Konuşmak, sözlükte ‘duygularını ve düşüncelerini bir dilin
sözcükleriyle anlatmak’ anlamına gelir. Düşünceler seslerden oluşmuş kelimeler aracılığı ile belirtilir. Yani düşünce ve dil arasında yakın bir ilişki vardır. Dili güzel ve akıcı bir şekilde, vurgulara, tonlamalara ve yuvarlamalara dikkat ederek konuşmak tabii ki çok önemlidir fakat düşüncelerin güzel olması daha önemlidir. Çünkü insanlar düşündükleri şeyleri dile döker. Düşünerek konuşmak etkili bir iletişim için gerekli olan yöntemlerin başında gelir.
Düşünceler ve duygular arasında da yakın bir ilişki vardır.
Mutluluk, üzüntü, korku, iğrenme, öfke, sürpriz gibi insanların yaşadıkları duygular düşüncelerine yansır. Yaşadıkları o andaki duygular düşüncelerini şekillendirecek ve buna bağlı olarak söyleyeceği sözler insanın o anki durumunu ifade edecektir. Dolayısıyla insanları kırmadan güzel düşünceler ve güzel dil ile konuşmak, düşünerek konuşmak fazlasıyla önemlidir. 1. ETKİLİ İLETİŞİM NEDİR?
1.1. ETKİLİ KONUŞMANIN İLKELERİ NELERDİR?
1. İletişim yalnızca ileti gönderilen bir süreç değil, aynı
zamanda etkileşimsel bir süreci de içine alır. Etkili iletişim nedir diye sorduğumuzda cevabı yalnızca güzel konuşma tekniklerinde aramak doğru olmaz. İletişimi tüm boyutlarıyla ele almak gerekir. Etkili iletişimi, iletici bireyin yani kaynağın sahip olduğu sözel ve bedensel becerilerin, alıcı bireyin beklentileri ile doğru noktada buluşması olarak tanımlayabiliriz. İletişim güçtür, doğru bir iletişim sağlayabilen bireyler kendilerinin dünya deneyimlerini ve dünyanın onlar üzerindeki deneyimlerini değiştirebilirler. 1.1. Güzel ve etkili konuşmanın önemli olduğu kadar güzel düşüncelerinde önemli olduğunu söylemiştik. Sağlıklı düşünceler sağlıklı iletişimi sağlar ve bu sağlıklı iletişimi geliştirmek için, karşı tarafın bizi daha doğru anlayabilmesi için ve karşı tarafta istediğimiz etkiyi sağlayabilmemiz için bazı dikkat etmemiz gereken unsurlar vardır. Bu unsurlar şunlardır: Açıklık: Konuşmanın hem fizyolojik hem de psikolojik yönüyle ilgilidir. Sesleri doğru çıkarmak, sözcükleri doğru boğumlamak ve sözcükleri cümlelere dönüştürürken doğru vurgulamak konuşmamızın açık olmasını sağlayacaktır. İyi bir konuşmacı olmak istiyorsak karmaşık cümleler kurmamaya özen göstermeliyiz.
Doğallık: Konuşmacının dinleyici üzerinde etkili olabilmesi
için konuşmasının doğal ve inandırıcı olması gereklidir. Bunu ise ancak konuşma sırasında rahat olmakla başaracaktır. İçten bir konuşma samimi olunmalı ancak ölçüsüz olmamaya dikkat etmeliyiz.
İnandırıcılık: Konuşmacının dile getireceği konuyu dinleyici
grubuna inandırmak istiyorsa öncelikle sunmuş olduğu fikirlere kendisi inanmalı. Kişi inanmış olduğu fikirleri çok iyi savunur ve karşısındakilere aktarabilir. Konuşmacının vereceği örnekler konunun desteklenmesi için önem taşımaktadır. Eğer konuşmacı buna dikkat etmezse dinleyici üzerindeki etki ortadan kalkar.
İlginçlik: Konuşma konusu her zaman dinleyicinin ilgisini
çekebilmelidir. Konuşmacının vereceği mesajlar ve konuşma içeriği ilgi çekmelidir. Konumuza uygun anlatım sırasında kullanabileceğimiz materyaller konunun daha da ilginç olmasını sağlayabilir. Sözlü anlatım sırasında konuyla bağlantılı anekdotlar, hikayeler eğlenceli ve dikkat çekici olabilir. Beden dili yani jest ve mimikler, bunun yanında vurgu ve tonlamalar da ilgi çekici olabilir.
Konuşmacının Bilgi Donanımı: İyi bir konuşma sağlam
bilgi ve belgelere dayanmalıdır. Konuşmacı konuşmasında kullanacağı mesajları ve bilgileri en doğru biçimde aktarmalıdır. Bunu da yapabilmesi için kendi akademik bilgi donanımının da yeterli düzeyde olması gerekli. Başarılı bir konuşma için içeriğe uygun temel ve akademik bilgiye sahip olmalı ve zengin söz dağarcığımızla cümlelerimizi desteklemeliyiz.
Üslup: Konuşmamızda belli bir üslup edinmeliyiz. Ancak bu
seçimde çok dikkatli olmalıyız. Çünkü konumuza bağlı kalmadan oradan buradan çenebaz bir üslup olmamasına, sunum sırasında çekingen tavır ve üsluptan, kendimizi öven konuşmasında kendi ve yaptıklarından bahseden bir üsluptan kaçınmalıyız. Ağır başlı, ciddi, çok gergin olmayan, eğlenceli, nazik ve orijinal özellikler taşımaya özen göstermeliyiz.
1. İyi bir konuşma yıkıcı değil, yapıcı olmalıdır.
2. İyi bir konuşma, ilginç ve değerli konuları kapsar.
3. İyi bir konuşma, konuşmacının kişiliği ile bütünleşir.
4. İyi bir konuşma, belli bir amaca yönelir.
5.İyi bir konuşma, konuşmayı etkileyen etkenleri
çözümleyerek oluşur.
6. İyi bir konuşma, sağlam bir konuşma yöntemi üzerine
kurulur.
7. İyi bir konuşma dinleyicilerin ilgi ve dikkatini toplar.
8. İyi bir konuşma sağlam bilgilere dayanır.
9. İyi bir konuşma, etkili bir ses tonu, el ve yüz hareketleri
gerektirir.
10. İyi bir konuşma, canlı bir dil, hareketli bir üslup gerektirir.
ETKİLİ İLETİŞİM KURMANIN ÖNEMİ
İletişim, insan için olmazsa olmaz bir olgudur. Yaşamın her anında her konuda iletişim kuran bizler, bazen bu iletişimlerde başarılı da olabiliriz başarısız da. Başarılı olduğumuz zamanlarda birçok şeyi değiştirebiliriz ya da kazanabiliriz fakat ufacık bir başarısız iletişimde birçok şansı kaybedebiliriz. Günlük hayatımızda ve iş hayatımızda sağlam ve iyi ilişkiler kurabilmemiz iletişimimizin doğruluğuna bağlıdır. Bir tanışma esnasında etkili ve doğru iletişimimizin sonucu olarak sağlıklı bir ilişki kurabiliriz ya da bir iş görüşmesinde etkili ve doğru iletişimimizin sonucu olarak o işe sahip olabiliriz.
Etkili iletişim kurabilen bireyler diğer bireylere göre bir adım
daha önde olurlar. Kendilerini daha doğru ve daha iyi ifade edebilme becerisini kazandıkları için hayatın her alanında başarılı olabilme şansına sahiptirler. Avantajları diğer bireylere göre daha fazladır. Örneğin bir iş mülakatı esnasında dilini daha iyi kullanan, kelimeleri daha açık ve anlaşılır şekilde telaffuz eden ve doğru kelimeleri kullanarak cümleler kuran birey mülakatta başarılı olabilir. Dilini kapalı şekilde kullanan ve mantıksız cümleler kurup karşı tarafın anlayamayacağı bir üslup ile konuşan bireyin mülakatta başarılı olabilme şansı çok daha azdır. Tabii ki etkili iletişim yalnızca güzel konuşma teknikleriyle sağlanamaz. Etkili iletişim empati kurabilmeyi, anlayışlı ve iyi bir dinleyici olabilmeyi gerektirir. Bazen anne ve babalar çocuklarına karşı etkili iletişim kurmayı başaramazlar. Onları anlamazlar. Onlara nutuk çekmek, gözdağı vermek, korkutmak, suçlamak, emir vermek ve dinliyormuş gibi görünmek iletişimde yapılan hatalardır ve bu hatalar etkili iletişimi engeller. Çocuklar da bu iletişim alışkanlığı ile büyüdüklerinde ve yetişkin bireyler olduklarında etkili iletişim becerisine sahip olamazlar. İletişim hataları hayatlarının her anında sürüp gider. Bireylerle yanlış ve kaba şekilde, anlamadan, dinlemeden ve düşünmeden konuşurlar. Tartışmalarda yapıcı olamazlar.
Etkili iletişimin ne kadar önemli olduğunu burada anlıyoruz.
Etkili iletişim sayesinde bireyler başkalarını daha iyi anlar, kendilerini daha iyi ifade eder. Birbirleriyle içten ve samimi ilişkiler kurarlar. Birbirlerine karşı daha hoşgörülü ve saygılı olurlar. Başkalarını daha az incitir, onları kırmadan tartışıp anlaşabilirler. Gereksiz tartışmaları önleyebilir, öfkenin önüne geçebilirler. Etkili iletişim bize birçok güzel şeyi sağlayabilir. Bir baba çocuğunun başını okşadığında, ona sevgisini beden diliyle gösterdiğinde etkili iletişim kurmuş olur. Bir genç kız arkadaşına üzgün olduğunu söylediğinde arkadaşının onu anlaması ve teselli etmesi yine etkili bir iletişim örneğidir. Kısaca özetlemek gerekirse hayatta mutlu olmanın da, iyi ilişkiler kurabilmenin de ve kendini geliştirip tanıyabilmenin de sırrı etkili iletişimdir. EMPATİ
Sana nasıl davranılmasını istiyorsan, sen de öyle davran.
Bana göre empati budur. Başkalarının yerine kendini koyabilmektir. Onun yerinde ben olsam yaşadıklarını ben yaşasam nasıl olurdu diye düşünebilmektir. Başkalarının hissettiklerini, duygularını ve düşüncelerini doğru anlayıp, paylaşabilmektir. Kısacası empati bencil olmamaktır. Bir olay ile anlatacak olursak: Bir gün okuldayken kız arkadaşımın hüngür hüngür ağladığını gördüm ve ona neden ağladığını sordum. ‘Şapkam kaybolduğu için ağlıyorum’ dedi. Ben ise ‘Bunun için ağlanır mı ne olacak yeni şapka alırsın’ dedim. Bana ‘Sen ne anlarsın ki’ deyip tersledi ve gitti. Neden kızdığını anlayamamıştım. Daha sonra o kız arkadaşımın annesinin okula geldiğini gördüm. Müdür yardımcısı ile konuşuyordu. Yanlarından geçiyorken duyduğum sözler beni derinden yaralamıştı. Meğersem kız arkadaşımın babası kanser sebebiyle vefat etmiş ve hastayken taktığı şapkayı ölmeden önce kızına vermiş. Kız arkadaşımın babasını son görüşü o şapkayı aldığı zaman olmuş. Oysaki ben onu dinlemeden ve anlamadan önyargılı davranmış ve acısını küçümsemiştim. Dışarıdan baktığım zaman anlam verememiştim. Şimdi anladım ki her insanın olaylara karşı kendine özgü bir bakış açısı var ve ben bunu dışarıdan göremezdim. Ancak kendimi onların yerine koyduğumda ve onları dinleyip anladığımda görebilirdim. İşte bunu yaptığım zaman kız arkadaşımın hislerini paylaşabilir ve onun kadar ben de çok ağlardım.