Professional Documents
Culture Documents
(Ozet)
ÜREBBIYELERE kadın
M
- Söyledi... Bana bu camıenin çö il vous adore - O sizi, taparcası
olduktan için saygı, zamana de öQretti. Burada aOabeyim na seviyor,
çocuklarımızı yetlştlrdlk özne, aime fiil'miş... Siz de doz tam diye "adore" fiilini gene birtamleç kul
leri için şükran borçlu leç oluyormuşsunuz. AQabeyim, "Sen lanarak çekmeye başladı. Altı yaşında
yuz. Ama bu romanımızın konusu matmazele böyle söyle, eoer dedlQiml bir çocuoun saf aozından taparcasına
olan Matmazel Anjel'in ancak adı gazelce anlatablllrsen bugan mutlaka sevmek fiilinin kiplerini işitmek, mat
bon-puan alırsın" dedi. mazelin pek hoşuna gitti. Kendini tu
mürebbiyedir. Dolayısıyla saygıya
Nezahat Hanım'ın, bon-puan hak· tamayıp, Fransız kadınlarına has uçarı
da, şükrana da değmeyen bir
kını belirtemeye fırsat kalmadan, Mat· bir kahkaha salıverdikten sonra, "O si
sürtüktür o. Parls'te yosmalıktan mazeı Anjel'in öteki öQrencisl, kaça zi taparcasına seviyor" camleslndeki,
başka okul, "Histolres grlvolses" cak Nami Bey elinde mini mini bir "o" zamirinin kime alt olduOunu anla
denilen edepsizce kitaplar dışın· "gramer" ile koşa koşa geldi. Mareb mak azere çocuQa sordu:
da öğrenim görmediği halde ls blyenln yazana bakıp, çocukça bir ga il kim?. .
tanbul'da her nasılsa namuslu bir ıacakten sonra: Nami Bey bu kaçınılmaz soruya
aileyi faka bastınp, yanlannda mü J'adore - Taparcasına seviyorum, karşı verilecek yanıt ve o sırada yapa
Tu adores - Taparcasına seviyor caOı davranışın, kendine önceden iyi
rebbiyeliğe kapılanmıştır. Rable'
sun, ce öQretlldiQini belli eden, çocukca bir
lerin, Krebllyon'ların, Bokas'ların,
Love'ların yetiştirmesi olan Mat
mazel Anjel'ln bir benzerini lstan
bul'da değil, belki Parls'te bile
bulmak güç olduğu için bir çiçek
Yaşamı ve 1887'de Tercüman-ı Hakikat
gazetesinde başlayan yazarlıtı,
bahçesinde tek baldıran yetişme yapıtları Kütahya milletvekili o/dutu yıllar
(1936 - 1943) dışında, ömrü
si havayı bozmayacağı gibi bunun
boyunca devam etti. Yazarlıtının
varlığından da öteki saygıdeğer
en verimli dönemi 1921 - 1924
namuslu mürebbiye hanımlara bir
yıllarıdır. Hayatının son 31 yılını
leke bulaşmaz sanırım.
Heybeliada'daki köşkünde geçirdi.
1 Aralık 1897
Heybeliada mezarlıgında gömülü
H.R.
* Servetifünuncu/arın çagdaşı ve
yaşıtı o/dutu halde, o toplu/uta
•
girmemiş olan Hüseyin Rahmi,
daha ilk romanı Şık ile tanındı:
J'aime - Seviyorum,
Ahmet Mithat bu romanı gazetesi
Tu aimes - Seviyorsun,
il aime - Seviyor, Tercüman-ı Hakikat'ta tefrika
Et mon frere vous aime - AQabe· etmiş, Hüseyin Rahmi'yi de
yim sizi seviyor...
•. gazeteye yazar olarak almıştı
OQrencisi, Nezahat Hanım'ın tekil (1888). Hüseyin Rahmi, gazetecilik
3. kişiyi, böyle belirli bir özneyle çek hayatında ilk üç-dört yıl çeviri ile
mesi, Matmazel Anjel'i şaşırtmadı, se utraştı, sonra ///et (1896) ile
vindirdi. Bu sevinç öQrencislnin böyle
peşpeşe kendi romanlarını
bir basit çekimde şahıs zamiri yerine,
bir isim kullanmak, buna bir de tam yayımlamaya başladı. Özellikle
leç eklemek gibi kısa sarede Fransız sosyal sorunları, batıl inançları,
ca'da gelişmeden ileri gelmiyordu. aile geçimsizliklerini, yüzeyde
Matmazelin asıl sevindiQi, çocuQun kalan Batılı/aşmaları, ruh
aQzından, bir erkeQin kendisine sevgi· hastalarını konu edinen
sini duyurmasıydı. CJURPINAR, Hüseyin Rahmi * romanlarında daima gözlemden
Sevincini sezdirmeksizin, çocuk XX. yy. romancılarından, 17 hareket eden bir realist - natüralist
tan biraz daha bilgi alabilmek için, ya·
Agustos 1864 8 Mart 1944, dot. yöntemiyle eski lstanbu/'un
pay bir kızgınlık göstererek, pek az
•.
lizm" yanlısı olmadı!)ı için de Anjel'· sidir. Öte yandan gOlmecenin gizini
in belinin ortası budur diye bir tekme kavramıştır. Bunu ölçOIO kullanır; can
indirip, kadını otelden kapı dışarı eder. alıcı noktalarını iyi bilir.
MOrebbiye'de bir BoQaziçi yalısı,
iki yıl çantasıyla sokakta kalan arka tarafında uzanan korusuyla bu·
genç kadın, lstanbul'da yaşayan bir gon artık tarihin malı olan do()al çev· sini yansıtan sevimli yanlarla karşımı·
Fransız ailesine başvurur. Geçimini resiyle canlandırılıyor. Böyle bir yalıyı \ za çıkar. Kambur Amca Be�en, aş·
sa!)lamak için mürebbiyelik yapmak öme()ln Abdülhak Şinasi Hisar bOsbO· çıbaşı Tosun'a kadar tipler gülmece
istedi!')ini bildirir. ton ayrı doQa, insan, tarih ve uygarlık edebiyatımızın ilerde geliştireceQi mo
çizgileriyle anlatacaktır. Hüseyin Rah· deli verirler.
• mi,,geçen yüzyılın sonunda dikkatimi· lkdam'da 90 yıla yaklaşan bir sore
zi hiç belli etmeden yanlışBatılılaşma önce Mürebblye'yl okuyanlar arasında
Avrupalılar yabancı ülkelerde ya sorunu Ozerine çekmiştir. Anjel'in. Pa· Hoseyln Rahml'nln sAdık okurları ka·
şarken kendi yurttaşlarına rastlayınca rls yaşamı, Dersaadet'e sOrOklenen dınlar, ço()unluktaydı. Roman, onların
bOyOk bir saygı ve yakınlık gösteriyor· yosmanın yardımını gordOQO Fransız sorunlarını deşer. Anjel'ln, Paris'tekl
lar. Bunun nedeni o yabancının baş· ailesi, ahlak de()erlerlne yan çizen, serüveni, sokak kadınlarının yaşamı,
ka bir ulusun sırtından geçinmesidir. kendi dışında kalan dünyaya sOmorme yazgıları, bizdeki yertl yaşamla, ahlAk
Kendi uluslarının başka bir ulus kar· iştihasıyla yönelen sözde uygar dOn· de()erlertyle karşılaştırmalara olanak
şısında nüfuz ve etkinli!)inin artması· yanın olumsuz yanlarını tanıtır. Dehri verir. Anjel'in lstanbul'daki yalıda or·
nı sa!')lıyorlar ya! Oradaki ulusal Efendl'nin bilim, sanat sevgisinin yO tasına girdlQI yaşamsa, kadına aç er·
gelirden kendi Olkelerine pay taşıyor· neldiOiBatı ise, uygariı()ın yoz akı olan kekler dünyasının sorunlarını yansıtır.
lar ya! O Fransız ailesi de Anjel'I bir de()erteri önOmOze açar: Efendinin ki· Yalıdaki iki kadın Melahat Hanım'la,
gece bile kendi evlerinde konuk etme· taplı()ında Comeille, Moliere, Racine, Eda ise birer karikatür kahrama·
diler ama hemen Dehri Efendi ailesi· ( Voltaire'in heykelleri karşımıza çıkar. nıdır. Bu itici kadın 1ipleri ataerkil al·
nin yanına yerleştirdiler. Atlaslar, kitaplar, sözlükler karşımıza lenin yaşadıQı bunalımların da neden·
yayılır. Halk romancısı, insanlıOın or teri arasında yer alırlar.
Anjel böyle bir Anjel'dir işte... tak de()erterini sozop, çıkararak oku· ÇOzaten, parçalanan bir dünyanın,
Minik Nezahat Hanım'la Nami runa tanıtıp, O()retmeye koyulur. komik öyküsüdür Mürebbiye.
Bey'in fiil çekimleri morebbiyeyi pek
Kahramanlar taşkın bir halk neşe- iyi bir romandır ama, yeterince
sevindirmişti ya, defterinde daha pek
çok kişinin adı vardı aileden. Şemi ile
4
Efendi mülkiye emeklilerinden 65-70 lemez. Ama o aklına esince dalresin na çizerdi, ders alsın diye. Ateşle
yaşlarında, varlıklı biridir. Bilime, tek :ıen çıkar, bazen yalının bOyOk divan oynayanın elini ateşe sokar, ateşin
nlı')e meraklıdır. Avrupa dillerinden hanesinde yakaladıı')ı kAhya kadına can yaktıOını OOretmeye kalkışırdı. BO
Fransızcayı çok iyi, ötekilerini de az "ekonomi polltik"ten açar, bahçede yOklere de aynı şeyleri yapardı. Bu yaz.
çok bilir. Bazı huyları pek gariptir. Ça bahçıvanı eline geçirince zavallıya den Anjel, evdeki erkeklerden yalnız
buk öfkelenir, tok ve doQru sözlO ol "botanik" anlatır, bazen de sofada ve Dehri Efendi'nin adını anı defterine
yazmakta duraksamıştı.
·
5
de oluşurken işe yarayan ve yarama terse çalışmasın. Yalıda falaka ve kı· yince, Şemicik, karyolanın ayakucuna
yan ne varsa Dehri Efendi'ye vermiş, zılcık deQneOI hazır bekliyordu. Dehri yıQılıverdl. Gözyaşları, af dilemeler,
Amca Bey'e ise her şeyin adisi, bo;ı:u Efendi okulda öQrendiklerinl sorar, de umut verici bakışlar sonunda Şemi ye
Qu, zayıfı kalmıştı! Amca Bey her ha· likanlı karşılık veremezse falakaya ya rinden doQruldu, bir anda oda kapısı
reketinde aQabeyini taklit ederdi. tırılırdı. Bu yüzden vapurda eve nın anahtarını cevirdi.
Dehri acayip olduQundan onu taklit gelirken bile kitaplara yumulur, papa
eden de acayibin acayibi olmuştu... Qanglbl ezberlerdi. Bazan kurnazlıkla •
AQabey taşrada memurluklarda gezer kurtarırdı kendisini Dehri !:fendl'nln
ken kardeşi kendisine kalan mirası elinden. Yalıya gelirken kırlarda sey Mürebbiye yalıya geldiQinden be·
son metellQine kadar tüketmiş, şimdi rek görülen bir yaprak, ya da tuhaf bir ri zavallı Amca Bey, her gece dOşOn
de Dehri Efendi'nin IOtfuna sıQınmış mantar arar, doQru babasına götaror, de kamburunu düzelmiş görüyordu.
tı. Bu yüzden Dehri Efendi'nln Amca soyunu sopunu sorardı. Dehri Efendi Sabahları gerçekle, yeniden yOzyOze
Bey üzerindeki etklnliQi al}abeylikten ol}lunun bilim merakını övgüyle karşı gelince, yozonon güzel olduQunu, sır
babalık derecesine çıkmış, ötekinin lar, kitaplıkta botanik kitaplarını ve al tındaki koçak bir tomse()in zararı ol
evdeki durumu ise çocuklarla uşaklar bOmlerini yerlere döker, bu araştırması mayacaQını dOşOnOp, kendi kendini
arasına inmişti. günlerce sarer, Şemi de, batan yalı teselliye çalışıyordu. Daha sonra ter
halkı da bir sare rahat ederdi. zilerin ustalı()ıyla, kamburunu örtme
Amca Bey'in birkaç kez evlenip ay
rılması Dehri Efendi'yi son derece kız KAhya kadın Eda da acayiplikte ye !<alkıştı. Beyo()lu'nda kavga etme
dırmış, böylece de Amca Bey ebedi başkalarından geri kalmıyordu. Erkek dik terzi bırakmayarak, birkaç kat el
bekArlıQa mahkOm olmuştu. Anjel'in likle kadınlık arasında bir şeydi. Koca bise yaptırdı. Kamburunu gizlemek
yalıya gelmesi bundan dolayı en çok sı Şaban AOa'nın karıdan ödO kopardı. için pamuklar eklenmiş elbiseleri gi·
Amca Bey'ln gözlerini kamaştırdı. MO-' yip sOslenlyor Anjel'ln gözüne ilişecek
rebbiye ise Paris'in romancılarına taş yerlerde gezintiye çıkıyordu. Bazen bir
• çiçek bulup, kıza veriyor, bazen Fran
çıkartacak bir psikologdu, bu sakat vo
cu�a saoıam bir ruhla karşılaşmaya sızca bir kitaptan sevda toten bir bö·
AnJel, göranaşa hoş, fakat kokla ıom seçip, sökemediQini söyleyerek,
caQını biliyordu. Amcaya kancayı
yanın başını döndüren bir çiçek gibi· mürebbiyeye çevirtiyordu. Fransızca
takınca istediQi yere götOreblleceQini
dlr. GOzelllQlnln baharında, 20 yaşın sevgi cümleleri kuruyor, odasında pro
kestirmişti.
dadır. Orta boylu, nArindlr, gerdanı, ya valar yapıp, bunları Anjel'e söyleme
Matmazel, Amca Bey'e kamburu naklarıysa dolgundur: Amca Bey düş yi tasar ıyordu. Haftalarca ul}raştıktan
na uygun bir "zoka" düzenledikten lerinde onu ince bir hayAI olarak ya sonra şu cümleyi hazırladı: "Mademo
sonra evdeki ufak tefek beylere de bir şatır, aşçıbaşı tombul bir kadın gibi isellel.. Si vous dalgnez agreer mes
"çapari" hazırladı. Bazen çinakop 10· görar. amoureux hommages, je vous offre
nesine çurçur dOştOOO gibi Şemi ve Bir hafta sonu okuldan, yalıya ge mon coet1ravec ma rose." (Matmazel!..
Sadri beyler için attıOı bu çapariye ve len Şemi, morebbiyeyl ilk kez görOn· Aşıkane saygılarımı kabul tenEızzOIOn·
kilharç, aşçıbaşı ya da ayvazdan biri ce, şaşırmış ve hemen gönlana kap de bulunursanız, gOIOmle birlikte, kal
yakalansa da olurdu. Maksat balık tut tırmıştı. Neredeyse babasına gidip, bimi de size sunarım.)
mak deQll mi? IQneye birkaçı çengel okulu bırakmayı, kardeşleriyle birlikte AnJel'in karşısına çıktıQında ko
ıensin de ne cinsten olursa olsun ... mürebbiyeden özel ders almayı iste medilerin Jön prömlye roıo yapan
Tatsızları suya atmak, eti gazel olan yecekti. Ama, falaka gözQnO korkuttu. yaşlı kambur oyuncularından farksız
ları salamuraya yatırmak kendi gönlO· Anjel'ln baygın gözleri işe sabrını tO· dı. Bahçede kitap okuyan kıza, elinde
ne kalmış bir işti! ketiyor, ona bOyOk tehlikelere direne ki gOIO titreyerek verirken, cümlesini
Acayip insanların kaynaştı()ı yalı cek cesareti veriyordu. Çocuklarla de yanlış söyledi. "Ma rose" (gOIOm)
da OçOnca acayip yaratık Melahat Ha birlikte marebblyeden ders almaktan yerine, "ma bosse" (kamburum) deyi
nım'dı. Melahat sözlükte güzellik umudunu kesince, haftada bir gececik verince, morebbiyekahkahayı kopardı.
anlamına gelir ama bu kadın kocası olsun Anjel ile kalmanın yollarını ara Bu maskaralık kızın hoşuna gitmişti.
için canlı bir felaketti. Erkeklerde bl· maya başladı. Ona açılmak için ne ya Birkaç akşam sonra ye()eni Şemi gi
le az görOlen upuzun bir vacut azerln· pacaQını kestiremiyordu ... Sofradan bi, morebbiyeyi bir gece ziyaretiyle şe
de yumurta gibi bir kafa, Çinlilerinkine kalkarken elini mi sıksam, bahçede reflendirmek bahtiyarlıQına ulaştı.
benzeyen çekik kaşlar, gözler, aoız ve gezerken eteQlni mi öpsem yolunda Sofrada tatlının sonda gelmesi gi
burun ... Tavan soporgesine kadın el çocukça şeyler dOşOnda. Sonunda kız bi, Anjel de, Sadri'ye olan iştihasını en
bisesi giydirmişler gibi bir şeydi. Me· kardeşi Nezahate öQrettlOI "almer" fi· sona saklamıştı. Sadri de ona yaklaş·
lahat kadından çok uçurtmaya iliyle meramını duyurmayı başardı. mak için fırsat arıyordu. Ancak genç
benziyordu fakat ipi bir belA ilmlOI gi O gece kadın, sofrada Şeml'ye so adam, içgOveysi olduQundan evde ka
bi Sadri'nln boynuna geçirilmişti. murttu. Batan hafta okulda ise deli rısından kurtulup, mürebbiyeye kolay
kanlının kafasına hiçbir ders girmedi. kolay açılamıyordu. Onunla, Şemi ve
Sadri Bey yoksul bir aileden, ter Ertesi hafta sonu yalıdaki sınavda, Amca Bey arasındaki gizli pandomi
biyeli, alçak gönOllO bir gençti. Damat Dehri Efendi bu başarısız öQrenciyi fa mayı anlamakta gOçlOk çekmedi. Şe
lıOa seçilmesinde bOtOn bu nitelikle lakaya yatırıp, 12 deyr'ıek vurdu. O ak mi'nin kız kardeşi Nezahat'e gizlice
rinin payı olmuştu. Evlenmeden önce şam Anjel'den gördOOO iltifatlı bakış "Aimer" fiilinin çekimini öQrettlOini
Dehri Efendi'nin elini öpmeye geldik· lar batan acıları sildi, sOpOrdO. öQrenınce, o da Koçak Nami'ye,
çe bilimsel konular üzerinde söyleşir· Yemekten sonra, bahçede buluş "Adorer" fiilinin çekimini öQreterek,
ken müstakbel kayınpederinin gözüne tular. AnJel çocuklara öQrettlOI şey için Anjel'e açılmayı başardı. Artık yatak
iyice girmişti. Bir defasında botanik· sitem etti. Şemi gözyaşları içinde aş odası ziyaretleri sıraya konmuştu. Şe
ten söz etmişlerdi. Dehri Efendi man kını itiraf edince, mürebbiye delikan mi, hafta sonları odada misafir oluyor,
tarlar konusundaki bilgisini sergile· lının yanal}ına okşarcasına bir fiske Sadri, Melahat Hanım'ın şehirdeki bir
miş, Sadrl'clk botanikten felsefeye, vurup, yanından savuştu. Bu, bir umut· teyzesinde yatıya gittlOi geceler, yalı
mantarlardan mikrokozmosa uzanan tu. Şemi, el ayak çekildikten sonra An· da kalmak için bahaneler uyduruyor ve
konuşrna boyunca afallamış, ters-tOrs Jel'in odasına yöneldi. gece yarısı AnJel'in odasına kapaQı
karşılıklar yapıştırmış, birinin şaşkın· Genç kadın yata()ında açık saçık atıyordu.
lıOı ötekinin artan coşkunlu()u, arala bir kitap okuyordu: "les Tableaux
rındaki yakınlıQı pekiştirmişti. Vivants" (Canlı Tablolar). Şeml'nin be·
•
Efendinin bOyOk o()lu Şemi bir yük yaz gecelik entarisiyle odaya sOzOldO· ·)
sek okulda okuyor, eve haftada bir ge QOnO farketmemiş görOndO. Sonra Şemi'nin okulu tatil olunca, işler
ce geliyordu. Kalın kafasına pek bir yapmacık bir şaşkınlık gösterdi. Hafif karıştı. Delikanlı yalıdan gece · gOndOz
şey girmez ama pek çok çalışırdı. ls- ten haykırıp, odadan çıkmasını söyle- ayrılmıyor, her gece sevgilisinin oda-
6
sına girme umuduyla, sabahlara deQln zan Eda ise Oç erkeQin Anjel'le ilişki· yaptıQı bir dil yanlışlıQıyla ilgili söyle·
sofalarda dolaşıyordu. Melahat Ha· lerlni sayıp, döktü. Dehri Efendi, şisini sOrdOrdO. Sonra Fenelon'dan bir
nım, teyzesine 20-25 günde bir gider, Eda'ya baQırıp, çaQırdı. MOrebblyenin parça okuyan Nezahet'e "dragon"un
Sadri, bu fırsattan yararlanarak, Anjel'· suçlu olduQunu kabul etmiyordu. Eda ne olduQunu anlatmaya başladı. Der·
le birlikte olurdu. Bu sırada teyze has· kendini savunmak için oçonon de az ken, sOklOm pOklOm aç erkeQe bakıp
talanıp, Melahat Hanım'ın yalıdan önce odalarında bulunmadıQını anlat· "tulumbacı kavgasından mı geliyor·
uzak geçirdiQi geceler sıklaşınca, Sad· tı. Şemi getirilip, sorguya çekilince, sunuz?" diye sordu. Trapezden düşme
ri'nin çapkınlıkalanı daha da genişle· delikanlı, oçonon birlikte koruya gez· hikayesine tabii inanmadı. Fakat Os·
dl. Ancak Anjel, Aşıkların birbirlerini meye çıktıklarını söyledi. iş bOsboton tünde durmadı. Amca'yla,Şemi'nin, bi·
farketmeslnden ve feci bir sonuç doO· karışmıştı. Amca'yla, enişte odaların· ri bekar, öbOrO artık yetişkin delikanlı
masından korkarak, kapısını oçone de da olduklarında direniyorlardı. Kabak olduQu için bundan sonra selamlıkta
kapadı. Haftalar süren bu durum tasalı gene çocuQun başına patladı. Şemi fa· yatacaklarını, harem kısmına girmeye·
tutkunları bOsbatan tutuşturdu. Hele lakaya yatırıldı. Sopayı atma görevi ceklerinJ bildirdi. Bu, aşıklardan ikisi·
Amca Bey her tehlikeyi göze alıyor, ge Amca'ya verildi. Dehri Efendi, karde· nin Anjel'den uzaklaştırılması demek
celeri Anjel'ln odasına kadar gidip, ka şine yapacaQı işi gösterirken, sopadan oluyordu. Ayrıca Paris AQaçlar Kurulu
pıyı tıklatıyor, fakat içeri giremeden, Amcada naşibini aldı. Sonunda olay· Kurultayı'ria göndermek üzere Fransız·
geri dönmek zorunda kalıyordu. Bir ge ların hepsi, Aşık üçgeniyle sevgiliyi te ca bir bildiri hazırladıQını anlattı. Ko
ce gene sofayı geçerek, kapının önO· mize çıkaracak yolda yor-umlandı. nu "akasya" aQacıyla "albizzia anthel
ne dayanacaktı. Bu sırada ayak sesleri Dehri Efendi, ertesi gOn Anjel'in iste· mintica" aQacı arasındaki akrabalıktı.
işitince, ortadaki masanın örtOsOnO Ol üzerine kızın bilgisini, namusunu Amca Bey'le, Şemi, Dehri Efendi'nin -
bir ucundan kaldırıp, altına sOzOldO. onaylayan bir bonservis yazıp, imzala· Fransızca olarak yazdıklarını Türkçe'·
Dışarıda ayak sesleri yaklaşırken, ma· dı. Eda'yı yalıdan kovdu. Halayıklardan ye çevirecek, Sadri de yazılanları temi·
sanın altında başka birinin daha bulun· birini Eda'nın kocası Şaban AQa'ya ni· ze çekecekti. Bir hafta, on gon sore
duQunu farkettl. Nefesini kesip, bek· kAhladı. verilmişti. Çeviriyi yapacak olanlar bO·
lerken, ortaya hafifçe kaldırıp, dışarı ton gon çabalıyor, ancak yarım sayfa·
baktı: Anjel'in kapısını bir gölge tıkır· • yı yalan yanlış çevirebiliyorlardı. Şemi,
datıyor, bir yandan da içeri alınması haremde Sadri'nin, Anjel'i görüp göre·
için yalvarıyordu. O sırada merdiven· Üç cambaz sanki bir ipte oynuyor· mediQini merak ediyordu. Kafa�ı�a
lerden birinin daha geldiQI duyulunca du. Sofadaki masanın altına girmele ikide bir Tosun'un sözOnO ettiQi sakız
kapı önünde bekleyı:.n Aşık, kendini rine, Anjel'le ilişkllerini Oç erkek aQacına takılıyordu. Bir akşam aşçıbiı·
masanın altına attı, böylece sırasıyla birbirlerine nasıl açıklayacaklarıı.ı kes· şıyı içirip, konuşturmayı başardı. To·
Şemi, Amca Bey, Sadri aynı sıQınaQa tiremiyorlardı. En becerikli Amca Bey sun da Anjel'e tutkun olduQunu anlat
sinmiş oldular. çıktı. Tedirgin gecenin sabahında Sad· tı. Kadını beQeniyor, fakat yaklaşam.ı·
Dışarıda dolaşan ise mürebbiyeye rl'yi arkasından da Şemi'yi görüşmek yordu. Penceresinin karşısındaki sa-..
ilk günden beri cephe alf!llŞ olan, kAh· ozere korudaki kestaneliQe çaQırdı. kız aQacına geceleri tırmanmış, Oç
ya kadın Eda Hanım'dı. Uç AşıQın bir· önce damat geldi. Amca Bey, Şemi'· AşıQın içerideki serüvenlerine tanık ol·
biri ardınca sofadan geçtlQlnl farket· nin tecrobeslzllQlnl, mürebbiyeye gön· muştu. Artık geceleri pancurların sıkı
miştl. Ortalıkta hiçbirini göremedi. lana kaptırmasından çekindlQlni sıkıya kapalı olduQunu anlattı.
Odalarına bakıp, yataklarında olma· .anlattı. Mürebbiyenin kapısına da ço·
dıQını görünce morebbiyenin iki kanat· cuQundurumunu kontrol etmek ve onu
•
lı kapısının topuzlarını dışarıdan kuşa· kötü yoldan korumak için gittiQini bil·
Qıyla sımsıkı baQlayıp, içeride olduk· dirdl. Ancak, damadın, kinayeli konuş· Aşçıbaşının gördüklerini sayıp
larını sandıQı çapkınları haber verrıek masına sinirlenince, onu suçlamaya döktOQO gecenin sabahı, aç vefalı Aşık
için Dehri Efendi'nin odasına gitti. girişti. Derken ikisi de birbirinin dalı· anthel mtntlca çevirisi için masanın
Dehri Efendi, Moliere'in, GOIOnç na basarak, Anjel'i sevdiklerini söyle· çevresinde t:ıir araya geldiler. Amca
KibarlıQı'nı yüksek sesle okuyor, kişi· ylp, karşılıklı meydan okudular. AQaç· Bey, yeQeninin sayısız yanlışını çıka·
lerin taklidini yaparak, oyunu canlan· ların arasından ortaya atılan Şemi de, rıyor, amca ile enişte ikisi birden de·
dırıyordu. Kı:ı.pıyı vurup, odaya giren mürebbiye ile ilişkisini dile getirmek· likanlıyı alaya alıyorlardı. Şemi kızıp,
Eda'yı görünce, kadını karşısına aldı. ten çekinmedi. Az sonra tartışmalar asıl gOIOnç olanın bir kamburla evli bir
Ona rol ezberletmeye başladı. Yarım sille-tokat dövüşmeye döndü. Dehri adamın aşkı olduQunu söyleyip oda·
saat uQraştıktan sonra sedye taşıyan Efendi'nin bahçeye indiQini uzaktan dan çıktı gitti. Amcayla enişte deli·
hamalların bulunduQu ;;ahneyl onun· '
görünce, yara-bere içinde birbirlerin· kanlıdan nasıl intikam alacaklarını
la karşılıklı oynamaya koyuldu. Derken den ayrıldılar. konuştular. ögıe yemeQinden sonra
Eda bir fırsatını bulup, savuşmaya kal· Şemi �alıya girerken, aşçıbaşı To· damat bey iki haftada bir defa gittiQI
kıştı. Dehri Efendi onu bir tarı o bırak· sun AOa'yla karşılaştı. Adam, delikan· daireye yollandı. Amca bahçede Şe·
mak istemiyor, komedyaya yeteneQi lının durumunu görOnce, "Anladım, ya mi'yi bularak, geceleri Sadri'nin, mO·
olduQunu söylüyor, çalışmaya devam eniştenle dalaştın, ya kamburla Yavaş rebbiye ile buluştuQunu haber verdi.
etmelerini istiyordu. yavaş sakız aQacının dergi meydana Delikanlı, mürebbiye ile Sadri oda·
O sırada dışaqdan gOrOltOler gel· çıkıyor. Elbette çıkacak. Oyle karışık ya kapandıktan sonra, gidip ikisini de
meye başladı. Koşup, baktılar: Kapısı iş olur mu?" dedi. Şemi bu "sakız öldürmeye karar verdi. Geceyi iple
topuzlarından baQlanmış Anjel, feryat aQacı" sözonon Anjel'le bir ilişkisi ol· çekti. Konyak içip, cesaret kazandık·
ediyordu. Eda, mürebbiyenin şirreti!· duQunu sezdi ama, Tosun'un aQzından tan sonra, elinde bıçaQıyla mürebbiye·
Qinden içeride başka biri bulunmadı· başka IAf alamadı. nin kapısına dayandı. Kapıya yüklen·
Qını farkedlnce, olanları anlatmaktan Zenci köle Beşir, bahçede soluk· diQI sırada içeriden sesler yükseldi.
çekindi. Kapıyı kimin baQladıQını bil· ıanan Amca ile damadı beyefendinin Sonra bir dolabın açılıp, kapandıQı, ki·
mediQini sö,yledi. Kızın odasında ol· çaQırdıQını haber verdi. Kavgadan ye litiendiQI farkedildi. Şemi odaya dalın·
dukları sanılan aç Aşık ise, Mollere'ln ni çıkmış olan il.şıklar, üstlerine baş· ca, telaş içindeki morebbiyeyi görda.
oyunu oynandıQı sırada kendi odala· larına çeki·dOztın vermeye çalıştılar. Ne kadar zorladıysa kıza aynalı dola
rına dönmüş yataklarına girmişlerdi. Dehri Efendi'ye t�apezden dOştOklerini bı açtıramadı. GöQsOne bıçaQı dayaya·
Dehri Efendi hepsini teker teker çaQı· söyleyeceklerdi. Efendi hazretleri, ki· rak, anahtarı aldı. Anjel gözyaşı
rarak, kapıyı kimin baQladıQını öQren· taplıQındaydı. Anjel yarı dekolte bir sa· dökerken, dolabı açtı. Mürebbiye, dO·
meye çalıştı. Amca Bey bir gOrOltO bah tuvaletiyle oturuyordu. Karşısında şap bayılmıştı. Kapak açılınca Şemi de
duyup, kapıdan dışarıyı gözlediQlni, minikler ders o'<uyordu. Dehri Efendi şaşkınlıOından dOşOp bayıldı. içeriden
Eda'yı kuşaQını çıkarıp, mOrebblyenirJ aç aşıQın geldlQini farketmez görün· kıpkırmızı bir yüzle Dehri Elendi çık·
kapısını baQlarken gördOQOnO anlattı. dO. Mürebbiye ile Rasin'in, Andromak mıştı. Odanın ortasına yarada ve iki
Sadri de, aynı şeyi söyledi. Kafası kı· oyunundavezin ve kafiyeye uyma!, için gence bakıp, o da dOşto, bayıldı. •
7
- Uzun lakırdıya vaktim yok ... Bu gece içeri aldı!')ın
Roman dan alı ntı herifi nereye sakladın? Deminden tatlı tatlı konuşuyordu
nuz.
- Ben içerde herif aldı? Ben masum günahsız karı.
EM'i artık insanlıktan çıkmış. Ateş kesil
U
mişti. Oradan çekildi. Yere düşmemek EM'i çılgın bir hiddetle karyolanın etek
U
için duvarlara tutunatutuna Sadri'ninoda liğini kaldırıp altına baktı. Kimse yok. Ko
sına kadar gitti. Baktı kapı aralık, içeride modin yerine karyolanın başucuna yerleş
kimse yok. Onun bitişi!')indeki odaya gi tirilmiş bulunan dolaplı büroyu açtı, yine
rerek, pencerelerden birinin camının ka aradı!')ını bulamadı. Aynalı dolaba koştu.
fesini kaldırdı. Kararını yerine getirdikten Baktı üzerinde anahtarı yok. Titrek bir ses
sonra kendini kolaylıkla denize atabilmek için bu hazı�lık le:
ta bulunuyordu. Oradan geri döndü. Pederinin dairesine gi
- Şu aynalı dolabın anahtarını ver. içinde kimse yok
den koridordan içeri girdi. Kütüphanede lamba yandı!')ını
sa bu gece seni affedeceQim.
kapının aralıklarından gördü. "Babam oturuyor" dedi.
- Benim aynalı dolap anahtarın kimse vermez. içeri
Yavaşça geri çekildi. O tarafa ses gitmemesi için ko
de kadın eşya var, e!)er bir erkek onlara bakıyor ayıp olu-
ridorun sofaya olan kapısını usulca kapadı. Bir gOrOltO du .
yup babasının gelmesine, ev halkının uyanıp, yukarıya ��
koşuşmalarına meydan kalmadan bu işi gayet çabuk gör - O kadının, kendini çırıl çıplak erkeklere gösterme
mek icap ediyordu. Zangır,zangırtitreyerekkendi kendine: si ayıp olmuyor da, eşyasını göstermesi mi ayıp oluyor?
Anahtarı ver diyorum.
·