Professional Documents
Culture Documents
Yılında
Sultan Abdülhamid Han
Sempozyumu
2013
vefatının 95. yılında
Sultan Abdülhamid han Sempozyumu
2013
2013
4 Darülaceze
Ulu Hakan Sultan Abdülhamid Han Smpozyumu 5
Sunuş
Doç.Dr.Ayşenur İSLAM
Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı
Ulu Hakan Sultan Abdülhamid Han Smpozyumu 7
Nesrin ÇELİK
Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı Müsteşarı
Ulu Hakan Sultan Abdülhamid Han Smpozyumu 9
Önsöz
Nevzat BAYHAN
Darülaceze Başkanı
Genel Yayın Yönetmeni
Giriş
Nevzat Özkaya
Editör
Açılış
I. Oturum Başkanı
Orhan Koloğlu:
Ulu Hakan Sultan Abdülhamid Han Smpozyumu 35
rülaceze
Bu şefkat yuvasında sizlerle beraber olmaktan çok mutlu
olduğumu belirtmek isterim önce. Darülaceze’nin çok kısa
bir tarihine bakmak istedim bugün... Kuruluşu 1877 Osmanlı
- Rus Savaşı’na dayanıyor. Biliyorsunuz Abdülhamid tahtta
çıkar çıkmaz patlayan bu savaşta çok toprak kaybetmiştik
Rumeli’den ve önemli ölçüde göçler oldu İstanbul’a, payitah-
ta. Ve 1879 yılında bir şehir kadar insan gelmişti; 400.000 kişi
kadar. Tabii tahmin edersiniz ki, bu kadar insanın bir anda
bir şehre doluşması şehirdeki bütün yaşamı bozmuştu ve
gelenler hasta, sakat, maluller, dul kadınlar olduğu için de
çok büyük bir sosyal patlama meydana gelmişti. İşsiz bark-
sız, evsiz bu insanların yapabilecekleri tek şey dilencilikti.
Ne yazık ki bu dilenciliğin artması da payitahtı
Abdülhamid’in ifadesiyle hasta sakat sergisine çevirmişti.
Tabii ki buna padişahın kayıtsız kalması mümkün değildi.
Derhâl bir çare düşünülmesini buyurdu. Meclis-i Mahsûs-ı
Vükelâ’nın bunun için toplanmasını ve bu durumu müzake-
re etmesini istedi. 7 Eylül 1886 günü toplanan Meclis-i
Mahsûs-ı Vükelâ dilenciler konusunda İstanbul’daki payi-
tahttaki bu hasta ve sakatlar konusunda neler yapılabileceği-
ni tartıştı. Fransa’da devlet dilenci evleri vardı. Bunlar ince-
lendi. Dilencilikle ilgili Fransız yasaları Türkçeye çevrildi.
Sonunda görüldü ki İstanbul’daki bu yardıma muhtaç kitleyi
barındırabilecek bir kuruma ihtiyaç vardır ve Darülaceze
olarak o gün âcizlerin evi gibi âcizlerin toplanacağı bir ev
düşünülmesi bir yurt yapılması gündeme geldi. Kimler kala-
caktı burada? Sokağa terk edilen yeni doğmuş bebekler, has-
ta ve sakat olanlar, bakacak kimsesi olmayanlar, dilenmek
zorunda kalanlar ve tabii ki yaşı çok ilerlemiş olup bakacak
kimsesi olmayan bakıma muhtaç kişilerin buraya alınması
düşünüldü. Ama bunlar arasında asla bir ayrım yapılmaya-
Ulu Hakan Sultan Abdülhamid Han Smpozyumu 47
murlu tarla, Kocadağ çeşme, yol ve dere ile çevrili idi. Mevki
olarak Cebeci geçidinde bulunuyordu.
Defter-i Hakânî’de yapılan işlem neticesi Sultanbeyli
Çiftliği, 11.100 kuruş bedel ile Bahriye Nazırı Hasan Hüsnü
Paşa’ya ait oldu ve 4 Ağustos1891 tarihi itibarıyla tapu senedi
yapıldı. Hasan Hüsnü Paşa, Sultanbeyli arazisini bu şekilde
satın alınca bir mühendis marifetiyle 27 Temmuz 1893 tari-
hinde bölgenin bir haritasını yaptırdı.
Haritanın hazırlanmasından sonra yaşanan gelişmelere
bakıldığında; Hasan Hüsnü Paşa’nın sahip olduğu arazilerin
üzerinde başkalarının hakkı olup olmadığı meselesi günde-
me gelmiştir.
Öncelikle Paşa, köyü ahalisi ile muhtar ve ihtiyar heyeti
üyeleri Hasan Hüsnü Paşa’nın hazırlatmış harita çerçevesin-
de arazi üzerinde keşif yapmışlar ve harita sınırlarına giren
bölgelerde kendi arazileri olmadığı hakkında imza vermişler-
dir. Ayrıca ileri bir tarihte köy ahalisi arasından bu hususta
herhangi bir itiraz meydana geldiği takdirde bunun da haki-
katlere aykırı olacağını kabul etmişlerdir.
Sonraki aşamada ise köylülerin söz konusu beyanları
ilgili daireler tarafından incelenmiş ve gerekli onaylar veril-
miştir. Bu safhada meydana gelen yazışmalar tarih sırasıyla
şu şekilde cereyan etmiştir:
“Bahriye Nazırı Devletlü Hasan Hüsnü Paşa hazretlerinin
mutasarrıf olduğu Sultanbeyliği ve Şalgamlı ve Demirciler Çiftlik-
lerinin arazisinin kâffesini mahdut bu kere tanzim tersim ettirmiş
olduğu haritayı hamil olduğu halde Kartal belediye hey’etiyle mec-
lisi idare azası ve tapu kâtibi ve evkafı hümâyün vekilile karyemiz
ehalisi ve heyyeti âcize olduğu ahled cümle harita muntazaman kar-
yemiz hududu yegan yegan keşf ve tedkik eylediğimizde paşayı mü-
şarinleyha tarafından tanzim ettirilmiş olan haritada gösterildiği
hudud dâhilindeki bir güna erazimiz olmadığı tebeyyün etmiştir.”
Ulu Hakan Sultan Abdülhamid Han Smpozyumu 101
na Kullanılması
1914 yılında I. Dünya Savaşı’nın çıkması üzerine Osmanlı
Devleti, Almanya ve Avusturya ile müttefik olarak İngiltere,
Fransa ve Rusya ile savaşa girdi. Ülke çapında seferberlik ilan
edildi. Seferberlik ilanından sonra Sultanbeyli’de mevcut or-
manlar ordu ihtiyacı için kullanıldı. Bu bağlamda, Sultanbeyli
Çiftliği ile Demirci ve Şalgamlı çiftliklerinde kesilen ağaçlar
kereste ve kömür ihtiyaçları için kullanıldı.
Savaş sonrasındaki dönemde Sultanbeyli Çiftliği’nde
asayişin bozulduğu, burada ikamet eden Yahudilerin birta-
kım saldırılara maruz kaldıkları gözlenmektedir. Özellikle
İstanbul’un İngiliz ve Fransızlar tarafından işgal altında tu-
tulduğu, 1918 yılından sonra asayiş problemleri daha fazla
yaşanmıştır. Söz konusu asayişsizlik gelişmeleri arasında
Yahudilerin de maruz kaldıkları bazı olaylar giderek onların
Sultanbeyli Çiftliği’nden ayrılmalarına yol açacaktır.
106 Darülaceze
Coşkun Çakır:
olduğunu söyleyebiliriz.
Burada Abdülhamid’in teknoloji alanındaki hassasiyetini
de göstermek açısından şunu da söylemek gerekir: Abdül-
hamid benim tespitime göre, çeşitli kademelerde üniversite
altı meslek okulu kurduğunu görüyoruz. Bunun içerisinde
fen lisesinden haddehaneye kadar, İslam mektebinden çoban
okuluna kadar pek çok değişik alanlarda okullar açıldığını
görüyoruz. Bu da son derece önemlidir. Yani buradaki 7-8
yüksekokulun açılmasının yanında, bir de alttan da beslediği
gösteriyor ki bu yüksekokulların yani meslek olan Hendese-i
Mülkiye’yi ve diğerlerini besleyecek bir alt yapı olduğunu
gösteriyor ki bu bütünlük açısından önemlidir. Yani hem or-
taokul, lise kısmını kurmuş hem de yüksek kısmını kurması
açısından o dönem için bu iyi bir politikadır. Burada hemen
bir noktaya temas edip Darülfünun-ı Şahane’ye geçmek isti-
yorum. Abdülhamid, döneminin sonunda 1869 nizamname-
sini uygulayan bir padişahtır. Yani burada herkesin hakkını
vermekte fayda var. Abdülhamid bu nizamnamenin Türki-
ye’deki uygulayıcısıdır, fakat plancısı değildir. Onun için Ab-
dülhamid esas itibarıyla Darülfünun kısmı hariç bu nizamna-
meyi güzel uygulamıştır. Bundan dolayı elbette bir nizamna-
me 6-7 yıl uygulamamışsa Abdülhamid de iktidar partisine
gelir gelmez mevcut olan bu Maarif-i Umumiye Nizamname-
sini hem rüştiye de hem idadide uygulamıştır. Bu onun için
bir şanstır aynı zamanda çünkü daha önceden kurulmamıştır;
İstanbul’da çok az sayıda var. Bu açıdan Abdülhamid’in bu
şansını çok iyi değerlendirdiğini görüyoruz. Burada temas et-
memiz gereken bir diğer nokta da öğrenci sayısı bakımından,
Abdülhamid’in iktidarı bırakmasından yani Meşrutiyet’ten
önceki öğrenci sayısı Osmanlı Devleti’nde 636.000’dir; üni-
versite hariç. Bu iyi bir rakam olarak gözükebilir Osman-
lı Devleti’nde. Tabii Arap ülkelerindeki kısmı hariç onu da
114 Darülaceze
TABLO
SULTAN II. ABDÜLHAMİD ZAMANINDA PADİŞAH
ADINA TAPULANAN ARAZİNİN TOPLAM MİKTARI1
Vilayet/Sancak Dönüm
Bağdat 6.235.160
Basra 2.849.070
Musul 17.770.368
Halep 5.586.060
Beyrut 11.417.330
Suriye 11.835.307
Selanik 197.149
Kudüs 211.621
Toplam 56.102.065