You are on page 1of 7

77 b u U ^ O

RESSAM BELKIS MUSTAFA’NIN


YAŞAMI VE ONUN DESENLERİ İLE
YAKIN ÇEVRESİNDEN BİR KESİT

Prof. ASIM MUTLU

3 Mart 1987 de Destek Sanat


Galerisinde sergisi açılan ressam
Belkıs Mustafa için Sanat Çevresi
dergisi benden bir yazı istedi.
Onun sanat yönünü ve eserlerini
anlatmağı ressam arkadaşlara ve
sanat eleştirmenlerine bırakmak
daha doğru, ama ben en küçük
kardeşi olarak onun yaşamım
yetki üe anlatabilir, onun resim
defterlerindeki desenleri üe ya­
kın çevresinin bir kısmım sizlere
tamtabilirim.
1896'da İstanbul’da doğan
Belkıs Mustafa, bugün Yunanis­
tan, Makedonya sınırlan içinde
kalm ış olan Serfiçe (Servıe) kasa­
bası eşrafından olan arazi ve çift­
lik sahibi Küçükağalardan Harun
Bey oğlu Mustafa Bey üe {sonra­
dan Mutlu soyadını almıştır), ge­
ne Serfiçeii olan Aynizadelerden
Necip Efendi kızı Fatma Hanımın
beş çocuğundan İkincisidir. Baba
Mustafa Bey süvari zabitidir. Te­
miz ve iyi harita çizmekle tanın­
mıştır. Dürüstlüğü, terbiye ve ne­
zaketiyle, uzun süre Serasker
(Milli Müdafaa Bakam) yaverliği
vazifesinde bulunmuştur. Balkan
Savaşından sonra emekli olmuş,
ticaret ve armatörlüğe başlamış­ t
tır. Anne Fatma Hanım, Necip
Efendinin üç çocuğu arasında tek
kız evlattır. Alafranga piyano
derslen alm ıştır. Belkıs, annesi­
nin piyanosu üe çocukken müzik
BELKIS M U STA FA - Kendi P ortre­
zevkini de alm ıştır. Belkıs, hasta­ BELKIS M U S TA FA - Kentli P o rtre­
s i ” 1315. Desen. s i ” Desen.
lıklı ve zayıf bünyesine, çelimsiz

SA N A T Ç EV R ESİ 10 j
küçük vücuduna rağmen, tatlı ve kalmış, oralardaki müzeleri ve sa­ artık tekniğe hakim olgun bir sa­
şefkatli bir yaradılıştadır. Yakın­ nat yapıtlarım tanımış, Rem- natçıdır. Glatasaray’da her yaz
larına çok düşkündür. İnsanları, brandt’m eserlerine özel bir ügi açüan sergilerin tümüne yedi-se-
hayvanlan, çiçekleri tüm tabiatı duymuştur. kiz eserle katılmaktadır.
sevmektedir. Küçük yaşlarından 1924 yılında çalışma ve eserle­
beri resim yapmak onda büyük Almanca'yı kısa zamanda de­
rinliğine öğrenmiş, Schiller’in, rinin üstün değerde bulunması
bir tutku olmuştur. Rüştiye'yi sonucunda Milli Eğitim Bakanlı­
(ortaokul) bitirdiği yü 1914’de Heinenin şiirlerini, Tâgor’un
~ Hâyyam’m Almanca terdfinelerv’ ğınca yeniden Almanya’ya gön­
henüz açılmış olan İnas Sanayü derilmiştir.
Nefise Mektebi Alisine (Güzel Sa­ •mi'Î^SSİndan ayırmaz olumuştur.
natlar Akademisi Kızlar Kısmı) Muntazaman gittiği konserler, Ne yazık ki orada uzun süre ça­
girmiş, okulun ilk öğrencüen ara­ operalar, tiyatrolarla sanatçı ru­ lışamadan kısa bir hastalıktan
şma katılmıştır. 1917'de okulu bi­ hunu beslemiştir. sonra 29.1.1925’de vefat etmiş­
tirdikten sonra Maaruf Nezare- Almanya’da yağlı boya çalış­ tir. Kabri Berlin'de Tempelhof ci­
tince (Milli Eğitim Bakanlığı) Al- malarından başka füzen, kara ka­ varındaki Türk mezarlığmdadır.
maya’ya gönderilmiştir. Berlin lem, tarama kalemi veya fırça üe Belkıs’m Sanayü Nefise öğren­
Güzel Sanatlar Akademisi resim mürekkep, akuarel, guaşla da ciliği üe beraber, ancak on seneyi
kısmım tamamlamış, devrin ünlü eserler vermiştir. Aynca, tahta dolduran kısacık sanat hayatı içi­
ressamlarından LOVIS CO- üzerine oyma, çinko üzerine çelik ne sığan çalışmalarının çokluğu
RINTH’in atölyesinde çalış­ kalemle oyma tekniklerinde gra­ insanı şaşırtmaktadır.
malarım siirdürmüştür. Tatiller­ vürler de yapmıştır.
Belkıs, durmadan yorulmadan
de Münih, Amsterdam, Roma, 1921 yılında yurda döndüğün­ çalışan bir ressamdı. Her malze­
Floransa, Venedik gibi şehirlerde de, genç yaşma rağmen, Belkıs, me ve teknikle maharetle resim

SA N A T Ç EV R ESİ 11 |
yapardı. Peyzajlar için günlerce hizmetkarlar, kalfalar devirle;-ı- Belkıs’m defterine çizdiği okul
nin giysüerinin tüm özellikleri ve hayatına ait kroküerden, Sayın
dışarıda çalışır, evdeki atölyesin­
yüzlerinin manalan üe canlı ola­ Taha Toros, Hoca Ali Rıza Bey ve
de meyve ve çiçek resimleri,
rak yaşamaktadır. Mihri Müşfik Hanımı tanımıştır.
portreler yapardı. Bazen gerdiği
bir ipek kumaş üzerine çizdiği Ressam Belkıs seven ve sevi­
Piknikler, nişan, düğün gibi len bir insandı. Ölümünden otuz
desenin konturlannı fırça ile tut­ olayların her biri bu defterlerde
kal geçtikten sonra, renkli çini yıl sonra Berlin'de onu ziyerete
yer almıştır. Belkıs'm deniz yolu gittiğimde mezarındaki taze çi­
mürekkepleri üe harika kompo­ üe yaptığı İzmir yolculuğundaki
zisyonlar yapardı. çekleri sorduğum zaman mezar
tayfalar, yolcular, göç edenler, bekçisi kadın, onu halâ arkadaş­
Beğendiği bazı eski çini motif­ askerden dönenler, küçük liman­ larının ziyaret ettiğini söylemiş­
lerini çıkarmak üzere cami ve tür­ lardaki yükleme işlen işlek kroki­ tir.
belerde günlerce çalışırdı. ler halinde defterleri doldurmak­
O, hayatı boyunca, sanatçı ve
Belkıs, resme başladığı tarih­ tadır. Bu defterler adeta bir gün­
lük niteliği de taşımaktadır. Gene aydınlardan başka onu tanıyan
ten itibaren el çantasında taşıya­
bu defterlerde yer alan isimler, her düzeyden insanlardan oluşan
rak yarandan hiç eksik etmediği
notlar, cetveüer aracılığı üe biz bir sevgi halesinin merkezi oldu.
defterlerine mütemadiyen resim
yapmıştır. Sayılan oldukça kala­ Inas Sanayü Nefisenm öğrenenle­ Bugün artık onun şahsım tanı­
balık olan bu defterlerdeki resim­ rinin isimlerini, adetlerini, oku- yan çok az insan kaldı. Ama faiz­
lerde ailenin bütün bireyleri, ya­ duklan dersleri, bu derslerin kat- lerden sonra da gelecek nesille­
lan, uzak akrabalar, ahbaplar. sayüannı, öğrenebilivoruz.(x) rin Ressam Belkıs Mustafa’yı
devrinin en iyi ressamlarından
biri olarak değerlendirerek seve­
ceklerine inanıyorum.

< tJf . ■.*yl>

BELKIS M U S TA FA — “Ressam Hoca AH Rıza Bey" Desen. BELKIS M U S TA FA — "Kuzenim ft/asıc Erez" Desen.

I SA N A T Ç EVRESİ 12
(x) 1330 (1914) yılı İnas Sanayii Nefise Sınıfı öğrencileri ve
notlan (Tablo 1)
Resim Pastel Tarih Menazır Yekun
Belkıs 30 10 9 10 59
Nazlı 30 9 9.50 10 58.5
Nazire 30 9 7 10 56
Nazide 30 8 8 9 55
Sıdıka 30 9 7 8 54
Efraz 30 8 8 8 54
Muhterem 30 9 6.5 7 5.25
Tacıser 27 10 5 9 51
(okunamadı) 27 9 10 5 51
Nedime Ahmet 27 9 10 5 51
Mediha 27 8 7 9 51
Münire 24 10 10 7 51
Rabia 24 8 10 9 51
Müzdan 30 8 6.50 6 50.5
BELK/S M U STA FA - “Babam M us­ Nevzat 27 10 8.50 5 50.5
tafa Bey" Desen. Naciye 27 9 8 6 50
Madlen 30 10 0 10 50
Nevvare 24 10 6 9 49
Rukiye 24 9 10 6 49
Bakiye 24 8 8.50 7 47.50
Rana 27 9 5 6 47
Nimet 27 7 9 3 46
Ruhiye 21 7 8.50 9 45.50
Şükufe 21 9 6 9 45
Fatma 24 8 5 6 43
Melek 27 10 0 6 43
Refika 24 9 0 9 42
Seniye 24 10 0 5 39
Behice 27 8 0 0 35
Sabihe 21 8 0 6 35
Nihal 24 7 0 0 31
Zehra Sait 30 0 0 0 30
Sabriye 21 0 0 0 21
1914 yılında, açıldığı yılda 33 genç kızın resim tahsiline başlaması
daha o devirde kadınlarımızın ne kadar uyanık ve öğrenmeğe
hevesli olduğunu gösteriyor. Resim dersindeû alman notların
bunların hepsinin resim kabiliyeti olduğunu kanıtlıyor.
x (1332) 1916 da İnas Sanayii Nefise ikinci Sınıf Dersleri ve
BELK/S M USTA FA — “Sanayı-i Nefi­ Öğrencileri (Tablo 2)
se'den bir arkadaş” Desen.
Dersler Belkıs Nezıre Nazlı Leyla Naşıde Muhterem Rukıye NevzatMuıdeCemüeEfraz
Resim 30 30 30 30 30 30 30 27 90 30 30
Vücut 30 30 30 30 30 27 27 30 20 30 24
Teşrih 20 20 20 18 20 20 18 20 18 18 20
Menazır 10 10 10 10 9 9 8 9 10 9 10
Çamur 10 10 10 10 10 9 10 9 9 10 9
Tarih 10 8 10 10 7 7 10 7 6.50 10 8

Yekun 110 108 110 108 106 102 103 102 102.50102 101

Vücut - Nü

Teşrih —Anatomi
Menazır —Perspektif

3 eti yılda sınıf mevcudu İ l e inmiştir. Bu da öğretimin ne kadar ciddi tutulduğunu


BELK/S M U STA FA — Prof .Dr.Akil gösteriyor. Resim, pastel, vücut(nü) gibi derslenn katsayısı 3'tür. Bu, sanata venlen
M uhtar Özden ” Desen. önemi belirtiyor. Anatominin katsayısının 2 olması insan vücudunu tanımaya venlen
önemi gösteriyor.

SA N A T Ç E V R E Sİ 13 !
RESSAM BELKIS MUSTAFA
HANIMEFENDİ İLE NASIL TANIŞTIM
Y. Mimar
ERCÜMENT TARCAN Ressam Belkıs Mustafa
Hemen dudaklarınızda “aca­
ba?” etkisi taşıyan alaya bir kıv­ Serficeli küçükağalardan Mustafa bey (sonradan
rım oluştu Biliyorum. Çünki ben Mutlu soyadını almıştır) ile Ayni oğullarından Fatma
ona 1943 yılında rasladım. O ise, hanımın beş çocuğundan İkincisidir. 1896 da İstan-
çoktan bu, kıymet bilmeyen dün­ bulda doğmuştur. 1914 yılında rüştiyeyi (ortaokul)
bitirdikten sonra o sene açılmış bulunan Sanayii Ne­
yayı terketmışti. fise İnas kısmı (Güzelsanatlar Akademisi kızlar kıs­
Sultanahmet semtinde bu ev mı) na ilk öğrencileri arasında girmiş, orada Sami Bo­
Üç kath. Meşrutiyet günlerinin yar atelyesme ayrılmış ve 1917 yılında Sanayü nefise
zevkini ve etkisini halâ taşımak­ mektebini en iyiler arasında bitirmiş ve devlet tara­
ta. Damat namzedi olarak girdi­ fından Almanyaya gönderilmiştir. Berlin akademisi-
ğim bu evde, anneanneler, büyük nide bitirdikten sonra devrin büyük ressamlarından
babalar, anneler, babalar ve ü- olan Lovis Corinth atelyesinde çalışmalarım sürdür­
müştür. Almancayı derinliğine öğlenmiş Leipzig
ginç kişüer arasında, teklifimin- Münih Amsterdam Venedik Roma Floransa da kala­
de verdiği ezinti içinde çevreye rak oralardaki eserleri tanımıştır. 1921 de yurda dön­
bakıpta göremediğim, duyupta müş Bursa Ege havzası ve İzmire gitmiş her yıl Gala­
işitemediğim bir psikoz anında, tasaray da açılan sergilere katılmıştır. 1924 yılında
birdenbire odanın duvarlarının gene katıldığı bu sergide eserlerinin dikkat çekmesi
birkaç yerinden ışıklar süzüldü. sonucu devlet tarafından yeniden Almanyaya gön­
İçimden kontrol edemediğim bir derilmiştir. Kısa bir hastalıktan sonra 29/1/1925 de
"AA" yükseldi. Bunlar benim an­ vefat etmiştir. Kabri Berlinde Tepelhof civarındaki
ladığım kadar birer San’atsai de­ türk mezarlığındadır.
ğer. Renkleri, tuşesı, desenleri üe
birer birer bana seslenmeğe baş­ 29 yaş ve bir kocaman, değer­
“San’at için ölmek” bu çok gü-
lıyorlar. Dost sesi bunlar. Yakm- ler albümü yaratmış Belkıs teyze.
laştına, içtenlik dolu, sevecen zel bir ölüm. Güzel ölüm de, ölüm
erken gelmiş bu değerli ve san’at Yalnız bu ev değü akraba evlerin­
şeyler. Tath bir havaya giriyorum de de onun sevecen yüzlü resim­
hemen. Dilim çözülüyor. Konuşa­ dolu varlığa!.. Tam 29'unda. lerini görüyorum.
cak çok şey var... Daha sonraları evin bir üyesi
olunca bütün odaları geziyorum. Oldukça eski günlere ait ol­
Sorularımla aüeyi kendime masına karşın bu güzel resimler
yakınlaştırıyorum ama hüzün do­ Bir sergideki gibi zevk ve heye­
can içinde. Duvarlar yetmiyor, yenilik dolu, özgünlük dolu bügi
luyor hepsinin yüzü. Ne yazık, bu dolu. Bu usta elleri doya doya öp­
güzellikleri sunan san’atçı Teyze karıştırıyorum her tarafı, san’at
dolu. Bazıları istiflenmiş olan bu mek isterdim. Annenin şüpheli,
uzaklarda yaadellerde ölmüş. hatta “Bu da kim oluyor” (Tabu
Hem de san1atı uğruna, san'at yapıtlar gün ışığına çıkacağı anı
bekliyor. haklı olarak) bakışları önünde
:çin.

BELKIS M U S TA FA - Buyukada Yorukali" 1922. Tuval BELKIS M U STA FA - Büvakada dan paysaj". 1922. Tuval
üzerine yağlıboya. 2 4 5 x 3 7 cm. üzerine yağlıboya. 22.5x31 cm.

SA N A T Ç EVRESİ U I
“ne olursa olsun” deyip özenerek
saklanmış olan bu yapıtları teker
teker elden geçiriyorum. Ve O’nu
öyle çok sevmeye başlıyorum ki...
Kendi kısır san'at bilgimle anla­
maya çalışarak pek şeyler öğreni­
yorum... Her bakışımda bana
ders ve cesaret veriyor. Konuş­
maya başlıyoruz rahmetli ile. Bir
gün “Bak, diyor boya böyle sürü­
lür. Rahat ve cesaretle. Renkten
sakın korkma. Renk sürüldüğü
zaman ışık verir, parlaklığını ken­
di armonisinden almalıdır. Sakın
çalışmalarına vernik sürme!”
Yine günlerden birgün bir ko­ BELKIS M U S TA FA — "Bursa Ovası" T922. Tuval üzerine yağlıboya. 16x31 cm.
nuk “Bunlara, biraz vernik sürse-
nizde yenilense" dedi. Ben he­
men atüdım, ama anne Fatma ha­
nım la ayni sözleri beraber tek­
■r
rarladık, “Hayır çok yanlış olur”
Anne ise “Sakın ha, O hiç vernik
kullanmazdı", öyle sevindim ki
bu değerli yapıtlara böylesine
anlayarak inebüdiğim için. “Ne
olur” derdim “Sağ olsa da onunla
sanatsal konuşmalar yapsa idik”.
Sonra bir gün, daha doğrusu her
gün düşünmeğe başladım. Taa
o zamanlar San’at ve özellikle bu
gün hasret kaldığımız Kültür biz­
de de nasü coşmuş ve değerler
yaratmış. Hem de, Tasvir yapmak
günahtır, çarpık düşününün kol
gezdiği ortamda.
Ressam Belkıs Mustafa em­
presyonizmden başlayıp, özgün
ve özel bir sonuca varmış bence.
Eğer Hayat ağacı vefa etse idi
kimbilir nerelere yükselecek ve
san’at severleri nerelere yüksel­
tecekti. Ne acı değü mi? Gence­
cik güzelim kızın, bütün tabloları
o yaşta büe imzası gibi olmuş.
Bu tabloların inkâr edilmez
değeri yarımda önemli bir yanıda
62 sene ve daha evvelini yansıtan
Türkiyeyi, hırpani ellerimizle pa­
ram parça ettiğimiz İstanbuiu
yansıtmasıdır.
Ressam Belkıs Mustafa ha­
nımefendi 62 yü sonra sizede
bunları ve daha benim çözemedi­
ğim, sağır san’at anlayışımla du­
yamadığım pek çok şeyi Destek
Sanat Galerisinde sunacaktır.
Con Mortuis in Lingua Mort- BELKIS M U STA FA — Dusunen Kadın " 1920. Tuval üzerine yağlıboya. 72x49
va... ‘‘ölüler de konuşur!’’. cm. __________________________ ___________

; SANAT Ç E V R E S İ 15 I
RESSAM BELKIS MUSTAFA HANIM
ORHAN ERSOY
Ressam-Restoratör rak daha evvel görmüş olduğum
“mangalda kahve pişiren başör­
Belkıs Mustafa 1914-1917 yıl­ tülü bir kadın” kompozisyonunu
larında sanayı-i nefise mektebi­ hatırlatan aym konuda çok başa­
nin kızlar kısırımda (o zamanki rdı bir resmi de var eserleri ara­
adı ile İnas kısmında) öğrenim sında. Fakat bu resim de Belkıs
gördü. Okulda türk resminde hanımın diğer resimleri gibi ken­
önemli bir yen olan ressam Mihri di kişiliğinin ürünü. Kardeşi Ha­
Müşfik hanınım ve Samı Boyar’ın run beyin, en küçüklen Asım be­
Öğrenciliğim yaptı. yin (Prof Asım Mutlu), elim yüzü­
O yıllara ait çalışmalarım mele­ ne dayamış bir kadının portreleri,
diğimizde mesleğim çok sevmiş, daha somaki yıllarda Berlin Aka­
etüdlerıni öğrenci çabalarından demisi resim bölümünü de bitir­
çok daha ötelere götürmüş, bitip miş olduğu yıllarda ve Lovis Co-
tükenmek bilmeyen bir sevgi üe rinth’in atölyesinde çalıştığı pot-
aralıksız çalışmış oluduğunu gö­ reler ve daha niceleri.. Hepsinde
rüyoruz. Anatomi çizim ve çalış­ de resmin teknik uygulamasın­
malarından, evde çay içen misa­ daki başansı yarımda modellen- BELKIS M U STA FA - “Mangal ba­
firlerin portre ve kompozisyonla­ sında” 1917. Tuval üzerine yağlıbo­
nin psikolojisini de güçlü şekilde
rına kadar neleri çizmemiş, neleri ya. 61x46,5 cm.
yansıtıyor.
incelememiş ki.. Bugün resim Bursa, Büyükada peyzajlan Bir sanatçının çok genç bir yaş-
defterlerim kanştndığımızda dikkati çekecek kadar olgun bir da, yirmi dokuz yaşmda, bunca
portreleri aym heyecan ve duyar­ palete sahip. Küçük ebatlardaki sevdiği çalıştığı Dünyaya veda
lıkla ızleyıcüennı etkileyebiliyor. resimlerinde de büyük resimlen­ etmesi ne şıa_ Ölümünün Türk
Bu defterlerde evdeki her insan ilin boya tadına ve kalitesine va­ resmi için erken bir kayıp olduğu­
anne, baba, kardeşler, misafirler rabiliyorsunuz. na şüphe yok.
onun sanata kişiliğinin devamlı Ne varki o kısa yaşamı içinde
ügisıni çekmiş, devamlı resimle­ Genelde sade planlarla, gemş
tuşlarla, olgun gnler içinde ege­ okadar içten sevgüerle yaptığı
rini çizmiş. Anlık esprileri çizgile­ resimleri yaşıyor. Belkıs Mustafa
rinde ebedileştirecek kadar dese­ men uyumlu renk ve ışıklarla ka­
rarlı, bilinçli dokularla ve sağlam hanım da Türk kadın ressamları
ne hakim. Pastelle ve yağlı boya içinde saygınlıkla yaşayacaktır.
ile kendisinin ve yakınlarının bir anatomi ile bütünleşen genç
portrelerim yaşının çok üstünde kız duyarlığı..
bir ustalıkla resimlemiştir. Peyzaj Belkıs hanım, o genç yaşta
ve natürmortarmda da aym ol­ yüksek bir yere ulaşmanın güç­
gun paleti görüyoruz.Hocası lüklerini bu nitelikleri ile yenmiş­
Mıhıı Müşfik hanımın eseri ola­ tir

BELKIS M U STA FA - Suyukadada


BELKIS M USTAFA — "Sursa oan Pevsaı ' 1 9 2 2 ~uvaı ü ze rin e yağlıboya. Camlar ’ 1922. Tuval üzerine yağlı­
14 x 2 A cm. boya. 3 1x23 cm.

[ SA N A T Ç EV R ESİ 16

İstanbul Şehir Üniversitesi Kütüphanesi


Taha Toros Arşivi

You might also like