You are on page 1of 14

A.

ŞEKİL YÖNÜYE İNCELEME


Romanın İsmi: Toprak Ana
Romanın Yazarı: Cengiz Aytmatov
Romanın Basıldığı Yer ve Tarih: Kazakistan- 1963
Romanın Yayınevi: Ötüken Neşriyat
Romanın ebatları: 12 cm x 19,5 cm
Romanın Sayfa Sayısı: 135
B.İÇERİK YÖNÜYLE İNCELEME
1.Romanın Özet
Kitap Tolganay’ın çok sevdiği tarlası Toprak Ana ile
konuşmasıyla başlar. Toprak Ana’nın buraya ilk gelişini
hatırlıyor musun? sorusuyla hikaye başlar. İlk başta
Tolganay’ın küçüklüğünü anlatmaktadır. Tolganay
küçüklüğünde çok yaramaz bir çocuktur. Tolganay’ın babası
tarım işçisidir. Dedesi, borçları yüzünden ırgat olarak
çalışıyordur. O zamandan beri sülalesi toprakla uğraşıyordur.
Tolgonay büyüdüğünde güzel, albenili bir kız olur. Bir hasat
mevsiminde Suvankul ile karşılaşır. Tolgonay o zaman onyedi
yaşında, Suvankul ise ondokuz yaşındadır. Suvankul’un
giyecek bir gömleği bile yoktur. Suvankul cılız, güçsüz gibi
gözükse de güçlü omuzları, güçlü kolları vardır. Hiç kimse
onun gibi hızlı çalışamaz, onun kadar iş üretemez. Tolgonay
‘da çalışkan, hızlı bir işçidir ama Suvankul kadar değildir.
İkiside erken saatlerde çalışmaya giderler. Yavaş yavaş
birbirlerine aşık olmaya başlarlar. Yaz demeden, kış demeden
çalışırlar. Kendilerine bir ev yaparlar, koyun alırlar. Ondan
sonra ard arda üç çocukları olur. Kasım, Maysalbek ve Caynak
isimler. Suvankul, Zareçye’de traktör ve motor kursu alır.
Traktör sürücüsü olur. Suvankul köye ilk traktörü getirir.
Kasım ve Maysalbek babaları gibi boylu ve çeviklerdir. Caynak
ise annesine benziyordur. Kasım babası gibi ilk önce traktör
sürücüsü sonra biçerdöver sürücüsü olur. Maysalbek ise aile
evinden ayrılan ilk kişidir. Çünkü okumak, öğretmen olmak
istiyordur. Caynak ise evde pek durmaz çünkü Kolhozda
Komsomol başkanı seçilmiştir. Suvankul eski işi olan ekip
başına geri dönmüştür. Sonra Kasım evlenir. Adı Aliman olan
gelin dağ köyü Kayındı’dan gelmiştir. Güzel, saygılı ve hamarat
bir kadındır. Aliman çiçekleri çok sever sürekli kocasını çalıştığı
biçerdövere çiçek bırakır. Maysalbek mektup yazmıştır. Yaz
tatilinde köye gelemeyeceğini yazmış staj için Isık-Göl tarafına
gideceğini söylemiştir. Tarlada çalışırken çayın ötesinde dört
nala gelen bir atlı görünür. Atın üstündeki bir Rus
delikanlısıdır. Kasım biçerdöveri değirmen yakınlarında
çalıştırıyordur. Biçerdöverin motoru birden susar. Sonra
Aliman çığlık atar ve bağırır. Tolgonay yanına koşar. Herkes
biçerdöverin yanına birikmiştir. Oraya gelen Tolgonay,
Aliman’la Kasım’ı görür biçerdöverin başında. Kasım Tolgonay’
savaş çıktığını söyler. Tolgonay ağlamaya başlar. Tolgonay’ı
gören diğer kadınlarda ağlamaya başlar. Kasım herkese hasat
işini bitirmeleri gerektiğini söylemektedir. Rus delikanlısı
Caynak’a benziyordur. Rus delikanlısı köydeki çocuklardan
birine, başkarmanın yanına gitmesine, bölge merkezindeki
toplantıya katılmaları gerekli olduğunu söylemesini istedi.
Sonra köylüler silkelendi hasatı yetiştirmeye çalıştılar. Bir gün
Aliman koşarak Tolgonay’ın yanına gelir ve Kasım’ın askere
çağırıldığını haber verir. Tolgonay bunun er ya da geç
olacağını biliyordur. Tolgonay Alimana hamur yoğurmasını
söyler. Tolgonay yerden kalkamıyordur. O sırada Caynak at
arabasıyla çıkagelir. Tolgonayı kaldırır ve götürür. Eve gelince
Alimanı ağlar halde bulur. Kasım akşamüzeri gelir. Aliman
koşarak kasımın boyuna sarılır. Sabahleyin şafak sökerken
sevk yerine ulaşmak için köyden ayrılırlar. Sevkiyatın
yapılacağı ilçe merkezinde ana-baba günü yaşanmaktadır.
Yoklama alınmaya başlanır. Herkes burada demeye başlar
sonra Kasımın ismi okunur. Kasım ailesini köye dönmeye ikna
eder. Caynak ilçede kalmıştır gidicek gençleri briska ile
istasyona taşıyordur. Gece evlerine dönerler ve Tolgonay
ağlamaya başlar. Ertesi gün kasım veda etmek için eve
uğrama izni almıştır. Kasım bütün arkadaşlarıyla vedalaşır.
Sonra Kasım ailesiyle de vedalaşır. Uzaklarda savaş bütün
şiddetiyle sürüyordur. Kalanlar biçmeyi bitiremedikleri
ekinleri yetişmeye çalışıyorlardır. Kasımın gidişinden bir hafta
sonra Maysalbek’ten mektup gelir. Mektupta askerlik
şubesinden çağrıldığını ama şimdilik cepheye değil şehre
gidecekleri yazıyordur. Onlarla vedalaşamadığı için
üzülmemelerini istiyordur. İkinci mektubu Novosibirisk’ten
yazmıştır. Yedek Subay Okulunda kur gördüklerini söylemiştir
bir de fotoğraf göndermiştir. Kışın ortalarına doğru Kasımdan
mektup alırlar. Mektupta cepheye hareket ettiklerini
bildiriyolardır. Suvankul’u da sık sık askerlik şubesine
çağırmaya başlarlar. Suvankul’u da askere çağırırlar. Tolgonay
donakalır bir süre. Suvankul gelir. Tolgonay’ a eve gidelim
demiştir. Suvankul sigara üstüne sigara yakıyordur. Tolgonay
ağlıyordur. O akşam Tolgonay’ı kolhoz idare merkezin
çağırırlar. Yeni başkarma Usanbay Tolgonay’ı yeni ekipbaşı
yapar. Suvankul’u ana yola kadar uğurlar. Suvankul Caynak’ın
briskasına biner ve giderler. O günden itibaren Tolgonay
ekipbaşı görevine başlamıştır. Köyde hiç sağlam adam
kalmamıştır. Ürün olarak ne kaldırırlarsa orduya
gönderiyolardır. İki aydan beri Kasım’dan mektup
gelmiyordur. Bir kış sabahı Tolgonay’a telgraf gelir. Telgraf
Maysalbek‘ten geliyordur. Maysalbek tren istasyonunda
geçecektir ve geçerken Tolgonayı görmek istiyordur. Tolgonay
eve doğru koşar ve hazırlanır. Aliman’la birlikte yola
koyulurlar. İstasyona geldikleri zaman akşam olmuştur ve
beklemeye başlarlar. Bir tren gelir ama Maysalbek yoktur. Rus
bir demiryolcu yaklaşır ve kimi beklediklerini sorar. Anlatırlar
ve telgrafı gösterirler. Rus demiryolcu bu gece yada yarın
erken saatlerde geleceğini söyler ve beklemeye başlarlar. Bir
sürü tren geçer ama Mayselbek yoktur. Sonra bir tren geçer
ama durmuyordur sonra bir ses duyulur bu Maysalbek’tir
bağırıyordur ve asker şapkasını sallıyordur. Veda ediyordur.
Tolgonay koşmaya başlar bir süre sonra düşer. Aliman yanına
gelir ve kaldırır. Sonra Mayselbek’in şapkasını tolgonaya verir.
Sonra eve geri dönerler ve Tolgonay şapkayı duvara asar.
Aylar sonra Kasım’dan mektup gelir. Mektupta Almanları geri
püskürttükleri yazıyordur. Caynak’ta kış sonuna doğru sık sık
askerlik şubesine çağırılmış, eğitim almıştır. Bir gün eve erken
döner Caynak. Tolgonay neden eve erken döndüğünü
sorduğunda izin aldığını söyler. Caynak o gün evin tüm işlerini
o gün evin tüm işlerini yapmıştır. Sonra gerçek sebebi
öğrenirler. Caynak mektup bırakmıştır. Mektupa veda
edemediği için özür diliyor bunun daha kolay olduğununu
söylüyordur. Caynak paraşütçü olduğunu ve üç defa düşman
bölgesi indiğini söylüyordur. Caynaktan bir daha haber
alınamaz ve kayıplar listesinde yer alır. İlk baharın ilk günleri
yine Tolgonay tarla sürerken aksakal gelir. Onunla gelmesine
söyler. Tolgonayın evin avlusuna giderler. Orada birikme
olmuştur. Sonra Tolgonay avluya gittiğinde Suvankul ve
Kasımın şehit haberini alır. Tolgonay kendini tutamaz
ağlamaya, bağırmaya başlar. Alimanla Tolgonay birbirlerine
sarılırlar. Ama ağlamaya vakitleri yoktur. Her zaman ki gibi
çalışmaya geri dönmüşlerdir. Savaşın üçüncü ve dördüncü
yıllarında köyde artık doğru düzgün yiyecek bir şey
kalmamıştır. Bazıları süte su katarak bazıları bitki kökleri
çiğneyerek yaşamaya çalışıyolardır. Gece uyurken cama
vuruyorlardır. Tolgonay’a kalkmasını atların çalındığını
söylüyorlardır. Hırsızlar üç at çalmışlardır. Çalınan atlar en iyi
atlardır. Toprak sürmek için kullanacaklardı. Aramaya çıkarlar
ama bulamamışlardır. Başka bir sorun daha çıkmıştır.
Kolhozda ekilecek tohum kalmamıştır. Tolgonay’ın aklına bir
fikir gelir. Herkesten zorla tohum almak. Tolganay herkesin
kapısını çalar ve tohumlarını alır. En sonunda iki çuval tohum
çıkar. Çuvalları tarlaya götürmeleri için Bektaş ve birkaç
çocuğu görevlendirmiştir. Tolgonay tedirgin olmuştur. Tarlaya
gittiklerinde çocukların dövülmüş olduklarını görmüştür ve
tohumlar çalınmıştır. Tolgonay hemen peşlerine düşer. Onları
dağa doğru giderken görmüştür. Tolgonay bağırır tohumları
bırakın diye. Sonra hırsızlarından birisi tanır. Bu asker kaçağı
Cenşenkul’dur. Sonra bir patlama ses duyulur. Tolgonay
atından düşer. Hırsızlar ateş etmiştir. Tolgonayın başından kan
akıyordur at ise yerde kıvranıyordur. Bektaş ve çocuklar gelir
ve Tolgonayı eve götürür. Tolgonay evde bir süre
dinlendikten sonra bir sabah dışarı çıkar. O sırada postacı gelir
ve Tolgonaya mektup verir. Mektup Maysalbek’ten gelmiştir.
Mektupta Maysalbek’in son vedasıdır. Savaşta en ön cephede
savaşacağını söylüyordur. Tolgonay böylece son oğlunu da
kaybetmiştir. Bir gün sabah yine saban ile bahçe sürerken
sokakta bir kalabalık vardır. Aliman öğrenmeye gider. Geri
döndüğünde Tolgonaya herkesin askerleri karşılamaya
gittiklerini söyler. Herkesle birlikte Tolgonay’da gider. Herkes
bekleme başlar. Snra bir at arabası görünür. Oldukça hızlı
geliyordur. Birden durur ve bir kişi iner sadece. Bu kişi
Aşıralidir. Savaş zaferle sonuçlanmıştır. 1946 yılının
sonbaharında, komşu köyden genç bir çoban gelmiştir. O
çoban Alimana tecavüz etmiştir. O olaydan üç ay sonra
Cenşenkul yakalanmıştır. Tolgonayıda tanıklık yapması için
çağırmaşlardır. Tanıklık yaptığı sırasında Cenşenkul’un karısı
Tolgonaya saldırmıştır ve Alimana hakaret etmiştir. Tolgonay
Alima’nın o zaman hamile olduğunu anlamıştır. Aliman evden
kaçar ve birkaç gün gelmez. Sonra Tolgonay onu aramaya
çıkar. Onu patikada yürürken bulur ve eve götürür. Hamileliği
ilerleyen Alima’nın doğum sancıları başlar. Onu hemen
hastaneye götürmeleri gerekmektedir. Bektaş hemen arabayı
hazırlar. Yola koyulurlar ama vakitleri yoktur. Bekta ş arabayı
yol kenarına çeker ve Alimanı tutar. Tolgonay ise çocuğu
çıkarır. Aliman çocuğu doğrurken ölür. Tolgonay çocuğa
bakar. İsmini Canbolat koyar. Çocuk Tolgonay’ın hayata
bağlanma sebebi olmuştur. Kitabı sonunda Tolgonay Toprak
Ana ile vedalaşır.
a.Olay örgüsü
Tolgonay ve Suvankulu’un tanışmaları
Tolgonay ve Suvankul’un evlenmeleri
Tolgonay ve Suvankul’un çocuklarının olması
Savaşın başlaması
Erkeklerin savaşta ölmesi
Canbolatın doğması ve Aliman’ın ölmesi

b.Romanın olay halkalarından örnekler


Bir hasat mevsiminde Suvankul’la karşılaştığım zaman onyedi
yaşındaydım.
Suvankul ve ben bu hayatın çatısını kendi ellerimizle kurduk.
Hayatımızın en güzel olay,ard arda üç çocuğumuzun dünyaya
gelmesidir.
Savaş çıktı ana, savaş! Dedi.
Çocuk dünyaya geliyor, Aliman dünyayı terkediyordu.

2.Kişi Kadrosu
a.Asıl kişiler;
Tolgonay: Ana kahramandır. Gençliğinde çok güzel ve çalışkan
bir kadındır.
Suvankul: Esmer güçlü birisi. Çalışkan ve azimli.
Kasım: Babasına benziyor. Karısını çok seviyor.
Caynak: Annesine benziyor. Genç ve cesur.
Maysalbek: Zeki ve yakışıklı. Babasına benziyor.
Aliman: Genç, güzel bir dağ kızı. Kasım ‘ın eşi.
Cabolat: Tolunay’ın torunu. Aliman’ın oğlu.
b.Yardımcı kişiler;
Bektaş: İyi kalpi bir genç. Ayşenin oğlu.
Ayşe: Sürekli hasta ve dul bir kadındır.
Cenşenkul: Hırsız ve asker kaçağı.
3.Olayın Geçtiği Mekanlar
Tolgonay ‘ın tarlası, evin avlusu, askerlik şubesinin , tren
istasyonu.
Evin avlusu: Suvankul ve Kasımın ölüm haberinin alındığı yer
Askerlik şubesi: Kasımla vedalaştıkları yer

4.Zaman
Zamanda geriye dönüş tekniğinden yararlanılmıştır. Buna
“flashback” de denir.
Tüm mevimlerden kesitlere rastlanır.

5.Anlatıcının Bakış Açısı


Eser, kahraman bakış açısı ile yazılmıştır. Birinci teklik şahıs
(ben) merkezli bir anlatım vardır.
6.Dil ve Anlatım özellikleri
a.Anlatım türleri
Metinde öyküleyici ve betimleyici teknikleri kullanılmıştır.

b.Dil ve üslüp özellikleri


Metinin dili oldukça sade ve anlaşılırdır. Anlatım oldukça
pürüzsüz bu sebeple eser akıcıdır.

7.Romanın türü
İkinci Dünya Savaşını ve bir töreyi ele aldığı için sosyal
romandır.
8.Romanın Konu ve Teması
a.Konusu
Roman İkinci Dünya Savaşında oğullarını, kocasını kaybeden
bir kadının toprakla yaptığı konuşmada anlatılıyor.
b.Teması
Savaş yılları zorlukları

9.Anlatım teknikleri
Kitapta genellikle diyaloglardan oluşmaktadır. İç monolog
tekniği de kullanılmıştır.
C.ROMANIN YAZILDIĞI DÖNEMLE İLİŞKİSİ
Eser, II. Dünya Savaşı'ndan sonra 1963 yılında yazılmış savaş
konulu bir romandır. Romanda cephede verilen savaş değil,
halkın cephe gerisinde verdiği savaş anlatılmaktadır. Yazar,
aslında bu romanında kendi yaşadıklarını, savaş yıllarındaki
gözlemlerini kaleme almıştır.

D.YAZARIN HAYATI ve KİŞİLİĞİ/DİĞER ESERLERİ


Yaşamı
12 Aralık 1928 tarihinde Kuzeybatı Kırgızistan'daki Talas
eyaletinin Şeker köyünde doğdu. Babası Törekul Aytmatov,
Sovyet Kırgızistan'ında seçkin devlet adamı idi, ancak 1937'de
tutuklandı ve 1938'de kurşuna dizildi. Tatar kızı olan annesi
Nagima Hamziyevna Abdulvaliyeva tiyatro aktrisiydi. Adı,
Cengizhan'dan[kaynak belirtilmeli] esinlenerek konulmuştur.

Gençliği sıkıntılı bir döneme denk gelmişti. O dönemde zaten


yeni yerleşmeye başlayan siyasi sistemle, bir de savaşla
mücadele etmek zorundaydı. Çok genç yaşta çalışmaya
başladı; çünkü II. Dünya Savaşı'nın SSCB üzerindeki etkileri
gençleri de etkiliyordu, yetişkinler savaşta olduklarından,
gençlere büyük iş düşüyordu. On dört yaşında köyündeki
sekreterliğe girdi. Burada tarım makinelerinin sayımı, vergi
tahsildarlığı gibi işlerde çalıştı.
Köyünden, Kazakistan'a giderek Cambul Veterinerlik Teknik
Okulu'nda okudu. Daha sonra şimdiki Kırgızistan'ın başkenti
olan Bişkek'e giderek burada Frunze Tarım Enstitüsü'nde
öğrenimine devam etti. Ardından Maksim Gorki Edebiyat
Enstitüsü'ne geçti ve 1956 ile 1958 yılları arasında
Moskova'da okudu.

Yazmaya bu yıllarda Pravda gazetesinde başladı. Yazdığı


eserleriyle üne kavuştu ve 1957 yılında Sovyet Yazarlar
Birliği'ne üye kabul edildi. 1963'te Lenin Ödülü'nü aldı.
Eserleri yüz elliyi aşkın dile tercüme edildi. 1990-1994
yıllarında Sovyetler Birliğini ve Rusya'yı, sonra ise 2008 yılına
kadar Kırgızistan'ı büyükelçi olarak temsil etti.

Aytmatov, Gün Olur Asra Bedel romanının film çekimleri için


gittiği Rusya'nın Tataristan Cumhuriyeti'nin başkenti Kazan'da
16 Mayıs 2008 rahatsızlandı ve böbrek yetmezliği teşhisiyle
tedavi için Almanya'ya getirildi. Almanya'nın Nürnberg
kentindeki Klinikum Nord'da tedavi gören Cengiz Aytmatov,
komaya girdi.10 Haziran 2008 tarihinde Nürnberg'de hayatını
yitirdi.
Eserleri
II. Dünya Savaşı sonrası yazarları arasında yer alan Aytmatov,
Cemile'den önce birkaç kısa hikâye ve Yüzyüze'yi yazdı. Ancak
yazarın kendini kanıtlamasını sağlayan kitap Cemile oldu.
Louis Aragon Cemile'yi "dünyanın en güzel aşk hikâyesi"
olarak tanımlamıştır.

Eserlerinde mitolojiye oldukça yakın durdu, ancak onunki


antik anlamından farklı olarak mitolojiyi çağdaş bir zeminde
sentezlemek ve yeniden yaratmaktı. Eserlerinde mitlere,
efsanelere ve halk hikâyelerine göndermeler yapmıştır.

1966'dan sonra eserlerini hep Rusça kaleme almıştır.

Eserleri 176 dile çevrilmiştir.


Romancılığı
Cengiz Aytmatov, “Dişi Kurdun Rüyaları” ve “Elveda Gülsarı”
romanlarında, yalnız insanların değil, hayvanların da
psikolojisini başarıyla anlatmıştır. Romanlarında kurt ve at gibi
hayvanlara da yer vermiş, onlara insani özellikler atfetmiş ve
bunda da başarılı olmuş dünyadaki sayılı yazarlardan biridir.

Siyasi yaşantısı
Cengiz Aytmatov; edebi çalışmalarına ek olarak, Avrupa
Birliği, NATO, UNESCO ve Benelüks ülkelerinin Kırgız
delegeliğini üstlenmiştir. Ayrıca eski Kırgızistan Dışişleri Bakanı
Askar Aytmatov'un babasıdır.

Yayımlanmış eserleri
Dağlar Devrildiğinde - Ebedi Nişanlı (Son romanı - 2007)
Darağacı - Dişi kurdun Rüyaları (1988)
Gün Olur Asra Bedel (1980)
Fuji-Yama (1973)
Beyaz Gemi (1963)
Al Yazmalım (1963)
Dağlar ve Steplerden Masallar (1963)
İlk Öğretmenim (1962)
Cemile (1958)
Yüzyüze (1957)
Zorlu Geçit (1956)
Toprak Ana (1963)
Cengiz Han'a Küsen Bulut (1990)
Çocukluğum
Kızıl Elma (1964) (Hikâye)
İlk Turnalar
Elveda Gülsarı (1963)
Deniz Kıyısında Koşan Ala Köpek
Sultan Murat
Yıldırım Sesli Manasçı
Dişi Kurdun Rüyaları (1986)
Kassandra Damgası (1995)
Ödülleri
Altın Yürek Edebiyat Ödülü (2007)
1963 Lenin Ödülü (Toprak Ana adlı romanı ile)
E.ROMAN HAKKINDAKİ KİŞİSEL DUGU ve DÜŞÜNCELERİNİZ
Benim roman hakkında düşüncelerim gayet güzel ve akıcı bir
romandı. Roman savaş haberi geldikten sonra daha çok
heyecan verici oluyor. Okumanızı öneririm.
F.ROMANI İNCELERKEN FAYDALANDIĞNIZ KAYNAKLAR
https://tr.wikipedia.org/wiki/Cengiz_Aytmatov
https://www.turkyurdu.com.tr/yazar-yazi.php?
id=439#:~:text=Eser%2C%20II.,sava%C5%9F%20y
%C4%B1llar%C4%B1ndaki%20g%C3%B6zlemlerini
%20kaleme%20alm%C4%B1%C5%9Ft%C4%B1r.

11/C
342 Ahmet Bilal Karaca

You might also like