You are on page 1of 86

TÜRKİYE’NİN “YEMEK KÜLTÜRÜ” DERGİSİ

EKİM-KASIM-ARALIK 2021 103

Torosların Konargöçer Mutfakları


Ütopyada Ne Yenir?
Lezzetsiz Bir Çikolata
Efsunlu Kavun
EDITORIAL
Yayın Yönetmeni

Konargöçer yaşam kimilerine göre romantik bir deneyim, kimilerine göre zor
bir düzen. Her ne kadar yılın on iki ayı göçen ailelerin sayısı neredeyse iki elin
parmaklarını geçmez denecek kadar azalmışsa da yarı göçerlik halen sürmekte.
Üstelik ülkenin pek çok yerinde. Bu göçme hali Doğu Anadolu Kalkınma Ajansı’nın
Göç Zamanı isimli yayınında “İnsanların her yıl koyun ve keçi sürüleri, köpekler, DERGİNİN MUTFAĞI
eşekler, atlar ve tüm yaşamlarıyla birlikte kilometrelerce yol katederek mevsime
METRO GROSMARKET ADINA SAHİBİ
göre yer değiştirmesiyle sürdürdüğü kadim Sinem Türüng
bir kültürdür yaylacılık ve temelindeki koçerlik/
göçerlik.” olarak tanımlanıyor. Diğer yandan YAYIN YÖNETMENİ
Anadolu’da göçerlik denildiğinde akla ilk gelen Ayşe Nil­han Aras

Toros konargöçerleridir. SORUMLU YAZI İŞLERİ MÜDÜRÜ


Hüseyin Deniz Alkaç
Dinamikleri hem diğer bölgelerdeki
konargöçerlere hem de Toroslardaki farklı YAYIN KURULU
Betül Bildik
boylardan konargöçerlere göre değişen bu Birol Uluşan
yaşam tarzında mutfak kültürü nasıl devam İlayda Erçay
ediyor, bakmak istedik. Doğa Derneği’nin Yasemin Ağırdır
bölge sorumlusu Turan Çetin’in kılavuzluğunda
YAZI İŞLERİ
Toroslar’ın Bolkar Dağları’nı gezdik. Dolayısıyla, Met­ro Gros­mar­ket
Yörelerimizden bölümümüzü hazırlarken biz
çok heyecanlı ve mutluyduk. Bize katılmanızı GÖRSEL YÖNETİM VE UYGULAMA
isteriz. Met­ro Gros­mar­ket

GÖRSEL KOORDİNATÖR
Yenilikler genellikle yılın ilk sayısıyla gelir, ama Sema İlhan
biz özel bir nedenle bu zamanı öne çektik.
Bugünümüzü, yarınımızı, yaşamımıza dair GÖRSEL TASARIM VE UYGULAMA
Erdem Tekiner
ne varsa pek çoğunu derinden etkileyen
iklim krizi hakkında kasım ayında yapılacak/ KAPAK FOTOĞRAFI
yapılan Zirve’ye ilişkin -yayın periyodumuz Nilhan Aras
nedeniyle- şimdiden konuşmak gerekiyordu.
KATKIDA BULUNANLAR
Dolayısıyla Batuhan Sarıcan ve Metin Sade Doç.Dr. Ahmet Uhri
tarafından hazırlanmasını planladığımız Aylin Öney Tan
“Dünya Konuşuyor” isimli yeni bölümümüzün Batuhan Sarıcan
ilk yazılarını bu çerçevede ve bu sayıda Dr. Candan Türkkan
Gonca Tokuz
yayınlıyoruz. Kübra Sultan Yüzüncüyıl
Metin Sade
Dünya Konuşuyor gastronomi dünyasının kendisini etkileyen konulardan Nazlı Pişkin
o dönemde üzerinde durduğu biri hakkında iki ya da üç yazıdan oluşacak. Bunlardan Dr. Tülin Ural
Vedat Ozan
biri bilgilendirme yazısı, diğeri bir söyleşi olacak. Bu ilk sayımızda BM İklim Krizi
Zirvesi’ne ilişkin bir değerlendirme yazısı ve bu çerçevede Tarım Bakanlığı’nın FOTOĞRAFLAR
görüşlerini almak üzere Tarım ve Orman Bakanlığı Bakan Yardımcısı Ayşe Ayşin Can Ünal
Işıkgece ile yapılan röportaj yer alıyor. Nilhan Aras
Turan Çetin

Bu sayıdaki bir başka değişiklik ise halk kültürümüzde beslenme kültürümüzün YÖNETİM YERİ
izlerini yıllardır çeşitli konularda anlatan bölümümüze bir süre ara verecek olmamız. Met­ro Gros­mar­ket, Güneş­li, İS­TAN­BUL
Faks: 0212 474 40 30
E-pos­ta: mgastro@met­ro-tr.com
Yılın bu son dönemini 2021’in en verimli ve bereketli zamanı olarak geçirmemiz http://www.metro-tr.com
dileğimizle...
Bu dergi Metro Grosmarket tarafından hazırlanmıştır.
Tüm hakları Metro Grosmarket’e aittir. Yazı ve resimlerin tamamı
ya da bir bölümü, yayıncıdan izin almadan, fotokopi dahil,
optik, elektronik ya da mekanik herhangi bir yolla kopyalanamaz,
çoğaltılamaz, basılamaz, yayımlanamaz. Haber amaçlı kullanımlar
için kaynak belirtilerek alıntı yapılabilir.

EKİM-KASIM-ARALIK GASTRO
İÇİNDEKİLER

7
YÖRELERİMİZDEN

Torosların konargöçer mutfakları

Nilhan Aras

25
DİSİPLİNLERARASI /

GIDA VE ÜTOPYA VE / YA DISTOPYA

7 Ütopyada ne yenir?

Dr. Candan Türkkan

Ütopya: Zor umut ya da lütuflar

Kübra Sultan Yüzüncüyıl

Distopyanın mutfağı:

Damızlık kızın öyküsü’nde yeme-içme teması

Dr. Tülin Ural

19 Bir ütopyanın peşinden koşmak:

Net sıfır emisyonlu gıda sistemi

Batuhan Sarıcan

43
GASTRONOMI VE KOKU

Lezzetsiz bir çikolata

Vedat Ozan

22
4 GASTRO EKİM-KASIM-ARALIK
İÇİNDEKİLER

53
BİTKİLERLE

Kavun hakkında bilmek isteyip de

soramadığınız her şey

Doç. Dr. Ahmet Uhri

Kavuna dair

Nazlı Pişkin

44
Efsunlu kavun

Aylin Öney Tan

65
DÜNYA KONUŞUYOR

İklim zirvesi

Batuhan Sarıcan

DÜNYA KONUŞUYOR / SÖYLEŞI

Tarım ve orman bakanı yardımcısı

Ayşe Ayşin Işıkgece: “İklim değişikliğinin


60
olumsuz etkilerini minimize etmek için

çalışmalarımıza devam edeceğiz.”

Metin Sade

75
BESLENME KÜLTÜRÜMÜZÜN İZLERİ

Mevsimlik bayramlar, kutlamalar, törenler

Gonca Tokuz
76
EKİM-KASIM-ARALIK GASTRO
6 GASTRO EKİM-KASIM-ARALIK
YÖRELERİMİZDEN

TOROSLARIN KONARGÖÇER MUTFAKLARI


Nilhan Aras

EKİM-KASIM-ARALIK GASTRO
Yörelerimizden
Nilhan Aras

TOROSLARIN
KONARGÖÇER
MUTFAKLARI

AKERİK MEVKİ
Taşkent, Konya
Yöre 150 yıldır Anamur Gercebahşiş Yörüklerinden yahnili keşkek, yoğurtlu darı keşkeği, etli pilav, kuru
Filiz Ailesi’nin yaz yurdu. Nisan’ın başında, 3-5 Nisan fasulye (etli); ama bayramda özel bir yemekleri
gibi, Gercebahşiş’ten yay olarak çıkıp Kaş, Abanoz, olmadığını söylüyor ailenin gelini Zeynep Filiz. Bununla
Akmuhar, Zeyve-Kazancı, Boncukçayır, Kuşu ve Köselik birlikte Kurban Bayramı arifesinde pişi yapılıyor, bir
yaylalarını geçtikten sonra Barcin adıyla da bilinen de irmik tatlısı. Tabii, kurban kesildiği için sac kebabı
Ağerik yaylasına konuyorlar. Aile önceleri, geleneksel yapılıyor. Akşamları bir evde toplanılıyor, herkes
olarak koyunculuk yaparken koyunun daha masraflı evindeki yemeği getiriyor, birlikte yeniyor. Aşağıdaki
olmasından ötürü dört yıl önce keçi yetiştiriciliğine anlatıcı ismi yazmayan tarifleri Zeynep Filiz verdi ve
başlamış, damızlık üretip erkek üyeleri satıyorlar. sürekli alışveriş yapamadığımız için pek sebze yemeği
Gercebahşiş düğünlerinin yemekleri tavuk çorbası, pişiremiyoruz, dedi.

8 GASTRO EKİM-KASIM-ARALIK
Yörelerimizden

Fotoğraflar: Nilhan Aras, Turan Çetin

EKİM-KASIM-ARALIK GASTRO
Yörelerimizden

Deli tort örtün ve sıcak kalması için etrafını örtülerle sarın.


Mümine Filiz • Mayalanınca örtüleri açın, ama kapağı açmayın.
Peynir (alt) suyu • Bir gün boyunca bu halde bekletin.
Tuz, sofralık • Tulukta (deri) bire bir ölçü soğuk su ekleyerek
yayın.
• Peynir suyunu ateşe koyun. • Bişşekle vurarak yapılan yayma sonucu ayran
• Yüzüne nor (lor) gelir, bunu kovaya alın. köpürecek, yüzeyine yağlar birikecek.
• Birkaç gün peynir altı suyundan elde edilen noru • İrileşen yağların bir araya toplanması için köpüğe
aynı kovada biriktirin. az miktarda soğuk su vurun.
• Son gün çıkan peynir suyunu ısıtıp kaynatınca • Bir tahta kaşığı tuza sürtüp yağları alın.
kovada birikmiş noru ekleyin. • Yağı suda iyice yıkayın, ayranını bıraksın.
• Hepsini karıştırarak birlikte pişirin.
• Peynirin rengi kayısıya dönüp görüntüsü helvaya Keş: Tulukta kalan ayranı bir kazana alın. Tadına bakın,
benzeyince ateşten alın. ekşiyse biraz tuz atın. Kazanın altını yakın. Kaynamaya
• Sıcak tortu bekletmeden bez bir torbaya aktarın. başlayınca kabaran ayranın yüzüne keş birikir. Toplayın
• Torbanın ağzını bağlayıp bir taşa koyun, üzerine ve bir bez keseye doldurun. Kesenin ağzını bağlayıp
ağırlık bırakın. üzerine baskı yapın. Eğer inek sütü kullanılmışsa keşin
• Suyunu akıtıp kuruyunca çıkarın, bir leğene taneleri daha büyük olur, bu nedenle baskı uygulanmaz,
boşaltın. asarak suyunu bırakması sağlanır. Suyunu veren keşi,
• Parçalayın, tuz ekleyin, harmanlayın. bir leğene boşaltın. Otcam (çörekotu) ve tuz ekleyin,
• Dilerseniz çörekotu da katabilirsiniz. isterseniz kuru kekik de koyabilirsiniz. Harmanlayın.
• Dışı kıllı deriye yumruklayarak basın. 5 kg keşe baskıyla suyu alınmış ve parçalanmış 1 ya da
• Gölgesi olan bir ağaca, örneğin çam ya da pelitin 1,5 kg taze peynir ekleyin. Harmanlayıp deriye boşluk
yahut bir kayanın dibine çukur kazın. bırakmaksınız (yoksa, küflenir) basın. Aynı şekilde
• Dibe derinin taban genişliğinde bir taş ya da tahta toprağa değmeyecek biçimde gömün ve en az 3,
koyun. en fazla 6 ay bekletin. 6 aydan fazla bekleyecek olursa
• Bu serin, hatta soğukça yere deriyi düz olarak kurur. Eğer keş kazandan zor toplanıyorsa buna
yerleştirin. deli keş deniyor.
• Üzerine tahta ya da ağaç dalı koyup bir bez serin.
• Toprağı bunların üzerine atın. Arabaşı
• En erken üç ay sonra açabilirsiniz. Köy tavuğu
Un
Ateşten alınan nor sıcak halde kese yerine deriye Biber salçası
basılırsa küflenir, o nedenle önce bez bir keseye Domates salçası
doldurup bekletiliyor. Bez torbanın peynirin miktarına Tuz
bağlı olması gerekiyor. Derinin (tulumun) dışının kıllı Tereyağı
olması önemli, Mümine Hanım kılın deriyi beslediğini, Zeytinyağı
peynirdeki suyun iyice atılmasına yaradığını söylüyor. Soğuk su
Ayrıca derinin toprağa hiç değmemesine dikkat edilmesi
gerektiğini de özellikle vurguluyor. Her ne kadar üç ay • Tavuğu keflerini (köpüklerini) alarak haşlayın.
sonra açılıp yenecek kıvama gelse de gerçek tadına • Diğer yanda unu yağlarla birlikte kavurun.
ulaşması için bir altı ay gerekiyor. • Salçaları da ekleyin ve kavurmaya devam edin,
topaklanmasın.
Tereyağı • Haşlanmış tavuğu tencereden çıkarın ve tillele
Mümine Filiz (iplik iplik) ayırın.
Keçi sütü • Haşlama tenceresine geri koyun.
Damızlık (maya için yoğurt) • Unlu harcı soğuk su ile açın ve iyice çırpın,
Tuz topaklanmasın.
Soğuk su • Harcı tavuk tenceresine aktarın, iyice pişirin.
• Un ve bolca soğuk suyu iyice çırpın, cıvık bir hamur
• Yeni sağılmış sütü kaynatıp pişirin. elde edin.
• Ocaktan alıp soğumaya bırakın. • Bir tencerede su kaynatın.
• Maya ısısına düştüğünde damızlık koyup üzerini • Hamuru içine boşaltın.

10 GASTRO EKİM-KASIM-ARALIK
Yörelerimizden

EKİM-KASIM-ARALIK GASTRO
Yörelerimizden

• Hiç durmadan, sürekli olarak ve hızlıca karıştırarak


pişirin. Topaklanmamalı!
• Hamur koyulaşıp göz göz olunca ateşten alın.
Bir tepsiyi ıslatın.
• Sıcak hamuru tepsiye dökün.
Bulamacın (pişmiş hamur) donması için tepsiyi
soğuğa koyun.
• Aynı kaşığa soğuk hamur ve sıcak çorbayı alarak ve
hamuru çiğnemeden yutarak yiyin.

Buğday keşkeği

Buğday keşkeği
Kabuğu alınmış buğday
Koyun ya da keçi kara eti
Kırmızıbiber
Tuz
İçyağı
Su

Darı keşkeği • Buğdayı akşamdan ıslatın.


• Sabah süzüp yıkayın.
Darı keşkeği
• Haşlayın, suyunu çeker de halen haşlanmamış
Öğütülmüş darı
olursa sıcak su ekleyin.
Yoğurt
• Haşlandığında ocaktan indirin.
Nane
• Diğer yanda eti çift bıçakla nohut kadar olana
Yarpuz, isteğe bağlı
dek kıyın.
Tuz • Az miktarda tuz ile kendi suyunda kavurun.
Su • Kıkırdağı alınmış içyağı ya da kuyruk yağı ekleyin.
• Birlikte de kavurun.
• Darıyı akşamdan ıslatın.
• Son olarak, renk vermesi için kırmızıbiber serpin.
• Sabaha dek ara ara ovalayın, kepeği gitsin.
• Keşkeğin üzerine dökün.
• Sabahleyin süzün, yıkayın.
• Bir kazana alın, üzerine temiz su koyun. Kimileri keşkeği tereyağlı yapıyor. Bunun için haşlanan
• Karıştırarak haşlayın. keşkeğe önce eritilmiş keçi tereyağı dökülüyor, yahnisi
• Haşlanınca ağzını örtün, kısık ateşte birkaç sonra ekleniyor. Kavurmaya eklenen yağ günümüzde
taşım daha kaynatın. her ne kadar zeytinyağı ve tereyağı karışımı ise de yakın
• Suyunu tamamen çekmiş olan darıyı bir leğene geçmişe dek içyağı ya da kuyruk yağı tercih ediliyordu.
aktarın. Bununla birlikte kuyruk yağı daha ağır sayıldığından
• Üzerine aldığı kadar yoğurt dökün. genellikle kıkırdağı alınmış içyağı konuyor.
• Tuz atın, su ekleyin.
• İyice harmanlayın. Yahnili keşkek
• Üzerine nane ve isteğe bağlı olarak yarpuz serpin. Darı ya da buğday keşkeği
Koç eti, kara et (sinirsiz ve yağsız kısımları)
Anamur, Gercebahşiş Yörüklerinin yemeğidir. Sade, İçyağı
yani yoğurtsuz yenildiğinde başka bir yemeğin yanında Karışık salça
ikram edilirken yoğurtlusu tek başına çıkarılabiliyor ve Kırmızıbiber
yaz yemeği kabul ediliyor. Tuz
Kemik suyu

12 GASTRO EKİM-KASIM-ARALIK
Yörelerimizden

• Eti suyunu çekene dek kavurun. Isırgan böreği


• Diğer yanda içyağını eritip kıkırdağını ayırın. Isırgan
• Erimiş yağı ete ekleyin. Kavrulmuş kıyma ya da taze peynir yahut taze keş
• Salça koyun, kırmızıbiberi ve tuzu atın. Un
• Kemik suyunu da ekleyip kaynatın. Baş soğan
Pul biber
• Et yumuşadığında keşkeğin üzerine döşeyin.
Tuz
Tereyağı
Yahnili keşkek de yine Anamur Yörükleri tarafından
Zeytinyağı
yapılan bir yemektir. Darı ya da buğday keşkeği ile Sirke
yapılır. Su

Sac kebabı • Henüz toplanmış ısırgan otunu sirkeli suya basın.


Keçi eti • Yıkayıp süzün.
İçyağı, kıkırdağı alınmış • Isırgana kıyma ya da peynir yahut keş ekleyin.
Kuru soğan • Üzerine soğanı kıyın.
Domates • Zeytinyağı dökün, tuz ve pul biber atın,
Yeşilbiber harmanlayın.
• Diğer yanda un, tuz ve su ile kulak memesi
Maydanoz
yumuşaklığında hamur yoğurun.
Pul biber
• Yumurta büyüklüğünde bezeler yapıp her birini
Tuz
orta kalınlıkta açın.
• Yufkanın bir yarısına harç döşeyin.
• Eti, yağını çok da ayırmadan çift bıçakla çekin. • Diğer yarıyı harcın üzerine kapatın.
• Nohut tanesi kadar ince doğrayın. • Kenarlara elinizle bastırın, iyice yapışsın.
• Odun ateşindeki saca koyun, suyunu çekene kadar • Bir tabak yardımıyla kenardaki fazlalıkları kesin.
kavurun. • Böreği yağsız sacda çift taraflı pişirin.
• İçyağını ekleyip kavurmaya devam edin. • Sacdan alınca üzerine tereyağı sürün.
• Diğer yanda kuru soğanı ince doğrayın. • Birkaçını üst üste koyup dilimleyin.
• Yeşilbiber kıyın, domatesi de küçük doğrayın.
• Et henüz tam pişmemişken sacın kenarlarına çekin. Isırgan otu nisan ve mayıs aylarında toplanıyor.
• Ortaya çıkan yağlı boşluğa sebzeleri koyun. Böreğinin yanında ayran içiliyor ya da dilimler pekmeze
batırılarak yeniyor.
Sebzelerin üzerine kenardaki etleri kapatın.
• Etlerin üstüne tuz, pul biber ve doğranmış
Kıvrım
maydanoz atın.
Ekmek yufkası
• Yemek kendi buğusuyla pişsin. Dövülmüş yer fıstığı
Tereyağı
Kurban Bayramı’nda yapılan bir yemek. Diğer bir
deyişle, yeni kesilmiş ve yüzülmüş keçiyle, yani taze etle • Önce taş bir zemine ateş yakın, taş iyice ısınsın.
yapılan bir yemek. Yanında pirinç pilavı, ayran ve sac • Ekmek yufkasına bolca dövülmüş yer fıstığı serpin.
ekmeği ile yeniyor. • Çok sıkı olmayacak biçimde oklavaya sarın.
• Oklavayı çekin.
Bazlama • Her bir yufkayı rulo şeklinde dolayarak tepsiye
Sarı buğday veya çavdar buğday yerleştirin, ama birbirlerine değmesinler.
• Dilimleyin.
Maya
• Aralara tereyağı parçaları bırakın.
Tuz
• Tepsiyi daha büyük ve yüksek kenarlı bir leğene
Su
koyun.
• Taştaki ateşleri çekin, isterseniz çok az köz de
• Akşamleyin tüm malzemeleri karıştırıp yoğurun. bırakabilirsiniz.
• Sabaha dek üzeri örtülü biçimde dinlendirin. • İçinde kıvrım tepsisi bulunan leğeni bu taşa (ya da
• Sabah tabak büyüklüğünde ve orta kalınlıkta açın. közün üzerine) yerleştirin.
• Sacda yağsız olarak ve iki taraflı pişirin. • Bir sacı içine ateş koyup leğenin üzerine bırakın.
• Kıvrım bu fırın ortamında pişsin.
Bazlama kışların olmazsa olmazıdır, diyor Zeynep
Hanım. Zeynep Hanım bu tatlıyı Münine Hanım’dan öğrenmiş.

EKİM-KASIM-ARALIK GASTRO
Yörelerimizden

GÖKÇEPINAR/GÖKÇEBUNAR YAYLASI Kalabalık olduğunda yapılan bir yemek, örneğin 10


Taşkent, Konya kişiden fazla olunmalı. 1-2 yaşındaki kısır dişiden
Taşkent’e yaklaşık 70 kilometre uzakta. Burası Sarıkeçili yapılıyor, çünkü bu hayvanın eti daha yumuşak. Yanına
Yörüklerinin yurtlarından biri. Kışlakları Ermenek, kavurma hazırlanıyor. Eğer yine kalabalık toplanmışsa
Mut ve Aydıncık olan Sarıkeçililerden Kosova lakaplı, pilav pişiriliyor, yoksa pilav aranmıyor; çünkü burada
akraba olan 9-10 aileden Kenan ve Hatice Yagalı pilav ellik (ev için, ev halkına) yapılan bir yemek değil.
Gökçepınar’daki tek çadırın sahibi. Geleneklerine Yemeğe kuru fasulye koyulaştırma işlevinden ötürü
bağlı biçimde yaz-kış çadırda kalıyorlar. Kenan ekleniyor.
Bey diğerlerinin Belpınar, Feslikan, Kurucagöl ve
Kaynarca’ya konduklarını söylüyor. Yagalı Ailesi de Kavurma
damızlık keçi yetiştiriyor, genç erkek üyeleri satıyorlar. Kemikli et
İçyağı
Yahni Tuz
Keçinin bel ve boyun kemiği etleri
Kuru fasulye • İçyağını çift bıçakla kıyın.
Kuru soğan • Saca koyup eritin, kıkırdaklarını ayırın.
Karışık salça • Eti kemikten sıyırın.
Tuz • İçyağıan ekleyin.
Su • Tuz atıp karıştırın.
• Yağ iyice sıvılaşıp yemek parlak bir görünüme
• Eti kemikli olarak kaynatın. kavuşunca ateşten alın.
• Soğanı ince doğrayıp ekleyin. • Yemek hazırdır.
• Salçayı, kuru fasulyeyi ve tuzu da koyun.
• Pişene dek kısık ateşte kaynatın.

14 GASTRO EKİM-KASIM-ARALIK
Yörelerimizden

• Ateşe koyup parmak ısısına gelene dek bekleyin.


• Ocaktan indirip karıştırın.
• Telemeyi peynir kesesine doldurup keseyi asın.
• Bir-iki gün sonra askıdan alın. Bu haliyle de
tüketebilirsiniz.
• Ya da bezden çıkarınca leğene koyun.
• Ezip tuzla karıştırın.
• Bir beze doldurun.
• Üzerine taş baskı yapın.
• İki gün sonra çıkarıp ovcalayın (avucunuzda ezerek
parçalayın).
• Kullanılmış ve bir yıl beklemiş keçi derisine boşluk
bırakmayacak şekilde basın.
• Ağzına tuz dökün, nane yaprakları örtün, sonra
bağlayın.
• Mağara girişi gibi serin ve gölge bir yere bırakın.
• Eğer içindeki peynir kısa süre önce bitmiş bir deri
kullanıyorsanız 20 gün sonra açıp yiyebilirsiniz,
tadı gelmiştir; ama beklemiş deriye basmışsanız
peynirinizin olgunlaşması için daha fazla
beklemeniz gerekir, çünkü iyice kurumuştur,
nemli değildir.

Bişi

Bişi
Un
Maya
Tuz
Su
Zeytinyağı

• Un, maya, tuz ve su ile akşamdan hamur yoğurun.


• Sabaha dek dinlendirin.
• Sabahleyin zeytinyağını kızdırın.
• Kabarmış hamurdan küçük parçalar koparın.
• Elinizle biraz açıp yağa atın.
• İki tarafı da kızarınca çıkarın.

Bişinin mayalı olmasının nedeni yumuşaklığı sağlamak.


Aksi halde kuru ve sert oluyor. Mut Kırkkavak’ta yaşayan
Tekeli Yörüklerinden her aile bişiyi dini bir dönem olan
üç aylarda mutlaka bir kez yapıp diğer ailelere dağıtıyor Maya hazırlanması: Bir haftalık ya da on günlük oğlak
(k.k. Adem Telek). kursağını kurutun. Ezip, örneğin bir şişenin dibi ile, toz
haline getirin. Suya koyun. Bu haliyle serin bir yerde bir
Tulum peyniri yıl bekletebilirsiniz.
Keçi sütü
Oğlak kursağı mayası Peynirden baskıyla uzaklaştırılan peynir altı suyunu hiç
kullanmıyorlar. Kullanılan derinin ise keçi derisi olması
• Sütü sağın. hem kalınlığından hem de yağsızlığından kaynaklanıyor.
• Süzekten (herhangi bir ince bez, tülbent) geçirin. Çünkü koyun derisi kokması bir yana, ince olduğu için
• Mayalayın, 15-20 dakika bekletin. çabuk yırtılıyor, ayrıca yağlı olduğu için peyniri acıtıyor.

EKİM-KASIM-ARALIK GASTRO
Yörelerimizden

ALİEFENDİUŞAĞI YAYLASI
Alanya, Antalya
Gökler lakaplı Sarıkeçili Veli ve Elif Gök 25 yıldır
bu yaylaya konuyor. Önceleri Konya Seydişehir’miş
konakları. Her sene 20-25 Nisan’da Mersin, Aydıncık,
Karaseki’deki sobalı ağaç evlerinden yola çıkan
çadır Mayıs 20 dendi mi, Aliefendiuşağı’na varıyor.
Konaklama yerine her zaman evin lideri karar veriyor,
bu her ev için geçerli bir kuraldır, asla sorgulanmaz.
Öte yandan, konaklanacak yer de yılların verdiği bir
alışkanlıkla ve malın ihtiyacına göre her zaman doğru
seçilir: Sulak ve yemlik yerler.

Yol boyunca mutlaka Abdulun kışı (14 Nisan, eskinin


5 Nisan’ı), Sittin sivri (20 Nisan), Hıdırellez (6 Mayıs)
ve Kırlangıç (20 Mayıs) fırtınalarıyla karşılaşacaklarını
bildiklerinden bir-iki gün öncesinden kendilerini
korumaya alıyorlar. Yurtlarına vardıklarında ise güneş
kendisini aşağı bıraktığında, yani saat akşam üzeri 5’ten
sonra çadırlarından asla beyaz bir şey çıkarmıyorlar;
un, şeker, pirinç, hiçbir şey. Nazara karşı duyarlılar,
refleksleri gelişkin.

Aşağıdaki tarifleri çadırın gelini Şifa Gök verdi.

Katıklı pilav
Bulgur
Patates
Domates, kabuğu soyulmuş
Kuru soğan
Acı yeşil biber
Tuz
Tereyağı
Su

• Kuru soğanı küçük doğrayın.


• Tereyağında kızartın.
• Patatesi de küçük küp doğrayıp ekleyin.
• Yeşil biberi ikiye bölüp tavaya katın.
• Kabuğu soyulmuş domatesi de küp doğrayın ve
ekleyin.
• Tuzunu da attıktan sonra çevirin ve kavurun.
• İyice kavrulduklarında bulguru da koyup çevirin.
• Su ekleyin ve yüksek ateşte pişirin.
• Ateşten alınca 5-10 dakika dinlendirin.

Şifa Hanım bu yemeği annesi Ayşe Telek’ten öğrenmiş.


Yanında cacık ve kuru soğanla yeniyor.

Cacık
Süzme yoğurt
Salatalık
Sarımsak
Kuru nane
Tuz
Su

16 GASTRO EKİM-KASIM-ARALIK
Yörelerimizden

• Süzme yoğurda az miktarda su katın ve açın. Şimdilerde yapanı da kullananı da kalmayan bir
• Diğer yanda sarımsağı tuzla birlikte dövüp ezin. maya çeşidi sarkanaktan, diğer bir deyişle şirdenden
• Salatalıkları soyup küçük doğrayın. hazırlanan bu maya. Ortalama bir ölçü için Gülcan
• Malzemeleri yoğurda ekleyin. Hanım bir sakanağa 1 kase nohut ve 10 tane
• Kuru nane serpin. keçiboynuzu diyor.
Karıştırın.
Peynir
Katıklı pilavın yanında mutlaka yapılır. Koyun sütü
Sarkanak mayası
Kuru fasulye Çörekotu
Kuru fasulye Tuz
Rendelenmiş domates
Kuru soğan • Sütü sağın, mayalayın.
Karışık salça • Tutunca (saplı ile) karıştırın.
Karabiber • Üste çıkan sarı suyu nor ve/ya tort yapmak için
Pul biber ayırın.
Tuz • Tenceredeki telemeyi keseye aktarın.
Tereyağı • Suyunu akıtması için keseyi sallayın.
Sıcak su • Beş dakika kadar da elinizle sıkın.
• Telemeyi kesesiyle birlikte helkeye (kovaya) koyun.
• Fasulyeyi yıkayıp haşlayın. • Gece boyu kalsın, sabah keseden çıkarın.
• Helmeleşince süzün, bir tencereye alın. • Tilize (çuval) bütün halde doldurun ve tuzlayın.
• Üzerine soğanı küçük doğrayın. • Bir hafta boyunca üzerine çok çok ağır baskı
• Tereyağını ekleyin ve kavurun. uygulayın.
• Salçasını, domatesini ve tuzunu koyup karıştırın. • Baskıdan alınca öfeleyip (elinizle ovarak küçük
• Fasulye ve baharatını da ekleyin. parçalar haline getirip) ofcam (çörekotu) ekleyerek
• Biraz kavurduktan sonra sıcak su ekleyip pişirin. deriye yumrukla basın.
• Derinin ağız kısmına bolca tuz dökün ve sıkıca
SANDAL KÖYÜ YAYLASI dikin.
Tarsus, Mersin • Serin bir yerdeki bir taşın üzerine dik ve düz
Karakoyun Yörüklerinden olan Gülcan ve Ali Ulus çifti şekilde koyun.
Tarsus’un Sağlıklı köyünde oturuyorlar. Koyunculuk • Kuruyana dek kalsın, sonra açabilirsiniz.
yapıyorlar. Her yıl mayıs sonuna doğru, ayın 25’i gibi
çıkıp bir hafta ila 20 gün içinde Namrun, Yazıgöl’e varıp Gülcan Hanım eskiden bu yana obruğu hiç bilmediklerini
yerleşiyorlar. Yolda geçen zamanı ve nerede geçeceğini söylüyor.
ise hayvanları belirliyor: otluk ve sulak yerler.
Daima araçla aldıkları yolu annelerinin 30 yıl önce Tort
yayan gittiklerini söylüyorlar. Sarı su (telemeden geriye kalan)
Tuz
Sarkanak mayası
Sarkanak • Peyniri keselerken kalan sarı suyu kaynatıp
Nohut nor yapın.
Harnup (keçiboynuzu) • Noru üç gün biriktirin.
Sarı su (peynir altı suyu) • Dördüncü gün hepsini sarı suya aktarın.
• Karıştırarak kaynatmaya başlayın.
• Sarkanağı yıkayın, tuzlayıp bekletin • Üç, dört saat sonra kızarınca siniye dökün.
(süre belli değil). • Tuz atıp karıştırın.
• Güneşe asıp kurutun, yeniden yıkayın. • Üzerine bir tülbent örtün.
• Bidondaki sarı suya koyun. • İki, üç gün serin ama güneşli bir yere bırakın.
• Üzerine çiğ nohut ve bütün ya da kırılmış halde • Tuzu fazla ise bu halde bir yıl boyunca
harnup ekleyin. bekletebilirsiniz.
• Bidonun ağzını kapatın.
• 15-20 gün serinde bekletin. Gülcan Hanım tort için “norun amcası” diyor.

EKİM-KASIM-ARALIK GASTRO
Yörelerimizden

Lepe farklı farklı yaylalara gittiğini söylüyor: Elmalı Boğazı,


İri bulgur Yılanovası, Germeç, Sulin, Eskiçeşme, Göbekkaya,
Patates Şavşar, Sumaklıyayla, Kızılkarlık, Topardıç... Ama kar
Domates, kabuğu soyulmuş yağdığında hepsinin Gülek’e dönmüş olmaları gerek.
Kuru soğan
Tuz El mayası
Zeytinyağı • Bir aylık kuzunun sarkanağını yıkayın, tuzlayın.
Su • Kuruması için serin, bir hafta kadar bekleyin, takır
takır kurusun.
• Soğanı küçük çintin. • Kuruyunca sarı suya (peynir altı suyuna) yatırın.
• Yağda kavurun. • Bir tane demir para, nohut, harnup ve çok fazla
• Domatesi doğrayıp ekleyin. tuz ekleyin.
• Gölge bir yerde ve ağzı kapalı olarak bir ay bekletin.
• Patatesi çok küçük küpler halinde doğrayıp ekleyin.
• Patates parçaları biraz ölünce bulguru da ekleyin.
Gök Tanrı inancının pratiklerinden biri olarak mayanın
• Biraz çevirerek kavurun.
içine nazara karşı arılık olarak atıyorlar demir parayı.
• Suyunu dökün ve bulgur yumuşayana dek pişirin.

Sündürme
Sakatat
Peynir, el mayası ile yapılmış
Kelle Un
Ciğer Şeker
Sarımsak, ezilmiş Tereyağı
Salça • Peyniri tahta kaşıkla karıştırarak pişirmeye başlayın.
Kimyon • Suyunu verecektir, dökün.
Karabiber • Peyniri bir tabağa alın.
Kırmızıbiber • Tencereye bolca tereyağı koyun.
Kuru nane • Peyniri, unu ve şekeri ekleyin.
Tuz • Karıştırarak ve sündürerek pişirin.
Yağ (hangisi varsa)
Su Rukiye Hanım ancak el mayası ile yapılan peynirin
sündüğünü söylüyor.
• Ciğeri yağlarıyla birlikte şiş yapın.
• Kelleyi yüzün ya da ütün, ikiye ayırın. Boz lepe
• İçini de ütün. Bulgur, orta kalınlıkta
• Temiz bir bezle sıcak suda iyice yıkayın. Kuru soğan
• Haşlayın, etlerini ayıklayın, suya geri atın. Tuz
• Yağ, salça ve tüm baharat çeşitlerini de suya Tereyağı
ekleyin. Su
• Beş, on dakika birlikte kaynatın.
• Servis ederken ciğer şişleri ayrı, kelleyi ayrı çıkarın. • Tavaya tereyağını koyun.
• Soğanı küçük doğrayıp ekleyin.
Su kenarına konmamış Yörüklerin temizliğinin zor olması • İyice kavurun.
nedeniyle pek tercih etmediği yiyeceklerdir sakatat • Su ekleyin.
çeşitleri. • Kaynayınca pançayla (avuçla) bulguru atın.
• Yeniden kaynayınca tuz atıp pişmeye bırakın.
KARBOĞAZI (AKARCA) GÜLEK • Piştiğinde bekletmeden yiyin.
Tarsus, Mersin
Her yıl Mart 15’te kışlıkları Gülek’ten yola çıkan Yemeğe şimdilerde salça da katılıyor ve adına lepe
Rukiye Ataşlı ile oğlu Mehmet Can Ataşlı önce deniyor.
Erilek’e varıyorlar. İki ay burada konakladıktan sonra
Akarca’ya gidip iki ay da burada kalıyorlar. Sonra
ver elini Karboğazı, ta ki Ekim 15-20 olana dek. O
vakit kış şartları kendisini gösterdiğinden iniş daha
kısa sürer, diyor Rukiye Hanım. Bir de köyünün hep

18 GASTRO EKİM-KASIM-ARALIK
Yörelerimizden

Yannık
Koyun sütü
Maya için yoğurt
Tuz

• Sütü sağın, süzün, makineden geçirin.


• İğdiş sütü peynir için ayırın, kaymağı
(sütten koyudur) ateşe koyun.
• İyice pişirin ve yoğurtla mayalayın, üzerini örtün.
• İki saat sonra açın.
• Üç gün boyunca mayalanmış kaymakları birbirine
ekleyerek bekletin.
• Dördüncü gün hepsini yannığa doldurun.
• Bişşşekle havalandırarak dövün.
• Yannığın üzerine yağ toplanınca temiz elle toplayın,
temiz bir leğene koyun.
• Yannıkta kalan ayranı helkeye dökün, kaynatın.
• Çökelek yapın.
• Soğuyunca bir keseye boşaltın.
• Süzülmesi için yüksekçe bir yere asın ve üç,
dört gün bekleyin.
• İndirince keseyi açmadan bir taşın altına koyun,
suyunu iyice akıtsın.
• Suyu çekilince çıkarıp tuzlayın ve yeniden keseye
doldurun.
• Yeniden taş baskı uygulayın.
• İki gün sonra açıp öfeleyin ve gölge bir yere serin,
kurutun.

Yannık denilen kılsız deridir. Hazırlanması zahmetlidir.


Mutlaka dişi derisinden yapılır, çünkü erkek derisinin
karnı vardır, kaymağın buradan akmasına yol açar.

Yannık hazırlanması
Önce günler boyu koyun dışkısı biriktirin. Her defasında
öncekilerin üstüne koyun. Bir hafta bu şekilde hem
biriksin hem beklesin. Kendisi içten içe ısınacak ve
yanacaktır. Buna zibil denir. Davar, yani dişi keçi
derisini yüzünce ters çevirip bir poşete koyun. Zibili
bir tenekeye koyun, üzerine de poşeti yerleştirin, hatta
biraz gömün. Zibilin ısıs ile derinin kılları çürür. Üç gün
sonra çıkarıp ılık haliyle kılları yolun. Tertemiz olmalı.
Diğer yanda çam (ağacının) kabuğunu dövüp eleyin.
Kırmızı renkli bir toz elde edeceksiniz. Bunu tuzla
karıştırın. Deriyi, kokusunun gitmesi için bu karışımla
iyice yoğurun, içini ve dışını. Diğer yanda nar kabuğu ile
yine çam kabuğunu dövün, eleyip su ekleyin, kaynatın.
Kabukların rengi suya geçince ateşten alın, bir leğene
aktarın. Biraz soğuyunca yannığı (deriyi) bu suya
bastırın. On, on beş dakika boyunca sık sık çevirerek
sürekli yoğurun. Kokusu tamamıyla gitsin. Yannık
doğal kokusunu attığında dövülmüş çam kabuğu ve
tuz ile iyice ovun. Sonra temiz bir yere serin ve suyunu
çekmesini bekleyin. Kuruyup da biraz nemli kaldığında
katlayıp bir bez torbanın içine koyun ve iyice kuruması
için asın. Kullanacağınızda önce ıslatın.

EKİM-KASIM-ARALIK GASTRO
Yörelerimizden

20 GASTRO EKİM-KASIM-ARALIK
Yörelerimizden

TAŞOBASI KÖYÜ • Bir gün bu şekilde kalsın, kokusunu atsın.


Tarsus, Mersin • Ertesi gün bol kepekle ovcalayın (ovalayın).
Karakoyunlu Yörüklerinden Ersen Gazi ve Halil Sülüç • Bıçakla sıyırın, yoğurdu üzerinden alın.
yazları Tarsus’un Yazıgöl, Hacırecep, Karataş, Başoluk, • İyice temizlendiğine ikna olduğunuzda
Hacın yaylalarında geçirip kışları Taşobası’ndaki kullanabilirsiniz.
evlerinde kalıyorlar. Hayvancılık yapıyorlar. İklim
değişikliğinin, habitat kaybının, çam dikiminin ve Deriyi yıkarsanız bozuluyor!
taş ocağının bölgelerindeki hayvancılığı etkilediğini
söylüyorlar. Sağımını kadın ve çocukların yaptığı Peynir
koyunları gütmek işi ise erkeklerin, ama erkekler Koyun sütü
o sıra meşgulse görevi çocuklar teslim alıyor. Sarkanak mayası
Aşağıdaki tarifleri Rabia Gazi verdi. Otcam (çörekotu), isteğe bağlı
Tuz
Sarkanak maya
• Sütü sağın, süzün, mayalayın.
Sarkanak
• 30 dakika dinlendirin, bir beze süzün.
Yoğurt
• Bezin ağzını iyice kıvırın, telemenin suyunu akıtın.
Nohut
• Elde ettiğiniz suluca baş peyniri leğene ölçeleyin
Sarımsak
(inceltin).
Keçiboynuzu
• Tuz atıp harmanlayın.
Peynir alt suyu
• İsterseniz otcam da ekleyip harmanlayın.
Tuz
• Bir torbaya aktarıp bastırak yapın (üzerine ağırlık,
taş koyun).
• Sarkanağı yıkayın, bir hafta tuza yatırın.
• Suyunu tamamen dışarı verdiğinde ağırlığı kaldırın.
• Güneşe asın, kurutun. Bunun için bazen bir gün
• Yaylada: bekletmeden deriye basın. Köyde: İki-üç
yetebiliyor.
gün soğukta bekletin, iyice soğusun, sonra yazmış
• Ertesi sabah bir kavanoza koyun.
(iki yaşındaki dişi keçi) derisine basın.
• Üzerine yoğurt ekleyip kavanozu kapatın.
• Ağzını sıkıca dikin.
• İki, üç gün bu şekilde karanlık bir yerde saklayın.
• Üç ay boyunca obrukta saklayın.
• Diğer yanda yoğurdu süzün.
• Suyunu sarkanak kavanozuna ekleyin.
Günümüzde mayalama öncesi sütü kaynatıyorlar.
• Nohut ve birkaç diş sarımsak atın. Derinin dişi keçi derisi olmasının nedeni ise erkek keçi
• Keçiboynuzunu kırarak ekleyin. derisinin kokması, koyun derisinin ise yuka (ince) olması.
• Peynir alt suyu dökün. Bu peynir deride de kolay kolay küflenmiyor.
• 10 gün yine ağzı kapalı olarak karanlıkta bekletin.
Karın tereyağı
Güneşte iyice kuruyan sarkanak o halde bir yıl İşkembe
saklanabilir. Sarımsağın eklenme nedeni sinekleri Peynir altı suyu
uzaklaştırma. Sağlıklı şekilde hazır edilmiş sarkanak Tuz
mayası sürekli beslenerek, sarkanak eklenerek uzun süre Yannık yağı
kullanılabilir.
• İşkembeyi ters çevirin (pütürlü kısmı dışa gelsin).
Deri hazırlama • Bir, iki gün bu şekilde bekletin.
Dişi keçi derisi • Kendisi soyulacaktır, iyice yıkayın.
Kepek • Bir, iki gün tuza yatırın.
Yoğurt • Peynir altı suyu ile iyice yıkayın.
Kekik • Ala nemli olacak kadar kurutun.
Tuz • Yannık yağını (yannıkta yapılmış tereyağı) tirkiye
(leğene) aktarın.
• Temiz yüzülmüş derinin içini ve dışını bolca tuzlayın. • Soğuk su ile üç kez yıkayın, ayranı gitsin, aksi halde
• Oklavaya geçirerek iki, üç gün güneşli ve rüzgarlı bozulur.
bir yere serin. • Yağı tuzlayın.
• İndirince yoğurt, kekik ve tuz karışımıyla içini, • İşkembeye basın.
dışını çorlayın (yoğurt sürün). • Ağzını bağlayıp obruğa bırakın.

EKİM-KASIM-ARALIK GASTRO
Yörelerimizden

Yarma çorbası • Çok az da üzüm sirkesi ekleyip 30 dakika kaynatın.


Yarma • İnciri ekleyin.
Tereyağı • Koyulaşana dek karıştırarak kısık ateşte pişirin.
Ayran • 30 dakika sonra ateşten alın.
Kekik
Tuz Yemiş inciri denilen kabuğu yuka incir çeşidi, diğer
Tereyağı deyişle ince kabuklu bir incir.
Su
Sıkma
• Tereyağını eritin. Sandal köyünün kunduru buğdayından esmer un,
• Yarmayı ekleyin. tuz ve su ile kulak memesi yumuşaklığında hamur
• Kavurup su ekleyin. yoğurun. Bezelere ayırın. Her birini unlayarak açın ve
• Kekik atı yarma suyunu çekene dek pişirin. yağsız sacda arkalı önlü pişirin. Bir yüzüne tereyağı
• Ateşten alıp soğumaya bırakın. sürün. Tulum peyniri, piyazlık doğranmış soğan, kıyılmış
• Ayran ekleyip çırpın. maydanoz karışımını döşeyin. Rulo yapın, sıkın.
• Soğuk olarak servis edin. Keçi Yörüklerinden olan Kadriye Tanrıverdi Tarsus’un
Sandal köyünde doğmuş, ama 25 yıldır Darıpınarı’nda
Yarma bulunmadığı zaman bulunmadığı zaman çorba yaşıyor.
bulgurla da yapılabiliyor.

Çoban kavurma
Erkek toklu (8 aylık koyun)
Bir parça hamur
Kuru soğan
Kuyruk yağı
Tuz

• Toklunun arka but, kemikli ve kemiksiz olmak üzere


kaburga etleri kuşbaşı doğranır.
• Kazana kuyruk yağıyla birlikte bırakılır.
• Soğan tüm olarak konur.
• Az miktarda tuz atılır.
• Kazanın kapağı örtülür, hava almaması için hamurla
sıvanır.
• Kısık ateşte, kendi buharında iki saat pişirilir.

Kavurma: Şenliklerde yapılan sac kavurmadır. Yine


erkek tokludan yapılır. Ama bu kez sacda soğansız
olarak sade kuyruk yağıyla kavrulur.

İncirleme
Zülbiye Gazi
Yemiş inciri
Şeker
Üzüm sirkesi
Su
• İnciri yaşken ortadan ayırın, el gibi açın.
• Güneş altı bir yere, çalı üzerine serin.
• Gündüz güneş ve yel ile kurumaya bırakın, ama
gece çiğ alıp nemlenmemesi için üzerini örtün.
• 15 gün sonra kuruduğunda toplayabilirsiniz.
• İnciri minik doğrayın.
• Bire bir ölçü ile şeker ve su karıştırıp kaynatın.

22 GASTRO EKİM-KASIM-ARALIK
Yörelerimizden

Toroslar boyunca yaptığımız bu çalışmada bize


kılavuzluk eden Turan Çetin’e ve bilgilerini paylaşan,
yukarıda adı geçen tüm kaynak kişilerimize çok
teşekkür ederiz.

Kaynak kişiler
Adem Telek, d.1987, Kırkkavak köyü, Mut, Mersin.
Ali Ulus, d.1983, Salıklı köyü, Tarsus, Mersin.
Ayşe Telek, d.1953, Kırkkavak köyü, Mut, Mersin.
Elif Gök, d.1964, Gülnar, Mersin.
Erdal Filiz, d.1977, Gercebahşiş, Anamur, Mersin.
Ersen Gazi, d1978, Taşobası, Tarsus, Mersin.
Gülcan Ulus, d.1988, Kösebalcı, Tarsus, Mersin. 15 yaşından bu yana
göçüyor. 2008’de evlenip Sağlıklı köyüne taşındı.
Halil Sülüç, d.1977, Taşobası, Tarsus, Mersin.
Hatice Köküş, y.74, Sandal köyü, Tarsus, Mersin.
Hatice Yagalı, d.1998, Kravga/Göksu, Mut, Mersin.
Havva Gök, ...
İbrahim Filiz, d.1980, Gercebahşiş, Anamur, Mersin.
İrfan Karakuş, d.1947, Çamlıyayla, Mersin.
Kadriye Tanrıverdi, d.1974, Sandalköyü, Tarsus, Mersin.
Kenan Yagalı, d.1987, Gülnar, Mersin.
Mehmet Can Ataşlı, d.1982, Gülek, Tarsus, Mersin.
Mümine Filiz, d.1940, Karaçayır, Ağerik, Taşkent, Konya.
Nazife Sarı, y.85. Zülbiye Gazi’nin babaannesi.
Nuriye Gür, d.1955, Çamlıyayla, Mersin.
Rabia Gazi, d.1957, Koçamrlı köyü, Tarsus, Mersin. 1984’te yerleşik
düzene geçene dek konar göçerdi.
Rukiye Ataşlı, d.1954, Gülek, Tarsus, Mersin.
Şifa Gök, d.1991, Kırkkavak köyü, Mut, Mersin.
Uğur Karakuş, d.2000, Tarsus, Mersin.
Veli Gök, 1963, Gülnar, Mersin.
Zeynel Telek, d.1988, Kırkkavak köyü, Mut, Mersin.
Zeynep Filiz, d.1989, Kırkkavak köyü, Mut, Mersin.
Zülbiye Gazi, d.1984, Tarsus, Mersin. Ailesi Çukurova Yörüğü.

EKİM-KASIM-ARALIK GASTRO
Disiplinlerarası

24 GASTRO EKİM-KASIM-ARALIK
DISIPLINLERARASI /
GIDA VE ÜTOPYA VE/YA DISTOPYA

ÜTOPYADA NE YENIR?
Dr. Candan Türkkan

ÜTOPYA: ZOR UMUT YA DA LÜTUFLAR


Kübra Sultan Yüzüncüyıl

DISTOPYANIN MUTFAĞI:
DAMIZLIK KIZIN ÖYKÜSÜ’NDE YEME-IÇME TEMASI
Dr. Tülin Ural

BIR ÜTOPYANIN PEŞINDEN KOŞMAK:


NET SIFIR EMISYONLU GIDA SISTEMI
Batuhan Sarıcan

EKİM-KASIM-ARALIK GASTRO
Disiplinlerarası / Gıda ve ütopya ve/ya distopya
Dr. Candan Türkkan

ÜTOPYADA NE YENIR?

Y azıyı, türe de ismini veren Sir Thomas More’un


Ütopya’sında bahsi geçen yiyecek ve tarım tasvirleri
üzerine yazacaktım. Amacım, Ütopya’daki tasvirleri
kendi toplumu ve zamanıyla ilgili düşüncelerini açık
ettiğini de söyleyebiliriz. İlk alıntı, “Ütopyalıların Seyahati
ile İlgili Olarak” adlı bölümden:
ve tahayyülleri, başka bir Thomas tarafından yazılmış
(Thomas Hobbes) ve Ütopya’dan yaklaşık 100 yıl sonra “(…) tüm eylemlerimizin ve hatta tüm erdemlerimizin
basılmış Leviathan’dakilerle karşılaştırmak ve kapitalist hazda son bulduğunu, hazzın en büyük nihayet ve
birikimin, okyanus ötesi sömürgecilik ve köle ticareti mutluluk olduğunu düşünüyorlar ve tabiatın bize
ile iç içe geçmeye başladığı 16. ve 17. yüzyıldaki politik zevk almayı öğrettiği, bedendeki veya akıldaki her
ekonomik gelişmeler bağlamında okumaktı. Bu konu durum ve harekete ‘haz’ diyorlar. Yani, hazzı, tabiatın
şimdilik bir kenarda dursun; başka bir yazı için sözüm bizi yönlendirdiği iştahlarla sınırlıyorlar; tabiatın bizi
olsun. sadece mantık ve sağduyunun da onayacağı zevklere
yönlendirdiğini ve bunlarla ne başka birine zarar
Bu yazıda, yukarıdaki konu ile ilgili araştırma yaparken vereceğimizi ne de daha büyük zevkleri kaybedeceğimizi,
metin içinden çıkan birkaç alıntıya odaklanmak yani sonrasında herhangi bir belaya düşmeyeceğimizi
istiyorum. Amacım, yukarıdaki gibi makro boyutlu bir söylüyorlar.”1
çerçeve çizmekten ziyade, More’un hayal ettiği Ütopya
vatandaşlarının yeme içmeye, gastronomik zevklere ve Bu kısa alıntıdan, More için, bedenin ve aklın birbirinden
bedensel iştahlarına yaklaşımları üzerinden arzularını ayrı olduğunu, her ikisinde de haz alınacağını, tabiatın
ve arzularını denetleyen hayalî (ütopik!) medeniyetlerini bizi yönlendirdiği şekilde bedenen ve aklen girişeceğimiz
nasıl tahayyül ettiklerini anlamak. Nitekim, ütopya ‘no çeşitli eylemlerden zevk alabileceğimizi ve bu zevk de
place’, yani ‘olmayan yer’ demekse ve ütopya yazarlarının doğal olacağından bir probleme dönüşmeyeceğini
hayal ettikleri mükemmel olmayan yerler üzerinden anlıyoruz. Ancak her haz, More’a göre, ‘doğal’ değil ve
içinde yaşadıkları topluma ve zamana eleştiriler mantık ve sağduyu çerçevesinin içine girmiyor. Yine aynı
yönlendirdiklerini kabul edersek, More’un ütopyasındaki bölümde tartışılan avcılık, mesela, bunlardan biri:
(Ütopya’sındaki) arzuların ve arzu denetiminin, More’un

26 GASTRO EKİM-KASIM-ARALIK
Disiplinlerarası / Gıda ve ütopya ve/ya distopya

“Ütopyalıların uydurma saydığı zevkler arasında av “Bedenin verdiği zevklerin başında sağlık gelir. Çünkü
ve kumar zevkleri de vardır. (…) Bir sürü köpeğin av yeme içme gibi bütün öteki beden zevkleri sağlığın
peşinde havlaması zevkten çok bıkkınlık vermez mi korunmasına yarar sadece. (…) Başka türlü insanın mutlu
insana? Bir köpeğin bir tavşanı kovalaması niçin bir olması hep açlık ve susuzluk içinde bulunmasını ve
tavşanın bir köpeği kovalamasından daha zevkli olsun? durmadan yiyip içmesini gerektirirdi. Böyle bir hayat da
Eğer hoşumuza giden kovalamaysa, her ikisi de bir aşağılık ve çirkin olurdu doğrusu.
kovalamadır. Ama avcılara asıl keyif veren bu değil, bir
hayvanın ötekini parçalayıp öldürmesidir. Oysa insan “Beden zevkleri hiçbir zaman katıksız değildir ve hep
nasıl olur da bu kan dökmeden, güçlünün güçsüzü, karşılıkları olan acılarla yan yanadırlar. Açlık daha da
zalimin masumu alt etmesinden, azgın bir köpeğin güçlü olan yeme zevkinin karşısındadır. İnsan açlığı daha
ürkek bir tavşanı parçalamasından zevk duyabilir? İşte zorlu daha sürekli olarak duyar. Çünkü açlık zevkten önce
bunun için Ütopyalılar avı özgür insanlara yasak etmişler, doğar ve ancak onunla sona erer. Bu ilkelere dayanan
onlara yaraşır görmedikleri bu işi sadece kasaplara Ütopyalılar beden zevklerine sadece zorunlu ve yararlı
bırakmışlardır ve daha önce söylediğimiz gibi, kasaplık oldukları ölçüde önem verirler.”3
da yalnız kölelerin işidir. Hatta onlara göre av, hayvanları
öldürmenin en aşağılık yoludur. Av dışındaki hayvan Yani, More’un Ütopya’sında (ya da ütopyasında!),
öldürme yolları daha dürüst sayılır. Çünkü hayvanları vatandaşlar, gastronomik hazlardan ziyade sağlıklı
belli bir yarar için öldürmek başka, avcı gibi sadece olmak, sağlıklı kalmak ve sağlıklarını geri kazanmak için
kan dökme zevki için öldürmek başkadır. Öldürme yiyip içiyorlar. Sağlık, More’a göre, bedensel zevklerin en
zevki sadece hayvanları öldürmekte kalsa bile, ancak önemlisi, en büyüğü. (Pandeminin sürdüğü şu günlerde
bir zorbalık eğiliminden gelebilir ve bu eğilim zamanla More’a bu noktada katılmamak elde değil hakikaten!)
zorbalığın ta kendisi olabilir.”2 Bedensel hazlar da sağlığı desteklediği sürece doğal,
yararlı ve hatta zorunlu. Bedensel hazları yaşamın
More, burada sadece doğal olarak haz veren eylemlerden odağına almaksa devamlı bedenini dinlemek suretiyle acı
farklılaşan eylemleri tasvir etmekle kalmıyor, hayvan ve haz arasında gidip gelen ve iştahlarının bir anlamda
öldürmek ile ilgili önemli bir ayrım yapıyor: hayvan esiri bir hayat sürmek, yani “aşağılık ve çirkin” bir hayat
öldürmekten zevk almak ve hayvanları bir yarar için yaşamak demek.
öldürmek. Yani, zevk almak başlı başına bir ‘yarar’
sağlamadığı gibi, öldürmekten zevk almak -özellikle de Ezcümle, gastronomik hazların sağlığa boyun eğdiği
güçlünün güçsüzü öldürmesi ve bundan zevk alması- bir ütopya kurgulamış More. Yeme içmenin, şehveti ve
gayritabii kabul ediliyor. Yine de eğer et yeniyorsa, hayvan diğer iştahları uyandırdığı, kimi zaman bunları bastırıp
öldürmek kaçınılmaz. More, bu ikilemi, kamu yararına kimi zaman beslediği karmaşık bir duygu dünyasından
çalışan köle kasaplar aracılığıyla çözüyor. Ütopya’da ziyade, ölçülü hazzın sağlığı beslediği bir dünya hayal
kölelerin savaş esirleri, hükümlüler ve komşu ülkelerden etmiş. Hayvan öldürmenin en azından et yemek için
çalışmaya gelen yoksullar olduğu düşünülürse, More için gerekliliğini kabul ederken, onunla gelen iktidarı ve hazzı,
bu gerekli ancak özgür vatandaşlara yaraşmayan işin özgür vatandaşların bilincine yansıtmamak için kölelere
kime uygun görüldüğü daha net anlaşılabilir. itelemiş. Hazzı, bedensel ve manevi olarak ikiye ayırırken,
bedenselliği reddetmeden, onun devamlılığı için gerekli
Burada ince bir çizgi daha var; onu da atlamayalım: olanları doğal, akla ve sağduyuya uygun bulmuş. Diğer
Et yemek gerekli olmakla beraber, More için salt zevk hazlarıysa gayritabii olarak tasnif etmiş veya Ütopya’da
alınacak bir eylem değil. Daha doğrusu, et yemekten -ve yerleri olmadıklarını ya da bu hazlara düşenlerin bir gün
daha geniş olarak yiyip içmekten- zevk alınır olmakla mutlaka suç işleyerek köle statüsüne ineceklerini ima
birlikte, salt zevk almak için yiyip içmek, yani gastronomik etmiş.
haz, özgür insanlara gene pek yaraşır değil. Bunun birkaç
nedeni var: Öncelikle, More, akli hazların Ütopya’da Hazları ve iştahları, iyi-kötü ekseninde değil de tabii-
hep daha tercih edilir olduğunu, daha çok sevildiğini, gayritabii ekseninde değerlendiren ve doğalı, akıl ve
toplumsal olarak daha çok onandığını belirtiyor. Ayrıca, sağduyu ile eşleştiren bu yaklaşım, More’un haz ve
özellikle et yeme konusunda, hayvan öldürme gerekliliği, iştah meselesine oldukça seküler yaklaştığını gösteriyor
bunun için de kasaplarla -yani kölelerle- ilişkilenme şüphesiz. Nitekim, Ütopya’da hazza ve iştaha dayalı
gerekliliği söz konusu. Son olarak da, aşağıdaki dikkat eylemleri dinî motifler üzerinden pek tartışmıyor. Mesela,
çekmek istediğim son alıntıda belirtildiği üzere, yeme kendini kontrol edememenin Habil ve Kabil mitindeki
içme gibi bedensel zevklerin temel hedefinin sağlık gibi bir yıkım getireceğinden veya insanın zaten hazza
olması: ve iştaha tamah eden bir yapıda ilk günah (original sin)

EKİM-KASIM-ARALIK GASTRO
Disiplinlerarası / Gıda ve ütopya ve/ya distopya

ile doğduğundan bahsetmiyor. Bununla beraber, Ütopya Nitekim hakikaten ne yersek o isek, yediğimizden
halkı kusursuz varlıklarmış ya da iştah ve hazları yokmuş içtiğimizden aldığımız haz da bu olmanın bir parçası.
veya gayritabii hazlara saplanıp kalamazlarmış gibi de Bol baharatlı bir yahniden, farklı tatların yavaş yavaş
davranmıyor More. Bütün bunların olabileceğini kabul
çözündüğü bir kokteylden, tatlı ve ekşiyi usulca karıştıran
ederken Ütopya’sındaki insanların doğru (!) ve doğal
bir sarmadan, bir seferde bitiveren ama tadı damakta
(!) bir eğitimle, tabiatlarına uygun kurallar içerisinde,
kalan acı kahveden alınan hazlar -hatta COVİD’in
materyal zenginlikten ziyade, eşitlik, doğruluk ve
dürüstlüğü önemseyen bir sosyal düzen ve kıtlığın görece hatırlattığı üzere, bunlar da haz alabilmenin ta kendisi-
olmadığı bir üretim modeli içinde yaşayarak gayritabii bile ‘benliğin’ bir parçası.
haz ve iştahlara bağımlı olmadan var olabileceklerini
adeta iddia ediyor. Ortaya çıkan ütopik (!) resimde Hazzınız, afiyet olsun!
ölçülülük (moderation) en önemli yol gösterici, sağlık da
hem nihayet hem en büyük fayda olmuş oluyor. Bu da
More’un kendini, sadece seküler gelenek içerisinde değil,
ta Antik Yunan’dan, özellikle de Aristotle’dan gelen ve
1. Benim çevirim. Orijinal metne Gutenberg Proje aracılığıy-
siyasetten felsefeye birçok meselede ‘ölçülü olmayı’ salık
la şu adresten ulaşılabilir: https://www.gutenberg.org/fi-
veren bir geleneğin içerisinde konumlandırdığının bir
les/2130/2130-h/2130-h.htm#chap05
başka ibaresi olarak karşımıza çıkıyor. 2. Thomas More, Utopia. Sabahattin Eyüpoğlu, Vedat Günyol, Mina
Urgan (çev.) İş Bankası Yayınları, 2006, İstanbul.
Peki, bu ütopyada ne yenir? Gastronomik hazları yok
3. age.
saymayacak, ama sağlıklı olmanın, sağlıklı kalmanın ve/ya
sağlığa kavuşmanın boyunduruğuna iteceksek ve ölçülü
olmayı temel ölçü kabul edeceksek, bence karşımızda
bugünün ‘wellness’ ve ‘mindfullness’ trendlerinin ta
kendisi var. More, sanki 16. yüzyıldan bugüne sesleniyor:
Ne yediğinizi bilin; acıktığınız için (sıkıldığınız için
değil!) yiyin; ölçüsünde (fazla ve/ya az değil!) yiyin;
yediklerinizin ne olduğunu, nereden geldiğini, nasıl
üretildiğini düşünün. İlaç alıp iyileşmeye çalışmaktan
ziyade, hasta olmamaya, sağlığınızı yitirmemeye çalışın.

Bu tavsiyeler, oldukça değerli -ve hala geçerli! Daha dün


dinlediğim, pandemide değişen tüketici alışkanlıklarını
anlatan bir sunum, son bir buçuk yılda hepimizin bu
tavsiyelerin işaret ettiği yöne yöneldiğimizi söylüyordu.
Şaşılmayacak şekilde, pandemi öncesine göre ‘health
conscious’ yani sağlık bilinci yüksek tüketicilerde ciddi
bir artış olmuş. Hatta kendisini bu şekilde tanımlamayan
birçok tüketici bile ‘sağlıklı’ seçenekleri satın almaya
özen gösteriyormuş. Bunlar halk sağlığı adına oldukça
önemli kazanımlar tabii. Ancak, gastronomik hazların,
sağlığa boyun eğdirildiği, yeme içme hazzının sadece
sağlığı destekleyici bir haza indirgendiği bir düzene
‘ütopya’ demeye içim el vermiyor. Sağlıklı kalmak/olmak
için yemenin ve/ya bunu toplumun büyük bir kısmının
alışkanlık haline getirmesinin idealize bir hayal (ütopya!)
olduğunu söylemiyorum. Aksine, orta vadede bunun
gerçekleşebileceğini düşünüyorum. Benim eleştirdiğim,
gastronomik zevkin, sağlığı destekleyici, ikincil, belki de
‘basit’, hayvansal veya salt biyolojik olarak tarif edilecek
bir konuma indirgenmesi. Bu, bence olsa olsa distopik
olur!

28 GASTRO EKİM-KASIM-ARALIK
TABAĞINDA NE VAR?
Disiplinlerarası / Gıda ve ütopya ve/ya distopya

Metro’daki deniz ürünlerinin, —›Å®ă—›Å䄑„§„¼„—„ÙäíÄ«®¼„þ›Ý®Å®ϧٛÅě¼


„Ù䯼•Ë¼¼Ë¾„þǴST¼Ë—é˼éäǰ«„Ŧ®—›Å®ă—›śă„Ä„Åäéä龗é§éŗ„Å
¼é¾é•¼„«„Å›‘®¾¦®Ý®Å›ǰþ›Ä‘®¾¦®Ý®Å—›Å䛗„Ù®¼•®„—¯Å„¼„—„Ù
¦¯—„¾„ٯŮă®Å®ÝíÙǰ‘®¾¦®þ¾›‘›Ý¾›Å.

>_TEd{#d8>X*?*0?0T0?

EKİM-KASIM-ARALIK GASTRO
Disiplinlerarası / Gıda ve ütopya ve/ya distopya
Kübra Sultan Yüzüncüyıl

ÜTOPYA:
ZOR UMUT
YA DA
LÜTUFLAR

“Sonunda hiçbir yer dünyadan daha iyi değildir”.


Wendell Berry, Amerikalı çiftçi, şair.

G ıda ve Ütopya başlığı altında yer alan bir metnin


öncelikle ütopyadan ne anladığını açıklaması gerekir.
Ütopya, adı üstünde olmayan ülke.1 Bozuk, adaletsiz
Agroekolojik6 faaliyetlerin yaygınlaştığı, onarıcı tarıma
dair kavramların bilinirliğinin arttığı bugünler tam da o
zor umudun günleri gibi geliyor bana. Bunu açıklamak
bir düzenin kurgusal olarak sorunsuz, ideal bir forma için biraz geriye gitmem gerekiyor. Antropolog Ernest
kavuşması. En basit haliyle daha iyi bir dünyanın tasarısı Schusky 1930’lı yıllarda gıda sistemimizde çok önemli
diyebiliriz ütopya için. Öyleyse sorumuz şu olmalı, bu bir değişiklik olduğunu, yeni bir tarım çağına girildiğini
tasarıya yönlendiren nedir insanı? ifade eder.7 İnsan ve hayvan enerjisi fosil yakıt enerjisiyle
yer değiştirmiştir. Bu durum, modern gıda sisteminin
Cioran ütopya tasarısının oluşabilmesi için mevcut belirleyicisi olmuştur. Schusky bunun, enerji verimliliği
düzende her zaman sıkıntıların, sefaletin, adaletsizliğin açısından şimdiye kadar tasarladığımız en kötü sistem
olması gerektiğini savunur.2 Ancak bozuk bir olduğunu söyler. Avcılık ve toplayıcılığın enerji verimliliği8
düzenin insanları daha iyi bir dünya tasarlamaya özelinde modern gıda sisteminden daha gelişmiş
yönlendirebileceğini söyler. Başka bir deyişle ona göre, olduğunu şu sözlerle hatırlatır: “Yiyecek topladık,
ütopyanın en önemli yardımcısı sefalettir.3 Thomas Berry hazırladık, yedik. Aslında o kadar da kötü değilmiş!”
de aynı şekilde, henüz var olmayan iyi yerleri, toplumları Ayrıca, bir kalorilik bir kutu diyet gazoz üretmek için
hayal etmek için felaket anlarıyla karşılaşmak gerektiğini yaklaşık 2200 kalorilik fosil enerji gerektiğini hatırlatarak,
söyler.4 İçinden toplumsal fayda odaklı çözümlerin sanayileşmenin ürettiğinden daha fazla enerji tüketen bir
çıktığı felaket anlarına moment of grace yani ‘lütuf gıda sistemi ortaya çıkardığına işaret eder. Schusky, eski
anı’ der. Ancak bu tür anların insanı sahici umutlara kalorilere başka bir deyişle fosil yakıtlara, yenilenemeyen
yönlendirebileceğini söyler. Wendell Berry’nin “zor umut” girdilere dayalı bu gıda sistemi çağına ‘neo-kalorik
dediği türden bir umuttur bu.5 Tek evimiz olduğunu fark dönem’ adını verir. Öte yandan, hızla tükenen bu
etmek bu gezegenin, onu iyileştirmek için gerekli olan kaynakların sonlu olduğunu vurgulayarak tarihin bir
süreçlerin zorluğundan yılmamak. noktasında neo-kalorik dönemin zorunlu bir şekilde

30 GASTRO EKİM-KASIM-ARALIK
Disiplinlerarası / Gıda ve ütopya ve/ya distopya

biteceğini iddia eder. Yoğun girdi sistemine dayanan Ütopyaların insanların ne yediğinden çok, ekonomik,
tarımsal üretimin ve gıda sistemlerinin enerji verimliliği politik, sosyal sistemlerin büyük sorunlarıyla ilgili olduğu
gözetilerek düzenleneceğini öngörür. düşünülebilir. Ancak gıda; ilişkili olduğu üretim, dağıtım
ve tüketim mekanizmaları neticesinde o büyük sorunların
Gezegenimizde alternatif bir gıda sistemi tasarlamamızı hem müsebbiplerinden biri, hem de belki de onlardan en
gerektirecek zorunlu noktaya hızla ulaşıyoruz. Birleşmiş çok etkilenecek olan unsur. Schusky haklıysa, neo-kalorik
Milletler Gıda ve Tarım Örgütü FAO’nun tahminlerine gıda sistemlerine alternatiflerin yaratıldığı, agroekoloji
göre 2050 yılında dünya nüfusu 9,7 milyara ulaşacak.9 gibi toplumsal fayda odaklı mücadelelerin yeşerdiği
Günümüze oranla 2 milyar daha fazla insanın bugünleri lütuf anları olarak görebiliriz. Bir sabah güneşi
beslenebilmesi için tarımsal üretimde %70’lik bir artış alıp götürmeyecek ekolojik tahribatları. İnsan eliyle
olması gerektiği anlamına geliyor bu. Giderek azalan yaratılan krizler yine insan eliyle çözülecek. Zor umutların
ekilebilir araziler, su kirliliği, iklim değişikliği gibi stresli yazarı Amerikalı çiftçi ve şair Wendell Berry’nin de dediği
üretim koşulları altında fosil yakıtlara bağlı olmamak için gibi, sonunda hiçbir yer dünyadan daha iyi değildir.
çıkış yolları aranıyor. Doğa ile uyum içinde yaşamamıza
olanak tanıyacak üretim ve tüketim sistemlerine Kaynakça
İ.Atasoy, Ütopyanın Sonu: Hindistancevizi İmparatorluğu - Christian
ihtiyacımız var çünkü. Agroekolojik faaliyetlerin
Kracht’ın Imperium Romanında Ütopyacı Dürtüler, Alman Dili ve
günümüzde giderek yaygınlaşmasının sebebi bu. Küresel Edebiyatı Dergisi-Studien zur deutschen Sprache und Literatur, (2),
açlık felaketi olasılığı karşısında herkes için nitelikli 2015, 74-84.
beslenmeyi mümkün kılabilme çabası, daha iyi bir dünya T. Berry, The Great Work: Our Way into the Future, New York, Bell
tasarısı. Bir zor umut, bir ütopya parçası. Tower, 1999, 196-201.
W.Berry, What are people for? Essays. San Francisco, North Point
Press, 1990.
Agroekolojik bir gıda sisteminin küçük ölçekli ekolojik Birleşmiş Milletler Dünya Gıda ve Tarım Örgütü, 2020. Erişim Tarihi:
çiftçilik ve kısa tedarik zinciri olmak üzere iki temel bileşeni 08.09.2021 Erişim Linki: http://www.fao.org/turkey/news/detail-
bulunmaktadır. İlk olarak agroekoloji, aile çiftliklerinin news/tr/c/1366728/
doğal döngüleri esas alan tarımsal faaliyetlerine devam E.M.Cioran, Tarih ve Ütopya, çev.: Haldun Bayrı, Metis Yayınları,
İstanbul, 2013.
etmelerini destekler. Başta fosil yakıtlar olmak üzere
Dört Mevsim Ekolojik Yaşam Derneği. Erişim Tarihi: 08.09.2021
dış girdilere bağımlılığı azaltmak için kaynakları geri Erişim Linki: https://www.dortmevsimekoloji.org/agroekoloji/
dönüştürmeyi, yeniden kullanmayı ve birleştirmeyi E.Schusky, Culture and Agriculture: An Ecological Introduction
içeren döngüsel sistemleri teşvik eder. Kompost, gübre, to Traditional and Modern Farming Systems, New York, Bergin &
malçlama veya yeşil gübre kullanımı yoluyla toprağın Garvey Publishers, 1989.
United Nations Human Rights Council, Report submitted by
sağlığını ve yapısını iyileştirmeyi amaçlar örneğin. Bu
the Special Rapporteur on the right to food, 2010. Erişim Tarihi:
yöntemlerle hem kuraklık hem de sel zamanlarında 07.09.2021 Erişim Linki: https://www2.ohchr.org/english/issues/
toprağın suyu emme kabiliyetini geliştirmek ister. Öte food/docs/a-hrc-16-49.pdf
yandan üretici dışa bağımlılıktan kurtuldukça emeği
üzerindeki kontrolü artar. Kısa tedarik zincirleriyle gıda
üretim-tedarik-tüketim ilişkileri yerelleşir. Bunun sonucu 1. Ütopya kelimesi Yunanca olumsuz eki olan, “yer/ülke” anlamın-
olarak yerele dair ihtiyaçlar kolaylıkla saptanabilir. Ayrıca daki topos sözcüklerinden türemiştir. 1516 yılında Thomas More
tarafından kullanılan kelime, gerçekleşmesi mümkün olmayan ideal
çok büyük oranda gıda kaybının önüne geçilir.
topluma ve ülkeye işaret etmektedir. (https://www.etymonline.com/
word/utopia)
Birleşmiş Milletler’in Agroekoloji ve Gıda Hakkı Raporu’nda 2. E.M.Cioran, 2013.
agroekolojik yöntemlerin gıda üretimini 10 yıl içinde 3. İ.Atasoy, 2015.
4. T. Berry, 1999.
ikiye katlayabileceği, iklim değişikliğinin yavaşlamasına
5. W.Berry, 1990.
ve kırsal yoksulluğun azalmasına katkı sunabileceği
6. Agroekoloji, güvenilir ve besleyici gıdaların doğa-dostu yön-
ifade edilmiştir.10 Bu nedenle üreticiyi agroekolojiye temlerle üretilip herkese ulaşabildiği bir gıda sistemine geçiş için
yönlendirecek, onu bu anlamda teşvik edebilecek her uygulanabilir yollar sunan bir yaklaşım ve bir toplumsal harekettir.
çabanın anlamlı olduğunu söylemek gerekiyor. Son (https://www.dortmevsimekoloji.org/agroekoloji/)
7. E.Schusky, 1989.
dönemde malzemelerini yakın çevresindeki ekolojik
8. Daha az enerji tüketerek kendimizi besleyebildiğimize işaret eder.
çiftliklerden tedarik eden, altyapısı olanak tanıdığı
9. Birleşmiş Milletler Dünya Gıda ve Tarım Örgütü, 2020.
ölçüde kendi bahçesini ekip biçen profesyonel mutfak 10. United Nations Human Rights Council, Report submitted by the
sayısının arttığını belirtmek gerekir. Ürün belirleme ve Special Rapporteur on the right to food, 2010.
menü geliştirme sürecinde ekolojik mücadeleyi gözeten
şeflerin sayısının artması agroekolojik faaliyetlerin
benimsemesinde ciddi bir katalizör görevi görebilir.

EKİM-KASIM-ARALIK GASTRO
Disiplinlerarası / Gıda ve ütopya ve/ya distopya
Dr. Tülin Ural

DISTOPYANIN MUTFAĞI:
DAMIZLIK KIZIN
ÖYKÜSÜ’NDE
YEME-IÇME TEMASI

Ü topyalar da distopyalar da yarın hakkında değil,


bugün hakkında anlatılardır; şimdi, geleceği
nasıl hayal ettiğimizi anlatırlar. Ve bunu da geçmişin
Çok uzun zamandır ütopyalar üretemeyen bir ruh hali
içinde yaşıyoruz. Öte yandan filmlerden romanlara sürekli
distopya üretiyoruz. Bu da yetmezmiş gibi, pandemi ile
kalıntılarını kullanarak yaparlar. Bir dönemde ütopyaların yoğunlaşan şekilde, sadece distopya üretmiyor adeta bir
mı distopyaların mı yaygın olduğu, bunların içinin hangi distopya içinde yaşıyor gibi hissediyoruz. Elbette komplo
temalarla, hangi sorularla ve hangi umutlarla ya da teorilerine yönelik düşkünlüğümüzün artmasıyla da
umutsuzluklarla, nasıl doldurulduğu, yani geleceği nasıl bağlantılı şekilde, bizi berbat bir geleceğin beklediğine
hayal ettiğimiz, aslında geçmişten beslenen bugünkü istisnasız olarak hemen hemen hepimiz eminiz artık.
politik ufkumuzu ya da bugünkü çaresizliğimizi; birer Farklı ‘berbat gelecekler’ üretsek dahi, hepimizi
politik aktör olarak kendimize ne kadar güvendiğimizi buluşturan bir payda bu. İşte tam da bu bir gösterge:
ve ne kadar inandığımızı ya da tersini, yarına ilişkin Giderek umutsuzluğa ve karamsarlığa düşmekteyiz;
iyimserliğimizi ya da karamsarlığımızı, en kestirme Dünya’yı gelecekte, hep beraber, daha iyi bir yer haline
ifadeyle içinde yaşadığımız dönemin ruhunu ve içinde getirebileceğimize dair hiç inancımız kalmadı artık.
yaşadığımız dünyanın politik atmosferini sergiler.1
Dolayısıyla ütopyalar ya da distopyalar için hayalî olan, Buradan devamla distopyayı, onun içinde yine de saklı
henüz gerçekleşmemiş olan düşler ya da kâbuslardır kalan ütopya kırıntılarını da atlamadan anlamak halen çok
diyemeyiz. Onlar aslında bugün gerçekleşmekte olanın çok önemli.2 Birbirimizden farklı kâbuslar görmekteyken
aynasıdır. dahi bu farkların nerelerde olduğu da, farklılaşan

32 GASTRO EKİM-KASIM-ARALIK
Disiplinlerarası / Gıda ve ütopya ve/ya distopya

kâbuslarımızın atmosferi ve içeriği de bunlardan uyanıp kalacağız. Yine de dizinin zihnimize kazıdığı görsel
uyanamayacağımız hakkında bir şeyler söyleyecektir sahnelerin ve atmosferin etkisinden kurtulmak neredeyse
bize. Kaldı ki; tuhaf zamanlar artık: Distopyalar üretip imkânsız olduğundan yer yer buralara da uzanacağız.3
dururken bir yandan da tam bir zevk ve beğeni toplumu
yarattık. Neyi tükettiğimiz etrafında kendi kimliklerimizi Bir kere şuradan başlamalı: Seçkinlerin yegâne ayrıcalığı
muazzam ve bazen de yorucu bir enerji içinde gün be damızlık kızlar ve (tüyler ürpertici bir terimle) ‘üreme
gün kurarken, diğerlerinden farklılaşmak için sürekli yeni hizmetleri’ne ulaşmaları değil. Aynı zamanda sadece
bir mucize icat etmeye çalışıyoruz. Şöyle de diyebiliriz: o sınıfın alışveriş yapabildiği marketlerden gıda maddesi
Toplumsal ütopyalarımız çökerken, iyi yaşamak, temin edebilme hakkına da sahipler. Ancak Gilead’ın
mükemmel yaşamak etrafındaki kişisel ütopyalarımız nasıl bir sürekli kıtlık içinde yaşadığını, bu ayrıcalıklı
yükseliyor; Dünya bir salgınla sarsılırken yogadan marketlerdeki rafların dahi ürkütücü bir tenhalık içinde
organik beslenmeye mükemmelen sağlıklı bir beden oluşu gösteriyor: Buralarda bile gıda az, buralarda
yaratabilmek birçoğumuzun temel hedefi oldu örneğin. bile bazı gıdaların gelişi mekanik bir sesle, ama müjde
Tüm bu çatışan ve aslında birbirini tamamlayan, birbirine verir bir tonla yapılan duyurularla kutlanıyor. Damızlık
eklemlenen ruh hallerini, yani bireysel mükemmeliyete Kızlar’ımızı da bu marketlerde sıkça görüyoruz; çünkü
dayanan ‘iyimser’ ruh halimiz ile dönemin karanlığa evin alışverişini yapmak, silahlı bir askerin eşliğinde ve
doğru sürüklendiğini düşündüğümüz ruhunu en çarpıcı çift gezmek şartıyla esas olarak bu kızların işi. Gün içinde
şekilde görebileceğimiz alanlardan biri de yeme içme. hava almanın, en önemli görevi mükemmelen sağlıklı
Kolektif kâbuslarımız olarak distopyalarda ne yenilip olmak olan bu kızlara yarayacağı düşünülmüş. Ancak
içildiği (ve ne yenilip içilemediği elbette) bugünümüzün dizide yansıtıldığı haliyle bu aşırı kontrollü, aşırı büyük
anlaşılmasında kritik bir öneme sahip bana kalırsa. Çünkü ve aşırı aydınlık marketlerin dahi gizli fısıldaşmalarla
yeme içme hem bir haz hem bir iğrenme, hem bir beğeni dertleşmeler, rejim karşıtı komplolar ve direniş için
hem bir ayrım alanı ve onun etrafında içinde yaşadığımız bir koza işlevi görebileceğini görürüz: Çünkü tüm o
toplumun çelişkilerini, sayıklamalarını, dil sürçmelerini görkemli iktidar rejimleri içindeki bu marketler dahi birer
okumak pekâlâ mümkün görünüyor. pazar, birer karşılaşma mekânı yine de. Hatta damızlık
kızlar için tek karşılaşma mekânı burası: “Tezgaha
Bu çerçevede bugünkü distopyaların en popüler ulaşanlar öte tarafta duran Muhafız üniformalı iki adama
olanlarından birine, Atwood’un 1986’da ilk baskısını karnelerini veriyorlar. Konuşan pek kimse yok, gerçi fısıltı
yapan, dinmek bilmez bir ilgi ile karşılaştığına göre var ve kadınlar başlarını bir bu yana bir o yana sinsi
güncelliğini koruyan ve zülfüyâre dokunduğu apaçık sinsi çeviriyorlar: burası, alış veriş yeri, tanıdığınız birini
olan distopyası Damızlık Kızın Öyküsü’ne (orijinal adıyla görebileceğiniz bir yer, önceki zamandan ya da Kırmızı
Handmaid’s Tale) bu sorular etrafında yaklaşmayı Merkez’den. Tanıdık bir yüzü şöyle bir görebilmek bile
deneyelim. Hikâyeyi herkes biliyordur, ama gene de bir yüreklendirici”.4
özet geçmeli: Bir zamanlar ABD’nin olduğu topraklarda,
kimin çıkardığı belli olmayan bir terör ortamının ve çevre Gilead’da yemekler acınacak derecede basit bir menüyü
kirliliği felaketinin ardından Gilead adlı köktendinci faşist takip ediyor: “Bir piliç butu, fazla pişmiş. Kanlı olmasından
bir devlet kurulmuştur; huzur vaadiyle kurulan bu gerilim iyidir, çünkü ya az ya da çok pişirir. Rita içerlediğini
yüklü rejimde en kıt kaynak, çevre kirliliği nedeniyle kısırlık bir biçimde hissettirir insana. Pişmiş bir patates, taze
giderek yaygınlaştığı için kadınların doğurganlığıdır; bu fasulye, salata. Tatlı olarak da konserve armut” (s.77)
nedenle damızlık kız adı verilen az sayıdaki doğurgan ya da “hamburger köftesi ve rende patates” (s.107).
kadın, distopik toplumun seçkin ailelerinin yanına verilirler Bu yemekler ‘martha’lar adı verilen kadın aşçılar
ve yönetici sınıfa mensup erkeklerin düzenli tecavüzleri tarafından hazırlanır ve ilk alıntıdan da anlaşılacağı
sonunda hamile kalarak bu ailelere çocuk vermeleri üzere, yemek hazırlama faaliyeti martha’lara belli bir
beklenir. İşte bitmek bilmeyen sıkıcı saatler, bıkkınlık özerklik, bir kendini ifade etme ve manevra alanı sunar.
veren propaganda, sürekli ve sinsi bir şiddet, acı içindeki Öte yandan bu zavallı akşam yemekleri kaskatı bir sınıf
bedenler ve ruhlar eşliğinde süregiden (ama içten içe bir şeması içinde sıkışmış Gilead’daki keskin ayrımlara
direnişin de mayalandığı) bu distopik evrende bakalım göre, şaşmaz bir düzen içinde hazırlanır ve servis edilir.
yeme içme alanı nasıl kurulmuş, nasıl organize edilmiş; Damızlıklardan beklenen kendilerine hep odalarında,
kim ne yiyor ve yiyemiyor; yemekleri kimler hazırlıyor bir tepsi içinde ve hep aynı saatte sunulan her şeyi
ve tüm bunların anlamı nedir. Dediğimiz gibi bu distopik yemeleridir; yememek, yiyememek yasaktır: “Bu gece
evren, çook alametlerin belirdiğini sezdiren kehanetçi aç değilim. Midem bulanıyor. Ancak yemeği atacak yer
niteliği nedeniyle de muazzam ilgi çektiği için bir filmi yok, saksılı bitki de yok ve tuvaleti göze alamam. Aşırı
ve bir dizisi de yapıldı. Ancak biz burada kitapla sınırlı sinirliyim, nedeni bu. Tabakta bırakıp Cora’dan beni

EKİM-KASIM-ARALIK GASTRO
Disiplinlerarası / Gıda ve ütopya ve/ya distopya

rapor etmemesini rica edebilir miyim? Çiğneyip çiğneyip Her sabah yenilen bu çifte yumurta tıpkı Damızlık
yutuyorum, terlediğimi hissederek. Yemek midemde Kızlar’ın giydikleri gibidir; onları birer bedene, sembole
top top oluyor, bir avuç dolusu sıkıştırılmış ıslak karton.” indirgerler. Ama tüm bu basit ‘görünen’ bedenler de
(s.78) Oysa Komutan ve eşi aşağıdaki geniş yemek semboller de karmaşık, gerilimli anlamları birleştiren ve
odasında yerler, şarap ya da kahve içebilirler: “Alt katta, çok katmanlı bir kültür evrenine bağlıdır: “Damızlık Kız
yemek odasında, büyük maun masada mumlar, beyaz bir gösteren. Kostümü çeşitli dinî sembol taşıyor. Kırmızı
bir örtü, gümüş, çiçekler, içinde şarap olan kadehler rengi doğurganlığı simgelediği kadar günahkârlığı da
olmalı. Porselene çarpan bıçakların şıkırtısı, Serena Joy anlatıyor. Bütün vücudu örtüyor, hareketi ve beyaz
güç bela duyulabilen bir iç çekişle, tabağındakilerin bone yüzünden çevreyi görmeyi zorlaştırıyor. Kostümü
yarısına dokunmadan, çatalını masaya bırakırken çıkan giyenin kimliğini saklarken bir taraftan da kırmızı
bir çıt sesi duyulacak” (s.78). Tüm bu zorunluluklar, rengiyle her yerde göze batıyor. Özellikle iklim felaketiyle
yemek zorunda olmak, servis edileni yemek zorunda doğurganlığın azaldığı karlarla kaplı Gilead’da. Kırmızı
olmak ve (alkol ve kahve gibi) bazı şeyleri yiyememek âdet kanı rengiyle kadınların sadece üreme aracına
ve içememek, yemek üzerinde kurulan tüm bir denetim indirgenerek toplumda bir sınıf oluşturmasının simgesi.
Offred’in sınırlanmış özgürlüğünü simgeler. Eski güzel Bu kostümün içinde bireyselliğe yer yok çünkü bu
günleri, bir otel odasında yiyebildiği sağlıksız yemekle kadınların çalışma, okuma, serbestçe dolaşma hakları
hatırlar Offred: “Telefonu bir kaldırışımla bir tepsi yemek yok”6.
geliverirdi, benim seçtiğim yemek. Benim için kötü olan
yemek, şüphesiz ve içki de.” (s.6) Yumurtalar bundan da fazlasına işaret etmektedir
bir yandan da. Offred ile gizli buluşmalarından
Bu baskı ve ayrışma evreninde, yenilen ve yenilemeyen birinde, kendisinin de kurulmasına katkıda bulunduğu
her yemeğin, içilen ve içilemeyen her içkinin ağır bir cehennemin tüm çürümüşlüğünü ve aslında ortaya çıkan
sembolik yükü vardır. Portakallar mesela, bir zamanlar sonuçtan hiç de emin olmadığını şu bildik metaforla
bol bulunan şeylerin şimdi pek az bulunabildiğini, Gilead ağzından kaçırıverir evin ve Gilead evreninin efendisi
kıtlığını hatırlatırlar. Sadece bu kadar da değil; aynı Kumandan: “Yumurta kırmadan omlet yapamazsın, diyor.
zamanda et5 ve şarapla birlikte, keskin sınıf ayrımlarını. Daha iyisini yapabileceğimizi düşünmüştük.” (s.241)
Bir doğum törenindeki şu tasvir tüm bu ayrımları
tek bir kerede gözler önüne serer örneğin: “Solda, Öyleyse Gilead’da dahi her şeyin pekâlâ mümkün
yemek odasının ikili kapıları açık, içerdeki uzun masayı olduğunu, bazen hediye edilen küçük bir buz küpü ile
görebiliyorum, üstünde beyaz bir örtü ve bir açık büfe: insani dayanışmanın serinliğinin tadılabileceğini (s.238),
jambon, peynir, portakal -portakalları var!- ve taze
hatta bir ekmeğin mayalanması gibi bir isyanın da
pişmiş ekmekler ve pastalar. Bize gelince, süt ve sandviç
mayalanabileceğini, çünkü her şeyin yeterince çürümüş
verilecek bir tepsiyle, daha sonra. Ama onların kahve
olduğunu fısıldayan bu cümlede duralım ve şöyle
makinesi ve şarap şişeleri var, böylesi muhteşem bir
bitirelim: Gilead anlatısı tıka basa yemeklerle, alışveriş,
günde Eşler neden biraz sarhoş olmasınlar ki?” (s.133)
servis ve yeme-içme sahneleriyle doludur ve tüm bu
sahneler, gösterdikleri gerçeklik ve sahip oldukları
Ama kitabın en ağır sembolik yükünü, zavallı, küçücük,
sembolik anlamla, Gilead evreninin kurucu bir parçası
kırılgan yumurtalar taşır. Tüm o hava almaların,
olurlar. Bir böcekbilimci babayla bir beslenme uzmanı
sağlıklı yemelerin tamamı, yumurtada simgelenen ve
annenin kızı olarak ormanda büyümüş bir yazar olan
damızlık kızın Gilead’daki varlığının tek dayanağını
Atwood, küçük ayrıntılara düşkünlüğünü ve tüm bunların
oluşturan, tamamen bedensel tek bir noktayı vurgular:
anlamları üzerine keskin görüşünü bu geçmişe borçlu
Yumurta doğurganlığı temsil eder ve damızlık kızlar ise
olmalı. Burada da başka romanlarında da7 yeme-içme
mükemmelen sağlıklı bir bedene sahip olmaları beklenen
teması tüm bu keskin görüşü toplayan bir prizmaya
birer kuluçka makinasıdır. Offred’in tipik bir sabah
dönüşüyor adeta: Bedenleri, kırılganlıklarını, acılarını
kahvaltısı onu tıka basa bereketle dolduracağı düşünülen
ve potansiyellerini tek bir odakta toplayıp büyüterek,
iki yumurta etrafında döner: “Önümde bir tepsi, tepsinin
dağıtarak gösteren bir prizma.
üstünde bir bardak elma suyu, bir vitamin hapı, bir
kaşık, üç dilim kahverengi tost ekmeğinin bulunduğu bir
tabak, içinde bal olan ufak bir çanak ve bir kadının etekli
gövdesine benzeyen başka bir tabak, ikinci yumurta
soğumasın diye eteğin altında.” (s.126) Tam da Offred’in
1. Bu arada bir dipnot düşmeliyiz, bilimkurgu kadınların başından
kendi yumurtalığı gibi bir yumurtalıktır bu: Bir yaşam beri ve her zaman var olduğu, çok güçlü sözlerle ve çok büyük
olasılığını saklayıp sıcak tutan, ama kesilip biçilmiş ve isimler olarak var olduğu bir tür olmuştur: Marry Shelley’den Ursula
üretken işlevine indirgenmiş bir eşya. K. Leguin’e ve Margaret Atwood’a dek.

34 GASTRO EKİM-KASIM-ARALIK
Disiplinlerarası / Gıda ve ütopya ve/ya distopya

2. Atwood, ütopya ve distopya arasındaki iç içe geçmişliği çok iyi


anlayan ve anlatan bir yazar. Hatta onun tüm edebiyatı, kendisinin
‘üstopya’ adını verdiği bu tür içinde değerlendirilebilir.
3. Margaret Atwood, Damızlık Kızın Öyküsü, Afa Yayınları,
4. age., s.34.
5. Atwood eti sadece bir üst sınıf ayrıcalığı olarak ele almaz; aynı
zamanda erkeklere özgü görülen bir yiyecektir et. Gilead öncesi
yaşamdan şu ayrıntı et ve cinsiyet arasındaki ilişkiyi tekrar kurar:
“Hafta boyunca hangi tür eti yiyeceğimizi seçmekten hoşlanırdı.
Erkeklerin kadınlardan çok et gereksindiklerini, bunun bir boş inan
olmadığını ve aptallık etmediğini, bu konuda yapılmış araştırmalar
bulunduğunu söylerdi. Kimi farklar var, derdi.” (s.75) Et, komutanın
diyetinde de önemli bir yer tutar.
6. Aysu Önen, “Hikâye, Mit, Reklam”, https://t24.com.tr/k24/yazi/
hikaye-mit-reklam,2412
7. Merin Sever de Atwood’un ilk romanı Evlenilecek Kadın’da
yeme-içme (yiyip içmeme, bazen de yiyip içememenin) üstlendiği
işlevlere dikkat çeker; “Döngüsel bir Zamanda Dönüşüm Hikâyesi:
Evlenilecek Kadın”, https://t24.com.tr/k24/yazi/dongusel-bir-za-
manda-donusumun-hikayesi,2411.
Atwood’un son romanı Testimonies üzerine benzeri bir örnek
için bk. K.Labudova, Testimonies in The Testaments by Margaret
Atwood: Images of Food in Gilead. ELOPE: English Language Over-
seas Perspectives and Enquiries, 17(1), 2020, p.97-110. https://doi.
org/10.4312/elope.17.1.97-110.
Genel olarak Atwood romanlarına yeme-içme teması üzerinden
bakan bir diğer makale için ise Parker, E. (1995). You Are What You
Eat: The Politics of Eating in the Novels of Margaret Atwood, Twentieth
Century Literature, 41(3), 349-368. doi:10.2307/441857

EKİM-KASIM-ARALIK GASTRO
Disiplinlerarası / Gıda ve ütopya ve/ya distopya
Batuhan Sarıcan

BIR ÜTOPYANIN
PEŞINDEN KOŞMAK:
NET SIFIR EMISYONLU
GIDA SISTEMI

N e zaman ‘ütopya’ kelimesini duysam, aklıma Uruguaylı


yazar Eduardo Galeano’nun şu anısı gelir: Galeano,
Ankara Üniversitesi Latin Amerika Çalışmaları
Bölümü’nde yüksek lisans yaparken bölüm başkanı
Arjantinli yönetmen arkadaşı Fernando Birri’yle birlikte hocam Prof. Dr. Mehmet Necati Kutlu’nun aktardığı bu
bir konferansa katılır. İki entelektüel, “Ütopya şudur, anıyı ilk duyduğumda tüylerim diken diken olmuştu.
ütopya budur...” diye konuştuktan sonra sıra soru-cevap O gün bugündür ne zaman “ütopya” mevzubahis olsa bu
kısmına gelir. Bir öğrenci parmak kaldırır, moderatör anıyı sıkça anar ve aktarırım. Kişisel olarak ne zaman bir
ona söz verince de şu soruyu sorar: “İyi de ütopya ne ütopyanın peşinde koştuğumu hissetsem onun varılacak
işe yarar?” Birri ile Galeano birbirine bakar, salonda çıt bir yer değil de ilerlemeye yarayan bir yol olduğunu
çıkmıyordur. Birri biraz düşünür ve konuşmaya başlar: düşünerek motive olurum.
“Ütopya ufuk gibidir. Onu asla yakalayamam. On adım
atsam, o da on adım uzaklaşır. Onu ne kadar arasam o İşte gıda sisteminin ütopyası olduğunu düşündüğüm
kadar az bulurum. Çünkü ben yaklaştıkça o uzaklaşır.” “net sıfır emisyonlu gıda sisteminin peşinde koşmak”
der. Sonra yutkunur ve konuşmasına şöyle son verir: daböyle bir şey. Net sıfırı yakalamak (ütopyaya ulaşmak)
“Ütopya işte bu işe yarar: İlerlememize.” kâğıt üstünde mümkün. Ancak ulaşılmasa bile küresel bir

36 GASTRO EKİM-KASIM-ARALIK
Disiplinlerarası / Gıda ve ütopya ve/ya distopya

hedef konması ve ona ulaşma yolunda oluşan sinerji ve tarım ve hayvancılığın yanı sıra HoReCa’ların diğer enerji
hareketlilik, sadece benim değil, gıda sisteminin temiz ve ihtiyaçları ise %6’lık bir paya sahip.2
adil olmasını isteyen herkes için büyük bir motivasyon
kaynağı. Gözden kaçan diğer faktörleri de ele aldığımızda sera
gazı emisyonlarında gıda sisteminin payının epey yüksek
Çanlar bizim için çalıyor olduğunu söylemek gerekiyor. Hal böyle olunca da
Birleşmiş Milletler’e bağlı Dünya Meteoroloji Örgütü dünyanın gıdayı üretme ve tüketme biçiminde dramatik
(WMO) ve Çevre Programı (UNEP) tarafından 1988 yılında değişiklikleri içermeyen herhangi bir iklim eylem planının
kurulan Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli (IPCC) başarısız olmaya mahkûm olduğunu söylemek gerek.
tarafından hazırlanan son raporlar, “net sıfır emisyon”
meselesini hiç olmadığı kadar dünya gündemine taşıdı. Ütopyaya ulaşmak için neler yapılabilir?
Net sıfıra ulaşılmasının önündeki temel sorun ise insan İyi haber şu ki, toprak dostu tarım yöntemlerinden
faaliyetleri. Nitekim geçtiğimiz ağustos ayında yayınlanan düşük metanlı alternatif proteinlere ve yenilenebilir
altıncı IPCC raporunun ilk bölümü, önceki raporlara göre enerjiyle desteklenen tedarik zincirlerine kadar gıda
iklim değişikliğindeki ‘insan etkisini’ ilk defa bu kadar net kaynaklı emisyonları azaltmak için birtakım çözümler
bir şekilde vurguluyordu.1 zaten mevcut ve birçok ülkede, şirketlerden bireysel
tüketicilere kadar farklı paydaşlar tarafından uygulanıyor.
Raporlara göre durumun özeti şu: Petrol, kömür ve
doğalgaz gibi fosil yakıtların kullanımları, sera gazlarını Mesela Metro Türkiye, iklim krizine dur demek ve çevreyi
(GHG) atmosfere salıyor ve bu gazlar da gezegenin korumak için tüm operasyonlarında çevresel etkileri en
üzerini battaniye gibi örterek iklimin dengesini bozuyor. aza indirmek için çaba gösteriyor. İklim ve çevreyle ilgili
Bu da biyoçeşitlilikten gıda güvenliğine kadar birçok yasal gerekliliklere uyum sağlamak için müşterilerine
alandaki doğal işleyişi bozuyor. sunduğu ürünleri ekolojik, sosyal ve ekonomik açıdan
sürdürülebilir kaynaklardan tedarik etmeyi amaçlıyor.3
Bizim bu yazıdaki odak noktamız, gıda sisteminde net
sıfır emisyona ulaşılması; yani şu an bir ütopya olarak Enerji tasarrufu ve verimliliği çalışmalarıyla da mağaza,
görünen net sıfır emisyonlu gıda sistemi. Peki ama bu lojistik operasyon ve depolama faaliyetlerinden
mümkün mü? Veyahut nasıl mümkün olabilir? kaynaklanan sera gazı emisyonlarını azaltacak
uygulamalarla iklim değişikliğine karşı saf tutmaya
Net sıfır emisyonlu gıda sistemi gayret ediyor. Atık ve gıda ziyanı konusunda da etkin
Gıda üretimi sırasında kullanılan fosil yakıtlardan gıda önlemler alıyor.
taşımacılığında ihtiyaç duyulan enerjiye kadar gıda
sisteminin neredeyse her alanı, sera gazı emisyonlarında Dünya genelinde artan bilince paralel olarak gıda
artışa neden oluyor ve her kalemin ayrı ayrı ele alınarak sistemindeki diğer paydaşların da kademeli bir uyum
“net sıfır” hedefine ulaşılması gerekiyor. ve dönüşüm sürecine tanıklık ediyoruz. Bu dönüşümü
hızlı ve kararlı adımlarla geçirirsek net sıfıra ulaşabiliriz.
Beslenme ihtiyaçlarımızı karşılarken gezegenin Ancak bu, sürecin başından sonuna yenilik ve incelikli
kaldırabileceği sınırların içinde kalabilmek için gıda planlama gerektiriyor.
sistemindeki üretim, işleme ve satış faaliyetlerinden
kaynaklanan emisyonları azaltmak gerekiyor. Bütün bu Bu noktada karar vericilerin (ulusların) yerel gıda
aksiyonlar gıda güvencesinin de esası niteliğinde. politikası açısından ve Avrupa Merkez Bankası ile Dünya
Bankası gibi kurum ve kuruluşların da fon sağlama
Kimi yerde etkin adımlar atılsa da tam olarak istenen açısından gıdada yeşil dönüşüme destek vermesi, yani
seviyeye ulaşılması için önümüzdeki yol uzun. Ancak birçok aktörün bir arada çalışma kararlılığını göstermesi
ütopyalar da zaten hiçbir zaman arka bahçemizde değil. gerekiyor.
Yola çıkmayı ve devamlı ilerlemeyi gerektiren bir süreç
söz konusu. Şimdi ütopyaya doğru ilerleyelim. İklim dostu tarım yöntemleri
Bu yenilik ve planlama topraktan başlıyor; toprağı
Bilim insanlarına göre net sıfır gıda sistemine giden korumak için de sentetik ve kimyasal bazlı gübre ve
en etkili yol, tarım ve arazi kullanım alışkanlıklarımızı pestisit kullanımından kaçınmayı amaçlayan agroekoloji
düzeltmekten geçiyor. Çünkü küresel sera gazı emisyonu ve rejeneratif (onarıcı) tarım gibi uygulamaların
pastasının %24’ü bunun bir sonucu. Gıdanın taşınmasını benimsenmesi gerekiyor.
içeren ulaştırma ise buna %14 gibi bir pay daha ekliyor,

EKİM-KASIM-ARALIK GASTRO
Disiplinlerarası / Gıda ve ütopya ve/ya distopya

Birleşik Krallık’ta temiz gıda ve tarım politikalarını Bir diğer alternatif ise böcek bazlı proteinin hem gıda
savunan kâr amacı gütmeyen bir kuruluş olan Sustain’in hem de hayvan gıdası olarak kullanılması. Finlandiya’da
sürdürülebilir tarım sorumlusu James Woodward, bu yürütülen bir araştırmanın yazarı olan Helsinki
tekniklerin çiftliklerde fosil yakıt kullanımını azalttığını Üniversitesi Ziraat ve Orman Fakültesi Profesörü Bodo
ve toprağın daha fazla karbon depolama potansiyelini Steiner, “Böcek proteini kullanmak, karbon ayak izini
artırdığını söylüyor.4 düşürmenin anahtarıdır.” diyerek, böcek proteinini hayvan
yeminde soya fasulyesi küspesi yerine kullanmaktan
BM, NASA ve Enerji Ajansı (IEA) gibi kurumlardan ziyade doğrudan insan gıdası olarak kullanmanın daha
bilim insanları da bu yıl Environmental Research sürdürülebilir olduğunu söylüyor.10
Letters’ta yayımladıkları makalede, sentetik gübrelerin,
2018’de 7.145 metrik tonluk küresel tarım kaynaklı Sorunun bir başka boyutu: Gıda ziyanı
sera gazı emisyonlarının yaklaşık 1.000 metrik tonunu Gıda ziyanına dur demek de ‘net sıfır’ gıda sistemine
oluşturduğunu ve bunun da hayvancılıktan sonra ikinci en ulaşmak için en etkili yöntemlerden biri. BM Çevre
büyük sera gazı emisyonu kaynağı olduğunu belirtiliyor.5 Programı (UNEP) tahminlerine göre toplam küresel gıda
üretiminin %17’si (931 milyon ton) doğrudan çöpe gidiyor
Yakın tarihli bir Environmental Entrepreneurs (E2) raporu ve küresel sera gazı emisyonlarının %8-10’u bununla ilişkili.
ise ABD’de onarıcı tarım yöntemlerinin benimsenmesi Bunun %61’i hanelerden, %26’sı gıda hizmetlerinden ve
halinde, kömürle çalışan 64 elektrik santralinin yayacağı %13’ü perakende sektöründen geliyor.11
yıllık karbon emisyon miktarının, atmosfere salınmak
yerine toprakta kalacağını gösteriyor.6 Yani onarıcı tarım Her birinde aktif çözümler mevcut ama burada
da tarım kaynaklı sera gazı emisyonlarının salınmasını devletlerin de bu soruna el atması gerekiyor. Bu konuda
önlemek için bir yol. en iyi örnek Fransa; Fransa’da yetkililer, 2014 yılında
başlattıkları çalışmaların sonucunda 2016’da bir gıda
Metan gazı da bir diğer sorun ziyanı kanunu çıkarmış ve bu kanun, gıda ziyanına dur
Tabii “net sıfır” ütopyasına ulaşmak için -az önce biraz demek için bir yol haritası çizmişti. Yasa kapsamında
değindiğimiz üzere- hayvancılığa dair de önemler süpermarketlerin satılmayan gıda ürünlerini imha etmesi
alınması gerekiyor. Çünkü karbondioksitle birlikte yasaklanıyor ve bunun yerine bağış yapması; bununla
bir diğer tehlikeli sera gazı olan metanın da küresel birlikte bir restorana gittiğinizde yemediğiniz ürünler için
ısınma üzerindeki etkisi büyük. Ne ki; dünyadaki metan paket seçeneği sunulması gerekiyor.
emisyonlarının yaklaşık %60’ı -büyük kısmı tarım, atık
bertarafı ve fosil yakıt kaynaklı olmak üzere- insan Daha sonra bu yasa, tarımdan tüm tedarik zincirine,
faaliyetleri tarafından üretiliyor.7 evlerden kamu ve özel hizmet alanlarına kadar ziyanın
gerçekleştiği her alanı kapsayacak şekilde genişletilmiş
Tarımsal metanın ise %60-%70’i, inekler başta olmak durumda; yasa temel olarak 2025’e kadar israfı yarıya
üzere otlayan hayvanların midelerinde bitkileri indirmeyi planlıyor.12 Her yıl 88 milyon ton gıdayı israf
parçalarken meydana gelen kimyasal reaksiyonlardan eden AB’de ise aynı yıl için azaltım hedefi %30.13
(enterik fermantasyon) geliyor. Hayvanlar bu gazın
çoğunu dışarı atıyor. Buna engel olmak için de farklı Yenilebilir enerjiye geçiş
çalışmalar yapılıyor. Mesela bu hayvanların yemlerine Net sıfır gıda sistemi ütopyasındaki bir diğer kilometre
deniz yosunu eklenmesi gündemde; Kaliforniya taşı ise yenilenebilir enerjiyi gıda sisteminde etkin
Üniversitesi’nden araştırmacılar, metan emisyonlarının, olarak kullanmak. Tarımsal mahsullerin, su ürünlerinin
hayvanların tükettiği deniz yosunu miktarına bağlı olarak ve karadaki hayvancılık ürünlerinin üretiminde, gıda
%33-%52 arasında düşebileceğini tahmin ediyor.8 depolama ve işlemede, gıda taşıma ve dağıtımında ve
tabii ki gıda hazırlamada duyulan büyük bir enerji ihtiyacı
Bu noktada bir diğer seçenek ise alternatif protein söz konusu.
kaynakları. Yani FAO’nun da önerdiği üzere proteinin ve
diğer besin değerlerinin et yerine bitki bazlı kaynaklardan FAO, bunların hepsini kapsayan gıda değer zincirinin,
alınması.9 Yeni nesil alternatif proteinlerin, gıda dünyanın mevcut enerjisinin %30’unu tükettiğini tahmin
sistemlerinin ‘net sıfır’ hedeflerinde çok önemli bir rol ediyor. Bu ihtiyacı karşılamak için de çok büyük oranda
oynayacağı biliniyor. Buna paralel olarak laboratuvarda fosil yakıtlar kullanılıyor.14 Fosil yakıt demek sera gazı
üretilen bitki bazlı etler üzerine çalışmalar devam ediyor. emisyonu demek. Buna karşın güneş, rüzgâr ve biyokütle
Baklagillerden üretilen ve ülkemizde de bulunabilen enerjisi sonsuza kadar hasat edilebiliyor ve hem gıda
vegan gıdalar da bir seçenek. paydaşlarına hem de gezegene fayda sağlıyor.

38 GASTRO EKİM-KASIM-ARALIK
Disiplinlerarası / Gıda ve ütopya ve/ya distopya

Gıda sisteminde diğer yakıtların yerini alması beklenen net sıfır emisyon hedeflerini yasalaştıran ilk G7 ülkesi
yenilenebilir enerjiyi, gıda güvenliğini sağlamanın yanı konumunda. Bununla birlikte İklim Değişikliği Yasası,
sıra gıda sistemlerinin iklim dostu ve sürdürülebilir 2030 yılına kadar emisyonları %75 oranında azaltma
dönüşümü için bir ‘anahtar’ olarak gören FAO, hedefini içeriyor. Birleşik Krallık’taki gıda sektörü de bu
üç sürdürülebilir enerji kullanımı örneği veriyor:15 noktada harekete geçmiş durumda.

• Ruanda’da sulama alanlarının verimliliğini artırmak ve Gıda ve İçecek Federasyonu (FDF), gıda sektörünün net
bölgedeki çiftçilerin geçim kaynaklarını desteklemek için sıfıra ulaşmasını amaçlayan Ambition 2025 kapsamında
güneş enerjili sulama sistemleri kurulmuş durumda. Proje ve Courtauld 2025 imzacısı olarak taahhütlerini yerine
kapsamında güneş enerjisiyle çalışan her sulama sistemi, getirmek için çalışıyor.17
günde 500 watt’a kadar enerji toplayan güneş paneliyle
dakikada 40 litre su sağlayabiliyor. KnoWat adı verilen Bu yılın başında yayınladıkları rapora göre ise CO2
proje, sulama alanlarının verimliliğini artırmanın yanı emisyonlarında %55 azalma ve 2019’da mutlak su
sıra bölgedeki çiftçilerin geçim kaynaklarını destekleme tüketiminde %41,5 azalma gibi ciddi ilerlemeler de elde
yolunda da yenilebilir enerjide güzel bir örnek oluşturuyor. ettiler.18 Bununla birlikte devletin büyük adım attığı ve
sektörün arkadan geldiği bir başka örnek ise yukarıda
• Tanzanya’da biyogaz, gıda ve hayvan atıkları gibi örneğini verdiğimiz Fransa’daki gıda ziyanına engel
organik maddelerin parçalanmasıyla üretilen yenilenebilir olmayı amaçlayan yasaydı.
bir yakıt, temiz enerji formu olarak kullanılıyor.
Tanzanya’daki kırsal hanelerin %90’ına yakınında elektrik Sürdürülebilir faaliyetler bizi ütopyaya götürür
olmadığı için mandıra çiftçileri, sütü teslim etmekte Sürdürülebilirlik kavramı gerçek anlamıyla ele anılır ve
sorun yaşadıkları zaman çiğ süt genellikle gece boyunca gıda ziyanından yanlış tedarik zinciri planlamasına kadar
soğutma olmaksızın bırakılıyor. Bu nedenle sütün %30- birçok süreç bu kavram odağında yeniden oluşturulursa
40’ı ziyan oluyor. Biyogaz teknolojisi ise her biri 5 litreye net sıfır gıda sistemi ütopyasına ulaşma yolunda ciddi
kadar olan iki süt kovasını soğutabiliyor ve israfa engel kazanımlar edinilmesi hiç de zor değil. Gıdada üretim
olarak çiftlikler için temiz ve etkin bir çözüm sunuyor. veya hizmet sektörü fark etmeksizin çözüm, sorumlu
operasyonlar yapmaktan geçiyor. Birey ve kurumların
• Hindistan’ın Punjab ve Haryana, Rajasthan ve Uttar da bu plana uygun hareket edenlerle kol kola yürümesi
Pradesh bölgelerindeki çiftçiler, her yıl eylül ve ekim gerekiyor.
ayları sonlarında hasattan sonra genellikle tahmini
35 milyon ton ürün atığı yakıyor. Bizim anız yakma Energy & Climate Intelligence Unit’in Oxford
dediğimiz bu işlem, özellikle hava kirliliği anlamında Üniversitesi’yle birlikte net sıfır hedefleri odağında
ciddi sorunlar yaratıyor. Buna karşın FAO destekli bir yaptığı küresel çalışmanın sonuçlarına baktığımızda,
proje kapsamında bu atıklar, çeşitli tarımsal faaliyetlerde toplamda 124 ülke, 73 eyalet ve bölge, 155 şehir ve 417
kömürün ve doğalgazın yerini alabilecek yenilenebilir şirketin net sıfıra yönelik taahhütte bulunduğu ve buna
yakıtlara dönüştürülüyor ve kullanılıyor. göre hareket etmeye başladıklarını görüyoruz. Bir başka
deyişle ulusların %61’i, eyalet veya bölgelerin %9’u,
ABD Enerji Bakanlığı’na göre ise biyoenerji kullanımının şehirlerin %13’ü ve şirketlerin %21’i net sıfır emisyonu için
üç katına çıkarılması, çiftçiler ve kırsal topluluklar için 20 çalışmalar yürütüyor.19 Bu çalışma, bazı eylemleri gözden
milyar dolara kadar yeni gelir sağlama ve küresel ısınma kaçırarak bu oranların daha yüksek olabileceğini de
kaynaklı emisyona neden olan 70 milyon ulaşım aracını da kabul ediyor.
ekarte etme potansiyeli taşıyor. Bununla birlikte ekinleri
kurutmak ve evleri, çiftlik hayvanları ile seraları ısıtmak Bu rakamlar bile ataletten kurtulmamız için yeterli
ve sıcak su sağlamak için kullanılabilen güneş enerjisi de olsa gerek. Yetersiz olsa da bir hareketlilik var. Dahası,
tarımda çeşitli şekillerde kullanılabiliyor; bu sayede para Kasım ayında Glasgow’da gerçekleşecek 26. BM İklim
tasarrufu sağlanması ve kirliliğin azaltılmasının mümkün Değişikliği Konferansı’nda (COP26) alınacak karar ve
olduğu savunuluyor.16 varılacak sonuçlar kapsamında -gıda sistemini de içine
alan- daha ciddi net sıfır aksiyonları, önümüzdeki yıllarda
Devletlerin adım atması, sektörün arkadan gelmesi bizi bekliyor olacak.
lazım
Her şeyden önce hükümetlerin bu konudaki istekleri, Burada yazdıklarımız, küresel eylemlerin sadece bir
gıda sektörünün de net sıfıra doğru yol almasını kısmıydı. Buradaki örneklerin gün geçtikçe çoğalması
sağlayacak. Mesela Birleşik Krallık, 2019’daki hamlesiyle ve bu ütopyanın peşinde koşanların artmasını beklemek

EKİM-KASIM-ARALIK GASTRO
Disiplinlerarası / Gıda ve ütopya ve/ya distopya

hayalcilik değil. Net sıfır emisyonlu gıda sistemi, ilk


bakışta bir ütopya gibi gözükebilir, mevcut sistemi
düşündüğümüzde bir ütopyadır da. Ancak bu ütopyanın
peşinde koşmak, daha temiz ve sürdürülebilir bir gıda
sistemine doğru ilerlememize yarıyor ve daha yolun
başındayız. Bu ütopyanın peşinden koşmak, insanlık
olarak hem bize yuva olan çevreye saygı hem de insanlık
onuruna uygun hareket etmemizin esasıdır.

1. https://gastroeko.com/2021/08/10/son-ipcc-raporu-bize-iklim-de-
gisikligiyle-ilgili-neler-soyluyor/
2. https://www.epa.gov/ghgemissions/global-greenhouse-gas-e-
missions-data
3. https://www.metro-tr.com/cevre-politikasi
4. https://agfundernews.com/net-zero-can-food-systems-really-
get-to.html
5. https://iopscience.iop.org/article/10.1088/1748-9326/ac018e
6. https://e2.org/reports/healthy-soils-climate-connection-2021/
7. https://www.bbc.com/future/article/20210805-the-sear-
ch-for-the-worlds-largest-methane-sources
8. https://www.weforum.org/agenda/2021/03/feeding-cows-se-
aweed-can-fight-methane-climate-change/
9. http://www.fao.org/3/ca6640en/ca6640en.pdf
10. https://www.sciencedaily.com/releases/2021/09/210907203914.
htm
11. https://www.unep.org/resources/report/unep-food-waste-in-
dex-report-2021
12. https://zerowasteeurope.eu/wp-content/uploads/2020/11/
zwe_11_2020_factsheet_france_en.pdf
13. https://foodtank.com/news/2018/06/european-unione-fo-
od-waste-reduction-target/
14. http://www.fao.org/fao-stories/article/en/c/1412108/
15. http://www.fao.org/fao-stories/article/en/c/1412108/
16. https://www.ucsusa.org/resources/renewable-energy-and-agri-
culture
17. https://www.fdf.org.uk/fdf/what-we-do/environmental-sustaina-
bility/climate-change-net-zero/
18. https://www.fdf.org.uk/fdf/what-we-do/environmental-sustaina-
bility/ambition-2025/
19. https://ca1-eci.edcdn.com/reports/ECIU-Oxford_Taking_Stock.

pdf?mtime=20210323005817&focal=none

40 GASTRO EKİM-KASIM-ARALIK
Disiplinlerarası / Gıda ve ütopya ve/ya distopya

ŞEFLERİN
ELLERİNDEN
SOFRANIZA

ILAN

EKİM-KASIM-ARALIK GASTRO
Disiplinlerarası

42 GASTRO EKİM-KASIM-ARALIK
GASTRONOMİ VE KOKU
LEZZETSIZ BIR ÇIKOLATA
Vedat Ozan

EKİM-KASIM-ARALIK GASTRO
Gastronomi ve koku
Vedat Ozan

LEZZETSIZ BIR
ÇIKOLATA

Tropik 21’inde ise Oğlak Dönencesi güneş ışınlarını dik olarak


Tropik kelimesi Antik Yunan’da kullanılan trope’den kök alıyorlar ve hangi yöndeki yarımküre olduklarına bağlı
alıyor, trope de ‘dönmek, yön değiştirmek’ anlamına olarak mevsim başlangıçları kabul ediliyorlar. İki dönence
geliyor. Trope, önce tropik oluyor, sonrasında da bitimine arasında kalan ve “Ekvator Kuşağı” ismi verilen yatay bantı
eklenen -ika eki ile tropika’yı, bir başka deyişle Barış da genişçe “tropikal bölge” olarak biliyoruz. Yengeç ve
Manço’nun nefis şarkısından hatırladığımız ‘dönence’ Oğlak arasında kalan ve dünyanın kara alanının %36’sını
kelimesini çıkartıveriyor ortaya. oluşturan tropikal bölge, özellikle tam ortadaki ekvator
çizgisine yaklaştıkça güneş ışınlarını diğer bölgelere göre
Dünya küresini tam ortadan yatay olarak ikiye daha bol alıyor, hava epeyi bir sıcaklaşıyor, bol bol da
böldüğümüzde ilkokul parmak hesabına benzeyen bir yağmur yağmaya başlıyor. “Tropikal yağmurlar” veya
basitçi yaklaşımla ‘üst’ veya ‘alt’ diye tanımlayabileceğimiz “tropikal sıcaklar” tanımları hepimize aşinadır zaten.
iki tane yarım küre çıkıyor karşımıza. O yarım küreleri
sokak dilinden kurtardığımızda ise üstte görüneni Hoş, işi sadece coğrafyaya bırakmamak lazım; zira
Kuzey, altta görüneni ise Güney Yarımküreler olarak zaman içinde “tropikal” kelimesi coğrafi bir bölge
adlandırıyoruz. Kuzey ve güney, merak edenleriniz için belirtmekten ziyade, sıcak ve nemli iklim koşullarını ifade
söyleyeyim, kökleri eski Türkçe olup Dil Devrimi sırasında etmeye evriliyor. Yani o bölgede yer alan, ancak mesela
hatırlanıp canlandırılarak Arapça şimal ve cenup Klimanjaro Dağı veya Kalahari örneğinde olduğu gibi
kelimeleri yerine kullanılmaya başlanan kelimeler. Gölgeli ya sıcak ya da nemli tanımını karşılamayan, bitki verimi
ve karanlık olan taraf kuz-ey (-ay?), güneşli ve aydınlık oldukça düşük bölgeler de coğrafi olarak tropik kuşak
Fotoğraf: Ali Güder

olan taraf ise gün-ey. içinde yer alıyor, ancak bizim o bölgelere yüklediğimiz
‘münbit’ anlamdan uzak kalıyorlar. Bilginiz için; ‘tropik
Dönencelerden 23°26’ 11.3” kuzeyde olanına Yengeç, gibi tropik’ olan, yani hem sıcak hem de nemli ‘ekvatoral’
23°26’11.3” güneyde olanına ise Oğlak ismi verilmiş. Her bölgelerde bizlerin alışık olduğu gibi dört mevsim değil,
yıl Haziran ayının 21’inde Yengeç Dönencesi, Aralık ayının ‘kuru’ ve ‘yaş’ olmak üzere iki mevsim yaşanıyor.

44 GASTRO EKİM-KASIM-ARALIK
Gastronomi ve koku

Dönenceler, tropik ve ekvator.

Uzatmayayım, sıcak ve nemli bölgeler özellikle meyve hatta dilimizin bile dönmekte zorlanabileceği başka
açısından oldukça zenginler; zaten bilirsiniz, meyveler çeşitler de var ama tropik meyve pazarının gerek katı
sınıflandırılırken bile “tropik meyveler” diye bir ayrım gerek sıvı (gerek ise üretilmiş aromalar) olarak neredeyse
yapılıyor. Üstelik bu ayrım sadece yenilebilir değil içilebilir tamamına yakını bu saydığım çeşitlerden müteşekkil.
olanı da kapsıyor, zira tropik meyvelerden elde edilen ve
pazar payları her geçen gün daha da artan meyve suları Meyvelerin muhtelif vitamin, mineral ve lif açısından
bu yönleri özellikle belirtilerek pazarlanıyorlar. zengin olmaları onlardan elde edilen ürünlerin
pazarlanması sırasında lezzete dair avantajlarının yanı
Meyveleri birbirinden ayrıştırmamıza yardımcı olan pek sıra bu özelliklerinin de öne çıkarılmasına, böylece
çok duyusal uyarı var ve bu uyarı bileşenlerinin içinde üketicinin farklı bir hassasiyetine mesaj gönderilmesine
bazıları bu bölge meyvelerine has oluyor, damağımıza sebep oluyor. “Şu meyvenin vitamini fazla, bu meyvenin
daha bir farklı hitap ediyorlar. Belki de Orwellvari bir antioksidan bileşenleri pek bir işe yarar” benzeri söylemler
deyişle “Bütün meyveler eşittir, ama bazı meyveler daha bu çeşitlerin yanından yöresinden eksik olmuyorlar.
eşittir” desek, olayı tek cümle ile özetlemiş olacağız.
Parlak ve canlı, bazen kabukla zıtlık oluşturan çekici
Tropik meyveler ve ‘faydaları’ renk kombinasyonları, her birinin bir diğerinden farklı
Aşırı yaygınlaşarak bilinmediği ülke neredeyse kalmayan dokusu, yetiştikleri ortam gereği şeker içeriklerinin gayet
muzu (Musa acuminata) saymaya bile neredeyse gerek konsantre olması gibi özelliklerle beraber her yiyecek
duymayarak; başlıca tropik meyveler mango (Mangifera veya içecekte olduğu gibi esas ayrışımı içerdikleri uçucu
indica), ananas (Ananas comosus), papaya (Carica koku molekülleri ile sağlıyor bu meyveler. Aslen ‘koku’
papaya) ve avokado (Persea americana), devamında da olmalarına rağmen burun ile dışarıdan (ortonazal) değil,
liçi (Litchi chinensis), durian (Durio zibethinus), çarkıfelek damak üzerinden ve içerinden (retronazal) duyumsandığı
(Passiflora edulis), guava (Psidium guajava) gibi için ‘aroma’ ismini verdiğimiz bu uçucu moleküllere
çeşitlerden oluşuyorlar. Tabii ki bizim aşina olmadığımız, baktığımızda esterler ve terpenlere sülfürlerin eşlik

EKİM-KASIM-ARALIK GASTRO
Gastronomi ve koku

ettiğini görüyoruz. Bu moleküllerin cinsleri ve bir araya Albay Logan


gelme oranları da o hayran olunan lezzetlerinin en öne İki küresel savaş arasındaki dönemde ABD ordusuna
çıkan, en ayırt edilebilir kılan veçhesini oluşturuyorlar. bağlı askerî birliklerin bulundukları karargâhları,
kışlaları, seyyar birlik kamplarını veya uzak ülkelerdeki
üsleri, asker taşıyan gemileri, velhasıl ordu mensubu
olan her yeri depolanabilir ve askerin günlük besin
ihtiyacını karşılayabilen, onları doyurabilen, böylece de
aslî görevlerini yapmalarına imkân veren yiyeceklerle
donatmak, levazım subayı olarak görev yapmakta olan
Albay Paul Logan’a verilen görev oluyor.

Askerî yiyecekler, yani tayınlar, görev yapılan koşullara


uyumlu özellikleri itibarıyla farklılıklar gösteriyor ve
kategorilere ayrılıyorlar. Kışlada çıkan yemekle havada
mermiler uçuşurken siperin içinde karın doyuran
yemek, takdir edersiniz ki aynı olmuyor. Logan Bey’in
işi de kışlalarda nispeten kolay; zira oralarda her
şey yerli yerinde, sıcaklık kontrol altında, depolama
koşulları muhtelif yiyeceğe uygun, üstelik askerler
yanlarında yiyecek taşımak zorunda değiller, karavana
zamanı geldiğinde yemekhaneye çağırılıp yemeklerini
yiyebiliyorlar. Ancak iş sahaya veya cepheye gelince bu
kadar kolay değil tabii. Zor, bazen de neredeyse çaresiz
koşullarda görev yapan askerler cephede, belki geri
Bir tropik meyve örneği olarak Durian
(Durio zibethinus).
hatlarda yemek dağıtımı yapan mutfak bulabilseler dahi
ormanlık alana girdiklerinde veya uçağa bindiklerinde
Zaman zaman Antik Yunancada ‘dış’ veya ‘hariç’ anlamına böyle bir lükse sahip olmuyorlar. “Uçağa bindiklerinde”
gelen exo kelimesinden kök alarak ‘yabancı’/‘haricî’ dediğim zaman tabii ki uçaktaki yemek servisinden
anlamına kavuşan exotic (egzotik) kelimesi ile bahsetmiyorum; anlatmak istediğim kabin içinde üstüste
isimlendirilen bu geniş meyve ailesinin üyelerini kendi yığılmış giderken geçen saatler boyunca ya da olur da
halleri ile, suları sıkılmış olarak veya aromaları ile konuk uçak düşerse, paraşütle ıssız bir yere veya kimseyle temas
oldukları şekerleme veya atıştırmalık gibi diğer ürünlerde kuramayacakları düşman hatlarının gerisine düşerlerse
duyumsayarak tüketmek bizlere keyif veriyor. aç kalmamaları için yanlarında bulundurmaları gereken
yiyecekler.
Evet, biliyorum, buraya kadar anlattıklarım zaten
bilmediğiniz, duymadığınız şeyler değiller. Ne var ki, beni
tanırsınız, bu uzun girişi de boşuna yapmadım. Sizinle
paylaşmak istediğim ve nispeten daha az bilindiğini
varsaydığım bir başka durum var, vaktinizi de esas onun
için alıyorum zaten. Hayır, yağmur ormanları içinde
yetişen ve ismine pek az rastlanan bir başka tropik
meyveden bahsetmeyeceğim. Hayır, durian meyvesine
dışarıdan koklayınca ‘kötü kokuyor’ denmesine rağmen
yendiğinde neden ve nasıl çok lezzetli algılanabiliyor, onu
da anlatmayacağım. Bilakis, çok daha bilindik bir şeyden,
manavlarda değil bakkallarda yer bulan, toplumun büyük
bir çoğunluğu tarafından itirazsız ve keyifle tüketilen bir
başka yiyeceğin özellikle ‘lezzetsizleştirildikten’ sonra
az önce bahsettiğim sıcak ve meyvesi bol bölgeden
mülhem isimlendirilmiş halinden bahsedeceğim.
İkinci Dünya Savaşı sırasında ABD ordusunda paraşütçü,
Uzatmayayım sevgili okur, bir ‘çikolata’ anlatacağım size, tankçı, moto-kurye gibi sabit olmayan birliklerdeki erlere
ama anlatılan bildiğiniz değil bilmediğiniz bir çikolatanın akşam yemeği olarak dağıtılan ve dört tek sigara da
içeren K-Tayını.
hikâyesi olacak.

46 GASTRO EKİM-KASIM-ARALIK
Gastronomi ve koku

Logan Bey görevin kendisine tevdi edilmesi ile beraber Hinkle Bey ve çözüm arayışları
olumsuz senaryoları da işin içine dahil ederek mümkün Çikolata markaları ve fabrikaları kâr etmek amacıyla
mertebe tek elden çözüm üretecek planlamalar yapmaya oluşturulmuş yapılar. Kâr edebilmeleri için satış
başlıyor. Her askerin/subayın yanında bu tip acil yapabilmeleri, satış yapabilmeleri için de tüketiciyi
durumlarda tüketilebilecek, onları aç kalmaktan kurtarıp cezbederek diğer alternatifler arasından seçilebilmeyi
ihtiyaç duyulan asgari kaloriyi mümkün olan en küçük sağlamaları gerek. Bu seçilebilme halini belirleyen pek
boyutta barındırabilecek, en az üç gün kimseye muhtaç çok faktör var ve ‘pazarlama’ ismini taşıyan devasa
olmadan yaşatabilecek, üstelik herhangi bir yemek bir disiplin akademik kurumları, dergileri, kitapları,
hazırlama çabasına gerek duymadan tüketilebilecek bir kongreleri, şirketleri, ajansları üzerinden her alanda ve
tayın bulundurmalarının doğru olacağı sonucuna varıyor. sektörde bu konuda ortaya çıkan sorunları çözmeyi,
Bahsedilen bu bir nevi ‘acil durum tayını’ elbette küçük hedeflenen durumlar için başarılı seçenekler üretmeye
olmalı, hafif olmalı, uçakta, teknede, sırt çantasına hatta çalışıyor. Pazarlama tabii ki işin uzmanlarının bildiği bir
sırt çantası alınamayan durumlarda cebe dahi sığmalı. alan ve o konuda çok kelam etmek pek haddimiz olmaz.
Ne var ki saydığımız boyut, doyuruculuk ve besleyicilik Ne var ki; benim gibi uzaktan bakan ve ‘Pazarlamanın
değişkenleri dikkate alınması gereken değişkenlerin 4P’si’nden bîhaber bir acemi bile seçimi etkileyen
hepsini oluşturmuyorlar, bir şey daha var dikkate alınması faktörlerin en önemlilerinden birisi eğer fiyatlama (price)
gereken: O yiyecek, her ne olacaksa, askerlerin paraşütle ise bir diğerinin de işlevsel, yani lezzetli ürün (product)
atlamak üzere bindirildikleri kargo uçaklarının soğuğuna, olduğunu görebiliyor. Lezzetini beğenmediğimiz, itici
daha da önemlisi belki savaşılacak sıcak iklimlere, bulduğumuz, yani iddia ettiği işlevi yerine getirmeyen bir
örneğin Pasifik’teki iklim koşullarına dayanabilmek ürüne, hele ki bizim için yaşamsal gereklilikte de değilse,
mecburiyetinde. bedavaya yakın bir etiket taşısa dahi elimizi uzatmak
istemiyoruz. Bu bağlamda kapısı çalınan çikolata
Düşünüyor, taşınıyor ve bu değişkenlerden hepsini şirketinin işi de doğal olarak, kabul edilebilir, dolayısıyla
karşılayabilecek doyurucu ve besleyici bir yiyecek olarak satılabilir lezzetler yaratmak.
askerlere verilebilecek mucizevî bir çözüm geliyor Logan
Bey’in aklına: Birer paket çikolata! Logan Bey, şimdiye kadar yaptıklarının tam tersini
yaptırmak, lezzetsiz çikolatalar ürettirmek üzere şirketin
Ne var ki; yukarıda bahsetmediğim ama ilk denemelerde fabrikasının kapısını çaldığında karşısına iki muhatap
hemen kendini belli eden bir değişken daha çıkıyor çıkıyor. İlki “Ordu işi büyük iştir, kaçırmayalım. Belki ordu
ortaya: Çikolata tüketmekten keyif alan bir toplumun kantinleri için ufak bir gofret siparişi alırız, akmasa da
bireyleri olan ABD askerlerinin normal zamanlarda, damlar. Bu zamanda daha ne olsun? Bundan iyisi Şam’da
yani gereğinden önce, mola ânında, yürürken, kışladaki kayısı!” diyerek toplantıda hazır bulunma gereğini
yemeğinden sonra kahvesini içerken falan o özel koşullar hisseden şirket yönetim kurulu başkanı William Murrie,
için hazırlanmış çikolatayı zamanından önce yemelerinin ikincisi ise şirketin çikolata konusunda uzmanlaşmış
önüne geçmek, onları çikolatalarının keyif malzemesi başkimyageri Sam Hinkle. Önce talebi anlayamıyorlar,
değil, ihtiyaç malzemesi olduğuna ikna etmek. Bunu “Affedersiniz ama siz beyninizi ekmek ve çedar ile mi
yapabilmek de takdir edersiniz ki; pek kolay değil, zira yediniz komutanım? Olmaz, yakışmaz bize. Lezzetsiz
çikolata insanların lezzeti konusunda en fazla olumlu bir çikolata nasıl üretiriz?” falan diyorlar ama Logan
fikirbirliği içinde oldukları gıda maddesi. Bey bir yandan tatlı dil dökerek, öbür yandan da
beklenenden büyük bir siparişin havucunu sallayarak
Peki, askerin lezzetinden tahrik olarak gerçekten ihtiyaç kısa sürede muhteremleri ikna ediyor, bu ürüne özel
duyacağı vakitten önce çikolata yemeye kalkması olarak lezzetsizliğin aslında istenilen şey, başarı anlamına
önlenemiyorsa, değişiklik askerde değil de çikolatada geldiğinin anlaşılmasını sağlıyor. Hemen sonrasında
yapılabilir mi? Verilecek çikolata bir cazibe merkezi da üçü kafa kafaya verip nasıl çözeriz not defterindeki
olmaktan çıkarılabilir, lezzetsiz hale getirilebilir mi? Logan sorunları diye düşünmeye başlıyorlar.
Bey ordu için özel üretimi planlanan bu çikolata hakkında
aklına gelenleri yazdığı küçük deftere “Bu çikolata en Çözümler, bildiklerini sıralamaya başladıklarında
fazla haşlanmış patatesten biraz daha lezzetli olabilir.” beliriveriyor zihinlerinde. Biliyorlar ki; iyi bir çikolatanın
diye bir not düşüyor ve bütün bu fikirler ve notlarla yenilirken ortyaya çıkan ilk kalite göstergesi ağız
üstlerinden de onay alarak 1937 baharında ABD’deki en sıcaklığında en geç 20 saniye içinde erimeye başlamasıdır.
büyük çikolata ve şekerleme üreticisinin kapısını çalıyor. Dolayısıyla üretilecek çikolata 37-38°C’den daha yüksek
seviyelerde bir sıcaklıkta erimeye başlamalı ki, cazip ürün
olma özelliğini daha ilk anda kaybetsin; ayrıca lezzetten

EKİM-KASIM-ARALIK GASTRO
Gastronomi ve koku

ABD ordusunun temasa geçtiği Hershey's çikolata fabrikasında paketleme, 1905-1912 yılları
arası.
de önemlisi, sıcak iklim koşullarında mümkün mertebe asitler, peptidler, fenoller, flavonoidler gibi pek çok grup
uzun süre erimeden dayanabilsin, askerin cebinden molekül, bu uyarıyı aktarabiliyorlar. Bu çok yönlü uyarının
pantalonuna veya gömleğine vıcık vıcık bulaşıp heba mevcut olma hali de güvenliğimiz için bunların hepsini
olmasın. karşılayacak çeşitlilikte bir reseptör ağını gerekli kılıyor.

Gene biliyorlar ki; çikolata, içine şeker eklemediğiniz Bitter acıları tüketmeye alışmamız, sevmemiz uzun
sürece bitter acılıkta bir yiyecektir. Üstelik biz insanların süreler alıyor ve ısrarlı denemeler sonunda gerçekleşiyor.
da bitter olan şeylere karşı doğuştan tepkimiz vardır, Eğer ki böyle olmasa, yani biz sevmeme halimizi
zira bitter yiyecekler evrimsel geçmişte zehirli olma sevme haline çeviremesek, çay, kahve, çikolata, zeytin,
potansiyeli yüksek yiyeceklerin sinyalini verdikleri için sebze, salata gibi aslında bizim için zarar değil yarar
onlarla karşılaştığımızda otomatik olarak reddeder, itici sağlayabilecek pek çok gıdayı ‘yenilecekler’ listemizin
buluruz. dışına çıkarabilirdik. O halde bitter bir çikolata, eğer
zaman içinde özel bir ilgi geliştirmediyse, tatlı çikolata
Biraz açıklık getireyim bu dediğime müsaadeniz olursa: yemeye alışmış insanlar için cazip olmayabiliyor. Cazip
Bitter olan şeylerin çoğu gerçekten zehirli oldukları olmayan bir paket çikolata erken ve zamansız tüketilmek
gibi bu durumun tersten sağlamasını yaptığımızda ve asıl gerektiğinde gerektiği yerde olmama riskini
zehirli olan pek çok şeyin de bitter olduğunu görmemiz taşımıyor.
mümkündür. Dolayısıyla nasıl tatlı olan şeyleri bilinçsizce
de olsa enerji kaynağı, yani ‘yararlı’ olarak görüp cazip Başkimyager Hinkle Bey, işte bu verilerden yola
buluyorsak bitter olan şeylere de tam ters istikamette çıkarak pek çok deneme yapıyor. Daha sonra Logan
mesafeli durmak gibi bir yaklaşımız var; üstelik bu Bey birlikte çalıştıkları bu süreci ve denemeleri şöyle
yaklaşımımız doğuştan geliyor. anlatıyor (mealen): “Çikolatanın temel olduğu yaklaşık
300 deneme yapıldı. Bu denemelerde soya unu, pişmiş
‘Tehlikeli’ sinyali ‘yararlı’ sinyalinden çok daha yaşamsal; pirinç, patates unu, patates nişastası, öğütülmüş tapioka,
bu nedenle ağız içinde, dilde, bitter acıyı duyumsayan buğday unu, çözülebilir kahve, kahveden çıkarılmış
reseptörlerimiz temel tat reseptörlerimiz arasında kafein özütü, ayrıca aroma olarak nane, vanilya, limon,
en geniş aileyi temsil ediyorlar. Hele ki; ‘tatlı’lığı veya diasetil, hatta iyice lezzetsizleştirmek için bir seferinde
ekşiliği duyumsayan reseptörlerimizle mukayese bile çok az miktarda gazyağı bile kullanıldı. Bu denemelerde
edilemeyecek kadar çoklar. Örneğin ekşi algımızı sadece muhtelif yağlılıkta süt tozları ve hem mısır hem de kamış
yiyecekteki asidite oluşturuyor, fakat buna mukabil şekeri denemeleri yaptık.”
bitter sinyali veren kaynak sayısı oldukça fazla. Amino

48 GASTRO EKİM-KASIM-ARALIK
Gastronomi ve koku

Hinkle Bey bütün bu deneme sürecinin sonunda kakao Karşınızda D-Tayını


kütlesi bol, fakat şekeri az tutulmuş, yağı alınmış süt ABD’nin İkinci Dünya Savaşı’na girme ihtimalinin ufukta
tozu, kakao yağı ve bol miktarda yulaf unu içeren bir belirmesi ile beraber levazımcılar o zamana kadar yaptıkları
ürün tasarlıyor. Yetmedi, içine normal bir çikolatada bütün projeleri ve hazırlıkları tekrar gözden geçiriyorlar.
bulunmayan tiamin hidroklorür ilave ediyor. “Hayda, o Sıra bizim çikolataya geldiğinde resmi olarak “D-Tayını”
da nereden çıktı?” derseniz, Asya’da görev yapacak ismini alan dikdörtgen şeklindeki kalın ve lezzetsiz
askerlerin pirinçle beslenmek zorunda kalarak B1 çikolata parçasının paketleme standartları belirleniyor.
vitamini eksikliğinden sebep bir sinir sistemi hastalığı İlk denemelerde tabletler aluminyuma sarılmış haldeler,
olan beriberi hastalığı semptomları geliştirme olasılıkları ancak savaş zamanı koşullarında el bombasından uçak
var. İşte tiamin hidroklörür, bu olasılığın önüne geçmek gövdesine alüminyuma ihtiyaç duyan daha öncelikli
için ilave ediliyor. alanlar ortaya çıktığından bu kıymetli malzemeden
vazgeçiliyor ve alternatif bir çözüm üretiliyor. Gelinen
Ürünün ‘kıvamı’ ilginç, zira sanıldığı ve alışık olunduğu noktada her bir tablet önce selofan bir filme sıkıca
gibi akışkan değil; dolayısıyla fabrikanın diğer ürünleri sarılıyor, uçları ısıtılarak yapıştırılıyor ve karton bir kutuya
gibi kalıba akıtılmaya değil, ama preste basılmaya konuluyor. Karton kutunun açık uçları kapandıktan
müsait. Bir porsiyonu yaklaşık 110 gram (4 ons) geliyor, sonra üzeri mumla kaplanıyor, 12 adet mumla kaplanmış
sıcaklık ancak 49°C’ye ulaştığında erimeye başlıyor ve porsiyon ayrı bir koli yapılıyor, o kolilerin de gene
600 kalori içeriyor. Söylemeye gerek yok, az şeker, bol 12 tanesi tahta bir sandığa konuluyor. “Hani kolilendikten
kakao, bol yulaf unu ve yetmezmiş gibi bir de tiamin sonra bir düzine kolinin bir arada sandıklanmasını
hidroklörür ilavesi ile o dönem için ABD’de alışık olunan
anlarım da, mumlama neden gerekiyor?” diye bir soru
çikolata lezzetinin de epey bir uzağına düşmüş, hiç cazip
gelmiş olabilir aklınıza, hemen cevaplayayım: Mumlama
olmayan bir ürün haline gelmiş durumda.
Birinci Dünya Savaşı’nın acı tecrübeleri nedeniyle alınan
ek bir önlem. Askerlerin olası bir gaz saldırısına maruz
Logan Bey neticeden memnun halde Hinkle Bey’in ilk
kalmaları halinde yiyeceklerinin gazdan etkilenmesinin
numunesine onay veriyor. Projeyi onun yürütmesinden
önüne geçmek için çikolatalar tedbiren mumlanıyor.
sebep ileride bu çikolatalara verilecek gayriresmî pek
Bu tedbiri bir anlamda askerlere dağıtılan gaz maskesinin
çok isimden birisi de Logan Bar (Logan Tableti) olacak
çikolataya geçirilmiş hali gibi düşünebilirsiniz.
zaten.

İlk denemeden bu yana üretim teknolojilerindeki ve


Projenin başladığı yıl sonlanmadan, yani 1937 bitmeden
mühendislikteki gelişmelerle birlikte bir haftada doksan
fabrikaya ilk deneme siparişi olarak 90 bin adetlik
bin çikolata üreten fabrikanın kapasitesi günde yüz bin
sipariş geçiliyor. Siparişin fabrikaya ulaşması ile
çikolata üretebilir hale geliyor. Üretim binanın üç katına
beraber kalıplar dökülüyor ve o kalıpların sıralandığı bir
yayılıyor ve üç vardiya halinde durmaksızın çalışılıyor.
üretim hattı oluşturuluyor. Daha sonra her 113 gramlık
Bu rakam genişletilen işgücü ile beraber günü gelecek
porsiyon işçiler tarafından elle kalıba presleniyor. İşçiler,
erime noktası oldukça yüksek olduğu için preslenmiş haftada milyonlarca çikolataya yükselerek rekorlar
çikolataları kalıptan çıkartırken epeycene problem kıracak. Antrparantez; 1940 ila 1945 arasında, yani savaş
yaşıyorlar. Ellerinde çekiçler, hafif hafif vurarak kalıbın süresince üretilen çikolata miktarının yaklaşık üç milyar
çikolatayı serbest bırakmasını sağlıyorlar ki, bu da adet olduğu tahmin ediliyor. Tahmin diyorum, çünkü
hem harcanan emek, hem de kaybolan zaman demek. D-Tayını askeri bir gıda olduğu için hakkındaki bilgiler de
Bu koşullarda ilk partinin, yani 90 bin çikolatanın üretimi milli güvenlikle ilgili telakki ediliyor. Ne olursa olsun, hep
üç hafta sürüyor. Çıkan ürünler Filipinler’de, Hawai’de, beraber farkındayız ki; bu iş ordu kantinine birkaç gofret
Teksas'ta ve belirlenen değişken koşullarının mevcut satmayı fersah fersah geçmiş durumda!
olduğu başka yerlerde askerlere dağıtılarak deneniyor.
Sonuçtan askerler memnun kalmasa da komutanlar Logan Bey tarafından fikir ortaya atıldığında kapısı ilk
memnun kalıyorlar. Ortalama bir askerin ihtiyaç duyduğu çalınan şirket Hershey olmasına rağmen savaşın seyri
günlük kalori miktarı 4.000-4.500 kalori civarında tespit içinde genişleyen talebi karşılayabilmek için başka
edilmesine rağmen her biri 600 kalorilik üç tablet ile şirketler de işin içine dahil ediliyor ve toplamda 12 şirket
elde edilen 1.800 kalorilik toplam, aslında gerekli olanın çikolatanın imalatı (ve paketlenmesi) konusunda orduya
yarısından az. Buna rağmen bu miktar kısıtlı ve geçici müteahhitlik yapıyor. Bu şirketler bir çiklet markası olan
bir süre için askerin hayatını sürdürüp görevine devam Wrigley de aralarında olmak üzere barış zamanı market
etmesine imkân verdiğinden mezkûr tablet ‘savaş zamanı raflarında çikolata, şekerleme, hatta kraker ve bisküvileri
besini’ olarak onaylanıp üç tablet çikolatanın bir günlük ile yer bulan şirketler.
asgari besin ihtiyacını karşıladığı kayda geçiriliyor.

EKİM-KASIM-ARALIK GASTRO
Gastronomi ve koku

“Yavaşça yenmelidir (yarım saatte). İçecek olarak tüketilmek istendiğinde kaynayan


suyun içine parçalayarak atabilirsiniz.”

Ordu ve elbette üretici şirket açısından son derece ediyor. Üründeki yulaf unu azaltılıyor (ileride yulaf unu
başarılı ve verimli geçen bu süreçlerin sonunda üretilen tamamen formülden çıkartılacak), yağsız süt tozu yerine
tablet tablet çikolatalar acaba hedef kitlede nasıl bir tepki az yağlısı konuyor, kakao yağı çıkarılıp kakao tozu ile
uyandırıyorlar? Evet, doğru tahmin ettiniz, askerler hiç takviye ediliyor ve hepsinden önemlisi şeker miktarı
mi hiç sevmiyorlar. Üründe çok çok az, sadece kakaonun arttırılarak gene herkesin pek sevdiği bir tropik çiçek
bitterliğini dengeleyecek kadar şeker olması toplamda olan vanilya kokusunu veren vanilin, yani vanilya aroması
herhangi bir tatlılık izlenimine yol açamıyor. Yüksek ilave ediliyor. Toplamda ürünün sıcağa direnci o kadar
sıcaklıkta eriyecek şekilde tasarlandığından çok sert ve fazla değişmiyor, yani hâlâ sıcak bölgelerde pek sorun
ısırması oldukça zor. Pek çok asker mecbur kaldıklarında çıkartmadan kullanılabiliyor, beri yandan lezzetine epey
kasaturaları ile yontarak, ufaltarak tüketmeye çalışıyorlar. bir olumlu müdahale yapılmış durumda.
Dişleri sağlam olmayan askerlerin hele, hiç şansları
yok çikolatayı yiyebilmek için. Bir kısmı yulaf ununun Zaman içinde bu değişmiş ürün daha da değişecek,
bağırsaktaki etkisinden mülhem ‘Hitler’in gizli silahı’ lezzeti daha kabullenilebilir bir hale gelecek ve 1971
ismini veriyor, keza ‘D-Tayını’ ibaresini dalga geçerek yılında Apollo 15 mürettebatının menüsünün bir parçası
“Dizanteri Tayını” olarak yorumlayanlar da var. olarak uzaya çıkıp aya bile inecek.

Askerdeki bu tepkiler elbette beklenilen, hatta istenilen Pardon, laf lafı açtı, neredeyse atlıyordum, hâlbuki
tepkiler. Ne var ki; bu bile başlarda çikolatanın takaslara konuya oradan girmiştik: Savaş sonu gerçekleştirilen ilk
konu olmasını engellemiyor. Çikolatayı denemiş ve içerik ve lezzet modifikasyonu ile beraber D-Tayını’nın
‘berbat’ lezzetini öğrenmiş olan askerler kendilerine ismi de değişiyor. Ne oluyor dersiniz yeni isim? Evet,
verilen tabletleri henüz neyin ne olduğunu bilmeyen doğru tahmin ettiniz, hem sıcak ortamlarda rahatça
yeni askerlerle, gene her şeyden habersiz müteffik ordu bulundurulabilme özelliğinden, hem de içerdiği vanilya
mensuplarıyla veya bulunulan bölgedeki yerel nüfusla aromasından sebep, artık ona ‘Tropikal Çikolata’ ismi
sigara, erkeklere özel dergiler falan gibi ihtiyaçları veriliyor.
karşılığında takas ediyorlar. Tabii bu da kısa sürüyor, zira
D-Tayını’nın olumsuz şöhreti kısa sürede hem birlikler
hem de siviller arasında dalga dalga yayılıyor.

Savaş bitip acil ihtiyaç ortadan kalktığında ve


lezzetsizlikten şikayet dayanılmaz hale geldiğinde
ordu şirketten lezzetin biraz geliştirilmesini talep

50 GASTRO EKİM-KASIM-ARALIK
TABAĞINDA NE VAR?
Gastronomi ve koku

>›äÙËȏ—„¼®›ä¾›Ù®Åǰ•®¥¾®¼ä›Å䄑„§„¼„—„ÙäíÄ«®¼„þ›Ý®Å®ϧٛÅě¼„Ù䯼•Ë¼¼Ë¾„þǴ
ST¼Ë—é˼éäǰíٛ䮒®—›ä„þ¾„ٯŗ„Å÷›ä›Ù®Å›Ù‘®¾¦®Ý®Å›ǰ¼é¾„¼¼í֛ݮŗ›Å
kesim tarihine kadar ¦¯—„¾„ٯŮă®Å®ÝíÙǰ‘®¾¦®þ¾›‘›Ý¾›Å.

ILAN

>_TEd{#d8>X*?*0?0T0?

EKİM-KASIM-ARALIK GASTRO
Disiplinlerarası

52 GASTRO EKİM-KASIM-ARALIK
BİTKİLERLE
KAVUN HAKKINDA BILMEK İSTEYIP DE
SORAMADIĞINIZ HER ŞEY
Doç.Dr. Ahmet Uhri

KAVUNA DAIR
Nazlı Pişkin

EFSUNLU KAVUN
Aylin Öney Tan

EKİM-KASIM-ARALIK GASTRO
Bitkilerle
Doç.Dr. Ahmet Uhri

KAVUN HAKKINDA
BILMEK İSTEYIP DE
SORAMADIĞINIZ
HER ŞEY

B iliyorum, başlık çok iddialı, ancak konu kabakgiller


olunca sorular soruları doğurur. Zira içine kavunun
da dahil olduğu kabakgiller ya da bilimsel adıyla
Latinceden tam çeviriyle zinayapangiller adının verilmesi
uygun gözükmekte. İşte bu isimlendirme nedeniyle
Kabakgillerin en önemli üyelerinden olan kavunun tarihsel
Cucurbitaceae ailesi oldukça karışık köklere sahip. Bu ve kültürel yolculuğunu ailenin adıyla başlattım. Sonrası
karışık kökleri ilk fark eden botanikçilerden biri olan başlıktaki iddiayı doğrulayacak nitelikte olabilecek mi,
Charles B. Heiser Jr. bu nedenle konuya ailenin adı buna da okuyucu karar versin.
üzerinden yaklaşmış. Heiser’a göre ailenin adı Latince
zina yapmak anlamına gelen cucurbitare’den gelmekte Latince Cucumis melo adıyla bilim dünyasına
ve belki de ailenin çoğu üyesinin rastgele melezleşmesi kazandırılan bu bitkinin anavatanı tam anlamıyla bir
sonucu ortaya çıkan çok fazla sayıda üyeye gönderme muamma. Zira Cucurbitaceae ailesinin adına dair bilgiler
de bulunmakta. Gerçekten de ailenin üyeleri rastgele anımsanacak olursa, kavunun anavatanının neden tek
çiftleşmekte ya da daha bilimsel söyleyecek olursak, bir yer olamayacağı da anlaşılabilir. Zira bu aile içinde
rastgele melezleşmede diğer bitki ailelerine fark belki de en rastgele melezleşeni ve bunu belki de en
atmakta. Burada aklıma şu soru takıldı. Acaba bu ailenin fazla içselleştirmiş olanı kavun gibi gözükmekte. Bu
ya da diğer bitki ailelerinin üyelerinin kendi aralarında durumda anavatan konusunda Asya, Afrika ve Hindistan
rastgele çiftleşmelerine ve sonuçta melez ürünlerin şüpheliler arasında. Daha geniş bir ifadeyle Hindistan’dan
ortaya çıkmasına bitkiler arası zina denilebilir mi? Eğer Afrika’ya kadar uzanan kuşak içinde ortaya çıkmış ya da
denilebiliyorsa, bu bitki ailesine Türkçe ad önerisi olarak evcilleştirilmiş olduğu düşünülmekte.

54 GASTRO EKİM-KASIM-ARALIK
Bitkilerle

Mezopotamya uygarlıklarından kalan yazılı belgelerde birlikte Moğolca ‘gaun’ biçiminin Çinceden geldiği ileri
Sümerce olarak tam-šil-lum sözcüğünün kavun, karpuz sürülmekte ve dolayısıyla Çin ve Moğol kaynaklarına
ve bostan için kullanıldığı önerilmekle birlikte Asur ve kadar geriye gitmektedir. Bununla birlikte Avrupa
Akkad kayıtlarında adına rastlanılmaması da ilginç. dillerinde ‘melon’ olarak geçen biçiminin Yunancadan
Mısır kayıtlarında ‘šspt ya da šb.t ’ yazılımıyla gösterilen köken aldığı değişik sözlüklerde belirtilmektedir.
meyvenin kavun olduğu ileri sürülürken, botanikçiler Kısacası kökeni karışık ve tam olarak bilinmeyen
kavunun Yunanistan ve Mısır’daki evcilleştirme kavunun Avrasya’da yaygın oluşu ve belki de çok eski
denemeleri için günümüzden yaklaşık 4000 yıl öncesini, dönemlerden beri insanlar tarafından bilinen ve tüketilen
İran içinse günümüzden 5000 yıl öncesi gibi bir tarihi bir meyve oluşu araştırmacılara zorluk çıkartmaktadır.
önermekteler. Bu ilk evcilleştirmelerden sonra Doğu Bununla birlikte Yunancada melopeponi sözcüğü küçük
Akdeniz dünyasında giderek yayılan kavunu Akdeniz’in kavun anlamına gelmekte ve bu haliyle yukarıda sözü
kuzey kıyılarıyla tanıştıranlar ise Romalılar. Bunun yanı edilen cep kavunuyla benzerlik göstermektedir. Yine
sıra Rus araştırıcılardan Zhukovsky bazı kavun çeşitlerinin de bu türden bir ilişkiyi kurmak için yeterli dilbilimsel
orijininin Anadolu’nun Van bölgesi olduğunu, buradan kanıtlar ortada yoktur.
dünyaya yayıldığını ileri sürmekte. Bu araştırıcı dünyada
en çok tüketilen kavun tipi olan Cantaloupe’un bugün Zamanında kavuna pek ilgi göstermeyen Bizans’ın
Van civarında ‘cep kavunu’ diye yetiştirilen çeşitten başka başkenti Constantinopol’u ziyaret eden bir Rus gezginse
bir çeşit olmadığını ileri sürmekte ve bunun 15. yüzyılda armut, kavun ve başka bazı meyvelerin Ayasofya
misyonerler tarafından İtalya’ya götürüldüğünü, orada civarındaki kuyulara sepetler içinde konulduğunu ve
papanın Ancona’daki (Kantalupi) çiftliğinde üretildiğini böylece serin olarak yenilebildiğini belirtmekte. Bugün
ve buradan da diğer Avrupa ülkeleri ile Amerika’ya
Fotoğraf: Ali Güder

çoğunlukla meyve olarak tüketilen kavunun tarihsel


yayıldığını iddia etmekte. Bu iddia ilk evcilleştirme için
yolculuğu bu şekilde, ancak özellikle Osmanlı mutfağında
önerilen İran ve sonrasında Mısır ve Yunanistan sıralaması
kavun ve karpuzun yerinin olduğunu ve örneğin, Ahmet
doğru kabul edilecek olursa akla yakın gibi gözükmekte.
Bican Efendi’nin yazmış olduğu Hazâ Kitab-ı Dürr-i
Meknûn adlı eserde kavunun tatlısının yapıldığı Necdet
Tarihsel sıçramaları bir kenara bırakacak olursak,
Sakaoğlu tarafından belirtilmektedir. Ayrıca kavun
kavunun Avrupa’ya gelişi onun kaderini de oldukça
ve karpuz Osmanlı mutfağında özellikle ziyafetlerde
etkilemiş gibi gözükmekte. Zira buradan coğrafi keşifler
reçel olarak tüketilirdi. Kavun çekirdeklerinden yapılan
ve Amerika kıtasındaki İspanyol kolonizasyonu sırasında
sübyenin son yıllara kadar İzmir’de seyyar satıcılarda
Yeni Dünya’ya götürülerek 15. yüzyılın sonu 16. yüzyıl
bulunduğu ve rakı sofralarının kralı olan beyaz peynirin
başlarından itibaren yerel Amerika kültür bitkileri
kendine kavunu kraliçe yaptığını da belirterek bu
arasında hızla yayılıp bütün kıtayı kat etmiş ve 18. yüzyılda
yazıyı tamamlamak istiyorum. Umarım başlığın hakkını
İngiliz kâşiflerce Pasifik adalarına kadar ulaştırılmıştır.
vermişimdir.
Colombus’un seferlerine katılan Michele da Cuneo’nun
ve daha sonra Angelo Travisan’ın bu kıtadan yazdığı
Afiyet olsun…
mektuplar da kavunun bu yolculuğunu kanıtlar nitelikte.
Cuneo ve Travisan yazdıkları mektuplarda Avrupa’dan
yanlarında götürdükleri kavun, karpuz, şeker kamışı ve
diğer ürünlerin buralara hemen uyum sağlayıp yetiştiği 1. K.F.Kiple-K.C.Ornelas, The Cambridge World History of Food
ve bunlara ek olarak üzüm ve buğdayın da denendiği Vol.1-2, Cambridge Univ. Pres. UK, 1813.
ve başarılı sonuçlar alındığını belirtmekteler. Kısacası 2. T.W.Walters, “Historical overview on domesticated plants in
anavatanı Avrasya ve Afrika olan bu ürün dünyaya China with special emphasis on the Cucurbitaceae” Economic
yayılma yolculukları sırasında yukarıda anlatıldığı gibi Botany 43 (3), 1989, 297-313.
3. P.Mengoli, La cucina nell’Antico Egitto, Ananke s.c., Torino,
bir rota izlemişlerdir. Kavun, şeker kamışı, mısır ya da
30; A.Erman-H.Grapow, Worterbuch der Aegyptischen Sprache,
patates gibi bir başka bitkinin coğrafi keşifler sonucu Akademie Verlag, Berlin,1950, 103; D.Zohary-M.Hopf, Domestication
doğduğu yerden bir başka coğrafyaya insan aracılığıyla of Plants in the Old World, Oxford Unv.Press. UK, 2004, 318.
taşınmasından bence çıkarılacak en önemli sonuçsa 4. Kiple-Ornelas, 305.
coğrafi keşiflerden 500 yıl sonra küreselleşen dünya 5. G.Rebora, Çatal Kültürü-Avrupa Mutfağı’nın Kısa Tarihi,
ekonomisinin temeline konulan taşlardan birinin bu Çev.Ç.Şeker, Kitap Yay., İstanbul, 2003, 122.
5. A.Dalby, Bizans’ın Damak Tadı; Kokular, Şaraplar, Yemekler,
karşılıklı etkileşim olduğudur.
Çev.A.Özdamar, Kitap Yay., İstanbul, 2004, 67.
7. N.Sakaoğlu, “Eski Mutfak Kültürümüzün Kaynakları”, Soframız
Kavun ile ilgili etimolojik verilerde sıra. Sözcüğün Nur Hanemiz Mamur-Osmanlı Maddi Kültüründe Yemek ve Barınak,
Türkçesi olan kavunun, kökeni tam olarak bilinmemekle (edt.)S.Faroqhi-C.K.Neumann, Kitap Yay., İstanbul, 2006, 38.

EKİM-KASIM-ARALIK GASTRO
Bitkilerle
Nazlı Pişkin

KAVUNA DAIR

Tarımı yapılan kavun (Cucumis melo L.), güneybatı Asya Antik Çağ ve Orta Çağ beslenmesinde kavun
ya da Mısır’da görece erken bir tarihte evcilleştirilmiş Kavunun klasik Yunan uygarlığında tıpta kullanımına ilişkin
Kabakgillerden muhtemelen ikinci tür. Günümüzde bilgiler Hipokrat, Diphilus, Phaenias ve Diokles’de yer
batı Asya ve Akdeniz havzasında tarımı yapılan alır. Aristotales’in öğrencisi olup İÖ. yaklaşık 300 yılında
kavun çeşitlerinin yaban atası olarak literatürde en eser vermiş Phaenias kavun ve karpuzun her ikisinin
çok atıfta bulunulan Cucumis callosus’un (Rottl.) de ham ve körpeyken [kelek] çekirdekleri haricinde etli
anavatanının Orta Asya ve Orta Doğu olduğu üzerinde iç kısmının tamamının yendiğini; ama olgunlaştığında
duruluyor. Arkeolojik bulgular çok az sayıda olmasına (veya pişirildiğinde) yalnızca dış kısmının, kabuğunun
rağmen Cucumis melo’nun ilk olarak Bronz Çağı’nda yendiğini belirtir. Galenos (d. İS. 129 - ö. İS. 216), dört
yetiştirildiğini göstermekte. Kavun, İÖ. 2000’li yıllardan unsur kuramı olarak da adlandırılan hıltlar kuramına3
itibaren eski Mezopotamya’da Kabakgiller ailesinin en göre kavunun soğuk ve nemli olduğunu belirtmiş, bu
bilinen üyesiydi. Yunan ve Roma uygarlıkları da kavunu meyvenin idrar söktürücü olduğunu ve yavaş yavaş
elbette biliyorlardı.1 sindirildiğini vurgulamıştır. Galenos, kavunun özelliklerini
karpuzunkiyle kıyaslar ve kavunun mideye karpuz
Antik Yunan dünyasında kavuna dair bilgilere kadar kötü gelmediğini ve karpuz gibi kusturmadığını
bakıldığında, tıptaki bilgiler öne çıkar. Antik çağın en belirtir. Antik Çağ’ın bu ünlü hekimi ayrıca, insanların
büyük hekimi sayılan Hipokrat’ın (İÖ. d.460 - ö. yaklaşık karpuzun çekirdeklerinin bulunduğu kısmını yemekten
377) kavundan ve karpuzdan söz etmesi, bu meyvelerin çekindiklerini; ama kavunun çekirdek yatağını yediklerini
antik Yunan dünyasında İÖ. 5., 4. yüzyıllarda bilindiğini de belirtir.4 1. yüzyılda yaşamış, ansiklopedik bir eser olan
işaret eder. Romalılar, karpuz ve kavunu Cucumis türleri Naturalis Historia ‘nın [Doğa Tarihi] yazarı Plinius (İS. 23-
olarak sınıflandırdılar ve klasik dönemde söz konusu 79) iki kavun çeşidinden bahseder.5
meyvelerin Yunanca isimlerini kullanarak karpuza
pepo, kavunaysa melopeno dediler. Ancak, Cucumis Bizans beslenme düzeninde kavun, hıltlar kuramına6
sözcüğünün hem kavunu hem de karpuzu ifade etmek göre nemlendirici ve serinletici besinler arasında
için kullanıldığı da oluyordu; çünkü Cucumis‘in anlam sayılıyordu. Ayrıca, yine hıltlar kuramına göre “Eğer tam
içeriği genişti ve bu sözcük salatalık türünü de ifade olgun değilse, kavun, sinirli yapılı olanları patlayacak
edecek şekilde kullanılıyordu. İS. 4. yıldan itibarense hale getirir. Bununla birlikte, bir yıkıma neden olmaktan
kavun için melopepo’nun kısaltılmış şekli olan melo ziyade, eğer bol miktarda yenilirse ve iyi vücut salgıları
sözcüğü kullanılmaya başlanmıştır.2 üreten yiyeceklerden biri onunla beraber yenmezse,
kusturucu olarak işe yarar,” bilgisinin de Bizans’ta var
olduğunu dönemin kaynaklarından öğreniyoruz.7

56 GASTRO EKİM-KASIM-ARALIK
Bitkilerle

Osmanlı Dönemi’nde Anadolu’da kavun türleri ve karanfil ve pirinç ile hazret-i Mu’aviye te’lîfi zerde
Biyolojik çeşitliliğin korunması, sürdürülebilir tarımın ta’âmı yaparlar kim diyaâr-ı Rûm’da Atina balından eyle
en önemli bileşenlerinden. Geçmişte var olan bitkisel mümessek [misk kokulu] zerde olmak ihtimâli yokdur,
varlığımız ile bugünküleri kıyaslamak, kayıpları ve tâ bu mertebe mümessek kavun zerdesi olur. Ammâ
devam edenleri belirleyebilmek açısından gerekli. karpuzu memdûh değildir.”8
Yüzyıllar önce var olan bitkisel çeşitliliğimizin izini
sürerken başvurabileceğimiz kaynaklardan biri de maddi Seyyahımız sadece Diyarbakır kavunlarını övmekle
kültürün çok çeşitli alt dallarına dair bilgilerin yer aldığı kalmaz, başka yerlerde yetişen kavunlardan da söz
seyahatnameler. 17. yüzyılda yaşamış seyyahımız Evliya eder elbette. Geyve’nin Sakarya Irmağı kıyısındaki
Çelebi, seyahatnamesinin çeşitli bölümlerinde kavunuyla bostanlarında yetiştirilen kavunun büyüklüğünü,
dikkat çeken yerleri de belirtir. Diyarbakır’ı anlatırken “İki kavunu iri ata yüklediler, gayet iri ve lezîz kavunu olur,”
şehrin Reyhan Bağı adlı mesire yerinden övgüyle söz diye anlatır. Metinde mecazları çok kullanan seyyahımız
ederek buradaki bostanlara sebze ve çiçek çeşitlerinin Geyve kavununun büyüklüğünü kafası büyük bir kişiyi
yanı sıra kavun ve karpuz da ekildiğini belirtir. tasvir ederken vurgular: “Geyve kasabası kavunu kadar
kelle-i zi-devleti var idi.”9 Evliya Çelebi, kavun zerdesinden
Evliya Çelebi’nin yaşadığı dönemde, Diyarbakır’ın Diyarbakır bahsinde olduğu gibi kavunların tatlı olduğunu
günümüzdeki gibi karpuzu değil kavunu meşhurdu. belirttiği başka bir yer olan Beypazarı bahsinde de söz
Seyyahımız Dicle kenarındaki bostanlardan söz ederken eder.10 Acaba kavun zerdesi nasıl yapılıyordu? Çok tatlı
kavunlarının hem büyüklüğünü hem de kokusunu çok kavunu ezip bal ya da o devirde pahalı bir malzeme
methetmesine rağmen karpuzunu beğenmediğini belirtir. olan şeker ikamesi olarak zerde yapımında kullanılması
“… bu bostanlarda olan âbdâr kavun bir diyârda olmaz, ihtimali üstünde duruyorum. Unutulmuş bir reçete daha!
illâ diyâr-ı Van’da Bohtân [Botan] kavunu olur. Ammâ bu Belki genç şeflerimiz buradan yola çıkarak günümüz
Diyârbekir kavunu iridir ve gayet âbdâr [u]hoş-hordur teknikleriyle bir kavun zerdesi reçetesi geliştirmek
[yemesi hoştur]ve gayet müsk [ü] amber-i hâm [misk isterler. Seyyahımızın kavunlarını beğendiği başka bir yer
ve saf esmeramber] gibi güne rahiha-i tayyibesi [güzel ise Van. Van’ın Botan kavunlarını Diyarbakır kavunlarıyla
kokusu] var kim bir kerre tenavül edenün dimağından karşılaştırılacak kadar çok beğenmiştir.11
bir hefteye dek râyiha-ı bıttîh [yiyenin damağından bir
haftaya dek kavun kokusu] gitmek ihtimâli yokdur.[…] Bu yazıyı, eski mutfağımızdan kavunlu iki reçete ile bitir-
Ve bu Diyârbekir kavunu kırkar ellişer vukkiyye geliri de mek uygun olur. Kavun dolması, bir dönem unutulmaya
vardır ve cümle sebz-gündur [yeşildir]. Diyâr diyâr erdiği yüz tutmuş reçetelerden biriyken günümüzde Osmanlı
mahalle dek hedâye görürürler. Ve niçe kişiler dârçin dönemi yemekleriyle bir menü oluşturulacaksa ve eğer

EKİM-KASIM-ARALIK GASTRO
Bitkilerle

kavun mevsimiyse akla ilk gelen reçetelerden biri. Gelin 5. Pliny, Natural History, 20.6-12, 20.9-10. With An English Transla-
biz bu reçeteye, 19. yüzyılda nasılmış, işin kaynağından tion by W. H. S. Jones, Loeb Classical Library, Harvard University
Press, Reprinted 1999.
bakalım. Mehmet Kâmil tarafından yazılmış, basılı ilk
5. Dört unsur kuramı ve hıltlar ile ilgili bir yazı için bk. Nazlı Pişkin,
Türkçe yemek kitabımız, 1844 tarihli derleme bir eser “Anâsır-ı Erbaa Kuramı, Beslenme ve Sağlık İlişkisi” Metro Gastro,
olan Melceü’t-Tabbâhîn [Aşçıların Sığınağı] adlı eserdeki Sayı 66, Ağustos-Eylül, 2012, s.74-79.
kavun dolması reçetesi şudur: 7. Andrew Dalby, Bizans’ın Damak Tadı Kokular, Şaraplar, Yemekler,
Çeviren Ali Özdamar, Kitap Yayınevi, İstanbul, 2004, s.141-142 ve
s.134.
“Kavun Dolması
8. Evliya Çelebi b. Derviş Muhammed Zıllî, Evliyâ Çelebi Seyahat-
Pişirme Yolu: Bir tatlı kavun kök tarafından kesilip namesi, Hazırlayanlar Yücel Dağlı-Seyit Ali Kahraman, YKY, İstanbul,
çekirdeği ve çekirdek yeri çıkarılıp hazır edilir. Bir iki baş Mart 2001, 4. Kitap, s.39.
soğan ince ince doğranıp bir kaşık sadeyağ ve bir miktar 9. age., 4. Kitap, s.327.
da koyun eti kıymasıyla kavrulur. Bir fincan ayıklanıp 10. age., 2. Kitap, s.242-243 ve 4. Kitap, s.215.
temizlenmiş pirinç, yeterli miktarda tuz, biber, badem, 11. age., 4. Kitap, s.37, 39, 215.
12. Mehmet Kâmil, İlk Matbu Türkçe Yemek Kitabı Melceü’t-Tabbâhîn
fıstık ve üzüm de ilave edilip birkaç kere karıştırıldıktan
(Aşçıların Sığıağı) 1844, Günümüz Türkçesine Aktaran: Gülşah Taş-
sonra ateşten indirilir ve hazırlanan kavunun içine kın, Çiya Yayınları, İstanbul, s.117.
doldurulup kesilen parçası da birkaç çöp ile yerine 13. age. s.77.
tutturulur. Bir güveç veya sahan ile fırında iyice pişirilir.
Gayet leziz olur. Bu içi balkabağına da doldururlar, eğer
balkabağı tatsızsa bir fincan da pekmez ilave ederler.
Bu da başka bir çeşni olur.”12

Eski mutfağımızdan kavuna dair unutulmuş reçetelerden


biri ise bir tatlı reçetesi olan kavun baklavası. Baklavanın
harcı, yapıldığı coğrafyada sert kabuklu yemiş neyse
odur, antepfıstığı bolsa o, ceviz bolsa ceviz, badem bolsa
badem, fındık bolsa fındık harç yapılır. Oysa bu eski
reçete baklavanın harcı kavun.

“Kavun Baklavası
Pişirme Yolu: Yağlanmış tepsiye ince açılmış baklava
yufkalarından arasına sadeyağ serpilerek on beş yirmi
tane kadar yayılır. Üzerine tatlı kavun kaşık ile ezilip
tamamen örtülünceye kadar düzgün bir şekilde konup
yine üzerine bir yufka serilir ve yağ serpilir. Fırında
pişirildikten sonra sıcakken üzerine bolca şeker ekilip
yenir. Kavunun üzerine yufka konmasa da olur. Lezzetli
bir yemek olur.”13

Belki kavun baklavası da yeniden sofralarda yer alır.

1. Daniel Zohary, Maria Hopf, Domestication of Plants in the Old


World The Origin and Spread of Cultivated Plants in West Asia,
Europe and the Nile Valley, Third Edition, Oxford University Press,
2004, s.194.
2. Alfred C. Andrews, “Melons and Watermelons in the Classical
Era”, Osiris, Vol. 12, (1956), s. 368-375.
3. Dört unsur kuramı ve hıltlar ile ilgili bir yazı için bkz. Nazlı Pişkin,
“Anâsır-ı Erbaa Kuramı, Beslenme ve Sağlık İlişkisi” Metro Gastro,
Sayı 66, Ağustos-Eylül, 2012, s.74-79.
4. Mart Grant, Galen On Food and Diet, Routledge, London and
New York, 2000, s.144.

58 GASTRO EKİM-KASIM-ARALIK
Bitkilerle

%3
&3,&/ 40Ĥ6, "4Ħ5
)"4"5 4*,*. %&Ĥ&3Ħ

e34e.Õ+!,Ò4%,Ò Õ
.!4e2%,Õ,%::%4Ò.Õ
!2+!3).$!Õ-%42/Õ6!2
+UZEYÕ%GEÕ"yLGESI«NINÕZEYTINLIKLERINDEÕYETIÔTIRILEN Õ
Fotoğraf: Ali Güder

TOPLANANÕVEÕIÔLENENÕZEYTINLERDENÕELDEÕEDILEN
-ETROÕ0REMIUMÕ.ATURELÕ3ÅZMAÕ:EYTINYAÐÅ Õ
YUMUÔAKÕVEÕ~ST~NÕKALITELIÕLEZZETIÕILE
YALNÅZCAÕ-ETRO«DA ILAN

EKİM-KASIM-ARALIK GASTRO
Bitkilerle
Aylin Öney Tan

EFSUNLU KAVUN

Ü .ç Silahşorlar ile mis kokulu Anadolu kavunları


arasında bir bağ olduğunu biliyor muydunuz?
Ya da Van kavunlarının Papaların sofralarını süslediğini!
Silahşorlar, Monte Kristo Kontu, Demir Maskeli Adam
gibi eserleri çok popülerdir. Şikemperver Dumas 1864
yılında bir gün Cavaillon kasabası kütüphanesinde
Önce Fransız silahşor konusundan bahsedelim. Aynı bir tek kitabı bile bulunmadığını fark eder. Nedenini
zamanda Monte Kristo Kontu kitabının yazarı olan araştırdığında belediye bütçesinin kısıtlı olduğunu
Alexandre Dumas tam bir şikemperver olarak bilinir. öğrenir. Hemen 300 küsur cilt eserini kütüphaneye
Baba Dumas’dan bahsediyoruz. Bazen aynı adı taşıyan bağışlar. Dumas bu cömertliği karşılığında tek bir
oğlu, Kamelyalı Kadın kitabının yazarı diğer Alexandre talepte bulunur. Ömür boyu kendisine yılda bir kasa,
Dumas ile karışıyor. Baba Dumas pek çok eserinin yanı yani tam bir düzine Cavaillon’un ünlü kokulu kavunu
sıra bir de gastronomi sözlüğü yazmış. Bu sözlükte gönderilecektir. Bu hesaba göre Dumas hayatını
kavuna yer vermese de Dumas’nın güzel kokulu kaybettiği 1870 yılına kadar 72 kavun almış olmalı.
kavunlara bir zaafı var. Öyle ki; bu uğurda tarihin en Kayıtlara geçen bu ilginç anlaşma bugün Cavaillon
enteresan anlaşmalarından birini yapmış. kavunu tanıtımlarında mutlaka anlatılan bir öğe. Kasaba
bununla da yetinmemiş, kent girişine bir de 9 tonluk
Hikâye şöyle: Keyfine ve damak zevkine düşkün kavun heykeli dikilmiş. Yani bizim Diyarbakır karpuzu
olan Dumas, iyi yaşamaktan ve yemekten büyük haz heykelinin rakibi var. Peki rekabet burada bitiyor mu?
alır ve neredeyse tüm varlığını bu yolda harcar. Bu Asla, çünkü bu kavunun kökleri Anadolu’ya uzanıyor,
yüzden borçtan bir türlü kurtulamaz. Oysa yazdığı Üç ama biz o denli sahip çıkamamışız.

60 GASTRO EKİM-KASIM-ARALIK
Bitkilerle

EKİM-KASIM-ARALIK GASTRO
Bitkilerle

Cavaillon kavunu olarak ünlenen kavun türü yuvarlak bir şekilde Amerikalı olmuş. Bir de batıda pek namlı
top gibi, dışı sarımsı yeşil, içi tam kavuniçi rengi Casaba kavunu var. Sapsarı kırışık deri gibi kabuklu, eti
dediklerinden. Kavunun üzerinde adeta “beni buradan ise beyazımsı serin bir yeşil tonunda. Bu kavun da adını
dilimle” der gibi boyuna, koyu yeşil hatlar var, Kabuğu Manisa Turgutlu’nun eski adı olan Kasaba’dan almış.
sanki samana sarmalanıp saklanması gerektiğini Görüldüğü gibi Anadolu’nun pek çok kavun türü bir
hatırlatır gibi zırhı andıran, saman rengi ağa benzer şekilde batıya gitmiş, o coğrafyalara mal olmuş.
bir dokuya sahip. Zaten pek kıymetli olduğu için
üzerine havalı bir menşe etiketi konuyor, küçük ahşap
sandıklarda samanlar içinde bebek gibi sarmalanıp
yerel pazarlarda görücüye çıkıyor. Kavunun bir adı
da Charentais kavunu, aslen Fransa’nın Charentes
bölgesine ait kabul edildiği için. Ama kavunun doğudan
batıya gidişinin izi sürülürse, Fransa’nın kuzey batı
tarafındaki Charentes yerine İtalya’ya oldukça yakın
bir konumda yer alan Cavaillon’un kavunu İtalya’dan
aldığını söylemek de mümkün, zaten diğer bir adı olan
Cantaloupe İtalya’dan geliyor. Latince Cucumis melo var.
cantalupensis adı İtalya’da Lazio bölgesindeki Cantalupo
in Sabina kasabasından geliyor. Cantalupo’dan da izleri
Anadolu’ya sarabiliyoruz. Bütün bu yolculukta kilisenin
ve misyoner rahiplerin parmağı var.

Cavaillon’un sonuna kadar sahip çıktığı kavunun


hikâyesi doğuda, çok uzaklarda başlıyor. Kavunun hası
Anadolu, İran, Orta Asya; Kuzey Hindistan ekseninde
yetişiyor. Doğu diyarlarının kavunları mis gibi kokuları,
bal gibi tatlarıyla tarih boyunca buraları ziyaret eden
her gezgin ilgisini çekmiş, belli ki çoğu da bu şahane
lezzeti yetiştirebilmek için bir avuç çekirdeği cebine
atmış. Bitkilerin izini sürerken yolu Anadolu’ya düşen
ve buradaki kavunlar karşısında adeta afallayan
ünlü Rus botanikçi Peter Mikhailovich Zhokovsky
ilginç bir tespitte bulunmuş. Ona göre Fransa’nın
ünlü Cantaloupe kavunu yıllar önce Van yöresinden
götürülmüş. Küçük ama leziz, turuncu etli, mis kokulu Coğrafi İşaretli kavunlarımız
bu kavun adını İtalya’da Papaların sofralarına nadide Peki, bu arada bizde durum nedir? Ne yazık ki;
lezzetler yetiştirmesiyle bilinen Cantalupo in Sabina kavunlarımıza çok da sahip çıktığımız söylenemez. O
kasabasına gitmiş. Oradaki kayıtlara göre Katolik kadar çok tür var ki, hepsinin hak ettiği yeri bulduğunu
Ermeni papazların bu kavunu götürdüğü söyleniyor. söylemek zor. Gene de Coğrafi İşaret almış 6 kavun
Fransa’ya geçişi de İtalya üzerinden olmuş. Avrupa’daki türü var. Bunlar tescil alma sırasıyla şöyle: Manisa
Cantaloupe cinsi ile Kuzey Amerika’daki arasında tür Kırkağaç Kavunu (2009), Yozgat Aydıncık Bağrıbütün
farkı var. Amerika’ya giden gene Anadolu kökenli, ‘misk Kavunu (2020), Edirne Meriç Kara Kavunu (2021),
kavunu’ olarak bilinen kokulu bir tür, ama etinin rengi Ankara Kazan Kavunu (2021), İzmir Çeşme Kavunu
daha yeşilimsi. Bu arada kavun ve karpuz çeşitleri (2021), Sakarya Pamukova Kavunu (2021). Görüldüğü
Amerika’nın keşfinden sonra yeni kıtaya götürülen gibi Kırkağaç dışında çoğu yeni tescilli. Kavunlarımızın
ilk meyveler arasında, 1600’lü yıllarda götürülmüş değerini besbelli ki daha yeni yeni anlıyoruz. Kırkağaç
oldukları biliniyor. Hatta orada yerli Amerikalı kabileler kavunu en kıdemlisi. Yeşil lekeli kanarya sarısı renkli,
de İspanyolların getirdiği türleri kendilerince yetiştirip yeşilimsi beyaz etli, çok sulu ve ferahlatıcı bir kokusu
zaman içinde artık o bölgeye has kabul edilebilecek var. Meriç Kara Kavunu ve Kazan Kavunu koyu siyaha
melez yeni türler elde etmişler. Bu arada bir de şunu da yakın koyu renkte kabuklu. Pamukova kavunu Fransız
ayrıca not etmek gerek. Amerika’da Kaliforniya civarına Cantaloupe ile en yakın akraba olanı gibi duruyor.
göç eden Ermeniler yanlarında kavun çekirdekleri de Dıştan benzeş, top gibi, sarı kabuklu, ama dilim yerleri
götürmüşler. Böylece bu topraklardan giden türler, işareti gibi boyuna koyu renkli yeşil çizgileri var.

62 GASTRO EKİM-KASIM-ARALIK
Bitkilerle

Diğer yandan et rengi farklı, yeşilimsi beyaz-açık sarı. Baptiste Tavernier ise Kuşadası’nda çok güzel kavunlara
Bu özelliği ile Amerikan Cantaloupe kavununa benziyor. denk gelmiş. Belli ki; Ege bölgesi kavun açısından
Bağrıbütün kavunu ise eşsiz turuncu kavuniçi renginde. seyyahların dikkatini çeken zengin bir çeşitlilik sunmuş.
İsmi ise Anadolu’nun yaratıcı meyve isimlerinden biri. Sadece izlenimlerini anlatan bir gezgin değil, aynı
Çekirdek yatağı kavun kesildiği zaman ortada top gibi zamanda bir botanikçi olan Joseph Pitton de Tournefort
bütün bir şekilde duruyor, yani bağrı bütün kalıyor, işte da Türkiye rotasında kavunlara dikkati çekmiş. Verdiği
onun için bu isim verilmiş. bilgilere göre de Akhisar yakınlarındaki Başgelembe
köyünde eti beyaz olan, uzun ve çok güzel kış kavunları
Aslında çok daha fazla kavun türümüz var. Yaratıcı varmış, Menemen’de de bol bol kavun bulunmaktaymış.
isimler arasında bir de Hırsızalmaz var. Hırsızın bile Bu bahsi geçen kavunların bugün Kırkağaç kavunu
almayacağı kadar şekilsiz, tadı hakkında en ufak bir fikir olarak bildiğimiz tür olduğunu düşünmek mümkün.
vermeyecek denli albenisiz, ama lezzeti görünüş ile ters
oranlı bir şekilde yüksek, inanılmaz bir tada sahip. Bugün seyyahların ve tarihi belgelerin izini sürerek, belki
de koklaya koklaya kavunun izi sürülebilir. Şurası kesin ki
Tarihe bakarsak kayıtlarda geçen kavun türleri var. kavun çeşitlerimiz çok zengin, yeter ki kavunun efsununa
Örneğin Evliya Çelebi’nin ifadesine göre İstanbul’a kapılmış, bir düzine kavun için düzinelerce cilt kitabını
Beypazarı’ndan kavun gelirmiş. Bu rayihalı kavundan gözünü kırpmadan vermiş, keyfine ve damak zevkine
kavun zerdesi yapılır ve kendi kokusu yetmiyormuş düşkün Alexandre Dumas gibi kıymetini bilelim.
gibi tarçın ve karanfille tatlandırılırmış. Muhteşem bir
lezzet olmalı. Kavun gezginlerin ilgisini çekmiş demiştik.
Zaten pek çok kavun türünün çekici kokularıyla fark
Fotoğraf: Ali Güder

Kaynakça:
edilmemesi neredeyse imkânsız. Bunlardan Yunan
Arif Bilgin, Osmanlı Saray Mutfağı 1453-1650, İş Bankası Yayınları,
Kralı’nın pasta şefi olarak görevlendirilmiş olan Hans 2004, İstanbul.
Dernschwam’ın Anadolu gezisindeki gözlemler dikkati Busbecq, Türk Mektupları, (çev.: H. Cahit Yalçın), Remzi Kitabevi,
çekiyor. Dernschwam şöyle demiş: İstanbul, 1939.
Hans Dernschwam, İstanbul ve Anadolu’ya Seyahat Günlüğü, (çev.: Y.
Önen), Kültür ve Turizm Bakanlığı Yayınları, Ankara, 1987.
“Türkler kavunu çok severler. Pek çok cinsi var. Kavunu
Sylvia Lovegren, Melon-A Global History, The Edible Series-Reaktion
terazide tartıyorlar. Pahalı değil. İyi cinsleri bulunur. Books, 2016, London.
Macaristan’dakiler daha iyidir. Bir de kış kavunları var Jean-Baptiste Tavernier, Tavernier Seyhatnamesi, (çev.: Teoman
ki, bunlar tavanlara asılıyor ve bahara kadar çürümeden Tunçdoğan), Kitap Yayınevi, İstanbsul 2006.
Joseph de Tournefort, Tournefort Seyahatnamesi, (çev.: Ali Berktay,
kalabiliyor. Elma kadar küçük kavun cinsleri de gördüm.
Kitap yayınevi, İstanbul 2005.
Fakat bunlar tatsızdır.”

Bu sonuncusu besbelli ki, cep kavunu olarak da bilinen,


müthiş bir kokusu olan ama yenmeyen, halk arasında
sivrisinek kovduğuna inanılan, sandıklara konan kokulu
Van Şemame kavunu.
Bu minik kavun kokusu ile insanları büyülemiş, minikliği
ile kolayca taşınmış ki, ta İngiltere’ye kadar gitmiş,
Kraliçe’nin sandığına kadar girmiş. Üzeri leopar deseni
gibi sarı üzerine koyu turuncu/kahverengi benekli bu
kavunu Kraliçe Anne cebinde her yere taşır, böylece
gittiği yerin latif ve hoş kokmasını sağlar, kötü kokulardan
kendini korurmuş. Bu yüzden de Kraliçe’nin cep kavunu
“Queen Anne’s Pocket Melon” ismiyle anılır olmuş.

16. yüzyıl ortasında İstanbul’u ziyaret eden Fransız seyyah


Ogier Ghiselin de Busbecq İstanbul’a Rodos’tan gelen
kavunları not etmiş. “İstanbul’da yetişen kavunlar gayet
lezzetlidir. Çekirdekleri kırmızıdır. Bunlar asıl Rodos’tan
çıktıkları için Rodos kavunu deniliyor. Sıcak havalarda
harareti kesmeye yarar, dolayısıyla çok yenir.” demiş. 17.
yüzyılda Osmanlı topraklarına seyahatler yapan Jean-

EKİM-KASIM-ARALIK GASTRO
Disiplinlerarası

64 GASTRO EKİM-KASIM-ARALIK
DÜNYA KONUŞUYOR

İKLIM ZIRVESI
Batuhan Sarıcan

SÖYLEŞI
TARIM VE ORMAN BAKANI YARDIMCISI AYŞE AYŞIN IŞIKGECE:
“İKLIM DEĞIŞIKLIĞININ OLUMSUZ ETKILERINI MINIMIZE
ETMEK IÇIN ÇALIŞMALARIMIZA DEVAM EDECEĞIZ.”
Metin Sade

EKİM-KASIM-ARALIK GASTRO
Dünya konuşuyor
Batuhan Sarıcan

ANTIK ÇAĞ’DA
DÜNYA INSAN VE
KONUŞUYOR
YENILEBILIR BITKILER

2 021 yılı ‘daha temiz ve daha yeşil’ bir geleceğin


tohumlarını atmaya aday
Fosil yakıt kullanımı ve ormansızlaşma başta olmak
ısıtıyor. 2015 Paris Anlaşması’ndaki taahhütlere genel
olarak uyulmazken bu zirveyle birlikte ülkelerden,
yüzyılın ortasına kadar net sıfır sera gazı salımına
üzere gıda sistemlerini de içine alan birçok insan faaliyeti, ulaşmayı hedefleyen iddialı 2030 emisyon azaltma
gıda güvenliğinden biyoçeşitlilik kaybına kadar birtakım hedefleriyle öne çıkmaları isteniyor. Gezegene rahat
sorunlara yol açıyor. bir nefes aldıracak olan bu hedeflere ulaşmak için
ülkelerin ana hatlarıyla şunları yapması gerekiyor:
BM Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli’nin (IPCC)
son raporlarında da ortaya konulduğu üzere1, bu • Kömürden çıkış sürecini hızlandırmak,,.............................
faaliyetlerle doğrudan bağlantılı olan aşırı iklim olaylarıyla • Ormansızlaşmayı azaltmak,,...................................................
boğuştuğumuz bir yılın sonuna doğru yaklaşırken, • Elektrikli araçlara geçişi hızlandırmak,,.............................
karar vericileri iklim odağında bir araya getirecek çok • Yenilenebilir enerji yatırımlarını teşvik etmek..................
önemli bir zirve, 31 Ekim-12 Kasım 2021 tarihleri arasında
Glasgow’da gerçekleşiyor. Bu zirveden çıkabilecek Toplulukları ve doğal yaşam alanlarını korumak:
olası kararlar ise gezegene ve öte yandan kendimize Yukarıda belirtilen hedeflere ulaşılıp emisyonlar azaltılsa
verdiğimiz zararı durdurmak için bize bir fırsat sunuyor. bile insan kaynaklı iklim değişikliğinin olumsuz etkileri
devam edecek. Ancak ufak derece farklılıkları bile
26. Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Konferansı (kısaca gezegenimizde nefes alan her türlü canlı için kritik
COP26), uluslararası finans kurumlarından hükümetlere önem taşıyor. Ufak bir artış bile bir türün neslinin
birçok paydaşı yuvarlak masanın etrafına topluyor. Zirve, tükenmesine neden olabilir. COP26’da, topluluk ve doğal
önümüzdeki yıllarda daha etkin ve beraberce hareket yaşam alanlarının korunması için ülkelerin; ekosistemleri
etme hedefiyle şu dört temel amaç doğrultusunda koruması ve restore etmesinin yanı sıra insanların evleri,
gerçekleşiyor. geçim kaynakları ve hatta can kayıplarının önüne geçmek
için birtakım önlemler alması ve dayanıklı altyapı ve
Yüzyılın ortasına kadar sera gazı emisyonlarında tarım sistemleri inşa etmesi gibi konular üzerinde birlikte
küresel net sıfırı bulmak ve küresel ısınmayı 1,5°C’de çalışması bekleniyor.
tutmak: Kömür, doğalgaz ve petrol gibi fosil yakıtların
yanması, sera gazı salımına neden olarak gezegenimizi Finanse etmek: BM’ye göre ilk iki hedefin gerçekleşmesi

66 GASTRO EKİM-KASIM-ARALIK
Dünya konuşuyor

için gelişmiş ülkeler, yılda en az 100 milyar dolarlık iklim taahhüt verdi. Bu taahhütler, bilim insanlarının zirve
finansmanını harekete geçirmeli. Uluslararası finans öncesinde belirlediği yedi öneriyle de örtüşüyor..
kurumları da bu noktada sorumluluk almalı ve “küresel net
karbon sıfır” hedefini güvence altına almak için gereken Zirve öncesinde bilim insanları tarafından birkaç
trilyonlarca özel ve kamu sektörü finansmanını sağlamalı. maddelik bir yol haritası çizilmişti; toplulukların
daha sağlıklı, daha sürdürülebilir, adil ve esnek gıda
Birlikte çalışmak: İklim krizi küresel bir nitelikte ve sistemlerine dönüşünü hızlandırmak için üstlenmesi
zorluklarını ancak birlikte çalışarak aşabiliriz. Birlikte gereken kilit rolleri vurgulayan yedi öncelik şu şekildeydi6:
çalışmayı daha etkin bir hale getirmek için de
COP26’daki hedefler şunlar:............................................................ • Açlığı sonlandırın ve beslenmeyi iyileştirin,......................
• Gıda sistemlerinin üzerindeki riskleri kaldırın,.................
• 2015’te imzalanan ve Türkiye’nin henüz taraf olmadığı • Eşitliği ve hakları koruyun,.......................................................
Paris Anlaşması’nı daha işler hale getiren ayrıntılı • Biyolojik bilimi (bioscience) geliştirin,................................
kuralları belirleyen Paris Kural Kitabı’na son • Kaynakları koruyun,....................................................................
halini vermek,................................................................................. • Deniz gıdalarının sürdürülebilirliğini sağlayın ve dijital
teknolojiden yararlanın.
• Hükümetler, şirketler ve sivil toplum arasındaki iş..........
.........birliği yoluyla iklim kriziyle mücadeleye yönelik Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri’ne ulaşma yolunda
eylemleri hızlandırmak.2........................................................... gıdayı odağına alan zirvede, ulusaldan küresele gıda
sistemlerinde dönüşümü sağlayacak geniş çaplı bir
COP26 için temel olarak bilmemiz gerekenler bunlar. plan belirlenirken bunun için ortaya atılan ve başlıkları
Ancak COP26’yı bir ağaç olarak düşünürsek 2021 yılıyla doğrultusunda yürütülcek bazı eylem alanları şu
birlikte yürürlüğe konan veya konacak birtakım çalışma, şekildeydi;........................................................................
rapor ve daha küçük çaplı eylem planlarını da bu ağacın
dalları olarak nitelendirebiliriz. • Gıda Asla Atık Değildir.............................................................
• Tüm İnsanlığı Besle......................................................................
Gastronomi dünyasını yakından ilgilendiren bu dallardan • Doğal Çözümleri Artır.................................................................
birisi, bu yıl başlayan BM Biyoçeşitlilik Eylem On Yılı; • Agroekoloji.........................................................................
hedef, 2030’a kadar insan faaliyetleri sebebiyle yok olma • Yerel Gıda Tedarik İttifakı.
tehlikesi yaşayan türleri korumak ve gıdayı da güvence
alacak yeni bir küresel çerçeve sunmak. Bu kapsamda Bununla birlikte çok sektörlü ve çok paydaşlı iki koalisyon
habitat kayıpları yaşanan alanların belirlenmesi ve kurulması yönünde anlaşmaya varıldı. Bunlar, sağlıklı ve
koruma alanlarının oluşturulması, bazı ekosistemlerin sürdürülebilir gıda sistemleri için Sağlıklı Diyetler ve Okul
yeniden canlanmasını sağlayacak bazı çalışmalar Yemekleri koalisyonları oldu.7
planlanıyor.
İlki, çeşitli sebeplerle gıdaya erişimde zorluk yaşayan
11-15 Ekim tarihlerinde gerçekleşecek BM Biyoçeşitlilik kesimler için sürdürülebilir bir gıda sistemi kurma yolunda
Konferansı, 2050 yılına kadar “doğayla uyum içinde paydaşların eylemlerini uyumlu hale getirmeyi amaçlıyor.
yaşama” yolunda 2030 için önerilen 21 hedef, 10 dönüm İkincisi ise ulusal düzeydeki okul yemek programlarının
noktası ve dünya genelindeki kara ve okyanusların en kalitesini ve tedarik zincirlerini iyileştirerek 2030 yılına
az %30’unun korunmasını içeriyor.3 Birleşmiş Milletler kadar her çocuğun okulda sağlıklı ve besleyici bir yemek
Çevre Programı’nın (UNEP) 2020’de yayınladığı yeme fırsatına sahip olmasını sağlama yaklaşımını
Korunan Gezegen Raporu’na göre, dünya çapındaki benimsiyor.
kara alanlarının tahmini olarak %16,44’ü, okyanusların ise
%7,74’ü korunuyor.4 Dünya Gıda Sistemleri Zirvesi temelde bu başlıklar altında
geride kalırken, açlığı azaltma ve gezegeni koruma
Gastronomi dünyasını alakadar eden, ağacın bir diğer amacıyla gıda sistemini güçlendirmek için toplanan bu
kolu ise 23 Eylül’de New York’ta gerçekleşen Dünya zirvenin bir sonuç değil, devam etmesi gereken küresel
Gıda Sistemleri Zirvesi’ydi. Esas olarak “Açlığı bitirmek bir diyalog ve iş birliğinin başlangıcı olduğu sonucuna
ve gezegeni korumak” mottosuyla toplanan zirve, sivil varabiliriz.
toplum, çiftçiler, kadınlar, gençler ve yerli topluluklar
tarafından yönetilen çok paydaşlı girişimlere kapı açtı.5
Bu girişimler, gıda sistemlerini dönüştürmek için birçok Daha iyi bir gelecek için

EKİM-KASIM-ARALIK GASTRO
Dünya konuşuyor

ANTIK ÇAĞ’DA INSAN VE


COP26’yı temeline alacak ve hem biyoçeşitlilik hem
de insan refahı üzerindeki riskleri ortadan kaldırmayı
hedefleyen ve en kısa sürede uygulamaya konacak
eylemler bütünü, bizi daha iyi bir geleceğe hazırlıyor.

YENILEBILIR BITKILER
Ve bu, bireysel tüketicilerden kırsaldaki üreticiye,
şirketlerden hükümetlere kadar birçok unsurun benzeri
görülmemiş çabasıyla mümkün olacak.

Daha temiz ve adil gıdaya erişim, açlığın bitmesi, gıda


ziyanının durması, ormansızlaşmanın azaltılması ve
durdurulması, gezegenimizdeki bütün yaşam alanlarına
(habitatlara) saygı duyulması, nesli tükenme tehdidi
yaşayan türlerin üzerindeki ekolojik stresin kalkması
ve fosil yakıt tüketiminin kesilerek daha temiz enerji
alternatiflerine geçilmesi, bu yılın sonuna doğru
gerçekleşecek zirvelerden çıkacak kararların etkin bir
şekilde uygulanmasıyla mümkün.

İklim krizinin yarattığı karanlık senaryoları, temiz ve yeşil


bir geleceğe evirme yolunda 2021 yılının “kilometre taşı”
olmasını diliyoruz.

1. https://www.ipcc.ch/2021/08/09/ar6-wg1-20210809-pr/
2. https://ukcop26.org/cop26-goals/
3. https://www.unep.org/events/conference/un-biodiversity-confer-
ence-cop-15
4. https://www.unep.org/news-and-stories/press-release/
world-met-target-protected-area-coverage-land-quality-must-im-
prove
5. https://www.un.org/en/food-systems-summit/news/nearly-300-
commitments-civil-society-farmers-youth-and-indigenous-peo-
ples-and
6. https://www.un.org/en/food-systems-summit/news/food-sys-
tems-seven-priorities-end-hunger-and-protect-planet
7. https://www.who.int/news/item/23-09-2021-new-coalitions-an-
nounced-at-the-un-food-systems-summit-to-increase-access-to-
healthy-diets-from-sustainable-food-systems

68 GASTRO EKİM-KASIM-ARALIK
TABAĞINDA NE VAR?
>›äÙËȏ—„¼®ݛ‘ă›÷›ěþ÷›¾›Ù®Åǰä„Ù¾„—„Åل¤„¼„—„Ù tüm hayat hikayesini
ϧٛÅě¼„Ù䯼•Ë¼¼Ë¾„þǮST¼Ë—é˼éäǰ—›Å›ä®ÄلÖËÙ¾„ٯŗ„ÅËÙ¦„Å®¼íÙíÅ
ݛ䮥®¼„¾„ٯńǰ‘›Ý®Å—›§›Ù¾›Ù®Å—›Åþ›ä®àä®Ù›Å•®¥ä•®Ý®Å›¼„—„Ù
¦¯—„¾„ٯŮă®Å®ÝíÙǰ‘®¾¦®þ¾›‘›Ý¾›ÅǮ

ILAN

>_TEd{#d8>X*?*0?0T0?

EKİM-KASIM-ARALIK GASTRO
Söyleşi
Metin Sade

ANTIK ÇAĞ’DA
TARIM VE ORMANINSAN VE
YENILEBILIR
BAKANI BITKILER
YARDIMCISI
AYŞE AYŞIN IŞIKGECE:
“İKLIM DEĞIŞIKLIĞININ
OLUMSUZ ETKILERINI
MINIMIZE ETMEK IÇIN
ÇALIŞMALARIMIZA
DEVAM EDECEĞIZ.”

G ündemin Türkiye’yi ilgilendiren kısmını Tarım ve


Orman Bakanlığı’ndan öğrenmek için Bakan
yerine getirirken, çalışmalarımızı ve stratejik planlarımızı
iklim değişikliğinin etkilerine uyum ve iklim değişikliğini
Yardımcısı Ayşe Ayşin Işıkgece’ye sorduk, bizi yanıtladı. azaltma üzerine kurduk. Bildiğiniz gibi BM İklim
Söyleşi teklifimizi kabul ettiği için teşekkür ederiz. Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi (BMİDÇS) Odak Noktası
ve Koordinatör Bakanlık olan Çevre ve Şehircilik
Tarım ve Orman Bakanlığı olarak COP26 için özel bir Bakanlığı ve elbette Dışişleri Bakanlığı ile çok yakın ve
hazırlığınız var mı? koordineli olarak süreci takip ediyoruz. Çölleşmeyle
İklim değişikliğinden doğrudan etkilenen bir Bakanlık mücadele, sürdürülebilir su yönetimi, biyoçeşitliliğin
olarak hâlihazırda tüm görev ve sorumluluklarımızı korunması, gıda güvenliği ve güvenilirliğinin sağlanması,

70 GASTRO EKİM-KASIM-ARALIK
Söyleşi

ormanların sürdürülebilir yönetimi gibi konularda görev Endemik ve nesli tükenmekte olan türleri de hesaba
alanı geniş bir Bakanlık olarak çalışmalarımız birbirini katacak olursak Türkiye’deki doğal alanlar için ne gibi
tamamlar şekilde entegre olarak yürütülüyor. Bu tespit ve koruma çalışmaları yapılıyor?............................
kapsamda birçok çalışma gerçekleştiriyoruz. COP25 “Ulusal Biyolojik Çeşitlilik Envanter ve İzleme Projesi” ile
Şili’nin ev sahipliğinde Madrid’de gerçekleştirildiğinde flora, fauna, habitat ve özellikli alan verileri aktarılarak
de Bakanlık olarak azaltım ve uyum faaliyetlerimizi, tüm bugünkü veri sayısı 1 milyon 900 bin’e ulaştı. “Ulusal
taraf ülkelerle paylaşmak adına iki günlük bir etkinlik Biyolojik Çeşitlilik Envanter ve İzleme Projesi”nin iki
düzenlemiştik. Bu sene de pandemi şartları engel ayağından biri olan izleme çalışmaları, tür-popülasyon
teşkil etmezse aynı şekilde ilgili birimlerimizin yaptığı (flora-fauna), habitat-ekosistem ve bölgesel olmak
çalışmalarımızı tanıtacağız. Bakanlığımızın uzmanları üzere il bazında 3 düzeyde yapılıyor. Endemik, nadir
da Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Koordinasyonu’nda ve nesli tehlike altında bulunan türler dikkate alınarak
bu yoğun toplantıları takip ediyor. Bildiğiniz üzere 630 flora, 450 fauna elemanı ile 1585 özellikli alan belirli
BMİDÇS ve Paris Sözleşmesi müzakereleri uzunca bir periyotlarda izlemek üzere belirlenmiş durumda.
süredir devam ediyor. Ülkemizin, süreçte gelişmekte
olan ülke olarak tanınması ve iklim finansmanından Türkiye’de ne kadarlık bir doğal alan korunuyor?
faydalanması için Dışişleri Bakanlığı ve Başmüzakereci Hedefte bu yüzdeyi veya sayıyı kaça taşımak var?.........
Çevre ve Şehircilik Bakanlığı koordinasyonunda ülkece Bakanlığımıza bağlı Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel
çaba göstermekteyiz. Bu kapsamda iklim finansmanına Müdürlüğümüzce hâlihazırda Türkiye genelinde 3.319.865
adil bir erişimimiz olmamasına rağmen ülke olarak hektarlık doğal alan korunan alan olarak belirlendi. Bu,
çabalarımızı ve başarı hikâyelerimizi anlatmamızın çok Türkiye’nin % 4,3’üne tekabül ediyor. Mevcutta 622 adet
önemli olduğunu düşünüyoruz. Böylece finansmana olan Korunan Alan sayısı, Bakanlığımızca yürütülen 2019-
erişim sağlandığında niyet edilen azaltım hedefimizi 2023 stratejik planı çerçevesinde 2021 yıl sonunda 630
gerçekleştirme anlamında potansiyelimiz ve ileride
adet, 2022 yıl sonunda 645 adet, 2023 yıl sonunda 660
hedefimizi yükseltme kabiliyetimiz olduğunu ve bunun
adet ve ayrıca 2030 yıl sonu için ise 700 adet korunan
sağlayacağı küresel faydayı göstermek istiyoruz.
alan sayısına kümülatif olarak ulaşılması hedefleniyor.
BM himayesinde “Biyoçeşitlilik Eylem On yılı” bu yıl
Bu minvalde avcılığa sıkı kurallar getirilmesi ve
başlıyor. Bu kapsamda dünya çapında koruma alanları
biyoçeşitlilik açısından kırılgan bölgelerde avcılığın
belirleniyor ve biyoçeşitliliği koruma çalışmaları
yasaklanması gündeme gelebilir mi?..................................
planlanıyor. Bakanlığınıza bağlı Doğa Koruma ve Milli
Ülkemizde var olan 761 yaban hayvanı türünün 726’sı
Parklar Genel Müdürlüğü de bu kapsamda çalışmalar
(%95’i) Bakanlığımızca Koruma altına alınmış olup
yapıyor mu? ..............................................................................
avcılığı yasaktır. Ayrıca Milli Park, Tabiat Parkı, Özel
Sürdürülebilir kalkınmayı mümkün kılmak ve doğayı ve
Çevre Koruma (ÖÇK) Alanları, Yaban Hayatı Geliştirme
biyolojik çeşitliliği 2030 yılına kadar iyileşme yoluna
koymak için Birleşmiş Milletler Eylem On Yılı kapsamında, Sahası gibi özel kanunlarla koruma altına alınan sahalar
64 ülkenin katılımı ile Liderler Taahhüdü imzalanmış olsa ile Ağaçlandırma Sahalarında 4915 sayılı Kara Avcılığı
da Türkiye, bu oluşuma katılan ülkelerden biri değildir. Kanununa göre avcılık yasaktır.

Ancak ülkemizin biyolojik çeşitliliğini kayıt altına almak Ülkemizde yapılmakta olan planlı ve sürdürülebilir
ve korumak için Cumhuriyet tarihinin en büyük biyolojik avcılık kapsamında her yıl orman yangını, olumsuz hava
çeşitlilik projesi olan “Ulusal Biyolojik Çeşitlilik Envanter koşulları, aşırı avlanma gibi nedenlerle av hayvanlarının
ve İzleme Projesi” Bakanlığımızca hayata geçirilmiştir. popülasyonlarının azalması ve nesillerinin tehlike altına
2013-2020 yılları arasında yürütülen proje kapsamında 81 düşmesinin söz konusu olduğu hallerde ise 4915 Sayılı
ilde biyolojik çeşitlilik envanter çalışmaları tamamlanarak, Kara Avcılığı Kanununun ilgili hükümleri gereğince Tarım
endemik ve nesli tehlike altında türler de dahil ülkemizin ve Orman Bakanımız Dr. Bekir Pakdemirli’nin yetkisiyle
Biyolojik Çeşitlilik Haritası ortaya çıkarılmış durumda. Bu il genelinde av yasağı uygulaması yapılabiliyor. Örneğin
çalışmalar çerçevesinde koruma stratejileri belirleniyor. bu yıl Antalya, Burdur, Muğla, Adana ve Mersin illerinde
yangından zarar gören bazı genel ve devlet avlakları ava
Ülkemizin tüm illerinden gelen biyolojik çeşitlilik kapatıldı.
envanter verileri, Nuh’un Gemisi Ulusal Biyolojik Çeşitlilik
Veri Tabanı’na girilerek depolanıyor. Böylece ülkemizin İnsan kaynaklı iklim değişikliği, dünyanın dört bir yanını
biyolojik çeşitlilik verileri bir veri tabanı aracılığıyla tablo, aşırı iklim olaylarıyla etkiliyor. Türkiye’de de bunun
grafik ve harita bazında sorgulanabilecek olup biyolojik etkilerini güneyde kuraklık ve yangınlar, kuzeyde ise sel
çeşitliliğimizin korunması ve sürdürülebilirliği adına olarak yaşamaya devam ediyoruz. Bu, şüphesiz tarımsal
meydana gelecek değişimler gözlemleniyor. verimi ve doğal alanlardaki ekosistemleri de etkiliyor.

EKİM-KASIM-ARALIK GASTRO
Söyleşi

İklim değişikliği, Türkiye’de tarımı ve doğal alanları nasıl edilmesinde en önemli uygulamalardan birisi de
etkiliyor? sürdürülebilir toprak yönetimi kapsamındaki
gübrelemedir. İyi Tarım Uygulamaları Kodu ve
Küresel ısınma; önlem alınmadığı taktirde iklim Tarımsal Eylem Planlarımız ile en doğru gübre-arazi
değişikliği ile ortaya çıkıyor ve bu durum; toprak ve ve su yönetimi için çiftçimizi bilinçlendiriyoruz.
su kaynaklarımızı, dolayısıyla doğal kaynaklarımızı ve
• Bakanlığımız, Anadolu bozkırındaki “Geleceğe Nefes
ekosistemi olumsuz anlamda etkiliyor.
Projesi” ile ormanların korunması ve restorasyonunda,
ayrıca tarımsal ormancılık sistemlerinin kurulmasıyla
İklim değişikliğinin tarım sektörü üzerinde; su
kaynaklarında azalma, kuraklık şiddetinde artış, su ve sera gazı emisyonlarının azaltılarak iklim
toprak kalitesinin bozulması, ekosistemin bozulması ve değişikliğinin etkilerini gidermede de rol oynuyor.
biyolojik çeşitliliğin azalması, ekolojik alanlarda kayma, • Bazı farkındalık projelerimizle rüzgâr perdesi
tarımsal üretimde ve kalitede azalma, zararlılarda ve oluşturuyoruz,
hastalıklarda artış, gübreleme ve ilaçlama sorunları • Arazi toplulaştırma projelerimizi yaygınlaştırıyoruz,
ve sürdürülebilir gıda güvenliği sorunları gibi • İklim değişikliğine uyum için tarım sigortaları
sıralayabileceğimiz birçok olumsuz etkisi söz konusu. sistemini köy bazlı yapıyoruz,
• Yağmur hasadı da özellikle tarım arazilerinde ekolojik
Bunun yanı sıra iklim değişikliği tarımsal işletmeler faydalar sağlıyor. Bu bağlamda göletler yaptık,
üzerinde, ekim-dikim, hasat-harman, toprak işleme, yapmaya da devam ediyoruz,
gübreleme, ilaçlama problemleri, çapalama, budama • İyi Tarım Uygulamaları’nı yaygınlaştırıyoruz: İklim
gibi kültürel problemler, verimde ve kalitede kayıplar, değişikliğine uyum ve azaltım konularında; tarımsal
suyun/sulama suyunun temininde ve bitkisel çeşitlilik çevre, insan ve hayvan sağlığına zarar vermeyen
problemleri, artan CO2 konsantrasyonlarının bitki
bir tarımsal üretimin yapılması oldukça önemli.
gelişimini artırması gibi hususları ortaya çıkararak
Bakanlığımız, doğal kaynakların korunması, tarımda
kendisini gösteriyor.
izlenebilirlik ve sürdürülebilirlik ile güvenilir ürün
Türkiye’de 7 coğrafik bölgede ve 5 temel üründe arzının sağlanması için İyi Tarım Uygulamaları
Hadley iklim modeli kullanılarak yapılan 2050 yılı iklim faaliyetlerini yürütüyor.
projeksiyonlarına göre; • Uyguladığımız Çevre Amaçlı Tarımsal Arazilerin
Korunması Programı (ÇATAK),toprak ve su kalitesinin
• Buğday ve arpa veriminde %7,58 azalma, korunması, erozyonun önlenmesi ve yenilenebilir
• Mısır veriminde %10,14 azalma, doğal kaynakların sürdürülebilirliği yönünde gerekli
• Ayçiçeği veriminde % 6,35 azalma, kültürel tedbirlerin alınmasını sağlıyor. Bu proje, tarım
• Pamuk veriminde % 2,19 azalma olacağı tahmin sektöründe iklim değişikliğine karşı gerekli tedbirleri
ediliyor. almak ve çiftçimizi bilinçlendirmek adına önem
taşıyor.
Peki, tarımı iklim değişikliğinin olumsuz etkilerinden
korumanın yolları neler olabilir?........................................... Özetle, Tarım ve Orman Bakanlığı olarak sürdürülebilir
Ülkemizde güçlü bir tarım sektörü olması için Tarım ve su-toprak ve arazi yönetimi prensiplerine uygun bir
Orman Bakanlığı olarak çalışmalarımızı sürdürmekteyiz. şekilde tarımsal çevreyi, ekosistemi koruyarak ve orman
İşte bu hedeflere ulaşmak için sürdürülebilirlik prensipleri
varlığımızı arttırarak iklim değişikliğinin olumsuz etkilerini
içerisinde doğal kaynaklarımızı koruma-kullanma
minimize etmek için çalışmalarımıza devam edeceğiz.
dengesi içerisinde yönetmek, biz tarım mühendisleri için
ana görev niteliğinde. Bu kapsamda;

• Tasarruflu su kullanımını arttırıyoruz,


• Azaltılmış Toprak İşlemeli Tarım Metotlarını
(Anıza Ekim) uyguluyoruz. İklim Dostu
Tarım tekniklerini yaygınlaştırıyoruz,
• Kuraklığa toleranslı tohum çeşitlerini geliştiriyoruz,
• Anadolu Bozkır Ekosistemi’ni belirledik ve üretim
planımızı bu doğrultuda çiftçimize götürüyoruz,
• Ülkemizin topraklarında organik madde miktarının
az olmasının ve iklim değişikliğinin tarım
sektöründeki olumsuz etkilerinin minimize

72 GASTRO EKİM-KASIM-ARALIK
Söyleşi

İTALYA’DAN SOFRANIZA
LEZZET YOLCULUĞU
Coğrafi işaretli İtalyan lezzetlerini
Metro güvencesiyle sofralarınıza taşıyın.

18 ay
olgunlaştırılmış

10 ay
10 ay olgunlaştırılmış Parmigiano Reggiano
olgunlaştırılmış >›Åà›®DZ0䄾þ„DZQ„ÙĄȅT›¦¦®Ë

Grana Padano
Pecorino Romano >›Åà›®DZÄ®¾®„ȅTËĄ¦Å„
>›Åà›®DZX„Ù—®Å®„ǰ8„ă®Ë

EKİM-KASIM-ARALIK GASTRO
Disiplinlerarası

74 GASTRO EKİM-KASIM-ARALIK
BESLENME KÜLTÜRÜMÜZÜN İZLERİ
MEVSIMLIK BAYRAMLAR, KUTLAMALAR, TÖRENLER
Gonca Tokuz

EKİM-KASIM-ARALIK GASTRO
Beslenme kültürümüzün izleri
Gonca Tokuz

MEVSIMLIK
BAYRAMLAR,
KUTLAMALAR,
TÖRENLER

“Selam verdim aldınız mı?


Saya geldim duydunuz mu? “

A ntik dönemlerden bu yana neredeyse tüm


uygarlıklarda, bolluk, bereket, toprak, ekin,
tohum, vb. öğeler yaşamın içerisinde önemli bir yer
dilinde kadın anlamına gelen Ana Tanrıça Lada, Hellen
deyişiyle Leto ile özdeşleşmiştir2. Yunancada Megale
Meter, Latincede Magna Mater olarak tanımlanan,
tutmuş, insanoğlu açıklayamadığı doğa olaylarının, Giritli tanrıça Rhea ile bir tutulan, antik Mısır kültüründe
felaketlerin yanı sıra yaşamını devam ettirmesi için yer alan İsis ve Yunan mitolojisinde yer alan Artemis
de tanrı ve tanrıçalardan yardım dilemiştir. Böylece ana tanrıçaların en bilinenleridir. Neolitik çağın toprak
sonunda soyut tanrı düşüncesine ulaşmış olan ve bereket tanrılarının bir uzantısı olarak kabul edilen,
insanoğlu tüm sorunlarının çözümü için Tanrıların/ adını toprak ana=Gemeter’den alan toprak ve bereket
Tanrıçaların yardımına ihtiyacı olduğunda birleşmiştir. tanrıçası Demeter ile buğday kızı Persephone de diğer
örnekler olarak verilebilir3. Sonbahar ve kış aylarında
Konumuz bereket bolluk ve verimlilik olunca ilk aklımıza yeraltına çekilen Persephone ile birlikte doğa geçici
gelenlerden birisi elbette yardım edeceğine inanılan süreliğine ölmekte, bolluk ve bereket yerini çoraklaşmış,
bolluk ve bereket tanrıçaları olmaktadır. Anadolu’nun en kar dolu tarlalara ve yapraksız ağaçlara bırakmaktadır.
önemli antik figürlerinden biri olan Frig (Phrygia) ana Demeter’in de Neolitik çağın Doğa, Doğurganlık ve
tanrıçası Kybele (Kibele) gibi. Toprak ve bereketi temsil Bereket Tanrıçalarının bir uzantısı olduğu ifade edilebilir4.
eden Kibele bilindiği üzere aynı zamanda Anadolu’nun
Fotoğraf: Ali Güder

kadim uygarlıklarına, ardıllarına da esin kaynağı Geçen binlerce yıl içerisinde coğrafyalar, uygarlıklar,
olmuştur. Antik Karadeniz Bölgesi’nde ‘Anatais’ adıyla tanrılar/tanrıçalar değişmiş ancak bolluk ve bereket
anılırken Kapadokya’da ‘Ma’ olarak bilinen ana tanrıça kavramları toplum nezdinde önemini korumaya devam
tarımın, hayvancılığın ve doğurganlığın koruyucusudur1. etmiştir. Antik dönemlerden bizlere ulaşan pek çok
Anadolulu tanrıçalar (Toprak Ana, Kybele/Kubaba), Luvi tören, kutlama, tapınma günümüzde farklı şekillerde

76 GASTRO EKİM-KASIM-ARALIK
Beslenme kültürümüzün izleri

Fotoğraflar: Can Ünal

Mercimekli bulgur pilavı

gelenek, görenek, âdet ve inanmalar içerisinde yaşamaya Bayram kategorisine girmese ve belli bir tarihe
devam etmektedir. Genel olarak Ritüel Kökenli Mevsimlik bağlanmasa bile konu bolluk, bereket olunca kısaca
Bayram ve Günler olarak tanımlayabileceğimiz törenler/ yağmur törenlerinden kısaca olsa da söz etmek gerekir.
kutlamalar; takvimleri, törelik ve törenlik nitelikleri Ülkemizdeki yağmur törenlerinin kökeninde Orta Asya
aynı kalmakla birlikte doğa, iklim koşulları ve ekolojik kültüründen izlerin bulunduğu (suya taş atma=yağmur
durumlara vb. göre değişerek varlıklarını korumaktadır. taşı, büyüsel hareketler ve oynanan temsiller gibi)
yadsınamaz. Bazı yörelerde çok kapsamlı organizeler
Yerleşik düzene geçilmesinden sonra tarım ve yapılmasına karşın genelde tören sade bir şekilde
hayvancılıkla uğraşan toplumlar gereksinme duyduğu gerçekleştirilmektedir. Kapsamlı organizelere Adana,
gün bilgisini kendisi yaratmış ve kullanmıştır. Günümüzde Malatya, Kırklareli illerinden örnek verilebilir. Adana’da
kırsal kesimde gün bilgisinin hâlâ önemini koruduğu ‘istiska’ (yağmur duasına çıkma); adaklar, boğa kurbanı
yadsınamaz bir gerçektir. Ülkemizde tüm gün bilgilerine kesilmesi, dualar, namaz kılınması, türbeleri ziyaret gibi
kaynaklık eden güneş ya da ay ülkemiz kırsalında ‘çoban pek çok pratiği içermektedir. Yağmur duasına çıkılmadan
hesabı’ denilen gün bilgisini yaratmıştır. Çoban hesabına önce köy halkından yağ ve bulgur toplanarak pilav
göre yılın ilk ayı Nevruz ile başlar. Hıdırellez, Gündönümü, yapılmakta ve pilav yenildikten sonra yağmur duasına
Ağustos, Mehrican, Kasım, Zemheri (Erbain) ve gidilmektedir6. Malatya’da yağmur yağması için yapılan
Martgücük (Şubat başı) ile son bulur. Çobanlar dağda dualar ve kılınan namazlardan sonra kesilen hayvanların
kalma süresini, koç katma ve hak alma günlerini bu etiyle pilav pişirilmekte ve hep birlikte yenilmektedir7.
aylarla hesaplar. Tarımla uğraşanlar yaygın olan gün Kırklareli’nin Ahmetçe köyünde yağmur duasında
bilgisine göre kasım ayından başlayarak 90 gün sayarlar. köylüler duadan sonra hep birlikte kuru fasulye, etli
Bunun üretime dönük sıralaması ise şöyle yapılır: Kasım pilav ve yoğurttan oluşan yemeği toplu halde yemekte
90 (5 Şubat: toprağı koksam), Kasım Yüz (15 Şubat: ve artan yemekleri komşu köylere göndermektedirler.
sabanı düz= hazırla), Kasım Yüz On (25 Şubat: toprağa Binboğa ve Nurhak Dağlarındaki Yörükler arasında
kon), Kasım Yüzelli (5-6 Nisan: yaz belli-yaz geldi) gibi. ‘yağmur yağdırma’ (Çömçe Gelin) âdetinde her evden
Bir de güneşin güney yarıküresinden kuzey yarıküresine toplanan dövme ile camide pişirilen aşure herkese
geçişi sırasında oluşan hava değişmeleri bilindiği gibi dağıtılmaktadır8. Günümüzde çocuk oyunları içerisinde
‘birinci’, ‘ikinci’ ve ‘üçüncü’ olarak ifade edilir5. yaşayan yağmur törenlerinde mutlaka yemek ve
eğlence vardır. Çömçe gelin/ yağmur gelini/ kepçe

EKİM-KASIM-ARALIK GASTRO
Beslenme kültürümüzün izleri

kadın/ godu/ gode gode/ molla potik/ allo poto/ bodi göre- yaylalara göçün başlangıcını ifade ederken bazı
bostan, cici meme/modu gezdirmek, çömçecik, çullu bölgelerde döl dökme yahut yavrulama dönemini de
kadın, gelin gok gibi adlarla bilen çocuk oyunlarında işaret eder. Bu nedenle pek çok kültürde yılbaşı ve
genelde çocuklar, önlerinde kukla taşıyan bir lider (yine bayram sevincinin yaşandığı önemli bir gündür17.
küçük bir çocuktur) veya bir eşek ile dolaşarak oyunun
tekerlemesini söyler ve evlerden yemek için malzeme Bilindiği gibi Nevruz ile ilgili pek çok rivayet ve inanmalar
toplarlar. Bazen evlerden çocukların veya ellerinde bu yazının sınırlarını aşacak kadar çoktur. Örneğin Türk
tuttukları kuklanın, bebeğin veya yanlarında gezdirdikleri mitolojisine göre ataların Ergenekon Vadisi’nde 400 yıl
eşeğin üzerine su serpilir. Tüm evler dolaşıldıktan sonra boyunca çoğaldıktan sonra demir dağı eriterek tekrar
toplanan malzemeler ile ya çocuklar ya da bu işi üstlenen ata yurtlarını ve özgürlüklerini elde ettikleri gündür.
büyüklerden birisi tarafından yemek hazırlanır, hep İslami açıdan ise Hz. Âdem’in çamurdan yoğrulduğu
beraber yemek yenildikten sonra oyun ve eğlenceye gün, Cennet’ten sürgün edilen ve yaptıklarına pişman
geçilir9. olan Âdem ile Havva’nın Tanrı tarafından affedilip
buluşturulduğu gün, Hz. Nuh’un gemisinin Ağrı’ya
Pertev Naili Boratav, mevsimsel bayramları özel ve genel konup Hz. Nuh’un karaya ayak bastığı gün, Hz. Yusuf’un
mevsimlik bayramlar olarak iki bölümde ele alır. Daha kardeşleri tarafından atıldığı kuyudan bezirganlarca
sonra genel mevsimlik bayramları ‘bahar bayramları’ kurtarıldığı gün, Musa’nın Kızıldeniz’i yardığı gün,
(nevruz, çiğdem, betnem ve Hıdırellez) ile ‘yaz dönümü’ Hz. Ali’nin doğum günü gibi pek çok örnek verilebilir18.
ve ‘kış yarısı’ (yılbaşı); özel mevsimlik bayramları ‘çoban
bayramları’ (koç katımı, saya (davar yüzü), döl) ‘ekinci’, Günümüzde olduğu gibi geçmişte de Nevruz kutlamaları
‘meyveci ve bağcı bayramları’ ve ‘göç bayramları’ kültürümüzde önemli bir yer tutmaktadır. Örneğin
olarak gruplandırır10. Çalışma Pertev Naili Boratav’ın Selçuklularda Nevruz bayramının eğlencelerle kutlandığı,
gruplandırması esas alınarak Anadolu coğrafyasında son şenlikler yapıldığı, özel yemekler pişirildiği, hediyeler
yüzyıllık zaman diliminde derlenen mevsimlik bayramları alınıp verildiği, Osmanlı padişahlarının Nevruz tebriklerini
özetlemek amacı ile hazırlanmıştır11. kabul ettikleri, halkın arasına katılarak Nevruz coşkusuna
ortak oldukları bu törenlere “Nevruz-ı Sultânî” isminin
Genel Mevsimlik Bayramlar verildiği, Saray hekimbaşıları tarafından hazırlanan
Nevruz, Çiğdem, betnem=gavur küfrü=kızıl yumurta, ve ‘nevruziye’ denen çeşitli baharatlardan yapılmış
Hıdırellez, yaz dönümü ve kış yarısı macunların başta padişah ve ailesi olmak üzere bütün
Ülkemizde genel mevsimlik bayram ve kutlamalar Saray’a ikram edildiği bilinmektedir. Günümüzde de
içinde Nevruz ve Hıdrellez yurt genelinde yaygın olarak Nevruz kutlamalarında özel yiyecekler hazırlandığı,
kutlanmaktadır. Çiğdem Bayramı ve Betnem varlıklarını mutlaka kırlara çıkıldığı, Nevruz ateşi yakıldığı, ateşin
çocuk oyunları içerisinde sürdürmektedir. Çıkgör (Siirt), üzerinden atlanarak çeşitli oyunlar oynandığı, karşılıklı
Mesir Bayramı (Manisa) gibi bayramlar ise yöresel hediyelerin alınıp verildiği görülmektedir. Yaygın olarak
çevrede az da olsa sürdürülmektedir. Bazı yörelerde o gün beyaz giyecekler giymenin ve beyaz şeyler -süt,
karşımıza çıkan yaz dönümü, kış yarısı gibi kutlamalar/ yoğurt) yemenin uğur, bolluk ve bereket getireceğine
eğlenceler ne yazık ki unutulmuştur. inanılmakta ve birçok yörede- örneğin Sivas ve Konya
gibi- hazırlanan sofralarda S (sin) harfiyle başlayan yedi
Nevruz: Ülkemizde; Sultan Nevruz, Nevruz Sultan, Sultan çeşit yemek (yeşil sebze, soğan, sarımsak, su, sucuk,
Navruzı, Mart Dokuzu, Mart Bozumu, Mart Dutması, Mart simit, susam, süt, salata gibi) yiyeceğin bulunmasına
Bozması, Marı Kırma, Yılbaşı Tutmak, Bahar Bayramı, özen gösterilmektedir19.
Yörük Bayramı, Yılsırtı, Bereket Bayramı, Kış Bitti
Bayramı, Yumurta Bayramı, Yıl Yenilendi, Kırklar Bayramı Yurdumuzda farklı zaman dilimlerinde gerçekleşen
ve Nevruz Çiçeği12, Sehre13, Sahra14 ve Eğrilce15 vb. adlarla Nevruz kutlamalarına birkaç ilden şu örnekler verilebilir:
bilinir. Ülkemiz dışında Kırklar Bayramı16 gibi farklı adlarla Adıyaman’da öğle yemeğinde herkes çiğ köfte yapacağı
da karşımıza çıkar. Tarımla uğraşan topluluklarda kuzey için kasaplara et siparişleri bir hafta on gün öncesinden
yarım kürede toprağın tav tutup ekime, dikime elverişli başlar. Ayrıca bir gün önce kırda tüketilmek üzere çerez
hale geldiği, ağaçların çiçeklendiği ve meyve vermeye (nohut) ile sabah kahvaltısında yenilmek için pekmezli
hazırlandığı, güzün ekilen ekinlerin insanoğluna umutlar tapmalar hazırlanır. Gençler Nevruz çiçeği toplamak
verdiği bu dönem yaşamın yeniden başladığını da için dağlara, tepelere tırmanırlar, topladıkları çiçekleri
muştulamaktadır. Kışın ağıllarda, dam altında beslenen önceden ikiye yarmış oldukları çubuğun arasına özenle
küçük ve büyükbaş hayvanların dışarı salınma zamanı dizerler. Bu çiçekleri ya dağıtır ya hediye eder veya
gelmiştir. Ilımlı bölgelerde -yaylak ve kışlak sistemine satarlar20. Yozgat’ta Nevruz’u kutlamak için öğleye

78 GASTRO EKİM-KASIM-ARALIK
Beslenme kültürümüzün izleri

EKİM-KASIM-ARALIK GASTRO
Beslenme kültürümüzün izleri

yakın saatlerde neşe ve sevinç içinde Bandelli, Çamlık, Çiğdem Bayramı: Araştırmacı yazar Füsun Ertuğ
Çehirlik gibi ağ su kenarı (çift köprü) mesire yerlerine, su makalesinde“.. bitkinin kendisi veya meyvası ya da
kenarlarına, kırlara gidilir. Suya her biri 40’ar tane olmak ondan yapılan bir yemek yenmekte, ayrıca tanrılara
üzere her taş için “Gamım sana, demin bana/ Al gamını sunulmaktadır.” demekte ve şöyle devam etmektedir.
ver demimi.” dilekleri eşliğinde taşlar suya atılır. Bugün “Hititlerin 35 ya da 38 gün süren AN.TAH.SUM ilkbahar
dilenen dileklerin kabul olacağı inancıyla gelinlik kızlar bayramında başkent Hattuşa’nın yanı sıra başka
çimen ve sebzeleri bağlar, düğümler. Yemekler pişirilir, kentlerde de kutlamalar yapılır… Hattuşa’da tanrı
tatlılar ve çörekler yapılır; top, dalya, mendil kapma Zababa tapınağı ile yine aynı kent yakınlarındaki Orman
oyunu, yakan top, saklambaç, uzuneşek ve körebe gibi Tanrısı Lama’ya ait tapınakların yanı sıra özellikle 8. ve
oyunlar oynanır21. Malatya’da Arguvan Alevileri, Nevruz’da 9. günlerde bu bayrama adını veren bitkinin Arinna
Kış Bitti bayramı yaparlar. Uğur getirsin diye taştan küçük kentinde Güneş Tanrısı’na sunulduğu bilinmektedir.”
evler yapılır, ateş yakılır, el ele tutuşularak ateşi etrafında Alacahöyük ortostatlarında da çiçeğin ‘an.tah.sum’-
dönülür. Şenlik havasında yemekler yenir ve herkes şar çiçeği olarak tasvir edildiği görülmektedir31. Latince
birbirinin evine tebriğe gider22. Eskişehir’de gündüz genç adı Crocus (Krokos) olan bitkinin mitolojideki anlatımı
kız ve erkekler ellerinde ince söğüt veya kavak çilpileri23 şöyle özetlenebilir: “Krokos adlı bir delikanlı bir savaşta
ile her önüne gelen kız ve erkek birbirlerine acıtmayacak yenilir ve kanının toprağa aktığına ve çiğdem çiçeklerinin
şekilde vurur, bahtın açılsın dileklerinde bulunurlar. bundan sonra çıktığına inanılır.”
Aynı eğlence akşam büyük bir ateşin etrafında devam
eder24. Nevruz kutlamalarında karşımıza çıkan yaygın Günümüzde daha çok çocuk oyunlarında kendisine yer
bir pratik çeşitli niyet ve falların da bu eğlencelerin bulan çiğdem kutlamaları karşımıza Sivas’ta çiğdem
içerisinde yer almasıdır. Doğu Anadolu illerimizden bacası ve baca pilavı gibi çıkabilir32. Günümüzde
Erzurum, Ardahan, Kars, Iğdır ve Ağrı’da gençler, Nevruz bu ritüel çocuk oyunlarında hâlâ yaşamakta olup
gecesi önce bir dilek tutup sonra kapıları dinleyerek, Çorum’da ‘çiydem oyunu’, Niğde’de ‘çiğdem donatması’,
içerdeki konuşmalara göre, tuttukları dileğin kabul olup- Amasya’da ‘çiydem türküsü’, Kütahya’da ‘çiğdem âdeti’,
olmayacağını yorumlarlar. Kars’ta bu geleneğe ‘kapı Yozgat’ta ‘çiğdem’ denilmektedir20. Ülkemizin birçok
pusma’ denir25. Nevruz kutlamalarında evlilik kararı almış yerinde çocuklar çiğdem çiçeklerinin açmaya başladığı
ailelerin pratikleri de kendilerine yer bulurlar. Örneğin zamanlarda ellerinde kazıkları ile çiğdem sökmeye
Adıyaman ilinde sehreye gidenler arasında gelin olacak giderler. Çiğdem toplayan çocuklar topladıkları çiğdem
kızlar var ise damat tarafı kızın boynuna bir top elbiselik soğanlarını karaçalı ağacının dallarındaki dikenlere
kumaş atar26. takarlar. Köye yaklaştıklarında biri başkan, üçü bekçi,
biri türkücü, biri kavalcı ve ikisi oyuncu olarak bir küme
Anadolu coğrafyasında olduğu gibi Türk dünyasında oluştururlar. Arka arkaya sıralanır ve köyü gezmeye
da Nevruz günü kapsamlı bir şekilde kutlanmaktadır. başlarlar. Uğradıkları evlerdeki kadınlara çiğdem çiçeği
Örneğin Azerbaycan’da ‘boz ayın’=‘mart ayının dört vererek tekerlemeler söylerler. Çocukların söyledikleri
çarşambası’ halk arasında kutsal sayılır ve her biriyle tekerlemelerden birisi şöyledir21: “Çiğdem çiğdem
ilgili ayin, inanış, mit, inanç, tapınma töreni vb. yapılır. çiçecik/ Emmioğlu köcecik/ Çiğdeme konmuş bir arı/
Bu dört çarşamba yöre söylemiyle, ‘İlahır Çarşambalar’ Her mehlede bi garı/ İki verenin oğlu/ Bir verenin kızı
yahut ‘Cemleler’ birbirinden güzel tören ve kutlamaların olsun/ Gız çatlasın ölsün/ Oğlan yanımızda kalsın/
odağı olurlar. Amacı; insanları ürün bolluğu yaratmaya, Yağmur yağsın sel olsun/ Ambarlar dolu dolu olsun.”22
birlik ve refaha yöneltmektir ve aynı zamanda bu dört Çocuklar evlerden aldıkları yarma, bulgur, yağ, yumurta
çarşambalarda sırasıyla su, ateş, hava ve toprağın gibi malzemeler ve annelerin yardımı23 ile çiğdem pilavı
uyandığı kabul edilmiştir. İlk çarşambaya ‘su çarşambası’, pişirip yerler24.
‘evvel çarşamba’, ‘güzel çarşamba’, ‘sular Nevruzu’,
‘gül çarşamba’ da denir27. İkinci çarşamba ‘ateş’ ya da Betnem (Hasır Küfrü): Elbette din, inanışlar ve gün
‘od çarşambası’, ‘üsgü çarşamba’, ‘üskü gecesi’, ‘ikinci’ bilgisi hesabına göre mevsimsel farklılıklar nedeniyle
-yahut yüceltmek amacıyla- ‘addı çarşamba’ adlarıyla tarihler değişmekte, bazıları birbirinin içine geçmektedir,
bilinir28. Üçüncüsüne ‘yel çarşambası’, halk arasında bütünleşmektedir. Örneğin betnem, (gavur küfrü ya da
‘rüzgâr uyandıran çarşamba’, ‘yelli çarşamba’, ‘küleği kızıl yumurta) denilen kutlama Hıristiyanların Paskalya
çarşamba’ hatta bazı köylerde ‘heyder çarşamba’ denir 29. yortularına denk gelmektedir. Daha çok büyük çocuk
Dördüncü ve son çarşamba ‘ahir çarşamba’dır. En önemli ve genç erkeklere yönelik bahar etkinliğidir. Betnem
çarşamba, tören, ayin, itikat ve nağmeler açısından da en kutlamasının bazen Nevruz’da bazen Hıdırellez’de
zengin olanıdır30. yapıldığı tespitlerimiz arasındadır. Bolu/Mudurnu
yöresinden konuyla ilgili pek çok bilgi derlenmiştir.

80 GASTRO EKİM-KASIM-ARALIK
Beslenme kültürümüzün izleri

Mudurnu’dan Orhan Oktar25 yörelerinde Betnam ateşinin 7 Mayıs günlerinde gerçekleştirirler. Çalçakırlar köyünde
yakılması ve bayramın kutlanmasını şöyle anlatmaktadır26: adak kurbanı/hayır kurbanı kesilerek ortak kurban etleri
“Bir çeşit baharın gelişinin kutlanması olan Betnam ile yemekler hazırlanır. Kurbanların etleriyle ‘bolbaş’
gününü biz Hıdırellez veya ertesinde yapardık. Nevruz (kavurma) denilen aş pişirilir, kazanlardaki yemeği
gününde veya takip eden günlerde de yapılabilirdi. mutlaka herkesin karıştırması gerekir. Bu eylemle verilmek
Günlerce önceden organize olarak, arkadaşlar iş bölümü istenen mesaj elbette ‘birlik, beraberlik, kaynaşma ve
yapar, ormanın yamaçlarından çalı çırpı toplar, hepsini kardeşlik’tir30. Önce bolbaş/kavurma, bulgur pilavı,
gözlerden ırak bir yere yığardık. Sonra kutlamanın tavuk ve işkembe yenildikten sonra sıra tatlılığa gelir.
yapılacağı günü birlikte kararlaştırır, Betnam ateşinin Sofrada yufka ekmek, yeşillik, meyve, kuruyemiş mutlaka
yakılacağı yere topladığımız odunları, çırpıları yığardık. bulunur31. Sivas ilinde yakın komşular bir araya gelir,
Herkesi haberdar ettikten sonra meydanda toplanır, bahçelerinde daha önceden hazırladıkları börek, katmer,
ateşi yakar ve tekerlemesini söyleyerek üzerinden yumurta piyazı ve çörek gibi yiyecekleri hep birlikte
atlardık. İsteyen kız çocukları ve kadınlar da gelir, onlar yerler. Sivas’ta Hıdırellez kutlamalarında üç veya yedi gün
da dileklerini dileyerek ateşin üzerinden atlarlardı.” tutulan Hızır orucunun ardından lokma dağıtılır ve bu
lokmaya ‘Hızır kömbesi’ adı verilir. Kömbe yedi komşuya
Hıdrellez: Müslümanlara göre Hıdır ve İlyas verilir, ayrıca Cem evinde dağıtılır32. Hızır kömbesinin yanı
peygamberlerin buluşmasından dolayı bu adı alan gün, sıra ‘Hızır Kavutu’=‘Hızır Gavutu’nun hazırlandığından da
Ortodokslar tarafından Aya Yorgi, Katolikler tarafından söz etmek gerekir33. Hızır haftasında bazı köylerde, evin
ise St. George günü olarak kutlanmaktadır27. Müslüman un çuvalının üzerine bir parça kömbe konur. Eğer Hızır
ve Hristiyanlarca baharın ve doğanın uyanmasının uğrarsa kömbeyi alıp ve elini un çuvalına basacağına ve
ilk günü olarak kabul edilen gün miladi takvime göre öyle olduğu takdirde eve bereket geleceğine inanılır34.
6 Mayıs, Rumi takvime göre 23 Nisan tarihlerine denk Aleviler için kutsal sayılan bu günlerde Hızır kömbesi
gelmektedir. Adları ve inanmalar farklı olsa da günün dağıtılırken cem evinin dedesi tarafından önce dua okur,
ortak noktası şifa, sağlık, bereket, bolluk, talih, kısmet, sonra kömbe yenir35. Malatya’nın birçok köyünde Hızır
uğur, şans vb. isteklere yönelik olmasıdır. Hıdırellez ayı girdiği zaman birçok köyde üç ya da yedi gün Hızır
günü hastaların iyileşeceğine, hasretlerin kavuşacağına, orucu tutulur ve evlerde aynı Sivas’ta olduğu gibi Hızır
gönüllerin birleşeceğine, küslerin barışacağına, gavutu ve Hızır kömbesi hazırlanır, kömbe mutlaka yedi
uğursuzlukların biteceğine, kısmetlerin açılacağına ve komşuya dağıtılır. Malatya’da karşımıza çıkan bir diğer
bereketin artacağına, tüm dileklerin gerçekleşeceğine özel yiyecek ‘Hıdırellez haşılı’dır36. Bu yemek genelde
inanılır. Hızır ayı içerisinde yapılır ve komşulara dağıtılır37. Van’da
Hıdırellez’de yumurta, su böreği ve çörek yenir38. Batı
Nevruz’da bahar karşılanırken Hıdırellez kutlamalarında Trakya’da 6 Mayıs Hıdırellez’de kazanlar dolusu ‘gölle’
-halk takvimine göre- yaz ayları başlamıştır. Genelde 5 pişirilir, tepsilere dökülür ve ikram edilir39.
Mayıs gecesinde dilekler hazırlanır, yazılır ya da kukla ve
maketleri yapılarak özellikle gül ağacının altına bırakılır Yaz Dönümü ve Kış Yarısı: Yaz Dönümü mayıs başında
ve yıl içerisinde tüm bu dileklerin gerçekleşeceğine yapılan bayramlar içinde kaybolmuş görünse de
inanılır. 5 Mayıs’ta dileklerden sonra 6 Mayıs sabahı ülkemizde birkaç yörede ayrı bir tören olarak tespit
mutlaka yeşillik, ağaçlık alanlara, su kenarlarına gidilerek edilmiştir. Örneğin Isparta’nın ilçesi Senirkent’te 27
taze bitkiler ve kuzu eti yenir ve dilekler suya bırakılır. Haziran 1930 tarihinde ‘Gündönümü’ adıyla bir bayram
Senenin ilk kuzusunun eti ve özellikle de ciğeri yenildiği kutlanmıştır. O günün gösterilerinin arasında güreşler,
zaman bunun şifa vereceğine inanılır. Ayrıca kırlardan at yarışları, yumurta yarışının yanı sıra ilk kez futbol
toplanan çiçek veya otların kaynatılması ile şifalı bir su karşılaşmasının yapıldığı da kayıtlarda yer almaktadır40.
elde edileceğine, bu suyun içilmesi ile şifa bulunacağına,
40 gün bu su ile yıkanılması durumunda ise insanların Anadolu’nun kimi yerlerinde Koç Katımı, Saya ve Döl
güzelleşeceğine inanılır28. Bayramlarından bağımsız olarak ‘Kış Yarısı’ adıyla
törenlere de rastlanmaktadır. Kış Yarısı Bayramı çobanlık
Kutlamalar bir gün sürdüğü gibi bazen daha fazla törenleri ile zenginleşmiş kış yarısı şenlikleri sayılabilir.
sürebilir. Örneğin Denizli’nin Çay ilçesi Çalkırlar köyünde Kutlama tarihi kışın doksan gün hesabıyla kırk beş
Hıdırellez kutlamaları yaylaya göç süresince eskiden günü dolunca gerçekleşmektedir. Gösteriler, eğlenceler
yaklaşık bir hafta sürmekte iken günümüzde 6 ve 7 Mayıs genelde Koç Katımı ve Saya törenlerindeki eğlenceler
günleri olmak üzere iki gün kutlanmaktadır29. Çalçakırlar ile benzerlik gösterir. Arap gibi seyirlik oyunlar oynanır,
köyü Alevileri atalarından kaldığını ifade ettikleri oyuna başka karakterler de katılır41. Yıllarca önce
ve bayram kabul ettikleri Hıdrellez kutlamasını 6 ve Malatya’da derlenen ocak ayının 28. günü yapılan Kış

EKİM-KASIM-ARALIK GASTRO
Beslenme kültürümüzün izleri

Yarısı eğlenceleri günümüzde unutulmuş durumdadır. Ağustos sonunda kırkılarak, katranlı su ile yıkanan tekeler
Gerçekleştirilen derlemede o gün Malatya’nın birçok teke sürümüne hazırlanır. Bu dönemde eskiden çobanlara
köyünde gençlerin kılık değiştirip evlerden yiyecek bahşiş ve üleş verilirken şimdilerde baklava, helva, tütün
topladıkları ve sonra bu malzemelerden bulgur pilavı ve vb. hediyeler verilmektedir. Oğlakların sütten kesilip ot
kaygana pişirerek türkülü, şarkılı eğlenceler yaptıkları yemeye başladıkları zaman ise keçi sütünden yapılan
tespitler arasındadır42. peynir ile hazırlanan peynir helvası tören havasında
yenilmektedir49.
Özel Bayramlar (Çoban Bayramları)
Koç Katımı, Saya=Davar Yüzü, Döl), ekinci, meyveci ve Saya Yüzü = Koyun Yüzü = Davar Yüzü: Bütün
bağcı bayramları ve göç bayramları Türk dünyasında bilinen ve genellikle ocak, şubat
Çoban bayramları günümüzde eğlence ve şenlik havasını aylarında gerçekleştiren tören kuzunun anne karnında
korumalarına rağmen P. Naili Boratav’a göre “..ekinci yüz günde canlandığı, tüylerinin çıktığı inancından
meyveci bayramlarının bir kısmı bayram hüviyetini kaynaklanır. Bölgelere göre iklim ve coğrafyanın etkisiyle
kazanmamış, bir kısmı bayram olmasına rağmen bayram zamanı değişebilir. Genelde koç katımından yaklaşık yüz
gibi algılanmamıştır.” Örneğin meyve bayramlarına gün sonra sergilenen ve ritüel öğeler açısından zengin
ilişkin ilginç bir bayram Side’den derlenmiştir. Side törenlerdir. Yeni yılın başlangıcı kabul edilen bahar
yakınlarındaki Değirmenözü/Beşkonak yakınlarında mevsiminde bolluk ve bereket için düzenlenen törenler
derlenen Nar Bayramı’dır43. bazı yörelerde ‘Koyun Yüzü’, ‘Davar Yüzü’ adlarıyla da
bilinir ve Türk dünyasında farklı uygulamalarına rastlanır.
Çoban Bayramları: Anadolu coğrafyasında birçok Örneğin Azerbaycan sahasında yaylaya göç etme,
yörede karşımıza çıkan bolluk ve bereket amaçlı yapılan koyunların kırkılması ve kuzuların doğumu esnasında da
Çoban Bayramlarının arasında koç katımı, saya, döl=döl benzer törenler yapılmaktadır.
dökümü, ekinci ve meyveci bayramları ile göç bayramları
yer almaktadır. Ayrıca yünüm-koyun yüzdürme gibi Ülkemizde çocukların, gençlerin düzenledikleri
uygulamalara da rastlanır. Örnek olarak Denizli’nin Çal eğlenceler, hazırladığı yemekler ve çıkardıkları oyunlar
İlçesi Aşağıseyit köyünden derlenen ‘Sudan Koyun ile söyledikleri tekerlemeler/türküler yörelere göre
Atlatma ve Çoban Bayramı’ gibi44. büyük zenginlik sergiler. Daha çok Orta ve Doğu
Anadolu Bölgelerinde yaşatılan geleneklerden olan saya
Koç Katımı: Genellikle ekim ile kasım ayları arasında törenleri özellikle Kırşehir, Nevşehir, Çorum, Aksaray,
gerçekleşir. Hayvan yavrularının, kışın soğuğa ve açlığa Şereflikoçhisar yörelerinde derlenen çocuk oyunları
dayanıksız oluşlarından dolayı, yavrulama zamanlarının içerisinde önemli yer tutar. Anadolu’da kimi yerlerde
denetim altına alınması amacıyla sürülerden ayrılan basit senaryolu oyunlar çıkarılır. Örneğin oyunun iki
erkek hayvanların sürüye geri salındığı zamandır. Koç önemli kişisi Arap ile ihtiyar kavga ederler50. Çocuklar
katımının yapıldığı ilk gün çoğunlukla bayram havasında içlerinden birini çoban seçip yüzünü siyaha boyar, başına
gerçekleşir. Örneğin Burdur’da köy halkı o gün, köy keçeden yapılmış uzun külah ve göğsüne, omzuna irili
meydanında ya da harmanda davul zurna çalınarak ufaklı çanlar takar. Yalpalayarak yürüyen çoban gezdikleri
toplanır. Süslenmiş kınalanmış koçlar dişi koyunların evin kapısının önüne yatar ve malzeme verilinceye kadar
arasına bırakılır45. Malatya’da koçun boynuna elmadan yerinden kalkmaz51. Kırşehir’de ‘zahmerinin on beşinden’
gerdanlık yapılır, boyanarak süslenir. İlin Akçadağ itibaren on dört, on beş yaşındaki çocuklar bir araya gelip
ilçesi Tataruşağı köyünde koç katımı sırasında koçun “Davarın yüzü yetti” diyerek köydeki evleri dolaşırlar.
boynuna takılan elmalar çobana verilir. Anadolu’nun Çobanların da çocuklara eşlik ettiği saya gezmesinde
birçok yöresinde olduğu gibi hedik-kavurga, meyve, evlerden bulgur, pekmez, yağ verilir. Toplanan yiyecek
kömbe yapılır, kadınlar ve erkekler koç katımından sonra maddeleri satılır, elde edilen parayla ‘yenik’ adı verilen
hep birlikte yemek yer, eğlenirler46. Kıbrıs’ta koç katımı yemekli ziyafet düzenlenir. Ankara’nın Şereflikoçhisar
süresince iki çoban arasında koyun kesilir, “Sürülerimiz ilçesinden derlenen saya gezmesinde çocuklar çeşitli
hayırla üresin” diye dualar edilerek hazırlanan yemekler kıyafetleri ters giyer, sırtlarına kuru ot doldurur ve deve
hep birlikte yenir47. Konya’nın Harmanpınar/Bozkır’ın çanı takarlar. Gezerken “Saya saya gezerim/ Sayaya
Meyre köyünde aynı eylem keçiler için ‘Tekecik Günü’ boncuk dizerim/ Vereninin oğlu ossun/ Vermeyenin
olarak gerçekleştirilir. Tekecik Günü’nde köydeki kör bi kızı ossun..” gibi oyun tekerlemesini söylerler.
çobanlar ve delikanlılar törene özgü türküler söyleyerek Evlerden verilen yiyecekleri (bulgur, buğday gibi) satıp
yiyecek toplar, topladıkları malzemeler ile yemek yapar, çerez alır, hep birlikte yerler. Yurdun farklı yörelerinden
hep birlikte yerler.48 Antakya’nın Şenköylüler beldesinde derlenen saya tekerlemeleri, manileri ve türküleri bu
‘Teke Sürümü’ / ‘Teke Bırakma’ eylül ayında gerçekleşir. törenlerin ayrılmaz parçasıdır. İçel’den derlenen bir saya

82 GASTRO EKİM-KASIM-ARALIK
Beslenme kültürümüzün izleri

bayramında şöyle denilmektedir52: Selamünaleyküm Duası”, Türk Halk Kültüründen Derlemeler, Kültür Bakanlığı,
ağalar beyler /Sallı soplu boz evler /Selam verdim aldınız Ankara, 1996.
Küçükeren, Canan. Ege’de Bir Anadolu Uygarlığı Karia, 3 Basım,
mı?/ Saya geldim duydunuz mu?/ Saya saya sekiz aya/
Ekin Yayın, İstanbul, 2005.
Koç katarlar dokuz aya/ Koyunumuzun yüzü yetti/ Nas, Şevkiye Kazan. Burdur Yemekleri ve Kültürü, Burdur Belediyesi
Kuzusunun tüyü bitti..” Diğer yörelerde olduğu gibi Kültür Yayınları, İstanbul, 2012.
Kırşehir’den derlenen saya türküsünde de “Koyunun çift Nebiyev, Azad. İlahır Çarşambalar, Nevruz Törenleri, Doruk Yayınevi,
kuzulasın/ İneklerin buzalasın/ Bulgurunan yağ verirsen/ (Çev. M.H.Yavuz), Ankara, 1992
Nezir Selma, Tayfur, Muhittin. Batı Trakya Mutfak Kültürü II. Türk
Mayaların yavrulasın.” gibi iyi dileklerde bulunulur53.
Mutfak Kültürü Üzerine Araştırmalar, THKATVY, Ankara, 2002.
Oğuz, M.Öcal., Aykanat, Nuray., Karagöz, Ayşenur. Kentler ve
Döl Bayramı: Döl Bayramı ile ilgili Malatya ilinden ‘dölcek İmgesel Yemekler 2, Gazi Üniversitesi, THBMER, 2006, Ankara
adeti’ örnek olarak verilebilir. Kuzuların doğumunu Oktar, Orhan. 1932, Mudurnu/Merkez doğumlu, emekli polis
muştulayan çobana koyun sahipleri hediyeler, yemiş, memuru.
Özdemir, Nebi. Türk Çocuk Oyunları, c.II, Akçağ Yayınları, Ankara,
çerez (dölcek) gibi yiyecekler verirler54.
2006.
Saban, Mezkit Gülperi. Somut Olmayan Kültürel Miras: Aşağı Seyit
Sonuç Sudan Koyun Atlatma ve Çoban Bayramı, Dergipark, 2020, cilt, 30.
Özkul Çobanoğlu “Kaynağını topluluk hayatından alan https://dergipark.org.tr/tr/pub/iuturkiyat/issue/52202/657852
kolektif bir olgu olarak bayramlar, takvime bağlı günlerde Erişim14.09.21
Takımcı, Meltem Çağlayan. Antik Çağ’da Bayramlar Festivaller
topluluk tarafından paylaşılan ve grup kimliğinin dışa
(Yunan-Roma), Selçuk Üniversitesi, Sosyal ilimler Enstitüsü,
vurulduğu çok amaçlı yahut çok işlevli ve karmaşık Klasik Arkeoloji Bilim Dalı, y. lisans tezi, Konya, 2016.
yapılara sahip kültürel formlardır.”55 der. Bu kültürel Tokuz Gonca. Gaziantep Yemekleri, G.Ü Vakfı Yayını,
formlara sahip çıkmak ve gelecek nesillere aktarmak Gaziantep,1993.
kendi kültürümüz kadar insanlık adına üzerimize düşen Tokuz Gonca. Gaziantep Tatlıları, G.Ü Vakfı Yayını, Gaziantep, 1995.
Tokuz, Gonca. Gaziantep Çocuk Oyunları Üzerine Halk Bilimsel Bir
görevlerden sadece birisidir.
İnceleme, Gaziantep Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yayın-
lanmış y.lisans tezi, Gaziantep, 2011.
Toygar, Kâmil, Toygar, Nimet Berkok, Doğruyol, Hatice. Kıbrıs Türk
Mutfak Kültürü ve Yemeklerinden Örnekler. Kuban Matbaacılık ve
Kaynakça Yayıncılık, Ankara, 2017.
Artun, Erman. Adana Mutfak Kültürü ve Adana Yemeklerinden Türk Dünyası Edebiyat Kavramları ve Terimleri Ansiklopedik Sözlüğü,
Örnekler, Yemek Kitabı, (Haz. S.Koz) Kitabevi, İstanbul, 2002. Atatürk Kültür Merkezi Başkanlığı Yayınları, c.4.Ankara, 2014b.
Artun, Erman. Türk Halk Bilimi, Kitabevi, İstanbul, 2005 Türk Dünyası Edebiyat Kavramları ve Terimleri Ansiklopedik Sözlü-
Artun, Erman. Adana Halk Kültürü, Ulusoy Matbaacılık, Adana, 2006 ğü, Atatürk Kültür Merkezi Başkanlığı Yayınları, c.5, Ankara, 2014c.
Balaman, Ali Rıza. Gelenekler, Töre ve Törenler, Betim Yayınları, Uslu, Mustafa. “Nevrûz Geleneği, Yozgat Geleneği”, Folklor Halkbi-
İzmir, 1983 lim dergisi, Cilt 4, sayı 38, İstanbul, 1989.
Balıkçı, Gülsen. Çalçakırlar Köyü Bektaşilerinde Hıdırellez Uslu, Mustafa. “Yozgat Tekerleme ve Şaşırtmacaları”, Folklor Halkbi-
Kutlamaları, Türk Halk Kültürü Araştırmaları, Kültür Bakanlığı, lim dergisi, Cilt 4, sayı 38, İstanbul, 1989b.
Ankara, 1998. Üçer, Müjgan. “Sivas’ta Özel Gün Yiyecek ve İçecekleri”, Türk Mut-
Boratav, Pertev Naili. Yüz Soruda Türk Folkloru, K Kitaplığı, II, fak Kültürü Üzerine Araştırmalar, Türk Halk Kültürünü Araştırma ve
İstanbul, 1999. Tanıtma Vakfı Yayınları, Ankara, 1993.
Bozis, Sula. Kapadokya Lezzeti, Kapadokyalı Rumların Yemek Kül- Üçer, Müjgan. “Sivas Sofrası”, Yemek Kitabı, (Haz. S.Koz) Kitabevi,
türü, Tarih Vakfı Yurt Yayınları, İstanbul, 2004. Çobanoğlu, Özkul. İstanbul, 2002.
Yapısal ve İşlevsel Bakımdan Geleneksel Bayramlar Bağlamında Şengül, Abdullah, “Türk Kültüründe Nevruz ve Anadolu’da Nevruz”,
Nevruz ve Hıdırellez. (1997) https://dergipark.org.tr/en/download/ Türk Dünyası Dil ve Edebiyat dergisi, 26. Sayı. https://dergipark.org.
article-file/987122 erişim tarihi: 14.09.21 tr/tr/download/article-file/135909 erişim tarihi: 23 Ağustos 2021.
Demir, Tuna, “Van Yemekleri”, Türk Mutfak Kültürü Üzerine Araştır- Yalman, Ali Rıza. (Haz.S.Emir). Cenup’ta Türkmen Oymakları, II.,
malar, THKATVY, Ankara, 2002. Kültür Bakanlığı, Ankara. 2000.
Elçi, Armağan, Çoşkun. “Bulgaristan/Deliorman Aleviliğinde Kırklar Yağınlı, M. Âkil. Adıyaman Merkez Ağzı ve Kültürü, Adıyaman Bele-
Bayramı”, Milli Folklor dergisi, s.86, Ankara, 1986. diyesi, Adıyaman, 2013, s.232.
Ertuğ, Figen. Baharın Müjdecisi: F Çiğdem (Crocus) ya da AN.TAH:- Yardımcı, Mehmet., Doğan, İsmail., Kaymaz, Zeki., Şahin, Hüseyin,
SUM.SAR Türkiye Bilimler Akademisi Arkeoloji Dergisi, s.3, Malatya Mutfak Kültürü, Kültür Bakanlığı, Ankara, 2001.
Ankara, 2000.
Halıcı, Nevin. Güneydoğu Anadolu Bölgesi Yemekleri,
Arı Ofset Matbaası, Konya, 1991.
Halıcı, Nevin. Konya Yemek Kültürü ve Konya Yemekleri,
Rumi Yayınları, İstanbul, 2005
İnaltong, Tijen. Mutfaktaki Yaban, YKY.İstanbul, 2008. 1. İlkbahar ve sonbaharda “Ma” için Antik Komana kentinde
Kahraman, Ünal. 1966, Antakya/Merkez doğumlu, gıda mühendisi, (Gümenek) ve Güney Kapadokya’da Kastavala kentinde şükran
Hatay. törenleri yapılırdı. bk.Bozis, 2004, s.8.
Kaya, Doğan. Anonim Halk Şiiri, Akçağ Yayınları, Ankara, 2004. 2. Küçükeren, 2018, s.49. Leto Antik Yunan’da tapılan az sayıda dişi
Kurtulmuş, Zekeriya. “Kırklareli’nin Ahmetçe Köyünde Yağmur tanrıdan birisidir. Eşi Zeus, çocukları Apollon ve Artemis’tir. (yn)

EKİM-KASIM-ARALIK GASTRO
Beslenme kültürümüzün izleri

3. Takımcı, 2016, s.11,13. 50. Yardımcı ve Ark., 2001, s.95.


4. age., s.10. 51. Demir, 2002, s.171.
5. Balaman, 1983, s.46-48. 52. Nezir ve Tayfur, 2002, s.240.
5. Artun, 2006, s.175-177. 53. Boratav, 1999, s.282.
7. Yardımcı ve ark., 2001, s.104. 54. age., 1999, s.284.
8. Yalman, 2000, s.381. 55. Yardımcı ve Ark., 2001, s.90.
9. Tokuz, 2011, s.252-255. 56. Boratav, 1999, s.273,274.
10. Boratav, 1999, s. 267, 268 57. Saban, 2020, s.181-194.
11. Boratav, 1999. s.268, cil.2 58. Nas, 2012, s.216.
12. Şengül, 2001, s.1. 59. Yardımcı ve Ark., 2001, s.103.
13. Yağınlı, 2013, s.212. 60. Toygar ve Ark., 2017.
14. Uslu, 1989a, s.18. 61. Boratav, 1999, s.269.
15. Sivas’ta ‘eğrilce’ de denilmesinin nedeni yaşlı kadınların o gün 62. Kk. Ü.Kahraman.
fasulye dikmeleridir. Kadınlar doğacak çocuk ve hayvanların sakat 63. Artun, 2005, s.234 ve Boratav, 1999, s.269.
olmaması için fasulye dikerken “Bize gelecek eğrilikler fasulyeye 64. Kaya, 2004, s.208.
gelsin.” diye dileklerde bulunurlar. bk. Üçer, 1993, s.82. 65. Türk Dünyası, 2004b, s.218.
16. Bulgaristan Deliorman Alevileri Nevruz’u ‘Kırklar Bayramı’ olarak 66. turku.sitesi.web.tr/kirsehir/saya-gezme-turkusu-1.html erişim:
kutlamaktadır. Kırklar aşkına kutlanan bu bayram 21 Mart akşamı 30.08.2021
düzenlenen bir cem ile sade bir şekilde gerçekleşir. İnançlarına göre 676. Boratav, 1999, s.272.
Hz. Ali bugün doğmuş ve evlenmiştir. bk.Elçi, 2010, s.59. 68. Çobanoğlu, 1997, s.54.
17. Nebiyev, 1992, s.1.
18. Türk Dünyası, 2004a, s.513, 514.
19. Bu gelenek Kur’an-ı Kerim’deki yedi selam ayeti ile bağlantılıdır.
Bu ayetler; 1. Ta’d Sûresi/26. ayet; 2. Yâsîn Sûresi/58. Ayet; 3.Saffat
Sûresi/79.Ayet; 4.Saffat Sûresi/109. Ayet: 5.Saffat Sûresi/120.Ayet; 6.
Saffat Sûresi/130.Ayet; 7.Kadir Sûresi/5 Ayet. bk.Üçer, 2002, s.578 ve
Halıcı, 2005, s.80.
20. Yağınlı, 2013, s.214.
21. Uslu, 1989.a, s. 18.
22. age., s.19.
23. Çilpi sözcüğünün aslı çırpıdır, ağaçtan kesilmiş ince dal ve çubuk
parçalarıdır (yn).
24. age., s.19.
25. Şengül, 2001, s.67
26. Yağınlı, 2013, s.214.
27. Nebiyev, 1992, s.1.
28. age., s.13.
29. age., s.25.
30. age., s.22.
31. age., 2000, s.130-133.
32. ‘Çiğdem bacası’ veya ‘baca pilavı’ denilmesinin nedeni P. Naili
Boratav’a göre toplu yemeğin evlerin damında yenilmesidir. bk.
Boratav, 1999, s.277.
33. Özdemir, 2006, s.276-280.
34. Uslu, 1989b, s.26.
35. Artun, 2002, s.328.
36. Gaziantep ilinde bahar mevsiminde Gaziantep’te hâlâ çiğdem
pilavı ve çiğdem sütlacı pişirilmektedir. bk. Tokuz, 1993, s.124,125;
Tokuz, 1995, s.73.
37. İnaltong, 2008, s.70, 71.
38. Kk.Orhan Oktar.
39. Kk.Orhan.Oktar.
40. Takımcı, 2016, s.93.
41. Ülkütaşır, 1975, s.157-170.
42. Balıkçı, 1998, s.47.
43. age., 1998, s.48-54.
44. age., 1998, s.53-56.
45. Oğuz ve ark., 2006, s.74.
46. age., 2006, s.74.
47. age., 2006, s.74.
48. age., 2006, s.75.
49. Kuru tarhana akşamdan ıslatılır, sabahleyin üzerine ufak bulgur
eklenerek pişirilir, daha sonra biraz un eklenerek pişirilmeye devam
edilir. Üzerine eritilerek yağ verilir. bk. Yardımcı ve Ark., 2001, s.95.

84 GASTRO EKİM-KASIM-ARALIK
TABAĞINDA NE VAR?
Beslenme kültürümüzün izleri

>›äÙËȏ—„¼®ݛ‘ă›÷›ěþ÷›¾›Ù®Åǰä„Ù¾„—„Åل¤„¼„—„Ù tüm hayat hikayesini


ϧٛÅě¼„Ù䯼•Ë¼¼Ë¾„þǮST¼Ë—é˼éäǰ—›Å›ä®ÄلÖËÙ¾„ٯŗ„ÅËÙ¦„Å®¼íÙíÅ
ݛ䮥®¼„¾„ٯńǰ‘›Ý®Å—›§›Ù¾›Ù®Å—›Åþ›ä®àä®Ù›Å•®¥ä•®Ý®Å›¼„—„Ù
¦¯—„¾„ٯŮă®Å®ÝíÙǰ‘®¾¦®þ¾›‘›Ý¾›ÅǮ

>_TEd{#d8>X*?*0?0T0?

EKİM-KASIM-ARALIK GASTRO

You might also like