Professional Documents
Culture Documents
Cad Debo Stan
Cad Debo Stan
Yıkılacağını biliyordum. Ama şu ana kadar hiçbir etki yaratmamıştı bende. Ne oldu da birden
dank etti anlamıyorum. Sanki görünmez güçler çocukluğumu elimden almaya çalışıyorlar
hissine kapıldım. Çocuk “ben”e sarılmak, sıkı sıkı kavramak istedim. Onu korumak, kollamak,
uzaklara göndermek, bu yıkımdan uzak tutmak istedim. Bugün anne olan ben, dün çocuk
olan “ben”e annelik mi taslıyor yoksa? Yok canım, olamaz. Ben öyle korumacı bir anne
değilim ki. Sanırım hafızamın son zamanlarda bana ettiği oyunları engelleme içgüdüsü olsa
gerek. Ya da bilemiyorum. Her ne ise onu arayıp bulmak istiyorum. Belki bu sancı biraz
hafifler.
Ve bir gün bitti dediler: Artık büyüdün, Büyükada’ya gidiyoruz. O günlerde pek
sorgulamamıştım bunu. Hatta sevinmiştim bile. Her yaz sadece bir hafta halamın evinde
kalmak suretiyle adaya gitme problemi ortadan kalkacaktı. Orada birçok arkadaşım vardı.
Onlarla daha fazla birlikte olabilecektim. Seferoğlu’na artık kaçak girmek zorunda
kalmayacaktım. Akşamları da arkadaşlarımla dışarı çıkabilecektim. İstediğim zaman
dondurma alabilecek, istediğim zaman döner yiyebilecektim. Geceleri kumsalda kız kıza
çekirdek çitliyebilecektim. Canımın çektiği kadar bisiklete binebilecektim. Yanımda annem
olmadan denize girebilecektim. Bu kadar cazip bir tablo varken gerisini kim düşünür?
Üzerinden tam 35 yıl geçti. Şairin yolun yarısı dediği kadar bir süre yani. O esnada
feleği de gördüm, çemberini de.