Professional Documents
Culture Documents
Şiir türleri ilk kez Aristoteles’in Poetika adlı eserinde belirtilmiştir. Bugün de bu
eserdeki tanımlara göre ayrım yapılır.
Lirik Şiir
Rindlerin Akşamı
Yunanca “epos” kökünden gelen epik, daha çok destan türünde kullanılan
şiire işaret eder. Konularını olağanüstü kahramanlıklardan, ulusların yaşamını
derinden etkileyen savaş, göç, kahramanlık, yiğitlik, yurt sevgisi gibi tarihsel ve
toplumsal olaylardan alır. Bu olaylar, daha çok milletlerin tarihi ve psikolojik
özelliklerinin oluşumlarında belirleyici rol oynayan önemli ögelerdir.
Doğal epik şiirlerin ortaya çıkışının tarihi çok eskiye dayanır. Bunlar kimler
tarafından söylendiği unutulmuş, zaman içerisinde eklemeler, değişiklikler
yapılmıştır metinlerdir. Kırgız Türklerine ait Manas Destanı bunların en çok
bilinenidir. Yapay olanların tarihi daha yakın dönemlere aittir. Çağdaş epik diye
adlandırılabilecek bu tür, uzun ve konulu şiirdir.
Kır Şarkısı
Uçuyorlar.
Dramatik şiir, tiyatro türünün kaynağını oluşturur. Bu tür şiirde, yaşam değişik
boyutlarıyla verilirken olay ve eylem de dile getirilir. Dramatik şiir, kaynağını
epik şiirden almaktadır. Dramatik şiir eylemi kişileştirerek canlandıran şiirdir.
Dramatik şiirin iki temel eğilimi vardır: Ağlatı ve güldürü. Bu iki temel eğilim de
kaynağını ilkel çağlara dayanan dinsel törenlerden alır. Günümüzde
kullanılmayan bir tür olan dramatik şiir türü, yazıldığı dönemde de sahnede
sergilenme amacıyla kurgulanmıştır. Özellikle Batı’da görülen manzum tiyatro
eserleri bu şekildedir.
Ey insanoğulları!
Ömrümüz bence bir hiç
Kim ermiş bu dünyada,
Özlenen mutluluğa?
Hayal, mutluluk denen;
O da sönüverince
Anlar gerçeği insan
Talihsiz Oidipus!
Gördükten sonra senin
Yaman alınyazını,
İnanma insanların
Mutluluğuna, artık...
Yükseklere nişan almış
İkbâle ermiş,
Mutluluk nedir tatmamıştı.
Satirik şiir
Bir kimseyi, bir toplumu, bir düşünceyi, bir nesneyi ve bir durumu yermek için
yazılmış yazı veya söylenmiş söze denir. Kısaca yergi ve eleştiri içeren şiirlere
satirik şiir denir. Divan şiirinde hiciv, halk şiirinde taşlamanın karşılığı olarak
modern şiirde satirik şiir denilmektedir.
Bu çeşit şiirlerde bir kişi ya da olay iğneleyici sözlerle dile getirilir. Satirik
şiirlerde çeşitli uyarılara da yer verildiği için öğreticilik de söz konusudur. Divan
edebiyatında Nef’i, Halk edebiyatında Kaygusuz Abdal; Tanzimat sonrası
edebiyatta da Ziya Paşa, Şair Eşref ve Neyzen Tevfik satirik şiirin başarılı
örneklerini ortaya koymuş isimlerden bazılarıdır.
(…)
Köklü bir geleneği olan Türk şiirinde esas olan vezinli, ölçülü şiir yazmaktır.
Ancak şiirde hece ölçüsü ya da aruz ölçüsü kullanılmadan serbest ölçüyle
(serbest vezin) yazılan şiirlere bu ad verilir. Uyağın kullanılıp kullanılmaması,
dizelerin uzunluğu ve kısalığı, şiirin belli bölümlere ayrılıp ayrılmaması şairin
isteğine bağlıdır. Serbest nazımda, şiirin dış ahenk öğeleri olan ölçü ve uyak bir
kenara itildiğinden sözcüklerin uyumuna dayalı olan iç ahenk önem kazanmıştır.
Serbest şiir demek, tamamen hiçbir kuralı olmayan, hiçbir esasa dayanmayan
şiir anlamına gelmemektedir. Serbest şiir kendi içerisinde vezinli kafiyeli,
vezinsiz kafiyeli ve veznsiz kafiyesiz serbest şiir şeklinde sınıflandırılabilir.
(Orhan Veli)
Mensur Şiir
Nesir (düz yazı) ve nazım (şiir) birbirinden farklı yazı stilidir. Düz yazı fikrin, şiir
duygunun dilidir. Şiir, düzyazının bittiği yerde başlar. Bir şiir düz yazıya çevrildiği
zaman şiir olmaktan çıkar ve başka bir anlam kazanır. Tanzimat sonrası Türk
edebiyatında pek çok türde olduğu gibi Batı şiiri örnek alınarak şiirle düzyazı
arasında farklı bir tür olarak mensur şiir ortaya çıkmıştır. Türk edebiyatında
Halit Ziya Uşaklıgil tarafından ortaya atılan “mensur şiir”in daha önceki
örneklerde “nesr-i muhayyel”, nesr-i şairane”, mensure-i şairane” gibi
isimlerle anılmıştır. Mensur şiirin yaygınlaşmasından sonra, “mensure”,
fantezi” gibi isimler de kullanılmıştır.
Mensur şiirin öz tanımı şu şekilde yapılabilir: “Şairane bir konuyu, bir duyguyu
veya bir düşünceyi veyahut bir nükteyi, birkaç paragraftan birkaç sayfaya kadar
değişen bir hacimde, kısa çarpıcı, etkileyici ve yoğun bir surette, derli toplu
olarak, şairane bir eda ve üslupla anlatan müstakil bir edebi türdür”
Kısaca mensur şiir, sanatkârın şahsi his, hayal, düşünce ve intibalarının ahenkli
ve sanatlı bir dil ve üslupla ifade edildiği, vezinsiz, kafiyesiz, mısrasız büyük bir
duygu yoğunluğunun ortaya çıkardığı kısa nesirdir (Çetişli, 2007: 348). Başka bir
tanımla şeklen nesri andıran yani vezinsiz, kafiyesiz olarak düz yazı formatında
yazılan ancak şiirsel unsurlarla beslenen kısa metinlere mensur şiir denir.
Daha sonra Tahsin Nahit, Celal Sahir, Ali Canip, Ruşen Eşref Ünaydın ve Arif
Nihat Asya olmak üzere pek çok şair mensur şiir örnekleri vermişlerdir.
Benim Olsaydın
Benim olsan, ah bu mümkün olsaydı… Seni uzak, uzak, bu insanlardan pek uzak
bir yere götürürdüm; öyle bir yere götürürdüm ki orada yalnız tabiatla kalırdık.
Denizle, sema ile sahra ile kalırdık… sade ikimiz kalırdık… Orada, yalnız,
ormanda yapraklarla inleyen mütehevvir (öfkeli) rüzgârın, uzakta dalgalarla
döğünen medhuş (ürkütücü) denizin, gökte şimşekleriyle gürleyen haşin
yıldırımın sesiyle kalırdık… Sade ikimiz kalırdık…
Sade ikimiz, unutmuş, unutulmuş, her türlü kayıttan azade iki mevcud gibi
yaşardık, ilk insanlar gibi yaşardık. Benim olsaydın felaketlerine, merâretlerine
(acılarına), afetlerine tahammül için kuvvet bulur, hayatın sebebini anlardım,
benim olsaydın hayatı severdim.