Professional Documents
Culture Documents
Bu dersin amacı ‘var olan’ın eleştirisini idealize edilmiş kent ve toplum örnekleri
üzerinden açıklayan ütopyacı yaklaşımlarını ortaya koyarak aslında günümüz
kentlerinin oluşumuna da katkı sağlayan, tarihten günümüze uzanan ütopya
anlatımlarının mimarlık, kentsel tasarım dolayısıyla da kentlerin biçimlenmesine
olan etkilerinin kavranmasını sağlamaktır.
DERS KAPSAMINDA YARARLANILAN KAYNAKLAR VE YARDIMCI OKUMA KAYNAKLARI
EU = iyi EUTOPIA
Ütopyalar:
Yok ülkenin, yok kentin, olmayan mekanın, iyi yerin, hayal ürünü düzenin arayışıdır.
Toplumsal dengenin, zenginliğin, uygarlığın isteğidir.
Kendisinde olmayanın nasıl ve ne şekilde gerçekleştirileceğine ilişkin bir arayıştır.
Yani bir sorgulama, bir eleştiri ve olması gerekene ilişkin bir öneridir.
İdeal yaşam biçimi, toplum ve kentin inşasıdır.
Ancak…
Genel Toplumsal tedirginliğe karşı zorunlu olarak yeni bir düzen düşleyen, iyi formüle edilmiş bir eylem planına
köprü oluşturan ve herkesin mutlu olduğu kabul edilen ütopyalar:
• Mevcut olanın içinden mevcudu eleştirirken tarihsel ve siyasal olgunluğa, toplumsal uygunluğa erişemedikçe
düşten öteye geçemez.
• Ve aslında var olanın değiştirilebilmesi için toplumsal, siyasal yada ideolojik bir mücadele öngörmez, bu
mücadeleden kaçıştır, ütopya – düş alemindedir.
• Var olanın en sert eleştirisini sunarken bir çözüm yolu üretmeden mevcudu yok sayıp sıfırdan bir oluşum öngörür.
• Kendince doğruları idealize ederken düşüncelerini, önerilerini, tasarılarını sınamaz, nasıl gerçekleşeceğiyle
ilgilenmez, kurduğu dünyanın sonuçları da ortada yoktur.
Tıpkı boş bir alanda tasarım yapmakla mevcut dokuyu iyileştirmek üzere yapılı çevrede tasarım yapmak arasındaki
fark gibi..
Bu yönüyle mimarlık ve şehirciliğin ilgi alanı olduğu kadar felsefe ve bilimkurgunun da ilgi alanındadır.
Ütopya Kent ve Toplum İlişkisi
• İdeal yaşam, ideal toplum, ideal yönetimin gerçekleştiği mekan YANİ ideal kent.
Ütopya ve Kent – tarih içinde gelişimi
• Özellikle kentsel bunalımın yaşandığı sanayi devrimi sonrası süreç, yoğun makineleşme ve kentleşme
sürecinde yaşanan dengesiz toplumsal ve ekonomik dağılımlar ortaya çıkan toplumsal çelişki ve
çatışmalar zaman içerisinde kentleri sağlıklı yaşam alanları olmaktan uzaklaştırırken, hoşnutsuzluk ve
mutsuzluk alanlarına dönüştürmüştür.
• 19. Yüzyıla gelindiğinde ütopyalarda kentlere yönelik eleştirilerle birlikte, dönemin büyük ölçekli
kentlerinin (Londra ve Paris gibi) önü alınamaz nüfus artışı ve kırsal alana doğru yayılan kentleşme
yapısının sonucunda ütopyacılar yeni bir kurgu arayışına gitmişlerdir.
• Takip eden dönemde 20. yüzyılda kentin aşırı yoğun nüfus artışının devam etmesi, giderek
doğadan kopan ve çevrenin yaşamsal değerlerini yok ederek yaşama işlevlerini güçsüzleştiren
bir niteliğe bürünmesine sebep olmuştur. Bu açıdan bakıldığında son dönem ütopyalarının
daha gelecekçi ve kimi zaman teknolojinin yanı sıra sürdürülebilirlik akımının etkisinde kırsal
yaşam arayışına özlem duyarak gelişmesi ortaya çıkmaktadır.
Ütopyaları nasıl kategorize edebiliriz?
GELECEKÇİ (futurist),
MODERNİST ÜTOPYALAR
EYLEMSEL ÜTOPYALAR • La Citta Nouva 1914