You are on page 1of 4

12.

SINIF TDE DERSİ FEN SINIFLARI KONU ÖZETİ

YAZAR- ESER

1. Yahya Kemal Beyatlı: Kendi Gökkubbemiz


2. Melih Cevdet Anday: Ölümsüzlük Ardında Gılgamış
3. Oktay Rifat: Elleri Var Özgürlüğün
4. Ahmet Haşim: Göl Saatleri

ÖZ (SAF ŞİİR)

 Saf şiir; bir mesaj verme kaygısından uzak, amacı sadece estetik (güzellik) olan şiirdir.
 Sanatın form sorunu olduğuna inanan bu şairler için önemli olan iyi ve güzel Şiir yazmaktır.
 Saf şiir, şiirde dili her şeyin üstünde tutmuş ve divan şiirinin biçimci yapısından da
etkilenmiştir.
 Bu anlayışla yazılan şiirlerde ahenk, güzel ve etkili söyleyiş önemlidir.
 Saf şiirde siyaset ve toplumcu görüşler şiirin dışında bırakılmıştır.
 Öncülüğünü Yahya Kemal Beyatlı ve Ahmet Haşim‘in yaptığı saf şiir anlayışının
oluşmasında Fransız edebiyatında ortaya çıkan sembolizm akımının etkisi vardır.

KONULARINA GÖRE ŞİİR TÜRLERİ


Lirik Şiir

Şairin ruhunda uyanan ve kabaran heyecanları içli bir dille anlatan duygu yüklü şiirlere verilen isimdir.
Şiir türleri içerisinde en çok beğenilen türlerden birisi olan lirik şiirler, insanın iç dünyasına ve ruhuna
hitap eden yönlerin ağır bastığı türlerin başında gelmektedir.

Pastoral Şiir

Doğanın sahip olduğu güzelliklerini, kır ve tabiat sevgisini, manzarasını, köy ve çoban hayatını anlatan
şiirlere pastoral şiir denir. Bu şiirlerde doğaya karşı bir özlem ve ona imrenerek bakma söz konusudur.
Pastoral şiirlerin amacı; kır, çoban hayatı ve tabiat güzelliklerini sevdirmektir.

Didaktik Şiir

Belli bir konuda düşünceyi vurgulamak yoluyla bilgiler veren, bir konuda öğüt ve ahlaki dersler
vermeyi amaçlayan öğretici nitelikli ve genellikle duygu yönü olmayan şiirlere didaktik şiir adı
verilmektedir.

Satirik Şiir

Toplumun veya kişilerin beğenilmeyen yönlerini açık ya da kapalı bir şekilde eleştiren, onların gülünç
yönleriyle ele alan ve şiirlere satirik şiir adı verilmektedir.

ŞİİRDE TEMA (TEM) VE KONU:

*Şiirde dile getirilen, eserin merkezinde yer alan, temel duygu, düşünce ve hayale “tema” denir.

*Bir şiirde yoğun olarak işlenen duygular ve hayaller, şiirin temasını oluşturur.

*Şiirde işlenen temalar soyut bir kavram veya düşüncedir.

*Tema, soyut bir kavram veya düşünce olarak eser dışında da vardır.
*Şiirde somutlaşan temaya konu denir.

*Şiirde tema; kimi zaman, aşk, ayrılık acısı, ölüm korkusu gibi bireysel; kimi zaman da toplumsal
içerikli olabilir.

*Aynı temayı işleyen birden çok şiir vardır. Ancak bazıları diğerlerinden daha başarılıdır; bunun
nedeni, temanın işleniş biçimidir.

*Şiirde işlenen temanın şiirin yazıldığı dönemle ve şairle ilişkisi vardır.

Tema Örneği:

Mert dayanır, namert kaçar

Meydan gümbür gümbürlenir

Şahlar şahı divan açar

Divan gümbür gümbürlenir

Yiğit kendini öğende

Oklar menzilin döğende

Şeşper kalkana değende

Kalkan gümbür gümbürlenir

Köroğlu

Şiirin Teması: “Yiğitlik”

Şiirin Konusu: “Yiğide (Köroğlu) ve yiğitliğe övgü”

MODERNİST HİKAYE

Modernizm, bütün dünyada yankılar uyandırmış bir sanat- edebiyat akımıdır. “Modernizm’i kısaca
“geleneksel olanı reddetme tavrı” olarak tanımlayabilir; bu bağlamda modernizmi benimseyen
hikâyeci ve romancıların geleneksel ve yerleşik roman anlayışını reddettiklerini söyleyebiliriz.

Modernizmin doğuşunda I. ve II. Dünya Savaşlarının insanlık üzerindeki yıkıcı etkileri büyük rol
oynamıştır. İnsan, yaşadığı dünyada hep açılarıyla baş başa kalmış ve yalnızlıktan kurtulamamıştır.
Öyleyse insanın bu durumunu anlatmak gerekir. Modernist yazar, gerçekten, düşten, bilinç ve
bilinçaltından birer tutam alarak hepsini beraberce yoğurur ve hikâyesini biçimlendirir.

“Modernizm”i esas alan eserlerde;

1. İnsan, karmaşık bir varlık olarak sunulur.


2. Bireysellik ve bireyin kozmik yalnızlığı anlatılır.
3. Bireysel ve toplumsal huzursuzluk geniş biçimde işlenir.
4. İnsanın geleneklere isyanı ve toplumdan kaçış ele alınır.

Edebiyatımızda modernizm anlayışına yakın duran yazarlar şunlardır:

 Sait Faik Abasıyanık,


 Yusuf Atılgan,
 Vüsat O. Bener,
 Ferit Edgü,
 Füruzan,
 Oğuz Atay,

KÜÇÜREK HİKAYE

Hikâyenin bir alt türü olan küçürek hikâye, çok kısa metinlerdir. Küçürek hikâyenin ortaya çıkışında
farklı sanat dallarındaki minimal yaklaşımın son yıllarda hikâyede de karşılık bulması etkili
olmuştur.

Bu tür hikâyeler 750 kelimeden az olan hikâyelerdir. Bunlar arasında tek cümlelik hikâyeler de
vardır. Küçürek hikâyede hacminden dolayı hikâyenin unsurlarıyla ilgili pek çok ayrıntıya yer
verilmez, şiirde olduğu gibi yoğun ve imgesel anlatımdan faydalanılarak hikâye kurgulanır.
Hikâyede verilmeyenlerin okur tarafından tamamlanması beklenir.

Küçürek hikâyeler; insan yaşamından dondurulmuş kısa anlar, yaşanmış küçük olaylar, anekdotlar,
kurulan düşlerden birisi, bir monolog, bir içsel konuşma olarak okuyucunun karşısına çıkar. Bu tür
hikâyelerde de diğer hikâyelerde olduğu gibi insana özgü gerçekler (bireyselleşme, yalnızlık,
yabancılaşma vb.) tematik yapıyı oluşturur. Küçürek hikâyelerde çok küçük bir olay ya da durum
anlatıldığı için şahıs kadrosu, zaman ve mekân gibi yapı unsurları sınırlıdır.

Küçürek hikâyede anlam anlatılan şeyde değil, anlatılmayan, gizlenen şeyde ortaya çıkar. Bu
yüzden yoğun, dolaylı anlatıma ve sembolizme dayanmaktadır.

KÜÇÜREK HİKAYE ÖRNEKLERİ

“Bir dizi önemli infaz, sokakta bir kalabalığın önünde gerçekleşiyor - ben de o insanların
arasındayım. Ve bu beni son derece ilgilendiriyor. Ta ki cellat ve yardımcıları yanıma gelene kadar,
çünkü benim sıram gelmiş, bunu pek beklemiyordum ve beni dehşete düşürüyor.” (Michael Leiris)

Tortu

Sadece kemanını vermedim. Yıllar sonra yeğenine armağan ettim. O da öğrenememiş doğru
dürüst, evlerinin bir duvarına asmış.Ben zaten hiç beceremedim, hiçbir şey, iç yangını anılar
yaratmaktan başka. (Vüs’at O. BENER, Kara Tren)

Ahşap Çürür?

Zaman gözlerimin önünde eskiyor. Doğum ve ölüm aynı dille konuşuyor. Orada, üst üste
bindirilmiş insan aklının en çürük basamağında duruyorum. Zorla itildiğimiz yurtsuzluk sathında,
tanrı da unutmuş olsa gerek bu yazgıyı.

Benim de bir hikâyem olmalı, yaşadığıma dair küçük bir not bırakmalıyım zamana: Ahşap çürüse
de diyorum, vicdan çürümez…(Aydın Şimşek)

SÖZ SANATLARI

1. Benzetme (Teşbih)
Sözün etkisini arttırmak veya anlatımı güçlendirmek için aralarında ilgi bulunan iki kavram ya da
varlıktan, zayıf olanın güçlü olana benzetilmesidir. Benzetmenin dört ögesi vardır:

a. Benzeyen: Zayıf unsur

b. Kendisine Benzetilen: Güçlü unsur

c. Benzetme Yönü: Aktarılan yön

d. Benzetme Edatı: Gibi, kadar, andırmak vb.

Benzetmenin olabilmesi için bu dört unsurun tamamının olmasına gerek yoktur.

Annemin gözleri deniz gibidir. →Benzetme yönü yok.

Deniz gözlü annem. →Benzetme yönü ve benzetme edatı yok.

Melekleri andıran bir güzelliği vardı.

Kurt gibi acıktım.

2. Kişileştirme (Teşhis):

İnsan dışındaki canlı veya cansız varlıklara insanlara ait özelliklerin verilmesidir.

Örnekler

Yol kenarındaki kavaklar, eğilip selam veriyordu onlara.

Karnı doyan kedicik, neşe içinde evinin yolunu tuttu.

3. Konuşturma (İntak):

Kişileştirilen canlı veya cansız varlıkların konuşturulması sanatıdır.

Örnekler

Arı sordu: Şen kelebek

Neden böyle süslenerek

Çiçeklere seslenerek

Uçuyorsun benek benek?

Uyarı

Her konuşturma bir kişileştirmedir. Konuşturma sanatının olduğu bir bölümde şıklarda
konuşturma seçeneği yoksa cevap kişileştirme olacaktır. Ancak her ikisi de varsa cevap
konuşturma seçeneği olacaktır.

“Yağmur geliyor yavrularım, koşun koşun yuvanıza, dedi minik serçe.” ” cümlesinde hangi söz
sanatı yapılmıştır?

You might also like