You are on page 1of 8

HACETTEPE ÜNİVERSİTESİ

SİYASET BİLİMİ VE KAMU YÖNETİMİ BÖLÜMÜ

KAY 334 ÇAĞDAŞ SİYASET KURAMI DERSİ ÖDEVİ

EDMUND BURKE’ÜN IŞIĞINDA


MODERN MUHAFAZAKARLIK
VE
AK PARTİ MUHAFAZAKARLIĞI

HAZIRLAYAN:
Ömer Bertan Çam
21016143

DERSİN SORUMLUSU:
Yrd.Doç.Dr.Ali Rıza Taşkale

Nisan 2014
GİRİŞ________________________________________________

Günümüzde, “yanlış tanımlama” veya “yaftalanma” olgularının kurbanları


olan ideolojik kavramlar için yeni tanımlamalar türetilirken, her yeni tanımın,
bir de yeni “yanlış tanımlaması vardır. Bu yazıda yanlış tanımlama
kurbanlarından biri olan –belki de bu dertten en çok muzdarip olan-
muhafazakarlıktan bahsedeceğiz. Bu bahis esnasında Edmund Burke’den bol bol
yararlanıp, haricinde muhafazakarlığa gönül vermiş birçok yazara da atıfta
bulunacağız. Sık sık örneklere yer vererek her insanın içinde birazcık da olsa
muhafazakar düşüncenin olduğunu kanıtlamaya çalışacak, modern dünyanın
inşasında büyük rol oynanan bu ideolojinin ne kadar geniş bir alanı kapladığını
hep birlikte göreceğiz. Son olarak bu bilgiler ışığında ülkemizin 2002 ve sonrası
devlet politikalarını ve siyasi yapısını “Ak Parti Muhafazakarlığı” başlığında
inceleyeceğiz.

Anahtar kelimeler: Muhafazakarlık, ideoloji, siyaset, modern toplum, Edmund


Burke, Ak Parti Muhafazakarlığı

KAVRAM ÜZERİNE______________________________________

Muhafazakarlık hiç şüphesiz, kavram karmaşasının en çok yaşandığı


kavramlardan biridir. Birçok kimse muhafazakarlık ile gericiliği, tutuculuğu
birbirine geçirmiş ve özellikle Türkiye’de muhafazakar denildiğinde çoğu
insanın aklına irtica gibi söylemler gelmektedir. Muhafazakarlığı anlamak için
kavramını, anlamını iyi bilmek ve bunun üzerinden çıkarım yapmak gerekir.
Muhafazakarlık kavramın kökeni İngilizcedeki “conservatism” sözcüğüne
dayanmaktadır. Conservatism Latince “conservare” sözcüğünden türetilmiştir ve
“muhafaza etmek” anlamında kullanılır.1 Modern Muhafazakarlığın kurucusu
sayılan Edmund Burke ise yer yer “muhafazakarlık” (conservator) yerine,
“koruma” (preservation) sözcüğünü kulanmıştır.2 Kelimenin kökünden de
anlaşılacağı üzerine Muhafazakarlık, mevcudiyeti koruma arzusudur ve bu arzu
insan doğasının bir parçasıdır, yani her insanın içinde kendi değerlerini,
mevcudiyetini –bu mevcudiyetin içine kişinin işini, ailesini, sosyal hayatı ve

1
Hasan Hüseyin Akkaş , Muhafazakar Siyasi Düşünce Kavramı Üzerine, Sosyal Bilimler dergisi sf..242
2
Edmund Burke, Reflections on the Revolution in France, s.96-99.
hoşlandığı her şeyi dahil edebiliriz.- koruması ve bunları kaybetmenin endişesini
yaşamasıdır. Tarih boyunca insanlar, bazen bilerek bazen de bilmeden
muhafazakar olmuş veya bu kavramın çatısı altındaki fiillere katılmışlardır.
Değerlerini korumak için gerek diğer insanlarla savaşmış, gerekse –biraz garip
gelebilir, yazının ilerleyen bölümlerinde bahsi geçecektir.- değerleri koruma
uğruna yenilik ve gelişimlere kucak açmışlardır.

MUHAFAZAKARLIĞIN TARİHSEL GELİŞİMİ___________________

Muhafazakarlık; düşünce anlamında sürekli değişen Avrupa’da devrimci


düşünce yapılarına karşı savunma mekanizması olarak ortaya çıkmıştır. Düşünce
devrimleri tarih boyunca kan, vahşeti, çatışmaları ve sonunda bölünmeleri
beraberinde getirmiştir. Tarih bunun örnekleri ile dolu ülkelerin yaşadığı
devrimlerin neredeyse hepsi bu sebepten ötürü gerçekleşmiştir. Bazı devrimler
anlık yıkıma yol açarken bazıları ise uzun vadede etkisini göstermektedir.
Örneğin; Nazi devrimi anlık kıyım ve yıkıma yol açmışken, Sovyet devrimi ve
Fransız ihtilali etkisini belli bir period içerisinde göstermiştir. Hatta bu düşünce
devrimleri sebebiyle dünya savaşları yapılmış milyonlarca insan hayatını
kaybetmiştir. Bütün bunların sebebi insanların düşüncelerini Muhafazakarlıkta
olduğu gibi kendisine saklayıp, korumak yerine diğer insanlara bu düşünceyi
aşılayıp ideolojiler dünyasında zirveye oturma çabasıdır. Bu sebeple tarihin
başından beri devrimsel değişimlere karşı verilen mücadele Muhafazakarlığın
temellerini oluşturmuştur, buradan yola çıkarak aslında muhafazakarlığın en
eski ideolojilerden biri olduğunu söyleyebiliriz. Fakat muhafazakarlığın tam
anlamı ile ideolojiler arasında yerini alıp bir etiket kazanması Edmund Burke
sayesinde olmuştur. Burke İngiltere’de Avam kamarasında uzun yıllar
milletvekilliği yapmış biri olarak sürekli siyaset ile iç içe bir yaşam sürmüştür.
O dönemlerde (18.yy) dünya siyasetinin İngiltere tarafından belirlendiği
düşünülecek olursa Burke’ün siyasi görüşlerini hafife almamak gerekir. Burke
Fransız İhtilali Üzerine Düşünceler (Reflections on the Revolution in France)
adlı eserinde İhtilali sert bir şekilde eleştirdi. Burke’e göre Fransız İhtilali’ni
başlangıcından bu yana hasta olarak niteler, ayrıca İhtilalcileri kendi
toplumlarına fethedilmiş bir ülke gibi davranmakla suçlar.3 Önceleri ihtilal
sarhoşluğundan pek kimse ciddiye almamış olsa da ihtilal sonrası ortaya çıkan
kargaşa ve şiddet olayları Burke’ün öngörüsü ile örtüşüne Burke genel bir kabul
görmüştür. Ve bu noktadan sonra modern muhafazakarlık artık literatürlerde yer

3
Yalçın Akdoğan, Ak Parti ve Muhafazakar Demokrasi, sf.28
almaya başlamış ve ideolojiler hanesine adını yazdırmıştır. Burke ile Avrupa’ya
yayılan muhafazakarlık yine Burke’ün sayesinde Amerika’ya yayılmıştır. Burke
Fransız İhtilaline karşı çıkması ve İngiltere milletvekili olmasına rağmen
Amerikan kolonilerini desteklemiş ve Amerika’nın özellikle muhafazakarlık
alanında fikir babalığını yapmıştır.

BURKE’ÜN IŞIĞINDA MUHAFAZAKARLIK_____________________

Burke ile birlikte muhafazakarlığı anlamaya çalışırken öncelikle


muhafazakarlığın temeline inmek gerekir. Muhafazakarlığın temelinde
toplumun en küçük birimi olan aile yatmaktadır. Aile ile birlikte “zamanın
testinden geçmiş ve kalımlılığını kanıtlamış” ifadesiyle4 tanımlanan bir gelenek
ve tarih, kültür, dil, din, ahlak kuralları gibi toplumu bir arada tutan birimler
muhafazakarlığın temelini oluşturur. Buna örnek olarak Burke’ün şu yazısı
verilebilir “…anayasamızı ülkenin yerel bağları ile ilişkilendiriyoruz, temel
kanunlarımızı aile bağlarımıza uyumlu bir hale getiriyoruz ve devletimiz,
kalplerimiz, mezarlarımız, sunaklarımız gibi sevecenlik yansıtan her şeyin
etkisiyle onları aziz tutuyoruz ve olmazsa olmaz şeyler haline getiriyoruz.”5
Muhafazakarlık insan aklının sınırı ve zayıflığı üzerinde durur. Yani
muhafazakarlığa göre insanın kapasitesi toplumu yönlendirmeye yetecek
düzeyde olmadığı için bırakalım bu işi toplum ve devlet halletsin6 şeklindedir.
Mutlak gücü elinde bulunduran devletin başına getirilmesi yani mutlaklaştırılmış
bir aklın üreteceği siyasal tasarımların mutlak gibi görünmesinin siyasal alanda
sıkıntıya sebep olabileceği yaklaşımı, sınırlılık düşüncesini güçlendirmiştir7
Çünkü toplum ve devlet geçmiş tecrübe ve kazanımları ile insandan daha
donanımlı ve kitle yönetimine daha uygundur. Bu konu ile ilgili Burke şu sözleri
sarfetmiştir “Kurumlarımıza, doğanın bizlere öğrettiği ihtiyarlıkları ve
4
Bekir Berat Özipek, Muhafazakarlık Nedir?,
5
Edmund Burke “Özgürlük Üzerine” 1790- Peter Viereck, Conservatism- From John Adams to Churcill-,
Princeton: New Jersey. S.110-12.
6
Burada aslında muhafazakarlık, liberalizm ve özellikle Adam Smith’in “Laissez faire” teorisinin oluşturduğu
kesişim kümesini görüyoruz. Muhafazakarlıkta toplum tıpkı “Laissez faire”deki gibi görünmez bir el ile işleri
düzene sokuyor. Ve muhafazakarların buradaki görevi ise toplumu koruyarak işleyişin bozulmamasını
sağlamaktır. Fakat bu demek değil ki toplumu geliştirecek olan yenilikler reddedilecek, muhafazakarlıkta önemli
yeri olan tarihte kontrolsüz yeniliklerin hazin sonları ile ilgili örnekler bolca mevcuttur bu sebeple
muhafazakarlar toplumu geliştirecek olan tüm yeniliklere sıcak bakmalarına karşın tedbiri elden bırakmamak
için temkinli ve septik davranmışlardır.
7
Yalçın Akdoğan, Ak Parti ve Muhafazakar Demokrasi, Alfa yayıncılık- İstanbul, 2004 sf.39
güçsüzlükleri nedeniyle insanlara saygı gösterilmesi ilkesi çerçevesinde hürmet
gösteriyoruz…”8 Muhafazakarlık hep toplumcu bir yapıya bürünmüş ve öyle de
nitelendirilmiştir. Fakat benim şahsi görüşüm muhafazakarlık aynı zamanda
bireyci yaklaşımları da olan bir ideolojidir. Örneğin; muhafazakarlık için aile
yapısı o kadar önemlidir ki, her ne kadar devletin mutlak egemenliğini
savunsalar da devlet aileye el uzatacak olduğu an devlete “dur” demesini bilirler.
Buna bir başka örnekte Burke üzerinden vermek gerekirse 1765’te İngiliz
Kraliyet Hükümeti Amerika’daki kolonilerini isteklerine aykırı olarak vergiye
bağlayınca Burke İngilizlerin sahip olduğu vatandaşlık haklarına kolonilerinde
sahip olmasını savundu9 ve böylece Amerika’ya olan desteği başlamış oldu.
Bireylerin özgürlüğüne de değinen Burke bu konuyu ekonomik alana da
taşıyarak “liberal muhafazakar” sıfatına bürünmüştür. Hatta Adam Smith Burke
iktisadi anlamda Burke ile görüşlerinin aynı olduğunu yazdı.10 Özellikle bu
kısımdan anlaşılacağı üzere Muhafazakarlığın gericilik ve tutuculuk gibi
söylemlerden uzak bir yapı sergiliyor. Son olarak Burke’ün birey özgürlüğüne
değinmek gerekirse Burke’ün savunduğu değerler her insanın kendi görüşünü
rahatça yaşayabilir ve görüşün aksi düşünülse bile buna karışılmamalıdır buna
örnek olarak “…Daha da ötesi ben insanların reel haklarını inkar ediyorum.
Onların haklarla ilgili yanlış iddialarını reddederken bu hakların asli haklar
olduğunu inkar etmiyorum ve onların yapmacıklı haklarının tamamen ortadan
kaldırılmasını da kastetmiyorum. Herkes başkalarının hakkına tecavüz
etmeksizin yapabileceği her şeyi yapma hakkına sahiptir.” 6 özellikle son cümle
günümüzde bile özgürlüğün tanımını yaparken –halk arasında bile- kullanılır.

MUHAFAZAKARLIĞIN TÜRKİYE’DEKİ YERİ VE AK PARTİ


MUHAFAZAKARLIĞI_____________________________________

Türkiye’nin muhafazakarlık ile tanışması 28 Şubat süreci sonrası


dönemlere denk gelir. 28 Şubat sonrası halk ve aydınların bir kısmı devlete
küsmüş ve olaylara şüphe ile bakmaya başlamış ve liberalizme kaymalar
yaşanmaya başlamış akabinde muhafazakarlık ile tanışılmıştır. Siyasi partilerde
muhafazakar izlenimler ilk olarak Özal döneminden önce CHP ile görülmüştür.
Atatürk döneminde Cumhuriyeti kuran ve birçok devrim ve yenilik yapan o aktif
parti, Atatürk’ün esas gösterdiği hedeften çıkarak yalnızca Atatürk’ün yaptığı
8
Edmund Burke “Özgürlük Üzerine” 1790- Peter Viereck, Conservatism- From John Adams to Churcill-,
Princeton: New Jersey. S.110-12
9
Hande Nur Güneş, Edmund Burke ve Muhafazakarlık, Toplum ve Politika Enstitüsü 2009
10
Wikipedia “Edmund Burke”
faaliyetlerin deyim yerinde ise bekçiliğini yapıp bir nevi “Atatürk
muhafazakarlığı”nın içine fark etmeden girmişlerdir. Fakat gerçek anlamda
liberal-demokratik muhafazakarlık yeni sağ görüşü ile birlikte Özal döneminde
başlamıştır. Bu dönemde muhafazakarlık yapılan birçok liberal atılım ile ülkenin
ekonomi politikasına da yansımıştır. Bu atılımlar Özal karşıtı kitlelerden
oldukça tepki almıştır. Bu tepkiler aslında Türkiye’de kimin muhafazakar
olduğunun bile belli olmadığını gösteriyor. Bunun yanı sıra Türkiye
muhafazakarlığı kavram olarak bugünde geçerli olmakla birlikte Kıta-Avrupası
muhafazakarlığı ile –hatta bazı muhafazakarlar tarafından bile-
karıştırılmaktadır. Habuki Kıta-Avrupası muhafazakarlığı doğduktan belli bir
süre sonra aşırı tutucu ve dışa kapalı politikaları sebebiyle başta Anglo-sakson
muhafazakarlığının da desteklediği liberalizm ve diğer ideolojiler tarfından
yıkılmıştır. Günümüzde dünya çapında İngiltere,Almanya ve ABD gibi
ülkelerde benimsenen muhafazakarlık Anglo-sakson muhafazakarlığıdır.
Türkiye’de 2003’den beri iktidarda olan Ak Parti’de siyasi kimlik olarak
kendisini tanımlarken “muhafazakar demokrat” ibaresini kullanmaktadır. Halkın
bir kısmı bu tanım ve kimliğin aksine, partinin siyasi kimliğinin parti
kurucularının da içinden yetişmiş olduğu Milli Görüş hareketine11 benzetmekte
olduğunu savunmakta ve Ak Parti’yi “Müslüman Demokrat”,”Siyasal İslam
Partisi” gibi tanımlarla eşleştirip, Ak Parti’yi İslamcı muhafazakarlık ile
tanımlamaktadır. Ak Parti ise bunun aksini söyleyip kendilerinin muhafazakar
demokratlar olarak tekrar tanımlayıp daha önceki hiçbir partinin izinden
gitmediklerini Ak Parti’nin görüş ve siyasi kimlik olarak önceki partilerden
farklı olduğunu söylemişlerdir. Fakat her ne kadar bu söylemde bulunsalar da
yaptıkları bir takım icraat ve izledikleri yollar ile bazen bunun aksini
kanıtlıyorlar. Örneğin; iktidarlarının ilk dönelerinde yaptıkları cüretkar
TÜPRAŞ ve Türk Telekom özelleştirmeleri ve yaptıkları sosyal yardımlar,
izledikleri liberal ekonomi planı Özal döneminin esintilerini taşımakta olup
bunun yanı sıra özellikle üst düzey yöneticilerinin Milli Görüş kadrosunun
içinden çıkmış olması kendileri fark etmese bile icraat ve düşünce yapılarına
yansımıştır. Bu söylentilerden kurtulmak için ne kadar çabaladılar ve parti
kadrosunu ne kadar değiştirseler de partinin mihenk taşlarının az önce
saydığımız özellikleri taşıyor olması başladıkları noktaya tekrar dönmelerini
sağlıyor. Kendisini muhafazakar olarak tanımlayan bir partinin içinde yetiştiği
parti ve çizgiyi inkar ederek kendine yeni bir yol çizmeye çalışması, bir anlamda
muhafazakarlık hakkındaki kavram karmaşasına açıklık getirme konusunda
güzel bir örnek oluşturuyor. Yani muhafazakar görüşün gerektiğinde değişim ve
yeniliklere açık olduğunu fakat bunu yaparken özünden ayrılmadığını
gösteriyor. Ve Milli Görüş çizgisinde ilerlediğini idda eden kesim ise aslında bu
savı doğruluyor.

11
İsmail Safi ,Türkiye’de Muhafazakarlığın Düşünsel-Siyasal Temelleri ve ‘Muhafazakar Demokrat’ Kimlik
Arayışları, sf. 209-211
Sonuç olarak Ak Parti Türkiye’deki muhafazakarlığa farklı bir bakış açısı
getiren ve objektif bir biçimde incelendiğinde aslında Anglo-sakson
muhafazakarlığa tam olarak giriş yaptığımızı kanıtlayan bir oluşum.

SONUÇ_______________________________________________

Yazıyı bitirirken muhafazakarlığın yaşadığı kavram karmaşasını tekrar ele


alacağım. Öncede belirttiğim gibi her insanın içinde muhafazakarlık vardır. Bu
kişi ister sosyalist olsun, ister faşist, ister müslüman olsun, ister mecusî olsun,
ister atesit, ister deist, hatta Afrika’da gün medeniyet yüzü görmemiş bir kabile
mensubu olsun. Fakat her ne olursa olsun herkes kendi inandığı değerleri,
davası, ülküsü, ülkesi ve en önemlisi ailesini koruma nezdinde muhafazakardır.
Ve yazıda verdiğimiz örnekler dahilinde muhafazakarlığın gericilik, tutuculuk,
çağ dışı gibi benzetmeler ile yakından uzaktan ilgilisi olmadığı görülmüştür.
Burke’ün de üzerinde durduğu gibi topluma, devlete ve geleneklere saygı
duyulur fakat devlet nezdinde baştaki insanlar kişi özgürlüğüne müdahalede
bulunacağı zaman, muhafazakarlık orada bireyin yani ailesinin yanında
olacaktır.
KAYNAKÇA____________________________________________

1. AKKAŞ Hasan Hüseyin, Muhafazakar Siyasi Düşünce Kavramı Üzerine,


Sosyal Bilimler dergisi

2. BURKE Edmund, Reflections on the Revolution in France, Penguin


Books Ltd., England 1969, s.96-99.

3. AKDOĞAN Yalçın, Ak Parti ve Muhafazakar Demokrasi, Alfa


yayıncılık- İstanbul, 2004 sf.28

4. ÖZİPEK Bekir Berat, Muhafazakarlık Nedir?, Köprü dergisi


“Muhafazakarlık” 2007: 97.sayı

5. VIERECK Peter, Conservatism- From John Adams to Churcill-[Edmund


Burke “Özgürlük Üzerine” 1790]-, Princeton: New Jersey. S.110-12.

6. GÜNEŞ Hande Nur, Edmund Burke ve Muhafazakarlık, Toplum ve


Politika Enstitüsü 2009

7. WIKIPEDIA – “Edmund Burke”

8. SAFİ İsmail, Türkiye’de Muhafazakarlığın Düşünsel-Siyasal Temelleri ve


‘Muhafazakar Demokrat’ Kimlik Arayışları- Ankara Üniversitesi Sosyal
Bilimler Enstitüsü Kamu Yönetimi ve Siyaset Bilimi Ana Bilim Dalı-
doktora tezi- Ankara 2005- sf. 209-211

You might also like