You are on page 1of 12

Alman Aydınlanması'na Genel Bir Bakış 1.

Taslak
14.03.2016

Atilla Arda BEŞEN1

1) Aydınlanmaya Genel Bir Bakış

Aydınlanma İngiliz Devrimi ile başlayıp Fransız Devrimi ile sona ulaşmış görünür.
Gerçek ise aydınlanmanın farklı tiplerinde süregelen değişim ve yapılardır. Bu
değişimi gerçekleştirecek olan ise kesinlikle Aydınlanma Filozoflarıdır.
Aydınlanmanın kelime olarak içinde neler taşındığında önem vardır.
Aydınlanmanın temel ilkeleri olan akılcılık (Rationalism), din eleştirisi, metafizik
eleştirisi, ilerlemecilik, devlet, siyaset, birey gibi alanlarda büyük tartışmalar
yapmışlardır ve aydınlanma çok farklı yollardan okunmuştur. Aydınlanmanın
fikirleri arasında reformcu yaklaşım, aydınlar despotizmi (Filozof Kral) ve liberal
düzeni de saymadan geçemeyiz, liberal düzende ise yurttaşlığın öncülü olan
mülk kavramı da aydınlanmanın konularından biri olarak aydınlanma
çalışmalarında karşımıza çıkacaktır.2 İlerde inceleyeceğimiz üzere Wolff,
Thomasius, Leibniz ile başlamış Kant, Fichte, Scheilling çok farklı yaklaşımlar
geliştirmiş, Schopenhauer ve Heiddegger farklı düşünce kapıları açmışlardır bu
yolda. Bu dönemde Aydınlanmayı insanın ergin olma durumu olarak
tanımlamak ve sunmakta yanlış olmayacaktır. Dönem Koşulları, savaşlar hemen
devamında düşünürlerin yaşadığı dönem ve o dönemin siyasi, toplumsal,
düşünsel, ekonomik olayların fikir biliminin aydınlanma yönünde gelişmesine
katkı sağlamıştır. Genellikle Kant, Fichte, Scheilling, Schopenhauer, Heiddegger
üzerinden gideceğimiz bu çalışmada Alman İdealizmi'nden aydınlanmasına
düşünce, devlet, ben kavramlarını tartışıp karşılaştıracağız.

1.1) Aydınlanmanın Genel İlkeleri

1.1.1) Akılcılık

Aydınlanma mantığına göre insan aklı yalnızca kendinde bulur. Akıl artan bir
duyudur. İnsanların kendi aklını tanıması onların birçok özelliklerinden
1
İstanbul Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler 4. Sınıf Lisans Öğrencisi
2
Mehmet Ali Ağaoğulları Batı'da Siyasal Düşünceler 515-539
Bkz. Yrd. Doç. Dr. Savaş Yıldırım, Melis Engineri Aydınlanma Çağı Felsefesi
kaynaklanır. Kültürleri, çevreleri insanın kendi için en yararlı olan seçimi
yapmaya yöneltir bunu direkt olarak yapan ise akıldır. Akıl ben demektir, benin
en üst seviyedir.

1.1.2) Din Eleştirisi

Aydınlanma düşünürleri açıkçası dinle aralarını iyi tutmamışlardır. Reformist bir


Hristiyanlık ya da ateizm yolunu seçmişlerdir. Burada önemli bir nokta ise dine

neden karşı olduklarıdır. Bunu açıklamak zor olmakla beraber basit bir deyişle
kolaydır. Din (Kilise) Orta Çağ'dan beri hatta Orta Çağ'ın gerisinden bu yana
kendini insan aklının yerine koymuş insan yerine kendisi karar vermiştir. Kilise
vicdani ve düşünce bağımlılığının yanı sıra siyasette de önemli roller almıştır.

1.1.3) Metafizik

Aydınlanma gerçek ve bilgi konularında empirik yaklaşımı esas olarak kabul


etmiştir. Metafiziği dinin bir kalıntısı olarak görmüşlerdir. Bu yüzden de
metafizik eleştirisi de kaçınılmaz olmuştur. Onların kahramanı bilimdi.

1.1.4) İlerlemecilik

Aydınlanmanın akılcılığı bizi nasıl onun bilimciliğine götürüyorsa bilimci yapısı


da ilerleme fikrine götürüyor. Burada ilerleme uygarlıklar bazında ilerleme
olarak karşımıza çıkacaktır.

1.1.5) Liberalizm-Birey

Aydınlanma düşünürleri erdemli bir insanın bu dünyada yokluk içinde


yaşamasına karşıdır. Birey erdemliyse özgür olmalıdır. Erdemlilik bireyin sahip
olabileceği bir şeydir; fakat özgür düşünce (Özgürlük) bireyin sahip olmak
zorunda olduğu hakkıdır. Locke'un üçlemesi ''Hayat, özgürlük, milliyet''
sonuncuyu ''mutluluğu arama'' olarak değiştirir aydınlanma filozofları. Temel
olan bireyin mutluluğudur.

1.1.6) Devlet, Siyaset, Ahlak

Bu 3 başlık içinde aydınlanmacı filozofların belli başlı fikirleri ve tartışmaları


vardır. Bu araştırmanın da öncelediği gibi belli filozoflar üzerinden Alman
Aydınlanması'nı belli şekillerde açıklayacağız. Fichte'nin organik devlet yapısı
Kant'ın uluslararası üstü devleti gibi.
1.2)Aydınlanma Dönemi Siyasi Yapı

1740-1880 Arası bir dönemin siyasi yapısını ayrıntılı anlatmak burada mümkün
olmayacaktır; fakat siyasi durumları genel bir çerçeve etrafında sunmak yerinde
bir konu olur.

1740-1789 arası dönemde Avrupa derin bir siyasi yapı mevcuttu, derinden kasıt
49 yıl sonra gerçekleşecek olan Fransız Devrimi'nin hazırlık dönemi olacaktı.
İngiltere Amerika'daki kolonileri ile uğraşıyordu. Fransa'yı 7 yıl savaşları çok
zorlamıştı. İngiltere bu savaştan deniz gücü pekişmiş olarak çıkacaktı. Fransa
İngiltere ile savaştan yeni çıkmıştı ve Amerika'daki kolonilerin isyanına
inanılmaz bir maddi yardım sağlıyordu. Bunu yapmasının bir sebebi de
İngiltere'ye olan ''İntikam'' duygusuydu.1789 yılına gelindiğinde siyasi ve
ekonomik baskı inanılmaz bir hal almış şekilde halktan devlete yansıyacaktı. II.
Frederick ile yükselen Prusya kendine avantaj sağlasa da bu Frederick'in ölümü
ile son bulacaktı. 1789'dan 1815'e kadar olan dönemde Avrupa Ahengi'ni
görecekti Avrupa (1800-1815) Milliyetçilik, liberalizm gibi düşünce akımları
imparatorlukları tehdit edecekti. Napolyon kendi ülkesinde çıkan bu fikirleri
savaşlarla tüm Avrupa'ya yayacaktı. asıl amacı da milletleri imparatorluklara
karşı uyandırmaktı ve kendi kontrolünde bir Avrupa için bu gerekliydi. 3

1815-1880 işte tam bu dönem Avrupa'nın dağıldığı kısım milli birliklerin özellikle
İtalyan ve Alman birlikleri sağlanacaktı. Neredeyse 100 yıldır kıtada olan bu
inanılmaz bir şekilde Avrupa'da güç dengesi ve güç geçişi oluşturuyordu ve bu
ortamda oluşan devlet, düşünce, birey fikirlerini ele alacağız Alman
Aydınlanması'nda Romantiklerin katkısının küçümsenemeyeceği ''Milletin''
aydınlanması bizi farklı boyutlara ve fikirlere götürecek.

2) Alman Aydınlanması

2.1) Alman Aydınlanması'na Genel Bir Bakış

Alman Aydınlanması bize orijinal veriler sunmakla birlikte aydınlanma


düşüncesine katkılar yapmıştır ve aynı zamanda kendi karşıtını yaratmıştır.
3
Bkz. Norman Rİch Great Power Diplomacy 1814-1914
Bkz. Roy Bridge and Roger Bullen The Great Powers and The European States System 1814-1914
(Aufklarüng x Sturm und Drang) Alman Aydınlanması, aydınlanma felsefesinin
bitişi olarak görülebilir; ama aynı zamanda aydınlanma felsefesinin sınırlarını
genişleten yine Alman Aydınlanması'dır.

Aydınlanmanın sınırlaması Kantçı bilgi ve etik demekken bu fikrin aşılması


Sturm und Drang, romantizmi, Alman İdealizm'ini, Alman idealist tarih
felsefesini hatırlatacaktır. Almanya aydınlanmayı 30 yıl savaşlarının etkisinde
yaşamaya başladı, küçük devletlerin oluşturduğu siyasi yapı aydınlanmayı
yeşertecek ya da yaşatacak yetiye sahip değildi. Kant devrimin yukarıdan
geleceğini düşünüyordu. Frederick döneminde toplumsal gruplarda bir
canlanma oldu, ifade özgürlüğünün burada rolü büyüktü. Alman Aydınlanması
gerçek olanın akılcı olmasıyla ilişkili olacaktı.

2.2) Christian Thomasius, Christian Wolff ve Leibniz

Leibniz Alman Aydınlanması'nın temelini oluşturan filozofların başında gelir.


Ona göre dünyanın, varlıkların temelinde monadlar vardır. Monadlar kendi
kendilerine hareket edebilir ve düşünebilirler monadların özü ise kuvvetleri
olduğu için görünmezlerdir. Monadları maddecilerden ayıran ise kendi
kendilerine hareket edebilmeleridir. Monadların herbirinin edimi, geçmişin
sonu geleceğin belirleyicisidir.

Leibniz ve arkasından gelen Wolff ve Thomasius Spinoza'nın Heretizmine


karşıydı. Kendi felsefesi Spinoza'ya cevaptı aslında. Wolff ve Thomasius ikisinin
de kaynağı hem metafizik hem de din sorununa bir çıkış noktası aramaktı.
Thomasius ve Wolff felsefenin pratik yarar amacı gütmesini savunuyorlardı.4
Thomasius ile aydınlanmayı bağdaştıran nokta ise insanın aklının kötülüğü
kaldırabilecek olmasıydı. Wolff ise Almanların Hocasıydı ve felsefeyi ikiye
bölmüştü. Teorik felsefe ve pratik felsefe; teorik felsefe ontolojik bir yaklaşımda
iken pratik felsefe siyaset, hukuk gibi alanlara sahip olacaktı. Leibniz ise Wolff
üzerinde çok etkili olacaktı, Kant ise Wolff'tan etkilenerek karşımıza çıkacaktı.
Wolff'un Leibniz'den etkilendiği bu temel noktalar ise, uyum ideası, süreklilik
ilkesi ve akıl yasası idi.

2.3) Aydınlanma Üzerine (Immanuel Kant)

4
Ahmet Çiğdem Aydınlanma Düşüncesi Alman Aydınlanması 2013
Kant aydınlanmayı insaın kendi suçundan dolayı düşmüş olduğu ergin olmama
durumundan kurtulması olarak tanımlar. ''Sapare Aude''5 aydınlanmanın ana
temasıydı. İnsanlar birçok sebepten ötürü bütün yaşamları boyunca kendi
rızalarıyla erginlikten yoksun olmuşlardır. Bunun sebepleri korku ve tembellik
olarak gösterilebilir. İnsanları bağlayan diğer bir konu ise dogmalar ve
kurallardı. Bu iki kavramı korkuya da bağlayabiliriz. Dogmalar din, itaat ise
kurallar itaat ve din, toplumsal statü, dönemin toplumsal koşulları, siyasi
koşulları şeklinde birçok sebep saymak mümkündür. Korkular, dogmalar,
kurallar insanı ergin olmaktan alıkoymuş mudur ? Evet koymuştur. Kant'a göre
aydınlanma için özgürlükten başka bir şey gerekmez. Aklı her yönüyle ve her
bakımdan çekinmeden kitlenin önünde apaçık olarak kullanmak özgürlüktür.
Toplumda belli sınıfların ise aklı özgür kullanması tehlikelidir askerler,
bürokratik hiyerarşi sahibi gibi kimseler aklı kullanmakta özgür olsalar da başka
kararlara itaat etmek zorundadırlar. İnsan aydınlanmadan bu yana dine ve
sisteme bağlılığın ötesine geçmeye çalışmaktadır. Günümüzde bile
aydınlanmanın bu mücadelesi devam etmektedir. Yöneticiler ise insanların
onurlandırdığı kimselerden öteye geçememektedir.

3) Alman İdealizmi

Alman İdealizmi Kant'tan çıkma bir şekilde Fichte, Scheilling, Schopenhauer gibi
isimler üzerinden temsil edilecekti. Kant'a göre koşulsuz buyruğa ve ahlak
yasasına duyulan inanç, bizi agnostisizmden, materyalizm ve determinizmden
kurtarır. Hatta Kant nihai gerçekliği bilmemizi sağlayan şeyin ahlak yasasına
beslediğimiz inanç olduğunu vurgular. Kant'ın ahlak yasası özgürlük ve ideal
düzenin ana noktasıdır, ana fikridir. Alman İdealistlerine göre ideal ilke, klasik
akıl ile pratik aklı birleştirip kategorileri düzenleyerek bilgimize bilgi kazandırırız.
Alman İdealizmine göre bu yüzden felsefe her şeyi açıklamaya yeteneği olan bir
bilim olmalıdır.

3.1) Fichte

Kant'a göre gerçekten var olan şeyleri bilmemiz mümkün olmayabiliyordu, fakat
Fichte var olan şeyle bu şeyin bilinmemezliği arasındaki uyumsuzluğuna
katılmıyordu. Fichte'ye göre bir nesne hakkında var olduğunu belirtmemiz onun
hakkında bir şeyler bildiğimizi belli eder.6 Fichte bu konuda hocasının tam tersi
5
Sapare Aude: Kendi aklını kullanacak cesareti göster. Immanuel Kant What is the Enlightenment ?
6
Ahmet Cevizci Felsefe Tarihi Alman İdealizmi Fichte
görüşü benimseyecektir. ''Var olan her ne ise bilinebilir olandır.'' Fichte
metafiziğinde ise Kant felsefesinden yola çıkar, Kant felsefesinde neyin
tanımlanmaya muhtaç duyduğunu ve tanımlama sürecinde hangi yönteme
ihtiyaç duyulduğu sorularını sorar.

İdealist olarak Fichte realizm karşıtıdır. Düşünce varlıktan üretilemez. Düşünce


varlığın içinde değildir. Fichte'ye göre insanın asıl özü ahlakidir. Determinizm
insanın değer ve onuruna aykırıdır. Fichte doğrudan ahlaki olarak insanın
özgürlüğünü dile getirir ve onun felsefesi özgürlük fanatizmidir.7 Bir bakıma
Fichte'ye göre iyi; yapmak ve yaratmak iken kötü; tembellik ve işsizliktir.
Felsefesinde kullanacağı 3 kavramı ya da olguyu unutmamak gerekir. ''Özgür,
etkin, mutlak ben.''

Akıl pratik niteliktedir ve etkim ben olarak ben olmayana üstündür ve Fichte
mutlak beni artık düşünmek olarak değil eylemek olarak görüyordu.

Fichte'nin asıl amacı tüm Alman İdealistlerinin olduğu gibi bir sisteme varma
isteğiydi. Kant'ın düşüncelerini ilerletip sisteme oturtma amacı vardı. Kant'ın nu
noktadaki Kritisizm felsefesi (Doğru ve yanlış bili yollarını ayırıp eleştirmek
isteyen bir öğreti) yerine sistematizm geçmeli diye düşünmekteydi Fichte. Tabi
ki bu durumda Fichte felsefeye bilinçten başlayarak ilerleyecekti. Fichte
bilinçten bahsederken genel bilinci ele alıyordu. Kant'ta ise bu
''Transzendentale Apperzeption''8 diye geçen ''aşkın ben'' idi. Empirik özel ben
ile kendimizin subjektif dünyasını yaşıyorken aşkın ben ise hepimiz için
geçerliliği olan objektif bir dünya tasarımı yapmaktaydı.

Bilinç etkin bir şeydir ve düşünüyorumdan ziyade eyliyorumdur çerçevesinde


bakan Fichte bununla birlikte felsefesini teorik felsefeden pratik felsefeye
kaydırmış oluyordu. Fichte için diyalektik aslında düşünme yöntemlerinden biri
olacaktı.

Fichte devlet hakkında da birkaç görüş öne sürecekti ve bunlar içinde önemli
olanlardan bir tanesi ''Organik'' devlet tanımıydı. Fichte aslında modern
devletin tanımını yapıyordu. Tıpkı bir insanın vücudundaki organların işbirliği
gibi devletinde organları olduğu ve bunlarında kendi aralarında işbirliği içinde
olduğunu savunmaktaydı. İnsanın bir organın çökmesi demek hastalık demekti.

7
Macit Gökberk Felsefe Tarihi Alman İdealizmi Fichte.
8
Macit Gökberk Felsefe Tarihi Alman İdealizmi Fichte ve Kant
Devletin bir kurumunun çökmesi demek kriz ve sistemin çökmesi olarak
adlandırılabilecekti. İnsan vücudu ve devlet arası bağ tartışmaya değer ve hala
tartışılan bir konu olacaktı.9

3.2) Scheilling

Scheilling ömrü boyunca birçok araştırma yapmış ve araştırmalarının


doğrultularını birçok kez değiştirmiştir. Kendi ile çelişkiye düşmekten hiç
korkmamıştır. Scheilling'in felsefesini 5 kısma10 ayırabiliriz.

 Doğa Felsefesi
 Transsendental İdealizm Felsefesi
 İdentite Felsefesi
 Özgürlük Felsefesi
 Din ve Mitoloji Felsefesi

Her felsefesini tek tek açıklamak bu yazıda mümkün olmayacağı için


Scheilling'in genel fikirlerinden bahsetmekte yarar görüyorum Scheilling asıl
özgün başarısını doğa felsefesi ile sanat felsefesi ile gerçekleştirmiştir.
Scheilling, Kant ve Fichte'nin teoloji kavramındaki duraksamaları açıp yalnız
organik doğayı değil bütün doğayı teolojik bir yapı olarak görmüştür.

Fichte bahsettiği doğayı yani ben olmayan kavramını ben koyup yaratıyordu.
Scheilling ise bu yaratılışı benin dışına çıkarmakla objektif doğaya
aktarmaktaydu. Fichte ile Scheilling birbirlerine ters yönde felsefe
geliştirmekteydi. Fichte benin içine girerken Scheilling benin dışına doğru
uzanıyordu.

Scheilling'in İdentik felsefesinde ise bir durum vardır. İki ayrı şey aslında özce
aynı olabilirler, doğa ile tin identik türlerdendir.

Scheilling Fichte'nin yaptığı teorik ve pratik teorilerin yanına bir yenisini daha
eklemiştir. Bu ise ''estetik bilinçti'' Scheilling'e göre felseefe sujenin doğayı nasıl
tasarladığı ile ilgilenmeliydi. Doğadaki yaratıcılık sanatçının yaratmasıyla
ilişkilendirilebilirdi; çünkü estetik durum ve bilinç sanatçıda var olan bir
olguydu. Filozoflarda aslında bir sanatçıydı. Estetik bilince sahiptir filozoflar da.

9
Umut Özkırımlı Milliyetçilik Kuramları sf. 38 Doğu Batı Yayınları
10
Macit Gökberk Felsefe Tarihi Alman İdealizmi Scheilling
Fichte ve Scheilling'in ayrıldığı nokta işte burasıydı. Fichte'de benin temel
niteliği eylemken Scheilling'te estetikti.

Scheilling sanatçı gücü profilini tarih felsefesi içinde kullanır. Tarih doğadan
başkadır. Doğanın nasıl belli bir amaca doğru geliştiği araştırılıyorsa tarih
felsefesi de insan hayatındaki gelişmeyi ve ilerlemeyi konusu ve amacı olarak
ele alır.

Scheilling, Kant ve Fichte'den belirli noktalarla ayrılmaktadır. Fichte ve Kant


ahlaki görüşler üzerinde dururken Scheilling estetik üzerinde durmaktaydı.
Fichte'de olduğu gibi ben doğa ile birleşik değildi, doğa benden ayrı bir
kavramdı. Scheilling özdeşlik feslefesi ve objektif idealizm ile Alman idealizmine
bir romantik olarak çok farklı bir boyut katmıştır.

4) Düşünce, Akıl ve Birey

Düşünürler birçok konuda fikirlerini ve araştırmalarını ilerletmişlerdir Fichte'den


Scheilling'e, Schopenhauer'den Heiddegger'e şimdi sıra düşünce, akıl, birey
konularında aslında her aydınlanmanın ana konusu olan başlığın Alman
düşünürlerdeki oluşumuna bakacağız.

''Akıl insandaki en yüksek şeydir.....

Eğer akıl insana kıyasla Tanrısal ise o zaman ona uygun hayat da insan
hayatına kıyasla Tanrısaldır.''11

4.1) Schopenhauer

İnsanın düşünme yetisi önemli ve büyük bir yetidir en yücesi ve en üstünüdür


özelliklerin. Schopenhauer ise tam olarak bu durumu insanlara anlatmak
isteyecekti. Onun önem verdiği en önemli şey kendi kendine düşünmeyi
öğrenmek ve uygulamaktı. Kendi kendine düşünmek Kant'ın ergin olma
durumuyla uyum içinde bir teori olarak karşımıza çıkacaktır. Schopenhauer'e
göre insan azıcık düşünü şeyi bili. Bilmek düşünmeyi getirir. Okumak tek bir
düşünceyi sağlamaz. Doğasına uygun yere götürür insanı.

''Forever reading, never to be read.''12

11
Aristotales, Nikomakhos'a Etik (X. Kitap 1177b-1178a)
12
Pope (Dunciad III, 194.)
Hakikat ve hayat insanın kendi düşüncelerinin tercihindedir. Buna devlet düzeni
de (Yöneticilerin seçilerek onurlandırılması), toplum yaşam ve düzeni de, kişisel
kararlar da dahil birçok şey tercih ve düşünme meselesidir.

Schopenhauer için düşünen insan değerlidir. Okumuş insan ise sistematiktir,


belli kalıpların içindedir. Düşünen insan için kendi bulduğu bilgiler tabii uzuvu
gibidir. Bu bulduğu bilgilerin yazıldığını okuyarak gördüğünde ise haklı bir gurur
yaşayacaktır. Peki asıl soru şu; Düşüncelerin bittiği yerde mi okumalıyız ?

Burada kararların olgunluğuna gideriz. Düşünceler her zaman gelmez onların bir
gelme zamanı vardır gelmeyi bekledikleri. Düşünemediğimiz zamanları
okuyarak ikame edebiliriz. Schopenhauer çok okuyup çevresini görmeyen ve
unutan insanlara Kitap Filozofu gözüyle bakmaktadır. Onların düşünceleri 2.
eldir diye de devam etmektedir. Düşünürleri 2'ye ayırır bu noktada:

 Kendileri için düşünenler (Lichtenberg)


 Doğrudan başkaları için düşünenler (Herder)

Burada Seneca'dan alıntı yapmak güzel olacaktır. ''Alteri vivas oportet, si vis tibi
vivere.'' (Eğer kendin için yaşamak istiyorsan başkası için yaşamalısın.) tersine
çevirirsek eğer ''Tibi cogites oportet, si omnibus cogitasse volueris.'' (Eğer
herkes için düşünmeyi istiyorsan, kendin için düşünmelisin.)

Son olarak Schopenhauer'e göre büyük zihin dışarıdan bir müdahaleye maruz
kalırsa ya da ilgisi başka yere kayarsa üstünlük ve ayrıcalığını kaybeder. ''Never
interrupt!''13

4.2) Heiddegger

Heidegger'e göre akıl düşünce ile açılır ve düşünce nedir dediğimizde en çok
düşünce uyandıran karşımıza gelir ve bunu sorgulayıp en çok düşünce
uyandıran nedir diye sorduğumuzda henüz düşünemediğimiz olduğunu anlatır.
Bu durum bilinmemezlik düşünceye çağırandır aynı zamanda. Düşünemediğimiz
şey bize sırt çevirendir. İnsan kendisini sırt çevirene doğru götürür, bu yüzden
insan işaretçidir.14

Peki bizi düşünmeyi emreden nedir ?

13
Asla Müdahale Etme ya da Kesintiye Uğratma
14
Düşüncenin Çağırısı Say Yayınları
Bizi düşünmeye çağıran özümüzdür. Bilmediğimiz ve en çok merak uyandıran
bize sırt çeviren özümüz.

4.3) Kant

''Kendini Yönlendirmesi''15 kavramı üzerinde düşünmeliyiz. Birey ve düşünce için


Kant aklı ikiye böler pratik yöne ve teorik yön. Saf Aklın Eleştirisi eserinde de
akıl ve düşünce konularında belli şeylere değinmiştir. Saf Aklın eleştirisi aklında
özgürce kullanımına bir çağrıdır tıpkı insaın ergin olma durumu gibi. Saf aklın
eleştirisinde birçok aklın ve düşüncenin özgür düşünceyle ortaya çıkacağı ve
bunun anarşi sorununu doğurabileceği üzerinde durmuştur Kant ve bu sorunu
da ''Akıl Mahkemeleri'nin''16 çözeceğini düşünmüştür. Saf aklın eleştirisinde ele
aldığı önemli bir noktada teorik aklın bilgi edinme işlevini anlatırken ortaya
çıkardığı Transandental yöntemdir.

Kant'a göre düşünme özgürlüğü sivil zorlamaya karşıdır. Düşünme özgürlüğü


elimizden alınamaz kendi kendimize düşünüp karar verme ''ergin olma'' 17
yetisine sahibizdir. Düşünce özgürlüğünü vicdan cebirinin karşısına koymak
gerekir. Akıl kendisinin verdiği yasalar dışında hiçbir yasaya tabi değildir ilk
başta da söylediğimiz gibi bu cümle anarşi kavramını ortaya çıkarabilecek bir
cümle yapısına sahip ve bu yüzden aklın mahkemesi kavramı öne çıkmaktadır.

Düşünce, birey ve akıl aslında özgürlükçü bir üçlü ve dolayısı ile birbirlerine
bağlı ve birbirleri olmadan bir anlam taşımayan olgulardır. Düşünce bireyin
kendisini temsil ederken akıl düşünceyi oluşturmakla görevli hale gelir. Kant,
Schopenhauer ve Heiddegger gibi filozofların düşünce, akıl, birey olgularına
nasıl yaklaştığını incelemeye çalıştık, genel bir çerçeve çizdik.

5) Sonuç

Aydınlanma ve Alman Aydınlanması özellikle Kant, Fichte, Scheilling,


Schopenhauer, Heiddegger üzerinden gitti. Bunun en önemli sebebi benim
aklımda oturttuğum modern sistemin ve bunun içinde devlet, düşünce, insan
yapılarını anlaşılabilir kılmaktı. Özellikle Alman idealizmi ve Alman romantizmi
yurttaşlık, milliyetçilik, liberalizm, devlet-birey gibi konularda modern dönemin
temellerini oluşturmuşlardır. Alman aydınlanması, aydınlanmayı çok farklı bir
15
Düşüncenin Çağırısı Say Yayınları Kişinin Düşünerek Yönünü Tayin Etmesi Ne Anlama Gelir ? Immanuel Kant
16
Siyaset Felsefesi Tarihi Immanuel Kant sf. 311
17
Immanuel Kant Aydınlanma Nedir
boyuta sokmuş ve geniş bir ufuk açmıştır. Belki de Aydınlanmanın
aydınlatılmasının başlangıcı Alman aydınlanması ve günümüzde bile etkilerini
göstermektedir.

Sonucu çok uzatmaktan çok zevk almıyorum; ama bir öneride bulunmak
istiyorum. Modern sistemin analizinde gerek yurttaşlık gerek milliyetçilik gerek
düşünce yapısı gerek devlet gibi konularda romantiklerin ve idealistlerin
fikirlerini göz ardı etmemek gerekir. Schopenhauer'in dediği gibi bu konularda
düşünün sonra okuyun, düşünemediğiniz zaman okumayla bu boşluğu ikame
edin.

Atilla Arda Beşen

KAYNAKÇA

Kitaplar

 Lucien Goldmann Aydınlanma Düşüncesi Doruk Yayınları Şubat 1999


Çeviren Emre Arslan Bilim ve Politika Dizisi 2
 Say Yayınları Düşüncenin Çağırısı 2015 Basım
 Martin Heiddegger Düşüncenin Çağırdığı
 Macit Gökberk Felsefe Tarihi Ankara Yayınevi 1967 sf. 391-449
 Siyaset Felsefesi Tarihi Doğu Batı Yayınları sf. 309-326
 Batı'da Siyasal Düşünceler Sokrates'ten Jakobenlere Editör: Mehmet Ali
Ağaoğulları İletişim Yayınları 4. baskı sf. 515-539
 Immanuel Kant What is Englihtenment ? Penguin Books 2009
 Immanuel Kant Perpetual Peace A Philosophical Sketch Penguin Books
2009
 Immanuel Kant Saf Aklın Eleştirisi
 E.R. Bridge and Rodger Bullen The Great Powers and The European
States System
 Ahmet Cevizci Felsefe Tarihi Say Yayınları
 Napaloen and Europe Chapter 7 Nationalism
 Umut Özkırımlı Milliyetçilik Kuramları
 Immanuel Kant Saf Aklın Eleştirisi
 Gottfried Leibniz Monadoloji Haziran 2011 Pinhan Yayınları
 Ahmet Çiğdem Aydınlanma Düşüncesi İletişim Yayınları 2013
 Beck, Lewis White Early German Philosopy, Kant and His Predeccors, The
Belknap Press 1969

Makaleler

 Yrd. Doç. Dr. Savaş Yıldırım, Melis Engineri Aydınlanma Çağı Felsefesi
 Immanuel Kant Aydınlanma Nedir ?
 Immanuel Kant Ebedi Barış Üzerine Felsefi Deneme Ankara Üniversitesi
Siyasal Bilgiler Fakültesi Yayınları

You might also like