Professional Documents
Culture Documents
Derya KARATAŞ
Kırşehir Ahi Evran Üniversitesi, Araştırma Görevlisi
derya.karatas@ahievran.edu.tr
Özet
Müseyyeb-nâme, İslamiyet'in ilk yıllarını anlatmasına ve Arap coğrafyasında
geçmesine karşın Anadolu'da yayılma imkânı bulmuş İslami destanlar arasında yer
alır. Eserin konusunu Kerbela Olayı'ndan sonra Hz. Ali taraftarı Müseyyeb adlı kah-
ramanın Hz. Hüseyin'in intikamını almak için Haricîlerle yaptığı menkıbevi müca-
deleler oluşturur. Metin boyunca türlü mücadelelere giren Müseyyeb bu mücadele-
lerden galip olarak ayrılır ve Haricîlerden intikamını alır.
Dinî-kahramanlık konulu eserlerin din ve tarih bilgisi vermek, halka güç, moral
aşılamak gibi bazı işlevleri bulunur. Halka hitap etmeleri sebebiyle sade bir dille
yazılan bu eserler yazı dilinde olmayıp ağızlarda kullanılan kelimeleri içermesi ve
arkaik kelimelere yer vermesi bakımından da önem taşır. Bu çalışmada Müseyyeb-
nâme'nin bilinen üç nüshasına iki nüsha daha eklenerek nüsha sayısı beşe çıkarıl-
mıştır. Müseyyeb-nâme'nin beş adet nüshasının olması geniş bir okuyucu kitlesi bul-
duğuna ve okunduğuna işaret eder. Çalışmada, Müseyyeb-nâmeler ile ilgili genel
bilgi verilmesi, Müseyyeb-nâme'nin destan zincirindeki yerinden söz edilmesi, yeni
bulunan nüshaların tanıtılması; içerik ve üslup özellikleri ile ilgili karşılaştırmalı
olarak bazı hususiyetlere değinilmesi amaçlanmıştır.
Anahtar Kelimeler: Müseyyeb-nâme, Eski Anadolu Türkçesi, İslami destanlar,
nüsha.
Abstract
Although Müseyyeb-nâme describes the first years of Islam and the Arab geog-
raphy, it is among the Islamic epics spread in Anatolia. The subject of the work is
the epic struggles of the hero named Müseyyeb with the Kharijities to avenge Hz.
Hasan and Hüseyin after the Battle of Karbala. Müseyyeb, who entered into various
struggles throughout the text, will be victorious from these struggles and take re-
venge on Kharijities.
Religious-heroic works have some functions such as giving information about
religion and history, giving power and morale to the public. These works written in
plain language because they appeal to the public contain the words used in the dia-
lects that are not in the written language. In addition, these works are important in
that they contain archaic words. In this study, two more copies were added to three
47
Bu çalışma 26.06.2020 tarihinde sunulan Müseyyeb-nâme (1b-123a varakları arası) Dil
İncelemesi-Metin-Dizin adlı yüksek lisans tezinden üretilmiştir.
Türk Dili Derneği | 357
known copies of Müseyyeb-nâme and the number of copies are increased to five.
The fact that there are five copies of Müseyyeb-nâme indicates that it has found a
wide audience and has been read. In this study, it is aimed to giving general infor-
mation about Müseyyeb-nâme, indicating the place of Müseyyeb-nâme among ep-
ics; introducing new copies also explain some features about content and style.
Keywords: Müseyyeb-nâme, Old Anatolian Turkish, Islamic epics, copy.
Giriş
Milletlerin devamlılığını sağlama, ulaştıkları medenî seviyeyi gösterme nokta-
sında sözlü veya yazılı eserlerin rolü büyüktür. Müseyyeb-nâme, zaman olarak İs-
lamiyet'in ilk yıllarını anlatmasına ve anlattığı olayların Arap coğrafyasında geç-
mesine karşın Anadolu'da yayılma imkânı bulmuş İslami destanlardan biridir. Dinî-
kahramanlık konulu eserlerin din ve tarih bilgisi vermek, halka güç, moral aşılamak
gibi bazı işlevleri vardır. Halka hitap etmeleri sebebiyle sade bir dille yazılan bu
eserler yazı dilinde olmayıp ağızlarda kullanılan kelimeleri içermesi ve bugüne göre
arkaik sayılan kelimelere yer vermeleri bakımından da önem taşır.
Dinî bir gerçekliğe dayanan olayları çeşitli olağanüstülükler katarak subjektif bir
şekilde aktaran Müseyyeb-nâme'nin olay örgüsünü Müseyyeb adlı Hz. Ali taraftarı
kahramanın Haricîlerle yaptığı mücadeleler oluşturur. Asıl adı Bahtiyar olan Müsey-
yeb daha küçük yaşlarda kahramanlıklar göstermeye başlar; Hızır peygamberden ok
atmayı, kalkan tutmayı öğrenir. Bir gün dedesi Esved'den kendilerinin Hz. Ali taraf-
tarı olduklarını, Hz. Hasan ve Hüseyin'in Yezidîler tarafından şehit edildiğini, babası
Muhtar ve Hz. Zeyne'l Abidin'in hapiste mahkûm olduğunu öğrenir. Haricîlerden
intikam almaya karar veren Müseyyeb bu doğrultuda pek çok mücadeleye girer. Mü-
seyyeb, bu uzun ve zorlu mücadelelerden her seferinde galip çıkarak Hz. Hasan ve
Hüseyin'in intikamını Haricîlerden alır, Zeyne'l Abidin'i hapisten kurtarır.
Müseyyeb-nâme'de geçen olaylar, kronolojik açıdan bakıldığında Anadolu'da
yayılma gösteren İslami destanlar arasında önemli bir boşluğu doldurur. Şii-Alevi
zümreler içinde, Bektaşîler ve ahiler arasında köy odalarında, köy kahvehanelerinde
Hz. Ali, Hz. Hamza hikâyelerinin okunması bir gelenek halini almıştır.(Albayrak
1994, 195) Müseyyeb-nâme'nin Şii-Alevi zümrelere ait bir eser olması, içerisinde
sözlü kültür ortamına ait "rāvı̇̄ ler şöyle rivāyet iderler ki", "biz geldik bu yaña…"
gibi kimi dil kullanımlarının bulunması, di- ve eyit- kılış fiillerinin, ey, yā gibi
seslenme ünlemlerinin sıklıkla kullanılması gibi sebepler, tıpkı Hz. Ali cenkleri,
Hamza-nâmeler gibi sözlü kültür ortamı içinde yayıldığına işaret eder.
Kronolojik olarak sıralandığında 6. yüzyıl sonu 7. yüzyıl başını anlatan Hamza-
nâmelerden sonra Hz. Ali'nin menkıbevi şahsiyeti etrafında şekillenen Hz. Ali cenk-
leri gelir. Tercüme veya telif olarak Anadolu sahasında 13. yüzyıldan itibaren görül-
meye başlanan (Çetin 1997, 129) Hz. Ali cenklerinde geçen olaylar, 7. yüzyıl başı
ile ortasına aittir. 680 yılında yaşanan Kerbela Olayı'nı anlatan maktel-i Hüseyinlerin
ilk örnekleri Arapça yazılmakla beraber İran coğrafyasında Şii nüfusunun fazla ol-
masından dolayı daha çok yayılma imkânı bulmuş sonrasında Türk edebiyatında telif
veya tercüme olarak örnekleri görülmüştür.(Erbay 2015, 25-27) Türk edebiyatında
ilk maktel-i Hüseyin örneği 1361-62'de yazılmış olup Kastamonulu Şâzî'ye ait-
tir.(Güngör 2003, 456) Kerbela Olayı'ndan sonra İslam coğrafyasında bir karışıklık
358 | Süleyman Demirel Üniversitesi
ortamı oluşur. Hz. Hüseyin'in intikamını almak için harekete geçen ilk grup olan
Tevvâbînler 680 yılında bir araya gelir. 685 yılında Emevilere karşı yapılan savaşta
hezimete uğrarlar ve hareketleri başarısızlıkla sonuçlanır.(Yiğit 2012, 49-50)
Tevvâbînler grubunda yer alan Müseyyeb b. Necebe adlı kişinin Müseyyeb-nâme'de
adı geçen menkıbevi kahramanın dayandığı gerçek kişi olma ihtimali yüksektir. Ker-
bela Olayı'nın 680 yılında yaşanması, Tevvâbînlerin ve Müseyyeb b. Necebe'nin 7.
yüzyıl sonunda tarih sahnesinde yer alması Müseyyeb-nâme'nin 7. yüzyıl sonu 8.
yüzyıl başlarını anlattığına işaret eder.
Müseyyeb-nâme'nin sonunda Müseyyeb'in ardından kahramanlıklarının anlatı-
lacağı belirtilen Ebû Müslim ve Müseyyeb'in oğlu olan Muhtar isimleri yer alır. Bu-
gün Ebû Müslim-nâmeler hakkında bir bilgi bulunmakla beraber Muhtar-nâme'nin
destan zincirinde yer aldığını ve Muhtar Gazi adlı bir kişinin kahramanlıklarının an-
latıldığı bir destanın mevcudiyetini görebildiğimiz ilk yer Müseyyeb-nâmelerdir.
Müseyyeb-nâme'nin bilinen dört nüshasında hem Muhtar'ın hem Ebû Müslim'in ismi
yer alırken bir nüshada sadece Ebû Müslim'in adı bulunur. Müseyyeb-nâme'nin bir
nüshasında ilgili yer şu şekilde belirtilir:
"Aṣıl ḳıṣṣanuñ ʿacāyibi şimden girüdür. Şimden girü Müseyyeb’üñ oġlu
Muḫtār ḳıṣṣası açılsa gerek. Anuñ daḫı başına başḳa bir kitābı vardur.
Anı daḫı beyān idelüm. Andan ṣoñra ol ṣāḥibü’l-ḫurūc Ebû’l-Müslim
teberdār çıḳup Ḫavāric'üñ ḳalanın ol ḳırup Ḫavāric'üñ kökin kesse ge-
rekdür. Ehl-i imān çerāġın yandırup ehl-i şiʿa’ı aşikār eyleyüp cehl ẓul-
metinden pak eylese gerekdür..." (Milli Kütüphane, 242b/1-7)
Müseyyeb-nâme'nin telif veya tercüme bir eser olması hususunda Muhtar-
nâme'nin ve Ebû Müslim-nâme'nin tercüme örneklerinin bulunması bir fikir oluştu-
rabilir. Muhtar-nâme'nin Milli Kütüphane 06 Mil Yz A 9576 numarada kayıtlı 19.
yüzyılda Yenişehirli Hâfız Muhammed Emîn Fennî tarafından istinsah edilen nüs-
hası Derviş Mahfî'nin 17. yüzyılda Farsçadan Türkçeye tercüme ettiği eserin istinsa-
hıdır. Muhtar-nâme'nin bu tarihten önce yapılan bir tercümesi bilinmezken eserin dil
özellikleri Eski Anadolu Türkçesinden izler taşır. Muhtar-nâme'de Müseyyeb
hikâyesinin daha eski olduğuna dair ibareler şu şekilde yer alır: "ol ḥikāyetler Mü-
seyyib-nāme nām kitābda mesṭūrdur ve Müseyyib Muḫtār’dan evvel idi Müsey-
yib’den ṣoñra hiç kimesneniñ mecāli yoġıdı ki evlād-ı resūlı ḥayr ıla dile getüre ve
ehl-i beyt-i resūl eṭraf-ı ʻāleme perişān oldılar..."(Duman 2019, 38) Müseyyeb-nâme
nüshalarında Muhtar'ın Müseyyeb'in oğlu olduğu belirtilirken Muhtar-nâme'de Mü-
seyyib'in Muhtar'ın babası olduğuna dair herhangi bir ibare yoktur. Muhtar-nâme
üzerine yapılan çalışmada ise Muhtar, Hz. Hüseyin'in intikamını almak isteyen lider
Muhtar es-Sekâfî'ye, Müseyyeb ise Tevvâbin grubunda yer alan Müseyyeb b. Nece-
be'ye bağlanır.(Duman 2019) Muhtar es-Sekafî Tevvâbinlere dahil olmasa da
Tevvâbinlerle aynı yıllar içinde mücadelesini sürdürmüş, 7. yüzyıl sonu ile 8. yüzyıl
başında yaşamıştır.
Müseyyeb'in sonunda geleceği belirtilen bir diğer kahraman ise Ebû Müslim'dir.
Ebû Müslim-nâmeler Emevilerden Abbasilere geçiş dönemini, kahraman Ebû Müs-
lim'in menkıbevi şahsında anlatır. Ebû Müslim destanının bazı nüshalarında eserin
Fars diliyle yazılıp Türkçeye çevrildiğine dair ibareler yer alır.(Albayrak 1994, 195)
Türkçeye tercüme edilmiş pek çok nüshası bulunan destanın ilk ne zaman tercüme
edildiği hakkında kesin bir bilgi yoktur. Emevî Devleti'nin sona ermesinde büyük rol
Türk Dili Derneği | 359
oynayan Ebû Müslîm-i Horasanî'nin menkıbevi hayatını anlatan Ebu-Müslim-nâme,
zaman olarak Ebu Müslim-i Horasanî'nin tahminî 718-719 yılında doğup 755 yılında
ölmesi dolayısıyla (Yıldız 1994, 197) 8. yüzyıl baş ve ortalarını anlatır. Hamza-
nâmeler, Hz. Ali cenkleri ve maktel-i Hüseyinlerden sonra Müseyyeb-nâme'nin ve
onun devamında Muhtar-nâme ve Ebû Müslim-nâmelerin gelmesiyle İslami destan
geleneğine ait olan bu destanlar bir nehir destan halini alır. Bu eserleri Anadolu kah-
ramanlarının menkıbevi hayatını anlatan Battal-nâme, Danişmend-nâme ve Saltuk-
nâme'nin izlediği söylenebilir. Müseyyeb-nâme, bu destan zincirinde hem Muhtar ve
Ebû Müslim'den Müseyyeb'in devamında Haricîlerden intikam alacak olan bir son-
raki kahramanlar olarak söz etmesi hem de Kerbelâ Olayı'ndan sonraki zaman dili-
mini aktarmasıyla önemli bir yerdedir.
Müseyyeb-nâme'nin Nüshaları
Müseyyeb-nâme üzerine yapılan çalışmalar Müseyyeb-nâme'nin bilinen iki nüs-
hası olan Sivas ve Konya nüshaları üzerinedir. Abdülbaki Çetin bu nüshalara Milli
Kütüphane nüshasını ekleyerek Müseyyeb-nâme'nin bilinen nüsha sayısını üçe çı-
karmıştır.(2008, 320) Bu nüshalara ilaveten bulunan iki nüsha ile beraber Müseyyeb-
nâme'nin toplam nüsha sayısı beş adettir. Müseyyeb-nâme'nin beş adet nüshasının
olması geniş bir okuyucu kitlesi bulduğuna ve okunduğuna işaret eder. Bu nüshalar
şu şekildedir:
1. Sivas Ziya Bey Yazma Eser Kütüphanesi, Der-Beyan-ı Müseyyeb Gazi
başlıklı 9072 numarada kayıtlı Sivas nüshası,
2. Sivas Ziya Bey Yazma Eser Kütüphanesi, Kitab-ı Müseyyeb Gazi (Ker-
bela'nın İntikamı) başlıklı 14398 numarada kayıtlı Sivas Ziya Bey nüs-
hası,
3. Milli Kütüphane, Milli Kütüphane Yazmalar Koleksiyonu, Kitâb-ı
Sultân es-Seyyid Müseyyeb başlıklı 06 Mil Yz A 8889 numarada kayıtlı
Milli Kütüphane nüshası,
4. Konya Bölge Yazma Eserler Kütüphanesi, Konya İl Halk Kütüphanesi
Koleksiyonu, Destan-ı Müseyyeb Gani başlıklı 42 Kon 1517 numarada
kayıtlı Konya nüshası,
5. Süleymaniye Yazma Eserler Kütüphanesi Yozgat Koleksiyonu, Müsey-
yeb Kıssası başlıklı 000831/2 numarada kayıtlı Yozgat nüshası.
Sivas nüshası 18x11 cm boyutlarında toplamda 100 varaktan oluşup nüshanın
yazarı ve yazılış tarihi hakkında bir bilgi yoktur. Nüsha, Der-beyān-ı Müseyyeb Ġāzı̇̄
rahmetu’llāhi ʿaleyh rahmeten vāsi’aten başlığını taşır. Okunaklı, harekesiz bir ne-
sih ile yazılan mensur nüsha Mehmet Dursun Erdem tarafından 2007 yılında çalışıl-
mıştır. Necati Demir bu nüshayı günümüz Türkçesine aktarmıştır. Nüshanın dil ve
yazı karakterinden 14. yüzyılın sonları ile 17. yüzyılın başlarında istinsah edildiği
düşünülmektedir.(Erdem 2007, 21)
Sivas Ziya Bey nüshası toplamda 137 varak olup sondan eksik bir nüshadır. Ese-
rin yazılış tarihi ve müstensihi hakkında bir bilgi yoktur. Her sayfası 15 satırdan olu-
şan eser harekesiz bir şekilde mensur olarak yazılmıştır. Eser Haza Kitabu Sultan
Seyyid Müseyyeb Gazi Rahmetullahi Aleyh başlığını taşır. Mehmet Dursun Er-
dem'in Ali Ekber Özdemir isimli şahsın kitaplığında bulunduğunu ve Ali Ekber Öz-
demir öldükten sonra kaybolduğunu belirttiği nüshanın(2007, 21) bu nüsha olma ih-
timali olsa da varak sayılarının tutarsızlığı ve eserin istinsah tarihinin bulunmayışı
Tüm nüshalarda görülen Hz. Ali taraftarı olmayan kişiler için kullanılan lain,
melun sıfatları, çeşitli dil kullanımları nüshaların Şii-Alevi zümreler içinde yayılma
imkânı bulmuş olduğuna işaret eder. Bununla beraber sözlü kültür ortamında aktarı-
lan bu destansı hikâye yazıya geçirilerek okurların eserden istifade etmesine olanak
tanınmıştır. Müseyyeb-nâme'nin 19. yüzyıl ortalarında istinsah edilmesi Anadolu
coğrafyasında uzun yıllar boyunca etkileşiminin olduğunu gösterir. Müseyyeb-
nâme, yazıldığı dönemin sosyo-kültürel özelliklerini yansıtması, halka hitap ederek
dinî duyguları arttırmayı hedeflemesi, belli bir ideolojiyi yayma gayesi taşıması ile
destan geleneği içerisinde muhteva açısından önemli bir yer edinir.
Sonuç
Müseyyeb-nâme, dört nüshası mensur bir nüshası manzum olarak yazılmış, an-
lattığı olaylar İslamiyet'in ilk yıllarına ve Arap coğrafyasına ait olmasına karşın
Anadolu'da yayılma imkânı bulmuş İslami destanlardan biridir. Destanın konusunu
Hz. Ali taraftarı Müseyyeb adlı kahramanın Haricîlerden intikam alması oluşturur.
Eserin müellifi ve yazılış tarihi belli olmamakla beraber dil hususiyetlerinden dolayı
Eski Anadolu Türkçesinin son dönemlerinde Anadolu'da yayılma gösterdiği düşü-
nülür.
Eserin tercüme veya telif bir eser olması hususunda Müseyyeb'den sonra Ebû
Müslim ve Muhtar'ın kahramanlıklarının anlatılacağı kitapların geleceğinin belirtil-
mesi bir fikir verebilir. Ebu-Müslim-nâme ve Muhtar-nâme'nin tercüme örnekleri-
nin bulunması Müseyyeb-nâme'nin de tercüme bir eser olma ihtimalini güçlendirir.
Müseyyeb-nâme, içerdiği olaylara kronolojik olarak bakıldığında 6. yüzyıl sonu 7.
yüzyıl başını anlatan Hamza-nâmeler ile başlayan Hz. Ali cenkleri, maktel-i Hüseyin
ile devam eden destanların 7. yüzyıl sonundaki halkasını oluşturur. Müseyyeb-
nâme'de, bir sonraki kahramandan ve onun kahramanlıklarının anlatılacağı bir met-
nin varlığından söz edilmesi bu metinlerin kronolojik açıdan sıralanmasıyla bir nehir
destan oluşumunu düşündürür.
Yazıldığı dil ve bu dilden yola çıkarak ait olduğu milletin pek çok özelliğini
içinde barındıran destanlardan biri olan Müseyyeb-nâme, gerek dil gerekse halk
edebiyatı çalışmalarında incelenmesi gereken bir eserdir. Eserin nüshaları üzerine
yapılacak olan karşılaştırmalı çalışmalar söz varlığına katkı sağlama, destan halkası
içinde Müseyyeb-nâme'nin yerini tespit etme noktasında önemli olacaktır.
Çetin, İ. (1997). Türk Edebiyatında Hz. Alî Cenknâmeleri. (1. Baskı). Ankara:
Kültür Bakanlığı Yayınları.
Eraslan, E. (1997). Müseyip Gazi Kerbelâ'nın İntikamı. (4. baskı). İstanbul: Can
Yayınları.
Güngör, Ş. (2003). Maktel-i Hüseyin, TDV İslam Ansiklopedisi. (C. 27, 456-
457).
Özen, K. (1991). "Müseyyeb Gazi Destanı". IV. Uluslararası Türk Halk Edebi-
yatı ve Yunus Emre Semineri (Eskişehir 11-13 Mayıs 1989), 269-280.
Semerci Elmas, N. (2019). Dâstân-ı Müseyyeb Gazi (s. 2-130) Giriş İnceleme
Metin Dizin, Yüksek Lisans Tezi, Bingöl Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü,
Bingöl.
Yıldız, H. D. (1994). Ebû Müslim-i Horasânî. TDV İslam Ansiklopedisi. (C. 10,
197-199).