Professional Documents
Culture Documents
SeramiklerinYapı ve
Özellikleri
1 12-SeramiklerinYapı ve
Özellikleri
1.05.2022
Ceramics
7 1.05.2022
Ceramics
The word ceramic can be traced back to the Greek term keramos, mean
"burned stuff" or "burned earth"
Ceramics can be defined as inorganic, nonmetallic materials. They are typically
crystalline in nature and are chemical compounds made of at least one metallic
element and one of five non metallic elements (C, N, O, P, or S).
Types
Oxides
carbides,
nitrides,
cermets, etc.
(e.g., Al2O3, NaCl, SiC, SiO2)
Ceramic materials display a wide range of properties which facilitate their use in
many different product areas
8 1.05.2022
Elements in Ceramics
9 1.05.2022
Ceramics
Distinguishing features
Except for glasses, atoms are regularly arranged (crystalline ) Composed of a
mixture of metal and nonmetal atoms
Lower density than most metals
Stronger than metals
Low resistance to fracture: low toughness or brittle
Low ductility or malleability: low plasticity
High melting point
Poor conductors of electricity and heat
Single crystals are transparent
10 1.05.2022
Ceramics
11 1.05.2022
12 1.05.2022
Ceramics - Classification
Ceramics
13 1.05.2022
Ceramics - Classification
glasses (Supercooled liquid)
flat glass (windows), container glass (bottles), pressed and blown glass (dinnerware), glass fibers
(home insulation), and advanced / specialty glass (optical fibers).
clay products - structural
bricks, sewer pipes, roofing tiles, clay floor and wall tiles and flue linings.
clay products - whitewares
dinnerware, floor and wall tile, sanitaryware, electrical porcelain and decorative ceramics.
refractories
bricks and monolithic products
abrasives
natural (garnet, diamond, etc.) and synthetic (silicon carbide, diamond, fused alumina, etc.),
abrasives that are used for grinding, cutting, polishing, lapping, or pressure blasting of materials.
cements
Portland cement is a mixture of CaO, SiO2 and Al2 O3 which "sets" when mixed with water.
advanced ceramics
14 1.05.2022
Advanced Ceramics
Advanced “New ceramics” for electronic, computer, aerospace industries.
Carbides: with Silicon, tungsten, titanium, or tantalum carbides
Extreme hardness and wear resistance allows Use for cutting tools and abrasives
Pure oxides (Al2O3),
15 1.05.2022
Teknik Seramikler
Dekoratif seramikler
Aşındırıcılar
Refrakter tuğlalar
Advanced Ceramics
20 1.05.2022
Ceramics
95 5
*11 75
*42 5 98 0
*43 0 * 42 0
*40 5
21 1.05.2022
22 GİRİŞ VE TEMEL KAVRAMLAR
Seramiklerin birçoğu metalik ve metalik olmayan elementler arasındaki bileşikler
olup atomlar arası bağları ya tamamen iyonik veya kısmen iyonik olmasına
rağmen, bazıları da kovalent özellikte atomlar arası bağlardan oluşan bileşiklerdir.
Örneğin, kalsiyum florürde her bir kalsiyum iyonunun +2 şarjı (Ca +2), bununla
ilgili olarak her flor iyonun tek bir negatif şarjı (F-) vardır. Bu nedenle, CaF2’ün
kimyasal formülüne yansıdığı gibi (Ca +2) iyonlarının
iki katı kadar (F -) iyonu bulunmalıdır.
İkinci kriter, katyon ve anyonların iyon yarıçaplarının boyutları sırasıyla, rc ve
rA’yı içerir.
Metalik elementler iyonize olduklarında, elektronlarını verdiklerinden,
katyonlar normalde anyonlardan daha küçüktür ve dolayısıyla, rc/rA oranı
her ikisinin birleştiği halden daha küçüktür. Her katyon, mümkün olduğunca
en yakın komşu anyonları bulundurmayı tercih eder. Anyonlar ise en yakın
komşularının maksimum sayıda katyonlardan oluşmasını arzu eder.
27 Şekil 12.1 ‘de gösterildiği gibi, bir katyonu çevreleyen anyonların tamamının
katyon ile temas etmesi durumunda, seramik kristal yapının kararlı olması söz
konusudur.
Koordinasyon sayısı (yani katyon için en yakın komşu anyon sayısı) katyon-anyon
yarıçapı oranı ile ilgilidir.
Belirli bir koordinasyon sayısı için, katyon-anyon temasının sağlandığı (Şekil 12. 1)
bir kritik veya minimum rc/rA oranı vardır ve bu oran, sadece geometrik olarak
(Örnek Problem 12. 1 ) belirlenebilir.
Koordinasyon numaraları ve en yakın komşu geometrileri, çeşitli rc/rA oranları için
28
Tablo 12.2’de verilmiştir. 0,155 den az rc/rA oranları için, çok küçük katyon, doğrusal
bir şekilde iki anyona bağlanır.
rc/rA oranı 0,155 ve 0,225 arasında bir değer alıyor ise koordinasyon sayısı bu katyon
için 3 ‘tür. Bunun anlamı; her katyon, katyon merkezinde bulunan düzlemsel bir
eşkenar üçgen şeklinde üç anyon ile çevrilidir.
0,225 ve 0,414 arasındaki rc/rA için koordinasyon sayısı 4 tür; her dört köşesinde de
bir anyon olmak üzere, dörtyüzlünün (tetrahedra) merkezinde katyon yer
almaktadır.
rc/rA oranın 0,414 ile 0,732 arasındaki değerleri için, tabloda gösterildiği gibi her
köşesinde bir anyon olmak üzere anyonlarla çevrili bir oktahedral (altıyüzlünün)
merkezinde de katyon yer almış olarak düşünülebilir.
Koordinasyon sayısı 8 olan, 0,732 ile 1,0 arasında rc/rA oranı için ise merkezinde
katyon konumlandırılmış bir küp ve kübün her köşesinden anyonlar vardır. Yarıçap
oranı birden büyük olduğu durum için ise koordinasyon sayısı 12’dir. Seramik
malzemeler için en yaygın koordinasyon numaraları 4, 6 ve 8’dir. Tablo 12.3, seramik
malzemelerde yaygın olan bazı anyon ve katyon iyon yarıçaplarını vermektedir.
Tablo 12.2’de belirtilen,
29 koordinasyon sayısı ve
katyon-anyon yarıçapları
oranları arasındaki ilişkiler,
geometrik prensipler göz
önüne alınarak ve “sert
küre” iyonları varsayımına
dayanmaktadır; bu
nedenle, bu ilişkiler
sadece tahminidir ve
istisnalar söz konusudur.
Örneğin, rc/rA oranı
0,414’ten fazla olan ve
bağları yüksek derecede
kovalent olan (ve yönlü)
bazı seramik bileşiklerin
koordinasyon sayısı (6
yerine) 4’tür.
30
Bir iyonun boyutu çeşitli
faktörlere bağlıdır.
Bunlardan biri,
koordinasyon sayısıdır ve
iyonik yarıçapı artış
eğiliminde iken en yakın
komşu zıt yüklü iyonların
sayısı da artar. Tablo
12.3’te koordinasyon
sayısı 6 olan elementlerin
iyonik yarıçapları
verilmiştir. Bu nedenle,
koordinasyon sayısı 4
olduğunda yarıçap
daha küçük,
koordinasyon sayısı 8
olduğunda ise yarıçap
daha büyük olacaktır.
31
Ayrıca, iyonun yük değeri onun yarıçapını etkilemektedir. Örneğin, Tablo 12.3 ‘den, Fe +2 ve
Fe +3 için yarıçapları sırasıyla 0,077 ve 0,069 nm’dir.
Bu değerler, bir demirin atom yarıçapı olan 0,124 nm den farklı olabilir.
Bir elektron bir atomdan ya da iyondan geri alınırsa, kalan değerlik elektronları çekirdeğe sıkıca
bağlı hale gelir; bu durumda, iyonik yarıçapta bir miktar azalma meydana gelir. Tersine,
elektronlar bir atom ya da iyona eklendiğinde ise iyonik boyut artar.
AX-Tipi Kristal Yapılar
32
Tablo 12.2’ye göre, CaF2 için iyonik yarıçapları oranı rc/rA yaklaşık
0,8 ve koordinasyon sayısı 8’dir. Köşelerde flor iyonları varken küp
merkezlerinde ise kalsiyum iyonları konumlandırılmıştır.
Diğer yerleşim tipi Şekil 12.7’deki her iki düzlemde üç iyon içermek üzere
toplam altı iyon küresi bulunduran yapıdır. Bir oktahedron, bu altı küre
merkezlerinin birleşmesinden üretilmiş olduğundan, bu oluşuma bir
oktahedral yerleşim denir.
Örneğin, daha önce ele alınan kaya tuzu kristal yapısını göz önüne alırsak, birim
hücresinde kübik simetrisi söz konusudur ve Şekil 12.2’den kontrol edilebileceği gibi, her
bir katyonun (Na + iyonu), altı Cl - iyonu ile yakın komşuluğu vardır. Diğer bir ifadeyle,
merkezdeki Na iyonuna en yakın komşu olarak küpün her bir yüzeyinin merkezlerine
yerleşmiş altı adet Cl iyonları bulunmaktadır. Kübik simetrili kristal yapısı, anyonların sıkı
paketlenmiş YMK dizilimi olarak kabul edilir ve tüm düzlemler
{ 111 } tipindedir.
Bu malzemelerin kristal yapılarını birim hücreler açısından tanımlamak yerine, bir tetrahedra Si04
yani dörtyüzlünün (Şekil 12.9) çeşitli düzenlemelerini kullanmak daha uygundur.
Silisyum atomu dörtyüzlünün merkezine konumlanmış olup her bir silisyum atomu tetrahedra
köşelerinde yer alan dört ayrı oksijen atomuna bağlanmıştır. Bu yapı silikatların temel birimi
olduğundan, çoğunlukla negatif yüklü bir birim olarak ele alınır.
Atomlararası Si—O bağları önemli oranda kovalent karekterli (Tablo 12.1), yönlü ve göreceli
olarak daha güçlü olduğundan, çoğunlukla silikatlar iyonik olarak kabul edilmez. Si—O
bağlarının karakteri ne olursa olsun, her dört oksijen atomu, kararlı bir elektronik yapıya ulaşmak
için fazladan bir elektrona ihtiyaç duyduğundan, her tetrahedron Si04 -4 (dörtyüzlünün) ile ilişkili
olarak kuralına uygun şekilde elektriksel yükü —4’tür.
Si04 -4 üniteleri bir, iki ve üç boyutlu düzenlemelerle birleştirilerek farklı şekillerde ve çeşitli silikat
yapılar halinde ortaya çıkarlar.
46
47
Silika
Kimyasal olarak, en basit silikat malzeme silisyum dioksit veya silika (Si02)’dır. Yapısal
olarak, her tetrahedronun köşesindeki oksijen atomları, komşu tetrahedra ile paylaşılarak
üç boyutlu bir ağ oluştururlar.
Bu nedenle silika, elektriksel olarak nötrdür ve bütün atomlarının kararlı elektronik yapıları
vardır. Bu koşullar altında kimyasal formülünde gösterildiği gibi, 0 atomlarının Si atomlarına
oranı 1 :2.’dir. Bu tetrahedra düzenli ve sıralı bir şekilde dizilmiş ise silikanın bir kristal yapısı
oluşur.
Silikanın üç ana polimorfik kristal yapısı vardır. Bunlar kuvars, kristobalit (Şekil 12.10) ve
tridimittir. Bunların yapıları oldukça karmaşık olsa da nispeten daha kolay erişilebilir
(boşluklu); yani atomları sıkı paketlenmiş değildir. Bunun bir sonucu olarak, kristal yapılı
silika, nispeten düşük yoğunluğa sahiptir. Örneğin, oda sıcaklığında kuvarsın yoğunluğu
sadece 2,65 g/cm3’tür. Si-0 atomlararası yüksek bağ kuvveti yüksek ergime sıcaklığı
1710°C olarak yansır.
48
49
Silika Camları
Silika, aynı zamanda sıvı bir malzemenin özelliği olan, yüksek derecede rastgele
atomsal dizilime sahip bir amorf katı veya cam olarak da bulunabilir ve bu
malzemeye, ergimiş fused,) silika ya da camsı silika denir.
Kristal yapılı silika gibi, temel kafes yapısı tetrahedra olan bu yapıda ayrıca, önemli bir
düzensizlik vardır. Kristal ve amorf silika yapıları Şekil 3.23 ‘te şematik olarak
karşılaştırılmıştır. Diğer oksitler (örneğin, B203 ve Ge02) camsı yapılar (Şekil l2.9’da
gösterildiği gibi çok yüzlü oksit yapılar) da oluşabilir, bu malzemelerin yanı sıra, Si02 gibi
malzemelere ağ yapıcılar da denir.
50 Kaplar, pencereler ve bunun gibiler için yaygın olarak
kullanılan inorganik camlar silika camlar olup, bunlara
CaO ve Na20 gibi oksitler de ilave edilmiştir. Bu oksitler
çok yüzlü ağlar (şebekeler) oluşturmazlar.
Ancak, 12.2 ‘de incelendiği gibi, çinko blende benzer kristal yapısından dolayı, karbonun
bir polimorfik formu olan elmas, grafit ve diğer polimorfik formları, bazen seramik olarak
sınıflandırılması nedeniyle, bu bölümde incelenmek üzere seçilmiştir.
Ayrıca, ametal bir malzeme için alışılmadık derecede yüksek bir ısıl iletkenliğin yanında
elektromanyetik spektrumun görünür ve kızılötesi bölgelerinde optik saydam ve yüksek
kırılma indeksine sahiptir.
Göreceli olarak büyük elmas tek kristaller, değerli taş (mücevher) olarak kullanılır.
Sanayide, elmas, diğer yumuşak malzemeleri (bkz. 13.6) zımparalama ya da kesmek için
kullanılmaktadır. Günümüzde sentetik elmas üretmek için 1950’lerin ortalarından
başlayarak, bazı teknikler geliştirilmiştir.
Endüstriyel kalitede malzemelerin büyük bir kısmı sentetik iken, bazıları mücevher
kalitesindedir. Son birkaç yıl içinde, ince film şeklinde elmas imal edilmiştir.
Film büyütme teknikleri, buhar fazlı kimyasal reaksiyonları takiben biriktirme (film) safhasını
içerir. Maksimum film kalınlıkları milimetre seviyesindedir. Ayrıca, henüz üretilen filmlerin
hiçbirinde doğal elmasın uzun mesafeli kristal düzenliliği yoktur. Elmas çok kristalli bir
malzemedir ve çok küçük ve/veya nispeten büyük taneler içerebilir.
56
Ayrıca elmas da amorf karbon ve grafit de bulunabilir. Bir elmas ince film
yüzeyinin tarama elektron mikroskobu görüntüsü (SEM) Şekil 12.16’da
gösterilmiştir. Elmas filmlerin, mekanik, elektrik ve optik özellikleri kütlesel elmas
malzemelerinkine yakındır. Yeni ve daha iyi ürünler üretmek amacıyla, istenen
özellikleri sağlamak için ince film tekniği kullanılmış ve kullanılmaya devam
edecektir. Örneğin; matkaplar, kalıplar, rulmanlar, bıçak ve diğer takımların
yüzeyleri yüzey sertliğini artırmak için elmas filmlerle kaplanırken, elmas kaplama
uygulaması saydam kalması istenen bazı lenslerin ve radar tertibatlarının
dayanımlarını artırmak için yapılan kaplamalar da geliştirilmişir.
Grafit
57
Karbonun başka bir polimorfu grafitdir. Elmasdan
oldukça farklı bir kristal yapıya sahip olan grafit (Şekil
12.17) aynı zamanda oda sıcaklığı ve basınç altında
elmasdan daha ka rarlıdır.
Grafit, elektrikli fırınlarda ısıtma elemanı olarak yaygın biçimde kullanımının yanısıra;
ark kaynağı için elektrot olarak, metalurjik potalarda, metal alaşımlar ve seramikler
için döküm kalıbı olarak,
yüksek sıcaklık refrakter ve izolasyonları için, roket egsoz çıkışlarında, kimyasal reaktör
kaplarında, elektrik kontaklarında, fırçalar ve dirençlerde kullanılır.
Bu boşluk, katyonun normal pozisyonunu terk ederek arayer bir boşluğa taşınmış hali gibi
düşünülebilir. Katyon bir arayer olarak aynı pozitif elektriksel yükü sağlar; bunun nedeni,
elektriksel yükte bir değişikliğin olmamasıdır.
65 Schottky hatası
AX malzemelerde bulunan diğer bir kusur türü ise Schottky hatası olarak bilinen,
bir katyon-boşluk anyon boşluk çifti, Şekil 12.2 1 ‘de şematik olarak verilmiştir. Bu
kusurun, bir katyon-anyon çiftinin kristalin içinden alınarak kristalin dış yüzeyine
yerleştirilmesiyle oluştuğu düşünülebilir. Katyon ve anyonların her ikisi de aynı
elektriksel yüke sahip olduklarından ve aynı zamanda elektriksel yük dengesinin
sağlanması gerektiğinden, her bir anyon boşluğu için bir katyon boşluğu vardır.
66 Bir Frenkel veya bir Schottky hatası oluşumuyla anyon, katyon oranı değişmez. Başka
hiçbir kusur yok ise malzemenin stokiyometrik olduğu söylenir. Iyonik bileşiklerde
kimyasal formülün öngördüğü gibi, anyonların katyonlara oranının tam olduğu bir
durum söz konusu ise bu stokiyometri olarak tanımlanabilir. Örneğin, Na iyonlarının Cl
iyonlarına oranı tam olarak 1:1 ise NaCl stokiyometriktir. Bu oranın tam olarak
sağlanmadığı, yani aksi durumda seramik bileşikler stokiyometrik değillerdir.
Stokiyometrik olmama durumu bazı seramik malzemelerde iki değerlikli (ya da iyonik)
iyon türlerinden biri için oluşabilir. Demir oksit (wüstit, FeO) böyle bir malzemedir; bunun
nedeni, demirde Fe+2 ve Fe+3 hallerinin her ikisi de bulunabilir ve bu iyon türlerinin her
birinin sayısı, sıcaklık ve ortamın oksijen basıncına bağlıdır.
Fe+3 iyon oluşumu, fazla dan +1 yük ilavesiyle kristalin elektronötralitesini (yük dengesini)
bozar; bu durum, bazı hatalar ile dengelenmelidir. Oluşan her iki Fe+3 iyonu için (Şekil
12.22) bu bir Fe+2 boşluğu oluşturur (veya iki pozitif yükün ortadan kaldırılması). Fe
iyonundan bir fazla 0 iyonu bulunduğundan kristal artık stokiyometrik değildir; ancak,
elektriksel olarak nötr kalır. Bu olay, demir oksitte oldukça yaygındır ve genellikle Fe
eksikliğinden stokiyometrik olma yan bir durumu belirtmek için, gerçekte, kimyasal
formülü Fe1-xO (burada x, 1 ‘den küçük ve oldukça değişken olan ondalık sayı) olarak
yazılır.
Fe1-xO Stoikyometrik olmayan
67 FeO Stoikyometrik
68
Frenkel ve Schottky kusurlarının her ikisinin de denge sayılarının artması metallerdeki boşluk
sayısının artmasına (Denklem 4. 1) benzer bir şekilde sıcaklığa bağlıdır. Frenkel kusurları
aşağıdaki ifadeye göre, katyon—boşluk katyon-arayer kusur çifti sayısı (Nfr)
sıcaklığa bağlıdır:
Burada Qfr, her Frenkel kusuru oluşumu için gerekli olan enerji, ve N toplam kafes
konumlarının sayısıdır ( k ve T sırasıyla, Boltzmann sabiti ve mutlak sıcaklığı temsil eder). 2
faktörü üstel sayının paydası olarak bulunmaktadır. Bunun nedeni, iki kusurun (bir kayıp yani
yerinde olmayan katyon ve bir arayer katyonu) her biri Frenkel ile ilişkili olmasıdır.
Benzer şekilde, Schottky kusurları için, AX-tipi bir bileşikte, denge sayısı (Ns) sıcaklığın bir
fonksiyonudur; Burada Qs Schottky kusuru oluşum enerjisini temsil eder.
69
Seramiklerde Empüriteler Şekil 12.23 Bır iyonik bileşikte arayer, anyon-
yeralan ve katyon-yer alan empürite
atomlarının şematik gösterimi.
Seramik malzemelerde empürite atomları metallerde
olduğu gibi, katı çözeltileri oluştururlar. Katı çözeltilerde,
yeralan ve arayer türlerinin her ikiside mümkündür. Bir
arayer için, empürite iyonu yarıçapı anyonla
karşılaştırıldığında nispeten küçük olmalıdır. Hem anyon
hem de katyonun her ikiside bulunduğundan, yeralan
empürite, matris iyonunun yerini elektriksel anlamda en
benzer olanla değiştirir; empürite atomu normal bir
seramik malzemede katyon oluşturursa, bu büyük bir
olasılıkla bir ana katyonun yerine geçer.
Iyonik bileşiklerde yayınma olgusu, biribiriyle zıt elektrik yüküne sahip iki tür iyonun yayınma
hareketlerinin göz önüne alınmasını gerektirdiği için, metallerdekinden çok daha
karmaşıktır.
Bu malzemelerde yayınma genellikle bir boşluk mekanizmasıyla (Şekil 5.3a) oluşur. Ayrıca,
12.5 ‘te belirtildiği gibi, iyonik bir malzemenin yük dengesini korumak için boşluklarla ilgili
olarak aşağıdakiler sıralanabilir:
(1) Çiftler (anyon-katyon) halinde iyon boşlukları oluşur [Schottky kusurları gibi (Şekil 12.2 1)].
(3) bunlar (boşluklar), matris iyonlarının (Örnek Problem 12.5) yeralan empürite iyonlarından
farklı elektriksel yüke sahip olmasıyla meydana gelirler.
71
Her ne durumda olursa olsun, tek başına bir iyonun yayınma hareketi aslında bu
iyonun elektrik yükünün transfer edilmesine bağlıdır.
Bunun için olası elektrik yüklü türler şunlardır: başka bir boşluk, bir empürite atomu ya
da elektronik bir taşıyıcı [yani serbest elektron veya delik (bkz. 18.6)].
Elektrik yüklü bu çiftlerin yayınma hızını, en yavaş hareket eden türlerin yayınma hızı
belirler.
Sonuç olarak, iyonik katılar için yayınma verilerinin çoğu elektriksel iletkenlik
ölçümlerinden elde edilir.
12.7 SERAMİK MALZEMELERİN FAZ DİYAGRAMLARI
72 Faz diyagramları, çok sayıda seramik sistemler için deneysel olarak belirlenmiştir. İkili
veya iki bileşenli faz diyagramlarında sık rastlanan iki bileşenli bileşiklere ait ortak bir
element genellikle oksijendir. Bu diyagramlar, metal—metal sistemlerine benzer
düzene sahiptir ve aynı şekilde yorumlanır.
Al203—Cr203 Sistemi
Şekil 12.24’te görülen alüminyum oksit-krom oksit sistemi nispeten basit seramik faz di
yagramlarından biridir. Bu diyagram, izomorf bakır-nikel faz diyagramı (Şekil 9.3a) ile aynı
şekilde oluşan uçak kanadı şeklinde olan iki fazlı bir katı-sıvı bölgeyle ayrılmış tek sıvı ve tek
katı faz bölgelerini içerir.
Al203—Cr203 yeralan bir katı çözelti olup Al+3 ile Cr+3 biribirlerinin yerine geçerler. Alüminyum
ile krom iyonlarının her ikisinin de aynı elektriksel yüke ve benzer yarıçaplara (sırasıyla 0,053
ve 0,062 nm) sahip olması nedeniyle, Al203 ‘ün ergime noktasının altındaki tüm bileşimlerde
katı çözelti mevcuttur. Ayrıca, Al203—Cr203’ün ikisi de aynı kristal yapıya sahiptir.
73
MgO- Al203 Sistemi
74
Şekil 12.25’te verilen magnezyum oksit-alüminyum oksit sistemine ait faz diyagramı,
kurşun-magnezyum diyagramına (Şekil 9.20) pek çok açıdan benzerdir. Diyagramda
görüldüğü gibi, kimyasal formülü MgA12O4 (veya MgO- Al203 ) olan bir arabileşik ya
da spinel denilen bir bileşik bulunmaktadır. Spinel, ayrı bir bileşik olmasına rağmen
[kompozisyon mol% 50 Al203 - mol% 50 MgO (ağırlıkça % 72 Al203 -28 ağırlıkça % 28
MgO)], faz diyagramında tek fazlı bir alan olarak bulunmak yerine Mg2Pb (Şekil
9.20)’deki gibi dikey bir çizgi olarak temsil edilmektedir.
Diğer bir ifadeyle, spinelin bileşik olarak kararlı olduğu bir bileşim aralığı
bulunmaktadır. Böylece, spinelin mol % 50 Al203 -mol % 50 MgO kompozisyonun
dışında stokiyometrik olmadığı bileşimlerde vardır. Ayrıca, öncelikle elektriksel yük ve
Mg+2 ve Al+3 iyonlarının yarıçapları farklılıkları nedeniyle (0,072 karşı 0,053 nm) Şekil
12.25’in sol ucunda yaklaşık 1400°C nin altında MgO içinde Al203 sınırlı
çözünmektedir. Aynı nedenlerle, katı çözelti eksikliği ile kanıtlandığı gibi, faz
diyagramının sağ uç tarafinda gerçekte MgO içinde Al203 çözünmez.
Ayrıca, iki ötektik bulunur, biri öbür uçta spinel faz alanının yanında ve diğeri
stokiyometrik spineldir ve yaklaşık 2100 °C de uyumlu olarak ergir.
75
Zr02—CaO Sistemi
76
Diğer önemli bir seramik ikili sistemi ise, faz diyagramının bir kısmı Şekil 12.26’da gösterilen,
zirkonyum oksit (zirkonya) ve kalsiyum oksit (kalsit)dir. Yatay eksen sadece yaklaşık ağırlıkça
% 31 CaO (mol % 50 CaO)’a kadar uzanır ve bu bileşimde CaZrO3 oluşur.
Şekil 12.26’dan görülebileceği gibi, Zr02’nın fazları, bu sistemde üç farklı kristal yapıya
sahiptir: bunlar tetragonal, monoklinik ve kübiktir.
Saf Zr02 yaklaşık 1150°C’de bir tetragonal-monoklinik faz dönüşümü geçirir. Nispeten
büyük bir hacimsel değişimle birlikte bu dönüşüme eşlik ederek çatlakların oluşumuna yoi
açtığından seramiği işe yaramaz hale getirir. Bu sorun, yaklaşık ağırlıkça % 3 ila % 7
arasında CaO ekleyerek zirkonyayı “kararlı hale getirme” ile çözülmektedir. Bu
kompozisyon aralığı boyunca ve yaklaşık l000°C’nin üzerindeki sıcaklıklarda ve tetragonal
ve kübik fazların her ikiside mevcuttur.
77
78
Si02—Al203 Sistemi
Şekil 12.27’de dikkati çeken ve dar bir faz alanında yeralan müllit arabileşiği
3Al2O3—2SiO2 1890°C’de uyumsuz ergir. 1587°C’de ağırlıkça % 7,7 A1203’de
tek bir ötektik vardır. Refrakter seramiklerin yapısında silika ve alümina vardır.
79
12.8 SERAMİKLERİN GEVREK KIRILMASI
80
Burada Y boyutsuz bir parametre veya bir fonksiyon olup hem numune hem de çatlak
geometrisine bağlıdır. uygulanan gerilme ve a ise yüzey çatlak uzunluğu ya da
hacmin içindeki bir çatlak uzunluğunun yarısıdır. Denklem 12.5’in sağ tarafındaki
büyüklük, malzemenin düzlem birim şekil değiştirme kırılma tokluğundan daha küçük
ise çatlak ilerlemesi gerçekleşmez. Seramik malzemeler için düzlem birim şekil
değiştirme kırılma tokluğu değerleri metallerden daha küçüktür, bu tipik olarak
10 Mpa 𝑚 mertebelerindedir.
82 Bazı koşullar altında, gerilme statik karakterde ise ve Denklem 12.5’in sağ
tarafının Kıc’den daha küçük olduğu durumda, seramik malzemelerin
kırılması çatlakların yavaş ilerlemesiyle oluşur. Bu olaya, statik yorulma veya
gecikmiş kırılma denir.
Ayrıca, artan gerilme ile doğal olarak malzemenin kırılma süresi azalır.
Dolayısıyla bir malzemenin statik yorulma dayanımı için, gerilmenin
uygulama süresi de bir koşul olarak belirtilmelidir.
Ayrıca, kırılgan bir seramiğin kırılma dayanımı, o seramiğin yüzeyinde kalıntı (artık)
basma gerilmeleri oluşturularak önemli ölçüde artırılabilir. Bunu gerçekleştirmenin
yollarından bir tanesi temperleme ısıl işlemidir.
Deney verilerini kullanarak, malzemenin kırılma riskini belirleyen bazı istatistiksel
teoriler geliştirilmiştir. Bunlar burada ele alınan konunun kapsamı dışında
kalmaktadır.
Böyle bir inceleme yapmak için basit ve ucuz araştırma ekipmanı kullanmak
mümkündür; örneğin, çoğunlukla büyüteç ve/veya ışık kaynağı ile birlikte düşük
güçte stereo binoküler optik mikroskop kullanılabilir. Yüksek büyütmeler gerekli
olduğunda, tarama elektron mikroskobundan yararlanılır.
Çatlak başlangıcı ve ilerlemesinden sonra, kritik bir (veya nihai) hız elde edene
kadar çatlağın hızı artar ve cam için, bu kritik değer yaklaşık ses hızının bir buçuk
katıdır. Bu kritik hıza ulaştıktan sonra, çatlak dallanarak büyür, bu süreç çatlak
takımları oluşuna ka dar art arda tekrarlanır. Tipik olarak sıkça rastlanan dört ayrı
zorlanma durumu için çatlak oluşumu görünümleri Şekil 12.29’da verilmiştir.
86
Çatlak başlangıcı ve
ilerlemesinden sonra, kritik bir
(veya nihai) hız elde edene
kadar çatlağın hızı artar ve
cam için, bu kritik değer
yaklaşık ses hızının bir buçuk
katıdır. Bu kritik hıza ulaştıktan
sonra, çatlak dallanarak büyür,
bu süreç çatlak takımları
oluşuna kadar art arda
tekrarlanır. Tipik olarak sıkça
rastlanan dört ayrı zorlanma
durumu için çatlak oluşumu
görünümleri Şekil 12.29’da
verilmiştir.
87 Büyük gerilmeler, daha fazla ve daha küçük çatlaklar veya daha fazla sayıda
kırık parçaları oluşur.
Gerilmenin büyüklüğü, seramik parçanın aşırı zayıf veya servis sırasında gerilmenin
beklenenden daha büyük olup olmadığının göstergesidir.
Seramik parçaların kırık yüzeylerine ait bazı
özelliklerin şematik diyagramı yandaki
88
şekilde verilmektedir.
Ayrıca, çatlak ilerleme hızı gerilme seviyesine bağlı olarak artmaktadır. Böylece, kırılmaya
neden olan gerilmenin seviyesi arttıkça, ayna bölgesi yarıçapının azaldığı deneysel
olarak gözlenmiştir;
Ayrıca kırılma olayı sırasında elastik (sonik) dalgalar da oluşur ve çatlak ön cephesi
ilerlerken bu dalgaların kesiştiği yerde Waliner çizgileri olarak bilinen başka bir tür yüzey
oluşumu görülür. Wallner çizgileri yay şeklinde olup gerilme dağılımı ve çatlak ilerleme
yönleri ile ilgili olarak bilgi verirler.
Mekanik Özellikler
Tunç Çağı ‘ndan önce, insanların kullandığı eşyalar ve kaplar öncelikle taştan (seramik)
yapılmıştır. 3000 ila 4000 yıl önce metaller toklukları ve bunun sağladığı süneklik nedeniyle
yaygın kullanılır hale gelmiştir.
Tarihin büyük bir kısmı için, seramik malzemelerin kırılgan doğası nedeniyle uygulanabilirliği
sınırlı kalmıştır. Seramiklerin başlıca dezavantajı, çok az enerji absorbe ederek ani ve tamamen
kırılmaya olan eğilimleridir.
Birçok yeni kompozit ve çok fazlı seramikler tokluk artırmak için geliştiriliyor olsa da (doğal
olarak oluşan, deniz kabuklarını çoğu zaman taklit eden kompozit seramikler gibi) şu anda
kullanılmakta olan seramik malzemelerin çoğu kırılgandır .
92 12.9 GERİLME-BİRİM ŞEKİL DEĞİŞİMİ DAVRANIŞI
Eğme Dayanımı
Üç nedenden dolayı genelde gevrek olan seramiklerin gerilme-şekil değişimi
davranışı çekme deneyi ile tespit edilemez;
ilk olarak, gerekli geometriye sahip numuneler hazırlamak ve test etmek zordur.
İkincisi, cihaza ait çenelerin seramik malzemeyi kırılma oluşmaksızın kavraması
zordur;
üçüncüsü, seramikler sadece % 0,1 şekil değişiminden sonra kırılırlar.
Kristal Seramikler
Kristal seramiklerde plastik deformasyon, metallerde olduğu gibi, dislokasyon
hareketiyle (Bölüm 7) oluşur. Bu malzemelerin sert ve kırılgan olmasının
nedenlerinden biri kaymanın (veya dislokasyon hareketinin) zorluğudur.
Bu, elektrik yüklü iyonların doğal bir sonucudur. Bazı yönlerde kaymanın
olabilmesi için, aynı yüklü şarj iyonları birbirleri ne yaklaşır; bunun nedeni,
elektrostatik itme modunda kaymanın çok kısıtlı olmasıdır ve buna göre
seramiklerin oda sıcaklığında plastik deformasyonu, nadiren ölçülebilir.
Bunun tersine, metallerde tüm atomlar elektriksel olarak nötr olduğu için, çok
daha fazla kayma sistemi çalışabilir ve dolayısıyla, dislokasyon hareketi çok
daha kolaydır
99 Amorf Seramikler
Sıvıların nispeten düşük viskoziteleri vardır, örneğin oda sıcaklığında suyun viskozitesi, yaklaşık
10-3 Pa.s’dir.
Öte yandan, camların atomlararası bağları kuvvetli olduğu için oda sıcaklığındaki viskoziteleri
çok yüksektir. Artan sıcaklıkla birlikte, bağ kuvveti zayıflar, atomlar veya iyonların kayma
hareketi veya akışı kolaylaşır ve beraberinde viskozite de bir azalma oluşur.
12.1 1 MEKANİK DAVRANIŞA AİT BAZI DEĞERLENDİRMELER
101
Gözenekliliğin Etkisi
13. 10 ve 13. 11 ‘de incelendiği gibi, bazı seramik üretim tekniklerinde, başlangıç malzemesi
toz formundadır. Bu toz partiküllerinin istenilen şekle sıkıştırma veya şekil verilmesinden sonra,
gözenekler (porozite) veya boşluklar bu toz partikülleri arasında yer almaktadır.
Takip eden ısıl işlem sırasında, bu gözeneklilik ortadan kaldırılacaktır. Ancak, bu gözenek
lerin giderilmesi genellikle tam olarak gerçekleştirilemediğinden bir miktar kalıntı gözenek
söz konusudur.
Kalıntı gözeneğin varlığı, hem elastik özellikler hem de dayanım üzerinde zararlı etkiye
sahiptir. Örneğin, bazı seramik malzemelerde E elastiklik modülünün büyüklüğü, gözenek
hacim oranı P ile Denklem l2.9’e göre azalır
102
Alüminyum oksitin, elastiklik modülüne, gözenek hacim oranının etkisi Şekil 12.35’te
gösterilmiştir. Şekildeki eğri, Denklem l2.9’un bir fonksiyonu olarak çizilmiştir. Gözeneklerin
varlığı, iki nedenden dolayı eğme dayanımını üzerinde azaltıcı etki yapar:
(1) Yükü taşıyan kesit alanının azalmasına yol açar ve
(2) gerilme yığılmasına ne den olan çentik gibi davranır; izole bir küresel gözenek,
uygulanan çekme gerilmesinin değerini 2 kat arttırır.
Seramik malzemeler, kırılgan ve çatlamaya karşı son derece duyarlı oldukları için, sertlik
ölçme ucunun seramik yüzeyine batmaya zorlanması yüzeyde aşırı çatlak oluşumuna ve
dolayısıyla da sertliğin yanlış ölçülmesine yol açmaktadır. Bu nedenle, sertliğin doğru bir
şekilde ölçülmesi kolay değildir.
Küresel sertlik ölçme uçları (Rockwell ve Brinell testleri gibi) ciddi çatlak oluşturma riski
taşıdığından, bu uçlar normalde seramik malzemeler için kullanılmaz. Aksine, bu tür
malzemelerin sertlikleri piramit formundaki uçların (6.10, Tablo 6.5) kullanıldığı Vickers ve
Knoop teknikleriyle ölçülür.
Seramik malzemelerin sertlikleri yaygın olarak Vickers ile ölçülür, ancak çok kırılgan
seramik malzemelerde, Knoop daha sık tercih edilir. Ayrıca, her iki teknikte, sertlik artan
yük (veya sertlik ölçme ucu batma derinliği) ile azalır, ancak sonuçta sabit bir sertlik
değeri platosuna ulaşır. Bu sertlik değeri, artık uygulanan yükten bağımsızdır ve
seramikten seramiğe, malzemeye özgü bir büyüklük olarak değişir. İdeal bir sertlik ölçme
deneyinde kullanılacak olan yükün aşırı çatlamaya yol açmayacak şekilde küçük
olmasına, aynı zamanda sertliğin yükten bağımsız olduğu plato yakınında yer alacak
kadar da yeterince büyük olmasına dikkat edilmelidir.
106
1.05.2022
110
Sürünme