Professional Documents
Culture Documents
Yen Çağ
Yen Çağ
Günümüz. Feltham’da bir ev. Saat gece 10. Yatak odasına dönüştürülmüş bir
oturma odası. HENCH odanın ortasındaki çekyatın ucunda oturmakta, BOBBIE ise
yüzüstü yatmaktadır. Çekyatın yanında eski bir koltuk. Her şey eski püskü ve
kullanılmıştır, gıcır gıcır görünen bir düz ekran TV, Playstation, laptop ve
hoparlörler hariç. İki çocuğun da üstü ve ayakları çıplaktır. BOBBIE kirli bir
eşofman altı giymektedir. Tıknaz, kırmızı yanaklı, gözleri parlak, ilk ergenlik
çağında ama fiziksel olarak güçlü ve dik kafalıdır. Başının tepesinde bir kızarıklık
vardır. HENCH (İngilizce’de gürbüz anlamına geliyor) hiç de gürbüz değildir; aşırı
derecede zayıf, çok solgundur –belki bir tür akne belirtisi. Pasaklı bir kot
giymektedir. Çocuklar laptoptan TV’ye HDMI ile aktarılan hardcore pornografi
izlemektedirler. Oda kasvetli ve karanlıktır ama TV, titrek ışığıyla yüzlerini
aydınlatmaktadır. Hırıltılar, inlemeler, birkaç kelime, zevkten mi acıdan mı olduğu
ayırt edilemeyen birkaç ciyaklama duyarız. Çocukların yüzleri ekrana odaklanmış
ama boştur. Bir süre sonra BOBBIE yatağın yanına uzanır, gözlerini ekrandan
ayırmadan cam şişe içindeki süt ile geri gelir. Sütün çoğunu içer ve hafifçe geğirir.
Sütü yere koyar ve pencereye gider. Dışarı bakar.
BOBBIE. Evet.
Hench kısa bir süre için pencereye doğru bakar ve sonra tekrar TV’ye döner.
Orospu.
Hench?
Siktir git! –
Es.
Hench?
HENCH’ten cevap yoktur. BOBBIE yatağa doğru koşar ve HENCH’i rahatsız edecek
şekilde üzerinde üç kez zıplar. Sonra yanına çöküp ekrana bakar.
Bunlarla alakası yok. (İşaret eder.) Bunların bir tanesi senin kafan kadar.
HENCH. Herhalde!
BOBBIE. Valla benim sahte memeli bir sevgilim olsa var ya...
HENCH. Nasıl?
HENCH. Muhtemelen.
BOBBIE. İğ renç.
HENCH. Aynen.
BOBBIE. I got an itch! And it’s a bitch! (Bir an düşünür.) Yow Hench! (Jay Z gibi)
[Amerikan aksanı taklidi]
HENCH yatağın yanından büyük bir şişe Powerade çıkarır ve büyük bir yudum içer.
Onu içme!
HENCH. Gelmeyecek!
BOBBIE. İğ renç.
Es.
HENCH. O zaman da kesin buraya gelir di mi? Çü nkü burası dü nyanın en gü zel
oteli... ( amına koyim )
BOBBIE. Ya bok gibi bir durumda buraya gelirse, krize girerse ve bizim ona
verecek hiçbir şeyimiz olmadığ ı için Ö LÜ RSE. O zaman senin yü zü nden olur işte,
anladın mı, onu (sen ) öldürmüş olursun.
Biraz sü t iç.
HENCH. Sü tü nü siktirtme şimdi. Hem sen niye sü t çalıyorsun ki? ( Abi sü t çalmak
ne ya? Niye yani? )
Es.
Gü ç verir.
Es. BOBBIE düşünür. Durumu telafi etmek için pencereye koşar. Pantolonunu
indirip çıplak kıçını cama bastırır.
BOBBIE. HENCH!
Aaa.
HENCH sıçrar.
Bir anda BOBBIE, HENCH’e vahşice havlamaya başlar. HENCH geriye doğru
sendeler ve Powerade’i devirir.
BOBBIE. POWERADE!
Bir anda bir köpek yan odada gerçekten havlamaya başlar, gürültülü ve agresif.
BOBBIE’nin kıçına sert bir tekme atar ve BOBBIE biraz savrulur. Bir karşılaşma
anı. Köpek havlamayı keser. Bir anlık sükunet. HENCH yerine oturur.
Kokuyorsun.
BOBBIE. Çirkinsin.
HENCH. Koltuk altın. Saçların. Ağ zın. Bozuk sü t gibi kokuyorsun. Git dişini fırçala.
BOBBIE. Yow. You’re HENCH, I’m Stench. Yow! [Stench pis koku anlamında.]
BOBBIE rafa doğru gider, LYNX deodorant şişesini alır koltukaltına bolca sıkar.
Sonra eşofman altını açarak içeri sıkar.
Hench.
HENCH’ten cevap yoktur. BOBBIE iç çamaşırına doğru bolca sıkar. Sonra saçına
sıkar. Sonra ağzına sıkar ve öksürmeye başlar. HENCH onu görmezden gelir.
Tekrar ekrana doğru gider.
Oha! Herif ne kadar uzağ a attırıyor, kanka! Seninki o kadar gidiyor mu?
HENCH. Bilmem.
BOBBIE. Dü şü n.
Es. BOBBIE videoya olan ilgisini kaybeder ve odanın içinde gezinmeye başlar.
Yerden eski bir tişört alıp giyer.
Ben acıktım kanka. Midemde kurt var sanki. Cips kaldı mı? [Wheat Crunchies
markası yerine Cheetos gibi bir marka kullanılabilir]
HENCH. Crax var. [Başka bir cips ya da kraker markası kullanılabilir, Çerezza
gibi.]
HENCH. Evet.
Şekli de çü kü ne!
Donla yatmayacaksın herhalde? Ya senin ufaklık ( bamya ) gece dışarı çıkıp bana
saldırırsa?
HENCH BOBBIE’ye bir yastık atar. BOBBIE kıkırdar. Laptopu açar. Porno sesi
yeniden başlar.
BOBBIE sesi kapatır. Laptopu dikkatlice önüne alır. Yatağın ucuna oturur, ekran
yüzünü aydınlatmaktadır. BOBBIE dönüp bakarak arkasını kontrol eder, sonra
elini eşofman altının içine sokar ve hafiften mastürbasyon yapmaya başlar.
Duraklama. Bir an için sükûnet çöker, sadece hafif çekme sesi. Bir anda HENCH
yatakta dikilir.
Yü zü n, kanka.
‘ÇEKME’.
‘BOBBIE OTUZBİR ÇEKME.’
Zaman geçer. BOBBIE oyun kumandasını alır –biraz oyun oynar, sonra bırakır.
Kendini eğlendirir. Bir anda pencere tarafından yüksek bir ses duyulur. BOBBIE
irkilir, ciddi olarak korkmuştur. Sonra bir yere kapaklanma sesi, inleme ve kadın
sesi. BOBBIE’nin yüzü aydınlanır –saf bir neşe ve beklenti ile. Pencereye gider.
Taliban hafiften mırıldanır.
Hench!
BOBBIE. Sö ylemiştim.
BOBBIE. Sanmıyorum.
BOBBIE. O zaman kesin yine şekeri dü ştü ! ( Diyabet ve alkol bir arada olmaz! )
HENCH. Ah!
BOBBIE. HADİ!
HENCH dışarı çıkar. BOBBIE pencereden izler, yüzünde endişe ve heyecan karışımı
bir ifade ile. Biraz kadın inlemesi ve HENCH’in homurdanmasını duyarız. BOBBIE
çekyatın üzerindeki çarşafı düzeltir, annesi için hazırlar. HENCH, MAGGIE’yi
kollarının altından tutarak içeri sürükler. MAGGIE’nin üzerinde silik bir sweatshirt,
dar kesim kot, beyaz spor ayakkabı vardır. Görünüşü aşırılık dolu ve stresli bir
hayat tarzının yarattığı tahribatını yansıtır. HENCH onu uyandırmıştır.
Hipoglisemi krizindedir. HENCH onu koltuğa oturtmaya çalışır ama MAGGIE itişip
direnir.
Hassiktir.
Hay sikeyim.
Onun gözünü parmaklar.
Al şunu!
BOBBIE onları ayırmaya yardım eder. MAGGIE bir an için zayıf düşer ve BOBBIE
onu yatırır. Ancak sonra kıvranmaya başlar. Mırıldanmaya ve söylenmeye, hafifçe
sarsılmaya başlar.
MAGGIE. Hayır!
MAGGIE gözlerini açar ve onu görür. Gülmeye başlar. BOBBIE de ona katılır ve
birlikte gülerler. HENCH ayrılır, iğrenmiştir.
HENCH iç çeker.
BOBBIE kenara çekilir, elleri yüzünde kenetlenmiştir. HENCH ustalıkla ata biner
gibi MAGGIE’nin göğsüne oturur, kadının ellerini iki yanında kilitler. MAGGIE kafası
karışık halde sözcükleri ağzında geveleyerek bağırmaya başlar.
Tekmelemeye başlar.
BOBBIE. Oturamam!
HENCH. OTUR!
BOBBIE kadının bacaklarına oturur. HENCH kararlı bir şekilde kadının yüzünü
tutar.
Yuttu.
BOBBIE. Çok şü kü r.
HENCH. Veriyorum.
Sessiz bir an. İkisi de soluklanırlar. HENCH şişenin kalanını içirir. HENCH yutmasını
beklerken MAGGIE ona sıcaklıkla gülümser. Bir anda HENCH’in suratına
ağzındakini tükürür. BOBBIE güler. MAGGIE güler. HENCH kalkar.
BOBBIE annesini biraz yukarı alır, böylece ona daha yakın olur. MAGGIE artık
yatışmıştır.
BOBBIE. Şşş.
Es.
Kö tü ydü bu sefer.
HENCH’ten cevap yoktur.
En kö tü ilk ü çe girer kesin. Otobü stekinden [H28, otobü s hattı olarak çıkıyor]
kö tü ydü . O dü kkandaki [ucuzcu dü kkanı] kadar değ ildi ama.
HENCH TV’yi açar ve Call of Duty oynamaya başlar. BOBBIE hala annesinin
üstündedir, ona bakar. Duraklama. Şerefine içiyormuş gibi hareketler
yapmaktadır. HENCH ona bir bakış atar.
Es.
BOBBIE. Ben onu çok seviyorum. Bugü ne kadar başıma gelen en iyi şey o.
Es.
BOB!
BOBBIE. Şşşş.
HENCH biraz daha bakar, müdahale etmeyi düşünür. Sonra oyununa döner.
Sahne 2
Ertesi sabah. MAGGIE, omzunda yorganla koltukta oturmaktadır. Biraz titrer.
Etrafına, odanın haline bakar.
BOBBIE, elinde devasa bir Sports Direct [İngiltere’nin en büyük spor mağazası]
kupasında dumanı tütmekte olan çay, gururla girer. Kupayı ona verir.
Sağ ol tatlım.
BOBBIE. Dur.
Tamam.
BOBBIE. Dur.
BOBBIE. Saçımı beğ endin mi? Hench yaptı, Nanny’nin traş makinasıyla.
BOBBIE. Kazaydı o.
Es.
HENCH fermuarını çekerek aralarına dalar. Direk olarak TV’ye gider ve kanalı
değiştirip Call of Duty oynamaya başlar.
MAGGIE. Ö yle mi aşkım? Şu sırt kaşıyıcılardan bir tane almamız lazım sana.
Alan’da bir tane olacaktı.
BOBBIE. (sessizce) Onunkini istemem.
BOBBIE. Var!
BOBBIE. Yolun karşısında dikilip bizim pencereye bakıyor. Hench geceleri gizlice
gidip onu sikiyor.
HENCH. Bakmıyorum.
BOBBIE. Aynen!
Serçe parmağıyla küçük çük işareti yapar. MAGGIE ve BOBBIE güler. HENCH bunu
görüp utanır.
BOBBIE. Bazen de benim sırtıma değ iyor. Minik bir sosis gibi!
HENCH. Sen de dibimde uyuma o zaman ... amcık ağ ızlı ibneler gibi.
MAGGIE. Kardeşine amcık ağ ızlı deme, Hench. Çok çirkin bir kelime.
MAGGIE. Her şey benim adıma, ö yle değ il mi? Bunu unutma dostum.
HENCH. Evet.
MAGGIE. Neyse, boşver. (HENCH’e) Bir gü n eve çağ ırsana. Tam bir bekar evi, ha?
Arkadaşların kıskanıyordur seni, Hench.
Es. HENCH ve BOBBIE HENCH’in oyun oynadığı ekrana bakarlar. MAGGIE de bir an
izler.
HENCH. Yoo.
Es.
Siktir.
HENCH. Aynen.
BOBBIE. Black Ops (COD Amerikan aksanıyla) İbne bir Yanki bunu noobtube’ladı.
MAGGIE. Ne Yankisi?
BOBBIE. DefGnome.
MAGGIE. Ne gnome?
BOBBIE. (COD Amerikan aksanıyla) Faggot [ibne], anne. O kadarını bilmen yeterli.
HENCH. Hassiktir!
HENCH. Aynen.
Es.
MAGGIE/BOBBIE. SAÇMALAMA!
BOBBIE. Ama kız onu çok pis sinir etti, anne. Kuyruğ unu çekti.
Es.
MAGGIE. Allahım.
Es.
MAGGIE. Neden?
Bob?
HENCH. NE? Sen temizle. Senin kö peğ in amına koyayım. Al Amcık-Surat Alan’a
gö tü r. Bakalım ne diyecek.
Es. MAGGIE bunu komik bulmaktadır, kendine rağmen. Biraz kıkırdar. BOBBIE
bunu fark eder ve ona katılır –bu anı tadını çıkarır. HENCH bile katılır. Biraz hep
birlikte gülerler, bir an geçer.
Gülüşme durulur. Sadece HENCH’in bir şeyleri öldürdüğü oyun kumandasının sesi.
Es.
HENCH. Yok.
HENCH. Yok.
Hay sikeyim!
HENCH. Yok.
MAGGIE. Ne?
BOBBIE. Slick Vic ile –dü zgü n konuşan sığ ınmacı. O yü zden hiç elbisemiz yok.
BOBBIE. Kaçıyorlar.
MAGGIE. Nereye???
HENCH. Ne bileyim ben? Hangi sikime gideceğ ini herkese sö ylersen kaçmanın ne
anlamı var!
MAGGIE. Ne zaman oldu bu? Hench? Şu amına kodumun aletini bir dakika bırakır
mısın?
HENCH. Aynen.
HENCH. Ne?
Es.
BOBBIE. Ahhh.
MAGGIE. Aynen!
BOBBIE. İğ renç.
Es.
BOBBIE. Lü ü ü ü ü ü ü tfeeeen.
MAGGIE. Okay. Çok çok soğ uk bir kıştı. Parktaydık. Sen bebek arabasındaydın,
Hench de salıncakta. Biz de babanla bankta birer sigara içiyorduk. Bü yü k havuz
donmuştu ve kü çü k bir kız çocuğ u ü stü ne çıkmış paten kayar gibi yapıyordu.
Annesi de onu çağ ırıyordu.
MAGGIE. İşte bağ ırıyordu. KATIE! KATIE! Sonra ÇATIRT diye bir ses duyduk.
MAGGIE. Doğ ru. Ve baban da hemen sigarasını atıp oraya koştu ve eğ ildi ve, yani,
buzun ü zerine doğ ru kaydı.
Eylemi gösterir.
BOBBIE. Bekledik.
MAGGIE. Bekledik.
HENCH bir tür homurdanma sesi çıkarır. BOBBIE ona orta parmak hareketi yapar
ve MAGGIE iki parmağını kaldırır.
BOBBIE. Ya babam???
Es.
(BOBBIE’ye) Şşşt! Bir şey yok canım. (HENCH’e) Bunu (burnunu işaret eder)
SOKMA, tamam mı Hench? Kıskanıyor, ondan Bob –
MAGGIE. Hepimiz senin babanın kim olduğ unu biliyoruz değ il mi, Hench?
BOBBIE. Aynen!
MAGGIE, başını ellerinin arasına alır. BOBBIE kalkar ve annesinin kulağına bir şey
fısıldar.
BOBBIE, HENCH’e gider ve elini açar. HENCH iç çeker, tişörtünü çıkarır ve ona
verir. BOBBIE tişörtü giyer ve HENCH’e surat yapar, annesine gülümser ve çıkar.
Sessizlik. HENCH annesine bakar, başını sallar, oyununa geri döner.
MAGGIE. Niye?
Es.
Es.
Es.
HENCH. Hayır.
HENCH. Ne?
HENCH homurdanır.
Ne? X-box, PlayStation’dan daha iyi değ il mi? Bana sorma, valla, hiçbir fikrim yok.
Ne istiyorsan onu yap.
Es.
E, istiyor musun?
HENCH. HAYIR!
MAGGIE. Ya laptop?
HENCH homurdanır.
MAGGIE. Kendime bakmaya çalışıyorum, tamam mı? Allahım, hiç mi kalbin yok
senin?
Es. Etrafa bakar, Alan ile mevcut durumu düşünür, olasılıkları tartar.
Geri gelebilirim.
HENCH. HAYIR.
HENCH bir anda eyleme geçer. MAGGIE’nin çantasını ve ceketini toplayıp ona
fırlatır. Ona karşı tuhaf derecede net ve kendine güvenlidir, ikisi için de yeni bir
deneyimdir bu.
Hadi, yü rü . Git.
MAGGIE. Napıyorsun?
HENCH. GİT.
MAGGIE. Hench!
MAGGIE bir an tereddüt eder, incinmiş ve kızgındır. HENCH’in yanından hızla geçer
ve laptopu alır, HENCH önüne geçer ve laptopu geri alır. MAGGIE panik halinde
TV’ye yönelir ama HENCH hızlıca önünü keserek onu ustalıkla engeller. MAGGIE
PlayStation’a ve TV ünitesinin altındaki birkaç DVD’ye yönelir ama HENCH her
denemesini ustaca engeller. Ondan çok daha uyanık ve çeviktir.
MAGGIE çantasını düştüğü yerden alır ve çıkar. Kapıyı çarpar. Taliban biraz
havlar. HENCH bir an odanın ortasında hareketsiz durur. MAGGIE sigaralarını
bırakmıştır. HENCH onları fark eder, bir tane yakar ve içer. Odaya bir çeki düzen
vermeye koyulur. Kapı tekrar çarpar ve BOBBIE nefessiz içeri girer, ceplerinde iki
kutu bira, elinde de bir şişe Powerade vardır.
HENCH. Kim?
Tuvalete mi gitti?
BOBBIE. Hayır!
BOBBIE yatağa oturur. İçsel olarak çökmüştür sanki. Duraklama. HENCH ona bir
sigara uzatır.
Cevap yoktur. HENCH bir kutu bira açar ve BOBBIE’ye ikram eder. Cevap yoktur.
Es.
BOBBIE. Hench?
HENCH. Evet?
BOBBIE. Evet.
Işıklar kararır.
Sahne 3
BOBBIE ve HENCH yatakta birbirlerine yakın uyumaktadırlar. İki çift beyaz ayak
yorganın ucundan taşmıştır. Yan odadaki Taliban’dan hafif sızlanma sesi gelir.
HENCH uykusunda mırıldanmaya, kıpırdanıp dönmeye başlar.
BOBBIE uyanır.
BOBBIE. Hench.
Siktir.
BOBBIE yataktan sıçrar. Aşağı bakar. Tişörtünün alk kısmı ıslaktır, yatak da.
Sahne 4
BOBBIE. Temiz.
HENCH ayaklarını bağdaş kurarak toplar. BOBBIE iç çeker. BOBBIE yatağa atlar,
odanın köşesine bakar. Anne gibi cık cık yapar.
Ö rü mcek ağ ları.
Es.
HENCH. Sence?
Bir anda kapıya şiddetle vurulur. HENCH ve BOBBIE birbirlerine bakarlar. HENCH,
oyunu Pause’a alır. Gergindir. Kapı aşağıdaki konuşmalar esnasında aralıklarla
vurulmaya devam ederek bir aciliyet hissi yaratır.
BOBBIE. Annem!
HENCH. Şşşştt! –
BOBBIE. Sö ylemiştim!
BOBBIE. Kaybetmiştir belki. Sana dedim benim için geri gelecek diye! Sen
dallamasın!
HENCH. Şşşşşşşşşşşt!
BOBBIE. Siktir!
HENCH kapıya doğru ilerlemeye başlar, BOBBIE kararsızca onu takip eder. HENCH
döner.
Bobbie, otur.
JENNIFER odaya dalar. Minyon ve zayıftır, vahşi, tuhaf bir güzelliği vardır. Tayt ve
kendisine büyük gelen askılı bir tişört giymektedir. Bir elinde yepyeni bir köpek
tasması, diğerinde cep telefonu vardır. HENCH onun ardından girer, onun varlığı
karşısına şaşkına dönmüş, ne söyleyeceğini bilememektedir.
JENNIFER. Benim adım Jennifer. Sorun çıksın istemiyorum. Yardım etmek için
buradayım. Şimdi / yapmak istediğ im –
BOBBIE. O işte.
JENNIFER. Evet, sizin pencerenize bakıyorum. Kö peğ inizi izliyorum. Onu sü rekli
arka odada kapalı tutuyorsunuz. Onu beslediğ inizi hiç gö rmü yorum. Gidip
arkasını temizlediğ inizi de gö rmü yorum. Onu yü rü yü şe çıkardığ ınızı hiç
gö rmü yorum! Ve sü rekli uluyor, havlıyor, arka ayaklarıyla ayağ a kalkıp
pencereleri tırnaklıyor. Bir deri bir kemik hayvan!
BOBBIE. Tipe bak kanka. Oyyy, kö pek pedofili! –
Es.
HENCH. Ne?
BOBBIE. SAÇMALIK!
HENCH. Şşşt.
JENNIFER. Gelip onu alırlar ve siz bir daha hayatınız boyunca hayvan sahibi
olamazsınız. VE binlerce paund da cezası var.
BOBBIE. HENCH!
JENNIFER. AMA bö yle olmak zorunda değ il! Onu yanımda gö tü rebilirim, bugü n,
sizin de artık onun için endişelenmenize hiç gerek kalmaz. Onu beslemek ya da
dışarı çıkarmak. Ben kimseye de bir şey sö ylemem. Onu buldum derim... sokakta.
BOBBIE. ABİ! –
HENCH. Eeee...
BOBBIE. Sö yleme! –
JENNIFER. Nasıl çağ ırıyorsunuz onu?
HENCH. Taliban.
JENNIFER. Benim ü ç kö peğ im vardı eskiden. Ona iyi bakarım, yemin ederim –
BOBBIE. Hayır! HAYIR! Kö peğ imizi falan almıyorsun amına kodumun KALTAĞ I!
BOBBIE, JENNIFER’a doğru bir atak yapar, HENCH araya girer. JENNIFER korkar
ve geri sıçrar ama kolları hala ileri uzanmaktadır –kararlı.
HENCH. Bobbie!
BOBBIE. Alamaz!
JENNIFER. Onu almadan gitmem. Onu bana verin ya da polisi ararım! SEÇİM
SİZİN!
HENCH:. Bobbie!
BOBBIE. Hayır –
HENCH. Bobbie! –
HENCH, evin içinde BOBBIE’yi kovalamaya başlar, rugbyci gibi ayaklarına dalar ve
onu yere indirir. Bir süre yerde kıvranıp güreşirler. HENCH, BOBBIE’nin kafasını
yere bastırır ve BOBBIE havlamaya başlar. JENNIFER, sarsılmış halde bakmaya
devam eder –yerinde donakalmıştır.
BOBBIE. LÜ TFEN!
BOBBIE. HAYIR! Daha iyi değ il, asla daha iyi olmayacak, lü tfen alma onu! HENCH!
YALVARIYORUM SANA! LÜ TFEN!
HENCH (JENNIFER’a bakarak, emin değildir) Ben – emin değ ilim / bunu yapabilir
–
Anlıyorum.
Şimdi pes etmiş, kendini biraz susturmuş, yerde perişan ve sızlanmakta olan
BOBBIE’ye doğru gider. Onun bulunduğu yere yakın bir yerde durur. Diz çöker, ani
hareket yapmaz. Çok sessizce konuşur.
BOBBIE ona bakar. JENNIFER elindeki köpek tasmasını alması için ona uzatır.
BOBBIE, kafası karışmış halde tasmaya bakar. Alır. Karanlık.
SAHNE 5
Ertesi gün. Öğleden sonra. JENNIFER odanın ortasında büyük bir torbayla oturur.
HENCH ve BOBBIE kuruntulu ve şüpheli. Jennifer ikisine baktıktan sonra elini
çantaya sokar. Zıp zıp bir top çıkarıp oğlanlara gösterir ve topu önüne yere koyar.
Ses çıkaran bir köpek oyuncağı çıkarır, oyuncağı yanlışlıkla öttürür, ses çıkınca
BOBBIE ve HENCH yerlerinden zıplar. Bu oyuncağı yerdeki topun yanına bırakır.
Onların yanına da bir kutu köpek maması ve bir kaşık. Çantanın boş olduğunu
gösterip geri çekilir. Taliban için hediyeler bunlar.
Duraklama.
BOBBIE yan yan seyirterek oyuncaklara yaklaşır, neye benzediklerine bakmak için.
Köpek mamasını eline alıp üzerinde yazanlara bakar.
“Et suyunda.”
BOBBIE öğürmeye benzer bir ses çıkarır ve teneke kutuyu yere bırakır.
HENCH fark edilmemeye çalışarak odanın köşesinden dolanır. BOBBIE topu
alır ve zıplatmaya başlar, topu odanın bir o yanına bir bu yanına fırlatır.
Hareketleri hızlı, adeta bir hayvan gibidir.
BOBBIE. Feltham’da?
Eliyle gösterir.
JENNIFER. Hayır.
JENNIFER. Evet.
JENNIFER. Bazen.
JENNIFER. Tabii.
JENNIFER. Evet.
BOBBIE. Gerçekten mi? Çü nkü abim onu ağ zına almak için baktığ ını sanıyordu!
BOBBIE kıkır kıkır kıkırdar.
HENCH. BOBBIE!
JENNIFER. Ben -
HENCH. Gö rdü n mü ?
BOBBIE HENCH’e doğru bir hamle yapar, HENCH onu ittirir. BOBBIE keyifli
keyifli güler.
JENNIFER. Daha okula gitmiyorum. Eylü lde Thames Park’a başlayacağ ım.
HENCH. Hiç.
JENNIFER. Gallerliyim.
BOBBIE. Bir boka benzemiyor di mi? Biliyor musun Feltham ü lkede en çok
ensestin yaşandığ ı yermiş.
HENCH. Bobbie.
JENNIFER. Aberthin.
BOBBIE. NE?
JENNIFER. 3 hafta.
BOBBIE. Koşmak?
JENNIFER. En az 2 hafta.
BOBBIE. Scooter’la?
JENNIFER. Evet.
HENCH. Bobbie!
Es. BOBBIE röportaj moduna geri döner, TV’de izlediği şovlardan etkilenmiş
olabilir.
JENNIFER. Evet.
BOBBIE. NE?
JENNIFER. Pero, Dewi ve Gruff.
Es.
JENNIFER. Hmmm...
JENNIFER. Anladım.
Es.
BOBBIE. Ve kahverengi.
JENNIFER’ın yüzü biraz değişir. HENCH yüzünü ellerinin arasına alır, elleri
arasından şöyle der:
Bekle.
JENNIFER. E şimdi?
HENCH. R1 R1 R1!
HENCH. Gerizekalı.
BOBBIE. E kanka.
BOBBIE uyur.
Es.
HENCH. O hasta.
Duraksama.
Eee.. Sen hangi okula gidiyorsun?
HENCH. Yok.
JENNIFER. Neden?
Es.
Es.
Es.
HENCH. Bilmem.
JENNIFER evinde olup biteni görebilir mi diye bakmak için pencereye doğru
hızla yürür.
JENNIFER. O Keith dayımın nişanlısı Michelle. Diğ eri de onun kızı Kayleigh.
Gö rdü n mü ?
Pardon.
JENNIFER. Sorun değ il. Zaten onlara dayanamıyorum. Onlara Sarışın Piçler
diyorum.
HENCH. He.
Biraz gülerler.
HENCH. Çekemiyorlar.
JENNIFER. Ne dedin?
JENNIFER. İşlettiğ imiz barı kaybettik. Evimiz elden gitti. Annem bunlar için
mü cadele bile etmedi.
Affedersin.
Es.
HENCH. Siktir.
JENNIFER. Berbat bir ev! Her şey lamineyle kaplı. Cips yağ ı ve parfü m kokuyor
her yer. Ve her şeyin merkezi televizyon! Kim neyi izliyor? Kim tekrar izlemek
için hangi programı kaydetmiş? Gö rü yor musun?
Eliyle gösterir.
HENCH. Ne?
Annemle aynı yatakta yatıyorum. Annesiyle aynı yatakta yatan bir ergen
duydun mu hiç?
Es.
Gece bazen uyanıp onu uykusunda izliyorum ve ona bakıp “keşke babam
değ il de sen ö lseydin” diyorum.
Es.
Es.
Gitmem lazım.
HENCH. Tamam.
HENCH. Tamam.
HENCH. Sö ylerim.
Es.
Hounslow Heath’i biliyor musun? Ben hep giderim. Çok sevdiğ im bir ağ aç
var orda.
HENCH buna nasıl cevap vereceğini bilemez. JENNIFER kendini salak gibi
hisseder.
JENNIFER. Gö rü şü rü z Hench.
HENCH. Gö rü şü rü z.
JENNIFER. Feltham Hoodrat, teslim ol! (Burada hoodrat için bir kelime oyunu
gerekebilir)
BOBBIE. Country Bumpkin’e mi? Asla! (Burada Country Bumpkin için bir kelime
oyunu gerekebilir?)
Teslim olması için onu gıdıklamaya başlar. HENCH elinde bir sürü nugget
dolu bir tabakla odaya tekrar girer. Tabağı masaya bırakır.
JENNIFER. Aa unuttum!
JENNIFER (koridordan seslenir). Her zaman, her yerde Bumpkins! (Forever’i her
zaman her yerde şeklinde çevirdim, isterseniz saldır! ya da başka bir şekilde
kullanabilirsiniz.)
HENCH JENNIFER ile birlikte mutfağa gider. BOBBIE ayağa kalkar. Eşofman
altının içine bakar. Ereksiyon olduğu için eşofman altını düzeltir. Masaya
uzanır, bir nugget alır, onu havaya fırlatıp ağzıyla yakalar. HENCH BOBBIE
için getirdiği ters bir kovayla (ya da çöp kutusu) odaya girer.
HENCH. Hop.
BOBBIE. Bu ne?
HENCH. Sandalye.
BOBBIE bunu ünitenin yanına koyar. HENCH tekrar odadan çıkar. BOBBIE
köşedeki kıyafet dolu sepetin yanına gider. Sepeti bir güzel karıştırır ve
içinden siyah daracık askısız bir bluz çıkarır. Üzerine tutar ve seksi bir
yürüyüş gösterisi yapar. Bluzu sepete geri koyar, sonra sepetten lastikli bir
papyon çıkarır ve onu takar. HENCH bir tabak hazır patates kızartmasıyla
odaya girer.
BOBBIE. Hiiç!
HENCH. Gö t!
HENCH. Ne dersin?
BOBBIE bir avuç dolusu patates kızartması alır. JENNIFER elinde dumanı
tüten bir tencereyle içeri girer ve tencereyi masaya bırakır. HENCH’e
gülümser, hafifçe BOBBIE’nin kulağına vurur ve odadan çıkar. BOBBIE
ayağa kalkıp tencerenin içine bakar. Sonra da HENCH’e bakar.
Ahah.
HENCH. Şşş.
HENCH. Ne?
BOBBIE. Ne bu?
BOBBIE. Sperme benziyor bu. (Tü rkçede spermin gü ncel argo kullanımına
bakılmalı, atmık olabilir.)
BOBBIE. Şakaaaa!
BOBBIE. Jenny.
JENNIFER. N’oldu?
JENNIFER. Bore da. Sut wyt ti? [Galler dili, olduğ u gibi bıraktım.]
BOBBIE (Galler dilini çözmeye çalışır ama sonunda başarır). Dwi’n dda... iawn,
Diolch.
JENNIFER. Evvet!
HENCH. Bu ne be?
HENCH. Hayır.
BOBBIE. Niye?
Es.
BOBBIE. Ahh.
HENCH. Ne?
Es.
Neden olmasın?
HENCH. Ne?
BOBBIE. KEVIN!
HENCH. Hayır.
JENNIFER. Kayleigh, okuldan 2 oğ lan davet etmişti. Keith ve Michelle evde yoktu.
JENNIFER. Evet. İğ rençti. Biri Kayleigh’i çekyatta parmaklıyordu, diğ eri de ö yle
ortada takıldı durdu bana bakıp. Ot takılıp dışarı baktı filan. Sonra Kayleigh beni
o oğ lanla yapmaya çalıştı.
JENNIFER. O benim kuzenim değ il. Aynı kanı taşımıyoruz. Aile ö nemli benim için.
(HENCH’e döner) Senin için değ il mi?
BOBBIE. Angel diye bir kız onu parmaklamamı istemişti. Kıllı olduğ u için
yapmadım.
Şaşırırlar. Es.
HENCH. Bobbie –
HENCH. Nugget?
JENNIFER gülümser.
BOBBIE. Kö peğ e insan yemeğ i verilmez kanka. Dişleri için iyi değ il.
Nanny’yle yediğ imiz yemekti herhalde. Nanny her şeyi ızgara yapmıştı.
Her şeyi. Tost. Sosis. Yumurta.
BOBBIE. Ama sonra Slick Vik için Hint yemeğ i hazırlamaya başladı.
JENNIFER. Arada bir birlikte yemek yemeniz gerek sizin. Yoksa birbirinizin
yü zü nü gö receğ iniz yok.
JENNIFER. Ne gü zel.
BOBBIE. Annem ona bizi dışarı çıkarmasını sö ylediğ i için bize kızgındı. O gü n
doğ umgü nü mdü , 12 yaşıma girmiştim.
JENNIFER. Aah, nereye gittiniz?
BOBBIE. Heston Services.
Es.
HENCH. Ne?
BOBBIE. Devam et. Kendisinin ismi Hench biliyorsun, bundan daha aptalı yok.
JENNIFER. Evet ama başka bir anlamı da var. Ben annemler 30’lu yaşlarının
sonlarındayken doğ muşum, baya geç yani.
BOBBIE. Antik!
JENNIFER. Annemin hamile kalması için baya uğ raşmışlar. Bir çocukları olmasını
çok istemişler.
BOBBIE. GEY!
HENCH. Paul.
JENNIFER. Paul?
HENCH. Ne?
HENCH. Hayır?
HENCH. Teneffü s.
JENNIFER. Bir şeyler yapmalısın. İnsanlarla çalışma konusunda iyi olursun bence
mesela. Sen çok ... naziksin.
BOBBIE. Unit’e geri dö nmeye niyetim yok. (burada unit ile ne demek
istediğ inden emin olamadım, argo sö zlü ğ ü nden de bir sonuç alamadım.
Diyalogdan okul olduğ u anlaşılıyor.)
Es.
HENCH. Bobbie!
Es.
Halimize bak.
BOBBIE. Jen.
JENNIFER. Evet?
JENNIFER. Evet?
HENCH. Bob –
BOBBIE. Yani bizim kıyafetlerimiz de eski filan ama zaten onları bir hayır
derneğ inden yü rü ttü k.
HENCH. BOBBIE!
BOBBIE. AH!
JENNIFER (yavaşça elini onun sırtına koyar). Tamam ya, sadece bir soru sordu.
(BOBBIE’ye) Bunlar babamın giysileri.
JENNIFER. Evet.
BOBBIE. Jen, Hench ve ben akşam yemeğ i partimiz için gü zel şeyler giydik. Senin
için de çok gü zel bir elbise aldık.
JENNIFER. Ne?
BOBBIE. Hayır derneğ inin dü kkanında dışarda duruyordu. Acayip bir şey, ö zel
tasarım.
HENCH. Gü zel bir şey evet. Ama Bobbie’nin ü stü nde berbat durdu.
BOBBIE. Bekle.
Odanın köşesine gider, giysi sepetini karıştırır ve dar siyah askısız elbiseyi
çıkartır. JENNIFER’a uzatır.
BOBBIE. eBay’de satsak mı diye dü şü ndü k ama sonra sana vermeye karar verdik.
HENCH. Ne?
BOBBIE. Elbiseyi giyince vü cudunu gö rmeyecek miyiz? Sen kesin sikersin onu bu
gece.
HENCH. Şşş! –
BOBBIE. Benden sö ylemesi kanka. Ben de izlerim! Aha buldum! Filme alırım abi!
(Call of Duty Amerikan aksanıyla) Make a fucking movie...
BOBBIE. Tamam, ben Taliban’la içeri gidiyorum. Ama bana her şeyi anlatacaksın,
sö z mü ? Hench! Onu arkadan sikmen lazım! Kadını arkadan siktin mi daha çok
bağ ırıyorlar.
HENCH (deli gibi JENNIFER’ın dönmesini bekler bir halde). Sussana oğ lum!
BOBBIE. Sen beni dinle! Ama tabii seninki çok kü çü k olduğ undan pek bir şey
hissetmeyecek. Kü çü k bir kaka yaptığ ını sanacak kesin.
AAAAAH!
BOBBIE. Biliyorum.
Es. Endişelenir.
Olmuş mu?
BOBBIE. Evet.
BOBBIE (çok heyecanlı bir şekilde). Evet, BEBEĞ İM! A-CA-YİİİP gö rü nü yor! Çok
SEK-Sİİİİ! Değ il mi Hench?
BOBBIE. Buzdolabında.
JENNIFER. Ne oldu?
HENCH. Ne?
JENNIFER. Daha ö nce hiç elbise giymiş bir kız gö rmedin mi?
Es.
BOBBIE. BİRALAR GELDİİİİ – 1 tane sana, 1 tane sana, 2 tane de bana – yok be
şaka. (Birini masaya koyar) Hadi. Bir dikişte bitiriyor muyuz?
JENNIFER. Uff benim kesin midem bozulur. Hench, sen yapabilir misin?
HENCH. Yaparım herhalde.
Biralarını açarlar.
Hüpür hüpür biralarını içerler. İlk pes eden JENNIFER olur, HENCH ve
BOBBIE birbirlerinin gözlerine bakarak devam ederler, JENNIFER onları
izler. HENCH pes eder ve öksürmeye başlar. BOBBIE birayı bitirmek yerine
bira kutusunu havaya kaldırır ve kalan birayı kafasından aşağı döker.
JENNIFER HENCH’in sırtını sıvazlar. Şarkıyla uyumlu bir şekilde rap yapan
BOBBIE’ye dönüp o da kafasını sallar. Birbirlerine bakıp gülerler. Kalan
biralarını içerler. BOBBIE’nin dansı daha da garipleşir ve striptiz yapmaya
başlar. Önce kravatını sonra da gömleğini çıkartır. Kışkırtıcı bir şekilde
dansetmeye başlar, gülerler. JENNIFER birden BOBBIE’nin sırtındaki
kızarıklığı farkeder.
JENNIFER. Bobbie. Gelsene bi.
BOBBIE. Ne var?
Verir. JENNIFER cebinden küçük bir kutu Vaseline çıkartır. Kutudan biraz
krem alıp BOBBIE’nin sırtına çok dikkatli ve nazik bir şekilde sürer. Bu
yakınlık ne BOBBIE’nin ne de HENCH’in bildiği türden bir durumdur.
BOBBIE. Anne!
HENCH. Ne istiyorsun?
BOBBIE. Anne, bu Jenny. Parti yapıyoruz. (4. kutuyu uzatır) Al sen de bir tane iç.
MAGGIE. Bobbie’yle n’apıyordun sen? Neden gö mleğ i ü stü nde değ il [ya da ‘neden
ü stü çıplak’]?
MAGGIE. Ne var?
HENCH. ANNE!
JENNIFER. Ne??
BOBBIE geriye doğru tökezler. Bir balık parçası yere düşer. Sessizlik.
Benimle eve gelmek ister misiniz diye bakmaya geldim. İkiniz de.
HENCH. He kesin.
MAGGIE (kızgın bir şekilde). Ama şimdi sadece Bobbie’nin gelmesini istiyorum,
seni değ il. (BOBBIE’ye) Alan’ın eline biraz para geçti. Amcası ö ldü . Sü per haber
değ il mi, Bob?
MAGGIE. Aynen.
BOBBIE. Peki Alan?
MAGGIE. Evvet.
BOBBIE. Siktir.
MAGGIE. Hadi gidelim o zaman, tatlım. Alan’ın evine korsan taksiyle gideceğ iz.
MAGGIE. Onu siktir et. Kim istiyor ki onu, değ il mi bebeğ im?
Es.
MAGGIE. Benim evimde benim çocuklarımla nasıl konuşacağ ımı mı sö ylü yorsun
sen bana?
HENCH MAGGIE’yi tutup daha önce hiç yapmadığı bir şekilde kapıya doğru
ittirir. Tam bir kahramanlık gösterisi. MAGGIE yere düşer.
Ön kapı çarpılır. Taliban havlar. Uzun bir sessizlik. HENCH JENNIFER’la göz
teması kurmaz, yerde oturur, kumandayı alıp yeni bir oyun başlatır.
JENNIFER etrafta öylece dolanıp onun oyun oynamasını izler. Sonra gidip
önüne oturur. Kumandayı elinden alır, yere koyar – gözlerine bakar.
HENCH, gözlerine bakamaz, yere bakar. Duraksama.
Es.
HENCH ve BOBBIE’nin oturma odası. Daha temiz. Bir hafta sonra. HENCH
pencereden dışarı bakar. Şiddetli bir yağmur. JENNIFER yerde oturur, çamaşır
katlar ve onları bir sırt çantasına yerleştirir.
HENCH. Evet.
JENNIFER. Baksana!
HENCH. Nerden?
JENNIFER. Evden.
Es.
HENCH. Hayır. Yağ muru severim. Bittiğ inde her şey yenilenmiş gibi gelir.
HENCH. Yok.
HENCH. Sakin.
JENNIFER. Annesiyle olması iyi ama galiba.
Es.
HENCH. Aynen.
HENCH. Ne için?
Es.
Ne demek istedi?
Es.
HENCH. Ö ldü .
HENCH. Hayır.
HENCH. Aynen.
Es.
Es.
JENNIFER. HAYIR!
HENCH. Aynen. Ama annem senelerce bırakmadı onu...
Es.
Ona mı benziyorsun?
Es.
HENCH. Yok.
JENNIFER. Neden?
Es. Pencereden dışarı bakar, konunun değişmesini ister bir hali vardır.
Acayip karanlık.
JENNIFER. Hiç de değ il! Burası hiç çok karanlık olmuyor. Aberthin’de ö yle
karanlık olur ki ö nü nü bile gö remezsin.
Kalabiliriz de.
JENNIFER. Bizi tutan bir şey yok sonuçta. İkimiz de iş bulana kadar arkadaşlarda
kalırız. Sonra da kü çü k bir ev tutarız.
JENNIFER. Harbi!
JENNIFER. Sabah 8.
Es.
JENNIFER. E o zaman?
HENCH. Saçma.
HENCH. Sö yleyemem...
JENNIFER. Sö yleyebilirsin.
Duraksama.
Es.
HENCH. Yani biliyorum da. Biliyorum. Ama senin hoşuna gider mi bilmiyorum.
JENNIFER. Nasıl yani?
HENCH. Bilmiyorum.
Es.
HENCH. Neyi?
HENCH (biraz kızgın bir ifadeyle). Sana bir sü rü oğ lan dokundu yani?
JENNIFER ona yaklaşır, elini alır ve her parmağını öper. HENCH utanır ama
o devam eder. HENCH’in elini yüzüne, sonra da aşağıya boynuna götürür.
Sonra da göğsüne. Sonra da iki kolunu beline dolar.
Jen -
JENNIFER. Evet?
Es.
JENNIFER. Şşşşş...
Onu öper – HENCH’i biri ilk defa öpmüştür. JENNIFER geriye çekildiğinde
HENCH anlaşılmaz bir ses çıkarır.
İyi misin?
HENCH. Evet.
Es.
JENNIFER. Şşşşş...
Bu nasıldı?
JENNIFER. Ne?
Es.
HENCH. Yeniydi.
Siktir.
HENCH. Evet.
JENNIFER. Dokun.
HENCH. Siktir.
HENCH. Siktir.
HENCH. Mmm-hmm.
JENNIFER. Paul?
JENNIFER. Ama şimdi değ il. Bore’dan sonra. Olur mu? Tarlanın orda?
HENCH. Mmmm...
HENCH. Hadi ya? (Biraz gerçek dünyaya dönmüş gibidir) Tamam, buluruz. Bende
bir tane var galiba. Yok ya... Bobbie onu kafasına takmıştı galiba.
HENCH. Aynen.
JENNIFER. Deli.
HENCH. Aynen.
HENCH. Ne?
Neden gü lü yorsun?
HENCH. Bilmem.
Sahne 8
Ertesi sabah, çok erken. Yatakta uzanmış uyurlar, HENCH JENNIFER’a kaşık
pozisyonunda arkadan sarılmıştır. HENCH uykusunda konuşmaya başlayıp bir o
yana bir bu yana dö ner.
HENCH. Ne oldu?
JENNIFER. Hench, uyan.
Islanmışım.
HENCH. Ne?
Es.
Hench? Bir şey yok, o kadar da bü yü k bir şey değ il. Utanmana gerek yok.
Yabancı değ il, benim.
JENNIFER. Ne?
JENNIFER. Paul?
HENCH. SANKİ! Sanki siktiğ imin yatağ ına ben işemişim gibi konuşuyor bir de.
HENCH. HAYIR.
HENCH bir t-shirt bulup üstüne geçirir, JENNIFER’a sırtını döner. Duygusal
olarak darmadağın olmuştur/sarsılmıştır.
HENCH. ÇIK!
HENCH. Gitmek istemiyorum. Seninle hiçbir yere gitmek istemiyorum. Siktir git.
HENCH. Defol.
JENNIFER ağlar.
DEFOL.
DEFOL, MANYAK!
Sahne 9
Aydınlık. HENCH çekyatın köşesinde hareketsiz bir şekilde oturur. Göğsünde biraz
kan vardır. Aynı gün öğleden sonra. BOBBIE ön kapıdan girip oturma odasına
doğru koşar. Kanı görmez. Burnu kızarmıştır. Üzerinde şık Ben Sherman marka bir
gömlek vardır. Odaya girer girmez hızlı hızlı konuşmaya başlar, gözyaşlarını zor
tutar haldedir.
Es.
Hounslow’dan buraya kadar koştum. Kanka?
Hench?
Es.
HENCH hıçkırarak ağlamaya devam eder. Belki de hayatında ilk defa böyle
ağlamaktadır.
SİKTİR ET, OĞ LUM! Bir orospu için ağ lanır mı, kanka! Hadi bira içelim.
Biraz COD oynayalım. Kardeşler gibisi var mı kanka?
BOBBIE HENCH’e doğru gider ama onu nasıl teselli edeceğini bilemez.
BOBBIE kalkıp mutfağa gider. HENCH biraz daha ağlayıp bir nebze
sakinler. BOBBIE‘nin Taliban’ın odasına baktığını anlarız.
Kanka. Kanka!
Sahne 10
4.5 ay sonra. Işıklar aydınlanır. MAGGIE çok steril görünümlü bir odada
oturmaktadır. Garip bir şekilde şık giyinmiştir, uzun dar bir etek, topuklu
ayakkabılar, biraz fazla dar bir bluz. Ceketi sandalyeye asılıdır. Kararsız bir şekilde
kapıya bakar, sonra ellerini kavuşturup gözlerini kapatır. Es. Gözlerini açar, tekrar
kapıya bakar, sonra garip bir şekilde diz çöker. Yine ellerini kavuşturur, gözlerini
kapar. Bir şeyin gelmesini bekler gibidir. Hiçbir şeyin geldiği yoktur.
HENCH aniden gelir, üzerinde bir kot ve tişört vardır. MAGGIE zıplar. HENCH biraz
garip durumdadır ama MAGGIE’yi dizlerinin üzerinde gördüğüne yine de şaşırır.
HENCH. N’apıyorsun?
MAGGIE. Hiç.
Es.
Kimseyi gö rdü n mü ?
HENCH. Yok.
HENCH. Yok.
MAGGIE. Tamam.
Derin bir nefes alır, odanın köşesine gider ve sandalyenin üzerindeki takım
elbise torbasını alır. HENCH’e gülümser. Garip görünmektedir.
Tamam. Buraya gel o zaman.
HENCH. Ne var?
HENCH. Ne?
HENCH kıpırdamaz.
MAGGIE. Bu senin.
Bu bir takım elbise, Hench, tamam mı? (Sakinler) İçeri bö yle gidemezsin.
Çapulcu gibisin!
HENCH. Gelmicem.
HENCH. Niye?
MAGGIE. Çü nkü oğ lumun şık gö rü nmesini istiyorum. Çü nkü oğ lumun şık bir
takım elbisesi olmasını istiyorum! (Es. Kendini sakinleştirir) Bizim... dü zgü n
gö rü nmemizi istiyorum.
HENCH alaycı bir kahkaha atar. MAGGIE bunu fark eder ama umursamaz.
Takım elbise torbasının fermuarını açar.
HENCH dokunmaz.
HENCH. Yü rü ttü n mü bunu?
MAGGIE. HAYIR! Satın aldım, Debenhams’tan. ‘John Rocha John Rocha’ mı ne var
ya o işte.
HENCH. Ne?
HENCH ona bakar, etkilenmiş bir hali yoktur. MAGGIE takım elbiseyi
göstermek için kaldırır.
HENCH. İstemiyorum.
Es.
HENCH iç geçirir.
Arkanı dö n.
Es.
Es.
MAGGIE. Allahım.
Es.
Oldu mu?
HENCH. Aynen.
MAGGIE. Aradı.
MAGGIE. Biliyorum da yaş ve bö lge bilgisi vardı. Nanny bir şekilde hissettiğ ini
sö yledi.
HENCH. Nerde o?
MAGGIE. Bracknell’de.
Buradan kaçtı ve sonu Bracknell oldu, ö yle mi? Gideli 5 ay oldu, Bracknell
buradan yarım saat.
Es.
İyi misin?
Uzun duraksama.
HENCH. Hee.
HENCH. Gitme.
MAGGIE. Neden?
Es.
HENCH. Buralı insanlar. Haberi alıp gelenler. Bizi o yü zden buraya koydular.
Es. Olayın büyüklüğü bir anda onu sarsar. Çantasından su şişesini çıkarıp
büyük bir yudum alır. HENCH ceketini giymiştir ve çok şık görünmektedir.
Ortalıkta dolanıp durur. MAGGIE dönüp ona bakar ve şaşırıp kalır.
Ha siktir.
HENCH. Ne var?
Es.
HENCH. Gençlik Islah Kuruluşu. Bir birime gö nderip bir numara verecekler,
dışarı çıkma yasağ ı filan olacak ama bir evde kalacak. Veya onu bir çocuk sığ ınma
evine yerleştirecekler.
MAGGIE ürperir.
MAGGIE. Feltham?
Es.
HENCH. Neye?
MAGGIE. Siciline.
HENCH. Aynen.
Es.
Allahım.
Es. HENCH şişeye uzanır, MAGGIE ona verir, HENCH bir yudum alır, yüzü
ekşir. MAGGIE bir an dönüp HENCH’e bakar. Bir anlık dürtüyle şöyle der:
Es.
HENCH. Ne?
MAGGIE. Yok, çok ciddiyim. Gayet ciddiyim Hench. Bugü n işler yolunda giderse
Bob da -
HENCH. Siktir ordan.
MAGGIE. Ne?
HENCH. Sen.
Es.
HENCH. Hayır.
Es.
HENCH. Olmaz.
Tamam. Tamam.
Bu mu yani?
MAGGIE. Ne?
Duraksama.
MAGGIE. Siktir.
MAGGIE. Siktir.
Es.
Tek istediğ im bir anne olmaktı. Ama sen buna inanmıyorsun, değ il mi
tatlım?
Es.
Hadi o zaman.
HENCH kıpırdamaz.
HENCH kapıya doğru gider, yol üstünde spor ayakkabılarını da alır. Işıklar
kararır.
Sahne 11
Noel arifesi. 3 ay sonra. JENNIFER Hounslow Heath’ta
(https://en.wikipedia.org/wiki/Hounslow_Heath) bir ağacın altında oturmaktadır.
Farklı görünmektedir. Üzerinde bir kot ve ‘geylerin giydiği tarzda’ [puffa argo
sözlüğünde gay tarzı diye geçiyor] bir ceket vardır, saçlarını atkuyruğu yapmıştır,
daha şıktır; görüntüsü şimdi daha sıradan bir genç çizgisindedir. Şalının üstüne
oturmuştur. Hava soğuk ve ayazdır, çalılıklarda kimse yoktur. Kitap okumaktadır.
Biraz rüzgar eser ve JENNIFER gökyüzüne bakar. Birden HENCH görünür. Daha
yaşlı ve yorgun görünmektedir. O da kışlık giysiler içindedir, yine biraz paçozdur
ama eskisi kadar değil. Ellerini ceplerine iyice sokmuştur. Birden donup kalır.
JENNIFER sigara içerken bir yandan kitabında okuduğu bir şeye güler. HENCH
büyük bir keyifle onu izler.
HENCH. Buradasın.
Bekle! Gitme! –
HENCH. LÜ TFEN! –
Es.
Yen?
HENCH. Sana asla asla asla asla kö tü bir şey yapmam. Lü tfen?
Es.
HENCH. Siktir.
JENNIFER. Bunun benim için daha iyi olacağ ını dü şü ndü ler.
JENNIFER. Aslında baya iyiler. Keith ve Michelle yani. Annem sinir krizi geçirdi. O
dö nemde annemle çok ilgilendiler. Bize kü çü k bir daire tuttular. Kayleigh de
baya iyiydi.
JENNIFER. Aynen.
JENNIFER kuşkulu gözlerle ona bakar. HENCH aptalca bir soru sorduğunun
farkına varır. Duraksama.
Ne okuyorsun?
JENNIFER. Sohbet mi? SOHBET? (Çok kızgın ve şaşkın) Bana ne kadar zarar
verdiğ ini biliyor musun sen? Senin ve ailenin bana ve aileme ne kadar zarar
verdiğ inizi biliyor musun? BİLİYOR MUSUN?
Es.
Duraksama. HENCH’i en çok sarsan bu olur. Ona doğru hareket eder ama
JENNIFER hızlıca ondan uzaklaşır.
JENNIFER. HAYIR!
Es.
Sen?
JENNIFER. Biri camı kırmış. Duvar yazısını da gö rdü m. Sen gittin sanmıştım.
HENCH. Yok.
HENCH. Aynen.
Es.
HENCH. Hayır.
HENCH. Bilmiyorum.
Es.
Taliban nasıl?
Duraksama.
HENCH. İyi. Gayet iyi. Seni ö zlü yor ama bence. Odasından hiç çıkmıyor.
HENCH. Tabii.
JENNIFER. İyi.
Es.
JENNIFER. Hayır.
Agresif bir tavırla değil, gayet sakin bir şekilde yolunu keser.
HENCH. Gitmeden sana bir şey sö yleyebilir miyim? Anı gibi bir şey. Çok zaman
oldu.
JENNIFER. Hench, gerçekten gitmem / gerekiyor –
HENCH. Lü tfen!
HENCH. Tamam.
Es.
Şö yle...
JENNIFER. Evet.
HENCH. Bir akşam çok fazla oyun oynamıştım. Oynamaya başladığ ımda hava
daha yeni kararıyordu, ordan biliyorum. İşemeye gitmedim. Hiçbir şey içmedim...
Sadece oynuyordum, anladın mı?
JENNIFER. Ee?
HENCH. Sonra ayağ a kalktım ve bir sigara yaktım. Ve perdeleri açtım. Of – sana
anlatamam Jen. Bü tü n oda – aydınlanmış gibiydi. Gü neşle.
HENCH. Sonra koltuğ a oturup sigaranın dumanını odanın ortasına ü fledim, yani
bü tü n ışığ ın olduğ u yere. Ve... dumanın ışığ ın içinde aldığ ı şekilleri izledim.
Ondan gö zlerimi alamadım. Buna ne deniyor? Yani bir şeyden gö zlerini
alamadığ ında?
Bü yü letmek mi?
JENNIFER. Büyülenmek.
HENCH (biraz utanmıştır). Hah. Evet. İşte o. Ben de ö ylece durup seyrettim.
Es.
Es.
Es.
Sahne 12
Aynı gün. BOBBIE eğitim merkezinin (10. Sahnede okul ve hapishane karışımı
olarak geçen yer) ziyaret odasında bir masada oturmaktadır, üzerinde beyaz bir
tşört ve gri bir eşofman altı vardır. Odada başka gençler ve ziyaretçiler de vardır
ama onları görmeyiz. Masada birçok renkli boya kalemi ve tebeşir vardır. BOBBIE
düşüncelere dalmış, bir şeyler çizmektedir. MAGGIE biraz heyecanlı ve şaşkın halde
içeri girer, geç kalmıştır. Noel ağacı küpeleri vardır. Etrafına bakar – aşina
olmadığı bu çevrede rahatsız hissetmektedir.
BOBBIE. Selam.
BOBBIE MAGGIE’nin arkasına, sonra da kapıya bakar.
Es. BOBBIE masadan kalkıp annesinin yanağına bir öpücük kondurur. Geri
oturur.
Hamam gibi.
Burası fena değ il, ha? Kü çü k odanı gö rmeme izin verecekler mi?
Tren yolculuğ u çok gü zeldi. Yolda ağ açlar vardı. Biraz cin tonik içtim.
Bobbie?
BOBBIE. Gü zel.
Duraksama. BOBBIE çizmeye devam eder. MAGGIE ne diyeceğinden emin
değildir.
MAGGIE. Kü pelerimi beğ endin mi Bob?
BOBBIE bakar.
BOBBIE. He.
Es.
Bundan sonra daha sık geleceğ im. Her fırsatta. Bu iyi, değ il mi?
MAGGIE. Hayır, Nanny ile yaşıyorum. Tekrar çocuk olmak gibi bir şey. İzlediğ im
bü tü n boktan televizyon programlarına karışıyor ve aynı yatakta yatıyoruz. Bu
yaşta annemle aynı yatağ ı paylaşmak baya komik.
MAGGIE. Olabilir. Buraya tek başına gelmesine izin yok, tatlım, çü nkü daha 16
yaşında. O yü zden ya benimle ya da Nanny ile gelmesi gerekiyor.
MAGGIE. Tabi.
BOBBIE. Ne dedi?
BOBBIE. Hm.
Es.
Ona benden bir mesaj iletir misin?
Es.
Es.
BOBBIE. Benden sorumlu olan adam (onun dosyasına bakan sosyal çalışmacı).
“Burda kü çü k bir Banksy var” diyor.
MAGGIE. Ne demek o?
BOBBIE. Yaptığ ım şey yü zü nden birilerinin bana saldırma riski var, o yü zden risk
altındayım. Benimle ö zel olarak ilgileniyorlar.
Ah, Bobbie.
MAGGIE. Neden?
Es.
MAGGIE. Denerim.
BOBBIE. Hayır.
MAGGIE iç geçirir.
Es.
BOBBIE. Galiba televizyonda Noel programları izleyeceğ iz. Sonra biraz parti
oyunları filan. Sonra yine biraz televizyon.
MAGGIE. Bildiğ in gibi. Koltukta sızıp kalacağ ım. Ananenle tartışacağ ım filan.
BOBBIE. Hangisini?
BOBBIE. Bilmem.
MAGGIE. Ahh. (Es. Ona bakar ve gözlerinin içi güler.) Ah, Bobbicim. Burdan
çıktığ ında kocaman adam olacaksın nerdeyse. 16 yaşında çıkacaksın. Nanny ve
ben konuştuk da biraz, başka bir yere taşınalım diyoruz. Sen de çıktığ ında
yanımıza gelir, yeni bir başlangıç yaparsın. Nanny eski evini kuzeyde ya da
kırsalda bir evle değ iştirmeyi planlıyor. Tek yatak odalı evden 2 ya da 3 yatak
odalı bir yere geçmek istiyor. Senin de kendi odan olur. O zamana kadar okul
bitirme sınavlarını da verirsin, değ il mi? Ü niversiteye gidebilirsin. Ya da
çalışmaya başlarsın. Ya da annenle takılıp PlayStation oynarsın.
Es.
Ama gü zel bir plan, değ il mi? Yani heyecan verici. Tatile de çıkarız, şö yle
gü zel bir tatile.
MAGGIE. Belki.
MAGGIE. Bakarız.
BOBBIE. Anne?
MAGGIE. Evet?
MAGGIE. Ee?
Es.
Es.
BOBBIE. Olmaz.
Es.
BOBBIE. Olur.
Işıklar kararır.
Sahne 13
Işıklar kararır.
BOBBIE. Hav.
Işıklar kararır.
Son.