You are on page 1of 4

Peri Ceketi

Slayt 2
Evvel zaman içinde, kalbur saman içinde, pireler berber iken...
Ben dedemin beşiğini tıngır mıngır sallar iken... Az gittim uz gittim, dere
tepe düz gittim...Çayır çimen geçerek, lale sümbül biçerek... Soğuk sular
içerek, bir kış bir güz gittim... Bir de dönüp ardıma baktım ki ne göreyim...
Bir arpa boyu yol gitmişim...
Masal masal martaval, işte size duyulmadık bir masal...

Slayt 3
Bir zamanlar, uzak ülkelerin birinde, dağların ardında, denizlerin kıyısında
koskocaman bir orman varmış... Bu ormanda da bir peri ailesi ormanın
koruyucusu olarak burada yaşarlarmış.

Slayt 4
Ormandaki her şeyin düzenli olarak sürmesi bu ailenin göreviymiş. Yavru
hayvanları korumak, nehirleri temiz tutmak, düşen kıvılcımları yangın
olmadan söndürmek hep onların göreviymiş...

Slayt 5
Yani sizin anlayacağınız işleri çokmuş bu ailenin. Ama ailenin tek oğlu bu
durumdan pek de memnun değilmiş. Ona göre yaptıkları o kadar da önemli
şeyler değilmiş. Yani ormandaki her şey kendi başının çaresine
bakabilirmiş.
Bu konuda babasıyla hep tartışırmış. Babasının istediği her işe itiraz
edermiş.

Slayt 6
Günlerden bir gün babası oğluna demiş ki:
“Seninle bir anlaşma yapalım. Sana bir görev vereceğim. Bunu
zamanında yaparsan bir daha senden bir iş istemeyeceğim.
Ama yapamazsan bir daha işlerini yaparken itiraz
etmeyeceksin. Var mısın?”
Oğlan, tüm görevlerinden kurtulacağını düşünerek heyecanla kabul etmiş.
Slayt 7
Babası demiş ki:
“Bana on gün içinde bir ceket diktirip getirmeni istiyorum.”

Oğlan hemen atılmış:


“Ondan kolay ne var? Hemen bir terzi bulup hallederim.”
demiş.

Slayt 8
Babası karşı çıkmış:
“O kadar kolay değil. Bu işi yapman için söyleyeceğim yolu
izleyeceksin. Sana beş ayrı ülke söyleyeceğim. Hepsinde sırayla
işin bir kısmını yapacaksın. İşte izleyeceğin yol:”

diyerek başlamış oğlanın yapacaklarını sıralamaya:


“Birinci ülkede çobandan yünleri topla.
İkinci ülkede yünleri iplik haline getirt.
Üçüncü ülkede iplikten kumaş dokut.
Dördüncü ülkede kumaştan ceketi diktirt.
Beşinci ülkede bir postacı ile ceketi gönder.”

Oğlan biraz dudağını bükmüş ama yine de yapabileceğini düşünmüş. Ne


kadar zor olabilirmiş ki...

Slayt 9
Oğlan hemen yola koyulmuş. İlk ülkenin adı “Gevezeler Ülkesi”ymiş.
Burada bulduğu çoban öyle çok konuşuyormuş ki, konuşmaktan işini
yapmıyormuş. Sürekli gevezelik yaptığı için oğlanın iki saatte bitecek yün
kırpma işi bütün gün sürmüş. Oğlan geceyi orada geçirmek zorunda
kalmış.

Slayt 10
Ertesi gün elindeki yünden iplik eğirmesi için diğer şehirdeki bir ustaya
gitmiş. Bu ülkenin adı “Cimriler Ülkesi”ymiş. Bu usta öyle cimriymiş ki,
sürekli daha az yün kullanacağım diye ipliği incelttikçe inceltiyormuş.
Bunun sonucu da iplik sürekli kopuyormuş. Bir türlü istedikleri kadar ip
saramamışlar. Sonunda tüm yünleri iplik haline getirdiklerinde tam iki gün
geçmiş.
Slayt 11
Oğlanın bir sonraki durağı “Unutkanlar Ülkesi”ymiş. Oğlan burada bir
dokumacı ustası bulup iplikleri verip istediği kumaşı tarif etmiş. Usta:
“Yarına hazırlarım, hiç merak etmeyin” demiş.

Ama elbette o kadar unutkanmış ki ertesi gün hiçbir şey hazır değilmiş.
Umursamaz bir şekilde:
“Aaa ben onu unutmuşum. Neyse, yarına hazırlarım merak
etmeyin”
demiş. Bu durum günlerce böyle sürmüş. Dokumacı her gün işi bir sonraki
güne atıyormuş. Sonunda oğlan çok sinirlenmiş ve adamın başında durup
kumaşı dokutmuş. Ama tam beş gün de zaman kaybetmiş.

Slayt 12
Oğlan dördüncü ülkeye vardığında sadece iki günü kalmış. Burası
“Ukalalar Ülkesi”ymiş. Burada oğlanın bulduğu terzi de ülkenin adına
uygun olarak çok ukala bir adammış. Kumaşı eline alır almaz
başlamış ukalaca yorumlar yapmaya:
“Bu kumaştan ceket çok iyi olmaz. İsterseniz size pantolon
dikeyim, belki bir de yelek... Hem bu mevsimde ceket
diktirmek gereksiz. Hem bu renk bu sene hiç moda değil...”

Oğlan adamı ikna edip ceketi diktirmek için çok uğraşmış, sonunda
başarmış.

Slayt 13
Son gün gittiği ülkede ilk bulduğu postacıya elindeki ceketi teslim etmiş.
Postacı iki saate kalmadan paketi istenen adrese götüreceğini söyleyip atına
atlamış. Oğlan sonunda kendisine sorun çıkarmayan biri ile karşılaştığı için
mutlu olmuş. Şehirde kendine yemek yiyecek yer ararken birden aklına
burasının “Üşengeçler Ülkesi” olduğu gelmiş. Hemen atına atlayıp
postacının peşinden eve doğru yola çıkmış.

Slayt 14
Bir süre gittikten sonra tam da korktuğu manzara ile karşılaşmış: Postacı
bir dere kenarında ağacın birinin dibinde uyukluyor. Yanında da oğlandan
aldığı ceket paketi... Oğlan hemen paketi kaptığı gibi gün batmadan
babasına yetiştirmek için dörtnala sürmüş atını. Tam süre dolarken
babasına yetişmiş.
Slayt 15
Babası saate bakıp oğlana:
“Son anda yetiştin. Sözümü tutacağım. Artık senden hiçbir şey
istemeyeceğim.” demiş.

Oğlan ise karşı çıkmış:


“Belki görevi yerine getirip ceketini sana yetiştirdim ama
iddiayı kazandığımı sanmıyorum baba. Çünkü üstüne düşen
yapmanın ne kadar önemli olduğunu çok iyi anladım bu
yolculukta. Bundan sonra ormandaki görevlerimi hiç
itiraz etmeden yapacağım, merak etme.” demiş.

Slayt 16
O günden sonra ormandaki tüm yaşam eskisi gibi hiç aksamadan devam
etmiş. Tıpkı bugün olduğu gibi...

You might also like