyordum.' r mkırsal bölgedeki araziye gidiyorum: diyor. Büyü-
'I : ona keskin bir bakışfırlattığında ekliyor: "Biraz salatalık

* Z * » p layacağım r
* & v °
Vera büyükannesinin sert yüzüne bakarak biran daha orada
Hayatında ilk defa, Vera hasta numaraa w ly o r K
, »ol elbisesinin eteği yırtık pırtık, çoraplar, yırtık ve
^ i s i kadına gidip kanundaki korkunç ağ n bm hn
^ erle dohı. te k i püskü bir baş örtüsü kıvırcık beyaz saçlarını
'ediyor ve eve erken gitmesine ly.ın verm eleri için ,m h a n ^
örtüy°r-
Bunu yapmak çok kötü ve lehtik,■li. A nnesi hunu bil*. ^
*Anııe,ne eve ye<* yc lece(j i ,ni söyle. Eminim akşam yemeği
yalan için hem de bu yatanın arkasından kaçınılm az olartf ^ için e v d e olm ayacağım :

[jılacak tercihler için, Veranm başı M a y a girerdi. Ya Veragi^


Büyükannesi, “D ikkatli ol, diyor."ıGençsin... ve onun kızısın,
hastayken dışarıda görülürse ne olurdu?
park edilmen iyi o lm a z:
Ama onun yaşında bir km aşk yakında olduğunda korkup Yem yanaklarının kızardığını gizlemek için yine başını sal-
hareket edeme/.
[.yo,. Evde, paslı, eski bisikletinin duvara dayalı durduğu köşeye

Yinede, Vera işten çıkm asına izin verildiğindedoğruduneı* gidiyor. Bisikleti kapıya taşıyıp evden dışarı çıkıyor.

yidecek kadar akıllı. Thım vayda, p irin ç direğin orada duruyor, Vera o külüstür bisikletin üzerinde, çok sevdiği Kur Krallığınım
vagon sarsılıp iki yana sallanırken, direye sıkıca tutunuyor. Vera caddelerinde hiç bu kadar hızlı ilerlememişti. Gözyaşları gözlerini
evde, kapıyı yavaşça açıp içeriye bakıyor. bukuıılırıyor ve dalgalanan saçlarında gözden kayboluyor. İnsanlar
Yerü’nın Önünde yürüdüklerinde, bisiklet gidonu üzerindeki zili
Büyükannesi ocağın önünde durm uş, kocaman, siyah kozun?,
çalıyor ve hızla etraflarından geçiyor. Vera, şehrin bir ucundan
içinde bir şeyler karıştırıyor. N em li beyaz saçlarını gözlerini
diğer ucuna, nehir boyunca ve köprünün üzerinden geçerken
çekmek için tombul elinin tersini kullanarak, “Eve erken geldin.'
diyor. bütün yol boyunca kalbinin hızlı attığını hissedebiliyor ve ismi

kafasında tekrarlanıyor.
Kaynayan çileklerin hoş kokusu bili ün evi dolduruyor. Mosam
Sasha. Sasha. Sasha.
üzerinde, en az bir düzine kavanoz küm elenm iş, hazır bir şekikk
0 da tıpkı Verenim onu beklem iş olduğu gibi beklemişti.
bekliyor; kavanozların m etal kapaklan m asanın üzerine dağdık
Böyle bir şansa sahip olm ak im kânsız görünüyor, Vcra'nm ha
Yem söylediği yalandan y ü zü n ü n kızardığını hissede^ yotuım çamurlu yolunda bulunm uş bir parça altm gibi. icra. Yaz
Kütüphane çok kalabalık değildir diyor. Bohçesfnin ka rışık, siyah, ince işlem eli girişinde yavaşça durup
“Öyleyse sen..."
bisikletindim iniyor.
K ristin ^ fa n n ah
^ a n in in g ü zelliğ i Vera^ı hayrete d u ş ü r f i ^
W ruhban okuluna gidiyorum, bir şair olmak için eğitim
5ularia çevrilmiş park, duvarlarla çevrili şehirde
h r e r m * « » « * m/sfa* /,m0nU W toS'ar,„ w *■» # 0rUnU'
-4ma sen u- • vVe şnr yasak."
bir prenssin.
SabmA yoOarda m û te m n * / m e rm e r /ley fa-fe. « r a f e ^ "*
Korkma, Vera. Ben senin baban gibi dcğiUm
Birlikte planladıkları gibi yapıyor: Bisikletini y ^ -Babam da annem e aynı şeyi söyledi
yürütüyor; sanki bu, köylülerin nadiren gittikleri bir sa'* İ
Sasha usulca, “Bak bana , diyor vc Vera ona doğru dönüyor.
iç in d e akşamın erken saatlerinde yapılan sıradan bir y i i r J ^
Bu bir kez başladığında, asla gerçekten sona ermeyen bir
gibi sakin görünmeye çalışıyor. Am a nabzı çok hızlı a tıy o r ] ^
Öpücük- B ö lü c ü , evet. Kesinlikle bekletildi. Ama tam o andan
uçlan elektrik verilmiş gibi.
itiparen Vera bütün hayatını, Sasha),ı yeniden öpmekten sadece
Ve işte Sasha orada, bir m isket lim onu ağacının un hir soluk uzaktaym ış gibi görüyor. Parktaki o gecede, ruhlarını
durmuş, Vera'ya gülümsüyor. nazikçe birbirine bağlamaya, kendi yarunkınm bir araya getirerek

Vera’nm ayağı kayıyor ve tökezleyip bisikletine çarplyc/r b ir bütün oluşturm aya çalışıyorlar.

Sasha bir anda yanma gelip onu kolundan tutuyor. Vera, Sashaya hakkında bilinmesi gereken her şeyi anlatıyor

Sasha, “Bu taraftan,” diyerek, onu ağaçların derinliğinde t» ve büyük bir heyecanla Sashanm hayat hikâyesini, ıssız kuzey
topraklarında doğm anın ve bir yetimhaneye bırakılıp, sonra
yere götürüyor; burada Vera onun yere bir battaniye serdiğin
kraliyet ailesine m ensup anne babası tarafından bulunmasının
ve bir sepet hazırladığını görüyor.
nasıl bir şey olduğunu dinliyor. Sashanm yoksulluk ve yalnızlık
Önceleri, sıcak ekoseli yünün üzerinde bağdaş kurarak otu- hikâyesi Vem nikaıun ona daha sıkı satılmasına, onu daha çılgınca
ruyorlar; omuzlan birbirine değiyor. Yeşil çardağın arasından. öpmesine ve sonsuza kadar seveceğine söz vermesine neden oluyor.
Vera güneş ışığının suyu gölgelendirdiğini ve mermer bir heykeli
Bununla birlikte S ahsa, Vera’nm yanında uzanıp yüzleri
parlattığını görebiliyor. Yakında yolhırm beyefendiler, hanımlarve birbirine yakın oluncaya kadar birazcık yana dönüyor,M
Ben de
bu sıcak haziran gecesinin ışığında yürüm eye can atan âşıklarla seni o kadar uzun süre seveceğim , Vera* diyor.
dolacağını biliyor.
Bundan sonra söylenecek fa zla bir şey yok.
Veronika, Sashaya bakm aya cesaret edem eden, “Seni son Sabahın erken saatlerinin soluk mor ışığının içinden, birlikte
frduğumden beri... „ e yapıyorsun?” diye soruyor. Sasha o ko- dele yürüyorlar. Su m e r m e r in d e n yapılmış heykeller ışıkta pembe
mUn mmandır kalbinde ki, san ki Vera onu tanıyormuş g& 9örimüyor. Şehirde yine insanların, nehirden esen rüzgâr yaprak

arjca(/ l,mi^0r nası^E y ley eceğ in i bilm iyor ve birdenbire- knn arasında hışırdadığında, bu beyaz gccede arkadaşlarıymış

* ^ Qnnı üfletmenin yanlış bir yolu olmasından, bir&n M gelen yabancıların arasındalar. Kuzey ışıklan gökyüzünde

nda telafi edilemeyecek bir hata olmasından korkuya inanılmaz renk tonlarıyla dans ediyor.
I\l> 7 'd/HCM
K jt s d n $ £ a n n a h
Köprünü» sonundaki sokak lam basının ,.
»rtriKbakn/ortar. ‘1"*■ Ver,,;«,< u k fa rk e" İÖİ W dum“ " S-»™ a n n a M
,, sigara içerken «örüyor. Ç „* * * , Nr ^
ttronika. T oru, y e «W. Ak?,,,, ye,m-ği iç in ,- ,,^ .
linncsinin dirseğinin yanında duruyor. ’

-)i, benden hoşlanmazlarsa? '


IUİ*wra, 'A" '“ 'r llİ,J'' l'" ° 'ny“ r <luwifn çürüyor.
/yinesi, büyükannesinin horlayarak uyuduğu ya,ağa gör.
Ş e m s e s i n d e hiçbir çatallaşm a !K *.f i z i k s e l , ^ ^ sert bir şekilde, S m I’ diyor.
flfflru* *
şey duygula™ ele ivrm iyor, am a Veronika sanki ^ gun J *
Vcra bisikleti kenara koyup masaya yürüyor. İşıkların hiçbiri
[■İlerininavuçların,la at,yorm uş g ibi a ,,a ç,k l,ir şekild eS a sl,^ '
nnWJ(,r, ama zaten solgun bir ışık ıvncervyi aydmkaandcodanın
kalbini görebilip»- Onda terk edilm iş ve çok geç buhm th# ,**
^ Û ,ı M’/ f yüzeylerine daha yumuşak bir görünüm kayandmyur,
rnktan zarargSrmi'ış bir çocuğun ansım duyuyor, /kişinin
hl özellikle annesinin öfkeyle sımsıkı gerilmiş yüriı için geçerii
ilk defi, kendini daha biiyiikm iiş g ibi hissederek. 'S en i sevece/fa
"rekâtt* bahçeden topladığın s e M e r nerede?’
Sasha.’ diyor. ‘ Güven bana."
Ah Bisikletim le hır banka çarptım ve kaldırıma dıiştum.
m
Sasha. "Bana bir gim daha v e r ,' digor. "I<üi„, hakkı,nuda
İler şey kayboldur Yalan ağzından dökülür dökülmez Veronika
kimseye bir şey söyleme. Lütfen ."
ou yalana sarılıyor. "Ve yaralandım . Ah, yan tarafım çok acıyor.
"Ama seni seviyorum ."
Bu yüzden bu kadar geç kaldım . Eve kadar bütün yohı yürümek
Sasha yine, *Birgüıı daha,” diyor. zorunda kaldım .

Sasha aptalca davranm asına rağm en. Veronika bunun kabul Annesi gülüm sem eden ona Itakıyor. "On y e d ile r k e n . Vera.

edilebilecek kadar küçük bir istek olduğunu düşünüyor. Yinede, Sen hayata... vc aşka sandığın kadar... h a zır değilsin.'
ikisinden başka hiçbir şeyin olm adığı, b ir başka sihirli gece daha "Sen babam a âşık olduğunda on yedi yoşmdaydm.
okluğunu düşününce gülüm süyor.
Annesi içini Ç< kerek, "Kvet.’ diyor. Bu yenilginin ses,, sank,
‘Yarın seninle saat birde buluşacağım . Am a kütüphanedu oloıı biten her şey i zaten biliyorm uş gibi.
Kıriııegirme. İşime ihtiyacını var.”
■Bunu yine y apan lm , oyle değil mi? Babam, sevmeyi demek

Şato hendeğinin üzerindeki k ö p n id e bekliyor olacağım. Sana istiyorum."
özel bir şey göstermek istiyorum
Annesi, serg i kelim esin i duyduğunda irkiliyor.
en sonunda onu bırakıyor ı>e yanım la tıngırdayan M- Yumuşak I,ir sesle. "Hayır." diyor. -Onu. değeri'
J ^ y le birlikte caddenin karşısına geçiyor. Bisikletini güfiti*
« fe th in gü , en liğ in d en daha fazla < *"n w
' çorkenme^ VCnlcr^<n yukarı çıkarıyor, ikinci kata çıkıp n m e v lin , K ,n k bir M » * *»■•
J '- Î T * 1* 0lmaya ^ V 'y o r . K arının esk i m enteşelerig«** şeydim sevm eydim ."Sigarasını söndüı âyor.
y°r>bisiklet tıngırdıyor.
"A»ıa...”
Annesi y ü zü n ü çevirerek-, 'Antamathğnu b iliy o r ^ .
■Umanm asla anlamazsın. Şim di, yatağa gel, vera, Bl^

benim masum bam m ışsın gibi davranayım .-

Vera. "Öyleyim,"diyerek karşı çıkıyor.


On beş
“Fakat sanırım bu çok uzun s ü r m e y e c e k . Ç ü n k ü

. •
olmak istiyorsun.

‘Sanki âşık olmak bir hastalığa yakalanm akm ış

şuyorsun."

Annesi hiçbir şey söylemiyor; sadece dar yatağa girip hori(l

ue bir kofunu üzerine atan CHga’n ın yanm a sokulup hunim

Vera daha çok soru sormak, nasıl hissettiğini açıklamak istiyor

ama annesinin bununla ilgilenm ediğini görüyor. Bu yüzden


T ~1 r ,e si sa h a h V em ’m ‘ tfak musluğunda saçlarım yı-
Sasha bir gün daha istem işti? Sasha annesinin karşı çıkacağa H kam asına y etecek kadar erken kalk,yor ve itinayla
biliyor muydu? • fırçalayarak kurutuyor.

Olga uykulu bir şekild e yataktan, *!Nereye gidiyorsun?” diye


Vera dikerinifırçalayıp yatm ak için giym iyor, uzunsaçhm
soruyor.
örüyor.Annesinin yanına yatarak yavaşça ona sokuluyor; a o ttj,
Vera bir parm ağını dudaklarına bastırıp, “Şişştr diyor.
annesinin kollarında buluyor'.
Annesi yatağın için d e bir dirseğinin üzerinde doğruluyor,
Annesi Verahın kulağına, “D ikka tli o l," diye fısıldıyor. ‘ Vebir
kardeşini susturm ana gerek yok, Veronika. Saçını yıkamak için
daha bana yalan söyleme."
kullandığın gü l suyunun kokusunu alabiliyorum.”

Veronika bugün kütüphanede önemli birinin gelmesinin bek-


bndiğim söyleyerek uım esine yalan söylemeyi düşünüyor, ama

SOnunda hiçbir şey söylem iyor.

Annesi ince örtü leri geriye iterek dar yataktan kalkıyor. O ve

jU **uk*'onizc y ü zü cü ler gibi iki yana ayrılıyor ue üstlerinde

y * pır ı ık beyaz gecelikleriyle birlikte duruyorlar.


f\j^
r K risıin veannah.
Annesi *Senin genÇ adaml pö/Xir ■,im u hur°y<ı g e tir -*
^ birdenbire duruyor. -Madwn ^ ^
, < v
,* « , ® m esi« sanbp onu sım sıkı kucaklıyor. S onro 6- Stür
dun. fa d a samandır her gün yaptıklar, g ib i üç ü biHikte ^ kütüphane görevlisi kadın duvardaki sa c* bakıyor. T um
talınna,,jedi dakika."
edip evden çıkıyorlar.
A n n esi deponun okluyu tarafa dönüp u z a k la ş t ığ a Q Vera suçluluk duyuyor gibi görünmeye ç a h ^ ^ ,M

Vera'ya sokuluyor. Anlat bana. mmefen<li‘


"l)iııı seni parkta görm üşler.”
Vera kız kardeşiyle ko l kola g iriy or. O P ren s Aleksondr
Sasfıa. Benim büyümemi bekliyordu ve şim d i büyüdiiğümegöre •‘A lı. Hayır. M adam Plotkin, lütfen

bana âşık.” “Bu işe değer veriyor m usun?”

Olga hayranlıkla, “P ren s,” d iy o r -Evet, efendim . Ç ok fa zla . Ve bu işe ihtiyacım var. Ailem için.”

"Bu gece yine onu göreceğim . Bu y ü zd en annem e benim iiyi "Eğer ben k ra llık ta k i bir suçlunun kızı olsaydım, dikkatli

olduf/umu ve gelebildiğim zam an ev e y eleceğ im i söyle. Endişe­ olurdum

lenmesini istemiyorum.” “Evet, hanım efendi. Elbette."

*Çok kızacak. " Kütüphane g ö rev lisi kadm , sanki bu konuşma sırasında bir
şekilde elleri k irlen m iş ve şim di tem iz olmalarını istermiş gibi
Vem, ‘'Biliyorum ;diyor. “A m a ne y a p a b ilirim ? Onu seviyo­
rum, Olga.'’ ellerini birbirine sürtüyor. “İyi. Şim di depoya git ve omdaki ku­

tuları açıp boşalt."


Olga köşede duruyor.
“Evet, han ım efendi
"Ama eve yeleceksin? ”
“Bir daha h a sta olm ayacağına güveniyorum.
*Söz veriyorum

Tamam, öyleyse.” Olga, Ve ra in h er ik i yanağından öperek


müzedeki işine gitm ek için caddede y ola koyuluyor.

Vera sonraki caddede bir tram vaya bin ip birkaç blok ilerliyor.
Bütün gün o karan lık, tozlu depoda hapsokm V era , kendim
tophaneden içeri girdiğinde, k a fa sı işten erken kaçabilmenin
pencere cam ına ça rp an b ir kuş gibi hissediyor. Ö n c e yüzünde b'
yollarını düşünmekle m eşgul.
9 ülüm sem eyle, ardından kaşlarını ç a t a r a k Saslıa’ıun kopilini'
^ Kütüphane görevlisi k o lla rım k a v u ştu r m u ş, sağ ayağııv
üstünde bekled iğ in i ha y a l ediyor.
• . , mermer zem ine vurarak k ü tü p h a n en in görkemli gi
^Şinde duruyor Vera bu bu n a ltıcı sessizlikten kaçıp uzaklaşmayı çok istiyor,

una öyle g örü n ü y or k i korkusu aşkından büyük ve bu onu


dafazla utandırıyor. O, krallığın düşm an, olan bir
«dikkati ü zerin e çekemez, için d e bulunduklar, dı,ru ^ m „ıdo bir “O '1» 9 * W B h r . ,3Wada olnmmahsln.

m r zor ayakta kal,y o r. Bu işi kaybetm ek onlar, mahvef *


böylece, Vera bazen iş arkadaşlarının, d ikka tli olmas, J " Vt ’jtiraz etm e. O adam senin içi,, her kimse, onu m m p ^
göstermesi için ona bağırm alar,,,, gerektirecek kadar de
gitm di*"’
hareket ederek orada kal,yor. ' ' ftn a onu seviyorum .”
Yelkovanın hareket etm esini, ileriy e doğru tik taklQ
Adamın tom bul yüzü sem patiyle yumuşuyor. Adam, “Senin
is te y e r e k sürekli saate bakıyor ve vardiyası nihayet bitti genç çıdamı u n u t; diyor. “Ve git.”
yaptığı işi hemen bırakıp kapıya doğm koşarak merdiven bo$U
Adam Veronikanın yana doğru sendelemesine neden olacak
nun parlak ışığına çıkıyor. A celeyle gen iş m erm er m erd iven ^
kadar sert bir şekilde onu itiyor. liclki eskiden, böyle bir itiş kabalık
iniyor. Girişte kendini yavaşlam aya zo rlu y o r ve mermer z a ^
sayılırdı, uma şim di, b u ıa n ın durup oylanacak bir yer olmadığını
üzerinde olabildiğince rahat bir şek ild e y ü rü y erek ilerliyor
hatırlatan nazik b ir har e<et. Veı onika adanım yanından yavaşça
Veronika dışarıda m erdivenlerden aşağı, caddenin karşısın uzaklaşırken. ‘'Teşekkürler, efen d im ; diyor.
geçip tramvay durağına koşuyor Vagon gü rü ltülü bir sesle önünde
Vera isteksizce, gözlerin i yakan gözyaşlarını siliyor. Başını
durduğunda, kalabalığın araşm a karışıy or; tram vayda o kadar
kaldırıp sönm üş b ir soka k lam basının altında duran genç bir
çok insan var ki, pirinç direğe tu tu n m a sın a g erek yok.
adamın titrek görün tüsün ü gördüğünde, gözleri yanıyor.
İneceği yere geldiğinde, tram vaydan in ip köşeye koşuyor. Buradan, d a ğ ın ık saçları, kocaman gülümsemesi ve güçlii
Cadde boş.
çene batlarıyla S a sh a y a benziyor. Vera daha hızlı yürümeye
Vera sonra siyah arabaları görüyor. İk i araba, asma köprü­ başladığında bile, kendine bir aptal olduğunu, Sasha’ııın gittiğini
nün önünde park etmiş. vc bu andan itibaren bütün yakışıklı, sarı saçlı genç adamların

Vera kımıldamıyor. D izleri sa n k i n a sıl büküleceğim unutmuş ona Sasha'yı hatırlatacağını söylüyor: yine de yaklaşık bir metre

9 ve sadece nefes alm ak için b ile sa h ip oldu ğ u tüm cesareti kaldığında koşm aya başlıyor. Saslıa ona doğru gelmeye başla­
madan bir an önce, yanılm adığını biliyor. Şimdi Veraya doğıu
? ^, mGSl 9 ere^ y °r- Onun kraliyet a ilesin e m ensup biriyle buluş-
Çin gizlice kaçan bir köylü k ızı o ld u ğ u n u biliyorlar ve onu koşan kişi onun S a sh a sı.

yerm e y e geldiler. Ya da belki Sashaı/ı götürm eye. Bir prens Sahsa, Verayı kollarına alıp öyle tutkulu b i r ş e k ild e öpüyor ki,
bık /fam Şövalye’den kaçamaz. l'cm soluk alabilm ek için onu itm ek zorunda kalıyor, Vera, diyor.

Kurada olmamalısın.’’
Bütün gün bekledin m i?”

sonra bi ' SÜn^ ^ UZQktan söy len m iş gibi duyuya E r g in i m ü? Sa d ece hu kadarını b ek k y eceğ b n i sanıyor**?'

n on“ M u p o tarafa dön m eye zorluyor. lSQ' Vera'yı ken d in e doğru çekiyor.
W ^ * » * " W Ö fe * • " « » * • - - W edebildiği kadar
beton binası y ~y-- - „ ‘İn** - - ^ - jjjıc eğiliyor.
seliyor, binanın çatısı bir lir ve taçla süslenm iş jfa***gif)iy^L I volclaŞ'Pö ltc e y ,u y " ' *
kuyruk oluşmaya başlıyor. Vcra kürkler, « * * * * * * < lis a a tte ııfa z la b ir s ü ^ ı^ ^
kuyruk • — -'«erter ^ » gişesin kötü bir büyücü tarafından kaçınllşılm —

e/divenler ^
g iy W insanlann ne kadar g ü zel* giyindik.
m sanhnn ne kadar < # * 0 İ ,J : : * v> kötü■bir
ı..~büyücü ta u n d a17_
n , ......... n,X)tnQntikhikâyesi
^ elen irk en b iç kıpırdam ıyor. Ve kötü büyücü
ediyor. 'M
M çöktüğünde, Vera kendini büyücü için kıy i , i yUZWden
için ağlarken buluyor. ’ ' çın' bîitün hepsi
" L t e on« ^ " Un 0''t o ,ara^ 'T ^ * * *
7 nftit bir koridordan geçip merdivenlerden yukan çfe.
Sashayaf ‘Baham görse buna A yd ırd ı;diyor.
peşinden gidiyor. Ana s alanım etrafından dofa^
Sahsa, Veranm gözyaşlarını öperek
te" * “ . c a giriyorlar. Vera hayranlıkla karşıdaki kan m
götürüyor. * ” » '» » » m *
T knhuor ııaldıdı dekorları ve kristal avizeleri görü^
vera şim d i,,e olacağını biliyor; ^ » n a ,^
g e d ilm e k t e n W ' k o rta J a ° ' a " bu
d imıklık bile bu mükemmel detaylar, saklanamıyor, canlanmaya başladığım hissedebiliyor.
Z “de konforlu moher koltuklar a ra ta n ıyor; arkada, gölgeler* Vera, Sashay, istiyor; bundan hiç şüphe duymuyor birkad,

araşma sıkışmış, tozlu bir kadifeyle örtülm üş o to m a n b*m m bir erkeğl a™ l« d ‘Ö> 9 ib i arzuluyor onu, ama dahâfazlasmı
var Vera yatağın yanında dururken, alt kattaki kapın,m açMğm bilmiyor. Sasha yum u şa k yastıklarm üzerine uzanarak Veray,

duyuyor ve iyi giyimli insanlar tiyatroya akm ediyor. Insanlam üzerine doğru çekip elin i Verahm elbisesinin altında kaydırmaya

konuşmalarının uğultusu kirişlere kadar yükseliyor. başladığında, Vera b ira z titrem eye başlıyor. Sanki vücudu kon
trolü ele geçirm iş gibi.
Vera, Sashaya dönüyor. -G itm em iz gerek. Ben ta ra y a a *
değilim." Sasha, “B undan em in m isin, VeruşkaTdiyefisüehyorvebı
tatlı söz Veraya a lım d a k i kişin in Sasha olduğunu hatırlatan,
Sasha onu gölgelerin içine çekiyor. D a v a n ı yaslanırlarke
gülümsemesine y o! açıyor. Vcra güvende olacak.
mavi kadife perdeler bedenlerine siper oluyoı. M<<loca b
kullanılmayacak. Eğer birisi gelirse, tem izlikçi okluğumuz soy “Eminim.”
/eriz. İşte süpürgelerimi/.."

Işıklar yanıp sönüyor ve sey irciler susuyor. Sahnedeki


ve altın rengi perdeler iki uana a çılıy o r

Müzik yüksek, tek bir notayla haşlayıp Ş^S.0 0 ı, hir şerifi<¥


^^ ^ bi l^Ü/XU ^ ll,U(' ^era tamamen farklı bir kız. Ya da belki o artık
dönüşüyor. Vera daha önce hiç hu m ih ik kaıhn yu? kıl Ü(^ n ^ u^ en beri, Vera ve Sasha her gün işten sonra gizlicc

duıjniunuş , •„ ıc,jf
vc bihjiik balerin Galina Ulanova hu o devw 1™ blından asla kur
tula^UİÜr VG V e,a öylcsin e< Icliceâ$llcoldu ki’
sahnede Sıçrayarak dans ediyor. '‘"/ocağım biliyor. Sahsa, Veranm diğeryansı.
i v ' miti ./etmnah
Sasha Şimdi Veronikanın evinin ön kap,:sı„(takin
knlen çAariarken, Bundan em in m isin, Veruşka?' Anncs, v ero n ik a m ız b e y l e d i r , - ^ ‘ k o n u ş k a n ^ ,nnesi
Vera, S a sh a n m elini tuta,,ar. İkisi için de yeteri M ’ya bakarak guçlu bur şekilde onunla t o k a l a ş . Tatlnin
■Evet.’ Ama Vera kapıyı açm ak için uzandığm da - * gibi göründüğünde, elını bırakıp ^
,utuyor. ■Evlen b en im le:d iy o r ve Vera ona gülüyor, 7 ° * * ‘. ^ ç a y o h m m jd m ^ -
v- « **lte
evleneceği^. Sasha, "Evet. Teşekkür ederim,”diyor.
Sonra Vera onu öpüyor ve içeri yelm esini söylüyor
M nesi, ■■Duyduğuma yöre ruhban okuluna gidiyorm uş,,,-
K oridor karanlık ve kutularla dolu. Dar tahta merdive
diyor "Heyecan verici o lm a lC
çıkıp ikinci kata gidiyorlar. Evin kapısında Vera sadece
-Evet. İyi bir öğrcnciyim . İyi bir koca olacağım
meşine yetecek kadar bir şiire duraklayıp gösterişli l ^
urck(uif
kapıyı açıyor. Annesi biraz irkiliyor, am a çayı dolduruyor. “Peki, ne oku­

Küçük apartman dairesi kötii durum da, am a tertemiz Annesi yorsun?"

bütiin yiin yem ek p işirm iş ve domu/, yahn isin in baharatlı J ^Bir gim kocanız, g ibi şair olmayı umuyorum."

kokusu bütün odayı doldurm uş. Vera bütün bu n ları sa n ki ağır çekimdeymiş gibi görüyor:
*Bu benim prensim , anne." Annesi o korkunç kelim eleri -ş a ir ve koca- bir arada duyuyor

Annesi vc Olga birbirlerine dayanm ış, m asanın diğer tan. ve sendeliyor. E lin d eki in ce cam bardak yavaşça yere düşerek

fırnla duruyorlar; elleri önlerinde duran sandalyelerin üzerinde parçalanıyor. S ıca k ça y Vera'nm çıplak bileklerine dökülüyor ve
İkisi de güzel, çiçek desenli blu z ve dü z. pa m u klu etek giymiş, fi,, Vera acı içinde çığ lık atıyor.
buluşma için annesi eski, bol bir çift çorap ve topuklu ayakkabı
Annesi yavaşça, sa n ki bunların hiçbiri olmamış. çok değerli
Olga da çorap giymiş.
biraile yadigarı param parça olm uş bir hâlde ayaklarının dibinde
Vera onları Sasha nm g özü y le y oru y or: B ir zamanlar giizel durmuyornıuş gibi, “K ir şa ir m i?"diyor. “Bir prens olınaıım yete­
olan yoıgun annesi ve kadınlığa adnn atm aya hazır olan Olgu
rince tehlikeli olduğunu düşünm üştüm , ama bu...”
Kız kardeşi öyle bir neşeyle g ü lü m sü yor k i kocam an, çarpık diy
Vera bu konuda Sasha'yı uyarm ayı unuttuğuna inanamıyor.
knnin büyüklüğü norm al g ib i görü n üyor.
Endişelenme, anne. Buna gerek yok...”
nnesi m asanın etrafından dolaşıyor. "Sinin hakkını/ıh p t
Annesi Vera ’y a a ld ırış etm eden. X)nıı sevdiğim iSyliiyorsun.
W duyduk, E kselanstan. Evim ize hoş g eld in iz."
dyor. “ve bunu gözlerinde görebiliyorum , ama yine de, bu. ailemizi
°>mkıkırdıyor. ■■Ben gerçeklen sen in hakkında çokşeydu?
toklan yapılm ış teh lik eli şey i ona yapacaksın.
^ ■ ^ " 'k a p a t a m ı y o r :
Sasha ağırbaşlı b ir şekilde, 'Vera'yı hiçbir şey ki» tehlikeye
" " ‘Jl,m'■Hana da .v'iıı/rı? bahsediyor■
"
diyor.
Annesi üzüntülü bir biçimde. “Babas, da Anncsi y a ş lık la r a yaslanarak. “Pekâlâ. Haklm„,- dcdi. ^
, - diyor. Sadece baba kelim esin, kullanm as,, a „ „ ' ^
kadar kızgın olduğunu vurguluyor.
ilk kCZ Meredİth'e b İr konuda h*!> olduğunu söyle-
Vera, “Evlenmemize engel olam azsın/' eliyor. vc ben seninle ilgileneceği,.. Endişelenme.' Meredith
isti- "^ina
Su kez annesi Vera’y a bakıyor ve Veranm çok sevdiği 0 - ^ ie y s e , annesi kadar bitkin görünen bir çocuğa yapacağ, gibi
lerde neredeyse dayanılmaz bir hayal kırıklığı var. nün saçın» okşam ak için elim uzatacaktı. Neredeyse.

Vera güveninin azaldığını hissediyor. On dakika ön(xSas, , Nina yatağm yanm a gelip Meredith m yanında durdu.
ailesi anısında bir seçim yapm ası gerektiğini lıayat bile e d e r tjj* Annesi, “A m a sizinle kim ilgilenecek?” diye sordu.
ama annesi de aynen böyle yapm am ış m ıydı? A nnesi şairim^
Mereditlı buna cevap verecekti ki durdu. Bunun hem annesinin
çip onunla kaçmış, ne var k i utanç için d e eve g eri dönmüştü. vt
011lara söylediği en şefkatli şey olduğunu hem de bunu sormakta
şimdi, büyükannesi onu kabul etm esin e rağm en, aralarında çok
haklı olduğunu idrak etm işti.
az bir sevgi kalmıştı.
Annesi bir gün ölecekti ve yalnızca ikisi kalacaktı. Birbirlerine
Vera bir elini dalgın dalgın o v u ştu ra ra k kam ının üzerine
bakacaklar mıydı?
koyuyor. Gelecek aylarda bu anı h a tırla ya ca k ve Sasha’nm ço­
cuğunun çoktan içinde büyüm eye ba şlad ığ ın ı anlayacak, ama o
zaman tek bildiği şey korktuğu...

Nina, koridora çıktıklarınd a, “ Pekâlâ,” dedi, “gizlice hikâyenin ne


“Dur." Meredith dolabın k a p ısın ı itere k a ç ıp saklan d ığı yerden
kadarım dililiyordun?”
çıktı. Yatak odası ay ışığıyla m avi bir re n g e b ü rü n m ü ştü ve annesi

odanın içinde yorgun g ö rü n ü yo rd u . O m u z la r ı çökm eye, uzun,


Meredith yü rü m eye devam etti. “Hepsini.”

solgun parmakları titrem eye b a şla m ıştı. B u n la rın hepsinden daha Niııa onun peşinden merdivenlerden indi. "l*ınet olsun, öyleyse

kötüsü, benzinin birdenbire so lm a s ıy d ı. M e re d ith yatağa doğru onu neden durdurdun?”


yürüdü. “Sen iyi misin?” M utfakta, M e re d ith k ayn am ası için ocağa su koydu. Kız

Annesi aşağıya, e lle rin e b a k a r a k , “ D in liy o r d u n " dedi.50 kardeşine, “Seni an lam ıyoru m ,” dedi. “Başparmağımın tırnağı

y Wan uzun bir süredir taktığı y ü z ü ğ ü , şim d i parm ağına büyük büyüklüğünde bir cam d an baktığında her şevi görüyorsun

geJerek yana kaymıştı. “Evet. Ne olm uş?"

eredith, Dinliyordum ,” d iye k a b u l etti. “Bu akşam bütün o zam an boyunca annemle birlikte od
°tordun ve tam önünde, yüzünün solduğunu fark etmed'
Annesi,-Neden?” diye sordu.

rcdith omuz silkti. D oğrusu, bu so ru y a verecek cevabı )0^u Öyle diyorsun.”


ggyjenen «»cukça oimas. neredeyse Meredith, ^ Sana trenden c\ sallanm!" diye ba&ran bir sürü kızın
^ oWu ve senin kavga etmeye çok ^
n e ,lŞ e y “ ‘ V ' - ' n
« ü n n ldıı ve senin kavga m ine» . W* af d0^ru koştuğunu hatırlıyordu.
çok be<^1 bİr S° na ben kesinlikle kavga etmek ister**,
* * * * * biner binmez bütün kızlar platformda bekken ebeveyn-
Sunu yatağı,na Sid* * * . b°»Un“ ’*■ >» sallayıp veda etm ek için pencerelere üşüştü.
r» y ö ^ n , hakkında kon uşabtl.n z, tamam mı?
r»"1, varın n 'a s a lh x 1,U inauın bakışları kalabalığı aradı, ama annesi orada değildi;
ça , Ama bunu konuşacağız. M L Kabalarla birlikle platformda durmuyordu.
“Tamam.
el sallayıp veda edecek kadar bile önemsememişti onu.
-pekâlâ.”
Meredith gittikten çok sonra, Nina kız kardeşinin s S y f e ^ q .uu\an itibaren N ina, Meredith gibi, annesiyle neredeyse hiç

mutfakta tek başına kaldı. „ n vc ondan b ir şey beklemeyen, babasının kv/.ı oldu.
d ü şü n e re k konuca) an
Tam önünde yüzünün solduğun u fa r k etm edin. jCundini ıstıraptan korum ak için bulduğu tek yol huydu.

Simdi bu a lış k a n lığ ın te k ra r düşünülmesi gerekiyordu. Tıpkı


Doğruydu.
S vc M e r e d ith ’ in m a s a lı gerçekten dinlemeden duydukları
Eğer annesinin yüzü soldııysa N ina bunu fark etmemişti. Suçu
°"UI’Nina yıllarca annesini gerçekten ona bakmadan görmüştü.
kelim elere duyduğu ilgiye ya da odanın karanlığına atabilirdi, ama
8' ' «asalı çok gü zel '>ir hayal ürünü olarak kabul edip sadece
hiçbir cevap bütünüyle doğru değildi.
ü n l r i n m sesini duym ak için dinlemişlerdi.
Uzun zaman önce, Nina basit bir hayatta kalma becerisinde
Ama şim d i h e r ş e y farklıydı.
ustalaşmıştı: Gerçekten onu görm eden annesine nasıl bakacağını
Nina babasına v erd iği sözü tutmak için daha iyisini yapmalı,
öğrenmişti. Bunun başladığı günü hâlâ hatırlıyordu.
gerçekten annesini görm eli ve dinlemeliydi. HerkeUmeyı.
On bir yaşındaydı ve hâlâ koşulsuz hir şekilde annesini sev­
meye çalışıyordu. Nina’nın softbol:,h tak ım ı, Spokane'de yapılacak
eyaletler arası turnuvada mücadele etm eye hak kazanmıştı.

Nina o kadar çok heyecanlanm ıştı ki, haftalarca başka hiçbir


şey hakkında konuşamamıştı. A ptalca, İşte şim di benimle gurur

duyacak, diye düşünmüştü.

O günii hatırlamanın kendisini bu kadar çok incitmesi Ninayı

şaşırtmıştı. Babası işleydi, bu yüzden onu trene götürmekten annesi


sorumluydu. İkisi, istasyona kadar bütün yol boyunca heyecan!

bir şekilde konuşan M ary Kay ve annesiyle birlikte gittiler. Orada-

Nina sırt çantasını omzuna astığını, yü k sek sesle kıkırdayıp* 11

»Dikle ABI) de yaygın olup, beyzboldan türemiş l>ir oyun. («,'• n-)
cm a l t ı

ina rü y a sın d a h ap sed ilm iş krallar, ejderhalar tarafından


N
ç e k ile n s iy a h a r a b a la r ve aşk için parmaklarım kesen
k ız la r g ö r e r e k h u z u r s u z b ir gece geçirdi.

Nihayet, uyum aya çalışm aktan vazgeçip yatağın yanında duran


lambayı açtı. G ö z le ı ini o v u ş Un aıak, bir bloknot ve kaleni çıkardı.

Masal d e ğ iş iy o rd u .

Ya da b elki “d e ğ iş iy o r " k e lim e si d oğru kelim e değildi; hikâyede

Nina için yen i o la n b i r y e r e g e lm iş le rd i. Köylü Kız ve Prens hikâ­

yesinin bu k ıs m ın ı d a h a ö n c e h iç du ym am ıştı. Bundan emindi.

Ve bu m a s a l ç o k a y r ın t ılıy d ı. H iç de b ir m asal gibi değildi.

Ama bütün b u n la r n e a n la m a geliyo rd u ?

Nina b lo k n o ta ş ö y le y a z d ı: F O N T A N K A KÖPRÜSÜ (gerçek)

Kalem ini h a fifç e b lo k n o t a v u r d u v e hikâyenin her ayrıntısını

teker teker g ö z d e n g e ç ir d i.

SİGARALAR (masallai'daki anneler ne zamandan ben sığam


fiyordu? Ve annem neden hikâyenin daha önceki kısnnlaı ında

ûjrnı içmemişi i?)


Kj! ‘‘A ahçesi

GAMSA BİR 9 ET- Nina bir tüHü balerinin s o y * ,,,, ^ -Gerçekten nıı? Nina aceleyle b i l g i ç
^ u .a m a b .Y R u s is - iy d i. * ^ Ulanova n.n biyografisin; ekrana g e tir ip >akla5'P
■ Bunu düşündüğünde aşağıya, b a b asm .n ofisine ^ ^ ıt!1io üzerinde çok hızlı hareket ediyordu ^ ^"naklan İd*..
, açtl Çevirmeli modemin bağlanm a.,, çok uzun J>ngrad'da e" Ö,,Uİ oWu6» yıllardı. Eger aılU!* rUhn» ' * n
£ # sağlandığında. Nina akim a «elen her keli,,,, iç„, ^ buğunu bilseydik, bunun yardım, olurdu ^ ^ ,nd>
Kendini bilgi toplamaya o kad ar ka p ,lrm ıştl ki M ^ „30 yazd,. '• N,n» '-KNtNGRAn

^ d o k u n d u ğ u n d a g e r ç e k t e n irkildi. *> Nihayet, ekrana linklerin bir listesi geldi B

Meredith, "Hiç uyum am ış gibi görü n ü yo rsu n ; dedi. yOK DEHŞET- Nina'nm dikkatini çekti ve linU! " „ biri ' BÜ‘
^Idıgmda, "Şunu dinle," dedi. "Otuzlu y,uann l Wcbsi,csi
Nina sandalyesini geriye itip başım kaldırd,. “O masa| ^
partMn, S ta lin m ,jiy.li imlisinin köylüleri, lehdi
her şeyyeniydi, öyie d ^ il mi? Daha ö n e o kısmı hiç duym an,**.
politik radikalleri, etnik azınhldan ve ş a n o m la Ü * . I”* 9ÖrÜ,m
Meredith, “Yeniydi." dedi.
Temizliğidir, liu polisin insanlar, m Ucc ^
“Değişiklikleri fark ettin mi? Vera nın annesi sigara içiyor,hol yansında ya p , lan tutuklam alar,,,, y i * m a h k e m Z T lİ Ü
çoraplar giyiyor ve Vera evlenm eden h am ile kalm ış. Bir masalda sure„ tutukluluklar,,, , e infazlann yayym ^
böyle bir saçm alığı ne zam an d u y d u n ? V e şu n u dinle: Galina zamandı. ' •'

Ulanova 1944’e k a d a r Leningrad’d ak i M ariinski Tiyatrosunda w


Meredith gerisini okum ak içi„ Nina'nm on u n u n ütünden
bundan sonra da Moskova’d aki B olşoy Balesi nde dans etmiş iinlû e^Jirken, "Siyah arabalar," dedi. "Gizli polis allp Kolürnx;k
bir Rus balerin. Ve şu resm e bak; tiyatronu n kubbesinin üzerinde
için siyah arabaların içinde geldi.”
bir lir ve taç var."
Nina, “Kara Ş övalye Stalin,” dedi. “Hikâye içinde hikâye."
Meredith biraz daha ön e eğikli. “A n n e m d e aynen böyle tasvir
Bilgisayardan uzaklaştı. O ve Meredith birbirlerine haklılar ve
etti."
Nina o bakışta hayatlarındaki ilk gerçek bağı kurduklarım hissetti.
Nina birkaç tuşa bastı ve Yaz B a h ç e s in in bir fotoğafıgeldi Kına içinin ürperdiğini hissederek usulca, "Bazıları gerçek; dedi.
"Gerçek. Adı eskiden Leningrad olan St. Petersburg’da. Ve bundan M eıeditlı, v e so n za m a n la rd a annemin bir çılgınlık yapma­
öncede Petrograd. Bu Rııslar her yeni liderle birlikte her şeyin is­ l ı n ı va d a k a fa sın ın k a r ış ık olm adığını fark ettin mi?” d ed i
mini değiştiriyorlar. M ermer heykelleri ve m isket limonu ağaçlannı
Masalı a n la tm a y a başlad ığın d an beri olmadı. Sence babam
fark ettin mi.** Ve işte parktaki ünlü B ron z A tlı heykeli. Kanatlı bir
•asalın a n n e m e y a rd ım c ı olacağını biliyor muydu?"
a* değil, ama ata binmiş bir adam .”
Meıeditlı, “Bilm iyorum ,” dedi. “Bunların hiçbirinin ne anlama
Meredith kaşlarını çattı. “ B a b a m ın d o s y a la rı arasında bir
f i ğ i n i bilm iyorum .”
mektup buldum, A la sk a ’d a k i b ir p ro fe s ö rd e n . A dan ı Annen*
' *bilm iyorum , am a öğreneceğiz."
Leningrad'ı soruyordu."
I\J Ş •JJUMVl'.'M

m
, veıin‘ al» " <*k d<* criİ ^ ki* * 1 başka birine w .
»"“ ‘ y a ,, memnuniyet duyanın."
berinde, Meredith işinin ayrıntılarına odaklanmak,a ,J)rta
lJ,na. Beninı g e r e k t e n Dr. Adamovfchte ihtiyacım var. Onun ara,-
Hiç kimsenin bunu fark ettiğini sanm ıyordu, am a t„p,an'“" ' ^ .■ütlerinden biriyle ilgili bazı sorulanın var."
tın,ı:U ..
ken, telefonda karşısındakini dinlerken y a ,la bir nporv
dikkatinin yine annesine ve m asala kaydığım fark etti. ' -Ah, |X**lâ - ° ykySe Sam nm Sl“ yaMlma Amayacağım."
-Onunla direkt olarak nasıl temasa geçebilirim?"
Günün sonunda en a z kız k aid esi kad ar saplantılı b‘
-Korkarım bu sorunuza verecek bir cevabım yok."
gelmişti. İşten sonra, köpekleri beslem ek için doğruca eve
Belye Nochi’y e ve babasının ofisine gitti. ^ Mereditlı hayal kırıklığına uğramıştı, “Teşekkür ederim," dedi.
Tclcfonıı kapattı vc çalışm a odasının penceresine gitti. Buradan kış
Kalın halının üzerinde, kutuların önünde diz çökerek üzeri
bahçesinin köşesini görebiliyordu. Bu sıcak mayıs akşamında bank
DOSYALAR, 1970-1980 yazılı kutuyu buldu ve kapaklan açtı
boştu ama M eredith orada dururken, annesi büyük bir battaniyeye
Meredith buradan başlayacaktı. Nina araştırmacılıkta bi
arınmış olarak bahçeyi geçti; battaniyenin ekoseli ucu arkasından
hirbaz olabilirdi, ama Meredith evde nereye bakacağını biliyordu ‘mende sürükleniyordu. A nnesi bahçede her iki bakır kolona da
Eğer annesinin geçmişi hakkında bir m ektup varsa, başka mek­ dokundu, sonra otu ru p çantasından örgüsünü çıkardı.
tuplar da olabilirdi. Ya da belki de yan lış etiketlenmiş dosyalarda
Bu açıdan, M ered ith annesinin omuzlarının düşüklüğünü,
saklı başka belgeler veya diğer hatıra eşyaların arasına atılmış
çenesinin vü cu d u n a ya k ın olduğunu görebiliyordu. Çocuklanntn
fotoğraflar vardı.
elrafındaykcıı annesinin öylesine dik ve boyun e|meden durmasını
Meredith BepaneffyoBHa olarak etiketlenm iş dosyayı buhıp sağlayan güç h er neyse, kış bahçesinde bundan eser yoktu.
çıkardı. Profesör Adamovich’ten gelen m ektubu tekrar okuyarak,
Kendi ken d in e, çiçeklerle ya da..,babasıyla konuşuyor gibi
bilgisayara doğru yü rüyüp oturdu. Ç ık an tek link onu Alaska
görünüyordu. A n n esi daim a orada tok başına k o n u şa ra k oturmuş
Üniversitesinin internet sitesine yönlendirdi.
muydu yoksa bu y e n i b ir şey, h atta kaybedilen aşkın sonucunda
Meredith telefonu alıp aradı. Birkaç kez denemesi gerekti, ama ortaya çıkan b ir şey m iydi?
en sonunda Rusça Bilimleri B ölü m ü n e aktarılm ıştı ve belirgin Niııa ofise gelerek, “Annem yine 1111 dışarıda? d n e *>rdu^ a ç ­
aksam olan bir kadın cevap verdi. “Size yard ım edebilir miyim?’
ları ıslaktı; b ü y ü k havli! b ir bornoz ve koyuıı densı
Meredith, “Umarım," dedi. “Profesör Vasily Adamovichlbul* bir çift terlik giyiyordu.
maya çalışıyorum.”
Metvdiih m ektubu alm ak için u/aıu ı ' t *
Ka<hn, Ah, Fanrım," dedi, “bu isini * zıın zamandır duyu* "Üniversiteyi aradım . Profesör emekli olmuş ve kona. &

m m ' Dn Adamovich yaklaşık on i’. ı yıl önce emekli oldu, f* * ualıa fazlasını bilmiyor.’’
w
Nina mektubu okudu, 'ö y le y s e a n n e n ,in U n i „ K r iz in vean n ah

f u n d a n kesinlikle emini-,; masal „ rada * ufcken, M eredith annesinin dofcuştan olan özrünü an-
“ Î Ü biraz, muhtemelen gerçek. Bu durum da ben * * C vdc ara$tırmlŞt1' Bun* akromatoPsi deniyordu ve kesin
•* * £ ? * * * > « Annem Vera m . r ^ vardı: Annesi hiçbir zaman banıl rengi bir gökyüzü
oUHbir \ . ..Bclv i dc annem Olga ."
“ " L bu altmış dört bin d o larh k b ir soruydu . "Annen, ~
« , yedi yaşında bir.ylc evlendi ve hem en ham ile k a ld , ^ , belki Vera annemin annesi. Bu mümkün görünmüyor,

düşük yapo ya da... V cinin kaç yaşın da olduğunu bilmediğimiz için her şey
-BiryeHerde bir kardeşimi, var. *ı°a 31,1 1>A. laın ona göre; hikâyesini bize onu hiç tamroayaca-
^ ^ b i ç i m d e anlatm ak. Nasıl bileceğiz?"
Meredith pencereden dışarıya, her zam an son derece ya]^
" 11-Onu kor.uşı
, . devam et. Ben bu odayı tepeden tırnağa
, ıctıırm aya
olan kadına baktı. Bir yerlerde gerçekten başka çocukları ve
temelen torunlar, olabilir m iydi? A n n esi onları terk etmiş ve * Bulunacak b ir şev varsa, onu İmlacağım.

geri dönmemiş olabilir mıydı.' ** k ü rler, Mere," dedi. “Bu işte birlikte olm ak güzel"
Nina, “T»eşek

Hayır. Anya VVhitson bile bu kadar kalp siz olamazdı.

Meredith k ızlar d oğdu ktan s o n ra k i y ılla rd a iki geç düşük


yapmıştı. Bil kayıpların üstesinden gelm eye çalışırken çok sıkı»

çekmişti. Kısa bir süre için b ir d an ışm an a gitm iş, sürekli olarak 0 akşam yem ekte N ina norm al davranmaya odaklandı. Votkasını
içti, yemeğini y e d i v e konuşurken rol yaptı, ama bütün bunlar
bunları dinlemenin onu ço k y a ra la d ığ ı a p a çık ortaya çıkman
olurken annesini dikkatle izliyor, düşünüyordu. “Kimsin sen?9 Bu
kadar Jeffle konuşmuştu. Sonunda, güven ip sırrını pavkırabilecek
soruyu yüksek sesle dile getirmemek irade gerektirdi. Bir gazeteci
hiç kimsesi, arkadaşı ya da b ir aile b ireyi yoktu. Birkaç kez bundan
olarak, zam anlam anın her şey olduğunu ve sorunun, cevabı hak­
bahsettiğinde, insanlar onun gerçekte n ya p m a k istediği tek şeyin
kında oldukça iyi bir fikriniz olmadığı sürece asla sorulmaması
oğullarını hatırlamak olduğunu an lam ayarak, hem en oııun bhiı»
gerektiğini biliyordu. N ina, Meredith’in dc aynı şeyle mücadele
görmesini'' istemişti.
ettiğini görebiliyordu.
Sırrını paylaşmadığı tek in san ann esiydi.
Bu yü zd en a n n esi yem ekten sonra ayağa kalkıp, Bııgiin
Anne karnındayken y a d a d ü n y a y a g e ld iğ in d e çocuğu hikâye anlatm ak için çok yorgunum," dediğinde Nina neredeyse
kaybetmiş hiçbir anne kesinlikle başka b ir k a d ın ın buna be rahatlamıştı.
bir şekilde acı çektiğini görüp hiçbir ş e y sö y le m ed e n duran
Bulaşıkları y ık a m a sı (tam am , işin çoğunu Meredith yapn şt )
Nihayet, “Ben buna in an m ıyorum ,' d ed i. "V e V eıan ın ren'
‘îin k,z k a rd eşin e y a r d ım etti, sonra ona bir v e d a öpücüğü venp
gördüğü apaçık ortada."
Abasının çalışm a o d a sın a gid erek internete girdi- Yırm '1' veo1 “
K ış b a h ç e s i ^
^ K jistin ‘ittan n ah
ydUrda Leningrad hakkında bulabildiği her şey için a
Rus alfabesi için internet taraması y
Birçok bilgi buldu, ama hiçbir gerçek cevap b u l ^ , ^ p t ı ve h a rfle ri

gn sonunda, neredeyse saat sabahın ikisinde, k


UepaVerayl'-
kikle biteisayardan uzaklaştı. A nekdotlar hâlinde s J f , ^ ***■
vardı, ama zaten bildiklerinin dışında gerçek olan hiçbir ^ Vera-

Hikâye. StaJin yönetimindeki Leningrad’d a geçiyordu '* * * * * Sonra h a file rin g eri k a la n ı tercüme etti. PeTPoBlıa.

petrovna.
Kalemini hafifçe masanın ü zerin e vu ra ra k bildikleıijji
g eçirirk en yüksek sesle konuşm aya başladı. Tekrar. Bütü ^ Biraz daha araştu m a yaptı ve Rus isimlerini anladı. İlk isim

güzden geçirirken, notlarına g ö z attı. U° *1** addı. *>nra baba adinm ^ da k'M gÖre ^'rtilmcsiyle baba
kökenli isim ve o n d a n s o n ra soyadı geliyordu. Öyleyse bu dosyada
Profesörden gelen za rf N ina’nın bloknotunun altında
öç isimden ikisi b u lu n m a k ta y d ı; ovna bir kız için kullanılan son
çıkmıştı. Nina mektubu aldı v e kelim esi kelim esine i
ekti- Vera P etro v n a, Pctıjrm Arızı Ve?a anlamına geli\wdu.
yeniden okudu. L eningrad Katılmak-. A raştırına. Anlıya^
jsjina sandalyesinde arkasına yaslandı; bir hikâyenin en önemli
Annesi bir profesörün araştırm a projesine konu olacakı*]* parçasını ortaya çıkardığı her seferinde gelen adrenalin dalgasını
önemli bir şey biliyordu; böyle bir şey görm üş ya da yaşamıştı hissediyordu. Vera gerçek bir kişiydi. İsmini bir dosyanın üzerine

Ama neydi? koymaya ve bu dosyayı yirm i yıl saklamaya yetecek kadar önemli

Büyük Dehşet? » a lin in baskısı? Ya da belki annesi bir balerindi biriydi.


Bu tam bir cevap değildi; annesinin kimliği hakkındaki bü­
Nina yüksek sesle, d ik k a tin i B e p a ricT p o B H a olarak etil»,
yük soruyu cevaplam ıyordu ve ne yazık ki, soyadı olmadan, Nina
lenmiş tozlu yeşil dosyaya vererek, "K e s şu n u ," dedi. Sonra u
internetten daha fazlasını bulamazdı. Bu araştırma Vera hakkında
Süre mektuba baktı. “A n n em d en ö ğ r e n m e k isted iğin neydi,
olabilir ve annesi onu tanıyor ya da hakkında bir ş e y biliyor olabi­
AdamovicJı?"
lirdi. Ya da elbette annesi Vera olabilirdi. Veya Olga. Nina’nın bu
İşte o zaman, adam ın adını y ü k s e k se sle söylediğinde götü cevaplan başka yerde bulm ası gerekiyordu.
Nina dik oturdu. Bu Vasily A dam ovich -A d a m ın oğlu Vasily-, annesi ile Vera
Adamın imzası... arasındaki b ağla n tıyı biliyordu ve bu bir araştırma kapsa

^ j A d ı Vasily yjt yazdığında ilk harfi B y e benziyordu. Nina im dâhil etmeye yetecek kadar önemliydi.

küt küt atıyordu. A harfinden son ra bir boşluk var mıydı? Bunıın üzerine N ina bir plan yaptı.

ve soya* olabilir miydi? Kelimeyi ikinci büyük harften bete


ve kalan şey B ep a y iı.

Vepa.
On yedi

e re d ith s a a t 5 .4 7 d e sabah koşusuna çıktı. Köpekler

de o n u n la b ir lik te koşuyor, ilgi için birbirleriyle ya­


rışıy o rla rd ı.

Saat yedide, M e re d ith m e y v e bahçesizdeydi ve yeni meyvelerin

erken gelişim lerin i k o n tro l e d i p d o n m an ın verdiği zararları not

alarak, işçilerin d i k k a t l i b ir ş e k ild e elm aları elleriyle sarmalarını

değerlendirerek u s ta b a ş ıy la b irlik te ağaçları sıra sıra geziyordu ve

saat onda, m a s a s ın ın b a ş ın d a lıa sa t tahmin raporlarını okuyordu

Ama g e r ç e k te n tek d ü ş ü n e b ild iğ i ş e y masaldı.

Çekinmeden soracağım : Anneni Vera mı?

Bunu d ü ş ü n m e k , to m u rc u k la n a n , çiçeklenen, büyüyen ve ha*

nî kazanan b ir e lm a g ib iy d i. B ü tü n hayatın boyunca duyduğun


Ama bu gerçekti; M eredith b u kelim eleri y , ] ^
k evini» civ a rın d a k i kütüphanede gpnüUü olarak 0,1
olduğu gibi kabul etm iş, h içb ir z a m a n s o rg u |an ı 'r
mamlŞü. Belki bütün çocuklar ailelerin in h ik â y e le r i^ * ^ 'e t i > '“ oVİch yCl€İ haStanede lcdavi Sörmekte.

aklaşm ıştı. Bir şeyi n e k a d a r çok d u y a rs a n d o ğ r u i , , ^ " '5'* ^


.ilh te le fo n al.pd am şm ay, arad,. Operatör, J„Wauy a Dr
az sorgulu>t)rdun. ° k^ r

Meredith hasat raporlarını bir kenara bırakıp bjj • İİRm ,UÇb‘r kay'lbUa,nad'- M ^ h a y a l h n t o „ a
döndü. Sonraki birsaatte rastgeie aram alar yaptı. Leır Z Z » * W lde’ bUnUn yCrme 'P'lanenin numarasını sordu

tin, Vera, Olga (eğer posta siparişiyle Rus ge ]in anyor 0 ^ ’^ op e« 'ör- “BİrkaÇ ta,’e numara ' İstelel' mi«. hammefendi; dedi
M eredith. her bolümün numarasın, not alarak, “Hepsini verin,-
isimlerle turnayı gözünden vurm uş olacaktı) K ontanka ^ ^
m cevap verdi.
Büy-ıik Dehşet, Bronz Atlı heykeli. Sadece, bu masalın tem
Dördüncü arayışında, şans Meredithm yüzüne güldü. -Mer­
şeylerin büyük ölçiide gerçek olduğuım dair gittikçe daha f ^
haba,- dedi. “Ben Dr. Vasily Adamovich’i bulmaya çal.şlyorum:
ortaya çıktı, ama gerçekten önem li hiçbir şey çıkmadı ^
Kadm, “Ah, Vasya," diye cevap verdi. “Ne yaak ki bir süredir
Meredith, Vasily A dam ovich’in y a y ın la n m ış çahşma| onu kimse aramadı."
uzun bir listesini buldu. N eredeyse B o lşevik Devrim i’ '
-Burası onun gönüllü olarak çalıştığı kütüphane mi?"
manlanndan, Romanov’ların öldürülm esine, Stalin m "V ■*
-Haftada iki gü n , yıllarca. Liseli çocuklar onu çok severdi."
ve onun rejiminin teröründen, II. D ünya Savaşı s ıra s ın ^
“Ona ulaşm aya çalışıyorum ...”
saldırısına ve Çemobil faciasın a k a d a r R u sy a v e Sovyet hayatını'"
“En son bir huzurevinde olduğunu duydum.”
her yönü hakkında ya zm ıştı. Y irm in ci y ü z y ıld a Ruslann b a l"
gelen her şeyi incelemişti. “Hangisi olduğunu biliyor musunuz?"

“Hayır. Ü zgünüm . Biliniyorum ama... siz Vasyanm bir arka­


Meredith, kalemini h afifçe m a say a vu ru rk e n , “Bunlar çok
daşı mısınız?*’
>ar imci oldu, diye m ırıldandı. A ra m a sın a EMEKLİLİKkdime-
“Annem arkadaşıdır. Fakat uzun z a m a n d ır onunla konuşmadı.
h‘ r ed® nde’ b ir Sazcte m akalesin e b ağlan m ış, beklenmedik
bir linkle karşılaştı. “Felç geçirdiğini biliyor musunuz?"

"Evet."
Dmf .. .. nceAnch°rage taki Alaska Ü niversitesinde Rus bilimleri
‘ Oldukça kölü b ir durum da olduğunu duydum. K onuşm akta
g e ç i^ D r 01311 ^ 'A d am ovich >(lün Juneau'daki evindefeiç
zorluk çekiyor.”
Programı ^ am° V1C^’ a ^adcnıik çevrelerd e ço k üretken bir yayın
“Tamam, pekâlâ. Y ard ım ınız için teşekkür ederim." Meredith
bir bahçıva ^ ^ ü d ü r , am a arkadaştan onun çok usta
telefonu kapattı.
V S y o r T 0,dUğUnU VC Ç° k 8ÜzeI hayalet hikâyeleri anlatı#»
^ movich 1989 yıln ıd a profesörlükten emekli oldu Neredeyse aynı anda D aisy ofisten içeri giıdi.
K !isU n K a n n a h -------
-Depoda bir sorun var. Acil deg.l, am a Hector e jcr Meredith kaşlarını çattı. *n c
bugün bir ara u ^ m a n , istiyor. Çok m eşgulsen em i„İIn J S -Annen hastaydı. Bunu biliyordun
«nin «Mn çözebilirim. *N ersene boyunca yatalaktı, sonra
M eredith notlarına bakm aya d evan , ederek, "Eve, . g a k la rın ı d uşu n m u ş». A nya’y, b iU r^ .
ir " c,ü 5 ü n m ü îtü - am a
-Neden öyle y»Pm ,>’orSUn?" liu gerçekten çok hayret verici bir haberdi H
-Ve sonra d a Tahiti'ye g id erim ." Jith an n esin in öksürdüğünü bile hat,riamıyort M a*

“Hımm. Tamam. KC5İ vardı? Bir kadın,n bir y,l,n. yatakta g,virm has,aydl?
jcy neydi? Ve onu birdenbire iyileştiren şey?” " " k ” olan
“Şirketin kredi kartından.
'Bilmiyorum. A nnem asla bu konuda fa,l= ı ar­
“Ah ha. T eşek k ü rler, Daisy." çekten." f o J ^ o n u şma2dl,

Daisy birden büyük bir e n erjiy le o d a n ın diğer tarafına


M ered ith , D ais/nin ofisten çtktp kap,y, ariQandan amasını
Meredith’in masasının k a rşısın d a k i s a n d a ly e y e oturdu. Kollar,nı
izledi. “Teşekkürler, Daisy." n^
kavuşturarak, “Bu kad ar yeter,” d ed i. “ K o n u şm aya başla."
Sonraki birkaç saat işlerinin birazını halletmeyi başari, ,ama
Meredith başını kaldırdı. D oğru su şaşırm ıştı. Daisy ne
çoğunlukla annesini düşünüyordu.
İliyordu? “Ne?”
Akşamüstü b e şte h e r şey yolundaymtş gibi daVranmay,
“Az önce sana şirketin parasıyla Talıiti’y e gideceğim i söyledim.*
Daisy’ye, “B enim için d e p o y u sen kontrol edebilir misin? Ciddi bir
Meredith güldü. “ Demek seni d in lem ed iğim i söylüyorsun.' sorun olursa ceb im d en ulaşabilirsin. Günün geri kalanında burada
“Neler oluyor?" olmayacağım,” diyerek ofisten çıktı.

Meredith, Daisy’nin, çok uzun bir sü red ir VVhitsonlaria birlikte “Elbette, M eredith."
olduğunu düşündü. “A nnem le ne zam an tan ıştın ?” On d ak ik a so n ra an n esin in evinden içeri girdiğinde, onu

Daisy nin fazla alınmış kaşları şaşkın lıkla yukarı kalktı. “Şey,bir pişmekte olan ekm ek lerin kokusu karşıladı. Annesini mutfakta

düşüneyim. Galiba on yaşlanndaydnn. Belki biraz daha küçüktüm. kocaman, bol, beyaz önlüğünü giymiş, elleri beyaz unla yapış yapış

Bütün dedikodu buydu. Bunu h atırlıyoru m . Ç ü n kü baban savaşa °touış bir hâlde buldu. 1 ler zam anki gibi, bir orduya yetecek kadar

gittiğinde Sally Herman’la çıkıyordu ve eve döndüğünde evlenmişti. Ç°kcİtmek pişiriyordu. Garajdaki dondurucu bu ekmeklerle doluydu.

Öyleyse annemi neredeyse hiç tan ım ıyord u.” “Merhaba, anne.”

Bunu bilmiyorum. Fakat b ab a n a n n e n e âşıktı. Annem hiç “Erken geldin."

u kadar aşık bir adam görm ediğini söylem işti. A nyaya o baktı. k?yavaştıf bu yü zd en buraya gelip eşyalarından birazım daha
ayım dedim . M erşeyi organize ettiğimde, muhtemelen veri-
“Kim hakti?”
e§ya yığ ın ların ı gözden geçirm em iz geıvkccek.
Annem. İlk yılın büyük bölü m ün de.”
-Öyle istiyorsan.
^ on\ann bütün her şeye, en çok da birbirlerine karşı
■ffevi Si.klad.gnn vc nelerden k u rtu ld u ğ u n , sen j„ .
inÖ,^ ü r iy o r d u . Bu düşünceyle \>eraber aklına başka bir
• Ç,n' X t
mi? ciai: Bütün o yıllar önce oyun -ve masal- hakkında
“Hayır" ^ ^ dar çok sinirlendiren neydi? Önceden. Meredithher
aiuıeSİn* “
Meredith buna ne cevap vereceğin i bile b i l m i ş A öman sin» llU
annesinin N oel oyunu öfkesinin
ö fk « „ lln kendisine
^ yöndtiVdiftim
„ r Noel oyunu hâlin e getirm ek için bu m a^i, _ >'^>e,llkd^îni.
için n a s ıl hiçbir şeyin önem i o lm azd ı / “N iııa nerede?"
,,»11.1 zannetmişti. 5®w «* » a lış yap.
-yapılacak bazı ufak tefek işlerden bah setti ve bir saat
Ama ya bunun M eredith ve Nina’yiahiçiUu:
gitti. Kamerasını aldı, bu yü zd en ...
^ ^ .r ild ® n , gö r m ^ w n lm ^ rt^ ^ ; ;
“Kim bilir ne zam an geri döner.'
Meredith dolabın d aha arkalarına baktı
Annesi hamuruna geri dönerek, “ D o ğru ,” dedi. \e r i n i n ü n ü n d e d urdu. Burada annesini ortaya

Meredith b ira n daha orada k a ld ı, so n ra ceketini çıkanpk vard, O lm a lıy d ı. H angi kad .n n , meraki, gözlerden a ü d a d * ^
hatıra eşyaları yo k tu ki? w Dazı
pının yanındaki çengele astı. K orid ord a ilerleyip babasının o f i^
Odanın içi ço k a z görününceye kadar kap,yı kapayıp ş i f o n a
doğru gitmeye başladı, am a açık kap ıya ya k laşırk e n duraksadı
^ i döndü ve u st çek m eceyi açtı. İç çamaşırları üç y,fcma ayn im *
Geçen sefer an n e sin in eşy a la rın ı topladığında, hiçbir şey
düzenli bir şek ild e katlan m ıştı: beyaz, siyah, gri. Çoraplar buna
aramamış, giysilerin ceplerine göz a tm a m ış ya da çekmecelerin
benzer renkli toplar hâlin d e organize edilmişti. Çekmecenin köşe­
içini eliyle yoklam am ıştı.
sinde birkaç tane sutyen vardı. Meredith parmaklanın çekmecenin
Yeniden mutfağa göz attı; annesinin hâlâ h am u r yoğurduğunu altında gezd irerek, zem in in pürüzsüz ahşabını hissetti. Suçluluk

görüp, yavaşça m erdivenlere doğru giderek y ukarı, ebeveyn yatak duygusu y iiziinü bu ru ştu rm asın a neden oldu, ama ikinci ve üçüncü

odasına çıktı. çekmeceleri a ça ra k d ü zen li b ir şekilde katlanmış kazaklar ve ti­


şörtlerle d evan ı e tli. D iz çökerek, en alttaki çckmcccyi açtı. İçinde
Uzun, geniş dolabın içinde, a n n e s in in siyah ve gri giysileri
pijamalar, g e ce lik le r v e m odası geçm iş bir mayo buldu.
sağ duvara sıralanm ıştı. Neredeyse h e r şey ya yum uşak merinos
Saklı h içb ir ş e y yo k tu . İç çamaşırlardan daha kişisel hiçbir
yününden ya da fırçalan m ış k o tan d an d ı. D ik yakalılar, örgii hır
şey yoktu.
kalar. uzun etekler w d ö k ü m lü . hol paçalı pantolonlar. Burada sor
M eredith h a y al k ırık lığ ın a uğram ış vc birazcık utanmış bir
moc^a’ 8<®teriş!i ya d a p a h a lı hiçbir şey yoktu. hâlde, çek m eceyi k a p a ttı. İçini çekerek ayağa kalktı ve giysilere
İçinde saklanılacak giysiler. takarak orada ö y le c e durdu. Hepsi kusursuz bir şekilde organize

w^mişt i. H er ş e y yerli verilideydi; buraya uymayan tek şey, dolabın


Birdenbire aklına gelen bu d ü şü n ce M ered ith i şaşırttı. Bu.e^

W eM cn bakmış olsaydı daha önce fark edeceği tiirden b i r ş ^


11b a s ı n d a asılı d u ra n sa fir mavisi yün paltoydu.

• Mi *
ftlw u A - n‘ --s,mr; 7 ^ k
t ~ L » .tikleri F m bkk.ran teles, * ,„ k.n fark etti. FotoSnrfm a r t ^ , ^
^ n u fü rd v u R ^ . * >«bn. j m *
e . ^ «> **“ h' /Ja ^ rC5,n‘ ,C d " nd« ^ ^ >
« * fe c e b u *feriücT dem işti... V -Meredith!"
-fljdi. Anya. sao^ce
dolabın aH<as,na ® a m p paltoyu çrkard,. ^ M ^ iit h 'm v ü z ,, N inanm bir fil p * ^
, k35m,rd,; kırklı yılların kla.sik stilin d e k i. G e n i , ^ ^ y u k a n < ? k t* m f a * rtnwden ^ ^
^ l u b irb d i.g e n iş. m a n a l ı k o llar, v a rd , Oym atl, ^ f. kızardı-
^ b a z d a n bele k ad ar u z a n , y o rd u . M eredith palto*, N . M e r e d ith dolabın kapışım açtı. " B u r a d a y ım .^ -
jpek astar, çokyum uşakt,. Ş a şırt, a b ir şekilde İ t r i n e o ld u ^ »
Hâki renkli bir pantolon, aynı renkte bir H ri*
olmuştu: bunu ffyı™ * M e re d ith in , a n n e s in i yaşI, biri
W lann. p y m ‘5 o l»n N m a « f a n ^ RİImey(. ^
içuhınıseyen ve k a şm .n n verdiği h t« i çok seven bir k,7 olarak I*,, •j^te buradasın. Ben d e seni an...*
etmesine yol açmıştı.
Meredith, N in a V ı kolundan tutup dolabın içine çekti."An
Ama annesi bu paltoyu sevm em iş, n ad iren giymişti. Aman* hâlâ m utfakta m ı?”
atmıştı da ve bu kadar az h atıra eşyası sak la m ış d a n bir kadına
-Bir üçüncü dünya ü lkesin e yetecek kadar ekmek p işirip .
«ire bu palto saklam ak için tu h a f b ir şeydi. Annesi, hahasının
duygularını incitmek istem ediyse b aşk ay d ı tabii. Pahalı bir *y
Meredith elini tek ra r paltonun cebine soktu. "Bak ne buldum."
olmalıydı
“Gizlice bir şe y le r m i arad ın ? Cici kız. Buna cesaret edebile­
Meredith ellerini paltonun ceb in e s o k u p kapının arkasındaki
ceğini d ü şü n m ezd im ."
büyük boy aynada kemi i ne b a k m a k için şöyle bir döndü.
“Sadcce bak."
0 zaman cebin ark asın d ak i a sta rın içine dikilmiş, saklı bir
Nina fotoğrafı a lıp u zu n süre sonra arkasını çevirdi. Kelimeye
şey olduğunu hissetti.
hır an göz at t ıktaı ı son ra . tekrar arkasını çevirdi. "Vera ve OI*a mı?"
Ctizli cebin yıpranm ış u cu n u b u lm ay a çalıştı ve birkaçsaniy»
Mcrodithln kalbi gerçekten duracakmış giliydi. "Sence eyle mi/
uğraktı; nihayet iki çocuğun y ırtılm ış , b u ru şm u ş, siyah bcyaıbir
Moğrafmı çıkardı. Bu ç o c u k la r o ğ la n m ı k ız mı anlayamıyorum. Ama şu biraz

anneme benziyor, se n ce de öyle değil mi?"


Fcrtoğrafa baktı. Hafifçe b u la n ık tı; k âğ ıt o kadar buruşuk w
D oğrusu b ilm iy o ru m . Bunu ne yapmalıyız?
üzerindeki çizgiler o kadar d e rin d i ki. açıkça görm ek çok
Nina d ü şü n d ü . “Ş im d ilik burada bırak. Onu yanımıza alınz.
ama yaklaşık ûç-dört yaşlarında, el ele tu tu ş m u ş iki çocuk va
Meredith başlangıçta ç o c u k ların kendi* i ve N ina oldukla** fry a da geç bu n u a n n e m e soracağız."

dü^ndu. ama sonra giydikleri modwsı geçm iş, kalın Eşyalarını k arıştırdığım ı anlayacak "
-Hayır- Benim y ap tığ ım , anlayacak. Ben bir
^ götün biçim leriyle .utkuyu *eviyoTOm w
hanriadın m ı?' Bum um u sokm ak benim işimin tan,m^ %
llUllıla evlenmemi istiyor." arkadaşın,
-Ve D a is y te " babnm la e v le n d iğ in d e an n e m in hasta V

gren d im - O nun ö leceğin i d ü şü n m ü şle r."


W «>" sii>lcdiâ i Meredith! şoke etmişti cvı. -
w rtıo bir şekilde, Meredith b u n , y r t j ^ ^ ^ Wr
-A n n em mi? Hasta m ı? O hiç ü şü tm ez bile.”
İ J c r için alışveriş etmeye bayıhyorum. E ^ M en ^ k T ” ' "Gb*
“Biliyorum- Tuhaf, ha? di¥eUk eşya d ü k k â n ı zin ciri açm ay, hayal Nochi
Nina, ^ im d i planım dan em in im ," d ed i. w ,i terk elti." ' “ ""« -k o ca m

“Ne planı?" Annesi b a şın ı k a ld ırıp s o n bir şekilde h . u

“Sana akşam yemeğinde anlatırım . Annem in de bunu d u y ^ söylemedi.

gerekiyor- Hadi, gidelim.*' En sonunda M ered ith , "N e olacajın, b,lmi>Wum- _

Meredith fotoğrafı sa k la n d ığ ı y e re geri k o yu p p a l t o y u ^ ninni belki aşk öylece... yo k olabilir*

verine asarken Nina açıkça g ö rü le n b ir sa b ırsızlık la onu beki*, Annesi, “1la yır, y o k olm az,” d e d i

Birlikte aşağıya indiler. “Ö yleyse nasıl?.."


Annesi m utfak m a s a s ın d a o tu r u y o r d u . Tezgâhın üzerinde Annesi, "S ık ıca tu tu n u rsu n ,' dedi, -ellerin kanayıncaya kadar.
düzinelerce ekm ek som un u v e ç e v r e d e k i Ç in restoranından birb Ve yine de b ırakm azsın ."
tane torba vardı.
Nina, “S e n v c b a b a m İni kad ar uzun süre böyle mi mutlu
Nina Çin yem eklerini m a sa y a ta ş ıy ıp beyaz, kartonlan \tfkı oldunuz?" d iy e so ıd ıı.
şişesi ve shot b ard akların ın e tr a fın a ye rle ştird i.
A n n esi e riş te le rin s e r v is kaşığına uzandı. "Elbette bundan
Meredith, “Ben bunun y e rin e ş a r a p içeb ilir miyim?" dedi bahsediyorum.”
Nina dalgın bir şe k ild e ü ç y e r in e ik i b a rd a k doldurarak.‘B- Nina a n n esin e, ‘ S ıra sende,” dedi.
bette," dedi. M eredith k ard eşin i teknıeleyebilirdi. İlk kez gerçekten konuşu-

Annesi, “Neşeli... g ö rü n ü y o rsu n ,” d e d i. yorlardı ve N in a b u n u h em en yeniden bir oyuna dönüştürmüştü.

Meredith, kız kardeşi o ııu ıı k a r ş ıs ın a oturduğunda, “Post** A n n e si y e m e ğ in e b a k tı. “ Yapm ayı cn sevdiğim şey yemek

geldiğinde Sevinen bir P ekin k ö p e ğ i g ib i,” d iy e ekledi. Pişirmek. S o ğ u k b ir g e ce d e ateşi hissetmeyi çok seviyorum. Ve..."

Nina, bardağını k a ld ıra ra k , “ B ir s ü rp riz im var," dedi. Annesi d u ra k la d ı.

Meredith, “Nedir?" diye sordu. M ereditiı kendini ö n e d oğru eğilirken buldu.


V(... b irço k şe y d e n korkuyorum ." Annesi çatalını alıp yeme-
Nina etli brokoliye u z a n ıp b ir a z ın ı k en d i tabağına

Once konuşalım,” dedi. “Bir düşünelim . En sevdiğim ***> ^ y e m e y e b a şla d ı.


hk içinde kalarak arkasına y a s la ş , ^ J,*d*inde yüzünü gördün,. Sen b u * . .
M ^ i,hf L, , u, urlu hayal etm ek im kânsızd,,anıa^ J(lîtdi,h'!e seni götürmemin İZİI1 S j,,^
bir * e * rdcn ,° doğru olmalıydı. Meredith, " S e n i t * Annesi ayağa k a lk ıp yem ek odasın^ l-
b u o u a t ^ ^ r m a k istedi, am a cesaret edemedi, si„ , orada, şimdi açm* renkli çiçekleri M>.Un,
nedir?' <1|)'e 50 -sürprizimin zamanı geldi," dedi. ttflctı. "Ne zam an gidiyoruz?” 0,11 °**n k,ş b ah çe*^
Ninagü l ü m ^ k' '

^ i t h başlarını çatarak, “Biz. kim?’ dedi.

m en i” N ina uzanıp üç tan e bilel çıkardı.%


M ben ve ann
-Sen,

Ertesi a t e h Nina elinde kamerasıyla, * ç i î g ^ d u r m u ş u n


yolcu gemisiyle- sj^ eyemeyecck kadar afallamış».. Herta* akm akın araziye gelmelerini seyrediyordu. Kadmlar, soğuk hava
Meredıt <0( rekti&ij köpeklerin y a ln ız b ıra k ıla m a y a c a k depolarından tüııı dünyaya gönderilecek olan elmaları paketleye­
bir şey, çakm ası ta rtışn ıa s, gerektiğin i biliyordu,™
l i barakalara doğru gidiyordu; Nina onların birkaç ay içinde
bir şeyler söyle) er L bahçesinden, ofisten*
lusadı kalitesine güre sınıflandırmakla meşgul olacaklara, hiliradu.
Baştan aşağı biitüu sıralarda, rengi solmuş kot pantolon giyen,
depoyu idare edebilirdi.
çoğu simsiyah saçlı isçiler, dalların altındaki merdivenlerden inip
Annesi yavaşça başını k a ld ırd ı. Y ü z ü solgundu, ama mavi çıkıyor, elmaları böc eklerden ve doğa şartlarından korumak için,
gözleri bu solgunluğun içinde y a n ıy o rm u ş gibi görünüyordu. “Beni dikkatli bir şekilde yeni açan elma çiçeklerini elleriyle sarıyorlardı
Alaska’ya mı götürüyorsun? N ed en ?”
Kir!i mavi bir a rab a garajın önüne gelip park ettiğinde, Nina
Nina sadece, “Bunun h ayalin o ld u ğ u n u söyledin "dedi. Mere­
neredeyse eve girm ek üzereydi. Arabanın şoför kapısı açıldı. Niııa’nm
dith oııu öpebiliı di. Kız kardeşinin sesin d e öylesine bir yumuşaklık
tek gördüğü, arasına beyazlar karışmış dağınık saçlardı ve Nina
vardı ki... “Ve sen de bunu sö y led in , M ere,” dedi.
ona doğru koşm aya başladı.
Annesi başını sallayarak, “A m a ...” d edi.
“Danny!” diye b a ğ ıra ra k öyle sert bir şekilde kendini onun
Nina, “Buna ihtiyacım ız var,” d ed i. “Ü çü m ü z. Birlikte olmaya kollarına attı ki, D a n n y arkaya doğru sendeleyip arabaya çarptı,
ihtiyacımız var ve annem in A la s k a ’yı g ö rm esin i istiyorum."
amayine de N in a y ı tu tm a y ı başardı.
Annesi, “Hikâyenin geri kalanı karşılığında,” dedi “Sen izini bulm ası kolay bir kadın değilsin, Nina YVlıitson.
Masaya garip bir sessizlik çö ktü . Nina gülüm seyerek elini tuttu. “Hiç de fena değilsin. İşte.
Evet. Biz bütün... hikâyeyi duym ak istiyoruz, anne, aına bU“
Saıla elr<ıfı gezdireyim .”
nun 0nun,a yok. Hep Alaska’ya gitm enin hayalini k u rd u k
B e k le n m e d ik bir gururla, Nina ona babasm ,,, ^ nny usulca, “S oluk al, yorsun," dedi. Bu iki kelimeyle ve
_ , v bahçesini gezdirdi. A rada bir geçm işinden anlUr ^ deki bakışla, N ina h e r şeyi biliyordu.
nl„ kta annesinin anlattığı m asaldan bahsetti. ona bakm ak için Nina’nın kendini zorlama*, gerekti,
“N eden buradasın?”
E n so n u n d a, "Neden buradasın?” dedi.
^ C l . n t a d a y d 'm . B urası çok yakındı."
Danny ona gülümsedi. "Her şe y sırayla, aşkım, Ya,ak
^ r, js’ina “Atlanta m 1?* dedi, ama Atlantada ne olduğunu biliyordu.
nerede?"
••İkinci katta.” 11c İ « teCİbİlİ" 1'" .. .. ...
.‘CNN. B a n a k e n d i p ıo g ıa m ım ı önerdiler. Dünyanın her
“ K a h r e ts in .” d e d i Danny. “Beni çalıştıracaksın.”
(nidan kapsam lı hikâyeler.” Gülümsedi. “Yoruldum, Neens.
Nina onun kulağını öperek, “H arcad ığın zamana değn^ .
f a r d ır gezip dolaşıyorum , sakat bacağım sürekli ağrıyor ve yirmi
sağlayacağım. Söz veriyorum ,” dedi.
' ' . jakilerle aşık atmaya çalışmaktan bıktım. Fakat en çok da... bu
Danııy onu m erdivenlerden y u k a r ı. küçük b ir kızken kullandç • ^yalnız 0lm a k ta n bıktım . Dönecek bir yerim olsaydı dünyayı
odaya taşıdı. dolaşmaya aldırış etm ezdim ”
Danny odanın köşesinde, y e rd e d u ra n tozlu kırnnzı-beya, Nina yüzünde d onuk bir ifadeyle, “Tebrikler,” dedi.
ponponlara bakarak, “Bir am igo kız, ha?" dedi. “Nasıl oldu da ben D a n n y , “ E vlen b e n im le ,” dedi, mavi gözlerindeki içtenlik
bunu hiç öğrenmedim?" N i n a ’n ı n ağlam ak istem esine neden oldu. Nina tuhaf bir şekilde
Nina onun göm leğinin d ü ğ m e le rin i a çm a ya başladı. Elleri o l n d a h a fa d a fotoğrafım çekmeliydim, diye düşündü.

giysilerini çıkarırken acele ediyordu. D a n n y ’ııin dokunuşunu bek­ Yüzüne d okun up yan ağ ın ın alışılmadık yumuşaklığını h»
lemek harika bir işkence gibiydi; ikisi d e çırılçıplak kalıp yatağa sederek, “E ğer e v e t d ersem ,” dedi, “CN N’İ unutur ve benıml
yattıklarında Danny, Nina’n m k in e e.ş hir tutkuyla onu okşamaya Afrika'da kalır m ısın? Y a d a belki Orta Doğuya ya da, Malezya)
başladı. Onun için yanıp tutuşuyord u, bunu söylememenin başka gider misin? C u m a g ü n ü güzel Tayland yemeklerine ıht.yacım va
bir yolu yoktu. Ve doyum a u la ştığ ın d a , bu o kad ar yoğundu ki, diyebilir m iyim ve bir ııçağa atlayabilir miyiz?
Nina kendini paramparça olm uş gibi hissetti.
“Bütün b u n la rı yap tık, aşkını.
Sonra, Danny tek dirseğinin ü zerin d e dönüp ona baktı.\üzö “Peki, b en A tlan ta’d a n e yapacağım? Mükemmel
Çok fazla bronzlaşmış ve kırışm ıştı; gözlerindeki kırışıklıklar küçük yapmayı öğrenip, eve geldiğinde bir bardak v ı s k ı * sem
beyaz bıçak izleri gibiydi. Sevişm eleri .sırasında saçları karışmış'*
ulayacağım?”
düzinelerce kıvırcık, siyah kanata dönüşm üştü. Gülümsüyordu,***
“Hadi am a, N eens. Senin kim olduğunu ^
gülümsemesinde bir şey sak lıyd ı v e g ö zlerin d eki bakış nerede)*
Nina b ird e n b ire s a n k i dÜŞUJ ° ” 2 ^ , d^ bilirii?- Nasıl
hüzünlüydü. Bana neden burad a o ld u ğ u m u sormuştun.
musun?” K arnı ağrıd ı, gözleri yandı. r*ası«
Kıza soluklanması için bir şa n s ver, o lm a z mı.; '
lam» seviyordu. B un d an emindi. Am, ^
. i v e b i l “ ' i L . b i r e v ya d a banliyölerde bir y e *

S < * * » » " * ' ; er ™ * •* »


^ r e s ? BU"»"’ 0 haya«>. K o layca b ,r yere y e d e * » * * .
M e^ ith yıllard ır J eff vc k ,zlar olmadan tatile ç,krnamıt D
vıü’jnu hazırlarken b u yolculuk için coşkusunun * "L h f
arttan, h r k etti. Ile r zam an Alaska'ya gitmek istcm|ştı 'r h'?Ja

Öyleyse neden hiç. gitmemişti?


• h fta sonu için b e n im le A tlanta'ya gel. İiAsanUtl»
■Sadece bir ha ^ uyj,u n o)du g u n a bakan?.. Sen dünya, Bu soru akim a geldiğinde Mcredilh bavulu», toplamaya „
konuşur, senin k?n " e k m a S a n a b ir iş vermek lt r iL Yatağın üstünd e aç,k duran bavula bakakald, amad L n
a n B bir f o » ■ > » * » " :ı: „ , •• •• bir şekilde k a tla n m ış o la n b e y a z kazak yerine, havatm.n bos
manzarasını gördü.
“Annem ve M eredith’le A laska'ya gid iyorum .
G e n e llik le , aile tatillerini planlayan kişi oydu ve her zaman
“Seni zamanında geri g etiririm . Y em in ederim .”
g id ile c e k yeri b a şk a s ın ın seçm esine izin verirdi. Jillian Büyük
“Ama... masal... Yapmanı gereken d aha çok araştırma var.Şimdj Kanyonu görm ek istem iş, bu yüzden yazın oraya kamp yapmaya
bu hikâyeyi bırakamam. Belki iki h a fta içinde, işimizbittiğinde..* g itm iş le r d i; M addy h er zam an bir Tiki kızı»7olmuş, Havaü>e yapılan
Danny ondan uzaklaştı. “ H er za m a n p eşin d en gidecek başka ik i aile tatili bu ta k m a adı sağlamlaştırmıştı ve Jeff kayak yapmayı
bir hikâye olacak, öyle değil m i, N e e n s? ’ çok s e v d iğ in d e n , h er y ıl Su n Valley’ye38gidiyorfardı.

“Bu haksızlık. Bu benim aile g e çm işim , babam a verdiyim sosı Ama hiç ku zeye, A la sk a ’y a doğnı gitmemişlerdi.
Bundan vazgeçmemi isteyem ezsin.” Neden bö yle olm uştu? Neden Meredith kendi mutluluğunu
“Ben bunu mu istedim ?” um ursam am aya b u k a d a r hazırd ı? Meredith bu tercihleri so­

“Ne demek istediğim i biliyorsu n .” nuçlandırması için za m a n ı olduğunu, eğer on dokuz yıl boyunca
çocuklarına ön celik verirse, sonra sıralamayı değiştirebileceğini
“Çünkü sana evlenm e te k lif e ttiğ im i san ıyord um ve bir cevap
almadım.” ve kendisinin önem li olabileceğini düşünmüştü. Araba kullanır­
ken şerit d eğiştirm ek k a d a r kolaylıkla. Ama böyle olmamıştı; en
Bana biraz daha zam an ver.”
azından M eredith için.
Danny öne d o ğru e ğ ilip o n ıı ö p tü ; b u se fe r öpüşü yavaş,
Meredith o d a s ın d a etrafın a bakarken, her yerde hatıralar,
yumuşak ve hüzünlüydü. Ve N ın a'vı te k ra r ko lların a alıp onunla
yaşadığı hayattan ufak telek şeyler gördü; aile fotoğrafları, kızların
seviştiğinde, Nina daha önce b ilm ed iğ i y e n i b ir şe y öğrendi- Scb
Uava.i yc 6/*ü bir dans olan Hula dananı yapan kızlara verilen ad. (ç. n.)
irçok şey demek olabilirdi, b u n la rd a n biri d e veciaydı.
3 Birledik IVvK Ucri nin Idaho eyaletinde bulanankayak ve ttiıl nn- e
» (ç. n.)
w * *
K ış *Bahçesi
K rtstin % n n « h V
«11ar boyunca yaptığı Ç^itli resım ödevleri, J e fffc bi[1 •yirmi yıldan sonra mı?"
jan hed i^ ik eşyalar. Orada, yatağın tam y 3n,nda, hay ' %
►Çok çabuk geçti/’
™„ü takmasma rağmen yıllardır gerçekten görmediği bir ^
-Bir soru. M ere. Bana â*,k ,n ısın r
vard.. F o to ğ ra fta o ve J eff gençtiler -a slın d a çocuktular.. J * *
İrasında, beşiğinde yatan, kel, gözleri pırıl p.nl pariaya'n' *■*, Kir soru.
bir kızla, yeni evli bir çift. J e ffin u zu n ve buğday ^ Nasıl olur da bir yetişkinin bütün hav», .

esen rüzgârla bronz yanaklarına savrulm uştu. Ve aç,kça rılaD ili^ ^ ^ a n .r ia n d ,

gerekirse, yüzündeki gülüm sem e nefes kesiciydi. ^ Sessizlik büyürken, J e ff masasmın


lenmiş bir fotoğrafa uzandı. "Bu seni,, * » dedi <iurd" Çerçe^
Kızlannı. Jillian’ı, aralarında tuttukları o gün, o kadary,l-
,/eff Meredith’e, O biziz, dem işti. Bizim en iyimiz. Meret.
hissedebiliyordu. Bu evlilik fotoğraflarıydı. Bunca yıldır fot^râf
Ve birdenbire J e ff i kaybedeceği düşüncesi, MeredithekatUna
Jeffin m a sasın ın üzerindeydi. “Bunu artık masanda istemiyor
bileceğinden fazla geldi. Arabasının anahtarlarını alıp Jeffin ofisi,*
gitti, ama oraya varıp J e ffe baktığınd a, kendini kaybetmekten^ musun?"
eşit ölçüde korktuğunu fark etti. “Bunu sana o yü zd en vermiyorum."

Jeff, her n asılsa, yirm i yıldır birlikte olmaktan, birbirlerini


Dünyadaki en uzun sessizlik o labilecek b ir sessizlikten sonra.
tanımalarından, tu tk u d a n , aşktan ve her ikisiyle birlikte gelen
Sana yarın gideceğimizi hatırlatm ak isted im ,” dedi.
hayal kırıklıkların d an d a h a fazla şey anlatan bir yumuşaklıkla
“Bunu biliyorum.”
Mcrcditlı'in yan ağın a dokundu ve Meredith, Jeffin fotoğrafı ona
“Evde kalıyorsun, öyle değil m i? S an ırım , kızlar seni her gün
bunları hatırlayabilm esi için verdiğini anladı.
arayacaklar. Ben olmadan yaşayam ayacağın d an eminler."
Meredith b aşın ı kald ırıp baktı. “Sana hiç Alaska’ya gitmek
“Yanıldıklarını mı düşünüyorsun?" istediğimi söylem edim . Sanırım , söylemediğim birçok şey vardı."

Jeff ona yaklaştı, M eredith’in sad ece ufacık bir gayretle do­ Meredith, J e f f in ken d isin e bakışından, bunu anladığını biliyordu

kunabileceği kadar yakındı. M ered ith bird en bire bunu yapmayı ve birdenbire J e ffin onu ne kadar iyi tanıdığını hatırladı. Mezu­

arzuladı, ama kendini tuttu. “Y an ılıyo rlar m ı?” niyette, doğum da ve babasının ölümünde hep yanında olmuştu.
Hayatının büyük bölüm ünün en önemli tanığıydı. Ona hayallerinden
“Eve döndüğünde konuşuruz.”
bahsetmeyi ne zam an bırakm ıştı? Ve neden?
Konuşacağını bile fark edem eden M ered ith ’in ağzında." ‘ Ya
e8er- " çıkıverdi. “Keşke bana söyleseydin.”

“Ya eğer ne?" ‘Evet. Keşke.”


Jeff en so n u n d a, “ Kelim eler önemli, galiba, dedi. Belki de
Meredith, en sonunda, M
Ya eğer h âla ne (Uyı <( •>'
sam?" dedi. ^ ta n bunu b aşın d an beri biliyordu.”
Meredith kışını salladı. Nasıl oluyordu da hr *
Serçe# indirgenebiliyordu? Kelimeler ö n c n ıliy ^ '^ h;**U. ^
söylenmiş ve söylenmemiş şeylerle belirlenin■
' ■
sessizlikleyıkılıyordu. “O bizim olduğunu diiş" ? ■
■° e!j
Jeff. Annem demek isliyorum. Bazen, bize
gibi... bilmiyx>rum. Başka bir kadına dönüşüyor
öğrenmekten korkuyorum, ama duram am On On sekiz
bilmem gerek. Belki o zaman kim olduğumu ^ ^

Jcffbaşım salladı ve daha yakma »eldi n


öptü. ’ nc ^ilerefc^

İ y i yolculuklar, Meredith. Un,a n m aradlğm ^ ^

.....

Z T : ........................................* * £
taşacaktı. Anıtı şim di şclıir bölge halkına aitti.

Meredith 66 no'lu lim ana yanaşmış olan koskocaman jdcu


Semisine baktı. D üzinelerce yolcu, terminalin etrafında dolaş», vt
iımandan a y n i m i ı\in S}raya girdi.

Nina hızla çantasını omzuna atarajk, “Hazır mısınız, kızlar?"


% c sordu.

aiizic ri taşımak için çıkış kapılarının yanında bddeyen görev-

" ertid° İ n «ilerlerlerken, arkasında bavulunu güçlükle sürükle>«n


^ Nina ya, “Nasıl bu kadar az eşj'ayla seyahat edebiliyorsun,

ile* ,' ° ,l,n ı’ ^ec^‘- Valizlerini verdiler ve güverte iskelesine doğru


Uli(^' ^;ıVİ‘i(Jı!ar. Oraya vardıklarında, anneleri İMidenİMre durdu.

Mcıvılith neredeyse annesine çarpıyordu. "Anne?Sen iyi inisin?"


K jş b a h ç e s i p r m * ■■•*■?------------ —

Kjfsıtn *9fannah
Annesi *iyd « i vuksck >«*“ »■Viin pahoy, ^
u j şemsiyeler takılm ış içkiler taş,yordu. Büfen;
san„(i! ^ ) * ' * " nisir'c t a k " *h
l^ ,(i, bir mariachı» grubu çalıyordu. ”
Meredith tekrar,-Anne?" decli
'■
3 Meredith parm aklığa yaslandı vc itkisini yudum> . „D
a n n e n in omzuna dokundu. Usulca. “.Sen Atlan,
N i n a .
dan hiÇ bahsedecek misin?” • Bana
^ n f c geçtin, öyle değil mi?" dedi. 3^ %
-Kimden?
Annesi, “B abanda birlikte." dedi. “Bunun dışında o
•Danny.”
çofc&zfe şey hatırlamıyorum. Gemiye binmek. '• n t ı a n d a n ^ ^ '
-Ah"
Meredith, "Hastaydın," dedi.
-Söz açılmışken, son derece seksiydi ve seni »Srro* idn «akla
Annesi şaşırmış görünüyordu. “Evet.” oaca )Vİ geldi- Neden kalmadı?”
Nina, “Neden?" diye sordu. “N eyin vard ı?” Arkalarında, gem inin düdüğü üttü. Koskocaman gemi liman-

“Şimdi olmaz, Nina.” Annesi çantasının askısını tekrar dan ayrılırken etraflarındaki bütün insanlar alkışladı ve hafimi,.
Annesi görünürlerde yoklu. Büyük sürpriz!
yerleştirdi. “Pekâlâ. Hadi gidip od alarım ızı bulalım.''
“Atlanta'ya taşınm am ı ve onunla evlenmemi istiyor."
Güverte iskelesinin tep esin d e ön an üniform alı biradan
“Bııını duyduğuna çok sevinm iş gibi görünmüyorsun.'
belgelerine baktı ve onları yan y a n a ul in kamaralarına götürdü.
“Evlenmek. Ben mi? Ben kariyerimi sadece sevmiyorum, onun
"Erken yenilecek akşam yem eğinde yer erini/, ayrılm ış. İşte masa
için yaşıyorum. Ve evlenm ek gerçekten bana göre değil. Neden
numaranız. Bavııllanmz kabininize getirilecek. Limandan aynini»
sadece birbirini izi sevmey e devam edeceğimizi söylemiyor vc teker­
geminin baş tarafında kokteyl servisi yapacağız."
lekli sandalyelere ihtiyacım ız oluncaya kadar seyahat etmiyoruz?"
Nina, “Kokteyl mi?” eledi. ‘Biz v a n 7 ! îa<ii gidelim, bayanlar.’ Bir ay önce bile, Meredith, Nina’ya bir sürü basmakalıp laf eder,
Annesi, “Ben sizinle orada b u luşurum ,” dedi. “Yerleşmekiçin hayatta önemli olan tek şeyin aşk olduğunu, Nina’nın aile kurması
biraz zamana ihtiyacım var.” gereken yaşa geldiğini söyleyebilirdi, ama babasının ölümünden
sonraki aylarda birkaç şey öğrenmişti. Her tercih izlediğin yolu de­
Nina, Tamam,” dedi, “am a çok fazla beklem e. Kutlamama
gerek." ğiştiriyordu vc yan lış yöne gitmek çok kolaydı. Bazen evlilik sadece
evlenmekti. “Bu özelliğine hayranım, Neens. Senin bir tutkun var
Nina geminin parlak bordo ve m avi renklerle döşenmiş k vc bunun peşinden gidiyorsun. Diğer insanlara boyun eğmiyorsun.
kısmından geçerek gem inin d ışa d o ğru çıkık, yuvarlak pruvasına “Aşk yeterli 111i? Ya onu seviyorsam, ama evlenemıyorsam?
giderken Meredith do peşinden gitti. G üvertede, yüzm«* havuzum»" 13 hiçbir zam an b e y a z bahçe çiti ve etrafta koşuşturan bir sürü
etrafında ve parmaklıklar boyunca yüzlerce insan toplanmıştı- Siv^ Ç°cuk istemiyorsam?”
beyaz üniformalı garsonlar, pırıl pırıl parlayan gümüş tepsik*^ 3*> Gefcncksc! M çksjka (ç. n<)
K ü sü n VCannah
'Önemli otan tek şey seçim lerin, Neens. Kimse
bİ[ ^ ^ > . Meredith annesini
neyin tlo^nı olduğunu söyleyemez." %
JU » * * * bm ^ lan'y° rdu; <*» 8ö ,müşti,
-Ej?er bunu tekrar y a p a ca k o lsay d ın , b i,tü n hll
’ az ünce gülüm seyen kadın, tamamen başka biriydi S,rtar
sonra bile hâlâ J e ffi seçer m iy d in ?” *, sular- Bu yolculukta keşfedecekleri h , muvdu?
Meredith bu soruyu hiç d ü ş ü n m e m işti; a m a sorunun . grinin şu İÇ * * * * * * * R" s E k le r in d e n Wri gibj
çok kolay bulmuştu. H er n e d e n se , b u ra d a , e tra fla n n d j ^ nlUWu ve eSer bu doğruysa, onlar g e r m e n en d ip te saklanan
lardan ve denizden b aşk a h içb ir şey o lm a d a n bunu kabul ^ bebeği SörcbilCCeKler m ,ydi?
çok daha kolaydı. "O nunla y in e ev len ird im ." Görevli, onlara m enüleri verip, “Afiyet olsun; diyerek gitti.

Nina kolunu M eredith’in o m z u n a koydu. 'Evet," dedi Birkaç d a k ik a son ra m asalarına bakan garson geldiğinde,
anu
hâlâ ne istediğini bilm ediğini s a n ıy o rs u n /' hiçbiri konuşmaımştı.

Meredith, “Senden n efret e d iy o ru m ,” dedi. Nina, “H epim izin içkiye ihtiyacı var," dedi. “Votka. Rus. En
iyi votkanızdan.”
Nina onun om zunu sıktı. “H ayır, etm iyorsun. Sen beni s^.
Meredith, ‘11ay alt a olm az, dedi. “Tatilimde sek votka içmiyo­
yorsun.”
rum." Garsona gülüm sedi. “ Ben bir çilek ılaiquiri'° alacağım, lütfen."
Meredith gülüm sedi. “G aliba s e v iy o ru m .”
Nina gülüm sedi. “Tam am . Ben sek bir shot votka ve buzlu bir
mrgarita" alacağım . Bolca tıız "
m Annesi, “Votka ve bir bardak şarap,” dedi.

Meredith, “Ve İsim siz Alkolikler toplantısı başladı," dedi.


Konukları karşılayan g ö rev li o n la rı ç o k b ü y ü k bir pencerenin
Şaşırtıcı bir şekild e, annesi gülümsedi.
yanındaki masaya götürdü. C a m ın b a şın d a n sonuna kadar, miller
Niııa içkiler geldiğinde, “Bize.” dedi. “Mercdithe, Ninaya ve
boyunca boş okyanus uzanıyor, d a lg a la r batm akta olan güne?»
Anya VVlıitson’a. B elki de ilk kez birlikteler.” •
ışığında devriliyordu. Yerlerine otururlarken, annesi kadın görevin?
Annesi irkildi v e M eredith annesinin kadehlerini tokuştururken
gülümseyip teşekkür etti.
bile onlara bakm ad ığın ı fark etti.
Meredith, annesinin g ü lü m sem esin d ek i i ç t e n l i ğ e o kadar *»-
Kendini an n esin i yak ın d an izlerken buldu; annesi dışarıya,
smnıştı K gerçekten duraksadı. Y o ğu n program ın daki diğer işlerin tngin mavi denize b aktığın d a ağzının kenarlarında küçük bir kırı
arasına bu görevi de sıkıştırarak yılla rca annesiyle ilgilenmişti. 1*> ^ ‘ğın oluştuğunu fark etli. Sadece gece olduğunda yüzündeki bu
yüzden, çok nadiren gerçekten an n esin e b a k m ış, babasının yanına
1’ ,c$il limon suyu, çeşitli m r w suları çeşitleri, ufalanmış bu» !'jn 'ala
giderken onun yanından g eçm iş ve e tra fın d a n dolaşmıştı- ^ yapılım içki. (ç. n .) v
41 Teka*.yeşil limon, limon suyu, tnple« elekan lan içk i- te
■ylarda bile, sık sık sadece ikisi y a ln ız kald ığın d a, araların^5
inMİ toffbedijorgibi görünüyordu. Anneleri sohbeti Uk
8 „i cev*b‘m konuşulanlara ekledi. Ikinei bir bardak " ^ertdfth, annesinin k a r a n d a k i iki kişilik kanepe* otart
Z ^ L alkolden rah atlam ak tan çok te d irg in o|muş Nina, “Irk la r, kapatm adan önce," dedi • & „ , ^
Jredcysc tatlısını bitirir bitirm ez hem en ayağa kalkt, ' * ^ k e n bir şey var, anne." Crmem

* -Ben odama dönüyorum," dedi. Bana katılacak m ı s ^ A n n e si başını kaldırdı. “Evet?"

Nina hemen ayağa kalkt.. am a M eredith cevap vermekte^ Nina daha yakm a geldi. Meredithe a|,r ç,.kinın^
davrânıvordu. “Emin m isin, anne. Belki bu gece d i n l e n ^ w şekilde fotoğraf, cebinden ç.kar.p annesine uzatt,.
Hikâyeyi yarın da anlatabilirsin.”
^ n e le ri derin bir nefes «İd,. Yüzünde kalan a a c * renk
Annesi, “Teşekkür ederim ," dedi, “am a, hayır. G e l: Çabukbir nıişti- “Eşyalarım ı m ı k arıştırd ın ?”
hareketle birdenbire döndü ve u zaklaştı.
Nina, “Masalı ı. Leningrad'da geçtiğini ve birazının gerçek oldu­
Meredith ve Nina, annelerinin arkasın d an kalabalık korü*. ğunu biliyoruz. Vera kim , anne?” diye sordu. "Ve bu çocuklar kim?’
M a n geçerken acele etm ek zorunda kaldılar.
Anneleri b aşını salladı. “ Bana sorma."
Kendi odalarına gidip e şo fm a n la rın ı giydiler. Nina yanına
M eredith nazikçe kız kardeşinin sorduğu sorulan yumuşat­
gelip omzuna dokunduğunda, M eredith d işlerin i fırçalamayı daha
maya çalışarak, “Biz se n in kızlarınız," dedi. “Sadece seni tanımak
yeni bitirmişti. “Ona fotoğrafı g ö ste rip ço cu k la rın kim okluğunu
istiyoruz."
soracağım.”
Nina, “Babam da bunu istemişti,” dedi.
“Bunun iyi bir fikir olduğunu sa n m ıy o ru m .”
Anneleri titreyen elindeki fotoğrafa baktı. Kamara o kadar
“Çünkü sen kurallara u ya n v e n a zik olm aya çalışan cici bir
sessizdi ki gem inin çok aşağısına vuran dalgaların sesini duyabi­
kızsın.” Nina sırıttı. “Ben diğer k ız k a rd eşim . Konuyla ilgili hiçbir
liyorlardı. “Jlakiısm . Bu bir masal değil. Ama eğer hikâyenin geri
şey bilmediğini söyleyebilirsin. Bu kon ud a b a n a güvenir misin?
kalanını duym ak istiyorsanız, bu hikâyeyi anlatabileceğim tek yolla
Meredith en sonunda, “ E lbette,” dedi. anlatmama izin verm elisiniz.”
Yataklı, lüks kam aralarından çık ıp y a n d a k i kamaraya gittik "Ama kim ...”
Anneleri kapıyı açtı ve on ları gen iş kam arasından içeri buyur "boru s o rm a k y o k , N ina. Sadece dinle." Annesi solgun ve
etti. Beklendiği gibi, kam ara tertem izdi; h içb ir yerde etrafa saçılma yorgun görünebiliıdi, am a sesi tamamen giiçlüydü.
giysiler ya da kişisel eşya yoktu. K a m a ra d a bulun an beklenmedik
Nina, M ereditlı'in elini tutarak yanına oturdu, ramam.
tek şey bir çaydanlık dolusu ç a y v e se h p a n ın üzerinde (k|ran '**
Çay bardağıydı.
Tamam, m t e c . ” Anneleri koltuğunda geriye yadandı. Fotıgrafin
Wg.nı yüzeyine dokunarak parmağını üzerinde gezdirdi. İlk defa.
Annesi kendine bir barda k çay d( »ldu up odanın köşesin', 0 konuşmaya başladığında ışıklar açıktı. "Vera Yaz Bahçesi’ndckı
g irilm iş olan koltuğa gitti. O tu ru p 1uçağına b ir battaniye ^
0 8ün Saslıa ya âşık oldu ve onun için lw asla değişmeyecek bir
Kış ‘iBahçesi ı
Kristtn -3tannah
^ a , , * » VM M » V " ' fikirde « h » ™ » » . S a sh a y
\'crc. gülümsememeye çalışarak, “Ve hukl
tutkulundan koricmasna rağm en. V e r, genç, k , ^ **«»,
^ yirmi iki yaşında alm aş,*, J d"'- diyor. ve n
âş.k İH ç o ru k b " doğduğunda bu ona bir mucize Rİhi
^ • * « ** Sas/la yalnvkcn 9 , ^ nnu «tem-
Vera'nın hayalının .çığı ve ona Anastasia adın, veriyoriar r T ' °'
u m bahçede işini bitinliğinde. çocuklar,, "^ S" Kl'’r
U o doğduğunda. SovyetIcr Birliği nde kötü bir donem
tisin i* < * Kfe" ““ m > r vc evlerine m iriP
rağmen Vera bundan daha fazla m utlu o lm anın mümkün o l T ”
ıhlıyor. " ' Un hir Wnıyüş
c^ ini düşünemiyor. Dünya bunu, S ta lin in kötülüklerini
İnsanlar ortadan kayboluyor ve ölüyor. H iç kim se bunu baha’ ’* Uıüngrad’a döndüklerinde a h ^n iu eri w
mn ismini hâlâ güvenli bir şekilde söyleyem eyen Vera ve ltüf(in insanlarla dolu. Önceleri Vera herk ^ bQ$lran
«A*vbd>v ııoclıi olduğunu düşimüuor onu, rontajılcn
w» , Ktnm r % ^ '*Kn * * ••Şi’yin

daha iyi bilemez. Ama 1941 y ılın ın h aziran aynıda endişelen^
imkânsız ya da verimli kara toprağın ıdrtr varmaz, Konuşmaları, bir düzine ta n ıc ı U >e
erJfr titreşimlerini duymaya başlıyor. ' b° ŞİQd* mt>

üzerinde diz çöküp bahçesinin bakımıyla uğraşırken Vera)^ Birhoparlörden gelen ^ ^ h ı k sesi ve o keskin kelin,eyi -.d ^
öyle geliyor. Burada, şehrin dışında, oııım ue Saslıahm, Uninynıdın İM-duyuyor, lan, anons la la r k e n w .klann,,, e„eZ ^
uzun beyaz kışı boyunca idare et melerini sağlayacak sebzelerini
yetiştirdikleri, parsellenmiş kiiçiik bir m azileri oar. Sasha üni­ yandaş,ar,, saat sabah 4.oo’te sava, ila„ T *
versitede okuyup sadece Stalinin izin verdiği şeyleri öğrenirim birlikleri ülkemize saldırdı..." '
Veıv hâlâ kütüphanede çalışıyor. Onlar iyi ya da eıı azından sessu. Anons on,a,-a iyi birer Souye, va.anda„ olmalar,,,, K,,„
birer Sovyet vatandaşı hâline geliyorlar, çünkü bugünlerde siyuh Mn)m yaztlm alan,,,, düşm ana direnmelerini söyleyerek hiç
arabalar her yerde. Sasha'nın okulıtmı bitirm esine sadece bir y\l ■irmadan deva,,, ediyor, ama Vera bun,, daha.fada dinlemiyor
kaldı ve üniversitelerden birinde öğretm enlik işi bulmayı unmyr. du*unı;h'M y i evr gitm ek zorunda olduğu.
l* o hâlâ bir sebzeden çok kök hâlinde olan küçiik, turuncu
bir havucu elinde tutarak Vera ya. "Anne, bak! ” diye sesleniyor ÖŞ
Vera onu pataklaması gerektiğini biliyor, am a gülümsemesi o
kadar bulaşıcı ki, Vera şaşırıyor. D ört yaşında, Ixıbasmın altuı
Muiku'daki toprak setin yakı.......
şansı buklelerine ve tatlı gülüm sem esine sahip. "Havucu yen™
fom eden çok önce çocuklar ağlamaya obuasına
koy, Leot büyümek için hâlâ zam ana ihtiyacı var."
“•fan duymuyor. Y a v ru la rın cimi tu t» M - ^
Kardeşinin neşeli olduğu kadar ciddi olan beş yaşındaki en, o uym zam anda birinin k ız ı»'< ’ jnenhvcnlerdm
havucu çekip çıkannam asm ı söyledim ,” diyor. * û ğ i kişiler annesi vc kocası. Çocukları kı f<m ^
iM'an çıkarıp ürkütücü bir şekilde scSSİZ
çiriyor. Dairelerinde hiçbir ,ş,k yanm.yor. bu
s i yorgun bir şekilde, "Bu andan itibaren akıl almaz birçok
al,şnms<b ir nn sürüyor.
K in ” diyor. "Hadi şimdi çok geç olmadan o >7»p I ; ~ -
Hâlâ if elbiseleri içindeki annesi ve Olga. , * „ ceı¥,
rimn önünde durmuş, camlara gaye,e kâfra,
döndüğünde, annesi tökezleyerek «asete kaplad,ğ, ^ ^
geri çekilip, 'R u ın ya şükür,'diyor ve Vera ya s a r t f $ | * * * *
gârûtıüy°r ; 7 7 - 7 . ; - ---------- ""»miKapUarönünde
Annesi, “Hızlıca yapm am ız g ereken şeyler «W», lor kalabalıkta, hesap cuzdanlarm, hava(Ia

O lga pencereye gazete kaplamayı bitirip yanlarına g e l h , ^


^ klan, kadınlar,n ağlad.ğ, bankaya varana kadar
agahın ağladığım görebiliyor; çilli yanaklarında ç ö z y a ^ Annesi, "Zaten çok geç kaldık bile,” diyor.

izleri var ve açık kızıl saçları karm akarışık. Otga’hm, f y j L Etrafına bakarak yine sinirli bir şekilde saç,m çeken Olga
zaman saçını çekmek gibi bir alışkanlığı vaı\ %• uluyor?" diye soruyor. Onun ya,unda yaşh bir kadın, inliyor
lt gürültülü bir sesle yere yığıhp kalıyor. Bırkaç saniye içinde,
Annesi çalntk hareket ederek, “Vn a," diyor. Sen Olga^^
kalabalığın arasında kayboluyor.
ve dükkâna gidin. Uzun şiire dayanacak ne bulursan safa 4
-Bankalar şu an için kapalı. Çok fazla insan parasnu çek­
Buğday, bal, şeker, domuz yağı. N e olursa. Ben hemen bankeye
m eye çalıştı.''Annesi kanaymeaya kadar alt dudağım ısırıyor ve
gidip biitün paramızı çekeceğim. ' A nnesi sonnı Ij>o veAıuja'm
sonra onları bakkal dükkânına götürüyor. Burada, insanlar her
önünde diz çöküyor. “Burada yalın/, başınıza kalıp bizim döıum-
ne taşıyabiliyorlarsa alıp gidiyorlar. Raflar neredeyse boşalmış.
mizi bekleyeceksiniz."
Fiyatlar çoktan iki-iiç katm a çıkmış.
Aııya hemen sızlanmaya İKtşhyoı. "Ben seninle gelmek isti­
Vera bunu anlamakta güçlük çekiyor. Savaş daha yeni duyu­
yorum, büyükanne! ’
ruldu, ama yine de bütün erzaklar çoktan tükendi ve etrafındaki
BüyükannesiAııyanın yanayına dokunuyor. “Şimdiçocuttr insanlar şaşırmış vc um utsuz görünüyor.
için bile durum farklı " Vera’n m annesi ayağa kalkıp diğer odah Annesi sadece, "Bunu daha önce de yaşamıştık," diyor.
çantasını alıyor ire m avi hesap cüzdanının içinde olduğunda Dükkanda, sadece buğday, un, kurutulmuş merdmek ve domuz
amin olmak için çantasını kontrol ediyor. yayı almaya yetecek kadar paraları var. Çok az olan erzaklarını

Üçii de evden çıkıyor; kapıyı arkalarından kajxıtıp, kitö* kalabalık caddelerden evlerine taşıyarak, saat altıyı biraz geçe

yerine oturduğunu duyuyorlar. Neredeyse hemen kapının #■ evlerinden içeri giriyorlar.

tarafından ağlama sesi duyuluyor. v<-‘ra çocuklarının ağladığını duyabiliyor ve bu onun kalbını
k*1mor. Kapıyı açıp onları kucağına alıyor. U o kollar mı Icıv )un
Vcra annesine bakıyor. “Onları kapı kilitliyken burada^
b°ynuna dolayıp sıkıca tutunarak, "Seni özledim, a n n e ; diyor.
yalnız bırakamam...’'
^ J>c*n ^ l ■
%

tek bir $ey konusunda annesinin sözünü^ Krisıin Veannuh


Vera o ^ a n n ı y a ' " ı z 1'»rakmayacağm d ü ^ ş i a r ı n d a bile hep birlikte değüler. M
m* olur-
rueceğini asla **
-Baba» 'u
preAer diye soruyor, Anya küçük ^ n a yetecek kadar yer ya da sandalye ^ ^
AnyaW
ATJUOV0’
Ç o k fazla uzakta olmayan annesi ve olga d
,ann' ^ kadar eve gelmiş o /m a s. gerekirdi. ,aklann,n içinde oturuyorlar. Sasha, Ven h m »■
görmediği kadar sessiz. a’ daha once
?İm .&ninim iyidir,’’diyor. "Caddelerden geçm ekzorol^
Olga, “Afe yapmamız gerektiğini biliniyorum "w
fakat endişe Vera'ınn içini kemiriyor, her geçen dakika
M3 ja p n * « * » ' * * 7’ a?fa- « w w t a n l ve s e f e c ^ 0 " * ^
olmah. -Belki Almanlar bizi kurtaracak. Yoldaş Stafin
da artıyor- ^ ^ sgfcİKte S a s/ıa m geliyor. Yüziinün bir
^ . « y m n a k f a olan annesine göz ^
yanı
kirti ve saçları terden >shk. diyor, « a z . şeyler asla yüksck x s le söy,eneJ T ' >

jûtk/ij/c Aac/ar bı/nu öğrenmiş olmalı.


onu kollarına alarak, "Veruşka, d,yon Sasha o kadar*,
, H Vera soft-k alamıyor. HHınıuaylar do/uydu. Bura* Annesi, “Yarın işe gideceğiz,-diyor. -Ve ertesi gün de ondan
sonraki gün de aynı şeyi yapacağa. Şimdi ııyumahyız. İşte. Olga,
....... .
dön, sana sarılacağım.”
Vera, 'Şimdi iyiyiz,"diyor.
Onlar uyumak için yerleşirlerken, Vera eski yatağın gıcırtısını
Vfe Vera buna inanıyor.
duyuyor. Kocasının yanma uzanıyor, kollarında kendini güvende
hissetmeye çalışıyor. Yüzünü ajxıçık görebilmek içuı çok az ışık var;
o sadece gri ve siyah parçalar hâlinde, ama soluk alışı düzenli ve
sakın; soluğunun sesi, Vera) un kalbinin atışlarıyla aheıık içinde
olnuısı onu sakinleştiriyor. Vera şimdi taktığı yiiziik kadar aşina
0 * o r büyükannesi sıcak karanlıkta horlarken,
olduğu Sasiıahm yanağına, yeni çıkmaya başlayan yumuşak
M içinde oturuyor. Çaprazlama yapıştırılm ış kocaman bantlar sakalına dokunuyor. Vera onu öpmek için öne doğru eğiliyor ve
P redeki gazete kâğıtları sadcce azıcık ışığın pencereden biran içuı, Sasha'nm dudakları kendi dudaktan üzerindeyken,
ne izm veriyor. Ihınım dışında şehir garip, tiiyler ürpertti başka hiçbir şey yok; am a sonra Sasha geri çekilerek. *Güçlü
Şe de sessiz. Sanki Leningrad 'ın kendisi cıtıi ve derin binıefo olman gerckccck . Vcruşka,” diyor.
almış ve vermeye korkuyormuş gibi. Veronika onu kollarında tutarak, "Giiçlii olacağız.’ diyor.

O tu n ^ ^aran^ tü 6i^Cn c^ a küçıik ve karışık görünüp-


lalan I aSln^ a ll(* (^ar yutak vc m utfakta çocukların kanp
yCl’ bura(la artIk neredeyse udim atacak yer yok- W *

• 340 .
İki gece sunm s,7‘ ,' , scs,erİ!,l(' """""»"-lar.
<llSfıo'n,n *i'vl>’dİ',İ’ Çok V< n ,: ,4mj<'r- 1M km
yalaklan firl,yor. kalbi güm güm at, 0 Jordusu '„a katıldım.
fw
i * a' n n e si o » m u m V ir a n ı,, ,j,m „ld a
^ m trn " " " " " " " ' T T ' İm rİm
Z Z k a l u , ot,-K..A». ! « » " * " takırdatıyor ve v ,n , * * « S r f * . v . d u y g u la rın ı h - lli * " * * * t , t uluyur_
guak seslerini, insanların bağınşktrm ı dm /ahili,^ t^ r v e V cru. a n a r ş i,» ,, lu tu u ^ <M‘u o rt^ n ,Sahsa.-
... h..r n:„Hu> ö n e m li. ş lm d , ^ Ü Itfc r. ? " Verile,,
“ Satha. * * * » <xr S<* İW<’ S“ W"
1/fl'....
< „» ** tapyabilec*<ji kadar yijm vk a ln teı, Sasha^ ,fasit/"1' biraraha raddeyi kolaçan ediyor.
Ur arağa to,<layor. Pışan. c a d d e y i - s o l g u n Sosha. 'Yarılacak en doğru şey bu.'diıvr. Sovyet Ordu
nu„ u/ıım/<ı. kom?ular«Kİan oluşan bir ka la M ^ n içi
su'yıız- Dünyadaki en iyi ordu. Çok geçnıedenAbnankrra hadlerini
kadar ne olduğunu anlı,iniyorlar: Ilımlar yakında gelecek^ tfüdirveeğiz r<- ben eve döneceğim."
şeye karşı tatbikat yapan K «s uçaksavar toplan.
Vera. elini tutarak, her kelimeyi, komşulun uc hatta yaban-
Caddede hiç hannakyok. Kemli ot unluğu binadaki insafa, ahırı hile dinleyerek, kiiçiik Aıu/a'yı yanında hissediyor.
organize eden Venııım annesi: Yarın nemin kattaki depeyagi^.
AV hissetmesi ve söylemesi gerektiğini biliyi,r, ama Inınun
çekler ıx* orayı bir barınak hâline (jet irecekler.
için güciı olup olmadığını bilmiyor. Bir keresinde babası da ona
Nihayet, silah sesleri ispa tla m a lar anısındaki tuİKtfscssufy, nervdeysi’ aynı şeyleri söylemişti: I-Jxli$efcnmc, Veronika Pttrovni,
ortasında Sahsa, Vera’y a bıkıyor. U o onun kollarında uyuyor
scııin için lu r zam an burada olacağım.*
(bu çocuk ne olursa olsun uyuyabiliyor ) vc Anya onun ıjanmk.
Veronika, "deri döneceğine söz ver.'diyor.
endişeli bir şekilde başparmağını em iyor ve battaniyesinin ınm
Sudia, kolayca, “Söz veriyorum; diyor.
okşuyor. Ku. savaşın başlangıcındım <ok önce vazgeçtiği ü r k
beklik alışkanlığı ve şimdi yeri yelmiş. Ama Vera İkizi sözlerin verilmesini istemenin vc alınmasının
anlamsız vc y<ırars;/.,>Iduğınıu biliyor. Vera annesine döndüğünde,
Sahsa, Vera'ya, “Hiliyorsun . yitm em ye ır k ,” diyor.
bu gerçek aralarında paylaşılıyor ve Vera kendi çocukluğunu
Vera başını sallıyor, birdenbire ateşlenen silahlarınIjŞ*
unlıyor. Çocuklun için güçlü olması geıvkecek.
anlam ifade etmediğini duşimiiyor; korasının yüzündeki
bakış daha korkutucu. "Bu ıtızgeçmcııc izin vermeyeceğini birsik,.Akksandrhxmuuıç.

Vera, sabahleyin erken kalkıyor: sessiz karanlıkta, düğün


“Ben bir üniversite öğrencisi re şairim , diyor. **
Gününde çekilmiş olan tek bir fotoğraflarını buluyor.
yönetimin düşmanı bir suçlunun kızısın."
heşeli ve gülümseyen yüzlerine bakıyor. Fotoğrafı çerçeveden
Şiirlerinden hiçbirini y ayın la m a d ın ..;
**“•"»>önce ikiye, sonn, tekrar ikiyi' katlarken gan&lanfı* & &
Ren şüpheliyim. Vera. lium ı biliyorsun. Sen d<
‘ jjtojj%/ıı-ıı/uc. Onu Saslm'mn n'ketinin cebine sokuyor.
GidrnuvAin Gitmene izin v c r r ’cyeccğinı
K j ş < $ a h çe«

da oy b sc,<lerin> duyuyor, S ash a'm n --İlerini^

^5/10* y 11
^ ^ I d e ^ m ö ^ - S e n l ^ O n d o U i

Y T " e r a üc ° ^ a işlerinde şanslılar. OIga Ermitaj Müzesi nde


1 / ue Vera U nin grad Halk Kütüphanesinde çalışıyor.
V Şim di ikisi de Sovyetlerin tarihinin asla yok olmaması
için sanat ue edebiyat şaheserlerini kasalaıv koyarak günlerim
karanlık, sessiz, odalarda geçiriyor. O gün için işleri bittiğinde.
Vera kendi başına eve yürüyor. Bazen Yaz Bahçesini görebilmek
veSasha'yla karşılaştığı günü hatırlayabilmek için yolunu değiş-
tirip oraya gidiyor, am a o günü hatırlamak gittikçe zorlaşıyor.
Leningrad'ın çclırcsi dalıa şimdiden değişmeye başlıyor. Bronz
Atlı heykeli kum torbalan ue uzun tahtalarla kaplı. Smolny nin
üzerinde kam ujlaj ağları asılı. Deniz Kuvvetlen Komutanlığının
altın renkli kulelerinin ü zerin e g ri boyu dökülmüş. Veranm
baktığı her yerde, insanlar hava akını barmaklaı 1 inşa etmek
yiyecek için kuyrukta beklemekle, hendek kazmakla meşgu
malar hâlâ m avi vc bulutsuz.: üzerlerine henüz bomba atıma ı.

om a gelmek ü zereler ve onlar bunu biliyor. Hoparlörler ergun


A m an birliklerinin ilerlem e rapoHarm haykırıyor. Alman arm

Leningrad'a, ça m u r ve iskeletler üzerine inşa edilmiş ı ansı ı


şehirlerine ulaşacaklarına hiç kim se in anm ,y„,. an)Q
büroya düşecek. Bundan hiç kuşku/an yok.
Eve dönerken Vera bankaya uğrayıp bir Qy içh)

iki yüz rubleyi çekiı/or ve parayı aldığında iiçsom un


Tahliye,"n sabahında, Vera kendini hasta hissedenle
t e n e k e peynir almak için kayrakta bekliyor. Vera b u g i.l '* '*
uzun bekleyişini” sonunda yiyecek alabilecek. Bazen
ojece hayatına aevam edeme,., bunu mpamaz, Vt„.Q
geldiğinde tek gördüğü şe y dükkânın kap an m ış olduğu " ’* * '* ka,abahk evde olabileceği kadar yalnız, pas fefeferf s„ „ . “
Vera akşam sekizde nihayet e n e . löndüğünde, Anım lekelenmiş tavana bakarak uzamyor. Annesini„ yatakta huzurs
ZUİSUZ
oturma odasında yataktan y akıy a atlayarak ve birbirkr' , bir şekilde döndüğünü ve altmış santim uzaktaki yatukta Olya)
hm
ediyorlarmış gibi ses çıkararak sa v a ş o y u m , oynarken bul ^ yavaşça horladığını duyabiliyor.

Leo, Vera’y ı gördüğünde, *A tuıef" d iy e çtğlık: atıyor. Yiir Annesi, "Vera.” diyor.

dişlerini gösteren kocam an b ir g ü lü m s e m e yayılıyor ve ^ Vera yan dönüyor.


Vera ya doğru koşup k en d in i k o lla r ın a atıyor. A nya Lco'n Annesi Vera ya bakıyor. Yan yana duran yataklarında ne­
hemen arkasında, am a Vera y a o karlar sık ı sarılmıyor. Bu sava redeyse birbirlerine d oku n acak kadar yakınlar. Olga yatakta
Anyayı üzmüş ve o herkesin bunu b ilm esin i istiyor. Günlerini fo döndüğünde, tel tel olm uş bir battaniye annesinin omuzlarından
kreşte geçirmeyi, saat altıya k a d a r en e g elem em ey i ve sonra, “pis düşüyor. A n n esi, '‘B u n u d ü şü n em ezsin d iy o r ve Vera günün
kokan yan komşu Bayan N e ıv s k ıfy le birlikte olm ayı sevmiyor birinde kendi çocuklarının ne düşündüğünü onlardan önce bilip

Vera yine de A n ya yı kolla rın a alırken, “Benim yavrulanın bilemeyeceğini m erak ediyor.

nasıllar?” diye soruyor. İ k in iz bugün o k u ld a ne yaptınız?" Vera, "Nasıl d ü şü n m em ?” diyor. Bütün hayatı boyunca iyi bir

Anya odaklanmış bir halde y ü zü n ü bu ru ştu ra ra k annesine, Sovyet vatandaşı olmanın ne okluğunu, kurallara nasıl uyulacağını

Ben bebeklerin okuluna g itm ek için ço k bü y ü ğ ü m ;d iyor. ve nasıl başını eğip dikkat çekecek hiçbir hareket yapmayacağını
anladı. A m a bu... Vera bunu öylece nasıl yapabilir?
kızının başını okşayıp m utfağa gidiyor. Olga evden içen
"Yoldaş S ta lin ’in h er yerde gözleri var. Kesinlikle Almanları
J ide, Veıa ocağın başında , k a y n a m a sı için su koyuyor.
I )//’»/* n/>İ. I > izliyor ve ço cu k la r ım ızın güvende olabilmeleri için nereye gi
Olga soluk soluğa, “D uydan ,n u r diyor.
ilebileceğini biliyor. Ve bütün işçilerin çocukları gitmeli. İşti bu
Vera arkasını dönüyor. “N e o ld u ?
'«adar basit."

U o b E T ” 9" ' ^ Ş€kİkk çllb v U a rla o y n a m a k la olan Anya ve "Yu o n lu n bir daha görem ezsem ?”
“Vahi J * ° r te s in i alçaltarak, la: nina r a d ın çocukları, diyor- A nnesi ö r tü le r i a çıp yataktan çıkıyor, aralarındaki f '
M i m ediliyoriar r
alanı geçiyor. Yatağa girip Sasha’ıun tarafına yalıy
kollarına alıp, eskiden, Vera küçükken yaptığı gibi, siyah sa
okşuyor. “Biz kadınlar kendinliz değil başkaları için seçim, gah,,s, eldivenli elini omzuna b a s tır a n I

^ y o ld u ğ u m u z d a biz... çocuklarım ız ,ç,n w * * * * -sen kemli <jiizel kelimelerini yazacak*’, ^ '

katkmnz. Oıdan koruyacaksın. Hu seni, onlar, ,Ilcl>cceJt ^ ank“^ ! o i<"> bı, berbat Sor ' ,
« /i» '» ' * ' * n,e kadar
ıiullanmi7Xİa yeniden edebiyat öğretecekler.
kalbinin k m k h ğ m saklayıp ihtiyaçtan olan ş e y i ^
kant tara/ma geçtiğimde bana el sallayy iç o i ^ Q* U*>m
-Sasha bana güçlü olm am gerekeceğini sö ylem işi
Venı karların içinde durarak babasmm °Jn l.
Annesi başını sallıyor. “Yine de erkeklerin ln,nu an/Qt/ ^ y a n g ı n toplan, neredeyse hemen aşağm k(I ***
sanmıyorum. Senin Sasha’n m bile. S ila h la n ve fik ir le r i^ u 'y bnm dönüşerek, soğuk parmaklar gibi
adım yürüyüp cesareti bildiklerini sanıyorlar.” yanaklarına düşüyor. na koyıp
mŞimdi hahamdan bahsed iyo rsu n " çok geçmeden b a b a s ı sa d ece b ir bulanıklık, bütün bu 6e
“Belki de ondan bahsediyorum . yazlığın içinde hareket eden bir gri leke oluyor. Vera I b l
t * i el sallamak içi,, durduğunu düşünüyor, ama hw Jm
Hir süre konuşmadan öylece yatıyorlar.
0lam^ r . Bunun yerine, gecenin kartann üstüne n a s d ç ö k m m
Vera, uzun //imandır ilk kez babasını düşünüyor. Bu ne kadar
renkleri oe dokular, nasıl değiştirdiğini görüyor „ güntüğü^
acı verse de. yakında olacak şeyi düşünm ekten daha iyi. ym
betimleyebilmek ıçın bunu akimda tutmaya çatışıyor.
gözlerini kapatıyor ve karanlıkta, caddede, eski evlerinin önünde
Vera şimdi usulca, "l-skiden bir yazar olmayı hayal ettiğimi
lxılxısının gidişini izliyor.
hatırlıyor m usun?" diyor.
Yün eldivenlerinin içinde, Vcra’n m parm akları buz gibi ıv Annesi daha da usulca, ‘Hepsini hatırlıyorum.’demden önce
ayak parmaklan soğuktan karıncalanıyor.
uzun Tamun geçiyor.
Yüzünü babasına dönerek, "Seninle birlikte kafeye gelmek "Belki günün birinde...''
istiyorum, diye yalvarıyor. E tra fla rın d a k a r atıştırıyor, kar Annesi Veranın saçını okşayarak, ‘Şişşt~ diyor. ’ Bu sadece
taneleri Veranın çıplak yanaklarına konuyor. duluıfayla acı verecek. Bildiğim şey hu."

Babası ona gülümsüyor; k oca m a n siya/ı bıyığı dudağının Vera, annesinin sesindeki hayal kırıklığım vekabullenişi
üstünden sarkıyor. 1 ,u!Ii:yor. Cüııim birinde böyle konuşup konuşamayacağım ya
d(i vazgeçmenin daha kolay görünüp görünmeyeceğini merak
Veruşkcı, orası kızlara göre bir y er değil, bunu biliyorsun.
"diyar. A t söyleyeceğini düşünemeden mutfakta Uv'yu duyuyor.
Ama m d ı ğ ı n şiirleri o ku ya ca ksın . Ve Atına Ahmato »
’^ Şüphesiz en iyi arkadaşı olan pelüş tavşanla konuşuyor.
orada olacak. O bir kadın."
Veia, B aşladı, d iy e düşünüyor. Annesinin öpücüğünü lıisse-
tohası kararlı görünmeye çalışarak, “Evet,"eliyor, ‘bir kadın- bulağına fısıldanan kelimeleri duyuyor, ama anlayamıyor.
& n M â bir h u ,,,."

- .
B fi» m iç * * * + * » Y a ,„ m
I v l u u o r . Önceki «ece gıb, hu salx,h da hava s,cak **
Kahvaltı bir cenaze töreniynû, gibisessiz u
* bakışlarla geçiyor. Annesi hariç ,liç ^ £ « «*

yatağın ucunda onu bekliyor. Şimdi l,epsi gi,jinik uyuy£ H ^ ın ıy o r - Kahvaltının sonunda, h ü y ü k a n ^ J ™ 1'
bir hava akım gelebilir. Ve^ o baktığnula yüzleri M * * * , w ^

Hareketlerinin çıkardığı sesler küçük daireyi kapllyor Büyükannesi kulağı tırmalayan bir seste Tnl ?
hâlâ uykusu olduğunu ve tablolar, kutulara koymaktan kol(ür^ 1Geç kd u vık iyi görünmez.” ’ ’ m> dlyor-
ağrıdığını söyleyerek sızlanıyor, büyükannesi sümkürûy ^ ,
Vera annesinin dudağının ısırdığ, yerden kanadım göre
herkese acıktığını söylüyor.
0yor. Minesi torunlar,nın yanma gidip diz çüküyor w ^
Bunların hepsi çok olağan. kollarına alıp sarılıyor.
Vera boğazında düğüm lenen y u m ru y u yutm aya çahşlyor İM . ■'Ağlama, bü yükann e: diyor. “Yarın bizimle yürüyüp
anuı yumru kaybolmuyor. Vera m utfakta çok güzel altuı sar& gelebilirsin."
bukleler ve etkileyici yeşil (tözlerle babasının lam bir kopyast ohm
Odanın diğer tarafında... Olga gözyaşlarına boğuluyor w
ieo'yu görüyor. Leo. Onun aslanı. L eo şim d i gülüyor; zavalh, tek
hemen kendim kontrol etm eye çalışıyor. -fan gidiyorum, anne.:
gözlii, eski püskü tavşanına belki bugiın Yaz bahçesindeki kuğulan
/;<sleyebileceklerini söylüyor. Annesi yava şça onları bırakıp tekrar ayağa kalkıyor. Torun­
larımı söylediği son şey , " Uslu durun; oluyor. Veraya yiız ruble
Amja, beş yaşındaki bir çocuk için inanılmayacak kadar akdh
uzatıyor. "Kalan binim p aram ız bu. Üzgünüm..."
görünerek, “Bu bir savaş," diyor. P eltek konuşm ası bu cümleyi
Vera başını sa lla yıp annesini son defa kucaklıyor. Sonra
yumuşatıyor, ama A nya’nın bü iiın heyecanı gözlerinde. Bu kız
tıpkı Vera’nın bir zamanlar olm ayı h a y a l ettiğ i g ib i çok gi'ıçlil doğruluyor. “H adi gidelim, çocuklar ”

Vera, “Aslında; diyor, "yürüyüşe ç ık a c a ğ ız V e r a bunu söy­ Güzel, güneşli bir gün. Altısı birlikte, yürüyebildikleri kadar

lediğinde, kendini fiziksel olarak hasta hissediyor, ama annesi uzun süre yürüyor; ilk aynlaıılar, ikisinin de çalıştığı Badayev

Veranm arkasında duruyor; onun bir dokunuşuyla Vera deıwn yiyecek depolarının olduğu yöne doği'U dönen anne vc büyükanne;

edebiliyor. Odanın diğer taraf ma geçerek paltolarım ulıyor. Dik sonra Olga ayrılıyor. Yeğenlerini sımsıkı kucaklıyor, gözyaşlarını

gece Vera yavrularının paltolarının astarlarına para ve mektup saklamaya çalışıyor ve tramvay durağına doğru koşuyoı.
dikerek geç saate kadar ayakta katm ış!,. Şim di kalabalık caddede yürüyen sadece Vera ve çocuklar.

Leo hemen ayağa kalkıyor, tekrar tekrar. “Yürüyüş!"diyen* Vera’,un etrafında hendekler kazılıyor, barınaklar iıışa ediliyor.
"eşey/e ellerini çırpıyor, Anya bile gülüm süyor. Savaş duyu™1' Yaz Bahçesine gidiyorlar, am a havuzda k u ğ u la r yok ve heykeller
J ıdan İKri sadece beş yü n oldu, am a bu süre içinde eski kum torbalarıyla kaplanmış. Bugün burada oynayan çocuklar,
hm t l m yok oldu
Çalan bisiklet zilleri yok.
wm büyük bir neşenle gülüm se,*,-ek, ç,K iıkhnm el,
şehrin daha önce hiç gelm edikten h,r Anya kaşlarını çatarak, S e n Palto gim iyor^
Girdikleri binada kargaşa var. Kuyruklar 'ek,lüu k . Ben... a h - çalışm am ve evde kalmam
giymiş* h a y a lkırıklığına uğramış, asık suratlı Parti .......^ ^ e n eve döneceksin» ve 6 e „ , zi ^ ^ 9*
J L u * erm k yığınlarıyla do, ........ ... anünüen
jündUÛ'n1^
kıvrılarak koridorun başından sonum , kadar her yüne
Anya kararl, bir şekilde, ‘ Haytr; diyor. ^ ^ ^
Vera doğruca ilk işlem kuyruğuna g itm eleri v,
yiyorum’
beklemeleri gerektiğini biliyor, am a birdenbire olması geıHliğj
lxo, *İstem iyorum ," (lige ağlıyor.
kadar güçlü değil. Derin b ir nefes » larak . vo cu k la n n , bir k ft**
götüriijor. Köşe sessiz değil: insanların a y a k sesleri, ağlamak^ ■frşka seçeneğim iz yok. Hamın ne demek olduğunu anlıyor

hapşırmaları, yalvarm alar, h e r yerde. H er yor Ivr, s<şm w musunuz? Savaş başlıyor ve büyük yoldaşıma Stafin siz çocuk-
tütsülenmiş et kokuyor. ,ann güvende olmusm, istiyor. Kızıl O n lu m * zafer kazanmeam
Vera diz çökiiı/or. kadar irenle güneye kısa bir yolculuk yapacaksma. Sonra em,
babanıza ve bana geri döneceksiniz;
Anya kaşlarını çatıyor. “Kurası Kokuyor, a nne;
Leo şimdi ağlıyor.
IjCO. tavşanını kucaklayarak. “ Yoldaş l-loppn huniyi sevmi­
yor; diyor. Anya, mavi gözleri yaşlarla dolarak, “Gitmemizi mi istiyor­
sun?" diye soruyor.
“Bahan. Halkın GöniiUiileri O nlusuna katılmana gittiğinde
bizehepimizin güçlü olması gcıvkt iğini söyh •di. luıtırlıyor musun?' Vera, başım sallarken bile, Hayır, diye düşünüyor.m
Senin
kiiçiik kardeşine göz. kulak olmana ihtiyacım ıKir.” diyor. "Sen
Leo tombul pembe bir yum ruk göstererek. "Ben güçlüyüm,'
diyor. çok güçlii ve akıllısın. Ile r zaman onunla kalacak, asla yanından
ayrılmayacaksın. Tamam m ı? Benim için güçlü olabilir misin?”
Anya, “Evet," diyor. Şim di şiıpheU’iınjor. Vera, Anya’nuı,
kolundaki paltolara ve evden yetirdiği valize baktığını görüyor. Anya, “Evet, an n e,” diyor.

Vera kırınızı kalın yün paltoyu alıp düğm eleri boğazımı ka­ Sonraki beş saatte birbiri ardına kuyruğa giriyorlar. Çocuk*

dar ilikleyerek Anya y a giydiriyor. Aııya durm adan kıpırdayıp. 'ar işleme tabi tutuluyor ve gruplara ayrılıp başka bir kuyruğa
sızlanarak,uBunun için çok sıcak, anne,’' diyor. gönderiliyorlar. Öğlen sona erdiğinde, tahliye merkezi gerçekten
anneler ve çocuklarıyla dolup taşıyor, ama burası t u h a f hır şekilde
Vera sakince, duygularını belli tm edeıı, “Bir yolculuya
ktyorsun," diyor. -Çok lmm değU S o d cc(1 ıy(1 (/(( iki lıafta- V’c Sess,z- Çocuklar söylendiği gibi oturuyor; ihtiyaç duymamaları

IHiltona ihtiyacın olabilir. Ve işte... bu lxıı>ıdun içine birkaç kuflft1 9erekcn paltoları giym iş olan çocukların yüzleri terden parlıyor.
* biraz yiyecek koydun,. İler ihtim ale karşı." Anneleri,, hiçbiri birbirine bakamıyor; kendi aeısımn başka bir

hdnıı,, gözlerine yansıdığını görmek çok .fazla acı veriyor.


K i? b a h ç e s i
, r el salhyi,rlar' A" V0' Uo'nun dini tuluyor; annesine
Ve nihayet tren geliyor Metal tekerlekler glvmltyor
Venınoy*1 * .. ,(/l«n(hl tuttuğunu ve giiçlü olduğunu gösteriyor.
M -liyor.Ö nceler,kalabahköyleceot„n m ,,,. J*1’ . i n e ^ 0’ ‘
S„nra <lidi,Jorlar' . 1
.... .......................... r 1? - — * - 2 s ıgiçta Vera kumldayamıyor. İnsanlar umutsuz, aşağı-
Lfcr bir sürü gibi * * » * * * * d" * * <,tore*- W «* t,*,,,'
Pa*t-,nİ-ler ederek onu kenara itiyor. Onun yürütemediğini,
£ * * ÇOC" W ar' " " 0,,'“ n küf*1 u diğmi görmüyorlar mı? En sonunda birisi öyle
»r yer bulmaya çalışıyorlar.
^ kilde itiyor ki Vera dizlerinin üzerine düşüyor. Başının
' ven, kalabalığı yararak svam n ö n ü n e se/iyor. Yanınla d , ^
f’" ,S< ,uklunn bir yetişkinden diğer yetişkinlerden birine
^ Juman soluyup madeni sesler çıkararak cani, g i b i g ^ Miinde, ÇP01
torti mensuplan bu alanda dolaşıp acımasızca anneleri çoa^. ■ r i t d i ğ i " ' !l<”
" ,g em lem iş bir hâlde çoraplarının dizlerinden yır-
nndan ayrılmaya zariuyor. Leo ağbyor, Vera'ya sıınsıkı tutunup
- edcrek yavaşça ayağa kalkıyor. TVenin camiamı
Hcr nedense daha kötü bir şekilde, sessizce Anya da ağlıyor.
tlkW" " “ çekiliyor, çocuklarının .görülmeyecek kadar küçük
-Birbirinize iyi bakın ve birbirinizden ayrılmayın. Yiyeceği- fark edinceye kadar bir vagondan diğerine (coşturup
nizi başka hiç kimseye vermeyin. İhtiyacım/, olursa cepleriniu
irenin camlarına bakıyor.
dikilmiş /xıra. benim adım ve adresim var. " Küçük isim kartkım
çocuklarının yakalarına iğneliyor. Çok küçük.
o ,ilm ı h e r şeyi Söyledi mi?
Anya."Nereye gidiyoruz?" diye soruyor. Yetişkin gibi damın-
Birhaftada geri döneceğinizi söjanekrine rajmen, p atan ı»
maya çalışıyor; bu kadar küçük birinin bunu yapmaya çalışnm
yürek parçalayıcı. Beş yaşında , Anya bebeklerle oynamalı; evini i saklayın, kış çabuk yeliyor.

terk etmek için sırada bekliyor olm am alı. Birbirinizden hiç ayrılman m.

Ttrsal bölgeye, Luga Nehri yanındaki bir yaz jKirkma. Anya. Dişlerinin M a la y » '-
orada güvende olacaksın. Ve çok geçmeden seni almaya geleceğim- I Yiyeceklerinizi yiyin . Hepsini. Vc er
Vera sanki bu küçük kimlik parçasına dokunm ak bir işe ]HırQ)V ■:nöne geçin.
çakmış gibi, Anyanm yakasına iğnelenm iş isim kartıyla o y n ^ '
Birbirinize dikkat edin.
Biryokkış, "itene binin," diye, bağınyar."! lemcrı Ih n Sizi seviyorum. Mdiuor. Onhn
ı-.. neredeyse duşuyoj
Vera bunu yaparken kem ikleri kırılıyornm ş gibi hı Bunun üzerine Vera tokezluh • tacağından korktu. I»
önce kızına, sonra oğluna sarılıp yavaşça doğrulu]!01' sevdiğini söylemedi. Onları daha t,ok ağ söyk *1
1^ 1
Onları tutup başka insanlım ı veriyor, şimdi <,<Kl 'Jiklen gerçekten önem li olan bu değerli

bûşkcı bısanlar ilgileniyor.


KjisUn ^ fan nah.
onuyum -
Atğını y<* d“ bunun ailesi için ne demek olduğunu dü-
M S » * * • ‘"'•vo'V ° " ° ^ UmU,SUZ 9 fe 'Cr,e W ^ ]l°\cnûy°r- Vera’nm kütüphanede kazandığı paraya çok
* * * atarak yonlarmda,, geçiyor. D ene u la m a k Ki„ ^ ^ Z ıv o r -
jfoyn*?»" başındaki, um ursa,m ,^cak kadar y ^ ^ , ayaklarının altında uyanlyormuş gibi görünüyor. Dü-
kadına. "Ben kalitU'e işçi değilim ,” eliyor. r'V" . uc Vcva t renin hareket etmeye başladığını hissediyor.
*Evrakların? M /,0(tuklanı hiç dokunmadan, etrafındaki çocuklarla göz

Vera kalabalığı gösteıvrek. “Hu karmaşada anlan düşürüp uas»^ll,'a nacıa ll f,ir vagondan diğerine ilerlemeye devam ediyor.

diyor. Yalan söylemek hoşuna gitmiyor, midesini bulandır^ *Annei'


Bu dikkat çekecek t ünlen bir şey ve hiçbir şey -savaş bile Anya'nm sesinin trenin hırıltılı tahrtum bastırdığım duyuyor
polisin dikkatini çekmek kadar korkutucu olama/. Dik duruya Hra çocuklarının birlikte oturduğu küçük koltuğa doğru zorlukb

-İşçiler tahliyeyi kontrol etmiyor. Bu p ek verimli değil. Belki^ ilerliyor; kafaları pencereden dışarı bakmalurma yetmeyecek
bunu birine rapor etmeliyim.'' kadar aşağıda kalıyor.

Vera koltuğa oturuyor, ikisini de kucağına oturtarak öpü­


Eleştiri işe yarıyor. Yorgun kadın doğruluyor, hemen boşm
cükleıv boğuyor.
sallıyor. “Evet, yoldaş. Haklısın. Dalıcı dikkatli olacağım.’
leonun tom bul y üzü terden vc gözyaşlanndan ıslanmış,
"İyi.” Kadının yanından geçip trene binerken Vera'nm kalbi
çoktan kirlenmiş, am a Vera bunu nasıl yaptığını düşünemiyor
güm güm atıyor. Her adımda birinin gelip, Sahtekâr! diye bağırıp
bile. Ijeo’nuıı gözleri nemlenmiş, ama bu sefer ağlamıyor ve Vera,
onu götüreceğinden emin.
vedasmın onu değiştirip değiştirmediğini merak ediyor; onun şimdi
Ama hiç kimse yelmiyor ve Vera en sonunda, etrafında bir daha az masum ya da o kadar küçük olup olmadığını “Gitmemiz
yığın çocuğun yüzünü görerek yavaşlıyor. Çocuklar gri koltuk- gerektiğini söyledin. ”
larda balık istifi gibi sıralanmış, bu güneşli yaz yiiniindepalton Vera boğazını öyle gergin hissediyor ki, tek yapabildiği başını
şapkalarını giymişler; bu hiç kim senin iki hafta içinde eve döne­ sallamak.
ceklerine inanmadığının bir kanıtı, fa k a t kim se bunu söylem^' Anya, ağırbaşlı bir şekilde, “Onun elini tuttum, anne, diyor.
cesaret edemiyor. Çocukların tom bul y üzleri gözyaşından yudi­ 'Her dakika."
terden parlıyor. Sessizler. Ç ok sessizler. Hiç konuşma, kahkaha

m da °yun yok. Öylece oturuyor. Ijoyıın eğm iş w uyuşmuş P


rünüyorlar. Etrafta birkaç kadın var. Tahliye işçileri O * * *
$
öğretmenleri ı * muhtemelen Vera gibi ne çocuklarını g ön d erdi
M de devletten gelen emre karşı çıkabilen bazı kadınlar vor
« ® ı iyi Ruslar gibi, Vera hükümetten $«Phc etmesine ım
Uern% or. Eğer Yoldaş Stalin çocuktan güneye götü,-erek koru­
\ yi
-3

mak istiyorsa, çocuklar,,,, trene bindiriyor. l W m „ mr tarafta silahlar patlıyo , Bir uçak molonmun
başkaldırı hareketi, onlarla birlikte gitm esi önemsiz £ S * d yiiluyor ve patlamalar Imşlıyor.
görünüyor ve Leningrad'dan ne kadar u s d c h ş , ^ * » * * * * * dışan baktığmda her yerde yangm
onemsideşiyar- VardMar, ye,-de güvende olduklarm,
ppik başlıyor- Herkes çığlık atarak pencerelere koşuyor.
her şeyin yolunda olduğunu bildiğinde, kütüphanedeki Z * * *
Parti tişörtü ve buruşmuş mavi yün pantolnn giymi hir
dönecek. Şan* varsa, bu bir ya da iki günden fazla s ü m ^
Patronu Yoldaş Plotkin’e devlet denet imindeki bu tahlifte y * 'HerkcS lnndC" İUSİ"-Gİdİn■Arkamudakiahn. Hemenr
diye bağl,xtrak vagonda ilerliyor.
lara refakat etmenin vatanseverlik görevi olduğunu a ç ı k l ^
Vera çocuklarını alıp kaçıyor. Daha sonra, kuyruğun önündey-
Sovyetler Birliğimde kelimeler önemli. Vatanseveri^ v •
Jten, biryetişkin olduğu, yanında hiç refakatçi olmayan çocuklara
gerekli gibi kelimeler. Hiç kim se yanlış bir şeyi sorgulamakf^
yardım etmesi gerektiği akima geliyor, ama doğru dürüst düşü­
mez. Vera kararlı ve korkusuz bir şekilde davranırsa, belki ^
nemiyor. Uçaklar gökyüzünde uçmaya devam ediyor, bombalar
bir şey olmaz.
düşüyor ve yangınlar hışlıyor.
Annesinin çok fa zla endişelenm eyeceğini umuyor. Ynd,
Dışarıda, her yerde duman ve bağnşmalarvar. Vera neredeyse
Olga’nın.
yıkımdan başka hiçbir şey göremiyor; yanan binalar, topraktaki
îjeo huysuzca, “Anne ben acıktım ," diyor. U o , pelüş tavşan
kara ve için için yanan delikler, mahvolmuş evler...
kollarında, küçük bir eğrelti otu gibi Vera nm kucağına kıvrılmış.
Başparmağını emiyor ve tavşanın sarkık kulağının yumuşak
Almanlar burada, tankları, silahlan vebombakınyh ilertiyorlar.
pembe satenini okşuyor. Vera yanında ordu üniforması giyen bir adam görüyor. Ko­

Sadece bii'kaç saattir t rendeler ve yemek, mola vermek ı/a lunu yakalıyor. "Neredeyiz biz?"
da varış yerine ne zaman ulaşacakları konusunda hiç kimse tir Adanı koşarak yanından geçerken, “Luga Nehri'nin yaklaşık
şey söylemedi. kırk kilometre güneyindeyiz,” diye bağırıyor.
V'em, “Yakında, benim küçük aslanım," diyor vatkah onuakmn Çocuklarını yanma çekiyor. Şimdi ağlıyorlar; yüzlerinde siyah
okşarken. Vera trendeki çocukların kıpırdanmaya başkıdıklanv. izler var. Kalabalıkla birlikte kocaman bir ahıra koşuyor ve hep
giderek huzursuz olduklarını görüyor. Birkaç tanesi mızınızlanıycf- birlikte içeri doluşuyorlar.
biri ağlamaya başbyor. Tren düdüğü öttüğünde. Vera yan Ahırın içi sıcak; korku, yangm ve ter kokuyor. Tepelerinde
getirdiği küçiik bir paket üzüm e uzanm ak üzere. D L ''k . bu^ U(^ n uçakları duyabiliyor ve bombaların yeri titrettiğini hisse-
sanki bir geçitteymiş yibi yüksek sesle ötüp sonra da i>'-'
d?biliyorlar.
Aksine, bir kadının çığhğ, gibi hiç susm adan ölüyor. Frenk'**
Kadının biri öfkeli bir şekilde, ‘ Bizi doğruca Alınanlara ge-
ö lü n m e sesi çıkararak kilitleniyor ve bunun sonucunda t>
^ r ; diyor.
sarsılarak yavaşlamaya kışlıyor.
Kiriştin vtannah
H ep b ira ğ tzd a n düzinelerce kişiden, "ŞişşCsesigeti
Bir kadm. -Ben seninle geleceğim; diyvr ^ ^
h u ^ ierg eri alınamaz. Bu sözlerin doğruluğu bir ^
gibi Vcra'nm hiç akimdan çıknmjor. ^ beyaz saçlar, kiHi bir başörtünün a „mda ^ *

Bütün bu insanlar, çoğunlukla çocuklar, hiç ço p h * ,0 P '0 m m f ; “ W " giyinmişler, solgun yür,
^ kül izleri var.
^ * iç' ' ' 9elmeyecek i n s a n h ^
^ fenrf. Ökesinin çocuklunuı doğrudan düşmana Hir tek onlar var.
bir lidere nasıl güvenebilirsin?
rtra, kadm ve beraberindeki altı çocuk, biitim sessiz ço-
Tanrıya şükür Vera onlarla birlikte. Ya yal,m otsalar*. atfarul yanından geçerek ahırdan çtnprtar. l)m r ,da. farlar
Bunu daha sonra düşüneceğini biliyor vc uzun bir siin ^ fanından grileşmiş.
temekti iç rahatlığıyla ağlayacak. A m a sonra. Şimdi h a n ^ Kadm, “Yürüm eye başlasak iyi olur,’ diyor.
geçmeli.
Vera, doğru şeyi yapıp yapmadığını merak ederek, ‘'Lening­
Vera ilk kışlarda usulca, “Bu ahırı terk etmemiz gerek;diy^
rad'dan ne kadar uzaktayız?" diye soruyor. Şimdi gökyüzündeki
ama başka bir bomba çatının kirişlerim sarsmaya ve üzerlerine
uçaklara karşı kendini korunmasız w savunmasız hissediyor. Sol
toz yağdırmaya yetecek kadar yakm a düştüğünde bu kez daha
tarafına bir bomba düşüyor ve bir bina havaya uçuyor.
yüksek bir sesle tekrarlıyor: "Bu ahırı terk etmemiz gerek. Eğer
Kadm. "Yaklaşık doksan kilom etre: diyor. “Konuşmanın bize
bomba bize isabet ederse..:
birfaydası o lm a z:
"Vatandaş,"diyor biri, ‘ Parti bizim burada olmamızı istiyor:
Vera, U 'oyu kucağına alıyor ve Anıjcfyı sıkıca tutuyor. Oğlunu
“Evet ama... çocuklarım ız..: Vera düşündüğünü söylemiyor,
çok uzun süre taşıyam ayacağını biliyor, ama yolculuğa böyle
söyleyemiyor. Ama birçoğu bunu zaten biliyor. Bunu onların
gözlerinde görebiliyor. “Ben çocuklarım ı buradan götürüyorum.
başlamak istiyor. Her ihtimale karşı. Kendi kalp atışlarına karşı

Gitmek isteyen herkesi g ötü rürü m : Leonun güçlü, düzenli kalp atışlarını hissedebiliyor.

Etrafında bir homurdanma var. Buna hiç şaşırmıyor. Ülkesi Vera gelecek yularda, bu yolculuğun zoriuklarmı, çocuklarının

bugünlerde çok korkulan bir y er ve h iç kim se hangisi, Almanlar ayaklarının nasıl kanayıııcaya kadarsa t o p l a d ı ğ ı n ı , yiyeceklerinin
mı yoksa gizli polis tarafından mı öldürülm enin daha muhtemd nasıl bitliğini, bütün gece hava akutlarını ve düşen bombalan
olduğunu bilmiyor. <imleyerek nasıl suçlular gibi saman ahırlarında uyuduklarını,

Vera çocuklarının ellerini daha sıkı tutarak kalabalığın ıçi«k vurulduklarını düşünerek nasıl panik içinde uyandıklarım, görme•
yavaşça ilerlemeye başlıyor. Geçm esine izin vermek içinçocu^ <*»« olmayan yaralarım bulmaya çaiıştıklannı unutacak. Bunun

M ' yavaşça yana doğru çekiliyor. Una bakan gözler ,Jer< onları alan kam yon şoförlerini, ekmek vermek ve güneyde
w korkmuş.
Gördüklerini sorm ak için duran insanları hatırlayacak.
0„lara daha öncc hiç bilmediği bir şeyi nosı/ Q
V^yacak; savaşın ateş,knrku v e »ob‘" k ı n d a k i
yatan cesetlerden ibaret olduğunu.

Eue döndüğünde ve annesinin onu sevinçle harşlayan ^


atıldığında, hırpalanmış, bitkin ve kana bul„ nm1?>
Yirrni
b ir k a ç yerinden yırtılmış ve ayaklarındaki acı bir kova SIC0™
bile azalmayacak. Ama bunların hiçlıiri önem li değil. Ş i m ^

Önemli olan Leningrad. Vera nm giizel beyaz şehri. A b ^ &


eve doğru geliyor Hitler bu şehri haritadan yok etmeye yemi,, m
Vera ne yapması gerektiğini biliyor.

Yann, sabah erkenden, dar yatağından kalkıp kat kat giyir^


Taşıyabileceği biitiin sosisi, kurutulm uş meyveleri jxıketleye(e*
onun yaşındaki binlerce kadın gibi, bütün o sevdiklerini korümü
için yine güneye gidecek. Bu her vatandaşın görevi.
nnesi, “S a n ırın ı bu gecelik bu kadar yeter," dedi.
Veıv, anhıyamkyüzünü buruşturan annesine, "Onlun luga'da
durdurmalıya,"diyor. “Orada işçilere ihtiyaçları var.”

Annesi neden, nasıl ya da neden sen diye sormuyor. Biitûn


bu cevapların hepsi çok açık. S a d ecc tam bir haftadır savaştakr
A İlk ayağa kalkan M eredithU Neredeyse ihtiyatlı hareket
ederek küçük, halı kaplı alanı geçti ve annesinin yanında
durdu. “Bu gece o k a d a r yorgun görünmüyorsun."

Annesi kendi ellerin e bakarak, “Kabullenmek"dedi.


ve Leningrad çoktan bir kadınlar şeh ri hâline geliyor. On dört ve
altmış yaşlan arasındaki her erkek savaşm aya gitti. Şimdi kukır Bu b e k le n m e d ik ce v a p N ina’yı ayağa kaldırdı. Kardeşinin

da savaşa gidiyor. Annesinin büti'm söylediği, ‘'Ben çocuklara yanına geldi. “B un un la ne dem ek istiyorsun?”

bakarını, ama Vera san ki y ü k sek sesle söylenm iş gibi açıkça. “Sen h aklıydın , N ina. Baban size bu hikâyeyi anlatmam için
Bize geri dön, dediğini duyabiliyor. söz verdirdi. A u latm ak istem edim . Ve... kavga etmek insanı yoran
bir şey.”
Vera, Çok uzun süre g itm ey e ce ğ im ; diye söz veriyor. Ati*
tüphane bana vatansever diyecek, ile r şey iyi olacak.' M eredith, “Bu y ü z d e n mi babam öldükten sonra o kadar...

Annesi sadece başım sallıyor. İk isi d e Vera’n m venliğ'^ Çıldırdın?” diye sordu.
sözün yalan olduğunu biliyor am a hiçbir şey söylemiyor- İkisi& Çünkü onun isteklerini hiçe sayıyordun?
ranmak istiyor.
Annesi san k i ned en ler önemli değil demek istercesine, hafifçe

0nıu2 silkti. “Bu b e lk i sebeplerden biri olabilir," dedi.


N in a vc M e r e d ith biraz, daha orada kaldılar, a ı„ a b „ B ir f i l m s e y r e t m e k i s t e r l e r s e g e m in in k ü tü p h a n e s in d e n

tiir b ir y a k ın lık kunıkluysa şimdi yok olmuştu. Annesi y w ' a lm a la r l g e r e k i y o r d u .

n e r e d e y .s e hiç temas, kurm ayacaktı. H °“l M e re d ith kapıy. arkalarından kapatır kapalma-,,-lianyo ^

gn sonunda M eredith, “Tam am ," dedi. "Sabah gelip ^ fim d ir ." dedi vc N ina kendin, gülmekten alamadı. Bu cümle
^ k lu k la r m a aitti.
için seni alırız.
-İstemiyorum...”
Baba, Meredith benim tarafımda, ona kıym asını söyle.
Nina annesinin itirazını bastıran birsesle, “Biz istiyoruz,*^.
Sina benim dövüş robotlarımı bilerek kırdı.
»Yarın üçümüz birlikte olacağız. Bunu konuşabilir, tartışabilip
da bana bağırabilirsin, am a fikrim i değiştirm eyeceğim i b i l i ^ Siz ikiniz, beni bu arabayı durdurmak zorundu bırakmayın.
ve sonunda istediğimi elde ederim ."

Meredith gülerek, “Haklı," dedi. Nina kendini bu sonuncu cüm leye gülümsemekten alamadı. Me­

“İstediğini elde etm eyince tanı b ir cad alo z oluyor." redith tertem iz görünerek ve pembe pazen pijamalarını giymiş,
yatmaya hazır o larak banyodan çıktığında Nina banyoya girdi ve
Annesi, “Eh, nereden bileceksin?” dedi
yatmak için hazırlandı. Yıllardır ilk defa, o ve kız kardeşi yan yana,
Nina sırıtarak, “Bu bir şaka m ıyd ı?” dedi.
İkiz yataklarda yatıyorlardı.
Bu güneşi ilk defa görm ek ya da iki tekerlekli bisiklete binmek
Meredith, “Gülüm süyorsun,” dedi.
gibi bir şeydi. Birdenbire her şey d a h a g ü zel görünm eye başladı.
“Sadece yap tığım ız kam p gezilerini düşünüyordum."
Annesi, “Git buradan,” dedi, am a N ina annesinin onlarla bir­
Meredith, “Beni bu arabayı durdurmak zorunda bırakmayın;
likte gülmemek için çabaladığını görebiliyordu ve sadece bu küçük
dedi ve ikisi de güldü.
değişiklik Nina’yı çok mutlu etti.
Sihirli bir an için, yılla r durm uş ve onlar yeniden çocuk olmuş,
Nina bir kolunu M eredith’in o m zu n a atarak, “Hadi gel, abla- John Denver m d ağların tepesinde olmakla ilgili bir şarkı söyle-
cığmı" dedi.
% parlak kırm ızı, üstü açık Cadillac'ın arka koltuğunda birkaç
Kendi iüks kam aralarına gitm ek için annelerinin kamarasın­ santimlik yer için kavga ediyorlardı.
dan çıktılar. Meredith’in yü zü n d e k i gülüm sem e kayboldu. Annem asla
Uzun, dar k a m a r a la r ı ş a ş ıla c a k k a d a r ferah tı. K üçük bir bize katılmadı,” dedi.
oturma alanı, yatağa d ön üşen ik i k işilik bir kanepe, bir sehpa, “Nasıl bu kad ar sessiz kaldı?”
bir televizyon ve tek kişilik iki y a ta k va rd ı. İki sürgülü kapı özel "Her zam an lıiç um ursam adığı için sessiz kaldığını düşü
verandalarına açılıyordu. N ina d e n iz h a r ita s ı üzerinde geminin dü»ı, ama şim d i m e ra k ed iyorum . Babanı haklıydı, n
ilerleyişini gösteren televizyon u açtı. B ritan ya Kolombiyası s'llan
değiştiriyor”
Ç klarındt, cep telefonu ve internet ya da televizyon program
K ış ^Bahçesi
K jisıin «Stannah

n ^ p a r k * » " » w s,a n d ' Bİr an


0^ k,z gÜlÜmSedİ- ‘ ^ ^ n n u *n „d e

1*’ de v»r-
Nina buz kesm iş p a r m a k l a ^ barda*, s,k,ca kavraricen
«MuhteO* • ine döndü. Giderek daha ç * ^
şurada hava hiç ısınıyor mu?" diye sordu
Nina y>>zünU K1 akll,a r.nda olan bu soru «imdi çok
-Belki ağustosta." Garson kız gülümsedi. “Alaska cok «rürri u;r
ka„n a n . * ^ edileme « ii. N ina usulca. "Annem
)tr ama iklim o kadar sıcak değil."
unnd^ İ v ' cuklannancOİdU"
Vera ise- Nina garsona teşekkür edip tahta şezlonglardan birine gitti
şezlongun üzerinde duran kalın ekoseli yün bir battaniyeyi alarak
omuzlarına attı ve parm aklıklara geri döndü. Orada, p,nl p,nl
parlayan denize baktı. Uç tane yunus geminin yanında yüzüyor,

Nina dünyanın her verine gitmiş, am a ender olarak inside Passa#^ mükemmel bir eşzam anlılıkla sıçrayıp suya dalıyoıdu.

görkemine rakip olabilecek bir m an zara görm üştü. Denizin rengi Meredith, Nina’nm arkasına gelerek, “Bu iyi şans işareti," dedi.
koyu, gizemli bir maviydi ve her yerd e tüm üyle iki yüzyıl öne* Nina bir kolunu açtı ve Meredith m, b a tta n i^ in altında yanına
göründükleri gibi görünen bakir, o rm a n lık tepelerin bulunduğu sokulmasına m üsaade etti. “ Burası buz gibi.”
arazilere sahip adalar vardı. A razilerin arkasında bütünüyle sarp,
“Ama güzel."
karla kaplı dağlar yer alıyordu.
İleride, bir adanın engebeli ormanlık ucunda ıssız bir deniz
Nina. bıı sabah erkenden dışarıya çık m ış ve karşılığını, şafağın
feneri duruyordu.
söküşünün suyun üstünde kırılm asın ın nefes kesen fotoğraflarını
Meredith. N in a’nm sıcak çikolatasına uzanarak. “Dün gece
çekerek almıştı. Bir orkanm gem inin b a ş tarafından suyun yüzüne
huzursuzdun," dedi.
çıktığını gördü; kocaman siyah beyaz gövdesi sabahın erken saatle­
“Nereden biliyorsun?”
rindeki gökyüzünün bakır rengiyle keskin bir tezat oluşturuyordu.
“Son zam anlarda uykusuzluk çekiyorum. Yıkılmakta olan bir
Nina nihayet saat 7.30 civarın d a fo to ğ ra f çekm eyi bıraktı. 0
evliliğin Cracker .Jacku kutusundaki pek çok ödülden biri. Her
zamana kadar elleri buz kesm işti ve d işleri o kad ar şiddetli takır­
zaman yorgunum ve h iç uyum uyorum . Pekâlâ, sen neden yatakta
dıyordu ki kamerayı sabit tu tm a k zordu.
dönüp duruyordun?
“Biraz sıcak çikolata ister m isin iz, hanım efendi?"
"Juneau’d aıı ü ç gü n uzaktayız.”
Nina parmaklıklardan ve nefis m an zarad an uzaklaştı ve yüz»
pürüzsüz, genç bir güverte g a rso n u n u n , e lin d e bir tepsi dolusu "Ve?"

bardak ve bir termos sıcak çikolata tu ttu ğ u n u gördü. Bu, kulağa ‘ Onu buldum ."
o kadar hoş gelmişti ki, garson k ızın onu h ? m ı ıefendi diye ç a k ­ U *Jranıeî kaplı patlamış mısır ve yor fıstığından oluşan bir abur cubut cins
bulusunun için.lc bir tlc sembolik bir ödül bulunmakladır, fc. n.)
masına bile aldınş etmedi. "H arika o lu r fc N
s ekkürler.'
K j? ‘fia h ç e s i
Kjisnn ‘SF&mnah
^ - ,h Nina'y» döndü. BattaniyeN ina'nın l« rmaku
e ş i t l i , ‘'Anne," diye kekeledi.
js ;t w «• » ^ "o n u bu,dumdemekw* < ff&» p am .akU .m d an çikolatay. yalayarak, "Hepsini duydun

" '" T t l i m l e n p n ^ " « Ad™ h' * * ■ * f il­ mU^dcdİ‘


deki bir huzurevinde. Editörüme onun izini buldur*, potomuhabirliğin Nina'ya öğrettiği pek çok şeyden biri, inşa-
Cad^ mek „„ yüzden bu gezideyiz. Bunu tahm in etmem „ k0*u d a n titrerken bile nas.l sakin görüneceğiydi, N in a sakin
Onunla konuştun mu?" lin d ü ğ ü n ü biliyordu, am a sesi sakin değildi. Son zamanlarda
«.nesiyle her şe y ço k iyi gidiyordu; Nina bunu mahvedeceğini
düşünmekten nefret ediyordu.
Meredith dudağını « n ü ve denize bakt.. “Ne y a p m a ,^
Hemen evine gidebilir miyiz?" Annesi. “Yeteri kadar duydum,” dedi. *Şu Alaska'daki profesör,

•Bunu gerçekten etraflıca düşünm edim . Biliyorum. BıUyotum. öyle değil mi? Bana y ılla r önce yazan kişi mi?"

büyük sürpriz! Sadece onu bulduğum da çok heyecanlan- Nina başını salladı. Battaniyeyi üzerlerinden çekti; annesine
T B™n. için cevaplan olacagm, biliyorum .'
götürerek zayıf om uzlarına sardı. “Bendim, anne. Meredith değildi."
“Oanneme yazdı- Bize değil. Bunu anneme söyleyebileceğin® Annesi battaniyeyi göğsünde kavuşturmuştu; kırmızı ekose
sanmıyorum. Annem... hassas, Neens. Babam bu konuda h ak i* - üzerinde parm akları solgundu.
-Biliyorum Bu yüzden uyum uyordum . Anneme hayat™ Annesi yan ın d aki şezlonga bakıp oturdu; dikkatli bir şekilde
araştırdığımızı söyleyemeyiz, birdenbire profesörün h u z u ru *
battaniyeye sarınd ı.
«Memeyiz ve ben beraber olma konusunda kıyamet, k o p ard ta
Nina ve M eredith d e battaniyelere sarınarak annelerinin her
sonra bir günlüğüne gizlice kaçamayız. Ve kaçsak bile zaten profesör
iki yanındaki şezlonglara oturdu. Bir garson yanlarına gelip onlara
bizimle konuşmayabilir. Onun görmek istediği annem.
sıcak çikolata verdi.
“Bütün bunların seni nasıl uyutm adığını anlayabiliyorum.
Özellikle de geri kalanının." Nina, “Özür dilerim , anne,” dedi. “Sana en başta söylemeliydim.

“Geri kalanı mı?’* “Bu yolculuğa çıkm ay ı kabul etmeyeceğimi düşündün.

“Senin huyun, Neens. Profesörü görmeden duıama Nina, “Evet,” dedi. “S ad ece seni tanım ak istiyorum. Ve sadece

“Biliyorum. Öyleyse ne yapacağız?’ babama söz verd iğim için değil.”

“Gidip profesörü göreceğiz.” * “Cevaplar istiyorsun.”

Nina, M eredith’i de bun a dâhil ederek, “Ben nasıl... biz nasıl..?"


Nina annesinin sesini duyduğunda nefesi kesildi ve ^
döndü. Şaşkınlıkla, parmaklığın üzerinde d u ran bardağın dedi, “cevaplar istem eyebiliriz? Sen bizim kim olduğumuzun bir

rina çarptı ve her yere sıcak çikolata döküldü. P®rçasısın v e sen i ta n ım ıyo ru z. Belki de kendimizi tanımamamı-

an da nedeni budur. M ered ith kocasını sevip sevmediğim ya da


-jmnçest

h iıayalinin ne olduğunu ç i m i y o r . Atlanta'da f)çlli


' ...-b en in ı tek düşünebildiğini Vera." . leWdittı. eaddenin karşısmda, uzun siyah saçl, hir adan,,,,
biratl«m val i l , , direğ, s ü s le m e k te olduğu çimenlik Ur alan, lşaret ^
. nnesi tik ağacından y a p ılm a şezlongda a,kas,„a
, , "Sanırım, «m an, geldi." ded,. “Benim hiç Î Î l « k’' dedİ- A d a m ln elr;' f" Kİa 1>İr kalahallk *"»>'3nn»ş onu

1l o n sanırım baban,/. Profesör AdanıovieMe konu#u. *


Ni0a annesinin kolum uzanma cesaretini gösterdi “lladi gidip
Z * * » ™ * - t o ^ a n ' ^ k ' * " " •liişiiudii. O mektup ^
- Annesi baş,m sallad.ğm da ve onu caddeni,, karam daki
horunca muhtemelen Ih> yüzde» sakladı.
^ i k l» lka götürm esine izin verdiğinde şaşırmıştı.
-profesör ne hakkında konuşm ak isliyor?" I)„ soruyu ^
orada dururlarken ya ğ m u r yağm aya başladı. Kalabalığın
Meredithli ve sesi yum uşak olm asına rağm en, K özlerindi j .
ja jlç bolümü dağılıp yağm urdan kaçmaya başladı, ama annesi
kararlıydı.
£ylccc durup adam ın çalışm asını izledi. Metal alet adamın hünerli
A nnesi,-l^ ııiugrad; dedi. • H ükiim el yıllarca o l a n l a n * ^ R in tle odunu kesti, oydu vc yontulm am ış bir şeyden, pürüzsüz
Biz Ruflar bir şeyleri saklam akta iyiyi/, ve ben 1),. konuda konuş, dönüştürdü. Bir pençenin belirmeye başladığını göldüler.
maktan korkuyordum. A m a şim d i k o rk m a k için bir neden Annesi, “Bu bir ayı,” dedi ve adam başını kaldırdı.
Yarın seksen bir yaşında olacağım . N eden korkayım?" -Çok dikkatlisin,” dedi.
İkisi birden, “Yarın senin d o ğ u m giiniin m ü?" dedi. Nina şim di ad am ın ne kad ar yaşlı olduğunu görebiliyordu.
Annesi neredeyse gülüm sedi. “H er şeyi saklam ak d a h a kolajdı Koyu teni kırışm ış ve serr. şakaklarındaki saçlar beyazdı.

Evet, yarın benim doğum g ü n ü m .” S ıca k çikolatasını yudumladı. Adam totem d ireğ in in en altındaki sivri gagalı kuşu işaret
“Sizinle gidip bu p rofesörü g ö re c e ğ im , a m a şim di ikiniz şunu ederek, “Bu oğlum için," dedi. “Bu bizim kabilemiz. Kara karga.
bilmelisiniz: Bütün bunlara b a şla d ığ ın ız için pişm an olacaksın»: Ve bu gök gürültüsü kuşu yolu yok eden fırtınayı getirdi. Ve bu
ayı benim oğlum ...”
Meredith, “Neden böyle sö ylü yo rsu n ?’ diye sordu. "Kimoldu­
ğumuzu öğrenmekten nasıl p işm an olabiliriz?" Mereditlı, "D em ek bu bir aile geçmişi," dedi.

Annesi cevap verm eden ö n c e u z u n b ir an bekledi. Yavana, “Bir defin totemi. O n u hatırlam ak için."

Mcreditlıe döndii ve, “O lacak sın ız,” eledi. Annesi, “Çok gıizel ” dedi. Yağan yağmurda, tam o anda, Nina
masalın sesini d u yd u ve bu ilk defa bir anlam ifade etti. Nina
annesinin hikâyeyi neden sadece karanlıkta anlattığını ve sesinin
^ kadar farklı olduğunu anladı: Bu kaybetmekle ilgiliydi. Bu ses.
annesinin gardım düşürd üğü zam anki sesiydi.
Ketdıı'kan şehrinde I .. •
to s la m a k , iş le m d ^ ^ 'VSO,Iîon dayalıydı: yakalan^ Ayı pençesinin şekillendiğini görmelerine yetecek kadar uzun

iklimin nemin - • geçinne,<- Y«8nıur ö lçe r - s ıv ı güneş ış# tosiirc orada durdular. S o n ra nihayet Creck Caddesine doğru

gösteriyordu. yürümeye başladılar. Eskiden genelevlerin bulunduğu bölge, nehrin


K jis tin ^ f a n n a h

dükkânlarınve resto ran la™ 'bu lu n ç


•■
wyAçV0|lUlTllannl\ ~ M anzarası olan küçük, hoşbir “Scıı ne olurdun, anne?" diye sordu
uen#1* ’
nesi omuzlarım silkti. “Sanırım ben burada olmazdım.”
b u ld o k ve
î S oturdular.
masaya “ , l " '* ” *■" -Bizde hiç iz bırakmadığını mı düşünüyorsun?" diye sonlu.

p la n d a k i cadde, ellerinde alışveriş torbalan olan ‘ Hatırla n a c a k k a d a r ö n e m l i b i r i z d e ğ i l ”


vağarken bile göç m evsim indeki A frik a antilopla n m ^ Meredith, “ B a b a m e lli y ıld a n fa z la s e n i s e v d i,” d e d i. “Bu b ir

^ r e k , bir dükkândan diğerine girip çıkan turistlerie d o h , ^


kinlann kapılarmm üzerindeki ziller rastgele bir melodi ^ pinesi buzlu çayından bir yudum alıp pencereden dışarıda
Sapsan bir önlük ve kırm ızı kareli b ir bluz giymiş <*,„ itf 4 a „ yağmura baktı.
genç bir garson kız, “Captain H o o ka hoş geldiniz," dedi. s,n4* ° G a r s o n yem ekleriyle m asaya geri döndü. Nina çabucak ayağa
balıkçı şapkası kahverengi buklelerinin üzerine sıkıca oturtulma jalkıpgarsonun kulağına fısıldayarak bir talepte bulundu w tekrar
İsim kartında adının Brandi olduğu yazılıyd ı. Brandi, her bin*
rtrine oturdu- Lezzetli pİSİ ballğın ı ve l)atates kızartmalarını yer-
balık oltası şeklinde, kaplam alı b ü y ü k bir m enü verdi. j^n Ketchikan’d a geçirdikleri günden, dükkânların vitrinlerindeki
Garson çok geçmeden, üç balık, patates cipsi tabağı ve bu* parça altm takılardan, gösterişli First Nations4’ adı verilen kabile
çaydan oluşan siparişlerini a lm a k için geri döndü. Garson gitti. s a n a t la r ın d a n , orada yaşayan halkın giydiği Covvichan kazakla­

ğinde Meredith, “Bizim aile totem im izin neye benzeyeceğini meni n ı l a n ve şehirde b i r totem d ireği üzerine konduğunu gördükleri
ediyorum," dedi. çift başlı kartaldan bahsettiler. Bu konuşma şehirde tatilde olan

Bundan sonra bir anlık bir d u ra k sa m a oluştu. Bu sırada hepsi herhangi bir aile tarafın d an yapılabilirdi, am a Nina için neredeyse
başlarını kaldırıp göz tem ası kurdular. fevkaladeydi. A nn esi, ilgisini çeken şeyler hakkında konuştukça
rahatlıyor gibi görünüyordu. Sanki her sıradan kelime içinde biı
Nina, “Babam totemin alt k ısm ı olurdu.” dedi. “Bizimbaşlan­
gıcımız oydu." şeyi yumuşatıyor gibiydi ve yem eğin sonunda gülümsüyordu.

Garson geri d ö n ü p m a sa y ı topladı. Hesabı ahşap masamı


Meredith, “Bir ayı," dedi. “N in a bir k a rta l olurdu."
• -tüne koymak yerin e a n n e sin in önüne bir dilim doğum günü
Bir kartal. Y aln ız biri. U ç u p g itm e y e h azır. Nina bu fikre
»tas koydu. Yanık m um pastanın şekerli beyaz kreması üzerinde
katılmamış olmayı dileyerek b ira zcık k a şla rın ı çattı. Onun hayat»
uns ediyordu.
dünyanın her tarafında izler b ırak m ıştı, am a evdeki 'd e r çok aal»
Bu ailenin totemi dışında hiç k im sen in totem i ona yer \ Meredith ile N ina birlikte, “M utlu yıllar, anııe,” dediler.

tamamen özgür ve bağım sız o lm a k o n u n h e r zam an ist<'o *,»- • Annesi muma baktı.
olduğu hâlde, şu anda kendini y a ln ız hissediyordu. Meredith, “ Hep sen in için bir d oğum günü partisi yapman
(*«e ------------- --------
Meredith herkesle ilgilenen ve g u r u n ı ayakta tutan bira* jjfljkt* dedi. Uzan ıp ellerin i an n esin in ellerinin üzerine koydu.
II *
0 ,urdu.
^ Milletler: Kaııada’daki aborijinler için kullanılan terim, (yay. n.)
MHSr10
«B ahçesi 'V

ısak b ir sesle. “P e k ç o k hata y a p tın ,; ^

r^ i-
M ^ böyle olmak istemedim... b e n s n e ^
•Hay* B*’,’;j|7iııni„ . bile b ak am ıy o ru m , çok u t a r u ^ .
Yirmi bir
istediı” " *ma ^
,larak doğru olm am asına rafcmen, -şimıli ^
m
bakıyon""- t o k,yordu. "Bize hikâyenianla,^
Annesi ası ^ ^ yüzden m asala başladın.”

. ..Hayır; dedi, -ben o kız değilim.


kşam yem eğinde sıradan şeylerden konuştular. Şarap

A
A ’ wt;r>i için kendinden nefret ediyordu. içtiler ve yine annelerinin seksen birinci doğum günüm;
X A - kadeh kaldırdılar. Lezzetli bir yemekten sonra, kocaman
geminin Vegas’m k in e benzeyen ışıltıları arasında dolaştılar ve tu­
Veronika Petrovna M arçenko ydum.
runcu payetli bir p a ra şü tç ü tulum u giymiş bir adamın sihirbazlık
gösterisi yaptığı tiyatroya geldiler. Adam neredeyse çıplak olan
■Neden?.. «yeter” dedi. “Bu kızlarımla ta»*
Annesi sert bir şekı e^ > y a n ım ız olacaV asistanını yok etti, o n a beyaz güvercinlere dönüşen ve uçup giden
ilk dolum günü partim. G en kalan
kâğıttan güller verdi ve birkaç parçaya bölüp sonra yeniden tek

parça hâline getirdi.


Her yeni num arada annesi neşeyle alkışladı, küçük bir çocuk

gibi gülümsedi.
Meredith, gözlerini annesinden neredeyse hiç ayıramıyordu.
Annesi neşeli, neredeyse m utlu görünüyordu. İlk defa, onun gü­
zelliğinin daha önce h er zam an ııe kadar soğuk olduğunu fark etti;
bu gece annesinin güzelliği farklı, daha sıcak ve içtendi.
Gösteri bittiğinde kam aralarına geri döndüler. Kalabalık ko-
r*dc.»ılarda, d iğ er yolcuların konuşm aları ve kumarhane zillerinin
^ K ristln Vtannah
çalması arasında, tuhaf bir şekilde sessizdiler, d , ama yine de oradaydı. Kişillin gfl
pastanın ü zerin d e yanan küçük m um la bugün Bİr dİIİnı ÇikoL.
ama M eredith neyin değiştiğini ya da bunun
tireceğini tam olarak bilmiyordu. Tek bildiği, şimdi ü
İS * ..^ n d a n b c n oyoktu.
r ta d a y d .v e M e r e d ith m b
^a k^
,^ ı y a n M ly a

becerisini kaybettiğiydi. Yirm i beş yıldan fazla b i r s ü ı ^ ^


'Sanırını oradaki sensin, Meredith.”
kendisine ait olan tarafını ayakta tutm ayı d a b a ş a r n , , ^ " ^ ^
Annesinin sa g ta ra fta k i verandan,n karanla,
gerçekten anlamayı ya da ona ihtiyaç duym ayı r e d d e t ^ 1* ^
^ Meredilh’i korkutm uştu. Ş aş.rü n bir
mesafe ona güç vermişti. En azından sahte bir güç. « h
neredeyse tükenmişti. Bu gece hikâyenin daha fazlasın, • ^ ^ ^ nini„ yan ,n d an d ,şan ya uzanan y ii^ r c e kücü, ra “ B“

için çok geç olduğuna gerçekten çok m em nundu. 01 d'nlemel( ftM karanlıkta her biri bütünüyle birbirinden avn ■" Vard''
•Merhaba, anne." d e d i. M ered ith , a „ nesinin ^
Kapılarına geldiklerinde Nina durdu. “Harika bir
dim, anne. Nice yıllara." T uhaf bir şekilde ilerledi, o d a h a T * * *
kaldıramadan sona eren bir ku caklam ayla annesine sanld! ^
Bu yönden o v e annesi birbirlerine benziyoriard,. Sorunlar,
Meredith de aynısını yapm ak istem işti, am a annesinin
ocuğunda, ıkısı d e d ışarıd a ve yaln ız olmak istiyordu.
gözlerine baktığında, kendini harekete geçem eyecek kadar h
Annesi, Evliliğini düşünüyorsun," d edi
hissetti. Meredith tedirgin bir şekild e gülüm seyerek “B el ah.
yorgun olmalısın,” dedi. “U y u m a l. ve erken k a l k m a z . Yann ^ M e re d ith içini çekti. " S a n ,™ , bana verebileceğin b i r e y e

Glacıer Koyunu dolaşacağız. San ırım m uhteşem bir yer." °

Annesi neredeyse d u y m a y a c a k la r, k a d a r usulca, “Doğum 'A şk, k a y b e tm e k k o r k u n ç b ir şey," dedi annesi usulca. “Ama

günüm için teşekkürler," d edikten so n ra kam arasının kap.smı m sırt çe virm e k d a y a n ılm a z d a Hayatının geri kalanını bunu
açıp içeri girdi. a arını ıçm de te k r a r la y a r a k mı geçineceksin? Çok erken va da
terk e d ip e tm e d iğ in i m e ra k ederek mi? Ya da hep bir daha
Meredith de kam aralarından içeri girdi.
!"| "y-le d e rin d e n s e v ip sevemeyeceğini merak ederek mi?"
Nina sırıtarak, “Banyo sırası bende," dedi.
pH ı annesinin sesindeki yumuşamayı dujdu. Bu ses, aanın
dith bunu neredeyse h iç fark etm ed i. Yatağından bir
ÎJS hâli gibiydi. M eredith usulca. “Kaybı anlıyorsun,” dedi
şeridi” ^ al,PklİÇÜkVeran(,aya Ç'ktL Buradan karanlıkta bile kıyı
işaret Orada burada ışık la r insanların hayatlarını ’PÛniz anlıyoruz.”
« k * parlıyor. bi~ * ^ lN c ^ u^urn^a üu- güneş ışığını iîk defa görmek gibi
ş ırim Stydi. O nd an u za k ta olmaya dayanamıyordum. Ve sonra...
merak etti ^a P^a ra y a sla d ı v e g ö rm ed iğ i manzaraları
Cpsi oradayıli; g iz t n j, g ü z e llik . G'>rebileccjtfıxi® blkl,"ı Çok genç evlendik.”
p— — ^ * * * «
K jş b a h ç e s i 'f e s

-Aşkın yaşla ilgisi yoktur. Bir katlın küçük bjr ^


kalhindekini bilebilir." Pyi>d« -Açıklamak için hikâyem i anlatıyorum."

-Mutlu olmayı bıraktım . N eden ya d a ne ^ „ , an -Hikâye bittiğinde, bu kadar yanlış ne yaptfcm ı öğrenecek
bile bilmiyorum-’ » O’’
m«y, n l-
-Senin her zaman gü lü m sed iğin zam anı lıatirl1Vorı İşık ve gölgenin belirsiz karışımında, annesinin yüzü eski bir
,„iştef o hediyelik eşya d ükkân ın ı a çtığın zam an. Belki C ^
vağl, w 8ibi b uruşuk RÖrİİ,,Üyordu-“Hepsi bittiğinde, yanlış bir
yönetimini asla üstlenm em eliydin." e^
şey yapan tek kişinin sen olm adığım anlayacaksın Şimdi içeri gcı.
Meredith başını sa lla m a k ta n d a h a fazlasını Bu akşam size L u g a * hattından söz edeceğim.”
^anı3yacaL
kadar şaşırmıştı. A n n esin in oyle ya da böyle onu fark ettfcfoT «Emin misin? Vakit geç.”
düşünmemişti. “Bu babanı için ço k ş e y ifad e ed iyo rd u ” '
"Eminim.” Sürgülü kapıyı açıp kabine girerek gözden kayboldu.
•‘Etti.”
Meredith ayd ınlık kam araya girdi vc Nina’yı yatağın üstünde,
“Diğer insanlar için y a şa m a hatasın ı yaptım . Babam
kısa siyah saçlarını bir havluyla kuruturken buldu.
bahçesi ve çocuklarım için. Ç o ğu n lu kla o n la r için, ama şimdi feri
“Dışarıda hiçbir şe y görünmüyor, öyle değil mi?"
hayatlarıyla o kadar m eşgu ller ki n e red e yse hiç aramıyorlar. Prog­
ramlarını ezberlemeli ve H ercule P ö ir o t* g ib i izlerini bulmalıyım “Annem hikâyen in devam ını anlatmak istiyor.”

Ben telefonu olan bir ödül a vcısıyım .” “Bu gece m i?" N ina ıslak havlunun yere düşmesine müsaade

“Jillian ve M addy y u v a d a n u ç u p g ittile r, çünkü sen onlara ederek aceleyle o d an ın diğer tarafına gitti.
kanat verip uçmayı öğrettin .”
M eredith yerdeki ıslak havluyu alarak banyoya götürüp astı.

Meredith usulca, “K eşke k a n a tla rım olsaydı,” dedi. Nina kapın ın girişinden,“H azır mısın?” dedi.
Annesi ayağa k a lk a ra k , “ B u b e n im h a ta m ,” dedi. Hareke: M eredith b a k m a k içiıı kardeşine doğru döndü. “Senin kanat­
ettiğinde veranda gıcırdadı.
ların var."
Meredith iki verandayı a yıra n p a rm a k lığ a biraz daha yaklaş
“Ha?”
rak’ ^ e^en? dedi. A ra la rın d a y a k la ş ık 3 0 santim bir mesafeyi
“Belki d c ben b ir devekuşu y a da dodo kuşu gibiyim. O kadar
birdenbire yü z yüze gelinceye k a d a r M ered ith annesinin kendisine
doğru geldiğini hissetti. uzun süre yerd e k a ld ım ki ııçına yeteneğimi kaybettim.

Gülerek, N in a b ir kolunu M eredith’in omzuna atıp onu kama­


Nihayet, annesinin g ö zlerin i görebiliyord u.
d a n çıkardı. “Sen kahrolası bir devekuşu değilsin; yeri gelmişken,

bunlar her za m a n tek b aşların a duran huysuz kuşlardır.


fo n j 3 ^rafından yaratılan bir roman karakteri olan

4,1 ,-on' I1Krn<l kuşatm asın daki savunm a hatlanndan biri. (ç. n.)
^ * mm »
Kiriştin <$eannah
Nina, annesinin kapısın. vu ru rken M eredith,
^ n e s i usulca, sesinin bütün gücünü kullanarak, "Vera yine
m?" diye sordu.
çocukların» bırakm ası gerektiğine inanamıyor," dedi. Annesi artık
~ bir kuğusun. Kuğular öm ürlerinin «onuna kadar
v e yaşlı gö rü n m ü yo r Aslında, neredeyse gülümsüyor ve
Biri Olmadan diğeri uçabilir m i bilm iyorum .”
-jje r i y a v a ş ç a k a p a n m ış .

°İU -Bunu senden duymak garip. Sen rom antik değil*,,-


-özellikle çocukların, eve getirmek için bu kadar çok uğraş­
■na Meredithe bakarak, “Evet,” dedi. “Ama sen öylesin;
mışken- A m a L eningrad şim di kadınların şehri ve Almanlara
RuMeredith’i şaşırtmıştı- O kendini asla bir ro m a n tik * * karşı şehri savunm alılar ve böylece, parlak güneşli bir günde Vera
-nmezdi Bu, babası gibi, herkesi koşulsuzca seven ya dabüyük onları öperek
^ " y a p m a k ta hiçbaşans.z olmayan insanlar içindi. Ya da saa*
g * olursa olsun ya da ne kadar zor bir gün geçirirse geçirsin,
bir haftada ikinci kez yavrularına veda ediyor. Onlar dört ve
asla iyi geceler öpücüğü vermeyi unutm ayan Jeffg.b. msanlariçin
bcŞ yaşmdalar, annesiz kalmak için çok küçükler, ama savaş her
Ya da belki gençken ru h eşini bulan ve bunun ne kadar ender şeyi devittiriyor ve tıpkı annesinin tahmin ettiği gibi, Vera birkaç
bulunan bir şey olduğunu tam olarak anlam am ış d a n k.zlar içindi. ay önce aklının almayacağı bir şeyi yapıyor. Küçük dairelerinde,

Kap. açıldı. Annesi öylece durup bekledi; beyaz saçlanbağlan- bütiin gözler üzerindeyken , çocuklarının önünde diz çöküyor. Olga

mamıştı ve vücudu büyük beden m avi b ir yolcu gemisi bornoz™ teyze ve annenin Leningrad’ı korumak için gidip yardım etmesi

sanlıydı. Bu renk annesinin üzerinde o k ad ar tu h af duruyorduk! gerekiyor. Biz burada yokken, çok giiçlü ve olgun olmanız gere­

Meredith bir daha bakm ak zorunda kaldı. kiyor, tamam mı? Büyükannenizin yardımınıza ihtiyacı olacak."

Lcohun çözleri hemen yaşlarla doluyor. '‘Gitmeni istemiyorum


Ve sonra birdenbire anladı. “Vera renkleri görüyordu," dedi.
Vera oğlunun üzgün gözlerine bakamıyor, bu yüzden yavaşça
Meredith’in yanında Nina'nın soluğu kesildi. “Bu doğru.
renkleri görebiliyorsun." zaten daha güçlü olduğunu düşündüğü kızma dönüyor.

Anya ağlam am ak için elinden geleni yaparak usulca, “Ya


“Hayır,” dedi annesi.
yeri dönmezsen?” diyor.
“Nasıl oluyor...”
Vera yanında g ötürm eyi düşündüğü çok değerli şeyi çıkarmak
Annesi kararlı bir şekilde. “Soru so rm ak yok, dedi,
Kin elmı cebine atıyor. Onu yavaşça çıkarıyor. Değerli taşlarla
beyleydi." Yatağa doğru gitti ve uzanıp yastık yığınına }a
süslenmiş g üzel keleb ek avucunun içinde duruyor. Aııyaya, İşte,
Meredith Nina’nın arkasından odaya girdi ve >İçi k iş ili kâ diyoı. Bunu annen için saklamanı istiyorum. Bu çok özel bir şey.
nepede yanma oturdu. Sessizlikte, dalgaların çeminiu A t ığ ın d a , beni düşiincceksin ve sana geri döneceğimi, her
vurduğunu ve birlikte sessizce nefes alışla , m ı auvdu- lcrcdeysem seni vc L eory u düşündüğümü, ikinizi de sevdiğimi
bileceksin. Onunla oynama ya da om, b rm a. HU buyıa
, toprayi" daha önce kazılmış olduğu sıraya doğru ilerliyorlar.
^ r i döneceğimi kanıtlıyor. Tamam mı?- '
Bu sana g c 1 Gİ^ (jeğin içi*e ginrek elleri su toplayıp kanaymeaya, ağızlanndan
Anya çok ağırbaşlı bir şekilde kelebeği alıp d ik k a t^ ^
[ ^ gelinceye, gözlerinden kirli yaşlar ukmeaya kadar toprağı
avucunda tutuyor.
kızlan"’ kadınların ve yaşlı adamların düştürdüğü, sonu
t o n çocuklarının ikisini de son bir defa öpeıvk ayafa ^
•no\ian sl1'aya daha ekleniyor. Günlerce kazıyorlar.
Odanm diğer tarafında, bakışları annesıninkihrle k a r ş ı ^
ifşanı, Vera nm kendini hissettiği kadar sersemlemiş, yorgun
Vedn, göz kulak olmak ve geri dönmek için verilen söy. ve ^
^pis görünen diğer kızlarla birlikte bir ahırda toplanıyorlar. Her
bir veda olduğu endişesi; her şey orada, onların gözlerinde. \ ^
yer toz. ç a m u r , ter, duman kokuyor.
annene sarılması gerektiğini biliyor, om a bunu y a k ış a
v e çocuklarının önünde ağlaya,naz. bu yüzden kapmm yanındaki Yedinci gecelerinde, Vera ahırda geceyi geçirdikleri sakin

çengelde asıh duran kaim kışlık paltoyu alıp omzuna atıyor. bir köşe buluyor vc çırpılardan küçiik bir ateş yakıyor. Azıcık

Vera ve Olga hemen tıklım tıklım dolu hır nakliye k a n ıy o r çırpıyla beslenen alevler çok uzun süre yanmıyor, bu yüzden

biniyorlar. Etraflarında birçoğu çiçek desenli yazlık etek giymiş hızla kız kardeşi için bir bardak su kaynatıyor. Akşam yemeğinde

ayaklarında sandalet olan düzinelerce genç kadıtı uar. Başka yedikleri bol su katılmış lahana çorbası uzun zaman önce yerini

zamanlarda bu kızlar belki Ura! Dağları na ya da Karadeniz’e açlığa bırakmış, ama yapabilecekleri hiçbir şey yok.

kamp yapmaya gider gibi görüneceklerdi, ama şimdi kimse buna Yanlarında, daha yaşlı, tıknaz bir kadın sanki kendi ellerini
aldanmaz. Kr/lurdan bir teki bile gülümsemiyor. daha önce hiç görmemiş gibi kirli tırnaklam a lxıkarak saman
Utga hatlına vardıklarımla, orada gir/, alabildiğince insan, balyalarına daya ıuyor.
çoğunluk! ı kızlar ve kadınlar var, düşm anın Leningmd’a ulaşma­ Kadının tombul, kirli yüzü yalyancı, ama gözlerinde insanın
sını engelleyecek koskocaman hendekler kazıyor vc tahkimatlar
i<,'ini rahatlatan bir şey var.
yapııjc.U toprağın üstüne eğilmiş, kazına ve kürekleri toprağa
Olga suyu yere bırakarak, “Ellerime bak, diyor, kanıyor.
saplıyorlar; yüzlerinde terin ve toprağın izleri var; elbiseleri mah­
Olga bunu şaşkın bir merakla, ne acı ne de akan kan ger­
volmuş. Ama onlar Rus - Sovyet■ ve hiç kim se durmaya ya do
ekten onun değilmiş gibi söylüyor. Vera kardeşinin elini tutuyor,
Şikayet etmeye cesaret edemiyor. Hiç kim se böyle bir şey yapı***
oklmdwı bile geçirmiyor. Orman sadece birkaç mil ötede; biryokte avucunda matlaşmış kanı ve ınıtlamış . su toplayan kabarcıkları

eraya ne yapacağını söylerken, Vera güneşin altında duruyor- görüyor. “Elini sarılı tutmalısın. Bunu sana söyledim

Olga. Veruya yaklaşıp elini t utuyor. Ihmu bilmiyorlar- an* Olga usulca, "Bugün beni izliyorlardı, diyor. *\oldaş Slot

“ d e r gibi dinliyor ve çocuk gibi görünüyorlar. Gelecek birçok F * kov w Pritkin. Babama olanları bildiklerini biliyorum. Saıyıları

\ ' bu onlar m huzurlu geçen son anlan. Bundan sonra, kazıntfr “M a m a k için duramadım.”
Vera kaşlarım çatıyor. Bunu daha önce, geçen . j)u hareketin cömcrtliği Vera yı şaşırtıyor. Luga hattında, hal
finden duymuştu, ama şimdi bir ten lik olduğunu fark J « daha değerli. Ilem yiyecek hem de ilaç,
altından «
k a r d e ş i onunla göz göze gelmiyor. Zaten etrafla k,darm ^ Vera. Olga’mn yaralarına ufak bir damla sürdükten sonra.
gördüler. Daha dün. Olga çok yakma düşen bir bomba «flı/jiu neilen yapıyorsun?'" diyor.
günün yarısını sağır olarak geçirdi.
Kadm Vera'ya bakıyor. Saman balyaları arasındaki yerine
Dışarıda, yüksek sesle alarm çalıyor. Önceleri, „ÇQ^ ı r i kaçarken. “Sadece birbirimize sahibiz; diyor.
yazın piknikte duyulan, uzaktaki bir a n sesi gibi bir vmfo ^
Vera, "Adın ne?" diyor.
ses gittikçe artıyor ve ahırdaki korku açıkça hissediliyor Ktf
Kadım “Bu önem li d e ğ il; diyor. "Kardeşini yakından izle.
hareket ediyor, yer değiştiriyor ve uzanıp yere yatıyorlar, a/J
Onunki gibi gözleri daha önce gördüm. O iyi değil:
gerçekten gidecek hiçbir yer yok.
Kelimeler acım asız olmasına rağmen, Vera cesurca başını
Bombalar düşüyor. Binanın dış yüzündeki suntaların araSi^ Q
salhyor. Kendi kendine Olgu daki bu değişikliğin sıradan bir uyku
alevler kırmızı, sarı ve siyah renkte parlıyor. Bir yerlerde birisi
eksikliği ve açlık olduğunu söyleyip duruyor, ama şimdi yaşlı ka­
çığlık atıyor. Hava kurşuni bir renge bürünüyor ve kumlanıyor.
dının gördüğü şeyi, kız kardeşinin kocaman gözlerindeki delilik
Vera’run gözleri yanıyor.
■/meşini görüyor. Olga bu günlere ve gecelere dayanamıyor;
Olga irkiliyor ama kımıldamıyor. Bunun yerine, yaralı avu­ çujlıklanı, bitip tükenm ek bilmeyen işlem, kendisiyle aynı yaşta
cuna bakıyor ve düzenli bir şekilde, ölmüş, su toplamış derileri birkızm havaya uçurulmasını izlemenin dehşetine. En kötüsü de
koparmaya başlıyor. Yomlarından kan çıkıyor. tehlikenin oniliği. Olga delirmeye başladı. Kendi kendine konuşuyor

Vera kız kardeşinin elini çekerek, “Bunu yapm a; diyor. ve neredeyse hiç uyumuyor.

"Bal." Vera kız kardeşini kollarına alarak, "Buraya gel, Olguslıka.


ılıyor. Birlikte ne yum uşak olan ne de güzel kokan saman yatak­
Vera bu kelimenin yüksek sesle söylendiğini duyuyor. Önceleri
larına yatıyorlar.
bu manhkl' gelmiyor, gerçekten kavrayabildiği tek şey bombalanw.
yakınında birisi ağlıyor. Olga kulağa rüyadaymış gibi gelen bir sesle, Babamı gö­
rüyorum; diyor. Sanki kim olduklarını. nerede olduklarını, kim
Sonra kelimeyi tekrar duyuyor. “Bal.”
hakkında konuşmadıklarını unutmuş gibi.
Yaşlı kadın şimdi daha yakında. Derin kırışıklıklar
yakisiağ/.ı etrafında toplanmış ve m orum su torbalar yo’Vu:]
'Hana bir hikâye anlat. Vera. Prensesler ve sana güller getiren
ini vurguluyor Kadın önlüğünün cebinden küçük bir
planlar hakkında”
‘f Kardeşinin yaralarının üzerine bal sür.
Vera çok yorgun, ama kız kardeşinin kirli. kar,n bl k a n a m a s ın ı ve bombaların güneş ışığı gibi hep etraflannda

s a ç la r ım okşuyor ve ruhum, sakinleştirm ek içill * umursamadan kazmaya devam ediyorlar. Vera elindeki
tek şeyi, sesini kullanıyor. ‘'Kar Krallığı gecenin hiç ^ ^ gıktan başka hiçbir şey düşünmemeğe çalışıyor. Kazma geçen
beyaz güvercinlerin telefon telleri üzerinde yuva y a p j ^ Mfta kmldi- Bir süreliğine bir kürek bulacak kadar şanslıydı, ama
duvarlarla çevrili büyülü bir şehir...” Icönyi & sağlayamadı ve bir salyah uyandığında kaybolmuştu;
yüzden ş im d i bir yem ek kaşığıyla kazıyor.
Olga uykuya daldıktan uzun süre sonra , Vera hâlâ ~
melerini sıralayarak, yapabildiği tek yolla e tr a flın d a k i Bütün gün boyunca. Sapla, it, döndür, çek. Omuzlan ağnym-
*o*pp/m»
değiştiriyor. Gözleri artık onları daha fa zla açık tutamaç caya, boynu acıymcaya vc su toplamış avuçları yamneaya kadar.

k a d a r ağırlaştığında, kız kardeşinin kanlı avucunu öpüyor, fo. $e kadar tuzlu su olursa olsun işe yaramıyor (yaşlı kadm ve bal

An tatlılığıyla karışmış kanın nahoş tadını alıyor. Bahtı binız^ çoktun yok oldu). Ve şimdi bir de regl oldu. Vücudu ona karşı çı­

kendi su toplamış avucuna koymalıydı, ama hu akima gelm<& kıyormuş gibi görünüyor, ama yine de tek endişelendiği şey Olga.

"Şimdi uyu" Kız kardeşi hiç şikâyet etmeden kazıyor, ama uyuyamıyor, yemek
yiyemiyor ve bom balar düşmeye başladığında bir elini yüzüne
Olga uykulu hir şe k ild e,"Yarın annem i görecek miyiz?'d¥
siper ederek orada öylece durup uçaklara bakıyor.
soruyor.
Geçen birkaç haftada, Vera herhangi bir şeyin sıradanlaşa-
Vera kardeşine daha sıkı sarılarak, "Hayır, yarın değil,'diyet
bileceğini öğrendi; toprağın içinde uyumak, kaçıp saklanacak yer
‘'Ama yakında.”
aramuk, çukur kazm ak, insanların ölmesini izlemek, cesetlerin

üzerine basmak, yanan insan etini koklamak. Ama kör biri gibi
m hareket eden ve etrafında bombalar patladığında kıkırdayan yeni

Olga'yı kabullenemiyor.

Açık ve güneşli bir gün. G ö rd ü kleri her şeyi bombukıy®

Almanlar ve ilerleyen tankları olm asa kuşlar burada şarkı söy-

h/ecek, çam ağaçları siyah yerine yeşil olacak. Buranın yiâa#

U/Mn mman önce kaybolmuş. Bu hendek, toprakla açılmış b*0'


Hava akını alarmı çalıyor. Kızlar ve kadınlar aceleyle hendek­
n bir yatık, ölümcül bir yara. Kızlar çııkunın her larof'1"'
l i n içine girip çıkıyorlar. Bağırışıp birbirlerini kenara itiyorlar.
bekliyor, askerler burası vc fa z la uzak olmayan ceph* !‘(J!
°lga hendeğin yanında duruyor, elbisesi yırtılmış ve kirli.
orasında mekik dokuyor. Bu cephe dağılırsa. Almanlar cet#*
lJzu"> açık kızıl rengi saçları kirli, kıvır kıvır ve eskiden rengi
terse, Leningrad düşecek. Hepsi buna inanıyor, bu
— *

' '■
■-fan bir başörtüsünle Seriye doğru to p la n a ^ k vt öiüy01'-
U'i süre toprağa diz çökmüş bir hâlde orada oturuyor,
J U tafftS«r.
» *•*■* * -* " ,,Ç°M "
^ t o r m m otorfan vızıldıyor.
**» gelip cjötürünceye kadar.
mlen kazmaya başlıyor. Umursamadığından ya da
mayaVemparçalanmış toprağın üzerinde önden yidip, y^nofan * 5oı»t» y*niL
jtertfc güçlükle ilerlerken kız kardeşine bağnyor. -Hodi. „lUa n m a d i ğ i " W 1'
""■m, ses annemin dikiş makinesinin sesine benziyor.- fjna başka ne yapabilir ki?

O ig a bunu Söylediğinde Vera dönüp arkasma b a k ı y o r . ^


uzakta, e l i n i gözlerinin üzerine siper etmiş, hâlâ orada duruy»

Vera, bombanın düşüşüyle aynı zamanda, "Koş; diye bağn^

oiga orada ve sonra bezden bir bebek gibi yana savrulup


kayboluyor. Moloz yağarken hendeğin diğer tarafındaki

bir yığının üzerine düşüyor...


Vcra çığlık atıyor, ağlıyor, sürünerek hendekten dışarı çıkıp
ue kardeşinin bir toprak ve moloz yığını altında yattığı çulura
gidiyor. Otgahın göğsünün üzerindeki tuğla nereden geldi?

Olgumu ağzının kenarından kan fışk ırıy o r ve yanağının


üzerindeki kurum ve çam urun arasın dan akıyor; soluk alışı
balgamlı, öksürdüğünde kabarcıklar çıkıyor. Titreyerek, *Wra.

diyor. “Yere yatmayı unuttum.”


Vera, “Beni dinlemen gerekiyordu diyor Vera; kardeşim
göğsüne yaklaştırıyor, onu severek yaşatm aya çalışıyor- &

seniıı ablaıum.”

"Hermman... patronluk taslarsun...”

Vera kardeşinin yanağını öpiip kanı silmeye çalışıp ^


elleri o kadar kirli ki sadece her yem bulaştırıyor. Seni sevni#^

Oiga. Beni bırakma. Lütfen ...” ^

Oiga gülümsüyor ve öksürüyor. Burnundan konjiŞkı


toprakla karışıyor. “Şeye gittiğimi%zam anı hatırhyoi-
Yirmi iki

&

A
ğustosla Vera cephedeki işinden sdhveriliyor. Sersemle­
miş bir hâlde, tek başlarına, sessiz gruplar hâlinde eve
yürüyen binlerce kadından biri. Trenler hâlâ çalışıyor,
fakat çoğu her zaman dolu ve sadece çok şanslı olanlar oturmaya
yada ayakta durmaya yetecek kadar yer bulabiliyor. Leningrad'ın
çocuklarını, bu sefer anneleriyle birlikte yeniden şehirden tahliye
ediyorlar, ama Vera artık hükümetine güvenmiyor ve bir daha
tahiiye emrine uymayacak. Vera daha geçen hafta, çocuklarla dolu
birtrenin Mga yakınlarında bombalandığını duydu. Bu belki doğru
bdki değil. Umursamıyor. Doğru olabilir ve bu onun için yeterli.

Kara toprağı k a za ra k ve saklanacak barınak anıyarak


g ir ile n ik i aydan sonra Vera şimdi daha giiçlii. H iç görmediği
hrsal bölgeden g eçerek evin e gitmesine yetecek kadar güçlü.
v*wsı olduğunda b i r vagon ya da kamyon onu alıp gittiği yere
kadar götürüyor, am a şans Vera’mn asla güvenmediği bir şey ıs
kılingrada kalan yolun çoğunu yürüyor.

Yoklu askerlerle karılaştığında Sashayı soruyor, ama cevcıp


q,(,ıınyoı- b u o n u ş a ş ir (m iy OK
NihayetLeningt'ad’a v a rg ın d a , cn az k e n d is i^
<ınJa b i r şeyler karıştırıyor. Vera içeri girdiğinde yavaşça
bir şehir buluyor. Pencereler karartılmış v e ç
»apıştırılmış- Hendekler çimenler, ve çiçekleri y a ^ ** auor. & m iİ J
' Ürek IXU'çalayla; da,M köt* & bu gülümsemenin
^Vclvş ş e k li ve yerini acıya bıı akışı.
dan geçiyor- Baktığı her yerde, tankların girişini engetlen^ £
yapılmış, ejderha dişi adı verilen pa rçakm m ş beton y ^ *
Leo. “Amıcl" diye çığlık atıyor, hızla ona koşuyor; oyuncak-
Bir hapishanenin çirkin, yanlış yere konulmuş demirleri . rellerinden düşüyor. Anya hemen onun arkasından geliyor ve

caman direkler şehrin sınırlarına çapraz bir şekilde yeri* fil e r i n i Veranm kollarına atıyorlur.

olarak duruyor. Ve askerler sıra hâlinde yürüyerek ead d el*^ Okadargü^l, o kadar temiz kokuyorlar ki... Leo’nun yanakları
geçiyor. Pek çoğu şimdiden Veranm kendisini hissettiği kafa jguıi erikler kadar yumuşak ve tatlı ve Vera onu yiyip bitirebilir.
umutsuz görünüyor; bir cephede kaybet t Her ve şimdi şehre dafo V'ffOtitremeye ve ağlamaya başladığının farkına varmadan çok
yakm başka bir cepheye gidiyorlar. .0 m bir şiire, sıkıca onlara sarılıyor.

Vera şimdi içine yer eden aynı korkuyu askerlerin yorgmj Anya onun yanağım silerek, “Ağlama, anne; diyor. “Keletek
gözlerinde görüyor: Leningrad düşündükleri gibi geçilmez bir UM bende. Onu k ırm a d ım ;
şehir değil. Almanlar yaklaşıyor... Vera yavaşça onları bırakıp ayağa kalkıyor. Bir yaprak gibi
Nihayet, Vera evinin bulunduğu cadde üzerinde duruyor ve titriyor ve m utfağın diğer tarafına, annesine bakarken ağlama-

başını kaldırıp apartman dairesine bakıyor. Karartılmış cam­ mayu çalışıyor. Bu bakışta nihayet, kendi çocukluğunun onu terk

lar dışında, apartman dairesi her zam anki gibi görünüyor. Öı\ ettiğini hissediyor.
taraftaki ağaçlar bütünüyle y az çiçekleri açm ış ve gökyüzü bir Ijco yanından geçerken ona bakarak, Olga teyze nerede?"

kızılgerdan yumurtası kadar mavi. diye soruyor.

Vera, ilerlemeye korkarak orada dururken, açlık ya da amı Vera cevap veremiyor. Orada öylece duruyor.
kadar güçlü, onu titreten bir his vücudunu sarıyor. Veranm aım esi sesinde sadece hafif bir titremeyle. Olga
Bu his arkasını dönüp koşmak, bu korkunç gerçeği biraz daha öldü;diyor. “O bu devletin bir kahramanı, bizim Olgamız ve biz
uzun şiire saklamak istiyor, ama kaçmanın bir işe yaramayacağım mu böyle hatırlamalıyız."
biliyor; bu yüzden derin bir nefes alıjt dairesinin ön giriş kapısına ''Ama..;
gelinceye kadar adımlarım teker teker atarak ilerliyor. Annesi Verayı kollarına alıp o kadar sıkı sarılıyor ki ikisi de
Veranm dokunuşuyla kapı açılıyor vc birdenbire yhıe ^e7 Mıık alamıyor. A ra la rın d a , hatıraların tıpkı sudaki boya gibi ha-
zamanki gibi küçük vc dağınık evinde. Kırık dökük mobilyalar* " b t ettiği ve akışkan bir sessizlik var vc geri çekilip birbirlerine
Pul pul kalkan boyalar hiç bu kadar giizel görünmemişti- Aktıklarında Vera anlıyor.
Ve annesi orada, rengi solm uş bir elbise giymiş, nercdc'J* Vzun bir süre değil, şiddetli acı üstesinden gelinebilecek bir
i^ * & t n yırtık pırtık bir Ixaş örtüsüyle örtülmüş, o * Odınccyc kadar bir daha Olgadan bahsetmeyecekler.
Krlsim VCannah
t -lUıin/»> yapmaya ihtiyacın uır,*^ u /turası Mir. Veranın yiyecek jnıyı yünde dört yuz

yor. A,
•»
" ^ ^ rSU^ ,J İ '» . !' creWuor' bu ««<*. ^ ^ k ıiu 'k ve ayda altı yüz gram yağa izin veriyor. Bununla
— I- ^ r|f|| sürdürebilirler. Ama Vera sık sık yıllar önce verdiği
ln'Hİ>»/*’ </<’/•”
^ rı düşünüyor: Eğer şimdi ekmek fabrikasında çalışıyor
ailesi daha iyi is le n e c e k ti. Vera daha yüksek yiyecek
^ . önemli bir işçi olacaktı.
pt,yVH‘ y,/ '
leningrada döndüğü ilk birkaç gün Ver,n A, rüı,a g i b i g ^ Saatlerce ku yru kta bekliyor. Akşam saat onu biraz geçe,

Gündüzleri, diğer kütüphane çalışanlarujla birlikte taşmmo* ^


oniine g e liy o r . Kalan tek şey kavanoz kavanoz turşu ve
ri/ıun
gn değerli kitapları paketliyor. Vera kadar önemsiz bir m „,c»nın netliği ve taşıyabileceği miktar olan üç kavanoz
yeraP0
kendinigerçekten birinci Inıskı bir A tım K arm ina fuftvrfa,
turşuyu alıyor-
Sayfaların beklenmedik bir ağırlığı car re saıkve bir un içingöfr A/Hirtman dairesinde , annesini ıx* büyükannesini mutfak ma-
rinikapatıyor. Karanlıkta Anna'nm mücevherler ı v kürkler içi^ otururken buluyor; bir sigarayı aralarındapaybşyortar.
olduğunu, karların içinde Kont Vırmsky’y e koştuğunu görüyor Bugünlerde hepsi çok a z konuşuyor; Vera hiçbir şey söyleme­
Biri ismini öyle sert bir şekilde söylüyor ki. neredeyse hu hy- d i yanlanndan geçip çocukların yataklarına gidiyor. Eğilerek
metli kitabı düşürüyor. Hareket etm eye başlıyor, yüzü kızarıyor berikisinin dc yu m u şa k yanaklarını öpüyor. Bitkin ve acıkmış
ıv yeri’ bakıyor. “Üzgünüm." diye m ırıldanarak işe geri dönüyor. bir hâlde mutfağa geri dönüyor. Annesi onun için bir tabak soğuk
Hafta sonuna kadar üç yüz binden fa z la şaheseri ıxıketlcyip gü­
kasha* bırakmış.
venli hir yen'yolladılar. Tavan arasım kum torbalarıyla doldurup Büyükanne, Vera oturduğunda. *Son nakliye aran buğun
diğer önemli eserleri bodruma taşıdılar. Okuyucular için sadece
gitti,”diyor.
en küçük odalar açık kalıncaya kadar biitiin odalar birbiri ardmı
Vera büyükannesine bak,yor. Vlülâ şehn boşalt,yarlar so-
boşaltıldı ve üzerine tahta çakılıp ka k ıtıld ı.
iliyordum.*
Vefanın iKirdiyası bittiğinde, butun kutuları kaldırmaktan
Annesi başını sallıyor. Biz karar ı 'eremedik ve şimdi bizim
ve sürüklemekten omuzları ağrıyordu, am a o gün için yapocuk
için karar verildi
daha çok işi vardı. Eve gitm ek yerine kalabalık, kamuflajyop^
mış caddelerde güçlükle ilerleyerek, bulduğu ilk kuyruğa girip- "Almanlar M ga’y ı ele geçii'diler.
Vera bunun nc anlama yeldiğini biliyor, bilnuseydi,
bu dükkânda ne satıldığını bilmiyor ve umursamıyor.
tizlerindeki ümitsiz bakışlar bunu anlatmak ıçm yeterli <
leı turneyle satılmaya başlandığından ve banka hesaplaın^
pora çekmeye sınırlama getirildiğim i’tı U n nc alabilir#1
1^ 'Öyleyse,,,'*

obyorsun. Arkadaş!,,,., „ kom şular,,w , p ek <•*)“ t * * * * 46 M * , bufday, >tılaf giW $cykrdcn yapıUn bir * * * * * * *PWİL ***
Annesi bir nefis çekip siaaray, büyükannesine 0eri ^gram domuz yağı için çiftçilerle takas yanıuor
"Leningrad şimdi bir a d a ,'d iyo r "Anakarayla b<*,n * scb.X bulabilirse onlun kazıp çıkarıyor. ' Unutulmuş
yünden kesildi.' a h m a rve rd e /ve ro 0" '* < v Bunun güvenli olmadığını biliyor, Qma L ,
Erzak yok. j j r t * yapılacak tek şey bu yiyecek ^ Şey
Vera. "Ne yapacağız?" diye soruyor. i l m e y e yitmiyor, a,na Ve,-a iKÜCn ^
Büyükannesi, "Yapmak m ı?” diyor. kullanmaya devam edebilmek için orada
S im kırsal kesimden evine dönüyor. Hıd, il r “ mrunda-
d i

Annesi sessizliğin içinde. “K ış g eliy o r ” diyor. "Yiye


burzhuika'ya*' ihtiyacımız var. Yarın çocukları alıp p a z ^ *
4Myor, değerli patates torbasın, elbisesinin i ç i û T Z '9^
y®iıu> lir bebekmiş gibi saklıyor. ’ doğmamış
gideceğim.
Hava a h ,,, alarm , neredeyse boş caddelerde yüksek • ,
*Neyi takas edeceksin?”
( M f H f a . apartm an dairesine bir milden daha az var )
Annesi, “Evlilik y ü zü ğ ü m ü ; diyor
^ i a , uçakların vız.lt,s,n, d u y a b ilip M
Büyükannesi sigarayı söndürerek. "Öyleyse başladı "diyor.
scs^ ' r uğultu duyarak sol tarafmda bulunan parktaki
Vera onların birbirlerine nasıl baktıklarını görüyor; anneht hendeklerden bınne koşm aya başlıyor. Vera caddeyi hüccete
bunu bilmenin üzüntüsünü paylaşıyorlar. Hu onu korkutmasına b ırşeyp a ıb yo , Gökten top,ak ve moloz y„ğlyol.. B^ r
rağmen, rahatlatıyor da. A nnesi vc onun annesi bunu daha önce birbiri ardına yıkılıyor.
de yaşadılar. Savaş Peter'in şehri için y en i bir şey değil. 71pkı daha
Vc sonra... sessizlik.
önce yaptıktan gibi, dikkatli ve akıllı olarak hayatta kalacaklar.
Vera yavaşça ayağa kalk,yor, bacaklar, titriyor.

Patateslere bir şey olmamış.


Sürünerek hendekten çıkıyor. Üzerindeki tozlan silkeleyerek
wc koşuyor.
* * 7 ' blrkuyrukh6line e liy o r . Her şey, özellikle deh- sC'/h; yanıyor ve \ e n i nin etrafında duman var. İnsanlar
^ ceA- Oy*1* atıyor ve ağlıyor.
Vera da ^ ^ ™^ (^m aca^ y iy ecek yok. Diğer herkes gibi, Caddenin Köşesini dönüyor vc oturduğu apartman binasını

sabah 2 r m' * * k° rkuy0r- E k m ek buyruğuna girmek için y°r- K ır a r görm em iş,


kırsal kesin te l<al,<llJOr * * ^ ^ SOnra’ ^ ın n n »Herce u z a ğ ın d a k i hr f - * l~/ J>^a'<l ^nıa yıkılmış. Sadece yansı kalmış; İtinanın diğer
torbapatat ^ l)ir l,trc votkaya karşılık, pörsûmuş bir Yak! U/( 1*rU' (>^w nan tüten, toz hâline yelmiş bir enkaz yığını.
s’ (u tık ayaklarına kiiçiik gelen bir çift çizmeye karşılık
Çkebrllk(' <1’ ,nükc n u n el durum da bir yemek odası görüyor; yeşil
(Uuat kâğıdı !uılâ yerinde, yem ek için masa hâlâ kurulu,
47KÜç0kb|r»ür5^ . (ç. n)
duvarla bir tablo var. Ama hiç insan yok. Vera ororfQ ^
^la/«in.jambon büyüklüğündeki yumruğu uzanıyor, parmak-
masan"1 te p e s i n d e k i avize titreyip düşüyor,
’ ^no/uıı etrafına sarılıyor vc onu geri çekiyor.
tabaklara çarpıyor- '"H •.t*
\ııııcsi y ü z ü ğ ü n ü n gitmiş olmasına, böyle bir adamın yüzii-
Vera ailesini bodrum katm da buluyor; Arom5„;0r,a
/jjp olmasına neredeyse hiç akhrmtyormuş gibi görünüyor.
urm/„ toplanmışlar. Tehlike geçti alarm , çald,ğmda ^
pordü birlikte, solxıyı ve borusunu sürükleyerek apartman
çıkıyor ve çocukları yatırıyorlar.
girdirme götürüyorlar; çınlayan madeni sesler arasında yuka-
1
nyu çekiyorlar. So x ı yukarı çıkarılıp yerine yerleştiğinde, borusu

,ncereden dışarı çıkıyor, annesi ellerini çırpıyor. Öksürerek, “İşte


^psi bu kadar,” diyor.
Bu sadece başlangıç. Ertesi giin Vera, annesi ve çocukla SoİKi dökme demirden çıkıntı yapan bir çift çekmecesi olan
birlikte pazar yerine gidip bir b u rzh u ıka arıyor. Annesi böyle bir kimlik, çirkin bir şey. Uzun melal bir boru solxıdan çıkıyor, du­
soba olmadan, kış geldiğinde sorun yaşayacaklarını söylüyor varın yanından yukarıya yöneliyor ve yeni açılmış bir delikten
Pazarın arkalarında, genellikle Varanın asla görmek isten*, dışarıya çıkıyor. Vera sobanın bir kadının evlilik yüzüğü kadar
yeceği türden insanlar tarafından işletilen bir dükkânda bir tu* değerli olduğuna inanmakta zorlanıyor.
buluyorlar. Esmer, sarhoş adam lar ve hiç şüphesiz, bir hafta önot Annesi yürüyüp yanından geçerken Vem usulca, "Bu şeker
sahip olmadıkları mücevherleri takan kadınlar.
çokfazlaydı," diyor.
Vera çocuklarını yakınında tu tu y o r; adamın votka kokan Aımesi dıuvkhyor. “Evet," diyor, ^ k e r i bize biiyükanıwgetirdi:
nefesi karşısında yüziinii bu ru ştu n ııam aya çalışıyor.
Vera daha y a km a sokularak, "liaşı derde girebilir, diye
Adum, ona yan gözle bakıp ik i yana sallanarak, “Bu sonun­ fısıldıyor. “Badayev depoları izleniyor. Neredeyse şehrin butun
cusu; diyor.
yiyecek dükkânları orada. Ve ikiniz de işçisiniz. Eğer birinizin

Annesi evlilik yüzüğünü çıkarıyor. A ltın , gün ışığında donuk başı derde girerse...”
bir şekilde parlıyor. ‘Altın yüzüğüm var,” diyor. Annesi sert bir ifadeyle ona bakarak, Evet, diyor, şimdii

Adam, “Altın ne işe yarar?" diyor alaycı bir şekilde bâlâ orada, geç saate kadar çalışacak. Omdan en son o çıkacak.
seyerek.
A m a ..;
Annesi, *Savaş sonsuza dek siu’m eyecek; diyor ‘Ve dahafa** Annesi yine öksürerek, “Henüz bilnıiyorsıaı, diyor. Bu. Van'ımı
oor. Paltosunu açıp içi beyaz şek er dolu bir kavanoz çıkany» " bir biçimde çamurlu nehirleri ve sıcak havayı düşünmesine

Adam beyaz şekere bakıyor; şek er şim di altın tuzu çil*- * nedcn olan kuru, hararetli bir ses.
y kannesiya da annesi bunu çalıştıkları depodan çalmti0^ İyi misin, anııe?m
■Ben iyiyim. Sadece bombalamalar yüzünden siyah nokta gibi, şehrin üzerinde dolaşan kocaman baraj
toriaryitiünden.- fZ a r ım n a,-asma kaçmışlar, ama kısa süre içinde, uçakların
Vem daha cevap veremeden ya da ne söyleyeceğj# ^ z l i pervanelerini ve kuyruklarındaki detayları görebiliyor.
önemeden, hava akın, alarm, çalıyor. Bombalar yağmur damlaları gibi düşüyor, peşlerinde duman

Vem, -Çocuklar!-diye ba$'n y ° r- V a M g e lin .-V e n , ^ ^ ve am alevler.


paltoların, alıp çocuklar,,,, sıkıca giydiriyor. T epede bir uçak var...
u o sızlanarak. "Bedri,ma gitm ek istemiyorum,'diyor. - ( ^ Yara başım koldu ıp uçağın pırıl pırıl parlayan gümüş î'enkli
kötü kokuyor.” tonum* açıldığım görüyor. Yangın tombalan düşüyor. Bomba­
Anyo, "Kötü kokan Bayan N n v s k y d iy o r ve asık sumu nın bin durduğu yerden eıı fazda 5 metre uzağa düşerken Vera
gülümsemeyle aydınlanıyor.
d e h ş e te kapılmış, izliyor. Bombanın çıkardığı tıs sesini duyarak
U o kıkırdıyor. “O lahana g ib i kokuyor.'’ kaçıyor. Ayağı bir jxırça tahtaya takılıyor ve yere o kadar sen
b ir şekilde düşüyor ki kan tadı alıyor. Vem güçlükle ayağa kal­
Vera yavrulan için bu çocukluğun ne kadar süreceğini merak
ederek, "Susun,"diyor. U o ’n un paltosunun düğmeleriniilikli^ karak, cebindeki eldivenleri alıp giyiyor; titreyerek acele etmeye

ve elini tutuyor. çahşnjor, sonra dem ir maşaları alarak bunları bombayı yerden
almak için kullanm aya çalışıyor. Bu çok karmaşık bir görev.
Komşular merdivenlerden inm ek için koridorda çoktan s-
Duman çıkıyor. Maşayı bombanın üzerine yerleştiriyor, yüzünde
raya girmiş. Hepsinin yüzünde korkunun ve toyun eğmişhfrr,
korkunç bir sıcaklık var; terliyor ve güçlükle görebiliyor. Yine de
bir karışımı olan aynı bakış var. Hiç kim se, gerçekten bodrum
saplan sıkıştırıyor ve uzun, kıvılcımlar saçan bombayı havaya
katında olmanın binayı ir/eriııe bom ba düşmesinden kurtaraca­
kaldırarak binanın kenarından aşağıya atıyor. Bomba pat sesiyle
ğına inanmıyor, ama böyle bir zam anda başka bir kurtuluş yok,
bu yüzden gidiyorlar. fazla zarar veremeyeceği, aşağıdaki çimenlerin üzerine düşüyor.
Vera maşayı elinden bırakarak , bombanın başlattığı kiiçiik yan­
Vera çocuklannın her birini npinjor. sırayla sımsıkı kucak­
ana geri dönüyor ve ayakkabılarının tabanlarıyla söndürdükten
layıp annesine veriı/or.
sonra üzerine kum döküyor.
Ailesi ve kom şular k en d ilerin i k u rta rm a k için bodruma
Ateş söndüğünde dizlerinin üzerine çöküyor. Kalbi çok hızlı
giderlerken, Vera yukarıya çıkıyor. G üçlükle nefes alarak, kirS.
°t*yor ve yanakları sıcaktan yanıp tutuşmuş gibi hissediyor. Vem
karanlık merdivenlerden yukarı koşuyor ve düz. her yerine çöp
oradu olmasaydı, o bom ba kattan kata düşerek bütün apartmanı
dağılmış olan çatıya çıkıyor. B ir çift uzun dem ir maşa ve b,r'
lf°kaeak, arkasında yangın bırakacaktı.
dolu birkaç kova duvarın yanında, yerinde duruyor. Bürodur*
Bonıbu sonunda bodrum katına düşecekti. Ailesiyle bitlikte
M u y a doğru U n m g n d m her tarafım görebiliyor. Uzakta ı * * *
*>r. Dalıa önceki gibi hir-iki tane değil , düzinelerce. B a şk M * tıklım insanlarla dolu olan kiiçiik alanın içine...
Wra çatının sert zeminine eliz çöken*. fym> cö ^ ^
•W M ! 9
“ * •WSf t:,kwx,rak ,ma <l» ru geldiğini duya-
°Wfi
kahı/or■ . îîL ft IK<,rk''" ‘" ' h " ‘S‘X Mr ftU U c hW a d 4 m a vc
S ^ b U lü n ^ ir y a n n jo r m h ./„*(lr(1AI *ıııında, havada as,i, kaUUğma yemin edebilir.
Mftl
M. M , n , U ç a k l a r y ,» ^ c n sonra bile g *
Alllja uykulu bir şekilde daha yakına sokularak, "Onun ad,
aiderek dohafazto yoğunlaşıyor «■rfoAc t , m , , * ^ ■
^ diyor. "Doğru m u?”
san alevler binaların arasımla yükselerek dumanm ^
Vela hu hatırlatmaya minnettar. "Onun ad, Vera;diyor. “Ve
tarafını yahı/or.
0jokir bir köylü ktzı. Bir hiç. Ama bunu henüz bilmiyor..:
Nihayet, tehlike geçti alarm, çuldu,imla, V'm ı h u n h e t ^
ynek kadar sarsılmış durumda. lUmeket etmesini sağlayatlltk
şey şu anda muhtemelen ağlamakla rv korkmuş olan çocuklar* B
düşünmesi. Her seferinde bir titrek ad,m atarak, çatının üzerin*
yürüyor ue merdivenlerden inerek ailesinin çoktan onu teklemekte Annesi mutfağa y eri döndüğünde Vcraya, "Onlara kendi
olduğu dairesine gidiyor. hikâyeni anlatman iyi,” diyor.

Anya dudağım ısuxnxık, "Yangınları gönlün mii?” diye soruyor, -Başka bir şey düşünem edim .’' Bir ayağım yanındaki boş

Vcra olabildiğince neşeli bir şekilde gülümseyerek, “Onlar sandalyenin üzerine koyarak, külüstür masada annesinin karşı­
buradan çok uzaktalar." diyor. “G üvendeyiz.” n ım oturuyor. Pencereler kapalı ve karart ilmiş olmasına rağmen,
dilimle hâlâ kül tadını, hâlâ dumandaki tuhaf, tatlı yanık kokusunu
Lco başparmağım ağzına sokarak, "Bize bir hikâye anlatır
mısın, anne?" diyor. Uykulu b ir şe k ild e g ö zleri kapanıyor ve alabiliyor. Gazete kâğıdının }>cncercden gevşek bir şekilde sarktığı

tekrar açılıyor. yerlerden, dışarıdaki dünya ancak parçalar hâlinde görülebilir;


manzara artık kırm ızıdan ziyade, donuk griyle kanşık turun­
Vera çocuklann ikisini de kollarına alıyor ue birer kalçasına
cumsu bir sarı. “Babam eskiden bana harika hikâyeler anlatırdı,
yerleştiriyor. Dişlerinifirçalaınuya zahm et etmiyor, sadeceyalağa
hutırtıyor m usun?”
yatırıp kendisi de onlarla birlikte yatıyor.
"Hatırlamamayı tercih ederim.”
Annesi oturma odasındaki m asada oturup o gün içeceği be
sigarayı yakıyor. Sigamnın kokusu, yanan şehrin yoğun kokusıfflto "Ama.,:

kayboluyor. Havada, yanan ocağın üstünde uzun süte bıraka Annesi ona bakm adan, “Büyükannen şimdiye kadar gelinc­

karamel kokusu gibi neredeyse tatlı bir şeyin kokusu var. iydi," diyor.

Vera çocuklarına daha sıkı sanlıyı r. Sakin bir sesle bunu duyduğunda, Vcra güçlü bir el midesini sıkıca kavramış

çalışarak, "Bir köylü kız var,” diyor. Bu zor; Veranm </û$,,,RV^ ^hissediyor. Bu gece olanlaıdan sonra büyükannesini unutmuştu.

nolm uş olabileceği, neleri kaybetm iş olabileceğiyle kar,nah* Vera, "iyi olduğuna em in im ; diyor.
-------- ----------------- — ;

« !S (B a h çesi

uk bir şekHdc ' “Evet," diyor.


AnneS' J° Z "mikaanesi hâlâ gelmiyor; bir daha asl0^
A„,a sabah o, y ^ ^ . ^ h o te r şehirde dün gecdtiofe^
Ukkar yağıyor. Hu genellikle kahkaha zamanı; çocuk-
,„eyen bi"krceedjci bir hiçinde yayılıyor.
ko şa ra k a n n e babalarıyla parka gittikleri ve kar melekleri ve
kad“r 1 ^ " d e p d ^ ym n tm . şehri,, bütün yiyecek dûkkh^
Badayev afcfcryapm an zaman. Fakat savaşta değil. Şimdi mahvolmuş
yok olmu* pirlerinin üzerine beyaz ölümün ufak zerreleri düşüyormuş
Kann güzel beyaz tabakaları bütiüı savunmalarını, ejderha
ferini, demir çubukları, hendekleri örtüyor. Birdenbire şehir
yeniden gütel; kemerli köprüleri ve buzlu suyolları ve beyaz
Leningrad şimdi izole edildi; bütün yardımlar kesildi. Eıfy, patlarıyla bir harikalar diyarı. Eğer harap olmuş binalara ya da
ekim ayma karışıyor w geçiyor. B elye nochi yok; yerini sofa eskidenbir dükkânın durduğu yerdeki yanmış tuğla yığınlarına
kasvetli bir kış aldı. Vera hâlâ kütüphanede çalışıyor, ama safa bakmazsanız, neredeyse unutabilirsiniz... saat yediye kadar. O
göstermelik ve yiyecek kartlan için. Çünkü insanlar artık kutup, temanAlmanlar bombalan atıyor. Her gece, kurulu saat gibi.
haneyi, müzeleri ya da tiyatroları ziyaret etmiyor ve gelenlerdi Vcbirkez kar yağmaya başladığında, asla durmuyor. Borular
ısınmak için geliyor. Hu karanlık ha ftalarda, kışm bu/, gibi soğuk donuyor. Jhımvaylar duruyor ve biriken karların içinde saplanıp
nefesi her zaman ensenizde eserken, yiyecek aramak dışında kahyor.Arlık yollarda tanklar ya da kamyonlar, yürüyen askerler
yapılacak hiçbir şey yok.
yok.Sadece zavallı, Vera gibi sıkı giyinmiş, bu beyaz manzaranın
Vera her sabah dörtte kalkıyor . keçe çizmeleri, yün }xıllosuylo içinden geçerek, göçmenler gibi yiyeceğe benzeyen herhangi bir
sımsıkı giyiniyor; eşarbı boynuna öyle yukarı kadar sarıyor ti şey arayan kadınlar var. Bugünlerde Leningrad’da hiç hayvan
sadece gözleri gözüküyor. Yiyecek için bulabildiği herhangi tir 9örülmiiyor, ağaçlarda kuşlar da yok. Yiyecek payı neredeyse
kuyruğa giriyor; gerçekten yiyecek Imlınak bir yana, sadece
herhafta azaltılıyor.
raya girmek hile kolay değil. Güçtüler zayıfları kenara itiyor. Her
Vera güçlükle yürüyor. O kadar aç ki, yürümeye devam et-
zaman tetikte, dikkatli olmak gerek. Köşedeki su güzel kız da, fu
mh’kzor; bazen yürüm eye devam etmeyi istemek bile zor. Bugiin
verandada duran adam da her an elindekini çalabilir.
Oylukta geçirdiği yedi saati düşünmenıeye çalışıyor ve bunun
İşten sonra soğuk apartman dairesine dönüyor ve saat altı^ yeıine alabildiği ayçiçeği yağma ve küspeye odaklanıyor. Çektiği
yemeğe oturuyor. Fakat artık bu pek de yemek sayılmaz. Ş011
lrniı/ı kızak arkasında, derin kar birikintileri arasında kayarak
lort narsa b ir patates ve i ç i n d e k a r a b u ğ d a y d a n daha ç o k m *
n,(la karların içinde gizlenmiş olan şeylere takılıyor; bir ağaç
biraz kasha. Annesi sessizce köşede öksürürken, çocuklar
şikâyet ediyor. ^ donmuş bir ceset.
paltosunu ve çizmelerini giymiş. Mutfakta yerde yayılıp
Geçen hafta cesetler ortaya çıkmaya başlad,; in
^ K ijjr çift melal kamyonla savaş oyunu oynuyor. Vera içeri
kar,, giyin* P ® **» "** H
Zakrrv, verandalarında, oturduklar, yerde d o n m u ş *
baŞ,m kakhnP <ma hUkUJOr' ^ UU Ver° Umk' hİr
0,ıtan görmemeyi öğreniyorsun V m h m,mıi<i). ' , - , ■»* bir aydt' yokntUŞ -Iİbİ' ° nu,î yanaklannuı nasıl içeri
^ i i n ü , gözlerinin kemikli yüzü için ne kadar kocaman gö-
in an am ıyor oma doğru. Ne kadar acıkırsan ve üşürsen götrn^
^ ğ ü n ü görebiliyor. O artık hiç de küçük bir oğlan çocuğuna
rün de, ailenden başka hiç kimseyi göremeyeceğin kadar
Dairesinden sadece dört blok uzakta ve göğsü o kadar * fejtzeıniy01-
ağrıyor ki durmak istiyor. Bunun hayalini bile kuruyor: bor^ leo, “Yiyecek getirdin mi?" diyor.

üzerine oturup arkasına yaslanacak vc gözlerini kapatQc^ Anya, yatağındaki yerinden kalkıp battaniyesini yanında

Belki birisi elinde sıcak, şekerli çayla yanın, ı gelip ona bir bar^ W,pmk. *Getirdin m i?" diyor.
ikram edecek... •Küspe,” diyor Vera.
Vera aç karnının verdiği acıya aldırış etmeyerek düzensizi» Anya kaşlarım çatıyor. "Ah. hayır, anne."
şekilde nefes alıyor. Bu tür hayaller ölümünüze neden olabiliyor. Bunu duyduğunda, gerçekten Vera’mn kalbi kırılıyor. Eve
Dinlenmek için oturursunuz ve hemen ölürsünüz. Şimdi ljcningrodfa patates, tereyağı ya da karabuğday bile getirmek için her şeyi
böyle oluyor. Biraz öksürüyorsunuz , iltihaplı bir yaranız var. yapar. Ama şim di kiispe var. Küspenin büyükbaş hayvanları
ya da kendinizi halsiz hissediyorsunuz ve sadece bir suat kadar beslemek için kullanılmasının, talaş gibi tadı olmasının ya da
yatakta yatmak istiyorsunuz. Ve sonra birdenbire ölüyorsunuz. sadece bir bultanm kesebileceği kadar sert olmasının hiç önemi
Kütüphanede sanki her gün birisi daha işe gelmiyor. Bu iıısaıı yok. Talaşı zar zor yenilebilen pankekler yapmak için kullanıyor­
kaybolduğunda hepsi onu bir daha asla göremeyeceğini biliyor. lar. Ama bunların hiçbiri önemli değil. Önemli olan yiyecek bir
Bir ayağını diğerinin önüne cıtıgor vc karda arkasındaki kızağı şeyinizin olması.
çekerek yavaşça ilerliyor. Vera buzdaki bir delikten bir galon su Vera avutmanın çocukları için işe yaramayacağını biliyor.
çektiği Neva Nehri’nden neredeyse bir m il yürüdü. Apartmanda Bu. Veranm I/minyrad'a kar yağmaya başladığından beri öğ­
sadece biraz soluklanmasına yetecek kadar bir süre duraklıyorı* rendiği bir ders. Herkes gibi şimdi onun çocuklarının da güce ve
ikinci kata doğru uzun bir tırmanışa başlıyor. Kızağın üstündeki cesarete ihtiyacı var. Sahip olamayacakları bir şey için ağlamak
bir galon su göğsüne değdiğinde buz gibi soğuk geliyor ve bu, J
l (l da sızlanmak bir işe yaramaz. Yere düşmüş olan sandalyenin
ciğerlerinin daha da fazla acımasına neden oluyor. [tanına gidip bir Intcağım daha kırıyor. Sandalyenin bacağını iki
Dairesi sıcak. Hemencecik bir sandalyenin daha kırılma 01 l^’ çaya bölerek sobaya atıyor ve eve gelinliği suyu kaynatmak
a!HIunufark ediyor. Sandalye yan yatm ış, iki ayağı yok ve atkı* tencereye koyuyor. Karınlarım doyurmak için suyun içme
desteklenmiş. Şimdi hep birlikte m asada ot ummayacaklar, o,! nUiya koyacak. Elbette , bu işe yaramayacak, ama bir süre için

Ununne önemi vûrP Yiyecek çok a z şey var. Gidilerini iyi hissedecekler.

• 106 .
Eğiliyor, hareket ettiğinde eklemlerindeki şiddetlj Annesi bunu her akşam söylüyor. Vera önceleri annesiyle

lan hissediyor ve bir elini U o ’nun buklelerinin ^ t ı , ama sonra Anya mn elmacık kemiklerini görmeye başladı
U o ü » saçlar, hepsinin saçlar, gibi kirden s e r t l e ş . ^ fonun uykusunda yiyecek için nasıl ağladığını duydu.
b u g ü n le r d e bir lüks. Vera onun heyecanlanm as,m bek^ ’* -sana biraz çay yapacağım
■Bu gece için hikâyenin biraz , daha var,"diyor, ama U n J * ' Annesi gözlerini yavaşça kapatarak, "Bu çok iyi olur," diyor.
hafifçe başın, sallıyor ve omuz silkiyor.
Vera kendisinin evde olmadığı saatlerde annesinin uyanık
"Tamam: tabnak için ne kadar çok çaba sa r f ettiğini biliyor. Haftalardır
Soğuk ve açlık hepsini bezdiriyor. İçini çekerek, yaşh ^ yoktan bir seferde birkaç dakikadan fazla bir süre için çık­
dm gibi doğrularak tekrar uyağa kalkıyor. Odanın diğer mnır]Q mamış olmasına rağmen, sadece orada yatmak ve gündüzleri
hâlâ yatakta olan annesine bakıyor. Ariyaya, "Bugün nasıl?"di* to r u n la r ın a göz kulak olmak, annesinin iradesinin vc cesaretinin
soruyor. ter zerresini tüketiyor.
Anya orada duruyor; solgun, za y ıf yiızü o kadar çökmüş İH Vera, “Gelecek hafta daha fazla yiyecek olacak; diyor. “Sular
gözleri dışarı fırlamış gibi görünüyor. Söylediği tek şey, "Sessiz' donar donmaz. Ladoga Gölü üzerinden bir nakliye aracı gönde­
Oluyor. "Bugün ona içme suyu y a p tım ; receklerini duydum. O zaman hepimiz iyi olacağız
Vera küçük, ağırbaşlı kızma gidip onu kucağına alaruksıkıca Annesi buna bir şey söylemiyor, ama soluk alıp vermesi de
sanhı/or. Paltosunun kalınlığının altından bileA nya’nm sıska oldu­ düzelmiyor. "Babanın çalışırken nasıl bir aşağı bir yukarı yürü­
ğunu hissedebiliyor ve bu onun kalbini kırıyor. Vem, “Sen benim düğünü, kendi kendine nasıl kelimeler mırıldandığını ve istediğini
harika kıztmsm; diye fısıldıyor. “Herkese çok iyi bakıyorsun.' bulduğunda nasıl güldüğünü hatırlıyor musun?”

Anya, “Elimden geleni yapıyorum ,” diyor ve sesindeki içtenlik Vera uzanıp annesinin kıırıı alnına dokunuyor ve nazikçe
Vera'mn kendisini neredeyse hasta hissetm esine neden oluyor. okşuyor. “Eskiden bazen çalışırken bana şiirlerini okurdu. Derdi

Ona tekrar sarılıp sonra bırakıyor. ki, Veruşka, kendi hikâyelerini yazm ak için yeterince büyüdü­

Odanın diğer tarafına geçerken, annesinin gözlerinin üstünde ğünde, hazır olacaksın. Sim di şunu dinle..."

olduğunu. bir atmaca gibi hareketlerini takip ettiğini hissedebilip Üazcn onun burada olduğunu hissediyorum. Ve Olgamn.

Vera'mn üzerine yapışan o sim siyah gözler hariç, annesinin her k u ş lu k la r mı, hareket ettiklerini duyabiliyorum. Sanırım dans

zerresi solgun, çökmüş ve donuk. diyorlar. Burada olduklarında sobada ateş var vc içerisi sıcak."

Vera başını sallıyor, am a hiçbir şey söylemiyor. Annesi son


Vera annesinin yatağının kenarına oturuyor. "Buyun tirat
b a n la r d a gittikçe daha sık hayalet görür oldu; bazen onlarla
^•spe aldım. Ve biraz da ayçiçek yağı ”
m ‘^yor. Sadece L eo ağlamaya başladığı /aman susuyor.
Men aç değilim. Benimkini yavrularım ıza ver.
K ış b a h ç e s i

-Çayım bir ilamla bal koyacağım. Vc seni,, hu<fiin f r. sonra küçük bur/hııikattı bir ateş yakıyor ve kaynaması
iffiy0
yemen .<*"*- " n? * " fc ıv ' *** tin su koyu,Jor'
Annesi Ksro»'» c K n io k ş ııı/ o r iH -s t-s sizb ir şe k ild e ^ ^ f e r k e n , mutfağın bir köşesinde d u çöküyor ve döşemenin

m m
. p a s ın ı kaldırıyor. Orada , karanlıkta saklı erzaklarını sayı-
^ Bu her gün yoptığı hir & & ***** günde dört kere. Hu şimdi
^ b i bir alışkanlık.
Uir torba soğan, yaı un şişe uyçiçek yağı, biraz küspe, nere­
Okışhergün V eraikişeyücnb irinid üşih nn ^iiu gü n^ m se boş bir kavanoz bal, ik i kavanoz turşu, üç patates vc şekerin
iyiolacakya ila yakında lıer şey bilecek. Aynı anda hem duruna
balanı D ik k a tlice biiyük beyaz bir soğanı ve balı çıkarıp döşeme
mm iyiye gideceğine h a n de (ileceğim ■
inanmanın nasıl mümkin
tahtasım yerine koyuyor. Kapı vurulduğundu az bir miktar çayı
olduğumt bilmiyor, ama durum bu. Her soğuk sabah. ^
Ölçmeyi az önce bitirm iş.
t« kendisiyle birlikle yalakla olan çrx tıklarım, uzanıyor. Onlan,
Başlangıçta sesi neredeyse tanımıyor, çok yabancı. Artık
yavaş, düzenli kalp atışlarını hissettiğinde, yeniden rahatça solıık
Leningrad'da hiç konuşulmuyor, komşular ziya,ete gebniyor. En
almaya başlıyor.
azından burada , bütiin ailesinin birlikte olduğu yerde değil.
Yataktan çıkmak cesaret istiyor. Sahip olduğu lıer giysiyi Ama tehlike var. Bir gram tereyağı ya da bir kaşık dolusu
giymişken vc bütün battaniyelerinin kat kat altındayken bile {eker için öldürecek insanlar var.
ısınmıyor ve yataktan çıktığında donacak. Uyurlarken su mut­
Vera tekrar baltaya uzanıyor, kapıya giderken onu göğsünde
faktaki tencerelerde donuyor, bazen kirpikleri deriye o kadar sıkı tutuyor. Kalbi o kadar hızlı ve güçlü bir şekilde atıyor ki kendini
yapışıyor ki gözlerinizi açtığınızda kan çıkıııor. sersemlemiş hissediyor. Aylardır ilk defa aç olduğunu unutuyor.
Yiııe dc battaniyeleri yavaşça geriye itiyor ve uykularında Titreyen bir elle, kapı tokmağına uzanıp tokmağı çeviriyor.

inleyen çocuklarının üzerinden geçerek yataktan çıkıyor. Annesi, O. orada bir yabancı gibi duruyor.
onun diğer tarafında, hiç ses çıkarm ıyor, am a neredeyse fark Vera ona bakıyor vc başını sallıyor. Vera annesi gibi olmuş,
edilmeyecek bir şekilde sol tarafa kayıyor. Şim di ısınmak için- bir hayalet görmesine yetecek kadar aç ve hasta.
yamanlar büyükannesine ait olan yalakta hep birlikte ııyuyodM- Kaşlarını çatarak, “Veruşka?" diyor.
Vera ayaklarında çoraplarıyla sobaya gidiyor. Fazla uzak*0 Onun sesini duyduğunda. Vera düşmeye başladığım hısseth-
değil, yataklarını mümkün olduğu kadar burahuikaVıiM yak**0 Bacaklarında derman kalmıyor, ty e r bo ölmekse, pes etmek
koydular. Kalan mobilyalar bir araya getirilip yığılmış, °dltn « y o r ve kollan vücuduna dolanı]! onu tuttuğunda, öldüğünden
yapılacak olmaları dışında önem sizler Vera dolaptan lxıltuyl( I «m , olacak. İkra zın d a onun mfisini» stcakbğm hissedebiliyor;

vurarak ue bir zamanlar kendi yatağı olan yatağın son /W^ttI5, °”u dik 1,11uyur. Çok ım m zamandır kimse, onu tutmadı.
KjŞ ^Bahçesi

yeniden. -Veruşka,-diyor « K o ra onun s e s in d ^


Vera. Sasha'ınn gözlerine dolun yaşlan görüyor vc ani,yor:
endişeyi duyuyor. Sahsa. Vera'nm neden konuşmathğln
~ arttk onun yavrulan gibi görünmüyorlar. Açbktan ölen
Vera gülüyor. Bu çatallı. ince ve kullanılmamaktan ^ r a İ v iy o r la r .
bir ses “Sahsa,9diyor. “Seni hayal m i ediyorum?''
M fl ya*** dönüy°r’küçük "*<* kar* ş i de oramla donuyor.
‘ Buradayım, * diyor
A„ya rüya görcıvk dudaklanm ka,xıt,p şaprdal,yor. uykusunda
Ona sıkıca tutunuyor, ama onu öpm ek için yaklaştlğl tfniyor ı» sonnı yavaşça gözlerini açıyor. ‘ Baba?'diyor. Ucu
Vera utançla geri çekiliyor. Nefesi berbat, açlık nefesinin ço* * * . l,r i bur/m, sivri çenesi ve çökm üş yanaklarıyla küçük bir tilkiye
kokmasına neden oldu. benziyor. U-o'ya dürterek tekrar, ~Baba?'diyor.

Ama Sasha onun geri çekilm esine izin vermiyor. Eskiden k v yatakta dönüp gözlet ini açıı/or. Anlamış görünmüyor
yaptığı gibi onu öpüyor vc hoş. m ükem m el bir an için o yenide yadaSaslıayı tanımıyor. 'Bana vurmayı bırak.'diye sızlanıyor.
Vera; prensine âşık, yirmi iki yaşındaki bir kız... Sasha. ‘ Bunlar benim kiiçük mantarlarım mı?" diyor.
Vera nihayet onu bırakmaya katlanabildiğinde, şaşkmhkk Leo doğruluyor. "Baba?"
Sasha ya bakıyor. Saçları gitmiş, kafası hiç saç kalmayacak şe­
Sasha eğiliyor ve sanki hiç ağırlıkları yokmuş gibi çocukla­
kilde tıraşlanmış, elmacık kem ikleri daha da belirginleşmiş ne
rım kuldırıp kollarına alıyor. Aylardan beri Uk defa kahkahaları
gözlerinde, artık kuşaklarının dam gası olacak yeni bir şey - bir
evin içini dolduruyor. Kollarında iki küçük köpek yavrusu gibi
uziintü, diye düşünüyor Vera- var. ' Yazmadın," diyor.
kıpırdanarak ilgisi için yarışıyorlar. Sasha onları sobaya doğru
" Yazdım. iler hafta. M ektupları dağıtacak hiç kimse yoktu.' götürürken. Vera konuşmalarının bir kısmım duyabiliyor.
“İşin bitti mi? Şimdi geri döndün m ü?” “Ateş yakmayı öğrendim , itaba...’'

Ah, Vera. Hayır. Kapıyı arkasın dan kapatıyor. “Tanrım, "Den odun kesebiliyorum...”
burası soğuk.”
’Jambon! Dize jam bon gelirdin!*
Ve biz şanslıyız. Bir burzhuikam /z var." Vera gülümseyen annesinin yanına oturuyor.
Sasha yırtık pırtık jxütosunu açıyor. Paltonun a l t ı n d a yaran Annesi, “O geri döndü, ” diyor
jambon, altı tane sosis ve bir kavanoz bal var.
Vera, "Yiyecek getirdi,” diyor.
M gördüğünde neredeyse Vera 'nm bası dönüyor. En son m Annesi dik oturmakta zorlanıyor. Vera ona yanlım edip ar­
zaman et tattığını hatırlamıyor. kasındaki yastıkları tekrar yerleştiriyor.
yn/ccekleri masanın üzerine koyuyor. Vera'nm elini tuW Dik oturur oturmaz, annesinin kötıi kokan nefesi aralar mdaki
yerdeki kınk mobilyaların arasından dikkatle yürüyerek y<X& boayı kokutuyor. “Gidip günü ailenle geçir. Vera. Kuyruk yok.
gidiyor. Yatağın yanında, uyumakta olan çocuklarına bakıyor *Vcwı A h i'n d e n su getirmek yok. Savaş yok , Hemen git."Annesi

K jş yicıhçesi
Krtstin V ta n n a h
gn bir mendik öksürinvr. ikisi d , kan lekeler,iniği
Sasha, “Diyorum ki, jyarka gidelim,”diyor
davranıyor.
M ya ona, "Her yerini tahtalarla k a p a 'l , . .
annesinin alımn okşuyor, r-kma biraz şekerli çay
r fım Ve b ir a z jambon yiyeceksin."
pishaııe gibi. Artık om da kim se oynamıyor- ’ * * "'ha'

Sanki bu sıradan bir günmüş gibi nüir


Annesi b a ş s a lla y ıp yeniden gözlerini kopal,yor.
yu ru z,"diyor Sasha. unıs^yerek, "Biz oynu-
Vera annesinin güçlükle nefes alışmm, çoeuklannm kal>
hatannm v e kocasının sesinin tu h a f karışımı nı dinleyerek
b ir a z d a h a oturuyor. Bütün bunlar Vcra<ya kendini l»n,z ^
hissettiriyor. Yine de, annesinin güçsüz a k u d u n u örtüp oyu^
kalkıyor.
Dışarıda kar yağıyor. Beyaz bir örtü şehri gizleyerek daha
Annesi içini çekerek, “O seninle çok gurur duyuyor; diyor,
güzel görünmesini sağlıyor. Sırasıyla ejderha dişleri ve hendekler,
'Sasha mı?'
şimdi sadece kar tepecikleri ve kazılmış beyaz vadiler olmuş.
“Baban.”
Yeryer parktaki lxmkm üzerinde duran ya da yolun kenarında
Vera beklenmedik bir şekilde lx)ğazının kasıldığını hissediyor.
uzman beyaz tepecikler var, ama gözden kaçırması kolay. Vera
Hiçbir şey söylemeden ilerliyor vc L eonun kahkahaları onu, her­
çocuklarının bu kar öriüsii altında ne olduğunu bilmemelerini
hangi eski bir çalışma masasının yanm akta olan ayaklarının hû;
umut ediyor.
ısıtamayacağı kadar çak ısıtıyor. I )ökme demir kızartma tavasını
çıkarıyor ve kiiçiik bir damla ayçiçek yayında jambonun birazım Parkta her şey pırıl pırıl ve bemlyeyaz. Kum torbalarıyla

kızartıyor, en son olarak da dilimlenm iş soğanları ekliyor. kaplanmış Bronz Atlı heykelinin sadece bazı kısımları görünüyor.

Bir ziyafet. Ağaçlar bembeyaz donmuş ve üzerlerinde buz saçakları dizili. Bu­
rada bir ağacın bile kesilmemiş olnıası Vera'yı hayrete düşürüyor.
Bütiiıı oda cızırdayan jam bonun vc tatlı, karamelize soğan­
Şehirde hiç tahta çit, bank ya da parmaklık yok. ama yakacak
ların hoş kokusuyla doluyor. Ç ocu kla rın ç a y ın a fazladan M
bile koyuyor ve yemek için hep si birlikte eski şiltenin üzerine odun olarak kullanmak için hiçbir ağaç kesilmemiş.

oturduklarında (artık iskemleler yok) kim se bir şey söylemiyor- Çocuklar hemen koşarak kendilerini sırtüstü yere atıp kardan
Annesi bile alışılmadık yemek heyecanımla kendisini kaybedip- melekler yapıyor ve kıkırdıyorlar.

Leo parmağını boş bardağın içinde gezdirerek, “Biraz Vera siyah dem ir bankta Sasha’mn yanma oturuyor. Yanla­
alabilir miyim?’ ciiyor; baldan kalan zerreleri arıyor. r d a bir ağaç buz ve kar düşüren k titriyor. Eldivenin altında,

Vera usulca, ne kadar krallara layık olursa olsun, hiçbiri* h nini hissedemem esine rağmen elini tutuyor; oııuı gerçekten

Werh olmadığım bilerek. "Daha fa zla olnuız.; ciiyor. ada olduğunu hissetmek yetiyor da artıyor bile.
Sasha en sonunda, "Ladoganm bir yanından öbüv t( Vera da ağlıyor. “Kalacağım;'diyor.
şjjjıa»
buzdan bir yol yapıyorlar." diyor ve Vera onun b u , * ^ -Ve onlara iyi bak. Bir çıkış yolu bulacağım. Söz veriyorum.
söylemek için geldiğini biliyor. N ,
• bir müddet daha dayanmalısın. Bana söz ver:Onu sarsıyor.
»Kamyonların sürekli olarak buzların içine düştü*-- - **** Siz üçünüz sonuna kadar hayatta kalacaksınız:
gimu da- •fKiflö M
yuyorum. Ivni. çatlamış, kııru dudaklarını yalıyor. Buna inanarak,
-Şimdilik. Ama işe yarayacak. Şehre yiyecek getirecek,& ^ * k , ‘ Kalacağım," diyor.
insanları şehirden çıkaracaklar. ” Sasha onu kendine doğru çekip öpüyor. Sashahm tadı tatlı
*1Çıkaracaklar mı?" p-şeftalileri gibi ve yeri çekildiğinde ikisi de ağlamıyor.

“Tek tahliye yolu bu." Vera, ‘'Yarın senin doğum giinün; diyor.

V y le mi?" Vera yan tarafa g öz atıyor. Sasha'ya diğer - Y i r m i altı," diyor Sasha.

yeden ve çocukları nasıl az kalsın kaybediyor olduğundan hah Vera ona yaslanıyor. Sasha koiunu onun omzuna atıyor. Bir­
setmemeye karar veriyor. kaçsaat için onlar sadece parkta oynayan genç bir aile. İnsanlar

"Güvenli olur olmaz, hepiniz için izin alacayım : çocukların güldüğünü duyuyor ve görmeye geliyorlar: birdenbire
serbest bırakılmış, aklı karışık akıl hastaları gibi parkın kenarla­
Vera bunların hiçbiri hakkında konuşm ak istemiyor. BuönmH
rındaduruyorlar. Onlardan herhangi biri bir çocuğun güldüğünü
değil. Şimdi önemli olan sadece yem ek ve ısınmak. Vem $adec>:
duyalı çok uzun zaman oldu.
ona sarılmasını ve onu öpm esini istiyor.
Bu Vera nın hayalının en güzel günii; kulağa ne kadar imkânsız
Vera gözlerini kapatarak, Belki hu gece sevişiriz, diye dü­
gelirse gelsin. Bu günün anısı çok değerli ve onun cliııi tutarak
şünüyor. Ama bunu nasıl yapabilir? Bazen doğrulmak için bile
eve yürürken. Vera bunu koruduğunu hissedebiliyor. Bu. gelecek
çok güçsüz...
aylarda ihtiyacı olacak bir ışık.
Sasha onu kendisine bakm aya zorluyor. '‘Vera," diyor. Ama eve döner dönm ez hcnıen bir terslik olduğunu anlıyor.
Vera gözlerim kırpıyor. Bazen dikkatini vennek zor, şimdi W?- Daire karanlık ve buz gibi. Nefesini görebiliyor. Masanın
Ne? Vera onun hem korku hem endişe dolu , keskin, pırılpiri imrinde, su dolu bir sürahi donup kaskatı olmuş. Metal sobanın
yeşil gözlerine bakıyor ve birdenbire ilk karşılaştıkları zam®* irin d e k i buz parlıyor. Ateş sönmüş.
hatırlıyor. Şiir. ()na bir şey söylem işti; gü ller hakkında birdin- »* Annesinin yatakta öksürdüğünü duyuyor vt ona koşuyoı.
daha sonra kütüphanede, onun büyüm esini beklediğini s ö y le t yakması için Sasha ya bağırıyor. “Yatağın kalan parçasını
kullan,” diyor.
Sasha,uHayatta kal," diyor.
Annesi çok gürültülü bir şekilde nefes alıyor ve kasılıyor. Sesi
Vera kaşlarını çatıyor, dikkatlice dinlem eye çahşıy°r>•sth1
Çhk(e" geçirilm ekle olan çürümüş meyvelerin çıkanlığı ses gı .
St sluı ağlamaya haşlıyor ve Vera anlıyor.
gunusöylediğimde,boğaz,mm düğün,ıCIKr/j. .
Cildi kirlikar kader solgun. Ağam,, <nariar,„(laki . ltjM /ada bir şey söyleyemiyorum. hiv*diyorum
j lvo r . !/»'•■'Veruşka," diıjcfisılrltıjor.
o Öldii.
ftfts ı g e r ç e k te n konuştu m u? Vera bilmiyor. »Ann H .
</ıW Oğlumun bana, "Anne, büyükannemin •
Annesi, “Sasha'yı bekledim .-diy. ,r. j^ y o r ve ağlamamak için tüm gücüm ü k 7 '* * * ”
Vira yalvarmak, açıklamak, om a, yeri dönmediğim ttfaıiKik nc işe yarayacak? ullanıyorum. Ama

geldiğini ve örmesine ihtiyaç, o ld u ğ u n u s o y ^ ^ Uningnıdda gözyaşları şimdi hiçbir


V ; Aram ıyor.

ama o...
Hiçbir şey söyleyemiyorum.

T e k y a p a b ild iğ im ovada oturm ak, gözlerim i d i k i p ona


mak; onu o kadar çok seviyorum ki nc kadar aç olduğumu fa

hatırlamıyorum.

Annem usulca, “Seni seviyorum . 'diyor. “Bunu asla unutma:

*Nasıl yapabilirim ?"

“Deneme. Demek istediğim bu.” Öne doğru eğilmek içinçt*

çaba sarf ediyor ve bunu yapm ak için harcadığı çabayı izlemi


çok kötii, bu yüzden öne doğru eğilip onu kollanma alıyorum
O şimdi çubuklardan yapılm ış bir oyuncak bebek gibi. Kafan

geriye düşüyor.

“Seni seviyorum, anne," diyorum . Birdenbire bir veda firik


nııııa gelen bu üç kiiçiik kelim e yeterli değil ve ben veda etınty
luızır değilim. Bu yüzden konuşm aya devam ediyorum. O»
kendime yakın tutuyorum uc, "Bana pancar çorbası yapman1
öğrettiğin zamanı hatırlıyor m usun anııc? Vc soğanları nchvf
küçük keseceğimiz ve neden onları önce pişireceğimiz hw L<l‘n
tartışmıştık. Bir tencere yaptın v< benim farkı tadahibnt,n*
sebzeleri çiğ olarak koydun? Vc. som >bana gülümsedin
ğ m ı dokundun ve, ‘Ne kadar çok şen bil< ligimi unutma- W*1

dedin. Sandın öğreneceklerim bitm edi...'


Y ir m i üç

B unu izleyin sessizlik o kadar yo ğ u n ve griydi k i M eredith


kiil tadı alacağını düşündü.

Hiçbir şey söyleyemiyorum.

Annesine baktı; lıala yataktaydı, dizleri yukarı doğru çekilmiş


* sanki bir parça y ıin b ir şek ild e onu koruyabilecekmiş gibi yatak
örtüleri çenesine k a d a r ö rtü lm ü ştü .

Nina ayağa k a lk a r a k , “ İyi m isin , anne?" diye sordu.

“Nasıl o la b ilirim ? ”

Meredith d e ayağa k a lk t ı. H iç b ir ş e y söylememelerine, göz

temasımla bile b u lu n m a m a la r ın a rağm en , ilk defa kesinlikle hem-

Skirolduklarını h is s e tti. K a r d e ş in in elini tuttu vc birlikte yatağın


yanına gittiler.

Meredith, “A n n e n v e k ız k a rd e ş in ne kadar çok çabaladığını

onlan ne k a d a r ç o k s e v d iğ in i b iliyordu, dedi.

Annesi, “ B unu y a p m a ," d ed i

Meredith k a ş la r ın ı ç a ttı. "N e y i yapm ayayım ?*

Benim için b a h a n e le r uydurm a.”


'\ h ‘
K tf IBahçesi K m lin c3dan nah
-Bu bir bahane değil, anne. Sacl<*v- bir güdeni. o„|. yakın olduğunu biliyordu. “Tamam,” dedi, “gideceğiz.”
çok sevdiğini biliyor olmalılar," dedi P leredit], o la b ild i' ^ i , di'v e saçında kullandığı gül kokulu şampuanı koklayarak
hir şekilde. ^ ^ ı'ıin yumuşak» kıvrım lı yanaklarım öptü. Onun kokulu bir
Nina başını salladı. ^ I n kullandığı bilmediği bir şeydi. İlk defa olarak, annesine
Annesi sırayla ikisine de bakarak, “Ama hiJmuYu. , ve fısıU«aclı: *‘ İvi geceler, anne.”

Meredith o zam an yalan söyleyebilir, seksen bir ' ppjya kadar bütün yol boyunca, Meredith geri çağırılmayı,
annesine. Evet, sevildiğimi hissettim , diyebilir ve bir I nncsiıûn» Bekle, dediğini duym ayı bekledi. Ama son dakikada

kadar, huzuru korumak için bunu yapabilirdi. Şimdi, *h ilenen bir şey yoktu. M eredith ve Nina kendi odalarına geri
sevdiğini hiç düşünmedim,” dedi. ' yır ,{ç»i f i l l e r . Düşünceli bir sessizlik içinde, banyoda sessizce birbir­
le r in in yanından geçtiler, dişlerini fırçalayıp pijamalarını giydiler
Annesinin cevabını bekledi; h er seyj, onları değişti
«.yataklarına yattılar.
şey söyleyeceğini düşünüyordu, fakat bu kelimelerin nenU ^ *
bilmiyordu. *** Bunların hepsi birbirine bağlıydı; Meredith şimdi bunu bill­

Nihayet konuşan Nina oklu. urdu. Onun ve annesinin hayatı. Onlar birleşmişlerdi; sadece kan
bağıyla da değil. Eğilim leriyle, belki de huylarıyla bile.
“Buncayıl sorunum uzun ne olduğunu merak ettik Meredith
Meredith, sonunda annesini mahveden -Vera’yı Anva’ya dönüş­
ve ben. kocasını seven bir kadının nasıl kendi çocuklarından nefa
ettiğini anlayamadık.” türen- bu kayıp her neyse, bunun kendisini de mahvedeceğinden
şimdi daha da em indi. Ve duym aktan korkuyordu.
Annesi nefret kelim esini d u yu n ca ürktü ve gitmeleri içhıbir
Nina, “lx o vc A nvaya ne olduğunu düşünüyorsun?” diye sordu.
el hareketi yaptı. “Şim di, gid in.”
Meredith bunun bir soru olm am ış olmasını diledi. Gözardı
Nina, “Sorun biz d eğild ik, ö yle d eğil m i, anııe?” dedi.*Sen
edebileceği bir cüm le olm asını tcrcih ederdi. Bu yolculuktan vc
çocuklarından nefret etm edin. K endinden nefret ettin.”
üçü hakkında öğrendiği bütün bu şeylerden önce öfkelenir ya da
Bunıın üzerine annesi yık ıld ı. Bunu anlatacak başka kelime
Sunuyu değiştirirdi. H issettiği acıyı saklayacak her şeyi yapardı.
yoktu. Usulca, “Sizi sevm em ey e ç a lıştım ...” dedi. “Şimdi gidin.
Ama şimdi bunu yapm am ası gerektiğini biliyordu. Hayatta acını
Söylememiş olmayı d ileyeceğin iz b ir şe y söylemeden beni yaînu
yanında taşırdın. O ndan kaçm ak mümkün değildi. Tahmin et-
bırakın.”
,r«eyv: korkuyorum.”
Nina, Bu ne olabilir k i?” d iye sordu, am a hepsi biliyordu. Nina sessizce, “i iikâyenin sonuna geldiğinde ona ne olacak?
Sadece gidin. Lütfen. H epsini d uyun caya kadar bana h*v 'r diye sordu.
^ y söylemeyin.”
B» M eredithi de endişelendirm eye başlamıştı. “Bilmiyorum.
Meredith, annesinin sesinin liitfen kelimesinde nasıl durak
iğini ve titrediğini duydu; an n esin in kontrolünü kayl>e,ny-
TUrist kılavuzlarına göre Sıtka, Alaskadaki bütün şehiHer * . nnesi> gözlerini ayırm ad an, "Çok uzun zaman o ld u ; dedi.
en büyüleyici ve kesinlikle en tarihî olan şehirdi, iki yü? ^ • düşünmeme sebep oluyor sanırım.”
San Francisco, California eyaletinin haritası üzerinde 'tfer&y
A n n e le r in in diğer tarafında, Meredith de yakma gelmişti. Üçü
noktayken ve Seattle eskiden üzerinde yapraklan hiç *
• ^ t e gemiden gelen kuçuk bir kalabalığı takip ettiler. Harbor
ağaçların bulunduğu bir yamaçken, bu sakin sahil böl. ^
prive Sokağına yü rüd üler. İler yerde Sitka'mn Rus geçmişinin
tiyatrolar ve müzikholler, «lık yaz gecelerinde Rus votkas, ^
fak tefek parçaları, cadd e ve dükkân isimleri ve restoran menüleri
kunduz kürkünden şapkalar içinde, iyi giyim li a d a m la r ^
vardı- Şehir m erkezinde, üzerine Çarlık Rusyası’nın ambleminin
Kurulmuş ve yangında yok olmuş, sonra yeniden kurul,
ovuldugu biı totem direği bile vardı; çift başlı bir kartal.
yeni Sitka, Rus, Tliııgit * ve Amerikalı yerleşimleri o lm a k ü-/ ■"
jy.
Birbiri ardına an avatan ın ı hatırlatan şeylerin yanından ge­
eşit parçaya ayrılmış.
trken anneleri neredeyse hiçbir şey söylemedi, ama St. Michael
S ığ sular büyük yolcu gem ilerinin girişine engel oldu; buyöadeo
Killsesi’ııin kapılarından içeriye ilerlerken tökezledi ve eğer iki kızı
Sitka, tıpkı güzel bir kadın gibi, ziyaretçilerin kiiçük yolcu gemi,
da dengesini sağlam ası için u/.anmasaydı düşecekti.
rivle gelmelerini bekledi. O n lar S itka lim an ın a girerlerken Nina
Her yerde parlayan, altın Rus ikonaları vardı. Bazıları tahta
birbiri ardına fotoğraf çekti. G ö k yü zü n ü n m asm avi o k lu ğ u , güneş
panolara yapılm ış eski resim lerdi, diğerleri üzeri mücevherlerle
ışığının altın sarısı gibi parladığı, su yu n ç a rş a f gibi dümdüz V*safir
süslenmiş güm üş ya d a altın şaheserlerdi. Beyaz kemerler odaları
mavisi renkte olduğu bu günd e, d o ğ an ın g ü zelliğ i s e r s e m le tild i.
ayırmıştı; yüzeyleri gösterişli, altından motiflerle süslenmişti. Süslü
Dört biryanda, sessiz denizden sivri uçlu yeşim taşı parçalanndan
boııcuklaıla işlen m iş gelin likler ve dinî giysiler sergileniyordu.
yapılmış bir kolye gibi y ü kselen o rm a n lık adalar, bunların ardında
Anneleri iıcr şeye b a k ıp , dokunabildiği her şeye dokundu. Ni­
da hâlâ karla kaplı d ağlar vardı.
hayet, Nina'nın bir m ihrap olduğunu anladığı, altın sarısı iplikten
Kıyıda, Nina objektifin k ap ağ ın ı taktı v e kamerayı boynunda yapılmış R u s h a ç la rıy la b ezen m iş kalın, beyaz ipek bir örtüyle
asılı bıraktı.
ortiilü küçük b ir alan a gitti.
Annesi bir elini gözlerinin iizeı in e sip er ederek öylece durdu Her tarafta m u m lar vard ı ve bir çift eski İncil açık duruyordu.
ve önlerinde uzanan şeh re b a k tı. O ra d a n , tepesi üç sıralı bir Rus
Meredith, “Sen in le dua etm em izi ister misin? diye sordu.
baçı olan bir kulenin göğe yü k se ld iğ in i görebiliyorlardı.
“Hayır.” A n n eleri hafifçe başını salladı ve Nina hiç yaş gör­
N,na içgüdüsel o la ra k k a m e ra s ın a u z a n d ı. K a m e r a s ın d a n , memesine rağm en, gözlerini sildi. Sonra kiliseden dışarıya çıkıp
kilisenin kulesine bakarken a n n e sin in se rt ifadesinin yumuşak
k,sa bir m esafe yü rü d ü .
*>m gördü. Daha yakına gelerek, “N asıl b ir his, anne?" dedi. “Bunu Nina an nesinin Sitka’m n bir haritasını incelediğini anlam ıştı,
görmek?"
^ e ğ i t t i ğ i n i tam olarak biliyordu. Rus-Amerikan tarih turlarının

Jaska h ,„ güneyindi* yaşayan Kuzey A m e rik a lı K ızılderili halk. (Ç-n 1 i l a m ı n , yapan b ir tabelayı geçti vc bir mezarlığa dondu. Kuçuk
bir tepenin üzerindeydi; narin görünüm lü ağaçlar Ve k
ıs» i n s a n l a r g i W <k görünmüyordu. Cüsseli, gcniş
çaJı kümekriyk süslenmiş çim enlik biraland ,.
L d u , d « n ir lalaŞ,ndal> yapılm ,? »ibi « » m olan adamlar,
b u l u n a n bakiri» bir kubbe, kutsanm ış alanı b e lirle m iş ^ U%
canlı renk'crde başörtüler takm ış ve modası geçmiş çiçek desenli
jan eski moda, birçoku el yapım ıydı P rm se s M a t s o m ^ p ^ * *
taşı biie basit siyalı bir taştı. K azıklardan yap,|m ,ş .İbisc’fer g iy "’ 1? k a a ,n la r ve birkaC Plastik balıkçı tulumu
^ i ş adam vardı.
prensesin ebedi istirahat mekânının sınırlarını gösleriyonfo ^
beton mezar taşı yosunla kaplanm ıştı. S a n k i yıllardır hU ^ Bir kadın yü zü m le neşeli bir gülümsemeyle onlan karşıladı.
buıaya gömülmemiş gibi görünüyordu, am a y in e de a n n e s i ^ Kadın, asin d en anlaşılandan dalla yaşlı, belki altmış yaşındaydı ve
toprakın üzerinde yürüm eye ve her m ezara bakm aya sevindi bir şekilde tom buldu. G üm üş renkli bukleler, elma yanaklı

Nina uzun zam an ö n ce bir fırtın a n ın van yatırdığı ^ yüzü n ü çevreliyordu. M ükem m el bir büyükanne betimlcnıesiydi.
tutmuş mezar taşının önünde duran an nesinin fotoğrafı, -Hepinize merhaba. R estorana boş geldiniz. Ben Stacey ve bugün
ilkbaharın sonlarında esen n iz g â r onun sık ıca bağlanmış size hizmet e tm e k ten m em n un luk duyacağım." Kaplanmış üç
.saçlarını çekiştirdi. Neredeyse... bir ruh gibiydi; gerçek o la m a y ^ adet menüye u zan arak onları peneerinin yanında küçük bir ma­
kadar solgun ve zayıftı, am a m avi gözlerin d eki üzümü Nina” saya götürdü. D ışarıda d en iz, parıldayan mavi bir enginlikti. Bir
şimdiye kadar gördüğü herhangi b ird n w r. kadar gerçekti. Kamerr" balıkçı motoru karaya yanaştı; gümüşi dalgalar motorun geçtiği
indirdi, boynunda asılı bırakıp an n esin in ya n m a -»itti
yolu işaretledi.
"Kimi arıyorsun?"
Meredith, “N e tavsiye edersiniz?” diye sordu
Annesi, "Hiç kim seyi,” dedi ve so n ra ekled i: ‘ Hayaletleri:
“Sanının, köfte dem eliyim . Eriştelerimizi nişastadan yapıyoruz.
Orada bir an daha kaldılar; ikisi d e 1827’d e ölen Dmitri Pot- Fakat pancar ço rb am ız da enfestir."
rovıçStolicnaya’nın m ezarına bakıyordu. Sonra annesi omuzlanın
Annesi, “Votkaya ne dersin?” dedi
dikleştirdi \c. Ben acıktım . H adi g id ip y e m e k yiyebileceğimiz
“Bu duyduğum bir Rus aksam 1111?”
> ver bulalım," dedi. K ocam an, y u v a rla k Jackie O**' stili güne?
gözlüklerini taktı vc boğazına bir e ş a r p sa rd ı. Annesi, "Uzun zam andır orada yaşamıyorum,’ dedi.

“Pekâlâ, sen bizim özel konuğuınuzsun. Menüye bakma bile.


«îit v ^ i k t e ^ * i r m e rk e zin e y ü r ü d ü le r ; sııyım üzerinde,
ANIN EN İYİ R ü S YEM KKIA<Rİ ni vadeden küçük bir res­ Ecn size bir şe y getireceğim .” Yürürken ıslık çalarak telaş içinde
toran buldular. ^aklaştı. Birkaç m asada daha durarak saçaklı boncuk bir perdenin

od- ' 3 kaPJVi açtı ve tepede bir çın gırak neşeyle çaldı. U z u n , dar arkasında gözden kayboldu.
çinde bulunan ya k la şık on ij ? m a sa n ın çoğu insanlarla Birkaç d a k ik a soııra, elinde üç sİ,ot bardağı, buz gibi soğuk
* * 5i$e votka ve içinde siyah havyar vc küçük kare ekmeklerin

^ ^ ^ ■ ( ç - n .) ku m lu ğu bir tepsiyle geri döndü. S tart* “&*■» bunun çok pahalı


olduğunu söylem eye k a lk ış m a y ın ," d e d i "B u ra y a , „ k fa7 j,
j|# lı. s0” , a’ b " han’ uru asla » "« « n i düşünmeden yapa-
<ok az sıvıda R uS * Pİİ-
V° r B“ b C m m ,k la ,” ' m - »adını- Bir keresinde, bunu babanıza y a p ı m d a bana strudeTm
Anneleri şaşkınlıkla kadına takt,. Nina annesini,, lleza J , IUZİU okluğunu söyledi, Gözyaşlanmdandı; bu yüzden bu tarifi
beri ana dilini duymadığını merak etti. gidildim ve unutm aya çalıştım .”

Annesi bardağına uzanarak. "Vaslıc zdom vie,” dedi, -peki, unuttun mu?”

üçü kadehlerini tokuşturdular, içlerindeki içkiyi l)itirdiier V(. Annesi pencerede» dışarı bakı,. “Ben hiçbir şeyi unutmam."
hemen havyara uzandılar. M e r e d ith , “U nutm ak istemedin,” dedi.
Anneleri, “Kızlarım iyi birer Rus o lu y o rla r; dedi. Bunu söyfc. Annesi, “Btınu neden söylüyorsun?” diye sordu.
keıı sesinde bir yum uşam a vardı; Nina bunu annesinin gözlerinde
-Masal. Bize kim olduğunu söyleyebilmenin tek yolu oydu.”
görebilmeyi diledi, ama güneş gözlükleri m ükem m el bir kamuflaj
Annesi, “Oyuna kadar,’ dedi. “Bunun için özür dilerim, Meredith."
yaratıyordu.
M e r e d ith sandalyesin de geriye yaslandı. “Hayatım boyunca
Stacey, **Bir içkiyle m i?" diye dalga geçti. “Bu nasıl olabilir?"
hu özrü bekledim ve nihayet elde ettiğime göre, artık önemi yok.
Ondan sonra yirm i dakika kad ar sırad an şeylerden konuştu­
Sana değer veriyorum , anne. Sadece konuşmaya devam etmemizi
lar, ama garson yiyeceklerle geri d ö n d ü ğü n d e h iç kim se başka bir
istiyorum.”
şeyden bahsedemedi. Safran renginde e i su yu içinde yüzen lezzetli
Annesi, “N eden?" dedi. “Nasıl bana değer verebilirsiniz? Her
köftelerden, gravyer peynirli ekm ek kırıntılarıyla mantar çorbasına
ve somon dolgulu, havyar soslu dana rostosuna kadar. Elma ve ceviz ikiniz de?”

dolgulu strudefi' geldiğinde herkes tıka basa doyduğunu söyledi. “Biz de seni sevm em eye çalıştık,” dedi Nina.

Stacey buna gülümseyerek k a rşılık verd i v e uzaklaştı. Annesi, “Bıınu kolaylaştırdığım ı söyleyebilirim." dedi.

İlk parçayı kesen Nina oldu. N ina tereyağlı, içine ceviz dol­ Meredith, “1Iayır,” dedi, “iıiç kolay değil."
durulmuş hamur tatlısının tadına b a k a rak , “A m a n Tanrım,' dedi. Annesi uzandı vc üç shot bardağı votka daha doldurdu. Bar­
Annesi stnıdcl'den bir parça aldı. “A n n em in eskiden yaptığı dağım kaldırarak kızların a baktı. “Neye içelim?"
gibi," dedi.
Stacey dördüncü bir bardak doldurmak için tam zamanında
Meredith, “Gerçekten mi?" dedi. gelerek, “A ileye ne dersin?” dedi. “Burada olanlara, ölmüş olanlara

“Annem her zam an sırrın h am uru h a m u r tahtasına vurmak Ne kaybolanlara.” K adehini annesininkiylc tokuşturdu.

olduğunu söylendi. Ben gençken bu konuda sık sık tartışırdık. Bunun Nina içk isin i yuvarladıktan sonra. “Bu eski bir Rus kadeh

gereksiz olduğunu söylerdim . Elbette yanılıyordum -’ Annesi 1 ^ " kaldırma sözü m ü?" diye sordu.
5o (Rus). Sağlığına, (ç. n.)
Annesi. “Bunu d aha önce hiç duymadım," dedi.
Içiıic çejilli meyve ve ceviz konulan dolgulu hmnur tatlısı, (Ç-
'^
Kl$ IBahçest

Stacey, 'Bunu benim evimde söylüyoruz,- dedi. i v ­ r ..n,kahverengi saçlı, yeni ütülenmiş kot pantolon ve balıkçı yaka
m e d e # mi?" **** ,^ giyiniş bir kadın, yakışıklı yüzündeki gülümsenin büyüklü­
Annesi gerçekten gülümseyerek, "D a,^ dedi. “Çok iyi - ğ ü saklanm ıyor gibi görünen san saçlı bir adam ve birbiricrini
f^ r a fın d«Ş>na iterlerken kıkırdayan iki sarışın küçük kız vardı.

Annesi usulca, bskiden J eff vc sen de böyleydiniz," dedi.

M e r e d ith bir tür âzOntü hissetti. Daha önce bunu hissetme­


Şehrin içinden yürüyerek geri dönerlerken, annesi daha dik du k t i : Ç ocukları aram adığı için duyduğu hayal kırıklığı, JdTSn
ru>t>rgibi görünüyordu. Çabucak gü lü m sü yo r ya da bir dükkân on,, sevm ediği korkusu ya d a kendinden çok fazla şev kaybettiği
vitrinindeki bibloyu işaret ediyordu.
endişesi bile değildi. Bu yeni duvgn artık genç olmadığını faı*
Meredith kendini ona b akm aktan alam adı. Bu, bir kelebeğin etmesiydi. Küçük kızlarıyla gülüp oynadığı günler sona ermişti.
ta s ım la n çıktığını görm ek gibiyd i. Ve her nasılsa, yeni anı*,
Çocukları şimdi tek başlarm aydı ve Meredithnı bunu kabullenmesi
sim görmek ya da annesini bıı yeııi şeylerin ışığı alımda görmek.
gerekiyordu. O n la r her zam an bir aile olacaklardı; geçen birkaç
Meredilh'in kendini farklı hissetm esin e yol açtı. Annesi gibi, daha
haftada bir şey öğrendiyse, bu bir ailenin durağan bir şey olmadı­
kolay gülümsedi ve daha sık kahkah a attı. Bir kere bile ofis, kızlar
ğıydı. Sürekli değişiklikler oluyordu. Kıtalarda olduğu gibi, bazen
yada gemiyi kaçıracağı konusunda endişelenm edi. Sadece orada
bu değişiklikler yeraltında oluyor, gözle görülmüyordu, bazen de
olabildiği için annesi ve kız kard eşiyle bu yolculukta olmaktan
patlayıcı ve ölüm cül olabiliyordu. İşin sırrı dengeyi koruyabilmekti.
dolayı mutluydu. İlk defa kendilerini bir halatın kollan gibi bir­
Ailenizin yönünü kıta sahanlığının paıçalanıııasmı durdurabilece­
birine dolanmış hissettiler; biri nereye gid erse diğeri oraya aitti
ğinizden daha fazla kontrol edemezdiniz. Tek yapabileceğiniz, bu
Annesi bir caddenin sonuna yaklaşırlarken , “ Bakın," dedi.
yolculukta sıkıca tutunm aktı.
Başlangıçta M eredith’in görebildiği tek şey, ilginç mavi ahşap
Orada ö ylece d u ru p yabancılara bakarken, anlar hâlinde
dükkanlar vc uzaktaki Edgecumbe D ağın m*''- karlı doruğuydu "Ne?"
kendi evliliğini gördü. Ü ve .Jeff mezuniyet balosunda, disko to­
“Orada"
punun altında, Stairıvcnj to Ucaven >• şarkısı eşliğinde dans edip
Meredith, annesinin işaret p a rm a ğ ın ın gösterdiği görünmez
öpüşmeleri... D o ğu m yaparken, J e tte elindeki buz parçalarıyla
Çizgiyi isledi.
defolup giime.si, ondan uzak durması için bağmnası... J e ff in ilk
Caddenin karşısındaki bir parkta, üzerine pa»'lak renkli lx'n^ b a n ı n ı n birkaç sayfasını ona uzatması ve fikrini sorması... Ve
çiçekler sarılmış bir sokak lam basının altında duran, hep birlikt*
^bası ölürken yan ın d a durup, "Seninle kim ilgileniyor, Mere?
gülen ve gülünç fotoğraflar için jjoz veren bir aile gördii.
dun‘« i ve ona sarılm aya çalışması...
5î (Rm.) Evci, (ç n.)
’ 1 {H )C . Z w U m u Men»Wn M Zcppclin'.n bir««fa». «■"•)
daki K n p o f Adası’n m güneyinde h<ılıın:u> s ö n m ü ş bir yunantafc-
M e r e d ith kendinden başka hiç kim seye s ö y l e m * , ^ , o la ğ a n ü s t ü biri bayatta kalmayı başarabilirdi. Bu yüzden,
İÇİ„ kalabalık bir k a ld ırım ı» ortasında durduğunu, ya nında 'r ^ n i ı ı gibi ohnak istiyorum."
misafirlerinin olduğunu unutarak, "Ben bir aptalın,,- dcdi
* Annesi güçlükle y u tk u n d u .
Nina gülümseyerek, "Zam anı gelm işti," dedi. -8u ai|
•Am a korkmak istem iyorum . Bu konuda haklısın. Bu yüzden
« y i berbat eden tek kişi olmaktan bıktım .” "^
hana kah',olasl cep telefonunu veı, Neener Beaner. Çok gecikmiş
Kendini hem çok kötü hem de mutlu hissederek, -,ofr-
1sevj. hir telefon görüşmesi yapm alıyım .”
yorınıı.” dedi.
-Seninle gemide buluşuruz,” dedi Nina.
Annesi, “Elbette seviyorsun/' dedi
-Nerede?"
Meredith onlara döndü. "Ya çok geçse?”
Annesi güldü. “Barda, elbette. Manzarası olanda.”
Annesi gülümsedi ve M eredith. annesinin yıllardır incelediği
Meredith kız kard eşin in ve annesinin kaldırımda yürüyüp
yüzünün hem güzelliği hem de d eğişikliği karşısında hayretler
oodan uzaklaşm alarım izledi. Rüzgâr hafifçe esmesine rağmen,
içinde kaldı. “Seksen bir yaşın d ayım , k ızla rım a hayat hikâyemj
vaıımdaki saçaklara hafifçe vurarak bir deniz kabuğu sesi çıkarı­
anlatıyorum. Her yıl, başlam ak için çok geç olduğunu, çok feda
yordu ve bir yerlerde bir gemi düdüğünü öttürdü; annesinin kah­
beklediğimi düşündüm. A m a işte, N ina hayır cevabını kabul et­
kahasının geride kalan yankısından başka hiçbir şey duyamadı. Bu
miyordu."
sonsuza dek saklayacağı ve mucizelere inanmayı ne zaman bıraksa
“Nihayet. Bencil bir kaltak olm am bir işe yaradı.” Nina elini hatırlayacağı bir sesti.
kamera çantasının içine sokup biiyü k bir ce p telefonu çıkardı,
Caddenin diğer tarafına geçti, gülümseyerek ve avuç içini gös­
kapağım kaldırıp telefonu açtı. “Ara onu."
tererek trafiği durdurdu. Hâlâ birbirlerinin fotoğrafını çekmekte
“A h . Biz eğleniyoruz. Bekleyebilir/’ olan ailenin yanından geçti ve üzerinde, Bu manzarayı çok seven
“Hayır," dedi annesi. “A sla beklem e." Mymahın anısına . yazan küçük, tahta bir banka oturdu.
“Ya eğer...” Myrna’nın bankına oturdu ve balık tutan kalabalığa, aşağıda,

Annesi bir elini Meredith’in kolunun üzerine koyd u.‘Bak bana, "iarinada duran gezi teknelerine baktı. Suyun gözle görülmeyen

Meredith. Ben korkunun bir kadına ne yaptığının kanıtıyım. Benim her hareketiyle teknelerin direkleri inip kalktı ve iki yana sallandı.

gibi mi olmak istiyorsun?” I)eni/,kuşlan turistlere gakladı ve kızarmış patatesler için suya daldı.

Meredith saatine baktı; J effiıı programını hesapladı ve telefon


Meredith yavaşça uzandı ve annesinin güneş gözlüklerini
çıkardı. Onu her zaman büyüleyen deniz mavisi gözlerinin içi* ‘Kanarasını çevirdi.

bakarak gülümsedi. “B a k sa n a ne d iyeceğim , anne. S e n in * * * * telefon o kadar çok çaldı ki neredeyse vazgeçiyordu.

«i>ıp olmaktan gurur duyardım . Sen in yaşadıkların, -ve eni» Sonra, nihayet, telefona cevap verdi; sesi nefes ııtfesc kalını.,

lusünu bildiğimizi san m ıyoru m - sıradan b ir kadını öldüreM'1* **M i. “Alo?”


-jeff?-Mi. W l»nn «özkrine dolma>a ba*ladıguı, hk Inieye al” a S° n anda 1*cpcesarelim i kaybettim. Aralık
yapatoHigi 1 * » ^ " " akn,as,m E le m e k t i. , jaki o S'ıne kadar. ‘sal y ^ d u ve sen orada duruyordun; tek

-Meredfth...” t'tri-v ordl" >' Vc kendİmi bundan g e ç ir m e d e n önce


Meredith onun sesindeki duyguyu tam olarak anlayanı t i n p » ına *ekJim' K‘irİC bagırarak 5
,'cmek kuyruğundaki yerimi
bu onu rahatsız etti. Bir zam anlar her küçük aynnhy, * kaybedeceğim* söylüyordu, am a bunu umursamıyordum. Başım
Meredith ağırdan alarak, "Sitka*daynn,wdedi kıldırıp bana baktığında, netes umumin ne kadar zor olduğunu

-Söyledikleri kadar güzel mi? h, tlHıycrum. Kaçıp gideceğini düşündüm, ama gitmedin ve ben,

“Hayır,” deyiverdi. Korkm ayacaktı ve kendisini hu karn ‘Banana SCV(T m isin?‘ cli>c sordum ” Güldü. “Ne aptalım.
0,şansı muhtemelen -3 dereceydi ve l)en sana dondurma sevip
duruma sokan bu tür anlamsız konuşmalarla vakit k a y b e tm e y e
sevmediğini sordum . A m a sen evet dedin”
-Demek istediğim, evet, burası çok güzel, am a ben bıı konuda b.
nuşmak istemiyorum. K ızlarım ız hakkında, işlerimiz ya da anncffi Meredith usulca, “ Hatırlıyorum,” dedi.
hakkında konuşmak istemiyorum. Sana ii/gün olduğumusöyfena “Bunun gibi binlerce an ım ız var.”
istiyorum. Bana seni sevip sevm ediği ni sordun ve îw-n birdenbire
“Evet.”
durdum. Bunu neden yaptığım dan bnla em in değilim. Ama hat*
“Sana olan aşkım ı bitirm eye çalıştım, Mere. Bunu yapamadım,
Iıydını ve aptaldım. Seni gerçekle» ■
sc i vorum . Sen ı seviyorum w
ama senin kesinlikle bunu yaptığını düşünüyordum.”
seni özlüyorum ve lanet olsun, ço k g eç kalm adığım ı umuyorum,
çünkü birlikte genç olduğu m adam la yaşlanm ak istiyorum. Şenini “Ben de sana olan aşkım ı bitirmedim. Ben sadece... düştüm.

Derin birnefesaldı. Sanki yüzyıllardı! konuşuyormuş gibi lıîsselti; Baştan başlayabilir m iyiz?"

aslında içini döküyordu ve şim di her şe y .Jeffe bağlıydı. Merditlı “Kesinlikle hayır. Ben baştan başlam ak istemiyorum. Ben
onu çok m u iiıcitınişti? Çok mu fazla >ekk*mişti? Sessizlik devanı ortayı seviyorum."
ediyordu. Otururken o kötü kanepenin vayının gıcırdadığını vesoma Meredith bu söylediğine güldü. O da tekrar geçmişe dönüp
Jeffin iç çektiğini duyabiliyordu. M eredith, “B ir şey söyle," dedi.
genç olmak istem iyordu; bütün o belirsizlikler ve korkuyla değil.
'Aralık 1974.” Sadece kendini yeniden genç hissetmek istiyordu. Ve değişmek
“Ne?" diyordu. "Daha sık çıplak olacağım. Söz veriyorum.”

Ben CUb’d a55sıradaydım. Karie 1>ovre beni •Uirttü ve te'1^ “Ve ben de seni daha fazla güldüreceğim. Tanrım, seni özle­

nu kaktırıp baktığımda senin leterb i e ıpımıın yanında d u f * ^ dim, Mere. Hemen şim di eve gelebilir misin? Ben yatağı ısıtırım.

gSrdum. Benden uzak duruyordun a d adın m ı? Noel “Neredeyse.” Güneşten ısınmış tahta bankta arkasına yaslandı.
ben? İki yı} boyunca yü zü m e bil. bakm adın. Hirçok kez * parçacıklar,. t o n l u m » . ÇİkoUU, konularak ya,.,lan

Sf. Califonû, UinvcMİty. Bcrlrlcy. (ç. Rdcnclacl Am erikan tatlısı, (ç. »•)
eskiden konuştukları gibi konuştular, ^
S onra* bir hakkında- Jeff ona romanın, ncrcfe^
i bir *>''* hef W:' “
I ^ n i söyM' ve M eredith de ona a n n e s in in h i k â y e * ^

ü » anlata Jeff. * * * * * m3l’ t,k" * Cİm^ N h » ^


Yirmi Dört
tavırlarının anlaşılma/. olduğu zamanları h a t , ^ .

apaç'ık belli olan bir ilgiyle hikâyeyi dinledi. Bütün o


m
dedi ve söylediği şeyler...
Kızlardan, onların okuldaki durum larından ve evin yeniden
d o lm a s ıy la yazın nasıl olacağından konuştular.

je ff en sonunda, “Ne istediğini düşündün mü?” dedi. “Benim

dışımda, yani?"

J
-Bunun üstünde çalışıyorum. Sanırım hediyelik eşya dükkânım uneau, Alaska ruhunun ta kendisiydi; içeriye giren ya dışarı

genişletmek istiyorum. Belki D aişy’nin Belye N ochiyi yönetme- çıkan hiçbir yolu olm ayan bir eyalet başkentiydi. Oraya

.sine izin vermeyi. Hatta onu satm ayı.” Kendi söylediği sözler onu gitmenin tek yolu, havadan ya da tekneyle gitmekti. Çok
şaşırtmıştı. Daha önce bunu gerçekten düşündüğünü bile hatırla­ yüksek, karla kaplı dağlarla çevrili ve İm i eyaletlerden bile büyük buz
mıyordu. ama birdenbire m antıklı gelm işti. “Ve Rusya’ya gitmek sahaları arasına sıkışıp kalm ış, Kızılderili köklerine inatla sarılmış,

istiyorum. Leningrad." sorve karmaşık bir şehir. Eğer birinin izini arıyor olmasalar ya da

“St. Petersburgdemek istiyorsun, am a...” okadar çok yağm ur yağıyor olm asa, Nina, Mendenhall Buzulunu
görmek için günübirlik bir geziye gideceklerinden emindi. Ama
“ Benim için her zam an L en in g ra d o lacak . Yaz Bahçesini
beklendiği gibi, bunun yerine, üçü de Glacier View Bakımevi ııir
Neva Nehrini ve Fontanka Köprüsü’nü görm ek istiyorum. Biz biç
?iriş kapısında duruyordu.
gerçekten balayına gitmedik...”

Jeff kahkaha attı. “Bunun M eredith Cooper olduğuna emin Meredith, “Korkuyor musun, anne?" diye sordu.

misin?" Anneleri, “Beni görm eyi kabul edeceğini düşünmezdim, dedi.

“Meredith Ivanovna Cooper. Kıısçada ism im l>öyle olurdu ' 1 N*na, “Tam o larak kabul etm edi,” dedi. “Ama er ya da geç

evet. Gidebilir miyiz?” ^ e s benimle konuşur.”

“Bebeğim, çocuklarım ız gitti. Her yere gidebiliriz, dedi#1**' Anneleri gülüm sedi. “Tanrı biliyor ya bu doğru.”

Jeffin sesindeki kahkahayı ve aşk» duyabiliyordu. Nina, “Pekâlâ, korkuyor musun?" diye sordu.
-Hayır. Bunu yıllar önce yapmanı gerekirdi. Belki y a ^ Juneaunun renkli geçmişinin siyah beyaz fotoğraflarıyla dolu

Hayr. fl» tür anılan toplaya., bu adama hikâyemi a n l a ^ ^ iü, bekte11'1' odasına « H m * »Çin resepsiyonistin gösterdiği yolu

korkmuyorum." pipettik*
Meredith. 'Belki yapsaydın, no?* diye sordu. tfna pencerenin yanında, şaşılacak derecede rahat olan bir
I * # oturdu. Onun arkasında büyük bir pencere, yağan yağmurla
A n n e le ri dönüp onlara baktı. Yüzü giydiği siyah yün ^ (
bolünmüş yeşil bir orm ana bakıyordu.
gofedenmişti. ‘ İkinizin de bu yolculuğun te n im ivi„ M an|^
ettiğini bilmenizi istiyorum. Dakikalar yavaş ilerliyordu. İnsanlar gelip gitti; sesleri varlık-
jjnylü birlikte içeri dışarı süzülerek, bazıları yürüyerek, diğerleri
Nina, “Neden veda ediyormuş gibi konuşuyorsun?" diye ^
ıckcrkkii sandalyede.
A n n e le ri, -Bugüıı yaptığın; korkunç şeyleri d u y a ca k sın ız,^
Annesi pencereden d ışa rı b akarak usulca, “Burada belye
Meredith,“Hepimiz korkum;.vv»cı yaparız,anne," dedi.
nochfm neye benzediğini merak ediyorum,” dedi.
dişelenmene gerek yok."
Nina, "Ne kadar kuzeye gidersen o kadar iyi," dedi. “Benim
“Yapar mıyız? Hepimiz korkun* -eyler mi yaparız?" Anneleri
araştırmalarıma göre yani. A m a eğer şansın varsa, bazen buradan
tiksindiğini gösteren bir ses çıkardı. “ Bu sizin neslinizin söyleşi
kuzey ışıklarım görebilirsin.”
programlarının boş lafları. İçeri girm eden önce söylemek istediğim
Annesi tuı uncu ıeııkli sandalyede arkasına yaslanarak, "Ku­
şey şu. İkinizi de seviyorum . " Sesi ça talla ştı, kulak tırmalayan
zey ışıklan," dedi. “Babanı bazen diğer herkes uyurken, gecenin
bir sese dönüştü, am a bakışları yu n uşadı. “Benim Ninoşka’m..
yarısında, beni dışarı çıkartırdı. ‘Veruşka, batim küçiikyazarım,’
benim Meruşka’m.”
diye fısıldar, beni bir battaniyeye sararak elimi tutardı ve biz orada
Onlar bu Rus takm a adlarım ı', sevim liliğin e cevap bile ve­ durup gökyüzüne b a k m a k içiıı dışarı, Leningrad'ın caddelerine
remeden anneleri birdenbire döndü ve bakım evinden içeri girdi çıkardık. O kad ar g ü zeld i ki. Babam, Tanrının ışık gösterisi,
Nina seksen bir yaşındaki anm ^ ine yetişm ek için acele etti. ^rdi, fakat bunu usulca söylerdi. Söylediği her şey tehlikeliydi o

Danışmada Nina, boncuklu kırm ızı bir kazak giymiş,yınarM ftmanlar. Sadcce bunu bilmiyorduk; İçini çekti. “Sanırım şimdiye

yüzlü, siyah saçlı bir kadın olan resepsiyon iste gülümsedi. kadar i!k kez babam hakkında öylesine konuştum. Sadece sıradan

toîey hatırladım."
Nina, BizYVhitson ailesiyiz,” dedi "Daha Önce Dr.Adamov*01'
yazdım ve bugün onu görmek için uğrayacağım ızı söyledim. Meredith. “Canın yanıyor mu?" diye sordu.
Annesi bunu bir an düşündükten sonra konuştu. -Olumlu bir
Resepsiyonist kadın ta k v im in sa y fa la rın a göz g e zd irip
Stilde. Her zam an ondan bahsetmekten çok korkardık. Bunu
kaşlarını çattı. “Ah. Evet. Oğlıı M ax sizin le buluşmak içm ($ (-
^ Stalin yapı,. A m erika’ya ilk geldiğimde, herkesin ne kadar
Ihi ada olacak. Beklerken biraz kahve içm ek is te r misiniz-
’ olduğuna, düşündükleri şeyi ne kadar çabuk söylediklerine
ina„amad,m. ve altmışlı yetmişli yıllarda.. - Gülüm.
ed ebil***4 * in * * muUu‘ Uk ■ &**» anlatılan elli üçüncü
sallad'- "Babam bir oturma eylemim ya da üniversite ^ llX
^ * olacak* Bu yıl içinde daha fazla kayıt talep etmek için St.
gösterilerini görse buna baydırdı. C) da onlar g i b i y ^ ^ S i ,
^ s b u r s '3 gidiyorum . Sizin hikâyeniz bir fark yaratacak. Bayan
«■sizin babanız gibi. H ayalperestler." ^ M,
bundan em in olabilirsiniz."
Nina nazikçe, “Vera bir h ayalperestti," dedi. ttfıits0**’
Annes» sadece başını salladı ve Nina, şimdi hikâyenin bitişine
Annesi başını salladı. “Bir s ü re için.”
.^ t ı k l a r ı n a göre, annesinin ne düşündüğünü merak etmekten
Pazen bir göm lek v e soluk renkli kot pantolon g i y n ^
^ i n i alamad».
b e k l e m e odasından içeri girdi. K em ikleri belirgin yüzünü* *****
Maksim, “ Lütfen beni izleyin." dedi. Dönerek, onlan aydınlık
kaplayan koyu siyah sa k a lıy la , k a ç y a ş ın d a oIduğUnu J ****
bir koridordan götürdü; yürüteçleri olan kambur yaşlı kadınların
zordu. “Bayan VVhitson?" d ed i. ^
te k e r le k li san d alyed eki ufak tefek adamların yanından geçip
Annesi yavaşça kalktı.
koridoru» en sonun daki odaya girdiler.
Adam ilerleyip elini u zattı. “ Ben M aksim . Görmek içinokafo
Odanın ortasında dar, hastane tipi bir yatak ve bu toplantı için
uzaklardan geld iğin iz a d a m , b a b a m V a sily Adamovieh.’
getirildiği belli olan birkaç sandalye vardı. Yatakta, kemikli yüzü
Nina ve M eredith b irlikte a y a ğ a k a lk tı.
Vv kürdan gibi k o lla rı o lan , küçülm üş bir adam yatıyordu. Kel.
Anneleri, “B a b an ızın b a n a y a z m a s ın ın üzerinden çok benekli kafasın d an ve k ırışm ış pembe kulaklarından öbek öbek
geçti," dedi beyaz saç tutam ları çıkm ıştı. Burnu vırtıa bir kuşun gagası gibiydi

M aksim b aşın ı sa lla d ı. “ Ve b e n ü z ü le re k , bu geçen yıllarda vc dudakları n ered eyse b iç görünmüyordu. İçeri girdiklerinde sağ

babam ın felç g e ç ird iğ in i s ö y le m e k z o r u n d a y ım . Neredeysehiç eli titremeye b aşlad ı vc ağzının sağ tarafı gülümsemeye çalıştı.

konuşam ıyor ve sol ta ra fın ı h iç h a re k e t e t t iremiyor." Y a ta k ta k i a d a m b ir ş e y söyledi, ama Nina tek kelimesini

Anneleri, “Ö yle y se v a k tin iz i b o ş a harcıyo ru z," dedi. anlamadı.

“Hayır. Hiç d e d eğil. B a b a m ın p ro jelerin d en birkaçı üzerinde "Setti g ö rd ü ğ ü n e sevind iğini söylüyor, Anya Wh«son. Utun

çalışm aya başlad ım ve L e n in g ra d ’ın k u ş a tm a s ı bunlardan bin. 0 zaman b ekled i. B abam Vasily Adamovieh ve o hepinize hoş gel-

kuşatm adan k u r tu la n la r ın h ik â y e le r in i b ir araya toplamakça dini/, diyor.”


önemli bir iş. S ad ece y a k la ş ık s o n y ir m i y ıld a gerçeklergiin
Annesi b a şın ı salladı.
çıkıyor. S o vyetler sır s a k la m a k ta ç o k iyi."
M aksim sa n d a ly e le ri iş a n * ederek, “lütfen
A nneleri, “G e rçe k te n d e ö y le ,” d e d i. Pencerenin y a n ın d a k i m asad a bakır bir sem aver^

"Ö y le y se b a b a m ın o d a s ın a b u y u r m a k isterseniz, a mantı, struclel vc d ilim len m iş peynir ilekıake ^

ması için sizin a n la ttık la r ın ız ı k a y d e d e c e ğ im . Tepki Yen}’01’ V asily bir şe y söyledi; sesi kuru bir yaprak S'bt
g ö rü n m e y e b ilir, a m a e m in o lu n , e n s o n u n d a sizin hiM *00
Maksim dinleyip başın' salladı te g ü n ü m .b ^ A
rum Yağmur hakkında bir şeyler söylüyor, sanınnt. Enıi 1(k. c a u l a n d n ^ - a vevdi. Daha ü n * * lllasll ^
Hikayeni» kaydedeceğin). Bayan VVhrtso,,. Anva, ^ ■
; < M » . am a bu t e hcpsi ^ ^
miyim? Kayıt etmenin m ahsuru v a r m ı?" ^ da goblm ler yoktu. O * * âş.U ^ w

Annesi parlayan bakır sem aver? vo dizili ola „ J c ^ k a d .» u '- « '» d a t o hr>^ „
ra m çav bardaklarına bakıyordu, ü su lca. i>ir ci h a « x * J ^ > < *■ *" ,k ° ' k ' ^ « r kadnı olarak sadece Vera
Ni„a, Olgn öldüğünde SoW , annı sitmek ^
vererek, "Do.' dedi. **
lCVcra’nın annesi oldugunde bunu tekrar yapmışb.
Nina annesinin hâlâ ayakta d u ran tok kişi olduğunu f
Aıuıesi son d c rcc c basitçe, "O öldü," dedi. -o*lum(m .Büyi,
rnemişti. Meredith in yan ın d aki sa n d a ly ey e pjdıp otUrdu 3 *'
(annemi» nesi varfT d ed iğin i duyuyorum ve bu. a k m a m a k fc;i„
Biran için <xla tam am ıyla sessizdi, T ek ses yağmurun
topladığını
vurma sesiydi.

Sonra anneleri n/un, a ğ ır bir nefes alıp bıraktı. “ Bu h ,v


•MKayçyjo hütüıı giiciiniii tüketiyor.
kadar uzun zam andır tek b ir şe k ild e a n la ttım ki, şimdi ncrcde\*
Battaniyeyi cm:,emin göğsüne kadar çekiyorum; son ayda
nasıl başlayacağımı bilm iyorum . N e re d ey se bilmiyorum.”
yüziimin ne kadar kem ikli bir hâle geldiğinifark etmemeye ça­
Maksim kayıt d ü ğ m e sin e b a siı. Y ü k s e k b ir yit sesi yıktı v* lışıyorum. O nu yem ek yem eye zorlamam gerekiyor muydu? Kıt
kaset dönmeye başladı. hayatımın g eri kalan ında h iç aklımdan çıkmayacak bir soru.

“Ben Anya Petrovna W h itson d e ğ ilim . Bu benim aklıfcım isim, Eğırzorlasaydım. hu battaniyeyiçocuklunmdan birinin üzerine

dönüştüğüm kadın.” B ir d erin nefe,v . a b a aldı. "Ben Veronika Pet- örtüyor olabilirdim . Hunu nasıl yapabilirdim?

rovna Marçenko VVlıitson m ı v e L en in grad b en im şehrim. 0 benim Ijco tekrar. “A nne," diyor
bir parçam. Uzun zam an ö n ce o c a d d eleri ayaklarım ın tabanım 'Büyükanne. O lguyla birlikte olmaya yitti,"diyorum w ne

ya da avuçlarım ın içini b ild iğ im g ib i b ilird im . A m a ilgilendiğini* kadar güçlü olm aya çalışsam da şeşim çatallaşıyor, soımı ço­

l>enim gençliğim d eğil. G e rç i d ö n ü p b a k tığ ım d a , çok fazla bir cuklarım ağlıyor.


O ıılan avutan S asha. Benim iç im d e hiç avuntu kalmadı.
gençliğim okluğu söylenem ez. O n b e ş ya şın d a yk en babamı .dip
Hiklcnme ka d a r üşüyorum ve eyer birisi bono dokunursa bir
götürdüklerinde b ü yü m eye b a şla d ım v e sa v a şın sonuna gelindi-

ğmde yaşlanmıştım... yu,nurla g ibi çatlayacağım dan korkuyorum.


Gölgeli soğuk odam ızda başım öne eyik, çok geç kalmış bir
la k a t bu hikâyenin o rta sı. A slın d a, b aşlan gıcı W -vı*ının
duayı ederken uzun bir şiire, ölmüş annemin yanında oturuıp-
haziran avı. Gelm ek ii/ere olan k ış iç in k o n s e rv e yapılacak seteriff* .. . utulmaya ihtiyacı olun çocuk
r,mı uzun ZCtWn'1
P a f i f c i t l i ğ i m köyden eve d o m iv o r ıın ı.."
0llWı bir hayalini, bizim hayalim izi hatırlayarak.:Alaska
U n k e n a n n e m in b a n a s ö y le d iğ i b ir ş e y i h a tır h y o n m , Q
„ iGece Yarısı Güneşi Topraklan *■Evet "
dahj bahset m eırcciiz nda'>h»
fyunu •
Anra böyle hir hayal, herhangi bir hayal şimdi çok uzak: ve
O zaman, babamın bizim için bir ,ehlike „ ,m ojı ^
yahu** benim acwu <ialm lia o rt,n y°r
j^inrfOT A^/<- olduğunu düşünmüştüm, ama annemin *"**'
Sashaya bakıyorum vc b ir şey söylemesine rağmen yeşil
otururken, onun hareket ettiğini hissediyorum , y em in "'"**
çö zle rin d e düşüncelerini ya da belki de kendi düşüklerim in
hissediyorum; uzanıyor ıx elim e dokunuyor, aylardır ilk
yansım asın, görüyorum. Her durumda birbirinizden kopuyoruz
d,ğım, hissediyorum ve o zaman bana ne söylediğini a n ^ '**'
* Sasha çökmüş, gözleri kızarm ış çocuktan,mza, "Anne w
Hayatına devam et. Unutabilirsen unut. Yaşa. büyükanneyle ilgilenmeliyiz.:’ diyor.
Bu öğüdün babamın kim olduğuyla pek ilgisi uole• h, u '“ " wlf " k,a »crc oturarak ağlamaya başlıyar, ama bu
•• ’ ° w. W
/m ne olduğuyla ilgili. Olumun sı/.ı ne hâle getirdiğiyle ^ oylumun üzüntüsünün, gözyaşlarına, sönük bir benzetmesi, bi­

baktığımda, elbette hareket etm iyor; teni soğuk ve onun benimle liyorum. Sağlıklıyken onun gözyaşlarına bulduğunu gönlüm.
Çimdi o sadece... gözlerinden yaş akıtıp orada oturuyor; daha
gerçekten konuşmadığını biliyorum . Am a konuştu. Ve böyle#
jazkısuu yapamayacak kadar aç vc bitkin.
yapmak zorunda olduğum şeyi yapıyorum . Hayattaki yeni ro­
Anya ağırbaşlı bir şekilde, "Biz buradakalacağız. İKiha,"diyor
lümü hissederek, ayağa kalkıyorum . Ben şim di annesiz bir fa
‘Ben Leoya göz kulak olacağım."
kız kardeşi olmayan bir kadınım. Doğduğum aileden geriye hk
Sasha, “Benim iyi çocuklarım,” diyor. Ben annemi yıkarken
kimse kalmadı; sadece kurduğum aile var.
ve ona c;ı iyi elbisesini giydirirken, o bir sıire çocukları oyalıyor.
Annem hepimizin. ama özellikle henim içimde. Anya annemin Aııncnun ne kadar k ü ç ü ld ü ğ ü n ü ve z a y ıjla d ıy ım fa ik etmemeye

hayranlık uyandıran gücüne sahip. U o , OU,anın kolayca güle­ Çalışıyorum... h iç benim annem gibi değil, ama...

bilme özelliğine. Ve ben, ben içim de ikisinin de en iyi taraflarına Söyledikleri şey doğru. Çocuklar, tekrar çocuk olacak yetiş-
kinler oluyorlar. N azik bir şekilde annemin M en in i yıkarken,
ve babamın da hayallerine sahibim : bu yüzden şimdi hepimiz
elbisesinin düğmelerini iliklerken w saçma toka takarken kendimi
olmak benim görevim.
bu döngüyü düşünmekten a la m ıy o ru m İşim bittiğinde, annem
Sasha birdenbire yanım a yeliyor. uyuyormuş gibi yürünüyor; eğitip otum soğuk, buz gibi yanağım

fkıııa sıkıca sarılıyor ve ben yüzüm ü onun boynunun soğuk öpüyorum ve vedanu fısıldıyonmı.

kıvrımına bastırıyorum. Sonra zamanı geliyor.


------- 7 , • bıılu/tfiı *V or,rV- Finlandiya, Kimya.
Kiucy kutup «falı.* « » Ij^ y » v r A U t i'y ,
"Günün birinde buralardan uzakta olacağız ," diye söz veriy*- 57 Kanada'nın k u w y fa*»'’ r • yerlere\rrilm fitnıd mİ. (ç. n.)

'Alaska'ya gideceğiz, tıpkı konuştuğum uz gibi. Her zaman böyk K.inrçin teinwırf«ı * * * * *

olmayacak:
Sa<ha ve ben dışarı çıkm ak için giyiniyonu. Sahip oldll{h
t/j};€cek Ihiyuu kaybedeceğiz, ama onun ölümü hakkında
her şeyigiyiy°rurn' ^ Çİfi ^ “ " " " " t" ^ & Eylemek aç kalmaktan daha tehlikeli.
meleri pantolonları, elbiseleri, kazaklan; paltomun içine ^
sığabiliyorum vc başınım et,-afm a b;r eşarp sa r d ığ ,,,,^ ^ ftnfl’ukta beklemenin sıcaklığından ayrıldığım ız zaman, çok
bir çocuğun yüzüne benziyor. Wı olmaktan da öteyim . Açlık m idem i kem iriyor ve kendimi
'Ç c vrscınlcrniş hissediyorum k i bazen nedensiz ağlıyorum.
Dışarıya, soğuğa çıkıyoruz; kasvetli bir yun. ikl%, l/p(^
Gözyaşları anında yanaklarım da donuyor.
sokak lambaları yanıyor. Uımbalann ışıklan pagan karla bulu.
nıklaşmış Annemi bir zamanlar enlemisin oyuncağı olan k,nuıyı M e z a r lık ta k i sokak lam baları yanıyor, oysa ben karanlık

kızağa bağlıyoruz ve şimdi bu belki de sahip olduğumuz en önemli olmasını istiyorum . Yağan karlarda bedenler saklı; beyazla

eşya. Tanrıya şükür. Sasha çok k a la ola,ı karlann arasından kaplanmışlar, am a onları tanım am aya imkân yok. Cesetler me­
kızağı çekecek kadar güçlü. zarlıkların kapısında , yakacak odını gibi üst üste yığılmış.

Ben güçsüzüm. Hum; kocam dan saklam aya çalışıyorum Toprak ötüyii göm cm eyccek kadar donmuş, liunu bilmem
ama nasıl saklayabilirim? Derinli,-i di/ boyu olan karların içinde gerekirdi. Kafam çalışsaydı bunu bilirdim, ama açlık beni aptal­
attığım her adım benim için bir işkence. Aldığım nefesler şiddetli, laştırdı ve yavaşlattı.
yakıcı soluklar hâlinde geliyor. O 'uem ak istiyorum , ama bunu Sasha bana bakıyor. Gözlerindeki üzüntü dayanılmaz. 0 anda
yapmamam gerektiğini biliyorum.
pes etmek, sadece karların içine yığılıp kalmak vc umursamaktan
Öniimüy.de bir adam sa riıosln ija zik za k çizerek ilerliyor; vazgeçmek istiyorum .
bir sokak lambasına tutunuyor !'■
■■eğiliyor, güçlükle nefes ulıyor. Cesetleri sayam ıyorum bile. “Onu burada bırakamam," di­
Yiiriiyiip onun yanından geriyoruz. Bi/. şim di böyle yapi- yorum. Onu tekrar eve de götürem em . Bıı çok fa zla komşunun
yoruz, iniyle olduk. Ben de güçlükle nefer, alarak geriye dönüp yaptığı bir şey; sadece apartm an dairelerinin bir köşesinde ölüye
baktığımda, adam karların içine düşm iiş. Eve dönerken onıın yer ayırıp oraya koym ak, ama ben bunu yajxnnam.
morarmış yiizimü, donmuş bedenin göreceğim izi biliyorum... Sasha başını sallayıp ilerliyor: kar tepeciklerinin etıvfından
Sasha. “Bakma." diyor. kızağı çekerek onu karanlık, sessiz mezarlığa götürüyor.

"yiııe de görüyorum,” diyorum ve. güçlükle ilerlemeye devam M ele tutuşuyoruz. Diğerim izin nerede olduğunu bilebil,,ıe-

cdiuorum. Nasılgörmeyebilirim? Söylentilere lxıkılırsu. çoğunlukla mizin tek yolu bu. Kurlarla ve b u z la s ü s le n m iş b ir a ğ a c ın a ltın d a

yastı adamlar ve küçük çocuklar olm ak ür/.cre günde üç bin kişi boş bir yer buluyoruz. Ihı ağacın o n u n k o r u y u c u s u o la c a ğ ın ı u n u t

ohiuor. İler nasılsa biz kadınlar dalın yüçlüyir/. diyorum , çiir,kil ben onu koruyamadı,,,.
Birbirim ize yeri;: burası o ld u ğ u n u s ö y le r k e n y a ğ a n k a ,
Şükürler olsun k i Sasha orduda, bu yüzden bir ölüm belgesi
içinde sesim iz ı/ankıiatnyor. H e r z a m a n b u a ğ a ç ı b ile ccği
olmak için kuyrukta sadece birkaç vaat b e k le m e m iz g erd & *
« o c a ğ ım vc günün b ir in d e o n u y in e b in a d a b u k ıc a ğ ım ya t ‘
«W
azından burada duracak ve onu hat.rlayacağm,. B 4 J
nerede olursam olayın», her zaman arahk aymm Hfc.
hatırlayacağım. Bu çok fa zla değil, ama yine de bir ^ '*»'
jvabk aymm sonlarında, şehir yavaşça, donarak ölüyor.
Karkınn üstüne diz çöküyorum; ellerim de eldiven
ipleri çözerken ve (fonmuş cesedim s e r a s ı bırakırken hcr m m m kam nhk- K,^lar ■İçyüzünden taşlar gibi

parmaklanın titriyor. yor. İlk önce kargalar ölüyor; hum, haM yonm ,. Berbat
tir so ğ u k var. Sıfırın altmda yirm i derece normal sayüıyor
-Üzgünüm, anne," diye fısıldıyorum : dişlerim takırdıyor
rnmvaylar çocukların gözden düşen oyuncaklar, gibi raylar,,,
bir kadın gibi karanlıkta onun yüzüne dokunuyorum ,ıQ^
ründüğihıühatırlamaya çalışıyorum . 'Baharda gerigeleceğ^. grinde duruyor.
Şimdi her yerde kızaklar var. Kadınlar evlerine bir şeyler,
Sasha beni ayaya kaldırarak, "Hadi," diyor. Hunun için ^
karların içinde diz çökm em em gerektiğin i biliyorum. D i ^ )n yannuş binalardan tahtalar, Neva Nehri'nden kovalarca su. ya­
kabilecekleri ya da yiyebilecekleri herhangi bir şeyi taşımak için
çoktan daha çok üşüm eye başladı. Ç ok yakında bacaklarımı
hissedemeyeceğim . Midelerde kızakları çekiyorlar.

Om/ omda bırakıyoruz. Tek başına. Neler y iy eb ileceğ in iz s iz i hayrete düşürür. Bakkallarda
satılan sosislerin insan etinden yapıldığına dair söylentiler var.
Soluk alışım ız düzensiz; Sasha daha sonra, biz eve doğru
ilerlerken. Tapabileceğim iz tek şey bu," diyor. Arlık bakkallara yitm iyorum . Ne anlamı var ki? Giizel kürk
paltoların ve m ücevherlerin çok ucuza satıldığını ve depolarm
Yapmak istediğim tek şey uzanıp yatm ak. O kadar aç, yorgun
süprüntülerinden ve talaştan yapılan küspeninfahiş fiyatlara
ve üzgünüm ki. Ölecek olsam bile um urum da değil.

Iu>et, diyorum. Umurumda değil. Sadece durmak istiyorum. satıldığını görüyorum.


Ben ve çocuklarım o la b ild iğ in c e az şey yapıyoruz. Dairemiz
Ama Sasha orada, ilerlem eye devam etm em için ısrar cdn/crr
m ü her /.aman kapkara: kamnlığı a y d ın la t a c a k sadece ç o k az
vc eve döndüğümüzde çocuklarım bizim le birlikte yatağa yatıyor,
9im ışığı ve mum var. Küçük burzhuikamız her şeyimiz.. Isıtıcımız
kocam orada olduğu için Tanrıya şükrediyorum .
* 'M im iz. Hayatım ız. D a ir e m iz d e k i mobilyaların büyükç o ğ u n -

O gece yatakta Sasha lxm a, ‘7V:> etm e,' diye fısıldıyor. ’Sio
!“yunu yaktık, am a hâlâ kalan bazı parçalar var.
buradan çıkarmanın bir yolunu bu la ca ğ ım "
Üçümiiy. bütün gece birim im ize sıkıca sanhyor,
Söz veriyorum.
'‘yanıyoruz. Sahip olduğumuz bütün battaniyelerin altında.. W
tos etmemeyi kabul ediyorum fa k a t o zaman bııınm ne an
aklaştırılm ış yatağımızda uyuyoruz, ama
lama yeM ğini bile bilmiyorum. «* yanaklarımızda buzla uyanıyoruz. LeoVa beni cm » *

Vc dunca yanayım ı öpiiyor, beni sevdiğini Öksürük ortaya çıktı. Ona SK dk SU içirmeye ça şı
ve gidiyor.
‘ v.

Yankımagidiyorum, yatakta yanlannQ


kan, koyuyor- Onu suçlayan,am. K a y n a d ın sonra bile
^klanna dokunuyorum, örgü ş a p k a l^ T ^ ^ 0^
,ad, nehrin donmuş yüzeyinde yatan cesetlerin tad, g ib i' ^ —•hum çekiyorum. ‘ fa kla rın ı örtecek
Soğukta kalk,yorum ve bir sandalyenin ayağm
bir çekmeceyiparçalamak ne kadar vakit alwsa als,„ bunJ ° * ‘
yorum ve tahtalar, sobaya at,yorum Kulaklar, ‘Gitmem gerek.

w r: en ufak bir adımda beni ye,-e seren bir tür baş Ihı lıcr sa b a h yapt iğim iz bir konuşma vc doğrusunu söylemek
gerekirse, çok a z dirençleri kaldı. -Bize biraz şeker bulacağım, bu
d e yavrularımı öpüp uyandırırken gülüm süyorum .
hoşuna gideı m i?
Anya ona dokunduğumda inliyor, bu Leo'nun orafa •
• . !Wop Lco rüyadaym ış gibi, düzleşm iş yastığına geri düşeıvk.
yatmasından daha iyi.
•Şeker; diyor.
Onu sert bir şekilde sarsıyor, adım haykırıyorum; gözbi,,,-
Anya bana bakıyor. Kardeşinin aksine o hasta değil; sadece
açtığında dizlerimin üzerine çökm ekten kendim i alamıyorum Gâz
benim gibi tükenip gidiyor. "Ona şeker getireceğini söylememe-
lerimi silerek, “Aptal çocuk,” diyorum . Kulaklarım daki gürültüden
İsin,’ diyor.
vekalbimin güm güm atm asından başka hiçbir şey duyamıyorum
Onu kollanm a alıp olabildiğince sıkı sarılarak, m
Ah, Anya;
Onun acıktığım söylediğini duym ak için neler vermezdim. diyorum. Çatlam ış dudaklarını öpüyorum. Nefesimiz çok berbat,

Hepimize mayayla karıştırılm ış bir bardak sıcak su yapıyo­ ama ikimiz de artık bunu fa rk etmiyoruz bile.

rum. Bu beslenme değil, am a karnım ızı doyuracak. Dikkatli bir “Ölmek istem iyorum , a n n e; diyor.
şekilde, kalın, siyah ekm eğin bir p a rçasın ı -b u haftanın yiyecek ‘'Ölmeyeceksin, moya dusha.^ Ihımın olmamasını sağlayacağız.

payından geriye kalan ları- alıp iiç parçaya bölüyorum. Hepsini


Ruhum .
onlara vermek istiyorum , am a bunu yapm am am gerektiğini O benim ruhum . İkisi de öyle. Ve bu yüzden kalkıyorum t
biliyorum. Ben olmadan onlar yok olurlar, bu yüzden yemeliyim
'■'i nip işe gidiyorum .
Her birimiz üçte bir ekmeğimizi kiiçiik parçalara bölüyorvt. Sabahın erken saatlerinin dondurucu karanlığında, caddelı ıxk

mümkün olduğunca yavaş yiyoruz.. Ekmeğimin yarısını dato hzağımı çekiyorum . Kütüphanede, açık olan tek okuma odtM ıu
i 'diyorum. C a z lam baları ışık alanları yanılıyor. Kütüphane
sonra yemek için cebime koyuyorum. Kalkıyorum ve bütün W
^grevlilerinin çoğu hareket edem eyecek kadar hasta, buyu-'Jt '>
silerimi giyiyorum.
hareket edebileıilerim iz kitapları taşıyor, hükümet vc on u
Çocuklarım birbirlerine soku lm uş halde yatakta yatııprk ^ t ır m a sorulannı ceiKiplıyor. Kitapları aramaya da gu
Odanın diğer tarafından b ile n e k a d a r z a y ıf g ö r ü n d ü k İH)n,balanmış binalardan k u r t a n ı b i l d i ğ i m iz kitapları u .V

irebiliyorum . U rn ja son banyo yaptırdığım da, SİVTlh


Çokmuş deri yığınıydı.
K jis tin ^ f a r m a h

ru, yapacak hiçbir i, * * » « " * ■ « W « « J » n y(yece* gyglm’tun boğuk ve tanıdık sesi ve son m kendi sesim.
Önce
2 , " w giriyorum. Buğun ş a n s a m ; bir kauanoz ^
turfusuoebirpayekm ekvar.
'Ayali0 kalk, Vera.
Eve yürüyüş berbat. Bacaklar,,,, çok güçsüz, soluk alann
Tek b o ş a n a y ı m . Yanımda kim se yok; sevgilimin balla tat-
»orum ve başvn dönüyor. Her yerde ceset var. Ar„k
tvdınlmış kiraz g ibi kokan nefesi yok. Sadece ben vanm; derin
etrafından b i le dolaşmıyorum. Buna enerjim yok .
tartarın içinde diz çokm uşum , yavaşça donarak ölüyorum.
Dönüş yolunun yarısında, elim i cebim e atıyorum ve sabah
Lco'nıın kıkırdam asını. Anyahm sert bakışlarını veSashahm
kahvaltısından kalan ufak j>arça ekm eğim i çıkanyonnn. Ekmeği
Öpücüğünü düşünüyorum .
ağzıma atıyorum ve dilimin üzerinde erim esine izin veriyorum.
Ve yavaşça, acı çekerek ayağa kalkıyorum.
İkiyana sallandığımı hissediyorum. Gürültü yine kulaklarımda
uğulduyor; geçen son birkaç haftada bu sese alıştım. Çok uzak olm am asına rağmen eve varmak saatler sürüyor,

İleride bir bank görüyorum. nihayet eve vardığım da ve sendeleyerek apartman dairesinin
görece sıcak havasına girdiğim de yeniden dizlerimin üzerine
Otur. Gözlerini k a p a ; s a d e c e bir a n için.
çöküyorum.
Ç ok yorgunum. Açlık m idem i kem irm iyor. bunun yerini yor­
Arıya orada. K ollanın vücuduma sarıyor ve bana sarılıyor.
gunluk aldı. Sadece nefes alm ak bile bir çaba gerektiriyor.
Orada birbirim ize sarılarak ne kadar süre oturduğumuzu
Ve sonra şaşırtıcı bir şekilde. S o slu n u n caddede, önümde
hiç bilmiyorum. M uhtem elen dairenin soğuğu bizi tekrar yatağa
durduğunu görüyorum. T)pkı y ılla r önce, bir ömür önce karşı­
sürükleyene dek.
laştığımız günkü gibi görünüyor; bir pa lto bile giymiyor, saçlan
0 gere sıcak lahana turşusu ve haşlanmış patates yemeğinden
uzun ve altın sarısı.
-bir cennet- sonra küçük burzhuika)»n etrafında oturuyoruz.
Sesimdeki çatallaşm ayı duyarak, "Sa lısa ," diyorum. Ona
Aııya. "Bize bir hikâye anlat, aııne,"diyor. “Hikâye istemiyor
koşmak istiyorum, am a bacaklarım hareket edemiyor. Bunun
yerine, derin karların üzerinde d iz çöküyorum . musun, Leo?n
Lco'yu kaldırıp kollanm a alıyor ve ateşin güzelleştirdiği sol-
yanımda olduğunu, kolunu om zum a attığını hissedebiliyorum
gutı yüzüne bakıyorum . Ona iyi r ü y a la r görmesini sağlayacak
S'efesi o kadar sıcak ki... ve kira z kokulu.
hir masal, bir hikâye anlatm ak istiyorum, ama boğazım kuru
Kirazlar. Babamın eskiden bize getirdiği g ib i- v,: dudaklarım o kadar çatlamış k i. k o n u ş m a k acı veı J ,
Vebal.
yüzden sadece yavrulanm a sarılıyorum vc donduı ucı

Gözlerimi kapatıyorum. Onun tadııu vc tatlı nefesini öduy0^ ln?i Uyutuyor.


Annemin pancar çorbasının kokusunu alabiliyorum-
“Ayağa bili Vera."
Kj$ “B a h çe n

purvmun daha kötüye gidem eyeceğim dûfBnR engeOeyemeden bu düşünce akbma geliyor. Hiçbir jcy
gidehihr. Gidiyor.
ama ^yahüirim ; sadece orada öylece yadpçocJkfon^ sanhbilir
„aradda kaydedilen er soğuk hş. hyecek llHnxır ^ a fe k uykuya dalabilirini.
/>“■ \ ,sm,nak için babamm çok seınHği k i t a ^
1 Akneni* daha kötü y ollan var.
tekrar ki*'™ ’ >rum. Hikaye anlatırken bir deri bir h a *
soyfr ^nma «nla,-ak dondurucu karanlıkta o l u n n ^ Svva Amja’mıı küçük bacaklannm benimkilere sürtümlü-

kak*t<oc* ^ B a n ,. O n egin . Onlan Sashefı/h novl p ü hissediyorum. U ykusunda . "Baba,” diye mırıldanıyor ve
Anna Kareni"3- ^ m kikaa süredekehn^ ^ sözümü hatırlıyorum .
karphfrt"’" * 0™
Yataktan kalkm ak çok uzını sürüyor. Her yerim acıyor. Kıt-
tfaranda bir çınlam a vur ve dengem bozuk. Ocağa giderken
ebert b,l"J°n‘^ k daha umk geliyo r, Han günler kocam» yfo
pn yolda düştüğüm ü hissediyorum .
A"*‘ U^ y ü z ü m ü bile halv kıyamıyorum. Geçmiş,)*
* 2z Z u n , amagdeceği 9önn,oru,n; ç o c u k ta n ™ . ^ Bayıldıktan sonra kendim e geldiğimde, kafam karışık. Biran
ip , babanım çalışm a m asasında olduğunu duyuyorum; yazıyor,
u o ^ n solcun cild nüe su gam aya hajkıyar
mavikabarcıklarda. ükminin ucu buruşuk kâğıdın bozuk yüzeyine kelimeler kanılıyor.

İskori>iıt Hayır.

Kitaplığa gidiyorum . Sadece en değerli hazineler kaldı; ba­


W * ..... kütüphanede çal,W ........ .. ban a£
' ■vitamini olduğunu svyhh,or. bu yuacten dallan bamın şiirleri.

tz ........ - — ' * -< — ■ - * « * * *


(»m «n d M - fc n y q « * » ı çay a * a m a I » «***
Onları yakam am .

Iklki y a n n . am a bugiin değil. Bunun yenne baltayı alıyor -


Keşke etseydi. çoka yır- ve kitaplığın kenarından bir parçayı kırıyorum, kalın,

ı'ski tahta, dem ir gibi sert ve çok iyi yanıyor.

& yatağın yanında, ateşin önünde, duruyorum ve nasıl sallan

tytnıı hissedebiliyorum .
Karanlık. Soğuk. Kirden bire, eğer uzanıp yatarsam öleceğimi biliyorum. Bunu

Yavrulamam yanıtınla, yatakta soluk aldıkları. tona annem m i söyledi? Kız kardeşim mi? Bilmiyorum. Sadece
rum. Leo'nun her nefesi balgam lı. A lnına d oku n u yoru m • tonun gerçek olduğunu bildiğimi hatırlıyorum.
şükür ateşi yok. "Yatağımda ölm eyeceğim ,"diyorum arada olmaya
Beni neyin uyandırdığını biliyorum . A teş sönmüş- fy k c e , odada kalan tek mobilyaya gidiyorum. Babamın ya

Bu konuda hiçbir şey yapm ak is t e m iy o r u m .


"klS0s‘-Bir battaniyeye sarmıyor iv oturuyorum.
ı\rısım \sıa n n a iı

Onun kokuşum, alabiliyor muyum, yoksa yi,,,. ^ w ■diyorum ve bâlâ kim olduğunu bUnıiyorum *
rüyorum? Bilmiyorum. Kalemini elime al,yorum h ' f- jaıı annesi'" de hatırlayam ıyorum . Komşum
mürekkebin kaskat, donduğum, yoruyorum. Küçük »>.e(a, J ti Ama yiyecekleri alıyorum . liw,lan istemi.
buz gibi « # * • ama ° nu *0b“ 'J a (Jölürüy °r„m ; or„<h ^ ^ ,,1,y0rum b il. Hatta bunun k ,„ nnu ‘ ^
de ç a b u c a k ,s,myoru?.. İçmek için bir bardak sıcak , u
-Teşekkür ed erin ,: diyorum , tlediğin» ^
çalışma masasına geri dönüyorum. rr*-
istiyorum. ,KK
yanımda duran lam bayı yakıyorum . Aptalca, biliyorum
“A leksandr nasıl?”
gazı sakhmahyun, ama dondurucu karanlıkla öylece oturama.
“Herhangi birim iz nasıl m ı? İçeri gelmek
n d . / ister
• misin? Biraz
Hayatta kalmak için bir şey ya/m alıyım .

Bu yüzden yazıyorum .

Henüz çok geç değil. H eniiz ölmedim. “Hayır. Annem in yanm a .. ........ eliyim. Bw.ada ^
Ulayacağım. Yarm cepheye y eri dönüyoruz
Ben Vera Petıovna ve ben bir hiçim ...
OyUtiğDKİc, şaşkınlıkta yiyeceklere bakıyorum. O sabah laAm
Yazıyorum, yazıyorum ; çok yakında yakm ak zorunda oldu­
uyandırdığımda gülüm süyorum ve, “frkerûniz var...’ diyorum.
ğumu bildiğim kâğıtlara, o kadar şiddetli bir şekilde titreyen bir
elle yazıyorum k i harflerim kâğıdın üzerinde hoplayan antilopları
benziyor. Yine de, ben yazıyorum vc gece geçip gidiyor.

Birkaç saat sonra, gazete kâğıdının arasından solgun gribir


ışık sızıyor ve ben başardığım ı biliyorum . Ocak aym dcı zavallı Leoyu kızağa bağlıyorum. O kadar

Kapı çalındığında kalem i elim den bırakm ak üzereyim Ba­ güçsüz ki hiç m ücadele etmiyor; küçücük lyeaeni morumsu
yali kabarcıklarla kaplı. Anya yataktan çıkamayacak koda ç
caklarımı çalışmaya, ayaklarım ı hareket e tm e y e zorluyorum.
üşüyor. Ona yalakla kalmasını ve bizi teklemesini soyluyorum.
Kapıyı açtığımda, karşım da bir yabancı var. Siyah yün bir
palto ve ordu kepi giym iş cü sseli b ir adam . Hastaneye yitm ek üç saat sürüyor ve oraya vardığ

İnsanlar doktoru görmek için sırada beklerken ötmüşler. Her


"Vera Petrovna Marçenko?"
Adamın sesini duyuyorum ve sesi tanıdık, ama yüzüne odak yerde cesetler var. Koku. .. .

kınamıyorum. Görüşüm be n i zorluyor. Her nasılsa hem bir deri bir Wr kedi­
m miş olan L eoya eğiliyorum . Vjan ^ , - ^ n ım .
Benim. Dima N eıvsky, korid oru n aşağısından. Bono tö
n'n yüzüne benziyor. "Ben buradayım, a:
kırmızı şarap, bir torba şeker ve bir çuval patates uwW*
Çünkü başka hiçbir şey düşünemiyorum-
Benim annem yem ek yiyem eyecek kadar hasta. Günün m"1"
Çıkaramaz. Bunu sana vermemi istedi. B ebekler için, dedi- Bir hem şire bizi görüyor.
— - K jî alK^t < r K risrin ^ C a n n a h

. . y - a r o s udakiikikişiohnam ı^rağm enya^ 5»


m v"7^ ' Ikıştm kaldırıp baktığmda, imlerinde
,nâruv”rum- « t * />»• o is o da, tamama, karanlıkta
ocrnıosn ‘J- g uerereAr. -/ île .' <%or. Bu „ nu„ ^
M ** "” ' ” “ )Wr“ söylemekgerekil IHyi
Ba'KI '” r ' L u ,ı almasın' lağlca- Dispanserdeaspirin**- ^ ve,Kyige> idehnıktujuıu b ilm iş . ^ Mukhnmıztıı
d a n ^ ' u r'<'
-r e ^ ü r H & m n S ya dondu ya da yandı,ama benim w babamın yaz-
jttffoıuzı K Anııa Almıatovaton yazdığısonçfir kitabın, almayı
Tekrar nvvirı»"
u r t m i » ta * W °r« * « c im iz * 0
hunim ı eHid,„a.
bdttyonun. Sahip olduğumuz biitiin yiyeceği, sosisin i, yarım
yacağV b » ^ '0 U a çuvalsam, dün parça ekmeği, biraz küspeyi,döntebirkavanoz
^ ^ m o d ıV u r ıy d , yoÖ«" vc lahm a tuyısundnn yeriye kalanları alıyorum.
U t,yu taşım alıyım , çişm iş ayaklan ve kabarcıklarla kaph
Anim la boş« " B" >™ DP™ '<’ ** » *
kollarıyla neredeyse h iç hareket edemiyor ve. uyuduğunda onu

eve döndüğümde, bulabildiğim t e r « i , * » uyandırmaya irim c l vermiyor.


Üçümüz, k u şlu k vaktinin kom alığında gidiyoruz. Kiiçük
Anya bizim yiyeceklerle dolu olan tek bavulumuzu taşıyor. Bütün
S n * - * » w ’ * ' " " " a 5 " ,e" b ,r r , l T
Z * * a y nşeyam yocaktırH uıılo.'* .......* . » » » < * « * giysilerimizi giyiyoruz.

tarifler. Tanrı bize yardan etsin. Dışarıda acı bir soğuk var ve yoğırn kar yağıyor. 1Yen is-
losyonuna yaptığım ız uzun yürüyüşte onun elini tutuyorum ve
Sasha'm bir deri kemerin, kaynat,yorun, ve andanj*
oraya vardığım ızda ikim iz de çok yorgunuz.
yapnpı un, Tadı iğren,, ama U o * birazım yedirebiliyorum.
Trende ço k kalabalığız. liiz birçok kişiden sadece üçüyüz,
oma hiç kim se konuşmuyor. Havada küf, kötü viieut, kötü nefes
vcöliinı kokusu var. Bu hepimizin bildiği bir koku.
yavrularım ı ken dim e yaklaştırıyorum. İçmeleri için Ixx>

adiuor r T °'.iası"^a, Sashanoı bir arkadaşı dairemi# Le Anya ya biraz şarap veriyorum, ama U o bundan memnun
S y j .. * /f ’ " " " " " " 'ioke ettumıi görebiliyorum. Bana "'»niyor. Yiyecekleri çıkaramam, bu kalabalık tren vagonunda
to n d a n getirdi# bir kutuyu veriyo,. °*>naz. Sosis söyle dursun, küspe için öldürülebilirim.
Mimi. jKiltom un, yanmış olan Badavey yiyecek depoi
U o kik " >n * ° * m a*r ic" ' kutunun etnı/uıda lopltvııyon*
İşındaki toprakla doldurduğum cebine sokuyorum.

W f c alıhye kâ ğ „u ln m r yirm isin de ,,,v % ) n ,z . l* o oburca pis. şekerli parçacıkları yiyor ve dahafa
^ y o r . Düşünebildiğim tek şeyi ıjap^orm - Parmağımı
’ı n d a .»/ kangal İare sosis m:bir paketfmdıkof
ve ağzına koyuyorum. Yeni doğm uş bir l*b ek <- v
emiyor; benim thk kanımı içiyor Acıtıyor, onu, on'm '' PQrn* fa t.
tıkanıklığı ya da alnındaki ateşi hissetm ek kadar]
Kısık bir sesle, onlara hikâyeler anlatıyorum ^
beni; şimdi çok uzakta görünen birjteri masah r‘2 nhabalan* »
O gürültii/ii yolculuk süresince bir yerlerde
Leo son derece kotu öksürürken ue Anua
Yirmi beş
/v I»
receğimizi sorup dururken. kocam ı bir prens /• ^ 90-
başhyorum ve Kara Şövalye Yoldaş Stalin ve N e T
güçlere sahip oluyor. ' Nehri s
m
Bu tren yolculuğu çok uzun zam an sürm üş gib
organlar,m o kadar*,at boyunca takırdam aktan / ;k
hm. hepimizin aklun başında tutan tek şey () MasQ'
ağlamaya ya da çığhk atmaya başlayabilir W 1 T ° '''

Nihayet, U>goda G m ’n ün ken an n a v a n y a r J ^ T ^ rdu aylardır donmuş Ladoga Gölü’nün üzerinden bir
ğmcebuz var; benim temiz bir pencereden a ö ır lA •

neredeyse hiçbir fark yok.


r ~ *
«rasında
^

O yol yapm ak için çalışıyor. Şimdi yol burada ve herkes


ona hayal yolu diyor. Yiyecek kamyonlan yakında
buzun üzerinde, gürültülü bir şekilde Leningrad'a doğru hareket
cdecek diyorlar. Şim diye kadar, ayıu küçük kamyonlar aşağıdaki
Buzlu yolun başlangıcm dayız.
dondurucu, karanlık sulara düşmeye devam etti. Ve elbette, Al­
manlar sürekli olarak bombalayıp duıdıılar.

Çocuklarımın kıyafetlerini kontrol ettim. T\pkl Uningrad'ı


terk ettiğimizde olduğu gibi her şey yerli yerinde. Ixo vc Anya
9<ızete kâğıdına sarih ve sahip oldukları tüm giysiler üzerlerinde,
tomarımıza w? /*nj unlarımıza eşarplar sarıyoruz; her şeyi, Leo'nun
hiçıik kırmızı burnunu bile örtmeye çalışıyorum.

Dışarıda, nefes alm ak acıtıyor. Ciğerlerim ağrıyor. Leo ya


nı,nda. öksürm eye başlıyor.
Dolunay sim siyah gökyüzünde yükselerek karlan maviye
Hepim iz om da, sıkışık bir şekilde, büyük baş hayvanlar
tötö buruyoruz. İnsanların çoğu öksürüyor, bir yerlerde bir

•ır.ı •
K !isi in Vl’annah
Vc çözlerimi kapatıyorum.
A khm a b u * * * » **> d İ ,m '< * « f e r . < w

Z w < ı * ” ik ° * utuilor- 7. .. \ n ııe ;

4„ya, U ry a P **® *' a" J ' v" n 'W0'' •Aıınc:


kamyon bulacağa- Hadi, elim i
- B i r

-Anne.”
tlerkm eyc haşlarken g ö zleri,,, sulanm or w y a r a y a ^
Yiiziiıne bağırıyor.
ta/ton m * « »<■te rfû r ” « " ’ft,rs0 ,X" ' a " ö" ' h,
Gözlerimi yavaşça açıyor ve Aııyayı görüyorum. Kızım
-»fen ç«* »>r * aretef edehiliV °r " m H e r " d,m *™'«m inaya,
vdegerektiriyor. Uğuldayan riızgâm yanlanma,,, ^ ^ eşarbını çekip çıkarmış ve bcııim boynuma sarmış.

^ m a v isi ve kasvetS dünyada g erçek . Un, tek şey. kızınım ^ Peni çekiştirerek, "Ayağa kalkmalısın, aıınc;diyor.
tuttuğum <’li- Uzakla,da bir yerde, bir m otor,,,, önce rölamide Başımı eğip bakıyorum. Leo kollarımda güçsüz, kafası geriye
* . sonra gürültüyle çalıştığım duyuyor,,m . Rumm bir konvoy
düşmüş. Ama solak aklığını hissedebiliyorum. Eşarbı boynumdan
obnufim umut ediyorum.
çözüyor vc. yeniden Aııya'nm yüzünü sarıyorum. "Bir daha asla
■Hadi,”diye bağırıyorum rüzgâra doğru ya da bağırmakis- eşarbını çıkarm a. Onu kim seye verme, liaııa bile
tiynnım. O kadar çok üşüyorum k i dizlerim acıyor. I'armaklarm
"Ama seni seviyorum , anne."
Anıtının cliııi tutmaya yetecek kadar bükm ek bile canımı acıtıyor.
Ve işte gücüm geliyor. Gelecek olan acıya kai'şı dişlerimi sı-
Yürüyorum
kanık, sendeleyerek ayağa kalkıp yeniden ilerlemeye Ixışlıyorum.
vc yürüyorum
Önümde bir kamyon görününceye kadar, adımlarımı teker
ve yürüyorum
teker atıyorum.
ve hiçbir şey yok. Sadece bu/, ve sim siyah gökyüzü ue uçak•
Bol kam uflaj kıyafetleri giymiş bir adam kamyonun kapısının
sauar toptantım uzaktan gelen patlamaları.
yanında durm uş sigara içiyor. Sigaranın kokusu bana annemi
Acele etmeliyim, diye düşünüyorum . Yavrularım . Ve sonra
düşündürüyor.
Satha yanımda beliriyor. N efesinin sıcaklığını hissedebiliyorıım.
Sesimin ne kadar çatallaşmış ve zayıfçıktığım duyarak, “Buz,
Ikına aşk ve Alaska'da kendim iz için inşa, edeceğim iz yer hakkında
üzerinde bir yolculuk?" diyorum.
fısıldıyor vc dinlenmemin sorun olm ayacağını söylüyor.
Bu adamın yüzü yorgun ya da zayıfdeğil- B u , o adam Bitin
Kelimeler ağzım dan bile çıkm adan ö ııcc dizlerinim
w da en az,uda,, V a r id e d e n * * oluyor vc umudun,,,,, yeşert,-
düşerek. "Sadece bir an için. "diyorum .
f/uti hisset liyorum.
0 zam an dünya bütünüyle sessiz. Kir y e r l e r ii bit
öne doğru eğilip Lco'ya bakıyor. Ölü mii.
atıyor w ses kulağa tıpkı O lgan ın ki gioı yetiyi- ’ • # ,,H / u^ur
Başımı sallıyorum. “Hayır. Sadece uyuyoı.
muz onu bulacağım . D üşü n d üğ üm şey, f'a
- i« iz i* . -iJ ilfen .-d iy o m n ,. EtrafirmzdaH guradaıi çok dey il belki ü ç yÜ2 ^ ^
şimdi um ^ ^ ^ ^ ^ kısn s ü m le hhi m ırn H ^
^ o r t U sonraki varış yerimiz.
Iramyonlargı ^ ^ ^ bur(l(ia öleceğimizi

kamyon bulama- yaptığı kelebeği çıkar,yorum. ’j$e -


^ ıd a , ıd ı ^ n
^ ra„ ne ta t a r ıtM fa ft o l * * w 6 * ^ ra<J,„p||
o n w ’" d" ' ,r
^ is te m iy o r u m . Depoda benzin var „ kam yom m
A" Z sadece kaşların, çat,yor. 'Değersiz bir süs eşyas, „
H 'tfa jyok. Havadan açık bir hedef. An,a biz ramjwruı „

** çıkanyor ve adama evlilik yüzüğümü M f * o k a d a r Z a ™ Jn « **• «••• Sonra Leohta bakıyorum


tik e y i tamamen unutuyorum.
-Bualt,n.lü>}en~
Ijeo soluk almıyor.
anarasmdan san bir nefes çekerken bana bakıyor, « * ,
Om, şiddetli bir şekilde sa ı şıyorum, yırtarak paltosunu aç,.
‘ m to n n aM«/or. W ia » ö m û cebine koyarak. T„.
ymm ıv gazete kâğıdını çıkarıyorum. Cöğsü gerçekten sadece

... ..... * ■ — * ,nxik kemiklerden, morarmış bir deriden veçıbanlardan ibaret.


o to / o r minnettarım ki. ço k sonrasına, hepim iz «don,,
Vyan, U o. Nefes al. I ladi, aslanım.'Ağzımı anın, ağm a dayıyor,
kamyonun kasasına d o lu n c a y a kadar bana ne * * * * * *
mim için ne/e:; alıyorum .
farkına varmıyorum
Nihayet, kollarımda titriyor ve beıı ekşi, küçük bir soluğun
Büyükanne.
ağzıma geldiğini hissediyorum.
Benim y o * * kadm M * um" di,ŞÜnİ“'° r Aylamaya haşlıyor.
nm, „ ön camın üst t a m w f a K «W™**»» Onu göğsüm e bastırıyorum : ben de aylıyorum ve, "Beni
Saçlarım cildim kadar beyaz. bovkma. Leo. Ihnuı dayanamam,” diyorum.
Anya,"Elleri çok sıcak, aııne, "diyor ve ben, birdenbire attığım

Vğhğm onu ne kadar korkuttuğunu görüyorum.

Leo’nun alnına dokunuyorum.


Ateşler içinde yanıyor. Gazete kâğıdını yeniden yerleştirip
aydmhk değ -Î*1' tara^n<l ge<rti-llmi/<l(' yündiiz. Elbette, pek fa/h K°Kığını vc paltosunu iliklerken ellerim titriyor,
yörebiliyom U^erli. Şim di gerçekten nerede olduğumun
foknır dışarıya çıkıyoruz.
Kamyondan en önde Anya çıkıyor. Leoya o kadar odaklan
zavalh l • ^ °r kamyonlar sıralanmışlar: içleri benim * + * k i c tn jım d a patlayan bombalar, ve ateşlenen silahlan
Qrad)m için yiyerek dolu. Askerler beyaz kıy a fet

4fi-<
" " " M ehtJarketmiyoru,". Yalanlarda b ir yerde, Wr ^ sallıyorum . Kelim eleri, gerçeği nası, söyleyebilirini»
*nek y e d ir m ek im kansız.
havaya uçuyor-
<;,/» W rK „. ledi& tek şey. “Çerepavets,"oluyor ve sonra arkasın, dö-
, „ ^ t f o r . artar a m ö a ta n ç r te r te n ^ )Utald<tŞıyor' i!c r adım ında, insanlar ona uzanıyor ve yardım
L L /« V o r. askerler k a v u ru y o r * />,* * , « , « , ^ ^ i ç i n yalvarıyor.

, Z y ^ bin axkaraçarty ° n ' z ‘Hadi gidelim "


^ m -M a rev irib u lu y a n m ı. Kork h,r alana yay,/mıs ^
M ja ’mn elini tutuyorum ve yavaşça, acı çekerek ilerleyip
IciHİbeyaz tentelerden oluşuyor. İçerisi b ir hastane değil, öienfcr rtsjfden geçiyor, karlı araziyi de geçerek tnm istasyonuna gıdi-
w tıhiler için bir yer. Hepsi hu. İçerideki koku korkunç. Insanhr ..fttz. Evraklarımız usule uygun ve bir vagona biniyoruz,; yine
kendi donmuş pisliklerinde. İnleyerek ölüyor.
çokkalabalığız. 'lYende kendim ya da çocuklarım için oturacak
Iso'yu yere bırakmaya cesaret edem iyem an. çünkü durumu- pyok, bu yiizden soğ uk zem ine oturuyoruz. Leomu kucağımda
mm dalıa da kötüleşeceğinden korkuyorum , Hi?e yanlım edecd, tutuyorum, Anya yanım da. Karanlık olduğunda, küçük fındık
birini arayarak saatleree dolaşujorm uşuz g ib i geliyor. paketini çıkarıyorum . A n y a ’y a cesaıvt edebildiğim kadarını

Nihayet, hir b a s to n u n ü zerin e eğ ilm iş yaşlı bir adam bu­ iviyorum ve birkaç ia n e d e ben yiyorum. Yanımda getirdiğim

luyorum: hiçbir şeye bakm ıyor. Sa d ece beyay. giydiği için om mcık suyla, Leo’ya ilaçlardan bir tanesini içirmeyi İKişanyorum.

yaklaşıyorum. Çok uzun ve berbat hir gece.

Ona uzanarak, “L ü tfen .” d iy o ru m . "Oğlum ateşler içinde Leo'nun hâlâ soluk alıp almadığına lxıkmak için sürekli öne
yanıyor.'’ eyiliyontm.
Adanı bana dönüyor. Benim kendim i hissettiğini kadarı/mım
görünüyor. Leo’y a uzanırken elleri Hafifçe titriyor, idlerindeki m
çıbanları görebiliyorum.

Leo’nun alnına dokunuyor ve. bana bakıyor. Bir kez durduğum uzu hatırlıyorum. I k(llnl°'
Bu asla unutmayacağım hir bakış. T anrıyıı şükiır ki bu buhi ^ i Inğırdı: 'Ölü var mı?" Ölü? Onları bize venn.
lada birlikte tek kelim e etm iyor. ‘'Onu Ç erepovetsieki hastanı#
götürün.” Omuzlanın silkiyor. “Belki. "
ı ^ M a V soluk ahyor, soluk
Ondan daha fa zla kon uşm asın ı rica etm iyorum . A Ben onu sıkıca tutuyor, çığ"*
bamı istemiyorum
^ .- d iy o r u m . u . M ya bana sokuluyor-
r fjjynr.
Ikına dört tane beyaz hap veriyor. ‘(Umde iki tane, kapı kapandığında yine karan
İçme suyuyla. fin son ne zam an y em ek y ed i? lığını duyabiliıforum .
K^ış ^Bahçesi Krisıin ^Kannah

m p h en ^ e çok genç. Savaş başlamadan öncebenim olduğum

p P 9enÇ'
„ nasıl inanaeağ.m , ya da inanmayacağım, bi,m iyonm
dedaha iyideğil- Orada geçirecek bir g ü n ü n ü z^
ÇereP°Vtanu„ bir tm fM u ğ u n u . bir sonraki trene Knmccfe, ^ i y e için evraklarım ,z var. Yarın V o lt a y a giden trende
Ba^ " 9T k u rta ra ca k zamanımız olduğum , düşünüyorum, ama jan tta gerekiyor.
^ ,la m y ,( düşüyor. Bu gerçeği görmemeye w h . G e n ç hem şire, 1Oğlunun o trene binmesine izin w rm eder.
° ma kollarımda yatıyor. D urm adan öksürüyor. Ş j ^
fjjyor, 'bu kadar hasta olan birinin."
n "rü" 'ğ ü“ nA
öVk° sü I nn
de K an var A te ş le içinde yan,yor ve titriyor. Nebir
-Eğer burada kahrsak, başka bilet almak imkânsa olur,
cev içiyor ne de yiyor-
diyorum. “Burada ölürüz.”
hastane iğrenç bir yer. Herkeste dim nten ve isteri*
Hemşire söylediğime hiçbir şey diyemiyor. Yalanlar bir za ■
B u n d a k i

Yardın, aramak için y en i bir Leningrad'ım ın topallayarak


man kaybı.
Z iç ir d iğ in i görmeden bir ik i dakikadan fa d a d u ram ıyo r**
I Z a t hastaneden cesetlerle dolu kam yonlar aynhyor; sadm ■Leoya yardım etm eye şim di başlayabiliriz, öyte değil mi?

kamyonu boşalt,P ç e r i dönüyorlar, in sa n la r ayakta durduklar, diyorum. “B elki yarm a daha iy i olur
yerde ölüyor. Hemşire acım a duygusunu benden saklayamıyor. ’Elbetu

Z a y f düşmüş ve aç olmam iyi bir şey; yardan etmek için 6i, I Belki daha iyi olur.”
,.erden bir yere koşturacak gücüm yok. B u n u » yerine, oğlum
tutarak soğuk, kasvetli koridorda dur, y o n ,m . İnsanlar ««ramdan
m
.'K>
geçerken onlaraf,s,İd,yorum , " Yardan edin, ona. Uitfen.

Bir hemşire geldiğinde, A nya parm ağın, em erek soğuk ze-


minin üzerinde uyuyor. Ye öyle oluyor.

l£o'yu ona vererek, “Yardım ei ona, diyoı um. O daha iyi.


Anya ve benim , Leo'nun kirli örtüsünün yanında, soğuk ze
Hemşire Leo’y u n azikçe alıyor.. K a fa sı y etiy e düştüğ
bunu fark etmemeye çalışıyorum . Mnin üzerinde kıvrılıp yatarak geçirdiğimiz bir geceden sonru

‘!n tür<[fım çiiriik içinde ve üşümüş olarak uyanıyorum. An.


“Onda distrofi var.r,,/ Ü çüncü evre. D ördüm ü evi e .# ^
düetim in ü zerin e doğrulup Leoya baktığımda o uyanık. Men
lienim hoş bakışlarım karşısında. “Ö lüyor. Am a ona sıvı i ^
Uzun zam andır ilk defa her,-ak. C a a iA bir kurbağan,nkv,
verebilirsek... belki. Omı bir doktora götürebilirim ,
olucuk, uma belki...9'diyor. ben* y e „ , kalbim i ıx„-çatayan bir sesle. -Merhaba, anne, d,yo,

59 Disir<)|>i: Doku bozulması, (c. n.) Neredeyiz? Babam nerede?*


Kjş ÇRuhçcsi
IVand,np onuayağa ^ohhniffu'uın. , ^ ,k , öteceğim soylüyorum : Hemşire Anifa'ya fea^yor. 'Onu
^ lir s in : Koluma dokunuyor. “Ü/AjunünC
t J ğ Z B a l*"0 " '<lkl" n a - hm M ^ nt<KahT '
L bebeğime bakarken 0J. 1 ^rccUı öylccc duruyorum; donakalnnş, onun uzaklaşmasını
butandda&ran belki gözyaşları 4 ^ Ne kadar durduğumu bilmiyorum, ama trenin düdü-

İ 5.W/« »»""• '> "« ** y , , ^ ^ûduyduİI,l' n(l(l kcm h t <m,nHİan daha çok ivdiğim kızıma ve
\m„ onun sesiyle sağduyu yok oldu, itm m n ne kadar m<lron^ ^ tc u la n oğlum a bakıyorum
kabarcıkların göğsünde n as,l patlam a olduğum , w Anya kaşlarını çalarak, “Anne?” diyor.
» itap ait»»™ görmüyor, öksürüğünün ne kadar
Aııyahın elini tutuyor ve onu hastaneden dışarı çıkarıyorum,
duymuyorum. Sadece Iso y u t,örüyorum . M asmavi gözleri W n
iftn d c , Aııya’mn önünde diz çöküyorum.
güzel gülüşüyle benim bebeğim.
0 kadar ufak tefek ki, parlak kırmızı paltosuna sarılıp sar-
Bu yüzden hem şire yelip bam , tren e hinm em gerektiğini
malannıış vc ayağına çok büyük olan çizmeleri giyiyor.
söylediğinde kafam karışıyor.
'‘Aıme?’'
Ona bakarak, X> iy ileşiy o rd iy o ru m .
Leo yu burada bırakamam;
Sesimdeki tereddüdü duyarak, M
İkimizin arasındaki sessizlik uzuyor; sessizliği sadece Lcohm
ûjorunı. Söylemek istediğim onun burada tek başına ölemeyeceyi,
Öksürmesi ve uzakta ateşlenen silahların ta ta ta tat sesleri bm-
m ı böyle bir şeyi beş yaşındaki kızıma nasıl söyleyebilirim?Hiçlrir
yor. Hemşire anlamlı bir şekilde A n ya ıja bakıyor.
menin yapmak zorunda kalmaması gereken bir seçimyaptığımı
İlk defa Anyaıım yüzünün ne kadar solgun, çatlamış du­ biliyor mu? Hunim için günün birinde İyenden nefret edecek mi?
daklarının ne kadar g ri olduğunu görüyorum . Saçları öbekler
O kadar tam dık bir ifadeyle yiizii buruşuyor ki bu kalbimi
hâlinde dökülüyor.
kırıyor. Bir an için onu eskiden o ld u ğ u gibi görüyorum. Ama...
Bütün bunları nasıl gözden kaçırdım ?
“Sen benim güçlü kızm ışın. Tek başına iyi olacaksın.
“Ama..." Etrafıma bakıyorum . “Hana oğlumun o trene bin­ Kas:;,, sallıyor, ağlamaya başlıyor. "Hayır, anne, ben seninle
mesine izin vermeyeceklerini söylediniz."
kalmak istiyorum .''
Tahliye edilecek çok fa zla kişi var. Ö lm e k te olanları (JÖM Binu cebime sokuı/or ve bir kâğıtpaıvasıçıkarıyorum. KâğU
k»i «ar
meyecekler. Kendiniz ve kızınız için evraklarınız var, değil ’nl sosis kokuyor ve sosisin kokusu karnımı ağrıtıyor- Kâğuto
Nasıl oluyor da hem şirenin bam ı ne söylediğini o ana kafa isminiı/ay.ıpyakasına iğneliyorum. ‘B-babansenı Vologda ı
unlamıyorum? Ve en sonunda bunu anlam anın nasıl bir M*^ iliy o r Olacak. Om, bul. Ona çarşamba günü arada olacağıma,
ğunu nasıl açıklayabilirim? Kalbe saplanan bir bıçak dalıa(,/(K ^ tyle. Sız ik in iz, ben ve U ’o'yla buluşabilirsiniz.
Hu kulağa bir yalan gibi geliyor. Tadı bir yalana benziyor.
Onu burada ölüme terk etm em gerektiğini mi söylüU0*
7<* başma ııu?”
A'Uu 0 bana güveniyor.
K riu in °Haımah
tvnoınen gözden kayboluncaya kadar,treninni.Hu ,
Ikına s a r ılm a s ın a iz in verm iyor,mı. Uzanır, uy.anırkci} ..
^ b ö lm e s in , izleyerek orada d u r , , , * , ‘ V KV'm *
biliyorum vc onu etrafım ızda sıra olm aya başlaya,n kalQ^ '
^ h y o r . H er t a k t a k i patlam alar, M ,nsu„ ,
doğru itiyorum. 10
tela la r", m etal ça t,fora vuruşunu duyabitiyoru^ Ş'm n ' ’
Y a k ın d a bir k a d ın duruyor. Anya kadına çarplyor t,(>^
yana doğru tökezliyor, usulca küfrediyor. Seredeyse hiç umursamıyorum.
H astaneye doğru giderken, sanki benden birse H"
“Anne..;
hissediyorum, am a y ere baknuyorun, kau he,,-- ,
Kızımı bana donuk gözlerle İmkan yabancıya doğru itiy<)ru
inekislem iyorum . O nun yerin e, gökten uağan * T K' " C!/Segör-
“Kızımı al,"diyorum. “Evrakları var. Babası vologda'düolacük
aosmdan oğlum a d o ğ ru yürüyorum . ^ Vckuriarm
Aleksandr İvanoviç Marçenko.''
Kayıp göğsüm de keskin b ir acı, boğazımda bir yumru a,na
“Hayır, anne; Anya sızlanıyor . Ixm a uzanıyor.
kendime doğru şey i yaptığım ı söylüyorum.
Onu sendeleyeceği kadar sert b ir şek ild e itm ek istiyorum
Tamamen kendi irademin gücüyle Lcoyu yaşatacağın,
ama bunu yapamıyorum. Son anda, onu çekip kollanm a alıyor
ve sıkıca sarılıyorum.

Trenin düdüğü ötüyor. B iri bağırıyor: “O gidiyor mu?"

Ariyanın boynuma dolanm ış kolla rın , çözüyorum . “Güçlü<>1


,
Anya. Seni seviyorum, m oya d u sh a .”

h a sıl olur da ona benim ru hu n ? olduğun u söyleyip sonra da


Bu öyle güzel bir hayal ki. Avuçlarımın içindeki titrek bir mum
onu kendimden uzaklaştırabilirim ? A m a yapıyorum . Yapıyorum
devi gibi, h er n efes a lışla bu hayali canlı tutuyorum.
Son anda ona kelebeği veriy orum . "İşte. Bunu benim için
Hastaneye g eri döndüğüm de, yine kamillik. Bu
sakla. Bunun için geri geleceğim . S en in iç in ;
dayanılmaz. Ve soğuk. D ,şanda gezinen rüzgar, hissi < ı y o .
"Hayır, anne;
Itır çatlağı, gediği yoklayarak içeri girmem,, bir yo unu .
Onu kucaklayıp bir yabancının kolla rın a koyarak, “Söz ve-
rıyorum ; diyorum.
« *fcn emiyor, çiğniyor. Şim di neredeys kusuyor,
Anya trenin kap,fon sıkıca kapandığında hâlâ ağlıyor, ad'"" k ılın a ,a r fo yün battaniyelerin üzerine ^ ^
haykırıyor ve kurtulm ak için çırpınıyor. A rtık Inına daha fa zla dayananla ? ^ giftı

9İrip mu, kolla n m a alıyorum . M* 7Xl,m ()n„;ı soluk


yaslanıyor, uykusunda a d m n * * * » .

llhşmı dinlem ek korkunç bir şey-


ısl(jk aburu okşuyor,,m. Klim donuyor. a,„a ,„ne ^ Şluindan geriye bana kalan tek şeyin takvimde bir tarih
^ a n d a k i pelüş tavşan olduğunu biliyorum.
' „ deÛer: oradır onun yanmda, etrafinda olduğumu

-*rz %«*"**'"^ wc"-3


bameS^
hikâye*" a’ "011*
.Muorun,- Ara s,ra doğruluyor, bana yanm y a r ^ U lu y a giden trende bir yer bulabilmek içi,, m l/apt,ğ lm ^
ve şekeristiyor ^ m y u c a y n n . H er neyse, hu a n * önemli değil. Ben gerçekten
' onun çökük, morarmış yanaklar,,,, o p e ret. \Şekeryofc'diıjo. ^ d e ğ ilim . Sadeee uzanm ak, gözlerini kapamak ve pes etmeyi
Yineparmağmu kestim: ac, hem geri çekmeye zonluy,ncam fla m a sın a rağmen dinlene,neye,ı, eriyip bitmiş, beyaz saçI, bir
iZ a r parm am emmesine izin verdim- bölenim. Hu kaybın acısı her zaman Imıimle birlikte, güderimi

Ona şark, söylüyorum, artık soluk alm adığınıfa rk ettiğimde te p a in u ım için aklım ı çeliyor.

şarkmm sözlerini neredeyse h iç hatırlayam ıyorum . Anıya.


Onun yanağını öpüyorum, yanağı ve dudaklar, buz gibi. “Seni Sasha.
seviyorum, anne; dediğini duyduğum u sanıyorum , ama tabii ki Bazen hayal görürken bile kim olduğumu unutmama rağmen
bu sadece tenim hayal gücüm . Bunun n a sıl olduğunu, onun her bunlar benim sıkıca sarıldığım kelimeler. 7Yendeki yerimden mah­
gün biraz daha öldüğünü nasıl unutacağım ? Ö lm esine nasıl izin volmuş kırları görüyorum . Yığınlar hâlinde cesetler. Diişen bom­
verdiğimi?Belki de Leningrad'ı hiç terk etm em eliydik. baların topraklardaki izleri. Daima uçaksavar ve silah sesleri var.
B u a c ıy a katlanamayacağını, sanıyorum am a katlanıyorum. Tren birkaç k iiçiik kasabada durarak yavaşça ilerliyor. Her
Ogün bütün gün ue sonraki günün hir kısm ında uzanıp onunla durduğunda, a çlık çeken insanlar trene binmek, doğuya giden
yatıyor, bedeni donarken ona sarılıyorum . N orm al zamanlarda pis kalabalıktan biri olabilm ek için kavga ediyorlar. Etmfımda
belki buna izin verilm ezıli. am a bu zam anlar sıradan olmaktan önümüzde yapılan şiddetli kavgaların konuşmaları,fısıldanmaları
çakmak. Nihayet,yavaşça onun küçük bedeninden uzaklaşıyorum var, ama ben dinlem iyorum . Gerçekten de umursam,yorum. İçim
uc ayağa kalkıyorum. herhangi bir şey i ım ıursayam ayacak kadar boş.

Sonsuza dek onunla orada yatm ak istesem de, onunla birli e Ve sonra, m ucizevi bir şekilde, Vologdaya varıyoruz, iyenin

yavaş yavaş açlıktan ölem em , bunu yapam am . S a s h a ya birst# hıpıfarı açıldığında , buraya vanııayı teklemediğimifark ediyorum
lirdim.
Gülüm sem eyi hatırlıyorum.

Yaşa, dedi bana ve ben bunu ka bu l ettim . Gülüm süyorum .


H atta S o slu n u n n e kadar yaşlandığımı görmemesii ç
Hu yüzden bomboş kollarım vc bir taşa dönüşm üş kalbi
oğlumu orada tek başına bırakıyorum; kapının yanındaki örti' Saçlanm, başörtünün altına daha sıkı bir şekilde so
Sahip olduğum her şeyin, bizim sahip olduğumuz lıer şeyin içinde
altında ölnıiiş yatıyor ue ben bir kez daha yürüm eye başhy°rtalL
M uğu valizi» k ™ kaunvor ve ka la b a la r, arasm da öne ^ Etm/ımda, bir sürü yunmış Ve p g ^ ,
y a ğ lıy o r ve inliyor. " u" " " f kde» Wr /n
için çabalıyorum
D ışa rıd a , soğukla çabuk dağılıyoruz. İnsanlar hir „ ,AUff; Renkleri giremediği,nifw k ^ ^
yana gidiyor; muhtemelen yiyecek ya da arkadaşlar ,,„ arJ ^ j f j ı i hdakkırım da p a m u k * * * hlr " " geçi!/or
özüm ün «<• taraf, S(J/r|/ 3" du«">a yeteneğin,
Diğerlerinin tenden ayrıldığını hissederek orada durtll „.
.....................■ ' " m İfV e^ ,y o r ,a„ la
Uzakta, uçakların vızıltıların, duyuyorum ve ne anlan,a neredeyse hiç. hissetmiyorum.
bunu
biliyorum. Hepimiz biliyoruz. Hava akın, a la n ,,, yılıyor ve trenj Portakal k ır m ız ıs ı a le v le r a rtık göreceğim son renk.
benimle olan yolcular sığınacak b ir y er arıyorlar. i n s(n ü ( 1
Bir adam bana, ‘A ya ğa kalkm am alısın; diyor. Yüzünde
kendilerini hendeklere attıklarını görebiliyorum .
çokfd'^a savaş görm üş birinin bitkin bakışı var. Ceketi birkaç
Ama Sasha om da, önümde, y ü z m etreden bile daha yahu
yerinden yırt ilm iş.
OnunAnya'nm elini tuttuğunu görebiliyorum . Parlak kırmızı pal
Gürültünün içinde kendi sesimi duymak için bağırıyor, “Kocam;
tosu karın üzerinde tombul, sağlıklı bir kardinal kuşuna benziyor.
diyorum. Kulaklarım da çınlam a da var. "Benim kızım. Kırmızı
İlk adımımı atamadan ağlıyorum . A yakların, şişmjş Ve ka
palto giymiş küç.iik b ir k ız ve bir adam. Orada duruyorlardı...
bareıklaıia kaplı, ama bunu fa rk etm iyorum bile. Sadece, Ailem
hvn bom balanm ıştı... onları bulm alıyım ;
diye düşünüyorum ve koşuyorum . S a sb a n ın kollarının bana o
“Ü zgünüm ; diyor vc kalbim o kadar gürültülü bir akilde
kadar sıkı sarılmasını istiyorum k i düşünm üyorum .
çarpıyor k i H ayatin k alan yok... sadece sen... dışında hiçbir şey
A p ta l.
duyamıyorum. İşte...
Bombanın düştüğünü çok geç duyuyorum . O vınlayan sesin
Onu itip ganinden g e ç i y o r u m , yataktan yatağa sendeleyerek
kalbim olduğunu mu düşündüm ; yoksa soluk alışım mı?
0iyorum , am a tek bulduğum yabancılar.
Her şey bir anda patlıyor: tren, yan ım d aki ağaç, yolun ke­
Dışarıda yoğun ş e k i l d e k a r y a ğ ıy o r ve dondurucu bir soğuk
narında duran bir kamyon.
wr. Bu yeri tanım ıyorum . Uçsuz bucaksız kadı bir arazı. Patlama*
Biı saniye için Sasha ve A riyayı görüyorum ve sonra hava-
«w verdiği hasar şim di karla kaplı, ama cesetlerden oluştuğunu
ar, arkala, „,da yangınla yanlara savruluyorlar...
sandığım /;?■• yığm görüyorum .
Sonra onu görüyorum : Karın üstünde küçük, siyah bir leke,

Ayanındaki çadıra dayalı, kıvrılmış yatıyor.


°m ı doğru koştuğum u söylemeyi istenilin, ama sadece yü
Ç o ru n u Yakıcı soğ uk e t k i s i n i göstermeye başlaymeaya
h a tırlu y ^ J '• Hafızam dakiherş&
kadaı orada >,<ıf,y0r ve sonra kalkıyorum faklarım ın çıplak olduğunu b i l e yormuyorum.
Ki* 'Jkıhçesi
. kıı-sal bölgede bir hayalci gibi yürüyorum. Yolda o ka-
Bu onun paltosu. Benim Anyainm IKI,tosu. Yu <h
^ yürüyen ölü var ki kimse, beni durdurmaya çalışmıyor.
^ ) cıı silahlar ya ila bombalama duyduğumda orağa doğru
■ 1 * kendi elyazımla yazdığım vc yakasına iğn e le d iğin ,^
,■ AuakUınm daha az acısa koşardım.
,Kireçlinin terinde. Kâğıt ıslak ve mürekkep M'rsi?JeşnU ıfineh'/” * ■
Z cda P a lto n u n yansı yok -burnu, nasıl olduğunu diişün Sekivillci <>ür.dc aradığım şeyi buluyorum.
istemiyorum bir tarafıysa tamamen yırtılm ış.
ön cephe.
paltonun solgun astarında siyi ıh kan lekcleı-ini UÖıvbHiyor^ Yürüyüp R usların, iıeınşerilerim in yanından geçiyorum;
B u rn u m a yaklaştırıyorum «■ derin bir nefes alıyorum. Ku. l nti sesleniyor ve hem duıtlunnaya çalışıyoıiar.
maşla onun kokusunu alabiliyorum. Çeri çekiliyorum , eğer gerekiyorsa sıkıca asılıyorum, vuru-
Cebin içinde, onun ve U o’mın. astara diktiğin ıfotof/ı^fla^ yorum, tekm eliyorum vc gitm eye devam ediyorum.
buluyorum. Gönlün mit? demiştim rma innm sakladığımız gün , Alınanların yanına gidiyor ve silahlarının önünde duruyorum.
daha imce, çocukları ilk tahliye ederforken; simdi yıllar önceymiş
‘■Vurun beni." deyip gözlerim i kapatıyorum. Ne gördüklerim,
gibiğ6İiyor~t şimdi kardeşin h er za m a n sen in le olacak.
,mje benzediğim i biliyorum : ileli, yan ölü. elinde haşat olmuş bir
Üzerinde isminin yazdığı k iiçijk kâ ğ ıt parçasını atıyor w
Mİa ve kirli, g ri pelüş bir tavşan tutan yaşlı bir kadm.
elimde tutuyorum. Orada bebeğim in paltosunu okşayamk, gü­
lümsemesini hatırlayarak ne kadar şiire oturuyorum ?

Sonsuza dek.

Hi' binse bana bir silah verm iyor. Sorduğum lıer erkek bana
sakili olmamı, yarın kendim i duba iyi hissedeceğim i söylüyor.

Hunu birkadma sormalıydım: bir rı>ı ı ığu iaşuj< tırık. diğerinhtse


(>itmesine izin vererek öldüren h a ş iv bîr anneye sormalıydım.

da bvlki bunu yapan tek k işi heııinı...

Her "eyse* acı dayanılm az. Ve ben iyileşm ek istemiyorum-


<»duyum kadar m utsuz olm ayı h a k ediyorum . Böylece, «Arfö*
./ ?'î« çjer, dönüyor, çizm elerim i v c paltom u alıyor ve yW'Wnel^
işliyorum
Y i i 'i n i a lt ı

nncleri içini çekerek, "Ama ben şanslı bir kadın değilim,”

dedi.

Yavaşça söylen en bu son cüm leyi bir sessizlik izledi.

Nina g özlerin d eki y a şla rı sildi ve şaşkınlıkla annesine baktı.

Bunca z a m a n d a n b eri bu kadar acıyı nasıl içinde taşımıştı?

Bütıuı bunlardan s o n ra b ir insan nasıl hayatta kalabilirdi?

M eredith ç a b u c a k a y a ğ a kalk tı. Sola doğru bir adım attı

ve durdu; s o m a s a ğ a d ö ııd ü ve d urd u . Birdenbire bir rüyadan

uyanmış, ken d in i k a ç a c a k hiçbir yer olmayan yabancı bir odada

bulmuş gibiydi. S o n u n d a o m u zla n hafifçe aşağıya doğru kıvrılmış

tör şekilde p en cereye g id ip d ışarıya baktı.


••

Nina, M e r c d ith ’e b a k tı; o d a en a z Nina kadar mahvolmuştu.

M aksim e n so n u n d a kayıt cih azın ı kapatarak. ‘Aman Tanrım.


dedi.

Klik sesi sessiz o d a d a sert b ir sesti w MınaVa, az önce duydukları

i y e n i n sa d e ce o n la rın ailesi için önemli olmadığını hatırlattı.


m neredeyse kaşlarm , ç a n , 0 „ , göre, , nnreinin ^
Annesi olduğu yerde kaldı; san ki kalp atışlarının <]Ur * « bunun arasın d a y a n h , saat geçmi? ^ ^ ^
- da kalbinin hemen bedeninden d», a n y a f ır la y a c a k , ^ dakikalar geçun şt,. N .n an ,,, kendi lıayahnın f e k l e r , n e
yormuş gibi dışa doğru duran eli göğsüne b a s tır ılm ış . '
yattığı dakikalar.
Tam o anda ne görü yord u ? Bir zam anlar parlayan, Vjn ' Annesi başını sallayarak, “Esir," diye
insanların caddelcrde öldüğü ve kuşların gökyüzünden d ü ş ,^ 4aıedim. Denedim... H er zaman kendimi öklüremeve** kadar
donmuş, bombalanmış bir arazi hâline gelen Leningrad1, * m,? ‘
g'*sazü„1'"" S° " Unda ,X--1,tCreden uzaklaştı, onlara baktı. "Baban,,
ya da belki Sashanm yüzüydü. Ya da Anya’nın kıkırdama^ lopla,na kam pım ö zg ü r bırakan Amerikan askerlerinden biriydi
ya da Leo’nun son, yürek burkan gülümsemesi. 0zamana kadar Almanya'daydık. Savaş,,, YlUarsonra
Nina kendisini yetiştiren kadına baktı ve en sonunda gerçeği ® bcnim,e konuştuğunda, onu doğru düzgün dinlen***™ '
bile. Eğer d a h a gü çlü olsaydım kampm kapılarının atıldığı bu
gördü.
Annesi dişi bir aslandı. Bir savaşçı. Pes etmek isteyip bunu günde çocuklarım ın benim le birlikte olacağın, düşünüyordum w

nasıl yapacağını bilmeyen ve bu yü zd en b ir cehennem hayatı buyüzden Evan bana ismimi sorduğunda Anya diye fısıldadım
Daha sonra bunu geri alabilirdim, ama her defasında birisi benimİ
seçmiş bir kadın.
konuştuğunda onun ismini duymaktan hoşlandım. Bu bana a
Ve bu küçük anlayış, daha büyük bir anlayışa yol açtı. Birden­
verdi, ama acıyı kucakladım. Bu hak ettiklerimin en azıydı.B;
bire Nina kendi hayatını açık vc net bir biçim de gördü. Bütün bu
banızla birlikle gidip onunla evlendim, çünkü gitmek istiyordu!
yıllar boyunca, dünyanın her tarafın ı dolaşm ış ve kendi gerçeğini
vcgidebilmemin tek yolu oydu. Yeni baştan başlamayı aslında h
başka kadınların hayatlarında aram ıştı.
düşünmedim. Çok hastaydım . Ölmeyi bekledim, umdum. An
Ama gerçeği başından beri burada, asla anlamaya bile çalış­
ölmedim. Vc. şey... Evaıı'ı nasıl sevmeyebilirsiniz ki? İşte. 1it;
madığı bir kadınla birlikte, evdeydi. N in a’nın asla tamamladığım
'!• Şimdi biliyorsunuz.”
hissetmemesine, çektiği kadın fotoğraflarını yayınlamak isteme­
Uzanıp çantasını aldı ve sanki dengesi hikâyeyi anlatırken
mesine şaşmamalıydı. A rayışı onu her za m a n bu ana. bu anlayışa
'a.vbettiği bir şeymiş gibi hafifçe sendeleyerek kapıya yöneldi.
getiriyordu. Vizörden bakıp kendini bulm aya çalışarak kameranın
Niııa bir anda ayağa kalktı. O vc Meredith tek kelime dm« «i,
arkasına saklanıyordu. A m a bunu nasıl yapabilirdi ki? Herhangi
da birbirlerine bakmadan, aynı anda hareket ettiler. Annefcmn
bir kadın annesinin hikâyesini bilm ed en nasıl kendi hikâyesini
birer kolundan tutarak ona destek oldular.
bilebilirdi?
^okunuşlarıyla, annesi daha lazla tökezliyor gibi görüm!
Annesi hâlâ cam dan dışarı bakarak, “Bunun yerine beni e*r
bredeyse düşecekti. “Bunu yapmanıza gerek...’
aldılar,” d e d i
Nina usulca, “Artık bize ne hissedeceğim i* ^ AöO^i’ ‘ Onlar* o Kaoar çok onuyorum ki, dedi; sonra ağlıyordu
anne, - dedi
. -r ' 0k -VoL
İradesinin gü cü yle b u basit cüm leyi ne kadar süredir saklamıştı
Meredith annesinin y ü z ü n e d o k u n u p y a n a ğ ın , ok
,f en sonunda b u n u sö y le m e k onun kendini nasıl hissetmesine
-Artık bizi kendinden u z a k la ştırm a k d a yo k /' d edi. “Çok
, • -
kaybettin. 335,3şev-

Onları özlüyorum .
Anneleri bir ses çıkardı, k iiç ü k b ir y u tk u n m a .
İki küçük k elim e.
N inayaşlann gözlerini y a k m a y a b a şla d ığ ım hissederek -
Her şey.
bizi değil” değil dedi. “Bizi asla k a y b e tm e y e c e k sin .” ^
Nina ve M e re d ith yen id en ayağa kalktılar, annelerine sarıldılar
Annelerinin b a c a k la rın d a « ü ç k a lm a d ı. K ırık bir r a
v^dır jrik yağlam asına izin verd iler.
yığılmaya başladı, a m a N in a v c M e r e d ith o r a d a y d ıla r

tutuyorlardı. A nn elerini te k ra r s a n d a ly e s in e o tu rttu la r ^ Nina o z a m a n a n n e s in in ııe hissettiğini öğrendi ve bu olağa­

nüstü kad m ııı o n a h iç sa rılm a m a sıyla nc kadar çok şey kaçırdığını


Sonra, tıpkı h a y a tla rın d a ç o k s ık y a p t ık la r ı gibi, yerde
fark etti.
nelerinin önünde d iz çö k ü p o n a b a k tıla r. A m a şim d i hikâye»
Annesi n ih ayet g eri çekildiğinde, yüzü yaşlarla dolmuş, saçlan
erm iştiya da büyük bölüm ü a n la tılm ıştı v e bu a n d a n itibaren zaten
yana doğru k a y m ış tı; s a ç tu tam ları kenarlan kızarık, sulanmış
farklı bir hikâye o lacak tı. A r tık o n la rın h ik â y e s i olacaktı
gözlerinin ü z e rin e d ü şü y o rd u , am a hiç bundan daha güzel görün­
Bütün hayatı b o y u n ca , a n n e s in in g ü z e l y ü z ü n e baktığında
memişti. G ü lü m s ü y o rd u . B irer elini yüzlerine koydu. Her ikisine
Nina belirgin kem ikler, se rt gözler ve h iç g ü lü m se m e y e n b ir a fr
görmüştü. do usulca, “K o y a d u sha ," dedi.

V asiiy’n iıı y a ta ğ ın ın ya n ın d a , Maksim ayağa kalktı, hatifçe


Şimdi Nina bunun ö tesin i g ö r ü y o r d u . B elirg in çizgiler için
öksürerek o n la ra y a ln ız olm adıklarını hatırlattı.
savaşılmışh; altında yatan y u m u ş a k lık için b ir maskeydi.
Kaseti m a k in e d e n çık artırken , “Bu Leningrad'ın kuşatılması
Annesi başını sallayarak, "B e n d e n n e fr e t e d iy o r olmalısın*’
dedi. hakkında d u y d u ğ u m e ıı şaşırtıcı hikâyelerden biri, dedi. Stalin

b“ mı o k a d a r u z u n b ir sü re saklı tuttu ki sizinki gibi hikâyeler


eıedit ı ellerin i a n n e sin in y ü z ü n e k o y m a s ın ı yetecek kadar sadece se n z a m a n la r d a o rtaya çıkmaya başlıyor- Bu, insar I. >Çi
ayağa kalktı. “Seni seviyoruz.”
Ç içek ten b ir fa rk y a ra ta c a k , Bayan \Vhitson.”

A nnesi y e n id e n d o ğ ru larak , “Bu kızlarını içun)'. d^ '


Jer' AnnCSİ blnr/ ÖnCC bUZ gİh' hİI e s m iş gibi titredi. Göz-
’örd '' ' 1 ' c ^ ’ na - a n n e s i n in g ö z le r in d e şim diye ^'nesinin ye n id en güçlenm esini izledi vc bırdcnbm ^

*lk o n la r ı g ö r d ü ğ ü n d e ken d i gözya$l»nn,n bütü" k u rtu la n la rın kendilerini böyle sağlamlaş» .


■ M n d ^ .n » »m c c m - d i k l e r i n i m e ra k e lti. Ö yleO İduguntıdnündü-
hiç a n la m a d ığ ı v e başka hiçbir şeye yer bırakmayacak
. f l M * hükümetten geldiği için sa y ıla n n bilinmesi ^ j ^ ^ n i c c z b e t t i ğ i n i anladı.
ta ö za k S r b ir tahm inle, k u şa tm a d a b ir n,ily<>„ Un ü
^ vgin in bu anlayışının lıayalım değiştireceğini biliyordu;
" 'U „ öldü Yedi yu/- binden fa ,la kişi açlık tan öldü. Sen
• m ayı, bir d a h a on larsız yaşamayı düşünemiyordu. Ve
T * * * * * anlatıyorsun. Teşekkürler." M a k s in , b a şk , ^ u zya1“^ *"”-' ■ -- 1 1< » . .
^ biryeHerdc. A tlan ta'd a, Ço k daha f a * ^ ..
2 ^ başladı, ama Vasily ya takta birtakım garip ^
^ keşke buna n asıl uzanacağm ı b i ls e ^ „ ! * unu da bili-
Maksim kaşlarını çatarak daha yakınm a doğru eğildi, -n c,. tirKlgrafyollardı: Ya A tlanta'ya gitm ck ^ 5* n n ^ d 0» ı
Daha Aa yakma eğikli "Anlamıyorum...''
yabundanfa r k lı b ir h a y a t isted iğ i,m s ö y le n e f 'l ^ ^
)UWW'J- - ' ...... .
' \ " • ^ h e r k e s in
Nina annesine usulca, “Teşekkürler," dedi. toyatMkmfarkh bir hayat istediğimi, hfnmı nnm
ama bım usa
bunu u n k isteetfo
seninle ni
istediğimi

Annesi önedoğnı edilip onu y a n a l l a n öptü. "Benim N incşürf ğylcrseın? Benim pekim den gelir miydin? Kalır mtydm? Ya seni

d iy e fısıldadı. S a n a teşekkür ed erim Peşini bırakm ayan şendin."


sevdiğimi söylerse m ?
Nina özellikle de M eredith'in b u n u n l a h e m fik ir olarak başım Ama bu y a r ın olacaktı.
salladığını gördüğünde, bunun sö ylen m esin d en g u ru r duymalıydı, Mereditlı’e ve annesine bakarak, “Ben yine nasıl gideceğim?"
ama aksine hu ona acı verd i. “ B en s a d e c e k en d im i düşünüyor­
dedi. “İkinizi nasıl bırakacağım ?”
dum. Her zam anki gibi. S en in h ik â y e n i isted im , bu yüzden seni Meredith, “Birlikte olm ak için birlikte olmamıza gerek yok," dedi
konuşturdum. Bunun sen i ne k a d a r ü z e c e ğ i konusunda bir kez
Annesi, “İşin senin kimliğin,” dedi. “Sevgi bunun için yer açar.
bile endişelenmedim.”
Eve daha s ık g e lirsin , um arını.”
Annesinin gülüm sem esi h â lâ ısla k o la n g ö zlerin i aydınlattı. N ina b u n a k a r ş ı lı k n e söyleyeceğini bulmaya çalışırken,
“Bu yüzden bu dünya için ö n e m lisin , N in oşka . Bunu uzun süre Maksim, “ K a b a lık e ttiğ im için özür dilerim, ama babam kendini
önce anlatmam gerekirdi, a m a b a b a n ız ın hı r ik im izin sesi olma­
iyi hissetmiyor," d e d i.
sına izin verdim. Ve işte b u d a y a p tığ ım b ir b a şk a yanlış seçim.
Anneleri Nina ve Meredithten ayrılıp yatağın yamna gitti.
Sen zor zam anlara ışık tu tu yo rsu n . F o to ğ ra fla rın ın yaptığı şey bu.

İnsanların canlarını ya k a n şe y le rd e n y ü z çevirm ele rin e izin ver­ N ina o n u izled i.


• neclcnly-fe\'ibai soladoğru kaymıştı,
Anneleri V asily y e baktı; felç Îit ıslanmıştı.
miyorsun. Senin yaptığın şe y d e n ç o k , a m a ç o k g u r u r duyuyorum.
fa k la r ın d a g ö zy a şla rı vard ı ve yastıkta düştüğü yem
Sen bizi kurtardın.”
Uzandı vc o n u n yüzüne dokundu. Kuşça bir şeyler s »
Meredith annesiyle h e m fik ir olarak, uYaptm ,” dedi. ,ls!m
Nina onun gülümsemeye ç a lış a n , gönlü
onun hikâyesini d u rd u ru rd u m . B izi b u r a y a sen getirdin.
(*“Şiindii. Belki d c hayatmda ilk defi, dua .sadece^
Nina o zamana kadar gu ru r gibi b ir kelim enin insanın ufki
Pattı. Ya d a b e lk i b u b ir du
nasıl açacağını bilm iyordu, a m a o n u n u fk u n u açm ıştı vc buı'ul'
IQ$ ':R<0\<,rsı
|1(.,i baş>m sallad ı. Mcredith'in elindeki kaset yığınına bir
M d ttM r . baba, vc orada İ r a k tı. Baba.,, Kovi kallmı
A'''son ra V asilv’nin kulağına bir şeyler fısıldamak için öne
Onbndinlenıisli-
Coı i çekildiğil,(^e »ya.>«ı adam ın gözleri ıslaktı. Gülümsemeye
Annesine bir yigın siyah kaset verirken çat,k kaş|, ^
rinleşerek. ^ te .-d e d i Maksim. “Sizin bunlar, onun raki
Fhillip Kiselcvfcgönderınenizi istediğinden o ld u ğ a eminin,. P fo J , . -ninesinin kolun a girdi ve onu kapıya götürdü. Onlar
jsin>* *
Kisele»' uzun zamandır bu proje üstünd e ç a l k a d ı , ama oriji,,’,, ^piya vard ıkların d a, M eredith annesinin diğer tarafındaydı.

m a t e r * * " " pek çoğu onda. Üstelik burad an çok fazla uzakta <u ° yan yan a, birbirine bağlı, sonbaharın son günlerin-

değil. Denizin karşısında, Sitkad a. Hm saat uçak kalkıyor." ? grinin solgun m avi ışığın a çıktılar. Yağmur, ardında bir sürü

Anııesi, "Sitka mı?” dedi “B iz zaten o radaydık. Gemi ». .cıklavar. olasılık bırakarak durmuştu,
oraya parıltı-» w,,u‘ •
geri dönmeyecek."

Meredith saatine bakarak, “A slın da," dedi. “Gem i Juneau'dan a®


Uy>

yaklaşık kırk dakika önce ayrıldı. Yarın biitüıı g iin denizde olacak:

Vasily bir ses çıkardı. N ina onun ken d isin i ifade edemediği Deniz uçağı saat yed i o tu zd a Sitka’ya indi.
için tedirgin olduğunu ve sinirlendiği ıi görebiliyordu. Nina. M credith'in peşinden u ç a k i a n çıkarken, “Şimdiye kadar

Annesi, "Kasetleri postayla g ö n d e re m e z m i?" dedi ve Nina. L os Angeles t a olurd um ," dedi.
annesinin onlara dokunm aktan ko rku p korkm ad ığın ı merak etli. M eredith lim a n a giden yolda en önde ilerlerken, “Dünyayı

“Phillip yıllarca bu projede onun sa ğ koluydu. Onun annesi w gezen biri o larak ço k fazla şikâyet ediyorsun,
benim babam Minsk'te birbirlerini ta n ım ışla rd ı.” “Şikâyet ç im iy o ru m . Sadece bu Alaska uçakları

Nina, V asilyye baktı ve y in e b a b a sın ı ve bu kadar ufak bir kar’ olayının ço k A frik a va ri olduğunu söylüyorun»- Bu bir tanfede

şeyin ne kadar büyük bir an lam ifade e ttiğ in i düşündü. "Elbette, daha çok b ir fikir."
kasetleri ona teslim edeceğiz," dedi “ 1 Jemen şim d i gideceğiz. Böy- Annesi M eredith’e, "Nina’mn k ö ç û k t a ^ ^ ^
lece gemiyi Skagvvayde ya k a la m a k içm fazlasıyla zam anım ız dur.
te li. "Eğer a y a k k a b ıla rın ın *Ç,,Uİ‘- <
’ ° l ''■./erine «ok fazla ketçap
Meredith yığınla kaseli ve ü zerin d e ad resin yazılı olduğu kâi^1 oturup çıgbk atard ı. Ve >u,™>rtalar,n,nJ “ ^ |nl bükerdi.’
aldı. “Teşekkürler, Dr. A d am o vich . Ve M a k sim .” koyarsam ya d a yeleri kad ar ko> mazsa hızındım.
, v ı '■Avii "Ben senin ıy*
Maksim ağırbaşlı bir şekilde, “H ayır,” d ed i, “ ben size teşekkur Nina, "Bıı hiç de doğru degu> 1 c • ^ )vn, un pijama p a rtin e

«lerım. Sizinle tanıştığını için o n u r d u y d u m , Veronika Ptetwvna Sen M ercditb’ten babsw liyörs,ın- ^an ^ . n- musun?

Marçenko VVhitson.” Silmesine izin verm ediğinde nasıl öfkelen


K jis ıın W a n n a h

aklığı- 0 * » m avisi sı,!a n n üstünde, tekrar tekrar ince helezonlar


Meredith, "Softbol turnuvasına gitmeden önce annem sana ^ o r d u . N ihayet saat sek iz kırk beşte gece çökm eye başlamıştı.
el sallamadığı için bunu bize ödetmenle kıyaslandığında bu solda
Meredith gö zlerin i k ap ad ı ve sandalyesin de arkasına yas­
sıfır kalıyordu,” dedi
landı. Bütün gün a k lın ın düşünceler, an ılar ve yeni idraklarla
Nina limanın ortasında durup annesine baktı. “Trendi değil mi?"
karmakarışık olduğu doğruydu. Çocukluğunu parçalara ayırarak
dedi, “beni bir trene bindirip gitmemi izleyemedin, öyle değil mi?"
tekrar değerlendiriyor, annesi h akkınd a sahip olduğu yeni anlayış
“Yeterince güçlü olmaya çalıştım ,” dedi. “Sadece... bunu...
ışığında h er şeyi yeniden inceliyordu. G arip bir şekilde, annesinde
izleyemedim. Bunun seni incittiğini de biliyorum. Ö ziir dilerim.”
gördüğü g ü ç onun d a b ir parçası hâline geliyordu. J effin , Sen de
Meredith aralarında bunun gibi yüzlerce an olacağını biliyordu.
onun (/ibişin, biliyor m usun, şeklindeki yorum u yeni bir anlam
Şimdi ilişkilerini onarma işlemine b aşlad ıkların a göre, bütün
kazanm ış, M e ıe d ith e y e n i b ir güven verm işti. Bütün bunların
anıların sürekli olarak yeniden yorum lanm ası gerekecekti. Tıpkı
içinde öğrendiği b ir şe y v a ısa , bu d a hayatın - v e aşkın - her an
onun, annesinin değerli kış bahçesini kazdığı gün gibi. Sanki mezar
bilebileceğiydi. B u n la ra sa h ip old uğun zam an, bütün gücünle
taşlarını çekip çıkarmış ve bir kenara atm ış gibiydi. Annesinin
tutunacak ve h er an m ladin i çıkaracaktın.
biraz çıldırmış olmasına şaşmamak gerekiyordu. Vc kışların bu
M eıedıth'in arkasındaki kapı kayarak açıldı ve çıt sesiyle ka­
kadar zor olması hiç de şaşılacak bir şey değildi.
pandı. Önce bunun Nina olduğunu, banyonun boşaldığım söylemeye
Ve oyun. Meredith bütün bunları yeni bir pencereden gördü.
geldiğini düşündü, am a sonra annesinin saçındaki şampuanın tatlı
Elbette annesi daha ileriye gitmelerini engellemişti. O ve .Jeff neşeli,
kaygısız bir şekilde annesinin aşk hikayesini oynuyordu... Bunun gül kokusunu aldı.
verdiği acı korkunç olmalıydı. Meredith gülümseyerek, “Meriıaba,” dedi. “Yattığını sanıyordum."

Daha fazla özür dilemek yok,” dedi. "Bir defalığına, hemen “U yuyam ıyorum .”
şimdi söyleyelim bunu; hepimiz birbirimizi incittiğim iz zam anlar “Belki ile gecen in rengi yüzündeııdir.”
için üzgünüz, çünki; birbirimizi anlam adık. Sonra bundan vaz­ A n n esi M ered itlfin yanındaki iskem leye oturarak, “Kasetler
geçeceğiz. Tarnam mı?" Önce başını sallayan annesine sonra da
odan idayken uyuyam ıyorum ,” dedi.
kendisi de başını sallayan Nina’ya baktı.
“O nları benim od am a koyabilirsin."
Sitkava yürüdüler ve şehrin kenarınd a küçük bir nıolelde Annesi sinirli bir şekilde ellerini birbirine doladı. “Onları bu
oda buldular. Odaların verandasından, sakin koyun her tarafını,
akşam verm em gerek.”
yakındaki adaların yeşil tepelerini ve Rdgecıım be D ağının karlı
“Bu gece mi? A nn e, saat dokuzu çeyrek geçiyor.”
tepelerine kadar her yeri görebiliyorlardı. Nina duş alırken, Meredith
"Da. A şağıda sordum . Bu adres sadece 3 blok ötede.”
ayaklarını parmaklığın üzerine koymuş bir hâlde verandada oturdu. Yr?"
M eredith sandalyesinde döndü. “Sen ciddisin. Sorun ı**®
Vaiıu/. bir kartal, kolayca suyun üstünde süzülüyordu; koyu kanat
Nina saçlarını kurutuyor ve avaz» çıktığı kadar bağırarak
■D^nısunu istersen bilmiyorum Aptalca ve bunakça davra-
Madunnanın C ra /A jfo r Yon'"' şarkısını söylüyordu. Kısa siyah
nlmnım. Bunu biliyorum. Ama bu görevi tamamlamak istiyorum."
saçları ve mükemmel cildiyle yirmi yaşında gibi görünüyordu.
“Onu arayacağım'
M eredith h alifçe om zuna dokundu. Nina şaşkınlıkla irkildi; az
"Kayıtlı bir telefon numarası yok. Oclaıııdan danışmayı aradım.
kalsın saç kurutm a m akinesini düşürüyordu. Sırıtarak, makineyi
Oraya gitmemiz gerekecek. En iyisi bu gece. Belki yarın işte olur
kapattı ve Meredith'c döndü.
ve beklememiz gerekebilir.
“ö d ü m ü patlatm anın güzel bir yolu. Saçımı kestirmem ge­
"Kasetlerle birlikte."
rekiyor. Hem de fena hâlde. Makas Eller filmindeki Edvvard gibi
Annesi Meredith’e baktı. Usulca. “Kasetlerle birlikte,” dedi
görün meye 1>aşladım.”
u* Meredith annesinin saklamaya çalıştığı kırılganlığı gördü. Ve
"Anneın bu gece kasetleri vermek istiyor.”
korkuyu da. En sonunda onu korkutan şey, her nasılsa, bütün ya­
şadıklarından sonra, hayatının fizikse) kanıtlarım elinde tutmak “Alı. Tam am .”
Meredith buna gülümsemeklen kendini alamadı. İşte oradaydı;
olmuştu.
tek kelimeyle, aralarındaki fark buydu. Nina saatin kaç olduğunu,
Meredith, 'Tamam," dedi. “Cklip Niııa’yı çağırayım. Hep birlikte
önce telefon etm eden bi. inin evine gitmenin kabalık olacağını ya
gideriz." Sandalyesinden kalktı ve odada geriye doğru yürümeye
da annesinin zo r bir gün geçirdiğini ve dinlenmesi gerektiğini
başladı. Annesinin yanından geçerken, sadece bir elini onun omzuna

koymasına yetecek kadar bir süre durakladı. El örgüsü kazağın umursamıyordu.


Nina sadece maceraya yapılan çağrıyı duymuştu ve bu çağrıya
yün çizgilerinin arasından kemiğinin belirgin sertliğini hissetti.

Son zamanlarda, ona dokunmadan annesinin yanından geçe­ her zaman cevap verirdi.
Bu Meredith'iıı kazanmaya kararlı olduğu bir özellikti.
miyordu. Bomboş ve mesafeli geçen bunca yıldan sonra, yalnızca
O n dakikadan a z bir sürede yola kovulmuşlar, üçü birlikte
bu bile mucizeydi. Sürgülü cam kapıyı açıp küçük odadan içeri
kaldırımda yürüyor, otelcinin gösterdiği yönde ilerliyorlardı. Hâlâ
Kirdi, içeride bir çifı ikiz yatak vardı; her ikisine de geyik şeklindeki
mehtap çıkm am ıştı, gökyüzünün rengi kovu mordu ve her yer
siyah yastıklarla birlikte kırmızı ve yeşil ekoseli örtüler konulmuştu.
yıldızlarla kaplıydı. Buradan, dokunacak kadar yakın görünüyor­
Dmarlarda, Sitka tını Tlingit geçmişine ait siyah beyaz resimler
lardı. Yaprağı hep yeşil olan ağaçların arasından hafif bir rüzgâr
vardı. Niıuının yatağı çoktan bozulmuştu üzerinde kıyafetler ve
esiyordu; betonda duyulan ayak seslerinin yanında tek gerçek ses
kamera ekipmanları yığılıydı.
buydu. Uzaklarda birye.de, bir geminin sis düdüğü öttü.
Meredith banyonun kapısını çalıp hiçbir cevap alamadı ve
(jp;. )Senin İçi» Çıldırıyorum. (<;■»)
içeri girdi.
M e r e d it h kardeşinin elindeki kâğıt parçasına baktı. Okuduğunda
Bu caddedeki evler eski görünümü evlerdi; önlerimle \erarvialan
bir hata yoklu. O n la ra verilen ad res buydu. “ Dr. Adamovich...”
w sivri tepeli çatılan vard.. Bahçeler oidı.kça bakım lıydı; havada
“Vasya m ı?” G erald ’m bıyıklı dudağı kocam an, dikkat çeken
güllerin yoğun kokusu yakındaki denizin tadını tatlılaştırıyordu.
bir gü lü m sem eyle k ıv r ıld ı. A rk a sın ı d önüp bağırdı, “Vasya’nm
Meredith. “Bu ev.“ dedi. Haritadan o sorum luydu.
arkadaşları, tatlım .”
Nina, “Işıklar yanıyor. Bu iyi,” dedi.
Annesi, “A slın d a arkadaşları değiliz,” dedi. “Sizi rahatsız etti­
Annesi öylece duruyor, zarif, beyaz eve bakıyordu. Verandanın
ğim iz için ö zü r dileriz. E lim izdeki bilgileri tekrar kontrol edeceğiz.”
parmaklığındaki oymalar, onların evindeki süslü oym a işinin ay­
nısıydı ve saçaklar boyunca devam eden daha fazla oym a işi vardı. T am o sıra d a ipekli siya h pantolon, döküm lü bir tunik giymiş

Bu süslemeler eve masalsı bir görünüm kazan d ırm ıştı. Annesi. bir kadın telaşla o n lara doğru geldi. Kıvırcık beyaz saçları gevşek

‘ Büyükbabamın sahip olduğu clacha gibi görünüyor,” dedi. “Çok bir atkuyruğu şeklin d e toplanm ıştı.
Rus stili ama aynı zamanda Am erikan da.” N ina şaşkın lıkla, “Stacey?” dedi. Bir an sonra Meredith Rus

Nina annesine biraz daha sokularak onun koluna girdi. “Bunu restoranındaki garson k ızı tanıdı.
şimdi yapmak istediğinden em in m isin?” Stacey neşeyle gülüm seyerek, “Vay canına, vay canına,” dedi.

Annesinin cevabı kararlı bir şekilde ilerlem ekti. “B unlar b en im yeni Rus arkadaşlarım değil mi? İçeri gelin, içeri

Kapıda derin bir nefes aldı, omuzlat mı d ikleştird i ve kuvvetli gelin." G erald ’a, “G eçen gü n yem ek yem ek için uğradılar. Havyarı

bir şekilde kapıyı çaldı. İki kere. açtım ,” dedi

Kapı, kısa boylu, tıknaz, kalın siyah kaşları ve beyaz bir bıyığı G erald sırıttı. “Sizi o anda sevm iş olmalı.”

olan bir adam tarafından açıldı. Eğer akşam d o ku z buçukta kapı­ Ö nce N ina hareket etti, kendisiyle birlikte annesini çekiyordu.

sının önünde üç yabancıyı görm ek onu şaşırttıysa. bunu hiç belli “B uyurun, buyurun,” dedi Stacey. “Oturun. Ben bize biraz çay
etmemişti. “M erhaba; dedi. yapacağım , siz de b an a beni nasıl bulduğunuzu anlatırsınız. On

Annesi, Nina’nın elindeki bir torba kasete u zan arak, “Phillip la n otom an bir yatağın ve üç mumun yandığı biı Kutsal Köşenin
Kiselev?" dedi. bulunduğu, konforlu bir şekilde döşenmiş oturma odasına g ö t'
Her birinin oturduğundan emin olduktan sonra, “Gere. Vasily’mn
Adam, İşte bu uzun zam and ır d uym adığını b ir isim ,” dedi.
arkadaşları okluğunuzu mu söyledi.' dedi.
Annesinin eli geri çekildi. “Seıı Phillip K iselev değil misin?"
Annesi dim dik o t u r a r a k . “Arkadaşları d cğ ilıV dedi
"Hayır. Hayır. Ben Gerald Koontz.”
Bir yerlerde hir «eyler k.r.ki. Ve Gerald, 'Eyvah. İbrunlar."
“Ah." Annesi kaşlarını çattı. “Sizi rahatsı: ettiğim iz için özür
diyerek koş< ,-flk odadan çıktı.
dilerim. Bize yanlış bilgi verildi.”
-Ve sizi b u raya o m u yolladı?” S ta cey annelerine bakm ak için
Stacey gülümsedi. "Bu la f t a sonu o ğlu m u zu n çocuklar,,,.-,
ona doğru döndü; an n eleri o k a d a r sessiz ve dim dik duruyordu ki
bu yakarda ne kadar yaram az olduklar,,,, unutmuşum.
m e rm e rd e n ya p ılm ış gibi görünüyordu.
ç , y , alıp hemen dönerim." Aceleyi.- odadan çıktı.
Stacey, an n e le rin in y a n m a gid ip orada durdu. Ç ay bardağı
Meredith, onlar yalnız kal.r kalma/.. “Dr. Adam ovieh'in kafa­
sının karışık olduğunu mu düşünüyorsun? Ya da M aksim adresi yine ta b a ğın d a tın g ırd a d ı. A n n ele rin in sert profiline bakarak

yanlış mı anladı?" dedi. “Çay?” diye sordu.

Nina. “Bu insanların da Rus olm ası ve profesörü tanım aları Meredith neden olduğunu bilmiyordu, am a ayağa kalktı, Nina
ilginç bir tesadüf." diye fikrini söyledi. da aynı şeyi yaptı.
Anneleri birdenbire ayağa kalktı, b a cağ ın ı seh p aya vurdu, Annelerinin arkasına geldiler.
ama bunu fark etmemiş görünüyordu. M asan ın etrafınd an dolaştı,
Meredith, annesinin dikkatini çeken şeyin ne olduğunu gördii.
odanın diğer tarafında Kutsal K ö şe y e geld iğin d e birden durdu.
Köşe m asasında, çerçevelenm iş iki fotoğraf vardı. Biri genç bir
M e r e d i t h alışılmış süslemeleri görebiliyordu: m ihraba benzeyen bir
çiftin siyah beyaz fotoğrafıydı. Fotoğraftaki kadın, uzun boylu ve
masa, birkaç tane ikona, birkaç aile fotoğrafı ve yan an birkaç adak.
zayıftı, sim siyah saçları ve yü zü n d e kocam an bir gülümseme vardı.
Stacey oturma odasına geri dönüp tepsisini sehpanın üzerine
Adam sarışındı ve çok yakışıklıydı. Sanki yıllardır katlanmış gibi,
bıraktı. Çay koyarak, bardağı M eredith e uzattı. “İşte, buyurun."
resmi dörde bölen solgun beyaz çizgiler vardı.
Nina. “Dr. Adamovich'i tanıyor m usıın?” diye sordu.
S tacey usu lca, “O n la r benim annem ve babanı,” dedi. ‘Diiğiin
Stacey, “Tanıyorum," dedi “O ve babanı ço k iyi arkadaştılar.
günlerinde. A n n em çok güzel bir kadındı. Saçları yumuşacık ve
Babam yıllarca ona araştırm asında yardım etti. A k a d em ik olarak
sim siyahtı v e onun gözleri... onun gözlerini hâlâ hatırlıyorum. Bu
yardım etmedi, elbette. D aktilo yazarak, fotokopi çekerek. Bu tür
şeyler." gülün ç değil m i? O kad ar maviydi ki. altınla...

Anneleri yavaşça döndü.


Meredith, “Kuşatma konusundaki araştırın a m ı?” d iye sordu.
Stacey onun gözlerinin içine baktı ve elinde tuttuğu çay fincanı
Stacey, “Bu doğru,” dedi
alışap döşemeye düştü, içindeki ç a y döküklü v * f i , Kan paramparça
Nina, ayağının dibindeki b u ru şu k kâğıt torbayı göstererek,
Bunlar kasetler,” dedi. A n n em k ısa şiire ö n c e h ik â yesin i Dr. oldu.
, .• ...«m ıi7iîrindeki bir şeye uzanırken
S tacey ııin to m b u l eli masanın uzerımıe
Adamoviche anlattı ve o bizi buraya yolladı.”
titriyordu, auta bir an bile güderini ay,m,ad,.
Stacey durakladı. “Onun hikâyesi derken ne dem ek istiyorsun^
Ve sonra ona bir şey uza..,; « W * * M ebdt
Meredith, “A nnem o za m a n L en in g ra d ’d a yd ı. S avaş za m a ­ Annesi, “Aman 'ninnin...'di)®1* J"0 6 dizlerinin iizorine çöktü.
nında," dedi
Kjistin c3 İannak

ho^tu. Stacey döndürerek bir düğmeyi açtı bahçenin her tarafında


M ered ith uz»nn> yanüm etmek istedi, ama o ve Nina uzak
bir dizi ışık yandı.
du rd u lar.
O zaman Meredith bahçe içindeki küçük, derli toplu, arkaya
Onun önüne J o çöken SttccyVdi. "Ben I>cningrad'dan Anas-
sıkışmış alanı gördü. Buradan bile, zayıf ışıklara rağmen, çitin
asia Meka» M M anini® Koontz. Anne? Gerçekten sen misin?-
süslü bir parçasını görebiliyordu.
Annesi derin bir nefes aldı ve ağlam aya başladı. "Benim
Annesinin Rusça bir şeyler söylediğini duydu; yine hep bir­
Anya’m...r
likte, taş biryolun üzerinde annesinin evde oluşturduğu bahçenin
Meredith kendini kalbi sanki aynı anda paramparça oluyor­
neredeyse tıpatıp aynısına doğru yürüyorlardı. Süslü kıvrımlan ve
muş kabarooımuş, sel olup taşıyormuş gibi hissediyordu, YnŞ]ar
sivri uçlan olan beyaz dem irden bir çit, bir toprak parçasını çevre­
yüzünden aşağı akıyordu. Meredith, btınca yıldır ikisinin tüm
liyordu. İçinde, üç granit m ezar taşına bakan parlatılmış bakır bir
yaşadıklarını, kaybettikleri bütün yıllan düşündü ve yeniden bir
bank vardı. Her taraflarında çiçekler açmıştı. Tepede, gökyüzünden
araya gdnıek-rinin mucizesi neredeyse inanabileccğinden fazlaydı.
muhteşem, sihirli bir renk fışkırıyordu. Bir ok gibi çıkan mor, pembe
Ninayla birlikte olınak için onun yanına gitti. Birbirlerine sarıldılar
ve turuncu renkler yıldızların arasında parlıyordu. Kuzey ışıkları.
w annelerinin canlanmasını izlediler. Bunu anlatacak başka hiçbir
Annesi oturdu; bakır bankın üzerine yığıldı re Stacey de onun
kelnne yoklu. Sanki bu gözyaşları -belki de yıllar boyunca ilk kez
gelen mutluluk- onun kavTiılmuş ruhuna akmıştı. yanma oturarak elini tuttu.
Meredith ve Nina yanında durdular; ikisi de birer elini anne­
Annesi, “Nasıl?* diye sordu.
lerinin omzuna koydıi.
Staccy gözlerindeki yaşlan silerek, “Babanı ve ix*n doğuya
giden bir sıhhiye treninde uyandık. Çok ağır yaralanmıştı... Her
VERON İKA PETROVNA MARÇ1İNKO
neyse, Vologda'ya geri döndüğümüzde... bekledik,” dedi. "Hiç
durmadan aradık." 1919-

Yaz Bahçesi ndeki misket ağacımızı hatırla.


Annesi güçlükle yutkundu. Meredith, onun kendini, “Biz mi?"
diyebilmek için nasıl hazırladığını görebiliyordu. Seninle orada buluşacağım, aşkım.

Stacey elini uzattı.


LliO MAiKSOVİÇ MARÇENKO 1938-1942
Annesi elini tuttu, stkıca kavradı, gerçekten sıkıca tutuyordu.
Aslanımız.
Stacey uiju oturma odasından ve bir çift Fransız stili kapıdan
A ram ızd an çok erken ayrıklı.
geçirdi. Kapılann ötesinde son dereee A k ım lı bir bahçe vardı. Çi­
çeklerin, leylaklar, hammelleri ve yaseminlerin kokusu havada çok

. -»M •
. n>rct i y 0rdıı. Sevinç ve üzüntü hayatın bir parçasıydı;
jlerfen'cM „ bunları hissetmek, fakat sevince biraz
Ama son ifade Mcnedith’in annesinin omzunu sıkmasına .!(• İşli! SHı >
• rıhnaktı, çünkü güçlü bir kalbin ne zaman duracağını
neden oldu. daha sık» saf »
-u bilemezdiniz.

a i .e k sa n d r ANDREYIİVİÇ m a r ç f .n k o redith yeni k ız kardeşinin elini tuttu ve, “Seninle tanıştı-


J " ok meuınun oldum, Anya. Hakkında çok W duyduk...” dedi.
1917-200»?
S
Sevgili koca vc baba

Annesi gözleri y a ş la r la dolmuş olan Stacey ye dönerek,"(Jeçen

y ıl m ı? " dedi.
“Seni bütün hayatı boyunca bekledi," dedi. “Am a kalbi geçen

kış... durdu.”
Annesi gözlerini kapayıp başını eğdi.

Meredith bunun acısını, hayatının aşkının yaşadığını ve bunca


yıldır.seni aradığını, sadece birkaç avla ona yetişemediğini bilmenin
ona neler hissettirdiğini hayal bile edemiyordu.

“Her zaman seni Vaz Bahçesinde bekleyeceğini söylerdi."

Annesi yavaşça gözlerini açtı. Bu işarete uzun süre bakarak,


“Bizim ağacımız," dedi. Sonra yavaşça, her zam an yaptığı, çok az
kişinin yapabileceği şeyi yaptı: Sırtını dikleştirdi, başını kaldırdı,
ne kadar titrek ve belirsiz olursa olsun gülümsemeyi başardı. Geçen
haftalarda bütün hayatlarını değiştiren o sihirli ses'e, “Gel," dedi.
"Çay içeceğiz. Konuşacak çok şey var. Anya, seni k ız kardeşlerinle
tanıştırmak istiyorum. Eskiden Meredith düzenli olandı ve Nina
biraz çılgındı, ama biz hepimiz değişiyoruz ve sen bizi daha çok
değiştireceksin.’’ Annesi gülümsedi - eğer gözlerinde üzüntün».-1
bir gölgesi -Seninle om da buluşacağım, kelim elerinin bir anıs.-
varsa, bu beklenen bir şeydi ve sesindeki neşeyle yum uşatılm ıştı.
Ve belki de böyle olması, yeterince uzun yaşadığında hayatın böyle
2010

H içbir yabancı gökyüzü beni korumadı,

hiçbir yabancının kanal ları yüzü m e kalkan olmadı

herkesin ortak kaderine tanığım,

ben o zam andan, o yerden kurtulanım.

—A N N A AHM ATOVA
Son söz

dı Vera ve o zavallı bir kız. B ir hiç.

A Amerika'da hiç kim se bu kızı ya da içinde yaşadığı yeri


gerçekten anlayam az. Onun çok sevgili Leningradh -
Pelerin Batıya açılan ünlü Pencereni- bakm ak için hâlâ çok güzel

olan, ama içten çürüyen, ölm ekte olan bir çiçek gibi.

Am a Vera bunu hen ü z bilm iyor. O sadece büyük hayalleri


olan bir kız.

Vera yazın gen ellikle, asla hatırlayam adığı b ir sesin ona


seslenm esiyle, gecenin bir yarısında uyanır. Köprüye kadar her
yeri görerek odasının penceresinden sarkar.

H aziran ayında, hava m isket limonu ve yeni çiçek kokm aya


başladığında ve gece bir kelebeğin kanadının dokunuşu kadar kısa
olduğunda, Vera heyecandan neredeyse hiç uyuyam az.

Bu b d y e n o c h i. Karanlığın asla çökm ediği ve caddelerin asla


sessiz olm adığı beyaz yaz gecelerinin zam anı.
Son kez günlüğüm ü açıyor ve benim yaşım da becerebildiğim
Bu kitabı, kitabımı kapatırken gülmekten kendimi alam,y0.
kadar kalın bir yazıyla çocuklarım için yazıyorum . Sonra günlüğü
nım Bunca yıldan sonra, günlüğümü bitirdim. Bu bir masal, ya|an
kapatıp bir kenara koyuyorum .
değil- anlatabildiğim kadar gerçek olarak benim hikâyem. Babam
Gözlerimi kapanm aktan alıkoyam ıyorum . Bugünlerde, uykuya
b e n im le gurur duyardı. Nihayet bir .yazan m.
dalmak benim için ço k kolay ve aralık ayının sonlarındaki bu gün
Elbette, kızlarım olmasaydı bu kelimeler hâlâ içimde hapsolınuş
w bgni içimden zehirliyor olacaklardı ve onlar bana çok daha fazla de çok sıcak.
Sanırım b ir ço cu ğ u n kah kah asın ın sesini duyuyorum.
şey vermiş olsalar da, bu kızlarıma hediyem.
Ya da belki bu geçm işten kalan, Noel yem eğim izi hatırlatan
Meredith, Jeffle birlikte evde, Jillian’m düğünü için hazırlık
bir ses. A ilem in yen i h âliyle b u yıl hepim iz yiııe birlikteyiz.
yapıyor ve planlardan başka bir şey düşünem iyor. M addy hâlâ
Ben şan slı bir kad ın ım . Bunu her zam an bilmiyordum, ama
işte, annesinin işlettiği dört hediyelik eşya d ükkânını yönetiyor.
Meredith’i hiç bu kadar mutlu görmemiştim. Bııgiinİm le programı, şimdi biliyorum .
Yaptığım tü m h a ta la ra , kö tü v e korkunç seçim lere rağmen
yapmayı çok sevdiği işlerle dolu; .Jeffle sık sık seyah at ediyorlar.
yaşlılığım da lıâlâ seviliyorum vc belki d e daha önemlisi seviyorum.
Bunu Jeffin çok başarılı romanları için bir araştırm a olm ası am a­
cıyla yaptıklarını söylüyorlar, am a san ın m yalnızca birlikte olmayı B ir şe y ben i korkutm uş, gözlerim i açıyorum . Biraz gürültü.

çok seviyorlar. B ir an için k a fa m karışıyor, nerede olduğum dan emin değilim.


Sonra aşin a o ld u ğu m şöm in eyi, hâlâ köşede duran yılbaşı ağacını
Nina hiç evlenmediği, am a farkında o ld u ğu n d an çok daha
ve şö m in e rafı üzerin d e asılı d u ran kendi fotoğrafımı görüyorum.
fazla sevdiği Daniel’ıyla birlikte yukarıd a. Birbiri a rd ın a harika
B u fo to ğ r a f e sk id e n atlı k ıza k tablosunun durduğu yerde
maceralarda, dünyanın her yanm a birbirlerinin peşinden gittiler.
asılı. B aşlangıçta N ina'nm fotoğrafını sevmedim. Çok çok üzgün
Söylediklerine göre yine gitm ek için şim di e şyaların ı topluyorlar,
ama ben onların seviştiklerinden şüpheleniyorum . görünüyordum .
A m a b u fo to ğ ra fa a lıştım . Nihayet, sevginin bağışlam ayı
Aferin onlara.
gerektird iğin i öğrendiğim de benim için bu, yeni hayatın başlangı­
Ve Anya ailesiyle kilisede. Onun ism ini A m erikan laştırm asm ı cıydı. Ş im d i b u ünlü b ir fotoğraf; dünyanın her yerinden insanlar
umursamıyorum, benim için her zam an A nya o la ra k k a lacak. Yıl fotoğrafı g ö ld ü le r ve bana kahraman diyoriaı. Bu çok saçma. Bu

boyunca buraya sıkça geliyor ve evi k ah kah alarıyla dolduruyorlar. sad ece, hayatının ço k fazlasını boşa harcamış ve birazını geri ala­
bildiği için yeterince şanslı olan bir kadının fotoğrafı. Benim Kutsal
En büyük kızım la ben birbirim izle R u sça k o n u ş a ra k , o d ad a k i
Köşem hala odam.» köşesinde duru or. Mumlar sabahtan akşama
hayaletleri yâd ederek birlikte m utfakta saatler g eçiriyo ru z. S o ­
kad ar yamyor, her iki d«S»n fotoğraf,m da bana ne kadar şansi,
nunda konuşmalarda, bakışlarda v e gü lü m sem elerd e o n lara saygı . ol-/lımdik durııvor. Anva veL eon un
olduğumu her gün hatırlatarak dimdik a .
gösteriyoruz.
B a h çesi yetmiş yıldan fazla bir süred ir sevdiğim adam ın yeşil gözlerinin

fotoğrafının yanında kirli. gri pelüş bir tavşan yan devrilmiş |>ir ^ n c bakıyorum.
hâkle duruyor- Yoldaş Floppy. Sahte kürkü matlaşmış, bir gözü yok;
Yeşil.
bazen beni rahatlatması için onu yanımda taşıyorum. Bu renk nefesim i kesiyor v e ban a kendim i genç hissettiriyor.
Ayağa kalkıyorum. D izlerim acıyor ve a y a k la rım şişm iş,
O gerçek. Ve burada.
ama umurumda değil. Böyle şeyleri hiç u m u rsam ad ım . Ben
Onun sıcak varlığını hissedebiliyorum , bana dokunduğunda
I^eningradlıyım. Sessiz mutfaktan geçip oturma odasına gidiyorum.
Buradan her şeyin karla kaplı olduğu kış bahçemi görebiliyorum. ürı>eriyor v e o turuyorum .
Gökyüzü parlak bakır renginde. Buz ve kırağı, elm as küpeler gibi Söyleyecek çok ş e y var, am a !>en onun isminden başka bir şey
verandanın üstündeki saçaklardan sallanıyor. Ve kurtarılm aya söyleyeni iy o n i m. “S a sh a ..
ihtiyacım varken beni kurtaran, bana çok fazla şe y veren tatlı Sasha, “B ekled ik,'* d iyo r vc sesiyle paltosunun siyahlığından
Evan’ımı düşünüyorum. Bana sık sık, yakın lık kurarsam affedi­
bir gölge ç ık ıp kendi şe k lin i alıyor.
leceğimi söyleyen oydu. Onu daha önce dinlem iş olm ak için her
“1x30," diyorum , d aha fazlasını söylenm iyorum . Kollanın küçük
şeyimi verirdim, ama şimdi beni duyduğunu biliyorum .
oğlum a u zan m ayı, sa rılm a y ı çok istiyor. Leo çok sağlıklı ve güçlü
Ayaklarım çıplak ve yalnızca pazen bir gecelik giyiyorum .
görünüyor. Yanakların a can lılık gelmiş. ııembeleşmiş. Sonra da ayııı
Dışarı çıkarsam Meredith ve Nina yine delirdiğim i, durum um un
yanağın sa rk tığ ım , m orardığını, d onarak parladığını görüyorum.
kötüye gittiğini düşünerek endişelenecekler.
Leo'nun hana, A cık lın ı anne... beni bırakma... dediğini duyuyorum.
Yine de kapıyı açıyorum. Kapının tokm ağı elim d e kolayca
Bııını d uyduğum da, güçlükle nefes almama neden olan bir ağrı
dönüyor ve soğuk hava bana o kadar sert bir şekilde çarpıyor ki
göğsüm e saplanıyor, a m a Sasha elimi tutarak ve. “Gel, aşkını. Yaz
güzel, trajik biran için çok sevdiğim Neva N ehri üzerindeki şehre
geri dönüyorum. Bahçesine...’* d iyerek orada.

Yeni yağm ış karların üzerinde yürü yo r, k a rın ayakların ım A cı geçti.


S a slıa m ın yeşil, yem yeşil gözlerinin içine takıyorum ve çok
altını yaktığını ve dondurduğunu hissediyorum . O göründüğünde
uzun zam an ö n ce üzerine d iz çöktüğümüz çimenleri I.al ırl.yorun,.
neredeyse bahçeye varm ak üzereyim. G üneş ışığıyla parlayan altın
Ben orada â<ık d ı n u f t a n . U o her zaman y a p tı* S»» bana ataca
sarısı saçları olan, baştan aşağı siyahlar giym iş bir adam .
tuttu iliyor, b ir zam anlar onu nasıl kollarımda tutamadığımı un p,
Bu o olama/.. Bunu biliyorum.
gülerek kııeağnna alıyorum.
, • -r .4 ' d h w vc l«n p lin d en gidiyorum.
Banka gidiyorum ve soğuk, siyah gövdesine tutunuyorum .
Sasna beni opeıekyine, G d , içindeki
. o tankın üzerine yığılmış
Yeni ya da hatırlam adığım bir zarafetle h areket ederek, nere­
A rkam a bakarsam , kaıı an kızlarım ın ııc
deyse süzülerek bana doğru geliyor. Yaklaştığımda başım ı kaldırıyor
yaşlı ve k ırışm ış bedenim i „Öı nnl duyacağımı biliyorum.

okluğunu anlayıp aglaınaya baîl11) ^ '


« is «aAc«>
Bu yurdm arkama bakm.yon.nv Sasha ma tut.muyon.rn «
köçük aslanımın grrdamn, öpüyorum.

Bunun Wn. on lan vmKİen görebilmek iç.n çok çok uzun a -


Boyte hissetmek için. Simdi kutanm ın .y. dacafcnı
™ " Onlar k a rd e ş bir aile. Bu ta b .ta n n .fa n b ir hediye.
T e ş e k k ü r le r
onlara vcıtliti şey bu ve son on yıkla bir öm ür boy.,
yrteoek kadar sevdik-

ffred a , hzla n m S izi seviyorum . H er /.aman <*'ixiirn. diye


döçörTÖyonım.

Vc gidiyorum*

Bir romanı yazm ak tek başın a yapılan U r iş olabilir, a m a bunu “doğru

olarak" yapabilm ek \e iyi b ir şek ild e ya yın laya b ilm ek kesin likle öyle

dı-JiL Ö zellikle bu kitaba p e k ço k kişi yandım etti. Birincisi ve en

önemlisi, harika ed itö rü m J e n n ifcr E nderlin v e bütün St. M artin s

ekbine, özellikle M attlıevv Slıear. S a lly R ichard soıı, G eo rge VVitle.

Matı Baklacci, N an ey TYypuc, A n n e M a rie Tallberg» Lisa Senz, Sa-


ralı G okisteın, K im L ud lum , M ike Sto rrin gs, K athryn Harice Alison

Lazarus, Jef f C ap sh ew , K en H o llan d , T onı Siiııo, M artin Q ueen,


Steve KieckmT. M errill Bergenfeld, A stra Berzinskas, .John Edvvards,

Brian Heller, C h ristin e Jaeger, R ob R enzler’a, büîiin Broadvvay.satış


ekibine, bütün l'ifılı A venue satış ekibine, Sara G oodm an , Tahsha
Herr.andez ve Stephen l^ee’ye, h arika bir yıl için te fe k k ü r ederim !

Tom H a llm a n ’a kitabın g iizel kap akların d a yap tığı ça lışm a


için teşekkürler.

Ayrıca gazeteci Sally S a ra y a çok değerli yardım larından dolayı


çr.k teşekkü r ed erim . H erhangi bir Jıata yaln ızca bana aittir.

E lm alar ve VVenatdıee V a d isiyle ilgili her şe y konusund aki


yard ım ları için M a ry M oo’y» teşekkürler.
Bir gece Rusya’d an bahsettiği için Tom Adam sa teşekkürler...
Megan Chance ve Kiııı Fisk; daima ne zaman güleceğinizi,
ağlayacağınızı bildiğiniz ve tekrar denememi bana bu kadar çabuk

söylediğiniz için teşekkürler.

m
BAZEN A N N E N İ N GEÇMİŞİNE
BİR K A P I A R A L A D I Ğ I N D A
KENDİ G E L E C E Ğ İ N İ BULURSUN...
M ere d ith v e N i n a V V h its o n b i r b i r i n e t a b a n t a b a n a z ıt k a r a k te r ­
le r d e k i k ı z k a r d e ş l e r d i r . B ir i e v d e k a l ı p ç o c u k l a r ı n a b a k m ış v e aile
iş in in b a ş ın a g e ç m iş , d iğ e r iy s e h a y a lle r in in p e ş in d e n g id ip
d ü n y a y ı g e z m i ş v e ü n l ü b i r f o t o m- h a b i r o lm u ş t u r . A n c a k s e v g ili
b a b a la r ı h a s t a l a n d ı ğ ı n d a b u b i r b ” : y a b a n c ı ik i k a d ın , k e n d ile ­
rin i y in e b ir arad a, ş im d i bil» r ,n a h erh an gi b ir a v u n tu
v e rm e y e n , a ş ır ı m e s a fe li a n n e ! m y a n ı n d a b u la c a k tır .

Ö lü m d ö ş e ğ i n d e k i b a b a l a r ı n ı : - ,, m d a k i k a d ın la r d a n so n bir
a r z u s u v a r d ır : M a s a l s o n b i r k o y S açaktır; s o n u n a k a d a r.

B ö y le c e A n y a 'n ı n , 50 y ı l d a n f a z l a b i r s ü r e ö n c e y a ş a d ı ğ ı, s a v a ş
m a ğ d u r u ş e h r i L e n i n g r a d 'd a k i h a y a t ı n a a ç ıla n , a ile le r in i k ö k ü n ­
d e n d e ğ i ş t i r e c e k , b e k l e n m e d i k b i r y o l c u l u k b a ş la r .

" B u k ita p t a t m in e d ic i b ir t a r ih î r o m a n v e g ü n ü m ü z d e g e ç e n bir


a ile d r a m ı..."

O k u y u c u la r , a n n e v e k ı z l a r y a k ı n l a ş t ı k ç a h e m g ü lm e k t e n h em de
a ğ la m a k ta n k e n d ile r i n i a la m a y a c a k la r / '

H a n n a h , k a r a k t e r le r in p s ik o lo j ile r i n e d e r in le m e s in e in m e k te n *.
h is le r in d e t a y la r ın ı b e t im le m e k t e u s t a ."
VVaslıington Post Book Y/orta

You might also like