Professional Documents
Culture Documents
ÖZET
İslam Öncesi Arap Yarımadası'nda bazı ana-babalar dünyaya gelmiş bazı çocuklarının
hayatına çeşitli sebeplerle son vermişlerdir. Bu olgunun önde gelen sebebi fakirliktir; namus
koruma düşüncesi, uğursuzluk, bedensel sakatlıklar ve kurban etme diğer öldürme sebepleridir.
Çoğunlukla kız çocuklar, bazen erkek çocuklar öldürübnüşlerdir. Öldürme şekli genellikle diri
olarak toprağa gömmektir; bunun yanında boğmak, yüksek bir yerden atmak, boğazlamak gibi
yollar da kullanılmıştır. Çocuklar genel olarak doğdukları zaman öldürülmüşlerdir. Çocuk
öldürme olgusu coğrafya olarak çoğunlukla kuzey Arapları arasında görülmüştür. Zaman olarak
ise İslam dininden en az bir asır öncesine kadar gitmektedir.
Anahtar Kelimeler: Cahliye, mev'ûdc, çocuk öldürme, Arap toplumu, fakirlik.
SUMMARY
INFANT KILLING PHENOMENON
IN ARABIAN PENINSULA BEFORE ISLAM
Some parents had killed some of their children in Arabian Peninsula before Islam for
several reasons. Among these property comes first, the others were the idea of protection of
honesty, the belief of ill-omen and physical disabilities and the sacrifice phenomenon. The killing
phenomenon can be seen usually committed in (he form of burying children into ground alive. In
most cases, infant girls are reported to have been killed. Generally, the children have been killed
immediatly after they were born. Infant killing phenomenon in northern Arabian tribes can be
dated, at least, at one century before Islam.
GİRİŞ
İslam öncesi Arap Yarımadası taring İslam tarihinin tamamını veya bir
kısmım ele alan tarihçilerin genellikle değinmeden geçmedikleri bir alandır.
İslam dininiıı hangi ortam ve şartlar altında insanlığa sunulduğu, getirdiği
yenilikler, özellikle sahip olduğu üstünlük, "cahüiye dönemi" olarak da
isimlendirilen hu zaman dilimi ile mukayese edilerek ortaya konulmaya
İstanbul Üniversitesi İlahiyat Fakültesi İslam Tarihi Anabilim Dah Öğretim Üyesi.
80
çalışılmıştır. Cahiliye dönemi kavramı çerçevesinde genellikle coğrafya olarak
1
Arap Yarımadası, zaman olarak İslam dininin öncesi kastedilmektedir .
I - ÇOCUK Ö L D Ü R M E USULLERİ
A- Toprağa Gömme:
İslam Öncesi Arap Yarnnadasnıda çocuk öldürmek için en fazla
kullanılan usul toprağa gömmekti. Toprağa diri olarak gömme işlemine ve'd,
gömen kimseye vâid ve çoğul olarak vâidât, gömülerek öldürülen çocuğa
4
mev'Ctd, mev'ûde, veîd, veîde adları verilmektedir Kur'an-ı Kerim'de zikri
geçen mev'ûde kelimesinin (et-Tekvir 81/8), kaynaklarımızda diğerlerinden
daha fazla kullanıldığı görülmektecÜr. Ayrıca Kur'an-ı Kerim'de "gizlemek"
1
C a h i l i y e d ö n e m i n i n zaman o!arak s ı n ı r ı h a k k ı n d a k i g ö r ü ş l e r için bk.: Mustafa Fayda, " C a h i l i y e " , TDV
İslam Ansiklopedisi, İ s t a n b u l 1993.
2
"The M a w ' u d a " , Proceedings of the Third Session of the îdara-i Maarİf-i Islatma, Edara-i M a a r İ f - i
I s l a r d a , Lahor 1942, s. 4 7 - 5 2 ; H M , el-Mer'e fi'ş-Şi'ri'l-Cahilt, s. 3 0 3 - 3 0 4 ; Joseph Heiminger,
"Menschenopfer bei den A r a b e r n " Anlhwpos, 53 ( 1 9 5 8 ) , s. 7 2 1 - 7 8 5 ; G. L . Lasebikan, " E s k i A h i d ' d e
K u r b a n " , t r c : A h m e t G ü ç , Uludağ Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, sy. 7 (1998), s. 586.
K o n u m u z l a i l g i l i A l m a n c a A r a ş t ı r m a l a r d a n ve i ç e r i k l e r i n d e n beni haberdar eden S a y ı n D r . Suat
-
M e r t o ğ l u ' n a t e ş e k k ü l ederim.
3
Gerhard A d a n ı e k , Das Kleinkind in Glaube und Sitte der Amber im Mittelalter, Rheinische F r i e d r i c h
W i l h e l m s Universtat, B o n n , I 9 6 E , s. 4 7 .
4
T a b e r î , G3mi'w7-Beyan, c. X X X , s. 4 6 ; Cevheri, es-Sıhâh, (ah. A . A b d ü l g a f u r Artar, D a r u ' I - İ İ m l i l -
M e l â y î n , B e y r u t Î 9 9 0 , c. I I , s. 546; İ b n Manzfır, Lisânı!'l-Arab, D a m S â d ı r , Beyrut ts., c. I i i . s. 442;
N e v e v î , Sahilin Müslim bi-Şerlıi'n-Nevevt, D a r u lhyai't-Türii.si'1-Arabî, 2. bsk,, Beyrut 1392, c. X , s. 17;
Haleni, es-Sîre, c. I I , s. 58S: F e y y û n û , cl-Mısbâhu'l-Müıtîr, M e k t e b e t ü L ü b n a n , L ü b n a n 1987, s. 259;
Z e h î d î , Tâcii'l-Arfis, tlık. İ b r a h i m et-Terczr. A . A h m e d F e r r â c , D a m İ h v u i ' l - T i i r â s i ' i - A r a b i , 1 3 9 1 / 1 9 7 1 , c.
I X , s, 246.
81
5
manasıııdaki "yedüssü" fiili (en-Nahl, 16/59) , "öldürmek" anlamındaki "kati"
mastarından türeyen fiiller de bazı ayetlerde "çocuğu toprağa gömerek öldürme"
anlamında kullanılmıştır. Hadis külliyatında da "kati" kökünden türeyen fiillerin
zaman zaman aym manada kullanıldığı görülmektedir. Aşağıda bu ayet ve
hadislerden bahsedeceğiz.
Toprağa gömme işlemi şu şekilde gerçekleştirilmekteydi: Çocuğu
dünyaya gelen baba veya anne eğer yaşamasını istemezse bir çukur kazarak
çocuğu içine atar ve üzerini toprakla kapatırdı. Böylece çocuk havasızlıktan
6
boğularak can verirdi. Baba bu işi bazan çocuğu dünyaya getiren anneye veya
7
başka bir kimseye yaptırırdı.
5
V â h i d î , el-VecîzfîTefsui'l-Kitabi'l-Azh, thk. S. A d u a u D a v u d î , D a r u ' Î - K a l e m , B e y r u t 1415, c. I , s. 610.
6
T a b e r î , Câmiıı'l-Beyan fi Tefsm'l-Kur'an, Daru'l-Ma'rife, Beyrut 1406/1986, e. VTÎI, s. 38; T a b e r â n î , el-
Mıı'cemtt'l-Ke.bîr, thk. Hamdi b. Abdülmecid es-Selefi, Mektebetü'l-Ulûm ve'Î-Hikem, Musul
1 4 0 4 / 1 9 8 3 , c X X V , s. 15; Ebu'I-Ferec e l - İ s f e h a n î . Eğânî, thk. S e m î r Cabir, D a r u ' l - K ü t ü b i ' l - İ l m İ y y e , 2.
bsk. : Beyrut 1 4 0 7 / 1 9 8 6 , c. X I , s. 54; Z e m a h ş e ı i el-Keşşâf, Daru'l-Ma'rife, B e y r u t ts., c. I V , s. 222:
Kurtubî, el-Câmi' li-Ahkâmı'l-Kur''an, Dara'I-KatibiT-Arabî, Kahire 1387/1967, c. X I X , s. 2 3 3 ; İbn
Kesir, eUBidâye ve'n-Nihâye, thk. Abdullah b. A b d ü l m u h s i o et-Türkî, Hecer, 1997, c. X I , s. 263;
H e y s e m î , Mecmaıl'z-Zevâid, D a r u ' r - R a y y â n , 1 4 0 7 , c. I V . s. 18; İ b n Hacer, el-isâbe fi Temyizi's-Sahâbe,
Daru'l-Kutübi'l-İlmiyye, B e y r u t ts.. c V I I L s. 176; İbn lineer, Fethu'l-Bârî, T h k . M . Fuad A b d i i l b a k i ,
M u h y i d d i n e l - H a t i b , D a r u ' l - M a ' r i f e , B e y r u t 1379, c. X , s. 4 0 7 .
7
H a l e b î , es-Sîretü 'l-Halebiyye, Daru'l-Ma'rife, B e y r u t ts., c. I , s. 7 3 - 7 4 ; Â l û s î , Bulûğu 'l-Ereb fi Ma 'rifeti
Ahvâli'l-A)ab, t h k . M . B e h ç e t ei-Eserî, D a r u ' l - K ü t u b i ' l - Î S m i y y e , 2. bsk., B e y r u t İ R . , C . I I I , s. 43 4 4 .
* Taberî, Câıniıı 7-Beyan, c. X X X , s. 4 6 ; C e v h e r i , es-Sıhâh, lah. A . A b d i i l g a f n r Attar, D a r u ' l - İ l m İİI-
M e l â y î n , B e y r u t 1990, e. El, s. 546; İbn M a n z û ı \ Usânil'l-Arah. Daru S â d ı r , Beyrut ts., c. I I I , s. 442:
N e v e v î , Sahilin Müslim bi-Şarhi'n-Nevevî, D a r u İ h y a i ' t - T ü r â s i ' l - A r a b î , 2. bsk., Beyrut 1392, c. X , s. 17;
H a l e b î , es-Sîre, c. I I , s. 588; F e y y û m i , el-Mısbâlm'i-Miİmr, Mektebetü Lübnan, Lühnan 1987, s. 259;
Z c b î d î , Tâcii'l-Arüs, thk. İbrahim et-Terezî, A. A h m e d F e r r â a D a m İhyai'i-Tüjüsi'l-Arabî, 1 3 9 1 / İ 9 7 1 , c.
] X , s. 246. " M e v ' u d e " kelimesi K.uı'an-1 K e r i m ' d e b i r yerde g e ç m e k l e d i r : T e k v i r 81/8.
q
T a b e r î , Câıniıı'l-Beyan. c. V I I I , s. 38; Zemahşeıt 'el-Keşşâf, c. I V , s. 2 2 2 ; Ccvad A l i . el-Mufassal fi
Tarihi'l-Arab Kable'l-İManı, Datu'1-İlııı l i l - M c l â y î ı ı M e k t e b e t ü ' n Nehda, B e y r ı ı ı 1970, c. V , .s. 9 i .
82
Toprağa gömme yanında zaman zaman suda boğma (ğark), yüksek bir
yerden aşağıya atma {iikâ min şâhik) gibi farklı yollarm da çocuk öldürme
10
amacıyla kullanıldığı görülmüştür Özellikle kurban etme şekli olarak
boğazlamaktan (nahr ve zebh) söz edilmektedir".
I I - ÖLDÜRÜLEN ÇOCUKLARIN Ö Z E L L İ K L E R İ
Kur'an-ı Kerim'de bu konuya temas eden ayetlerin bir kısmı sadece kız
14
çocuklardan bahsetmekte , diğerleri ise "...çocuklarınızı öldürmeyin..." (el-
En'am 6/151; el-İsra 17/31), "...çocuklarını öldürmeyi..." (el-En'am 6/137),
"...çocuklarım öldürenler..." (el-En'am 6/140), "...çocuklarım
öldürmemeleri..." (el-Mümtehine 60/12) ifadeleriyle cinsiyet ayrımı yapmadan
bütün çocukları kapsamaktadır. Bazı müfessirler bu ayetlerdeki "çocuklar"
15
ifadelerini "kız çocuklar" olarak açıklamışlardır . Bizce onlar bu ayetleri, kız
çocukların açıkça zikredildiği diğer ayetlerle birlikte ele alarak "çocuklar"
ifadesiyle kız çocukların kastedildiğini düşünmüş olmalıdırlar. Bir başka ihtimal
ise şudur: Calüliye insanının çoğunlukla kızların hayatına son vermesi
1 0
D â r i m î , Sünen, M u k a d d i m e , 1; Â l û s î , Bülûğu 'l-Ereb, c. I I I , s. 5 2 ; Cevad A l i , el-Mııfassal, c. V , s. 89, 92¬
93.
1 1
İ b n Sa'd, Tabakâl, c. I , s. 69-70.
1 2
Mesela M ü c a h i d , b k z . : K u r t u b î , el-Câmi', c, V i l , s. 9 1 ; M ü b e r r e d , el-Kâmil, thk.: M . Alımed ed-Dâlî,
Mtiessesetii'r-Risale, 1406/1986, c. Î I , s. 6 0 4 ; M a v e r d î , eıı-Nüket ve'l-Uyım, Thk. es-Seyyİd b.
A b d ü l m a k s u d , D a m ' l - K ü t ü b i ' l - İ l m i > y e . B e y r u t 1416/1996, c. V I . s. 2 1 4 ; Âlûsî, Rıthu'l-Meüııî, DaruT-
Fikr, B e y r u l 1417/1997, c X V f , s. 9 2 .
1 3
K u r t u b î , el-Câmi', c, V I I , s. 132; İ b ı ı ü T - E s î r el-Cezerî, eıı-Nihaye Ji Garibi'l-Eser, thk. T a h i r A h m e d ez-
Z â v î , M a h m u d M u h a m m e d e t - T a t ı â h î , e l - M e k t e b e t ü T - İ l m i y y e , Beyrut 1399/1979, c. V , s. 142; İ b n Kesîr,
Tefsiru'l-Ktır'aııi'l-Azîm, D a r u İ h y a i T - K ü t ü b İ T - A r a b i y y e , M ı s ı r ts., c. I I , s. 188; î b n Hacer, Fethu'l-Bârî,
c. X , s. 4 0 7 ; İbn M a n z û r , Lisâıılt 'l-Arctb, c. I I I , s. 4 4 3 ; l i a l e b î , es-Sîre, c. I I , s. 1 6 1 ; Z e b î d î , Tâcü 'lArûs, c.
I X , s. 2 4 6 ; M u b a r e k f û r î , Tuhfelü'l-Ahvezl D a r u T - K ü l ü l n T - İ l m i y y e , B e y r u t is., V I I I , s. 3 5 5 ; Cevad A l i ,
el-Mufassal, c. V , s. 95.
H
e ı ı - N a h l 16/58-59; et-Tekvir 81/8-9; e ^ Z u h r u f 4 3 / 1 7 .
^ Ş U ! 1 L Ahkâmıı'l-Kıır'aiL Tlık, A b d ü l g a ı ı i A b d ü l h a h k , D a n ı ' l - K i i L ü b i ' t - İ l n ı i y y e , B e y i n i 1400, o. I , s. 2 6 6 ;
T a b e ı î , Câmiu'l-Beyatı, c. V I I I , s. 32-33: Cessas, Alıkaıım'l-Kııı'nn, D a m İ h y a İ ' t - T ü r â s i ' l - A ı u b î , thk. M .
S a d ı k K a m h a v î , B c y n ı t 1405, e. I V , s. 195; M ı ı r â d î , Meâııi'l-Kur'an, thk. M . Alı Sabuııî, C a m i ' a l u
Ü n u ı ı i ' l - K u r â , M e k k e 1409. c. I V . s. 146; R3-/Î, et-Tefsirıt'l-Ke.bîr. D a m İhyai V l u ı â s i ' l - A r a b î , 3. bsk.,
B e v ı u l Is., c. X I I I , s. 2 3 2 ; Ş e v k â u İ . Fetlat'I Kadir, D a r u ' l - F i k r , B e y m l ts., a. II, s. 165.
83
erkeklerin öldüiTihnesmin istisnai kabul edilmesine ve bu yüzden kız çocuğa
vurgu yapılmasına yol açmış olabilir. Bize ikinci ihtimal daha güçlü
görünmektedir. Zira aşağıda vereceğimiz örneklerde görüleceği gibi erkek
çocukların da hayatına son verilmiştir. Hûfî de bu konudaki ayetlerden hem kız,
hem erkek çocukların öldürüldüğünün anlaşıldığmı belirtmektedir,
1 6
A . M u h a m m e d el-Hfifî, el-Mer'e fı'ş-Şi'ri'İ-Cahilt D a m N e h d a t i M ı s r 3. bsk., Kahire İ 4 0 0 / 1 9 8 0 ( 1 . bsk.
t
1 3 7 4 / 1 9 5 4 ) , s. 2 9 8 - 2 9 9 .
1 7
T a b e r â n î , el-Mıı'ceınil'I-Kebîr, c. X X V , s. 15; H e y s e m î , Mecmatt'z-Zevâid, c. I V . s. 18; İ h n Hacer, e.l-
İzabe, c. V I Î I , s. 176. İ h n Hacer bu sahabi h a n ı m ı n adını " K e b î r e bint E b û S i i l y a n " ş e k l i n d e
kaydetmekledir.
" Hûfî, el-A'ler 'efî 's-Şi n •/-Cahili, s. 2 7 9 - 2 9 0 .
84
19
a) Erkeğin aileye ekonomik katkısı daha fazlaydı .
b) Erkek, silah kullanma özelliği ile potansiyel olarak caydırıcı bir güçtü.
Aileler ve kabileler arasındaki herhangi bir ihtilaf ve çatışma durumunda
ailesinin ve kabilesinin savunmasına aktif olarak katılmaktaydı. Kız evlattan ise
20
böyle bir görev beklenmemekteydi.
"O şânı yüce Allah'a kızlar mâl ediyorlar (melekleri Allah'ın kızları
sanıyorlar) da kendilerine hoşlandıkları (erkek çocuklarını (alıyorlar)" (en-Nahî
16/57)
1 9
İbn Hacer, Fethıt'l-Bâlî, c. X , s. 4 0 7 ; Hûfî, et-Mer'e fi'ş-Şi'rVl-Cahilî, s. 2 9 3 ; Seyyid A b d i i l a z i z Salim,
Tarihıt'l-Arabfî Asri'l-Cahiliyye, D a r u ' ı ı - N e h d a t i ' l - A r a b i y y e , B e y r u t (s., s. 4 5 1 .
2 0
Cevad A l i , el-Mufassal, c. V , s. 96; A h d ü l m ü n ' i n ı M a c i d , et-Tarihıı's-Siyasî, MektebetüT-Anglo el-
M ı s r i y y e , 7. bsk.. Kahire 1982, c. I , s. 54.
2 >
K u r t u b î , el-Câtni'. e. X . s. 116. K u r t u b î ' y e g ö r e b u i n a n ç b ü t ü n Arap kabilelerinde b u l u n m a y ı p H u z â ' a ve
K i n â n e kabilelerine aittir (a.g.e., c. X I X , s. 232). K u r t u b î bu i n a n c ı , ç o c u k ö l d ü r m e d e h a ş h h a ş ı n a b i r
etken olarak k a b u l etmektedir. ( Z e m a h ş e r î , el-Keşşâf, c. I V , s. 2 2 2 ) ; Â h ı s î , Bülûğu'lEreb, c. I I I , s. 5 0 ;
E b u Hafs Ö m e r b. A l i e d - D ı m a s k i el-Liibâb fi Uhlmi'l-Kilâb, thk. A . A h m e d A b d ü l m e v c u d , A .
M u h a m m e d M u a v v i d , D a r a ' l - K ü t ü b i T - İ l m İ y y e , Beyrut 1419/1998, o. X X . s. 182. M ü e l l i f bunu ç o c u k
ö l d ü r m e sebeplerinden i l k i olarak k a b u l etmektedir. T a b e r î ' y e g ö r e ise cahiliye insanı kız ç o c u k l a r ı n ı
A l l a h ' a nisbet ve izafe etmekteydi. B k . : T a b e r î , Cdmitı'l-Beycm, c. X I V , s. 83-84.
2 2
M e y d i ı ı î , Mf.cman'l-Emsâl, fhk. M . M u h y i d d i ı ı A b d ü l h a m i d , D a r u ' l - M a ' r i f e , Beyrut ts., c. I , s. 134. B u
a t a s ö z ü n ü n larkJı v e r s i y o n l a r ı için bk.: K a l k a ş a n d î , Sııbhıı'l-A'şâ, thk. Y u s u f A l i T a v î l , , D a n ı ' l - F İ k r ,
D i m a ş k 1987, c, V I . s. 2 8 ! ; Khu'l-Feth Ş i h â b ü d d İ n M u h a m m e d b. A h m e d e]-İbşîhî, ei-Miistelraf fi Külli
85
Meleklerin Allah'ın kızları olduğu inancı, çocuk öldürme olgusuna dinî
bir mahiyet kazandırıyor gibi görünse de burada adak ve kurbanda olduğu gibi
tamamen dinî bir boyut bulunmamaktadır. Zira fakirlik, namus endişesi veya
uğursuzluk gibi sebeplerle çocuklar gömülerek öldürülürken asıl motive edici
etken dinî olmamakta, bu inanç ise ikinci veya üçüncü derecede bir etken gibi
görünmektedir.
B- Yaş: 0-6
Çocukların büyük çoğunlukla yeni doğdukları zaman toprağa gömülerek
25
öldürüldükleri anlaşılmaktadır. İbn Abbas'tan nakledildiğine göre doğumu
26
yaklaşan kadın bir çukur kazar, eğer bir kız dünyaya getirirse çukura atardı.
Ancak zaman zaman altı yaşına kadar gelmiş kız çocukların da yine gömülerek
27
öldürüldüğü görülmektedir. Bu durumun bazı örnekleri bulunmaktadır.
Seleme b. Yezid el-Cu'fî, müslüman olduktan sonra erkek kardeşi ile birlikte
Hz. Peygamber'i Medine'de ziyaret eder. Ziyaret sırasında Hz. Pcygamber'e
İslam dini gelmeden önce ölen amıelerinin ahiretteki durumu hakkında sorular
b) Ani olarak ortaya çıkan kıtlık gibi bir tabii afet durumunda aile çocuğu
besleyemeyecek hale gelebilir.
I I I - A R A P TOPLUMUNDA Ç O C U K ÖLDÜRMENİN
BAŞLANGICI
İslam öncesi Arap Yarımadasında çocuk öldürme olgusunun, İslam
döneminin hemen öncesinde başladığı genel olarak kabul edilmektedir. Halbuki
aşağıda kaydedeceğimiz bazı rivayetlere dayanarak bu başlangıcın daha önceki
dönemlere uzandığım söylemek mümkündür. Biz önce bu konuda en fazla
bilindiği için Kays b. Asun vakasım, ardından gömmek suretiyle çocuk öldürme
olgusunun Kays'tan daha gerilere gittiğini gösteren rivayetleri ele alacağız.
Cahiliye döneminin sonu ile İslam'ın ilk; döneminde yaşayan Kays b.
Asım'ın toprağa gömmek suretiyle çocuk öldüren ilk kişi olduğu
kaynaklarımızda bildirilmektedir. Kays b. Asım Arap Yarımadasınm kuzey ve
kuzey-doğu bölgelerinde yaşayan büyük Arap kabilelerinden Temim'e
mensuptu. İslam döneminde hayatta olan ve Hz. Peygamber'i ziyaret ederek
İslam ile şereflenen Kays, kabilesinin önde gelenlerinden biriydi. Cahiliye
döneminde kabilesi, İran Sâsânî İmparatorluğuna bağlı Irak bölgesinde hüküm
süren bir Arap devleti olan Larımîler'in kralı Numan b. Münzir'e (hükümdarlık
32
dönenn m. 585-613) ödeyegeldiği vergiyi bir yıl vermeyince kral Temim
kabilesi üzerine sefer tertipledi. Temimliler mağlup oldu ve kadınları esir alındı.
Dalıa sonra esirleri geri istemek üzere kabileden bir heyet hükümdar Numan'ın
huzuruna çıktı. Numan heyetin dileğini kabul ederek kadınları geri dönmek
veya dönmemek hususunda serbest bıraktı. Kadınların hepsi ailelerine geri
dönerken Kays'nı yeğeni kalmayı tercih etti. Bunun üzerine onum kınlan Kays
doğacak bütün kızlarının hayatına son vermeyi kararlaştırdı. Kays bu kararından
" t s l e h a n î . Eğânî, c. X i , s. 5 4 - 5 6 .
, 3
C o r c i Z e y d a n . cl-Arcıb Kabh'l-'hlam, D a r u ' l - H i l a l , t.s., s. 2.16.
88
dönmeyerek daha sonra dünyaya gelen kızlarının hepsini diri diri toprağa
33
gömerek öldürdü. Bunların sayısı on civarındadır.
3 3
İsfehanL Eğânî, c. X I V , s. 7 0 - 7 2 ; M ü b e r r e d , el-Kâmü, c. I I , s. 6 0 5 - 6 0 7 ; Z e m a h ş e r î , el-Mttstaksâ fi
Emsâli'l-Aınb, D a r u ' J - K ü t a b i ' l J l m i y y e , 2. bsk., B e y r u t 1987, c. I , s. 2 1 7 - 2 1 8 ; M e y d â ı ı î , Mecmau'l-
Emsâl, c. I , s. 4 2 5 ; K a l k a ş a n d î , Subhıı'l-A'şâ, c. I , s. 4 6 0 ; N ü v e y r î , Nihâyettt'l-Ereb fi Fünûni'lEdeb,
D a r u ' l - K ü i ü b i ' I - M ı s r i y y c , 2. bsk., Kahire 1348/1930, c. IIE. s. 123. K a y s ' ı n g ö m e r e k ö l d ü r d ü ğ ü k ı z l a r ı n ı n
sayısı h a k k ı n d a 8'den h a ş l a y ı p 13'e kadar giden f a r k h rivayetler b u l u n m a k t a d ı r . B k . : T a b e r â ı ı î , el-
Mıı'cemü'i-Kebir, c. X V I I I , s. 3 3 8 ; T a b e r î , Camin'i-Beyan, c. X X X , s. 4 6 ; H e y s e m î , Mecmau'z-Zevâid, c.
V l l . s. 134. Kays İle d ö n m e y i reddeden k i m s e n i n K a y s ' ı n k ı z ı o l d u ğ u da rivayet edilmektedir: M ü b e r r e d ,
el-Kâmü, c. I I , s. 6 0 7 ; M e y d â n ı , Mecmuu 'l-Emsâl, c. I , s. 4 2 5 ; İ b n H a c e r , el-İsâbe, e. V, s. 259.
İsfehaııî, Eğânî, c. X I , s. 54-56.
3 5
Ahmet Suhhi P u r a l . / I r a p Edebiyatı Tarihi, İ. Ü . Edebiyat F a k ü l t e s i , İ s t a n b u l 1996, s. 69.
89
babası bu işte olağanüstü bir durum olduğuna hükmederek kızı öldürtmekten
36
vazgeçmiştir. Bu kız büyüyünce bir kâhine olmuştur.
Cevad Ali'ye göre de kızını öldürmeye teşebbüs eden ve Amine'nin
amcası olan bu şahıs Kays'taıı Önce yaşamıştır ve bu rivayet çocuk gömme
hadiselerinin Kays'tan öncelere kadar uzandığmı ortaya koymaktadır. Cevad
A l i , Arap Yarımadasında çocuk öldürme olgusunun çok daha önceki dönemlere,
37
hatta milattan öncesine kadar dayanmasını münıkün görmektedir . Gerçekten
de bu rivayette Hz. Peygamber'den iki nesil öncesinde çocuk öldürüldüğü
ortaya çılanaktadır. Bu hadisenin, Hz. Peygamber ile görüşmüş olan Kays'm
gerçekleştirdiği cinayetlerden yaklaşık çeyrek yüzyıl önce vuku bulduğu açıktır.
Kays b. Asım'ın ilk defa toprağa gömerek kız çocuk öldüren kişi olduğu
konusunda araştırmacı Ahmed el-Hûfî'nin de şüpheleri bulunmaktadır. Ona
göre İslam'ın hemen öncesinde ortaya çıkan bu vakıanın bu kadar kısa zaman
38
içinde bazı kabilelere yayılması makul değildir . Şemseddin Günaltay bu
vahşetin, tarihin karanlık çağlarına dayandığından şüphe etmemekte, Kays b.
Asım rivayetinin ise daha önce meydana gelmiş bir hadiseye sonradan sebep
39
bulma ("vukudan sonra ta'lil") mahiyetinde olduğunu düşünmektedir.
3 6
H a l e b î , es-Sîre, c. 1, s. 7 3 - 7 4 : Â i û s î , Büiûğu 'l-Ereb, c. I l l , s. 4 3 - 4 4 ; Cevad A l i , el.~Mufas.sal, c. V , s. 89,
9 2 . Cevad A l i , H a l e b î ' y e dayanarak bıı t e ş e b b ü s t e bulunan k i ş i n i n " A m i n e ' n i n dedesi" o l d u ğ u n u
k a y d e t m i ş t i r . B u n u n sehven o l d u ğ u a n l a ş ı l m a k t a d ı r .
1 7
C e v a d A i i , el-Mufassal, c. V , s. 92.
l t l
H û t î , el-Mer'efî'$-Şi ri'i-Cahilî, s. 2 9 5 .
'"' Ş e m s e t t i n G ü n a l t a y . ' i s l a m ' d a n Ö n c e A r a p l a r A r a s ı n d a K a d ı n ı n D u r u m u , A İ l e ve T ü r l ü N i k a h Ş e k i l l e r i " ,
Belleten, c. X V . sy. 60 ( E k i m 1951 )"den ayrı b a s ı n ı . T ü r k T a ı i h K u r u m u Ankara 1951, s. 694-695.
90
sadece "namus koruma anlayışı" sebebi ile kız çocuklarını öldürmeleri . Ancak
bu da tartışılabilir bir hükümdür. Bu konuyu aşağıda "Namus Anlayışı" başlığı
altında ele alacağız.
Bazı araştırmacıların, özellikle Kays b. Asım'ın uygulamasının ilk
olduğunu bildiren rivayetlere dayanarak, çocuk gömme olgusunun İslam'ın
hemen öncesinde ortaya çıktığı, bundan dolayı çok kısa bir zaman dilimi
41
süresince uygulandığı iddiası yukarıdaki rivayetler ve mülahazalar ışığında
isabetli görünmemektedir.
A- Coğrafya
Çocuk öldürme olgusunun, İslam öncesi Arap Yarımadasının tamamnıda
uygulandığını gösteren bir veri veya görüş bulunmamaktadır. Aksine, bütün
kabilelerde çocuk öldürme geleneğinin bulunmadığı kaynaklarımızda ifade
42
edilmektedir. Buradan hareketle bu geleneğin Arap Yarımadasının bazı
kısımlarında uygulandığı anlaşılmaktadır. Hangi bölgelerde ve hangi kabileler
arasında uygulandığı konusunda ise iki ana görüş bulunmaktadır:
4 0
İsfehanî, Eğânî, c. X I V , s. 72.
4 1
H ü s e y i n e l - H â c Hasan, Hadâratil'l-Arab fi Asri'i-Cahiliyye, e l - M ü e s s e s e l ü ' l - C â n ı i ' i y y e , 2. bsk.,
T
1409/1989, s. 126-127; A . E m i n A b d ü l ğ a ü a r , el-Cahiliyye Kadîmen ve Hadisen, Ş c r i k e t ü > Ş u â , Kuveyt
1981, s. 35; M ü n z i r M e â l î k î , Safalıâ! Maîviyye. min Tarihi Arabi't-Cahiliyye, M e k i e b e l ü i - H i l a l , 1995, s.
101.
4 2
M ü b e n e d , ei-Kcımil, c. I I , s. 604.
4 3
M ü b e r r e d , a.g.e., c. I I , s. 604.
14
T a b e ı l , C.âmiıı'l-Beyaıı, c. V I I I , s. 38: Seâlibî, Cevâhim'i-Hisân, M i i c s s o s e t ü ' l - A İ e r n î , Beyrut ts., c. 1. s.
562: H a l e b î , es-Sıre. c. i l , s, 161. Halobî ö z e l l i k l e Kinde kabilesinin bu u y g u l a m a y a b a ş v u r d u ğ u n u
91
45
görüşü de bulunmaktadır. Müberred, Mudar kabilelerinden Temim, Kays,
46
Esed, Hüzeyl ve Bekr b. Vâil'i kaydetmektedir. Bazı araştırmacılar Küıde ve
47
Kureyş kabilelerini de bunlara ilave etmektedir ki bu isabetli bir tesbittir. Zira
vereceğimiz örneklerde görüleceği gibi Hicaz bölgesinin önemli merkezleri olan
Mekke ve Medine'de çocuk öldürme vakıası yaşanmıştır. Böylece Güney
Araplarmın yaşadığı Yemen ve Uman bölgeleri haricindeki Arap
topluluklarının büyük bir kısmında çocuk öldürme olgusundan bahsetmek
mümkün hale gelmektedir.
İ b n Hacer, el-lsâbe, c. V , s. 1 1 1 .
i s f e h a n î , Eğânt e. X , s. 284; İ b ş î h l d-Milstetraf, c. I I , s. 173.
İ b n Sa'd, Tabakâl, thk. A l i M u h a m m e d Ö m e r , M e k t e b e t i i ' l - H a n c i , Kahire 2 0 0 1 / 1 4 2 1 , c, I I I , s. 353; İbn
H a b î b , el-Multabber, s. 1 7 1 ; Z e h e b î , Tarifin 'l-îslam, es-Sîretii'n-Nebeviyye, thk. Ö m e r A b d ü s s e l a m
T e d m ü r î , D a r u ' i - K i t a b j ' l - A r a b î , Beyrut 1407/1987, s. 88; İ b n Kesîr, el-Bidâye, e. 111, s. 317, 325; H a l e b î ,
es-Sîre, c. 1, s. T$; Âlûsî, Bütûğu 'l-Ercb, c. I I I , s. 45.
İ b n Hacer, ei-hâbe, c. IIJ, s. 245.
H a i e h î , es-Sîre, c. I , s. 73-74; Â l û s î , Bulûğu'l-Ereb, e. I I I , s. 43-44; Cevad A l i , el-Mufasxal, c. V , s. 89,
92.
İsfehanî, Eğânt o. X , s. 284; İhşîhî, el-Milstetraf, c. I I , s, 173; Âlûsî, Bülûğu 'l-Ereb, c. I I I , s, 43 4 4 .
93
"O diri diri gömülen kız çocuğuna sorulduğunda, hangi günah yüzünden
öldürüldü diye" (et-Tekvîr 81/8-9)
"Ey Peygamber! İnanmış kadınlar sana gelip Allah'a hiçbir şeyi ortak
koşmamaları, hırsızlık etmemeleri, zina etmemeleri, çocuklarını
öldürmemeleri, elleriyle ayakları arasında bir iftira uyduaıp ortaya
sürmemeleri, iyilik ve güzelliği belirlenmiş bir işte sana isyan etmemeleri
hususunda seninle bey'atleşmek isterlerse, onlarla bey'atleş ve onlar için
Allah'tan af dile. Kuşkusuz Allah Gaffir'dur, Rahîm'dir." (el-Mümtehine 60/12)
Yine Kur'an-ı Kerim'de erkek çocuklara değer verildiğini ifade eden şu
ayet de bu konuyu dolaylı olarak ilgilendirmektedir:
"Mal ve oğullar dünya hayatının süsüdür. Baki kalacak olan güzel işler
ise Rabbinin katında sevapça da daha hayırlıdır, umutça da daha hayırlıdır." (el-
Kehf, 18/46)
Haleb'i, es-Sîre, c. I I , s. 1 6 1 .
İbn Hacer, el-İsâbe, c. V I I I , s. 176.
İhn Sa'd. Tabetkât, c. 1, s. 187; S ü h e y l î , er-liavdu'lMııiif, ılık. Abdurrahman e l - V e k î l , D a m ' I - K ü l ü b i ' l -
Harfîse-, K a h i r e Í 3 8 9 / 1 9 6 9 , c. I V , .s. 73-74; Z e h e b î , Siy em A'lâmi'tı-Nübelû es-Sîretil'tt-Nebeviyye, ihk.
Beşşıîr A v v â d M a ' r u f , Risale, Beyrut H 1 7 / 1 9 9 6 , c. I , s. 2 4 0 - 2 4 1 ; H a l e b î , ex-Sîre, c. I I , s. 1 6 ! .
İ b n Hacer, el-í.iábe, c. V I I I , s. H 3 ; Heysenıî, Meauatt'z-'/tvâid, c. V I , s, 38-39. I l e y s e m î bu h a m ı n ı t ı
a d ı n ı İzzet b i n i H a y i l ş e k l i n d e kaydetmektedir.
İhn Sa'd, Tabetkât, ç.. X , s. 7.
96
3- İtiraflar
Kays b. Asım'm Temim kabilesi heyeti içinde Hz. Peygamber'i ziyaret
ettiğinde, cahiliye döneminde dünyaya gelen 10 kadar kız çocuğunu gömerek
öldürdüğünü itiraf ettiği rivayeti yukarıda geçmişti. Yine başka bir adam Hz.
Peygamber'e gelip cahiliye döneminde bir kıznn kuyuya atarak öldürdüğünü
74
söylemiştir. Seleme b. Yezid el-Cu'fî'nin kardeşiyle birlikte Hz. Peygamber'i
Medine'de ziyaretleri sırasında İslam'dan önce ölmüş anneleri Müleyke'nin
buluğ çağına ermemiş bir kız kardeşlerini toprağa gömerek öldürdüğünü
söylediklerini yukarıda belirtmiştik.
7 1
C e s s â s , Ahkamu 'l-Kıtr'atı, c, I V , s. 195.
7 2
K u r t u b î , el-Câmi', c. X , s. 117-118.
7 3
B e y h a k î , Sünen, Mektebetü Daru'l-Bâz, Mekke 1414/1994, c. V I I , s. 2 3 0 - 2 3 1 ; A z î m â h â d î , Avmt'l-
Ma'bad, c X I V , «. 38.
7
' D M m î , Sünen, M u k a d d i m e , 1.
7 5
A b d ü r r e z z a k , Mtısannef, c l - M e k l e b e l ü ' l - İ s l a n ı î , B e y r u l 1403, e. V I , s. 247: İ b n ü ' l - C e v z î , Tarihli Ömer
İbni'l-Hatlab, D a u ı ' ı - R â i d İ ' l - A r a b î . B e y r u t 1 4 0 5 / 1 9 8 5 , s. 175.
98
tövbesinin kabul edilip edilmeyeceğini sormuş, Ebu Zer cahiliye döneminde
yapılan kötülüklerin müslüman olduktan sonra affedildiğini belirtmiştir .
hem cahiliye, hem İslam döneminde önde gelen i simler indendir. Sonraları Hz.
Peygamber ile görüşerek İslam ile şereflenen Sa'sa'a cahiliye döneminde çok
sayıda çocuğu ölümden kurtarmıştır. Kurtardığı çocukların sayısı hakkında
82
96'dan başlayıp 400'e kadar çıkan farklı rakamlar rivayet edilmektedir. Onun
bu hayırlı faaliyete başlaması bir tesadüf sonucudur. Bir gün kaybolan
develerini ararken konaklamış bir bedevi ailesi ile karşılaşmış, aile reisi olan
ihtiyar, develeri bulduklarını söylemiştir. Bu sırada adamın bir çocuğunun
doğduğu haberi gelmiş, ihtiyar bedevi seslenerek eğer kız olduysa sesini
kesmelerini emretmiştir. Bunun üzerine Sa'sa'a, rızkı Allah'a ait olduğu halde
neden çocuğu öldürmeye karar verdiğini sormuş, adam ise bu kıza ihtiyacı
olmadığı cevabını vermiştir. Sa'sa'a çocuğu kurtarmaya karar vererek adama
fidyesini vermeyi teklif edince adam, kızının satılık olmadığını söylemiş, bunun
üzerine Sa'sa'a kızın kendisini değil öldürülmemesi için kanun satın almak
istediğini belirterek kızı adamın yanında bırakacağım ima etmiştir. Adam
bundan sonra fidye teklifini kabul etmiş, kısa bir pazarlık sonunda, Sa'sa'a'ya
ait olan ve kaybolduktan soma bulunan on aylık gebe 2 dişi ve Sa'sa'a'nın
bindiği binek deve karşılığında anlaşmışlardır. Sa'sa'a b. Naciye bu hadiseyi
Allah'ın kendisine bir lutfu olarak kabul etmiş ve artık gömülerek
öldürüleceğini haber aldığı her çocuğu kurtarmayı Allah rızası için kendine bir
vazife edinmiştir. Hz. Peygamber, Sa'sa'a'ya İslam ile şereflendiği için cahiliye
83
devrindeki bu faaliyetinden dolayı ecir alacağını müjdelemiştir. Sa'sa'a
cahiliye dönemini Hz. Peygamber'e şöyle tasvir etmiştir: "İnsanların doğru
yolda olmadıklarını görüyordum. Doğrunun nerede olduğunu bilmiyordum
ancak onların yanlış yolda olduklarının farkmdaydım. Onların kızlarım
gömdüklerini görüyordum. Allah'ın bunu emretmediğini biliyordum. Bundan
dolayı çocuklarını gömmelerine engel oldum ve ulaşabildilderimin fidyesini
vererek kurtardım." Sa'sa'a, her çocuğu iki dişi ve bir binek deve vererek
84
kurtarmıştır . Sa'sa'a'nın -muhtemelen deve yardımı teklifine rağmen
ailelerinin istemediği- bazı kız çocukları yanına alarak bÜ3dittüğü, Hz.
1 2
İsfehanî, Eğânî, c. X X I , s. 2 7 9 - 2 8 3 ; T a b e r â n î , el-Mu'ceınü'1-Kebîr, c. V I I I , s. 7 6 7 - 7 7 ; İ b n ü ' l - C e v z î , el-
Mtıtttazam, c V , s. 2 6 5 ; İ b n Kesir, eUBidâye, c. X I , s. 2 6 2 - 2 6 3 : Z e m a h ş e r î , el-Keşşâf, e. I V , s. 2 2 2 ; İbn
Hacer, el-İsâbe, e. SİL s. 2 4 5 ; İbn Hacer, Fetlut'l-Bârî, c. X , s. 4 0 7 : A b d ü l k â d i r e l - B a g d a d î , Hizânelti'l-
Edeb, thk. A b d ü s s e i a m H a r u n , M e k t e b e t ü ' I - H a u c î , K a h i r e 1 4 0 1 / 1 9 8 1 , c. I X , s. 116; Niiveyrî, Nilıâyeiil'i-
Ereb, c I I I , s. 122-123.
ö
T a b e r â n î , el-Ma'cemti'l-Kebîr, c V I I I , s. 7 7 ; İsfehanî, Eğânî, c. X X I , s. 2 7 9 - 2 8 3 ; M ü b e r r e d , el-Kâmil, c
i l , s. 6 0 7 - 6 0 8 (bazı f a r k l a r l a ) ; H â k i m , MiMedrek, fhk. Mustafa A b d ü l k â d i r A l á , D a r u ' l - K ü t ü b i ' l - İ l ı n i y y e ,
Beyrut 1 4 1 1 / 1 9 9 0 , c I I I , s. 707; İ b n i i ' l - C e v z î , ei-Mımlazcım, c. V , s. 2 6 4 - 2 6 5 ; İbn Kesir, el-Bidâye, c. X I ,
s. 2 6 2 - 2 6 3 . S a ' s a ' a ' y a d e ğ i n e n b a ş k a rivayetler İçin bk.: İbn Abdilber, İslt'âb, thk. A . M u h a m m e d el-
B e c â v î , D a r u ' l - C î l , B e y r u t 1412, c. V I I I , s. 7 1 8 ; Âİûsî, Bülûğn 1-Ereb, c. I i i , s. 4 5 .
İsfehanî, Eğânî, c. X X I , s. 2 8 3 : Î b u ü ' l - C e v z i el-Mımlazam, u. V, s. 2 6 4 .
100
Peygamberin biscti döneminde bunların sayısının 10ü civarmda olduğu rivayeti
85
de bulunmaktadır. İslam'ın ilk döneminde yaşamış olan şair Ferezdak, bir
şiirinde dedesi Sa'sa'a b. Nâciyenin bu güzel hasletini övünerek şöyle terennüm
etmiştir:
8 5
İ b n l l a b î b , el-Muhabber, s. 1 4 1 .
** Î l i y y â e U H â v î , Şerhu Dîvâni 'l-Ferezdak, e ş - Ş e r i k e t ü ' Â î e ı n i y y e l ü - K i t a b , 3. bsk., Beyrut 1995, c. I , s. 293;
İbn H a b î b , el-Muhabber, s.141; İsfehanî, Eğân'ı, c. X X I , s. 2 8 1 , 2 8 3 ; M ü b e ı r e d , el-Kâmil, c. I I , s. 604;
Z e m a h ş e r î , el-Keşşâf, c. I V , s. 2 2 2 ; C e v h e r î , es-Sıhâh, c. I I , s. 546; K u ı t u b î , el-Câmi', o. X I X , s. 233; İ b n
H a m - , el-hâbe, c. I I I , s. 2 4 5 : İbn Hacer, Feihıı'I-Bârî, c. X , s. 4 0 7 ; A b d ü l k â d i r e l - B a ğ d a d ! Hizânelti'l-
Edeb, c. I X , s. 114; N ü v e y i ! NihâyeUl'l-Ereb, «. ¡II, s. 123; Â l û s î , Bülûgul-Ereb, c. I l l , s. 46; Z e b î d î ,
Tâcil'l-Anîs, c. I X , s. 2 4 6 . B u k a y n a k l a r ı n bir k ı s m ı n d a beytin b a z ı k e l i m e l e r i f a r k l ı k a y d e d i l m i ş t i r ;
"dedemdir" kelimesi yerine " h i z d e ı ı d i r " g i b i .
K 7
İhn Hacer, el-hâbe, c. I I I , s. 245.
, s
İbn Kesîr, ei-Bidâye, c. X I . s. 263; İbn Hacer, Fettııt 'l-Bârt, c. X , s. 4 0 6 .
M
İbn Hacer, el-İsâba, c. I I I , s. 245.
101
defnederek öldürmelerini şart koşmuştur . Böylece ailenin kaç kızı olursa olsun
yarısı hayatta kalmış, yarısının ise hayatına son verilmiştir.
İslam Öncesi Arap toplumunda ailenin poligamik bir yapıda olduğu ve
erkeğin evlenebileceği kadın sayısı konusunda smır bulunmadığı
91
bilinmektedir . Böylece erkeğin, nikahı altındaki eşlerinin sayısının fazlalığı
oranında çok çocuğa sahip olacağı açıktır. Bir erkeğin sorumluluğundaki
çocuklarm sayısı aıttıkça, besleyememe endişesi gibi bir durum ortaya
çıktığında, doğacak -hatta belli bir yaşa gelmiş- çocukların ortadan kaldırılması
ihtimali güçlenmektedir. Sınırsız poligaminin çocuk öldürme vakalannı artırmış
olabileceğini düşünüyoruz.
9 0
T a b e r î , Câmül'I-Beyatı, c, VTU, s. 38; Cevad A l i , el-Mufassal, c. V , s. 9 1 .
9 1
H û f î , cl-Mer'efi'ş-Şi'ri'l-Cahilî, s. 299-300; A b d ü t n u i n ' i n v M a c i d , et-Tarihu's-SiyaSî, c. I , s. 54.
9 2
H ü s e y i n e l - H â c Hasan, Hadâratü'l-Ardb fiAsıi'l-CahÜİyye, s. 126; A E m i n A b d ü l ğ a f f a r , el-Calıiliyye, s.
35. B a z ı k a y n a k l a r d a b u i d d i a l a r ı destekleyecek ş e k i l d e K i n d e kabilesinde k ı z ç o c u k l a r ı n ı n g ö m ü l e r e k
ö l d ü r ü l d ü ğ ü belirtilmektedir. B k . : Cevheri, es-Sıhâh, c. I I , s. 546; İ h n M a n z û r , Lisûnii'l-Arab, c. I I I , s.
4 4 3 ; Z e b î d î , Tâctt'l-ArÛs, e. I X , s. 246. Y u k a r ı d a s e r d e t t i ğ i m i z deliiier ise bu işin ç e k daha g e n i ş bir
c o ğ r a f y a d a icra e d i l d i ğ i n i g ö s t e r m e k l e d i r .
9 3
H ü s e y i n e l - H â c Hasan, HadâratU'l-Arab fiAsri'l-Calıiliyye, s. 1 2 6 - 1 2 7 ; M ü n z İ r M e ' a l î k î , . V O / Ö M Î , S. 1 0 1 .
9 4
Şafiî, Ahkâımı'l-Kıır'a/ı, c. I , s. 2 6 6 ; T a b e r î , Câmiu'l-Beyaıı, c. V I I I , s. 32,42^1-3, 60, 6 1 ; C e s s â s ,
Ahkamu'l-Kur'cııt, c. I V , s. 195, Seâlibî, dvâhİrtı'l-Hisâtt, c. I , s. 562, a I I , s. 340; K u r t u b î , cLCâmi', c.
V I I , s. 132; IbmTİ-Ce-vzî, Zâdit'l-Mestr, e l - M e k f e b e t ü ' l - l s l a m î , 3. bsk. Beyrut 1404, c. V I I I , s. 2 4 4 - 2 4 6 ;
;
A- Fakirlik
9 5
t l i y y â el-Hâvî, Şerhti Dîvâni'l-Ferezdak, c. I, s. 2 9 3 ; tsfehaııî, Eğânî, c. X X I , s. 2 8 1 , 283; Taberî, Tarih,
D a r u ' l - K ü t ü b i ' l - î l m i y y e , Beyrut 1407.. e. I I I , s. 2 1 3 ; Z e m a h ş e r î , el-Keşşâf e. I V , s. 222; İ b n M a n z ı ı r ,
Lisânil'l-Arab, c. I I I , s. 4 4 2 - 4 4 3 : İ b n Hacer, el-İsâbe, c. I I I , s. 2 4 5 ; N ü v e y r î , Nihây etil'l-Ereb, c. I I I , s.
123; Â l û s î , Bulûğu'l-Ereb, c. I I I , s. 4 2 , 46. Ç o c u k ö l d ü r m e y i d o l a y l ı olarak anlatan b i r şiir için bk.:
M e v s ı l î , el-Mcselü's-Sâir, c. I , s. 61-62; C ü r c a n î , Divânıt'I-Hamâse, c. I , s. 82.
9 6
M a ' m e r b. R â ş i d , Kitabu'l-Câmi', c. I I , s. 440; A h m e d b. Hanbel, Mtisned, c. I I I , s. 33, 5 1 , 53; c. I V , s.
153, 2 5 4 ; A b d b. H u m e y d , el-Müntelıab, s. 150; B u h a r ı , cl-Edebü'l-Miifred, s, 1 1 1 ; D â ı i m î , Sünen, Üık.
F u a d A h m e d Z e m e r l î , c. I I , s. 4 0 1 ; Taberaırî, el-Mıı'cemü'l-Kebir, c. X X , s, 385, 386, 389; B e y h a k i ,
Suabıı'l-îman, c. I I I , s. 253; a.g.e., e. I V , s. 2 5 3 ; İbn A b d i l b e r , et-Tetnlıtd, c. X X I I , s. 2 2 ; H e y s e m î ,
Meanaıı'z Zevâid, c. V I , s. 38-39: İ b n Hacer, el-İsâbe. c. V I I I , s. 143. A y n ı hadis farklı lafızlarla şu
eserlerde de g e ç m e k t e d i r : E b u D a v u d e t - T a y â l i s î , Müsned, c. I I , s. 135; Heysenn, Mecmaıt'z-Zevâİd, c. [,
s. 134; K a y s î , Meclis fi Hadisi Câbir, s. 4 6 ; A z î m â b â d î , Avını 'l-Ma'bud, c. X T V , s. 38.
y 7
B i r k i m s e n i n ç o k k ö t ü b i r durumda o l d u ğ u n u ilade etmek için " g ö m ü l e r e k Ö l d ü r ü l e n ç o c u k t a n daha beter"
("hiive e d a l l ü rain m e v ' û d e " ) deyimi k u l l a n ı l m a k t a d ı r B k . : M e y d â n ı , Mecmau'l-Emsâl, c. I , s. 4 2 4 ;
Z e b î d î , Tâcü'l-ArÛs, c. I X , s. 246.
9 8
"The M a w ' u d a " , Proceedİugs of tlıe Tlıird Session of the ldara-i Maarifi Islamia, [dara-İ M a a r i f - i
Islamia, L a h o r 1942, s. 4 7 - 5 2 ; l i û f i , cl-Mer'e fi'ş-Şin'l-CahiU, s. 3 0 3 - 3 0 4 ; Joseph H e n n h ı g e r ,
"Menschenopfer bei den A r a b e r ı ı " Anllıropos, 53 (1958), s. 7 2 1 - 7 8 5 ; Cî. L . Lasebikan, " E s k i A h i d ' d e
K u r b a n " , t r c : Ahmet G ü ç , Uludağ Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, sy. 7 ( 1 9 9 8 ) , s. 586.
9 9
Z e m a h ş e r î , el-Keşşâf, c. I V , s. 222; Kurtubî, el-Câmi', c. X I X , s. 232; İbn M a n z û r , Lisânil'l-Arab, c. I I I ,
s. 4 4 2 ; K a l k a s a n d î . Sııbhıı 'l-A 'şâ, c. I , s. 4 6 0 : Z e b î d î , Tâcti 'l-Âı fls, c, I X , s, 246; Âlüsî, Bülüğu 'l-Ereb, c.
I I I , s. 4 4 .
1 0 0
Muberred, el-Kâmil, c. I I , s. 604-605; Razî, el-Tefsiru'l-Kebir, c. X I I I , s. 232; İbn Hacer. Felhtı'l-Bârt, c.
V I I , s. 145; N ü v e y r î , Nihâyelıl 'l-Ereb, c. I I I , s. 122; Cevad A l i , el-Mıtfassal, e, V , s. 88, 9 4 : Ş e m s e t t i n
7
G ü n a l l a y , " İ s l a m ' d a n Ö n c e Araplar A r a s ı n d a K a d ı n ı n D u r u m u , A i l e ve T ü r l ü N i k a h Ş e k i l l e r i ' , s. 6 9 5 ;
Hamdi Y a z ı r , Hak Dini Kııı'aıı Dili, Hser N e ş r i y a t , ts., c. I I I , s. 2 0 9 3 ; c. V I I I , s. 5 6 0 3 - 5 6 0 6 : Seyyid
A h d ü l a z i z Salim, Tarilnı'l-Aıab fi Asri'l-Calıiliyve, s. 4 5 1 . K u r t u b î de f a k i r l i k etkenini birinci s ı r a d a
vermektedir: el-Câmi', c, V I I , s. 9 1 , 132.
H a m d i Vazır, Hak Dini Kur'mı Dili, c. I I I , s, >Q'J3.
103
Büyük kısmı çöllerle kaplı Arap Yarımadasının hayat şartlan çetindir.
Yağmurun azlığı, su bulmayı ve topraktan istifadeyi zorlaştırmakta, pek çok
bölgede imkansız hale getimıektedir, Özellikle sıkça meydana gelen kıtlık ve
savaş durumlarında bu zorluklar daha da artmakta, açlık tehlikesi
102
b aşgöstermektedir .
1 0 2
H û f i , el-Mer'e fî'ş-Sıri'i-Cahilî, s. 2 9 3 - 2 9 4 ; Seyyid A b d ü l a z i z Salim, Tarihti'I-Arab fi AsrVlCahilİyye,
s. 4 5 C M 5 1 .
1 0 3
Ccssâ^Ahkamu'l-Kııı'aıı, c. I V , s. 195.
1 0 4
İ b n Kesir. Tefsir, e. I ! s. 188; Z e r k e ş î , el-Bıırtıan, thk. M . E b u ' i - F a d l İ b r a h i m , Beyrut 1391, e. İ l k s. 2 8 5 ;
N i i v e y r î , NihûyeiH'l-Ereb, c. I I I , s. 122; E b u s s t u ı ı l , İrşad, c. V , s. 169: H ü f i , rl-Mer'e/î'ş-Şi'n'l-Cdlıilî, s.
2 9 3 : Seyyid A b d ü l a z i z Salim, Tarilııı'l-Aıab JT Asri'l-Calıiiİyye, s. 450: İ l a m d ı Vazır, Hak Dini Kıır'tiıı
Dili, c. I I I , s. 2 0 9 3 .
0 5
D a r i m î , S ü n e n , M u k a d d i m e , h T a b e r î , Cânıitı'l-Beyaıı, c. V I H , s. 38: Beyrut 1407/1987, c. X X X , s. 46.
104
gömülmekten kurtardığına daha önce değinmiştik. Bu konudaki rivayetlerde
bazı Mekkelilerin kızlarım besleyemeyecekleri için gömerek öldürmeye karar
verdikleri, Zeyd'in bu çocukları alarak büyüttüğü, 10 yaşlanna gelince
çocukların babalarına giderek kızlarını kendilerine geri verebileceğini, eğer
isterlerse çocuğun masraflarım karşılamaya devam edebileceğim söylediği
106
belirtilmektedir. Halebî de bu rivayetleri, Zeyd'in fakirlik sebebiyle meydana
107
gelen çocuk öldürme teşebbüslerini engellediği şeklinde yorumlamaktadır.
Sa'sa'a b. Naciye'nin yürüttüğü çocuk kurtarma faaliyetinin de fakir aileler
arasında olduğu görülmektedir. Sa'sa'a, öldürmeyip yetiştirmeleri şartıyla her
çocuk için iki gebe ve bir binek deve vermiş, bu şekilde yüzlerce çocuğu
108
ölümden kurtarmıştır . Bunun, ailelerin maddi durumlarını iyileştirmeyi ve
böylece çocuklarını daha rahat şartlarda yetiştirmelerini sağlamayı hedeflediği
açıktır.
1 0 6
İbn Sa'd, Tabakât, c. I I I , s. 3 5 3 ; İ b n Kesîr, el-Bidâye, c. I I , s. 2 3 8 , 2 4 1 ; H a l e b î , es-Sîre, c. I , s. 7 3 .
1 0 7
H a l e b î , es-Sîre, c. I , s. 73. H a l e b î , bu işi yapan k i ş i y i " A m r b. N ü f e y l " olarak kaydetmektedir k i bu
durumda adı g e ç e n k i ş i Z e y d ' i n b a b a s ı o l m a k t a d ı r . Z e y d ' i n b a b a s ı A m r ' ı n da ç o c u k k u r t a r m ı ş
o l a b i l e c e ğ i n i d ü ş ü n m e k m ü m k ü n s e de - y u k a r ı d a v e r m i ş o l d u ğ u m u z g i b i - H a l e b î h a r i c i n d e k i kaynaklarda
b u ş a h ı s " Z e y d b. A m r b. N ü f e y l " ş e k l i n d e k a y d e d i l m i ş t i r . Bundan d o l a y ı " Z e y d " kelimesi H a l e b î
n ü s h a s ı n d a n herhangi b î r ş e k i l d e d ü ş m ü ş olabilir.
1 0 8
T a b e r â n î , el-Mu'cemü'l-Kebîr, c. V I I Î , s. 7 7 : H â k i m , Müstedrek, o. I I I , s. 7 0 7 ; İ b n A b d i i b e r , İsîî'âb, c.
V I I I . s. 718; İhn Kesîr, el-Bidâye, c. X I , s. 2 6 2 - 2 6 3 . Sa'sa'a'ya d e ğ i n e n b a ş k a rivayetler için bk.: Âlûsî,
Bulûğu •l-Eıeb, c. I I I , s. 4 5 .
m
K u r l u b î , el-Câmi', c. V I I , s. 132; İ h u ü ' l - R s î r ei-Cezerî, en-Nihaye, e. V , s. 142: İ h n Kesir, Tefsir, c. I I , s.
188; İbn Haeer, Ferlin'l-Bâri, c. X , s, 407; İ b n M a n z û r , UsâmVl-Arab, c. I I I , s. 4 4 3 ; H a l e b î , es-Sîre, c. I I ,
s. 161; Z e b î d î , Tâcifl-Arûs, c. I X , s. 246; M u b a r e k f ü r î , Tııhfelü'l-Ahvezî, e. V I I I , s. 355; Cevad A l i , el
Mufassal, c. V , s. 95.
l l u
IIülî, el-Mer'efî'ş-Şi'ri'l-Cahilî, s. 305.
105
B- Namus Anlayışı
İslam Öncesi Arap Yarımadasında çocuk öldürme hadiselerinde önde
gelen iki etkenden biri. Arap toplumunun o dönemde sahip olduğu namus
112
anlayışıdır . Bu, çocuk öldürme sebepleri arasında bizce ekonomik etkenden
sonra ikinci sırada gelmektedir. Yukarıda en önemli etkenin ekonomik
olduğunu belirtmiştik. Âlûsî ise çocuk öldürme vakalarının çoğunlukla namus
endişesinden kaynaklandığı görüşündedir '.
1 1 1
R a z î , et-Tefshv 'UKebîr, c. X I I I , s. 2 3 2 ; thıı Hacer, Fetlm 'l-Mıt, c X , s. 4 0 7 .
1 1 2
M ü b e r r e d , el-Kâtnil c. I I , s. 6 0 5 ; Şafiî, Ahkâmıı'l-Kıır'atı, c. I , s. 2 6 6 ; T a b e r î , Câmiıt'l-Beyan, c. V I I I , s.
3 8 ; Z e m a h ş e r î , el-Kaşşâf, c. I V , s. 2 2 2 ; K u r t u b î , el-Câmi\ c . V I I , s. 9 1 ; c. X I X , s. 2 3 2 ; N ü v e y t î ,
Nihâyelîi'l-Ereb, c. I I I , s. 1 2 2 - 1 2 3 : S e â l i b î , Cevâhim'l-Hisdn, c. I , s. 5 6 2 ; R a z î , et-Tefsiru'l-Kebîr, c.
X I I I . s. 2 3 2 ; İ b n Hacer, Fethu'l-Bâıİ, c V I I , s. 145; H a l e b î , es-Sîre, c. I I , .s. 5 8 9 ; N e v e v î , Sahih, c. X , s.
17; İlin K e s î r . Tefsir, e. I I . s. 188; İ b n M a n z ü r , Usâııil'l-Arab, c. I I I , s. 4 4 2 ; Z e b î d î , Tâclt'l-Ar&s, c. I X , s.
2 4 6 ; Ş e v k â n t Fethu'l-Kadîr, c. i l , s. 1 6 5 ; M u b a r e k f f l r î , Tnhfetü'1-Ahvezî, c. V I I I , s. 3 5 5 ; A z î n ı â b â d î ,
Avnu'i-Ma'bud, c. X I V , s. 3 8 ; Â l û s î , Bülfığtt'l-Ereb, c. I I I , s. 42-43; Cevad A H , el-Mııfassat, c. V , s. 88,
90.
: ı
" Â l û s î , Bulûğu 'l-Ereb, c. I I I , s, 4 3 .
1 1 , 1
A b d ü J n ı t i n ' i m M a c i d , et-Tarihıı 's-Siyasî, c. I , s, 5 5 .
1 1 5
H û f i , el-Mer'e fî ş-Şı'ri'l-Cahilî, s. 305.
6
" I I û l î , a.g.c, s. 293, 2 9 6 .
106
verildiğini ve bundan dolayı himaye ve konuna altina alındığını ifade
117
etmektedir .
1 , 7 , , ,
mii,el-Mer efî ş-Şi'ri l-Cahilî s. t 305.
1 1 8
A z î m a b â d î , Avım 'l-Ma 'bııd, c. X I V , s. 38.
1 1 9
İsfehanî, Eğânî, c. X I V , s. 7 0 - 7 1 ; Cevad A l i , el-Mufassal, c. V , s. 89.
1 2 0
T a b e r â n î , el-Mıı'cemÜ'l-Kebîr. e. V I I . s. 39. B u k o n u d a k i rivayet bazı farklarla ş u k a y n a k l a r d a da yer
a l m a k t a d ı r : B u h a r ı , et-Tarilıu'l-Kebîr, c. I V , s. 7 2 ; A h m e d h. Hanbel, Milmed, c I , s. 398; E b u D a v u d ct
T a y â l i s î , Miisned, c. I I , s. 185; H ü s e y n î , el Beyan ve'l Ta'rîf, c. 11, s. 266.
İsfehanî. Eğânî, c. X I V , s. 72: İbn Hacer. el-hâbe, c. V, s. 25fj; N ü v e y r î , NtJ/âyel/l 'l-Ereb, c. 111, .s. 123.
1 1 1
Hûfi, et-Mer 'e fi 's-Şı W '1-Cahilî, s. 294.
1 2 3
İsfehanî, Eğânî, <J. X I V , s. 70-72; Z e m a h ş e r î , el-Mustaksâ, e. I , s. 217-218: Meydant, Mecmaıt 'l-Emsâl, c.
I , s. 425; K a l k a ş a n d î , Subhıı'l-A'şâ, c I , s. 4 6 0 ; N ü v e y r î , Nilıâyelii'l Ereb, e. I I I , s. 123. K a y s ' ı n g ö m e r e k
ö l d ü r d ü ğ ü k ı z l a r ı n ı n sayısı h a k k ı n d a sekiz ile o n ü ç a r a s ı n d a farklı rivayetler b u l u n m a k t a d ı r . " O n i k i veya
o n ü e " ş e k l i n d e k i rivayet jçjn b k : T a b e r â n î , el-Mıı'cemll'l-Kebîı; c. X V I I I , s. 338; I l e y s e m î , Mecmaıı'ı-
Zevâid, c V I I . s. 134. Sekiz kızını ö l d ü r d ü ğ ü n ü belirttiği rivayet iein bk.: T a b e r â n î . el-Mıı'cemu'i-Kebîı,
c. X V I I I , s. ^37: T a b e r î , Câımu'l-Beyan. c. X X X . s. 46. Kays ile d ö n m e y i reddeden kimsenin K a y s ' ı n
kızı o l d u ğ u da n v a y c l edilmektedir: M e y d a n ı , Mecmuu 7 Emsâl, c. 1, ,v. 425.
107
yere götünııüş, bir çukur kazarak çocuğu içine koyunca babasının niyetini
anlamayan çocuk Kays'a ne yaptığını sormuştu. Kays kızının üzerine toprak
atmaya başlayınca çocuğun ağzuıdan şu sözler dökülmüştür: "Babacığım,
üzerimi toprakla mı örtüyorsun? Beni burada yalnız başıma bırakıp gidecek
misin?" Ancak babası, çocuk tamamen toprağa gömülene ve sesi kesilene kadar
üzerine toprak atmaya devam etmiş, böylece kızının hayatına son vermiştir.
Kays yıllar sonra Temim kabilesi heyeti içinde Hz. Peygamber'i ziyaret edip
huzurunda İslam'ı kabul ettiğinde bunları anlatarak, öldürdüğü çocuklar içinde
sadece bu kıza acıdığını söylemiştir. Bunları dinleyen Hz. Peygamber'in
124
gözlerinden yaşlar akmıştır. Hz. Peygamber Kays'a. gömerek öldürdüğü her
kızı için bir köle azad etmesini emretmiş, Kays ise kölesi olmadığım, deve
yetiştirdiğini söyleyince Hz, Peygamber eğer isterse kızlardan her biri için bir
125
dişi deve kurban etmesini buyurmuştur . Hz. Ebubekır Kays b. Asrnı'a neden
kızlarını gömdüğünü sorunca Kays "Onların kendilerine denk olmayanlarla
126
evlenmelerinden korktum" cevabım vermiştir, Kays'ın bu sözü yukarıdaki
haberle birlikte düşünüldüğünde, kızlarının büyüyüp evlendikten sonra savaş
gibi bir sebeple esir düşüp cariye haline gelmelerinden endişe ettiği anlaşılabilir.
İ s t e h a n î , Eğânî, c. XIV, s. 7 0 - 7 2 .
T a b e r â n î , el-Mu'cemü'l-Kebîr, c. X V I I I , s. 3 3 7 - 3 3 8 : Kıırtubî, el-Câmi\ c. X I X , s. 2 3 3 ; İ b n Hacer, el-
İsâbe, c. V , s. 2 5 9 .
İbn Hacer, el-îsâbe, c. V . s. 2 5 8 . K a y s b. A s ı n ı ' ı n eli k a n l ı bir canı o l d u ğ u zann edilmemeli d ir. Aksine akıl
ve b i l m ö z e l l i k l e r i y l e ü n l ü d ü r . O n u n b u ö z e l l i k l e r i n i anlatan bir hadise ç a r p ı c ı d ı r : B i r g ü n yanma b i r i ö l ü ,
diğeri b a ğ l a n m ı ş i k i kişi getirirler. Ö l e n kendi oğlu, k a t i l ise öz y e ğ e n i d i r . Y e ğ e n i n e d ö n e r ve ş u n l a r ı
söyler; " E y y e ğ e n i m ! N e k ö t ü İş y a p t ı n ! A l l a h ' a asi oldun, a k r a b a l ı k b a ğ l a r ı m k o p a r d ı n , o k u n u kendine
a t t ı n . " Sonra k a t i l i serbest b ı r a k t ı r ı r ve ö l d ü r ü l e n o ğ l u n u n annesine diyet olarak k e n d i s ü l ü s ü n d e n 100
deve g ö n d e r i r . B k . : İ b n Hacer, el-İsâbe, c. V , s. 258. B u derece i n s a f merhamet ve f e d a k a r l ı k sahibi b i r
a d a m ı n Öz ç o c u k l a r ı n a k ı y m a s ı eahiliye t o p l u m u n u n acı ç e l i ş k i l e r i n d e n biridir.
108
b) Kaynaklarımızın bir kısmında namus anlayışı etkeni, kız çocukların
gömülerek öldürülmesi konusunda fakirlik etkeni ile birlikte, hatta bazan
127
fakirlikten önce zikredilse de elimizde Mühelhil ve Kaj's b. AsımMan başka
somut örnekler bulunmamaktadır.
Bize göre namus endişesi ile kız çocukların hayatına son verilmesi
uygulamasına özellikle çatışma ve savaş dönemlerinde daha fazla başvurulmuş
olmalıdır. Zira ancak bu dönemlerde esarete, ardından kölelik ve cariyeliğe
maruz kahnabilmektedir. Barış zamanlarında ise bu sebepten kaynaklanan kız
çocuk öldürme hadiselerinin daha az gerçeldeştiğini tahmin ediyoruz.
Kalkaşandî, Subhu'l-A'şâ, c. I , s. 460; tbn Kesîr, Teftir, c. I I , s. 188; Şevkânî, Fellut'l-Kadîr, c. I I , s. 165;
 l û s î , Biilûğıı "l-Ereb, c. I I I , s. 4 2 . A z î n ı â b â d î , Avım 'l-Ma 'btıd, c X I V , s. 38.
Hııfi, eİ-Mer'efi'if-Şi'ri'i-Cahitî, s. 293.
S ü b e y l î , er-Uavdu'l-Ünüf, c. V , s. 88-89; H ü s e y i n e l - H â c Hasan, Hadâratü'l-Arab fi Asri'l-Cahüiyye, s.
126; Â l û s î , Biilûğıı 'l-Ereb, c. I I I , s. 4 3 ; Seyyid A b d ü i a z i z S a l i m , Tarilm'l-Arab fiAsri'l-Cahİliyye, s. 4 5 1 .
Hûfî, el-Mer'efi'ş-Şi'ri'l-Cahilî, s. 297.
I l a l e b î , es-Sîre, e. I , s. 7 3 - 7 4 : Â l û s î , Bulûğu'l-Ereb, c, I I I , s. 43^14; Cevad A l i , el-Mufassal, c. V, s. 89,
92.
109
Hûfî'nin A l i Abdülvâhid Vâfî'den aktardığı bir görüşe göre kız çocuklar
hakkındaki eski bir dinî inanç da çocuk Öldürme sebeplerinden birini
oluşturmuştur. Bu İnanç, kız çocukların şeytanın yarattığı pis bir varlık
132
olduğudur.
İnsan kurban etme konusunda ilk akla hadise olan Hz. İbrahim'in oğlu
İsmail'i kurban etme teşebbüsünün İslam öncesi Araplarının zihniyetine bir
etidsinin olup olmadığı konusunda herhangi bir rivayet tesbit edemedik.
Arap Yarımadasında çocuk kurban etme olgusunun en fazla bilinen
örneği Hz. Peygamber'in babası Abdullah ile ilgilidir. Rivayete göre Hz.
Peygamberin dedesi Abdülmuttalib, Mekke'de bir dönem atıl vaziyette kalmış
olan zemzem kuyusunu tekrar istifadeye sunmak için kazarken sadece bir oğlu
vardı. O dönemde çok sayıda erkek evlat sahibi olmak, kuvvet ve kudret sahibi
olmak demekti. Kazı işinde az kimsenin çalışması sebebiyle iş hem yorucuydu,
hem de yavaş ilerliyordu. Bu durum Abdühnuttalib'in ağırına gidiyordu. Bir
adakta bulundu: Eğer 10 oğlu olursa birini kurban edecekti. Yıllar soma dileği
yerine geldi. Çocukları yetiştiğinde bir gün onları biraraya topladı ve yıllar
önceki adağını bildirerek onları Allah'a verdiği sözü yerine getirmeye davet etti.
Oğullarından birinin itiraz etmesine mukabil diğerleri adağını 3'erine getirmesini
İ V 1
H u r i . el-Mer'efî's-Şi'ıi'l-Cahilî, s. 2 9 6 - 2 9 7 .
" T h e M a w ' u d a " , Proceed'mgs of tlıe Third Sessioıt of the idam-i Maarifi Islatma, s. 4 7 - 5 2 . Çeşitli
sebeplerle insan k u r b a n etme olgusu, bazı d ö n e m l e r d e İ b r a h İ m î dinlerden Y a h u d i l i k m e n s u p l a r ı n a dahi
s ı z m ı ş t ı r . B k z . : G . L . Ln.tebikaıı. " l i n k i A h i d ' d e K u r b a n " , s. 5 8 6 ; A l i Osman Alcş, İslam'a Göre Cahih'ye
ve Ehl i Kitah örf ve Âdetleri, Beyan Y a y ı n l a r ı , İ s t a n b u l 1996, s. 194-195.
1
'" Joseph H e ı ı n i n g e r , "Jvlenscherjopfer bei den A r a h e r u " s. 7 5 8 .
110
1 3 5
i b n Sa'd, Tabaköt, c. i , s. 69-70; İ b n H i ş a m , es-Strettt'ıt-Nebeviyye, (hk. Mustafa e s - S a k â , İ b r a h i m el-
E b y â r i , A b d ü l h a f i z Ş e l c b î , D a r u İ h y a i ' t - T ü r â s i ' l - A r a h î , B e y r u t 1985, c. I , s. 151-155; İbn Kesir, el-
Bidâye, c. I I I , s. 3 4 4 - 3 4 7 .
L , f i
i b n Hİşarn, es-Sîre, c. I , s. 153; Â l û s î , Jîti/iiğii 'l-Ereb, c i l i , s. 46-49.
1 1 7
İ b n Sa'd, Tabakât, c. I , s. 69-70.
I 3 f i
K u r t u b î , e.lCâmi\c. V I I , s. 9 1 ; Ş e v k â n î , Felluı'l-Kadîı; c. I I , s. 165.
'''' Jose-ph Hennmger, "Menschenopfer bei den A r a b e r ı ı " s. 746
us
1,10
Arapların hangi kabile veya kabilelere mensup olduğu belli değildir. Bununla
beraber çölden gelen bcdevî Araplar olduktan tahmin edilebilir.