You are on page 1of 6

KANLI BORÇ

Karakterler
Şevket: Tefeci.
Yusuf: Tefecinin sağ kolu.
Ali: Tefeciye borçlu kişi, aile babası.
Murat: Ali’nin küçük oğlu.

ÖZET

Ali’nin işleri bir gün bozulur ve hiç istemese de bir tefeciden borç almak zorunda kalır. Tam
tüm işleri yoluna koydum derken Ali, karısının ölümüyle yıkılır. Ali, senedin vadesi gelince
bu durumu öne sürerek biraz daha süre ister fakat bu süre sonunda da borcunu ödeyemez.
Vade günü Ali, Şevket’in yanına gider, borcu ödeyemeyeceğini söyler ve kendisini bir süre
daha idare etmesini ister. Şevket bu duruma sinirlenir ve Ali’ye iki seçenek sunar. Ali, 24 saat
içinde ya borcunu ödeyecektir ya da oğlunu Şevket’e verecektir. Ali, bu zor karar karşısında
ne yapacağını bilemez ve bir çıkmaza düşer. Derken Ali bir plan yapmaya karar verir, Ali
önce Murat’ı Şevket’e verip senetleri alacak ve ardından oğlunu oradan kurtarıp beraber
kaçacaklardır. Fakat işler istenildiği gibi gitmez ve Ali, Murat’ı kaçırırken yakalanır ve
Şevket hem Murat’ın hem de Ali’nin kafasına sıkar.

SAHNE

*Şevket ve Yusuf girer*


Şevket: Yaa Yusuf’um babam bana çok dedi oku diye ama ben tefeci oldum. Şimdi
okuyanların hepsi benden borç alıyor. Bazen babanı dinlemeyeceksin dimi?
Yusuf: Sen en iyisini bilirsin baba.
Şevket: tabi oğlum, siz dua edin benim gibi bir babanız var. Benim kendim gibi babam
olsaydı var ya, şimdiye bu ülkeyi yönetiyordum.
Yusuf: Yakışır babama:
*Yusuf elini kulağındaki telsize götürür*
Yusuf: Baba senin o adam gelmiş yine seninle konuşmak istiyormuş.
Şevket: Yine mi? O puşt da paramın yarısını bile getirmedi daha. Almaya gelince elinde
çuvalla geliyordu. Gariban kısmı böyledir Yusuf’um, elini verirsin kolunu da ister. Çağır
gelsin.
*Yusuf telsize konuşur*
Yusuf: Gönderin.
*Ali girer*
Şevket: Vay vay vay Ali kardeşim, gel hoş geldin. Otur şöyle.
Ali: Abi ben, benim borcu konuşmaya ge.. *Şevket sözünü keser*
Şevket: Dur kardeşim hemen iş konuşuyorsun, bekle kaçmıyoruz ya. Ne içersin?
Ali: Bir şey iç.. * Şevket sözünü keser*
Şevket: Çay içeriz dimi, içeriz içeriz. *Yusuf’a* bize iki çay, biri açık olsun. *Ali’ye* öteki
türlüsü çarpıntı yapıyor biliyor musun, doktorum açık iç dedi.
Ali: *borç mevzusunu konuşmak için çabalar* Bilmez miyim abi, zaten ben de pek içmem
çayı.
*Çaylar gelir, Yusuf önce Şevkete verir ve Şevket onu uyarır*
Şevket: önce misafire vereceksin, misafir baş tacıdır.
Ali: Gerek yoktu sağ ol abi.
Şevket: Bak sana bir anekdot anlatayım, Şu yanımdaki adamı görüyor musun?
Ali: Yusuf’u mu diyorsun abi
Şevket: evet, bravo. Onu diyorum. Bu adamın adı aslında Yusuf değil, Cengiz. Ama
düşmanlarım onu görünce Yusuf Yusuf oldukları için adını Yusuf koydum.
Ali: Çok iyi düşünmüşsün abi. Abi benim şu borç işi…
Şevket: geldiğinden beri borç borç, 2 dakika sohbet ettirmedin yahu. He söyle bakalım ne
diyeceksin.
Ali: abi benim borç olayını biliyorsun, eşimi kaybettim senden biraz daha zaman istedim.
Şevket: Evet,o süre de yakında doluyor. Biliyorsun seni sevdiğim için sana müsaade ettim
yoksa hiç huyum değildir. Bak bana inanmıyorsan Yusuf’a soralım. Yusuf’um
Yusuf: haklısın abi yoksa şimdiye kadar topuklarına çoktan sıkmıştım.
Şevket: yav ne kadar şiddet yanlısısınız. *Ali’ye* biliyor musun bazen be bile korkuyorum
bunlardan.
Ali: hakkını ödeyemem abi çok sağ ol gerçekten
Şevket: ödersin gülüm, ödersin canım, ödeyeceksin de.
Ali: abi şu ödeme işi….. Ben hala toparlanamadım, aslında her şey düzeliyordu ama gülsüm
ölünce ben..
Şevket: Eeee? Sen ödeyemeyeceğim mi diyorsun şimdi?
Ali: hayır abi yanlış anladın, borcum borç. Sadece biraz daha zaman istiyorum.
Şevket: daha ne kadar zaman vereceğim lan? Karım öldü dedin 2 ay daha verdim daha ne
vereyim 10 yıl mı?
Ali: Abi öyle değil
Şevket: kes lan! Bak Ali seninle bir akid yaptık dimi
Ali: e.. evet abi
Şevket: Neydi? Ben sana borç verecektim, sen borcunu ödeyecektin. Şimdi noldu, ben sana
borç verdim dimi, kendime düşeni yaptın ama sen, yan çizdin Ali. Yusuf’um biz akidi
bozanlara naparız?
Yusuf: biz de onları bozarız abi.
Ali: aman abi kulun kölen olayım, ben ödemeyeceğim demiyorum sadece biraz daha zaman
istiyorum. Çoluğum çocuğum var, bir abilik yap şu kardeşine…
Şevket: kaç çocuğun var Ali?
Ali: 2 oğlum var, biri 19 diğeri 15 yaşında ellerinizden öperler
Şevket: Allah bağışlasın ama ben bağışlamam. Bak Ali ben senin gibi her meczuba yardım
etsem böyle büyük bir insan olamazdım. Bu benim işim ve burası da iş yerim. Sen ne iş
yapıyordun?
Ali: kunduracıydım, ama tabi son zamanlarda işlerim iyi gitmedi. İşimi düzeltmek için sizden
borç aldım ama şimdi iki kez batmış oldum.
Şevket: ayakkabıcıydın yani, tamam. Bir adam sana geldi elinde ayakkabısıyla, baktın fakir
birisi aldın ayakkabısını yapıp verdin. Adam da sana yanımda para yok yarın bırakayım dedi
sen de acıdın adama verdin, gönderdin. Ama adam 1 ay geçti ortalarda yok, ne düşünürdün,
kendini enayi gibi hissetmez miydin?
Ali: haklısın abi, hissederdim.
Yusuf: Sen babaya enayi mi diyorsun lan?
Ali: haşa ben sadec…
Şevket: Yusuf’um, tamam. Kusura bakma Ali kardeş gençler işte kanları kaynıyor. Bak Ali
kardeş sana açık konuşacağım. Ben paramı öyle ya da böyle alırım. Önemli olan bunu seve
seve mi sike sike mi olacağı. Görünüşe göre sen ikinciyi seçiyorsun.
Ali: *olabildiğince ezik ve çaresiz biçimde ayağa kalkar ve Şevket’in eline yapışmaya çalışır*
Aman abi, Şevket baba, babam yapma gözünü seveyim sadece biraz daha zaman…
*Yusuf, Ali’yi Şevket’e ulaşmadan yakalar ve engel olur ve tekrar yaka paça yerine oturtur*
Şevket: Bak Ali, normalde olsa seni önce döver sonra hatıra olsun diye bir parçanı keser seni
gönderirdim ama bugün keyfim çok yerinde. Dimi Yusuf’um, *Yusuf kafasıyla onaylar* Sana
iki seçenek sunacağım Ali, bak ya borcumu ödeyeceksin ya da küçük oğlunu bana
getireceksin. Onu kendi adamım yapacağım ve ödeşeceğiz.
Ali: abi insan evladından nasıl vazgeçer? Ödeyeceğim borcum borç, lütfen biraz müsaade et
bana…
Şevket: *ayağa kalkar* Sana 24 saat mühlet. Ya paramı getirirsin ya da oğlunu. Karar senin.
24 saat sonra tekrar gelip yalvarmaya kalkarsan senin yerine kararı ben veririm. Emin ol
oğlunu seçmem Ali. *Yusuf’a kafasıyla işaret eder ve Yusuf adamı yaka paça dışarı çıkarır ve
herkes çıkar*
*Murat girer ve oturur ardından Ali sıkıntılı bir şekilde girer*
Murat: baba noldu ne bu halin?
Ali: yok bir şey oğlum, tefeciyle konuşmaya gittim bugün
Murat: o adam mı bir şey yaptı yoksa
Ali: yok dedim ya oğlum. Ama bir şey yapmamız lazım
Murat: bir şey mi?
Ali: tefeci ya borcunu öde ya da oğlunu getir dedi
Murat: NE!? Ben o adama vermeyeceksin değil mi?
Ali: oğlum…
Murat: baba ben o adama gitmem, o piçin borcunu öderiz kaçmıyoruz ya!
Ali: oğlum bak bir dinle… şimdi yarın seni oraya götüreceğim
Murat: *ümitsiz ses tonuyla* baba
Ali: sonra o gece seni oradan çıkaracağım ve birlikte kaçacağız. Başka bir yere.
Murat: ama baba ya kaçamazsak o zaman öldürürler bizi
Ali: Öyle bir şey olmayacak sen bu gece hazırlan iyice kafanı topla yarın gece yeni bir hayata
başlayacağız tamam mı?
Murat: tamam ama çok dikkatli ol baba tamam mı? Annemden sonra bir de seni
kaybedemem.
Ali: seni ölsem bırakmam canım oğlum. Birlikte kurtulacağız bu beladan. Hadi şimdi yatalım,
sabah ola hayrola.
*çıkarlar*
ERTESİ GÜN
*Yusuf ve Şevket girer*
Şevket: o geçen sorun çıkaran arabacıyı naptınız?
Yusuf: dediğin gibi kibarca uyardık baba. Bir daha sorun çıkarmayacak.
Şevket: güzel güzel, artık uğraşmak istemiyorum bu işlerle Yusuf’um, yaşlandım artık her
tarafım ağrıyor. Ege’de bir yazlık alsam diye düşünüyorum. Omuzlarıma biraz masaj yap,
omuzlarım kopuyor. * Yusuf masaja başlar*
*Yusuf elini telsize götürür*
Yusuf: Baba dünkü adam yine gelmiş, yanında oğlunu da getirmiş.
Şevket: oğlunu mu getirmiş? Şu Alişko’ya bak sen, bir şeyler yapacağını düşünüyordum ama
bu kadarını tahmin etmemiştim. Gelsin.
Yusuf: alın içeri.
*Ali ve Murat girer*
Şevket: Vay Ali kardeşim gel, senin küçük oğlan mı?
Ali: evet, adı Murat. Murat öp oğlum abinin elini.
*Murat Şevket’in elini öper*
Şevket: berhudar ol evlat. Maşallah filinta gibi delikanlı. Aynı benim gençliğim. Benim de
gözlerim böyle ateş ediyordu gençliğimde.
Ali: Şevket abi seninle konuşabilir miyiz? Baş başa.
Şevket: olur konuşalım. Odama geçelim. İçer misin, on numara bir viski getirttim yurt
dışından.
*Şevket ve Ali çıkar. Murat ve Yusuf baş başa kalır*
*Yusuf ve Murat oturur*
Yusuf: Murat’tı değil mi?
Murat: Evet, adım Murat.
Yusuf: bak Murat, Şevket baba çok iyidir. Eğer ona sadık olursan her işini çözer, sana ve
ailene yardım eder. Seni korur kollar. Ben sokakta mendil satıyordum, bir gün akşam
mendillerimi sattım eve gidiyordum. Her zaman geçtiğim ara sokaktan geçerken bir ses
duydum, birisi acı çekiyordu. Sese doğru gittim ve yaralı birisini gördüm, çöplerin arasına
saklanmış sanki birisinden kaçıyordu ama yaralanmıştı. Hemen sonra 4-5 tane siyah takım
elbiseli adam koşarak geldi, bana o yaralı adamı sordular. Ben de tam tersi tarafı işaret ederek
onları yanlış yere gönderdim. Daha sonra o adamı aldım eve götürdüm, ona yardım ettim.
Annem çorba yaptı, yaralarını sardı. O yaralı adam Şevket babaydı, o günden sonra beni
yanına aldı. O zamanlar işe yaramaz, sokaktaki mendilci bir çocuktum. Ama şimdi Şevket
babanın sağ koluyum. O zamanlar insanlar bana aşağılık biriymişim gibi bakardı, oysa şimdi
o gözler bana korku içinde bakıyor. Eğer sen babanın güvenini kazanırsan krallar gibi
yaşarsın, kimse sana bir laf söyleyemez. (burayı kelimesi kelimesine ezberlemek zorunda
değilsin, sadece hikayeden kopmasan yeter.)
Murat: Ben bilmiyorum. Daha önce hiç kavga bile etmedim. Yapamam… ben kimseyi öldü..
*Yusuf sözünü keser*
Yusuf: Gel sana etrafı gezdireyim. Şimdi bunları düşünme, zamanla alışırsın.
*Çıkarlar*
*Murat sinsice girer, kapıyı kapatır ve camın yanına geçer*
Murat: *kısık sesle* Alo baba, neredesin? Evet, onlar bir yere gittiler. Bilmiyorum
duymadım, arkadan çıkabilirim. Birkaç adam var ama tuvalete gidiyorum derim. Tamam, sen
saklan ben çıkınca sana haber veririm. Tamam, tamam.
*Murat çıkar*
*Ali girer ve etrafı kolaçan ederek saklanır*
*Murat etrafa bakınarak girer ve seslenir*
Murat: *kısık sesle* Baba
*Ali saklandığı yerden kalkar*
Ali: Murat, buradayım oğlum.
Murat: Baba!
*sarılırlar*
Ali: Hadi kimse görmeden kaçalım
*Yolun yarısında bir silah sesi duyulur ve Ali bacağından vurulur. Acı içinde yerde kıvranır*
Ali: Aaahh!
Murat: Baba! Baba vurulmuşsun! Napıcaz şimdi!
*Yusuf ve Şevket girer*
Şevket: vay vay vay…. Ali kardeş… Senin akıllı olmadığını biliyordum ama bu kadar salak
olacağını tahmin bile edemezdim…
Ali: Şevket baba yapma… Beni al oğlumu bırak… Yalvarırım…
Şevket: Ben sana kimseye vermediğim şansı verdim Ali… ama sen naptın ban ikinci kez
ihanet ettin. Şimdi bu durumda ben kim oluyorum ? Enayi. Hayatım boyunca kimse bana
enayi diyemedi Ali. Diyenler de şimdi toprağın altında. Sen nerdesin? Toprağın üstünde.
Toprağın altındakiler seni kıskanıyorlar Ali. Ben adil bir adamım, şimdi seni öldürmezsem
onların hakkına girmiş olurum.
Ali: baba yapma, bak söz yarın getireceğim parayı
Şevket: Artık çok geç Ali. Ben sana ne dedim, 24 saat içinde kararı sen vermezsen ben
veririm. Ama oğlunu seçmem. Yine de sana son kez bir babalık yapacağım. Verdiğin karara
saygı duyacağım. En azından bunu hak ediyorsun.
*Aniden silahını çeker ve Murat’ı öldürür*
*Şevket ve Yusuf çıkarlar*
*Ali Gördükleri karşısında dehşete düşer, dili tutulur. Ne yapacağını bilemez ve çocuğuna
sarılarak ağlar*

SON

You might also like