You are on page 1of 22

DEVRE : II C1L T :4 İÇTİMA SENESİ : II

T.B.M.M.
Gizli Celse Zabıtları

25 Mart 1340 (1924)

Münderecat
Sayfa
1. — ZAPTI SABIK HÜLÂSASI 39Q
2. — EVRAKI VARİDE 390
Tezkereler 390
/. — Malatya Mebusu Hilmi Bey hakkın­
da ikâme olunan zemmü kadih davasına ait
Adliye Vekâletinden mevrut tezkere. 390
3. — MÜZAKERE EDlLEN MEVAD 390
1. — Muvazenei Umumiye Kanun lâyihası
ve Muvazenei Maliye Encümeni mazbatası. 390
A) Bahriye Bütçesi 390

Cilt :8

21 nci İnikat, 1 nci Celse


1 : 21 25 . 3 . 1340 C :1
YİRMİ BİRİNCİ İNİKAT
25 Mart Sah
BİRİNCİ CELSE
Kuşat Saati : 02,10
REİS : Birinci Reisvekili İsmet Bey
KÂTİPLER : Kâzun Vehbi Bey (Ergani), Talât Bey (Kângın)

REİS — Efendim; talkrir okunacaktır. Malumu REİS — Hafi celseye geçilmesini kabul edenler
âliniz celsei hafiye takrirleri okunduktan sonra bilâ lütfen el kaldırsın... (Anlaşılmadı sesleri) Rica ede­
müzakere reye vazedilir. Bunun için müzakere cere­ rim efendim. «Siyaseti bahriyemizin hafi olarak iza­
yan etmiyeceğini arz ediyorum. Okunurken dikkat hı lâzımdır. Celsei, hafiye teklif ediyoruz» diyorlar.
buyurursanız celsei hafiyeyi icap edecek esbap var­ Celsei hafiyeye geçilmesini kabul edenler lütfen el
sa hafi celseyi kabul buyurursunuz. kaldırsın... Kabul etmiyenler lütfen el kaldırsın... Ka­
(15 imzalı takrir okundu) (1) bul edilmiştir.
Efendim; hafi celselere ait zaptı sabık hülâsası
(1) Takrir dosyada bulunamadı. okunacaktır.

1. — ZAPTI SABIK HÜLÂSASI


DOKSAN İKİNCİ İNİKAT buatı, hem de eşhası maneviye ve ferdiyenin haysi­
yeti maneviyelerini aletderecat kâfil bir şekilde ta­
30 Kânunusani 1339 Çarşamba
dili için teklifin ait olduğu encümene iyadesini nâ-
ÜÇÜNCÜ CELSE tık takriri kabul edildi ve celsei aleniyeye geçildi.
Ali Fethi Bey Efendim tahtı riyasetlerin­
de btininikat; Tokat Mebusu Mustafa Bey hak­
Reis Van
kındaki Müdafaai Milliye Encümeni mazbatası ikin­
Ali Fethi Hakkı
ci defa tayini esami ile reye vaz olundu ve mazbata
Kâtip
izafî reyle kabul edildi.
Adana
Türkiye Büyük Millet Meclisi ve mebuslar hak­
Kemal
kında matbuatta intişar eden haberlere dair İstan­
bul Mebusu Hamdullah Suphi Beyin teklifi üzerinde REİS — Zaptı sabık hülâsası hakkında mütalaa
yapılan müzakerelerden sonra, Cebelibereket Mebusu Var mı?
Avni Beyin Matbuat Kanununun hem serbesti i mat­ Zaptı sabık hülâsası aynen kabul edilmiştir.

2. — EVRAKI VARİDE

Tezkereler mevrut tezkere vardır. Aynen şubeye tevdi oluna­


1. — Malatya Mebusu Hilmi Bey hakkında ikâ­ caktır.
me olunan zem ve kadih davasına ait Adliye Vekâ­ ŞÜKRÜ BEY (Biga) — Anlaşılmıyor efendim.
letinden mevrut tezkere. REİS — Efendim; bendeniz okudum. Kâtip Bey
REİS — Aleyhine zem ve kadih davası ikâme okumadı. Benim sağım, solum yoktur tabii. Hilmi
olunan Malatya Mebusu Hilmi Bey hakkındaki evra­ Bey hakkındaki Adliye tezkeresini ikinci şubeye tevdi
kın gönderildiğine dair olan Adliye Vekâletinden ediyoruz.

— 390 —
İ : 21 25 . 3 . 1340 C :1

3. — MÜZAKERE EDİLEN MEVAD

/. — Muvazenei Umumiye Kanun lâyihası ve Mu- Fakat müstakbel düşmanlarımızın ilk savleti va­
vazenei Maliye Encümeni mazbatası. ziyeti coğrafiye ve askeriyemiz itibariyie, hiç şüphe­
A) Bahriye Bütçesi : siz ki, denizlerden olacak ve bu tecavüzatt hiç şüp­
REİS — Efendim; celse, Bahriye bütçesinin he­ hesiz harekâtı harbiyei bahri yeleriyle temin ve tak­
yeti umumiyesi hakkında müzakere edilmek için açıl­ viye edeceklerdir. Hudutları emin olmayan bir mem­
mıştır. leketin imarı ve o memleket dahilinde yaşayan insan­
ZEKİ BEY (Gümüşhane) — Reis Bey; usul hak­ ların huzur ve rahatı mümkün olamıyacağı artık ka­
kında söz istiyorum. tiyeti riyaziye derecesinde sübüt bulmuş bir haikikat-
REİS — Daha müzakereye başlamadık efendim. tır.

ZEKİ BEY (Gümüşhane) — Efendim ilk evvel Memleketimiz hudutlarının dörtte üçü denizle mu­
Encümeni mahsus bu hususda lâzım gelen izahatı ve­ hattır. Sevahil'miz istinat noktalarından mahrum ve
rerek Heyeti celileyi tenvir buyursunılar, ondan sonra her mütearnz kuvvetin hırs ve tamamı celbedecek ka­
azayı kiram iradı kelâm buyursun ve Hükümetin de dar sehlüttaarruzdur. Mübeşşiri sulh olması lâzım ge­
siyaseti bahriye hakkındaki noktai nazarım anlaya­ len Lozan muahedesi yapılırken mücavir bulunduğu­
lım. muz bir millet ve Hükümet bir çok dahilî karışıklık­
REİS — Zeki Bey; usul hakkında söz istediler. larına ve uğradığı hezimeti kahhariyeye ve imarı
Bu bapta Encümeni mahsus noktai nazarını izah et­ mülk, iskânı muhacirin için kıvrandığı ihtiyacı mali­
sin. Ondan sonra müzakeratı um ilmiyesin e başlansın ye rağmen sefaini bahriyesini, donanmasını ikmal ve
diyorlar. ihzara çalışıyor.

HAMDİ BEY (Encümeni Mahsus Namına) (İs­ ZEKİ BEY (Gümüşhane) — Yani Yunanistan ya­
tanbul) — Muhterem Efendiler; Bahriye bütçesi mü­ pıyor.
nasebetiyle dünkü cereyan eden muzak erat esnasında HAMDİ BEY (Devamla) — Şüphesiz, Yunanis­
bahriyeli arkadaşları kuvvei bahriyenin lüzum ve tan yapıyor. Bunu hepimiz biliyoruz. Efendiler: Ci­
ehemmiyeti hakkında pek vakıfane beyanatta bulun­ han biliyorki Türkiye Hükümetinin bahriyesi sa"'r
dular. Filhakika kuvvei bahriyenin lüzum ve ehem­ mevcut hükümetlerin donanmasiyle mukayese ed'le-
miyetini... (İşitmiyoruz sesleri). cek olursa en nâtüvan bir haldedcr. Donanmasını ha­
REİS — Efendim; rica ederim sükûtu muhafaza zırlayanlar kimin için hazırlıyor? Bunu bu hazırlığı­
edelim, hatibin sözü işitilmiyor. nın ist;hdaf ettiği gayeyi idrâk eden bir millet, öyle
bir millet ki; icabı halde harikalar yaratan ve bunu
HAMDİ BEY (Devamla) — Filhakika kuvvei
cihana tanıttıran bir .nil'.'et olduğuna hiç şüphem yok­
bahriyenin lüzum ve ehemmiyetini takdir etmiyecek
tur. İşte şu 'kanaat ve mütaleata binaen arzetmek is­
ve bu kuvvetin hayatı milelde oynadığı rolleri bilmi-
tiyorum iki; bizim de artık bu tedabire, bu hazırlık­
yen içimizde bir fert yoktur. Sevahile malik olupta
lara karşı bu tehJiikelere 'karşı icabeden tedab : ri al-
bu kuvveti ihmal eden. imhal eden Hükümeti salife
maklığımız zamanı çoktan gelmiş, hulul etmiştir. Bu­
ve haziranın uğrtadığı avakıp her tarih okuyan ze­
nun için ne yapacağız ve ne gibi bir siyaset takip
vat için belli birer hakikattir. Binaenaleyh bu husus­
edeceğiz ve bu siyaset hakındaki programımız ne ola­
ta fazla söz ile Heyeti celileyi tasdi etmek arzu etmi­
caktır?
yorum.
Biz cihangirlik ve yahut fütuhatçılık siyaseti ta­ Ben bütçe münasebetiyle Heyeti CeıHlenin buna
kip etmiyoruz. Emelimiz, hududu millimiz dahilin­ bir karar vermesini ve Hükümetimizin bu hususta be­
de huzur ve selâmetimizi temin ve muhtemel düşman yanatta bulunmasını istirham ederim. Buna göre büt­
tecavüzatına karşı icabeden vesaiti bahriyeyi ihzara çeler tanzim edilsin. Bugün mevcut olan bütçemiz ne
çalışacağız. Şüphesiz kara hudutlarımızı müemmen esas üzerine hazırlanmıştır? Tetkik buyrulursa gö­
ve muhtemel tecavüzlere karşı rasin bulunduracak rürsünüz ki, 3 - 4 türlü tekliflere maruz kalmıştır.
vasi teşkilatı askeriyemiz ve o teşkilatın başında de­ Bununla ne istihdaf edeceğiz ve ne olacaktır? Bina­
hâ ve iktidarlarım bütün cihana tanıttırmış muktedir enaleyh muayyen bir siyaset ve siyasetin icabettirdiği
kurnanda heyetlerimiz mevcuttur. Binaenaleyh o ci­ program mevcut olmadıkça ne bütçenin sarfı için lü­
hetlerden pek endişeye mahal yoktur. zum vardır ve ne de sarf olunduktan sonra müsbet
İ : 21 25 . 3 . 1340 C : 1

ve müsitnıiır bir netice hâsıl olacaktır. Bendenizin ar- I lıdır. İşte sahillerimizin hali, işte memleketimizin va­
z«tmek istedıiğiım ıukat bunlardır. ziyeti. En ufak bir hareketle saMUerirrtizi bile muha­
RECEP BEY (Kütahya) — Bir sual sormak isti­ faza edemedik. İçimizde sehavil ahalisinden olanlar
yorum? Bahis buyurduğunuz esası ve siyaseti bahri­ p„-k güzel bilir ve takdir ederler. Binaenaleyh herhal­
yeyi en iyi izah edecek olan ve bu hususta sahibi se de bir hazırlık lâzımdır; ama küçük, ama büyük.
lâbiyet bulunan encümeni âlinizdir ve onu temsile- Bandeniz büyük bir donanma yapalım, bunları gez-
decek zâtı âiinizsimiz. Zâtı alkilleri ve iştirak buyurdu­ 1 direlim ve bir çok paralar sarf ve israf edelim. Bu­
ğunuz encümen kadar içimizde sahibi ihtisas kimse na ne düşündüm, ne de hatırıma geldi. Bugün lüzu­
yoktur. Lüzumumu ifade buyurduğunuz bu siyasetin mu cialn vesait nedir? Bugün elimizde kıymeti har-
hututu umumi ye sinıin nasıl olması memleket için mu­ •' biyesi olmak şartiyle bir tek gemi vardır. Buna lü­
cibi fiaide ise bu bapta Heyeti Ce!|:.teyi tenvir bu var­ zum olan muavin sefain tedanik edilirse bu kudret
sanız daha çok tenevvür ederiz ve daha çok düşünü­ ve kuvvetle Yunanlıların tecavüzünü menederiz ve
rüz. bu kuvvet hâsıl olduktan sonra Yunanlılar taarruf
MUSTAFA BEY (İzmit) — Hükümet de noktai etmeyi düşünemezler. Karadenizde Rusların elinde­
nazaram söylesin. ki vesaiti bahriyeye karşı yine bu kuvvet başa baş-
RECEP BEY (Devamla) — Hükümet de söyler. ii.-. Ruslar bizim sahillerimize karşı, Ruslar bizim
Fakat bu siyaseti bahriyemizin esası, temeli ne ol­ sahiIkitimizde istedikleri gibi serbest sevkiyatı aske-
ması 'lâzım geleceği ve - sairesiroi encümen biliyor. 1 riyc yapamazlar. Biz de sevkiyatımızı mümkün mer­
Bu husustaki mütaleatı aliyelerini dinledikten sonra tebe yaparız. Tabii onlarım da bize karşı aynı siya­
Heyeti Celile hükümlerini ancak verebilir. seti takip edeceklerini düşünerekten söylüyorum.
HAMDt BEY (İstanbul) — Efendim; bendeniz i Her halde çalışılacaktır. Binaenaleyh o kuvvetten
aciz 'bir harbiyeîi arkadaşınız sıfaıtiyle lidarei kelâm daha dun bir kuvvet arz etmüş olduğum tehlike ve
edebileceğim. müşkülâtı götüremez. Bu kuvvetin vücuda gelebilme-
RECEP BEY (Kütahya) — Estağfurullah... •I içim lâzım olan meblâğ, biz har biyel ilerin kanaati
I veçhile, 45 - 50 milyon Türk lirasıdır. Erkânı harbiyei
HAMDİ BEY (Devamla) — Hükümetimizin ta­
j umumiyemizin arzu ettiği, 'tespit ettiği miktar 60 - 65
kip edeceği siyaseti bahriyenin hangi kanallardan
I milyon liradır. Binaenaleyh henüz takarrür ve tes-
ğiitiliiğini bendeniz öyle ince noktalardan bilmiyorum.
I p ' ; edilmiş bir program olmadığı için bu işten me-
Fakat bendeniz görüyorum ve hissediyorum ki; kar­
I FUI olanlar ve bu işi deruhte edenler gelirler, görü-
şımızda bir düşman hazırlanıyor. Sağımızda bir düş­
I şürlor ve en muvafık şekilde bunu hallederler. Va-
man, solumuzda bir düşman... Hudütlarırnızım dörtte
I vrtî olarak anlaşılıyor ki 45 - 50 milyon bir para sarf
üçü açık. Bizim elhamdülillah güvendiğimiz bir kuv­
I edilmeye ihtiyaç vardır ve bu para bir anda, bir za-
vet vardır. Fakat bendenizin düşündüğüm bu kuv­
I manda verilmesi muktazi değildİT. Hükümet; lâzım
vete, bu hazırlığa karşı bizfiım de boş durmayıp sıaî
1 gelen müesseselerle anlaşarak tan bunu taksitle on se-
maiüyemiz derecesinde bir hazırlıkta bulunmamız lâ­
I nede de ödeyebilir. Şu halde bütçemize her sorve
zımdır. Eğer bu acizin fikrfi sorulacak olursa bu bap­
1 4 - 5 milyon fevkalâde para ilâve:': lâzımdır ve bu-
taki fikrimi söyleyeyim.
I nun yapılabilmesi için bu'seneden buna şürû etmek
Lozan muahedesi; boğazları serbest bir hale ge- I ehem ve elzem olduğu kanaatindeyim. Eğer bir sen:
tirmdşjtiir. Aynı zamanda Bahrisefid adalariyle, garp I daha bekleyecek olursak elimizde bulunan gemrnin
vilâyetlerimizin hudutları, Yunan huduKlariyle hemen I kıymeti har biyesi mahvoluyor. Bugünkü hali hazırı
'bağınlınca işjiltilecek kadar bir vaziyete gelmiştir. I ile enkaz halinde, satılığa çıkarılırsa şüphesiz bir
Bunlara karşı bizim hazırlıksız bulunmakliğimiz ka­ I milyon liradan fazla etmez.
tiyen doğru değildiir. Meselâ siyasette ufak bir mu­ I Çünkü harp gemisi halinde kimseye satılamaz.
halefet, gerginlik neticesinde her an baskına uğra­ I Ancak tamir edilirse bugün kıymeti harbiye;;; mev-
mamız melhuzdur. Çünkü karşılarında hiçbir şey I cu'J':ur. Kıymciıi harbiyesıini tekrar iktisap edecek
görememektedirler ve hiçbir şey yok. I olursa 45 - 50 milyonluk bir gemi olur ve bu geminin
ŞÜKRÜ BEY (Biga) — Karada vardır. I İngiliz donanmasında bulunan emsali gemilerden
HAMDt BEY (Devamla) — Şüphesiz efendim, I gayri Bahrisefitte eşti yoktur. Rusya'da da kıymeti
karada var. Fakat ötekiler karaya çıktıktan sonra I harbiyesi bu kadar yüksek bir gemii yoktur. Mükcm-
feda edilecek insan, can, mal nazarı dikkate alınma- I mel bir gemidir ve bu gemiâ tasavvur ettiğimiz mü-

392 —
İ . : 21 25 . 3 . 1340 C :1

dafaa tertibatının kuvvetimizin 3/4'ünü tenkil eder tedarik edelim. Heyeti celileniz kabul ederse bunların
ki bahsetmek istediğim gemi Yavuzdur. Bunu bu vücut bulacağı zamana kadar bunları istihdam ede­
sene tamir etmeyelim, tehir edelim o bir sene tamir riz. Hazır bulundurmuş oluruz. Bendenizin düşündü­
edelim diyecek olursanız, bunun su altında bulunan ğüm, teklif edebileceğim bundan ibarettir. Minhaysel-
aksamında iki rahnesi vardır, bu rahneler sular va- mecmu söyleyeceğim kunlardır. Neticede şüphesiz pa­
sıtasiyle çürüyor. Adam girip tamir edemiyor. Bir ra meselesidir. Bütçe denildiği zaman bu çıkıyor.
sene daha geçerse o perdelerde patlayarak o bir per- j Hükümetin yapacağı şey, usulü dairesinde (arran-
delere geçecektir. Binaenaleyh bu senede geçerse ta } ger) aranje ederek taksitlerle beş senede, on sene­
mir edilmek için hem ziyade paraya ihtiyaç hâsıl de ödemek şartiyle bize lüzumu olan kuvvei bahri­
olacaktır, hem de kıymeti harbiyesiru kaybedecektir. yeyi, müdafaa kuvvetini, müdafaa tertibatını ihzar
Elimizde mevcut bahriye kadrosu bu yeni kabul edi­ etmektir. Heyeti celilenin bu hakikatlara karşı bunu
len kanun ve Hükümetin tespit ettiği program da­ kabul buyuracağı ümidindeyim. Adi bütçede 4,5 mil­
hilinde tensikata uğramıştır. Hali hazır mevcudunun yon lira vereceğiz. Müfredata geçildiği zaman bizzat
en ziyade işe yarayanları kalmak şartiyle 1 300 ka­ kendim izahat vereceğim. En mübrem ihtiyacatı na­
dar kalmıştır. Bu 1 300 zabit bir sene veya iki sene zarı dikkate almak şartiyle bütçemiz bu miktara çık­
daha bu programa başlamayarak beklemek lâzım mıştır. Bunu bir sene, iki sene, üç sene, dört sene
gelirse, her sene bu zabitanı beslemek için ve bun­ veripte mukabilinde hiç bir şey elde etmemek bey­
lara lüzumu olan efradı da saklamaklık için en aşa­ hudedir kanaatındayım. Binaenaleyh en mübrem olan
ğı 1,5 - 2 milyon lira sarfedilecektir. Fakat iki sene bir buçuk milyon lirayı tenzil edip üst tarafını da­
sonra bunlara vesaitte bulsak işe yaramayacak bir ğıtmaktan başka çare yoktur.
hale gelecektir. Çünkü; efendiler, Bahriye zabiti ve­
MUHTAR BEY (Trabzon) — Efendim; buyur-
ya bahriye askeri yetiştirmek meselesi pek güçtür.
dunuzki; bugün Yavuzun kıymeti -tabii böyle kimse
Zamana muhtaçtır ve daima kullanacağı silahı isti­
almaz- ancak bir milyon liradır. Mükemmel tamir
mal etmekle, o silahla ülfet etmekle l gece gündüz
olunursa 40-45 milyon liralık bir gemi olur. Tamiri
onunla meşgul olmakla yetiştirilir. Yoksa karada ha­
için ne kadar para lâzımdır? Onu da söyleseniz de
zırlanmış bir zabit, vakti seferde buyurun, alın size
ona göre karar verelim.
bir silah dediğiniz zaman o silahı kullanamaz. Bir
HAMDİ BEY (Devamla) — Efendim; şimdiye ka­
zabit üç senede, beş senede yetişemez. Onun için
dar tamir edileceğini duyan müesseselerden vukubu-
bu sene behemehal bir tahtelbahir tedarik etmek mec­
lan tekliflerde 250-300 bin İngiliz lirası ile tamir olu­
buriyeti vardır. Harbi umumi zamanında üç, dört
nacağı bildirilmiştir. Bizim paramızla takriben 2.5
tahtelbahir donatabilecek zabit ve efrat Almanya'ya
milyon lira kadar bir para eder.
gönderdik. Bunlar orada cidden şayanı iftihar bir
MUHTAR BEY (Trabzon) — Bununla Yavuz
surette, Türk milletinin iftihar edeceği bir surette
harekâtı harbiyeye geçebilecek midir?
çalıştılar ve Alman tahtelbahirlerinde bilfiil vazife
HAMDİ BEY (İstanbul) — Evet efendim.
aldılar. Hatta Cemal Paşa ve ümerayı bahriyeden bir
MUHTAR BEY (Trabzon) — Teşekkür ederim.
kaç zat Almanya'ya harp cephelerini ziyarete git­
tikleri zaman Almanya İmparatorunun kardeşi- ki ALİ ŞUURİ BEY (Karesi) — Efendim; memle­
Kil limanının kumandanı idi- Prens Harri, bir cemile ketin müdafaası para meselesidir. Fakat para. düş­
olmak üzere bunları bir Tahtelbahir içerisine aldı manı vurmaz. Para ile alınacak âlattırki düşmanı vu­
ve o Tahtelbahirin kumandasını bizim buradan gön­ rur. Düşmanlarımız müterakkidir. Büyük zırhlılarla
derdiğimiz ve altı ay talim görmüş olan bir zabite memleketi müdafaa etmek var, Torpidolarla memle­
«Falan Efendi, kumanyayı al» diyerek kumandayı keti müdafaa etmek var, tahtelbahirlerle müdafaa et­
bizzat o çocuğa bırakmıştır. Yani buradan gidenler mek var, tayyarelerle müdafaa etmek var. Siai mali­
bu derece meharet ve liyakat göstermişlerdir. Harbi mizde zati âlinizin malumudur. Şu vaziyete göre en
umumiden beri bu efendiler bekleşiyorlar. Bunların ucuz olan alâtı müdafaayı istimal edebiliriz. Bu ci­
bir kaç tanesi meyus bir halde ayrıldı, istifa etti. heti anlamak istiyorum. Recep Bey de böyle şeyleri
Müddeti nizamiyesini doldurmuş «Ben artık çekiliyo­ anlamak istiyor.
rum, dedi. Bu arkadaşları kaybettik. Elimizde bir HAMDİ BEY (Devamla) — Bendeniz arz etmiş­
kaç tane kalmıştır. Hiç olmazsa bunları da, muallern tim ki, noktai nazarımız memleketin muayyen olan
zabitanın elimizden kaçırmadan bir tahtelbahir olsun kuvvetlere, düşmanlara karşı en ucuz, en emin mü-

— 393
İ : 21 25 . 3 . 1340 C : 1

dafaa çaresidır. Bazı hususta tahtelbahirlerle, tayya­ Velhasıl bu miktara yakın bir tarzda, teferruatını de­
relerle müdafaa edilebilir kanaati olduğunu görüyo­ ğişti rerekten bu meydana gelecektir. Bugünkü ver-
rum. mişm olduğumuz dört buçuk milyon bütçeye azami
Fakat efendiler; tahtelbahir, tayyare kuvvei as­ bir milyon lira ilâvesiyle olacaktır. Çünkü efradın ta­
liye değildir, bunlar muavin silahlardır. Bunlarsız hiç lim ve terbiyesi için zabıt mevcuttur. Gemiler geldik­
bir kuvvet harbedemez. Ne bahri ve ne de berri, bun­ ten sonra çalışmak üzere deviriçarh yapacaktır. İşte
lar yardımcı kuvvetlerdir. Fakat bunlar yardımcı kuv­ bu devri çarh için adi bütçeye azami bir milyon dıaha
vetlerdir diye, bunlara güvenilemez. Bunlarla hiç bir zammedilmesi lâzımdır.
şey müdafaa edilemez. Bugün işitiyoruz ki; Fransız­ HASAN FEHMİ BEY (Gümüşhane) — Asıl prog­
ların büyük tayyare filolarından İngilizler pireleniyor­ ramın tahakkuku için ne kadar lâzımdır?
lar. Fakat donanmalarının, memleketlerinin zaptedile-
HAMDİ BEY (Devamla) — Tahakkuku esna­
ceğinden değil, fakat mesafenin yakınlığı dolayısiyle
sında...
bir anda İngiltere adası üzerinde, Londra üzerinde
HASAN FEHMİ BEY (Gümüşhane) — Şimdi
üç, beş yüz tayyarenin böyle 300 kilo sıkletinde tah­
bahis buyurduğunuz masarifi daimesidir. O progra­
rip eden bombalarla, öldürücü gazlarla mücehhez
mı vücuda getirmek için. yani inşaat ve mubayiat
olarak tayaran ettiği görülürse veya böyle bir hücuma
masrafı vardır.
maruz kalırlarsa İngiltere buhran içinde kalır. Fran­
HAMDİ BEY (Devamla) — Bendenizin şahsi
sızlar, İngilizleri mecbur ederler. Fransa bizi sulha
kanaatim ve tasavvuratım, bugünkü fiyatlara nazaran
ve aman dilemeğe mecbur eder. Onun için bu teşcbbü-
45-50 milyon liradır. Senevi 4-5 milyon lira olarak
sat hakkında bu tayyarelerle her bahri Devlet mütead­
on senede tediye edilir.
dit tecrübeler yapmıştır. Amerikalılarda altı saat mü­
temadiyen sabit bir zırhlı üzerine bomba bombar­ ŞEFİK BEY (Trabzon) — Efendim; buyurdunuz
dımanı yapmışlardır. Bu altı saatlik bombardıman ki; Yavuz gemisi bugün tamir edilirse 45 milyon lira
neticesinde bir bomba zırhlının 15 metre yakinine kadar bir kıymeti olur. Yine buyurdunuz ki; tamiri
düşmüştür. Bombalar hakikaten büyüktür ve bir tor­ için de lâzım gelen para iki buçuk milyon liradır.
pil gibi infilâk ederek gemi de büyük Mr yara aç­ Bir milyon bugün kıymeti olan bir gemiye iki bu­
mıştır. Fakat tasavvur büyütülsün ki o gemi sabit, çuk milyon sarfjdilirse. bendeni/ zannediyorum ki,
bir hedef olmaksızın bekliyordu ve bunun neticesi kıymeti kırk beş milyon liraya yükselmez .Eğer bu
olarak ertesi günü manevra olmak üzere endaht tecrü­ gemi kırk beş milyon lira ediyorsa veya edecekse ve
beleri yapmışlardır. Aynı gemi üzerine iki zırhlı ateş bugünkü kıymeti de bir milyon lira ise, tamirine iki
etti ve mahvetti. Binaenaleyh karar verdiler ki bugün buçuk milyon lira kifayet etmez. Verilecek iki buçuk
bahriyei asliyede esas, top ve gemidir. milyon lira kâfi gelirse bugünkü kıymeti İaakal 10-20
milyon olmak lâzımdır.
ZEKİ BEY (Gümüşhane) — En doğrusu da bu­
dur. HAMDİ BEY (Devamla) — Müsaade ederseniz
HASAN FEHMİ BEY (Gümüşhane) — Hamdi izah edeyim. Yavuz bir sefineı harbiyedir. Hiç bir
Beyefendi, mütehassız encümenin tesbit ettiği on sefıneı harbiye eslehasiyle kıymeti harbiyesini muha­
senelik bahriye programının ne kadar para ile müm­ faza ederek satıiağa çıkarılmaz. Ancak enkazı satı­
kün olabileceğini ve bu program tatbik olunduğu tak­ lığa çıkarılır. Bugün taşıdığı kitlenin demir; pirinç
dirde masarifi seneviyesi yani daim masrafının ne vesair madeniyattan mürekkep olan kitlenin kıymeti
olacağı hesap buyuruldu mu efendim? I maddiyesi hurda olarak -bendenizin tahminim- an­
HAMDİ BEY (Devamla) — Arz edeyim efen­ cak bir milyon liradır. Bu geminin kıymeti mane-
dim; bendeniz, encümen namına, şu program hazırlan­ viyesi vardır. Biz iki buçuk milyon lira vermekle onun
mıştır demedim; kudreti maneviyesini kazanacağız, ki o kıymet ve
HASAN FEHMİ (Gümüşhane) — Hayır efen­ kudreti yaptırmak lâzım gelirse 50 milyon liraya ala­
dim; zatı âlinizin bu yoldaki kanaatiniz ve tasavvur mayız. Arz etmek istediğim nokta budur.
buyurduğunuz miktar nedir? KÂZİM PAŞA (Müdafaaı Milliye Vekili) (Kare­
HAMDİ BEY (Devamla) — Bendenizin arz et­ si) — Efendim; Bahriyemizin bugün...
tiğim, kanaati şahsiyem itibariyle, tasavvur ettiğim HASAN F E H M İ BEY (Gümüşhane) — Reis
programdır. Bunu icabedenler, makamatı resmiyesi ve Beyefendi, müsaade buyurursanız bir sual soracağım.
mütehassıslar tetkik ederler. Belki başka türlü olur. Paşa Hazretlerinin heyeti aliyeye vereceği izahat, he-
İ : 21 25 . 3 . 1340 C : I

yeti Hükümetin bilmüzâkere siyaseti bahriye hakkın- ı rum kj eğer modern gemilerimiz bulunursa bunları
da kararlaşan bir kararını mı Meclise arz ediyor? so- j harpde istimal etmek veya vakti hazerde bunları tah­
ruyorum. rip etmemek için acaba Avrupa'dan mütehassıs cel-
KÂZIM PAŞA (Devamla) — Efendim, Bahri büt- J betmeğe lüzum var mıdır, yok mudur gibi bir fikir
çemizm Heyeti Vekilede teSbiti esnasında bahriyemi- varit olabilir. Zaten berrî ordumuz için de bazı fennî,
zin ne kuvvette olabileceği ve vakti seferde ne gibi meselâ gaz vesaire gibi pek taammün etmemiş şeyler
vezaif deruhde edeceği esasları da görüşülmüştür. için mütehassis celbine ihtiyaç vardır. Bahriyenin de
Bendeniz maruzatımda Hükümetin noktai nazarı ola­ bazı aksamı için mütehassısa ihtiyaç olabilir. Harbi
rak. tespit edilmiş olan hususatı- da dermeyan edece­ umumide bahriye zabitan inin gemileri ellerinden çık-
ğim. mış, fakat mektep yeni yetiştirmiş. Bu gün elimizde
Şimdi efendim; bizim elimizde vesaiti bahriye ola­ mevcut vesaiti bahriyeye göre pek fazla zabit kalmış­
rak mevcut olan gemiler, hiç birisi açık denizde harp- tır ve bunlar uzun zamandan beri bulundukları rüt­
edüecek kudret ve kabiliyeti haiz değildir. Bunların bede kalmışlar, terfi edememişler ve hatta mesleklerini
içerisine altın doldursak, yani ne kadar tamir et­ bile unutmuşlardır. Nitekim bunlardan 800 küsurunu
sek denize çikıp bir düşman harp gemisi ile muha­ geçenlerde tekaüde şevkettik. Bugün elimizde bahriye
rebe edecek bir kudret ve kabiliyette değildir. zabiti olarak 1 300 kişi kalmıştır. Bunlar banriye zâ-
KÂZIM PAŞA (Devamla) — Yalnız bunların içe­ bitanınm en iyi addedilenleridir.
risinde badettamir kıymeti haiz olabilecek olan Ya­
Efendim; sahillerimiz sırf tedafüi müdafaası ka­
vuz'dur. Bu gemi tamir edilirse iyi bir diritnottur,
radan da denizden de memleketin müdafaası mem­
sürati çoktur. Esasen k ymeti seri olmasındadır. Bi­
leketin uzağından olur. Memleketimizin bahren mü­
rinci derecede bir harp gemisi olur. Diğerlerini yok
dafaası Pire limanı veyahut hudutlarımızın hariçte
farz etmek daha iyidir. Yani mevcut farz ederek bir
olmak icap eder. Sahillerimizin harp esnasında harp
çok masrafı masraf üstüne koymaktansa hiç yok ]
zarardide olmaması için acaba böyle büyük masraf
farz etmet daha evlâdır. Gemilerimizin vaziyeti bu­
dur. yapmaksızın, daha ufak masraflarla bir tedbir yok
mudur 7 Tedbir vardır. Fakat bu tedbir pek katî de­
Bahriye zabitan ve efradının vaziyetlerine gelince :
ğildir. İkinci derecede bir tedbir de bahrî tayyarele­
Bahriye zabitan ve efradı Harbi Umuminin bidayet­
rimiz bol olursa ve bunlara muayyen bir de istasyon
lerinde denizde bir az faaliyete geçmişlerdi ve fakat
maatteessüf düşmanların büyük donanmaları karşısın­ yapılırsa, böyle bir şeyi haber aldıkları gibi giderler
da bu faaliyeti idame ettirememişlerdir. İstiklâl mu- ve gelenleri bombardıman ederler ve böyle selleme-
harebatt esnasında ufak motörlerle düşmanın büyük hüsselâm gelmeztler. Bir iki tahtelbahirimiz bulunur­
gemilerine cehennemi tehditlerine karşı hayatlarını fe­ sa ve bunlar muayyen yerlerde olurlarsa düşmanın
da ederek pek büyük fedakârlıklar, hamiyet ve va­ gelen gemilerinin gerisinde nakliye ve sairesi odur
tanperverliklerini göstermişlerdir. Yani bir bahriye as­ ve tahtelbahirler bunları tahrip ederse ve netice iti­
kerinin yaptığı işler değildir. Doğrudan doğruya fe­ bariyle bu harp gemileri de öyle selleme hüsselâm
dakârlık hislerinin, vatan hislerinin tesiriyle yapıl­ gelmeğe cesaret edemezler. Fakat bunlar ikinci dere­
mış işlerdir. Bunun misallerini bir çok arkadaşarımız cede şeylerdir. Asili müdafaa, demin arzeetiğim gi­
görmüşler ve takdir etmişlerdir. Bunu uzun uzadıya bi, düşman donanmasile deniz ortasında çarpışmaktır.
madde, vaka zikrederek izaha hacet yoktur. Gemileri aldık, acaba iş bitmiş midir? Yavuz'u tamir
Fenni bir surette Bahriye zabitanımızın mükte.si- ettik, iş bitti mi? Bitmemiştir. Etrafında bir iki tor­
batı ilm'iyesini açık denizlerde hareket edebildikleri pil aldık, iş bitmiş midir? Bitmemiştir. Bir gemi çık­
zamandan itibaren büyük mikyasta ve müsmir bir tıktan sonra şurasından burasından yararlanabilir. Bir
tarzda hayatı faaliyete geçirememiştir. İçlerinde haki­ yara aldı mı ve bir yaradan sonra o gem.'yi alıp bir
katen güzel, iyi yetişmiş fennî zabitan vardır. En son tarafa çektik mi c geminin işi bitmiştir. Netice sıfır­
gemileri ellerine tevdi edecek miktarda zabit vardır. I dır. Binaenaleyh donanmayı yapmazdan evvel yani
Fakat zannediyorumki zamanın en son terekkiyatına I bahri siyaseti yapmazdan evvel o donanmaları tamir
göre donanmayı büyük miktarda idare edecek ad^:.3 edecek ve donanmayı büyük donanmalar muvacehe­
bahriyede fennî zabitanımız yoktur. Yavuzu ve bir j sinde siyanet ve muhafaza edecek üssü bahriyeler la­
iki tahtelbahiri hüsnü suretle sevk ve idare edebilecek zımdır ve tersaneler lazımdır. Gelecek oraya sakla­
miktarda zabitan vardır. Bunu şunun için arzedivo- nacak ki düşman onu tahrip etmesin. Havuzlar yapı-

— 395
İ : 21 25 . 3 . 1340 C : 1

lacak ve orada onlar tamir edilecek. Yoksa milyon­ haza ederken evvelâ tersane esasını kurmak lâzımdır
larca para sarfettik, donanma aldık, denize çıktı, daha ve başlamak iktiza eder. Sonra o gemileri vejalrrjleri
faik bir donanma geldi, zedelendi. Tersanemiz de almak, bunlar arzettiğim gibi, uzun ve büyük mas­
yoktur, onu masun bulunduracak bir limanımız da raflarla başlanacak hususata mütevakkiftir. Ne yapa­
yoktur. Herif geldi hepsini topladı gitti. Binaenaleyh, bileceğiz ve bu sene ne yapmalıyız? Bütçe­
donanıma yalnız onunla kaim değildir. Bir de tersane mizin müsaadesi ve elimizdeki malzeme ve ve­
lâzımdır. İstanbul'da malumu âliniz, bir tersanemiz sâite göre ne yapmalıyız? Hiç bir şey yap­
vardır. İngilizlerin işlediği Armıstrong... Henüz o mayıp canımız yanmasın ve vicdanen muazzep ol­
kumpanyadan aldık. Lozan konferansında bir çok mayalım. Ne yapalım? Arzettiğim gibi. bu senenin
münakaşayı mucip oldu. Binaenaleyh, isterse hükü­ büyük programını, Erkânı harbiyenin mütalaasın!
met kendisi işletir, isterse başka bir şirkete verir. sordum. Erkânı Harbi ye i Umumiye bir bahriye siya­
Başka bir şirkete verirse Armistrongu haberdar eder. seti programı yapmıştır. Bu program on senede 54
Yani hakkı rüçhan gibi bir şeydir. milyonluk bir şeydir. Bu sene için yedi milyon istiyor.
NİYAZİ BEY (Mersin) — Hakkı rüçhan değil, Yalnız faslı mahsus, Erkânı Harbiyenin gösterdiği
haberdar eder. lüzum. Bunun hükümet ve Meclisi Âli karşılığını bu­
KÂZIM PAŞA (Devamla) — Habeidar etmek lup verirse derhal başlarız. Fakat para kâğıt üzerine
^mecburiyeti olunca gelip müdahale edecek. Şimdi İs­ konulup da serilemez ve ondan sonra da n!çin ol­
tanbul, malumya, boğazlar her iki taraftan tahkim madı denmesin diye daha asgari hesaplara istinat
edilmemiştir. Her ik'i taraftan bırakmıyorlar. Ne i.;e ederek diyorum ki; bu sene için biz Yavuz'umuzun
bir cihetini hini hacette biz elimizde müstakilen bulun­ taksitle tamiri mümkün oiursa, bu gelen şirketlerin
durabiliriz, kapatabilir/. Marmara belki bir zaman dediği gibi, taksitle tamiri mümkün oiursa bunun ta­
için böyle ansızın baskına maruz kalmaz. Belki ka mirine başlıyabiliriz. Bundan sonra bahri bir tayyare
labilsede pek şey olur. Siyaseten bir yanılmak, ulda- alabilirsek zaten bu bahri tayyare için onu Müdafaai
nılmak olursa - buda vaki olur - o hakle bLanbui' Milliye bütçesinde arzeJeceğim. Onun için de faslı
daki tersanenin... mahsusunda tahsisat vardır. Çünki bahrî ve berrî
ZEKİ BEY (Gümüşhane) — Muayyen meselesi müdafaalarda denizden olmuş, karadan olmamış ise
o kadar haizi ehemmiyet değildir. hiç b;r ehemmiyeti yoktur. Karadan olmuş denizden
olmamışsa o birçok zararları muciptir. Gerçi biz kara
KÂZIM PAŞA (Devamla) — Onu arzediyorum.
Sahilin herhangi bir kısmından top ateşi altında bulun­ muharebeleri yaptık. Denizlerde maatteessüf hâkim
durabilir. Bu taraftan men edilir. Yani öyle kolay olamadık. Fakat donanmamız olursa pök ziyade şa­
değildir. Komşu evine bir misafir gider gibi selleme- yanı memnuniyettir işte böyle bir kaç şeyi bu sene
hüs'selâm gidemez. Herhalde sahilin bir tarafında temin edebilirsek programın birinci safhasına değil,
sizin topunuz olursa nakliye gemisini, veya bu gemi­ iptidaiyatına atılmış oluruz. Aynı zamanda arzettiğim
yi öyle gülerek, oynıy'arak geçiremez. Kolay değildir. tersaneye derhal başlarız. Bunun için hatıra bir çare
Sellemehüsselâm girip çıkmak vaziyetinde değildir. geliyor. Yalnız Meclisi Âlinizin bu hususta iyi düşü­
Fakat İstanbul'daki tersane bizim için bu vaziyete nüp muvafakat etmesi lâzımdır. Meselâ bizim elimiz­
bahri emniyeti bahşedecek bir vaziyette değildir. Bi­ de harpte işimize yaramıyacak gemiler vardır. Bir iki
naenaleyh İstanbul'daki tersaneyi harp nokta i naza­ tanesine torpil ve yedek mayın lâzımdır. Bu mayın­
rından gözden çıkarmak ve onun yerine harpte işi­ ları döküp kaldırmak için getirdik. Mütebakisi ma­
mize yarayacak her şeyden evvel bir tersane meyda­ demki tamir ettiğimiz halde de açık denize çıkıp mu­
na getirilmelidir. Gemiyi yaptık. Bunu muhafaza harebe edecek kabiliyette değildir. O halde yeni harp
edecek tersanemiz olmadıktan sonra ne işe yarar gemisi alalım. İstanbul'da tersane var. harp nokta i
Böyle bir tersane yapmak mümkündür. Birçok arka­ nazarından işe yaramıyacaktır. Bunu şu şartla bir
daşlarımızın, benim kendimin de ve diğer mütehassıs şirkete verelim ki Anadolu'da göstereceğimiz herhangi
arkadaşlarımızın da mütalaaları varittir ve üzerinde bir yerde bir tersane yapmağa başlasın. Fakat Meclisi
imali fikir edilmiştir. İki sahile hâkim olacak dar bir Âli bu hususta bu esaslar dahilinde görüşmek müsaa­
yerde bir tersane getirebiliriz. Bu tersane icabında desini bahsetmeli. Çünki büyük bir devlet işidir ve bir
gemilerimizi en can alacak noktada sıyanet ve mu­ gemi alınıp verilecek, onun yerine diğer birisi alınacak­
hafaza edebilir. Binaenaleyh siyaseti bahriyeyi rnülû- tır. Büyük iştir. Meclisi Âli bu esaslar üzerinde vaki

— 396 —
İ : 21 25 . 3 . 134» C : 1

olacak teklifatı tetkik etmekliğimize muvafakat ettiği \ sarif ihtiyar edilerek teşkilâtı ipka ediyorsunuz bu­
takdirde, yani temayülünü anlamak istiyorum, bu bir j yurdular, arzestim efendim; Gemiler bir işe yaramı­
çaredir, elimizde duruyor. Şimdi diyoruz ki; madem- i yor, faka't hiç bir zaman bahrî kuvvetimizin mevcut
'ki elimizde bir gemi yoktur, olanlar işe yaramaz, j olacağından ümidimizi kesmedik. Yani herhalde bahri
Amma bir eşkiya gemi gelirse ona karşı şey eder. j bir küvetimizin olmasına ümitvar bulunuyoruz.
Hiç olmazsa bunlara karşı kullanırız. Harp için de- Şimdi bu zabıtanı beslemiyelim, tekaüde sevkedelim
ğil, muharebe noktai nazarından değil. O halde hiç j gitsinler, fennî bir tarzda yetişfiirmiyelim, yarın büyük
olmazsa bunu tuttuğumuzdan dolayı haber verelim, i bir donanma saıhibi olarak büyük bir kuvvet ve kud­
Mübadele edelim. Meselâ iki üç tanesini verelim. reti iktisap edersek, buna zabit ve nefer nasıl bula­
îşe yarar bir iki tane tayyare alalım. Belki bu suretle i cağız? Düşündüğümüz şey elimizde mevcut olan ve
bir şey bulunabilir. İstanbuldaiki tersaneyi bir şirke­ fennî bir surette yetişmiş olan zabitanın malûmatı
te verelim, işletsin, ticaret şeysi yapsın. Fakat bize fenniyelerini muhafaza ederek bir donanmaya sahip
Anadoluda göstereceğimiz yerde bir yerde tersane
olduğumuz zaman, bir tahtelbahir aldığımız zaman,
yapsın. Bu suretle müşkilâtı maliyenin bir kısmını
onu muhafaza edecek mütesassıs ellere verelim. Bu
ikti'h'am etmek mümkün olur. Ondan sonra konulan j
masraf doğrudan doğruya donanmanın nüvesini, çe­
tahsisat, meselâ dört buçuk milyonun bazı rakkam-
kirdeğini muhafaza etmek için yapılmakta olan bir
larını ayrıp faslı mahsusa ilâve etmek mümıkünlür ve J
masraftır Çekirdeğini muhafaza etmek ve berrî, bah­
bir miktar da faslı mahsusa konulursa bu dört ve
ri kuvvet teşkiline kâfi miktarda zabit ve nefer bu­
beş milyonun içinde ve aynı zamanda diğer arzet-
lundurmak es-asına müstenittir. Sonra buyurdukları
tiğim hususaitta da Meclisi âli muvafık bir temayül
hususat, bu teklifler bize halen böyle müspet bir tarz­
gösterirse, bu sene siyaseti bahriyemizin ilk hatvesin'i
da vuku bulmamıştır. Yalnız gelen bir çok şirketler
atmış olabiliriz. Maruzatım budur. Sual soracaklar
bu cihetten istimzaç etmişizdir. Şimdi böyle bir prog­
varsa buyursunlar.
ram yapmak için Meclisi Âlinizde bir temayül gör­
HALİL BEY (Zonguldak) — Paşa Hazretleri, mek lâzımdır. Büyük bir iştir. Hamidiy e gemisini vere­
hüla'sai ifadatınızdan bendenizin anladığım şudur : ceğim, Mecidiyeyi vereceğim, bu gemilere mukabil bir
Donanmamız hali hazır itibarile ne maddeten, ne ma­ tahta İbahir alacağım. Bu esas üzerinde müzaikereye
nen, ne memleketin müdafaasına, ne memJekeitin girmdk için bir vekil milleti temsil eden bir meclisin
vezaifi taarruziyesine hadim olabilecek bir mahiyette­ temayülünü bilmesi lâzımdır. Ağır bir şeydir. Nasıl
dir. ben müzakereye girip proje getirebilirim. Kendi nok­
İkincisi; biz memleketimizin müdafaada ve taar­ tai nazarım budur. Bu noktai nazar üzerinde kendi
ruzda işine yarıyacak bir donanma sahibi olabilmek dairemde, bahriye dairesinde etüd yapılmıştır ve Er-
için büyük bir paraya ihtiyacımız vardır, ki o da bizde 'kâm Harbiyei umumiyemizin de bu esaslar dahilinde
yoktur. Binaenaleyh ölmüş bir donanmanın kadav­ mütalaası sorulmuştur. Bu esaslar yalnız kendimizce
rasını beklemek için niçin bu teşkilâtı ipka ediyor­ düşünülmüş, kimseye teklif edilmemiştir. Bu bir ça-
sunuz. ve hiçin altı yedi milyonluk bir masraf teklif rei haldir, daha az masrafla bütçeye daha az bâr
ediyorsunuz? i olarak yapılabilecek bir tedbirdir. Bunun gibi daha
Üçüncüsü, zatı âliniz buyurdunuz ki, elimizde bir bir çok müesseseler vardır. Meselâ İstanbul'daki as-
ta'kım gemiler var. Bunları mübadele ederek me'mle- | 'kerî fabrikalara mukabil Anadolu'da askeri fabrika
ketin müdafaasında veya diğer hususatında istifade yapacak herhangi bir şirkete onları vermek hususu
edilecek gemiler tedarik etmek mümkündür. Sonra İs­ vardır. Bunlar o kadar ehemmiyetli değildir, fabrika­
tanbul'daki tersaneyi bir şirkete devrederek Anadolu'da i dır ve bunlar üzerinde gelen şirketlerde bir müzaikere
bize yarıyacak bir tersane vücude getirmesi mümkün­ ediyoruz. Kuvvei bahriyemizi böyle mübadele esaisı
dür. Uzun müddetten beri zatı âliniz Müdafaai Milliye üzerinde kimse ile görüşmemişizdir. Yalnız kendi tet-
Vekâletinde bulunuyorsunuz. Tabii bu noktaları kikat ve tetebbüaitımızı arzedlyorum. Meclisi Âlinin
mübeyyin bir proje Meclisi Âliye tevdi etmek müm­ kararını istemem, temayülatını görmek isterim.
kündür. Bu kadar zaman geçmiştir. Neden böyle bir
proje tevdi buyurmadınız? HALİL BEY (Zonguldak) — Meclis bittabi mem­
KÂZIM PAŞA (Devamla) — Efendim; mevcut leketin müdafaasını arzu eder.
şeyler mademki işe yaramıyor, bunlar da bir çok ma­ KÂZİM PAŞA (Devamla) — Şüphesiz efendim.

— 397 —
İ : 21 25 . 3 .1340 C : 1

HAMDİ BEY (İstanbul) — Paşa Hazretleri bu­ bize gelip taarruz ettiğini ve yediği dayak üzerine tek­
yurdular ki bazı sefain işe yaramaz. Bunları tebdil rar bizim memleketimizi istilâ hevesine düşmiyeceğini
etmekle tahtelbahir vesaire ile mübadele ermek daha arzettim. (Kaldır bunları Paşa Hazretleri) Donanma
ziyade işe yarar. Bu husus dairei âliyenizce. Erkânı mukayesesi yaparken Yunan'ın İtalya ile birleşebilece­
harbiyece, bahriye dairesince tayin ve tesbit edilmiş­ ğini ve o va'kit karadan ve denizden taarruz edebile­
tir. Bunların isimleri lütfedilir mi efendim, muayyen ceklerini ve bunlara karşı bizim de büyük bir masraf
midir? ihtiyar etmemiz lâzım geldiğini ve bunun da mümikün
KÂZIM PAŞA (Devamla) — Efendim, bizde dön olamıyacağını arzettim ve bütün bu mukayeseyi Yu­
tane vardır ve bilhassa iki gemimiz vardır, Hamidiye, nan donanmasını sahillerimize taarruzdan menetmek.
Mecidiye. Bunları torpil gemisi yapacağız. Bunlardan için 15 milyon üzerine bir program arzettim. Bizim
gayri hiç birisi deniz gemisi olmaz. Bunların gayri Mersin'de beklemek değil, İzmir'de beklemek değil,
hepsini vereceğiz. Pire'de muharebe yapmamız lâzım olduğunu arzettim.
HAMDİ BEY (İstanbul) — Bu iki gemiden gay­ Sonra buyuruyorsunuz ki millet donanma istiyor.
risinin bizim sahil müdafaası tertibatında bize yara- Ben istemiyor muyum? Teşekkür ederim, Meclisi Âli
mıyacağına karar verilmiş midir? Bahriye dairesince, bu gün kâğıt üzerinde değil, hakikatte ne kadar para
Erkânı Harbiyece tetkik edilmiş midir, hatta zatı âli­ verilse bu sene zarfında hepsini sarf etmeğe çalışırım
nizde Başkumandanın yanında elimizdeki gemilerin ve mükemmel bir şey yaparım. Hangi vekildir ki ken­
bu günkü haliyle açık denizlerde muharebe yapa'mı- disine para verecekleri, tahsisat verecekleri zaman
yacaklarını beyan buyurdunuz. Şu halde siyaseti istemem der. Veriniz ve ne verirseniz ona göre ya­
bahriyemiz tesbit edilmiştir, anprensip buyurdunuz. parım.
KÂZIM PAŞA (Devamla) — Anprensip böyledir. HASAN FEHMİ EFENDİ (Kastamonu) — Mü­
HAMDİ BEY (İstanbul) — Onu kabul ederim, dafaa! Milliye Vekili Paşa Hazretlerinin ve diğer mü­
fakat zatı âlinizin buyurduğu gibi isim hakkında bir talaaları, pek kıymettar olan arkadaşlarımızın beya­
şey olmamıştır. natını dinledik. Benim anladığım, İcra Vekilleri He­
KÂZIM PAŞA (Devamla) — Bendeniz bunu ar- yeti bu bahriye meselesini, tersane meselesini ruzna-
zediyorum. İhtisası tabii teferruat üzerinde ve bir ilme rnesine koymak suretiyle Başvekilin Riyaseti altında
müstenittir. Fakat akıl için yol birdir, görüien şekil hasren bu mesele üzerine içtimalar yaparak, musibet
budur. İhtisas dairesinde - şüphesiz ihtisas fevkalâde bir karara varmış değildir. Bu meselenin ne yarım
bir şeydir - teferruatı üzerinde yapılacak tek,x-at ay­ saattik bir celsede, ne beş saatlik bir celsede ve ne
rıdır. Fakat umumî olarak düşünülen şey, karar almak de bilhassa heyet halinde bir celsede hallolunabilece-
için düşünülen şey, akıl için yolun bir olmasıdır. ğine bendeniz kani değilim. Heyeti Âliyeniz içinde meb­
de ile münteha arasında 1 600 milden fazla sahile malik
RECAİ BEY (Ordu) — Paşa Hazretleri, buyuru­
olan bir devlet hiç bir vakit de bahrî bir devlet ol­
yorsunuz ki Yunan gemileri sahillerimize tecavüz ede­
mak lâzım geleceği fikrini kafasından çıkaramaz.
mez, ihtimali yoktur. Bendeniz zannediyorum ki müs­
takbel düşmanımız olan Yunan bu gün iki, üç tahtel­ ALİ RIZA BEY (Kastamonu) — 2 600 mil.
bahir almıştır, dört torpido almıştır vesaire... Bunlar HASAN FEHMİ EFENDİ (Devamla) — Bende­
kime karşı alınmıştır, Paşa Hazretleri kanlarını o niz 1 600 mil dedim.
uğurda dökmüş olan bir millet bundan sonra izzeti ALt RİZA BEY (Kastamonu) — 1 600 değil,
nefsi millisini cerinadar edecek bir nümayişe bile ta­ 2 600 mil Hocam.
hammül edemez. Bilhassa sahil ahalisi. HASAN FEHMİ EFENDİ (Devamla) — Bende­
Yarın Yunanlıların küçük bir şey bahane ederek nizi mazur görünüz. 1 600 mil dedim. Ali Rıza Bey­
sahillerimize gelip bizim açık limanlarımıza, Mersin, efendi 2 60Q mil buyuruyorlar. Bazan bu kürsüde
Antalya gibi limanlarımıza top atmak suretiyle gös­ mütehassıs olmak suretiyle söz söyleyen zevat arasın­
tereceği nümayişe tahammül edecek miyiz? Bu me­ da beş milyon ile sekiz milyon arasında olabilir, elli
sele ne olacaktır? Ymanın istikbâline ait malûmatı­ ile kırk milyon arasında olabilir diyorlar. Bunlara
mız var mıdır? mesul zevat ağzından çıkarken bizimki daha zaiftir.
KÂZIM PAŞA (Devamla) — Görülüyor ki ma­ (Handeler)
ruzatım meyanında yalnız bir cümle vasılı ittilaı âli­ Şimdd bendeniz bir devlet azmi milli itibariyle,
niz olmuştur. Ben söylediğim zaman Yunaniian'm saltanatı milliye itibariyle sahilde, denizlerde en uzak
1:2! 25 . 3 . 1340 C : 1

yerlerde sancağımızın dalgalandığını görmek isteme­ larımız mevcut olduğu halde "bir konuştuk. Ondan
yen bir fert yoktu. Binaenaleyh bendeniz diyorum sonra tekrar erkânı hafbiyei umumiyemin tahriri mü­
ki bu, ne ihmal v i ne de imhal edilecek bir mesele­ talaasını aldım, Başkumandanlığın tahriri mütalaasını
dir. Hükümet bu meseleyi fihristi müzakeratına ithal aldım, Bahriye dairesinde kendim ariz ve amik gö­
etsin. Bir, beş celsede mütehassıslar huzurunda müza­ rüştüm, velhasıl Başvekil Paşa Hazretleriyle tekrar
kere etsin, tstitaatı maliyemiz nispetinde kabili icra görüştük. Bütün bunlardan hasıl olan netice şu arz
bir program ile gelmesi hakkında karar ittihazı ile ettiğimdir. Meselâ şimdi bu Müdafaai Milliye Bahri­
cebei aleniiyeye geçilmesini teklif ediyorum. ye Dairesi ve Erkânı Harbiyenin her üçünün tespit
ettiği program - ki bunlar mesul makamdır - budur.
KÂZIM PAŞA (Devamla) — Efendim, demin arz
Bunun teferruatı üzerinde daha mütehassıs olan ze­
ederken, dedim ki, çok tefarruatına girmiyorum, kı­
vat, meselâ şu tonluk bu tonluk olsun diye artık mü­
sa soyuyorum. Yani ne yapmak istiyoruz, nemiz ol­
nakaşaya girer ve ilmi bir sahada az çok tespit edi­
mak lâzımdır? Erkânı harbiye umumiye, Müdafaai
lir. Belki değişebilir. Fakat esas budur. Buna ihtiya­
Milliye Bahriye dairelerinin iştirakiyle yapılan Bah­ cımız vardır.
riye programı beş seneliktir. Yavuzun tamiri, iki kıt'a
filo, iki'kıt'a 700 tonluk tahtelbahir, 6 kıt'a dört A R İ F BEY (Eskişehir) — Efendiler Paşa Haz­
yüz tonluk tahtelbahir, iki kıt'a iki yüz tonluk tah­ retlerinin vermiş olduğu izahattan anlaşılmış oldu­
telbahir, 6 kıt'a 400 tonluk torpido muhribi, 4 kıt'a ğum şeyi hulâsatan Meclisi Âlinize arz edeyim. An­
torpido, 2 000 adet torpil malzemesi ve sefaini mev- lıyorum ki hükümet kuvayı bahriyemizin ihyasına
cudenin tamiri ve Anadoluda bir tersane. İşte budur taraftardır ve beş sene zarfında elli dört milyon lira
efendiler. Bu sene için ne vardır, peşinen ne yapmak sarfiyle hiç olmazsa Yunan donanmasına muadil bir
lâzımdır? 7 milyon lira varsa Yavuzun tamiri, iki donanma vücude getirmeyi de tamamiyle arzukeştir.
kıt'a 750 tonluk tahtelbahir, iki kıt'a beş yüz tonluk Anladığım budur.
torpil gemisi, 1 000 ton ki bunun bir kısmı elimizde MUSTAFA BEY (İzmir) — Fakat parası yok.
vardır sonra tamir, bir de tershanenin 150' bin lira­
ARİF BEY (Devamla) — Şimdi bu mesele, bu
lık. Bu sene mükaddematına başlamak, yani bunla­
esas anlaşıldıktan sonra, halledilecek mesele basittir.
rın hepsi için arz ettiğim yoldaki program altı mil­
Böyle pek şerefli bir mazisi olan Türk Bahriyesini
yon yediyüz altmış sekiz bin dört yüz altın İngiliz
ihya etmek için taraftarlık göstetrdiğinden dolayı ben­
lirası. Bu, rayice göre beş sene zarfında iner çı-
deniz kendi namıma hükümete çok teşekkür ederim.
çar. Bugünkü rayice göre 870 000 İngiliz lirası
Efendiler bahriye meselesi para meselesidir. Parayı
6 960 000 kâğat eder, bizim kâğadımızla. Bu büyük
!
ne kadar çok ve çabuk verirsek bahriyemiz o kadar
bir şeydir ve bunu yapmak lâzımdır. Bugün bir mü­
çabuk ihya olunur. Bütçemizin vüsati da malûmdur.
tehassısı, bir heyeti fenn iyeyi karşınıza alarak söyle­
Bendeniz yalnız Heyeti Celileden bir ricada buluna­
yin benim ihtiyacım nedir derseniz, önünüze koya­
cağım. Esasen bu mesele uzun uzun tetkik edilmiş ve
cağı budur. Ordu, bir ordu yapacağız ki fiian filan
mütehassıs bir Encümen de tayin kılınarak progra­
düşmanlar irtifak ettiği zaman onları mağlup edelim.
mını tesbit etmiştir. Binaenaleyh bu sene bu müte­
O size ordunuzu yapar, nüfusunuzu alır, silah ve cep­
hassıs Encümenin göstermiş olduğu parayı vermek­
hane hepsini hesap eder. Mütehassıs ve heyeti yen- le kuvayı bahriyemizin ihyasının temelini koymuş
niye başka hiç bir mülâhaza varit olmaksızın neye olacağız. Hamdi Bey vesair arkadaşlarım uzun uzun
ihtiyaç varsa onu tespit eder. Heyeti mütehassısa, ve vâkıfane izahatından anlaşıldığı üzere, eğer Bah­
yani memleketin müdafaasiyle alâkadar olanların fi­ riyemizin esas temelini vazetmek istiyorsak, behema-
kirlerinden geçen budur. Bütçenin içerisinde yedi mil­ hal efradı zabitanımızı sefer yaptıracak bir vasıtaya
yon ayırırsanız bunlar da olur. 4 000, 000 milyon ayı­ ihtiyaç vardır ki, bunun için hiç olmazsa Yavuz'u
rırsanız daha az olur, 2 000 000 milyon ayırırsanız tamir ettirmek ve tahtelbahir almak lâzımdır. Malû­
daha az olur, hiç ayırmazsanız hiç biri olmaz. Vardır mu âliniz tahtelbahirler taammüm etmiştir. Kesbi
bunların hepsi, şey edilmiş edilmiştir. Sonra zatı âli­ ehemmiyet etmiştir. Bu gibi vesaiti bahriyemizde he­
nizi endişeden kurtarayım. Bu bahriye meselesi daha nüz tamamiyle talim ve tatbikatı yapılamamıştır.
evvel bir heyeti mahsusa marifetiyle Başkumandan Bunun için de ihtiyacı kati vardır. Bunun için En­
Paşa, ismet Paşa, Fevzi Paşa, bendeniz ve Bahriye cümeni mahsus yalnız iki milyon ilâvesini teklif et­
mütehassısı olan beyefendiler ve Bahriyeli arkadaş­ miştir. Zaten Muvazenei Maliye Encümeni 4,5

— 399 —
İ : 21 25 . 3 . 1340 C : I

milyonu kabul etmiştir. Encümeni mahsusta iki mil­ madım, bahriye bütçesi hakkında. Fakat orada elde­
yon daha zam ediliyor. Takriben 6 800 000 liradır. ki sefainin kıymeti harbiyesi bulunmadığını ve yalnız
Eğer bunu Heyeti Celileniz kabul buyuracak olursa Yavuz'un tamiriyle bir vahidi harp elde edebilece­
•bahriyemizin esasını bu sene vaz etmiş olacağız. Bun­ ğimizi ve mevcut zabitanımızın ve efradımızın talim
dan dolayı Heyeti Celilenizden istirham ediyorum. ve terbiyesi için deniz hayatına, topçuluğa, manev-
Bunun uzun uzun müzakeresine lüzum yoktur. Bah­ racılığa', harp talimlerine alıştırmak için muvakkat
riyenin lüzumuna hepimiz kaniiz. Bir an evvel bu te­ bir talim filosu olabileceğini ve bazılariyle de sevail-
mel atılsın. (Bravo sesleri) Yalnız Paşa Hazretleri de asayişi muhafaza edebileceğimizi müzakere ettik
bazı mahzurlar dermeyan buyurdular. Bendeniz ta­ ve tabiî vaziyet tamamiyle heyet huzurunda taayyün
mamiyle hemfikir olamayacağım. Meselâ, zabitan ettikten sonra bahriye için hali 'hazırda mevcut olan
hakkında bahsedildiği zaman büyükçe bir donanma­ eleman unsuru muhafaza etmek ve bunları hayatı
ya kumanda edecek zabitanımız yoktur, buyurdular. askeriyelerini, terbiyei mesîekiyelerini hulâsa bahri­
Tabiî bahriyemizin teşkil edilmesi için bir sebep teş­ yenin ruhunu yaşatabilecek ve müstakbel inkişafatı
kil edilemez. Malumu âliniz bizde tahtelbahir yeni bahriyemize bir temel kurabilmek için lâzım gelen
bir şeydir. Tayyareler de yeni bir şeydir, inşallah tay­ vesait, teşebbüsat ne ise bunları yapınız denildi ve
yare filoları yapacağız. Bunlara kumanda etmiş bir karar verildi. Mesmuatıma nazaran bahriye dairesi
kumandan içimizde zannederim yoktur. Tabiî bunlar bu teşkilâtını yaptı ve tabiî Müdafaai Milliye Vekâ-
alışacaktır. Onlara yetişecekler. Binaenaleyh bahriye­ u-Line verdi ve orada bazı tadilâta uğradı. Müdafaai
mizde de noksan varsa onları da ikmal edebilirler. Miliiye Vekâletinde ve Erkânı Harbi yede binaen­
aleyh hiç bilisi de mevkii icraya henüz konulmamış­
Sonra Yunan meselesini de mevzuubahis ettiler.
tır. Alacağı şekil bütçenin tasdikine vabestedir. Son­
Efendiler, böyle kalpleri hissi intikam ile meşbu olan
ra Paşa Hazretleri buyurdular ki Harbi Umumide
Yuanhlar hiç bir zaman fırsatı kaçırmıyacaklardır.
zabitanı bahriyenin faaliyetleri pek az devam etmiş­
Bunlar her halde intikam almaya çalışacaklardır. Bu­
tir. Harbin iptidalarından ibarettir. Bütün Harbi Umu­
na emin olmak lâzım gelir ve buna göre hazırlanmak
mî esnasında zabitan muattal kalmıştır, buyurdular.
iktiza eder. Efendiler, bir ingiliz donanması gelip
Bilmiyorum, Paşa Hazretleri harbi umumide hangi
sahillerimizi bombardıman ederse, o kadar müteessir
cephede bulundular? Her halde Çanakkale'de bulun­
olmayacağız. Fakat düşününüz ki en âdi ve rezil düş­
salardı bu mütalâalarını biraz tadil ederlerdi. Ben­
manımız olan Yunanlılar gelir de velevki bir kaç top
deniz, İngilizler Çanakkale'yi tahliye edinceye kadar
olsun sahillerimize atacak olurlarsa bu, bizi çok dil-
Çanakkale'de bulundum ve ondan sonra da İstan­
hun eder. Bu noktai nazardan milletin, memleketin
bul'da bulundum. İngilizlerin Çanakkale'yi tahliye-
şerefi, haysiyeti bunu iktiza ettirir ki hiç olmazsa
s'ne katlar donanmanın bir kısmı yani Barbaros, Tur­
Yunanlarımızı sahillerimize sokmamalıyız ve bunun
gut ve diğer donanmalar ve torpidolar Marmara'da
için her türlü fedakârlığı ihtiyar etmeliyiz ve zanne­
ve Çanakkale'de faaliyetlerine devam ettiler. Tabiî
dersem millet bunu pek canı gönülden arzu eder. Bi­
tahliyeden sonra Çanakkale'de bir bahriyeye lüzum
naenaleyh Heyeti Celilenizden istirham ediyorum.
kalmadığından onlar çekildi. Fakat diğer kısmını Ya­
Encümeni Mahsusunuzun tesbit ettiği iki milyonun
vuz, Midilli namında Almanlardan alınan kruvazör­
ilâvesiyle 6 800 000 liranın kabulünden ibarettir.
ler. Ham İd i ye ve Mecidiye ve destroyerler harbi umu­
ALİ RİZA BEY (Kastamonu) — Arkadaşlar çok-
minin nihayetine kadar Karadeniz'de hali faaliyette
sa söyliyecek olursam af buyurun? bulunmuşlardır ve hatta Rus donanmasının sahilleri­
RECEP BEY (Kütahya) — Bilhassa çok söyleme­ mizde, Boğaza tecavüzünü men'e çalışmışlardır. Hat­
nizi rica ederiz. ta harbi umuminin nihayetlerinde mütarekeden hay­
li zaman evvel Yavuz'la, Midilli refakatinde bir takım
ALt RİZA BEY (Devamla) — Evvelâ Paşa Haz­
torpido olduğu halde bir huruç hareketi yapmışlar,
retlerinin bazı beyanatı âliyelerine cevap vereceğim.
İmroz adasına hücum ederek oradaki ingiliz motor­
Buyurdular ki elde mevcut sefaini harbiyenin bir kıy­
larını ve tayyare hangarlarını yıktılar. Avdet ederken
meti yoktur. Bunu zaten beş ay mukaddem Gazi Pa­
torpile çarptı. Tabiî Midilli zayıf bir gemi olduğun­
şa Hazretlerinin riyaseti tahtında, Paşa Hazretleri,
dan aldığı rahneden müteessiren battı ve tabiî Ya­
bendeniz, Hamdi Bey ve İsmet Paşa Hazretleri bu­
vuz ağır bir gemi 800. ton içine su girmiş olduğu hal­
lunduğu halde bu bahriyenin takviyesini müzakere
de on beş mil süratle girdi ve günden beri de şey-
ettik. Ondan sonra başka bir resmî celsede bulun­

— 400 —
I : 21 25 . 3 . 1340 C :1

dir. Binaenaleyh zabitanı bahriye harbi umumide ve ticariyesi artar ve bütçesi dahi kesbi servet eder,
muattal kalmış değillerdir. Muattal kaldıkları bidaye­ varidatımız tezayüt edip bir miktar para elde edebil­
ti mütarekeden bu ana kadar beş sene zabitan muat­ dikçe o zaman büyük donanmayı yapmağa azmetmi­
tal kalmıştır. Çünki donanmamız düveli itil afiye ta­ şiz.
rafından hapis ve tevkif edilmiştir, silâhları alınmış­ Yoksa bugün ^büyük bir donanma, zengin devlet­
tır. Zabitan ve saireden tahliye edilmiştir. Enkaz ha­ lerle şey etmek fikrinde değiliz. Bizim bu önümüz­
linde beş senedenberi bırakılmıştır ve bu suretle ka­ deki hedef Yunan donanmasıdır. Zaten her devlet
zanlar çürümüştür, çok acınacak hale gelmiştir. Bir kendü donanmasını, kendi ordusunu, kendi ihtiyacına
senedenberi bunları mehmaemkân eldeki para ile ve kendi kudretinin ve vüsatinin kifayeti derecesine
tamir etmeye çalışmamız, zabitanıh talim ve muha­ göre tayin eder. Bizim ise bugün hiç bir ufak dev­
fazası içindir. Onun için zabitanı bahriyenin beş se­ letlerle karşılaşacak derecede kuvvetimiz yoktur. Yal­
nedenberi muattal kaldıkları cihetle hasaili askeriye­ nız hedefimiz karşımızda en alçak, en menfur düş­
leri ve denize olan ülfetleri talim ve terbiyeye ait olan manımız olan Yunana karşı hazırlanmaktır ve bu­
kısımları bir takım yeni silâhların tarzı istimalleri nun için elimizde bir şey yoktur. Yunanlılar mevcut
hakkında tabiî bunlar çok geri kalmışlardır. Hususiyle gemilerini tamir ettirmek için ingiltere'ye, Fransa'ya
bir zabit bizde iki sene kara hizmetinde bulunur, iki gönderdiler. Bu gün tamir ettiriyorlar. Bu teceddüdü
stne sonra mutlaka deniz hizmetine girmeye mecbur­ ahval içinde, bu ihtilâl içinde donanmalarını düşü­
dur. Çünki bir zabit karada bir sene yaşarsa denizde nüyorlar.
husule getirdiği asarı terakki tabiî zaafa uğrar. Onun
için biran evvel bu beş senedenberi muattal kalan, Bunun elbet bir sebebi vardır. Binaenaleyh biz de
terbiyei meslekiyeleri zevale uğrayan bu zabitlerin buna karşı hazırlanmak ve mümkün olduğu kadar iki
biran evvel denize sevkedip, bunların talim ve terbi­ sene için, üç sene için bir zamanda Yunan tecavüz­
yelerini tezyit etmek matluptur. Tabiî bizim elimiz­ lerine maruz kalmıyalım, iddiasında bulunuyoruz.
deki zabitan iki Yavuzu idare edecek vaziyette de­ Binaenaleyh bütçemizin vüsatına göre, zaman inkişaf
ğildir. Yavuz'u tamir ettirip de getirdikten sonra ikin­ ettikçe bütçemize göre donanmamız yapılır. Buyuru-
ci bir Yavuz'u getiririz. İkinci bir Yavuz'umuz olun­ yorlarki sahillerimiz çok, ihtiyacımız çok. Bu itibarla
caya kadar iki üç Yavuz mürettebatı yetiştirmek mu­ Yunanla İtalya bİrleşirlerse ne yaparız? Olabilir, bir­
karrerdir. Her halde bu zabitler oturursa değil bir leşirler. Yunanla italya birleştirse biz buna muka-
Yavuz'u, bir torpidoyu da idare edemiyecek hale ge­ vetmet etmek için şimdiye kadar Yunan ve italya ile
lecekler. Binaenaleyh matlup olan mevcut zabitanı karşılaşacak donanmamızı takviye etmek ve İtalya ile
Yavuz'u ve Yavuz'dan iyi gemileri hüsnü idare ede­ Yunan birleşirse biz de diğer taraftan başka birisi ile
cek hale getirmektir maksat. teşriki amal ederek diğer biriyle iştirak edebiliriz.
Fakat bu iştirak için evvelâ bizim de en ufak bir mik­
Binaenaleyh büyük bir donanma yetiştirmek için yasta bir kuvvei bahriyemiz olmak lâzım gelir. Bu­
elde mevcut mürettebat yoktur, buyurdular. Tabiî. gün gene devletler arasında müvazenet meselesi baş­
Mevcut mürettebatı gelecek sene için yetiştireceğiz. ladı. Zaten harbi umumiden evvel olan bu hâkimiye­
Bu sene için gelecek istemiyoruz. Belki bizim istedi­ ti bahriye meselesi bugün daha mühim bir şekilde, da­
ğimiz program kabul edilecek olursa beş sene, altı ha vahim bir surette alevlenmiştir.
sene sonra bir donanma husule gelecektir. O zamana
kadar bunları kullanacak zabitan ve efrat da yetişe­ Malûmu âlinizdir ki devletlerin siyasetleri tica­
cektir. ret ve iktisadiyat üzerine müessir oluyor. Halbuki bu­
Büyük bir bahriye yapmak, zengin devletlere mah­ gün ticaretin en mühim kısmı denizler üzerindedir.
sustur, buyuruyorlar. Ticareti bahriye bütün devletlerin iktisadiyatına, siya-
Efendliler, biz ilelebet fakir bir devlet halinde mi yetine, sanayiine hâkim olan ticareti bahriyedir. O
kalacağız? Bugıin zengin değiliz, zengin devletlere halde bu ticareti bahriye yüzünden bugün Bahrise-
muadil gemi yapamıyacağız. Bunu iddia eden yoktur, fit'te, Bahrisefit hâkimiyeti boğazların açık bulunma­
bugün bizim kudretimiz neye yetiyorsa, paramız ne sı münasebetiyle Karadeniz hâkimiyeti mevzubahis
kadar idare ediyorsa ve elimizdeki unsuru zabitan ve oluyor. Ruslar bugün büyük gayretle donanmalarını
efrat neye kaadir ise o kadar bir şey istiyoruz, bun­ sahilde tezyide çalışıyorlar.
dan fazla bir şey istemiyoruz. Tabii bu, seneden se­ Diğer taraftan Bahrisefit'te italya, Fransa filân
neye inkişaf ettikçe memleketin mahsulatı ziraiyesi Yunan ile Bulgar arasında ezilmiyel'im diye şey edi-
401 —
İ : 21 25 . 3 . 1340 C : 1

yorlar. Bu, bir ihtiras, bir hâkimiyet meselesi uyan­ terakki ve inkişaf etmemesini arzu ediyorlardı. Al­
dırmıştır. Şimdi iki devlet Karadeniz devletleri hâki­ manya İngilizleri... ediyorlardı, ingilizler bu bahriye
miyeti bahriyelerini, kuvveti bahriyelerini temine ça­ İslahatı ve saire vesilesiyle Türkiye'de Almanlar nü­
lışıyorlar. Bahrisefit devletleri hâkimiyeti devletlerinifuz sahibi olmasınlar. Almanya'nın, tabii şarkta bes­
tezyide çalışanlar. Biz bu iki kuvvet arasında böyle lenmiş olduğu amaline mani olacağını düşünerek,
münferit halde ezilmeğe mahkûm muyuz? Biz de ta­ Almanlar İngilizlerle aramızı bozmak ve İngiliz za­
bii kendi kudretimize göre bir şey hazırlayacağız. Bu bitlerini el altından daima aleyhimize teşvik etmek
muvazene içerisine kuvvetimizi ilâve ederek kendimiz ve İngilizler aleyhinde bizim muhitte fikirler uyan­
takviye ve bir zahir bulundurmak mecburiyetindeyiz. dırmak için Alman Sefiri böyle el altından çalışıyor­
Bu olmadıkça hiç bir devlet bizim yani ufak veya bü­ du. Diğer taraftan Rusya Türkler bir bahriye teşkil
yük bir kuvvei bahriyemiz bulunmadıkça veyahut ederlerse Bahrisiyah'daki hakimiyetim mahvolacaktır
istikbal için bir bahriye programı meydana koydu­ ve Türklerin tahtı hakimiyetinde kalır diyordu. Çün­
ğumuz ilân olunmadıkça hiç bir devlet bizib ittifa­ kü yapacağımız donanma Avusturya ve İtalya müt­
kımıza talip ve dahil olmaz. tefik donanmasına faik olduğu gibi. Ruslar Bahri
Nitekim bunun misali vardır. Dün tabii arz ede­ siyahta hakimiyeti bahriyeyi kaybetmeyelim diye bir
medim. Bahriye programı vasıtasiyle şey etmek is­ taraftan bu bahriye planının yapılmamasına ve İngi­
tiyordum. Bunu da arz edeyim. Bizim, bidayeti meş­ lizlerin memleketimizde nefretle karşılanması için
rutiyette takip ettiğimiz bu bahriye programı mese­ ne yapmak lazım gelirse yaptılar. Tabii bir çok hüs­
lesini dün akşam arz etmiştim. 19 milyon lira ile vü­ nüniyet sahibi zevat bilmiyerek sureti hakdan görü­
cuda gelecek bir program meydana konmuştu. Dün nen birtakım teşvikata kapılarak İngilizlere husumet
arz ettim ve o program için senevi lâakal iki milyon ettiğini, bunlar bizi esir etmeye gelmişlerdir, gemi­
lira bir tahsisatı fevkalâde veriniz, 15 senede ikmal leri de İngiltere'de yapacaklar, bunlar haindirler, na­
edeceğiz dedik. O vakit reddedildi. Bunu pek yaki- sıl olur? Muhalif resmiyede türlü türlü aleyhlerine
nen biliyorum ve vesaikle de ispat etmeye hazırım. olmadık propaganda yaptılar ve nihayet bir sene
Eğer programı biz o vakit kabul etmiş olsaydık İn­ sonra bu zavallı Amiral hakkında her türlü sitayişi
giltere Hükümetinin bizimle ittifakı hafi akdetmesi söylemeyi mahalline mahsus olan kadirşinaslık şeyi­
mukarrerdi. Bahriyeyi İslaha memur gönderilmiş ne atfederim. Türkiye'ye meşrutiyet zamanında ge­
olan Amirala Golç Paşaya talimatı mahsusa ve­ len Türkiye kadar çalışan, bu adam kadar, bu mem­
rilmiştir ve bilhassa Kral Ferdinant kendisini bir lekete hizmet etmiş yoktur. Daha bunun bir çok me-
hafta sarayında misafir ederek kendisine bir çok nafii vardır. Fakat sizi şey etmek istemem. Bu su­
tebligatta bulundu ve bu meyanda demişti ki, benim retle bu program akim kaldı ve bu programı tatbik
Almanya'ya takip ettiğim ihata siyasetini itmam et- edemedik. En sonra bu zat giderken memleketinizin
mekliğim için cenupta Türkiye'ye ihtiyacım vardır. selâmet ve saadeti için mutlak bir bahriye yapmak
Bunun için Türkiye'nin mutlaka bir bahriye progra­ mecburiyetindesiniz. Hiç olmazsa en yakın düşmanı­
mı kabul etmesi ve Bahrisefit'te hatırı sayılacak bir nız olan Yunanistan'a karşı hakimiyeti bahriyenizi
bahriyeye malik kuvvetli donanması olması lâzım­ muhafaza edin. Eğer bunu yapmazsanız en yakın bir
dır. İtalya ve Avusturya müttefik donanmasına kar­ âtide Bahriseyit'te hâkimiyetiniz mahvolur dedi. Fa­
şı mukabele edebilecek bir bahriye programı Tür­ kat bunu da dinlemedik. Merhum Mahmut Şevket
kiye kabul ettiği takdirde bir ittifakı hafi akdetmek Paşa, Allah rahmet eylesin, benim ordum kuvvetli­
maksadım. Binaenaleyh sana her türlü selâhiyeti ve­ dir, ben icabında Atina'ya yürürüm, Atina'da Yu­
riyorum. Golç Paşa Bahriyede ne yapmış ise, nasıl nanlıları bastırırım, dedi. Hatta Meclisi Mebusanda
orduyu tekemmül ettirmiş ise senin de vazifen bu­ Seyrü sefaini inkişaf ettirmek için tahsisat istenildi.
dur. Orada bir bahriye tesisini ingiltere Hükümetine Ben Transport'undan alacağım ve icabında Arnavut­
kabul ettiremezsek bana yaz ben, istimali nüfuz ede­ luk'tan sevkiyatı askeriye yapacağım, binaenaleyh
rim demişti. Bunu tabii o vakitki Hükümeti ittihadi- 150 bin lira yetişir dedi. Zavallı merhum hiç düşün­
yeye anlatmak imkâm yoktu. Sebebi de, müsaade­ medi ki, Bahrisefit'te nakliyat yapmak için Trans-
nizle pek açık söyleyeceğim, celse hafidir; bunlar portîarı denizde kim muhafaza edecek, hangi kuv­
içimde derttirler. Söyliyeceğim. Bir taraftan Alman- S vet muhafaza edecek? Atina'ya yürürüz dedi. Atina'
ya, diğer taraftan Rusya, bu iki kuvvet bizim meşru­ ya yürümek için Arnavutluk cephesinden Selanik
iyetimizin teessüs etmemesini ve Türk Hükümetinin i cephesinden kendisinin cenahlarının mahfuz olması

— 402 —
İ :.21 25 . 3 . 134i C : 1

neye mütevakkıf olduğunu düşünmedi. Nihayet Bal­ tahtı temine alacağız? Bugün demin arz etmiştim.
kan harbi patladı. Bu esnalarda sokaklarda vatan- Ruslar donanmalarını takviye ediyorlar. Çünkü bo­
perverane şarkılarla ruyi zemini titrettik. Fakat Bal­ ğazların açık bulunması hasebiyle sahilleri daima te­
kan harbi aleyhimizde oldu ve sırf Yunan'ın sayesin­ cavüze maruz kalacaktır. Efendiler; Rusya ordusun­
de, Yunan'ın temin ettiği hakimiyeti bahriyesi saye­ dan emin değil midir? Rusya'nın karada kendisini
sinde bizim koca Avrupa'yı Türkide hakimiyetimiz kâfi derecede emin görecek kadar kuvvetli ordusu
titredi ve başımıza yıkıldı. Bu sırf vaktiyle bir prog­ yok mudur ki, cenupta bir parça sahilini muhafaza
ram kabul etmemek ve bahriyeye senede iki, üç mil­ için donanmasına bu kadar ehemmiyet veriyor? Biz
yonluk fedakârlıktan çekinmemiz yüzünden olmuş­ ise Rusya'nın Bahrisiyah'daki sahilinin iki üç misli
tur. Hatta bundan başka merhum Mahmut Şevket sahile sahibiz. Rusya'nın yalnız Bahrisiyah'da sahil­
Paşanın tazyiki ile de dokuz milyon lira olan bah­ leri vardır. Bizim Bahrisiyah'da Ruslara yakın bir sa­
riye bütçesine iki milyon lira daha ilavesini intaç et­ hile malik olmakla beraber, Bahrisefit'te de bir çok
ti. Bahriye için talep edilen bu iki milyonu da bah­ sahillerimiz vardır. Binaenaleyh Rusya bir cephesi
riyeye ilave ettiler, 11 milyon yaptılar. Fakat maat­ için, kuvvetli bir ordusu olduğu halde, donanması­
teessüf bu on bir milyon içinde bir çok beyhude nı takviye ettiği halde biz hem Karadeniz cephesin­
sarfiyat oldu. Belki 30 - 40 milyonluk tekmil mühim­ de, hem Akdeniz cephesinde, hem Marmara cephe­
mat, cephane ve saire Makedonya'da Bulgarlara ve sinde vatanımızın üç tarafı apaçık olduğu halde do­
Sırplara tesim edildi, gitti. Neticesi de malumunuz­ nanma ihtiyacından. Bahriye ihtiyacından nasıl va­
dur. Yani aynı hatayı tekrar etmeyelim. Yunan ar­ reste kalabiliriz? Bugün kudretimiz yetmiyor diye bu
tık memleketimize gelmeye cesaret edemez, gelmez, meseleye başlamamak mı lâzımdır? Mesele bir pren­
gelirse dayak yer, gider buyurdular. Evet tabii dayak sip kabul etme, bir siyaseti bahriye kabul etmekte­
yer, o şüphesiz. Fakat bu defa gelirse belki yalnız dir. Buna bugün başlarsak bunun mahsulünü dört,
gelmez veyahut başka türlü gelir. Velevki böyle ol­ beş sene sonra ancak alabiliriz. Bahriye ordusu tabii
sun, yalnız gelse bile... Geçenlerde şurada bir şey üç haftada, beş haftada talim etmekle izhar edilmez.
okudum. Yunan İhtilâl Komitesi Reisi General Plas- Berriyede seferberliğin ilanından üç \eya beş hafta
tiras bu mağlubiyetinden sonra Meclisin küşadında sonra ordular toplanır. Çünkü muallem efrattır. Sevk
mağlubiyetten ve saireden bahsederek bir nutuk irat edilebilir. Fakat Bahriyede öyle değildir. Ordusu ha­
ediyor ve nihayetinde «mefkuremizin yevmi ihyası» lı hazaride de, hali seferidedir. Hatta donanmaların
diyor ki yine Anadolu'daki mefkureden bahsediyor hareketi anidir. Faraza her hangi bir ültimatom,
ve mefkuremizin yevmi ihyası yakındır, hep birlik­ mensubu olduğu memleketin hududundan çıkar çık­
te bu yevmi mesudu tesit edeceğiz ve zavallı felaket- maz donanma da hedefi maksuda hareket eder. Ül­
dide arkadaşlarımızı yine ocaklarına, evlerine, bark­ timatomla beraber gülleyi yapıştırır. Bunun için do­
larına ve fakat heyhat ki harap olan yurtlarına iade nanma sulh zamanında ihzar edilir ve bu ihzar da
edeceğiz. Bu zavallı kardeşler vatanlarına bugün hâ­ senelere mütevekkiftir. Bugün sefinei bahriye süva­
lâ Yunan idaresi hatırasının silinmediği o yerleri ihya risi 1 5 - 2 0 senede yetişir. Bugün bir amiral, bir ku­
etmek için geleceklerdir (Alkışlar) sözleriyle nutkuna mandan 20 senede yetişir. Bir Bahriye neferi beş se­
nihayet veriyor. Tabii bu megaloidea ile neşvünema nede yetişir. Bunlara şimdiden başlamak lazımdır.
bulmuş bir fikrin muhayyelatından ibaret olabilir. Bugün başlamazsak gelecek sene daha uzatılır. Bu­
Fakat bu suretle görülüyor ki yine o megaloidea ile gün Yunanla aramızda büyük mesafe var. Bu mesa­
fırsat bulurlarsa yine eski fikirlerini yapmak niyetin­ feyi şimdiden kat'a başlamazsak gelecek sene bu
dedirler. Bugün donanmalarını takviye ediyorlar. Ta­ fark, bu mesafe iki misline çıkar. Bu noktai nazar­
bii yine bizim sahillerimiz hedefi tecavüzdür. Evet dan şimdiden bir program kabul etmek zaruridir.
bunlar sevahilimize çıktıktan sonra biz bir çok feda­ İnşaat fabrikalarının tekliflerinden vesairelerin-
kârlıklarla yine onu denize dökeriz. Dökeriz ama den bahis buyurdular. Tabii bu teklifler mütehassıs­
bunların bastıkları yerde senelerce ot bitmiyor. Bu­ lar heyeti tarafından tetkik edilir. Evvela para me­
nun için hudutlarımız içine düşmanı sokmamak mat­ selesi tahtı temine alındıktan sonra inşaat fabrikala­
lup ise, düşmanı sahile yanaştırmamak ve sahile ayak rının teklifatı düşünülür ve tabii hangisi makul ise,
bastırmamak imkânını aramak fikri daha doğru de­ hangisi muvafık ise o yapılır. Bugün elimizde İtal­
ğil midir? Binaenaleyh biz Yunana da karşı gelemez- yanlardan, Almanlardan, İngilizlerden bir teklif var­
sek. o halde nasıl istiklâl ve hakimiyeti milliyemizi dır. Tabii bunları tetkik ederiz. En ehvenini ve en

— 403 —
1 : 21 25 . 3 . 1340 C : 1

muvafıkını, yani Yavuz'un hal ve istikbalinin tahtı hafızlarından ibarettir. Sahilimize tecavüz edecek bir
temine alınması için hangisi daha muvafık ve daha donanmayı bir tayyare ile, bir tahtelbahir ile defe­
ucuzsa onu kabul ederiz. Bu uzun uzadıya münakaşa deriz itikadında bulunuyorlar. Halbuki arkadaşlar
ve mevzuubahis edilecek bir mesele değildir. Bu yal­ gelecek donanma yalnız olarak gelecek değildir. Re­
nız inşaat için kabul ve ita edilecek paraya bağlıdır. fakatindi filolarla tayyareleri hamil gemilerle gele­
Bu bapta Kâzım Paşa Hazretleri ben mesuliyeti cektir. Malûmu âliniz 20 - 30 tayyareyi hâmil gemi­
deruhde edemem buyurdular. Tabii kendilerinin ih­ ler vardır. Sahillerimize tayyareleriyle gelecektir. Ev­
tisasları dahilinde olmadığı için bu hususta bir şey vela bu tayyare filolarını uçuracak ve bizim tayyare
söyleyemezler. Bu gibi şeyler ihtisasa taalluk eder ve filolarını bertaraf ettikten sonra donanmasını istimal
şimdiye kadar da ihtisas dairesinde bir komisyonun edecektir. Tahtelbahirlerimiz olduğunu farz edelim,
bunu hallettiğini zannetmiyorum ve işitmedim. Yal­ onların da gelecektir. Tahtelbahir muhripleri gelecek­
nız bahriye dairesi icabeden plan ve saireyi Erkânı tir. Tahtelbahirler zannedildiği kadar en müessir bir
Harbiyei Umumiyeye veya Müdafaai Milliyeye ve- silah halinde değildir. Harbi Umumide Almanların
veriyor. Onlar da kendi noktai nazarlarına göre tadil gn büyük ümidi tahtelbahirlerde idi. Tahtelbahirle­
ediyorlar. Bilmem bu da bahriyanca ne dereceye ka­ ri yle ingilizlerin münakalâtı bahriyesini durdururuz
dar şayanı kabuldür. Bunu da tayinden âcizim. Bu ve İngiliz adalarını muhasara ederiz ve İngilizleri aç­
sene büyük bir bahriye programı kabul etmeliyiz. lıktan öldrüürüz demişlerdi. İlk safhada bu biraz
Bizim bu sene kabul edeceğimiz bu büyük bahriye kendisni gösterir gibi oldu. Fakat neticede tabii bun­
programı bu sene sarf edilecek değildir. Paşa Hazret­ ları tahrip için vesait bulundu. 20 - 30 mil süratin­
lerinin okuduğu program bu sene kabul edilse bile bu de tahtelbahir yakalayıcı namiyle seriüsseyir gemi­
programın ihtiva ettiği gemilerin cinslerini tayin et­ ler yaptılar. Bunların arkasına kuvvetli tellerle ve o
mek, birtakım teklifleri, planları yapmak, tonalannı tellerin içine elektrik kablosu geçirerek denizde ağ­
tespit etmek, fiyatlarını hesap etmek, bunlar altı ay lar yaptılar ve onun içerisine bombalar yerleştirdiler,
bir sene sürer. Bu sene kabul etsek bir sene sonra mikrofon namiyle uzaktan sadayı işittiren aletler
inşaata başlanabilecektir. Parayı bir defada verecek koydular ve bunlar 30 - 40 mil süratindeki gemilerin
değiliz. Bu programı bu sene, şimdi kabul etsek bu­ peşine bağladılar. Adeta çiftçilerin tarak sürdüğü gi­
nun ihtiva ettiği gemilerin cinslerini, kalıplarını, fi­ bi denizi taradılar. Rast geldikleri tahtelbahirleri
yatlarını, şeraitini vesairesini tetkik edinceye kadar bombardıman ederek hatırdılar. Tabii takılır takıl­
bir sene geçer. Sonra sahillerimizin muhafazası için maz kablonun nihayetinde bir müs'ir vardır, o gös­
türlü türlü şekiller olur, dediler ve sahillerimizi tah­ teriyor. Düğmeye basar basmaz aşağıda ne kadar
tı tehlikede görürsek büyük bir denanma yerine bu­ bomba varsa patlıyor. Yahut torpidonun uzaktan
na karşı bugün yapabileceğimiz en büyük şey tayya­ geldiği aleti vasıtasiyle hissediliyor. Hangi taraftan
reler ve tahtelbahirlerdir buyurdular. Ali Şuuri Bey geliyorsa o cihetle gidiyor, yakalıyor. Bu suretle Al­
biraderimiz de sevahil müdafaasını türlü türlü vesait man tahtelbahirlerini birer birer avladılar. Hep ha­
ile tahtelbahirlerle, tayyarelerle yapmak imkânı var­ tırdılar ve nihayet Almanlar da aciz kaldılar ve en
dır buyurdular. Bunlara refiki muhteremim Hamdi nihayet mağlup oldular.
Beyefendi pek vakifane cevap verdiler ve bunlar Yani bu suretle tahtelbahirlerin harekâtı da sahil­
kuvvei asliye değildir, bugün kuvvei asliye zırhlılar­ lere ve tahtelbahirlerin geçeceği mahallere ağlar ku­
dır buyurdular. İngiltere, Fransa. Japonya, Amerika rulur, mayın dökülür. 30 - 40 - 50 mayını birden içi­
ve sair bütün devletler bundan iki sene evvel tahdidi ne alır tahtelbahirler vardır, hem kıçından mayın dö­
teslihatı bahriyeye ait Vaşingtonda bir konferans ker tahtelbahirler vardır. Bizim sahillerimize gelecek
verdiler ve burada sefaini harbiyenin cinslerini tona­ donanma bizim tahtelbahirlerimizi iskat için evvela
lannı, hangi cinslerinin feshi lâzım gelir ve badema kendi tahtelbahirleriyle mayın döker. Kendi tahtelba­
müdafaai bahriye için hangi şeyleri kullanmak lâ­ hir yakalayıcı gemileriyle denizi sarar, bizim tahtel­
zım, ariz ve amik tetkik ettiler ve neticede (Wolt 7) bahirleri muattal bırakır. Tayyare filolarımızı da ev­
dedikleri demirbaş olan zırhlıları kabul ettiler. On vela kendisinin getirdiği tayyare filolariyle mahvet­
bin tonaya kadar hafif kruvazörleri kabul ettiler, tay- i tikten sonra sahillerimize cayır cayır asker çıkarır,
yareleri kabul ettiler, torpido ve destroyerler kabul bombardıman eder. Buna karşı bizim de tabii kud­
ettiler, tahtelbahirleri kabul ettiler. Tahtelbahirlerle j retimizin yettiği kadar teşebbüste bulunmamız lâ­
tayyareler esas donanmanın teferruatı, keşşafı ve mu- | zımdır.
1 : 21 25 . 3 . 1340 C : 1

Küçük bir tayyare ile gelecek, tahtelbahirlerle ge­ ğünü düşündüğü bir mıntaka üzerinden gelsin. Buna
lecek düşman filosunu mayın dökeriz, durdururuz imkân yoktur.
buyuruyorlar. Her hangi bir düşman tarafından te­
Buyurdular ki, açık denizlerde harp etsek tabii
cavüz vukuunda mayın dökeriz. Mayın (irip) gemi­
orada gemilerimizi tamir edecek tersanemiz de yok­
leriyle süpürüp götürüyorlar. Çanakkale muharebe­
tur. Bir gemi hasara uğrarsa mutlaka bir üssülharek-
sinin bütün safahatında bizzat orada şahit olarak
ye gelip haşaratını tamir etmek ihtiyacındadır. Hal­
bulundum. Çanakkale hattı müdafaasında dört hat
buki bugün elimizde tamamiyle ihtiyacı kâfil bir ter­
torpil vardı. Bunun üç hattını İngilizler uğraşarak
sane yoktur diye hiç bir şeye tevessül etmiyecek de­
kırmışlardır. Üçüncü hat kalıyordu ve hatta 16 Şu­
ğiliz. Nasıl ki bugün biz Yavuz'u tamir etmek istiyo­
batta İngilizlerin Çanakkale'yi ilk bombardıman et­
ruz ve bu tamir ise bir seneye muhtaçtır. Yavuzumu­
tikleri vakitte 15 bin metreden Seddülbahir ve Kum-
zun tamiri içinde buraya sabit bir havuz celbi lâ­
kale istihkâmlarının oradaki bataryalarını ve saireyi
zımdır.
tahrip ettiler. Akşam orada bulunan Alman kuman­
danı Merten Paşa vardı, Merten Paşanın İstanbul'a Şimdi bu havuz için de arzı malumat edeyim.
çektiği telgraf şudur : Düşman bugbn haricî istihkâ- Yavuz'un tamirine talip fabrikalar vardır. Bu fabri­
matı tamamen iskat etti. Yarın dahildeki aksamı tat- kalar meyanında «Vikes» fabrikası da vardır. Bunlar,
hir ederek geçmeleri ihtimali vardır. Ona göre te- bundan iki ay evvel buraya geldiler ve Yavuz'un ta­
darikatta bulunuruz. O telgraf, İstanbul'u altsüt etti. miri için bazı istizahta bulundular. Halbuki ise biz
Tekmil devairi resmiye hazırlandılar. Yavuz'u İstanbul'da tamir ettirmek istiyoruz, harice
Anadolu'ya nakle teşebbüs ettiler. Bundan hemen göndermek istemiyoruz. Çünkü Yavuz'u memaliki
15 - 20 gün sonra ki, 5 Martta İngilizler hücum et­ ecnebiyeye göndermekle geminin istikbalini tahtı
tiler. 16 Şubattan 5 Marta kadar geceleri hücum tehlikeye koymuş oluruz. Yavuz'u tamire talip olan­
ederler, hatları bozmaya çalışırlardı. Birinci hattı lar biz Hükümetimizden bank teminatı alır, garanti
bozdular. Boğazın orta yerine kadar geldiler. Bundan oluruz dediler. Biz ise ne yaparsanız yapınız bunun
emin olarakdan beş Martta emniyet ettiler ki, sahil­ imkânı yoktur dedik. Bunun üzerine kendi memleket­
deki bataryaları iskat ederiz. Tabii ellerinde 50 - 60 lerine gittiler ve Makdonalt kabinesinden evvelki Hü­
gemi vardı. Torpili ağlarla ve saire ile taramıştı. Be­ kümete, yani kendi hükümetlerinin bahriye nezaretle­
reket versin ki, beş Marttan iki gece evvel 9 - 10 rine müracaat ettiler ve dediler ki: Türkler Yavuz'u
torpil attılar ^Karanlık liman denen sahaya. Asıl hü­ tamir ettirmek istiyorlar, biz de tamirine talibiz, fa-*
cum ettikleri saha burası idi. Bu serseri torpillerden kat Türkler gemiyi harice çıkarmak istemiyorlar. Bu­
İngilizlerin haberi yoktu. Bu torpillerdir ki, bizi kur­ nun için biz gemiyi orada tamir edeceğiz, bize bir
tarmıştır. İngilizlerin Golva, Gove, Oşin sefineleri havuz verebilir misiniz? Bunu resmî telgrafla bize
battı. Daha birtakım gemileri tahrip edildi. Baktılar yazdılar. İngiltere Bahriye Nezareti diyor ki : Türk­
ki, torpil tarlalarından geçmek imkânı yoktur. Tor­ lerin bahriye programını kabul ettiğini işitmekle
pil tarlasını da taramak imkânı yoktur. Yeniden tor­ mahzuz ve memnun oluruz. Bu suretle mümkün ola­
pil döktüler diye bu korku ile çekildiler gittiler. Eğer bilen her türlü muaveneti ifaya amadeyiz. Singapur'a
bu hareketi ikinci, üçüncü defa tekrar etmiş bulun- göndermek üzere Almanlardan aldığımız bir sabit
saydılar tamamiyle iki tarafta bataryalar bulunmuş havuz vardır. Göndermekten sarfınazarla Singapur'a
olsa dahi torpil hatlarını süpürüp boğaza girmeleri gitmek üzere Malta 'da tesellüm edin. İstanbul'da da
imkânı vardı. Fakat bunu sonradan keşfettiler. Keş- tamir edin, ondan sonra da Portsaid'e gönderin dedi­
fetmeyeydiler daha iyi olurdu. Sonra boğazda gez­ ler. Halbuki sonradan Singapur üssübahrisi hakkın­
diler. Rumlarla konuştular ve bu vekayii zannediyo­ daki siyasetleri için İngiltere Hükümeti şimdi yine
rum ki, bu mütareke zamanında bu muvaffakiyetsiz- havuzu size verelim, siz alınız. Türkiye Hükümeti
liklerinin sırrını anladılar. Anlamayaydilar çok iyi gemiyi tamir etsin ve ileride kullansın diyor. İşte bi­
olurdu. Bu Allah'ın inayetiyle geçti. Yani boğazlara zim istediğimiz bu iki milyon lira ile havuzu almak
torpil dökmek, bilmem ne ile hiç bir vakit mürur ve ve Yavuz'u tamir etmek istiyoruz. Bu sene için şim­
uburu menedemeyiz. Çünkü bizim döktüğümüz tor­ dilik bu kâfidir. Mütebaki program için de hazırla­
pil üzerine gelmez. Tabii gönderdiği gemilerle hattı nıyoruz. Binaenaleyh alacağımız havuzda Yavuz'u
süpürecek, ondan sonra arkasından donanma gele­ tamir ettiğimiz gibi, havuz da elimizde kalacaktır ve
cektir. İmkân var mıdır ki, düşman torpil döküldü­ bu tamirden sonra daha bir kaç tamiratı yaparız.
I : 21 25 . 3 , 1340 C : 1

Hülâsa bir kaç sene zarfında havuzun masrafı da I zi ve gerek topumuzu ve tüfengimizi burada yap­
çıkmış olur. mak matluptur. Bunu yapmadıkça muvazenei düve­
Ondan sonra bir tersane meselesi geliyor. Bugün I liye arasında hür ve müstakil bir devlet olarak yaşa­
elimizde İstanbul'da mevcut bir tersane vardır ve bu 1 yamayız. Böyle gemisi, topu, tüfengi hariçten gelir
tersanede son sistem makineler vardır, tezgâhlar var- I ve hariçten alırsa, bir harp dolayısiyle veyahut bir
dır. Harbi umumi zamanında da bir çok tezgâhlar I bitaraflık dolayısiyle gemilerimiz orada kalır. Bu, ya­
kurulmuştur. Hamdi Bey biraderimiz harbi umumî I şamak değildir. Bu daima ecnebilere esir olmak de­
esnasında imalât reisi idi. Tezgâhların bir çoklarını mektir. Nasıl ki, kendimizi iktisadî ve siyasî esaret­
da kendileri getirmişlerdir. Elimizdeki tezgâhlar her I lerden kurtardık ise de bunu da yani havayici zaru-
hangi bir gemiyi tamire müheyyadır ve kâfidir. Yal- j riyei harbiyemizi esaretten kurtarmak lâzımdır ve
nız bir havuz meselesi kalıyor. Havuz da gelirse Ya- I bu bizim için bir farizedir. Tabii gemilerimizi bir ta­
vuz'u ve diğer gemileri tamir edebilecek vesaite ma- I raftan yaptırırken dahide de müessesatımızı artırıp
lik olacağız. Haliç'te üç tane kuru havuz vardır. Bun­ harice ihtiyaç messetmekten vareste kalmak ve ge­
lar 4 yüz ve 10 - 12 bin, ton kadar olan gemileri ala- 1 mileri kendimiz yapmak lâzımdır.
bilirler. Fakat Yavuz u alamaz. Bunlar da büyük bir I !
Paşa Hazretleri eski ve yeni gemilerin mübade­
varidat menbaıdır. Yalnız bir şey var ki, İstanbul' I
lesi buyurdular. Eski gemilerden Turgut, Mecidiye,
daki tersane gözönündedir, şehir içerisindedir. İstih- I
Hamidiye ve daha bir kaç ganbotlar vardır. Bunların
salâtı bahriyeyi herkes görebilir, casuslar falan. Bu­
heyeti umumiyesini toplayıp satsak belki yeni bir
nun için bu tersanenin İzmit'e nakli 1 0 - 1 2 sene ev- I
krovazör alamayız. Çünkü enkazdır. Harbi Umumi
vel düşünülmüş ve İzmit'te bir takım planlar ve sai- |
den kalmıştır. Tonasını belki 5 - 8 liraya alırlar. Yal­
rede yapılmıştır ve tedricen o tersanenin İzmit'e nak­
nız satılacak gemilerimiz harbi umumide Çanakkale'
li mukarrerdir. Şimdi biz Yavuz'u tamir vesilesiyle I
de ve sairede yatmış gemilerdir. Bunlar da beş yüz
bir havuz elde eder ve bu havuzu İzmit'e yerleştire-
bin mi, altı yüz bin lira mı eder bilmiyorum. İşte
bilirsek yavaş yavaş Yavuz tamir edildikçe ufak te- I
satılacak olanlar bunlardır. Elde bulunan gemileri
fek tezgâhlar da koyarak ve İstanbul'daki tersanemi­
satıp da tekrar gemi almak hiç de muvafık değildir.
zi tedricen İzmit'e nakledersek hiç bir şey belli ol- I
Harbi umumiden evvel yapılan Sultan Osman ve Re­
maksızın bu bütçemiz dahilinde biz tersanemizi İslah I
edebiliriz ve icabeden tezgâhlan ve saireyi yapabi- I şadiye gibi gemileri dahi İngilizler kadro harici çıkar­
liriz. Bu büyük bir masraf değildir, elde mevcuttur. I mışlardır. Satmaya müheyyadırlar. Bizim elimizdeki
Yalnız bunu İslah ve nakletmek için bir miktar para I gemileri kim alır da, yeni gemi verir? Satsak hurda.
sarf edeceğiz, yani bugün elimizde sakatlanan bir j diye alacaklardır ve aldiğı zaman da bozarak hurda
gemiyi tamir edecek vasıtamız yoktur diye matlup olarak kullanacaktır. Bugün hurda demirin tonası
olan programı veyahut teşebbüsatı akim bırakmak 11, 12, 13 liradır. Tabii bunu gemi halinde satacak
da hiç bir vakit makul ve mantıkî değildir. Bundan I olursak makinesini ve sairesini bozacağımız için daha
başka biz her halde inşaatı bahriye tezgâhlan yap- i aşağı fiyatla alır. Binaenaleyh bunların mecmuunu
maya mecburuz ve ticareti bahriyemizin inkişafı için satıp da yeni gemi mubayaa etmek imkânı yoktur.
ticaret gemileri yapmaya mecburuz. Geçenlerde Mec- I
Tersaneyi şirkete vermek meselesi : Bendeniz ter­
lisi Âliden geçen bir kanunla memaliki ecnebiyeden I
sanenin bir şirkete verilmesi tarafdarı değilim. Ter­
alınacak gemiler için beş sene müddetle rüsum affe- I
saneyi kendimiz idare etmeliyiz. Hatta bir misal arz
dilmiştir. Binaenaleyh bu beş sene zarfında zaten bu 1
edeceğim. O zaman o vakitte, bidayeti meşrutiyette
tüccar gemileri için bir tersane lâzımdır. Tüccar va- j
dahi bir İngiliz fabrikasına verilip de İslahı mevzu­
puru yapan bir tersane sefaini harbiye de yapar. Ara- I
bahis olduğu zaman bu zat dedi ki, hiç bir Devlet
da ne kalır? Mühendis ve mimarları yetiştirmek. Onu I
kendi tersanesini ecnebi eline teslim edemez. Devle­
da yapacağız. Bugün elde mevcut olan mimarları Av- I
tinizin yegâne tersanesidir. Harp ve ticaret tersane-
rupa'ya göndeririz. Avrupa'dan da mütehassıslar, I
sidir. Bunu kumpanyaya vermeyiniz. Bunlar sizin
mimarlar getiririz. Bir taraftan şimdiki halde ve bel- I
için bir esaret olur. Avrupa'dan mütehassıs getirelim.
ki bir kaç sene zarfında edinebileceğimiz sefaini ti- I
Hükümet tersanesi olsun. Mühendis ve mimarları
cariye ve harbiyemizi nasıl bugün Avrupa'ya sipariş I
getirelim, bunları burada Hükümetinizin memuru
etmek mecburiyetinde isek belki beş, altı sene sonra I
olarak kullanın. Bunlara bol para veriniz, itma edi-
gerek sefain harbiyemizi ve gerek sefaini ticariyemi- |
rîiz. Memlekette elli lira mı alıyor, yüz lira veriniz.

— 406
İ : 21 25 . 3 . 1340 C : 1

Kendi memurlarınıza veriniz. Kumpanyaya vermeyi­ ladır. Heyeti Celile bütçesine hâkimdir. Arzu ettiği
niz dedi. Bilâhare Armistrong kumpanyasına verildi miktarı zammedebilir. Yalnız masrafı da nazarı iti­
ve hiç de istifade edilmedi. Memlekete bir çok hasar bara alarak ve başka yerlerden kısarak buraya zam­
yaptı. Bereket versin ki, Lozan muahedesi mucibince meder. (Nereden kısalım sesleri) Ona Heyeti Celile­
bu gibi şeylerden kurtulundu. inşallah kurtuluruz. niz hâkimdir. Tabii" zammederken masrafı da kısal­
Ticaret tersanelerini başka yerlere yapsınlar. Me­ tır.
murlarını ister yerliden, ister ecnebiden, nereden alır­
HASAN FEHMİ BEY (Gümüşhane) — Efendim,
sa alsın. Fakat Hükümetin her halde kendi tersanesi
Bahriye için Hükümetin gösterdiği bütçede üç mil­
olmalıdır. Ecnebi eline verilemez. Hükümetin resmi
yon lira tahsisat istemiştir. Mütehassıs encümen me­
tersanesi kendi elinde olmak lâzımdır. En mühim za­
saili 'bahriyeyi ve mutasavver olan programı da na­
manda bir gaile çıkarır ki, gemi tamir etmez. Nitekim
zarı dikkate almak suretiyle yaptığı tahkikat netice­
harbi umumî zamanında Armistrong Vikes'ten gerek
sinde altı milyon sekiz yüz bin liralık bir masra­
harbi umumide ve gerek mütareke senelerinde bir
fa lüzum ve ihtiyaç gösterdi. Bahriye bütçesi 1339
çok misallerini gördük.
senesinde, teşekkül eden Muvazenei Maliye Encüme­
Program meselesine gelince; arz ettiğim gibi, işte nince tetkik ve Heyeti Celilenize takdim olunduğu
Paşa Hazretlerinin teklif buyurdukları program he­ için, 1340 senesinde teşekkül eden Muvazenei Ma­
yeti celilenizce tahsisatta müteaddit senelerde veril­ liye Encümeni, bu bütçe üzerinde Hükümetin bir ta­
mek üzere kabul edilecek olursa ki, bu para bu se­ dil teklifi olmadığı için yeniden tetkikat ve tadilata
ne verilecek değildir. Bu sene Yavuz'u tamir ettir­ lüzum görmedi. 1339 senesi nihayetinde, Muvazenei
mek için iki milyon lira tahsisatı fevkalâde istiyoruz. Maliye Encümeninin Meclisi Âlinize takdim ettiği
Diğeri de tahsisatı âdiyedir. Her halde Heyeti Celile- Bahriye Bütçesi 4,5 milyon liradır. Yani Hüküme­
nizden bunun kabulünü istirham ederim. Bu sene tin teklifinden yüzde elli kadar fazladır. Üç milyo­
bize bir temel atmak için kâfidir. Daha arz edecek na mukabil dört milyon beş yüz bin küsur Ura ve­
bir çok nikat varsa da sizi izaç etmemek için sükut riliyor.
ediyorum.
REŞAT BEY (Saruhan) — Üç milyonu tetkik bu­
REİS — Efendim; kifayeti müzakere hakkında yurdunuz mu Hasan Beyefendi? Bu, hiçbir esasa müs­
takrir vardır. Yedi arkadaş da söz almıştır. tenit değildir.
RECEP BEY (Kütahya) — Mademki iki kişi söz
almış, onlar da söylesinler. HASAN FEHMİ BEY (Devamla) — Efendim;
maksadı acizanem Hükümetin teklifi ile Muvazenei
REİS — Yedi kişi efendim. Karesi Mebusu Hu­
Maliye Encümeninin bahriye bütçesi üzerinde göster­
lusi Beyle Musa Kâzım Beyin ve bir de Bursa Me­
miş olduğu lüzum ve ihtiyacı arz etmektir. Şimdi
busu Osman Nuri Beyin takrirleri vardır. Bunlar,
mutasavver olan programı tatbik lâzım ise Hükümet
müzakere kâfidir ve alenî fasıllara geçilmesini teklif
bu fikir ve kanaatta bulunuyorsa, bu programı alır,
ederiz diyorlar. Bir de Reşat Beyin takriri vardır.
tetkik eder. Zaten mubayaa t ve inşaat için daimî
MUSTAFA ABDÜLHALİK BEY (Maliye Ve­ bütçede yeri yoktur. Daimî bütçe daimî masarif
kili) (Kângırı) — Reşat Beyefendi evvelce muvazenei içindir. Bunu tahsisat munzama şeklinde bir ka­
maliye encümeninde iken encümende verilen bir ka­ nunu mahsusla Heyeti Celilenize arz eder. Heyeti
rardan bahis buyurdular. Tabii Heyeti Celile gibi Celileniz de belki onun karşılığını belki üç seneye,
bendeniz de bahriyenin takviyesi taraftarıyım. An­ belki de beş seneye taksim etmek şartiyle ve bunun
cak bütçesine gelince, birtakım hakayiki de arz et­ karşülıklarını her senenin bütçesinde nazara almak
mek mecburiyetindeyim. üzere bir bahriye programı üzerinde iki üç madde­
Şimdiye kadar encümenin Heyeti Celileye takdim lik bir layihai kanuniye ile fikrini izhar eder, prog­
ettiği 126.5 milyon liralık masraf bütçesine Heyeti ram tatbik edilir ve daimî bütçe ile böyle inşaat
Celileniz şimdiye kadar 7,5 milyon lira zammetmiş- programını yekdiğerine katarsak, Maliye Vekili Be­
tir. Yekûn 133,5 milyon lira olmuştur. Memleketin yefendinin buyurdukları gibi, bütçertin açığına bir
müdafaasına muvazenei maliye encümeninin Heyeti rakam kaydetmiş oluruz.
Celileye takdim etmiş olduğu bütçelerde yazmış ol­ REŞAT BEY (Saruhan) — Emsali çoktur.
duğu bütçelerde, yazmış olduğu milyonların adedi HASAN FEHMİ BEY (Devamla) — Memleketi­
32 727 017 liradır. Yani varidatımızın ruhundan faz- mizde hidematı umumiyei Devletin inkısam ettiği de-

— 40
1 : 21 25 . 3 . 1340 C : 1

vairi münferiden mütalâa- edersek her birerleri üze­ bütçe ile beraber halletmek, zannediyorum ki, doğru
rinde karar almak için fevkalâde hayatî ihtiyaçlar gö­ bir yol olmasa gerektir.
rürüz. Meselâ münferiden Maarifi mütalâa edelim REÎS — Efendim; müsaade buyurunuz. Zaten
ve meselâ münferiden nafiayı mütalâa edelim. Me­ müzakere kâfi görüldü. Esasen Maliye Vekili Bey
selâ yalnız orduyu mütalâa edelim. Fakat umumî çer­ söylemese bile Riyaset noktai nazarlarını soracak­
çeve dahilinde meseleyi görüşmek ve varidatı umu­ tı. Muvazenei Maliye Encümeni söz almasa idi Ha­
miye ile o varidatı umumiyenin bütçe açığı diye ka­ san Beyefendi dahi söyleyeceklerdi. Hasan Beyefendi
bili tatbik olabilecek bir masraf bütçesi meydana ge­ noktai nazarlarını izah ettiler. Çünkü celsei hafiye­
tirmek lâzım gelince o halde işte; eh emmi mühimme nin mevzuu...
takdim ve tercih kaidesi bilizrar ahzi mevki eder. REŞAT BEY (Saruhan) — Hasan Beyefendi Mu­
Bütçe açığına bu parayı verelim. Evet bu, bir fi­ vazene Encümeni namına mı söylediler?
kirdir. Bütçe açığına ilâve edilebilir. Hayır; bunun
MAZHAR MÜFİT BEY (Aydın) — Hasan Be­
behemahal karşılığını bulalım. Belki varidattan arıya-
yefendi yani Muvazenei Maliye Encümeni Reisidir.
cağız, belki masraftan arıyacağız. Bilıztirar masraf­
Halbuki geçen sene bu şeyi ve bütçeyi kabul et­
tan aramak lâzım gelirse zaten bütçemizde oldukça
miştir.
muayyen tahsisat verilmiş olan bir Nafia bütçesi var­
dır. Meselâ; Demiryolları meselesi vardır, ki buraya REİS — Efendim bendeniz karşımda tek bir Mu­
oldukça büyük bir para tahsis ettik. Sonra Ziraat vazenei Maliye Encümeni görüyorum. Binaenaeiyh o
bütçesindeki müstahsiller için büyük bir yekûn ka­ Muvazenei Maliye Encümeninin Reisi Hasan Beye­
bul ettik. Diğer bütçeler belki daimî masraftır. Belki fendidir.
bir kaç memur tenzil etmek veyahut bir kaç memu­ HASAN FEHMİ BEY (Gümüşhane) — Encü­
run maaşından tenkis etmek lâzım gelir, ki bunlarla men mütemayildir diyoflar. Rica ederim encümen
bu arzu edilen yekûnlara, rakamlara vasıl olamayız. mütemayil idi de niçin bütçeye bu rakamı koymaya­
Bittabi Heyeti Celileniz bir rakam kabul ederken Na­ rak tay ettiler?
fia bütçesinden bir miktar tahsisat kısılsın veyahut
REŞAT BEY (Saruhan) — Rica ederim bendeni­
umuru nafia için tahsis edilen paranın bir kısmı bu
zin soracağı bir yer vardır. O da Muvazenei Maliye
sene için tesviye edilmesin diye tabiî bir şey düşün­
Encümeni...
mez. Ziraat için verilen 2,5, 3 milyon lira sarfolun-
REİS — Efendim hafi celsenin mevzuu müzake­
masın; bittabi bunu da düşünmez. O halde ne olur?
resi Muvazenei Maliye Encümenince tay edilen faslı
Ya bütçe açığına bırakmak, yani masarifatı umumiye-
mahsus hakkındaki siyaseti bahriyenin müzakeresin­
yi bu bütçe için bu açıktan müteessir etmek veyahut
den ibaretti. Bu müzakerenin neticesinde arkadaşlar
bu iş için bir şey düşünmek lâzım gelir. Bendenize
teklif edilen iki milyon liranın kabul edilip edilme­
kalırsa Muvazene Encümeninin kabul ettiği şekilde
yeceği meselesinin takarrürü tebellür etti. Bu müza­
bahriye bütçesini kabul etmek ve bahriye bütçesini bir
kere ve bu neticeye göre tek bir takrir vardı. O da
karar ile hükümete tevdi etmek lâzımdır. Zannede­
Reşat Beyefendinin takriridir. Bu iki milyon liranın
rim ki bütçelerin müzakereleri daha on gün devam
kabulü ile celsei aleniyeye geçilmesi hakkındadır. Bu
edecektir. Program üzerinde Hükümet noktai nazarı­
takrire göre Maliye Vekili Bey mukayyiden noktai
nı tespit etsin ve Maliye Vekâletiyle de uyuşsun ve
nazarlarını izah ettiler. Bütçe dahilinde tasarrufat ic-
bunu kaç seneye taksim edecekler ve beş sene için,
rasiyie bu iki milyon lirayı verebilirsiniz dediler. Ma­
on sene için ne para istiyorlar? Bunu Heyeti Celileni-
liye Vekili Bey bunun fevkalâde bütçe ile gelmesi da­
ze arz etsinler. Bir kanunu mahsusla bunu vermek
ha doğrudur diye mukayyiden esasa muvafakat et­
lâzım gelir. Daimî bütçe ile bahriye programını tat­
tiklerini söylediler. Şu halde Muvazenei Maliye En­
bik edecek olursak bu sene veririz. Gelecek sene ve­
cümeni Reisi bunun bütçeye konulmasına taraftar
recek isek gelecek sene nakıs kalır. Binnetice akim
değildir. Maliye Vekili Bey dahi mukayyiden muva­
kalır, mahalli tatbiki olmaz. Başlanılan işler de aka­
fakat etmişlerdir. Yalnız bu takriri reye vazedemem.
mete uğrar ve binnetice memleketin de zararını mu­
Yalnız müzakerenin neticesine göre ve hâs;] kanaat-
cip olur. Binaenaleyh böyle kısa bir müzakere ile
larınıza binaen verilecek olan takrir üzerine reyleri­
bahriye programı üzerinde karar almak ve bunu adî
nizi izhar edebilirsiniz.

— 408 —
I : 21 25 ? 3 $ 1340 C :1
REŞAT BEY (Sarııhan) — Hasan Beyefendi ken­ teklifleri için Hükümetin Muvazenei Maliye Encü­
di şahsî mütalaalarını söylemişlerdir. Encümen namı­ meninin muvafakati lâzımdır. Yahut elli imzalı bir
na değildir, yanlışlık olmasın rica ederim. takrir olmak lâzımdır. Ortada tek imzalı bir tak­
REÎS — Müsaade buyurun. Nizamnamei Dahi­ rir vardır. Riyaset de vazifesini tamamen yaptı. Cel-
limizde bütçe müzakeresi esnasında vukubulacak zam sei ateniyeye geçilmiştir efendim.

— 409 —

You might also like