Professional Documents
Culture Documents
Şiirler
Eser, önsöz sayılabilecek on mısralık bir manzume ile başlar. Bu girişten sonra eserde yer alan manzumelerin
bazısı şunlardır[2]:
Fatih Camii; Fatih Camii’nin şaire ilham ettiği duygular, camiyle ilgili olarak çocukluğuna dair bir hatırası ve
bir sabah namazı esnasında camide toplanan cemaatin Allah’a yakarışının anlatıldığı şiirdir
Hasta; yatılı bir okulda vereme yakalanan bir çocuğun, hastalığının geç teşhis edilmesi yüzünden tedavi
edilemeyişi ve bulaşma ihtimali nedeniyle okuldan uzaklaştırılışını anlatan manzum hikâyedir.
Tevhid yahud Feryad; şairin alemi, üzerinde milyarca oyun sahnelenen bir sahneye benzettiği; fakir, sakat,
mahkûm, esir kimselerin sorunlarına çare aradığı şiirdir.
Küfe; babasının altında öldüğü küfeyi tekmeleyen fakat sonra evine, anasına, kardeşine bakmak için onun
altına giren Hasan adlı çocuğun hikâyesini anlatan manzumedir.
Hasır; beş aydır hasta yatan kimsesiz bir hasta kadının hikâyesini anlatan manzum hikâyedir.
Meyhane; Bir meyhanede yaşanan trajik bir olayın anlatıldığı manzum hikâyedir.
Bayram; bir bayram gününde insanları mutlu eden olayları betimler ve bir küçük yetim kızın salıncakta
sallanma arzusu anlatılır.
Selma; Mehmet Akif’in kızkardeşinin dört yaşında ölen kızını ve bu ölümle geride kalan acıyı konu alan
şiirdir.
Seyfi Baba; yoksul bir insanın şahsında toplumsal fakirliği ve geri kalmışlığı anlatan bir şiirdir.
İstibdad; II. Abdülhamit dönemindeki baskı ortamını anlatan bir şiirdir. Kocasını tutuklamak isteyenlere
direnmeye çalışan bir kadının şahsında insanların gördükleri baskı ve yaşadıkları çaresizlik anlatılır.
Hürriyet; İstibdad şiirinin devamı olan şiirdir. Önceki şiirde anlatılan olaydan iki gün sonra, meşturiyetin ilan
edilişi hikâye edilir. Meşturiyetin ilanı ile istibdat devrinde evlerinden alınıp götürülen insanların artık
hürriyetlerine kavuşmuş olacakları hissettirilir.
Kocakarı ile Ömer, idarecilere yöneticiliğin nasıl olması gerektiğini anlatan bir hikâyeyi konu edinen şiirdir.
İslam halifesi Ömer devrinde geçmiş bir olay, İslam peygamberinin amcası Abbas’ın ağzından anlatılır.
Mahalle Kahvesi, şairin aile hayatını parçalayan ve insanları tembelliğe sevkeden bir unsur olarak gördüğü
kahvehaneleri betimlediği bir şiirdir.
"Bir Gece" "Gitme Ey Yolcu"
Kaynakça[değiştir | kaynağı değiştir]
1. ^ Mehmet Akif Ersoy Hayatı ve Eserleri, Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi Uygulama ve Araştırma Merkezi web
sitesi, Erişim tarihi:18.060.2011
2. ^ Mehmet Demirbaş, Mehmet Akif Şiirlerinde Realizm, Sakarya Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Yüksek
Lisans Tezi, 2009
Süleymaniye Kürsüsünde
Süleymaniye Kürsüsü’nde, Mehmet Akif Ersoy’un şiir külliyatı Safahat’ın tek bir uzun manzumeden oluşan
ikinci kitabının ve bu kitapta yer alan uzun manzumenin adıdır. Eser, ilk defa 1912’de Sebilürreşad’da dokuz
bölüm halinde tefrika edilmiş; aynı yılın Eylül ayında kitap olarak basılmıştır.
Eser, 1002 mısradan ibarettir. Safahat'ın 1950'de yapılan üçüncü baskısından itibaren, bu uzun şiire 24 ara
başlık konmuştur[1]. Mehmet Akif, eseri "kardeşim" dediği arkadaşıFatin Hoca'ya (Gökmen) ithaf etmiştir[2].
Doğu İslam âlemine bir seyahat ederken bir yolcu olarak İstanbul'a da uğrayıp çeşitli camilerde vaazler veren ve
şairin dostu olan Abdürreşid İbrahim'in ağzından yazılan eser, yaşadığı dönemi ayrıntıları ile anlatan bir manzum
romana benzetilir[1]. Şiir, şairin Haliç’ten Süleymaniye Camii’ne doğru yolculuğunda gördüğü manzaraların ve
Süleymaniye Camii’nin dış ve iç mekanların şiirsel bir dil ile tasviriyle başlar. Ardından, dostunun ağzından
dönemin Osmanlı toplumu ve diğer İslam diyarlarının o dönemdeki dini, sosyal ve siyasal durumlarından
bahseder[3]. Abdürreşid İbrahim’in "Âlem-i İslâm" ve “Japonya’da İntişâr-ı İslamiyet” adlı eserleri, Mehmet Akif’in
bu eserine ilham olmuştur[3].
Eserde caminin tasvirinden sonra vaizin ağzından İstanbul’un askeri, siyasi, bilimsel açıdan durumu (geri
kalmışlığı); Rusya ile ilgili izlenimler, oradaki Türk ve Müslümanlara uygulanan baskılar, bu baskıların medeni
Avrupa tarafından görülmemesi; Orta Asya ve Türkistan’ın genel durumu; Çin’deki Müslümanlar’a dair izlenimler,
bu memlekette Müslümanların içinde bulunduğu kötü durum ve Osmanlı’ya duydukları sevgi; Japonya’ya ilişkin
olumlu izlenimler; Hindistan izlenimleri; seyahatinin sonunda İstanbul’a gelen vaizin II. Meşrutiyet sonrasndaki
İstanbul’a dair izlenimleri ve hayalkırıklığı anlatılmaktadır [3].
Tevfik Fikret ile polemik[
“Süleymaniye Kürsüsünde” adlı manzumede Akif, şair Tevfik Fikret’e para karşılığı inançlarını sattığı
suçlamasını yöneltmiştir[4]. Bu suçlamanın nedeni Fikret'in yedi yıl önce (1905) yazdığı ve kopya edilerek
çoğaltılmış olan (içeriği nedeniyle o yıllarda basılması mümkün değildi) “Tarih-i Kadim” adlı şiirindeki tanrının
varlığını sorgulayan dizelerdir. Böylece iki ünlü şair arasında “zangoç – molla sırat” polemiği başlamış; Tevfik
Fikret iki yıl sonra (Kasım 1914) yazdığı “Tarih-i Kadime Zeyl” adlı şirinde Mehmet Akif’in şiirindeki “zangoç”
yakıştırmasına “Molla Sırat” yakıştırması ile cevap vermiştir.
Kaynakça
1. ^ a b Ali Değirmenci, ‘Süleymaniye Kürsüsünde’ki Mehmet Akif, Haksoz Dergisi, Sayı 204, Mart 2008
2. ^ Zakir Avşar, Siyasal İletişim Bağlamında Bir Biyografi Çalışması: Mehmet Akif Ersoy , Sayı :30 Bahar 2010
3. ^ a b c Namık Kemal Karabiber, Süleymaniye Kürsüsündeki Vaiz: Abdürreşid İbrahim (1857/1944) , Mehmet Akif
Ersoy Üniversitesi Uygulama ve Araştırma Merkezi 1. Mehmet Akif Ersoy Sempozyumu, 2009 Erişim
tarihi:21.06.2011
4. ^ Yaşar Vural, Mehmet Akif ve Tevfik Fikret’in “Zangoç-Molla Sırat Kavgası” , Yaşar Vural sitesi, Erişim
tarihi:21.06.2011
Hakkın Sesleri
Vikipedi, özgür ansiklopedi
Kitap kapağı