You are on page 1of 1

ÇOCUK SOSYOLOJİSİ 4.

HAFTA YANSITICI RAPOR

Çocuk kavramının tarihine indiğimizde her dönem ve topluma göre çocukluğun


şekillendiğini görürüz. Örneğin Antik Yunan Dönemi’nde ikincil insan görülüp aileye ve
devlete itaat ettirilir, çocuklar savaşmak için asker gibi eğitilir ve akıl yoluyla olmayan ayıp
şeylerden uzak olmaları istenirdi. Batı Avrupa’da ise çocuklar ve yetişkinler iç içeydi çünkü
çocuklar küçük boyuttaki yetişkinler olarak görülürdü. Genel olarak modern döneme kadar
çocukların aileleri her zaman onların üzerinde hak iddia edip bir nevi mal olarak görülmüştür.
Tarih boyunca çocuklar aileye itaat etmişler, söz hakları olmamış ve duygularına önem
verilmemiştir. Kendi hayatlarını çizememişler, hayatları hakkında kararları olmamıştır ve her
zaman duygusal ve fiziksel istismara uğradılar. Toplumun onlar için belirlediği roller en
baştan belirliydi ve saf ve güçsüz oldukları için bu rollere uymak zorundalardı. Özellikle kız
çocukları hem kadın hem de çocuk oldukları için daha az önemsenmiş ve önemsenmemeye
devam etmektedir. Neredeyse sadece nefret duygusu varmış gibi bir şekilde çocuklara
yaklaşılmıştır. Bulunduğumuz çağda çok uzak ve saçma bir düşünce görüyorum bunu.
Öğrendiğimiz şeyler beni çok şaşırtmadı ama üzdü diyebilirim. İnsan yerine konulmayıp her
türlü istismara uğramaları ve en kötüsü ataerkil toplumlarda bu durum normalleştirildiğinden
çocukların farkına varmaması gerçekten derinden yaraladı.
Çocukluk kavramını milli bakımda incelediğimizde Türklerin İslamiyet öncesi
dönemlerinde daha iç açıcı bir bakış gördüm derim. Göçebe yaşamda önemli olan hayatta
kalmak olduğundan ailenin devamı önemlidir ve aile ve çocuk daha yakın olmuştur. Çocuğun
eğitimi ailede başlamıştır, çocuğa değer verip onu hayata hazırlamak için gerekli becerileri
öğretirler, çocuk yine bulunduğu yerde ailede değerlendirilir. Çocuğun cinsiyeti de ayrım
konusu değildir, ikisi de evlattır çünkü. Gerçekten de çocuğa ayrı ilgi gösterilmiştir, bu o
zamanın Avrupa ve Arabistan coğrafyasına bakınca oldukça şaşırtıcı. Eski Türk yazıtlarında
bile çocuklarla ilgili kavramlara yer verilmiştir. Bu anlayış Osmanlı döneminde de devam
etmiştir.
Modern dönemde batıda anlayış değişmeye başlamıştır fakat teknoloji çağındaki
kolay ve hızlı bilgi alışverişi yüzünden yetişkinlik ve çocukluk arasındaki perde tekrar
kalkamaya başlamıştır, sınırlar kesin olarak belli değildir. Yıllarca ataerkil toplumlarda
çocukluk için yapılan mücadele ve bilinçlendirme çalışmaları hala sonucuna ulaşmış değil.
Çocuklar kontrol edilmediklerinden her şeyden etkilenen ve trend olan ne varsa ona ilgi
duyan varlıklara dönüşmüşlerdir. Bu onlara fiziksel ve psikolojik olarak çok darbe
vurmaktadır. Aileler tekrardan bilinçlendirilmelidir, çocuklarının çocuk olduğu
hatırlatılmalıdır.

Ayşe Nur Doğan


İlköğretim Matematik Öğretmenliği Bölümü 2. Sınıf Öğrencisi

You might also like