You are on page 1of 2

İslamiyet öncesi Türk edebiyatı, milattan önceki yıllardan başlayarak Türklerin İslamiyet’i kabul ettiği

XI. yüzyıla kadar süren bir edebiyattır.


Bu uzun dönemin, Göktürkler’e ait anıtların ortaya konduğu MS VIII. yüzyıla kadar olan bölümü sözlü
edebiyat dönemi olarak adlandırılır.

İslamiyet Öncesi Türk şiirinin genel özellikleri


Din törenlerinde (şölen, sığır, yuğ) doğmuş, din dışı törenlerde gelişmiştir.
Genellikle kopuz ya da saz eşliğinde söylenmektedir.
Hece vezni kullanılmıştır.
Nazım birimi genel olarak dörtlüktür.
Yarım kafiye ve rediflere yer verilmiştir.
Yazıya değil söze dayanır.
Av eğlenceleri, tabiat güzellikleri, aşk işlenen temel konulardır.
Genellikle sığır, şölen ve yuğ törenlerinde söylenmişlerdir.
Daha çok destan parçaları şeklindedir.
Dil öz Türkçedir, yabancı kelimelere yer verilmez.
Konu yerli ve millidir.
Ürünler destan, koşuk, sagu ve savdır.
Şam, şaman, baksı, bahşı, ozan adı verilen kişilerce söylenen şiirlerden oluşur.

Sagu: Bir kimsenin ölümünden sonra yapılan ve “Yuğ” adı verilen dinsel yas törenlerinde söylenen
şiirlerdir. Eski Türklerde, bir kimse ölünce cesedi çadırın içine yatırılır, yakınları çadırın dışında koyun,
at, sığır cinsinden kurbanlar kesip yere bırakır sonra hep birden ağlayarak çadırın etrafında yedi kez
atla dönerlerdi.
Bu dinsel tören sırasında söylenen sagularda, ölünün değeri, yaptığı işler, geride kalanların duyduğu
acılar anlatılırdı. Nazım birimi dörtlük olan ve şekil olarak koşuğa benzeyen sagular, hece vezniyle
söylenmiştir. Uyak düzeni (aaab, cccb, dddb…) şeklindedir.

Koşuk: “Sığır” adı verilen dinsel sürgün avları ile “şölen ya da toy” denilen dinsel ziyafetlerde
söylenen şiirlerdir. “Sığır” töreni, kutsal yaban öküzünün belli dönemlerde avlanması törenidir.
Şaman şairler bu törenlerde avların mutlu ve bereketli olması için dinsel şiirler söylerdi. Av sonrası
ozanlar avla ilgili yiğitlik şiirleri okur, başarı gösterenleri överdi. “Şölen” ise kutsal sığırın yılın belli
döneminde kurban edilerek hep birlikte etinin yendiği ziyafetlerdir. Şaman şairler bu törenlerde de
dinle ilgili şiirler okurdu. Bu şölenler zamanla dinle ilgisini kaybederek din dışı bir gelenek hâlini
almıştır. Ozanlar bu ziyafet şenliklerinde yiğitlik, doğa sevgisi, aşk vb. konularda şiirler okurlardı. İşte
gerek “sığır” gerek “şölen” törenlerinde okunan çeşitli konulardaki bu şiirlere koşuk adı verilmiştir.
Koşuklar genellikle 7’li hece vezniyle, dörtlükler hâlinde söylenen şiirlerdir. Kafiye düzeni (aaab, cccb,
dddb…) şeklindedir. Doğa, güzellik, kahramanlık, sevgi, cesaret gibi temaların işlendiği bu şiirlerde
ahengi sağlamak için yarım uyak, redifler ve asonanslardan yararlanılmıştır. Koşuklar söyleyiş biçimi
ve yapı bakımından halk edebiyatındaki koşmaya benzer.

Destan: Bir ulusun hayatını yakından ilgilendiren savaş, göç, kıtlık gibi tarih ve toplum olaylarını
anlatan uzun şiirlerdir. Eski çağlarda ulus vicdanında derin izler bırakan tarih olayları ozanlar
tarafından parça parça söylenirdi. Dilden dile aktarılarak tema, zaman, kişi ve olaylar bakımından
zenginleşen bu destanlar, derlenip yazıya geçirilmiştir.
Sav: Savlar kısa ve özlü sözlerdir. Bu sözler Türklerin dünyaya bakışını, geleneklerini, inançlarını ortaya
koymaktadır. Savların bugünkü karşılığı atasözüdür. Savların çoğu manzum (şiir) özellik
göstermektedir. Bu yüzden savlarda koşuk ve sagularda görülen uyak, redif, aliterasyon ve asonans
gibi ahenk unsurları da görülür.

Örnekler

Arpasuz at aşumas, arkasız alp çerig sıyumas. (Arpasız at koşamaz, arkasız yiğit orduyu bozamaz.)

Alplar birle uruşma, begler birle turuşma. (Yiğitlerle vuruşma, beylere karşı gelme.)

Aç ne yimes, tok ne times. (Aç ne yemez, tok ne demez.)

You might also like