You are on page 1of 105

Sahne 1

Günümüz. Feltham’da bir ev. Saat gece 10. Yatak odasına dönüştürülmüş bir
oturma odası. HENCH odanın ortasındaki çekyatın ucunda oturmakta, BOBBIE ise
yüzüstü yatmaktadır. Çekyatın yanında eski bir koltuk. Her şey eski püskü ve
kullanılmıştır, gıcır gıcır görünen bir düz ekran TV, Playstation, laptop ve
hoparlörler hariç. İki çocuğun da üstü ve ayakları çıplaktır. BOBBIE kirli bir
eşofman altı giymektedir. Tıknaz, kırmızı yanaklı, gözleri parlak, ilk ergenlik
çağında ama fiziksel olarak güçlü ve dik kafalıdır. Başının tepesinde bir kızarıklık
vardır. HENCH (İngilizce’de gürbüz anlamına geliyor) hiç de gürbüz değildir; aşırı
derecede zayıf, çok solgundur –belki bir tür akne belirtisi. Pasaklı bir kot
giymektedir. Çocuklar laptoptan TV’ye HDMI ile aktarılan hardcore pornografi
izlemektedirler. Oda kasvetli ve karanlıktır ama TV, titrek ışığıyla yüzlerini
aydınlatmaktadır. Hırıltılar, inlemeler, birkaç kelime, zevkten mi acıdan mı olduğu
ayırt edilemeyen birkaç ciyaklama duyarız. Çocukların yüzleri ekrana odaklanmış
ama boştur. Bir süre sonra BOBBIE yatağın yanına uzanır, gözlerini ekrandan
ayırmadan cam şişe içindeki süt ile geri gelir. Sütün çoğunu içer ve hafifçe geğirir.
Sütü yere koyar ve pencereye gider. Dışarı bakar.

BOBBIE. Hala orada.

HENCH. Ö yle mi?

BOBBIE. Evet.

Hench kısa bir süre için pencereye doğru bakar ve sonra tekrar TV’ye döner.

Orospu.

Hench?

Es. HENCH’ten tepki yoktur. BOBBIE pencereden dışarı sarkar.

Siktir git! –

HENCH. Şşşşt! Oğ lum, kö peğ i uyandıracaksın.

Es.

BOBBIE. Ne istiyor bu ya?

HENCH. Ne bileyim ben.

BOBBIE. Belki seninle sikişmek istiyordur.

HENCH. Saçmalama oğ lum. ( Ne alakası var )

BO. (dışarı bakarak). Gö ğ ü sleri çooooook kü çü k, lan. Gö rebilmek için sniper


dü rbü nü lazım.
Es.

Hench?

HENCH’ten cevap yoktur. BOBBIE yatağa doğru koşar ve HENCH’i rahatsız edecek
şekilde üzerinde üç kez zıplar. Sonra yanına çöküp ekrana bakar.

Bunlarla alakası yok. (İşaret eder.) Bunların bir tanesi senin kafan kadar.

HENCH. Sahte oğ lum onlar.

BOBBIE. Harbi mi lan?

HENCH. Herhalde!

Es. BOBBIE bunu düşünür.

BOBBIE. Valla benim sahte memeli bir sevgilim olsa var ya...

BOBBIE çenesini HENCH’in omzuna dayar.

HENCH. Çekil lan.

BOBBIE. (hala izlemektedir.) Erkeklerin gö t deliğ i de ö yle açılır mı?

HENCH. Nasıl?

BOBBIE. Bö yle işte, kocaman. ( kara delik gibi )

Eliyle daire çizer.

HENCH. Muhtemelen.

BOBBIE. Vay anasını!

HENCH. (Rahatsız olmuştur.) Kadının ki ne yapabilirse erkeğ inki de yapabilir


herhalde.

BOBBIE. Gerçekten mi? ( Harbi mi ? )

HENCH. Tabii oğ lum. Gayler nasıl yapıyor sanıyorsun?

BOBBIE. İğ renç.

HENCH. Aynen.

BOBBIE. Gaylerden nefret ediyorum.

Es. BOBBIE düşünür.


Sence benim gö tü m bunu yapabilir mi?

HENCH. Saçmalamasana oğ lum!

Es. BOBBIE HENCH’in önüne koşar.

BOBBIE. Sırtımı kaşısana!

HENCH. Hayır. YÜ RÜ GİT.

BOBBIE. I got an itch! And it’s a bitch! (Bir an düşünür.) Yow Hench! (Jay Z gibi)
[Amerikan aksanı taklidi]

HENCH yatağın yanından büyük bir şişe Powerade çıkarır ve büyük bir yudum içer.

Onu içme!

HENCH. Gelmeyecek!

BOBBIE. Ya gelirse ve ihtiyacı olursa.?

HENCH. (aptalmış gibi) Bob, o şu anda amcık ağ ızlı Alan ile


yanında(fingirdeşiyor). Sigarasını filan sarıyor. Onun o leş çoraplarını yıkıyor.

BOBBIE. İğ renç.

HENCH. Aynen. Yani gelmeyecek, anladın mı?

Es. BOBBIE üzgün görünmektedir.

Bizim çoraplarımızı bir kere bile yıkamadı.

BOBBIE. Oğ lum bizim çorabımız yok ki.

HENCH. Eskiden vardı.

Es.

BOBBIE. Belki biraz uzaklaşmak ister.

HENCH. O zaman da kesin buraya gelir di mi? Çü nkü burası dü nyanın en gü zel
oteli... ( amına koyim )

BOBBIE. Ya bok gibi bir durumda buraya gelirse, krize girerse ve bizim ona
verecek hiçbir şeyimiz olmadığ ı için Ö LÜ RSE. O zaman senin yü zü nden olur işte,
anladın mı, onu (sen ) öldürmüş olursun.

Es. HENCH iç geçirir ve Powerade’i yere koyar.


Sağ ol, kanka. Al.

BOBBIE yatağın yanından yarısı içilmiş süt şişesini kapar.

Biraz sü t iç.

HENCH. Sü tü nü siktirtme şimdi. Hem sen niye sü t çalıyorsun ki? ( Abi sü t çalmak
ne ya? Niye yani? )

BOBBIE. Karşı kapının ö nü nde duruyordu.

Es.

Gü ç verir.

HENCH. Siktir git.

Es. BOBBIE düşünür. Durumu telafi etmek için pencereye koşar. Pantolonunu
indirip çıplak kıçını cama bastırır.

BOBBIE. HENCH!

HENCH’ten ses yoktur.

Hench. Kanka. BAK!

HENCH kısaca bakar. BOBBIE geri döner ve camdan dışarı bakar.

Aaa.

Çekyata geri gelir ama oturmaz.

Gitmiş. Seni bekliyordu.

HENCH. Keşke bü zü şmü ş pipini gö sterseydin. O zaman geri gelmeyeceğ inden


emin olurduk.

BOBBIE, HENCH’i ensesine bir tokat atar.

HENCH sıçrar.

Bir daha sakın bana vurma! Duydun mu?!

HENCH BOBBIE’yi kafakola alır. Mücadele ederler.

Bir anda BOBBIE, HENCH’e vahşice havlamaya başlar. HENCH geriye doğru
sendeler ve Powerade’i devirir.
BOBBIE. POWERADE!

Powerade’ı kurtarmak için koşar.

HENCH. Amına kodumun hayvanı.

Bir anda bir köpek yan odada gerçekten havlamaya başlar, gürültülü ve agresif.

Al, gö rdü n mü yaptığ ını, gerizekalı. KAPA çeneni TALİBAN!

BOBBIE’yi kapıya doğru iter.

Yü rü git onun yanına.

BOBBIE. Gidemem –yemek yok!

HENCH. Onu ö nceden dü şü necektin! Gerizekalı.

BOBBIE’nin kıçına sert bir tekme atar ve BOBBIE biraz savrulur. Bir karşılaşma
anı. Köpek havlamayı keser. Bir anlık sükunet. HENCH yerine oturur.

Kokuyorsun.

BOBBIE. Çirkinsin.

HENCH. Koltuk altın. Saçların. Ağ zın. Bozuk sü t gibi kokuyorsun. Git dişini fırçala.

BOBBIE. Diş fırçam yok.

HENCH. Şimdiye kadar ne yapıyordun?

BOBBIE. Seninkini kullanıyordum.

HENCH BOBBIE’ye hamle eder, BOBBIE neşeyle gülerek sıçrayıp kaçar.

HA! Şaka kanka, şaka yaptım.

HENCH. Amına koyayım. Git yıkan.

BOBBIE. Yow. You’re HENCH, I’m Stench. Yow! [Stench pis koku anlamında.]

BOBBIE rafa doğru gider, LYNX deodorant şişesini alır koltukaltına bolca sıkar.
Sonra eşofman altını açarak içeri sıkar.

Hench.

HENCH’ten cevap yoktur. BOBBIE iç çamaşırına doğru bolca sıkar. Sonra saçına
sıkar. Sonra ağzına sıkar ve öksürmeye başlar. HENCH onu görmezden gelir.
Tekrar ekrana doğru gider.
Oha! Herif ne kadar uzağ a attırıyor, kanka! Seninki o kadar gidiyor mu?

HENCH. Kapa çeneni.

BOBBIE. Bir gü n kapışalım mı?

HENCH. Siktir git.

BOBBIE. Bir kadının istediğ in yerine attırabilseydin neresine attırırdın?

HENCH. Bilmem.

BOBBIE. Dü şü n.

HENCH. Gö ğ ü slerine herhalde.

BOBBIE. Ben gö zü ne attırırdım. Kö r ederdim kaltağ ı.

Es. BOBBIE videoya olan ilgisini kaybeder ve odanın içinde gezinmeye başlar.
Yerden eski bir tişört alıp giyer.

Ben acıktım kanka. Midemde kurt var sanki. Cips kaldı mı? [Wheat Crunchies
markası yerine Cheetos gibi bir marka kullanılabilir]

HENCH. Son paketi Taliban’a verdin.

BOBBIE. (Amerikan aksanıyla) Oh man!

HENCH. Crax var. [Başka bir cips ya da kraker markası kullanılabilir, Çerezza
gibi.]

BOBBIE. Crax mı?

HENCH. Evet.

BOBBIE. Crax’ın tadı gö tü ne benziyor.

Es. BOBBIE’nin aklına bir fikir gelir.

Şekli de çü kü ne!

HENCH. YEME O ZAMAN AMINA KOYAYIM!

BOBBIE. Tamam sakin ol, regl misin nesin. Allahım ya.

HENCH. (laptopun kapağını kapatır.) Ben yatıyorum.

BOBBIE. COD [Call of Duty adlı bilgisayar oyunu] ne olacak?


HENCH. Ne olacak?

BOBBIE. Gece seansı yapacaktık! O ibne Amerika’lıları sikecektik.

HENCH. Kafamı siktin Bobbie.

HENCH ışıkları söndürür.

BOBBIE. Ben açık kalsın istiyorsam ne olacak?

HENCH. Ebeninki olacak.

BOBBIE. Ooo Abi!

HENCH kotunu çıkarır ve yatağa girer.

Donla yatmayacaksın herhalde? Ya senin ufaklık ( bamya ) gece dışarı çıkıp bana
saldırırsa?

HENCH BOBBIE’ye bir yastık atar. BOBBIE kıkırdar. Laptopu açar. Porno sesi
yeniden başlar.

HENCH. Kapat şunu.

BOBBIE. İzlemek istiyorum.

HENCH. Sesini kapat o zaman.

BOBBIE. Ohooo, ses olmadan bir anlamı yok ki.

BOBBIE sesi kapatır. Laptopu dikkatlice önüne alır. Yatağın ucuna oturur, ekran
yüzünü aydınlatmaktadır. BOBBIE dönüp bakarak arkasını kontrol eder, sonra
elini eşofman altının içine sokar ve hafiften mastürbasyon yapmaya başlar.

Duraklama. Bir an için sükûnet çöker, sadece hafif çekme sesi. Bir anda HENCH
yatakta dikilir.

HENCH. BOBBIE, OTUZ BİR ÇEKME!

BOBBIE şok ile sıçrar ve ona iki elini gösterir.

BOBBIE. Çekmiyordum. Yemin ederim. Sen uyusana ya!

HENCH tekrar yatar. BOBBIE’yi gülme tutar.

Yü zü n, kanka.

‘ÇEKME’.
‘BOBBIE OTUZBİR ÇEKME.’

Kıkırdar. Parmaklarını koklar. Onları HENCH’in burnunun altına sokmayı düşünür.


Vazgeçer.

İyi geceler, kanka. Rü yanda, o orospuyu gö r.

Zaman geçer. BOBBIE oyun kumandasını alır –biraz oyun oynar, sonra bırakır.
Kendini eğlendirir. Bir anda pencere tarafından yüksek bir ses duyulur. BOBBIE
irkilir, ciddi olarak korkmuştur. Sonra bir yere kapaklanma sesi, inleme ve kadın
sesi. BOBBIE’nin yüzü aydınlanır –saf bir neşe ve beklenti ile. Pencereye gider.
Taliban hafiften mırıldanır.

Hench!

HENCH irkilmeyle yatağında doğrulur.

HENCH. Ne? Ne oluyor? Kız mı?

BOBBIE. (yüzü sevinçle ışıldar.) Hayır. Annem.

HENCH. Siktir git.

BOBBIE. Sö ylemiştim.

HENCH. Siktir git.

BOBBIE. Biliyordum oğ lum geleceğ ini. Yıldızlardan hissettim.

HENCH. Kapa çeneni. (Yataktan çıkarken) Ne yapıyor?

BOBBIE. Çimlerin ü zerinde yatıyor.

HENCH. (kotunu giyerken) Uyanık mı?

BOBBIE. Sanmıyorum.

HENCH. Hassiktir ya.

HENCH pencereye gider.

BOBBIE. İçeri taşısana onu.

HENCH. Olmaz. Geçen sefer belim sikildi.

BOBBIE. Hadi kanka! Ya kö tü yse!?

HENCH. Oğ lum her zaman ki gibi sarhoş.


BOBBIE. Belki değ ildir.

HENCH. Tabii ki ö yle.

BOBBIE. O zaman kesin yine şekeri dü ştü ! ( Diyabet ve alkol bir arada olmaz! )

HENCH gözlerini ovuşturmaktadır, çimenlerin üzerinde bilinçsiz yatan annesine


bakar.

HENCH. Ü zerine yorgan ö rteriz.

BOBBIE. Gecenin bir yarısı. Ya biri tecavü z ederse?

HENCH. Haline baksana. Buna kim tecavü z edecek?

BOBBIE. (HENCH’in omzuna yumruk atar.) Hench!

HENCH. Ah!

BOBBIE. HADİ!

Es. HENCH iç çeker.

HENCH. Ver şu t – shirt’ü .

BOBBIE ona gülümser ve tişörtü verir. Tişört çok küçüktür.

Oh, sü per. Şimdi tam oldum amına koyayım.

BOBBIE. Bir şey olmaz. Annem o.

HENCH. Kıyafet almamız lazım.

HENCH dışarı çıkar. BOBBIE pencereden izler, yüzünde endişe ve heyecan karışımı
bir ifade ile. Biraz kadın inlemesi ve HENCH’in homurdanmasını duyarız. BOBBIE
çekyatın üzerindeki çarşafı düzeltir, annesi için hazırlar. HENCH, MAGGIE’yi
kollarının altından tutarak içeri sürükler. MAGGIE’nin üzerinde silik bir sweatshirt,
dar kesim kot, beyaz spor ayakkabı vardır. Görünüşü aşırılık dolu ve stresli bir
hayat tarzının yarattığı tahribatını yansıtır. HENCH onu uyandırmıştır.
Hipoglisemi krizindedir. HENCH onu koltuğa oturtmaya çalışır ama MAGGIE itişip
direnir.

Hassiktir.

MAGGIE, HENCH’in yüzünü tutar.

Hay sikeyim.
Onun gözünü parmaklar.

Al şunu!

BOBBIE onları ayırmaya yardım eder. MAGGIE bir an için zayıf düşer ve BOBBIE
onu yatırır. Ancak sonra kıvranmaya başlar. Mırıldanmaya ve söylenmeye, hafifçe
sarsılmaya başlar.

MAGGIE. Hayır!

BOBBIE, önünde belirmeye başlar.

BOBBIE. Anne? Benim. Bobbie. Her şey yolunda.

MAGGIE gözlerini açar ve onu görür. Gülmeye başlar. BOBBIE de ona katılır ve
birlikte gülerler. HENCH ayrılır, iğrenmiştir.

HENCH. Kes şunu. Kapa çeneni.

BOBBIE. Şşş. Powerade’ı al.

HENCH Powerade’ı BOBBIE’ye uzatır. BOBBIE kapağını açar, şişeye bakar,


MAGGIE’ye bakar, hala kıvranmakta ve gülmektedir.

Sen yap. Ben ağ zını tutturamıyorum.

HENCH iç çeker.

HENCH. Bırak o zaman.

BOBBIE kenara çekilir, elleri yüzünde kenetlenmiştir. HENCH ustalıkla ata biner
gibi MAGGIE’nin göğsüne oturur, kadının ellerini iki yanında kilitler. MAGGIE kafası
karışık halde sözcükleri ağzında geveleyerek bağırmaya başlar.

MAGGIE. Kalk ü stü mden ALAN! Ne yapıyorsun?

Tekmelemeye başlar.

HENCH. Bacaklarına otur, Bob.

BOBBIE. Oturamam!

HENCH. OTUR!

BOBBIE kadının bacaklarına oturur. HENCH kararlı bir şekilde kadının yüzünü
tutar.

ANNE. AÇ AĞ ZINI. ANNE. MAGGIE! AÇ... AĞ ZINI!


BOBBIE. Boğ ma kadını!

HENCH. Sus Bob!!

Aç ağ zını anne! Al şunu…

Beklerler. MAGGIE yutar. HENCH tekrar BOBBIE’ye bakar, rahatlamıştır.

Yuttu.

BOBBIE. Çok şü kü r.

HENCH daha fazla döker ve MAGGIE içer.

Daha çok ver.

HENCH. Veriyorum.

BOBBIE. İyileştir onu.

Sessiz bir an. İkisi de soluklanırlar. HENCH şişenin kalanını içirir. HENCH yutmasını
beklerken MAGGIE ona sıcaklıkla gülümser. Bir anda HENCH’in suratına
ağzındakini tükürür. BOBBIE güler. MAGGIE güler. HENCH kalkar.

HENCH. Hay SİKEYİM!

BOBBIE. Hassiktiiiiir, çok pis yakaladı seni, kanka!

HENCH. Amına koyayım….

BOBBIE. Fena yakaladı seni.

HENCH yüzünü çarşafa siler.

HENCH. Naparsanız yapın...

BOBBIE annesini biraz yukarı alır, böylece ona daha yakın olur. MAGGIE artık
yatışmıştır.

BOBBIE. Şuna bak. Prenses gibi uyuyor.

HENCH. İsterse ö lsü n ağ bi, sikimde değ il.

BOBBIE. Şşş.

Es.

Kö tü ydü bu sefer.
HENCH’ten cevap yoktur.

En kö tü ilk ü çe girer kesin. Otobü stekinden [H28, otobü s hattı olarak çıkıyor]
kö tü ydü . O dü kkandaki [ucuzcu dü kkanı] kadar değ ildi ama.

HENCH TV’yi açar ve Call of Duty oynamaya başlar. BOBBIE hala annesinin
üstündedir, ona bakar. Duraklama. Şerefine içiyormuş gibi hareketler
yapmaktadır. HENCH ona bir bakış atar.

HENCH. Artık kalkabilirsin.

BOBBIE. Banyoya gö tü relim. Altına yapmış olabilir.

HENCH. Ben yokum. Bence sen de yapma. O kadar da değ il!

BOBBIE. (kontrol eder.) Sorun değ il yapmamış.

Es.

HENCH. Nefret ediyorum ondan.

BOBBIE. Ben onu çok seviyorum. Bugü ne kadar başıma gelen en iyi şey o.

HENCH. Başka ne geldi ki başına?

BOBBIE. Bana ne. Hadi yatıralım onu.

HENCH iç çeker ve kalkar. MAGGIE’yi kaldırırlar –takım çalışması, daha önce


defalarca yaptıkları bir şey- ve çekyata yatırırlar. BOBBIE ışıkları kapatır.
Annesiyle yatağa girer ve ona sarılır. HENCH şaşkınlık ve rahatsızlıkla bakar.

HENCH. Bobbie. Bobbie?

Es.

BOB!

BOBBIE. Şşşş.

HENCH. Bobbie, bu yaptığ ın çok tuhaf, oğ lum.

BOBBIE. Uyu hadi.

HENCH biraz daha bakar, müdahale etmeyi düşünür. Sonra oyununa döner.

Sahne 2
Ertesi sabah. MAGGIE, omzunda yorganla koltukta oturmaktadır. Biraz titrer.
Etrafına, odanın haline bakar.

MAGGIE. (fısıldarcasına) Aman Ya rabbi.

BOBBIE, elinde devasa bir Sports Direct [İngiltere’nin en büyük spor mağazası]
kupasında dumanı tütmekte olan çay, gururla girer. Kupayı ona verir.

Sağ ol tatlım.

BOBBIE. Dur.

Gidip yatağın kenarından sütü alır, koklar ve çaya biraz koyar.

Tamam.

MAGGIE. Mü cevherim benim.

BOBBIE. Dur.

MAGGIE’nin ceketine gider, sigarasını ve çakmağını alır, MAGGIE’nin ağzına bir


sigara koyar ve yakar. MAGGIE bir nefes alır ve ona bakar.

MAGGIE. Ah, Bobbie, bebeğ imsin sen benim.

BOBBIE. Artık bebek değ ilim ben anne, erkeğ im.

MAGGIE. Benim hep bebeğ imsin.

BOBBIE. Saçımı beğ endin mi? Hench yaptı, Nanny’nin traş makinasıyla.

MAGGIE. Mmm... harika.

Sigarasını içer ve ona gülümser, ne söyleyeceğini pek bilemez.

BOBBIE. Ö zledim seni.

MAGGIE. Ö yle mi?

BOBBIE. Seni gö rmeye gelebilir miyim?

MAGGIE. Alan biraz sakinleşsin.

BOBBIE. Kazaydı o.

MAGGIE. İnsan kazayla ısırılmaz Bob.

BOBBIE. Takılıp dü ştü m ben. Ağ zım açık şekilde.


MAGGIE. (kendi kendine güler) Yalanını sikeyim.

Es.

Saat sekiz buçuk.

MAGGIE. Ö yle mi tatlım?

BOBBIE. Lorraine [sabah programı] izlemek ister misin?

MAGGIE. İyi, olur.

BOBBIE Lorraine’i açar. İzlerler, MAGGIE sigara içer.

BOBBIE. Dü n gece korkuttun beni.

MAGGIE. Ö yle mi?

BOBBIE anlayışla başını sallar.

Bö yleyim işte, değ il mi bebeğ im?

BOBBIE. Şimdi iyisin değ il mi?

MAGGIE gülümser ve başını sallar.

MAGGIE. Seni gö rdü m daha iyi oldum.

BOBBIE. Seni gö rdü m daha iyi oldum –

MAGGIE. Seni / gö rdü m daha iyi oldum.

BOBBIE. SENİ gö rdü m daha iyi oldum!

HENCH fermuarını çekerek aralarına dalar. Direk olarak TV’ye gider ve kanalı
değiştirip Call of Duty oynamaya başlar.

BOBBIE. Lorraine izliyorduk!

MAGGIE. İyi misin Hench?

HENCH onları duymazdan gelir.

Neyin var senin?

BOBBIE. Adet gü nü nde. Anne, sırtım çok kaşınıyor.

MAGGIE. Ö yle mi aşkım? Şu sırt kaşıyıcılardan bir tane almamız lazım sana.
Alan’da bir tane olacaktı.
BOBBIE. (sessizce) Onunkini istemem.

MAGGIE. (HENCH’e). Kız arkadaşın var mı bakayım senin pis herif?

BOBBIE. Var!

MAGGIE. Var mı?

HENCH. Kapa çeneni.

BOBBIE. Yolun karşısında dikilip bizim pencereye bakıyor. Hench geceleri gizlice
gidip onu sikiyor.

MAGGIE. Hayvan seni!

HENCH. Taşak geçiyor senle.

BOBBIE. Evet. Sikmiyor aslında. Ama sü rekli pencereden ona bakıyor.

HENCH. Bakmıyorum.

BOBBIE. Ve rü yasında onu gö rü yor. Sabahları siki kalkmış oluyor hep.

MAGGIE. Ö yle mi?

BOBBIE. Aynen!

Serçe parmağıyla küçük çük işareti yapar. MAGGIE ve BOBBIE güler. HENCH bunu
görüp utanır.

HENCH. Siktir lan.

MAGGIE. (gülerek) Ü zü lme Hench. Ö nemli olan işlevi.

BOBBIE. Bazen de benim sırtıma değ iyor. Minik bir sosis gibi!

Gülerler. MAGGIE içtiği çaydan biraz tükürür.

HENCH. Sen de dibimde uyuma o zaman ... amcık ağ ızlı ibneler gibi.

MAGGIE. Kardeşine amcık ağ ızlı deme, Hench. Çok çirkin bir kelime.

HENCH. Bana ne yapacağ ımı sö yleyecek değ ilsin ya.

MAGGIE. Kirayı kim ö dü yor hatırla, Hench.

HENCH, MAGGIE’ye homurdanır.


HENCH. ‘Siktiğ imin kirasını ö dü yormuş’...

MAGGIE. Her şey benim adıma, ö yle değ il mi? Bunu unutma dostum.

Duraklama. MAGGIE yumuşar.

Gerçekten bir kız mı var?

HENCH. Evet.

BOBBIE. Gö ğ ü sleri çok kü çü k.

MAGGIE. Neyse, boşver. (HENCH’e) Bir gü n eve çağ ırsana. Tam bir bekar evi, ha?
Arkadaşların kıskanıyordur seni, Hench.

BOBBIE (durum tespiti yapar). Arkadaşı yok ki.

Es. HENCH ve BOBBIE HENCH’in oyun oynadığı ekrana bakarlar. MAGGIE de bir an
izler.

MAGGIE. Allahım, sıkılmıyor musunuz ateş etmekten?

HENCH. Yoo.

Es.

Siktir.

BOBBIE. Noob mu o kanka? [bilgisayar oyununda çaylak]

HENCH. Aynen.

MAGGIE. Neyden bahsediyorsunuz? Noob ne?

BOBBIE. Black Ops (COD Amerikan aksanıyla) İbne bir Yanki bunu noobtube’ladı.

MAGGIE. Ne Yankisi?

BOBBIE. DefGnome.

MAGGIE. Ne gnome?

BOBBIE. (COD Amerikan aksanıyla) Faggot [ibne], anne. O kadarını bilmen yeterli.

HENCH. Hassiktir!

MAGGIE. (bir anda fark eder) Taliban nerede?

Sessizlik. BOBBIE ve HENCH birbirlerine bakarlar.


Nerede? Ö ldü mü ?

BOBBIE. Hayır! Ö lmedi. Bizim odada yaşıyor.

MAGGIE. O yü zden mi burada uyuyorsunuz?

HENCH. Aynen.

MAGGIE. Neden benim odamda uyumuyorsunuz?

HENCH. Yatağ ı aldın da ondan.

MAGGIE. Evet. Mantıklı.

Es.

Neyse, onu orada tutamazsınız!

HENCH. Onu imha ettirmemiz lazım.

MAGGIE/BOBBIE. SAÇMALAMA!

HENCH. Apartmanda birini ısırdı.

BOBBIE. Ama kız onu çok pis sinir etti, anne. Kuyruğ unu çekti.

MAGGIE. Tasmalı mıydı?

Es.

Tasmasını takmanız lazım çocuklar! Kana susamış bir hayvan o.

BOBBIE. Afedersin anne.

MAGGIE. Allahım.

Es. MAGGIE çok sinirlenmiştir.

Her neyse, onu imha ettirmeyeceksiniz.

HENCH. İki yü z kağ ıt zaten.

MAGGIE. O zaman hiç ettirmeyeceksiniz.

Es.

Ah, Tali’cik. Gidip bir bakayım şuna.


HENCH. Bırak boşver.

MAGGIE. Neden?

Es. HENCH’ten tepki yoktur.

Bob?

BOBBIE. Hench bokunu temizlemiyor bir sü redir!

HENCH. Kapa çeneni Bobbie! –

MAGGIE. Allah kahretsin, Hench –

BOBBIE. Kü pelerin çok gü zel anne.

MAGGIE. Beğ endin mi tatlım? Hench, arkasını temizlemen lazım! –

HENCH. Sen temizle! –

BOBBIE. Gerçek elmas mı? –

MAGGIE. Allahın cezası, birazcık kö pek boku da mı temizleyemiyorsun?


Sanmıyorum, aşkım, Alan aldı –

BOBBIE. Ben sana gerçeğ ini alırdım –

MAGGIE. Alır mıydın bir tanem? HENCH! –

HENCH. NE? Sen temizle. Senin kö peğ in amına koyayım. Al Amcık-Surat Alan’a
gö tü r. Bakalım ne diyecek.

MAGGIE. Onun hakkında bö yle KONUŞMA!

HENCH omuz silker.

HENCH. Gö rdü ğ ü mü zü sö ylü yoruz.

Es. MAGGIE bunu komik bulmaktadır, kendine rağmen. Biraz kıkırdar. BOBBIE
bunu fark eder ve ona katılır –bu anı tadını çıkarır. HENCH bile katılır. Biraz hep
birlikte gülerler, bir an geçer.

BOBBIE. ‘Gö rdü ğ ü mü zü sö ylü yoruz.’

Gülüşme durulur. Sadece HENCH’in bir şeyleri öldürdüğü oyun kumandasının sesi.
Es.

MAGGIE. Hench, paran var mı?


HENCH homurdanır.

HENCH. Yok.

Es. BOBBIE oyunu izler.

BOBBIE. Aynen kanka. Swarm and Dogs!

HENCH. Yirmi gun-streak.

MAGGIE. Hayatımın yarısını sizin şununla oynamanızı izleyerek geçirdim.

BOBBIE. (oyunu taklit eder.) HOSTILES ON THE ROOF!

HENCH. Kapa çeneni!

MAGGIE. İçecek bir şeyler var mı Hench?

HENCH. Yok.

Es. Oyunda bir şey yanlış gider.

Hay sikeyim!

BOBBIE. (tekrar annesinin yanına oturur) Yediler seni, kanka.

MAGGIE. Tü ttü recek bir şey de mi yok? Biraz ot?

HENCH. Yok.

MAGGIE. Ne biçim gençsiniz siz be?

HENCH. Param yok!

BOBBIE annesinin sigara paketinden sigara kağıdı çıkarır ve aşağıdaki konuşma


boyunca hayali bir ot sarar. Sonra sargıyı açıp kağıttan uçak yapar. HENCH yeni
bir oyuna başlar.

MAGGIE. Annenin verdiğ i para ne oldu?

HENCH. Haftalar ö nceydi o.

BOBBIE. Nanny gitti.

MAGGIE. Ne?

BOBBIE. Slick Vic ile –dü zgü n konuşan sığ ınmacı. O yü zden hiç elbisemiz yok.

MAGGIE. Dalga mı geçiyorsunuz benimle siz? Hench?


HENCH. Gitti. Adamı da sınır dışı edecekler.

BOBBIE. Kaçıyorlar.

MAGGIE. Nereye???

HENCH. Ne bileyim ben? Hangi sikime gideceğ ini herkese sö ylersen kaçmanın ne
anlamı var!

MAGGIE. Çok biliyorsun sen.

BOBBIE. Onun doğ ulu cazibesine kapıldı.

MAGGIE. Ne zaman oldu bu? Hench? Şu amına kodumun aletini bir dakika bırakır
mısın?

HENCH iç çeker ve bırakır.

HENCH. Ü ç, dö rt hafta ö nce.

BOBBIE. Hench onun gittiğ i gü n bü tü n çamaşırları yıkamaya gö tü rmü ştü . Ondan


hiç kıyafetimiz kalmadı.

MAGGIE. Ciddi misin?

HENCH. Aynen.

Es. HENCH oyun kumandasını tekrar eline alır.

MAGGIE. Gerçek yü zü ortaya çıkmış işte. Size sö ylemiştim. Bana inanmadınız


tabi.

HENCH. Ne?

MAGGIE. Hiçbir yanlışı olamazdı, değ il mi? İkinizle... Gö rdü nü z işte.

BOBBIE. (zevkle) Aşık o.

Es.

MAGGIE. O kelimenin ne demek olduğ undan haberi yok onun.

BOBBIE. Onu, bizi sevdiğ inden daha çok seviyor.

HENCH. Kapa çeneni Bobbie.

MAGGIE. Herif otuz dokuz yaşında lan!


BOBBIE. Senin babamı sevdiğ in gibi o da onu seviyor bence.

MAGGIE. O kadar sevmesi mü mkü n değ il, Bobbles.

BOBBIE. Ö yle mi?

MAGGIE. Ö yle. O ö ldü ğ ü nde benim gü neşim battı.

BOBBIE. Ahhh.

MAGGIE. Ona çok benziyorsun biliyor musun.

BOBBIE. Benziyor muyum?

MAGGIE. Aynen. Sen de iyi bir kalp kıran olacaksın.

BOBBIE. Bir sü rü orospum mu olacak diyorsun?

MAGGIE. (gü lerek) Aynen.

BOBBIE. Ve kalplerini kıracağ ım?

MAGGIE. Aynen!

BOBBIE. İğ renç.

Es.

Anne. Babam nasıl ö ldü anlatır mısın?

HENCH cık cık yapar.

MAGGIE. Of, Bob, yine mi?

BOBBIE. Lü ü ü ü ü ü ü tfeeeen.

MAGGIE iç çeker. İstemeyerek yerine getirir –bunu yıllardır defalarca yapmıştır ve


ilk önce biraz gıcık olur.

MAGGIE. İyi. Gel bakalım.

BOBBIE. Aynı sandalyede?

MAGGIE. Aynı sandalyede.

HENCH iç çeker. MAGGIE sandalyede BOBBIE’ye yer açar.

Bunun için biraz bü yü dü n artık.


BOBBIE. ASLA!

MAGGIE. Okay. Çok çok soğ uk bir kıştı. Parktaydık. Sen bebek arabasındaydın,
Hench de salıncakta. Biz de babanla bankta birer sigara içiyorduk. Bü yü k havuz
donmuştu ve kü çü k bir kız çocuğ u ü stü ne çıkmış paten kayar gibi yapıyordu.
Annesi de onu çağ ırıyordu.

BOBBIE. Adı neydi?

MAGGIE. Çok uzun zaman oldu Bubs.

BOBBIE. En son anlattığ ında biliyordun. Katie.

MAGGIE. Siktir, Bob. Biliyorsan neden soruyorsun?

BOBBIE. Pardon, anne.

MAGGIE. İşte bağ ırıyordu. KATIE! KATIE! Sonra ÇATIRT diye bir ses duyduk.

BOBBIE. Kuru bir dalın kırılma sesi gibi.

MAGGIE. Doğ ru.

BOBBIE. Ve Katie kayıp mı oldu?

MAGGIE. Doğ ru. Ve baban da hemen sigarasını atıp oraya koştu ve eğ ildi ve, yani,
buzun ü zerine doğ ru kaydı.

BOBBIE. Şö yle mi?

Eylemi gösterir.

MAGGIE. Aynen. Ve kızın sallanan minik elini buzdaki delikten gö rebiliyorduk. Ve


baban kızın elini yakaladı. Ve sonra kayboldu.

BOBBIE ellerini sahte bir dehşet ifadesiyle yüzüne götürür.


MAGGIE olayın duygusuna biraz daha girmektedir artık.

Ve tekinsiz bir sessizlik. Sanki bü tü n park nefesini tutuyor. Ve ö ylece bekledik.

BOBBIE. Bekledik.

MAGGIE. Bekledik.

HENCH bir tür homurdanma sesi çıkarır. BOBBIE ona orta parmak hareketi yapar
ve MAGGIE iki parmağını kaldırır.

Bir anda –Katie yukarı itilir!


BOBBIE. EVEEEEET! –

MAGGIE. Annesi hemen onu alır, kucaklar ve ağ lamaktadır ve titremektedir ama


iyidir.

BOBBIE. Ya babam???

MAGGIE. Biliyorsun, Bobbles.

BOBBIE. Baba yok.

MAGGIE. Doğ ru. Baba yok.

BOBBIE. Polisi aradın. Ambulansı. Ama çok geçti.

MAGGIE. Doğ ru.

BOBBIE. Ve onu çıkardıkları zaman ...

MAGGIE (neredeyse fısıldayarak) maviydi.

BOBBIE (üzgün). Evet.

Es.

HENCH. Yeter artık bu saçmalık.

MAGGIE. Ne dedin sen?

HENCH. Tony’nin mutfağ ında, yerde, kolunda iğ neyle ö ldü o.

MAGGIE. SİKTİR GİT HENCH!

Aynı anda BOBBIE sıçrar ve HENCH’e havlamaya başlar. Taliban da havlar.


MAGGIE, BOBBIE’yi sakinleştirmeye çalışır.

(BOBBIE’ye) Şşşt! Bir şey yok canım. (HENCH’e) Bunu (burnunu işaret eder)
SOKMA, tamam mı Hench? Kıskanıyor, ondan Bob –

BOBBIE. Evet. Yarrak kafa Hench –

MAGGIE. Hepimiz senin babanın kim olduğ unu biliyoruz değ il mi, Hench?

BOBBIE. Aynen!

HENCH. Umurumda / gibi mi gö rü nü yorum?

MAGGIE. Hepimiz ne tip bir adam olduğ unu biliyoruz!


BOBBIE. Aynen! Benim babam kahramandı. Seninki tecavü zcü .

HENCH (MAGGIE’ye) Neden onunla o kadar zaman durdun o zaman?

MAGGIE (yerinden sıçrar) BENİM NE YAŞADIĞ IMI BİLMİYORSUN TAMAM MI!


Benim yerimde değ ilsin.

Es. Oturur. Bir sigara yakar.

Benim yerimde değ ilsin. Kimse değ il.

BOBBIE. Yer demişken sana yeni / ayakkabı alacağ ım –

MAGGIE. Bir içki içmem lazım, amına koyayım!

MAGGIE, başını ellerinin arasına alır. BOBBIE kalkar ve annesinin kulağına bir şey
fısıldar.

Tamam, tatlım. İyi çocuk.

BOBBIE, HENCH’e gider ve elini açar. HENCH iç çeker, tişörtünü çıkarır ve ona
verir. BOBBIE tişörtü giyer ve HENCH’e surat yapar, annesine gülümser ve çıkar.
Sessizlik. HENCH annesine bakar, başını sallar, oyununa geri döner.

HENCH. Onu bir şeyler çalmaya ö zendirmemelisin.

MAGGIE. Niye?

HENCH. Çü nkü bu konuda bok gibi. Yakalanıp duruyor.

Es.

MAGGIE. Eğ er babasını ö yle hatırlamak istiyorsa buna neden izin vermiyorsun?


İyi bir adamdı değ il mi? Hepimiz hata yapıyoruz. Sen de kusursuz falan değ ilsin.

Es.

Bazen hayatım başka tü rlü olabilir miydi diye dü şü nü yorum.

Es.

Sana Alan’ın gö mleklerinden getireyim mi?

HENCH. Hayır.

MAGGIE. Teklif etmedi demezsin.

Duraksama. MAGGIE’nin aklına bir fikir gelir.


A, evet sö ylemeyi unuttum. Alan sana X-Box almış.

HENCH. Ne?

MAGGIE. X-Box 360... gibi birşey. Değ iş tokuş kampanyasından. PlayStation’unu


ona vereceksin, o da sana bu akşam getirecek X-box’u.

HENCH homurdanır.

Ne? X-box, PlayStation’dan daha iyi değ il mi? Bana sorma, valla, hiçbir fikrim yok.
Ne istiyorsan onu yap.

Es.

E, istiyor musun?

HENCH. HAYIR!

MAGGIE. Hench, paraya ihtiyacım var!

HENCH. Bende yok!

MAGGIE. Televizyon o zaman. Yarı benim sayılır hem.

HENCH TV’ye koşar ve önünde durur.

HENCH. Senin falan değ il!

MAGGIE. Ya laptop?

HENCH. Burada senin için bir şey yok.

MAGGIE. Yemeğ e ihtiyacım var Hench! Kan şekerim berbat durumda.

HENCH homurdanır.

HENCH. Ya, ya. ‘Yemeğ e ihtiyacın var.’

MAGGIE. Kendime bakmaya çalışıyorum, tamam mı? Allahım, hiç mi kalbin yok
senin?

Es. Etrafa bakar, Alan ile mevcut durumu düşünür, olasılıkları tartar.

Geri gelebilirim.

HENCH. HAYIR.
HENCH bir anda eyleme geçer. MAGGIE’nin çantasını ve ceketini toplayıp ona
fırlatır. Ona karşı tuhaf derecede net ve kendine güvenlidir, ikisi için de yeni bir
deneyimdir bu.

Hadi, yü rü . Git.

MAGGIE. Napıyorsun?

HENCH. GİT.

MAGGIE. Hench!

MAGGIE bir an tereddüt eder, incinmiş ve kızgındır. HENCH’in yanından hızla geçer
ve laptopu alır, HENCH önüne geçer ve laptopu geri alır. MAGGIE panik halinde
TV’ye yönelir ama HENCH hızlıca önünü keserek onu ustalıkla engeller. MAGGIE
PlayStation’a ve TV ünitesinin altındaki birkaç DVD’ye yönelir ama HENCH her
denemesini ustaca engeller. Ondan çok daha uyanık ve çeviktir.

HENCH. GİT BURADAN. BURADA SENİN İÇİN BİRŞEY YOK.

MAGGIE. Burası benim dairem.

HENCH. Bobbie’ye İpod’unu senin çaldığ ını sö yleyeceğ im. Sö ylerim.

Duraklama. Yüzleşme. Nefeslenirler.

MAGGIE. Aynı babana benziyorsun.

MAGGIE çantasını düştüğü yerden alır ve çıkar. Kapıyı çarpar. Taliban biraz
havlar. HENCH bir an odanın ortasında hareketsiz durur. MAGGIE sigaralarını
bırakmıştır. HENCH onları fark eder, bir tane yakar ve içer. Odaya bir çeki düzen
vermeye koyulur. Kapı tekrar çarpar ve BOBBIE nefessiz içeri girer, ceplerinde iki
kutu bira, elinde de bir şişe Powerade vardır.

BOBBIE. Kovaladılar beni.

HENCH. Kim?

BOBBIE. Kareem ve kıllı kızı. Annem nerede?

Etrafa delirmiş halde bakar.

Tuvalete mi gitti?

HENCH. Gö rmedin mi onu?

BOBBIE. Hayır!

HENCH. Gitmesi gerekti.


BOBBIE. NE???

HENCH. Amcık-Surat Alan mesaj attı. Çamaşır makinesi miymiş neymiş.

BOBBIE. Saçmalık. Hoşça kal demeden gitmez o.

BOBBIE, üzgün, kutuları ve şişeleri cebinden çıkarıp yere koyar.

Neyse. Alan’ın hiç parası olmaz.

BOBBIE yatağa oturur. İçsel olarak çökmüştür sanki. Duraklama. HENCH ona bir
sigara uzatır.

HENCH. Bir tane ister misin?

Cevap yoktur. HENCH bir kutu bira açar ve BOBBIE’ye ikram eder. Cevap yoktur.

COD oynayalım mı?

Es.

RedTube açalım mı? O kadına herşeyi soktukları videoyu buluruz. Karpuzu


hatırlıyor musun? Bob?

Cevap yoktur. HENCH biradan büyük bir yudum alır.

BOBBIE. Hench?

HENCH. Evet?

BOBBIE. Milyoner olmak isterdim.

HENCH. Ö yle mi?

BOBBIE. Evet.

Işıklar kararır.

Sahne 3

BOBBIE ve HENCH yatakta birbirlerine yakın uyumaktadırlar. İki çift beyaz ayak
yorganın ucundan taşmıştır. Yan odadaki Taliban’dan hafif sızlanma sesi gelir.
HENCH uykusunda mırıldanmaya, kıpırdanıp dönmeye başlar.

HENCH. Hayır. HAYIR.

Es. Biraz daha kıpırdayıp itişir.


Yapma. Yapma. Dur. HAYIR.

BOBBIE uyanır.

BOBBIE. Hench.

HENCH. (hala uykuda –daha yüksek). Hayır, hayır, hayır, HAYIR!

BOBBIE. Hench. HENCH!

HENCH’i biraz sallar. HENCH ise ölü gibidir.

Siktir.

BOBBIE yataktan sıçrar. Aşağı bakar. Tişörtünün alk kısmı ıslaktır, yatak da.

Of abi ya. Yine mi.

Sahne 4

Bir sonraki gün. HENCH çekyatın dibinde oturmakta, PlayStation oynamaktadır.


Üstü çıplaktır ve sigara içmektedir. BOBBIE çekyatın diğer ucunda ayaktadır.
Elinde asması gereken ıslak çarşaf, yorgan kılıfı ve tişört vardır. Bunları banyoda
yıkamıştır ve şimdi kapıdan pencerenin köşesine kablo çekerek bir çamaşır ipi icat
etmektedir. Önce çarşafı asar. Biraz melankoliktir.

BOBBIE. Temiz.

BOBBIE, HENCH’e bakar. HENCH oyuna sabitlenmiştir. BOBBIE çarşafa bakar,


odaya göz atar ve aklına bir fikir gelir.

(Heyecanla) Her şeyi temizleyeceğ im Hench.

BOBBIE rastgele etrafı temizlemeye, toplamaya başlar. HENCH’in ayağına


yaklaşır.

Ayağ ın bok gibi kokuyor!

HENCH’ten tepki yoktur.

Hench! Annemin burada kalmak istememesi normal. Bü tü n oda hazır Hint-Çin


yemeğ i karışımı gibi kokuyor. Ayağ ını temizleyeceğ im.

BOBBIE Lynx spreyini ve ıslak tişörtü eline alır.

HENCH. Ayağ ıma dokunma lan, saçmalama.


BOBBIE. Sen oyununa bak! Ben yokmuşum gibi.

HENCH ayaklarını bağdaş kurarak toplar. BOBBIE iç çeker. BOBBIE yatağa atlar,
odanın köşesine bakar. Anne gibi cık cık yapar.

Ö rü mcek ağ ları.

Es.

Kuş tü yü toz bezi yok mu bizde?

HENCH. Sence?

BOBBIE. Nanny’de vardı bir tane. Pantolonlarımızın içine koyardı hani?

BOBBIE sıçrayıp örümcek ağını almaya çalışırken HENCH’i rahatsız eder.

HENCH. Sikeceğ im AMA!

Bir anda kapıya şiddetle vurulur. HENCH ve BOBBIE birbirlerine bakarlar. HENCH,
oyunu Pause’a alır. Gergindir. Kapı aşağıdaki konuşmalar esnasında aralıklarla
vurulmaya devam ederek bir aciliyet hissi yaratır.

BOBBIE. Annem!

HENCH. Şşşştt! –

BOBBIE. Sö ylemiştim!

HENCH. Salaklaşma. Annem kapıyı vurmaz herhalde.

BOBBIE. Belki vurur.

HENCH. Anahtarı var.

BOBBIE. Kaybetmiştir belki. Sana dedim benim için geri gelecek diye! Sen
dallamasın!

BOBBIE kapıya yönelir.

HENCH. Şşşşşşşşşşşt!

HENCH, BOBBIE’yi yere çeker. Kapıya tekrar gürültüyle vurulur.

Annem falan değ il bu.

BOBBIE. Hench, / gidebilir, eğ er –


HENCH. Eğ er karakoldan birileri seni aramaya geldiyse anneme gene ceza
kesecekler. İşte o zaman hiç gelmez artık. Cidden.

Bir vuruş daha. BOBBIE, HENCH’e bakar, şimdi tedirgindir.

BOBBIE. Siktir!

HENCH. Burada bekle.

HENCH kapıya doğru ilerlemeye başlar, BOBBIE kararsızca onu takip eder. HENCH
döner.

Bobbie, otur.

HENCH ön kapıya gider. BOBBIE nefesini tutarak bekler. Koridordan sesler.

Eee, evet, ne / istemiştiniz?

JENNIFER. Sorun çıksın istemiyorum, sadece beni dinlemenizi istiyorum, tamam


mı?

JENNIFER odaya dalar. Minyon ve zayıftır, vahşi, tuhaf bir güzelliği vardır. Tayt ve
kendisine büyük gelen askılı bir tişört giymektedir. Bir elinde yepyeni bir köpek
tasması, diğerinde cep telefonu vardır. HENCH onun ardından girer, onun varlığı
karşısına şaşkına dönmüş, ne söyleyeceğini bilememektedir.

BOBBIE. Ne oluyor? Kimsin sen?

HENCH’in adeta dili tutulmuştur. JENNIFER gergin ama kararlıdır. Hazırlamış


olduğu anlaşılan konuşmasına başlar, sesi hafifçe titremektedir.

JENNIFER. Benim adım Jennifer. Sorun çıksın istemiyorum. Yardım etmek için
buradayım. Şimdi / yapmak istediğ im –

BOBBIE. Hench, bu, pencereden bakan kız! Kü çü k gö ğ ü slü orospu!

JENNIFER içgüdüsel olarak göğsünü tek eliyle kapatır.

JENNIFER. Ne? Ne demek istiyorsun?

HENCH. Hiçbir şey. Bobbie kapa çeneni –

BOBBIE. O işte.

JENNIFER. Evet, sizin pencerenize bakıyorum. Kö peğ inizi izliyorum. Onu sü rekli
arka odada kapalı tutuyorsunuz. Onu beslediğ inizi hiç gö rmü yorum. Gidip
arkasını temizlediğ inizi de gö rmü yorum. Onu yü rü yü şe çıkardığ ınızı hiç
gö rmü yorum! Ve sü rekli uluyor, havlıyor, arka ayaklarıyla ayağ a kalkıp
pencereleri tırnaklıyor. Bir deri bir kemik hayvan!
BOBBIE. Tipe bak kanka. Oyyy, kö pek pedofili! –

JENNIFER. Onun ‘temel refah ihtiyaçlarını’ karşılamıyorsunuz. Yani ona gü venli


bir ortam sağ lamak, uygun şekilde karnını doyurmak ve onu acı ve eziyetten
korumak –2006 Hayvan Refahı Yasası’na gö re.

Es.

HENCH. Ne?

BOBBIE. SAÇMALIK!

JENNIFER (gücünü iyice toplayarak) Bu da demektir ki yasayı çiğ niyorsunuz.


Hayvanlara kö tü davranmak suçtur. Şu telefonda 999’u tuşladım ve aramaya
basmaktan korkmuyorum. Polis birkaç dakika içinde burada olur.

BOBBIE. Kafayı yemiş bu abi! –

HENCH. Şşşt.

JENNIFER. Gelip onu alırlar ve siz bir daha hayatınız boyunca hayvan sahibi
olamazsınız. VE binlerce paund da cezası var.

BOBBIE. Beş paramız yok bizim!

JENNIFER. Hapse girersiniz! Elli bir hafta!

BOBBIE. HENCH!

HENCH halen JENNIFER’in dairelerinde olması karşısında şoke olmuş haldedir.


JENNIFER hızlıca kötü polisten iyi polise geçer.

JENNIFER. AMA bö yle olmak zorunda değ il! Onu yanımda gö tü rebilirim, bugü n,
sizin de artık onun için endişelenmenize hiç gerek kalmaz. Onu beslemek ya da
dışarı çıkarmak. Ben kimseye de bir şey sö ylemem. Onu buldum derim... sokakta.

BOBBIE. Bir şey sö yle, Hench!

JENNIFER. Ben şurada Keating House’ta oturuyorum. Hemen şurada. Bizim ev


sizinkinden daha bü yü k. Bahçesi bile var. Yani biraz çimenlik / işte.

BOBBIE. ABİ! –

JENNIFER. Hayvanları çok seviyorum ben! Çok. Adı ne?

HENCH. Eeee...

BOBBIE. Sö yleme! –
JENNIFER. Nasıl çağ ırıyorsunuz onu?

HENCH. Taliban.

BOBBIE. KANKA, SÖ YLEME / YAPMA!

JENNIFER. Taliban mı? Allahım.

HENCH. Ben – ben –

BOBBIE. Bir şey sö yle amına koyayım, Hench.

HENCH. Bilmem... Ben –

JENNIFER. Benim ü ç kö peğ im vardı eskiden. Ona iyi bakarım, yemin ederim –

BOBBIE. Hayır! HAYIR! Kö peğ imizi falan almıyorsun amına kodumun KALTAĞ I!

BOBBIE, JENNIFER’a doğru bir atak yapar, HENCH araya girer. JENNIFER korkar
ve geri sıçrar ama kolları hala ileri uzanmaktadır –kararlı.

HENCH. Bobbie!

BOBBIE. Alamaz!

HENCH. (JENNIFER’a dönerek) Bak, belki de / gitsen iyi olacak –

JENNIFER. Onu almadan gitmem. Onu bana verin ya da polisi ararım! SEÇİM
SİZİN!

BOBBIE, HENCH’in kolunun altından eğilerek geçer ve JENNIFER’in elinden


telefonunu ustaca kapar.

HENCH:. Bobbie!

JENNIFER. Ver şunu bana!

BOBBIE. Hayır –

HENCH. Bobbie! –

BOBBIE. Parçalayacağ ım onu.

HENCH BOBBIE’nin peşinden gider. BOBBIE telefonu onun ulaşamayacağı şekilde


tutarak kaçar. HENCH’in onun peşine düşmesi BOBBIE’yi şaşırtır.

BOBBIE. Napıyorsun kanka?


HENCH. Ver şu telefonu.

BOBBIE. Şu an bizim bö lgemizde bizim / bö lgemizde şu an –

HENCH. GEL BURAYA!

HENCH, evin içinde BOBBIE’yi kovalamaya başlar, rugbyci gibi ayaklarına dalar ve
onu yere indirir. Bir süre yerde kıvranıp güreşirler. HENCH, BOBBIE’nin kafasını
yere bastırır ve BOBBIE havlamaya başlar. JENNIFER, sarsılmış halde bakmaya
devam eder –yerinde donakalmıştır.

HENCH, BOBBIE’den telefonu alır. BOBBIE, HENCH’in yüzüne tükürür. HENCH


donar, BOBBIE donar, tüm oda nefesini tutar. HENCH yüzünü biler, BOBBIE’ye
bakar, başını sallar, sonra ayağa kalkar, sinirden bembeyaz olmuştur. JENNIFER’a
doğru yürür. Ona telefonu verir.

A, bir dakika, evet, / gidip –

Bir anda BOBBIE’den

BOBBIE. LÜ TFEN!

Es. Ona bakarlar.

LÜ TFEN HENCH, LÜ TFEN! ONU ALMASINA İZİN VERME.

HENCH koridorda durur. JENNIFER BOBBIE’ye sıkıntıyla bakar.

DÜ NYANIN EN İYİ KARDEŞİ OLACAĞ IM SÖ Z VERİYORUM LÜ TFEN SÖ Z


AMCIKLIK YAPMAYACAĞ IM VE İSTEMEZSEN SENİNLE KONUŞMAM BİLE! Abi?
Sessizce oturacağ ım evet, gidip Taliban’la uyurum, onun bokunu temizlerim, sen
de istediğ in kadar COD oynarsın ben olmadan bü tü n yatak da senin olur istersen
seninle hiç konuşmam bir daha susarım LÜ TFEN LÜ TFEN LÜ TFEN!

HENCH. Bob, bizim için daha iyi olabilir eğ er–

BOBBIE. HAYIR! Daha iyi değ il, asla daha iyi olmayacak, lü tfen alma onu! HENCH!
YALVARIYORUM SANA! LÜ TFEN!

BOBBIE kendini yere atar ve tüm kalbiyle ağlar.

Acı bir görüntüdür bu. HENCH koridorda tereddütle bekleri, JENNIFER


ortalarındadır, gördüğü şeyden çok etkilenmiştir. BOBBIE yere doğru ağlar.

HENCH (JENNIFER’a bakarak, emin değildir) Ben – emin değ ilim / bunu yapabilir

JENNIFER. Sorun değ il.


BOBBIE’ye bakar.

Anlıyorum.

Şimdi pes etmiş, kendini biraz susturmuş, yerde perişan ve sızlanmakta olan
BOBBIE’ye doğru gider. Onun bulunduğu yere yakın bir yerde durur. Diz çöker, ani
hareket yapmaz. Çok sessizce konuşur.

Şşşşş. Şşşşş. Hey. Hey?

BOBBIE ona bakar. JENNIFER elindeki köpek tasmasını alması için ona uzatır.
BOBBIE, kafası karışmış halde tasmaya bakar. Alır. Karanlık.

SAHNE 5

Ortalık yavaşça aydınlanır.

Ertesi gün. Öğleden sonra. JENNIFER odanın ortasında büyük bir torbayla oturur.
HENCH ve BOBBIE kuruntulu ve şüpheli. Jennifer ikisine baktıktan sonra elini
çantaya sokar. Zıp zıp bir top çıkarıp oğlanlara gösterir ve topu önüne yere koyar.
Ses çıkaran bir köpek oyuncağı çıkarır, oyuncağı yanlışlıkla öttürür, ses çıkınca
BOBBIE ve HENCH yerlerinden zıplar. Bu oyuncağı yerdeki topun yanına bırakır.
Onların yanına da bir kutu köpek maması ve bir kaşık. Çantanın boş olduğunu
gösterip geri çekilir. Taliban için hediyeler bunlar.

Duraklama.

BOBBIE yan yan seyirterek oyuncaklara yaklaşır, neye benzediklerine bakmak için.
Köpek mamasını eline alıp üzerinde yazanlara bakar.

BOBBİE. “Bü yü k parçalar”

JENNIFER’a bakar, tekrar döner.

“Et suyunda.”

BOBBIE öğürmeye benzer bir ses çıkarır ve teneke kutuyu yere bırakır.
HENCH fark edilmemeye çalışarak odanın köşesinden dolanır. BOBBIE topu
alır ve zıplatmaya başlar, topu odanın bir o yanına bir bu yanına fırlatır.
Hareketleri hızlı, adeta bir hayvan gibidir.

Bu dü nyanın en iyi zıplayan topu!

BOBBIE topu duvara hızlıca fırlatır ve seyreder.

Baksana şuna! Hala zıplıyor!


HENCH ve JENNIFER BOBBIE’yi izler. Bir süre sonra JENNIFER dikkatini
HENCH’e yönlendirir, bu sırada BOBBIE hala olup biteni önemsemez bir
halde oynamaya devam eder. HENCH JENNIFER’ın kendisine baktığını fark
eder ve bundan hayli rahatsız olur. BOBBIE topu durdurur ve dönüp
JENNIFER’a bakar. Hala neden odada olduğuna anlam veremez ve ona arka
arkaya sorular sormaya başlar, onu polis gibi sorguya çeker.

Burada ne yapıyorsun? (Burada işin ne?)

JENNIFER. Burada yaşıyorum.

BOBBIE. Feltham’da?

JENNIFER. Evvet. Keating House’da. Şurada.

Eliyle gösterir.

BOBBIE. RSCPA’yı (Hayvanlara İşkenceyi Koruma Kurulu) ya da Sosyal


Hizmetleri aramayacak mısın?

JENNIFER. Hayır.

BOBBIE. Yemin et.

JENNIFER. Yemin (biraz kararsız) ederim.

BOBBIE. Annenin ü stü ne yemin et?

JENNIFER. Evet, tamam.

BOBBIE HENCH’e bakar ve yavaşça kafasını sallar. Sonra JENNIFER’a daha


sıcak davranmaya başlar.

BOBBIE. İsmin JENNIFER yani?

JENNIFER. Evet.

BOBBIE. Sana Jenny diyen oluyor mu hiç?

JENNIFER. Bazen.

BOBBIE. Ben de Jenny diyebilir miyim?

JENNIFER. Tabii.

BOBBIE. Benim adım Bobbie. Bakıcımın deyimiyle Bobbie Dazzler’ın Bobbie’si.


Kim olduğ u hakkında hiçbir fikrim yok gerçi. Bu da benim kardeşim Hench, tam
radyoluk bir suratı var.
HENCH. Sus be.

BOBBIE. Ben 13 yaşındayım, bu da 16. Sen?

JENNIFER. 16, daha yeni 16’ma girdim.

BOBBIE HENCH’e muzır bir bakış atar.

BOBBIE. E yani pencereye kö pek yü zü nden mi bakıyordun?

JENNIFER. Evet.

BOBBIE. Gerçekten mi? Çü nkü abim onu ağ zına almak için baktığ ını sanıyordu!
BOBBIE kıkır kıkır kıkırdar.

HENCH. BOBBIE!

JENNIFER. Ben -

HENCH. Onu ciddiye alma. DEHB (dikkat eksikliğ i hiperaktivite bozukluğ u)


kendisi.

BOBBIE. DEHB filan değ ilim!

HENCH. Tourette sendromlu!

BOBBIE. Siktir git!

HENCH. Gö rdü n mü ?

BOBBIE HENCH’e doğru bir hamle yapar, HENCH onu ittirir. BOBBIE keyifli
keyifli güler.

BOBBIE. Şaka Jenny, şaka.

JENNIFER. Ah ö yle mi tamam.

BOBBIE. Ee hangi okula gidiyorsun?

JENNIFER. Daha okula gitmiyorum. Eylü lde Thames Park’a başlayacağ ım.

BOBBIE. (HENCH’e) Siktir. Thames Park diyor oğ lum!

JENNIFER. Ne demek istedin?

HENCH. Hiç.

BOBBIE. Neden bö yle garip konuşuyorsun?


HENCH. Bobbie.

JENNIFER. Gallerliyim.

BOBBIE. Buraya geleli ne kadar oldu?

JENNIFER. Neredeyse 3 ay.

BOBBIE. Hoşuna gitti mi buralar?

JENNIFER. Pek sayılmaz.

BOBBIE. Bir boka benzemiyor di mi? Biliyor musun Feltham ü lkede en çok
ensestin yaşandığ ı yermiş.

JENNIFER. Ah .. gerçekten mi?

BOBBIE. Yani kız kardeşler erkek kardeşleriyle abileriyle. Babalarla kuzenlerle


filan.

HENCH. Bobbie.

BOBBIE biraz tempoyu artırır ve PlayStation’ın kumandasını mikrofon gibi


kullanmaya başlar.

BOBBIE. Galler’in neresinden?

JENNIFER. Aberthin.

BOBBIE. NE?

JENNIFER. ABERTHIN. Kü çü k bir kö y.

BOBBIE. Burdan oraya yü rü mek ne kadar sü rer?

JENNIFER. 3 hafta.

BOBBIE. Koşmak?

JENNIFER. En az 2 hafta.

BOBBIE. Scooter’la?

JENNIFER. Hmmm. Pas, bir sonraki soru.

BOBBIE. Kimin evinde yaşıyorsun?

JENNIFER. Keith dayının evinde.


BOBBIE. Bu Keith Abi annenin sevgilisi mi?

JENNIFER. Hayır, annemin kardeşi.

BOBBIE. Annen nerde şimdi?

JENNIFER. Orda, Keating House’ta.

BOBBIE. Peki baban?

Es. JENNIFER cevap vermekte zorlanır.

JENNIFER. Babam ö ldü .

BOBBIE. Harbi mi?

JENNIFER. Evet.

BOBBIE. Ö lü rken onu izledin mi?

HENCH. Bobbie!

BOBBIE. Ne var, quiz yapıyorum şurda!

HENCH. Ona kişisel sorular soruyorsun, bunun neresi quiz?

BOBBIE. Ama gayet gü zel cevap veriyor!

Es. BOBBIE röportaj moduna geri döner, TV’de izlediği şovlardan etkilenmiş
olabilir.

Taliban’ı neden bu kadar çok seviyorsun?

JENNIFER. Çü nkü hayvanları çok seviyorum.

BOBBIE. En sevdiğ in hayvan da kö pek mi?

JENNIFER. Evet.

BOBBIE. Peki senin bir kö peğ in var mı?

JENNIFER. Eskiden 3 tane vardı.

BOBBIE. İsimleri neydi?

JENNIFER. Pero, Dewi ve Gruff.

BOBBIE. NE?
JENNIFER. Pero, Dewi ve Gruff.

Es.

BOBBIE. Ö yle bir sesti. Peki ikinci en sevdiğ in hayvan?

JENNIFER. Hmmm...

BOBBIE. Biraz hızlanman lazım.

JENNIFER. Tamam. Eşek.

BOBBIE. Bir eşeğ in olsun ister miydin?

JENNIFER. Evet, hem de çok!

BOBBIE. 2 tane mi olsun isterdin, yoksa 2 tane çok mu fazla olurdu?

JENNIFER. Koca bir çiftliğ im olsun isterdim!

HENCH. Bu kadar soru yeter.

BOBBIE. Daha bitirmedim! En Zayıf Halka sensin Hench, gü le gü le!

JENNIFER. Benim bir sorum var.

BOBBIE. Sö yle bakalım. Bir dakika bekle. Şimdi başla.

Ona kumandayı uzatır röportaj yapabilmesi için, rolleri değişmek hoşuna


gider.

JENNIFER. Onun ismi neden Taliban?

BOBBIE. Çü nkü o bir şeytan.

JENNIFER. Anladım.

Es.

BOBBIE. Ve kahverengi.

JENNIFER’ın yüzü biraz değişir. HENCH yüzünü ellerinin arasına alır, elleri
arasından şöyle der:

HENCH. Sıçayım, Bob.

Işık kararır. Biraz zaman geçer. Birkaç saat sonra.


JENNIFER BOBBIE ile çekyatın ucunda oturur. Kumandayı tutar.
Kumandayı kullanmaya hiç alışık değil ama bu konuda fena da sayılmaz.
HENCH biraz daha uzak bir noktada, neredeyse odanın dışında. Onu çok
sakin, neredeyse hipnotize edici bir şekilde yönlendirir. Kendi sesinden
nefret eder. JENNIFER geldiğinden beri ilk kez birkaç heceyi geçen bir şeyler
söyler.

Şimdi orman gibi bir yerdesin... Evet, etrafını gö rebiliyorsun. Şimdi şu


herif sana doğ ru geliyor. R1’e bas, çü nkü ... hayııır R1. R1 senin silahın.
Değ iştir çü nkü o silah bir boka yaramaz. Şimdi kareye bas. Heh. Şimdi
joystick’i oynat. Şimdi farklı bir silah seçebilirsin, bana kalırsa tü feğ i seç,
çü nkü ben genelde onu kullanıyorum. Heh, aynen ö yle. Seçmek için
ü çgene bas. Şimdi oldu. Ağ açların içine doğ ru ilerle. Yö n tuşlarını kullan.
Tuşları değ iiiiil, joystick’i kullan.

HENCH’in biraz paniklediğini fark eden BOBBIE’nin yüzüne bir sırıtış


yayılır.

Bekle.

HENCH çekinerek JENNIFER’ın yanına gelir, ona çok yakınlaşmamaya


dikkat eder, ve ona ne demek istediğini gösterir.

BOBBIE HENCH’in arkasına geçip onu taklit etmeye başlar.

Ü çgene bas. Çö mel. Aynen ö yle, yere yat.

BOBBIE. “Aynen ö yle, yere yat.”

HENCH. Şimdi L1’e bas.

BOBBIE. “Şimdi L1’e bas.”

HENCH. Bobbie, ne yapıyorsun lan?

BOBBIE. “Bobbie, ne yapıyorsun lan?”

JENNIFER. E şimdi?

HENCH. R1 R1 R1!

BOBBIE. “R1 R1 R1!”

HENCH. (BOBBIE’ye) Sikicem ama!

BOBBIE. “Sikicem ama!”

HENCH BOBBIE’nin üstüne atlar. BOBBIE HENCH’i ittirir. HENCH geri


çekilir ama BOBBIE arkasından gider. Oturur, ama BOBBIE onu taklit eder.
HENCH iç geçirir, üfff der. BOBBIE onu taklit eder. HENCH onu ittirir,
BOBBIE onu kafakola alır, ve yerde oyun-kavga arası yuvarlanmaya
başlarlar. JENNIFER ayağa kalkar, köpek maması kutusunu ve kaşığı alıp
Taliban’ın odasına yönelir. Oğlanlar onu farketmez ve yuvarlanmaya devam
ederler. HENCH onun odada olmadığını farkeder, hızlıca zıplayıp ayağa
kalkar ve onu aramak için kapıya doğru gider. BOBBIE de zıplar. Onun
gittiğini sanır. HENCH dönüp BOBBIE’ye bakar.

HENCH. Gerizekalı.

HENCH üzgün bir şekilde sandalyeye oturur. BOBBIE yere uzanır.

BOBBIE. E kanka.

Işıklar kararır. Biraz zaman geçer. Yarım saat kadar.

BOBBIE uyur.

JENNIFER elinde mama kutusu ve kaşıkla odaya girer. HENCH başlar.

HENCH. Gittiğ ini sanmıştım.

JENNIFER kafasını sallar.

JENNIFER. Çok tatlı bir kö pek. Biraz oynadık.

Es. HENCH bir an çok utanır – içerdeki bok aklına gelir.

İçerisi baya berbat durumda.

Es.

Hench, annen nerde?

HENCH. Sevgilisiyle yaşıyor. Am – (Amcık demek üzereyken kendini durdurur)


Alan.

JENNIFER. Neden sizinle burada yaşamıyor?

HENCH. O hasta.

JENNIFER. Sen de Bobbie’ye bakıyorsun?

HENCH omuz silker. Daha önce Bobbie’ye “baktığını” düşünmemiştir.

Babam hastayken ona ben bakmıştım.

Duraksama.
Eee.. Sen hangi okula gidiyorsun?

HENCH. Okulu bıraktım.

JENNIFER. GCSE’ye (lise bitirme sınavı) girdin mi?

HENCH. Yok.

JENNIFER. Neden?

HENCH. Sıkıcı da o yü zden.


Es. JENNIFER bir an depresif bir ifadeye bürünür.

JENNIFER. 11. Sınıfı tekrar okumam gerekiyor.

Es.

Bobbie nerede okuyor?

Es.

HENCH. Bir birime gitmesi gerekiyor sö zde.

JENNIFER. Birime mi?

HENCH. Evet, ama gitmiyor.

Es.

JENNIFER. Hay Allah. Saat kaç oldu?

HENCH cebinden telefonunu çıkarır.

HENCH. Altı buçuk. Nerdeyse yani.

JENNIFER. Of, nasıl geçti bu gü n?

HENCH. Bilmem.

JENNIFER. Gitmeliyim ben. Benim gitmem lazım.

JENNIFER evinde olup biteni görebilir mi diye bakmak için pencereye doğru
hızla yürür.

Pencerenden bizim ev gö rü nü yor!

HENCH. Hadi ya?

JENNIFER. Gel de bak.


HENCH ona doğru yaklaşır.

HENCH. Harbiden ha. Şu annen mi?

JENNIFER. O Keith dayımın nişanlısı Michelle. Diğ eri de onun kızı Kayleigh.
Gö rdü n mü ?

HENCH. Şu biraz domuza benzeyen mi?

JENNIFER biraz güler.

Pardon.

JENNIFER. Sorun değ il. Zaten onlara dayanamıyorum. Onlara Sarışın Piçler
diyorum.

HENCH biraz güler.

HENCH. O kelimeyi komik sö yledin.

JENNIFER. Hangisini? Piçi mi?

HENCH. He.

JENNIFER. Neden ki? Sen nasıl sö ylü yorsun?

HENCH. Bilmem... Piçler herhalde?

JENNIFER. “Piçler herhalde?”

Biraz gülerler.

HENCH. Onları neden sevmiyorsun?

JENNIFER. Benim delinin teki olduğ umu dü şü nü yorlar.

HENCH. Nerden biliyorsun?

JENNIFER. Bana sö ylediler de ondan.

HENCH kafasını sallar.

HENCH. Çekemiyorlar.

JENNIFER. Ne dedin?

HENCH. Hiç. Neden onlarla yaşıyorsun o zaman?


JENNIFER. Babam ö ldü kten sonra annem ... zor bir dö nem geçirdi.

HENCH. Ö yle mi?

JENNIFER. İşlettiğ imiz barı kaybettik. Evimiz elden gitti. Annem bunlar için
mü cadele bile etmedi.

Konuştuklarından sıkılmış bir şekilde ayaklarını yere vurur ya da yastığa


yumruk atar, bir an BOBBIE’ye benzer.
Denemedi bile!

Affedersin.

HENCH. Sorun değ il.

Es.

JENNIFER. Sonra birkaç ay Merthyr Hill’de bir hostelde kaldık.

HENCH. Orası nasıldı?

JENNIFER. Galler’in Feltham’ı gibi.

HENCH. Siktir.

JENNIFER. Annem oraya dayanamadı. Keith’i aradı. Merhaba Feltham.

Es. HENCH gözlerini kızın evine kaydırır.

HENCH. Baksana, sizinkiler akşam yemeğ ini hazırlıyor.

JENNIFER. (iç geçirip bakar) Ha evet.

HENCH. Baya gü zel bir eve benziyor.

JENNIFER. Ciddi misin sen?

HENCH. Evet. N’oldu ki?

JENNIFER. Berbat bir ev! Her şey lamineyle kaplı. Cips yağ ı ve parfü m kokuyor
her yer. Ve her şeyin merkezi televizyon! Kim neyi izliyor? Kim tekrar izlemek
için hangi programı kaydetmiş? Gö rü yor musun?

Eliyle gösterir.

HENCH. Ne?

JENNIFER. Gerzek Kardaşyanlar. Kayleigh onlar gibi olmak istiyor.


HENCH kızın öfkesini komik bulur ve biraz güler.

HENCH. Şaka gibisin.

JENNIFER. Nasıl yani? Ne demek şaka gibisin?

HENCH. Yani işte, komiksin.


Es.

Yatak odan hangisi?

JENNIFER. Neden sordun?

HENCH. (panikler) Hiiiç! Ö ylesine sordum.

JENNIFER. Arka tarafta. Annemle ben Dannii’nin odasını paylaşıyoruz –


Michelle’in en bü yü k çocuğ u, evden taşındı. Oda pembe saten kalpli ve siyah
dantelli yastıklarla kaplı, kerhane odası gibi.

Dönüp Hench’e bakar.

Annemle aynı yatakta yatıyorum. Annesiyle aynı yatakta yatan bir ergen
duydun mu hiç?

HENCH. Yok .. boktanmış.

JENNIFER. Sence bir garip biri miyim?

HENCH. Hayır, ama zor olmalı.

Es.

JENNIFER. İşte annem.

Es. HENCH bakar.

Gece bazen uyanıp onu uykusunda izliyorum ve ona bakıp “keşke babam
değ il de sen ö lseydin” diyorum.

Es.

Bunu daha ö nce kimseye sö ylemedim.

Konuşacak kimsem yok.

Es.

Gitmem lazım.
HENCH. Tamam.

JENNIFER. Bugü n için teşekkü rler.

HENCH. Nasıl yani?

JENNIFER. Bobbie’ye selam sö yle.

HENCH. Tamam.

JENNIFER. Taliban’a da.

HENCH. Sö ylerim.

JENNIFER. Onu yü rü yü şe çıkarabiliriz istersen. Yarın nasıl?

HENCH. Onu dışarı çıkaramam.

JENNIFER. Kısa bir yü rü yü ş de mi olmaz?

HENCH. Yok cidden olmaz. Birini ısırabilir.

JENNIFER. Hiç de ısırmaz! Koca bir tatlış o.

Es.

Hounslow Heath’i biliyor musun? Ben hep giderim. Çok sevdiğ im bir ağ aç
var orda.

HENCH buna nasıl cevap vereceğini bilemez. JENNIFER kendini salak gibi
hisseder.

Neyse, bir ara gideriz artık.

HENCH. Bir ara, evet.

JENNIFER. Gö rü şü rü z Hench.

Hench’in onu kapıya kadar bırakmasını bekler gibidir. HENCH bunu


yapmaz.

HENCH. Gö rü şü rü z.

Jennifer gider. HENCH sandalyeye oturur.


SAHNE 6

3 hafta sonra. BOBBIE ve HENCH’in oturma odası, akşamüstü. TV, ünitesinden


ayrılmış ve ünite odanın ortasına alınmış. Üstüne bir örtü konmuş, bu sayede masa
gibi kullanılır hale gelmiş. BOBBIE ve JENNIFER güreş ve gıdıklamadan oluşan
oyunlu bir dövüşün içindeler. Çok eğlenmektedirler, keyifli sesler çıkarırlar
(ciyaklama, vs.). BOBBIE’nin üzerinde aynı eşofman altı var, ama üzerindeki
gömlek farklı, bu gömlek daha çok iri yapılı bir iş adamının giyeceği tarzda bir
gömlek. Onlar dövüşürken HENCH odaya girer, üzerinde paçoz bir pantolon ve
BOBBIE’ninkine benzer bir gömlek var. Gözü onlara kayar. Masanın (eski TV
ünitesi) üzerine çatal bıçak, ketçap ve salata sosu koyup odadan çıkar. JENNIFER
BOBBIE’yi yere yatırır ve ata biner gibi üzerine oturur.

JENNIFER. Feltham Hoodrat, teslim ol! (Burada hoodrat için bir kelime oyunu
gerekebilir)

BOBBIE. Country Bumpkin’e mi? Asla! (Burada Country Bumpkin için bir kelime
oyunu gerekebilir?)

Teslim olması için onu gıdıklamaya başlar. HENCH elinde bir sürü nugget
dolu bir tabakla odaya tekrar girer. Tabağı masaya bırakır.

HENCH. Hmm – burda neler oluyor bakalım.

JENNIFER. Aa unuttum!

JENNIFER kalkar. Odadan çıkarken nefesi kesilmiş halde ve gülerek


BOBBIE’ye şöyle der:

Sakın Hoodratz’in kazandığ ını sanma!

BOBBIE. Her zaman, her yerde Hoodratz!

JENNIFER (koridordan seslenir). Her zaman, her yerde Bumpkins! (Forever’i her
zaman her yerde şeklinde çevirdim, isterseniz saldır! ya da başka bir şekilde
kullanabilirsiniz.)

HENCH JENNIFER ile birlikte mutfağa gider. BOBBIE ayağa kalkar. Eşofman
altının içine bakar. Ereksiyon olduğu için eşofman altını düzeltir. Masaya
uzanır, bir nugget alır, onu havaya fırlatıp ağzıyla yakalar. HENCH BOBBIE
için getirdiği ters bir kovayla (ya da çöp kutusu) odaya girer.

HENCH. Hop.

Kovayı BOBBIE’ye verir.

BOBBIE. Bu ne?

HENCH. Sandalye.
BOBBIE bunu ünitenin yanına koyar. HENCH tekrar odadan çıkar. BOBBIE
köşedeki kıyafet dolu sepetin yanına gider. Sepeti bir güzel karıştırır ve
içinden siyah daracık askısız bir bluz çıkarır. Üzerine tutar ve seksi bir
yürüyüş gösterisi yapar. Bluzu sepete geri koyar, sonra sepetten lastikli bir
papyon çıkarır ve onu takar. HENCH bir tabak hazır patates kızartmasıyla
odaya girer.

BOBBIE. Kanka, gelsene buraya.

BOBBIE HENCH’e normal bir kravat verir. Kravatı HENCH’in boynundan


geçirip bağlamaya çalışır.

HENCH. Bobbie, ne yapıyorsun?

BOBBIE. Oğ lum giyeceksen dü zgü n bir şeyler giy!

JENNIFER bir tabak balık kızartmasıyla odaya girer. HENCH BOBBIE’nin


elini ittirir.

JENNIFER. Siz ikiniz ne yapıyorsunuz?

BOBBIE. Hiiç!

JENNIFER güler ve odadan çıkar.

HENCH. Gö t!

BOBBIE kıkırdar. HENCH masanın köşesinde, çekyatın sonunda oturur.


BOBBIE masanın diğer köşesinde ters kovanın üstünde oturur.

BOBBIE. Yuuuh! Bu Afrika’nın hepsine yeterdi be! Gö zlerinde sinekler gezen


çocukların bunu gö rdü ğ ü nü dü şü nsene. Birazını Comic Relief’e mi gö ndersek?
(Comic Relief yoksulluğ un ö nlenmesi konusunda çalışan İngiliz bir dernek.
Bunun yerine yardım kuruluşu gibi birşey denebilir.)

HENCH. Ne dersin?

BOBBIE. Yok be, sikmişim Comic Relief’i.

BOBBIE eline bir patates kızartması alıp ağzına götürür.

Bırak açlıktan ö lsü nler.

BOBBIE bir avuç dolusu patates kızartması alır. JENNIFER elinde dumanı
tüten bir tencereyle içeri girer ve tencereyi masaya bırakır. HENCH’e
gülümser, hafifçe BOBBIE’nin kulağına vurur ve odadan çıkar. BOBBIE
ayağa kalkıp tencerenin içine bakar. Sonra da HENCH’e bakar.
Ahah.

HENCH. Şşş.

JENNIFER tekrar gelir. Elindeki mumu masanın ortasına koyar.

JENNIFER. Budur. (BOBBIE’nin kravatını işaret eder) Çok şık!

BOBBIE’nin gözleri güler. JENNIFER ünitenin ortasındaki koltuğa oturur.


Es.

Hench, rica etsem ...?

HENCH. Ne?

JENNIFER. Çorbayı koyar mısın?

HENCH. Ah evet, tamam.

HENCH kalkar ve kepçeyle biraz da beceriksizce çorbayı kaselere doldurur.


BOBBIE ve JENNIFER bekler ve onu izlerler. HENCH izlendiğinin
farkındadır. BOBBIE ona sırıtır.

BOBBIE. Ne bu?

JENNIFER. Pırasa ve patates çorbası.

BOBBIE. Sperme benziyor bu. (Tü rkçede spermin gü ncel argo kullanımına
bakılmalı, atmık olabilir.)

HENCH. Kapa çeneni oğ lum.

BOBBIE. Tadı da benzemese bari.

JENNIFER. Spermin tadını biliyorsun yani. (“tadını ö ğ renmiş olursun” olarak da


dü şü nü lebilir, karar sizin.)

BOBBIE. Şakaaaa!

JENNIFER BOBBIE’yi koltuk altından gıdıklar. BOBBIE cıyaklar ama bu


hoşuna gider. Çorbanın tadına bakarlar.

JENNIFER. Eee beğ endiniz mi?

HENCH. Sen ona bakma. Gü zel olmuş.

Es. Yemek yerler. BOBBIE’nin aklına bir şey gelir ve sırıtır.

BOBBIE. Jenny.
JENNIFER. N’oldu?

BOBBIE. Bore da.

JENNIFER’ın hoşuna gider bu. BOBBIE heyecanlanır.

JENNIFER. Bore da. Sut wyt ti? [Galler dili, olduğ u gibi bıraktım.]

BOBBIE (Galler dilini çözmeye çalışır ama sonunda başarır). Dwi’n dda... iawn,
Diolch.

JENNIFER. Evvet!

HENCH ağzı açık bakar.

Bobbie, bore da!

BOBBIE. Bore da. Sut wyt ti?

JENNIFER. Dwi’n dda... iawn, Diolch.

HENCH. Bu ne be?

JENNIFER. Bobbie’ye Galler dilini ö ğ retiyorum.

HENCH. Hadi ya?

BOBBIE. Dene, kanka. Bore da gü naydın demek.

HENCH. Yok ya.

BOBBIE. Ya bi dene! BOH-REH-DAH.

HENCH. Hayır.

BOBBIE. Niye?

HENCH (rahatsız gö rü nü r). Umurumda değ il de ondan, tamam mı?

BOBBIE. Tamam, kanka. Adet gü nü nde misin nesin.

Es.

(JENNIFER’a) Geri dö necek misin?

JENNIFER. Galler’e mi?

BOBBIE kafasını sallar.


Gidiyorum aslında. Ö nü mü zdeki ay. Kimsenin haberi yok.
BOBBIE alaycı bir korku ifadesi yapmak için ellerini yüzüne götürür.

BOBBIE. Bizi bırakma!

JENNIFER. Siz de gelin! Severn Bore’u gö receğ im.

HENCH. Domuz mu bu dediğ in?

JENNIFER. Hayır, şapşal, dalga!

BOBBIE. Ha! Bi boka yaramaz Hench!

JENNIFER. O dalgaya karşı sö rf yapıyorsun. Senede birkaç kez çok bü yü k dalgalar


oluyor. Birkaç sene ö nce babamı bu dalgada sö rf yaparken izlemiştim. Ben de
onun anısına yapacağ ım.

BOBBIE. Ahh.

HENCH. Ne?

BOBBIE. Ben varım! O bü yü k dalgaya karşı sö rf yapacağ ım!

HENCH. Sen yü zmeyi bile bilmiyorsun Bobbie.

BOBBIE (orta parmağını gösterir). Gö tü ne girsin, kanka.

HENCH. Geç oğ lum bunları.

JENNIFER (HENCH’e). Ya sen?

HENCH. Ben ne?

JENNIFER. Gelmek ister misin?

HENCH. Evet evet.

Es.

Neden olmasın?

BOBBIE. Hench, baksana. Galler dilinde “kıç” ne demek bil bakalım?

HENCH. Ne?

BOBBIE. KEVIN!

HENCH (şaşırmaz). Hadi ya?


BOBBIE. Evet, oğ lum! KEVIN’im kaşınıyor!

JENNIFER (HENCH’e). Baya çabuk ö ğ reniyor.

HENCH. Dü n akşam nerdeydin?

JENNIFER. Evde kalmam gerekti.

BOBBIE. Hench ö zledi seni.

JENNIFER. Ö yle mi?

HENCH. Hayır.

BOBBIE. Mutfağ ındaki tipler kimdi?

JENNIFER. Kayleigh, okuldan 2 oğ lan davet etmişti. Keith ve Michelle evde yoktu.

HENCH. Ö yle mi?

JENNIFER. Evet. İğ rençti. Biri Kayleigh’i çekyatta parmaklıyordu, diğ eri de ö yle
ortada takıldı durdu bana bakıp. Ot takılıp dışarı baktı filan. Sonra Kayleigh beni
o oğ lanla yapmaya çalıştı.

BOBBIE. Siktir! Kuzenin sana pezevenklik yaptı yani.

JENNIFER. O benim kuzenim değ il. Aynı kanı taşımıyoruz. Aile ö nemli benim için.
(HENCH’e döner) Senin için değ il mi?

BOBBIE. Angel diye bir kız onu parmaklamamı istemişti. Kıllı olduğ u için
yapmadım.

Şaşırırlar. Es.

HENCH. Bobbie –

JENNIFER. Bu sö ylediğ in pek hoş değ il, Bobbie.

BOBBIE. Bana mı diyorsun, iğ rençti!

HENCH (JENNIFER’a). Kusura bakma.

JENNIFER. Sorun değ il.

HENCH. Bobbie, Taliban’a bir balık kızartması getirmeye ne dersin?


BOBBIE (HENCH’in JENNIFER ile yalnız kalmak istediğini sezer). I-ıh.

HENCH. Nugget?

BOBBIE. Yok. (JENNIFER’a bakar) Nugget da yok, cips de yok, kızartma –

JENNIFER/BOBBIE. Twix asla yok!

JENNIFER gülümser.

BOBBIE. Kö peğ e insan yemeğ i verilmez kanka. Dişleri için iyi değ il.

HENCH (sert bir şekilde). Yemeğ ini ye sen, Bob!

BOBBIE. Offf tamam, tamam. Adet gü nü nde bu yine!

Es. Yemek yerler.

Hench, biz en son ne zaman bö yle dü zgü n bir yemek yedik?

HENCH omuz silker.

Nanny’yle yediğ imiz yemekti herhalde. Nanny her şeyi ızgara yapmıştı.
Her şeyi. Tost. Sosis. Yumurta.

HENCH (JENNIFER’a sessizce). Yumurtayı ızgarada yapmadı.

BOBBIE. Ama sonra Slick Vik için Hint yemeğ i hazırlamaya başladı.

JENNIFER. Arada bir birlikte yemek yemeniz gerek sizin. Yoksa birbirinizin
yü zü nü gö receğ iniz yok.

Es. BOBBIE ve HENCH birbirlerine bakar. Nasıl tepki vereceklerini


bilemezler.

HENCH. Evet, doğ ru galiba.

BOBBIE. Annem ve Alan’la birlikte yemeğ e çıkmıştık bir keresinde.

JENNIFER. Ne gü zel.

BOBBIE. Ama Alan geceyi mahvetmişti. Annem dışarda arkadaşıyla telefonda


konuşurken kolumu feci şekilde sıkmıştı (chinese burn).

JENNIFER. Yazık sana Bobbie.

BOBBIE. Annem ona bizi dışarı çıkarmasını sö ylediğ i için bize kızgındı. O gü n
doğ umgü nü mdü , 12 yaşıma girmiştim.
JENNIFER. Aah, nereye gittiniz?
BOBBIE. Heston Services.

JENNIFER HENCH’e bakar.

HENCH. Atari oyunlarını sever.

BOBBIE. Jenny. Sana Jen diyebilir miyim?

JENNIFER (gülümser). İstersen.

BOBBIE. Sana başka Jen diyen var mı?

JENNIFER. Hayır. Babam bana ...

Es.

HENCH. Ne?

JENNIFER. Aptalca bir şey.

BOBBIE. Devam et. Kendisinin ismi Hench biliyorsun, bundan daha aptalı yok.

JENNIFER. Babam bana Yen derdi.

HENCH. Japon parası değ il mi o?

JENNIFER. Evet ama başka bir anlamı da var. Ben annemler 30’lu yaşlarının
sonlarındayken doğ muşum, baya geç yani.

BOBBIE. Antik!

JENNIFER. Annemin hamile kalması için baya uğ raşmışlar. Bir çocukları olmasını
çok istemişler.

Yen ö zlem demek; bir şeye karşı duyulan bü yü k ö zlem.

Gözleri bir an HENCH’in gözleriyle buluşur.

BOBBIE. GEY!

HENCH kaşığ ını alır.

JENNIFER (HENCH’e). Senin asıl adın ne?

HENCH. Paul.
JENNIFER. Paul?

HENCH. Evet, bildiğ in Paul.


Es. Yemek yerler.

JENNIFER. Ü niversiteye girmeyi deneyecek misin?

HENCH durur, kaşığı ağzına girmek üzereyken.

HENCH. Ne?

JENNIFER. Yazdan sonra mesela?

HENCH. Hayır?

JENNIFER. Neden hayır?

HENCH. Sınavlarımı vermedim de ondan.

JENNIFER. Eğ itim alacağ ın bir konu olmalı mutlaka. Nelerle ilgileniyorsun?

HENCH omuz silker.

Okulda hangi dersleri severdin?

HENCH. Teneffü s.

JENNIFER güler, BOBBIE de.

JENNIFER. Ciddiyim! Bir broşü r filan bulabiliriz ya da internete bakabiliriz.

HENCH. Yok ya. Bir iş filan bulurum ben.

BOBBIE kendini zor tutar ama gü ler.

JENNIFER. Bir şeyler yapmalısın. İnsanlarla çalışma konusunda iyi olursun bence
mesela. Sen çok ... naziksin.

HENCH buna nasıl tepki vereceğini bilemez. BOBBIE ses çıkarmadan


HENCH’e GEY der. JENNIFER bunu görmez.

(BOBBIE’ye döner). Ya sen, Hoodrat?

BOBBIE. Unit’e geri dö nmeye niyetim yok. (burada unit ile ne demek
istediğ inden emin olamadım, argo sö zlü ğ ü nden de bir sonuç alamadım.
Diyalogdan okul olduğ u anlaşılıyor.)

HENCH. “Geri dö nmeye” niyetim yok ne demek? Hiç gitmedin ki!

BOBBIE. Birkaç kez gittim.


JENNIFER. Ders kitapları bulabiliriz. Yazın da biraz çalışırız, ne dersiniz? O
kafadaki keskin zekaya yazık.

BOBBIE. Bize neden yardım etmek istiyorsun?

Es.

HENCH. Bobbie!

BOBBIE. Ya demek istediğ im –

Es.

Halimize bak.

JENNIFER (eğilir ve Bobbie’nin saçlarını dağıtır). Bobbie, dallamalık yapma.

BOBBIE gülümser ve bir nugget daha yer.

BOBBIE. Jen.

JENNIFER. Evet?

BOBBIE. Ne zaman buraya gelsen ya da ne zaman Taliban’ı yü rü yü şe çıkarsak...

JENNIFER. Evet?

BOBBIE. Yani – neden hep eski pü skü kazaklar filan giyiyorsun?

HENCH. Bob –

BOBBIE. Yani bizim kıyafetlerimiz de eski filan ama zaten onları bir hayır
derneğ inden yü rü ttü k.

HENCH. BOBBIE!

HENCH BOBBIE’ye bir balık kızartması fırlatır, BOBBIE’nin alnına isabet


eder. Yaptığına pişman olur.

BOBBIE. AH!

HENCH. Sikicem ama!

HENCH yemek yemeyi bırakır ve başını ellerinin arasına alır. Es.

JENNIFER (yavaşça elini onun sırtına koyar). Tamam ya, sadece bir soru sordu.
(BOBBIE’ye) Bunlar babamın giysileri.

BOBBIE. Babanın mı?


JENNIFER. Evet.

BOBBIE. Ölü babanın?

JENNIFER. Evet.

BOBBIE. Giysileri ö lü m gibi mi kokuyor?

JENNIFER. Hayır. Giysileri babam gibi kokuyor. Kokla.

Kazağın kolunu koklaması için BOBBIE’ye uzanır. İhtiyatlı bir şekilde


koklar.

BOBBIE. Biraz toprak gibi kokuyor. Bir de tü tü n.

JENNIFER gülümser ve kafasını sallar. BOBBIE tekrar hafifçe koklar.

Bir de kızartma yağ ı gibi.

Kazağın kolunu çeker ve HENCH’e bakar.

JENNIFER. Gö rdü n mü işte her şeyi mahvediyorlar.

Es. BOBBIE HENCH’in dikkatini çekmeye çalışır, ona göz kırpar.

BOBBIE. Jen, Hench ve ben akşam yemeğ i partimiz için gü zel şeyler giydik. Senin
için de çok gü zel bir elbise aldık.

JENNIFER. Ne?

BOBBIE. Hayır derneğ inin dü kkanında dışarda duruyordu. Acayip bir şey, ö zel
tasarım.

HENCH. Gü zel bir şey evet. Ama Bobbie’nin ü stü nde berbat durdu.

BOBBIE. Bekle.

Odanın köşesine gider, giysi sepetini karıştırır ve dar siyah askısız elbiseyi
çıkartır. JENNIFER’a uzatır.

Hadi Jen. Dene.

JENNIFER elbiseyi alır.

JENNIFER. Baya gü zel aslında. (Kontrol eder) Hem de benim bedenim.

BOBBIE. Hadi. Denesene.


JENNIFER. Daha ö nce hiç bö yle şık bir şey giymedim.

HENCH (omuz silker). Giy. Biz kullanmayacağ ız sonuçta.

BOBBIE. eBay’de satsak mı diye dü şü ndü k ama sonra sana vermeye karar verdik.

JENNIFER (gü lü mser) Tamam.

JENNIFER odadan elbiseyle birlikte çıkar. HENCH tabağına biraz ketçap


koyar.

BOBBIE. Hench. Tuzluk muyum lan ben?


(burada wingman diye bir kelime kullanıyor, tuzluk pek karşılamıyor. Anlamı: A
Wingman is a guy you bring along with you on singles outings (like to bars) that
helps you out with the women. Typically in these ways: The Wingman will
always be there to “occupy” least attractive girl of the pair so that you may
engage in the “hotty”)

HENCH. Ne?

BOBBIE. Kızı eski pantolonlarından kurtarıyorum filan.

HENCH. Ne diyorsun ya?

BOBBIE. Elbiseyi giyince vü cudunu gö rmeyecek miyiz? Sen kesin sikersin onu bu
gece.

HENCH. Şşş! –

BOBBIE. Benden sö ylemesi kanka. Ben de izlerim! Aha buldum! Filme alırım abi!
(Call of Duty Amerikan aksanıyla) Make a fucking movie...

HENCH (iğ renmiş bir şekilde). Sus be!

BOBBIE. Tamam, ben Taliban’la içeri gidiyorum. Ama bana her şeyi anlatacaksın,
sö z mü ? Hench! Onu arkadan sikmen lazım! Kadını arkadan siktin mi daha çok
bağ ırıyorlar.

HENCH (deli gibi JENNIFER’ın dönmesini bekler bir halde). Sussana oğ lum!

BOBBIE. Sen beni dinle! Ama tabii seninki çok kü çü k olduğ undan pek bir şey
hissetmeyecek. Kü çü k bir kaka yaptığ ını sanacak kesin.

HENCH susması için BOBBIE’nin kolunu 2 eliyle kavrar ve bileğini sıkar


(chinese burn).

AAAAAH!

HENCH. BUNUN DA İÇİNE ETME!


BOBBIE. Etmiycem!

HENCH onu bırakır. BOBBIE bileğini tutar ve sessizce HENCH’e havlar.


Sessizlik. HENCH JENNIFER’ı arayan gözlerle kapıya bakar. Sonra
BOBBIE’ye bakar.

HENCH. Affedersin Bobbie. Ü zgü nü m, tamam mı?

BOBBIE (burnunu çekerek). Tamam.

HENCH. Kafamı sikiyorsun ama oğ lum sen de.

BOBBIE. Biliyorum.

JENNIFER odaya döner. Gerçekten harika görünüyordur, elbise dardır ancak


üstüne çok güzel oturmuştur – elbise onu bir kadın gibi gösterir. Şaşkınlık
içinde bir sessizlik.

JENNIFER. Eee? Gü zel olmuş mu?

Es. Endişelenir.

Olmuş mu?

HENCH. Olmuş. Olmuş.

JENNIFER. Kü çü k aynanızda tam gö remedim. Çok mu dar olmuş?

HENCH. Yok yok, baya ... oturmuş.

JENNIFER. Sen nasıl buldun Bobbie?

Es. BOBBIE büyülenip kalakalmıştır.

BOBBIE. Evet.

JENNIFER (biraz gülerek). Evet ne?

BOBBIE (çok heyecanlı bir şekilde). Evet, BEBEĞ İM! A-CA-YİİİP gö rü nü yor! Çok
SEK-Sİİİİ! Değ il mi Hench?

BOBBIE kovanın üstüne çıkıp kurt gibi ulur.


JENNIFER güler ve kendi etrafında döner.

HENCH. Evet evet evet -

BOBBIE. Git de şu biraları getir, kanka. Parti yapacağ ız!


HENCH. Ne birası?

BOBBIE. Buzdolabında.

HENCH. Sen git getir.

BOBBIE. Git getir şunları.

HENCH. Hayır, sen getireceksin.

BOBBIE. Tamam. O zaman sen de LMFAO’yu çalacaksın.

HENCH. Yine mi!

BOBBIE. ‘Champagne Showers’!

BOBBIE mutfağa koşturur. Es. JENNIFER ortalıkta öylece dolanır, yeni


tarzına pek alışamamıştır. HENCH ile birbirlerine bakarlar. HENCH
gözlerini kaçırır.

JENNIFER. Ne oldu?

HENCH. Ne?

JENNIFER. Daha ö nce hiç elbise giymiş bir kız gö rmedin mi?

HENCH. Gö rdü m tabii canım.

Laptopa doğru gider.

JENNIFER. ‘Champagne Showers’ nedir?

HENCH. En sevdiğ i şarkı. 500 kere filan dinlemiştir.

LMFAO’dan ‘Champagne Showers’ çalmaya başlar.

JENNIFER. O çok tatlı.

Es.

HENCH. Hee (evet anlamında).

BOBBIE elinde 4 şişe birayla koşturarak gelir.

BOBBIE. BİRALAR GELDİİİİ – 1 tane sana, 1 tane sana, 2 tane de bana – yok be
şaka. (Birini masaya koyar) Hadi. Bir dikişte bitiriyor muyuz?

JENNIFER. Uff benim kesin midem bozulur. Hench, sen yapabilir misin?
HENCH. Yaparım herhalde.

BOBBIE. Hadi lan ordan.

HENCH. Hadi o zaman, 3 deyince.

Biralarını açarlar.

JENNIFER. Bir iki ü ç.

Hüpür hüpür biralarını içerler. İlk pes eden JENNIFER olur, HENCH ve
BOBBIE birbirlerinin gözlerine bakarak devam ederler, JENNIFER onları
izler. HENCH pes eder ve öksürmeye başlar. BOBBIE birayı bitirmek yerine
bira kutusunu havaya kaldırır ve kalan birayı kafasından aşağı döker.

Allahım! Manyaksın sen.

BOBBIE. EVEEET! ‘Champagne Showers’!

BOBBIE YouTube’dan öğrendiği LMFAO danslarından birini yapmaya


başlar. Baya da iyidir. HENCH hala öksürmektedir. Boğazını temizlemek için
odadan çıkar, JENNIFER arkasından bakar.

Jen! Danset benimle.

JENNIFER BOBBIE’nin dans figürlerine güler. BOBBIE JENNIFER’ın kolunu


tutup kendine doğru çeker, JENNIFER güler ve ona katılır. BOBBIE
JENNIFER’ın arkasına iyice yapışarak danseder.

HENCH odaya geri dö ner. JENNIFER onun yanına gider.

JENNIFER. İyi misin?

HENCH. Evet. Evet. Yanlış yere kaçtı bira o kadar.

BOBBIE. HA! İşe yaramaz herif!

JENNIFER HENCH’in sırtını sıvazlar. Şarkıyla uyumlu bir şekilde rap yapan
BOBBIE’ye dönüp o da kafasını sallar. Birbirlerine bakıp gülerler. Kalan
biralarını içerler. BOBBIE’nin dansı daha da garipleşir ve striptiz yapmaya
başlar. Önce kravatını sonra da gömleğini çıkartır. Kışkırtıcı bir şekilde
dansetmeye başlar, gülerler. JENNIFER birden BOBBIE’nin sırtındaki
kızarıklığı farkeder.
JENNIFER. Bobbie. Gelsene bi.

BOBBIE. Ne var?

JENNIFER. Ya gel diyorum, sırtına bakacağ ım. (HENCH’e) Sesini kıssana.


Kısar.

(HENCH’e) Bunu gö rmü ş mü ydü n?

HENCH. Ne oldu ki? Sivilce işte.

JENNIFER. Sedef bu.

BOBBIE. Hasta mıyım? Aids mi yoksa?

JENNIFER. Acıyor mu?

BOBBIE. EVET. Acayip de kaşınıyor. Sana demiştim Hench. Ö lecek miyim?

JENNIFER. Hayır, Bobbie, ö lmeyeceksin. Babamda da bundan vardı.

HENCH. Ne yapacağ ız peki?

JENNIFER. Krem alman lazım. Doktorun nerde?

HENCH. Doktorumuz yok aslında.

JENNIFER. Hastalandığ ın zaman ne yapıyorsun peki?

BOBBIE. Nanny’ye gidiyoruz.

Es. JENNIFER şaşırıp kalmıştır.

JENNIFER. Ceketimi versene.

Verir. JENNIFER cebinden küçük bir kutu Vaseline çıkartır. Kutudan biraz
krem alıp BOBBIE’nin sırtına çok dikkatli ve nazik bir şekilde sürer. Bu
yakınlık ne BOBBIE’nin ne de HENCH’in bildiği türden bir durumdur.

Biraz daha iyi mi?

BOBBIE. Evet. Daha iyi...

JENNIFER (HENCH’e). Ona dü zgü n bir şeyler alman lazım.

HENCH. Tamam. Alırım.


Es. JENNIFER krem sürmeye devam eder. BOBBIE gülümser.

BOBBIE. Mmm. Aç şunun sesini, kanka.

BOBBIE JENNIFER onu elleriyle sakinleştirirken onun önünde diz çöker.


HENCH müziğin sesini açar ve birasını içer, seyreder ama konuyla alakası
yoktur. Oturma odasının kapısı açılır ve MAGGIE içeri girer, şaşkın gözlerle
etrafına bakınır. Kafası atıktır. Onu fark etmezler, MAGGIE odada olup
biteni, JENNIFER’ın BOBBIE’yi ovalamasını, izler. MAGGIE müziği kapatır.

MAGGIE. Ne oluyor burda? Oğ luma n’apıyorsun?

BOBBIE yerinden zıplar.

BOBBIE. Anne!

JENNIFER. Ben sadece biraz ...krem...-

MAGGIE (HENCH’e). Kim lan bu?

HENCH. Ne istiyorsun?

BOBBIE. Anne, bu Jenny. Parti yapıyoruz. (4. kutuyu uzatır) Al sen de bir tane iç.

MAGGIE kutuyu alır, açar ve bir yudum içer.

MAGGIE. Ne istiyorum? Ne mi istiyorum Hench? (Öfkesini iyice belli eder) Burası


benim evim. Di mi? Çocuklarımı gö rmeye geldim. (BOBBIE’ye) Bir anne istediğ i
zaman çocuklarını gö rmeye gelemez mi?

BOBBIE. Tabii ki gelebilirsin anne. Ne zaman istersen!

MAGGIE (kendiliğinden, doğal bir şekilde) BOBBIE’nin kolunu kendine çeker


ve arkasına geçer. Birden JENNIFER’a döner.

MAGGIE. Bobbie’yle n’apıyordun sen? Neden gö mleğ i ü stü nde değ il [ya da ‘neden
ü stü çıplak’]?

JENNIFER. Onda sedef var.

MAGGIE. Ne var?

BOBBIE. Bir hastalık.

MAGGIE. Yok ö yle bir şey. Buraya gel Bob.

Zıplayarak MAGGIE’nin yanına gider. MAGGIE onu kendi etrafında


döndürür.
Oğ lumun bir hastalığ ı olsaydı haberim olurdu herhalde, sağ ol canım.

BOBBIE’nin sırtına bakar ve kızarıklığa dokunur. BOBBIE’nin biraz canı


yanar ama belli etmemeye çalışır.

Biraz kızarmış o kadar. Bir şeyin yok, değ il mi Bob?


BOBBIE. Seni gö rdü m ya çok daha iyiyim!

MAGGIE. Gö mleğ ini giy, gü zel oğ lum.

BOBBIE’nin kıçına hafifçe vurur.

JENNIFER. Doğ ru tedaviyle çok kolay iyileşebilir. Adım Jenny.

JENNIFER bir an duraksar, sonra elini uzatır. MAGGIE elini sıkmaz,


JENNIFER’i gözleriyle bir aşağı bir yukarı süzer.

MAGGIE. Burada bö yle gezersen tecavü ze uğ rayacağ ın kesin.

HENCH. ANNE!

BOBBIE. Sana bir balık sandviçi yapıyorum anne.

MAGGIE. Sen doktor filan mısın?

JENNIFER (MAGGIE’nin tecavüzle ilgili yorumundan dolayı hala dumur olmuş


haldedir). Hayır, babamda da aynı hastalık vardı o kadar.

MAGGIE ortadaki yemeklere bakar. JENNIFER HENCH’e bakar. HENCH yere


bakar.

BOBBIE ekmeğe balık kızartması koymakla meşguldür.

MAGGIE. Bu iş hiç hoşuma gitmedi.

BOBBIE. Sos ister misin anne?

MAGGIE. Baya yakınsınız anlaşılan...

HENCH. Sana ne bundan?

BOBBIE. Ekmeğ i de şö yle mi istersin?

JENNIFER. Ben gideyim en iyisi.

MAGGIE. Bu senin kız arkadaşın mı yani Hench?

HENCH. Kes şunu -

MAGGIE. Bir deri bir kemik. Tam senlik.

HENCH. Ya GİTSENE sen!


BOBBIE. Sen ona bakma anne, ya. Jenny’yi sikmek istiyor, o kadar.

HENCH. Kapa çeneni Bobbie.

MAGGIE. Allahım, kaç yaşındasın ki sen?

JENNIFER. Ne??

BOBBIE (MAGGIE’nin omzuna dokunarak). Al bakalım.

MAGGIE. SİKTİĞ İMİN SANDVİÇİNİ İSTEMİYORUM!

BOBBIE geriye doğru tökezler. Bir balık parçası yere düşer. Sessizlik.

Ah Bobbie. Ö zü r dilerim! Ü zgü nü m, tatlım. Gel buraya. (Yumuşar)


Annesinin gü zeli. (Yüzüne dokunur) Annesine sandviç yaparmış. Bir
haftadır yemek yemedim sanırım.

BOBBIE. Kan şekerin ne durumda?

MAGGIE. Bir ısırık ver bakalım.

BOBBIE ona bir ısırık verir.

Mmmm. Çok lezzetli.

Es. MAGGIE kendine gelmeye çalışır.

Benimle eve gelmek ister misiniz diye bakmaya geldim. İkiniz de.

HENCH. He kesin.

MAGGIE (kızgın bir şekilde). Ama şimdi sadece Bobbie’nin gelmesini istiyorum,
seni değ il. (BOBBIE’ye) Alan’ın eline biraz para geçti. Amcası ö ldü . Sü per haber
değ il mi, Bob?

BOBBIE. Bomba haber!

MAGGIE. Bu akşam kutlama yapacağ ız. Pizza. Benim şekerlerim. Ne dersiniz?

BOBBIE. Kenar soslu olandan mı?

MAGGIE. Aynen.
BOBBIE. Peki Alan?

MAGGIE. O da gelmenizi istiyor.

BOBBIE. Yok ö yle bir şey.


MAGGIE. İstiyor işte. Denemek istiyor. Bailey’den Wii’yi bile geri almış!

BOBBIE. Just Dance de var mı? (nintendo oyunu)

MAGGIE. Evvet.

BOBBIE. Just Dance 2015?

MAGGIE. Sanırım o da var, evet.

BOBBIE. Siktir.

MAGGIE. Hadi gidelim o zaman, tatlım. Alan’ın evine korsan taksiyle gideceğ iz.

BOBBIE. Korsan taksi???

MAGGIE. Nasıl ama?

BOBBIE. SÜ PER. Hench ne olacak?

MAGGIE. Onu siktir et. Kim istiyor ki onu, değ il mi bebeğ im?

JENNIFER. Onu rahat bıraksana!

Es.

MAGGIE. Ne dedin sen?

JENNIFER. Hiçbir şey, affedersin. Sadece neden bö yle davrandığ ını –

MAGGIE JENNIFER’ın üzerine atılacak gibi olur. HENCH JENNIFER’ı


korumak için aralarına girer.

MAGGIE. Hadi. Hadi. Ne diyordun? Tamamla şu kodumun cü mlesini, hadi


bakalım.

JENNIFER. Ö zü r dilerim. Ben sadece neden bu kadar –

MAGGIE. Benim evimde benim çocuklarımla nasıl konuşacağ ımı mı sö ylü yorsun
sen bana?

JENNIFER. Bak, bir şey dediğ im yoktu, sadece –

MAGGIE. KİMSİN SEN HA? KİMSİN SEN?

HENCH MAGGIE’yi tutup daha önce hiç yapmadığı bir şekilde kapıya doğru
ittirir. Tam bir kahramanlık gösterisi. MAGGIE yere düşer.

BOBBIE. Onu rahat bırak!


BOBBIE MAGGIE’nin ayağa kalkmasına ve kendine gelmesine yardımcı olur.

MAGGIE. Hadi Bob, gidelim.

BOBBIE. Evet. Hadi!

HENCH’e orta parmağını gösterir.

MAGGIE (JENNIFER’a). Sana iyi şanslar. Pisliğin tekidir.

Ön kapı çarpılır. Taliban havlar. Uzun bir sessizlik. HENCH JENNIFER’la göz
teması kurmaz, yerde oturur, kumandayı alıp yeni bir oyun başlatır.
JENNIFER etrafta öylece dolanıp onun oyun oynamasını izler. Sonra gidip
önüne oturur. Kumandayı elinden alır, yere koyar – gözlerine bakar.
HENCH, gözlerine bakamaz, yere bakar. Duraksama.

JENNIFER. Başını dizlerime koymak ister misin?

Es.

HENCH. Nasıl yani?

JENNIFER. İster misin?

HENCH kıpırdamaz. Duraksama. Işıklar kararır.


Sahne 7

HENCH ve BOBBIE’nin oturma odası. Daha temiz. Bir hafta sonra. HENCH
pencereden dışarı bakar. Şiddetli bir yağmur. JENNIFER yerde oturur, çamaşır
katlar ve onları bir sırt çantasına yerleştirir.

JENNIFER. Başka bir şey almayacağ ından emin misin?

HENCH. Evet.

JENNIFER. Baksana!

Es. JENNIFER bir şişe kaldırıp ona gösterir.

Yolculuk için dö rt tane Kopparberg yü rü ttü m...

HENCH. Nerden?

JENNIFER. Evden.

HENCH. Sü per hareket.

Es.

Yağ mur baya bastırdı.

JENNIFER. Islanmaktan mı korkuyorsun?

HENCH. Hayır. Yağ muru severim. Bittiğ inde her şey yenilenmiş gibi gelir.

JENNIFER çanta yapmaya devam eder.

JENNIFER. Orda olmak için sabırsızlanıyorum.

HENCH. Ben de.

JENNIFER. Manyak olacak.

HENCH. Bobbie gibi konuştun.

JENNIFER. Onun için endişeleniyor musun?

HENCH dudak büküp başını sallar.

HENCH. Yok.

JENNIFER. Onsuz burası biraz tuhaf geliyor.

HENCH. Sakin.
JENNIFER. Annesiyle olması iyi ama galiba.

Es.

Kadın biraz çatlak gerçi.

HENCH. Aynen.

JENNIFER. Ona iyi bakar ama, değ il mi?

HENCH hiçbir şey demez. JENNIFER yağmura bakarken HENCH’e de şöyle


bir bakar. JENNIFER’ın son dediğini duyup duymadığı ya da umursayıp
umursamadığı belli değildir.

Bir de Taliban. Ona orda iyi bakarlar, değ il mi?

HENCH. Aynen. Amcık-surat Alan bu işe ne diyecek bilmiyorum gerçi.

JENNIFER (kıkırdayarak). Suratı gerçekten amcık gibi mi?

HENCH. Sana diyorum, bekle ve gö r!

Gülerler. JENNIFER çantanın ağzını kapatır.

JENNIFER. Bitti! Of, çok heyecanlıyım! Geriye sadece çadır kaldı!

HENCH’in yanına gider. JENNIFER’ın pencere kenarında yanına geçebilmesi


için HENCH yerinden oynar.

Çiçek almak istiyorum.

HENCH. Ne için?

JENNIFER. Babam için.

HENCH. Ah, tamam.

JENNIFER. Sü sen. Biraz da bahar yıldızı.

HENCH. Bahar ne?

JENNIFER. Beyaz kü çü k çiçekler var ya.

HENCH. He... tabii.


Duraksama.

JENNIFER. Hench, babana ne oldu?


HENCH. Ne demek istiyorsun?

JENNIFER. Bobbie senin yanında ondan bahsetmememi sö yledi. Yani... canının


sıkılacağ ını sö ylemişti.

Es.

Ne demek istedi?

Es.

HENCH. Ö ldü .

JENNIFER. Gerçekten mi! Ö zü r dilerim Hench.

HENCH. Sorun değ il. Ben kü çü kken oldu.

JENNIFER. Hasta mıydı?

HENCH. Hayır.

Es. Bir anda yüzü değişir.

Kü çü k bir kızı kurtarmaya çalışırken boğ uldu. Parktaki gö lette.

JENNIFER. Çok acıklı!

HENCH. Aynen.

JENNIFER. Bir kahraman olarak ö lmü ş!

Es.

O Bobbie’nin babası değ ildi, doğ ru mu anladım?

HENCH. Değ ildi, evet.

Es.

Bobbie’nin babası kö tü biriydi. Anneme de kö tü davranırdı. Annemi –


dö verdi, biliyor musun?

JENNIFER. HAYIR!
HENCH. Aynen. Ama annem senelerce bırakmadı onu...

JENNIFER. Kadınlar bazen yapar bunu.

HENCH. Onun yanında sakın bir şey sö yleme.


JENNIFER. Sö ylemem.

Es.

Ona mı benziyorsun?

HENCH. Galiba. Annem ö yle sö ylü yor.

JENNIFER. Çok fazla ortak noktamız var.

Es.

Mezarına gidiyor musun?

HENCH. Yok.

JENNIFER. Neden?

HENCH omuz silker.

HENCH. Hiçbir nedeni yok.

Es. Pencereden dışarı bakar, konunun değişmesini ister bir hali vardır.

Acayip karanlık.

JENNIFER. Hiç de değ il! Burası hiç çok karanlık olmuyor. Aberthin’de ö yle
karanlık olur ki ö nü nü bile gö remezsin.

HENCH. Nasıl yü rü yorsun o zaman?

JENNIFER (biraz güler). Yü rü rsü n işte.

Es. JENNIFER birden ona döner.

Kalabiliriz de.

HENCH. Nasıl yani?

JENNIFER. Bizi tutan bir şey yok sonuçta. İkimiz de iş bulana kadar arkadaşlarda
kalırız. Sonra da kü çü k bir ev tutarız.

HENCH. Harbi mi?

JENNIFER. Harbi!

HENCH (hafiften gülümser). Bilmem, olabilir.


JENNIFER pencereden dışarı bakar, HENCH’in sırtına yaslanır, memnundur.
Kollarını alıp vücuduna dolar. HENCH geri çekilir, gidip yatağa oturur.

Bizim otobü s kaçta?

JENNIFER. Sabah 8.

Es.

Hoşuna gitmedi mi?

HENCH. Hayır. Ben...

JENNIFER. Hoşuna gitmedi?

HENCH. Yok, gitti.

JENNIFER gelip onun yanına oturur.

JENNIFER. E o zaman?

HENCH. Saçma.

JENNIFER. Saçma olan ne?

HENCH. Sö yleyemem...

Ayağa kalkıp odanın diğer tarafına gider.

JENNIFER. Sö yleyebilirsin.

Duraksama.

HENCH. Sana nasıl dokunmam gerektiğ ini bilmiyorum.

Es.

JENNIFER. Ah. Tamam.

HENCH. Yani biliyorum da. Biliyorum. Ama senin hoşuna gider mi bilmiyorum.
JENNIFER. Nasıl yani?

HENCH. Bilmiyorum.

JENNIFER ayağa kalkar.

JENNIFER. Sana gö stermemi ister misin?

Es.
HENCH. Neyi?

JENNIFER. Neyin hoşuma gittiğ ini?

HENCH (biraz kızgın bir ifadeyle). Sana bir sü rü oğ lan dokundu yani?

JENNIFER. Hayır. Kendime nasıl dokunduğ umu gö stermemi ister misin?

HENCH. Siktir. (Duraksama) Tamam, gö relim bakalım.

JENNIFER ona yaklaşır, elini alır ve her parmağını öper. HENCH utanır ama
o devam eder. HENCH’in elini yüzüne, sonra da aşağıya boynuna götürür.
Sonra da göğsüne. Sonra da iki kolunu beline dolar.

Jen -

JENNIFER. Evet?

Es.

HENCH. Jen, ben -

JENNIFER. Şşşşş...

Onu öper – HENCH’i biri ilk defa öpmüştür. JENNIFER geriye çekildiğinde
HENCH anlaşılmaz bir ses çıkarır.

İyi misin?

HENCH. Evet.

Es.

Tadımı sevdin mi?

JENNIFER. Tabii ki.

HENCH. Space Raiders yemiştim de (cips) -

JENNIFER. Şşşşş...

Onu tekrar öper. Daha da uzun. Geri çekilir.

Bu nasıldı?

HENCH. Mmm-hmm. Bu...

JENNIFER. Ne?
Es.

HENCH. Yeniydi.

JENNIFER. Gö zlerin yaşardı.

HENCH (nazikçe). Hadi ordan.

Bu sefer o öpmeye kalkar, ama burunları tokuşur.

Siktir.

JENNIFER. Bir şey yok. Bekle.

JENNIFER üstündekini çıkartır, içinde sütyen vardır. HENCH de üstündekini


çıkartır, göbeğinden çekinmekte, ama bunu belli etmemeye çalışmaktadır.
HENCH yüksek sesli bir nefes alır.

Dokunmak ister misin?

HENCH. Evet.

JENNIFER. Dokun.

HENCH JENNIFER’ın önce bir göğsüne, sonra da diğerine ellerini koyar.

Bö yle iyi mi?

HENCH. Evet. Gerçek memeler.

JENNIFER biraz güler.

JENNIFER. Buraya gel.

Onu kendine çeker, göğsünü göğsüne yapıştırır. HENCH’in yüzünü


JENNIFER’ın omzunun üzerinde görürüz. Daha önce hiç böyle
hissetmemiştir.

Gü zel değ il mi? İyi hissediyor musun?

HENCH. Aynen. Siktir.

Yine öpüşürler. Ondan uzaklaşır çünkü erekte olmuştur.

JENNIFER. Yapma. Her şey yolunda. Bir şey yok.

Pantolonu üzerinden penisini okşar.


HENCH. Siktir.

JENNIFER. Ben mi yaptım bunu?

HENCH. Siktir. Evet. Siktir. Evet.

JENNIFER. Elini ver bana.

HENCH. Siktir.

JENNIFER. Bunu yapmayı çok seviyorum.

HENCH’in elini alıp bacaklarının arasına götürür ve hareket ettirir.

HENCH. Siktir.

JENNIFER. İşte bö yle.

HENCH. Mmm-hmm.

JENNIFER. Bunu çok seviyorum.

HENCH. Ben de.

Öpüşüp birbirlerine heyecanlı ve telaşlı bir şekilde dokunurlar. JENNIFER


kendini yine geri çeker ama onu okşamaya devam eder.

JENNIFER. Paul?

HENCH (boynunu öper). Ah. Ah, n’oldu?

JENNIFER. Ben daha ö nce hiç yapmadım.

HENCH. Ben de.

JENNIFER. Ama yapmak istiyorum. Seninle. Sen de benimle yapmak istiyor


musun?

HENCH (hala boynunu öpmektedir). Of, istemez miyim!

JENNIFER. Ama şimdi değ il. Bore’dan sonra. Olur mu? Tarlanın orda?

HENCH. Mmmm...

JENNIFER. Yıldızların altında?

HENCH (yüz yüze bakarlar). Aynen aynen. Tabii yaparız. Yaparız.

Onu tekrar öper.


JENNIFER. Kondom bulmamız lazım.

HENCH. Hadi ya? (Biraz gerçek dünyaya dönmüş gibidir) Tamam, buluruz. Bende
bir tane var galiba. Yok ya... Bobbie onu kafasına takmıştı galiba.

JENNIFER biraz güler.

JENNIFER. Gerçekten mi?

HENCH. Aynen.

JENNIFER. Deli.

HENCH. Aynen.

JENNIFER. Seni seviyorum.

HENCH. Ne?

JENNIFER. Seni seviyorum.

Uzun bir duraksama. HENCH gülmeye başlar.

Neden gü lü yorsun?

HENCH. Bilmem.

Onu göğsüne çekip başından öper. Ayakta birbirlerine sarılmış şekilde


öylece dururlar. Işıklar kararır.

Sahne 8

Ertesi sabah, çok erken. Yatakta uzanmış uyurlar, HENCH JENNIFER’a kaşık
pozisyonunda arkadan sarılmıştır. HENCH uykusunda konuşmaya başlayıp bir o
yana bir bu yana dö ner.

HENCH. Hayır. HAYIR.

Es. Biraz daha kımıldanır.

DUR. HAYIR. YAPMA!

JENNIFER uyanır, olup biteni anlamaya çalışır.

JENNIFER. Hench? Hench?

HENCH. Ne oldu?
JENNIFER. Hench, uyan.

HENCH. Annem mi?

JENNIFER. Hayır, hayır...

Dizlerinin üstünde doğrulur, vücudunu örter.

Islanmışım.

HENCH. Ne?

HENCH yatakta doğrulur.

JENNIFER. Her yerim ıslak.

Es.

Sen... yatağ a işedin galiba.

HENCH. Hayır. Hayır işemedim.

JENNIFER. Sanırım işedin.

HENCH yatağın kenarında hareketsiz bir şekilde olup biteni anlamaya


çalışarak oturur.

Hench? Bir şey yok, o kadar da bü yü k bir şey değ il. Utanmana gerek yok.
Yabancı değ il, benim.

HENCH gözlerini sıkı sıkı kapatır.

Bir şey sö yle.

HENCH. Sus biraz.

JENNIFER. Ne?

HENCH. Konuşmayı kes.

JENNIFER. Paul?

HENCH gözlerini daha da sıkı kapatır. JENNIFER ona yönelir. Omzuna


dokunur.

HENCH. Dokunma bana.

HENCH hızlıca sırtını döner ve diğer odaya gider.


JENNIFER. Sorun değ il -

HENCH (öfkeden kabarmış şekilde). Saçmalama, Jennifer, sanki işemişim gibi


konuşuyorsun. Sen beni ne sanıyorsun? Spastik filan mı? Ya da bebek?

JENNIFER. Tamam, affedersin -

HENCH. SANKİ! Sanki siktiğ imin yatağ ına ben işemişim gibi konuşuyor bir de.

JENNIFER hızlıca t-shirt’ünü giyer.

JENNIFER. Yabancı değ il, benim Hench.

HENCH. Beni rahat bırak.

İlk defa yüzünü JENNIFER’a döner. JENNIFER HENCH’in pantolonunun


önünün ıslak olduğunu görür. HENCH arkasını döner.

JENNIFER. Lü tfen konuş benimle.

HENCH. HAYIR.

JENNIFER. Gerçekten ö nemli değ il.

HENCH. Kapa çeneni. (Elleriyle kulaklarını kapatır.) KONUŞMA ARTIK.

HENCH bir t-shirt bulup üstüne geçirir, JENNIFER’a sırtını döner. Duygusal
olarak darmadağın olmuştur/sarsılmıştır.

JENNIFER. Neden bö yle yapıyorsun? Bana kızmana gerek yok ki –


HENCH. Dışarı çık.

JENNIFER. Ne?? Hench, yapma bö yle! Bü yü k bir mesele değ il.

HENCH. ÇIK!

JENNIFER. Otobü sü mü z ne olacak? Bore?

HENCH. Siktir et hepsini!

JENNIFER. Hench, sensiz gitmek istemiyorum.

HENCH. Gitmek istemiyorum. Seninle hiçbir yere gitmek istemiyorum. Siktir git.

JENNIFER (ağlamaya başlar). Bana bö yle davranma ne olur!

HENCH. Defol.
JENNIFER ağlar.

DEFOL.

HENCH onun çantasını alır ve kapıya fırlatır. JENNIFER kıpırdamaz.

DEFOL, MANYAK!

JENNIFER koşarak dışarı çıkar. Ön kapıyı çarpar. Taliban çok huzursuzlanır.


HENCH yoğun bir şekilde nefes alıp vermektedir. Bir hışımla odadan çıkar.
Taliban daha da yüksek sesle havlamaya başlar. HENCH hırsla (ses
çıkararak) ona vurmaktadır. HENCH köpeğe vururken ağlar, bağırır ve
küfür eder. Bir süre sonra Taliban havlamayı keser. Sessizlik çöker. Işıklar
kararır.

Sahne 9

Aydınlık. HENCH çekyatın köşesinde hareketsiz bir şekilde oturur. Göğsünde biraz
kan vardır. Aynı gün öğleden sonra. BOBBIE ön kapıdan girip oturma odasına
doğru koşar. Kanı görmez. Burnu kızarmıştır. Üzerinde şık Ben Sherman marka bir
gömlek vardır. Odaya girer girmez hızlı hızlı konuşmaya başlar, gözyaşlarını zor
tutar haldedir.

BOBBIE. Kanka, dö ndü m. Dö ndü m, kanka. Dö ndü m. Alan pezevengin teki. Gö t


herif. İBNE. Annem bu gö mleğ i giyebilirsin dedi, ama sonra Alan, Bailey ile geldi
ve DELİYE dö ndü . Gö mleğ i çaldığ ımı sö yledi. Çalmışım! PEZEVENK! Annem
hiçbir şey demedi. Ağ zını açmadı. Annem diyorum. Hench? Alan beni kafakola
alıp burnumu bu hale getirdi. Bailey de o iğ renç dişleriyle oturup izledi ve gü ldü .
Annem de koltukta oturup gö zlerini dö ndü re dö ndü re izledi, bö yle... AAAAAA!
(Duvara vurur) Orayı hiç sevmiyorum Hench. Burdan daha beter. O yü zden eve
geldim. Oh be, evdeyim. Evde. Kanka? Pezevengin teki o Alan denen herif.
Yastığ ına sıçmak isterdim o herifin.

Es.
Hounslow’dan buraya kadar koştum. Kanka?

HENCH ona bakmaz, ağlamaya başlar.

Hench?

HENCH hıçkırarak ağlamaya başlar. BOBBIE’nin sinirleri bozulur, odanın


etrafında dolanıp HENCH’e ne olduğunu bilmediği bir hayvan/yaratık gibi
bakmaya başlar.

Siktiiiiiir. HENCH? Ne oluyor oğ lum?

Es.

Jenny ile mi ilgili?

HENCH hıçkırarak ağlamaya devam eder. Belki de hayatında ilk defa böyle
ağlamaktadır.

Seni terk mi etti?

BOBBIE HENCH’in halinden terk ettiği sonucuna varır.

SİKTİR ET, OĞ LUM! Bir orospu için ağ lanır mı, kanka! Hadi bira içelim.
Biraz COD oynayalım. Kardeşler gibisi var mı kanka?

BOBBIE HENCH’e doğru gider ama onu nasıl teselli edeceğini bilemez.

Mmm... Sana biraz su getireyim. Bekle tamam mı?

BOBBIE kalkıp mutfağa gider. HENCH biraz daha ağlayıp bir nebze
sakinler. BOBBIE‘nin Taliban’ın odasına baktığını anlarız.

Amına koyiiim, Taliban!

HENCH arkadan BOBBIE’ye doğru bakar. Ayağa kalkıp büyük bir


kararlılıkla duvara doğru koşup başını duvara vurur. Yere düşer, sessizdir.
BOBBIE koşarak gelir ve arkasına çömelir.

Kanka. Kanka!

Sahnenin farklı bir noktasında JENNIFER’in üzerinde ışıklar. Sırt çantası


sırtında, anahtarlarını aramaktadır. Kopparberg birasından içmektedir,
sarhoştur.
BOBBIE ayağa kalkar, panik bir halde HENCH’ten uzaklaşır. Yerdeki
tasmayı fark eder, yerden alır ve eline dolar.

Kanka. Orospu. SİKTİR.


BOBBIE çıkar. Sahne boyunca koşup JENNIFER’ı görünce durur. Işıklar
sadece JENNIFER ve BOBBIE üzerinde. Gözleri buluşur. Işıklar kararır.

Sahne 10

4.5 ay sonra. Işıklar aydınlanır. MAGGIE çok steril görünümlü bir odada
oturmaktadır. Garip bir şekilde şık giyinmiştir, uzun dar bir etek, topuklu
ayakkabılar, biraz fazla dar bir bluz. Ceketi sandalyeye asılıdır. Kararsız bir şekilde
kapıya bakar, sonra ellerini kavuşturup gözlerini kapatır. Es. Gözlerini açar, tekrar
kapıya bakar, sonra garip bir şekilde diz çöker. Yine ellerini kavuşturur, gözlerini
kapar. Bir şeyin gelmesini bekler gibidir. Hiçbir şeyin geldiği yoktur.

Fısıldayarak Rabbin Duası’nı okumaya başlar. [Göklerdeki Babamız, Adın kutsal


kılınsın. Egemenliğin gelsin. Gökte olduğu gibi, yeryüzünde de Senin istediğin olsun.
Bugün bize gündelik ekmeğimizi ver...]

HENCH aniden gelir, üzerinde bir kot ve tişört vardır. MAGGIE zıplar. HENCH biraz
garip durumdadır ama MAGGIE’yi dizlerinin üzerinde gördüğüne yine de şaşırır.

HENCH. N’apıyorsun?

MAGGIE. Hiç.

HENCH şüpheli gözlerle ona bakar.

Hiçbir şey yapmıyordum Hench.

Es.

Kimseyi gö rdü n mü ?

HENCH. Yok.

MAGGIE. Adı neydi ... Derek ... Onu gö rdü n mü ?

HENCH. Yok.

MAGGIE. Burada ne kadar bekleyeceğ imizi ö ğ renebildin mi?

HENCH. İşemeye gittim ben.

MAGGIE. Tamam.

Derin bir nefes alır, odanın köşesine gider ve sandalyenin üzerindeki takım
elbise torbasını alır. HENCH’e gülümser. Garip görünmektedir.
Tamam. Buraya gel o zaman.

HENCH. Ne var?

MAGGIE. Gel buraya, sana bir şey aldım.

HENCH. Ne?

HENCH kıpırdamaz.

MAGGIE. Bu senin.

HENCH hiçbir şey söylemez. MAGGIE sinirlenir.

Bu bir takım elbise, Hench, tamam mı? (Sakinler) İçeri bö yle gidemezsin.

Es. HENCH hiçbir şey söylemez.

Çapulcu gibisin!

HENCH. Ne fark eder ki?

MAGGIE. Gel şuraya!

HENCH. Gelmicem.

MAGGIE. Giy şunu işte!

HENCH. Niye?

MAGGIE. Çü nkü oğ lumun şık gö rü nmesini istiyorum. Çü nkü oğ lumun şık bir
takım elbisesi olmasını istiyorum! (Es. Kendini sakinleştirir) Bizim... dü zgü n
gö rü nmemizi istiyorum.

HENCH alaycı bir kahkaha atar. MAGGIE bunu fark eder ama umursamaz.
Takım elbise torbasının fermuarını açar.

Bunun içinde ne var sandın?

HENCH. Amcık-surat için bir şey herhalde dedim.

MAGGIE. Hoop! Onun ismi Alan.

Takım elbiseyi torbasından çıkartır.

Şuna bak, çok şık di mi?

HENCH cevap vermez.


Dokunsana, baya kaliteli bir şey Hench.

HENCH dokunmaz.
HENCH. Yü rü ttü n mü bunu?

MAGGIE. HAYIR! Satın aldım, Debenhams’tan. ‘John Rocha John Rocha’ mı ne var
ya o işte.

HENCH. Ne?

MAGGIE. Tasarımcının adı işte. Gö mlek ve kravat da aldım.

HENCH ona bakar, etkilenmiş bir hali yoktur. MAGGIE takım elbiseyi
göstermek için kaldırır.

Hadi al. Giy şunu.

HENCH. İstemiyorum.

MAGGIE (biraz bozulur). LÜ TFEN, Hench. (Yüz ifadesini düzeltir) Lü tfen.

Es.

HENCH iç geçirir.

HENCH. Sikicem ya.

Takım elbiseyi alır. Yanına koyar ve kemerini çıkararak soyunmaya başlar.

Arkanı dö n.

MAGGIE “amaaan/ne gerek var” der gibi bir ifadeyle döner.

MAGGIE. Seni ben doğ urdum, unuttun mu?

HENCH. Hatırlatmasan olmaz mı?

MAGGIE. Çok bilmiş gö t.

Aralarında samimi bir hava oluşur. HENCH ayakkabılarını çıkarır,


pantolonunu değiştirir. MAGGIE sabırsızlanır – gözlerini kaçırır. Es.

Ne zaman gideceğ imizi nerden bileceğ iz? Hench?

HENCH. Gelip bizi alacaklar.

MAGGIE. Ö yle mi?


HENCH. Aynen.

Es.

MAGGIE. Onunla oturmamıza izin verecekler mi sence?

HENCH. Tabii ki hayır.

MAGGIE. Nerden bileyim?

Es.

Ö ncesinde onu gö rme ya da konuşma şansımız olur mu sence...

Es. Cevap yok.

Yani sonuçta bizi engelleyemezler di mi?

HENCH. Ne isterlerse onu yaparlar.

MAGGIE. Allahım.

Es.

Oldu mu?

HENCH. Aynen.

MAGGIE. İşte bu.

HENCH gömleği tşörtünün üzerine geçirmeye başlar. MAGGIE ona döner.

Onu tişö rtü nü n ü stü ne giyemezsin şapşal, buraya gel.

Tişörtü HENCH’in omuzlarından tam bir anne edasıyla çıkarır.

Allahım, sen hiç yemek yemiyor musun? Kü rek kemiklerin birinin gö zü nü


çıkartabilir, hale bak.

HENCH. Kapa çeneni.

MAGGIE. Kollarını geçir hadi (gömleği giydirir).

Geçirir. Düğmeleri ilikler. Fiziksel yakınlıkları hiç olmadığı kadar fazla ve


gariptir. HENCH MAGGIE’yle göz göze gelmemeye çalışır.

Okul zamanından beri seni gö mlek giyerken gö rmedim.

HENCH. Nanny’nin 16. doğ umgü nü nde de giymiştim.


Es.

MAGGIE. Aradı.

HENCH gözlerini kaldırıp bakar.

HENCH. Gerçekten mi??

MAGGIE başıyla onaylar.

MAGGIE. Davayı gazetede okumuş.

HENCH. Haberde adımız geçmiyordu.

MAGGIE. Biliyorum da yaş ve bö lge bilgisi vardı. Nanny bir şekilde hissettiğ ini
sö yledi.

HENCH. Nerde o?

MAGGIE. Bracknell’de.

HENCH. Bracknell mi?

MAGGIE başıyla onaylar.

Buradan kaçtı ve sonu Bracknell oldu, ö yle mi? Gideli 5 ay oldu, Bracknell
buradan yarım saat.

MAGGIE. Biliyorum. (Kıkırdar) Hakikaten çok komik.

HENCH. Umarım dö ner.

MAGGIE. Seni sordu.

HENCH. Ö yle mi?

MAGGIE. İyi mi dedi.

HENCH. Sen ne dedin?

MAGGIE. Bilmiyorum dedim.

Es.

İyi misin?

Uzun duraksama.
HENCH. Hee.

MAGGIE. Kravatı uzat o zaman.

MAGGIE kravatı HENCH’in boynuna geçirir, bağlar.

Ellerim nasıl titriyor, siktir, gö rü yor musun? Sigara içip geliyorum.

HENCH. Gitme.

MAGGIE. Neden?

Es.

HENCH. İnsanlar var orda.

MAGGIE. Hangi insanlar?

HENCH. Buralı insanlar. Haberi alıp gelenler. Bizi o yü zden buraya koydular.

MAGGIE. Ö yle mi?

HENCH. Bağ ırıp çağ ırabilirler.

MAGGIE. Ne diye bağ ıracaklar?

HENCH. Bob’la ilgili.

MAGGIE. Aman Allahım.

Es. Olayın büyüklüğü bir anda onu sarsar. Çantasından su şişesini çıkarıp
büyük bir yudum alır. HENCH ceketini giymiştir ve çok şık görünmektedir.
Ortalıkta dolanıp durur. MAGGIE dönüp ona bakar ve şaşırıp kalır.

Ha siktir.

HENCH. Ne var?

MAGGIE. Haline baksana.

Es.

Tam bir yakışıklı oldun.

HENCH. Kapa çeneni.

MAGGIE. Bunun benim suçum olduğ unu mu dü şü nü yorsun Hench?


Uzun bir sessizlik.
İhtimalleri tekrar sö yler misin?

HENCH. Yine mi?

MAGGIE. Hadi sö yle. Sö yle de Nanny’ye mesaj atayım.

HENCH. Yumuşak davranırlarsa genç olduğ u için GIK’a gö nderilebilir.

MAGGIE. GIK mı?

HENCH. Gençlik Islah Kuruluşu. Bir birime gö nderip bir numara verecekler,
dışarı çıkma yasağ ı filan olacak ama bir evde kalacak. Veya onu bir çocuk sığ ınma
evine yerleştirecekler.

MAGGIE ürperir.

Ya da bir eğ itim merkezine. Ki bu da okul ve hapishane karışımı bir şey.

MAGGIE. Feltham?

HENCH. Orası genç suçlular için.

MAGGIE. En azından burada kalmış olurdu.

HENCH. Oraya gitmek için yaşı çok kü çü k anne.

MAGGIE. Doğ ru.

Es.

Şeye işlenecek mi?

HENCH. Neye?

MAGGIE. Siciline.

HENCH. Aynen.

MAGGIE (güçlükle soluk alır ve ellerini BOBBIE’nin yaptığı gibi yanaklarına


götürür). Ah benim kuzucum.

Es.

Onun hiçbir şey yapmadığ ından emin misin? O gü n BOBBIE’ye


dokunuyordu, BOBBIE’nin ü stü nde hiçbir şey yoktu. Ü zerinde o açık seçik
elbise vardı filan... Bana bak, kızı hiç BOBBIE’nin ö nü nde sikmedin di mi?
HENCH (bağırır). HAYIR! Allahım, anne saçmalama, onu hiç sikmedim!
MAGGIE. Tamam tamam, ö zü r dilerim. Aklıma geldi işte. Çok geç değ il. Yani
kardeşine yardımı dokunacak en ufak, küçücük bir şey bile olsa çok iyi olurdu,
Hench.

Es. HENCH hiçbir şey söylemez.

(Soğuk bir şekilde) Kıza baya bağ lısın, ha?

HENCH. Şu an benden nefret ediyor, ne fark eder ki?

MAGGIE ümitsiz bir halde çözüm aramaktadır.

MAGGIE. Bunu neden yaptı?

HENCH. Tekrar başlama.

MAGGIE. Kızı cezalandırmak istediğ ini sö yledi -

HENCH. Sus anne.

MAGGIE. Ona neden o videoları gö sterdin?

Duraksama. HENCH cevap veremez. Soru havada kalır.

Allahım.

MAGGIE çantasına uzanıp içinden su şişesini çıkartır. Bir yudum alır.

HENCH. Biraz alabilir miyim?

MAGGIE. Su değ il.

Es. HENCH şişeye uzanır, MAGGIE ona verir, HENCH bir yudum alır, yüzü
ekşir. MAGGIE bir an dönüp HENCH’e bakar. Bir anlık dürtüyle şöyle der:

Hench, benimle ve Alan’la yaşamak ister misin?

Es.

HENCH. Ne?

MAGGIE. Aynen! Kendi odan da olur.

HENCH. Kafan iyi mi senin?

MAGGIE. Yok, çok ciddiyim. Gayet ciddiyim Hench. Bugü n işler yolunda giderse
Bob da -
HENCH. Siktir ordan.
MAGGIE. Ne?

HENCH. Sen.

Es.

MAGGIE. Tamam! Yalnızca Salı ve Cumaları gelirsin o zaman. Çü nkü Al Salı


gü nleri hep dart oynamaya gidiyor ve hep -

HENCH. Hayır.

Es.

MAGGIE. O zaman bugü n?

HENCH. Bugü n ne?

MAGGIE. Moon Under Water’a gidip kafayı bulalım.

HENCH. Olmaz.

MAGGIE (sert ve sarkastik bir şekilde). Planın mı var yoksa?

HENCH hiçbir şey söylemez.

Tamam. Tamam.

Gel de annenle bir şeyler iç.

Es. HENCH’ten cevap yok.

Bu mu yani?

HENCH omuz silker.

Uzun bir duraksama.

Hazırlansak iyi olacak.

MAGGIE eşyalarını toparlamaya başlar. HENCH odaya bakar.

HENCH. Ayakkabılar nerde?

MAGGIE. Ne?

HENCH. Takım için aldığ ın ayakkabılar nerde?

Duraksama.
MAGGIE. Siktir.

HENCH. Ayakkabı almadın mı?

MAGGIE. Siktir.

Es.

KODUĞ UMUN AYAKKABILARI!

MAGGIE yıkılmıştır. HENCH’ten uzaklaşıp elleri yüzünde yere çömelir ve


ağlar. HENCH çok garip bir haldedir, ne yapacağını bilemez. Bir süre
MAGGIE’yi izler. Sonunda ona doğru gider, elini omzuna koyar ve ayağa
kalkmasına yardım eder. MAGGIE ona döner ve birbirlerine bakarlar.

Tek istediğ im bir anne olmaktı. Ama sen buna inanmıyorsun, değ il mi
tatlım?

Birbirlerine sarılacak gibi olurlar, ama o anda kapı çalınır.

Siktir. Zaman geldi.

Es.

Hadi o zaman.

Kapıya doğru yürür, arkasına dönüp bakar. Es. HENCH kıpırdamaz.

Hadi Hench! Gitmemiz lazım.

Kapıya doğru yürür, arkasına dönüp bakar.

N’apıyorsun? Hadi! Taşak mı geçiyorsun!

Es. HENCH olduğu yere mıhlanıp kalmıştır. Ona bakar. Ne yapacağını


bilemez. Kapı tekrar çalar.

Bunu tek başıma yapamam Hench, sana ihtiyacım var.

HENCH kıpırdamaz.

Kardeşinin sana ihtiyacı var. Hench?

HENCH kapıya doğru gider, yol üstünde spor ayakkabılarını da alır. Işıklar
kararır.

Sahne 11
Noel arifesi. 3 ay sonra. JENNIFER Hounslow Heath’ta
(https://en.wikipedia.org/wiki/Hounslow_Heath) bir ağacın altında oturmaktadır.
Farklı görünmektedir. Üzerinde bir kot ve ‘geylerin giydiği tarzda’ [puffa argo
sözlüğünde gay tarzı diye geçiyor] bir ceket vardır, saçlarını atkuyruğu yapmıştır,
daha şıktır; görüntüsü şimdi daha sıradan bir genç çizgisindedir. Şalının üstüne
oturmuştur. Hava soğuk ve ayazdır, çalılıklarda kimse yoktur. Kitap okumaktadır.
Biraz rüzgar eser ve JENNIFER gökyüzüne bakar. Birden HENCH görünür. Daha
yaşlı ve yorgun görünmektedir. O da kışlık giysiler içindedir, yine biraz paçozdur
ama eskisi kadar değil. Ellerini ceplerine iyice sokmuştur. Birden donup kalır.
JENNIFER sigara içerken bir yandan kitabında okuduğu bir şeye güler. HENCH
büyük bir keyifle onu izler.

HENCH. Buradasın.

JENNIFER irkilir. Sigarasını söndürür, kitabını kapatır, ayağa kalkıp


eşyalarını hızlı bir şekilde toplamaya girişir.

Bekle! Gitme! –

JENNIFER. Gitmek / zorundayım –

HENCH. LÜ TFEN! –

JENNIFER. Gitmem lazım –

Uzaklaşmaya çalışır, HENCH önüne geçer.

HENCH. Jenny, lü tfen benim –

HENCH ona hafifçe dokunur – bunu çok isteyerek yapmaz.

JENNIFER. DOKUNMA BANA!

HENCH hemen geri çekilir, JENNIFER’ın tepkisinden şaşkına dönmüş halde


ellerini havaya kaldırır (teslim).

HENCH. Ö zü r dilerim ö zü r dilerim ö zü r dilerim ö zü r dilerim.

Duraksama. İkisi de derin nefes alır.

Burada durmaya sö z verirsem benimle konuşacak mısın? Lü tfen? Lütfen?

Es.

Yen?

JENNIFER. Bana ö yle deme –


HENCH. Kalacak mısın?
JENNIFER. İstemiyorum –

HENCH. Sana bir şey yapmayacağ ım –

JENNIFER. Çok geç –

HENCH. Sana asla asla asla asla kö tü bir şey yapmam. Lü tfen?

JENNIFER kıpırdamaz, yere bakar. Es.

3 aydır her gü n bu çalılığ a gelip senin ağ acını arıyorum.

JENNIFER. Beni mi arıyorsun?

HENCH. Sadece konuşmak istedim. Sana sö ylemek istedim –

JENNIFER. Ne? NE?

HENCH derin bir nefes alır.

HENCH. Değ işik gö rü nü yorsun.

JENNIFER (hızlı bir şekilde). Değ iştim.

Es.

HENCH. Kıyafetlerin yani. Babanın kazağ ı filan ne oldu?

JENNIFER. Michelle ve annem kıyafetlerimi hayır kurumuna bağ ışladılar.

HENCH. Siktir.

JENNIFER. Bunun benim için daha iyi olacağ ını dü şü ndü ler.

HENCH (şakaya onun da gülmesini umarak). Şerefsizler.

JENNIFER. Aslında baya iyiler. Keith ve Michelle yani. Annem sinir krizi geçirdi. O
dö nemde annemle çok ilgilendiler. Bize kü çü k bir daire tuttular. Kayleigh de
baya iyiydi.

HENCH. Ö yle mi?

JENNIFER. Aynen.

HENCH. Bu Kayleigh’nin ceketi mi?

JENNIFER. Evet. (Soğuktur) Aile ö nemli – sence de ö yle değ il mi?


Es.

HENCH. E şimdi nerede oturuyorsun?

JENNIFER kuşkulu gözlerle ona bakar. HENCH aptalca bir soru sorduğunun
farkına varır. Duraksama.

Ne okuyorsun?

JENNIFER. Bir kitap.

JENNIFER tekrar gitmeye yeltenir ama HENCH onu sorusuyla durdurur.

HENCH. Kalamaz mısın?

JENNIFER. Neden kalayım?

HENCH. Yani belki biraz ... sohbet ederiz.

JENNIFER. Sohbet mi? SOHBET? (Çok kızgın ve şaşkın) Bana ne kadar zarar
verdiğ ini biliyor musun sen? Senin ve ailenin bana ve aileme ne kadar zarar
verdiğ inizi biliyor musun? BİLİYOR MUSUN?

Aniden ileri bir adım atar.

Bak. (Ağzını gösterir) 2 yeni diş. Dişlerimi yaptırmak zorunda kaldım,


çü nkü kardeşin tasmayla ağ zımı dağ ıttı. Çoğ u zaman yediğ imi kusuyorum.
Midem bulanmadan yiyebildiğ im tek şey Twix. İnanabiliyor musun! Twix!
Taliban’ın en sevdiğ i şey. Ve içimde bir çirkinlik hissediyorum. Bir elma
alırsın, gü zel gö rü nü r ama bir tarafı kahverengi ve çü rü ktü r ya? Orasını
kesersin de gerisini yersin. Ben de aynen bunu yapmak istiyorum.
Vü cudumun bir kısmı çü rü k, onu kesip atmak istiyorum ama
yapamıyorum.

Elini bacaklarının arasına götürür ve orasını kavrar. Ağlamaya başlar.

Ve rü yalarım. Siktiğ imin rü yaları! Babamın yü zü nü ve senin yü zü nü


gö rü yorum. Kardeşinin babamın kıyafetlerini giydiğ ini gö rü yorum.
Taliban’ın penceremin yanına geldiğ ini gö rü yorum. Senin yatağ ında
yattığ ımı ve kan içinde uyandığ ımı gö rü yorum.

Es.

Seni o takımın içinde gö rü yorum.

HENCH. Hangi takım?

JENNIFER. Duruşmada giydiğ in takım. Neden bana hiç bakmadın?


HENCH. Bakamadım.

JENNIFER. Bakmadığ ın için kendimi daha da kirli hissettim.

Duraksama. HENCH’i en çok sarsan bu olur. Ona doğru hareket eder ama
JENNIFER hızlıca ondan uzaklaşır.

Yere oturur ve ağlar (ellerini yüzünde kavuşturmuş halde).

HENCH. Yanına oturabilir miyim?

JENNIFER (elleri arasından konuşur). Hayır.

HENCH. Başını dizime koy istersen.

JENNIFER. HAYIR!

Duraksama. JENNIFER biraz kendini toparlar.

HENCH. Duruşmaya gitmeyi bile planlamıyordum ben. Gidersem sana karşı


olduğ umu filan dü şü nü rsü n diye korktum. Annem için gittim. Ne yapacağ ımı
bilemedim. Keşke biri bana neyin daha doğ ru olduğ unu sö yleseydi.

JENNIFER. Annene çok bağ lısın, di mi?

Duraksama. HENCH darmadağın olmuştur. Bir şeyler geveler, ama nafile.

HENCH. Yarın nereye gidiyorsun?

JENNIFER. Michelle’in annesi Slough’da.

Es.

Sen?

HENCH (kafası karışık bir halde). Eve.

JENNIFER. Nasıl yani? Bü tü n pencerelere tahta çakılı ama?

HENCH. Sadece birine.

JENNIFER. Biri camı kırmış. Duvar yazısını da gö rdü m. Sen gittin sanmıştım.

HENCH. Yok.

JENNIFER (endişesini gizleyemez). Orda tek başına mı kalıyorsun?

HENCH. Aynen.
Es.

JENNIFER. Korkmuyor musun?

HENCH. Yok ya. Etraftakiler çoluk çocuk.

Birbirlerine bakar ve HENCH’in az önce ne dediğinin farkına varırlar.


Duraksama.

JENNIFER. Onu gö rmeye gidiyor musun?

HENCH. Hayır.

JENNIFER. Gidecek misin?

HENCH. Bilmiyorum.

JENNIFER. Onu ibret olsun diye cezalandırdılar.

HENCH. Hak etti. Ondan nefret ediyorum.

JENNIFER. Hayır etmiyorsun.

Es.

Taliban nasıl?

Duraksama.

HENCH. İyi. Gayet iyi. Seni ö zlü yor ama bence. Odasından hiç çıkmıyor.

JENNIFER. Onu yü rü yü şe çıkarıyorsun ama di mi?

HENCH. Tabii.

JENNIFER. İyi.

Gerçekten gitmem lazım.

HENCH. Seni tekrar gö recek miyim?

Es.

JENNIFER. Hayır.

Agresif bir tavırla değil, gayet sakin bir şekilde yolunu keser.

HENCH. Gitmeden sana bir şey sö yleyebilir miyim? Anı gibi bir şey. Çok zaman
oldu.
JENNIFER. Hench, gerçekten gitmem / gerekiyor –

HENCH. Lü tfen!

JENNIFER (iç geçirir). Peki anlat.

HENCH. Tamam.

Es.

Şö yle...

Bilgisayarda ne kadar çok oyun oynadığ ımızı hatırlıyorsun, değ il mi?


Yazın bile diğ erleri dışarda bisiklete binerken biz evde PlayStation
oynardık. Perdeleri de kapatırdık, çü nkü gü neş ekrana vururdu, hatırlıyor
musun?

JENNIFER. Evet.

HENCH. Bir akşam çok fazla oyun oynamıştım. Oynamaya başladığ ımda hava
daha yeni kararıyordu, ordan biliyorum. İşemeye gitmedim. Hiçbir şey içmedim...
Sadece oynuyordum, anladın mı?

JENNIFER. Ee?

HENCH. Sonra ayağ a kalktım ve bir sigara yaktım. Ve perdeleri açtım. Of – sana
anlatamam Jen. Bü tü n oda – aydınlanmış gibiydi. Gü neşle.

JENNIFER. Ee, sonra?

HENCH. Sonra koltuğ a oturup sigaranın dumanını odanın ortasına ü fledim, yani
bü tü n ışığ ın olduğ u yere. Ve... dumanın ışığ ın içinde aldığ ı şekilleri izledim.
Ondan gö zlerimi alamadım. Buna ne deniyor? Yani bir şeyden gö zlerini
alamadığ ında?

JENNIFER omuz silker.

Bü yü letmek mi?

JENNIFER. Büyülenmek.

HENCH (biraz utanmıştır). Hah. Evet. İşte o. Ben de ö ylece durup seyrettim.

Es.

JENNIFER (sabırsız). Sonra ne yaptın?

HENCH. Perdeyi tekrar çektim ve oynamaya devam ettim.


Es.

JENNIFER. Bana bunu neden anlattın?

HENCH huzursuz hissetmeye başlar – kendini ifade etmeye çalışıyor ama


beceremiyordur.

HENCH. Çü nkü bö yle hissettim.

JENNIFER. Nasıl hissettin?

HENCH. Sen geldiğ inde de bö yle hissettim.

JENNIFER. Nasıl hissettin?

HENCH. Sen o gü n geldiğ inde.

JENNIFER. Ne demek istiyorsun Hench???

Es.

HENCH. Birileri perdeleri açmış gibi hissettim.

Es.

JENNIFER gider. HENCH arkasından bakar.

Sahne 12

Aynı gün. BOBBIE eğitim merkezinin (10. Sahnede okul ve hapishane karışımı
olarak geçen yer) ziyaret odasında bir masada oturmaktadır, üzerinde beyaz bir
tşört ve gri bir eşofman altı vardır. Odada başka gençler ve ziyaretçiler de vardır
ama onları görmeyiz. Masada birçok renkli boya kalemi ve tebeşir vardır. BOBBIE
düşüncelere dalmış, bir şeyler çizmektedir. MAGGIE biraz heyecanlı ve şaşkın halde
içeri girer, geç kalmıştır. Noel ağacı küpeleri vardır. Etrafına bakar – aşina
olmadığı bu çevrede rahatsız hissetmektedir.

MAGGIE. Merhaba bebeğ im/tatlım!

BOBBIE kafasını kaldırıp bakar.

BOBBIE. Selam.
BOBBIE MAGGIE’nin arkasına, sonra da kapıya bakar.

MAGGIE. Geç kaldım tatlım, affedersin.

BOBBIE. Sorun değ il.

MAGGIE. Anneye bir ö pü cü k yok mu?

Es. BOBBIE masadan kalkıp annesinin yanağına bir öpücük kondurur. Geri
oturur.

BOBBIE. Hench gelecek mi?

MAGGIE. Bugü n değ il.

Yerine geçer, saçına ve yüzüne hafifçe dokunur, montunu çıkarır. BOBBIE


bir şeyler çizmeye devam eder.

Burası baya sıcak, di mi?

BOBBIE başıyla onaylar.

Hamam gibi.

Etrafına bakar, inceler. Bu onun ilk ziyaretidir.

Burası fena değ il, ha? Kü çü k odanı gö rmeme izin verecekler mi?

BOBBIE omuz silker.

Tren yolculuğ u çok gü zeldi. Yolda ağ açlar vardı. Biraz cin tonik içtim.
Bobbie?

BOBBIE. Gü zel.
Duraksama. BOBBIE çizmeye devam eder. MAGGIE ne diyeceğinden emin
değildir.
MAGGIE. Kü pelerimi beğ endin mi Bob?

BOBBIE bakar.

BOBBIE. He.

MAGGIE. Noel ağ acı.

BOBBIE. Sana Alan mı aldı bunları?

MAGGIE. Hayır. Hayır, canım... Bu yü zden daha ö nce gelmedim. Nanny’nin


gelmesi iyi oldu. Çok kö tü bir zaman geçirdim. Alan’la ayrıldık. Beni ö yle gö rmeni
istemedim. Ama bitti.
Es.

Bitti! Bundan sonra amcık-surat Alan yok!

Es.

Bundan sonra daha sık geleceğ im. Her fırsatta. Bu iyi, değ il mi?

BOBBIE. Eve geri mi dö ndü n?

MAGGIE. Hayır, Nanny ile yaşıyorum. Tekrar çocuk olmak gibi bir şey. İzlediğ im
bü tü n boktan televizyon programlarına karışıyor ve aynı yatakta yatıyoruz. Bu
yaşta annemle aynı yatağ ı paylaşmak baya komik.

BOBBIE. İyi anlaşıyor musunuz artık?

MAGGIE. Nasıl yani tatlım?

BOBBIE. Nanny’nin seni sevmediğ ini sö ylemiştin de.

MAGGIE. Ö yle mi dedim?

BOBBIE. Sen kü çü kken yani.

Duraksama. MAGGIE rahat değildir, ne diyeceğini bilemez. BOBBIE çizim


yapmayı bırakır.

HENCH de Nanny ile mi yaşıyor?

MAGGIE. Yok, o hala diğ er evde.

BOBBIE. Sence buraya gelecek mi?

MAGGIE. Olabilir. Buraya tek başına gelmesine izin yok, tatlım, çü nkü daha 16
yaşında. O yü zden ya benimle ya da Nanny ile gelmesi gerekiyor.

BOBBIE. Gelmesini sö yledin mi?

MAGGIE. Tabi.

BOBBIE. Ne dedi?

MAGGIE. Bir şey sö ylemedi, kontö rü yoktu herhalde.

BOBBIE. Hm.

Es.
Ona benden bir mesaj iletir misin?

MAGGIE. Tabii ki iletirim. Evine uğ rarım. Tabii.

Es.

BOBBIE. “Selam kardeşim”, bu kadar.

Es.

MAGGIE. Tamam. Ne çiziyorsun bebeğ im/tatlım?

BOBBIE. Bir sü rü şey. Gö rmek ister misin?

MAGGIE. Gö ster bakalım.

BOBBIE kalkar ve çizim yaptığı kağıtları getirir.

BOBBIE. Bu eski evin ordaki salıncakta – yü ksek binaları ve duvarı gö rü yor


musun? Bu da ben duvarın ü stü ndeki. Bir oto portre.

MAGGIE. Bobbie, bu gerçekten çok gü zel.

BOBBIE. Garfield yetenekli olduğ umu sö ylü yor.

MAGGIE. Garfield kim?

BOBBIE. Benden sorumlu olan adam (onun dosyasına bakan sosyal çalışmacı).
“Burda kü çü k bir Banksy var” diyor.

MAGGIE. Ah. İyi biri mi?

BOBBIE. Evet, sü per biri. Burasına kadar rastası var.

Rastanın adamın beline kadar olduğunu gösterir. Bir an eski BOBBIE’yi


görmüş gibi oluruz.

MAGGIE. Seninle ilgilenen biri olmasına sevindim.

BOBBIE. Ben “risk altında” biriymişim.

MAGGIE. Ne demek o?

BOBBIE. Yaptığ ım şey yü zü nden birilerinin bana saldırma riski var, o yü zden risk
altındayım. Benimle ö zel olarak ilgileniyorlar.

MAGGIE ağlayacak gibi olur ama kendini kontrol eder.

MAGGIE. Ama... saldıran olmadı değ il mi?


Ona dikkatle bakar. BOBBIE kafasını sallar.

Ah, Bobbie.

BOBBIE. Bana artık Bobbie denmesini istemiyorum.

MAGGIE. Neden?

BOBBIE. Robert denmesini istiyorum. Babam gibi.

Bunu yapabilir misin?

Es.

MAGGIE. Denerim.

MAGGIE metanetli görünmeye çalışır. Bir sonraki çizime bakar.

Bu baya iyi. Bu çizdiğ in ben miyim?

BOBBIE. Hayır.

MAGGIE. Kim peki?

BOBBIE. Ö yle bir kadın.

MAGGIE. Ü zgü n gö rü nü yor.

BOBBIE. Bu da Taliban ama daha bitmedi.

MAGGIE iç geçirir.

MAGGIE. Zavallı Taliban.

BOBBIE yerine oturur.

BOBBIE. Garfield’la tanışabilirsin aslında.

MAGGIE. Ah ö yle mi?

BOBBIE. Noel için evine gitti ama.

MAGGIE. Tamam. Koluna ne oldu, tatlım? Kıpkırmızı olmuş.

BOBBIE. Hastaneye gitmek zorunda kaldım. Beni hareketsiz hale getirmeleri


gerekti.

MAGGIE. Neden gittin hastaneye?


BOBBIE. Sırtım yü zü nden. Kaşıntı vardı ya.

MAGGIE. Ah, anladım. Hareketsiz hale getirdiler demek. Garip.

Es. BOBBIE omuz silker.

Sırtın daha iyi mi şimdi?

BOBBIE. Evet, çok daha iyi. Baya rahatladım.

MAGGIE. Ö yle mi? Çok sevindim.

Es.

Yarın ne yapıyorsun peki canım?

BOBBIE. Galiba televizyonda Noel programları izleyeceğ iz. Sonra biraz parti
oyunları filan. Sonra yine biraz televizyon.

MAGGIE. İyi, eğ lenceli olacak anlaşılan.

BOBBIE. Sen ne yapacaksın?

MAGGIE. Bildiğ in gibi. Koltukta sızıp kalacağ ım. Ananenle tartışacağ ım filan.

BOBBIE dediklerine güler.

Sonra biraz Only Fools (sitcom) izleriz. Senin en sevdiğ in bö lü mü


verecekler.

BOBBIE. Hangisini?

MAGGIE. Batman ve Robin. Burda izlemenize izin var mı?

BOBBIE. Bilmem.

MAGGIE. Ahh. (Es. Ona bakar ve gözlerinin içi güler.) Ah, Bobbicim. Burdan
çıktığ ında kocaman adam olacaksın nerdeyse. 16 yaşında çıkacaksın. Nanny ve
ben konuştuk da biraz, başka bir yere taşınalım diyoruz. Sen de çıktığ ında
yanımıza gelir, yeni bir başlangıç yaparsın. Nanny eski evini kuzeyde ya da
kırsalda bir evle değ iştirmeyi planlıyor. Tek yatak odalı evden 2 ya da 3 yatak
odalı bir yere geçmek istiyor. Senin de kendi odan olur. O zamana kadar okul
bitirme sınavlarını da verirsin, değ il mi? Ü niversiteye gidebilirsin. Ya da
çalışmaya başlarsın. Ya da annenle takılıp PlayStation oynarsın.

BOBBIE. Hench de gelecek mi bu eve?

MAGGIE. Bilmiyorum tatlım. Bunu ona sormak lazım.


BOBBIE. Uzağ a taşınırsan beni nasıl ziyarete geleceksin?

MAGGIE. Bir yolunu bulacağ ız.

Es.

Ama gü zel bir plan, değ il mi? Yani heyecan verici. Tatile de çıkarız, şö yle
gü zel bir tatile.

BOBBIE. Benimle mi?

MAGGIE. Seninle tabii.

BOBBIE. Jamaika’ya gideriz belki.

MAGGIE. Belki.

BOBBIE. Garfield oralı. Bü yü kannesini ziyaret etsek hoşuna giderdi kesin.

MAGGIE. Bakarız.

Uzun duraksama. BOBBIE boya kalemlerini masaya bırakır.

BOBBIE. Anne?

MAGGIE. Evet?

BOBBIE. Geldiğ inde bana bir ö pü cü k yok mu demiştin ya?

MAGGIE. Ee?

BOBBIE. Ciddi miydin?

MAGGIE. Tabii ki. Neden?

Es.

BOBBIE. Nanny ziyaretime geldiğ inde beni ö pmedi.

MAGGIE. Ö pmedi mi?

BOBBIE. Hayır. Genelde beni alnımdan ö pü p, sarılır, saçlarımı karıştırır


biliyorsun. Ama bu sefer yapmadı.

MAGGIE. Ö yle mi?

BOBBIE. Bana dokunmadı.


Es.

MAGGIE. Dokunmadı mı?

BOBBIE kafasını sallar.

Es.

Buraya gelip bana sarılmak ister misin? (Yanındaki sandalyeyi gösterir)

BOBBIE. Olmaz.

MAGGIE. Neden olmazmış?

BOBBIE. Salak gibi gö rü nü rü m de ondan.

MAGGIE şöyle bir etrafına bakınır.

MAGGIE. Kimse bakmıyor.

Es. BOBBIE kafasını sallar.

Tamam o zaman. Şö yle yapsak? Ben sandalyemi sana yaklaştırsam ve sana


azıcık sarılsam? Olur mu?

Es.
BOBBIE. Olur.

MAGGIE. Oldu o zaman tatlım. Gel bakalım buraya.

MAGGIE BOBBIE’ye mümkün olduğu kadar yaklaşır, kollarını ona dolar ve


onu alnından öper. BOBBIE de ona sarılır. MAGGIE onu biraz sallar
(sarılırken sağa sola).

İşte bö yle. Bu çok gü zel.

Işıklar kararır.

Sahne 13

Slade’in ‘Merry Xmas Everybody’ şarkısının girişi


(https://www.youtube.com/watch?v=apoFZv5J6xo) duyulur. Noel.

Oturma odası, ev. HENCH PlayStation oynar. Pencere tahtalarla kapatılmıştır.


Yerde yatağın köşesinde oturmaktadır, sigara ve bira içer. Gözlerini ekrandan
alamaz. Ekrandan öldürülen bir şeylerin sesleri gelir. Kapıya birinin vurduğu
duyulur. HENCH kafasını kaldırır ama umursamaz. Kapıya uzun uzun vurulur ama
HENCH yine umursamaz. Biraz zaman geçer, sonra alçak bir ses duyulur. Biri cama
taş atar. Pencereye gidip dışarı bakar, çok üşür. Gelen odur. Es. HENCH kapıya
gidip onu içeri alır (bunu yaparken HENCH’i görmeyiz). JENNIFER odaya girer.
HENCH onu takip eder. JENNIFER arkasını dönüp onunla yüz yüze gelir. Odanın
ortasında durup birbirlerine bakarlar.

Işıklar kararır.

BOBBIE’nin küçük odasında ışıklar aydınlanır. BOBBIE yatağında oturur, kafasında


bir Noel şapkası vardır. Elinde bir eskiz defteri, pastel boyalarla bir şey üzerinde
çalışmaktadır, yüzünden büyük bir konsantrasyon içinde çalıştığı anlaşılır. Çizimi
bitirir. Kaldırıp çizdiği şeye bir bakar. Yatağının başucundaki çekmeceden sakız
yapıştırıcı çıkartır. Çizimini yatağının başına yapıştırır. Çizdiği şey Taliban’dır. Geri
çekilip anlamlı gözlerle çizimine bakar. Sonra sessizce...

BOBBIE. Hav.

Işıklar kararır.

Son.

You might also like