You are on page 1of 2

VERBS like: sevmek

am/is/are afraid of: ...'dan korkmak look fit: zinde görünmek


am/is/are bad at: ..'da kötü olmak love: sevmek
am/is/are crazy about: bayılmak, çok sevmek make campfire: kamp ateşi yakmak
am/is/are fond of make people laugh: insanları güldürmek
am/is/are good at: ...'da iyi olmak meet up: buluşmak, bir araya gelmek
am/is/are in a hurry: acelesi olmak miss: kaçırmak, özlemek
am/is/are interested in ...: ...'ya ilgi duymak need to: gerekmek
am/is/are keen on: meraklı olmak, sevmek pay attention: dikkat etmek
am/is/are skilled at: ...'da yetenekli olmak pay: ödemek
argue: tartışmak pick ...up: (arabayla) almak
arrive: varmak, gitmek practice skating: paten çalışmak
attend: gitmek, katılmak prefer: tercih etmek
behave fairly: eşit davranmak prepare: hazırlamak
burn campfire: kamp ateşi yakmak protect cultural heritage: kültürel mirası korumak
buy: satın almak recommend: önermek, tavsiye etmek
call: çağırmak, demek, aramak save money: para biriktirmek
can't stand: katlanamamak, dayanamamak set goal: hedef belirlemek
chat online: online sohbet etmek shake hands: el sıkışmak
dislike: sevmemek share duties: görevleri paylaşmak
do for fun: eğlence için yapmak shop in stores: mağazada alışveriş yapmak
drive: sürmek, arabayla götürmek spend time: zaman geçirmek
enjoy nature: doğanın tadını çıkarmak study: çalışmak, (okulda) okumak
enjoy/love/like: sevmek, hoşlanmak surf on the internet: internette gezinmek
exercise: egzersiz yapmak take a bath: banyo yapmak
feel: hissetmek take a shower: duş almak
find: bulmak take a vacation: tatile çıkmak
follow rules: kurallara uymak take classes: ders almak
follow the news: haberleri takip etmek take good marks: iyi not almak
gain rewards: ödül kazanmak tell: anlatmak, söylemek
get dressed: giyinmek text: mesaj yazmak
get high grades: yüksek not olmak think: düşünmek
give food: yiyecek vermek try: denemek, çabalamak
give homework: ödev vermek visit: gezmek, ziyaret etmek
go on vacation: tatile gitmek wake up: uyanmak
go trekking: doğa yürüyüşüne gitmek write comments: yorum yazmak
greet: selamlamak --------------------------------------------------------
grow: büyümek, yetiştirmek NOUNS
hate: nefret etmek after school activity: okul sonrası aktiviteleri
have breakfast: kahvaltı yapmak backpack: sırt çantası
have dinner: akşam yemeği yemek band: müzik grubu
have enormous breakfast: büyük kahvaltı yapmak basic equipments: temel ekipmanlar
have lunch: öğle yemeği yemek beauty: güzellik
Kelimeleri Kolayca
hear: duymak behavior: davranış Öğrenmek ve Kendini
keep up with: ayak uydurmak, takip etmek cell phone: cep telefonu Test Etmek İster Misin?
learn new things: yeni şeyler öğrenmek class: ders, sınıf
learn: öğrenmek compass: pusula
lend: ödünç vermek countryside: kırsal bölge
cycling: bisiklet sürme excellent: mükemmel
elderly relatives: yaşlı akrabalar exciting: heyecan verici
everybody: herkes expensive: pahalı
fair: fuar fascinating: büyüleyici
fun: eğlenceli
fizzy drinks: asitli içecekler
healthy: sağlıklı
folk music: halk müziği
huge: devasa
gym: spor salonu impressive: etkileyici
health: sağlık lazy: tembel
high school: lise, yüksek okul national: milli
history: tarih ordinary: sıradan
indoor activity: içeride yapılan aktiviteler pretty good: oldukça iyi
item: eşya pretty: tatlı
kind: tür realistic: gerçekçi
language center: dil merkezi respectful: saygılı
movie theatre: sinema ridiculous: gülünç, komik
sensitive: duyarlı, hassas
nature: doğa
serious: ciddi
newspaper: gazete
snob: burnu havada, başkalarını küçük gören
outdoor activity: dışarıda yapılan aktiviteler terrific: müthiş
play: (tiyatro) oyunu together: birlikte
primary school: ilkokul trendy: son moda
rainbow: gök kuşağı unbearable: katlanılmaz
riding bike: bisiklet sürme usual: olağan
rope: ip wonderful: harika
school subject: okul dersi IMPORTANT EXPRESSIONS
science fiction: bilim kurgu about: hakkında, yaklaşık
skydiving: gökyüzü dalışı after - : -den sonra
all over the world: tüm dünyada
snowboard: kayak
all the time: her zaman
store: mağaza
also: ayrıca
survey: araştırma, anket among: arasında
teenager: genç, ergen (13-19 yaş) at least: en azından
tent: çadır before -: -den önce
top: zirve, en çok by the way: bu arada
torch: el feneri during: esnasında, boyunca
tradition: gelenek early: erken
traditional meal: geleneksel yemek first of all: öncelikle
training: eğitim, antrenman for example: örneğin
travel: seyahat from ...to ... : -...dan ...ya kadar
late: geç
type: tür
me too: ben de
typical day: sıradan gün
most of the time: çoğu zaman
video sharing applications: video paylaşım most: en çok, çoğu
uygulamaları mostly: çoğunlukla
voice: ses to be honest: dürüst olmak gerekirse
ADJECTIVES really: gerçekten
alone: yalnız such as … : … gibi
boring: sıkıcı then: daha sonra, o zaman
casual: günlük, rahat until - : - e kadar
difficult: zor what'sup: ne haber?
educational: eğitici
enough: yeterli

You might also like