Professional Documents
Culture Documents
T.C.
GAZİANTEP ÜNİVERSİTESİ
EĞİTİM BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ
TÜRKÇE VE SOSYAL BİLİMLER EĞİTİMİ ANA BİLİM DALI
TÜRKÇE EĞİTİMİ BİLİM DALI
ABDULHAMİT KOÇOĞLU
GAZİANTEP
OCAK 2023
T.C.
GAZİANTEP ÜNİVERSİTESİ
EĞİTİM BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ
TÜRKÇE VE SOSYAL BİLİMLER EĞİTİMİ ANA BİLİM DALI
TÜRKÇE EĞİTİMİ BİLİM DALI
ABDULHAMİT KOÇOĞLU
GAZİANTEP
OCAK 2023
i
Bu tez tarafımızca okunmuş, kapsam ve niteliği açısından bir yüksek lisans tezi
olarak kabul edilmiştir.
Jüri Üyeleri İmzası
İmza:
Adı ve Soyadı: Abdulhamit KOÇOĞLU
Öğrenci Numarası: 192634111015
Tezin Savunma Tarihi: 03.01.2023
iii
ÖN SÖZ
Abdulhamit KOÇOĞLU
01.01.2023
iv
ÖZET
KOÇOĞLU, Abdulhamit
Yüksek Lisans Tezi,
Türkçe ve Sosyal Bilimler Eğitimi Ana Bilim Dalı
Türkçe Eğitimi Bilim Dalı
Tez Danışmanı: Doç. Dr. Ahmet İhsan KAYA
İkinci Tez Danışmanı: Doç. Dr. Cafer ÇARKIT
Eylül- 2021, 148 sayfa
ABSTRACT
KOÇOĞLU, Abdulhamit
Master's Thesis,
Turkish and Social Sciences Education Department
Turkish Education Discipline
Supervisor: Assoc. Prof. Dr. Ahmet İhsan KAYA
Second Supervisor: Assoc. Prof. Dr. Cafer ÇARKIT
September- 2021, 148 pages
The aim of this study is to examine the relationship between internet addiction and
speaking anxiety of secondary school students. The study carried out in this context
was conducted with 1037 secondary school 5th, 6th, 7th, and 8th-grade students
attending 9 secondary schools where located in neighborhoods with relatively different
socio-economic structures in the central districts of Gaziantep province in the 2020-
2021 academic year. Relational survey model, which is one of the quantitative research
methods, was used. Personal Information Form was developed by the researcher
within the scope of the research, the Speech Anxiety Scale (SAS) was developed by
Keşaplı and Çiftçi (2017), and The Internet Addiction Scale (IAS), developed by
Young (1996) and adapted into Turkish by Bayraktar (2001), was used. As a result of
the research, both the Speech Anxiety Scale and the Internet Addiction Scale were
used to determine the gender, age, etc. of the students. Statistically significant
differences, relationships and independent variables among many independent
variables were found to predict these scales. In addition, it was determined that there
was a weak statistical significance between the Speech Anxiety Scale and the Internet
Addiction Scale, and some of the Speech Anxiety Scale's sub-dimensions predicted
the Internet Addiction Scale.
İÇİNDEKİLER
ÖZET.................................................................................................................... iv
ABSTRACT ......................................................................................................... v
İÇİNDEKİLER ................................................................................................... vi
KISALTMALAR ................................................................................................ xv
BÖLÜM I
GİRİŞ
1.4. Sınırlılıklar................................................................................................. 5
BÖLÜM II
KAVRAMSAL ÇERÇEVE
BÖLÜM III
YÖNTEM
BÖLÜM IV
BULGULAR
BÖLÜM V
TABLOLAR LİSTESİ
Tablo 4. 33. İnternet bağımlılığı ölçeği* Annenizin mesleki durumu nedir? Bağımsız
örneklem t- testi sonuçları .................................................................. 93
Tablo 4. 34. İnternet bağımlılığı ölçeği* Babanızın mesleki durumu nedir? Bağımsız
örneklem t- testi sonuçları .................................................................. 93
Tablo 4. 35. İnternet bağımlılığı ölçeği* Anne ve babanız birlikte mi yaşıyor?
Bağımsız örneklem t- testi sonuçları .................................................. 93
Tablo 4. 36. İnternet bağımlılığı ölçeği* Evinizde internet bulunuyor mu? Bağımsız
örneklem t- testi sonuçları .................................................................. 94
Tablo 4. 37. İnternet bağımlılığı ölçeği* Hangi okulda okuyorsunuz? Değişkenleri
arasında yapılan ANOVA sonuçları ................................................... 95
Tablo 4. 38. İnternet bağımlılığı ölçeği* Yaşınız? Değişkenleri arasında yapılan
ANOVA sonuçları .............................................................................. 96
Tablo 4. 39. İnternet bağımlılığı ölçeği* Babanızın eğitim durumu nedir? Değişkenleri
arasında yapılan ANOVA sonuçları ................................................... 97
Tablo 4. 40. İnternet bağımlılığı ölçeği* Annenizin eğitim durumu nedir?
Değişkenleri arasında yapılan ANOVA sonuçları ............................. 98
Tablo 4. 41. İnternet bağımlılığı ölçeği* Ailenizin aylık gelir durumu nedir?
Değişkenleri arasında yapılan ANOVA sonuçları ............................. 99
Tablo 4. 42. İnternet bağımlılığı ölçeği* Kaç kardeşiniz var? Değişkenleri arasında
yapılan ANOVA sonuçları ................................................................. 100
Tablo 4. 43. İnternet bağımlılığı ölçeği* İnterneti en çok hangi amaçla kullanırsınız?
Değişkenleri arasında yapılan ANOVA sonuçları ............................. 101
Tablo 4. 44. İnternet bağımlılığı ölçeği* Gün içinde interneti kaç saat kullanırsınız?
Değişkenleri arasında yapılan ANOVA sonuçları ............................. 102
Tablo 4. 45. İnternet bağımlılığı ölçeği* Boş zamanınızı en çok nasıl geçirirsiniz?
Değişkenleri arasında yapılan ANOVA sonuçları ............................. 103
Tablo 4. 46. İnternet bağımlılığı ölçeği* Bağımsız değişkenler korelasyon analizi
sonuçları ............................................................................................. 105
Tablo 4. 47. İnternet bağımlılığı ölçeği* Bağımsız değişkenler çok değişkenli doğrusal
regresyon analizi sonuçları ................................................................. 107
Tablo 4. 48. İnternet bağımlılığı ölçeği* İnternete ulaşım imkânı ve internetin
kullanımıyla ilgili bağımsız değişkenler çok değişkenli doğrusal
regresyon analizi sonuçları ................................................................. 108
xiii
Tablo 4. 49. İnternet bağımlılığı ölçeği* Konuşma Kaygısı Ölçeği alt boyutları
korelasyon analizi sonuçları ............................................................... 109
Tablo 4. 50. İnternet bağımlılığı ölçeği* Konuşma kaygısı alt boyutları arası çok
değişkenli doğrusal regresyon analizi sonuçları................................. 111
xiv
ŞEKİLLER LİSTESİ
KISALTMALAR
BÖLÜM I
GİRİŞ
ulaştırmak Türkçe öğretiminin temel amacı olarak ortaya çıkar. İnsana özgü bir
iletişim şekli olan konuşma, temel dil becerilerinden biri olarak kabul edilir. İnsanlık,
tarih boyunca iletişim ihtiyacının büyük bir bölümünü konuşma yoluyla karşılamış,
daha sonra medeniyetin ilerlemesiyle birlikte yazma ve okuma gibi farklı iletişim
unsurları geliştirmiştir. Buna rağmen konuşma günümüzde de iletişimde en önemli dil
becerisi olarak görülmektedir (Demirel, 2019). Konuşma, bir kavram olarak ele
alındığında çok geniş bir anlam ifade eder, içinde birçok öge barındırır ve birçok
boyutu vardır. Bu nedenle konuşma hakkında birçok tanımlama yapmak mümkündür.
Konuşmanın genel tanımını Çongur, (1995, s. 42) insanın doğuştan getirdiği,
yaşayarak öğrendiği düşünceleri, duyguları ve isteklerini belli bir amaç doğrultusunda
dinleyiciye aktarması şeklinde ifade etmiştir. Konuşma becerisi sayesinde,
öğrencilerin anlatım becerileri gelişir. Konuşma; sözcükleri, sesleri beyan etmektir.
“Konuşma, zihindeki duygu, düşünce ve bilgilerin sözle ifade edilmesidir ve konuşma
öğrencilerin kendilerini ifade edebilme, iletişim kurma ve zihinsel becerileri
geliştirmesi açısından son derece önemlidir” (MEB, 2009). İletişim sürecinde en çok
kullanılan becerilerden birisi olan konuşmanın internetin etkisiyle daha çok önem
kazandığı söylenebilir. Fakat gürültü, sıcaklık, konunun sıkıcı olması, dinleyicilerin
sabırsız olması, konuya yabancılık hissetmesi, kaygının, konuşmanın yanlış kullanılan
paralinguistik unsurları (Gölpınar vd., 2018) ve bağımlılık gibi unsurların (Young,
2017) konuşmayı etkilediği bilinir.
Konuşmayı etkileyen birçok unsur vardır. Bunlardan biri de kaygıdır. Sosyal
kaygı olarak bilinen konuşma kaygısı özgüven eksikliğinden, telaffuz
problemlerinden, utangaçlıktan ve anlaşılamama endişesinden kaynaklanır (Arslan,
2012). Özellikle yetkili kişilerle konuşurken, tanışmalarda ve toplantılarda konuşma
yapılırken ortaya çıkar. Kalp atışının hızlanması, söyleyecekleri toparlayamama,
titreme ve terleme gibi belirtiler gösterir (Hamzadayı, 2019, s. 90- 91). Başkaları
tarafından değerlendirilme endişesiyle birlikte oluşan ve bireyin sosyal yaşamını,
akademik faaliyetlerini ve günlük iletişimini etkileyen sosyal etkileşim sorunudur ve
en sık görülen kaygı bozukluğudur (Ceylan, 2011). Buna rağmen konuşma kaygısıyla
ilgili çalışmalar sınırlıdır.
İnternetin yaygınlaşması konuşma kaygısını etkileyen faktörler arasında yer
almaktadır. Nitekim bu alanda yapılan nadir araştırmalar (Özdemir, 2012; Richards,
2009) internet bağımlılığının konuşma kaygısı ile ilişkisi olduğunu ortaya
koymaktadır. Bu alanda çok fazla araştırma olmadığından bu alanda bilimsel bilgiye
3
Türkçe ana dili eğitimi ‘‘dinleme ve okuma, anlama becerileri ile konuşma ve
yazma, anlatma becerilerinin eğitiminden oluşmaktadır’’ (Kavcar, Oğuzkan ve Sever
1999). Beceri alanlarının birinde oluşacak ihmal diğer beceri alanlarını da olumsuz
yönde etkilemektedir. Bu nedenle söz konusu beceri alanlarının eğitimi için harcanan
çabanın Türkçe eğitim ve öğretimini geliştireceği bilinmektedir. ‘‘Öğrencileri ana dili
4
1.4. Sınırlılıklar
1.5. Tanımlar
Konuşma: konuşmak eylemi, iki ya da daha çok sayıda bireyin sözlü bildiri
alışverişinde bulunması, sözlü bildirişim, görüşüp danışma
(https://languages.oup.com/google-dictionary-tr/, 2022).
Kaygı: Sinir sisteminin uyarılmasıyla yaşanan özel gerilim, endişe, sinirlik
durumudur (Spielberger, 1983; s. 15).
Konuşma kaygısı: Kaygı temelli olan ve bireylerin kendilerini rahatça ifade
edememelerine neden olan konuşmalardır (Solak ve Yılmaz, 2017).
7
BÖLÜM II
KAVRAMSAL ÇERÇEVE
Temel dil becerileri, dinleme, okuma, yazma, konuşma beceri boyutları olarak
yapılandırılmıştır. Türkçe Öğretim Programı’nın amacı, bu becerileri bireylerin
günlük hayatlarında kullanabilir duruma getirmek ve bunun için uygun öğretim ortamı
sağlamaktır. Ayrıca Türkçe Öğretim Programı’nda bireylerin bu beceriler ile ana
dillerine hâkim olabilmeleri amaçlanmış, toplumsal açıdan kendilerini geliştirmeleri
ve verimli bir iletişim kurabilmeleri istenmiştir. Zira bu program, “öğrencilerin hayat
boyu kullanabilecekleri dinleme/izleme, konuşma, okuma, yazma ile ilgili dil ve
zihinsel becerilerini kazanmalarını, bu becerileri kullanarak, kendilerini bireysel ve
sosyal yönden geliştirmelerini, etkili iletişim kurabilmelerini, Türkçe sevgisiyle istek
duyarak okuma ve yazma alışkanlığı edinmelerini sağlayacak bilgi, beceri ve değerleri
içeren bir bütünlük içinde yapılandırılmıştır” (MEB, 2009, s. 8).
İnsanlar iletişim aracı olarak kullandığı dili, düzenli bir yaşam sürmek için
kullanırlar. Dil ile ilgili yapılan bazı çalışmaların iletişimin temel öğeleriyle ilgili
olduğu görülür. İletişim sürecinde dört temel dil becerilerinden “okuma ve dinleme”
verilen bir mesajı anlamaya, yazma ve konuşma becerileri ise aktarmaya yardımcı
olur. Maden ve Durukan’a göre (2011), “Bireyin iletişim kurması, dil kullanımı ve
dolayısıyla da dil öğretimi ve dil öğrenimi temelde iki temel sürece ve beceriye
dayanır: Anlama ve Anlatma. Bu becerilerden okuma ve dinleme anlama becerilerini,
konuşma ve yazma becerileri ise anlatma becerilerini oluşturmaktadır” (Maden ve
Durukan, 2011, s. 102; Aytan, 2011, s. 24).
Dil becerileri farklı sınıflandırılsa da aslında bir bütünün parçalarıdır. Çünkü
birbirini destekler. Söz gelimi konuşma becerisi yazma becerisi gibi üretken bir
beceridir. Aynı zamanda okuma ve dinleme becerisiyle de ilişkilidir. Çünkü iletişim
sürecinde konuşmacı dinleyici olabilmektedir. Bu nedenle her dinleyici potansiyel bir
konuşmacıdır (Oprandy, 1994, s. 153 ve El Menoufy, 1997, s. 9). Başka bir deyişle
konuşma sürecinde ihtiyaç duyulan sözcük haznesine dinleme ve okuma beceriler
sayesinde sahip olunduğu bilir.
8
Konuşma becerisi, kendini sıradan bir sesle ifade etmek için sözcükleri veya
dili kullanma yeteneğidir. Yetenek, bir fikri, duyguyu, düşünceleri ve ihtiyaçları sözlü
olarak ifade etme işlevi görür. Başka bir deyişle insanlar fikirlerini, duygularını ifade
etmek ve dinleyicilere cevap vermek için konuşurlar. Bu nedenle konuşmacının,
anlamı doğru ve kesin olarak iletmesi ve en uygun sözcükleri o dilin dilbilgisine uygun
olarak kullanması ayrıca dinleyicinin anlayacağı şekilde söylemi düzenlemesi gerekir.
Yani dinleyicilerin konuşulanları anlayabilmesi konuşmacının anlamı aktarmasına
bağlıdır. Cameron (2001) konuşmanın anlamı ifade etmek için dilin aktif kullanılması
gerektiğini, böylece diğer insanların anlamlandırabilmesini sağlamak için diğer
insanlarla anlamı paylaşmak gerektiğinden söz eder. Yani konuşma ‘‘bilginin
üretilmesini, alınmasını ve işlenmesini içeren etkileşimli bir anlam oluşturma süreci’’
olarak ifade edilebilir (Brown, 2007; Burns ve Joyce, 1997). Başka bir deyişle
konuşma, çeşitli bağlamlarda sözlü ve sözsüz sembollerin kullanımı yoluyla anlam
oluşturma ve paylaşma sürecidir (Chaney ve Burk, 1998, s. 13; Kayi, 2006).
Lazarton'un (2001, s. 103) belirttiği gibi konuşma becerisi günlük yaşamda insan
iletişiminin en temel araçlarından ve dört temel beceriden en çok kullanılanlarından
birisi olarak kabul edilir. Çünkü konuşma becerisi direkt kullanılabilen üretken bir
beceridir.
Hayatın her evresinde ihtiyaç duyulan dil becerileri, ana dili eğitim sürecinin
temel dinamiklerini oluşturur. Bu süreçte önemli yeri olan dil öğretimi, sadece yazı
diliyle ilgilenmemiş; konuşma becerisi ile de ilgilenmiştir. Konuşma becerisinin bu
önemi, öğretmenin bu beceriyi öğrencilere nasıl öğrettiği sorusunu akla getirmektedir.
Bu soruyu cevaplamak için konuşmanın doğası dikkate alınmalıdır. Bunun için
konuşma sürecinin nasıl gerçekleştiğini, bir konuşmacının neleri bilmesi ve
yapabilmesi gerektiğini anlamak önemlidir. Ancak konuşma becerisi öğretimi uzun
yıllar boyunca küçümsenmiştir. Konuşma becerisinin öneminin anlaşılmasıyla beraber
bu alandaki çalışmalar hızlanmıştır. Konuşma öğretiminin amacı öğrencilerin iletişim
becerilerini geliştirmek, kendilerini iyi ifade etmelerini, sosyal ve kültürel uyumu
9
sağlamaktır. Saville-Troike (2016) göre; dil öğretiminde bireyin iyi bir iletişimsel
yeterliliğe sahip olması gerekir, çünkü konuşma becerisi toplumda sohbete
katıldıklarında ilk fark edilen şeydir.
Araştırmacılar, konuşma sürecini değerlendirirken bu süreci farklı boyutlarda
değerlendirir. Thornbury (2013, s. 3) konuşma sürecini beş boyuta ayırır. İlk boyutu
kavramsallaştırma ve formülasyon; ikinci boyutu ise artikülasyon boyutudur.
Kavramsallaştırma aşamasında konuşma gerçekleşirse, bu konuşmacının söylemeyi
planladığı şeyi iptal etmesine neden olur. Formülasyon aşamasında gerçekleşirse,
konuşmacıyı yavaşlatır, duraklatır veya konuşmacının sözlerini yeniden ifade
etmesine neden olur. Artikülasyon aşamasında gerçekleşirse, konuşmacının
düzeltmeler yapmasına sebep olur. Üçüncü boyut, kendi kendini izleme ve onarım
sürecidir. Dördüncü boyut, konuşmacının söz dağarcığında var olan cümlelerin
kullanımı ile ortaya çıkan otomatikliktir. Beşinci boyut ise “konuşmayı uygun hızda
veya aşırı tereddüt olmaksızın kullanabilme yeteneği” olarak tanımlanan akıcılıktır
(Lazarton, 2001). Son boyut, konuşmayı yönetmektir. Bu boyut, dinleyiciden alınan
dönütleri kontrol etme ve söylem belirteçleri ile dil ötesini (jestleri) kullanma
yeteneğini içerir. Kısacası, konuşma süreci kavramsallaştırma, formülasyon ve
artikülasyon boyutlarını içeren motor becerisi, geri kalan boyutlar da etkileşim
becerisinden oluşur. Bunlar izleme ve onarım, otomatiklik, akıcılık ile konuşmayı
yönetme boyutlarıdır.
Konuşma becerisinin boyutlarının Nunan'a (1999) göre doğruluk ve akıcılık
olduğu söylenebilir. Doğruluk, konuşmacıların doğru sözcük dağarcığı, dilbilgisi ve
telaffuz kullanmaları gerektiği anlamına gelir. Akıcılık, konuşmacıların konuşurken
konuşmanın kendiliğinden devam etmesi gerektiği anlamına gelir. Ancak bu,
konuşmacıların çok hızlı konuştuğu anlamına gelmez çünkü bazen ara vermek
önemlidir. Nunan (1999), duraklamanın uzun olabilen ancak sık olmayan bir yönü
olduğunu belirtir. Ayrıca, akıcı bir şekilde konuşurken, konuşmacıların, sahip
oldukları kaynaklar ve yetenekler ne olursa olsun, dilbilgisinden ve diğer hatalardan
bağımsız olarak konuşmacılar mesajı iletebilmelidir. Harmer (2001) akıcı konuşmanın
sadece dil özelliklerini bilmek değil, aynı zamanda bilgiyi ve dili 'yerinde' işleme
yeteneği olduğunu ileri sürer. Bu nedenle Harmer (2001)’a göre bağlantılı konuşma ve
müzakere önem arz etmektedir. Müzakere, açıklama aramak ve konuşmacının
sözcüklerinin yapısını göstermek için kullanılır. Konuşmacıların başka birini dinlerken
açıklama istemesi gerekir. Bu arada, konuşmacılar, özellikle konuşmalarının
10
Birçok yönüyle diğer canlılardan farklı olan insan bu farklılığını iletişimde dili
kullanmasına borçludur. Her canlı farklı yollarla iletişim kurar ancak insan için
iletişimin en önemli unsuru her zaman dil olmuştur. Günümüz enformasyon çağında
da ‘‘dilin önemi her geçen gün artmaktadır’’ (Büyükyavuz ve Aydoslu, 2005). İnsanlar
her çağda iletişimi kullanarak duygularını ve düşüncelerini birbirlerine aktarmışlardır.
Farklı yollarla kurulan iletişim en çok konuşma ile gerçekleşir. Bu nedenle her iki
kavramın işlevleri farklılık göstermektedir. Şöyle ki iletişim dil aracılığıyla
gerçekleşse de dil ile konuşma farklılık gösteren kavramlar olup konuşmanın işlevleri
dilin işlevlerinin sadece bir parçasıdır. Bu sebeple konuşmanın işlevlerine değinmeden
önce dilin işlevleriyle ilgili araştırmalardan söz etmek gerekir.
Halliday (1973)’ün dilin işlevlerini uluslararası fonksiyon, kişiler arası
fonksiyon, metin fonksiyonu ve gelişimsel fonksiyon olarak; Lyons (1977) dilin
işlevlerini açıklayıcı fonksiyon, ifade edici fonksiyon ve sosyal fonksiyon olarak
sınıflandırır. Dilin kullanımına dayalı olarak yapılan bu sınıflandırmalarda konuşma
13
kavramı öne çıkmaktadır. Çünkü konuşma dille hayat bulur. Bu nedenle dilin işlevinin
konuşmanın amacı olduğunu söylemek yerinde bir açıklama olacaktır. R. Jokobson’a
göre de dilbilgisi mesajın ne anlama geldiğini dilin işlevleri ise konuşmacının amacını
belirtir (Jakobsen, 1987). Konuşmacının amacının ise genel olarak dinleyiciye bir
mesaj iletmek olduğunu söyleyebiliriz. Richards (2009) konuşmanın sosyal ilişkiler
kurmaya ve sürdürmeye hizmet ettiğini bu nedenle konuşmanın etkileşimsel işlevleri
ve bilgi alışverişine odaklanan işlemsel işlevleri arasında ayrım yapılmasının yararlı
olacağını ifade eder. Buna göre konuşmanın üç işlevi vardır. Bunlardan birincisi
‘etkileşim/karşılıklı konuşma’dır. Öncelikle sosyal bir amaca hizmet eden bu
konuşmalar genel olarak ne demek istendiğini ifade eder. İnsanlar bir araya geldiğinde
selamlaşırlar, küçük sohbetlere katılırlar, son karşılaşmaları anlatırlar, vb. çünkü
birbirleriyle etkileşime girmek isterler. Bu konuşmalarda konuşmacıların mesajdan
çok kendilerini birbirlerine nasıl göstermek istedikleriyle ilgili düşünceleri endişe
kaynaklarıdır (Brown ve Yule, 1983; Nunan ve Carter, 2006; Richards, 2009). İkinci
konuşma işlevi ‘işlem olarak konuşma’ işlevi olup konuşmacıların birbiriyle nasıl
iletişim kurdukları yerine iletinin merkezi odak olduğu konuşmalardır. Örneğin bir
derste spor, futbol vb. ile ilgili konuları tartışmak. Burada önemli olan öğrencilerin ve
öğretmenlerin konuyu bilerek ve anlayarak konuşmasıdır (Brown ve Yule, 1983;
Nunan ve Carter, 2006; Richards, 2009). Son konuşma işlevi ise ‘performans için
konuşma’dır. Bu konuşma gruplara yapılan konuşmayı ifade eder. Örneğin sabah
konuşmaları, kamuya açık duyurular ve konuşmalar gibi bilgileri dinleyiciler önünde
ileten konuşmadır (Richards, 2009, s. 27). Konuşmanın işlevleriyle ilgili ne tür
sınıflandırmalar yapılırsa yapılsın konuşmanın asıl işlevinin konuşmaya dikkat
çekmek, anlamı net olarak vermek ve dinleyicileri hareket geçirmek; yani
dinleyicilerin düşüncelerini ve davranışlarını etkilemek olduğu söylenebilir (Özdemir
vd., 2014, s. 242).
Aristotales bireyin varlığının kanıtlarından birinin konuşma olduğunu belirtir.
Çünkü konuşmacı dinleyici tarafından konuşma sırasında fark edilir. Bu nedenle bu
aşama ayrıca önem arz eder. Konuşma aşamasında konuşmayı etkileyen konuşma
konusu, dinleyici, fiziksel çevre ve konuşmacı kaynaklı gibi birçok faktör bulunur. Bu
faktörlerden bazıları kolaylıkla kontrol altına alınabilirken bazılarının kontrol altına
alınabilmesi diğerleri kadar kolay olmamaktadır. Konuşma kaygısı bu faktörlerden
birisidir. Özellikle öğrenci merkezli eğitim anlayışının öne çıktığı günümüzde tutum,
algı ve kaygı gibi unsurlarla ilgili daha çok araştırma yapılması gerektiği söylenebilir.
14
1
Çalışmanın bu bölümünden sonra kavramlarla ilgili kısaltmalara yer verilecektir.
15
Kaygı, tehdit edici olmayan durumlarda bile tepki verme biçimidir. Sürekli
kaygı durumdan, izleyiciden veya bağlamdan bağımsız olarak iletişim sürecinde
kaygılanma potansiyeline sahip bireylerin kişilik tipi olduğu kabul edilir (Witt vd.,
2006). Yani sürekli kaygı, kişinin karakterinin bir parçasıdır ve kalıcı bir bozukluktur.
Sürekli kaygıya sahip bireyler, durum ne olursa olsun çoğu bireyden daha fazla
endişelenirler ve çevredeki birçok uyaran tarafından tehdit edildiğini hissederler.
İletişim endişesi, günlük hayatlarının bir parçası olan bu bireyler iletişim kurmaktan
kaçınırlar (Dwyer, 1995).
Bazı insanlar sadece genetikleri nedeniyle aşırı iletişim endişesine sahiptir
(McCroskey ve Beatty, 2000). Bu iletişim kaygısının yaklaşık %80'inin genetik olarak
nörolojik yapılarımızdan kaynaklı olduğu söylenir (Ireland, 2020). Ancak yalnızca
%20'si çevresel bir uyarıcıdan etkilenir (Boren ve Veksler, 2011; McCroskey ve
Beatty, 2000). Bu, iletişim kaygısının pratiklerle ve diğer tekniklerle
değiştirilebileceği anlamına gelir ancak kalıtsal bölümü için bu söz konusu değildir
(Boren ve Veksler, 2011). Konuşma kaygısı türleri bu mantık çerçevesinde
kategorilere ayrılır.
Özel durum kaygısı, belirli bir bağlamdan kaynaklanan psikolojik bir tepki
olarak kabul edilir. Bağlam kaygısının en bilinen örneği topluluk önünde konuşmadır.
Bir insan en iyi arkadaşıyla konuşurken sorun yaşamayabilir ama sınıf önünde
konuşurken kaygılanabilir. Öğrencilerin neredeyse %70'i, topluluk önünde
konuşmanın tetiklediği belirli bir düzeyde iletişim endişesine sahiptir (Dwyer, 1995).
Bu tür kaygı topluluk önünde konuşma, sınıf etkinlikleri veya sınavlar gibi belirli
durumlardan kaynaklanır (Ellis, 2014; Holbrook, 1987).
“Belirli bir durumda ortaya çıkan ve genellikle bir tetikleyicisi olan kaygıyı
ifade eder. Durumluk kaygı, kişilerin yalnızca belirli bir durumla karşılaştıklarında ve
kısa sürede hissettikleri kaygılı bir duygudur’’ (Huberty, 2012, s. 31-32). Duruma
bağlı kaygı kişinin başka bir kişiden veya bağlamdan bağımsız ancak belirli
durumların uyarıcı olmasından dolayı bireyin verdiği psikolojik tepkidir (Witt vd.,
2006). Başka bir ifadeyle bu kaygı, izleyici ya da bağlam kombinasyonu tarafından
tetiklediğinden dolayı farklı boyutları içerir. Örneğin birey ilk buluşmada iletişim
kaygısı yaşamayabilir ancak özel duygular hissettiği kişiyle yeni bir ortamda birlikte
olma veya bu durumu ilk kez yaşama nedeniyle stres düzeyi artabilir ve bu, KK
yaratabilir.
KK’nin nedeni belirli bir fenomenle sınırlı değildir (Keşaplı ve Çifçi, 2017).
Çünkü birçok faktör KK’ye neden olabilir. Sessizlik, utangaçlık ve suskunluk gibi
genel kişilik özellikleri KK'yi genellikle neden olmaktadır. KK’ye neden olan
faktörlerden biri yabancı dil öğrenirken karşılaşılan yabancı dilde konuşma kaygısıdır.
Özellikle yabancı dil derslerinde, çoğu öğrenci bazen sözcük bilgisi, bazen dil bilgisi
yapısı ve bazen de hedef dilin telaffuzu eksikliğinden dolayı -ana dillerinde bile- KK
duydukları zaman iletişim kurmaktan cayar (Nakatani, 2006). Daly’e (1998) göre ise
yabancı dil sınıflarındaki öğrencilerin konuşma kaygısı yaşamalarının olası tipik
nedenlerini; öğrencilerin hazırlıksız, ilgisiz, açıklama yapmak istemeyen, sınıfa
yabancılaşmış, güvensiz, konuşmaktan ya da iletişim kurmaktan korkan öğrencilerden
kaynaklı olduğunu ifade etmektedir.
Bunların yanı sıra kaygı bazen öğrencilerin kendilerinden kaynaklanır. Örneğin
konuşma konusundaki inançları. Bazı öğrenciler dili zor bulurlar çünkü dilin zor
olduğuna inanmaya şartlandırılmışlardır. Başka bir örneğe göre bazı öğrenciler
mükemmel bir şekilde konuşabilmeleri gerektiğine inanırken bazıları yabancı dil
dersinin zor bir ders olduğunu düşünürler. Bu tür inançlar konuşma kaygısına yol
açabilir (Horwitz vd., 1986, s. 127). Ayrıca bu tür inançlar bireyde düşük benlik
saygısına neden olarak kaygı yaratabilir buna bağlı olarak endişeli öğrencilerin dil
becerilerinin diğer öğrencilerden daha zayıf olduğunu söylenebilir (Horwitz ve Young,
1991)
18
Birçok insan iletişim sürecinde belirli durumlarda endişe yaşar ve buna bağlı
olarak kaygılanabilir. Bu kaygılar iletişim sürecinin her aşamasında özellikle konuşma
sürecinde konuşma kaygısı olarak sıklıkla görülür. Konuşma kaygısı konuşmanın her
aşamasında ve farklı ortamlarda değişik biçimde kendini gösterir. Bazı insanlar resmi
bir topluluk önünde rahat bir şekilde konuşurken bazıları da konuşma kaygısı yaşar.
Bazıları ortamdan dolayı bazıları nasıl konuşacağını veya dinleyicilerin tepkisini
bilmediği için endişelenir. Bazen de sadece konuşma yapma düşüncesi bile insanı
rahatsız eder. Konuşma kaygısı ne zaman ve hangi ortamda olursa olsun nasıl
adlandırılsa adlandırılsın insanlar bu kaygıyı konuşmanın her aşamasında yaşayarak
farklı tepkiler verir. Konuşma hayatın her alanında bulunduğu için bu kaygı durumu
akademik, sosyal ve duygusal olarak gruplandırılabilir.
Bazı yazarlar, yaptıkları çalışmalarda aşırı konuşma kaygısının benlik saygısı
ve risk alma becerileri ile ilgili sorunlara neden olabileceğini ve nihayetinde konuşma
yeterliliğini engelleyeceğini öne sürmektedirler (Crookall ve Oxford, 1991). Bu
sorunu yaşayan öğrenciler daha az öğrenebilir ve bildiklerini aktarmada veya
uygulamada zorluk çekebilir. Bu durumda öğrenci normalden daha fazla başarısızlık
yaşayabilirler ve bu da kaygılarını artırır (Krashen, 2013, s. 8). Akademik olarak
konuşma kaygısı uzun zamandır eğitimciler tarafından özellikle dil sınıflarında
konuşma sorunlarına neden olarak kabul edilmektedir. Krashen bu kaygının,
öğrencinin yabancı dil öğrenmesini ve ödevlerini tamamlamasını engelleyen bir faktör
olabileceğini ve girdi, işleme, geri getirme ile çıktı düzeyini etkilediğini belirttir. Buna
20
Bununla beraber kısa ve uzun süreli belleğin kullanımını sınırlandırır ve daha yavaş
öğrenmelere neden olur (MacIntyre, 1995). Kaygının artacağı, öğrencilerin daha az
net düşüneceği ve muhtemelen daha fazla hata yapacağı düşünülmektedir.
Genellikle belirsiz ve hatta bilinmeyen dilsel ve sosyo-kültürel durumlar
konuşma kaygısına neden olur. İletişim sürecinde bu durumla karşı karşıya kalan
öğrencilerin psikolojik olarak kötü hissetmeleri muhtemeldir. Bir araştırma sonucunda
konuşma kaygısı yaşayan öğrenciler, başarısızlık korkusu, reddedilme korkusu,
belirsizlik, aşağılanma, konuşmayı unutma ve gergin görünme gibi psikolojik tepkiler
göstermiştir (Daly, 1998). Psikolojik tepkilere göre potansiyel kaygı nedenleri
arasında akranlar ve öğretmenler tarafından olumsuz değerlendirilme korkusu
(örneğin, hata yapma) da gösterilmektedir. Olumsuz değerlendirilme korkusu bir kaygı
türü olan sınav kaygısına benzese de sadece sınava girme gibi herhangi bir durumla
sınırlı değil daha genel bir korkudur. İş görüşmesi yapma veya dil sınıfında konuşma
gibi herhangi bir sosyal değerlendirme durumunda da kendini gösterir (Horwitz ve
Young, 1991). Buna bağlı olarak konuşma kaygı düzeyinin öğrencilerin konuşma
çabasını ve performansını etkilediği düşünülmektedir. Çünkü konuşma kaygısının
bireyin konuşmanın zorunlu olmadığı ortamlardan bile uzak durmasına neden
olduğunu vurgulanmaktadır (Beatty vd., 2001).
Konuşma kaygısı EFL sınıflarında da görüldüğü araştırmacılar tarafından
belirtilir. Bilindiği gibi EFL ortamlarındaki dil sınıflarının çoğu yapaydır. Bu nedenle
bu sınıflardaki öğrencilere iletişim için gerekli olanakların özellikle sağlanması
gerekir. Aksi durumda bu sınıflarda konuşma kaygısı iletişim sürecini olumsuz etkiler.
İletişim yetersizliği konuşma ortamının uygun olmaması, konunun ilgi çekici
olmaması, konuşmacının konuya hâkim olmaması ve konuşma kaygısı gibi farklı
nedenden kaynaklandığı ve beklenen bir sonuç olarak öğrencilerde konuşmaya karşı
hayal kırıklığı ve endişe yarattığı kanıtlanmıştır. Bu öğrencilerin başarısızlıktan
kaçındıkları, daha az başarı ve motivasyona sahip oldukları bilinir (Holbrook, 1987).
Benzer şekilde aşırı endişeli öğrenciler ders çalışmaktan kaçınabilir ve bazı
durumlarda kaygılarını azaltmak için dersi tamamen bırakabilir (Horwitz vd., 1986, s.
127).
Konuşma kaygısı olan öğrenciler kendilerini ifade edememekte, başka bir
kişiyi anlayamamakta ve bu bağlı olarak dile karşı olumsuz duygularla birlikte hayal
kırıklığı ve endişe duymaktadır (Hilleson, 1996b; MacIntyre ve Gardner, 1991).
22
2.2. Bağımlılık
Bağımlılık tarihte ilk olarak alkol, uyuşturucu ve tütün gibi maddeler ile
kendini göstermiştir. Zamanla bu maddeler dışında alışveriş, seks, yemek, kumar,
oyun ve internet gibi davranışlarda da bağımlılıklar ortaya çıkmıştır. Bağımlılık
maddeye veya davranışa bağımlılık biçiminde ortaya çıkabilir (Widyanto ve
McMurran, 2004). Madde bağımlılığı, olumsuz sonuçlarına rağmen, zorlayıcı bir
şekilde madde arama ve kullanma ile karakterize, kronik, tekrarlayıcı bir bozukluk
olarak tanımlanır.
Madde alımına bağlı bağımlılıktan alkol bağımlılığı, olumsuz bir duygusal
durumun ortaya çıkması ile ilişkili kronik, tekrarlayan bir bozukluktur. Madde alımına
bağlı bir diğer bağımlılık türü tütündür. Birey her an tütün ürünlerine ihtiyaç duyuyor
31
veya stresli anlarda tütün ürünlerine yöneliyorsa ve sağlık sorunlarına rağmen sigara
içmeye devam ediyorsa tütün bağımlılığından söz edilebilir. Bu bağımlılığın önüne
geçmek diğer bağımlılıklara göre daha zordur. Bunun en büyük nedenlerinden biri
kolay ulaşılabilir olmasıdır. Madde alımına bağlı bir diğer bağımlılık türü ise eroin,
kokain vb. madde bağımlılıklarıdır. Bu bağımlılıklar beyinde bozulmalara yol açmakta
ödül, stres ve kendini kontrol etme ile ilgili beyin devrelerinde fonksiyonel
değişikliklere sebep olmaktadır. Bu tür bağımlılıkların etkisi bırakıldıktan sonra da
devam ettiği görülmektedir. Diğer bağımlılıklar gibi madde bağımlılığı da vücuda
zarar vermenin ötesinde ölüme de neden olabilmektedir. Dolayısıyla önlem
alınmaması bağımlılıkların toplumsal yaşamda giderek büyüyen ciddi bir sorun
olmasına neden olur.
Madde bağımlılığının özellikleri toplum tarafından bilinmesine rağmen
davranışsal bağımlılık yeterince bilinmemektedir. Oysa bu bağımlılık türü toplumda
hızla farklı boyutlarıyla artış göstermektedir. Bu nedenle toplumun madde bağımlılığı
yanında davranışsal bağımlılık konusunda da bilgilendirilmesi gerekmektedir. Burada
da daha çok eğitim kurumlarına görevler düşmektedir.
kaldığında sinirlilik veya panik yaşaması, uyku sorunları, belirgin kilo artışı veya
azalışı, akademik performansın ve genel not ortalamasının düşmesi, arkadaşlıklarının
ve aile ilişkilerinin zarar görmesi, sosyal izolasyon, depresyon, dikkat eksikliği,
şiddetli kaygı ve intihar gibi belirtiler yer almaktadır.
İnternet bağımlılığının en önemli ölçütlerinden biri internetin kullanımında
geçirilen sürenin yoğunluğudur. Buna göre madde bağımlılıklarının ve diğer
davranışsal bağımlılıkların etken maddelerinin kullanım yaygınlığı gibi internetin
kullanım alanı da oldukça yaygındır. Bazı klinik örnekler ve ilgili araştırmalar
özellikle 10'lu veya 20’li yaşların başındaki erkeklerin daha çok internet bağımlılığı
yaşadığını bildirmektedir.
Kimi araştırmacılara göre sürekli çevrimiçi olan birey internet bağımlısıyken
kimi araştırmacılar ise internet bağımlılığını diğer teknolojik bağımlılıklardan ayrı bir
bağımlılık biçimi olarak kabul edip etmeme konusunda fikir birliğine ulaşmamıştır.
Bu nedenle internet bağımlılığın daha iyi anlaşılması için internetin tarihsel sürecine
ve alandaki ilk çalışmalara değinmenin önem arz ettiği düşünülmektedir.
İnternet bağımlılığı hızla ilerleyen ve günümüz dijital çağında en çok muzdarip
olunan bağımlılık türlerindendir. Dolayısıyla bu bağımlılığın nasıl doğduğu ve
geliştiği önemlidir. 1990’lı yıllardan önce internet bağımlılığı araştırmaları vaka
çalışmalarına, anketlere ve tanımlayıcı istatistiklere dayalı sezgisel
rasyonelleştirmelerden oluşur (Grohol, 1999). Bu yıllardaki internet bağımlılığıyla
ilgili yapılan çalışmalar, ilk çalışmalar veya erken dönem çalışmaları olarak bilinir.
İnternet bağımlılığının ilk çalışmaları güvenilirlik testinden yoksun ve bağımlılık
davranışlardan gözlenmekte (Pratarelli ve diğerleri, 1999). Örneğin bilgisayar
bağımlılığı üzerine yapılan en eski çalışmalardan olan ve 14-64 yaş arasındaki
“bağımlı” bilgisayar kullanıcıları (n = 75) ile kontrol gruplarını içeren Shotton’un
çalışmasının sonuncuna göre bağımlı kullanıcıların “bilgisayarı kullanma nedenleri
nevrotik veya patolojik değil; olumsuzluklarla başa çıkma” durumlarından
kaynaklanmaktadır (Shotten, 1991). Ayrıca internet bağımlılığının bu yıllarda
tanınmış henüz resmi kriterleri olmamasından dolayı erken dönem çalışmaları
tamamen spekülatif, öznel ve mevcut verilerle desteklenmedi (Grohol, 1999;
McKenna ve Bargh, 1999). Erken dönem internet bağımlılığı araştırmaları insanların
kendileri ve internet kullanımları hakkında hissettiklerine dair açıklamalar getirse de
davranışları ve nedenleri arasında istatistiksel olarak ilişkiler kuramamaktadır (Grohol,
1999). Greenfield (1999), internet kullanımıyla ilgili 36 maddelik bir ankete
35
İnternet, kullanıcılara çok sayıda veri ve bilgi sağlar. Bazıları için bilgiyi bu
kadar kolay bulma fırsatı, kontrol edilemez bir veri toplama ve düzenleme dürtüsüne
dönüşür. Zorunlu bilgi arama, günlük işlevselliği, rutini, iş verimliliğini azaltabilir ve
potansiyel olarak işin sonlandırılmasına yol açabilir.
Tezler
Alturan (2021) ortaokul öğrencilerinin konuşma kaygıları ile dijital oyun,
sosyal medya ve akıllı telefon bağımlılıkları arasındaki ilişkinin incelenmesi isimli
çalışmasında örneklemini tabakalı örneklem tekniğini kullanarak basit tesadüfü
yöntemle 331 kişilik 8. sınıf öğrencisinden oluşturmuştur. İlişkisel tarama modelinin
kullanıldığı çalışmada öğrencilerin konuşma kaygılarını cinsiyet, dijital araçlarda
38
geçirilen süre, annenin ve babanın eğitim durumu gibi değişkenlere göre incelenmiştir.
Araştırma sonucunda konuşma kaygısı ile dijital oyun, sosyal medya ve akıllı telefon
bağımlılıkları arasında pozitif yönlü bir ilişki olduğu görülmüştür.
Gündüz (2020), Bitlis ilinde yerleşik ortaokullarda okuyan 622 öğrenci ile
yapmış olduğu bir araştırmada birçok ölçeğin yanında kendi geliştirdiği Konuşma
Kaygısı Ölçeği’ni de uygulamıştır. Araştırma sonucunda, öğrencilerin duygusal
zekâları ile konuşma kaygıları arasında negatif yönlü bir ilişki belirlenmiştir. Ayrıca
öğrencilerin konuşma kaygıları ile cinsiyet, sınıf düzeyi, anne ve babalarının eğitim
düzeyi, ailenin aylık geliri ve günlük TV izleme süresi arasında anlamlı fark
belirlenmiştir. Araştırmada ayrıca 15 öğrenci ile veri toplama yöntemlerinden görüşme
yapılmıştır. Sonuç olarak, konuşma kaygısına dönük farkındalık, konuşma sürecinde
sergilenen zihinsel ve motivasyonel stratejiler, katılımcıların konuşma kaygılarını
dengeleme çabalarına katkı verdiği tespit edilmiştir.
Rashid (2017) tarama modelini kullandığı çalışmasında yabancı dil olarak
Türkçe öğrenen Afgan öğrencilerin konuşma kaygıları incelenmiştir. Bu çalışmada
Afganistan’da bir devlet üniversitesinin Türkoloji Bölümünde 3. ve 4. sınıfa giden 35
kız ve 62 erkek olmak üzere toplam 97 öğrenci ile yapılmıştır. Verilerin toplanması
için Özdemir (2012) tarafından geliştirilen 17 maddelik Konuşma Kaygı Ölçeği
kullanılmıştır. Çalışma sonucuna göre cinsiyet faktörü ile konuşma kaygısı arasında
anlamlı bir farklılık bulunmazken; ana dilleri ile konuşma kaygıları arasında anlamlı
bir farklılık bulunmuştur.
Keşaplı ve Çifci (2017) ortaokul öğrencilerinin konuşma kaygıları üzerine
yaptıkları çalışmada öğrencilerin yakın çevreye yönelik konuşma kaygısı düzeyi çok
zayıf, ders esnasında konuşma kaygısı düzeyi orta, okul içi ders dışı konuşma kaygısı
düzeyi zayıf, genel konuşma kaygısı düzeyi zayıf olarak tespit edilmiştir. Bu çalışma
268’i erkek 358’i kız olmak üzere toplam 626 öğrenciden oluşan örnekleme sahiptir.
Tarama modelinin kullanıldığı çalışmada yazarlar tarafından geliştirilen Konuşma
Kaygı Ölçeği kullanılmıştır.
Tüzemen (2016) tarafından yürütülen ‘‘Akademik Çelişki Tekniğinin Altıncı
Sınıf Öğrencilerinin Konuşma Becerilerine Ve Konuşma Kaygılarına Etkisi’’ adlı
çalışmaya 47 öğrenci katılmıştır. Uygulama 12 hafta boyunca haftada beş saat olacak
şekilde sürmüştür. Bu çalışmada “Etkili Konuşma Becerisi Ölçeği”, “Konuşma
Kaygısı Ölçeği”, “Türkçe Dersine Yönelik Tutum Ölçeği” olmak üzere üç veri
toplama aracı ön test ve son test olacak şekilde uygulanmıştır. Akademik çelişki
39
toplanmıştır. Araştırmada cinsiyet değişkeni ile konuşma kaygısı arasında anlamlı bir
ilişki bulunmazken; yabancı dil öğreniminin ileri yaşlarda daha zor ve kaygı verici
olabileceği sonucuna ulaşılmıştır.
Makaleler
Tekşan vd., (2019) ortaokul öğrencilerinin konuşma kaygısı ile konuşma
becerisi tutumları arasındaki ilişki ile öğrencilerin konuşma kaygısının nedenleri,
konuşma kaygısının gözlemlendiği durumlar ve öğretmenlerin çözüm önerilerini tespit
etmek amacıyla bir çalışma yürütmüştür. Araştırmada karma yöntemi kullanmıştır.
Araştırmanın iki ayrı örneklem grubu olup ilk örneklem grubu İstanbul ilinden random
seçilen üç ortaokulda okuyan 282 kız 264 erkek öğrenciden oluşmaktadır. İkinci
örneklem grubu ise 8 kadın ve 12 erkek olmak üzere 20 öğretmenden oluşmaktadır.
Araştırma verilerinin toplanması için 3 veri toplama aracı kullanılmıştır. Bunlarda ilki
Keşaplı ve Çifçi (2017) tarafından geliştirilen Konuşma Kaygı Ölçeği olup bu ölçek
23 maddeden olup 3 alt boyutta sınıflandırılmıştır. İkincisi Konuşma Tutum Ölçeği
olup bu ölçek 27 maddeden oluşup iki alt boyutta sınıflandırılmıştır. Son veri toplama
aracı ise 3 soruluk görüşme formudur. Araştırmanın ilk aşaması ortaokul
öğrencilerinin konuşma kaygısı ile konuşma becerisi tutumları arasındaki ilişkiyi
belirlemek amacıyla 546 ortaokul öğrencisi ile gerçekleştirilmiştir. Araştırmanın ikinci
aşaması, öğrencilerin öğrenim gördükleri aynı okulda görev yapan 20 öğretmen ile
konuşma kaygısının gözlemlendiği durumları, bu durumların nedenlerini ve
öğretmenlerin konuşma kaygısını gidermeye yönelik yaptıkları etkinlikleri belirlemek
amacıyla yapılmıştır. Araştırmanın sonuçlarına göre öğrencilerin konuşma kaygısı ile
konuşma becerisi tutumları arasında negatif yönde anlamlı bir ilişki bulunmuştur.
Ayrıca öğretmenler, bir grup önünde konuşurken öğrencilerde konuşma kaygısı
gözlemlediklerini ifade etmiştir. Konuşma kaygısının nedenlerinin ise daha çok alay
edilme korkusu ve özgüven eksikliğinden kaynaklandığını bunun için okullarda daha
uygun konuşma konuları ve kaygı giderici ortamları oluşturduklarını belirtmişlerdir.
Hamzadayı vd., (2018) 8. sınıfta okuyan öğrencilerinin konuşma kaygı
düzeyleri ile konuşma başarımları arasındaki ilişkiyi incelemek amacıyla bir araştırma
yürütmüştür. 2016-2017 eğitim-öğretim döneminde Gaziantep kentindeki bir devlet
ortaokulunda gerçekleştirilen araştırmaya 32 öğrenci katılmıştır. Araştırmada tarama
modeli kullanılmış olup Demir ve Melanlıoğlu’na (2014) ait olan 33 maddelik
Ortaokul Öğrencileri İçin Konuşma Kaygı Ölçeği ve Sargın’a (2006) ait konuşmacının
41
psikolojik durumu, dil bilinci ve konuşma düzeni olmak üzere 3 alt boyuttan oluşan
Konuşma Değerlendirme Formu kullanılmıştır.
Araştırmadan elde edilen sonuçlar üç kategori ayırılabilir. Bunlardan birincisi
bireylerin konuşma kaygı düzeyleri ile konuşma başarımları arasında negatif yönlü
anlamlı bir ilişki olduğudur. İkinci bir sonuç katılımcıların konuşma kaygısı, konuşma
başarımı ve konuşma başarımının alt boyutlarından konuşma düzeni puanlarının
cinsiyete göre anlamlı farklılık göstermemesidir. Üçüncü sonuç ise bireylerin konuşma
kaygılarının konuşma başarımı, konuşma başarımının alt boyutlarından konuşma
düzeni ve dil bilinci puanlarını yordamalarına ilişkin kurulan modellerin anlamlı
olduğu, konuşma kaygılarının konuşmacı psikolojisi puanlarını yordamasına ilişkin
kurulan modelin ise anlamlı olmadığı yönündedir.
Kuru (2018) sınıf öğretmenliği bölümünde okuyan öğrencilerin konuşma
kaygılarının farklı değişkenlerde incelemiştir. Bu araştırmada tarama modelini
kullanan Kuru, Kınay ve Özkan’nın (2014) geliştirdiği üç alt boyuttan oluşan
Konuşma Kaygı Ölçeğini kullanmıştır. Araştırmanın çalışma grubunu 2016-2017
eğitim öğretim yılında Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi Eğitim Fakültesi
Sınıf Öğretmenliği Anabilim Dalında tüm sınıf düzeylerinde öğrenim gören basit
seçkisiz örneklemle ile seçilen 231 öğrenciden oluşturmaktadır.
Araştırmanın bulgularına göre konuşma kaygısı ile cinsiyet ve fizyolojik alt
boyutta anlamlı farklılık bulgulamıştır. Sınıf seviyesine göre ise tüm alt boyutlarda
anlamlı farklılık tesbit etmiştir.
Solak ve Yılmaz (2017) tarafından yapılan Türkçe öğrenen yabancı uyruklu
öğrencilerin konuşma kaygılarının nedenleri ve düzeyleri isimli çalışmada
öğrencilerin konuşma kaygısı olup olmadığını ve düzeyini tespit etmek amaçlanmıştır.
Betimsel araştırma yönteminin kullanıldığı bu araştırmada kullanılan ölçek Huang
(2004) ait Yabancı Dil Konuşma Kaygı Ölçeği olup bu ölçek araştırmacılar tarafından
Türkçe’ye uyarlanmıştır. Bu ölçeğin 9 sorusu konuşma kaygısı düzeyini 18 sorusu ise
konuşma kaygısı nedenlerini ölçmektedir. Örneklem grubu olarak Gaziosmanpaşa
Üniversitesi TÖMER’ de okuyan 25 öğrenci seçilmiştir. Araştırma sonucuna göre bu
öğrencilerin Türkçe konuşurken hata yapacaklarını düşünmeleri ve bu sebepten
kendilerine gülüneceğini düşünmeleri konuşma kaygısına yol açmaktadır. Konuşma
kaygısı düzeyine ilişkin sonuçlarda yabancı uyruklu öğrencilerin kendilerini etkili
ifade edemeyeceklerini düşünmeleri kaygı düzeyini artırmaktadır. Ayrıca Türkçeyi
42
yabancı dil olarak öğrenen öğrencilerde konuşma kaygısını azaltmak için de iletişimsel
yöntem kullanılarak öğretim yapılması önerilmiştir.
Sevim ve Gedik (2014)’in çalışmasında lise öğrencilerinin konuşma kaygıları
çeşitli değişkenler açısından incelenmiştir. Yazar tarafından geliştirilen Konuşma
Kaygı Ölçeğinin kullanıldığı bu çalışmada, tarama modeli kullanılmıştır. Araştırmanın
örneklem grubunu random olarak seçilen 389 lise öğrenci oluşturmaktadır. Çalışma
sonucuna göre cinsiyet ve derse karşı tutum değişkenleri ile konuşma kaygıları
arasında anlamlı bir farklılık bulunmuştur.
Makaleler
Traş ve Gökçen (2020) çalışmasında lise öğrencilerinde internet bağımlılığı,
akademik erteleme ve sosyal kaygı arasındaki ilişkiyi incelemeyi amaçlanmıştır.
Çalışmada ilişkisel korelayonel model kullanılmıştır. Örneklem grubu 239’u kadın,
360’ı erkek olmak üzere 599 lise öğrencisinden oluşmaktadır.
Bulgulara göre akademik erteleme daha güçlü bir yordayıcı olmakla birlikte
hem akademik ertelemenin hem de sosyal kaygının, internet bağımlılığının
yordayıcılarından olduğu sonucu elde edilmiştir. Akademik erteleme ile sosyal kaygı
arasında anlamlı bir ilişki bulunmamıştır. İnternet bağımlılığı ile akademik erteleme
ve sosyal kaygı arasında pozitif yönlü anlamlı bir ilişkinin bulunması da araştırmanın
bulgularından biridir.
Fumero vd. (2018) tarafından yürütülen ve ergenlerde internet bağımlılığı ile
kişisel ve sosyal faktörler arasındaki ilişkiyi ölçmeyi amaçlayan 28 araştırmanın
incelendiği bir metaanaliz çalışmasında katılımcı grubu 48.090 öğrenciden oluşmakta
ve 6.548 öğrencinin aşırı internet kullanımı sorunu bulunmaktadır. Araştırma sonuçları
psikososyal alt boyutların ergenlerde internet bağımlılığı üzerinde etkili olduğunu,
yordayıcı alt boyutların internet bağımlılığı üzerinde koruyucu faktörlerden daha fazla
etkisi olduğunu öner sürmektedir. Kişisel alt boyutların internet bağımlılığı üzerinde
sosyal faktörlerden daha etkili olduğu ve saldırganlığın, anksiyete ve depresyonun
internet bağımlılığı ile yüksek düzeyde ilişkili olduğu da araştırma sonuçlarındandır.
Özdemir ve Arslan (2018) tarafından yapılan çalışmada internet bağımlılığı ile
tükenmişlik arasındaki ilişkide öğrenim düzeyleri ve cinsiyet değişkenlerinin etkisinin
incelenmesi amaçlanmıştır. Çalışmanın örneklemi bir devlet üniversitesinden rasgele
seçilen 233 öğrenciden oluşmaktadır. Veriler Hahn ve Jerusalem (2001) tarafından
43
BÖLÜM III
YÖNTEM
Bu araştırmada ‘‘Gönüllü Katılım Formu’’ ile bir anket ve iki ölçekten oluşan
üç veri toplama aracı kullanılmıştır. Bunlar “Kişisel Bilgi Formu”, “İnternet
Bağımlılık Ölçeği” ve “Ortaokul Öğrencileri İçin Konuşma Kaygı Ölçeği” olmak
üzere 3 temel veri toplama aracıdır.
Araştırma sonucu elde edilen bulgulardan; kişisel bilgi formu ile elde edilen
bağımsız değişkenler ilk olarak frekans yöntemi ile değerlendirilmiştir. Bu veriler daha
sonra ölçeklerden elde edilen bulguların değerlendirilmesinde kullanılmıştır.
Konuşma Kaygı Ölçeği ile elde edilen bulgular öncelikle SPSS programı ile
Açıklayıcı Faktör Analizi (AFA) yapılarak 23 maddeden oluşan ölçek 4 faktöre
indirgenmiştir. Yapılan AFA’nın doğruluğunun tespiti AMOS programında
Doğrulayıcı Faktör Analizi (DFA) ile test edilmiştir.
Faktör analizlerinin benzer sonuçlar vermesinden sonra ölçekte yer alan 23
madde 4 faktör altında toplanarak 4 yeni değişken elde edilmiştir. Bu değişkenlerin
öncelikle güvenirlik analizi ve betimsel istatistik incelemesi yapılmıştır. Daha sonra
SPSS programı ile Bağımsız örneklem T Testi, ANOVA testi, Pearson Korelasyonu
ve Çoklu Değişkenli Doğrusal Regresyon analizi yapılmıştır.
İnternet bağımlılık ölçeği ile elde edilen bulgular ile öncelikle SPSS programı
ile AFA yapılarak 20 maddeden oluşan ölçek 1 faktöre indirgenmiştir. Yapılan
AFA’nın doğruluğunun tespiti AMOS programında DFA ile test edilmiştir. Faktör
analizlerinin benzer sonuçlar vermesinden sonra ölçekte yer alan 20 madde 1 faktör
altında toplanarak yeni bir değişken elde edilmiştir. Bu değişkenlerin öncelikle
güvenirlik analizi ve betimsel istatistik incelemesi yapılmıştır. Daha sonra SPSS
programı ile Bağımsız Örneklem T Testi, Tek Yönlü Varyans Analizi (ANOVA) testi,
Pearson Korelasyonu ve Çoklu Değişkenli Doğrusal Regresyon analizi yapılmıştır.
49
Ölçekte sorulan sorulara verilecek cevap seçenekleri 5’li likert yöntemine göre
hazırlanmıştır. Bu seçenekler ve puan değerleri “Kesinlikle Katılmıyorum” 1 puan,
“Katılmıyorum” 2 puan, “Kararsızım” 3 puan, “Katılıyorum” 4 puan ve “Kesinlikle
Katılıyorum” 5 puan şeklinde belirlenmiştir.
hesaplanmıştır. Buna göre puan aralığı aşağıda verilen Tablo 3. 3’te gösterildiği
gibidir.
Değişkenler arası istatistiksel olarak anlamlı ilişki olup olmadığı, olan ilişkinin
şiddeti ve yönünün belirlenmesine yönelik olarak Pearson korelasyon analizi
yapılmaktadır. Ancak bu analiz her değişken türü ile yapılamamaktadır. Bu analizin
yapılacağı değişkenler; Oran (Ratio), Aralık (Interval) ve Sıralama (Ordinal)
formatındaki değişkenlerle yapılabilmektedir. Bu analiz sonucunda bir Pearson
korelasyon katsayısı (r) hesaplanır. Bu katsayı (-1) ile (+1) arasında bir değer
almaktadır (Büyüköztürk vd., 2021, s. 92; Kalaycı, 2018, s. 116).
r= -1 ise tam negatif doğrusal bir ilişkiden söz edilebilir. Yani değişkenler
arasında ters yönlü- ters orantılı bir ilişki vardır. Bir değişken artarken
diğeri azalmaktadır. Ya da tersi bir değişken azalırken diğeri artar.
r= 0 ise değişkenler arasında istatistiksel olarak anlamlı bir ilişki
bulunmamaktadır.
r= +1 ise tam pozitif doğrusal bir ilişkiden söz edilebilir. Yani değişkenler
arasında aynı yönlü- doğru orantılı bir ilişki vardır. Bir değişken artarken
diğeri de artış göstermektedir (Büyüköztürk vd., 2021, s. 92; Kalaycı, 2018,
s. 116).
r Değeri İlişki
0,00- 0,30 Zayıf
0,31- 0,70 Orta
0,71- 1,00 Yüksek
Pearson korelasyon katsayısı her zaman (-1, 0, +1) tam değerlerini almaz bu
sınır değerler arasında bir değer alır. Bu değerin yorumlanması da Tablo 3. 6’daki
verilere göre yapılmaktadır (Büyüköztürk vd., 2021, s. 92).
BÖLÜM IV
BULGULAR
Kız öğrencilerin (%56,8) toplam öğrenci sayısının yarısından biraz fazla ilken
erkek öğrencilerin ise (%43,2) toplam sayısının yarısından az görülmektedir.
Sınıf düzeylerine göre yaş bakımından dengeli dağılım görülmektedir.
Katılımcıların büyük çoğunluğunun anneleri (%81,8) çalışmamakta ancak
küçük bir kısmının (%18,2) çalıştığı; babalarının ise büyük çoğunluğunun çalıştığı
(%85) fakat küçük bir kısmının çalışmadığı (%15) görülmektedir.
Katılımcıların annelerinin eğitim düzeyleri değerlendirildiğinde, yarısına yakın
(%42,3) ilkokul mezunu olduğu ve eğitim düzeyleri yükseldikçe oranların düştüğü,
babaların eğitim durumları ise düzeyler arasında daha dengeli olduğu ve oranların
birbirlerine biraz daha yakın olduğu görülmektedir. Anne ve babaların büyük
55
leş
en
Bi
Toplam Var. % Küm. % Toplam Var. % Küm. %
1 9,354 44,541 44,541 5,047 24,033 24,033
2 2,442 11,628 56,168 3,965 18,881 42,914
3 1,123 5,348 61,516 2,767 13,176 56,090
4 1,088 5,183 66,700 2,228 10,610 66,700
Konuşma kaygı ölçeği için yapılan AFA sonuçlarına göre varyans analizi
sonucunda ölçek 4 faktöre indirgenmiş ve bu alt boyutların ölçeğin %66,7’sini
açıkladığı görülmektedir (Tablo 4. 5). AFA göre elde edilen Dönüştürülmüş Faktör
Matrisi ölçeğin kaç faktöre indirgendiğini ve ölçekte yer alan maddelerin hangi faktör
altında toplandığını göstermektedir.
Tablo 4. 6. Döndürülmüş faktör matrisi
Bileşenler Faktörler
1 2 3 4
1. Ders sırasında öğretmenin sorusuna yanlış cevap verirsem
,207 ,212 ,177 ,801
öğretmenime rezil olacağımı düşünürüm.
2. Ders sırasında öğretmenin sorusuna yanlış cevap verirsem
,32 ,263 ,117 ,748
arkadaşlarımın benimle alay edeceklerini düşünürüm.
4. Öğretmen beni tahtaya kaldırıp soru sorduğunda yanlış cevap
,167 ,263 ,4 ,634
vereceğimden endişelenirim.
5. Sınıfta daha önceden hazırlandığım bir konuşma yapacağım zaman
,098 ,235 ,741 ,028
günler önce heyecan duymaya başlarım.
6. Sınıfta daha önceden hazırlandığım bir konuşmayı sunarken
,073 ,252 ,78 ,152
heyecanlanırım.
7. Sınıfta konuşma yapacağım zaman söyleyeceklerimi önceden
,141 ,153 ,621 ,312
hazırlamadıysam gergin olurum.
9. Sınıfta hazırlıksız bir konuşma yapacağım zaman heyecanlanırım. ,142 ,255 ,667 ,122
10. Teneffüslerde bazı öğretmenlere soru soracağım zaman
,263 ,652 ,312 ,159
heyecanlanırım.
11. Teneffüslerde bazı öğretmenlerle konuşurken heyecanlanırım. ,273 ,72 ,276 ,12
12. Teneffüslerde öğretmenler odasına gidip bir öğretmenle konuşurken
,172 ,72 ,363 ,057
heyecanlanırım.
13. Okul müdürü/müdür yardımcısıyla konuşmaktan kaçınırım. ,238 ,668 ,064 ,295
14. Okul müdür/müdür yardımcısı odasına girip konuşurken
,137 ,743 ,303 ,141
heyecanlanırım.
15. Okul müdür/müdür yardımcısı odasına girip konuşurken dilim
,325 ,69 ,141 ,238
tutulur.
16. Okul müdürü/müdür yardımcısıyla karşılaştığım zaman bir soru
,345 ,558 ,21 ,326
sorarsa aklım durur.
17. Mahallemde/ sokağımda iyi tanıdığım yaşıtlarımın yanında bile
,644 ,299 ,055 ,243
konuşmaktan çekinirim.
18. Annemle konuşmaktan çekinirim. ,833 ,201 ,027 ,172
19. Annemle konuşurken heyecanlanırım. ,846 ,21 ,059 ,102
20. Annemle konuşurken yanlış bir şey söyleyeceğimden endişe ederim. ,792 ,139 ,178 ,163
21. Babamla konuşmaktan çekinirim. ,798 ,239 ,109 ,158
22. Babamla konuşurken heyecanlanırım. ,812 ,232 ,148 ,063
23. Babamla konuşurken yanlış bir şey söyleyeceğimden endişe ederim. ,774 ,153 ,192 ,151
58
NOT: 3. madde Sınıfta doğruluğundan emin olduğum bir fikri diğer öğrencilere karşı
savunurken yanlış bir şey söyleyeceğim diye düşünürüm ve 8. madde Sınıfta hazırlıksız bir konuşma
yapmaktan kaçınırım soruları uygun faktörler altında yer almadıkları için analizden çıkarılmıştır.
Tablo 4. 7. Konuşma kaygısı ölçeği DFA sonucu elde edilen uyum indeks değerleri
DFA ile elde edilen uyum indekslerine göre X2 değerinin (858,043), 0,05’ten
büyük olması istatistiksel olarak anlamlı olduğunu ve modelin iyi bir uyuma sahip
olduğunu göstermektedir. Örneklem büyüklüğünün test edildiği ki-kare değerinin
(X2), serbestlik derecesine bölünmesiyle elde edilen değerin (X2/sd=4,903) 5’den ve
RMSEA değerinin (0,061) 0,08’den küçük olması, CFI değerinin (0,95) 0,95 ≤ CFI ≤
0,97 aralığında, GFI değerinin (0,925) 0,90 ≤ GFI ≤ 0,95 aralığında, AGFI değerinin
(0,901) 0,90 ≤ AGFI ≤ 0,95 aralığında ve NFA değerinin (0,938) 0,90 ≤ NFI ≤ 0,95
aralığında yer alması modelin kabul edilebilir bir uyuma sahip olduğunu
göstermektedir (Bayram, 2013) (Tablo 3. 5 ve Tablo 4. 7).
60
Tablo 4. 8. Konuşma kaygısı ölçeği DFA sonucunda elde edilen regresyon ağırlık
değerleri
Konuşma Kaygısı Ölçeği ile ilgili yapılan faktör analizleri sonucunda alt
boyutların altında toplanan maddeler birleştirilerek 4 adet yeni değişken
oluşturulmuştur. Maddeler dikkate alınarak her bir faktöre isim verilmiştir. Buna göre
1. faktör altında toplanan 7 madde genelde yakın çevreden (mahalle, anne, baba gibi)
kaynaklı konuşma kaygısını ifade ettiğinden bu faktöre “Yakın çevreye yönelik KK”
adı verilmiştir. Benzer şekilde 7 maddeden oluşan 2. faktör “Okul içi ders dışı KK”
(örneğin 12. Madde teneffüslerde öğretmenler odasına gidip bir öğretmenle
61
konuşurken heyecanlanırım); 4 maddeden oluşan 3. faktör “Sınıf içinde ders dışı KK”
(örneğin 6. Madde sınıfta daha önceden hazırlandığım bir konuşmayı sunarken
heyecanlanırım) ve 3 maddeden oluşan 4. faktör “Ders esnasında KK” (örneğin 4.
madde öğretmen beni tahtaya kaldırıp soru sorduğunda yanlış cevap vereceğimden
endişelenirim) olarak adlandırılmıştır.
Cronbach's
Faktörler Madde sayısı
Alpha
1. Yakın çevreye yönelik KK 7 ,927
2. Okul içi ders dışı KK 7 ,897
3. Sınıf içinde ders dışı KK 4 ,773
4. Ders esnasında KK 3 ,805
Genel KKÖ 21 ,937
Alt problem 1’e göre, katılımcıların cinsiyeti ile Konuşma Kaygısı Ölçeği alt
boyutları arasında yapılan bağımsız örneklem t- testi sonuçları aşağıdaki tabloda
görülmektedir.
Tablo 4. 12. Faktörler* Annenizin mesleki durumu nedir? Bağımsız örneklem t- testi
sonuçları
Buna göre araştırmaya katılan öğrencilerin Konuşma Kaygısı Ölçeği ile ilgili
görüşlerinin babalarının mesleki durumuna göre istatistiksel olarak anlamlı bir şekilde
farklılık göstermediği söylenebilir.
Alt problem 1’e göre, araştırmaya katılan öğrencilerin anne ve babalarının
medeni durumu ile Konuşma Kaygısı Ölçeği alt boyutları arasında yapılan bağımsız
örneklem t- testi sonuçları aşağıdaki tabloda gösterildiği gibidir.
Bağımlı Anlamlı
Gruplar N Ort. Ss. F P
değişkenler fark
1.M. F. Ersoy 183 2,25 1,24
2.Barak 120 2,25 1,25 1> 3
3.Mehmetçik 136 1,96 1,09 4> 1
4.B. A. Edip 94 2,68 1,13 4> 2
5.G. K. V. 4> 3
Yakın çevreye 93 2,08 1,08
Özel 3,604 ,000 4> 7
yönelik KK
6.K. A. 5> 4
150 2,45 1,28
Özgözen 6> 3
7.F. Şimşek 246 2,16 1,14 6> 5
8.Cevizli 8 2,38 1,16 6> 7
9.Anneler 7 1,98 0,99
1.M. F. Ersoy 183 3,21 1,12
2.Barak 120 3,16 1,05
3.Mehmetçik 136 2,91 1,23 1> 3
4.B. A. Edip 94 3,19 0,92 1> 5
5.G. K. V. 2> 5
Okul içi ders dışı 93 2,47 1,03
Özel 4,148 ,000 3> 5
KK
6.K. A. 4> 5
150 3,01 1,24
Özgözen 6> 5
7.F. Şimşek 246 3,04 1,19 7> 5
8.Cevizli 8 2,93 1,10
9.Anneler 7 2,63 0,83
1.M. F. Ersoy 183 3,70 0,96
2.Barak 120 3,72 1,00
3.Mehmetçik 136 3,63 1,12
4.B. A. Edip 94 3,53 0,89 1> 5
2> 5
5.G. K. V.
Sınıf içinde ders 93 3,01 1,08 3> 5
Özel 4,533 ,000
dışı KK 4> 5
6.K. A.
150 3,54 1,09 6> 5
Özgözen
7> 5
7.F. Şimşek 246 3,66 1,08
8.Cevizli 8 3,59 0,68
9.Anneler 7 3,18 1,14
1.M. F. Ersoy 183 3,27 1,23
2.Barak 120 3,01 1,22
3.Mehmetçik 136 2,85 1,29
4.B. A. Edip 94 3,01 1,05
1> 3
5.G. K. V.
93 2,87 1,16 1> 5
Ders esnasında KK Özel 2,245 ,022
7> 3
6.K. A.
150 3,10 1,29 7> 5
Özgözen
7.F. Şimşek 246 3,23 1,26
8.Cevizli 8 3,08 0,92
9.Anneler 7 2,48 1,23
Tablo incelendiğinde; okul durumu ile Yakın çevreye yönelik KK, Okul içi ders
dışı KK ve Sınıf içinde ders dışı KK alt boyutları arasında 0,01 düzeyinde (p<0,01),
66
Ders esnasında KK alt boyutu ile 0,05 düzeyinde (p<0,05) istatistiksel olarak anlamlı
farklılıklar olduğunu söylemek mümkündür.
Okul durumu ile Yakın çevreye yönelik KK arasında yapılan ANOVA
sonucunda iki değişken arasında istatistiksel olarak anlamlı farklılıklar tespit
edilmiştir. Bu farklılıkların hangi seçenekler arasında yaşandığını tespit etmeye
yönelik olarak Post Hoc testlerinden LSD testi yapılmıştır. Bu test sonuçları
incelendiğinde; iki okulda (Cevizli Ortaokulu ve Anneler Ortaokulu) okuyanlar hariç
diğer okullarda okuyan öğrencilerin Yakın çevreye yönelik KK’ ye ilişkin görüşleri
arasında farklılık olduğu, en yüksek ortalamaya 4 nolu okul olan B. A. Edip Ortaokulu
öğrencileri sahipken 2. Sırada ise K. A. Özgözen Ortaokulu öğrencileri sahiptir. (Tablo
4. 15). Buna göre, B. A. Edip Ortaokulu ve K. A. Özgözen Ortaokulu öğrencilerinin
Yakın çevreye yönelik KK’nin diğer okullara göre daha yüksek olduğu söylenebilir.
Bu okulların bulunduğu mahalleler değerlendirildiğinde B. A. Edip
ortaokulunun diğerlerine göre şehir merkezinin dışında yer aldığı ve çevresinde
yaşayan insanların genel olarak küçük sanayi sitesinde çalışanlar (işçi, çiftçi vb.)
olduğu anlaşılmaktadır. Buna göre, şehir merkezinden daha uzak ve daha düşük gelirli
mahallelerde bulunan ortaokul öğrencilerinin merkezdeki ortaokul öğrencilerine göre
Yakın çevreye yönelik KK’nin daha yüksek olduğunu söylemek mümkündür. K. A.
Özgözen ortaokulunun ise merkezde yer aldığı ve çevresinde yer alan insanların kendi
işlerinin sahibi, memur, esnaf vb. olduğu ayrıca daha yüksek gelirli oldukları
anlaşılmaktadır.
Okul durumu ile Okul içi ders dışı KK arasında yapılan LSD testi sonuçları
incelendiğinde; iki okulda (Cevizli Ortaokulu ve Anneler Ortaokulu) okuyanlar hariç
diğer okullarda okuyan öğrencilerin Okul içi ders dışı KK ilişkin görüşleri arasında
farklılık olduğu, özel okul olan G. K. V. Özel Ortaokulunda okuyan öğrencilerin
ortalamalarının diğer okullarda okuyan öğrencilerin ortalamalarından küçük olduğu
görülmektedir (Tablo 4. 15). Buna göre devlet ortaokullarında okuyan öğrencilerin
Okul içi ders dışı KK’nin özel okulda okuyan öğrencilere göre daha yüksek olduğunu
söylemek mümkündür.
Okul durumu ile Sınıf içinde ders dışı KK arasında yapılan LSD testi sonuçları
incelendiğinde; iki okulda (Cevizli Ortaokulu ve Anneler Ortaokulu) okuyanlar hariç
diğer okullarda okuyan öğrencilerin Sınıf içinde ders dışı KK ilişkin görüşleri arasında
farklılık olduğu, özel okul olan G. K. V. Özel Ortaokulunda okuyan öğrencilerin
ortalamalarının diğer okullarda okuyan öğrencilerin ortalamalarından küçük olduğu
67
Babanın eğitim durumu ile Okul içi ders dışı KK arasında yapılan ANOVA
sonucunda iki değişken arasında istatistiksel olarak anlamlı farklılıklar tespit
edilmiştir. Bu farklılıkların hangi seçenekler arasında olduğunu tespit etmek için Post
Hoc testlerinden LSD testi yapılmıştır. Bu test sonuçları incelendiğinde; babaları
ilkokul mezunu olan öğrencilerin ortalamalarının lise, lisans ve yüksek lisans
mezunlarının ortalamalarından, babaları ortaokul mezunu olan öğrencilerin
ortalamalarının ise yüksek lisans mezunlarının ortalamalarından büyük olduğu
görülmektedir (Tablo 4. 17). Buna göre, babaları lise, lisans ve yüksek lisans mezunu
olan öğrencilerin, babaları ilkokul ve ortaokul mezunu olan öğrencilere göre, Okul içi
ders dışı KK’nin daha düşük olduğunu söylemek mümkündür.
Babanın eğitim durumu ile Sınıf içinde ders dışı KK arasında yapılan ANOVA
sonucunda iki değişken arasında istatistiksel olarak anlamlı farklılıklar tespit
edilmiştir. Bu farklılıkların hangi seçenekler arasında olduğunu tespit etmek için Post
Hoc testlerinden LSD testi yapılmıştır. Bu test sonuçları incelendiğinde; babaları lisans
ve yüksek lisans mezunu olan öğrencilerin ortalamalarının babaları ilkokul ve ortaokul
mezunu olan öğrencilerin ortalamalarından küçük olduğu görülmektedir (Tablo 4. 17).
Buna göre, babaları lisans ve yüksek lisans mezunu olan öğrencilerin, babaları ilkokul
ve ortaokul mezunu olan öğrencilere göre, Sınıf içinde ders dışı KK’nin daha düşük
olduğunu söylemek mümkündür.
Alt problem 1’e göre, katılımcı annelerinin eğitim durumunun farklı olmasının
konuşma kaygısı ile aralarında istatistiksel olarak anlamlı bir farklılık olup olmadığını
tespite yönelik olarak, annenin eğitim durumu ile Konuşma Kaygısı Ölçeği alt
boyutları arasında yapılan ANOVA ve LSD testleri sonuçları Tablo 4. 18’de
gösterildiği gibidir.
70
Tablo incelendiğinde; annenin eğitim durumu ile Yakın çevreye yönelik KK,
Sınıf içinde ders dışı KK ve Ders esnasında KK alt boyutları arasında istatistiksel
olarak anlamlı farklılıklar bulunmazken (p>0,05), Okul içi ders dışı KK alt boyutu ile
0,05 düzeyinde (p<0,05) istatistiksel olarak anlamlı farklılıklar olduğunu söylemek
mümkündür.
Annenin eğitim durumu ile Okul içi ders dışı KK arasında yapılan ANOVA
sonucunda iki değişken arasında istatistiksel olarak anlamlı farklılıklar tespit
edilmiştir. Bu farklılıkların hangi seçenekler arasında yaşandığını tespit etmeye
yönelik olarak Post Hoc testlerinden LSD testi yapılmıştır. Bu test sonuçları
incelendiğinde; anneleri lisans mezunu olan öğrencilerin ortalamalarının ilkokul ve
ortaokul mezunlarının ortalamalarından küçük olduğu görülmektedir (Tablo 4. 18).
Buna göre, anneleri lisans mezunu olan öğrencilerin, anneleri ilkokul ve ortaokul
mezunu olan öğrencilere göre, Okul içi ders dışı KK’nin daha düşük olduğu
söylenebilir.
Alt problem 1’e göre, katılımcı ailelerinin aylık gelir durumunun konuşma
kaygısı ile arasında istatistiksel olarak anlamlı bir farklılık olup olmadığını tespit
71
etmek amacıyla ailenin aylık gelir durumu ile Konuşma Kaygısı Ölçeği alt boyutları
arasında yapılan ANOVA ve LSD testleri sonuçları Tablo 4. 19’da özetlenmiştir.
Tablo 4. 19. Faktörler* Ailenizin aylık gelir durumu nedir? Değişkenleri arasında
yapılan ANOVA sonuçları
Bağımlı Anlamlı
Gruplar N Ort. Ss. F p
değişkenler fark
1.1500 TL ve
207 2,52 1,26
altı 1> 2
2.1501-2500 TL 230 2,26 1,17 1> 3
1> 4
Yakın çevreye 3.2501-3500 TL 283 2,19 1,17
4,395 ,001* 1> 5
yönelik KK 4.3501-5000 TL 132 2,19 1,18 1> 6
5.5001-7000 TL 78 2,11 1,11 2> 6
6.7001 TL ve 3> 6
107 1,90 1,07
üstü
1.1500 TL ve
207 3,20 1,03
altı 1> 4
2.1501-2500 TL 230 3,12 1,14 1> 6
Okul içi ders dışı 3.2501-3500 TL 283 3,03 1,23 2> 6
5,654 ,000*
KK 4.3501-5000 TL 132 2,93 1,15 3> 6
5.5001-7000 TL 78 2,99 1,04 4> 6
6.7001 TL ve 5> 6
107 2,52 1,10
üstü
1.1500 TL ve
207 3,61 1,02
altı
2.1501-2500 TL 230 3,72 0,96 1> 6
2> 6
Sınıf içinde ders 3.2501-3500 TL 283 3,69 1,03
7,382 ,000* 3> 6
dışı KK 4.3501-5000 TL 132 3,52 1,06 4> 6
5.5001-7000 TL 78 3,48 0,97 5> 6
6.7001 TL ve
107 3,05 1,18
üstü
1.1500 TL ve
207 3,20 1,23
altı
2.1501-2500 TL 230 3,13 1,19
Ders esnasında 3.2501-3500 TL 283 3,01 1,25
1,717 ,128
KK 4.3501-5000 TL 132 3,13 1,19
5.5001-7000 TL 78 3,11 1,17
6.7001 TL ve
107 2,81 1,32
üstü
*: p<0,05
Tablo incelendiğinde; ailenin aylık gelir durumu ile Ders esnasında KK alt
boyutu arasında istatistiksel olarak anlamlı farklılıklar bulunmazken (p>0,05), Yakın
çevreye yönelik KK, Sınıf içinde ders dışı KK ve Okul içi ders dışı KK alt boyutları ile
arasında 0,01 düzeyinde (p<0,01) istatistiksel olarak anlamlı farklılıklar belirlenmiştir.
Ailenin aylık gelir durumu ile Yakın çevreye yönelik KK arasında yapılan
ANOVA sonucunda iki değişken arasında istatistiksel olarak anlamlı farklılıklar tespit
edilmiştir. Bu farklılıkların hangi seçenekler arasında yaşandığını tespit etmeye
72
yönelik olarak Post Hoc testlerinden LSD testi yapılmıştır. Bu test sonuçları
incelendiğinde; aylık gelirleri 1500 TL ve altında olan öğrencilerin ortalamalarının,
gelirleri diğer seviyelerde olan öğrencilerin ortalamalarından ve gelirleri 1501-2500
TL ve 2501-3500 TL olan öğrencilerin ortalamalarının ise 7001 TL ve üstünde olan
öğrencilerin ortalamalarından büyük olduğu görülmektedir (Tablo 4. 19). Buna göre,
aylık geliri düşük sayılabilecek ailelerin öğrencilerinin yüksek gelirli sayılabilecek
ailelerin öğrencilerine göre Yakın çevreye yönelik KK’nin daha yüksek olduğunu
söylemek mümkündür.
Ailenin aylık gelir durumu ile Okul içi ders dışı KK arasında yapılan ANOVA
sonucunda iki değişken arasında istatistiksel olarak anlamlı farklılıklar tespit
edilmiştir. Bu farklılıkların hangi seçenekler arasında yaşandığını tespit etmeye
yönelik olarak Post Hoc testlerinden LSD testi yapılmıştır. Bu test sonuçları
incelendiğinde; aylık gelirleri 1500 TL ve altında olan öğrencilerin ortalamalarının,
gelirleri 3501-5000 TL olan öğrencilerin ortalamalarından ve gelirleri diğer
seviyelerde olan öğrencilerin ortalamalarının, gelirleri 7001 TL ve üstünde olan
öğrencilerin ortalamalarından büyük olduğu görülmektedir (Tablo 4. 19). Buna göre,
aylık geliri yüksek sayılabilecek ailelerin öğrencilerinin gelirleri yüksek sayılabilecek
gelir seviyesinden aşağıda olan ailelerin öğrencilerine göre, Okul içi ders dışı KK’nin
daha düşük olduğunu söylemek mümkündür.
Ailenin aylık gelir durumu ile Sınıf içinde ders dışı KK arasında yapılan
ANOVA sonucunda iki değişken arasında istatistiksel olarak anlamlı farklılıklar tespit
edilmiştir. Bu farklılıkların hangi seçenekler arasında yaşandığını tespit etmeye
yönelik olarak Post Hoc testlerinden LSD testi yapılmıştır. Bu test sonuçları
incelendiğinde; aileleri diğer seviyelerden gelir elde eden öğrencilerin ortalamalarının,
aileleri 7001 TL ve üstü gelir elde eden öğrencilerin ortalamalarından büyük olduğu
görülmektedir (Tablo 4. 19). Buna göre, aileleri yüksek sayılabilecek gelire sahip
öğrencilerin diğer seviyelerden aşağı gelire sahip öğrencilere göre, Sınıf içinde ders
dışı KK’nin daha yüksek olduğunu söylemek mümkündür.
Alt problem 1’e göre, katılımcıların kardeş sayılarının farklı olmasının
konuşma kaygısı ile aralarında istatistiksel olarak anlamlı bir farklılık olup olmadığını
tespite yönelik kardeş sayıları durumu ile Konuşma Kaygısı Ölçeği alt boyutları
arasında yapılan ANOVA ve LSD testleri sonuçları Tablo 4. 20’de gösterildiği gibidir.
73
Tablo 4. 20. Faktörler* Kaç kardeşiniz var? Değişkenleri arasında yapılan ANOVA
sonuçları
Tablo incelendiğinde; kardeş sayıları ile Yakın çevreye yönelik KK ve Okul içi
ders dışı KK alt boyutları arasında 0,01 düzeyinde (p<0,01) ve Sınıf içinde ders dışı
KK 0,05 düzeyinde (p<0,05) istatistiksel olarak anlamlı farklılıklar olduğu
söylenebilir. Ders esnasında KK alt boyutu ile arasında istatistiksel olarak anlamlı
farklılık olmadığını (p>0,05) söylemek mümkündür.
Kardeş sayıları ile Yakın çevreye yönelik KK arasında yapılan ANOVA
sonucunda iki değişken arasında istatistiksel olarak anlamlı farklılıklar tespit
edilmiştir. Bu farklılıkların hangi seçenekler arasında yaşandığını tespit etmeye
yönelik olarak Post Hoc testlerinden LSD testi yapılmıştır. Bu test sonuçları
incelendiğinde; 4, 5 ve üstü kardeşi olan öğrencilerin ortalamalarının, 1, 2 ve 3 kardeşi
olan öğrencilerin ortalamalarından büyük olduğu görülmektedir (Tablo 4. 20). Buna
göre, 4 ve üstü kardeşi olan öğrencilerin 3 ve altı kardeşi olan öğrencilere göre, Yakın
çevreye yönelik KK’nin daha yüksek olduğunu söylemek mümkündür.
74
Kardeş sayıları ile Okul içi ders dışı KK arasında yapılan ANOVA sonucunda
iki değişken arasında istatistiksel olarak anlamlı farklılıklar tespit edilmiştir. Bu
farklılıkların hangi seçenekler arasında yaşandığını tespit etmeye yönelik olarak Post
Hoc testlerinden LSD testi yapılmıştır. Bu test sonuçları incelendiğinde; 3, 4, 5 ve üstü
kardeşi olan öğrencilerin ortalamalarının, kardeşi olmayan, 1 ve 2 kardeşi olan
öğrencilerin ortalamalarından büyük olduğu 5 ve üstü kardeşi olan öğrencilerin
ortalamalarının ise 3 kardeşi olan öğrencilerin ortalamalarından büyük olduğu
görülmektedir (Tablo 4. 20). Buna göre, kardeş sayısı artan öğrencilerin kardeş sayısı
daha az olan öğrencilere göre ortalamaları yükseldiği için Okul içi ders dışı KK daha
yüksektir.
Kardeş sayıları ile Sınıf içinde ders dışı KK arasında yapılan ANOVA
sonucunda iki değişken arasında istatistiksel olarak anlamlı farklılıklar tespit
edilmiştir. Bu farklılıkların hangi seçenekler arasında yaşandığını tespit etmeye
yönelik olarak Post Hoc testlerinden LSD testi yapılmıştır. Bu test sonuçları
incelendiğinde; 3 ve 4 kardeşi olan öğrencilerin ortalamalarının, 1 kardeşi olan
öğrencilerin ortalamalarından büyük olduğu görülmektedir (Tablo 4. 20). Buna göre,
3 ve 4 kardeşi olan öğrencilerin 1 kardeşi olan öğrencilere göre ortalamaları yüksek
olduğu için Sınıf içinde ders dışı KK’nin daha yüksek olduğunu söylenebilir.
Bu başlık altında Konuşma Kaygısı Alt boyutları ile bağımsız bazı değişkenler
arasında Pearson Korelasyon Analizi yapılarak, değişkenler arasında istatistiksel
olarak anlamlı ilişki olup olmadığı varsa ilişkinin şiddetinin ve yönünün belirlenmesi
amaçlanmıştır.
Bu kapsamda, Alt problem 2’ye göre; sıralama (ordinal) şeklinde olan bağımsız
değişkenler; Yaşınız? Babanızın eğitim durumu nedir? Annenizin eğitim durumu
nedir? Ailenizin aylık gelir durumu nedir? ve Kaç kardeşiniz var? ile Konuşma Kaygısı
Alt boyutları olan Yakın çevreye yönelik KK, Okul içi ders dışı KK, Sınıf içinde ders
dışı KK ve Ders esnasında KK değişkenleri arasında korelasyon analizi yapılmıştır
(Tablo 4. 21).
75
Ders esnasında KK
Değişkenler
Yaşınız?
Yaşınız? r
Babanızın eğitim
r ,043
durumu nedir?
Annenizin eğitim
r -,005 ,595**
durumu nedir?
Ailenizin aylık gelir
r ,072* ,503** ,515**
durumu nedir?
Kaç kardeşiniz var? r ,106** -,308** -,416** -,360**
Yakın çevreye
r -0,044 -,071* -0,052 -,135** ,128**
yönelik KK
Okul içi ders dışı
r -,080** -,146** -,082** -,149** ,151** ,599**
KK
Sınıf içinde ders dışı
r -0,032 -,117** -0,058 -,143** ,079* ,367** ,620**
KK
Ders esnasında KK r 0,009 -0,053 -,071* -,069* ,070* ,521** ,622** ,519**
N: 1037, *: p<0,05, **: p<0,01
Yakın çevreye yönelik KK alt boyutu ile Babanızın eğitim durumu değişkeni
arasında 0,05 düzeyinde istatistiksel olarak anlamlı (p<0,05), negatif yönlü yani ters
orantılı (r= -,071) istatistiksel olarak Zayıf düzeyde denilebilecek (r= -,071; bkz: Tablo
3. 6) ve birbirlerini ancak (r2= 0,005 gibi) çok küçük oranda etkileyen bir korelasyon
ilişkisi tespit edilmiştir (Tablo 4. 21). Buna göre; öğrencinin Yakın çevreye yönelik KK
ile babasının eğitim durumu arasında düşük de olsa (%0,5 oranında) bir ilişki olduğu
ve bu ilişki bağlamında öğrencinin Yakın çevreye yönelik KK’nin babasının eğitim
seviyesi yükseldikçe %0,5 oranında düşeceği söylenebilir. Bunun tam tersi de
geçerlidir yani babasının eğitim seviyesi düştükçe Yakın çevreye yönelik KK’nin %0,5
oranında yükseleceğini de söylemek mümkündür.
Yakın çevreye yönelik KK alt boyutu ile Ailenin aylık gelir durumu değişkeni
arasında 0,01 düzeyinde istatistiksel olarak anlamlı (p<0,01), negatif yönlü yani ters
orantılı (r= -,135) istatistiksel olarak zayıf düzeyde denilebilecek (r= -,135; bkz: Tablo
3. 6) ve birbirlerini ancak (r2= 0,018 gibi) çok küçük oranda etkileyen bir korelasyon
ilişkisi tespit edilmiştir (Tablo 4. 21). Buna göre; öğrencinin Yakın çevreye yönelik KK
ile öğrencinin Ailesinin aylık gelir durumu arasında düşükte olsa bir ilişki olduğu ve
bu ilişki bağlamında öğrencinin Yakın çevreye yönelik KK’nin Ailesinin aylık gelir
seviyesi yükseldikçe %1,8 oranında düşeceğini söylemek mümkündür. Bunun tam
76
tersi de geçerlidir yani ailesinin gelir seviyesi düştükçe Yakın çevreye yönelik KK’nin
%1,8 oranında yükseleceği de söylenebilir.
Yakın çevreye yönelik KK alt boyutu ile Kardeş sayısı değişkeni arasında 0,01
düzeyinde istatistiksel olarak anlamlı (p<0,01), pozitif yönlü yani doğru orantılı (r=
,128) istatistiksel olarak Zayıf düzeyde denilebilecek (r= ,128; bkz: Tablo 3. 6) ve
birbirlerini ancak (r2= 0,016 gibi) çok küçük oranda etkileyen bir korelasyon ilişkisi
belirlenmiştir (Tablo 4. 21). Buna göre; öğrencinin Yakın çevreye yönelik KK ile
öğrencinin kardeş sayısı arasında düşükte olsa (%1,6 oranında) bir ilişki olduğu ve bu
ilişki bağlamında öğrencinin Yakın çevreye yönelik KK’nin kardeş sayısı düştükçe
%1,6 oranında düşeceğini söylemek mümkündür. Bunun tam tersi de geçerlidir yani
kardeş sayısı yükseldikçe Yakın çevreye yönelik KK’nin %1,6 oranında yükseleceği de
söylenebilir.
Yakın çevreye yönelik KK ile Okul içi ders dışı KK alt boyutları arasında 0,01
düzeyinde istatistiksel olarak anlamlı (p<0,01), pozitif yönlü yani doğru orantılı (r=
,599) istatistiksel olarak Orta düzey denilebilecek (r= ,599; bkz: Tablo 3. 6) ve
birbirlerini ancak (r2= 0,358 gibi) orta oranda etkileyen bir korelasyon ilişkisi bulunur
(Tablo 4. 21). Buna göre; öğrencinin Yakın çevreye yönelik KK ile öğrencinin Okul içi
ders dışı KK arasında orta düzeyde (%35,8 oranında) bir ilişki olduğu ve bu ilişki
bağlamında öğrencinin Yakın çevreye yönelik KK’nin Okul içi ders dışı KK düştükçe
%35,8 oranında düşeceğini söylemek mümkündür. Bunun tam tersi de geçerlidir yani
Okul içi ders dışı KK yükseldikçe Yakın çevreye yönelik KK’nin %35,8 oranında
yükseleceği de söylenebilir.
Yakın çevreye yönelik KK ile Sınıf içinde ders dışı KK alt boyutları arasında
0,01 düzeyinde istatistiksel olarak anlamlı (p<0,01), pozitif yönlü yani doğru orantılı
(r= ,367) istatistiksel olarak Orta düzey denilebilecek (r= ,367; bkz: Tablo 3. 6) ve
birbirlerini ancak (r2= 0,134 gibi) orta oranda etkileyen bir korelasyon ilişkisi bulunur
(Tablo 4. 21). Buna göre; öğrencinin Yakın çevreye yönelik KK ile öğrencinin Sınıf
içinde ders dışı KK arasında orta düzeyde (%13,4 oranında) bir ilişki olduğu ve bu
ilişki bağlamında öğrencinin Yakın çevreye yönelik KK’nin Sınıf içinde ders dışı KK
düştükçe %13,4 oranında düşeceğini tespit edilmiştir. Bunun tam tersi de geçerlidir
yani Sınıf içinde ders dışı KK yükseldikçe Yakın çevreye yönelik KK’nin %13,4
oranında yükseleceği de söylenebilir.
Yakın çevreye yönelik KK ile Ders esnasında KK alt boyutları arasında 0,01
düzeyinde istatistiksel olarak anlamlı (p<0,01), pozitif yönlü yani doğru orantılı (r=
77
,521) istatistiksel olarak Orta düzey denilebilecek (r= ,521; bkz: Tablo 3. 6) ve
birbirlerini ancak (r2= 0,271 gibi) orta oranda etkileyen bir korelasyon ilişkisi tespit
edilmiştir (Tablo 4. 21). Buna göre; öğrencinin Yakın çevreye yönelik KK ile
öğrencinin Ders esnasında KK arasında orta düzeyde (%27,1 oranında) bir ilişki
olduğu ve bu ilişki bağlamında öğrencinin Yakın çevreye yönelik KK’nin Ders
esnasında KK düştükçe %27,1 oranında düşeceğini söylemek mümkündür. Bunun tam
tersi de geçerlidir yani Ders esnasında KK yükseldikçe Yakın çevreye yönelik KK’nin
%27,1 oranında yükseleceği de söylenebilir.
Okul içi ders dışı KK alt boyutu ile Yaş değişkeni arasında 0,01 düzeyinde
istatistiksel olarak anlamlı (p<0,01), negatif yönlü yani ters orantılı (r= -,080)
istatistiksel olarak Zayıf düzeyde denilebilecek (r= -,080; bkz: Tablo 3. 6) ve
birbirlerini ancak (r2= 0,0064) gibi çok küçük oranda etkileyen bir korelasyon ilişkisi
tespit edilmiştir (Tablo 4. 21). Buna göre; öğrencinin Okul içi ders dışı KK ile
öğrencinin Yaşı arasında düşükte olsa (%0,64 oranında) bir ilişki olduğu ve bu ilişki
bağlamında öğrencinin Okul içi ders dışı KK’nin yaşı yükseldikçe %0,64 oranında
düşeceğini söylemek mümkündür. Bunun tam tersi de geçerlidir yani Yaşı düştükçe
Okul içi ders dışı KK’nin %0,64 oranında yükseleceği de söylenebilir.
Okul içi ders dışı KK alt boyutu ile Babanın eğitim durumu değişkeni arasında
0,01 düzeyinde istatistiksel olarak anlamlı (p<0,01), negatif yönlü yani ters orantılı (r=
-,146) istatistiksel olarak Zayıf düzeyde denilebilecek (r= -,146; bkz: Tablo 3. 6) ve
birbirlerini ancak (r2= 0,213 gibi) çok küçük oranda etkileyen bir korelasyon ilişkisi
bulunur (Tablo 4. 21). Buna göre; öğrencinin Okul içi ders dışı KK ile babanın eğitim
durumu arasında düşükte olsa (%2,13 oranında) bir ilişki olduğu, bu ilişki bağlamında
öğrencinin Okul içi ders dışı KK’nin babasının eğitim seviyesi yükseldikçe %2,13
oranında düşeceğini söylemek mümkündür. Bunun tam tersi de geçerlidir yani
babasının eğitim seviyesi düştükçe Okul içi ders dışı KK’nin %2,13 oranında
yükseleceği de söylenebilir.
Okul içi ders dışı KK alt boyutu ile Annenin eğitim durumu değişkeni arasında
0,01 düzeyinde istatistiksel olarak anlamlı (p<0,01), negatif yönlü yani ters orantılı (r=
-,082) istatistiksel olarak Zayıf düzeyde denilebilecek (r= -,082; bkz: Tablo 3. 6) ve
birbirlerini ancak (r2= 0,67 gibi) çok küçük oranda etkileyen bir korelasyon ilişkisi
bulunur (Tablo 4. 21). Buna göre; öğrencinin Okul içi ders dışı KK ile öğrencinin
annesinin eğitim durumu arasında düşükte olsa (%0,67 oranında) bir ilişki olduğu, bu
ilişki bağlamında öğrencinin Okul içi ders dışı KK’nin annesinin eğitim seviyesi
78
Okul içi ders dışı KK ile Ders esnasında KK alt boyutları arasında 0,01
düzeyinde istatistiksel olarak anlamlı (p<0,01), pozitif yönlü yani doğru orantılı (r=
,622) istatistiksel olarak Orta düzey denilebilecek (r= ,622; bkz: Tablo 3. 6) ve
birbirlerini ancak (r2= 0,386 gibi) orta oranda etkileyen bir korelasyon ilişkisi tespit
edilmiştir (Tablo 4. 21). Buna göre; öğrencinin Okul içi ders dışı KK ile öğrencinin
Ders esnasında KK arasında orta düzeyde (%38,6 oranında) bir ilişki olduğu, bu ilişki
bağlamında öğrencinin Okul içi ders dışı KK’nin Ders esnasında KK düştükçe %38,6
oranında düşeceğini söylemek mümkündür. Bunun tam tersi de geçerlidir yani Ders
esnasında KK yükseldikçe Okul içi ders dışı KK’nin %38,6 oranında yükseleceği de
söylenebilir.
Sınıf içinde ders dışı KK alt boyutu ile Babanın eğitim durumu değişkeni
arasında 0,05 düzeyinde istatistiksel olarak anlamlı (p<0,05), negatif yönlü yani ters
orantılı (r= -,117) istatistiksel olarak Zayıf düzeyde denilebilecek (r= -,117; bkz: Tablo
3. 6) ve birbirlerini ancak (r2= 0,013 gibi) çok küçük oranda etkileyen bir korelasyon
ilişkisi tespit edilmiştir (Tablo 4. 21). Buna göre; öğrencinin Sınıf içinde ders dışı KK
ile öğrencinin babasının eğitim durumu arasında düşükte olsa (%1,3 oranında) bir
ilişki olduğu ve bu ilişki bağlamında öğrencinin Sınıf içinde ders dışı KK’nın babanın
eğitim seviyesi yükseldikçe %1,3 oranında düşeceğini söylemek mümkündür. Bunun
tam tersi de geçerlidir yani babanın eğitim seviyesi düştükçe Sınıf içinde ders dışı
KK’nın %1,3 oranında yükseleceği de söylenebilir.
Sınıf içinde ders dışı KK alt boyutu ile Ailenin aylık gelir durumu değişkeni
arasında 0,01 düzeyinde istatistiksel olarak anlamlı (p<0,01), negatif yönlü yani ters
orantılı (r= -,143) istatistiksel olarak Zayıf düzeyde denilebilecek (r= -,143; bkz: Tablo
6) ve birbirlerini ancak (r2= 0,020 gibi) çok küçük oranda etkileyen bir korelasyon
ilişkisi tespit edilmiştir (Tablo 4. 21). Buna göre; öğrencinin Sınıf içinde ders dışı KK
ile Ailenin aylık gelir durumu arasında düşükte olsa bir ilişki olduğu ve bu ilişki
bağlamında öğrencinin Sınıf içinde ders dışı KK’nin Ailenin aylık gelir seviyesi
yükseldikçe %2,0 oranında düşeceğini söylemek mümkündür. Bunun tam tersi de
geçerlidir yani ailesinin gelir seviyesi düştükçe Sınıf içinde ders dışı KK’nin %2,0
oranında yükseleceği de söylenebilir.
Sınıf içinde ders dışı KK alt boyutu ile Kardeş sayısı değişkeni arasında 0,05
düzeyinde istatistiksel olarak anlamlı (p<0,05), pozitif yönlü yani doğru orantılı (r=
,079) istatistiksel olarak Zayıf düzeyde denilebilecek (r= ,0,79; bkz: Tablo 3. 6) ve
birbirlerini ancak (r2= 0,006 gibi) çok küçük oranda etkileyen bir korelasyon ilişkisi
80
tespit edilmiştir (Tablo 4. 21). Buna göre; öğrencinin Sınıf içinde ders dışı KK ile
kardeş sayısı arasında düşükte olsa (%0,6 oranında) bir ilişki olduğu ve bu ilişki
bağlamında öğrencinin Sınıf içinde ders dışı KK’nin kardeş sayısı düştükçe %0,6
oranında düşeceğini söylemek mümkündür. Bunun tam tersi de geçerlidir yani kardeş
sayısı yükseldikçe Sınıf içinde ders dışı KK’nin %0,6 oranında yükseleceği de
söylenebilir.
Sınıf içinde ders dışı KK ile Ders esnasında KK alt boyutları arasında 0,01
düzeyinde istatistiksel olarak anlamlı (p<0,01), pozitif yönlü yani doğru orantılı (r=
,519) istatistiksel olarak Orta düzey denilebilecek (r= ,519; bkz: Tablo 3. 6) ve
birbirlerini ancak (r2= 0,269 gibi) orta oranda etkileyen bir korelasyon ilişkisi tespit
edilmiştir (Tablo 4. 21). Buna göre; öğrencinin Sınıf içinde ders dışı KK ile öğrencinin
Ders esnasında KK arasında orta düzeyde (%26,9 oranında) bir ilişki olduğu ve bu
ilişki bağlamında öğrencinin Sınıf içinde ders dışı KK’nin Ders esnasında KK düştükçe
%26,9 oranında düşeceğini söylemek mümkündür. Bunun tam tersi de geçerlidir yani
Ders esnasında KK yükseldikçe Sınıf içinde ders dışı KK’nin %26,9 oranında
yükseleceği de söylenebilir.
Ders esnasında KK alt boyutu ile Annenin eğitim durumu değişkeni arasında
0,05 düzeyinde istatistiksel olarak anlamlı (p<0,05), negatif yönlü yani ters orantılı (r=
-,071) istatistiksel olarak Zayıf düzeyde denilebilecek (r= -,071; bkz: Tablo 3. 6) ve
birbirlerini ancak (r2= 0,005 gibi) çok küçük oranda etkileyen bir korelasyon ilişkisi
tespit edilmiştir (Tablo 4. 21). Buna göre; öğrencinin Ders esnasında KK ile annenin
eğitim durumu arasında düşükte olsa (%0,5 oranında) bir ilişki olduğu ve bu ilişki
bağlamında öğrencinin Ders esnasında KK’nin annesinin eğitim seviyesi yükseldikçe
%0,5 oranında düşeceğini söylemek mümkündür. Bunun tam tersi de geçerlidir yani
annesinin eğitim seviyesi düştükçe Ders esnasında KK’nin %0,5 oranında yükseleceği
de söylenebilir.
Ders esnasında KK alt boyutu ile Ailenin aylık gelir durumu değişkeni arasında
0,05 düzeyinde istatistiksel olarak anlamlı (p<0,05), negatif yönlü yani ters orantılı (r=
-,069) istatistiksel olarak Zayıf düzeyde denilebilecek (r= -,069; bkz: Tablo 3. 6) ve
birbirlerini ancak (r2= 0,004 gibi) çok küçük oranda etkileyen bir korelasyon ilişkisi
tespit edilmiştir (Tablo 4. 21). Buna göre; öğrencinin Ders esnasında ile Ailenin aylık
gelir durumu arasında düşükte olsa bir ilişki olduğu ve bu ilişki bağlamında öğrencinin
Ders esnasında KK’nin Ailesinin aylık gelir seviyesi yükseldikçe %0,4 oranında
81
düşeceğini söylemek mümkündür. Bunun tam tersi de geçerlidir yani ailesinin gelir
seviyesi düştükçe Ders esnasında KK’nin %0,4 oranında yükseleceği de söylenebilir.
Ders esnasında KK alt boyutu ile Kardeş sayısı değişkeni arasında 0,05
düzeyinde istatistiksel olarak anlamlı (p<0,05), pozitif yönlü yani doğru orantılı (r=
,070) istatistiksel olarak Zayıf düzeyde denilebilecek (r= ,070; bkz: Tablo 3. 6) ve
birbirlerini ancak (r2= 0,004 gibi) çok küçük oranda etkileyen bir korelasyon ilişkisi
tespit edilmiştir (Tablo 4. 21). Buna göre; öğrencinin Ders esnasında KK ile kardeş
sayısı arasında düşükte olsa (%0,4 oranında) bir ilişki olduğu ve bu ilişki bağlamında
öğrencinin Ders esnasında KK’nin kardeş sayısı düştükçe %0,4 oranında düşeceğini
söylemek mümkündür. Bunun tam tersi de geçerlidir yani kardeş sayısı yükseldikçe
Ders esnasında KK’nin %0,4 oranında yükseleceği de söylenebilir.
Bu başlık altında Alt problem 2’ye göre, Konuşma Kaygısı Alt boyutları (Yakın
çevreye yönelik KK, Okul içi ders dışı KK, Sınıf içinde ders dışı KK ve Ders esnasında
KK) üzerinde bağımsız değişkenlerin etkisini ölçmek amacıyla Çok Değişkenli
Regresyon Analizi yapılmıştır.
Tablo 4. 22. Yakın çevreye yönelik KK* Bağımsız değişkenler çok değişkenli doğrusal
regresyon analizi sonuçları
Standardize Standardize
korelasy
on (pr)
Kısmi
edilmemiş edilmiş
katsayılar katsayılar t p
B Ss Beta
(Sabit) 1,554 0,409 3,805 ,000
Hangi okulda okuyorsunuz? 0,017 0,017 0,033 1,042 ,298 ,033
Cinsiyetiniz nedir? 0,177 0,074 0,074 2,388 ,017 ,074
Yaşınız? -0,050 0,034 -0,045 -1,447 ,148 -,045
Annenizin mesleki durumu nedir? 0,045 0,114 0,015 0,391 ,696 ,012
Babanız mesleki durumu nedir? 0,007 0,111 0,002 0,066 ,947 ,002
Babanızın eğitim durumu nedir? -0,009 0,040 -0,009 -0,234 ,815 -,007
Annenizin eğitim durumu nedir? 0,052 0,044 0,051 1,180 ,238 ,037
Anne ve babanız birlikte mi
0,258 0,151 0,054 1,710 ,088 ,053
yaşıyor?
Ailenizin aylık gelir durumu
-0,085 0,032 -0,109 -2,640 ,008 -,082
nedir?
Kaç kardeşiniz var? 0,101 0,030 0,119 3,398 ,001 ,105
Bağımlı değişken: Yakın çevreye yönelik KK
F= 4.181 p: .000
R= .198; R2= .039; Ayarlanmış R2= .030
82
Tablo 4. 23. Okul içi ders dışı KK* Bağımsız değişkenler çok değişkenli doğrusal
regresyon analizi sonuçları
korelasyon
Standardize Standardize
Kısmi
edilmemiş edilmiş
(pr)
katsayılar katsayılar t p
B Ss Beta
(Sabit) 2,925 ,392 7,462 ,000
Hangi okulda okuyorsunuz? -,016 ,016 -,031 -0,974 ,330 -,030
Cinsiyetiniz nedir? ,021 ,071 ,009 0,289 ,773 ,009
Yaşınız? -,092 ,033 -,086 -2,789 ,005 -,087
Annenizin mesleki durumu nedir? ,059 ,110 ,020 0,541 ,589 ,017
Babanız mesleki durumu nedir? -,063 ,106 -,020 -0,596 ,551 -,019
Babanızın eğitim durumu nedir? -,098 ,039 -,102 -2,556 ,011 -,080
Annenizin eğitim durumu nedir? ,083 ,042 ,085 1,959 ,050 ,061
Anne ve babanız birlikte mi ,229 ,145 ,050 1,582 ,114 ,049
yaşıyor?
Ailenizin aylık gelir durumu -,054 0,031 -0,073 -1,766 ,078 -,055
nedir?
Kaç kardeşiniz var? ,110 0,029 0,133 3,836 ,000 ,119
Okul İçi Ders Dışı KK alt boyutu üzerinde bağımsız değişkenlerin etkisini
ölçmek amacıyla yapılan Çok Değişkenli Regresyon Analizi sonucunda ortaya çıkan
anlamlı regresyon modeli, F(10, 1026)= 5.547, p<0,01 ve bağımsız değişkenlerin bağımlı
değişkendeki varyansın %4,2’sini (Ayarlanmış R2= 0.042) açıkladığı tespit edilmiştir
(Tablo 4. 23).
Buna göre, Yaş bağımsız değişkeninin Okul İçi Ders Dışı KK bağımlı
değişkenini istatistiksel olarak anlamlı ve negatif bir biçimde yordamaktadır. Buna
göre β= -0.086; t(1026)= -2.789; p<0.05; pr2= 0.007 ölçülmüştür. Standardize edilmemiş
B değerine göre; Yaş bağımsız değişkeninde 1 birimlik artış, bağımlı değişken
üzerinde negatif yönlü -0,092’lik, standardize edilmiş β değerine göre ise negatif yönlü
84
-0.086’lık bir değişime sebep olduğu, pr2 değerine göre de Yaş bağımsız değişkeninin
bağımlı değişken varyansındaki değişimin ancak %0,7’lik kısmını açıkladığı
görülmektedir (Tablo 4. 23).
Babanın eğitim durumu bağımsız değişkeninin Okul İçi Ders Dışı KK bağımlı
değişkenini istatistiksel olarak anlamlı ve negatif bir biçimde yordamaktadır. Buna
göre β= -0.102; t(1026)= -2.556; p<0.05; pr2= 0.0064 ölçülmüştür. Standardize
edilmemiş B değerine göre Babanın eğitim durumu değişkeninde 1 birimlik artış,
bağımlı değişken üzerinde negatif yönlü -0.098’lik, standardize edilmiş β değerine
göre ise negatif yönlü -0.102 değişime sebep olduğu, pr2 değerine göre de Babanın
eğitim durumu bağımsız değişkeninin bağımlı değişken varyansındaki değişimin
ancak %0,064’lik kısmını açıkladığı görülmektedir (Tablo 4. 23).
Annenin eğitim durumu bağımsız değişkeninin Okul İçi Ders Dışı KK bağımlı
değişkenini istatistiksel olarak anlamlı ve pozitif bir biçimde yordamaktadır. Buna
göre β= 0.085; t(1026)= 1,959; p<0.05; pr2= 0.003 ölçülmüştür. Standardize edilmemiş
B değerine göre Annenin eğitim durumu değişkeninde 1 birimlik artış bağımlı değişken
üzerinde 0.083’lük, standardize edilmiş β değerine göre ise 0.085 değişime sebep
olduğu, pr2 değerine göre de Annenin eğitim durumu bağımsız değişkeninin bağımlı
değişken varyansındaki değişimin ancak %0,3’ünü açıkladığı görülmektedir (Tablo 4.
23).
Kardeş sayısı bağımsız değişkeninin Okul İçi Ders Dışı KK bağımlı
değişkenini istatistiksel olarak anlamlı ve pozitif bir biçimde yordamaktadır. Buna
göre β= 0.133; t(1026)= 3,836; p<0,01; pr2= 0.014 ölçülmüştür. Standardize edilmemiş
B değerine göre Kardeş sayısı değişkeninde 1 birimlik artış bağımlı değişken üzerinde
0.11’lik, standardize edilmiş β değerine göre ise 0.133’lük değişime sebep olduğu, pr2
değerine göre de Kardeş sayısı bağımsız değişkeninin bağımlı değişken varyansındaki
değişimin ancak %1,4’ünü açıkladığı görülmektedir (Tablo 4. 23). Tabloya göre,
Hangi okulda okuyorsunuz? Cinsiyetiniz nedir? Annenizin mesleki durumu nedir?
Babanızın mesleki durumu nedir? ve Anne ve babanız birlikte mi yaşıyor? Bağımsız
değişkenlerin Okul İçi Ders Dışı KK bağımlı değişkenini istatistiksel olarak anlamlı
şekilde yordamadığı görülmektedir (p>0,05) (Tablo 4. 23).
Elde edilen bulgular ışığında regresyon formülü ise;
Y= β1 + β2X2 + β3X3 + β4X4 + …..
Y= 2.925 + (-0.016 * Hangi okulda okuyorsunuz?) + (0.021 * Cinsiyetiniz
nedir?) + (-0.092 * Yaşınız?) + (0.059 * Annenizin mesleki durumu nedir?) + (-0.063
85
Tablo 4. 24. Sınıf içinde ders dışı KK* Bağımsız değişkenler çok değişkenli doğrusal
regresyon analizi sonuçları
korelasyon
Standardize Standardize
Kısmi
edilmemiş edilmiş
(pr)
katsayılar katsayılar t p
B Ss Beta
(Sabit) 3,660 ,362 10,106 ,000
Hangi okulda okuyorsunuz? -,009 ,015 -,019 -,586 ,558 -,018
Cinsiyetiniz nedir? -,097 ,066 -,046 -1,480 ,139 -,046
Yaşınız? -,025 ,030 -,026 -,834 ,405 -,026
Annenizin mesleki durumu nedir? ,146 ,101 ,054 1,438 ,151 ,045
Babanız mesleki durumu nedir? -,070 ,098 -,024 -,714 ,475 -,022
Babanızın eğitim durumu nedir? -,078 ,036 -,088 -2,199 ,028 -,068
Annenizin eğitim durumu nedir? ,087 ,039 ,098 2,237 ,025 ,070
Anne ve babanız birlikte mi yaşıyor? ,113 ,134 ,027 ,841 ,400 ,026
Ailenizin aylık gelir durumu nedir? -,074 ,028 -,109 -2,621 ,009 -,082
Kaç kardeşiniz var? ,029 ,026 ,039 1,102 ,271 ,034
Bağımlı değişken: Sınıf içinde ders dışı KK
F= 5.547 p: .000
R= .226; R2= .051; Ayarlanmış R2= .042
Sınıf içinde ders dışı KK alt boyutu üzerinde bağımsız değişkenlerin etkisini
ölçmek amacıyla yapılan Çok Değişkenli Regresyon Analizi sonucunda ortaya çıkan
anlamlı regresyon modeli, F(10, 1026)= 5.547, p<0,01 ve bağımsız değişkenlerin bağımlı
değişkendeki varyansın %4,2’sini (Ayarlanmış R2= 0.042) açıkladığı tespit edilmiştir
(Tablo 4. 24).
Babanın eğitim durumu bağımsız değişkeninin Sınıf içinde ders dışı KK
bağımlı değişkenini istatistiksel olarak anlamlı ve negatif bir biçimde yordamaktadır.
Buna göre β= -0.088; t(1026)= -2.199; p<0.05; pr2= 0.004 ölçülmüştür. Standardize
edilmemiş B değerine göre Babanın eğitim durumu değişkeninde 1 birimlik artış,
bağımlı değişken üzerinde negatif yönlü -0.078’lik, standardize edilmiş β değerine
göre ise negatif yönlü -0.088 değişime sebep olduğu, pr2 değerine göre de Babanın
eğitim durumu bağımsız değişkeninin bağımlı değişken varyansındaki değişimin
ancak %0,4’lik kısmını açıkladığı görülmektedir (Tablo 4. 24).
86
Tablo 4. 25. Ders esnasında KK* Bağımsız değişkenler çok değişkenli doğrusal
regresyon analizi sonuçları
korelasyon
Standardize Standardize
Kısmi
edilmemiş edilmiş
(pr)
katsayılar katsayılar t p
B Ss Beta
(Sabit) 2,656 ,429 6,187 ,000
Hangi okulda okuyorsunuz? ,018 ,018 ,034 1,051 ,294 ,033
Cinsiyetiniz nedir? -,075 ,078 -,030 -,967 ,334 -,030
Yaşınız? ,009 ,036 ,008 ,256 ,798 ,008
Annenizin mesleki durumu nedir? ,095 ,120 ,030 ,788 ,431 ,025
Babanız mesleki durumu nedir? -,003 ,116 -,001 -,028 ,977 -,001
Babanızın eğitim durumu nedir? -,009 ,042 -,008 -,204 ,839 -,006
Annenizin eğitim durumu nedir? -,029 ,046 -,028 -,629 ,529 -,020
Anne ve babanız birlikte mi yaşıyor? ,277 ,159 ,056 1,746 ,081 ,054
Ailenizin aylık gelir durumu nedir? -,019 ,034 -,024 -,566 ,571 -,018
Kaç kardeşiniz var? ,039 ,031 ,044 1,241 ,215 ,039
yeterliliğini test etmektedir. p<0,05 olması test edilen örneklemin AFA için yeterli
olduğunu göstermektedir.
Tablo 4. 26. İnternet bağımlılığı ölçeği KMO and Bartlett's test sonucu
Kaiser-Meyer-Olkin Örneklem Yeterliğinin Ölçümü ,942
Yaklaşık Ki-Kare 5034,905
Bartlett Küresellik Testi df 66
p ,000
Faktör
Maddeler
1
1. Ne sıklıkla planladığınızdan daha fazla süre internette kalıyorsunuz? 0,702
2. Ne sıklıkla internette kalmak için günlük ev işlerini ihmal edersiniz? 0,66
8. Çevrenizdekiler ne sıklıkla internette harcadığınız zamanın fazlalığından şikayet
0,659
eder?
9. Ne sıklıkla okuldaki ders notlarınız ve ödevleriniz internette kalma sürenizden
0,654
olumsuz yönde etkilenir?
10. Hayatınız hakkında sizi rahatsız eden düşünceleri dağıtmak için ne sıklıkla
0,642
internete girersiniz?
11. Ne sıklıkla internete girmek için sabırsızlanırsınız? 0,762
12. Ne sıklıkla internetsiz hayatın, sıkıcı, boş ve eğlencesiz olacağını
0,614
düşünürsünüz?
15. İnternette olmadığınız zamanlarda ne sıklıkla interneti düşünür veya internete
0,787
girmeyi hayal edersiniz?
16. Kendinizi ne sıklıkla internetteyken "yalnızca birkaç dakika daha'' derken
0,779
bulursunuz?
17. Ne sıklıkla internette harcadığınız zamanın miktarını azaltmaya çalışır ve
0,642
başarısız olursunuz?
18. İnternette kaldığınız süreyi ne sıklıkla saklamaya çalışırsınız? 0,674
20. Ne sıklıkla internette olmadığınızda kendinizi çökmüş, aksi veya sinirli
0,695
hissedip, internete girince rahatlarsınız?
Faktör analizi sonucu elde edilen faktör matrisi incelendiğinde 3., 4., 5., 6., 7.,
13., 14. ve 19. maddelerin yeterince yüksek değere sahip olmadığı dolayısıyla bunların
ölçekten çıkarılmasının yapı geçerliğini destekleyeceğine karar verilmiştir. Kalan
maddelere tekrar AFA uygulandığında 1., 2., 8., 9., 10., 11., 12., 15., 16., 17., 18. ve
20. maddelerin tek faktör altında toplandığı ve açıklanan varyans oranının %47,813
olduğu görülmüştür. Tek faktörlü ölçekler için bu değerin yeterli olduğu (Büyüköztürk
vd., 2021) söylenebilir.
Modelin genel olarak uyumlu olduğu ancak bazı sorular arasında uyumun
sağlanabilmesi için bazı ayarlamalar yapıldığı görülmektedir (Şekil 4. 2).
Aşağıdaki tabloda internet bağımlılık ölçeği DFA sonucu elde edilen uyum
indeks değerleri görülmektedir.
Tablo 4. 29. İnternet bağımlılık ölçeği DFA sonucu elde edilen uyum indeks değerleri
DFA ile elde edilen uyum indekslerine göre, X2 değerinin (174,628) 0,05’ten
büyük olması istatistiksel olarak anlamlı olmadığını gösterirken modelin iyi bir uyuma
sahip olduğunu göstermektedir. Örneklem büyüklüğünün test edildiği ki-kare
değerinin (X2), serbestlik derecesine bölünmesiyle elde edilen değerin (X2/sd=3,564)
5’den ve RMSEA değerinin (0,050) 0 ≤ RMSEA ≤ 0,05 olması, CFI değerinin (0,975)
0,97 ≤ CFI ≤ 1,00 aralığında, GFI değerinin (0,972) 0,95 ≤ GFI ≤ 1,00 aralığında,
AGFI değerinin (0,955) 0,95 ≤ AGFI ≤ 1,00 aralığında ve NFA değerinin (0,965) 0,95
91
≤ NFI ≤ 1,00 aralığında yer alması modelin mükemmel uyuma sahip olduğunu
göstermektedir (Tablo 3. 5 ve Tablo 4. 29).
DFA kapsamında soruların hesaplanan regresyon ağırlık değerlerine göre yer
aldıkları faktörler ve hesaplanan değerlere göre yapılan işlemin istatistiksel olarak
anlamlı olup olmadığının değerlendirildiği Tablo 4. 30’da görülmektedir.
Tablo 4. 30. İnternet bağımlılığı ölçeği DFA sonucunda elde edilen regresyon ağırlık
değerleri
Standirdize edilmiş Standirdize
Bileşen Faktör regresyon ağırlık edilmemiş regresyon S.E. C.R. P
değeri ağırlık değeri
I_1 <--- İBÖ 0,643 1
I_2 <--- İBÖ 0,582 0,896 0,046 19,264 ***
I_8 <--- İBÖ 0,603 1,228 0,072 16,958 ***
I_9 <--- İBÖ 0,59 0,952 0,057 16,622 ***
I_10 <--- İBÖ 0,608 1,184 0,069 17,106 ***
I_11 <--- İBÖ 0,755 1,381 0,068 20,418 ***
I_12 <--- İBÖ 0,578 1,178 0,072 16,378 ***
I_15 <--- İBÖ 0,785 1,378 0,066 21,032 ***
I_16 <--- İBÖ 0,746 1,433 0,071 20,215 ***
I_17 <--- İBÖ 0,574 1,147 0,071 16,162 ***
I_18 <--- İBÖ 0,631 1,13 0,064 17,634 ***
I_20 <--- İBÖ 0,676 1,263 0,068 18,702 ***
Tablo incelendiğinde, DFA ile elde edilen faktör ile bu faktör altında toplanan
maddeler arasındaki ilişkinin istatistiksel olarak anlamlı olduğu ve bu sonuçların AFA
ile elde edilen sonuçlarla paralel oldukları görülmektedir.
İnternet bağımlılığı ölçeği ile ilgili yapılan faktör analizleri sonucunda sorular
tek faktör altında birleştirilerek 1 adet yeni değişken oluşturulmuştur. Bu değişken
“internet bağımlılığı” olup 12 maddenin ortalamasından oluşmaktadır.
Tablo 4. 31. İnternet bağımlılığı ölçeği güvenirlik analizi ve betimsel analiz sonuçları
Cronbach's
Bileşen sayısı Ort. Orta değer ss. Var. Toplam
Alpha
12 ,898 1,3354 1,0833 ,98028 ,961 1384,83
Alt problem 3’e göre, katılımcıların cinsiyeti ile internet bağımlılığı ölçeği
arasında yapılan bağımsız örneklem t- testi sonuçları aşağıdaki tabloda gösterildiği
gibidir.
Tablo 4. 32. İnternet bağımlılığı ölçeği* cinsiyetiniz nedir? Bağımsız örneklem t- testi
sonuçları
Tablo 4. 33. İnternet bağımlılığı ölçeği* Annenizin mesleki durumu nedir? Bağımsız
örneklem t- testi sonuçları
Tablo 4. 34. İnternet bağımlılığı ölçeği* Babanızın mesleki durumu nedir? Bağımsız
örneklem t- testi sonuçları
Tablo 4. 35. İnternet bağımlılığı ölçeği* Anne ve babanız birlikte mi yaşıyor? Bağımsız
örneklem t- testi sonuçları
Tablo 4. 36. İnternet bağımlılığı ölçeği* Evinizde internet bulunuyor mu? Bağımsız
örneklem t- testi sonuçları
Alt problem 3’e göre, katılımcıların farklı okullarda okumaları ile internet
bağımlılığı ölçeği arasında istatistiksel olarak anlamlı bir farklılık olup olmadığını
tespit etmek için okul durumu ile internet bağımlılığı ölçeği alt boyutu arasında yapılan
ANOVA ve LSD testleri sonuçları Tablo 4. 37’de gösterildiği gibidir.
95
Bağımlı Anlamlı
Gruplar N Ort. Ss. F p
değişkenler fark
1.M. F. Ersoy 183 1,33 1,01 5> 1
5> 2
2.Barak 120 1,11 0,87
5> 3
3.Mehmetçik 136 1,26 0,90 5> 4
5> 6
4.B. A. Edip 94 1,13 0,80 5> 7
İnternet bağımlılığı
5.G. K. V. Özel 93 1,74 1,05 4,274 ,000* 5> 8
ölçeği 6> 2
6.K. A. Özgözen 150 1,44 1,12 6> 4
7.F. Şimşek 246 1,39 0,95 6> 8
7> 2
8.Cevizli 8 0,57 0,43 7> 4
9.Anneler 7 1,02 0,90 7> 8
8> 1
*: p<0,01
Yukarıdaki tabloya göre okul durumu ile internet bağımlılığı ölçeği arasında
0,01 düzeyinde (p<0,01) istatistiksel olarak anlamlı farklılıklar olduğu söylenebilir.
Okul durumu ile Yakın çevreye yönelik KK arasında yapılan ANOVA
sonucunda iki değişken arasında istatistiksel olarak anlamlı farklılıklar tespit
edilmiştir. Bu farklılıkların hangi seçenekler arasında olduğunu tespit etmek için Post
Hoc testlerinden LSD testi yapılmıştır. Bu test sonuçları incelendiğinde; iki okulda
(Cevizli Ortaokulu ve Anneler Ortaokulu) okuyanlar hariç diğer okullarda okuyan
öğrencilerin Yakın çevreye yönelik KK ilişkin görüşleri arasında farklılık olduğu ve en
yüksek ortalamaya 4 nolu okul olan B. A. Edip Ortaokul öğrencilerinin sahip olduğu,
2. Sırada ise K. A. Özgözen Ortaokulu öğrencilerin yer aldığı görülmektedir (Tablo 4.
37). Buna göre, B. A. Edip Ortaokul ve K. A. Özgözen Ortaokulu öğrencilerinin Yakın
çevreye yönelik KK’nin diğer okullara göre daha yüksek olduğunu söylemek
mümkündür.
Bu okulların bulunduğu mahalleler değerlendirildiğinde B. A. Edip
Ortaokulunun diğerlerine göre şehrin dışında yer aldığı ve çevresinde yaşayanların
genel olarak küçük sanayi sitesinde çalışanlar, işçi, çiftçi vb. olduğu anlaşılmaktadır.
Buna göre şehir merkezinden uzak ve daha düşük gelirli mahallelerde bulunan
ortaokul öğrencilerinin merkezdeki ortaokul öğrencilerine göre Yakın çevreye yönelik
KK’nin biraz daha yüksek olduğunu söylemek mümkündür. K. A. Özgözen
Ortaokulunun ise Üniversite Bulvarında yer aldığı ve çevresindeki insanların memur,
96
esnaf, kendi işlerinin sahibi ve biraz daha yüksek gelire sahip insanlar olduğu
anlaşılmaktadır.
Okul durumu ile İnternet bağımlılığı ölçeği arasında yapılan LSD testi
sonuçları incelendiğinde; G. K. V. Özel Ortaokulunda okuyan öğrencilerin
ortalamalarının diğer okullarda (Anneler Ortaokulunda okuyan öğrenciler hariç)
okuyanların ortalamalarından büyük olduğu görülmektedir (Tablo 4. 37). Buna göre;
özel okulda okuyan öğrencilerin, devlet ortaokullarında okuyan öğrencilere göre
internet bağımlılığı seviyesinin daha yüksek olduğunu söylemek mümkündür.
Ayrıca şehir merkezinde yer alan ve gelir seviyesi daha yüksek ailelerin
oturduğu mahallerde bulunan Kadriye Abdülmecit Özgözen Ortaokulu (Deniz Mah.-
Binevler civarı) ile Fuat Şimşek Ortaokulu (Akkent Mah.) öğrencilerinin ortalamaları
şehir merkezinden biraz daha uzak ve düşük gelirli mahallelerde bulunan Barak
Ortaokulu (Barak Mah.- Perilikaya Semti), Bülbülzade Abdullah Edip Ortaokulu
(İncilipınar Mah.- Taşlıca) ve Cevizli Ortaokulu (Cevizli köyü) öğrencilerinin
ortalamalarından yüksek olduğu söylenebilir (Tablo 4. 37). Buna göre; şehir
merkezinde yer alan ve gelir seviyesi daha yüksek ailelerin oturduğu mahallerdeki
ortaokullarda okuyan öğrencilerin, şehir merkezinden daha uzak ve daha düşük gelirli
mahallelerdeki ortaokullarda okuyan öğrencilere göre internet bağımlılığı
seviyelerinin daha yüksek olduğunu söylemek mümkündür.
Alt problem 3’e göre, Katılımcıların farklı yaşlarda olmalarının internet
bağımlılığı ölçeği ile aralarında istatistiksel olarak anlamlı bir farklılık olup olmadığını
tespit etmek için, yaş durumu ile internet bağımlılığı ölçeği alt boyutu arasında yapılan
ANOVA ve LSD testleri sonuçları Tablo 4. 38’de gösterildiği gibidir.
Tablo 4. 39. İnternet bağımlılığı ölçeği* Babanızın eğitim durumu nedir? Değişkenleri
arasında yapılan ANOVA sonuçları
Alt problem 3’e göre, katılımcı babalarının eğitim durumunun farklı olmasının
internet bağımlılığı ölçeği arasında istatistiksel olarak anlamlı bir farklılık olup
olmadığını tespite yönelik olarak, babanın eğitim durumu ile internet bağımlılığı
ölçeği arasında yapılan ANOVA ve LSD testleri sonuçları Tablo 4. 39’da gösterildiği
gibidir. Tablo incelendiğinde; Babanın eğitim durumu ile internet bağımlılığı ölçeği
arasında 0,01 düzeyinde (p<0,01) istatistiksel olarak anlamlı farklılıklar olduğunu
söylemek mümkündür.
Babanın eğitim durumu ile internet bağımlılığı ölçeği arasında yapılan
ANOVA sonucunda iki değişken arasında istatistiksel olarak anlamlı farklılıklar tespit
edilmiştir. Bu farklılıkların hangi seçenekler arasında olduğunu tespit etmek için Post
Hoc testlerinden LSD testi yapılmıştır. Bu test sonuçları incelendiğinde; babaları
ilkokul mezunu olan öğrencilerin ortalamalarının babaları ortaokul, lise, lisans ve
yüksek lisans mezunu olan öğrencilerin ortalamalarından, babaları ortaokul mezunu
olan öğrencilerin ortalamalarının babaları lisans ve yüksek lisans mezunu olan
öğrencilerin ortalamalarından ve babaları lise mezunu olan öğrencilerin
ortalamalarının babaları lisans mezunu olan öğrencilerin ortalamalarından küçük
98
olduğu görülmektedir (Tablo 4. 39). Buna göre, babaların eğitim seviyesi yükseldikçe
öğrencilerin internet bağımlılığı seviyeleri yükselmektedir.
Alt problem 3’e göre, katılımcıların annelerinin eğitim durumunun farklı
olmasının internet bağımlılığı ölçeği arasında istatistiksel olarak anlamlı bir farklılık
olup olmadığını tespite yönelik olarak annenin eğitim durumu ile internet bağımlılığı
ölçeği arasında yapılan ANOVA ve LSD testleri sonuçları Tablo 4. 40’da gösterildiği
gibidir.
Tablo 4. 40. İnternet bağımlılığı ölçeği* Annenizin eğitim durumu nedir? Değişkenleri
arasında yapılan ANOVA sonuçları
Tablo 4. 41. İnternet bağımlılığı ölçeği* Ailenizin aylık gelir durumu nedir?
Değişkenleri arasında yapılan ANOVA sonuçları
Bağımlı Anlamlı
Gruplar N Ort. Ss. F p
değişkenler fark
1500 TL ve altı 207 1,09 0,89 2> 1
1501-2500 TL 230 1,28 0,94 3> 1
1,33 0,94 4> 1
2501-3500 TL 283
İnternet 5> 1
3501-5000 TL 132 1,49 1,04 6,398 ,000*
bağımlılığı ölçeği 6> 1
5001-7000 TL 78 1,46 1,01 4> 2
1,67 1,09 6> 2
7001 TL ve üstü 107
6> 3
*: p<0,01
Tablo 4. 42. İnternet bağımlılığı ölçeği* Kaç kardeşiniz var? Değişkenleri arasında
yapılan ANOVA sonuçları
Tablo 4. 43. İnternet bağımlılığı ölçeği* İnterneti en çok hangi amaçla kullanırsınız?
Değişkenleri arasında yapılan ANOVA sonuçları
Alt problem 3’e göre, katılımcıların gün içinde interneti kullanma saatlerinin
farklı olmasının internet bağımlılığı ölçeği arasında istatistiksel olarak anlamlı bir
farklılık olup olmadığını tespite yönelik olarak, gün içinde interneti kullanma saatleri
durumu ile internet bağımlılığı ölçeği arasında yapılan ANOVA ve LSD testleri
sonuçları Tablo 4. 44’te gösterildiği gibidir.
Tablo 4. 44. İnternet bağımlılığı ölçeği* Gün içinde interneti kaç saat kullanırsınız?
Değişkenleri arasında yapılan ANOVA sonuçları
anlamlı bir farklılık olup olmadığını tespit etmek için boş zamanlarını değerlendirme
şekilleri ile internet bağımlılığı ölçeği arasında yapılan ANOVA ve LSD testleri
sonuçları Tablo 4. 45’te gösterildiği gibidir.
Tablo 4. 45. İnternet bağımlılığı ölçeği* Boş zamanınızı en çok nasıl geçirirsiniz?
Değişkenleri arasında yapılan ANOVA sonuçları
yapılmıştır (Tablo 4. 46). Diğer değişkenler sınıflama (Nominal) şeklinde olduğu için
korelasyon analizine uygun formatta değildir.
Annenizin eğitim
Babanızın eğitim
durumu nedir?
durumu nedir?
durumu nedir?
Değişkenler
Yaşınız?
İnternet bağımlılığı 1
Yaşınız? ,131** 1
Babanızın eğitim
,191** 0,043 1
durumu nedir?
Annenizin eğitim
,153** -0,005 ,595** 1
durumu nedir?
Ailenizin aylık gelir
,169** ,072* ,503** ,515** 1
durumu nedir?
Kaç kardeşiniz var? -,091** ,106** -,308** -,416** -,360** 1
Gün içinde interneti
kaç saat ,394** 0,031 ,144** ,134** ,107** -,107** 1
kullanırsınız?
N: 1037, ** Korelasyon 0,01 düzeyinde anlamlıdır.
İnternet bağımlılığı ölçeği ile gün içinde internetin kullanılma saati değişkeni
arasında 0,01 düzeyinde istatistiksel olarak anlamlı (p<0,01), pozitif yönlü yani doğru
orantılı (r= ,394) istatistiksel olarak Orta düzeyde denilebilecek (r= ,394; bkz: Tablo
3. 6) ve birbirlerini ancak (r2= 0,155 gibi) orta oranda etkileyen bir korelasyon ilişkisi
tespit edilmiştir (Tablo 4. 46). Buna göre; internet bağımlılığı ile internet kullanma
süresi arasında düşükte olsa (%15,5 oranında) bir ilişki olduğu ve bu ilişki bağlamında
öğrencinin İnternet bağımlılığı seviyesinin yükseldikçe %15,5 oranında internet
kullanma süresinin yükseleceğini söylemek mümkündür. Bunun tam tersi de geçerlidir
yani internet kullanma süresi düştükçe İnternet bağımlılığı seviyesinin %15,5 oranında
düşeceği de söylenebilir.
korelasyon (pr)
Standardize Standardize
edilmemiş edilmiş
Kısmi
t p
katsayılar katsayılar
B Ss Beta
(Sabit) ,674 ,330 2,044 ,041
Hangi okulda okuyorsunuz? ,006 ,014 ,013 ,417 ,677 ,013
Cinsiyetiniz nedir? ,189 ,060 ,095 3,148 ,002 ,098
Yaşınız? ,114 ,028 ,125 4,095 ,000 ,127
Annenizin mesleki durumu nedir? -,175 ,092 -,069 -1,888 ,059 -,059
Babanız mesleki durumu nedir? -,113 ,089 -,041 -1,270 ,204 -,040
Babanızın eğitim durumu nedir? ,109 ,032 ,133 3,371 ,001 ,105
Annenizin eğitim durumu nedir? -,002 ,036 -,003 -,065 ,948 -,002
Anne ve babanız birlikte mi yaşıyor? ,198 ,122 ,051 1,621 ,105 ,051
Ailenizin aylık gelir durumu nedir? ,029 ,026 ,046 1,132 ,258 ,035
Kaç kardeşiniz var? -,009 ,024 -,013 -,377 ,706 -,012
Alt problem 4’e göre; İnternet bağımlılığı ölçeği üzerinde internete ulaşım
imkânı ve internetin kullanımı ile ilgili bağımsız değişkenlerin etkisini ölçmek
amacıyla yapılan Çok Değişkenli Regresyon Analizi sonuçları aşağıdaki tabloda
gösterildiği gibidir.
korelasyon
Standardize Standardize
Kısmi
edilmemiş edilmiş
(pr)
katsayılar katsayılar t p
B Ss Beta
Sabit ,754 ,127 5,936 ,000
İnterneti en çok hangi amaçla
,179 ,015 ,332 11,963 ,000 ,349
kullanırsınız?
Gün içinde interneti kaç saat
,192 ,019 ,278 10,068 ,000 ,299
kullanırsınız?
Evinizde internet bulunuyor mu? -,113 ,067 -,046 -1,690 ,091 -,053
Boş zamanınızı en çok nasıl
-,059 ,012 -,129 -4,753 ,000 -,146
geçirirsiniz?
Bu başlık altında Alt problem 5’e göre Konuşma Kaygısı Alt boyutları (Yakın
çevreye yönelik KK, Okul içi ders dışı KK, Sınıf içinde ders dışı KK ve Ders esnasında
KK) ile İnternet Bağımlılığı Ölçeği arasında Pearson Korelasyon Analizi yapılarak,
değişkenler arasında istatistiksel olarak anlamlı ilişki olup olmadığı varsa ilişkinin
şiddetinin ve yönünün belirlenmesi amaçlanmıştır (Tablo 4. 49).
Tablo 4. 49. İnternet bağımlılığı ölçeği* Konuşma Kaygısı Ölçeği alt boyutları
korelasyon analizi sonuçları
Ders esnasında
Yakın çevreye
ders dışı KK
yönelik KK
Sınıf içinde
bağımlılığı
Değişkenler
dışı KK
İnternet
KK
İnternet bağımlılığı 1
Yakın çevreye yönelik KK ,082** 1
Okul içi ders dışı KK ,107** ,599** 1
Sınıf içinde ders dışı KK ,092** ,367** ,620** 1
Ders esnasında KK ,174** ,521** ,622** ,519** 1
N: 1037, ** Korelasyon 0,01 düzeyinde anlamlıdır.
bu ilişki bağlamında öğrencinin Okul içi ders dışı KK’nin İnternet Bağımlılığı Ölçeği
düştükçe %1,1 oranında düşeceğini söylemek mümkündür. Bunun tam tersi de
geçerlidir. Yani İnternet Bağımlılığı Ölçeği yükseldikçe Okul içi ders dışı KK’nin
%1,1 oranında yükseleceği de söylenebilir.
Sınıf içinde ders dışı KK ile İnternet Bağımlılığı Ölçeği değişkenleri arasında
0,01 düzeyinde istatistiksel olarak anlamlı (p<0,01), pozitif yönlü yani doğru orantılı
(r= ,092) istatistiksel olarak Zayıf denilebilecek (r= ,092; bkz: Tablo 3. 6) ve
birbirlerini ancak (r2= 0,008 gibi) çok küçük oranda etkileyen bir korelasyon ilişkisi
tespit edilmiştir (Tablo 4. 49). Buna göre; öğrencinin Sınıf içinde ders dışı KK ile
öğrencinin İnternet Bağımlılığı Ölçeği arasında orta düzeyde (%0,8 oranında) bir ilişki
olduğu ve bu ilişki bağlamında öğrencinin Sınıf içinde ders dışı KK’nin İnternet
Bağımlılığı Ölçeği düştükçe (%0,8 oranında) düşeceğini söylemek mümkündür.
Bunun tam tersi de geçerlidir. İnternet Bağımlılığı Ölçeği yükseldikçe Sınıf içinde ders
dışı KK’nin (%0,08 oranında) yükseleceği söylenebilir.
Ders esnasında KK ile İnternet Bağımlılığı Ölçeği değişkenleri arasında 0,01
düzeyinde istatistiksel olarak anlamlı (p<0,01), pozitif yönlü yani doğru orantılı (r=
,174) istatistiksel olarak Zayıf denilebilecek (r= ,174; bkz: Tablo 3. 6) ve birbirlerini
ancak (r2= 0,030 gibi) çok küçük oranda etkileyen bir korelasyon ilişkisi tespit
edilmiştir (Tablo 4. 49). Buna göre; öğrencinin Ders esnasında KK ile öğrencinin
İnternet Bağımlılığı Ölçeği arasında orta düzeyde (%3,0 oranında) bir ilişki olduğu ve
bu ilişki bağlamında öğrencinin İnternet Bağımlılığı Ölçeği’nin Ders esnasında KK
düştükçe (%3,0 oranında) düşeceğini söylemek mümkündür. Bunun tam tersi de
geçerlidir. İnternet Bağımlılığı Ölçeği yükseldikçe Ders esnasında KK’nin (%3,0
oranında) yükseleceği söylenebilir.
Alt problem 5’e göre İnternet Bağımlılığı Ölçeğinin, Konuşma Kaygısı Alt
boyutları (Yakın çevreye yönelik KK, Okul içi ders dışı KK, Sınıf içinde ders dışı KK
ve Ders esnasında KK) üzerindeki etkisini araştırmak için İnternet Bağımlılığı Ölçeği
ile Konuşma Kaygısı alt boyutları arasında teker teker Çok Değişkenli Regresyon
Analizi yapılmıştır (Tablo 4. 50).
111
Tablo 4. 50. İnternet bağımlılığı ölçeği* Konuşma kaygısı alt boyutları arası çok
değişkenli doğrusal regresyon analizi sonuçları
Standardize edilmemiş Standardize edilmiş
korelasyon
katsayılar katsayılar
Kısmi
(pr)
t p
B Ss Beta
Analiz sonucunda ortaya çıkan anlamlı regresyon modeli, F(4, 1026)= 8.053;
p<0,01 ve bağımsız değişkenlerin bağımlı değişkendeki varyansın %2,7’ını
(Ayarlanmış R2= 0.027) açıkladığı tespit edilmiştir (Tablo 4. 50).
Bağımsız değişken olarak analize katılan Konuşma Kaygısı Alt boyutları
(Yakın çevreye yönelik KK, Okul içi ders dışı KK, Sınıf içinde ders dışı KK ve Ders
esnasında KK) içerisinde sadece Ders esnasında KK’ nin istatistiksel olarak anlamlı
ve pozitif bir şekilde İnternet bağımlılığı ölçeği üzerinde etkisi olduğu yani yordadığı
görülmektedir. Ayrıca β= 0,177; t(4;26)= 4,291; p<0.01; pr2= 0.017 olarak ölçülmüştür.
Standardize edilmemiş B değerine göre Ders esnasında KK değişkeninde 1 birimlik
artış, bağımlı değişken üzerinde pozitif yönlü 0.141’lik, standardize edilmiş β değerine
göre ise pozitif yönlü 0.177 değişime sebep olduğu, pr2 değerine göre de Ders
esnasında KK bağımsız değişkeninin bağımlı değişken varyansındaki değişimin ancak
%1,7’lik kısmını açıkladığı görülmektedir (Tablo 4. 50). Tabloya göre, Konuşma
Kaygısı Alt boyutları (Yakın çevreye yönelik KK, Okul içi ders dışı KK ve Sınıf içinde
ders dışı KK) bağımsız değişkenlerin İnternet Bağımlılığı Ölçeği bağımlı değişkenini
istatistiksel olarak anlamlı şekilde yordamadığı görülmektedir (p>0,05) (Tablo 4. 50).
Elde edilen bulgular ışığında regresyon formülü ise;
Y= β1 + β2X2 + β3X3 + β4X4 + …..
Y= 0,909 + (-0.010 * Yakın çevreye yönelik KK) + (0,01 * Okul içi ders dışı
KK) + (0,003 * Sınıf içinde ders dışı KK) + (0.141 * Ders esnasında KK)
112
BÖLÜM V
anlamlı bir farklılık gösterdiği tespit edilmiştir. Yıldırım (2015)’da benzer bir şekilde,
öğrencilerin Genel KK ile anne ve babanın mesleği arasında istatistiksel olarak anlamlı
farklılıklar olduğunu belirtir.
Şehir merkezinden uzak ve düşük gelirli mahallelerde bulunan ortaokul
öğrencilerinin Yakın Çevreye Yönelik KK’leri merkezdeki ortaokul öğrencilerine göre
daha yüksektir. Devlet ortaokullarında okuyan öğrencilerin Sınıf İçinde Ders Dışı KK
ve Okul İçi Ders Dışı KK’lerinin özel okul öğrencilerine göre daha yüksek olduğu
söylenebilir.
8. sınıf öğrencilerinin diğer sınıf düzeylerine göre Okul İçi Ders Dışı KK’nin
daha düşük olduğu belirlenmiştir. Gündüz (2020)’de benzer bir şekilde, aynı
kademedeki öğrencilerin konuşma kaygıları ile sınıf düzeyi arasında istatistiksel
olarak anlamlı farklılıklar tespit etmiştir.
Ebeveynler açısından bakıldığında babaları lisans ve yüksek lisans mezunu
olan öğrencilerin, babaları ilkokul ve ortaokul mezunu olan öğrencilere göre Okul İçi
Ders Dışı KK ve Sınıf İçinde Ders dışı KK’nin daha düşük olduğu tespit edilmiştir.
Anneleri lisans mezunu olan öğrencilerin, anneleri ilkokul ve ortaokul mezunu olan
öğrencilere göre Okul İçi Ders Dışı KK’nin daha düşük olduğu belirlenmiştir. Buna
göre ebeveynlerin eğitim düzeyi ile konuşma kaygısı arasında ters orantı olduğu
söylenebilir. Gündüz (2020) ve Yıldırım (2015) yaptıkları çalışmalarında benzer
şekilde öğrencilerin KK ile ebeveylerin eğitim düzeyi arasında istatistiksel olarak
anlamlı farklılıklar tespit etmiştir. Kavruk ve Deniz (2015) ebeveylerden babanın
eğitim düzeyi ile konuşma kaygısı arasında istatistiksel olarak anlamlı bir farklılık
olmadığı, annenin eğitim düzeyi ile konuşma kaygısı arasında istatistiksel olarak
anlamlı bir farklılık tespit etmiştir. Bu araştırmada elde edilen sonuçlara benzer bir
şekilde Akalın ve Adıgüzel (2020) ebeveyn eğitim seviyesi düşük olan öğrencilerin
konuşma kaygılarının yüksek olduğunu tespit etmiştir.
Aile gelirleri dikkate alındığında aylık geliri 1500 TL ve altında olan
öğrencilerin Konuşma Kaygı Ölçeğinin alt boyutları düzeyi aileleri diğer üst
seviyelerden gelir elde eden öğrencilerden yüksektir. Aylık gelirleri 7001 TL ve
üstünde olan öğrencilerin Konuşma Kaygı Ölçeğinin alt boyutları düzeyi aileleri diğer
alt seviyelerden gelir elde eden öğrencilerden düşüktür. Buna göre düşük gelirli
ailelerin çocuklarının konuşma kaygısı, yüksek gelirli ailelerin çocuklarının konuşma
kaygısından daha yüksektir. Gündüz (2020) ve Yıldırım (2015) benzer şekilde
öğrencilerin konuşma kaygısı ile ailenin gelir düzeyi arasında istatistiksel olarak
115
anlamlı farklılıklar bulmuştur. Ancak Gülbahçe vd. (2019) ile Kavruk ve Deniz (2015)
tarafından yürütülen araştırmada öğrencilerin konuşma kaygısı ile ailenin gelir düzeyi
arasında istatistiksel olarak anlamlı farklılık olmadığı tespit edilmiştir.
Çok kardeşli (4 ve üzeri) olan öğrencilerin konuşma kaygısı alt boyutları
düzeyinin az kardeşli olan öğrencilere göre yüksek olduğu tespit edilmiştir. Yani
kardeş sayısı ile konuşma kaygısı arasında doğru orantı bulunur. Yıldırım (2015) ile
Akalın ve Adıgüzel (2020) benzer şekilde öğrencilerin konuşma kaygısı ile kardeş
sayısı arasında istatistiksel olarak anlamlı farklılıklar tespit etmiştir.
Konuşma Kaygısı Alt Boyutları ile bağımsız bazı değişkenler arasında yapılan
Pearson Korelasyon Analizi sonuçlarına göre;
Yakın Çevreye Yönelik KK alt boyutu ile babanın eğitim durumu, ailenin aylık
gelir durumu ve kardeş sayısının ilişkili olduğu tespit edilmiştir. Buna göre
katılımcıların babalarının eğitim seviyesi ve ailelerinin aylık geliri yükseldikçe kardeş
sayıları ise azaldıkça alt boyutun düzeyi düşmektedir.
Okul İçi Ders Dışı KK alt boyutu ile ebeveylerin eğitim durumu, ailenin aylık
geliri ve kardeş sayısının ilişkili olduğu belirlenmiştir. Ayrıca ebeveylerin eğitim
seviyesi ve aylık geliri yükseldikçe kardeş sayısı ise azaldıkça alt boyut düzeyinin
düştüğü tespit edilmiştir.
Konuşma kaygısı alt boyutu olan Sınıf İçinde Ders Dışı KK’ nin babanın eğitim
durumu, ailenin aylık gelir durumu ve kardeş sayısı ile ilişkili olduğu söylenebilir.
Bununla beraber babanın eğitim seviyesi ve aylık gelir yükseldikçe kardeş sayısı ise
azaldıkça alt boyut düzeyinin düştüğü tespit edilmiştir.
Konuşma kaygısı alt boyutu olan Ders Esnasında KK’nin annenin eğitim
durumu, ailenin aylık gelir durumu ve kardeş sayısı ile ilişkili olduğu belirlenmiştir.
Ayrıca babanın eğitim seviyesi ve aylık gelir yükseldikçe kardeş sayısı ise azaldıkça
alt boyut düzeyinin düştüğü belirlenmiştir.
Konuşma Kaygısı alt boyutları olan Yakın Çevreye Yönelik KK, Okul İçi Ders
Dışı KK, Sınıf İçinde Ders Dışı KK ve Ders Esnasında KK alt boyutlarının birbirleri
arasında pozitif yönlü yani doğru orantılı korelasyon ilişkisi tespit edilmiştir. Bu bize
Konuşma Kaygısı alt boyutlarında meydana gelecek herhangi bir değişikliğin diğer alt
boyutları da etkileyeceğini göstermektedir.
Unutulmaması gereken önemli bir hususta Konuşma Kaygısı alt boyutları ile
bağımsız bazı değişkenler arasında yapılan Pearson Korelasyon Analizi sonucunda
116
tespit edilen korelasyon ilişkileri genel olarak zayıf düzey ilişkiler iken alt boyutlar
arasındaki ilişkiler ise genel olarak orta şiddet düzeyindeki ilişkilerdir.
Konuşma Kaygısı Alt boyutları (Yakın çevreye yönelik KK, Okul içi ders dışı
KK, Sınıf içinde ders dışı KK ve Ders esnasında KK) üzerinde bağımsız değişkenlerin
etkisini ölçmek amacıyla yapılan Çok Değişkenli Regresyon Analizi sonuçlarına göre;
Cinsiyet ve kardeş sayısı bağımsız değişkenleri Yakın Çevreye Yönelik KK
bağımlı değişkenini pozitif yönlü, ailenin aylık gelir durumu bağımsız değişkeni ise
bağımlı değişkeni negatif yönlü istatistiksel olarak anlamlı bir biçimde yordadığı tespit
edilmiştir.
Yaş ve babanın eğitim durumu bağımsız değişkenleri Okul İçi Ders Dışı KK
bağımlı değişkenini negatif bir biçimde, annenin eğitim durumu ve kardeş sayısı
bağımsız değişkenleri ise bağımlı değişkeni istatistiksel olarak anlamlı ve pozitif yönlü
yordadığı söylenebilir.
Babanın eğitim durumu ve ailenin aylık gelir durumu bağımsız değişkenleri
Sınıf İçinde Ders Dışı KK bağımlı değişkenini negatif bir biçimde, annenin eğitim
durumu bağımsız değişkeni ise bağımlı değişkeni istatistiksel olarak anlamlı ve pozitif
bir biçimde yordadığı söylenebilir.
Çalışmada elde edilen bulgular için kullanılan ikinci ölçek ise internet
bağımlılık ölçeğidir. İnternet Bağımlılık Ölçeği 20 maddeden oluşmaktaadır.
Değerlendirme ve analizlerin sağlıklı ve isabetli yapılabilmesi için AFA ve bu analizin
doğruluğunun sınanması için ise DFA yapılmıştır. DFA sonucunda AFA ile elde
edilen sonuç doğrulanmıştır. AFA ve DFA sonucunda İnternet Bağımlılığı Ölçeğinden
3., 4., 5., 6., 7., 13., 14. ve 19. maddeler çıkarılarak ölçek tek alt boyut haline
getirilmiştir. İnternet Bağımlılığı Ölçeğinin Cronbach's Alpha değeri yüksek
olduğundan elde edilen alt boyutun güvenilirliği de yüksektir. İnternet Bağımlılığı
Ölçeğinin aritmetik ortalaması, orta değeri ve toplam değeri Kesinlikle Katılmıyorum
seçeneğine denk gelmektedir. Standart sapma ( ,98028) ve varyans ( ,961) değerleri
incelendiğinde, değerlerin genel olarak birbirlerine ve 1 değerine yakın olduğu
görülmektedir. Buna göre katılımcıların sorulara verdiği cevaplar birbirlerine kısmen
yakındır.
İnternet Bağımlılığı Ölçeği alt boyutu ile cinsiyet, ebeveylerin meslekleri ve
evde internet bulunma durumu arasında istatistiksel olarak anlamlı bir farklılık olduğu
tespit edilmiştir.
117
Şehir merkezinde yer alan ve yüksek gelir seviyesine sahip ailelerin oturduğu
mahallerdeki öğrencilerin şehir merkezinden daha uzak ve düşük gelirli
mahallelerdeki öğrencilere göre internet bağımlılığı seviyelerinin biraz daha yüksek
olduğu söylenebilir.
8. sınıfa giden yani genel olarak 14 yaşındaki öğrencilerin diğer yaşlardaki
öğrencilere göre internet bağımlılığı seviyelerinin daha yüksek olduğu tespit
edilmiştir.
Ebeveylerin eğitim seviyesi yükseldikçe katılımcıların internet
bağımlılıklarının arttığı tespit edilmiştir.
Aylık geliri düşük olan katılımcıların internet bağımlılığı aylık geliri daha
yüksek olan katılımcılara göre düşüktür.
Kardeş sayısı 1 olan öğrencilerin 3, 4, 5 ve üstü kardeşi olan öğrencilere göre
internet bağımlılığı daha yüksektir. Yani kardeş sayısı azaldıkça internet
bağımlılığının arttığı belirlenmiştir.
Konuşma Kaygısı Alt Boyutları olan Yakın çevreye yönelik KK, Okul içi ders
dışı KK, Sınıf içinde ders dışı KK ve Ders esnasında KK ile İnternet Bağımlılığı Ölçeği
arasında istatistiksel olarak anlamlı, pozitif yönlü yani doğru orantılı zayıf düzeyde
korelasyon ilişkisi tespit edilmiştir.
Konuşma Kaygısı Alt Boyutlarından sadece Ders Esnasında KK alt boyutunun
istatistiksel olarak anlamlı ve pozitif bir biçimde internet bağımlılığı üzerinde etkisi
olduğu yani yordadığı söylenebilir.
Bu araştırmada da kullanılan veri toplama araçlarından Keşaplı ve Çifçi (2017)
tarafından geliştirilen Konuşma Kaygısı Ölçeğini kullanan Tekşan vd., (2019)
araştırma sonucunda öğrencilerin konuşma kaygısı ile konuşma becerisi tutumları
arasında negatif yönde anlamlı bir ilişki tespit etmiştir.
Bu araştırma ile elde edilen sonuçlar değerlendirildiğinde aşağıdaki önerileri
sunmak yerinde olacaktır:
118
Araştırmacılara Öneriler
Uygulayıcılara Öneriler
KAYNAKLAR
Breakey, L. K. (2005). Fear of Public Speaking—The Role of the SLP. Semin Speech
Lang, 26, 107– 117.
Brown, G., and Yule, G. (1983). Teaching the Spoken Language: An Approach Based
on the Analysis of Conversational English. Cambridge University Press.
Brown, H. D. (2006). Language Assessment: Principles and Classroom Practices
(Nachdr.). Longman.
Brown, H. D. (2007). Teaching by Principles: An İnteractive Approach to Language
Pedagogy (3rd ed). Pearson Education.
Bulut, K. (2015). Mikro Öğretim Tekniğinin Türkçe Öğretmen Adaylarının Konuşma
Beceri ve Kaygılarına Etkisi (Yayınlanmamış Doktora Tezi). Gazi Üniversitesi
Eğitim Bilimleri Enstitüsü, Ankara.
121
Burns, A., and Joyce, H. D. S. (1997). Focus on Speaking. National Centre for English
Language Teaching and Research; /z-wcorg/.
Büyüköztürk, Ş., Çakmak, E.K., Akgün, Ö.E., Karadeniz, Ş. ve Demirel, F. (2022).
Bilimsel Araştırma Yöntemleri. Ankara: Pegem Akademi
Büyüköztürk, Ş., Çokluk, Ö., ve Köklü, N. (2021). Sosyal Bilimler İçin İstatiğe Giriş.
Pegem Akademi Yayıncılık.
Büyükyavuz, O. ve Aydoslu, U. (2005). Burdur’da İngilizce Öğretmenlerinin
Karşılaştığı Sorunlar. I. Burdur Sempozyumu (16-19 Kasım). Mehmet Akif
Ersoy Üniversitesi, Burdur. Retrieved February 10, 2017, from
http://sempozyum.mehmetakif.edu.tr/1burdursempozyumu/cilt9/9.19.pdf.
Byrne, B. M. (2010). Multivariate Applications Series. Structural Equation Modeling
With AMOS: Basic Concepts, Applications, And Programming (2nd Ed.). New
York, NY, US: Routledge/Taylor and Francis Group.
Cameron, D. (2001). Working With Spoken Discourse. SAGE.
Canale, M., and Swain, M. (1980). Theoretical Bases of Communicative Approaches
to Second Language Teaching and Testing. Applied Linguistics, 1(1), 1-46.
https://doi.org/10.1093/applin/I.1.1
Carlson, W., and Buskist, N. R. (1997). Psychology, the Science of Behavior, Allyn
and Bacon.
Chaney, A. L., and Burk, T. L. (1998). Teaching Oral Communication in Grades K-8.
Allyn and Bacon.
Conrad, P., and Schneider, J. W. (1992). Deviance and Medicalization: From Badness
to Sickness: With a New Afterword by the Authors (Expanded ed). Temple
University Press.
Crookall, D., and Oxford, R. L. (1991). Içinde E. K. Horwitz and D. J. Young (Ed.),
Language Anxiety: From Theory and Research to Classroom İmplications (s.
141-150). Prentice Hall.
Ellis, R. (2014). The Study of Second Language Acquisition (2. Ed., [9. Nachdr.]).
Oxford Univ. Press.
Erdogdu, M. (2019). Akademik Ertelemenin Yordayıcıları Olarak Benlik Saygısı,
Başarı ve Bazı Demografik Değişkenlerin Etkisi. Erciyes Journal of Education,
3 (1), 1-15.
Erkorkmaz, Ü., Etikan, İ., Demir, O., Özdamar, K. ve Sanisoğlu, S.Y. (2013).
Doğrulayıcı Faktör Analizi ve Uyum İndeksleri. Türkiye Klinikleri J Med Sci;
33(1):210- 23.
Field, A. (2018). Discovering Statistics Using IBM SPSS Statistics (5th edition). SAGE
Publications.
Fowler, J.S., Volkow, N.D., Kassed, C.A., and Chang, L. (2007). Imaging the
Addicted Human Brain. Science ve Practice Perspectives, 3(2), 4-16.
https://doi.org/10.1151/spp07324
Fumero, A., Marrero, R.J., Voltes, D. and Peñate, W. (2018). Personal and Social
Factors İnvolved in Internet Addiction Among Adolescents: A Meta-Analysis.
Computers in Human Behavior. 86. 10.1016/J.Chb.2018.05.005.
Garfinkel, S., and Grunspan, R. H. (2018). The Computer Book: From the Abacus to
Artificial İntelligence, 250 Milestones in the History of Computer Science.
Sterling.
Goldberg, D. E. (1996). Competitive Ability: Definitions, Contingency and Correlated
Traits. Philosophical Transactions of the Royal Society of London. Series B:
Biological Sciences, 351(1345), 1377-1385.
https://doi.org/10.1098/rstb.1996.0121
Gölpınar, Ş., Hamzadayı, E. ve Bayat N. (2018). Konuşma Kaygı Düzeyi ile Konuşma
Başarımı Arasındaki İlişki. Dil Eğitimi ve Araştırmaları Dergisi, 4(2), 75-85.
Grant, J. E., Potenza, M. N., Weinstein, A., and Gorelick, D. A. (2010). Introduction
to Behavioral Addictions. The American Journal of Drug and Alcohol Abuse,
36(5), 233-241. https://doi.org/10.3109/00952990.2010.491884.
Greenfield, D. N. (1999). Psychological Characteristics of Compulsive Internet Use:
A Preliminary Analysis. Cyberpsychology and Behavior, 2, 403-412.
Grohol, J. M. (1999). Too much Time Online: Internet Addiction or Healthy Social
İnteractions. Cyberpsychology and Behavior, 5(2), 395–401.
124
Hamzadayı, E., Bayat, N. ve Gölpınar, Ş. (2018). Konuşma Kaygı Düzeyi ile Konuşma
Başarımı Arasındaki İlişki. Journal of Language Education and Research, 4 (2),
75-85.
https://languages.oup.com/google-dictionary-tr/, 2022
https://www.yesilay.org.tr/ (2022).
Huberty, T.J.R. (2012). Anxiety and Depression in Children and Adolescents:
Assessment, İntervention, and Prevention. Springer.
Ireland, C. (2020). Apprehension Felt Towards Delivering Oral Presentations: A Case
Study of Accountancy Students. Accounting Education, 29, 305-320.
https://doi.org/10.1080/09639284.2020.1737548.
Jakobson, R. (1987). Language in Literature. The Belknap Press of Harvard
University Press Cambridge, Massachusetts London, England.
Joutsa, J., Saunavaara, J., Parkkola, R., Niemelä, S., ve Kaasinen, V. (2011). Extensive
Abnormality of Brain White Matter İntegrity in Pathological Gambling.
Psychiatry Research, 194 (3), 340- 346. https://doi.org/10.1016/j.pscychresns.
2011.08.001.
Kahn, R. and Dennis, M.A. (2022). İnternet. Britannica Ansiklopedisi.
https://www.britannica.com/technology/Internet.
Karasar, N. (2011). Bilimsel Araştırma Yöntemleri. Ankara: Nobel Yayınları.
Kalaycı, Ş. (2018). SPSS Uygulamalı Çok Değişkenli İstatistik Teknikleri. Dinamik
Akademi Yayın Dağıtım.
Kardefelt-Winther, D. (2017). Conceptualizing Internet use Disorders: Addiction or
Coping Process? Psychiatry and Clinical Neurosciences, 71(7), 459-466.
https://doi.org/10.1111/pcn.12413.
126
Kavcar, C., Oğuzkan, F., ve Sever, S. (1999). Türkçe Öğretimi. Ankara: Engin
Yayınevi.
Kayi, H. (2006). Teaching Speaking: Activities to Promote Speaking in a Second
Language. The Internet TESL Journal, (Online), 12(11).
Keşaplı, G., ve Çifçi, M. (2017). Ortaokul Öğrencı̇ lerı̇ nı̇ n Konuşma Kaygısı. The
Journal of Academic Social Science Studies, 1(54), 463-484.
https://doi.org/10.9761/JASSS4830.
Khazaei, Fateme and Khazaei, Omonabi and Ghanbari, Hakimeh. (2017). Positive
Psychology İnterventions for İnternet Addiction Treatment. Computers in
Human Behavior. 72. 10.1016/j.chb.2017.02.065.
Kınay, İ. ve Özkan, E. (2014). Öğretmen Adayları için Konuşma Kaygısı Ölçeği
(ÖAKKÖ) Geliştirilmesi: Geçerlik ve Güvenirlik Çalışması. Electronic Turkish
Studies, 9(5),1747-1760.
Koch, A. S., and Terrell, T. D. (1991). Affective Reactions of Foreign Language
Students to Natural Approach Activities and Teaching Techniques. In E. K.
Horwitz ve D. J. Young (Ed.), Language Anxiety: From Theory and Research to
Classroom İmplications (s. 109-126). Prentice Hall.
Koyuncu, A. (2021). Erdoğan Effect (Erdoğan Etkisi) The Hypothesis Of Charismatic
Authority. Az yayıncılık.
Krashen, S. D. (2013). Second Language Acquisition And Second Language Learning
(Reprinted). Pergamon Pr.
Kuru, O. (2018). Sınıf Öğretmenliği Öğrencilerinin Konuşma Kaygılarının
İncelenmesi. Abant İzzet Baysal Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dergisi, 18(4),
2193- 2206.
Lüle Mert, E. (2014). Türkçenin Eğitimi Ve Öğretiminde Dört Temel Dil Becerisinin
Geliştirilmesi Sürecinde Kullanılabilecek Etkinlik Örnekleri. Ana Dili Eğitimi
Dergisi, 2(1), 23-48.
Lyons, J. (1977). Semantics 1. Cambridge: Cambridge University Press.
MacIntyre, P. D. (1995). How Does Anxiety Affect Second Language Learning? A
Reply to Sparks and Ganschow. The Modern Language Journal, 79(1), 90-99.
https://doi.org/10.1111/j.1540-4781.1995.tb05418.x
MacIntyre, P. D., ve Gardner, R. C. (1991). Methods and Results in the Study of
Anxiety and Language Learning: A Review of the Literature*. Language
Learning, 41(1), 85-117. https://doi.org/10.1111/j.1467-1770.1991.tb00677.x.
Maden, S. ve Durukan, E. (2011). Türkçe Öğretmeni Adaylarının Dinleme Stillerinin
Çeşitli Değişkenler Açısından Değerlendirilmesi. Mehmet Akif Ersoy
Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, 4, 101-112.
Marwan, A. (2007). Investigating Students’ Foreign Language Anxiety. Malaysian
Journal of ELT Research, 3, 37-55.
McCroskey, J.C., and Beatty, M.J. (2000). The Communibiological Perspective:
Implications for Communication in İnstruction. Communication Education, 49,
1-6. https://doi.org/10.1080/03634520009379187
McCroskey, J.C., and Beatty, M.J. (1986). Shyness: Perspectives on Research and
Treatment (W. H. Jones, J. M. Cheek, ve S. R. Briggs, Ed.). Springer US :
Imprint : Springer. https://doi.org/10.1007/978-1-4899-0525-3
McKenna, K. Y. A., and Bargh, J. A. (1999). Causes and Consequences of Social
İnteraction on the İnternet: A Conceptual Framework. Media Psychology, 1,
249–269.
MEB. (2009). İlköğretim Türkçe Dersi Öğretim Programı ve Kılavuzu (1-5.). Ankara:
Milli Eğitim Bakanlığı.
Nakatani, Y. (2006). Developing an Oral Communication Strategy Inventory. The
Modern Language Journal, 90(2), 151-168. https://doi.org/10.1111/j.1540-
4781.2006.00390.x.
Nunan, D. 1989. Designing Tasks for the Communicative Classroom. New York:
Cambridge University Press.
Nunan, D. (1999). Second Language Teaching and Learning. Boston: Heinle and
Heinle Publishers.
128
Nunan, D., and Carter, R. (Ed.). (2006). The Cambridge Guide to Teaching English to
Speakers Of Other Languages (1. publ., 8. print). Klett.
Onwuegbuzie, A. J., Bailey, P., and Daley, C. E. (1999). Factors Associated With
Foreign Language Anxiety. Applied Psycholinguistics, 20(2), 217-239.
Cambridge Core. https://doi.org/10.1017/S0142716499002039.
Oprandy, R. (1994). Listening/speaking in Second and Foreign Language Teaching.
System, 22(2), 153-175. https://doi.org/10.1016/0346-251X(94)90054-X
Ormrod, J. E. (2020). Educational Psychology: Developing Learners (Tenth Edition).
Pearson.
Özdemir, E. (2000). Güzel ve Etkili Konuşma Sanatı (6. Basım.). İstanbul: Remzi
Kitapevi.
Özdemir, Y., Kuzucu, Y., ve Ak, Ş. (2014). Depression, Loneliness and Internet
Addiction: How İmportant is Low Self-Control? Computers in Human Behavior,
34, 284-290. https://doi.org/10.1016/j.chb.2014.02.009
Passer, M. W., and Smith, R. E. (2011). Psychology: The Science of Mind and
Behavior (5th ed). McGraw-Hill Higher Education.
Petry, N. M., Rehbein, F., Gentile, D. A., Lemmens, J. S., Rumpf, H.-J., Mößle, T.,
Bischof, G., Tao, R., Fung, D. S. S., Borges, G., Auriacombe, M., González
Ibáñez, A., Tam, P., and O’Brien, C. P. (2014). An İnternational Consensus for
Assessing İnternet Gaming Disorder Using the New DSM-5 Approach.
129
Raja, F. (2017). Anxiety Level in Students of Public Speaking: Causes and Remedies.
Journal of Education and Educational Development, 4(1). 94-110.
Rashid, A. W. (2017). Yabancı Dil Olarak Türkçe Öğrenen Afgan Öğrencilerin
Konuşma Kaygılarının İncelenmesi (Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi).
Dokuz Eylül Üniversitesi Eğitim Bilimleri Enstitüsü, İzmir.
Spielberger, C.D. (1983). Manual For The State-Trait Anxiety İnventory. Palo Alto,
California: Consulting Psychological Press.
True, W. R., Heath, A. C., Scherrer, J. F., Xian, H., Lin, N., Eisen, S. A., et al. (1999).
Interrelationship of Genetic and Environmental İnfluences on Conduct Disorder
and Alcohol and Marijuana Dependence Symptoms. Am. J. Med. Genet. 88, 391-
397.
Tsuang, M. T., Bar, J. L., Harley, R. M., and Lyons, M. J. (2001). The Harvard Twin
Study of Substance Abuse: what we have learned. Harvard review of psychiatry,
9(6), 267–279.
Widyanto, L., and McMurran, M. (2004). The Psychometric Properties of the Internet
Addiction Test. CyberPsychology and Behavior, 7(4), 443-450.
Witt, P., Brown, K., Roberts, J., Weisel, J., Sawyer, C., and Behnke, R. (2006).
Somatic Anxiety Patterns Before, During, and After Giving a Public Speech.
Southern Communication Journal, 71(1), 87-100.
https://doi.org/10.1080/10417940500503555
World Health Organization (WHO). (1992). The ICD-10 classification of mental and
behavioural disorders: Clinical descriptions and diagnostic guidelines. World
Health Organization (WHO).
Young, K. S. (1998b). Caught in the net: How to recognize the signs of Internet
addiction--and a winning strategy for recovery. J. Wiley.
Young, K. S. (1998a). Internet addiction: The emergence of a new clinical disorder.
CyberPsychology ve Behavior, 1(3), 237-244.
https://doi.org/10.1089/cpb.1998.1.237
Young, K. S. (2017). The evolution of Internet addiction. Addictive Behaviors, 64,
229-230. https://doi.org/10.1016/j.addbeh.2015.05.016
Zois, E., Kiefer, F., Lemenager, T., Vollstädt-Klein, S., Mann, K., and Fauth-Bühler,
M. (2017). Frontal cortex gray matter volume alterations in pathological
gambling occur independently from substance use disorder. Addiction Biology,
22(3), 864-872. https://doi.org/10.1111/adb.12368.
133
EKLER
Ek 1. İzin Belgeleri
134
135
136
137
138
139
140
141
142
ÖZGEÇMİŞ
Abdulhamit KOÇOĞLU, ilk ve ortaöğrenimini Gaziantep’te tamamladı. 2011
yılında Gaziantep Üniversitesi Türkçe Eğitimi Bölümünde lisans eğitimine başladı.
Lisans eğitimine devam ederken 2012 yılında Açık Öğretim Adalet Bölümüne kayıt
yaptırdı. 2015 yılında Türkçe öğretmenliğinden ve Adalet bölümünden mezun oldu.
Aynı yıl öğretmen olarak Gaziantep’e atandı. Görevini devam ettirirken 2019 yılında
Gaziantep Üniversitesinde Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi Bölümünde lisans
eğitimine başladı. Hâlen bu eğitimine devam etmektedir. 2020 yılında Gaziantep
Üniversitesi Türkçe Eğitimi Bölümünde yüksek lisans eğitimine başladı. Bu süreçte
kitap, makale ve bildiri çalışmalarıyla yazın hayatına girdi. Hâlen Milli Eğitim
Bakanlığına bağlı bir okulda müdür yardımcısı olarak görevine devam etmektedir.
VITAE
Abdulhamit KOÇOĞLU completed his primary and secondary education in
Gaziantep. In 2011, he started his undergraduate education at Gaziantep University,
Department of Turkish Education. While continuing his undergraduate education, he
enrolled in the Open Education Department of Justice in 2012. He graduated from the
Department of Turkish Language Teaching and Justice in 2015. In the same year, he
was appointed to Gaziantep as a teacher. While continuing his duty, he started his
undergraduate education in the Department of Political Science and Public
Administration at Gaziantep University in 2019. He is still continuing this education.
In 2020, he started his master's education at Gaziantep University, Department of
Turkish Education. In this process, he entered the literary life with the works of books,
articles and papers. He is still working as a vice principal in a school affiliated to the
Ministry of National Education.