Professional Documents
Culture Documents
ETİK2
ETİK2
AVCI-TOPLAYICI TOPLUMLARDA kadınların toplumsal durumu, ardından gelen ataerkil tarım toplumlarına göre daha
iyidir. Bunun nedenleri şunlardır: (1) kadınların iş bölümünde üstlendiği rol (Erkekler daha çok avcılık yaparken bebeklere
süt emzirmeleri gerektiğinden çocuk bakımını üstlenen kadınlar daha çok toplayıcılık yapmıştır. Ancak kabilenin hayatta
kalması açısından toplayıcılık da en az avcılık kadar, hatta ondan önemli görüldüğünden kadının ekonomiye katkısı son
derece önemlidir.), (2) anasoyluluk ve (3) kabileye yeni üyeler kazandırması açısından doğumun getirdiği saygınlık
Anasoylu topluluklar soyun anne üzerinden izlendiği topluluklardır. Bunun nedeni çokeşliliktir. Acı-toplayıcı toplulukların pek
çoğunun çokeşli olması babanın kim olduğunun her zaman bilinememesi sonucunu doğurmuştur. Anasoyluluk bu açıdan
bir gereklilik olmuştur. Çocuk annenin kabilesinden kabul edilmiştir
Neolitik Devrim’le gelen iki gelişme anasoyluluktan ataerkilliğe geçişe neden oldu. Bunlardan birincisi, tarım toplumunda
işbölümünde kadın ve erkeklerin üstlendikleri rollerdeki değişimdir. Teknolojinin gelişmediği bu eski çağlarda tarım özellikle
zordu; büyükbaş hayvanlar da bugün olduklarından daha büyüktüler. Dolayısıyla ziksel güç açısından daha avantajlı olan
erkekler daha çok tarımla, çocuklarla ilgilenmek zorunda olan kadınlar yerleşik yaşamın başlamasıyla önemli bir merkeze
dönüşen evle ilgilenmek durumunda kaldı
Tarımın başlaması üretimin artması demekti. Avcı-toplayıcı kabilelerde ortak mülkiyet düzeni varken artı-ürün sını ı toplumu
ve özel mülkiyeti doğurdu. Özel mülkiyet miras sorununu beraberinde getirdi. Toprak, üretim araçları tarımla uğraşan
erkeğin oldu. Erkek mülkünü çocuklarına bırakmak istediğinde anasoyluluk devam ettiğinden bu mümkün olamadı çünkü
mülk kabile içinde kalmalıydı ama çocuk babanın değil, annenin kabilesine mensup oluyordu. Erkek bu durumda mülkünü
ancak, varsa, kız kardeşinin çocuklarına bırakabiliyordu
Özel mülkiyet ve miras sorunu ile anasoyluluk çelişki halindeydi. Miras sorunu çocukların kimin olduğunun belirlenmesini
zorlaştıran çokeşlilikle de çelişiyordu. Zaman içinde, çokeşlilikten tekeşliliğe geçildi; zina, özellikle kadınlar için büyük suç
sayıldı. Anasoyluluktan ataerkilliğe eve çokeşlilikten tekeşliliğe geçişte en önemli unsur özel mülkiyet ve miras sorunu oldu
.
fi
fl
.
Tarım Toplumundan
Sanayi Toplumuna
f
1800’lerin
ortalarından
itibaren, kadınlar
seçme ve seçilme
hakkı için
mücadeleye
başladılar.
Dünya Savaşları sırasında- özellikle II.
Dünya Savaşı’nda, erkekler savaşta
olduklarından, her sınıftan kadın
çalışma hayatına daha çok katılmıştır.
Bu nedenle, özellikle 1950’li yıllarda
kadınları çalışma yaşamında daha
çok görmeye başlarız. Gene de
prestijli işler erkeklere ayrılmıştır.
Kadınlar daha wok sekreter, hemşire,
ilk ve orta okul öğretmenleri olarak
çalışmışlardır.
Kadınların çalışma hayatına katılması onlar için ekonomik özgürlük, söz hakkı
ve saygınlık demektir. Ancak kadınların üretime katıldıkları erken dönemlerde
kendilerinden ev işlerinden de tek başlarına sorumlu olmaları beklenmiştir.
Tarihte büyük yazarların, bilim
adamlarının, ilozo ların
çoğunun erkek olmasının
nedeni, kadınların kamusal
hayattan uzak tutulması, eğitim
ve temel yurttaşlık haklarına
sahip olmaması, ayrıca çocuk
bakımı ve ev işlerinden tek
sorumlu tutulmasıdır. Virginia
Woolf, Kendine Ait Bir Oda
eserinde, Shakespeare’in kendisi
kadar yetenekli bir kız kardeşi
olsaydı başına neler geleceğini
düşünerek bu sorunu ele alır.
f
f
Toplumsal cinsiyet üzerine konuşmalar pek
çokları için içinde bulunduğu su üzerine
konuşan balığın durumuna benzetilir.
Toplumsal cinsiyet rolleri gündelik
hayatımızın her köşesine o denli sinmiştir
ki bu konudaki kabuller sorgulanmaz ve
doğallaştırılır. Cinslerin toplumsal ve
tarihsel olarak biçimlenen kimi özellikleri
onların doğalarına atfedilir olur.
Toplumsal cinsiyet
toplumsal ilişkilerde
sürekli olarak yeniden
üretilir. İki cinsin
üstlendiği roller
toplumsal beklentilerle
şekillenir ve yaşamın her
aşamasında, ailede,
medyada, eğitimde,
kişisel ilişkilerde
yeniden üretilir.