You are on page 1of 81

iSTANBUL TiCARET ODASı YAYıN NO: 1989.

11

KAMU KESİMİ AÇIKLARı


VE
ENFLASYON

VERGi YÜKÜ (Yüzde)


_ Konsolide Bütçe Ve rgi Gelirleri/ GSMH
Toplam Vergi Gelirleri/GSMH

EMiSYON (Mılyar 1

1987

1984

1985
1986
İSTANBUL TİCARE T ODAS I

KAMU KESİM İ AÇIKLAR I


VE
ENFLASYON

Prof. Dr. Tansu Çiller

Doç. Dr. Mehmet Kaytaz


GREN
ReklamcılıklFotogra[cl11k
Haznedar, Mernkres Cad. No:2512
Bakırköy-ISTANBUL Tel: 556 04 43
ÖNSÖZ

1980 yılından itibaren Türkiye ekonomisinin en önemli meselelerinden


biri haline gelen enflasyon sorununun, geçen süre içinde, zaman zaman
kaydedilmiş olan başarılara karşın kalıcı bir şekilde çözülmesi ve ekonominin
en önemli denge unsurlarından biri olan fiyat istikrarının kabul edilebilecek
ölçüler içinde sağlanması mümkün olmamıştır.

Konunun nedenlerine yönelik tartışmalarda çoğu kez talep fazlası, eko-


nomik büyüme, alt yapı yatırımları, tasarruf yetersizliği, kaynak maliyeti, büt-
çe açıkları gibi birçok hususlar ile enflasyon arasındaki ilişkiler ele alınmakta­
dır. Ancak uygulanacak antienflasyonist politikaların belirlenmesinde ve
değerlendirilmesinde yalnız etki yönlerinin bilinmesi yeterli olmamakta,
çoğu kez birbirleri ile de bağlantılı olan alternatifler arasında önceliklerin tes-
biti, mevcut ortam ve varılmak istenen sonuç ile bağlantılı olarak uygulana-
cak politik araçların zamanlamasının ve dozunun dikkatle seçilmesi gerek-
mektedir. Bunun yapılabilmesi ise, büyük ölçüde, enflasyon ile bağlantılı
etki unsurlarının somut veriler halinde ifadesini mümkün kılacak araştırma
sonuçlarının mevcudiyetine bağlıdır.

Sunulan araştırmanın amacı parasal taban, iç ve dış borçlanma, kamu


kesimi toplam açıklan ve yerel idarelerin harcamaları gibi hususların enflas-
yon üzerindeki etkilerinin boyut itibariyle karşılaştırmalı olarak tesbitine ve
uygulanan analiz modeli çerçevesinde alternatif politikaların muhtemel so-
nuçlarının belirlenmesine yöneliktir.

Projenin başkanlığını yapmış olan Prof. Dr. Tansu Çiller'e ve Doç. Dr.
Mehmet Kaytaz'a teşekkür eder, elde edilen bilgilerin bu konudaki bilgi bi-
rikimine katkıda bulunması ve üyelerimiz ile araştırmacılara yardımcı olmasını
dileriz.

Genel Sekreter
Prof. Dr. ismail Özaslan
1
1

1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
KAMU KESİM İ AÇIKLAR I V E ENFLASYO N

İÇİNDEKİLER
ÖNSÖZ
BÖLÜM lıTÜRKİYE'D E ENFLASYONU N ÖZELLİKLER İ
1.1 GİRİŞ : TÜRKİYEDE ENFLASYONUN KAYNAĞ I
1.2 198 0 SONRASINDAKİ GELİŞMELE R V E KAMU
KESİMİNİN EKONOMİDEKİ YERİ

BÖLÜM 2ıMODE L V E ÇÖZÜMLE R


2.1 MODEL E GENE L BAKIŞ VE DENKLEMLE R
2.2 TAHMİN SONUÇLARI
2.3 MODELİN ÇÖZÜMÜ
2.4 TARİHİ BENZETİMLE R VE 1987 YILI ÖN TAHMİNLERİ

BÖLÜM 3:P0LİTİK A BENZETİMLER İ


3.1 SENARYOLAR VE POLİTİKA BENZETİMLER İ
3.2 YEREL YÖNETİMLER VE ENFLASYO N

BÖLÜM 4:ÖZE T V E YORUMLA R


4.1 KULLANILAN MODE L
4.2 BULGULA R VE YORUMLAR
4.3 SONUÇ

EK : VERİLER

KAYNAKÇA
KAMU KESİM İ AÇIKLAR I V E ENFLASYO N

BÖLÜM I

TÜRKİYE'DE ENFLASYONU N ÖZELLİKLER İ

1.1 GİRİ Ş : TÜRKİYE'D E ENFLASYONU N KAYNAĞ I

1988 Türkiyesini n iktisad i gündemini n birinc i maddesin i enflasyo n o -


luşturmaktadır. Enflasyo n gösterges i olara k GSM H deflatörün ü alırsa k
1980'de yüzd e yüz ü aşa n enflasyon , 198 6 yılmd a baz ı dalgalanmalarl a
yüzde otuzlar a kada r çekilmi ş gözükürke n n e olmuştur da 198 8 yılında b u
denli yükselmiştir ? Dı ş itibarı n yükse k olduğu , içt e desteği n v e hoşgörü -
nün sürdüğü, ree l ücret kayıplann a rağme n sessizliği n v e sağ duyunu n e -
gemen olduğu , dı ş borçları n henü z soru n halin e gelmediği , içbor ç patla -
masına gerek duyulmadığı, düşü k enflasyonlu, yüksek büyüme hızl ı 1982' -
lerden, hatta 1986'lardan, ne olmuştur da iç ve dış borçların Türkiye'nin ge-
leceğini ipote k altına aldığı , yüksek enflasyonl u v e düşürülen büyüm e hız -
larına mahkum bir Türkiye'ye gelinmiştir?
Nereden çıkmıştı r b u enflasyon? Kaynağ ı nedir? Gerçekten yüksek bü-
yüme hızfannın maliyetini mi ödemekteyiz? Yan i Türkiye çok hızlı büyümüş,
bu nedenl e d e enflasyo n azmı ş mıdır ? Büyüm e il e enflasyo n arasındak i
ters orantının , yani Phillip s eğris i kavramını n bira z ötesin i bilenler , bunu n
değişmez bir kaide olmadığını heme n söyleyeceklerdir. Niteki m dünyada ve
Türkiye'de enflasyo n düştüğ ü vey a düşüşt e olduğ u birço k yılda , büyüm e
hızının yükseldiğini veya çok yüksekte seyrettiğini gözlemliyebiliriz . Enflas -
yon, talep ve arz arasındaki farkı yansıtan bir kavramdır. Talep ve arz denge-
de büyürse , bu büyüme n e kada r hızlı olursa olsun, enflasyon olmaz . Hel e
Türkiye'nin karş ı karşıya bulunduğu nüfus büyümesi karşısınd a talebin arta-
cağı kesi n olduğun a göre, zaman içind e büyümeyi dizginliyerek enflasyon u
durdurmak nası l mümkün olabilir? Kısac a Türkiye'nin önemli tüm sorunların
çözümü ço k hızl ı büyümede n geçer . Aync a enflasyonu n çözüm ü d e arzı n
arttınimasına bağlıdır.
Bu çerçev e içinde , 198 0 ortalannda n itibare n Türkiye'd e büyüm e hız ı
daha yüksekler e çıkarılırke n enflasyon u düşürmeni n kabi l olduğun u iddi a
etmek mümkündür.198 0 sonlanndak i enflasyo n kam u kesimini n yatırı m st-
ratejisindeki dengesizliklerin bi r ürün ü olmuştur. İktisa t bilimi, bir açıdan ön-
celiklerin nasıl saptanacağına ışı k tutan bir bilimdir. Kamu kesimi 198 0 orta-
larından itibaren yatırımdaki öncelikler i iyi tesbit edemezken, iyi bir kaynak
dağılımı da yapamamıştır. Sıkça tekrarlanan bir tema, Türkiye'nin son yıllarda
yoğun bir altyapı yatırımına girdiği, özellikle enerji ve ulaştırma alanlarında bu
yatırımların gerekli olduğu doğrultusundadır. Bunu n sonucunda da biraz fe-
dakarlık ve enflasyona tahammül beklenmektedir . B u yaklaşımdaki ekono -
mik tutarsızlıkları anlamak , enflasyonun gerçek kaynağın ı bulma k ve Türki-
yedeki enflasyonu n sebebini n büyüm e olmayı p plansızlı k olduğun u tesbi t
etmek açısından önemlidir. Türkiye'de altyapı yatınmlanna elbette gerek var-
dır. Ancak istatistiklere bakıldığında bazı kaçınılmaz altyapı yatırımlannın top-
lam yatırımlar içindeki payının çok büyük olmadığı, buna karşın bazı öncelikli
olması gereke n sektörleri n paylannı n yetersi z olduğun u görmekteyiz . Ör -
neğin, enerji sektörünü n kam u kesimi yatırımlanndan aldığ ı pay % 23, tüm
yatırımlardan aldığ ı pay ise 198 0 ortalanndan itibare n % 13-14 civannda kal-
mıştır. Bun a karşın, ulaştırma ve kominikasyo n yatınmları dah a yüksek bo-
yutlara ulaşmıştır. Kam u kesimi yatırımlarının yüzde otuzdan fazlası, toplam
yatırımların kabaca yüzde yirmidört civarı bu alana yönlendirilmiştir. Bun a kar-
şın Türkiyenin görel i üstünlüğünü n sıkç a tekrarlandığı turizm , toplam yatı -
rımlardan yüzde ü ç civarında bir pay koparabilmiştir. Yin e Grtadoğuy u bes-
leme imkanınâsahip ve tanma dayalı sanayii geliştirme durumunda olan Tür-
kiye, tanma ancak % 6-7 civannda bir pay ayırmıştır. İhracattaki tıkanmayı ön-
lemek açısından gerekli sanayi yatınmları, atıl kapasitenin ekonomik açıdan
tükendiği bi r ortamd a yetersiz kalmıştır . Türkiye altyap ı yatırımlarında n hi ç
vazgeçmeden, yatınm dağılımındaki öncelikleri daha iyi tesbit edebilirdi. Şe-
hirlerde kanalizasyon niteliğinde olan yatırımların bir tür sağlık amaçlı yatırım
addedilmesi gereğ i v e vazgeçilmez olduğ u doğrudur . Yin e şehirlerde göç -
lerin ve artan nüfusu n sonucu, ulaştırma vazgeçilmez bir önceli k taşır. An-
cak ulaştırma ve kominikasyo n türündek i tüm yatırımların ayn ı önceliği taşı -
dığını söyleyebilme k mümkü n değildir . B u gözlemler çerçevesinde , v e a -
şağıda belirtilen en basit bir planlama denklemi il e hemen iddi a edilebilir ki,
Türkive enerji ve altvapı vatınmlanndan büvükölçüd e vazgeçmeden , önce-
likleri ve zamanlamaları daha ivi planlıvan bir kavnakdaâılımı ve vatın m strate-
jisi ile, aynı düzevde bir yatırımla daha fazla bir büvüme elde edebilirdi. Ulaş-
tırma, kominikasyon gibi sektörlerdeki yatırımla r ço k büyük sermaye il e an-
cak belli bir zaman sonra ve dolaylı olarak üretim artışlarını etkiliyebilmekte-
dir. Turiz m gibi , eme k yoğu n çeşitirsanay i dalla n gib j sektörlerd e is e ço k
daha küçük bir yatırımla ve kısa bir"donehnderda^ sağ -
lanabilir. Diğe r bi r deyişle , ticarete acı k ve satılabilir niteli k tagivgru j j r ç ok
dallarda sermaye hasıl a oranları daha düşük olduğundan, aynı yatırımla, da-
ha kısa bir zamanda hızl ı büyüme eld e edilebilir . Bun u kısaca şöyl e ifad e
edebiliriz:

AY = AK. A Y Büyüm e Oranı = (Yatırım) x (Hasıla/Sermaye Oranı)


YA K
Dolayısııle iktisad i açr^^^ maha l bırakmayacak bir şekilde iddi a
edilebilirki, altyapı niteliği taşıyan alanlardan örneğin % 10 gibi ufak bir oran
dahi sermaye hasıl a oranı daha düşük adı geçen dallara kaydırılsa idi aynı
yatınmdan daha kısa bir zamanda daha fazla üreti m elde edilebilir, sonuçt a
büvüme hızlandınlır. ve avrıca kısa dönemde piyasada satılabilir nitelikt e bir
arz genişlemesi olacağından , talebe ceva p verilerek enflasyo n düşürülebi -
lirdi. Yani kısaca 198 0 ortasından sonra büvüme artarken enflasyon düşebi-
lirdi. Böyle bir yatırım stratejisinde kominikasyo n ve ulaştırma gibi sektörler-
den yapılacak fedakarlıklar da öncelikler çerçevesinde son derece kısıtl ı ola-
bilirdi. Enflasyonu n kaynağ ı b u durumda büyüm e deği l plansızlıktır. Aync a
öncelikleri iyi tesbit ede n bir yatınm stratejisi Türkiyeyi şu anda mevcut olan
iki önemli tuzağa düşmekten de alıkoyabilirdi. Bunlar sırası ile şöyledir :

1) Makr o dengeler açısında n bakıldığında kam u kesim i yatırım tasarru f


açığı, büyük ölçüde kış a vadeli iç borçlanma iig kapanmıştır. Yani devlet kısa
vadeli borçlanı p oeneld e anca k uzun vadede üreti m artış ı saâlavan kesim -
lere yatırım yapmıştır. B u bir zamanlama tuzağıdır. B u tuzağa düşenler kısı r
döngüye girer , çünk ü kıs a vadeli i ç borçlann faizler i yüksek fai z ortamınd a
katlanmaya başladı mı , kaçış yoktur. İç borçlanmanın % 90'nın üzerindeki bir
kısmının kısa vadeli ve nispeten küçü k miktarlı oluşu, iç borçlanmanın par a
yakını bir ödeme aracı haline gelmesine ve fiyatlar üzerinde, para arzının art-
tınlmasına yakın bir etki yapmasına yol açmaktadır. B u durum devleti bir tür
banker rolünd e bırakırke n Türkiye'y i de sağlıklı bi r borçlanm a olanağında n
mahrum bırakmıştır. Kısac a bir yandan iç borçlardaki yükselme, para arzında-
ki yükselişe yakı n bi r enflasyo n baskıs ı yaratırken , diğer yanda n bunları n
kullaniidığı alanlar itibari ile ticarete açık satılabilir mallarda bir arz artışı mey-
dana gelmediği için , arz ve talep arasında kronik bir dengesizlik başgöster -
miştir.

2) Türkiye'd e öncelikler i ivi tesbit edilemiven yatırım stratejisinin yarattı-


ğı ikinci tuzak da kamunun yatınm alanlannın doğal olarak altyapı nitelikte ol-
ması nedeni ile, kamg kesiminin bu yatınmlgn yapmak için aldığı çok yüksek
boyutlu dış borçlan v e faizleri geri ödeyebilecek dövi z girdisi artışı m zama -
nında sağlavamamasıdır. B u da giderek Türkiye'nin dış borçlannı, başka dış
borçlar il e karşılamasına, dolayısı ile bir dış borç çıkmazına girmesine neden
olmuştur. İ ç ve dış borç faiz ödemeler i ilerdek i nesiller e yük getirecektir, bu
nedenle de kontrol altında tutulmalıdır. Geçerli öneri: iç ve dış borç faiz öde-
melerinin milli gelire olan oranının gelir artış hızının üstüne çıkmamasıdır. Bu
açıdan bakıldığında 1986'y a kadar iç ve dış borç faiz ödemelerinin mill i geli-
re olan oranının gelir artışının altında kaldığı ancak 1987'de n sonra bu duru-
mun bozulduğuna işare t etme k gerekir. Ayrıca , vergilerin gelir esnekliğini n
kolayca artmadığı gözönünd e bulundurulursa , iç ve dış borç faiz ödemeleri-
nin ilerdeki yıllara yük getireceği açıklık kazanacaktır. İ ç ve dış borç faiz öde-
mşlgri içi n ggrşken kayna k tgleb i he m enflasyonu n he m de faizleri n aşağ ı
çekilememesinde öneml i bi r etke n oluşturmav a deva m edece k gözükmek -
tedir.
Eğer yukarda belirtildiğ i gib i enflasyonun kaynağ ı büyüm e değils e yan i
Türkiye ço k hızlı büyüdüğ ü içi n enflasyo n kontrolsü z bi r hal e gelmed i ise ,
enflasyonun kaynağ ı nedir ? İkinc i akla gelebilecek bir yaklaşım yüksek faiz
politikasına ilişkindir. Faizleri n bu kadar yüksek olması bir tür maliyet enflas-
yonuna yol açmakta mıdır? Faizlerl e enflasyon arasında ki ilişkiyi incelerke n
Türkiye'de derhal mevduat faizleri ile kredi faizlerini ayırmak gereklidir. Çün -
kü aralarındaki fark bazı dönemlerde % 80'leri aşmaktadır. Dolayıs ı ile bu iki
faizi tek bir faiz kavramı içinde el e almak mümkün değildir. Mevdua t faizleri-
nin enflasyonun altınd a tutulması bankalardan , hatta T.L.'den kaçış a yol a-
çacağı için enflasyonun, mevduat faizlerinin yüksek olmasındaki başlıca ne-
den olduğunu , ve enflasyo n düşmede n mevdua t faizlerini n düşmeyeceği -
ni kabul etmek gerekir. Ancak kredi faizlerine ilişki n anali z kuşkusu z ikil i bir
etkileşimi ortaya koyacaktır. Kred i faizlerindeki yüksekliği sadece enflasyon a
bağlamak mümkü n değildir . Eğe r öyl e ols a id i kred i faizler i enflasyonun ,
dolayısı il e mgvdua t fazilerini n birka ç pua n üstünd e olurdu . Etkin bir finan s
kesiminin mevcu t olduğ u bütün ülkelerd e b u böyledi r v e dolayıs ı il e b u tip
varsayımlara dayal ı ekonomi k literatü r d e faiz düşüşünü geneld e enflasyo -
nun düşmesine bağlar . AncakTürkivede duru m farklıdır. Mevcu t diâer şart-
lar deva m ettiğ i müddetçe , enflasyo n düşse bile , kred i faizlerindek i düşü ş
çok büyü k olmayaca k yani rea l kred i faizler i yükse k düzeyd e deva m ede -
cektir. Mevcu t şartlardan birincis i finans piyasalarında rekabe t bulunmama -
sıdır. Yani bankalarla rekabet edecek kurumlar mevcut değildir. B u durumda
bankalar monopo l konumundadırlar . Bugünk ü durumd a geneld e bankala -
rın sıhhatli karla r temi n ettikler i iddi a edilemezs e de , monopol konumund a
olmayıp diğe r kurumlarl a rekabe t ediyor olsalar idi , kredilerden b u düzeyd e
yüksek ree l faiz d e talep edemezlerdi . Yani bankalar zara r etm e pahasın a
reel kredi faizlerini düşürmek durumunda kalırlardı. Kısaca reel kredi faizleri-
ni aşağıy a çekme k finan s kesimind e kurumsa l çeşitlendirmey e gitmekl e
mümkündür. Geliştirilmes i gereke n yen i kurumlan n başınd a hi ç kuşkusu z
Risk Sermayes i (Ventur e Capital ) kurum u gelmektedir . Çille r v e Çizakç a
(1988) b u kurumu n enflasyo n ortamınd a başar ı şans ı e n yükse k ola n ku-
rum olduğuna dikkat çekmişlerdir .
Reel kred i faizlerindeki yüksekliğin v e fon aktarm a maliyetini n Türkiye -
de çok yüksek oluşunu n arkasındak i ikinc i olau. kalabalıklaşm a olgusudur .
Kalabalıklaşma sorununun çözümünd e devletin küçülmesi yatmaktadır. Do -
layısıyla, devletin küçülmesi makro politika değişikliğinin temelini oluşturma-
lıdır. Kam u kesim i küçülürke n kayna k talebin i doğa l olara k kısmas ı gerek -
mektedir. Kaynak talebindeki daralmalan şu alt başlıklarla düşünebiliriz: Ser-
maye piyasasındak i kam u hakimiyet i bugü n % 95'ler e vara n boyutlarda n
çok daha aşağılara çekilmelidir/Bunu n içi n i ç borçlanmadan büyü k ölçüd e
vazgeçilmelidir. Bugü n Sermaye Piyasası'ndak i soru n esase n b u piyasay a
olan özel kesim talebinin kısıtlı olmasından değil, arzın yetersizliğinden kay -
naklanmaktadır. Kam u kesimi kaynak talebini ticari bankaların kaynaklann a
da el koyarak sürdürmektedir. Faizi n düşmemesinin an a nedeni burada yat-
maktadır. İç borçlanmanın bankalar kesimi kanalı ile yapılması yanında, mun-
zam karşılıklar, toplanan vergiler ve fonlar kanalıyla kamu kesimi mevduatı n
% 44'leri aşan bölümüne e l koymaktadır. Munza m karşılıkları dışında kamu
kesimi banka kaynaklarına el koymamalıdır. Kısac a özetlemek gerekirse, fa-
izlerin, özellikle Türkiyedeki yüksek faiz politikasının fiyatlan beslediğ i kuşk u
götürmez biçimd e açıktır . Enflasyonu n niteliğini ve kaynağını bi r ekonomet -
rik model çerçevesinde araştıran çalışmalar, yüksek kredi faizlerinin etkisin i
de açıklamışlardı. Fry (1980; 1986) 195 0 - 1983 dönemin i kapsaya n çalış -
masında enflasyonu monetaris t bi r model çerçevesinde incelemiştir . B u kü-
çük modelde , para arz ı büyüm e oran ı v e mevdua t kred i faizleri, enflasyon
ve gelir büyüme hızın ı açıklayan öneml i değişkenlerdir. Toga n (1987 ) 196 0
- 198 3 döneminde fiyatlar, para talebi , arzı ve faiz oranları arasındaki ilişkileri
göstermiştir. Bütü n b u çalışmalardan faizlerin , özellikle kred i faizlerinin enf -
lasyonu beslediği sonucu çıkmaktadır. Enflasyonl a faizler arasında bövle bir
etkileşim olduğun u heme n kabu l etmekle birlikte. Türkivede niçi n rea l kred i
faizlerinin b u denli yükse k olduğ u sorusun a yanı t getirme k gerekir . B u so-
rgngn çgvgbı da kanımızca açık vg basittir. Kam u kesimi açıkları nedeni ilg,
finanş kesimindek i kalabalıklaşm a kayna k talebin i büyü k ölçüd e etkile -
mekte, ve dQlayis i il e fo n aktarm a maliyetlerin i v e ree l kred i faizlerin i ço k
yukarılara çekmektedir . Diâe r bir deyişle yüksek faizler neden i il e beslene n
enflasyonun kaynağınd a da yine kamunun el i mevcuttur .
Türkiyede enflasyonu n bi r başka neden i d e par a arzındaki denetimsiz -
lik olmuştur . Yan i sık ı par a politikalarından sıkç a bahsedilmiş, anca k çoğ u
kez uygulama farklı olmuş, ve para arzındaki artışlar fiyatlan etkilemiştir . An-
cak sual yine "neden?" olmalıdır. Nede n para bazı, dolayısı il e para arzı art-
mıştır? Bunu n cevabında da yine kamu kesim i yatmaktadır. Türkiyede par a
arzının artmasın a büyü k ölçüd e kamunu n sebe p olduğun u göstere n çalış -
malar mevcuttur . Ertuğru l (1982 ) v e Batavı a v e Lash'ı n (1983 ) kurdukla n
modeller Aghevli-Kha n (1977 ; 1979 ) tipind e modellerdir . B u modeld e ka -
mu gelirleri kamu harcamalarını karşılayamayarak veya gecikme ile karşılaya-
rak para arzının artmasına yol açmakta ve enflasyonu besleyici bir rol ayna-
maktadır. Endoje n para arzı ve para talebi, fiyat düzeyini belirlemektedir .
Ertuğrul 197 0 - 1978 , Batavia ve Las h is e 196 0 - 197 5 dönemlerini incele -
mişlerdir. Yan i para arzmdaki artı ş fivatları elbett e beslemektedir . Anca k a-
raştırmalardan da görüleceği gibi para arzının artmasında da kamu açıkları ol-
gusu yatmaktadır. Aynı Qİgg bu çalışmada da açıkça şgrgilgnmşktedir.
Enflasyonunu körükleye n bi r başk a değişke n d e hi ç kuşkusu z dövi z
kurlandır. Ard ı kesilmeye n devalüasyonlar , hel e içt e atı l kapasit e kanal i il e
üretimi arttırma imkanlar ı daraldıktan sonra , fiyatlan dah a fazla etkiler hal e
gelmiştir. Son yıllarda yapılan çalışmalarda kullanılan bir yaklaşım yapısal en-
flasyon modelin e dayanmaktadır . Öni ş ve Özmucu r (1986 , 1987 ) oluştur -
dukları modeld e enflasyon-dövi z kur u kısı r döngüs ü hipotezin i Türkiye'y e
uygulamışlardır. B u modelde yurtiçi ve yurtdışı altın fiyatları ve ABD sanay i
ürünleri fiya t endeks i tarafında n belirlene n dövi z kur u il e parasa l taban v e
enflasyon arasınd a eşanl ı bi r ilişk i mevcuttur . 1980-198 5 dönemin i kapsa -
yan çalışm a bulguların a gör e söz ü edile n kısı r döng ü hipotez i Türkiy e içi n
geçerli bulunmuştur . Yan i gnflasypn-dövi z kur u kısı r döngüs ü Tgrkiy g içi n
geçerlidir; vş döviz kur u ile parasal taban genişlemesi arasındak i ilişk i fiyat-
lan arttırmaktadır. Diğe r yandan parasal tabandaki genişlemenin ana nedeni-
nin kamu açıklar ı olduğ u bilindiğine göre , döviz kur u kanal ı il e enflasyonu n
beslenmesinin kaynağınd a da vine kamu kesimi açıklan ve kamu eli yatmak-
tadır.
Son zamanlarda enflasyonla ilgili atılan başka bir tez de tüketimle ilgili -
dir. Halkı n geneld e tüketim e yönelmes i neden i il e bi r tale p patlamasını n
oluştuğundan bahsedilmekt e v e bu nedenle so n yıllarda fiyatlann tırmanış a
geçtiği iddi a edilmektedir. Fiyatla n kontro l altına almak içi n i ç talebi kısma k
gereği hi ç kuşkusu z geçerlidir . Anca k geneld e öze l kesi m tasarruflarını n
arttığı, kamu tasarruflarının düştüğü gözlenmektedir. Merke z Bankas ı verile-
rine gör e öze l % 35. 6 artarken , kam u tasarrufla n 1986'd a % 6.9 , 1987'd e
ise % 28.2 azalmıştır . Diğe r bi r devişl e öze l kesimden , kam u kesimin e bi r
kaynak aktarım ı SQ Z konusudur , v ş enflaşyon g körgklşye n tale p artışını n
kaynağı da yine özel kesim değil, kamu kesimidir .
Kamu kesimini n enflasyonu n kaynağın ı teşki l etmesini n bi r boyut u d a
hiç kuşkusu z kam u kesimini n so n yıllard a yarattığı maliye t enflasyonudur .
Çiller ve Kayta z (1988 ) kitaplannd a 198 0 ortalarından sonra , kapatılan Kİ T
açıklan yerine ikame edilen maliyet üstünde fiyatlandırma politikalarının, ge-
nel fiyatlar üzerind e yaptığı enflasyonist baskıy ı ölçmüşlerdir. Kam u kesimi-
nin enflasyon a yaptığ ı katkını n bi r boyut u d a KİT'leri n so n yıllard a maliye t
üstünde seyreden fiyatlandırma politikalan olmuştur .
Kısaca özetlemek gerekirse Türkiyede son yıllarda tırmanışa geçen en-
flasyonun neden i büyüm e değildir. Mill i gelirdeki büyüme hız ı artışı belki
tek haneli enflasyona bir etki yapabilir, ama üç haneli enflasyona yaklaşan
günümüzdeki fiyat artışlannın, teorik veya ampirik izahı olamaz.
Diğer vandan. vüksek fai z politikasının . Türk lirasını n değerini devamlı dü-
şüren kur politikalarının, bir türlü uygulanamayan sıkı para politikalarının, ve
hatta artan i ç tüketiminin enflasyon u körüklediğ i bir gerçektir. Anca k faizle-
rin vüksek oluşunun, yapılan kur avarlamalannın. artan para bazının, ve vük-
şglşn iç talebin ana ngdeni kamu açıklan ve kamu harçamalari(jır. Dglayış ı il$
enflasyonun an a kavnaainı doaru teşhis etmek gerekmektedir. Kısac a Tür-
kiye'de enflasyon kamu kesimi eli ile yaratılmaktadır. Dolavıs ı ile bu çalışma-
nın amacı son yıllarda tekrar süreklilik vg boyut kazanan enflasyonu n kamu
kesimi eli ile nasıl olgşturulçluğun u araştırmaktır. Oluşturula n mpçigldş . ka-
mu kesimi açıkları ic ve dış borçlanma ve para arzı önemli bir ver tutmaktadır.
Artan kamg harcamalarına karşılık kamg gglirlerinin aynı prançla artamamasi.
kamu kesimini, açığını kapamak amacıyla emisyon artışına, iç veyadış borç-
lanmaya başvurmak zorunda bırakmıştır. Bu araçlar değişik mekanizmalarl a
fivat artışlarını etkilemektedir. Avnı zamanda iç borçlanma kredi faizlerini artı-
rarak fivat artışlarına yol açmaktadır. B u çalışmada kamunun kullandığı deği-
şik politika araçları arasınçia ikame katsayıian ve enflasyondaki pgyi^n araştmi-
maktadır. Avrıc a son yıllarda belirgi n bi r artış göteren vere l yönetim harca -
malarının enflasyona etkisi incelenmektedir. Çalışmanı n sonraki bölümlerin-
de enflasyonun özellikleri kısac a incelenmekte, ve oluşturulan mode l tanıtıl-
maktadır. Modelin tahmini, tahmin başansı ve simulasyon sonuçlan verilmek-
tedir. Son bölümde ayrıca yerel yönetimlerin enflasyona katkısı incelenmek -
te ve sonuçlar yorumları ile birlikte özetlenmektedir .
1.2 198 0 SONRASINDAK İ BAZ I GELİŞMELE R V E KAM U
KESİMİNİN EKONOMİDEK İ YER İ

Türkiye'de e n öneml i ekonomi k sorunlarda n bir i enflasyo n olmuştur .


1977 yılmda n itibare n artmay a başlaya n enflasyo n oranı , 198 0 yılınd a %
100'ü geçmiştir . 198 1 ve 1982 yıllarınd a önemli ölçüd e düşm e gösterme -
sine karşı n sonrak i yıllarda tekrar süreklili k ve yüksek boyu t kazanmıştır .
(Tablo 1.1) . İçind e bulunduğumu z dönemd e yıllı k enflasyo n oran ı % 70' i
geçmiştir.
1980 sonrasında artan enflasyonla birlikte kamu harcamalannın ağırlığ ı
artmıştır. 1983-8 5 döneminde kam u harcamalan azalm a eğilimi göstermesi-
ne karşı n 1987'd e % 22.6'ya ulaşmıştır . (Tabl o 1.2) . B u dönemde bi r kala-
balıklaşmadan (crowding-out ) sö z etmek mümkündür. 1970'l i yıllarda ortala-
ma % 50 olan kamu sabit sermaye yatırımlarının payı bu dönemde yaklaşı k
% 5 8 olmuştur . Ayn ı zamanda sabit sermaye yatınmlannı n GSM H içindek i
payı 1985-8 7 yıllarında yüzde % 20'nin üzerine çıkmıştır. Ancak dolaysız ü-
retim artışını sağlayacak olan tarım, madencilik ve imalat sanayi yatınmlannın
payı belirgin bir düşme eğilim i göstermektedir .
Kamu harcamalarını n artmasın a karşı n kam u gelirieri ayn ı orand a artış
göstermemiştir. Verg i yükü 198 4 yılında % 12.9' a kadar düşmüştür. (Tab -
lo 1.3). Toplam kamu gelirieri (vergi, vergi dışı gelirier, fonlar vb.) kullanılara k
hesaplanan vergi yükü son iki yılda artış göstermesine karşın, bu artış kamu
açıklannı karşılayacak ölçüde olmamıştır. Konsolid e bütçe açığının GSMH'ya
oranı artmış, aynı biçimde kam u borçlanma gereği de artmıştır. (Tabl o 1.4) .
Bu durum hem dış hem de iç borçlanmanın artmasın a yol açmıştır. 198 0 yı-
lında 16 Milyar ABD dolan olan dış borçlar 198 7 yılı sonunda 38 Milyar dolan
aşmıştır. (Tabl o 1.5) . Bunu n 8 Milyar dolannı kıs a vadeli borçlar oluşturmak -
tadır. Dış borçların GSMH'ya oranı yüzde 59 civanna kadar çıkmıştır.
Dış borç artışıyla biriikte özellikl e 198 5 yılından itibaren i ç borçlanmada
da önemli artışlar meydan a gelmiştir (Tabl o 1.6) . 198 7 yılı sonunda toplam
kamu iç borç stoğu 1 2 trilyon TL.nı aşmıştır. B u miktar GSMH'nın % 20 sin-
den fazladır.
Genelde ma l ve hizme t ihracatınd a öneml i artışla r olmasın a karşın , bu
artışlar döviz talebini karşılamakta n uza k olmuş ve dış ticaret açığ ı artmay a
devam etmiştir. Ödemeler dengesi açığı dalgalanmalar göstermiş , 1987 yılı
hariç, artış eğilimi içinde olmuştur. B u durum ticaret açığını kapatmak için de
dış borçlanma gerektirmiştir. Car i işlemle r açığındak i küçülm e is e artan dı ş
borçlar, (rezerv hareketlerini hesaplar a aldıktan sonra) açıklıyamamakta , ve
bu nedenle , hesaplam a yanlışlığ ı yapıldığ ı kuşkusun u yaratmaktadır . He r
şıkta arta n dış bor ç faiz v e an a para ödemeleri içi n yeni borçlanma gerek -
miştir. Önemli bir diğer gelişme kısa vadeli dış borçların payını n artmakta ol-
masıdır. Dış borç ödemeleri aynca iç borçlanmayı da hızlandırmıştır.
İç ve dış borçlanmanın yanısıra emisyon ve para arzı artışı da bazı kıs a
dönemler dışınd a sürmüştür . (Tabl o 1.7) . Emisyo n hacm i 198 0 yılınd a
278.6 Milya r TL'den 198 7 yılı sonunda 2955.3 Milya r TL.'ya ulaşmıştır .
CO Oi C O

CO CM o
CO CO CO CO in CO

CO CO CO
CD
00 CD C O lO C D
CM C M CV i CO CO CO C O

T5
N in CM o C3> CM C M
O
00 CO CD CO 5
xi- Tj -

CO CO o CO eg Û
E CO
c:^
o CM CO 00 in CO o
in
lO
CO X

lO CO CO CO
CO
00 CD s 00 CO CO C O
CO
CD CO CO CM CO CM CM

CD
CD C M in ^
CM
o: 00 r-i ı n r> " CM
Csi C MC M CO CO C M
LU

O) Q
00^ CO C3î CJ >
LU 00 CO ın -r ^
o CO CO CO CO CD
Ç
"a
o
Cvl C O CO CO 0 0
X
00 o iri cö
LL c:^ o r-. o

o
o o
o
o
II
O
"O
c iğ
o O LU 00
CO
< s (D
E
C7>
İŞ
CJ)
co <D
ç
00 CO i5 •O O)
LU
II
C3^ ^ C3 c:^
^
1o c o
CD

o LU o O û
LU û O İJ L o O

^. bo
CD O '•E
a> E •o - -9
Q
CO CO
I b CO o to
CO o
LU L U LU H CO
û
c CD "5 (O

B
O
i O
o
C LU
Û
c
CO
-«—•
(0
(D
O
c
CO 1 -

CM
CM CM

O CD T - C M
•ö 00
N CM 1- ^ 00 CO LO
CM T T CM CM
>-
İ5 LO
00
CO C O 1 - o
CO o
1 - C O LO
CsJ CO

T- L O CO
00
CO
T- C O
€0 LO 1 - CO
ü

CO
CO CM CO
i5 00
c:^ cj> d CO 00 00
CO LO CO
E
CO
o CO
CM LO -R - LO
CO 00
00
T- o oi
CJ C O CO T- CO
3
E CD

00 CO
CO CM T-
E
CO
cvi ai d
CO CM CO 1 -
CM

CSJ
o
o
00
CO CO LO 00 m
CO CO
CM CM
LO cJ CD
>
CD LO 1 -

<
İ5

CO

x-Ç
c
1
.8- I ?1 5
=
«
E
X
E
1 ^
|-
15 m 1
PC O I
<1>

.8- ^ 1
<? 1 I ^C O

2 I -C O
lO CO
CM

00
lO CM
CM

lO 00
00
C7> CO o6

00
00
CD c6

o CO CO
N 00
cd c>
>• CM

:3
CM

>-
00
1^
C3^
CM
CD
"5)
o CM
o
> 00
00 CD

>
CM
CO
CD
o
00
O) OT C
CO : 0
>-

<
>- -g
CO
CD i5
"
—Eo
Q-

i CO
(D
oE
•o)|
o CD ~
•ff 0)
>0 3

0)
:^
o 05 =5 H
3 s»
E
5 cc g
Q. oo &
o ı2
CO
o CO od CD

>-
CO
00 CJ> lO CM
CM*

CO
d
o
00
c\i c\i

£
o 00 CO CM
o lO CO

CO
E
c CO
İ5 00 CO CO o
o CJ> 1^

o
CD
CM
3 00
d
E
CO

5
00 o
00
C7> CO CD

< o
00
1^ CD

o C3> CO CD


o
m

o I
CO
c
o I
S
CD
<

c
5
CM C M o o > h-. T t 0 0 L O
O IN . 0 0C D
o 1 -
CO C D C M C C^î
D CT M
-LC O T O- C D CM
00 CM
0 0 C3 Î T- LO
00 L O LO CM
CO C M CD

C O I ^ I ^ ' » ~ C M C T > C D C O oC Oo
CD C M T - L O " » - C O f ^ r ^ ^ - CD C O C O
a 00
CO O <J> (J> a csâ
LO
CO 00 00
CD C M C O 00
T- CM

<
LO o
CO C M LO
00
CO

o l O CJ ) L O T- T f T-
LO C3î C D L O 1 - 1 ^ L OL O CM
00 CO L O 0 0 c: ^ 0 0C D CO
00 CD T-
LO o 1 -C MC O CO
CM
CM C M LO JD

O O O O C M C O C D C 3 Î C 3 Î CD
CD
o Tl-
00 0 0
LO
C M O O C : î O O C 3 > C 3 î O O I - CO

o 00
C3^ CM o
00 T- C O CD
C O 1 - -r- CM ; l
CO Cvl L O T -
o CM o
T- 0 0 LO
CM T-

N
CO LO 1 -C D L O CM O 0 0 O
CO 00 Oo 00C M L O Tj- C D 0 0
c
O 00 T- f- 0 0C M C DC D L O


00 C D CM CM
LO
CO CM
<
U.
c
O C J ^ L O L O ' ^ ' ^ O C O T - o LO o»
CD CM 1 - I O O C D O C D T - O T-
00 c D o o c j î i ^ c j ^ O T f - ; 00
COH CO CM
CJî 2
5 LO 1 - T- C M CO
LO CM

»
Q
(D
T- O C M. 00 C
O C M C O C3 Î L O C D
CO T - CO
"O
C D I O I ^ " ^ I ^ C O O O C O
CD 00 O O C J Î T - C J Î O O O O O * 00 C O L O
a> CD T f T - T - 1 - T - i :
LO
CM C M
•s
o

r-. C M o L O CD C Oo h -C OC D
o Tj- C D C O O O T-o C O L OC M CJ î
00 CM C3 î L O C M
^^ s 1^ CM C M
T- 3 C
CD C O C M CM CM c:^
O
CD LO

<
55
E
0) m O
'2 E İS
2= ö-S
i CD

C E
CD

C D
es
=S 2 o SS -= 5
Q3

1>

|2 S I- it :
il
CO LO CO C O O C O c: ^ O
o 00 CM 1 ^ L O C MO O L O l O
00 00 C3î C O L O 00
00
LO CM CO
CM
T- L O

00 CO C O o CO 1 - 1^ o
CD CO T— CO CM O 00 CM CM
00 > t lO y— 00 Tj - CM T— 00
^- LO
Oî CJ) o CM
CO

CO CsJ 1 - o O CM LO O
LO 00 CO CO CJ) CD CM LO CM

5.
00 o CD CM T— •J— CO
c:^ 1— CD

O OO CM CM O CO LO
CO T—
Tl- CM
CJ CO
CJ)
00 T— LO CM CO CM
CO 00
o T-

D)
O 00 o CM OC DC OC D h - ' i - C M T-
CO CO CD CM Lo C D 0 0 r- . OL O
CO 00 00 CO CO Cs l CM L O

C5 1—
CM CM CO
^C M

i?
o CM
LO LO
00
CD
CO
CO O
LO C
O
Do
O l
CD C OC
O L OC
O
M

00 o T- C OC O
CD
<^ 00^
o
00 00 1 - O r> . 0 0 C D L O
L
T— lO LO O 00 0 0 L O C3 ) L O 1 ^
m 00 LO CO C M O L O
c:^ ^ İD ^
İD

CD C O C DC O (J) C D 0 0O L OC D
O CM C O C OT f0 0 1 -L O T- C O Cs J
00 LO T- C O CO C M CO
00

<

İ5 = I
CO
LU
o
1 1 ŞI1 r § û

.1^ ^ 5 ItS ^ Q
X

i
N
I
CO
I
CO CM c> co
LO cö od cd
LO CM c:> o CO
CJ> O
CM <3>
LO
co CO
o
CO
CO
00
T- T—

'r- O co a> o CM
CO co cd cd
00
CJ>
CM
O CM o
a
CM co
If—

C\J ı n ın o T- CO
T— T-'

ın
LO LO o
00 co <J> o d oi LO LO
(O CJ) c:> o CO oo
CO CM CM T—
co 00

CO C3> 1^ co c; CM
00 CM od CM od C3İ cd
LO 00 co
N c:^
V. o> CM
CM
CM
T—
LO
o
LO

<( O LO CM c>
X. CO <D d cd od od
CO 00 CO co 00
û. CO O) T- CM (y>
CO CO co

c CM CO 1 -

o CM CM Oİ d
>.
00 00 O) ın
c^ LO co CM LO T—
CM CÜ co
E
UJ 00 CD 00 CM
cd CM cd cd
00 00 00 co
co 00 o co T—
CM

CO LO o oq o>
o od c d od
QÛ CO o ın 00
CM 00 00 o

m
o

CM CM CO
I
1983-87 döneminde GSMH'nm (1968 fiyatlanyla) ortalama büyüme hızı
yaklaşık % 6 olmuştur. Son iki yılın büyüme hızı ortalamanın üstündedir. Bu
talep artışında kamu kesiminin payı önemli bir yer tutmaktadır. Kamu kesimi
daha öncek i dönem e oranl a büyüm e göstermiştir . Kam u kesimini n sabi t
sermaye yatırımlan içindeki payı artmıştır. Bu yatınmlann ağırlığını alt-yapı ya-
tınmlan oluşturmaktadır . Öze l kesimde de yatırım artışları daha çok inşaa t
sektöründe olmuştur. Böylec e bir taraftan talep artarken, tarım, madencilik
ve imalat sanayii gibi üretim kapasitesini dolaysız artıracak sektörlere yapılan
yatınmlann payı azalmıştır.
Kamu gelirlerindeki artış kamu harcamalanndaki artışı karşılayacak ölçü-
de olmamıştır. Kam u kesim i açıklann ı i ç ve dış borçlanm a ve emisyo n ar -
tışıyla karşılam a yoluna gitmiştir. İ ç borçlanma 1982-198 7 dönemind e yak -
laşık 8.5 kat artış göstermiştir. Uygulanan iç borçlanma politikası ekonomini n
çeşitli kesimlerin e farkl ı etkilerl e enflasyon u körükleyic i bi r ro l oynamıştır .
Öncelikle yükse k faizl i i ç bor ç vades i dolduğund a bütçey e büyü k bi r yü k
eklemiş v e bütç e dengesin i güçleştirmiştir . Transfe r harcamalan , özellikl e
faiz ödemeleri bütçede önemli bir yer tutmaya başlamıştır. 198 7 yılından iti -
baren bütçeni n yarısında n fazlasın ı transfe r harcamala n oluşturmaktadır .
Bütçe açıklannı n b u biçimd e büyümes i yen i borçlanmay a yol açmı ş v e bi r
kısır döngü içine girilmiştir.
Kamu kesiminin yüksek faizle ve büyük miktarlarda borç alması, faiz o-
ranlannın düşürülmesini önlemiştir . Mevcu t tasarruflar için kamu ve özel ke-
sim rekabetinde kam u borçlanmasının sağladığı baz ı ayncalıklar bu kesimin
üstünlük kazanmasın a yol açmıştır. Burad a bir işlem kalabalıklaşmasından
(transactional crowdin g out ) sö z etmek mümkündür . Kam u açıklan i ç borç-
lanma ile karşılanırken faiz oranları artmakta ve yatırımlar azalmaktadır. Gelir
artmaktadır, ama bu artış borçlanma olmadığındaki artı ş ölçüsünde değildir .
Faizlerin bu denli yükselmesi il e özel kesim para ve sermaye piyasasının dı-
şına itilmektedir.
Türkiye bilindiğ i gib i so n zamanlard a yükse k enflasyo n dönemler i ge -
çirmiştir. Bu dönemlerin ortak özelliği hızlı talep artışı, kamu açıklan ve para-
sal genişlem e olmuştur . Belirl i düzeylerd e maliye t artışla n d a enflasyon u
hızlandıncı bir rol oynamıştır. 198 0 ortaları enflasyonu yukarda sayılan ortak
özellikleri göstermesine karşı n bazı belirgin ayırdedici özelliklere sahiptir. Bu
dönemde baz ı istikra r önemlerini n uygulanıyo r olmas ı v e yapıla n baz ı ku -
rumsal değişiklikler enflasyo n olgusunu n Türkiye'de kısme n niteli k değiştir -
mesine yol açmıştır.
İç borçlanmaya sağlanan vergi avantajı, hazine bonosu ve devlet tahvi-
linden faiz geliri kazana n kesim e vergisiz gelir elde etme olanağı vermiştir .
Bu durum bütçe açığının artmasında başka bir etken olurken aynca serma-
ye piyasalannın temelin i oluşturmas ı gereke n bir kuralı hiçe saymıştır. Risk
arttıkça artması gereken ne t reel faiz, zaman zaman kısa vadeli, ve daha
risksiz devlet tahvillerinde, daha yüksek düzeyde seyretmiştir. Böylece ser-
maye piyasalarındaki kaynakların % 95'i devlet kesimine kaymış ve yaratılan
kalabalıklaşma ile, mevduat faizleri ile, kredi faizleri arasındaki fark büyümüş-
tür. Kısaca iç borçlanma para arzının denetimininde hükümetin rolünü iyice
azaltmıştır. Vergiden muaf faiz geliri olduğu için hazine bonoları paraya ter-
cih edilir ve yerine kullanılı r olmuştur. Hazine bonolarını n ufak denominas -
yonlarda ve kısa vadeli oluşu bunda etkilidir. Yüksek kredi faizleri nedeniyle
plasman güçlüğü çekilmesi ve batık kredi sorununun varlığı bankaların za-
man zaman kam u kesimin e bor ç vermey i terci h etmelerin e yo l açmıştır .
Böylece kısa dönemde para arzını azaltması gereken iç boçlanma, para ar-
zının artışında etkili olmuştur. Bütü n bu nedenlerle de artan fiatlar, Türk li-
rasından kaçışa neden olmuş ve özellikle döviz mevduatına olan talep yük-
selmiştir. Paraya çok yakın olan döviz mevduatı para arzını fiilen yükseltirken
ayrıca para arzının kamu kesimince kontrolünü daha da zorlaştırmış ve böy-
lece enflasyonist bir başka kısır döngü oluşturmuştur. Dövi z mevduatını, TL
mevduatından farklı kurumsal oranlara tabi olması kamunun para arzı üzerin-
deki denetimini daha da azaltmıştır.
İç borçlanma gibi dış borçlanmanın da bir açıdan teorik olarak anti-en-
flasyonist olması beklenebilir. Ancak bu yatınm stratejisine, yatırım zamanla-
masına ve yatırımın üretime çevrilme süresine bağlı bir olgudur. Bu dönem-
de dış borçlanma hızla artmış ve önemli yatırımlar yapılmıştır. Ancak yatırım-
lann genellikle alt yapı niteliğinde yatırımlar olması ve üretime çevrilmesinin
geç olması enflasyonist baskıyı artırmıştır. Ayrıca bazı yatırımların ekonomik
verimliliğinin ve döviz kazanma niteliğinin olmayışı bu baskıyı güçlendirmiş-
tir.
1980 sonras ı dönemd e enflasyon u hızlandıra n diğe r bir etke n maliye t
artışları olmuştur . Öncek i dönemlerd e genellikl e fiyatların ı düşü k tuta n
KİT'ler bu dönemde açıklannı kapatmak için sürekli fiyat artışlarına gitmişler-
dir. Geneld e öze l kesim e oranl a dah a fazl a maliyeni n üstünd e fiyatlam a
yapmışlardır. He m kamu hem de özel kesimde maliyetleri artıra n iki unsur
yüksek kred i faizleri ve ithal mallarının artan fiyatlarr olmuştur. Ekonom i ö-
nemli ölçüde ithal hammadd e ve ara mallarına bağımlı olduğu içi n yüksek
kur, ithalatı pahalılandırmıştır. Gene l talebin de artıyor olması bu artışların
yurtiçi fiyatlara yansımasına yol açmıştır. KİTlerde belirgin bir üretkenlik artışı
olmadığı için, bu kez de maliyet artışları nedeniyle açık vermeye başlamıştır.
Fiyat artışı veya iç borçlanmayla KİT açıklan kapatılmaya çalışılmıştır.
Yukarıda, kamu kesiminin, son yıllarda Türkiye'de gözlemlenen enflas-
yon tırmanışı içindek i yerine, ve çok yönlülüğüne dikkat çekilmeye çalışıl-
mıştır. Aşağıda ise , kamu kesiminin fiyat artışlanna nasıl ve ne ölçüde yol
açtığının araştırması, bir model çerçevesinde ele alınacaktır.
BÖLÜM 2 : MODE L V E ÇÖZÜMLE R

2.1 MODEL E GENE L BAKI Ş V E DENKLEMLE R

Bu çalışmada önceki bölümde ele alınan özellikleri mümkün olduğu ka-


dar yansıtabilecek bi r kısa dönem enflasyon modeli geliştirilmiştir/Modeld e
fiyat düzeyi para arzı, döviz kuru ve kredi faiz oranı tarafından belirlenmek-
tedir. İç ve dış borçlanma modelde önemli bir yer tutmaktadır. İç borçlanma
kredi faiz oranı kanalıyl a fiyat düzeyini etkilemektedir. Aynca iç borçlanma
para arzının belirlenmesinde ik i yönden etki yapmaktadır. Birincis i iç borç-
lanma aşağıda tanımlandığı biçimde kamu harcamaları düzeyini belirleye n
değişkenlerden biridir. İçsel olarak belirlenen kamu açığının kapatılmasında
hükümetin kullanabileceği politika araçlarından biri de iç borçlanmadır. İkin -
cisi, iç borçlanma gecikmeli olarak para arzını etkilemektedir. Ayn ı biçimde
dış borçlanma da kamu harcamaları düzeyini belirleyen değişkenlerden ve
kamu açığının kapatılmasında kullanılabilecek araçlardan biri olarak para ar-
zını ve giderek fiyat düzeyini etkilemektedir. Böylec e kamu açığını n kapa-
tılmasında iç ve dış borçlanma hükümetin kullanabileceği araçlardan ikisidir.
İç ve dış borçlanma düzeyindeki değişmeler parasa l tabanı ve para arzını
belirlemektedir.
Model beş i davranışsal , dördü özdeşli k olma k üzer e doku z denklem -
den oluşmaktadır. İçse l değişkenler fiya t endeksi (PY), kamu harcamalar ı
(GC), kamu gelirler i (GY) , konsolide bütç e gelirler i (TC) , kre^i fai z oran ı
(RK), kamu borçlanma gereği(KB), para arzı (M3), parasal taban (MH), para-
sal tabanda değişme (DMH) ve cari fiyatlarla GSMH'dır (YC). Politika değiş-
kenleri iç ve dış borçlanma, Merkez Bankas ı reeskont oranı ve döviz kuru-
dur; 196 8 fiyatlanyl a GSM H v e diğer kam u gelirler i modelin , diğer dışsa l
değişkenleridir.

Kamu Harcamaları :
Bu çalışmada kamu kesimi bir bütün olarak ele alınmıştır. Merkezi yöne-
tim, yıerel yönetimler ve KİT'ler kamu kesimini oluşturmaktadır. Kam u harca-
malan car i tüketi m v e yatırı m harcamalan , car i transferler v e i ç ve dış
borç ödemeler i d e dahi l olma k üzer e sermay e transferlerini n
toplamına eşi t olara k tanımlanmıştır . B u durumd a kam u harcamaları -
nın bileşimi incelendiğinde (Tabl o 2.1} döne m sonuna doğru önemli değiş-
meler görülmektedir. Toplam transfer harcamalarının payı tüketim ve yatırım
harcamalarına göre önemli artış göstermektedir. Böylec e iç ve dış borçlan-
manın kamu harcamalarının belirlenmesinde rolü olacaktır. Borçlanma kamu
tüketim y e özellikl e yatırı m harcamalarını n düzeyini , borç ödemeler i is e
transfer harcamalann m düzeyin i belirlemektedir. Kam u tüketi m ve yatın m
harcamaları GSMH ile yakın ilişkilidir. Ekonominin gelişmesiyle birlikte kamu-
nun sosyal ve altyapı yatınmlan artmaktadır. Ayrıca gelir artışı KİT'lerin yatınm-
larını da artırıcı yönde ro l oynamaktadır . B u nedenle tanımlandığ ı biçimd e
kamu harcamalan (GC) , gayrisafi milli hasılanın (YC), iç borçlanma (DBI) ve
dış bor ç stoğunu n (BD ) fonksiyonu olara k ifad e edilebilir . Aync a kamunu n
harcamalannı beliri i bir düzeyde sürdürme davranışı bir gecikmeli değişken-
, le modellenebilir. Kam u harcamaları fonksiyonu :

2.1. G C = g(YC,DBI, BD,GC(-4) )

biçiminde yazılabilir.

TABLO 2. 1
KAMU HARCAMALARINI N DAĞILIM I

Tüketim ve
Toplam Yatınm %
(1) (2) (2/1)

1980 1259 1029 81.77


1981 1811 1483 81.84
1982 2631 1966 74.72
1983 4634 2526 54.50
1984 5791 3644 62.93
1985 9621 5469 56.85
1986 16343 8128 49.73
1987 27229 12764 46.88

Kaynak: DPT
Kamu Gelirler i :
Kamu gelirler i dolayl ı v e dolaysı z verg i gelirleri , fon, yerel yönetimler ,
KİT ve döner sermaye gelirlerinin toplamı olarak tanımlanmıştır. Topla m ka-
mu gelirleri ve konsolide bütçe gelirleri arasında bir ayınm yapılmıştır. Kon -
solide bütçe gelirleri davranışsal bir ilişki içinde ele alınmıştır. Konsolid e büt-
çe gelirleri vergi ve vergi dışı normal gelirlerden oluşmaktadır/Vergi gelirler i
ve özellikle dolaysız vergi gelirleri konsolide bütçe gelirlerinin öneml i bir kıs-
mını oluşturmaktadır. B u durumda GSM H (YO ) konsolid e bütç e gelirlerini n
belirlenmesinde öneml i bir değişken olmaktadır . Verileri n il k incelenmesin -
den yılın son ü ç ayında gelirlerde öneml i bir artış görülmektedir. B u durum
bir kukla değişkenle (TD ) denkleme dahil edilmiştir. Ayrıca bir dönem gecik-
meli gelirde açıklayıc ı değişken olarak belirlenmiştir. Konsolid e bütç e gelir -
leri fonksiyonu:

2.2. T C = t(YC,TD,TC(-1) )

biçiminde ifad e edilmiştir . Topla m kam u gelirler i (GY ) konsolid e bütç e


ve diğer gelirlerin (OY) toplamıdır :

2.3. G Y = TG + OY

Kamu Borçlanm a Gereğ i v e Parasa l Taban :


Kamu borçlanma gereği (KB) kamu harcamaları (GC ) ve kamu gelirleri
(GY) arasındaki fark olarak tanımlanmıştır.

2.4. K B = GC - GY

Kamu kesimi harcamalan o dönemdeki toplam finans akımına eşit olma-


lıdır. Vergi ve vergi dışı gelir kaynaklarının bu eşitliği sağlıyamadığı durumd a
kamu kesimi emisyon ve borçlanma ile eşitliği sağlar. Ancak kamu kesiminin
hareket serbestisi mevcut politika araçlarının sayısından bir eksiktir. Borçlan-
ma miktannı hüküme t belirlerse parasa l taban kalınt ı olarak belirlenir. Vey a
tersi olur. B u modelde kamu iç ve dış borçlanması politik a araçlan olara k a-
lınmıştır. Böylec e kamu kısmı Merkez Bankası'nda n karşılandığ ı içi n parasal
tabanda (MH) artışlara yol açacaktır.

2.5. DM H = KB-DBI-DBD + AJ

DMH parasa l tabandak i değişmeler i göstermektedir . A J dı ş borçları n


TLna çevrilmesinde n doğan farkları ve parasal tabanın dışsal varsayılan un-
surlannı içermektedir . Böylec e parasal taban modeld e içsel olarak belirlen-
mektedir ve denklem 2.5 kam u harcamalarınm ve finans kaynaklannın eşit-
liğini sağlamaktadır.

Parasal tabandaki değişmeler :

2.6 M H = DMH + MH (-4)

denklemiyle parasa l taban (MH) stok değerine dönüştürülmektedir .

Para Arzı :
Para arzı içsel bir değişken olarak modele alınmıştır. Ancak para çarpa-
nının sabit ve rezerv oranı ve parasal tabanın parasal yetki kurumlannın de-
netiminde olduğunda para arzı dışsal bir değişken olarak düşünülebilir. Tür -
kiye'de ele alınan dönemde para arzı çarpanının sabit olmadığı görülmekte-
dir. Ayrıca önceki bölümde modellendiğ i gibi parasal taban kalıntı olarak he-
saplanmaktadır. B u durumda para arzı içsel değişken olarak düşünülmüştür.
Parasal taban (MH) para arzının belirlenmesinde önemli bir yer tutmaktadır.
Diğer önemli bir değişken gelir düzeyidir. Gelir artışıyla birlikte he m parasal
taban hem de para arzı artacaktır.
İç borçlanma ve para arzı arasında iki yönde de etkileşim vardır. İç borç-
lanma artışı kam u borçlanma gereği veri olduğunda parasal tabanı ve para
arzını daraltıcı bir rol oynar. Ayrıca iç borçlanma düzeyi kredi faiz oranlarını n
ve dolayısıyla para arzının düzeyinin belirlenmesinde etkil i olur. Diğer taraf -
tan, i ç ve dı ş bor ç stoğunu n öneml i ölçüd e artı ş göstermesi, borç ödeme -
lerinde güçlük yaratmıştır. Kam u gelirlerinin yeterli olmadığı durumlarda ye-
niden borçlanma ve /veya emisyon artışı yoluna gidilmiştir.
Diğer bi r gelişme , devle t tahvillerini n ufa k değerl i olmas ı v e fai z gelir i
sağlaması nedeniyl e kıs a vadede para yerine kullanılı r olmuştur . B u durum
dolaylı olarak para arzının artmasına yol açmıştır. Böylece para arzı (M3), pa-
rasal taban (MH), GSMH (YT), iç borç stoğu (Bl) ve gecikmeli para arzının bir
fonksiyonu olara k düşünülmüştür .

2.7 M 3 = m(MH, Bl, YT, M3 (-4) )

Kredi Fai z Oran ı :


Kredi faiz oranı mevduat bankalarının uyguladıklan ortalama faiz oranı o-
larak tanımlanmıştır. B u oran Merkez Bankası reeskont oranını yakından izle-
mektedir. B u denkleme dahi l edilen diğer bir değişken, iç borçlanma düze-
yidir. Kam u kesimini n yükse k düzeyd e i ç borçlanmay a başvurması , kred i
faizlerinin artışına belirli bir katkıda bulunmuştur. Kred i faiz oranı (RK) denk-
lemine Merke z Bankas ı reeskont oranı (RD) ve iç borçlanma düzeyi (DBİ) a-
çıklayıcı değişkenler olarak alınmıştır.

2.8 R K = r((RD, DBÎ)

Fiyat Düzey i v e GSM H :


Türkiye'de genellikl e parasa l genişlemele r enflasyo n hızın ı artıra n bi r
unsur olmuştur . Mevcu t bulgula r par a arzı ve fiyatlar arasınd a çift yönlü bi r
ilişkinin olduğun a işare t etmektedir . (Ertuğrul , 1982 ; TUSİAD, 1986) . B u
dönemde fiyat artışlann kaynaklan içind e maliyet unsurlannın ağırlığı önemli
ölçüde artmıştır (Çille r ve Kayta z 1988 ; Öniş ve Özmucur, 1987) . Kredi faiz
ve ithal girdi maliyetleri büyü k artış gösteren unsurla r olmuştur. Fiya t denk-
leminde GSMH deflatör ü (PY ) bağıml ı değişken, para arzı (M3) , kred i faiz
oranı (RK) ve TLy$ döviz kuru (TL ) açıklayıcı değişkenlerdir .

2.9. P Y = p (M3, RK, TL (-2) )

Gelir düzeyi dışsaldır. Sabit ve cari fiyatlarla GSMH ilişkisi:

2.10 Y G = PYxY T

özdeşliğiyle belirlenmektedir. YT sabit fiyatlarla GSMH'dır.

2.2 TAHMİ N SONUÇLAR I

Model 1981-198 6 dönem i içi n ü ç aylı k veriler kullanılara k tahmi n edil -


miştir. Tahminde ü ç aşamalı e n küçük kareler (3AEKK) yöntemi kullanılmış -
tır. B u yöntem basi t en küçük kareler (BEKK ) ve iki aşamalı en küçük kare-
ler (2AEKK ) tahmi n edicilerinde n farklı olarak bir sistem tahmi n yöntemidir .
BEEK tahmin ediciler i sadec e o denklemdeki bilgiyi , 2AEKK tü m modelde -
ki bilgiy i sınırl ı ölçüd e v e 3AEK K tahmi n ediciler i is e tüm modeldek i bilgiy i
tahminlerin belirlenmesind e kullanır . Belirl i koşullarda 3AEKK tahmin edici-
leri tutarlı ve asimtotik olarak etkin tahmin edicilerdir. Diğe r bir deyişle, göz-
lem sayısı yükse k olduğund a b u tahmin edicileri n kütl e parametrelerin e e -
şitlenme olasılığ ı bir e yaklaşır v e diğer tahmin edicilere gör e en küçü k var-
yansa sahiptirler . Aşağıd a tahminlerl e birlikt e tahminleri n değerlendirilme -
sinde kullanılan bazı istatistikler verilmektedir.
Parantez içindeki rakamlar t-istatistikleridir. t-istatistiğ i

t =y
Sbi
olarak tanımlanmaktadır; bi katsayı tahmini, sbi ise o katsayının standart hata-
S I , yan i tahmi n edilmi ş varyansını n kar e köküdür , t-istatistiğ i herhang i bi r
parametrenin sıfırdan farklı olup olmamasının testind e kullanılır . Genelde t -
istatistiğinin 2'de n yükse k bir değere sahip olması, o parametrenin % 5 an-
lamlılık derecesind e sıfında n farkl ı olduğu , yani o değişkeni n denklemd e
yeri olduğu anlamındadır. Görüleceği gibi ikisi hariç tüm parametreler istatis -
tiki bakımından sıfırda n farklıdır. Par a arzı denklemindeki GSM H değişken i
ve i ç bor ç değişkeni n parametreler i sırasıyl a % 9 ve % 8 derecelik anlam -
lılıkla sıfırdan farklıdır. Bu duruma muhtemelen çoklu bağlantı yol açmaktadır .
Çoklu bağlant ı durumund a denkle m bi r bütü n olara k başanlı olabilir . Faka t
değişkenler arasındaki bağlantı bazı parametre tahminlerinin varyansını yük-
selterek t-istatistiğini n değerin i düşürür . Böylec e b u değişkenleri denklem -
den çıkarmak yanıltıcı olabilir.
2- 2
R v e R denklemi n bi r bütün olarak başansının ölçülmesind e kullanıla n
istatistiklerdendir. R^ , çoklu belirlenme katsayısı , tahmin sonucunda bağım-
sız değişkenlerin bağıml ı değişkendek i varyasyonu n yüzd e kaçın ı açıkladı-
ğını gösterir; değeri O v e 1 arasındadır. 1 'e yakın bir değer bağımsız değiş-
kenlerin bağıml ı değişkendek i varyasyon u öneml i ölçüd e açıkladığın a işa -
rettir. Çoklu belirlenme katsayıs ı
2A 2
R= S yt
Z y^ t
A
olarak hesaplanabilir ; y t bağımlı değişkenin gerçe k değeri, yt ise tahmin e-
dilmiş değeridir. Denklemdek i değişken sayısı arttıkça R^ 'ni n değeri de ar-
tar; bu nedenler çoğ u zaman R ^, düzeltilmiş çoklu belirlenme katsayısı, kul-
lanılır. İkisi arasındaki ilişki şöyledir:

R '= l - n ^ (1-R2 )
n-k

n gözlem , k tahmin edile n parametr e sayısıdır . Böylec e denkleme yen i de-


ğişken eklendikç e değeri artmayabilen bir çoklu belirlenme katsayıs ı elde e-
dilmiş olur.
F - istatistiği açıklayıc ı değişkenlerden hiçbirini n bağımlı değişkeni etki -
lemediği hipotezini n testind e kullanılır . F(k-1 , n-k)'de n düşü k bi r F-istatistiğ i
değeri b u hipotezi n kabul ü anlamın a gelir. F - istatistiği şöyle hesaplanabi -
lir:

F ( k - 1 , n - k ) = R ' / ( k - 1)
(1-R2)/n-k
Görüldüğü gibi F - testi bir anlamda 'ni n sıfırdan farklı olmadığı hipo-
tezini test etmektedir. B u çalışmada tahmin edilen her denklemin F - istatis-
tiği değeri açıklayıcı değişkenlerin bir bütün olarak bağımlı değişkeni etkile-
diğini istatiki olarak doğrulamaktadır.

TSH, tahmi n standar d hatası , hata teriminin standar d sapmasının tah -


minidir. TSH'nın tanımı:
Zet^
TSH = n-k

et kalıntıdır; diğe r bi r deyişle bağıml ı değişkeni n gerçe k ve tahmin edilmi ş


değeri arasındak i farktır . Denklemleri n incelenmesind e kullanıla n diğe r bi r
istatistik içsel bağlantıya ilişkin Durbin - Watson veya Durbin h - istatistiğidir.
Ancak eşanl ı bir modelde b u istatistik geçerliliğini yitirmektedir. B u nedenl e
verilmemiştir.
Aşağıda modelin denklemleri ve değişken listes i verilmektedir :
(2.1a) G C = -7248.75 + 0.556 BD D + 0.641 DB İ
(-5.05) (4.93 ) (4.83 )

+ 0.113 YC +0.364 GC (-4)


.2 (3-73 ) (2.95 )
R = 0.994, F = 717.8 , TSH= 457.8 0

(2.2a) T C = - 447.36 + 0.128 Y C + 0.382 TCC (-1 )


(-2.04) (4.20 ) (2.19 )
+ 1094.1 7 TD
-2 (4.53 )
R= 0.952 , F = 124.4, TSH = 586.72

(2.7a) M 3 = - 304.4 + 0.527 M H + 0.720 M 3 (-1)


(-1.05) (2.73 ) (5.06 )
+ 2.317 YT(-1) +0.189 Bİ(-1 )
(1.77) (1.24 )
.2
R = 0.99 9 , F = 3848.98, TSH = 122.2 5
(2.8a) R K = 12.0 4 + 1.285 R D + 0.002 DB İ
(8.76) (37.04 ) (6.82 )
R^ = 0.989 , F = 867.73 , TSH = 1.6 5

(2.9a) P Y = - 5.80 + 0.339 R K + 0.005 M 3


(-1.83) (5.08 ) (4.15 )
+ 0.103 TL (-2 )
(4.06)

R^ = 0.997 , F = 2094.8 , TSH = 2.42

(2.3) GY = T C + O Y
(2.4) KB = G C - G Y
(2.5) DMH = KB - DBİ - DBD + AJ
(2.6) M H = DMH + MH (-4)
(2.10) Y C = PY + YT
DEĞİŞKEN LİSTES İ

QC : Kam u harcamaları
YC : GSMH , cari fiyatlarla
YT : GSMH , 1968 fiyatlarıyla
Bİ : İ ç borç stoğu
BD : Dı ş borç stoğu
DBİ : B İ - B İ (-4 )
DBD : BD-BD(-4 )
BDD : Dı ş borç stoğu, ABD$
TC : Konsolid e bütçe gelirleri
O/ : Topla m kamu gelirleri
OY Diğer kamu gelirleri
TD Kukla değişken, 4. üç ayda bire eşit
KB Kamu borçlanma gereği
MH Parasal taban
DMH MH - MH (-4)
AJ İstatistik] Fark, DMH - DBİ - DB D - K B
M3 Para arzı, M3
RK Kredi faiz oranı
RD Merkez Bankası reeskont oranı
TL : Döviz kuru, TL/$
PY GSMH deflatörü
2.3 MODELİ N ÇÖZÜM Ü

Herhangi bi r eşanl ı denkle m modelind e denklemle r te k tek el e alındığ ı


zaman istatistiksel olarak başanlı görülebilir, ancak bir tüm olarak ele alındı-
ğında ayn ı başany ı göstermeyebilir . B u durumun ters i d e olabilir . Modeli n
çözümü ve benzeti m (simulasyon ) deneyler i modeli n dinami k özellikler i v e
bir bütü n olara k tahmin başarıs ı hakkınd a bilgi verir. Modeli n çözüm ü içse l
değişkenlerin dışsal ve gecikmeli içse l değişkenler cinsinde n ifad e edilmes i
demektir. Böylec e herhang i bi r dışsa l değişkeni n herhang i bi r değer i içi n
tüm içse l değişkenleri n değerler i hesaplanabilir . Burad a olduğu gib i doğru-
sal olmayan modelleri n çözümünd e ardışı k yöntemler kullanılır. B u yöntem-
lerin e n yaygınlar ı Gauss-Seide l v e Newton-Raphson'dur . B u çalışmad a
Gauss-Seidel ardışık yöntemi kullanılmıştır .

Gauss-Seidel yaklaşımında bir model şöyle yazılabilir:

Ylt = F 1 (Y2t, Y3t, Ynt , Xlt,...., Xmt)


Y2t= F 2 (Ylt, Y3t,..., Ynt, Xlt , ... . Xmt)

Y n t =F m (Ylt, Y2t,...Yn -t. t, Xlt,... , Xmt)

Y içsel değişkenleri, X ise dışsal ve gecikmeli içse l değişkenleri göster -


mektedir. F denklemin fonksiyone l biçimin i ifad e etmektedir . Ardışı k süre -
cin başlamasında ilk aşama içsel değişkenlerin başlangıç değerlerinin belir -
lenmesidir. Çoğ u zama n t-dönemindek i gerçe k değerler i kullanılır . Eğe r
başlangıç değerleri
oo o
Ylt, Y2t , Yn t

olursa, ardışık süreç

VVt = F1 (Y2t, Y3t , Yİt, Xıt,...., Xmt)

Y2t^ = F2 (Yit, Yat,...., Ynt, Xıt,....., Xmt)

Ym = F n (Yit, Y2t, ....Yn-t.t, Xlt, Xmt )


göre ilerler. Başlangıçta i sıfıra eşitlenir. Ardışık süreç her çözüm arasındaki
fark her daha önceden belirlene n bi r düzeye gelinceye kada r sürer ;

i+1 i
Yjt - Yj t
<S, j = 1 ,2 ,.. . n.

Yjt

Genellikle S = 0,001. Diğe r bir deyişle ardışlık çözümler arasındaki fark


her değişken içi n 0,001'e ulaştığınd a çözüm elde edilmiş olur .

2.4. TARİH İ BENZETİMLE R V E 198 7 YIL I Ö N TAHMİNLER İ :

Bu çalışmad a mode l tahmi n edildikte n sonr a il k aşamada modeli n yu-


karda anlatılan yaklaşımla tahmin dönemi için tarihi benzetimi yapılmıştır.
1981'in ikinc i ü ç ayından başlıyara k 1986'n m sonuna kada r mode l çö-
zülmüştür. Dinami k çözü m yöntem i kullanılmıştır . Diğe r bi r deyişl e içse l
değişkenlerin başlangı ç değerler i dışındak i değerler i mode l tarafından he -
saplanmıştır. Sadece dışsal değişkenlerin gerçek değerleri kullanılmıştır. Bu
tip dinami k tarih i benzetimle r modeli n bi r bütü n olara k tahmi n başarıs ı
hakkında bilg i vermektedir. Şeki l 2. 1 - 2.9 içse l değişkenlerin tarih i ve tah -
mini (simüle edilmiş) değerlerini vermektedir. Ayrıca çeşitli denklemlerin tah -
min başansını rakamsa l olarak ifade edilmesi için yaygın kullanımı olan kök
ortalama kare yüzde hata (KOKYH) hesaplanmıştır .
ŞEKİL 2. 1 GSM H DEFLATÖR Ü ( 1968= 1.0 0 )

•• 1 •• • 1' • •1 •• • 1' ' '1 ••"'


1981 198 2 1983 198 4 1985 198 6

Gerçek Tahmin

1981.2 29.7 28.1


1981.3 31.3 31.0
1981.4 33.8 34.0
1982.1 35.8 36.5
1982.2 38.2 38.4
1982.3 40.2 41.8
1982.4 41.4 44.8
1983.1 45.8 49.4
1983.2 48.0 52.2
1983.3 50.3 53.6
1983.4 55.0 53.7
1984.1 61.8 68.5
1984.2 71.4 72.9
1984.3 79.0 81.8
1984.4 86.3 84.2
1985.1 97.0 92.6
1985.2 105.4 99.7
1985.3 108.0 110.9
1985.4 119.2 117.6
1986.1 127.4 129.1
1986.2 138.6 132.8
1986.3 146.5 144.1
1986.4 158.2 155.0

30
ŞEKİL 2. 2 TOPLA M KAM U HARCAMALAR I (Milya r TL )

20000-

15000- Gerçek
Tahmin
10000-

5000-

0-
1981 198 2 198 3 198 4 198 5 198 6
Gerçek Tahmin

1981.2 1749 1357


1981.3 1948 1543
1981.4 2086 2221
1982.1 2073 2180
1982.2 2571 2414
1982.3 2756 2687
1982.4 3123 3641
1983.1 3568 4045
1983.2 4344 4160
1983.3 4713 4789
1983.4 5911 5001
1984.1 4255 5270
1984.2 5532 5573
1984.3 5973 6461
1984.4 7401 7088
1985.1 7101 7756
1985.2 9242 8735
1985.3 9896 10831
1985.4 12241 11978
1986.1 12776 13132
1986.2 155644 14414
1986.3 17407 17520
1986.4 19624 19612
ŞEKİL 2. 3 TOPLA M KAM U GELİRLER İ (Milya r TL )

15000
/.•*
Gerçek
Tahmin

....t

•"I11 1 11 1 1 11 1 1 1 1 1 1
1981 198 2 1983 198 4 1985 198 6
Gerçek Tahmin

1981.2 1143 771


1981.3 1482 828
1981.4 1926 1856
1982.1 1648 1651
1982.2 1889 1640
1982.3 1993 1878
1982.4 2503 3123
1983.1 2009 1985
1983.2 2626 1988
1983.3 2292 2199
1983.4 3185 3268
1984.1 2680 3628
1984.2 3567 4004
1984.3 3748 4540
1984.4 6029 6180
1985.1 4121 5298
1985.2 6432 6274
1985.3 6509 7303
1985.4 9252 9229
1986.1 10071 9322
1986.2 10122 9698
1986.3 10607 10908
1986.4 14147 13189
ŞEKİL 2. 4 KRED İ FAİ Z ORAN I ( % )

II I I ' ' ' I ' ' ' I ' ' ' I


1981 198 2 198 3 198 4 198 5 198 6

Gerçek Tahmin

1981.2 54.5 52.8


1981.3 54.5 53.0
1981.4 54.5 52.9
1982.1 52.5 53.0
1982.2 52.5 53.2
1982.3 52.5 52.9
1982.4 52.5 53.6
1983.1 52.5 53.4
1983.2 52.5 53.2
1983.3 49.0 49.1
1983.4 49.0 48.9
1984.1 76.0 75.2
1984.2 76.0 75.2
1984.3 76.0 79.5
1984.4 82.0 79.1
1985.1 77.5 79.5
1985.2 77.5 79.9
1985.3 84.0 81.1
1985.4 84.0 83.0
1986.1 84.0 83.7
1986.2 84.0 83.5
1986.3 84.0 85.5
1986.4 84.0 83.4
ŞEKİL 2. 5 PAR A ARZI , M 3 ( Milya r T L )

'' ] ' ' ' '' ' I ' ' '


1981 198 2 1983 198 4 1985 198 6

Gerçek Tahmin

1981.2 1313 1292


1981.3 1543 1674
1981.4 1920 2069
1982.1 2110 2219
1982.2 2320 2382
1982.3 2561 2768
1982.4 2908 3061
1983.1 3015 3558
1983.2 3224 3879
1983.3 3349 4174
1983.4 3709 3884
1984.1 3958 4524
1984.2 4425 4852
1984.3 4833 5274
1984.4 5476 5017
1985.1 6052 5794
1985.2 6866 6427
1985.3 7728 7477
1985.4 8542 7604
1986.1 9081 9369
1986.2 10245 9676
1986.3 11051 10792
1986.4 12172 11602

34
ŞEKİL 2. 6 PARASA L TABA N ( Milya r T L )

II I I I I I II I I I I I I I
1981 198 2 198 3 198 4 198 5 198 6

Gerçek Tahmin

1981.2 521.2 501.3


1981.3 635.0 884.2
1981.4 740.7 944.8
1982.1 781.1 884.6
1982.2 859.5 931.8
1982.3 991.9 1287.4
1982.4 1103.9 1206.7
1983.1 1151.6 1756.3
1983.2 1197.0 1723.5
1983.3 1294.8 1759.5
1983.4 1478.8 587.9
1984.1 1588.2 2260.5
1984.2 1801.7 1932.8
1984.3 2097.7 2258.8
1984.4 2444.5 1089.4
1985.1 2920.6 3070.2
1985.2 3309.0 3091.1
1985.3 3756.2 4059.1
1985.4 4029.5 2433.7
1986.1 4167.6 5421.9
1986.2 4286.3 3341.7
1986.3 4808.7 4923.1
1986.4 4800.0 4151.0
ŞEKİL 2. 7 KAM U BORÇLANM A GEREĞ İ ( Milya r T L )

ŞEKİL 2.7 KAM U BORÇLANMA GEREĞİ ( Milyar TL)

1981 198 2 198 3


Gerçek Tahmin

1981.2 606 586


1981.3 465 715
1981.4 160 364
1982.1 425 528
1982.2 681 774
1982.3 763 809
1982.4 619 518
1983.1 1558 2060
1983.2 1717 2171
1983.3 2420 2589
1983.4 2726 1733
1984.1 1574 1642
1984.2 1964 1569
1984.3 2224 1921
1984.4 1372 907
1985.1 2980 2457
1985.2 2810 2461
1985.3 3386 3528
1985.4 2989 2748
1986.1 2705 3809
1986.2 5442 4715
1986.3 6800 6611
1986.4 5476 6423
ŞEKİL 2. 8 KONSOLİD E BÜTÇ E GELİRLER İ ( Milya r T L )

12500-

10000-

'• 1 '• ' 1' • • 1 ' • ' 1' ' M • •


1981 198 2 1983 198 4 1985 198 6

Gerçek Tahmin

1981.2 1122.8 751.0


1981.3 1455.6 802.3
1981.4 1891.6 1822.3
1982.1 1190.4 1193.7
1982.2 1364.4 1115.4
1982.3 1439.2 1324.2
1982.4 1808.0 2427.2
1983.1 1838.8 1815.2
1983.2 2403.6 1766.0
1983.3 2098.4 2005.1
1983.4 2914.8 2998.0
1984.1 1900.0 2847.9
1984.2 2528.4 2965.1
1984.3 2656.8 3448.6
1984.4 4273.6 4424.3
1985.1 2890.4 4067.6
1985.2 4511.2 4353.1
1985.3 4565.6 5358.7
1985.4 6488.8 6466.5
1986.1 7080.0 6331.1
1986.2 7115.6 6692.2
1986.3 7457.2 7758.0
1986.4 9945.6 8986.8

37
ŞEKİL 2. 9 GSMH , Car i Fiyatlarl a ( Milya r T L )

I• ' ' I ' ' ' I ' • ' I ' ' M ' '
1981 1982 198 3 198 4 198 5 198 6

Gerçek Tahmin

1981.2 6343.8 6007.9


1981.3 7575.4 7513.2
1981.4 6738.7 6783.8
1982.1 7229.2 7377.7
1982.2 8575.9 8634.4
1982.3 10069.0 10492.2
1982.4 9178.0 9940.9
1983.1 9657.4 V 10416. 5
1983.2 10896.7 11851.3
1983.3 13004.0 13858.0
1983.4 12638.5 12360.2
1984.1 15106.1 16756.9
1984.2 17727.9 18114.8
1984.3 20788.3 21528.0
1984.4 19644.6 19170.8
1985.1 23051.2 22010.9
1985.2 26726.4 25292.0
1985.3 31421.7 32269.0
1985.4 29786.1 29388.0
1986.1 33092.9 33558.3
1986.2 38365.5 36769.7
1986.3 44699.0 43990.6
1986.4 42734.0 41872.9
KOKYH-100

N
n gözlem sayısı, y değişkenin gerçek, y ise tahmin edilmiş değeridir .

Yapılan tarihi benzetimler modeli n tahmin başarısının bazı değişkenler -


de yüksek, bazılarında düşük olduğun u göstermektedir. (Tabl o 2.4 )
KOKYH kamu borçlanma gereği, kamu gelirleri ve parasal taban değiş-
kenlerinde oldukç a yüksektir. Anca k bu tahminler 3 aylık dönemler içi n ya-
pılmıştır. KOKY H istatistiği yıllık ortalama tahminler için hesaplandığında mo-
delin basan düzeyi önemli ölçüde yükselmektedir (Tabl o 2.2 )
Tarihi benzetimler örne k dönemin i kapsamaktadır . Ayn ı yönte m kulla -
nılarak içsel değişkenlerin 198 7 yılı değerleri tahmin edilmiştir. B u örnek dı-
şı tahminler bi r tür geleceği tahmindir. Diğe r bi r deyişle ex-pos t ö n tahmin-
lerdir.
Tahminlerin eld e edilmesinde benzeti m dönemi 198 7 yılı sonuna kadar
uzatılmıştır. Yin e gecikmeli içse l değişkenlerin değer i modelc e belirlenmiş -
tir. Tahminler Tablo 2.3'de, hata değerleri Tablo 2.4'te verilmiştir .
Tablolardan görüleceği gibi üç aylık tahmin hatalan kamu borçlanma ge-
reği, kam u harcamala n v e parasal taban gibi içsel değişkenler içi n oldukç a
yüksektir. Tahminler yıllık olarak ele alındığında hatalar belirgin ölçüde düş-
mektedir. Kanımızc a b u ik i nedende n kaynaklanmaktadır . Birincis i dah a
sonra EK'd e açıklandığ ı gib i 198 7 yılı ü ç aylık verilerinin hesaplanmasınd a
bazı basitleştirici varsayımlar kullanılmıştır. İkincisi, 1987 yılının son üç ayında
ka-mu harcamaları gibi değişkenlerde öneml i kaymalar mevcuttur . Geneld e
ör-nek dış ı tahminlerd e aşağıy a doğr u bi r sapmada n sö z etme k
mümkündür. Ancakyıllık tahminler oldukça başanlıdır.
TABLO 2. 2 Yıllı k Tahminle r *

GSMH Deflatörü Kamu Harcamalan Kamu Gelirleri

Gerçek Tahmin Gerçek Tahmin Gerçek Tahmin

1981 30.5 30.1 1811 1646 1423 1150


1982 38.9 40.4 2631 2730 2008 2073
1983 49.7 52.2 4634 4499 2528 2360
1984 74.6 76.8 5790 6098 4006 4588
1985 107.4 105.2 9620 9825 6578 7026
1986 142.6 140.3 16343 16169 11237 10779
1987 194.8 186.1 27228 25359 15624 14962

Kredi Faiz Oranı Para Arzı M3 Parasal Taban

obs Gerçek Tahmin Gerçek Tahmin Gerçek Tahmin

1981 55.5 54.3 1466 1531 593 701


1982 52.5 53.2 2475 2608 934 1077
1983 50.7 51.1 3324 3874 1280 1456
1984 77.5 77.2 4673 4917 1983 1885
1985 80.7 80.8 7297 6825 3503 3163
1986 84.0 84.0 10637 10360 4515 4459
1987 82.5 80.9 14734 16041 6876 5612

Kamu Borçlanma Konsolide Bütç e GSMH, Cari


Gereği Gelirleri fiyatlarla

Obs Gerçek Tahmin Gerçek Tahmin Gerçek Tahmin

1981 387 495 1398 1124 6572 6484


1982 622 657 1450 1515 8763 9111
1983 2105 2138 2313 2146 11549 12121
1984 1784 1510 2839 3421 18316 18892
1985 3041 2798 4614 5061 27746 27240
1986 5106 5390 7899 7442 39722 39047
1987 11604 10396 11480 10818 57857 55794

* üç aylık değerlerin ortalamalan alınarak hesaplanmıştır.


TABLO 2. 3 198 7 Yıl ı Tahminler i

GSMH Deflatörü Kamu Harcamaları Kamu Gelirleri

Gerçek Tahmin Gerçek Tahmin Gerçek Tahmin

1987.1 170.9 174.6 20826 21843 11514 10105


1987.2 184.7 184.3 24776 24271 14615 14345
1987.3 199.6 192.1 26978 26524 16624 17564
1987.4 216.9 193.3 36334 28797 19743 17834

Kredi Faiz Oranı Para Arzı M3 Parasal Taban

Gerçek Tahmin Gerçek Tahmin Gerçek Tahmin

1987.1 84.0 79.7 12648 15246 5498 9179


1987.2 84.0 80.9 13776 15924 6360 5180
1987.3 81.0 79.5 15272 16964 7171 5891
1987.4 81.0 83.6 17239 16029 8474 2197

Kamu Borçlanma Konsolide Bütç e GSMH, Cari


Gereği Gelirleri Fiyatlarla
Gerçek Tahmin Gerçek Tahmin Gerçek Tahmin
1987.1 9311 11738 10773 9364 48600 49674
1987.2 10161 9925 10517 10247 55542 55427
1987.3 10353 8959 10536 11477 64800 62368
1987.4 16590 10962 14093 12184 62485 55708
TABLO 2. 4
Kök Ortalam a Kar e Yüzd e
Hata Değerler i (% )

1981-1986 Dönem i 1987 Yılı


3 Aylık Yıllık 3 Aylık Yıllık

PY 4.81 3.10 5.84 4.46


GC 10.79 4.83 10.73 6.87
GV 17.93 10.77 8.34 4.23
RK 2.16 1.08 3.66 1.86
M3 10.08 8.14 14.46 8.86
N/H 30.51 12.10 51.55 18.38
KB 34.66 13.83 22.45 10,41
TC 22.21 12.93 10.49 5.76
VC 4.81 3.12 5.84 3.56
BÖLÜM 3 : POLİTİK A BENZETİMLER İ

3.1 SENARYOLA R V E POLİTİK A BENZETİMLER İ

Bir ekonometri k modeli n e n yararl ı kullanımlarında n bir i "herhang i bi r


değişkende belirl i bi r değişme olsaydı , içsel değişkenlere n e olurdu? " sor -
usunu cevaplandırmaktır/Örneğin , 198 5 yılından itibare n i ç borçlanma dü-
zeyi % 1 0 azaltılsaydı 198 8 yılında enflasyo n hız ı n e düzeyd e olurdu ? B u
tip analizde çeşitli alternatif politikala r denenerek e n uygun u ya da en iyisi -
nin bulunmasına çalışılır. Aynca bu analiz ileriye dönük olarak da yapılabilir.
Model veri olarak alınır ve dışsal değişkenlerde meydan a gelebilecek değiş-
melerle alternatif senaryolar hazırlanabilir .
Bu çalışmad a d a baz ı politik a araçlarını n tarih i değerler i olduğunda n
farklı varsayılarak benzetimler yapılmış ve alternatif çözüm baz çözümle kar-
şılaştınlmıştır.
Aşağıda çeşitl i alternati f çözümleri n sonuçlar ı verilmektedir. Dışsa l de-
ğişkenin varsayıla n alternati f değeri , tüm içse l değişkenlerin yen i değer al-
masına yol açar. Ancak tablolara o durumda öneml i ola n içse l değişkenle r
dahil edilmiştir.
1- Dövi z Kuru : B u senaryod a 1985'i n il k ü ç ayında n itibare n AB D
dolarının TL. karşılığı gerçek değerinden % 1 0 düşük tutulmuştur. Örneğin,
1985'in ilk üç ayında ortalama 470.57 TL olan 1 dolar, 423 TL. olarak kabu l
edilmiştir. Dövi z kurunu n gerçe k değerin e gör e eld e edile n çözümle r ba z
sütununda, yen i değerin e gör e eld e edile n çözümle r is e alternati f sütu -
nunda verilmiştir. % değişme sütun u alternati f çözüml e eld e edilen değeri n
baz çözü m değerine gör e yüzde değişmesidir. B u rakamlar kolaylıkl a dina-
mik çarpan ya da esneklik olarak ifade edilebilirler.
Tablo 3,1'd e görüldüğ ü gib i dövi z kurundak i değişm e etkisin i 6 a y
sonra göstermeye başlamaktadır . 1985'i n üçünc ü ayınd a GSMH deflatör ü
(1968 = 1.00 ) 109.29'da n 104.49' a düşmektedir. B u % 4,39'luk bi r düşüş -
dür. Dah a sonra değişme yüzdesi azalm a eğilimine girmektedir . Muhteme -
len belirli bir değere yaklaşarak sistem dengeye gelecektir .
TABLO 3. 1
DÖVİZ KURUND A % 10'lu k Bİ R
AZALMANIN ETKİLER İ

Döviz Kuru GSMH


(TLy$) (%100 ) Deflatörü

Gerçek Alternati f Baz Alternatif % Değişme

1985.1 470.57 423.51 91.61 91.61 0.00

1985.2 522.35 470.12 98.71 98.71 0.00

1985.3 539.37 485.43 109.29 104.49 -4.39

1985.4 559.29 503.36 120.71 115.61 -4.22

1986.1 603.66 543.29 128.15 123.10 -3.93

1986.2 673.05 605.75 131.75 126.70 -3.83

1986.3 683.74 615.36 142.35 136.92 -3.82

1986.4 737.61 663.85 158.23 152.38 -3.70


1987.1 762.96 686.66 173.47 167.78 -3.28

1987.2 810.74 729.67 183.09 177.09 -3.28

1987.3 889.28 800.35 190.12 183.91 -3.27

1987.4 965.69 869.12 196.73 190.35 -3.24

2. Merke z Bankas ı Reeskon t Oranı : B u senaryod a reeskon t


oranının he r dönemde gerçek değerinden % 1 0 düşük olduğu varsayılmış -
tır. Reeskon t oranını n fiya t düzeyin e an a etkis i kred i faiz oran ı yoluyl a ol-
maktadır. Kred i faiz oranındaki yaklaşık % 8'lik düşüş giderek azalmakta ve
muhtemelen belirl i bi r sayıd a döne m sonund a dengey e gelecektir . Ayn ı
durum enflasyo n oran ı içi n de geçerlidir . Reeskon t oranındak i değişmeni n
GSMH deflatörüne il k etkisi % 2,45'lik bir değişmedir .
TABLO 3.2 Merke z Bankası Reeskont
Oranında % 10'luk Bir Azalmanın Etkileri

Reeskont Oranı GSMH Deflatörü

Gerçek Alternatif Baz Alternatif % Değiş r


1985.1 52.00 46.80 91.61 89.37 -2.45
1985.2 52.00 46.80 98.71 96.56 -2.18
1985.3 52.00 46.80 109.29 107.24 -1.87
1985.4 52.00 46.80 120.71 118.74 -1.63
1986.1 52.00 46.80 128.15 126.20 -1.52
1986.2 52.00 46.80 131.75 129.89 -1.41
1986.3 52.00 46.80 142.35 140.58 -1.25
1986.4 48.00 43.20 158.23 156.72 -0.95
1987.1 45.00 40.50 173.47 172.06 -0.81
1987.2 45.00 40.50 183.09 181.74 -0.74
1987.3 45.00 40.50 190.12 188.82 -0.68
1987.4 45.00 40.50 196.73 195.51 -0.62

Kredi Faiz Oranı

Baz Alternatif % Değişme


1985.1 79.50 72.82 -8.40
1985.2 79.91 73.23 -8.36
1985.3 81.11 74.43 -8.23
1985.4 83.05 76.37 -8.04
1986.1 83.74 77.06 -7.98
1986.2 83.51 76.83 -8.00
1986.3 85.56 78.88 -7.81
1986.4 83.40 77.24 -7.39
1987.1 79.74 73.96 -7.25
1987.2 80.91 75.13 -7.14
1987.3 79.52 73.74 -7.27
1987.4 83.69 77.90 -6.91
3- Dı ş Borçlanm a : Dı ş ve i ç borçlanm a düzeylerin i değiştirere k çe -
şitli çözümler elde edilmiştir. Dı ş borçlanma kamu harcamalannı etkilemesiy -
leenflasyonu artırıcı , parasaRabanı e t k i l ^ ^ azaltıc ı rol oynamaktaaJTT"
Ancak birinci etkisi ikincisinden^ah^ ^ ne t olarak enflasyo -
'nulîrtmcı bir işlevi vardır. TabTo 3,3'de görülece"5rgibi dış borçlanmanın her
dönem için % 10 azaltıldığı varsayıldığında (TL. cinsinden) kam u harcamala-
nndaki azalma, para arzında düşüşe yol açmakta ve enflasyon oranı düşme
eğilimine girmektedir . Tabl o 3,4'd e dah a değişi k bi r senaryonu n sonuçla n
vardır. 1985'in ilk üç ayından itibaren hiç dış borçlanmaya gidilmeyeceği var-
sayıldığından enflasyo n oranı çok önemli ölçüde düşme göstermektedir .

TABLO 3. 4
YENİ DI Ş BORÇLANMAY A GİDİLMEMESİNİ N ETKİLER İ
GSMH Deflatörü

Baz Alternatif % Değişme

1985.1 91.61 89.61 -2.19

1985.2 98.71 96.52 -2.22

1985.3 109.29 107.44 -1.69

1985.4 120.71 119.57 -0.94

1986.1 128.15 111.52 -12.98

1986.2 131.75 106.90 -18.86

1986.3 142.35 113.41 -20.33

1986.4 158.23 131.19 -17.09

1987.1 173.47 119.26 -31.25

1987.2 183.09 111.84 -38.92

1987.3 180.12 114.44 -39.81

1987.4 196.73 125.99 -35.96


TABLO 3. 3 Dı ş Borçlanmad a % 10'lu k Bi r Azalmanı n Etkiler i

Kamu Dış Borç


Stoğu (Milyon $) GSM H Deflatörü
Gerçek Alternatif Baz Alternatif % Değişm e
1985.1 18892 18066 91.61 91.41 -0.22
1985.2 19541 18676 98.71 98.49 -0.22
1985.3 20580 19740 109.29 109.11 -0.17
1985.4 21640 20882 120.71 120.591 -0.09
1986.1 22006 20634 128.15 26.48 -1.30
1986.2 23163 21692 131.75 129.27 -1.89
1986.3 24662 23157 142.35 139.46 -2.03
1986.4 26292 24729 158.23 155.53 -1.71
1987.1 27848 25719 173.47 168.05 -3.12
1987.2 29496 27248 183.09 175.97 -3.89
1987.3 30959 28602 190.12 182.55 -3.98
1987.4 32494 30059 196.73 189.65 -3.59

Kamu Harcamaları Kamu Borçlanma Gereği


Baz Alternati f % Değişm e Baz Alternatif % Değişm e

1985.1 7361 6897 -6.31 2151 1693 -21.30


1985.2 8691 8204 -5.60 2484 2006 -19.23
1985.3 10601 10129 -4.46 3385 2922 -13.66
1985.4 12180 11755 -3.49 2883 2466 -14.46
1986.1 12958 11978 -7.56 3645 2724 -25.27
1986.2 14364 13292 -7.46 4708 3746 -20.42
1986.3 17374 16266 -6.38 6553 5600 -14.53
1986.4 19784 18678 -5.59 6517 5564 -14.62
1987.1 21742 20028 -7.88 11650 10194 -12.50
1987.2 24212 22331 -7.77 9919 8411 -15.20
1987.3 26398 24408 -7.54 8936 7404 -17.14
1987.4 28969 26983 -6.85 11049 9500 -14.02

Parasal Taban Para Arzı M3


Baz Alternati f % Değişm e Baz Alternatif % Değişm e
1985.1 2091 2021 -3.34 5609 5572 -0.66
1985.2 2983 2957 -0.87 6237 6197 -0.65
1985.3 3754 3744 -0.26 7179 7145 -0.47
1985.4 3923 3930 0.18 8175 8154 -0.26
1986.1 4278 3726 -12.90 9177 8871 -3.33
1986.2 3226 2776 -13.93 9477 9019 -4.82
1986.3 4559 4173 -8.46 10457 9924 -5.09
1986.4 5734 5517 -3.78 12196 11698 -4.08
1987.1 7947 6735 -15.25 15024 14027 -6.64
1987.2 5057 3933 -22.24 15699 14388 -8.35
1987.3 5504 4653 -15.46 16598 15205 -8.39
1987.4 38 67 3300 -14.66 16645 15344 -7.82
4 - İ ç Borçlanm a : İ ç borçianm a düzeyini n 1985'i n il k ü ç ayında n iti -
baren % 1 0 azaldığı varsayılmıştr. İ ç borçlannna parasal taban kanalıyla en-
flasyonu azaltıcı bir etkide bulunurken, kredi faiz oranı, kamu harcamaları ve
para arzı kanalıyla hızlandırıcı bir etkide bulunmaktadır. Altıncı üç aya kadar iç
borç azalması (artması) enflasyonu artıncı (azaltıcı) yönde etkide bulunmak-
ta, sonra etkinin yönü değişmektedir. Aynı nitelikt e etki para arzında kendi-
ni onuncu ü ç ayda n itibare n göstermektedir . Yen i i ç borçlanmaya gidilme -
mesi durumunda ilişkinin niteliğ i aynıdır, fakat büyüklük olara k değişmekte-
dir (Tablo 3,6).

5 - İ ç v e Dı ş Borçlanm a : B u senaryola r dah a öncek i i ç v e dı ş


borçlanma senaryolannı n birleştirilmesiyl e eld e edilmiştir . İl k olarak hem iç
hem de dış borçlanma % 1 0 oranında azaltılmış (Tabl o 3.7), sonra 1985'i n
başından itibare n hi ç borçlanmay a gidilmediğ i varsayılmıştı r (Tabl o 3.8) .
Beklendiği gibi dış borçlanmanın etkiler i i ç borçlanmaya göre oldukç a yük-
sektir ve enflasyon oranınd a önemli değişmeler meydan a gelmektedir .
TABLO 3. 5 İ ç Borçlanmad a % 10'lu k Bi r Azalmanı n Etkiler i

Kamu iç Borç
Stoğu (Milyar TL) GSMH Deflatörü
Gerçek Alternatif Baz Alternatif % Değiş r
1985.1 2012 1976 91.61 91.41 0.01
1985.2 2253 2197 98.71 98.72 0.01
1985.3 3007 2887 109.29 109.31 0.02
1985.4 4028 3805 120.71 120.74 0.03
1986.1 4609 4314 128.15 128.16 0.01
1986.2 4727 4423 131.75 131.69 -0.04
1986.3 6567 6090 142.35 142.30 -0.04
1986.4 9163 8427 158.23 158.15 -0.05
1987.1 9847 9028 173.47 173.20 -0.15
1987.2 10582 9693 183.09 182.64 -0.25
1987.3 11686 10698 190.12 189.53 -0.31
1987.4 16489 15020 196.73 196.07 -0.33

Kamu Harcamaları Kamu Borçlanma Gereği


Baz Alternatif % Değişm e Baz Alternatif % Değişm e
1985.1 7361 7339 -0.30 2151 2128 -1.05
1985.2 8691 8655 -0.41 2484 2447 -1.47
1985.3 10601 10525 -0.72 3385 3307 -2.29
1985.4 12180 12038 -1.16 2883 2740 -4.97
1986.1 12958 12784 -1.34 3645 3470 -4.80
1986.2 14364 14191 -1.21 4708 4536 -3.64
1986.3 17374 17116 -1.48 6553 6298 -3.89
1986.4 19784 19401 -1.94 6517 6138 -5.81
1987.1 21742 21335 -1.87 11650 11254 -3.40
1987.2 24212 23758 -1.87 9919 9487 -4.35
1987.3 26398 25955 -1.68 8936 8526 -4.59
1987.4 28969 28339 -2.17 11049 10457 -5.36

Kredi Faiz Oranı Parasal Taban


Baz Alternatif % Değişm e Baz Alternatif % Değişm e
1985.1 79.50 79.44 -0.08 2091 2103 0.60
1985.2 79.91 79.80 -0.13 2983 3003 0.68
1985.3 81.11 80.89 -0.28 3754 3797 1.15
1985.4 83.05 82.62 -0.51 3923 4003 2.03
1986.1 83.74 83.25 -0.59 4278 4375 2.27
1986.2 83.51 83.04 -0.56 3226 3321 2.97
1986.3 85.56 84.89 -0.79 4559 4703 3.16
1986.4 83.40 82.43 -1.16 5734 5948 3.74
1987.1 79.74 78.75 -1.24 7947 8172 2.83
1987.2 80.91 79.80 -1.37 5057 5307 4.94
1987.3 79.52 78.55 -1 7? 5504 5750 4.47
1987.4 83.69 82.30 -1.65 3867 4221 9.16
TABLO 3. 5 ( Devam ı )

Para Arzı
Baz Alternatif % Deği ş
1985.1 5609 5615 0.12
1985.2 6237 6246 0.14
1985.3 7179 7197 0.25
1985.4 8175 8208 0.40
1986.1 9177 9210 0.35
1986.2 9477 9495 0.19
1986.3 10457 10489 0.30
1986.4 12196 12241 0.38
1987.1 15024 15037 0.08
1987.2 15699 15685 -0.09
1987.3 16598 16549 -0.29
1987.4 16645 16611 -0.21

TABLO 3. 6
Yeni İ ç Borçlanmay a Gidilmemesini n Etidier i

GSMH Deflatörü
Baz Alternatif % Değiş n
1985.1 91.61 91.75 0.15
1985.2 98.71 98.82 0.11
1985.3 109.29 109.51 0.20
1985.4 120.71 121.04 0.27
1986.1 128.15 128.25 0.08
1986.2 131.75 131.16 -0.45
1986.3 142.35 141.80 -0.39
1986.4 158.23 157.43 -0.51
1987.1 173.47 170.79 -1.54
1987.2 183.09 178.58 -2.46
1987.3 190.12 184.21 -3.11
1987.4 196.73 190.14 -3.35
TABLO 3. 6 Yen i İ ç Borçlanmay a Gidilmemesini n Etl<iler i

GSMH Deflatörü Kredi Faiz Oranı


Baz Alternatif % Değişm e Baz Alternatif % Değişm e
1985.1 91.61 91.43 -0.20 79.50 79.44 -0.08
1985.2 98.71 98.50 -0.21 79.91 79.80 -0.13
1985.3 109.29 109.13 -0.15 81.11 80.89 -0.28
1985.4 120.71 120.63 -0.07 83.05 82.62 -0.51
1986.1 128.15 126.49 -1.29 83.74 83.25 -0.59
1986.2 131.75 129.21 -1.93 83.51 83.04 -0.56
1986.3 142.35 139.40 -2.07 85.56 84.89 -0.79
1986.4 158.23 155.45 -1.76 83.40 82.43 -1.16
1987.1 173.47 167.78 -3.28 79.74 78.75 -1.24
1987.2 183.09 175.52 -4.14 80.91 79.80 -1.37
1987.3 190.12 181.96 -4.29 79.52 78.55 -1.22
1987.4 196.73 188.99 -3.93 83.69 82.30 -1.65

Kamu Harcamaları Kamu Borçlanma Gereği


Baz Alternatif % Değişm e Baz Alternatif % Değişm e
1985.1 7361 6874 -6.61 2151 1670 -22.35
1985.2 8691 8168 -6.02 2484 1970 -20.70
1985.3 10601 10052 -5.18 3385 2845 -15.94
1985.4 12180 11613 -4.65 2883 2323 -19.43
1986.1 12958 11804 -8.91 3645 2549 -30.07
1986.2 14364 13119 -8.67 4708 3575 -24.07
1986.3 17374 16008 -7.86 6553 5346 -18.42
1986.4 19784 18295 -7.52 6517 5185 -20.43
1987.1 21742 19621 -9.75 11650 9798 -15.90
1987.2 24212 21877 -9.64 9919 7979 -19.55
1987.3 26398 23965 -9.22 8936 6994 -21.73
1987.4 28969 26354 -9.03 11049 8908 -19.38

Parasal Taban Para Arzı, M3


Baz Alternatif % Değişm e Baz Alternatif % Değişm e
1985.1 2091 2033 -2.74 5609 5579 -0.54
1985.2 2983 2977 -0.20 6237 6206 -0.50
1985.3 3754 3787 0.89 7179 7163 -0.22
1985.4 3923 4010 2.20 8175 8187 0.14
1986.1 4278 3823 -10.62 9177 8904 -2.98
1986.2 3226 2872 -10.95 9477 9038 -4.63
1986.3 4559 4318 -5.30 10457 9956 -4.79
1986.4 5734 5731 -0.04 12196 11744 -3.71
1987.1 7947 6960 -12.42 15024 14039 -6.56
1987.2 5057 4183 -17.29 15699 14374 -8.44
1987.3 5504 4899 -10.99 16598 15157 -8.68
1987.4 3867 3654 -5.50 16645 15309 -8.03
TABLO 3. 8
Yeni İ ç v e Dı ş Borçlanmay a Gidilmemesini n Etkiler i

GSMH Deflatörü
Baz Alternatif % Değiş n
1985.1 91.61 89.75 -2.04
1985.2 98.71 96.63 -2.10
1985.3 109.29 107.66 -1.49
1985.4 120.71 119.90 -0.67
1986.1 128.15 111.62 -12.90
1986.2 131.75 106.31 -19.31
1986.3 142.35 112.85 -20.72
1986.4 158.23 130.38 -17.60
1987.1 173.47 116.58 -32.79
1987.2 183.09 107.33 -41.38
1987.3 190.12 108.53 -42.92
1987.4 196.73 119.40 -39.30

6 - Kam u Gelirler i : B u senaryod a bi r çeşi t verg i etkinliğini n arttığ ı


varsayılmıştır. Konsolid e bütç e gelirlerini n GSM H katsayıs ı % 12. 8 olara k
tahmin edilmiştir. Alternatif çözümd e b u katsayı % 13.8' e yükseltilmiştir. B u
durumda kam u gelirlerind e öneml i bi r artı ş olmakt a ve enflasyo n oran ı ö -
nemli bir düşme eğilimi göstermektedir. (Tabl o 3.9) .
TABLO 3. 9 Konsolid e Bütç e Gelirlerin i Artırmanı n Etltiler i

GSMH Deflatörü
Baz Alternatif % Değişme
1985.1 91.61 91.00 -0.67
1985.2 98.71 97.36 -1.37
1985.3 109.29 107.15 -1.96
1985.4 120.71 117.98 -2.26
1986.1 128.15 124.30 -3.00
1986.2 131.75 126.74 -3.80
1986.3 142.35 136.08 -4.41
1986.4 158.23 151.06 -4.53
1987.1 173.47 164.77 -5.01
1987.2 183.09 172.78 -5.63
1987.3 190.12 178.06 -6.35
1987.4 196.73 183.61 -6.67

Konsolide Bütçe Gelirleri Kam u Borçlanma Gereği


Baz Alternatif % Değişm e Ba z Alternatif % Değişm ı
1985.1 3979 4177 4.96 215 1 1937 -9.95
1985.2 4286 4564 6.49 248 4 2167 -12.76
1985.3 5272 5610 6.41 338 5 2976 -12.06
1985.4 6533 6869 5.15 288 3 2470 -14.33
1986.1 6322 6645 5.11 364 5 3203 -12.12
1986.2 6650 6946 4.45 470 8 4241 -9.91
1986.3 7670 7952 3.68 655 3 6029 -7.99
1986.4 9065 9332 2.94 651 7 6003 -7.88
1987.1 9350 9603 2.70 1165 0 11075 -4.93
1987.2 10195 10413 2.14 991 9 9289 -6.35
1987.3 11374 11532 1.39 893 6 8248 -7.70
1987.4 12269 12373 0.84 1104 9 10429 -5.61
3.2 YERE L YÖNETİMLE R V E ENFLASYO N

1980 sonrasında yapıla n yasa l değişikliklerl e yere l yönetimlere sağla -


nan kaynaklar artırılmıştır . Böylec e daha önceki dönemlerde sürekl i kayna k
sıkıntısı içinde olan merkezi hükümetlerden yardım bekleyen yerel yönetim-
ler birden bire önemli kaynaklara sahip olmuşlardır. Doğa l olarak yerel yöne-
timlerin tüketim ve yatınm harcamalan sürekli artış eğilimine girmiştir. Bi r ta-
raftan önemli alt yapı yatırımlan yapılırken, bir taraftan da gerekliliği zaman
zaman kamuoyunda tartışmalara neden olan yatırımlar yapılmıştır. DPT veri-
lerine göre yerel yönetimlerin toplam kamu tüketim ve yatırım harcamaları i-
çindeki payı büyük artışlar göstermiştir. (Tabl o 3.10). Bunlar üretken alanla-
ra gitmeyen türd e harcamalardır . B u durum yere l yönetimleri n enflasyon u
körükledikleri nedeniyl e eleştirilmelerin e yo l açmıştır. Bun a karşın yerel yö-
netimlerin görüşler i is e şöylec e özetlenebili r "Yere l yönetimler e merkez i
hükümetlerden yapıla n kayna k aktarmalann ı ne t olara k bulma k gerçekt e
güçtür, çünkü 1980'l i yıllarda yapılan yasal düzenlemeler, yerel yönetimlerin
gerek gelir, gerekse gider bütçelerini olumlu veya olumsuz olarak etkilemiş-
tir. Aynı dönemd e zorunlu ödemele r olara k getirilen yeni yasal düzenleme -
ler, giderleri arttıncı nitelikte olmuş, ve belediyelerin harcamala n arta r görü-
nürken gerçekt e merkez i hükümetler e kayna k transferi oluşmuştur . B u ya-
sal düzenlemeler arasında katma değer vergisi uygulamalan ve Emekli San-
dığı kanunund a (3284 sayılı kanun) yapılan değişiklikler gösterilebilir . Dola -
yısıyla il e yerel yönetimler gerçekt e ne t harcanabili r gelirlerin i merkez i hü-
kümete aktardıkları katma değer vergilerinden anndırarak net ve sabit fiyat-
larla hesaplamalıdırlar. Yere l yönetimlerin bu tür net harcanabilir gelirleri sa-
bit fiyatlarla 1986-198 8 arasınd a kabac a mill i gelir artışın ı aşmaya n düşü k
düzeyli artışla r göstermektedir" . Aync a yine yere l yönetimler , özellikl e bü -
yük şehirlere olan hızlı göç ve nüfus artışı karşısında yaptıkları yatınmların ka-
çınılmaz olduğun u iddi a etmektedirler . Kanalizasyo n türündek i topra k altı -
na gömülen yatınmlann aslında altyapı niteliğinde yatınm sayılamayacağı ve
sağlık türünde yatırım olduğu, insan verimliliğini etkilediği, ve insana verilen
değerin bi r gereği olduğun u görüş ü ön e sürülmektedir. Aync a şehirlere a -
kan göç ve nüfu s artışı karşısında trafik sorununu çözümlemey e yöneli k u -
laştırma yatınmlannın kaçınılmazlığı ve çevre sorunlanna yönelik yatınmlann
turistik ve döviz kazandırıcı boyutlar ı üzerind e durulmaktadır. Bütü n bunlar -
da hakika t pay ı bulunabili r ancak , b u çalışmad a belediyeleri n oluşturduğ u
sabit fiyatlarla net harcanabilir gelir hesaplamalan kullanılmamış , DPT verile-
rine göre bulunan oranlar verilmiştir. (Tablo 3.10)
Önceki bölümlerd e incelendiğ i gib i b u dönemd e tale p baskıs ı enflas -
yonun te k neden i olmadığ ı gib i e n öneml i neden i d e olmamıştır . Maliye t
unsurlanndaki artışlar ve kamu açıklan belirleyici etken olmuşlardır. Böyle bir
ortamda karşılığı olmadıkça her tür harcama özellikle üretime dolaysız katkısı
olmayan harcama enflasyonu körükleyecektir. Ancak yerel yönetimler diğer
kamu kesimine göre bazı farklılıklar göstermektedir v e enflasyona katkılan
sanıldığı kadar büyük değildir.
DPT verilerine göre, 1973-81 yılları arasında yerel yönetimlerin harca -
nabilir gelirinin toplam kamu harcanabilir geliri içindeki payı ortalama % 6.63
olmuştur. B u pa y 1982-8 7 dönemind e ortalam a % 13.93' e yükselmiştir .
Aynı biçimde toplam kamu tüketim harcamalan içindek i payı % 8.12'den %
11.37'ye çıkmıştır. En belirgin artışı yatınm harcamalan içindeki payı göster-
miştir. B u oran 1973-8 1 dönemind e % 4.64 iken , 1982-8 7 döneminde or -
talama % 10.6 2 olmuştur. Diğe r tarafta n kam u toplam harcamaların a car i
transferler v e bor ç ödemeler i dahi l edildiğind e yere l yönetimleri n payını n
yüksek olmadığı tersine çok düşük olduğu görülmektedir .
1980 yılında yerel yönetimlerin % 42'ye ulaşan tasarruf yatırım farkının
harcanabilir gelir e oran ı 1981'de n başlayara k düşm e eğilim i göstermiştir .
1983-1985 yıllarında tasarruflar yatırımlardan fazla olmuştur. 1986 yılında ise
1980'de % 421erd e seyrede n b u ora n % 2.57 , 198 7 yılınd a d a 7.8 8 ol -
muştur. B u nedenlerle, yerel yönetimlerin DP T tanımına göre kam u borç -
lanma gereğ i içindek i pay ı düşük olmuştur . B u oran 1984-198 5 yıllarınd a
negatif, 198 6 yılında % 0.2, 1987 yılında % 0.4 olmuştur. (Tablo 3.10)
CO
00 CO 00 1^
CO CO CO CD
1—

İ2
(O (D 00
E 00 CVI
(O
o
CO
T-

(O
lO
00 CD CM
CD
E CD
(d
CO
E 00 in
o
00
CO CVI
İ2 o> CO
Q. CO

P
CO 00
00 CO CD

CO CO
CO ^

o
c Cvi
00
>
I
00
c^

CO O
00

<

CO CL
Û

I
HDTM verilerine göre 198 7 yılı sonu itibariyle dövizle ödenecek orta ve
uzun vadel i dı ş bor ç bakiyes i 25.028. 3 milyo n AB D dolandır . B u miktarı n
253.8 milyon u yere l yönetimler e aittir . Yere l yönetimle r 198 5 yılınd a 18. 6
milyar TL , 198 6 yılınd a 113. 6 ve 198 7 yılında da 226.2 milya r T L dı ş bor ç
kullanmışlardır. Yere l yönetimlerd e i ç borçlarım a topla m kam u kesimin e
oranla yok denecek kada r azdır . Yerel yönetimlerin 198 3 yılında 5.1, 198 5
yılında da 28.2 milyar TL net iç borçlanması vardır. Hiç dış borçlanmanın ol-
madığı varsayımıyla yapılan benzetmelerin sonuçlan Tablo 3.11 dedir. Borç-
lanmalann he r yılın ilk üç ayında yapıldığı varsayılmıştır. Görüldüğü gibi en-
flasyona etkisi oldukça düşüktür. HDT M verilerine gör e hesaplamala r yapıl-
dığında, yerel yönetimleri n enflasyon a katkıs ı bind e bi r düzeyin e bil e pe k
ulaşamamaktadır.
Ancak yerel yönetimlere bağlı kuruluşların bazılan Kam u İktisad i Teşeb-
büsü statüsündedi r v e b u kuruluşları n borçlanmala n DP T verilerinde yere l
yönetimlere dahi l edilmemektedir. Resm i olmayan bazı tahminlere gör e ye-
rel yönetimlerin 198 8 yılı son u itibariyl e topla m dı ş borc u yaklaşık 2 milya r
ABD dolandır. Yere l yönetimlerin 198 5 yılında 200 milyon dolar, 198 6 yılın-
da 50 0 milyo n dola r v e 198 7 yılında d a 600 milyo n dola r borçlandığ ı var -
sayımıyla yeni bir çözüm yapılmıştır. Yin e borçlanmanın he r yılın il k ayında
yapıldığı varsayılmıştır. B u durumda yerel yönetimlerin enflasyonu körükley i
ci etkis i öncek i benzetim e gör e dah a yükse k olmaktadır . (Tabl o 3.12 ) An -
cak bu sonuçlar da yine yerel yönetimlerin dış borç kanalıyla enflasyonu kö-
rükleyici rollerini n sanıldığ ı kada r yüksek olmadığın a işare t etmektedir . B u
durumda da yerel yönetimlerin enflasyon a katkıla n geneld e mevcu t enflas -
yonu yüzde bir civarında etkileyebilmektedir .
Yerel yönetimlerin çalıştıklan KİT'lerl e birlikte dış borçlannın aslında, üst-
te belirtilenden de daha yüksek olduğunu iddi a eden başka gayn resm i ve-
riler de ortaya atılmaktadır. B u veriler, uçta tahminler olup, resmi HDTM veri-
lerinin yaklaşık onüç mislidir. Ancak bu uç varsayımla da bir çözüm elde edil-
miştir. 198 5 yılı içi n he r dönemde eşi t miktard a net stok artış ı olma k üzer e
600, 198 6 yılınd a 100 0 v e 198 7 yılınd a 165 0 milyo n AB D dola n dı ş bor ç
alındığı varsayılmıştır. B u durumda yerel yönetimlerin toplam dış borç stoğu
1987 yılı sonunda 3.250 milyo n dolara ulaşmaktadır. B u miktar toplam kamu
dış borcunu n (kısa , orta, uzu n vadeli) yaklaşı k % 10'udur . B u çözümlerd e
dikkat edilmes i gereke n husus , borçlanm a zamanlannı n çözümler i etkile -
mesidir. Yükse k düzeyd e borçlanm a anca k çözü m dönemini n sonlann a
doğru olduğ u içi n etkisin i daha sonra göstermeye başllayacaktır . Anca k b u
varsayımla yapılan çözümlerde belediyeleri n dış borçlannın enflasyona yap-
tığı katkısının yüzde ikilerin altında kaldığını göstermektedir .
TABLO 3.1 1 Yere l Yönetimleri n Dı ş Bor ç
Almadıkları Varsayımıyl a Yapıla n Çözüm(l )

GSMH Deflatörü
Baz Alternatif % Değişm e
1985.1 91.61 91.61 -0.01
1985.2 98.71 98.70 -0.01
1985.3 109.29 109.29 -0.00
1985.4 120.71 120.71 -0.00
1986.1 128.15 128.12 -0.02
1986.2 131.75 131.73 -0.02
1986.3 142.35 142.34 -0.01
1986.4 158.23 158.24 0.00
1987.1 173.47 173.34 -0.07
1987.2 183.09 182.91 -0.10
1987.3 190.12 189,96 -0.08
1987.4 196.73 196.64 -0.04

TABLO 3.1 2 Yere l Yönetimleri n Dı ş Bor ç


Almadıkları Varsayımıyl a Yapıla n Çözüm(2 )

GSMH Deflatörü
Baz Alternatif % Değiş n
1985.1 91.61 91.57 -0.05
1985.2 98.71 98.65 -0.05
198S.3 109.29 109.25 -0.04
1985.4 120.71 120.68 -0.02
1986.1 128.15 127.79 -0.28
1986.2 131.75 131.31 -0.33
1986.3 142.35 141.89 -0.32
1986.4 158.23 157.87 -0.23
1987.1 173.47 172.01 -0.84
1987.2 183.09 181.10 -1.09
1987.3 190.12 188.08 -1.07
1987.4 196.73 194.97 -0.89
Kısaca dış borçlanma alternatif senary o çözümleri ve önceki bölümdek i
diğer çözü m sonuçları , en azından 198 7 yılı sonun a kada r yere l yönetim-
lerin enflasyona katkısını n sanıldığı kadar yüksek olmadığına işaret etmek-
tedir. Enflasyon u körükleye n e n önemli unsuru n merkez i kam u fıarcama -
lanndaki hızlı artış ve kamu gelirlerinde ayn ı artışın olmaması olarak görün-
mektedir.
Yerel yönetimlerin, dış borçlar dışında , iç borçlanma imkanla n yo k de-
necek düzeydedir. Avrıca para basma yetkileri de yoktur. Dolayıs ı ile enflas-
yçng b u kanallardan ştkilgmelgr i sö z kçngşjj değildir . Diğş r yanda n yşrg l
yönetimler zaman zaman vatınm tasarruf fazlası vermişler, ve kamu borçlan-
ma oereai içindek i pavla n ço k düşük kalmıştır . Sonund a verel yönetimleri n
dıs borçla r dışınd a enflasyon u i ç borç, par a baz ı ve para arz ı vev a kam u
borçlanma gereği kanalı ile etkileme imkanlan çok azdır. Yerel yönetimlerin
dış borçlanma kanalı ile enflasyona olan etkileri ise, en uç varsayımlarla bile
yüzdş ikinin aUmda çıkmaktadır.

TABLO 3.13 Yerel Yönetimlerin Dış Borç


Almadıklan Varsayımıyla Yapılan Çözüm(3)

GSMH Deflatörü
Baz Alternatif % Değişm e
1985.1 91.61 91.59 -0.06
1985.2 98.71 98.65 -0.15
1985.3 109.29 109.23 -0.15
1985.4 120.71 120.68 -0.00
1986.1 128.15 127.90 -0.00
1986.2 131.75 131.32 -0.00
1986.3 142.35 141.59 -0.57
1986.4 158.23 157.27 -0.52
1987.1 173.47 171.82 -0.59
1987.2 183.09 180.67 -1.72
1987.3 190.12 187.23 -1.52
1987.4 196.73 . 193.8 0 -1.43
BÖLÜM 4

ÖZET V E YORUMLA R

Bu araştırmada Türkiye'de kamu kesimi eli ile yaratılan enflasyon bir mo-
del çerçevesinde incelenmiştir. Par a bazı, iç ve dış borçlardaki artış kanalı
ile kapatılan kamu kesimi açıklarının enflasyonu hangi boyutlarda etkilediği
ölçülmüştür. Ayrıc a kam u kesim i içind e yere l yönetimleri n enflasyon a n e
denli katkıda bulundukları araştırılmıştır.

4.1. KULLANILA N MODE L

Bu çalışmada kamu kesimi ağırlıklı bir kısa dönem enflasyon modeli ge-
liştirilmiştir. Modelde fiyat düzeyi, para arzı, döviz kuru ve kredi faiz oranı ta-
rafından belirlenmektedir. İ ç ve dış borçlanma modelde önemli bir yer tut-
maktadır. İç borçlanma kredi faiz oranı kanalıyla fiyat düzeyini etkilemektedir.
Aynca iç borçlanma para arzının belirlenmesinde iki yönden etki yapmakta-
dır. Birincisi iç borçlanma aşağıda tanımlandığı biçimde kamu harcamaları dü-
zeyini belirleyen değişkenlerden biridir. Diğe r bir deyişle, içsel olarak belir -
lenen kamu açığının kapatılmasında hükümetin kullanabileceği politika araç-
larından biri de iç borçlanmadır. İkincisi , iç borçlanma gecikmeli olarak para
arzını etkilemektedir. Aynı biçimde dış borçlanma da kamu harcamalan dü-
zeyini belirleyen değişkenlerden ve kamu açığının kapatılmasında kullanıla-
bilecek araçlardan biri olarak para arzını ve giderek fiyat düzeyini etkilemek-
tedir. Böylece kamu açığının kapatılmasında iç ve dış borçlanma hükümetin
kullanabileceği araçlardan ikisidir. İç ve dış borçlanma düzeyindeki değişme-
ler parasal tabanı ve para arzını belirlemektedir.
Model, beşi davranışsal, dördü özdeşlik olmak üzer e dokuz denklem-
den oluşmaktadır. İşse l değişkenler fiyat endeksi (PY) , kamu harcamalan
(GC), kamu gelirleri (GY) , konsolide bütç e gelirleri (TC) , kredi fai z oran ı
(RK), kamu borçlanma gereği (KB), para arzı (M3), parasal taban (MH), para-
sal tabanda değişme (DMH) ve cari fiyatlarla GSMH'dır (YC). Politika değiş-
kenleri iç ve dış borçlanma, Merkez Bankas ı reeskont oranı ve döviz kuru-
dur; 1968 fiyatlanyla GSMH ve diğer kamu gelirleri modelin diğer dışsal de-
ğişkenleridir. Modelin çözümüne dayalı, tarihi benzetimler, genelde bir yıllık
benzetimlerde, üç aylık benzetimlere göre dah a başarılı olmuştur. Yani çö-
zümlenmiş ve katsayıları belirlenmiş modele , bağımsız değişkenleri n ger -
çek değerler i yıllı k olara k konduğ u zaman , bağımlı değişkenleri n tahmin -
lerinde yanılg ı pay ı daha düşü k görülmüştür . Model e dayal ı tahminleri n
(1981 - 86 dönemi için) yanılg ı payı, araştırmanın bi r açıdan ana konusunu
teşkil eden enflasyon göstergesi içi n (GSMH deflatörü) yıllı k tahminlerde %
3.1, ü ç aylık tahminlerde is e % 4.81 olmuştur . 198 7 yılı içi n ise fiyat düzey i
tahminlerinde hat a payı, yıllık tahminlerde % 4.46, üç aylık tahminlerde is e
% 5.8 4 olmuştur .
Politika benzetmelerinde öncelikl i olarak döviz kuru , reeskont oranları,
iç ve dış borç artış oranlan gibi değişkenlerin boyutlan değiştirildiğ i zaman,
enflasyon üzerindek i etkisini n n e olabileceğ i ölçülmekt e v e tahmi n edil -
mektedir. Burada , enflasyon üzerindek i etki , o yılın enflasyon undaki yüzd e
değişme olarak ifade edilmektedir .

4.2. BULGULA R V E YORUMLA R

Bu çalışmanın e n önemli bulgulanndan biri , i ç ve dış borçlanma düze-


yindeki öneml i artışları n enflasyon u körükleyic i v e hızlandınc ı bi r rol ü ol -
duğudur. İ ç borçlanma başlangıçta parasal tabanı ve para arzını ve böylece
enflasyon düzeyini azaltmaktadır. Ancak, kredi faiz oranını, kamu harcama-
larını ve nihayet para arzını artırıcı diğer bir karşıt etkisi fiyatlan yükseltmek-
tedir. Bir müddet sonra ikinci etkinin ağırlığı birinci etkiden daha fazla olmak-
tadır. Böylec e i ç borçlanma b u çalışmanın yapıldığ ı dönemd e enflasyonis t
bir politika aracı olmaktadır. Dış borçlanma da bir açıdan para arzında azalma-
ya yol açmaktadır. Ancak diğer yandan dış borçlar kamu harcamalarında ve
kamu borçlanma gereğinde artış yaratmaktadır. B u ikinci miktar, para arzm-
daki azalış miktanndan daha büyüktür. Benzetim sonuçlan dış borçlanmanın
iç borçlanmaya oranl a daha enflasyonis t bi r ara ç olduğuna işare t etmekte -
dir. Ancak dış borçlanmanın öneml i ölçüde i ç borçlan yükselttiğ i de gözden
kaçırmamalıdır.
Para arzmdaki artışı n enflasyon a olan katkısın ı ölçerke n dövi z mevdu -
atını da içermek gerekir. Türkiye'de henüz böyle bir para arzı tanımı mevcut
değildir. Kanımızca , döviz mevduatı da, TL. mevduatı kadar para arzının bir
parçasıdır. B u konu, bu araştırmanın amacını aştığı için, bu tanımla para ar-
zını içere n bi r çalışma burada yoktur, anca k başka bir incelemeni n konus u
olmalıdır. Dövi z mevduatını n kam u kesiminc e denetim i v e kontrolü , TL .
mevduatının denetim ve kontrol mekanizmalan il e aynı olmalıdır. Aynı mun-
zam karş ı İl klan v e vergile r v.s . geçerli olmalıdır . Dövi z mevduatını n tab i
olduğu faricl ı Icurallar , devleti n par a arz ı üzerindel< i kontrolü -
nü azaltmalctadır . Ayrıc a dövi z mevduatını n varlığ ı v e sağla -
nan kolaylılcia r enflasyonis t ortamd a TL'sında n kaçış ı hızlan -
dırmakta v e enflasyon u körüklemektedir .
Merkez Bankas ı reeskon t oran ı ve döviz kur u da enflasyonu etkileye n
politika araçlanndandır. B u araçlar maliyetlerin belirlenmesinde etkin olmakta
dır. İncelene n dönemde, döviz kurundak i değişmelerin fiya t düzeyine etkis i
altı-aylık bir sürede n sonra ortay a çıkmasın a karşın , reeskont oranınd a bu
etki eşanlıdır.
Bu çalışmada kamu harcamalan içsel bir değişkendir. Çalışmanın öneml i
bir amacı kamu açıklannın, iç borç, dış borç veya para bazını artırarak kapan-
ması sürecinin enflasyonis t etkilerin i ölçme k olduğ u için, kamu harcamala n
dışsal bir değişken olarak ele alınmamıştır. Dolayısı ile bu araştırmada kamu
harcamalannın nasıl ve ne miktarlarda kısılabileceği incelemesi yapılmamıştır.
Bu ayrı bir araştırmaya konu olacaktır. Böyle olunca enflasyonu azaltacak, ya
da hızın ı düşürece k e n etkin önle m kam u gelirlerini artırma k olara k görün-
mektedir. Kam u harcamalannı n düşürülmediği ortamda , kamu gelirlerini et -
kin bi r vergilem e politikasıyl a artırma k enflasyo n sorunun a öneml i ölçüd e
çözüm getirebilir . Anca k geneld e topla m verg i yükünü n (fonlar , yere l yö -
netim gelirleri ve parafiskal gelirler de dahil olmak üzere) 198 7 itiban ile milli
gelirin % 2 4 lerin e vardığını gözönüne alırsak , vergi yükünü ço k daha yuk-
anlara çekmeyi beklemenin gerçekçi olmadığ ı anlaşılacaktır. B u durumda,
kamu gelirlerin i artırmal ı yanında , kam u harcamaların ı düşür -
menin önceli k taşıdığın ı ifad e etme k gerekir .

Araştırmanın dikkat çekilebilecek bulgulan şöyle özetlenebilir :

1) Türk lirasını n değerini daha a z düşürmek, 198 5 sonlanndan itibare n


enflasyonu azaltıc ı bi r etk i yapabilecekti . Diğe r bi r deyişl e devalüas -
yonlar 198 5 sonlarında n itibare n enflasyon u yükseltmiştir .
Ancak b u etk i sınırlıdır . Bi r örne k verme k gerekirs e 198 7 sonund a TL'nı n
değeri % 1 0 daha yüksek tutulsa idi, (TL 965 = 1 $ değil, TL 869 = 1 $ olsa
idi), mevcut enflasyonu n yüzde üçü civannda fiyat artışlan dah a düşük olur-
du. (Tablo 3.1 )
Ayrıca ku r politikalar ı kanal ı il e enflasyon u dizginlemek mümkü n gözü-
küyorsa da, gerçekçi kur politikasından sapmanın ekonomideki farklı etkileri
gözönüne alınırs a bu yolun kullanımının kısıtl ı olabileceği hemen kabul edi-
lecektir.
2) 198 5 yılında n itibare n Merke z Bankasını n reeskon t o -
ranları d a fazl a yükse k olmu ş v e enflasyon u yükseltic i bi r etk i
yapmıştır. Anca k reeskon t oranlannı n enflasyo n üstündek i etkis i zama n
içinde azalmıştır . Merke z bankası reeskon t oranlarının 198 7 sonu itibar i il e
% 1 0 daha düşük tutulması enflasyon u anca k % 1 civannda düşürebilirdi.
(Tablo 3.2 ) Oys a Merke z Bankas ı reeskon t oranlarını n bark a
kredi faizler i üzerindek i etkis i dah a belirgindir . Merke z Bankas ı
reeskont oranla n he r dönem ulaştığ ı düzeyde n % 1 0 daha düşük ols a idi,
kredi faizleri de her dönem % 7-8 civannda daha düşük olurdu. (Tablo 3.2 )
3) Bütç e gelirlerin i arttırma k enflasyon u belirgi n biçimd e
aşağıya çekecektir . Örneği n konsolid e bütç e gelirler i 198 7
yılında % 1- 2 civarınd a dah a fazl a arttırılabils e id i enflasyo n
aynı yı l % 5- 6 düzeyind e dah a düşü k olabilir . (Tabl o 3.9 ) Bütç e
gelirlerini arttırmanı n gerekliliğ i tartışm a götürme z is e de, kamu harcama -
larının düşürülmesini n dah a elze m olduğ u evvelc e ifad e edilmişti . Kam u
harcamalarının nasıl düşürüleceği, kamu harcamalarının dışsal bir değişken
olarak ele alındığı bir başka araştırmada ortaya konulacaktır.
4) Kamu açıklannın para bazını arttırarak değil, iç borçları arttırarak ka-
panması, iktisadi teoride, basit kavramı ile anti enflasyonistir. Ancak araştır-
mada çok ilginç bir bulgu Türkiye için geçerli bulunmuştur. Kamu açıklarının
dışardan belirlene n bir politika ile etkilenmediği bi r ortamda, (yani kamu a-
çıklarının aynı bırakıldığı bir ortamda, iç borçlar azaltıldığı zaman para bazının
artması kaçınılmaz olduğu halde) iç borçlann azaltılması zaman içinde Türki-
yede fiatla r aşağy a çekebilmektedir . Bulgular a gör e 198 5 başlarınd a i ç
borçlanma enflasyonis t olmamış , bilaki s kam u açıklarını n par a
bazını arttırma k yerine , i ç borçlar ı yükseltere k kapatılmas ı fi -
yatları bira z aşağıy a çekebilmiştir . (Tabl o 3.5 ) Anca k zama n
içersinde, özellikl e 198 6 ortalarında n itibare n kam u açıkları -
nın par a bazın ı arttırma k yerin e i ç borçlarl a kapanmas ı gidere k
fazlalaşan enflasyonis t bask ı yaratmıştır . (Tabl o 3.5 ) B u olgu , poli -
tika önerileri açısından çok önemli olup, ileride yapılacak bir araştırmanın ana
amacını oluşturabilecek i ç borçların monetizasyonu konusuna ışıt tutacaktır.
5) Eğer 1985 başlarından itibaren iç borçlar azaltılsa idi açıklar para bazı
ile kapatılacağından başt a para arzı yükselecekti. Ancak ço k ilginçti r ki , iç
borçların azaltılmas ı varsayım ı il e yapıla n çözümlem e par a ba -
zını yükseltmesin e rağmen , ne t etkis i 198 7 başlarında n itiba -
ren par a arzın ı düşürece k yönd e olmuştur . Yan i 198 7 ortalannda n
itibaren iç borç artışlarının etkisi (bunu ikame edecek para bazı artışının etki-
sine rağmen) para arzını arttırmak kanalı ile enflasyonist olmuştur (Tablo 3.5)
Bu sonuçt a hi ç kuşkusu z i ç borçları n küçü k denaminasyonlar -
da v e kıs a döneml i oluşunun , dolayıs ı il e par a gib i kullanıl -
masının etkis i d e büyü k olmuştur .
6) Bütçe açıklarının dışardan alınan önlemlerle kapanmadığı bir ortamda,
1985'lerden itibaren iç borçların düşürülmesi zaman içinde kamu borçlanma
gereğini azaltabilecekti . 1985'lerde n itibare n yükselen i ç borçlanma düze-
yini sadec e % 1 0 dah a düşü k tutabils e idik , 198 7 son u itibar i il e kam u
borçlanma gereği, 4-5 daha düşü k olabilirdi. Kam u borçlanm a gereğini n
ekonomideki makr o dengeleri ne denli bozduğ u gözlerden kaçmamalıdır .
1985'lerden b u yan a ço k hızl ı arta n ne t i ç borçlanm a deva m
ederken, b u artı ş hızın ı ço k a z dah i düşürebils e idik , bugün -
kü kam u borçlanm a gereği , şimdik i boyutlarını n ço k altınd a o -
labiiir, enflasyo n b u hızl ı artı ş temposun a girmezdi .
(Tablo 3 . 5 )
7) Kam u açıklarını n dışta n etkilenmediğ i v e ayn ı kaldığ ı
varsayıldığı bi r ortamd a i ç borçları n düşürülmesi , par a bazın ı
arttırmaktadır. Anca k b u artı ş (kam u borçlanm a gereğin i içse l olara k
belirlenmesi v e azalmas ı neden i ile ) i ç bor ç düşü ş oranında n dah a
düşük olmaktadır . Diğe r bi r deyişl e par a bazının i ç borçla n ikam e etm e
katsayısı birde n azdır . Bi r örne k vermek gerekirse , 1985'lerde n itibare n i ç
borç düzeyini n % 1 0 dah a düşü k tutulmas ı halinde , par a bazındak i artı ş
19871erde % 4-5 civarında olacaktır. (Tablo 3.5) Kam u harcamalannın politi-
ka kararları ile etkilendiği bir başka model çalışmasında, kamu harcamalarını
düşürürken, bu katsayıları n nası l ve n e ölçüde değiştiğini belirlemek, politi-
ka önerileri üretmek açısından yararlı olacaktır.
8) Dı ş borçlar , Türkiyed e büyü k ölçüd e i ç borçlar ı besle -
miştir. Bütçelerde n çıkanlıp , haziney e devredile n dı ş bor ç anapar a öde -
melerinin kur farklannın büyük ölçüde iç borçlan arttırdığını biliyoruz. Araştır-
mada uygulanan modeld e b u boyuta ayrıca bakılmamıştır. Anca k ola y ge-
nelde konsolid e bütç e açısında n incelendiğind e dı ş borçları n hızl ı ar -
tışının devam ı ortamınd a b u artı ş seviyes i sadec e % 1 0 dah a
düşük tutulabils e idi , kam u borçlanm a gereğin i % 25'ierl e - %
12'ler arasınd a değişebilece k oranlard a azaltma k mümkü n o -
iabilecekti. (Tabl o 3.3 ) B u bile te k başın a dış borçları n i ç borçlar üzerin e
yaptığı baskıya bir işarettir.
9) Hi ç kuşkusu z enflasyonu n üzerindek i e n öneml i etk i
dış borçla r kanal ı il e olmuştur . Dı ş borçlardak i artışı n hızl a de -
vam ettiğin i varsayarak , v e kam u kesim i dı ş borçların ı 198 5
başında 18. 9 milyar'da n 32. 5 milya r dolar a çıkarma k yerine ,
30.1 milya r dolard a tutablls e idik , yan i artış ı ço k a z bi r orand a dizgin-
leyebiise idik , kam u borçlanm a gereğin i 198 7 yılınd a % 14-1 5
civarında dah a aşağıd a tutabilirdi k (Tabl o 3.3 ) Dah a önemlis i
sadece kam u dı ş bor ç stoğun u 1985'le r düzeyind e tutablls e
idik, 198 7 yıl ı enflasyonun u % 4 0 civarınd a dah a düşü k dü -
zeyde tutabllirdik .(Tablo 3.4 ) (Tabl o 3.8 ) Araştırmanı n yapıldığ ı süred e
eğer 198 8 verileri de elimizde olsa idi, kamu dış borçlarını enflasyon a ola n
katkısının % 40'lann ço k üstüne çıkacağını tahmin etmek zor değildir. Yan i
kamu kesim i el i il e oluşturula n enflasyonda , kam u dı ş
borçlanmasındaki artı ş hi ç kuşkusu z e n öneml i unsurlarda n
biri olmuştur . Kam u dı ş borçlanmas ı sadec e Türkiyeni n gele -
ceğini İpote k altın a almakl a kalmamış , ayrıc a bugünk ü enf -
lasyonun v e dolayıs ı il e düşürülme k durumund a kalına n bü -
yüme hızını n d a an a neden i olmuştur .
10) Dı ş borçlann enflasyon üzerind e yaptığı önemli etki, ve kam u kesi -
mi dış borçlannın enflasyon u n e denli körüklediğini gösteren bulgular, yerel
yönetimlerin yaptınmlannı n enflasyon u büyü k ölçüde etkileyeceği önyargı-
sını yaratabilir. Gerçekte de yerel yönetim harcamalan son yıllarda büyük öl-
çüde artmış ve genelde kıs a vadede ticarete açı k nitelikte üretim i arttırma -
mıştır. Ancak merkezi kamu açıklannın yarattığı enflasyonut baskılar yanında
bulgular yerel yönetimlerin enflasyon a olan katkılannın ço k düşük düzeyd e
kaldığını göstermektedir. Yere l Yönetim dış borçlarının DPTc e verilen veril-
er gibi olduğu varsayıldığında, enflasyona ola n katkılan 198 7 yılında binde
bir civarında kalmaktadır. (Tabl o 3.11) Yere l Yönetimlere bağl ı KİT'leri n dış
borçları u ç tahminlerle hesab a katıldığında bile yerel yönetimlerin 198 7 yı-
lında enflasyona katkılan % 2'lere bile varmamaktadır (Tablo 3.13)
Yerel Yönetimleri n bütç e açığ ı verm e imkanlarını n olmayış ı
iç borçlanmalarını n heme n heme n yo k denece k düzeyd e bu -
lunması açıkların ı doğruda n par a bazın ı arttırara k kapam a ola -
naklarının olmaması , topla m kam u harcamaları n car i transferle r
ve bor ç ödemeler i dahi l edildiğind e yere l yönetimleri n payı -
nın düşü k olması , yere l yönetimleri n ayrıc a toplu m kam u
borçlanma gereğ i içindek i payını n ço k düşü k olması , Türkiye -
de kam u el i yaratıla n enflasyo n olgusund a yere l yönetimleri n
payının ço k düşü k olduğ u gerçeğin i ortay a çıkarmaktadır . Yu -
karıda belirtildiğ i gib i yere l yönetimleri n dı ş borçlanmalar ı ka -
nalı il e enflasyon a yaptıklar ı katk ı ise,e n u ç tahminlerl e bil e
1987 itibar i il e % 2*ler e ulaşmamaktadır .
4.3 SONU Ç

Bu araştırmanın amacı, Türkiyede kamu kesimi eli ile yaratılan enflasyo-


na dikkat çekmek, nasıl işlediğini açıklamak boyutlannı anlamak ve hangi po-
litika değişkenlerini n enflasyon u n e kada r etkileyeceğin i ölçmektir . Türki -
yede zaman zaman enflasyon son yıllarda artan büyüme hızının bir maliyeti
olarak gösterilmiştir. B u ne teorik açıdan, ne ampirik açıdan doğru değildir .
Büyüme hızındak i sekse n ortalannd a gözlemlenen yükseliş , tek hanel i en-
flasyon farklannı n neden i olabilir, anca k ü ç haneye yaklaşan enflasyo n ol-
gusunun neden i olamaz . Niteki m Türkiyed e v e dünyad a büyüm e hız ı ar -
tarken, enflasyonu n düştüğ ü birço k örne k dönem vardır . Hatt a iddi a edile-
bilir k i Türkiyede 198 0 ortalannda n itibare n büyüm e hızın ı daha yukarılar a
çekerken enflasyon u düşürme k mümkündü . Değişi k borçlanm a v e yatın m
stratejisi ile, sermaye hasıla oranlann genelde düşürerek, aynı büyüklüktek i
yatınm oranlarından, daha yüksek düzeyde büyüm e elde edilebileceği gibi ,
ticarete açık üretim dallarında artış sağlayarak arzı yükseltmek, ve aynı za-
manda fiyat artışlann ı dizginleme k mümkü n olabilirdi . Bu tür bi r borçlanm a
ve yatınm stratejisinde, enerji türündeki öncelikli altyapı yatırımlanndan ödü n
vermeye d e gerek olmazdı . Diğer yandan iddi a edildiği gibi özel kesimdek i
talep patlaması d a enflasyonun neden i olamaz , çünkü son yıllarda sabit fi-
yatlarla özel kesim tasarruflan artarken, kamu kesimi tasarruflan düşmüştür .
Yani özel kesimden kamu kesimine bir kaynak transferi olmuştur. Talep pat-
laması varsa, bunu özel kesimde değil kamu kesiminde aramak gerekir. Ay-
rıca Türkiyedeki enflasyonu n tale p fazlasında n değil , arz yetersizliğinde n
kaynaklandığını gösteren, ve stagflasyon belirtilerini açıkça sergileyen geliş-
meler mevcuttur . Tüketici fiyat endeksleri duraklarken topta n eşya fiyat en-
deksi yükselmey e deva m ettiğinde , stagflasyon dah a açıklık kazanacaktır .
Dolayısı il e enflasyon u indirm e girişimlerind e par a politikası arac ı il e tale p
düşürmek yanında, daha öncelikli olarak arzı, yani ticarete açık üretimi arttı-
racak önlemlere önceli k verilmelidir. Par a politikasının etkinliğini n bugün ar -
tık para arzının bir parçası olarak kabul edilmesi gereken iç borçlar ve döviz
mevduatı hesaplannı n varlığ ı v e büyüklüğ ü neden i il e azaldığı , gözlerden
kaçmamalıdır. B u nedenle salt para politikası ile fiyatları düşürmek mümkü n
değildir. B u mümkün olsa bile, fiyatlann durduğu ortamda mevduat faizi dü-
şürülebilirken, kred i faizler i yükseklerd e seyretmey e deva m edecektir .
Çünkü kred i faizlerini n yükse k kalmasını n neden i sadec e enflasyo n değil ,
kamu kesiminin sermaye piyasasının ve ticari bankalann kaynaklannın büyük
çoğunluğuna el koymasıdır. Faizleri n düşmediği bi r ortamda ise üretim i art-
tırmak mümkün değildir. Ancak faizlerin düşürülemediği bu ortamda dahi, a-
cilen finans kesiminde kurumsa l çeşitlendirme gereklidir. Ris k Sermayesi gi-
bi kurumlara işlerlik kazandırmak özel kesime faizsiz fon yaratmak açısından
elzemdir.
Türk lirasmm değerini düşürülmesinin, para arzmdaki artışm, ve yüksek
faiz politikasmm enflasyon u körüklediği, evvelce belirtildiğ i gibi, başka ça-
lışmalarda da ortaya konmuştur. Ancak Türk lirasının değerinin düşürülme-
sinde ve özellikle par a arzındaki artışta ve yüksek kred i faizlerinde, kamu
kesimi yaptınmlan, harcamalan, kaynak kullanımı ve en önemlisi açıklan yat-
maktadır. Bu araştırma, Türkiyede enflasyonun kamu eli ile nasıl yaratıldığını
göstermeyi amaçlamıştır. Para bazındaki artış, iç borç ve dış borçlarla kapa-
tılan kamu kesimi açıklannın rolü açıkça sergilenmiştir. Araştırmada kamu ke-
simindeki iç borçlanmanın, ve özellikle dış borçlanmanın enflasyonu körük-
lediği açıkç a ortaya konmuştur. Sadec e dış borçları 198 5 düzeyinde tuta-
bilse idik , 198 7 enflasyonu, % 40 oranında daha düşük olurdu. Araştırma-
nın yapıldığı sırada 1988 verileri mevcut değildi. Ancak model ve veriler çer-
çevesinde kamu açıklannı n ve kam u kesimi iç ve dış borçlarının enflasyona
olan katkısını n 1988'd e daha da yüksek olduğ u beklenebilir .
Kamu kesimi eli ile yaratılan enflasyonda, yerel yönetimlerin payını çok
aşağıya çekmiştir . Bulgular a gör e u ç tahminlerde bile , yerel yönetimleri n
enflasyona katkıları yüzde ikileri aşmamaktadır.
Yerel yönetimlerin son yıllarda harcamaları büyük ölçüde artmış ve ge-
nelde iktisadi açıdan üretken nitelikte olmıyan altyapı yatırımlarına yönelmesi
nedeni ile enflasyonist bir nitelik kazanmıştır. Ancak toplam kamu harcama-
larına cari transferler ve borç ödemeleri dahil edildiğinde yerel yönetimlerin
payı düşüktür. Araştırmanın kapsadığı yıllarda yerel yönetimlerin kamu borç-
lanma gereği içindeki payı da binde dördü aşmamaktadır. Belediyelerin para
bazını doğrudan arttıramamaları, iç borçlanmalannın yok denecek düzeyde
olması ve dış borçlarının toplam kamu borçlan içindeki payının küçük olması.
Türkiye'deki enflasyo n sorununa salt talep yaklaşımı il e çözüm buluna-
maz. Bu nedenle kamu kesimi yatınm ve cari harcamalarını küçültmek yeterli
değildir. Esase n bütçeden oransal payla r olara k b u kalemler düşmektedir .
Büyüyen transfer harcamalarıdır ve üretilecek çözümlerin bu harcamaları kü-
çültmeye yönelik olması gerekir. Kamu açıkları Türkiye'de enflasyonist baskı
yaratmıştır. Kamu açıklannın iç borçlarla kapanması geleneksel beklentilere
göre enflasyonist olmayabilirdi. Bulgulanmıza göre 1986 yılına kadar Türki-
ye'de d e enflasyonis t olmamıştır . Anca k Türkiye'd e i ç borçların düny a ör-
neklerine kıyasl a ço k kıs a vadel i oluş u v e anınd a paray a çevrilebilmesi ,
1986'dan itibare n i ç borçlan enflasyo n pompala r hal e gelmiştir. Yine gele-
neksel beklentilere göre kamu açıklarının dış borçlarla kapanması da enflas-
yonist olmayabilirdi . Ancak dövizl e alına n ve dünya örneklerine gör e kıs a
vadeli olan kamu dış borçlarının, bir yandan döviz üretmeye n u-zun vadeli
yatınmlara yönlendirilmesi neden i ile , diğer yandan da bankalardaki döviz
mevduatını. Merke z Bankasındak i rezer v parayı ve iç borçları beslemes i
nedeni ile enflasyonist baskı haline gelmesine yol açmıştır.
Ancak heme n ilav e etmek gerekir k i kamu açıklannm 198 0 ortalannda n
itibaren enflasyona büyük katkısı olmasın a rağmen , artık sadece kam u kesi -
mi harcamalarını küçültere k hatt a vergi yükünü arttırarak ve kam u kesim i a -
çıklannı düşürere k enflasyon u dizginlemek mümkü n değildir . Çözü m önce -
likli olarak arzı uyarmakt a yatmaktadır. Aynı yatırım düzeyinden farklı bir stra-
teji ile daha yüksek büyüme sağlamanın çareleri aranmalıdır .
EK: VERİLE R
1980-1986 dönemi için cari ve 196 8 fiyatlarıyla GSMH, l<onsolide büt-
çe gelirleri, kamu cari tüketim ve yatırım harcamalarına ilişkin üç aylık veriler
Süleyman Özmucur'da n alınmıştır . (Özmucur , 1987) . B u değişkenleri n
1987 yılı üç aylık değerleri 1986 yılı dağılımına göre hesaplanmıştır.
Bu çalışmada kullanılan kamu harcamaları ve kamu gelirlerine hesaplan-
masında DPTnın yayınladığı Kamu Genel Dengesi tabloları ve Merkez Ban-
kasından sağlanan iç borç ödeme verileri kullanılmıştır. Ü ç aylık değerleri n
elde edilmesinde cari tüketim ve yatırım harcamalarının ve konsolide bütçe
gelirlerinin yıl içinde dağılımı esas alınmıştır.
Parasal taban, para arzı, döviz kur u ve reeskont oranı Merke z Banka -
sı'nca yayınlanan aylık rakamların üç aylık ortalamalan alınarak hesaplanmıştır.
İç borç stoğu üç aylık dizisi Hazine ve Dış Ticaret Müsteşarlığınca yayın-
lanan 6 aylık rakamların geometrik enterpolasyonu yapılarak elde edilmiştir.
Dış borç stoğu (ABD doları cinsinden) Merke z Bankasından sağlanan yıllık
rakamların yine Hazine ve Dış Ticaret Müsteşarlığınca yayınlanan 6 aylık orta
ve uzun vadeli borç stoğunun geometrik enterpolasyon u esa s alınarak he-
saplanmıştır. Dı ş borç stoğu yalnız kamu kesiminin kısa, orta ve uzun vadeli
borçlarını içermektedir. Dı ş borçların TL cinsinden ifade edilmesi modelde
kullanılan döviz kuru değişkeniyle sağlanmıştır.
Kredi faiz oranı bankalarca ortalama bir müşteriye bir yıl vadeli kredi için
uygulanan bir orandır.
PY GSMH Deflatörü , 1968 = 100
RK Kredi faiz oranı, %
RD Merkez Bankas ı reeskont oranı, %
TL Döviz kuru, TL/$
QC Kamu Harcamalan, milyar TL
TC Konsolide Bütç e gelirleri, milyar TL
Bİ iç borç stoğu, milyar TL
BD Dış borç stoğu, milyar TL
BDD Dış borç stoğu, milyar ABD Dolan
GV Kamu gelirleri, milyar TL
KB Kamu Borçlanma gereği, milyar TL
MH Parasal taban, milyar TL
M3 Para arzı, milyar TL
YC GSMH, cari fiyatlarla, milyar TL
YT GSMH, 1968 fiyatlanyla, milyar TL
Ek Tabl o

PY RK RD TL TC
1980.1 19.2 32.0 31.5 61.5 1039.4 818.4
1980.2 20.9 32.0 31.5 75.5 1222.1 799.6
1980.3 22.1 50.0 31.5 80.0 1354.4 861.2
1980.4 23.9 50.0 31.5 86.9 1419.2 1174.4
1981.1 27.3 58.5 31.5 94.5 1461.4 1123.6
1981.2 29.7 54.5 31.5 102.8 1749.3 1122.8
1981.3 31.3 54.5 31.5 118.8 1948.0 1455.6
1981.4 33.8 54.5 31.5 128.5 2086.8 1891.6
1982.1 35.8 52.5 31.5 142.2 2073.6 1190.4
1982.2 38.2 52.5 31.5 153.2 2571.3 1364.4
1982.3 40.2 52.5 31.5 171.8 2756.0 1439.2
1982.4 41.4 52.5 31.5 182.8 3123.3 1808.0
1983.1 45.8 52.5 31.5 194.1 3568.1 1838.8
1983.2 48.0 52.5 31.5 212.1 4344.1 2403.6
1983.3 50.3 49.0 28.0 235.0 4713.1 2098.4
1983.4 55.0 49.0 28.0 260.5 5911.9 2914.8
1984.1 61.8 76.0 48.5 309.9 4255.2 1900.0
1984.2 71.4 76.0 48.5 347.9 5532.4 2528.4
1984.3 79.0 76.0 52.0 387.2 5973.2 2656.8
1984.4 86.3 82.0 52.0 421.5 7401.9 4273.6
1985.1 97.0 77.5 52.0 470.5 7101.9 2890.4
1985.2 105.4 77.5 52.0 522.3 9242.4 4511.2
1985.3 108.0 84.0 52.0 539.3 9896.8 4565.6
1985.4 119.2 84.0 52.0 559.2 12241.3 6488.8
1986.1 127.4 84.0 52.0 603.6 12776.4 7080.0
1986.2 138.6 84.0 52.0 673.0 15564.4 7115.6
1986.3 146.5 84.0 52.0 683.7 17407.9 7457.2
1986.4 158.2 84.0 48.0 737.6 19624.6 9945.6
1987.1 170.9 84.0 45.0 762.9 20826.4 10773.2
1987.2 184.7 84.0 45.0 810.7 24776.5 10517.2
1987.3 199.6 81.0 45.0 889.2 26978.0 10536.4
1987.4 216.9 81.0 45.0 965.6 36334.0 14093.2
Ek Tabl o (Devamı )

Bİ BDD BD
1980.1 254.6 10964.0 675.3 774.4
1980.2 264.0 11533.0 871.0 756.7
1980.3 301.7 11782.0 943.6 815.0
1980.4 305.4 13878.0 1206.4 1111.3
1981.1 374.9 13601.0 1286.5 1144.0
1981.2 464.2 13454.0 1383.5 1143.2
1981.3 579.1 13308.0 1582.1 1482.1
1981.4 562.2 14656.0 1884.1 1926.0
1982.1 687.1 14370.0 2044.0 1648.5
1982.2 842.6 14527.0 2226.4 1889.4
1982.3 827.7 14668.0 2520.7 1993.0
1982.4 1157.5 15654.0 2862.2 2503.7
1983.1 1191.6 16416.0 3187.2 2009.2
1983.2 1228.6 16315.0 3461.1 2626.4
1983.3 1451.8 16585.0 3897.7 2292.9
1983.4 1633.1 16820.0 4381.8 3185.0
1984.1 1659.7 16156.0 5007.6 2680.8
1984.2 1687.0 16361.0 5692.2 3567.4
1984.3 1803.4 16977.0 6574.7 3748.6
1984.4 1801.1 18656.0 7864.8 6029.8
1985.1 2012.1 17758.4 8890.1 4121.3
1985.2 2253.9 18368.5 10207.4 6432.4
1985.3 3007.7 19345.2 11100.3 6509.9
1985.4 4028.3 20341.6 12103.0 9252.2
1986.1 4609.2 20245.5 13284.1 10071.4
1986.2 4727.0 21309.9 15590.0 10122.0
1986.3 6567.2 22689.0 16862.4 10607.9
1986.4 9163.5 24188.6 19393.4 14147.7
1987.1 9847.1 25063.2 21246.9 11514.7
1987.2 10582.9 26546.4 23913.8 14615.2
1987.3 11686.3 27863.1 27531.4 16624.0
1987.4 16489.1 29244.6 31379.3 19743.5
obs KB MH M3 YT
1980.1 264.9 338.9 632.0 3800.9 197.9
1980.2 465.4 355.7 678.2 4280.7 204.8
1980.3 539.4 427.8 851.0 5111.8 231.3
1980.4 307.8 474.2 1003.0 4547.2 190.2
1981.1 317.3 475.9 1089.4 5632.7 206.3
1981.2 606.0 521.2 1313.4 6343.8 213.5
1981.3 465.8 635.0 1543.6 7575.4 242.0
1981.4 160.7 740.7 1920.5 6738.7 199.3
1982.1 425.1 781.1 2110.5 7229.2 201.9
1982.2 681.9 859.5 2320.4 8575.9 224.5
1982.3 763.0 991.9 2561.1 10069.0 250.4
1982.4 619.5 1103.9 2908.0 9178.0 221.6
1983.1 1558.8 1151.6 3015.1 9657.4 210.8
1983.2 1717.7 1197.0 3224.9 10896.7 227.0
1983.3 2420.1 1294.8 3349.2 13004.0 258.5
1983.4 2726.9 1478.8 3709.0 12638.5 229.7
1984.1 1574.3 1588.2 3958.4 15106.1 244.4
1984.2 1964.9 1801.7 4425.5 17727.9 248.2
1984.3 2224.6 2097.7 4833.1 20788.3 263.1
1984.4 1372.0 2444.5 5476.9 19644.6 227.6
1985.1 2980.5 2920.6 6052.5 23051.2 237.6
1985.2 2810.0 3309.0 6866.3 26726.4 253.5
1985.3 3386.8 3756.2 7728.6 31421.7 290.9
1985.4 2989.1 4029.5 8542.3 29786.1 249.8
1986.1 2705.0 4167.6 9081.8 33092.9 259.7
1986.2 5442.3 4286.3 10245.9 38365.5 276.8
1986.3 6800.0 4808.7 11051.4 44699.0 305.1
1986.4 5476.9 4800.0 12172.6 42734.0 270.1
1987.1 9311.6 5498.4 12648.8 48600.4 284.3
1987.2 10161.3 6360.8 13776.9 55542.8 300.7
1987.3 10353.9 7171.5 15272.6 64800.0 324.6
1987.4 16590.4 8474.3 17239.9 62485.0 288.0
Kaynakça

Aghevli, B., and M.Khan, 1977 , "Inflationary Incom e and the Dynamic s of
Inflation: Indonesia , 1951-1972 , "America n Economi c Revie w
67 (Haziran)

1978, "Government Budge t Deficit s and Inflationary Proces s in De-


veloping countries" , liVl F Staff Papers , 2 5 (Eylül )

Altay, Ö., 1988 . "Türkiye'de Dı ş Borçları n Analizi," TCMB, Tebliğ No : 8808.

Batavia, B . and N.A . Lash , 1983 "Self-Perpetuatin g Inflation : The Cas e of


Turkey", Journa l o f Economi c Development .

Ertuğrul, A. , 1982 , Kam u Açıklan , Par a stok u v e Enflasyon ,


İstanbul: Yapı ve Kredi Bankası Yayınlan

Fry, M.J . 1980 , "Money, Interest , Inflatio n and Growth i n Turkey", Journa l
of Monetar y Economics , 6 (Ekim) .

Çiller, T . v e M . Kaytaz , 1988 , KİT'leri n Ekonomidek i Maliye t Artırıc ı


Etkileri, İstanbul : İstanbul Ticaret Odası

Öniş, Z. ve S . Özmucur, 1986 , "Exchange Rate , Inflatio n an d Mone y


Supply i n Turkey. Testing the Vicious Circl e Hypothesis" ,
Boğaziçi Universit y Researc h Papers , 86-12 .

1987, Türkiye'de Enflasyon , İstanbul: İstanbul Ticare t Odası .


Özmucur, S. , 1987 , Tür k Ekonomisini n Ü ç Aylı k Ekonomet -
rik Modeli . İstanbul : TUSİAD.

Togan, S. , 1987 , "The Influenc e o f Mone y an d the Rat e o f Interes t o n th e


Rate of Inflatio n in a financially Represse d Economy : The Case of
Turkey", Applie d Economics , 19 .

TÜSÎAD, 1986 , Türkiye'd e Enflasyo n v e Enflasyo n il e Savaşt a


Başarı Koşullar ı İstanbukTUSÎAD .

Çiller, T . v e Cizakco , M , 198 9 Finan s Kesimd e Refor m (baskıda )

You might also like