Professional Documents
Culture Documents
Köken bakımından diller: türkçe, köken bakımından ‘’ Ural-Altay’’ dil grubunun ‘’Altay’’ grubuna dahil.
Türkçeye en yakın dil Moğolca.
HALK HİKÂYESİ:
Göçebelikten yerleşik hayata geçişin ilk mahsullerinden olup aşk, kahramanlık gibi konuları işleyen;
kaynağı Türk, Arap-İslam ve Hint-İran olan, büyük ölçüde âşıklar ve meddahlar tarafından anlatılan
nazım-nesir karışımı anlatılardır. Hikâyelere sonradan eklenen hikayelere karaveli denir. İçinde
manzum parçası olmayan halk Hikayesine Kara hikaye denir.
CENKNAME:
İslam dinini yayma ve İslam büyüklerini tanıtma maksadıyla yazılmış olan destansı,tasavvufi ve
didaktik özelliklere sahip olan eserlerdir.
Cenkname adlı eserlerin içindeki her bir hikâyeye veya anlatmaya cenk adı verilir.
Genellikle din ve kahramanlık teması üzerine kurulmuştur.
Din-tarihi destanlar içerisinde kahramanlık yönü ağır basan, islamı duygular ve dünya
görüşleri ile Türk destan geleneğini de devam ettirerek yeniden şekillenen ‘’dini-tarih
destanlar’’ ın ilk örenekleri.
MESNEVİ:
Aslı Arapçadır. Edebiyat terimi olarak ilk kez İran edb kullanılan öesnevi, Türk edb İran edb
geçmiştir. Kelime anlamı ikişer, ikilidir.
Her beyiti kendi arasında kafiyelidir. Aa,bb,cc,dd…
Bütün beyitler mussara özelliği taşır.
Beyit sayısı sınırsız.
Bölümleri:
Giriş:
Agâz-ı Destan
Hatime
Konu sınırlaması yoktur.
Olaylar abartılarak anlatılır. Bu sebeple masallara benzetilir.
Zaman belli değildir.
Kahramanlar padişah, kral, şehzade, sultan vb
Mekan olarak saraylar, şehirler, avlanma yerleri… Mekanlar çoğunlukla hayalidir.
Hamse: bir sanatçının yazdığı 5 mesneviye hamse adı verilir. Türk edb ilk hamse sahibi Ali Şir
Nevai’dir.
Mesnevi örnekleri.
Kutadgu Bilig: Yusuf Has Hacib (Türk edb ilk mesnevi örneği)
Mesnevi: Mevlana
İskendername: Ahmedi
Harname: Şeyhi
Hayriyye: Nabi
Hayrabad: Nabi
Tanzimat Dönemi: roman kavramınayabanı olan toplumumuzda hikaye kavramı, halk hikayeleri ve
mesnevilerle bir tutulmuş; bir bakıma halk hikayeleri ve mesnevi Batıdaki roman ve hikayenin yerini
tutmuştur. Olay hikayeleri yazılır. Yazar için önemli olan okuyucuya ilginç, şaşırtıcı ve ibret verici
olaylar anlatmaktır. Yazarın amacı öykü üretmek değil, öykü aracılığıyla bir şeyler telkin etmektir.
Daha çok sosyal konular ele alınmıştır. Evlilik sorunları, aile hayatı, gelenek ve töreler, batıl inançlar,
eğitim, yanlış batılılaşma, esaret gibi konular işlenir. Kişiler daha çok küçük kişilerdir. Memurlar, miras
yediler, genç aşıklar, hizmetçiler ve çocuklardır. Olayların geçtiği mekan İstanbull’a sınırlıdır. Evler,
köşkler, konaklar vb
Sanatçılar:
Ahmet Mithat Efendi: Türk edb ilk hikaye örn olan Letaif-i Rivayât adlı eseri yazmıştır. Dönemin en
önemli hikaye yazarıdır. O kadar çok eser yazmıştır ki, kendisine Yazı Makinası denir. Fakat hikayeleri
teknik açıdan kusurludur, akışı kestiği için. Halkı eğitmek amacıyla edb bir araç olarak görür.
Emin Nihat Bey: edb ilk hikaye kitaplarından olan Müsameratname’yi yazmıştır.
Samipaşazade Sezai: Türk edb Batılı anlamda ilk Hikayesi Küçük Şeyler adlı öykü.
Servetifünün Döneminde hikaye: hikayede teknik yönden gelişme gözlenir. Hikaye hacim bakımında
kısalır. Realizim etkisi vardır. Belli oranda orta hali ve yoksul insanlar konu edinilir. İstanbul dışına
çıkılmıştır Halit Ziya’yla. Azda olsa Anadolu anlatılmıştır. Hikayelerde sanatçı ruhlu, piyano çalan,
yabancı dil bilen mürebbiye, dadı, mirasyedi, çapkın insanlar anlatılır. Yazarlar, karamsar, ümütsiz,
sert ve katı gerçekler dünyasından hayal dünyasına sığınma isteği, hastalık vb bireysel konular
işlenmiştri. Toplumsal ve sisyasal konular pek ele alınmamıştır. Hikayede sanat yapma kaygısı vardır.
SANATÇILAR:
Hüseyin Rahmi Gürpınar: Kadınlar Vazi, Katil Buse, Melek Sanmışım Şeytanı vb
Milli Mücadele döneminde hikaye: hikayenin konu haritası genişlemiş, her kesimden insan özellikle
köylerde ve taşrada yaşayan insanlar konu alınmış, Anadolu mekan olarak seçilmiştir. Yurdun her
yöresinde yaşanmış olay ve kişiler konu alınmıştır. Köy gerçeği hikayede ele alınmıştır. Refik Halit
Karay’ın Memleket Hikayesi adlı öyküsü Anadolu gerçeğini anlatan en iyi öykülerdendir. Meşrutiyet
ve hürriyet övgüsü, çeşitli fikir akımlar, Milli Mücadel vb konular işlenmiştir. Toplumsal konulara
yönelmişlerdir. Halk doğru ilkesiyle hareket edilmiştir. Memleket ve memleket gerçekleri anlatılmıştır.
Teknik yönden başarılıdır. Hikayeller genellikler Maupassant tarzıyla yazılmıştır.
Sanatçılar:
Ömer Seyfettin. Milli edb ve moder edb en büyük hikaye yazarıdır. ‘’Yeni Lisan’’ makalesiyle Milli EDB
başlatmışlardır. (Ali Canip) hikayelerinin konusu çoğunlukla gerçek hayatan alınmıştır. Hikayelerinde
milli bilinci oluşturmak istemiştir. Maupassant tarzın en başarılı temsilcisidir. Falaka, Yüksek Ökçeler,
Bomba, Ant, Kaşağa vb.
FİİLİMSİLER:
Zarf-fill: -ınca, -madan, -dıkça, -a…, -alı, -arak, -ıp, -ken, -maksızın, -dığında
Türk şiirinde nazım biçimleri:
Koşuk
Sagu
Sav
Destan
Halk Şiiri:
Türkü
Mani
Koşma
Semai
Varsağı
Destan
Divan Şiiri:
Beyitlerle kurulanlar:
Gazel
Kaside
Mesnevi
Kıt’a
Müstezat
Bentlerle kurulanlar:
Muhammes
Terkibibent
Tercibent
Müsedes
Müsebba
Müsemmen
Dörtlüklerle kurulanlar:
Şarkı
Rubai
Tuyuğ
Murabba
Sone
Terzarima
Triyole
Balad
Serbest Müstezat
Divan şiiri:
Mersiye
Methiye
Hicviye
Münacat
Naat
Halk Şiiri:
Koçaklama
Taşlama
Güzelleme
Ağıt
İlahi
Nefes
Nutuk
Deme
Şathiye
Devriye
Epik
Lirik
Didaktik
Satirik
Dramatik
Pastoral
İ. Öncesi T. Edb destan, sözlü ve yazılı dönem olmak üzere 3 koldan ilerlemiştir. Öz ve biçim
bakımından milli nitelikler taşır. Ürünler dini törenlerde doğmuştur. Şiirler şölen/toy, sığır, yuğ adı
verilen törenlerde söylenmiştir.
Koşuk:
Örnek:
Hece ölçüsü:7
Sagu:
Örnek:
2)
Redif: -leyü
uyak: -r yarım uyak
hece ölçüsü: 7
Kutadgu Bilig: 11. Yy 1069 yılında Yusuf Has Hacip tarafından Kaşgar’da yazılmış ve Karahanlı
hükümdarı Tabgaç Buğra Han’a sunulmuştur. KB kelime anlamı mutluluk veren bilgi anlamına gelir.
6645 beyştlik manzum eserde, 173 dörtlük var. Ölçü olarak feû lün/ fe ûlün/ fe ûl kalıbıyla yazılmıştır.
Genellikle yarım kafiye kullanılmıştır. Eser, Karahanlı Türkçesiyle yazılmıştır. Günümüze ılaşan 3
nüshası var.
Divanu Lugâti’t-Türk: kaşgarlı Mahmut tarafından yazılmıştır. 11yy ‘da yazılan ilk Türk sözlüktür. Eser,
Ebulkasm Abdullah’a sunulmuş. Eserin yazılma amacı, Araplara Türkçeyi öğretmek. Türkçenin ilk
köken bilgisi kitabı, ilk Türk ansiklopedisidir. Türkçenin ilk dil bilgisi kitabıdır.
Atabetü’l Hakayık: gerçeklerin eşiği anlamına geliyor. Eser, 12 yy Edip Ahmet Yükneki tarafından
yazılmıştır. Eser, Muhammet Dâd İspehsalar’a sunulmuştur. 13 bölümden oluşur, 101 dörtlük ve 484
dizeden oluşur. Aaxa şeklinde kafiyelenir. KB aynı aruz vezniyle yazılmıştır. Atabetül Hakayık, dini ve
ahlaki bir eserdir.
Divan-ı Hikmet: 12 yy Ahmet Yesevi tarafından yazılmıştır. Şiirlerini hikmet olarak okuduğu için, bu adı
vermiştir. Dini ve tasavvufi bir eserdir. Tekke edb ilk örneğidir.
Dini tasavvufi Halk Şiiri (Tekke Şiiri): İslamiyet’in temel ilkelerine dayanarak nefsi kötülüklerden
arındırıp ahlakı güzelleştirerek dini yaşama ve bu yolla Allah’a ulaşma düşüncesine tasavvuf denir.
Dini tasavvufi halk şiiri, tasavvuf kültürüyle yetişmiş aydınların oluşturduğu ve tekkelerde gelişmiş
edebşyattır. Zümre farkı gözermez. İnsanın her iki dünyada da mutlu olması istendiğinden birleştirici
ve hoşgörücü bir tavır sergiler. Bu edb ürün veren tarikatlarda yetişmiş şeyh ve dervişlerdir.
Sanatçılar, şiirlerinde her türlü bağnazlığa karşı çıkmış, hoşgörüyü ve katkısız Tanrı sevgisini
savunmuşlardır. Şiirleriyle Allah’a ve sevgisine ulaşmaya çalışmışlardır. Sade ve anlaşılır bir dil
kullanmışlardır. Hem aruz hem de hece ölçüsünü kullanmışlardır. Nazım birimi olarak dörtlük
kullanmışlardır. İlah, nefes, deme, şathiye, devriye, ve nutuk gibi nazım türleri var. Dini-tasavvufi
halk şiirinin ilk temsilcisi Ahmet Yesevi’dir.
İlahi: dini tasavvufi halk şiirinin en önemli nazım türüdür. Genellikle koşma nazım biçimiyle oluşur.
Allah’ı övmek, onun birliğini anlatmak, ona yalvarmak için söylenen şiirlerdir. Tarikat izlerini taşımaz.
Genellikle dörtlüklerle yazılır. 7 ve 8 ‘liveya 11 hece ölçüsü kullanılır. Beyitlerden oluşanlar ise 11 14
15 hee ölçülüdür. Aaab,bbbc,dddb … ilahiler tarikatlara göre farklı adlar alır: Mevleviler ayin,
Bektaşiler nefes, Gülşeniler tapuğ, Halvetiler durak, öteki tarikatlar cumhur ya da ilahi der. Bu türün
öncüsü Yunus Emre’dir.
Aşkın aldı beni benden
Bana seni gerek seni
Ben yanarım dünü günü
Bana seni gerek seni
Ne varlığa sevinirem
Ne yokluğa yerinirem
Aşkın ile öğünürem
Bana seni gerek seni
Nefes: tekke ozanları; ayinlerde, meclislerde nefesleri saz eşliğinde özel bir ezgiyle okur. Kutsal bir
ilhamla söylenir. Koşma nazım biçimiyle yazılır. 7 8 11’li hece ölçüsü kullanılır. Nefeslerde,
kalenderane, alçak gönüllülük ve biraz da alaycı bir üslup vardır. Kaygusuz Aptal ve Pir Sultan Abdal
nefesleriyle tanınır.
Nutuk: pirlerin ve mürşitlerin, tarikatlara yeni giren dervişlere, tarikat derecelerini ve tarikat adabını
öğretmek için söyledikleri şiirlerdir. Öğretici şiirlerdir ve hece ölçüsü kullanıllarak koşma nazım
şekliyle söylenir.
Devriye: evrenin ve insanın Allah’tan çıkıp tekrar Allah’qa dönmesi felsefesine göre
yazılan şiirlerdir.
Şathiye: alaylı söz anlamına gelir. Tasavvuf erinin kendisinden geçtiği sırada inançlardan
teklifsizce ve alaycı bir söz ederek yazdığı şiirlerdir. Kaygusuz Abdal türün ustasıdır.
Hacı Bektaşı Veli: Bektaşi tarikatının kurucusudur. Makalat adlı eseri önemli.
Yunus Emre: Türk tasavvufi bir şairdir. Şiirlerinde erdemli olmayı nasihat eder. şiirlerinin kaynağı
gönüldür.
Kaygusuz Abdal: Alevi-Bektaşi halk şiirinin kurucusudur. Hem aruz hem de hece ölçüsünü
kullanmıştır. Şathiyeleriyle ünlüdür. Budalaname, en ünlü eseri.
Anonim halk şiiri: Kim tarafından söylendiği bilinmeyen, halkın ortak malı olan edebi ürünlerdir. En
belirgin özelliği sözlü olmasıdır. Sadece hece ölçüsü kullanılmıştır. Nazım birimi dörtlük
kullanılmıştır. Sade ve açık bir dil kullanılmıştır. Genellikle yarım ve cinaslı uyaklar kullanılmıştır.
Ürünler, toplumun yaşayışını belirler. Toplumsal konuların yanında aşk, ayrılık, gurbet, ölüm gibi
konular işlenmiştir. Türkü, mani, ninni, ağıt bu edebiyatın şiir alanındaki türlerdir. Halk hikayesi,
efsane, masal, gölge oyunu, orta oyun, meddah nesir alanındaki türlerdir.
Türkü: ilk düzenleyecisi bilinmeyen, halkın sözlü geleneğinde oluşup gelişen, çağdan çağa ve yerden
yere içeriğinde olsun biçiminde olsun değişikliklere uğrayabilen ve her zaman bir ezgiyle söylenen
şiirlerdir. Türküler anonimdir ancak söyleyeni belli olan türkülerde vardır. Her konuda türkü
söylenebilir. Türküyü diğer halk edb ayıran en önemli özelliği ezgisidir. 7 , 8 ve 11’li hece ölçüsü
kullanılır.
Türk bentleri, yapı ve sözleri bakımından iki bölmden oluşur. Birinci bölüm türkünün asıl sözlerinin
bulunduğu bölümdür ki ‘’bent’’ adı verilir. İkinci bölüm ise her bendin sonunda yinelenen nakarattir.
Bu bölüme ‘’bağlama’’ ya da kavuştak adı verilir. Bent ve kavuştaklar kendi aralarında uyaklanır.
Gayri dayanacak özüm kalmadı, b kavuştak nazım birimi: bent nazım biçimi: türkü
Mektuba yazacak sözüm kalmadı.b
Mani: Tek dörtlükten oluşan ve kendine özgü bir ezgi ile söylenen şiirlerdir. 1 2 ve 4 dize uayaklı,
3 dize serbestir. Aaxa şeklinde kafiyelenir. 7’li hece ölçüsü ile kafiyelenir. Temel duygu ve
düşünce son dizede ortaya çıkar. Her türlü konu işlenir.
Düz (tam) mâni: yedişer heceli dört dizeden oluşan manilere düz mâni denir. Şu dağlar
olmasaydı
Çiçeği solmasaydı
Ölüm Allah’ın emri
Ayrılık olmasaydı
Kesik(cinaslı): birinci dizesinin hece sayısı yediden az olan manilerdir. Dizeleri cinaslı uyaklarla
kurulur.
Karaca
Aldım aşkın tüfeğin
Vurdum birkaç karaca
Dünyada bir yâr sevdim
Kaşı gözü karaca
Yedekli mâni: düz manilerin sonuna iki dize eklenerek oluşturulan manilerdir.
Karşılıklı mâni: iki kişinin karşılıklı olarak söyledikleri manşlere deyiş adı verilir. Bir çeşit sazsız
atışmadır.
Tekerleme:
Nini:
Ağıt:
Aşık tarzı halk şiiri: din dışı konuları işleyen âşık ya da saz şairi adıyla anılan ve söylediğni
saqzıyla dile getiren kişilerce oluşturulan halk edb koludur. Şiirler, sözlü gelenek içinde yaşar,
geleceğe aktarılır. Bu yönüyle anonim halk şiirinin birçok özelliğini taşır. Şiirlerin söyleneni bellidir.
Şiirler çoğunlukla doğaçlama söylenir. Şairle, şiirlerini bağlama adı verilen saz eşliğinde
söylemişlerdir. Sade ve yalın bir dil kullanmışlardır. Genel olarak hece ölçüsünü kullanmışlardır.
Ama aruz ölçüsünü kullanan şairlerde var. Naqzım birimi dörtlük, nazım biçimi olarak koşma,
semai destan ve varsağı; nazım türü olarakta güzelleme, taşlama, koçaklama ve ağıt
kullanılmıştır. Ozanlar son dörtlükte tapşırma adı verilen mahlaslarını kullanmışlardır. Ozanlar,
genellikle usta-çırak gelleneği içinde yetişmiştir. Aşıklar, ümmi âşıklar, okuma yazma bilen âşıklar
ve kalem şairleri olmak üzere 3 grupa ayrılır.
Ümmü şairler: okuma yazma bilmezler, h.ç öğrenim görmemişlerdir. Genellikle saz eşliğinde
şiirlerini söylerler.
saz çalma
mahlas alma
rüya sonra âşık olma
çırak yetiştirme
nazire söyleme
lebdeğmez
aşık toplantıları
Koşma: halk şiirinin en sevilen ve yaygın biçimidir. Hece ölçüsü 11/ abab cccd kafiyelenir. Son
dörtlükte şairin mahlası vardır.
Güzelleme: daha çok sevgi, sevda, aşk, ayrılık, hasret gibi konular üzerine söylenen şiirlerdir. En ünlü
şairi Karacaoğlan’dır.
Koçaklama: yiğitliği, yiğitleri öven, kahramanlık ve savaş konulu şiirlerdir. En başarılı sanatçısı
Dadaloğlu’dur.
Taşlama: yeren, kötüleyen ve alay eden şiirlerdir. Taşlamanın ünlü ozanları Ruhsati ve Seyrani’dir.
Ağıt: ölüm ve doğal afetler üzerine özel bir ezgiyle söylenen şiirlerdir.
Semai: bir kuralla bağlı kalmadan işitilerek öğrenilen demektir. Halk şiirinde hece ve aruz ölçüsüyle
söylenir. Hece ölçüsüyle yazılan semailer, koşma türüne benzer. Dörtlük sayısı 3 5 arası. Kendine özgü
bir ezgisi vardir. 8 hece ölçüsü kulnılır.
Varsağa: özel bir ezgisi vardır. Uyak düzeni kolma ve semai ile aynıdır. Yiğitçe, mertçe söylenen
şiirlerdir. Behey, bre, hey gibi ünlemler kullanılır. En çok varsağı Karacaoğlan söyler.
Destan: Aşıkların temel özelliği olay, düşünce, durum, kanaat ve inanç anlatmaya dayalı hikâye kimliği
taşıyan şiirlerdir. Dörtlük sayısı 100 geçebilir. 11’li hece ölçüsüyle yazılır. Uyak düzeni baba ccca
ddda… Destanın son dörtlüğünde şair mahlasını söyler.
Aruz ölçüsüne dayalı halk şiiri nazım şekilleri:
Divan
Semai
Kalenderi
Selis
Santranç
Vezn-i aher
Karacaoğlan:
Köroğlu:
Ercişli Emrah:
Gevheri:
Dertli:
Bayburtlu Zihni:
Levni:
Ruhsati:
Dadaloğlu:
Erzurumlu Emrah:
Seyrani:
Sümmani:
Aşık Şenlik:
Divan şiiri:
Türkler’in İslamiyet’i kabul ettikten sonra oluşturdukları ve yeni Türk ede başlangıcı olan Tanzimat
edb dönemi’ne kadar olan edebbiyattır. Divan edb, klasik edb, saray edb, yüksek zümre edb ve
osmanlı edb olarak adlandırılmıştır. Şiir ağırlıklı bir edebiyat olan eski Türk edb, şiirler divan adı
verilen kitaplarda toplandığı için divan edb olarak adlandırılmıştır. Divan edb adlandırmasını ilk kez
Ömer Seyfettin ve Ali Canip tarafından kullanılmıştır.
Nazirecilik: kelime anlamı benzer demektir. Bir sanatçının başka bir sanatçının şiirini alıp ona aynı
ölçü, kafiye düzeni ve nazım biçimine benzer şiir yazmasına nazire adı verilir. Alaycı biçimde yazılan
nazirelere hezl veya tehzil adı verilir.
Gazal
Kaside
Mesnevi
Kıt’a
Müstezat
Muhammes
Terkibibent
Terciibent
Müseddes
Müsebba
Müsemmen
Şarkı
Rubai
Tuyuğ
Murabba
Gazel: arap edb ortaya çıkmıştır. Kelime anlamı kadınlar içim söylenen güzel sözler demek. Divan edb
en yaygın nazım biçimidir. Beyit sayısı 5 -15 arasıdır, beyit sayısı 5-15 çok gazellerde var, Bu gazellere
gazel-i mutavvel adı verilir. Gazeller aa ba ca da kafiyelenir. Gazellin ilk iki dıza kendi arasında
kafiyelenirse, bu gazellere musarra/ mukaffa gazel denir. İlk beyite matla, son beyite makta denir.
Matla beyitinden sonra gelen beyte hüsnümatla denir. Maktadan önceki beyte hüsnümakta adı
verilir. Şairin mahlas kullanmasına tahallüs etme denir. Mahlas genellikle makta beyitinde yer alır.
gazellin en güzel beyitine şah-beyt ya da beytü’l gazel denir. Konu bütünlüğü olan gazellere yek-
ahenk gazeL ; bütün beyitlerin aynı güzellikte söylenmesine ise yek-âvaz gazel denir.
Dize ortalarında iç uyak bulunan gazellere mussammat gazel denir. Arapça, Farsça ve Türkçe gibi
ikiden fazla dille yazılan gazellere mülemma gazel denir. İki şairin birlikte yazdığı gazellere müşterek
gazel denir. Karşılıklı konuşma biçiminde dedi-dedim biçiminde yazılan gazellere müraca gazel denir.
Aşıkâne gazel: aşka dair mutluluk, acı gibi duyguları işler. Aşkın verdiği mutluluk, sıkıntı anlatan
gazellerdir. Temsilcisi Fuzul’i.
Rindâne gazel: geniş hoşgörü sahibi, görünüşü sade, dünya ve hayata karşı kayıtsız, içkiye düşkün,
yaşamaktan zevk alan, aynı zamanda aşık ve irfan sahibi bir tiptir. Temsilcisi Baki.
Şuhân gazel: kadını ve aşkın zevklerini konu alan, zarif ve çapkın bir anlatımla söylenen şiirlerdir.
Temsilcisi Nedim.
Hakimane gazel: öğretici konular işlenir. Ahlakla ilgili öğütler verilir. Temsilcisi Nabi.
15 yy şaireleri:
Şeyhi
Ahmet Paşa
Ali Şir Nevai
Necati Bey
16 yy şairleri:
Zati
Fuzuli
Baki
Taşlıcalı Yahya
17 yy şairleri:
Nabi
Nef’i
18 yy şairleri:
Nedim
Şeyh Galip
19 yy şairleri:
Enderunlu Fazıl
Enderunlu Vasıf
Yenişehirli Avni
Te'sir-i lisanın
Kaside: arapça bir sözcük olan kaside, kastetmek anlamına gelir. Özellikle din ve devlet büyüklerine
övmek için yazılır. Beyit sayısı 33-99 arası değişir; 33-99 fazla olan gazellerde var. Aa ba ca da şeklinde
kafiyelenir. İlk beyitine matla, son beyitine makta denir. Kasidenin en güzel beyitine şah beyit ya da
beytü’l gazel denir. Şairin mahlasının geçtiği beyte taç beyti denir.
Kasidelerin bölümleri:
Kıt’a: divan edb iki veya daha çok beyitten oluşan nazım biçimidir. Beyit sayısı 2-12 beyit arasındadır.
İki beyitten fazla olanlara kıta-ı kebire adı verilir. Ab cb biçiminde kafiyelenir. Genellikle mahlas
kullanılmaz. Aruzun her kalıbıyla yazılır. Kıt’a nazım biçimiyle tarih, lügaz ve hicviye yazılır.
Şarkı: bestelenmek için yazılan bir nazım biçimidir. Bent sayısı 3-5 arasındadır. Şarkılarda her bendin
ilk dizesine zemin, üçüncü dizeye miyan ya da her bendin sonunda tekrarlanan dizeye ise nakarat adı
verilir. Son dörtlükte mahlas var. Aruzun her kalıbıyla yazılır. İlk şarkı yazan Naili Kadim, en güzel
şarkı yazarı Nedi ve en çok şarkı yazan ise Enderunlu Vasıf.
Rubai: fars edb gelmiştir. Sözlükte dörtlü, dörtlük anlamına gelir. Rubai, kendisine özgü aruz
kalıplarıyla yazılan dört mısralık bir nazım biçimidir. Kendisine özgü aruz kalıplarıyla yazılan dört
mısralık bir nazım biçimidir. Rubai, aruzun Hezec bahrinin özel 24 kalıbıyla yazılır. Kafiye düzeni aaxa
biçimlenir. Genelde mahlas kullanılmaz. Aaaa şeklinde kafiyelenen rubailere terane denir. Rubaide;
tasavvuf, felsefi, dini konular, hiciv ve nükteli bir biçimdir. En önemli temsilcisi Azmizâde Haleti.
Tuyuğ: türk edb Türklerin kazandırdığı nazım biçimidir. Tek dörtlükten oluşur aaxa şeklinde
kafiyelenir. Aruzun fâilâtün/fâilatün/fâilün kalıbıyla yazılır. 11’li hece yazılır. İlk örneklerini Kadı
Burhaneddin vermiştir. En başarılı ise Seyyid Nesimi vermiştir.
Murabba: kelime olarak dörtlü anlamına gelir. Dört dizelik bentlerden oluşan nazım biçimidir. En çok
aaaA bbbA cccA şeklinde kafiyelenir. Son dizeleri aynen tekrarlanır. Bent sayıları 2-27 arasındadır. En
çok aşk konusu işlenir. İlk murabba yazarı Nesimi’dir.
Terkibibent: 8-20 dizelik bentlerin birleşmesiyle oluşur. Terkibibentte bendlere hane ya da terkibhane
bendleri birleştiren beyitlere vasıta yada bendiye adı verilir. Son bendte mahlas var. Aa xa xa ….VV bb
xb xb … bendleri birbirine bağlayan bende vasıta beyt denir. Aruzun çoğunlukla mef ulü/ fa ilatü/mefa
ilü / fa ilün kalıbıyla yazılır. En ünlü terkibibent Bahdatlı R uhi’nindir. En başarılısı Ziya Paşa’nın
terkibibbendidir.
II.Bent
Yetmez mi bu kasrîreviş-iağreb-i âlem
Bir menzile ermez mi aceb kevkeb-i âlem
Şimdi uyuyanlar ö zamanda uyanırlar
Bir subha resîde olur âhır şeb-i âlem
Pâmâl eder encam kimin üstüne dönse
Agâz edeli devre budur meşreb-i âlem
Bin böyle cihan zer ü sîm olsa yetişmez
Mümkün mü ki is’af oluna matlab-ı âlem
Hâriçten eğer olsa temaşasına imkân
Müdhiş görünür heykel-i müsta’ceb-i âlem
Almış yükünü şöyle ki seyrinde halelsiz
Bir zerre dahi kaldıramaz merkeb-i âlem
Ebnâ-yı beşerde kalacak mı bu muâdât
Bilmem ne zaman doğrulacak mezheb-i âlem
Her safhada bir şekl-i hakikat eder ibraz
Her gün çevirir bir varaka makleb-i âlem
Bin ders-i maârif okunur her varakında
Yârab ne güzel mekteb olur mekteb-i âlem
Bu cism-i kesifin neresi merkez-i kuvvet
Yârab ne matıyyeyle gezer kâlib-i âlem
Subhâneke yâ men ḫalaka’l-ḫalka ve sevvâ
Subhâneke subhâneke subhâneke elfâ
Ziya Paşa
Terciibent: teribendin aynı vezniyle 8-20 dizelik bentlerin birleşmesiyle
oluşur. Vasıta beyti bu bendin sonunda aynıdır, değişmez. Mahlas sonda
söylenir.