Professional Documents
Culture Documents
TİCARET
ODASI
~
TÜRKİYE İÇİN YENİ BİR
J
BÜYÜME MODELİ
3
2.2. TÜRKİYE EKONOMİSİNDE BÜYÜMENİN KAYNAKLARI 57
2.2.1. Türkiye Ekonomisinin Arz Yönlü
Büyüme Kaynakları ................................................................... 57
2.2.1.1. Türkiye'de Sermaye Üretim
Faktöründe Gelişmeler 1987-2007 ...................................... 57
2.2.1.2. Türkiye'de Emek Üretim
Faktöründe Gelişmeler 1987-2007 ...................................... 63
2.2.1.3. Türkiye'de Üretim Faktörlerinin
Verimliliğinde Gelişmeler .................................................... 65
2.2.2. Arz Yönlü Büyüme Kaynaklarının
Türkiye Ekonomisinde Büyümeye
Katkıları1987-2007 ................................................................... 67
4
3.1. KÜRESEL KRİZİN TÜRKİYE'NİN BÜYÜME DİNAMİKLERİNE
ETKİLERİ ..................................................................................... ı 02
3.2. TÜRKİYE'DE BÜYÜME KAYNAKLARI TÜKETİM YATIRIM
TASARRUFLAR İÇİN DEGERLENDİRME ............................ l 03
3.2.1. Yakın Dönemde Yatırım Ve Tüketim
Harcamalannın Seyri Ve Beklentiler ......................................... 103
3.2.2. Yakın Dönemde Tasarru:flann Seyri Ve
Beklentiler ................................................................................. 106
3.3. TÜRKİYE İÇİN YAKIN DÖNEM BÜYÜME ÖNGÖRÜLERi 109
5
4.2.3.5. TASARRUF SİSTEMİNİN ETKİNLiGİNİN
ARTTIRILMASI. .......................................................................... 155
6
TABLOLAR
7
Tablo.27: Türkiye Gayrisafi Sabit Sermaye Oluşumu 1998-2008 ............. 62
Tablo.28: Türkiye'de Sermaye Hasıla Oranı 1987-2007. ........................... 63
Tablo.29: Türkiye'de Emek Üretim Faktöründe Gelişmeler 1987-2007. .... 64
Tablo.30: Türkiye'de Faktör Verimlilikleri Gelişmeleri 1987-2007............ 66
Tablo.31: Türkiye Ekonomisinde Büyümenin Kaynakları .......................... 68
Tablo.32: Türkiye'de Tasarrufve Yatırım Oranları. .................................... 72
Tablo.33: Türkiye'de Parasal Büyüklükler ................................................. 75
Tablo.34: Türkiye'de Finansal Varlıklar ..................................................... 76
Tablo.35: Türkiye'de Finansal Büyüklüklerin GSMH Oranları ................. 79
Tablo.36: Finans Sektörünün AktifBüyüklüğü.......................................... 80
Tablo.37: Özel Sektörün Özkaynak Finansmanı ........................................ 82
Tablo.38: Özel Sektör Sermaye Piyasası Araçları 2008 ............................. 83
Tablo.39: Özel Sektörün Yurt Dışından Sağladığı Uzun Vadeli Krediler... 84
Tablo.40: Türk Bankalarının Yurt Dışı Şubelerinin Türkiye'de Yerleşiklerle
İlgili Seçilmiş Bilanço Büyüklükleri......................................... 85
Tablo.41: Türkiye'nin Uluslararası Yatırım Pozisyonu .............................. 86
Tablo.42: Türkiye'de Kamu Tasarrufları. .................................................... 89
Tablo.43: 1980-1990 Yılları Arasında Hızlı Ekonomik Büyüme Gösteren
Seçilmiş Ülkelerin Çeşitli Göstergeleri ...................................... 92
Tablo.44: 1990-2000 Yılları Arasında Hızlı Ekonomik Büyüme Gösteren
Seçilmiş Ülkelerin Çeşitli Göstergeleri ....................................... 93
Tablo.45: 2000-2007 Yılları Arasında Hızlı Ekonomik Büyüme Gösteren
Seçilmiş Çeşitli Göstergeleri ....................................................... 94
Tablo.46: GSMH Talep Bileşenlerinin Büyüme Oranları 1999-2008. ......... 96
Tablo.4 7: Sanayi Sektörlerinin Sınıflandırılması. ...................................... 117
Tablo.48: Dünya imalat Sanayi Sektörleri Katma Değerlerinde Büyüme
1990-2005 .................................................................................. ı 19
Tablo.49: Dünya Genelinde imalat Sanayi Üretimi ve İhracatının Sektörlerin
Teknoloji Grubu İtibariyle Dağılımı 1985-2005........................ 121
Tablo.50: Dünya imalat Sanayi Ortalama Ürün Fiyatları ......................... 122
Tablo.51: Hızlı Ekonomik Büyüme Gösteren Asya Ülkelerinde Sermaye-
Hasıla Katsayısı 1999-2007 ....................................................... 123
Tablo.52: Seçilmiş Ülkelerin imalat Sanayilerinde Katma Değerin
Sektörlerin Teknoloji Yoğunluğu itibari ile Dağılımı ............... 124
8
Tablo.53: Gelişen Ülkelerde Yüksek Teknolojili İhracatın imalat Sanayi
İhracatı İçindeki Payı. ............................................................... 125
Tablo.54: Hızlı Ekonomik Büyüme Gösteren Seçilmiş Ülkelerde Doğrudan
Yabancı Sermaye Yatırımlarının imalat Sanayinde Sektörel
Öncelikleri ................................................................................. 127
Tablo.55: Yeni Yatırım Teşvikleri ile Orta Yüksek ve Yüksek Teknolojili
Sektörlerin Desteklenmesi ......................................................... 129
Tablo.56: Türkiye'de Çalışma Çağı Nüfusa İlişkin Öngörüler.. ................ 131
Tablo.57: OECD Ülkelerinde İstihdam (Emek Faktörü) Büyüklüklerine
İlişkin Karşılaştırmalar 2007...................................................... 133
Tablo.58: Seçilmiş Ülkelerde Araştırma-Geliştirme Kapasitesi 2007 ....... 138
Tablo.59: OECD Ülkelerinde AR-GE Harcamalarının Kaynakları............ 139
Tablo.60: imalat Sanayinde AR-GE Harcamalarının Teknoloji Grupları
itibari ile Dağılımı ..................................................................... 142
Tablo.61: Dünya'daAlınan Patentlerin Sektörel Dağılımı2007 ............... 143
Tablo.62: imalat Sanayinde Yapılan AR-GE Harcamaları İçinde Yabancı
FirmalarınAR-GE Harcamaları Payı2003 ............................... 145
Tablo.63: OECD Ülkelerinde İşgücü Verimliliği 2006.............................. 147
Tablo.64: Seçilmiş Ülkelerin Fen Bilimleri ve Mühendislik Kapasiteleri
2005 ........................................................................................... 149
9
10
SUNUŞ
Tüm dünyayla birlikte toparlanma gayreti içine giren Türkiye ekonomisi, 2001 yı
lında finans sektöründeki geçmiş ve birikmiş hatalardan nasıl ders çıkardıysa, bu
defa da hem finans piyasasının bu krizde sağlam durması, hem de almış olduğu ve
alacağı tedbirlerle yeni kriziere kaşı sağlam durmakla kalmayıp dünyanın en büyük
yirmi ekonomi içindeki yerini daha üst sıralara taşıyacak politikaları süratle uygula-
mak durumundadır.
ll
Dr. Can Fuat GÜRLESEL
12
ÖNSÖZ
Türkiye son yirmi yıllık yakın dönem içinde istikrarsız bir ekonomik büyüme
göstermiştir. Bu dönemde Türkiye'nin gerçekleştirdiği ortalama büyüme po-
tansiyel büyüme oranının altında kalmıştır. Türkiye'nin istikrarsız ve potan-
siyelinin altında kalan ekonomik büyümesinde en önemli neden Türkiye'nin
bir ekonomik büyüme modelinin olmamasıdır.
Buna ilave olarak yaşanmakta olan küresel kriz ile birlikte Türkiye'nin büyü-
me dinamikleri de diğer ülkelerinki gibi bozulmuş ve ekonomi küçülme dö-
nemine girmiştir.
Saygılarımızla, ..
Dr. Can Fuat GURLESEL
Prof. Dr. Kerem ALKİN
İstanbul, Eylül 2009
13
14
1. DÜNYA EKONOMİSİNİN BÜYÜME
DİNAMiKLERİ VE KRİZ SONRASI
DÖNEM İÇİN ÖNGÖRÜLER
GİRİŞ
Bu nedenle, Türkiye için orta uzun vadeli yeni bir büyüme modeli önerisi ge-
liştirilirken öncelikle dünya ekonomisinde büyüme incelenmekte ve değer
lendirilmektedir.
15
Bu z aman diliminin seçilmesinin veya performans ölçümünün ı 990 yılın
dan itibaren başlatılmasının önemli üç nedeni bulunmaktadır. Bunlardan ilki
ı989 yılında doğu bloğunun çökmesi ile birlikte küresel ölçekte yepyeni bir
siyasi dönerne girilmiş olmasıdır. İkincisi yine doğu bloğunun çökmesi ardın
dan dünya genelinde ekonomik düzeni şekillendiren ve Washington Konsen-
susu olarak adlandırılan kurallann benimsenmiş olmasıdır. Üçüncüsü ise İs
tatistiklerin 1989 sonrasında yeni kategoriler ile tutulrnaya başlamış olma-
sı ve ı 990 yılından itibaren karşılaştırma ve ölçme için daha sağlıklı verile-
rin oluşmasıdır.
1990-1993 yıllan arasında dünya ekonomisi gelişmiş ülkeler kaynaklı bir re-
sesyon ve etkilerinin görüldüğü bir dönemi yaşamıştır. Bu dönernde dünya
ekonomisinde büyüme önemli ölçüde yavaşlarnış ve yıllık ortalama yüzde
1.65 olmuştur. 1980 sonrası gelişmiş ülkelerde uygulanan yeni sağ ekono-
mi politikaların büyüme yönlü etkisini kaybetrnesi, 1989 sonrası ortaya çıkan
yeni dünya siyasi koşullarının yarattığı belirsizlik, !.Körfez Savaşı ve petrol
fiyatlarının artışı ile ortaya çıkan enflasyon baskısı, enflasyonu önlerneye yö-
nelik sıkı para politikası gibi etkenler ile birlikte dünya ekonomisi 199ı yı
lında resesyona girmiş ve 1993 yılına kadar büyüme performansı sınırlı kal-
mıştır.
16
ve deregülasyonlar da bu dönem içinde büyürneyi hızlandırmıştır. Ancak fi-
nansal serbestleşme Asya-Pasifik bölgesinde ve diğer gelişen ülkelerde 1998
yılında önemli bir krize yol açmıştır.
17
1990-2008 döneminde gelişen ülkelerin potansiyel büyüme oranlarına (yüzde
6.0) çok yakın büyüdüğü ve dünya ekonomisinin büyümesinde belirleyici ol-
maya başladığı görülmektedir. Dünya ekonomisinin hızlı büyüme gösterdiği
2003-2007 döneminde gelişen ülkelerin yıllık ortalama büyümesi yüzde 7.36
olarak gerçekleşmiştir.
18
Dünya ekonomisinde büyümenin gelir büyüklüğü itibari ile değerlendirilme
sinde ise belirleyici iki ana dönemin ortaya çıktığı görülmektedir. Bu dönem-
ler 1990-2001 ve 2002-2008 dönemleridir. İlk dönemde dünya gelirinde artış
göreceli yavaş, ikinci dönemde ise oldukça hızlıdır.
19
2002-2008 döneminde ise dünya geliri yüzde 88.6 artarak 32.1 trilyon dolar-
dan 60.69 trilyon dolara çıkmıştır. Gelişmiş ülkelerin geliri yüzde 68.1 arta-
rak 24.84 trilyon dolardan 41.75 trilyon dolara yükselmiştir. Toplam gelirle-
ri yüzde 152.0 artan gelişen ülkelerin gelirleri ise 7.33 trilyon dolardan 18.49
\
20
1.2.1. PiYASA EKONOMİSİ TEMELLi
KURALLAR VE DEREGÜLASYON
Dünya ekonomisi 1989 yılında doğu bloğunun yıkılınası ardından yeni bir
döneme girmiştir. Doğu bloğunun temsil ettiği sosyalist ekonomik sistemin
de ortadan kalkmasının ardından ekonomik açıdan kapitalist sistem dünya ge-
nelinde alternatif tek ekonomik sistem olarak kalmıştır.
21
Washington Konsensusu ile ortaya konulan bu temel kurallar 1990 sonrasın
da önemli ölçüde benimsenmiş, gelişmiş ve gelişen ülkelerin tamamına ya-
kım tarafından uygulanmıştır.
Dünya sanayinde 1990 yılından itibaren önemli bir yapısal değişim yaşan
maktadırve bu yapısal değişim dünya ekonomisinde büyümeye hızlandırıcı
katkı sağlamaktadır.
Dünya sanayİndeki bu yapısal değişim ile birlikte büyüme iki yönden etkilen-
mekte ve ivme kazanmaktadır.
22
İkincisi ise gelişmiş ülkeler yüksek teknolojili ve katma değerli sektörlerde
yoğunlaşarak toplam faktör verimliliklerini artırarak büyümelerini hızlandır
maktadır.
Gelişmiş ülkeler ise teknoloji ve bilgi ternınelli ve hizmetler odaklı bir üretim
yapısına dönüşerek büyümelerini sermaye ve emek stoku artışından çok top-
lam faktör verimiiliklerindeki artışı ile sağlamaktadır.
23
Tablo.4 Seçilmiş OECD Ülkelerinde Büyümenin Kaynakları (Yüzde)
GSYİH
BÜYÜMESi SERMAYE
YILLIK STOKUNUN İSTİHDAMIN TFV'NİN
ÜLKE VE DÖNEMLER ORTALAMA KATKlSI KATKlSI KATKlSI
ABD (1970-2000) 3.06 33.8 40.5 25.1
KANADA (1970-2000) 3.21 30.4 49.0 18.7
JAPONYA (1970-2000) 3.45 62.2 12.2 26.0
BELÇİKA (1970-2000) 2.56 36.8 5.8 57.0
DANİMARKA
24
ülke dünya ticaretine katılmaya başlamış, ülkelerin dışa açıklık oranları ya dış
ticaret hacimlerinin milli gelire oranları yükselmiştir.
Başta gelişen ülkeler olmak üzere çok sayıda ülke dünya ticaretindeki ser-
bestleşmeye bağlı olarak ihracata dayalı büyüme modellerini uygulamaya
başlamıştır.
25
bancı sermaye yatırımları ve sanayi üretiminin giderek parçalanarak çok sa-
yıda tedarikçi ülkenin ortaya çıkması gibi nedenler hem dünya ticaretindeki
serbestleşmenin yarattığı olanaklardan yararianmış hem de dünya ticaretinde-
ki genişlemeyi hızlandırmıştır.
Dünya mal ticareti ı990 yılında 3.44 trilyon dolar iken 2000 yılında 6.45 tril-
yon dolara çıkmıştır. Bu dönemde dünya ticareti yüzde 87.5 genişlemiştir.
Dünya ticareti 2000' den sonra daha hızlı genişlemiş 2008 yılına kadar yüzde
ı46 aratarak 2008 yılında ı5.87 trilyon dolara ulaşmıştır.
26
olanaklar hızla genişlemiş, hanehalkı tüketim harcamaları gelirlerin çok üze-
rinde büyümüştür.
Dünya ekonomisinin 200 ı yılında içine giridi ği resesyon nedeni ile öncelikle
ABD Merkez Bankası FED radikal bir politka değişikliğine gitmiş ve onu di-
ğer gelişmiş ülkelerin Merkez Bankaları izlemiştir.
FED faiz oranlarını 2000 yılında yüzde 6.50 iken 200ı yılında yüzde 1.75,
2002 yılında yüzde 1.25 ve 2003 yılında yüzde ı 'e indirmiştir. FED'in 2001-
2003 arasında uyguladığı genişletici para politkası ile dünya genelinde ucuz
ve bol dolar likiditesi oluşmuş bu bollikidite izleyen yıllarda finansal piyasa-
lardaki işlemler ile daha da genişlemiştir.
27
Tablo.6 Gelişmiş Ülkelerin Merkez Bankaları Faiz Oranları
MERKEZ
BANKALAR! 2000 2001 2002 2003 2004 2005 2006 2007 2008
ABD
MERKEZ
BANKASI
fE D 6.50 1.75 1.25 1.00 2.00 4.00 5.25 4.25 0.25
~VRUPA
MERKEZ
!BANKASI
V\MB 3.25 2.75 2.00 2.00 2.25 3.25 4.00 2.50
~APONYA
!MERKEZ
~ANKASI
~OB 0.25 0.00 0.00 0.00 0.00 0.00 0.25 0.50 0.10
~GİLTERE
!MERKEZ
BANKASI
BOE 6.00 4.00 4.00 3.75 4.75 4.50 5.00 5.50 2.00
Kaynak: Merkez Bankalan Yıllık Raporları
28
Tablo. 7 Küresel Finansal Aktifler 2001 -2007 Trilyon Dolar
2001 2002 2003 2004 2005 2006 2007
TOPLAM
FiNANSALAKTiFLER 92 96 117 134 142 167 184
HiSSE SENETLERİ 28 24 32 38 44 54 58
ÖZELSEKTÖR
SABİT GETiRİLİ
MENKUL KlYMETLER 23 26 30 34 36 43 48
KAMU
MENKUL KlYMETLERi 14 17 20 24 24 26 28
BANKA MEVDUATLARı 26 30 34 38 39 45 50
..
Kaynak: IMF, Global Fiıuuuaal
Stabılity Report 2009, Aprıl 2009
200 ı yılında
toplam 3. 7 trilyon dolar olan sınır ötesi sermaye akımları 2007
yılında 9.5 trilyon dolara ulaşmıştır. Sermaye akımlarının 2007 yılı dağılımı
na bakıldığında sınır ötesi kredi ve mevduatlar 4.0 trilyon dolar ile ilk sırayı
almaktadır. Sabit getirili menkul kıymetiere (kamu ve özel) sermaye akımla
rı toplamı 2.8 trilyon dolardır. Doğrudan sermaye yatırımları ı.5 trilyon dolar
ve hisse senedi yatırımları ise ı.2 trilyon dolardır.
29
Tablo.8 Küresel Sermaye Akımları 2001 - 2007 Trilyon Dolar
2001 2002 2003 2004 2005 2006 2007
TOPLAM SERMAYE AKIMI 3.7 3.0 4.0 5.5 6.9 8.2 9.5
DOÖRUDANSERMAYE
YATIRIMLARI ı. o 0.9 0.7 0.8 1.1 1.3 1.5
Küresel ölçekte sermaye hareketleri sadece gelişmiş ülkelere değil gelişen ül-
kelere yönelik olarak da genişlemektedir. Gelişen ülkelerin ekonomik ve fi-
nansal olarak dünya ekonomisi ve finansal sistemi ile bütünleşmesi hıziandık
ça bu ülkelere yönelik sermaye akımları da genişlemektedir.
30
Gelişen ülkelere yönelik net sermaye akımları hem bu ülkelerin tasarruf
kapasitelerini genişletmiş hem de doğrudan yabancı sermaye yatırımları ile
üretim kapasitelerini artırarak büyümelerini hızlandırmıştır.
ABD'nin uyguladığı para politikası ile küresel ölçekte dolar arzı ve likidite-
si önemli ölçüde genişlemiştir. Bu politikanın doğal bir sonucu olarak ABD
doları 2002 yılından itibaren tüm diğer gelişmiş ve gelişen ülke para birimle-
ri karşısında değer kaybetmiştir. Değer kaybı küresel krizin tetiklendiği 2008
yılı Eylül ayına kadar sürmüştür.
2008 2002/2007%
PARA BİRİMLERİ 2002 EYLÜL DEGİŞİM
Doların değer kaybetmesi ile birlikte ABD dışındaki diğer tüm ülkelerin eko-
nomik büyüklükleri ve varlık değerleri dolar cinsinden ölçüldüğünde artmış
tır. Bu öncelikle ülkelerin milli gelirlerindeki artıştan başlamıştır. Ülke para-
larının dolar karşısında değer kazanması ile birlikte ülkelerin dolar cinsi mil-
li gelirleri reel büyümenin daha üzerinde genişlemiştir.
31
Dolar cinsinden gelirlerin, servetierin ve varlıkların ölçülmesinde oluşan bu
şişme yine dolar cinsinden ilave bir servet etkisi yaratmış, bu servet etkisine
dayalı olarak borçlanmalar artmış ve yine servet etkisine dayalı tüketimdeki
genişleme ekonomik büyürneyi hızlandırmıştır.
Dünya ekonomisi ABD konut finansman sisteminde başlayan çözülme ile bir-
likte küresel ölçekte finansal sistematik kriz riski ve resesyon riski ile karşı
karşıya kalmıştır.
32
2007 yılı Ağustos ayı samasında alınan önlemlere rağmen finansal sistemde
küresel ölçekte dalgalanmalar ve sürdürülemez eğilimler bir arada devam et-
miş ve 2008 yılı eylül ayında dünya ekonomisi küresel ölçekte finansal sis-
tematik kriz ve resesyonun birlikte yaşandığı derin bir kriz ile karşı karşıya
kalmıştır.
Ekonomik krizin ilk bileşeni finansal krizdir. Finansal kriz gelişmiş ülkelerin
bankalarında öncelikle ipotekli konut kredilerinin geri ödenmemesi ile başla
mış, ardından bilançolardaki diğer varlıkların değer kayıpları ile bankalar ser-
mayelerinin önemli bir bölümünü ve buna bağlı olarak da ödeme kapasitele-
rini kaybetmişlerdir. Finansal kriz hızla sistematik niteliğe bürünmüş ve ban-
kaların birbirleri ile olan bilanço ilişkileri nedeniyle tüm bankalar sermaye ve
ödeme kapasitesi kayıpları ile karşı karşıya kalmıştır.
2008 yılında başlayan ekonomik krizin hem finansal sistematik krizi, hem de
resesyonu içeriyor olması krizin daha derin ve daha uzun yaşanınası olasılı
ğını kuvvetlendirmektedir.
33
Dünya yakın dönemde ı975, ı982 ve ı99ı yıllarında da üç kez resesyon ile
karşı karşıya kalmıştır. Bu üç resesyon ile 2008 yılında yaşanınaya başlayan
resesyonun ekonomik göstergeler üzerindeki etkileri karşılaştırmalı olarak
aşağıda Tablo. ı ı' de sunulmaktadır.
Buna göre resesyonların kişi başı büyüme, sanayi üretimi, global ticaret, sınır
ötesi sermaye akımları, petrol tüketimi ve işsizlik üzerindeki etkileri resesyon
başlangıcı ile resesyonun sona erdiği dönemler arasındaki yüzde değişimleri
itibariyle karşılaştırılmaktadır.
34
yıl olmuştur.1986-2007 yılları arasındaki resesyonlarda ise yavaşlama daral-
ma süresi 2.3 yıl, resesyon sonrası büyüme ise 4.6 yıl olmuştur.
Uzunluğu
RESESYON
YAVAŞL~-D;\RALMA RESE~:VQ~ SONRASI
DÖNEMLER SURESI BUYUME(l)
Dünya ekonomisinde hızlı büyüme dönemi sona ererken, ikinci dünya savaşı
sonrasında dünya ilk kez 2009 yılında ekonomik küçülme yaşayacaktır. Kü-
resel kriz ile birlikte hızlı ekonomik büyüme döneminin büyüme dinamikle-
rinin önemli bir bölümü de ortadan kalkmaya başlamıştır.
35
temelen 2009 ve 20 ı O yıllarında kapsamı ve etkinliği arttırılarak sürdürü-
lecektir. Ekonomik kriz karşısında uygulanan ve planlanan önlemler 4 ana
grupta toplanmaktadır.
MERKEZ 2007 2008 2008 2008 2008 2009 2009 2009 2009
BANKALARI ~IK EYLÜL EKİM KASIM ARALIK OCAK ŞUBAT MART NİSAN
ABDFED 4.25 2.00 1.00 1.00 0.25 0.25 0.25 0.25 0.25
AVRUPA MERKEZ
BANKASIAMB 4.00 4.25 3.75 3.25 2.50 2.00 2.00 1.50 1.25
JAPONYAJOB 0.50 0.50 0.50 0.30 0.10 0.10 0.10 0.10 0.10
İNGİLTERE BOE 5.50 5.00 4.50 3.00 2.00 1.50 1.00 0.50 0.50
ÇİN 7.29 7.20 6.66 5.58 5.31 5.31 5.31 5.31 5.31
Kaynak: Ülke Merkez Bankaları
36
Merkez Bankalarıfaiz indirimleri dışında finansal sistemin likidite ihtiyacı
nın karşılanmasına yönelik olarak da çok etkili önlemler almışlardır. Merkez
Bankaları finansal kurumlara yönelik likidite ve borç verme olanaklarını ge-
nişletmiş, finansal kurumların bilançolarındaki menkul kıymetleri satın ala-
rak bu kurumlara likidite aktarmış, zorunlu karşılıkları indirerek finansal ku-
rumların likit olanaklarını arttırmış, swap işlemleri ile her türlü para cinsin-
den ilave likidite olanakları sağlamışlardır. ABD Merkez Bankası FED likidi-
te olanaklarının bir bölümünü reel sektör şirketleri için de kullandırmaya baş
lamıştır.
Merkez Bankaları faiz oranlarını aşağı çekerek hem ekonomik küçülmeyi ya-
vaşlatmayı hedeflemekte, hem borçlanma maliyetlerini aşağı çekmekte, ilave
olanakları ile de likidite krizini ve bankaların ödeme kapasitelerini yitirmele-
rini önlerneyi hedeflemektedir.
Bu çerçevede ekonomik kriz karşısında alınan ikinci önemli önlem grubu fi-
nansal kurumlara yönelik olarak sağlanan destekledir.
Finansal kurumlara yönelik olarak sağlanan destekler iki ana grupta toplan-
maktadır. Bunların ilki nakit destekler ikincisi ise gayri nakdi desteklerdir.
Nakdi destekleri; sermaye katkıları, kötü aktiflerin satın alınması ve kötü ak-
tifler yerine hazine kağıtları verilmesi oluşturmaktadır. Gayri nakdi destekleri;
banka yükümlülüklerinin garanti edilmesi, bankamevduatlarının garanti edil-
mesi ve ilave likidite depolarının sunulması oluşturmaktadır.
37
G-20 ülkelerinin kriz karşısında finansal kurumlara yönelik verdikleri nak-
di ve gayri nakdi desteklerinin toplamının GSMH toplamiarına oranı yüzde
27.9'a ulaşacaktır.
NAKIT DESTEKLER
KÖTÜ AKTİFLERİN
SATlN ALINMASI 3.29 5.20 0.09
HAZİNE KAGITLARI
VERİLMESİ 0.96 1.34 0.32
GAYRİNAKDi DESTEKLER
MERKEZ BANKASI
LİKİDİTE OLANAKLARI 9.34 13.93 1.64
38
Ekonomileri Canlandırma Paketleri
39
Tablo. lS Kriz Karşısında Alınan Önlemler İle OECD Ülkelerinin
Kamu Mali Göstergelerinde Bozulma
ÜLKELER GÖSTERGELER
ABD GENELKAMU
AÇlGl/GSMH -2.2 -2.9 -5.8 -10.2 -11.9
ABD BRÜTKAMU
BORCU/GSMH 61.7 62.9 71.9 88.1 100.0
JAPONYA GENELKAMU
AÇlGl/GSMH -1.6 -2.5 -2.6 -6.8 -8.4
JAPONYA BRÜTKAMU
BORCU/GSMH 172.1 167.1 172.1 186.2 197.3
EUROALANI GENELKAMU
AÇlGl/GSMH -1.3 -0.7 -1.8 -5.4 -7.0
EUROALANI BRÜTKAMU
BORCU/GSMH 74.6 71.2 71.0 77.7 84.4
Düzenleyici Önlemler
40
Ekonomik kriz karşısında alınan önlemlerin iyileştirİcİ etkileri ve aşamaları
zamana yayılacaktır. Alınan önlemlerin 2009 yılındaki etkileri finansal piya-
salarda dalgalanmaların azaltılması, krizin yol açtığı bozulmaların durdurul-
ması, ekonomik aktivitelerdeki küçülmenin durdurulması, krizde dip nokta-
sına ulaşılması ve ardından öncelikle bozulan güven ve beklentilerin yeniden
iyileştirilmesi ile ekonomik aktivitelerde dipler sonrası yeniden, ancak sınırlı
canlanmanın başlaması şeklinde olacaktır.
41
Tablo.16 Ekonomik Kriz Karşısında Alınan Önlemlerin İyileştirici
Etkileri Ve Aşamaları
2011 VE
ÖNLEMLER 2009 2010 SONRASI
FİNANS AL
PiYASALARDA
FİNANS AL
İSTiKRAR
GEVŞ~~PARA PiYASALARDA EKONOMİK
POLITIKASI GÖRECELİ BÜYÜME
İSTiKRAR
EKONOMiDE
BÜYÜME
BAŞLANGlCI
BANKALARIN
SERMAYE VE BANKALARIN
LİKİTİDE BANKALARIN
FİNANS AL
SERMAYE
İHTİYAÇLARININ YENİDEN KREDi
KURUMLARA YETERLiLiGiNE
KARŞILANMASI
YENİDEN VERMEYE
DESTEKLER
FiNANSAL KUVUŞMASI BAŞLAMASI
PiYASALARDA
GÜVEN TESİSİ
EKONOMİLERİ KAMU HANE HALKI ÖZEL
RESESYONUN KESİMİNDE TÜKETİM
CANLANDlRMA
PAKETLERİ
SINIRLANMASI BÜYÜME HARCAMAJ..ARINDA
BUYUME
BAŞLANGlCI
DÜZENLEMELER FİNANS AL
YENİ FiNANSAL
VE PiYASALARDA
DÜZENLEYiCi MiMARİ
UYGULAMAYA İSTİKRARLI
ÖNLEMLER UZLAŞMA
ARATIŞI
GEÇİŞ BÜYÜME
BAŞLANGlCI
42
1.4. YENİ DÖNEMDE DÜNYA
EKONOMİSİNİN BÜYÜME
KOŞULLARI İÇİN ÖNGÖRÜLER
Küresel krizin etkileri, alınan önlemler ve küresel krizden alınan dersler (alın
dığı varsayılan) yeni dönemin büyüme dinamiklerini de şekillendirmektedir.
Yeni dönemin büyüme dinamiklerini bunların dışında şekillendirecek nüfus
ve demografi, enerji, sürdürülebilir büyüme, teknolojik gelişmeler ve benzeri
gibi önemli diğer belirleyiciler de bulunmaktadır.
43
sonra alınan önlemler ile birlikte yeni dönemin büyüme koşullarının oluşma
ya başladığı bir geçiş dönemi olacaktır.
2009 yılında bir önceki dönemin büyüme dinamiklerinin önemli bir bölümü
ortadan kalkmaktadır. Buna bağlı olarak büyümenin talep yönünde iç tüketim
ve dış talep (ihracat), arz yönünde ise özel sektör yatırımları önemli ölçüde
daralmaktadır. Büyümenin finansmanı tarafında ise finansal olanaklar ve ser-
maye akımları hızla daralmaktadır. Kamu kesiminde alınan önlemler ile bir-
likte artan harcamalar ve küçülme ile birlikte gelirlerin azalması sonucu den-
geler bozulmaktadır. Fiyatlar ise hızla gerilerken de:flasyon riski ortaya çık
maktadır. Tüm bu koşullar içinde dünya ekonomisi 2009 yılında küçülmek-
tedir. Gelişmiş.ülkeler de 2009 yılında küçülürken, gelişen ülkelerin büyüme
performansı önemli ölçüde yavaşlamaktadır.
Kısa vadeli büyüme koşulları için iktisadi faaliyetlere ilişkin öngörüler aşa
ğıdadır;
İç Talep-Tüketim
44
Kamu Harcamaları Ve Dengesi
Finansman Olanakları
Fiyatlar
45
1.4.2. UZUN VADELİ BÜYÜME DİNAMiKLERİ
İÇİN ÖNGÖRÜLER 2011-2023
Yeni dönemin büyüme dinamiklerinin bir diğeri geliriere dayalı bir tüketim ve
öz kaynaklara dayalı bir yatırım büyümesi olacaktır. Bir önceki dönemin aşırı
borçlanmaya dayalı tüketim ve yatırım büyümesi yeni dönemde olamayacaktır.
Tüketim ve yatırımların belirleyicisi gelirler ve öz kaynaklar olacaktır.
Sermaye akımlarında genişleme sürecektir, ancak artış hızı bir önceki döne-
min altında kalacaktır. Uluslararası rezerv para olma işlevini dolar payı azalsa
bile koruyacaktır. Ancak dolar arzı ve likiditesi daha sınırlı kalacaktır.
Varlık ve emtia fiyatlarında daha sınırlı artışlar ve buna bağlı olarak daha sı
nırlı servet etkisi olacağı öngörülmektedir.
46
Tablo.17 Yeni Ekonomik Dönemin Büyüme Dinamikleri 2011-2023
HlZLI EKONOMİK BÜYÜME
YENİ EKONOMİK DÖNEMİN DÖNEMİNİN (2003-2007)
BÜYÜME DİNAMiKLERİ BÜYÜME DİNAMiKLERİ
VARLIK VE EMTİA
FİYATL~AAŞJ!P
VARLIK VE EMTİA FİYATLARINDA OYNAKLIK ŞIŞME V~ yuKSEK
İSTiKRAR VE SINIRLI SERVET ETKİSİ SERVET ETKISI
_ÇEVREYi ~ORYYAN D~J-!:AA;ı<AYN~
TUKETEN SURDURULEBILIR BUYUME ILE
UYUMLU TÜKETİM AŞIRI VE HlZLI TÜKETİM
DÜZENLEMELERD~ARTIŞKAMU
KURUMLARININ DUZENLEME VE DEREGÜLASYON;
GÖZETİM OTORiTELERİNİN DÜZENLEMELERDE VE KAMU
GÜÇLENDİRiLMESi DENETİM GÖZETİMiNDE ESNEKLİK
Son olarak yeni teknoloji ve yeni ürünler odaklı verimlilik artışına dayalı bü-
yüme dinamiği kapasite artışına dayalı büyüme dinamiğinin yerini alacaktır.
47
Yeni döneme ilişkin olarak ortaya koyulan büyüme dinamikleri öngörülerine
bağlı dünya ekonomisinde büyümenin daha istikrarlı, ancak hızlı büyüme dö-
nemine göre daha sınırlı olacağı öngörülmektedir.
48
2. TÜRKİYE'NİN BÜYÜME·
PERFORMANSI VE DİNAMiKLERİ
GiRiş
Türkiye için yeni bir büyüme modeli önerisi geliştirilirken en önemli ve ön-
celikli kaynak Türkiye'nin yakın geçmiş dönem büyüme performansı ve bü-
yüme dinamikleridir.
49
2.1. TÜRKİYE EKONOMİSİNDE
BÜYÜME VE ULUSLARARASI
KARŞlLAŞTlRMALAR
2002-2008 dönemi ise göreceli daha düşük ve tek haneli enflasyon, kamu açık
ları ve kamu borçlanma ihtiyacında sınırlanına, göreceli daha düşük faiz oranla-
rı ve Türk Lirasının sürekli değer kazanınası şeklinde koşullara sahip olmuştur.
50
1987-2001 yıllan arasında büyüme performansındaki istikrarsızlık ve aşırı
dalgalanma milli gelir büyüklüklerine de yansımıştır. 1987 yılında 140.3 mil-
yar dolar olan milli gelir 1993 yılında 318.6 milyar dolara çıktıktan sonra
2001 yılında tekrar 196.7 milyar dolara gerilemiştir.
Yeni büyüme koşulları içinde Türkiye ekonomisi 2002 yılından itibaren istik-
rarlı ve hızlı bir büyüme sağlamıştır. 2002-2007 yıllan arasında yıllık ortala-
ma yüzde 6.82 büyüme gerçekleşmiştir. Ancak 2007 ve 2008 yıllarında büyü-
me performansının zayıftadığı görülmektedir. Ekonomik reformların yavaşla
ması ve küresel kriz etkileri ile 2008 yılında büyüme yüzde 1.1 'e gerilemiştir.
51
2002-2007 arasında ise büyüme daha istikrarlı ve hızlı olmuş, yıllık ortalama
yüzde 6.82 büyüme ile potansiyel büyüme hızı yakalanmıştır.
52
Türkiye'nin büyüme performansının daha sağlıklı değerlendirilmesi için
dünyanın büyüme performansı ile karşılaştınlmaktadır. Dünyanın, gelişmiş
ülkelerin ve gelişen ülkelerin büyüme oranları ile Türkiye'nin büyüme
oranları 1990-2008 yılları arasında karşılaştırıldığında 2001 öncesi ve sonrası
iki ayrı dönem yine belirginleşmektedir.
53
Türkiye ekonomisi 200ı öncesi dönemde hem büyüme ve küçülme yılları iti-
bariyle hem de büyüme ve küçülme oranları itibariyle dünyadan ayrışrnaktadır.
Türkiye'nin büyüme performansı ile dünya ekonomisi ve gelişen ülkeler
büyüme performansı arasında bir korelasyon bulunmamaktadır. Bunda
Türkiye'nin istikrarsız ve dalgalı büyüme performansı belirleyici olmaktadır.
200ı yılından sonraki dönemde ise Türkiye ile dünyanın ve gelişen ülkel-
erin büyüme performansı arasında yakın bir korelasyon bulunmaktadır. 200 ı
yılından sonra dünya ekonomisi gelişmiş ve gelişen ülkeler hızlı bir ekonomik
büyüme gösterirken aynı şekilde Türkiye de hızlı bir büyüme göstermektedir.
Bu dönernde Türkiye'nin büyüme performansı dünya ortalamasının üzerinde
ve gelişen ülkeler ortalamasının da sınırlı ölçüde üzerinde gerçekleşmiştir.
Türkiye'nin milli gelirinin dünya geliri içindeki payı ı990 yılında yüzde 1.04
iken 2000 yılında yüzde 0.82'ye, 2001 yılında ise yüzde 0.6ı 'e gerilemiştir.
Gelişen ülkeler içindeki payı ise 1990 yılında yüzde 4.9 iken 2000 yılında
yüzde 3.56, 2001 yılında ise yüzde 2.68'e gerilemiştir.
54
Tablo.20 Türkiye Ve Dünya Ekonomik Büyüklük
Karşılaştırmaları Ve Türkiye'nin Payı 1990-2008
55
Tablo.21 Türkiye Sektörel Büyüme Hızları 1987-1998
YILLAR TARIM SANAYİ HİZMETLER GSMH
ı987 0.4 9.1 ı2.9 9.8
ı988 7.8 1.8 0.5 1.5
1989 -7.6 4.6 0.9 1.6
ı990 6.8 8.6 10.3 9.4
ı99ı 0.9 2.7 0.6 0.3
ı992 4.3 5.9 6.5 6.4
ı993 -1.3 8.2 ıo.7 8.ı
56
2.2. TÜRKİYE EKONOMİSİNDE
BÜYÜMENİN KAYNAKLARI
Ekonomik büyüme için talep ve harcamalar tarafı kısa vadeli etkiler yaparken
bir ülkenin orta-uzun vadeli büyüme potansiyeli ve performansında belirley-
ici olan arz yönlü unsurlar yani üretim faktörleridir. Üretim faktörlerinin hem
miktarı hem de verimiiliklerindeki değişim orta uzun vadeli büyürnede belir-
leyici olmaktadır.
Bir ülkenin üretim arzını sahip olduğu sermaye stoku belirlemektedir. Ser-
maye stoku belli bir dönemde mal ve hizmet üretmek için sahip olunan veya
57
gerekli· olan fiziki yatırım unsurlannın toplamını ifade etmektedir. Üretim
faaliyetleri için sahip olunan sermaye miktan ekonomide üretilecek mal ve
hizmet miktarının üst sınırını (potansiyelini) da göstermektedir. Sermaye
stoku makine ve teçhizat, binalar, bilgisayar donanım ve yazılımları, yollar
barajlar gibi alt yapılar ile bireylerin fiziki yatırım olarak kabu1 edilen konut
stokundan oluşmaktadır.
Ülkeler daha fazla üretim yapmak için daha yüksek sermaye stokuna sahip
olmayı hedeflemektedir. Bu amaçla yaratılan sermaye stokunun toplamı ül-
kenin sermaye birikimini de ifade etmektedir.
Sabit sermaye stokundaki artış ise aynı dönemde yıllık ortalama yüzde 4.76
ve çalışan başına sabit sermaye stoku artışı yüzde 3.43 olarak gerçekleşmiştir.
2002-2007 yılları arasındaki hızlı büyüme ile birlikte ekonomik büyüme po-
tansiyel büyüme hızına yaklaşmıştır. Ancak sabit sermaye yatırımlarındaki
58
bu büyüme bir önceki dönemde yaşanan daralma ardından gerçekleşmiş olup
sürdürülebilir oranlar olarak görülmemektedir.
2001 yılından sonraki dönemde ise sabit sermaye yatırımlarının daha istikrarlı
ve hızlı arttığı görülmektedir. Ancak hızlı artış 2007 yılında yavaşlamış, 2008
yılında ise küçülme yaşanmıştır. Sabit sermaye yatırımlarındaki hızlı artış
sürdürülebilir olmamıştır.
59
Tablo.24 Türkiye Gayri Safi Sabit Sermaye Oluşumu Yıllık
Büyüme Oranları 1988-1998 1987 Fiyatlarıyla
60
Sabit sermaye yatırımlarının büyüme oranları ile birlikte GSMH'ya oranı da
büyüme kaynaklarının analizinde önem taşımaktadır.
Sabit sermaye yatırımlarının GSMH oranı analizi önemli bulgulara işaret et-
mektedir. 1988-2008 yılları arasında sabit sermaye yatırımlannın GSMH'ya
oranı genellikle yüzde 20-25 arasında gerçekleşmektedir. Oranın yüzde
20'nin altında gerçekleştiği yıllarda ekonomi küçülmektedir.
Sabit sermaye yatırımlarının GSMH'ya oranı 2006 yılında yüzde 25.5, 2007
yılında ise yüzde 25.7 ile en yüksek oranlarına ulaşmıştır. Ekonomik küçülme
yaşanan yıllar bırakıldığında sabit sermaye yatırımlarının GSMH'ya oranı
yıllık ortalama yüzde 22.7 olmuştur.
Son yirmi yıl içinde oluşan bu ortalama Türkiye'nin yüzde 6-7 gibi hedeflediği
potansiyel büyüme oranlarına ulaşılması için yetersiz kalmaktadır.
61
1988 sonrası sabit sermaye yatırımlarının GSMH oranlarında ortaya çıkan
diğerönemli iki bulgu ise özel sektörün payı artarken, kamunun payı azal-
makta, makine ve teçhizat yatırımlarının payı artarken inşaat yatırımlarının
payı azalmaktadır.
62
maye verimliliğinde artış etkisidir. Ayrıca aynı sektörde genişleyen yatırımlar
ile birlikte sermayenin azalan verim kanunu da çalışmakta, sermaye/hasıla
katsayısı bir dönem sonra düşmeye başlamaktadır.
Kapasite kullanım oranı ile düzeltilmiş sermaye/hasıla oranı ise aynı dönemde
yıllık ortalama yüzde 1.90 olmuştur.
63
Türkiye'de istihdam genel seviyesi veya emek miktarı 1987-2007 yılları
arasında yıllık ortalama yüzde 1.27 oranında artmıştır. 1987 yılında 16.2 mi-
lyon olan istihdam genel seviyesi 2007 yılında 21.2 milyona yükselmiştir.
64
2.2.1.3. TÜRKİYE'DE ÜRETİM FAKTÖRLERİNİN
VERİMLİLiGiNDE GELİŞMELER
Verimlilik kısmi verimlilik ve toplam faktör verimliliği olarak ayrı ayrı ölçül-
mekte ve değerlendirilmektedir. Emek ve sermaye için tek başına kısmi verim-
lilikler ölçüldüğü gibi, emek ve sermayenin birbirlerine olan katkılarının da
içerildiği toplam faktör verimliliği ölçülmektedir.
65
Türkiye gibi gelişen bir ülkede sermaye verimliğin azalması ve büyümeye
katkının negatif olması çok ender görülmektedir.
IŞGUCU
VERİMLİLİGİ SERMAYE
ARTIŞI VERİMLİLİGİ
İŞGÜCÜ YILLIK SERMAYE ARTIŞI KKO
VERİMLİLİGİ ORTALAMA. VERİMLILİGİ İLE
ARTIŞI ÇALIŞMA ARTIŞI D ÜZEL TİLMİŞ
YILLIK SAATiİLE YILLIK YILLIK
ORTALAMA DÜZEL TİLMİŞ ORTALAMA ORTALAMA
DÖNEMLER % % % %
66
2.2.2. ARZ YÖNLÜ BÜYÜME KAYNAKLARININ
TÜRKİYE EKONOMİSİNDE BÜYÜMEYE
KATKILARI 1987-2007
Adı geçen çalışmada büyüme kaynaklarının katkısı üç ayrı model ile ayrı ayrı
hesaplanmaktadır. Model 1 ekonomide yaşanan kısa dönemli dalgalanmaları,
içsel, dışsal şokların etkisini ve sermayenin yaşında meydana gelen değişmeleri
dikkate almamaktadır. Model 2 ekonomide kısa dönemli dalgalanmaları temsil
eden işgücünün ortalama çalışma saatindeki ve kapasite kullanım oranındaki
gelişmeleri yansıtmaktadır. Model 3 ise Model 2 'ye sermaye stokunun ye-
nilenme hızındaki değişmeleri de ekleyerek kurgulanmaktadır.
67
Model 3 ile değerlendirildiğinde ise 1988-2007 yılları arasında sermayenin
büyümeye katkısı yüzde 86.6'ya çıkarken, toplam faktör verimliliğinin katkısı
yüzde 3.8 ve işgücünün katkısı yüzde 9.6 olmaktadır.
68
Büyümenin kaynakları içinde toplam faktör verimliliğindeki artışın da katkısı
sınırlıdır. Model2 ve Model 3 içinde katkı çok daha düşük seviyelere inmektedir.
69
belirleyicilerinden olduğu için sabit sermaye yatırımlarının hacmini ve böy-
lece ekonomik büyürneyi belirlemektedir. Bu ilişki içinde yüksek tasarruf
oranları yüksek büyüme potansiyelini yansıtmaktadır, veya ülkeler daha yük-
sek büyüme hızları için daha yüksek tasarruf oranlarına ihtiyaç duymaktadır.
Yurtiçi tasarruf oranları büyümenin sınırlarını çizmektedir.
70
Türkiye 1987-2007 yılları arasında yatırım- tasarruf dengesinde sürekli tasar-
ruf açığı vermektedir. Yurtiçi tasarruflar yatırımlar için yeterli olmamaktadır.
Yatırımların ve ekonominin daha hızlı büyüdüğü yıllarda yatırım-tasarruf
açığı daha yüksek gerçekleşmektedir. Tasarruf fazlası verilen yıllar ekono-
minin küçüldüğü veya çok sınırlı büyüme sağlanan yıllar olmuştur.
71
Tablo.32 Türkiye'de Tasarruf ve Yatırım Oranları
YATIRIM NET
TASARRUF cARi SERMAYE GSMH
YATIRIM/ TASARRUF/ AÇI GI! AÇIK/ GİRİŞ İ/ BÜYÜME
YILLAR GSMH% GSMH% GSMH% GSMH% GSMH% %
ı987 ı9.45 ı8.6 -0.85 -0.57 +ı.35 9.8
ı988 ı8.8ı ı8.9 0.10 +ı .ı o -0.64 1.5
ı989 ı9.18 ı9.4 0.22 +0.53 +0.47 1.6
ı990 20.40 20.0 -0.40 -ı.12 +1.73 9.4
ı99ı 20.44 20.0 -0.44 +0.12 -0.96 0.3
ı992 20.10 ı9.7 -0.40 +0.40 +ı.46 6.4
ı993 23.26 20.8 -2.46 -2.00 +2.79 8.1
ı994 20.67 21.0 0.33 +1.30 -2.15 -6.ı
2002 yılından
soma ise ekonomik büyüme daha istikrarlı ve hızlı
gerçekleşmiştir. Bu dönemde hem cari açık/GSMH oranı hem de net sermaye
girişi/GSMH oranı hızla artmıştır. Bu dönemde Türkiye ekonomisi büyüme-
sinin finansmanı için yüksek oranda dış tasarrufları kullanmıştır. Yüzde 6.9
72
büyüme sağlanan 2006 yılında cari açık/GSMH oranı yüzde 5.95 net sermaye
girişi/GSMH oranı ise yüzde 8.11 olmuştur. Net sermaye girişinin /GSMH
oranı 2005 yılında yüzde 8.87 olarak gerçekleşmiştir.
73
Parasal büyüklükler ı 990-2008 yıllan için Tablo.33 'de sunulmaktadır. Yük-
sek enflasyon yaşanan 1990-200ı dönemi ile 2002-2008 dönemi iki alt döne-
mi oluşturmaktadır.
Toplam banka kredilerinin büyüklüğü ise 2008 yılında 367.6 milyar TL'ye
ulaşmıştır.
Yüksek enflasyonlu 1990-2001 dönemi ardından 2002 yılından iti-
baren banka kredilerinde önemli bir reel genişleme sağlandığı görülmektedir.
74
2001 yılında krediler 1 mevduat oranı yüzde 32.7 iken 2008 yılında bu oran
yüzde 85'e yükselmiştir.
75
Tablo.34 Türkiye'de Finansal Varlıklar Milyar TL
Finansal büyüklüklerin GSMH'ya oranları itibari ile iki farklı dönem görül-
mektedir; 1990-2001 dönemi ve 2002-2008 dönemi.
76
Merkez Bankası bilançosunun GSMH' a oranı izlenen para politikalarına göre
değişiklikler göstermektedir. ı 990 yılında yüzde ı 6. 7 olan oran uygulanan
para programlarının etkisi ile 1993 yılında yüzde 10.3 'e gerilemiş, 1994 krizi
ile genişlemeye başlamış ve 2000 yılında yüzde ı 8.5 'e yükselmiştir. 200 ı krizi
ve IMF kaynaklarının Hazine ve Merkez Bankası tarafından kullandırılması
nedeni ile MB bilançosu şişmiş ve GSMH'ya oranı 200ı yılında yüzde 34.5
olmuştur. Daha soma uygulanan enflasyon hedeflernesi ile birlikte bilanço
büyüklüğünün GSMH'ya oranı 2008 yılında yüzde ıı.8'e gerilemiştir. Fiyat
istikrarı açısından daha sağlıklı bir büyüklüğe ulaşılmıştır.
Toplam finansal varlıkların 1 GSMH'ya oranı 200 ı yılında yüzde 99.2 'e
sıçramıştır. Ancak bu sıçramanın yaklaşık 20 puanı fiktiftir. Ekonomik krizde
sermayelerini kaybeden özel ve kamu bankalarına aktarılan nakit dışı kamu
menkul kıymetleri ile menkul kıyınet stoku ve dolayısıyla finansal varlıklar
ve GSMH'ya oranı şişmiştir. izleyen yıllarda ise mali varlıkların GSMH'ya
oranı gerilemiş ve 2008 yılında yüzde 88.1 'e inmiştir. Bu gerilernede 2001
soması nakit dışı ihraç edilen kamu menkul kıyınet stokunun itfası kısmen rol
aynarken tasarruf eğilimindeki gerileme daha etkili olmaktadır.
Toplam mevduatlar 1 GSMH oranı 1990 yılında yüzde ı 6. 7 iken ı 999 yılında
yüzde 38.3 'e kadar çıkmıştır. 2001 yılı kriz yılında milli gelirin önemli ölçüde
küçüldüğü özel bir yıldır ve bu nedenle mevduatların 1 GSMH'ya oranı yüzde
43.7 olmuştur. 2001 yılındansoma ise mevduatların GSMH'ya oranında gö-
77
receli bir gerileme yaşanmış ancak 2005 yılından somaki artış ile birlikte
2008 yılında yüzde 45.5'e yükselmiştir.
Tasarruf sisteminin büyüklüğüne ilişkin bir diğer önemli gösterge finansal sek-
törde faaliyet gösteren kurumların bilanço büyüklükleri ve bunun GSMH'ya
oranı dır. 200 ı ekonomik krizi ile birlikte Türk finansal sistemi aktiflerinin
bir bölümünü kaybetmiştir. Bu nedenle aktif büyüklükleri 2002 yılından
itibaren sunulmaktadır.
Türkiye hızlı ve sürdürülebilir bir büyüme için daha büyük bir finansal sek-
töre ve tasarruf sistemine ihtiyaç duymaktadır.
78
Tablo.35 Türkiye'de Finansal Büyüklüklerin GSMH Oranları
MERKEZ
BANKASI TOPLAM TOPLAM
BİLANÇO FİNANSAL TOPLAM BANKA
BÜYÜKLÜGÜl VARLIKLARI MEVDUATLARI KREDİLERİ/
YILLAR GSMH% GSMH% GSMH% GSMH%
1990 16.7 33.3 16.7 16.7
79
Tablo.36 Finans Sektörünün Aktif Büyüklüğü Milyar TL ve GSMH
Oranı Yüzde
a. Tasarruf sahiplerinin geleneksel tasarruf eğilimi ile altın ve döviz gibi tasar-
ruf araçlarına gösterdiği bağlılık
80
e. Bankacılık sektörünün finansman olanaklarında halen geniş yer alması ve
sermaye piyasasının yeterince kullanılmaması
81
İkincisi ise Türkiye' de özel sektör şirketlerinin finansman tercihleri dir.
YENİHiSSE
SENEDi HALKA BEDELLi
ARZIİHRAÇ SERMAYE
YILLAR FİYATLARI İLE ARTTIRIMI TOPLAM
ı990 3 2 5
ı99ı 2 6 8
ı992 ı 6 7
ı993 2 6 8
ı994 8 29 27
ı995 ll 4ı 52
ı996 ı5 49 64
ı997 64 139 203
ı998 94 327 42ı
82
Özel sektör sabit getirili araçlar yolu ile sermaye piyasasından kaynak temi-
nini de tercih etmemektedir.
ÖZELSEKTÖRBORÇLANMA %
ARAÇLARI STOK MiLYON TL GSMH
TAHYİL 370 0.03
FİNANSMAN BONOSU 320 0.03
VARLIÖA DAYALI MENKUL KIYMET - -
BANKA BONOSU - -
TOPLAM 690 0.06
PORTFÖY DEGERi %
Dİ GER MENKUL KlYMETLER MİLYONTL GSMH
MENKUL KNMET
YATIRIM FONLAR! 23.978 2.52
EMEKLiLİK YATIRIM FONLAR! 6.563 0.69
MENKUL KNMET
YATIRIM ORTAKLIKLARı 553 0.06
GAYRiM:ENKUL
YATIRIM ORTAKLIKLARı 4.269 0.44
GİRİŞİM SERMAYESİ
YATIRIM ORTAKLIKLARı 141 0.01
TOPLAM 35.504 3.72
Kaynak: Sermaye Piyasası Kurumu Yıllıklan
83
Özel sektörün bu tercihi ile yurtiçi tasarrufların genişleme potansiye-
li sınırlanırken, Türkiye'nin ekonomik büyüme için dış tasarruflara olan
bağımlığı artmaktadır.
Türkiye için de aynı koşullar geçerlidir. Bununla birlikte 2001 ekonomik krizi
sonrası Türkiye 'nin ikili tasarruf sisteminin oluştuğu veya tasarruf sisteminin
ikiye bölündüğü görülmektedir.
84
Türkiye'ye finansal akımları ı 74.5 milyar TL, Türkiye'den yurtdışı şubelere
finansal akımlar ise ı55.2 milyar TL' dir.
85
Türkiye'nin uluslararası yatırım pozisyonundaki gelişmeler bu bağımlığı
açıkça ortaya koymaktadır. Net dış tasarruf kullanımını da yansıtan
Türkiye'nin uluslararası net yatırım pozisyonu 1996 yılında 54.8 milyar dolar
açık verirken bu açık 2008 yılında 199.9 milyar dolara çıkmıştır.
86
nun özellikle tasarruf açığı ile karşılaşması halinde toplam yurtiçi tasarrufları
gerilemektedir. Özel sektör tasarrufları veya dış tasarruflar kamu tasarruf
açığının kapatılması için de kullanılmaktadır.
1999-2003 yılları arasında ise kamu kesimi yüksek tasarruf açıkları vermiştir.
Tasarruf açıkları 1999-2001 yıllarında özellikle cari transfer harcamalarının
büyümesi ile artmış, 2001 yılındaki ekonomik kriz sonrası alınan ekonomik ön-
lemler ile birlikte yüksek kamu tasarruf açıkları bu kez cari transfer harcamalarının
küçülmesi ile azalmıştır. Bununla birlikte bu dönemde yüksek kamu tasarruf
açıkları oluşmuştur. 2001 yılında GSMH'ın yüzde 7.14'ne çıkan kamu tasarruf
açığı alınan önlemler ile birlikte 2004 yılında yüzde 0.96'ya indirilmiştir.
Kamu tasarrufları 2004-2008 yılları arasında ise fazla vermiş ve 1990 sonrası
dönem içindeki en yüksek kamu tasarruf fazlası oranlarına ulaşılmıştır.
87
likle de faiz harcamaları) daralmadan kaynaklandığı görülmektedir. Böylece
2001 yılında yüzde 2.5'e kadar düşen kamu harcanabilir gelir 1 GSMH oranı
2006 yılında yüzde 13.87'ye kadar yükselebilmiştir. Kamu cari harcamaları
da yüzde 9-10 arasında tutulmuş ve böylece 2004-2008 yılları arasında gö-
receli yüksek tasarruf fazlasına ulaşılmıştır. En yüksek kamu tasarrufu 1
GSMH fazlası 2006 yılında yüzde 4.33 ile 2006 yılında gerçekleşmiştir.
88
Tablo. 42 Türkiye'de Kamu Tasarrufları GSMH Oranı Yüzde
KAMU KAMU
GELİR İ! cARi HARCANABİLİR cARi KAMU SOSYAL
GSMH TRANSFERI GELİR! HARCAMALARI TASABRUF/ GÜVENLİK/
YILLAR % GSMHo/o GSMH% GSMH% GSMH% GSMH%
89
Türkiye için yapılan bu inceleme ve değerlendirmelere ilave olarak uluslararası
karşılaştırmalar da yapılarak analizler genişletilmektedir.
90
5. Türkiye toplam faktör verimliliği artışını büyümenin kaynağı olarak çok
sınırlı kullanmaktadır.
6. Hızlı ekonomik büyüme gösteren seçilmiş gelişen ülkelerin bir başka ortak
özelliği ise çok hızlı büyüme oranlarına rağmen düşük enflasyon oranlarına
ve fiyat istikrarınasahip olmalarıdır. Türkiye fiyat istikrarına ulaşamadığı için
hızlı ve sürdürülebilir büyüme sürecine girememektedir. Karşılaştırmalarda
görüldüğü gibi enflasyon hedeflernesi veya fiyat istikrarı büyümeye engel
değil, tam tersine hızlı büyümenin gerekli bir koşuludur.
91
Tablo.43 1980-1990 Yılları Arasında Hızlı Ekonomik Büyüme Gösteren Seçilmiş Ülkelerin Çeşitli
Göstergeleri
ORTALAMA ORTALAMA YURT İÇİ YURTİÇİ YILLIK
ORTALAMA YATIRIM/GSMH TASARRUF/GSMH BANKA ORTALAMA
ORTALAMA MİLLİGELİR KREDİLERİI İSTiHDAM
BÜYÜME DEFLATÖRÜ GSMH ARTIŞI
ÜLKELER % % 1980 1990 1980 1990 1990 % i
Türkiye ekonomisinde orta uzun vadeli kalıcı bir büyüme modeli oluşturulması
için büyümenin arz yönlü unsurları önemli olup talep bileşenleri kısa dönemli
ve kalıcı olmayan etkilere sahip bulunmaktadır. Bu nedenle Türkiye ekono-
misinin büyüme performansı kaynakları ve dinamikleri arz yönlü olarak ince-
lenmekte ve değerlendirilmektedir.
Çoğu gelişen ülkenin ihracata yani dış talebe dayalı büyüme modelini ben-
imsedikleri, sınırlı iç talep ve yüksek iç tasarruflara ulaşarak yatırımlarını ve
üretim kapasitelerini dış talep odaklı oluşturdukları ve büyüdükleri görülme-
ktedir.
İlk olarak Türkiye' de talep bileşenleri içinde baskın bir unsurun olmadığı iç ve
dış talebin, özel ve kamu harcamalarının, tüketim ve yatırım harcamalarının
hepsinin birlikte büyümeye benzer eğilimler içinde katkı sağladığı görülmek-
tedir. İç talep (2003-2004), ihracat (2004-2005), sabit yatırımlar (2004-2005)
ithalat (2003,2004,2005) belirli yıllarda daha hızlı büyümekte ve büyümeye
95
daha fazla katkı sağlamaktadır. Ancak bunlar kısa süreli ve geçici olmaktadır.
Büyümenin talep bileşenlerindeki artışlar ve yavaşlamalar da paralellik gös-
termektedir ve bileşenler birbirini ikame etmemektedir.
96
2.3. TÜRKİYE'NİN BÜYÜME PERFORMANSINA
VE DİNAMİKLERİNE İLİŞKİN
TEMEL BULGULAR
Türkiye'nin büyüme performansına ve dinamiklerine ilişkin olarak yapılan
ayrıntılı inceleme ve analizler ile uluslar arası karşılaştırmalar sonucu elde
edilen temel bulgular aşağıda sunulmaktadır. Bu bulgular Türkiye için yeni
bir büyüme modelinin seçilmesinde ve geliştirilmesinde de esas olacaktır.
4. Büyüme modelinin olmaması nedeni ile ekonomi konjonktüre göre arz veya
talep bileşenlerinde (iç talep, ihracat, özel sektör yatırımları, ithalat) meydana
gelen ve sürekli olmayan genişlemeler ile büyümektedir (veya küçülmekte-
dir). Büyüme konjonktüre göre oluşan gelişmelere bağımlı kaldığı için de
istikrarsız olmaktadır.
97
7. Ekonomik büyümenin arz yönlü en önemli kaynağı olmasına rağmen sabit
sermaye yatırımları göreceli düşük ve potansiyel büyüme hızı için yeterli
değildir.
ı 2.
Ekonomik büyümenin finansmanında yurtiçi tasarruflar yetersiz kalmıştır.
Yurtiçi tasarrufların oranı düşüktür ve 2003 sonrasında giderek azalmaktadır.
Özel kesim tasarruf eğilimi ve oranı düşmektedir.
98
tasarruf sisteminin etkinliği sınırlıdır. Özel sektör, sermaye piyasası araçları
yerine yurtdışı finansmanı tercih etmektedir. Bankaların yurtdışı şubelerinin
finansal akımları ile ikili tasarruf sistemi oluşmuştur.
16. Kamu sürekli tasarruf açığı veren yapısına 2001 sonrası izlenen para
ve maliye politikaları ile son vermiştir. Kamu 2004 yılından itibaren tasar-
ruf fazlası vermeye başlamıştır. Ekonomik kriz ile yeniden tasarruf açığı
oluşacaktır.
99
100
3. KÜRESEL KRİZ SONRASI YAKIN
DÖNEM İÇİN TÜRKİYE'NİN
BÜYÜME DİNAMiKLERİ VE
KOŞULLARI
GİRİŞ
Türkiye için yeni bir büyüme modeli geliştirilmesi çalışmanın esas arnacı ol-
makla birlikte küresel krizin etkileri sonrası Türkiye'nin kısa dönem içinde
göstereceği büyüme performansı da önem taşımaktadır. Nitekim Türkiye eko-
nomisi 2009 yılında kuvvetli bir küçülme yaşayacaktır. Türkiye ekonomisinin
yeniden büyüme patikasına girebilmesi açısından 201 O ve 20 ll yılları önem
taşımaktadır.
101
3.1. KÜRESEL KRİZİN TÜRKİYE'NİN
BÜYÜME DİNAMİKLERİNE ETKİLERİ
Türkiye ekonomisi küresel kriz öncesi yakın dönemde dış talebe (ihracata),
özel sektör yatırımiarına ve dış tasarrufların kullanımına bağımlı bir büyüme
göstermiştir. Ancak küresel kriz ile birlikte büyümenin ana dinamikleri ile
olan dış talep (ihracat) ile dış tasarrufian kullanma olanakları önemli ölçüde
sınırlanmıştır. Özel sektör yatırımlan da hızla daralmıştır.
Bununla birlikte küresel krizin sadece Türkiye'nin değil, hemen tüm ülkeler-
in büyüme dinamiklerini olumsuz etkilediği, bir çoğunu sınırladığı ve ortadan
kaldırdığı görülmektedir.
Küresel kriz öncesi hızlı büyüme gösteren çok sayıda ülkenin büyüme din-
amikleri bozulmuş ve 2009 yılında ekonomiler küçülme ile karşı karşıya
kalmıştır. Özellikle gelişmiş ekonomilerde büyüme dinamiklerinin kaybı ve
küçülmeler daha kuvvetli gerçekleşmektedir. Başta Çin ve Hindistan gibi
küresel krize rağmen ekonomik büyüme gösteren ülkelerin büyüme din-
amikleri de hızla değişmektedir. Bu ülkeler dış talebe aşırı bağlı büyümelerini
iç talepteki genişleme ile dengelerneyi hedeflemektedir.
Küresel kriz ile birlikte gelişmiş ülkelerin en çok etkilenen büyüme dinamiği
yurtiçi tasarrufların erimesi ve iç talepteki hızlı gerileme olmuştur. Gelişmiş
ülkelerin tasarrufian varlık (menkul, gayrimenkul) fiyatlarındaki hızlı ger-
ileme ile erimiş ve önemli bir servet kaybı oluşmuştur. Hızlı iş kayıpları ve
işsizlik ile birlikte hane halklarının gelirleri de gerilemiş ve gelişmiş ülkel-
erde iç tüketim hızla daralmıştır.
102
Gelişen ülkelerin en çok etkilenen büyüme dinamikleri ise dış talepteki (ihra-
cat) ve dış tasarrufların (net sermaye girişi) kullanımındaki daralma olmuştur.
Türkiye İstatistik Kurumu'nun 1998 yılı bazlı milli gelir verilerine göre özel
kesimin tüketim ve yatırım harcamalarının GSYİH içindeki ağırlığı 2008
yılında yüzde 89 .ı' dir. Türkiye ekonomisi özel sektörün tüketim ve yatırım
harcamalarının canlandırılması ile yeniden kalıcı büyüme patikasına gire-
bilecektir. Özel sektörün yatırım ve tüketim harcamalarındaki genişlemenin
103
büyümeye katkısı kamu kesiminin yatınm ve tüketim harcamalarının büyü-
meye katkısından çok daha fazladır.
Özel kesimin (yurtiçi yerleşik hane halkı) nihai tüketim harcamalarının GSYİH
içindeki ağırlığı 2008 yılında yüzde 68.5, özel kesim yatırım harcamalarının
payı ise yüzde 20.6'dır. Bu ağırlıkianna göre hesaplandığında özel kesim
yatırım harcamalarındaki ortalama yıllık yüzde 28-30 aralığında reel bir artış
tek başına Türkiye ekonomisinin büyümesine 5 puan katkı sağlamaktadır.
Nitekim, Türkiye buna benzer bir özel sektör yatınm harcaması reel artışını
2004 yılında yakalamış ve ekonomi aynı yıl yüzde 9.4 büyümüştür. Özel
kesimin yatırım harcamalarındaki artışın ivme kaybetmesi ile birlikte
büyüme yavaşlamaktadır. Büyüme 2007 yılında yüzde 4.7'ye ve özel sektör
yatırımlarının geriledi ği 2008 yılında yüzde ı. ı' e inmiştir.
Küresel kriz ile birlikte özel kesimin yatırım harcamaları hızlı daralma süre-
cine girmiştir. 2009 yılı ilk çeyreğinde özel kesimin yatırım harcamaları
yüzde 35.8 daralmış, ekonomi de yüzde 13.8 küçülmüştür.
Özel sektör yatırımlarının tetiklenmesinde daha etkili olacak unsur ise önü-
müzdeki döneme ilişkin belirsizliklerin ortadan kaldırılması ve orta vadeli
gelecek için yeniden güven sağlanması olacaktır.
ıo4
Ekonomide inandırıcı bir orta vadeli programın hazırlanması, orta vadeli
gerçekçi makro hedeflerin ortaya konulması güven sağlanması konusunda en
önemli işlevi görecek araçlar olacaktır.
Özel sektör orta vadeli inandırıcı ve gerçekçi bir program hedefleri çer-
çevesinde yatırım kararlarını öne çekebilecektir.
Orta Vadeli Program ile birlikte 2009 yılı içinde yürürlüğe konulan yeni
yatırımları teşvik sistemi de etkili olabilecektir. Nitekim yatırımların
teşvikinde ilk kez önemli değişiklikler getiren teşvik sistemi ekonomik be-
lirsizlik ortamında etkisiz kalmıştır. Belirsizlikleri ortadan kaldıran bir pro-
gram ile yeni yatırım teşvik sistemi 201 O yılından itibaren büyümeye katkı
açısından daha etkili olabilecektir.
Özel kesimin nihai tüketim harcamalarında ise 2009 yılında yaşanan daral-
ma ardından 201 O ve 20 ll yıllarında genişleme kademeli ve sınırlı olacaktır.
Özel kesimin kullanılabilir gelirlerinde gelişmeler esas belirleyici olacaktır.
Kamunun bu konudaki tercihleri (gelir vergisi politikası ile) kullanılabilir ge-
lirde artışlar yaratabilecektir.
105
Kamunun tüketim ve yatırım harcamalarının ekonomik büyürneyi tetik-
leyici rolü ise sınırlı olacaktır. Bu nedenle kamu ilave tüketim ve yatırım
harcamalanna gitmek yerine büyüme üzerinde daha etkili olan özel sektöre
kaynak bırakacak bir politikayı tercih etmelidir.
Küresel krizin yaşandığı 2009 yılı içinde yurtiçi tasarrufların reel olarak
büyümediği de görülmektedir. Bireysel tasarruflar kişisel gelirlerin azalması
ile gerilemektedir. Kurumsal tasarruflar ise şirket karlannın azalması ve
yurtdışı kredilerin geri ödenmesinde mevcut tasarrufların kullanılması ile
azalmaktadır. Kamu da 2003 'den soma ilk kez yeniden net tasarruf açığı
verecektir. Bu koşullar altında yurtiçi tasarrufların arttırılmasında bireysel,
kurumsal ve kamusal tasarrufların seyri önem taşımaktadır.
106
(PF) GAYRİ SAFi YURTİÇİ HASILA (HEM ÜRETİM, HEM GELİR
DEGERİ)
(-) AMORTiSMANLAR (MİLLİ SERVETTE OLUŞAN
YlPRANMALAR)
(PF) SAFi YURTİÇİ HASILA
(-) DüLAYLI VERGİLER
(FF) SAFi YURTİÇİ HASILA =MİLLİ GELİR
MİLLİ GELİR= RANT GELİRİ + ÜCRET GELİRİ + FAİZ GELİRİ
+ KARGELiRi
(+)TRANSFER ÖDEMELERİ = KİŞİSEL GELİR
(-) DiREKTVERGİLER
KULLANILABİLİR GELİR= TÜKETİM HARCAMALARI +
TASARRUFLAR
Buna göre özel kesimin kullanılabilir gelirinin artması GSYİH'nın reel olarak
büyümesi veya bireylerin ve kurumların vergi yükünün azaltılması ile müm-
kün olabilecektir.
ıo7
Kamu tasarrufları tarafında ise 2004 yılından itibaren verilmeye başlanan
kamu tasarruf fazlasının 2009 yılında yeniden tasarruf açığına dönüştüğü
görülmektedir.
Küresel kriz ile birlikte hızla artan bütçe açığı ve kamu kesimi borçlanma
gereğİndeki artışa ilave olarak genel kamu dengesi içindeki faiz dışı fazla da
açığa dönüşmektedir. Türkiye faiz ödemeleri için de ilave borçlanmak duru-
munda kalmaktadır.
108
3.3. TÜRKİYE İÇİN YAKIN DÖNEM BÜYÜME
ÖNGÖRÜLERi
Türkiye ekonomisinin büyüme dinamikleri ile büyümenin kaynakları olan
yatırımlar- tüketim ve tasarruflar ile kamu dengesi ve yurtdışı tasarrufların
kullanımına ilişkin değerlendirmeler göstermektedir ki Türkiye'nin eko-
nomik büyürneyi tetikleyecek ve hızlandıracak olanakları ve araçları kısıtlı dır.
Orta vadeli program iki ana konuda kapsamlı, gerçekçi ve yeterli hedefler
ve reformlar ortaya koymalıdır. Bunlardan ilki mali kural uygulaması ile
güçlendirilmiş kamu büyüklükleri ve kamu dengesine ilişkin gerçekçi
hedeflerdir.
İkincisi ise yeni büyüme modeli için de uygun koşulları yaratacak yapısal
reformların yeniden hızlandırılmasıdır.
109
Bu iki unsuru içeren bir program ile birlikte yurtiçinde ve yurtdışında
sağlanacak "güven" beklentilerin iyileşmesine, iktisadi faaliyetlerin yeniden
kalıcı olarak canlanmasına ve ekonomik büyüme için yeni bir modele geçişe
büyük katkı sağlayacaktır.
110
4. TÜRKİYE İÇİN BÜYÜME MODELİ
ÖNERİSİ
GİRİŞ
Çalışmanın temel amacı Türkiye için orta uzun vadeli bir büyüme modeli önerisi
geliştirilmesidir. Bu amaçla çalışmanın birinci, ikinci ve üçüncü bölümlerinde
Dünya ve Türkiye ekonomisinin büyüme perfermansına ve büyüme dinamikler-
ine ilişkin ayrıntılı analiz ve değerlendirmeler yapılmış, küresel krizin etkileri
incelenmiş ve Türkiye için yakın dönem büyüme öngörüleri yapılmıştır.
lll
büyüme modelleri veya bir model uygulamıyorlar ise büyüme koşulları ve
dinamikleri dir.
Uygulamalar göstermektedir ki tüm ülkeler için geçerli olan tek tip bir büyüme
modeli bulunmamaktadır. Ayrıca aynı veya benzer modeller her ülke için aynı
sonucu vermemektedir.
Son otuz yıldır uygulanan büyüme modelleri içinde birbirine benzer olanlar
toplulaşmaktadır. Bunlar teknolojik gelişmeye dayalı büyüme modeli (Japonya,
Güney Kore, Singapur, Malezya, İrlanda), ucuz emek gücüne dayalı büyüme mod-
eli (Çin, Endonezya, Tayland, Vietnam, Bangladeş), emtia ve enerji kaynakları
ihracatına dayalı büyüme modeli (Rusya, Güney Amerika ve Afrika ülkeleri), böl-
gesel birlikler ile bütünleşmeye dayalı büyüme modeli (İspanya - Avrupa Birliği,
Meksika - NAFTA), dış tasarruflara ve yabancı sermaye yatırımiarına dayalı
büyüme (Polonya, Çek Cumhuriyeti, Macaristan, Slovakya) ile dış talebe veya ihra-
cata dayalı büyüme modeli (Japonya, Çin, Kore) gibi farklı büyüme modelleridir.
112
Türkiye için önerilen büyüme modeli "Arz Yönlü" bir büyüme modelidir ve
yukandaki tarif içinde yer alan üç ana unsurdan oluşmaktadır.
Bu kısır döngüler ülke için kalıcı bir büyüme ve refah artışı sağlamamaktadır.
Ülkenin tüketim seviyesinin kısa süreli arz kapasitesinin üzerine çıkması ile
yaratılan refah "geçici" olmaktadır. Bir dönem sonra tüketimin azalması ile
birlikte bu kez refah kaybı oluşmaktadır.
Ayrıca talep yönlü büyüme politikaları büyürneyi dışsal şoklara daha açık
hale getirmekte, iç ve dış talepteki daralmalar ile önemli ekonomik küçül-
meler ve refah kayıpları yaşanmaktadır.
113
Ekonomik büyüme modelleri içinde; sağlıklı ve rekabetçi bir üretim kapa-
sitesi kuran, ekonominin üretim kapasitesi ile talep gelişmeleri arasındaki
dengeyi gözeten ve üretim kapasitesinin orta uzun vadeli istikrarlı ve reka-
betçi gelişimini gözeten modeller daha sağlıklı, kalıcı ve başarılı olmaktadır.
Böylece Türkiye ilk kez kısa vadeli talep uyarıcıları ile büyüyen veya küçül-
en bir ekonomi olmaktan çıkarak, arz-üretim yönünü güçlendirmeye odakla-
nacak ve uzun vadeli stratejilere ve politikalara dayalı bir büyüme modeline
sahip olabilecektir.
olarak belirlenmiştir.
Türkiye ekonomisi için önerilen büyüme modeli önemli bir yapısal dönüşümü
gerekli kılmaktadır. Türkiye'nin mevcut yapısı ile yukarıdaki bileşenleri
içeren büyürneyi gerçekleştirmesi mümkün değildir. Türkiye için önerilen
büyüme modeli bir bakıma "Yapısal Dönüşüme Dayalı Büyüme Modeli" dir.
114
a. Düşük katma değerli ve teknolojik sektörlerden orta yüksek ve yüksek
teknolojili ve katma değerli sektörlere yoğunlaşma
115
Türkiye için önerilen büyüme modelinin bileşenleri hem üretim kapasite-
sinin gelişimini sağlamakta, hem ekonominin rekabet gücünü arttıran yapısal
değişimleri sağlamakta, hem de ekonomik büyümenin önündeki engelleri
kaldırmakta ve bu özellikleri nedeniyle tercih edilmektedir.
Türkiye için önerilen yeni büyüme modelinin öncelikli temel bileşeni sabit
sermaye yatırımlarının yüksek teknolojili ve katma değerli sektörlerde
yoğunlaştırılmasıdır.
116
,.._, (1Q o.. ::ı.· m
-cr
pj - · pj - · ......
cr'"'
~ -·
O ,.,.,...
ı:::
......... pj
""! ::ı
o
lı';"' -· 0
• V"'
-+:>- ~:
--:ı-.. (D
g. :::.:
....... ~ ~ -·
s
:::1. (1Q
\.lol .-.
o.. ~
Tablo.47 Sanayi Sektörlerinin Sınıflandırılması ~~::ı
r/).§
""!
......... r/).
aa
'O ~
§ ~ i55'"
E.. s· pj
y~ y~UNLAŞAN
F~~':ü
TEKNOLOJi KATMA r/).
SINIF! DEGER SANAYiLEŞME
ÜLKELERDE~
BAŞI MİLLİ GE ÜLKE ::ı ~
_(YoğuDluğu) SEKTÖRLER YOGUNLUGU KAPASİTESİ STATÜSÜ DOLAR ÖRNEKLERİ s -·--< o..~
Havacılık ve Uzay Sanayi e:,.r::r:=.::::; o:
A.~~:::..::L
YÜKSEK
TEKNOLOJi
İlaç ve Bezacılık Ürünleri
-·
YÜKSEK TEKNOLOJi YOGUN YÜKSEK SANAYİLEŞMiŞ 10.000-20.000 SİNGAPUR ~ ~
....... TEKNOLOJI
Kimvasal Madde ve Ürünler
ÜLKE İSPANYA czı (1Q ......... <
--:ı Dernizyolu ve Diğer Taşıt Araçlan İRLANDA
~ ~ ~
~ :=: :::1. ~
Makine ve Teçhizat
o:-vı ::ı .....
Gemi İnşa ve Onanın ::!...Sr::r~
Kauçuk ve Plastik ÇİN ~..c;;· ı= -·
ORTA
Petrol Rafineri Ürünleri NükleerYakıt SANAYİLEŞEN
BREZiLYA
MALE2YA ::ı~~~
-· ......... r/). <
DÜŞÜK SERMAYE YOGUN ORTA 3.000-10.000
TEKNOLOJi
ÜLKE TÜRKİYE
cr' ~ '<
ı= §; o: pj
Metalik Olmavan Mineral Ürünler POLONYA
Ana Metal Sanavi ENDONE2YA t-.ı' ""! ""!
(1Q ~ (i) pj
Metal Esva Sanavi
2--<""~S:
A~ç ve Orman Ürünleri 'O
..... -·-·lı';"'
::ı "() . . . . .
DÜŞÜK Kağıt ve Kağıt Ürünleri ile Basım Yayım SANAYiLEŞME
MISIR pj -·-·pj
TEKNOLOJI
Gıda İçecek Tütün
EMEKYOGUN DÜŞÜK
BAŞLANGlCI
1.000-3.000 viETNAM
BANGALADEŞ
5.<[:::1
::;~~lı';"'
Tekstil Hazır Giyim Deri Ayakkabı :::.. lı';"'-·~
a ..c;;·-<
pı -·o s
r/).
- cr' §' o.. pj
pj ~ ~
-til - Er (JQ<
~(
,......
(1Q lı';"' ~
(D """"""""
ı---
o..:=:~~
pj ""! - -·
Ülkeler ekonomik gelişme süreçlerinin başlangıcında öncelikle düşük
teknolojili ve katma değerli sanayi sektörlerinde faaliyet göstermeye
başlamaktadırlar.
Türkiye halen sanayileşen ülkeler grubu içinde yer almaktadır ve bunda be-
lirleyici olan da ekonomide düşük ve orta düşük teknolojili ve katma değerli
sektörlerde yoğuntaşma olmasıdır.
118
1. Dünya Genelinde Yüksek ve Orta Yüksek Teknolojili Sektörlerin Katma
DeğeriDaha Hızlı Büyümektedir
YILLIK
TEKNOLOJi SEKTÖRLER ORTALAMA
GRUBU BÜYÜME%
Radyo Televizyon ve İletişim Araçlan 21.3
Yüksek Büro Muhasebe ve Bilgi İşlem 12.9
Teknoloji Bezacılık Ürünleri ve İlaç 8.2
Havacılık ve Uzay Sanayi 5.2
Tıbbi Aletler Hassas Ölçü ve Optik 4.4
Orta Elektrikli Makine ve Aletler 6.8
Yüksek Motorlu Kara Taşıtlan 4.5
Teknoloji Kimyasal Madde ve Üriinler 3.6
Makine ve Teçhizat 1.9
Plastik ve Kauçuk Üriinleri 3.4
OrtaDüşük Kok Kömürii, Rafine Petrol Nükleer Yakıt 2.5
Teknoloji Ana Metal Sanayi 2.0
Metalik Olmayan Mineral Üriinleri 1.3
Metal Eşya Sanayi 1.1
Gıda ve İçecek 1.8
Kağıt ve Kağıt Üriinleri 1.7
Basım ve Yayım Sanayi 1.5
Tütün Üriinleri 1.3
Düşük
Mobilya 1.2
Teknoloji
Ağaç ve Mantar Ürünleri 1.1
Tekstil 0.2
Deri, Deri Ürünleri Ayakkabı -0.6
HazırGiyim -1.8
Kaynak: Manufacturing Statistics, UNIDO
119
Buna göre ileri teknoloji grubu sektörlerinin yıllık ortalama büyüme oranlan
çok yüksektir ve teknoloji seviyeleri azaldıkça sektörlerin büyüme hızlan
azalmakta hatta bazı sektörlerde küçülmeler yaşanmaktadır.
120
TABL0:49 Dünya Genelinde imalat Sanayi Üretimi ve İhracatının
Sektörlerin Teknoloji Grubu İtibariyle Dağılımı 1985-2005
ÜRETİLEN
TEKNOLOJi GRUBU KATMA DEGER İHRACAT
İTİBARİ İLE SEKTÖRLER 1985% 2005% 1985% 2005%
PAY PAY PAY PAY
YÜKSEK TEKNOLOJİLİ iMALAT
SANAYİ SEKTÖRLERİ ı 1.7 19.1 12.3 28.9
ORTA YÜKSEK TEKNOLOJİLİ
iMALAT SANAYİ SEKTÖRLERİ 29.1 26.8 41.7 36.2
ORTA DÜŞÜK TEKNOLOJİLİ
iMALAT SANAYİ SEKTÖRLERİ 22.8 23.2 18.8 13.1
DÜŞÜKTEKNOLOJİLİİMALAT
SANAYİ SEKTÖRLERİ 36.4 30.9 27.2 21.9
Kaynak: Science and Engineering Indicators 2008, National Science Board, ABD
121
Tablo.SO Dünya imalat Sanayi Ortalama Ürün Fiyatları Üretici
Fiyatları İle 1971-2006 2000=100 Endeks
DÜŞÜK VE ORTA DÜŞÜK ORTA YÜKSEK VE
YILLAR TEKNOLOJİLİ YÜKSEK TEKNOLOJİLİ
ÜRÜNLER ÜRÜNLER
ı971 131.0 30.0
ı976 ı45.0 43.0
ı98ı ı47.0 80.0
ı986 ı24.0 83.0
ı99ı ı ı9.0 94.0
ı996 ııo.o 117.0
2000 ıoo.o ıoo.o
2006. 96.0 ı ı3.0
Kaynak: Developments Economic Prospects Group, World Bank The Growth Reports; Strategies For Sustained Growth and
Inclusive Developments 2007, UNCTAD
122
Tablo.51 Hızlı Ekonomik Büyüme Gösteren Asya Ülkelerinde
Sermaye-Hasıla Katsayısı 1999-2007
ORTALAMA
ÜLKE GRUPLARI SERMAYE HASILA
ÜLKELER KATSAYISI
ASYA 5.8
JAPONYA 17.3
GELiŞEN ASYA 4.7
çiN 4.9
HİNDİSTAN 4.1
YENİ SANAYİLEŞMiŞ ÜLKELER 4.9
HONGKONG 4.6
GÜNEYKORE 5.1
SİNGAPUR 4.6
TAYVAN 5.2
DİGEASYA-5 4.7
ENDONEzyA 5.0
MALEZYA 4.3
FİLİPİNLER 4.2
TAYLAND 5.1
viETNAM 4.6
Kaynak: De balaneing Grawthin Asia, Prosad.S, 2008, The Institute For The Study O Labor, IZA
Asya ülkeleri ile yine seçilmiş bazı ülkelerde sanayide yaratılan katma değerin
teknoloji yoğunluğu itibari ile sektörel dağılımı da aşağıda Tablo.52 'de
sunulmaktadır
123
düşükteknolojili sektörlerde yoğunlaştığı için hem sermaye hasıla katsayısı
küçük kalmakta (1987-2007 ortalama yüzde 2.47), hem de ekonomik
büyüme hızı göreceli olarak daha düşük (1988-2007 ortalama yüzde 4.32)
gerçekleşmektedir.
124
Bu ülkeler ihracat stratejilerinde de orta yüksek ve yüksek teknolojili sektör
ürünlerinin ihracatına yoğunlaşrnaktadır. Böylece hem katma değeri düşen
düşük ve orta düşük teknolojili sektörlerde ucuz erneğe dayalı ülkelerin fi-
yat maliyet rekabetinden kaçınrnakta hem de ihracatta rekabet güçlerini
arttırmaktadırlar. Seçilmiş gelişen ülkelerde yüksek teknolojili ihracatın to-
plam imalat sanayi ihracatı içindeki payının 1980 sonrası gelişimi aşağıda
Tablo.53 'de sunulmaktadır.
Buna göre hızlı ekonomik büyüme gösteren ülkelerde yüksek teknolojili sektör
ihracatının toplam imalat sanayi ihracatı içindeki payı hızla genişlemiştir. Bu
ülkeler büyük ölçüde yüksek teknolojili ürün ihraç eder hale dönüşrnüşlerdir.
Bu yapısal dönüşüm bu ülkelerin hızlı ekonomik büyürnelerine de katkı
sağlamıştır.
125
İhracatın bu yapısı nedeniyle Türkiye düşük ve orta düşük teknolojili sektör-
lerin ihracatında artan sayıda ülkenin düşük üretim maliyeti ve fiyat rekabeti
ile karşılaşmakta ve ihracatın ekonomik büyümeye katkısı sınırlı kalmaktadır.
Türkiye'nin büyüme modeli odaklı ve sanayi stratejisi ile uyumlu bir yabancı
sermaye stratejisi bulunmamaktadır. Bunun temel nedeni Türkiye'nin bir
büyüme modelinin ve sanayi stratejisinin olmamasıdır.
Buna karşın hızlı ekonomik büyüme gösteren seçilmiş ülkelerin orta yüksek
ve yüksek teknolojili sektörlerdeki doğrudan yabancı sermaye yatırımlarını
ülkelerine çektikleri görülmektedir.
126
Türkiye'de yabancı sermaye yatırımları ekonominin normalleştiği 2002
sonrası ve özellikle 2004 yılında itibaren hızla artmıştır. Ancak yatırımlar daha
çok hizmet sektöründe ve daha çok satın almalar seklinde gerçekleşmiştir.
127
Türkiye yeni büyüme modeli içinde kendi üretim ve ürün teknolojisine sa-
hip olmayı hedeflemeli dir. Bir ülkenin kendi üretim ve ürün teknolojisine sa-
hip olmasında temel belirleyici makine sektöründe kendi teknolojisine sahip
olmasıdır. Bu nedenle Türkiye yeni büyüme modelinde makine sektörü için
ayrı bir geliştirme programı uygulamalıdır.
2009 yılı içinde yenilenen yatırım teşvik sistemi orta yüksek ve yüksek
teknolojili sektörlerin tamamını büyük proje yatırımları kapsamına alarak
proje bazlı desteklemeye başlamıştır.
128
e. Yatırımların finansmanı için sermaye piyasası araçlarının çeşitlendirilmesi,
ihracatın finansmanında Eximbank'ın alıcı finansmanı temelli yeni program-
lar hazırlaması
129
4.2.1.2. İSTİHDAMIN ARTTIRILMASI VE EMEK
PiYASASININ ESNEKLEŞTiRiLMESi
Büyüme modeli içinde ikinci üretim faktörü olan emek ile ilgili hedefler
doğal olarak istihdamın arttırılması ve bu amaçla emek piyasasının
esnekleştirilmesi dir.
1. İstİlıdamın Arttırılması
Çalışma çağı nüfusun artışı ve toplam nüfus içinde en geniş paya ulaştığı
dönem ülkelerin demografik fırsat penceresi olarak tanımlanmaktadır. Ül-
keler emek miktarındaki artışın desteği ile bu dönemde daha hızlı ekonomik
büyüme gösterme olanağına sahip olmaktadır. Ülkeler için fırsat penceresi
dönemi azami 20-25 yıl sürmektedir.
Türkiye'de çalışma çağı nüfus (15-64 yaş ve 20-59 yaş grubu) ilişkin öngörül-
er Tablo.56'da sunulmaktadır. Buna göre 15-64 yaş çalışma çağı nüfus 2010
yılında 48.76 milyona 2025 yılında ise 56.96 milyona ulaşmaktadır. 20-59
yaş çalışma çağı nüfus ise 2010 yılında 40.2 milyona, 2025 yılında ise 46.8
milyona çıkmaktadır.
Her iki yaş grubu itibari ile yapılan öngörülerde de çalışma çağı nüfusun
genişlemesi ekonomik büyüme için emek miktarı artış potansiyelini ortaya
koymaktadır.
130
Tablo.56 Türkiye'de Çalışma Çağı Nüfusa İlişkin Öngörüler
15-64 YAŞ GRUBU (Bin Kişi) 20-59 YAŞ GRUBU (Bin Kişi)
YILLAR KADlN ERKEK TOPLAM KADlN ERKEK TOPLAM
2010 24.166 24.596 48.762 19.915 20.285 40.200
2011 24.522 24.978 49.500 20.194 20.576 40.770
2012 24.867 25.354 50.221 20.461 20.859 41.320
2013 25.223 25.731 50.954 20.729 21.139 41.868
2014 25.548 26.053 51.601 21.015 21.440 42.455
2015 25.865 26.367 52.232 21.278 21.715 42.993
2016 26.170 26.672 52.842 21.525 21.973 43.498
2017 26.453 26.952 53.405 21.751 22.208 43.959
2018 26.704 27.210 53.914 21.955 22.430 44.385
2019 26.962 27.461 54.423 22.156 22.629 44.785
2020 27.206 27.700 54.906 22.343 22.817 45.160
2021 27.433 27.928 55.361 22.520 22.995 45.515
2022 27.650 28.143 55.793 22.688 23.166 45.854
2023 27.848 28.347 56.195 22.850 23.331 46.181
2024 28.048 28.542 56.590 23.011 23.489 46.500
2025 28.232 28.726 56.958 23.166 23.638 46.804
Kaynak: Türkiye İstatistik Kurumu
131
göre istihdam düşüktür, hem de işgücünün verimliliği düşüktür. Bu nedenle
emek faktörünün büyümeye katkısı sınırlı kalmaktadır.
İstihdam büyüklüğünün ilk belirleyicisi olan çalışma çağı nüfusun toplam nü-
fusa oranı OECD ülkelerinde yüzde 63 ile 71.6 arasında değişmektedir ve
oldukça yüksektir. Türkiye yüzde 64 oranı ile 27 .sırada bulunmaktadır.
İstihdamın bir diğer temel belirleyicisi ise işgücüne katılım oranı dır. İş gücüne
katılım oranı çalışma çağı nüfus içinde işgücüne katılmak isteyenlerin oranını
göstermektedir. Türkiye'de bu oran yüzde 46.1 ile çok düşüktür. OECD ülkel-
erinde bu oran İsviçre' de yüzde 77.4' e kadar çıkmaktadır. Macaristan, İtalya,
Slovakya, Yunanistan ve Polanya'da oran yüzde 60'lara yakındır. Diğer tüm
ülkelerde ise yüzde 60 ve 70 oranının üzerindedir.
132
Tablo.57 OECD Ülkelerinde İstihdam (Emek Faktörü) Büyüklüklerine
İlişkin Karşılaştırmalar 2007
ÇALIŞMA
15-64 ÇALIŞMA İŞGÜCÜ ÇAGIKADIN
ÇAGI NÜFUS/ KATILIM NÜFUSUNUN İŞGÜCÜ
TOPLAM ORANI İSTİliDAM PİYASASlNDA
ÜLKELER NÜFUS% % ORANI% KATILIK
SLOVAKYA 71.6 57.0 53.5 2.4
ÇEKCUMH 71.2 64.2 57.3 3.2
G.KORE 71.0 63.6 53.6 2.3
POLONYA 69.0 51.9 50.0 2.2
İRLANDA 68.8 65.5 60.5 1.6
KANADA 68.0 72.5 70.0 1.3
İSViÇRE 67.8 77.4 71.6 1.2
İSPANYA 67.7 62.0 56.6 2.9
MACARİSTAN 67.7 56.8 50.0 1.9
PORTEKİZ 67.4 67.8 62.0 4.2
HOLLANDA 67.1 71.2 68.0 2.7
AVUSTRALYA 66.6 70.3 66.7 2.3
AVUSTURYA 66.4 67.8 64.0 1.5
FiNLANDiYA 66.3 67.2 68.6 2.2
İTALYA 66.1 57.4 47.6 1.7
ALMANYA 66.0 65.0 62.7 2.7
BELÇİKA 65.9 60.4 55.0 1.7
DANİMARKA 65.7 76.0 73.0 1.5
OECD 65.6 65.1 58.0 2.2
YENİ ZELANDA 65.5 73.5 69.0 1.7
JAPONYA 65.0 68.4 60.0 2.4
ABD 64.7 71.2 66.5 0.4
NORVEÇ 64.5 75.6 73.5 2.2
FRANSA 64.4 62.4 60.0 2.4
YUNANİSTAN 64.2 59.6 48.1 2.4
İSVEÇ 64.1 73.5 72.8 2.8
TÜRKİYE 64.0 46.1 23.7 2.6
İNGİLTERE 63.2 72.7 67.2 1.2
MEKSİKA 63.0 59.9 44.0 2.2
Kaynak: OECD, Going For Growth 2009
133
Türkiye işgücü piyasasında katılık açısından 32 OECD ülkesi içinde Portekiz,
Çek Cumhuriyeti, İspanya, İsveç, Almanya ve Hollanda'dan sonra 7. sırada
yer almaktadır. OECD ülkeleri içinde Türkiye'de göreceli olarak oldukça
katı ernek piyasası vardır ve bu Türkiye'de istihdam oranının artmasını
sınırlandıran temel kısıtlardan biridir.
Buna ilave olarak çalışma çağı nüfusunun ortalama eğitim ve beceri seviye-
sinin düşük olması hangi tip istihdarna öncelik verilmesi konusunda kısıtlar
yaratmaktadır. Bir yandan çok ucuz ücret ile çalışabilecek bir çalışma çağı
nüfus, diğer yandan ekonominin ihtiyaç duyduğu nitelikli işgücü istihdamı
ikilern yaratmaktadır.
Türkiye'nin mevcut sektörel yapısı da rekabet için halen ucuz İşgücünü ter-
cih eder konumdadır. Türkiye'de mevcut sektörel yapı geniş oranda nitelikli
İşgücünü istihdam edebilecek katma değeri yaratarnarnaktadır. Türkiye'nin
önünde bir diğer önemli kısıt özellikle Asya-Pasifik merkezli gelişen ülkel-
erdeki istihdam koşulları ve çok düşük ücretierin yarattığı sektörel rekabet
baskısıdır.
Tüm bu kısıtlar ve baskılar karşısında ernek piyasası da kayıt içi ve kayıt dışı
olarak bölünrnektedir. Sektörler ve işletmeler katı ernek piyasası uygularnaları
ve dış rekabet karşısında kısmen veya tamamen kayıt dışı çalışarak kend-
isine rekabet ve yaşarn olanakları yaratmaya çalışmaktadır. Kayıt dışı da hem
haksız rekabet yaratmakta hem de ekonomide tasarrufları azaltmaktadır.
134
a. İşe alma ve işte çalıştırma koşulları esnetilmeli ve çeşitlendirilmelidir; yarı
zamanlı çalışma, esnek çalışma (belirli gün ve saatler), saat karşılığı çalışma
gibi istihdam uygulamalarına geçilmelidir.
f. işgücüne ödenen net ücret dışında diğer ücret dışı ödemelerin oranı çok
yüksektir. Vergi, prim ve diğer yasal kesintilerden oluşan ücret dışı yük ücret
kadar paya sahiptir. Ücret dışı ödemeler yükü gelir vergisi, sosyal güvenlik
primleri ve değer yasal kesintilerin oranları azaltılarak mutlaka hafifietilme-
lidir.
135
i. Şirketler ücretlendirmede performansa dayalı ücret uygulamasına geçer-
ek verimlilik ve katına değer ile ölçülen ücret ödeıneli, böylece veriınliliğe
dayalı ücret sistemleri kurulınalıdır .
136
4.2.2. SERMAYE EMEK VE TOPLAM FAKTÖR
VERİMLİLiGİNİN ARTTIRILMASI
137
törlerde teknoloji ve mükemmeliyet merkezleri haline gelinmesini içermek-
tedir.
Ulusal inavasyon sistemi içinde teknoloji çalışmaları kamu kesimi, özel sek-
138
tör ve üniversiteler/araştırma
kurumlan tarafından gerçekleştirilmektedir.
Aşağıda Tablo.59 OECD ülkelerinde ARGE harcamalarının kamu kesimi,
özel sektör ve üniversiteler/araştırma merkezleri arasındaki dağılımını gös-
termektedir. Özel sektör ARGE faaliyetleri içinde ilk sırayı almaktadır. Onu
kamu kesimi ve sonrasında üniversiteler/araştırma merkezleri izlemektedir.
ÜNİVERSİTE/
KAMU ARAŞTIRMA
YILLAR KURUMLARI ŞİRKETLER MERKEZLERİ
1981 44.0 51.8 4.2
1990 36.8 57.8 5.4
2000 28.3 64.4 7.3
2001 28.7 63.8 7.5
2002 29.7 62.5 7.8
2003 30.4 61.9 7.7
2004 30.3 62.2 7.5
2005 30.6 62.5 7.0
2006 28.8 64.4 6.8
2007 24.7 68.8 6.5
2008 24.6 69.6 6.0
Kaynak: OECD, Main Science and Technology Indicators 2009
139
çalışmaları temel bilimsel ve mühendislik araştırmaları temelli olmalı, kamu,
özel sektör ve üniversiteler ile araştırma merkezlerinin teknoloji geliştirme
çalışmalarını uygun araçlar ile desteklernelidir
f. Özel sektör şirketleri kendi içlerinde veya organize sanayi bölgeleri ile
kürnelenme alanlannda ortaklıklar ile kurulmuş ARGE merkezlerinde
teknoloji geliştirme çalışmalarını genişietmelidir
140
j. Özel sektörün teknoloji geliştirme çalışmalarına sağlanan destekler
geliştirilerek sürdürülmelidir. 2008 yılında çıkartılan ARGE teşvikleri bu ko-
nuda çok önemli bir işlevi yerine getirecektir
141
yoğunlaştıkları görülmektedir. Tablo.60'da seçilmiş ülkelerde ARGE
harcamalarının teknoloji grupları itibari ile sektörel dağılımı görülme-
ktedir. Ülkeler yüksek teknolojili ve orta yüksek teknolojili alanlarda
yoğunlaşmaktadır.
142
Tablo:61 Dünya'da Alınan Patentlerin Sektörel Dağılımı2007
TEKNOLOJİALANLAJU ADET
ELEKTRiK ELEKTRONiK 56.585
Elektrikli Araçlar, Elektrik Mühendisliği, Elektrik Eneıjisi ı 1.121
143
4. Teknoloji ve Mükemmeliyet Merkezi Haline Gelinmesi ve Yabancıların
Katılımı
144
Tablo.62 imalat Sanayinde Yapılan AR-GE Harcamaları İçinde
Yabancı Firmaların AR-GE Harcamaları Payı 2003
145
4.2.2.2. EMEK VERİMLİLiGİNİN ARTTIRILMASI
Emek verimliliğinin arttırılması için öncelikli hedef çalışma çağı nüfusun or-
talama eğitim seviyesinin arttırılmasıdır. İşgücünün ortalama eğitim seviyesi
emek verimliliğinde de temel belirleyici olmaktadır.
Çalışma çağı nüfusun veya istihdam edilen işgücünün eğitim seviyesi emek
verimliliğinde tek başına belirleyici değildir. Mesleki standartların varlığı,
işgücünün mesleki bilgi ve tecrübeleri, işgücünün tecrübe ve yetenek biri-
kimi, yeni mesleki formasyanlara uyum yeteneği ve seviyesi gibi unsurlar da
belirleyici olmaktadır. Ayrıca kurumların organizasyon yapıları ve iç süreçleri
ile iletişim ve bilgi işlem teknolojileri kullanma seviyeleri belirleyicidir.
146
Tablo:63 OECD Ülkelerinde İşgücü Verimliliği 2006
ÇALIŞMA ÇAGI NÜFUS
(15-64) İÇİNDE LiSE VE
ÇALIŞAN SAAT DENGİ MESLEK
BAŞINA YARATILAN LiSESi EGİTİMİ
HASILA DOLAR ALMlŞ OLANLARlN
ÜLKELER (Satın Alma Gücü Parites i İle) PAYI%
LÜKSEMBURG 76 30
NORVEÇ 70 28
İRLANDA 66 36
BELÇİKA 65 37
HOLLANDA 64 31
FRANSA 63 35
ABD 62 19
ALMANYA 60 25
İSVEÇ 47 21
AVUSTURYA 46 24
İNGİLTERE 45 14
AVUSTRALYA 45 38
FİNLANDİYA 42 27
DANİMARKA 42 23
KANADA 42 19
İSViÇRE 42 20
İSPANYA 41 51
İTALYA 39 50
JAPONYA 38 15
YUNANİSTAN 32 41
YENİ ZELANDA 30 22
SLOVAKYA 28 20
PORTEKİZ 27 71
MACARİSTAN 24 29
ÇEK CUMHURİYETİ 24 17
GÜNEYKORE 14 26
TÜRKİYE ll 70
POLONYA 10 21
MEKSİKA 9 80
Kaynak: OECD, Going For Growth 2009
147
Bu çerçevede işgücü niteliğinin arttırılması ile ilgili aşağıdakiler önerilmek-
tedir;
d. Eğitim, iş
ve meslek sahibi olanlar için yaşam boyu eğitim ve işbaşı eğitim
programlarının uygulanması ve bilgi ve yetenekierin yenilenmesi güncellen-
mesı
e. Eğitim
seviyesi düşük, meslek sahibi olmayanlar için aktif işgücü piyasası
programları ile meslek ve beceriler kazandırılması
İşgücü veya emek verimliliğinin artırılmasında ikinci hedef fen bilimleri ile
mühendislik kapasitesinin geliştirilmesidir.
148
Aşağıda hızlı ekonomik büyüme gösteren seçilmiş ülkelerin fen bilim-
leri ve mühendislik kapasitelerine ilişkin göstergeleri karşılaştırmalı olarak
Tablo.64' de sunulmaktadır.
149
3. Orta Yüksek ve Yüksek Teknolojili Sektörlere Geçiş
150
Tasarruflar, ihtiyari veya zorunlu tasarruflar, kamu veya özel tasarruf, bi-
reysel veya kurumsal tasarruflar ile iç ve dış tasarruflar şeklinde tasnif edile-
bilmektedir.
Kamuda tasarruf fazlası verilmesi kamunun cari transfer harcamaları ile cari
harcamaları alanında yapılacak reformlar
ile sağlanmalıdır.
151
Kamunun cari transfer harcamaları içinde sosyal güvenlik sistemi ( açıkları
bütçeden finanse ediliyor) sağlık, yerel yönetimler, tarım destekleri ve sosyal
yardımlar alanlarında reformlar yapılarak bu alanlarda kendi kendine yeter
finansman yapıları oluşturulmalı ve cari transfer harcamaları azaltılmalıdır.
İktisadi faaliyetler içinde yer alan şirketlerin ve emek piyasasında yer alan
çalışanların kayıt içine alınması sağlanmalıdır. Kayıt dışı, vergi ve sosyal
güvenlik primleri ile toplanacak zorunlu tasarrufların genişlemesini engelle-
mektedir. Ayrıca kayıt içinde olanlar için de haksız rekabete ve ilave yüklere
yol açmaktadır.
152
Kıdem tazıninatı fonu kurularak şirketlerin kurumsal tasarrufları üzerindeki
yük kaldıolmalı ve etkin bir sistemle şirketlerden yapılacak zorunlu kesintil-
erle tasarruflar arttınlmalıdır.
İşsizlik fonunda oluşan tasarruf fazlası kamunun tasarruf açığı yaratan cari
transfer harcamaları için kullanılmamalıdır.
Kayıt dışının kayıt içine alınması ile birlikte gelir üzerinden alınan vergiler
arttıkça dolaylı vergilerin oranları azaltılmalıdır.
Vergi tabanında rant gelirleri ve servet değişimleri geniş olarak yer almalı ve
vergilendirilmelidir.
Vergi istisnaları ve destekleri daha çok yüksek katma değer ve yüksek teknolo-
ji, verimlilik artışı ve nitelikli işgücü lehine kullanılmalıdır.
153
Demografik koşulların getirdiği tasarruf artış potansiyeli ise çalışma çağı nü-
fusun en geniş miktarına ulaşacak olması ve buna bağlı olarak istihdamın
artacağı varsayımına dayalı tasarruf artışı yaklaşımı dır.
154
a. Orta yüksek ve yüksek teknolojili sektörlerde yoğuntaşma arttıkça
şirketlerin karlılık ve tasarruf potansiyelleri büyüyecektir
155
b. Sermaye piyasası araçları ve piyasaları çeşitlendirilmeli, özel sektörün
erişimi kolaylaştırılmalı, menkul kıymetleştirme yaygınlaştırılmalı, şirketlerin
bankalar yerine sermaye piyasası kaynakları kullanımı teşvik edilmelidir
156
SONUÇ VE DEGERLENDİRME
Büyüme modelinin olmaması nedeni ile ekonomi konjonktüre göre arz veya
talep bileşenlerinde (iç talep, ihracat, özel sektör yatınmları, ithalat) meydana
gelen ve sürekli olmayan genişlemeler ile büyümektedir (veya küçülmekte-
dir). Büyüme konjonktüre göre oluşan gelişmelere bağımlı kaldığı için de
istilaarsız olmaktadır.
Bu nedenle Türkiye küresel kriz ile birlikte oluşmaya başlayan yeni dönem
için uzun vadeli bir büyüme modeline ihtiyaç duymaktadır.
Türkiye için yeni bir büyüme modeli ihtiyacı ile birlikte Türkiye'nin kısa
dönem içinde göstereceği büyüme performansı da önem taşımaktadır.
157
belirsizlikleri ortadan kaldıracak bir orta vadeli program olacaktır. Orta vadeli
program iki ana konuda kapsamlı, gerçekçi ve yeterli hedefler ve reformlar
ortaya koymalıdır. Bunlardan ilki mali kural uygulaması ile güçlendirilmiş
kamu büyüklükleri ve kamu dengesine ilişkin gerçekçi hede:flerdir. İkincisi
ise yeni büyüme modeli için de uygun koşulları yaratacak yapısal reformların
yeniden hızlandırılmasıdır.
158
"Yüksek Teknolojili ve Katma Değerli Sektörlere, Faktör Verimliliği Artışına
ve Yurtiçi Tasarruflara Dayalı Büyüme"dir.
Türkiye için önerilen büyüme modeli "Arz Yönlü" bir büyüme modelidir ve
yukarıdaki tarif içinde yer alan üç ana unsurdan oluşmaktadır.
Böylece Türkiye ilk kez kısa vadeli talep uyarıcıları ile büyüyen veya küçül-
en bir ekonomi olmaktan çıkarak, arz-üretim yönünü güçlendirmeye odakla-
nacak ve uzun vadeli stratejilere ve politikalara dayalı bir büyüme modeline
sahip olabilecektir.
159
160
KAYNAKÇA
• Debalancing Growth in Asia, Prosad.S, 2008, The Institute For The Study
Of Labor, IZA
161
• Going For Growth 2009, OECD
• India Rising, Faster Growth, Lower Indebtedness Pang, Pinto, Wes, World
Bank, WPS 4241,2007
• Long Run GDP Growth Framework and Scenarios for The World Economy,
2009, OECD
162
• Ekonomik ve Sosyal Göstergeler ı950-2006, DPT
• Türkiye Gayri Safi Yurt İçi Hasıla Oluşumu Harcamalar Yönüyle ı988-
ı 997, ı 998-2008, TÜİK
• Özel Sektörün Yurt Dışından Sağladığı Uzun Vadeli Krediler, 2008, TCMB
• Türkiye Gayri Safi Yurt İçi Hasıla Talep Bileşenlerinde Büyüme, ı 999-
2008, TÜİK
ı63
• Türkiye'de Tasarruf Oranı'nın Evrimi ve Başlıca Belirleyicileri, Rijckeg-
hem, Üçer, 2009, TÜSİAD
164
İTO YAYlNLARI (2009)
ı65
2009-27 KOBİ Girişimcileri İçin Yatırım Projelerinin Hazırlanması ve
Değerlendirilmesi
2009-28 İstanbul'un EsnafLokantaları (İngilizce-Almanca)
2009-29 Forty Years Old 40 Taste Havens in İstanbul (=Geschmacksoasen in
İstanbul 40 Vierzig Jahre Tradition)
2009-30 Dünden Bugüne Kapalıçarşı:İstanbul
2009-3 ı Yaşayıp Unuttuğumuz İstanbul
2009-32 Türkiye'de Regülasyon ve Özelleştirınelerin Gelir Dağılımı Etkileri
2009-33 Türk İşletme Kültüründe Ortaklık ve Güven
2009-34 Devletin Bankacılık Sektöründe Düzenleyici Denetleyici Rolü ve
Türkiye Uygulaması
2009-35 Türk Bankacılık Sektöründe Pazar Hakimiyeti ve Sektörün Rekabet
Gücünün Uygumalı Analizi
2009-36 E-ihale
2009-37 Türkiye İnşaat Sektörü Hammadde Haritası
2009-38 İstanbul Ticaret Odası Yayın Broşürü
2009-39 Dersaadet Ticaret Odası ı882-ı923: Türkiye Ticaretin Öncü
Kuruluşu
2009-40 20ı0 Avrupa Kültür Başkenti İstanbul'da Gıda İşyerlerinin
Potansiyeli Paneli (DVD)
2009-4 ı Türkiye İlaç Sanayi
2009-42 Türkiye'de Tıbbi Cihaz ve Malzeme Üretimi
2009-43 Türkiye'de Tıbbi Cihaz ve Malzeme ithalatı, Yarattığı Kayıplar ve
Çözüm Önerileri
2009-44 Yeni Perakendecilik Sisteminde Toptancı Hallerinin izlemesi
Gereken Stratejiler
2009-45 İstanbul 'un Ekonomik ve Sosyal Göstergeleri
2009-46 Social and Economıc Indicators of Istanbul
2009-4 7 Rakamlarla Türkiye Ekonomisi
2009-48 Turkey in Figures
2009-49 Türkiye'de Yayın Hayatı (Türkçe-İng-Alm.Fr.)
2009-50 Başarılı İhracatçılar 2008 (=Outstanding Exporters 2008)
2009-5 ı Sürdürülebilir kalkınma, yenilenebilir enerji kaynakları ve hidrojen
enerjisi: Türkiye Değerlendirmesi
ı66
2009-52 2008 Yılı İstanbul Küçük Sanayi Kapasite Kullanım Araştırması
2009-53 Başarılı Vergi Mükellefieri: 2008 (Kitap-CD)
2009-54 Toplantı Yönetimi ve Kararlara Katılma
2009-55 Liderlik Sitilleri, Değişim Yönetimi ve Ekip Çalışması
2009-56 Ahilik Kuruluşu, İlkeleri ve Fonksiyonları (Broşür)
2009-57 İTO Bilgi Merkezi ve Uluslararası Ticari Sınıflandırma Sistemi
2009-58 Yaşayıp Unuttuğumuz İstanbul (2.bs.)
• Nisan itibariyle
ı67