You are on page 1of 191

T.C.

SÜLEYMAN DEMİREL ÜNİVERSİTESİ


SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ
SAĞLIK YÖNETİMİ ANABİLİM DALI

TIPTA UZMANLIK BRANŞLARININ TERCİHİNDE ETKİLİ


OLAN FAKTÖRLER ÜZERİNE BİR ARAŞTIRMA

Nazife ÖZTÜRK
1340232514

DOKTORA TEZİ

DANIŞMAN
Prof. Dr. Mehmet GENÇTÜRK

ISPARTA - 2019
(ÖZTÜRK, Nazife, Tıpta Uzmanlık Branşlarının Tercihinde Etkili Olan
Faktörler Üzerine Bir Araştırma, Doktora Tezi, Isparta, 2019)

ÖZET
Bu araştırmanın amacı tıpta uzmanlık alan tercihlerine etki eden faktörleri tespit
etmektir. Araştırma kapsamında uzmanlık alan tercihine etki eden faktörler, bu tercihleri
etkileyen nedenler ve son yıllarda hekim tercihlerindeki önemli değişiklikler incelenmiş,
ayrıca Türkiye’de insan kaynaklarının geliştirilmesine katkıda bulunmak hedeflenmiştir.
Araştırma karma araştırma yöntemi ile yürütülmüş, keşfedici sıralı araştırma
deseni kullanılmıştır. Araştırma üç aşama olarak tasarlanmıştır. Bu aşamalar: keşfedici,
ölçme aracı geliştirme ve ölçme aracını uygulamadır. Araştırmanın keşfedici
aşamasında 14 uzman hekim ile ortalama 43 dakika süren yarı yapılandırılmış görüşme
tekniği ile nitel veriler toplanmış, bulgular betimsel ve içerik analizi yöntemi ile analiz
edilmiştir. Araştırmanın ikinci aşamasında nitel analiz sonucunda elde edilen verilerden
yola çıkılarak ölçme aracı geliştirilmiştir. Geliştirilen ölçme aracı sonuçların bütüncül
bir şekilde yansıtılması amacıyla tıp fakültesi öğrencileri ile uzmanlık sınavına
hazırlanan toplam 502 kişi üzerinde uygulanmıştır.
Araştırmada nitel bulgular 4 tema altında yapılandırılmıştır. Bu temalar; tıpta
uzmanlık branşlarına etki eden faktörler, son yıllarda hekimlerin değişen tercihlerine
ilişkin nedenler, değişen tercihlerin ileriki yıllarda oluşturabileceği problemlere ilişkin
sorunlar ve sorunların önüne geçebilmek için yapılan öneriler olarak gruplandırılmıştır.
Araştırma sonucunda katılımcıların görüşlerine göre hekimlerin tıpta uzmanlık
alan tercihine etki eden faktörler bireysel, mesleki ve sistemsel faktörler olarak
sınıflandırılmıştır. Tıpta uzmanlık alan tercihlerini etkileyen birçok faktör olsa da
araştırma sonucunda bireysel faktörlerden kişilik özelliklerinin uzmanlık alan tercihinde
önemli olduğu, mesleki faktörlerden branşın mortalite oranı, taşıdığı risk ve şiddete
maruz kalma durumunun ve sistemsel faktörlerden performansa dayalı ek ödeme
uygulamasının bu seçimi etkilediği ve yön verdiği sonucuna ulaşılmıştır. Ayrıca son
yıllarda tercih eğilimlerinin değiştiği, hekimlerin tercihlerinin klinik branşlardan
preklinik branşlara doğru kaydığı bu nedenle ileride çok tercih edilen alanlara yığılma
olacağı, önlem alınmazsa bu durumun hastalar açısından nitelikli sağlık hizmeti
alamama, sağlık sistemi açısından ise hizmette aksamalara neden olacağı sonucuna
ulaşılmıştır. Araştırma kapsamında nitel verilere dayalı olarak 42 madde ve 7 boyuttan
oluşan “Hekimlerin Branş Tercih Eğilimleri Ölçeği” geliştirilmiş, bu ölçek ile nitel
verilerin nicel veriler ile desteklendiği sonucuna ulaşılmıştır.
Anahtar Kelimeler: Tıpta Uzmanlık Seçimi, Tıpta Uzmanlık Tercihleri,
Uzman Hekimler, Karma Araştırma

iii
(OZTURK, Nazife, A Research on the Factors Effecting the Preference of
Medical Specialization Branches, Doctoral Thesis, Isparta, 2019)

ABSTRACT
The aim of this study is to determine the factors affecting the preferences of
specialization in field of medicine. Within the scope of the research, the following were
studied: factors that affect preferences of field of specialization by physicains, the
reasons for such preferences, significant changes in decision-making in recent years and
also important were deductions made in order make suggestions decision-making and
development of human resources for health in Turkey.
Mix̄ed research methods and exploratory sequential research design were used.
The research was designed in three stages: explorative, measurement tool development
and application of measurement tool. In the ex̄plorative phase of the study, qualitative
data were collected from 14 specialist physicians using semi-structured questionnare
through interviews that lasted on avarage for 45 minutes. The findings were analyzed
with descriptive and content analyses methods. In the second stage of the study, the
measurement tool was developed from the data obtained from the qualitative analyses
during the first stage. The developed measurement tool was applied to medical school
students and the physicians prepared for the specialization exam. A total number of 502
participants were recruited for the second stage. Qualitative findings from the second
stage were structured under 4 themes. These themes are: the factors affecting the
specialization into various field of medicine, the reasons for changing preferences of the
physicians in recent years, future challenges related to changing preferences and
suggestions made to prevent potential problems identified.
According to the results of the research, the factors affecting the physicians'
preference of specialty in medicine were classified as individual, occupational and about
systemic factors. Although there are many factors that affect the preferences of medical
field, it is concluded that the personality traits of individuals and mortality rates
associated with the branch or field of medicine are the most significan professional
factors, while the risks and the exposure to violence and the application of the additional
payment based on the performance of candidates are the systemic factors that affect
selections and preferences. Developed within the scope of the research, which named"
Physicians' Preference Tendencies of Specialty Branch", was composed of 42 items and
7 dimensions.
Keywords: Specialization Choice in Medicine, Specialization Branch
Preferences in Medicine, Specialist Physicians, Mixed Research Design

iv
İÇİNDEKİLER
TEZ SAVUNMA TUTANAĞI .................................................................................... i
YEMİN METNİ .......................................................................................................... ii
ÖZET.......................................................................................................................... iii
ABSTRACT ............................................................................................................... iv
İÇİNDEKİLER ........................................................................................................... v
KISALTMALAR ..................................................................................................... viii
TABLOLAR ............................................................................................................... ix
ŞEKİLLER.................................................................................................................. x
GİRİŞ .......................................................................................................................... 1

BİRİNCİ BÖLÜM
TIPTA UZMANLAŞMA

1. TIPTA MESLEK KAVRAMINA İLİŞKİN GENEL ÇERÇEVE ........................ 5


1.1. Meslek Kelimesinin Kökleri ve Tanımı............................................................... 5
1.2. Hekimlik Mesleği ............................................................................................... 7
1.3. Meslek Kavramı Perspektifinden Profesyonellik ............................................... 13
2. İŞ BÖLÜMÜ VE UZMANLAŞMA ...................................................................... 15
2.1. Toplumsal Açıdan Uzmanlaşma ....................................................................... 16
2.1.1. Tıpta Uzmanlaşma –Bütünden Parçaya Hastadan Hastalığa Giden Süreç.... 18
2.1.2. Uzmanlaşma ve Tıpta Uzmanlaşmaya Yöneltilen Eleştiriler ....................... 22
3. TIP EĞİTİMİ VE TIPTA UZMANLIK ALANLARI ......................................... 23
3.1. Tıp Eğitimi ....................................................................................................... 23
3.2. Tıpta Uzmanlık Eğitimi .................................................................................... 25
3.3. Tıpta Uzmanlık Sınavı (TUS) ........................................................................... 27
3.4. Tıpta Uzmanlık Alanları ................................................................................... 28
4. TIPTA UZMANLIK ALAN TERCİHLERİNİ ETKİLEYEN FAKTÖRLER .. 24
4.1. Bireysel Faktörler ............................................................................................. 29
4.1.1. Demografik Özellikler ................................................................................ 29
4.1.2. Kişisel Özellikler........................................................................................ 32
4.1.3. Kişisel Deneyimler ..................................................................................... 35
4.2. Mesleki Faktörler.............................................................................................. 36
4.3. Sağlık Politikalarına İlişkin Faktörler ................................................................ 38

İKİNCİ BÖLÜM
METODOLOJİ

1. ARAŞTIRMANIN AMACI VE ÖNEMİ ............................................................. 45


1.1. Problemin İfadesi.............................................................................................. 46
2. ARAŞTIRMANIN DESENİ ................................................................................. 51
2.1. Araştırmanın Tasarımı ...................................................................................... 52

v
2.2. Araştırmanın Süreci .......................................................................................... 56
2.4. Araştırmanın Sınırlılıkları ................................................................................. 60
2.5. Katılımcılar ...................................................................................................... 60
2.5.1. Nitel Araştırma Katılımcıları ...................................................................... 61
2.5.2. Nicel Araştırma Katılımcıları ..................................................................... 62
2.6. Veri Toplama.................................................................................................... 62
2.6.1. Nitel Veri Toplama Süreci .......................................................................... 63
2.6.2. Nicel Veri Toplama Süreci ......................................................................... 64
2.7. Örneklem Seçimi .............................................................................................. 65
2.8. Verilerin Analizi ............................................................................................... 67
2.9. Geçerlilik- Güvenilirlik..................................................................................... 69
2.9.1. Nitel Araştırmalarda İnandırıcılık, Aktarılabilirlik ve Teyit Edilebilirlik ..... 69
2.9.2. Nicel Araştırmalarda Geçerlilik – Güvenilirlik ........................................... 70

ÜÇÜNCÜ BÖLÜM
BULGULAR

1. NİTEL ARAŞTIRMAYA İLİŞKİN BULGULAR .............................................. 71


1.1. Hekimlerin Branş Tercihlerine Etki Eden Faktörlere İlişkin Bulgular ................ 71
1.1.1. Bireysel Faktörler ....................................................................................... 71
1.1.1.1. Demografik Özelliklere İlişkin Bulgular .............................................. 73
1.1.1.2. Kişisel Özelliklere İlişkin Bulgular ...................................................... 75
1.1.2. Mesleki Faktörler ....................................................................................... 78
1.1.2.1. Çalışma Koşulları ................................................................................ 79
1.1.3. Sistemsel Faktörler ..................................................................................... 90
1.1.3.1. Performansa Dayalı Ek Ödeme Uygulamasına İlişkin Faktörler ........... 92
1.1.3.2. Uzmanlık Eğitimine İlişkin Faktörler ................................................... 96
1.1.3.3. Sağlık Politikalarına İlişkin Faktörler ................................................... 97
1.2. Son Yıllarda En Çok Tercih Edilen Branşlara İlişkin Bulgular .......................... 98
1.2.1. Branşlar...................................................................................................... 98
1.2.2. Tercih Edilme Nedenleri ............................................................................ 99
1.2.2.1. Toplumun Özelliğinden Kaynaklı Nedenler ....................................... 102
1.2.2.2. Branşın Özelliğinden Kaynaklı Nedenler ........................................... 103
1.3. Uzmanlık Alan Tercihlerinin Değişmesi Sonucu Oluşabilecek Problemlere İlişkin
Bulgular ......................................................................................................... 105
1.3.1. Sağlık Sektörü Açısından Oluşabilecek Problemler .................................. 105
1.3.2. Hastalar Açısından Oluşabilecek Problemler ............................................ 106
1.4. Öneriler .......................................................................................................... 107
1.4.1. Sağlık Sistemine İlişkin Öneriler .............................................................. 108
1.4.2. Tıp Eğitimi Ve Asistanlık Eğitimine İlişkin Öneriler ................................ 109
1.4.3. Performans Sistemine İlişkin Öneriler ...................................................... 111
2. NİCEL ANALİZE İLİŞKİN BULGULAR ........................................................ 114

vi
2.1. Branş Tercihini Etkileyen Faktörlere İlişkin Puan Ortalamaları ....................... 114
2.2. Tıpta Uzmanlık Sınavı Sonucunda Tercih Edilecek İlk Üç Branşa Ve
Nedenlerine İlişkin Bulgular ........................................................................... 117
2.2.1. Tıpta Uzmanlık Sınavı Sonucunda Tercih Edilecek İlk Üç Branşa İlişkin
Bulgular ................................................................................................... 117
2.2.2. Tıpta Uzmanlık Sınavı Sonucunda Tercih Edilecek ilk Üç Branşın
Nedenlerine İlişkin Bulgular.................................................................... 118
3. FAKTÖR ANALİZİNE İLİŞKİN BULGULAR................................................ 120
3.1. Ölçeğin Faktör Analizine Uygunluğunun Test Edilmesi .................................. 120
3.2. Faktör Analizi Sonucunda Toplam Açıklanan Varyans Miktarları................... 121
3.3. Faktör Analizi................................................................................................. 121
4. ÖLÇEĞE İLİŞKİN GÜVENİLİRLİK ANALİZLERİ ..................................... 129
5. ÖLÇEĞE İLİŞKİN İSTATİSTİKSEL ANALİZLER ....................................... 130
5.1. Hekim Çalışma Rahatlığı Boyutunun Değişkenlere Göre Karşılaştırılması...... 130
5.2. Statü Boyutunun Değişkenlere Göre Karşılaştırılması ..................................... 132
5.3. Duygusal İlgilenim Boyutunun Değişkenlere Göre Karşılaştırılması ............... 133
5.4. Kazanç Boyutunun Değişkenlere Göre Karşılaştırılması ................................. 133
5.5. Cinsiyet ve Medeni Durum Boyutunun Değişkenlere Göre Karşılaştırılması ... 135

DÖRDÜNCÜ BÖLÜM
SONUÇ TARTIŞMA VE ÖNERİLER

1. NİTEL BULGULARA İLİŞKİN GENEL DEĞERLENDİRME ...................... 137


1.1. Son Yıllarda En Çok Tercih Edilen Branşlar ve Tercih Edilme Nedenlerine
İlişkin Bulguların Değerlendirilmesi ............................................................... 141
1.2. Branşlarda Oluşabilecek Muhtemel Yığılmaların Oluşturabileceği Muhtemel
Problemlere İlişkin Bulguların Değerlendirilmesi ........................................... 143
1.3. Gelecekte Oluşabilecek Muhtemel Problemlerin Önüne Geçebilmek İçin
Yapılan Önerilere İlişkin Bulguların Değerlendirilmesi .................................. 144
2. NİCEL BULGULARA İLİŞKİN SONUÇ VE TARTIŞMA ............................. 144
3. ÖNERİLER ......................................................................................................... 147
KAYNAKÇA........................................................................................................... 149
EKLER .................................................................................................................... 169
EK 1: HEKİMLERİN BRANŞ TERCİH EĞİLİMLERİ ÖLÇEĞİ ......................... 169
EK 2: İZİN YAZISI .............................................................................................. 172
ÖZGEÇMİŞ ............................................................................................................ 173

vii
KISALTMALAR

ABD : Amerika Birleşik Devletleri

akt. : Aktaran

BİMER : Başbakanlık İletişim Merkezi

CİMER : Cumhurbaşkanlığı İletişim Merkezi

Çev. : Çeviren

Ed(s) : Editör(ler)

ILO : Uluslararası Çalışma Örgütü (International Labour Organization)

KMO : Kaiser – Meyer - Olkin

ÖSYM : Öğrenci Seçme ve Yerleştirme Merkezi

SS : Standart sapma

sig. : Sigma

SPSS : Statistical Package for the Social Sciences

std. : Standart

TUS : Tıpta Uzmanlık Sınavı

vd. : Ve diğerleri

WHO : World Health Organisation

ILO : International Labour Organisation

viii
TABLOLAR

Tablo 1:Disiplin Olarak Ortaya Çıkan Tıpta Uzmanlık Branşları ve Yılları ................. 21
Tablo 2: Tıpta Uzmanlık Alanları ve Eğitim Süreleri .................................................. 23
Tablo 3:Dahili Branşların 2007 – 2017 yıllarına ait taban puan ortalamaları................ 48
Tablo 4: Cerrahi Branşların 2007 – 2017 yıllarına ait taban puan ortalamaları ............. 48
Tablo 5: Temel Tıp Bilimleri Branşlarının 2007 – 2017 yıllarına ait taban puan
ortalamaları .................................................................................................. 49
Tablo 6: Nitel Araştırma Katılımcılarının Demografik Özellikleri ............................... 61
Tablo 7: Nicel Araştırma Katılımcılarının Demografik Özellikleri .............................. 62
Tablo 8: Katılımcılarla Görüşme Tarihi, Görüşme Yeri ve Görüşme Süresi................. 64
Tablo 9: Tema ve Kategori Örnekleri .......................................................................... 68
Tablo 10: Tanımlayıcı İstatistiklere İlişkin Bilgiler ................................................... 115
Tablo 11: TUS Sınavı Sonucunda Tercih Edilmek İstenen İlk Üç Branşa İlişkin
Bulgular ................................................................................................... 117
Tablo 12: KMO ve Barlett’s Testine İlişkin Bulgular ................................................ 121
Tablo 13: Toplam Açıklanan Varyans Görünümü .................................................... 121
Tablo 14: Faktör Analizi Sonuçları ........................................................................... 122
Tablo 15: Yeniden Yapılan Faktör Analizine İlişkin KMO ve Barlett’s Testi
Sonuçları .................................................................................................. 124
Tablo 16: Toplam Açıklanan Varyans Tablosu.......................................................... 124
Tablo 17: Döndürülmüş Bileşenler Matrisi ................................................................ 125
Tablo 18: Hekimin Çalışma Rahatlığı Boyutu KMO Barlett’s Test Sonuçları ............ 127
Tablo 19: Hekimin Çalışma Rahatlığı Boyutu Döndürülmüş Bileşenler Matrisi ........ 128
Tablo 20: Ölçeğin Boyutlarına ait Cronbach Alfa, Ortalama, Standarta Sapma, Basıklık
Çarpıklık Değerleri ................................................................................... 130
Tablo 21: Hekim Çalışma Rahatlığı Boyutunun Değişkenlere Göre Karşılaştırılması 131
Tablo 22:Statü Boyutunun Değişkenlere Göre Karşılaştırılması ................................ 132
Tablo 23: Kişisel Özellikler Boyutunun Değişkenlere Göre Karşılaştırılması ............ 133
Tablo 24: Kazanç Boyutunun Değişkenlere Göre Karşılaştırılması ............................ 134
Tablo 25: Demografik Özellikler Boyutunun Değişkenlere Göre Karşılaştırılması .... 136

ix
ŞEKİLLER
Şekil 1: Araştırmanın Tasarımı ................................................................................... 55
Şekil 2: Araştırmanın Süreci ....................................................................................... 58
Şekil 3: Bireysel Faktörlere İlişkin Kavram Haritası.................................................... 72
Şekil 4: Mesleki Faktörlere İlişkin Kavram Haritası .................................................... 78
Şekil 5: Sistemsel Faktörlere İlişkin Kavram Haritası .................................................. 91
Şekil 6: Son Yıllarda En Çok Tercih Edilen Branşaların Tercih Edilme..................... 101
Şekil 7: Katılımcıların Önerilerine İlişkin Kavram Haritası ....................................... 108

x
ÖNSÖZ

Hekimlerin branş tercihlerini etkileyen faktörleri ortaya çıkarmak amacıyla


başladığım bu çalışmada danışmanlığımı üstlenen Prof. Dr. Mehmet GENÇTÜRK’e,
çalışmama yön vermemde çok değerli katkılar sunan Doç. Dr. Ali Murat
ALPARASLAN’a, çalışmamın son aşamasında desteğini esirgemeyen Prof.Dr.
Ramazan ERDEM’e ve araştırmam süresince çekinmeden fikirlerine başvurduğum Dr.
Öğr. Üyesi Mustafa ÇOBAN’a, Öğr. Gör. Dr. Şerife Alev UYSAL’a ve Dr. Öğr. Üyesi
Rukiye ÇELİK’e;

Araştırmamı uygulamam için izin veren kuruma, görüşme yapmayı kabul eden
hekimlere, araştırmama katılan tıp fakültesi öğrencilerine ve mezunlarına;

Sadece bu zor süreçte değil her zaman arkamda olduklarını bildiğim, beni
bugünlere getiren canım annem, babam ve ablama, tezim süresince beni en çok
yüreklendiren, gayreti desteği ve sabrı ile yanımda olan değerli eşim Mustafa
ÖZTÜRK’e, okul hayatının henüz başında tezin ne demek olduğunu idrak edemese de
“Annecim tezin bitti mi?” diye soran varlığı ile hayatıma anlam katan, ışık olan canım
yavrum ZÜBEYDEM’e bu yaşında bana olan desteğine;

Sonsuz teşekkür ederim…

xi
GİRİŞ

Baş döndürücü bir hızla artan bilgi, hayatın her alanını olduğu gibi meslekleri de
etkilemiştir. Hızla artan bilgi ile baş edemeyen insanoğlu bilgiye hakim olabilmek için
uzmanlaşmaya gitmek gibi birtakım çözümler geliştirmiştir. Buna paralel olarak
özellikle son yüzyılda tıp alanında hızla artan bilimsel ve teknik bilgi tıpta çığır açan
gelişmelere neden olmakla birlikte, tıbbi bilginin bölümlere ayrılması tıp alanında
uzmanlaşmanın ortaya çıkmasına sebep olmuştur.

Tıp alanında uzmanlaşma, belli hastalık gruplarına ya da insan vücudunun belli


bir organına özgü hastalıkları ilgilendiren alanlarda, tıp eğitiminin üzerine ilave eğitim
ile elde edilen ve sonucunda hekimlerin “uzman” unvanını hak ettiği süreç olarak
tanımlanabilir. Bir anlamda tıbbi bilgilerin uzmanlık dallarına ayrılması olarak da
açıklanan tıpta uzmanlaşma, tıp eğitimini tamamlayan ve bir alanda uzmanlaşmak
isteyen hekimlerin karşısına yol ayrımı olarak çıkmaktadır.

Tıpta uzmanlaşma süreci hasta ve hastalık süreçlerini etkilediği gibi, temeli tıbbi
uygulamalara dayalı olan, hekimlik mesleğini de etkilemiştir. 19. yüzyılda hem tek
başına icra edilen hem de tanı, tedavi ve eğitim sürecinde standarttan yoksun olan, aynı
zamanda kuşaktan kuşağa, babadan oğula usta – çırak ilişkisi ile aktarılan hekimlik
mesleği, yüzyıllar içerisinde hastalıkların sadece bulgulardan oluştuğu süreçten
laboratuvar dönemine, hastalıkların koruyucu sağlık uygulamaları döneminden yoğun
teşhis ve tedavi sürecine geçiş gibi birtakım süreçlerden geçerek evrimleşmiş ve 20.
yüzyıl ile birlikte tıp eğitiminin belli kurallara bağlanması neticesinde profesyonel
kimlik kazanmıştır (Aslan ve Odabaşı, 2013: 44; Belek, 2003: 9). Hekimlik mesleğinin
profesyonel kimlik kazanması ve tıpta modern uygulamaların da artması sonucunda
hekimlik mesleği ivme kazanmış modern tıbbın içerisinde hekimler uzman
profesyoneller olarak yerini almıştır.

Modern tıpta uzman profesyoneller olarak yer alan hekimler, giderek artan ve
çeşitlenen uzmanlaşma alanlarının da etkisiyle tıp fakültesinden mezun olduktan sonra
“uzman hekim” olmayı adeta zorunlu bir hal olarak görmekte ve hekimlerin büyük
çoğunluğu uzmanlaşmaya yönelmektedir. Bu durum tıpta aşırı uzmanlaşma gibi

1
eleştirilere neden olsa da bugün hem uzmanlaşma süreci hem de hekimlerin
uzmanlaşma isteği artarak devam etmektedir.

Hekimlerin uzmanlaşma süreci çok hızlı ve dinamik bir süreç olarak ifade
edilmekte, sürecin aynı zamanda rekabetçi ortamı içerisinde barındırdığı ve bu ortamın
yüksek düzeyde akademik başarıyı gerektirdiği bilinmektedir. Tıbbın her geçen gün
gelişmesi, yeni teşhis ve tedavi yöntemlerinin bulunması, yaşam boyu öğrenme sürecini
beraberinde getirmekte ve hekimlerin başarı isteğini artırmaktadır. Bu istek genellikle
mesleğin ilerleyen yıllarında da devam etmekte, tıpta uzmanlaşma eğitimlerinin
zorluğu, yeni teşhis ve tedavi yöntemlerinin geliştirilmesi ve hastaların sürekli artan
bakım ihtiyacı gibi nedenlerle hekimlerin mesleki başarı ihtiyacının yanı sıra birtakım
koşulları sağlamak gibi zorunlulukları da bulunmaktadır (Babenko et al., 2017: 75).
Örneğin Türkiye’de hekimler meslek hayatına 6 yıllık tıp eğitimi sonrası başlamakta, tıp
eğitimini tamamlayan hekimlerin mezun olduktan sonra pratisyen hekim olarak kalmak,
uzman hekim olmak ya da prekilik alanlarda doktora eğitimine yönelmek gibi
seçenekleri bulunmaktadır. Hekimlerin “Uzman” olabilmek için Tıpta Uzmanlık Sınavı
(TUS) gibi bir mesleki sınavı geçmek zorunluluğu bulunmakta ve tercihlerini genellikle
uzman hekim olmaktan yana kullandıkları düşünülmektedir. 2017 yılı Sağlık İstatistik
Yıllığı verilerine göre uzman hekim sayısının (80.951 kişi) toplam hekim sayısının
(149.997 kişi) yaklaşık %50’sini oluşturması bu durumu destekler niteliktedir.

Meslek hayatının geri kalanında seçtiği uzmanlık alanında başarıya ulaşmak gibi
hedefleri bulunan hekimler için uzmanlık karar süreci, bu süreci etkileyen doğrudan ve
dolaylı birçok değişkenin varlığı nedeniyle karmaşık ve birçok etkiyi içerisinde
barındıran dinamik bir süreçtir. Bu karmaşık süreci ve sürece etki eden faktörleri
anlamak derinlemesine bir bakış açısını gerektirmektedir.

Hekimlerin uzmanlık alan tercihini etkileyen pek çok faktörden


bahsedilmektedir. Bu faktörler kimi zaman ayrı ayrı ele alınmakta kimi zaman belli
kategori ve temalar altında toplanmaktadır. Eğitim ve psikoloji gibi disiplinlerde
yapılan araştırmalarda uzmanlık alan seçimi kararının arkasında eğitim ve iş tecrübesi
gibi bireysel tecrübelerin ve demografik özellikleri içeren kişisel nedenlerin etkili
olduğu savunulurken, sosyoloji ve ekonomi alanındaki çalışmalarda bu kararın
arkasında sağlık çalışanlarının iş gücü piyasası ve mesleğin gelecekteki konumu gibi

2
mesleki özelliklerin etkili olduğu savunulmaktadır. Bu etkilerin dışında ülkelerin
değişen politik kararlarının da uzmanlık alan tercihinde önemli olduğu tartışılmaktadır.
Giderek artan ekonomik ve sosyo – politik faktörler birçok ülkede hekimlerin uzmanlık
alan tercihlerine yön vermekte ve bu durumun gelecekte sağlık sektörünü nasıl
etkileyeceği konusu henüz tam olarak bilinmemektedir (Barat et al., 2018: 1). Bu
nedenle hekimlerin uzmanlık alan seçimini etkileyen faktörleri tespit etmek için
derinlemesine araştırmalara ihtiyaç bulunmaktadır.

Hekimlerin uzmanlık alan tercihlerini etkileyen faktörlerin ve bu tercihler


arasında tutumlarının nasıl değiştiğinin araştırılması, hekimlerin eğitim ve öğretimini
planlayanlar, sağlık politika yapıcıları ve gelecekte uzmanlık alan tercihi yapacak olan
hekimler için önemli bir konudur. Ayrıca bu tür araştırmalar uzmanlık alanlarına
yönelik politikaları planlayan politika yapıcılara da bilgi sağlaması ve yardımcı olması
açısından da önem taşımaktadır (Smith et al., 2015: 397).

Türkiye’de tıpta uzmanlık alan tercihleri incelendiğinde, son yıllarda hekimlerin


uzmanlık alan tercihlerinde dramatik değişiklikler olduğu, tercihlerin doğrudan hasta
bakımı ile ilgilenen klinik branşlardan çok dolaylı olarak hasta bakımı ile ilgilenen
preklinik branşlara kaydığı, özellikle Kadın Hastalıkları ve Doğum, Beyin Cerrahi, Kalp
ve Damar Cerrahisi gibi önemli hastalıkları ilgilendiren branşlarda TUS taban
puanlarının tedrici olarak düştüğü ortaya çıkarılmıştır. Kaya ve arkadaşlarının (2014)
2007 – 2013 yılları arasında gerçekleşen 13 TUS sınavını incelediği çalışmasında Kadın
Hastalıkları Doğum, Genel Cerrahi ve Çocuk Sağlığı Hastalıkları branşlarının TUS
taban puanlarında belirgin düşüş olduğu, Tıbbi Mikrobiyoloji ve Tıbbi Biyokimya
branşlarının TUS taban puanlarında yükselme olduğu bildirilmektedir. Buradan
hareketle bu çalışmada tıpta uzmanlık branşlarının tercihinde etkili olan faktörlerin
tespit edilmesi amaçlanmış ve bu amaç doğrultusunda araştırma planlanmıştır.

Araştırma karma yöntem olarak tasarlanmış, keşfedici sıralı desen yöntemi ile
nitelden nicele iki aşamalı olarak yürütülmesi planlanmıştır. Araştırmanın birinci
aşamasında uzman hekimler ile derinlemesine görüşmeler ile nitel araştırma yapılmış,
elde edilen veriler betimsel ve içerik analizi tekniği ile analiz edilmiştir. Araştırmanın
ikinci aşamasında ise nitel araştırmadan elde edilen keşfedici verilerden “Hekimlerin
Branş Tercih Eğilimleri Ölçeği” oluşturulmuş, bu ölçek henüz uzmanlık alan tercihi

3
yapmamış olan uzman adayı hekimlere ve tıp fakültesi öğrencilerine uygulanmıştır.
Araştırma sonuçlarının bütüncül ve zengin bir şekilde yansıtılması, değişen sosyo-
ekonomik ve politik koşullar altında tıp fakültesi öğrencileri ve uzman hekim adayları
ile uzman hekimlerin tutumları arasında farklılık oluşup oluşmadığının belirlenmesi
amacıyla araştırma grubunu uzman hekimler, öğrenciler ve TUS sınavına girecek
hekimler oluşturmaktadır.

Araştırma dört bölümden oluşmaktadır. Birinci bölümde meslek, ve


profesyonellik kavramlarına ilişkin kavramsal çerçeveye yer verilmiş, profesyonel bir
meslek olan hekimlik mesleği aktarılmış, iş bölümü, uzmanlaşma ve tıpta uzmanlaşma
hakkında bilgi verilmiştir. Ayrıca tıp eğitimi, tıpta uzmanlık eğitimi ve tıpta uzmanlık
alan tercihlerine etki eden faktörler anlatılmıştır. İkinci bölümde araştırmanın amacı,
önemi ve metedolojisi açıklanmış, üçüncü bölümde araştırmanın nitel ve nicel
bulgularına yer verilmiş, dördüncü bölümde ise nitel bulgulara ilişkin genel
değerlendirme, nicel bulgulara ilişkin sonuç ve tartışmaya yer verilmiş, öneriler bölümü
ile çalışma sonlandırılmıştır.

4
BİRİNCİ BÖLÜM

TIPTA UZMANLAŞMA

1. TIPTA MESLEK KAVRAMINA İLİŞKİN GENEL ÇERÇEVE

Bu ana başlık altında tıpta meslek kavramına ilişkin genel çerçeveye yer
verilmiştir. Meslek kavramı, kökleri ve bu kavramın tanımı yapılmış, hekimlik mesleği
ve meslek kavramı perspektifinden profesyonellik kavramı tartışılmıştır.

1.1. Meslek Kelimesinin Kökleri ve Tanımı

Meslek kelimesinin etimolojik köklerine bakıldığında, Fransızcada profession


“mezhep, itikat, meslek” sözcüklerinden; İngilizcede profession “uzmanlık alanı, uğraş,
sözcüklerinden; Latincede profiteri, profess “lehe konuşmak” sözcüğünden alıntılı
olarak türetilmiştir (Profesyonel Kelime Kökeni). Küçük Ox̄ford Sözlüğünde ise
“Profes” kelimesinin ilk anlamının dinsel bir kökten geldiği ve “dinsel düzen adına
yemin etmek” olarak geçmiş, ancak 1675 yılından itibaren bu anlamını yitirerek “yeteri
kadar nitelikli olma” anlamında kullanılmaya başlanmıştır (Cirhinlioğlu, 1996: 26).

Türk Dil Kurumu güncel Türkçe sözlüğünde meslek, “Belli bir eğitim ile
kazanılan sistemli bilgi ve becerilere dayalı, insanlara yararlı mal üretmek, hizmet
vermek ve karşılığında para kazanmak için yapılan, kuralları belirlenmiş iş” olarak
tanımlanmıştır (Türk Dil Kurumu). Gövsa (1930: 1079)’nın Yeni Türk Lugatı eserinde
ise “Herkesin geçinmek için tuttuğu yol” olarak ifade edilmiştir.

Kabaca emeğin profesyonelleşmesi olarak tanımlanan meslek (Wilensky, 1964:


138); bireylerin geçimini sağlayan, toplum içerisindeki statülerini belirleyen, kendine
has yasal ve etik kuralları barındıran kesintisiz faaliyetlerdir. Toplumsal yapı ve iş
bölümü içinde işlevleri belirlenen meslek, sosyal konumu nedeniyle birey ve toplum
arasındaki önemli etkileşim bağıdır (Eke, 1987: 377).

Meslek, kuralları belirli, belli eğitimler sonucunda edinilen bilgi ve becerilerin


kişilerin hayatlarını kazanmak için yerine getirdikleri etkinlikler olarak
tanımlanmaktadır (Yılmaz vd., 2012: 9). Bir başka tanımda ise meslek belli bir eğitim
ve öğretim sonucu elde edilen bilginin insanların yararına kullanılması, insanlara yararlı
mal üretmesi ve hizmet vermesi, karşılığında para kazanmak için yapılan özellikli iş ve

5
bu işe sahip olacak kişilerin işin gerektirdiği niteliklere sahip olması olarak ifade
edilmiştir (Mıdık vd., 2015: 84).

Meslek kelimesinin anlamı içerisinde yüksek sesle deklare etmek ve bir şeyleri
duyurmak anlamları da bulunmaktadır. Bu görüşe göre meslek sahipleri yani
profesyoneller kendilerini adadıkları mesleğin gerektirdiği, kendilerinden beklenen
davranışları taahhüt ederek “meslek” edinmektedirler. Bu davranışlar mesleğin özü
olmakla birlikte, kişinin mesleğinin gereklerini yüksek sesle deklare etmesinin
nedeninin bir anlamda söz vermesinin ilanı olduğu ileri sürülmektedir. Hekimlik
mesleğinde bu eylem tıp fakültesinden mezuniyetin ilan edilmesi ve bir diplomaya sahip
olunması ve hekimin mesleğine başlarken yüksek sesle yemin etmesi olarak iki şekilde
gerçekleşmektedir: (Pellegrino, 2002: 379).

Meslek kavramı farklı sistemler açısından da ele alınmış bir kavramdır. Modern
sanayi toplumlarında ekonomik sistemlerin temeline dayandırılan meslekler toplumsal
ve ekonomik düzeni devamını sağlamakta, toplumsal düzenin istikrarına katkıda
bulunmakta ve aynı zamanda kişilere sosyal statü kazandırmaktadır (Tuncer, 2011: 64).
Bu yönü ile ekonomik sistemin merkezinde bulunan mesleklerin, devletler açısından
ekonomik sistemin devam etmesinde önemli rolü olduğu söylenebilir.

Meslek kavramının sosyolojik anlamı, önemli tartışmalara neden olmuştur.


Bununla birlikte, sosyal bilimciler mesleklerin toplum içerisinde ayrıcalıklı bir yere
sahip olduğu ve mesleki başarının ölçütleri bulunduğu konusunda hemfikirdirler (Yam,
2004: 978). Buna göre Sosyoloji perspektifinden bakıldığında meslek, belirli faaliyet
alanında toplanan insani ilişkilerden oluşan bir bütündür ve sosyal ve kültürel
düzenlemeler bağlamında sosyal yapı, kültür ve toplumsal süreçlerle de yakından ilişkili
olması nedeniyle (Yıldız, 2010: 135); toplumun yapılaşmasında, örgütlenmesinde ve
işleyişinde hayati rol oynamaktadır (İlhan, 2008: 314). Mesleklerin hem bireysel hem de
toplumsal açıdan önemi düşünüldüğünde, bireylere kazanç sağlamaktan daha fazla
anlam ifade ettiği, her geçen gün yeni mesleklerin ortaya çıkması ve çeşitlenmesi ile
meslek kavramının öneminin gelecek yıllarda da artarak devam edeceği
düşünülmektedir.

Amerikan Çalışma Bakanlığı Meslekler Sözlüğü’nde dünyada yaklaşık


12.000’den fazla meslek tanımlaması yapılmıştır (Birkök, 2004: 2); geçmiş yıllara göre

6
özellikle profesyonel meslekler bugün daha çok çeşitlenmiş ve emek gücünün büyük
kısmını bu çeşitlenen alanlardaki profesyoneller oluşturmaktadır. Profesyonel eylemler
arttıkça profesyonelleşme yani uzmanlaşma eğilimi artmakta bu psikoloji giderek
yaygınlaşmakta ve insanlar profesyonel statülerin peşinde koşmaktalar (Cirhinlioğlu,
1996, 25).

Meslek, Maslow’ un ihtiyaçlar hiyerarşisinde yer alan temel fiziksel ihtiyaçlar ve


güvenlik ihtiyacından sonra gelen ait olma, prestij, başarı, takdir edilme ve benimsenme
ihtiyacının giderilmesinde önemli bir paya sahiptir (Wahba and Bridwell, 1976: 213).
Prestij, başarı, taktir edilme gibi öğeleri içerisinde barındıran meslek, aynı zamanda
toplumda saygınlık ve statü elde etme gibi durumlara yardımcı önemli bir araçtır.
Bununla birlikte, bireyin toplumca bilinen bir mesleğe sahip olması özellikle ekonomik
ve sosyal birtakım ayrıcalıklara sahip olmasına ve bunun sonucunda prestij ve saygınlık
elde etmesine neden olmaktadır (Arslan, 2001: 75).

Meslek kavram olarak salt kelime anlamıyla ya da sözlükteki karşılığına


hapsedilemeyecek kadar derin bir anlamı ifade etmektedir. Kökleri insanlık tarihine
dayanan bu kavramın tarihsel süreç içinde kat ettiği yol anlamı ve derinliğini artırmıştır.
Meslek kavramı farklı disiplinlerin de ilgisini üzerinde toplayan önemli bir kavram olup
toplumsal açıdan düzeni, ekonomik açıdan emeğin karşılığını, psikolojik açıdan statü ve
saygınlığı, politik açıdan ise yasalarla belirli standartları bulunan bir sürecin ürünü
olarak ifade edilmektedir. Ayrıca kişilerin yirmili yaşlarda meslek sahibi olduğu ve
gündelik hayatın nerdeyse üçte birinin mesleki faaliyetler ile geçmesi meslek ve meslek
seçiminin insan hayatındaki önemini ortaya koymaktadır.

Meslek kavramının tanımlarına bakıldığında standartları belli olan, belli bir


eğitim sonucu elde edilen, ücret karşılığında yapılması tüm tanımların ortak özellikleri
olduğu görülmektedir. Buradan yola çıkıldığında meslek, kuralları yasalarla belirlenen,
formel eğitim yolu ile elde edilen, ücret karşılığı yapılan işlerin bütünü olarak
tanımlanabilir.

1.2. Hekimlik Mesleği

Mesleklerin toplumsal yaşamın içinde çok eskiden beri var olduğu


bilinmektedir. Meslek olarak hekimliğin neredeyse insanlık tarihi kadar eski olduğu
tahmin edilmektedir. Bayat (2010)’ın Tıp Tarihi kitabının önsözünde “Yeryüzünde vücut

7
acısının koparttığı ilk çığlık, hekim çağıran ilk ses olmuştur. Ancak bu sese ne zaman
cevap verildiğini bilememekteyiz” ifadesine yer vermesi bu durumu açıklar niteliktedir.

Tarih öncesi çağlara ait olup günümüze kadar ulaşan prehistorik resimlerden,
kemik, diş gibi tarihi kalıntılardan hekimlik uygulamalarının yapıldığı anlaşılmaktadır.
Bu dönemde iyileştirici rolünde olan kişilerin tedavi usulleri sihir ve büyü ile
açıklanmaktadır. Bu ilkel dönemde hekimlere biçilen toplumsal rol sihir ve büyü ile
açıklansa da hekimlerin ağrıları dindirme gibi mucizevi yetenekleri olduğu kabul
edilmektedir. (Elçin, 2010: 196; İlgili vd., 2016: 138). Tarih öncesi dönemlerde tıp
mesleklerinin alışılmış sistemlerin aksine bağımsız oldukları ileri sürülmektedir.
Hekimler tarih boyunca insanların acı çekmesini engellediklerinden, kişisel olarak
ilgilerini insanlara yansıttıklarından ve yarı mistik, gizemli bir şekilde ölüm ile yaşam
arasındaki insanların tedavilerini bizzat üstlendiklerinden dolayı toplum içinde oldukça
saygın bir ve özel bir konumda bulunmaktadır (Soyer, 2005: 94).

Hekim rolü üstlenen iyileştiricilerin özel konumu sağlık ve hastalık


kavramlarının arasındaki ilişkiden ileri gelmektedir. Zira insanoğlu tarihin ilkel
dönemlerinden itibaren sağlık ve hastalık kavramları ile bu kavramların aralarındaki
ilişkiyi anlamaya ve yorumlamaya çalışmıştır. Çok eski çağlarda sağlık ve hastalık
arasındaki ilişki sezgisel ve bireysel tecrübeler ile anlaşılmaktaydı. Bu tecrübeler
sayesinde insanlar yaşamlarından çıkarımlar yapmışlar, varsayımlar üretmişler ve bu
varsayımlar sihirbazlık, büyücülük ve dini işlerle bütünleştirilmiştir (Sarı, 2007: 15).
Tarih öncesi çağlarda sihirbazlık, büyücülük ve dini işlerle bütünleşerek kökleri atılan
hekimlik, modern çağ olarak adlandırdığımız bugün hekimlerin insanların hayatlarını
kurtaran ya da hastalıklardan koruyan kimlikleri sayesinde zanaatkârlığa oradan bilim
insanı olmalarına evirilen bir sürecin ürünüdür (Elçin, 2010: 196). Bu evrimleşme süreci
içerisinde hekimlerin mesleğin öğretilerini kimi zaman aile içinde kuşaktan kuşağa
aktardıkları kimi zaman usta – çırak ilişkisi ile yanına aldıkları yardımcılarına
aktardıkları bilinmektedir (Sarı, 2007: 15). Aradan yüzyıllar geçmiş olsa da güncel
pratikte hekimlik meslek öğretilerinin usta – çırak ilişkisi içerisinde aktarıldığı bu yönü
ile hekimliğin geleneksel özelliklerinin devam ettiği bilinmektedir. Modernizmin
hayatın her alanına yansıması ile bazı mesleklerin yok olması, yeni mesleklerin ortaya
çıkması gibi hızlı dönüşümün yaşandığı günümüzde hekimlik mesleğinin geleneksel
özelliklerinin devam etmesi bu mesleğin önemli ve özel yönünü ortaya koymaktadır.

8
Hekimliğin tarih sahnesinde meslek olarak doğuşuna ilişkin bilgiler içinde
bulunduğu medeniyetlerden elde edilmektedir. Medeniyetin beşiği olarak adlandırılan
Mezopotamya’nın en eski dönemlerinde hayatın özünün su olduğuna inanılmakta, bu
dönem hekimlerinin suya bakarak hastaya bilgi vermesi nedeniyle hekimler “suyu
tanıyan kişi” olarak adlandırılmaktaydı. Yine bu dönem tıbbi uygulamalar dini
uygulamalarla iç içe geçmiş, hekimler rahiplerin yanında çalışan zanaatkârlar olarak
yerini almıştır (Uncu, 2013: 108). Mezopotamya’nın ilerleyen dönemlerinde hekimliğin
gerçek anlamda bir meslek olarak oluşması yönündeki ilk adımlar Babil Kralı
Hammurabi tarafından atılmıştır. Hammurabi yasaları olarak adlandırılan bu yasalarda
hekim ücreti ve özellikle cerrahi uygulamalara ait yargıların yer alması, hem tıbbi
deontolojinin hem de tıp mesleğinin varlığına işaret etmektedir. Ayrıca bu dönemde ilaç
reçeteleri olduğu da bilinen kanıtlar arasındadır (Vehid vd., 2001: 91). Bu dönem
yasalarında cerrahi uygulamalara ilişkin yasaların bulunması daha o dönemde en ilkel
anlamda hekimlerin cerrahlar ve diğer hekimler olarak ayrılması hekimlikte
branşlaşmanın en eski haline işaret etmektedir.

Eski Mısır’da hekimlik mesleğinin özel bir yeri olsa da hastalıkların tedavisinde
ve iyileşmesinde doğaüstü inanışlar etkili olmuştur. Hastalık nedeni olarak kötü ruhlar
ve şeytanlar gösterilmekte iken hastalıkların kötü ruhlar ve şeytanlara yapılan karşı
büyülerle yok edileceği inancı hakim olduğu günümüze ulaşan bilgiler arasındadır.
Zamanla büyülerin yerini dualar almış, bazı tanrıların hastalıkları iyileştirdiği inancı
yaygınlaşmıştır. Bu dönemde bilinen ilk hekim olarak bilinen “İmhotep”in daha sonra
ölümsüzleştirilerek tıp tanrısı olarak sembolleştirilmesi (Ceran, 2008: 3) bu inancı
açıklar niteliktedir.

Benzer bir şekilde Antik Yunanda da Eski Mısırda yapılan uygulamalara benzer
uygulamalar yapılmaktaydı. Bu dönemde tanrıların varlığından söz edilmekte hatta
“Tanrı Asklepios”a inananların hastalıkların kötü ruhlar tarafından insan vücuduna
yerleştiği düşüncesinin hakim olduğu bilinmektedir. Antik Yunan uygarlığı mitolojinin
beşiği olarak adlandırılmakta ve Yunan kültürünün çoğunlukla mitolojik düşünceden
etkilendiği ileri sürülmektedir. Bu kültürde çok Tanrılı olan yaşamın bütün alanlarında
hekimlik ile mitoloji iç içe geçmiş durumda olduğu bilinmektedir (Gürel ve Alaçam,
2018: 107). Bu dönem tıbbi uygulamalar ve mitoloji ile ilgili bazı yaklaşımlar
bulunmaktadır. Örneğin Galen vücudun her yanında değişik ruhlar olduğunu, kanın

9
karaciğer tarafından yenen besinlerden yapıldığını sonra doğal ruhla birleşerek,
besleyici nitelik kazandığını ileri sürmekteydi. Aristo ise evren ve sağlık yaklaşımını
öne sürmekte, evreni “ateş, hava, su ve toprak” tan ibaret görmekte ve bunların
dengesine dayandığını belirten yaklaşımının insana indirgenmiş halini de “kan, balgam,
sarı safra ve kara safra” ile açıklamakta, hastalıkların bunların arasındaki dengenin
bozulmasından kaynaklandığını ileri sürdüğü bilinmektedir. Hipokrat öncesi dönem
olarak adlandırılan bu dönemde aynı zamanda hekimlik pratiğinin de tanımlanması
dikkat çekmektedir (Soyer, 2005: 11 -12). Antik Yunan’ın ilerleyen dönemlerinde
yaptığı tıbbi uygulamalar ile Hipokrat damgasını vurmuştur. Bu dönemde Hipokrat,
tıbbı gözleme dayanan ve deneysel uygulamalar dâhilinde uygulayan yaklaşımı öne
sürmüştür. Aynı zamanda hekimlik mesleğine güven ve saygınlık kazandıran, tıbbın
bilim dalı olmasına zemin hazırlayan kişi olması nedeniyle bugün hekimlik ahlakının da
sembolü olarak kabul edilmektedir (Çelik ve Erdem, 2016: 63).

Eski Türklerde ise ailenin ve buna bağlı olarak toplumların ayakta kalabilmesi
için kişilerin sağlıklı olması gerekliliğine inanılmakta bu nedenle tıbba ve tıbbi
uygulamalara büyük önem verilmekteydi. Özellikle 11. ve 13. yüzyılda gelişmelerin
yaşandığı ve sayısız hekimin yetiştiği önemli bir dönem olarak tarihte yerini almıştır.
Bu dönem özellikle hastaneler ve tıp medreselerinin yapılması tıbbi uygulamalara
verilen önemin göstergesi olarak değerlendirilmektedir. Bu dönem Bursa’da 8 tane
hastane olduğu ve bu hastanelerde bütün fakir insanlara bakıldığı (Kayhan, 2010: 224)
günümüze aktarılan bilgiler arasındadır.

İslam öncesi Arap toplumlarında tıbba ilişkin kısıtlı bilgiler bulunmakla birlikte
bazı ot tohumlarının ilaç olarak kullanıldığı bilinmektedir. İç organları ilgilendiren
hastalıklarda kişilere bal yedirilmekte, kan almak faydalı olarak görülmekte ve çeşitli
dağlama yöntemleri kullanılmaktaydı. Bu dönem tıp, canlıların beden ve ruhlarını
iyileştirmek için ilaç vermek anlamına gelmekte, hastalıkları ilaçlarla ve ustalıkla tedavi
etmesi nedeniyle tabiplere “alim, usta” gibi sıfatlar kullanılmaktaydı (İnce, 2018: 71).
İslamiyet dönemine bakıldığında ise bu dönem sadece tıp alanında değil astronomi,
kimya gibi diğer bilim alanlarında da önemli gelişmeler yaşandığı bilinmektedir. Hz.
Muhammed’in hastalandığında günün şartların uygun olarak tedavi olması ve
çevresindekileri tedavi olmaya teşvik etmesi nedeniyle İslam tarihinde tıbba önemli
derecede ilgi gösterilmiştir. Öyle ki bu dönem tıbba ilişkin hadisler ve rivayetler

10
Tıbbü’n-Nebevi adı altında kitaplaştırılmıştır. İslam tıbbının temelinde sağlığı koruma
davranışı bulunmaktadır hatta sağlığı korumak ibadet olarak görülmektedir. Bu dönem
doktor unvanı ile anılan ilk kişi Haris b. Kelede olup yine bu dönemde hekimlerin
konumlarının oldukça iyi olduğu günümüze aktarılan bilgiler arasındadır (Bakkal, 2013:
14).

Batıda Tıp alanındaki bilgiler yaklaşık dört asır boyunca Müslüman


kaynaklarından elde edilmiş, İbn Zühr’ün uyuz hastalığına yol açan paraziti keşfetmesi
gibi, Müslümanlar tıp alanında sayısız buluş yapmışlardır. Bunun dışında botanik
bilginlerinin çalışmalarından faydalanarak Farmakoloji (ilaç bilimi) alanına katkıda
bulunmuşlar, halka açık, ücretsiz tedavi edilen hastanelere öncülük ederek Avrupa’da
Bologna, Napoli, Ox̄ford, Cambridge ve Enciye gibi Tıp Okullarına örnek olmuşlardır
(Okuyan, 2011: 106). Batıdaki üniversitelerde geleneksel meslekler arasında sayılan
hekimlik mesleği, tek başına bilim ve teknoloji ile sistematik bağlantı geliştiren önemli
mesleklerden biri olmuştur. Bilim ve teknoloji ile ilişkide olması haricinde kanun ve
kuralları da içeren tıp bilimi insanlığın hastalıklarını teşhis ve tedavi etme görevi
konusunda giderek artan karmaşık bir iş bölümü haline gelmiştir (Freidsen, 1970: x̄vi).

Yüzyıllar boyunca süregelen hekimlik uygulamalarına bakıldığında hekimliğin


manevi yönü dikkati çekmektedir. Her ne kadar maliyetleri kısıtlama çabaları gibi
nedenlerle hekimlik artık iş ve işletme değerlerine maruz kalmış olsa da yaşam ve ölüm,
iyileşme ile bedensel iyilik gibi kavramlarla bağlantılı olduğu için hekimlik mesleği
sadece hizmetle ilgili bir kavramdan daha fazlasını ifade etmektedir (Astrow, 2013:
102).

Hekim ve hekimlik mesleğine ilişkin onlarca tanım ve değerlendirme


bulunmaktadır. Hekimlik, teorik bilgi, beceri, yetenek, sanat, dikkat gerektiren dinamik
ve kritik öneme sahip mesleklerden biridir (Uzun ve Elçin, 2018: 38). Arapça’ da tabib
ve tıb kelimelerinin kökü olan “tabbe” kelimesinin Türkçe karşılığı olan hekim ve
hekimlik, işin ehli kişi, bir işte usta olan ve o işin ilmini bilen kimse anlamında
kullanılmaktadır. Hastanın teşhis ve tedavisini yapan, işini titizlikle yapan, işinin ehli
kişiye tabib denilmektedir (Gökler vd., 2017: 27).

Hekim, mesleği ve mesleğin doğası gereği insanı tanımak ve bilmekle sorumlu


olan kişidir. Ancak, canlılar dünyasında en değerli, en özellikli ve en mükemmel varlık

11
olarak bilinen insanı tanımak çok zordur. Çünkü insan vücudu; bir şair için ruhun
sarayı, bir Psikiyatrist için aklın ve karakterin evi, bir Antropolog için kültürel şahsiyet,
bir filozof için çamurdan yapılmış bir ev, bir hekim için tamir edilmesi gereken bir gemi
enkazı ve bir biyolog için ise bir organizma olarak görülmektedir. Şüphesiz her bilim
dalının insana yaklaşımı kendi bilim alanları içerisinde doğrudur ancak özellikle Tıp
Bilimi için yani hekimlik bakış açısı ile insana bakış bir mantık silsilesi ile
ilerlemektedir. Bu silsilenin birinci basamağında insanın yapısını ve fonksiyonunu
anlamaya çalışan anatomi ve fizyoloji gibi temel bilimler; ikinci basamağında zamanla
değişen ve deforme olan organizmaları ve onların hastalıklar ile mücadelesini anlamaya
çalışan patoloji, mikrobiyoloji, biyokimya ve üçüncü basamakta ise hastalıklardan
korunma, hastalıkları tanıyarak tedavi etmeyi anlamaya çalışan Klinik Bilimler
bulunmaktadır (Candan, 2002: 176).

Hekimler meslekleri gereği teknik bilgi ve donanıma sahip olan kişilerdir.


Hekimlerin teknik uzmanlığı sistematik bilim teorisine dayanmasına rağmen pratikte
yani uygulama alanında tıp sanatı olarak adlandırılan içerisinde daha az rasyonellik
barındıran önemli hususlar bulunmaktadır. Yeterli olmayan ve hiçbir belirti
göstermeyen durumlarda bir anlamda iz sürerek ipuçlarını birleştirerek teşhis koyma, el
becerilerini kullanma gibi durumlar tıp sanatı olarak adlandırılan durumlara örneklerdir
ve bütün bunlar hekimin uzmanlık alanı ve tıp bilgisi ile yakından ilişkilidir
(Cirhinlioğlu, 1996: 85).

Hekimlik mesleğine ilişkin yasal dayanak 1928/1219 Tababet ve Şuabatı


Sanatların Tarzı İcrasına Dair Kanun’da “Türkiye'de icrayı tababet için bu kanunda
gösterilen vasıfları haiz olanlar umumi surette hastalıkları tedavi hakkını haizdirler.
Ancak her hangi bir şubei tababette müstemirren mütehassıs olmak ve o unvanı ilan
edebilmek için Türkiye Tıp Fakültesinden veya Sıhhıye Vekaletince kabul ve ilan
edilecek müessesattan verilmiş ve yahut ecnebi memleketlerin maruf bir hastane veya
laboratuvarından verilip Türkiye Tıp Fakültesince tasdik edilmiş bir ihtısas vesikasını
haiz olmalıdır.” şeklinde 8. maddede açıklanmıştır. Aynı maddede “Türkiye
Cumhuriyeti dâhilinde tababet icra ve her hangi surette olursa olsun hasta tedavi
edebilmek için tıp fakültesinden diploma sahibi olmak şarttır.” hükmü konularak
hekimlerin tıp fakültesini bitirdikten sonra “hekim” unvanına sahip oldukları ve tedavi
etme haklarının bulunduğu belirtilmektedir.

12
1.3. Meslek Kavramı Perspektifinden Profesyonellik

Profesyonellik kavramı meslekler için önemli olduğu kabul edilen aynı zamanda
da tam olarak bilinmeyen bir kavramdır. Bir kavramın belirsizlik derecesi arttıkça, bu
kavramın analitik bir kavram olarak kullanılması daha güç hale gelmektedir (Freidson,
1988: 3). Profesyonellik kavramının belirsizlik derecesinin artmasının en önemli
sebebinin konuyla ilgili pek çok araştırmacının değişik bakış açısına sahip olması
söylenebilir (Volmer and Mills, 1966: v).

Swick (2000: 613) profesyonellik kavramının bugün çok yaygın kullanımı


nedeniyle neredeyse anlamını yitirdiğini ifade etmektedir. Nitekim pek çok alanda
profesyonellik çeşitli anlamlara gelecek şekilde kullanılmaktadır. Örneğin, meslek
sahibi bir kişi için, kişinin yaptığı işten zevk alıp almadığına bakılmaksızın, ücret olarak
karşılığını aldığında, bir müzisyen eskisinden daha iyi şarkı söylediğinde ya da bir
yöneticinin yeterliliğini ifade etmek için (Watson, 2002: 98) bu kişilere profesyonel
denilmekte, profesyonel yetkinlikleri meslekleri ile bağdaştırılmaktadır.

Kavram olarak profesyonellik, çoğu zaman meslek ve meslekleşme kavramları


ile yan yana kullanılmakta ve bu kavram mesleki bilgi bütünü ve uzmanlık gerektiren
beceriler ile (Mokk et al., 2009: 81); mesleklere uygun nitelik ve davranış biçimlerinin
toplumun lehine hizmet etmesi olarak açıklanmaktadır. Profesyonellik kavramı özel
bilgi birikimine sahip olma, uzmanlık, etik kurallar dâhilinde uygulanma, toplumsal
ihtiyaçların karşılanması, belli eğitim standartlarına sahip olma, bireylerin belli bir
performans ve taktir yetkisine sahip olması gibi terimlerle de tanımlanmakta
(Pellegrino, 2002: 378) bu yönü ile meslek kavramına benzerliği ile dikkat çekmektedir.

Profesyonellik, belirli bir mesleğe sahip olma ile mesleğe bağlılık seviyesi
arasındaki tavır, davranış, düşünce ve tutumların tamamını ifade etmektedir (Hwang et
al., 2009: 314). Profesyonellik, profesyonel olarak gösterilen kişilerin mesleki görev ve
sorumluluklarını en iyi şekilde yaptıkları taktirde gelişecek (Richardson, 1999: 462),
toplum tarafından anlaşılacak ve anlamı derinleşecek bir kavramdır. Meslek
kavramından yola çıkılarak geliştirilen profesyonellik kavramı, meslek sahibi kişinin
ahlaki yeterlilikleri anlamında kullanılmakta, çalıştığı alanda bulunan konuları
dürüstlükle dile getirme ve işini diğerlerinden daha iyi yapma olarak da
nitelendirilmektedir (Cirhinlioğlu, 1996: 41).

13
Bir mesleğin profesyonel meslek olarak kabul edilmesinin en önemli özellikleri
mesleğe özgü ilkelerin bulunması ve belli bir formel eğitim sonucunda alınan lisans
sonucunda elde edilerek sahip olunmasıdır. Bu özellikler nedeniyle sağlık alanında
hekimlik mesleği ve hukuk alanında avukatlık mesleği profesyonel meslekler olduğu
düşünülmektedir (Shell, 2003: 4). Tıp alanında profesyoneller olarak adlandırılan
hekimler yaptıkları işin karşılığında ücret alarak kendilerine yarar sağlasalar da
profesyonellik gereği hastalarının çıkarlarını kendi çıkarlarından üstün tutmak
zorundadırlar (Board, 1999: 1613). Bu durum aynı zamanda hekimlik mesleğinin etik
boyutunu da ilgilendirmektedir. Roberts ve arkadaşları (2004), hekimlerin
profesyonelliğini etik bir çaba olarak ifade etmekte, bu çabanın günlük yaşantıda ahlaki
ideallerin somut ifadesi olduğunu belirtmektedir.

Profesyonellik kavramının önemli özelliklerinden biri de teorik bilgi birikiminin


bulunmasıdır. Mesleki faaliyetlerinde mesleğe özgü bilgilerini kullanan profesyonel
meslekler bu yönü ile diğer mesleklerden ayrılmaktadır. Mesleğe özel bilgi birikiminin
profesyonelliğin kilit özelliği olduğu öne sürülmekte (Herdman and Korkmaz, 2012: 4),
mesleki bilginin sadece formel eğitim ile elde edilebileceğine dikkat çekilmektedir. Bir
hekimin hastası ile ilgili kararları vermesi, bir avukatın müvekkilini savunması mesleki
bilginin kullanılmasına örnek gösterilebilir.

Tüm bu açıklanan özellikler ışığında profesyonelliğin temel özellikleri; teorik


bilgiye sahip olma, teorik bilgileri pratikte de kullanma, toplumun değerleri ile bağlantı,
eğitim, etik kurallar, meslek örgütüne sahip olma ve otonomi (Özlük ve Sur, 2017: 99),
hesap verilebilirlik, fedakarlık, mükemmellik, dürüstlük, onur ve başkalarına saygı
olarak sıralanmaktadır (Van Mook et al, 2009: e86).

Bugün neredeyse her alanda kullanılan profesyonellik kavramının tıp alanında


daha özel bir durumu bulunmaktadır. Tıpta profesyonellik kavramının izlerine batı
toplumlarında, Antik Yunanda ve Ortaçağ İngilteresi’nde rastlanmıştır. Antik Yunan’da
hastalara sunulan hizmetler kapsamında düşünülen bu kavram, Ortaçağ İngilteresi’nde
ise hastalara özgü yükümlülükleri de kapsayacak şekilde genişletilmiştir. Daha sonra
ABD’de profesyonellik kavramlarına mükemmellik ve öz – düzenleme kavramları da
eklenerek yeni bir boyut kazandırılmıştır. Tıp gittikçe bilime dayandığından ve bu
bağlamda bilimsel çalışmalar da hızla arttığından tıpta uzmanlık, profesyonelliğin bir

14
parçası olarak düşünülmüş ve zamanla tıpta uzmanlık zorunluluk haline gelmiştir
(Spandorfer et al., 2010: 8).

Profesyonel meslek grubu içerisinde sayılan hekimlik, tıpta uzmanlaşma


sürecinin de etkisiyle evrimleşmiş, bugün uzman hekimlerin profesyonel hekim olarak
düşünülmesi gibi bir anlayışın yerleşmesine sebep olmuştur. Herhangi bir sağlık sorunu
nedeniyle hastanelere başvuran bireylerin öncelikle uzman hekime gitmek istemesi bu
durumu doğrular niteliktedir.

Bununla birlikte meslekler sosyolojisi disiplini içerisinde hekimlik mesleği, uzun


zamandan beri özel bir konuma sahip olmuştur. Günlük hayatın içinde üretici - ticari
etkinlikleri yapan kasaplar, fırıncılar, elektrikçiler gibi meslek sahipleri aynı zamanda
toplumsal bir işbölümünün de bir parçası haline gelmişler, toplumda uzmanlaşmış
işçiler olarak yer almışlardır. Ancak profesyonel meslek üyeleri her zaman uzmanlaşmış
işçilerden farklı olarak eğitim, yetenek ve bilgi gerektiren mesleklere sahip oldukları
için çok yüksek değerdeki toplumsal görevleri yerine getiren meslekler olarak da
görülmüşlerdir (Cirhinlioğlu, 1996: 100). Hekimlik mesleği de, iyileştirici gücü
nedeniyle, yüzyıllar boyunca gerek geleneksel gerekse profesyonel meslek grubu olarak
toplum içerisinde her zaman saygın ve özel bir meslek olarak yerini almıştır. Bu nedenle
hekimlik mesleği, uygulamaları, değerleri gibi pek çok konuda araştırmacıların ilgi
odağı olmakta ve halen devam eden araştırmalar yapılmaktadır.

2. İŞ BÖLÜMÜ VE UZMANLAŞMA

İnsanlar doğada bir tür olarak varlığını sürdürebilmek için sadece içgüdüsel
davranış kalıpları geliştirmekle kalmayıp özellikle davranışlarını da organize etmek
zorunda kalmaktadır. Yani insanlar yaşamak için normalde kendi başlarına
yapamayacakları kadar çok şey yapmalı; bununla birlikte mümkün olduğu kadar amaca
yönelik olmalıdırlar. Tür olarak insanın doğada ayakta kalabilmesi için en önemli araç,
davranışları organize etmenin yanında, eylemlerin de organize edilmesidir. En eski ve
hala da en önemli organize biçimi, iş bölümüdür (Zijderveld, 2013: 70).

İş bölümü zamanla uzmanlaşmayı da beraberinde getirdiğinden aslında


uzmanlaşmanın temelinde iş bölümü bulunmaktadır. Dünya üzerinde endüstrileşme ile
birlikte kitlesel üretim iş bölümüne gidilmesini zorunlu kılmış, iş süreçleri değişmiş ve
uzmanlaşmaya dayanan meslekler ortaya çıkmıştır (Yeşiltaş, 2018: 1). Uzman

15
mesleklerin toplumdaki rolüne ilişkin analizler genellikle sosyoloji biliminin araştırma
konusu olmuştur. Sosyologlar serbest mesleklerin özgeci değerlerin kurumsallaşmasını
temsil ettiğini, bu mesleklerin toplumsal işbölümü içinde farklı kişisel ve toplumsal
hizmet biçimlerini yerine getirdiklerini ve toplumsal rollerinin toplumun değerlerine
toplumun değerlerine ters düşmeyen, çıkar gütmeyen bir bağlılığın cisimleşmesini ifade
ettiğini bildirmiştir. Aynı şekilde Weber din, bilim ve siyasette uzman mesleklerin
analizinde uzmanı ne kişisel çıkarların ne de basitçe ekonomik kazanç arzusunun
motive ettiğini; uzmanın sorumluluk ahlakına bağlılık ile motive olduğunu bildirmiştir
(Turner, 2011: 155).

İş bölümünün, kültür tarihinin başlangıcında, kadın ve erkekler arasındaki görev


bölümü olarak başladığı tahmin edilmektedir. Erkekler ava giderken kadınların çocuk
bakma ve basit bahçe işlerinde çalışma gibi görev bölümleri bulunmaktadır. Bu iş
bölümü zamanla örgütlenme gerektirmiş, örneğin bazı kişiler toplum yönetiminde
uzmanlaşmış, bazı kişiler mızrak, zıpkın, ok ve yay yapımında uzmanlaşmış böylece
toplum içindeki rollerinden dolayı uzman kişiler ortaya çıkmıştır (Zijderveld, 2013: 71).
Zamanla insanlar görevlerini organize etmişler ve bu bağlamda yapılması gereken işi
farklı uzmanlık alanlarına ayırmışlardır.

Böylece toplum olmanın da temelleri atılmış, uzmanlaşmaya zemin


hazırlanmıştır. Nitekim Platon Devlet adlı eserinde (2012: 54/369 a bölümü) düzenli bir
toplumun doğuşunda insanın tek başına, kendi kendine yetememesi olduğunu, mutlaka
başkalarına gereksinim duyduğunu, toplumda bütün işleri tek bir kişinin
göremeyeceğini işlerin ancak bölünerek yapılabileceğini aktarmış; düzenli bir toplumun
iş bölümü ile olacağını vurgulamıştır.

2.1. Toplumsal Açıdan Uzmanlaşma

Toplum, ortak bir kültür etrafında toplanan, belli bir yere yerleşerek varlık
gösteren bireylerden oluşan bir grup (Marshall, 2009: 733) olarak tanımlanmaktadır.
Çağlar boyunca insanlar hep bir arada, bir topluluk içinde yaşamlarını sürdürmüşler
(Uslu, 2018: 182); bireyler arasında farklılıklar olmasına rağmen toplumsal hayatta
oluşan bazı kurallar sayesinde birlikte yaşamışlardır (Karaca, 2012: 224). Toplum
içerisinde bulunan bireyler iş bölümü sonucunda örgütlenmiş, örgütlenmenin de
temelini iş bölümü oluşturmuştur (Turhan, 2017: 35). Bu örgütlenmeden doğan iş

16
bölümü toplumlarda uygarlaşmanın da temel fonksiyonu olarak görülmüştür. Yani ilkel
toplumlara göre uygar toplumlarda artan refahın makineleşme ile başladığı üretkenlik
kapasitesi arttıkça iş bölümünün arttığı (Esin, 1982: 14) oradan da uzmanlaşmaya
dönüşen sürecin başladığı bilinmektedir.

İbn Haldun toplumsal hayatın iş bölümü ile başladığını ileri sürmekte, insanların
temel ihtiyaçlarını karşılamak için birbirlerine ihtiyaç duyduğunu ancak iş bölümü ile
ihtiyaçlarını karşılayabileceklerini bu durumun iktisadi anlamda etkileşime yol açtığını
iddia etmektedir. Mukaddime eserinde bu duruma şöyle yer vermiştir (Haldun, 2007a:
213’den akt: Gölçek ve Gülşen, 2017: 581):

“İnsanların yaşaması ve hayatta kalması için muhtaç olduğu gıdayı tek başına
elde etmesi mümkün değildir. Bu surette mutlaka, yekdiğerinin yardımına ihtiyaç duyar.
Hayatını idame ettirebilmesi için muhtaç olduğu besini elde etmesi, ancak
hemcinslerinin yardımı ve iş bölümü ile gerçekleşecektir. Bu yardımlaşma suretiyle
üretime ortaklık edenlerin ihtiyaçlarının kat kat fazlasını karşılayabilecek yeterli
miktarda ürün elde edebileceklerdir.”

Bireylerin toplum içerisindeki mevcut işleri paylaşmasından doğan iş bölümü


kuramsal anlamda 18. yüzyılda ortaya atılmıştır. İş bölümü kavramına ilk defa kuramsal
olarak yaklaşan Adam Smith (1723-1790) Ulusların Zenginliği isimli kitabında iş
bölümü kavramının, emeğin üretim gücündeki en büyük gelişme olduğunu ifade
etmiştir. Smith, işçi sayısı sabit olduğu halde üretimdeki artışı iş bölümü sayesinde her
bir işçinin becerisinin arttığı, bir işten diğerine geçişte zaman kaybını önlemesi gibi
nedenlerle açıklamaktadır. Sonuç olarak bir toplumda genel refah ve zenginliğin koşulu,
iş bölümü ve iş bölümü sayesindeki üretim artışının sonucudur (Turhan, 2017: 36 - 37).

Uzmanlaşma yaklaşımı sosyolojide iki farklı ve bağımsız perspektif içinde


analiz edilmiş, birinci yaklaşımda uzmanlaşmanın niteliklerin artışı olduğunu, yani bir
uğraşının uzman meslek olup olmadığının becerinin temeli olarak teorik bilgilere
dayanma, ihtisaslaşmış bir eğitim – öğretim programının olması, üyelerin
yetkinliklerinin formel sınavlarla test edilmesi, mesleki örgütlenme ve meslek
kurullarının oluşması gibi bazı özelliklerinin olması gerektiği bildirilmiştir. İkinci
yaklaşıma göre ise uzmanlaşma bilgiler ve becerilerin sosyal sistemin sürekliliğine
yönelik ihtisaslaşmasını gerektirdiği için toplumsal düzen için işlevsel öneme sahip

17
olduğudur. Bu yüzden işlevselcilik, uzman mesleklerin ayrıcalıklı konumunu onların
toplumsal açıdan değerli hizmetler sunmaları ile açıklamaktadır (Turner, 2011: 158).

Toplumsal hayatın başlamasıyla birlikte bireyler arasında yardımlaşmadan


doğan iş bölümü uzmanlaşma sürecine zemin hazırlamıştır. Kentlerde yaşayan medeni
insanlar artık geçimlerini sanayi ve ticaretle uğraşarak kazanmaya başlamış, böylece
toplumda işin ehli kişiler bulunmaya başlamıştır.

2.1.1. Tıpta Uzmanlaşma –Bütünden Parçaya Hastadan Hastalığa Giden


Süreç

Uzmanlaşma tıp alanında yaklaşık iki yüzyıl boyunca bilimsel ilerlemelere


paralel olarak ortaya çıkmış, tıpta daha fazla araştırmaya dayanan eğitim gerekliliği,
bilimsel ve modern tıbbın ortak görüşü olan fizyoloji temelli ve insan hastalıklarının
araştırılmaya başlanması ile birlikte tıpta indirgemeci yaklaşım olarak ortaya çıkmış,
hastalıklarının nedenlerini ortaya çıkarmaya olan muazzam ilgi tıpta uzmanlaşmaya
gidilmesine sebep olmuştur (Cassel and Reuben, 2011: 1167). Tıp bilimlerinde net bir
şekilde ortaya çıkan bilgi yoğunluğu, var olan disiplinlere eklenen yeni bilgiler yeni
disiplinlerin doğuşuna neden olmuş (Davis et al., 1995: 702), toplumlarda uzmanın ve
profesyonellerin yükselişi bir dönem toplumların en önemli özelliği olmuştur.

Aslında tıp alanında uzmanlaşma yaklaşımı tıpta uzmanlaşmadan çok önce var
olmuşlardır. Hipokrat bir uzman hekim olamamasına rağmen onun döneminde ilaçlarını
fizyolojik presnsipler üzerine uygulayan dogmatistler; sağlığın sırrının gerginlik ve
rahatlama arasındaki dengeye bağlı olduğunu düşünen metodistler; tüm hastalıkları ve
rahatsızlıkları kötü ruhlar ile açıklayan pneumatistsler; hastalıkları başparmakları ile
tedavi eden ve deneyimleri ile iyileştiren empiricistsler olarak beş çeşit ekol bulunduğu
ve bu ekollerin uzmanlaşmaya zemin hazırladığı bilinmektedir (Bevan, 1981: 383).

Antik Roma’da ve Mısır’da da uzmanların izlerine rastlamak mümkündür. Antik


Mısırda her vücut parçası ayrı bir etkinlik olarak kabul edilmiş bu görüşün temelini de
insan bedeni sistemik olarak ayrılması oluşturmuştur. Antik Roma’da ise insanları
iyileştiren sayısı gitgide artması ile hekimliğin yaygınlaştığı bilinmektedir (Weisz,
2006: x̄viii). İslamiyet’te hekimler arasında tabip, göz hekimi, cerrah, ortopedist, eczacı
ve berber gibi gayrı resmi sınıflamalar bulunmaktadır (Uysal, 2018: 43).

18
18. ve 19. yüzyılın sonlarına gelindiğinde ise sağlık alanında iyi uygulama yapan
kişilerin, örneğin iyi doğum yaptıranlar, diş çekimi yapanlar, cerrahi işlemler yapanlar
en göze çarpan kişiler olduğu ve toplum nazarında statüsü artan kişiler arasında yer
aldıkları bilinmektedir. 1900’lü yılların başından itibaren ise resmi olarak uzmanlık
alanları tartışılmaya başlanmış, 1950’lerden itibaren de oldukça görünür hal alan bu
durum tıpta uzmanlık alanlarına eğilimin artmasına neden olmuştur (Weisz, 2006: x̄vi;
Furedi, 2014: 59).

Geçtiğimiz 50 yıl içerisinde tıp bilimi, teknolojik, yenilikçi, yaratıcı gelişmelerin


etkisiyle ve yoğun klinik ve laboratuvar araştırmaların katkısıyla çok ciddi bir evrim
geçirmiş, sürekli olarak artan tıp bilgisi kaçınılmaz olarak uzmanlaşma ve alt-
uzmanlaşmaya gidilmesini zorunlu kılmıştır. Günümüzde uzmanlaşma tıbbi
uygulamaların temel unsuru haline gelmiştir (Avgerinos et al., 2006: 103; Guraya and
Almaramhy, 2017: 1097). Tıp biliminde uzmanlaşma bir hastalığa, bir organa, bir
ameliyata özgü uzmanlaşma biçimine dönüşmüş bugün yaygın olarak kullanılmaya
başlanmıştır.

Tıp bilimleri ile doğa bilimlerinin özünde indirgemeci yaklaşım olduğu


savunulmakta, bazı psikolojik olgular biyolojik düzeye ve biyolojik süreçlere, kimya ve
fiziğe indirgenmektedir. Zaman içerisinde tıp alanındaki artan uzmanlıklar nedeniyle
insan ve sağlık kavramları da bölünmüş, hekimlerin ve tedavi yöntemlerinin hastaya
yaklaşımları da ister istemez tek yönlü olmuş bir anlamda hastalık süreci rahatsızlığa
indirgenmiştir (Özdemir, 2017; erişim tarihi: 11.04.2017).

Tıp alanındaki bu indirgemeci yaklaşımın tarihte iyi bir örneği Alman Patolog
Rudolf Virchow (1821 – 1902)’un hücresel patoloji çalışmaları olarak bilinmektedir.
Virchow öğrencilerini mikroskop kullanmaya teşvik ederek onları mikroskobik
düşünmeye teşvik etmiştir. Virchow, bütün bir organizmanın hastalanmadığını sadece
belli hücreler ve hücre gruplarının hasta olduğunu yani hastalıkların bütün insan
bedeninde olmadığını vücudun bir bölümünde klinik semptomlar ve tipik anatomik
değişiklikler ile ortaya çıktığını ileri sürmüştür (Pawlikowski, 2002: 5; Schultz, 2008:
1480). Hastalığı rahatsızlığa indirgeyen bu görüş, tıp alanında uzmanlaşmanın mantığını
açıklamaktadır.

19
Hastalığın (illness) rahatsızlığa (disease) indirgenme sürecinde hekimlerin
dikkati, bütünlüğe sahip bir insan suretindeki hastadan uzaklaşmıştır. Hastalık top
yekün bir insanlık durumu iken, rahatsızlık insan bedeninin özel bir kısmının durumu
olmuş ve hekimler hastalarının hastalıklarından çok onların rahatsızlıklarını tedavi etme
noktasına yoğunlaşmışlardır (Capra, 2014: 178). Tıp alanında oluşan aşırı bilgi ve bu
teknolojilerin getirdiği etkileşim sağlık sisteminin statik olmayan dengesi içerisinde
kaçınılmaz olarak tıbbı da etkilemiş; bir taraftan tıbbi bilgi önlenemez bir şekilde
artarken diğer taraftan tıp teknolojisindeki hızlı gelişim nedeniyle hekimlerin
kullanmaya mecbur oldukları teknik cihazlar ve tıbbi uygulamalar bir hekimin
sınırlarını çok aşmış ve bunun sonucunda tıpta birçok uzmanlık alanının ortaya
çıkmasına neden olmuştur (İzgi ve Çoban, 2014: 26 - 27).

Tıp bilimciler tıpta spesifik konuları daha fazla anlama amacıyla konularında
uzmanlaşmaya yönelmiş ve ilgi duydukları alanlara ilişkin daha fazla araştırma yapma
eğilimine girmişlerdir. Zamanla tıpta uzmanlık kurulları oluşturulmuş tıpta ayrı
disiplinler ortaya çıkmıştır. 1917 yılında Amerika Birleşik Devletler’inde (ABD) Göz
Hastalıkları kendi uzmanlık kurulunu oluşturan ilk tıbbi uzmanlık dalı olmuştur. Diğer
uzmanlık dallarının disiplin olarak ortaya çıktığı yıllar Tablo 1’de gösterilmiştir (Cassel
and Reuben, 2011: 1167; Freeman, 2004: 4).

20
Tablo 1: Disiplin Olarak Ortaya Çıkan Tıpta Uzmanlık Branşları ve Yılları
BRANŞLAR YIL
Göz Hastalıkları 1917
Kulak Burun Boğaz Hastalıkları 1924
Kadın Hastalıkları ve Doğum 1930
Ortopedi ve Travmatoloji 1935
Üroloji 1935
Cerrahi Branşlar
Patoloji 1936
Anesteziyoloji ve Reanimasyon 1941
Plastik ve Rekonstrüktif Cerrahi 1941
UZMANLIK BRANŞLARI

Genel Cerrahi 1949


Göğüs Cerrahisi 1970

Cildiye 1932
Pediatri 1933
Psikiyatri 1935
Nöroloji 1935
Radyoloji 1935
Dâhiliye 1936
Dâhili Branşlar
Nörolojik Cerrahi 1940
Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon 1947
Koruyucu Hekimlik 1949
Aile Hekimliği 1969
Allerji ve İmmünoloji 1971
Acil Tıp 1979

Temel Tıp Nükleer Tıp 1971


Bilimleri Tıbbi Genetik 1993
Kaynak: Cassel CK, Reuben DB.(2011). Specialization, Subspecialization and
Subsubspecialization in Internal Medicine. England Journal of Medicine. 364 (12), 1170

Türkiye’de hekimler özel hekimliğin özendirilmesi ve piyasada ağırlık


kazanması gibi nedenlerle uzmanlaşma eğilimine girmişlerdir. Tıpta uzmanlık
alanlarının ortaya çıkmasından bugüne uzman hekim sayısı hızla artmış ve hekimler
arasında uzman olma eğilimi artarak devam etmektedir. Artık hekimler arasında uzman
olma bir seçenekten çok zorunluluk haline gelmiş, iş TUS nedenli “bunalım”, yani
uzman olamama bunalımına kadar gitmiştir. Diğer taraftan uzmanlar belli bir
doygunluğa ulaşınca “alt uzmanlaşmalar” yani yan dal uzmanlığı adıyla “süper
ihtisaslar” ortaya çıkmış (Soyer, 1999: 39) bu durum uzmanlaşmanın uzmanlaşması,
yani aşırı uzmanlaşma olarak karşımıza çıkmıştır. Sonuç olarak bilimsel ve teknolojik
ilerleme, başlı başına rasyonel ve zihinsel bir dönüşüm halini almış ve bu tek yanlı

21
evrim şimdi öyle paradoksal bir durum yaratmıştır ki, özellikle tıp alanında çılgınlığa
varan bir aşama haline gelmiştir.(Capra, 2014: 49 – 50).

2.1.2. Uzmanlaşma ve Tıpta Uzmanlaşmaya Yöneltilen Eleştiriler

Tıpta uzmanlaşmaya getirilen eleştirilere geçmeden önce toplumsal alanda


uzmanlaşmaya getirilen eleştirileri gözden geçirmekte fayda vardır. Toplumsal alanda
uzmanlaşma, toplumda düzeni sağlaması açısından faydalı yönleri bulunduğu gibi
modern toplumlarda aşırı uzmanlaşmaya yol açtığı eleştirilerine konu olmuştur.
Durkheim, Weber, Marx̄, Parsons gibi sosyal bilimciler modern toplumlarda görülen
aşırı uzmanlaşmanın sosyal hayatta birliğin bozulması yönünde tehlike ortaya
çıkaracağını ifade etmişlerdir. Uzmanlaşma hatta aşırı uzmanlaşma sonucu bir işçi işin
çok küçük bir parçasını yapmakta böylece bireyler ortak kültüre son derece sınırlı bir
şekilde katılmaktadır. Yani ortak değerlere katılma azalmakta ve hatta güçleşmektedir
(Birkök, 2004: 4).

Adam Smith (2010: 303) iş bölümüne neden olan uzmanlaşma, uzmanlaşan


bireyi bütünüyle farklı konumlarda sabitleyerek, bireyleri aptallaştırıcı ve geriletici
etkisi olduğu konusundaki tehlikeye işaret etmiştir. Durkheim (2006: 428), katı
uzmanlaşmanın aslında fayda değil zarar getirdiği, organizmayı dondurduğunu iddia
etmektedir.

Marx (2015: 338 – 339) bir işi yapabilmek için çok sayıda işçinin sürece
katıldığını dolayısıyla her işçinin emek sürecine katıldığını ifade etmektedir. Emek
sürecinin bütünü içerisinde her bir işçinin değişik yetenek ve ustalıkları bulunduğunu
böylece işçilerin sahip olduğu özelliklere göre hangi özellikleri ağır basıyorsa ona göre
bölündüklerini savunmaktadır. Bu durumun tek yönlü işlevlere yatkın emek güçleri
oluşturduğunu ancak bu tek yönlülüğün, işçiyi hiç şaşmayan bir alet durumuna sokarak
işçinin mekanizmanın bütünlüğü ile bağlantısını kopardığı dolayısıyla aslında uzman
kişinin bütünden uzaklaştığı yönünde eleştiride bulunmaktadır. Ayrıca katı
uzmanlaşmanın insanları makinelere dönüştürdüğünü, bütünsel insanın uzmanlaşmamış
insan olduğunu ve iş bölümünün ve uzmanlaşmanın sonucunun yabancılaşma olduğunu
iddia etmektedir.

Tıpta uzmanlaşma günümüzde modern tıbbın bir sonucu olarak karşımıza


çıkmaktadır. Uzmanlaşma sürecinin zor ve karmaşık tedavileri kolaylaştırması, organ

22
nakilleri gibi önemli ameliyatların yapılmasına olanak tanıması gibi başarıları
bulunurken tıp alanını ve hekimleri bölme, hasta ile bir bütün olarak ilgilenememe gibi
başarısızlıkları bulunmaktadır. Hastalar daha çok uzmanlaşmış tedavilerin peşinde
koşmakta, koruyucu hekimlik hizmetlerini güçleştirmekte, sağlık harcamalarında
kontrolsüz bir artışa neden olmaktadır (Terzi, 2009: 151).

Tıpta uzmanlık eğiliminin artması, hekimlerin uzmanlık eğitiminde yönelmesi


nedeniyle kaçınılmaz olarak pratisyen hekimlerin sayısının düşmesi bu durumun
uygunsuz sevk ve uygun olmayan tanı riskini artırması, uzmanların daha pahalı sağlık
hizmetlerini tercih etmesi nedeniyle toplam maliyetlerin artması gibi dezavantajları
olduğu öne sürülmektedir (Lumley, 1993: 927). Tıpta uzmanlaşmaya getirilen
eleştirilerden bir diğeri de tıpta uzmanlık eğitiminin çok pahalı olması üzerinedir. Terzi
(2009: 152) uzmanlık eğitimi hem pahalı bir eğitim olduğunu hem de uzman hekimlerin
uzman olmayan hekimlere göre daha pahalı sağlık hizmetine yol açtığını ifade etmekte
tıpta uzmanlaşmaya farklı bir eleştiride bulunmaktadır.

Bütün bu bilgiler çerçevesinde insanı makineleştirme tehlikesi ile karşı karşıya


bırakan uzmanlaşma tıp alanında vücudun tek bir alanına odaklandığı için eleştirilmekte
fakat uzmanlaşmanın önüne geçilememektedir. Tıpta uzmanlaşma süreci bir alanda
uzmanlaşan hekimin sadece kendi alanına yönelik araştırmalar yapması açısından izole,
bireysel kariyer alanı açısından da çok çeşitli bir sosyal fenomene işaret etmektedir
(Weisz, 2006: 151). Tıpta uzmanlaşma yaklaşımını Bilge’nin (1978) “Biz bir bakıma
karaciğer hücresini çok iyi öğrendik ama karaciğeri unuttuk; karaciğeri çok iyi
öğrendik ama insanı unuttuk; insanı çok iyi öğrendik ama insanlığı unuttuk” sözleri
özetlemektedir.

3. TIP EĞİTİMİ VE TIPTA UZMANLIK ALANLARI

Bu ana başlık altında tıp eğitimine ilişkin değerlendirme yapılmış, tıpta uzmanlık
eğitimi, tıpta uzmanlık sınavı ve tıpta uzmanlık alanlarına ilişkin bilgilere yer
verilmiştir.

3.1. Tıp Eğitimi


Eğitim, eğitim alan bireylere teorik bilgi kazandırılması ve bu teorik bilgiyi
pratiğe geçirebilme yeteneğinin öğretilmesi amaçlarını içermekte bu tür eğitime mesleki
eğitim denilmektedir. Eğitimde meslek kazanımları hedeflenen son nokta olarak

23
görülmektedir (Turan - Özdemir, 2003: 25). Tıp eğitimi de bir disiplin veya uzmanlık
alanı olarak mesleki eğitimdir (Turan, 2016: 11), evrenseldir ve bu eğitimi alan kişilerin
sahip olması gereken yeterlilikler evrensel gereklilikler çerçevesinde
değerlendirilmektedir (Benli vd., 2018: 14).

Tıp eğitimine ilişkin tartışmalar tüm dünyada devam etmektedir. Devam eden
tartışmaların ana ekseninde tıp eğitiminde standardizasyon gerekliliği bulunmaktadır.
Dünya Tıp Eğitimi Federayonu tıp eğitimini mezuniyet öncesi, mezuniyet sonrası ve
sürekli tıp eğitimi olarak standardize etmiş ve bu standartlar çerçevesinde tıp eğitiminin
yürütülmesi gerekliliğini önermiştir (Lilley and Harden, 2003: 350). Dünyada tıp
fakültelerinde farklı eğitim modelleri uygulanmaktadır. Genellikle aktif eğitim
modellerinin kullanıldığı bu fakültelerde en yaygın kullanılan model probleme dayalı
öğrenme modeli olan öğrenci merkezli eğitim modelidir (Turan-Özdemir, 2005: 135).

Türkiye’de tıp eğitimi devlet veya vakıf üniversitelerinde üniversite sınavı


olarak adlandırılan merkezi bir sınavı kazanan kişilere Tıp Fakültelerinde 6 yıl süre ile
verilmektedir. Tıp Fakültesine giriş ile başlayan ve ömür boyu süren tıp eğitiminin
temeli mezuniyet öncesi tıp eğitimi döneminde yerleşmektedir. Türkiye’de mezuniyet
öncesi tıp eğitiminin temel amacı bir yandan bireyin sağlığını devam ettirmek, ömrünü
uzatmak ve iş verimini artırmak, diğer yandan da bu süreci gerçekleştirecek nitelikli
hekimler yetiştirmektir. Dünya Hekimler Birliği ise bu amacı, yetenekli ve yeterli
hekimler yetiştirmek olarak belirlemektedir (Canbaz vd. 2007: 15). Tıp fakültelerinde
hekim adaylarına 6 yıl boyunca etik, tutum ve iletişim gibi iyi beceriler olarak
adlandırılan mesleğe özgü yetenekler de geliştirilmesi amaçlanmaktadır (Kara, 2015:
12).

Ayrıca yaşadığı ülkenin sağlık sorunlarını bilen ve bu sorunların çözebilecek


gerekli bilgi, beceri ve tutum ile donatılmış, mesleğinin etik kurallarını bilen ve bu
kurallara uyan, alandaki son gelişmeleri takip ederek bilgilerini güncel tutan,
uluslararası standartlarda kabul edilen şartlarda hekimler yetiştirmek tıp eğitiminin diğer
amaçları arasında sayılmaktadır (Cihan vd., 2017: 122).

Hekimlerin sahip olmaları gereken özellikler ve eğitim yöntemleri ile ilgili


tartışmalar tüm dünyada sürmektedir. İyi yetişmiş hekimlere sağlık hizmetlerinin her
basamağında ihtiyaç vardır. Daha önce yapılan çalışmalar tıp eğitimi süresince tıp

24
öğrencilerinin büyük bir kısmının mezuniyet sonrası kariyer planlamasında maddi
olanakların, prestijin, mesleki tatminin, şehir merkezinde çalışma olanaklarının, aile ve
toplum baskısının ve akademik kariyer isteğinin göz önünde tutulduğunu ortaya
koymuştur. Ayrıca, dünyada olduğu gibi ülkemizde de değişen sağlık politikaları da
mezuniyet sonrası kariyer planlarının değişmesinde rol oynamaktadır. Teknolojik
gelişmeler ile birlikte tıbbi tanı ve tedavi olanakları gelişmekte ve buna bağlı olarak
uzmanlık alanları daha üst dallara ayrılmaktadır. Bunun topluma yansıması özellikle
kent merkezlerinde toplumun ilk başvuru sırasında daha çok ilgili uzman hekimi tercih
etmesidir. Toplum talebinin bu yönde olmasının da tıp öğrencilerinin mezuniyet sonrası
kariyer planlamasında uzman hekimliği tercih etmesinde etkili bir faktör olabilir (Ergin
vd. 2011: 9).

3.2. Tıpta Uzmanlık Eğitimi

Tıpta uzmanlık eğitimi, uzmanlık eğitimi alan öğrenciler, öğretim üyeleri,


uzmanlık eğitimi veren fakülte, üniversite ve eğitim araştırma hastaneleri, tıpta
uzmanlık kurulu, sağlık bakanlığı ve yükseköğretim kurulu gibi çok paydaşlı bir yapıya
sahiptir. Bu eğitimin hem eğitim boyutu hem de hizmet sunum boyutu bulunmaktadır.
(Murt vd., 2014: 28).

Tıpta Uzmanlık eğitiminin ana amacı, toplumun ihtiyacı olan hekimleri


yetiştirmek ve hekimin eğitim aldığı uzmanlık alanında yetkinliğini artırarak sağlık
hizmeti sunmasını sağlamaktır. Türkiye’de uzmanlık eğitimi, üniversite hastaneleri ve
eğitim hastanelerinde örgün olarak verilmekte, TUS sonucunda uzmanlık eğitimine hak
kazanılmaktadır (Çiçek vd., 2005: 492).

Tıpta uzmanlık eğitiminin yasal dayanağını 26.04.2014 tarihinde yayımlanarak


yürürlüğe giren “Tıpta ve Diş Hekimliğinde Uzmanlık Eğitimi Yönetmeliği”
oluşturmaktadır. Bu yönetmelik ile tıp ve diş hekimliği alanlarında uzmanlık eğitimi ve
uzmanlık belgelerinin verilmesi amacıyla Tıpta Uzmanlık Kurulu oluşturulmuştur. Bu
kurul tıpta uzmanlık eğitimi alanına giren tüm işlemleri gerçekleştirmektedir. İlgili
Yönetmeliğin 5. maddesinde bu kurulun görevleri:

“a) Kurumlara program temelinde uzmanlık eğitimi yetkisi verilmesi ve bu yetkinin


kaldırılmasına ilişkin teklifleri karara bağlamak.

25
b) Uzmanlık dallarının eğitim standardını da içeren çekirdek eğitim müfredatlarını
belirlemek ve ilan etmek.
c) İlgili uzmanlık dalının çekirdek ve genişletilmiş eğitim müfredatlarına göre uygulama
alanları ile temel görev ve temel yetkilerinin çerçevesini belirlemek.
ç) Uzmanlık dallarının rotasyonları ve bu rotasyonların süreleri hakkında karar vermek.
d) Uzmanlık dallarının eğitim sürelerinin üçte bir oranına kadar arttırılabilmesi
hakkında karar vermek.
e) Uzmanlık eğitiminin takip ve değerlendirme esaslarını belirlemek.
f) Programların uzmanlık eğitimi çekirdek ve genişletilmiş müfredat ve eğitim
standartlarına uygunluğunu takip etmek.
g) Yapılan takipler sonucunda, eksiklikleri tespit edilen programlarda yerinde denetim
yapmak veya yaptırmak, denetimler sonucunda düzenlenen raporları karara bağlamak.
ğ) Uzmanlık eğitimini bitirme sınavı jürilerinin seçim ölçütlerini belirlemek.
h) Yurt dışındaki uzmanlık eğitimi veren kurumların tanınmışlık listesini yapmak ve bu
listeyi güncellemek
ı) Yabancı ülkelerde uzmanlık eğitimi yapanların bilimsel değerlendirmesinin
yapılabileceği kurumları belirlemek.
i) Yeni uzmanlık dallarının ihdas edilmesi ile ilgili görüş bildirmek, ihdas edilen dallarda
uzman olacakların başvuru ölçütlerini belirlemek ve bu konudaki başvuruları karara
bağlamak.
j) Sertifikaları Bakanlıkça tescil edilecek olan ve uzmanlara yönelik olan sertifikalı eğitim
programları ile ilgili görüş vermek.
k) Uzmanlık eğitimi ve uzman insan gücü ile ilgili görüş vermek, uzmanlık eğitimine giriş
sınavlarında programlara ait kontenjanları programların eğitim kapasitesi ve
imkânlarını göz önünde bulundurarak ülke ihtiyacına göre belirlemek.
l) Görev alanıyla ilgili konularda çalışmalar yapmak ve görüş hazırlamak üzere, görev
süresini ve üye sayısını belirlediği geçici komisyonlar kurmak.
m) Aynı kurum içinde veya birden fazla kurum arasında yapılacak protokol ile
oluşturulacak programlar için protokol oluşturma prensiplerini belirlemek.”
şeklinde sıralanmıştır.

Tıpta uzmanlık eğitimi, usta – çırak öğretisi ile ortaya çıkmış geleneksel
pratiklerin çağdaş eğitim sistem ve modelleri ile resmi eğitimlere evrildiği fakat yine de
çağdaş eğitimin içinde usta – çırak öğretisini barındıran çok önemli bir mesleki
eğitimdir. Tıpta uzmanlık eğitimi aynı zamanda geleceğin uzman hekimlerini
yetiştirmesi ve hekimlerin yetkinliğinin bu eğitime bağlı olması gibi nedenlerle
(Kösemehmetoğlu vd., 2009: 96) bugün uzmanlık eğitim modelleri üzerinde çok
tartışılmakta her geçen gün eğitim modellerinin iyileştirilmesi amaçlanmaktadır.

26
3.3. Tıpta Uzmanlık Sınavı (TUS)

Türkiye’de altı yıllık tıp eğitiminin ardından “tıp doktoru” unvanı alınmaktadır.
Tıp fakültesi mezunları, herhangi bir uzmanlık alanını seçmeden pratisyen hekim olarak
da çalışabilmektedirler. Uzman olmak isteyen hekimler TUS adı verilen merkezi bir
sınavı geçtikten sonra tıpta uzmanlık eğitimine başlamaktadır.

Tıpta uzmanlık eğitimine giriş hakkı 1987 yılından beri Öğrenci Seçme ve
Yerleştirme Merkezi (ÖSYM) tarafından yapılan merkezi sınavla elde edilmektedir.
Tıpta uzmanlık sınavı adı verilen bu sınav, mesleki bilgiyi çoktan seçmeli sorularla
ölçmeyi amaçlayan ve yılda iki defa yapılan bir sınavdır. Sınav, Temel Tıp Bilimleri
Testi ve Klinik Tıp Bilimleri Testlerinden oluşmakta her bölümde 120 soru
bulunmaktadır. Sınav yeterlik esaslarına dayanmakta tıptaki temel kavramları, ilke ve
teknikleri tanıma, bu ilke ve tekniklerle düşünebilme, belli durumlara uygulayabilme
yetilerini ölçen sorular bulunmaktadır. Hekimler TUS sonucunda aldıkları puanlara ve
ilan edilen kontenjanlara göre uzmanlık tercihi yapmakta, Tıp Fakülteleri, Eğitim ve
Araştırma Hastaneleri veya Adli Tıp Kurumu’nda uzmanlık eğitimine başlamaktadır.

Merkezi sınav ile haksız uygulamaların önüne geçilerek adalet ilkesi sağlanmış
olsa da mezuniyet öncesi tıp eğitimini olumsuz etkilediğine ilişkin görüşler
bulunmaktadır. Bu bağlamda öğrenciler özelikle tıp fakültesinin son senesi olan
intörnlük dönemini TUS sınavına hazırlık yılı gibi algılamakta, bu durum tıbbi bilgilerin
uygulamasına yönelik eğitim sürecinin aksamasına neden olmaktadır (Ağalar vd., 2009:
1).

TUS puanlarına göre seçtikleri uzmanlık dalında eğitim almaya hak kazanan
hekimler eğitim süresi boyunca asistan hekim olarak adlandırılmaktadır (Dikici vd.,
2008: 416). Bugün pek çok uzmanlık alanlarına ayrılmış olan tıp alanında uzmanlık
eğitiminin yeterliliği, kalitesi ve etkilerine ilişkin tartışmalar devam etmektedir. Türk
Tabipler Birliği’nin 2015 yılında yayınlanan Tıpta Uzmanlık Eğitimi Raporu’nda
Türkiye’de tıpta uzmanlık eğitimi alan 1161 asistan hekim ile yapılan çalışmasında
katılımcıların %35.9’ unun tıbbi uygulamalar sırasında eğitmenlerin hiçbir zaman veya
nadiren yanlarında olduğunu, %88.5’inin klinik eğitimin kalitesinin denetlenmesi
gerektiği, %57’sinin aldıkları eğitimden menün olmadıkları ve %53.2’sinin eğitim
aldıkları kliniklerideki eğitim kaynaklarının yetersiz olduğunu bildirmiştir.

27
Bütün bu tartışmalar devam ederken hekimler mevcut sağlık sisteminin getirisi
olarak uzmanlaşmayı yani TUS’da başarılı olmayı zorunlu bir hedef olarak görmekte,
daha tıp fakültesinin ilk yıllarından seçeceği uzmanlık alanına karar vermektedirler.
Bununla birlikte günümüzde hizmet vereceği toplumun temel sağlık sorunlarına hakim,
hastalıktan korunma ve tedavi yollarını iyi bilen hekimlere gereksinim duyulmaktadır.
Tıp alanında yapılan uzmanlık alan tercihi ve seçimi öğrencinin akademik başarısını,
performansını ve dolayısıyla toplum sağlığını etkileyen bir unsur olduğu bilinmektedir
(Tekin vd., 2013: 5-6).

3.4. Tıpta Uzmanlık Alanları

Tıpta uzmanlık alanında branşlaşmanın temelleri Abraham Flex̄ner (1910)


tarafından Amerika Birleşik Devletleri (ABD)’nde hazırlanan, tıp eğitimine ilişkin
önemli tespitleri içeren “Flex̄ner Raporunda” atılmıştır. Raporda tıp eğitiminin genel
eğitim ve öğretim ilkeleri göz önünde bulundurularak yeniden ve kapsamı genişletilerek
tartışılması gerektiği belirtilerek, hekimlerin niteliği konusuna da atıf yapılmıştır.
Raporda ayrıca tıp eğitiminin kalitesinin artırılması için eğitim programında
laboratuvarların kullanılması, yeterli düzeyde klinik uygulamalar için hastanelerin
kullanılması gerektiğine vurgu yapılmış, temel bilimler ve klinik bilimler
uygulamalarının ayrılması yönünde ilk adımların atılmasını sağlamıştır (Boelen, 2002:
592).

Güncel pratikte tıpta uzmanlık branşları klinik ve preklinik branşlar olarak,


klinik branşlar ise dahili ve cerrahi tıp bilimleri olarak ayrılmıştır. Dahili, Cerrahi ve
Temel Tıp bilimlerine ait tıp branşları Tablo 2’de gösterilmiştir. Tablo 2’de gösterilen
tıpt uzmanlık dalları ve eğitim sürelerine ilişkin liste 06.04.2011 tarihli Resmi
Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 6225 sayılı Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un 10 ve 11. maddelerinde yer
verilmiştir. Tablo 2’ye ait bilgiler bu kanunun ekli 1 sayılı cetveline göre
oluşturulmuştur.

28
Tablo 2: Tıpta Uzmanlık Alanları ve Eğitim Süreleri
ANA DALLAR Eğitim Diğer Uzmanlık Alanlarından Geçiş Şartları
Süreleri
Acil Tıp 4 yıl İç Hastalıkları uzmanları için 2 yıl, Genel Cerrahi uzmanları için 2 yıl
Ağız, Yüz ve Çene Cerrahisi 5 yıl Kulak-Burun-Boğaz Hastalıkları uzmanları için 2 yıl, Plastik, Rekonstrüktif ve Estetik Cerrahi uzmanları için 2 yıl
Anesteziyoloji ve Reanimasyon 5 yıl -
Beyin ve Sinir Cerrahisi 5 yıl -
Çocuk Cerrahisi 5 yıl -
Beyin ve Sinir Cerrahisi 5 yıl -
Cerrahi Genel Cerrahi 5 yıl -
Branşlar Göğüs Cerrahisi 5 yıl Kalp ve Damar Cerrahisi uzmanları için 2 yıl, Genel Cerrahi uzmanları için 3 yıl
Göz Hastalıkları 4 yıl -
Kalp ve Damar Cerrahisi 5 yıl Göğüs Cerrahisi uzmanları için 3 yıl, Genel Cerrahi uzmanları için 3 yıl
Kulak Burun Boğaz Hastalıkları 5 yıl Kulak Burun Boğaz Hastalıkları
Ortopedi ve Travmatoloji 5 yıl -
Plastik, Rekonstrüktif ve Estetik Cerrahi 5 yıl Genel Cerrahi uzmanları için 3 yıl
Üroloji 5 yıl -

Aile Hekimliği 3 yıl -


Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları 4 yıl -
Çocuk ve Ergen Ruh Sağlığı ve Hastalıkları 4 yıl Ruh Sağlığı ve Hastalıkları uzmanları için 2 yıl
UZMANLIK BRAŞLARI

Deri ve Zührevi Hastalıkları 4 yıl -


Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji 5 yıl Tıbbi Mikrobiyoloji uzmanı tabibler için 3 yıl
Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon 4 yıl -
Göğüs Hastalıkları 4 yıl İç Hastalıkları uzmanları için 2 yıl
Halk Sağlığı 4 yıl -
Dâhili Branşlar Hava ve Uzay Hekimliği 3 yıl -
İç Hastalıkları 4 yıl -
Kadın Hastalıkları ve Doğum 4 yıl -
Kardiyoloji 4 yıl -
Nöroloji 4 yıl -
Radyasyon Onkolojisi 4 yıl -
Ruh Sağlığı ve Hastalıkları 4 yıl -
Spor Hekimliği 4 yıl Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon uzmanları için 2 yıl, Ortopedi ve Travmatoloji uzmanları için 2 yıl
Sualtı Hekimliği ve Hiperbarik Tıp 3 yıl -

Adli Tıp 4 yıl Patoloji uzmanları için 2 yıl


Anatomi 3 yıl
Fizyoloji 3 yıl
Histoloji ve Embriyoloji 3 yıl
Nükleer Tıp 4 yıl
Temel Tıp
Tıbbi Biyokimya 4 yıl
Bilimleri
Tıbbi Ekoloji ve Hidroklimatoloji 3 yıl
Tıbbi Farmakoloji 4 yıl
Tıbbi Genetik 4 yıl
Tıbbi Mikrobiyoloji 4 yıl Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji uzmanları için 2 yıl
Tıbbi Patoloji 4 yıl -

23
Türkiye’de tıpta uzmanlık alanlarının neler olduğu, eğitim süreleri gibi
düzenlemelerin yasal çerçevesi 14 Nisan 1928 tarihli 863 sayılı Resmi Gazete’de
yayınlanarak yürürlüğe giren 1219 sayılı Tababet ve Şu’abatı San’atlarının Tarz-ı
İcrasına Dair Kanun’un 9. maddesine dayanılarak oluşturulmuştur.

Bu maddede “İhtisas vesikalarının sureti ahzı ve bu hususta meri olması lâzım


gelen kavait işbu kanunun tarihi meriyetinden sonra Sıhhiye ve Muaveneti İçtimaiye
Vekâletince tanzim edilecek bir nizamname ile tayin olunur.” denilmekte ve tıpta
uzmanlıkla ilgili düzenlemelerin yapılması gereği ortaya konulmaktadır (İzgi ve Çoban,
2014: 28).

4. TIPTA UZMANLIK ALAN TERCİHLERİNİ ETKİLEYEN


FAKTÖRLER

İnsan hayatında yapılan en önemli seçimler arasında ilk sırayı meslek seçimi
almaktadır. Bireylerin bütün hayatına yön veren (Andsoy vd., 2012: 126); beklenti ve
isteklerini gerçekleştirmesini sağlayan (Çiftçi vd., 2011: 152); hayatlarını ilgilendiren
meslek seçimi hem mesleklerin çeşitliliği hem de bilgilerin çeşitliliği nedeniyle
karmaşık bir süreçtir (Ensari ve Alay, 2017: 411). Bu seçim yıllarca eğitimi alınacak
olan bölümü, daha sonra zamanın önemli bölümünde meşgul olunacak konuyu, bazen
yaşanılacak şehri, sosyal statüyü, kazanılacak ücreti belirlemektedir.

Bugün yüksek düzeyde uzmanlaşmaya dayalı olarak meslekler de kendi


içlerinde uzmanlık alanlarına ayrılmışlardır. Uzmanlık alanları denilince ilk akla gelen
tıbbi uzmanlık alanları olmaktadır. Tıbbi uzmanlık alanı tıp fakültesi mezunu olduktan
sonra hekimlerin karşılarına bir seçenek olarak çıkmakta, hepsi de hekim olmakla
beraber farklı alanlarda uzmanlaşan mezunlar birbirinden çok farklı faaliyetler içine
girmektedirler (Ömürbek vd., 2016: 202).

Bugün geleneksel toplumlardan farklı olarak her alanda uzmanlaşmayı zorunlu


hale getiren teknoloji toplumlarında meslek ve alan seçimi, başka deyişle kariyer kararı,
kişilerin yaşamları boyunca mutlaka karşılaştıkları önemli kararlardan biridir (Bradley
et al., 2000: 18). Bu karar aynı zamanda kişinin yaşam tarzını, maddi durumunu, iş ve
arkadaş çevresini ve hatta eş seçimini de etkilemektedir. Bu nedenle hekimlik mesleği
gibi kariyer mesleklerde kişilerin beklentilerine, kişilik özelliklerine, yeteneklerine ve

24
ideallerine uygun branşı seçmeleri hayatlarında verecekleri en önemli kararlardan biridir
(Rojewski and Kim, 2003: 91).

Tıpta uzmanlık alanında branş seçiminin hem bireysel hem de toplumsal


sonuçları bulunmaktadır. Hekim branş seçimi bireysel bir karar olmasına karşın seçtiği
branşa ait özellikler ve branşın hasta popülasyonu toplumsal sonuçlara neden
olmaktadır. Tıpta uzmanlık alanlarında branşların seçiminden çok seçilen branştaki
hekim sayısı da önemli bir durumdur.

Bir mesleğin gelişiminde uzmanlık alanlarını lisans eğitimi veya sertifika


eğitimleri oluşturmaktadır. Lisans eğitimi, yalnızca belirli kişilerin belirli kurallar
çerçevesinde (örneğin sınavla) gerçekleştirilirken; sertifika eğitimi yasal olmayan fakat
yine eğitim yoluyla elde edilen üniversiteler, profesyonel kuruluşlar, eğitim merkezleri
gibi merkezler tarafından sunulan hizmetlerdir (Detsky et al., 1985: 463).

Tıp öğrencilerinin mesleki kariyerlerinin ilk profesyonel kararı uzmanlık alan


seçimidir ve öğrenciler tıp fakültesinden mezun olunca çoğu zaman hangi uzmanlık
alanına yönelecekleri sorusuna cevap bulmakta zorlanırlar. Sonuç olarak hemen hemen
herkesin gelecekte “en iyi” uzmanlık alanı hakkında bir görüşü vardır. Tıp öğrencileri
bazen aile üyeleri, bazen diğer hekimler ve bazen de dışarıdan tanınan herhangi bir
kişiden uzmanlık alanları hakkında bilgi edinebilir. Hekimlik mesleği fedakarlık ve
bağlılık gerektiren mesleklerden biridir. Tıp eğitimi sadece kolun arterlerini ezberlemek,
ameliyat esnasında retraktörleri tutmak ya da steteskop kullanmayı öğrenmekten ibaret
değil aynı zamanda zorlu bir eğitim dönemi, uykusuz geceler, yoğun ve yorucu geçen
klinik rotasyonlar, sınavlar ve diğerlerini de kapsamaktadır. Bütün bu zorlukların ve
engellerin gölgesinde tıp öğrencileri bir uzmanlık dalı seçmektedirler. Çoğu zaman nasıl
ya da hangi branşın hekimi olacağına karar vermek, hekim olmaya karar vermekten
daha zor görünmektedir. Çünkü hekimler seçtikleri branş ile birlikte çocuk hekimi,
psikiyatrist, ortopedist, cerrah gibi adeta yeni kimliğe bürünmektedirler. Hekimler branş
seçimi yaparken beyin cerrahi, nöroloji gibi sadece beyin ile ilgili alanlarda, kalp
cerrahi, kardiyoloji gibi kalbi ilgilendiren alanlarda, üroloji gibi erkek genitoüriner
sistemini yani organları ilgilendiren alanlarda, kadın doğum ve çocuk sağlığı ve
hastalıkları gibi belli bir popülasyonu ilgilendiren alanlarda ya da radyoloji,
anesteziyoloji ve rehabilitasyon, acil tıp gibi hastane tabanlı alanları tercih edebilirler

25
(Freeman, 2004: 5). Hekimler hangi branşı seçerse seçsin bu seçimlerini bireysel,
mesleki, kültürel, kişisel birçok faktör etkilemektedir.

Tıp öğrencilerinin tıpta uzmanlık alanları seçim algoritması Şekil 2’de


gösterilmiştir. Algoritmada tıp öğrencisinin mezuniyet sonrası meslek hayatındaki tercih
yolları ve alternatifleri gösterilmektedir. Algoritmaya göre tıp öğrencileri mezuniyet
sonrası laboratuvar araştırmaları, biyo-teknolojik konular, halk sağlığı ve diğer
politikalarla ilgilenen alanlara yönelebildikleri gibi bu alanlarda çalışmak istemedikleri
taktirde pratisyen olarak kalabilmektedirler. Pratisyen olarak çalışmak istemeyen
hekimin karşısına doğrudan hasta bakımını ilgilendiren klinik branşlar ya da dolaylı
olarak hasta bakımını ilgilendiren pre klinik branşlar seçenek olarak çıkmaktadır.

26
Şekil 1: Tıpta Uzmanlık Alanları Seçim Algoritması

Tıp Öğrencisi

 Laboratuvar Araştırmaları
 Biyoteknoloji
 Halk Sağlığı
 Diğer Politikalar

Pratisyen
Hekimler

Dolaylı Hasta Doğrudan Hasta


Bakımı Bakımı
 Radyoloji
 Patoloji
 Biyokimya Cerrahi Dahili
 Nükleer Tıp Karma
 Genel Cerrahi  *Göz Branşlar
Hastalıkları  Dahiliye
 *Beyin Cerrahi  *Üroloji  Çocuk
 *Ortopedi  Kadın Hast. Ve Hastalıkları
 Kalp Damar Doğum  Aile Hekimliği
Cerrahisi  Anestezi  *Radyasyon
 *Plastik  *Cildiye Onkolojisi
Cerrahi
*: Hekimler arasında rekabet yaşanan branşlar.

Kaynak: Roadmap to Choosing a Medical Specialty, http://www.med.stanford.edu/md/student-


affairs/student-wellness, erişim tarihi: 01.06.2017
Tıp alanında hekimlerin uzmanlık alan seçimi karmaşık, dinamik ve tam olarak
anlaşılamayan bir süreçtir (Kwon and Park, 2016: 96). Meslek ve alan seçimi ile kişi
bireysel yeteneklerini uygulayabilme imkânına sahip olması nedeniyle hayattaki
mutluluğuna katkıda bulunmakta ve bu seçim beraberinde mesleki başarıyı
getirmektedir (Rojewski and Kim, 2003: 90; Kuzgun, 2009: 55).

Hekimlerin uzmanlık alan seçimlerini etkileyen pek çok faktör bulunmaktadır


(Dorsey et al., 2003:1173). Alan yazında hekimlerin branş seçimlerinde kişilik yapısı, iş
yükü, yaşam şekli, seçilen branşın maddi getirisi, saygınlık, kişisel rol model, ailesel
nedenler, tıp eğitimi sırasında edinilen deneyimler, yetenek, cinsiyet gibi faktörlerin

27
etkili olduğu yapılan çalışmalarda ortaya çıkarılmıştır (Dorsey et al., 2005: 792; Takeda
et al., 2013: 2; Petrides and McManus, 2004: 1; Weissman et al., 2013: 2; Ko et al.,
2007: 483).

Yapılan bazı çalışmalarda hekimlerin uzmanlık alan seçimleri kişisel ve


toplumsal faktörler olarak iki tema üzerinde odaklanılmakta; her bir faktörün kişinin
branş seçiminde ayrı ayrı etkili olduğu bildirilmektedir. Buna ek olarak tıp bilimindeki
ve tıp teknolojisindeki ilerlemeler, mesleksel ve ekonomik faktörlerin de uzmanlık alan
tercihini etkilediği; her geçen gün ortaya çıkan yeni bir teşhis ve tedavi aracının o
konuda yetişmiş ve özel eğitim almış hekime ihtiyacı ortaya çıkarmaktadır (Detsky et
al., 2012: 463). Bu durum kaçınılmaz olarak uzmanlık alanlarını artırmış dolayısıyla
uzmanlık alan seçim sürecinin daha da karmaşık bir hal almasına yol açmıştır.

Psikoloji ve eğitim alanında yapılan pek çok çalışma uzmanlık alanı seçimi
kararının demografik özellikler, tecrübe ve eğitim gibi bireysel bir karar olduğunu
savunurken; sosyoloji ve ekonomi alanındaki çalışmalarda ise bu kararın iş gücü
piyasası ile mesleğin gelecekteki konumu gibi ekonomik ve toplumsal bir karar olduğu
savunulmaktadır. Giderek artan sosyo – politik ve sosyo - ekonomik faktörler bugün
pek çok ülkede hekimlerin branş tercihlerine ağırlıklı olarak yön vermekte ve bu
durumun gelecekte sağlık sektörünü, dolayısıyla o toplumu nasıl etkileyeceği konu
henüz tam olarak bilinmemektedir (Barat et al., 2018: 1).

Tıp alanında uzmanlık alan seçimleri ve bu seçimlerin eğilimleri uzun vadede


tıbbi iş gücünü şekillendirdiği için bütün toplumu etkilemektedir (Osborn et al., 2017:
107). Uzmanlık alanlarına olan ilgi ve talep de toplumu aynı derecede etkilemektedir.
Talep ve ilgi genellikle öğrenciler ya da hekimler açısından görece rahat alanlara doğru
artmaktadır. Günümüzde giderek artan kadın doktor sayısının da etkisiyle hekimler
esnek çalışma saatleri olan, rahat branşları tercih etmekte, özellikle cerrahi branşlar gibi
hataya açık olmayan branşlar artık tercih edilmemektedir (Dorsey et al., 2005: 792).

Bütün dünyada son yıllarda hekimlerin uzmanlık alan tercihlerinde önemli


değişiklikler meydana gelmiştir. Örneğin Osborn ve arkadaşları (2017: 107), Kanada’da
2014 yılında Aile Hekimliği bölümünde 89 açık pozisyon bulunduğunu hekimlerin bu
bölümü tercih etmemeleri nedeniyle açık kaldığını bildirmiştir.

28
Dünya genelinde tıp öğrencileri, daha kontrol edilebilir bir yaşam şeklinin (daha
az zaman harcanan, özel muayene olanakları vs.) ve hastalara yardım edebilme
olanaklarının uzmanlık tercihinde önemli olduğunu, ancak prestij ya da finansal
doygunluk konusunun uzmanlık alan seçimini etkilediğini düşündüklerini
belirtmektedir. Bütün bu faktörlerin yanı sıra iyi kazanma olanaklarının uzmanlık alan
tercihinde önemli olduğu da bildirilmektedir (Emül et al. 2010: 224).

Yapılan çalışmalarda görüldüğü üzere uzmanlık alan tercihlerine etki eden pek
çok faktör bulunmaktadır. Bu kararın bireysel bir karar olması sürece etki eden
faktörlerin sayısını artırmakta ve tercihlerin ardında yatan nedenlerin anlaşılmasını da
zorlaştırmaktadır. Alanyazında uzmanlık alan tercihlerini etkileyen faktörlere ilişkin net
bir sınıflandırma yapılamamakla birlikte bu araştırmada uzmanlık alan tercihlerini
etkileyen faktörler bireysel faktörler, mesleki faktörler ve sistemsel faktörler olarak
sınıflandırılmıştır. Yapılan sınıflandırmada bireysel faktörler; demografik özellikler,
kişisel özellikler, kişisel deneyimler olarak, mesleki faktörler; çalışma koşulları, statü
olarak, sistemsel faktörler ise sağlık politikaları olarak sınıflandırılmıştır.

4.1. Bireysel Faktörler

Tıpta uzmanlık alanlarının seçimine etki eden bireysel faktörler demografik


özellikler; kişisel özellikler ve kişisel deneyimler olarak sınıflandırılmıştır.

4.1.1. Demografik Özellikler

Kişinin seçtiği mesleğin bireysel özelliklerine uygun olup olmaması meslek


seçimi kadar önemli bir konudur. Meslek ve alan seçimine ilişkin yapılan birçok
araştırmada meslek seçimi etkileyicilerinin kişilik özelliklerinin yanında yaş, cinsiyet,
aile, medeni durum gibi demografik faktörlerin de etkilediğini bildirmektedir (Bradley
et al., 2000: 19). Kişiler kimi durumlarda bu faktörlerin tamamından etkilenirken kimi
durumlarda ise bu faktörlerin sadece biri dahi tek başına branş ve meslek seçiminde
etkili olabilmektedir (Ensari ve Alay, 2017: 411).

Hekimlik mesleği belli bir eğitim sonucunda elde edilen bir meslek olmakla
birlikte kadınların hekimlik mesleği içerisinde yer bulmaları zor ve uzun bir süreç
olmuştur. Örneğin Yunanistan’da ilk kadın hekim olarak bilinen Agnedice Tıp
Okulunda hekim olarak yetişmiş ancak o dönem Yunan yasalarının hekimlik mesleğini
yapma hakkını sadece erkeklere tanıması nedeniyle kendini erkek olarak tanıtmak

29
zorunda kaldığı tıp tarihçileri tarafından aktarılmaktadır (Vehid vd.,2001: 96). 16.
yüzyıl İngiltere’sinde yoksullara hizmet eden, onların sağlığını iyileştiren, kendisi gibi
yoksul, ailesinden ya da ustasından aldığı ampirik bilgiler ışığında mesleğini icra eden
ve çoğunluğu kadın olan bu kişilerin hekimlik yapması yasaklanmıştır. Bundan sonra
hekimlik, kraliyetin himayesine girmeye layık görülen zengin ve erkeklerin hakkı olarak
görüldü. Bu durum 18. yüzyılın ortalarına kadar devam etti ve zamanla tıp eğitimine
kadın ve yoksulların alınmaması biçiminde yansıdı (Soyer, 2005: 14 – 15). Kadınların
hekimlik mesleği içerisinde yer alması çok uzun sürmüştür. Hekimlik mesleğini yapan
ilk kadın örnek olan Metrodora, Floransa’da yaşamış uterus, mide ve böbrek
hastalıkları konusunda en eski el yazması kitabı yazan kadın olarak bilinmektedir
(Türkmen, 2011: 22). İslam medeniyetinde ise islami örf ve adetlere göre kadınların
hastaları tedavi ettikleri ve sosyal yardım kurumları yaptırdıkları bilinmektedir. Uzun
yıllar devam eden savaşlarda kadınların yaralı askerlerin tedavilerini yaptıkları ve bu
dönemde tedavi ve bakım işlerini üstlenen “Tabibe Zeynep”’in dönemin ünlü kadın
hekimlerinden biridir. Türk tıp tarihinde kadınların hekimlik yaptıklarına dair en eski
kanıt Şerafettin Sabuncuoğlu’nun Cerrahiyetü’l Haniyye eseridir. Türkiye tarihine
bakıldığında ise Cumhuriyetin ilk yıllarında kadınların tıp eğitimini yurt dışında
aldıkları ve bu dönemdeki ilk kadın hekimin Safiye Ali (Krekeler) olduğu bilinmektedir
(Atıcı ve Erer, 2009: 108 – 109).

Temelinde kanıta dayalı, bilimsel ve deneysel yöntem olan tıp alanı diğer bilim
alanlarında da var olan toplumsal cinsiyete dayalı ayrımcılığın öteden beri hüküm
sürdüğü, tarihsel süreç içinde de erkek egemen bakış açısına sahip bir alan olmuştur
(Türkmen, 2011: 22). Bu bakış açısının oluşmasında kadının toplumsal yaşantıda yer
aldığı roller etkili olmuştur. Toplumsal yaşantıda kadına bakış ile kadına atfedilen
toplumsal roller cinsiyet ve toplumsal cinsiyet kavramlarına göre değişmektedir.

Hem cinsiyet hem de toplumsal cinsiyet kavramları 1960’lı yılların sonlarında


ayrıştırılmış; kişilerin genetik, biyolojik ve fizyolojik özelliklerine kadın ya da erkek
olma durumlarına göre “cinsiyet”; kadın veya erkeklere toplumsal hayatta biçilen rol ve
sorumlulukları ise “toplumsal cinsiyet” tanımı yapılmaktadır. Tarih boyunca özellikle
kadınların vücut yapısı, beyni ve hormonal yapısı bakımından erkeklerden farklı olduğu
fiziksel olarak da güçsüz oldukları ileri sürülmüştür. Her ne kadar bu durum biyolojik

30
farklılık gibi görünse de aynı zamanda kültürlere ait kurumsallaşmayı da içerisinde
barındırmaktadır (Yapıcı vd., 2010: 23).

Ataerkil toplumsal normlar ve geleneksel roller, cinsiyete dayalı ayrıştırma


(Karakuş, 2014: 335) gibi nedenlerle kadınlar toplumsal hayatta daha çok kadınlara
uygun olan işlerde işgücüne katılmıştır. Kadınların annelik rolü ailelerinde eş ve
çocuklarına karşı sorumlulukları olması hem aile içinde hem de iş hayatındaki
hiyerarşide daha alt konumda yer almasına sebep olmuştur. Bu toplumsal bakış açısı
kadının meslek seçimini etkilemekle kalmamış kadınların mesleki kariyer gelişimlerini
dahi etkilemiştir.

Kuzuca Genç ve Arda (2010: 1), kadın hekimlerin mesai saatleri düzenli olan,
nöbeti olmayan, akademik ilerlemelerinde engel bulunmayan, dışlanamayacaklarını
düşündükleri uzmanlık alanlarına yöneldiklerini, özellikle cerrahi uzmanlıklarında kadın
hekimlerin oranının % 33 gibi kritik eşikte olduğunu ve kadınlara özgü bir branş
olmadığını tam aksine erkeklere özgü uzmanlık alanlarının bulunduğunu bildirmektedir.

Tıpta uzmanlık ve cinsiyet ile ilgili çalışmalarda özellikle kadın hekimlerin


bireysel tercihlerinin, erkek hekimlerden farklı olarak, sosyo – kültürel rollerden
etkilendiğini bu nedenle iş ve aile arasında denge kurabilmek amacıyla uzmanlığın
çalışma koşullarını ve çalışma düzenini göz önünde bulundurdukları bildirilmektedir.
Toplumsal sınıflaşma ile birlikte kadınların çocuk yetiştirmek gibi rolleri nedeniyle
cinsiyete dayalı normlar, hekimlerin branş seçimini ciddi şekilde etkilemiştir. Kadın
hekimler, özellikle cerrah olanlar, çoğunlukla bekar veya çocuksuz olmakta ya da
boşanıyorlar bu durum bireysel seçimlerini etkilemektedir (Vaca et al., 2016: 2).

Cinsiyet ve branş seçimi ilişkisi için özellikle dikkat çeken konulardan biri de
cerrahi branşlar gibi bazı branşların erkek egemen branşlar olduğunun düşünülmesidir.
Rogers ve arkadaşları (2012: 192) kadınların cerrahi branşların erkek egemen branşlar
olduğunu düşündükleri için bu branşları daha az seçme eğilimi gösterdiklerini
bildirmektedir.

Türk Medeni Kanunu’na göre 17 yaşını doldurmuş, aralarında altsoy ve üstsoy


bağı olmayan herkes evlenme hakkına sahiptir (Türk Medeni Kanunu, 2001). Bu
şartlara haiz kadın ve erkekler arasında evlilik birliği oluşması ile aile kurulur.

31
Aile, içinde bulunduğu toplumu psikolojik, fizyolojik ve sosyal yönden
geliştiren (Menaghan and Parcel, 1991: 419); akrabalık bağı ile birbirlerine bağlanan
kişilerin bir araya gelerek oluşturduğu (Özkiraz ve İşçi Baş, 2016: 87) en genel
anlamıyla toplumun yapı taşı (Yaşar Ekici, 2014: 210) olarak tanımlanmaktadır.

Çağlar boyunca toplumlarda meydana gelen değişim aile yapılarına da yansımış


bu bağlamda eşlerin rolleri de değişmiştir. Sanayileşme ile beraber ailenin fertleri
arasındaki ilişkiler de değişmiş (Özkiraz ve İşçi Baş, 2016: 88), sanayileşme kadınların
da işgücüne katılımını hızlandırmış ve artırmıştır. İşgücüne katılan kadının
sorumlulukları da artmıştır. Bu sorumluluğun artmasında annelik rolü gibi hem ailesel
hem de toplumsal rolünün önemli payı bulunmaktadır.

Toplumsal olarak erkek ve kadına biçilen değerler, rol ve kalıplar (Bingöl, 2014:
113) içerisinde kadına düşen annelik rolü meslek hayatını etkileyen bir durum
olabilmektedir. Bu durum meslek sahibi olan kadın için de değişmemekte kadının
toplumsal rolleri iş hayatına da yansıyabilmektedir. Dobson (2005: 70), ABD’de evli
kadın hekimlerin erkek hekimlerden ve çocuksuz evli hekimlerden %11 oranında daha
az kazandığını; bir çocuğu olan kadın hekimin %14, birden fazla çocuğu olan kadın
hekimin ise erkek hekimlere göre %22 oranında daha az kazandığını, zaman içinde evli
kadın hekimlerin meslek hayatı ile aile hayatını dengelemek için daha az talep gören ve
daha rahat uzmanlık alanlarına yöneldiklerini bildirmiştir.

4.1.2. Kişisel Özellikler

Kişisel özelliklere ilişkin faktörler kişilik yapısı ve yetenek olarak ayrılmıştır.


Kişilik genel olarak davranışlara etki eden bir faktör olarak değerlendirilirken, yetenek
mesleki yetenek olarak, kişisel deneyimler ise tıp eğitimi sırasında edinilen deneyimler,
diğer hekimlerden edinilen deneyimler olarak değerlendirilmiştir.

Kişilik, bireylerin özellikle sosyal yaşantılarının önemli bir parçası olduğu için
tarih boyunca ilgi gösterilen ancak 1930’lu yıllarda Psikoloji alanında ayrı bir disiplin
olarak yer almış bir kavramdır. Bu kavrama olan ilgi arttıkça zamanla “karakter” ve
“kişilik” kavramları üzerinde durulmaya başlanmış, Adler, Jubg, Spearman, Frenkel-
Brunswik, Rosenweig ve MacKinnon kişilik kavramına katkıda bulunmuşlardır. Kişilik
kavramı üzerinde çalışıldıkça kişilik tipleri ortaya çıkmış; kişilik tipleri iyimser,
soğukkanlı, hüzünlü ve asabi olarak adlandırılmıştır (Mc Adams, 1997: 7).

32
Bireylerin davranış şekilleri, duyguları, yetenekleri, hayatı algılama biçimleri,
olay ve durumlara karşı tepkileri, hatta dış görünüşleri dahi kişiliğinin yansımasıdır.
Kişilik bireylerin çevresi ile etkileşimini ve davranışlarını etkileyen önemli bir etkendir
(Durna, 2005: 275).

Kişilik bireyin duygu, düşünce ve davranışlarına etki eden kendine has


özellikleri içerisinde barındıran (Yelboğa, 2006: 198 ) özelliklerin tamamıdır. Çevresel
durumların da etkisiyle bireyin psikolojik, biyolojik, genetik özelliklerini ve
yeteneklerini, karakterini, yaradılışını da içine alan davranışlar bütünüdür ve bireyin
çevresi ile etkileşimi ile şekillenmektedir (Dündar, 2009: 140). Kişinin kendine has
özellikler gösteren davranışlarına kişisel özellikler denilmektedir.

Psikoloji ve davranış bilimleri disiplininde kişilik, bireylerin karakterlerine özgü


özelliklerinin, bu özellikler ile ilgili ilişkilerinin ve diğer kişilerle ya da durumlarla
uyum içinde olma çabalarının tamamını kapsayan (Erdoğan, 1994: 235) bir kavram
olarak yerini almıştır. Kişilik, kişiyi diğerlerinden ayıran fiziksel, mental ve zihinsel
özelliklerinin bütünü (Bitlisli vd., 2013, 461) olarak ifade edilmekte; bu ifadede
kişiliğin duygu, düşünce, norm ve davranış kalıplarına vurgu yapılmaktadır.

Hekimler entelektüel ve bilişsel yetenekleri açısında homojen bir grubu temsil


etmekte ve kariyer olarak tıbbı seçtikleri için de ortak kişilik özelliklerine sahip gibi
görünmektedirler. Hekimler arasında farklılık olup olmadığı ancak fakülteden mezun
olduktan sonra uzmanlık seçimlerinde ortaya çıkmaktadır (Borges and Savickas, 2002:
362). Uzmanlık seçimi yaparken kişilik özelliklerini gözönünde bulunduran hekimler bu
durumun meslek hayatlarındaki başarıyı doğrudan etkileyeceğini de düşünmektedir. Bu
nedenle kişilik yapısı hekimlerin branş seçimini etkileyen önemli bir faktördür. Bazı
uzmanlık alanını seçen hekimler diğer alanları seçen meslektaşlarına göre farklı kişilik
özellikleri göstermektedir. Tıp öğrencileri tıpta uzmanlık alanını seçerken daha yüksek
gelir elde etme, aile, tıp eğitimi esansında deneyimler gibi çeşitli dışsal faktörlerden
etkilenebilirler ancak sadece bu dışsal faktörlerin uzmanlık seçimini etkilediğini
söylemek çok zordur. Uzmanlık seçim sürecine dışsal faktörlerin yanı sıra kişilik,
yetenek gibi içsel faktörler de katılmaktadır. Tıpta uzmanlık alanlarının seçiminde
kişilik göz ardı edilemeyecek kadar önemli bir konudur (Mullola et al., 2018: 2).

33
Tıp, pek çok uzmanlık alanının bulunduğu, hekimlerin hastalarla yoğun iletişim
içinde olduğu, farklı sorumlulukları, farklı senaryoları içerisinde barındıran çok çeşitli
bir alandır. Bu nedenle tıpta uzmanlık seçimi birçok farklı değişkene dayanmaktadır ve
uzmanlık seçim sürecinin anlaşılması oldukça karmaşık bir süreçtir. Bu süreç kültürel,
ulusal, uluslararası değerlere, akademik başarıya, gelir düzeyine, yaşam tarzı ve rol
model gibi değiştirilebilen ya da değiştirilemeyen faktörlerden etkilendiği gibi çoğu
zaman kişisel faktörlerin de etkilediği çok değişkenli bir süreçtir (Mehmood et al.,
2013: 63).

Kişilik ve uzmanlık seçimleri arasındaki ilişkiyi anlamak için birçok çalışma


yapılmıştır. Örneğin, cerrahi branşı tercih eden hekimlerin depresyon puanlarının düşük
olduğunu, kadın hastalıkları ve doğum branşını seçen hekimlerin kaygı puanlarının
yüksek olduğu (Zeldow and Daugherty, 1991: 284); cerrahi branşı seçen hekimlerin
pratisyen hekimler ve anestezi uzmanlarına göre daha sert, daha kararlı ve strese daha
dirençli olduğu, pratisyen hekimlerin daha fazla empati kurduğu ve buna karşılık
cerrahların ve anestezi uzmanlarının daha az empatik olduğu (Borges and Osmon,
2001); hekimlerin genellikle dışa dönük, duygusal, algılarının açık olduğu fakat kadın
hastalıkları ve doğum, cerrahi branş ve kardiyoloji ve çocuk sağlığı ve hastalıkları
uzmanlık alanını seçen hekimlerin içe dönük kişiliğe sahip olduğu (Jafrani et al., 2017)
yapılan çalışmalarda ortaya çıkarılmıştır.

Yetenek; “bireyin bir şeyi anlama ya da yapabilme becerisi; herhangi bir duruma
uyma konusunda doğuştan gelen güç; kapasite” şeklinde tanımlanmaktadır. Yetenek
bireyin anlama kapasitesi ile yapabilme potansiyeli arasında kalıtıma dayanan,
öğrenmesini çevreleyen sınır ile dışarıdan gelen bilgiyi alabilme gücü olarak ele
alınmaktadır (Altınöz, 2018: 85). İnsanoğlu yetenekleri sayesinde yaşamını sürdürmüş,
ilkel çağların en önemli araçlarından biri olan aleti keşfetmesi ile evrimdeki en tepeye
yerleşmiş (Göksel, 2009: 153); el yeteneği sayesinde hayatını devam ettirebilmiştir.
Tarih boyunca “el” insanın ilk kullandığı alettir (Akar, 2015: 18).

Hekimlerde yetenek deyince ilk akla gelen cerrahi “el yeteneği” dir. Bireylerin
yetenekleri ile meslekleri arasındaki uyum bireyin başarılı olabilmesi için temel öğedir
(Grrenberg and Grunberg, 1994: 4). Cerrahi branşlar dahili branşlara göre daha
yeteneğe dayalı branşlardır ve genellikle bir cerrahtan beklenen, hangi tür cerrahi

34
yaparsa yapsın, hastasının preoperatif, operatif ve postoperatif bakımlarını başarıyla
yönetmesidir (Çolak vd., 2009: 50). Hekimlik mesleğinde de yetenek ve mesleki uyum
bir kat daha önemlidir. Hekimlerin mesleki bilgilerini yetenekleri ile birleştirmeleri
sağlık hizmetinin kalitesini belirleyen en önemli faktörler arasında sayılmaktadır. Bir
profesyonel olarak mutlu, mesleğinden memnun, yaptığı işte kendi yeteneklerini
kullandığını hisseden, çalışmasının karşılığını maddi ve manevi olarak aldığını düşünen
hekimler doğal olarak en iyi hizmeti veren, meslektaşlarıyla iyi işbirliği yapan insanlar
olacaklardır (Yöney ve Yavuz, 2010: 11).

4.1.3. Kişisel Deneyimler

Sosyal bir varlık olan insan toplum içinde yaşar, yaşadığı toplumu etkiler ve
yaşadığı toplumdan etkilenir (Demirkaya, 2012: 5). İnsan davranışları da toplum içinde
şekillenir bireylerin kişisel deneyimleri karar vermelerinde etkili olur. İnsan
davranışlarını açıklamak karmaşık ve zor bir süreçtir (Ajzen, 1991: 179). İnsan
davranışlarını açıklama ve anlama psikoloji biliminin ilgi alanı olmasına karşın farklı
disiplinlerin de ilgi alanına girmiş konuya ilişkin çeşitli yaklaşımlarda da insan
davranışlarının karmaşık yapı içinde olduğu sonucuna varılmıştır (Taşdelen, 2001: 40).

Toplumda insan davranışlarını şekillendiren çeşitli değer ve normlar


bulunmaktadır. Toplumun inanışı, sahip olduğu değerler (Bozacı, 2017: 4), toplumun
gelenekleri, ahlaki değer yargıları, kültürel değerleri, toplumda yaygın inanışlar
bunlardan birkaçıdır. Toplumda belirli bir rol üstlenen bireylerin ve diğer kişilerin
davranışlarını bu değer ve normlara göre şekillendirmeleri beklenmektedir
(Demirkasımoğlu, 2015: 140).

Tıp öğrencileri mesleki kimliklerini tıp eğitimi sırasında klinik ve klinik öncesi
deneyimleri sırasında tıbbi sosyalleşme süreci yoluyla yapılandırmaktadırlar. Bu
sosyalleşme bağlamında, yeni bilgi ve becerilerin kazanılması, diğer tıp öğrencileri,
uzmanlar, hastalar ile olan etkileşimlerden etkilenen öğrenciler bu süreçte profesyonel
kimliklerini kazanmaktadır. Toplumsal yapılar, kendini gerçekleştirme düzeyi gibi
etkenler de öğrencilerin branş seçimini şekillendirmesinde önemli etkiler yaratmaktadır.
Uzmanlık alan seçimine ilişkin yapılan araştırmalarda tıp eğitimi ve klinik eğitim
sırasındaki deneyimlerin branş seçimini etkilediği sonucuna ulaşılmıştır. Buna ek olarak

35
tıp eğitimi dışında özel yaşamdaki deneyimler de branş seçimine etki eden faktörler
arasında sayılmaktadır (Saigal et al., 2007: 3; Chew et al., 2011: 70).

Tıp eğitimi sırasında oluşan deneyimler hekimlerin uzmanlık branşı


tercihlerinde, mesleki kimliklerinin oluşmasında önemli bir rol oynamaktadır. Bu
deneyimler sonucunda olumlu rol model olunabileceği gibi hekimler üzerinde olumsuz
etkileri de bulunabilmektedir (Yoon et al., 2018:149).

4.2. Mesleki Faktörler

Hekimlik mesleği uzun çalışma saatleri, mesleğin riskleri, çok yoğun tempo,
uzun süre ayakta kalmayı gerektirmesi, nöbetler, iş yükü gibi mesleki faktörler
nedeniyle hem fiziksel hem de zihinsel olarak yıpratıcı meslekler arasındadır (Başpınar
vd., 2016: 2).

Çalışma, bireyler için sağladığı maddi olanakların yanında, toplumla


bütünleşmek, toplumda yer edinmek ve saygınlık kazanmak için gerekli (Erdem ve
Kaya, 2013: 135); yaşamın devam ettirilebilmesi için vazgeçilmez ve çok eski bir
olgudur (Akça ve Yurtçu, 2017: 197). Çalışma, bireysel olarak karşılığında kazanç elde
etme aracı olarak ya da toplumsal olarak statü ve saygınlık elde etme aracı olarak hem
psikolojik hem de sosyolojik açıdan çok önemli bir olgudur (Samsun, 2017: 162).

Aynı zamanda çalışma hayatı bireyin işini yapmak için işyerinde geçirdiği
zamandır. Çalışmanın koşutu ekonomik değer taşıması yani bireyin yaptığı işin
karşılığında ücret almasıdır. Çalışanlar hayatının büyük bir bölümünü işyerinde
geçirdiği için çalışma hayatı çalışanlar için son derece önemlidir (Akça ve Yurtçu,
2017: 197).

Sağlık hizmetlerinde ikinci ve üçüncü basamak hizmetlerin sunulduğu


hastanelerde kesintisiz hizmet sağlanabilmesi hizmetin sürekliliğinin gereğidir ve bunu
sağlamak için vardiya ve nöbet sistemi uygulanmaktadır. Vardiya ve nöbet sistemi
içerisinde çalışan kişiler biyolojik ve psikolojik olarak etkilenmektedir (Demir vd.,
2017: 91). Vardiya sistemi, gündüz mesaisinin dışında ve gündüz mesaisinden farklı
18:00 – 06:00 saatleri arasındaki çalışma düzenini ifade etmekte (Costa, 2003: 264);
özellikle güvenlik, sağlık ve endüstri alanında çalışılan iş kollarında vardiya sisteminde
çalışılmaktadır (Selvi vd., 2010: 238; Navruz, 2015: 1).

36
Vardiya ve nöbet usulü çalışmak, bedenin biyolojik ritmine uymadığı için uzun
vadede bireylere ciddi zarar vermektedir. İnsan biyolojik ritmi gündüz uyanık, gece ise
uyuma düzenine alıştığı için bireyleri hem psikolojik hem de bedenen yıpratmaktadır.
Bu durum bireyin iş performansını da olumsuz etkilemekte, iş veriminin düşmemesi,
kişilerarası ilişkilerin bozulması, dikkat ve konsantrasyon düzeyinin bozulması,
gerginlik, yorgunluk, uykusuzluk gibi nedenlere de yol açmaktadır (Çalık vd., 2015:
33).

Hekimlerin mesleğin doğası gereği vardiya, nöbet şeklinde çalışma sisteminde


ve uzun saatler boyunca çalıştıkları bilinmektedir. Bu durum bir bakıma hekimlerin çok
çeşitli müdahalelere tanık olmasını, çok fazla vaka görmesini sağlaması, bağımsız karar
vermesini ve çok fazla pratik yapması açısından yarar sağlayabilir ancak son yıllarda
hekimlerin uzun zamandır geleneksel olarak devam eden vardiya sisteminde uzun
saatler çalışmaları hastaları tehlikeye sokacağı gibi (Jagsi and Surender, 2004: 2181)
genç hekimlerin de uzun saatler çalışılmayan, gündüz mesaisinde çalışılan ve nöbet
tutulmayan branşları tercih etmelerine neden olmaktadır. Nitekim özellikle kadın
hekimlerin toplumsal rolleri ve sorumlulukları nedeniyle nöbetsiz branşları daha çok
tercih ettikleri düşünülmektedir.

Statü, toplumsal sistemin kurucu bir unsuru olup kelime anlamı makam, mevki,
pozisyon olarak kullanılmaktadır. Kişilerin ya da grupların bulunduğu toplumdaki
yerini, mevkiini ve konumunu belirlemek için kullanılmaktadır. Aynı zamanda statü,
toplumun içinde bulunan üyelerine anlam ve değer yüklemesi; toplumda bulunan kişi ya
da topluluklara toplumun diğer üyelerinin yüklediği toplumsal saygınlık ve onurdur
(Ceylan, 2011: 93).

Batı dillerinde “general practitioner” denilen, birinci basamak sağlık


hizmetlerinde çalışan genel uygulayıcı anlamında hekimler için kullanılan bu unvanın
Türkiye’deki karşılığı pratisyen hekimlik olup statü hekimler arasında “statüsü düşük
hekim” olarak hatta ve hatta uzman hekimliğe geçiş adımı olarak algılanmaktadır. Bu
yanlış algılamalar neticesinde pratisyen hekimlik uzmanlaşmanın alt aşaması haline
gelmiş, pratisyen hekimin uygulama ve çalışma alanları, hastane yönetimi ve kendi
meslektaşları tarafından statüsü düşük bir konuma sokulmaktadır. Pratisyen hekimin
tıbbi uygulamaları dahi sınırlandırılmakta pratisyen uzman hekimin onayı olmadan bazı

37
tetkikleri isteyememekte yani pratisyenin tıbbi uygulamaları steteskoptan öteye
gidememektedir (Akdur, 1990: 46 – 47).

Sağlık kurumları, hiyerarşik yapıda olan, içerisindeki mesleki statülerin


belirleyici rol oynadığı sistemlerdir. Hiyerarşik olarak farklı statüdeki meslek
gruplarının görevlerine göre statüleri ve mesleklerinin toplum içindeki prestiji ile
belirlenmektedir (Johnson and Bowman, 1997: 202). Hekimlik mesleği de hem toplum
içinde hem de sağlık kurumlarında statü olarak önemli bir yerde bulunmaktadır.
Özellikle uzman olma hekimler arasında statüsü yüksek ve prestijli olarak görülmekte
ve hekimlerin çoğu uzman olmayı seçmekte; uzmanlık statüsü de hekimlerin branş
seçimlerini etkileyen etmenlerin arasında sayılmaktadır.

Hekimlerin mesleki statüsünü Nietzche, İnsanca Pek İnsanca (2003) eserinde


“Bugün doktorun yükseldiği seviye kadar yükselebilen başka meslek daha yok. Bir

doktor her bireye uygun ve kalbi yüreğinden çekip alabileceği bir hitabet yeteneğine;
görüntüsü bile umutsuzluğu (tüm hasta insanları kemiren bir kurt) gideren bir yapıya;
tedavileri için neşe isteyenler ve sağlık nedenleriyle neşe yaratanlar (yaratabilenler)
arasında ortam yaratacak politik yumuşaklığa; onları açığa vurmadan ruhun gizlerini,
bir polisin veya bir avukatın inceliğiyle anlamaya gereksinimi var -kısaca, bugün iyi bir
doktorun, tüm diğer mesleklerin hilelerini ve üstünlüklerini bilmesi gerekiyor; bu
biçimde hazır olunca, yine de, yaptığı iyi işleri, ruhsal neşe ve verimliliği çoğaltarak;
tüm kötü düşünce ve niyetleri, kötülükleri uzaklaştırarak; ruhsal-fiziksel aristokrasi
üreterek; ruhsal eziyet ve vicdan rahatsızlıklarının tümünü iyi bir niyetle bıçak gibi
keserek topluma yararlı olacak bir pozisyon almalı. Bu nedenle, bir 'doktor' bir
kurtarıcı olacaktır ve yine de mucizeler yarattığı için çarmıha gerilmeyecektir.”
şeklinde ifade ederek hekimlerin özelliklerinden bahsetmiş ve hekimliğin mesleki
statüsüne vurgu yapmıştır.

4.3. Sağlık Politikalarına İlişkin Faktörler


Hem gelişmiş hem de gelişmekte olan ülkelerin sağlık sistemlerine bakıldığında
özellikle 1980’lerin sonu ile 1990’lı yılların başından itibaren refah rejimlerinin
dönüşümü çerçevesinde sağlık politikaları anlamında önemli reform girişimleri
bulunmaktadır. Birçok ülkede bu reform girişimleri sağlık alanında giderek şiddetini
artıran, devletleri ekonomik ve finansal problemlerle karşı karşıya bırakan sağlık

38
hizmetleri talebini karşılamak üzere ortaya çıkmıştır. Giderek artan sağlık
harcamalarının bütçedeki payı da aynı oranda artmaya başlayınca hükümetler sağlık
harcamalarını azaltmak veya kontrol altına almak için bir dizi politika geliştirme yoluna
gitmişlerdir. Bu politikalar her ülkede farklılık göstermekle beraber makroekonomik
unsurlar, ideolojik dönüşümler ve sağlık sistemine özgü faktörler sağlık alanında reform
hareketlerinin hızlanmasına neden olmuştur (Keyder vd., 2015: 37).

Hekimler ile ilgili bu süreçte yaşanan diğer bir gelişme hekimlerin bağımsız
çalışma olanakları ile ilgilidir. Hekimlerin bağımsız çalışma olanakları gözden
geçirilmiş, yani muayenehanecilik sınırlandırılmıştır (Soyer, 1999: 39).

1950’li yıllardan başlayarak 2000’li yıllara dek uzanan bu süreç sonunda


Türkiye’de 2003 yılında sağlık sisteminde radikal değişiklikler başlamış, Sağlık
Bakanlığı tarafından herkes için sağlık teması ile sağlık reformları adı altında Sağlıkta
Dönüşüm programı başlatılmıştır. Bu dönüşüm programı ile sağlıkta hizmet sunumu,
verimlilik, kalite ve yönetim gibi alanlarda reformlar yapılmıştır. Bu reformlar arasında
hekimleri yakından ilgilendiren konular “Performansa Dayalı Ek Ödeme Uygulaması”
ve 5947 sayılı “Üniversite Ve Sağlık Personelinin Tam Gün Çalışmasına Ve Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun” olmuş, bu uygulamaların aynı
zamanda hekimlerin branş seçimlerini etkilediği düşünüldüğünden aşağıda bu
uygulamalara ilişkin bilgilere yer verilmiştir.

Kamuoyunda tam gün yasası olarak bilinen 5947 sayılı “Üniversite ve Sağlık
Personelinin Tam Gün Çalışmasına Ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun” 30.01.2010 tarih ve 27478 sayılı Resmi Gazete’ de yayınlanarak yürürlüğe
girmiştir.

Bu kanun ile kısmi zamanlı çalışma sisteminden tam gün çalışma sistemine
geçilmesi ve kamu kurumlarında çalışan hekimlerin tüm mesailerinin tamamını çalıştığı
kurumda geçirmesi, sağlık hizmetlerinin hakkaniyetli, halkın beklentilerine uygun,
verimli, kaliteli ve etkin bir şekilde sunulması amaçlanmış ve hekimlerin serbest meslek
icrası kaldırılmıştır (Tekakça, 2012: 447; Kökcü, 2014: 104).

5947 sayılı kanununun yürürlüğe girmesi ile başlayan bu süreç Anayasa


Mahkemesinin kısmi iptal kararlarını mütakiben, 650 sayılı Kanun Hükmünde
Kararname ve 6514 sayılı yasa ile devam etmiştir. Tüm yasal düzenlemeler, hekimler ve

39
üniversitelerde çalışan öğretim üyelerine tam gün çalışma zorunluluğunun getirilmesi ve
kamuda görev yapan hekimlerin mesleklerini serbest olarak icra etmelerinin
yasaklanması ile ilgili mevzuatı kapsamaktadır. İlgili yasal düzenlemeler ile hekimlerin
kamuda çalışma düzeni yeniden belirlenmiş; hekimlerin performansa dayalı ek ödeme
uygulaması esaslarına göre ücret almalarının yolu açılmıştır (Özalp, 2015: 260).

5947 sayılı kanunun 3. Maddesinde “Öğretim elemanları, üniversitede


devamlı statüde görev yapar. Öğretim elemanları, bu Kanun ile diğer kanunlarda
belirlenen görevler ve telif hakları hariç olmak üzere, yükseköğretim
kurumlarından başka yerlerde ücretli veya ücretsiz, resmi veya özel başka
herhangi bir iş göremezler, ek görev alamazlar, serbest meslek icra
edemezler….” hükmü eklenmiştir. Yapılan bu yasal düzenleme ile hekimlerin
mesai saati dışında gelir getirici faaliyet yapmasının önüne geçilmiş, hekimlerin
serbest çalışma dönemi sona ermiştir.

Anılan kanunun 8. maddesinde “Kamu sağlık kurum ve kuruluşlarında çalışan


tabipler, diş tabipleri ve tıpta uzmanlık mevzuatına göre uzman olanlar, tıbbi kötü
uygulama nedeniyle kendilerinden talep edilebilecek zararlar ile kurumlarınca
kendilerine yapılacak rüculara karşı sigorta yaptırmak zorundadır. Bu sigorta
priminin yarısı kendileri tarafından, diğer yarısı döner sermayesi bulunan
kurumlarda döner sermayeden, döner sermayesi bulunmayan kurumlarda kurum
bütçelerinden ödenir.
Özel sağlık kurum ve kuruluşlarında çalışan veya mesleklerini serbest olarak icra
eden tabip, diş tabibi ve tıpta uzmanlık mevzuatına göre uzman olanlar, tıbbi kötü
uygulama sebebi ile kişilere verebilecekleri zararlar ile bu sebeple kendilerine
yapılacak rücuları karşılamak üzere mesleki malî sorumluluk sigortası yaptırmak
zorundadır.
Zorunlu mesleki malî sorumluluk sigortası, mesleklerini serbest olarak icra
edenlerin kendileri, özel sağlık kurum ve kuruluşlarında çalışanlar için ilgili özel
sağlık kurum ve kuruluşları tarafından yaptırılır.
Zorunlu sigortalara ilişkin teminat tutarları ile uygulama usul ve esasları Sağlık
Bakanlığının görüşü alınarak Hazine Müsteşarlığınca belirlenir. Bu maddedeki
zorunlu sigortaları yaptırmayanlara, mülki idare amirince sigortası
yaptırılmayan her kişi için beşbin Türk Lirası idari para cezası verilir.” hükmü
eklenmiştir.
Bu düzenleme ile hekimlerin zorunlu mesleki sigorta yaptırması zorunlu hale
getirilmiş, hekimlerin tıbbi kötü uygulamadan (malpraktis) doğan tazminatları bu
sigortadan karşılayacakları hüküm altına alınmıştır. Bu durumun sonucu olarak tazminat

40
ödeyen hekimler görsel ve yazılı basında yer almış, hekimlerin aleyhine idari ceza,
tazminat gibi durumlar oluşmuştur.

Kamuda çalışan hekimlerin çalışma düzenine ilişkin yapılan tüm yasal


düzenlemelerin hekimlerin uzmanlık tercihlerini etkilediği düşünülmektedir. Bu duruma
en iyi örneği serbest çalışma döneminde talep yoğun branşlar olan Kadın Hastalıkları ve
Doğum, Genel Cerrahi, Beyin Cerrahi branşlarının tam gün yasasına geçilmesi ile
birlikte bu branşlara olan talebin azalması verilebilir. Öte yandan hekimlerin zorunlu
mesleki sigorta yaptırmaları nedeniyle, özellikle görsel basında sıklıkla karşılaşıldığı
gibi, bazı hastalar ve hasta yakınlarının hekimleri tazminata mahkum etme gibi kötü
niyetli yaklaşım sergiledikleri ve bu durumun hekmlerin branş tercihlerine yansıdığı
düşünülmektedir.

Bütçesel baskılar, üst üste gelen ciddi ekonomik krizler, kişilerin değişen ve
artan istek ve beklentileri, uluslararası rekabet gibi pek çok faktör kamu yönetiminin
işleyişinin değişimine neden olmuş, pek çok ülke verimliliği artırmak, bütçe açığını
azaltmak, hizmetin kalitesini iyileştirmek, bürokrasi üzerinde kontrolü ve hesap
verebilirliği sağlamak ve kamu yönetiminin performansını iyileştirmek niyetiyle
kamusal alanda reformlar gerçekleştirmiştir. Gerçekleştirilen kamu reformlarının
performans temelli bütçe teknikleri, stratejik yönetim, kalite yönetimi, piyasa analizi,
performans yönetimi gibi özel sektör kaynaklı araçlarını da kullanmaya yönelik olması
bu değişim ve reform hareketini açıklar niteliktedir. Reform hareketleri içerisinde en
fazla tartışılan konulardan birisi performansa göre ücret programlarıdır (Coşkun vd.,
2016: 628).

Sağlık sistemlerindeki güncel eğilimler, ücretlerin değişik biçimlerde


ödenmesini gündeme getirmiştir. Ücretler çalışma süresi üzerinden maaş ya da yevmiye
şeklinde olabileceği gibi, yapılan iş üzerinden vaka başı, hizmet başı, kişi başı ya da
performansa göre de düzenlenebilmektedir. Düzenli ödenen ücretlere ek olarak,
motivasyonu artırabilmek amacıyla çeşitli finansal teşvikler de kullanılabilmektedir.
Finansal bir teşvik biçimi olarak kabul edilen performansa dayalı ödemede çalışanın
alacağı ücret, önceden belirlenen performans ölçütlerinin gerçekleştirilmesine göre
belirlenmektedir (Kizek vd., 2010: 613). Çok fazla tartışılmakta birlikle performansa

41
göre ücret programları kalite, maliyet etkililik, davranış bilimleri ve sağlık alanındaki
diğer disiplinler içinde popüler bir strateji haline gelmiştir (Stewart, et al., 2017: 109).

Bu popüler strateji Türkiye’de sağlık alanında uygulanmaya başlamıştır. Sağlık


personeline ek ücret ödenmesi esasına dayananan performans temelli uygulama, 2003
yılında başlayan sağlıkta dönüşüm projesi ile hekimlere ve diğer sağlık personeline
ödenen ücretler temel maaş, sabit ek ödeme ve performansa dayalı ek ödeme
uygulaması adı altında yapılmaya başlanmıştır (Gümüş, 2006: 35).

Halen, Sağlık Bakanlığı’na bağlı kurum ve kuruluşlarda bu yönetmelik


hükümlerine göre performansa dayalı ek ödeme yapılmaktadır. Sistemin yasal
dayanağını 209 sayılı “Sağlık Bakanlığına Bağlı Sağlık Kurumları İle Esenlendirme
(Rehabilitasyon) Tesislerine Verilecek Döner Sermaye Hakkında Kanun” teşkil
etmekte, personele yapılacak ödemeler ise Kanunun 5’inci maddesinde
düzenlenmektedir. Buna göre, personelin katkısıyla elde edilen döner sermaye
gelirlerinden, kapsamda yer alan personele, personelin unvanı, görevi, çalışma şartları
ve süresi, hizmete katkısı, performansı, serbest çalışıp çalışmaması ile muayene,
ameliyat, anestezi, girişimsel işlemler ve özellik arz eden riskli bölümlerde çalışma gibi
unsurlar esas alınarak, ek ödeme yapılmaktadır ( Erkan, 2011: 425). Elde edilecek döner
sermaye gelirleri “Sağlık Kurumları Girişimsel İşlemler Puan Listesine” göre
hekimlerin yaptığı işlemlere göre belirlenmektedir (Kaptanoğlu, 2011: 144-145;
Erarslan ve Tozlu, 2011: 35). Dolayısıyla her hastanede oluşan döner sermeye geliri
farklılık göstermekte sağlık çalışanları arasında sistemin adaletsiz olması gibi olumsuz
algılara neden olmaktadır.

Performansa dayalı ücretlendirme sisteminin temel amacı; örgüt için değerli


personeli cezbedecek, motive edecek, teşvik edecek, işletmede kalmalarını sağlayacak
ve aynı zamanda personel tarafından adil olarak algılanacak, işletme için kabul edilebilir
maliyet sınırları içinde olan bir ödeme paketi tasarlamaktır. Bu sistem motivasyonu
artırmada bir teşvik sistemi ve bakımın kalitesinin geliştirilmesi ve sürdürülmesine
esasına dayanan bir sistemdir (Erkan, 2011: 423; LeMaistre and Farnia, 2015: 1367).

Performansa dayalı ücret sistemlerinde kullanılan parasal ödüller daha çok prim,
ikramiye, komisyon, kârdan pay verme, hisse sahipliği olarak karşımıza çıkmaktadır.
Bu sistemde sağlık hizmeti sunucularının ücretinin bir bölümünü sağlık hizmeti

42
sunumunun kalitesiyle de ilişkilendirildiği için (Erkan, 2011: 424; Krauth et al.,
2015:148) doğru ve etkili kullanıldığı taktirde sağlık çalışanlarının performansını
artıran bir sistemdir (Sarpkaya vd., 2016: 475).

Sağlık kurumlarında sağlık hizmetlerinin verilmesinden sorumlu kişilerin, bu


hizmetleri verdikleri süreçler ve ayrı ayrı performansları, bütünsel olarak hizmetin
verildiği sağlık kurumunun ürettiği çıktılara yansımaktadır. Bu şekilde, sağlık
kurumunun amacının ne kadarını gerçekleştirdiği ve görevinin ne kadarını yapabildiği
anlaşılabilir olsa dahi sağlık çıktılarını ölçmek kolay olmadığı için tartışmalara neden
olmaktadır (Kaptanoğlu, 2011: 143).

1990’lı yıllardan bu yana düşük gelirli ülkelerde sağlık hizmetlerini geliştirmek


için komiteler, öneri kutuları, anne ölümü denetimleri ve sağlık çalışanlarının
performanslarının değerlendirilmesi gibi çeşitli hesap verilebilirlik mekanizmaları
oluşturulmuş fakat bu girişimler çoğu kez yeterince işlev görmemiştir (Mayumana et al.
2017: 62). Sağlık hizmetlerinin kalitesini etkileyicileri arasında sağlık çalışanlarının
düşük motivasyonu düzenli olarak rapor edilmektedir. Sağlık hizmeti sunucularının
motivasyonunu ve sunulan hizmetlerin kalitesi artırmak için performansa dayalı
finansman olarak bilinen performansa dayalı teşvikler uygulanmaya başlanmıştır.
Performansa dayalı teşvikleri uygulamaya başlamadan önce sağlık çalışanlarının
bireysel performansının etkileyicileri üzerinde de çalışmalar yapılması gerekmektedir.
Sağlık çalışanlarının performansı yetenek, motivasyon, kaynak kullanımı ve diğer
destekleri içeren faktörlerin bir fonksiyonudur (Yé et al. 2016: 1).

Performansa dayalı ücretlendirme sisteminin temel amacı örgüt için değerli


personeli cezbedecek, motive edecek, teşvik edecek, işletmede kalmalarını sağlayacak
ve aynı zamanda personel tarafından adil olarak algılanacak, işletme için kabul edilebilir
maliyet sınırları içinde olan bir ödeme paketi tasarlamaktır. Performansa dayalı ücret
sistemlerinde kullanılan parasal ödüller daha çok prim, ikramiye, komisyon, kârdan pay
verme, hisse sahipliği olarak karşımıza çıkmaktadır. Ancak, genel olarak özel sektör
için geçerli olan bu uygulamalar kamu sektörü için geçerli değildir. Bunun yerine özel
olarak oluşturulan puanlama sistemlerine dayalı olarak yapılan hesaplamalar suretiyle
bulunan parasal miktarların çalışanlara dağıtılması yöntemi yaygın olarak
kullanılmaktadır (Erkan, 2011: 424).

43
Performansa dayalı ücretlendirme, “hekim”i, “hasta”yı ve “hekimlik” mesleğini
derinden ve farklı boyutlarda etkilemektedir (Kart, 2013: 105). Temelde hastane
çalışanlarının motivasyonunu artırmayı amaçlayan ve performansının
değerlendirilmesini içeren Performansa Dayalı Ek Ödeme Sistemi, performans ile gelir
arasında ilişki kuran ve normal çalışma performansının üzerindeki çalışmaları parasal
olarak ödüllendirmeyi esas alan bir sistemdir. Tüm işletmelerde olduğu gibi hizmet
üreten sağlık işletmelerinde de performans değerlendirme önemlidir. Bununla birlikte
hastanelerdeki performans değerlendirme, diğer işletmelere göre çok değişkenli ve
karmaşık bir yapıya sahiptir. Bu karmaşık ve çok değişkenli yapı hastanelerde
performansı düzeyini tespit etmede çok çeşitli kriterleri içerisinde barındırmaktadır.
Hastanelerde performans kriterleri; düzey ve kullanım alanlarına, performans
boyutlarına, finansal ve kaynaklara ilişkin kriterler olmak üzere çok çeşitli
sınıflandırılmaları içermektedir (Akpınar ve Taş, 2013: 18- 170).

Performansa dayalı finansman sistemi bireylerin ve kurumların performans


teşvikleri sayesinde daha iyi performans göstererek motive olacakları gibi güçlü
varsayımlara dayanmaktadır. Bu sistem sağlık sistemlerinin de performansını
artırabileceği yönündeki genel beklentiyle giderek daha farklı şekil ve konularda
uygulanmaktadır (Witter et al. 2013: 2).

Sağlık hizmetleri alanında 2006 yılında hayata geçirilen, sağlık personelinin


düzenli maaşının yanında döner sermayeden her ay aldığı bir ek ödemeyi içeren
Performansa Dayalı Ek Ödeme uygulamasıyla, hizmet başı ödeme ile hekimin hastaya
sunduğu her bir hizmetin ücretlendirilmesi sağlanmıştır. Hekimlerin performans
değerlendirmelerinin yapılabilmesi için becerileri ve girişimsel işlemler sınıflandırılmış,
beceriler puan ve ücrete karşılık gelen soyut etkinliklere hasta muayenesi puana, puanda
paraya dönüşmüştür. Sağlık hizmetleri hekimlerin ürünüdür. Ancak, bakılan hasta sayısı
hastanenin performans göstergesine dönüşmüş, muayene ve tedavi de artık hekimin bir
becerisi, başarısı değil hastanenin başarısı durumuna gelmiştir. Hekimler artık
kendilerini, bu organizasyonların var olmasının ve sürmesinin bir sonucu olarak
görmeye başlamışlardır (Tekin ve Kaya, 2015: 53).

44
İKİNCİ BÖLÜM

METODOLOJİ

1. ARAŞTIRMANIN AMACI VE ÖNEMİ

Bütün dünyada, düşük ve orta gelirli ülkelerde, sağlık çalışanlarının yetersiz ve


adaletsiz dağılımı konuları sürekli gündemi meşgul etmektedir (Goel et al., 2018:2).
Dünya Sağlık Örgütü (WHO) tarafından, binyıl kalkınma hedeflerini gerçekleştirmek
için ek 5 milyon civarında sağlık çalışanına ihtiyaç duyulduğu tahmin edilmektedir.
Dünya Sağlık Örgütü’nün 2017 raporunun insan kaynakları bölümünde sağlık
çalışanlarının sağlık sektörüne giriş ve kalış nedenlerinin birçok faktöre bağlı olarak
değiştiği, özellikle gelişmekte olan ülkelerde hekimlerin mezuniyet sonrası pratisyen
kalmak yerine uzman olarak çalışmanın cazibesi, şehirlerde kadro fazlası personel
varken sahada yeterli personelin bulunmaması gibi faktörlerin sağlık hizmetini etkileyen
faktörler olduğu bildirilmektedir (WHO, 2017).

Buna ek olarak Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO)’nün 2017 – 2019 Sosyal


Koruma Raporu’nda dünyada sürdürülebilir kalkınma hedeflerini sağlamak için 10
milyon ek sağlık çalışanına ihtiyaç duyulduğu bildirilmektedir. Sağlık hizmetleri
sunumunu etkileyen en önemli faktör insan kaynaklarıdır. Sağlık alanında son yıllarda
önleme, hasta bakımı, laboratuvar çalışmalarından kronik hastalıkların yönetimine kadar
çeşitli tıp alanlarında ilerlemeler kaydedilmiştir. Nüfusun her geçen gün artması,
sağlıkta yeni teknolojilerle birlikte sağlık hizmetlerinin iyileştirilmesinde çoğunluğu
doktorlar olmak üzere tıbbi iş gücünün geliştirilmesi ve planlanması büyük önem
taşımaktadır (Goel et al., 2018: 2).

Bütün bu değişme ve gelişmeler tıp branşlarını da etkilemiş, hızla değişen ve


gelişen teknolojinin hekimlerin kullanması zorunlu teknik cihaz ve uygulamaları
çeşitlendirmesi nedeniyle birçok uzmanlık alanı ortaya çıkmıştır. Toplumun ihtiyacını
ve nitelikli sağlık hizmetinin sunumu için nitelikli hekimlerin yetiştirilmesi
uzmanlaşmanın en temel amaçlarından biridir (İzgi ve Çoban, 2014: 27)

Uzmanlıklar arasında kariyer seçimi eğilimleri büyük ölçüde değişkenlik


göstermektedir. Son yıllarda Tıp Fakültesi öğrencilerinin uzmanlık seçimlerinde önemli
değişiklikler meydana gelmiştir (Newton ve Grayson, 2003:1179). Türkiye’de de son

45
yıllarda uzmanlık seçimleri arasında son on yılda önemli değişiklikler meydana gelmiş,
hekimlerin tercih eğilimleri temel bilimler alanındaki branşlara kaymıştır.

Bu araştırmanın amacı, tıpta uzmanlık alan tercihlerine etki eden faktörleri tespit
etmektir. Araştırma kapsamında ayrıca son yıllarda hekimlerin değişen tercihlerinin
nedenlerini sorgulamak ve sonuçlarına ilişkin öneriler geliştirmek hedeflenmiştir.
Buradan hareketle araştırmanın alt amaçları aşağıda listelenmiştir:

 Tıpta uzmanlık alan tercihlerine etki eden faktörlere ilişkin görüşleri nelerdir?
 Son yıllarda uzmanlık tercihlerinin değişmesinin nedenlerine ilişkin görüşleri
nelerdir?
 Son yıllarda en çok tercih edilen uzmanlık alanlarına ilişkin görüşleri nelerdir?
 Uzmanlık alanlarında oluşan yığılmalara ilişkin görüşleri nelerdir?
 Değişen uzmanlık alan tercihleri açısından gelecekte olabilecek sorunlara ilişkin
görüşleri nelerdir?
 Hekimlerin nitel verilerle elde edilen görüşleri, nicel verilerle desteklenmekte
midir?
 TUS’a girecek olan tıp fakültesi öğrencileri ve uzman hekim adaylarının
görüşleri ile uzman hekimlerin görüşleri farklılaşmakta mıdır?
 TUS’a girecek olan tıp fakültesi öğrencileri ve uzman hekim adaylarının
görüşleri ile nitel uzman hekimlerin önerileri benzerlik göstermekte midir?

Bu sorular çerçevesinde araştırmanın problemi ortaya konulmuştur.

1.1. Problemin İfadesi

Her yıl TUS sınavından sonra ÖSYM sitesinde yayınlanan taban puan verileri
alınarak seçilmiş branşlarda 2007 – 2017 yılları arasındaki TUS taban puanları
çıkarılmıştır. Sınavın yılda iki kere yapılması nedeniyle ilkbahar ve sonbahar dönemine
ait puan ortalamaları alınmış, branşlara ait puan ortalamaları dahili, cerrahi ve temel tıp
bilimleri olarak ayrı ayrı tablolarda gösterilmiştir. Dahili branşlara ait taban puan
ortalamaları Tablo 3’de, cerrahi branşlara ait taban puan ortalamalrı Tablo 4’de ve temel
tıp bilimlerine ait taban puan ortalamaları Tablo 5’de gösterilmiş; araştırmanın problemi
ortaya konulmuştur.

Puan ortalamalarına göre; Türkiye’de 2007 – 2017 yılları arasındaki dönemde


tıpta uzmanlık alan puanlarında önemli değişiklikler meydana gelmiş, bazı branşların

46
taban puanlarında düşüş bazı puanların taban puanlarında ise artış olduğu görülmüştür.
Uzmanlıklar arasında puanların değişkenlik göstermesi tercih eğilimlerinin de aynı
oranda değiştiğini düşündürmektedir. Dahili branşların puan ortalamalarını gösteren
Tablo 3 incelendiğinde, 2007 – 2017 yılları arasında geçen 11 yıllık dönemde özellikle
Aile Hekimliği, Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları, Göğüs Hastalıkları, Kardiyoloji ve Acil
Tıp branşlarının puan ortalamalarının yıllar içerisinde tedrici olarak düşüş trendi
gösterdiği görülmektedir. Düşüş trendi gösteren branşlara bakıldığında Çocuk Sağlığı
ve Hastalıkları branşında taban puanların 2013 yılından 2014 yılına geçişte 5 puanlık bir
düşüş, Kardiyoloji ve Göğüs Hastalıkları branşlarında ise 2014 yılından 2015 yılına
geçişte 10 puanlık bir düşüş olduğu görülmektedir.

Cerrahi branşların puan ortalamasını gösteren Tablo 4’de Beyin ve Sinir Cerrahi,
Çocuk Cerrahi, Genel Cerrahi, Göğüs Cerrahisi, Kadın Hastalıkları ve Doğum ile Kalp
Damar Cerrahi branşlarının puanlarının yıllar içerisinde tedrici olarak düşüş trendi
gösterdiği görülmektedir. Düşüş trendi gösteren branşlara bakıldığında ise Kadın
Hastalıkları ve Doğum branşının taban puanlarında 2007- 2017 yılları arasındaki
dönemde toplam 10 puanlık bir düşüş olduğu görülmüştür.

Dahili branşlardan Cildiye, Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon, Psikiyatri


branşlarının, cerrahi branşlarda ise Göz Hastalıkları, Ortopedi ve Travmatoloji
branşlarının ise yıllar içerisinde yükselme trendi gösterdiği görülmektedir. Bu durum
ilgili branşlara olan talep olduğunu düşündürmektedir.

Temel Tıp Bilimleri branşlarının puan ortalaması ise Tablo 5’de


gösterilmektedir. Tablo incelendiğinde temel tıp bilimleri branşlarına ait puanların
tamamının yükselme eğiliminde olduğu görülmektedir. TUS taban puan ortalamalarına
göre son yıllarda hekimlerin branş tercihlerinin görece rahat klinik branşlar ile preklinik
branşlara doğru kaydığı söylemek yanlış olmayacaktır. Temel Tıp Bilimleri branşlarının
daha çok araştırma ve incelemeye yönelik olması, laboratuvar ortamında çalışılması
yani hasta ile birebir temas halinde çalışılmaması, hastadan primer sorumlu olmama
gibi nedenlerle son yıllarda tercihlerin bu branşlara yoğunlaştığını düşündürmekte bu
durum araştırmanın sorunsalını oluşturmaktadır.

47
Tablo 3: Dahili Branşların 2007 – 2017 yıllarına ait taban puan ortalamaları

YILLAR
Branş Adı
2007 2008 2009 2010 2011 2012 2013 2014 2015 2016 2017

1 Aile Hekimliği 57,38 56,07 54,03 56,09 54,74 52,12 55,19 52,10 55,47 54,90 52,50
Anesteziyoloji ve
2
Reanimasyon 57,62 56,68 56,86 58,85 58,93 57,93 55,72 58,09 58,30 60,52 57,69
3 Çocuk Psikiyatri
67,69 66,11 67,01 67,82 66,50 67,69 66,92 68,46 67,79 67,59 67,80
Çocuk Sağlığı ve
4
Hastalıkları 60,90 61,23 59,85 59,00 58,32 56,46 55,36 60,93 54,83 56,02 53,19
5 Cildiye 65,83 65,97 66,54 68,08 68,47 69,15 68,85 69,35 70,46 70,43 71,25
6 Enfeksiyon Hastalıkları
58,10 59,57 58,81 61,57 62,22 62,59 63,04 63,83 64,30 64,70 64,60
Fizik Tedavi ve
7
Rehabilitasyon 64,67 64,87 65,46 65,73 66,12 66,35 66,45 65,51 67,90 68,08 68,12
8 Göğüs Hastalıkları 60,21 60,53 59,87 61,27 61,03 60,31 59,58 60,76 50,92 51,21 50,05
9 İç Hastalıkları 60,77 61,44 61,02 60,89 60,77 59,55 58,76 59,38 68,22 68,00 68,07
10 Kardiyoloji
66,76 65,82 66,36 65,96 66,33 66,30 63,81 64,01 54,38 55,57 53,24
11 Nöroloji 60,37 60,96 61,14 62,08 62,89 62,26 61,83 62,93 66,86 66,67 66,86
12 Psikiyatri
62,98 63,13 64,20 66,15 67,29 67,66 66,88 66,11 67,75 67,79 69,06
13 Acil Tıp 54,29 56,05 52,82 55,68 54,52 49,65 48,21 48,96 49,97 49,58 48,91
Tablo 4: Cerrahi Branşların 2007 – 2017 yıllarına ait taban puan ortalamaları
48
YILLAR
Branş Adı
2007 2008 2009 2010 2011 2012 2013 2014 2015 2016 2017

1 Beyin ve Sinir Cerrahi 57,31 56,36 54,39 57,58 57,00 53,82 51,97 53,76 53,29 53,98 53,88

2 Çocuk Cerrahi 57,64 56,84 55,06 57,81 57,41 53,90 52,62 51,14 51,98 51,73 50,45

3 Genel Cerrahi 57,20 57,84 56,60 58,04 57,72 55,27 54,12 53,78 53,18 54,68 52,94

4 Göğüs Cerrahi 53,83 55,17 52,72 56,17 54,82 52,87 55,87 52,12 53,18 54,68 52,94

5 Göz Hastalıkları 64,18 66,41 67,52 66,70 67,29 66,71 66,49 66,81 66,80 65,12 68,23
Kadın Hastalıkları ve
6 65,32 63,97 63,34 60,70 60,39 58,52 54,15 55,07 58,73 59,14 55,86
Doğum
Kalp ve Damar
7 55,15 57,25 54,91 58,11 57,37 55,46 55,30 55,60 54,88 55,51 54,75
Cerrahisi
8 Kulak Burun Boğaz 63,97 63,67 64,57 64,18 65,06 64,99 65,43 65,60 63,23 64,13 63,56

Ortopedi ve
9 60,88 60,87 60,80 60,32 61,50 60,58 59,57 60,86 67,83 66,75 67,28
Travmatoloji

Plastik Estetik ve
10 62,40 62,72 62,84 64,02 65,68 65,25 65,93 66,00 61,65 62,16 62,21
Rekonstrüktif Cerrahi

11 Üroloji 61,83 62,22 61,89 62,24 63,23 62,88 62,04 62,99 61,66 62,48 61,94

Tablo 5: Temel Tıp Bilimleri Branşlarının 2007 – 2017 yıllarına ait taban puan ortalamaları

49
YILLAR
Branş Adı
2007 2008 2009 2010 2011 2012 2013 2014 2015 2016 2017
Radyoloji 63,80 63,90 64,16 63,67 64,76 64,46 64,56 66,54 68,29 68,55 68,95
1
Tıbbi Biyokimya 61,28 62,10 62,16 63,79 65,41 65,59 65,82 66,61 65,64 65,81 65,70
2
Tıbbi Mikrobiyoloji 57,80 60,56 58,95 61,29 62,28 63,98 63,80 64,56 66,95 66,60 67,21
3
Tıbbi Patoloji 57,41 58,14 58,08 59,74 60,96 61,43 61,91 62,98 63,32 63,82 62,62
4
Nükleer Tıp 59,98 61,00 61,91 65,00 66,34 65,81 66,35 63,22 62,93 62,29
5
Not: Nükleer Tıp branşında 2013 yılında kadro açılmamıştır.

50
2. ARAŞTIRMANIN DESENİ

Bu araştırma; karma yöntem olarak tasarlanmıştır. Karma araştırma yöntemi;


araştırmacının ya da araştırmacıların, araştırmayı anlama ve doğrulamanın derinliği
ve genişliğini anlamak amacıyla nitel ve nicel araştırma desenlerinin bileşenlerinin
kullanıldığı araştırma türüdür. Hem nitel hem de nicel araştırmaların gelişmesi ve
geçerliliğinin anlaşılması nedeniyle sosyal ve beşeri bilimler alanında bu iki
araştırma türünün birlikte kullanıldığı araştırmalar yaygınlaşmıştır. Bu durumun
nedenleri arasında araştırma metodolojisinin değişimi, gelişimi ve karma
araştırmaların nitel ve nicel araştırmaların güçlü taraflarını kullanması
sayılmaktadır. Yani sadece nitel veya sadece nicel araştırmanın tek başına bir form
oluşturmasındansa, nitel ve nicel yöntemin birleştirilmesiyle elde edilen bilgi daha
fazla olmaktadır (Creswell, 2017: 2).

Araştırmalarda üçüncü paradigma olarak ortaya çıkan karma yöntem


araştırmaları, nitel ve nicel araştırmalar arasında köprü kurması nedeniyle iki
yöntemdeki yaklaşım ve kavramları birleştirmektedir (Baki ve Gökçek, 2012: 2).
Sadece nitel veya sadece nicel yaklaşımın kullanıldığı tek yöntemin kullanıldığı
araştırmaların aksine karma yöntem araştırmalarında her iki yöntem birlikte
kullanılmaktadır. Bu tür araştırmalar tek yöntemin kullanıldığı araştırmalara kıyasla
daha üstündür ve araştırmacıların çalıştıkları konu ile ilgili daha güçlü veri
toplamalarına olanak sağlamaktadır (Mertkan, 2015: 13). Bu araştırmada da,
birbirini destekleyen derinlemesine bir çalışma yapabilmek için karma yöntem
tercih edilmiştir.

Araştırmada karma yöntem araştırmalarından “keşfedici sıralı desen”


kullanılmıştır. Keşfedici sıralı desen iki aşamalı sıralı desene sahip bir araştırma
yaklaşımıdır. Bu yöntemde sıralı olarak ilk aşamada nitel yöntem, ikinci aşamada
ise nicel desen kullanılır. Araştırmacı nicel aşamadan önce, konuyu nitel olarak
derinlemesine keşfetmeye başlar ve nitel araştırma sonucunda elde ettiği sonuçlara
dayalı olarak araştırma aşamaları arasında bir araç geliştirir ve bu aracı nicel verileri
toplarken kullanır. Bu sebeple, keşfedici sıralı desen araç geliştirme deseni ve takip
eden nicel desen olarak da adlandırılmaktadır (Creswell, 2014: 94).

51
Keşfedici sıralı desen araştırmalarında ikinci aşamada toplanan veriler
birinci aşamada toplanan veriler üzerine kurulur. Başka bir ifade ile araştırmanın
nicel verileri nitel aşamada toplanan veriler üzerine inşa edilir. Bununla birlikte bu
desende araştırmacının nitel yöntem ile elde ettiği sonuçları araştırma ile ilişkili
değişik gruplara genellemek istediğinde; herhangi bir kuramı ya da başka bir
sınıflandırmanın boyutlarını test etmek istediğinde, bir fenomeni keşfetmek istediği
durumlar için de uygun olan bir araştırma yöntemidir (Creswell, 2014: 95).

Keşfedici sıralı desenin amacı, araştırma problemini ilk önce nitel veri
toplama ve bu verileri analiz etme ile keşfedilen nitel bulguları ikinci aşamada daha
geniş bir örneklem ile genellemektir. Bu desenle, birinci aşamadan yani nitel
aşamadan elde edilen verilerin, ikinci aşamayı yani nicel aşamayı geliştirmesine ve
ona veri sağlamasına yardımcı olmasıdır (Sözbilir, 2017: 40; Creswell and Plano-
Clark, 2015: 95).

2.1. Araştırmanın Tasarımı

Araştırma Creswell’in (2014: 94) Keşfedici Desen Uygulamasında Temel


Prosedür ve Akış Şemasına uygun olarak tasarlanmıştır. Araştırma, araştırma
tasarımı doğrultusunda, 4 adım olarak planlanmış, bu adımlara ilişkin ayrıntılara
aşağıda yer verilmiştir (Şekil 1).

Araştırmanın 1. Adımı: Araştırma nitel araştırma yöntemi ile başlamıştır.


Sosyal bilimler alanında yapılan araştırmalarda, olguların ve olayların kendine özgü
ortamlar ve koşullarda incelenmesi, araştırmacının bu ortam ve durumlar içerisinde
incelediği olgu ve olayları daha ayrıntılı ve derinlemesine incelemesi,
anlamlandırmaya ve yorumlamaya çalışması nitel araştırma yaklaşımının temelini
oluşturmaktadır. Nitel araştırma, insan ve grup davranışlarının nedenini ve nasılını
anlamaya yönelik öznel araştırmalardır (Gürbüz ve Şahin, 2017: 406).

Araştırmada nitel araştırma yöntemi olarak “Fenomenoloji Yöntemi”


seçilmiştir. Olgubilim araştırmaları, birkaç kişinin bir fenomen ya da kavramla ilgili
yaşanmış deneyimlerinin ortak anlamlarını tanımalamak için yapılmaktadır. Bu tür
araştırmalarda bir fenomeni deneyimleyen katılımcıların ortak özellikleri öne
çıkartılmaktadır. Amaç, bir fenomenle ilgili bireysel deneyimleri evrensel nitelikte
bir açıklamaya indirgemektir (Bal, 2016: 113; Gürbüz ve Şahin, 2017: 411).

52
Araştırmanın amacına uygun olarak nitel kısımda 4 adet soru hazırlanmıştır.
Araştırma sorularına geçmeden önce katılımcıyı alıştırmak ve tanımak adına yaş,
uzmanlık alanı, toplam meslekte geçen süre sorulmuş, bu sorulardan sonra araştırma
sorularına geçilmiştir. Nitel araştırmanın soruları şu şekildedir:

 Soru 1: Sizce hekimlerin branş tercihlerini hangi faktörler etkiler?


o Sonda: Sizce hekimler uzman olmak zorunda mı?
 Soru 2: Sizce son yıllarda özellikle hangi branşlar tercih ediliyor?
o Sonda: Bu branşların tercih edilmesinin nedenleri nelerdir?
o Sonda: Önümüzdeki yıllarda tercih edilen branşlara yığılma olur mu?
 Soru 3: Uzmanlık alan tercihlerinin değişmesi sonucu ne gibi problemler
olabilir?
o Sonda: Sağlık sektörü açısından oluşabilecek problemler nelerdir?
o Sonda: Hastalar açısında oluşabilecek problemler nelerdir?
 Soru 4: Problemlerin önüne geçebilmek için önerileriniz nelerdir?
o Sonda: Performansa dayalı ek ödeme uygulama sistemine ilişkin
önerileriniz nelerdir?
o Sonda: Sağlık sistemine ilişkin önerileriniz nelerdir?

Araştırmanın soruları belirlendikten sonra görüşme sürecinin planlanmasına


geçilmiştir. Araştırmacı tarafından uzman hekimlerle irtibata geçilerek hekimlerden
randevu talep edilmiştir. Araştırma süresi boyunca zamanlama sırası takip edilmiş
öncelikle nitel verilerin toplanması, transkript edilmesi ve çözümlenmesi yapılmıştır.
Araştırmada nitel bulgular 4 tema altında yapılandırılmıştır. Bu temalar; tıpta uzmanlık
branşlarına etki eden faktörler, son yıllarda hekimlerin değişen tercihlerine ilişkin
nedenler, değişen tercihlerin ileriki yıllarda oluşturabileceği problemlere ilişkin sorunlar
ve sorunların önüne geçebilmek için yapılan öneriler olarak gruplandırılmıştır.
Temaların altına kategoriler ve bu kategorilere ilişkin kodlar oluşturulmuştur.

Araştırmanın 2. Adımında; nitel araştırma neticesinde elde edilen tema ve


kategorilere ilişkin 100 ifadeden oluşan soru havuzu oluşturulmuş, bu soru havuzu
sağlık yönetimi alanında çalışan 3 öğretim üyesine uzman görüşü alınmak üzere
gönderilmiştir. Uzman görüşleri doğrultusunda 100 ifade 55 ifadeye düşürülmüştür. 55
ifadeden oluşan ölçme aracı 3 intörn hekime gönderilerek ifadelerin anlaşılıp

53
anlaşılmadığı sorulmuş, intörn hekimlerin önerileri doğrultusunda bazı ifadelerde
düzeltme yapılmıştır. Araştırmanın nicel aşamasının uygulaması için Akdeniz
Üniversitesi Tıp Fakültesi Dekanlığından gerekli izinler alınmıştır. Gerekli izinler
alındıktan sonra örneklem seçimine geçilmiştir. Araştırmada kullanılan ölçme aracında
bulunan ifade sayısının 5 katı baz alınarak en az 275 katılımcıya ulaşmak
hedeflenmiştir. Ölçeğin tıp fakültesinde okuyan 3., 4., 5., ve 6. sınıf öğrencileri ile TUS
sınavına hazırlanan hekimlere uygulanmasına karar verilmiş, 1. ve 2. sınıf öğrencileri
kapsam dışı bırakılmıştır.

Araştırmanın 3. Adımında; Araştırma ölçeği uygulanmasına geçilmiş,


uygulamanın yaz dönemine denk gelmesi nedeniyle online anket formu oluşturularak
veriler toplanmıştır. Araştırma kapsamında toplam 502 tıp öğrencisi ve TUS sınavına
hazırlanan hekimlere uygulama yapılmıştır. Ölçme aracının uygulanması sonucunda
toplanan veriler Statistical Packag for the Social Sciences (SPSS) paket programına
girilmiş, uygulanacak istatistiksel yöntemler planlanmıştır. Araştırma ölçeğinin
boyutlarını belirlemek amacıyla faktör analizi, verilerinin normal dağılım göstermesi
nedeniyle ise bağımsız örneklem t testi, ANOVA ve Tukey testleri uygulanmasına karar
verilmiştir. Ayrıca verilerin tanımlayıcı istatistikleri de çıkarılmış, ölçeğe ilişkin
güvenilirlik analizleri de yapılmıştır.

Araştırmanın 4. Adımında ise; nitel sonuçlara ilişkin genel değerlendirme,


nicel sonuçlara ilişkin bulgular yazılmıştır. Nitel sonuçların nitel sonuçlarla
desteklenip desteklenmediği tartışılmış, araştırmanın sonuçları yazılmıştır.
Araştırma sonuçları doğrultusunda araştırmanın önerileri yazılarak araştırma
sonlandırılmıştır.

54
Şekil 1: Araştırmanın Tasarımı

Nitel Aşamanın Planlaması ve Uygulanması


 Nitel araştırma sorularının oluşturulması
 Etik Kurul izni alınması
 Görüşme yapılacak hekimlerin belirlenmesi -maksimum çeşitlilik
ADIM 1

örnekleme yöntemi
 Branş hekimleri ile yarı yapılandırılmış görüşme tekniği yoluyla
verilerin toplanması
 Araştırma sorularını cevaplamak üzere ve ikinci aşama için gereken
bilgileri sağlamak için toplanan verilere ilişkin temaların oluşturulması
ve nitel aşamaya uygun olarak verilerin çözümlenmesi

Nitel Araştırma Sonucunda Nicel Aşamaya Geçiş İçin Strateji Geliştirilmesi


 Nitel verilerin çözümlenmesi sonucunda nicel aşama için sorular
oluşturma
ADIM 2

 Uzman görüşüne yollama


 Gerekli izinlerin alınması
 Katılımcıların seçimi
 Örneklem belirlenmesi

Nicel Aşamanın Uygulanması

 Oluşturulan veri toplama aracının uygulanması


ADIM 3

 Veri analizi için istatistiksel yöntemin seçimi


 Toplanan verilere açımlayıcı faktör analizi, bağımsız örneklem t testi,
one way ANOVA ve Tukey testi, betimsel istatistiklerin yapılması ve
fark analizlerinin yapılması
 Güvenilirlik analizleri

Nitel ve Nicel Verilere İlişkin Sonuçların Yorumlanması

 Nitel sonuçların özetlenerek yorumlanması


ADIM 4

 Nicel sonuçlara ilişkin bulguların yazılması


 Nitel bulguların nicel bulgularla desteklenip desteklenmediğinin
yazılması
 Sonuç ve önerilerin yazılması

55
2.2. Araştırmanın Süreci
Araştırmanın süreci; seçilen araştırma desenine uygun planlanmış ve
araştırma süreci Şekil 4’de ayrıntılı olarak gösterilmiştir. Araştırmada keşfedici
sıralı desen yöntemi kullanılması nedeniyle nitel aşama ile başlayan araştırmanın
aşamaları zaman sırası takip edilerek gerçekleştirilmiştir.

Nitel Veri Toplama: Nitel analiz süreci çalışma grubunun belirlenmesi ile
başlamıştır. Öncelikle çalışma grubunu oluşturan branş hekimlerinden randevu
alınmış, nitel araştırma sürecinin ilk adımı olan mülakat süreci başlatılmıştır.
Yapılan tüm mülakatlar ses kayıt cihazı ile kayıt altına alınmış, konu ile ilgili
çalışma grubu bilgilendirilmiştir. Sürecin çıktısı hekimlerle görüşmeler sonucu elde
edilen verilen transkript edilmesidir. Nitel verilerin analiz edilmesi: Nitel verilerin
analiz edilmesi süreci transkript edilen verilerin kodlanması, oluşturulan kodlara
tema ve alt temaların oluşturulması sürecidir. Bu süreçte açık ve seçici kodlama
kullanılmıştır. Sürecin çıktısı kodlama ve kodlama türlerinden ağaç kodlama
sürecidir.

Ölçme Aracının Geliştirilmesi: Seçilen araştırma desenine uygun olarak nitel


araştırma sürecinde oluşturulan tema ve alt temalar ile ilgili boyutlar oluşturulmuş,
oluşturulan boyutların altına ifadeler yazılmıştır. Bu süreçte uzman görüşüne
başvurulmuş, ifade azaltmaya gidilmiştir. Bu sürecin çıktısı 55 ifadeden oluşan
Branş Tercih Eğilimleri Ölçme aracıdır.

Nicel Veri Toplama: Bu süreçte oluşturulan ölçme aracı uygulanmıştır.


Geliştirilen ölçme aracı tıp fakültesinde okuyan 3., 4., 5. ve 6. sınıf öğrencileri ile
TUS’a hazırlanan toplam 502 kişiye uygulanmıştır. Bu sürecin çıktısı sayısal
puanlardır.

Nicel Veri Analizi: Toplanan nicel verilerin faktör analizine uygun olup
olmadığını belirlemek için Kaiser - Meyer - Olkin (KMO) Barlet testi yapılmış bu
test sonucunda veriler açımlayıcı faktör analizine tabii tutulmuştur. Bu analiz
sonucunda boyutlar oluşturulmuş ve bu boyutlara ilişkin fark analizleri
uygulanmıştır. Bu sürecin çıktıları KMO Barlett testi, faktör yükleri ve fark
analizleridir.

56
Yorumlama: Sürecin sonunda nitel bulgular yazılmış, nicel bulgular
yazılmış, sonuçlar tartışılmış ve yorumlama yapılmıştır. Bu sürecin çıktısı
araştırmadan elde edilen sonuçlar ve önerilerdir.

57
Şekil 2: Araştırmanın Süreci SÜREÇ ÇIKTI

 Uzman Hekimler ile Yarı Yapılandırılmış  Verilerin transkript


Nitel Veri toplama mülakat (n=14) edilmesi
 Amaçlı örnekleme - maksimim
çeşitlilikyöntemi
 Elle tutulan notlar

 Kodlama
 Transkript edilen verilerin  Ağaç kodlama
Nitel Verilerin Analiz kodlanması
 Tema ve alt temaların
Edilmesi
oluşturulması
 Açık ve seçici kodlama

 Tema ve alt temalar ile ilgili


boyutlar oluşturulması  55 ifadeden oluşan
Ölçme Aracı  Oluşturulan boyutlara en az 3 ölçme aracı
Geliştirilmesi ifade yazılması (100 ifade)
 Oluşturulan ifadeler için uzman
görüşü alınması
 Uzman görüşü sonucunda
ifadelerin azaltılması (55 ifade)

 Ölçme aracının öğrenci ve uzmanlık  Sayısal puanlar


seçimi yapacak hekimlere
Nicel veri toplama
uygulanması (n=502)

 Ölçek güvenilirliği  KMO Barlet Testi


 Açımlayıcı faktör analizi  Faktör yükleri
Nicel veri Analizi
 Hipotez testleri  Fark Analizleri

 Nitel verilerin bulgularının  Araştırmadan elde


yazılması edilen sonuç ve
 Nicel verilerin bulgularının öneriler
Yorumlama yazılması
 Tartışma yazılması
 Sonuç ve öneriler yazılması

58
2.3. ARAŞTIRMACININ KONUMU

Araştırılan konunun derinlemesine incelendiği nitel araştırmalarda


araştırmacı, araştırma sürecinin içerisinde yer almaktadır. Nitel araştırmalarda
araştırmacı genellikle katılımcı rol oynamaktadır. Yani araştırmacı, araştırdığı konu
ile ilgili ortama girer, bu ortamda zaman harcayan ve araştırma ortamında bulunan
kişilerle etkileşime girer (Gürbüz ve Şahin, 2017: 410).

Nitel araştırmacıların araştırma aşamasında çeşitli rol ve sorumlulukları


bulunmaktadır. Bu rol ve sorumluluklar şu şekilde sıralanabilir (Rossman ve Rallis,
1998; Tutty et al., 1996; akt. Yıldırım ve Şimşek, 2013: 103):

Nitel araştırmacı olay ve olguları kendi doğal ortamları içinde gözlemler.


Ortamda yer alan bireylerle araştırdığı olay ve olguları yaşar, ancak aynı
zamanda bu olay ve olguları araştırmacı kimliği ile kişisel ön yargılardan ve
yönelimlerden bağımsız olarak algılar.
Araştırmacı olarak ortamdaki kişilerin algılarını ortaya çıkarmaya çalışır.
Araştırmacı olay ve olguları bütüncül ve çok yönlü bir yaklaşımla görür ve
yansıtmaya çalışır.
Alanda veri toplamak için çeşitli sosyal becerilerini kullanır, kişilerle
iletişim kurar, ortama göre çeşitli iletişim stratejileri geliştirir.
Alanda çeşitli veri toplama yöntemlerini kullanır ve notlar, şekiller ve
resimler halinde ayrıntılı veriler toplar.
Olayları kendi ortamı içinde anlamlandırmaya çalışır.
Alanda veri toplarken bu süreçten etkilenen birey ve kurumlara saygı
duyar ve onlara zarar verecek davranışlardan kaçınır.
Veri toplama sürecinde “empati” becerilerini kullanır ve önyargılarının
verilere gölge düşürmesine izin vermez.
Araştırma süresince etik bir yaklaşım benimser.
Ortamı gözlemlerken doğal olarak oluşan süreci kontrol etmeye veya
değiştirmeye çalışmaz.
Araştırmanın her aşamasında ortaya çıkabilecek stres, aşırı yorgunluk ve
belirsizlik gibi olumsuz durumlarla nasıl başa çıkacağını bilir.

59
Bu araştırmayı gerçekleştiren araştırmacının sağlık sektöründe 11 yıllık iş
tecrübesi bulunmaktadır. Araştırmacının araştırma konusu seçiminde iş tecrübesi
sırasındaki gözlemleri ve deneyimleri etkili olmuştur.

Ayrıca araştırmacı, araştırma konusu ile ilgili öncelikle ikincil verilerden


yararlanarak bir çıkarım yapmış ve bunun üzerine geniş kapsamlı bilgi toplamıştır. Bu
aşamada elde edilen veri ve bilgiler sonucunda araştırmanın verilerinin hem nitel hem
de nicel olarak toplanabileceği düşünüldüğünden araştırma problemine uygun olduğu
düşünülen karma yöntem seçilmiştir. Veri toplama aşamasında yapılan mülakatlarda
katılımcıları etkilememeye özen gösterilmiştir.

2016 yılında başlayan araştırma boyunca çok sayıda kitap, makale, derleme ve
yayın taraması yapılmış ve çok sayıda hekim ile araştırma konusunda fikir alış verişleri
yapılmıştır. Bütün bu çalışmalar araştırma şekillenmesinde etkili olmuş ve araştırmanın
amacına uygun olarak tamamlanmasına gayret edilmiştir.

2.4. Araştırmanın Sınırlılıkları

 Araştırmanın katılımcıları nitel araştırma esnasında görüşmenin


kaydedilmesi nedeniyle heyecanlanmış ve sorulara cevap verirken kontrollü
davranmış, zaman zaman bazı yanıtları unuttuklarını ifade etmişlerdir.
 Araştırma görüşmeleri mesai saatleri içerisinde, örneğin nöbetlerde ve acil
serviste gerçekleştirilmiş bu nedenle zaman zaman görüşme sürecinde
aksamalar yaşanmıştır.
 Katılımcılar yoğun olarak çalıştığı için toplantı, hasta viziti ya da başka
nedenlerle sorulara hızlı ve kısa cevaplar vererek görüşmeyi
sonlandırmışlardır.
 Araştırmanın hem nicel hem nitel kısmı Antalya il merkezinde
gerçekleştirilmiştir.

2.5. Katılımcılar

Araştırmanın iki aşamalı olması nedeniyle bu başlık altında nitel ve nicel


katılımcılar ayrı başlıklar altında aktarılmıştır.

60
2.5.1. Nitel Araştırma Katılımcıları

Nitel araştırmalarda araştırmaya katılan bireylerin araştırma konusu olgu veya


olayla ilgili algılarının ve deneyimlerinin belirlenmekte ve ortaya konulmaktadır. Nitel
araştırmaya göre nicel araştırmalarda bu durum kısıtlıdır. Nitel araştırmalarda, araştırma
katılımcıları en önemli veri kaynağıdır ve katılımcıların vereceği yanıtlar ve tepkileri
sınırlandırılmamıştır (Gürbüz ve Şahin, 2017: 408).

Araştırma grubu oluşturulurken birçok uzman hekim ile görüşülmüş, araştırma


hakkında fikirlerine başvurulmuştur. Son yıllarda Türk sağlık sisteminde yapılan
reformlar sonucunda sağlık sisteminde yapılan değişikliklerin hekimler tarafından
doğrudan deneyimlendiği düşünüldüğünden branş ayırmaksızın araştırmanın uzman
hekimler ile yürütülmesi tercih edilmiştir. Araştırma verileri toplanmadan önce tüm
katılımcılara araştırma hakkında bilgi verilmiş, araştırma soruları gösterilmiş, etik
hususlar hakkında bilgilendirme yapılmış, katılımcılar gönüllülük esasında araştırmaya
dahil edilmiştir. Araştırmanın nitel aşaması, Antalya ili merkez ilçelerinde bulunan
Kamu Hastaneleri ve Eğitim Araştırma Hastanesinde görev yapan uzman hekimler ile
2018 yılının Şubat ve Mayıs aylarında gerçekleştirilmiştir. Araştırma grubu 5 kadın ve 9
erkek olmak üzere toplam 14 uzman hekimden oluşturmaktadır. Katılımcıların yaşları
38 ile 60 yaş arasında değişmekte ve yaş ortalamaları 46, katılımcıların branşlarında
çalışma yılı 9 yıl ile 35 yıl arasında değişmekte, branşında çalışma yılı ortalaması ise 18
yıl’dır (Tablo 6).

Tablo 6: Nitel Araştırma Katılımcılarının Demografik Özellikleri


BRANŞINDA
KATILIMCI CİNSİYET YAŞ BRANŞI
ÇALIŞMA YILI*

H1 Erkek 60 Radyoloji 35

H2 Kadın 48 Biyokimya (Halk Sağlığı) 25


H3 Erkek 59 Çocuk Cerrahi 32
H4 Kadın 45 Biyokimya (Hastane) 22
H5 Erkek 46 Dahiliye 16
Klinik Mikrobiyoloji ve
H6 Erkek 52 10
Enfeksiyon Hastalıkları
H7 Erkek 46 Kalp ve Damar Cerrahisi 18
H8 Kadın 39 Nöroloji 11
H9 Erkek 48 Psikiyatri 23
H10 Erkek 43 Acil Tıp 7
H11 Erkek 38 Ortopedi ve Travmatoloji 11

61
H12 Erkek 49 Üroloji 24
H13 Kadın 42 Aile Hekimliği 9
H14 Kadın 41 Tıbbi Farmakoloji 10
*: Asistanlık süresi dahil edilmiştir.

2.5.2. Nicel Araştırma Katılımcıları

Katılımcıların demografik özelliklerine ilişkin özellikler Tablo 7’de verilmiştir.


Tabloya göre katılımcıların yarıdan fazlasının % 56.4’lük bir oranla kadın
katılımcılardan oluştuğu görülmektedir. Yaş gruplarına bakıldığında ise katılımcıların
ağırlıklı olarak tıp fakültesi öğrencilerinden oluşması nedeniyle 20 – 23 yaş grubu ile 24
– 27 yaş grubu arası katılımcı sayısının birbirine çok yakın olduğu ve dengeli dağıldığı
görülmektedir. Medeni durum değişkenine bakıldığında yine katılımcıların genç ve
öğrenci olmaları nedeniyle bekar katılımcıların % 73,1’lik bir oranla hayli yüksek
olduğu tabloda görülmektedir. Sınıf değişkenine bakıldığında ise %34,9’luk bir oran ile
intern hekimlerin yoğun olduğu, %26,1 ile mezun grubun takip ettiği görülmektedir.
Görüldüğü üzere araştırma katılımcıları cinsiyet açısından dengeli dağılım göstermekte
çoğunlukla genç kuşaktan oluşmaktadır.

Tablo 7: Nicel Araştırma Katılımcılarının Demografik Özellikleri

DEĞİŞKENLER N %

Erkek 219 43,6


CİNSİYET
Kadın 283 56,4
20 - 23 213 42,3
YAŞ 24 - 27 215 42,7
28 + 75 14,9
Evli 135 26,9
MEDENİ DURUM Bekar 367 73,1
3.sınıf 53 10,6
4.sınıf 61 12,2
SINIF 5.sınıf 82 16,3
6.sınıf 175 34,9
Mezun 131 26,1
TOPLAM 502 100

2.6. Veri Toplama

Araştırmanın verileri araştırma desenine uygun olarak nitel ve nicel iki


aşamalı olarak toplanmıştır. Bilimsel araştırmalarda araştırma amacına uygun
sağlıklı ve doğru sonuç alınabilmesinde veri en önemli kaynaktır. Araştırmacı farklı

62
kaynaklardan araştırma verisini elde edebildiği gibi araştırma amacına uygun olarak
nitel ve nicel yöntemleri bir arada kullanabilmektedir (Gürbüz ve Şahin, 2017: 173).

2.6.1. Nitel Veri Toplama Süreci

Nitel araştırmalarda en sık veri elde etme tekniği görüşme ya da mülakat


tekniğidir. Bu teknik araştırılmak istenen konunun derinlemesine çalışılmasına
olanak sağlamaktadır. Bu araştırmanın nitel bölümünde veri toplama
yöntemlerinden “Yarı Yapılandırılmış Mülakat” tekniği kullanılmıştır. Bu tekniği
araştırmacılara sağladığı kolaylıklardan en önemlisi mülakat sürecinin daha önceden
hazırlanan protokole bağlı bağlı kalarak devam edilmesi nedeniyle sistematik ve
karşılaştırılabilir veri sunmasıdır (Yıldırım ve Şimşek, 2014: 151).

Yarı yapılandırılmış görüşme tekniğinde önceden hazırlık yapılmış olsa bile


görüşme sürecinde soruların yerleri değişebilir, yeni sorular eklenebilir. Verilen
cevaplara göre araştırılmak istenen konuyu derinleştirmek için gerektiğinde “sonda
sorular” sorulabilir. Bu teknik araştırmacıya duruma uygun davranma olanağı
sağladığı gibi araştırılmak istenen konunun derinleştirilmesine anlaşılmasına da
olanak sağlar (Bal, 2016: 163).

Araştırmanın nitel aşamasında oluşturulan soruların derinlemesine


araştırılması için araştırmacı tarafından belirlenen soruların tamamı katılımcılara
yöneltilmiştir. Konunun derinlemesine incelenebilmesi için katılımcılara neden,
örnek verir misiniz, biraz daha açıklar mısınız gibi sorular yöneltilmiştir.
Araştırmanın odağından çıkmamak koşuluyla katılımcıların deneyimlerini
aktarmalarına izin verilmiş konunun derinlemesine araştırılmasına özen
gösterilmiştir.

Araştırmada hiçbir katılımcının ismine yer verilmemiş, katılımcılar Hekim 1


ile Hekim 14 olarak sıralanmıştır. Branş hekimleri ile toplam 604 dakika görüşme
yapılmıştır. Araştırmanın en uzun görüşmesi 60 dakika 19 saniye en kısa görüşmesi
ise 30 dakika 15 saniye olarak kaydedilmiştir. Bu görüşmelerin ortalaması ise 43
dakika 15 saniye olarak hesaplanmıştır. Görüşmeler hekimlerin rahat olabileceği,
kendi tercih ettikleri yerlerde, kendi belirledikleri gün ve saatte, poliklinik
odalarında, acil servis gözlem odasında ve iş ortamında dışında görüşmeler

63
yapılmıştır (Tablo 8). Yapılan görüşmeler sonucu toplam 210 sayfa transkript elde
edilmiştir.

Tablo 8: Katılımcılarla Görüşme Tarihi, Görüşme Yeri ve Görüşme Süresi


GÖRÜŞ
UZMANLIK BİLİM GÖRÜŞME
NO KATILIMCI GÖRÜŞME YERİ ME
ALANI TARİHİ
SÜRESİ

1 H1 TEMEL TIP BİLİMLERİ 25.03.2018 Doktor Odası 00:47:05

2 H2 TEMEL TIP BİLİMLERİ 16.03.2018 Doktor Odası 00:30:15

3 H3 CERRAHİ TIP BİLİMLERİ 24.02.2018 Poliklinik 00:41:06

4 H4 TEMEL TIP BİLİMLERİ 02.04.2018 Doktor Odası 00:43:51

5 H5 DAHİLİ TIP BİLİMLERİ 09.03.2018 Poliklinik 00:45:05

6 H6 DAHİLİ TIP BİLİMLERİ 06.02.2018 Poliklinik 00:38:03

7 H7 CERRAHİ TIP BİLİMLERİ 21.02.2018 Kafe 01:00:19

8 H8 DAHİLİ TIP BİLİMLERİ 01.02.2018 Servis 00:40:35

9 H9 DAHİLİ TIP BİLİMLERİ 15.02.2018 Poliklinik 00:45:56

10 H10 DAHİLİ TIP BİLİMLERİ 29.05.2018 Acil Servis 00:39:40

11 H11 CERRAHİ TIP BİLİMLERİ 21.05.2018 Başhekimlik 00:54:39

12 H12 CERRAHİ TIP BİLİMLERİ 08.02.2018 Poliklinik 00:32:04

13 H13 DAHİLİ TIP BİLİMLERİ 02.05.2018 Poliklinik 00:37:43

14 H14 TEMEL TIP BİLİMLERİ 02.05.2018 Sağlık Müdürlüğü 00:48:21

2.6.2. Nicel Veri Toplama Süreci

Keşfedici sıralı desen araştırmalarının doğasına uygun olarak nitel aşamada


elde edilen verilerin genellenip genellenmediği amaçlanmaktadır. Nitel aşama
sonucu elde edilen veriler nicel aşamanın temelini oluşturmaktadır.

Araştırmanın nicel aşaması için “Hekimlerin Branş Tercih Eğilimleri Ölçeği”


geliştirilmiştir. Ölçek geliştirilmesi süreci araştırma kapsamında elde edilen nitel
veriler sonucunda oluşturulan temaların altına maddeler yazılarak başlamıştır.
Araştırmanın nitel aşamasında “demografik özellikler”, “çalışma koşulları”,
“şiddet”, “kişilik özellikleri”, “risk”, “sağlık problemleri”, “yetenek ve tecrübe”,
“performans ve gelir”, “ceza”, “sistemsel faktörler” olmak üzere 11 tema altında
toplam 100 ifade yazılarak madde havuzu oluşturulmuştur. Oluşturulan madde
havuzu Sağlık Yönetimi alanında çalışan 3 öğretim üyesine gönderilmiş, ölçek

64
hakkında uzman görüşü alınmıştır. Uzman değerlendirmesi sonucunda ifade azaltma
önerisi getirilmiş ve ölçekte yer alan temaların her birine en az üç ifade yazılarak 55
ifadeden oluşan ölçek oluşturulmuştur. Uzman görüşü alınan öğretim üyeleri
maddelerin ifade edilme şekli, çalışmanın amacına uygun olup olmadığını da
değerlendirmişler, değerlendirme sonucunda kapsam geçerliliği olarak uygun
olduğu görülmüştür.

Ölçekte yer alan ifadelere verilen yanıtlar 7 dereceli Likert tipi olarak
yapılandırılmış, 1: Hiç Katılmıyorum, 2: Katılmıyorum, 3: Biraz Katılmıyorum, 4:
Ne Katılıyorum Ne Katılmıyorum, 5: Biraz Katılıyorum, 6: Katılıyorum, 7:
Tamamen Katılıyorum şeklinde sıralanmıştır.

Son olarak oluşturulan ölçekte yer alan ifadelerin anlaşılır olup olmadığı test
etmek amacıyla ölçek Tıp Fakültesi son sınıfta okuyan üç intörn hekime
gönderilmiş, görüşleri doğrultusunda ölçek uygulamaya hazır hale getirilmiştir.
Ayrıca ölçeğin 1. bölümünde yaş, cinsiyet, medeni durum, sınıf olmak üzere
demografik sorular yöneltilmiş, 2. Bölümde ise katılımcılara seçmek istediği ilk üç
branş ve nedenleri sorulmuştur. Ölçeğin son bölümünde ise mevcut uygulamalar ve
performans uygulamasına ilişkin öneriler sorulmuştur (Ek 1).

Araştırmanın nicel boyutunun uygulanmasında tıp fakültesinde okuyan 3., 4.,


5. ve 6. sınıf öğrencileri ile tıpta uzmanlık sınavına girecek uzman hekim adayları
hedef grup olarak belirlenmiştir. Uygulama için Antalya Akdeniz Üniversitesinde
Tıp Fakültesi Dekanlığından izin alınmıştır (Ek 2). Araştırma grubu tıpta uzmanlık
tercihi açısından farkındalığı yüksek olan grup seçilmiş, tıp fakültesi 1., 2. Sınıf
öğrencileri araştırma grubuna dahil edilmemiştir.

Araştırmanın nicel verileri 2018 yılının Temmuz – Eylül ayları arasında


toplanmış, veri toplama sürecinin yaz dönemine denk gelmesi nedeniyle araştıma
ölçeği online anket programına aktarılarak internet ortamında toplanmıştır.
Araştırmanın nicel katılımcılarının genç kuşak olması nedeniyle de bu yönteme
başvurulmuştur.

2.7. Örneklem Seçimi

Nitel araştırmalar derinlemesine inceleme yapmak amacıyla belli bir amaç


doğrultusunda seçilmiş küçük bir grup üzerine, hatta bazen sadece bir olaya bile

65
odaklanabilmektedir. Bu nedenle nitel araştırmalarda örneklem sayısından
bahsedilmemektedir. Örneklem büyüklüğü çalışmanın amacına göre değişiklik
gösterdiği için genellikle en faydalı yöntem olarak kabul edilen bilgi doyumu ilkesi
kullanılmaktadır (Mertkan, 2015: 49). Bilgi doyumu ilkesine göre yeni katılımcılardan
toplanan veriler eski verilerden elde edilen bulguların tekrarı olmaya başlıyo veya yeni
kod ve temaların çıkmasını sağlamıyorsa bu durumda bilgi doyumuna yani veri
doygunluğuna ulaşılmış demektir (Creswell, 2017: 81).

Nitel araştırmalarda örneklem sayısından bahsedilmese de örneklem seçme


metotoları kullanılmaktadır. Nicel araştırma içinde gelişen fakat nitel araştırmacılar
tarafından da kullanılan amaçlı örnekleme yöntemleri tam anlamıyla nitel araştırma
geleneği içinde ortaya çıkmıştır. Amaçlı örnekleme zengin bilgiye sahip olduğu
düşünülen durumların derinlemesine çalışmasına olanak vermektedir. Bu anlamda
amaçlı örnekleme pek çok durumuda, olgu ve olayların keşfedilmesinde ve ortaya
çıkarılmasında yararlı olmaktadır. Amaçlı örnekleme çeşitleri: aşırı veya aykırı durum
örnekleme, maksimum çeşitlilik örnekleme, benzeşik örnekleme, tipik durum
örnekleme, kritik durum örnekleme, kartopu veya zincir örnekleme, ölçüt örnekleme,
doğrulayıcı veya yanlışlayıcı örnekleme, kolay ulaşılabilir örneklemedir (Yıldırım ve
Şimşek, 2013: 135). Pek çok amaçlı örnekleme çeşidi olmakla birlikte bu araştırmada
araştırmanın amacına uygun olarak bireylerin çeşitliliğini maksimum derecede
yansıtmak amacıyla araştırmanın nitel kısmında maksimum çeştlilik örnekleme yöntemi
kullanılmıştır.

Nicel boyutun uygulanması sırarsındaki örneklem konusunda ise örneklem


büyüklüğü için ölçek madde sayısı baz alınmıştır. Ölçek madde sayısına göre yapılan
örneklem büyüklüğünün sayısı konusunda araştırmacılar arasında fikir birliği
bulunmamakla birlikte sıklıkla kabul göre kıstas örneklem büyüklüğünün ölçekteki
madde sayısının en az 5 katı veya en az 10 kadar olması gerekliliğidir (Gürbüz ve Şahin,
2017: 318). Bu araştırmada ölçek toplam 502 kişiye uygulandığından yeterli örneklem
büyüklüğüne ulaşılmıştır.

66
2.8. Verilerin Analizi

Araştırma kapsamında yapılan mülakatlar sonucunda elde edilen veriler


transkript edilmiş, Microsoft Word programına aktarılarak metne dönüştürülmüş ve
oluşturulan metinde eksikler olup olmadığı kontrol edilmiştir.

Oluşturulan metinler satır satır okunmuş, bu metinlerden çalışma grubunun


verdiği cevaplardan önemli olduğu düşünülen temalar belirlenmiş, temaların hangi
anlama geldiği konusunda çalışmalar yapılmıştır. Ortaya çıkarılan boyutlardan ana
tema ve alt temalar oluşturulmuş ve bu temaların altına kodlamalar yapılmıştır.
Kodlama yapılırken katılımcıların mülakat sırasında kullandığı kelime ve
kavramların kullanılmasına özen gösterilmiş, bu kelime ve kavramların yetersiz
kaldığı düşünülen yerlerde anlatılmak istenen duruma en yakın kavram kod olarak
kullanılmıştır.

Araştırmanın nitel verilerini ayrıştırmak için betimsel analiz ve içerik analiz


teknikleri kullanılmıştır. Merriam (1988) nitel araştırmalarda veri analizini anlamları
dışarıya aktarma süreci olarak tanımlamakta, veri analizini tümevarım ile
tümdengelim, tanımlama ile yorumlama, soyut kavramlar ile somut kavramlar
arasında gidip gelen bir ileri bir geri adım atmayı içeren kompleks bir süreç olarak
tanımlamaktadır.

Nitel araştırmalarda veri analizi süreci keşifsel bir süreçtir. Betimsel analiz,
araştırma konusu ile ilgili birey, davranış, olay ve olguları içeren temel özelliklerin
ortaya çıkarılması amacıyla betimlenmesi, ortaya çıkarılmak istenen olayın neden –
sonuç bağlamında ele alınmasıdır (Yıldırım ve Şimşek, 2013: 136).

İçerik analizi ise, metne aktarılan verilerin tasnif edilerek bu verilerden tema,
kategori ve kodların oluşturulmasıdır. Oluşturulan temalar ve kodlar üzerinden
olayların, durumların ne olduğu ve kişilerin bu olay ve durumları nasıl algıladığı
ortaya çıkarılarak sonuçlara ulaşılır (Bal, 2016: 255).

Betimsel analizde katılımcıların görüşlerini doğru bir şekilde yansıtmak için


doğrudan alıntılara yer verilmiş, içerik analizi yapılırken ise veriler bölümlere
ayrılarak temalar oluşturulmuş, oluşturulan temaların altına kategoriler ve kodlar
oluşturulmuştur. Araştırmanın nitel verilerinin analizinde oluşturulan tema ve
kategorilere ait örnek Tablo 9’da gösterilmiştir.

67
Tablo 9: Tema ve Kategori Örnekleri
Alt İfadeler
Ana Tema Kodlar
Kategori

Biyokimya: Benim dönemimdeki etkilemesi ile


bugün etkilemesi farklı diye düşünüyorum ben.
İnsanlar benim kendi sınıf arkadaşlarım
sevdikleri branşları seçiyorlardı daha önce
idealinde olan istedikleri branşları seçiyorlardı
hani zorluğunu ya da şeyini düşünmeden.
Dahiliye: Bizim zamanımızda böyle bir şey
Bireysel İdealinde yoktu biz tıp fakültesinde okurken tıp
Faktörler olma fakültesinde okurken ilgi alanımıza giren
idealimizdeki bölümleri veya sevdiğimiz
hoşlandığımız bölümleri tercih ediyorduk ve
BRANŞ TERCİHİNE ETKİ EDEN FAKTÖRLER

gerçekten ben dahiliyeci olmaya 3. sınıfta karar


verdim ve o fikrim hiçbir zaman değişmedi.
Kalp Damar: Ben kesinlikle cerrah olmak
istedim. Ben hep cerrah idealim buydu benim.
Yani hiç şey yoktu dahili bir tercihim yoktu
benim.
Psikiyatri: İş yükünün çok fazla olduğunu
düşünüyorum. İş yükünün çok fazla olması da
insanları rahatsız ediyor.
Acil Tıp: Fakat sadece düz poliklinik bile yapsa
Mesleki sadece parasını kazanacağı göz gibi kbb gibi
İş Yükü majör cerrahiler değil de küçük cerrahiler olan
Faktörler
branşlara kaymaya başladılar işi az olsun, başıma
iş gelmesin gidip geleyim havasında şimdi
insanlar kızlar zaten cildiye ve fizik tedavi
üzerine yoğunlaştılar onlar kremleri verip iki
egzersiz yaptırınca işleri bitmiş oluyor.

Aile Hekimliği: Hekimler bugün performans


puanı yüksek olan branşlara gitmek istiyorlar sırf
gelirden dolayı.
Ortopedi: Yani hukuki kaygıları olan
Sistemsel Sağlık bölümlerden uzaklaşıyorlar yani ben bunu da
Faktörler Politikaları bizim ülkemizdeki sağlık politikalarının Çok
etkili olduğunu düşünüyorum yöneticilerimizin
Çok etkili olduğunu düşünüyorum hekimlerin
tercihlerindeki ciddi değişikliğin net olarak
sağlık politikaları kaynaklı olduğunu
düşünüyorum.

68
Nicel veriler SPSS 23.0 paket programına girilmiş, kullanılacak istatistiksel
yöntemler planlanmıştır. Araştırmada 55 ifadeden oluşan ölçek için Açımlayıcı
(Keşfedici) Faktör analizi uygulanmıştır.

Ölçeğin faktör yapısını ortaya koymak için dik döndürme tekniklerinden


varimax̄ tekniği kullanılmıştır. Faktör analizi sonucunda boyutlar belirlenmiş, boyutlara
isim verilmiştir. Açımlayıcı faktör analizi yapıldıktan sonra oluşturulan boyutlar ile
demografik faktörler ve sınıf değişkeni arasında farklılık olup olmadığının test edilmesi
için bağımsız örneklem t testi ve tek yönlü varyans analizi uygulanmıştır.

2.9. Geçerlilik- Güvenilirlik

Araştırmanın nitel ve nicel bölümünün geçerlilik – güvenilirliklerine ilişkin


bilgiler ayrı başlıklar altında aktarılmıştır.

2.9.1. Nitel Araştırmalarda İnandırıcılık, Aktarılabilirlik ve Teyit


Edilebilirlik

Geçerlik, nitel araştırmalarda önemli bir konudur ve bulguların doğru olup


olmadığını belirleme esaslarına dayanmaktadır. Ayrıca verilerin toplanması ve analiz
edilmesi sürecinde araştırmanın geçerliğini sağlamak için veriler açık ve ayrıntılı olarak
sunulmalıdır (Creswell, 2014).

Araştırma grubu ile yapılan mülakatlar katılımcıların onayı alınarak ses kayıt
cihazı ile kaydedilmiştir. Katılımcılara konu ile ilgili randevu sürecinde bilgi verilmiş,
verilerin bilimsel amaçlı toplandığı ve kimlik bilgilerinin kullanılmayacağı hakkında
güvence verilmiştir. Katılımcılara araştırmanın amacı hakkında bilgi verilmiş, isteyen
katılımcılara sorular önceden verilmiştir. Araştırma kapsamında elde edilen veriler daha
önce nitel araştırma konusunda çalışmış bir öğretim üyesine gönderilmiş, verilerin
kodlanması istenmiştir. Araştırmacı ile kodlayıcı arasında görüş birliğine varılmıştır. Bu
süreçte oluşturulan tema ve kodlar yine nitel çalışmalar yapmış bir öğretim üyesine
gönderilerek değerlendirilmesi istenmiştir. Oluşturulan tema ve kodların mantık silsilesi
içerisinde olduğu hususunda uzlaşılmıştır.

Araştırmanın teyit edilebilirliği amacıyla araştırma sürecinde ses kayıt cihazı ile
elde edilen veriler, oluşturulan temalar, kategoriler ve kodlamalar gerektiğinde tekrar
incelenmek üzere araştırmacı tarafından saklanmaktadır.

69
2.9.2. Nicel Araştırmalarda Geçerlilik – Güvenilirlik

Geçerlilik ve güvenilirlik bütün ölçümlerin temel meselesi olarak bilinmektedir.


Nicel araştırmalarda geçerlik sıklıkla kullanılan bir kavramdır ve geçerliğin pek çok
türü bulunmaktadır. Öçüm geçerliliği görünüşte geçerlik, kapsam geçerliliği, kriter
geçerliliği ve yapı geçerliliği olarak sınıflandırılmaktadır. Görünüşte geçerlik en kolay
sağlanan ve en temel geçerlilik türüdür. Bilimsel topluluğun, göstergenin gerçekten
yapıyı ölçtüğüne dair bir yargısıdır. Kapsam geçerliliği ölçülmek istenen konunun tüm
kapsamının bir ölçümde temsil edilip edilmediği sorusunu ele alarak uzman görüşüne
göre belirlenir. Kriter geçerliliği bir yapıyı doğru biçimde göstermek için bazı
standartlar kullanılarak sağlanır. Bir göstergenin geçerliliği, aynı araştırmacının emin
olduğu yapının başka bir ölçümü ile karşılaştırılarak doğrulanır. Yapı geçerliliği ise
birden çok göstergeli ölçüler için kullanılır. Eğer ölçüm geçerli ise, çeşitli göstergeler
tutarlı bir şekilde işliyor mu? sorusunu ele alır (Neuman, 2017: 283 -284). Bu
araştırmanın nicel ölçme aracının uzman görüşleri doğrultusunda kapsam geçerliliği ve
görünüş geçerliliği sağlanmıştır.

Güvenilirlik ise ölçüm sonuçlarının tutarlı bir şekilde ölçebilmesi ve ve ölçüm


aracının farklı yerlerde, farklı zamanlarda ve aynı evrenden seçilen farklı örnekleme
uygulandığında benzer sonuçlar elde edilmesidir. En bilinen ölçme yöntemi ise iç
tutarlılık analizleridir. Bu analiz cronbach alpha değerinin hesaplanması sonucu elde
edilmektedir (Gürbüz ve Şahin, 2017: 155). Araştırma ölçeğinin cronbach alpha
değerlerine ilişkin ayrınıtılı bilgi bulgular kısmında verilmiştir.

70
ÜÇÜNCÜ BÖLÜM

BULGULAR

1. NİTEL ARAŞTIRMAYA İLİŞKİN BULGULAR

Araştırmanın ilk adımı olan nitel araştırma sonucunda elde edilen bulgular bu
bölümde verilmiştir. Araştırmanın iki aşamalı olması nedeniyle bu başlık altında nitel
ve nicel katılımcılar ayrı başlıklar altında aktarılmıştır.

1.1. Hekimlerin Branş Tercihlerine Etki Eden Faktörlere İlişkin Bulgular

Hekimlerin branş tercihlerine etki eden faktörlere ilişkin bulgular “bireysel


faktörler”, “mesleki faktörler” ve “sistemsel faktörler” olarak üç alt temada
birleştirilmiştir.

1.1.1. Bireysel Faktörler

Katılımcıların branş seçimine etki eden faktörlere ilişkin verdikleri cevaplara


göre oluşturulan bireysel faktörler alt teması “demografik özellikler”, “kişisel
özellikler”, “sağlık nedenleri” ve “yetenek ve tecrübeye ilişkin nedenler” olarak dört alt
kategoride birleştirilmiştir. Bireysel faktörlere ilişkin kavram haritası Şekil 5’de
gösterilmiştir.

71
Şekil 3: Bireysel Faktörlere İlişkin Kavram Haritası

72
1.1.1.1. Demografik Özelliklere İlişkin Bulgular

Katılımcılar branş seçimine etki eden faktörlerden demografik faktörleri cinsiyet


ve medeni durum bağlamında değerlendirmişlerdir. Bu değerlendirmelere ilişkin
bulgular aşağıda verilmiştir.

Cinsiyet

Katılımcılardan özellikle kadın hekimler cinsiyetin branş seçiminde doğrudan


etkili olduğunu bildirmiş, kadınların toplum içindeki geleneksel rollerinden ve annelik
rolünden dolayı branş seçiminde bu faktörleri göz önünde bulundurduklarını
bildirmişlerdir. Erkek hekimler ise branş seçiminde cinsiyeti kadın hekimler kadar
önemsememiş fakat kadın hekimlerin branş seçiminde geleneksel rol ve
sorumluluklarını göz önünde bulundurduğunu; ayrıca hekimler erkek hekimlerin daha
çok cerrahi branşlara yöneldiklerini bildirmişlerdir. Katılımcıların cinsiyete ilişkin
ifadelerinden örnekler aşağıda verilmiştir:

Kızlar zaten ilerisini düşünüp nasılsa evlenirim çoluk çocuğum olur diye cildiye ve fizik tedavi
üzerine yoğunlaştılar onlar kremleri verip iki egzersiz yaptırınca işleri bitmiş oluyor (H10, erkek,
43 yaş).

Kişinin kişilik özelliklerine uygun kişiye hitabeden branşı seçmesi önemli. Bayan olarak biz tabii
ki rahatlığı tercih ediyoruz. Sonuçta anne olacaksın, çocukların olacak. Cinsiyet faktörü
kesinlikle etkili bence. Hani cerrahi bölümlerden bayanlar uzak duruyor, çok idealist olanlar
seçiyor, diğerleri yani benim gibiler daha uzak duruyor. Cerrahiyi genelde erkek arkadaşlar
tercih ediyor (H13, kadın, 42 yaş).

Özellikle bayanlar için önemli çünkü nöbetli uzun yoğun çalışma saatleri bayanlar için sorun.
Çünkü ev işleri de var, çocuk var, bayanları bekleyen bir sürü şey var (H4, kadın, 45 yaş).

Cinsiyet şöyle mesela doğu bölgesinde kadın doğumcunun bayan olması tercih edilir. Diyelim ki
birisine 10 lira verirse diğerine 12 lira verir hesabı ama bayan arkadaşlar açısından bakıldığında
onlar evi şunu bunu düşünüyorlar (H3, erkek, 59 yaş).

Cinsiyet kısmen etkili. Mesela cildiyeye en çok kadınlar giriyor çünkü işin kozmetik tarafı var.
İlerde diyor ki ben kozmetikle ilgili bir yer açarım. Ondan sonra sertifika bir şeyler alıyorlar,
kendi yerini açıp para kazanıyorlar. Ben bunların hiçbirini düşünmedim ama… Genelde zaten
dikkat et bayanlar tercih eder bazı branşları demin dedik ya işin kozmetik tarafı da var bu yüzden
bu gibi branşlar bayan branşı gibi görülüyor (H6,erkek, 52 yaş).

Cinsiyet faktörü var ama onu da söylemek istemiyorum. Cinsiyete bağlı olmamalı yani çok
isteseydim cerrahi de yapabilirdim ama kadınların evdi çocuktu gibi nedenleri hep engel yani
buna. Ben tek başıma yaşıyorum yani o yüzden şimdi çok önemli değil ama yarın bir gün
evlensem nöbetim olsa çoluğu çocuğu nereye bırakacaksın? Çok önemli bayanlar için özellikle
(H14, kadın, 41 yaş).

73
…tabii ki cinsiyet etkiler bayanlar mesela daha rahat branşları istiyorlar. Çünkü bayanın
toplumdaki misyonu dolayısıyla ister istemez bayanlar rahat branşa yöneliyor (H8, kadın, 39
yaş).

Medeni Durum

Katılımcılar branş seçiminin evli ya da bekar olma durumu ile direkt


ilişkilendirmiş, özellikle kadın hekimler branş seçimi yaparken eşlerinin yönlendirmesi
ile aile bütünlüğünün korunmasının da önemli bir etken olduğunu bildirmişlerdir. Erkek
hekimler ise konuya kadın hekimler açısından yanıt vererek branş seçiminde medeni
durumun kadın hekimler için daha önemli olduğunu bildirmiştir. Katılımcıların medeni
durum faktörüne ilişkin ifadelerinden örnekler aşağıda verilmiştir:

Eş etkili oluyor diyebilirim. İşte bu arada eşin hekimse eğer etkili olabilir. Benim eşim de hekim
gerçekten etkili oldu. Burayı seçeceğim zaman hani oturup beraber düşündük. Çünkü o da biliyor
bu mesleği o da bu mesleğin içinde. Biz biraz da iki faktörlü düşündük o anlamda eşimin durumu
önemliydi ama yok şunu seç yok bunu seçme anlamında hiçbir şekilde etkilemedi. Son kararı
gene kendim verdim (H13, kadın, 42 yaş).
Mesela bizim çocuk cerrahisinde çalıştığımız arkadaşımız bayandı. Beyin cerrahı de bayandı
mesela onun önünde bir engel yok ama yani yarın ben evlencem çoluğum çocuğum olacak.
Çocuğumun bakımı ne olacak, nöbetlerde ben çocuğumu kime bırakacağım diye düşünürse
bayanların böyle nöbetli ve ağır işlerden geri durmasını sağlıyor, doğal olan bir şey yani (H3,
erkek, 59 yaş).
İşte aslında sen hayat şartlarına bağlı olarak tercihlerini şekillendiriyorsun. İsteklerine göre değil.
Benim evli arkadaşlarım var mesela, eşi mesela ondan üst düzeyde değilse özel sektörde değilse,
asker değilse, çocuklu çocuklu insanlar ayrılıyorlar. Biri İstanbul'da yaşıyor birisi Şırnak'ta
yaşamak zorunda kalıyor. Bir sene 350 gün 550 gün yaklaşık. Öyle olunca da aile bütünlüğü
bozuluyor bu da çok önemli bir faktör bence seçerken (H14, kadın, 41 yaş).
Mesela ben kendimden örnek vereyim. Ben hep kadın doğum uzmanı olmak istiyordum.
Öncesinde hatta ben lisedeyken kadın doğumcu olmak istiyordum. Doktor olacak bir de kadın
doğumcu olacağım diye hedefliyordum. Yani bu şekildeydi. Sonra eşim bana yazma kadın
doğum, bak yarın bir gün çocuk olur eve çocuğa vakit ayıramazsın sıkıntı yaşarsın zaten toplum
şey çok kötü dedi. O yüzden ben mesela daha rahat cerrahi olmayan bir branş seçtim (H8, kadın,
39 yaş).
Mesela benim eşim benden kıdemli. O da hekim, plastik cerrahı. O mesela korkunç derecede
yoğun bu yoğunluk tabii ister istemez evliliğe yansıyor (H11, erkek, 38 yaş).
Tabii başka faktörler giriyor devreye. Mesela ailesel faktörler, adam düşünüyor şimdi, ben şu
branşı seçeceğim ama eşim nerede olacak ben oraya gidersem eşim gelebilir mi? Kıdem kimin
üstte işte bunlar hekimler için kötü ya. Ne diyeyim olmaması gereken durumlar yani (H12,
erkek, 49 yaş).
Ne bileyim evlilik yaşı yükseldi. Eskiden doktor olan birisi evliymiş, hem asistanlık yapıyormuş.
E bu da ister istemez bir mecburiyet getiriyor. Herkes karı koca doktor değilmiş. Karısı ev
hanımı olan çok hekim tanıyorum. Erkek hekim beğenmese branşını bıraksa başka yere geçse o
zaman daha zor olurdu. Yeniden hayatını kurmak zorunda kalırdı, sonra kanaat etme diye bir şey
var ya yetinme diyelim daha doğrusu, eskiden insanlar yetiniyorlarmış (H14, kadın, 41 yaş).

74
1.1.1.2. Kişisel Özelliklere İlişkin Bulgular

Katılımcılar branş seçiminde etkili olan kişisel özelliklere ilişkin faktörleri


idealinde olma, işinde mutlu olma, huzur, insanlara faydalı olma isteği, rahatlık, branşın
cazip gelmesi, kapasite, verilen emek, maddi beklenti gibi kavramlarla ifade etmişler,
branş seçimini etkilediği yönünde görüş bildirmişlerdir. Katılımcıların kişisel özelliklere
ilişkin ifadelerinden örnekler aşağıda verilmiştir:

Aslında kendi bünyenize yapınıza karakterinize uygun branşları tercih etmek lazım. Benim bütün
ailem benim kardiyolog ya da kadın doğumcu olacağımı hayal ediyordu fakat ben hastalarla
evlenmeyi seven bir insan değilim. Devamlı aynı hastalar devamlı aynı yüzler şu ilacı kullan,
değilse dozunu arttıralım, şu ilacı değiştirelim, git gel aynı yüzler aynı ilaçlar, benim karakterime
çok ters (H10, erkek, 43 yaş).

İnsanlar sevdikleri branşları seçebilirler. Az kişi de olsa böyle düşünebilir. Daha önce idealinde
olan, istedikleri branşları seçebilir. Hani zorluğunu ya da şeyini düşünmeden. Ortopediyi isteyen
ortopediyi seçiyordu mesela ya da çok para kazanma ideali varsa Kadın Doğum gibi branşları
tercih edebilir. Şimdi zor branşları seçenler hep idealistler zaten (H4, kadın, 45 yaş).

Ben kesinlikle dahiliyeci olmaya 3. sınıfta karar verdim. Yani dahiliye branşını sevdim
diyebilirim. Birazda el becerim yoktu cerrahi branşları hiçbir zaman istemedim. Yani sevdim
fikrim gene değişmez bugün TUS’a girsem bugün gene dahiliye yazarım. Her ne kadar çok
yorucu da olsa nöbetleri de fazla da olsa, döner sermayesi az da olsa yine de dahiliye seçerim.
….dikkat ederseniz dahiliye de böyle branşlaşmalar olmaya başladı. Yan dallar var Hematoloji,
Endokrinoloji inanın ben onları hiç istemedim. Elime fırsatlar da geçti. Ben genel Dahiliyeyi
seviyorum, spesifikleştirmek istemiyorum. Yani hep aynı hastalık grubuna bakmak istemiyorum.
Genel anlamda tam bir hasta grubuna bakmak istiyorum, seviyorum yani bana çok uygun (H5,
erkek, 46 yaş).

Öncelikle kendi karakterlerine uygun yapmak istediklerini tercih ederler. Ancak önemli şey
kişisel olarak istemesi. Hangi bölümü istediğine göre değişir. İdealindeki mesleği seçebilirse
ayrıca mutlu olurlar. ….ekonomik olarak nasıl bir şeyde yaşamak istiyor. Hani para onun için
değerli mi, çok mu değerli, Hani huzur mu değerli, huzuru koymak gerekir. İnsanoğlu hayatına
göre şekillendiriyor. Mesela idealistsen iki kere mecburi hizmet yapılıyor bile olsa onu tercih
edip yapıyorsun, Yani o durum da ideallerine bağlı idealizme, ben idealist değildim (H14, kadın,
41 yaş).

Ben kesinlikle cerrah olmak istedim. Ben hep cerrah idealim buydu benim. Yani hiç şey yoktu
dahili bir tercihim yoktu benim. Yani öğrencilik hayatımda da vardı tabi. Bende idealistlerden
biriydim. Ama sayısı bir hayli az. Günümüzde daha da az diye düşünüyorum (H7, erkek, 46 yaş).

Hekim olma tercihim tamamıyla idealim olduğu içindi. Yani ne hani popülerliği, ne parası
vesairesi önemli değildi benim için. Tabii bunlar çok önemli etkenler. Ama yine de istiyordum.
Yani doktor olmak istediğim için oldum ben. Branş seçiminde de kısmen ideallerimi düşündüm
yani. Şimdi tabii yani branşın cazip gelmesi de var. Zaten hani o branşı seçmek için birçok şeyi
düşünebilir, kişiliğine karakterine uygun kendine cazip gelen branşı seçebilir insanlar (H8, kadın,
39 yaş).

…..bir de böyle idealist olan insanlar var. Yani kendi branşında çok eskiden belirleyen, hedefine
ulaşmak için diğerlerinden farklı olan, daha çalışkan, ortalama gruptan farklı olan, yüksek puan
alan ama diğer koşullara da katlanan insanlar onlar direkt bunu düşünüyor seçim yaparken (H11,
erkek, 38 yaş).

75
Günümüzde hekimlerin uzmanlık tercihlerini etkileyen tabi birçok faktör var. Mesela ben
küçüklüğünden beri bir branş seçmiş, ona devam etmek istiyor olabilirim (H9, erkek, 48 yaş).

Hasta temasını düşünüyor bence. Hasta ile olan ilişki, yani faydalı olma beklentisini en çok
nerede yaşayacaksa o branşa yönelebiliyor insanlar. Aslında hekimler fedakar gruba giriyor, yani
insanların genetik yapılarına baktığınızda insanların fedakarlık geni olan bir şey var. Hekimlik
mesleğini seçen birisi genellikle fedakar olma eğiliminde olan kişilerdir, itfaiyeci gibi filan o
fedakar şeyi devam ettiği sürece bu beklentileri değişmeden gidebiliyor (H1, erkek, 60 yaş).

Hani bir erkek için, ben erkek arkadaşları görüyorum. Onlar gelirini kazancını nasıl artırabilirim,
nasıl daha çok kazanabilirim diye düşündükleri için 1. tercihleri bence gelir oluyor.…ama
şimdiki aklım olsa ne bileyim yani rahat branş seçerdim. Değmiyor, kesinlikle değmez, ne
nöbete değer, ne ameliyattaki strese değer. Düşünebiliyor musunuz 10 – 11 – 12 saat ameliyata
girdiğimiz oldu. o anda ne yemek yiyebiliyorsunuz, ne tuvalate gidebiliyorsunuz. Gerçekten çok
büyük emek var, çok emek harcayarak bir yerlere geliniyor. Öğrenciliğimde de çalışırken de çok
büyük emek ve çaba sarf ettim ben. Üstelik hem ailem hem ben çok fedakarlık ederek tıp
fakültesini bitirdim (H13, Kadın, 41 yaş).

….ben kendi kişiliğimden dolayı bu branşı seçtim. Zaten ben öyle polikliniklerde hasta filan
bakamam. Cerrahlar gibi ameliyat filan da bana hiç gelmez (H6, erkek, 52).

Mesela şimdi yani biraz da hani kişilikle de alakalı, yani şu an dediğim gibi çok paraya
düşkünlüğüm olmadığı için, ihtiyacım var, ama düşkünlüğüm olmadığı için mesela ben şimdi 15
aydır poliklinik yapmıyorum. Çünkü benim için daha önemli şeyler var (H8, kadın, 39 yaş).

Sağlık Problemleri
Katılımcılar branş seçimine etki eden faktörleri bedensel sağlıkları ile
ilişkilendirmiş ve bu durumun branş seçimlerini etkilediklerini bildirmişlerdir. Beden
sağlığı ile ilgilendiren konulara ilişkin faktörler “Sağlık Problemleri” olarak
kategorileştirilmiştir. Ortopedik sorunlar, engel durumu, kan görünce dayanamama,
biyolojik tepki, fiziksel yorgunluk, sürekli ayakta kalamama bu kategorinin altında yer
alan kodlardır. Katılımcıların sağlık problemlerine ilişkin ifadelerinden örnekler aşağıda
verilmiştir:

Benim bir ortopedik sorunum vardı. O yüzden klinik branş, çok hareketli bir branş tercih etmek
istemedim. Bir laboratuvar branşının dediğim gibi benim sağlık problemim açısından daha
uygun olacağını düşündüm. Çok fazla benim ayakta kalmamı gerektirmemesi benim için tercih
sebebiydi (H4, kadın, 45 yaş).

Ben ona karşıyım. Mesela kişi öncelikle, cerrahi mi, dahiliye mi olduğunu bilecek. Diyelim ki
dahili branş istiyorsa o branşları yazacak cerrahi istiyorsa… Tabii burada şu da önemli, kişi
herhangi bir sağlık sorunu yoksa ona göre de tercih yapmalı. Mesela, el sakatlığı olan birisi
ortopedi seçemez neden çünkü onlar güce dayalı iş yapıyor. Sağlık sorunları olabilir kişinin,
mesela, bir el sakatlığı vardır, engellidir veya ayağı sakattır. Çok ayakta duramaz mesela. Bu tip
insanlar bir cerrahi tercih edemez (H5, erkek, 46 yaş).

Ya da kan görünce kendisinin de bilmediği biyolojik tepki reaksiyonu olursa bu defa cerrahi
branşlardan hızlıca uzaklaşabilir (H1, erkek, 60 yaş).

76
Mesela, 47 puanla Kadın Doğum kazanan arkadaşlarım var. 2007 yılında Kadın Doğum Zekai
Tahir Burak’da 72 ydi, şimdi kaç bilmiyorum ama 47 ile Tokat Kadın doğum kazanan arkadaşım
var. Sonrasında da istifa etti o arkadaşım. Çünkü çok yorulmuş, hani kaldıramamış, erkekti
kendisi, hani çalışma şartları da şey değildi. Hani evli filan değildi öyle çoluk çocuk da yoktu
ama bedenen bittim dedi ya (H14, kadın, 41 yaş).

O zaman şöyle diyelim. Fiziksel yorgunluğu gözünde tutuyor hekimler. Yani nerede bedenen
daha az yorulurum oralara yöneliyorlar (H11, erkek, 38 yaş).

…ya bunun birçok sebebi olabilir. Mesela, cerrahi biliyorsun ameliyat işi, adam der ki ben kan
görmeye dayanamam, o yüzden cerrahi branş seçmem der, biz de kesme biçme var ya ondan
(H12, erkek, 49 yaş).

Yetenek ve Tecrübe

Katılımcılar branş seçimine etki eden faktörleri yetenek ve tecrübeye ilişkin


faktörler olarak gruplandırılmıştır. Özellikle cerrahi branş seçiminde el yeteneği konusu
üzerinde görüş belirtmiş ayrıca tıp eğitimi sırasında edinilen, diğer uzman hekimler
aracılığıyla edinilen tecrübelerin branş seçimlerini etkilediğini, ayrıca herhangi bir
hocasını rol model alarak branş seçimi yapıldığına işaret etmişlerdir. Yetenek ve
tecrübeye ilişkin kategorileştirilen faktörler, el becerisi, yatkınlık, anatomi diseksiyonu,
pratik kazanma, kişisel yetenekler, stajlar, rotasyonlar, uzman hekimlerin söylemleri, rol
model, acilde görülen vakalar, öğrencilik hayatı ve sahaya çıkmak olarak kodlanmıştır.
Katılımcıların yetenek ve tecrübeye ilişkin ifadelerinden örnekler aşağıda verilmiştir:

…sonra yetenek çok önemli. O konuda başarılı olacağını hissetmesi çok önemli bir hekimin.
Çünkü cerrahi branşlar biliyorsunuz el yeteneğine çok bağlı. Eğer el yeteneği olmazsa cerrahi
branşları seçemez bir hekim. Mutlu olacağını hissetmen önemli, rotasyonlarda mesela, çocuk
benim için şeydi, bana hitap etmişti açıkçası çocuk bölümü (H13, kadın, 42 yaş).

Ben mesela, 3 yıl pratisyenlik yaptım, pratisyenken öyle kötü şeyler yaşadım ki sonrasında
klinikten nefret ettim sonra biyokimyaya yöneldim (H2, erkek, 48 yaş).

…ben anlamıyorum bu durumları ya. Cerrahlık apayrı bir grupta bulunuyor. Bence herkes
cerrahlık yapamaz, herkesin cerrahiye yeteneği yoktur olmaz (H3, erkek, 59 yaş).

… artık kişilere tıp fakültesi daha cazip geliyor. Sanki sonu çok güzel ve aydınlıkmış gibi
hissediyorsunuz ama tabi pratisyenlik dönemi, mecburi hizmet, acil, orada görülen vakalar,
ortam vesaire sizin branş seçiminize yön veriyor (H8, kadın, 39 yaş).

Ben tıp fakültesi eğitiminde cerrahi branşlara yatkın olduğunu gözlemledim. O nedenle cerrahi
bir branş seçmeyi düşündüm. Staj ve eğitim hayatım boyunca anatomi diseksiyonumun olduğunu
fark ettim. Yani tamamen bireysel isteğim ve kişisel yeteneğine göre bu branşı tercih ettim (H11,
erkek, 38 yaş).

…bir hekim hasta temasını her zaman öngörebilir fakat mesleği sırasında, ya da eğitimi sırasında
hiç ummadığı olaylarla karşılaşabilir. Diğer bir şeyde tabii ki kamuoyunun tepkisiyle
ağabeylerinin ya da ablalarının gelir düzeylerinin farkına varırsa, bütün çabalara rağmen, biz bir

77
şey kazanamıyoruz diye, o zaman öyle bir geri bildirim alırsa, o zaman daha çok kazanan
branşları ister (H1, erkek, 60 yaş).

…uzman olana kadar, uzmanlık tercihi yapan bir hekim ya üniversitede gördüğü kadar ya da
çevresinde bir yerde üniversitede tanıdığı birileri vardır onlardan etkilenerek branş seçebilir.
Yani bizde ameliyat yapıldığı için yetenek de işin içine giriyor. Yani gerçekten herkesin
yapabileceği bir iş değil cerrahlık (H12, erkek, 49 yaş).

1.1.2. Mesleki Faktörler

Katılımcıların branş seçimine etki eden faktörlere ilişkin verdikleri cevaplara


göre oluşturulan mesleki faktörler alt teması “çalışma koşulları”, “şiddet”, “risk”,
“ceza”, “uzmanlık ve statü faktörleri” ve olarak beş alt kategoride birleştirilmiştir.
Mesleki faktörlere ilişkin kavram haritası Şekil 6’da şekilde gösterilmiştir.

Şekil 4: Mesleki Faktörlere İlişkin Kavram Haritası

78
1.1.2.1. Çalışma Koşulları

Çalışma koşulları faktörü “işe ilişkin çalışma koşulları” ve “hastaya ilişkin


çalışma koşulları” olarak iki alt kategoriye ayrılmıştır.

İşe İlişkin Koşullar

Katılımcılar branş seçimine etki eden faktörlerden çalışma koşullarına ilişkin


olarak branşın rahatlığının tercihleri etkilediğini bildirmişlerdir. O branşta iş yükünün
azlığı, icap sayısı, konsültasyon sayısı, acil hizmeti olup olmaması, nöbet tutulmayan
branş olması, hasta yoğunluğu az branş olması, seçilen branşın bir ekip ile çalışıp
çalışmaması, branşın zorluğu, branşın mortalite oranı düşük olması, yatan hasta sayısı,
iş tatmini, branşın araştırma yapma olanakları gibi faktörlerin branş seçimini
etkilediğini bildirmişlerdir. Bu faktörler arasında mortalite oranı ve kötü hastalar
ifadeleri dikkat çekmektedir. Katılımcılar arasındaki Acil Tıp Uzmanının branş tercihi
yaparken göz önünde bulundurduğu faktörlerden birini mortalite oranı olarak ifade
etmiş “….kötü hastalarla devamlı ameliyathanede karşılaşmak istemedim. Beyin
cerrahisinden vazgeçmemin nedeni, devamlı kötü hastalarla, kafa travması olan
hastalarla uğraşacaksınız ya da fıtık gibi sinir hasarları olan hastalarla
uğraşacaksınız. Geri dönüşümsüz hasarlara sebep olabilir. Bunlar beni birazcık
uzaklaştırdı bu branştan. Çocuk cerrahisinden de zaten normal yetişkin cerrahisi bile
çok zorken, bir de çocuk hasta olması nedeniyle, zaten insanlar aman bana olsun
çocuğuma bir şey olmasın mantığında, hani hassaslar ve bu sana gelecek olan hastalar
doğumsal anomalili hastalar olacak. Kimse sünnet için bu kadar sık gelmeyecek. Yani
esas sana gelecek olanlar hep kötü hastalar Çocuk Cerrahisinden o yüzden vazgeçtim.
Sonra hastamı öldürdün şu oldu bu oldu. Hasta yakınları ile muhatap oluyor doktorlar.
O yüzden ölüm oranları yüksek olan, komplikasyon durumu çok olan branşlara
gitmiyorlar. Bugün de branş seçimini etkileyen, hatta direkt etkileyen bir neden, o
branşın mortalite oranı bence.” diyerek hem kötü hastalarla karşılaşma oranının hem
de mortalite oranının branş seçiminde etkili olduğunu bildirmiştir. Aynı şekilde
Ortopedi ve Travmatoloji Uzmanı da branşın mortalite oranına dikkat çekmiş bu
durumu “Kesinlikle branşın mortalite oranı tercihde etkilidir. Yani şöyle anlatayım, ben
Beyin ve Sinir Cerrahisi kazandım. Sonra gittim Beyin ve Sinir Cerrahisine başladım.
Mortalite, morbidite oranının yüksek olduğunu görünce, hani cerrahi branş istememe

79
rağmen, bunu orada birebir istişare edince o dönemki asistanlara bırakacağımı
söyledim. Ortopedi daha böyle sonuca yönelik, daha yüz güldürücü, sonucu net
görebileceğimi düşündüğüm için bu branşa yöneldim” şeklinde ifade etmiştir. Tıbbi
Farmakoloji Hekimi de branşın mortalite oranının tercihleri etkilediği yönünde görüş
bildirmiş bu durumu “Branşın mortalite oranı yüksekse tercih edilmiyor. Ben mesela
daha şey bir insanım. Ölüme alışabilecek bir insan değilim empati çok kurarım. Hani
Karayazı'da da mecburi hizmetin sırasında her ölen hastadan sonra üzülmüş, ağlamış
bir insanım. O yüzden bunu istemedim.” şeklinde ifade etmiştir. Keza Aile Hekimliği
Uzmanı da branş seçiminde kötü hastaların olması durumu ve mortalite oranının branş
seçimini etkilediği bildirmiş, bu durumu “…ya hani cerrah diyoruz ya cerrah kesiyor,
biçiyor tatmin oluyor. Duygusunu işin içine sokmuyor. Mesela, Onkolojide ne yaparsan
yap o hasta gidecek. Hematolojide de öyle bunu yüzdesi belli, kaybedeceksin hastayı.
Yani hiç bana göre değil. Gerçekten bir branşta kötü hasta olması durumu ve o
hastaların kaybedilmesi durumu tercihi etkiliyor diye düşünüyorum ben.” şeklinde ifade
etmiştir. Bu sonuçlardan hareketle bu araştırmada, araştırma katılımcılarının görüşlerine
göre; bugün hekimlerin branş seçimini, kötü hastalarla karşılaşmak durumu ve branşın
mortalite oranının direkt etkilediği düşünülmektedir.

Bu faktörler aynı zamanda çalışma koşullarına ilişkin faktörlerin kodlarını


oluşturmaktadır. Katılımcıların çalışma koşullarına ilişkin faktörlere ilişkin
ifadelerinden örnekler aşağıda verilmiştir.

…fakat sadece düz poliklinik bile yapsa sadece parasını kazanacağı, göz gibi kbb gibi majör
cerrahiler değil de, küçük cerrahiler olan branşlara kaymaya başladılar. İşi az olsun, başıma iş
gelmesin, gidip geleyim havasında şimdi insanlar (H10, erkek, 43 yaş).

.…sonuçta cerrahlar da ameliyat ediyorlar. Hasta iyileşiyor eski sağlığına kavuşuyor. Bu önemli
bir şey bence yaptıkları işin doğru yaptığını da gösterir. Sonucu net olarak da gösterir, bu mutlu
olmalarını da sağlar, huzurlu olmalarını da sağlar. Zaten bu işin temelinde ne var? Mutlu
çalışacaksın, huzurla çalışacaksın, gelirin iyi olacak. Ama sanırım hekimlerin hekimlik
mesleğinin devam ettirilmesinde en önemli kıstas bu ya. İş tatmini çok önemli gerçekten yani
mesleğini bırakmaması. Bu muhtemelen iş tatmini ile alakalı, hekimleri bu tutuyor bence (H13,
kadın, 42 yaş).

….eğer bu düşünceyle giderse genç hekimler mutlaka rahat branşları tercih edecekler (H4, kadın,
45 yaş).

….bugün sistem cerrahları ötelenmiş gibi gösterse bile, cerrahi branşlardaki ameliyat
sonrasındaki mutluluk hiçbir branşta yok bence. Gözünle net görüyorsun sonucu. Diğer dahili
branşlar hep gözlem üzerinden, bizde öyle değil, sonuç tatmin edici ve net (H3, erkek, 59 yaş).

80
….kişiler artık araştırarak gidiyor. Nerede nöbet az, nerede malpraktis yok, böyle hastaya zarar
verme ihitmali olaayan, işte komplikasyon olmayan, işte böyle risk almayan grupları seçiyorlar
(H5, erkek, 46 yaş).

….bölümle ilgili faktörler de var. Aslında asistanlıkta genel olarak deney yapılıyor. Gene hasta
da bakılabiliyor. Hani randevulu olarak hasta da bakabiliyorsun. Sonra konsültasyonlar var.
Böbrek rahatsızlığı, karaciğer rahatsızlığı, gebelerde ilaç kullanımı filan konularında hasta da
bakabiliyorsun (H14, kadın, 41 yaş).

…..ha birde nöbet nöbet olayı var. Ben nöbet tutmak istemiyordum hani böyle geleceğe yatırım,
çalışma koşulları olarak, hem rahat olsun, huzurlu olsun, nöbet tutmayayım bunu düşündüm
yani. Mortalite oranı yüksekse evet. Ben mesela daha şey bir insanım, ölüme alışabilecek bir
insan değilim, empati çok kurarım Hani Karayazı'da da mecburi hizmetin sırasında her ölen
hastadan sonra üzülmüş, ağlamış bir insanım, o yüzden bunu istemedim (H14, kadın, 41 yaş).

…bana göre nöbet, ve branşında ne kadar acil hizmeti olup olmamasıyla da ilgili. Buna göre
tercihlerini belirliyor hekimler. Kişilere göre tabiki değişebilir (H7, erkek, 46 yaş).

Kalp damar cerrahisin özellikli bir yanı var bir ekip işi yani. Gittiğiniz yerde bir ekibe dahil
olmak zorundasınız. Hocaların veya köşeleri tutan insanların tekelleşmesi var ancak bu ekibe
dahil olursanız çalışırsınız ve o ekibin işine gelmezseniz devre dışı da kalabiliyorsunuz (H7,
erkek, 46 yaş).

Branşın çalışma koşullarını biliyorsa tercih yapacak kişi, çalışma koşullarına göre tercih yapar.
Ama dünyadan bir haber öğrencilik geçirip de yazdıysa bilmez tabi bunları. O yüzden ben yeni
tanıştığım tıp öğrencisine hep diyorum tek başına çalışabileceğin bir branş seç. Benim önerim o
oluyor. Hani biz burada şanslıyız hepimiz bireysel işler yapıyoruz ama birçok yerde kalp
cerrahisinde açık kalp olduğu için ekiple olmak zorunda (H7, erkek, 46 yaş).

Hekimin branş tercihini etkileyen en önemli sebep rahatlık. Rahatlık ve alınan puan korele yani
aldığınız puana göre en rahat bölüm genelde bu tercih ediliyor (H8, kadın, 39 yaş).

İş yükünün çok fazla olduğunu düşünüyorum. İş yükünün çok fazla olması da insanları rahatsız
ediyor. Mesela beyin cerrahisi çok zor ve ağır gecesi gündüzü belli değil. Kalp damar cerrahisi,
göğüs cerrahisi, dahili branşlardan belki pediatri onlarında iş yükü ağır. Bunlar iş yükü ağır olan
kazancı da çok olmayan branşlar. Pediatrinin kazancı aslında o kadar düşük değil ama iş yükü
ağır (H9, erkek, 48 yaş).

Branş tercihine etki eden faktörler para ve rahatlık bu kadar net. Mesela sen cildiyeciysen
nöbetin yoktur, icabın yoktur, gece hasta kanadı diye aramazlar seni, hafta sonu acil çıktı diye
aramazlar seni ya da fizik tedaviciysen seni böyle bir neden için aramazlar (H12, erkek, 49 yaş).

Ben yani nasıl rahat olurum, nasıl mutlu olurum ona baktım. O yüzden zaten nöbet olmayan, il
merkezinde çalışılan bir branş seçtim (H14, kadın, 41 yaş).

Gerçekten rotasyon kasımı önemli tıp fakültesinde. Çünkü bir anlamda sahaya çıkmış
oluyorsunuz. 6 ay kadın doğumda, 6 ay genel cerrahide, 6 ay bir branşta rotasyon yapılıyor,
hepimiz yaptık. Hemen hemen her branşta mesela, dahiliyede yapılıyor, çocukda. Gene aynı
şekilde rotasyonlarda da ben baktığımda dahiliyenin çok benim branşımdan farklı bir şeyi yoktu.
Hani bende ön elemeyi, aslında rotasyonuna göre yaptım. Dahiliye yazarsam ne olur, Aile
Hekimliğini yazarsam ne olur, Çocuk yazarsam ne olur diye rotasyonları düşünerek ön eleme
yaptım (H13, kadın, 42 yaş).

Şimdiki gençleri de anlamak çok zor. Genelde rahatlık istiyorlar. Yani ben iyi bir tıp fakültesinde
okusam sonra iyi bir şekilde ihtisas yapsam, çok vaka görsem filan derdinde değiller (H13, kadın
42 yaş).

81
Hastaya İlişkin Faktörler

Hekimlerin branş seçimlerine etki eden mesleki faktörlere ilişkin nedenlerin


altında kategorileştirilen hastaya ilişkin faktörlerin tamamı hekimlerin son yıllarda
değişen branş tercih eğilimleri ile ilgilidir. Bu araştırmada hekimlerin son yıllarda
biyokimya, radyoloji, nükleer tıp, radyoloji gibi pre klinik branşlara yöneldikleri tespit
edilmiş ve nedenlerine ilişkin derinlemesine inceleme yapılmıştır. Son yıllarda hekimin
hastaya bakışı, insanların sürekliği hastaneye gitme isteği gibi nedenler hekime olan
talebin çok fazla artmasına hekimin kapasitesinin çok üzerinde hasta bakmasına neden
olmaktadır. Bu durumu Psikiyatri Uzmanı H9 “Hasta görmek istiyor, hastayı
kapasitesinin üzerinde görmek istemiyor. Bize öğretilen şey ne minimum 20 dakikadır,
fizik muayene anamnez vs. mesela 20 dakikada bir hasta görürse hekim, saatte 3 tane, 8
saatte 24 tane hasta görmesi lazım. Kalan 1 saatte de yatırdığı hastayı takip edecek vs.
Ama günümüzde öyle değil yani hekimler polikliniğe girdiğinde Sağlık Bakanlığı 40
tane veriyor zaten 10 dakikada bir görüyor. Üstüne günlük gelen hastalar, daha çok
hasta bakıyor” şeklinde ifade etmiştir. Aynı şekilde Nöroloji Uzmanı H8 ise “…mesela
hastalardan, durumu olabilecek hastalardan, maddi bir şey olsa talep o oran da çok
azalır, çok aşırı talep var, canı isteyen acile gelemez ya da pazara uğrayıp da gelemez.
Bugün biliyor musunuz bilmiyorum, Çarşamba günleri burda pazar oluyor, Çarşamba
günleri hastane yoğunluğu 2 kat olur. Çünkü pazara uğramışken bir de doktora
uğrarlar.” şeklinde ifade etmiştir.

Branş tercihlerine etki eden hastaya ilişkin faktörlerde, “huysuz ve zor


hastalarla karşılaşmak istememe”, “hasta ve hasta yakınının tavırları”, “hasta ile fazla
temas etmek istememe”, “hasta ile diyolog kurmak istememe”, “talebin dengesizliği”,
ve tıbbi olarak kötü hastalarla karşılaşmak istememe gibi kodlar çıkarılmıştır.
Katılımcıların yanıtlarına göre bu kategoride yer alan ifadelere ilişkin örnekler aşağıda
verilmiştir:

Son yıllarda az ya da çok fark etmez yeter ki hasta yakınları ile karşı karşıya gelmeyelim, kendi
kabuğumuzda iş yapalım, o hale geldi. Ona göre tercih yapmaya başladılar (H10, erkek, 43 yaş).

Son dönemlerde hastaların tutumları da değişti tabii. Hastayla yüz yüze olmak birtakım riskler
getiriyor, Hem psikolojik olarak hem zaman zaman psikolojik saldırılar olabiliyor. Hastayla
birebir yüz yüze olmak ciddi bir sıkıntı (H2, kadın, 48 yaş).

82
Cerrahi branşlarda azalma şu anda da gözleniyor aslında. Sahada çalışan hekimler hem sistemsel
nedenlerle hem de hasta ve hasta yakınlarının tavırları yüzünden geri çekiliyor, diagnostik
bilimlere kaçış artıyor (H4, kadın, 45 yaş).

Bu dönemsel bir durum bence. Bence eskiden millet hadi hurra cerrahiyi seçelim diye
düşünürdü, çok kazanırım cerrahlıkta hem iyi iş var, muayenehane var derdi. Şimdi hurra
biyokimya, radyoloji şu bu hem rahat, hastayla filan uğraşmam, hem iyi kazanırım diyor
hekimler (H3, erkek, 59 yaş).

… yani hastayla iletişime girmemek için seçiyorlar o yüzden radyolojinin puanı çok iyi (H8,
kadın, 39 yaş).

Tabii tabii hastayla yüz yüze olmak birtakım riskler getiriyor. Hem psikolojik olarak hem
fiziksel olarak. Hatta zaman zaman psikolojik saldırılar olabiliyor. Hastayla birebir yüz yüze
olmak ciddi bir sıkıntı (H2, kadın, 48 yaş).

2005’lerde Türkiye’de hekime gidilme oranı yılda 2-3 idi. Şimdi 8-10 a çıktı. Hekim sayısı bu
kadar artmadı. Talep hep arttı. Adam geliyor sabah devlet hastanesinde 2 doktora, öğleden sonra
eğitim araştırmada, 2 doktora muayene oluyor. Sonra diyor ki 4 tane doktora gittim bir çare
bulamadım. (H9, erkek, 48 yaş).

Talebe göre değişiyor ama en fazla 70 hasta filan bakıyorum poliklinikte, sisteme bakalım. Şu
anda sanırım o civarda. Hiç normal değil tabii bizim bölüm biraz daha spesifik ama akşama
kadar benle alakası olmayan kaç hasta geliyor. Bu kadar çok hasta bakmak insanlık dışı bir olay.
Şu anda sistemi açsak şuradan rastgele bir hasta söylesek hatırlamam, hatırlayamam olmuyor,
yani hasta sayısı çok aşırı, hastalar hem çok talep ediyor hem de tavırları filan hoş değil yani.
Olmaz böyle (H12, erkek, 49 yaş).
Şiddet

Şiddet konusunun bu araştırmanın önemli bulguları arasında olduğu


düşünülmektedir. Son dönem özellikle hekime ve sağlık personeline şiddet haberleri
hem ulusal basını meşgul etmekte hemen hergün sağlık personeline şiddet haberleri ile
şiddet konusu sürekli gündemde tutulmaktadır. Bu araştırmada da katılımcıların
görüşlerinden yola çıkılarak şiddete maruz kalma durumunun hekimlerin branş seçimine
yön verdiği düşünülmektedir. Zira katılımcıların neredeyse tamamı şiddet konusunun
hekimlerin branş seçimini etkilediğini bildirmişlerdir. Araştırmada şiddet kategorisinin
altında fiziksel şiddet, psikolojik şiddet, medya, hastaların düşmanlığı, antipati,
suçlanma, hayati endişe kodları oluşturulmuştur. Hekime ve sağlık çalışanlarına şiddet
konusunda Aydın (2017: 48) “Ah Bu Hastalar” kitabında hekime şiddeti körükleyen
konunun temelinde toplumun doktorlara yönelik düşmanlığı olduğunu, her seferinde
hekimin haksız gösterildiğini, toplumda hekimlerin haksız ve düşman olduğu ile ilgili
algı yaratıldığını belirtmektedir. Bu durum da araştırmaya katılan hekimlerin şiddet ile
ilgili ifadelerini destekler niteliktedir. Katılımcıların bu faktöre ilişkin ifadelerinden
örnekler aşağıda verilmiştir:

83
…şiddete geçti maalesef artık. O şeyin yerini aldı artık. İnsanlar mağdur olmak istemiyorlar.
Böyle can korkusuyla çalışmak istemiyorlar. Bu durumla karşı karşıya kalacakları duruma
girmek istemiyorlar, fakat bir yandan da geçim bu, kimse bu işi severek yapmıyor. Yani bu bir
hobi değil meslek. O yüzden bunu severek de sevmeyerek de yapmak zorundasınız. O yüzden de
bunu yapmak zorumda hissediyorsunuz, fakat maalesef Türkiye’de karşılığını almanız diye bir
durum yok maalesef (H10, erkek, 43 yaş).

…son dönemlerde hastaların tutumları da değişti. Medyanın bu kadar etkin olması sonucunda,
insanlar artık bir şeylerin farkına vardılar. Doktor hataları çok fazla gündeme geliyor (H2, kadın,
48 yaş).

…yani hastalar şikayetçi oluyor, arkasından araştırılıyor. Bunun yanı sıra hastalar sürekli ama
hep, şikayet halinde, memnun edemiyorsun, kim ister sürekli şikayet edilen bir branşı (H3,
erkek, 59 yaş).

Cumhuriyet tarihinde bence hiçbir zaman preklink branşlara bu kadar fazla yoğunluk olmamıştır.
Son, bu son dönem yoğunluğu ben gerçekten çok şaşkınlıkla takip ediyorum. Ama hak vermiyor
da değilim hekim arkadaşlara. Komplikasyon, malpraktis, şiddet bu tür vakalar artık hekimleri
bu işten soğuttu (H5 erkek, 46 yaş).

Şiddet de var yani, şiddet de etkiliyor bu seçimi. Ben Erzurum Karayazı'da mecburi hizmet
yaptım. 3 tane pratisyen hekim bütün ilçenin hastalarına, doğum, ölüm, her türlü hastasına
müdahale ettik. Ben ondan sonrasında zaten, beni kurtaracak bir pratisyen hekimlik yapamazdım
veya yani başka bir şey yapamazdım. Her şey görmüştüm. İnsanlar orada çok gergin ki hasta
zaten, hasta insan gergin oluyor. Sürekli sözlü şiddet bunu yapacaksın edeceksin sürekli yani
(H14, kadın, 41 yaş).

Şu anda gerçekten hastaların sağlıkçılara karşı özellikle doktorlara karşı düşmanlığı var. Yani
bunu çok rahat poliklinikte görebiliyorsunuz. Bu işte tamamen bazı şeylerin sonucu. Yani
biliyorsunuz adam, yani zaten girdiği zaman size antipati duyuyor ve ama sizden medet bekliyor.
Bu yani çok değişik bir psikoloji yani mesela kavga ediyor, sizinle tartışıyor gene de size
bakınmak istiyor, normalde sen mesela kavga ettiğin bir yerden bir daha alışveriş yapmak
istemezsin, çünkü atıyorum diyelim ki sütçüden süt alacaksan düşünürsün yani bu beni sevmiyor
içine su falan katar mı bir şey olur mu diye düşünürsün. Ama hasta ısrarla senle kavga ediyor,
sonra yine ısrarla senden medet bekliyor, bakılmak istiyor sana bakılmak için kavga ediyor (H8,
kadın, 39 yaş).

Sağlık sistemi her geçen gün kötüye gidiyor, her gün doktora şiddet olayı oluyor. Yani neredeyse
her gün ölen oldu. Biliyorsunuz bunda medyanın çok etkisi var, yani kesinlikle yani, mesela
bakarsanız, bir haber çıkıyor daha tamamiyle o soruşturma aşamasında bir haber ama sanki
hastane veya doktorun ya da hemşirenin suçu ortaya çıkmış veya onaylanmış gibi bir haber
yapılıyor. Yanlış tedaviden dolayı öldü, şöyle oldu, böyle oldu ,öyle bir şey yok. Yani bu
normalde aslında o hekim doktor bunu dava bile edebilir. Neticede bu bir şey aşamasında, yargı
aşamasında bir şey, sonucu belli değil. Ama doktor veya hastane bütün kamuoyunda karalanmış
oluyor bu şekilde (H8, kadın, 39 yaş).

Yani hekimler bugün hasta görmemek için elinden geleni yapıyor. Neden çünkü şiddet var, en
başta bu da ayrı bir konu, sonra maddi kaygılarla beraber, kendini bir anlamda sağlama da almak
için çeşitli alternatifleri düşünüp seçimini yapıyor (H11, erkek, 38 yaş).

Birebir hasta muhatap olduğunuz her branşta uzman olmanıza da gerek yok bir şekilde acilde
çalışıyorsanız, aile hekimi iseniz bile şiddete maruz kalabilirsiniz. Maalesef, şiddet artık bizim
mesleğimizde normalmiş gibi kabul edilir oldu. Yani sadece şiddet de değil, cinayet de var işin
içinde, biliyorsun bir sürü ölen meslektaşlarımız var (H11, erkek, 38 yaş).

84
Bundan 15 sene önce annenizin babanızın durumu kötü götürün evinde ölsün deyince hayhay
deyip götürüyorlardı. Şimdi niye öldü hastam diye saldırıyorlar. Yoğun bakıma alıyorsun hastaya
gereken yapılıyor ölüyor adam ortalığı dağıtıyor benim yakınım niye öldü diye. Dizilerde doktor
bu hasta ölürse sende öleceksin diyen psikopatlar var onun gibi yapmaya çalışıyor insanlar. İlla
ki hekim hata yapar, hekim ilgilenmemiştir, sağlık çalışanları ilgilenmemiştir diye düşünüp
insanlar saldırabiliyor (H9, erkek, 48 yaş).

Mesela bir hekime şiddet olayına şahit olduğu anda hızlıca hastaya en uzak olan branşları seçme
isteği olabilir (H1, erkek, 60 yaş).

Risk Faktörleri

Hekimlerin branş seçimlerine etki eden faktörler arasında risk faktörü de önemli
bir konudur. Branşın taşıdığı risk olarak kavramsallaştırılan bu faktörün içerisinde
yapılan en küçük enjeksiyonda ya da ilaç tedavisinde dahi komplikasyon riski ya da
malpraktis riski bulunmakta, hekimlerin bu risklerin sorumluluğu ile her zaman karşı
karşıya olduğu bilinmektedir. Bu duruma Psikiyatri Uzmanı H9 “Tabi hiçbir hekim
kalkıp da hastasına zarar vereyim diye yola çıkmaz ama ister istemez zarar verme
ihtimali oluşuyor, komplikasyonlar oluşuyor, bilgisizlikten oluşabiliyor, birçok faktör
var. O zaman bunu düşünemiyorduk şimdi olsa ilk başta bunu düşünürdüm diye
düşünüyorum.” diyerek branş seçimini risk faktörlerinin etkilediğini ifade etmiştir.

Son yıllarda gerek yazılı gerek görsel basının da etkisiyle, sıkça duyduğumuz
“malpraktis” ve “komplikasyon” kavramları bu anlamda sürekli karşımıza çıkmakta
hastalar ya da hasta yakınları herhangi bir sağlık hizmeti aldıklarında bu kavramları da
bilerek – ya da tam anlamıyla bilmeyerek – hekimin karşısına çıkmaktadır. Bütün bu
nedenlerden dolayı hekimler artık branş seçimlerini yaparken branşın taşıdığı risk
faktörlerini göz önünde bulundurarak, kendilerini bir anlamda korumak için, yapılan
işlemden veya tedaviden dolayı hasta ile karşı karşıya gelmek istememektedir.
Katılımcıların görüşlerinden yola çıkılarak branşın taşıdığı risk faktörünün hekimlerin
branş seçimini etkilediği ve bu seçime yön verdiği düşünülmektedir. Bu durumu
araştırmanın katılımcılarından Çocuk Cerrahi Uzmanı H3 “ … hasta ex̄ olduğu zaman
veya hastada bir sakatlık olduğu zaman kalıcı veya geçici bir sakatlık olduğu zaman
sürekli ee bazen idarenin de desteği oluyor veya olmuyor sürekli savcılığa İl İdare
Kuruluna, Sağlık Müdürlüğüne, Başhekimliğe değişik mercilere Sağlık Bakanlığına,
BİMER’e her türlü şikayet oluyor ve herkes her hafta soruşturma geçiriyor. Yani riskli
işleri yapan soruşturma geçiriyor, insanın hevesi kırılıyor morali bozuluyor aman bir
daha dokunmayayım diyorsunuz. Ben mesela, önceden yaptığım birkaç tane ameliyata

85
şu an hiç dokunmuyorum. Yani riski büyük ameliyatları yapmıyorum. Hayır ben
yapamam diyorum fakülte ile görüşün diyorum ya da başka arkadaşlara yaparsan böyle
hasta var diyorum. yani bu ameliyatları insan yapabiliyor ama yaptığında da olumsuz
durumlarda büyük cezalar çekiliyor yani” şeklinde açıklamıştır.

Risk kategorisine ilişkin olarak malpraktis riski, komplikasyon riski, ameliyat


riski ve hekimlerin malpraktis sigortası kodları oluşturulmuş, katılımcıların bu
kategoriye ilişkin ifadelerinden örnekler aşağıda verilmiştir:

Ha bu arada bazı bölümlerin tercih edilmemesinin bir başka nedeni de malpraktis. Şu an her
şeyden herkes yargılanıyor. Yaptığı en ufak bir işlemden ya şikayet ediliyor ya mahkemeye
veriliyor insanlar. Niye ben o kadar riske gireyim, niye o branşı seçeyim diye düşünüyor kadın
doğumcular mesala yüksekken puanları düştü, plastik cerrahların puanları düştü (H13, kadın, 42
yaş).

Bizim branşımız çok önemli ve çok riskl ya. 1 kglık çocuğa müdahale edebiliyoruz yani anestezi
entübe ediyor, cerrah başına geçiyor, işte göğüs tüpü takıyor veya göğsündeki kitleyi işte havayı
veya sıvıyı alıyor veya göbeğinden başka bir sıkıntı varsa kateter konuluyor veya bağırsakları
dışarda doğuyor, yani bağırsakları içine koyuyor o zaman solunum sıkıntısı oluyor, işte yani bu
arada, anüsü olmayan çocuklar doğuyor veya bağırsakların bir kısmı yani çalışmayan diyelim
artık yokluğu da oluyor çalışmayan da oluyor o türlü çocuklara müdahale edilebiliyor. Düşün
bunları ameliyat ediyor ve iyileştiriyoruz ama bunlar büyük bir risk taşıyor (H3, erkek, 59 yaş).

…nerede nöbet az, nerede malpraktis yok, böyle hastaya zarar verme ihtimali olmayan, işte
komplikasyon olmayan, işte böyle risk almayan grupları seçiyorlar (H5, erkek, 46 yaş).

Özellikle cerrahi branşlara çok fazla sorumluluk yüklendi, operasyon riskleri var, tazminatları
var bu branşların sigortaları çok yüksek biliyor musun ben mesela zorunlu mesleki sigorta diye
bir şey var. Bu sigortada atıyorum ben 5 lira ödüyorsam, cerrah 15 lira ödüyor. Neden e hastaya
bir şey olursa diye ondan daha fazla para alınıyor. Öylele yapacaklarına hekimlerin hepsi aynı
parayı ödesin, geri kalanını devlet üstlensin olmaz mı? kendi belirlesin, cerrahın riski daha çok,
tazminatı ona göre olsun değil mi? (H6).

….bir de riski az olan bölümleri, daha rahat olan, yani çalışma koşulları uygun olan, düzenli bir
hayat kurabilecekleri, maaşı da iyi olan, döneri çok olan branşlar genelde tercih ediliyor (H14,
kadın, 41 yaş).

…..Ne koyup, ne aldığınızla alakalı. İşte bir Beyin Cerrahisi uzmanı, bir Kalp Damar cerrahisi
uzmanı asistanlığı boyunca yaşantısı boyunca çok şey koyuyor o orandan daha azını alıyor.
Koyduğu emek ve aldığı risk daha fazla (H7, erkek, 46 yaş).

Yani şöyle bir durumda var aslında. Biyokimya Uzmanı ile Genel Cerrahi Uzmanı arasında çok
büyük bir farklılık yok. Gelir olarak çok ciddi bir farklılık yok, fakat yapılan sarf edilen efor
kaygılar, malpraktis kaygısı, nöbetler hasta ile ilgilenme yani birçok dezavantajı var (H11, erkek,
38 yaş).

…şimdi kadın doğumcu hastanede çalışıyor, risk alıyor, çocuk doğacak, 2 tane risk alıyor. Hem
çocuğun hayatı, hem annenin hayatı ve malpraktis çok daha fazla çıkıyor. Yani komplikasyon
çok oluşuyor ama sonuçta hekim suçlanıyor (H9, erkek, 48 yaş).

86
Hah işte burda duralım, hekim hasta görmek istemiyor değil, hekim geri çekiliyor, bu sistem
hekimleri bu hale getirdi. E şimdi ben onca risk alacağım ondan sonra da üstüne ameliyat
yapacağım, hakkımı alamayacağım, sonra hasta yakını gelecek, hastamı öldürdü, sakat bıraktı,
ihmaldi falandı filandı (H12, erkek, 49 yaş).

Bir de malpraktis durumu var tabii. Artık öyle avukatlar var ki, artık sistem öyle oldu ki, artık
böyle insanlarda açık arıyorlar. Yani kusur arıyorlar. Sırf bu işlerle ilgilenen Avukat arkadaşlar
var. İşte hasta ile birlikte olup hareket ediyorlar. Bizim bir de sigortamız var biliyorsunuz
kendimizi sigorta ettirdik, yaklaşık kaç yıldır 8 yıldır, 10 yıldır işte sigorta şey yaptık. Bunlar da
etkiliyor tercihleri (H5, erkek, 46 yaş).
Hekimler zaten şu anda yapıyor ki, risk istemiyor cerrahlar. Komplike vakaları istemiyor,
sallıyor, hekim bakıyor hastanın durumu sıkıntılı hasta şikayet edecek. E ben şimdi ameliyat
edersem bu hastayı karşılığını alamayacağım, bir başka yandan da hasta şikayet edecek, sorun
çıkacak diye düşünüyor. O yüzden istemiyor yani hekimlerde geri çekilme durumunda (H5,
erkek, 46 yaş).

Ceza Faktörleri

Hekimlerin branş seçimine etki eden faktörler arasında ceza faktörleri, risk ve
şiddet faktörleri ile bağlantılı olarak ortaya çıkan bir faktördür. Araştırmanın
katılımcıları özellikle ceza faktörüne ilişkin yanıtlarında idari soruşturma, mahkeme,
şikayet gibi konuların motivasyonlarını düşürdüğünü üstelik herhangi bir şikayet
esnasında tek başlarına kaldıklarını ve bu nedenle bir takım önlemler aldıklarını
bildirmişlerdir. Katılımcılardan Acil Tıp Uzmanı H10 “…seni şikayet ederler hemen
BİMER CİMER HİMER artık neyse. Seni hemen şikayet ediyorlar, şikayet edebilir
bunda bir sıkıntı yok, biz de şikayet ediyoruz, ama önemli olan ne, bunu okuyan
merciinin burda doktorun hiçbir hatası yok deyip yırtıp atması lazım. Yani ben nöbetten
çıkıp gelip buraya savunma yazmak zorunda değilim. Bana rapor yazmadı, neden rapor
yazayım gribe? Bu adamı adam yerine koyup ben ona cevap yazmak zorunda
kalıyorum. Bu benim işim değil” şeklinde ifade etmiştir.

Katılımcılardan H12 Üroloji Uzmanı “Tabii ki kaçıyorlar, sen olsan kaçmaz


mısın? Hasta iyi olsa teşekkür bile etmeden gidiyor, ama eğer aksilik olsa şikayeti,
cezası, mahkeme mahkeme sürünüyorsun. Niye bununla uğraşsın hekim? Senin bu
işten alacağın para ile en büyük ameliyattan alacağın para arasında 100 lira var yani.
Niye uğraşayım? Neden ben riske girerke,n her türlü sorumluluğu alırken, insan hayatı
gibi hem vicdanı yükü olan, hem de ciddi sorumlulukları olan bir iş yaparken, üstelik
bir cerrah için ameliyata girmek çok kolay değilken neden strese gireyim.Mesela bir
sürü stres var, Cerrah bir sürü stres olabiliyor, bende de oluyor her günüm her günümü

87
tutmaya biliyor. Bütün bunları yaparken, ben bütün bunları sırtlanıranırken, bunun
karşılığı bana verilmiyorsa, ne gelir olarak, kazanç olarak, bunlar bana yapılmıyorsa
karşılığını alamıyorsam, ben neden bu riske gireyim ki? Sen olsan girer misin?” ifadesi
ile cezaların hekimleri olumsuz yönde etkilediğini belirtmiştir. Ceza faktörleri alt
kategorisinde idari soruşturmalar”, “tazminatlar”, “mahkemeler”, “yargılanmak”,
“BİMER-CİMER Şikayetleri”, “savunma yazma”, “yanlış yapıldığında yalnız kalma”
ve “yasal problemler” kodları oluşturulmuş ve katılımcıların bu kategoriye ilişkin
ifadelerinden örnekler aşağıda çıkarılmıştır:

…yani çok seviyorlar hastalar yani bunun için biliyorsunuz sağlık hukuku var. Benim kardeşim
de hukuk okuyor ama bu bir sektör olsu şimdi, bunun için avukatlar yetiştiriliyor. Zaten
malpraktis davalarına bakmak için hastaların peşinde neredeyse avukatlar. Yani hastane
bahçesinde dolaşıp hasta yakınlarını şey yapan avukatlar var. Yani işte size yardımcı olalım
doktoru dava edelim işte hakkınızı savunalım işte falan filan (H8, kadın, 39 yaş).

....beni ne mutlu edecek oan bakıyorum. Benim hayatımda huzurumu bozacak herhangi bir şey
olmaması lazım. benim de huzurumu en çok bozacak şey en çok hukuki işler, insanlarla karşı
karşıya gelmek. Mesleğimi böyle kimseye bulaşmadan yapayım, yeterli miktarda çocuklarıma
bakacak kadar, karnımı doyuracak kadar para kazanayım, yapabiliyorsam hukuki şey de
olmazsa, yaşar giderim yani. Doktorlar çok yoruldu bu hukuki konulardan artık (H11, erkek, 38
yaş).

İngiltere’de bir adamın ayak bileği kırılıyor, baya böle parçalı kırık, ameliyat olması gerekiyor.
Yani adam kendini ameliyat ettirecek bir doktor bulamıyor, çünkü tazminatlar çok yüklü, yani bu
ameliyatı orada yaparsa hekim, sonradan bir sakatlık durumu filan olursa, tazminatın altından
kalkamaz yani. Neyse ondan sonra bu adama diyorlar ki sen bu ameliyatı Türkiye’de olsana tabi
bu olay bu tazminatlar filan çok yaygın olmadan önceydi. Adam geliyor ameliyatını olup
ülkesine geri dönüyor. İşte bak dünyanın neresinde olursa olsun insanlar bazı kararlarında
kendilerini düşünmek zorunda. Bak İngilterede de adam riskini ve tazminatını düşünüyor. Bizde
de öyle adam bakıyor başımı niye ağrıtayım diyor. İşte bunlar üzerine çalışılması gerekli (H6,
erkek, 52 yaş).

Sonuç itibariyle orda bitmiyor. Çok fazla hasta görmek, riskin çok fazla olması demektir. Yanlış
yapma riskini arttırır ve yanlış yaptığın zaman, yanında kimse yoktur direk mahkemedesin (H9,
erkek, 48 yaş).
Hastalar şu an hekimlere çok farklı gözle bakıyorlar Tabii bunlar yanlış politikalarının sonucu,
en ufak bir şeyde, hekimle hasta karşı karşıya geliyor. Hekim tek başına kalıyor şikayet
durumunda, bu durum tabi çok can sıkıcı bir şey (H14, kadın, 41 yaş).
…hasta iyi olsa teşekkür bile etmeden gidiyor sana. Aksilik olsa şikayeti cezası mahkeme
mahkeme tek başına sürünüyorsun (H12, erkek, 49 yaş).
Tabii bu durum çok moral bozucu yani öncelikle ben mesela dosyalarda muhakkiklik yapıyorum
diyorum ya hekimleri çağırıp ifade almam gerekiyor. Yani zorunlu bunu yapmak zorundayım. 30
yıllık hekimler karşıma geçiyor diyor ki 30 yıllık hekimim ilk defa başıma başıma geldi Ben de
diyorum ki kusura bakmayın yani bunu yapmak zorundayım diyorum. Dosya önüme geldi, sizi
çağırmakla yükümlüyüm, ifadenizi almakla yükümlüyüm, dosyanız incelemekle yükümlüyüm
diyorum ama hekimler böyle çok canları sıkkın oluyor. Özellikle eski hekimler bunu hoş
karşılamıyor. Doktor öldürmek için yok ki diyorlar, takdiri ilahi de var diyorlar. Ben de
katılıyorum yani doktorun da yapacakları sınırlı. Hani bazen yaşatamıyor istese de (H14, kadın,
41 yaş).

88
Mesela hekimlerin başına gelen davalar var. Bu davalarda hekimler taksirle adam öldürmekle
filan suçlanıyorlar. Bildiğin mahkemeye gidiyorsun yani (H11, erkek, 38 yaş).
Şimdi doktora insanlar çok kolay ulaşabiliyor. Doktor senin yanına geliyor, ondan sonra senle
muhabbet ediyor yine de tatmin edemiyorsun. Yani verilen tedaviye sadık kalmayıp buna bağlı
kalp krizi geçiren ya da beyin kanaması geçiren hastanın ölümünden seni sorumlu tutuyorlar.
Annesine babasına sözünü geçiremeyen insanlar, hasta yakınları, seni dövebilirim, sana zarar
verebilirim özgüvenine sahip, çünkü bunun cezası yok, bunun cezası ıvır zıvır (H10, erkek, 43
yaş).

Uzmanlık ve Statü Faktörleri

Hekimlerin branş tercihlerine etki eden faktörler arasında uzmanlık ve statü


faktörleri de bulunmaktadır. Katılımcılar bu faktöre ilişkin olarak hekimlerin aile
baskısı, toplumsal baskılar, hastaların uzman hekime güvenmeleri gibi nedenlerle branş
tercih ettiklerini hatta bu durumun üzerlerinde baskı yarattığını ifade etmişlerdir. Bütün
bunlara ek olarak uzmanlığın gelirinin ve pratisyen hekimden daha çok olması gibi
nedenlerin uzmanlık seçimini etkilediği ifade etmişlerdir. Kalp ve Damar Cerrahi
Uzmanı H7 bu duruma “Biliyorsun son sınıftaki tıp öğrencisine İntörn doktor deniyor.
Unvanı var, İntörn Doktor. Ben mezun oldum bir arkadaşım var o da İntörn doktor. İşte
soruyorlar; evladım ne işle meşgulsünüz? Ben doktorum. Ha iyi, ne doktorusun. Ben
daha yeni mezun oldum. Sen ne evladım? Ben İntörn doktorum. Aaaa aferin iyi çok
güzel” ifadesi ile dikkat çekmiştir.

Uzmanlık ve statü faktörleri alt kategorisinde “toplumsal baskı”, “uzman olma


zorunluluğu”, “diğer hekimlerin bakışı”, “prestij”, “mesleki saygınlık”, “unvan”,
“uzman hekimlerin gelirinin daha fazla olması” kodları oluşturulmuş, katılımcıların bu
kategoriye ilişkin ifadelerinden örnekler aşağıda çıkarılmıştır:

Türkiye’de sistemin yapısı, aile biçimi, kapasitenin üzerine kurgulanmayıp, uzman üzerine
kurgulandığı için uzmanlık yapmak zorunda bir bakımdan. Hem gelir açısından yine gelire
geliyoruz. Hoş bugünkü sistemde öyle görünüyor birçok pratisyen uzman, uzmandan daha iyi
kazanıyor. O ayrı bir şey. Ama görünürde statüsü, toplumun bakış açısı, prestiji açısından uzman
olmak zorunda hissediyor. Çünkü diğer türlü ikinci sınıf doktor olarak sınıflandırılıyor (H7,
erkek, 46 yaş).

Türkiye’de her hekim uzman olmak zorunda değil fakat aileler çocuklarının doktor olduğunu
etrafta konuştukları zaman, branşının ne olduğuyla ilgili direk soru ile karşılaşıyorlar. Bu
ailelerde otomatik olarak stres yapıyor. Aile bunu çocuklarına da yüklüyor farkında olmadan. Ha
uzman olmak güzel ama pratisyen olarak çalıştığım dönemde ben çok mutlu olarak aile hekimi
olabilirdim, fakat hem maddi kayıp çok fazla hem de doktor arkadaşların sana bakışı çok rahatsız
ediyor, irrite ediyor (H10, erkek, 43 yaş).

Uzman olmak zorunda değil aslında her hekim. Ben hani bunu uzman olduktan sonra anladım.
Ben uzman olmadan önce yaklaşık 5 sene pratisyen hekimlik yaptım. Pratisyen arkadaşlar da

89
uzman olmadıkları zaman aslında bir eziklik hissediyorlar. Bunu gördüm ben uzman
arkadaşların maalesef bakış açısı böyle,Türkiye'de bakış açısı böyle (H13, kadın, 42 yaş).

Ben mesela okulu bitirdim, hiç uzman olmak gibi bir niyetim yoktu. Ayrıca okulu bitiren herkes
uzman olacak diye bir kural da yoktu. Ama ne zaman oradan oraya, oradan oraya savrulduğumu
gördüm, ondan sonra sinirlendim. Ev var, o var, bu var, ne zamana kadar yer değiştirebilirsin ki.
Hem bundan hem biraz da unvan almak gerekli diye düşündüm. Pratisyenlikte
karşılaştıklarımdan dolayı böyle düşündüm (H6, erkek, 52).

Yani genelde insanlar pratisyen olarak kalmak istemiyor. Yani her şey olabilirsin herhangi bir
durumda görevlendirilebilirsin. Açık kapatmak amaçlı, mesela 112 kontrol merkezinde. 10 sene
hasta bakmamış bir hekim, sonrasında ihtiyaç durumunda, ya da hani olağanüstü hallerde de
görevlendiriliyor ya, hani orda bilfiil hani kanlı bir olaya da girmek zorunda kalabilir. O hekim
unutmuş da olabilir artık hasta bakmayı, hani daha iyi müdahale de edemeyebilir, o yüzden, hani
ne olduğum belli olsun, uzmanlığım olsun kafasına giriyor hekimler. Aslında sistem yanlış.
Sistem seni resmen uzman olmaya itiyor. Hani insan okuyabildiği kadar okumalı bence ona da
karşı değilim ama ben arkadaşlarıma söylüyorum. Pratisyen kalmak şey ya nasıl analatayım, bu
ülkede pratisyen olunmaz yani. Pratisyenler de TUS a çalışmak istemediği için kalıyor. Yani
hani çok çeşitli nedenleri var bu uzmanlık istemenin. Mesela maaşını artırmak isteyebilir,
şartlarını iyileştirmek ya da unvan için uzman olmak isteyebilir (H14, kadın, 41 yaş).

Türkiye’de sistemin yapısı, aile biçimi, kapasitenin üzerine kurgulanmayıp, uzman üzerine
kurgulandığı için hekimler uzmanlık yapmak zorunda bir bakımdan. Hem gelir açısından yine
gelire geliyoruz. Hoş bugünkü sistemde öyle görünüyor, birçok pratisyen, uzmandan daha iyi
kazanıyor. O d ayrı bir şey. Ama görünürde statüsü, toplumun bakış açısı, prestiji açısından
uzman olmak zorunda hissediyor. Çünkü diğer türlü ikinci sınıf doktor olarak sınıflandırılıyor
(H7, erkek, 46 yaş).

Yani tıbbın esas tıbbın en büyük tercih edilmesinin sebeplerinden bir tanesi biraz da statü bana
göre. Yani bu Roma döneminde de böyleydi. Yani hekimler sihirli işler yapıyorlardı. Yani
senatoda gene hukukçular, din adamları, sosyologlar varmış o dönemde ama hekimler fakir
zümrenin, statü olarak daha hızlı ilerlemek için tercih ettiği bir meslekmiş. O gün hekimlik statü
meselesiymiş, bugün uzmanlık, statü meselesi değişen bir şey yok yani (H11, erkek, 38 yaş).

Benim hekimliğe girişim çok da isteyerek miydi? Hayır. Teşvik edildim. Hekim ol, doktor ol
tarzındaydı. Pratisyen kalmak istemediğim için uzman olmaya çalıştım. O zaman yoktu aile
hekimliği, pratisyen hekimliğe hekim gözüyle bile bakılmıyordu. Şimdi de öyle. Statüsü çok
düşük, illa uzmanlık gerekiyor şimdi (H9, erkek, 48 yaş).

1.1.3. Sistemsel Faktörler

Katılımcıların branş seçimine etki eden faktörlere ilişkin verdikleri cevaplara


göre oluşturulan sistemsel faktörler alt teması “performansa dayalı ek ödeme
uygulamasına ilişkin faktörler”, “uzmanlık eğitimine ilişkin faktörler” ve “sağlık
politikaları” olarak üç alt kategoride gruplandırılmıştır. Sistemsel faktörlere ilişkin
kavram haritası Şekil 7’de gösterilmiştir.

90
Şekil 5:Sistemsel Faktörlere İlişkin Kavram Haritası

91
1.1.3.1. Performansa Dayalı Ek Ödeme Uygulamasına İlişkin Faktörler

Bu araştırmada performansa dayalı ek ödeme uygulaması hekimlerin branş


tercihini direkt etkileyen bir faktör olarak ortaya çıkarılmıştır. Türkiye’de performansa
dayalı ek ödeme uygulamasına 2006 yılında geçilmiş olması önemli branşlara ilişkin
TUS taban puanlarının özellikle 2007 – 2017 yılları arasında değişkenlik göstermesinin
altında yatan sebepler arasında bu uygulamanın olabileceğini düşündürmektedir. Zira
performansa dayalı ek ödeme uygulaması hekimlerin şartları ve gelirlerini ilgilendiren
en önemli değişiklik olup, branşların TUS puanlarında da anlaşılacağı üzere, bu durum
bugün hekimlerin performans puanı yüksek branşları tercih etmek istediğini
düşündürmektedir. Konu ile ilgili Aile Hekimliği Uzmanı H13 “Evet performans
gelirinden bahsediyorum. Hekimler bugün performans puanı yüksek olan branşlara
gitmek istiyorlar, sırf gelirden dolayı” şeklinde ifade etmiştir. Bunun yanı sıra
katılımcıların görüşlerine göre performansa dayalı ek ödeme uygulaması son yıllarda
hekimlerin branş tercihlerini etkilemektedir. Konu ile ilgili olarak Ortopedi Uzmanı
H11 “…Sebebini ben sana söyleyeyim performans sistemi. Aslında sağlık politikaları
organizasyonel anlamda bir düzenleme ile başladı ama çok fazla ayrıntı geldi.
Bunlardan biri de performans sistemi ve bu ayrıntıların bu kadar sıkıntı yaratacağı
bence planlanmamıştı. Daha doğrusu düşünülmemişti. Bu ayrıntılar da tamamen şeyi
değiştirdi hekimlerin tercih sistematiğini değiştirdi.” şeklinde ifade etmiştir. Psikiyatri
Uzmanı H9 ise “Atıyorum pre klinik yapan birisi biyokimya yaptı diyelim. Çok fazla
risk olmuyor onlarda ama adı hekim, cumartesi - pazar dahil nöbet yok, bayramı tati,
sonuçta uzman hekim ve aldığı para da bir cerrahla hemen hemen aynı. Dolayısıyla
insanlar aynı parayı alıyor, üstelik cerrah değil, performans kaygısı yok, performans
yapmak zorunda değil. Niye aynı paraya gecesi gündüzü belli olmayan bir branşa
gideyim diye düşünüyor. Klinik branşların bazıları çok sıkıntılı. Hem hastayı düşün
hem performansı düşün o yüzden tercihler değişti diye düşünüyorum.” şeklinde ifade
etmiştir. Dahiliye Uzmanı ise “Majör faktör ben bunu iddia ediyorum majör faktör.
Yani zaten TUS sıralamasındaki puanlardan da görülebilir bu. Yani mesela
Biyokimyanın puanı 70 ve üzeri alıyor, atıyorum Radyoloji öyle. Nedir bunlar? Nöbet
yok, hasta ile karşılaşma yok, stres yok döner sermaye fazla alıyor, performans puanı
yüksek, ortalamadan alıyor, ortalamanın üzerinden alıyor, öbür tarafta ne oluyor?
Atıyorum Genel Cerrahi hem hasta stresi, performansı tutturayım düşüncesi. Şimdi

92
bakın Beyin Cerrahisi ve Kadın Doğum da diplerde. Son yıllarda şu an böyle
performans olarak, döner sermayeden fazla puan alan, performans puanları yüksek,
pre klinik branşlar, özellikle biyokimyadır radyolojidir, mikrobiyolojidir, laboratuvar
bölümleri tercih ediliyor”, Üroloji Uzmanı H12 ise “Performans sistemi direk etkiler
yani gelir bir insanın hayatında en önemli şeydir. Gelir derken biliyorsun hekimler kuş
gibi maaş alıyor artık ona maaş diyebilirsek o da ayrı bir konu. O yüzden performansa
yöneliyor insanlar. Laboratuvar branşları bugün neden çok tercih ediliyor? Performans
sistemi yüzünden, hem uğraşmayayım hem de dönerimi alır otururum diyor adam.”
şeklinde ifade ederek performansa dayalı ek ödem sisteminin branş tercihlerini direkt
etkilediğini belirtmiştir.

Araştırmanın katılımcıları performansa dayalı ek ödeme sisteminin bazı etik


ihlalleri de beraberinde getirdiğini belirtmişlerdir. Katılımcılardan Dahiliye Uzmanı H5
bu durumu spesifik ve açıkça şu şekilde ifade etmiştir: “Gerçekten bunu üzülerek
söylüyorum. Hekim arkadaşlarımız daha fazla nasıl para kazanabilirim, daha böyle
gelirimi nasıl artırabilirim, buna kafa yoruyorlar. Yani şu an Türkiye'de hekimlik, yani
gerçekten kötü bir yere gidiyor. Tamam muayenehanecilik kapandı, o sistemde çok iyi
bir sistem değildi ama bazı hekimlerimiz gerçekten hastanede muayenehanecilik
kafasında çalışıyorlar. Yani daha fazla nasıl para kazanabilirim, gelirimi ne yapıp
artırabilirim yarışındalar. Bu üzücü yani. Ben var ya neler görüyorum anlatayım.
Hasta geliyor soru soruyor, diyor ki, herhangi bir branş hekimini ilgilendiren küçük bir
soru soruyor. Hekim arkadaş yanıtlıyor sonra o hastanın kimliğini alıp giriş yapıyor.
Yazık bu devlete ya, gereksiz harcamaları artırıyor. Başka bir örnek hasta ya da hasta
yakını geliyor, başka bir polikliniğe gidecek, diyelim sonucunu çıkartmak istiyor ona da
aynı şekilde, kimliği alınıyor, bu hastaya giriş yapılıyor. Yani böyle bir şey olabilir mi?
Biz bunları görüyoruz, bunların üzerine gidilmiyor. Ama bu tabii ki vicdanla ilgili bir
şey artık yapacak hiçbir şey yok.”, yine aynı konuda Nöroloji Uzmanı H8 “Mesela ben
bunu biliyorum yani ürolojiye geliyor hasta, üroloji doktoruna ama nöroloji ile üroloji
karışıyor ya, zaten bizim halkımızda çok karşılaşılan bir durum bu yani, adam sana
geliyor sana anlatıyor, ben anlıyorum ki, bu adam ürolojiye gelmek istiyor aslında,
idrar yolumda enfeksiyon var, yanma var diyor. İşte ben diyorum ki burası orası değil
siz ürolojiye gidin, ben sizin girişinizi iptal ettim, gidin ordan alın sıra diyorum. Ama

93
sırf o adam oraya gelmiş diye, girişini açtırıp, tit isteyip sonucu da ürolojiye gönderen
hekimler var mesela etik mi bu ya.” ifadesi ile etik ihlallere dikkat çekmiştir.

Performansa dayalı ek ödeme uygulamasına ilişkin faktörler alt kategorisinde


“performans geliri”, nöbet – icap ücretleri”, “performans puanı”, “sabit performans
puanı”, “performans puan ortalaması”, “az koyup çok kazanma”, “aldığı parayı artırmak
isteme”, “etik”, “kazanç” kodları oluşturulmuş ve katılımcıların bu kategoriye ilişkin
ifadelerinden örnekler aşağıda verilmiştir:

Mesela performansa tekrar gelirsek. Mesela benim eşim çocuk psikiyatri uzmanı TUSta çok
yüksek puanla çocuk psikiyatrisine yerleşti. Gerçekten çok iyi bir puan aldı. Devlette çalışıyor ve
hiçbir performansı yok. Çünkü cerrahi bir branş değil, diğer hekimlerin yazdığı gibi ekstra işlem
giremiyor ha girmesin de zaten. Bu arada cerrahlar mesela ameliyat giriyor, girişimsel işlemler
Giriyor, yaptıkları işlemi tekrar tekrar girebiliyor, performans puanı yüzünden. Eşim aslında çok
yüksek puanla girdi ve Türkiye'de sayılı bir branşa girdi ama istediği performansı alamıyor. Yani
şunu demek istiyorum, cerrahi branşlar nasıl performansımı artırırım derdindeyken, bazı dahili
branşlar da bu sisteme uygun değil (H14, kadın, 41 yaş).

Zaten hekimlerin ücretlendirilmesi ile ilgili bana göre temelde büyük bir sıkıntı var. Ben ek
ödemenin bizi oyaladığını düşünüyorum. Çünkü bunların hiçbiri emekliliğimize yansımıyor.
İnsanlar artık hekim olmayı bile tercih etmiyor yani gençlere baktığımız zaman eskiden tıp
okumak şu anda arka sıralara doğru gidiyor. Çünkü para kazanılacak bir şey olmaktan çıktı artık.
Maaşlarımız inanılmaz düşük, yani asıl maaşlarımız inanılmaz düşük. Bunlarla emekli oluyoruz,
bu özlük açısından ciddi bir kayıp, yıllık izin kullandığımız zaman veya hasta olduğumuz zaman,
rapor aldığımız zaman, ek ödeme alamıyoruz, hayat standartları çok düşük oluyor o zaman. Yani
şu anda almış olduğumuz ek ödeme çok fazla bir ek ödeme değil. (H2, kadın, 48 yaş).

Nöbette acil hastalar geliyor ve hakkından gelebileceğimiz olduğu gibi, yani yoğun bakımlık
hastalar, yatalak olan hastalar, anomalili hastalar da geliyor ve artık son durak yani. Nöbetin
riskleri var ama yani hiçbir karşılığı da yok yani. Çok alsan 1000 tl para alırsın yani bir ayda
nöbetten…. performans sistemi bazı yönlerden iyi, yani muayenehaneleri kapattık iyi de oldu
ama bir eşitsizlik, dengesizlik, haksızlık ve hakkaniyetsizlik var. Yani bir kişi 8 saat hastanede
kalıyor ya nasıl 120 bin puan yapılıyor diye kimse düşünmüyor, sormuyor (H3, erkek, 59 yaş).

Şu anda dediğim gibi tek kriter, tek kriter para, para, para. Bu çok kırıcı, çok üzücü. Herkes işte
ne kadar döner alabilirim, dönerimi ne kadar artırabilirim, performans puanımı nasıl
arttırabilirim diye uğraş içindeler. Bu da kişilerin kesinlikle branş tercihini etkiliyor. Cerrahi
branşlarda düşme var. Yani bazen kontenjanları açık kalıyor kimse tercih etmiyor yani ek
kontenjanı açıyor, kimse yine tercih etmiyor bu durumda açık oluyor öyle. Ama ben özellikle bu
ilk şeyi vurguluyorum, yani bu performans kısmını, şu an olmazsa olmaz tek şey döner sermaye.
Kişilerin göz önünde bulundurdukları tek şey, döner sermaye. İnsanlar biliyor musun artık tercih
ederken böyle geziyorlar gelip bize soruyorlar, kaç lira döner alıyorsunuz, kaç gün nöbet
tutuyorsunuz diye (H5, erkek, 46 yaş).

Yani şöyle bir durumda var aslında Biyokimya uzmanı ile Genel Cerrahi uzmanı arasında çok
büyük bir farklılık yok, gelir olarak çok ciddi bir farklılık yok, fakat yapılan sarf edilen efor,
kaygılar, malpraktis kaygısı, nöbetler, hasta ile ilgilenme yani birçok dezavantajı var (H11,
erkek, 38).

Performansın kötü olan tarafı şu, dahili branşlar için konuşuyorum, belki de gereksiz bir şekilde
çok fazla ilaç yazabiliyor hekim, gerekli olmayan şeyler yapabiliyor. Duyuyoruz gerekli olmayan
ameliyatlar, aslında ameliyat olmadan da tedavi edilebilecek iken, belki yaptığı ameliyat yanlış

94
bir ameliyat olmayabilir, diz protezi atıyorum, diz protezi olmadan da hasta 4-5 sene idare
edebilecekken, o durumdayken, hastayı o şekilde ikna etmek yerine gelsin protez yapalım
diyebiliyor arkadaşlar. Yani tıbbi kararları etkiliyor. Antidepresan yazımından düşünecek
olursak, antidepresan yazılmadan veya önerilerle de çözebilecekken performans var çok fazla
hasta bakmak zorundayım diyor, yazıyor antidepresanı gönderiyor gibi. Çünkü daha fazla hasta
bakmak durumunda. Bu defa tedavileri etkileyebilir bu performans sistemi, yanlışlığa sevk
edebilir fakat yanlışlıktan ziyade daha basit şeylerle çözülebilecek şeyleri daha farklı yönde
çözdürmeye yaklaşabilir (H9, erkek, 48 yaş).

Ben performans istekçisiydim, yani 2000 yılında dekanla konuştuğumu hatırlıyorum. Böyle bir
sistem olmaz, olması gereken şudur, herkes ne üretiyorsa bunun karşılığını almalıdır diye
Dekanla bizzat konuştuğumu hatırlıyorum. O zamanki görüşlerimi hiç unutmadım. Performas
sistemi geldi ve geldikten sonra ben onu söylemimi ne kadar karşılıyor diye yakınen takip ettim.
Hiç böyle bir şey hayal etmemiştim ve yani benim performans sisteminden kastettiğim şey
gerçekten insanların performansları kadar gelir sahibi olmasıydı ama pratikte gördüğüm şuydu:
performans sistemi tamamen bir kapalı kutunun içinde uygulanıyordu, o kapalı kutu zaten birileri
tarafından belirleniyordu, yani gelir sınırı olan bir sitemde performans olmaz ki. Yani dış
çerçeveleri belli olan bir mekanizma, performasın serbest olamadığı bir mekanizmadır. Sonra
batık ki yıllar içerisinde toplam bütçe küçülüyor ama bir performanstan bahsediliyordu. Bu biraz
komik oluyordu açıkçası, performans geliri düşüyor ama insanlar deli gibi çabalıyor (H1, erkek,
60 yaş).

Ne bileyim hekimlerin birbirleri içerisinde yarış içinde olması, para almak için farklı şeyler
yapması yani ben hastanede hiç çalışmadığım için bilmiyorum ama hekimler arasında
konuşuşuyor bunlar. Bu sistem böyle şeyler yaptırıyor insanlara (H14, kadın, 41 yaş).

Mesela performanslar şişiriliyor. Hekimler yapmadıkları işlemleri yapmış gibi şişirip, tabi sistem
buna müsait, ortalamayı tutturmak için bunu yapmak zorunda oluyor hekim. Ben uzman
olduktan sonra Şırnak’ta mecburi hizmet yaptım. Orda çok iyi, gerçekten çok çalışkan bir
dahiliyeci vardı. Kız gerçekten ne yaparsa onu sisteme girerdi ama benim kadar para alamazdı.
Çünkü puanları şişirmiyordu. Ben o zaman döner inceleme komisyonundaydım, çok kavgasını
ettim bunun, orada yüksek puan alan adam o zaman performansını ispatlasın diyordum. Sonra ne
oluyor, puanları şişiren doktorla karşı karşıya kalıyorsun. Mesela ben o zaman şunu önerdim,
hastalardan rast gele seçim yapacağım dedim, ohoo kıyamet koptu bir sürü tartışma, cephe
aldılar bana. Ne yapacaktım? Hastanın dosyasını alacaktım ondan sonra yapılan işlemlere
bakacaktım. Fazla girilen puanları silecektim. Böylece dahiliyeci arkadaşım da hak ettiğini
alabilecekti (H6, erkek, 52 yaş).

Mesela bazı branşların puanı yüksektir. Yani şeyi TUS puanı, ama TUS puanı yüksek olan
branşların, performans puanı da yüksektir, tercih ediliyor. Yani mesela cildiyenin hiçbir riski
yoktur. Performansı tavandan alır, tercih edilir, niye tercih etmesin? Ben burada ameliyat
yapıyorum, hasta kanıyor, hasta ölüyor, risk alıyorum, onunla cebelleşiyorum. Cildiyeci bakıyor
hııı o var, bu var, krem yazıp geçiyor. Kremle geçmezse gene gel diyor, başka krem yazarım.
Ben ne yapıyorum? Ameliyatta hata yaparsam hastayı kaybediyorum. Ben olsam ben de tercih
ederim Cildieyi, yani şuan imkanım olsa, Cildiyeyi yazarım tartışmasız (H12, erkek, 49 yaş).

Yani işte rahatlık, malpraktis ondan sonra, kazancına da bakıyor. Herkes daha rahat bir şekilde,
daha stressiz, üstelik devlette çalışıyorsan, birde kazancın daha da iyi oluyor. Hem rahat edeceği,
hem daha az çalışacağı, hem de performans puanı yüksek olan daha fazla kazanacağı branşlara
gidiyor hekimler. Benim gördüğüm son yıllarda gözlemlediğim bu (H13, kadın, 42 yaş).

95
1.1.3.2. Uzmanlık Eğitimine İlişkin Faktörler

Hekimlerin branş tercihlerini etkileyen uzmanlık eğitimine ilişkin faktörler


hekimlerin TUS sınavını kazandıktan sonra branşlaşacağı alandaki, klinikteki eğitimi ile
ilişkilendirilmiştir. Katılımcılar bu kategorinin altında nitelikli uzmanlık eğitimine
dikkat çekmiş, tıp fakültesi sayısının artmasını da bu doğrultuda eleştirmişlerdir.
Katılımcılar uzmanlık eğitimi sırasında mutlaka çok vaka görülmesi gerektiğine dikkat
çekmiş, iyi bir üniversitede bulunan klinikte eğitim alınması gerektiği yönünde
görüşlerini ifade etmişlerdir. Bu durumu Kalp ve Damar Cerrahi Uzmanı H7 “Temeli
iyi bir klinikten olacak o şart, iyi bir klinikte yetişmesi gerekiyor, biraz da gözü kara
olması gerekiyor mücadeleci olmak gerekiyor. Tıp fakültesi bir binadan ibaret değil. Bir
tıp fakültesinin geleneği olmalı. Bir kültürü olmalı. Ben Ankara Tıplıyım ihtisası
Hacettepe de yaptım. Ankara Hacettepe arası ekolleri çok farklıdır karşı karşıyadır
binaları birbirlerine tatlı sert bir rekabet içinde olmuşuzdur. İş birliği içindeydik ama
bir yerden de rekabet içindeydik tuhaf bir şey ekollerimiz farklı sınav sistemimiz bile
farklıydı iki taraftan da çok kıymetli insanlar yetişti ama işte bir kültürü olmalı. Sonraki
yıllarda mesela ben Kütahya da mecburi hizmet yaparken Tıp fakültesi açıldı binası bile
yoktu.” şeklinde ifade etmiştir.

Uzmanlık eğitimine ilişkin faktörler alt kategorisinde “nitelikli eğitim


alabileceği kliniği seçme”, “ekol üniversitenin kliniği”, “tıp fakültesinin geleneği”,
“nitelikli eğitim”, “hoca ile anlaşma durumu”, “TUS puanı”,“taban puan”, ”kontenjan”,
“asistanlık eğitimi süresi”, “uzmanlık eğitimi yapılacak il” kodları oluşturulmuş,
katılımcıların bu kategoriye ilişkin ifadelerinden örnekler aşağıda verilmiştir.

…bu arada uzmanlık eğitimini nerede yapacağın etkili. Biz Antalya'dan çıkmayalım dedik ama
buradaki üniversitede iyi yani, böyle düşününce hem il hem de klinik benim branş tercihim
etkiledi mesela (H13, kadın, 42 yaş).

Bir de mecburi hizmetten kaçış olarak herhangi bir uzmanlığa yerleşmek için tercih ediliyor
branş. Çünkü eğer pratisyen kalınırsa, ücra bir yere gidebilir hekim, ama uzmanlığı kazanırsa ya
üniversite hastanesinde ya da devlet hastanesinde asistanlık yapacak, sonrasında da en kötü
ihtimalle bir hastanede ya ilde ya da yani ilçe merkezinde çalışır (H4, kadın, 45 yaş).

…Ankara o yönden çok farklı yani portföyü açısından, tecrübe açısından, hocalar açısından ve
en önemlisi akademik yeterlilik açısından, Hoca kalitesi açısından çok farklı ve çok iyi bir
üniversite. Ha asistanlık zamanında çok yorulduk, çok nöbet tuttuk, belki çok okuma fırsatımız
olmadı ama bunun faydalarını perifere çıkınca uzman olunca, uzman olduktan sonra çok gördük.
Tecrübedir bu onu zamanla hissedebiliyorsun, zaten özgüveniniz olsun, tecrübeniz olsun sahaya
çıkınca hasta ile karşılaştığın zaman ortaya çıkıyor, bu çok önemli tabii ki (H5, erkek, 46 yaş).

96
Branşın zorluğu, maddi beklenti karşılama oranı , TUS da alınan puan, il, asistanlık yapacakları
il. Üniversite veya eğitim araştırma hastanesi, klinik diyebilirim yani aynı anlama geliyor.
Diyelim ki kişi Antalyada yaşamak istiyor, sırf bu yüzden branşa bakmaksızın ya da daha
sempatik gelen branşları il bazında değerlendirip sırayla yazıyor. Yani şehir kişinin o branşı
seçmesinde etkili, rahatlık ve alınan puan da körele, yani aldığınız puana göre en rahat bölümü
tercih ediyorsunuz (H8, kadın, 39 yaş).

Uzmanlık yapmak istiyorum. Ne yapayım diye düşünüyorsun önce. Mesela il tercihi yapıyorsun,
birde atıyorum, şu vilayete gitmek istemiyorum, memleketime yakın bir yer olsun, Isparta
Antalya, Denizli olsun. Burada hangi kadrolar boş gibi veya gittiğim yerde hoca ile anlaşabilir
miyim? diye düşünüyorsun, asistanlık zor bir şeydir. Hocaya uymazsam adam bana eziyet
çektirirse diye düşünüyorsun (H9, erkek, 48 yaş).

Ama bir başka nokta daha var. O da tıp eğitiminin yetersizliği ve eşitsizliği. Bugün Acil servisten
beni gece 11.30 ta arayıp, bu bir pratisyen arkadaş, adamın varisi var abi demesi. Niye aradın
kanıyor mu? Bir şey mi oldu? Bunu bile ayırt edemiyor bir pratisyen hekim arkadaş. Dolayısıyla
eğitimin ne kadar ayaklar altında olduğunun göstergesi bu. Arkadaşım iyi bir yerden mezun olan
veya iyi eğitim almış veya kendini mesleğine adamış bir hekimle aynı yetki ve sorumluluklara
sahip (H7, erkek, 46 yaş).

1.1.3.3. Sağlık Politikalarına İlişkin Faktörler

Hekimlerin branş tercihlerine etki eden faktörlerden biri de o ülkede yürütülen


sağlık politikalarıdır. Hekimin çalışma koşulları, maaşı, çalışma şekli gibi pek çok kural
sağlık politikaları aracılığıyla kurallara bağlanmaktadır. Türkiye’de 2003 yılından
itibaren sağlık sisteminde yapısal ve organizasyonel anlamda birçok reform yapılmış bu
reformlar sonucunda sağlık hizmetinin dağıtımı, organizasyonu ve yapısı yeniden
şekillenmiştir. Bu ve bunun gibi sağlık politikalarına ilişkin kuralların hekimlerin branş
tercihlerini etkilediği ve değiştirdiği de düşünülmektedir. Nitekim araştırmanın
katılımcıları da bu yönde ifadeler kullanmışlardır. Katılımcılardan Ortopedi Uzmanı
H11 “Bugünlerde genel olarak hekimler malpraktis ihtimalini veyahut da komplikasyon
ihtimalinin daha az olduğu ya da olacağı branşları tercih ediyorlar. Yani hukuki
kaygıları olan bölümlerden uzaklaşıyorlar. Ben bunda bizim ülkemizdeki sağlık
politikalarının çok etkili olduğunu düşünüyorum, yöneticilerimizin çok etkili
olduğunu düşünüyorum. Hekimlerin tercihlerindeki ciddi değişikliğin net olarak
sağlık politikaları kaynaklı olduğunu düşünüyorum.” şeklinde ifadesi ile aktarmıştır.

Sağlık politikalarına ilişkin faktörler alt kategorisinde “tam gün yasası”,


“muayenehanelerin kapatılması”, “alt politikalar”, “aile hekimliği uygulamaları”,
kodları oluşturulmuş, katılımcıların bu kategoriye ilişkin ifadelerinden örnekler aşağıda
verilmiştir:

97
Ben işin iç yüzünü sadece dışardan gözlemleyebiliyorum. Yani benim dönemimde benim
kuşağımda insanlar Kadın Doğumcu olmak isterlerdi. Hani bu işte para var deyip, şimdi tam gün
yasası çıktı, özel hastaneler var, sağlık sistemindeki değişiklik bunu etkilemiş olabilir. Sağlık
sisteminde ciddi değişiklikler oldu. Bir 15 -20 yıl öncesine göre. Şimdi insanların daha önce
muayenehaneleri vardı, muayenehaneden para kazanıyorlardı, hem hastanede çalışıp hem
muayenehanede çalışabiliyorlardı. (H2, kadın, 48 yaş).

Mesela Aile Hekimliğinde sertifika uygulaması çıktı. Bu devletin koyduğu bir sistem. Biz TUS
la kazandık. Önceden TUS puanı olmadan alıyorlardı, sonra TUSdan 40 puan barajı getirdiler.
Aile Hekimliği sisteminde çalışan aile hekimleri, TUSdan 40 puan alınca ve tercih yapınca yerini
de kaybetmiyor (H13, kadın, 42 yaş).

Sağlık politikaları da etkili. Sürekli sistem değişiyor. Son 10 yılda en çok sağlıkta değişiklik
oldu. Bu değişikliklerden de etkileniyor doktorların tercihleri. Mesela üniversitedeki Hocaların
sadece derslere gelmesi, fakültede hasta bakmaması, şimdi düşün bu Hocalar sadece derse
geliyor, dersten sonra nereye dooğru muayenehaneye ya da özeli tercih ediyor. Özel hastanede
çalışıyor, e şimdi bir tıp fakültesinde okuyan öğrenciyi düşün, zaten sistemin birebir içinde değil,
ne yapsın hayatına bir yön çizecek. İşte böyle değişikliklerden etkileniyor tercihler bence (H6,
erkek, 52).

Aslında burda şunu da söyleyebiliriz. Maalesef sistem, bugünkü sistem, hekimleri buna zorluyor.
Yani eskiden beri isteği olan, eskiden beri aynı branşını belirleyip, bu doğrultuda devam eden bir
insan, sistemden dolayı tercihini değiştiriyorsa, orada gerçekten ciddi bir sorun var demektir
(H11, erkek, 38 yaş).

Türkiye’deki sağlık sistemi değişirse tercihler de o yönde değişir. Tabi ki sağlık politikaları
etkili. Yani muayenehane varken Kadın Doğum tercih ediliyordu, çocuk çok tercih ediliyordu.
Neden? Para kazanılıyordu. Şuan öyle bir şey yok, şuan deminde dedik ya laboratuvar branşları
çünkü parası iyi dikkat edersen, yine paraya bağlı (H12, erkek, 48 yaş).

1.2. Son Yıllarda En Çok Tercih Edilen Branşlara İlişkin Bulgular

Son yıllarda en çok tercih edilen branşlara ilişkin bulgular branşlar ve tercih
edilme nedenleri olarak iki alt kategoriye ayrılmıştır. Katılımcılara önce son yıllarda en
çok tercih edilen branşlar sorulmuş, daha sonra bu branşların tercih edilme nedenlerine
ilişkin olarak konu derinlemesine araştırılmıştır.

1.2.1. Branşlar

Son yıllarda en çok tercih edilen branşlara ilişkin bulgular dahili branşlar,
cerrahi branşlar ve temel tıp bilimleri branşları olarak alt kategorilere ayrılmıştır.
Katılımcılar en çok tercih edilen dahili tıp bilimleri branşlarını; Cildiye, Aile Hekimliği,
Fizik Tedavi, Çocuk Psikiyatri ve Enfeksiyon Hastalıkları, cerrahi tıp bilimleri
branşlarını; Kulan Burun Boğaz, Ortopedi, Plastik ve Rekonstrüktif Estetik Cerrahi,

98
Göz Hastalıkları; temel tıp bilimleri branşlarını ise Mikrobiyoloji, Biyokimya,
Radyoloji, Nükleer Tıp ve Patoloji olarak ifade etmişlerdir.

Katılımcıların branşlarla ilgili ifaderinden örnekler aşağıda verilmiştir:

Eskiden benim dönemimde birinciler Kardiyoloji ve Kadın Doğum yazarlardı. Sonrasında


malpraktis davalarının açılmasından sonra, Kadın Doğum diplere düştü, barajı geçseniz Kadın
Doğumcu oluyorsunuz,o hale geldi. Birinciler soğudular, radyoloji gibi sadece hastaların tetkiki
ile uğraşan biyokimya gibi sadece hastanın laboratuvar tetkiki ile uğraşan branşlara kaydılar.
Kızlar zaten Cildiye ve Fizik tedavi üzerine yoğunlaştılar (H10, erkek, 43 yaş).
Hani laboaratuar branşına çok fazla tercih var şu anda son yıllarda çok popüler oldu (H2, kadın,
48 yaş).
Son yıllarda pre klinik tanıya yönelik branşlar daha fazla tercih ediliyor (H4, kadın, 45 yaş).
Tabii ama bu dönemsel bence. Eskiden millet hadi hurra cerrahiyi seçelim diye düşünürdü, çok
kazanırım cerrahlıkta, hem iyi iş var muayenehane var derdi, şimdi hurra biyokimya, radyoloji şu
bu (H3, erkek, 60 yaş).
Ama şu an bakıyorsun en yüksek puan Cildiye alıyor, Biyokimya alıyor, Radyoloji alıyor (H5,
erkek, 46 yaş).
Birinci sıra Radyoloji, ikinci sıra Fizik Tedavi, üçüncü sıra Cildiye derim ben. (H6, erkek, 52
yaş).
Son yıllarda en çok tercih edilenler, temel bilimler diye biliyorum, hasta bakmayan branşlar
(H14, kadın, 41 yaş).
Son yıllarda.. Dediğim gibi az verip çok alan branşlar. Nedir bu? Bizim gördüğümüz kadarıyla
Fizik Tedavi, Cildiye başta bunlar akla geliyor (H7, erkek, 46 yaş).
Klinik branşlardan yani Dermatoloji, Fizik tedavi ee onun dışında, klinik olmayan temel branşlar
Radyoloji (H8, kadın, 39 yaş).

Yani mesela pre klinik branşlarda daha çok yığılma var. Ama talep tabi şuan bu branşlara yoğun.
Bence talebi sorgulamak lazım (H11, erkek, 38 yaş).

O yüzden insanlarda daha çok belaya bulaşmadan götüreyim tarzında, cerrahi olmayan daha soft
branşları deniyorlar. Atıyorum pre klinik branşlardan Biyokimya, Radyoloji vs, kliniklerden de
Cildiye, Fizik Tedavi, Çocuk Psikiyatrisi, belki Psikiyatri, Göz bunlar daha çok tercih ediliyor
veya işte Radyoloji tercih ediliyor (H9, erkek, 48 yaş).

Bu medya da da çıktığı gibi Cildiye, Radyoloji, Biyokimya gibi branşlar gittikçe artmaya başladı
(H1, erkek, 60 yaş).

Fizik tedavi, Cildiye, Laboratuvar branşları, Radyoloji uzun zamandır tercih ediliyor (H12,
erkek, 49 yaş).
1.2.2. Tercih Edilme Nedenleri

Hekimlerin en çok tercih ettiği branşlar “Dahili Tıp Bilimleri”, “Cerrahi Tıp
Bilimleri” ve “Temel Tıp Bilimleri” olarak güncel tıp pratiğinde kullanıldığı gibi
kategorileştirilmiştir. Dahili Tıp Bilimleri; Cildiye, Fizik Tedavi, Çocuk Psikiyatri ve

99
Enfeksiyon Hastalıkları; Cerrahi Tıp Bilimleri; Kulak Burun Boğaz, Ortopedi, Plastik
Cerrahi ve Göz Hastalıkları; Temel Tıp Bilimleri; Mikrobiyoloji, Biyokimya, Radyoloji,
Patoloji, Nükleer Tıp branşları olarak sıralanmıştır.

Hekimlerin son yıllarda tercih edilen branşların tercih edilmelerine ilişkin


nedenler “toplumun özelliğinden kaynaklı nedenler” ve “branşın özelliklerinden
kaynaklı nedenler” olarak gruplamdırılmıştır. Tercih edilme nedenlerine ilişkin kavram
haritası Şekil 8’de gösterilmiştir.

100
Şekil 6: Son Yıllarda En Çok Tercih Edilen Branşaların Tercih Edilme Nedenlerine
İlişkin Kavram Haritası

101
1.2.2.1. Toplumun Özelliğinden Kaynaklı Nedenler

Hekimlerin son yıllarda değişen tercihlerinin toplumun özelliğinden kaynaklı


nedenlerine ilişkin katılımcılar hastaların bilinçsiz olduğunu bu durumun hekimlere
şiddete varan tepkilere yol açtığını, medyanın, dizilerin bu durumu etkilediğini ve artık
hekimlere eskisi gibi saygı kalmadığını ifade etmişlerdir. Aile Hekimliği Uzmanı H13
bu durumu “Eskiden bizim mesleğimizin bir saygınlığı da vardı, bu da bizi tatmin
ederdi. Zaten para kazanmak için bence tıp fakültesi seçilmez, kimsenin para için bu
zorluklara katlanacağını ben zannetmiyorum. Mesela git arsa al, sat daha çok
kazanırsın yani. Meslek saygınlığı olmazsa olmaz bundan dolayı bence mesleğiniz
kötüye gidiyor.” şeklinde ifade etmiştir.

Toplumun özelliğinden kaynaklı nedenler alt kategorisinde “Bilinçsiz hasta”,


“medyadan takip etme”, “kültür düzeyi”, “hastaların dizilerden etkilenmesi”, “hastaların
doktorlara düşmanlığı”,” toplumda doktorlara saygı kalmaması” kodları oluşturulmuş,
katılımcıların bu kategoriye ilişkin ifadelerinden örnekler aşağıda verilmiştir

Birde anlayış meselesi sistemle de alakalı. Birincisi insanların bir yerde doyumsuzluğu var.Artık
medya, o, bu, herkesin hastalıkla ilgili bir fikri var. Saygı kalmadı, bir sürü olumsuz şart var
yani. Toplumda eğitim noksanlığı var evet ama hekimlerde de var. Şöyle bir örnek vereyim ben
gözümle gördüm. Bir insanın en değerli varlığı çocuğudur çocuğu düşmüş, kafa travması, hiçbir
şey yok ama beyin kanaması olabilir mi olabilir. Acile getirmiş, çocuğum düştü, kafasını çarptı
diye hekim gerekeni yapmış, çocuğu müşahedeye almış, tıbbi olarak tamamen doğru ama eksik
bir yönü var, aileye açıklama yapmıyor bilgilendirmiyor. 1 saat sonra adam geliyor, benim
çocuğum niye hala yatıyor diyor, endişeli bir baba, zaten eğitim düzeyi düşük, geliyor sataşıyor
hekime, hekimde ona cevap veriyor, bir kargaşa başlıyor, hekim zaten dövüş kavga bilen bir
insan değil ki kalkıp yumruk atacak hali yok. Ama karşısındaki öyle değil.Bir tane vuruyor, alın
size sağlıkta şiddet. Karşımızda ne yazık ki İsviçre’de yaşayan bir aile yok. Sosyo kültürel
düzeyi ortaların altında bir aile ile karşı karşıyayız. Hiç hekimi döven bir öğretmen duydunuz
mu? duymazsınız. Bizim bunlara çözüm bulmamız lazım (H7, erkek, 46 yaş).

Evet yani dediğim gibi, eskiden hekimin karşısına çıkarken insanların saygı gösterme durumu
vardı. Ama şimdi o kadar yok, medya, diziler, filmler de çok etkiliyor. Doktor bu hasta ölürse
sen de ölürsün diyen insanlar türedi. Filmlerde onları görüyorlar sonra insanlar da demek ki
böyle olacak diyor (H9, erkek, 48 yaş).

Çünkü Amerika’da ve bazı Avrupa ülkelerinde özellikle bazı ülkelerde insanlar hastalıklarını
biliyorlar. Çünkü bilinçliler, sağlık eğitimi alıyorlar, okullarda dersler var ve hastaneye gelmeden
önce 1. basamak sağlık hizmetleri çok güzel çalışıyor. Aile hekimine uğramadan veya
ambulanstaki doktor onay vermeden kafanıza göre acile gelemiyorsunuz. Ama bizim ülkemizde
maalesef böyle değil. İnsanlar artık doktora saygı duymuyor. Halk için söylüyorum mesela
pratisyene fort gözüyle bakıyorlar. Sadece rutin hasta bakıp geçiyor sanıyorlar ama bence o
arkadaşlara haksızlık oluyor (H10, erkek, 43 yaş).

Belki de insanlarımızın hastalıkla ilgili bilinci olmadığı için, komşudan aldığı ilaçla iyi olacağına
inanan, kırıkçıya çıkıkçıya gittikten sonra hastaneye kolum iyileşmedi diye gelen bir sürü insan
var. Bunlarla muhatapsın yani önce toplumun kafasını çalıştırmak lazım, kafası çalışınca

102
otomatikman diyecek ki, ya ben önce bir Aile Hekimine gideyim. Baktı oldu olmadı, hastaneye
gelir ya da sevk edilir ama şuan Aile Hekimlikleri ilaç yazdırma yeri olarak görülüyor, sadece
ilaç yazılıyor oralarda, ilaç yazılan bir yer haline dönüştü (H10, erkek, 43 yaş).
1.2.2.2. Branşın Özelliğinden Kaynaklı Nedenler

Branşın özelliğinden kaynaklı nedenleri branşa özgü nedenler şeklinde


açıklamışlardır. Örneğin Üroloji Uzmanı H12 dahili branşlar için“…mesela Cildiyenin
hiçbir riski yoktur, performansı tavandan alır, tercih edilir, niye tercih etmesin, ben
burada ameliyat yapıyorum, hasta kanıyor, hasta ölüyor, risk alıyorum, onunla
cebelleşiyorum, rahat adamlar yani.”, Kalp ve Damar Cerrahisi Uzmanı H7 ise “Fizik
Tedavi, Cildiye başta bunlar akla geliyor. Çünkü; acil yok, icap yok, ölüm yok, stres
yok, az koyuyor risk almıyor, en az benim kadar geliri var, tercih ediliyor.”, Aile
Hekimliği Uzmanı H13 ise temel tıp bilimleri branşları için “…sanki işte Cildiye hani
benim gördüğüm kadarıyla Biyokimya, preklinik branşlar yani, hatta bu aralar sadece
onlar tercih ediliyor Biyokimyacılar. Mesela Çocuk Psikiyatri ile aynı parayı alıyor
yani rahat, stres yok bir şey yok. Onlar sadece mesaili çalışıyor gün içinde işlerini
erken bitirip gidiyorlar. Sonra ne diyeyim KBB olabilir böyle branşlar sanki daha çok
tercih edilir durumda cerrahi branşlara tabii ki rağbet yok”, Acil Tıp Uzmanı H10 ise
cerrahi branşlar için “…minör cerrahisi de olan, ee fakat sadece düz poliklinik bile
yapsa sadece parasını kazanacağı, Göz gibi, KBB gibi majör cerrahiler değil de,
küçük cerrahiler olan branşlara kaymaya başladılar. İşi az olsun havasında şimdi
insanlar.” şeklindeki ifadeleri ile tercih edilen branşların özelliklerine değinmişlerdir.

Katılımcıların dahili, cerrahi ve temel tıp bilimleri branşlarının özellikleri ile


ilgili ifadelerinden örnekler aşağıda verilmiştir:

…Radyoloji uzun zamandır tercih ediliyor. Nispeten daha rahat bir branş, artı kazancı iyidir, son
zamanlarda Fizik Tedavi, Cildiye artı laboratuvar branşları (H7, erkek, 46 yaş).

Preklinik branşlar atıyorum Biyokimya. Çok fazla risk yok, işini bitir çık (H12, erkek, 48 yaş).

Şimdi insanlar Biyokimya, Radyolojiyi seçiyorlar. Hem rahat, hastayla filan uğraşmam, hem iyi
kazanırım diyor hekimler (H3, erkek, 59 yaş).

Mesela Biyokimya, Radyoloji öyle çok rağbet görüyor. Bunlarda nöbet yok, hasta ile karşılaşma
yok, stres yok, döner sermaye fazla alıyor (H5, erkek, 46 yaş).

Fizik Tedavi, Cildiye, Radyoloji bu branşlar tercih ediliyor en çok hatta dur sıralamaya koyarsak,
birinci sıra Radyoloji, ikinci sıra Fizik tedavi, üçüncü sıra Cildiye derim ben neden radyoloji
çünkü onlar hasta görmüyor, hasta görse bile işlemini yapıp yolluyor, risk almıyor, öyle olunca
şimdi hasta görülmeyen branşlara yöneldi hekimler, sonra ek ödemesi de iyi ,hem rahat hem de
çok kazandırıyor, Fizik Tedavi zaten hep tercih edilirdi orda da bi poliklinik yapılıyor zor değil,

103
yani genelde zaten dikkat et bayanlar tercih eder bu branşları, cildiye de öyle yok efendim elinde
bir yara çıkmış da sonra sırtında küçücük bir ben varmış, geliyor adam polikliniğe, doktor ona
bir kesi atıyor, diyelim alıyor ya da işte yakalım diyor, hepi topu beş dakika, e sonra dünyanın
puanını topluyor (H6, erkek, 52 yaş).

Klinik branşlardan yani Dermatoloji, Fizik Tedavi, ee onun dışında, klinik olmayan temel
branşlar, Radyoloji, hasta görmediği için, Radyoloji tercih ediliyor mesela, yani hastayla
iletişime girmemek için insanlar Radyolojiye yöneliyor, radyolojinin puanı çok iyi. En iyi
branşlar bunlar. Dermatoloji de daha rahat, acili yok ,yatan hastası komplike değil, çok sıkıntılı
hastası olmuyor, kazancı iyi, ee sonra başka hangi bölümler, Plastik Cerrahi falan tercih
edilebiliyor yani bu şekilde, bu branşlar (H8, kadın, 39 yaş).

Yüksek puanlı branşlardan biri Dermatoloji. O hep yüksekti zaten, eskiden beri popülerdi.
Malpraktis ihtimali de çok düşük, onun haricinde özel sektörde de yeri var, kazanç ihtimali çok
yüksek bir branş, onun haricinde Fizik Tedavi var çok tercih edilen bir bran,ş onda da yine hem
cerrahi olmamasının ciddi bir avantajı var hekim açısından hem de rahat (H11, erkek, 38 yaş).

En çok tercih edilenler Biyokimya, Dermatoloji, Fizik Tedavi, Mikrobiyoloji, Çocuk Psikiyatrisi
bunlar tercih ediliyor. En yüksek puan Çocuk Psikiyatrislerinde şuan şöyle ki sayı az, risk daha
az, daha az hasta bakıyorsun, dışarıda muayenehane açma şansın daha yüksek, muayenehane
açtın hastanın gelme ihtimali daha yüksek. Eskiden Çocuk Psikiyatrisi çok azdı, zamanla sayısı
daha arttı. İnsanların da Çocuk Psikiyatrisine götürme durumları arttı, biraz da bilinç de arttı,
dikkat eksikliği, hiperaktivite denilen bir hastalık var şimdi, eskiden çok hareketli yerinde
duramıyor denilirdi bu çocuklara, şimdi tanılı hasta bunlar (H9, erkek, 48 yaş).

Cildiye, Radyoloji Biyokimya gibi branşlar gittikçe artmaya başladı. Bence nedeni büyük
ihtimalle biraz önce konuştuğumuz gibi hasta ile temas etmek istemiyor insanlar (H1, erkek, 60
yaş).

Son yıllarda preklinik, tanıya yönelik branşlar daha fazla tercih ediliyor. Tercih ediliyor olması
da tabii bu branşın çok iyi olduğu anlamına gelmiyor. Bizim branşın durumu hiç iç açıcı değil.
Kadrolar dolu, enfeksiyon hastalıkları ile ortak laboratuvar hakları var mesela. Bir de son
yıllarda herkes bizim branşa yöneldi diye önemsiz bir branşmış gibi görünüyor (H4, kadın, 45
yaş).

Duyduğum kadarıyla çevremden duyduğum kadarıyla laboratuvar branşları Radyoloji gibi


Patoloji gibi daha şey branşlar tercih ediliyor, rahat (H2, kadın, 48 yaş).

Evet demin de dediğim gibi, son yıllarda, şu an böyle komplikasyon olmayan, performans olarak
döner sermayeden, fazla puan alan, performans puanları yüksek, preklinik branşlar özellikle
Biyokimyadır, Radyolojidir, Mikrobiyolojidir, laboratuvar bölümleri işte (H5, erkek, 46 yaş).

Temel bilimler diye biliyorum, hasta bakmayan, malpraktis olaylarından dolayı şu sıralar biz de
bu dosyalara bakıyoruz. Muhakkik olarak görüyorum insanlara sürekli nasıl dava açabiliriz
peşindeler, bazıları haklı yerde dava açıyor tabii ki ama bazısı sadece tazminat almak amaçlı
yapıyor. Bu konuda Doktorlar mağdur. Ha bir de riski az olan bölümleri, daha rahat olan, yani
çalışma koşulları uygun olan, düzenli bir hayat kurabilecekleri, maaşı da iyi olan, döneri çok
olan genelde tercih ediliyor (H14, kadın, 41 yaş).

Cildiye gibi, Göz gibi, KBB, Laboratuvar branşları gibi branşları tercih ediyor hekimler. Nedeni
belli hekimler artık birşeylerden kaçıyor, rahat da etmek istiyor (H10, erkek, 43 yaş).

104
1.3. Uzmanlık Alan Tercihlerinin Değişmesi Sonucu Oluşabilecek
Problemlere İlişkin Bulgular

Hekimler son yıllarda riski ve komplikasyon oranı az rahat dahili branşlara,


küçük cerrahisi olan cerrahi branşlara ve özellikle de temel bilimler alanındaki branşlara
yoğun talebin olduğunu ifade etmişlerdir. Bu branşlarda oluşan talep artışının ileriki
yıllarda yığılmalara neden olabileceğini ve bu durumda bazı problemler oluşabileceğini
belirtmişlerdir. Biyokimya Uzmanı H2 “Eğer bu düşünceyle giderse ileride illaki
yığılma olacak, bugün dahi var. Genç hekimler mutlaka rahat branşları tercih
edecekler. Daha az yorulacakları ve daha az risk alacakları branşları tercih edecekler,
diğer taraftan Beyin Cerrahi gibi, Kadın Doğum gibi, Genel Cerrahi gibi risk
alacakları branşlarda insanlar olamayacak, daha az hekim bunları tercih edecek bir
sıkıntı olacağını düşünüyorum.”, Ortopedi Uzmanı H11 “Yani mesela preklinik
branşlarda daha çok yığılma var ama talep tabi şuan bu branşlara yoğun. Bence
talebi sorgulamak lazım. İlerde ciddi sorun teşkil edecek.” şeklindeki ifadesi bu durumu
açıklar niteliktedir.

İleriki yıllarda en çok tercih edilen branşlarda oluşabilecek yığılmaların ortaya


çıkaracağı muhtemel problemler “Sağlık Sektörü Açısından Oluşabilecek Problemler”
ve “Toplum Açısından Oluşabilecek Problemler” olarak kategorileştirilmiştir.

Katılımcıların ifadelerine göre ileriki yıllarda en çok tercih edilen branşlarda


oluşabilecek yığılmaların ortaya çıkaracağı muhtemel problemlere ilişkin kavram
haritası Şekil 8’de gösterilmiştir.

1.3.1. Sağlık Sektörü Açısından Oluşabilecek Problemler

Katılımcılar ileriki yıllarda branşlarda oluşabilecek yığılmaların sağlık sektörünü


olumsuz etkileyeceğini bu durumun bir takım problemlere neden olabileceğini ifade
etmişlerdir. Katılımcıların sağlık sektörü açısından oluşabilecek problemler ile ilgili
ifadelerinden örnekler aşağıda verilmiştir:

Diyagnostik bilimlere yığılma artıyor. Yani bizim branşlara yoğun ilgi var şuan. Ne olacak çok
güzel bir soru. Bu durum orta vadede cerrahi branşlardaki uzman sayısının azalmasına neden
olacak, yani orada bir dengesizlik yaşanacak. Uzun vadede durum daha vahim bence. Bizim
branşımız gibi branşlarda, tanı ve tedavide, tam otomasyon sistemine geçildi, yani insan faktörü
giderek azaldı. Bu tabiiki bizim dezavantajımıza. Teknolojik olanakların kullanıldığı diyagnostik
branşlarda çalışan hekimler tehdit altında, biliyorsunuz son yıllarda yapay zeka fenomeni
oldukça popüler yani bugün diyagnostik branşlara yığılan hekimler yarın belki bu branşları bile
bulamayacaklar. Sağlık sisteminde gelecekte neler olabiliri ciddi araştırmak lazım. Gelecekte

105
sağlık sizteminde hekimler anlamında sorun oluşacak. Dengesizlik anlamında yani (H4, kadın,
45 yaş).

Böyledir aslında bir alanda dengesiz bir yığılma olduğu zaman, orda iş analmında sıkıntı olur,
yani yığılan tarafta da işler düzgün yürümez. Şimdi iki kişinin yapacağı işi on kişi yapmaya
çalışırsa, yani ortaya yine düzgün bir iş çıkmaz diye düşünüyorum. Sağlık sektörü açısından
ciddi sorun (H2, kadın, 48 yaş).

Prekliniklere yığılma oluyor. Sonra diğer branşlara talep olmuyor. Bir yerde yığılma var, bir
yerde boşluk var. Bu da neye sebep oluyor talep olmayan branşlarda çalışan, o tarafta çalışan
hekim arkadaşların iş yükünün artmasına sebep oluyor. Çünkü neden yeni asistan gelmiyor,
nöbet sayısı azalmıyor, hekim arkadaşlar yoğun bir şekilde çalışıyorlar. Diyelim ki 2018 yılında
TUS tercihlerinde Beyin Cerrahi, Genel Cerrahi, Kadın Doğum ne bileyim Kardiyoloji, Dahiliye
de diyelim hadi o da benim branşım, bu branşlara tercih yapılmadı, hiçbir hekim arkadaş gitmek
istemedi. Bu branşların ihtisas süreleri, tabi aralarında farklı sürelerde var ama, 4 yıl, 5 yıl. 2018
yılını pas geçmiş olduk, 2019 yılında diyelim tercih yapıldı, bu hekim arkadaş 2018 yılında
tercih yapmış olsaydı, 5 senelik asistan eğitimi olduğunu düşünürsek, 2023 yılında uzman hekim
olarak sahaya çıkacaktı. Fakat 2019 yılında tercih ettiği için bir sene geç sahaya çıkmış oldu. Bu
durumda ne oldu, sahada çalışan arkadaşlara ek bir takviye gelmediği için, hem nöbet
sayısında bir azalma olmadı, hem iş yükü arttı, bu yığılmalar bence bunu yaptı (H5, erkek, 46
yaş).

Bu arada hangi branşlarda yığılma var sorusuna gelirsek, rahat branşlarda yığılma var, cerrahi
branşları adamlar tercih etmiyor kardeşim. Bu kadar net. Ne kadar kadro açarsan aç, demek ki
asıl iş kadro açmak değil, asıl iş doktoru nasıl çalıştırdığında. Şimdi sanki bir sorun yokmuş gibi
demi her şey yolunda gibi ama bunu ileride anlayacağız. Çok ciddi sorun olacak. Sağlık sistemi
için acil çözümler ortaya çıkacak, şimdi düşünmüyorlar ama ileride düşünecekler. (H6, erkek, 52
yaş).

Sağlık politikalarına bağlı olarak bir on yıl sonra tercih eğilimleri yeniden değişme gösterebilir
yani. Çünkü yani ameliyat yapacak doktora da ihtiyaç var, çok ihtiyaç var. Rahat branşlara
yığılma olursa o ameliyatları kim yapacak? Yani Kalp Damar Cerrahına ihtiyaç yok mu,
muhakkak ihtiyaç var. Şimdikiler yaşlanacak, yerine yenilerinin öğretilmesi gerekli, insanlar
bunu hiç düşünmüyorlar, tercih edilmeyen branşların hekimleri bir gün hekimliği bırakacak,
emekli olacaklar. Tabii ki de yerine yetişmeleri, yerine iyi hekim yetişmesi, o kadar önemli ki,
bu şekilde olacak yani sirkülasyon döngü devam etmek zorunda. İyi hekim diye bir durumda var
yani, ne olacak bu devletin hali (H14, kadın, 41 yaş).

En nihayetinde kalitesiz sağlık hizmetine neden olacak. En yalın haliyle ifade edersek bu (H7,
erkek, 46 yaş).

1.3.2. Hastalar Açısından Oluşabilecek Problemler

Katılımcılar ileriki yıllarda branşlarda oluşabilecek yığılmaların hastaları


etkileyeceğini düşündüklerini ifade etmişlerdir. Hastalar açısından hizmette aksam
olacağını özellikle cerrahi branşlarda iyi hekim bulma olanağının olmayacağını ifade
etmişlerdir. Katılımcıların hastalar açısından oluşabilecek problemler ile ilgili
ifadelerinden örnekler aşağıda verilmiştir:

Hizmet aksaması olur tabiiki yani az sayıda Beyin Cerrahı olursa hastaların tercih edebileceği,
başvuracağı hekim sayısı azalacak, iyi hekimlerin yetişme olasılığı azalacak, rekabet azalacağı
için yani kimi bulursanız ona gideceksiniz bir Beyin Cerrahına gitmeniz gerekiyorsa mesela

106
anlatabiliyor muyum, bence kalite düşer. Eee hastalar açısından bu olumsuz yansır diye
düşünüyorum (H2, kadın, 48 yaş).

Yani ne olacak? Hastalar Doktor bulamayacak bu kadar net. Doktorlar giderek azalacak, rahat
branşlara kayacak. Bu ciddi bir sorun yani. Hastalar perişan olacak, belki bir ameliyeta aylarca
bekleyecek. Hoş şimdi de böyle durumlar var ama (H5, erkek, 46 yaş).

Nitelikli hekim yok, şimdi tek tük varsa ileride o da olamayacak. Bugün doktor ne yapmış, 3
hasta bakmış, sonra ne yapmış, 5 hasta ameliyat etmiş, 10 hastaya ilaç yazmış ee sonra konu bu
mu? Her gün gelen rutin hastaya bakmak değil her gün gelip rutin işleri yapmak doktorluk filan
değil. Doktorun bugün günlük yaptığı işleri bugün yanındaki poliklinik sekreteri de yapıyor
doktorun işi bu değil kardeşim, doktorun işi bir hastalığı erken yakalamak, önlemek doktor buna
kafa yoracak. İlerde ne olacak sorusuna gelirsek o tek tük nitelikli dediğimiz doktor da
kalmayacak, hastalara ciddi sıkıntı yani (H6, erkek, 52 yaş).

Hastalar mağdur olacak yani ,neticede sonuçta (H8, kadın, 39 yaş).

Yani hastalar açısında sorun olur. Yani hastalar devlet hastanesinde önüne gelen herhangi bir
hekimle bir şekilde hastalığına tanı konulmasını bekleyecek. Belki uzun ilaç tedavisi alabilir,
belki git gel yapabilir yani bilmiyorum (H12, erkek, 49 yaş).

Biz bile muayene olmaya, maalesef ben bile muayene olmaya kişi seçerek gidiyorum. İşte kim
iyi, birbirimize soruyoruz, çok artık böyle şeyler. Ne olacak, ileride iyi hekim bulma ihtimalimiz
azalacak, iyi hekim bulamayacağız. Şu hekim daha başarılı, şu hekim daha iyi diye, bizde
tercihlerimizi bu yönde yapıyoruz bir şey olduğu zaman ama ileride iyi hekim olmayabilir (H13,
kadın, 42 yaş).
1.4. Öneriler

Hekimler tıpta uzmanlık alan tercihlerinin olumsuz anlamda değiştiğini ve bu


değişikliklerin ileride problemlere neden olacağını bu bağlamda problemlere ilişkin
çözüm önerilerini bildirmişlerdir. Çözüm önerilerinin çoğunlukla performans sistemine
ilişkin olması dikkat çekici bulgulardandır.

Katılımcıların uzmanlık alan tercihlerinin değişmesi sonucunda oluşabilecek


muhtemel problemlere ilişkin önerileri “sağlık sistemine ilişkin öneriler”, “tıp ve
asistanlık eğitimine ilişkin öneriler” ve “performans sistemine ilişkin öneriler” olarak
kategorileştirilmiştir. Katılımcıların ifadelerine göre önerilerine ilişkin kavram haritası
Şekil 9’da gösterilmiştir.

107
Şekil 7:Katılımcıların Önerilerine İlişkin Kavram Haritası

1.4.1.Sağlık Sistemine İlişkin Öneriler

Katılımcılar sağlık sistemine ilişkin olarak sevk sistemi, hekim planlaması,


izleme ve hekim çalışma koşullarına ilişkin öneriler getirmişlerdir. Enfeksiyon
Hastalıkları Uzmanı H6 ”Gerçekten sağlık sistemine kafa yoran adamlar var mı, bu
konuları konuşan adamlar var mı bilmiyorum merkezde. Nasıl yapıyorlar bu işleri
bilmiyorum. Ne olursa olsun, ne koyarsan koy sistemi izlemek gerek onu biliyorum.”
ifadesi ile aynı hekimin “İşte doktoru rahat ettirecek bir sistem bulunmalı bu kafa

108
yönünden rahatlık , sonra fiziki yönden rahat ettireceksin, doktorun işi sadece hastası
olacak başka yolu yok.” ifadesi bu durumu anlatmaktadır. Bunun yanı sıra Biyokimya
Uzmanı H4 “Mesela planlama yapılırken sağlık kuruluşunun hizmet verdiği nüfusun
özelliklerine filan göz önünde bulundurulmalı. Bu mutlaka böyle yapılıyordur ama
şehir hastanelerine bakınca nüfusun özellikleri düşünülmediği ortada şehrin dışında dev
hastaneler. Çok hasta bakmak, çok ameliyat yapmak gibi kantitatif kriterler üzerine
sistem mi olur? Bunun yerine kaliteli malzeme kullanımı, hastaya yeterli süre ayırma
düşünülmeli. Bu da mesela evrensel standartlara bakarak yapılabilir, bir hastaya 2
dakika ayırıp 80 hasta bakmak yerine, bir hastaya en az 8 -10 dakika ayırarak daha
nitelikli teşhis süreci oluşturulabilir. Bu gibi düzenlemeler yapılması lazım.” ifadesi de
sağlık sistemine ilişkin önerilerdendir.

Katılımcıların sağlık sistemine ilişkin öneriler ile ilgili ifadelerinden örnekler


aşağıda verilmiştir:

Aile hekimi donanımlı olmalı, ilgili olmalı, dolayısıyla iyi yerde, iyi bir eğitim almış olmalı ki ayırt
edebilmeli. Mesela senin işin Kalp ve Damar Cerrahilik, senin işin KBB diyebilmeli ama reçetelerine
bakın, yetersiz, örnek vermek istemiyorum bir ton örnek var (H7, erkek, 46 yaş).

İhtiyaca göre aile hekimliği sayısının arttırılması. Keza uzman hekim sayısının azaltılıp, aile hekimi
gibi sisteme geçilmesi, hastanede de uzman hekim olacak ama mesela atıyorum uzman hekimlerin
%60’ı aile hekimi gibi mahallede olacak, hastaneye herkes gelmeyecek. Hastanede sadece yatması
gereken hasta olacak ve acil vakalar olacak (H9, erkek, 48 yaş).
Hastaları çok iyi bilgilendirerek gerçek sağlık hizmetinin ne olduğunu anlatarak bunu aşabiliriz.
İnsanları eğitmek lazım. Yoksa inanın bütün kapılar açıldığında, ki şimdi öyle anormal bir talep var.
Bu da Radyolojide çok büyük soruna neden oluyor. Hekim arkadaç bir MR’ı 2 dakikada filan
okuyor. Bir sürü kesit var. Aşırı talebin önüne geçmeliyiz öncelikle (H1, erkek, 60 yaş).

Sistemde izleme olacak bir kere bu çok önemli. Çalışmayana bir şekilde yaptırım uygulayacaksın
mesela, yani tercih edilmeyen yerlerde görevlendirebilirsin. Mesela, ben burada cerrahın
Antalya'dayım merkezdeyim hasta bakmıyorsam, ameliyat yapmıyorsam, diyeceksin ki Doktor Bey
siz galiba bu işlere çok ilgili değilsiniz bizim Elmalı'da da bir kadromuz var orası daha sakin bir yer.
Sizi orada görevlendirelim hem Elmalı'daki arkadaş da çalışkan bir arkadaş daha iyi olur hem sizin
için, hem onun için. Onu buraya alalım sizi oraya gönderelim dersin mesela böyle bir çözüm
bulursun (H9, erkek, 48 yaş).
Ülkemizde sağlık sisteminin kurgusu yanlış, kurallar konulurken hep bir yerlerde eksik var. Mesela
mecburi hizmet. Hizmet gitmeyen yere hekim gitsin, o bölgeye hizmet gitsin diye yaptılar, sonuç ne
oldu? Oralara zorla giden insanlar çalışmak istemiyor. Bu olmaz yani. Sistemi biraz da uygulanabilir
yapacaksın. Mecburi hizmet sistemini gözden geçirmek lazım (H6, erkek, 52 yaş).

1.4.2. Tıp Eğitimi Ve Asistanlık Eğitimine İlişkin Öneriler


Katılımcıların tıp eğitimi ve asistanlık eğitimine ilişkin önerileri her iki eğitimin
de niteliğine ilişkin önerilerdir. Özellikle son yıllarda artan tıp fakültesi sayısına paralel
olarak Hoca sayısının artmadığını, bazı bölümlerin yeni açıldığını bu nedenle yeteri

109
kadar vaka görülmediğini bunun yanı sıra vakıf üniversitelerinin de eğitim kalitesini
ciddi anlamda etkilediğini bildirmişlerdir. Asistanlık eğitimine ilişkin ise asistanlardan
sorumlu hekimlerin yeteri kadar asistanlara vakit ayırmadığını, asistanların vaka
değerlendirmesinde yetersiz olduğunu bildirmişlerdir. Çocuk Cerrahi Uzmanı H3 bu
durumu “Asistanlık eğitiminde bir sıkıntı var. Özellikle acil serviste sıkıntı var. Oradaki
sorumlu hekimler kendi odalarında otururken, oradaki asistanlar kendi başlarına
buyruk olarak, yani yapabildiklerini yapıyorlar, yazıp savuyorlar hastayı, polikliniğe
yönlendiriyorlar ellerinden geleni yapıyorlar ama bilinçsiz olarak bence çok büyük
boşluk var, çok büyük yani, bu kadar olmaz yani” şeklindeki ifadesi hem asistanlık
eğitiminin boşluğuna dikkat çekmekte hem de nitelikli eğitim olması gerekliliğine
vurgu yapmaktadır.

Katılımcıların tıp ve asistanlık eğitimine ilişkin öneriler ile ilgili ifadelerinden


örnekler aşağıda verilmiştir:

Mesela bir olay anlatayım yakın zamanda başıma geldi. Bir çocuğa sonda takmak için Pazar
günü icaba çağırıldım. Ben bir Çocuk Cerrahi Uzmanıyım. Gittim hastaneye ne var dedim,
asistan dedi ki konsültasyon istedim, sonda takılması lazım çocuğa. Bunun için mi beni
çağırdınız dedim, takamıyor musunuz ee işte sonda yok diyor, dedim sonda şurda var, sonra
dedim senin uzmanın yok mu? E işte o içerde, bu ne demek ya? Hem neye konsültasyon
isteyeceğini bilmiyor, hem de içerdeki uzmanına veya hocasına danışmaktan çekiniyor.
Konsültasyon istedim ben sizden diyor, çok garip bir olay yani ,eğitimi ondan alacak yani, sonda
takmayı ondan öğrenecek, benden değil. Sonra gittim sondalar hazırlanmış, arkasından herkes
gelsin dedim, sonda takmayı öğreniyoruz. Arkasından neden böyle yaptın dediler. E yani bu
gerekli oldu artık. Yani sen yanındaki asistana bir mesane sondasını takmayı öğretmiyorsan
olacağı budur. Bu asistan uzman olacak da sonra hasta bakacak. Eğitimi bir kere kalitesiz (H3,
erkek, 59 yaş).

Her yerde tıp fakültesi açıldı şimdi. Yani bunların akademik personeli yeterli mi değil mi bu çok
önemli. Yani öğrencilik hayatında zaman içerisinde kendini iyi yetiştirmek lazım, yeterli hasta
görmek lazım, okumak lazım. Bunlara büyük şehirlerde imkanlar daha çok ben yani kendimi
şanslı hissediyorum. Ben iyi bir eğitim aldığıma inanıyorum. Bu kadar çok tıp fakültesi
açılmamalıydı hata yani. Tıp eğitiminin mutlaka ama mutlaka kalitesi artırılmalı (H5, erkek, 46
yaş).

Şimdi bir de birçok tıp fakültesi açıldı. Her yerde tıp fakültesi var. Ben Ankara Tıplıyım, ihtisası
Hacettepe de yaptım. Ankara, Hacettepe arası ekolleri çok farklıdır, karşı karşıyadır binaları
birbirlerine tatlı sert bir rekabet içinde olmuşuzdur. İşbirliği içindeydik ama bir yerden de
rekabet içindeydik, tuhaf bir şey ekollerimiz farklı sınav sistemimiz bile farklıydı, iki taraftan da
çok kıymetli insanlar yetişti ama işte bir kültürü olmalı okulun. Sonraki yıllarda mesela ben
Kütahya da mecburi hizmet yaparken tıp fakültesi açıldı, binası bile yoktu. ÖSYM’den tıp
öğrencisi aldı. Allah’tan bir sonraki yıl ÖSYM fark etti öğrencileri durdurdu ve kazanmış
öğrencileri Eskişehir’e yatay geçiş yaptırdı zorla. Çocukların hiç olmazsa hayatları kurtuldu.
Düşünsene ordan mezun olan doktorun benimle aynı yetkiye sahip olacaktı. Sonuçta diplomayı
vereceksiniz ve o yetkiye sahip olacak. Bende doktorum dese ne diyeceksiniz (H6, erkek, 52
yaş).

110
Hani bu tıp eğitimine iletişim dersleri eklenmesi lazım, öğretmek lazım. Belki hekim de iletişim
hatası yapıyor olabilir bilmiyoum ama artık bugünün ihtiyacı neyse müfredat ona göre
şekillensin bence (H8, kadın, 39 yaş).

Aslında üniversite sınavına bakıldığı zaman üniversite tercihlerinde doktorluğa rağbet çok fazla
arttı Yani ilk bine giren öğrencilerin çoğunluğu tıp fakültesini tercih ediyor, bu kadar şey
olmasına rağmen hala tercih ediliyor. Gerçekten mühendislik olsun diğer meslekler olsun onlar
da bir gerileme var ama tıp fakültesinde artış var. Ha benim önerim kaliteli bir eğitim olsun
gerçekten Tıp Fakültesi öyle kolay bir yer değil eğitimi pratiği çok önemli (H5, erkek, 46 yaş).
1.4.3. Performans Sistemine İlişkin Öneriler

Katılımcılar ileride oluşabilecek problemlerin çözümü için en fazla performans


sistemine ilişkin öneriler getirmişlerdir. Hem mevcut performans sistemine ilişkin
sorunlara işaret etmişler hem de bu sorunlara ilişkin çözüm önerileri sunmuşlaradır.
İşaret edilen sorunlara bakıldığında en dikkat çeken sorunun etik boyutta olduğu
görülmektedir, katılımcılara göre bu sistem hekimleri hastaya zarar vermeden etik
olmayan uygulamalar yapmalarına neden olmaktadır. Bunun yanı sıra bazı hekimler
performans sistemine ilişkin bazı benzetmelerde bulunmuşlar sistemin adı performans
olsa dahi uygulamaları açısından adını yansıtmadığını bildirmişlerdir. Öte yandan
hekimler performans sistemine olumsuz bakmadıklarını aksine hekimleri çalıştıran bir
sistem olduğunu ancak bu sistemin kurulduğundan bugüne geldiği noktada birtakım
değişikliklere uğradığını ve en önemli eksikliğinin denetim ve izleme olduğunu
bildirmişlerdir. Hekimler arasında yapılan uygulamalarda branşlar arasında
puanlamaların mutlaka ciddi anlamda revize edilmesi gerektiğini vurgulayarak bazı
branşlarda performansın kaldırılmasını dahi önermişlerdir. Hekimler ayrıca sıklıkla
temel maaş sistemine vurgu yapmış temel maaşın artırılıp performans ödemesinin temel
maaşın altında olması gerekliliğini ve performans ödemelerinin emekliliğe yansıtılması
gerekliliğini vurgulamışlardır. Hekimin gelir baskısı altında sağlıklı karar
veremeyeceğini hatta ve hatta performans kaygısı ile uzmanlık alan seçimi yaptıklarını
ve gelir baskısının tercihlerini etkilediği yönünde görüş bildirmişlerdir. Sonuç olarak
hekimlerin görüşlerinden yola çıkıldığında performans sistemi hekimlerin branş
seçimlerinde önemli bir belirleyicidir denilebilir.

Katılımcıların performans sistemine ilişkin öneriler ile ilgili ifadelerinden


örnekler aşağıda verilmiştir:

Ya en başta bu performans sistemi bence yanlış, önce buradan başlamak lazım. Yani biz daha
fazla hasta bakarak para alıyoruz, bu kötü bir şeydir. Bir ülkenin gelişmişlik düzeyini gösteren
bazı endeksler var, koruyucu hekimlik fazla olması lazım. Mesela bir yerde koruyucu hekimliğin

111
artmış olması, fazla hasta olmaması, o ülkenin gelişmişliği ile direkt ilgili artık ama şu an biz ne
yapıyoruz, fazla hasta bakana daha fazla para veriyoruz, fazla girişimsel işlem yapana daha fazla
para veriyoruz, bence bunlar yanlış yani sen gelişmiş bir ülkenin şeyine aykırı hareket ediyorsun
mantığına aykırı. Performans farklı bir şekilde düzeltilmesi lazım hani bu sabit maaşlarını
artması lazım ve hani her branşa göre performans düzenlemesi getirilmesi lazım. Belki girişimsel
işlemler üzerinden olmaması lazım, belki cerrahi branşlar da olabilir bu sistem. Çünkü onlar da
anestezi var, birden fazla işlem var gerçekten, işlem sayısına göre yaptığı girişimsel işleme göre
performansı hesaplanabilir. Ama mesela Çocuk Psikiyatride bir işlem yoğunluğu yok ki, seans
yapılıyor. Buna da seans başına verilebilir, ne bileyim hasta sayısı azaltılır, seans süresi artırılır,
belki hasta azalırsa mağduriyet var gibi gözüküyor, ama öyle bir şey yok, her hastaya gerektiği
gibi bakılır. Çünkü gerçekten psikiyatri önemli bir branş ve gerçekten tanı koymada seansların
önemi çok büyük. Bu seansları mesela 20 dakika yarım saat yapsa bu da, bir kuralı olsa gelen
hastalara derse ki doktorun bugünkü hasta sayısı da doldu, belki uzun sürelere randevu verilir
ama bunu da şöyle aşabiliriz, TUSta kontenjan artışı yapılabilir. Çocuk Psikiyatristlerinin sayısı
artırılabilir, yani kural getirilince bir süre sonra insanlar alışır bence ya niye alışmasın.
Kesinlikle performans branşa göre olması lazım yani (H13, kadın, 42 yaş).
Yani maaşlarımızın düzeltilmesi gerekiyor. Sabit ek ödeme denilen bir ödeme sistemi var ki,
saçma bir sistem diye düşünüyorum. Onun dışında emekli olurken sabitlerin maaşlarımıza
yansıtılması gerekiyor. Diğer performansa dayalı ek ödemenin ise hani artı olması gerekiyor,
yani bizim geçinebilecek kadar hayat standardımızı sağlayabilecek kadar bir hekimin doğru
düzgün bir maaşı olmalı, onun üzerine de performansa dayalı ek ödeme belki ekstrası olmalı,
bunu da verirken hekimlerin almış olduğu risk, yapmış olduğu işlemler, tabii ki göz önüne
alınmalı. Ama tabii bu arada hekimleri bu durum birbirine de düşürebiliyor böyle bir sıkıntı da
var, o açıdan baktığınız zaman da çirkin görünüyor. Yani sen beş işlem yaptın, ben on işlem
yaptım, hani buraya getirmek de bana biraz çirkin geliyor bana göre bu işin hani dediğim gibi
branşlara göre ayarlanarak, sabit bir rakam belirlenmeli diye düşünüyorum. Ama tabi öbür
taraftan da insanların tabi performansını bir şekilde denetlemeniz de gerekiyor, kontrol etmeniz
gerekiyor (H2, kadın, 48 yaş).
Yani bir dengeleme olması lazım, performans sistemi devam etsin, puanlar yeniden belirlensin,
yani kişinin kaç dakikada ne yapabileceği iyi hesap edilsin, aynı anda 2 – 3 tane ameliyat
yazılıyorsa, kaçta başlamış kaçta bitmiş hepsi anestezi fişlerinde var zaten, ameliyat notunda da
var, yani aynı anda 3 tane ameliyat yapan hekim için, o türlü şeylere önlem alınsın ve en düşüğü
ile en yükseği arasında iki kat belki fark olabilir ama 10 kat olmasın yani. Dengelensin ek
ücretler dengelensin, sonra nöbetler adil ve eşit olsun, nöbet sonrası dinlenmeye izin verilsin
nöbet sonrası bir gün değil iki gün mesela izin verilebilir, sonra yıllık izinlerimizi kullanalım, ki
ben şu anda kullanamıyorum, şahsen yıllık izne gittiğimiz zaman, o ayın döneri alamıyorsunuz
sadece 5 gün, 5 gün iki defa izin alabiliyorsunuz (H3, erkek, 59 yaş).
Performans hekimleri hastaneye bağladı bir defa, eskiden neydi devlette sürekli hekimler
kaytarıyordu, adam öğleye kadar hastaneye gelirdi, öğleden sonra doktor bi vizite çıkar ondan
sonra 1 saat oyalanır, hadi muayenehaneye bu performanstan daha yanlış bir şeydi bence. Ben
aynı zamanda devletçi bir adamım, haa hasta sağlık hizmetini hastaneden alacağına neden gidip
dışardan alsın, bu sistem doktoru zengin etmekten başka ne, e tabi eskiden özel hastaneler de bu
kadar yaygın değildi, meydan tamamen doktora kalmıştı, ha bunu söylerken performans sistemi
dört dörtlük işliyor demek istemiyorum haaa. Eksikleri de var, boşlukları da var, sorunlar var
yani sistemde. Mesela performanslar şişiriliyor hekimler yapmadıkları işlemleri yapmış gibi
şişirip tabi sistem buna müsait ortalamayı tutturmak için bunu yapmak zorunda oluyor. Bir defa
performans sistemi sürekli denetlensin ve güncellensin aslında ki arada işlemlerde ve puanlarda
güncelleme yapılıyor ama kastım bu değil. Mesela Cildiyede çok ciddi düzeltilmesi gereken
durumlar var, burda yapılan çok küçük işlemlerin puanları çok büyük, risk yok bu branşta,
mesela riske göre puanlama yapılsın. Öbür taraftan yapılanlara bakıyorsun, işlemlere bakıyorsun
bu sistemin performans ile uzaktan yakından alakası yok kardeşim bu sistem deforme olmuş bir
sistem aslında deformans olur olsa olsa (H6, erkek, 52).

112
Şöyle olabilir, riske dayalı olabilir, yaptığın girişime bağlı değil de, sayıya bağlı değil de riske
bağlı olsun sistem. Ancak her hekimin maaşı ve toplam eline getirecek olan para toplam çalışıp
hak ettiği kadar olmalı, hani bir fark olmalı yani riske girenle girmeyen arasında (H14, kadın, 41
yaş).
Bence performansı başka bir şeyin üzerine kurgulamalıydı. Performansa karşı değilim ama
uçurum olmamalı. Hekimin varlığı bile bir değer olmalı. Bunu da devlet olarak siz birincisi
çalışma ortamını düzenleyerek yaparsınız, sosyal hakları düzenleyerek yaparsınız birde geliri
belli bir düzeye getirerek yaparsınız. Emsal olan ilin valisi ilin en yüksek gelirini alır bir valinin
ama yüksek maaşının yanında ek gelirleri vardır. Birçok kurumun doğal üyesidir ve oradan da ek
geliri vardır. Eğitimini referans alan bir gelir düzeyi garantilersiniz bunun üstüne iyi çalışan
hekimi bir miktar ama bizim bugün aldığımız döner maaşımızın iki misli hak ettiğimiz döner iyi
çalışan bir hekimin hak ettiği döner maaşından fazla bu tam tersi olmalı (H7, erkek, 46 yaş).

Ne yapılması lazım, bana göre bir hekimin belli bir hayat kalitesinin üzerinde yaşaması lazım.
Yani gerçekten öyle çünkü adam yurt dışında yapıyor, yani en çok kazananlar hekimler, yani bu
iş adamları şeyler hariç, çünkü adamların yaptığı iş riskli, hekimin bu işi severek yapması
gerekiyor, motive edilmesi gerekiyor. Motivasyon ne ile olacak? para ve hastaların geri
dönüşleri. Doktor rahat olacak ama çok hasta bakmaya zorlanmayacak. Az hastaya bakarsan
daha detaylı bakarsın, daha memnun edersin. Mesela benim şu anki durumumda bunu gördüm.
Ben poliklinik yapmıyorum, poliklinikte iken burdan daha yoğun çalışıyordum, tabiki günlük 70
hasta bakıyordum, o yoğunlukta, hem insanın sinirleri geriliyor, hem bir sonraki hastayı düşünüp
o hastaya daha hızlı anlatıyorsun, yani insani ilişkiden kopuyorsun, tamamiyle moda mod tıbbi
ilişkiye giriyorsun. Ama şu anda serviste daha rahat hareket edebiliyorum, hastalarla muhabbet
edebiliyorum, konuşabiliyorum, daha sakinim çünkü şuan, mesela hastalarla iletişimim çok iyi, o
yüzden hani hiçbir sıkıntı yaşamadım, şu kaç aydır sadece servis bakıyorum, hiçbir hasta ile
sorunum olmadı, ama poliklinikte hergün hastalarla ile kavga ettim. Yani şey bu parasını çok
vereceksin, dediğim gibi hak ettiği kadar vereceksin, hastalara sınırlama getireceksi,n fiksi
olacak yani performans değil, işin uzmanları bunları belirleyecek yani şeyi, ne derler zorluğu,
riski, şartları, yoğunluğuna göre bir şey yapacaklar bir fiyat belirleyecekler. Mesela Kadın
Doğum diyelim ki 30.000 alacak atıyorum bunu, nöroloji uzmanları 15.000 alacak böyle bir şey
olacak sabit bir şey ona göre insanlar kaliteli çalışacak (H8, kadın, 39 yaş).
Ne yapılması lazım sorusuna gelirsek, öncelikle girişimsel işlemler listesinin gözden geçirilmesi
lazım. Bunun kriteri çok farklı. Atıyorum yapmış olduğun işin performansı örneğin bir ameliyat
için düşünecek olursak her ameliyatın performansı aynı olmayabilir kabul ediyorum.
Değiştirilmeli revize edilmeli (H9, erkek, 48 yaş).

Denetim denetim denetim. Başka yapacak hiçbir şey yok. Sen sistemi kurguladıysan bu sistemi
denetlemek zorundasın. Yani düşünsene bir yeni bir sistem getiriyorsun sonra bu sistemi izlemek
gerek sistemi izledikten sonra aksaklıklar var mı yok mu bakmak gerek ondan sonra da
denetlemek gerek değil mi normal olan budur. Ama bizim ülkemizde maalesef bu yok bu sistemi
getirdiler. Yani performans sistemini getirdiler ama hiçbir denetim yapılmadı (H12, erkek, 49
yaş).

113
2. NİCEL ANALİZE İLİŞKİN BULGULAR

Araştırmanın nicel aşamasına ilişkin bilgilere bu başlık altında yer verilmiştir.


Bu başlık altında, nicel analizlere ilişkin tanımlayıcı istatistiklere, ve istatistiksel
analizler bulunmaktadır.

2.1. Branş Tercihini Etkileyen Faktörlere İlişkin Puan Ortalamaları

Araştırma katılımcılarının branş tercihlerine etki eden faktörlere ilişkin puan


ortalamaları Tablo 10’da verilmiştir. İfadelere verilen cevaplara göre katılımcılar
“Kişiliğime uygun olan branşları tercih ederim.” (X̄=6,245±1,1623) ifadesine
“kesinlikle katılıyorum” a yakın cevap vermiş olup bu ifade ölçekte puan ortalaması en
yüksek ifadedir.

Bunun yanı sıra katılımcılar “Kişisel yeteneklerime uygun branşları tercih


ederim.” (X̄=5,962±1,2935) ifadesine, katılımcıların %45.7’si “kesinlikle katılıyorum”,
%26.8’i “katılıyorum”, %13.9’u “biraz katılıyorum” olarak cevap vermiştir. “Gelir
hekimlerin branş tercihlerinde önemli bir faktördür.” (X̄=5,468±1,3425) ifadesine
katılımcılar %23.1’i “kesinlikle katılıyorum”, %32.8’i “katılıyorum”, %26.6’sı “biraz
katılıyorum” olarak; “Hastalardan düşmanca tavırlara maruz kalmayacağım branşları
tercih ederim.” (X̄=5,452±1,8172) ifadesine katılımcıların %41’i “kesinlikle
katılıyorum”, %20.7’si “katılıyorum”, %12.3’ü “biraz katılıyorum”, “TUS sınavından
yüksek puan alırsam rahat branşları tercih ederim.” (X̄=5,251±2,0131) ifadesine
katılımcıların % 41’i “kesinlikle katılıyorum”, %17.1’i “katılıyorum”, %12.1’i “biraz
katılıyorum” olarak cevaplamışlardır. Bu ifadeler aynı zamanda ölçekte en yüksek
ortalamaya sahip ifadelerdir. Diğer taraftan ölçek ifadelerinin tamamının ortalamaları
incelendiğinde 22, 4., 15., 24., 11., 50., 25., 53., 18. ifadelerin ortalama puanlarının
3,000 puanın altında olduğu, katılımcıların bu ifadelere hiç katılmıyorum ile biraz
katılmıyorum şeklinde yanıtladıkları anlaşılmaktadır. Bu ifadeler aynı zamanda ters
ifadeler olup yanıtların nedenini açıklamaktadır. 49., 43., 3., 27., 55., 33., 31., 12., 19.,
48. ve 42. ifadelerinin ortalama puanlarının ise 3,000 ile 4,000 puanları arasında olduğu,
katılımcıların bu ifadelere ne katılıyorum ne katılmıyorum düzeyinde yanıt verdikleri,
bu ifadeler hakkında kararsız oldukları anlaşılmaktadır. Katılımcıların puan
ortalamalarına bakıldığında ölçekte yer alan 9 ifadeye katılmadıkları, 11 ifadeye ilişkin
ise kararsız oldukları görülmektedir. 20 ifade dışında kalan 35 ifaye ilişkin puan

114
ortalamalarına bakıldığında ise katılımcıların bu ifadelere katılıyorum, biraz katılıyorum
ve kesinlikle katılıyorum şeklinde olumlu yanıt verdikleri görülmektedir. Bu durum
araştırmanın nitel verilerinin büyük oranda nicel veriler tarafından desteklendiği
bulgusuna ulaşılmıştır.

Tablo 10: Tanımlayıcı İstatistiklere İlişkin Bilgiler


TANIMLAYICI İSTATİSTİKLER

Maximum
Minimum

Ortalama

Standart
Sapma
İFADELER N

1- Cinsiyet hekimlerin branş tercihinde etkilidir. 502 1,0 7,0 4,767 1,7903
2- Gelir hekimlerin branş tercihlerinde önemli bir faktördür. 502 1,0 7,0 5,468 1,3425
3- Hasta yoğunluğu fazla olan branşları tercih ederim. 502 1,0 7,0 3,203 1,7540
4-Kan gördüğümde olumsuz etkilendiğim için az kan göreceğim
502 1,0 7,0 1,978 1,6191
branşları tercih ederim.
5-Asistanlık eğitimi rahat olan branşları tercih ederim. 502 1,0 7,0 4,375 1,9987
6-Gelecekte üst düzey teknoloji ile çalışılacağını düşündüğüm
502 1,0 7,0 4,343 1,6830
branşları tercih ederim.
7- Erkek hekimler cerrahi branşları seçmeye eğilimlidirler. 502 1,0 7,0 4,512 1,7114
8- Performans puanını artırmak için çok fazla efor sarf
502 1,0 7,0 4,329 1,8251
etmeyeceğim branşları tercih ederim.
9- Yüksek rekabetin yaşandığı branşları tercih ederim. 502 1,0 7,0 5,181 1,5862
10 - Kişiliğime uygun olan branşları tercih ederim. 502 1,0 7,0 6,245 1,1623
11- Performans puanı düşük branşları tercih ederim. 502 1,0 7,0 2,725 1,4764
12- Evli olan hekimlerin branş tercihinde eşlerin yönlendirmesi
502 1,0 7,0 3,755 1,8843
önemlidir.
13- TUS sınavından yüksek puan alırsam rahat branşları tercih
502 1,0 7,0 5,251 2,0131
ederim.
14- Uzun süre ayakta kalmamı gerektirmeyen branşları tercih
502 1,0 7,0 4,438 2,0481
ederim.
15- Riskli vakalarla karşılaşma ihtimali yüksek branşları tercih
502 1,0 4,0 2,349 1,1355
ederim.
16- İş yükü hafif olan branşları tercih ederim. 502 1,0 7,0 4,614 1,9315
17- Sözlü hakarete uğrama ihtimalimin düşük olduğu branşları
502 1,0 7,0 5,070 1,8661
tercih ederim.
18- İcap sayısı fazla olan branşları tercih ederim. 502 1,0 7,0 2,976 1,6474
19- Ömür boyu okumamı, araştırmamı gerektiren branşları tercih
502 1,0 7,0 3,884 1,8177
ederim.
20- Kadın hekimlerin branş tercihinde nöbet sayısı önemlidir. 502 1,0 7,0 4,934 1,8075
21- Yanlış yapma ihtimalimin az olduğu branşları tercih ederim. 502 1,0 7,0 4,801 1,8551
22- Fiziksel şiddet yaşama ihtimalinin yüksek olduğu branşları
502 1,0 7,0 1,914 1,5159
tercih ederim.
23- Tıp eğitimim sırasında etkilendiğim hocalarımın branşlarını
502 1,0 7,0 4,327 1,8488
tercih ederim.
24- Performans puanı düşük riskli işlemlerin fazla olduğu
502 1,0 7,0 2,380 1,6623
branşları tercih ederim.

115
Maximum
Minimum

Ortalama

Standart
Sapma
İFADELER N

25- Diğer branşlar tarafından çok sık konsültasyon istenen


502 1,0 7,0 2,948 1,5875
branşları tercih ederim.
26- Nöbet sayısı az olan branşları tercih ederim. 502 1,0 7,0 5,026 1,8063
27- Hasta ile diyalog geliştirmem gerekmeyen branşları tercih
502 1,0 7,0 3,301 1,9757
ederim.
28- Acil hizmeti olmayan branşları tercih ederim. 502 1,0 7,0 4,066 1,9723
29- Hastalardan düşmanca tavırlara maruz kalmayacağım
502 1,0 7,0 5,452 1,8172
branşları tercih ederim.
30- Hep idealimde olan branşları tercih ederim. 502 1,0 7,0 5,139 1,6766
31- Performans puanının her ay sabit olduğu branşları tercih
502 1,0 7,0 3,649 1,5271
ederim.
32- Hastasında Malpraktis riski az olan branşları tercih ederim. 502 1,0 7,0 5,141 1,8120
33- Hekimler üzerindeki toplumsal baskıdan dolayı branş tercih
502 1,0 7,0 3,460 2,0418
edeceğim.
34- Hastaya uygulanan tedavi veya işlemden dolayı idari
soruşturma ile karşılaşma ihtimalini düşük olduğu branşları tercih 502 1,0 7,0 5,002 1,8791
ederim.
35- Uzman hekim olmanın prestijli olduğunu düşündüğüm için
502 1,0 7,0 4,376 1,9939
branş tercih edeceğim.
36- Çok fazla fiziksel güç gerektirmeyen branşları tercih ederim. 502 1,0 7,0 4,414 1,9422
37- Performans puanı yüksek branşları tercih ederim. 502 1,0 7,0 4,404 1,8164
38- Sürekli koşuşturmamı gerektirmeyecek branşları tercih
502 1,0 7,0 4,291 1,9338
ederim.
39- Kişisel yeteneklerime uygun branşları tercih ederim. 502 1,0 7,0 5,962 1,2935
40- Hastasında ölüm oranı düşük olan branşları tercih ederim. 502 1,0 7,0 4,647 1,9802
41- Pratisyen hekim olarak kalmak istemediğim için branş tercih
502 1,0 7,0 5,008 2,0119
edeceğim.
42- Zor hastalarla karşılaşma ihitmali düşük olan branşları tercih
502 1,0 7,0 3,982 1,9964
ederim.
43- Uzman hekimlerin pratisyen hekimlere olumsuz baktığını
502 1,0 7,0 3,193 2,0533
düşündüğüm için branş tercih edeceğim.
44- Hastaya uygulanan tedavi veya işlemden dolayı yargılanma
502 1,0 7,0 4,763 1,9570
ihtimalinin düşük olduğu branşları tercih ederim.
45- Daha fazla kazanç elde edeceğim branşları tercih ederim. 502 1,0 7,0 4,711 1,7607
46-Hastasında Komplikasyon riski az olan branşları tercih
502 1,0 7,0 4,867 1,8486
ederim.
47- Performans kazancı yüksek branşları tercih ederim. 502 1,0 7,0 4,454 1,7996
48- Ekip işi gerektiren branşları tercih ederim. 502 1,0 7,0 3,974 1,6456
49- Mecburi hizmete daha geç gitmek için branş tercih ederim. 502 1,0 7,0 3,181 2,0250
50- Hataya açık branşları tercih ederim. 502 1,0 7,0 2,769 1,7310
51- Araştırma yapma imkanı olan branşları tercih ederim. 502 1,0 7,0 4,922 1,6560
52- Hastaya uygulanan tedavi veya işlemden dolayı tazminat
502 1,0 7,0 4,968 1,8666
ödeme ihtimalinin az olduğu branşları tercih ederim.
53- Kapasitemi aşacak branşları tercih ederim. 502 1,0 7,0 2,968 1,7208
54- Fiziksel olarak daha az yorulacağım branşları tercih ederim. 502 1,0 7,0 4,645 1,9499
55- Bugün TUS sınavı sonucunda hekimlerin en çok tercih
502 1,0 7,0 3,394 1,9789
ettikleri branşları seçerim.

116
2.2. Tıpta Uzmanlık Sınavı Sonucunda Tercih Edilecek İlk Üç Branşa Ve
Nedenlerine İlişkin Bulgular

Katılımcılara Tıpta Uzmanlık Sınavı sonucunda tercih etmek istedikleri ilk üç


branş ve nedenleri açık uçlu soru olarak sorulmuş, verilen yanıtlara ilişkin bulgulara bu
başlık altında yer verilmiştir.

2.2.1. Tıpta Uzmanlık Sınavı Sonucunda Tercih Edilecek İlk Üç Branşa


İlişkin Bulgular

Katılımcılara Tıpta Uzmanlık Sınavı sonucunda tercih etmek istedikleri ilk üç


branş sorulmuş, cevaplar dahili bilimler, cerrahi bilimler ve temel tıp bilimleri branşları
olarak ayrılarak Tablo 11’de verilmiştir. Tabloya göre katılımcılar, birinci, ikinci ve
üçüncü tercihlerine sırarsıyla Cildiye, Fizik Tedavi ve İç hastalıkları branşlarını
yazacaklarını, cerrahi branşlardan birinci, ikinici ve üçüncü tercihlerine sırasıyla Plastik,
Rekonstrüktif ve Estetik Cerrahi, Kulak Burun Boğaz ve Kadın Hastalıkları ve Doğum
branşlarını, temel tıp bilimleri branşlarından ise sırasıyla Radyoloji ve Spor Hekimliğini
tercih edeceklerini bildirmişlerdir. Her üç tercihe ilişkin bulgularda katılımcıların
öncelikle rahat branşlara yönelmek istedikleri, Dahili Tıp Bilimleri branşlarına
ilgilerinin yoğun olduğu, bunu Temel Tıp Bilimleri branşlarının izlediği ve Cerrahi Tıp
Bilimleri branşlarına ilginin ise az olması da dikkat çekici bulgular arasındadır.

Tablo 11:TUS Sınavı Sonucunda Tercih Edilmek İstenen İlk Üç Branşa İlişkin Bulgular
1.TERCİH 2.TERCİH 3.TERCİH
DAHİLİ BRANŞLAR
Sıklık % Sıklık % Sıklık %
Acil Tıp 11 2,2 9 1,8 16 3,2
Adli Tıp 4 0,8 5 1,0 2 ,4
Aile Hekimliği 15 3,0 18 3,6 28 5,6
Anesteziyoloji ve
8 1,6 10 2,0 7 1,4
Reanimasyon
Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları
BRANŞLAR

30 6,0 25 5,0 15 3,0


Çocuk ve Ergen Ruh Sağlığı
6 1,2 11 2,2 5 1,0
ve Hastalıkları
Cildiye 56 11,1 29 5,8 16 3,2
Enfeksiyon Hastalıkları ve
4 0,8 10 2,0 5 1,0
Klinik Mikrobiyoloji
Fiziksel Tıp ve
17 3,4 38 7,6 26 5,2
Rehabilitasyon
İç Hastalıkları 28 5,6 24 4,8 29 5,8
Kardiyoloji 22 4,4 14 2,8 7 1,4
Nöroloji 15 3,0 22 4,4 19 3,8
Psikiyatri 44 8,7 22 4,4 19 3,8

117
CERRAHİ BRANŞLAR Sıklık % Sıklık % Sıklık %
Beyin ve Sinir Cerrahi 8 1,6 4 0,8 6 1,2
Çocuk Cerrahi 3 0,6 1 ,2 1 ,2
Genel Cerrahi 17 3,4 16 3,2 13 2,6
Göğüs Hastalıkları 8 1,6 5 1,0 3 0,6
Göz Hastalıkları 22 4,4 4 0,8 14 2,8
Kadın Hastalıkları ve Doğum 22 4,4 23 4,6 31 6,2
Kalp ve Damar Cerrahisi 9 1,8 20 4,0 15 3,0
Kulak Burun Boğaz
18 3,6 23 4,6 16 3,2
Hastalıkları
Nükleer Tıp 4 0,8 19 3,8 14 2,8
Ortopedi ve Travmatoloji 12 2,6 3 0,6 3 0,6
Plastik, Rekonstrüktif ve
25 5,0 11 2,2 10 2,0
Estetik Cerrahi
TEMEL TIP BİLİMLERİ
Sıklık % Sıklık % Sıklık %
BRANŞLARI
Radyoloji 29 5,8 14 2,8 23 4,6
Spor Hekimliği 4 0,8 24 4,8 21 4,2
Tıbbi Biyokimya 19 3,8 3 0,6 1 0,2
Tıbbi Mikrobiyoloji 2 0,4 16 3,2 17 3,4
Tıbbi Patoloji 15 3,0 15 3,0 6 1,2
Üroloji 2 0,4 12 2,4 13 2,6
Tıbbi Genetik 10 2,0 3 0,6 4 0,8
Tıbbi Farmakoloji 3 0,6 6 1,2 17 3,4
TOPLAM 492 98,0 3 0,6 8 1,6
Yanıtlamayanlar 10 2,0 41 8,2 73 14,5
Toplam 502 100 502 100 502 100

2.2.2. Tıpta Uzmanlık Sınavı Sonucunda Tercih Edilecek ilk Üç Branşın


Nedenlerine İlişkin Bulgular

Tıpta Uzmanlık Sınavı sonucunda tercih edilmek istenen ilk üç branşın


nedenlerine ilişkin bulgular “kişisel istek ve yetenekler”, “rahatlık” ve “risk” olarak üç
tema altında toplanmıştır. Verilen yanıtlar tek tek okunarak benzer ifadeler bir araya
getirilmiş ve temalar oluşturulmuştur.

Göz Hastalıkları – Dahiliye – Kardiyoloji : “Bana en yakın gelen ve en başarılı olduğum


Konular. Bu branşlarda meslek hayatım boyunca zevk alarak çalışabileceğimi düşündüğüm
için tercih ederim.”
Nöroloji “İlgi duyduğum sistem ve hastalıklar”
Kardiyoloji: “2. Sınıftan beri istediğim bölüm. Kalple ilgilenmeyi seviyorum”
Nöroloji: “Sadece nörolojiyi tercih edeceğim, tıp fakültesine nöroloji için girdim, ilgimi
çeken ve ilerlemek istediğim branş bu.”
Plastik Cerrahi: “Görsel uyum yeteneğimin olduğunu söylüyor çevremdekiler, ben de öyle
düşünüyorum.”
Çocuk Psikiyatri: “Çocukluk hayalim, çocuk doktoru olmaktı. Ama pediatristlerin çalışma

118
şartlarını gördükçe bundan vazgeçtim. Hala çocuklarla ilgilenmeyi seviyorum, ayrıca
psikiyatriye de ilgi duyuyorum. İnsanlar sırf rahatlığı vs. için yazsa da ben gerçekten
istediğim için düşünüyorum. Keşke puanları bu kadar yüksek olmasaydı...”
Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları: “Çocukları seviyorum onlarla ilgili branşları, ömrüm boyunca
severek yapabileceğimi düşünüyorum”
Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları: “Çocukları çok seviyorum ve bu branşı da yalnızca çocukları
seven insanlar seçmelidir diye düşünüyorum.”
Ortopedi ve Travmatoloji: “tam bana göre, hem polikliniği hem cerrahisi var, el yatkınlığım
da var.”
Kardiyoloji: “Sevdiğim ve teorik konusu itibari ile en çok ilgimi çeken branş.”
Kalp ve Damar Cerrahisi: “Çünkü burada kişisel ilgi ve becerimi hasta yararına en verimli
şekilde kullanabileceğimi düşünüyorum.”
Psikiyatri: Empati duygumun çok yüksek olduğunu ,çok iyi dinleyici olduğumu
düşünüyorum . En zor durumda olan hastalar psikiyatrik hastalar bence.”

Katılımcıların “rahatlık” teması altında verdikleri yanıtlardan örnekler aşağıda


verilmiştir.

Dermatoloji “Türkiye şartlarında diğer bölümlere göre rahat”.


Fizik Tedavi – Aile Hekimliği: “Çalışma koşullarından dolayı, çalışma rahatlığından”
Radyoloji – Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon – Psikiyatri: “Rahat bölümler, malpraktis ve
komplikasyon oranı çok az.”
Radyoloji – Psikiyatri – Kulak Burun Boğaz: “kolay ve rahat olduklarını düşünüyorum.”
Göz Hastalıkları:” Cerrahi bir yönü de olması ilgimi çekiyor. Nöbetleri olmadığı için nispeten
rahat bir branş olduğunu düşünüyorum.”
Spor Hekimliği: “Geleceği parlak ve zevkli bir dal, rahat, acil ve nöbet yoğunluğu yok.”
Göz Hastalıkları: “Eğitim hayatının diğer branşlara göre daha rahat olması ve cerrahi içermesi.”
Aile Hekimliği: “8,00-17.00 mesai yeter, rahat koşullar”
Tıbbi Genetik: “Hem klinik hem laboratuvar ortamında çalışma fırsatı var. Çalışma şartları diğer
klinik branşlara oranla rahat. Araştırma alanı çok geniş.”
Cildiye: “Hoşuma giden ve rahat olan bölümler olması nedeniyle.”
Göz Hastalıkları: “Kazanırsam rahat bir bölüm.”
Psikiyatri – Aile Hekimliği – Dermatoloji: “Rahat olmaları.”
Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon: “Diğer bölümlere kıyasla daha rahat olduğunu düşünüyorum.”
Radyoloji – Göz Hastalıkları: “Nispeten rahat bölümler olduğu için.”
Katılımcıların “risk” teması altında verdikleri yanıtlardan örnekler aşağıda
verilmiştir.

Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon: “hasta ölmüyor.”

119
Çocuk Psikiyatri - Psikiyatri – Göğüs Hastalıkları: “Mahkemelerden korkuyorum . Cerrahi
istemiyorum, nöbeti az olan branş istiyorum, yani konfor arıyorum..az malpraktis riski olsun
kafam rahat olsun...”
Cildiye – Adli Tıp – Aile Hekimliği: “Malpraktis olasılığı düşük.”
Üroloji: “Malpraktisi az olan cerrahi branş.”
Cildiye – Aile Hekimliği: “Nöbetsiz ve az riskli branşlar.”
Tıbbi Genetik – Farmakoloji ”Temel bilimler daha uygun ,risksiz,hasta profilinden uzak.”
Cildiye – Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon – Aile Hekimliği: “Nöbetsiz ve az riskli branşlar.”
Biyokimya: “Hastalardan bıkarsam savaştan dövüşmelerden bu gergin ortamda biyokimya sessiz
sakin, risksiz… oraya gitmeyi düşünebilirim.”
Katılımcıların tercih etmek istedikleri branşların nedenlerine ilişkin yanıtlar
incelendiğinde kişisel istek ve beklentilerinin yanı sıra, branşın rahat olması ve riskinin
az olması gibi seçenekleri de düşündükleri, tercihlerini bu faktörlerin şekillendiği dikkat
çeken bulgular arasındadır. Katılımcılar branşlar hakkında genel bir fikir sahibi olmakla
birlikte genellikle rahat, riski az ve kişisel beklentilerine uygun branşları seçmek
istediklerini bildirmişlerdir.

3. FAKTÖR ANALİZİNE İLİŞKİN BULGULAR

Bu bölümde Branş Tercih Eğilimlerinin Tespiti Ölçeğine uygulanan faktör


analizi ve analiz sonuçlarına ilişkin bulgulara yer verilmiştir.

3.1. Ölçeğin Faktör Analizine Uygunluğunun Test Edilmesi

Araştırmanın nicel bölümünde uygulanan ölçeğin açımlayıcı faktör analizine


uygun olup olmadığını belirlemek için (KMO) ve Barlett’s testi yapılmıştır. KMO ve
Barlett’s testi, bir çalışma grubundan elde edilen verilerin faktör analizine uygun olup
olmadığının test edildiği bir yöntemdir. Bu değerin yüksek olması, ölçekte yer alan
değişkenlerin, diğer değişkenler tarafından mükemmele yakın seviyede tahmin
edilebileceği anlamına gelmekte; değerin 0.50 ve altı bir değer çıkması ise ölçeğin
faktör analizine uygun olmadığını göstermektedir (Büyüköztürk, 2010: 133; Gürbüz ve
Şahin, 2017: 325).

Bu araştırmada KMO ve Barlett’s test sonucu Tabloda gösterilmektedir. Tablo


12’de görüldüğü üzere KMO ve Barlett’s test sonucu 0,938 olduğundan ölçeğin faktör
analizi için oldukça yeterli olduğunu göstermektedir. Ayrıca Barlett’s Küresellik testi
sonucunun anlamlı olması (Sig. Değeri=0,000; p<0,05) değişkenler arası ilişkilerin

120
oluşturduğu matrisin faktör analizi için uygun olduğunu göstermektedir (Gürbüz ve
Şahin, 2017: 325).

Tablo 12: KMO ve Barlett’s Testine İlişkin Bulgular

KMO ve Bartlett's Testi


KMO Örneklem Yeterliliğinin Ölçümü 00,926
Bartlett's Küresellik Testi Yaklaşık Ki - kare 12091,288
df 1485
Sig. 0,000
3.2. Faktör Analizi Sonucunda Toplam Açıklanan Varyans Miktarları

Araştırma ölçeğinin faktör analizine uygun olduğu belirlendikten sonra


açımlayıcı faktör analizi yapılmıştır. Yapılan analiz sonucunda toplam açıklanan
varyans miktarları ve boyutlar Tablo 13’de gösterilmektedir. Tablo 13’e göre
Özdeğerleri 1’den büyük olan toplam 6 faktör olduğu görülmektedir. Döndürme sonrası
ilk beş faktörün açıkladıkları varyans yüzdesi %42,492 olduğu, son faktörün ise
varyansın %47,198’ini açıkladığı görülmektedir.

Tablo 13: Toplam Açıklanan Varyans Görünümü

TOPLAM AÇIKLANAN VARYANS

Döndürülmüş Faktör Yüklerinin


Özdeğerler Faktör Yüklerinin Toplamları
Toplamları

Varyans Kümülatif Varyans Kümülatif


Toplam Toplam Toplam Varyans % Kümülatif %
Boyutlar % % % %
1 13,622 24,767 24,767 13,622 24,767 24,767 11,596 21,083 21,083
2 3,878 7,051 31,818 3,878 7,051 31,818 3,375 6,137 27,220
3 2,625 4,772 36,590 2,625 4,772 36,590 2,937 5,339 32,559
4 2,298 4,178 40,768 2,298 4,178 40,768 2,830 5,145 37,704
5 1,883 3,423 44,191 1,883 3,423 44,191 2,634 4,788 42,492
6 1,654 3,007 47,198 1,654 3,007 47,198 2,588 4,706 47,198

3.3. Faktör Analizi

Açımlayıcı faktör analizi uygulanan ölçeğe ilişkin boyutlar ve faktör puanları


Tablo 7’de gösterilmiştir. Tablo 16’ya göre ölçeği oluşturan ifadelerde yer alan
maddelerin faktör yükleri 0,344 ile 0,798 arasında olduğu görülmektedir. Ölçeği
oluşturan 23 ifade 1. Boyutta, 10 ifade 2. boyutta, 8 ifade 3. boyutta, 5 ifade 4. Boyutta,
5 ifade 5. Boyutta ve 4 ifadenin de 6. boyutta toplandığı görülmektedir.

121
Boyutlarda yer alan ifadeler incelendiğinde 2. Boyutu oluşturan 24., 25., 11.,
18., 50., 3., 22., 48., 53., ve 9. ifadelerin ters ifadelere ait sorulardan oluşması nedeniyle,
5. boyutu oluşturan ifadelerden 2. ifade boyut içinde anlamsız olduğu için, 6. boyutta
bulunan 4. ifade de anlamsız olduğu için, çıkarılmış, yeniden faktör analizine tabi
tutulmuştur. 55 ifadeden oluşan ölçek yeni şekli ile 42 ifade ve 5 boyuttan oluşmaktadır.

Tablo 14: Faktör Analizi Sonuçları

Boyutlar

İFADELER 1 2 3 4 5 6
34- Hastaya uygulanan tedavi veya işlemden dolayı
idari soruşturma ile karşılaşma ihtimalini düşük 0,796
olduğu branşları tercih ederim.
32- Hastasında Malpraktis riski az olan branşları
0,773
tercih ederim.
46-Hastasında Komplikasyon riski az olan branşları
0,761
tercih ederim.
44- Hastaya uygulanan tedavi veya işlemden dolayı
yargılanma ihtimalinin düşük olduğu branşları tercih 0,756
ederim.
52- Hastaya uygulanan tedavi veya işlemden dolayı
tazminat ödeme ihtimalinin az olduğu branşları 0,746
tercih ederim.
54- Fiziksel olarak daha az yorulacağım branşları
0,741
tercih ederim.
40- Hastasında ölüm oranı düşük olan branşları
0,724
tercih ederim.
21- Yanlış yapma ihtimalimin az olduğu branşları
0,715
tercih ederim.
16- İş yükü hafif olan branşları tercih ederim. 0,713
26- Nöbet sayısı az olan branşları tercih ederim. 0,706
17- Sözlü hakarete uğrama ihtimalimin düşük olduğu
0,687
branşları tercih ederim.
38- Sürekli koşuşturmamı gerektirmeyecek branşları
0,682
tercih ederim.
42- Zor hastalarla karşılaşma ihitmali düşük olan
0,663
branşları tercih ederim.
29- Hastalardan düşmanca tavırlara maruz
0,642
kalmayacağım branşları tercih ederim.
5-Asistanlık eğitimi rahat olan branşları tercih
0,631
ederim.
28- Acil hizmeti olmayan branşları tercih ederim. 0,624
13- TUS sınavından yüksek puan alırsam rahat
0,597
branşları tercih ederim.
14- Uzun süre ayakta kalmamı gerektirmeyen
0,576
branşları tercih ederim.

122
36- Çok fazla fiziksel güç gerektirmeyen branşları
0,573
tercih ederim.
15- Riskli vakalarla karşılaşma ihtimali yüksek
0,550
branşları tercih ederim.
8- Performans puanını artırmak için çok fazla efor
0,498
sarf etmeyeceğim branşları tercih ederim.
31- Performans puanının her ay sabit olduğu
0,406
branşları tercih ederim.
55- Bugün TUS sınavı sonucunda hekimlerin en çok
0,394
tercih ettikleri branşları seçerim.
24- Performans puanı düşük riskli işlemlerin fazla
0,640
olduğu branşları tercih ederim.
25- Diğer branşlar tarafından çok sık konsültasyon
0,543
istenen branşları tercih ederim.
11- Performans puanı düşük branşları tercih ederim. 0,541
18- İcap sayısı fazla olan branşları tercih ederim. 0,502
50- Hataya açık branşları tercih ederim. 0,488
3- Hasta yoğunluğu fazla olan branşları tercih
0,477
ederim
22- Fiziksel şiddet yaşama ihtimalinin yüksek
0,458
olduğu branşları tercih ederim
48- Ekip işi gerektiren branşları tercih ederim. 0,414
53- Kapasitemi aşacak branşları tercih ederim. 0,386
9- Yüksek rekabetin yaşandığı branşları tercih
0,344
ederim.
35- Uzman hekim olmanın prestijli olduğunu
0,705
düşündüğüm için branş tercih edeceğim.
43- Uzman hekimlerin pratisyen hekimlere olumsuz
0,688
baktığını düşündüğüm için branş tercih edeceğim.
41- Pratisyen hekim olarak kalmak istemediğim için
0,614
branş tercih edeceğim.
33- Hekimler üzerindeki toplumsal baskıdan dolayı
0,575
branş tercih edeceğim.
49- Mecburi hizmete daha geç gitmek için branş
0,514
tercih ederim.
47- Performans kazancı yüksek branşları tercih
0,798
ederim.
37- Performans puanı yüksek branşları tercih ederim. 0,736
45- Daha fazla kazanç elde edeceğim branşları tercih
0,725
ederim.
39- Kişisel yeteneklerime uygun branşları tercih
-0,693
ederim.
10 - Kişiliğime uygun olan branşları tercih ederim. -0,610
30- Hep idealimde olan branşları tercih ederim. -0,541
23- Tıp eğitimim sırasında etkilendiğim hocalarımın
-0,521
branşlarını tercih ederim.
27- Hasta ile diyalog geliştirmem gerekmeyen
0,467
branşları tercih ederim.
1- Cinsiyet hekimlerin branş tercihinde etkilidir. 0,736
7- Erkek hekimler cerrahi branşları seçmeye
0,695
eğilimlidirler.

123
20- Kadın hekimlerin branş tercihinde nöbet sayısı
0,625
önemlidir.
12- Evli olan hekimlerin branş tercihinde eşlerin
0,546
yönlendirmesi önemlidir.
2- Gelir hekimlerin branş tercihlerinde önemli bir
0,432
faktördür.
6-Gelecekte üst düzey teknoloji ile çalışılacağını
0,725
düşündüğüm branşları tercih ederim.
51- Araştırma yapma imkanı olan branşları tercih
0,705
ederim.
19- Ömür boyu okumamı, araştırmamı gerektiren
-0,619
branşları tercih ederim.
4-Kan gördüğümde olumsuz etkilendiğim için az 0,555
kan göreceğim branşları tercih ederim.

Yeniden faktör analizine tabi tutulan ölçeğe ilişkin KMO ve Barlett’s testi
sonuçları Tablo 15’de gösterilmiştir. Tabloda ölçeğin faktör analizine uygun olduğu
görülmektedir.

Tablo 15: Yeniden Yapılan Faktör Analizine İlişkin KMO ve Barlett’s Testi Sonuçları
KMO ve Bartlett's Testi
KMO Örneklem Yeterliliğinin Ölçümü 0,932
Yaklaşık Ki - kare 10115,582
Bartlett's Küresellik Testi df 903
Sig. ,000
Boyutlar arasında toplam açıklanan varyans tablosu Tablo 16’da
gösterilmektedir. Tabloya göre ölçeği oluşturan 1. Boyut ölçeğin yaklaşık %25’ini, 2.
Boyut yaklaşık % 32’sini, 3. Boyut yaklaşık %38’ini, 4. Boyut yaklaşık % 44’ünü ve 5.
Boyut ise yaklaşık %50’sini açıklamaktadır.

Tablo 16: Toplam Açıklanan Varyans Tablosu

TOPLAM AÇIKLANAN VARYANS

Döndürülmüş Faktör Yüklerinin


Özdeğerler Faktör Yüklerinin Toplamları
Toplamları

Varyans Kümülatif Varyans Kümülatif


Toplam Toplam Toplam Varyans % Kümülatif %
Boyutlar % % % %
1 12,545 29,174 29,174 12,545 29,174 29,174 10,651 24,769 24,769
2 3,043 7,076 36,250 3,043 7,076 36,250 2,997 6,969 31,738
3 2,360 5,488 41,739 2,360 5,488 41,739 2,878 6,694 38,432
4 1,860 4,325 46,064 1,860 4,325 46,064 2,475 5,755 44,187
5 1,611 3,746 49,810 1,611 3,746 49,810 2,418 5,623 49,810

124
Döndürülmüş Bileşenler Matrisi Tablo 17’de gösterilmektedir. Tabloya göre
toplam 43 madde ve 5 boyuttan oluşan ölçekte boyutların isimlendirilmesi, ifadelerden
yola çıkılarak oluşturulmuştur. 23 maddeden oluşan 1. Boyuta ilişkin ifadelerin tamamı
çalışma ortamı ve branşın özellikleri ile ilgili olduğu için “Hekimin Çalışma Rahatlığı
Boyutu” olarak, 2. boyutu oluşturan ifadelerin tamamı hekimliğin statüsüne ilişkin
faktörler olduğu için “Statü Boyutu”, 3. Boyutu oluşturan ifadelerin tamamı kişisel
özellikler, istekler ve yetenekler ile ilgili ifadelerden oluştuğu için “Duygusal İlgilenim
Boyutu”, 4. Boyuta ilişkin ifadelerin tamamı performans kazancına ilişkin iadeler
olduğu için “Kazanç Boyutu” ve 5. Boyutu oluşturan ifadelerin tamamı demografik
özelliklere ilişkin olduğu için “Cinsiyet ve Medeni Durum Boyutu” olarak
adlandırılmıştır.

Tablo 17: Döndürülmüş Bileşenler Matrisi


Döndürülmüş Bileşenler Matrisi Tablosu
Boyutlar
1 2 3 4 5
Hekimin Çalışma Rahatlığı Boyutu
34- Hastaya uygulanan tedavi veya işlemden dolayı idari
soruşturma ile karşılaşma ihtimalini düşük olduğu branşları tercih 0,788
ederim.
32- Hastasında Malpraktis riski az olan branşları tercih ederim. 0,759
16- İş yükü hafif olan branşları tercih ederim. 0,750
44- Hastaya uygulanan tedavi veya işlemden dolayı yargılanma
0,749
ihtimalinin düşük olduğu branşları tercih ederim.
46-Hastasında Komplikasyon riski az olan branşları tercih ederim. 0,748
54- Fiziksel olarak daha az yorulacağım branşları tercih ederim. 0,744
26- Nöbet sayısı az olan branşları tercih ederim. 0,740
52- Hastaya uygulanan tedavi veya işlemden dolayı tazminat
0,716
ödeme ihtimalinin az olduğu branşları tercih ederim.
38- Sürekli koşuşturmamı gerektirmeyecek branşları tercih ederim. 0,710
17- Sözlü hakarete uğrama ihtimalimin düşük olduğu branşları
0,699
tercih ederim.
40- Hastasında ölüm oranı düşük olan branşları tercih ederim 0,696
28- Acil hizmeti olmayan branşları tercih ederim. 0,693
21- Yanlış yapma ihtimalimin az olduğu branşları tercih ederim. 0,677
42- Zor hastalarla karşılaşma ihitmali düşük olan branşları tercih
0,676
ederim.

125
5-Asistanlık eğitimi rahat olan branşları tercih ederim. 0,665
29- Hastalardan düşmanca tavırlara maruz kalmayacağım branşları
0,654
tercih ederim.
13- TUS sınavından yüksek puan alırsam rahat branşları tercih
0,649
ederim.
14- Uzun süre ayakta kalmamı gerektirmeyen branşları tercih
0,602
ederim.
36- Çok fazla fiziksel güç gerektirmeyen branşları tercih ederim. 0,589
8- Performans puanını artırmak için çok fazla efor sarf
0,498
etmeyeceğim branşları tercih ederim.
55- Bugün TUS sınavı sonucunda hekimlerin en çok tercih ettikleri
0,422
branşları seçerim.
31- Performans puanının her ay sabit olduğu branşları tercih
0,406
ederim.
27- Hasta ile diyalog geliştirmem gerekmeyen branşları tercih
0,344
ederim

Statü Boyutu

43- Uzman hekimlerin pratisyen hekimlere olumsuz baktığını


0,612
düşündüğüm için branş tercih edeceğim.
35- Uzman hekim olmanın prestijli olduğunu düşündüğüm için branş
0,558
tercih edeceğim
49- Mecburi hizmete daha geç gitmek için branş tercih ederim. 0,549
33- Hekimler üzerindeki toplumsal baskıdan dolayı branş tercih
0,538
edeceğim.
41- Pratisyen hekim olarak kalmak istemediğim için branş tercih
0,493
edeceğim

Duygusal İlgilenim Boyutu

51- Araştırma yapma imkanı olan branşları tercih ederim. 0,712


19- Ömür boyu okumamı, araştırmamı gerektiren branşları tercih
0,683
ederim.
39- Kişisel yeteneklerime uygun branşları tercih ederim. 0,620
30- Hep idealimde olan branşları tercih ederim. 0,600
6-Gelecekte üst düzey teknoloji ile çalışılacağını düşündüğüm
0,566
branşları tercih ederim.
23- Tıp eğitimim sırasında etkilendiğim hocalarımın branşlarını
0,456
tercih ederim.
10 - Kişiliğime uygun olan branşları tercih ederim. 0,432
Kazanç Boyutu
47- Performans kazancı yüksek branşları tercih ederim. 0,758
37- Performans puanı yüksek branşları tercih ederim. 0,710

126
45- Daha fazla kazanç elde edeceğim branşları tercih ederim. 0,693
Cinsiyet ve Medeni Durum Boyutu
1- Cinsiyet hekimlerin branş tercihinde etkilidir. 0,699
7- Erkek hekimler cerrahi branşları seçmeye eğilimlidirler. 0,691
20- Kadın hekimlerin branş tercihinde nöbet sayısı önemlidir. 0,664
12- Evli olan hekimlerin branş tercihinde eşlerin yönlendirmesi
0,548
önemlidir.

Ölçekte boyutlar belirlendikten sonra 1. Boyut olan Hekimin Çalışma Rahatlığı


boyutunu oluşturan 23 ifadenin tek bir boyutta toplanması nedeniyle bu boyut tekrar
faktör analizine tabi tutulmuş, yapılan faktör analizi sonucunda Hekimin Çalışma
Rahatlığı boyutunun 3 alt faktöre ayrıldığı görülmüştür. Yapılan faktör analizine ilişkin
sonuçlar aşağıda gösterilmiştir.

Tabloda 18’de görüldüğü üzere ölçeğin 1.boyutu olan Hekimlerin Çalışma


Rahatlığı boyu KMO ve Barlett’s testi sonuçlarına göre faktör analizine uygundur.

Tablo 18: Hekimin Çalışma Rahatlığı Boyutu KMO Barlett’s Test Sonuçları
KMO and Bartlett's Test
KMO Örneklem Yeterliliğinin Ölçümü ,930
7275,358
Bartlett's Küresellik Testi Yaklaşık Ki - kare 300
df ,000

Döndürülmüş bileşenler matrisi tablosu Tablo 19’da gösterilmiştir. Tabloda


Hekimlerin Çalışma Rahatlığı boyutuna ilişkin faktör analizi görülmektedir. İfadelerin
faktörleşme derecesine bakıldığında boyutun 3 alt faktöre ayrıldığı görülmektedir. Alt
boyutlardaki ifadelere bakıldığında ise 1. Boyutu oluşturan ifadelerin daha çok mesleki
risk ile ilişkili olduğundan 1. Boyuta “Risk” boyutu; 2. Boyutu oluşturan ifadelerin
tamamının mesleğinde rahatlık faktörlerine ilişkin olduğu düşünüldüğünden bu boyut
“Rahatlık” boyutu olarak; 3. Boyutu oluşturan ifadelerin ise kişilerin sağlık problemleri
ile ilgili olduğu için “Sağlık Problemleri” boyutu adı verilmiştir.

Ölçeğin bütününe ilişkin boyut yapısına bakıldığında “Hekimlerin Branş Tercih


Eğilimleri Ölçeği”nin beş boyuttan oluştuğu görülmektedir. Bu boyutlardan
“Hekimlerin Çalışma Rahatlığı” boyutu olan 1. boyutunun 23 ifadeden oluştuğu

127
görülmektedir. Her ne kadar ölçeğe ilişkin faktör analizi yapılmış ve boyutlar
oluturulmuş olsa da 1. boyuta tekrar faktör analizi yapılmış ve buradaki ifadelerin de
kendi içerisinde boyutlara ayrıldığı tespit edilmiştir. Bu boyutlara ilişkin faktör
boyutları Tablo 19’da verilmiştir. Son şekli ile Hekimlerin Branş Tercih Eğilimleri
Ölçeği 43 ifade ve 7 boyuttan oluşmuştur.

Tablo 19: Hekimin Çalışma Rahatlığı Boyutu Döndürülmüş Bileşenler Matrisi


Döndürülmüş Bileşenler Matrisi
Boyutlar
1 2 3
Risk
26- Nöbet sayısı az olan branşları tercih ederim. 0,752
42- Zor hastalarla karşılaşma ihitmali düşük olan branşları tercih ederim. 0,740
34- Hastaya uygulanan tedavi veya işlemden dolayı idari soruşturma ile
0,728
karşılaşma ihtimalini düşük olduğu branşları tercih ederim.
32- Hastasında Malpraktis riski az olan branşları tercih ederim. 0,727
29- Hastalardan düşmanca tavırlara maruz kalmayacağım branşları tercih
0,723
ederim.
52- Hastaya uygulanan tedavi veya işlemden dolayı tazminat ödeme
0,714
ihtimalinin az olduğu branşları tercih ederim.
44- Hastaya uygulanan tedavi veya işlemden dolayı yargılanma ihtimalinin
0,709
düşük olduğu branşları tercih ederim.
28- Acil hizmeti olmayan branşları tercih ederim. 0,708
46-Hastasında Komplikasyon riski az olan branşları tercih ederim. 0,666
40- Hastasında ölüm oranı düşük olan branşları tercih ederim. 0,663
17- Sözlü hakarete uğrama ihtimalimin düşük olduğu branşları tercih ederim. 0,609
21- Yanlış yapma ihtimalimin az olduğu branşları tercih ederim. 0,578
Rahatlık
13- TUS sınavından yüksek puan alırsam rahat branşları tercih ederim. 0,720
8- Performans puanını artırmak için çok fazla efor sarf etmeyeceğim branşları
0,682
tercih ederim.
55- Bugün TUS sınavı sonucunda hekimlerin en çok tercih ettikleri branşları
0,641
seçerim.
16- İş yükü hafif olan branşları tercih ederim. 0,637
5-Asistanlık eğitimi rahat olan branşları tercih ederim. 0,632
27- Hasta ile diyalog geliştirmem gerekmeyen branşları tercih ederim. 0,577
31- Performans puanının her ay sabit olduğu branşları tercih ederim. 0,451
Sağlık Problemleri

128
36- Çok fazla fiziksel güç gerektirmeyen branşları tercih ederim. 0,782
38- Sürekli koşuşturmamı gerektirmeyecek branşları tercih ederim. 0,630
14- Uzun süre ayakta kalmamı gerektirmeyen branşları tercih ederim. 0,602

54- Fiziksel olarak daha az yorulacağım branşları tercih ederim. 0,581

4. ÖLÇEĞE İLİŞKİN GÜVENİLİRLİK ANALİZLERİ


Bir araştırmada, ölçme sonucunda elde edilen sayısal değerlere ne derece
güvenilebileceği, yani bu sonuçların ne kadar rastgele hataların dışında olduğunun
bilinmesi konusu güvenilirlik konusudur. Güvenilirlik, ölçeğin taşıması gereken önemli
özelliklerdendir ve bir ölçme aracıyla aynı koşullarda yinelenen ölçümlerdeki değerlerin
kararlılık derecesidir (Gürbüz ve Şahin, 2017: 155; Ercan ve Kan, 2004: 212; Çakmur,
2012: 339).
Sosyal Bilimler araştırmalarında yaygın olarak kullanılan güvenilirlik
yöntemleri: iç tutarlılık güvenilirliği, test tekrar güvenilirliği, paralel formlar
güvenilirliği ve gözlemciler arası güvenilirlik olarak sınıflandırılmaktadır. Ölçme
araçlarında maddelerin birbirleriyle tutarlı olup olmadığını ve maddelerin ölçülmek
istenen durumu ölçüp ölçmediği Cronbach alfa değeri ile ölçülmektedir (Gürbüz ve
Şahin, 2017: 158).
Nunnally (1978), sosyal bilimler alanında ölçek geliştirme çalışmalarında Alfa
değerinin eşik değerinin 0.60 olabileceğini belirtmiştir (akt. Gürbüz ve Şahin, 2017:
159). Bu araştırmada boyutlar arası Cronbach alfa değerlerinin tamamının 0.60 dan
yüksek olduğu görülmektedir (Tablo 20).
Normal dağılım, değişkenlerin dağılım ölçüleri ile ilgilidir. Özellikle sosyal
bilimler alanında yapılan ölçümlerde normal dağılım kullanılarak iyi açıklamalar
yapılabilmektedir. Standart bir normal dağılımda puanların ortalaması 0 (sıfır) ve
standart sapması 1’dir. Ortalamanın soluna düşen birimler negatif, sağındaki birimler
ise pozitiftir. Araştırılan konu kapsamında bulunan değişkenlerin dağılım biçimlerinin
ortaya çıkarılması, değişkenlerin anlaşılması açısından önemlidir. Bu dağılımların
biçimleri basıklık (kurtosis) ve çarpıklık (skewness) hesaplamaları sonucunda
anlaşılabilmektedir (Gürbüz ve Şahin, 2017: 212).
Verilerin Skewness ve Kurtosis değerlerine ilişkin değerlere bakıldığında,
boyutların tamamında basıklık ve çarpıklık değerlerinin + 1 ve – 1 arasında olduğu

129
görülmüş, verilerin normal dağılım gösterdiği kabul edilmiş; boyutlar arasında normal
dağılıma uygun istatistiksel analizler yapılmıştır (Tablo 20).

Tablo 20: Ölçeğin Boyutlarına ait Cronbach Alfa, Ortalama, Standarta Sapma, Basıklık
Çarpıklık Değerleri
Madde
Boyutlar α x̄ SS Skewness Kurtosis
Sayısı
Hekim Çalışma Rahatlığı Boyutu
1. Risk 12 0,924 4,815 0,063 -0,587 -0,211
2. Rahatlık 7 0,817 4,130 0,058 -0,375 -0, 406
3. Sağlık Problemleri 4 0,819 4,447 0,070 -0,322 -0,664
4.Statü Boyutu 6 0,705 4,974 0,032 -0,460 0,400
5.Duygusal İlgilenim
7 0,628 3,843 0,061 -0,146 -0,527
Boyutu
6.Kazanç Boyutu 3 0,721 4,523 0,069 -0,387 -0,405
7.Cinsiyet ve Medeni
4 0,673 4,492 0,057 -0,629 0,057
Durum Boyutu

5. ÖLÇEĞE İLİŞKİN İSTATİSTİKSEL ANALİZLER

Araştırma verilerinin analizinde parametrik hipotez testleri yapılmıştır. Ölçekte


cinsiyet, yaş, medeni durum ve sınıf değişkenleri bulunmaktadır. Medeni durum ve
cinsiyet değişkeni için bağımsız örneklem t testi, yaş ve sınıf değişkeni için ise tek
yönlü varyans analizi (ANOVA) testi uygulanmış; gruplar arasında anlamlılık
analizinde çoklu karşılaştırmalar yapılmış Tukey testi uygulanmıştır.

5.1. Hekim Çalışma Rahatlığı Boyutunun Değişkenlere Göre


Karşılaştırılması

Araştırma ölçeğinin hekimlerin çalışma rahatlığı boyutuna ilişkin tanımlayıcı


istatistikleri ve test değerleri Tablo 21’de gösterilmiştir. Katılımcıların Hekim Çalışma
Rahatlığı boyutuna ilişkin görüşlerinin değişkenlere göre anlamlı bir farklılık gösterip
göstermediği 502 katılımcıdan elde edilen veriler üzerinden araştırılmış;

Cinsiyet ve medeni durum değişkeni ile hekim çalışma rahatlığı boyutuna ilişkin
görüşleri arasında istatsitiksel olarak anlamlı bir farklılık bulunmadığı (p>0,05) tespit
edilmiştir.

130
Yaş değişkenine göre hekim çalışma rahatlığı boyutuna ilişkin görüşleri arasında
istatistiksel olarak anlamlı bir farklılık bulunmuş olup yapılan Tukey testi sonuçlarına
göre farklılığın 20 -23 yaş arası katılımcıların, yaşı 24 -27 arası olan ve 28 ve üzeri olan
katılımcılara göre hekimlerin çalışma rahatlığı alt boyutlarına dair algılarının düşük
olmasından kaynaklandığı tespit edilmiştir. Katılımcıların yaşı arttıkça, çalışma rahatlığı
ile ilgili ifadelere katılım eğilimi artmıştır.

Katılımcıların sınıf değişkenine göre hekim çalışma rahatlığı alt boyutlarına


ilişkin görüşleri arasında istatistiksel olarak anlamlı bir farklılık bulunmuş olup
(p<0,05), yapılan Tukey testi sonuçlarına göre farklılığın 6. Sınıf katılımcıların yani
intörn hekimlerin, diğer gruplara göre hekim çalışma rahatlığı boyutuna dair algısının
düşük olmasından kaynaklandığı tespit edilmiştir.

Tablo 21: Hekim Çalışma Rahatlığı Alt Boyutlarının Değişkenlere Göre Karşılaştırılması

Standart
Değişken N X̄ Test Değerleri
Sapma
Cinsiyet
Kadın 283 4,5541 1,305 t=1,014
Erkek 219 4,4336 1,342 p=0,311

Yaş
20 - 23 213 4,4143 1,289
F=6,049
24 - 27 215 4,7615 1,325 P=0,003
28 + 75 5,1380 1,257
Medeni Durum
Evli 135 4,6663 1,397 t=1,281
Bekar 367 4,4974 1,035 p=0,201

Sınıf
3.sınıf 53 4,2377 1,290
4.sınıf 61 4,1659 1,247

5.sınıf 82 4,2854 1,163


F=4,890
6.sınıf 175 4,5413 ,983 P=0,001

mezun 131 4,8208 1,338

Toplam 502

131
5.2. Statü Boyutunun Değişkenlere Göre Karşılaştırılması

Araştırma ölçeğinin statü boyutuna ilişkin tanımlayıcı istatistikleri ve test


değerleri Tablo 22’de gösterilmiştir. Katılımcıların kişisel özellikler boyutuna ilişkin
görüşlerinin değişkenlere göre anlanlı bir farklılık gösterip göstermediği 502
katılımcıdan elde edilen veriler üzerinden araştırılmış;

Cinsiyet, yaş ve sınıf değişkenlerine göre kişisel özellikler boyutuna ilişkin


görüşleri arasında istatsitiksel olarak anlamlı bir farklılık bulunmadığı (p>0,05) tespit
edilmiştir.

Katılımcıların medeni durum ile statü boyutuna ilişkin görüşleri arasında


istatistiksel olarak anlamlı bir farklılık bulunmuş (p<0,05), farklılığın evli
katılımcılardan kaynaklandığı görülmüştür. Evli katılımcıların bekar katılımcılara göre
statü ile ilgili ifadelere katılım eğilimi artmıştır.

Tablo 22: Statü Boyutunun Değişkenlere Göre Karşılaştırılması

Standart
Değişken N X̄ Test Değerleri
Sapma
Cinsiyet
Kadın 283 3,810 1,420 t=0,127
Erkek 219 3,886 1,309 p=0,493

Yaş

20 - 23 213 3,748 1,301


F=2, 089
24 - 27 215 3,896 1,110 P=0,125
28 + 75 4,231 0,933
Medeni Durum
Evli 135 3,996 1,154 t=2,120
p=0,035
Bekar 367 3,743 1,264
Sınıf
3.sınıf 53 4,237 1,290
4.sınıf 61 4,165 1,247
5.sınıf 82 4,285 1,163
6.sınıf 175 4,541 0,983 F=0, 638
P=0,636
mezun 131 4,820 1,338
Toplam 502

132
5.3. Duygusal İlgilenim Boyutunun Değişkenlere Göre Karşılaştırılması
Araştırma ölçeğinin duygusal ilgilenim boyutuna ilişkin tanımlayıcı istatistikleri
ve test değerleri Tablo 23’de gösterilmiştir. Katılımcıların duygusal ilgilenim boyutuna
ilişkin görüşlerinin değişkenlere göre anlanlı bir farklılık gösterip göstermediği 502
katılımcıdan elde edilen veriler üzerinden araştırılmış;
Cinsiyet, yaş, sınıf ve medeni durum değişkenlerine göre duygusal ilgilenim
boyutuna ilişkin görüşleri arasında istatsitiksel olarak anlamlı bir farklılık bulunmadığı
(p>0,05) tespit edilmiştir.

Tablo 23: Duygusal İlgilenim Boyutunun Değişkenlere Göre Karşılaştırılması

Standart
Değişken N X̄ Test Değerleri
Sapma
Cinsiyet
Kadın 283 4,374 0,828 t=1,835
Erkek 219 4,394 0,853 p=0,071
Yaş
20 - 23 213 5,018 0,659
F=2,570
24 - 27 215 4,857 0,836 P=0,078
28 + 75 5,024 0,726
Medeni Durum
Evli 135 4,932 ,783 t= 1,281
p=0,201
Bekar 367 4,990 ,692

Sınıf
3.sınıf 53 5,636 ,809
4.sınıf 61 5,565 ,988
5.sınıf 82 5,658 ,909
F= 1,783
6.sınıf 175 5,344 1,005 P=0,131
mezun 131 5,209 1,125

Toplam 502 4,494 1,197

5.4. Kazanç Boyutunun Değişkenlere Göre Karşılaştırılması

Araştırma ölçeğinin kazanç boyutuna ilişkin tanımlayıcı istatistikleri ve test


değerleri Tablo 24’de gösterilmiştir. Katılımcıların kazanç boyutuna ilişkin görüşlerinin

133
değişkenlere göre anlanlı bir farklılık gösterip göstermediği 502 katılımcıdan elde
edilen veriler üzerinden araştırılmış;

Katılımcıların yaş değişkenine ile kazanç boyutuna ilişkin görüşleri arasında


istatsitiksel olarak anlamlı bir farklılık bulunmadığı (p>0,05) tespit edilmiştir.

Katılımcıların cinsiyet ile kazanç boyutuna ilişkin görüşleri arasında istatistiksel


olarak anlamlı bir farklılık bulunmuş (p<0,05), farklılığın erkek katılımcılardan
kaynaklandığı görülmüştür. Erkek katılımcıların kadın katılımcılara göre, kazanç ile
ilgili ifadelere katılım eğilimi artmıştır.

Katılımcıların medeni durum ile kazanç boyutuna ilişkin görüşleri arasında


istatistiksel olarak anlamlı bir farklılık bulunmuş (p<0,05), farklılığın evli
katılımcılardan kaynaklandığı görülmüştür. Evli katılımcıların bekar katılımcılara göre,
kazanç ile ilgili ifadelere katılım eğilimi artmıştır.

Kazanç boyutuna katılım açısından sınıf değişkenine göre katılımcılar


istatistiksel olarak anlamlı bir farklılık göstermektedir (F=3,585; p=0,007). Yapılan
Tukey testi ile farkın 3. sınıfların, diğer gruplara göre kazanç boyutuna katılım
puanlarının düşük olmasından kaynaklandığı anlaşılmıştır. Sınıf düzeyi arttıkça kazanç
faktörüne ilişkin ifadelere katılım düzeyi artmıştır.

Tablo 24: Kazanç Boyutunun Değişkenlere Göre Karşılaştırılması

Standart
Değişken N X̄ Test Değerleri
Sapma
Cinsiyet

Kadın 283 4,300 1,519 t=-3,668


p=0,000
Erkek 219 4,811 1,583
Yaş
20 - 23 213 4,508 1,551
24 - 27 215 4,478 1,581 F=6,366
P=0,002
28 + 75 5,014 1,695

Medeni Durum

Evli 135 4,888 1,514


t= 3,250
p=0,001
Bekar 367 4,388 1,566

134
Sınıf

3.sınıf 53 4,514 1,232

4.sınıf 61 4,561 1,286

5.sınıf 82 4,716 1,317


F= 3, 585
6.sınıf 175 5,041 1,266 P=0,007

mezun 131 4,601 1,378

Toplam 502 4,494 1,197

5.5. Cinsiyet ve Medeni Durum Boyutunun Değişkenlere Göre


Karşılaştırılması

Araştırma ölçeğinin cinsiyet ve medeni durum boyutuna ilişkin tanımlayıcı


istatistikleri ve test değerleri Tablo 25’de gösterilmiştir. Katılımcıların cinsiyet ve
medeni durum boyutuna ilişkin görüşlerinin değişkenlere göre anlanlı bir farklılık
gösterip göstermediği 502 katılımcıdan elde edilen veriler üzerinden araştırılmış;

Katılımcıların medeni durum değişkeni ile cinsiyet ve medeni durum boyutuna


ilişkin görüşleri arasında istatsitiksel olarak anlamlı bir farklılık bulunmadığı (p>0,05)
tespit edilmiştir.

Cinsiyet ve medeni durum boyutuna katılım açısından katılımcılar yaş gruplarına


göre istatistiksel olarak anlamlı bir farklılık göstermektedir (F=6, 366; p=0.002).
Yapılan Tukey testi ile farkın yaşı 20 -23 yaş aralığındaki katılımcıların diğer iki gruba
göre demografik özellikler boyutuna katılım puanlarının düşük olmasından
kaynaklandığı anlaşılmıştır. Branş tercihinde demografik özelliklerin etkili olduğu
düşüncesine genç katılımcılar daha az katılmaktadır.

Katılımcıların cinsiyet ile cinsiyet ve medeni durum boyutuna ilişkin görüşleri


istatistiksel olarak anlamlı bir farklılık göstermektedir (p<0,05), farklılığın erkek
katılımcılardan kaynaklandığı görülmektedir. Erkek katılımcıların kadın katılımcılara
göre demografik özellikler boyuna ilişkin ifadelere katılım eğilimi artmıştır.

Katılımcıların sınıf değişkeni ile cinsiyet ve medeni durum boyutuna ilişkin


görüşleri istatistiksel olarak anlamlı bir farklılık göstermektedir (F=4,890; p=0,001),.
Yapılan Tukey testi ile farkın 3. Sınıf katılımcıların diğer gruplardaki katılımcılara göre

135
demografik özellikler boyutuna katılım puanlarının düşük olmasından kaynaklandığı
anlaşılmıştır.

Tablo 25: Cinsiyet ve Medeni Durum Boyutunun Değişkenlere Göre Karşılaştırılması


Standart
Değişken N X̄ Test Değerleri
Sapma
Cinsiyet
Kadın 283 4,284 1,339 t=-4,290
Erkek 219 4,760 1,142 p=0,000

Yaş
20 - 23 213 4,360 1,257
F=4,890
24 - 27 215 4,728 1,335
P=0,001
28 + 75 5,032 ,860

Medeni Durum
Evli 135 4,653 1,063 t=1,917
Bekar 367 4,432 1,345 p=0,086

Sınıf
3.sınıf 53 4,047 1,290

4.sınıf 61 4,204 1,421

5.sınıf 82 4,368 1,392


F=4,890
6.sınıf 175 4,541 1,095 p=0,001

mezun 131 4,816 1,283

Toplam 502

136
DÖRDÜNCÜ BÖLÜM

SONUÇ TARTIŞMA VE ÖNERİLER

1. NİTEL BULGULARA İLİŞKİN GENEL DEĞERLENDİRME

Karma yöntem araştırma deseni ile tasarlanan araştırmanın bu bölümünde


araştırmanın ilk adımı olan nitel araştırmaya ilişkin bulguların değerlendirilmesi ve
oluşturulan kategorik verilere ilişkin çıkarımlar yapılması amaçlanmıştır. Branş
hekimleri ile yapılan derinlemesine görüşmelerden elde edilen bulgularda hekimlerin
branş tercihlerine etki eden faktörler; bireysel, mesleki ve sistemsel faktörler olarak, son
yıllarda en çok tercih edilen branşlara ilişkin nedenler; toplumun özelliğinden kaynaklı,
performansa dayalı ek ödeme uygulamasından, branşın özelliğinden kaynaklı nedenler
olarak, branşlarda ileride oluşabilecek problemler sağlık sektörü açısından oluşabilecek
problemler, toplum açısından oluşabilecek problemler olarak, hekimlerin önerileri ise,
sağlık sistemine ilişkin, performans sistemine ilişkin ve tıp ve asistanlık eğitimine
ilişkin öneriler olarak temalara ayrılmıştır.

Geçtiğimiz yüzyılda özellikle tıp alanında bilimsel ve teknolojik anlamda


muazzam gelişmeler yaşanmış ve özellikle tıbbi bilgi sınırları aşmıştır. Sınırları aşan
tıbbi bilgi tıpta uzmanlaşmaya neden olmuş bugün ise tıpta uzmanlaşan hekimlerin
yeniden uzmanlaşması ile yan dal uzmanlıkları oluşmuş bu durum aşırı uzmanlaşmaya
neden olmuştur.

2000’li yılların başından itibaren çok hızlı politik gelişmelerin yaşandığı


dünyada sağlık sektörü de bu gelişmelere paralel hızlı bir dönüşümün içerisine girmiştir.
Bu hızlı değişim ve dönüşüm hekimleri dolayısıyla da hastaları etkilemiştir. Hekimlerin
söylemlerinden de anlaşılacağı üzere geçmişte popüler olan branşlar popülerliğini
yitirmiş hekimlerin tercihleri yeniden şekillenmiştir.

Hekimlerin branş tercihlerine etki eden faktörlere ilişkin cevapları; bireysel,


mesleki ve sistemsel faktörler olarak değerlendirilmiştir. Bireysel faktörler; demografik
özellikler, kişisel özellikler, sağlık problemleri ve yetenek ve tecrübe faktörleri olarak
kategorileştirilmiştir.

137
Her bir kategorinin altına kodlar tanımlanmış, oluşturulan kavramsal yapı
içerisinde araştırma değerlendirilmeye çalışılmıştır. Bireysel faktörlere ilişkin
demografik özellikler kadın katılımcılar tarafından toplumsal cinsiyet ve roller
bağlamında ele alınmış, kadın hekimler branş seçimlerinde annelik rolü ile eşlerinin
isteklerini de önemsediklerini belirtmişlerdir. Bunun yanı sıra çalışma koşullarına da
dikkat çeken kadın hekimler özellikle nöbet sayısı az olan branşların branş seçiminde
etkili olduğunu bildirmişlerdir.

Vaca ve arkadaşları (2016) cinsiyet ve tıpta uzmanlık üzerine yaptıkları


araştırmasında tıp alanında artan kadın istihdamına dikkat çekmiş ve kadınların özellikle
cerrah olan kadınların iş hayatında zorluklar yaşadığını, uzmanlık seçiminde de sosyo –
kültürel özellikleri göz önünde bulundurdukları aile ve profesyonel yaşam arasındaki
dengeyi gözettiklerini bildirmişlerdir. Bu çalışmaya katılan kadın hekimlerden biri
“Kocam bir hekim değil, uzmanlık seçimimi yaparken, geceleri onları bırakmak
zorunda kalmayacağım ve kızımı ihmal etmeyeceğim bir bir uzmanlık seçmem
gerektiğini söyledi. Evet bu durumun çok fazla etkisi oldu.” şeklinde ifadesi ile kadın
hekimlik ile aile dengesi konusunu özetlemiştir. Benzer bir şekilde bu çalışmada kadın
hekimlerden biri “Genellikle anne baba branş seçiminde etkili olmuyor ama eş etkili
oluyor diyebilirim. Bu arada eş hekimse eğer etkili olabilir. Benim eşim hekim
gerçekten etkili oldu burayı seçeceğim zaman hani oturup beraber düşündük. Çünkü o
da biliyor bu mesleği o da bu mesleğin içinde.” şeklindeki ifadesi durumu özetler
niteliktedir.

Kadın hekimlerin toplumsal cinsiyet rollerinin iş hayatında çalışma koşullarını


da etkilediğini düşünen katılımcılar bu durumun branş seçimlerinde etkili olduğunu da
aktarmışlardır. Heiliger ve Hingstman (2000), hekimlerin branş seçimlerini ortaya
çıkarmak için yaptıkları çalışmasında özellikle kadın hekimlerin iş ve aile dengesini göz
önünde bulundurduğunu bu nedenle yarı zamanlı çalışma sistemini tercih ettikleri
sonucuna ulaşmışlardır.

Hekimler kişisel özelliklere ilişkin değerlendirmelerinde özellikle rahatlık


kavramına vurgu yapmış bugün değişen branş tercihlerinin nedenlerini geçmişteki
hekimler ile bugünkü hekimler üzerinden karşılaştırma yaparak açıklamışlardır. Bugün
genç hekimlerin rahatına düşkün oldukları için rahat branşa yöneldiklerini zaman zaman

138
kendi çocukları üzerinden örneklerle açıklamışlardır. Zira bir hekim bu durumu
“Aslında konuştuklarımızın tamamı biraz da içinde bulunulan koşullarla ilgili bugün
çünkü bizim zamanımızda mesela benim annem babam okumamıştı bana okul hayatım
boyunca yardımcı olamadılar ders anlamında ben hep kendi dersimi kendim çalıştım
sorumluluklarımı hep bildim lisedeyken mesela ben kendi kahvaltımı hazırlardım tek
başıma kahvaltımı yapar öyle giderdim okula şimdi benim kızım asla bunu yapmaz ya
da biz kahvaltısını hazır ederiz öyle göndeririz okula şimdiki gençler rahat ya akşamları
tabletin telefonun başından kaldırıp da kızım bunu yap şunu yap demek imkansız
şimdiki gençler rahat. Rahat koşullarda büyüdüler zora fazla gelmek istemiyor ilk önce
kendi rahatlığını düşünüyor artık öyle idealist filan olayım diye bir kaygıları da yok.”
şeklindeki ifadesi hekimlerin bugün rahat branşlara yönelmelerini özetler niteliktedir.

Katılımcılar branş seçimlerine bireysel yeteneklerin önemli olduğunu ve


seçimlerine etki edebileceğini belirtmişlerdir. Hekimler özellikle cerrahi branşlarda el
yeteneğinin, alet kullanma becerisinin ve fiziksel gücün önemli olduğuna dikkat
çekmişlerdir. Han (2013) hekimlerin özellikle cerrahi alanda uzmanlaşan hekimler için
en önemli konunun yetenek ve beceri özellikleri olduğunu bildirmiştir. Benzer şekilde
Parkı vd. (2016) Kore’de hekimlerin uzmanlık özelliklerine ilişkin algılarını ortaya
çıkarmak için yaptığı nitel araştırmada cerrahi branşlar için ekip çalışmasının önemli
olduğunu ve başarılı bir meslek hayatı için yetenek ve becerilerin çok önemli olduğunu
rapor etmiştir.

Branş seçimini etkileyen mesleki faktörler çalışma koşulları, şiddet, risk, ceza,
uzmanlık ve statü faktörleri olarak kategorileştirilmiştir. Çalışma koşulları ayrıca işe
ilişkin koşullar ile hastalara ilişkin koşullar olarak kategorileştirilmiş bu kategorilerin
altına kodlar yazılmıştır. Katılımcılar tarafından branş seçimini etkilediği düşünülen
faktörlere ilişkin dikkat çekici bulgulardan biri branşın mortalite oranı olarak
değerlendirilmiştir. Katılımcılar kendi branş seçimlerinde kötü hastalarla karşılaşmak
istemediklerini özellikle tedavi ettikleri hastanın ölmesi sonucunda empati yaptıklarını
dolayısıyla daha soft hastasında ölüm fazla olmayan branşları düşündüklerini ve bu
yönde seçim yaptıkları yönünde deneyimlerini aktarmışlardır. Bir hekim bu konuyu
“Mortalite oranı yüksekse evet. Ben mesela daha şey bir insanım ölüme alışabilecek bir
insan değilim empati çok kurarım. Hani Karayazı'da da mecburi hizmetim sırasında her

139
ölen hastadan sonra üzülmüş ağlamış bir insanım o yüzden bunu istemedim.” şeklinde
ifade etmiştir.

Hastaya ilişkin koşullarda ise hekimler huysuz ve zor hastalara vurgu yapmış,
konuyu değişen hasta profili ve bu hasta profiline hizmet etmenin zorluğu ile
açıklamışlardır. Özmen ve Taşkın (2012) hekimlerin gündelik uygulamalarında
kendilerini zor durumda bırakan, sinirlendiren hatta çaresiz durumda bırakan “zor
hasta” olgusundan bahsetmiş, yapılan araştırmalarda bir sağlık kuruluşuna başvuran
hastaların yaklaşık %37’sinin zor hastalar olduğunu ifade etmiştir.

Çelik ve Erdem (2014)’in hastanelerde huysuz hastaların görülme sıklığı üzerine


yaptıkları çalışmasında huysuz hastaların özelliklerini ortaya çıkarmışlar ve huysuz
hastalarla karşılaşmanın hekimler ve sağlık profesyonellerinin büyük stres kaynağı
olduğunu bildirmişlerdir.

Katılımcıların branş seçimini etkilediğini düşündükleri bir diğer faktör ise son
yıllarda hekimlerin yaşadıkları şiddet olaylarıdır. Katılımcıların hemen hepsi son dönem
özellikle artan şiddet olaylarına değinirken bu durumun sistemin içerisinde çalışan
hekimlerde bir geri çekilmeye neden olduğunu, henüz sistemin içerisinde olmayan
hekimler için ise önemli branşların tercih edilmemesine neden olduğunu ifade
etmişlerdir. Bu durumu hekimlerden biri “Hasta şikayet edecek sorun çıkacak diye
düşünüyor o yüzden istemiyor yani hekimlerde geri çekilme durumunda.” Şeklinde
özetlemektedir. Katılımcılar cerrah katılımcılardan bazılarının eskiden çok rahat
yaptıkları ameliyatları bugün yapmadıklarını, hastaları ya başka hekime ya da başka
hastaneye yönlendirdiklerini aktarmıştır.

Bunun yanı sıra hekimler mesleklerinin barındırdığı risklerden, özellikle


malpraktis riskinden dolayı idari soruşturma, mahkeme, ceza gibi yaptırımlarla
karşılaştıklarını bu durumun hem motivasyonlarını etkilediğini hem de bu tür
yaptırımlarla karşılaşmamak için rahat branşları tercih ettiklerini, bu nedenle birtakım
güçlükler yaşandığını ifade etmiştir.

Öte yandan katılımcılar bugün branş tercihlerini etkileyen önemli bir faktörün
performansa dayalı ek ödeme uygulaması olduğunu ifade etmişler, uygulamanın
yanlışları ile birlikte hekim tercihini etkilediğini, ekonomik sebeplerden ötürü baskın
faktör olduğunu dile getirmişlerdir. Bir hekim “Şu anda dediğim gibi tek kriter para bu

140
çok kırıcı çok üzücü herkes işte ne kadar döner alabilirim döneri mi ne kadar
artırabilirim performans puanımı nasıl arttırabilirim diye uğraş içindeler Bu da
kişilerin kesinlikle branş tercihini etkiliyor. Major faktör bu ben bunu iddia ediyorum
yani zaten TUS sıralamasındaki puanlardan da görülebilir bu” ifadesi ile bugünkü
durumu anlatmaktadır. Hastanelerde performansa dayalı ek ödeme hekimlerin yaptıkları
girişimsel işlemler ve muayeneler üzerinden aldıkları puanların hesaplanması sonucu
yapılan ödemelerdir. Ancak hastanelerde işlemler klinik branşlar tarafından
gerçekleştirilmekte böylece tüm hekimlerin işlemleri üzerinden hastane ortalaması
oluşturulmaktadır. Biyokimya, patoloji gibi preklinik branş hekimleri tek başlarına
işlem yapamadıkları için hastane ortalamasından ödeme almakta bu durum diğer
hekimler tarafından da eleştirilmektedir. Yani hekimlerin söylemlerine göre preklinik
branşlardaki hekimler fazla çaba göstermeden ek ödeme almakta bugün hekimler branş
seçimi yaparken bu durumu düşünerek seçim yapmaktalar.

Katılımcıların görüşlerinden yola çıkıldığında bugün hekimlerin branş


seçimlerini etki eden önemli faktörlerin tamamı hekimlerden kaynaklanmayan
sistemden, toplumsal yapıdan ve sağlık politikalarından kaynaklanmaktadır.

1.1. Son Yıllarda En Çok Tercih Edilen Branşlar ve Tercih Edilme


Nedenlerine İlişkin Bulguların Değerlendirilmesi

Katılımcıların tamamı hekimlerin branş seçimlerinin değiştiğini ifade


etmişlerdir. Son yüzyılda tıp alanında yaşanan uzmanlaşmanın artması, alt
uzmanlıkların hatta bazı branşlarda ileri uzmanlıkların bulunması yani branşların
çeşitlenmesi hekimlerin karar vermesini zorlaştıran önemli bir etkendir. Cassel (2011),
ABD’de 1930’lu yıllarda sadece 10 uzmanlık alanının olduğunu, 1940’larda alt
uzmanlık alanlarının oluşmaya başladığını, 1970’lerden sonra ise çok fazla uzmanlık
alanlarının alt disiplinlere ayrıldığını bugün ise hala multidisipliner yapıları içerisinde
barındıran birçok uzmanlık alanının dallara kollara ayrıldığını bildirmiştir. Uzmanlık
alanlarında çeşitlenme bazı uzmanlık alanlarına olan ilgiyi artırmış bazı branşlar popüler
branş olarak ifade edilirken bazı branşlar daha az rağbet gören zor branşlar olarak
adlandırılmıştır.

Newton ve Grayson (2003) son yıllarda tıp öğrencilerinin branş tercihlerinde


önemli değişiklikler meydana geldiğini bildirmiştir. Buna en dikkat çekici örneği ise

141
ABD’de birinci basamak uzmanlığı seçimindeki düşüş olarak göstermektedir. 1987
yılından 2002 yılına kadar branş seçimlerinde ciddi değişikliğe de dikkat çekmiştir.

Katılımcılar en çok tercih edilen dahili branşları: Cildiye, Fizik Tedavi, Çocuk
Psikiyatri ve Enfeksiyon Hastalıkları; cerrahi branşları: Kulak Burun Boğaz, Ortopedi,
Plastik Cerrahi ve Göz Hastalıkları; temel tıp bilimleri branşlarını: Mikrobiyoloji,
Biyokimya, Radyoloji, Nükleer Tıp ve Patoloji olarak bildirmişlerdir. Cildiye ve Fizik
Tedavi gibi branşların hekimler arasında her zaman çok yaygın olduğunu, Çocuk
Psikiyatri branşına olan ilginin ebeveynlerin bilinç düzeylerinde artış olduğu için son
yıllarda talebin çok arttığını ifade etmişlerdir. Cerrahi branşlara bakıldığında ise Kulak
Burun Boğaz, Göz Hastalıkları branşlarının küçük cerrahi içerdiğini, aynı zamanda bu
küçük cerrahi işlemlerin performans puanının da yüksek olduğunu dolayısıyla
performans gelirinin de yüksek olduğunu, Ortopedi branşında ise mesleki tatminin diğer
cerrahi branşlara göre yüksek olduğunu, Plastik Cerrahi branşının ise özel sektörde de
yeri olan popüler bir branş olduğunu ifade etmişlerdir. Son yıllarda yığılmaların
yaşandığı Biyokimya, Mikrobiyoloji, Radyoloji, Nükleer Tıp ve Patoloji gibi branşlarda
yığılma olduğunu bildirmişlerdir.

Hekimlerin branşlarda oluşabilecek yığılmaların nedenleri toplumun


özelliğinden kaynaklı nedenler ile branşın özelliklerinden kaynaklı nedenler olarak
kategorileştirilmiştir.

Branşın özelliklerine ilişkin nedenlerde hekimler genellikle çalışma yaşamında


kolay olan, rahat olan, fazla risk barındırmayan ve hasta ile çok karşılaşılmadığını
düşündükleri, aynı zamanda performans puanı da yüksek olan branşların son yıllarda
çok tercih edilen branşlar olarak olduğunu işaret etmişlerdir. Bu durumu katılımcılardan
birinin “İnsanlar daha az çalışıp daha çok para kazanacakları branşları tercih etmeye
başladılar sonrasında daha az çalışıp az sıkıntı yaşayacakları hastalarla az karşıya
kalacakları branşları tercih etmeye başladılar.” şeklindeki ifadesi anlatmaktadır.
Hekimlerin bir anlamda kendi kabuğuna çekildiğini göstermektedir.

Toplumunun özelliğinden kaynaklı nedenlere bakıldığında ise hekimler


kendilerine başvuran hastaların bilinçsiz olmalarından yakınmış, hastaların hem
medyadan hem de dizilerdeki sahnelerden etkilendikleri için hekimlere karşı düşmanca

142
tavırlar içerisinde olduklarını dolayısıyla hekimlerin branş seçiminde bu durumu göz
önünde bulundurduklarını ifade etmişlerdir.

1.2. Branşlarda Oluşabilecek Muhtemel Yığılmaların Oluşturabileceği


Muhtemel Problemlere İlişkin Bulguların Değerlendirilmesi

Son yıllarda cerrahi branşlara olan ilginin azaldığını ve tercih edilen cerrahi
branşların içerisinde minör cerrahi olarak ifade ettikleri işlemlerin barındırdığı Göz
Hastalıkları, Kulak Burun Boğaz Hastalıkları gibi branşlara yöneldiklerini ifade
etmişlerdir. Bu durumun bazı branşlarda yığılmalara neden olduğunu ve bu yığılmaların
yakın gelecekte sağlık sektörü ve hastalar açısından bir takım problemlere neden
olabileceğini ifade etmişlerdir.

Sağlık sektörüne ilişkin oluşabilecek problemlerden en dikkat çekici bulgusu


ileride nitelikli iş gücü bulunamayacağı, alanında iyi hekim bulmanın zorlaşacağı bu
durumun hizmet kalitesini mutlaka etkileyeceği; hastalar açısından ise önemli
hastalıkları tedavi edecek ve önemli ameliyatları yapacak hekimleri bulmakta yani
hekime ulaşmakta zorluk yaşayacaklarıdır. Bir hekim bu durumu “Maalesef ben bile
muayene olmaya kişi seçerek gidiyorum işte kim iyi birbirimize soruyoruz çok artık
böyle şeyler ne olacak ileride iyi hekim bulma ihtimalimiz azalacak iyi hekim
bulamayacağız.” şeklinde özetlemiştir.

Sağlık sektörüne ilişkin olarak hekimler oluşabilecek hekim açığı için mevcut
hekimlerde iş yükünün artmasına da neden olacağını ifade etmişlerdir. Sağlık hizmetleri
arzındaki döngüyü uzmanlık eğitimi hak kazanan hekimler ve uzman olan hekimler
üzerinden değerlendiren hekimler tercih edilmeyen branşlarda açık meydana
gelebileceğini, alttan asistan hekim yetişmeyeceği için mevcut hekimlerin iş yükünün
artacağını ifade etmişlerdir. Bu durumu katılımcı hekimlerden biri “…prekliniklere
yığılma oluyor beyin cerrahisine ek yerleştirme açılsa bile kontenjanlar boş kalıyor yani
genel cerrahide beyin cerrahide kadın doğumda bu hep böyle yani e bu da neye sebep
oluyor orada çalışan o tarafta çalışan hekim arkadaşların iş yükünün artmasına sebep
oluyor. Çünkü neden yeni asistan gelmiyor nöbet sayısı azalmıyor hekim arkadaşlar
yoğun bir şekilde çalışıyorlar.” şeklinde ifade etmiştir.

143
1.3. Gelecekte Oluşabilecek Muhtemel Problemlerin Önüne Geçebilmek
İçin Yapılan Önerilere İlişkin Bulguların Değerlendirilmesi

Hekimler oluşabilecek muhtemel problemlere ilişkin olarak sağlık sistemine, tıp


ve asistanlık eğitimine ve performansa dayalı ek ödeme uygulamasına ilişkin önerilerde
bulunmuşlardır. Sağlık sisteminde sevk zincirinin önemine vurgu yaparak bu sistemin
mutlaka düzenlenmesi gerekliliğine bu sistemin sağlıklı çalıştığı taktirde branşları ile
alakasız hastaların önleneceğine vurgu yapmışlardır. Zira bir hekim “Aile hekimliği
yaptırımları olmalı, güçlendirilmeli, sadece bana ihtiyacı olan hasta gelmeli.” şeklinde
özetlemiştir.

Bunun dışında sağlıkta şiddetin önüne geçilmesi gerekliliği, çok büyük


hastanelerin yapılmaması gerektiği, acil sağlık hizmetlerinin mutlaka düzenlenmesi
gerekliliği, tıp eğitiminde kalitenin artırılması, tıp eğitim müfredatına iletişim gibi
derslerin eklenmesi, performans sisteminin mutlaka denetlenmesi, sistemde gereksiz
işlemlerin önüne geçilmesi, risk alan branşlara göre puanların yeniden düzenlenmesi de
yapılan öneriler arasındadır.

Katılımcılar en fazla performans sistemine ilişkin önerilerde bulunmuşlardır.


Performans sisteminin çok fazla sistemsel boşluğu bulunduğuna ve sistemin
denetlenmediğini dile getiren hekimler bu sistemin izlenmesi ve değerlendirilmesi
gerektiğini ifade etmişlerdir. Ayrıca özellikle acil servislerde performans sisteminin
olmaması gerektiğini ve branşlardaki risklere göre performans sisteminin yeniden
düzenlenmesi gerektiğini önermişlerdir. Bunun dışında performans sistemine ilişkin
puanların da gözden geçirilmesi gerektiğini bildiren hekimler, değerlendirmenin
kantiteye değil kaliteye göre yapılması gerektiğini önermiştir.

2. NİCEL BULGULARA İLİŞKİN SONUÇ VE TARTIŞMA

Alan yazında hekimlerin branş tercihlerine etki eden pek çok faktörün olduğu
branş tercih sürecinin karmaşık bir süreç olduğu bildirilmektedir. Hekimlerin branş
seçimlerine etki eden faktörlerin arkasında yatan nedenleri ortaya çıkarmak sağlık insan
gücü planlamasına yardımcı olacaktır.

Branş seçimini etkileyen çok çeşitli neden bulunmaktadır. Bu nedenler kişisel


özellikler, gelir, seçilen branştaki iş yükü, saygınlık, kişisel deneyimler, tıp eğitimi
sırasında hocalarından etkilenme, ailesel durumlar, cinsiyet, medeni durum, prestij,

144
bireysel yetenekler, tıp eğitimi sırasında alınan stajlar, mesleki tatmin, şehir merkezinde
çalışmanın cazibesi olarak sıralanmaktadır (Takeda et al., 2013: 2; Ko et al., 2007: 483;
Petrides and McManus, 2004:1; Weissman et al., 2013:2; Ergin vd., 2011: 12; Dikici et
al., 2008: 410; Glynn and Kerin, 2010: 188).

Yapılan değerlendirmede araştırmanın nitel verileri ile toplanan veriler büyük


ölçüde nitel verilerle de desteklenmiştir. Bu araştırmanın nicel kısmında keşfedici nitel
verilerden yola çıkılarak hekimlerin branş tercihlerine etki eden faktörlere ilişkin ölçek
geliştirilmiştir. Geliştirilen ölçek 42 madde ve Hekimlerin Çalışma Rahatlığı alt
boyutlarında “Risk”, “Rahatlık”, “Sağlık Problemleri”, “Statü”, “Duygusal İlgilenim”,
“Kazanç” ve “Cinsiyet ve Medeni Durum” olmak üzere 7 boyuttan oluşmaktadır.

Araştırma ölçeğinde oluşturulan boyutlar ile katılımcıların demografik


özellikleri arasında ististiksel olarak anlamlı farklılık olup olmadığını test etmek
amacıyla yapılan istatistiksel analizlerde;

Sınıf değişkeni ile hekimlerin çalışma rahatlığı boyutları, kazanç ve cinsiyet ve


medeni durum boyutu arasında istatistiksel olarak anlamlı bir faklılık olduğu, bu
farklılığın mezun gruptan kaynaklandığı; cinsiyet değişkeni ile kazanç ve cinsiyet ve
medeni durum boyutu arasında istatistiksel olarak anlamlı bir farklılık olduğu,
farklılığın erkek katılımcılardan kaynaklandığı, medeni durum değişkeni ile statü ve
kazanç boyutu arasında istatistiksel olarak anlamlı bir farklılık olduğu farklılığın evli
katılımcılardan kaynaklandığı, yaş değişkeni ile hekimlerin çalışma rahatlığı alt
boyutları ve cinsiyet ve medeni durum boyutu arasında istatistiksel olarak anlamlı bir
farklılık olduğu ve farklılığın 28 yaş ve üzeri katılımcılardan kaynaklandığı sonucuna
ulaşılmıştır.

Hekimlerin branş seçim nedenlerine etki eden nedenler çok faktörlü ve


karmaşık bir yapıya sahiptir ve kişiye hatta ülkeden ülkeye değişmektedir. Örneğin;
Buddeberg Fischer ve arkadaşlarının (2006) cinsiyetin branş tercihlerine etkisini ortaya
çıkarmak amacıyla İsviçre’de tıp fakültesi 4. sınıf öğrencisi toplam 422 kişi ile
yaptıkları çalışmasında cinsiyetin branş seçiminde güçlü etkiye sahip olduğu, cinsiyet
dışında kişilik özellikleri ve kişisel hedeflerin de branş seçiminde etkili olduğu
sonucuna ulaşılmıştır.

145
Chew ve arkadaşlarının (2011) Malezya’da tıp fakültesi öğrencilerinin branş
seçimini etkileyen faktörleri ortaya çıkarmak amacıyla 4. sınıf öğrencisi toplam 425 kişi
ile yaptıkları çalışmasında klinik rotasyonlar sırasında edinilen deneyimlerin ve
uzmanlık eğitimi alınacak olan kliniğin uzmanlık seçiminde önemli olduğu; ayrıca
kişisel faktörler ve mesleki faktörlerin de branş seçiminde etkili olduğu sonucuna
ulaşılmıştır.

Dikici ve arkadaşlarının (2007) Türkiye’de farklı üniversitelerden tıp fakültesi 1.


sınıfta okuyan toplam 770 öğrencinin aile hekimliği uzmanlığı seçimine etkileyen
faktörleri ortaya çıkarmak için yaptığı çalışmasında öğrencilerin neredeyse tamamı tıp
fakültesini bitirdikten sonra uzmanlık seçeceğini bildirmiştir. Aynı çalışmada branş
seçimini etkileyen en önemli nedenler ise gelir, prestij, kişisel gelişim, hastalara faydalı
olma isteği ve il merkezinde çalışma isteği olarak bulunmuştur.

Avgerinos ve arkadaşlarının (2006) Yunanistan’da tıp öğrencilerinin branş


seçimlerinin nedenlerini araştırdığı çalışmasında öğrencilerin %99.7’sinin uzmanlaşmak
istediği ortaya çıkarılmıştır. Branş seçimini etkileyen faktörler arasında branşın zorluğu
ve hastalarla iletişim majör faktör olarak belirlenirken, gelir, aktif tempo ve prestij diğer
nedenler olarak bulunmuştur.

Guraya ve Almahamry (2018)’nin Suudi Arabistan’da tıp öğrencilerinin branş


seçimlerini etkileyen faktörleri ortaya çıkarmak amacıyla yaptıkları çalışmasında
öğrenciler tarafından en az tercih edilen branşlar Kadın Hastalıkları ve Doğum,
Onkoloji, Histopatoloji, Ortopedi ve Genetik olduğu, en çok tercih edilen branşların ise
Genel Cerrahi, Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları ile İç Hastalıkları branşlarıdır. Branş
seçimine etki eden en önemli faktör yetenek olarak ortaya çıkarılmıştır.

Khader ve arkadaşlarının (2008) Ürdün’de tıp fakültesi öğrencilerinin branş


seçimini etkileyen faktörleri ortaya çıkarmak için yaptıkları çalışmada branşın
entelektüel kapasitesi ve kişisel yeteneklerin branş seçimine etki eden en önemli
faktörler olarak bulunduğu; diğer faktörlerin ise uzmanlığın saygınlığı, gelir ve acil
hizmeti olup olmaması olduğu ortaya çıkarılmıştır.

Le ve arkadaşlarının (2018) Japonya’da tıp öğrencilerinin genel pratisyenlik


(general practitioner) seçimlerini etkileyen faktörleri ortaya çıkarmak için yaptıkları

146
çalışmada klinik tanıda fikir yürütme olanağının olması, topluma odaklı uygulama
olması ve branşın koruyucu hekimlik içermesi önemli faktörler olarak bulunmuştur.

Melo ve arkadaşlarının (2017) İspanya’da tıp öğrencilerinin branş seçimini


etkileyen faktörleri ortaya çıkarmak için yaptıkları çalışmada kişisel faktörler en önemli
faktör olarak bulunurken eğitim sistemi en az önemli faktör olarak ortaya çıkarılmıştır.

Souza ve arkadaşlarının (2015) Brezilya’da tıp öğrencilerinin branş seçimlerini


etkileyen faktörleri ortaya çıkarmak amacıyla yaptıkları çalışmada finansal nedenler ve
kendine vakit ayırma branş seçiminde en önemli faktör olarak bulunmuştur.

Bütün bu çalışmalara bakıldığında ve araştırma kapsamında da elde edilen


sonuçlar benzerlik göstermektedir. Türkiye’de özellikle sağlık sektöründe son on yılda
yapılan yapısal değişiklikler hekimlerin branş seçimlerini olumsuz yönde değiştirmiştir.
Bu tercihleri en fazla etkileyen yapısal değişiklikler ise Performansa Dayalı Ek Ödeme
uygulaması ile tam gün yasası olarak bilinen 5947 sayılı Üniversite ve Sağlık
Personelinin Tam Gün Çalışmasına ve Bazı Kanunlarda Değişiklik olduğu
düşünülmektedir. Zira araştırmanın nitel kısmında katılımcıların çoğu bu konuya
değinmiş; eskiden çok rağbet gören branşların bugün artık tercih edilmediğine hatta
tercih edilmeyen branşlara uzmanlık eğitimine başlayan hekimlerin eğitimini yarıda
bıraktığına işaret etmektedir.

3. ÖNERİLER

Araştırma kapsamında hem nitel hem de nicel aşamada katılımcılardan görüş ve


önerileri istenmiş bu doğrultuda araştırmaya ilişkin öneriler sağlık politika yapıcılara
öneriler, sağlık sistemi ve performansa dayalı ek ödeme sistemine ilişkin öneriler ve tıp
ve uzmanlık eğitimine ilişkin öneriler olarak başlıkları altında toplanmıştır.

Sağlık Politika Yapıcılara Öneriler

- Sağlık hizmet arzında en büyük paya sahip olan ikinci ve üçüncü basamak sağlık
hizmetlerinde yapılan ve yapılacak olan değişiklikler için tüm tarafların görüşü
alınmalı ve düzenlemeler bu doğrultuda planlanmalıdır.
- Hastalar tarafından sağlık hizmetlerine olan aşırı talebin önüne geçmek için
gerekli çalışmalar yapılmalı, hastaları bilgilendirme yönünde eğitici çalışmalar
planlanmalıdır.

147
- Hekimlerin zorunlu mesleki sigortası gözden geçirilmeli branşlarda oluşan
risklere göre ödeme planı uygulanmalıdır.
- Uzman hekim ihtiyacı planlaması yıllar bazında değerlendirilmeli, gelecek
projeksiyonları oluşturularak hekim planlaması yapılmalıdır.
- Son yıllarda özellikle hekimlere yönelik her türlü şiddet (sözlü ve fiziksel şiddet)
olayları için kalıcı çözümler geliştirilmelidir.
Sağlık Sistemi ve Performans Sistemine İlişkin Öneriler
- Sağlıkta sevk zinciri hakkında ciddi adımlar atılmalı, halihazırda mevcut olan
Aile Hekimliği sistemine ilişkin sorunların derinlemesine incelenerek, sistemin
güçlenmesi sağlanmalıdır.
- Hastanelerde yapılan tedavi ve işlemleri kantitatif olarak değerlendiren
Performansa Dayalı Ek Ödeme sistemine nitel kriterler eklenmeli, sistemin
kalitatif olarak değerlendirilmesi sağlanmaktadır.
- Performansa Dayalı Ek ödeme sisteminin puanlama sistemi gözden geçirilmeli,
özellikle riskli ve kompleks ameliyatlar yapan branşların işlem puanları
artırılmalıdır.
- Performansa Dayalı Ek Ödeme sisteminde izleme ve denetleme yapılmalı,
gereksiz işlemlerin önüne geçilmesi için çalışmalar yapılmalı, israfın önüne
geçilmelidir.
- Acil servislerde Performansa Dayalı Ek Ödeme sistemi kaldırılmalı, gereksiz
yığılmaların önüne geçilmelidir.

Tıp Eğitimi ve Asistanlık Eğitimine İlişkin Öneriler

- Tıp fakültelerinin sayısı ve fakültelerdeki eğitimin kalitesi gözden geçirilmelidir.


- Tıp fakültesi eğitimine iletişim ve benzeri dersler eklenmelidir.
- Temeli pratik uygulamalardan geçen tıp eğitimi ve asistanlık eğitimi sırasında
çok vaka görülmesi sağlanmalıdır.

148
KAYNAKÇA

14.04.1928 tarihli 863 sayılı Resmi Gazete’ de Yayımlanan 1219 sayılı Tababet ve
Şu’abatı San’atlarının Tarz-ı İcrasına Dair Kanun

26.04.2014 tarih ve 28983 sayılı Resmi Gazete’de Yayımlanan Tıpta ve Diş


Hekimliğinde Uzmanlık Eğitimi Yönetmeliği

30.01.2010 tarihli ve 27478 Sayılı Resmi Gazete’de Yayımlanan Üniversite ve Sağlık


Personelinin Tam Gün Çalışmasına Ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun

Ağalar F, Saygun O, Aydınuraz K. (2009). Genel Cerrahi Uzmanlık Alanında Yan Dal
İhtisası Raporu: Çeşitli Ülkeler ve Avrupa Perspektifi. (Ed.), Terzi C. Türk
Cerrahi Derneği Genel Cerrahi Uzmanlığı Eğitimi ve Yan Dalları. Ankara, 57-
77.

Ajzen I. (1991). The theory of planned behavior. Organizational Behavior And Human
Decision Processes, 50(2), 179-211.

Akar M. (2015). Cerrahi Tekniklerin Resimsel Anlatımı, Art – Sanat Dergisi, (3), 1- 43.

Akca M., Yurtçu B.G. (2017). Çalışma Ortamı Özelliklerinin Hekimlerin Görev ve
Bağlamsal Performansına Etkisi., International Journal of Academic Value
Studies, 3 (15), 197-207

Akdur R. (1990). Pratisyenlikte Statü Kaybı (Temel İnsan gücünün Ara İnsan gücüne
Dönüşmesi), I. Pratisyen Hekimlik Kongresi Bildiriler Kitabı, Paragraf Ofset,
Ankara

Altınöz M. (2018). Yetenek Yönetiminin Algılanması Üzerine Karşılaştırmalı Bir


Araştırma., Selçuk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, (39), 82-95

Andsoy I. I., Güngör T., Bayburtluoğlu T. (2012). Karabük Üniversitesi Sağlık


Yüksekokulu Öğrencilerinin Hemşireliği Tercih Etme Nedenleri ve Mesleğin
Geleceği İle İlgili Görüşleri, Balıkesir Sağlık Bilimleri Dergisi, 1(1), 124 – 130

Aslan D., Odabaşı O. (2013). Tıp Eğitiminde “Mentorluk” ve “Rol Modelliği”


Kavramları. Tıp Eğitimi Dünyası Dergisi, (38), 43-49.

Astrow A. B. (2013). Is Medicine A Spiritual Vocation? Society, 50(2), 101-105.

149
Atıcı E., Sezer E. (2009). Türk Kadınlarının Tıp Eğitimine Başlama Süreci ve İstanbul
Darülfünunu Tıp Fakültesi'nden Mezun Olan İlk Kadın Hekimler. Uludağ
Üniversitesi Tıp Fakültesi Dergisi, 35(2), 107-111.

Avgerinos E. D., Msaouel, P., Koussidis, G. A., Keramaris, N. C., Bessas, Z.,
Gourgoulianis, K. (2006). Greek Medical Students’ Career Choices İndicate
Strong Tendency Towards Specialization and Training Abroad. Health
Policy, 79(1), 101-106.

Aydın İ. H. (2017). Ah Bu Hastalar. Ankara: Girdap Yayınları

Aydın M., Şiriner İ., Morady F., Çetin, Ü. (2010). Politik İktisat ve Adam
Smith. İstanbul: Yön Yayınları.

Aydoğdu S., Üstün Ç. (2003). Tıpta kadın olmak. Sendrom Aylık Aktüel Tıp Dergisi,
(15), 83-89.

Babenko O., Daniels L. M., White J., Oswald A., Ross S. (2018). Achievement Goals
Of Medical Students And Physicians., Educational Research and Reviews, 13
(2), 74 - 80

Baki A., Gökçek T. (2012). Karma Yöntem Araştırmalarına Genel Bir Bakış. Elektronik
Sosyal Bilimler Dergisi, 11(42), 1-21.

Bakkal, A. İslâm Tarihinde Tıbbın Gelişmesi ve Silvan’da Tıp. Harran Üniversitesi


İlahiyat Fakültesi Dergisi, 30(30), 9-43.

Bal H. (2016). Nitel Araştırma Yöntem ve Teknikleri (Uygulamalı-Örnekli). Bursa:


Sentez Yayıncılık.

Barat A., Goldacre, M. J., Lambert, T. W. (2018). Career Choices and Career
Progression of Junior Doctors in Dermatology: Surveys of UK Medical
Graduates., Dermatology Research and Practice, 1-10

Başpınar R., Gökşin Cihan F., Kutlu R. (2016). Tıpta Uzmanlık Öğrencisi Hekimlerde
Depresyon Sıklığı ve Etkileyen Faktörlerin Değerlendirilmesi., Mustafa Kemal
Üniversitesi Tıp Dergisi, 7 (25), 1-9

Bayat A.H., (2010). Tıp Tarihi, Pınarbaşı Matbaacılık, 2. Baskı, İstanbul: Merkezefendi
Geleneksel Tıp Derneği Yayınları.

150
Bayhan G. (2011). Öğretmenlerin Profesyonelliğinin İncelenmesi. Yayımlanmamış
Doktora Tezi. Marmara Üniversitesi Eğitim Bilimleri Enstitüsü, İstanbul.

Belek İ. (2003). Antalya’da Hekimler: Statü Ve Sınıf Konumu Açısından


Değerlendirme. Türk Tabipler Birliği Merkez Konseyi Yayınları, Ankara, 2003.

Benli A. R., İnci H., Cebecik A., Sunay D. (2018). Türkiye’de Tıp Fakülteleri Temel
Tıp Bilimlerinin Ders Saatleri ve Akademisyen Sayılarının Karşılaştırılması. Tıp
Eğitimi Dünyası, 17 (51), 13-20.

Bevan P. G. (1981). Generalism and Specialisation in Surgery. Annals of the Royal


College of Surgeons of England, 63 (6), 383-5.

Bilge M. (1978). Hücre Bilimi. Ar Yayınları, İstanbul

Birkök M. C. (2004). Sosyal Rol ve İş Bölümü. Journal of Human Sciences, 1(1), 1 - 10

Bitlisli F., Dinç, M., Çetinceli, E., Kaygısız, Ü. (2013). Beş Faktör Kişilik Özellikleri ile
Akademik Güdülenme İlişkisi: Süleyman Demirel Üniversitesi Isparta Meslek
Yüksekokulu Öğrencilerine Yönelik Bir Araştırma, Süleyman Demirel
Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dergisi, 18 (2), 459-480.

Björkström M. E., Athlin, E. E., Johansson, I. S. (2008). Nurses’ Development Of


Professional Self–From Being a Nursing Student in A Baccalaureate Programme
to an Ex̄perienced Nurse. Journal of Clinical Nursing, 17(10), 1380-1391.

Board S. (1999). Medical Professionalism in Society. The New England Journal of


Medicine, 341, 1612-1616.

Boelen C. (2002). A New Paradigm For Medical Schools A Century After Flex̄ner's
Report., Bulletin of the World Health Organization, 80 (7), 592-3.

Borges N. J., Savickas M. L. (2002). Personality And Medical Specialty Choice: A


Literature Review and Integration. Journal of Career Assessment, 10 (3), 362-
380.

Bradley A.M, Fein S, Maron BJ., Hilel A.T., Mariam M., El Baghdadi, Rodenhauser P.
(2000). Ability Of Prospective Assessment Of Personality Profiles To Predict
The Practice Specialty Of Medical Students. Baylor Univesity Medical Practise
Center, 2000, 18:22.

151
Buddeberg-Fischer B., Klaghofer R., Abel T., Buddeberg C. (2006). Swiss Residents'
Speciality Choices – Impact of Gender, Personality Traits, Career Motivation
And Life Goals. BMC Health Services Research, 6(1), 137.

Büyüköztürk Ş. (2010). Sosyal Bilimler için Veri Analizi El Kitabı, Pegem Akademi
Yayıncılık, Ankara

Canbaz S., Sünter A. T., Aker S., Pekşen Y. (2007). Tıp Fakültesi Son Sınıf
Öğrencilerinin Kaygı Düzeyi ve Etkileyen Faktörler. Genel Tıp Dergisi, 17(1),
15-19.

Candan İ. (2002). Hekim Olmak., Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Mecmuası, 55 (3),
175 – 180

Capra F. (2014). Batı Düşüncesinde Dönüm Noktası, (Çev.) Mustafa Armağan, İnsan
Yayınları, İstanbul 3. Baskı

Ceran B. (2008). Antik Mısır ve Eski Anadolu Uygarlıklarında Tıp. Yüksek Lisans Tezi.
Selçuk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü

Ceylan T. (2011). Toplumsal Sistem Analizinde Toplumsal Statü ve Rol. Atatürk


Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, 15(1), 89-104.

Chen D., Lew, R., Hershman, W. (2007). A Cross - Sectional Measurement of


Medical Student Empathy.” Journal of General Internal Medicine, (22), 1434

Chew Y. W., Rajakrishnan, S., Low, C. A., Jayapalan, P. K., Sreeramareddy, C. T.


(2011). Medical Students' Choice Of Specialty And Factors Determining Their
Choice: A Cross-Sectional Questionnaire Survey İn Melaka-Manipal Medical
College. Bioscience Trends, 5(2), 69-76.

Cihan Fatma Gökşin; Kutlu, Ruhuşen; Karademirci, Medine Merve (2017) “İntörn
Doktorların Stresle Başa Çıkma Durumları ile Gelecek Kaygı Düzeyleri.”,
Journal of Academic Research in Medicine, 7(3), 122 - 127

Cirhinlioğlu, Z. (1996). Meslekler ve sosyoloji. Gündoğan Yayınları.

Costa G. (2003). Factors Influencing Health of Workers And Tolerance To Shift


Work. Theoretical Issues in Ergonomics Science, 4(3), 263-288.

152
Coşkun S., Dulkadiroğlu H., Kunduracı N. F. (2016). Kamu Sektöründe Bireysel
Performansa Göre Ücret Uygulamaları: Başarısızlığın Yaygınlaşması, Ankara
Üniversitesi Siyasal Bilimler Fakültesi Dergisi, 71(2), 627 – 651

Creswell J. W. (2013). Araştırma deseni: Nitel, Nicel ve Karma Yöntem Yaklaşımları.


Bukova Füzel, E., Erdoğan, İ., Dede, Y., Hacıömeroğlu, G., Ercan, H., Bilican,
F. I., Bütün, M., Bursal, M., Mandacı Şahin, S. ve Demir, S. B. (Çev.), Ankara:
Eğiten Kitabevi Yayınları.

Creswell J. W. (2017). Karma Yöntem Araştırmalarına Giriş. Sözbilir M. (Çev.),


Ankara: Pegem Akademi Yayınları.

Creswell J., Plano Clark, V. L. (2015). Karma Araştırma Yöntemleri, Tasarımı ve


Yürütülmesi (Y. Dede ve S. B Demir, Çev. Ed.) Ankara: Anı yayıncılık.

Çakmur H. (2012). Araştırmalarda Ölçme-Güvenilirlik-Geçerlilik. TAF Preventive


Medicine Bulletin, 11(3), 339 – 344.

Çalık K. Y., Aktaş, S., Bulut, H. K., Anaher, E. Ö. (2015). Vardiyalı ve Nöbet Sistemi
Şeklindeki Çalışma Düzeninin Hemşireler Üzerine Etkisi. Sağlık Bilimleri ve
Meslekleri Dergisi, 2(1), 33-45.

Çelik R., Erdem R. (2014). Hastanelerde Huysuz Hastaların Görülme Sıklığı ve Hastane
Çalışanlarına Etkisi. Hacettepe Sağlık İdaresi Dergisi. 17 (2): 77- 88.

Çevikbaş R. (2014). Bürokrasi Kuramı ve Yönetsel İşlevi., Ekonomi ve Yönetim


Araştırmaları Dergisi, 3 (2), 75 – 102

Çiçek C., Terzi C., Solak A., Arsu G., Janserey B., Vatansever, K., Aslan, Ö (2005).
Üniversite Hastanelerinde Temel Bilimler Alanında Uzmanlık Eğitimi: Tıpta
Uzmanlık Öğrencisi Bakış Açısı İle. Mikrobiyoloji Bülteni. (39), 491–501

Çiftçi G. E., Bülbül S. F., Muluk N. B., Çamur Duyan G., Yılmaz A. (2011). Sağlık
Bilimleri Fakültesini Tercih Eden Öğrencilerin, Üniversite ve Meslek
Tercihlerinde Etkili Olan Faktörler (Kırıkkale Üniversitesi Örneği). Kartal
Eğitim ve Araştırma Hastanesi Tıp Dergisi, 22(3):151-160

153
Çolak T., Türkmenoğlu Ö., Dağ A., Gündoğdu R., Aydın S. (2009). Kolorektal Cerrahi
Biriminin Kurulması Kolorektal Cerrahi Operasyonlarını Geliştirir Mi?, Turkish
Journal of Surgery, 25(2), 49-52.

David C. C., Reuben B. (2011). Specialization, Subspecialization, and


Subsubspecialization in Internal Medicine. The New England Journal o f
Medicine Sounding, 12 (364), 1169–1173.

Davis D. A., Thomson, M. A., Ox̄man, A. D., Haynes, R. B. (1995). Changing


Physician Performance: A Systematic Review Of The Effect Of Continuing
Medical Education Strategies. Jama, 274 (9), 700-705.

Demir H. P., Elkin, N., Barut, A. Y., Bayram, H. M., Averi, S. (2017). Vardiyalı
Çalışan Sağlık Personelinin Uyku Süresi ve Beslenme Durumunun
Değerlendirilmesi., İstanbul Gelişim Üniversitesi Sağlık Bilimleri Dergisi, 2
(2017), 89-107

Demirkasımoğlu N. (2015). Toplum Yaşamında Kurallar: Birey-Kural İlişkisi., Sosyal


Bilimler Dergisi, 13 (1), 138 – 156

Demirkaya H. (2012). Bireysel ve Örgütsel Boyutlarda Sosyal Davranış Görgü


Protokol, Umuttepe Yayınları, Birinci Baskı, Kocaeli 2012

Detsky AS, Gauthier SR, Fuchs VR. (2012). Specialization in Medicine How Much Is
Appropriate?. Journal of the American Medical Association,, 307 (5), 463–464.

Dikici, M. F., Yaris, F., Topsever, P., Tuncay, Muge, F., Gürel, F. S., Çubukcu, M.,
Görpelioglu, S. (2008) “Factors Affecting Choice Of Specialty Among First-
Year Medical Students Of Four Universities in Different Regions Of
Turkey. “Croatian Medical Journal, 49(3), 415-20.

Dobson R. (2005). Marriage Costs Women Doctors in The Us An 11% Salary Drop.
British Medical Journal, 331 (7508), 70.

Dorsey E. R., Jarjoura D., Rutecki G. W. (2005). The Influence of Controllable


Lifestyle and Sex̄ on the Specialty Choices of Graduating U.S. Medical
Students, 1996 –2003., Academic Medicine, 80 (9), 791 – 796

154
Durkheim E. (2006). Selected Writings on Education: The Evolution of Educational
Thought. Routledge.

Durna, U. (2010). A Tipi Ve B Tipi Kişilik Yapıları Ve Bu Kişilik Yapılarını Etkileyen


Faktörlerle İlgili Bir Araştırma. Atatürk Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler
Dergisi, 19 (1), 275-290.

Dündar S. (2009). Üniversite Öğrencilerinin Kişilik Özellikleri İle Problem Çözme


Becerileri Arasındaki İlişkinin İncelenmesi., Dokuz Eylül Üniversitesi İktisadi ve
İdari Bilimler Fakültesi Dergisi, 24 (2), 139-150.

Efthimios D. Avgerinos, Pavlos Msaouel, George A. Koussidis, Nikolaos C. Keramaris,


Zacharias Bessas, Konstantinos Gourgoulianis (2006). Greek Medical Students'
Career Choices İndicate Strong Tendency Towards Specialization And Training
Abroad. Health Policy, 79 (1), 101–106

Eke B. (1987). Bir Sosyal Sınıf Belirleyicisi Olarak Meslek Faktörü. İstanbul
Üniversitesi İktisat Fakültesi Mecmuası, 43(1), 377–401

Elçin M. (2010). Tıp Eğitiminin Tarihçesi. Hacettepe Atıp Dergisi, 41, 195–202.

Emül M., Dalkıran M., Uzunoğlu S., Tosun M., Duran A., Yavuz R., Uğur M. (2010).
Tıpta Uzmanlık Sınavına Hazırlanan Öğrencilerin Psikiyatri Asistanlığı
Hakkındaki Tutumları. Dusunen Adam: The Journal of Psychiatry and
Neurological Sciences, 23(4), 223–229.

Ensari M. S., Alay H. K. (2017). Meslek Seçimini Etkileyen Faktörlerin Demografik


Değişkenler ile İlişkisinin Araştırılması: İstanbul İlinde Bir Uygulama.,
Humanitas, 5(10), 409-422

Erarslan T., Tozlu A. (2011). Kamu Yönetiminde Performansa Dayalı Ücret Sistemi.
Sayıştay Dergisi, (81), 33-61

Ercan İ., Kan İ. (2004). Ölçeklerde Güvenirlik ve Geçerlik. Uludağ Üniversitesi Tıp
Fakültesi Dergisi., 30 (3), 211-216.

Erdem B., Kaya, İ. (2013). Çalışma Yaşamı Kalitesini Etkileyen Faktörlerin İşgörenler
Tarafından Algılanması: Otel Çalışanları Üzerinde Bir Araştırma. Dumlupınar
Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, (35), 135-150.

155
Ergin A., Dikbaş E., Bozkurt A. İ., Atçeken G., Gürbüz H., Yılmaz C., Çölbe N. S.,
Taşcı U., Güldamla L., Demircan, H. İ. (2011). Tıp Fakültesi Öğrencilerin
Mezuniyet Sonrası Kariyer Seçimi ve Etkileyen Faktörler. Tıp Eğitimi
Dünyası, 32(32), 8 -17.

Erkan A. (2011). Performansa Dayalı Ödeme: Sağlık Bakanlığı Uygulaması, Maliye


Dergisi, 160, 423 – 464.

Evans L. (2008). Professionalism, Professionality And The Development Of Education


Professionals. British Journal Of Educational Studies, 56(1), 20-38.

Fatma İ. (2018). Ortaçağ’da İslâm/Türk-İslâm Tıbbının Parlak Bir Mümessili: Nureddin


Hastanesi. Journal of Islamicjerusalem Studies, 18 (3), 69 – 90.

Flex̄ner A. (1910). Medical Education on The United States And Canada: A Report To
The Carnegie Foundation For The Advancement Of Teaching. New York City,
Carnegie Foundation for the Advancement of the Teaching.

Fox̄ C. J. (1992). What Do We Mean When We Say" Professionalism?": A Language


Usage Analysis For Public Administration. The American Review of Public
Administration, 22(1), 1-17.

Freidson E. (1988). Profession Of Medicine: A Study Of The Sociology Of Applied


Knowledge. University of Chicago Press.

Glynn R. W., Kerin M. J. (2010). Factors İnfluencing Medical Students And Junior
Doctors İn Choosing A Career İn Surgery. The surgeon, 8(4), 187-191.

Goel S., Angeli F., Dhirar N., Singla N., Ruwaard D. (2018). What Motivates Medical
Students To Select Medical Studies: A Systematic Literature Review. BMC
Medical Education. 18 (1), 16

Gökler M, Öz F., Metintaş S. (2017). Hekimlik Değer Algısı Ölçeğinin Güvenilirlik Ve


Geçerliliğinin Tıp Fakültesi Öğrencilerindeki Sonuçlar., Türkiye Halk Sağlığı
Dergisi, 15 (1), 26-36.

Göksel S. (2009). Tıpta İki Ucu Açık Sorular., Anadolu Kardiyoloji Dergisi, (9), 153 -
156

Gövsa İ. A. (1930). Yeni Türk Lûgati. Kanaat Kütübhanesi.

156
Greenberg E.S., Grunberg L. (1994). The Ex̄ercise Of Power And İnfluence İn The
Workplace And The Sense Of Powerlessness, (Working Paper). Institute of
Behavioral Science, University of Colorado, Boulder.

Guraya S. Y., Almaramhy, H. H. (2017). Mapping The Factors That Influence The
Career Specialty Preferences By The Undergraduate Medical Students., Saudi
Journal of Biological Sciences, 25, 1096 – 1101

Guraya S. Y., Almaramhy, H. H. (2018). Mapping The Factors That İnfluence The
Career Specialty Preferences By The Undergraduate Medical Students. Saudi
journal of biological sciences, 25(6), 1096-1101.

Gümüş M. (2006). Üniversite Hastaneleri ve Döner Sermaye Sistemlerinin İşleyişi


Sorunlar ve Çözüm Önerileri. Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi. Isparta:
Süleyman Demirel Üniversitesi.

Gürbüz S., Şahin F. (2017). Sosyal Bilimlerde Araştırma Yöntemleri Felsefe-Söylem-


Analiz. Gözden Geçirilmiş ve güncellenmiş 4. Baskı, Ankara: Seçkin Yayınları.

Gürel E., Akşit, A. C. (2018). Antik Dönem Tıp Anlayışı Üzerine Bir İnceleme: Sağlık
Tanrısı Asklepios. Contemporary Debates in Social Sciences (ed.) Esma Torun
Çelik, Şenel Gerçek, Ijopec Publication

Han JJ. (2013). Global Doctor's Role And Outcome-Based Medical Education. The
Ewha Medical Journal. 36, 3–8

Heiligers P. J., Hingstman L. (2000). Career Preferences And The Work–Family


Balance İn Medicine: Gender Differences Among Medical Specialists. Social
Science & Medicine, 50(9), 1235-1246.

Herdman E. A., Korkmaz, O. Y. (2012). Professions and professionalism/Meslekler ve


profesyonellik. Journal of Education and Research in Nursing, 9(2), 3-8.

Hillis D. J., Grigg, M. J. (2015). Professionalism And The Role Of Medical


Colleges. The Surgeon, 13(5), 292-299.

Hwang J. I., Lou, F., Han S. S., Cao F., Kim W. O., Li P. (2009). Professionalism: The
Major Factor İnfluencing Job Satisfaction Among Korean And Chinese
Nurses. International Nursing Review, 56(3), 313-318.

157
International Labour Organization. (2017). World Social Protection Report 2017-19:
Universal Social Protection to Achieve The Sustainable Development Goals.
International Labour Organization

İlgili Ö., Şahinoğlu S., Acıduman A., Tuzcu K., Şems Ş. (2016). İslam Dünyasında
Hekim Andı Uygulaması Ve Hipokrat Andı’nın İzleri (İslam Dünyasında Hekim
Andı). Lokman Hekim Dergisi, 6 (3), 137-149

İlhan S. (2008). Yeni Kapitalizm ve Meslek Olgusunun Değişen Anlamları


Üzerine. Dumlupınar Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, (21), 313 – 328

İzgi M. C., Çoban M. (2014). Tıpta Uzmanlık Dallarının Cumhuriyet Dönemindeki


Değişimi. Mersin Üniversitesi Tıp Fakültesi Lokman Hekim Tıp Tarihi ve
Folklorik Tıp Dergisi, 4(1), 26 - 37

Jafrani S, Zehra N, Zehra M, Abuzar S, Abubakar S, Azhar R. (2017). Assessment Of


Personality Type And Medical Specialty Choice Among Medical Students From
Karachi Using Myers-Briggs Type Indicator (Mbtı) Tool. J Pak Med Assoc. 67
(4): 520 – 526.

Jagsi R., Surender, R. (2004). Regulation Of Junior Doctors’ Work Hours: An Analysis
Of British And American Doctors’ Ex̄periences And Attitudes. Social Science &
Medicine, 58 (11), 2181-2191.

Jajoski P. R., Jajoski A. D., Kleven D. T., Singh G. (2017). Fewer Seniors From United
States Allopathic Medical Schools Are Filling Pathology Residency Positions İn
The Main Residency Match, 2008-2017. Human Pathology, 73, 26–32

Johnson M., Bowman, C. (1997). Occupational Prestigefor Registered Nurses in The


Asia-Pacific Region: Status Consensus”. International Journal of Nursing
Studies, 34(3), 201-207.

Kaptanoğlu A. (2011). Birinci Basamak ve Yataklı Kamu Sağlık Kurumlarının


Gelirlerinden Yapılan Ödemelerde Performans Yönetimi Kavramı.
Yükseköğretim ve Bilim Dergisi, 1 (3), 142 - 151

Kara İ H. (2015). Düzce Üniversitesi Tıp Fakültesi 5. ve 6. sınıf Öğrencilerinin Branş


Tercihleri ve Tıpta Uzmanlık Sınavı'na Bakışlarının İncelenmesi., Konuralp Tıp
Dergisi, (2), 11-18.

158
Karaca M. (2012). Farklılaşma, Bütünleşme ve Birlikte Yaşama Üzerine. Dicle
Üniversitesi Ziya Gökalp Eğitim Fakültesi Dergisi, 18 (2012), 226-238

Karakuş H. (2014). Kraliçe Arı Sendromu- Pembe Taciz. Akademik Sosyal Araştırmalar
Dergisi, 2(1), 334-356.

Karl Marx̄ (2015) Das Kapital, Yordam Kitap, Mehmet Selik (Çev.), 3. Baskı.

Kart E. (2013). Sağlıkta Dönüşüm Sürecinde Performansa Dayalı Ücretlendirmenin


Hekimler Üzerindeki Etkileri. Çalışma ve Toplum Dergisi. (3), 103-140

Kaya A., Aktürk, Z., Çayır, Y., Taştan, K. (2014). 2007-2013 arası Tıpta Uzmanlık
Sınavları: Bir Trend Analizi. Ankara Medical Journal, 14(2), 53 - 58

Kayhan H (2010). Beylikler Devrinde Tıp Bilimi ve Hekimler. International Journal of


History, 2(3), 223-229.

Keyder Ç., Üstündağ N., Ağartan T., Yoltar Ç. (2015). Avrupa'da ve Türkiye'de Sağlık
Politikaları-Reformlar, Sorunlar, Tartışmalar, İletişim Yayınları, İstanbul 4.
Baskı

Khader, Y., Al-Zoubi, D., Amarin, Z., Alkafagei, A., Khasawneh, M., Burgan, S.,
Omari, M. (2008). Factors Affecting Medical Students İn Formulating Their
Specialty Preferences in Jordan. Bmc Medical Education, 8 (1), 32.

Kılavuz M. A. (2002). Hasta Hekim İlişkileri Açısından Din Öğretiminin Önemi,


Uludağ Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, 11(2), 73 - 86

Kizek Ö. Türkkan A., Kayıhan P. (2010). Performansa Dayalı Ek Ödeme Sisteminin


Bursa İlinde Birinci Basamak Sağlık Hizmetlerine Etkisi, TAF Prev Med Bull,
9(6), 613-622

Ko H. H., Lee T. K., Leung Y., Fleming B., Vikis E., Yoshida E. M. (2007). Factors
İnfluencing Career Choices Made By Medical Students, Residents, And
Practising Physicians. British Columbia Medical Journal, 49(9), 482 - 487

Kökcü A. T. (2014). Türkiye'de Cumhuriyet Dönemi Sağlık Politikaları. Turkiye


Klinikleri Journal of Medical Ethics-Law and History, 22(3), 98-105.

159
Kösemehmetoğlu K., Tan A., Esen T., Ateş K. E. (2010). Asistanların Bakışı İle
Türkiye’de Patoloji Uzmanlık Öğrencisi Eğitimi: Bir Anket Çalışması. Turk
Patoloji Dergisi, 26, 95-106.

Kraut, C., Liersch S., Jensen S., Amelung V. E. (2016). Would German Physicians Opt
For Pay-For-Performance Programs? A Willingness-To-Accept Ex̄periment İn A
Large General Practitioners’ Sample. Health Policy, 120 (2), 148-158.

Kuzgun Y. (2009). Meslek Rehberliği Ve Danışmanlığına Giriş. Ankara: Nobel


yayınevi; 2009. 55-60 p.

Kuzuca Genç, İ., Arda, B. (2010). What Can We Say About Gender Discrimination in
Medicine? A Limited Research From Turkey. Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi
Mecmuası, 63(1), 1-8.

Kwon O. Y., Park S. Y. (2016). Specialty Choice Preference Of Medical Students


According To Personality Traits By Five-Factor Model, Korean J Med Educ.,
28(1): 95-102.

LeMaistre C. F., Farnia, S. H. (2015). Goals for Pay For Performance İn Hematopoietic
Cell Transplantation: A Primer. Biology of Blood And Marrow
Transplantation, 21(8), 1367-1372.

Lilley PM., Harden RM. (2003). Standards and medical education. Medical Teacher,
25, 349-51.

Liu, Y. C. (2003). The Relationship Between Resilience and Career Beliefs of


Employees in Taiwan. Doctoral Dissertation. Tex̄as A&M University.

Lumley J. S. (1993). Subspecialisation in Medicine. Annals of The Academy Of


Medicine, Singapore, 22 (6), 927-933.

Marshall G. (2009). Sosyoloji Sözlüğü (O. Akınay ve D. Kömürcü, Çev.). Ankara: Bilim
ve Sanat Yayınları

Mayumana I., Borghi J., Anselmi L., Mamdani M., Lange S. (2017). Effects of Payment
for Performance on Accountability Mechanisms: Evidence from Pwani,
Tanzania. Social Science and Medicine, 179, 61-73.

160
Mc Adams DP (1997). A Conceptual History Of Personality Psychology. In. R. Hogan.
J. Johnson S. Briggs (Ed.), Handbook of Personality Psychology. Academic
Press,

Mehmood S. I., Khan M. A., Walsh K. M., Borleffs J.C., (2013). Personality Types And
Specialist Choices in Medical Students", Medical Teacher., 35(1), 63–68.

Menaghan E. G., ve Parcel, T. L. (1991). Determining Children’s Home Environments:


The Impact Of Maternal Characteristics And Current Occupational And Family
Conditions.” Journal of Marriage and the Family, 53, 417–431

Mertkan Ş. (2015). Karma Araştırma Tasarımı., Ankara: Pegem Akademi Yayınları.

Mıdık Ö., Özbenli T., Pekşen Y. (2015). Tıbbi̇ Profesyonali̇zm Bağlamında Tasarlanan
“Hekı̇ m Rolleri̇” Seçmelı̇ Programının Müfredata Entegrasyonu. Tıp Eğitimi
Dünyası, 14(43), 83 – 94

Mook W. N., de Grave W. S., Wass V., O'Sullivan H., Zwaveling, J. H., Schuwirth L.
W., van der Vleuten C. P. (2009). Professionalism: Evolution Of The
Concept. European Journal of Internal Medicine, 20(4), e81-e84.

Mullola S., Hakulinen C., Presseau J., Gimeno Ruiz de Porras D., Jokela M., Hintsa T.,
Elovainio M. (2018). Personality Traits And Career Choices Among Physicians
İn Finland: Employment Sector, Clinical Patient Contact, Specialty And Change
Of Specialty. BMC Medical Education, 18(1), 1 – 12.

Murt A, Arıkan A, Çavdar S., Asa S., İmamoğlu M., Ertaş A., Umut S., Altındaş F.,
Enver Ö. (2014). Uzmanlık Eğitimi’nin Bileşenleri Arasında Oluşturulan
Kurumsal İletişim Modeli ve Etkileri. Tıp Eğitimi Dünyası, 13 (41), 27-35.

Navruz F. (2015). Vardiyalı Çalışan Sağlık Personelinde Metabolik Sendrom Sıklığının


Değerlendirilmesi Üzerine Bir Araştırma, Yüksek Lisans Tezi, Gazi Üniversitesi
Sağlık Bilimleri Enstitüsü, Ankara

Neuman L. (2017). Toplumsal Araştırma Yöntemleri Nitel ve Nicel Yaklaşımlar 1 -2.


Özge S. (Çev.), Ankara: Yayın Odası.

Newton D. A., Grayson M. S. (2003). Trends in Career Choice by US Medical School


Graduates. JAMA. (9), 1179- 1182

161
Nietzche F. (2003). İnsanca Pek İnsanca I,(Çev. Mustafa Tüzel). İstanbul: İthaki
Yayınları.

Okuyan S. (2011). Doğu Kültürünün Batıda Yansımaları. SAÜ Fen Edebiyat Dergisi
(II), 99 -122

Osborn H. A., Glicksman J. T., Brandt M. G., Doyle P. C., Fung, K. (2017). Primary
Care Specialty Career Choice Among Canadian Medical Students:
Understanding The Factors That İnfluence Their Decisions. Canadian Family
Physician, 63(2), e107-e113.

Ömürbek N., Tunca M. Z., Özcan A., Yıldız, E., Karataş, T. Ahp Topsıs Yönteminin
Tıpta Uzmanlık Alan Seçiminde Kullanımı. Akdeniz Üniversitesi İktisadi ve
İdari Bilimler Fakültesi Dergisi, (33), 201-219.

Özalp N. Y. (2015). Yasa, Kanun Hükmünde Kararname ve Mahkeme Kararları


Işığında Tam Gün Sorunsalı. Gazi Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, X̄IX̄,
259 – 289

Özdemir N., “Eski Yunan’da Tıp: Asklepios Kültü Asklepios, Asklepion ve


Asklepiadlar”, http://www.feniksdergi.org/eski-yunanda-tip-asklepios-kultu-
asklepios-asklepion-ve-asklepiadlar/ erişim tarihi: 11.04.2017

Özkiraz A., İşçi Baş G. (2016). Osmanlıdan Günümüze Türk Toplumunda Aile Yapısı
ve Boşanma., KMÜ Sosyal ve Ekonomik Araştırmalar Dergisi, 18 (30), 87 – 95

Özlük B., Sur, H. (2017). Türkiye’de Hemşireliğin Profesyonelleşmesi Kapsamında


Değerlendirilmesi ve Avrupa Birliğine Uyum Süreci: Niteliksel Bir
Çalışma. Sağlık ve Hemşirelik Yönetimi Dergisi, 4(3), 98-106.

Özmen E., Taşkın EO. (2012) Zor Hasta ve Hasta Hekim İlişkisinde Yaşanan
Güçlükler. STED 21(4), 250-257.

Park K. H., Jun, S. K., Park I. (2016). A Qualitative Study On Physicians' Perceptions
Of Specialty Characteristics. Korean journal of medical education, 28 (3), 269-
79.

Pars E. (1982). İşbölümü, Yabancılaşma ve Sosyal Politika Kuramsal Bir


Yaklaşım. Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Yayınları.

162
Pawlikowski M. (2002). Dehumanization of Contemporary Medicine: Causes And
Remedies. Neuroendocrinology Letters, 23(1), 5-7.

Pellegrino E. D. (2002). Professionalism, Profession And The Virtues Of The Good


Physician. Mt Sinai J Med, 69(6), 378-84.

Petrides K. V., Mc Manus, I. C. (2004). Mapping Medical Careers: Questionnaire


Assessment Of Career Preferences in Medical School Applicants And Final-
Year Students. BMC Medical Education, 4(1), 18.

Platon D. (1992). Çev: Sabahattin Eyyüpoğlu - M. Ali Cimcoz, Remzi Kitabevi,


İstanbul.

Richardson B. (1999). Professional Development: Professional Socialisation and


Professionalisation. Physiotherapy, 85(9), 461-467.

Roadmap to Choosing a Medical Specialty, http://www.med.stanford.edu/md/student-


affairs/student-wellness, erişim tarihi: 01.06.2017

Roberts L. W., Hammond, K. A. G., Geppert, C. M., Warner, T. D. (2004). The Positive
Role Of Professionalism And Ethics Training İn Medical Education: A
Comparison Of Medical Student And Resident Perspectives. Academic
Psychiatry, 28(3), 170-182.

Rogers M., Peter C., Judith S. (2012). Why Are Junior Doctors Deterred From
Choosing A Surgical Career?, Australian Health Review, 36(2), 191-196

Rojewski JW, Kim H. (2003). Career Choice Patterns And Behavior Of Work-Bound
Youth During Early Adolescence. Journal Of Career Development, 30 (2), 89-
108.

Saigal P., Takemura, Y., Nishiue, T., Fetters, M. D. (2007). Factors Considered By
Medical Students When Formulating Their Specialty Preferences İn Japan:
Findings From A Qualitative Study. Bmc Medical Education, (7), 31 - 37

Sampson J.P., Lenz, J.G., Reardon, R.C. ve Peterson, G.W. (1999). A Cognitive
Information Processing Approach to Employment Problem Solving and
Decision Making. The Career Development Quarterly, (48), 3-18.

163
Samsun N., (2017). Çalışmanın Değişen Anlamı ve Güncel Durumuna İlişkin
Tartışmalar, Açıköğretim Uygulamaları ve Araştırmaları Dergisi, 3(3), 160-210

Sarpkaya S., Sarpkaya Yengin P., Yılmaz T., Altun B. (2016). Öğretim Elemanlarına
Yönelik Ödüllendirme Uygulamaları. Ahi Evran Üniversitesi Kırşehir Eğitim
Fakültesi Dergisi, 17 (2), s. 473 – 493

Schultz M. (2008). Rudolf Virchow. Emerging Infectious Diseases, 14(9), 1479–1481

Selvi Y., Özdemir, P. G., Özdemir, O., Aydın, A., Beşiroğlu, L. (2010). Sağlık
Çalışanlarında Vardiyalı Çalışma Sisteminin Sebep Olduğu Genel Ruhsal
Belirtiler ve Yaşam Kalitesi Üzerine Etkisi. Düşünen Adam Psikiyatri ve
Nörolojik Bilimler Dergisi, 23(4), 238-43.

Shell R. L. (2003). Management of Professionals (2 ed.). New York. Basel: Marcel


Dekker Inc.

Smith A. (2010). The Theory of Moral Sentiments. London: A. Miller, 1759.

Smith F., Lambert, T. W., Goldacre, M. J. (2015). Factors İnfluencing Junior Doctors’
Choices Of Future Specialty: Trends Over Time And Demographics Based On
Results From Uk National Surveys. Journal of the Royal Society of
Medicine, 108(10), 396–405.

Soyer A. (1999) Sağlık Çalışanlarının Ve Özel Olarak Hekimlerin Değişen Toplumsal


ve Sınıfsal Konumu. Sağlık Çalışanlarının Sağlığı 1. Ulusal Kongresi Bildiriler
Kitabı, Ankara Tabip Odası

Soyer A. (2005). Hekimlerin Sınıfsal Kökeni. Sorun Yayınları, 2. Baskı, İstanbul

Stewart R. E., Lareef, I., Hadley, T. R., & Mandell, D. S. (2017). Can We Pay For
Performance İn Behavioral Health Care?. Psychiatric Services, 68(2), 109-111.

Swick H. M. (2000). Toward a Normative Definition of Medical


Professionalism. Academic Medicine, 75(6), 612-616.

Takeda Y., Morio, K., Snell, L., Otaki, J., Takahashi, M., Kai, I. (2013). Characteristic
Profiles Among Students And Junior Doctors With Specific Career Preferences.
BMC Medical Education, 13(1), 1–11.

164
Tanrıverdi H , Akova, O , Zorlu, R . (2014). Hemşirelik Mesleğine Yaklaşım ile
Toplumsal Statü Arasındaki İlişkinin İncelenmesi. Sağlıkta Performans ve Kalite
Dergisi, 7 (1), 115-142

Tekakça Y. (2012) Anayasa Mahkemesi ve Danıştay Kararları Işığında Hekimler ve Diş


Hekimlerinin Mesleklerini Serbest Olarak İcra Etmesi Yönünden Tam Gün
Yasası Üzerine İnceleme. Ankara Barosu Dergisi, (2), 447 - 452

Tekin Ç., Güneş, G.,Türkol, E. (2013). İnönü Üniversitesi Tıp Fakültesi Öğrencilerinin
Tıpta Uzmanlık Tercihleri ve Etkileyen Faktörler. İnönü Üniversitesi Sağlık
Bilimleri Dergisi, 1, 5-10.

Topuzlu C. (2002). 80 Yıllık Hatıralarım, Topuzlu Yayınları, İstanbul.

Tuncer M. U. (2011). Halkla İlişkilerde Meslek Standartları: Uygulayıcılara Yönelik Bir


Araştırma. Gazi Üniversitesi İletişim Dergisi, (32), 63-87.

Turan S. (2016). Geçmişten Geleceğe Türkiye’de Tıp Eğitiminin Gelişimi ve Tıp


Eğitimi Dünyası Dergisinin Rolü. Tıp Eğitimi Dünyası Dergisi 45. Ek Özel
Sayı,11 – 14.

Turan-Özdemir, S. (2005). Tıp Eğitimi ve Standartlar. Uludağ Üniversitesi Tıp


Fakültesi Dergisi, 31(2), 133-137.

Turhan, M . (2017). İçi Boşaltılmış Bir Kavram: İş Bölümü. Çukurova Üniversitesi


Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, 26 (1), 26-41.

Turner S. B. (2011). Tıbbi Güç ve Toplumsal Bilgi, (Çev.) Ümit Tatlıcan, Sentez
Yayınları, Bursa

Türk Tabipler Birliği (2015). Tıpta Uzmanlık Eğitimi Raporu. Ankara: Türk Tabipler
Birliği Yayınları

Türkmen Öztürk H. (2011). Tarihsel Olarak Kadın Şifacılık Ve Tıbbın Değerleri.


Mersin Üniversitesi Tıp Fakültesi Lokman Hekim Tıp Tarihi ve Folklorik Tıp
Dergisi, 2(1), 21 – 27

Uncu E. M. (2013). Eski Mezopotamya’da Tıp. Hıstory Studıes, 5, 107-118.

Uslu B. (2018). Kur’an’da Kolektif Bilinç Ve Mü’min Kardeşliği. Journal of Analytic


Divinity, 2 (1), 181-206.

165
Uysal Ş. A. (2018). Sağlık Meslek Meslek Gruplarının Hubris Sendromu Eğilimlerine
İlişkin Nitel Bir Çalışma. Yayınlanmamış Doktora Tezi. Süleyman Demirel
Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü

Uzun N. B., Elçin M. (2018). Uzman Hekim Yetkinliklerinin Ölçeklenmesi ve


Karşılaştırılması. Journal of Contemporary Medicine, 8(1), 37-43.

Vaca R. B., Derose K. P., Sandoval N. R. (2016). Gender And Physician Specialization
And Practice Settings In Ecuador: A Qualitative Study., BMC Health Services
Research ,16 (662), 1-12.

Van Mook, W. N., Van Luijk, S. J., O'Sullivan, H., Wass, V., Zwaveling, J. H.,
Schuwirth, L. W., van der Vleuten, C. P. (2009). The Concepts Of
Professionalism And Professional Behaviour: Conflicts in Both Definition And
Learning Outcomes. European Journal of Internal Medicine, 20(4), e85-e89.

Vehid S, Köksal S. , Erginöz E, Yetişyiğit T. (2001). Tıp Eğitimini Seçmede Ailede


Hekim Bulunmasının Rolü. Cerrahpaşa Tıp Dergisi, 32(2), S.91 – 96

Vollmer H. M., Mills, D. L. (1966). Professionalization. Stanford Research Inst Menlo


Park

Wahba M. A., Bridwell L. G. (1976). Maslow Reconsidered: A Review Of Research On


The Need Hierarchy Theory. Organizational Behavior And Human
Performance, 15(2), 212-240.

Weissman C., Tandeter, H., Zisk-Rony, R. Y., Weiss, Y. G., Elchalal, U., Avidan, A.,
Schroeder, J. E. (2013). Israeli Medical Students’ Perceptions of Six̄ Key
Medical Specialties. Israel Journal of Health Policy Research, 2(1), 1.

Wilensky H. L. (1964). The Professionalization Of Everyone?. American journal of


sociology, 70(2), 137-158.

Witter, S., Toonen, J., Meessen, B., Kagubare, J., Fritsche, G., Vaughan, K. (2013).
Performance-Based Financing As A Health System Reform: Mapping The Key
Dimensions For Monitoring And Evaluation. BMC Health Services
Research, 13(1), 367 - 375

166
World Health Organization. (2017). World Health Statistics 2017: Monitoring Health
For The Sdgs Sustainable Development Goals. World Health Organization.

World Health Organization. (2017). World Health Statistics 2017: Monitoring Health
for the SDGs. World Health Organization.

Yam B. M. (2004). From Vocation To Profession: The Quest For Professionalization Of


Nursing. British Journal of Nursing, 13(16), 978-982.

Yapıcı, G , Torlak, F , Ögenler, O , Çiçek, K , Emir, S , Atıcı, Ş , Kurtoğlu, Z . (2010).


Mersin’de Çalışan Kadın Hekimlerin Eğitim ve Meslek Yaşamlarında
Ayrımcılık Deneyimleri. Mersin Üniversitesi Sağlık Bilim Dergisi, 3, 22-29.

Yaşar Ekici F. (2014). Türk Aile Yapısının Değişim Ve Dönüşümü Ve Bu Değişim Ve


Dönüşüme Etki Eden Unsurların Değerlendirilmesi. The Journal of Academic
Social Science Studies, (30), 224 - 228.

Ye M., Diboulo, E., Kagone, M., Sie, A., Sauerborn, R., Loukanova, S. (2016). Health
Worker Preferences For Performance-Based Payment Schemes in A Rural
Health District İn Burkina Faso. Global Health Action, 9(1), 1 – 12

Yelboğa A. (2006). Kişilik Özellikleri ve İş Performansı Arasındaki İlişkinin


İncelenmesi. The Journal of Industrial Relations and Human Resources, 8(2),
196-217.

Yeşiltaş A. (2018). Tıp Uzmanlık Tarihi ve Tıpta Uzmanlaşmadan Aşırı


Uzmanlaşmaya. Turkiye Klinikleri J Med Ethics, s. 1–7

Yıldırım A., Şimşek H. (2013). Sosyal Bilimlerde Nitel Araştırma Yöntemleri. Seçkin
Yayıncılık.

Yıldız H. (2010). Çalışma Üzerine Sosyolojik Perspektif. Sosyal Siyaset Konferansları


Dergisi, (58), 129-161.

Yılmaz, İ.A, Dursun, K., Pektaş, B., Alpay, A. (2012). Üniversite Öğrencilerinin
Kariyer Seçimlerinin Demografik Özellikler Açısından İncelenmesi: Pınarhisar
Myo Örneği, Electronic Journal of Vocational Colleges, (12), 9-21

167
Yoon J. D., Ham, S. A., Reddy, S. T., Curlin, F. A. (2018). Role Models' Influence on
Specialty Choice for Residency Training: A National Longitudinal
Study. Journal of Graduate Medical Education, 10 (2), 149-154.

Yöney H., Yavuz D. (2010). Tıpta Uzmanlık Seçimi. Marmara Üniversitesi Yayınları,
10-7.

Zeldow PR, Daughty SR. (1991). Personality Profiles And Speciality Choices Of
Students From Two Medical School Classes. Acad Med, 66, 283–7

Zijdervelt A. C. (2013) Kültür Sosyolojisi- Kültür Sosyolojisine ve Metadolojisine Giriş,


(Çev.) Kadir Canatan, Açılım Kitap Pınar Yayınları, İstanbul

“Profesyonel Kelime Kökeni”, https://www.etimolojiturkce.com/kelime/profesyonel:


erişim tarihi: 05.04.2017

“Türk Dil Kurumu” http://tdk.gov.tr/index̄.php?option: erişim tarihi: 05.04.2017

168
EKLER

EK 1: HEKİMLERİN BRANŞ TERCİH EĞİLİMLERİ ÖLÇEĞİ

HEKİMLERİN BRANŞ TERCİH EĞİLİMLERİ ÖLÇEĞİ


Değerli Katılımcı, bu ölçek; hekimlerin branş tercihlerine etki eden faktörleri belirlemek amacıyla doktora tezi kapsamında
hazırlanmıştır. Ölçekte yer alan sorulara verilen yanıtlar bilimsel amaçla kullanılacaktır. Bu soruların herkes için geçerli doğru yanıtları
bulunmamaktadır. Bu nedenle aşağıda verilen tüm ifadeleri/soruları dikkatle okuyunuz. İfadenin karşısına size uygun puanı işaretleyerek
cevabınızı veriniz. Vereceğiniz samimi cevaplar için şimdiden çok teşekkür ederim.
Nazife ÖZTÜRK
Süleyman Demirel Üniversitesi, Sağlık Kurumları Yönetimi Bölümü Doktora Öğrencisi

A.1. DEMOGRAFİK BİLGİLER

Cinsiyetiniz Yaşınız Medeni Durumunuz Kaçıncı Sınıftasınız?


Kadın Evli
Erkek Bekar

A.2. TIPTA UZMANLIK SINAVI SONUCUNDA TERCİH ETMEK İSTEDİĞİNİZ İLK 3 BRANŞ VE NEDENLERİ

Branşlar Nedenler

1 ………………………………………………. ………………………………………………………………………………………………………………….

2 ……………………………………………….. ………………………………………………………………………………………………………………..

3 ……………………………………………… ……………………………………………………………………………………………………………….

B.1. BRANŞ TERCİHLERİNE YÖNELİK İFADELER

NOT: Branş tercihinde önemli olan faktörlere katılma düzeyinizi 1 ile 7 arasında olmak üzere belirtiniz.

1: Hiç Katılmıyorum 2: Katılmıyorum 3: Biraz Katılmıyorum 4: Ne Katılıyorum Ne Katılmıyorum


5: Biraz Katılıyorum 6: Katılıyorum 7: Tamamen Katılıyorum
No İfadeler 1 2 3 4 5 6 7
Demografik Faktörler
1 Cinsiyet hekimlerin branş tercihinde etkilidir. 1 2 3 4 5 6 7
2 Kadın hekimlerin branş tercihinde nöbet sayısı önemlidir. 1 2 3 4 5 6 7
3 Erkek hekimler cerrahi branşları seçmeye eğilimlidirler. 1 2 3 4 5 6 7
4 Evli olan hekimlerin branş tercihinde eşlerin yönlendirmesi önemlidir.
Çalışma Koşulları Faktörleri
5 İş yükü hafif olan branşları tercih ederim. 1 2 3 4 5 6 7
6 Nöbet sayısı az olan branşları tercih ederim. 1 2 3 4 5 6 7
7 İcap sayısı fazla olan branşları tercih ederim.* 1 2 3 4 5 6 7
8 Acil hizmeti olmayan branşları tercih ederim. 1 2 3 4 5 6 7
9 Hastasında ölüm oranı düşük olan branşları tercih ederim. 1 2 3 4 5 6 7
10 Zor hastalarla karşılaşma ihtimali düşük olan branşları tercih ederim. 1 2 3 4 5 6 7
11 Hasta yoğunluğu fazla olan branşları tercih ederim.* 1 2 3 4 5 6 7
12 Ekip işi gerektiren branşları tercih ederim.* 1 2 3 4 5 6 7
13 Diğer branşlar tarafından çok sık konsültasyon istenen branşları tercih ederim.* 1 2 3 4 5 6 7
14 Riskli vakalarla karşılaşma ihtimali yüksek branşları tercih ederim.* 1 2 3 4 5 6 7
15 Hasta ile diyalog geliştirmem gerekmeyen branşları tercih ederim. 1 2 3 4 5 6 7

169
16 Yüksek rekabetin yaşandığı branşları tercih ederim. 1 2 3 4 5 6 7
17 Araştırma yapma imkanı olan branşları tercih ederim. 1 2 3 4 5 6 7
Şiddet Faktörleri
18 Fiziksel şiddet yaşama ihtimalimin yüksek olduğu branşları tercih ederim* 1 2 3 4 5 6 7
19 Sözlü hakarete uğrama ihtimalimin düşük olduğu branşları tercih ederim. 1 2 3 4 5 6 7
20 Hastalardan düşmanca tavırlara maruz kalmayacağım branşları tercih ederim. 1 2 3 4 5 6 7
Kişilik Faktörleri
21 Kişiliğime uygun olan branşları tercih ederim. 1 2 3 4 5 6 7
22 Hep idealimde olan branşları tercih ederim. 1 2 3 4 5 6 7
23 Ömür boyu okumamı, araştırmamı gerektiren branşları tercih ederim.* 1 2 3 4 5 6 7
Risk Faktörleri
24 Hastasında Malpraktis riski az olan branşları tercih ederim. 1 2 3 4 5 6 7
25 Hastasında Komplikasyon riski az olan branşları tercih ederim. 1 2 3 4 5 6 7
26 Hataya açık branşları tercih ederim* 1 2 3 4 5 6 7
27 Yanlış yapma ihtimalimin az olduğu branşları tercih ederim. 1 2 3 4 5 6 7
Sağlık Problemleri
28 Uzun süre ayakta kalmamı gerektirmeyen branşları tercih ederim. 1 2 3 4 5 6 7
29 Çok fazla fiziksel güç gerektirmeyen branşları tercih ederim. 1 2 3 4 5 6 7
30 Fiziksel olarak daha az yorulacağım branşları tercih ederim. 1 2 3 4 5 6 7
31 Kan gördüğümde olumsuz etkilendiğim için az kan göreceğim branşları tercih ederim. 1 2 3 4 5 6 7
32 Sürekli koşuşturmamı gerektirmeyecek branşları tercih ederim. 1 2 3 4 5 6 7
Yetenek ve Tecrübe Faktörleri
33 Kişisel yeteneklerime uygun branşları tercih ederim. 1 2 3 4 5 6 7
34 Kapasitemi aşacak branşları tercih ederim.* 1 2 3 4 5 6 7
35 Gelecekte üst düzey teknoloji ile çalışılacağını düşündüğüm branşları tercih ederim. 1 2 3 4 5 6 7
36 Tıp eğitimim sırasında etkilendiğim hocalarımın branşlarını tercih ederim. 1 2 3 4 5 6 7
Uzmanlık ve Statü Faktörleri
37 Pratisyen hekim olarak kalmak istemediğim için branş tercih edeceğim. 1 2 3 4 5 6 7
38 Hekimler üzerindeki toplumsal baskıdan dolayı branş tercih edeceğim. 1 2 3 4 5 6 7
39 Uzman hekimlerin pratisyen hekimlere olumsuz baktığını düşündüğüm için branş tercih edeceğim. 1 2 3 4 5 6 7
40 Uzman hekim olmanın prestijli olduğunu düşündüğüm için branş tercih edeceğim. 1 2 3 4 5 6 7
Performans ve Gelir Faktörleri
41 Daha fazla kazanç elde edeceğim branşları tercih ederim. 1 2 3 4 5 6 7
42 Performans puanı yüksek branşları tercih ederim. 1 2 3 4 5 6 7
43 Performans kazancı yüksek branşları tercih ederim. 1 2 3 4 5 6 7
44 Performans puanının her ay sabit olduğu branşları tercih ederim. 1 2 3 4 5 6 7
45 Performans puanı düşük branşları tercih ederim.* 1 2 3 4 5 6 7
46 Performans puanını artırmak için çok fazla efor sarf etmeyeceğim branşları tercih ederim. 1 2 3 4 5 6 7
47 Performans puanı düşük riskli işlemlerin fazla olduğu branşları tercih ederim.* 1 2 3 4 5 6 7
48 Gelir hekimlerin branş tercihlerinde önemli bir faktördür. 1 2 3 4 5 6 7
Ceza Faktörleri
Hastaya uygulanan tedavi veya işlemden dolayı idari soruşturma ile karşılaşma ihtimalini düşük olduğu branşları
49 1 2 3 4 5 6 7
tercih ederim.
50 Hastaya uygulanan tedavi veya işlemden dolayı tazminat ödeme ihtimalinin az olduğu branşları tercih ederim. 1 2 3 4 5 6 7
51 Hastaya uygulanan tedavi veya işlemden dolayı yargılanma ihtimalinin düşük olduğu branşları tercih ederim. 1 2 3 4 5 6 7
Sistemsel Faktörler
52 Mecburi hizmete daha geç gitmek için branş tercih ederim. 1 2 3 4 5 6 7
53 TUS sınavından yüksek puan alırsam rahat branşları tercih ederim. 1 2 3 4 5 6 7
54 Asistanlık eğitimi rahat olan branşları tercih ederim. 1 2 3 4 5 6 7
55 Bugün TUS sınavı sonucunda hekimlerin en çok tercih ettikleri branşları seçerim.

170
Diğer (Lütfen belirtiniz.)
………………………………………………………………………………………………………………………………………………
………………………………………………………………………………………………………………………………………………
………………………………………………………………………………………………………………………………………………

B.2. ÖNERİLER

Mevcut sağlık sistemi ve uygulamalarına (performansa dayalı ek ödeme uygulaması) ilişkin önerileriniz
nelerdir?
………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………
………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………
………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………

Verdiğiniz samimi cevaplar için teşekkür ederim.

171
EK 2: İZİN YAZISI

172
ÖZGEÇMİŞ

Kişisel Bilgiler :
Adı ve Soyadı :Nazife ÖZTÜRK
Doğum Yeri ve Yılı :Burdur – Yeşilova/1983
E-mail :nazife_sahan@yahoo.com

Eğitim Durumu :

Lisans Öğrenimi : Ankara Üniversitesi, Sağlık Eğitim Fakültesi Sağlık


Yönetimi, 2006
Yüksek Lisans Öğrenimi : Ankara Üniversitesi, Sağlık Bilimleri Enstitüsü, Sağlık
Kurumları Yönetimi, 2010
Doktora : Süleyman Demirel Üniversitesi, Sosyal Bilimler
Enstitüsü Sağlık Kurumları Yönetimi, 2019

Yabancı Dil ve Düzeyi :


İngilizce (Orta Düzey)

İş Deneyimi :
2006 – 2008 : Ankara Ufuk Üniversitesi Tıp Fakültesi Dr. Rıdvan Ege
Hastanesi, Memur
2008-2009 : Antalya Özel Aspendos Hastanesi, Halkla İlişkiler Şefi
2011 - : Antalya İl Sağlık Müdürlüğü, Memur

173

You might also like