Professional Documents
Culture Documents
Nazife ÖZTÜRK
1340232514
DOKTORA TEZİ
DANIŞMAN
Prof. Dr. Mehmet GENÇTÜRK
ISPARTA - 2019
(ÖZTÜRK, Nazife, Tıpta Uzmanlık Branşlarının Tercihinde Etkili Olan
Faktörler Üzerine Bir Araştırma, Doktora Tezi, Isparta, 2019)
ÖZET
Bu araştırmanın amacı tıpta uzmanlık alan tercihlerine etki eden faktörleri tespit
etmektir. Araştırma kapsamında uzmanlık alan tercihine etki eden faktörler, bu tercihleri
etkileyen nedenler ve son yıllarda hekim tercihlerindeki önemli değişiklikler incelenmiş,
ayrıca Türkiye’de insan kaynaklarının geliştirilmesine katkıda bulunmak hedeflenmiştir.
Araştırma karma araştırma yöntemi ile yürütülmüş, keşfedici sıralı araştırma
deseni kullanılmıştır. Araştırma üç aşama olarak tasarlanmıştır. Bu aşamalar: keşfedici,
ölçme aracı geliştirme ve ölçme aracını uygulamadır. Araştırmanın keşfedici
aşamasında 14 uzman hekim ile ortalama 43 dakika süren yarı yapılandırılmış görüşme
tekniği ile nitel veriler toplanmış, bulgular betimsel ve içerik analizi yöntemi ile analiz
edilmiştir. Araştırmanın ikinci aşamasında nitel analiz sonucunda elde edilen verilerden
yola çıkılarak ölçme aracı geliştirilmiştir. Geliştirilen ölçme aracı sonuçların bütüncül
bir şekilde yansıtılması amacıyla tıp fakültesi öğrencileri ile uzmanlık sınavına
hazırlanan toplam 502 kişi üzerinde uygulanmıştır.
Araştırmada nitel bulgular 4 tema altında yapılandırılmıştır. Bu temalar; tıpta
uzmanlık branşlarına etki eden faktörler, son yıllarda hekimlerin değişen tercihlerine
ilişkin nedenler, değişen tercihlerin ileriki yıllarda oluşturabileceği problemlere ilişkin
sorunlar ve sorunların önüne geçebilmek için yapılan öneriler olarak gruplandırılmıştır.
Araştırma sonucunda katılımcıların görüşlerine göre hekimlerin tıpta uzmanlık
alan tercihine etki eden faktörler bireysel, mesleki ve sistemsel faktörler olarak
sınıflandırılmıştır. Tıpta uzmanlık alan tercihlerini etkileyen birçok faktör olsa da
araştırma sonucunda bireysel faktörlerden kişilik özelliklerinin uzmanlık alan tercihinde
önemli olduğu, mesleki faktörlerden branşın mortalite oranı, taşıdığı risk ve şiddete
maruz kalma durumunun ve sistemsel faktörlerden performansa dayalı ek ödeme
uygulamasının bu seçimi etkilediği ve yön verdiği sonucuna ulaşılmıştır. Ayrıca son
yıllarda tercih eğilimlerinin değiştiği, hekimlerin tercihlerinin klinik branşlardan
preklinik branşlara doğru kaydığı bu nedenle ileride çok tercih edilen alanlara yığılma
olacağı, önlem alınmazsa bu durumun hastalar açısından nitelikli sağlık hizmeti
alamama, sağlık sistemi açısından ise hizmette aksamalara neden olacağı sonucuna
ulaşılmıştır. Araştırma kapsamında nitel verilere dayalı olarak 42 madde ve 7 boyuttan
oluşan “Hekimlerin Branş Tercih Eğilimleri Ölçeği” geliştirilmiş, bu ölçek ile nitel
verilerin nicel veriler ile desteklendiği sonucuna ulaşılmıştır.
Anahtar Kelimeler: Tıpta Uzmanlık Seçimi, Tıpta Uzmanlık Tercihleri,
Uzman Hekimler, Karma Araştırma
iii
(OZTURK, Nazife, A Research on the Factors Effecting the Preference of
Medical Specialization Branches, Doctoral Thesis, Isparta, 2019)
ABSTRACT
The aim of this study is to determine the factors affecting the preferences of
specialization in field of medicine. Within the scope of the research, the following were
studied: factors that affect preferences of field of specialization by physicains, the
reasons for such preferences, significant changes in decision-making in recent years and
also important were deductions made in order make suggestions decision-making and
development of human resources for health in Turkey.
Mix̄ed research methods and exploratory sequential research design were used.
The research was designed in three stages: explorative, measurement tool development
and application of measurement tool. In the ex̄plorative phase of the study, qualitative
data were collected from 14 specialist physicians using semi-structured questionnare
through interviews that lasted on avarage for 45 minutes. The findings were analyzed
with descriptive and content analyses methods. In the second stage of the study, the
measurement tool was developed from the data obtained from the qualitative analyses
during the first stage. The developed measurement tool was applied to medical school
students and the physicians prepared for the specialization exam. A total number of 502
participants were recruited for the second stage. Qualitative findings from the second
stage were structured under 4 themes. These themes are: the factors affecting the
specialization into various field of medicine, the reasons for changing preferences of the
physicians in recent years, future challenges related to changing preferences and
suggestions made to prevent potential problems identified.
According to the results of the research, the factors affecting the physicians'
preference of specialty in medicine were classified as individual, occupational and about
systemic factors. Although there are many factors that affect the preferences of medical
field, it is concluded that the personality traits of individuals and mortality rates
associated with the branch or field of medicine are the most significan professional
factors, while the risks and the exposure to violence and the application of the additional
payment based on the performance of candidates are the systemic factors that affect
selections and preferences. Developed within the scope of the research, which named"
Physicians' Preference Tendencies of Specialty Branch", was composed of 42 items and
7 dimensions.
Keywords: Specialization Choice in Medicine, Specialization Branch
Preferences in Medicine, Specialist Physicians, Mixed Research Design
iv
İÇİNDEKİLER
TEZ SAVUNMA TUTANAĞI .................................................................................... i
YEMİN METNİ .......................................................................................................... ii
ÖZET.......................................................................................................................... iii
ABSTRACT ............................................................................................................... iv
İÇİNDEKİLER ........................................................................................................... v
KISALTMALAR ..................................................................................................... viii
TABLOLAR ............................................................................................................... ix
ŞEKİLLER.................................................................................................................. x
GİRİŞ .......................................................................................................................... 1
BİRİNCİ BÖLÜM
TIPTA UZMANLAŞMA
İKİNCİ BÖLÜM
METODOLOJİ
v
2.2. Araştırmanın Süreci .......................................................................................... 56
2.4. Araştırmanın Sınırlılıkları ................................................................................. 60
2.5. Katılımcılar ...................................................................................................... 60
2.5.1. Nitel Araştırma Katılımcıları ...................................................................... 61
2.5.2. Nicel Araştırma Katılımcıları ..................................................................... 62
2.6. Veri Toplama.................................................................................................... 62
2.6.1. Nitel Veri Toplama Süreci .......................................................................... 63
2.6.2. Nicel Veri Toplama Süreci ......................................................................... 64
2.7. Örneklem Seçimi .............................................................................................. 65
2.8. Verilerin Analizi ............................................................................................... 67
2.9. Geçerlilik- Güvenilirlik..................................................................................... 69
2.9.1. Nitel Araştırmalarda İnandırıcılık, Aktarılabilirlik ve Teyit Edilebilirlik ..... 69
2.9.2. Nicel Araştırmalarda Geçerlilik – Güvenilirlik ........................................... 70
ÜÇÜNCÜ BÖLÜM
BULGULAR
vi
2.1. Branş Tercihini Etkileyen Faktörlere İlişkin Puan Ortalamaları ....................... 114
2.2. Tıpta Uzmanlık Sınavı Sonucunda Tercih Edilecek İlk Üç Branşa Ve
Nedenlerine İlişkin Bulgular ........................................................................... 117
2.2.1. Tıpta Uzmanlık Sınavı Sonucunda Tercih Edilecek İlk Üç Branşa İlişkin
Bulgular ................................................................................................... 117
2.2.2. Tıpta Uzmanlık Sınavı Sonucunda Tercih Edilecek ilk Üç Branşın
Nedenlerine İlişkin Bulgular.................................................................... 118
3. FAKTÖR ANALİZİNE İLİŞKİN BULGULAR................................................ 120
3.1. Ölçeğin Faktör Analizine Uygunluğunun Test Edilmesi .................................. 120
3.2. Faktör Analizi Sonucunda Toplam Açıklanan Varyans Miktarları................... 121
3.3. Faktör Analizi................................................................................................. 121
4. ÖLÇEĞE İLİŞKİN GÜVENİLİRLİK ANALİZLERİ ..................................... 129
5. ÖLÇEĞE İLİŞKİN İSTATİSTİKSEL ANALİZLER ....................................... 130
5.1. Hekim Çalışma Rahatlığı Boyutunun Değişkenlere Göre Karşılaştırılması...... 130
5.2. Statü Boyutunun Değişkenlere Göre Karşılaştırılması ..................................... 132
5.3. Duygusal İlgilenim Boyutunun Değişkenlere Göre Karşılaştırılması ............... 133
5.4. Kazanç Boyutunun Değişkenlere Göre Karşılaştırılması ................................. 133
5.5. Cinsiyet ve Medeni Durum Boyutunun Değişkenlere Göre Karşılaştırılması ... 135
DÖRDÜNCÜ BÖLÜM
SONUÇ TARTIŞMA VE ÖNERİLER
vii
KISALTMALAR
akt. : Aktaran
Çev. : Çeviren
Ed(s) : Editör(ler)
SS : Standart sapma
sig. : Sigma
std. : Standart
vd. : Ve diğerleri
viii
TABLOLAR
Tablo 1:Disiplin Olarak Ortaya Çıkan Tıpta Uzmanlık Branşları ve Yılları ................. 21
Tablo 2: Tıpta Uzmanlık Alanları ve Eğitim Süreleri .................................................. 23
Tablo 3:Dahili Branşların 2007 – 2017 yıllarına ait taban puan ortalamaları................ 48
Tablo 4: Cerrahi Branşların 2007 – 2017 yıllarına ait taban puan ortalamaları ............. 48
Tablo 5: Temel Tıp Bilimleri Branşlarının 2007 – 2017 yıllarına ait taban puan
ortalamaları .................................................................................................. 49
Tablo 6: Nitel Araştırma Katılımcılarının Demografik Özellikleri ............................... 61
Tablo 7: Nicel Araştırma Katılımcılarının Demografik Özellikleri .............................. 62
Tablo 8: Katılımcılarla Görüşme Tarihi, Görüşme Yeri ve Görüşme Süresi................. 64
Tablo 9: Tema ve Kategori Örnekleri .......................................................................... 68
Tablo 10: Tanımlayıcı İstatistiklere İlişkin Bilgiler ................................................... 115
Tablo 11: TUS Sınavı Sonucunda Tercih Edilmek İstenen İlk Üç Branşa İlişkin
Bulgular ................................................................................................... 117
Tablo 12: KMO ve Barlett’s Testine İlişkin Bulgular ................................................ 121
Tablo 13: Toplam Açıklanan Varyans Görünümü .................................................... 121
Tablo 14: Faktör Analizi Sonuçları ........................................................................... 122
Tablo 15: Yeniden Yapılan Faktör Analizine İlişkin KMO ve Barlett’s Testi
Sonuçları .................................................................................................. 124
Tablo 16: Toplam Açıklanan Varyans Tablosu.......................................................... 124
Tablo 17: Döndürülmüş Bileşenler Matrisi ................................................................ 125
Tablo 18: Hekimin Çalışma Rahatlığı Boyutu KMO Barlett’s Test Sonuçları ............ 127
Tablo 19: Hekimin Çalışma Rahatlığı Boyutu Döndürülmüş Bileşenler Matrisi ........ 128
Tablo 20: Ölçeğin Boyutlarına ait Cronbach Alfa, Ortalama, Standarta Sapma, Basıklık
Çarpıklık Değerleri ................................................................................... 130
Tablo 21: Hekim Çalışma Rahatlığı Boyutunun Değişkenlere Göre Karşılaştırılması 131
Tablo 22:Statü Boyutunun Değişkenlere Göre Karşılaştırılması ................................ 132
Tablo 23: Kişisel Özellikler Boyutunun Değişkenlere Göre Karşılaştırılması ............ 133
Tablo 24: Kazanç Boyutunun Değişkenlere Göre Karşılaştırılması ............................ 134
Tablo 25: Demografik Özellikler Boyutunun Değişkenlere Göre Karşılaştırılması .... 136
ix
ŞEKİLLER
Şekil 1: Araştırmanın Tasarımı ................................................................................... 55
Şekil 2: Araştırmanın Süreci ....................................................................................... 58
Şekil 3: Bireysel Faktörlere İlişkin Kavram Haritası.................................................... 72
Şekil 4: Mesleki Faktörlere İlişkin Kavram Haritası .................................................... 78
Şekil 5: Sistemsel Faktörlere İlişkin Kavram Haritası .................................................. 91
Şekil 6: Son Yıllarda En Çok Tercih Edilen Branşaların Tercih Edilme..................... 101
Şekil 7: Katılımcıların Önerilerine İlişkin Kavram Haritası ....................................... 108
x
ÖNSÖZ
Araştırmamı uygulamam için izin veren kuruma, görüşme yapmayı kabul eden
hekimlere, araştırmama katılan tıp fakültesi öğrencilerine ve mezunlarına;
Sadece bu zor süreçte değil her zaman arkamda olduklarını bildiğim, beni
bugünlere getiren canım annem, babam ve ablama, tezim süresince beni en çok
yüreklendiren, gayreti desteği ve sabrı ile yanımda olan değerli eşim Mustafa
ÖZTÜRK’e, okul hayatının henüz başında tezin ne demek olduğunu idrak edemese de
“Annecim tezin bitti mi?” diye soran varlığı ile hayatıma anlam katan, ışık olan canım
yavrum ZÜBEYDEM’e bu yaşında bana olan desteğine;
xi
GİRİŞ
Baş döndürücü bir hızla artan bilgi, hayatın her alanını olduğu gibi meslekleri de
etkilemiştir. Hızla artan bilgi ile baş edemeyen insanoğlu bilgiye hakim olabilmek için
uzmanlaşmaya gitmek gibi birtakım çözümler geliştirmiştir. Buna paralel olarak
özellikle son yüzyılda tıp alanında hızla artan bilimsel ve teknik bilgi tıpta çığır açan
gelişmelere neden olmakla birlikte, tıbbi bilginin bölümlere ayrılması tıp alanında
uzmanlaşmanın ortaya çıkmasına sebep olmuştur.
Tıpta uzmanlaşma süreci hasta ve hastalık süreçlerini etkilediği gibi, temeli tıbbi
uygulamalara dayalı olan, hekimlik mesleğini de etkilemiştir. 19. yüzyılda hem tek
başına icra edilen hem de tanı, tedavi ve eğitim sürecinde standarttan yoksun olan, aynı
zamanda kuşaktan kuşağa, babadan oğula usta – çırak ilişkisi ile aktarılan hekimlik
mesleği, yüzyıllar içerisinde hastalıkların sadece bulgulardan oluştuğu süreçten
laboratuvar dönemine, hastalıkların koruyucu sağlık uygulamaları döneminden yoğun
teşhis ve tedavi sürecine geçiş gibi birtakım süreçlerden geçerek evrimleşmiş ve 20.
yüzyıl ile birlikte tıp eğitiminin belli kurallara bağlanması neticesinde profesyonel
kimlik kazanmıştır (Aslan ve Odabaşı, 2013: 44; Belek, 2003: 9). Hekimlik mesleğinin
profesyonel kimlik kazanması ve tıpta modern uygulamaların da artması sonucunda
hekimlik mesleği ivme kazanmış modern tıbbın içerisinde hekimler uzman
profesyoneller olarak yerini almıştır.
Modern tıpta uzman profesyoneller olarak yer alan hekimler, giderek artan ve
çeşitlenen uzmanlaşma alanlarının da etkisiyle tıp fakültesinden mezun olduktan sonra
“uzman hekim” olmayı adeta zorunlu bir hal olarak görmekte ve hekimlerin büyük
çoğunluğu uzmanlaşmaya yönelmektedir. Bu durum tıpta aşırı uzmanlaşma gibi
1
eleştirilere neden olsa da bugün hem uzmanlaşma süreci hem de hekimlerin
uzmanlaşma isteği artarak devam etmektedir.
Hekimlerin uzmanlaşma süreci çok hızlı ve dinamik bir süreç olarak ifade
edilmekte, sürecin aynı zamanda rekabetçi ortamı içerisinde barındırdığı ve bu ortamın
yüksek düzeyde akademik başarıyı gerektirdiği bilinmektedir. Tıbbın her geçen gün
gelişmesi, yeni teşhis ve tedavi yöntemlerinin bulunması, yaşam boyu öğrenme sürecini
beraberinde getirmekte ve hekimlerin başarı isteğini artırmaktadır. Bu istek genellikle
mesleğin ilerleyen yıllarında da devam etmekte, tıpta uzmanlaşma eğitimlerinin
zorluğu, yeni teşhis ve tedavi yöntemlerinin geliştirilmesi ve hastaların sürekli artan
bakım ihtiyacı gibi nedenlerle hekimlerin mesleki başarı ihtiyacının yanı sıra birtakım
koşulları sağlamak gibi zorunlulukları da bulunmaktadır (Babenko et al., 2017: 75).
Örneğin Türkiye’de hekimler meslek hayatına 6 yıllık tıp eğitimi sonrası başlamakta, tıp
eğitimini tamamlayan hekimlerin mezun olduktan sonra pratisyen hekim olarak kalmak,
uzman hekim olmak ya da prekilik alanlarda doktora eğitimine yönelmek gibi
seçenekleri bulunmaktadır. Hekimlerin “Uzman” olabilmek için Tıpta Uzmanlık Sınavı
(TUS) gibi bir mesleki sınavı geçmek zorunluluğu bulunmakta ve tercihlerini genellikle
uzman hekim olmaktan yana kullandıkları düşünülmektedir. 2017 yılı Sağlık İstatistik
Yıllığı verilerine göre uzman hekim sayısının (80.951 kişi) toplam hekim sayısının
(149.997 kişi) yaklaşık %50’sini oluşturması bu durumu destekler niteliktedir.
Meslek hayatının geri kalanında seçtiği uzmanlık alanında başarıya ulaşmak gibi
hedefleri bulunan hekimler için uzmanlık karar süreci, bu süreci etkileyen doğrudan ve
dolaylı birçok değişkenin varlığı nedeniyle karmaşık ve birçok etkiyi içerisinde
barındıran dinamik bir süreçtir. Bu karmaşık süreci ve sürece etki eden faktörleri
anlamak derinlemesine bir bakış açısını gerektirmektedir.
2
mesleki özelliklerin etkili olduğu savunulmaktadır. Bu etkilerin dışında ülkelerin
değişen politik kararlarının da uzmanlık alan tercihinde önemli olduğu tartışılmaktadır.
Giderek artan ekonomik ve sosyo – politik faktörler birçok ülkede hekimlerin uzmanlık
alan tercihlerine yön vermekte ve bu durumun gelecekte sağlık sektörünü nasıl
etkileyeceği konusu henüz tam olarak bilinmemektedir (Barat et al., 2018: 1). Bu
nedenle hekimlerin uzmanlık alan seçimini etkileyen faktörleri tespit etmek için
derinlemesine araştırmalara ihtiyaç bulunmaktadır.
Araştırma karma yöntem olarak tasarlanmış, keşfedici sıralı desen yöntemi ile
nitelden nicele iki aşamalı olarak yürütülmesi planlanmıştır. Araştırmanın birinci
aşamasında uzman hekimler ile derinlemesine görüşmeler ile nitel araştırma yapılmış,
elde edilen veriler betimsel ve içerik analizi tekniği ile analiz edilmiştir. Araştırmanın
ikinci aşamasında ise nitel araştırmadan elde edilen keşfedici verilerden “Hekimlerin
Branş Tercih Eğilimleri Ölçeği” oluşturulmuş, bu ölçek henüz uzmanlık alan tercihi
3
yapmamış olan uzman adayı hekimlere ve tıp fakültesi öğrencilerine uygulanmıştır.
Araştırma sonuçlarının bütüncül ve zengin bir şekilde yansıtılması, değişen sosyo-
ekonomik ve politik koşullar altında tıp fakültesi öğrencileri ve uzman hekim adayları
ile uzman hekimlerin tutumları arasında farklılık oluşup oluşmadığının belirlenmesi
amacıyla araştırma grubunu uzman hekimler, öğrenciler ve TUS sınavına girecek
hekimler oluşturmaktadır.
4
BİRİNCİ BÖLÜM
TIPTA UZMANLAŞMA
Bu ana başlık altında tıpta meslek kavramına ilişkin genel çerçeveye yer
verilmiştir. Meslek kavramı, kökleri ve bu kavramın tanımı yapılmış, hekimlik mesleği
ve meslek kavramı perspektifinden profesyonellik kavramı tartışılmıştır.
Türk Dil Kurumu güncel Türkçe sözlüğünde meslek, “Belli bir eğitim ile
kazanılan sistemli bilgi ve becerilere dayalı, insanlara yararlı mal üretmek, hizmet
vermek ve karşılığında para kazanmak için yapılan, kuralları belirlenmiş iş” olarak
tanımlanmıştır (Türk Dil Kurumu). Gövsa (1930: 1079)’nın Yeni Türk Lugatı eserinde
ise “Herkesin geçinmek için tuttuğu yol” olarak ifade edilmiştir.
5
bu işe sahip olacak kişilerin işin gerektirdiği niteliklere sahip olması olarak ifade
edilmiştir (Mıdık vd., 2015: 84).
Meslek kelimesinin anlamı içerisinde yüksek sesle deklare etmek ve bir şeyleri
duyurmak anlamları da bulunmaktadır. Bu görüşe göre meslek sahipleri yani
profesyoneller kendilerini adadıkları mesleğin gerektirdiği, kendilerinden beklenen
davranışları taahhüt ederek “meslek” edinmektedirler. Bu davranışlar mesleğin özü
olmakla birlikte, kişinin mesleğinin gereklerini yüksek sesle deklare etmesinin
nedeninin bir anlamda söz vermesinin ilanı olduğu ileri sürülmektedir. Hekimlik
mesleğinde bu eylem tıp fakültesinden mezuniyetin ilan edilmesi ve bir diplomaya sahip
olunması ve hekimin mesleğine başlarken yüksek sesle yemin etmesi olarak iki şekilde
gerçekleşmektedir: (Pellegrino, 2002: 379).
Meslek kavramı farklı sistemler açısından da ele alınmış bir kavramdır. Modern
sanayi toplumlarında ekonomik sistemlerin temeline dayandırılan meslekler toplumsal
ve ekonomik düzeni devamını sağlamakta, toplumsal düzenin istikrarına katkıda
bulunmakta ve aynı zamanda kişilere sosyal statü kazandırmaktadır (Tuncer, 2011: 64).
Bu yönü ile ekonomik sistemin merkezinde bulunan mesleklerin, devletler açısından
ekonomik sistemin devam etmesinde önemli rolü olduğu söylenebilir.
6
özellikle profesyonel meslekler bugün daha çok çeşitlenmiş ve emek gücünün büyük
kısmını bu çeşitlenen alanlardaki profesyoneller oluşturmaktadır. Profesyonel eylemler
arttıkça profesyonelleşme yani uzmanlaşma eğilimi artmakta bu psikoloji giderek
yaygınlaşmakta ve insanlar profesyonel statülerin peşinde koşmaktalar (Cirhinlioğlu,
1996, 25).
7
acısının koparttığı ilk çığlık, hekim çağıran ilk ses olmuştur. Ancak bu sese ne zaman
cevap verildiğini bilememekteyiz” ifadesine yer vermesi bu durumu açıklar niteliktedir.
Tarih öncesi çağlara ait olup günümüze kadar ulaşan prehistorik resimlerden,
kemik, diş gibi tarihi kalıntılardan hekimlik uygulamalarının yapıldığı anlaşılmaktadır.
Bu dönemde iyileştirici rolünde olan kişilerin tedavi usulleri sihir ve büyü ile
açıklanmaktadır. Bu ilkel dönemde hekimlere biçilen toplumsal rol sihir ve büyü ile
açıklansa da hekimlerin ağrıları dindirme gibi mucizevi yetenekleri olduğu kabul
edilmektedir. (Elçin, 2010: 196; İlgili vd., 2016: 138). Tarih öncesi dönemlerde tıp
mesleklerinin alışılmış sistemlerin aksine bağımsız oldukları ileri sürülmektedir.
Hekimler tarih boyunca insanların acı çekmesini engellediklerinden, kişisel olarak
ilgilerini insanlara yansıttıklarından ve yarı mistik, gizemli bir şekilde ölüm ile yaşam
arasındaki insanların tedavilerini bizzat üstlendiklerinden dolayı toplum içinde oldukça
saygın bir ve özel bir konumda bulunmaktadır (Soyer, 2005: 94).
8
Hekimliğin tarih sahnesinde meslek olarak doğuşuna ilişkin bilgiler içinde
bulunduğu medeniyetlerden elde edilmektedir. Medeniyetin beşiği olarak adlandırılan
Mezopotamya’nın en eski dönemlerinde hayatın özünün su olduğuna inanılmakta, bu
dönem hekimlerinin suya bakarak hastaya bilgi vermesi nedeniyle hekimler “suyu
tanıyan kişi” olarak adlandırılmaktaydı. Yine bu dönem tıbbi uygulamalar dini
uygulamalarla iç içe geçmiş, hekimler rahiplerin yanında çalışan zanaatkârlar olarak
yerini almıştır (Uncu, 2013: 108). Mezopotamya’nın ilerleyen dönemlerinde hekimliğin
gerçek anlamda bir meslek olarak oluşması yönündeki ilk adımlar Babil Kralı
Hammurabi tarafından atılmıştır. Hammurabi yasaları olarak adlandırılan bu yasalarda
hekim ücreti ve özellikle cerrahi uygulamalara ait yargıların yer alması, hem tıbbi
deontolojinin hem de tıp mesleğinin varlığına işaret etmektedir. Ayrıca bu dönemde ilaç
reçeteleri olduğu da bilinen kanıtlar arasındadır (Vehid vd., 2001: 91). Bu dönem
yasalarında cerrahi uygulamalara ilişkin yasaların bulunması daha o dönemde en ilkel
anlamda hekimlerin cerrahlar ve diğer hekimler olarak ayrılması hekimlikte
branşlaşmanın en eski haline işaret etmektedir.
Eski Mısır’da hekimlik mesleğinin özel bir yeri olsa da hastalıkların tedavisinde
ve iyileşmesinde doğaüstü inanışlar etkili olmuştur. Hastalık nedeni olarak kötü ruhlar
ve şeytanlar gösterilmekte iken hastalıkların kötü ruhlar ve şeytanlara yapılan karşı
büyülerle yok edileceği inancı hakim olduğu günümüze ulaşan bilgiler arasındadır.
Zamanla büyülerin yerini dualar almış, bazı tanrıların hastalıkları iyileştirdiği inancı
yaygınlaşmıştır. Bu dönemde bilinen ilk hekim olarak bilinen “İmhotep”in daha sonra
ölümsüzleştirilerek tıp tanrısı olarak sembolleştirilmesi (Ceran, 2008: 3) bu inancı
açıklar niteliktedir.
Benzer bir şekilde Antik Yunanda da Eski Mısırda yapılan uygulamalara benzer
uygulamalar yapılmaktaydı. Bu dönemde tanrıların varlığından söz edilmekte hatta
“Tanrı Asklepios”a inananların hastalıkların kötü ruhlar tarafından insan vücuduna
yerleştiği düşüncesinin hakim olduğu bilinmektedir. Antik Yunan uygarlığı mitolojinin
beşiği olarak adlandırılmakta ve Yunan kültürünün çoğunlukla mitolojik düşünceden
etkilendiği ileri sürülmektedir. Bu kültürde çok Tanrılı olan yaşamın bütün alanlarında
hekimlik ile mitoloji iç içe geçmiş durumda olduğu bilinmektedir (Gürel ve Alaçam,
2018: 107). Bu dönem tıbbi uygulamalar ve mitoloji ile ilgili bazı yaklaşımlar
bulunmaktadır. Örneğin Galen vücudun her yanında değişik ruhlar olduğunu, kanın
9
karaciğer tarafından yenen besinlerden yapıldığını sonra doğal ruhla birleşerek,
besleyici nitelik kazandığını ileri sürmekteydi. Aristo ise evren ve sağlık yaklaşımını
öne sürmekte, evreni “ateş, hava, su ve toprak” tan ibaret görmekte ve bunların
dengesine dayandığını belirten yaklaşımının insana indirgenmiş halini de “kan, balgam,
sarı safra ve kara safra” ile açıklamakta, hastalıkların bunların arasındaki dengenin
bozulmasından kaynaklandığını ileri sürdüğü bilinmektedir. Hipokrat öncesi dönem
olarak adlandırılan bu dönemde aynı zamanda hekimlik pratiğinin de tanımlanması
dikkat çekmektedir (Soyer, 2005: 11 -12). Antik Yunan’ın ilerleyen dönemlerinde
yaptığı tıbbi uygulamalar ile Hipokrat damgasını vurmuştur. Bu dönemde Hipokrat,
tıbbı gözleme dayanan ve deneysel uygulamalar dâhilinde uygulayan yaklaşımı öne
sürmüştür. Aynı zamanda hekimlik mesleğine güven ve saygınlık kazandıran, tıbbın
bilim dalı olmasına zemin hazırlayan kişi olması nedeniyle bugün hekimlik ahlakının da
sembolü olarak kabul edilmektedir (Çelik ve Erdem, 2016: 63).
Eski Türklerde ise ailenin ve buna bağlı olarak toplumların ayakta kalabilmesi
için kişilerin sağlıklı olması gerekliliğine inanılmakta bu nedenle tıbba ve tıbbi
uygulamalara büyük önem verilmekteydi. Özellikle 11. ve 13. yüzyılda gelişmelerin
yaşandığı ve sayısız hekimin yetiştiği önemli bir dönem olarak tarihte yerini almıştır.
Bu dönem özellikle hastaneler ve tıp medreselerinin yapılması tıbbi uygulamalara
verilen önemin göstergesi olarak değerlendirilmektedir. Bu dönem Bursa’da 8 tane
hastane olduğu ve bu hastanelerde bütün fakir insanlara bakıldığı (Kayhan, 2010: 224)
günümüze aktarılan bilgiler arasındadır.
İslam öncesi Arap toplumlarında tıbba ilişkin kısıtlı bilgiler bulunmakla birlikte
bazı ot tohumlarının ilaç olarak kullanıldığı bilinmektedir. İç organları ilgilendiren
hastalıklarda kişilere bal yedirilmekte, kan almak faydalı olarak görülmekte ve çeşitli
dağlama yöntemleri kullanılmaktaydı. Bu dönem tıp, canlıların beden ve ruhlarını
iyileştirmek için ilaç vermek anlamına gelmekte, hastalıkları ilaçlarla ve ustalıkla tedavi
etmesi nedeniyle tabiplere “alim, usta” gibi sıfatlar kullanılmaktaydı (İnce, 2018: 71).
İslamiyet dönemine bakıldığında ise bu dönem sadece tıp alanında değil astronomi,
kimya gibi diğer bilim alanlarında da önemli gelişmeler yaşandığı bilinmektedir. Hz.
Muhammed’in hastalandığında günün şartların uygun olarak tedavi olması ve
çevresindekileri tedavi olmaya teşvik etmesi nedeniyle İslam tarihinde tıbba önemli
derecede ilgi gösterilmiştir. Öyle ki bu dönem tıbba ilişkin hadisler ve rivayetler
10
Tıbbü’n-Nebevi adı altında kitaplaştırılmıştır. İslam tıbbının temelinde sağlığı koruma
davranışı bulunmaktadır hatta sağlığı korumak ibadet olarak görülmektedir. Bu dönem
doktor unvanı ile anılan ilk kişi Haris b. Kelede olup yine bu dönemde hekimlerin
konumlarının oldukça iyi olduğu günümüze aktarılan bilgiler arasındadır (Bakkal, 2013:
14).
11
olarak bilinen insanı tanımak çok zordur. Çünkü insan vücudu; bir şair için ruhun
sarayı, bir Psikiyatrist için aklın ve karakterin evi, bir Antropolog için kültürel şahsiyet,
bir filozof için çamurdan yapılmış bir ev, bir hekim için tamir edilmesi gereken bir gemi
enkazı ve bir biyolog için ise bir organizma olarak görülmektedir. Şüphesiz her bilim
dalının insana yaklaşımı kendi bilim alanları içerisinde doğrudur ancak özellikle Tıp
Bilimi için yani hekimlik bakış açısı ile insana bakış bir mantık silsilesi ile
ilerlemektedir. Bu silsilenin birinci basamağında insanın yapısını ve fonksiyonunu
anlamaya çalışan anatomi ve fizyoloji gibi temel bilimler; ikinci basamağında zamanla
değişen ve deforme olan organizmaları ve onların hastalıklar ile mücadelesini anlamaya
çalışan patoloji, mikrobiyoloji, biyokimya ve üçüncü basamakta ise hastalıklardan
korunma, hastalıkları tanıyarak tedavi etmeyi anlamaya çalışan Klinik Bilimler
bulunmaktadır (Candan, 2002: 176).
12
1.3. Meslek Kavramı Perspektifinden Profesyonellik
Profesyonellik kavramı meslekler için önemli olduğu kabul edilen aynı zamanda
da tam olarak bilinmeyen bir kavramdır. Bir kavramın belirsizlik derecesi arttıkça, bu
kavramın analitik bir kavram olarak kullanılması daha güç hale gelmektedir (Freidson,
1988: 3). Profesyonellik kavramının belirsizlik derecesinin artmasının en önemli
sebebinin konuyla ilgili pek çok araştırmacının değişik bakış açısına sahip olması
söylenebilir (Volmer and Mills, 1966: v).
Profesyonellik, belirli bir mesleğe sahip olma ile mesleğe bağlılık seviyesi
arasındaki tavır, davranış, düşünce ve tutumların tamamını ifade etmektedir (Hwang et
al., 2009: 314). Profesyonellik, profesyonel olarak gösterilen kişilerin mesleki görev ve
sorumluluklarını en iyi şekilde yaptıkları taktirde gelişecek (Richardson, 1999: 462),
toplum tarafından anlaşılacak ve anlamı derinleşecek bir kavramdır. Meslek
kavramından yola çıkılarak geliştirilen profesyonellik kavramı, meslek sahibi kişinin
ahlaki yeterlilikleri anlamında kullanılmakta, çalıştığı alanda bulunan konuları
dürüstlükle dile getirme ve işini diğerlerinden daha iyi yapma olarak da
nitelendirilmektedir (Cirhinlioğlu, 1996: 41).
13
Bir mesleğin profesyonel meslek olarak kabul edilmesinin en önemli özellikleri
mesleğe özgü ilkelerin bulunması ve belli bir formel eğitim sonucunda alınan lisans
sonucunda elde edilerek sahip olunmasıdır. Bu özellikler nedeniyle sağlık alanında
hekimlik mesleği ve hukuk alanında avukatlık mesleği profesyonel meslekler olduğu
düşünülmektedir (Shell, 2003: 4). Tıp alanında profesyoneller olarak adlandırılan
hekimler yaptıkları işin karşılığında ücret alarak kendilerine yarar sağlasalar da
profesyonellik gereği hastalarının çıkarlarını kendi çıkarlarından üstün tutmak
zorundadırlar (Board, 1999: 1613). Bu durum aynı zamanda hekimlik mesleğinin etik
boyutunu da ilgilendirmektedir. Roberts ve arkadaşları (2004), hekimlerin
profesyonelliğini etik bir çaba olarak ifade etmekte, bu çabanın günlük yaşantıda ahlaki
ideallerin somut ifadesi olduğunu belirtmektedir.
14
parçası olarak düşünülmüş ve zamanla tıpta uzmanlık zorunluluk haline gelmiştir
(Spandorfer et al., 2010: 8).
2. İŞ BÖLÜMÜ VE UZMANLAŞMA
İnsanlar doğada bir tür olarak varlığını sürdürebilmek için sadece içgüdüsel
davranış kalıpları geliştirmekle kalmayıp özellikle davranışlarını da organize etmek
zorunda kalmaktadır. Yani insanlar yaşamak için normalde kendi başlarına
yapamayacakları kadar çok şey yapmalı; bununla birlikte mümkün olduğu kadar amaca
yönelik olmalıdırlar. Tür olarak insanın doğada ayakta kalabilmesi için en önemli araç,
davranışları organize etmenin yanında, eylemlerin de organize edilmesidir. En eski ve
hala da en önemli organize biçimi, iş bölümüdür (Zijderveld, 2013: 70).
15
mesleklerin toplumdaki rolüne ilişkin analizler genellikle sosyoloji biliminin araştırma
konusu olmuştur. Sosyologlar serbest mesleklerin özgeci değerlerin kurumsallaşmasını
temsil ettiğini, bu mesleklerin toplumsal işbölümü içinde farklı kişisel ve toplumsal
hizmet biçimlerini yerine getirdiklerini ve toplumsal rollerinin toplumun değerlerine
toplumun değerlerine ters düşmeyen, çıkar gütmeyen bir bağlılığın cisimleşmesini ifade
ettiğini bildirmiştir. Aynı şekilde Weber din, bilim ve siyasette uzman mesleklerin
analizinde uzmanı ne kişisel çıkarların ne de basitçe ekonomik kazanç arzusunun
motive ettiğini; uzmanın sorumluluk ahlakına bağlılık ile motive olduğunu bildirmiştir
(Turner, 2011: 155).
Toplum, ortak bir kültür etrafında toplanan, belli bir yere yerleşerek varlık
gösteren bireylerden oluşan bir grup (Marshall, 2009: 733) olarak tanımlanmaktadır.
Çağlar boyunca insanlar hep bir arada, bir topluluk içinde yaşamlarını sürdürmüşler
(Uslu, 2018: 182); bireyler arasında farklılıklar olmasına rağmen toplumsal hayatta
oluşan bazı kurallar sayesinde birlikte yaşamışlardır (Karaca, 2012: 224). Toplum
içerisinde bulunan bireyler iş bölümü sonucunda örgütlenmiş, örgütlenmenin de
temelini iş bölümü oluşturmuştur (Turhan, 2017: 35). Bu örgütlenmeden doğan iş
16
bölümü toplumlarda uygarlaşmanın da temel fonksiyonu olarak görülmüştür. Yani ilkel
toplumlara göre uygar toplumlarda artan refahın makineleşme ile başladığı üretkenlik
kapasitesi arttıkça iş bölümünün arttığı (Esin, 1982: 14) oradan da uzmanlaşmaya
dönüşen sürecin başladığı bilinmektedir.
İbn Haldun toplumsal hayatın iş bölümü ile başladığını ileri sürmekte, insanların
temel ihtiyaçlarını karşılamak için birbirlerine ihtiyaç duyduğunu ancak iş bölümü ile
ihtiyaçlarını karşılayabileceklerini bu durumun iktisadi anlamda etkileşime yol açtığını
iddia etmektedir. Mukaddime eserinde bu duruma şöyle yer vermiştir (Haldun, 2007a:
213’den akt: Gölçek ve Gülşen, 2017: 581):
“İnsanların yaşaması ve hayatta kalması için muhtaç olduğu gıdayı tek başına
elde etmesi mümkün değildir. Bu surette mutlaka, yekdiğerinin yardımına ihtiyaç duyar.
Hayatını idame ettirebilmesi için muhtaç olduğu besini elde etmesi, ancak
hemcinslerinin yardımı ve iş bölümü ile gerçekleşecektir. Bu yardımlaşma suretiyle
üretime ortaklık edenlerin ihtiyaçlarının kat kat fazlasını karşılayabilecek yeterli
miktarda ürün elde edebileceklerdir.”
17
olduğudur. Bu yüzden işlevselcilik, uzman mesleklerin ayrıcalıklı konumunu onların
toplumsal açıdan değerli hizmetler sunmaları ile açıklamaktadır (Turner, 2011: 158).
Aslında tıp alanında uzmanlaşma yaklaşımı tıpta uzmanlaşmadan çok önce var
olmuşlardır. Hipokrat bir uzman hekim olamamasına rağmen onun döneminde ilaçlarını
fizyolojik presnsipler üzerine uygulayan dogmatistler; sağlığın sırrının gerginlik ve
rahatlama arasındaki dengeye bağlı olduğunu düşünen metodistler; tüm hastalıkları ve
rahatsızlıkları kötü ruhlar ile açıklayan pneumatistsler; hastalıkları başparmakları ile
tedavi eden ve deneyimleri ile iyileştiren empiricistsler olarak beş çeşit ekol bulunduğu
ve bu ekollerin uzmanlaşmaya zemin hazırladığı bilinmektedir (Bevan, 1981: 383).
18
18. ve 19. yüzyılın sonlarına gelindiğinde ise sağlık alanında iyi uygulama yapan
kişilerin, örneğin iyi doğum yaptıranlar, diş çekimi yapanlar, cerrahi işlemler yapanlar
en göze çarpan kişiler olduğu ve toplum nazarında statüsü artan kişiler arasında yer
aldıkları bilinmektedir. 1900’lü yılların başından itibaren ise resmi olarak uzmanlık
alanları tartışılmaya başlanmış, 1950’lerden itibaren de oldukça görünür hal alan bu
durum tıpta uzmanlık alanlarına eğilimin artmasına neden olmuştur (Weisz, 2006: x̄vi;
Furedi, 2014: 59).
Tıp alanındaki bu indirgemeci yaklaşımın tarihte iyi bir örneği Alman Patolog
Rudolf Virchow (1821 – 1902)’un hücresel patoloji çalışmaları olarak bilinmektedir.
Virchow öğrencilerini mikroskop kullanmaya teşvik ederek onları mikroskobik
düşünmeye teşvik etmiştir. Virchow, bütün bir organizmanın hastalanmadığını sadece
belli hücreler ve hücre gruplarının hasta olduğunu yani hastalıkların bütün insan
bedeninde olmadığını vücudun bir bölümünde klinik semptomlar ve tipik anatomik
değişiklikler ile ortaya çıktığını ileri sürmüştür (Pawlikowski, 2002: 5; Schultz, 2008:
1480). Hastalığı rahatsızlığa indirgeyen bu görüş, tıp alanında uzmanlaşmanın mantığını
açıklamaktadır.
19
Hastalığın (illness) rahatsızlığa (disease) indirgenme sürecinde hekimlerin
dikkati, bütünlüğe sahip bir insan suretindeki hastadan uzaklaşmıştır. Hastalık top
yekün bir insanlık durumu iken, rahatsızlık insan bedeninin özel bir kısmının durumu
olmuş ve hekimler hastalarının hastalıklarından çok onların rahatsızlıklarını tedavi etme
noktasına yoğunlaşmışlardır (Capra, 2014: 178). Tıp alanında oluşan aşırı bilgi ve bu
teknolojilerin getirdiği etkileşim sağlık sisteminin statik olmayan dengesi içerisinde
kaçınılmaz olarak tıbbı da etkilemiş; bir taraftan tıbbi bilgi önlenemez bir şekilde
artarken diğer taraftan tıp teknolojisindeki hızlı gelişim nedeniyle hekimlerin
kullanmaya mecbur oldukları teknik cihazlar ve tıbbi uygulamalar bir hekimin
sınırlarını çok aşmış ve bunun sonucunda tıpta birçok uzmanlık alanının ortaya
çıkmasına neden olmuştur (İzgi ve Çoban, 2014: 26 - 27).
Tıp bilimciler tıpta spesifik konuları daha fazla anlama amacıyla konularında
uzmanlaşmaya yönelmiş ve ilgi duydukları alanlara ilişkin daha fazla araştırma yapma
eğilimine girmişlerdir. Zamanla tıpta uzmanlık kurulları oluşturulmuş tıpta ayrı
disiplinler ortaya çıkmıştır. 1917 yılında Amerika Birleşik Devletler’inde (ABD) Göz
Hastalıkları kendi uzmanlık kurulunu oluşturan ilk tıbbi uzmanlık dalı olmuştur. Diğer
uzmanlık dallarının disiplin olarak ortaya çıktığı yıllar Tablo 1’de gösterilmiştir (Cassel
and Reuben, 2011: 1167; Freeman, 2004: 4).
20
Tablo 1: Disiplin Olarak Ortaya Çıkan Tıpta Uzmanlık Branşları ve Yılları
BRANŞLAR YIL
Göz Hastalıkları 1917
Kulak Burun Boğaz Hastalıkları 1924
Kadın Hastalıkları ve Doğum 1930
Ortopedi ve Travmatoloji 1935
Üroloji 1935
Cerrahi Branşlar
Patoloji 1936
Anesteziyoloji ve Reanimasyon 1941
Plastik ve Rekonstrüktif Cerrahi 1941
UZMANLIK BRANŞLARI
Cildiye 1932
Pediatri 1933
Psikiyatri 1935
Nöroloji 1935
Radyoloji 1935
Dâhiliye 1936
Dâhili Branşlar
Nörolojik Cerrahi 1940
Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon 1947
Koruyucu Hekimlik 1949
Aile Hekimliği 1969
Allerji ve İmmünoloji 1971
Acil Tıp 1979
21
evrim şimdi öyle paradoksal bir durum yaratmıştır ki, özellikle tıp alanında çılgınlığa
varan bir aşama haline gelmiştir.(Capra, 2014: 49 – 50).
Marx (2015: 338 – 339) bir işi yapabilmek için çok sayıda işçinin sürece
katıldığını dolayısıyla her işçinin emek sürecine katıldığını ifade etmektedir. Emek
sürecinin bütünü içerisinde her bir işçinin değişik yetenek ve ustalıkları bulunduğunu
böylece işçilerin sahip olduğu özelliklere göre hangi özellikleri ağır basıyorsa ona göre
bölündüklerini savunmaktadır. Bu durumun tek yönlü işlevlere yatkın emek güçleri
oluşturduğunu ancak bu tek yönlülüğün, işçiyi hiç şaşmayan bir alet durumuna sokarak
işçinin mekanizmanın bütünlüğü ile bağlantısını kopardığı dolayısıyla aslında uzman
kişinin bütünden uzaklaştığı yönünde eleştiride bulunmaktadır. Ayrıca katı
uzmanlaşmanın insanları makinelere dönüştürdüğünü, bütünsel insanın uzmanlaşmamış
insan olduğunu ve iş bölümünün ve uzmanlaşmanın sonucunun yabancılaşma olduğunu
iddia etmektedir.
22
nakilleri gibi önemli ameliyatların yapılmasına olanak tanıması gibi başarıları
bulunurken tıp alanını ve hekimleri bölme, hasta ile bir bütün olarak ilgilenememe gibi
başarısızlıkları bulunmaktadır. Hastalar daha çok uzmanlaşmış tedavilerin peşinde
koşmakta, koruyucu hekimlik hizmetlerini güçleştirmekte, sağlık harcamalarında
kontrolsüz bir artışa neden olmaktadır (Terzi, 2009: 151).
Bu ana başlık altında tıp eğitimine ilişkin değerlendirme yapılmış, tıpta uzmanlık
eğitimi, tıpta uzmanlık sınavı ve tıpta uzmanlık alanlarına ilişkin bilgilere yer
verilmiştir.
23
görülmektedir (Turan - Özdemir, 2003: 25). Tıp eğitimi de bir disiplin veya uzmanlık
alanı olarak mesleki eğitimdir (Turan, 2016: 11), evrenseldir ve bu eğitimi alan kişilerin
sahip olması gereken yeterlilikler evrensel gereklilikler çerçevesinde
değerlendirilmektedir (Benli vd., 2018: 14).
Tıp eğitimine ilişkin tartışmalar tüm dünyada devam etmektedir. Devam eden
tartışmaların ana ekseninde tıp eğitiminde standardizasyon gerekliliği bulunmaktadır.
Dünya Tıp Eğitimi Federayonu tıp eğitimini mezuniyet öncesi, mezuniyet sonrası ve
sürekli tıp eğitimi olarak standardize etmiş ve bu standartlar çerçevesinde tıp eğitiminin
yürütülmesi gerekliliğini önermiştir (Lilley and Harden, 2003: 350). Dünyada tıp
fakültelerinde farklı eğitim modelleri uygulanmaktadır. Genellikle aktif eğitim
modellerinin kullanıldığı bu fakültelerde en yaygın kullanılan model probleme dayalı
öğrenme modeli olan öğrenci merkezli eğitim modelidir (Turan-Özdemir, 2005: 135).
24
öğrencilerinin büyük bir kısmının mezuniyet sonrası kariyer planlamasında maddi
olanakların, prestijin, mesleki tatminin, şehir merkezinde çalışma olanaklarının, aile ve
toplum baskısının ve akademik kariyer isteğinin göz önünde tutulduğunu ortaya
koymuştur. Ayrıca, dünyada olduğu gibi ülkemizde de değişen sağlık politikaları da
mezuniyet sonrası kariyer planlarının değişmesinde rol oynamaktadır. Teknolojik
gelişmeler ile birlikte tıbbi tanı ve tedavi olanakları gelişmekte ve buna bağlı olarak
uzmanlık alanları daha üst dallara ayrılmaktadır. Bunun topluma yansıması özellikle
kent merkezlerinde toplumun ilk başvuru sırasında daha çok ilgili uzman hekimi tercih
etmesidir. Toplum talebinin bu yönde olmasının da tıp öğrencilerinin mezuniyet sonrası
kariyer planlamasında uzman hekimliği tercih etmesinde etkili bir faktör olabilir (Ergin
vd. 2011: 9).
25
b) Uzmanlık dallarının eğitim standardını da içeren çekirdek eğitim müfredatlarını
belirlemek ve ilan etmek.
c) İlgili uzmanlık dalının çekirdek ve genişletilmiş eğitim müfredatlarına göre uygulama
alanları ile temel görev ve temel yetkilerinin çerçevesini belirlemek.
ç) Uzmanlık dallarının rotasyonları ve bu rotasyonların süreleri hakkında karar vermek.
d) Uzmanlık dallarının eğitim sürelerinin üçte bir oranına kadar arttırılabilmesi
hakkında karar vermek.
e) Uzmanlık eğitiminin takip ve değerlendirme esaslarını belirlemek.
f) Programların uzmanlık eğitimi çekirdek ve genişletilmiş müfredat ve eğitim
standartlarına uygunluğunu takip etmek.
g) Yapılan takipler sonucunda, eksiklikleri tespit edilen programlarda yerinde denetim
yapmak veya yaptırmak, denetimler sonucunda düzenlenen raporları karara bağlamak.
ğ) Uzmanlık eğitimini bitirme sınavı jürilerinin seçim ölçütlerini belirlemek.
h) Yurt dışındaki uzmanlık eğitimi veren kurumların tanınmışlık listesini yapmak ve bu
listeyi güncellemek
ı) Yabancı ülkelerde uzmanlık eğitimi yapanların bilimsel değerlendirmesinin
yapılabileceği kurumları belirlemek.
i) Yeni uzmanlık dallarının ihdas edilmesi ile ilgili görüş bildirmek, ihdas edilen dallarda
uzman olacakların başvuru ölçütlerini belirlemek ve bu konudaki başvuruları karara
bağlamak.
j) Sertifikaları Bakanlıkça tescil edilecek olan ve uzmanlara yönelik olan sertifikalı eğitim
programları ile ilgili görüş vermek.
k) Uzmanlık eğitimi ve uzman insan gücü ile ilgili görüş vermek, uzmanlık eğitimine giriş
sınavlarında programlara ait kontenjanları programların eğitim kapasitesi ve
imkânlarını göz önünde bulundurarak ülke ihtiyacına göre belirlemek.
l) Görev alanıyla ilgili konularda çalışmalar yapmak ve görüş hazırlamak üzere, görev
süresini ve üye sayısını belirlediği geçici komisyonlar kurmak.
m) Aynı kurum içinde veya birden fazla kurum arasında yapılacak protokol ile
oluşturulacak programlar için protokol oluşturma prensiplerini belirlemek.”
şeklinde sıralanmıştır.
Tıpta uzmanlık eğitimi, usta – çırak öğretisi ile ortaya çıkmış geleneksel
pratiklerin çağdaş eğitim sistem ve modelleri ile resmi eğitimlere evrildiği fakat yine de
çağdaş eğitimin içinde usta – çırak öğretisini barındıran çok önemli bir mesleki
eğitimdir. Tıpta uzmanlık eğitimi aynı zamanda geleceğin uzman hekimlerini
yetiştirmesi ve hekimlerin yetkinliğinin bu eğitime bağlı olması gibi nedenlerle
(Kösemehmetoğlu vd., 2009: 96) bugün uzmanlık eğitim modelleri üzerinde çok
tartışılmakta her geçen gün eğitim modellerinin iyileştirilmesi amaçlanmaktadır.
26
3.3. Tıpta Uzmanlık Sınavı (TUS)
Türkiye’de altı yıllık tıp eğitiminin ardından “tıp doktoru” unvanı alınmaktadır.
Tıp fakültesi mezunları, herhangi bir uzmanlık alanını seçmeden pratisyen hekim olarak
da çalışabilmektedirler. Uzman olmak isteyen hekimler TUS adı verilen merkezi bir
sınavı geçtikten sonra tıpta uzmanlık eğitimine başlamaktadır.
Tıpta uzmanlık eğitimine giriş hakkı 1987 yılından beri Öğrenci Seçme ve
Yerleştirme Merkezi (ÖSYM) tarafından yapılan merkezi sınavla elde edilmektedir.
Tıpta uzmanlık sınavı adı verilen bu sınav, mesleki bilgiyi çoktan seçmeli sorularla
ölçmeyi amaçlayan ve yılda iki defa yapılan bir sınavdır. Sınav, Temel Tıp Bilimleri
Testi ve Klinik Tıp Bilimleri Testlerinden oluşmakta her bölümde 120 soru
bulunmaktadır. Sınav yeterlik esaslarına dayanmakta tıptaki temel kavramları, ilke ve
teknikleri tanıma, bu ilke ve tekniklerle düşünebilme, belli durumlara uygulayabilme
yetilerini ölçen sorular bulunmaktadır. Hekimler TUS sonucunda aldıkları puanlara ve
ilan edilen kontenjanlara göre uzmanlık tercihi yapmakta, Tıp Fakülteleri, Eğitim ve
Araştırma Hastaneleri veya Adli Tıp Kurumu’nda uzmanlık eğitimine başlamaktadır.
Merkezi sınav ile haksız uygulamaların önüne geçilerek adalet ilkesi sağlanmış
olsa da mezuniyet öncesi tıp eğitimini olumsuz etkilediğine ilişkin görüşler
bulunmaktadır. Bu bağlamda öğrenciler özelikle tıp fakültesinin son senesi olan
intörnlük dönemini TUS sınavına hazırlık yılı gibi algılamakta, bu durum tıbbi bilgilerin
uygulamasına yönelik eğitim sürecinin aksamasına neden olmaktadır (Ağalar vd., 2009:
1).
TUS puanlarına göre seçtikleri uzmanlık dalında eğitim almaya hak kazanan
hekimler eğitim süresi boyunca asistan hekim olarak adlandırılmaktadır (Dikici vd.,
2008: 416). Bugün pek çok uzmanlık alanlarına ayrılmış olan tıp alanında uzmanlık
eğitiminin yeterliliği, kalitesi ve etkilerine ilişkin tartışmalar devam etmektedir. Türk
Tabipler Birliği’nin 2015 yılında yayınlanan Tıpta Uzmanlık Eğitimi Raporu’nda
Türkiye’de tıpta uzmanlık eğitimi alan 1161 asistan hekim ile yapılan çalışmasında
katılımcıların %35.9’ unun tıbbi uygulamalar sırasında eğitmenlerin hiçbir zaman veya
nadiren yanlarında olduğunu, %88.5’inin klinik eğitimin kalitesinin denetlenmesi
gerektiği, %57’sinin aldıkları eğitimden menün olmadıkları ve %53.2’sinin eğitim
aldıkları kliniklerideki eğitim kaynaklarının yetersiz olduğunu bildirmiştir.
27
Bütün bu tartışmalar devam ederken hekimler mevcut sağlık sisteminin getirisi
olarak uzmanlaşmayı yani TUS’da başarılı olmayı zorunlu bir hedef olarak görmekte,
daha tıp fakültesinin ilk yıllarından seçeceği uzmanlık alanına karar vermektedirler.
Bununla birlikte günümüzde hizmet vereceği toplumun temel sağlık sorunlarına hakim,
hastalıktan korunma ve tedavi yollarını iyi bilen hekimlere gereksinim duyulmaktadır.
Tıp alanında yapılan uzmanlık alan tercihi ve seçimi öğrencinin akademik başarısını,
performansını ve dolayısıyla toplum sağlığını etkileyen bir unsur olduğu bilinmektedir
(Tekin vd., 2013: 5-6).
28
Tablo 2: Tıpta Uzmanlık Alanları ve Eğitim Süreleri
ANA DALLAR Eğitim Diğer Uzmanlık Alanlarından Geçiş Şartları
Süreleri
Acil Tıp 4 yıl İç Hastalıkları uzmanları için 2 yıl, Genel Cerrahi uzmanları için 2 yıl
Ağız, Yüz ve Çene Cerrahisi 5 yıl Kulak-Burun-Boğaz Hastalıkları uzmanları için 2 yıl, Plastik, Rekonstrüktif ve Estetik Cerrahi uzmanları için 2 yıl
Anesteziyoloji ve Reanimasyon 5 yıl -
Beyin ve Sinir Cerrahisi 5 yıl -
Çocuk Cerrahisi 5 yıl -
Beyin ve Sinir Cerrahisi 5 yıl -
Cerrahi Genel Cerrahi 5 yıl -
Branşlar Göğüs Cerrahisi 5 yıl Kalp ve Damar Cerrahisi uzmanları için 2 yıl, Genel Cerrahi uzmanları için 3 yıl
Göz Hastalıkları 4 yıl -
Kalp ve Damar Cerrahisi 5 yıl Göğüs Cerrahisi uzmanları için 3 yıl, Genel Cerrahi uzmanları için 3 yıl
Kulak Burun Boğaz Hastalıkları 5 yıl Kulak Burun Boğaz Hastalıkları
Ortopedi ve Travmatoloji 5 yıl -
Plastik, Rekonstrüktif ve Estetik Cerrahi 5 yıl Genel Cerrahi uzmanları için 3 yıl
Üroloji 5 yıl -
23
Türkiye’de tıpta uzmanlık alanlarının neler olduğu, eğitim süreleri gibi
düzenlemelerin yasal çerçevesi 14 Nisan 1928 tarihli 863 sayılı Resmi Gazete’de
yayınlanarak yürürlüğe giren 1219 sayılı Tababet ve Şu’abatı San’atlarının Tarz-ı
İcrasına Dair Kanun’un 9. maddesine dayanılarak oluşturulmuştur.
İnsan hayatında yapılan en önemli seçimler arasında ilk sırayı meslek seçimi
almaktadır. Bireylerin bütün hayatına yön veren (Andsoy vd., 2012: 126); beklenti ve
isteklerini gerçekleştirmesini sağlayan (Çiftçi vd., 2011: 152); hayatlarını ilgilendiren
meslek seçimi hem mesleklerin çeşitliliği hem de bilgilerin çeşitliliği nedeniyle
karmaşık bir süreçtir (Ensari ve Alay, 2017: 411). Bu seçim yıllarca eğitimi alınacak
olan bölümü, daha sonra zamanın önemli bölümünde meşgul olunacak konuyu, bazen
yaşanılacak şehri, sosyal statüyü, kazanılacak ücreti belirlemektedir.
24
ideallerine uygun branşı seçmeleri hayatlarında verecekleri en önemli kararlardan biridir
(Rojewski and Kim, 2003: 91).
25
(Freeman, 2004: 5). Hekimler hangi branşı seçerse seçsin bu seçimlerini bireysel,
mesleki, kültürel, kişisel birçok faktör etkilemektedir.
26
Şekil 1: Tıpta Uzmanlık Alanları Seçim Algoritması
Tıp Öğrencisi
Laboratuvar Araştırmaları
Biyoteknoloji
Halk Sağlığı
Diğer Politikalar
Pratisyen
Hekimler
27
etkili olduğu yapılan çalışmalarda ortaya çıkarılmıştır (Dorsey et al., 2005: 792; Takeda
et al., 2013: 2; Petrides and McManus, 2004: 1; Weissman et al., 2013: 2; Ko et al.,
2007: 483).
Psikoloji ve eğitim alanında yapılan pek çok çalışma uzmanlık alanı seçimi
kararının demografik özellikler, tecrübe ve eğitim gibi bireysel bir karar olduğunu
savunurken; sosyoloji ve ekonomi alanındaki çalışmalarda ise bu kararın iş gücü
piyasası ile mesleğin gelecekteki konumu gibi ekonomik ve toplumsal bir karar olduğu
savunulmaktadır. Giderek artan sosyo – politik ve sosyo - ekonomik faktörler bugün
pek çok ülkede hekimlerin branş tercihlerine ağırlıklı olarak yön vermekte ve bu
durumun gelecekte sağlık sektörünü, dolayısıyla o toplumu nasıl etkileyeceği konu
henüz tam olarak bilinmemektedir (Barat et al., 2018: 1).
28
Dünya genelinde tıp öğrencileri, daha kontrol edilebilir bir yaşam şeklinin (daha
az zaman harcanan, özel muayene olanakları vs.) ve hastalara yardım edebilme
olanaklarının uzmanlık tercihinde önemli olduğunu, ancak prestij ya da finansal
doygunluk konusunun uzmanlık alan seçimini etkilediğini düşündüklerini
belirtmektedir. Bütün bu faktörlerin yanı sıra iyi kazanma olanaklarının uzmanlık alan
tercihinde önemli olduğu da bildirilmektedir (Emül et al. 2010: 224).
Yapılan çalışmalarda görüldüğü üzere uzmanlık alan tercihlerine etki eden pek
çok faktör bulunmaktadır. Bu kararın bireysel bir karar olması sürece etki eden
faktörlerin sayısını artırmakta ve tercihlerin ardında yatan nedenlerin anlaşılmasını da
zorlaştırmaktadır. Alanyazında uzmanlık alan tercihlerini etkileyen faktörlere ilişkin net
bir sınıflandırma yapılamamakla birlikte bu araştırmada uzmanlık alan tercihlerini
etkileyen faktörler bireysel faktörler, mesleki faktörler ve sistemsel faktörler olarak
sınıflandırılmıştır. Yapılan sınıflandırmada bireysel faktörler; demografik özellikler,
kişisel özellikler, kişisel deneyimler olarak, mesleki faktörler; çalışma koşulları, statü
olarak, sistemsel faktörler ise sağlık politikaları olarak sınıflandırılmıştır.
Hekimlik mesleği belli bir eğitim sonucunda elde edilen bir meslek olmakla
birlikte kadınların hekimlik mesleği içerisinde yer bulmaları zor ve uzun bir süreç
olmuştur. Örneğin Yunanistan’da ilk kadın hekim olarak bilinen Agnedice Tıp
Okulunda hekim olarak yetişmiş ancak o dönem Yunan yasalarının hekimlik mesleğini
yapma hakkını sadece erkeklere tanıması nedeniyle kendini erkek olarak tanıtmak
29
zorunda kaldığı tıp tarihçileri tarafından aktarılmaktadır (Vehid vd.,2001: 96). 16.
yüzyıl İngiltere’sinde yoksullara hizmet eden, onların sağlığını iyileştiren, kendisi gibi
yoksul, ailesinden ya da ustasından aldığı ampirik bilgiler ışığında mesleğini icra eden
ve çoğunluğu kadın olan bu kişilerin hekimlik yapması yasaklanmıştır. Bundan sonra
hekimlik, kraliyetin himayesine girmeye layık görülen zengin ve erkeklerin hakkı olarak
görüldü. Bu durum 18. yüzyılın ortalarına kadar devam etti ve zamanla tıp eğitimine
kadın ve yoksulların alınmaması biçiminde yansıdı (Soyer, 2005: 14 – 15). Kadınların
hekimlik mesleği içerisinde yer alması çok uzun sürmüştür. Hekimlik mesleğini yapan
ilk kadın örnek olan Metrodora, Floransa’da yaşamış uterus, mide ve böbrek
hastalıkları konusunda en eski el yazması kitabı yazan kadın olarak bilinmektedir
(Türkmen, 2011: 22). İslam medeniyetinde ise islami örf ve adetlere göre kadınların
hastaları tedavi ettikleri ve sosyal yardım kurumları yaptırdıkları bilinmektedir. Uzun
yıllar devam eden savaşlarda kadınların yaralı askerlerin tedavilerini yaptıkları ve bu
dönemde tedavi ve bakım işlerini üstlenen “Tabibe Zeynep”’in dönemin ünlü kadın
hekimlerinden biridir. Türk tıp tarihinde kadınların hekimlik yaptıklarına dair en eski
kanıt Şerafettin Sabuncuoğlu’nun Cerrahiyetü’l Haniyye eseridir. Türkiye tarihine
bakıldığında ise Cumhuriyetin ilk yıllarında kadınların tıp eğitimini yurt dışında
aldıkları ve bu dönemdeki ilk kadın hekimin Safiye Ali (Krekeler) olduğu bilinmektedir
(Atıcı ve Erer, 2009: 108 – 109).
Temelinde kanıta dayalı, bilimsel ve deneysel yöntem olan tıp alanı diğer bilim
alanlarında da var olan toplumsal cinsiyete dayalı ayrımcılığın öteden beri hüküm
sürdüğü, tarihsel süreç içinde de erkek egemen bakış açısına sahip bir alan olmuştur
(Türkmen, 2011: 22). Bu bakış açısının oluşmasında kadının toplumsal yaşantıda yer
aldığı roller etkili olmuştur. Toplumsal yaşantıda kadına bakış ile kadına atfedilen
toplumsal roller cinsiyet ve toplumsal cinsiyet kavramlarına göre değişmektedir.
30
farklılık gibi görünse de aynı zamanda kültürlere ait kurumsallaşmayı da içerisinde
barındırmaktadır (Yapıcı vd., 2010: 23).
Kuzuca Genç ve Arda (2010: 1), kadın hekimlerin mesai saatleri düzenli olan,
nöbeti olmayan, akademik ilerlemelerinde engel bulunmayan, dışlanamayacaklarını
düşündükleri uzmanlık alanlarına yöneldiklerini, özellikle cerrahi uzmanlıklarında kadın
hekimlerin oranının % 33 gibi kritik eşikte olduğunu ve kadınlara özgü bir branş
olmadığını tam aksine erkeklere özgü uzmanlık alanlarının bulunduğunu bildirmektedir.
Cinsiyet ve branş seçimi ilişkisi için özellikle dikkat çeken konulardan biri de
cerrahi branşlar gibi bazı branşların erkek egemen branşlar olduğunun düşünülmesidir.
Rogers ve arkadaşları (2012: 192) kadınların cerrahi branşların erkek egemen branşlar
olduğunu düşündükleri için bu branşları daha az seçme eğilimi gösterdiklerini
bildirmektedir.
31
Aile, içinde bulunduğu toplumu psikolojik, fizyolojik ve sosyal yönden
geliştiren (Menaghan and Parcel, 1991: 419); akrabalık bağı ile birbirlerine bağlanan
kişilerin bir araya gelerek oluşturduğu (Özkiraz ve İşçi Baş, 2016: 87) en genel
anlamıyla toplumun yapı taşı (Yaşar Ekici, 2014: 210) olarak tanımlanmaktadır.
Toplumsal olarak erkek ve kadına biçilen değerler, rol ve kalıplar (Bingöl, 2014:
113) içerisinde kadına düşen annelik rolü meslek hayatını etkileyen bir durum
olabilmektedir. Bu durum meslek sahibi olan kadın için de değişmemekte kadının
toplumsal rolleri iş hayatına da yansıyabilmektedir. Dobson (2005: 70), ABD’de evli
kadın hekimlerin erkek hekimlerden ve çocuksuz evli hekimlerden %11 oranında daha
az kazandığını; bir çocuğu olan kadın hekimin %14, birden fazla çocuğu olan kadın
hekimin ise erkek hekimlere göre %22 oranında daha az kazandığını, zaman içinde evli
kadın hekimlerin meslek hayatı ile aile hayatını dengelemek için daha az talep gören ve
daha rahat uzmanlık alanlarına yöneldiklerini bildirmiştir.
Kişilik, bireylerin özellikle sosyal yaşantılarının önemli bir parçası olduğu için
tarih boyunca ilgi gösterilen ancak 1930’lu yıllarda Psikoloji alanında ayrı bir disiplin
olarak yer almış bir kavramdır. Bu kavrama olan ilgi arttıkça zamanla “karakter” ve
“kişilik” kavramları üzerinde durulmaya başlanmış, Adler, Jubg, Spearman, Frenkel-
Brunswik, Rosenweig ve MacKinnon kişilik kavramına katkıda bulunmuşlardır. Kişilik
kavramı üzerinde çalışıldıkça kişilik tipleri ortaya çıkmış; kişilik tipleri iyimser,
soğukkanlı, hüzünlü ve asabi olarak adlandırılmıştır (Mc Adams, 1997: 7).
32
Bireylerin davranış şekilleri, duyguları, yetenekleri, hayatı algılama biçimleri,
olay ve durumlara karşı tepkileri, hatta dış görünüşleri dahi kişiliğinin yansımasıdır.
Kişilik bireylerin çevresi ile etkileşimini ve davranışlarını etkileyen önemli bir etkendir
(Durna, 2005: 275).
33
Tıp, pek çok uzmanlık alanının bulunduğu, hekimlerin hastalarla yoğun iletişim
içinde olduğu, farklı sorumlulukları, farklı senaryoları içerisinde barındıran çok çeşitli
bir alandır. Bu nedenle tıpta uzmanlık seçimi birçok farklı değişkene dayanmaktadır ve
uzmanlık seçim sürecinin anlaşılması oldukça karmaşık bir süreçtir. Bu süreç kültürel,
ulusal, uluslararası değerlere, akademik başarıya, gelir düzeyine, yaşam tarzı ve rol
model gibi değiştirilebilen ya da değiştirilemeyen faktörlerden etkilendiği gibi çoğu
zaman kişisel faktörlerin de etkilediği çok değişkenli bir süreçtir (Mehmood et al.,
2013: 63).
Yetenek; “bireyin bir şeyi anlama ya da yapabilme becerisi; herhangi bir duruma
uyma konusunda doğuştan gelen güç; kapasite” şeklinde tanımlanmaktadır. Yetenek
bireyin anlama kapasitesi ile yapabilme potansiyeli arasında kalıtıma dayanan,
öğrenmesini çevreleyen sınır ile dışarıdan gelen bilgiyi alabilme gücü olarak ele
alınmaktadır (Altınöz, 2018: 85). İnsanoğlu yetenekleri sayesinde yaşamını sürdürmüş,
ilkel çağların en önemli araçlarından biri olan aleti keşfetmesi ile evrimdeki en tepeye
yerleşmiş (Göksel, 2009: 153); el yeteneği sayesinde hayatını devam ettirebilmiştir.
Tarih boyunca “el” insanın ilk kullandığı alettir (Akar, 2015: 18).
Hekimlerde yetenek deyince ilk akla gelen cerrahi “el yeteneği” dir. Bireylerin
yetenekleri ile meslekleri arasındaki uyum bireyin başarılı olabilmesi için temel öğedir
(Grrenberg and Grunberg, 1994: 4). Cerrahi branşlar dahili branşlara göre daha
yeteneğe dayalı branşlardır ve genellikle bir cerrahtan beklenen, hangi tür cerrahi
34
yaparsa yapsın, hastasının preoperatif, operatif ve postoperatif bakımlarını başarıyla
yönetmesidir (Çolak vd., 2009: 50). Hekimlik mesleğinde de yetenek ve mesleki uyum
bir kat daha önemlidir. Hekimlerin mesleki bilgilerini yetenekleri ile birleştirmeleri
sağlık hizmetinin kalitesini belirleyen en önemli faktörler arasında sayılmaktadır. Bir
profesyonel olarak mutlu, mesleğinden memnun, yaptığı işte kendi yeteneklerini
kullandığını hisseden, çalışmasının karşılığını maddi ve manevi olarak aldığını düşünen
hekimler doğal olarak en iyi hizmeti veren, meslektaşlarıyla iyi işbirliği yapan insanlar
olacaklardır (Yöney ve Yavuz, 2010: 11).
Sosyal bir varlık olan insan toplum içinde yaşar, yaşadığı toplumu etkiler ve
yaşadığı toplumdan etkilenir (Demirkaya, 2012: 5). İnsan davranışları da toplum içinde
şekillenir bireylerin kişisel deneyimleri karar vermelerinde etkili olur. İnsan
davranışlarını açıklamak karmaşık ve zor bir süreçtir (Ajzen, 1991: 179). İnsan
davranışlarını açıklama ve anlama psikoloji biliminin ilgi alanı olmasına karşın farklı
disiplinlerin de ilgi alanına girmiş konuya ilişkin çeşitli yaklaşımlarda da insan
davranışlarının karmaşık yapı içinde olduğu sonucuna varılmıştır (Taşdelen, 2001: 40).
Tıp öğrencileri mesleki kimliklerini tıp eğitimi sırasında klinik ve klinik öncesi
deneyimleri sırasında tıbbi sosyalleşme süreci yoluyla yapılandırmaktadırlar. Bu
sosyalleşme bağlamında, yeni bilgi ve becerilerin kazanılması, diğer tıp öğrencileri,
uzmanlar, hastalar ile olan etkileşimlerden etkilenen öğrenciler bu süreçte profesyonel
kimliklerini kazanmaktadır. Toplumsal yapılar, kendini gerçekleştirme düzeyi gibi
etkenler de öğrencilerin branş seçimini şekillendirmesinde önemli etkiler yaratmaktadır.
Uzmanlık alan seçimine ilişkin yapılan araştırmalarda tıp eğitimi ve klinik eğitim
sırasındaki deneyimlerin branş seçimini etkilediği sonucuna ulaşılmıştır. Buna ek olarak
35
tıp eğitimi dışında özel yaşamdaki deneyimler de branş seçimine etki eden faktörler
arasında sayılmaktadır (Saigal et al., 2007: 3; Chew et al., 2011: 70).
Hekimlik mesleği uzun çalışma saatleri, mesleğin riskleri, çok yoğun tempo,
uzun süre ayakta kalmayı gerektirmesi, nöbetler, iş yükü gibi mesleki faktörler
nedeniyle hem fiziksel hem de zihinsel olarak yıpratıcı meslekler arasındadır (Başpınar
vd., 2016: 2).
Aynı zamanda çalışma hayatı bireyin işini yapmak için işyerinde geçirdiği
zamandır. Çalışmanın koşutu ekonomik değer taşıması yani bireyin yaptığı işin
karşılığında ücret almasıdır. Çalışanlar hayatının büyük bir bölümünü işyerinde
geçirdiği için çalışma hayatı çalışanlar için son derece önemlidir (Akça ve Yurtçu,
2017: 197).
36
Vardiya ve nöbet usulü çalışmak, bedenin biyolojik ritmine uymadığı için uzun
vadede bireylere ciddi zarar vermektedir. İnsan biyolojik ritmi gündüz uyanık, gece ise
uyuma düzenine alıştığı için bireyleri hem psikolojik hem de bedenen yıpratmaktadır.
Bu durum bireyin iş performansını da olumsuz etkilemekte, iş veriminin düşmemesi,
kişilerarası ilişkilerin bozulması, dikkat ve konsantrasyon düzeyinin bozulması,
gerginlik, yorgunluk, uykusuzluk gibi nedenlere de yol açmaktadır (Çalık vd., 2015:
33).
Statü, toplumsal sistemin kurucu bir unsuru olup kelime anlamı makam, mevki,
pozisyon olarak kullanılmaktadır. Kişilerin ya da grupların bulunduğu toplumdaki
yerini, mevkiini ve konumunu belirlemek için kullanılmaktadır. Aynı zamanda statü,
toplumun içinde bulunan üyelerine anlam ve değer yüklemesi; toplumda bulunan kişi ya
da topluluklara toplumun diğer üyelerinin yüklediği toplumsal saygınlık ve onurdur
(Ceylan, 2011: 93).
37
tetkikleri isteyememekte yani pratisyenin tıbbi uygulamaları steteskoptan öteye
gidememektedir (Akdur, 1990: 46 – 47).
doktor her bireye uygun ve kalbi yüreğinden çekip alabileceği bir hitabet yeteneğine;
görüntüsü bile umutsuzluğu (tüm hasta insanları kemiren bir kurt) gideren bir yapıya;
tedavileri için neşe isteyenler ve sağlık nedenleriyle neşe yaratanlar (yaratabilenler)
arasında ortam yaratacak politik yumuşaklığa; onları açığa vurmadan ruhun gizlerini,
bir polisin veya bir avukatın inceliğiyle anlamaya gereksinimi var -kısaca, bugün iyi bir
doktorun, tüm diğer mesleklerin hilelerini ve üstünlüklerini bilmesi gerekiyor; bu
biçimde hazır olunca, yine de, yaptığı iyi işleri, ruhsal neşe ve verimliliği çoğaltarak;
tüm kötü düşünce ve niyetleri, kötülükleri uzaklaştırarak; ruhsal-fiziksel aristokrasi
üreterek; ruhsal eziyet ve vicdan rahatsızlıklarının tümünü iyi bir niyetle bıçak gibi
keserek topluma yararlı olacak bir pozisyon almalı. Bu nedenle, bir 'doktor' bir
kurtarıcı olacaktır ve yine de mucizeler yarattığı için çarmıha gerilmeyecektir.”
şeklinde ifade ederek hekimlerin özelliklerinden bahsetmiş ve hekimliğin mesleki
statüsüne vurgu yapmıştır.
38
hizmetleri talebini karşılamak üzere ortaya çıkmıştır. Giderek artan sağlık
harcamalarının bütçedeki payı da aynı oranda artmaya başlayınca hükümetler sağlık
harcamalarını azaltmak veya kontrol altına almak için bir dizi politika geliştirme yoluna
gitmişlerdir. Bu politikalar her ülkede farklılık göstermekle beraber makroekonomik
unsurlar, ideolojik dönüşümler ve sağlık sistemine özgü faktörler sağlık alanında reform
hareketlerinin hızlanmasına neden olmuştur (Keyder vd., 2015: 37).
Hekimler ile ilgili bu süreçte yaşanan diğer bir gelişme hekimlerin bağımsız
çalışma olanakları ile ilgilidir. Hekimlerin bağımsız çalışma olanakları gözden
geçirilmiş, yani muayenehanecilik sınırlandırılmıştır (Soyer, 1999: 39).
Kamuoyunda tam gün yasası olarak bilinen 5947 sayılı “Üniversite ve Sağlık
Personelinin Tam Gün Çalışmasına Ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun” 30.01.2010 tarih ve 27478 sayılı Resmi Gazete’ de yayınlanarak yürürlüğe
girmiştir.
Bu kanun ile kısmi zamanlı çalışma sisteminden tam gün çalışma sistemine
geçilmesi ve kamu kurumlarında çalışan hekimlerin tüm mesailerinin tamamını çalıştığı
kurumda geçirmesi, sağlık hizmetlerinin hakkaniyetli, halkın beklentilerine uygun,
verimli, kaliteli ve etkin bir şekilde sunulması amaçlanmış ve hekimlerin serbest meslek
icrası kaldırılmıştır (Tekakça, 2012: 447; Kökcü, 2014: 104).
39
üniversitelerde çalışan öğretim üyelerine tam gün çalışma zorunluluğunun getirilmesi ve
kamuda görev yapan hekimlerin mesleklerini serbest olarak icra etmelerinin
yasaklanması ile ilgili mevzuatı kapsamaktadır. İlgili yasal düzenlemeler ile hekimlerin
kamuda çalışma düzeni yeniden belirlenmiş; hekimlerin performansa dayalı ek ödeme
uygulaması esaslarına göre ücret almalarının yolu açılmıştır (Özalp, 2015: 260).
40
ödeyen hekimler görsel ve yazılı basında yer almış, hekimlerin aleyhine idari ceza,
tazminat gibi durumlar oluşmuştur.
Bütçesel baskılar, üst üste gelen ciddi ekonomik krizler, kişilerin değişen ve
artan istek ve beklentileri, uluslararası rekabet gibi pek çok faktör kamu yönetiminin
işleyişinin değişimine neden olmuş, pek çok ülke verimliliği artırmak, bütçe açığını
azaltmak, hizmetin kalitesini iyileştirmek, bürokrasi üzerinde kontrolü ve hesap
verebilirliği sağlamak ve kamu yönetiminin performansını iyileştirmek niyetiyle
kamusal alanda reformlar gerçekleştirmiştir. Gerçekleştirilen kamu reformlarının
performans temelli bütçe teknikleri, stratejik yönetim, kalite yönetimi, piyasa analizi,
performans yönetimi gibi özel sektör kaynaklı araçlarını da kullanmaya yönelik olması
bu değişim ve reform hareketini açıklar niteliktedir. Reform hareketleri içerisinde en
fazla tartışılan konulardan birisi performansa göre ücret programlarıdır (Coşkun vd.,
2016: 628).
41
göre ücret programları kalite, maliyet etkililik, davranış bilimleri ve sağlık alanındaki
diğer disiplinler içinde popüler bir strateji haline gelmiştir (Stewart, et al., 2017: 109).
Performansa dayalı ücret sistemlerinde kullanılan parasal ödüller daha çok prim,
ikramiye, komisyon, kârdan pay verme, hisse sahipliği olarak karşımıza çıkmaktadır.
Bu sistemde sağlık hizmeti sunucularının ücretinin bir bölümünü sağlık hizmeti
42
sunumunun kalitesiyle de ilişkilendirildiği için (Erkan, 2011: 424; Krauth et al.,
2015:148) doğru ve etkili kullanıldığı taktirde sağlık çalışanlarının performansını
artıran bir sistemdir (Sarpkaya vd., 2016: 475).
43
Performansa dayalı ücretlendirme, “hekim”i, “hasta”yı ve “hekimlik” mesleğini
derinden ve farklı boyutlarda etkilemektedir (Kart, 2013: 105). Temelde hastane
çalışanlarının motivasyonunu artırmayı amaçlayan ve performansının
değerlendirilmesini içeren Performansa Dayalı Ek Ödeme Sistemi, performans ile gelir
arasında ilişki kuran ve normal çalışma performansının üzerindeki çalışmaları parasal
olarak ödüllendirmeyi esas alan bir sistemdir. Tüm işletmelerde olduğu gibi hizmet
üreten sağlık işletmelerinde de performans değerlendirme önemlidir. Bununla birlikte
hastanelerdeki performans değerlendirme, diğer işletmelere göre çok değişkenli ve
karmaşık bir yapıya sahiptir. Bu karmaşık ve çok değişkenli yapı hastanelerde
performansı düzeyini tespit etmede çok çeşitli kriterleri içerisinde barındırmaktadır.
Hastanelerde performans kriterleri; düzey ve kullanım alanlarına, performans
boyutlarına, finansal ve kaynaklara ilişkin kriterler olmak üzere çok çeşitli
sınıflandırılmaları içermektedir (Akpınar ve Taş, 2013: 18- 170).
44
İKİNCİ BÖLÜM
METODOLOJİ
45
yıllarda uzmanlık seçimleri arasında son on yılda önemli değişiklikler meydana gelmiş,
hekimlerin tercih eğilimleri temel bilimler alanındaki branşlara kaymıştır.
Bu araştırmanın amacı, tıpta uzmanlık alan tercihlerine etki eden faktörleri tespit
etmektir. Araştırma kapsamında ayrıca son yıllarda hekimlerin değişen tercihlerinin
nedenlerini sorgulamak ve sonuçlarına ilişkin öneriler geliştirmek hedeflenmiştir.
Buradan hareketle araştırmanın alt amaçları aşağıda listelenmiştir:
Tıpta uzmanlık alan tercihlerine etki eden faktörlere ilişkin görüşleri nelerdir?
Son yıllarda uzmanlık tercihlerinin değişmesinin nedenlerine ilişkin görüşleri
nelerdir?
Son yıllarda en çok tercih edilen uzmanlık alanlarına ilişkin görüşleri nelerdir?
Uzmanlık alanlarında oluşan yığılmalara ilişkin görüşleri nelerdir?
Değişen uzmanlık alan tercihleri açısından gelecekte olabilecek sorunlara ilişkin
görüşleri nelerdir?
Hekimlerin nitel verilerle elde edilen görüşleri, nicel verilerle desteklenmekte
midir?
TUS’a girecek olan tıp fakültesi öğrencileri ve uzman hekim adaylarının
görüşleri ile uzman hekimlerin görüşleri farklılaşmakta mıdır?
TUS’a girecek olan tıp fakültesi öğrencileri ve uzman hekim adaylarının
görüşleri ile nitel uzman hekimlerin önerileri benzerlik göstermekte midir?
Her yıl TUS sınavından sonra ÖSYM sitesinde yayınlanan taban puan verileri
alınarak seçilmiş branşlarda 2007 – 2017 yılları arasındaki TUS taban puanları
çıkarılmıştır. Sınavın yılda iki kere yapılması nedeniyle ilkbahar ve sonbahar dönemine
ait puan ortalamaları alınmış, branşlara ait puan ortalamaları dahili, cerrahi ve temel tıp
bilimleri olarak ayrı ayrı tablolarda gösterilmiştir. Dahili branşlara ait taban puan
ortalamaları Tablo 3’de, cerrahi branşlara ait taban puan ortalamalrı Tablo 4’de ve temel
tıp bilimlerine ait taban puan ortalamaları Tablo 5’de gösterilmiş; araştırmanın problemi
ortaya konulmuştur.
46
taban puanlarında düşüş bazı puanların taban puanlarında ise artış olduğu görülmüştür.
Uzmanlıklar arasında puanların değişkenlik göstermesi tercih eğilimlerinin de aynı
oranda değiştiğini düşündürmektedir. Dahili branşların puan ortalamalarını gösteren
Tablo 3 incelendiğinde, 2007 – 2017 yılları arasında geçen 11 yıllık dönemde özellikle
Aile Hekimliği, Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları, Göğüs Hastalıkları, Kardiyoloji ve Acil
Tıp branşlarının puan ortalamalarının yıllar içerisinde tedrici olarak düşüş trendi
gösterdiği görülmektedir. Düşüş trendi gösteren branşlara bakıldığında Çocuk Sağlığı
ve Hastalıkları branşında taban puanların 2013 yılından 2014 yılına geçişte 5 puanlık bir
düşüş, Kardiyoloji ve Göğüs Hastalıkları branşlarında ise 2014 yılından 2015 yılına
geçişte 10 puanlık bir düşüş olduğu görülmektedir.
Cerrahi branşların puan ortalamasını gösteren Tablo 4’de Beyin ve Sinir Cerrahi,
Çocuk Cerrahi, Genel Cerrahi, Göğüs Cerrahisi, Kadın Hastalıkları ve Doğum ile Kalp
Damar Cerrahi branşlarının puanlarının yıllar içerisinde tedrici olarak düşüş trendi
gösterdiği görülmektedir. Düşüş trendi gösteren branşlara bakıldığında ise Kadın
Hastalıkları ve Doğum branşının taban puanlarında 2007- 2017 yılları arasındaki
dönemde toplam 10 puanlık bir düşüş olduğu görülmüştür.
47
Tablo 3: Dahili Branşların 2007 – 2017 yıllarına ait taban puan ortalamaları
YILLAR
Branş Adı
2007 2008 2009 2010 2011 2012 2013 2014 2015 2016 2017
1 Aile Hekimliği 57,38 56,07 54,03 56,09 54,74 52,12 55,19 52,10 55,47 54,90 52,50
Anesteziyoloji ve
2
Reanimasyon 57,62 56,68 56,86 58,85 58,93 57,93 55,72 58,09 58,30 60,52 57,69
3 Çocuk Psikiyatri
67,69 66,11 67,01 67,82 66,50 67,69 66,92 68,46 67,79 67,59 67,80
Çocuk Sağlığı ve
4
Hastalıkları 60,90 61,23 59,85 59,00 58,32 56,46 55,36 60,93 54,83 56,02 53,19
5 Cildiye 65,83 65,97 66,54 68,08 68,47 69,15 68,85 69,35 70,46 70,43 71,25
6 Enfeksiyon Hastalıkları
58,10 59,57 58,81 61,57 62,22 62,59 63,04 63,83 64,30 64,70 64,60
Fizik Tedavi ve
7
Rehabilitasyon 64,67 64,87 65,46 65,73 66,12 66,35 66,45 65,51 67,90 68,08 68,12
8 Göğüs Hastalıkları 60,21 60,53 59,87 61,27 61,03 60,31 59,58 60,76 50,92 51,21 50,05
9 İç Hastalıkları 60,77 61,44 61,02 60,89 60,77 59,55 58,76 59,38 68,22 68,00 68,07
10 Kardiyoloji
66,76 65,82 66,36 65,96 66,33 66,30 63,81 64,01 54,38 55,57 53,24
11 Nöroloji 60,37 60,96 61,14 62,08 62,89 62,26 61,83 62,93 66,86 66,67 66,86
12 Psikiyatri
62,98 63,13 64,20 66,15 67,29 67,66 66,88 66,11 67,75 67,79 69,06
13 Acil Tıp 54,29 56,05 52,82 55,68 54,52 49,65 48,21 48,96 49,97 49,58 48,91
Tablo 4: Cerrahi Branşların 2007 – 2017 yıllarına ait taban puan ortalamaları
48
YILLAR
Branş Adı
2007 2008 2009 2010 2011 2012 2013 2014 2015 2016 2017
1 Beyin ve Sinir Cerrahi 57,31 56,36 54,39 57,58 57,00 53,82 51,97 53,76 53,29 53,98 53,88
2 Çocuk Cerrahi 57,64 56,84 55,06 57,81 57,41 53,90 52,62 51,14 51,98 51,73 50,45
3 Genel Cerrahi 57,20 57,84 56,60 58,04 57,72 55,27 54,12 53,78 53,18 54,68 52,94
4 Göğüs Cerrahi 53,83 55,17 52,72 56,17 54,82 52,87 55,87 52,12 53,18 54,68 52,94
5 Göz Hastalıkları 64,18 66,41 67,52 66,70 67,29 66,71 66,49 66,81 66,80 65,12 68,23
Kadın Hastalıkları ve
6 65,32 63,97 63,34 60,70 60,39 58,52 54,15 55,07 58,73 59,14 55,86
Doğum
Kalp ve Damar
7 55,15 57,25 54,91 58,11 57,37 55,46 55,30 55,60 54,88 55,51 54,75
Cerrahisi
8 Kulak Burun Boğaz 63,97 63,67 64,57 64,18 65,06 64,99 65,43 65,60 63,23 64,13 63,56
Ortopedi ve
9 60,88 60,87 60,80 60,32 61,50 60,58 59,57 60,86 67,83 66,75 67,28
Travmatoloji
Plastik Estetik ve
10 62,40 62,72 62,84 64,02 65,68 65,25 65,93 66,00 61,65 62,16 62,21
Rekonstrüktif Cerrahi
11 Üroloji 61,83 62,22 61,89 62,24 63,23 62,88 62,04 62,99 61,66 62,48 61,94
Tablo 5: Temel Tıp Bilimleri Branşlarının 2007 – 2017 yıllarına ait taban puan ortalamaları
49
YILLAR
Branş Adı
2007 2008 2009 2010 2011 2012 2013 2014 2015 2016 2017
Radyoloji 63,80 63,90 64,16 63,67 64,76 64,46 64,56 66,54 68,29 68,55 68,95
1
Tıbbi Biyokimya 61,28 62,10 62,16 63,79 65,41 65,59 65,82 66,61 65,64 65,81 65,70
2
Tıbbi Mikrobiyoloji 57,80 60,56 58,95 61,29 62,28 63,98 63,80 64,56 66,95 66,60 67,21
3
Tıbbi Patoloji 57,41 58,14 58,08 59,74 60,96 61,43 61,91 62,98 63,32 63,82 62,62
4
Nükleer Tıp 59,98 61,00 61,91 65,00 66,34 65,81 66,35 63,22 62,93 62,29
5
Not: Nükleer Tıp branşında 2013 yılında kadro açılmamıştır.
50
2. ARAŞTIRMANIN DESENİ
51
Keşfedici sıralı desen araştırmalarında ikinci aşamada toplanan veriler
birinci aşamada toplanan veriler üzerine kurulur. Başka bir ifade ile araştırmanın
nicel verileri nitel aşamada toplanan veriler üzerine inşa edilir. Bununla birlikte bu
desende araştırmacının nitel yöntem ile elde ettiği sonuçları araştırma ile ilişkili
değişik gruplara genellemek istediğinde; herhangi bir kuramı ya da başka bir
sınıflandırmanın boyutlarını test etmek istediğinde, bir fenomeni keşfetmek istediği
durumlar için de uygun olan bir araştırma yöntemidir (Creswell, 2014: 95).
Keşfedici sıralı desenin amacı, araştırma problemini ilk önce nitel veri
toplama ve bu verileri analiz etme ile keşfedilen nitel bulguları ikinci aşamada daha
geniş bir örneklem ile genellemektir. Bu desenle, birinci aşamadan yani nitel
aşamadan elde edilen verilerin, ikinci aşamayı yani nicel aşamayı geliştirmesine ve
ona veri sağlamasına yardımcı olmasıdır (Sözbilir, 2017: 40; Creswell and Plano-
Clark, 2015: 95).
52
Araştırmanın amacına uygun olarak nitel kısımda 4 adet soru hazırlanmıştır.
Araştırma sorularına geçmeden önce katılımcıyı alıştırmak ve tanımak adına yaş,
uzmanlık alanı, toplam meslekte geçen süre sorulmuş, bu sorulardan sonra araştırma
sorularına geçilmiştir. Nitel araştırmanın soruları şu şekildedir:
53
anlaşılmadığı sorulmuş, intörn hekimlerin önerileri doğrultusunda bazı ifadelerde
düzeltme yapılmıştır. Araştırmanın nicel aşamasının uygulaması için Akdeniz
Üniversitesi Tıp Fakültesi Dekanlığından gerekli izinler alınmıştır. Gerekli izinler
alındıktan sonra örneklem seçimine geçilmiştir. Araştırmada kullanılan ölçme aracında
bulunan ifade sayısının 5 katı baz alınarak en az 275 katılımcıya ulaşmak
hedeflenmiştir. Ölçeğin tıp fakültesinde okuyan 3., 4., 5., ve 6. sınıf öğrencileri ile TUS
sınavına hazırlanan hekimlere uygulanmasına karar verilmiş, 1. ve 2. sınıf öğrencileri
kapsam dışı bırakılmıştır.
54
Şekil 1: Araştırmanın Tasarımı
örnekleme yöntemi
Branş hekimleri ile yarı yapılandırılmış görüşme tekniği yoluyla
verilerin toplanması
Araştırma sorularını cevaplamak üzere ve ikinci aşama için gereken
bilgileri sağlamak için toplanan verilere ilişkin temaların oluşturulması
ve nitel aşamaya uygun olarak verilerin çözümlenmesi
55
2.2. Araştırmanın Süreci
Araştırmanın süreci; seçilen araştırma desenine uygun planlanmış ve
araştırma süreci Şekil 4’de ayrıntılı olarak gösterilmiştir. Araştırmada keşfedici
sıralı desen yöntemi kullanılması nedeniyle nitel aşama ile başlayan araştırmanın
aşamaları zaman sırası takip edilerek gerçekleştirilmiştir.
Nitel Veri Toplama: Nitel analiz süreci çalışma grubunun belirlenmesi ile
başlamıştır. Öncelikle çalışma grubunu oluşturan branş hekimlerinden randevu
alınmış, nitel araştırma sürecinin ilk adımı olan mülakat süreci başlatılmıştır.
Yapılan tüm mülakatlar ses kayıt cihazı ile kayıt altına alınmış, konu ile ilgili
çalışma grubu bilgilendirilmiştir. Sürecin çıktısı hekimlerle görüşmeler sonucu elde
edilen verilen transkript edilmesidir. Nitel verilerin analiz edilmesi: Nitel verilerin
analiz edilmesi süreci transkript edilen verilerin kodlanması, oluşturulan kodlara
tema ve alt temaların oluşturulması sürecidir. Bu süreçte açık ve seçici kodlama
kullanılmıştır. Sürecin çıktısı kodlama ve kodlama türlerinden ağaç kodlama
sürecidir.
Nicel Veri Analizi: Toplanan nicel verilerin faktör analizine uygun olup
olmadığını belirlemek için Kaiser - Meyer - Olkin (KMO) Barlet testi yapılmış bu
test sonucunda veriler açımlayıcı faktör analizine tabii tutulmuştur. Bu analiz
sonucunda boyutlar oluşturulmuş ve bu boyutlara ilişkin fark analizleri
uygulanmıştır. Bu sürecin çıktıları KMO Barlett testi, faktör yükleri ve fark
analizleridir.
56
Yorumlama: Sürecin sonunda nitel bulgular yazılmış, nicel bulgular
yazılmış, sonuçlar tartışılmış ve yorumlama yapılmıştır. Bu sürecin çıktısı
araştırmadan elde edilen sonuçlar ve önerilerdir.
57
Şekil 2: Araştırmanın Süreci SÜREÇ ÇIKTI
Kodlama
Transkript edilen verilerin Ağaç kodlama
Nitel Verilerin Analiz kodlanması
Tema ve alt temaların
Edilmesi
oluşturulması
Açık ve seçici kodlama
58
2.3. ARAŞTIRMACININ KONUMU
59
Bu araştırmayı gerçekleştiren araştırmacının sağlık sektöründe 11 yıllık iş
tecrübesi bulunmaktadır. Araştırmacının araştırma konusu seçiminde iş tecrübesi
sırasındaki gözlemleri ve deneyimleri etkili olmuştur.
2016 yılında başlayan araştırma boyunca çok sayıda kitap, makale, derleme ve
yayın taraması yapılmış ve çok sayıda hekim ile araştırma konusunda fikir alış verişleri
yapılmıştır. Bütün bu çalışmalar araştırma şekillenmesinde etkili olmuş ve araştırmanın
amacına uygun olarak tamamlanmasına gayret edilmiştir.
2.5. Katılımcılar
60
2.5.1. Nitel Araştırma Katılımcıları
H1 Erkek 60 Radyoloji 35
61
H12 Erkek 49 Üroloji 24
H13 Kadın 42 Aile Hekimliği 9
H14 Kadın 41 Tıbbi Farmakoloji 10
*: Asistanlık süresi dahil edilmiştir.
DEĞİŞKENLER N %
62
kaynaklardan araştırma verisini elde edebildiği gibi araştırma amacına uygun olarak
nitel ve nicel yöntemleri bir arada kullanabilmektedir (Gürbüz ve Şahin, 2017: 173).
63
yapılmıştır (Tablo 8). Yapılan görüşmeler sonucu toplam 210 sayfa transkript elde
edilmiştir.
64
hakkında uzman görüşü alınmıştır. Uzman değerlendirmesi sonucunda ifade azaltma
önerisi getirilmiş ve ölçekte yer alan temaların her birine en az üç ifade yazılarak 55
ifadeden oluşan ölçek oluşturulmuştur. Uzman görüşü alınan öğretim üyeleri
maddelerin ifade edilme şekli, çalışmanın amacına uygun olup olmadığını da
değerlendirmişler, değerlendirme sonucunda kapsam geçerliliği olarak uygun
olduğu görülmüştür.
Ölçekte yer alan ifadelere verilen yanıtlar 7 dereceli Likert tipi olarak
yapılandırılmış, 1: Hiç Katılmıyorum, 2: Katılmıyorum, 3: Biraz Katılmıyorum, 4:
Ne Katılıyorum Ne Katılmıyorum, 5: Biraz Katılıyorum, 6: Katılıyorum, 7:
Tamamen Katılıyorum şeklinde sıralanmıştır.
Son olarak oluşturulan ölçekte yer alan ifadelerin anlaşılır olup olmadığı test
etmek amacıyla ölçek Tıp Fakültesi son sınıfta okuyan üç intörn hekime
gönderilmiş, görüşleri doğrultusunda ölçek uygulamaya hazır hale getirilmiştir.
Ayrıca ölçeğin 1. bölümünde yaş, cinsiyet, medeni durum, sınıf olmak üzere
demografik sorular yöneltilmiş, 2. Bölümde ise katılımcılara seçmek istediği ilk üç
branş ve nedenleri sorulmuştur. Ölçeğin son bölümünde ise mevcut uygulamalar ve
performans uygulamasına ilişkin öneriler sorulmuştur (Ek 1).
65
odaklanabilmektedir. Bu nedenle nitel araştırmalarda örneklem sayısından
bahsedilmemektedir. Örneklem büyüklüğü çalışmanın amacına göre değişiklik
gösterdiği için genellikle en faydalı yöntem olarak kabul edilen bilgi doyumu ilkesi
kullanılmaktadır (Mertkan, 2015: 49). Bilgi doyumu ilkesine göre yeni katılımcılardan
toplanan veriler eski verilerden elde edilen bulguların tekrarı olmaya başlıyo veya yeni
kod ve temaların çıkmasını sağlamıyorsa bu durumda bilgi doyumuna yani veri
doygunluğuna ulaşılmış demektir (Creswell, 2017: 81).
66
2.8. Verilerin Analizi
Nitel araştırmalarda veri analizi süreci keşifsel bir süreçtir. Betimsel analiz,
araştırma konusu ile ilgili birey, davranış, olay ve olguları içeren temel özelliklerin
ortaya çıkarılması amacıyla betimlenmesi, ortaya çıkarılmak istenen olayın neden –
sonuç bağlamında ele alınmasıdır (Yıldırım ve Şimşek, 2013: 136).
İçerik analizi ise, metne aktarılan verilerin tasnif edilerek bu verilerden tema,
kategori ve kodların oluşturulmasıdır. Oluşturulan temalar ve kodlar üzerinden
olayların, durumların ne olduğu ve kişilerin bu olay ve durumları nasıl algıladığı
ortaya çıkarılarak sonuçlara ulaşılır (Bal, 2016: 255).
67
Tablo 9: Tema ve Kategori Örnekleri
Alt İfadeler
Ana Tema Kodlar
Kategori
68
Nicel veriler SPSS 23.0 paket programına girilmiş, kullanılacak istatistiksel
yöntemler planlanmıştır. Araştırmada 55 ifadeden oluşan ölçek için Açımlayıcı
(Keşfedici) Faktör analizi uygulanmıştır.
Araştırma grubu ile yapılan mülakatlar katılımcıların onayı alınarak ses kayıt
cihazı ile kaydedilmiştir. Katılımcılara konu ile ilgili randevu sürecinde bilgi verilmiş,
verilerin bilimsel amaçlı toplandığı ve kimlik bilgilerinin kullanılmayacağı hakkında
güvence verilmiştir. Katılımcılara araştırmanın amacı hakkında bilgi verilmiş, isteyen
katılımcılara sorular önceden verilmiştir. Araştırma kapsamında elde edilen veriler daha
önce nitel araştırma konusunda çalışmış bir öğretim üyesine gönderilmiş, verilerin
kodlanması istenmiştir. Araştırmacı ile kodlayıcı arasında görüş birliğine varılmıştır. Bu
süreçte oluşturulan tema ve kodlar yine nitel çalışmalar yapmış bir öğretim üyesine
gönderilerek değerlendirilmesi istenmiştir. Oluşturulan tema ve kodların mantık silsilesi
içerisinde olduğu hususunda uzlaşılmıştır.
Araştırmanın teyit edilebilirliği amacıyla araştırma sürecinde ses kayıt cihazı ile
elde edilen veriler, oluşturulan temalar, kategoriler ve kodlamalar gerektiğinde tekrar
incelenmek üzere araştırmacı tarafından saklanmaktadır.
69
2.9.2. Nicel Araştırmalarda Geçerlilik – Güvenilirlik
70
ÜÇÜNCÜ BÖLÜM
BULGULAR
Araştırmanın ilk adımı olan nitel araştırma sonucunda elde edilen bulgular bu
bölümde verilmiştir. Araştırmanın iki aşamalı olması nedeniyle bu başlık altında nitel
ve nicel katılımcılar ayrı başlıklar altında aktarılmıştır.
71
Şekil 3: Bireysel Faktörlere İlişkin Kavram Haritası
72
1.1.1.1. Demografik Özelliklere İlişkin Bulgular
Cinsiyet
Kızlar zaten ilerisini düşünüp nasılsa evlenirim çoluk çocuğum olur diye cildiye ve fizik tedavi
üzerine yoğunlaştılar onlar kremleri verip iki egzersiz yaptırınca işleri bitmiş oluyor (H10, erkek,
43 yaş).
Kişinin kişilik özelliklerine uygun kişiye hitabeden branşı seçmesi önemli. Bayan olarak biz tabii
ki rahatlığı tercih ediyoruz. Sonuçta anne olacaksın, çocukların olacak. Cinsiyet faktörü
kesinlikle etkili bence. Hani cerrahi bölümlerden bayanlar uzak duruyor, çok idealist olanlar
seçiyor, diğerleri yani benim gibiler daha uzak duruyor. Cerrahiyi genelde erkek arkadaşlar
tercih ediyor (H13, kadın, 42 yaş).
Özellikle bayanlar için önemli çünkü nöbetli uzun yoğun çalışma saatleri bayanlar için sorun.
Çünkü ev işleri de var, çocuk var, bayanları bekleyen bir sürü şey var (H4, kadın, 45 yaş).
Cinsiyet şöyle mesela doğu bölgesinde kadın doğumcunun bayan olması tercih edilir. Diyelim ki
birisine 10 lira verirse diğerine 12 lira verir hesabı ama bayan arkadaşlar açısından bakıldığında
onlar evi şunu bunu düşünüyorlar (H3, erkek, 59 yaş).
Cinsiyet kısmen etkili. Mesela cildiyeye en çok kadınlar giriyor çünkü işin kozmetik tarafı var.
İlerde diyor ki ben kozmetikle ilgili bir yer açarım. Ondan sonra sertifika bir şeyler alıyorlar,
kendi yerini açıp para kazanıyorlar. Ben bunların hiçbirini düşünmedim ama… Genelde zaten
dikkat et bayanlar tercih eder bazı branşları demin dedik ya işin kozmetik tarafı da var bu yüzden
bu gibi branşlar bayan branşı gibi görülüyor (H6,erkek, 52 yaş).
Cinsiyet faktörü var ama onu da söylemek istemiyorum. Cinsiyete bağlı olmamalı yani çok
isteseydim cerrahi de yapabilirdim ama kadınların evdi çocuktu gibi nedenleri hep engel yani
buna. Ben tek başıma yaşıyorum yani o yüzden şimdi çok önemli değil ama yarın bir gün
evlensem nöbetim olsa çoluğu çocuğu nereye bırakacaksın? Çok önemli bayanlar için özellikle
(H14, kadın, 41 yaş).
73
…tabii ki cinsiyet etkiler bayanlar mesela daha rahat branşları istiyorlar. Çünkü bayanın
toplumdaki misyonu dolayısıyla ister istemez bayanlar rahat branşa yöneliyor (H8, kadın, 39
yaş).
Medeni Durum
Eş etkili oluyor diyebilirim. İşte bu arada eşin hekimse eğer etkili olabilir. Benim eşim de hekim
gerçekten etkili oldu. Burayı seçeceğim zaman hani oturup beraber düşündük. Çünkü o da biliyor
bu mesleği o da bu mesleğin içinde. Biz biraz da iki faktörlü düşündük o anlamda eşimin durumu
önemliydi ama yok şunu seç yok bunu seçme anlamında hiçbir şekilde etkilemedi. Son kararı
gene kendim verdim (H13, kadın, 42 yaş).
Mesela bizim çocuk cerrahisinde çalıştığımız arkadaşımız bayandı. Beyin cerrahı de bayandı
mesela onun önünde bir engel yok ama yani yarın ben evlencem çoluğum çocuğum olacak.
Çocuğumun bakımı ne olacak, nöbetlerde ben çocuğumu kime bırakacağım diye düşünürse
bayanların böyle nöbetli ve ağır işlerden geri durmasını sağlıyor, doğal olan bir şey yani (H3,
erkek, 59 yaş).
İşte aslında sen hayat şartlarına bağlı olarak tercihlerini şekillendiriyorsun. İsteklerine göre değil.
Benim evli arkadaşlarım var mesela, eşi mesela ondan üst düzeyde değilse özel sektörde değilse,
asker değilse, çocuklu çocuklu insanlar ayrılıyorlar. Biri İstanbul'da yaşıyor birisi Şırnak'ta
yaşamak zorunda kalıyor. Bir sene 350 gün 550 gün yaklaşık. Öyle olunca da aile bütünlüğü
bozuluyor bu da çok önemli bir faktör bence seçerken (H14, kadın, 41 yaş).
Mesela ben kendimden örnek vereyim. Ben hep kadın doğum uzmanı olmak istiyordum.
Öncesinde hatta ben lisedeyken kadın doğumcu olmak istiyordum. Doktor olacak bir de kadın
doğumcu olacağım diye hedefliyordum. Yani bu şekildeydi. Sonra eşim bana yazma kadın
doğum, bak yarın bir gün çocuk olur eve çocuğa vakit ayıramazsın sıkıntı yaşarsın zaten toplum
şey çok kötü dedi. O yüzden ben mesela daha rahat cerrahi olmayan bir branş seçtim (H8, kadın,
39 yaş).
Mesela benim eşim benden kıdemli. O da hekim, plastik cerrahı. O mesela korkunç derecede
yoğun bu yoğunluk tabii ister istemez evliliğe yansıyor (H11, erkek, 38 yaş).
Tabii başka faktörler giriyor devreye. Mesela ailesel faktörler, adam düşünüyor şimdi, ben şu
branşı seçeceğim ama eşim nerede olacak ben oraya gidersem eşim gelebilir mi? Kıdem kimin
üstte işte bunlar hekimler için kötü ya. Ne diyeyim olmaması gereken durumlar yani (H12,
erkek, 49 yaş).
Ne bileyim evlilik yaşı yükseldi. Eskiden doktor olan birisi evliymiş, hem asistanlık yapıyormuş.
E bu da ister istemez bir mecburiyet getiriyor. Herkes karı koca doktor değilmiş. Karısı ev
hanımı olan çok hekim tanıyorum. Erkek hekim beğenmese branşını bıraksa başka yere geçse o
zaman daha zor olurdu. Yeniden hayatını kurmak zorunda kalırdı, sonra kanaat etme diye bir şey
var ya yetinme diyelim daha doğrusu, eskiden insanlar yetiniyorlarmış (H14, kadın, 41 yaş).
74
1.1.1.2. Kişisel Özelliklere İlişkin Bulgular
Aslında kendi bünyenize yapınıza karakterinize uygun branşları tercih etmek lazım. Benim bütün
ailem benim kardiyolog ya da kadın doğumcu olacağımı hayal ediyordu fakat ben hastalarla
evlenmeyi seven bir insan değilim. Devamlı aynı hastalar devamlı aynı yüzler şu ilacı kullan,
değilse dozunu arttıralım, şu ilacı değiştirelim, git gel aynı yüzler aynı ilaçlar, benim karakterime
çok ters (H10, erkek, 43 yaş).
İnsanlar sevdikleri branşları seçebilirler. Az kişi de olsa böyle düşünebilir. Daha önce idealinde
olan, istedikleri branşları seçebilir. Hani zorluğunu ya da şeyini düşünmeden. Ortopediyi isteyen
ortopediyi seçiyordu mesela ya da çok para kazanma ideali varsa Kadın Doğum gibi branşları
tercih edebilir. Şimdi zor branşları seçenler hep idealistler zaten (H4, kadın, 45 yaş).
Ben kesinlikle dahiliyeci olmaya 3. sınıfta karar verdim. Yani dahiliye branşını sevdim
diyebilirim. Birazda el becerim yoktu cerrahi branşları hiçbir zaman istemedim. Yani sevdim
fikrim gene değişmez bugün TUS’a girsem bugün gene dahiliye yazarım. Her ne kadar çok
yorucu da olsa nöbetleri de fazla da olsa, döner sermayesi az da olsa yine de dahiliye seçerim.
….dikkat ederseniz dahiliye de böyle branşlaşmalar olmaya başladı. Yan dallar var Hematoloji,
Endokrinoloji inanın ben onları hiç istemedim. Elime fırsatlar da geçti. Ben genel Dahiliyeyi
seviyorum, spesifikleştirmek istemiyorum. Yani hep aynı hastalık grubuna bakmak istemiyorum.
Genel anlamda tam bir hasta grubuna bakmak istiyorum, seviyorum yani bana çok uygun (H5,
erkek, 46 yaş).
Öncelikle kendi karakterlerine uygun yapmak istediklerini tercih ederler. Ancak önemli şey
kişisel olarak istemesi. Hangi bölümü istediğine göre değişir. İdealindeki mesleği seçebilirse
ayrıca mutlu olurlar. ….ekonomik olarak nasıl bir şeyde yaşamak istiyor. Hani para onun için
değerli mi, çok mu değerli, Hani huzur mu değerli, huzuru koymak gerekir. İnsanoğlu hayatına
göre şekillendiriyor. Mesela idealistsen iki kere mecburi hizmet yapılıyor bile olsa onu tercih
edip yapıyorsun, Yani o durum da ideallerine bağlı idealizme, ben idealist değildim (H14, kadın,
41 yaş).
Ben kesinlikle cerrah olmak istedim. Ben hep cerrah idealim buydu benim. Yani hiç şey yoktu
dahili bir tercihim yoktu benim. Yani öğrencilik hayatımda da vardı tabi. Bende idealistlerden
biriydim. Ama sayısı bir hayli az. Günümüzde daha da az diye düşünüyorum (H7, erkek, 46 yaş).
Hekim olma tercihim tamamıyla idealim olduğu içindi. Yani ne hani popülerliği, ne parası
vesairesi önemli değildi benim için. Tabii bunlar çok önemli etkenler. Ama yine de istiyordum.
Yani doktor olmak istediğim için oldum ben. Branş seçiminde de kısmen ideallerimi düşündüm
yani. Şimdi tabii yani branşın cazip gelmesi de var. Zaten hani o branşı seçmek için birçok şeyi
düşünebilir, kişiliğine karakterine uygun kendine cazip gelen branşı seçebilir insanlar (H8, kadın,
39 yaş).
…..bir de böyle idealist olan insanlar var. Yani kendi branşında çok eskiden belirleyen, hedefine
ulaşmak için diğerlerinden farklı olan, daha çalışkan, ortalama gruptan farklı olan, yüksek puan
alan ama diğer koşullara da katlanan insanlar onlar direkt bunu düşünüyor seçim yaparken (H11,
erkek, 38 yaş).
75
Günümüzde hekimlerin uzmanlık tercihlerini etkileyen tabi birçok faktör var. Mesela ben
küçüklüğünden beri bir branş seçmiş, ona devam etmek istiyor olabilirim (H9, erkek, 48 yaş).
Hasta temasını düşünüyor bence. Hasta ile olan ilişki, yani faydalı olma beklentisini en çok
nerede yaşayacaksa o branşa yönelebiliyor insanlar. Aslında hekimler fedakar gruba giriyor, yani
insanların genetik yapılarına baktığınızda insanların fedakarlık geni olan bir şey var. Hekimlik
mesleğini seçen birisi genellikle fedakar olma eğiliminde olan kişilerdir, itfaiyeci gibi filan o
fedakar şeyi devam ettiği sürece bu beklentileri değişmeden gidebiliyor (H1, erkek, 60 yaş).
Hani bir erkek için, ben erkek arkadaşları görüyorum. Onlar gelirini kazancını nasıl artırabilirim,
nasıl daha çok kazanabilirim diye düşündükleri için 1. tercihleri bence gelir oluyor.…ama
şimdiki aklım olsa ne bileyim yani rahat branş seçerdim. Değmiyor, kesinlikle değmez, ne
nöbete değer, ne ameliyattaki strese değer. Düşünebiliyor musunuz 10 – 11 – 12 saat ameliyata
girdiğimiz oldu. o anda ne yemek yiyebiliyorsunuz, ne tuvalate gidebiliyorsunuz. Gerçekten çok
büyük emek var, çok emek harcayarak bir yerlere geliniyor. Öğrenciliğimde de çalışırken de çok
büyük emek ve çaba sarf ettim ben. Üstelik hem ailem hem ben çok fedakarlık ederek tıp
fakültesini bitirdim (H13, Kadın, 41 yaş).
….ben kendi kişiliğimden dolayı bu branşı seçtim. Zaten ben öyle polikliniklerde hasta filan
bakamam. Cerrahlar gibi ameliyat filan da bana hiç gelmez (H6, erkek, 52).
Mesela şimdi yani biraz da hani kişilikle de alakalı, yani şu an dediğim gibi çok paraya
düşkünlüğüm olmadığı için, ihtiyacım var, ama düşkünlüğüm olmadığı için mesela ben şimdi 15
aydır poliklinik yapmıyorum. Çünkü benim için daha önemli şeyler var (H8, kadın, 39 yaş).
Sağlık Problemleri
Katılımcılar branş seçimine etki eden faktörleri bedensel sağlıkları ile
ilişkilendirmiş ve bu durumun branş seçimlerini etkilediklerini bildirmişlerdir. Beden
sağlığı ile ilgilendiren konulara ilişkin faktörler “Sağlık Problemleri” olarak
kategorileştirilmiştir. Ortopedik sorunlar, engel durumu, kan görünce dayanamama,
biyolojik tepki, fiziksel yorgunluk, sürekli ayakta kalamama bu kategorinin altında yer
alan kodlardır. Katılımcıların sağlık problemlerine ilişkin ifadelerinden örnekler aşağıda
verilmiştir:
Benim bir ortopedik sorunum vardı. O yüzden klinik branş, çok hareketli bir branş tercih etmek
istemedim. Bir laboratuvar branşının dediğim gibi benim sağlık problemim açısından daha
uygun olacağını düşündüm. Çok fazla benim ayakta kalmamı gerektirmemesi benim için tercih
sebebiydi (H4, kadın, 45 yaş).
Ben ona karşıyım. Mesela kişi öncelikle, cerrahi mi, dahiliye mi olduğunu bilecek. Diyelim ki
dahili branş istiyorsa o branşları yazacak cerrahi istiyorsa… Tabii burada şu da önemli, kişi
herhangi bir sağlık sorunu yoksa ona göre de tercih yapmalı. Mesela, el sakatlığı olan birisi
ortopedi seçemez neden çünkü onlar güce dayalı iş yapıyor. Sağlık sorunları olabilir kişinin,
mesela, bir el sakatlığı vardır, engellidir veya ayağı sakattır. Çok ayakta duramaz mesela. Bu tip
insanlar bir cerrahi tercih edemez (H5, erkek, 46 yaş).
Ya da kan görünce kendisinin de bilmediği biyolojik tepki reaksiyonu olursa bu defa cerrahi
branşlardan hızlıca uzaklaşabilir (H1, erkek, 60 yaş).
76
Mesela, 47 puanla Kadın Doğum kazanan arkadaşlarım var. 2007 yılında Kadın Doğum Zekai
Tahir Burak’da 72 ydi, şimdi kaç bilmiyorum ama 47 ile Tokat Kadın doğum kazanan arkadaşım
var. Sonrasında da istifa etti o arkadaşım. Çünkü çok yorulmuş, hani kaldıramamış, erkekti
kendisi, hani çalışma şartları da şey değildi. Hani evli filan değildi öyle çoluk çocuk da yoktu
ama bedenen bittim dedi ya (H14, kadın, 41 yaş).
O zaman şöyle diyelim. Fiziksel yorgunluğu gözünde tutuyor hekimler. Yani nerede bedenen
daha az yorulurum oralara yöneliyorlar (H11, erkek, 38 yaş).
…ya bunun birçok sebebi olabilir. Mesela, cerrahi biliyorsun ameliyat işi, adam der ki ben kan
görmeye dayanamam, o yüzden cerrahi branş seçmem der, biz de kesme biçme var ya ondan
(H12, erkek, 49 yaş).
Yetenek ve Tecrübe
…sonra yetenek çok önemli. O konuda başarılı olacağını hissetmesi çok önemli bir hekimin.
Çünkü cerrahi branşlar biliyorsunuz el yeteneğine çok bağlı. Eğer el yeteneği olmazsa cerrahi
branşları seçemez bir hekim. Mutlu olacağını hissetmen önemli, rotasyonlarda mesela, çocuk
benim için şeydi, bana hitap etmişti açıkçası çocuk bölümü (H13, kadın, 42 yaş).
Ben mesela, 3 yıl pratisyenlik yaptım, pratisyenken öyle kötü şeyler yaşadım ki sonrasında
klinikten nefret ettim sonra biyokimyaya yöneldim (H2, erkek, 48 yaş).
…ben anlamıyorum bu durumları ya. Cerrahlık apayrı bir grupta bulunuyor. Bence herkes
cerrahlık yapamaz, herkesin cerrahiye yeteneği yoktur olmaz (H3, erkek, 59 yaş).
… artık kişilere tıp fakültesi daha cazip geliyor. Sanki sonu çok güzel ve aydınlıkmış gibi
hissediyorsunuz ama tabi pratisyenlik dönemi, mecburi hizmet, acil, orada görülen vakalar,
ortam vesaire sizin branş seçiminize yön veriyor (H8, kadın, 39 yaş).
Ben tıp fakültesi eğitiminde cerrahi branşlara yatkın olduğunu gözlemledim. O nedenle cerrahi
bir branş seçmeyi düşündüm. Staj ve eğitim hayatım boyunca anatomi diseksiyonumun olduğunu
fark ettim. Yani tamamen bireysel isteğim ve kişisel yeteneğine göre bu branşı tercih ettim (H11,
erkek, 38 yaş).
…bir hekim hasta temasını her zaman öngörebilir fakat mesleği sırasında, ya da eğitimi sırasında
hiç ummadığı olaylarla karşılaşabilir. Diğer bir şeyde tabii ki kamuoyunun tepkisiyle
ağabeylerinin ya da ablalarının gelir düzeylerinin farkına varırsa, bütün çabalara rağmen, biz bir
77
şey kazanamıyoruz diye, o zaman öyle bir geri bildirim alırsa, o zaman daha çok kazanan
branşları ister (H1, erkek, 60 yaş).
…uzman olana kadar, uzmanlık tercihi yapan bir hekim ya üniversitede gördüğü kadar ya da
çevresinde bir yerde üniversitede tanıdığı birileri vardır onlardan etkilenerek branş seçebilir.
Yani bizde ameliyat yapıldığı için yetenek de işin içine giriyor. Yani gerçekten herkesin
yapabileceği bir iş değil cerrahlık (H12, erkek, 49 yaş).
78
1.1.2.1. Çalışma Koşulları
79
rağmen, bunu orada birebir istişare edince o dönemki asistanlara bırakacağımı
söyledim. Ortopedi daha böyle sonuca yönelik, daha yüz güldürücü, sonucu net
görebileceğimi düşündüğüm için bu branşa yöneldim” şeklinde ifade etmiştir. Tıbbi
Farmakoloji Hekimi de branşın mortalite oranının tercihleri etkilediği yönünde görüş
bildirmiş bu durumu “Branşın mortalite oranı yüksekse tercih edilmiyor. Ben mesela
daha şey bir insanım. Ölüme alışabilecek bir insan değilim empati çok kurarım. Hani
Karayazı'da da mecburi hizmetin sırasında her ölen hastadan sonra üzülmüş, ağlamış
bir insanım. O yüzden bunu istemedim.” şeklinde ifade etmiştir. Keza Aile Hekimliği
Uzmanı da branş seçiminde kötü hastaların olması durumu ve mortalite oranının branş
seçimini etkilediği bildirmiş, bu durumu “…ya hani cerrah diyoruz ya cerrah kesiyor,
biçiyor tatmin oluyor. Duygusunu işin içine sokmuyor. Mesela, Onkolojide ne yaparsan
yap o hasta gidecek. Hematolojide de öyle bunu yüzdesi belli, kaybedeceksin hastayı.
Yani hiç bana göre değil. Gerçekten bir branşta kötü hasta olması durumu ve o
hastaların kaybedilmesi durumu tercihi etkiliyor diye düşünüyorum ben.” şeklinde ifade
etmiştir. Bu sonuçlardan hareketle bu araştırmada, araştırma katılımcılarının görüşlerine
göre; bugün hekimlerin branş seçimini, kötü hastalarla karşılaşmak durumu ve branşın
mortalite oranının direkt etkilediği düşünülmektedir.
…fakat sadece düz poliklinik bile yapsa sadece parasını kazanacağı, göz gibi kbb gibi majör
cerrahiler değil de, küçük cerrahiler olan branşlara kaymaya başladılar. İşi az olsun, başıma iş
gelmesin, gidip geleyim havasında şimdi insanlar (H10, erkek, 43 yaş).
.…sonuçta cerrahlar da ameliyat ediyorlar. Hasta iyileşiyor eski sağlığına kavuşuyor. Bu önemli
bir şey bence yaptıkları işin doğru yaptığını da gösterir. Sonucu net olarak da gösterir, bu mutlu
olmalarını da sağlar, huzurlu olmalarını da sağlar. Zaten bu işin temelinde ne var? Mutlu
çalışacaksın, huzurla çalışacaksın, gelirin iyi olacak. Ama sanırım hekimlerin hekimlik
mesleğinin devam ettirilmesinde en önemli kıstas bu ya. İş tatmini çok önemli gerçekten yani
mesleğini bırakmaması. Bu muhtemelen iş tatmini ile alakalı, hekimleri bu tutuyor bence (H13,
kadın, 42 yaş).
….eğer bu düşünceyle giderse genç hekimler mutlaka rahat branşları tercih edecekler (H4, kadın,
45 yaş).
….bugün sistem cerrahları ötelenmiş gibi gösterse bile, cerrahi branşlardaki ameliyat
sonrasındaki mutluluk hiçbir branşta yok bence. Gözünle net görüyorsun sonucu. Diğer dahili
branşlar hep gözlem üzerinden, bizde öyle değil, sonuç tatmin edici ve net (H3, erkek, 59 yaş).
80
….kişiler artık araştırarak gidiyor. Nerede nöbet az, nerede malpraktis yok, böyle hastaya zarar
verme ihitmali olaayan, işte komplikasyon olmayan, işte böyle risk almayan grupları seçiyorlar
(H5, erkek, 46 yaş).
….bölümle ilgili faktörler de var. Aslında asistanlıkta genel olarak deney yapılıyor. Gene hasta
da bakılabiliyor. Hani randevulu olarak hasta da bakabiliyorsun. Sonra konsültasyonlar var.
Böbrek rahatsızlığı, karaciğer rahatsızlığı, gebelerde ilaç kullanımı filan konularında hasta da
bakabiliyorsun (H14, kadın, 41 yaş).
…..ha birde nöbet nöbet olayı var. Ben nöbet tutmak istemiyordum hani böyle geleceğe yatırım,
çalışma koşulları olarak, hem rahat olsun, huzurlu olsun, nöbet tutmayayım bunu düşündüm
yani. Mortalite oranı yüksekse evet. Ben mesela daha şey bir insanım, ölüme alışabilecek bir
insan değilim, empati çok kurarım Hani Karayazı'da da mecburi hizmetin sırasında her ölen
hastadan sonra üzülmüş, ağlamış bir insanım, o yüzden bunu istemedim (H14, kadın, 41 yaş).
…bana göre nöbet, ve branşında ne kadar acil hizmeti olup olmamasıyla da ilgili. Buna göre
tercihlerini belirliyor hekimler. Kişilere göre tabiki değişebilir (H7, erkek, 46 yaş).
Kalp damar cerrahisin özellikli bir yanı var bir ekip işi yani. Gittiğiniz yerde bir ekibe dahil
olmak zorundasınız. Hocaların veya köşeleri tutan insanların tekelleşmesi var ancak bu ekibe
dahil olursanız çalışırsınız ve o ekibin işine gelmezseniz devre dışı da kalabiliyorsunuz (H7,
erkek, 46 yaş).
Branşın çalışma koşullarını biliyorsa tercih yapacak kişi, çalışma koşullarına göre tercih yapar.
Ama dünyadan bir haber öğrencilik geçirip de yazdıysa bilmez tabi bunları. O yüzden ben yeni
tanıştığım tıp öğrencisine hep diyorum tek başına çalışabileceğin bir branş seç. Benim önerim o
oluyor. Hani biz burada şanslıyız hepimiz bireysel işler yapıyoruz ama birçok yerde kalp
cerrahisinde açık kalp olduğu için ekiple olmak zorunda (H7, erkek, 46 yaş).
Hekimin branş tercihini etkileyen en önemli sebep rahatlık. Rahatlık ve alınan puan korele yani
aldığınız puana göre en rahat bölüm genelde bu tercih ediliyor (H8, kadın, 39 yaş).
İş yükünün çok fazla olduğunu düşünüyorum. İş yükünün çok fazla olması da insanları rahatsız
ediyor. Mesela beyin cerrahisi çok zor ve ağır gecesi gündüzü belli değil. Kalp damar cerrahisi,
göğüs cerrahisi, dahili branşlardan belki pediatri onlarında iş yükü ağır. Bunlar iş yükü ağır olan
kazancı da çok olmayan branşlar. Pediatrinin kazancı aslında o kadar düşük değil ama iş yükü
ağır (H9, erkek, 48 yaş).
Branş tercihine etki eden faktörler para ve rahatlık bu kadar net. Mesela sen cildiyeciysen
nöbetin yoktur, icabın yoktur, gece hasta kanadı diye aramazlar seni, hafta sonu acil çıktı diye
aramazlar seni ya da fizik tedaviciysen seni böyle bir neden için aramazlar (H12, erkek, 49 yaş).
Ben yani nasıl rahat olurum, nasıl mutlu olurum ona baktım. O yüzden zaten nöbet olmayan, il
merkezinde çalışılan bir branş seçtim (H14, kadın, 41 yaş).
Gerçekten rotasyon kasımı önemli tıp fakültesinde. Çünkü bir anlamda sahaya çıkmış
oluyorsunuz. 6 ay kadın doğumda, 6 ay genel cerrahide, 6 ay bir branşta rotasyon yapılıyor,
hepimiz yaptık. Hemen hemen her branşta mesela, dahiliyede yapılıyor, çocukda. Gene aynı
şekilde rotasyonlarda da ben baktığımda dahiliyenin çok benim branşımdan farklı bir şeyi yoktu.
Hani bende ön elemeyi, aslında rotasyonuna göre yaptım. Dahiliye yazarsam ne olur, Aile
Hekimliğini yazarsam ne olur, Çocuk yazarsam ne olur diye rotasyonları düşünerek ön eleme
yaptım (H13, kadın, 42 yaş).
Şimdiki gençleri de anlamak çok zor. Genelde rahatlık istiyorlar. Yani ben iyi bir tıp fakültesinde
okusam sonra iyi bir şekilde ihtisas yapsam, çok vaka görsem filan derdinde değiller (H13, kadın
42 yaş).
81
Hastaya İlişkin Faktörler
Son yıllarda az ya da çok fark etmez yeter ki hasta yakınları ile karşı karşıya gelmeyelim, kendi
kabuğumuzda iş yapalım, o hale geldi. Ona göre tercih yapmaya başladılar (H10, erkek, 43 yaş).
Son dönemlerde hastaların tutumları da değişti tabii. Hastayla yüz yüze olmak birtakım riskler
getiriyor, Hem psikolojik olarak hem zaman zaman psikolojik saldırılar olabiliyor. Hastayla
birebir yüz yüze olmak ciddi bir sıkıntı (H2, kadın, 48 yaş).
82
Cerrahi branşlarda azalma şu anda da gözleniyor aslında. Sahada çalışan hekimler hem sistemsel
nedenlerle hem de hasta ve hasta yakınlarının tavırları yüzünden geri çekiliyor, diagnostik
bilimlere kaçış artıyor (H4, kadın, 45 yaş).
Bu dönemsel bir durum bence. Bence eskiden millet hadi hurra cerrahiyi seçelim diye
düşünürdü, çok kazanırım cerrahlıkta hem iyi iş var, muayenehane var derdi. Şimdi hurra
biyokimya, radyoloji şu bu hem rahat, hastayla filan uğraşmam, hem iyi kazanırım diyor
hekimler (H3, erkek, 59 yaş).
… yani hastayla iletişime girmemek için seçiyorlar o yüzden radyolojinin puanı çok iyi (H8,
kadın, 39 yaş).
Tabii tabii hastayla yüz yüze olmak birtakım riskler getiriyor. Hem psikolojik olarak hem
fiziksel olarak. Hatta zaman zaman psikolojik saldırılar olabiliyor. Hastayla birebir yüz yüze
olmak ciddi bir sıkıntı (H2, kadın, 48 yaş).
2005’lerde Türkiye’de hekime gidilme oranı yılda 2-3 idi. Şimdi 8-10 a çıktı. Hekim sayısı bu
kadar artmadı. Talep hep arttı. Adam geliyor sabah devlet hastanesinde 2 doktora, öğleden sonra
eğitim araştırmada, 2 doktora muayene oluyor. Sonra diyor ki 4 tane doktora gittim bir çare
bulamadım. (H9, erkek, 48 yaş).
Talebe göre değişiyor ama en fazla 70 hasta filan bakıyorum poliklinikte, sisteme bakalım. Şu
anda sanırım o civarda. Hiç normal değil tabii bizim bölüm biraz daha spesifik ama akşama
kadar benle alakası olmayan kaç hasta geliyor. Bu kadar çok hasta bakmak insanlık dışı bir olay.
Şu anda sistemi açsak şuradan rastgele bir hasta söylesek hatırlamam, hatırlayamam olmuyor,
yani hasta sayısı çok aşırı, hastalar hem çok talep ediyor hem de tavırları filan hoş değil yani.
Olmaz böyle (H12, erkek, 49 yaş).
Şiddet
83
…şiddete geçti maalesef artık. O şeyin yerini aldı artık. İnsanlar mağdur olmak istemiyorlar.
Böyle can korkusuyla çalışmak istemiyorlar. Bu durumla karşı karşıya kalacakları duruma
girmek istemiyorlar, fakat bir yandan da geçim bu, kimse bu işi severek yapmıyor. Yani bu bir
hobi değil meslek. O yüzden bunu severek de sevmeyerek de yapmak zorundasınız. O yüzden de
bunu yapmak zorumda hissediyorsunuz, fakat maalesef Türkiye’de karşılığını almanız diye bir
durum yok maalesef (H10, erkek, 43 yaş).
…son dönemlerde hastaların tutumları da değişti. Medyanın bu kadar etkin olması sonucunda,
insanlar artık bir şeylerin farkına vardılar. Doktor hataları çok fazla gündeme geliyor (H2, kadın,
48 yaş).
…yani hastalar şikayetçi oluyor, arkasından araştırılıyor. Bunun yanı sıra hastalar sürekli ama
hep, şikayet halinde, memnun edemiyorsun, kim ister sürekli şikayet edilen bir branşı (H3,
erkek, 59 yaş).
Cumhuriyet tarihinde bence hiçbir zaman preklink branşlara bu kadar fazla yoğunluk olmamıştır.
Son, bu son dönem yoğunluğu ben gerçekten çok şaşkınlıkla takip ediyorum. Ama hak vermiyor
da değilim hekim arkadaşlara. Komplikasyon, malpraktis, şiddet bu tür vakalar artık hekimleri
bu işten soğuttu (H5 erkek, 46 yaş).
Şiddet de var yani, şiddet de etkiliyor bu seçimi. Ben Erzurum Karayazı'da mecburi hizmet
yaptım. 3 tane pratisyen hekim bütün ilçenin hastalarına, doğum, ölüm, her türlü hastasına
müdahale ettik. Ben ondan sonrasında zaten, beni kurtaracak bir pratisyen hekimlik yapamazdım
veya yani başka bir şey yapamazdım. Her şey görmüştüm. İnsanlar orada çok gergin ki hasta
zaten, hasta insan gergin oluyor. Sürekli sözlü şiddet bunu yapacaksın edeceksin sürekli yani
(H14, kadın, 41 yaş).
Şu anda gerçekten hastaların sağlıkçılara karşı özellikle doktorlara karşı düşmanlığı var. Yani
bunu çok rahat poliklinikte görebiliyorsunuz. Bu işte tamamen bazı şeylerin sonucu. Yani
biliyorsunuz adam, yani zaten girdiği zaman size antipati duyuyor ve ama sizden medet bekliyor.
Bu yani çok değişik bir psikoloji yani mesela kavga ediyor, sizinle tartışıyor gene de size
bakınmak istiyor, normalde sen mesela kavga ettiğin bir yerden bir daha alışveriş yapmak
istemezsin, çünkü atıyorum diyelim ki sütçüden süt alacaksan düşünürsün yani bu beni sevmiyor
içine su falan katar mı bir şey olur mu diye düşünürsün. Ama hasta ısrarla senle kavga ediyor,
sonra yine ısrarla senden medet bekliyor, bakılmak istiyor sana bakılmak için kavga ediyor (H8,
kadın, 39 yaş).
Sağlık sistemi her geçen gün kötüye gidiyor, her gün doktora şiddet olayı oluyor. Yani neredeyse
her gün ölen oldu. Biliyorsunuz bunda medyanın çok etkisi var, yani kesinlikle yani, mesela
bakarsanız, bir haber çıkıyor daha tamamiyle o soruşturma aşamasında bir haber ama sanki
hastane veya doktorun ya da hemşirenin suçu ortaya çıkmış veya onaylanmış gibi bir haber
yapılıyor. Yanlış tedaviden dolayı öldü, şöyle oldu, böyle oldu ,öyle bir şey yok. Yani bu
normalde aslında o hekim doktor bunu dava bile edebilir. Neticede bu bir şey aşamasında, yargı
aşamasında bir şey, sonucu belli değil. Ama doktor veya hastane bütün kamuoyunda karalanmış
oluyor bu şekilde (H8, kadın, 39 yaş).
Yani hekimler bugün hasta görmemek için elinden geleni yapıyor. Neden çünkü şiddet var, en
başta bu da ayrı bir konu, sonra maddi kaygılarla beraber, kendini bir anlamda sağlama da almak
için çeşitli alternatifleri düşünüp seçimini yapıyor (H11, erkek, 38 yaş).
Birebir hasta muhatap olduğunuz her branşta uzman olmanıza da gerek yok bir şekilde acilde
çalışıyorsanız, aile hekimi iseniz bile şiddete maruz kalabilirsiniz. Maalesef, şiddet artık bizim
mesleğimizde normalmiş gibi kabul edilir oldu. Yani sadece şiddet de değil, cinayet de var işin
içinde, biliyorsun bir sürü ölen meslektaşlarımız var (H11, erkek, 38 yaş).
84
Bundan 15 sene önce annenizin babanızın durumu kötü götürün evinde ölsün deyince hayhay
deyip götürüyorlardı. Şimdi niye öldü hastam diye saldırıyorlar. Yoğun bakıma alıyorsun hastaya
gereken yapılıyor ölüyor adam ortalığı dağıtıyor benim yakınım niye öldü diye. Dizilerde doktor
bu hasta ölürse sende öleceksin diyen psikopatlar var onun gibi yapmaya çalışıyor insanlar. İlla
ki hekim hata yapar, hekim ilgilenmemiştir, sağlık çalışanları ilgilenmemiştir diye düşünüp
insanlar saldırabiliyor (H9, erkek, 48 yaş).
Mesela bir hekime şiddet olayına şahit olduğu anda hızlıca hastaya en uzak olan branşları seçme
isteği olabilir (H1, erkek, 60 yaş).
Risk Faktörleri
Hekimlerin branş seçimlerine etki eden faktörler arasında risk faktörü de önemli
bir konudur. Branşın taşıdığı risk olarak kavramsallaştırılan bu faktörün içerisinde
yapılan en küçük enjeksiyonda ya da ilaç tedavisinde dahi komplikasyon riski ya da
malpraktis riski bulunmakta, hekimlerin bu risklerin sorumluluğu ile her zaman karşı
karşıya olduğu bilinmektedir. Bu duruma Psikiyatri Uzmanı H9 “Tabi hiçbir hekim
kalkıp da hastasına zarar vereyim diye yola çıkmaz ama ister istemez zarar verme
ihtimali oluşuyor, komplikasyonlar oluşuyor, bilgisizlikten oluşabiliyor, birçok faktör
var. O zaman bunu düşünemiyorduk şimdi olsa ilk başta bunu düşünürdüm diye
düşünüyorum.” diyerek branş seçimini risk faktörlerinin etkilediğini ifade etmiştir.
Son yıllarda gerek yazılı gerek görsel basının da etkisiyle, sıkça duyduğumuz
“malpraktis” ve “komplikasyon” kavramları bu anlamda sürekli karşımıza çıkmakta
hastalar ya da hasta yakınları herhangi bir sağlık hizmeti aldıklarında bu kavramları da
bilerek – ya da tam anlamıyla bilmeyerek – hekimin karşısına çıkmaktadır. Bütün bu
nedenlerden dolayı hekimler artık branş seçimlerini yaparken branşın taşıdığı risk
faktörlerini göz önünde bulundurarak, kendilerini bir anlamda korumak için, yapılan
işlemden veya tedaviden dolayı hasta ile karşı karşıya gelmek istememektedir.
Katılımcıların görüşlerinden yola çıkılarak branşın taşıdığı risk faktörünün hekimlerin
branş seçimini etkilediği ve bu seçime yön verdiği düşünülmektedir. Bu durumu
araştırmanın katılımcılarından Çocuk Cerrahi Uzmanı H3 “ … hasta ex̄ olduğu zaman
veya hastada bir sakatlık olduğu zaman kalıcı veya geçici bir sakatlık olduğu zaman
sürekli ee bazen idarenin de desteği oluyor veya olmuyor sürekli savcılığa İl İdare
Kuruluna, Sağlık Müdürlüğüne, Başhekimliğe değişik mercilere Sağlık Bakanlığına,
BİMER’e her türlü şikayet oluyor ve herkes her hafta soruşturma geçiriyor. Yani riskli
işleri yapan soruşturma geçiriyor, insanın hevesi kırılıyor morali bozuluyor aman bir
daha dokunmayayım diyorsunuz. Ben mesela, önceden yaptığım birkaç tane ameliyata
85
şu an hiç dokunmuyorum. Yani riski büyük ameliyatları yapmıyorum. Hayır ben
yapamam diyorum fakülte ile görüşün diyorum ya da başka arkadaşlara yaparsan böyle
hasta var diyorum. yani bu ameliyatları insan yapabiliyor ama yaptığında da olumsuz
durumlarda büyük cezalar çekiliyor yani” şeklinde açıklamıştır.
Ha bu arada bazı bölümlerin tercih edilmemesinin bir başka nedeni de malpraktis. Şu an her
şeyden herkes yargılanıyor. Yaptığı en ufak bir işlemden ya şikayet ediliyor ya mahkemeye
veriliyor insanlar. Niye ben o kadar riske gireyim, niye o branşı seçeyim diye düşünüyor kadın
doğumcular mesala yüksekken puanları düştü, plastik cerrahların puanları düştü (H13, kadın, 42
yaş).
Bizim branşımız çok önemli ve çok riskl ya. 1 kglık çocuğa müdahale edebiliyoruz yani anestezi
entübe ediyor, cerrah başına geçiyor, işte göğüs tüpü takıyor veya göğsündeki kitleyi işte havayı
veya sıvıyı alıyor veya göbeğinden başka bir sıkıntı varsa kateter konuluyor veya bağırsakları
dışarda doğuyor, yani bağırsakları içine koyuyor o zaman solunum sıkıntısı oluyor, işte yani bu
arada, anüsü olmayan çocuklar doğuyor veya bağırsakların bir kısmı yani çalışmayan diyelim
artık yokluğu da oluyor çalışmayan da oluyor o türlü çocuklara müdahale edilebiliyor. Düşün
bunları ameliyat ediyor ve iyileştiriyoruz ama bunlar büyük bir risk taşıyor (H3, erkek, 59 yaş).
…nerede nöbet az, nerede malpraktis yok, böyle hastaya zarar verme ihtimali olmayan, işte
komplikasyon olmayan, işte böyle risk almayan grupları seçiyorlar (H5, erkek, 46 yaş).
Özellikle cerrahi branşlara çok fazla sorumluluk yüklendi, operasyon riskleri var, tazminatları
var bu branşların sigortaları çok yüksek biliyor musun ben mesela zorunlu mesleki sigorta diye
bir şey var. Bu sigortada atıyorum ben 5 lira ödüyorsam, cerrah 15 lira ödüyor. Neden e hastaya
bir şey olursa diye ondan daha fazla para alınıyor. Öylele yapacaklarına hekimlerin hepsi aynı
parayı ödesin, geri kalanını devlet üstlensin olmaz mı? kendi belirlesin, cerrahın riski daha çok,
tazminatı ona göre olsun değil mi? (H6).
….bir de riski az olan bölümleri, daha rahat olan, yani çalışma koşulları uygun olan, düzenli bir
hayat kurabilecekleri, maaşı da iyi olan, döneri çok olan branşlar genelde tercih ediliyor (H14,
kadın, 41 yaş).
…..Ne koyup, ne aldığınızla alakalı. İşte bir Beyin Cerrahisi uzmanı, bir Kalp Damar cerrahisi
uzmanı asistanlığı boyunca yaşantısı boyunca çok şey koyuyor o orandan daha azını alıyor.
Koyduğu emek ve aldığı risk daha fazla (H7, erkek, 46 yaş).
Yani şöyle bir durumda var aslında. Biyokimya Uzmanı ile Genel Cerrahi Uzmanı arasında çok
büyük bir farklılık yok. Gelir olarak çok ciddi bir farklılık yok, fakat yapılan sarf edilen efor
kaygılar, malpraktis kaygısı, nöbetler hasta ile ilgilenme yani birçok dezavantajı var (H11, erkek,
38 yaş).
…şimdi kadın doğumcu hastanede çalışıyor, risk alıyor, çocuk doğacak, 2 tane risk alıyor. Hem
çocuğun hayatı, hem annenin hayatı ve malpraktis çok daha fazla çıkıyor. Yani komplikasyon
çok oluşuyor ama sonuçta hekim suçlanıyor (H9, erkek, 48 yaş).
86
Hah işte burda duralım, hekim hasta görmek istemiyor değil, hekim geri çekiliyor, bu sistem
hekimleri bu hale getirdi. E şimdi ben onca risk alacağım ondan sonra da üstüne ameliyat
yapacağım, hakkımı alamayacağım, sonra hasta yakını gelecek, hastamı öldürdü, sakat bıraktı,
ihmaldi falandı filandı (H12, erkek, 49 yaş).
Bir de malpraktis durumu var tabii. Artık öyle avukatlar var ki, artık sistem öyle oldu ki, artık
böyle insanlarda açık arıyorlar. Yani kusur arıyorlar. Sırf bu işlerle ilgilenen Avukat arkadaşlar
var. İşte hasta ile birlikte olup hareket ediyorlar. Bizim bir de sigortamız var biliyorsunuz
kendimizi sigorta ettirdik, yaklaşık kaç yıldır 8 yıldır, 10 yıldır işte sigorta şey yaptık. Bunlar da
etkiliyor tercihleri (H5, erkek, 46 yaş).
Hekimler zaten şu anda yapıyor ki, risk istemiyor cerrahlar. Komplike vakaları istemiyor,
sallıyor, hekim bakıyor hastanın durumu sıkıntılı hasta şikayet edecek. E ben şimdi ameliyat
edersem bu hastayı karşılığını alamayacağım, bir başka yandan da hasta şikayet edecek, sorun
çıkacak diye düşünüyor. O yüzden istemiyor yani hekimlerde geri çekilme durumunda (H5,
erkek, 46 yaş).
Ceza Faktörleri
Hekimlerin branş seçimine etki eden faktörler arasında ceza faktörleri, risk ve
şiddet faktörleri ile bağlantılı olarak ortaya çıkan bir faktördür. Araştırmanın
katılımcıları özellikle ceza faktörüne ilişkin yanıtlarında idari soruşturma, mahkeme,
şikayet gibi konuların motivasyonlarını düşürdüğünü üstelik herhangi bir şikayet
esnasında tek başlarına kaldıklarını ve bu nedenle bir takım önlemler aldıklarını
bildirmişlerdir. Katılımcılardan Acil Tıp Uzmanı H10 “…seni şikayet ederler hemen
BİMER CİMER HİMER artık neyse. Seni hemen şikayet ediyorlar, şikayet edebilir
bunda bir sıkıntı yok, biz de şikayet ediyoruz, ama önemli olan ne, bunu okuyan
merciinin burda doktorun hiçbir hatası yok deyip yırtıp atması lazım. Yani ben nöbetten
çıkıp gelip buraya savunma yazmak zorunda değilim. Bana rapor yazmadı, neden rapor
yazayım gribe? Bu adamı adam yerine koyup ben ona cevap yazmak zorunda
kalıyorum. Bu benim işim değil” şeklinde ifade etmiştir.
87
tutmaya biliyor. Bütün bunları yaparken, ben bütün bunları sırtlanıranırken, bunun
karşılığı bana verilmiyorsa, ne gelir olarak, kazanç olarak, bunlar bana yapılmıyorsa
karşılığını alamıyorsam, ben neden bu riske gireyim ki? Sen olsan girer misin?” ifadesi
ile cezaların hekimleri olumsuz yönde etkilediğini belirtmiştir. Ceza faktörleri alt
kategorisinde idari soruşturmalar”, “tazminatlar”, “mahkemeler”, “yargılanmak”,
“BİMER-CİMER Şikayetleri”, “savunma yazma”, “yanlış yapıldığında yalnız kalma”
ve “yasal problemler” kodları oluşturulmuş ve katılımcıların bu kategoriye ilişkin
ifadelerinden örnekler aşağıda çıkarılmıştır:
…yani çok seviyorlar hastalar yani bunun için biliyorsunuz sağlık hukuku var. Benim kardeşim
de hukuk okuyor ama bu bir sektör olsu şimdi, bunun için avukatlar yetiştiriliyor. Zaten
malpraktis davalarına bakmak için hastaların peşinde neredeyse avukatlar. Yani hastane
bahçesinde dolaşıp hasta yakınlarını şey yapan avukatlar var. Yani işte size yardımcı olalım
doktoru dava edelim işte hakkınızı savunalım işte falan filan (H8, kadın, 39 yaş).
....beni ne mutlu edecek oan bakıyorum. Benim hayatımda huzurumu bozacak herhangi bir şey
olmaması lazım. benim de huzurumu en çok bozacak şey en çok hukuki işler, insanlarla karşı
karşıya gelmek. Mesleğimi böyle kimseye bulaşmadan yapayım, yeterli miktarda çocuklarıma
bakacak kadar, karnımı doyuracak kadar para kazanayım, yapabiliyorsam hukuki şey de
olmazsa, yaşar giderim yani. Doktorlar çok yoruldu bu hukuki konulardan artık (H11, erkek, 38
yaş).
İngiltere’de bir adamın ayak bileği kırılıyor, baya böle parçalı kırık, ameliyat olması gerekiyor.
Yani adam kendini ameliyat ettirecek bir doktor bulamıyor, çünkü tazminatlar çok yüklü, yani bu
ameliyatı orada yaparsa hekim, sonradan bir sakatlık durumu filan olursa, tazminatın altından
kalkamaz yani. Neyse ondan sonra bu adama diyorlar ki sen bu ameliyatı Türkiye’de olsana tabi
bu olay bu tazminatlar filan çok yaygın olmadan önceydi. Adam geliyor ameliyatını olup
ülkesine geri dönüyor. İşte bak dünyanın neresinde olursa olsun insanlar bazı kararlarında
kendilerini düşünmek zorunda. Bak İngilterede de adam riskini ve tazminatını düşünüyor. Bizde
de öyle adam bakıyor başımı niye ağrıtayım diyor. İşte bunlar üzerine çalışılması gerekli (H6,
erkek, 52 yaş).
Sonuç itibariyle orda bitmiyor. Çok fazla hasta görmek, riskin çok fazla olması demektir. Yanlış
yapma riskini arttırır ve yanlış yaptığın zaman, yanında kimse yoktur direk mahkemedesin (H9,
erkek, 48 yaş).
Hastalar şu an hekimlere çok farklı gözle bakıyorlar Tabii bunlar yanlış politikalarının sonucu,
en ufak bir şeyde, hekimle hasta karşı karşıya geliyor. Hekim tek başına kalıyor şikayet
durumunda, bu durum tabi çok can sıkıcı bir şey (H14, kadın, 41 yaş).
…hasta iyi olsa teşekkür bile etmeden gidiyor sana. Aksilik olsa şikayeti cezası mahkeme
mahkeme tek başına sürünüyorsun (H12, erkek, 49 yaş).
Tabii bu durum çok moral bozucu yani öncelikle ben mesela dosyalarda muhakkiklik yapıyorum
diyorum ya hekimleri çağırıp ifade almam gerekiyor. Yani zorunlu bunu yapmak zorundayım. 30
yıllık hekimler karşıma geçiyor diyor ki 30 yıllık hekimim ilk defa başıma başıma geldi Ben de
diyorum ki kusura bakmayın yani bunu yapmak zorundayım diyorum. Dosya önüme geldi, sizi
çağırmakla yükümlüyüm, ifadenizi almakla yükümlüyüm, dosyanız incelemekle yükümlüyüm
diyorum ama hekimler böyle çok canları sıkkın oluyor. Özellikle eski hekimler bunu hoş
karşılamıyor. Doktor öldürmek için yok ki diyorlar, takdiri ilahi de var diyorlar. Ben de
katılıyorum yani doktorun da yapacakları sınırlı. Hani bazen yaşatamıyor istese de (H14, kadın,
41 yaş).
88
Mesela hekimlerin başına gelen davalar var. Bu davalarda hekimler taksirle adam öldürmekle
filan suçlanıyorlar. Bildiğin mahkemeye gidiyorsun yani (H11, erkek, 38 yaş).
Şimdi doktora insanlar çok kolay ulaşabiliyor. Doktor senin yanına geliyor, ondan sonra senle
muhabbet ediyor yine de tatmin edemiyorsun. Yani verilen tedaviye sadık kalmayıp buna bağlı
kalp krizi geçiren ya da beyin kanaması geçiren hastanın ölümünden seni sorumlu tutuyorlar.
Annesine babasına sözünü geçiremeyen insanlar, hasta yakınları, seni dövebilirim, sana zarar
verebilirim özgüvenine sahip, çünkü bunun cezası yok, bunun cezası ıvır zıvır (H10, erkek, 43
yaş).
Türkiye’de sistemin yapısı, aile biçimi, kapasitenin üzerine kurgulanmayıp, uzman üzerine
kurgulandığı için uzmanlık yapmak zorunda bir bakımdan. Hem gelir açısından yine gelire
geliyoruz. Hoş bugünkü sistemde öyle görünüyor birçok pratisyen uzman, uzmandan daha iyi
kazanıyor. O ayrı bir şey. Ama görünürde statüsü, toplumun bakış açısı, prestiji açısından uzman
olmak zorunda hissediyor. Çünkü diğer türlü ikinci sınıf doktor olarak sınıflandırılıyor (H7,
erkek, 46 yaş).
Türkiye’de her hekim uzman olmak zorunda değil fakat aileler çocuklarının doktor olduğunu
etrafta konuştukları zaman, branşının ne olduğuyla ilgili direk soru ile karşılaşıyorlar. Bu
ailelerde otomatik olarak stres yapıyor. Aile bunu çocuklarına da yüklüyor farkında olmadan. Ha
uzman olmak güzel ama pratisyen olarak çalıştığım dönemde ben çok mutlu olarak aile hekimi
olabilirdim, fakat hem maddi kayıp çok fazla hem de doktor arkadaşların sana bakışı çok rahatsız
ediyor, irrite ediyor (H10, erkek, 43 yaş).
Uzman olmak zorunda değil aslında her hekim. Ben hani bunu uzman olduktan sonra anladım.
Ben uzman olmadan önce yaklaşık 5 sene pratisyen hekimlik yaptım. Pratisyen arkadaşlar da
89
uzman olmadıkları zaman aslında bir eziklik hissediyorlar. Bunu gördüm ben uzman
arkadaşların maalesef bakış açısı böyle,Türkiye'de bakış açısı böyle (H13, kadın, 42 yaş).
Ben mesela okulu bitirdim, hiç uzman olmak gibi bir niyetim yoktu. Ayrıca okulu bitiren herkes
uzman olacak diye bir kural da yoktu. Ama ne zaman oradan oraya, oradan oraya savrulduğumu
gördüm, ondan sonra sinirlendim. Ev var, o var, bu var, ne zamana kadar yer değiştirebilirsin ki.
Hem bundan hem biraz da unvan almak gerekli diye düşündüm. Pratisyenlikte
karşılaştıklarımdan dolayı böyle düşündüm (H6, erkek, 52).
Yani genelde insanlar pratisyen olarak kalmak istemiyor. Yani her şey olabilirsin herhangi bir
durumda görevlendirilebilirsin. Açık kapatmak amaçlı, mesela 112 kontrol merkezinde. 10 sene
hasta bakmamış bir hekim, sonrasında ihtiyaç durumunda, ya da hani olağanüstü hallerde de
görevlendiriliyor ya, hani orda bilfiil hani kanlı bir olaya da girmek zorunda kalabilir. O hekim
unutmuş da olabilir artık hasta bakmayı, hani daha iyi müdahale de edemeyebilir, o yüzden, hani
ne olduğum belli olsun, uzmanlığım olsun kafasına giriyor hekimler. Aslında sistem yanlış.
Sistem seni resmen uzman olmaya itiyor. Hani insan okuyabildiği kadar okumalı bence ona da
karşı değilim ama ben arkadaşlarıma söylüyorum. Pratisyen kalmak şey ya nasıl analatayım, bu
ülkede pratisyen olunmaz yani. Pratisyenler de TUS a çalışmak istemediği için kalıyor. Yani
hani çok çeşitli nedenleri var bu uzmanlık istemenin. Mesela maaşını artırmak isteyebilir,
şartlarını iyileştirmek ya da unvan için uzman olmak isteyebilir (H14, kadın, 41 yaş).
Türkiye’de sistemin yapısı, aile biçimi, kapasitenin üzerine kurgulanmayıp, uzman üzerine
kurgulandığı için hekimler uzmanlık yapmak zorunda bir bakımdan. Hem gelir açısından yine
gelire geliyoruz. Hoş bugünkü sistemde öyle görünüyor, birçok pratisyen, uzmandan daha iyi
kazanıyor. O d ayrı bir şey. Ama görünürde statüsü, toplumun bakış açısı, prestiji açısından
uzman olmak zorunda hissediyor. Çünkü diğer türlü ikinci sınıf doktor olarak sınıflandırılıyor
(H7, erkek, 46 yaş).
Yani tıbbın esas tıbbın en büyük tercih edilmesinin sebeplerinden bir tanesi biraz da statü bana
göre. Yani bu Roma döneminde de böyleydi. Yani hekimler sihirli işler yapıyorlardı. Yani
senatoda gene hukukçular, din adamları, sosyologlar varmış o dönemde ama hekimler fakir
zümrenin, statü olarak daha hızlı ilerlemek için tercih ettiği bir meslekmiş. O gün hekimlik statü
meselesiymiş, bugün uzmanlık, statü meselesi değişen bir şey yok yani (H11, erkek, 38 yaş).
Benim hekimliğe girişim çok da isteyerek miydi? Hayır. Teşvik edildim. Hekim ol, doktor ol
tarzındaydı. Pratisyen kalmak istemediğim için uzman olmaya çalıştım. O zaman yoktu aile
hekimliği, pratisyen hekimliğe hekim gözüyle bile bakılmıyordu. Şimdi de öyle. Statüsü çok
düşük, illa uzmanlık gerekiyor şimdi (H9, erkek, 48 yaş).
90
Şekil 5:Sistemsel Faktörlere İlişkin Kavram Haritası
91
1.1.3.1. Performansa Dayalı Ek Ödeme Uygulamasına İlişkin Faktörler
92
bakın Beyin Cerrahisi ve Kadın Doğum da diplerde. Son yıllarda şu an böyle
performans olarak, döner sermayeden fazla puan alan, performans puanları yüksek,
pre klinik branşlar, özellikle biyokimyadır radyolojidir, mikrobiyolojidir, laboratuvar
bölümleri tercih ediliyor”, Üroloji Uzmanı H12 ise “Performans sistemi direk etkiler
yani gelir bir insanın hayatında en önemli şeydir. Gelir derken biliyorsun hekimler kuş
gibi maaş alıyor artık ona maaş diyebilirsek o da ayrı bir konu. O yüzden performansa
yöneliyor insanlar. Laboratuvar branşları bugün neden çok tercih ediliyor? Performans
sistemi yüzünden, hem uğraşmayayım hem de dönerimi alır otururum diyor adam.”
şeklinde ifade ederek performansa dayalı ek ödem sisteminin branş tercihlerini direkt
etkilediğini belirtmiştir.
93
sırf o adam oraya gelmiş diye, girişini açtırıp, tit isteyip sonucu da ürolojiye gönderen
hekimler var mesela etik mi bu ya.” ifadesi ile etik ihlallere dikkat çekmiştir.
Mesela performansa tekrar gelirsek. Mesela benim eşim çocuk psikiyatri uzmanı TUSta çok
yüksek puanla çocuk psikiyatrisine yerleşti. Gerçekten çok iyi bir puan aldı. Devlette çalışıyor ve
hiçbir performansı yok. Çünkü cerrahi bir branş değil, diğer hekimlerin yazdığı gibi ekstra işlem
giremiyor ha girmesin de zaten. Bu arada cerrahlar mesela ameliyat giriyor, girişimsel işlemler
Giriyor, yaptıkları işlemi tekrar tekrar girebiliyor, performans puanı yüzünden. Eşim aslında çok
yüksek puanla girdi ve Türkiye'de sayılı bir branşa girdi ama istediği performansı alamıyor. Yani
şunu demek istiyorum, cerrahi branşlar nasıl performansımı artırırım derdindeyken, bazı dahili
branşlar da bu sisteme uygun değil (H14, kadın, 41 yaş).
Zaten hekimlerin ücretlendirilmesi ile ilgili bana göre temelde büyük bir sıkıntı var. Ben ek
ödemenin bizi oyaladığını düşünüyorum. Çünkü bunların hiçbiri emekliliğimize yansımıyor.
İnsanlar artık hekim olmayı bile tercih etmiyor yani gençlere baktığımız zaman eskiden tıp
okumak şu anda arka sıralara doğru gidiyor. Çünkü para kazanılacak bir şey olmaktan çıktı artık.
Maaşlarımız inanılmaz düşük, yani asıl maaşlarımız inanılmaz düşük. Bunlarla emekli oluyoruz,
bu özlük açısından ciddi bir kayıp, yıllık izin kullandığımız zaman veya hasta olduğumuz zaman,
rapor aldığımız zaman, ek ödeme alamıyoruz, hayat standartları çok düşük oluyor o zaman. Yani
şu anda almış olduğumuz ek ödeme çok fazla bir ek ödeme değil. (H2, kadın, 48 yaş).
Nöbette acil hastalar geliyor ve hakkından gelebileceğimiz olduğu gibi, yani yoğun bakımlık
hastalar, yatalak olan hastalar, anomalili hastalar da geliyor ve artık son durak yani. Nöbetin
riskleri var ama yani hiçbir karşılığı da yok yani. Çok alsan 1000 tl para alırsın yani bir ayda
nöbetten…. performans sistemi bazı yönlerden iyi, yani muayenehaneleri kapattık iyi de oldu
ama bir eşitsizlik, dengesizlik, haksızlık ve hakkaniyetsizlik var. Yani bir kişi 8 saat hastanede
kalıyor ya nasıl 120 bin puan yapılıyor diye kimse düşünmüyor, sormuyor (H3, erkek, 59 yaş).
Şu anda dediğim gibi tek kriter, tek kriter para, para, para. Bu çok kırıcı, çok üzücü. Herkes işte
ne kadar döner alabilirim, dönerimi ne kadar artırabilirim, performans puanımı nasıl
arttırabilirim diye uğraş içindeler. Bu da kişilerin kesinlikle branş tercihini etkiliyor. Cerrahi
branşlarda düşme var. Yani bazen kontenjanları açık kalıyor kimse tercih etmiyor yani ek
kontenjanı açıyor, kimse yine tercih etmiyor bu durumda açık oluyor öyle. Ama ben özellikle bu
ilk şeyi vurguluyorum, yani bu performans kısmını, şu an olmazsa olmaz tek şey döner sermaye.
Kişilerin göz önünde bulundurdukları tek şey, döner sermaye. İnsanlar biliyor musun artık tercih
ederken böyle geziyorlar gelip bize soruyorlar, kaç lira döner alıyorsunuz, kaç gün nöbet
tutuyorsunuz diye (H5, erkek, 46 yaş).
Yani şöyle bir durumda var aslında Biyokimya uzmanı ile Genel Cerrahi uzmanı arasında çok
büyük bir farklılık yok, gelir olarak çok ciddi bir farklılık yok, fakat yapılan sarf edilen efor,
kaygılar, malpraktis kaygısı, nöbetler, hasta ile ilgilenme yani birçok dezavantajı var (H11,
erkek, 38).
Performansın kötü olan tarafı şu, dahili branşlar için konuşuyorum, belki de gereksiz bir şekilde
çok fazla ilaç yazabiliyor hekim, gerekli olmayan şeyler yapabiliyor. Duyuyoruz gerekli olmayan
ameliyatlar, aslında ameliyat olmadan da tedavi edilebilecek iken, belki yaptığı ameliyat yanlış
94
bir ameliyat olmayabilir, diz protezi atıyorum, diz protezi olmadan da hasta 4-5 sene idare
edebilecekken, o durumdayken, hastayı o şekilde ikna etmek yerine gelsin protez yapalım
diyebiliyor arkadaşlar. Yani tıbbi kararları etkiliyor. Antidepresan yazımından düşünecek
olursak, antidepresan yazılmadan veya önerilerle de çözebilecekken performans var çok fazla
hasta bakmak zorundayım diyor, yazıyor antidepresanı gönderiyor gibi. Çünkü daha fazla hasta
bakmak durumunda. Bu defa tedavileri etkileyebilir bu performans sistemi, yanlışlığa sevk
edebilir fakat yanlışlıktan ziyade daha basit şeylerle çözülebilecek şeyleri daha farklı yönde
çözdürmeye yaklaşabilir (H9, erkek, 48 yaş).
Ben performans istekçisiydim, yani 2000 yılında dekanla konuştuğumu hatırlıyorum. Böyle bir
sistem olmaz, olması gereken şudur, herkes ne üretiyorsa bunun karşılığını almalıdır diye
Dekanla bizzat konuştuğumu hatırlıyorum. O zamanki görüşlerimi hiç unutmadım. Performas
sistemi geldi ve geldikten sonra ben onu söylemimi ne kadar karşılıyor diye yakınen takip ettim.
Hiç böyle bir şey hayal etmemiştim ve yani benim performans sisteminden kastettiğim şey
gerçekten insanların performansları kadar gelir sahibi olmasıydı ama pratikte gördüğüm şuydu:
performans sistemi tamamen bir kapalı kutunun içinde uygulanıyordu, o kapalı kutu zaten birileri
tarafından belirleniyordu, yani gelir sınırı olan bir sitemde performans olmaz ki. Yani dış
çerçeveleri belli olan bir mekanizma, performasın serbest olamadığı bir mekanizmadır. Sonra
batık ki yıllar içerisinde toplam bütçe küçülüyor ama bir performanstan bahsediliyordu. Bu biraz
komik oluyordu açıkçası, performans geliri düşüyor ama insanlar deli gibi çabalıyor (H1, erkek,
60 yaş).
Ne bileyim hekimlerin birbirleri içerisinde yarış içinde olması, para almak için farklı şeyler
yapması yani ben hastanede hiç çalışmadığım için bilmiyorum ama hekimler arasında
konuşuşuyor bunlar. Bu sistem böyle şeyler yaptırıyor insanlara (H14, kadın, 41 yaş).
Mesela performanslar şişiriliyor. Hekimler yapmadıkları işlemleri yapmış gibi şişirip, tabi sistem
buna müsait, ortalamayı tutturmak için bunu yapmak zorunda oluyor hekim. Ben uzman
olduktan sonra Şırnak’ta mecburi hizmet yaptım. Orda çok iyi, gerçekten çok çalışkan bir
dahiliyeci vardı. Kız gerçekten ne yaparsa onu sisteme girerdi ama benim kadar para alamazdı.
Çünkü puanları şişirmiyordu. Ben o zaman döner inceleme komisyonundaydım, çok kavgasını
ettim bunun, orada yüksek puan alan adam o zaman performansını ispatlasın diyordum. Sonra ne
oluyor, puanları şişiren doktorla karşı karşıya kalıyorsun. Mesela ben o zaman şunu önerdim,
hastalardan rast gele seçim yapacağım dedim, ohoo kıyamet koptu bir sürü tartışma, cephe
aldılar bana. Ne yapacaktım? Hastanın dosyasını alacaktım ondan sonra yapılan işlemlere
bakacaktım. Fazla girilen puanları silecektim. Böylece dahiliyeci arkadaşım da hak ettiğini
alabilecekti (H6, erkek, 52 yaş).
Mesela bazı branşların puanı yüksektir. Yani şeyi TUS puanı, ama TUS puanı yüksek olan
branşların, performans puanı da yüksektir, tercih ediliyor. Yani mesela cildiyenin hiçbir riski
yoktur. Performansı tavandan alır, tercih edilir, niye tercih etmesin? Ben burada ameliyat
yapıyorum, hasta kanıyor, hasta ölüyor, risk alıyorum, onunla cebelleşiyorum. Cildiyeci bakıyor
hııı o var, bu var, krem yazıp geçiyor. Kremle geçmezse gene gel diyor, başka krem yazarım.
Ben ne yapıyorum? Ameliyatta hata yaparsam hastayı kaybediyorum. Ben olsam ben de tercih
ederim Cildieyi, yani şuan imkanım olsa, Cildiyeyi yazarım tartışmasız (H12, erkek, 49 yaş).
Yani işte rahatlık, malpraktis ondan sonra, kazancına da bakıyor. Herkes daha rahat bir şekilde,
daha stressiz, üstelik devlette çalışıyorsan, birde kazancın daha da iyi oluyor. Hem rahat edeceği,
hem daha az çalışacağı, hem de performans puanı yüksek olan daha fazla kazanacağı branşlara
gidiyor hekimler. Benim gördüğüm son yıllarda gözlemlediğim bu (H13, kadın, 42 yaş).
95
1.1.3.2. Uzmanlık Eğitimine İlişkin Faktörler
…bu arada uzmanlık eğitimini nerede yapacağın etkili. Biz Antalya'dan çıkmayalım dedik ama
buradaki üniversitede iyi yani, böyle düşününce hem il hem de klinik benim branş tercihim
etkiledi mesela (H13, kadın, 42 yaş).
Bir de mecburi hizmetten kaçış olarak herhangi bir uzmanlığa yerleşmek için tercih ediliyor
branş. Çünkü eğer pratisyen kalınırsa, ücra bir yere gidebilir hekim, ama uzmanlığı kazanırsa ya
üniversite hastanesinde ya da devlet hastanesinde asistanlık yapacak, sonrasında da en kötü
ihtimalle bir hastanede ya ilde ya da yani ilçe merkezinde çalışır (H4, kadın, 45 yaş).
…Ankara o yönden çok farklı yani portföyü açısından, tecrübe açısından, hocalar açısından ve
en önemlisi akademik yeterlilik açısından, Hoca kalitesi açısından çok farklı ve çok iyi bir
üniversite. Ha asistanlık zamanında çok yorulduk, çok nöbet tuttuk, belki çok okuma fırsatımız
olmadı ama bunun faydalarını perifere çıkınca uzman olunca, uzman olduktan sonra çok gördük.
Tecrübedir bu onu zamanla hissedebiliyorsun, zaten özgüveniniz olsun, tecrübeniz olsun sahaya
çıkınca hasta ile karşılaştığın zaman ortaya çıkıyor, bu çok önemli tabii ki (H5, erkek, 46 yaş).
96
Branşın zorluğu, maddi beklenti karşılama oranı , TUS da alınan puan, il, asistanlık yapacakları
il. Üniversite veya eğitim araştırma hastanesi, klinik diyebilirim yani aynı anlama geliyor.
Diyelim ki kişi Antalyada yaşamak istiyor, sırf bu yüzden branşa bakmaksızın ya da daha
sempatik gelen branşları il bazında değerlendirip sırayla yazıyor. Yani şehir kişinin o branşı
seçmesinde etkili, rahatlık ve alınan puan da körele, yani aldığınız puana göre en rahat bölümü
tercih ediyorsunuz (H8, kadın, 39 yaş).
Uzmanlık yapmak istiyorum. Ne yapayım diye düşünüyorsun önce. Mesela il tercihi yapıyorsun,
birde atıyorum, şu vilayete gitmek istemiyorum, memleketime yakın bir yer olsun, Isparta
Antalya, Denizli olsun. Burada hangi kadrolar boş gibi veya gittiğim yerde hoca ile anlaşabilir
miyim? diye düşünüyorsun, asistanlık zor bir şeydir. Hocaya uymazsam adam bana eziyet
çektirirse diye düşünüyorsun (H9, erkek, 48 yaş).
Ama bir başka nokta daha var. O da tıp eğitiminin yetersizliği ve eşitsizliği. Bugün Acil servisten
beni gece 11.30 ta arayıp, bu bir pratisyen arkadaş, adamın varisi var abi demesi. Niye aradın
kanıyor mu? Bir şey mi oldu? Bunu bile ayırt edemiyor bir pratisyen hekim arkadaş. Dolayısıyla
eğitimin ne kadar ayaklar altında olduğunun göstergesi bu. Arkadaşım iyi bir yerden mezun olan
veya iyi eğitim almış veya kendini mesleğine adamış bir hekimle aynı yetki ve sorumluluklara
sahip (H7, erkek, 46 yaş).
97
Ben işin iç yüzünü sadece dışardan gözlemleyebiliyorum. Yani benim dönemimde benim
kuşağımda insanlar Kadın Doğumcu olmak isterlerdi. Hani bu işte para var deyip, şimdi tam gün
yasası çıktı, özel hastaneler var, sağlık sistemindeki değişiklik bunu etkilemiş olabilir. Sağlık
sisteminde ciddi değişiklikler oldu. Bir 15 -20 yıl öncesine göre. Şimdi insanların daha önce
muayenehaneleri vardı, muayenehaneden para kazanıyorlardı, hem hastanede çalışıp hem
muayenehanede çalışabiliyorlardı. (H2, kadın, 48 yaş).
Mesela Aile Hekimliğinde sertifika uygulaması çıktı. Bu devletin koyduğu bir sistem. Biz TUS
la kazandık. Önceden TUS puanı olmadan alıyorlardı, sonra TUSdan 40 puan barajı getirdiler.
Aile Hekimliği sisteminde çalışan aile hekimleri, TUSdan 40 puan alınca ve tercih yapınca yerini
de kaybetmiyor (H13, kadın, 42 yaş).
Sağlık politikaları da etkili. Sürekli sistem değişiyor. Son 10 yılda en çok sağlıkta değişiklik
oldu. Bu değişikliklerden de etkileniyor doktorların tercihleri. Mesela üniversitedeki Hocaların
sadece derslere gelmesi, fakültede hasta bakmaması, şimdi düşün bu Hocalar sadece derse
geliyor, dersten sonra nereye dooğru muayenehaneye ya da özeli tercih ediyor. Özel hastanede
çalışıyor, e şimdi bir tıp fakültesinde okuyan öğrenciyi düşün, zaten sistemin birebir içinde değil,
ne yapsın hayatına bir yön çizecek. İşte böyle değişikliklerden etkileniyor tercihler bence (H6,
erkek, 52).
Aslında burda şunu da söyleyebiliriz. Maalesef sistem, bugünkü sistem, hekimleri buna zorluyor.
Yani eskiden beri isteği olan, eskiden beri aynı branşını belirleyip, bu doğrultuda devam eden bir
insan, sistemden dolayı tercihini değiştiriyorsa, orada gerçekten ciddi bir sorun var demektir
(H11, erkek, 38 yaş).
Türkiye’deki sağlık sistemi değişirse tercihler de o yönde değişir. Tabi ki sağlık politikaları
etkili. Yani muayenehane varken Kadın Doğum tercih ediliyordu, çocuk çok tercih ediliyordu.
Neden? Para kazanılıyordu. Şuan öyle bir şey yok, şuan deminde dedik ya laboratuvar branşları
çünkü parası iyi dikkat edersen, yine paraya bağlı (H12, erkek, 48 yaş).
Son yıllarda en çok tercih edilen branşlara ilişkin bulgular branşlar ve tercih
edilme nedenleri olarak iki alt kategoriye ayrılmıştır. Katılımcılara önce son yıllarda en
çok tercih edilen branşlar sorulmuş, daha sonra bu branşların tercih edilme nedenlerine
ilişkin olarak konu derinlemesine araştırılmıştır.
1.2.1. Branşlar
Son yıllarda en çok tercih edilen branşlara ilişkin bulgular dahili branşlar,
cerrahi branşlar ve temel tıp bilimleri branşları olarak alt kategorilere ayrılmıştır.
Katılımcılar en çok tercih edilen dahili tıp bilimleri branşlarını; Cildiye, Aile Hekimliği,
Fizik Tedavi, Çocuk Psikiyatri ve Enfeksiyon Hastalıkları, cerrahi tıp bilimleri
branşlarını; Kulan Burun Boğaz, Ortopedi, Plastik ve Rekonstrüktif Estetik Cerrahi,
98
Göz Hastalıkları; temel tıp bilimleri branşlarını ise Mikrobiyoloji, Biyokimya,
Radyoloji, Nükleer Tıp ve Patoloji olarak ifade etmişlerdir.
Yani mesela pre klinik branşlarda daha çok yığılma var. Ama talep tabi şuan bu branşlara yoğun.
Bence talebi sorgulamak lazım (H11, erkek, 38 yaş).
O yüzden insanlarda daha çok belaya bulaşmadan götüreyim tarzında, cerrahi olmayan daha soft
branşları deniyorlar. Atıyorum pre klinik branşlardan Biyokimya, Radyoloji vs, kliniklerden de
Cildiye, Fizik Tedavi, Çocuk Psikiyatrisi, belki Psikiyatri, Göz bunlar daha çok tercih ediliyor
veya işte Radyoloji tercih ediliyor (H9, erkek, 48 yaş).
Bu medya da da çıktığı gibi Cildiye, Radyoloji, Biyokimya gibi branşlar gittikçe artmaya başladı
(H1, erkek, 60 yaş).
Fizik tedavi, Cildiye, Laboratuvar branşları, Radyoloji uzun zamandır tercih ediliyor (H12,
erkek, 49 yaş).
1.2.2. Tercih Edilme Nedenleri
Hekimlerin en çok tercih ettiği branşlar “Dahili Tıp Bilimleri”, “Cerrahi Tıp
Bilimleri” ve “Temel Tıp Bilimleri” olarak güncel tıp pratiğinde kullanıldığı gibi
kategorileştirilmiştir. Dahili Tıp Bilimleri; Cildiye, Fizik Tedavi, Çocuk Psikiyatri ve
99
Enfeksiyon Hastalıkları; Cerrahi Tıp Bilimleri; Kulak Burun Boğaz, Ortopedi, Plastik
Cerrahi ve Göz Hastalıkları; Temel Tıp Bilimleri; Mikrobiyoloji, Biyokimya, Radyoloji,
Patoloji, Nükleer Tıp branşları olarak sıralanmıştır.
100
Şekil 6: Son Yıllarda En Çok Tercih Edilen Branşaların Tercih Edilme Nedenlerine
İlişkin Kavram Haritası
101
1.2.2.1. Toplumun Özelliğinden Kaynaklı Nedenler
Birde anlayış meselesi sistemle de alakalı. Birincisi insanların bir yerde doyumsuzluğu var.Artık
medya, o, bu, herkesin hastalıkla ilgili bir fikri var. Saygı kalmadı, bir sürü olumsuz şart var
yani. Toplumda eğitim noksanlığı var evet ama hekimlerde de var. Şöyle bir örnek vereyim ben
gözümle gördüm. Bir insanın en değerli varlığı çocuğudur çocuğu düşmüş, kafa travması, hiçbir
şey yok ama beyin kanaması olabilir mi olabilir. Acile getirmiş, çocuğum düştü, kafasını çarptı
diye hekim gerekeni yapmış, çocuğu müşahedeye almış, tıbbi olarak tamamen doğru ama eksik
bir yönü var, aileye açıklama yapmıyor bilgilendirmiyor. 1 saat sonra adam geliyor, benim
çocuğum niye hala yatıyor diyor, endişeli bir baba, zaten eğitim düzeyi düşük, geliyor sataşıyor
hekime, hekimde ona cevap veriyor, bir kargaşa başlıyor, hekim zaten dövüş kavga bilen bir
insan değil ki kalkıp yumruk atacak hali yok. Ama karşısındaki öyle değil.Bir tane vuruyor, alın
size sağlıkta şiddet. Karşımızda ne yazık ki İsviçre’de yaşayan bir aile yok. Sosyo kültürel
düzeyi ortaların altında bir aile ile karşı karşıyayız. Hiç hekimi döven bir öğretmen duydunuz
mu? duymazsınız. Bizim bunlara çözüm bulmamız lazım (H7, erkek, 46 yaş).
Evet yani dediğim gibi, eskiden hekimin karşısına çıkarken insanların saygı gösterme durumu
vardı. Ama şimdi o kadar yok, medya, diziler, filmler de çok etkiliyor. Doktor bu hasta ölürse
sen de ölürsün diyen insanlar türedi. Filmlerde onları görüyorlar sonra insanlar da demek ki
böyle olacak diyor (H9, erkek, 48 yaş).
Çünkü Amerika’da ve bazı Avrupa ülkelerinde özellikle bazı ülkelerde insanlar hastalıklarını
biliyorlar. Çünkü bilinçliler, sağlık eğitimi alıyorlar, okullarda dersler var ve hastaneye gelmeden
önce 1. basamak sağlık hizmetleri çok güzel çalışıyor. Aile hekimine uğramadan veya
ambulanstaki doktor onay vermeden kafanıza göre acile gelemiyorsunuz. Ama bizim ülkemizde
maalesef böyle değil. İnsanlar artık doktora saygı duymuyor. Halk için söylüyorum mesela
pratisyene fort gözüyle bakıyorlar. Sadece rutin hasta bakıp geçiyor sanıyorlar ama bence o
arkadaşlara haksızlık oluyor (H10, erkek, 43 yaş).
Belki de insanlarımızın hastalıkla ilgili bilinci olmadığı için, komşudan aldığı ilaçla iyi olacağına
inanan, kırıkçıya çıkıkçıya gittikten sonra hastaneye kolum iyileşmedi diye gelen bir sürü insan
var. Bunlarla muhatapsın yani önce toplumun kafasını çalıştırmak lazım, kafası çalışınca
102
otomatikman diyecek ki, ya ben önce bir Aile Hekimine gideyim. Baktı oldu olmadı, hastaneye
gelir ya da sevk edilir ama şuan Aile Hekimlikleri ilaç yazdırma yeri olarak görülüyor, sadece
ilaç yazılıyor oralarda, ilaç yazılan bir yer haline dönüştü (H10, erkek, 43 yaş).
1.2.2.2. Branşın Özelliğinden Kaynaklı Nedenler
…Radyoloji uzun zamandır tercih ediliyor. Nispeten daha rahat bir branş, artı kazancı iyidir, son
zamanlarda Fizik Tedavi, Cildiye artı laboratuvar branşları (H7, erkek, 46 yaş).
Preklinik branşlar atıyorum Biyokimya. Çok fazla risk yok, işini bitir çık (H12, erkek, 48 yaş).
Şimdi insanlar Biyokimya, Radyolojiyi seçiyorlar. Hem rahat, hastayla filan uğraşmam, hem iyi
kazanırım diyor hekimler (H3, erkek, 59 yaş).
Mesela Biyokimya, Radyoloji öyle çok rağbet görüyor. Bunlarda nöbet yok, hasta ile karşılaşma
yok, stres yok, döner sermaye fazla alıyor (H5, erkek, 46 yaş).
Fizik Tedavi, Cildiye, Radyoloji bu branşlar tercih ediliyor en çok hatta dur sıralamaya koyarsak,
birinci sıra Radyoloji, ikinci sıra Fizik tedavi, üçüncü sıra Cildiye derim ben neden radyoloji
çünkü onlar hasta görmüyor, hasta görse bile işlemini yapıp yolluyor, risk almıyor, öyle olunca
şimdi hasta görülmeyen branşlara yöneldi hekimler, sonra ek ödemesi de iyi ,hem rahat hem de
çok kazandırıyor, Fizik Tedavi zaten hep tercih edilirdi orda da bi poliklinik yapılıyor zor değil,
103
yani genelde zaten dikkat et bayanlar tercih eder bu branşları, cildiye de öyle yok efendim elinde
bir yara çıkmış da sonra sırtında küçücük bir ben varmış, geliyor adam polikliniğe, doktor ona
bir kesi atıyor, diyelim alıyor ya da işte yakalım diyor, hepi topu beş dakika, e sonra dünyanın
puanını topluyor (H6, erkek, 52 yaş).
Klinik branşlardan yani Dermatoloji, Fizik Tedavi, ee onun dışında, klinik olmayan temel
branşlar, Radyoloji, hasta görmediği için, Radyoloji tercih ediliyor mesela, yani hastayla
iletişime girmemek için insanlar Radyolojiye yöneliyor, radyolojinin puanı çok iyi. En iyi
branşlar bunlar. Dermatoloji de daha rahat, acili yok ,yatan hastası komplike değil, çok sıkıntılı
hastası olmuyor, kazancı iyi, ee sonra başka hangi bölümler, Plastik Cerrahi falan tercih
edilebiliyor yani bu şekilde, bu branşlar (H8, kadın, 39 yaş).
Yüksek puanlı branşlardan biri Dermatoloji. O hep yüksekti zaten, eskiden beri popülerdi.
Malpraktis ihtimali de çok düşük, onun haricinde özel sektörde de yeri var, kazanç ihtimali çok
yüksek bir branş, onun haricinde Fizik Tedavi var çok tercih edilen bir bran,ş onda da yine hem
cerrahi olmamasının ciddi bir avantajı var hekim açısından hem de rahat (H11, erkek, 38 yaş).
En çok tercih edilenler Biyokimya, Dermatoloji, Fizik Tedavi, Mikrobiyoloji, Çocuk Psikiyatrisi
bunlar tercih ediliyor. En yüksek puan Çocuk Psikiyatrislerinde şuan şöyle ki sayı az, risk daha
az, daha az hasta bakıyorsun, dışarıda muayenehane açma şansın daha yüksek, muayenehane
açtın hastanın gelme ihtimali daha yüksek. Eskiden Çocuk Psikiyatrisi çok azdı, zamanla sayısı
daha arttı. İnsanların da Çocuk Psikiyatrisine götürme durumları arttı, biraz da bilinç de arttı,
dikkat eksikliği, hiperaktivite denilen bir hastalık var şimdi, eskiden çok hareketli yerinde
duramıyor denilirdi bu çocuklara, şimdi tanılı hasta bunlar (H9, erkek, 48 yaş).
Cildiye, Radyoloji Biyokimya gibi branşlar gittikçe artmaya başladı. Bence nedeni büyük
ihtimalle biraz önce konuştuğumuz gibi hasta ile temas etmek istemiyor insanlar (H1, erkek, 60
yaş).
Son yıllarda preklinik, tanıya yönelik branşlar daha fazla tercih ediliyor. Tercih ediliyor olması
da tabii bu branşın çok iyi olduğu anlamına gelmiyor. Bizim branşın durumu hiç iç açıcı değil.
Kadrolar dolu, enfeksiyon hastalıkları ile ortak laboratuvar hakları var mesela. Bir de son
yıllarda herkes bizim branşa yöneldi diye önemsiz bir branşmış gibi görünüyor (H4, kadın, 45
yaş).
Evet demin de dediğim gibi, son yıllarda, şu an böyle komplikasyon olmayan, performans olarak
döner sermayeden, fazla puan alan, performans puanları yüksek, preklinik branşlar özellikle
Biyokimyadır, Radyolojidir, Mikrobiyolojidir, laboratuvar bölümleri işte (H5, erkek, 46 yaş).
Temel bilimler diye biliyorum, hasta bakmayan, malpraktis olaylarından dolayı şu sıralar biz de
bu dosyalara bakıyoruz. Muhakkik olarak görüyorum insanlara sürekli nasıl dava açabiliriz
peşindeler, bazıları haklı yerde dava açıyor tabii ki ama bazısı sadece tazminat almak amaçlı
yapıyor. Bu konuda Doktorlar mağdur. Ha bir de riski az olan bölümleri, daha rahat olan, yani
çalışma koşulları uygun olan, düzenli bir hayat kurabilecekleri, maaşı da iyi olan, döneri çok
olan genelde tercih ediliyor (H14, kadın, 41 yaş).
Cildiye gibi, Göz gibi, KBB, Laboratuvar branşları gibi branşları tercih ediyor hekimler. Nedeni
belli hekimler artık birşeylerden kaçıyor, rahat da etmek istiyor (H10, erkek, 43 yaş).
104
1.3. Uzmanlık Alan Tercihlerinin Değişmesi Sonucu Oluşabilecek
Problemlere İlişkin Bulgular
Diyagnostik bilimlere yığılma artıyor. Yani bizim branşlara yoğun ilgi var şuan. Ne olacak çok
güzel bir soru. Bu durum orta vadede cerrahi branşlardaki uzman sayısının azalmasına neden
olacak, yani orada bir dengesizlik yaşanacak. Uzun vadede durum daha vahim bence. Bizim
branşımız gibi branşlarda, tanı ve tedavide, tam otomasyon sistemine geçildi, yani insan faktörü
giderek azaldı. Bu tabiiki bizim dezavantajımıza. Teknolojik olanakların kullanıldığı diyagnostik
branşlarda çalışan hekimler tehdit altında, biliyorsunuz son yıllarda yapay zeka fenomeni
oldukça popüler yani bugün diyagnostik branşlara yığılan hekimler yarın belki bu branşları bile
bulamayacaklar. Sağlık sisteminde gelecekte neler olabiliri ciddi araştırmak lazım. Gelecekte
105
sağlık sizteminde hekimler anlamında sorun oluşacak. Dengesizlik anlamında yani (H4, kadın,
45 yaş).
Böyledir aslında bir alanda dengesiz bir yığılma olduğu zaman, orda iş analmında sıkıntı olur,
yani yığılan tarafta da işler düzgün yürümez. Şimdi iki kişinin yapacağı işi on kişi yapmaya
çalışırsa, yani ortaya yine düzgün bir iş çıkmaz diye düşünüyorum. Sağlık sektörü açısından
ciddi sorun (H2, kadın, 48 yaş).
Prekliniklere yığılma oluyor. Sonra diğer branşlara talep olmuyor. Bir yerde yığılma var, bir
yerde boşluk var. Bu da neye sebep oluyor talep olmayan branşlarda çalışan, o tarafta çalışan
hekim arkadaşların iş yükünün artmasına sebep oluyor. Çünkü neden yeni asistan gelmiyor,
nöbet sayısı azalmıyor, hekim arkadaşlar yoğun bir şekilde çalışıyorlar. Diyelim ki 2018 yılında
TUS tercihlerinde Beyin Cerrahi, Genel Cerrahi, Kadın Doğum ne bileyim Kardiyoloji, Dahiliye
de diyelim hadi o da benim branşım, bu branşlara tercih yapılmadı, hiçbir hekim arkadaş gitmek
istemedi. Bu branşların ihtisas süreleri, tabi aralarında farklı sürelerde var ama, 4 yıl, 5 yıl. 2018
yılını pas geçmiş olduk, 2019 yılında diyelim tercih yapıldı, bu hekim arkadaş 2018 yılında
tercih yapmış olsaydı, 5 senelik asistan eğitimi olduğunu düşünürsek, 2023 yılında uzman hekim
olarak sahaya çıkacaktı. Fakat 2019 yılında tercih ettiği için bir sene geç sahaya çıkmış oldu. Bu
durumda ne oldu, sahada çalışan arkadaşlara ek bir takviye gelmediği için, hem nöbet
sayısında bir azalma olmadı, hem iş yükü arttı, bu yığılmalar bence bunu yaptı (H5, erkek, 46
yaş).
Bu arada hangi branşlarda yığılma var sorusuna gelirsek, rahat branşlarda yığılma var, cerrahi
branşları adamlar tercih etmiyor kardeşim. Bu kadar net. Ne kadar kadro açarsan aç, demek ki
asıl iş kadro açmak değil, asıl iş doktoru nasıl çalıştırdığında. Şimdi sanki bir sorun yokmuş gibi
demi her şey yolunda gibi ama bunu ileride anlayacağız. Çok ciddi sorun olacak. Sağlık sistemi
için acil çözümler ortaya çıkacak, şimdi düşünmüyorlar ama ileride düşünecekler. (H6, erkek, 52
yaş).
Sağlık politikalarına bağlı olarak bir on yıl sonra tercih eğilimleri yeniden değişme gösterebilir
yani. Çünkü yani ameliyat yapacak doktora da ihtiyaç var, çok ihtiyaç var. Rahat branşlara
yığılma olursa o ameliyatları kim yapacak? Yani Kalp Damar Cerrahına ihtiyaç yok mu,
muhakkak ihtiyaç var. Şimdikiler yaşlanacak, yerine yenilerinin öğretilmesi gerekli, insanlar
bunu hiç düşünmüyorlar, tercih edilmeyen branşların hekimleri bir gün hekimliği bırakacak,
emekli olacaklar. Tabii ki de yerine yetişmeleri, yerine iyi hekim yetişmesi, o kadar önemli ki,
bu şekilde olacak yani sirkülasyon döngü devam etmek zorunda. İyi hekim diye bir durumda var
yani, ne olacak bu devletin hali (H14, kadın, 41 yaş).
En nihayetinde kalitesiz sağlık hizmetine neden olacak. En yalın haliyle ifade edersek bu (H7,
erkek, 46 yaş).
Hizmet aksaması olur tabiiki yani az sayıda Beyin Cerrahı olursa hastaların tercih edebileceği,
başvuracağı hekim sayısı azalacak, iyi hekimlerin yetişme olasılığı azalacak, rekabet azalacağı
için yani kimi bulursanız ona gideceksiniz bir Beyin Cerrahına gitmeniz gerekiyorsa mesela
106
anlatabiliyor muyum, bence kalite düşer. Eee hastalar açısından bu olumsuz yansır diye
düşünüyorum (H2, kadın, 48 yaş).
Yani ne olacak? Hastalar Doktor bulamayacak bu kadar net. Doktorlar giderek azalacak, rahat
branşlara kayacak. Bu ciddi bir sorun yani. Hastalar perişan olacak, belki bir ameliyeta aylarca
bekleyecek. Hoş şimdi de böyle durumlar var ama (H5, erkek, 46 yaş).
Nitelikli hekim yok, şimdi tek tük varsa ileride o da olamayacak. Bugün doktor ne yapmış, 3
hasta bakmış, sonra ne yapmış, 5 hasta ameliyat etmiş, 10 hastaya ilaç yazmış ee sonra konu bu
mu? Her gün gelen rutin hastaya bakmak değil her gün gelip rutin işleri yapmak doktorluk filan
değil. Doktorun bugün günlük yaptığı işleri bugün yanındaki poliklinik sekreteri de yapıyor
doktorun işi bu değil kardeşim, doktorun işi bir hastalığı erken yakalamak, önlemek doktor buna
kafa yoracak. İlerde ne olacak sorusuna gelirsek o tek tük nitelikli dediğimiz doktor da
kalmayacak, hastalara ciddi sıkıntı yani (H6, erkek, 52 yaş).
Yani hastalar açısında sorun olur. Yani hastalar devlet hastanesinde önüne gelen herhangi bir
hekimle bir şekilde hastalığına tanı konulmasını bekleyecek. Belki uzun ilaç tedavisi alabilir,
belki git gel yapabilir yani bilmiyorum (H12, erkek, 49 yaş).
Biz bile muayene olmaya, maalesef ben bile muayene olmaya kişi seçerek gidiyorum. İşte kim
iyi, birbirimize soruyoruz, çok artık böyle şeyler. Ne olacak, ileride iyi hekim bulma ihtimalimiz
azalacak, iyi hekim bulamayacağız. Şu hekim daha başarılı, şu hekim daha iyi diye, bizde
tercihlerimizi bu yönde yapıyoruz bir şey olduğu zaman ama ileride iyi hekim olmayabilir (H13,
kadın, 42 yaş).
1.4. Öneriler
107
Şekil 7:Katılımcıların Önerilerine İlişkin Kavram Haritası
108
yönünden rahatlık , sonra fiziki yönden rahat ettireceksin, doktorun işi sadece hastası
olacak başka yolu yok.” ifadesi bu durumu anlatmaktadır. Bunun yanı sıra Biyokimya
Uzmanı H4 “Mesela planlama yapılırken sağlık kuruluşunun hizmet verdiği nüfusun
özelliklerine filan göz önünde bulundurulmalı. Bu mutlaka böyle yapılıyordur ama
şehir hastanelerine bakınca nüfusun özellikleri düşünülmediği ortada şehrin dışında dev
hastaneler. Çok hasta bakmak, çok ameliyat yapmak gibi kantitatif kriterler üzerine
sistem mi olur? Bunun yerine kaliteli malzeme kullanımı, hastaya yeterli süre ayırma
düşünülmeli. Bu da mesela evrensel standartlara bakarak yapılabilir, bir hastaya 2
dakika ayırıp 80 hasta bakmak yerine, bir hastaya en az 8 -10 dakika ayırarak daha
nitelikli teşhis süreci oluşturulabilir. Bu gibi düzenlemeler yapılması lazım.” ifadesi de
sağlık sistemine ilişkin önerilerdendir.
Aile hekimi donanımlı olmalı, ilgili olmalı, dolayısıyla iyi yerde, iyi bir eğitim almış olmalı ki ayırt
edebilmeli. Mesela senin işin Kalp ve Damar Cerrahilik, senin işin KBB diyebilmeli ama reçetelerine
bakın, yetersiz, örnek vermek istemiyorum bir ton örnek var (H7, erkek, 46 yaş).
İhtiyaca göre aile hekimliği sayısının arttırılması. Keza uzman hekim sayısının azaltılıp, aile hekimi
gibi sisteme geçilmesi, hastanede de uzman hekim olacak ama mesela atıyorum uzman hekimlerin
%60’ı aile hekimi gibi mahallede olacak, hastaneye herkes gelmeyecek. Hastanede sadece yatması
gereken hasta olacak ve acil vakalar olacak (H9, erkek, 48 yaş).
Hastaları çok iyi bilgilendirerek gerçek sağlık hizmetinin ne olduğunu anlatarak bunu aşabiliriz.
İnsanları eğitmek lazım. Yoksa inanın bütün kapılar açıldığında, ki şimdi öyle anormal bir talep var.
Bu da Radyolojide çok büyük soruna neden oluyor. Hekim arkadaç bir MR’ı 2 dakikada filan
okuyor. Bir sürü kesit var. Aşırı talebin önüne geçmeliyiz öncelikle (H1, erkek, 60 yaş).
Sistemde izleme olacak bir kere bu çok önemli. Çalışmayana bir şekilde yaptırım uygulayacaksın
mesela, yani tercih edilmeyen yerlerde görevlendirebilirsin. Mesela, ben burada cerrahın
Antalya'dayım merkezdeyim hasta bakmıyorsam, ameliyat yapmıyorsam, diyeceksin ki Doktor Bey
siz galiba bu işlere çok ilgili değilsiniz bizim Elmalı'da da bir kadromuz var orası daha sakin bir yer.
Sizi orada görevlendirelim hem Elmalı'daki arkadaş da çalışkan bir arkadaş daha iyi olur hem sizin
için, hem onun için. Onu buraya alalım sizi oraya gönderelim dersin mesela böyle bir çözüm
bulursun (H9, erkek, 48 yaş).
Ülkemizde sağlık sisteminin kurgusu yanlış, kurallar konulurken hep bir yerlerde eksik var. Mesela
mecburi hizmet. Hizmet gitmeyen yere hekim gitsin, o bölgeye hizmet gitsin diye yaptılar, sonuç ne
oldu? Oralara zorla giden insanlar çalışmak istemiyor. Bu olmaz yani. Sistemi biraz da uygulanabilir
yapacaksın. Mecburi hizmet sistemini gözden geçirmek lazım (H6, erkek, 52 yaş).
109
kadar vaka görülmediğini bunun yanı sıra vakıf üniversitelerinin de eğitim kalitesini
ciddi anlamda etkilediğini bildirmişlerdir. Asistanlık eğitimine ilişkin ise asistanlardan
sorumlu hekimlerin yeteri kadar asistanlara vakit ayırmadığını, asistanların vaka
değerlendirmesinde yetersiz olduğunu bildirmişlerdir. Çocuk Cerrahi Uzmanı H3 bu
durumu “Asistanlık eğitiminde bir sıkıntı var. Özellikle acil serviste sıkıntı var. Oradaki
sorumlu hekimler kendi odalarında otururken, oradaki asistanlar kendi başlarına
buyruk olarak, yani yapabildiklerini yapıyorlar, yazıp savuyorlar hastayı, polikliniğe
yönlendiriyorlar ellerinden geleni yapıyorlar ama bilinçsiz olarak bence çok büyük
boşluk var, çok büyük yani, bu kadar olmaz yani” şeklindeki ifadesi hem asistanlık
eğitiminin boşluğuna dikkat çekmekte hem de nitelikli eğitim olması gerekliliğine
vurgu yapmaktadır.
Mesela bir olay anlatayım yakın zamanda başıma geldi. Bir çocuğa sonda takmak için Pazar
günü icaba çağırıldım. Ben bir Çocuk Cerrahi Uzmanıyım. Gittim hastaneye ne var dedim,
asistan dedi ki konsültasyon istedim, sonda takılması lazım çocuğa. Bunun için mi beni
çağırdınız dedim, takamıyor musunuz ee işte sonda yok diyor, dedim sonda şurda var, sonra
dedim senin uzmanın yok mu? E işte o içerde, bu ne demek ya? Hem neye konsültasyon
isteyeceğini bilmiyor, hem de içerdeki uzmanına veya hocasına danışmaktan çekiniyor.
Konsültasyon istedim ben sizden diyor, çok garip bir olay yani ,eğitimi ondan alacak yani, sonda
takmayı ondan öğrenecek, benden değil. Sonra gittim sondalar hazırlanmış, arkasından herkes
gelsin dedim, sonda takmayı öğreniyoruz. Arkasından neden böyle yaptın dediler. E yani bu
gerekli oldu artık. Yani sen yanındaki asistana bir mesane sondasını takmayı öğretmiyorsan
olacağı budur. Bu asistan uzman olacak da sonra hasta bakacak. Eğitimi bir kere kalitesiz (H3,
erkek, 59 yaş).
Her yerde tıp fakültesi açıldı şimdi. Yani bunların akademik personeli yeterli mi değil mi bu çok
önemli. Yani öğrencilik hayatında zaman içerisinde kendini iyi yetiştirmek lazım, yeterli hasta
görmek lazım, okumak lazım. Bunlara büyük şehirlerde imkanlar daha çok ben yani kendimi
şanslı hissediyorum. Ben iyi bir eğitim aldığıma inanıyorum. Bu kadar çok tıp fakültesi
açılmamalıydı hata yani. Tıp eğitiminin mutlaka ama mutlaka kalitesi artırılmalı (H5, erkek, 46
yaş).
Şimdi bir de birçok tıp fakültesi açıldı. Her yerde tıp fakültesi var. Ben Ankara Tıplıyım, ihtisası
Hacettepe de yaptım. Ankara, Hacettepe arası ekolleri çok farklıdır, karşı karşıyadır binaları
birbirlerine tatlı sert bir rekabet içinde olmuşuzdur. İşbirliği içindeydik ama bir yerden de
rekabet içindeydik, tuhaf bir şey ekollerimiz farklı sınav sistemimiz bile farklıydı, iki taraftan da
çok kıymetli insanlar yetişti ama işte bir kültürü olmalı okulun. Sonraki yıllarda mesela ben
Kütahya da mecburi hizmet yaparken tıp fakültesi açıldı, binası bile yoktu. ÖSYM’den tıp
öğrencisi aldı. Allah’tan bir sonraki yıl ÖSYM fark etti öğrencileri durdurdu ve kazanmış
öğrencileri Eskişehir’e yatay geçiş yaptırdı zorla. Çocukların hiç olmazsa hayatları kurtuldu.
Düşünsene ordan mezun olan doktorun benimle aynı yetkiye sahip olacaktı. Sonuçta diplomayı
vereceksiniz ve o yetkiye sahip olacak. Bende doktorum dese ne diyeceksiniz (H6, erkek, 52
yaş).
110
Hani bu tıp eğitimine iletişim dersleri eklenmesi lazım, öğretmek lazım. Belki hekim de iletişim
hatası yapıyor olabilir bilmiyoum ama artık bugünün ihtiyacı neyse müfredat ona göre
şekillensin bence (H8, kadın, 39 yaş).
Aslında üniversite sınavına bakıldığı zaman üniversite tercihlerinde doktorluğa rağbet çok fazla
arttı Yani ilk bine giren öğrencilerin çoğunluğu tıp fakültesini tercih ediyor, bu kadar şey
olmasına rağmen hala tercih ediliyor. Gerçekten mühendislik olsun diğer meslekler olsun onlar
da bir gerileme var ama tıp fakültesinde artış var. Ha benim önerim kaliteli bir eğitim olsun
gerçekten Tıp Fakültesi öyle kolay bir yer değil eğitimi pratiği çok önemli (H5, erkek, 46 yaş).
1.4.3. Performans Sistemine İlişkin Öneriler
Ya en başta bu performans sistemi bence yanlış, önce buradan başlamak lazım. Yani biz daha
fazla hasta bakarak para alıyoruz, bu kötü bir şeydir. Bir ülkenin gelişmişlik düzeyini gösteren
bazı endeksler var, koruyucu hekimlik fazla olması lazım. Mesela bir yerde koruyucu hekimliğin
111
artmış olması, fazla hasta olmaması, o ülkenin gelişmişliği ile direkt ilgili artık ama şu an biz ne
yapıyoruz, fazla hasta bakana daha fazla para veriyoruz, fazla girişimsel işlem yapana daha fazla
para veriyoruz, bence bunlar yanlış yani sen gelişmiş bir ülkenin şeyine aykırı hareket ediyorsun
mantığına aykırı. Performans farklı bir şekilde düzeltilmesi lazım hani bu sabit maaşlarını
artması lazım ve hani her branşa göre performans düzenlemesi getirilmesi lazım. Belki girişimsel
işlemler üzerinden olmaması lazım, belki cerrahi branşlar da olabilir bu sistem. Çünkü onlar da
anestezi var, birden fazla işlem var gerçekten, işlem sayısına göre yaptığı girişimsel işleme göre
performansı hesaplanabilir. Ama mesela Çocuk Psikiyatride bir işlem yoğunluğu yok ki, seans
yapılıyor. Buna da seans başına verilebilir, ne bileyim hasta sayısı azaltılır, seans süresi artırılır,
belki hasta azalırsa mağduriyet var gibi gözüküyor, ama öyle bir şey yok, her hastaya gerektiği
gibi bakılır. Çünkü gerçekten psikiyatri önemli bir branş ve gerçekten tanı koymada seansların
önemi çok büyük. Bu seansları mesela 20 dakika yarım saat yapsa bu da, bir kuralı olsa gelen
hastalara derse ki doktorun bugünkü hasta sayısı da doldu, belki uzun sürelere randevu verilir
ama bunu da şöyle aşabiliriz, TUSta kontenjan artışı yapılabilir. Çocuk Psikiyatristlerinin sayısı
artırılabilir, yani kural getirilince bir süre sonra insanlar alışır bence ya niye alışmasın.
Kesinlikle performans branşa göre olması lazım yani (H13, kadın, 42 yaş).
Yani maaşlarımızın düzeltilmesi gerekiyor. Sabit ek ödeme denilen bir ödeme sistemi var ki,
saçma bir sistem diye düşünüyorum. Onun dışında emekli olurken sabitlerin maaşlarımıza
yansıtılması gerekiyor. Diğer performansa dayalı ek ödemenin ise hani artı olması gerekiyor,
yani bizim geçinebilecek kadar hayat standardımızı sağlayabilecek kadar bir hekimin doğru
düzgün bir maaşı olmalı, onun üzerine de performansa dayalı ek ödeme belki ekstrası olmalı,
bunu da verirken hekimlerin almış olduğu risk, yapmış olduğu işlemler, tabii ki göz önüne
alınmalı. Ama tabii bu arada hekimleri bu durum birbirine de düşürebiliyor böyle bir sıkıntı da
var, o açıdan baktığınız zaman da çirkin görünüyor. Yani sen beş işlem yaptın, ben on işlem
yaptım, hani buraya getirmek de bana biraz çirkin geliyor bana göre bu işin hani dediğim gibi
branşlara göre ayarlanarak, sabit bir rakam belirlenmeli diye düşünüyorum. Ama tabi öbür
taraftan da insanların tabi performansını bir şekilde denetlemeniz de gerekiyor, kontrol etmeniz
gerekiyor (H2, kadın, 48 yaş).
Yani bir dengeleme olması lazım, performans sistemi devam etsin, puanlar yeniden belirlensin,
yani kişinin kaç dakikada ne yapabileceği iyi hesap edilsin, aynı anda 2 – 3 tane ameliyat
yazılıyorsa, kaçta başlamış kaçta bitmiş hepsi anestezi fişlerinde var zaten, ameliyat notunda da
var, yani aynı anda 3 tane ameliyat yapan hekim için, o türlü şeylere önlem alınsın ve en düşüğü
ile en yükseği arasında iki kat belki fark olabilir ama 10 kat olmasın yani. Dengelensin ek
ücretler dengelensin, sonra nöbetler adil ve eşit olsun, nöbet sonrası dinlenmeye izin verilsin
nöbet sonrası bir gün değil iki gün mesela izin verilebilir, sonra yıllık izinlerimizi kullanalım, ki
ben şu anda kullanamıyorum, şahsen yıllık izne gittiğimiz zaman, o ayın döneri alamıyorsunuz
sadece 5 gün, 5 gün iki defa izin alabiliyorsunuz (H3, erkek, 59 yaş).
Performans hekimleri hastaneye bağladı bir defa, eskiden neydi devlette sürekli hekimler
kaytarıyordu, adam öğleye kadar hastaneye gelirdi, öğleden sonra doktor bi vizite çıkar ondan
sonra 1 saat oyalanır, hadi muayenehaneye bu performanstan daha yanlış bir şeydi bence. Ben
aynı zamanda devletçi bir adamım, haa hasta sağlık hizmetini hastaneden alacağına neden gidip
dışardan alsın, bu sistem doktoru zengin etmekten başka ne, e tabi eskiden özel hastaneler de bu
kadar yaygın değildi, meydan tamamen doktora kalmıştı, ha bunu söylerken performans sistemi
dört dörtlük işliyor demek istemiyorum haaa. Eksikleri de var, boşlukları da var, sorunlar var
yani sistemde. Mesela performanslar şişiriliyor hekimler yapmadıkları işlemleri yapmış gibi
şişirip tabi sistem buna müsait ortalamayı tutturmak için bunu yapmak zorunda oluyor. Bir defa
performans sistemi sürekli denetlensin ve güncellensin aslında ki arada işlemlerde ve puanlarda
güncelleme yapılıyor ama kastım bu değil. Mesela Cildiyede çok ciddi düzeltilmesi gereken
durumlar var, burda yapılan çok küçük işlemlerin puanları çok büyük, risk yok bu branşta,
mesela riske göre puanlama yapılsın. Öbür taraftan yapılanlara bakıyorsun, işlemlere bakıyorsun
bu sistemin performans ile uzaktan yakından alakası yok kardeşim bu sistem deforme olmuş bir
sistem aslında deformans olur olsa olsa (H6, erkek, 52).
112
Şöyle olabilir, riske dayalı olabilir, yaptığın girişime bağlı değil de, sayıya bağlı değil de riske
bağlı olsun sistem. Ancak her hekimin maaşı ve toplam eline getirecek olan para toplam çalışıp
hak ettiği kadar olmalı, hani bir fark olmalı yani riske girenle girmeyen arasında (H14, kadın, 41
yaş).
Bence performansı başka bir şeyin üzerine kurgulamalıydı. Performansa karşı değilim ama
uçurum olmamalı. Hekimin varlığı bile bir değer olmalı. Bunu da devlet olarak siz birincisi
çalışma ortamını düzenleyerek yaparsınız, sosyal hakları düzenleyerek yaparsınız birde geliri
belli bir düzeye getirerek yaparsınız. Emsal olan ilin valisi ilin en yüksek gelirini alır bir valinin
ama yüksek maaşının yanında ek gelirleri vardır. Birçok kurumun doğal üyesidir ve oradan da ek
geliri vardır. Eğitimini referans alan bir gelir düzeyi garantilersiniz bunun üstüne iyi çalışan
hekimi bir miktar ama bizim bugün aldığımız döner maaşımızın iki misli hak ettiğimiz döner iyi
çalışan bir hekimin hak ettiği döner maaşından fazla bu tam tersi olmalı (H7, erkek, 46 yaş).
Ne yapılması lazım, bana göre bir hekimin belli bir hayat kalitesinin üzerinde yaşaması lazım.
Yani gerçekten öyle çünkü adam yurt dışında yapıyor, yani en çok kazananlar hekimler, yani bu
iş adamları şeyler hariç, çünkü adamların yaptığı iş riskli, hekimin bu işi severek yapması
gerekiyor, motive edilmesi gerekiyor. Motivasyon ne ile olacak? para ve hastaların geri
dönüşleri. Doktor rahat olacak ama çok hasta bakmaya zorlanmayacak. Az hastaya bakarsan
daha detaylı bakarsın, daha memnun edersin. Mesela benim şu anki durumumda bunu gördüm.
Ben poliklinik yapmıyorum, poliklinikte iken burdan daha yoğun çalışıyordum, tabiki günlük 70
hasta bakıyordum, o yoğunlukta, hem insanın sinirleri geriliyor, hem bir sonraki hastayı düşünüp
o hastaya daha hızlı anlatıyorsun, yani insani ilişkiden kopuyorsun, tamamiyle moda mod tıbbi
ilişkiye giriyorsun. Ama şu anda serviste daha rahat hareket edebiliyorum, hastalarla muhabbet
edebiliyorum, konuşabiliyorum, daha sakinim çünkü şuan, mesela hastalarla iletişimim çok iyi, o
yüzden hani hiçbir sıkıntı yaşamadım, şu kaç aydır sadece servis bakıyorum, hiçbir hasta ile
sorunum olmadı, ama poliklinikte hergün hastalarla ile kavga ettim. Yani şey bu parasını çok
vereceksin, dediğim gibi hak ettiği kadar vereceksin, hastalara sınırlama getireceksi,n fiksi
olacak yani performans değil, işin uzmanları bunları belirleyecek yani şeyi, ne derler zorluğu,
riski, şartları, yoğunluğuna göre bir şey yapacaklar bir fiyat belirleyecekler. Mesela Kadın
Doğum diyelim ki 30.000 alacak atıyorum bunu, nöroloji uzmanları 15.000 alacak böyle bir şey
olacak sabit bir şey ona göre insanlar kaliteli çalışacak (H8, kadın, 39 yaş).
Ne yapılması lazım sorusuna gelirsek, öncelikle girişimsel işlemler listesinin gözden geçirilmesi
lazım. Bunun kriteri çok farklı. Atıyorum yapmış olduğun işin performansı örneğin bir ameliyat
için düşünecek olursak her ameliyatın performansı aynı olmayabilir kabul ediyorum.
Değiştirilmeli revize edilmeli (H9, erkek, 48 yaş).
Denetim denetim denetim. Başka yapacak hiçbir şey yok. Sen sistemi kurguladıysan bu sistemi
denetlemek zorundasın. Yani düşünsene bir yeni bir sistem getiriyorsun sonra bu sistemi izlemek
gerek sistemi izledikten sonra aksaklıklar var mı yok mu bakmak gerek ondan sonra da
denetlemek gerek değil mi normal olan budur. Ama bizim ülkemizde maalesef bu yok bu sistemi
getirdiler. Yani performans sistemini getirdiler ama hiçbir denetim yapılmadı (H12, erkek, 49
yaş).
113
2. NİCEL ANALİZE İLİŞKİN BULGULAR
114
ortalamalarına bakıldığında ise katılımcıların bu ifadelere katılıyorum, biraz katılıyorum
ve kesinlikle katılıyorum şeklinde olumlu yanıt verdikleri görülmektedir. Bu durum
araştırmanın nitel verilerinin büyük oranda nicel veriler tarafından desteklendiği
bulgusuna ulaşılmıştır.
Maximum
Minimum
Ortalama
Standart
Sapma
İFADELER N
1- Cinsiyet hekimlerin branş tercihinde etkilidir. 502 1,0 7,0 4,767 1,7903
2- Gelir hekimlerin branş tercihlerinde önemli bir faktördür. 502 1,0 7,0 5,468 1,3425
3- Hasta yoğunluğu fazla olan branşları tercih ederim. 502 1,0 7,0 3,203 1,7540
4-Kan gördüğümde olumsuz etkilendiğim için az kan göreceğim
502 1,0 7,0 1,978 1,6191
branşları tercih ederim.
5-Asistanlık eğitimi rahat olan branşları tercih ederim. 502 1,0 7,0 4,375 1,9987
6-Gelecekte üst düzey teknoloji ile çalışılacağını düşündüğüm
502 1,0 7,0 4,343 1,6830
branşları tercih ederim.
7- Erkek hekimler cerrahi branşları seçmeye eğilimlidirler. 502 1,0 7,0 4,512 1,7114
8- Performans puanını artırmak için çok fazla efor sarf
502 1,0 7,0 4,329 1,8251
etmeyeceğim branşları tercih ederim.
9- Yüksek rekabetin yaşandığı branşları tercih ederim. 502 1,0 7,0 5,181 1,5862
10 - Kişiliğime uygun olan branşları tercih ederim. 502 1,0 7,0 6,245 1,1623
11- Performans puanı düşük branşları tercih ederim. 502 1,0 7,0 2,725 1,4764
12- Evli olan hekimlerin branş tercihinde eşlerin yönlendirmesi
502 1,0 7,0 3,755 1,8843
önemlidir.
13- TUS sınavından yüksek puan alırsam rahat branşları tercih
502 1,0 7,0 5,251 2,0131
ederim.
14- Uzun süre ayakta kalmamı gerektirmeyen branşları tercih
502 1,0 7,0 4,438 2,0481
ederim.
15- Riskli vakalarla karşılaşma ihtimali yüksek branşları tercih
502 1,0 4,0 2,349 1,1355
ederim.
16- İş yükü hafif olan branşları tercih ederim. 502 1,0 7,0 4,614 1,9315
17- Sözlü hakarete uğrama ihtimalimin düşük olduğu branşları
502 1,0 7,0 5,070 1,8661
tercih ederim.
18- İcap sayısı fazla olan branşları tercih ederim. 502 1,0 7,0 2,976 1,6474
19- Ömür boyu okumamı, araştırmamı gerektiren branşları tercih
502 1,0 7,0 3,884 1,8177
ederim.
20- Kadın hekimlerin branş tercihinde nöbet sayısı önemlidir. 502 1,0 7,0 4,934 1,8075
21- Yanlış yapma ihtimalimin az olduğu branşları tercih ederim. 502 1,0 7,0 4,801 1,8551
22- Fiziksel şiddet yaşama ihtimalinin yüksek olduğu branşları
502 1,0 7,0 1,914 1,5159
tercih ederim.
23- Tıp eğitimim sırasında etkilendiğim hocalarımın branşlarını
502 1,0 7,0 4,327 1,8488
tercih ederim.
24- Performans puanı düşük riskli işlemlerin fazla olduğu
502 1,0 7,0 2,380 1,6623
branşları tercih ederim.
115
Maximum
Minimum
Ortalama
Standart
Sapma
İFADELER N
116
2.2. Tıpta Uzmanlık Sınavı Sonucunda Tercih Edilecek İlk Üç Branşa Ve
Nedenlerine İlişkin Bulgular
Tablo 11:TUS Sınavı Sonucunda Tercih Edilmek İstenen İlk Üç Branşa İlişkin Bulgular
1.TERCİH 2.TERCİH 3.TERCİH
DAHİLİ BRANŞLAR
Sıklık % Sıklık % Sıklık %
Acil Tıp 11 2,2 9 1,8 16 3,2
Adli Tıp 4 0,8 5 1,0 2 ,4
Aile Hekimliği 15 3,0 18 3,6 28 5,6
Anesteziyoloji ve
8 1,6 10 2,0 7 1,4
Reanimasyon
Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları
BRANŞLAR
117
CERRAHİ BRANŞLAR Sıklık % Sıklık % Sıklık %
Beyin ve Sinir Cerrahi 8 1,6 4 0,8 6 1,2
Çocuk Cerrahi 3 0,6 1 ,2 1 ,2
Genel Cerrahi 17 3,4 16 3,2 13 2,6
Göğüs Hastalıkları 8 1,6 5 1,0 3 0,6
Göz Hastalıkları 22 4,4 4 0,8 14 2,8
Kadın Hastalıkları ve Doğum 22 4,4 23 4,6 31 6,2
Kalp ve Damar Cerrahisi 9 1,8 20 4,0 15 3,0
Kulak Burun Boğaz
18 3,6 23 4,6 16 3,2
Hastalıkları
Nükleer Tıp 4 0,8 19 3,8 14 2,8
Ortopedi ve Travmatoloji 12 2,6 3 0,6 3 0,6
Plastik, Rekonstrüktif ve
25 5,0 11 2,2 10 2,0
Estetik Cerrahi
TEMEL TIP BİLİMLERİ
Sıklık % Sıklık % Sıklık %
BRANŞLARI
Radyoloji 29 5,8 14 2,8 23 4,6
Spor Hekimliği 4 0,8 24 4,8 21 4,2
Tıbbi Biyokimya 19 3,8 3 0,6 1 0,2
Tıbbi Mikrobiyoloji 2 0,4 16 3,2 17 3,4
Tıbbi Patoloji 15 3,0 15 3,0 6 1,2
Üroloji 2 0,4 12 2,4 13 2,6
Tıbbi Genetik 10 2,0 3 0,6 4 0,8
Tıbbi Farmakoloji 3 0,6 6 1,2 17 3,4
TOPLAM 492 98,0 3 0,6 8 1,6
Yanıtlamayanlar 10 2,0 41 8,2 73 14,5
Toplam 502 100 502 100 502 100
118
şartlarını gördükçe bundan vazgeçtim. Hala çocuklarla ilgilenmeyi seviyorum, ayrıca
psikiyatriye de ilgi duyuyorum. İnsanlar sırf rahatlığı vs. için yazsa da ben gerçekten
istediğim için düşünüyorum. Keşke puanları bu kadar yüksek olmasaydı...”
Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları: “Çocukları seviyorum onlarla ilgili branşları, ömrüm boyunca
severek yapabileceğimi düşünüyorum”
Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları: “Çocukları çok seviyorum ve bu branşı da yalnızca çocukları
seven insanlar seçmelidir diye düşünüyorum.”
Ortopedi ve Travmatoloji: “tam bana göre, hem polikliniği hem cerrahisi var, el yatkınlığım
da var.”
Kardiyoloji: “Sevdiğim ve teorik konusu itibari ile en çok ilgimi çeken branş.”
Kalp ve Damar Cerrahisi: “Çünkü burada kişisel ilgi ve becerimi hasta yararına en verimli
şekilde kullanabileceğimi düşünüyorum.”
Psikiyatri: Empati duygumun çok yüksek olduğunu ,çok iyi dinleyici olduğumu
düşünüyorum . En zor durumda olan hastalar psikiyatrik hastalar bence.”
119
Çocuk Psikiyatri - Psikiyatri – Göğüs Hastalıkları: “Mahkemelerden korkuyorum . Cerrahi
istemiyorum, nöbeti az olan branş istiyorum, yani konfor arıyorum..az malpraktis riski olsun
kafam rahat olsun...”
Cildiye – Adli Tıp – Aile Hekimliği: “Malpraktis olasılığı düşük.”
Üroloji: “Malpraktisi az olan cerrahi branş.”
Cildiye – Aile Hekimliği: “Nöbetsiz ve az riskli branşlar.”
Tıbbi Genetik – Farmakoloji ”Temel bilimler daha uygun ,risksiz,hasta profilinden uzak.”
Cildiye – Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon – Aile Hekimliği: “Nöbetsiz ve az riskli branşlar.”
Biyokimya: “Hastalardan bıkarsam savaştan dövüşmelerden bu gergin ortamda biyokimya sessiz
sakin, risksiz… oraya gitmeyi düşünebilirim.”
Katılımcıların tercih etmek istedikleri branşların nedenlerine ilişkin yanıtlar
incelendiğinde kişisel istek ve beklentilerinin yanı sıra, branşın rahat olması ve riskinin
az olması gibi seçenekleri de düşündükleri, tercihlerini bu faktörlerin şekillendiği dikkat
çeken bulgular arasındadır. Katılımcılar branşlar hakkında genel bir fikir sahibi olmakla
birlikte genellikle rahat, riski az ve kişisel beklentilerine uygun branşları seçmek
istediklerini bildirmişlerdir.
120
oluşturduğu matrisin faktör analizi için uygun olduğunu göstermektedir (Gürbüz ve
Şahin, 2017: 325).
121
Boyutlarda yer alan ifadeler incelendiğinde 2. Boyutu oluşturan 24., 25., 11.,
18., 50., 3., 22., 48., 53., ve 9. ifadelerin ters ifadelere ait sorulardan oluşması nedeniyle,
5. boyutu oluşturan ifadelerden 2. ifade boyut içinde anlamsız olduğu için, 6. boyutta
bulunan 4. ifade de anlamsız olduğu için, çıkarılmış, yeniden faktör analizine tabi
tutulmuştur. 55 ifadeden oluşan ölçek yeni şekli ile 42 ifade ve 5 boyuttan oluşmaktadır.
Boyutlar
İFADELER 1 2 3 4 5 6
34- Hastaya uygulanan tedavi veya işlemden dolayı
idari soruşturma ile karşılaşma ihtimalini düşük 0,796
olduğu branşları tercih ederim.
32- Hastasında Malpraktis riski az olan branşları
0,773
tercih ederim.
46-Hastasında Komplikasyon riski az olan branşları
0,761
tercih ederim.
44- Hastaya uygulanan tedavi veya işlemden dolayı
yargılanma ihtimalinin düşük olduğu branşları tercih 0,756
ederim.
52- Hastaya uygulanan tedavi veya işlemden dolayı
tazminat ödeme ihtimalinin az olduğu branşları 0,746
tercih ederim.
54- Fiziksel olarak daha az yorulacağım branşları
0,741
tercih ederim.
40- Hastasında ölüm oranı düşük olan branşları
0,724
tercih ederim.
21- Yanlış yapma ihtimalimin az olduğu branşları
0,715
tercih ederim.
16- İş yükü hafif olan branşları tercih ederim. 0,713
26- Nöbet sayısı az olan branşları tercih ederim. 0,706
17- Sözlü hakarete uğrama ihtimalimin düşük olduğu
0,687
branşları tercih ederim.
38- Sürekli koşuşturmamı gerektirmeyecek branşları
0,682
tercih ederim.
42- Zor hastalarla karşılaşma ihitmali düşük olan
0,663
branşları tercih ederim.
29- Hastalardan düşmanca tavırlara maruz
0,642
kalmayacağım branşları tercih ederim.
5-Asistanlık eğitimi rahat olan branşları tercih
0,631
ederim.
28- Acil hizmeti olmayan branşları tercih ederim. 0,624
13- TUS sınavından yüksek puan alırsam rahat
0,597
branşları tercih ederim.
14- Uzun süre ayakta kalmamı gerektirmeyen
0,576
branşları tercih ederim.
122
36- Çok fazla fiziksel güç gerektirmeyen branşları
0,573
tercih ederim.
15- Riskli vakalarla karşılaşma ihtimali yüksek
0,550
branşları tercih ederim.
8- Performans puanını artırmak için çok fazla efor
0,498
sarf etmeyeceğim branşları tercih ederim.
31- Performans puanının her ay sabit olduğu
0,406
branşları tercih ederim.
55- Bugün TUS sınavı sonucunda hekimlerin en çok
0,394
tercih ettikleri branşları seçerim.
24- Performans puanı düşük riskli işlemlerin fazla
0,640
olduğu branşları tercih ederim.
25- Diğer branşlar tarafından çok sık konsültasyon
0,543
istenen branşları tercih ederim.
11- Performans puanı düşük branşları tercih ederim. 0,541
18- İcap sayısı fazla olan branşları tercih ederim. 0,502
50- Hataya açık branşları tercih ederim. 0,488
3- Hasta yoğunluğu fazla olan branşları tercih
0,477
ederim
22- Fiziksel şiddet yaşama ihtimalinin yüksek
0,458
olduğu branşları tercih ederim
48- Ekip işi gerektiren branşları tercih ederim. 0,414
53- Kapasitemi aşacak branşları tercih ederim. 0,386
9- Yüksek rekabetin yaşandığı branşları tercih
0,344
ederim.
35- Uzman hekim olmanın prestijli olduğunu
0,705
düşündüğüm için branş tercih edeceğim.
43- Uzman hekimlerin pratisyen hekimlere olumsuz
0,688
baktığını düşündüğüm için branş tercih edeceğim.
41- Pratisyen hekim olarak kalmak istemediğim için
0,614
branş tercih edeceğim.
33- Hekimler üzerindeki toplumsal baskıdan dolayı
0,575
branş tercih edeceğim.
49- Mecburi hizmete daha geç gitmek için branş
0,514
tercih ederim.
47- Performans kazancı yüksek branşları tercih
0,798
ederim.
37- Performans puanı yüksek branşları tercih ederim. 0,736
45- Daha fazla kazanç elde edeceğim branşları tercih
0,725
ederim.
39- Kişisel yeteneklerime uygun branşları tercih
-0,693
ederim.
10 - Kişiliğime uygun olan branşları tercih ederim. -0,610
30- Hep idealimde olan branşları tercih ederim. -0,541
23- Tıp eğitimim sırasında etkilendiğim hocalarımın
-0,521
branşlarını tercih ederim.
27- Hasta ile diyalog geliştirmem gerekmeyen
0,467
branşları tercih ederim.
1- Cinsiyet hekimlerin branş tercihinde etkilidir. 0,736
7- Erkek hekimler cerrahi branşları seçmeye
0,695
eğilimlidirler.
123
20- Kadın hekimlerin branş tercihinde nöbet sayısı
0,625
önemlidir.
12- Evli olan hekimlerin branş tercihinde eşlerin
0,546
yönlendirmesi önemlidir.
2- Gelir hekimlerin branş tercihlerinde önemli bir
0,432
faktördür.
6-Gelecekte üst düzey teknoloji ile çalışılacağını
0,725
düşündüğüm branşları tercih ederim.
51- Araştırma yapma imkanı olan branşları tercih
0,705
ederim.
19- Ömür boyu okumamı, araştırmamı gerektiren
-0,619
branşları tercih ederim.
4-Kan gördüğümde olumsuz etkilendiğim için az 0,555
kan göreceğim branşları tercih ederim.
Yeniden faktör analizine tabi tutulan ölçeğe ilişkin KMO ve Barlett’s testi
sonuçları Tablo 15’de gösterilmiştir. Tabloda ölçeğin faktör analizine uygun olduğu
görülmektedir.
Tablo 15: Yeniden Yapılan Faktör Analizine İlişkin KMO ve Barlett’s Testi Sonuçları
KMO ve Bartlett's Testi
KMO Örneklem Yeterliliğinin Ölçümü 0,932
Yaklaşık Ki - kare 10115,582
Bartlett's Küresellik Testi df 903
Sig. ,000
Boyutlar arasında toplam açıklanan varyans tablosu Tablo 16’da
gösterilmektedir. Tabloya göre ölçeği oluşturan 1. Boyut ölçeğin yaklaşık %25’ini, 2.
Boyut yaklaşık % 32’sini, 3. Boyut yaklaşık %38’ini, 4. Boyut yaklaşık % 44’ünü ve 5.
Boyut ise yaklaşık %50’sini açıklamaktadır.
124
Döndürülmüş Bileşenler Matrisi Tablo 17’de gösterilmektedir. Tabloya göre
toplam 43 madde ve 5 boyuttan oluşan ölçekte boyutların isimlendirilmesi, ifadelerden
yola çıkılarak oluşturulmuştur. 23 maddeden oluşan 1. Boyuta ilişkin ifadelerin tamamı
çalışma ortamı ve branşın özellikleri ile ilgili olduğu için “Hekimin Çalışma Rahatlığı
Boyutu” olarak, 2. boyutu oluşturan ifadelerin tamamı hekimliğin statüsüne ilişkin
faktörler olduğu için “Statü Boyutu”, 3. Boyutu oluşturan ifadelerin tamamı kişisel
özellikler, istekler ve yetenekler ile ilgili ifadelerden oluştuğu için “Duygusal İlgilenim
Boyutu”, 4. Boyuta ilişkin ifadelerin tamamı performans kazancına ilişkin iadeler
olduğu için “Kazanç Boyutu” ve 5. Boyutu oluşturan ifadelerin tamamı demografik
özelliklere ilişkin olduğu için “Cinsiyet ve Medeni Durum Boyutu” olarak
adlandırılmıştır.
125
5-Asistanlık eğitimi rahat olan branşları tercih ederim. 0,665
29- Hastalardan düşmanca tavırlara maruz kalmayacağım branşları
0,654
tercih ederim.
13- TUS sınavından yüksek puan alırsam rahat branşları tercih
0,649
ederim.
14- Uzun süre ayakta kalmamı gerektirmeyen branşları tercih
0,602
ederim.
36- Çok fazla fiziksel güç gerektirmeyen branşları tercih ederim. 0,589
8- Performans puanını artırmak için çok fazla efor sarf
0,498
etmeyeceğim branşları tercih ederim.
55- Bugün TUS sınavı sonucunda hekimlerin en çok tercih ettikleri
0,422
branşları seçerim.
31- Performans puanının her ay sabit olduğu branşları tercih
0,406
ederim.
27- Hasta ile diyalog geliştirmem gerekmeyen branşları tercih
0,344
ederim
Statü Boyutu
126
45- Daha fazla kazanç elde edeceğim branşları tercih ederim. 0,693
Cinsiyet ve Medeni Durum Boyutu
1- Cinsiyet hekimlerin branş tercihinde etkilidir. 0,699
7- Erkek hekimler cerrahi branşları seçmeye eğilimlidirler. 0,691
20- Kadın hekimlerin branş tercihinde nöbet sayısı önemlidir. 0,664
12- Evli olan hekimlerin branş tercihinde eşlerin yönlendirmesi
0,548
önemlidir.
Tablo 18: Hekimin Çalışma Rahatlığı Boyutu KMO Barlett’s Test Sonuçları
KMO and Bartlett's Test
KMO Örneklem Yeterliliğinin Ölçümü ,930
7275,358
Bartlett's Küresellik Testi Yaklaşık Ki - kare 300
df ,000
127
görülmektedir. Her ne kadar ölçeğe ilişkin faktör analizi yapılmış ve boyutlar
oluturulmuş olsa da 1. boyuta tekrar faktör analizi yapılmış ve buradaki ifadelerin de
kendi içerisinde boyutlara ayrıldığı tespit edilmiştir. Bu boyutlara ilişkin faktör
boyutları Tablo 19’da verilmiştir. Son şekli ile Hekimlerin Branş Tercih Eğilimleri
Ölçeği 43 ifade ve 7 boyuttan oluşmuştur.
128
36- Çok fazla fiziksel güç gerektirmeyen branşları tercih ederim. 0,782
38- Sürekli koşuşturmamı gerektirmeyecek branşları tercih ederim. 0,630
14- Uzun süre ayakta kalmamı gerektirmeyen branşları tercih ederim. 0,602
129
görülmüş, verilerin normal dağılım gösterdiği kabul edilmiş; boyutlar arasında normal
dağılıma uygun istatistiksel analizler yapılmıştır (Tablo 20).
Tablo 20: Ölçeğin Boyutlarına ait Cronbach Alfa, Ortalama, Standarta Sapma, Basıklık
Çarpıklık Değerleri
Madde
Boyutlar α x̄ SS Skewness Kurtosis
Sayısı
Hekim Çalışma Rahatlığı Boyutu
1. Risk 12 0,924 4,815 0,063 -0,587 -0,211
2. Rahatlık 7 0,817 4,130 0,058 -0,375 -0, 406
3. Sağlık Problemleri 4 0,819 4,447 0,070 -0,322 -0,664
4.Statü Boyutu 6 0,705 4,974 0,032 -0,460 0,400
5.Duygusal İlgilenim
7 0,628 3,843 0,061 -0,146 -0,527
Boyutu
6.Kazanç Boyutu 3 0,721 4,523 0,069 -0,387 -0,405
7.Cinsiyet ve Medeni
4 0,673 4,492 0,057 -0,629 0,057
Durum Boyutu
Cinsiyet ve medeni durum değişkeni ile hekim çalışma rahatlığı boyutuna ilişkin
görüşleri arasında istatsitiksel olarak anlamlı bir farklılık bulunmadığı (p>0,05) tespit
edilmiştir.
130
Yaş değişkenine göre hekim çalışma rahatlığı boyutuna ilişkin görüşleri arasında
istatistiksel olarak anlamlı bir farklılık bulunmuş olup yapılan Tukey testi sonuçlarına
göre farklılığın 20 -23 yaş arası katılımcıların, yaşı 24 -27 arası olan ve 28 ve üzeri olan
katılımcılara göre hekimlerin çalışma rahatlığı alt boyutlarına dair algılarının düşük
olmasından kaynaklandığı tespit edilmiştir. Katılımcıların yaşı arttıkça, çalışma rahatlığı
ile ilgili ifadelere katılım eğilimi artmıştır.
Tablo 21: Hekim Çalışma Rahatlığı Alt Boyutlarının Değişkenlere Göre Karşılaştırılması
Standart
Değişken N X̄ Test Değerleri
Sapma
Cinsiyet
Kadın 283 4,5541 1,305 t=1,014
Erkek 219 4,4336 1,342 p=0,311
Yaş
20 - 23 213 4,4143 1,289
F=6,049
24 - 27 215 4,7615 1,325 P=0,003
28 + 75 5,1380 1,257
Medeni Durum
Evli 135 4,6663 1,397 t=1,281
Bekar 367 4,4974 1,035 p=0,201
Sınıf
3.sınıf 53 4,2377 1,290
4.sınıf 61 4,1659 1,247
Toplam 502
131
5.2. Statü Boyutunun Değişkenlere Göre Karşılaştırılması
Standart
Değişken N X̄ Test Değerleri
Sapma
Cinsiyet
Kadın 283 3,810 1,420 t=0,127
Erkek 219 3,886 1,309 p=0,493
Yaş
132
5.3. Duygusal İlgilenim Boyutunun Değişkenlere Göre Karşılaştırılması
Araştırma ölçeğinin duygusal ilgilenim boyutuna ilişkin tanımlayıcı istatistikleri
ve test değerleri Tablo 23’de gösterilmiştir. Katılımcıların duygusal ilgilenim boyutuna
ilişkin görüşlerinin değişkenlere göre anlanlı bir farklılık gösterip göstermediği 502
katılımcıdan elde edilen veriler üzerinden araştırılmış;
Cinsiyet, yaş, sınıf ve medeni durum değişkenlerine göre duygusal ilgilenim
boyutuna ilişkin görüşleri arasında istatsitiksel olarak anlamlı bir farklılık bulunmadığı
(p>0,05) tespit edilmiştir.
Standart
Değişken N X̄ Test Değerleri
Sapma
Cinsiyet
Kadın 283 4,374 0,828 t=1,835
Erkek 219 4,394 0,853 p=0,071
Yaş
20 - 23 213 5,018 0,659
F=2,570
24 - 27 215 4,857 0,836 P=0,078
28 + 75 5,024 0,726
Medeni Durum
Evli 135 4,932 ,783 t= 1,281
p=0,201
Bekar 367 4,990 ,692
Sınıf
3.sınıf 53 5,636 ,809
4.sınıf 61 5,565 ,988
5.sınıf 82 5,658 ,909
F= 1,783
6.sınıf 175 5,344 1,005 P=0,131
mezun 131 5,209 1,125
133
değişkenlere göre anlanlı bir farklılık gösterip göstermediği 502 katılımcıdan elde
edilen veriler üzerinden araştırılmış;
Standart
Değişken N X̄ Test Değerleri
Sapma
Cinsiyet
Medeni Durum
134
Sınıf
135
demografik özellikler boyutuna katılım puanlarının düşük olmasından kaynaklandığı
anlaşılmıştır.
Yaş
20 - 23 213 4,360 1,257
F=4,890
24 - 27 215 4,728 1,335
P=0,001
28 + 75 5,032 ,860
Medeni Durum
Evli 135 4,653 1,063 t=1,917
Bekar 367 4,432 1,345 p=0,086
Sınıf
3.sınıf 53 4,047 1,290
Toplam 502
136
DÖRDÜNCÜ BÖLÜM
137
Her bir kategorinin altına kodlar tanımlanmış, oluşturulan kavramsal yapı
içerisinde araştırma değerlendirilmeye çalışılmıştır. Bireysel faktörlere ilişkin
demografik özellikler kadın katılımcılar tarafından toplumsal cinsiyet ve roller
bağlamında ele alınmış, kadın hekimler branş seçimlerinde annelik rolü ile eşlerinin
isteklerini de önemsediklerini belirtmişlerdir. Bunun yanı sıra çalışma koşullarına da
dikkat çeken kadın hekimler özellikle nöbet sayısı az olan branşların branş seçiminde
etkili olduğunu bildirmişlerdir.
138
kendi çocukları üzerinden örneklerle açıklamışlardır. Zira bir hekim bu durumu
“Aslında konuştuklarımızın tamamı biraz da içinde bulunulan koşullarla ilgili bugün
çünkü bizim zamanımızda mesela benim annem babam okumamıştı bana okul hayatım
boyunca yardımcı olamadılar ders anlamında ben hep kendi dersimi kendim çalıştım
sorumluluklarımı hep bildim lisedeyken mesela ben kendi kahvaltımı hazırlardım tek
başıma kahvaltımı yapar öyle giderdim okula şimdi benim kızım asla bunu yapmaz ya
da biz kahvaltısını hazır ederiz öyle göndeririz okula şimdiki gençler rahat ya akşamları
tabletin telefonun başından kaldırıp da kızım bunu yap şunu yap demek imkansız
şimdiki gençler rahat. Rahat koşullarda büyüdüler zora fazla gelmek istemiyor ilk önce
kendi rahatlığını düşünüyor artık öyle idealist filan olayım diye bir kaygıları da yok.”
şeklindeki ifadesi hekimlerin bugün rahat branşlara yönelmelerini özetler niteliktedir.
Branş seçimini etkileyen mesleki faktörler çalışma koşulları, şiddet, risk, ceza,
uzmanlık ve statü faktörleri olarak kategorileştirilmiştir. Çalışma koşulları ayrıca işe
ilişkin koşullar ile hastalara ilişkin koşullar olarak kategorileştirilmiş bu kategorilerin
altına kodlar yazılmıştır. Katılımcılar tarafından branş seçimini etkilediği düşünülen
faktörlere ilişkin dikkat çekici bulgulardan biri branşın mortalite oranı olarak
değerlendirilmiştir. Katılımcılar kendi branş seçimlerinde kötü hastalarla karşılaşmak
istemediklerini özellikle tedavi ettikleri hastanın ölmesi sonucunda empati yaptıklarını
dolayısıyla daha soft hastasında ölüm fazla olmayan branşları düşündüklerini ve bu
yönde seçim yaptıkları yönünde deneyimlerini aktarmışlardır. Bir hekim bu konuyu
“Mortalite oranı yüksekse evet. Ben mesela daha şey bir insanım ölüme alışabilecek bir
insan değilim empati çok kurarım. Hani Karayazı'da da mecburi hizmetim sırasında her
139
ölen hastadan sonra üzülmüş ağlamış bir insanım o yüzden bunu istemedim.” şeklinde
ifade etmiştir.
Hastaya ilişkin koşullarda ise hekimler huysuz ve zor hastalara vurgu yapmış,
konuyu değişen hasta profili ve bu hasta profiline hizmet etmenin zorluğu ile
açıklamışlardır. Özmen ve Taşkın (2012) hekimlerin gündelik uygulamalarında
kendilerini zor durumda bırakan, sinirlendiren hatta çaresiz durumda bırakan “zor
hasta” olgusundan bahsetmiş, yapılan araştırmalarda bir sağlık kuruluşuna başvuran
hastaların yaklaşık %37’sinin zor hastalar olduğunu ifade etmiştir.
Katılımcıların branş seçimini etkilediğini düşündükleri bir diğer faktör ise son
yıllarda hekimlerin yaşadıkları şiddet olaylarıdır. Katılımcıların hemen hepsi son dönem
özellikle artan şiddet olaylarına değinirken bu durumun sistemin içerisinde çalışan
hekimlerde bir geri çekilmeye neden olduğunu, henüz sistemin içerisinde olmayan
hekimler için ise önemli branşların tercih edilmemesine neden olduğunu ifade
etmişlerdir. Bu durumu hekimlerden biri “Hasta şikayet edecek sorun çıkacak diye
düşünüyor o yüzden istemiyor yani hekimlerde geri çekilme durumunda.” Şeklinde
özetlemektedir. Katılımcılar cerrah katılımcılardan bazılarının eskiden çok rahat
yaptıkları ameliyatları bugün yapmadıklarını, hastaları ya başka hekime ya da başka
hastaneye yönlendirdiklerini aktarmıştır.
Öte yandan katılımcılar bugün branş tercihlerini etkileyen önemli bir faktörün
performansa dayalı ek ödeme uygulaması olduğunu ifade etmişler, uygulamanın
yanlışları ile birlikte hekim tercihini etkilediğini, ekonomik sebeplerden ötürü baskın
faktör olduğunu dile getirmişlerdir. Bir hekim “Şu anda dediğim gibi tek kriter para bu
140
çok kırıcı çok üzücü herkes işte ne kadar döner alabilirim döneri mi ne kadar
artırabilirim performans puanımı nasıl arttırabilirim diye uğraş içindeler Bu da
kişilerin kesinlikle branş tercihini etkiliyor. Major faktör bu ben bunu iddia ediyorum
yani zaten TUS sıralamasındaki puanlardan da görülebilir bu” ifadesi ile bugünkü
durumu anlatmaktadır. Hastanelerde performansa dayalı ek ödeme hekimlerin yaptıkları
girişimsel işlemler ve muayeneler üzerinden aldıkları puanların hesaplanması sonucu
yapılan ödemelerdir. Ancak hastanelerde işlemler klinik branşlar tarafından
gerçekleştirilmekte böylece tüm hekimlerin işlemleri üzerinden hastane ortalaması
oluşturulmaktadır. Biyokimya, patoloji gibi preklinik branş hekimleri tek başlarına
işlem yapamadıkları için hastane ortalamasından ödeme almakta bu durum diğer
hekimler tarafından da eleştirilmektedir. Yani hekimlerin söylemlerine göre preklinik
branşlardaki hekimler fazla çaba göstermeden ek ödeme almakta bugün hekimler branş
seçimi yaparken bu durumu düşünerek seçim yapmaktalar.
141
ABD’de birinci basamak uzmanlığı seçimindeki düşüş olarak göstermektedir. 1987
yılından 2002 yılına kadar branş seçimlerinde ciddi değişikliğe de dikkat çekmiştir.
Katılımcılar en çok tercih edilen dahili branşları: Cildiye, Fizik Tedavi, Çocuk
Psikiyatri ve Enfeksiyon Hastalıkları; cerrahi branşları: Kulak Burun Boğaz, Ortopedi,
Plastik Cerrahi ve Göz Hastalıkları; temel tıp bilimleri branşlarını: Mikrobiyoloji,
Biyokimya, Radyoloji, Nükleer Tıp ve Patoloji olarak bildirmişlerdir. Cildiye ve Fizik
Tedavi gibi branşların hekimler arasında her zaman çok yaygın olduğunu, Çocuk
Psikiyatri branşına olan ilginin ebeveynlerin bilinç düzeylerinde artış olduğu için son
yıllarda talebin çok arttığını ifade etmişlerdir. Cerrahi branşlara bakıldığında ise Kulak
Burun Boğaz, Göz Hastalıkları branşlarının küçük cerrahi içerdiğini, aynı zamanda bu
küçük cerrahi işlemlerin performans puanının da yüksek olduğunu dolayısıyla
performans gelirinin de yüksek olduğunu, Ortopedi branşında ise mesleki tatminin diğer
cerrahi branşlara göre yüksek olduğunu, Plastik Cerrahi branşının ise özel sektörde de
yeri olan popüler bir branş olduğunu ifade etmişlerdir. Son yıllarda yığılmaların
yaşandığı Biyokimya, Mikrobiyoloji, Radyoloji, Nükleer Tıp ve Patoloji gibi branşlarda
yığılma olduğunu bildirmişlerdir.
142
tavırlar içerisinde olduklarını dolayısıyla hekimlerin branş seçiminde bu durumu göz
önünde bulundurduklarını ifade etmişlerdir.
Son yıllarda cerrahi branşlara olan ilginin azaldığını ve tercih edilen cerrahi
branşların içerisinde minör cerrahi olarak ifade ettikleri işlemlerin barındırdığı Göz
Hastalıkları, Kulak Burun Boğaz Hastalıkları gibi branşlara yöneldiklerini ifade
etmişlerdir. Bu durumun bazı branşlarda yığılmalara neden olduğunu ve bu yığılmaların
yakın gelecekte sağlık sektörü ve hastalar açısından bir takım problemlere neden
olabileceğini ifade etmişlerdir.
Sağlık sektörüne ilişkin olarak hekimler oluşabilecek hekim açığı için mevcut
hekimlerde iş yükünün artmasına da neden olacağını ifade etmişlerdir. Sağlık hizmetleri
arzındaki döngüyü uzmanlık eğitimi hak kazanan hekimler ve uzman olan hekimler
üzerinden değerlendiren hekimler tercih edilmeyen branşlarda açık meydana
gelebileceğini, alttan asistan hekim yetişmeyeceği için mevcut hekimlerin iş yükünün
artacağını ifade etmişlerdir. Bu durumu katılımcı hekimlerden biri “…prekliniklere
yığılma oluyor beyin cerrahisine ek yerleştirme açılsa bile kontenjanlar boş kalıyor yani
genel cerrahide beyin cerrahide kadın doğumda bu hep böyle yani e bu da neye sebep
oluyor orada çalışan o tarafta çalışan hekim arkadaşların iş yükünün artmasına sebep
oluyor. Çünkü neden yeni asistan gelmiyor nöbet sayısı azalmıyor hekim arkadaşlar
yoğun bir şekilde çalışıyorlar.” şeklinde ifade etmiştir.
143
1.3. Gelecekte Oluşabilecek Muhtemel Problemlerin Önüne Geçebilmek
İçin Yapılan Önerilere İlişkin Bulguların Değerlendirilmesi
Alan yazında hekimlerin branş tercihlerine etki eden pek çok faktörün olduğu
branş tercih sürecinin karmaşık bir süreç olduğu bildirilmektedir. Hekimlerin branş
seçimlerine etki eden faktörlerin arkasında yatan nedenleri ortaya çıkarmak sağlık insan
gücü planlamasına yardımcı olacaktır.
144
bireysel yetenekler, tıp eğitimi sırasında alınan stajlar, mesleki tatmin, şehir merkezinde
çalışmanın cazibesi olarak sıralanmaktadır (Takeda et al., 2013: 2; Ko et al., 2007: 483;
Petrides and McManus, 2004:1; Weissman et al., 2013:2; Ergin vd., 2011: 12; Dikici et
al., 2008: 410; Glynn and Kerin, 2010: 188).
145
Chew ve arkadaşlarının (2011) Malezya’da tıp fakültesi öğrencilerinin branş
seçimini etkileyen faktörleri ortaya çıkarmak amacıyla 4. sınıf öğrencisi toplam 425 kişi
ile yaptıkları çalışmasında klinik rotasyonlar sırasında edinilen deneyimlerin ve
uzmanlık eğitimi alınacak olan kliniğin uzmanlık seçiminde önemli olduğu; ayrıca
kişisel faktörler ve mesleki faktörlerin de branş seçiminde etkili olduğu sonucuna
ulaşılmıştır.
146
çalışmada klinik tanıda fikir yürütme olanağının olması, topluma odaklı uygulama
olması ve branşın koruyucu hekimlik içermesi önemli faktörler olarak bulunmuştur.
3. ÖNERİLER
- Sağlık hizmet arzında en büyük paya sahip olan ikinci ve üçüncü basamak sağlık
hizmetlerinde yapılan ve yapılacak olan değişiklikler için tüm tarafların görüşü
alınmalı ve düzenlemeler bu doğrultuda planlanmalıdır.
- Hastalar tarafından sağlık hizmetlerine olan aşırı talebin önüne geçmek için
gerekli çalışmalar yapılmalı, hastaları bilgilendirme yönünde eğitici çalışmalar
planlanmalıdır.
147
- Hekimlerin zorunlu mesleki sigortası gözden geçirilmeli branşlarda oluşan
risklere göre ödeme planı uygulanmalıdır.
- Uzman hekim ihtiyacı planlaması yıllar bazında değerlendirilmeli, gelecek
projeksiyonları oluşturularak hekim planlaması yapılmalıdır.
- Son yıllarda özellikle hekimlere yönelik her türlü şiddet (sözlü ve fiziksel şiddet)
olayları için kalıcı çözümler geliştirilmelidir.
Sağlık Sistemi ve Performans Sistemine İlişkin Öneriler
- Sağlıkta sevk zinciri hakkında ciddi adımlar atılmalı, halihazırda mevcut olan
Aile Hekimliği sistemine ilişkin sorunların derinlemesine incelenerek, sistemin
güçlenmesi sağlanmalıdır.
- Hastanelerde yapılan tedavi ve işlemleri kantitatif olarak değerlendiren
Performansa Dayalı Ek Ödeme sistemine nitel kriterler eklenmeli, sistemin
kalitatif olarak değerlendirilmesi sağlanmaktadır.
- Performansa Dayalı Ek ödeme sisteminin puanlama sistemi gözden geçirilmeli,
özellikle riskli ve kompleks ameliyatlar yapan branşların işlem puanları
artırılmalıdır.
- Performansa Dayalı Ek Ödeme sisteminde izleme ve denetleme yapılmalı,
gereksiz işlemlerin önüne geçilmesi için çalışmalar yapılmalı, israfın önüne
geçilmelidir.
- Acil servislerde Performansa Dayalı Ek Ödeme sistemi kaldırılmalı, gereksiz
yığılmaların önüne geçilmelidir.
148
KAYNAKÇA
14.04.1928 tarihli 863 sayılı Resmi Gazete’ de Yayımlanan 1219 sayılı Tababet ve
Şu’abatı San’atlarının Tarz-ı İcrasına Dair Kanun
Ağalar F, Saygun O, Aydınuraz K. (2009). Genel Cerrahi Uzmanlık Alanında Yan Dal
İhtisası Raporu: Çeşitli Ülkeler ve Avrupa Perspektifi. (Ed.), Terzi C. Türk
Cerrahi Derneği Genel Cerrahi Uzmanlığı Eğitimi ve Yan Dalları. Ankara, 57-
77.
Ajzen I. (1991). The theory of planned behavior. Organizational Behavior And Human
Decision Processes, 50(2), 179-211.
Akar M. (2015). Cerrahi Tekniklerin Resimsel Anlatımı, Art – Sanat Dergisi, (3), 1- 43.
Akca M., Yurtçu B.G. (2017). Çalışma Ortamı Özelliklerinin Hekimlerin Görev ve
Bağlamsal Performansına Etkisi., International Journal of Academic Value
Studies, 3 (15), 197-207
Akdur R. (1990). Pratisyenlikte Statü Kaybı (Temel İnsan gücünün Ara İnsan gücüne
Dönüşmesi), I. Pratisyen Hekimlik Kongresi Bildiriler Kitabı, Paragraf Ofset,
Ankara
149
Atıcı E., Sezer E. (2009). Türk Kadınlarının Tıp Eğitimine Başlama Süreci ve İstanbul
Darülfünunu Tıp Fakültesi'nden Mezun Olan İlk Kadın Hekimler. Uludağ
Üniversitesi Tıp Fakültesi Dergisi, 35(2), 107-111.
Avgerinos E. D., Msaouel, P., Koussidis, G. A., Keramaris, N. C., Bessas, Z.,
Gourgoulianis, K. (2006). Greek Medical Students’ Career Choices İndicate
Strong Tendency Towards Specialization and Training Abroad. Health
Policy, 79(1), 101-106.
Aydın M., Şiriner İ., Morady F., Çetin, Ü. (2010). Politik İktisat ve Adam
Smith. İstanbul: Yön Yayınları.
Aydoğdu S., Üstün Ç. (2003). Tıpta kadın olmak. Sendrom Aylık Aktüel Tıp Dergisi,
(15), 83-89.
Babenko O., Daniels L. M., White J., Oswald A., Ross S. (2018). Achievement Goals
Of Medical Students And Physicians., Educational Research and Reviews, 13
(2), 74 - 80
Baki A., Gökçek T. (2012). Karma Yöntem Araştırmalarına Genel Bir Bakış. Elektronik
Sosyal Bilimler Dergisi, 11(42), 1-21.
Barat A., Goldacre, M. J., Lambert, T. W. (2018). Career Choices and Career
Progression of Junior Doctors in Dermatology: Surveys of UK Medical
Graduates., Dermatology Research and Practice, 1-10
Başpınar R., Gökşin Cihan F., Kutlu R. (2016). Tıpta Uzmanlık Öğrencisi Hekimlerde
Depresyon Sıklığı ve Etkileyen Faktörlerin Değerlendirilmesi., Mustafa Kemal
Üniversitesi Tıp Dergisi, 7 (25), 1-9
Bayat A.H., (2010). Tıp Tarihi, Pınarbaşı Matbaacılık, 2. Baskı, İstanbul: Merkezefendi
Geleneksel Tıp Derneği Yayınları.
150
Bayhan G. (2011). Öğretmenlerin Profesyonelliğinin İncelenmesi. Yayımlanmamış
Doktora Tezi. Marmara Üniversitesi Eğitim Bilimleri Enstitüsü, İstanbul.
Benli A. R., İnci H., Cebecik A., Sunay D. (2018). Türkiye’de Tıp Fakülteleri Temel
Tıp Bilimlerinin Ders Saatleri ve Akademisyen Sayılarının Karşılaştırılması. Tıp
Eğitimi Dünyası, 17 (51), 13-20.
Bitlisli F., Dinç, M., Çetinceli, E., Kaygısız, Ü. (2013). Beş Faktör Kişilik Özellikleri ile
Akademik Güdülenme İlişkisi: Süleyman Demirel Üniversitesi Isparta Meslek
Yüksekokulu Öğrencilerine Yönelik Bir Araştırma, Süleyman Demirel
Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dergisi, 18 (2), 459-480.
Boelen C. (2002). A New Paradigm For Medical Schools A Century After Flex̄ner's
Report., Bulletin of the World Health Organization, 80 (7), 592-3.
Bradley A.M, Fein S, Maron BJ., Hilel A.T., Mariam M., El Baghdadi, Rodenhauser P.
(2000). Ability Of Prospective Assessment Of Personality Profiles To Predict
The Practice Specialty Of Medical Students. Baylor Univesity Medical Practise
Center, 2000, 18:22.
151
Buddeberg-Fischer B., Klaghofer R., Abel T., Buddeberg C. (2006). Swiss Residents'
Speciality Choices – Impact of Gender, Personality Traits, Career Motivation
And Life Goals. BMC Health Services Research, 6(1), 137.
Büyüköztürk Ş. (2010). Sosyal Bilimler için Veri Analizi El Kitabı, Pegem Akademi
Yayıncılık, Ankara
Canbaz S., Sünter A. T., Aker S., Pekşen Y. (2007). Tıp Fakültesi Son Sınıf
Öğrencilerinin Kaygı Düzeyi ve Etkileyen Faktörler. Genel Tıp Dergisi, 17(1),
15-19.
Candan İ. (2002). Hekim Olmak., Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Mecmuası, 55 (3),
175 – 180
Capra F. (2014). Batı Düşüncesinde Dönüm Noktası, (Çev.) Mustafa Armağan, İnsan
Yayınları, İstanbul 3. Baskı
Ceran B. (2008). Antik Mısır ve Eski Anadolu Uygarlıklarında Tıp. Yüksek Lisans Tezi.
Selçuk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü
Cihan Fatma Gökşin; Kutlu, Ruhuşen; Karademirci, Medine Merve (2017) “İntörn
Doktorların Stresle Başa Çıkma Durumları ile Gelecek Kaygı Düzeyleri.”,
Journal of Academic Research in Medicine, 7(3), 122 - 127
152
Coşkun S., Dulkadiroğlu H., Kunduracı N. F. (2016). Kamu Sektöründe Bireysel
Performansa Göre Ücret Uygulamaları: Başarısızlığın Yaygınlaşması, Ankara
Üniversitesi Siyasal Bilimler Fakültesi Dergisi, 71(2), 627 – 651
Çalık K. Y., Aktaş, S., Bulut, H. K., Anaher, E. Ö. (2015). Vardiyalı ve Nöbet Sistemi
Şeklindeki Çalışma Düzeninin Hemşireler Üzerine Etkisi. Sağlık Bilimleri ve
Meslekleri Dergisi, 2(1), 33-45.
Çelik R., Erdem R. (2014). Hastanelerde Huysuz Hastaların Görülme Sıklığı ve Hastane
Çalışanlarına Etkisi. Hacettepe Sağlık İdaresi Dergisi. 17 (2): 77- 88.
Çiçek C., Terzi C., Solak A., Arsu G., Janserey B., Vatansever, K., Aslan, Ö (2005).
Üniversite Hastanelerinde Temel Bilimler Alanında Uzmanlık Eğitimi: Tıpta
Uzmanlık Öğrencisi Bakış Açısı İle. Mikrobiyoloji Bülteni. (39), 491–501
Çiftçi G. E., Bülbül S. F., Muluk N. B., Çamur Duyan G., Yılmaz A. (2011). Sağlık
Bilimleri Fakültesini Tercih Eden Öğrencilerin, Üniversite ve Meslek
Tercihlerinde Etkili Olan Faktörler (Kırıkkale Üniversitesi Örneği). Kartal
Eğitim ve Araştırma Hastanesi Tıp Dergisi, 22(3):151-160
153
Çolak T., Türkmenoğlu Ö., Dağ A., Gündoğdu R., Aydın S. (2009). Kolorektal Cerrahi
Biriminin Kurulması Kolorektal Cerrahi Operasyonlarını Geliştirir Mi?, Turkish
Journal of Surgery, 25(2), 49-52.
Demir H. P., Elkin, N., Barut, A. Y., Bayram, H. M., Averi, S. (2017). Vardiyalı
Çalışan Sağlık Personelinin Uyku Süresi ve Beslenme Durumunun
Değerlendirilmesi., İstanbul Gelişim Üniversitesi Sağlık Bilimleri Dergisi, 2
(2017), 89-107
Detsky AS, Gauthier SR, Fuchs VR. (2012). Specialization in Medicine How Much Is
Appropriate?. Journal of the American Medical Association,, 307 (5), 463–464.
Dikici, M. F., Yaris, F., Topsever, P., Tuncay, Muge, F., Gürel, F. S., Çubukcu, M.,
Görpelioglu, S. (2008) “Factors Affecting Choice Of Specialty Among First-
Year Medical Students Of Four Universities in Different Regions Of
Turkey. “Croatian Medical Journal, 49(3), 415-20.
Dobson R. (2005). Marriage Costs Women Doctors in The Us An 11% Salary Drop.
British Medical Journal, 331 (7508), 70.
154
Durkheim E. (2006). Selected Writings on Education: The Evolution of Educational
Thought. Routledge.
Eke B. (1987). Bir Sosyal Sınıf Belirleyicisi Olarak Meslek Faktörü. İstanbul
Üniversitesi İktisat Fakültesi Mecmuası, 43(1), 377–401
Elçin M. (2010). Tıp Eğitiminin Tarihçesi. Hacettepe Atıp Dergisi, 41, 195–202.
Emül M., Dalkıran M., Uzunoğlu S., Tosun M., Duran A., Yavuz R., Uğur M. (2010).
Tıpta Uzmanlık Sınavına Hazırlanan Öğrencilerin Psikiyatri Asistanlığı
Hakkındaki Tutumları. Dusunen Adam: The Journal of Psychiatry and
Neurological Sciences, 23(4), 223–229.
Erarslan T., Tozlu A. (2011). Kamu Yönetiminde Performansa Dayalı Ücret Sistemi.
Sayıştay Dergisi, (81), 33-61
Ercan İ., Kan İ. (2004). Ölçeklerde Güvenirlik ve Geçerlik. Uludağ Üniversitesi Tıp
Fakültesi Dergisi., 30 (3), 211-216.
Erdem B., Kaya, İ. (2013). Çalışma Yaşamı Kalitesini Etkileyen Faktörlerin İşgörenler
Tarafından Algılanması: Otel Çalışanları Üzerinde Bir Araştırma. Dumlupınar
Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, (35), 135-150.
155
Ergin A., Dikbaş E., Bozkurt A. İ., Atçeken G., Gürbüz H., Yılmaz C., Çölbe N. S.,
Taşcı U., Güldamla L., Demircan, H. İ. (2011). Tıp Fakültesi Öğrencilerin
Mezuniyet Sonrası Kariyer Seçimi ve Etkileyen Faktörler. Tıp Eğitimi
Dünyası, 32(32), 8 -17.
Flex̄ner A. (1910). Medical Education on The United States And Canada: A Report To
The Carnegie Foundation For The Advancement Of Teaching. New York City,
Carnegie Foundation for the Advancement of the Teaching.
Glynn R. W., Kerin M. J. (2010). Factors İnfluencing Medical Students And Junior
Doctors İn Choosing A Career İn Surgery. The surgeon, 8(4), 187-191.
Goel S., Angeli F., Dhirar N., Singla N., Ruwaard D. (2018). What Motivates Medical
Students To Select Medical Studies: A Systematic Literature Review. BMC
Medical Education. 18 (1), 16
Göksel S. (2009). Tıpta İki Ucu Açık Sorular., Anadolu Kardiyoloji Dergisi, (9), 153 -
156
156
Greenberg E.S., Grunberg L. (1994). The Ex̄ercise Of Power And İnfluence İn The
Workplace And The Sense Of Powerlessness, (Working Paper). Institute of
Behavioral Science, University of Colorado, Boulder.
Guraya S. Y., Almaramhy, H. H. (2017). Mapping The Factors That Influence The
Career Specialty Preferences By The Undergraduate Medical Students., Saudi
Journal of Biological Sciences, 25, 1096 – 1101
Guraya S. Y., Almaramhy, H. H. (2018). Mapping The Factors That İnfluence The
Career Specialty Preferences By The Undergraduate Medical Students. Saudi
journal of biological sciences, 25(6), 1096-1101.
Gürel E., Akşit, A. C. (2018). Antik Dönem Tıp Anlayışı Üzerine Bir İnceleme: Sağlık
Tanrısı Asklepios. Contemporary Debates in Social Sciences (ed.) Esma Torun
Çelik, Şenel Gerçek, Ijopec Publication
Han JJ. (2013). Global Doctor's Role And Outcome-Based Medical Education. The
Ewha Medical Journal. 36, 3–8
Hwang J. I., Lou, F., Han S. S., Cao F., Kim W. O., Li P. (2009). Professionalism: The
Major Factor İnfluencing Job Satisfaction Among Korean And Chinese
Nurses. International Nursing Review, 56(3), 313-318.
157
International Labour Organization. (2017). World Social Protection Report 2017-19:
Universal Social Protection to Achieve The Sustainable Development Goals.
International Labour Organization
İlgili Ö., Şahinoğlu S., Acıduman A., Tuzcu K., Şems Ş. (2016). İslam Dünyasında
Hekim Andı Uygulaması Ve Hipokrat Andı’nın İzleri (İslam Dünyasında Hekim
Andı). Lokman Hekim Dergisi, 6 (3), 137-149
Jagsi R., Surender, R. (2004). Regulation Of Junior Doctors’ Work Hours: An Analysis
Of British And American Doctors’ Ex̄periences And Attitudes. Social Science &
Medicine, 58 (11), 2181-2191.
Jajoski P. R., Jajoski A. D., Kleven D. T., Singh G. (2017). Fewer Seniors From United
States Allopathic Medical Schools Are Filling Pathology Residency Positions İn
The Main Residency Match, 2008-2017. Human Pathology, 73, 26–32
158
Karaca M. (2012). Farklılaşma, Bütünleşme ve Birlikte Yaşama Üzerine. Dicle
Üniversitesi Ziya Gökalp Eğitim Fakültesi Dergisi, 18 (2012), 226-238
Karakuş H. (2014). Kraliçe Arı Sendromu- Pembe Taciz. Akademik Sosyal Araştırmalar
Dergisi, 2(1), 334-356.
Karl Marx̄ (2015) Das Kapital, Yordam Kitap, Mehmet Selik (Çev.), 3. Baskı.
Kaya A., Aktürk, Z., Çayır, Y., Taştan, K. (2014). 2007-2013 arası Tıpta Uzmanlık
Sınavları: Bir Trend Analizi. Ankara Medical Journal, 14(2), 53 - 58
Keyder Ç., Üstündağ N., Ağartan T., Yoltar Ç. (2015). Avrupa'da ve Türkiye'de Sağlık
Politikaları-Reformlar, Sorunlar, Tartışmalar, İletişim Yayınları, İstanbul 4.
Baskı
Khader, Y., Al-Zoubi, D., Amarin, Z., Alkafagei, A., Khasawneh, M., Burgan, S.,
Omari, M. (2008). Factors Affecting Medical Students İn Formulating Their
Specialty Preferences in Jordan. Bmc Medical Education, 8 (1), 32.
Ko H. H., Lee T. K., Leung Y., Fleming B., Vikis E., Yoshida E. M. (2007). Factors
İnfluencing Career Choices Made By Medical Students, Residents, And
Practising Physicians. British Columbia Medical Journal, 49(9), 482 - 487
159
Kösemehmetoğlu K., Tan A., Esen T., Ateş K. E. (2010). Asistanların Bakışı İle
Türkiye’de Patoloji Uzmanlık Öğrencisi Eğitimi: Bir Anket Çalışması. Turk
Patoloji Dergisi, 26, 95-106.
Kraut, C., Liersch S., Jensen S., Amelung V. E. (2016). Would German Physicians Opt
For Pay-For-Performance Programs? A Willingness-To-Accept Ex̄periment İn A
Large General Practitioners’ Sample. Health Policy, 120 (2), 148-158.
Kuzuca Genç, İ., Arda, B. (2010). What Can We Say About Gender Discrimination in
Medicine? A Limited Research From Turkey. Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi
Mecmuası, 63(1), 1-8.
LeMaistre C. F., Farnia, S. H. (2015). Goals for Pay For Performance İn Hematopoietic
Cell Transplantation: A Primer. Biology of Blood And Marrow
Transplantation, 21(8), 1367-1372.
Lilley PM., Harden RM. (2003). Standards and medical education. Medical Teacher,
25, 349-51.
Marshall G. (2009). Sosyoloji Sözlüğü (O. Akınay ve D. Kömürcü, Çev.). Ankara: Bilim
ve Sanat Yayınları
Mayumana I., Borghi J., Anselmi L., Mamdani M., Lange S. (2017). Effects of Payment
for Performance on Accountability Mechanisms: Evidence from Pwani,
Tanzania. Social Science and Medicine, 179, 61-73.
160
Mc Adams DP (1997). A Conceptual History Of Personality Psychology. In. R. Hogan.
J. Johnson S. Briggs (Ed.), Handbook of Personality Psychology. Academic
Press,
Mehmood S. I., Khan M. A., Walsh K. M., Borleffs J.C., (2013). Personality Types And
Specialist Choices in Medical Students", Medical Teacher., 35(1), 63–68.
Mıdık Ö., Özbenli T., Pekşen Y. (2015). Tıbbi̇ Profesyonali̇zm Bağlamında Tasarlanan
“Hekı̇ m Rolleri̇” Seçmelı̇ Programının Müfredata Entegrasyonu. Tıp Eğitimi
Dünyası, 14(43), 83 – 94
Mook W. N., de Grave W. S., Wass V., O'Sullivan H., Zwaveling, J. H., Schuwirth L.
W., van der Vleuten C. P. (2009). Professionalism: Evolution Of The
Concept. European Journal of Internal Medicine, 20(4), e81-e84.
Mullola S., Hakulinen C., Presseau J., Gimeno Ruiz de Porras D., Jokela M., Hintsa T.,
Elovainio M. (2018). Personality Traits And Career Choices Among Physicians
İn Finland: Employment Sector, Clinical Patient Contact, Specialty And Change
Of Specialty. BMC Medical Education, 18(1), 1 – 12.
Murt A, Arıkan A, Çavdar S., Asa S., İmamoğlu M., Ertaş A., Umut S., Altındaş F.,
Enver Ö. (2014). Uzmanlık Eğitimi’nin Bileşenleri Arasında Oluşturulan
Kurumsal İletişim Modeli ve Etkileri. Tıp Eğitimi Dünyası, 13 (41), 27-35.
161
Nietzche F. (2003). İnsanca Pek İnsanca I,(Çev. Mustafa Tüzel). İstanbul: İthaki
Yayınları.
Okuyan S. (2011). Doğu Kültürünün Batıda Yansımaları. SAÜ Fen Edebiyat Dergisi
(II), 99 -122
Osborn H. A., Glicksman J. T., Brandt M. G., Doyle P. C., Fung, K. (2017). Primary
Care Specialty Career Choice Among Canadian Medical Students:
Understanding The Factors That İnfluence Their Decisions. Canadian Family
Physician, 63(2), e107-e113.
Ömürbek N., Tunca M. Z., Özcan A., Yıldız, E., Karataş, T. Ahp Topsıs Yönteminin
Tıpta Uzmanlık Alan Seçiminde Kullanımı. Akdeniz Üniversitesi İktisadi ve
İdari Bilimler Fakültesi Dergisi, (33), 201-219.
Özkiraz A., İşçi Baş G. (2016). Osmanlıdan Günümüze Türk Toplumunda Aile Yapısı
ve Boşanma., KMÜ Sosyal ve Ekonomik Araştırmalar Dergisi, 18 (30), 87 – 95
Özmen E., Taşkın EO. (2012) Zor Hasta ve Hasta Hekim İlişkisinde Yaşanan
Güçlükler. STED 21(4), 250-257.
Park K. H., Jun, S. K., Park I. (2016). A Qualitative Study On Physicians' Perceptions
Of Specialty Characteristics. Korean journal of medical education, 28 (3), 269-
79.
162
Pawlikowski M. (2002). Dehumanization of Contemporary Medicine: Causes And
Remedies. Neuroendocrinology Letters, 23(1), 5-7.
Roberts L. W., Hammond, K. A. G., Geppert, C. M., Warner, T. D. (2004). The Positive
Role Of Professionalism And Ethics Training İn Medical Education: A
Comparison Of Medical Student And Resident Perspectives. Academic
Psychiatry, 28(3), 170-182.
Rogers M., Peter C., Judith S. (2012). Why Are Junior Doctors Deterred From
Choosing A Surgical Career?, Australian Health Review, 36(2), 191-196
Rojewski JW, Kim H. (2003). Career Choice Patterns And Behavior Of Work-Bound
Youth During Early Adolescence. Journal Of Career Development, 30 (2), 89-
108.
Saigal P., Takemura, Y., Nishiue, T., Fetters, M. D. (2007). Factors Considered By
Medical Students When Formulating Their Specialty Preferences İn Japan:
Findings From A Qualitative Study. Bmc Medical Education, (7), 31 - 37
Sampson J.P., Lenz, J.G., Reardon, R.C. ve Peterson, G.W. (1999). A Cognitive
Information Processing Approach to Employment Problem Solving and
Decision Making. The Career Development Quarterly, (48), 3-18.
163
Samsun N., (2017). Çalışmanın Değişen Anlamı ve Güncel Durumuna İlişkin
Tartışmalar, Açıköğretim Uygulamaları ve Araştırmaları Dergisi, 3(3), 160-210
Sarpkaya S., Sarpkaya Yengin P., Yılmaz T., Altun B. (2016). Öğretim Elemanlarına
Yönelik Ödüllendirme Uygulamaları. Ahi Evran Üniversitesi Kırşehir Eğitim
Fakültesi Dergisi, 17 (2), s. 473 – 493
Selvi Y., Özdemir, P. G., Özdemir, O., Aydın, A., Beşiroğlu, L. (2010). Sağlık
Çalışanlarında Vardiyalı Çalışma Sisteminin Sebep Olduğu Genel Ruhsal
Belirtiler ve Yaşam Kalitesi Üzerine Etkisi. Düşünen Adam Psikiyatri ve
Nörolojik Bilimler Dergisi, 23(4), 238-43.
Smith F., Lambert, T. W., Goldacre, M. J. (2015). Factors İnfluencing Junior Doctors’
Choices Of Future Specialty: Trends Over Time And Demographics Based On
Results From Uk National Surveys. Journal of the Royal Society of
Medicine, 108(10), 396–405.
Stewart R. E., Lareef, I., Hadley, T. R., & Mandell, D. S. (2017). Can We Pay For
Performance İn Behavioral Health Care?. Psychiatric Services, 68(2), 109-111.
Takeda Y., Morio, K., Snell, L., Otaki, J., Takahashi, M., Kai, I. (2013). Characteristic
Profiles Among Students And Junior Doctors With Specific Career Preferences.
BMC Medical Education, 13(1), 1–11.
164
Tanrıverdi H , Akova, O , Zorlu, R . (2014). Hemşirelik Mesleğine Yaklaşım ile
Toplumsal Statü Arasındaki İlişkinin İncelenmesi. Sağlıkta Performans ve Kalite
Dergisi, 7 (1), 115-142
Tekin Ç., Güneş, G.,Türkol, E. (2013). İnönü Üniversitesi Tıp Fakültesi Öğrencilerinin
Tıpta Uzmanlık Tercihleri ve Etkileyen Faktörler. İnönü Üniversitesi Sağlık
Bilimleri Dergisi, 1, 5-10.
Turner S. B. (2011). Tıbbi Güç ve Toplumsal Bilgi, (Çev.) Ümit Tatlıcan, Sentez
Yayınları, Bursa
Türk Tabipler Birliği (2015). Tıpta Uzmanlık Eğitimi Raporu. Ankara: Türk Tabipler
Birliği Yayınları
165
Uysal Ş. A. (2018). Sağlık Meslek Meslek Gruplarının Hubris Sendromu Eğilimlerine
İlişkin Nitel Bir Çalışma. Yayınlanmamış Doktora Tezi. Süleyman Demirel
Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü
Vaca R. B., Derose K. P., Sandoval N. R. (2016). Gender And Physician Specialization
And Practice Settings In Ecuador: A Qualitative Study., BMC Health Services
Research ,16 (662), 1-12.
Van Mook, W. N., Van Luijk, S. J., O'Sullivan, H., Wass, V., Zwaveling, J. H.,
Schuwirth, L. W., van der Vleuten, C. P. (2009). The Concepts Of
Professionalism And Professional Behaviour: Conflicts in Both Definition And
Learning Outcomes. European Journal of Internal Medicine, 20(4), e85-e89.
Weissman C., Tandeter, H., Zisk-Rony, R. Y., Weiss, Y. G., Elchalal, U., Avidan, A.,
Schroeder, J. E. (2013). Israeli Medical Students’ Perceptions of Six̄ Key
Medical Specialties. Israel Journal of Health Policy Research, 2(1), 1.
Witter, S., Toonen, J., Meessen, B., Kagubare, J., Fritsche, G., Vaughan, K. (2013).
Performance-Based Financing As A Health System Reform: Mapping The Key
Dimensions For Monitoring And Evaluation. BMC Health Services
Research, 13(1), 367 - 375
166
World Health Organization. (2017). World Health Statistics 2017: Monitoring Health
For The Sdgs Sustainable Development Goals. World Health Organization.
World Health Organization. (2017). World Health Statistics 2017: Monitoring Health
for the SDGs. World Health Organization.
Ye M., Diboulo, E., Kagone, M., Sie, A., Sauerborn, R., Loukanova, S. (2016). Health
Worker Preferences For Performance-Based Payment Schemes in A Rural
Health District İn Burkina Faso. Global Health Action, 9(1), 1 – 12
Yıldırım A., Şimşek H. (2013). Sosyal Bilimlerde Nitel Araştırma Yöntemleri. Seçkin
Yayıncılık.
Yılmaz, İ.A, Dursun, K., Pektaş, B., Alpay, A. (2012). Üniversite Öğrencilerinin
Kariyer Seçimlerinin Demografik Özellikler Açısından İncelenmesi: Pınarhisar
Myo Örneği, Electronic Journal of Vocational Colleges, (12), 9-21
167
Yoon J. D., Ham, S. A., Reddy, S. T., Curlin, F. A. (2018). Role Models' Influence on
Specialty Choice for Residency Training: A National Longitudinal
Study. Journal of Graduate Medical Education, 10 (2), 149-154.
Yöney H., Yavuz D. (2010). Tıpta Uzmanlık Seçimi. Marmara Üniversitesi Yayınları,
10-7.
Zeldow PR, Daughty SR. (1991). Personality Profiles And Speciality Choices Of
Students From Two Medical School Classes. Acad Med, 66, 283–7
168
EKLER
A.2. TIPTA UZMANLIK SINAVI SONUCUNDA TERCİH ETMEK İSTEDİĞİNİZ İLK 3 BRANŞ VE NEDENLERİ
Branşlar Nedenler
1 ………………………………………………. ………………………………………………………………………………………………………………….
2 ……………………………………………….. ………………………………………………………………………………………………………………..
3 ……………………………………………… ……………………………………………………………………………………………………………….
NOT: Branş tercihinde önemli olan faktörlere katılma düzeyinizi 1 ile 7 arasında olmak üzere belirtiniz.
169
16 Yüksek rekabetin yaşandığı branşları tercih ederim. 1 2 3 4 5 6 7
17 Araştırma yapma imkanı olan branşları tercih ederim. 1 2 3 4 5 6 7
Şiddet Faktörleri
18 Fiziksel şiddet yaşama ihtimalimin yüksek olduğu branşları tercih ederim* 1 2 3 4 5 6 7
19 Sözlü hakarete uğrama ihtimalimin düşük olduğu branşları tercih ederim. 1 2 3 4 5 6 7
20 Hastalardan düşmanca tavırlara maruz kalmayacağım branşları tercih ederim. 1 2 3 4 5 6 7
Kişilik Faktörleri
21 Kişiliğime uygun olan branşları tercih ederim. 1 2 3 4 5 6 7
22 Hep idealimde olan branşları tercih ederim. 1 2 3 4 5 6 7
23 Ömür boyu okumamı, araştırmamı gerektiren branşları tercih ederim.* 1 2 3 4 5 6 7
Risk Faktörleri
24 Hastasında Malpraktis riski az olan branşları tercih ederim. 1 2 3 4 5 6 7
25 Hastasında Komplikasyon riski az olan branşları tercih ederim. 1 2 3 4 5 6 7
26 Hataya açık branşları tercih ederim* 1 2 3 4 5 6 7
27 Yanlış yapma ihtimalimin az olduğu branşları tercih ederim. 1 2 3 4 5 6 7
Sağlık Problemleri
28 Uzun süre ayakta kalmamı gerektirmeyen branşları tercih ederim. 1 2 3 4 5 6 7
29 Çok fazla fiziksel güç gerektirmeyen branşları tercih ederim. 1 2 3 4 5 6 7
30 Fiziksel olarak daha az yorulacağım branşları tercih ederim. 1 2 3 4 5 6 7
31 Kan gördüğümde olumsuz etkilendiğim için az kan göreceğim branşları tercih ederim. 1 2 3 4 5 6 7
32 Sürekli koşuşturmamı gerektirmeyecek branşları tercih ederim. 1 2 3 4 5 6 7
Yetenek ve Tecrübe Faktörleri
33 Kişisel yeteneklerime uygun branşları tercih ederim. 1 2 3 4 5 6 7
34 Kapasitemi aşacak branşları tercih ederim.* 1 2 3 4 5 6 7
35 Gelecekte üst düzey teknoloji ile çalışılacağını düşündüğüm branşları tercih ederim. 1 2 3 4 5 6 7
36 Tıp eğitimim sırasında etkilendiğim hocalarımın branşlarını tercih ederim. 1 2 3 4 5 6 7
Uzmanlık ve Statü Faktörleri
37 Pratisyen hekim olarak kalmak istemediğim için branş tercih edeceğim. 1 2 3 4 5 6 7
38 Hekimler üzerindeki toplumsal baskıdan dolayı branş tercih edeceğim. 1 2 3 4 5 6 7
39 Uzman hekimlerin pratisyen hekimlere olumsuz baktığını düşündüğüm için branş tercih edeceğim. 1 2 3 4 5 6 7
40 Uzman hekim olmanın prestijli olduğunu düşündüğüm için branş tercih edeceğim. 1 2 3 4 5 6 7
Performans ve Gelir Faktörleri
41 Daha fazla kazanç elde edeceğim branşları tercih ederim. 1 2 3 4 5 6 7
42 Performans puanı yüksek branşları tercih ederim. 1 2 3 4 5 6 7
43 Performans kazancı yüksek branşları tercih ederim. 1 2 3 4 5 6 7
44 Performans puanının her ay sabit olduğu branşları tercih ederim. 1 2 3 4 5 6 7
45 Performans puanı düşük branşları tercih ederim.* 1 2 3 4 5 6 7
46 Performans puanını artırmak için çok fazla efor sarf etmeyeceğim branşları tercih ederim. 1 2 3 4 5 6 7
47 Performans puanı düşük riskli işlemlerin fazla olduğu branşları tercih ederim.* 1 2 3 4 5 6 7
48 Gelir hekimlerin branş tercihlerinde önemli bir faktördür. 1 2 3 4 5 6 7
Ceza Faktörleri
Hastaya uygulanan tedavi veya işlemden dolayı idari soruşturma ile karşılaşma ihtimalini düşük olduğu branşları
49 1 2 3 4 5 6 7
tercih ederim.
50 Hastaya uygulanan tedavi veya işlemden dolayı tazminat ödeme ihtimalinin az olduğu branşları tercih ederim. 1 2 3 4 5 6 7
51 Hastaya uygulanan tedavi veya işlemden dolayı yargılanma ihtimalinin düşük olduğu branşları tercih ederim. 1 2 3 4 5 6 7
Sistemsel Faktörler
52 Mecburi hizmete daha geç gitmek için branş tercih ederim. 1 2 3 4 5 6 7
53 TUS sınavından yüksek puan alırsam rahat branşları tercih ederim. 1 2 3 4 5 6 7
54 Asistanlık eğitimi rahat olan branşları tercih ederim. 1 2 3 4 5 6 7
55 Bugün TUS sınavı sonucunda hekimlerin en çok tercih ettikleri branşları seçerim.
170
Diğer (Lütfen belirtiniz.)
………………………………………………………………………………………………………………………………………………
………………………………………………………………………………………………………………………………………………
………………………………………………………………………………………………………………………………………………
B.2. ÖNERİLER
Mevcut sağlık sistemi ve uygulamalarına (performansa dayalı ek ödeme uygulaması) ilişkin önerileriniz
nelerdir?
………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………
………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………
………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………
171
EK 2: İZİN YAZISI
172
ÖZGEÇMİŞ
Kişisel Bilgiler :
Adı ve Soyadı :Nazife ÖZTÜRK
Doğum Yeri ve Yılı :Burdur – Yeşilova/1983
E-mail :nazife_sahan@yahoo.com
Eğitim Durumu :
İş Deneyimi :
2006 – 2008 : Ankara Ufuk Üniversitesi Tıp Fakültesi Dr. Rıdvan Ege
Hastanesi, Memur
2008-2009 : Antalya Özel Aspendos Hastanesi, Halkla İlişkiler Şefi
2011 - : Antalya İl Sağlık Müdürlüğü, Memur
173