Professional Documents
Culture Documents
ANKARA ÜNİVERSİTESİ
SAĞLIK BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ
Seda KAYA
DANIŞMAN
2008- ANKARA
ii
TÜRKİYE CUMHURİYETİ
ANKARA ÜNİVERSİTESİ
SAĞLIK BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ
Seda KAYA
DANIŞMAN
2008- ANKARA
ii
KABUL VE ONAY
iii
İÇİNDEKİLER
Kabul ve Onay ii
İçindekiler iii
Önsöz vii
Şekiller ix
Çizelgeler x
1. GİRİŞ 1
1.1. Cıva 1
1.1.3.1. Absorbsiyon 13
1.1.3.2. Dağılım 14
1.1.3.3. Metabolizma 15
1.2. Kurşun 19
1.2.3.1. Ölüm 20
1.2.4.1. Absorbsiyon 26
v
1.2.4.2. Dağılım 28
1.2.4.3. Metabolizma 30
1.2.4.4. Boşaltım 30
1.4.2.2. İyonlaşma 37
1.4.2.3. Atomlaştırma 38
2. GEREÇ VE YÖNTEM 43
2.1. Gereçler 43
2.2. Yöntem 49
3. BULGULAR 55
3.5. Metal Düzeyleri ile Beden Kitle İndeksi (BKİ) Arasındaki İlişki 58
4. TARTIŞMA 60
5. SONUÇ VE ÖNERİLER 64
ÖZET 65
SUMMARY 67
KAYNAKLAR 69
EKLER 85
ÖZGEÇMIŞ 88
vii
ÖNSÖZ
İlk olarak; akademik yaşantıma devam etmemde çok büyük payı olan, beni
yüksek lisans yapma konusunda cesaretlendiren, ilgisini, desteğini ve akademik
birikimlerini benden asla esirgemeyen, akademik hayatta ve özel yaşantımda bana
yol gösteren, kendime her zaman örnek aldığım, danışman hocam, Ankara
Üniversitesi Adli Tıp Enstitüsü Müdür Yardımcısı Sayın Prof. Dr. Tülin
SÖYLEMEZOĞLU’na
Tezim için gerekli olan biyolojik materyalleri temin eden Dr. B. Servet
İRİTAŞ’a;
Teşekkür ederim.
viii
SİMGELER VE KISALTMALAR
ŞEKİLLER
ÇİZELGELER
Çizelge 2.1. Çalışılan örneklere ait sıra numaraları, cinsiyet, yaş, ikamet yeri,
Çizelge 2.3. Cıva analizi için soğuk buhar yöntemli atomik absorpsiyon cihazında
uygulanan metod.……………...…………………………………….52
Çizelge 2.4. Kurşun analizi için grafit fırın teknikli atomik absorpsiyon cihazında
uygulanan metod.…………………………………...……………….54
Çizelge 3.1. Beyin dokusunda belirlenen metal düzeyleri ile bireylerin yaşlarına ait
istatistiksel veriler.………………..…………………………………55
Çizelge 3.2. Beyin dokusunda belirlenen metal düzeyleri ile bireylerin yerleşim
yerleri arasındaki ilişkiye ait istatistiksel veriler.......……………….56
Çizelge 3.3. Beyin dokusunda belirlenen metal düzeyleri ile bireylerin meslek
grupları arasındaki ilişkiye ait istatistiksel veriler.……....………….57
Çizelge 3.4. Beyin dokusunda belirlenen metal düzeyleri ile bireylerin sigara
kullanımı arasındaki ilişkiye ait istatistiksel veriler.…………..…….57
Çizelge 3.5. Beyin dokusunda belirlenen metal düzeyleri ile bireylere ait BKİ
değerleri arasındaki ilişkiye ait istatistiksel veriler.…...…………… 58
Çizelge 3.6. Metallerin birbirine göre düzeylerinin korelasyonu …………....…..59
1
1. GİRİŞ
1.1. Cıva
Cıva çevrede doğal olarak bulunan bir metaldir. Metalik veya elementel cıva (Hgo)
cıvanın doğal yollarla açığa çıkan ana formudur. Cıvanın (Hg+1) ve (Hg+2)
değerlikleri diğer kimyasallarla bağ oluşturabilir. Cıva +2 değerlik basamağında
kararlıdır. Bir çok anorganik ve organik cıva bileşikleri merkürik (divalan)
katyondan oluşurlar (ATDSR, 1999). Cıva, akışkanlığı, yüksek yüzey gerilimi ve
diğer metallerle alaşım oluşturabilme yeteneği gibi benzersiz özellikleri nedeniyle
2
endüstride birçok kullanım alanına sahiptir. Bununla beraber, cıvanın yerel kullanımı
1970’lerin başından beri düşmeye başlamıştır. Cıvanın çoğu formunun yüksek
toksisitesi nedeniyle birçok alandaki kullanımı kaldırılmıştır (ATDSR, 1999).
İnhalasyon maruziyeti ile ilgili çalışmaların çoğu metalik cıva buharı maruziyetiyle
ilgilidir. Fazla seviyelerde metalik cıva buharının inhale edilmesi hem hayvanlarda
hem de insanlarda sistemik toksisiteyle ilişkilendirilir. İndüklenmiş-metalik cıvanın
temel hedef organları böbrekler ve santral sinir sistemidir. Yüksek maruziyetlerde
solunum, kardiyovasküler ve gastrointestinal etkiler de görülür. Metalik cıvanın bir
kısmı buharlaşır (Milne ve ark. 1970) veya buharın dental amalgamdan
kaynaklandığı durumlarda tükürükte çözünebilir (WHO, 1991).
İnsanlarda, akut, yüksek seviyeli metalik cıva buharı maruziyetinin solunum sistemi
semptomları üzerinde belirgin etkileri vardır. En çok bildirilen semptomlar öksürük,
dispne ile daralma veya göğüste yanma hissidir (Bluhm ve ark. 1992a; Gore ve
Harding 1987; Haddad ve Sternberg 1963; Hallee 1969; Kanluen and Gottlieb 1991;
King 1954; Lilis ve ark. 1985; Matthes ve ark. 1958; McFarland ve Reigel 1978;
Milne ve ark. 1970; Rowens ve ark. 1991; Snodgrass ve ark. 1981; Soni ve ark.
1992; Taueg ve ark. 1992; Teng ve Brennan 1959; Tennant ve ark. 1961). X ışınları
analizinde akciğerlerde pnömonit görülmüştür (Bluhm ve ark. 1992a; Garnier ve ark.
1981; Gore ve Harding 1987; Hallee 1969; King 1954; Soni ve ark. 1992; Tennant ve
ark. 1961). Aynı zamanda pulmoner fonksiyonlar da zarar görebilir. Hava yollarında
tıkanma, daralma (Snodgrass ve ark. 1981) ve vital kapasitede azalma (Lilis ve ark.
1985; McFarland ve Reigel 1978) bildirilmiştir. Lilis ve arkadaşları (1985) vital
kapasitedeki azalmayı maruziyetten sonra 11 ay boyunca gözlemlemişlerdir. Daha
ciddi durumlarda, solunumda güçlük, pulmoner ödem (alveolar ve interstisyel), lobar
pnömoni, fibroz ve bronş epitelinde deskuamasyon gözlenmiştir. Bronşlarda mukus
ve sıvı nedeniyle oluşan tıkanmayı takiben alveolar genişleme, amfizem,
pnömotoraks ve ölümle sonuçlanabilir (Campbell 1948; Gore ve Harding 1987; Jaffe
ve ark. 1983; Kanluen ve Gottlieb 1991; Matthes ve ark. 1958; Taueg ve ark. 1992;
Teng ve Brennan 1959; Tennant ve ark. 1961).
olmayan konsantrasyonda metil cıvaya maruz kaldığı fakat herhangi bir solunum
rahatsızlığı gözlenmediği bildirilmiştir (Hunter ve ark. 1940). Her iki çalışma da
maruziyet seviyeleri bilinmediği için sınırlıdır.
İnsanlarda metalik cıva inhalasyonunu takiben kan basıncı ve kalp atışında artma
gözlenmiştir. Bu vakaların birinde, sinus taşikardi olarak ifade edilen, kalp atışında
artma gözlenmiştir (Soni ve ark. 1992). Uzun süreli mesleki maruziyetlerde kan
basıncında (Fagala ve Wigg 1992; Foulds ve ark. 1987; Friberg ve ark. 1953;
Karpathios ve ark. 1991; Taueg ve ark. 1992) ve kalp atışında artma gözlenmiştir
(Fagala ve Wigg 1992; Foulds ve ark. 1987).
Organik cıva bileşiklerine maruz kalan bir kaç kişide gastrointestinal etkiler
bildirilmiştir (Brown 1954). Dietil cıva buharına mesleki maruziyete uğrayan iki
kadında ağız ve dişetinde iltihaplanma, tükürükte artma ve tanımsız gastrointestinal
bozukluk görülmüştür (Hill 1943).
Fabrikada tahmin edilen cıva buharı maruziyeti seviyesi 0,1 mg/m3’den biraz
daha azdır. Fakat işçiler 0,106 – 0,783 mg/m3 cıva buharına maruz kalmışlardır,
maruziyete uğramayan işçilerle karşılaştırıldığında α2-makroglobülin ve bakırın
9
Metalik cıvanın inhalasyon yoluyla maruziyetinde böbrek hassas bir hedef organdır.
Bu hassasiyetin bir kısmı cıvanın temel olarak böbreklerde akümüle olmasından
kaynaklanabilir. İnsanda akut yüksek konsantrasyonlu inhalasyon maruziyetinin hafif
geçici proteinüri veya idrar asit miktarında (Bluhm ve ark. 1992b; Soni ve ark. 1992)
hafif değişimlerden hematüri ve oligüriye kadar giden (Campbell 1948; Hallee 1969;
Snodgrass ve ark. 1981) dejenerasyonla birlikte akut renal yetmezliğe veya
proksimal sarmal tübüllerin (Campbell 1948; Jaffe ve ark. 1983; Kanluen ve Gottlieb
1991; Rowens ve ark. 1991) nekrozuna kadar geniş etkileri vardır. Bu durumların
gerçek maruziyet konsantrasyonları bilinmemektedir fakat idrar cıva
konsantrasyonunun 59 – 193 µg/saat kadar yüksek olduğu bildirilmiştir (Bluhm ve
ark. 1992b).
Birkaç çalışmadan elde edilen sonuçlar, kronik olarak cıva buharına maruz
kalan işçilerde renal toksisite oluştuğunu göstermiştir (Barregard ve ark. 1988;
Bernard ve ark. 1987; Buchet ve ark. 1980; Cardenas ve ark. 1993; Danziger ve
Possick 1973; Ehrenberg ve ark. 1991; Kazantzis ve ark. 1962; Langworth ve ark.
1992; Piikivi ve Ruokonen 1989; Roels ve ark. 1982; Stewart ve ark. 1977; Stonard
ve ark. 1983; Sunderman 1978; Tubbs ve ark. 1982). Bu raporların bazıları
proteinürisi olan işçiler üzerine yoğunlaşırken (Danziger ve Possick 1973; Kazantzis
ve ark. 1962; Tubbs ve ark. 1982), diğerleri de maruz kalan popülasyonlarda değişik
üriner parametreleri incelemiştir. Proteinürili işçilerle yapılan çalışmalardaki
biyopsiler hem proksimal tübüler hem de glomerüler değişiklikler göstermiştir.
Kazantzis ve ark. (1962) ağır albuminürinin hem proksimal tübüler hasara hem de
glomerüloskleroza eşlik ettiğini belirtmiştir.
10
Orta-süreli bir çalışmada, 12 hafta boyunca, haftada 5 gün, günde 7 saat, 0.86
mg/m3 konsantrasyonda cıva buharına maruz bırakılan tavşanlarda, maruziyetin sona
erdirilmesiyle geri dönüşümlü olabilen orta seviyede patolojik böbrek değişiklikleri
gözlenmiştir (Ashe ve ark. 1953).
2 hafta boyunca cıva buharına maruz kalan 13-yaşındaki bir erkek çocukta tiroid
büyümesi ve düşük tiroid-stimüle-edici hormon seviyelerine rastlanmıştır
(Karpathios ve ark. 1991). Ortalama 10 yıl boyunca metalik cıva buharına maruz
kalan kloroalkali işçileri ile yapılan bir çalışmada, en yüksek konsantrasyona maruz
kalan işçilerde serum serbest-tiroksini (T4) ve serbest tiroksinin, serbest 3,5,3’-
triiyodotironin’e (T3) oranı biraz, ancak anlamlı şekilde yüksek çıkmıştır (Barregard
ve ark. 1994a, 1994b). Ayrıca serum serbest T3’ü, kümülatif cıva maruziyetiyle ters
orantılıdır, bu durum; cıvanın, T4’ün aktif hormon T3’e dönüşümünden sorumlu olan
11
İnsanlarda inhalasyon yoluyla elemental cıva buharına akut ve orta süreli maruziyet
eritematoz ve pruritik deri hastalıklarıyla sonuçlanmıştır (Aronow ve ark. 1990;
Bluhm ve ark. 1992a; Foulds ve ark. 1987; Karpathios ve ark. 1991; Schwartz ve ark.
1992; Sexton ve ark. 1976). Cıva maruziyetine karşı diğer dermal reaksiyonlar; ağır
perspirasyon (Aronow ve ark. 1990; Fagala ve Wigg 1992; Karpathios ve ark. 1991;
Sexton ve ark. 1976) ve avuç içlerinde ve ayak tabanlarında kızarıklık ve
kabarıklıkları içermektedir (Aronow ve ark. 1990; Fagala ve Wigg 1992; Karpathios
ve ark. 1991). İnhalasyon yoluyla metalik cıvaya maruziyetten sonra hayvanlarda
meydana gelen dermal etkilerle ilgili herhangi bir çalışma mevcut değildir.
İnsanlarda ve hayvanlarda inhalasyon yoluyla organik cıvaya maruziyet sonrası
meydana gelen dermal etkilerle ilgili herhangi bir çalışma mevcut değildir.
Merkezi sinir sistemi metalik cıva buharı maruziyeti için muhtemelen en hassas
hedef organdır. Metalik cıva maruziyetini takiben oluşan merkezi sinir sistemi
bozuklukları hem birbiriyle tutarlı hem de çok kesindir. Akut-, orta süreli- ve kronik
maruziyetler benzer nörolojik etkiler ortaya koymuştur. Maruziyet süresi ve/veya
konsantrasyonu arttıkça semptomlar şiddetlenmekte ve geri dönüşümsüz bir hale
gelmektedir. İnsanlarda, yüksek konsantrasyonlu akut cıva buharı inhalasyonunu
12
İnhale edilmiş metalik cıva buharının absorbsiyonu yüksektir (yaklaşık olarak % 70–
80) ve sıvı metalik cıva maruziyeti için ihmal edilebilir düzeydedir. Anorganik cıva
tuzlarının absorbsiyonu cıvanın yapısı ve test şartlarına göre %2 ila %38 arasında
değişir. Metalik, anorganik ve organik cıva için dağılım verileri biyoakümülasyonun
en yüksek olduğu organın böbrek olduğunu göstermiştir. Lipofilik yapısı nedeniyle,
metalik cıva, plasenta ve kan – beyin bariyerinden kolayca geçebilir. Beyindeki
metalik cıvanın, anorganik divalan katyonunun oksidasyonu cıvanın beyinde
tutulmasıyla sonuçlanabilir. Anorganik cıva bileşikleri birçok organa ulaşabilirler,
bununla birlikte, bu organların düşük lipofiliteleri, bariyerlerden geçişi azaltır ve
beyin ve fötusta akümülasyon gerçekleşir. Metil cıvanın dağılımı da metalik
cıvanınkine benzerdir, fakat nispeten kan – beyin ve plasental bariyerleri geçme
özelliği nedeniyle beyin ve fötusta (anorganik cıvayla karşılaştırıldığında)
akümülasyonu daha fazladır ve organik cıva beyin ve fötusta anorganik divalan
katyonuna dönüşür (ATSDR, 1999).
Metalik cıva, bir çok dokuda gerçekleşen, hidrojen peroksidaz – katalaz yolağı
ile anorganik divalan cıvaya yükseltgenir. Anorganik divalan katyon sırayla metalik
cıvaya indirgenebilir. Hg+ iyonu sulfidril gruplarının varlığında kararsızdır ve
13
düzensiz bir şekilde metalik cıva ve Hg2+ iyonuna dönüşür. Metalik cıvayla birlikte
organik cıva da anorganik divalan cıvaya dönüşür fakat dönüşüm oranı metalik
cıvadan düşüktür.
1.1.3.1. Absorbsiyon
1.1.3.2. Dağılım
İnsanlarda, metalik cıva inhalasyon yoluyla maruziyetten sonra, tüm vücuda dağılır.
Yağda yüksek çözünürlüğü nedeniyle kan-beyin ve plasental bariyerleri kolayca
geçebilir. Hg2+ iyonuna oksidasyonundan sonra birincil olarak böbreklerde birikir.
Anorganik divalan cıva bileşikleri benzer şekilde tüm organlara ulaşır, bununla
beraber, anorganik cıva bileşiklerinin lipofiliteleri daha düşük olduğu için beyin ve
fötustaki akümülasyonu metalik cıvaya göre daha düşüktür. Organik cıva bileşikleri
oral maruziyeti takiben vücut boyunca dağılır ve en fazla böbreklerde birikir. Metalik
cıva gibi, metil ve fenil cıva bileşiklerinin kan-beyin ve plasenta bariyerini geçme
kabiliyetleri vardır ve bu özellik dağılıma ve beyin ve fötusta birikmesine olanak
verir.
Metalik cıvanın lipofilik yapısı vücut boyunca dağılımına izin verir. Vücutta
çözelti halindeki metalik cıva oldukça lipofiliktir böylece kan-beyin ve plasental
bariyerlerden kolayca geçebilir (Clarkson 1989). Cıva tüm dokulara dağılır ve 24
saat içinde en yüksek seviyeye ulaşır, beyinde ise daha farklı olarak en yüksek
seviyeye 2-3 gün içerisinde ulaşır (Hursh ve ark. 1976). Cıva buharına inhalasyon
youyla maruziyetten sonra cıva en uzun süre beyinde kalır (Takahata ve ark. 1970).
Metalik cıvaya en son 10 yıl önce maruz kalmış Japon işçilerin otopsilerinde
beyinlerinde hala yüksek düzeyde cıva bulunmuştur (Takahata ve ark. 1970).
Oral yolla absorbe olan metalik cıvanın dağılımının birçok yönden, metalik
cıvanın biyolojik sıvılarda Hg2+ iyonuna yükseltgenmesi nedeniyle Hg2+ tuzlarına
benzemesi beklenir. Elementel cıvadan farklı olarak, kan-beyin ve plasental
bariyerleri geçen divalan cıva miktarı düşük lipofilitesi nedeniyle çok daha düşüktür
(Clarkson 1989).
Metil cıva zehirlenmesinin ilk olarak 26 yıl önce görüldüğü bir erkeğin otopsisi
göstermiştir ki en yüksek cıva seviyesi (0.62–1.19 µg Hg/g) serebral korteksin
girusunda, serebellum, pallidum ve beyindeki oksipital kutupta bulunmuştur
(Takeuchi ve ark. 1989). Beyinde, toplam cıva seviyesi (0.02–1.19 µg/g) metil cıva
seviyesinden (yaklaşık olarak <0.01 µg/g) çok daha fazla bulunmuştur.
1.1.3.3. Metabolizma
beyin sapının hedef bölge olduğu bulunmuştur. Farelerdeki bu bulgular genel olarak
cıvaya duyarlı sıçanlardaki cıvanın beyindeki dağılımlarının uyumlu derecede
olduğunu göstermiştir (Schionning ve ark.1991; Warfvinge ve ark. 1992), sadece ak
madde cıva akümülasyonu için hedef bölge olarak bulunmamıştır.
1.2. Kurşun
Kurşun çevrede doğal olarak bulunan ve periyodik tablonun IVA grubuna ait olan bir
208
elementtir. Doğal kurşun, Pb (51–53%), 206Pb (23.5– -27%), 207Pb (20.5–23%) ve
204
Pb (1.35–1.5%) olmak üzere dört kararlı izotopunun karışımından oluşur
(ATSDR, 2007).
Kurşun çok bol bulunan bir element değildir fakat kurşun cevheri birikintileri
çok bulunur ve çevreye dağılmış durumdadır. Kurşunun, korozyon rezistansı,
yoğunluğu ve düşük erime noktası gibi özellikleri, boru, lehim ve akü yapımında
kullanılmasına olanak sağlamaktadır.
Kurşun havaya ve suya maruz bırakıldığı zaman, kurşun sülfat, kurşun oksit ve
kurşun karbonat filmleri oluşur ve bu filmler, metalin temelindeki korozyonu
durdurucu veya yavaşlatıcı bir koruyucu bariyer görevini üstlenirler. Kurşun,
elektromotor serilerinde hidrojenin biraz üstünde bulunur ve asidik ortamda teorik
olarak hidrojenle yer değiştirebilir. Bununla beraber, küçük potansiyel fark ve
yüksek hidrojen aşırı gerilimi bu yer değiştirmeyi engeller (King ve Ramachandran
1995; Sutherland ve Milner 1990).
20
Kurşun, saf olarak veya diğer metal veya kimyasal bileşiklerle alaşım halinde
kullanılabilir. Kurşunun ticari önemi, kolay şekil verilebilmesi, yüksek yoğunluk,
düşük erime noktası, fabrikasyon kolaylığı, asit rezistansı, sülfirik asitle
elektrotermal reaksiyonu ve hava, su ve topraktaki kimyasal kararlılığı gibi
özelliklerinden kaynaklanır (King ve Ramachandran 1995; Shea 1996; Sutherland ve
Milner 1990). Kurşun, akü üretiminde; kurşun alaşımları pirinç, bronz ve bazı
lehimlerde; tabaka ve borularda nükleer ve x-ışını kaplamasında, kablo korumasında,
ses kontrol materyallerinde; kimyasal rezistans astarlamasında; cephane ve kurşun
bileşikleri cam yapımında, seramiğe cam kaplanmasında, plastik dengeleyici ve
boyalarda kullanılır. Kurşunun günümüzdeki en yaygın kullanımı kurşun-asit
bataryalarıdır. Kurşunun bu yaygın kullanımı geniş bir alana yayılmış maruziyete
neden olduğu için, çevre ve sağlık otoriteleri tarafından kullanımı kısıtlanmaya
başlanmıştır (Larrabee 1998).
Kurşun arsenit ve kurşun arsenat zirai alanda herbisit, insektisit veya rodentisit
olarak kullanılmıştır. 1960’lı yıllara kadar meyve bahçelerindeki kullanımı yaygın
olmuş, fakat 1988 yılında tüm kurşun arsenat insektisitlerinin kullanımı
yasaklanmıştır. (EPA 2002; PAN Pesticides Database 2004; Peryea 1998; Wisconsin
Department of Health and Family Services 2002).
1.2.3.1. Ölüm
Mesleki olarak kurşuna maruz kalmış işçilerle yapılan mortalite çalışmaları olduğu
kadar genel popülasyonla yapılmış çalışmalar da mevcuttur. 1946-1970 yılları
arasında en az bir yıl boyunca çalışmış 4519 pil fabrikası işçisi ve 2300 kurşun
üretim işçisiyle 1947 ve 1980 yılları arasında mortalite çalışması yapılmıştır (Cooper
21
1988; Cooper ve ark. 1985). Artan mortalite oranlarının büyük kısmı habis
neoplazmalardan, hipertansiyon ve nefriti de içeren kronik renal hasardan ve “tam
tanımlanmamış” nedenlerden kaynaklanmıştır. Kurşun işçilerinde, serebrovasküler
hasara bağlı olarak artan ölümleri destekleyen ek çalışmalar da yapılmıştır (Fanning
1988; Malcolm ve Barnett 1982; Michaels ve ark. 1991). Malcolm ve Barnett (1982),
1921 ve 1976 yılları arasında kurşun asit batarya fabrikasında çalışan işçilerin ölüm
nedenlerini araştıran bir çalışma yapmış ve 65-69 yaşları arasındaki işçilerde
serebrovasküler hasarın neden olduğu ölümlerde anlamlı bir artış olduğunu
bulmuşlardır. Fanning (1988), 1926 yılından 1985 yılına kadar kurşuna maruz kalmış
867 işçiyle, kurşuna düşük oranda veya hiç maruz kalmamış 1206 işçinin ölüm
nedenlerini karşılaştırmış ve kontrol grubuyla karşılaştırıldığında 1946 ve 1965
yılları arasında serebrovasküler hasara bağlı olarak ölen işçilerin sayısında anlamlı
bir artış olduğunu bulmuştur.
Kolik, kurşun zehirlenmesinde ortaya çıkan ilk semptomdur. Kolik; abdominal ağrı,
konstipasyon, kramp, bulantı, kusma, anoreksi ve kilo kaybı gibi semptomların
kombinasyonuyla karakterize edilmektedir. Gastrointestinal semptomlar 100-200
µg/dL kan kurşun seviyelerinde ortaya çıksa da, kan kurşun seviyesi 40 ve 60 µg/dL
olan işçilerde de bu semptomların gözlemlendiği durumlar oluşmuştur (Awad El
Karim ve ark. 1986; Baker ve ark. 1979; Haenninen ve ark. 1979; Holness ve
Nethercott 1988; Kumar ve ark. 1987; Marino ve ark. 1989; Matte ve ark. 1989;
Pagliuca ve ark. 1990; Pollock ve Ibels 1986; Rosenman ve ark. 2003; Schneitzer ve
ark. 1990).
İsviçre’de bir kurşun işleme fabrikasında çalışan kadın işçilerle yapılan çalışmada,
gebelik süresince çalışmaya devam eden (294 gebeliğin %13.9’u düşükle
sonuçlanmıştır) veya gebelik öncesinde çalışmış ve devamında fabrikanın 10 km
kadar yakınında yaşayan (176 gebeliğin %17’si düşükle sonuçlanmıştır) kadın
işçilerde kendiliğinden olan düşük sıklığında artma gözlenmiştir (Nordstrom ve ark.
1979).
24
Düşük seviyeli kurşun maruziyetinin konjenital anomalilere neden olduğu ile ilgili
raporlanmış bilgi mevcut değildir. Ancak 5183 birbirini izleyen doğumda 20. haftada
kordon kanındaki kurşun düzeyi ile hemanjiyom, hidrosel, deri anomalileri ve
inmemiş testis gibi minör anomaliler görülmekle birlikte büyük malformasyonlara
rastlanmamıştır (Needleman ve ark. 1984), kurşunla bağıntılı özel bir malformasyon
bilinmemektedir. Araştırmacılara göre, sonuçlar kurşunun diğer teratojenik risk
faktörleriyle birleşebileceğini ve anormal sonuçları arttırabileceğini belirtmişlerdir.
baş ağrısı, yorgunluk, impotans, azalmış libido, baş dönmesi, güçsüzlük ve parestezi
de dahil olmak üzere sınırsız sayıda olgu içermektedir (Awad El Karim ve ark. 1986;
Baker ve ark. 1979, 1983; Campara ve ark. 1984; Haenninen ve ark. 1979; Holness
ve Nethercott 1988; Lucchini ve ark. 2000; Marino ve ark. 1989; Matte ve ark. 1989;
Pagliuca ve ark. 1990; Pasternak ve ark. 1989; Pollock ve Ibels 1986; Rosenman ve
ark. 2003; Schneitzer ve ark. 1990; Zimmerman-Tanselia ve ark. 1983).
1.2.4.1. Absorbsiyon
%95’i inhale edilmiş mikrondan küçük parçacıklardır (Hursh ve ark. 1969; Wells ve
ark. 1975).
bölgelerine 25 cm2’lik bir alana eşit olarak dağıtılan 0,75 mL tetraetil kurşun, 10,6
mg kurşuna ve 0,5 saat içinde ölümle ve 4,41 mg kurşuna ve 6 saat içinde ölümle
sonuçlanmıştır (Kehoe ve Thamann 1931). Tetraetil kurşunun, kurşun asetata göre
sıçanların derilerinden daha büyük miktarda absorbe olduğu bildirilmiştir (Laug ve
Kunze 1948). Deri yoluyla absorbsiyon oranları insanlar ve kobaylar için; tetrabutil
kurşun > kurşun nuolat (kurşun linoleik ve oleik asit compleks) > kurşun naftanat >
kurşun asetat > kurşun oksit (Bress ve Bidanset 1991).
1.2.4.2. Dağılım
1.2.4.3. Metabolizma
1.2.4.4. Boşaltım
Maruziyet yolundan bağımsız olarak, absorbe edilmiş kurşun birincil olarak idrar ve
feçes, daha az olarak da ter, tükürük, saç ve tırnaklar yoluyla vücuttan atılır
Chamberlain ve ark. 1978; Griffin ve ark. 1975; Hursh ve Suomela 1968; Hursh ve
ark. 1969; Kehoe 1987; Rabinowitz ve ark. 1976; Stauber ve ark. 1994).
Beyin bariyeri veya beyin bariyer sistemi kavramı kan-beyin bariyeri ve kan-
serebrospinal sıvı bariyerini içerir. Bu beyin bariyerleri, merkezi sinir sistemini,
farklı tamamlayıcı mekanizmalarla, kimyasal saldırılara karşı korur. Toksik metal
31
Kan beyin bariyerinin kurşun toksisitesi için hedef olduğu bilinmektedir. Akut
kurşun zehirlenmesinde açıkca görülen klinik belirtilerden birisi, fıtıkla birlikte
beyinde şişme, ventrikülar sıkışma ve peteşiyal kanamadır (Pentschew, 1965; Smith
ve ark. 1960; Struzynska ve ark. 1997). Artan serebral kanamanın oranı, tromboz ve
ateroskleroz, yüksek seviyelerde kurşuna maruz kalmış İngiliz pil işçilerinde
gözlemlenmiştir (Dingwall-Fordyce ve Lane, 1963).
Şekil 1.2. Tipik bir atomik absorpsiyon spektroskopisinin şematik gösterimi (Varian Australia Pty Ltd
(A.C.N. 004 559 540) 1997).
• Analit elementine özgü dalga boyunda ışık yayan bir ışık kaynağı. Bu
genellikle oyuk katot lambalarıdır.
• Örnekten serbest analit atomlarının oluşmasını sağlayan bir atomlaştırıcı.
Serbest atom oluşturmak için gerekli enerji kaynağı genelikle hava/asetilen
veya nitroz-oksit/asetilen alevidir. Örnek alevin içine aerosol olarak verilir ve
yakıcı ışık demetinin geçtiği optik yol üzerinde bulunur.
• Atom popülasyonu boyunca ve monokromatörde kaynaktan gelen ışığı
yöneten bir optik sistem.
• Oyuk katot lambasından yayılan belirli analitik dalga boyundaki ışığı analitik
olmayan diğer ışıklardan ayıran bir monokromatör.
34
Atomlar enerji ihtiyaçlarına göre farklı dalga boylarında farklı miktarda ışığı
veya ısıyı absorblayabilir. Işığın absorblanması, ısı veya diğer parçacıklarla çarpışma
(elektron, atom, iyon veya molekül) sonucunda enerji atoma eklendiği zaman, bir
veya daha fazla değişim gerçekleşebilir. Absorblanan enerji atomun kinetik enerjisini
arttırabilir veya atom enerjiyi absorblar ve uyarılmış enerji seviyesine geçebilir. Eğer
atom iki enerji seviyesindeki farka eşit bir enerjiyi absorblarsa diğer seviyeye
uyarılabilir.
Atomik absorbsiyon, temel seviyedeki bir atomun belirli dalga boyundaki ışığı
absorblayarak daha yüksek enerji seviyelerine geçmesi prensibine dayanan bir
yöntemdir. Örnek olarak sodyum atomları için enerji seviyelerindeki geçiş 589,0 nm
dalga boyundaki ışığın absorblanmasıyla gerçekleşir. Bu elektronik geçiş sodyum
elementine özgüdür ve farklı enerji gereksinimleri olan diğer elementler bu ışığı
absorblayamazlar.
36
Her atomun enerji seviyesi proton ve elektron sayılarına göre belirlenir. Her bir
element farklı elektron ve proton dizilimine sahiptir ve bu nedenle enerji seviyeleri
her bir atom için farklıdır. Bir element bir kaç elektronik enerji seviyesine sahip
olabilir.
Şekil 1.4.Bir atom için uyarılma, iyonlaşma ve emisyon basamakları. Atom için enerji seviyeleri yatay
çizgilerle ve enerji geçişleri dikey oklarla gösterilmiştir.
Lambert Kuralı, şeffaf bir ortam tarafından absorblanan ışık miktarının gelen ışığın
şiddetinden bağımsız olduğunu ve ortamın birbiri ardına gelen her bir biriminin,
içerisinden geçen ışığı aynı miktarda absorbladığını söyler.
log10Io/It = absorbans = a * b * c
1.4.2.2. İyonlaşma
Alev sıcaklığı dış elektronlarını koparmak için yeterli yüksekliğe ulaştığı zaman
iyonlaşma gerçekleşir. İyonlaşma reaksiyonu gerçekleştiren atomlar atomik
absorbsiyon gerçekleştiremez, bu nedenle ölçülen sinyal azalır. Bir anyon veya
38
1.4.2.3. Atomlaştırma
Alevli atomlaştırıcıda en önemli sınırlama örnekleme cihazı için alevin tam olarak
uygun olmayışıdır. Alevli atomlaştırıcılarda, örneğin sadece küçük bir miktarı
(yaklaşık %10) atomlaştırıcıya ulaşabilir. Ek olarak, örnek, ayrosolü aleve taşımak
amacıyla kullanılan gazın büyük hacimleriyle seyreltilir. Temel seviyede atomların
oluşturulması, alev sıcaklığı, alev gazıyla etkileşimler, matriks bileşenleri, kimyasal
engellemeler ve analitin fazla miktarda çözünmesi gibi bir çok etken tarafından
yönetilir. Serbest atomlar ışık yolunda 10-4 saniye gibi kısa bir süre için bulunurlar.
Işık yolunda kalma süresi alev gazının hızına bağlıdır. Bu nedenlerle, aleli
atomlaştırıcıyla yapılabilen ölçümler genellikle ppm seviyesindedir.
Tüp içinden kontrollü elektrik akımının geçmesiyle ısıtılır ve her bir basamak
için ayrı ayrı programlanır. Moleküler çözünme, atomlaştırma sıcaklığı, ısıtma hızı
ve sıcak grafit tüp yüzeyineki çevresel etkilerin azaltılmasıyla yönetilir.
40
Grafit tüpe verilen tüm analit atomlaşır ve atomlar grafit tüp içinde alıkonulur.
Sonuç olarak, hassasiyet ve deteksiyon sınırları ppb seviyesine düşürülür.
1. Kurutma
Örnek grafit tüpe enjekte edildiği zaman, örnek belirli bir sıcaklıkta kurutulur, bu
sıcaklık genellikle çözücünün kaynama sıcaklığının altındadır (genellikle 80 ve 200
o
C). Çözücü buharlaştırılır, tüp yüzeyinde ince bir film halinde katı madde kalır.
2. Külleme
Külleme basamağında, sıcaklık matriks maddesini, analiti kaybetmeyecek derecede,
ortadan kaldırmak için arttırılır. Külleme sıcaklığı genellikle 350-1600oC arasındadır.
3. Atomlaşma
Atomlaştırma basamağında, fırın, külleme basamağından kalan artıkların
buharlaşması için sıcaklık yükseltilir. Böylece optik yol üzerinde serbest atom bulutu
oluşturulur. Absorbans ölçümü bu basamakta yapılır. Atomlaşma sıcaklığı elementin
uçuculuğuna bağlıdır ve minumum 1800oC (kadmiyum için) ile maksimum 3000oC
(bor için) arasında değişir.
41
Son yıllarda, arsenik, selenyum, antimon ve cıva gibi çevrede düşük seviyelerde
bulunan elementlerin analizi önem kazanmıştır. Çevrede doğal olarak bulunan bu
ağır metaller, çevreye zirai ve endüstriyel kullanımları sonucunda yeniden dağılırlar
ve bu nedenle biyolojik sistemler üzerindeki etkileri önem kazanır. Buhar oluşturma,
cıva tayini ve metal hidrürleri şeklinde kararlı olan arsenik, selenyum, antimon,
bizmut ve kalay gibi hidrür-sınıfı elementlerin tayini için oldukça hassas bir
yöntemdir. Bu elementler, kimyasal indirgeyici maddelerle gaz hidrürleri oluşturulup
ve sonrasında ısıtılmış quartz tüpte hidrürün ayrılması şeklinde tayin edilir.
Buhar oluşturma, sıklıkla, arsenik, selenyum ve cıva için analiz hızı ve zemin
engellemelerinin azlığı nedeniyle grafit tüpe tercih edilir. Buhar oluşturmalı atomik
absorbsiyon spektroskopisi için deteksiyon limiti genellikle ppb seviyesindedir.
Soğuk buhar tekniği, cıvanın ultra-eser seviyelerinin belirlenmesi için en hassas ve
en uygun yöntemdir. Buhar oluşturma tekniğinin gelişmiş hassasiyeti %100 ölçüm
verimliliği sağlar. Örnek çözeltisindeki tüm analit, kimyasal indirgeme
reaksiyonunda kullanılır ve ölçüm için örnek hücresine taşınır. Bu basamak aynı
zamanda analit elementinin kimyasal matriksinden ayrılmasını, atomlaştırma
basamağındaki matriks engellemelerinin ortadan kaldırılmasını ve zemin
absorbsiyonunu minimum seviyeye indirilmesini sağlar.
Bir çok ticari buhar oluşturma yöntemi mevcuttur. Varian Buhar Oluşturma
Sistemi sürekli bir buhar oluşumu sağlayan bir peristaltik pompayla çalışır. Bu
sistem şematik olarak aşağıdaki şekilde gösterilmiştir. Bu teknikte, örnek reaksiyon
haznesine pompalanmadan önce, derişik asit ve sodyum borhidrür çözeltisiyle
(indirgeyici) birleşir. Uçucu hidrürler, bir çok element için oluşturulabilir ve bu
hidrürler gaz sıvı ayırıcısı ile çözeltiden ayırılırlar. Gaz hidrürler optik yola göre
ayarlanmış ısıtılmış kuartz hücreye geçerler. Kuartz hücre genellikle hava/asetilen
aleviyle ısıtılır. Hidrür, hücrede atomlaşır ve analit ve hidrojen ayrılır. Böylece
analitin atomik absorbsiyonunun ölçümü sağlanmış olur.
42
Şekil 1.6. 3-kanallı sistem olarak hidrür jenerasyonu için tasarlanmış Varian VGA-77 buhar
jenerasyon aksesuarı.
Soğuk buhar tekniği cıva için, hidrür yerine atomik cıva buharı oluşturulması
haricinde diğer elementlere benzerdir. Saf atomik cıva buharı oluşturuluken,
absorbsiyon hücresinden su buharının uzaklaştırılması gerekli değilse hücre
ısıtmasına gerek yoktur (Varian, 1997)..
43
2. GEREÇ VE YÖNTEM
2.1. Gereçler
Örneklerin sıra numarası, cinsiyet, yaş, ikamet bilgisi, meslek, sigara bilgisi ve
beden kitle indeksi bilgileri çizelge 2.1.’de verilmiştir. İkamet durumu belirlenirken
Ankara içinde ve dışında yaşayanlar olarak ayrılmıştır. Meslek bilgilerinde inşaat,
kaporta, demir, boya ve fabrika işçileri riskli meslek grubunda değerlendirilmiştir.
Beden kitle indeksi, örneklerin ağılıklarının, boylarının karesine bölünmesi ile
hesaplanmıştır.
Çizelge 2.1. Çalışılan örneklere ait sıra numaraları, cinsiyet, yaş, ikamet yeri, meslek, sigara
alışkanlığı ve beden kitle indeksi bilgileri.
Beden Kitle
Sıra Sigara
Cinsiyet Yaş İkamet Yeri Meslek İndeksi
No Kullanımı
(kg/m2)
1 Erkek 36 Şehir içi Risksiz Var 27,68
2 Erkek 30 Şehir dışı Riskli Var 26,12
3 Erkek 47 Şehir dışı Risksiz Var 30,11
5 Erkek 75 Şehir dışı Risksiz Var 28,23
6 Erkek 20 Şehir dışı Risksiz Var 22,86
44
Beden Kitle
Sıra Sigara
Cinsiyet Yaş İkamet Yeri Meslek İndeksi
No Kullanımı
(kg/m2)
7 Erkek 51 Şehir içi Risksiz Veri yok 23
8 Kadın 18 Şehir dışı Risksiz Yok 21,53
9 Erkek 43 Şehir içi Riskli Var 20,76
10 Kadın 38 Şehir içi Risksiz Var 22,03
11 Erkek 19 Şehir dışı Risksiz Yok 22,49
12 Erkek 51 Şehir dışı Risksiz Var 25,95
13 Erkek 43 Şehir içi Risksiz Var 25,05
14 Kadın 50 Şehir dışı Risksiz Yok 31,25
15 Erkek 36 Şehir dışı Riskli Var 23,86
16 Kadın 23 Şehir dışı Risksiz Yok 20,21
17 Kadın 76 Şehir dışı Risksiz Yok 29,32
18 Erkek 38 Şehir içi Risksiz Var 26,12
19 Erkek 27 Şehir dışı Risksiz Veri yok 18,52
20 Erkek 26 Şehir dışı Risksiz Veri yok 23,88
21 Erkek 47 Şehir içi Riskli Var 30,11
22 Kadın 25 Şehir dışı Risksiz Yok 20,19
23 Erkek 65 Şehir içi Risksiz Yok 27,04
25 Kadın 25 Şehir içi Risksiz Yok 27,34
26 Erkek 32 Şehir dışı Riskli Var 20,91
28 Kadın 72 Şehir dışı Risksiz Yok 19,72
31 Erkek 72 Şehir içi Risksiz Var 27,68
32 Kadın 47 Şehir dışı Risksiz Yok 33,87
33 Erkek 25 Şehir dışı Risksiz Yok 28,23
34 Kadın 76 Şehir içi Risksiz Yok 29,39
35 Erkek 47 Şehir içi Riskli Var 25,95
36 Erkek 55 Şehir dışı Risksiz Veri yok 25,91
37 Erkek 40 Şehir dışı Risksiz Var 27,71
38 Erkek 18 Şehir dışı Riskli Var 23,87
45
Beden Kitle
Sıra Sigara
Cinsiyet Yaş İkamet Yeri Meslek İndeksi
No Kullanımı
(kg/m2)
39 Erkek 31 Şehir içi Risksiz Var 20,04
40 Kadın 38 Şehir dışı Risksiz Var 23,38
41 Erkek 26 Şehir içi Risksiz Var 25,95
42 Erkek 73 Şehir dışı Risksiz Yok 23,32
43 Erkek 50 Şehir dışı Veri yok Var 23,43
44 Kadın 50 Şehir dışı Risksiz Yok 27,54
45 Erkek 38 Şehir dışı Risksiz Var 21,91
46 Erkek 43 Şehir dışı Riskli Var 27,68
47 Erkek 31 Şehir içi Risksiz Var 25,53
48 Erkek 37 Şehir içi Risksiz Var 21,84
49 Erkek 50 Şehir dışı Riskli Var 26,67
50 Erkek 43 Şehir dışı Risksiz Var 29,38
51 Erkek 23 Şehir içi Risksiz Var 29,32
52 Erkek 22 Şehir dışı Risksiz Yok 25,05
53 Erkek 77 Şehir içi Risksiz Var 25,47
54 Erkek 46 Şehir içi Riskli Yok 30,43
55 Erkek 39 Şehir dışı Veri yok Var 20,28
56 Kadın 25 Şehir içi Risksiz Var 24,03
58 Erkek 42 Şehir dışı Veri yok Yok 24,22
59 Erkek 29 Şehir içi Risksiz Yok 23,14
60 Erkek 48 Şehir içi Risksiz Var 27,04
61 Erkek 56 Şehir dışı Risksiz Var 23,67
62 Kadın 75 Şehir içi Risksiz Yok 32,03
63 Erkek 51 Şehir içi Risksiz Var 26,23
66 Erkek 41 Veri yok Risksiz Var 27,68
67 Kadın 30 Şehir içi Risksiz Veri yok 25,71
68 Erkek 86 Şehir içi Risksiz Yok 23,68
69 Erkek 49 Şehir içi Risksiz Var 22,86
46
Beden Kitle
Sıra Sigara
Cinsiyet Yaş İkamet Yeri Meslek İndeksi
No Kullanımı
(kg/m2)
70 Erkek 72 Şehir içi Risksiz Yok 25,25
71 Erkek 61 Şehir dışı Riskli Var 27,75
72 Erkek 53 Veri yok Risksiz Var 26,12
73 Erkek 47 Şehir içi Risksiz Var 26,58
74 Erkek 38 Şehir içi Riskli Var 22,09
75 Erkek 62 Şehir içi Risksiz Var 24,69
78 Erkek 44 Şehir içi Risksiz Yok 22,92
79 Erkek 63 Şehir içi Risksiz Var 26,73
80 Erkek 32 Şehir içi Risksiz Var 24,15
81 Kadın 29 Şehir içi Risksiz Var 23,03
82 Kadın 24 Şehir içi Veri yok Yok 22,51
83 Erkek 52 Şehir içi Riskli Var 27,64
85 Erkek 21 Şehir dışı Risksiz Yok 22,86
86 Erkek 52 Şehir içi Riskli Var 25,71
87 Erkek 67 Şehir içi Risksiz Yok 27,41
88 Erkek 32 Şehir içi Risksiz Var 25,53
89 Erkek 58 Şehir dışı Riskli Yok 30,11
90 Erkek 30 Şehir dışı Risksiz Yok 25,82
91 Erkek 24 Şehir dışı Risksiz Var 21,61
92 Erkek 66 Şehir içi Risksiz Yok 23,39
93 Erkek 46 Şehir içi Riskli Var 27,69
94 Kadın 34 Şehir içi Risksiz Yok 21,26
95 Veri yok - - - - -
96 Erkek 46 Şehir dışı Risksiz Var 25,82
97 Erkek 39 Şehir içi Riskli Var 25,95
98 Erkek 47 Şehir içi Risksiz Var 25,95
99 Erkek 21 Şehir içi Risksiz Var 23,42
100 Kadın 20 Şehir içi Risksiz Yok 19,03
47
Beden Kitle
Sıra Sigara
Cinsiyet Yaş İkamet Yeri Meslek İndeksi
No Kullanımı
(kg/m2)
101 Kadın 48 Şehir içi Veri yok Var 27,04
102 Erkek 25 Şehir içi Veri yok Yok 23,88
103 Erkek 38 Şehir içi Risksiz Var 27,77
104 Kadın 26 Şehir içi Risksiz Yok 21,25
105 Erkek 66 Şehir dışı Riskli Yok 25,95
106 Erkek 27 Şehir dışı Riskli Var 23,15
107 Kadın 27 Şehir dışı Risksiz Yok 26,82
108 Erkek 48 Şehir içi Riskli Var 20,76
109 Erkek 68 Şehir içi Risksiz Var 19,03
110 Kadın 53 Şehir içi Risksiz Yok 26,67
111 Erkek 20 Şehir içi Risksiz Yok 26,12
112 Erkek 60 Şehir dışı Riskli Yok 29,41
113 Erkek 58 Şehir dışı Risksiz Var 23,87
114 Erkek 58 Şehir dışı Risksiz Yok 29,41
115 Erkek 56 Şehir içi Risksiz Yok 25,71
116 Erkek 69 Şehir içi Risksiz Var 23,43
117 Erkek 52 Şehir dışı Risksiz Var 27,77
118 Kadın 24 Şehir içi Risksiz Yok 25,39
119 Kadın 73 Şehir dışı Risksiz Yok 22,89
120 Erkek 68 Şehir içi Risksiz Var 23,43
121 Erkek 26 Şehir içi Risksiz Var 23,14
122 Erkek 71 Şehir içi Risksiz Var 25,05
123 Kadın 29 Şehir içi Risksiz Yok 25,39
124 Erkek 30 Şehir içi Risksiz Var 26,58
125 Erkek 46 Şehir içi Risksiz Var 27,13
48
2.2. Yöntem
Beyin örnekleri, Adli Tıp Kurumu Ankara Grup Başkanlığına 2007 –2008 yıllarında
gelmiş olan erişkin (18 yaş üstü), 125 ölüm vakasında, beynin sağ serebral
hemisferinden (Garcia ve ark. 2001) paslanmaz çelik bıçaklarla kesilerek alınmıştır.
Yaklaşık 1 g’lık parçalar polipropilen tüplere konulmuş ve analiz zamanına kadar
-20°C’de saklanmıştır (Aalbers ve ark. 1987).
Analiz için uygun duruma getirilmiş olan beyin doku örneklerindeki toplam cıva
metali analizi için soğuk buhar yöntemli atomik absorbsiyon spektroskopisi
kullanılmıştır. Yöntemde taşıyıcı gaz olarak argon kullanılmıştır.
Cıva bileşikleri asidik ortam içinde uygun redüktant kullanılarak serbest cıva
metaline indirgenmiştir. Asidik ortamın sağlanması için 5M HCl kullanılmıştır.
Redüktant olarak %0.3 NaBH4 ve %0.5 NaOH içeren çözelti kullanılmıştır.
0.80
0.60
0.40
0.20
0.00
0.00 20.00 40.00 60.00 80.00
Hg ug/L
Çizelge 2.3. Cıva analizi için soğuk buhar yöntemli atomik absorpsiyon cihazında uygulanan
metod.
53
Beyin doku örneklerinde kurşun metalinin miktarsal analizi için grafit fırın teknikli
atomik absorbsiyon cihazı kullanılmıştır. Analizde yakıcı gaz olarak argon
kullanılmıştır. Daha önceden deiyonize su ile hacimce 10 ml’ye tamamlanan
örneklere ek bir seyreltme işlemi uygulanmamıştır.
0.30
0.20
0.10
0.00
0.000 10.000 20.000 30.000 41.000
Pb ug/L
Kurşun analizi için grafit fırın teknikli atomik absorbsiyon cihazında uygulanan
metod Çizelge 2.4.’de aşağıda verilmiştir.
Çizelge 2.4. Kurşun analizi için grafit fırın teknikli atomik absorpsiyon cihazında uygulanan
metod.
55
3. BULGULAR
Çizelge 3.2. Beyin dokusunda belirlenen metal düzeyleri ile bireylerin yerleşim yerleri
arasındaki ilişkiye ait istatistiksel veriler.
Çizelge 3.3. Beyin dokusunda belirlenen metal düzeyleri ile bireylerin meslek grupları
arasındaki ilişkiye ait istatistiksel veriler.
Ortalama Std Minimum Maksimum p
Meslek n
değer sapma değer değer değeri
Riskli 21 87,38±31,86 151,86 2,69 501,35
Hg
Risksiz 67 143,13 ±39,38 379,09 2,16 2055,53 0,354
(ppb)
Toplam 88 131,10±31,65 330,82 2,16 2055,53
Riskli 22 309,67±240,65 252,03 10,26 5352,25
Pb
Risksiz 80 81,66±12,97 125,52 10,19 921,66 0,076*
(ppb)
Toplam 102 130,84±52,80 573,33 10,19 5352,25
(* p<0,10).
Çizelge 3.4. Beyin dokusunda belirlenen metal düzeyleri ile bireylerin sigara kullanımı
arasındaki ilişkiye ait istatistiksel veriler.
3.5. Metal Düzeyleri ile Beden Kitle İndeksi (BKİ) Arasındaki İlişki
Beyin dokusuna ait Hg ve Pb metal düzeylerinin bireylere ait beden kitle indeksine
(BKİ) göre istatistiksel değerlendirmesi yapılırken BKİ değerleri, 0-24,9 kg/m2
(normal) ve 24,9 kg/m2 üstü (kilolu) olarak iki ayrı gruba ayrılarak
değerlendirilmiştir. Beden kitle indeksi, örneklerin ağılıklarının, boylarının karesine
bölünmesi ile hesaplanmıştır. İstatistik hesaplamaları SPSS 16.0 programı
kullanılarak, one-way ANOVA analizi ile yapılmıştır.
Çizelge 3.5. Beyin dokusunda belirlenen metal düzeyleri ile bireylere ait BKİ değerleri
arasındaki ilişkiye ait istatistiksel veriler.
n Ortalama Std Minimum Maksimum p
(* p<0,10).
4. TARTIŞMA
Bir çok insan cıva buharına amalgam dolgular yoluyla, anorganik Hg+2’ye besinler
yoluyla, metil cıvaya (CH3Hg+) balıklar ve deniz memelileri yoluyla ve aşıların
içeriğinde bulunan cıva nedeniyle maruz kalırlar (Clarkson ve ark., 2003). Buna ek
olarak bazı insanlar cıvaya mesleki olarak maruz kalırlar. Diş hekimleri ve
teknisyenleri dental personel elementel cıvaya mesleki olarak maruz kalanlar
arasında en büyük grubu teşkil etmektedir. Maruziyet ayrıca elektrikli cihazların
(bataryalar ve fluoreosan elektrik ampülleri) üretiminde ve klorür ve sodyum
hidroksit kullanılan elektrolizlerin üretilmesinde de oluşabilmektedir (Clarkson ve
ark., 2003). Toksikolojik bir bakış açısıyla incelendiğinde deniz ürünleri yoluyla
alınan metil cıva ve cıva buharı en önemli kısmı teşkil etmektedir.
Cıva içeren yakıt kullanan (örneğin, kömür veya fosil yakıtlar) atık
bölgelerinin, çöp yakma fırınlarının veya elektrik santrallerinin çevresindeki
kontamine olmuş havanın solunmasıyla metalik cıva buharına maruz kalınabilme
61
ihtimali vardır fakat genellikle bu çevrelerdeki hava zararlı derecede cıva içermez.
Cıva bileşiklerine maruz kalma, bu tehlikeli atık bölgelerindeki toprağa el ile
temasla, su içilmesiyle veya bu bölgelerin yakınındaki sularda yaşayan balıkların
tüketilmesi yoluyla gerçekleşir. Tüm tehlikeli bölgeler cıva içermez ve cıva içeren
atık bölgelerinin hepsinden havaya, suya ya da toprağa cıva yayılmaz (ATSDR,
1999).
1960’larda 60 µg/dl’lik bir kan kurşun seviyesi (BLL) güvenli olarak kabul
edilmiştir. Kurşun toksisitesinin daha iyi anlaşılmasıyla birlikte kabul edilebilir BLL
1985 yılında 25 µg/dl’ye ve 1991 yılında da 10 µg/dl’ye düşürülmüştür (CDC,
Atalanta, 1991). Bu değişikliklere rağmen kurşun maruziyetinin klinik öncesi etkileri
BLL<10 µg/dl’de rapor edilmiştir (Canfield ve ark., 2003, Chiodo ve ark., 2004).
Kurşunun insan vücudunda herhangi bir biyolojik fonksiyonu gösterilemediği için bu
konu biraz karmaşıktır. “Güvenli” bir BLL’nin tanımlanması bile tartışmaya açıktır.
Falnoga ve arkadaşları (1999) bir maden bölgesi olan Idria’da yaşayan bireylerin
otopsi tiroid kurşun seviyelerini araştırmışlardır ve tiroid kurşun seviyelerinin 133-
148ppb aralığında olduğunu bulmuşlardır. Kontrol grubuyla kıyaslandığında bu
değerler yaklaşık olarak kontrol grubunun 3 katı olduğu gözlenmiştir. Aynı
çalışmada hipokampüs bölgesi için kurşun seviyesi çalışılan kontrol grubunda
yaklaşık 41 ppb olarak belirlenmiştir.
5. SONUÇ VE ÖNERİLER
Bu çalışmada Adli Tıp Kurumu Ankara Grup Başkanlığına gelen 125 ölüm
olgusunda yapılan otopsilerde alınan beyin dokusu örneklerinde, cıva ve kurşun
düzeylerinin belirlenmesi amacıyla AAS cihazı ile yöntem kuruldu ve metal
düzeyleri belirlendi. Bireylere ait cinsiyet, yaş, yerleşim yeri, meslek ve sigara
alışkanlığı bilgileri ile otopsi beyin dokusunda ölçülen metal düzeyleri arasında
korelasyon olup olmadığı araştırıldı. Bu çalışma ile otopsi beyin dokularında kan-
beyin bariyerini geçebilen toksik metallerden cıva ve kurşun düzeyleri belirlenerek
bireylere ait bilgiler ile birlikte genel olarak istatistiksel değerlendirmeleri
yapılmıştır. Otopsi yapılan bireyler endüstriyel kirliliğe maruz kalma olasılığı fazla
olmayan Ankara ve çevresinde yaşadıklarından ülkemizde bu toksik metallere
maruziyet konusunda başlangıç için veri tabanı oluşturulmuştur.
ÖZET
Beyin örnekleri, Adli Tıp Kurumu Ankara Grup Başkanlığına 2007 –2008
yıllarında gelmiş olan erişkin (18 yaş üstü), 125 ölüm vakasında, beynin sağ serebral
hemisferinden (Garcia ve ark. 2001) paslanmaz çelik bıçaklarla kesilerek alınmıştır.
Otopsi beyin dokusu örneklerinde cıva ve kurşun seviyeleri belirlenmiştir.
Örneklerdeki cıva seviyesini belirlemek için soğuk buhar yöntemli Atomik
Absorbsiyon Spektroskopisi, kurşun seviyesini belirlemek için grafit fırın teknikli
Atomik Absorbsiyon Spektroskopisi kullanılmıştır.
Otopsi beyin dokusu örnekleri, yaş, yerleşim yeri, meslek, sigara kullanımı ve
beden kitle indeksine göre sınıflandırılmış ve elde edilen cıva ve kurşun verilerinin
bu sınıflandırmaya göre istatiksel analizi yapılmıştır. İstatiksel analizde SPSS 16.0
programı kullanılmıştır.
ortalama kurşun seviyeleri 206,13 ±116,14 ppb, BKİ değeri 24,9- kg/m2 üzerinde
bulunan bireylerin ortalama kurşun seviyeleri 66,85 ±2,30 ppb olarak bulunmuş fakat
istatistiksel olarak anlamlı bulunmamıştır.
Otopsi beyin dokusu örneklerindeki kurşun ve cıva seviyeleri için yapılan diğer
istatiksel analizler anlamlı bulunamamıştır.
Anahtar Kelimeler: Cıva, Kurşun, Beyin Dokusu, Otopsi, AAS, Hidrür Oluşturma
Yöntemi
67
SUMMARY
The purpose of this study is to determine the toxic metal mercury and lead levels in
autopsy brain tissue samples and to contribute to scientific literature regarding the
role of metals as a risk factor and also to state whether Turkish population is under
risk with regard to chronic metal toxicity.
Brain samples were taken with stainless lancet from the right cerebral
hemisphere of brain (Garcia et al. 2001) from 125 adults (over 18 years old) autopsy
cases in the Counsil of Forensic Medicine between 2007 – 2008. Mercury and lead
levels were determined in autopsy samples. In order to determine the mercury level
Cold Vapor Atomic Absorption Spectroscopy was used while Graphite Furnace
Atomic Spectrometry was used for lead level determination.
Average mercury level was found to be 203,57±50,96 ppb and average lead
level was found to be 76,67±7,15 ppb.
In the statistical analysis of lead levels in autopsy brain tissues, the average
lead levels of the individuals working in risky occupation group was found to be
309,67±240,65 ppb while the average lead levels for occupation group under no risk
was found to be 81,66±12,97 ppb and these values were found to be statistically
significant (p<0,1). In the statistical analysis of lead levels according to Body Mass
Index (BMI), the average lead level was found to be 206,13 ±116,14 ppb for the
individuals having a BMI of 0-24,9 kg/m2 while the average lead level was 66,85
±2,30 ppb for the individuals having a BMI of 24,9- kg/m2. However, no statistically
significant differences were obtained.
68
Key Words: Mercury, Lead, Brain Tissue, Autopsy, AAS, Hydride Generation
69
KAYNAKLAR
ALEXANDER FW, CLAYTON BE, DELVES HT. (1974). Mineral and trace-metal
balances in children receiving normal and synthetic diets. QJ Med 43:89-111.
ASCHNER M, CLARKSON TW. (1988). Distribution of mercury 203 in pregnant rats and
their fötuses following systemic infusions with thiol-containing amino acids and
glutathione during late gestation. Teratology 38(2):145-155.
ASCHNER, M., GANNON, M., (1994). Manganese transport across the rat blood– brain
barrier: saturable and transferrin-dependent transport mechanisms. Brain Res. Bull.
33, 345–349.
AWAD EL KARIM MA, HAMED AS, ELHAIMI YAA, et al. (1986). Effects of exposure
to lead among lead-acid battery factory workers in Sudan. Arch Environ Health
41:261-265
BAGCI C, BOZKURT AI, CAKMAK EA, et al. (2004). Blood lead levels of the battery and
exhaust workers and their pulmonary function tests. Int J Clin Pract 58(6):568-572.
BAKER EL, LANDRIGAN PJ, BARBOUR AG, et al. (1979). Occupational lead poisoning
in the United States: Clinical and biochemical findings related to blood lead levels.
Br J Ind Med 36:314-322.
70
BARRY PSI. (1975). A comparison of concentrations of lead in human tissue. Br J Ind Med
32:119 139.
BARRY PSI. (1981). Concentrations of lead in the tissues of children. Br J Ind Med 38:61-
71.
BERGDAHL IA, SHEVELEVA M, SCHUTZ A, et al. (1998). Plasma and blood lead in
humans: Capacity-limited binding to δ-aminolevulinic acid dehydratase and other
lead-binding components. Toxicol Sci 46:247253.
BERGDAHL IA, VAHTER M, COUNTER SA, et al. (1999). Lead in plasma and whole
blood from lead-exposed children. Environ Res 80:25-33.
BERNARD AM, ROELS HR, FOIDART JM, et al. (1987). Search for anti-laminin
antibodies in the serum of workers exposed to cadmium, mercury vapor or lead.
Arch Occup Environ Health 59:303-309.
BLUHM RE, BOBBITT RG, WELCH LW, et al. (1992a). Elemental mercury vapour
toxicity, treatment, and prognosis after acute, intensive exposure in chloralkali plant
workers: Part I. History, neuropsychological findings and chelator effects. Hum Exp
Toxicol 11(3):201-210.
71
BLUHM RE, BREYER JA, BOBBITT RG, et al. (1992b). Elemental mercury vapour
toxicity, treatment, and prognosis after acute, intensive exposure in chloralkali plant
workers: Part II. Hyperchloraemia and genitourinary symptoms. Hum Exp Toxicol
11(3):211-215.
BRESS WC, BIDANSET JH. (1991). Percutaneous in vivo and in vitro absorbtion of lead.
Vet Hum Toxicol 33:212-214.
BUSH VJ, MOYER TP, BATTS KP, PARİSİ JE. (1995). Essential and toxic element
concentrations in fresh and formalin-fixed human autopsy tissues. Clin Chem.
Feb;41(2):284-94.
CARDENAS A, ROELS H, BERNARD AM, et al. (1993). Markers of early renal changes
induced by industrial pollutants. I. Application to workers exposed to mercury
vapour. Br J Ind Med 50(1):17-27.
CARRICO LC. (1985). Mercury. In: Mineral facts and problems. Bulletin 675. Washington,
DC: U.S. Department of the Interior, Bureau of Mines, 499-508.
CDC. (1991). Centre for disease control and prevention. Preventing lead poisoning in young
children. A statement by the CDC. Atlanta GA: US Dept. of Health and Human
Services.
72
CHAMBERLAIN A, HEARD C, LITTLE MJ, et al. (1978). Investigations into lead from
motor vehicles. Harwell, United Kingdom: United Kingdom Atomic Energy
Authority. Report no. AERE-9198. 1979. The dispersion of lead from motor
exhausts. Philos Trans R Soc Lond A 290:557-589.
CHOI, B.H., (1989). The effects of methylmercury on the developing brain. Prog. Neurobiol.
32, 447–470.
CLARKSON TW. (1972b). The pharmacology of mercury compounds. Ann Rev Pharmacol
12:375-406.
CLARKSON TW. (1995). Environmental contaminants in the food chain. Am J Clin Nutr
61(3):682s-686s.
COLE HS, HITCHCOCK AL, COLLINS R. (1992). Mercury warning: The fish you catch
may be unsafe to eat – A study of mercury contamination in the United States.
Washington, D.C.: Clean Water Fund/Clean Water Action.
COOPER WC. (1988). Deaths from chronic renal disease in US battery and lead production
workers. Environ Health Perspect 78:61-63.
COX C, CLARKSON TW, MARSH DO, et al. (1989). Dose-response analysis of infants
prenatally exposed to methyl mercury: An application of a single compartment
model to single-strand hair analysis. Environ Res 49(2):318-332.
DANZIGER SJ, POSSICK PA. (1973). Metallic mercury exposure in scientific glassware
manufacturing plants. J Occup Med 15:15-20
DAVIS, L.E., KORNFELD, M., MOONEY, H.S., FIEDLER, K.J., HAALAND, K.Y.,
ORRISON, W.W., CERNICHIARI, E., CLARKSON, T.W., (1994). Methylmercury
poisoning: long-term clinical, radiological, toxicological, and pathological studies of
an affected family. Ann. Neurol. 35, 680–688.
DIAMOND GL. (2005). Risk assessment of nephrotoxic metals. In: Tarloff J, Lash L, eds.
The toxicology of the kidney. London: CRC Press, 1099-1132.
73
DINGWALL-FORDYCE, I., LANE, R.E., (1963). A follow-up study of lead workers. Br. J.
Ind. Med. 20, 313.
DRAKE HJ. (1981). Mercury. In: Mark HF, Othmer DF, Overberger CG, et al. eds. Kirk-
Othmer encyclopedia of chemical technology. New York, NY: John Wiley and
Sons, Inc., 143-156.
EHRENBERG RL, VOGT RL, SMITH AB, et al. (1991). Effects of elemental mercury
exposure at a thermometer plant. Am J Ind Med 19(4):495-507.
EPA. (2002). National primary drinking water regulations. Washington, DC: U.S.
Environmental Protection Agency. EPA816F02013.
FANNING D. (1988). A mortality study of lead workers, 1926-1985. Arch Environ Health
43:247-251.
FLEMING DEB, BOULAY D, RICHARD NS, et al. (1997). Accumulated body burden and
endogenous release of lead in employees of a lead smelter. Environ Health Perspect
105(2):224-233.
FRANKLIN CA, INSKIP MJ, BACCANALE CL, et al. (1997). Use of sequentially
administered stable lead isotopes to investigate changes in blood lead during
pregnancy in a nonhuman primate (Macaca fascicularis). Fundam Appl Toxicol
39:109-119.
FUNG YK, MEADE AG, RACK EP, BLOTCKY AJ. Brain mercury in neurodegenerative
disorders.
GARNIER R, FUSTER J, CONSO F, et al. (1981). Acute mercury vapor poisoning. Toxicol
Environ Res 3:77 86. (French)
GAY DD, COX RD, REINHARDT JW (1979). Chewing releases mercury from fillings.
Lancet 1:985-986.
GOGTAY NJ, BHATT HA, DALVI SS, KSHIRAGAR NA. (2002). The use and safety on
nonallopathic Indian medicines. Drug Safety;25:1005–9.
GORE I, HARDING SM. (1987). Sinker lung: Acute metallic mercury poisoning associated
with the making of fishing weights. Ala J Med Sci 24:267-269.
GOYER RA. (1989). Mechanisms of lead and cadmium nephrotoxicity. Toxicol Lett
46:153-162.
GROSS SB, PFITZER EA, YEAGER DW, et al. (1975). Lead in human tissues. Toxicol
Appl Pharmacol 32:638651.
GULSON BL, JAMESON CW, MAHAFFEY KR, et al. (1997). Pregnancy increases
mobilization of lead from maternal skeleton. J Lab Clin Med 130(1):51-62.
GULSON BL, MIZON KJ, KORSCH MJ, et al. (2003). Mobilization of lead from human
bone tissue during pregnancy and lactation - a summary of long-term research. Sci
Total Environ 303:79-104.
GULSON BL, POUNDS JG, MUSHAK P, et al. (1999). Estimation of cumulative lead
releases (lead flux) from the maternal skeleton during pregnancy and lactation. J Lab
Clin Med 134(6):631-640.
HALLEE TJ. (1969). Diffuse lung disease caused by inhalation of mercury vapor. Am Rev
Respir Dis 99:430-436.
Health Canada: The Safety of Dental Amalgam. Minister of Supply and Services Canada
2007
HEARD MJ, CHAMBERLAIN AC. (1982). Effect of minerals and food on uptake of lead
from the gastrointestinal tract in humans. Hum Toxicol 1:411-416.
HEARD MJ, WELLS AC, NEWTON D, et al. (1979). Human uptake and metabolism of
tetra ethyl and tetramethyl lead vapour labelled with 203Pb. In: International
Conference on Management and Control of Heavy Metals in the Environment,
London, England, September. Edinburgh, United Kingdom: CEP Consultants, Ltd.,
103-108.
HILL W. (1943). A report on two deaths from exposure to the fumes of a di-ethyl mercury.
Can J Pub Health 34:158-160.
HURSH JB, CLARKSON TW, CHERIAN MG, et al. (1976). Clearance of mercury (Hg-
197, Hg-203) vapor inhaled by human subjects. Arch Environ Health 31:302-309.
HURSH JB, MERCER TT. (1970). Measurement of 212Pb loss rate from human lungs. J
Appl Physiol 28:268274.
HURSH JB, SCHRAUB A, SATTLER EL, et al. (1969). Fate of 212Pb inhaled by human
subjects. Health Phys 16:257-267.
HURSH JB, SUOMELA J. (1968). Absorbtion of 212Pb from the gastrointestinal tract of
man. Acta Radiol 7(2):108-120.
IARC (1993). Beryllium, cadmium, mercury, and exposures in the glass manufacturing
industry: Evaluation of carcinogenic risks to humans. International Agency For
Research On Cancer. Vol 58.
76
INSKIP MJ, FRANKLIN CA, BACCANALE CL, et al. (1996). Measurement of the flux of
lead from bone to blood in a nonhuman primate (Macaca fascicularis) by sequential
administration of stable lead isotopes. Fundam Appl Toxicol 33:235-245.
JAFFE KM, SHURTLEFF DB, ROBERTSON WO. (1983). Survival after acute mercury
vapor poisoning--role of intensive supportive care. Am J Dis Child 137:749-751.
JAMES HM, HILBURN ME, BLAIR JA. (1985). Effects of meals and meal times on uptake
of lead from the gastrointestinal tract of humans. Hum Toxicol 4:401-407.
JEFFERIES, W.A., BRANDON, M.R., HUNT, S.V., WILLIAMS, A.F., GATTER, K.C.,
MASON, D.Y., (1984). Transferrin receptor on endothelium of brain capillaries.
Nature 312, 162–163.
KANLUEN S, GOTTLIEB CA. (1991). A clinical pathologic study of four adult cases of
acute mercury inhalation toxicity. Arch Pathol Lab Med 115(1):56-60.
KEHOE RA, THAMANN F. (1931). The behavior of lead in the animal organism: II.
Tetraethyl lead. Am J Hyg 13:478-498.
KEHOE RA. (1961). The metabolism of lead in man in health and disease: Present hygienic
problems relating to the absorbtion of lead: The Harben lectures, 1960. J R Inst
Public Health Hyg 24:177-203.
KEHOE RA. (1987). Studies of lead administration and elimination in adult volunteers
under natural and experimentally induced conditions over extended periods of time.
Food Chem Toxicol 25:425-493
KERSHAW TG, CLARKSON TW, Dhahir PH. (1980). The relationship between blood
levels and dose of methylmercury in man. Arch Environ Health 35:28-36.
KING G. (1954). Acute pneumonitis due to accidental exposure to mercury vapor. Ariz Med
11:335.
KIRKBY H, GYNTELBERG F. (1985). Blood pressure and other cardiovascular risk factors
of long-term exposure to lead. Scand J Work Environ Health 11:15-19.
KLAUSNER, R.D., ROUAULT, T.A., HARFORD, J.B., (1993). Regulating the fate of
mRNA: the control of cellular iron metabolism. Cell 72, 19–28.
KOSTA L, BYRNE AR, ZELENKO V (1975). Correlation between selenium and mercury
in man following exposure to inorganic mercury. 254:238-239
KUMAR S, JAIN S, AGGARWAL CS, et al. (1987). Encephalopathy due to inorganic lead
exposure in an adult. Jpn J Med 26:253-254.
LAUG EP, KUNZE FM. (1948). The penetration of lead through the skin. J Ind Hyg Toxicol
30:256-259.
LILIS R, MILLER A, LERMAN Y. (1985). Acute mercury poisoning with severe chronic
pulmonary manifestations. Chest 88:306-309.
LIVARDJANI F, LEDIG M, KOPP P, et al. (1991). Lung and blood superoxide dismutase
activity in mercury vapor exposed rats: Effect of N-acetylcysteine treatment.
Toxicology 66(3):289-295.
MAGOS L. (1967). Mercury-blood interaction and mercury uptake by the brain after vapor
exposure. Environ Res 1:323-337.
78
MANTON WI, ROTHENBERG SJ, MANALO M. (2001). The lead content of blood serum.
Environ Res 86:263273.
MATTE TD, FIGUEROA JP, BURR G, et al. (1989). Lead exposure among lead-acid
battery workers in Jamaica. Am J Ind Med 16:167-177.
MICHAELS D, ZOLOTH SR, STERN FB. (1991). Does low-level lead exposure increase
risk of death? A mortality study of newspaper printers. Int J Epidemiol 20:978-983.
MOORE MR, MEREDITH PA, WATSON WS, et al. (1980). The percutaneous absorbtion
of lead-203 in humans from cosmetic preparations containing lead acetate, as
assessed by whole-body counting and other techniques. Food Cosmet Toxicol
18:399-405.
NIELSEN T, JENSEN KA, GRANDJEAN P. (1978). Organic lead in normal human brains.
Nature 274:602 -603.
79
Norwegian Board of Health (2007): The use of dental filling materials in Norway.
ONG CN, LEE WR. (1980). Distribution of lead-203 in human peripheral blood in vitro. Br
J Ind Med 37:78-84
PAL, P.K., SAMII, A., CALNE, D.B., (1999). Manganese neurotoxicity: a review of clinical
features, imaging and pathology. Neurotoxicology 20, 227– 238
PAN Pesticides Database. (2004). PAN pesticides database-chemicals. San Francisco, CA:
Pesticide Action Network.
PERYEA FJ. (1998). Historical use of lead arsenate insecticides, resulting soil
contamination and implications for soil remediation. Wenatchee, WA: Tree Fruit
Research and Extension Center, Washington State University.
PIIKIVI L, RUOKONEN A. (1989). Renal function and long-term low mercury vapor
exposure. Arch Environ Health 44(3):146-149.
POLLOCK CA, IBELS LS. (1986). Lead intoxication in paint removal workers on the
Sidney Harbour Bridge. Med J Aust 145:635-639.
RABINOWITZ MB, KOPPLE JD, WETHERILL GW. (1980). Effect of food intake on
fasting gastrointestinal lead absorbtion in humans. Am J Clin Nutr 33:1784-1788.
RABINOWITZ MB, WETHERILL GW, KOPPLE JD. (1976). Kinetic analysis of lead
metabolism in healthy humans. J Clin Invest 58:260-270.
RAHIL-KHAZEN R, BOLANN BJ, ULVIK RJ. (2002). Correlations of trace element levels
within and between different normal autopsy tissues analyzed by inductively coupled
plasma atomic emission spectrometry (ICP-AES). Biometals; 15(1):87-98.
REESE RG. (1990). Mercury. In: Minerals yearbook. Washington, D.C.: US Dept of the
Interior, Bureau of Mines, 743-747.
RICE DC. (1989). Brain and tissue levels of mercury after chronic methylmercury exposure
in the monkey. J Toxicol Environ Health 27(2):189-198.
ROELS HA, LAUWERYS R, BUCHET JP, et al. (1982). Comparison of renal function and
psychomotor performance in workers exposed. Int Arch Occup Environ Health
50:77-93.
ROTHSTEIN A, HAYES AL. (1960). The metabolism of mercury in the rat studied by
isotope techniques. J Pharmacol Exp Ther 130:166-176.
SARMANI SB, KIPRAWI AZ, ISMAİL RB. (1994). Mercury determination in hair of
Malaysian fishermen by neutron activation analysis. Biol Trace Elem Res
;43]45:435]441.
SCHNEITZER L, OSBORN HH, BIERMAN A, et al. (1990). Lead poisoning in adults from
renovation of an older home. Ann Emerg Med 19:415-420.
SCHROEDER HA, TIPTON IH. (1968). The human body burden of lead. Arch Environ
Health 17:965-978.
SCHWARTZ JG, SNIDER TE, MONTIEL MM. (1992). Toxicity of a family from
vacuumed mercury. Am J Emerg Med 10(3):258-261.
SHEA EE. (1996). Lead regulation handbook. Rockville, MD: Government Institutes.
SIBLERUD RL. (1990). The relationship between mercury from dental amalgam and the
cardiovascular system. Sci Total Environ 99(1-2):23-36.
SMITH D, OSTERLOH JD, FLEGAL AR. (1996). Use of endogenous, stable lead isotopes
to determine release of lead from the skeleton. Environ Health Perspect 104(1):60-
66.
SMITH, J.E., MCLAURIN, R.L., NICHOLS, J.B., ASBURY, A., (1960). Studies in cerebral
edema and cerebral swelling. 1. The changes in lead encephalopathy in children
compared with those in alkyl tin poisoning in animals. Brain 83, 411–424
SMITH, J.E., MCLAURIN, R.L., NICHOLS, J.B., ASBURY, A., (1960). Studies in cerebral
edema and cerebral swelling. 1. The changes in lead encephalopathy in children
compared with those in alkyl tin poisoning in animals. Brain 83, 411–424.
SMITH, Q.R., RABIN, O., CHIKHALE, E.G., (1997). Delivery of metals to brain and the
role of the blood–brain barrier, in: Connor, J.R. (Ed.), Metals and Oxidative Damage
in Neurological Disorders, Plenum, New York, pp. 113–130.
82
SNODGRASS W, SULLIVAN JB, Rumack BH, et al. (1981). Mercury poisoning from
home gold ore processing: Use of penicillamine and dimercaprol. JAMA 246:1929-
1931.
SOMJEN SG, HERMAN S, KLEIN R, et al. (1973). The uptake of methylmercury (203Hg)
in different tissues related to its neurotoxic effects. J Pharmacol Exp Ther 187:602-
611.
SONI JP, SINGHANIA RU, BANSAL A, et al. (1992). Acute mercury vapor poisoning.
Indian Pediatr 29(3):365-368.
SPIVEY A. (2007). The weight of lead: effects add up in adults. Environ Health
Perspect;115:A31–6.
STAUBER JL, FLORENCE TM, GULSON BL, et al. (1994). Percutaneous absorbtion of
inorganic lead compounds. Sci Total Environ 145:55-70.
STONARD MD, CHATER BR, DUFFIELD DP, et al. (1983). An evaluation of renal
function in workers occupationally exposed to mercury vapor. Int Arch Occup
Environ Health 52:177-189.
SUTHERLAND CA, MILNER EF. (1990). Lead. In: Elvers B, Hawkins S, Schulz G, eds.
Ullmann's encyclopedia of industrial chemistry. 5th edition. New York, NY: VCH
Publishers, 193-236.
TAKEUCHI, T., ETO, N., ETO, K., (1979). Neuopathology of childhood cases of
methylmercury poisoning (Minamata disease) with prolonged symptoms, with
particular reference to the decortication syndrome. Neurotoxicology 1, 1–20.
TAUEG C, SANFILIPPO DJ, ROWENS B, et al. (1992). Acute and chronic poisoning from
residential exposures to elemental mercury. J Toxicol Clin Toxicol 30(1):63-67.
TENG C, BRENNAN J. (1959). Acute mercury vapor poisoning: A report of four cases with
radiographic and pathologic correlation. Radiology 73:354-361.
USPHS (2007): Dental amalgam: a scientific review and recommended public health service
strategy for research, education, and regulation. US Public Health Service
Committee to Coordinate Environmental Health and Related Programs
Subcommittee on Risk Management 1993. Washington DC: U.S. Department of
Health and Human Services, Public Health Service Accessed September 27, 2007
VAHTER M, MOTTET NK, FRIBERG L, et al. 1994. Speciation of mercury in the primate
blood and brain following long-term exposure to methyl mercury. Toxicol Appl
Pharmacol 124:221-229.
VALOIS, A.A., WEBSTER, W.S., (1989). Retention and distribution of manganese in the
mouse brain following acute exposure on postnatal day 0, 7, 14 or 42: an
autoradiographic and gamma counting study. Toxicology 57, 315–328
Varian Basic Atomic Absorption Theory Australia Pty Ltd (A.C.N. 004 559 540)1997
VAZIRI ND, SICA DA. (2004). Lead-induced hypertension: Role of oxidative stress. Curr
Hypertens Rep 6:314-320.
WARFVINGE K, HUA J, BERLIN M. (1992). Mercury distribution in the rat brain after
mercury vapor exposure. Toxicol Appl Pharmacol 117(1):46-52.
WATSON WS, MORRISON J, BETHEL MIF, et al. (1986). Food iron and lead absorbtion
in humans. Am J Clin Nutr 44:248-256.
WELLS AC, VENN JB, HEARD MJ. (1975). Deposition in the lung and uptake to blood of
motor exhaust labelled with 203Pb. Inhaled Particles IV. Proceedings of a
Symposium of the British Occupational Hygiene Society. Oxford, England:
Pergamon Press, 175–189.
WHO. (1991). Inorganic mercury. Vol. 118. Geneva, Switzerland: World Health
Organization, International Programme on Chemical Safety, 168.
Wisconsin Department of Health and Family Services. (2002). Lead arsenate pesticides.
Madison, WI: Department of Health and Family Services.
ZHANG W, ZHANG GG, He HZ, et al. (1994). Early health effects and biological
monitoring in persons occupationally exposed to tetraethyllead. Int Arch Occup
Environ Health 65:395-399.
ZHENG, W., BLANER, W.S., ZHAO, Q., (1999). Inhibition by Pb of production and
secretion of transthyretin in the choroid plexus: its relationship to thyroxine transport
at the blood–CSF barrier. Toxicol. Appl. Pharmacol. 155, 24–31.
ZIEGLER EE, EDWARDS BB, JENSEN RL, et al. (1978). Absorbtion and retention of lead
by infants. Pediatr Res 12:29-34.
EKLER
86
87
88
ÖZGEÇMIŞ
I- Bireysel Bilgiler
Adı : Seda
Soyadı : KAYA
Doğum Tarihi : 13/12/1979
Doğum Yeri : Balıkesir
Iletişim Adresi : A.Ü. Adli Tıp Enstitüsü Tıp Fakültesi Cebeci Kampüsü
Dikimevi/ANKARA
Tel: 0312 319 27 34
II- Eğitimi
2007- A.Ü. Adli Tıp Enstitüsü- Disiplinlerarası Adli Tıp Adli Kimya ve
Adli Toksikoloji Bölümü- Proje Görevlisi