You are on page 1of 2

3.

HAFTA

Fransız Aydınlanma Düşüncesi ve Temel Filozoflar: P. Bayle, Montesquieu


İngiliz ve İskoç Aydınlanması’ndan sonra gelse de, Fransız Aydınlanması genel olarak
“Aydınlanma” adı, özellikle de Aydınlanma düşüncesi ile özdeşleştirilmiştir. Bu basit bir
karıştırma değil, “Aydınlanmanın ruhu”nun gerçek anlamda Fransız entelektüel hareket
tarafından belirlenmiş olmasından kaynaklıdır.

Bununla birlikte Fransız Aydınlanması, Hume ya da Kant gibi felsefe tarihine yön vermiş
filozoflar tarafından temsil edilmez. Ancak bilimcilik tartışmalarıyla, ilerlemecilik kavramıyla,
bütüncül din eleştirisiyle, toplumsal kurumlardaki reformist önerilerle; özellikle de
Encyclopedie ile Fransız Aydınlanması, Aydınlanmanın bütün karakteristik özelliklerini
sergiler ve yönlendirir.

Fransız Aydınlanması’nın temeli, İngiliz düşüncesidir. Montesquieu ve Voltaire, İngiliz


düşüncesinden, özellikle Locke ve Newton’dan etkilenmişlerdir. Locke’un etkisi Fransız
Aydınlanması’nda metot, bilgi kuramı ve metafizikte kendini gösterir. Fransız Aydınlanması,
İngiliz Aydınlanma’sına göre daha radikaldir. Çünkü bu ülkede geleneklerden kopuş daha
keskindir ve büyük bir kararlılıkla gerçekleştirilmiştir. Fransız Aydınlanması bir açıdan yıkıcı
ve eleştirel bir açıdan bakıldığında ise kurucu, yeni baştan inşa edici bir tavrı yansıtır. Bilgi
konusunda duyuları merkeze alır. Naturalist bir doğa anlayışına sahiptirler; insan bu doğanın
yasalarına bağlıdır. İnsanın ulaşabileceği en yüksek bilgi, bu yasalılık bilgisidir. Bu doğa içinde
insanı harekete geçiren biricik şey, hayatta kalma içgüdüsüdür; mutluluk çabası ve hazcılıktır.

Fransız Aydınlanması, tarihsel açıdan dönemlere ayrılır: 1) Erken Aydınlanma: Fontenelle 2)


Bağımsız Düşünürler: Montesqueiu, Condillac, Maupertius, La Mettrie ve Rousseau. 3) Olgun
Aydınlanma: Voltaire, D’Alembert, Diderot, d’Holbach. 4) Geç Aydınlanma: Condorcet ve
çeşitli fizyokratlar.

Pierre Bayle (1647-1706) Fransız Aydınlanması’nın habercisidir. Bayle, her türden


dogmacılığa karşı çıkar. Felsefe’nin Teoloji ile olan ilişkisine yönelik sert eleştirileri vardır.
Dinsel dogmalar ve akıl ile kurulan bilgi arasında bir sentez olanaklı değildir.
Temel eseri olan Tarihsel ve Eleştirel Sözlük, 18.yy felsefesinde büyük ilgi görmüştür. Diderot
çalışmalarını buradan edindiği problemler üzerinde geliştirir. Bayle’ın düşüncesinin temel
niteliği, “kuşkuculuk”tur. Özellikle de akla yönelik kuşkuyu derinleştirir. Pascal gibi o da her
şeyin akıl ile aydınlatılabileceği varsayımına karşı çıkar.

Charles Louis De Secondat Montesquieu (1689-1755), Fransız Aydınlanması’nın asıl sistemci


düşünürüdür. Siyaset felsefesi tartışmaları ile aydınlanma döneminin politik yaklaşımlarının
kaynağı olduğu kadar, modern toplumbilim ile siyaset biliminin kurucusu olarak kabul edilir.
“Güçler ayrılığı” tartışmaları, Fransız Devrimi’nin en önemli kaynağı olur.

Montesquieu’nun “güçler ayrılığı ilkesi”, bireysel hak ve özgürlükleri güvence altına almak
için yönetimde etkili farklı güçleri birbirinden ayırıp bu güçlerin bir dengede çalışmalarını
varsaymaya dayanır. Montesquieu, Locke’un öncülüğünü yaptığı yasama, yürütme ve yargı
güçlerinin birbirinden ayrılması gerektiği düşüncesini sürdürür ve geliştirir.

İran Mektupları’nda (1721) Avrupalıların karşısına yabancı bir kültürden seslenir. 18.yüzyıl
Paris yaşamını eleştirel bir bakışla değerlendirir; toplumsal koşulları, Fransız siyasetini,
kilisenin uygulamalarını, üniversitenin yapısını eleştirir. Fransa’nın mutlak devlet anlayışının,
kilisenin hoşgörüsüzlüğünün sert bir eleştirisidir.

Romalıların Büyüklüğü İle Çöküşünün Nedenleri Üstüne Düşünceler (1734), Tarih Felsefesi
bağlamında değerlendirilen bir kitaptır. Nedensellik ilkesinden hareket eden bir açıklama
biçimi vardır. Montesquieu burada devletlerin devamını sürdürmesinin, büyüme ve çöküşünün
genel ilkelerini inceler. Bu analizlerini karşılaştırmalı tarih okuması ile yapar.

Yasaların Ruhu (1748), Montesquieu’nun devlet felsefesi çalışmasıdır. Montesquieu, burada


toplumu biçimlendiren öğeleri açıklarken, daha önce hiç başvurulmayan siyaset dışı öğeleri de
(iklim gibi) açıklamalarına dahil eder; bir bölgenin iklimi, coğrafi konumu ve bölgesel
özellikleri ile yönetim biçimi arasında doğrudan bir ilişki kurar.
Montesquieu, Hobbes’un doğa durumundaki insan görüşüne karşı çıkar. Ona göre Hobbes,
insandaki, başkalarını egemenlik altına alma isteğinin ilk düşünce olduğu konusunda
yanılmıştır; bu akla yatkın değildir. Montesquieu’ya göre doğa durumundaki insanı karakterize
eden şey, “saldırganlık” değil, onun kendi “güçsüzlüğü”ne ilişkin bilincidir. Ayrıca, toplumun
kökeninde, insandaki toplumsal yaşama yatkınlığı vardır.

Montesquieu’ya göre devlet değişik istemlerin bir birleşimidir. Montesquieu, tarihteki üç ana
yönetim biçimi olarak düşünülen monarşi, aristokrasi ve demokrasi biçimindeki klasik ayrımı
yadsır. Onun sınıflandırması: 1) Erdeme dayalı “Cumhuriyet”, 2) Onura dayalı “Monarşi” 3)
Korkuya dayalı “Despotizm” dir.

You might also like