You are on page 1of 34

2019 Yılına Girerken

Türkiye ve Dünya
Ekonomisi

Ekonomik Araştırmalar Bölümü

Şubat 2019
Yayın No: TÜSİAD-T/2019-02/602

Meşrutiyet Caddesi, No: 46 34420 Tepebaşı / İstanbul


Telefon: (0212) 249 07 23 Telefaks (0212) 249 13 50
www.tusiad.org
© 2019,TÜSİAD

Tüm hakları saklıdır. Bu eserin tamamı ya da bir bölümü,


4110 sayılı Yasa ile değişik 5846 sayılı FSEK uyarınca,
kullanılmazdan önce hak sahibinden 52. Maddeye uygun
yazılı izin alınmadıkça, hiçbir şekil ve yöntemle işlenmek, çoğaltılmak,
çoğaltılmış nüshaları yayılmak, satılmak,
kiralanmak, ödünç verilmek, temsil edilmek, sunulmak,
telli/telsiz ya da başka teknik, sayısal ve/veya elektronik
yöntemlerle iletilmek suretiyle kullanılamaz.

ISSN: 1300-3879

NetCopyCenter Özel Baskı Çözümleri


İnönü Cad. Beytülmalcı Sok. No:23/A Gümüşsuyu İstanbul
Tel: (212) 249 40 60
ÖNSÖZ
TÜSİAD, özel sektörü temsil eden sanayici ve işadamları tarafından 1971 yılında, Anayasamızın ve Dernekler
Kanunu’nun ilgili hükümlerine uygun olarak kurulmuş, kamu yararına çalışan bir dernek olup gönüllü bir sivil toplum
örgütüdür.

TÜSİAD, insan hakları evrensel ilkelerinin, düşünce, inanç ve girişim özgürlüklerinin, laik hukuk devletinin,
katılımcı demokrasi anlayışının, liberal ekonominin, rekabetçi piyasa ekonomisinin kurum ve kurallarının ve
sürdürülebilir çevre dengesinin benimsendiği bir toplumsal düzenin oluşmasına ve gelişmesine katkı sağlamayı amaçlar.
TÜSİAD, Atatürk’ün öngördüğü hedef ve ilkeler doğrultusunda, Türkiye’nin çağdaş uygarlık düzeyini yakalama ve
aşma anlayışı içinde, kadın-erkek eşitliğini siyaset, ekonomi ve eğitim açısından gözeten iş insanlarının toplumun öncü
ve girişimci bir grubu olduğu inancıyla, yukarıda sunulan ana gayenin gerçekleştirilmesini sağlamak amacıyla çalışmalar
gerçekleştirir.

TÜSİAD, kamu yararına çalışan Türk iş dünyasının temsil örgütü olarak, girişimcilerin evrensel iş ahlakı ilkelerine
uygun faaliyet göstermesi yönünde çaba sarf eder; küreselleşme sürecinde Türk rekabet gücünün ve toplumsal refahın,
istihdamın, verimliliğin, yenilikçilik kapasitesinin ve eğitimin kapsam ve kalitesinin sürekli artırılması yoluyla
yükseltilmesini esas alır.

TÜSİAD, toplumsal barış ve uzlaşmanın sürdürüldüğü bir ortamda, ülkemizin ekonomik ve sosyal kalkınmasında
bölgesel ve sektörel potansiyelleri en iyi şekilde değerlendirerek ulusal ekonomik politikaların oluşturulmasına katkıda
bulunur. Türkiye’nin küresel rekabet düzeyinde tanıtımına katkıda bulunur, Avrupa Birliği (AB) üyeliği sürecini
desteklemek üzere uluslararası siyasal, ekonomik, sosyal ve kültürel ilişki, iletişim, temsil ve işbirliği ağlarının
geliştirilmesi için çalışmalar yapar. Uluslararası entegrasyonu ve etkileşimi, bölgesel ve yerel gelişmeyi hızlandırmak için
araştırma yapar, görüş oluşturur, projeler geliştirir ve bu kapsamda etkinlikler düzenler.

TÜSİAD, Türk iş dünyası adına, bu çerçevede oluşan görüş ve önerilerini Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM)’ne,
hükümete, diğer devletlere, uluslararası kuruluşlara ve kamuoyuna doğrudan ya da dolaylı olarak basın ve diğer araçlar
aracılığı ile ileterek, yukarıdaki amaçlar doğrultusunda düşünce ve hareket birliği oluşturmayı hedefler.

TÜSİAD, misyonu doğrultusunda ve faaliyetleri çerçevesinde, ülke gündeminde bulunan konularla ilgili görüşlerini
bilimsel çalışmalarla destekleyerek kamuoyuna duyurur ve bu görüşlerden hareketle kamuoyunda tartışma
platformlarının oluşmasını sağlar.

Bu rapor, Türkiye ekonomisinde 2018 yılında oluşan eğilimleri ve riskleri ortaya koymak ve bu kapsamda oluşturulan
TÜSİAD 2019 yılı tahminlerini üyelerimiz ve kamuoyu ile paylaşmak amacıyla, TÜSİAD Baş Ekonomisti Zümrüt
İmamoğlu, TÜSİAD Ekonomik Araştırmalar Bölümü Uzmanı Elçin Tüzel ve Uzman Yardımcısı İsmet Tosunoğlu
tarafından hazırlanmıştır. Raporda kullanılan tüm grafik ve tabloların kaynağı, aksi belirtilmedikçe, Turkey Data
Monitor’dür.

Şubat 2019
İÇİNDEKİLER

DÜNYA EKONOMİSİ 1

Dünya ekonomisi yavaşlıyor 3

Finansal piyasalar küresel riskleri fiyatlıyor 5

TÜRKİYE EKONOMİSİ 8

Türkiye Ekonomisi 9

Yanlış giden neydi? 9

Krizle mücadele politikaları 11

Ekonomi küçülmeye devam ediyor 13

Enflasyon son 15 senenin rekorunu kırdı 14

İhracat arttı, ithalat azaldı 16

Ekonomik daralma işsizlik oranını artırdı 17

TÜSİAD 2019 TAHMİNLERİ 19

TÜSİAD 2019 Yılı Makroekonomik Tahminleri 21

MAKROEKONOMİK GÖSTERGELER 23
DÜNYA EKONOMİSİ
2019 Yılına Girerken
Türkiye ve Dünya Ekonomisi | 3

Dünya ekonomisi yavaşlıyor

Küresel krizden bu yana tam olarak toparlanamayan dünya ekonomisi 2019’da yeni risklerle karşı
karşıya ve yeniden yavaşlıyor. Bu yıl uluslararası kuruluşlar Çin ve Avrupa ekonomileri başta olmak
üzere dünya ekonomisinde önemli bir yavaşlama bekliyorlar. IMF, OECD ve Dünya Bankası
büyüme beklentileri ortalaması Küresel ekonomi için 2018’de %3,5 iken, 2019 ve 2020’de %3,3’e
düşüyor. Euro Bölgesi beklentileri ise büyümenin %1,9’dan %1,6’ya doğru gerileyeceği yönünde
(Tablo 1). 2017 yılında Avrupa Birliği’nde büyüme %2,3’e kadar yükselmişti. Küresel ekonomi ise
2017’de %3,7 büyümüştü.

Amerika ve Çin arasında ticarete ilişkin anlaşmazlıkların uzaması nedeniyle oluşan belirsizlik
küresel ölçekte üretim yapan pek çok firmayı etkiliyor. Yıl sonunda finansal piyasalardaki düşüşün
önemli bir bölümü Amerika’nın Çin ile anlaşma konusunda oldukça olumsuz bir bakış açısı sunması
ve bazı büyük şirketlerin Çin’deki satışlarını aşağı yönlü revize etmesinden kaynaklandı.
İngiltere’nin Avrupa’dan anlaşmasız ayrılmaya oldukça yakın olması da önemli bir belirsizlik olarak
küresel ekonomiyi etkiliyor. İngiltere’nin ayrılması beklenen 31 Mart tarihi yaklaşırken anlaşmasız
bir ayrılık ihtimali giderek yükseliyor. Böyle bir durumda Avrupa ekonomisinin beklenenden daha
fazla yavaşlaması, İngiltere ekonomisinin ise durgunluğa girebileceği öngörülüyor.

2017 yılında hızlanan dünya ekonomisi küresel ticareti canlandırmış, ticaret hacmi %5,2 oranında
artmıştı. Uzun zamandır %3 civarında seyreden ticaret hacmindeki bu artış emtia fiyatlarına yansımış
petrol ve hammadde fiyatlarında artış gözlemlenmişti. Şekil 3 Brent petrol ve temel metal ve mineral
fiyatları endeksini gösteriyor. 2017 yılında Brent petrol ve temel metal ve mineral fiyatları yaklaşık
%24 oranında arttı. 2018’in ilk yarısında da artış devam etti. Ancak küresel ticaret hacmindeki
yavaşlamaya paralel olarak emtia fiyatları yılın ikinci yarısında azalmaya başladı. Geçen yıl İran
yaptırımlarına ilişkin belirsizlikler nedeniyle 80 ABD dolarına kadar yükselen Brent petrol fiyatı 56
dolara kadar geriledi. Metal ve mineral fiyatları ise %14,6 oranında geriledi.

Çin ekonomisinde beklenenden hızlı yavaşlama emtia fiyatları üzerinde bir süre daha baskı
yaratmaya devam edecek. Amerika ile ticaret anlaşması netleşene kadar bu trendin devam etmesini
bekliyoruz. İran yaptırımlarının petrol fiyatlarını etkilememesi için verilen istisnalar ise etkili oldu. 56
dolara kadar gerileyen Brent petrol fiyatı tekrara 60-65 dolar bandına yükseldi. Ancak küresel
yavaşlama burada da talebi düşük tutarak fiyatların yükselmesini engelliyor.

Küresel borçluluk oranının artmaya devam etmesi ise hala önemli bir sorun. 2017’de küresel borç
küresel gelirin %225’ine yükseldi. Dünya Ekonomik Forumu’nun bu yılki raporunda 1 en önemli
artan riskler arasında gösterilen borçluluk sorunu Çin başta olmak üzere birçok bölgede büyüme
potansiyelini sınırlayarak krizden çıkışı zorlaştırıyor. Bu yılki küresel risk raporu ayrıca “Gelecek
Şok”’lar bölümünde önümüzdeki yıllarda karşılaşılabilecek 10 farklı futuristik şoktan bahsediyor.
Önemli bir tanesi parasal popülizm. Küresel popülizm dalgalarının siyasetçiler tarafından
kullanılarak Merkez Bankalarının bağımsızlıklarını yitirme riskinin giderek arttığı belirtiliyor. Böyle

1
https://www.weforum.org/reports/the-global-risks-report-2019
2019 Yılına Girerken
Türkiye ve Dünya Ekonomisi | 4

bir senaryoda enflasyon ile küresel düzeyde mücadele gittikçe zorlaşacak. Dünya Bankası’nın
yayınladığı gelişmekte olan ülkelerde dezenflasyon süreçlerini inceleyen çalışmada, düşük
enflasyonu korumanın bu ülkelerde giderek zorlaştığına dikkati çekiyor. 2

Şekil 1. Küresel Büyüme Oranı (%)

10

-2

-4

Dünya Gelişmiş Ülkeler Gelişmekte olan ülkeler

Kaynak: IMF, World Economic Outlook, 2018 ve sonrası tahmin.

Şekil 2. Küresel Ticaret Hacmi ve Büyüme (%)

14
12
10
8
6
4
2
0
2012

2013

2015
2014

2017
2003
2000

2007
2001

2004

2006

2008

2009
2002

2010

2018
2011
2005

2016

2019

-2
-4
-6
-8
-10
-12

Büyüme Ticaret Hacmi

Kaynak: IMF.

2
https://www.worldbank.org/en/research/publication/inflation-in-emerging-and-developing-economies
2019 Yılına Girerken
Türkiye ve Dünya Ekonomisi | 5

Şekil 3. Brent Petrol ve metal ve mineral fiyatları

160

140

120

100

80

60

40

20

00
Eki.04

Eki.18
Şub.07

Tem.13

Haz.16
Ağu.03

Ağu.10

Ağu.17
Oca.03

May.05

Eki.11
May.12

Oca.17
Mar.04

Ara.05

Ara.12

Kas.15
Eyl.07

Kas.08

Oca.10

Mar.11

Şub.14
Eyl.14
Nis.08

Haz.09

Nis.15

Mar.18
Tem.06

Brent Petrol Fiyatı (Varil başına $) Temel Metal ve Mineraller

Kaynak: Dünya Bankası

Finansal piyasalar küresel riskleri fiyatlıyor

2018 yılının ikinci yarısında başlayan ve halen devam etmekte olan küresel yavaşlama finansal
piyasaları etkiledi. Son çeyrekte Amerikan tahvillerinde kısa vadeli faizlerin hızlı artması sonucu
getiri eğrisinin ters eğimli hale gelmesi Amerikan ekonomisinde durgunluk tartışmalarını başlattı.
Reel ekonomide ise tüm göstergeler ekonominin ısındığına işaret ediyordu. Finansal piyasalar ile
reel ekonomi arasındaki bu ayrışma Fed’in piyasa aktörlerini ikna etmekte zorlanmasına yol açtı.
Pek çok ekonomist getiri eğrisinin durgunluk tahmini için yalnızca bir araç olduğu ve çok kısa uçta
meydana gelen ters eğimin geçici olabileceği uyarısında bulunsa da eşzamanlı olarak küresel
risklerin artması piyasalarda ciddi dalgalanmalara yol açtı.

Amerika’da Dow Jones endeksi Ekim ayında gördüğü 26,828 seviyesinden Aralık ayında Fed’in
Aralık ayında tekrar faiz artırması ve Trump’ın Çin’e karşı gümrük vergisi tehditlerini
yoğunlaştırması ile 21 bin’li seviyelere kadar geriledi. Küresel riskler ve piyasa tepkisi Fed’e geri
adım attırdı. 2019’da planlanan 2 faiz artışı yerine Fed bekleyeceğini ve hatta bir sonraki adımın faiz
indirim dahi olabileceğini belirtti. Gerek küresel yavaşlamanın belirginleşmesi gerekse finansal
riskler karşısında Fed’in geri adım atması piyasanın yeniden toparlanmasına neden oldu. Dow
Jones 25 bin’in üzerine yükselirken gelişmekte olan piyasalara sermaye girişi hızlandı.

MSCI gelişmekte olan piyasalar endeksi %7 artarken, Türkiye endeksi Eylül’e kıyasla %33 yükseldi.
Endekste Türkiye 2016 Mayıs’ından bu yana negatif ayrışıyordu. Özellikle Ağustos ayında yaşanan
şokun ardından dibi gören endeks Fed açıklamalarının ardından toparlandı. Ancak Fed’in miktarsal
genişlemeyi bitireceğini açıkladığı 2013’ten bu yana Türkiye için endeksin trendi aşağı yönlü olmayı
2019 Yılına Girerken
Türkiye ve Dünya Ekonomisi | 6

sürdürüyor. Burada diğer gelişmekte olan ülkelere kıyasla Türkiye’nin alışılmışın dışında
politikalarla ekonomiyi yönetmeye çalışması, özellikle para politikasındaki ayrışma etkili olmaya
devam ediyor.

Şekil 4. ABD 2yıllık ve 10 yıllık tahvil faizleri

08

07

06

05

04

03

02

01

00

Eyl.14
Eyl.10

Eyl.18
Oca.00

Eyl.16
Eyl.00
May.01

Oca.06

Eyl.12
Oca.02

May.09

May.13
Oca.14

May.15

May.17
Eyl.02

Eyl.06

May.11

Oca.18
May.03

May.05

May.07

Oca.10

Oca.16
Oca.04

Oca.08

Oca.12
Eyl.08
Eyl.04

ABD 2-yıllık ABD 10-yıllık

Kaynak: FED

Şekil 5. MSCI endeks, Gelişmekte olan piyasalar ve Türkiye

140

120

100

80

60

40

20
Mar.12

Eyl.14
Haz.08

Ağu.17
Oca.08

Eki.11

Mar.17
Ara.10

Haz.13

Eki.16
Oca.13

Haz.18
Tem.10
Kas.08

Eyl.09
Şub.10

May.11

Ağu.12

May.16

Oca.18
Kas.13
Nis.09

Şub.15

Ara.15
Nis.14

Tem.15

Kas.18

Türkiye Gelişmekte Olan Piyasalar


2019 Yılına Girerken
Türkiye ve Dünya Ekonomisi | 7

Tablo 1 Uluslararası Kurumların Büyüme Tahminleri*

Kurum 2018 2019 2020


GSYH Büyümesi (%)

OECD 3,3 -0,4 2,7

Türkiye IMF** 3,5 0,4 2,6

Dünya Bankası 3,5 1,6 3,0

Ortalama 3,4 0,5 2,8

OECD 3,7 3,5 3,5

Küresel IMF 3,7 3,5 3,6

Dünya Bankası 3,0 2,9 2,8

Ortalama 3,5 3,3 3,3

OECD 1,9 1,8 1,6

Euro Bölgesi IMF 1,8 1,6 1,7

Dünya Bankası 1,9 1,6 1,5

Ortalama 1,9 1,7 1,6

*IMF ve Dünya Bankası Ocak 2019, OECD Kasım 2018 tahminleri, **Ekim 2018 tahmini.
2019 Yılına Girerken
Türkiye ve Dünya Ekonomisi | 8

TÜRKİYE EKONOMİSİ
2019 Yılına Girerken
Türkiye ve Dünya Ekonomisi | 9

Türkiye Ekonomisi

2017 yılında hükümetin iç talebi artırmaya yönelik aldığı tedbirler büyüme üzerinde oldukça etkili
olmuş ve ekonomi %7,4 oranında büyümüştü. Burada Kredi Garanti Fonu’nun (KGF) devreye girmesi
ve kredilerde yaşanan yüksek oranlı artış büyümede ana etken olmuştu. Ancak hızlı büyüme ve kredi
genişlemesinin ekonomik kırılganlıkları artırması, dış borç ve enflasyonun artması 2018 yılı için risk
teşkil ediyordu. 2018 yılına hızlı başlayan Türkiye ekonomisi ilk çeyrekte %7,3 büyüdü. Ancak küresel
sermayenin gelişmekte olan ülkelerden çıkış göstermesi ve Türkiye’ye özel bazı siyasi belirsizlikler
ekonomiyi ciddi bir finansal şok ile karşı karşıya bıraktı. Reel ekonomi bu şokun etkisiyle küçülmeye
devam ediyor. Burada ilk önce kısaca 2018 yılı ekonomisini inceleyip, 2019 yılı beklentilerimize geçip
son bölümde de tahminlerimize yer vereceğiz.

Yanlış giden neydi?

2018 yılına finansal piyasalar sakin, ekonomi ise güçlü bir büyüme ivmesi ile başlamıştı. İlk çeyrekteki
%7,3’lük yüksek büyüme iç talep çekişli de olsa Avrupa Birliği’ndeki hızlı büyüme sayesinde ihracatta
kuvvetli artışlar görülüyordu. 2017’de devreye giren KGF’nin limitlerini doldurmasıyla kredi
büyümesi %10-15 aralığında normalleşmişti. Ancak yüklü döviz borcu ve %150’ye kadar yükselen
kredi mevduat oranı ekonominin kontrollü bir yavaşlamaya ihtiyacı olduğunun sinyallerini veriyordu.
Dış borç %53’e ulaşmış, reel kesimin net döviz pozisyonu milli gelirin %25’ine ulaşmıştı. Enflasyon
ise 2017 sonunda %11,9’dan %10’a gerilemişti ve baz etkisi ile ilk çeyrekte tekrar tek haneye düşmesi
bekleniyordu. Eğer kontrollü yavaşlama sağlanabilirse enflasyonun da tek haneye düşürülmesi
mümkündü. Ancak ekonomi politikalarının yönünün yavaşlama mı yoksa daha fazla büyümeden
yana mı olduğu henüz belli değildi.

İkinci çeyreğe girerken Nisan ayında erken seçim kararının açıklanmasıyla Ankara’nın ekonomiden
ziyade seçime odaklanacağı belirginleşti. Talebi artırmaya yönelik politikalar (emeklilik ikramiyeleri
vb.) açıklandığında piyasalarda kontrollü yavaşlama senaryosunun uygulanmayacağı algısı oluştu ve
kurda ani bir tepki görüldü (Şekil 5). Mayıs ayı enflasyon verisinin hala tek haneyi göstermemesi ve
Merkez Bankası’ndan herhangi bir sıkılaştırma adımı gelmemesi kurda tepkiyi hızlandırdı. Bunları
Sayın Cumhurbaşkanı’nın 14 Mayıs’ta Londra’da yatırımcılar ile yaptığı görüşmeler izledi. Ancak
kurun ateşi düşmedi. Sonunda 23 Mayıs’ta Merkez Bankası acil toplantı ile Geç Likidite Penceresi
faizini 300 baz puan artırarak %13,5’ten %16,5’e çıkardı.

28 Mayıs’ta ise sadeleştirme adımı ile Geç Likidite Penceresi’nin artık ana araç olarak
kullanılmayacağı, politika faizi olarak 1 haftalık Repo faizinin referans alınacağı duyuruldu.
Alışılmışın dışında bir uygulama olan koridor uygulamasının bitirilmesi para politikasında belirsizliği
azaltıcı önemli bir faktör oldu. Böylece 4,90’ın üzerini gören kur 4,50’nin altına geriledi. Mayıs ayı
enflasyonun yükselerek %12’yi geçmesinin ardından 7 Haziran’daki para politikası toplantısında
Merkez Bankası 125 baz puan daha artışa giderek politika faizini 17,75’e çekti.
2019 Yılına Girerken
Türkiye ve Dünya Ekonomisi | 10

Erken seçime kadar kurda dalgalanma 4,50-4,70 aralığında devam etti. Piyasa seçim riskini
fiyatlıyordu. Seçim sonuçlarının açıklanmasıyla kur tekrar 4,50’ye çekildi. Artık herkes yeni ekonomi
yönetiminde kimin olacağına ve bu dönemdeki ekonomi politikalarına odaklanmıştı. Kabinenin
açıklanması ve enflasyon oranının %15,4’e yükselmesinin ardından kurda yeniden yükseliş görüldü.
Merkez Bankası Temmuz toplantısında enflasyondaki yükselişe rağmen faizi sabit tutunca kur
tekrara 4,90’a doğru hareket etti.

Diğer taraftan Brunson Davası ve buna ilişkin gelişmeler de piyasa tarafından yakından izleniyordu.
Bir süredir artan gerginlik ve Amerikan Başkanı’nın bizzat dava ile ilgili yorumlar yapmaya başlaması
piyasayı etkilemeye başlamıştı. 26 Temmuz’da Trump Türkiye’yi direkt hedef gösteren bir tweet attı
ve ardından 1 Ağustos günü Amerika’da iki Türk Bakan’a mali yaptırım kararı alındı. 10 Ağustos’ta
ise demir ve çelik tarifelerinde Amerika Türkiye’ye karşı artışa gitti. Kur artık 7 seviyesini görmüştü
ve piyasada büyük bir belirsizlik ve panik hakimdi. BDDK ve Merkez Bankası 13 Ağustos’ta piyasalara
yönelik birtakım tedbirler açıkladılar. BDDK bankaların swap limitlerini düşürürken, Merkez Bankası
likidite tedbirleriyle piyasada döviz sıkışıklığını engellemek üzere yabancı para karşılık oranlarını
düşürdü. Alınan tedbirlerin etkisiyle piyasa sakinleşti, kur 6,50 seviyesinin altını gördü.

Daha sonra alınan tedbirlerle kurda gevşeme devam etti. Ancak bu tarihe kadar atılan adımlar pek
çok noktada piyasaya doğru mesajların verilmesinin, Merkez Bankası tepkilerinin zamanlamasının
ve dış ilişkilerde dengelerin ekonomik açıdan ne kadar önemli olduğunu gösterdi.

Şekil 6. Dolar kurunda değişim ve bazı önemli tarihler


7
23 Mayıs 13 Ağustos
6,5 Acil toplantı BDDK ve
300bp artış MErkez
Bankası
6
kararları

5,5 6 Haziran
30 Nisan: Seçim 125bp
harcamaları artış
5 21 Mart duyurusu
Fed faiz 1 Ağustos Türk
4,5 kararı bakanlara
yaptırım
4 14 Mayıs duyurusu
Londra 24
3 Nisan May 3 9 Temmuz
3,5 toplantıları Haziran
Enflasyon Enflasyon Kabine
seçimler
%10,2 %10,9
3
11.03.2018
16.03.2018
21.03.2018
26.03.2018
31.03.2018

10.04.2018
15.04.2018
20.04.2018
25.04.2018
30.04.2018

10.05.2018
15.05.2018
20.05.2018
25.05.2018
30.05.2018

14.06.2018
19.06.2018
24.06.2018
29.06.2018

14.07.2018
19.07.2018
24.07.2018
29.07.2018

13.08.2018
18.08.2018
1.03.2018
6.03.2018

5.04.2018

5.05.2018

4.06.2018
9.06.2018

4.07.2018
9.07.2018

3.08.2018
8.08.2018

Kaynak: Merkez Bankası, yazarların işaretlemeleri.


2019 Yılına Girerken
Türkiye ve Dünya Ekonomisi | 11

Şekil 7. TL ve seçilmiş yabancı paralarda dolar kuru değişimi (endeks Ocak 2016=100)

230

210

190

170

150

130

110

90

70

50

Real (Brezilya) Ruble (Rusya) Rand (Güney Afrika) TL (Türkiye)

Kaynak: Turkish Data Monitor.

Krizle mücadele politikaları

Nisan ayında kurda başlayan hareketlilik Ağustos ayında yaşanan diplomatik kriz ile reel ekonomi
üzerinde önemli bir şoka dönüştü. Kısa zamanda yaşanan yüksek artış ve azalmalar kur ve enflasyon
beklentilerinin oluşmasını zorlaştırdı. Merkez Bankası 13 Eylül’e kadar faiz artırmamış olsa da kredi
faizleri %40’lara kadar yükseldi. Bunun nedeni BDDK’nın swap limitlerini kesmesiydi. Yabancıların
TL’yi açığa satışını engelleyen bu adım aynı zamanda bankaların yabancı para cinsinden kaynaklarını
TL krediye çevirme masraflarını da yükseltti. Swap piyasasında TL faizler %30’ları bulunca kredi
faizleri de %40’a dayandı. Reel sektör yalnızca kur değil faiz şoku ile de karşı karşıya kaldı. Nakit
sıkışıklığı ve finansmana erişim en önemli sorunlar haline geldi. Ekonomide belirsizlik Ekim ayında
Brunson davası sonuçlanana ve ekonomi programı açıklanana kadar tavan yaptı. Reel kesim güven
endeksi 2008-2009 krizinden bu yana en düşük seviyesini gördü.

Ağustos-Ekim döneminde 4 önemli adım atıldı

1. 13 Ağustos BDDK ve Merkez Bankası likidite tedbirleri


2. 13 Eylül Para Politikası Kurulu kararı, politika faizi 625 baz puan artırıldı ve %24’e çıktı.
3. 20 Eylül Yeni Ekonomi Programı açıklandı, mali politikada sıkı duruş ve gerekli görülmeyen
harcama ve yatırımların durdurulacağı kararı alındı.
4. 12 Ekim Brunson davası sonuçlandı.
2019 Yılına Girerken
Türkiye ve Dünya Ekonomisi | 12

Atılan adımların yanında son çeyrekte küresel yavaşlamanın etkisiyle Fed’in faiz artırımına ara
vereceğini açıklaması da TL varlıklar lehine oldu ve kur 5,20-5,30 bandına çekildi (Şekil 6). Ancak reel
ekonomideki etkiler bitmedi.

Gelinen noktada geçen seneye kıyasla kur %40, faiz ise 11 puan artmış durumda. Dolayısıyla finansal
piyasalarda istikrar sağlanmış olsa da reel ekonomi bu ağır finansman ve borç yükünün altında
kalmaya devam ediyor. Bankalar %150’ye ulaşan TL kredi mevduat oranını düşürmeye başladı.
Ekonominin dengelenmesi için gerekli olan bu daralma özel bankalarda 2009 krizi seviyelerine
ulaşmış durumda. Şubat ayında önemli bir sıçrama yapan kredi büyüme hızı kamu bankalarında
pozitife dönmüş durumda. Özel bankalar biraz geriden gelse de kredilerde daralma bir miktar
hafiflemiş görünüyor. Ancak kredi mevduat oranı TL’de yalnızca %138’e indi. Normal sayılacak
seviyelerin hala üzerinde olan bu oranın daha aşağıya gelmesi bekleniyor. Bu süreçte bankalar dış
borç geri ödemesi yapmaya devam ediyorlar.

Şekil 8. Kredi Büyüme Hızları (kur etkisinden arındırılmış, 13-haftalık ortalama,


yıllıklandırılmış, %)

100,00

80,00

60,00

40,00

20,00

0,00

-20,00

-40,00
Ocak 13
Ocak 10

Temmuz 11
Ekim 10

Ekim 16
Ocak 16

Ocak 19
Nisan 18
Nisan 12

Ekim 13
Ekim 07

Temmuz 08
Ocak 07

Nisan 15
Temmuz 14

Temmuz 17
Nisan 06

Nisan 09

Toplam Krediler Kamu Bankaları Özel Bankalar

Kaynak: Turkish Data Monitor.


2019 Yılına Girerken
Türkiye ve Dünya Ekonomisi | 13

Ekonomi küçülmeye devam ediyor

Ekonomi yılın ilk çeyreğindeki büyümenin ardından ikinci çeyrekte yavaşlamaya başlamıştı. Üçüncü
çeyrekte yıllık büyüme %1,6’ya düşerken, ikinci çeyreğe kıyasla ekonomi %1,1 küçüldü. Son
çeyreğe ilişkin göstergeler ise %3-4 arasında bir küçülmeye işaret ediyor. Nitekim reel ekonomiye
ilişkin göstergelerin ihracat hariç hemen hepsinde son 3 çeyrektir azalma var (Tablo 2). Sanayi
üretim endeksi ikinci çeyrekten bu yana azalıyor. En son Aralık ayında görülen büyük düşüş ile bir
önceki çeyreğe göre düşüş %5,2 oldu. Kapasite kullanım oranı ise 2,5 yüzde puan aşağıda. Reel
kesim güven endeksinde düşüş son çeyrekte yavaşlarken tüketici güven endeksinde derinleşti ve
10,5 oldu.

Perakende satışlar da üç çeyrektir azalıyor ancak son çeyrekte düşüş hızlandı ve bir önceki çeyreğe
göre %5,6 oldu. Otomotiv satışları %43,9 oranında düşerken otomotiv üretimi de bir önceki
çeyreğe göre %10 azaldı. İhracatın hala artıyor oluşu sanayi üretiminde ve otomotivde daha büyük
bir azalmayı önledi. Ancak Avrupa Birliği’nin yavaşlıyor oluşu ihracatı 2019 yılında bir miktar
yavaşlatabilir. Son çeyrekte Avrupa Birliğine özellikle Almanya’ya yapılan ihracatta yavaşlama
görüldü. Buna rağmen ihracat altın hariç reel olarak bir önceki çeyreğe göre %15,8, bir önceki yılın
aynı çeyreğine göre ise %12 arttı.

İthalat ise yaşanan kur şokunun ve küçülmenin etkisiyle üçüncü çeyrekte %12,5 son çeyrekte ise
%4,7 azaldı. Geçen yılın aynı çeyreğine göre ise azalma üçüncü çeyrekte %14,1 son çeyrekte ise
%24 oldu. İthalattaki azalmanın yılın ilk yarısında da devam etmesini bekliyoruz.

Reel ekonomideki göstergeler üçüncü çeyrekten sonra ekonominin dördüncü çeyrekte de


küçüleceğini ve teknik resesyona girileceğini gösteriyor. İlk çeyrek ile ilgili henüz tüm veriler
elimizde olmasa da kredi büyümesindeki sınırlı iyileşme küçülmenin yavaşlayarak devam
edeceğine işaret ediyor. Kapasite kullanım oranında Ocak ayında 0,3 yüzde puanlık bir artış oldu
ancak tüketici güveni Ocak ayında da düşüşe devam etti. Ocak ayında konut satışları da bir önceki
yılın aynı ayına kıyasla %24,8 oranında azaldı.

Tablo 2. Ekonomik göstergelerde bir önceki çeyreğe göre değişim, mevsimsellikten arındırılmış

% Değişim Ç1 Ç2 Ç3 Ç4

İhracat (reel, altın hariç) 3.6 0.5 -0.2 15.8

İthalat (reel, altın hariç) -8.7 -0.2 -12.5 -4.7

Sanayi Üretim Endeksi 0.2 -1.4 -0.5 -5.2

Kapasite Kullanım Oranı (yp değişim) -0.4 -0.9 -1.2 -2.5


2019 Yılına Girerken
Türkiye ve Dünya Ekonomisi | 14

Reel Kesim Güven Endeksi 0.0 -4.6 -8.8 -0.9

Tüketici Güven Endeksi 8.2 -3.7 -4.7 -10.5

Perakende Satış Endeksi 1.3 -0.9 -1.3 -5.6

Otomotiv Satışları -9.4 -18.2 -28.2 -43.9

Otomotiv Üretimi -2.9 -5.7 -4.9 -10.0

Kaynak: TÜİK, Merkez Bankası ve Turkish Data Monitor.

Tablo 3. Ekonomik göstergelerde bir önceki yıla göre değişim, mevsimsellikten arındırılmış

% Değişim Ç1 Ç2 Ç3 Ç4

İhracat (reel, altın hariç) 5.4 2.6 10.5 12.0

İthalat (reel, altın hariç) 10.2 1.7 -14.1 -24.0

Sanayi Üretim Endeksi 9.6 5.0 1.4 -6.7

Kapasite Kullanım Oranı (yp değişim) 1.2 -0.8 -1.6 -5.1

Reel Kesim Güven Endeksi 5.7 -1.2 -12.4 -13.8

Tüketici Güven Endeksi 7.6 -1.1 -4.9 -11.2

Perakende Satış Endeksi 8.8 5.4 0.1 -6.5

Otomotiv Satışları 0.9 -20.1 -47.2 -70.2

Otomotiv Üretimi 0.5 -7.3 -7.0 -21.7

Kaynak: TÜİK, Merkez Bankası ve Turkish Data Monitor.

Enflasyon son 15 senenin rekorunu kırdı

2017 yılında %11,9’a yükselen enflasyon 2018 yılında %20,3 oldu (Şekil 9). Ekim ayında görülen
%25,2 oranı ise bugüne kadar son 15 yılda görülen en yüksek enflasyon oranı oldu. İthal girdi
maliyetlerinin kur artışı ile yükselmesi enflasyonun en önde gelen nedenlerinden biri oldu. Kurda
son aylarda görülen gerilemeye rağmen üretici fiyat enflasyonu Ocak 2019’da %32,9 oldu. Üretici
2019 Yılına Girerken
Türkiye ve Dünya Ekonomisi | 15

fiyatları ile tüketici fiyatları arasındaki makas hala kapanmış değil. Ekim ayında başlatılan
Enflasyon ile Mücadele Kampanyası tüketici enflasyonu üzerinde aşağı yönlü bir etki yapıyor
olabilir. Önceleri yalnızca beklentileri çıpalamak, belirsizliği gidermek açısından faydalı olan
kampanyanın Ocak ayında bitirilmeyerek uzatılmış olması ötelenen enflasyonun boyutu hakkında
belirsizliğe yol açıyor. Bir diğer endişe finansmana erişimin azaldığı ve maliyetlerin önemli oranda
arttığı bu dönemde yeterli fiyat artışı yapamayan şirketlerin bilançolarının daha da fazla zarar
görmesi. Özellikle yerli küçük-orta ölçekli üreticilerin indirimli fiyatlar ile rekabet edemeyerek zarar
görme olasılığı kampanya uzadıkça artıyor. Diğer yandan vergi indirimleri ve kampanya etkisi
bitmeden enflasyonun tam olarak bir düşüş trendine girip girmediğini anlamak mümkün değil.

Merkez Bankası Beklenti Anketine göre yıl sonu enflasyonu için beklentiler %16’ya inmesi yönünde
(Şekil 10). Enflasyondaki belirsizliğin de enflasyon ile beraber arttığı ancak Ekim sonrasında
belirsizlikte azalış olduğu görülüyor.

Ocak ayında manşet enflasyon %20,35 oldu. En büyük katkı gıda enflasyonundan geldi. Gıda
fiyatlarında mevsimsel etkiler ve artan girdi maliyetlerinin etkisi hissediliyor. Tarım Ürünleri Üretici
Fiyat Endeksi Ocak ayında bir önceki yılın aynı ayına göre %23,5 arttı. Bir önceki aya göre artış ise
%8 oldu. Gıda’da ise artış bir önceki aya göre %6,3 olmuştu.

Çekirdek enflasyon ise manşetin altında kalarak %19 oldu. Özellikle dayanıklı mal grubunda ÖTV
ve KDV indirimleri etkisini hissettiriyor. Ancak tüketici güveni ve perakende satışlardaki düşüş
talepteki zayıflığın da enflasyonu aşağıya çekmekte etkili olabileceğine işaret ediyor. Hizmet
enflasyonu ise artmaya devam ediyor. Ocak ayında hizmet enflasyonu %14,5’ten %15,4’e yükseldi.
Kira artışı %10,2 olurken, Lokanta ve oteller %19,9 artışla hizmet enflasyonuna en büyük katkıyı
yaptı.

Şekil 9. Enflasyon oranı (2004-2018)

25,0

20,3
20,0

15,0
11,9
10,1 10,5
9,4 9,7
10,0 8,4 8,8 8,5
7,7 8,2
7,4
6,5 6,4 6,2
5,0

0,0
2004 2005 2006 2007 2008 2009 2010 2011 2012 2013 2014 2015 2016 2017 2018

Kaynak: TÜİK.
2019 Yılına Girerken
Türkiye ve Dünya Ekonomisi | 16

Şekil 10. Enflasyon belirsizliği ( 12 ay sonrasına dair enflasyon beklentileri sol eksen (%),
standart sapma sağ eksen)

20,00 3,50
18,00
3,00
16,00
14,00 2,50
12,00 2,00
10,00
8,00 1,50

6,00 1,00
4,00
0,50
2,00
0,00 0,00
2008-10

2010-06

2014-03

2018-10
2005-06

2018-05
2010-11

2011-09
2005-11

2010-01

2013-05
2011-04

2015-01

2015-11
2006-04

2016-04
2009-08

2014-08
2007-07

2013-10

2017-07
2006-09

2007-12

2016-09
2017-02
2007-02

2009-03

2012-07
2012-02

2012-12

2017-12
2015-06
2008-05

Ortalama Enflasyon Beklentisi Standart Sapma

Kaynak: TCMB, Beklenti anketi.

İhracat arttı, ithalat azaldı

2018 yılında ihracat %7 oranında artarak 168 milyar dolar oldu. İthalat ise %4,6 azalarak 223 milyar
dolar oldu. Böylece dış ticaret açığı 76,8 milyar dolardan 55 milyar dolara geriledi. Cari açık ise 47,1
milyar dolardan, 27,6 milyar dolara geriledi.

İhracattaki artış ağırlıklı olarak Avrupa Birliği’ne yapılan ihracattan kaynaklandı (Tablo 4). Kuzey
Afrika ve Orta Doğu’ya ihracat ise 2018 yılında %9,3 azaldı. Diğer ülkelere yapılan ihracatta da %12
oranında artış görüldü. Orta Doğu’ya yapılan ticaretteki düşüş altın ticaretinden kaynaklandı. 2017
yılında toplam 6,6 milyar altın ihracatı varken, 2018 yılında yalnızca 2,6 milyar dolarlık altın ihracatı
yapıldı. Yapılan araştırmalar kurdaki yükselişin Avrupa Birliği’ne yapılan ihracattan ziyade diğer
ülkelere ihracatta etkili olduğunu göstermekte. Avrupa Bölgesi için büyüme en önemli faktör olarak
karşımıza çıkmakta. Avrupa büyümesinin giderek yavaşlıyor oluşu önümüzdeki yıl büyümeye ihracat
katkısının bu yılın daha altında olma ihtimalini artırıyor.

İthalatta en büyük düşüş altında gerçekleşti ancak altın hariç ithalatta da önemli oranda azalma
görüldü (Tablo 5). 2017 yılında yapılan yüklü miktardaki altın ithalatının normalleşmesiyle ithalat 5,3
milyar dolar azaldı. Enerji ithalatı artarken, diğer hammadde, sermaye malı ve tüketim mallarında
düşüş görüldü. Toplamda ithalat %4,6 azaldı ancak Ağustos sonrası ithalattaki düşüş kur şoku ve
ekonomik daralma nedeniyle hızlandı.

Cari açıktaki azalmanın ise bu yılın ilk yarıda devam edeceğini ancak yılın ikinci yarısında ekonomik
aktivitede nispeten bir canlanma olması durumunda tekrar artmaya başlayabileceğini tahmin
ediyoruz.
2019 Yılına Girerken
Türkiye ve Dünya Ekonomisi | 17

Tablo 4. Ülke Gruplarına göre ihracat, (Ocak-Kasım dönemi, milyar dolar)

AB OD+KA Diğer Toplam

2017 73,9 42,9 40,2 157,0

2018 84,0 38,9 45,1 168,0

% değişim 13,7 -9,3 12,2 7,0

Kaynak: TÜİK, Dış ticaret İstatistikleri. OD+KA (Orta Doğu ve Kuzey Afrika)

Tablo 5. İthalat, (Ocak-Kasım dönemi, milyar dolar)

Altın Enerji Diğer Toplam

2017 16,6 37,2 180,0 233,8

2018 11,3 43,0 168,7 223,0

% değişim -31,8 15,6 -6,3 -4,6

Kaynak: TÜİK, Dış ticaret İstatistikleri.

Ekonomik daralma işsizlik oranını artırdı

Ekonomideki daralma işsizlik oranını arttırdı. İşsizlik 2018 yılı son çeyrekte %12’ye yükseldi. Tarım
dışı işsizlik %14, genç işsizliği ise %22,2 oldu. İşsizlik oranı en son 2017 başında %12’ye yaklaşmıştı.
O zaman devreye giren talep yönlü politikalar büyümeyi artırırken işsizliği düşürmüştü. 2018 Nisan
ayında %9,9 ile tek haneye inen işsizlik ikinci çeyrekte başlayan yavaşlamanın etkisiyle yavaş yavaş
artmaya başladı. Son çeyrekte reel ekonomide daralmanın hızlanmasıyla Kasım ayında 0,6 puan
artarak %12 oldu.

Kasım ayında dikkati çeken bir gelişme de yalnızca işsiz sayısının artması değil istihdamın da
önemli bir oranda %0,8 azalması oldu. Kasımda mevsimsel etkilerden arındırılmış olarak tüm
sektörlerde azalma hissedildi. İstihdam tarım sektöründe 54 bin, sanayi sektöründe 40 bin, inşaat
sektöründe 47 bin, hizmet sektöründe ise 87 bin kişi azaldı.

2009 krizinde işsizlik oranı %13,8’e kadar yükselmişti. Ocak ayında asgari ücrete enflasyon oranının
üzerinde yapılan %26’lık artış ve talep koşullarında zayıflığın devam etmesi nedeniyle yılın ilk
çeyreğinde işsizlik oranının yükselmeye devam edeceğini, seçimden sonra ise seçilecek politika
setine bağlı olarak artışın devam edebileceğini tahmin ediyoruz.

Şekil 11. İşsizlik Oranı (mevsimsellikten arındırılmış %)


2019 Yılına Girerken
Türkiye ve Dünya Ekonomisi | 18

26
25,2
23

20 22,2

17
16,8
14
13,8 14,1
11

8 12,0

Oca.13

Oca.14

Oca.17
Tem.07

Tem.08
Oca.06
Tem.06

Oca.09
Tem.09

Oca.18
Tem.05

Oca.10

Oca.11
Oca.05

Oca.16
Oca.07

Oca.12
Tem.12
Oca.08

Tem.13

Tem.15
Tem.14

Tem.17
Oca.15
Tem.10

Tem.18
Tem.11

Tem.16
İşsizlik Oranı Tarım dışı işsizlik oranı Genç nüfusta işsizlik oranı

Kaynak: TÜİK, Hane halkı İşgücü Anketi


2019 Yılına Girerken
Türkiye ve Dünya Ekonomisi | 19

TÜSİAD 2019 TAHMİNLERİ


2019 Yılına Girerken
Türkiye ve Dünya Ekonomisi | 20
2019 Yılına Girerken
Türkiye ve Dünya Ekonomisi | 21

TÜSİAD 2019 Yılı Makroekonomik Tahminleri

TÜSİAD makroekonomik tahminleri her çeyrek, milli gelir verilerinin resmen açıklanmasından 1
hafta sonra, 4 çeyrek ileri, yani 1 yıllık dönem için gerçekleştirilmektedir. Yılın ilk ayında ve genellikle
TÜSİAD Genel Kurul toplantıları aşamasından kamuoyu ile paylaşılan rapor ise, son çeyrek tahminini
de içerdiğinden dolayı, aynı zamanda ilgili yılın toplam tahminlerini içermektedir.

Tahminlerde, TÜSİAD üyeleri ile gerçekleştirilen beklenti anketleri, TÜSİAD Makroekonomik Analiz
Çalışma Grubu değerlendirmeleri ve TÜSİAD Ekonomik Araştırmalar Bölümü’nün geliştirdiği
ekonometrik araçlar bir arada kullanılmaktadır. Tahminlerde, dışsal olarak kullanılan veri ihtiyaçları
veya varsayımlarında kamu kesiminin resmi öngörüleri, uluslararası kurumların küresel ve bölgesel
tahminleri, veri olarak alınabilmektedir. 2019 yılında da; kamu kesimi harcamalarında 2019 yılı Yıllık
Program verileri, para politikası tercihlerinde TCMB’nin para politikasına yönelik açıklamaları, dış
dünyaya ilişkin büyüme, çapraz kur ve fiyat verileri ise çeşitli uluslararası kurumların öngörülerinden
yararlanılarak derlenmiştir. Bu çerçevede hazırlanan temel senaryo aşağıdaki tabloda sunulmuştur.

Türkiye Ekonomisine İlişkin 2019 Yılı TÜSİAD Tahminleri


TÜSİAD
Gerçekleşmeler Gerçekleşme TÜSİAD Tahmini
Tahmini

2014 2015 2016 2017 2018 2019

Büyüme 5.2 6.1 3.2 7.5 2.4 1.0

Özel Tüketim Harcamaları Artışı 3.0 5.4 3.7 6.1 2.6 1.2

Toplam Sabit Sermaye Yatırımları


5.1 9.3 2.3 7.8 -1.0 -3.0
Artışı

Enflasyon 8.2 8.8 8.5 11.9 20,3 16,2

*Bütçe Açığı / GSYH, % -1.1 -1.0 -1.2 -1.5 -2,1 - 1,9

*Kamu Borç Stoku / GSYH, % 30.0 29.0 29.1 28.2 31,0 33,0

İhracat, FOB, Mlr Dolar 157.6 143.8 142.5 157.0 168.0 173,0

İthalat, CIF, Mlr Dolar 242.2 207.2 198.6 233.8 223.0 215,5

*Cari İşlemler Açığı / GSYH,% -4.7 -3.7 -3.8 -5.6 -3,0 -2,5

İşsizlik, % 9.9 10.3 10.9 10.9 10,8 12,5

Reel Kur Endeksi (TÜFE Bazlı,


-5.1 -2.1 0 -10.3 -14.4 -5,0
TCMB),%

İkincil Piy.Göst. Faizi, % (Yıl


9.3 9.7 9.8 11.8 18.9 17,0
Ortalaması)

Kaynak: T.C. Kalkınma Bakanlığı, Turkey Data Monitor, TÜSİAD. *Yeni Milli Hasıla serilerine göre düzenlenmiştir.
2019’da Türkiye ekonomisinde büyümenin ihracat ve iç talep arasında daha dengeli olacağı
beklenmektedir. Net dış talebin büyümeye pozitif bir katkısının olacağı tahmin edilmiştir. Net dış
talep üzerindeki temel belirleyiciler AB ekonomisindeki büyüme, petrol ve diğer hammadde
fiyatlarında artış ve bölgesel jeopolitik riskler olacaktır.

Sıkı para politikasının 2019’da yıl boyu sürdürüleceği varsayılmış, enflasyonda kalıcı bir düşüş
görülmeden herhangi bir gevşeme adımı atılmayacağı öngörülmüştür. Ayrıca talep koşullarındaki
zayıflığın fiyatlar üzerindeki baskının azalmasına katkıda bulunacağı varsayılmıştır. Bu nedenle özel
tüketimdeki artışın çok sınırlı olacağı tahmin edilmektedir. Yatırımların ise artan finansman
maliyetleri, jeopolitik riskler ve küresel yavaşlama nedeniyle azalmaya devam etmesi
beklenmektedir. Kamu harcamalarının Orta Vadeli Programda öngörüldüğü şekilde gerçekleşeceği
varsayılmıştır. Bu durumunda büyümeye buradan gelecek katkı sınırlı olacaktır.

AB ekonomisinde yavaşlamanın varsayılandan daha yumuşak olması, Brexit’in gerek İngiltere


gerekse AB ekonomilerine en az zarar verecek şekilde müzakere edilmesi ve jeopolitik risklerin
bertaraf edilmesi net dış talebin büyümeye katkısını artırabilir. Mevcut tahmin senaryomuzda
gelişmekte olan ekonomilere sermaye girişinin devam edeceği ve Amerikan Merkez Bankası’nın faiz
artırmayacağı varsayılmıştır.

Ekonomide yapısal reformlara hız verilmesi, özellikle işgücü üzerindeki yükleri azaltıcı adımlar
atılması, eğitim reformu, vergi reformu ve yatırım ortamını iyileştirici düzenlemelere hız verilmesi
ekonomik büyümeyi olumlu etkilemesinin yanı sıra potansiyel büyümeyi de uzun vadede yukarı
çekecektir. Bu yıl bankaların dış borç geri ödemeleri ve borç çevrim oranının 100%’ün altında kalacağı
varsayılmıştır. Yılın ikinci yarısında kredi artışının kademeli olarak tekrar pozitife döneceği
öngörülmektedir. Eğer banka bilançolarında daha hızlı bir mekanizma yardımı ile sorunlu kredilerin
temizlenmesi mümkün olursa büyüme oranı tahminimizin üzerinde gerçekleşebilir.

Aynı şekilde, özellikle Suriye sorunu kaynaklı jeopolitik risklerin daha da derinleşmesi, Amerikan
Merkez Bankası’nın beklenenin aksine faiz artırımına gitmesi, çeşitli nedenlerle AB iç talebini
beklenenin altında artması, net dış talebin büyümeye katkısını yaklaşık 1 puan kadar azaltabilir. Yani
temel senaryo olarak tahmin edilmiş yüzde 1 oranındaki 2018 yıllık GSYH artışının tahmin bandı
+/- 1 puan olarak öngörülmektedir.

Ayrıca, yeni bir diplomatik kriz veya küresel finans piyasalarında yüksek borçluluk nedeniyle
yaşanabilecek sorunlar, yukarıdaki tahmin bandının çok ötesinde olumsuz sonuçlar
doğurabilecektir. Amerika ile Çin’in ticaret savaşlarına son vermemesi ve aksine krizi derinleştirmesi,
Brexit’in anlaşmasız bir şekilde kısa zaman içerisinde gerçekleşmesi burada yapılan tahminlerden
çok daha olumsuz sonuçlar doğurabilir.

Her durumda, yapısal reform-büyüme ilişkisinin potansiyel büyümeye önemli bir katkı sağlaması
reform programının sağlıklı bir şekilde uygulanabilmesine bağlıdır. TÜSİAD Ekonomik Araştırmalar
biriminin çalışmaları yapısal reformların doğru önceliklendirilerek hayata geçirilmesi durumunda,
orta vadeli büyümenin, arz yönlü olarak, 1.0-2.0 puan kadar yukarı çıkabileceğini göstermektedir.
2019 Yılına Girerken
Türkiye ve Dünya Ekonomisi | 23

MAKROEKONOMİK GÖSTERGELER
2019 Yılına Girerken
Türkiye ve Dünya Ekonomisi | 25

TÜRKİYE EKONOMİSİ – TEMEL MAKROEKONOMİK GÖSTERGELER


REEL
2013 2014 2015 2016 2017 2018 18 – ç1 18 – ç2 18 – ç3 18 – ç4
EKONOMİ

GSYH
Büyümesi 8.5 5.2 6.1 3.2 7.4 - 7.2 5.3 1.6 -
(yıllık, %)

Nominal GSYH
950.3 934.1 859.4 863.4 851.5 - 206.2 202.1 180.8 -
(milyar USD)

TÜFE
Enflasyon 7.4 8.2 8.8 8.5 11.9 20.3 10.2 15.4 24.5 20.3
(yıllık, %)

İşsizlik Oranı
9.7 9.9 10.3 10.9 10.9 - 11.8 12.6 13.1 -
(%)

MALİ
2013 2014 2015 2016 2017 2018 18 – ç1 18 – ç2 18 – ç3 18 – ç4
SEKTÖR1

Bütçe Dengesi
-18.5 -23.4 -23.5 -29.9 -47.8 -72.6 -20.4 -25.7 -10.6 -15.9
(milyar TL)

GSYH’ye
-1.0 -1.1 -1.0 -1.1 -1.5 - -2.6 -2.9 -1.0
Oranı (%)

Faiz Dışı Denge


31.4 26.5 29.5 20.3 8.9 1.3 1.9 -14.1 16.0 -2.3
(milyar TL)

GSYH’ye
1.7 1.3 1.3 0.8 0.3 0.2 -1.6 1.6 -
Oranı (%)

Merkezi
Yönetim Borç
32.4 30.0 29.0 29.1 28.2 - 28.1 28.6 31.4 -
Stoku / GSYH
(%)

İç Borç 22.3 20.3 18.8 18.0 17.2 - 17.0 16.5 16.4 -

Dış Borç 10.1 9.7 10.2 11.2 11.0 - 11.2 12.0 14.9 -

DIŞ SEKTÖR2 2013 2014 2015 2016 2017 2018 18 – ç1 18 – ç2 18 – ç3 18 – ç4

İhracat (milyar
151.8 157.6 143.8 142.5 157.0 168.0 41.1 41.0 40.8 45.1
USD)

İthalat (milyar
251.7 242.2 207.2 198.6 233.8 223.0 61.9 61.1 51.2 48.9
USD)

Dış Ticaret
Dengesi -99.9 -84.6 -63.4 -56.1 -76.8 -55.0 -20.8 -20.0 -10.4 -3.8
(milyar USD)
2019 Yılına Girerken
Türkiye ve Dünya Ekonomisi | 26

GSYH’ye
-10.5 -9.1 -7.4 -6.5 -9.0 - -10.1 -9.9 -5.8 -
Oranı (%)

Cari Denge
-63.6 -43.6 -32.1 -33.1 -47.4 -27,6 -16.4 -14.9 1.4 2,2
(milyar USD)

GSYH’ye
-6.7 -4.7 -3.7 -3.8 -5.6 - -7.9 -7.4 0.8 -
Oranı (%)

Sermaye
Dengesi -96.0 -70.0 -21.0 -23.0 -17.0 - 29.0 -2.0 30.0 -
(milyar USD)

Doğrudan
Yatırımlar 9.9 6.3 14.2 10.8 8.8 9.5 -1.2 -2.1 -2.7 -3,6
(milyar USD)

Portföy
Yatırımları -20.2 15.7 -6.3 -24.5 3,0 -2,5 2.6 3.5 -0,6 -
(milyar USD)

Diğer
Yatırımlar -38.7 -15.9 -13.3 -6.5 -5.9 10,5 -7.9 -2.5 18.1 2,8
(milyar USD)

FİNANSAL
2013 2014 2015 2016 2017 2018 18 – ç1 18 – ç2 18 – ç3 18 – ç4
GÖSTERGELER

USD / TL
1.9 2.2 2.7 3.0 3.7 4.8 3.8 4.4 5.6 5.5
(Ortalama)

EUR / TL
2.5 2.9 3.0 3.3 4.1 5.7 4.7 5.2 6.5 6.3
(Ortalama)

Gösterge Faiz
Oranı (bileşik, 10.0 8.0 10.8 10.7 13.4 19.7 14.1 19.2 25.9 19.7
yılsonu)

BIST 100
78.1 75.2 80.6 77.2 99.0 - 86.3 95.4 106.5 107.8
Endeksi

PARASAL
SEKTÖR VE 2013 2014 2015 2016 2017 2018 18 – ç1 18 – ç2 18 – ç3 18 – ç4
BANKACILIK

Toplam Aktifler
1732.4 1994.3 2357.4 2731.0 3257.8 3867.1 3375.0 3671.4 4210.0 3867.1
(milyar TL)

GSYH’ye
95.7 97.5 100.8 104.7 104.9 - 104.0 108.2 117.7
Oranı (%)
2019 Yılına Girerken
Türkiye ve Dünya Ekonomisi | 27

Toplam
Krediler 1047.4 1240.7 1485.0 1734.3 2098.2 2394.7 2196.4 2353.1 2587.7 2394.7
(milyar TL)

GSYH’ye
57.9 60.7 63.5 66.5 67.5 - 67.7 69.3 72.4
Oranı (%)

Toplam
Mevduat 907.6 1018.5 1194.6 1397.6 1650.8 1990.2 1717.0 1830.6 2079.4 1990.2
(milyar TL)

Takipteki
Alacaklar 29.6 36.4 47.5 58.2 64.0 96.6 65.7 73.6 86.2 96.6
(milyar TL)

Toplam
Kredilere Oranı 2.8 2.9 3.2 3.4 3.0 4.0 3.0 3.1 3.3 4.0
(%)

Sermaye
Yeterliliği 16.4 16.0 15.3 15.6 16.5 17.0 16.7 16.2 17.2 17.9
Rasyosu (%)

Özkaynak
14.2 12.3 11.3 14.2 16.0 14.7 3.8 8.0 11.3 14.7
Karlılığı (%)

Kaynak: Turkey
Data Monitor

KÜRESEL
2013 2014 2015 2016 2017 2018 18 – ç1 18 – ç2 18 – ç3 18 – ç4
GÖSTERGELER

A.B.D. GSYH
Büyümesi 1.8 2.5 2.9 1.6 2.2 2.0 2.2 2.3 -
(yıllık, %)

Avro Bölgesi
GSYH
-0.2 1.4 2.1 2.0 2.4 2.4 2.2 1.6 -
Büyümesi
(yıllık, %)

VIX Oynaklık
14.2 14.2 16.7 15.8 11.1 16.6 17.4 15.3 12.9 21.1
Endeksi

Brent Petrol 108.6 98.9 52.4 43.7 54.1 71.1 66.9 74.5 75.1 68.0

Kaynak:OECD

You might also like