Professional Documents
Culture Documents
2003 PolitikaDeikenlii EkonomikByme
2003 PolitikaDeikenlii EkonomikByme
net/publication/23532810
CITATIONS READS
16 790
1 author:
SEE PROFILE
All content following this page was uploaded by Funda Erdogan Telatar on 28 October 2018.
İnceleme-Araştırma
l
ile ekonomik büyüme arasındaki
İndiren: [Funda Telatar], IP: [78.187.201.232], Tarih: 08/10/2018 11:52:51 +0300
se
nedensellik ilişkileri, 1986-2001
00
03
1+
Funda Telatar*
2:5
1:5
Abstract .Causality relationships between policy volatility and economic growth
81
in Turkey, 1986-2001
01
The purpose of this study is to investigate the causality relationships between the
0/2
growth rate of real output and policy volatility in Turkey for the period of 1986-
ge
8/1
2001. Policy volatility, as an indicator for political instability, is represented by
volatility of the interest rate differential and the growth rate of nominal exchange
:0
rate. Both the special features of the Turkish economy during the analyzed period
rih
and the behaviour of investors towards engaging in investment projects are taken
Ta
into account in selecting these two variables. The results of the study indicate that a
decrease in the growth rate of output causes an increase in volatility of the interest
2],
rate differential and the growth rate of nominal exchange rate. This implies that the
.23
1986-2001 dönemi için, reel üretim artış olan ters nedensellik ilişkisinin Türkiye
P
nominal döviz kuru artış oranı ile temsil mik değişkenlerin performansları itibariyle
d
yüksek senyoraj, daha yüksek enflasyon ları gibi ekonomik politika değişkenlerinin
oranı vb.) gözlenmesinin, başka bir deyişle göreli etkilerini araştırmaya yönelirken,
gelişmekte olan ülkelerin makroekonomik politik iktisat literatüründe makroekono-
yapılarındaki istikrarsızlığın nedenleridir. mik performans farklılıklarının ekonomik
Soruya verilen popüler yanıtlardan birisi, politikaların içinde şekillendiği kurumsal
makroekonomik istikrarsızlığın gözlendiği yapı dikkate alınmaksızın açıklanamaya-
l
ülkelerde daha gevşek para ve maliye poli- cağı, siyasi faktörlerin de dikkate alınması
tikaları izlenme eğiliminin varlığıdır.1 Bu- gerektiği vurgulanmaya başlamıştır. Politik
nunla birlikte, bu yanıt bir diğer soruyu da iktisat modellerinde, ekonomik politika
İndiren: [Funda Telatar], IP: [78.187.201.232], Tarih: 08/10/2018 11:52:51 +0300
se
disiplinin sürdürülmesi konusunda ülkeler refahı maksimize etmek olan ve gerçek ya-
arasında neden bazı farklılıklar gözlen- şamda örneği bulunmayan, planlamacılar
00
mektedir? Başka bir deyişle, bazı ülkelerde tarafından alınmadığı, kurumsal yapı için-
03
parasal ve mali disiplin sürdürülebilirken, de gelişen siyasi bir mücadelenin sonucu
1+
neden bazı ülkelerde sürdürülememekte olarak ortaya çıktıkları düşüncesi ağırlık
2:5
veya sürdürülmek istenmemektedir? kazanmıştır.
1:5
Makroekonomik performansın ülke Siyasi ortamın ekonomik gelişme
gruplarının yanısıra, belirli bir ülkede üzerindeki etkilerinin ve öneminin teorik
81
zaman içinde farklılık sergilemesi de literatürde vurgulanmaya başlaması North
01
açıklanması gereken bir diğer önemli ol- (1981) ile olmuştur. North (1981), sağ-
0/2
gudur. Arjantin ve Japonya’nın aynı zaman lam politik kurumların riskleri azaltarak,
ge
diliminde tersine gelişme çizgisi sergile- 8/1
ekonomik işlemleri hızlandıracağını ileri
:0
miş olmaları, bu bağlamda verilebilecek sürmektedir. Benzer düşünce çizgisinden
rih
anlamlı bir örnek oluşturmaktadır: 20. yy. hareketle Acemoğlu vd. (2003), bazı ül-
başında dünyada refah düzeyi en yüksek kelerde sert krizlerin ve üretim açısından
Ta
1960’lı yıllardan itibaren sık sık ekonomik rumlu olan yüksek enflasyon, yüksek kamu
.23
çöküşe sahne olması, buna karşılık 1960’da harcamaları ve bütçe açıkları, aşırı değer-
01
kişi başına gelir itibariyle Arjantin’in ol- lenmiş döviz kuru vb. olumsuz makroeko-
7.2
dukça gerisinde yer alan Japonya’nın kısa nomik sonuçların ülkedeki temel kurumsal
.18
sürede dünyadaki en hızlı büyüme dene- problemlerin yansıması olduğunu ileri sür-
yimlerinden birisini yaşamış olması nasıl mektedir. Acemoğlu vd. (2003), kurumsal
78
il
Gerek ülkeler arasında gerekse belirli daha istikrarsız olmasını altı gerekçeye
], I
bir ülkede zaman içinde gözlenen makroe- dayandırmaktadır: (i) yöneticiler üzerin-
tar
sorulara yanıt arayışları, 1990’lı yılların nedeniyle, iktidarı ele geçiren grupların
başlarından itibaren iktisat literatüründeki sahip oldukları gücü kullanarak, gelirleri
aT
en aktif alanlar arasındaki ekonomik büyü- ve toplumun aktif değerlerini kendi lehle-
d
un
me teorisi ile politik iktisat çalışmalarının rine yeniden dağıtma çabalarına girişmeleri
B
[F
ortak araştırma konusu olmuştur. Ampirik sonucu ekonomik bir kargaşanın ortaya
büyüme literatürü içsel büyüme teorilerinin çıkabilmesi, (ii) politikacı davranışlarının
n:
ire
gelişimine paralel olarak eğitim, dışa açık- etkin kısıtlamalara tabi olmaması sonucu,
lık, alt yapı yatırımları ve kamu harcama- iktidara gelmenin sağlayacağı kazançların
İnd
1
Benzer biçimde, Chenery vd. (1986), Easterly ve Wetzel (1989) ve Krueger (1978) göreli fiyat yapısını
ve kaynak dağılımını bozan politikaların ülkeler arasındaki performans farklılıklarını açıklayan önemli bir
unsur olduğunu ileri sürmektedirler. Easterly (1992), ayırımlı (differential) ithalat tarifeleri, ihracat ve yatırım
sübvansiyonları, döviz tahsisi vb. politikaları, belirtilen etkileri yaratan etkenlere örnek olarak vermektedir.
18.yıl Ekim 2003 72
İktisat İşletme ve Finans İnceleme - Araştırma
iktidarda olmamanın yaratacağı kayıplar- siyasi kurumlarda temsil edilen rakip çıkar
dan daha büyük olması ve bunun da farklı grupları arasındaki karşılıklı ilişkilerin ve
gruplar arasındaki iktidar odaklı rekabetin seçmen tercihlerindeki dalgalanmaların ya-
daha şiddetli geçmesine, dolayısıyla siyasi rattığı hükümet değişiklikleri ile seçimlere
ve ekonomik kargaşaya neden olması, (iii) ilişkin sürpriz sonuçları kapsamaktadır.
sözleşmelere dayalı anlaşmaların kusurlu Siyasi faktörlerin ülkeler arasındaki
l
hale gelmesi nedeniyle, belirli ekonomik gelişme farklılıklarını açıklayan unsur
ilişkilerin şoklara duyarlılığının da artması, olarak kabul edildiği çalışmalarda, esas
(iv) ekonomik işbirliğinde ‘güven’ unsuru- olarak ekonomik büyüme olgusunun ele
İndiren: [Funda Telatar], IP: [78.187.201.232], Tarih: 08/10/2018 11:52:51 +0300
nun ön plana geçmesi nedeniyle, şokların alındığı ve yakın zamanlara kadar açıkla-
se
işbirliğini sürdürmeyi olanaksız kılarak, yıcı değişken olarak demokrasi ölçütleri
üretimde çöküşlere yol açabilmesi, (v) üzerinde durulduğu görülmektedir. Litera-
00
siyasetçilerin belirli grupları tatmin etmek türde politik istikrarsızlığın temsil edilmesi
03
ve iktidarda kalabilmek amacıyla, izledik- konusunda yaygın bir kullanım alanı bulan
1+
leri sürdürülemez nitelikteki politikaları diğer politik değişkenler, hükümet istikrarı,
2:5
terketmeleri sonucu değişkenlik (volatility) politik şiddet ve ülke uzmanları ile girişim-
1:5
ortaya çıkması, (vi) girişimcilerin sermaye- cilerin siyasete ilişkin sübjektif değerlen-
lerini daha çabuk çekebilecekleri sektörleri/ dirmeleridir. 3
81
faaliyetleri tercih ederek, ekonomik is- Politika değişkenliğinin (policy vola-
01
tikrarsızlığa katkıda bulunmaları. Sayılan tility) siyasi istikrarsızlığı yansıtan politik
0/2
altı koşulun geçerli olduğu ülkelerde, kötü değişken olarak kullanılması, literatürde
ge
makroekonomik performans ve izlenen 8/1
görece yeni bir eğilimdir. Bu çalışmada,
:0
yanlış politikalar ekonomik büyümeye de- Türkiye’de 1986-2001 döneminde siyasi
rih
İlgili literatürde kurumsal yapıyı yönelik olarak, ikinci bölümde ilgili teorik
.23
ülkelerde genel olarak istikrarlı rejimlerin döviz kuru ve faiz oranındaki değişkenlik
varolması ile açıklanmaktadır.2 Bu bağ- siyasi istikrarsızlık ölçütü olarak alın-
78
il
luk kaynağı olayları içerirken, ikinci boyut politik kurumlar’ın ne anlama geldiği ve bu
2
Çalışmada, politik ve siyasi istikrarsızlık kavramları anlamdaş olarak kullanılmaktadır.
3
Bu konuda kapsamlı bir literatür taraması için Brunetti (1998)’ ye bakılabilir.
18.yıl Ekim 2003 73
İktisat İşletme ve Finans İnceleme - Araştırma
l
kısmında demokratik rejimlerin var olma- ceklerini ileri sürmektedir. Ayrıca, otoriter
sına karşılık, gelişmekte olan ülkelerde rejimlerin homojen bir grup oluşturmadık-
demokrasi dışı rejimlerin gözlenme sıklığı, ları da dikkate alınmalıdır; bu grupta tek-
İndiren: [Funda Telatar], IP: [78.187.201.232], Tarih: 08/10/2018 11:52:51 +0300
se
etkileyen temel politik değişken olarak yönetimlere kadar çok farklı güdüler ile
değerlendirilmesi sonucunu yaratmıştır. hareket eden otorite tipleri yer almaktadır.
00
Bununla birlikte, demokrasi ölçütlerinin Bu bağlamda, toplumun çıkarını gözeten
03
ekonomik büyümeyi açıklayan yegane iyi niyetli diktatörler ekonomik büyüme
1+
değişken olarak tanımlandığı ampirik ça- açısından iyi bir performans sergileyebilir-
2:5
lışmalarda, kesin bir yargıya ulaşılmasını ken, zorba diktatörler ekonomiyi kötü idare
1:5
engelleyecek ölçüde, karışık sonuçlara ederek, ülkelerini siyasi ve ekonomik çö-
ulaşılmış olması, ekonomik büyümeyi etki- küşe sürükleyebilmektedirler. Dolayısıyla,
81
leyen politik değişken konusunda alternatif rejim tipinin ekonomik büyüme olgusunu
01
arayışlarına yol açmıştır. açıklayan yegane siyasi değişken olarak de-
0/2
Demokratik rejimin varlığı ile ekono- ğerlendirilmesi anlamlı görünmemektedir.
ge
mik büyüme arasında pozitif ilişki bulun- 8/1
Demokrasi ile ekonomik büyüme ara-
:0
duğu şeklindeki teorik beklentinin güncel sında, gerek teorik gerekse ampirik olarak,
rih
literatürdeki temel dayanak noktalarından açık ve kesin bir ilişkiye ulaşılmamış olma-
birisi, rejim tipinin siyasi otoritenin dav- sı, siyasi rejim tipinden çok mevcut rejimin
Ta
cesidir. Buna göre, en az iki parti arasında ğurmuştur. Buna göre, hükümetlerin sık sık
.23
demokratik rejimlerde, siyasi otorite çıkar yaşandığı kurumsal yapısı zayıf demok-
7.2
biçimde artıracak uzun vadeli politikalar açısından daha iyi bir performans sergile-
], I
kısa vadeli politikalar izleme güdüsüne Siyasi rejimin tipinden çok istikrarının
ela
4
Demokrasinin istikrarsızlık yaratma potansiyeli, siyasi otoritenin seçim öncesinde genişletici poli-
tikalar izlemesi, seçim sonrasında ise seçim öncesi izlenen politikaların enflasyonist etkilerinin ortaya
çıkmasından kaynaklanmaktadır. Politik devresel dalgalanmalar teorisinin Türkiye için ampirik olarak
araştırılması konusunda Telatar (2001)’a bakılabilir.
18.yıl Ekim 2003 74
İktisat İşletme ve Finans İnceleme - Araştırma
l
bulunmaktadır. Ayrıca, iktidarda kalma süresinin belirsiz
Politik istikrarsızlığın hüküm sürdüğü ve/veya kısa olduğu durumlarda, enflas-
ülkelerde, makroekonomik istikrarı sağla- yonu düşürme konusunda samimi olan bir
İndiren: [Funda Telatar], IP: [78.187.201.232], Tarih: 08/10/2018 11:52:51 +0300
maya yönelik olarak uygulanan program- politika otoritesinin gerçek niyetlerini özel
se
ların başarıya ulaşmalarını engelleyen bir kesime açıklayabilmesi ve inandırıcılık
diğer unsur, güvenilirliğin kazanılmasının kazanabilmesi için yeterli ve öngörülebilir
00
zorluğu veya olanaksızlığıdır.5 Makroeko- bir süreye sahip olmadığı da açıktır. İktidar
03
nomik istikrarsızlıkların yüksek ve kronik süresindeki belirsizliğin bilincinde olan
1+
enflasyon ile birlikte gözlendiği ekonomi- siyasi otoritenin, kısa vadede sonucu alı-
2:5
lerde, enflasyonu düşürerek istikrarı sağla- nacak politikalar izleme eğiliminin güçle-
1:5
manın birinci koşulu özel kesimin ilan edi- neceği ve bu şekilde politik istikrarsızlığın
len politikalara güven duyarak, enflasyon yarattığı belirsizliğin sürekli hale geleceği
81
beklentilerini düşürmesidir. Bununla birlik- söylenebilir.
01
te, politik istikrarsızlığın hükümetlerin sık Politik istikrarsızlığın bir diğer yan-
0/2
sık değişmesinin bir sonucu olduğu durum- sıması yasal altyapının zayıflaması ve
ge
larda, enflasyonu düşürme politikalarının 8/1
güçlendirme yönünde çaba harcanmama-
:0
başarıya ulaşmasını engelleyen içsel bazı sıdır. İlgili literatürde ‘mülkiyet haklarının
rih
büyümeyi iyileştirmek vb.) ile siyasi otori- ortaya konulmaktadır. Bu yaklaşım, eko-
.23
tenin tercihleri (yeniden seçilerek iktidarda nomik büyümenin özel yatırım kararlarına
01
lıktır. Söz konusu uyuşmazlık, özel kesi- tadır. Mülkiyet haklarının korunacağı ve
.18
sıyla bu konudaki vaatlerine bağlı kalma yatırım kararlarını etkileyen birinci etken
:[P
kesinlikten uzak olması sonucunu yarat- sistemin etkinliğine büyük ölçüde duyarlı
tar
5
İstikrar programlarında güvenilirlik problemini yaratan diğer faktörler şunlardır (Agenor ve Montiel,
un
1999: 488-493): (i) programda yer alan politikalar arasındaki tutarsızlık olması veya bu politikalar ile izlenen
B
[F
diğer politiklar arsında içsel tutarsızlık bulunması (bütçe açıklarının enflasyonun temel nedeni olduğu ülke-
n:
lerde enflasyonu düşürme programlarında bütçe açığını sınırlayacak önlemlere yer verilmemesi gibi), (ii) po-
ire
litika otoritesinin enflasyon ile işsizlik arasındaki kısa dönem ödünleme (trade-off) ilişkisinden yararlanmak
amacıyla, ex ante optimal politikadan ex post ayrılma güdülerine sahip olması anlamında ‘zaman-tutarsızlı-
İnd
ğın’ söz konusu olması (ayrıntılı bilgi için bkz. Erdoğan, 1997), (iii) dışsal şokların (dış ticaret hadleri veya
dünya faiz oranlarında sert düşüş vb) veya otoritelerin politika enstrümanlarını tam olarak kontrol edememe-
sinin politikaları öngörülemez hale getirmesi ve buna bağlı olarak özel kesimde reform politikalarının sür-
dürülebilirliğine ilişkin şüphelerin ortaya çıkması sonucu, tersi koşullarda tutarlı ve uygulanabilir niteliklere
sahip bir programın güvenilirliğini kaybetmesi.
ile yatırımcıların kendi tasarrufları altına ve bu şekilde vergi oranları, toplam talep,
alabilecekleri getiriler arasında bir fark- döviz kuru ve enflasyon politikası vb.
lılık (wedge) yaratmakta ve bu farklılık ekonomik politikaların gelecekteki yönü,
sermayenin marjinal verimliliği açısından mülkiyet haklarının güvenliği, sermayenin
benzer koşullara sahip iki ülkedeki yatırım verimliliği, yurt dışı finansal fon akımları
ve ekonomik büyüme oranı farklılıklarını ve, genel olarak, sosyo-ekonomik çerçe-
l
açıklayan temel unsur olabilmektedir. venin yapısı hakkında da belirsizlik ortaya
Bu noktada, yasal sistemin zayıflama- çıktığını ileri sürmektedir. Söz konusu
sına ve etkinsizliğin sürekli hale gelmesine belirsizlik ortamı özel karar birimlerinin
İndiren: [Funda Telatar], IP: [78.187.201.232], Tarih: 08/10/2018 11:52:51 +0300
se
kazanmaktadır. Svensson (1998), yasal sis- güdülerini etkilediği gibi, politika otorite-
temin etkin işlemesini sağlayarak, mülkiyet lerinin de güdülerini etkileyerek, miyopik
00
haklarını güvence altına alma ve sözleşme politikalar izleme eğilimlerini güçlendir-
03
hükümlerinin yerine getirilmesini sağlama mektedir ki, yasal sisteme yatırımların
1+
sorumluluğunun hükümetlere ait olduğunu azaltılması, kamu tüketim harcamalarının
2:5
vurgulayarak, esas sorgulanması gereken artırılması, yapısal reformların ertelenmesi
1:5
hususun hükümetlerin yasal sistemi güç- veya tersine çevrilmesi, önceden ilan edilen
lendirecek altyapı yatırımlarına neden politikalardan vazgeçilmesi, bu tip politika-
81
girişmedikleri veya girişmek istemedikleri lara örnek oluşturmaktadır.6
01
olduğunu ileri sürmektedir. Cukierman vd. Bu noktada, literatürde istisnai bir
0/2
(1992), bugünkü hükümetlerin vergi siste- durumu ifade eden ‘ters nedensellik’ iliş-
ge
mindeki etkinsizlikleri gelecek hükümet- 8/1
kisi üzerinde durulması gerekmektedir.
:0
lerin gelir toplama, dolayısıyla harcama, Konuya ilişkin çalışmalarda, politik süre-
rih
vergi sistemini etkin hale getirmeye yöne- Bu varsayım, ampirik çalışmalarda genel-
2],
lik reform girişimleri bugünkü hükümetin likle ortaya konulan durumu yansıtmakla
.23
politika haline gelmektedir. Cukierman vd. olarak gözlenen ‘ters nedensellik’ ilişkisi,
.18
mekte olan’ ayırımından bağımsız olarak, liği olasılığını artırabildiği gibi, sosyo-po-
], I
l
‘Ters nedensellik’ ilişkisinin varlığı, nasıl etkilediği konusunda test edilebilir
ekonomik büyüme ile politik istikrarsızlık önermeler vermektedir. Buna göre, tasarruf
arasında ortaya çıkan etkileşimin bir kısır oranı ne kadar yüksek ise ülke o kadar zen-
İndiren: [Funda Telatar], IP: [78.187.201.232], Tarih: 08/10/2018 11:52:51 +0300
döngü yaratmasına yol açabilmektedir. gin, nüfus artış oranı ne kadar yüksek ise o
se
Konuyu bir örnek çerçevesinde açıklamak kadar yoksuldur.
mümkündür: Dışsal bir nedenden dolayı Neoklasik büyüme modeli sermayenin
00
(örn. ekonomik gelişmelerden bağımsız marjinal verimliliği ile marjinal maliyeti
03
siyasi çatışmalar veya uluslararası gelişme- arasında karşılaştırmanın yapıldığı özel
1+
ler) hükümetin değişme olasılığını artıran yatırım kararlarına dayanmaktadır. Tam
2:5
bir şokun meydana gelmesi, yatırımlarda rekabet koşulları altında karını maksimize
1:5
ve ekonomik büyüme oranında düşme ya- etmeye çalışan firmalar, sermayenin mar-
ratacaktır. Bununla birlikte, büyümedeki jinal verimliliğini sermayenin kullanım
81
düşüş hükümetin değişme olasılığını daha maliyetine eşit kılacak düzeyde sermaye
01
da artırarak politik belirsizliğin güçlenme- kullanmaktadırlar. Bu çerçevede, sermaye-
0/2
sine yol açacaktır.7 Diğer yandan, ekono- nin kullanım maliyeti ve/veya sermayenin
ge
mik büyüme oranının dışsal bir etkenden 8/1
marjinal verimliliğini etkileyen politika-
:0
dolayı düşmesi halinde, halk kötü makro- ların firma bazında yatırım, dolayısıyla
rih
ekonomik büyümenin daha da fazla düşme- büyüme üzerine etkilerini inceleyen Eas-
.23
sine yol açacaktır. terly (1992) ile King ve Rebelo (1990), söz
01
belirleyicileri neoklasik büyüme modeli fiyatını artıran her bozucu etki ekonomik
tar
tarafından verilmektedir. İlk olarak Solow büyüme üzerinde negatif etki yaratırken,
ela
(1956) ve Swan (1956) tarafından ortaya fiyatı düşüren politikalar büyümeyi artır-
atılan neoklasik büyüme modeli, serma- maktadır.
aT
yeye göre azalan getiriye tabi standart Neoklasik büyüme modelleri çerçe-
d
un
bir neoklasik üretim fonksiyonu ile baş- vesinde, ekonomik politikaların belirlen-
B
[F
kişi başına gelirin durağan-durum düzeyini rarsızlık ve buna bağlı olarak ortaya çıkan
İnd
7
Ekonomik güçlüklerin politik kargaşa (protesto gösterileri, darbe vb.) yaratma potansiyeli için
Londregan ve Poole (1990)’a bakılabilir.
8
Neoklasik modelin genellikle Solow modeli olarak isimlendirilmesi, Solow ve Swan’ın çalışmaları-
nın aynı yıl yayınlanmış olmasına karşın, Solow’un çalışmasının Amerika’daki, Swan’ın çalışmasının
ise Avustralya’daki bir dergide yayınlanmış olmasına bağlanmaktadır.
18.yıl Ekim 2003 77
İktisat İşletme ve Finans İnceleme - Araştırma
l
uzun dönemde ise büyüme üzerinde her- getirilerinden mahrum kalma olasılığını
hangi bir etki yaratmamaktadır. artırmaktadır. Fosu (1992), politik istikrar-
Ekonomik politika sürecinin ve politik sızlığın beyin göçü yaratma potansiyeline
İndiren: [Funda Telatar], IP: [78.187.201.232], Tarih: 08/10/2018 11:52:51 +0300
istikrarsızlığın büyüme modellerine dahil dikkat çekerek, aynı durumun beşeri ser-
se
edilmesi içsel büyüme modellerinin geli- maye birikimi için de geçerli olduğunu ileri
şimi ile olmuştur. İçsel ekonomik büyüme sürmektedir.
00
üzerine literatürde ilk olarak sermaye biri- Politik istikrarsızlık, özel sermaye
03
kimi üzerinde yoğunlaşıldığı görülmekte- birikimi kararlarına dayalı olan ekonomik
1+
dir.9 Ekonomik büyüme olgusu nihai olarak büyüme sürecine proje değerlendirme aşa-
2:5
özel birikim kararına indirgenebileceğine masında girmekte ve politik ortam ne kadar
1:5
göre, özel yatırım getirilerini etkileyen her istikrarsız ise geleceğe ilişkin belirsizlik o
ekonomik politikanın büyüme üzerinde kadar fazla, yatırımın gelecekte beklenen
81
etkisi olacaktır. Söz konusu etkiler, üretken getirilerinin indirgenme oranı o kadar
01
teknoloji hakkında yapılan varsayımlara yüksek olmaktadır. İndirgeme oranında,
0/2
bağlı olarak, sürekli veya geçici olabilmek- belirsizlik nedeniyle ortaya çıkan korunma
ge
tedir. İçsel büyüme üzerine güncel çalış- 8/1
(hedging) amaçlı artışın, birbiriyle iliş-
:0
malarda, büyümenin motoru olarak yenilik kili, en az iki sonucu olacaktır. Birincisi,
rih
ler arasında tahsisini etkileyen ekonomik ilişkin belirsizlik tüm ekonomik kararları
:[P
etkiler aracılığıyla açıklayan içsel büyüme metin gelip gelmeyeceğini öngörmek dahi
d
un
9
Bkz. Barro ve Sala-i Martin, 1995.
10
Bkz. Aghion ve Howitt, 1998.
11
Bu noktada, siyasi istikrarsızlığın yalnızca hükümet değil aynı zamanda rejim değişikliğini içerebi-
leceğinin de dikkate alınması gerekmektedir.
18.yıl Ekim 2003 78
İktisat İşletme ve Finans İnceleme - Araştırma
istikrarsızlık arttıkça, yeni sabit varlıklara mesi, bir yatırım projesinin sağlaması bek-
yatırımların azalmasıdır. Yalnızca indirge- lenen getirinin bugünkü değerini, başka bir
me oranından daha yüksek getiri vaadeden deyişle yatırım malının talep fiyatını ver-
yatırımlar yapılacağı için, söz konusu oran- mektedir. Talep fiyatının arz fiyatını aşması
daki artış yatırım miktarının azalması sonu- halinde yatırım yapılacak, tersi durumda
cunu yaratacaktır. İstikrarsızlığın yeterince yapılmayacaktır. Yatırımın gerçekleşmesi
l
güçlenmesi ve indirgeme oranının yeterince için, beklenen net bugünkü değerin (NBD)
artması halinde, yeni yatırımların tamamen pozitif olması gerektiğini ifade eden kural,
durdurulması olasıdır. Yeni yatırımların uzun dönem dikkate alındığında, projenin
İndiren: [Funda Telatar], IP: [78.187.201.232], Tarih: 08/10/2018 11:52:51 +0300
yapılmadığı veya çok az düzeyde yapıldığı yaşamı boyunca beklenen getirilerin ma-
se
durumlarda, mevcut sabit varlıkların değer- liyetleri aşması halinde yatırımın yapıma-
lerindeki aşınmayı giderecek kadar yeni sını, tersi durumda yatırım talebinin sıfır
00
yatırım yapılması ekonomik durgunluğa; olmasını öngörmektedir.
03
aşınma oranından daha düşük yeni yatırım Yukarıda kısaca açıklanan geleneksel
1+
oranı ise ekonomik daralmaya yol açarak, NBD kuralı, her bir zaman periyodu için
2:5
üretimin düşmesi sonucunu yaratacaktır. geniş bir belirsizlikler ve olasılıklar aralı-
1:5
B. Bugünkü Değer Yöntemine ğının dahil edilebilmesi nedeniyle ‘esnek’
Belirsizliğin Dahil Edilmesi bir kural olmasına ve yaygın bir kullanım
81
Politik istikrarsızlık ve buna bağlı alanı bulmasına rağmen, 1980’li yıllardan
01
belirsizliğin yatırım kararlarına etkileri itibaren sorgulanmaya başlamıştır. Kural
0/2
teorik literatüre yeni katılan bir konu olma- olarak NBD’in, yatırım kararlarını etki-
ge
sına karşın, kökleri Keynes’in sermayenin 8/1
leyen ve belirsizlik taşıyan değişkenlere
:0
marjinal etkinliği kavramında bulunmak- gelecekte alması beklenen değerlerine
rih
duğunu ileri sürmektedir (Bernanke, 1983). gibi, iki ön koşulun varlığında, belirsizli-
7.2
sermaye mallarının mevcut kıtlık/bolluk olan NBD kuralı, ekonomik olarak optimal
durumu ve sermaye mallarını üretmenin yatırımların yapılmasını açıklayamayacağı
78
il
bugünkü maliyetine değil, aynı zamanda bu gibi, firmaların fiili yatırım kararı alma
:[P
dolu gelecek hakkındaki değişken, dolayı- (i) belirsizlik olgusunun yatırımların geri
ela
sındaki ters yönlü ilişkiyi bugünkü değer çeneğinin dikkate alınmaması (ii). koşulun
yöntemi ile açıklamaktadır. Bugünkü değer karşılanmadığını göstermektedir.
yöntemine göre, sermaye malından bekle- Yatırımların geri döndürülemezlik ni-
nen getirilerin cari faiz oranı ile indirgen- teliğinin vurgulandığı ve yukarıdaki koşul-
18.yıl Ekim 2003 79
İktisat İşletme ve Finans İnceleme - Araştırma
ların varolması halinde yatırımların bugün ne (yatırımın alternatif maliyeti) eşit miktarda
veya gelecek herhangi bir dönemde yarar- aşması gerekmektedir.
lanılabilecek seçenekler olarak değerlendi- Firmaların yatırım kararlarını erteleme
rildiği reel seçenek teorisinin (real option seçenekleri, zaman içinde elde edilen bilgi-
theory of investment) NBD yönteminin lerin belirsizliğe karşı korunma (hedging)
belirli koşullara kısıtlanmış özel bir hali amacına yönelik olarak kullanılabileceği
l
olarak değerlendirilmesi mümkündür. Te- düşüncesinden doğmaktadır. Burada üç
orinin savunucuları, yatırımların belirtilen tip bilgiyi birbirinden ayırt etmek yararlı
niteliklerini dikkate almayan yöntemlerin olacaktır ki, bunlar yatırımcının (i) hali-
İndiren: [Funda Telatar], IP: [78.187.201.232], Tarih: 08/10/2018 11:52:51 +0300
yanlış sonuçlar verebileceğini ileri sürmek- hazırda sahip olduğu, (ii) ancak yatırım
se
tedirler.12 Bu teoride yatırımların ‘geri dön- yapıldıktan sonra elde edebileceği ve (iii)
dürülemezliği’ne konulan vurgu, sermaye- halihazırda sahip olmadığı ve bekleme
00
nin genelllikle endüstri veya firma-spesifik maliyetine katlanarak elde edebileceği
03
yapıya sahip olduğu düşüncesine dayan- bilgidir. İkinci tip bilginin görmezden ge-
1+
dırılmaktadır. Pindyck (1991)’in işaret linmesi ‘risk’in, üçüncü tip bilginin dikkate
2:5
ettiği gibi, firmaların yatırımlarını kolayca alınmaması ise ‘belirsizlik’ olgusunun çıkış
1:5
çözememesi, harcamaların batık maliyet noktasıdır.14 Risk ile belirsizlik ayırımı ilk
olarak ele alınmasını gerektirmektedir.13 olarak Knight (1921) tarafından yapılmış-
81
Yatırımların bu niteliği, bir makinenin bir tır. Knight (1921)’a göre risk sigorta piya-
01
kez kurulduktan sonra, ekonomik değerin- salarının mevcut olduğu, belirsizlik ise bu
0/2
den kaybetmeksizin kendisine benzemeyen piyasaların bulunmadığı durumlara ilişkin
ge
bir başka nesneye dönüştürülememesinden 8/1
olgulardır. Seabra (1995)’ya göre, bu ni-
:0
kaynaklanmaktadır. Firmalar geri döndürü- telikler objektif ve sübjektif olasılık yakla-
rih
lemez bir yatırım harcaması yaptıklarında, şımları üzerine kuruludur: Olasılık objektif
yatırımı gelecekte yapma, başka bir deyiş- olarak (örn. gözlem yoluyla) ölçülebiliyor-
Ta
le, yatırımı erteleme seçeneğini ortadan sa sigorta piyasaları mevcut demektir ki, bu
2],
bilecek yeni bilgi elde etme olanağından da karar birimleri, nihai sonuçlar hakkında
7.2
maliyetine eşit olması halinde yatırımın ya- durum kararların ‘belirsizlik’ ortamında
], I
için, sermayenin birim değerinin satın alma kuralına göre yatırımın yapılma kararının
ve kurulma maliyetlerini, kaynakları başka bir ‘tesadüfi değişkenlerin gelecekteki durum-
aT
alana yatırma seçeneğini canlı tutmanın değeri- ları hakkında daha fazla bilginin elde edi-
d
un
Örn. bkz. McDonald ve Siegel, 1986; Dixit, 1992; Pindyck, 1993; Dixit ve Pindyck, 1994.
B
12
[F
13
Pindyck (1991), sermayenin endüstri-spesifik yapısını, çelik fabrikası örneği ile açıklamaktadır.
n:
Çelik fabrikasının yalnızca çelik üretimi amacıyla kullanılabilmesi, çelik talebinin düşmesi halinde
ire
fabrikanın piyasa değerinin de düşmesine yol açacaktır. Bu durumda, fabrikanın satılması mümkün
olsa da, elde edilecek gelir başlangıçta katlanılan maliyetin oldukça altında olacaktır. Dolayısıyla, çelik
İnd
leceği sonraki periyodlara kadar bekleme tüm periyodlarda beklenen faiz oranında
seçeneğinden vazgeçilmesi’ şeklinde bir ortaya çıkan düşüş uzun vadeli yatırım pro-
alternatif maliyeti söz konusu olmaktadır. jelerindeki bekleme maliyetini düşüreceği
Belirsizlik derecesi ne kadar yüksek ve için, yatırımlar üzerindeki pozitif etkisi faz-
yatırımların geri döndürülemez kısmı ne la güçlü olmayabilir. Dolayısıyla, toplam
kadar büyük ise, içinde bulunulan dönemde yatırım harcamalarının belirlenmesinde
l
yatırımı gerçekleştirmenin alternatif mali- faiz oranı düzeyi ikinci planda yer alırken,
yeti o kadar büyük olmaktadır.16 esas önem taşıyan unsur faiz oranlarındaki
Yatırımların geri döndürülemezlik ni- değişkenlik olmaktadır. Yatırımların, hü-
İndiren: [Funda Telatar], IP: [78.187.201.232], Tarih: 08/10/2018 11:52:51 +0300
teliği, yatırımları gelecekteki ürün fiyatları kümet tarafından, kısmen de olsa, kontrol
se
ve faaliyet maliyetleri, faiz oranları, döviz edilen fiyat, ücret, faiz oranı ve döviz kuru
kurları vb. değişkenlere ilişkin belirsizliğe gibi değişkenlerin taşıdığı risk faktörlerine
00
daha duyarlı hale getirmektedir. Bu koşul- bağlı olması, siyasi ve ekonomik istikrarın
03
lar altında, yatırımları teşvik etme amacı ekonomik büyüme üzerinde önemli bir et-
1+
taşıyan makroekonomik politikalarda istik- kiye sahip olduğu sonucunu yaratmaktadır.
2:5
rar ve güvenilirlik niteliklerinin, doğrudan III. TÜRKİYE’DE POLİTİKA
1:5
vergi teşvik politikası veya faiz oranları DEĞİŞKENLİĞİNİN EKONOMİK
düzeyinden çok daha önemli olduğu söy- BÜYÜME ÜZERİNE ETKİLERİ
81
lenebilir. Bunun nedeni, bugün yatırım 1. Makroekonomik Değişkenlerdeki
01
yapmanın alternatif maliyetinin projenin Bazı Önemli Gelişmeler
0/2
gelecekteki değeri hakkındaki belirsizliğe Türkiye’de 1986-2001 dönemindeki
ge
oldukça duyarlı olmasıdır. Dolayısıyla eko- 8/1
gelişmeler incelendiğinde, on iki hükümet
:0
nomik koşullarda ortaya çıkan ve projenin değişikliği, iki büyük ekonomik kriz ya-
rih
gelecekteki nakit akımlarına ilişkin riski et- şanması ve iki kapsamlı, ancak başarısız
kileyen değişikliklerin yatırım harcamaları istikrar programının uygulanmış olması,
Ta
üzerindeki etkisi yalnızca faiz oranlarında- dikkat çekmektedir. Dördü genel seçimler
2],
ki değişiklikten daha güçlü olabilmektedir. yoluyla olmak üzere, on altı yılda on iki
.23
Ingersoll ve Ross (1992), faiz oranının hükümet değişikliği yaşanması siyasi is-
01
stokastik bir gelişme sergilemesinin de, ge- tikrarsızlığın açık bir göstergesidir. Analiz
7.2
yarattığını ortaya koymaktadır. Geleneksel Örneğin, ortalama % 3.5 olan reel üretim
:[P
NBD kuralı, söz konusu alternatif mali- artış oranı en yüksek % 9.8 ve en düşük %
], I
yetleri dikkate almaması nedeniyle, çok – 6.1 olarak gerçekleşmiş; Gayri Safi Milli
tar
yaratırken, yeni yaklaşımda faiz oranının olmuş; ortalama % 9 olan reel faiz oranı
NBD’yi sıfır yapan içsel getiri oranından en yüksek değerini 1999 yılında (31.8)
aT
daha düşük bir kritik oranın altında olması ve en düşük değerini 2000 yılında (–10.6)
d
un
halinde yatırımın yapılması öngörülmekte- almıştır.17 İlgili dönemde döviz kuru ($/TL)
B
[F
dir. Ayrıca, Ingersoll ve Ross (1992), faiz ortalama % 67 oranında değişmiş; en yük-
oranlarında değişkenlik (volatility) arttıkça, sek değişim oranı % 167.7 ile 1994 yılında
n:
ire
iki oran arasındaki farkın büyüyeceğini de gözlenirken, en düşük oran 1990 yılında %
ortaya koymaktadır. Onlara göre, gelecek 26.6 olarak gerçekleşmiştir.
İnd
16
Kuşkusuz, yatırımı erteleme kararının da, başka firmaların piyasaya girme riski ve vazgeçilen nakit akım-
ları şeklinde, maliyetleri bulunmaktadır. Bu koşullarda, belirtilen maliyetin yeni bilgiyi beklemenin faydalarına
karşı ağırlıklandırılacağı söylenebilir (Pindyck, 1991). Belirsizlik derecesi arttıkça, yeni bilgiyi beklemenin
sağlayacağı göreli faydanın da o kadar büyük olacağı açıktır.
17
Reel faiz oranı, ex post olarak, r=(i-π)/(1+π) formülü ile hesaplanmıştır.
18.yıl Ekim 2003 81
İktisat İşletme ve Finans İnceleme - Araştırma
l
rar programının başarısız olmasının hem farklı ağırlıklarda olmak üzere, istikrarsız-
nedenlerinden hem de sonuçlarından birisi lık ve belirsizliği güçlendirdiği görülmek-
olmuştur. Analiz döneminde siyasi istikrar- tedir.18 Örneğin, genel seçimlerin yapıldığı
İndiren: [Funda Telatar], IP: [78.187.201.232], Tarih: 08/10/2018 11:52:51 +0300
sızlığın bir istisna olmaktan çok kural ol- 1987 yılı sonunda kamu fiyatlarının bir ay
se
duğu dikkate alınırsa, ekonomide gözlenen içinde % 20 gibi büyük oranlı ve şok nite-
değişkenliğin büyük ölçüde siyaset kökenli liğinde artırılması, özel kesimin fiyatlama
00
olduğu söylenebilir. 1986-2001 döneminde kararlarına yansıyarak enflasyonun daha
03
yaklaşık ortalama % 9 olan Kamu Kesimi yüksek yeni bir platoya geçmesi sonucunu
1+
Borçlanma Gereği/GSMH oranının 2001 yaratmıştır. 1988 yılında, kamu açıklarının
2:5
yılında % 16.4’e, ortalama yaklaşık % hemen tümüyle kamu yatırımlarındaki
1:5
20’ler civarında olan iç borç soku/GSMH azalış yoluyla telafi edilmeye çalışılması,
oranının 2001 yılında % 68’e yükselmiş özel kesimin üretim ve yatırım kararlarını
81
olması, kamu açıklarının hükümetlerin, olumsuz yönde etkileyerek, ekonominin
01
dolayısıyla siyasetin ekonomi üzerindeki özellikle imalat sanayiinde belirgin hale
0/2
olumsuz etkilerinin önemli bir kaynağı gelen durgunluğa girmesine, yılın son üç
ge
olduğu konusunda önemli göstergelerdir. 8/1
ayında ise durgunluğun ekonomik daralma-
:0
Hükümetlerin seçim kazanmaya yönelik ya dönüşmesine yol açmıştır.
rih
daki yaygın görüş birliği, makroekonomik dır. Özellikle nominal birimler ile yapılan
.18
otorite davranışları olduğu sonucuna ulaş- leşmenin yapıldığı dönemdeki değere indir-
:[
P
mayı haklı çıkaran ilave bir gerekçe sağla- genmesinde kullanılan oranın, sözleşmede
], I
maktadır. Hükümetlerin sık sık değişmesi belirtilen fiyatı önemli ölçüde etkilemesi
tar
kurumsal yapıdaki zayıflığın nedeni değil ğinin yanısıra, üretim ve fiyat kararlarında
semptomu olduğu şeklindeki yaklaşımın değişikliğe gidilmesinin maliyetli olması,
n:
ire
l
masını engelleyen belirsizlik ortamı, özel oynamaları da etkili olmuştur. Türkiye eko-
karar birimlerini kısa vadeli düşünmeye nomisinin analiz döneminde finans sektörü
yönelterek, yatırım gibi geri döndürülemez ağırlıklı bir yapı sergilemesi, faiz oranı ve
İndiren: [Funda Telatar], IP: [78.187.201.232], Tarih: 08/10/2018 11:52:51 +0300
nitelikteki uzun vadeli kararları alma konu- döviz kurunun ilgili politika değişkenleri
se
sunda çekingen davranmaya yöneltmiştir. olarak seçilmesinde etkili olan diğer bir
Bu süreç, Türkiye’de kaynakların reel unsur olmuştur. Ayrıca, Türkiye’nin küçük
00
kesimden finansal kesime doğru yeniden ve dışa açık bir ekonomi olmasının yanısı-
03
dağılıma yol açmış ve sabit sermaye yatı- ra, 1989’dan sonra sermaye hareketlerinin
1+
rımlarının GSMH içindeki payı 1986-2001 serbestleştirilmesinin yarattığı sonuçlar da
2:5
arasında ortalama % 23 olurken, toplam göz önünde bulundurulmuştur. Dolayısıy-
1:5
finansal varlıkların oranı 1986 yılında la, çalışmamızda politik istikrarsızlığın
yaklaşık % 38 iken 2000 yılında % 79’a ve ölçütü olarak faiz oranı ve döviz kurunun
81
2001 yılında büyük bir sıçrama ile yaklaşık seçilmesinde, yurt içi siyasi ortamdaki
01
% 135’e yükselmiştir. içsel istikrarsızlıkların yanısıra dış şoklara
0/2
2. Politika Değişkenliği ile Ekonomik açıklığın getirdiği belirsizlikler de dikkate
ge
Büyüme Arasındaki Nedensellik İlişkileri19 alınmıştır. 8/1
:0
Çalışmanın amacı politik belirsizlik Çalışmada, devlet iç borçlanma
rih
ile ekonomik büyüme arasındaki neden- senetleri faiz oranı, ABD doları/TL cin-
sellik ilişkilerinin araştırılması olduğu sinden döviz kuru ve ekonomik büyüme
Ta
için, politik istikrarsızlığı ölçmek amacıyla oranını temsilen özel imalat sanayii in-
2],
hükümet değişiklikleri yerine doğrudan deksi artış oranına ilişkin aylık verilerden
.23
keninin, analiz edilen ülkelere ve zaman yapma güdülerinin özel ve kamu kesimi
periyodlarına göre değiştiği görülmektedir; arasında farklılaşması gerçeğidir.21 Özel
78
il
bir ülkede para politikası değişkenleri poli- kesim karar birimleri, yatırım kararlarını
:[P
tika belirsizliğini daha iyi yansıtırken, bir alırken kurumsal ortamdan ve ekonominin
], I
başka ülke veya dönemde maliye politikası performansından, dolayısıyla politika belir-
tar
bilmektedir. Türkiye’de özel karar birim- Kamu yatırımları ise özel yatırım yokluğu,
lerinin alım-satım sözleşmelerine girerken seçimsel kaygılar vb. farklı faktörlere bağlı
aT
da söz konusu iki değişkenin 1986-2001 özel üretim ve yatırım kararlarından farklı
n:
19
Celasun ve Rodrik (1989)’da, politika değişkenliği reel döviz kurunun standart sapması olarak kul-
ire
lanılmış ve Türkiye ekonomisinde politika değişkenliğinin 1970-1984 arasında ihracat üzerinde negatif
İnd
olarak, politik belirsizlik olgusundan etki- ketle, seriler Auto Regressive Conditional
lenmemektedir. Heteroskedasticity (ARCH) yöntemi ile
Şekil 1 ve 2’de, faiz oranı farkı (r) ve modellenmiştir. İlk olarak Engle (1982)
döviz kuru değişim oranının (e) 1986-2001 tarafından geliştirilen ARCH modeli, öngö-
dönemindeki gelişmeleri verilmektedir. rü hatasının önceki dönem hata karelerine
Grafiklerde dikkat çeken en önemli özel- bağlı olduğu zaman serisi modellerinde
l
lik, her iki değişkenin dönem boyunca varyansın değişmesine izin vermektedir.
değişkenlik sergilemiş olmasıdır. Faiz Genişletilmiş formda model, koşullu var-
oranındaki değişkenliğin 1994 krizinin ar- yansın ilgili tüm mevcut bilginin bir fonk-
İndiren: [Funda Telatar], IP: [78.187.201.232], Tarih: 08/10/2018 11:52:51 +0300
dından arttığı, döviz kurunun 1994 ve 2001 siyonu olduğu kabulüne dayanmaktadır.
se
krizlerinde büyük oranlı artış sergilediği Belirsizliğin bir ölçütü olarak tahmin edilen
görülmektedir. koşullu varyans, yatırımcıların beklentileri-
00
Ekonomik büyüme, faiz oranı farkı ve ni etkileyen değişken olarak değerlendirile-
03
döviz kuru değişim oranı serilerinde birim bilmektedir.
1+
kökün varlığına ilişkin ADF (Augmented 1986-2001 dönemi için oluşturulan
2:5
Dickey Fuller) test sonuçları Tablo 1’de ARCH modeline, 1994 ve 2001 kriz dö-
1:5
verilmektedir. Test sonuçları üç serinin nemlerinde 1 ve diğer dönemlerde 0 değeri-
durağan olduğunu göstermektedir. ni alan bir kukla değişken getirilmiştir. Tab-
81
lo 2 ve 3’ten görüldüğü gibi, kriz kuklasına
01
Tablo 1. ADF Test Sonuçları (Dkriz ) ait katsayı pozitif ve istatistiksel
0/2
Değişken ADF Değeri Gecikme olarak anlamlıdır. Dikkat çeken bir diğer
ge
Sayısı 8/1
özellik, her iki ARCH (1) modelindeki var-
:0
Büyüme Oranı -3.96* 11 yansın duruma-bağlı (state-dependent) bir
rih
Farkı 22
Değişim Oranı
bir önceki dönemde faiz oranı farkı ve dö-
01
Not: Gecikme sayısı Schwartz Bayesian viz kuru değişim oranı ne kadar büyük ise,
7.2
Modellemesi
P
Faiz oranı farkı ve döviz kuru değişim ARCH modellerinden elde edilen hata
tar
22
Faiz oranı serisi düzeyde durağan bulunmadığı için, bir önceki dönemden fark serisi oluşturulmuştur.
18.yıl Ekim 2003 84
İktisat İşletme ve Finans İnceleme - Araştırma
l
İndiren: [Funda Telatar], IP: [78.187.201.232], Tarih: 08/10/2018 11:52:51 +0300
se
00
Tablo 3. Döviz Kuru Değişim Oranının
ARCH Modellemesi*
03
1+
2:5
1:5
81
01
* Otoregresif sürecin belirlenmesinde Akaike Bilgi Kriteri (AIC) ile
0/2
Schwarz Bayesian Kriteri (SBC) değerleri dikkate alınmıştır.
-433.2616
ge
** Parantez içindeki değerler standart sapmaları göstermektedir 8/1
* Otoregresif sürecin belirlenmesinde Akaike
:0
terimlerinin varyans grafikleri verilmekte Bilgi Kriteri (AIC) ile Schwarz Bayesian Kriteri
rih
yapılmıştır. Tablo 4’ten görüldüğü gibi, lanılmasını haklı çıkaran bir bulgu niteliği
7.2
densellik ilişkisi bulunmaktadır. Bu sonuç, İkinci olarak, faiz oranı farkı ile döviz
78
faiz oranı farklarındaki değişkenlik ile dö- kuru değişim oranına ait değişkenlik seri-
il
:[
viz kuru değişim oranındaki değişkenliğin leri ile ekonomik büyüme oranı arasındaki
P
23
Değişkenlik serilerine uygulanan durağanlık testleri, her iki serinin düzeyde durağan olduğunu
göstermektedir.
18.yıl Ekim 2003 85
İktisat İşletme ve Finans İnceleme - Araştırma
l
İndiren: [Funda Telatar], IP: [78.187.201.232], Tarih: 08/10/2018 11:52:51 +0300
se
Tablo 4. Granger Nedensellik Testi-1
00
H0: Döviz Kuru Değişkenliği H0: Faiz Oranı Değişkenliği
03
Faiz Oranı Değişkenliğinin Döviz Kuru Değişkenliğinin
1+
Granger Nedeni Değildir Granger Nedeni Değildir
Bir Gecikme 240.8* (+) 0.02
2:5
İki Gecikme 125.7* (+) 0.91
Üç Gecikme 83.8* (+) 2.43
1:5
Dört Gecikme 64.6* (+) 2.31** (+)
81
Not: * ve ** sırasıyla %1 ve %5 anlamlılık seviyelerini göstermektedir. (+) işareti gecikme katsayıla-
rının toplamının pozitif olduğunu göstermektedir. Optimal gecikme sayısı Akaike Bilgi Kriterine göre
01
4 olarak seçilmiştir.
0/2
tır. Tablo 5 ve 6’dan görüldüğü gibi, eko- oranı arasındaki nedensellik ilişkilerin
ge
nomik büyümeden değişkenlik serilerine 8/1
araştırılması amacıyla, ilk olarak döviz ku-
:0
doğru işleyen negatif yönlü bir nedensellik runun logaritması alınarak oluşturulan seri
rih
ilişkisi söz konusudur. Bunun anlamı, Tür- ile faiz oranı serisine Hodrick-Prescott (H-
Ta
ile temsil edilen politika istikrarsızlığını ar- temsilen kullanılmıştır. 1990’lı yıllarda
01
durumu ifade eden ‘ters nedensellik’ ilişki- yöntemlerinden birisi olan H-P filtreleme
.18
sinin geçerli olduğunu göstermektedir.24 yöntemi, iki yönlü simetrik bir hareketli or-
78
Ekonomik Büyüme Arasındaki Nedensellik Prescott (1980) filtresi, bir zaman serisini
P
medik gelişmeler ile ekonomik büyüme için, devresel kısmın varyansını büyüme
ela
rının toplamının negatif olduğunu göstermektedir. Optimal gecikme sayısı Akaike Bilgi Kriterine göre
4 olarak seçilmiştir.
24
Ters nedensellik ilişkisi, II.2. kısımda da belirtildiği gibi, ilgili literatürde genellikle hükümet istik-
rarsızlığı ve sosyo-politik huzursuzluk bağlamında açıklanmaktadır. Politika değişkenliği konusunda
ters nedensellik ilişkisinin elde edildiği ampirik bir çalışma, bilgimiz dahilinde, bulunmamaktadır.
18.yıl Ekim 2003 86
İktisat İşletme ve Finans İnceleme - Araştırma
l
Faiz oranı ve döviz kuru serilerinin Türkiye’de analiz döneminde reel sektördeki
‘sürpriz’ kısımları arasındaki Granger-ne- istikrarsızlık faiz oranında istikrarsızlığa yol
densellik test sonuçları Tablo 7’de veril- açmıştır.
İndiren: [Funda Telatar], IP: [78.187.201.232], Tarih: 08/10/2018 11:52:51 +0300
se
oranı ve öngörülmedik döviz kuru gelişme- sellik test sonuçları, öngörülmedik döviz
leri arasında iki yönlü nedensellik ilişkisi kuru gelişmelerinden ekonomik büyümeye
00
bulunduğunu göstermektedir. doğru işleyen nedensellik ilişkisinin varlı-
03
Tablo 8 ve 9’da faiz oranı ve döviz ğını ortaya koymaktadır. Bununla birlikte,
1+
kurunun HP-trendden sapma serileri ile öngörülmedik döviz kuru gecikmelerinin
2:5
1:5
Tablo 6. Granger Nedensellik Testi-3
H0: Faiz Oranı Değişkenliği H0: Ekonomik Büyüme Faiz
81
Ekonomik Büyümenin Granger Oranı Değişkenliğinin Granger
01
Nedeni Değildir Nedeni Değildir
0/2
Bir Gecikme 0.02 7.39* (-)
ge
İki Gecikme 1.25 8/1
6.07* (-)
:0
Not: * %1 anlamlılık seviyesini göstermektedir. (-) işareti gecikme katsayılarının toplamının negatif
olduğunu göstermektedir. Optimal gecikme sayısı Akaike Bilgi Kriterine göre 2 olarak seçilmiştir.
rih
Ta
Not: * %1 anlamlılık seviyesini göstermektedir. (+) işareti gecikme katsayılarının toplamının pozitif
78
olduğunu göstermektedir. Optimal gecikme sayısı Akaike Bilgi Kriterine göre 4 olarak seçilmiştir.
il
:[
Not: ** %5 anlamlılık seviyesini göstermektedir. (-) işareti gecikme katsayılarının toplamının negatif
un
olduğunu göstermektedir. Optimal gecikme sayısı Akaike Bilgi Kriterine göre 3 olarak seçilmiştir.
B
[F
l
oranını artırdığı şeklindeki bir sonucun rı Tablo 10 ve 11’de verilmektedir.
iktisat teorisi ışığında açıklamasının güç Tablo 10’dan görüldüğü gibi, birinci
olmasıdır. temel bileşen toplam değişimin % 81 gibi
C.Temel Bileşenler (principal components) oldukça yüksek bir oranını açıklamaktadır.
İndiren: [Funda Telatar], IP: [78.187.201.232], Tarih: 08/10/2018 11:52:51 +0300
se
Yöntemi ile Nedensellik Testleri Politik istikrarsızlığın ölçüsü olarak kul-
Yukarıda döviz kuru açısından ula- lanılan birinci temel bileşenin Şekil 5’te
00
şılan teorik olarak anlamsız sonucun verilen grafiği 1986-2001 döneminde faiz
03
Granger-nedensellik testinin zayıf nok- oranı farkı ile döviz kuru değişim oranın-
1+
talarından birisini yansıttığı söylenebilir. daki belirgin değişmelerin (bkz. Şekil 3 ve
2:5
Granger-nedensellik testi, nedenin sonuç 4) yakalandığını göstermektedir. Bu sonuç,
hakkındaki yegane (unique) bilgiyi içerdiği birinci temel bileşenin, analiz döneminde
1:5
varsayımına dayalıdır. 25 Testin belirtilen politikada gerek iç gerekse dış kaynaklı
81
zayıflığını gidermek amacıyla, faiz oranı şokların yarattığı değişkenliği doğru biçim-
01
farkı ve döviz kuru değişim oranına ait de yansıttığı anlamına gelmektedir.
0/2
değişkenlik serilerinden temel bileşenler Politika değişkenliği ölçütü olarak
ge
yöntemi yardımıyla oluşturulan değişken- kullanılan birinci bileşenin yakaladığı
8/1
ler ile ekonomik büyüme oranı arasındaki belirgin değişkenlik noktalarının karşılık
:0
Temel bileşenler yöntemi, gözlene- Türk Lirasını cazip hale getirmek amacıyla
Ta
meyen ortak faktörleri (burada istikrar- alınan ve mevduat faizlerinde artış yapan
sızlık) tanımlama yöntemlerinden bisidir. kararlar (ii) 1991 yılı başında yaşanan Kör-
2],
Yöntem, geniş bir gözlenen değişkenler fez Savaşı (iii) 1994 krizi (iv) 1995 yılı so-
.23
kümesinin doğrusal olarak bağımsız daha nunda yapılan erken genel seçim (v) 1998
01
küçük bir değişkenler kümesinin doğrusal yılında yaşanan Rusya krizinin etkileri (vi)
7.2
bir kombinasyonu olarak ifade edilmesine 2000 yılı başında uygulanmaya başlayan
.18
olanak sağlamaktadır. Burada amaç, bir istikrar programı ve (vii) 2001 yılında ya-
değişkenler kümesinden yeni bir değişken şanan siyaset kökenli kriz.
78
il
kümesi yaratmaktadır. Yeni seriler iki ko- Son olarak, birinci temel bileşen ile eko-
:[P
şulu sağlayacak şekilde belirlenen yükle- nomik büyüme arasındaki nedensellik ilişkileri
], I
25
Dolayısıyla, testin dayalı olduğu bilgi setinin iki seriden oluşuyor olması ve bu serilerin üçüncü bir
değişkenden etkilenmesi halinde, Granger-nedensellik testi faydasız hale gelebilmektedir.
l
İndiren: [Funda Telatar], IP: [78.187.201.232], Tarih: 08/10/2018 11:52:51 +0300
se
00
03
Tablo 12. Granger Nedensellik Testi-7
1+
H0: Temel Bileşen Ekonomik H0: Ekonomik Büyüme Temel
2:5
Büyümenin Granger Nedeni Bileşenin Granger Nedeni
1:5
Değildir Değildir
Bir Gecikme 0.02 7.33* (-)
81
Not: * %1 anlamlılık seviyesini göstermektedir. (-) işareti gecikme katsayılarının toplamının negatif
olduğunu göstermektedir. Optimal gecikme sayısı Akaike Bilgi Kriterine göre 1 olarak seçilmiştir.
01
0/2
Tablodan görüldüğü gibi, ekonomik oranı ve döviz kuru serilerine uygulanan
ge
büyümeden birinci temel bileşene doğru 8/1
Hodrick-Prescott filtresinden elde edilen
negatif yönlü bir nedensellik ilişkisi söz ‘trendden sapma serileri’ politikaların
:0
konusudur. Bu sonuç, daha önce yapılan ne- öngörülmedik (sürpriz) kısımları olarak
rih
densellik test sonuçlarını destekler niteliktedir. kullanılmış ve ekonomik büyüme ile seriler
Ta
siyasi istikrarsızlığın ekonomik politika üretim artış oranındaki düşüşün faiz oranın-
01
belirsizlik ile ekonomik büyüme arasın- ortaya koyarak, bir önceki test sonuçlarını
daki nedensellik ilişkilerinin incelendiği güçlendirmektedir. Son olarak, faiz oranı
.18
faiz oranı farkı ve döviz kuru değişken- bileşenlerini temsil etmek üzere oluştu-
il
:[
liği serileri kullanılmış ve konuya ilişkin rulan birinci temel bileşen değişkeni ile
P
], I
çalışmalarda ender olarak elde edilen so- test sonuçları da yukarıda verilen sonuçları
ela
nuçlara ulaşılmıştır. İlk olarak, iki serideki destekler biçimde, ekonomik büyümeden
değişkenlik ARCH modelinin hata terimle- politika değişkenliğine doğru negatif yönde
aT
rinin varyans serileri olarak tanımlanmış ve işleyen bir nedensellik ilişkisinin varlığını
d
un
teorik literatürde ‘ters nedensellik’ olarak nomisinin kendine özgü koşulları ve özel
n:
kuru değişkenliğine doğru işleyen negatif tedir. Herşeyden önce, döviz kurundaki
yönlü bir nedensellik ilişkisinin varlığını öngörülmedik gelişmeler ile ekonomik
ortaya koymuştur. İkinci olarak, para poli- büyüme arasında teorik olarak anlamlı bir
tikası enstrümanları olarak tanımlanan faiz nedensellik ilişkisinin bulunmamış olması,
18.yıl Ekim 2003 89
İktisat İşletme ve Finans İnceleme - Araştırma
döviz kurunun dış şoklara açık bir değişken misinin kurumsal yapısındaki zayıflıktır.
olma niteliğinin yansıması olarak yorumla- 1986-2001 döneminde ekonominin finans
nabilir. Benzer şekilde, 1980’den itibaren ağırlıklı bir yapı sergilemesi ve reel sektör
uygulanan ve reel sektörü dış şoklara açık ile finans sektörünün holding bankacılığı
hale getiren ihracata yönelik büyüme stra- şeklinde içiçe geçmiş olmasının yanısıra,
tejisi de ‘ters nedensellik ilişkisi’nin elde reel sektör ile siyasi otorite arasındaki ya-
l
edilmiş olmasına katkıda bulunan bir unsur kın ilişkiler reel sektördeki istikrarsızlığın
olarak değerlendirilebilir. Ayrıca, bu dö- ekonomik politikalara doğrudan yansı-
nemde dünyada küreselleşme eğilimlerinin masına neden olmuş; dolayısıyla politika
İndiren: [Funda Telatar], IP: [78.187.201.232], Tarih: 08/10/2018 11:52:51 +0300
se
siyasi, ekonomik ve finansal krizlerin yurt Çalışmanın sonuçları, teorik literatür-
içi piyasalara yansıma hızı da artmış ve de ‘ters nedensellik’ olarak isimlendirilen
00
ekonomik büyüme oranında düşüşe yol istisnai durumun Türkiye’de geçerli oldu-
03
açan ilave bir etken olmuştur. ğunu; ekonomik büyüme oranındaki dü-
1+
Sonuçların yorumlanmasında dikkate alın- şüşün politika istikrarsızlığına, dolayısıyla
2:5
ması gereken bir diğer unsur, Türkiye ekono- belirsizliğe yol açtığını ortaya koymaktadır.
1:5
81
KAYNAKLAR
01
Acemoğlu, D., S. Johnson, J. Robinson ve Y. Thaicharoen (2003), “Institutional Causes,
0/2
Macroeconomic Symptoms: Volatility, Crises and Growth”, Journal of Monetary Economics,
ge
yayınlanmak üzere. 8/1
Agenor, P. R. ve P. Montiel (1999), Development Economics, N.J. : Princeton University Press.
:0
rih
Alesina, A., Ş. Özler, N. Roubini ve P. Swagel (1996), “Political Instability and Economic
.23
CSAE admin/conferences.
ela
Bini-Simaghi, L. (1991), “Exchange Rate Variability and Trade: Why is it so Difficult to Find
Any Empirical Relationship?”, Applied Economics, 23, 927-935.
aT
Celasun, M. ve D. Rodrik (1989), “Debt, Adjustment and Growth: Turkey”, Developing Country
İnd
Debt and Economic Performance içinde, J. Sachs ve S. Collins (der.), Chicago: University of
Chicago Press.
Chenery, H. S. (1986), Industrialization and Growth: A Comparative Study, New York: Oxford
University Press.
l
Distortions”, Adjustments Lending Revisited: Policies to Restore Growth içinde, V. Corbo, S.
Fischer ve S. Webb (der.), Washington D.C.: The World Bank.
Easterly, W. ve D. Wetzel (1989), “Policy Determinants of Growth: Survey of Theory and
İndiren: [Funda Telatar], IP: [78.187.201.232], Tarih: 08/10/2018 11:52:51 +0300
se
Evidence”, World Bank PPR, WPS 343.
Engle, R. F. (1982), “Autoregressive Conditional Heteroskedasticity with Estimates of the
00
Variance of United Kingdom Inflation”, Econometrica, 50, 987-1007.
03
Erdoğan, F. (1997), Para Politikasının Zaman Tutarsızlığı ve Güvenilirlik Problemi: Türkiye
1+
Örneği”, yayınlanmış doktora tezi, Sermaye Piyasası Kurulu, no. 63.
2:5
Fosu, A. K. (1992), “Political Instability and Economic Growth: Evidence from Sub-Saharan
1:5
Africa”, Economic Development and Cultural Change, 40 (4), 829-841.
81
Hodrick, R. ve E. C. Prescott (1980), “Post-war US Business Cycles: An Empirical Investigation”,
mimeo, Carnegie-Mellon University, Pittsburgh, PA.
01
Ingersoll, J. E. J. ve S. A. Ross (1992), “Waiting to Invest: Investment and Uncertainty”, Journal
0/2
ge
of Business, 65, 1-29. 8/1
King, R. G. ve S. T. Rebelo (1990), “Public Policy and Economic Growth: Developing
:0
Londregan, J.B. ve K. T. Poole (1990), “Poverty, the Coup Trap, and the Seizure of Executive
01
Özler, Ş. ve G. Tabellini (1991), “External Debt and Political Instability”, NBER Working Paper
P
No.3772.
], I
Pindyck, R. S. (1993), “Investments of Uncertain Cost”, Journal of Financial Economics, 34, 53-76.
aT
Seabra, F. (1995), “Short-run Exchange Rate Uncertainty in Latin America”, Applied Economics, 27, 441-450.
d
Svensson, J. (1998), “Investment, Property Rights, Political Instability: Theory and Evidence”,
n:
Swan, T. W. (1956), “Economic Growth and Capital Accumulation”, The Economic Record, 32, 334-361.
İnd