Professional Documents
Culture Documents
Ilovepdf Merged
Ilovepdf Merged
org
Electronic Journal of Social Sciences® ISSN:1304-0278
Ekim/October(2020) - Cilt/Volume:19 - Sayı/Issue:76 (2191-2203)
Serdar PEHLİVAN 1
Öz
Günlük yaşantımızda, sokakta, işte, internette sayısız markayla ve onları temsil eden logolarıyla karşılaşırız. Bu
logolar, marka yaratmak amacıyla ticari kuruluşlar tarafından sıklıkla kullanıldığı gibi devlet kuruluşları ve bağlı
birimleri tarafından kurumun işlevi ve verdiği hizmeti vurgulamak amacıyla da kullanılmaktadır.
Son yıllarda devlet kurumlarının görsel kimlik sistemlerinin yeniden tasarlandıkları görülmektedir. Bu değişimlerin
nedenlerine baktığımızda: bir devletin tüm birimlerinde uygulanmakta olan kurumsal kimlik sistemindeki görsel
tutarlılığın olmaması; farklı estetik anlayışta, uyumsuz grafik stillerin kullanılması; geleneksel form ve biçimlerin
günümüz tasarım anlayışı ile örtüşmemesi ya da kurumlardaki yapısal değişimler gibi çeşitli nedenlerden olduğu
görülmektedir.
Türkiye Cumhuriyeti devlet görsel kimlik sistemi, yönetim sisteminin değişmesiyle birlikte 16 Devlet Bakanlığı
logoları tutarlı bir ulusal kimlik sisteminin oluşturulması amacıyla 2019 yılında yenilenmiştir. Bu araştırmada,
logoların bir devlet sembolü olarak görsel kimlik sistemlerindeki yeri, önemi ve geçirdikleri dönüşümler, Türkiye
Cumhuriyeti ve çeşitli devletler üzerinden incelenmiştir.
Anahtar Sözcükler: Grafik Tasarım, Amblem, Logo, Görsel Kimlik Sistemi, Kurumsal Kimlik Tasarım
Abstract
In our daily life, we encounter countless brands and logos representing them on the street, in the business
environment, on the internet. These logos are often used by commercial organizations to create brands, as well as by
government agencies and affiliates to emphasize the function and service of the organization.
In recent years, it has been seen that the visual identity systems of state institutions have been redesigned. When we
look at the reasons for these changes, thay can be classifies as: the lack of visual consistency in the corporate identity
system being implemented in all units of a state; using incompatible graphic styles in different aesthetic insights;
traditional forms do not coincide with today's design understanding and structural changes in institutions.
Visual identity system of the Republic of Turkey was renovated in 2019 to create a coherent national identity system
among 16 Ministry of State logos with the change of the management system. . In this research, visual identity
system in place of the logo as a symbol of the state, the importance and their transformations were examined in the
case of the Republic of Turkey and several other states.
Keywords: Graphic Design, Emblem, Logo, Visual Identity System, Corporate Identity Design
1
Doç., Hacettepe Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi, pehlisus@gmail.com,
Orcid: 0000-0002-5850-9112
Giriş
Grafik tasarım, bir mesaj veya bilgiyi belli bir hedef kitleye iletmek için kullanılan bir
görsel iletişim biçimidir. İnsanlık tarihinde görsel iletişim, sözlü iletişimden önce gelmiştir;
bilinen en eski iletişim türü semboller ile iletişim kurma becerisidir. Yaklaşık 8.000 yıl önce
insanlar kelimeleri ve kavramları temsil etmek için sembolleri kullanmışlardır (Human
Characteristics: Language & Symbols). Sonrasındaki birkaç bin yıl içinde gerçek yazı türleri
gelişmiştir. Fransız bilim insanı, filozof ve sosyolog Edgar Morin‟e göre insanlığın tarih
öncesindeki grafik dağarı çok geniş ve çeşitlidir; uzlaşımsal işaretler, az çok benzeşimsel
semboller, canlı formların olağanüstü keskin tasviri ve gerçekdışı veya hayali varlıkların temsili
söz konusudur (2017, s.101). Tarih öncesinde başlayan bu semboller ile kurulan görsel iletişim
biçimi günümüzde insanlar ve diğer canlı türler arası en yaygın iletişim yöntemidir.
İnsanlık tarihinde, tarım toplumuna geçiş ile birlikte kullanımı görülen işaret ve semboller
günümüzde kullanılan amblem ve logoların çıkışında öncülük etmişlerdir. Zamanla bazı
ürünlerin, taşıdıkları özellikleriyle rakiplerinden ayrılmaya başlaması, bunların kolay ayırt
edilmesi gerekliliğini, dolayısıyla üzerlerine bazı işaretler koyma zorunluluğunu getirmiştir.
Geçmişte okur-yazar kitlenin fazla olmaması nedeniyle bu işaretlerin, yani markaların daha çok
semboller şeklinde oluşmasına neden olmuştur.
Markalaşma ve reklamcılığın tarih öncesi çağdan geldiğine inanılmaktadır (Eric Almquist
ve Kenneth J. Roberts‟dan Aktaran Sladjana, 2015, s. 179). Tarım toplumuna ve yerleşik hayata
geçiş ile birlikte markalama en az 5.000 yıldır uygulanmıştır. Sığır, keçi, at, koyun gibi çiftlik
hayvanları mülkiyeti tanımlamak için geleneksel olarak ateşte kızdırılan mühürler ile
markalanarak işaretlenmiştir. Midde Krallığı'nın XII. hanedanına kadar uzanan MÖ 1900 yılında
inşa edilen üçüncü Beni Hassan Khemuheted Mezarı'nda, boynuna ip bağlı öküz tutan bir adam
hiyeroglifi tasvir edilmiştir (Görsel 1). Öküz hiyeroglifli bir marka ile işaretlenmiştir ve yaklaşık 2192
bir ayak boyu ölçüsündedir. Marka üzerinde „Kraliyet Tarım İdaresi, 43‟ yazısı bulunmaktadır
(Mollerup, 1997, s.27).
çoğunlukla üretildiği bölgeyi temsil etmek amacıyla kullanıldığı görülmektedir (Mollerup, 1997,
s.23). Kendini bir sembol veya işaretle temsil etme geleneği sadece seçkinlere özgü değildir. Eski
Yunanlılardan ortaçağa kadar, basit monogramlar ve işaretler çoğu insanın okuma yazma
bilmediğinden imza olarak kullanılmıştır. Çiftçiler binlerce yıldır, hayvanlarını diğerlerinden
ayırt etmek için kendi özgün semboller ile markalamışlardır. Bu uzun süredir devam eden
uygulama, çömlekçiler, taş ustaları, cam üfleyiciler ve metal işçileri de dahil olmak üzere her
türden zanaatkarlara kadar uzanmıştır; bazıları antika eserler üzerinde günümüze kadar
uzanmıştır ve bu sayede kolayca tespit edilebilmektedirler (Hembree, 2011, s. 116).
Devlet ve kamu kurumlarında amblem/logo kullanımına eski çağ medeniyetlerinde
sıklıkla rastlanılmaktadır. Amblemlerde kullanılan şekiller ve simgeler, devletin veya
medeniyetin kültürel birikimini yansıtmaktadır. Görsel 2‟de bulunan amblem M.Ö. V.yy ile M.S.
I. yy arasında hüküm süren Roma imparatorluğuna aittir. Roma'nın en önemli sembollerinden
birkaçı mitolojiden esinlenmiştir. Yaratılış miti olan Romulus ve Remus'un öyküsü Roma
imparatorluğunun kuruluşunda önemli bir yer taşımaktadır. Dişi bir kurdun iki çocuğu emzirdiği
görsel bir kalkan formunun içerisindedir ve amblemin merkezinde bulunan devlet sloganı ile
beraber kullanılmıştır (ddunleavy.typepad.com). Devletler tarafından kullanılan amblemler,
temsil ettiği kurumun işlevi dışında, devletleri temsil eden bayraklar gibi, devletin kuruluşu ve
kültürel yapısı ile ilgili bilgiler taşımaktadır.
2193
Görsel kimlik sisteminin amacı: kurum içi ve dışı paydaşlar ile daha güçlü iletişim
kurmak; tüm birimlerde ve alt markalarda tutarlı ve bütünleşik bir görünüm yaratmak; çağdaş
görünmek; görsel iletişim ögeleri ile tasarım sürecini kolaylaştırarak zamandan ve kaynaklardan
tasarruf edilmesini; kuruluşun iletişim hedeflerine daha hızlı bir biçimde odaklanmasını
sağlamaktır. Bir görsel kimlik geliştirme süreci, kurumsal kimliğin neyi, nasıl temsil edeceğine
dair bir vizyon tanımlanmasıyla başlar ve o markayı oluşturmak için gerekli olan unsurları
belirler. Görsel kimlik sistemi bir kuruluşun kişiliğini ve değerlerini aktarır ve birçok pazarlama
ve iletişim aracına uygulanabilir.
Görsel kimlik kılavuzu, bir kurumun logosunun çeşitli iletişim materyalinde tasarımcılar
ya da uygulayıcı firmalar tarafından ne şekilde kullanılabileceğini ve hatalı kullanımlarını
gösteren görsel bir rehberdir. Kılavuz ayrıca marka renklerini ve renklerin temsil ettiği anlamı
belirler. Çeşitli mecralarda kullanılacak olan görsel imajlara dair önerileri içerir. Bununla birlikte,
görsel kimlik çalışması bir kuruluşun veya ülkenin kullanacağı yazı tipini veya özgün yazı tipinin
oluşturulmasını da içerebilir (Papp-Vary, 2019, s. 196-200).
Kurumsal Kimlik (Corporate Identity), bir şirketin veya kuruluşun kimliği ve kişiliğidir;
genel davranışını, iletişimini ve görünümünün tamamını kapsar. Kurumsal Kimlik Kılavuzu
(Corporate Identity Guide) ise kurumsal tasarım uygulamalarının tüm ayırt edici özelliklerini,
tanımlarını ve kullanım detaylarını bir araya getirir; zorunlu ve opsiyonel talimatlar içerir.
Kurumsal kimlik kılavuzu kurumsal kimliğin bir parçasıdır. Bir firmanın veya kuruluşun tüm
görsel yüzünü kapsar. Bir markayı tanımlamak ve temsil etmek için bir sistem sağlayan grafik
ögeleri içerir. Temel unsurları: logo, kurumsal renk paleti, yazı tipleri, görsel stilleri ve sayfa
düzeninin özgün versiyonlarından oluşur (Görsel 3). Kurumsal kimlik kılavuzu veya görsel
kimlik sistemi işlevsel olarak aynı amaca hizmet eder. Kurumsal kimlik, semboller ve tasarımdan
çok daha fazlasını kapsar, kurumsal iletişimin merkezinde yer alır ve bir kurumun yönetim
şeklinin bir parçasıdır. 2194
Bir ürünün veya firmanın soyut bir sözcük olan isminin somut hale gelmesi için biçim
olarak da diğerlerinden ayırt edilebilir olması gerekir. Bu bağlamda ayırt ediciliği sağlamak,
markanın kendine özgü ambleminin ya da logosunun yapılması ile mümkündür. Bir firmanın,
ürünün, hizmetin, ya da kurumun karakterini temsil eden grafik sembollere amblem denir
(Ambrose ve Harris, 2006, s.156). Logotayp ise ait oldukları kurumu ismi ile tanımlar. Bu isimler
söz konusu kurumun güçlü yönlerini veya özelliklerini özgün tipografik yazı stilleri ile betimler.
Dilimizdeki karşılığı „simge‟ ve „özgün yazı‟ olan amblem ve logotayp sözcükleri, iki farklı
kavram olarak ayrı ayrı veya her iki kavramı kapsayan tek bir “logo” sözcüğüyle de ifade
edilebilirler. Logo bir görsel kimlik kılavuzunun en önemli ögesidir.
Becer‟e göre logo ve amblemler kurum ve kuruluşların kendini temsil etmesi amacıyla
resim, harf ve benzeri özel işaretlerden oluşan sembollerdir. Ürün yada hizmet üreten kuruluşlara
kimlik kazandıran, sözcük özelliği göstermeyen; soyut ya da nesnel görüntülerle ya da harflerle
oluşturulan simgelerdir (Becer, 1997, s.194).
Ekim/October(2020) – Cilt/Volume:19 – Sayı/Issue:76 (2191-2203)
Hükümet K ml k S stemler
Birçok hükümet ve kamu kurumu tarafından yeterince önemsenmeyen görsel kimlik,
güçlü bir kurumsal iletişim yöntemidir. Görsel kimlik, bir kuruluşun temsil ettiği değerlerin net
bir şekilde iletilmesini sağlar. Devlet kimliği sistemi bir hükümeti, bakanlıklarını, kurumlarını ve
bağlı birimlerini markalaştırmak için uygulanan tutarlı bir yaklaşımdır. Devlet kurumlarına görsel
kimlik yaratmak amacıyla istikrarlı, bütünleşik ve ekonomik bir yaklaşım sunmak için tasarlanır.
Devlet kurumlarının kurumsal kimlik sistemleri ticari markalardaki uygulamalara benzese de
hükümet ile vatandaşları arasında güçlü bir bağ kurmak, güven tesis etmek, tüm kurumlarının
görünürlüğünü ve bütünlüğünü artırmak gibi hedefler göz önüne alındığında oldukça önemli
olduğu anlaşılmaktadır.
Amerika Birleşik Devletleri Armas
Amerika Birleşik Devletleri arması ilk kez 1782'de kullanılmıştır (Görsel 4). Arma,
Amerika milletinin bağımsızlık ve özerkliğinin bir sembolüdür. Hükümetin üst düzey
yetkililerinin bildirilerinde, antlaşmalarda ve komitenin resmi belgelerinde yer almaktadır.
Armanın merkezinde Amerikan kel kartalı, kartalın göğsüne yerleştirilen kalkan formu, bir
ayağında zeytin dalı diğer ayağında ise okları tutmaktadır. Amerikan kel kartalının göğsünde yer
alan kalkanı birleştiren on üç orijinal devleti temsil eden dikey formatta 13 kırmızı ve beyaz çizgi
ile üzerinde kongreyi temsil eden mavi bir bant öne çıkmaktadır. Kalkanda kullanılan renk paleti
Amerika Birleşik Devletler bayrağından alınmıştır: beyaz saflığı ve masumiyeti, kırmızı
dayanıklılık ve cesareti, geniş mavi bant dikkat, azim ve adaleti sembolize eder.
Büyük Mührün ön yüzünde Amerika Birleşik Devletleri'nin ulusal arması kullanılmıştır.
Birleşik Devletler pasaportları da dahil olmak üzere resmi belgelerde, askeri nişanlar,
büyükelçilik pankartları ve çeşitli bayraklarda kullanılmaktadır.
2195
Amerika Birleşik Devletleri'nin sloganı olan “E Pluribus Unum” (birçoğunun, biri) birliğe
atıfta bulunur. Kartal tarafından kavranan zeytin dalı ve 13 ok barış ve savaşa gönderme yapar.
Takım yıldızı sadece Kongre tarafından yetkilendirilmiş güçleri ve egemen güçler arasında
yerini alan milleti sembolize eder (https://www.wvsd.uscourts.gov/great-seal-united-states).
Görsel 4. Amerika Birleşik Devleti Arması. Patterson, Richard Sharpe., Dougall, Richardson.
(1978). The Eagle and The Shield: A History of The Great Seal of The United States. Washington:
Meredith College Library. Erişim: 13.12.2019.
https://archive.org/details/TheEagleAndTheShield/page/n5/mode/2up
Fransa Hükümet
Fransa 1999 yılından itibaren kullandığı bir logoya sahiptir; hükümete bağlı kurumlarının
ve diğer yönetim birimlerinin de kullanabileceği ortak bir logoya sahip olmasına rağmen, her bir
kuruma bunun üzerinde uyarlamalar yapma hakkı da tanınarak birliktelik ilkesini bozulmuştur.
Uygulamalarda her bir kurumun birbirinden bağımsız tasarımlarının yanı sıra farklı kalınlıklarda
uygulanan çerçeveler ile yan yana sıralanmış kutucuklar kullanılarak bütünlük etkisini yitirdiği
görülmektedir.
2196
Görsel 6. Fransa Hükümeti Logo uygulama örnekleri Erişim: 21.12.2019. The brand block.
https://www.gouvernement.fr/charte/charte-graphique-les-fondamentaux/le-bloc-marque#Les-
r%C3%A8gles-de-c%C3%A9sure
Federal Almanya
Almanya‟da hükümet 1990‟ların başında çapraz medya (crossmedia) yaklaşımı
çerçevesinde birleştirici bir görsele ihtiyaç duymuştur. Federal Hükümetin logosu halen kartal
sembolü, bayrak renklerinden oluşan dikey bant ve isim alanıyla oldukça bütünleşik bir yapıdadır
(Görsel 7). Tekrarlayan şekilde yapılan kurumsal kimlik tasarımı ile Bauhaus ekolüne gönderme
yapılmıştır ve bu anlamda oldukça işlevseldir. Alman hükümetinin görsel kimliği günümüze iyi
bir örnek teşkil etmektedir. Tasarım konsepti ve logo yapısı netlik ve inandırıcılığa vurgu
yapmaktadır; adalet, sağlık ve savunma alanları gibi birbirinden tamamen farklı alanlar da
birbiriyle bütünlük ve uyum içindedir. Hükümetin hangi parti tarafından, nasıl bir koalisyondan
oluştuğunun herhangi bir önemi olmaksızın görsel imajı her zaman kalıcıdır. Jürgen Huber
tarafından federal hükümet için tasarlanmış olan BundesSans ve BundesSerif karekterleri
BundesSans Condensed olarak biraz daha inceltilerek kullanılmıştır. Bu şekilde Federal
Hükümetin alamet-i farikası Univers Condensed hakimiyetinde iken okunaklılık için optimize
ederek modernleştirmiştir.
Ekim/October(2020) – Cilt/Volume:19 – Sayı/Issue:76 (2191-2203)
Görsel 7. Federal Almanya Hükümeti Ulusal Kimlik Sistemi (1996). Image word mark.
Erişim: 12.01.2020. https://styleguide.bundesregierung.de/sg-de/basiselemente/bildwortmarke
2197
Görsel 8. 2012 yılına kadar İngiliz hükümeti tarafından kullanılan çeşitli logolar.
Paul Robert Lloyd. Erişim: 25.12.2019
https://paulrobertlloyd.com/2009/09/a_cohesive_and_unified_identity_for_british_government
Daha önce Büyük Britanya Hükümetinde kullanılan logoların hepsi birbirinden farklıdır.
“Government” kelimesinin önündeki “HM” bu arada „Her Majesty‟ için kullanılmaktadır. Halk
tarafından hükümet, departmanlar, ajansları ve çalışmalarını kolayca tanımlanabilmesi önemlidir.
Hükümet kimliğinin birleştirici unsuru, Majesteleri Kraliçe tarafından 1956'da onaylanan
Kraliyet armasıdır. Sadece HM Hükümeti ve bağlı birimlerinin Kraliyet Arması ve ilgili amblemi
kullanmasına izin verilir (HM Government. The Government Identity System,
https://www.bundeskanzleramt.gv.at/bundeskanzleramt/nachrichten-der-bundesregierung/2017-
2018/einheitlicher-au-enauftritt-der-bundesregierung.html).
Ekim/October(2020) – Cilt/Volume:19 – Sayı/Issue:76 (2191-2203)
Görsel 9. Büyük Britanya Hükümeti Ulusal Kimlik Sistemi, 2012, HM Government Identity
Guidelines. Erişim: 25.12.2019 https://gcs.civilservice.gov.uk/wp-content/uploads/2019/01/HMID.pdf
Hollanda Hükümeti
Hollanda‟nın 13 bakanlık ile beraber 200 kurumu da kapsayan görsel kimliği
“Rijkshuisstjl” adı altında 2007 yılında Studio Dumbar tarafından tasarlanmıştır (Görsel 10).
Peter Verheul tarafından tasarlanan tipografik uygulama, RijksoverheidSerif ve
RijksoverheidSans yazı stilleri ile görsel imaj oluşturulmuştur.
2198
Görsel 10. Hollanda Hükümeti Ulusal Kimlik Sistemi (2007). Rijkshuisstijl. Erişim: 03.01.2020
https://www.rijkshuisstijl.nl/logos
Merkezi hükümetin logosu bir amblem ve bir yazıdan oluşmuştur. Logoda, Hollanda
hükümeti için özel olarak tasarlanmış ulusal armanın stilize bir versiyonu mavi bir bant içine
alınmıştır. Ulusal arma her zaman beyazdır. Logo bir bütün olarak otoriter olmayan, ancak
düzenleme, yol gösterme ve alan yaratma arasındaki dengeyi önemseyen merkezi bir hükümet
anlayışını simgeler. Amblemin sağında, mesajı gönderen merkezi hükümet organının adı yer alır.
Logotayp, ait olduğu kurumu hemen tanımlar. Böylece hükümetin tanınabilir ve erişilebilir
olması sağlanmıştır (Rijkshuisstijl, https://www.rijkshuisstijl.nl/logos ).
Avusturya hükümeti 2017 yılında tüm bakanlıklar ve alt birimleri için kolay ve hızlı ayırt
edilebilen, zamansız ve modern bir görünüş yaratmak amacıyla tüm bakanlıklar için ortak bir
logoya ve standart bir görsel kimlik tasarımı sistemine geçmiştir” ifadeleri yer almaktadır (Görsel
11) (Uniform Appearance of the Federal Government).
2199
Görsel 11. Federal Avusturya Hükümeti Solda Eski ve Sağda Yeni Bakanlık Logoları.
Bundeskanzleramt. Uniform appearance of the federal government. Erişim: 11.01.2020
https://www.bundeskanzleramt.gv.at/bundeskanzleramt/nachrichten-der-bundesregierung/2017-
2018/einheitlicher-au-enauftritt-der-bundesregierung.html
İsviçreli font tasarımcısı Adrian Frutiger'den tarafından 1976'da geliştirilmiş olan Frutiger
yazı tipinin Light biçimi kullanılmaktadır. Tek tip logo uygulaması ile federal hükümetin ortak
kimliğini güçlendirmek, devlete güveni arttırmak ve kamu hizmetlerinin güvenilirliğine ve
güvenliğine katkıda bulunması amaçlanmıştır. İsviçre Konfederasyonu'nun kurumsal tasarımı,
federal yönetimin görsel kimliğidir. Federal yönetimin kurumsal tasarımı, yönetimi ve ba ğlı
bölümlerini temsil eder. Federal Başbakanlık, departmanlar, ofisler ve birinci ve ikinci düzeydeki
tüm organizasyon birimleri için geçerlidir. Federal yönetimin görünüşü zamansız, yalın ve
açıktır. Federal yönetimdeki günlük çalışmaların altında yatan temel değerleri yansıtır. Kurumsal
tasarım uygulanırken kalite, verimlilik ve şeffaflık gibi temel değerler dikkate alınmıştır (CD
Bund Handbuch 8.1).
bir görsel kimlik sistemi oluşturulmuştur (Görsel 13). Bu sistemle tüm Bakanlıklar‟ın görsel
kimliklerinde aynı standartları kullanması amaçlanmıştır (Görsel 14).
Görsel 14. T.C. Cumhurbaşkanlığı Bakanlık Makamı Amblem Logotype Uygulama Yöntemi.
T.C. Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı Kurumsal Kimlik Standartları. Erişim: 20.12.2019.
https://www.uab.gov.tr/uploads/pages/kurumsal-kimlik-kilavuzu/baf16841694e7c5.pdf s.5.
Türkiye Cumhuriyeti Devleti‟nin 2018 yılı itibarıyla hem yeni yönetim sistemine
geçilmesi, hem de mevcut kurumsal kimlik sisteminde tasarım probleminin çok çeşitli ve farklı
tarzlarda olması, kurumsal bütünlüğün olmaması, çeşitli renk, tipografi, okunurluk ve algılana
bilirlik sorunları olduğunun tespit edildiğinden yeni bir kurumsal kimlik tasarımı sistemine
ihtiyaç duyulmuştur.
Görsel 13‟de görüldüğü gibi başlı başına cumhurbaşkanlığı armasındaki 16 adet yıldızın
mevcut bakanlık sembolleri ile birleştirilmesi; daire içine alınmış bakanlık isimleri, Türk
bayrağında bulunan ay ve yıldız sembolleri, yine bakanlıklara göre değişken isim alanı içinde
değişken bir görsel alan ile yaratılan yeni sistem, hem uygulama hem de iletişim açısından
incelenmiştir. Yeni görsel sistemde standart özelliklerin tanımlandığı ancak uygulamada
Almanya, Avusturya, İngiltere, Hollanda ve İsviçre örneklerinde olduğu gibi standart, tek tip,
yalın bir uygulamanın olmadığı görülmektedir. Cumhurbaşkanlığı logosu içerisine eski bakanlık
logolarının yanı sıra Türk bayrağı sembolleri uygulanarak daha da karmaşık bir logo görünümü
ortaya çıkmıştır. Oysa ki, logo tasarımı yalın olmalıdır, okunurluk ve hızlı algılanabilmesi için
çok fazla sembol ve hikaye barındırmamalıdır. Çeşitli uluslararası markalara ait logolar
incelendiğinde de zaman içinde yalınlaştırma ihtiyacından dolayı yeniden tasarlandığı ve bu
süreçte gereksiz ögelerin atılarak, renk, biçim ve de tipografi bakımından daha da sadeleştikleri
görülmektedir.
Bir kurumun tüm halk tarafından tanınması, kurumsal kimliğinin tutarlı bir şekilde
uygulanmasıyla sağlanır ve güçlendirilir. Süreklilik ve tutarlılık, kurumsal kimliğin önemli
unsurları olmakla birlikte, kurumsal kimlik ve görsel iletişimin dinamik olduğu ve bu nedenle
kurumsal kültür ve stratejideki değişikliklere tabi olduğu açıktır. Kurumsal kimliği yönetmek,
yeni stratejilere yanıt vermek ve aynı zamanda kurumun kalıcı değerlerini korumak için esneklik
anlamına gelir. Herhangi bir değişiklik dikkatle analiz edilmeli ve planlanmalıdır. Bir devletin
görsel imajı, iç ve dış paydaşlar arasında güçlü bir marka yaratmak için önemli bir araçtır. 2202
Ülkenin tüm dünyadaki görünürlüğü için tutarlı bir kurumsal kimlik yaratmak ülke markasının
başarısının anahtarıdır. Bu sayede devletin güçlü iradesi, bütünlüğü, güvenilirliği,
sürdürülebilirliği daha etkili biçimde vurgulanacaktır.
Kaynakça
Ambrose, G., Harris, P. (2006). The Visual Dictionary of Graphic Design. AVA Publishing.
Becer, Emre. (1997). İletişim ve Grafik Tasarım. Ankara: Dost Kitabevi.
Bundeskanzleramt. Uniform Appearance of The Federal Government. Erişim:15.01.2020.
https://www.bundeskanzleramt.gv.at/bundeskanzleramt/nachrichten-der-
bundesregierung/2017-2018/einheitlicher-au-enauftritt-der-bundesregierung.html
Clifton, Rita., Simmons, John. (2004). Brands and Branding. The Economist. ISBN:1576601471,
978157660147. Canada: Bloomberg Press.
Dennis, Dunleavy. (2014). Rome: A city rich in centuries of symbols. Signs and Symbols.
Erişim: 24.04.2019. https://ddunleavy.typepad.com/strictly_symbolic/2014/08/rome-rich-
in-centuries-of-symbols.html
Hembree, Ryan. (2011). The Complete Graphic Designer: A Guide to Understanding Graphics
and Visual Communication. Gloucester: Rockport Publishers.
HM Government. Erişim:13.12.2019. https://hmgbrand.gcs.civilservice.gov.uk/
Ekim/October(2020) – Cilt/Volume:19 – Sayı/Issue:76 (2191-2203)
ART-E 2010-06
2
Süleyman Demirel Üniversitesi
Güzel Sanatlar Fakültesi Hakemli Dergisi
ART-E 2010-06
ÖZET
3
Süleyman Demirel Üniversitesi
Güzel Sanatlar Fakültesi Hakemli Dergisi
ART-E 2010-06
ABSTRACT
4
Süleyman Demirel Üniversitesi
Güzel Sanatlar Fakültesi Hakemli Dergisi
ART-E 2010-06
1. GİRİŞ
Zaman kavramının oldukça büyük önem taşıdığı günümüzde, üretim
ve tüketim olgularının insan beynine ekilebilmesi için nitelikli görsel
kimliklere gereksinim duyulmaktadır. Dolayısıyla görsel tanınırlığının
göstergesi olan imajların kurumlar özelinde nasıl kurulduklarının
incelenmesi; yaşam biçimlerinin görsellik üzerinden dayatıldığı günümüz
toplumlarındaki tüketim kavramının anlaşılabilirliği açısından oldukça
önemlidir. Nitekim tüketim olgusunun kurumun güvenilirliğiyle ve köklü bir
geçmişe sahip olması ile doğru orantılı olduğu bilinmektedir. Bu bağlamda
yaşamın görece daha anlık olduğu günümüzde tüketim olgusunun
içeriğinin de daha ansal olarak belirlenmesi kaçınılmazdır. Bu bilinç ile
biçimlendirilen tüketim stratejisi1, güvenilirlik/inanılırlık ekseninde, anlık
süreçler içerisinde algılanabilen2 görsel işaretlere gereksinim duymaktadır.
Dolayısıyla tüketimin evrensel boyuttaki içeriğini belirleyen ve kurumun
imajı ile özdeşleşen görsel simgelerin/sembollerin oluşumunda grafik
tasarımcısına önemli bir görev düşmektedir. Bu bağlamda kurumların
kuruluş aşamasından başlayarak, uluslararası platformda kendilerini
anlatmak için kullandıkları görsel kimlik unsurlarından olan amblem3 ve
logo4 tasarımlarının niteliğinin, “akılda kalıcılık” ve “süreklilik” oluşturması
açısından incelenmesi gerekmektedir. Akılda kalıcılığın ve sürekliliğin
göstergesi olarak kimi kurumların logolarının her geçen gün ikonlaşması
küreselleşmenin evrensel boyuttaki göstergesidir. Dolayısıyla kurumların
evrensel boyutta bir tanınırlığının oluşabilmesi için anlaşılır, akılda kalıcı ve
süreklilik sunan göstergelere gereksinim duyulmaktadır. Bu doğrultuda
kurum imajlarını simgeleyen görsellerin, ilerleyen/gelişen teknoloji
1
Strateji: “Bir kararın alınması için benimsenen plandır. Amaca ulaşmak veya başarılı olmak için en iyi yolun planlanması, sanat
ve uygulamasıdır” (Ünüsan ve Sezgin, 2005:81).
2
Algılama: “Bireyin içinde bulunduğu çevrede karşı karşıya kaldığı sayısız uyarıcıyı nasıl anlamlandırdığı yorumladığı ve bu
uyarıcıların bireyin davranışlarına olan etkisidir. Algılama sonucnda bireyin zihninde o uyarıcıya yönelik olarak bir fikir oluşur”
(Elden, 2009:398-399).
3
Amblem: “Kurumlara görsel kimlik kazandıran, sözcük özelliği göstermeyen, soyut veya nesnel görüntülerle ya da harflerle
oluşturulan simgelerdir” (Teker, 2003:111).
4
Logo: “Bir kurum, ürün veya hizmeti tanıtmak amacıyla tipografik harflerden oluşturulan sözcüklerin marka veya amblem
özelliği taşıyan simgelere dönüşmüş biçimleridir” (Teker, 2003:113).
5
Süleyman Demirel Üniversitesi
Güzel Sanatlar Fakültesi Hakemli Dergisi
ART-E 2010-06
6
Süleyman Demirel Üniversitesi
Güzel Sanatlar Fakültesi Hakemli Dergisi
ART-E 2010-06
18. yy’ın ortalarından başlayıp 19. yy’a kadar süren Sanayi devrimi
sonrasında ise tarım toplumundan, giderek imalata ve endüstriye dayalı
kentsel bir toplum haline dönüşüm, mekanikleşme/modernleşme sürecinin
önünü açmıştır (Marshall, 1999:632). Bu sayede gelişen ticaret ve artan
rekabet, aynı pazar payı ve hedef kitleye sahip olan kurumların, rakip
kuruluşlardan ayırt edilmek ve farklılaşmak adına kendilerine ait özgün bir
kimlik edinme gereksinimini ortaya çıkarmıştır. Bu süreçte aidiyeti dile
getiren, görsel kimliklerin temeli amblem-logo olarak adlandırdığımız
simgelerden oluşmaktadır. Zamanla simgelerde görülen gelişme, kullanım
7
Süleyman Demirel Üniversitesi
Güzel Sanatlar Fakültesi Hakemli Dergisi
ART-E 2010-06
8
Süleyman Demirel Üniversitesi
Güzel Sanatlar Fakültesi Hakemli Dergisi
ART-E 2010-06
9
Süleyman Demirel Üniversitesi
Güzel Sanatlar Fakültesi Hakemli Dergisi
ART-E 2010-06
5
Piktogram (Resimyazı): Resimsel bir dil kullanılarak hazırlanan ve farklı diller arasındaki iletişim engelini ortadan kaldırmaya
yönelik simsesel işaretler (Becer, 2005:195).
10
Süleyman Demirel Üniversitesi
Güzel Sanatlar Fakültesi Hakemli Dergisi
ART-E 2010-06
Resim 3: Paul Rand’ın tasarladığı IBM logoları ve poster tasarımı (ibm, 2007).
Rand (1994:4)'a göre modern bir işaret yalın olmalıdır. Uzun ömürlü
olabilmenin gizi basitliktir. Modern, basit, karakterlerin geometrik
soyutlamaları, anımsanabilen biçimler, simgeler kullanım açısından
kolaylık sağlamaktadır. Bu bağlamda logolar, ister kamyon üzerinde, ister
faaliyet raporunun kapağında kolaylıkla kullanılabilir. Rand, basitlikte
dayatarak logoları en uzun süreli kullanılan tasarımcı rekorunu da elinde
tutmuştur. Rand tarafından tasarlanan bir başka örnek Westinghouse
11
Süleyman Demirel Üniversitesi
Güzel Sanatlar Fakültesi Hakemli Dergisi
ART-E 2010-06
logosudur. 1900 ile 1953 yılları arasında 5 kez değişen logo, son halini
1960 yılında almıştır ve günümüzde de kullanılmaktadır.
Bir traktör markası olan The John Deere’nin amblemi de ilk ortaya
çıktığı 1876 yılından itibaren, zamana ayak uydurarak karmaşalıktan
basite aşamalı olarak değişmiş göstermiştir (Nelson, 1982:324). Sıçrayan
geyik formu ilk kez 1876 yılında tescil edilmiştir. 1936 ve 1950 yıllarında
amblemin formunda belirgin değişiklikler görülmektedir. 1950 yılından
günümüze kadar olan sürede ise amblem basitleştirilerek bugünkü biçimini
almıştır. Amblemin en son halinde bakıldığında çimenin, ağaçların ve
tarımın renkleri olan yeşil zemin üzerinde sarı bir geyiğin olduğu görülür.
6
Monogram: Kuruluşun baş harflerinin kullanılmasıyla oluşturulan marka.
12
Süleyman Demirel Üniversitesi
Güzel Sanatlar Fakültesi Hakemli Dergisi
ART-E 2010-06
Resim 6: 3M logoları
Dünyada 100 yıldan daha fazla zamandır var olan Shell markası,
sadece mal ve hizmetlerinin kalitesi için değil, aynı zamanda kuruluşun
profesyonelliğin temsilcisidir (Logo Design That Work, 2001:18). Marcus
Samuel ve kuruluşu tarafından Uzakdoğu’ya gaz göndermek için 1891
yılında kurulan Shell kuruluşunun amblem tasarımı deniz kabuklarından
yola çıkarak oluşturulmuştur. Kuruluşun ilk amblemi 1901 yılında midye
kabuğu biçiminde olan amblem 1904’de taraklı bir midye kabuğuna
13
Süleyman Demirel Üniversitesi
Güzel Sanatlar Fakültesi Hakemli Dergisi
ART-E 2010-06
14
Süleyman Demirel Üniversitesi
Güzel Sanatlar Fakültesi Hakemli Dergisi
ART-E 2010-06
4. SONUÇ
15
Süleyman Demirel Üniversitesi
Güzel Sanatlar Fakültesi Hakemli Dergisi
ART-E 2010-06
16
Süleyman Demirel Üniversitesi
Güzel Sanatlar Fakültesi Hakemli Dergisi
ART-E 2010-06
17
Süleyman Demirel Üniversitesi
Güzel Sanatlar Fakültesi Hakemli Dergisi
ART-E 2010-06
7
Degrade: Renkler arasında geçişler, gölgelemeler.
18
Süleyman Demirel Üniversitesi
Güzel Sanatlar Fakültesi Hakemli Dergisi
ART-E 2010-06
19
Süleyman Demirel Üniversitesi
Güzel Sanatlar Fakültesi Hakemli Dergisi
ART-E 2010-06
20
Süleyman Demirel Üniversitesi
Güzel Sanatlar Fakültesi Hakemli Dergisi
ART-E 2010-06
KAYNAKÇA
AK, M., (1998). Kurumsal Kimlik, Işıl Ofset Sanayi Ltd. Şti., İstanbul.
21
Süleyman Demirel Üniversitesi
Güzel Sanatlar Fakültesi Hakemli Dergisi
ART-E 2010-06
SHELL, (t.y.). The Storf of The Shell Logo. Erişim: 16 Aralık 2007.
http://www.shell.com/home/Framework?siteId=aboutshellen&FC2=&FC3
=/aboutshellen/html/iwgen/who_we_are/our_history/history_of_pecten/hi
story_of_the_pecten_23112006.html
22
BELEDİYE LOGOLARI HAKKINDA BAZI DÜŞÜNCELER
N. Münci ÇAKMAK*
ÖZET
İnsanoğlu tarih boyunca çeşitli semboller, amblemler ve simgeler kullanmıştır.
Bu işaretler kurumlar, devletler ve şirketler gibi yapılar tarafından kurumsal kimliği
ifade aracı olarak benimsenmiştir. Belediyeler de kendilerine özgü logolar kullanmak
suretiyle kendilerini ifade etmektedirler. Belediye logolarının halk tarafından yeterince
tanınmadığını düşünmekteyiz. Alternatif bir yöntem olarak da bütün belediyeler için
geçerli, tek tip bir belediye logosu kullanılmasının daha yararlı olacağı kanaatindeyiz.
Anahtar Kelimeler: İdare Hukuku, Belediye, Belediye logoları, Belediye
amblemleri, Logo
ABSTRACT
Mankind used different kinds of symbols, emblems and signs throughout the
history. These signs are used by organizations, states and firms in order to assign their
institutional identity. Municipalities are also show their institutional identities by the
help of their logos. We think that municipality logos are not recognized by residents.
As an alternative choice for providing utilization, we suggest using only one kind and
monotype municipality logo for all municipalities.
Keywords: Administrative Law, Municipality, Municipality logos, Municipality
emblems, Logo
*
Yrd. Doç. Dr., Gazi Üniversitesi Hukuk Fakültesi İdare Hukuku Anabilim Dalı Öğretim
Üyesi.
Gazi Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi C. XVII, Y.2013, Sa. 1-2 1315
N. Münci ÇAKMAK
I-Giriş
İnsan topluluklarının kendilerini çeşitli sembol, bayrak, işaret, amblem
gibi araçlarla ifade etmesi eski bir olgudur. İnsanın sosyal hayata geçmesi
ile birlikte dünyanın farklı coğrafyalarında farklı topluluklar ortaya çıkmış, o
dönemlerin yaşam standardının bir sonucu olarak okur-yazar oranının düşük
olması nedeniyle toplumlar düşüncelerini arma ve simgelerle anlatmaya
başlamışlardır.1 İlk çağ toplumlarından günümüze kadar bazı bireyler, aileler,
ticari örgütler, siyasi oluşumlar, klanlar, beylikler ve devletlerin, çeşitli sembol
ve ifade biçimleri kullandıkları bilinmektedir.
Evrensel iletişim, insanoğlu var olduğundan bu yana kullanılmakta
olup; Çin ve Mısır gibi eski uygarlıkların eserlerinde yansıttığı üzere işaretler,
simgeler ve el işareti gibi yöntemlerle başlamıştır.2
İnsanoğlunun göstergelerle, biçimlerle, simgeler ve imgelerle çepeçevre
sarıldığını ve bu dünya içinde de yaşamak zorunda olduğunu söylememiz
mümkündür.3 Bu nedenle logolar, işaretler, semboller her zaman var olmuştur
ve olmaya da devam edecektir.
Arma ve simgeler ilk olarak soyluların, kralların ve kentlerin
kullandıkları işaretlerde karşımıza çıkmaktadır.4
İnsanlar arasındaki işbirliği ve örgütlenme sonucu oluşan çeşitli yapılar,
örnek olarak şirketler, dernekler, vakıflar, kamu kurum ve kuruluşları, yerel
yönetimler, Cumhurbaşkanlığı, Yüksek Mahkemeler, Silahlı Kuvvetlere ait
birimler de zaman içinde kendilerine özgü amblemler ve logolar kullanmaya
başlamışlardır.
Bazı işaretler ise belli bir topluluğun ortak özelliğini yansıtmak yerine
ulusal ve uluslararası alanda faaliyet gösteren kurumları temsil etmek (mesela
Birleşmiş Milletler) veya evrensel anlamda insanlara kolaylık sağlamak için
oluşturulmuş olabilirler (ör: havaalanı işareti, telefon işareti gibi).
1
ÇALIŞ, Ece/BAYRAKTAROĞLU, Ali M., “Amblem ve Logo Tasarımlarında Yalınlaştırma-
lar”, Süleyman Demirel Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Hakemli Dergisi, ART-E,
Cilt 3, Sayı 6, Yıl 2010, s. 6-7 (07.08.2012 tarih, bkz. http://edergi.sdu.edu.tr/index.php/
gsfsd/article/view/2551/2314).
2
FRANGIALLI, Francesco, Tourism Signs and Symbols, A Status Report and Guidebook,
World Tourism Organization, 2001, s. i.
3
GÜNAY, B./DOĞAN, V., “Görsel Okuryazarlık ve İmgenin Anlamlandırılması”, Süleyman
Demirel Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Hakemli Dergisi, S. 1, Y. 2008, s. 2.
4
ÇALIŞ, Ece, Amblem ve Logo Tasarımlarında Yalınlaştırmalar, Yüksek Lisans Tezi, Sü-
leyman Demirel Üniversitesi Güzel Sanatlar Enstitüsü, Isparta 2008, s. 6.
1316 Gazi Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi C. XVII, Y.2013, Sa. 1-2
Belediye Logoları Hakkında Bazı Düşünceler
Türk Dil Kurumu Güncel Türk Sözlük, sembol, logo, amblem, arma,
simge kavramlarını şu şekilde tanımlamaktadır:
- Sembol, simge ile eş anlamlı olup “duyularla ifade edilemeyen bir şeyi
belirten somut nesne veya işaret, alem, remiz, rumuz, timsal” anlamındadır.5
- Logo (imlek): “Bir kurum veya kuruluşun kendine seçtiği, bazı ticaret
eşyası üzerine konulan, o eşyayı üreten veya satanı tanıtan resim, harf vb. özel
işaret” olarak tanımlanmaktadır.6
- Amblem (belirtke): “Soyut bir şeyin, bir kavramın sembolü olan varlık
veya eşya” olarak tanımlanmıştır.7
- Arma, “Bir devletin, bir hanedanın veya bir şehrin simgesi olarak
kabul edilmiş resim, harf veya şekil, ongun” anlamındadır.8
Amblem, “ürün ya da hizmet üreten kuruluşlara kimlik kazandıran,
sözcük özelliği göstermeyen, soyut ya da nesnel görüntülerle ya da harflerle
oluşturulan simge” olarak tanımlanırken9 logo (logotype), iki ya da daha fazla
tipografik karakterin sözcük halinde okunacak biçimde bir araya getirilmesiyle
oluşturulan ve bir ürün, kuruluş ya da hizmeti tanıtan simgeler olup markanın
görsel simgesi olan bir amblem ile markanın/kuruluşun isminin ayırt edici
biçimde bir araya gelmesiyle oluşur.10 Logo, bir şirketin, nesnenin, yayının,
kişinin, hizmetin veya bir fikrin belirgin sembolüdür.11
Ancak halk arasında yukarıda yer alan kavramların çoğu aynı
anlamda kullanılmaktadır. Konuşma dilinde kavramsal farklılıklara dikkat
edilmemekte, bir şeyi sembolize eden kavramlar genel olarak aynı anlamda
ve aynı kelimeler ile ifade edilmektedir.
Özetle sembol kullanmak bir topluluğu veya kişiliği diğer topluluklardan
veya kişilerden ayırmak için kullanılan şekiller ve/veya yazılar olarak
nitelendirilebilir.
5
www.tdk.gov.tr
6
www.tdk.gov.tr
7
www.tdk.gov.tr
8
www.tdk.gov.tr
9
ÇALIŞ, 2008, s. 31.
10
ÇALIŞ, 2008, s. 31.
11
ADAMS, Sean/MORIOKA, Noreen/STONE, Terry, Logo Design Workbook: a hands-on
guide to creating logos, Rockport Publishers Inc. 2006, s. 16.
Gazi Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi C. XVII, Y.2013, Sa. 1-2 1317
N. Münci ÇAKMAK
1318 Gazi Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi C. XVII, Y.2013, Sa. 1-2
Belediye Logoları Hakkında Bazı Düşünceler
14
5216 sayılı Büyükşehir Belediyesi Kanunu Madde 12: “Büyükşehir ilçe ve ilk kademe bele-
diye meclisleri ile bunların çalışma usul ve esaslarına ilişkin diğer hususlarda Belediye Ka-
nunu hükümleri uygulanır.”
Madde 28: “Belediye Kanunu ve diğer ilgili Kanunların bu kanuna aykırı olmayan hükümleri
ilgisine göre büyükşehir, büyükşehir ilçe ve ilk kademe belediyeleri hakkında da uygulanır.”
Gazi Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi C. XVII, Y.2013, Sa. 1-2 1319
N. Münci ÇAKMAK
1320 Gazi Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi C. XVII, Y.2013, Sa. 1-2
Belediye Logoları Hakkında Bazı Düşünceler
Gazi Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi C. XVII, Y.2013, Sa. 1-2 1321
N. Münci ÇAKMAK
Tek bir ortak logo olmalı, altında da ilgili belediyenin adı yazmalıdır. Bu
durum demokrasiye veya mahalli idarelerin özerk yapısına aykırı olarak
düşünülmemelidir çünkü belediye logosu belediye sınırları yaşayan insanları
temsil etmez, bir kamu kuruluşu olarak belediye tüzelkişiliğini ifade eder. Nasıl
ki isimleri ve yapıları farklı olsa da tüm dünyadaki havaalanları, hastaneler,
restoranlar gibi hizmet birimleri aynı logo ile tasvir edilebilmektedir,
belediyeler de aynı logo ile benliklerini ifade edebilirler. Bu kültürel bir yanlış
da değildir, sözgelimi logoda yer alan bir tarihi eser nedeniyle ilgili logonun
o yerleşim yerini veya tarihi, kültürü tanıtıyor olması iddia edilebilir ancak bu
da dikkat edilirse halktan farklı olmakta, sonuçta mahalli bir alanı tanıtarak
yine insan unsurundan kopmaktadır. Neticede belediye logoları hiçbir zaman
halkın simgesi olmamaktadır.
Kabul etmek gerekir ki logoları tek tip hale getirmek, bir örgüt olarak
belediyelerin örgütsel görünüm açısından imajını olumsuz yönde etkileyebilir.
Bilindiği gibi imaj, bir dizi bilgilenme sürecinin sonunda ulaşılan imgedir.20
Tek tip hale getirilmiş logolar bu bilgilenme sürecini zedeleyebilir. Örgütsel
görünüm başlığı altında ele alırsak belediyenin fiziki yapısı ile ilgili olan,
logo, yazı karakteri, binaların mimarisi, çevre düzenlemesi ve temizliği... gibi
unsurlar yerel yönetimin toplum tarafından algılanması açısından da son derece
önemlidir.21 Yerel yönetimlerin; yerel kültür ile örf ve adetlerin korunmasına
katkısı olduğu düşünüldüğünde22 söz konusu bölgeye ait değerlerin logodan
çıkartılması genel anlamda o beldenin kültürel zenginliğinin tanıtılmasını
engelleyici bir faaliyet olarak nitelendirilebilir. Netice itibariyle belediye
logolarını tek tip hale getirmek belediyelerin kurumsal kimlikleri üzerinde
olumsuz etkilere sebep olabilir. Bilindiği üzere kimlik, herhangi bir nesneyi
belirlemeye yarayan, onu türdeşlerinden ayıran özelliklerin bütünü olup23
belediye açısından ele aldığımızda bir belediyeyi diğer belediyeden ayırmaya
yarar. Bu nedenle logoları aynı hale getirmek bu açıdan sakıncalı olabilir.
20
GÖKDENİZ, Ayhan/AŞIK, Nuran, “Küresel Rekabet Ortamında Turizm İşletmelerinde So-
yut İmaj Oluşturma”, Balıkesir Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, Cilt 11,
Sayı 20, Yıl 2008, s. 136.
21
PARILTI, Nurettin/TOLON, Metehan, “Yerel Yönetimlerde İmaj Kavramı ve Olası Sonuç-
ları”, I. Uluslararası Yerel Yönetimler Üniversite ve Sanayi İşbirliği Sempozyumu, 23-
24 Ekim 2003, Gazi Üniversitesi - Ankara - Türkiye, s. 7.
22
YÜKSEL, Fatih, “Sosyal Devletin Dönüşüm Sürecinde Yerel Yönetimlerin Yeni İşlevleri”,
Ankara Üniversitesi SBF Dergisi, 62-1, Yıl 2007, s. 290.
23
ÖZTÜRK, Gülay, “Logonun Kurum Kimliği Üzerindeki Etkisi”, İstanbul Ticaret Üniver-
sitesi Sosyal Bilimler Dergisi, Yıl 5, Sayı 9, Bahar 2006/I, s. 2.
1322 Gazi Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi C. XVII, Y.2013, Sa. 1-2
Belediye Logoları Hakkında Bazı Düşünceler
Burada bir tercih yapmak gerektiği kanaatindeyiz. Birbiri ile çatışan iki
ayrı değer söz konusudur. Ya kurumsal kimliğe öncelik tanınacak ya da ulusal
veya evrensel ölçekte tanınabilirliğe öncelik verilecektir.
Bir beldeyi bir veya birkaç sembolle ifade etmenin gereksizliği
ve o beldedeki diğer değerlerin ikinci plana itilmesi sorunu da gündeme
getirmektedir. Belli bir tarım ürününü, yörede yetişen meyveyi veya tarihi
yapıyı logoya yerleştirmek demek diğer ürünlerin ve ayırıcı unsurların ikinci
plana atıldığı hissini uyandırmaktadır. Bütün ürünlerin ve eserlerin logolara
yerleştirilmeleri de mümkün olmadığına göre, en ünlü olan simgeyi seçme
faaliyetinin her hangi bir yararı olduğunu düşünmüyoruz.
Her ne kadar belediyelerde yerel olma özelliği ağır bassa da günümüzde
belediye sınırları arasında insanlar daha fazla yer değiştirir hale gelmiştir. Bu
durum farklı iller açısından geçerli olduğu gibi aynı il veya şehir içinde de
geçerlidir. Mesela gün içinde eve dönmek, işe gitmek ve alış-veriş yapmak
amacıyla hareket eden insanlar, farklı belediyelerin sınırları içerisinde kalan
alanlarda vakit geçirmektedir. Böyle olunca da artık insanlar sadece yaşadığı
evin ait olduğu belediyeye bağlı kalmamakta ve hizmet beklememekte, farklı
belediyelerin hizmetleri ile muhatap olmaktadırlar. Büyük bir kentte yaşayan
veya başka illere yolculuk yapan insanlar artık birden çok belediyenin
sakiniymiş gibi hizmet beklemektedirler. Büyükşehir belediyesi olan kentlerde
zaten her vatandaş otomatik olarak en az iki belediye sakini durumundadır.
Birincisi yaşadığı yerin belediyesi ikincisi ise büyükşehir belediyesidir.
Gün içinde yapılan yer değiştirme faaliyetlerinin bir sonucu olarak bu sayı
da haliyle artmaktadır. Bu karmaşık yapıya il özel idareleri, köy ve merkezi
idareyi kattığımızda birden çok idare ile muhatap konumunda olan birey ile
karşı karşıya kalırız. Kimden hangi hizmeti aldığını her zaman bilemeyen
insanlar bütününden oluşan vatandaşlardan, logoları tanımasını beklemek
biraz haksızlıktır.
İlginçtir ki yerel yönetimlerin önemi; küreselleşme, uluslararası
örgütlerin daha etkin hale gelmesi ve bilgi-iletişim teknolojilerindeki hızlı
gelişimle beraber hızla artmaktadır.24 Bugün küreselleşme; mal, hizmet,
sermaye ve insanların serbestçe dolaşımını öngörmektedir.25 Bu süreçlerin
beraberinde getirdiği başka bir konu da yukarıda izah etmeye çalıştığımız
24
EMİNİ, Filiz Tufan/KOCAOĞLU, Mustafa, “Bilişim Teknolojileri Kullanımının Hizmet
Sunumuna Etkileri: Konya İl Özel İdaresi Örneği”, Süleyman Demirel Üniversitesi İktisa-
di ve İdari Bilimler Fakültesi Dergisi, C. 16, S. 2, Y. 2011, s. 181.
25
DEMİRCAN, Esra Siverekli, “Yeni Ekonomik Düzende Küreselleşme Yerelleşme Bağla-
mında Belediyelerde Yeni Mali Yönetim Anlayışı”, Erciyes Üniversitesi İktisadi ve İdari
Bilimler Fakültesi Dergisi, Sayı 30, 2008, s. 101.
Gazi Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi C. XVII, Y.2013, Sa. 1-2 1323
N. Münci ÇAKMAK
gibi daha fazla sayıda insanın bir araya gelmesidir. Gerek coğrafi olarak
gerekse bilgisayar ortamında bir araya gelişlerin artması, kendini sembolle
ifade edilecek olan birey sayısını da artırmaktadır. Yaşanması muhtemel
bir logo karmaşasının ilacı ise evrensel veya ulusal logolar kullanmaktır.
Burada kastımız başkalarının evrensel logoları olmayıp kendimize ait olan ve
belediyelerin şahsi özelliklerinden ziyade bir belediye olmalarını ifade eden
logolardır.
Küreselleşme, yerelleşme olgusunu daha fazla gündeme getirmekte,
yerele ait olan değerlerin kaybedilmesi endişesini de beraberinde
getirmektedir.26 Başka bir ifade ile yerel değerlerin sanki küreselleşme
ortamında yitip gideceği endişesi vardır. Bu itibarla konumuz açısından
düşünürsek, beldelerin dünya ölçeğinde ve kültüründe kaybolmamaları, o
beldeye hizmet götüren belediyenin kurumsal kimliğinin koruması açısından
yöreye ait değerleri içinde bulunduran logoların yararlı olacağı düşünülebilir.
Beldeye ait değerin logoda yer alması bütün dünyaca tanınmasının yanında
beldeye ait değerin korunmasını da sağlar. Tek tip logo ile bunu başarmak
söz konusu olamaz. Bunu kabul etmekle beraber belediye logolarının tek tip
olmasının vatandaşlar açısından daha yararlı olacağı kanaatindeyiz. .
26
ARSLAN, Nagehan Talat, “Yerelleşme, Özerklik ve Demokratikleşme Açısından Mahalli
İdareler Hakkında Bir Değerlendirme”, C.Ü. Sosyal Bilimler Dergisi, Cilt: 32, No: 2, Yıl
2008, s. 264.
1324 Gazi Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi C. XVII, Y.2013, Sa. 1-2
Belediye Logoları Hakkında Bazı Düşünceler
KAYNAKÇA
ADAMS, Sean/MORIOKA, Noreen/STONE, Terry, Logo Design Workbook:
a hands-on guide to creating logos, Rockport Publishers Inc. 2006.
ARSLAN, Nagehan Talat, “Yerelleşme, Özerklik ve Demokratikleşme
Açısından Mahalli İdareler Hakkında Bir Değerlendirme”, C.Ü. Sosyal
Bilimler Dergisi, Cilt: 32, No: 2, Yıl 2008, (s. 263-282).
Gazi Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi C. XVII, Y.2013, Sa. 1-2 1325
N. Münci ÇAKMAK
1326 Gazi Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi C. XVII, Y.2013, Sa. 1-2
CUMHURBAŞKANLIĞI SİSTEMİNDE YENİLENEN
BAKANLIK LOGOLARININ SEMBOLLER AÇISINDAN
ESKİLERİ İLE KIYASLAMALI ANALİZİ
ÖZET
Kurumsal kimliğin görsel boyutunu oluşturan logo ve logotype, kurumların bilinirliği açısından
önemli bir misyona sahiptir. Son yıllarda her alanda artan çok sayıdaki işletme çeşitliliği ve fazlalığı
arasında ön plana çıkabilmek adına logo ve logotype konusu ciddiye alınmaktadır. Bundan dolayı
son yıllarda yoğun bir şekilde logo yenileme ve revizyon çalışmalarının yaşandığı görülmektedir.
Bu değişime devlet kurumları da katılmıştır. Hizmet alanı kurumsal yapısı değişikliğe uğrayınca
birçok devlet kurumu buna paralel olarak ismi aynı kalsa bile logo yenileme yoluna gitmektedir.
Bakanlık isminin değişmesi veya birleşmesinden kaynaklanan veya sadece yeni sistemin bir
gerekliliği olarak yenilenen bakanlık logolarında eski logoda yer alan sembollerin revize edildiği
veya yeni sembollerin kullanıldığı görülmektedir. Makalede yeni bakanlık logoları arasından
rastgele seçilenlerde yer alan sembollerin geçirdiği evrim ve sonuçları değerlendirmeye alınmıştır.
388 A NA D OL U ÜN İV E RS İTESİ
A COMPARATIVE ANALYSIS OF MINISTRY LOGOS RENEWED
IN PRESIDENTIAL SYSTEM WITH THE OLD ONES IN TERMS
OF SYMBOLS
ABSTRACT
Logo and logotype, which form the visual dimension of corporate identity, have an important
mission for the recognition of institutions. In recent years, the subject of logo and logotype has been
taken seriously in order to emphasize the importance of the increasing number of enterprises in
all areas. Therefore, it has been observed that there have been extensive renewals and renovations
of the logo in many corporations and state institutions are no exception. When the organizational
structure of a service area has been altered, many government agencies have started the process of
logo renewal, even if their name remains the same.
As a result of the change in the structure of the administration after the presidential election on
June 24, Turkey experienced a change in the Ministry system, hence the change in all the ministerial
logos. The most obvious aspect of change is the transformation of all ministerial logos into a single-
type structure as a form. In this single-type structure, only the symbols in the middle represent the
ministry visually.
When two ministries are merged or the name of a ministry is changed or it is mainly the
requirement of the new system, the old logo symbols are revised or new symbols are used. In this
article, the evolution and results of the symbols in the random selection of the new ministerial logos
were evaluated
Logo tasarımında kullanılacak tasarım elemanlarının (tipografik unsur, renk, görsel ve vb.)
kurumu en üst düzeyde ifade edecek yapıya sahip olması gerekir. Logo tasarım elemanlarının
taşıdığı bu ağır sorumluluktan dolayı en uygun seçim yapılmalıdır. Günümüzün çok zengin
çeşitliliği içinde doğru seçimi yapabilmek bilgi beceri ve konuya vakıf olmayı gerektirmekte-
dir. Logo tasarım elemanları arasında geniş bir yelpazeyi semboller oluşturmaktadır. Semboller
ifade gücü yüksek tasarım elemanları olarak tasarımcının işini kolaylaştıran bir yapıya sahiptir.
Logo tasarımında önemli olan kuruma en uygun sembolün tasarlanması veya hazır semboller
arasından en uygun olanın seçilmesidir.
2. SİMGE/SEMBOL NEDİR?
Simge en geniş anlamıyla “kendinden başka bir şeyi yansıtarak ya da temsil ederek görünür
kılan im” diye tanımlanmıştır. Bu imleme bir figür, nesne, beti, gösterge, sözcük biçiminde ola-
bilir. Bu nedenle, simge “toplumsal, kültürel, uzlaşımsal im” diye de tanımlanmıştır (Bobaroğlu,
2014: 3). Sembol kavramı üzerine çalışmalarıyla bilinen Necmettin Ersoy, sembol kavramını
şöyle tanımlamaktadır: “Belirli bir insan, nesne, grup ya da düşünceyi veya bunların birleşimin
temsil eden ya da bunların yerine geçen iletişim öğesidir. Bir başka deyişle, bir nesnenin imajı
olan veya soyut bir şeyi göz önüne seren bir nesne veya canlıdır. Örneğin köpek sadakatin, terazi
adaletin sembolüdür.” (Ersoy, 2000: 12). Sembol belirli bir nesnel olay ya da olgunun, düşünsel
kaynaklı bir kavram veya kendi kavramının açılımları ve çağrışımlarıyla karşılaştırılmasından
doğar.
Bir yaklaşıma göre de semboller “evrenselleşmiş sessiz bir dildir”. Sözcüklerle ifade etmek
yerine bu şekilde görseller ve semboller kullanarak hedeflediğimiz anlatımın daha dikkat çeki-
ci olarak iletilmesini sağlayabilir (Okur 2014: 117). Simge/sembol, Frolov’un ifadesiyle; ‘hem
işareti(imi) hem de imgenin gizil güçlerini(potansiyellerini) bir araya getirir; bunları iletişim
bağlamında gerçekleştirir’(Frolov 1990:131). Dolayısıyla en basit simgesel bir ifadenin bile as-
lında geniş ve derin bir içeriğe sahip söylenebilir. Modern psikolojinin kurucusu J.Lacan da
semboller için böyle der: ‘Semboller yapısallaşmış bir dil’dir. Sembollerin nereden geldiğini
değil,ne anlatmak istediklerini çözmek gerekir’(J.Lacan,Laplance J.,Pontalis J.B.1 967:474).
Semboller işaretlere göre çok daha derin bir anlam ve içerik zenginliğine sahiptir. İşaret-
ler genelde bir şeyi işaret etmek gibi bir işleve sahipken, semboller bu iletişim boyutunun çok
ötesinde anlamlandırmaya çalışana yeni kapılar açar. Yaygın ve etkin iletişimi hedefleyen işa-
retlerin aksine semboller daha kapalı, izleyenin niteliklerine, bilgi ve kültürüne, deneyimlerine
390 A NA D OL U ÜN İV E RS İTESİ
ve algı gücüne göre şekillenirler (Ersoy 2016: 258). Sembolü anlamak için, içinde var olduğu
çevreyi ve dünyayı bilmek gerekir. Sembollerle yaşam olguları arasında, düşlerde yaşanan olay-
larla, daha önce tanık olduğumuz ya da bizzat yaşadığımız sahneler arasında gizli bağlantılar
vardır (Durand 1998: 9). Bir kimliğin şekille ifadesi olan semboller, aynı zamanda onun insan
belleğinde oluşturduğu görüntülerin tamamıdır (Livingston 1994: 187).
Semboller, evrensel anlam ve algı boyutlarına sahip bir iletişim biçimidir. Sembollerin ile-
tişim hızının, diğer tür iletişim biçimlerine, örneğin yazılı iletişime göre son derece hızlı ol-
duğunu söylemek mümkündür. Sembollerin kapalı, izleyenin niteliklerine, bilgi ve kültürüne,
deneyimlerine ve algı gücüne göre şekillenen bir yapısı vardır. (Uçar 2004: 31)
Buradaki değerlendirme işlemi; eski bakanlık logosunda yer alan sembollerin tanımlanma-
sını konu almaktadır. Değerlendirmede yeni logoda yer alan simgenin ortaya çıkış prosesinin
anlaşılabilmesi için, eski bakanlık logoları ile karşılaştırılması yapılmıştır.
24 Haziran sürecini takiben tüm bakanlık logoları form olarak standart hale getirilmiştir. En
dışta dairesel zincir formu mevcuttur. Dış zincir daire içinde Cumhur Başkanlığını temsil eden
16 tane yıldız (bugüne kadar kurulan 16 Türk Devletini temsili olarak) bir çember oluşturacak
şekilde eşit aralıklarla dizilidir. İçteki ince daireler arasında bakanlığın ismi yer alır. Ortadaki
boş alan bakanlığı tanımlayan sembollere ayrılmıştır.
392 A NA D OL U ÜN İV E RS İTESİ
Görsel 3. Bakanlık logolarının standart formu
394 A NA D OL U ÜN İV E RS İTESİ
terazinin altında profil konumda açık kitap sembolü yerleştirilmiştir. Ayrıca eski logoda kılıcın
ucu terazinin yatak kısmını geçerken yeni logoda terazinin yatay kısmında sonlandırılmıştır.
SONUÇ
24 Haziran Cumhurbaşkanlığı seçimi ile yeni yönetim yapısı hayata geçmiştir. Bu yeni yö-
netim sistemi ile birlikte bakanlıklarda önemli değişiklikler olmuştur. Bakanlıklardaki deği-
şikliklerle birlikte kurumsal kimlik yapılarında standart bir yapıya geçilmiştir. Yeni sistemde
bakanlıklar Cumhurbaşkanlığına bağlı olmalarından dolayı, tüm bakanlık logoları, Cumhur-
başkanlığı forsundan yola çıkılarak tasarlanan standart bir formun içinde yer alan sembollerden
oluşmaktadır. Tüm bakanlık logoları, dairesel dışta yer alan 16 yıldız logoların ortak yapısını
oluşturmaktadır. Görsel algı açısından fark oluşturan tek unsur logoda yer alan simgeler ol-
maktadır. Bazı bakanlık logolarında eski semboller revize edilerek kullanılırken bazı bakanlık
logolarında yeni sembollere yer verilmiştir. Tüm sembollerin kırmızı beyaz olmaları da görsel
algı açısından optik farklılığı büyük oranda azaltmaktadır. Bakanlıklara ait logo tasarımların-
da, devlet ciddiyetinin ön plana geçtiği, özerkliğe dair dikkat çekiciliğinse geri plana çekildiği
görülmektedir.
Bakanlık logolarında yaşanan değişimin en önemli kısmını standart forma geçiş oluşturmuş.
Sembol/simgelerde yapılan değişiklik ve revizyonlar ikinci planda kalmış. Logoların toplumun
tüm katmanları tarafından kolay algılana bilmesi amacıyla yaygın ve klasik simge/semboller
seçilmiş.
Ülkelerin dünyadaki diğer ülkeler arasında görsel bilinirliğini sağlayan temel unsur bayrak-
larıdır. Bayraktan sonra görsel açıdan o ülkenin en üst devlet kurumlarının amblem ve logoları
ön plana çıkmaktadır. Çok uzun yıllar değişmeden tüm dünyada klasikleşmiş bir logoya sahip
olmak önemli bir değerdir. Bakanlık logolarındaki değişikliklerin bir fırsat olarak değerlendiri-
lerek evrensel bir yaklaşım tarzı ile tasarlanmış olması gerekirdi. Fakat semboller açısından ya-
pılan değerlendirmede, değişimin başarılı olduğu logolar yanında çok önemli bir fark arz etme-
yen logoların olması ülkemizin tanıtımı ve bilinirliği açısından bir kayıp olarak düşünülebilir.
396 A NA D OL U ÜN İV E RS İTESİ
KAYNAKÇA
Bobaroğlu, M. (2014) “Simge Kavramı ve Simgesel Düşünme”, Anadolu Aydınlanma Vakfı, İstanbul
Çoroğlu, Ç. (2002) Modern İşletmelerde Pazarlama ve Satış Yönetimi, Alfa Yayınları, İstanbul
Durant, G. (1998) Sembolik İmgelem, İnsan Yayınları, İstanbul
Ersoy, E. (2016) “Anadolu Kültürlerinin Sembol Olarak Modern sanata Yansımaları”, Akademik Sosyal Araştırmalar
Dergisi, Yıl: 4, Sayı: 27
Frolov, B. (1990) “Tarih Öncesi Sembolizmin İlkeleri”, Felsefe Dergisi
Lacan, J, J, Laplance, J. Pontalıs. B. (1967) Vocabularie de laPhychanalys . Paris
Lunt, P. and Livingstone, S. (2013) “Media studies’ fascination with the concept of the public sphere: critical reflections and
emerging debates”, Media, culture & society, 35 (1)
Okur, Ç.(2014)“Bilimsel Sembollerin ve Grafik Denklemlerin Tasarımda Kullanılması”, Anadolu Üniversitesi Sanat &
Tasarım Dergisi, 6 (6)
Rand, P. (1994) Looking Closer Critical Writings on Graphic Design, Allworth Press,
Tepecik, A. (2002) Grafik Sanatlar, Tarih Tasarım Teknoloji, Detay Yayınları, Ankara
Uçar F. T. (2004) Görsel İletişim ve Grafik Tasarım, İnkilap Yayınevi, İstanbul
İNTERNET KAYNAKLARI
https://fatihhayrioglu.com/font-face (Erişim, 05.02.2019).
https://tr.freeimages.com/premium/cargo-shipping-symbols- (Erişim, 05.02.2019).
http://www.logoloji.com.tr/66- (Erişim, 04.02.2019).
https://www.dr.com.tr/Kitap/Kahya-Ve-Klara (Erişim, 07.02.2019).
https://www.mediaclick.com.tr/blog/logo- (Erişim, 06.02.2019).
http://vektorelcizim.net/turkiye-cumhuriyeti-bakanliklari-vektorel-yeni-logolari(Erişim, 10.02.2019).
http://buyukkeyif.com/savas-cekicle-sait-maden-uzerine/(Erişim, 06.07.2019).
http://savascekicdesign.com/ (Erişim, 06.07.2019).
118
Yerel Yönetimlerde Reform: Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi ve Merkez Yerel İlişkilerinin Seyri
Giriş
Türkiye’de kamu yönetiminin genelinde yaşanan reformlara bağlı olarak merkez ve yerel
ilişkileri önemli bir dönüşüm geçirmektedir. Bu dönüşümün seyri dış politikaya bağlı olarak kimi
zaman yerelleşme tarafına kayarken; söz konusu durum iç politika açısından değerlendirildiğinde ise
ibre merkezileşme yönüne kaymaktadır (Övgün, 2016: 161). Merkez-yerel ilişkileri uluslararası
aktörler ile yaşanan ilişkilerden doğrudan etkilenirken popülist uygulamalar ise bu ilişkinin biçimini iç
dinamiklerin etkisine bağlı olarak değiştirmektedir. Dünya Bankası, Uluslararası Para Fonu ve Avrupa
Birliği gibi dinamikler yerelleşme politikalarına öncelik verirken; ülkede yaşanan ekonomik veya
siyasi krizler yerelleşmeye ket vurabilmektedir. Yerel katılımın sağlanması, mali sorunların çözülmesi
ve halka yakınlığın sağlanması gibi nedenler iç dinamiklerine bağlı reformları oluşturmaktadır. Söz
konusu unsurlara yönelik sorunlar ise orta ve uzun vadeli sorunların reformu tetiklemesine neden
olmaktadır (Coşkun ve Nohutçu, 2005: 3). Yerel yönetimlerin dünyada meydana gelen gelişmeler
doğrultusunda şekillenmesi ise dış dinamiklerin etkisi bağlamında değerlendirilebilir (Demir, 2003:
11). Merkezi yönetimin iş yükünün hafifletilmesi amacıyla birtakım reform girişimleri başlatılmıştır.
Bu girişimlerin esasını ise merkezi yönetimin yetkilerinin bir kısmını yerel yönetim birimlerine
aktarması oluşturmaktadır. Görev ve yetki paylaşımları doğrultusunda ilgili mevzuatın yeniden
yapılandırılması söz konusu girişimlerin ilk aşamasını oluşturmaktadır. Bu kapsamda 5393 sayılı
Belediye Kanunu, 5216 sayılı Büyükşehir Belediye Kanunu, 5302 sayılı İl Özel İdaresi Kanunu ve
6360 sayılı kanun çıkarılmıştır. Ancak söz konusu yasal düzenlemelerin hepsinin yerelleşme lehine
yapılan düzenlemeler olduğu söylenemez. Yasal düzenlemeler ile merkezden yerele ya da -bunun tam
tersi sayılabilecek- yerelden merkeze yetki ve görev paylaşımları yapılmıştır. Örneğin mali
düzenlemeler hakkında yerel, merkeze önemli ölçüde bağlı1 kalmıştır (Ökmen, 2003: 122).
1. Materyal ve Yöntem
Türkiye’de 2000’li yıllardan itibaren merkezi idare ile yerel yönetimler arasında görev ve
yetki paylaşımı konusunda önemli reform girişimleri yapılmıştır. Çalışma kapsamında ise 5393 sayılı
Belediye Kanunu, 5216 sayılı Büyükşehir Belediyesi Kanunu, 5302 sayılı İl Özel İdaresi Kanunu ve
6360 sayılı Kanun ele alınmıştır. Çalışma Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi sonrası yerel
yönetimlere yönelik söylemlerin yanı sıra genel ve yerel seçimlerinde alınan oy oranlarına ilişkin
veriler ile desteklenmiştir. Söz konusu veriler merkez ve yerel ilişkilerinin seyri konusunda önemli
ipuçları verirken merkez yerel ilişkilerinin seyri konusunu anlamlandırmaya yardımcı olacaktır.
Çalışma kapsamında son olarak 2020 yılı itibariyle yerel yönetimlerin görev ve yetkilerinde kısıtlama
yapılacağına yönelik söylemler ve hazırlanan tasarıya değinilecektir.
Bu çalışmanın konusunu yukarıda bahsi geçen dinamiklerin etkisi doğrultusunda başlayan
reform girişimleri ile merkezi idare ve yerel yönetimler arasında görev ve yetki paylaşımına bağlı
olarak yapılan düzenlemeler oluşturmaktadır. Çalışmada yerel yönetimlerin görev ve yetkileri
konusunda gerçekleştirilen yasal düzenlemeler yapılan reform hareketleri üzerinden ele alınacaktır. Bu
bağlamda cevaplanması gereken soru genel-yerel seçim sonuçlarının merkez yerel ilişkilerinin seyrini
etkileyip etkilemeyeceğidir. Bu doğrultuda yerel seçimler ve genel seçimlerde elde edilen veriler
değerlendirilecektir. Oy oranları, milletvekili dağılımı, iktidar ve muhalefet partilerinin belediye
sayılarında meydana gelen değişim üzerinden analiz edilecektir.
1
Taslakta imar ve planlama, görev alanları, finansman, belediye organları, teşkilat ve personel, denetim, izleme
ve şeffaflık, işlevini yitirmiş yasaların kaldırılması, belediye başkanlarının özlük hakları ve istişareye bırakılan
gibi konular dokuz temel başlıkta toplanmıştır. Yerel yönetimlere ilişkin hazırlanan yasa taslağında büyükşehir
belediyelerin merkezi yönetim bütçe gelirlerinin azaltılacağı yönünde haberler yapılmıştır. Belediye başkanının
yakının işe alması yasaklanırken, 65 yaş üstü vatandaşların mesai saatlerinin yoğun olduğu zamanlarda ücretsiz
ulaşımdan yararlanamayacağı projelerin valilik eliyle gerçekleşeceği bunun için belediyelerden izin alamaya
gerekmeyeceği belirtilmiştir. Belediyelerin merkezi yönetim bütçesinden aldığı gelirlerde kesintiye gidileceği
haberlerinin yapılmasında belediye borçlarının ödenememesi etkili olmuştur. (memurlar.net, 2020a) .
119
Yerel Yönetimlerde Reform: Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi ve Merkez Yerel İlişkilerinin Seyri
2
Yerelleşme ve özelleştirme kavramlarının iç içeliği dünya bankasının tanımına uygun düşmektedir (Wallack ve
Ahmad, 1999). Ancak özelleştirmeler bu çalışmanın kapsamı dışında bırakılmıştır.
120
Yerel Yönetimlerde Reform: Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi ve Merkez Yerel İlişkilerinin Seyri
olanak tanımaktadır. Tüm bölgelere asgari standartlarda hizmet sunumu sağlanabilmesi amacı yerel
yönetimlere yetki ve görev aktarımını beraberinde getirmiştir. Yetki kaynak ve gücün aktarım süreci
aynı zamanda yerelleşme olarak ifade edilebilir. Yerel yönetimlere yetki ve görev aktarımının
temelinde gelirlerin yeterince karşılanmadığı bölgelerde meydana gelen zorlukların ve hızla artan
nüfusla kentten kırsala hizmet aktarımının oluşturduğu zorlukları gidermek vardır (Çağatay ve Ökmen,
2004). Yerelleşme, özerklik açısından yönetim biçimi olarak sürdürülebilir gelişme sürecinde temel
bir yol gösterici olma niteliğine sahiptir. Yerelleşme, kamu hizmetlerinin verimli ve etkin sunumunu
sağlayarak ekonomik gelişmeye katkı sağlamaktadır. Hizmetlerin halka en yakın yönetim birimleri
tarafından sunulması yerel yönetimlerin önemini artırmaktadır (Akyol, 2012). Bu bağlamda
yerelleşme yönetime katılımı artırarak yerel demokrasi ve yurttaşlık bilincinin gelişimini
sağlamaktadır. Yerel yönetimlerin içinde bulundukları coğrafi durum gelirlerinin düzeyinde
farklılıklar meydana getirebilmektedir. Yerel niteliklerin ihtiyaçları karşılama amacı doğrultusunda
mahalli topluluğun kararları ile ayrı bir örgütlenme birimi meydana gelmiştir.
Merkez ve yerel arasındaki ilişkiler yetki ve kaynak paylaşımına bağlı olarak yatay veya dikey
seyir izleyebilmektedir. Yerel yönetimlerin sorunlarını belli bir sınıfta ele almak zordur. Ancak genel
anlamda bu sorunların temelin mali kaynak yetersizliğinden kaynaklanmaktadır (Köseoğlu, 2010:
468). Merkezi yönetim yetki ve kaynakların büyük kısmını elinde tutar. Bunun nedeni yerel
yönetimlerin halka yakın birimler olması batılılaşma ve modernleşme açısından tehlike arz etmesidir.
Merkezi yönetim, kamu kaynaklarını kendi elinde tutarak yerelle paylaşmaktan sakınabilir (Eryılmaz,
1999: 74-75). Hizmette verimlilik ve ölçek ekonomisi anlayışı ile merkezileşme eğilimi yaşanabilir
(Sezer ve Vural, 2010: 159). Yerel yönetimlere daha az kaynak aktarımı hizmet sunumunu da zora
sokmaktadır. Diğer taraftan yerelleşme çıkar grupları tarafından kaynakların ele geçirilme riskini
artırabilmektedir.3
Yerel ile merkez arasındaki ilişkinin kamu hizmetlerinin sunumu açısından değerlendirilmesi
gerekirse idarenin bütünlüğü ilkesine değinmekte fayda bulunmaktadır. İdari vesayet, 1982
Anayasanın 123. maddesinde idarenin bütünlüğü ilkesinin aracı olarak düzenlenmektedir. Anayasa
Mahkemesi’nin verdiği bir kararda idari vesayet ilkesinden şu şekilde bahsedilmektedir (Esas:
2011/11, Karar: 2011/151):
Anayasa’da idarenin kuruluş ve görevleriyle bir bütün olduğu ve kanunla düzenleneceği
öngörüldükten sonra, idarenin kuruluş ve görevlerinin, merkezden yönetim ve yerinden yönetim
esaslarına dayandığı hükme bağlanmış, kamu tüzelkişiliğinin, ancak kanunla veya kanunun açıkça
verdiği yetkiye dayanılarak kurulacağı belirtilmiş ve idarî yapı içinde yer alan kurumların bir bütünlük
içerisinde çalışması öngörülmüştür. Bu kurumların, idarenin bütünlüğü ilkesinin gereği olarak
denetlenmeleri hiyerarşik denetim ve idari vesayet yoluyla gerçekleştirilebilmekte ve burada geçen
‘idare’ kavramı da, sadece merkezi idareyi ve onun taşradaki uzantılarını değil, yerel yönetimleri ve
kamu tüzel kişiliğine sahip çeşitli kamu kurumlarını ve bütün bu teşkilatın personelini de
kapsamaktadır.
Anayasa’nın 127. maddesinin beşinci fıkrasında yer aldığı kadarıyla idari vesayet “mahalli
hizmetlerin idarenin bütünlüğü ilkesine uygun olarak yürütülmesi, kamu görevlerinde birliğin
sağlanması, toplum yararının korunması ve mahalli ihtiyaçların gereği gibi karşılanmasıdır”. İdari
vesayet mahalli idarelerin özerkliği ve demokratikliği ile de yakından ilgilidir (Yaylı ve Pustu, 2008:
151).
3
Yerel yönetimlere yeterli kaynağın sağlanamaması durumunda borçlanma ve verimsiz hizmet sunumu meydana
gelebilmektedir. Ortak mal sunumu hizmet sunumunun kalitesini düşürebilmektedir. Bunun yanında mevzuatta
olan belirsizlikler, eksik bilgiler de yerel yönetimler de hukuki açıdan sorunlara neden olmaktadır. Yerel
yönetimlerde personel durumu norm kadro ilke ve standartları ile belli bir noktaya gelmiştir. Personel yetersizliği
dolayısı ile beklenen hizmet ve başarı tıkanma aşamasına taşınmaktadır (Esmer, 2008:104). Son olarak belediye
başkanının amaçları ve öncelikleri ile belediye personelinin amaç ve öncelikleri aynı değildir (Özel ve Polat,
2013: 1). Bu noktada amacının yönetilen ve yönetici arasında sağlanamaması yerelleşme açısından olumsuz bir
etkendir.
121
Yerel Yönetimlerde Reform: Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi ve Merkez Yerel İlişkilerinin Seyri
Yukarıda ele alındığı üzere idarenin bütünlüğü hiyerarşi ve vesayet ilkeleri üzerinden
sağlanmaktadır. Hiyerarşi aynı kamu tüzel kişiliği içinde denetimi ve birliği sağlamak adına kullanılan
bir araç iken vesayet; merkezi idarenin yerel yönetimler üzerinde denetimi sağlamak adına kullandığı
bir araç olarak karşımıza çıkmaktadır. Yerel yönetimler ile merkezi idarenin bütünlüğünü bu anlamda
idari vesayet ilkesi sağlamaktadır. İdari vesayet, yerel yönetim kuruluşlarının merkezi idare tarafından
denetlenmesi olarak tanımlanmaktadır. İdari vesayet mutlaka yasalara dayanmalıdır (Önen ve Eken,
2016: 56).
İdari vesayet yasalar ile belirlenmesi yönü ile hiyerarşiden ayrılmaktadır. Anayasa Mahkemesi
kararına göre idari vesayet “merkezi yönetimin yerel yönetimler üzerinde kullanabileceği ve yasa ile
düzenlenmesi gereken bir yetki” olarak belirtilmiştir (Günday, 2012: 86). İdari vesayet, yalnızca eylem
ve işlemler üzerindeki değil aynı zamanda organ ve görevlileri üzerinde de kullanılan bir yetkidir.
İşlemlerin denetimi hukuka uygunluk ve yerindelik şeklindedir. Vesayet makamları yerinden yönetim
kuruluşları yerine karar alma yetkisine sahip değildir (Boztepe, 2014: 10).
İdari vesayet devletin ve ülkenin genel menfaatlerinin zedelenmesini önlemeyi amaçlayan bir
mekanizmadır (Akyol, 2012). Ülkenin tamamında kamu hizmetlerinin uyum içinde yürütülmesini
sağlamak amacıyla merkezi idarenin yerinden yönetim kuruluşları üzerindeki vesayet yetkisi ile
denetim mümkün hale gelmektedir (Günday, 2012: 84). Vesayet yetkisi merkez ile yerel arasındaki
bağı güçlendirmektedir. Ancak bu kavram özerklik konusunda birtakım tartışmaları da beraberinde
getirmektedir. Bu bağlamda aşağıda vesayet kavramına yönelik daha detaylı bir analize yer verilmiştir.
3. Gerçekleşen Reformlar Çerçevesinde Merkez ve Yerel Arasındaki İlişkiler
Yerel yönetimler merkezi idare tarafından kendilerine verilen görev ve yetkileri belli bir
çerçeve içinde yerine getirmektedirler. Buna yerel özerklik adı verilmektedir. Özerklik anlam olarak
kişi veya kurumun kendi iradesi ile hukuken geçerli karar alabilme ve uygulayabilme hak ve
yetkisidir. Merkezi yönetim ile birlikte değerlendirildiğinde yerel yönetimlerin en ayırt edici özelliği,
sahip oldukları özerkliktir. Yerel özerklik, yerel yönetimlerin karar organlarının seçim yolu ile göreve
gelmeleri ve faaliyetlerini kendi organları tarafından karşılamalarıdır (Çelik ve Usta, 2008: 2).
Özerklik yerel yönetimlerde demokratik ögelerin yerelleşmesinin göstergesi olarak tanınmaktadır
(Akyol, 2012). Yerel yönetimler açısından asıl olan, faaliyetlerini merkez müdahalesi olmadan kendi
organlarıyla yerine getirmeleridir. Diğer taraftan özerkliğin sınırı ise yukarıda detaylı bir şekilde ele
alındığı üzere idari vesayet ile belirlenmiştir. Bir başka değişle merkez ile yerel idare arasındaki
bütünlük vesayet denetimi ile sağlanmaktadır (Kaplan, 2005: 3). Çalışmanın bu kısmında idari
vesayeti hafifletmeye yönelik uygulamalar yerel yönetim reformları ve bu çerçevede hazırlanan
mevzuat çalışmaları üzerinden ele alınacaktır. Yerel yönetimlerin güçlendirilmesine yönelik çalışmalar
(Öçal, 2015: 266):
-Yerel yönetimlerin yasal dayanaklarının güçlendirilmesi,
- Yerel yönetimlerin idari özerkliklerinin güçlendirilmesi,
- Yerel yönetimlerin mali yönlerinin güçlendirilmesi
- Yerel yönetimlerin demokratikleştirilmesi
Olmak üzere dört ayrı kategoride değerlendirilebilir. Söz konusu reform girişimleri çalışmanın
bundan sonraki kısımlarında merkezi idare ve yerel yönetimlerin ilişkilerinin yönünün
merkezileşmeden mi yoksa yerelleşmeden yana mı olacağına dair birtakım ipuçları barındırmaktadır.
3.1. Yerel Yönetimlere Yönelik Reform Çalışmaları
Türkiye’de yerel yönetimlerin reform süreci sağlam zeminlere dayandırmak ve halka en etkin
hizmeti sunabilmek açısından öneme sahiptir. Yerel yönetimlere yönelik çeşitli reformlar ile idari
vesayetin kapsamı daraltılarak belediyelerin özerkliği genişletilmiştir (Kavruk ve Yaylı, 2008: 10).
Kamu hizmetlerinin sunumu konusunda etkili ve verimli olabilmek amacıyla yerel yönetimler
konusunda birtakım reform girişimleri olmuştur. Bu girişimler özetle şu şekilde sıralanabilir:
-5302 sayılı İl Özel İdaresi Kanunu,
-5393 sayılı Belediye Kanunu,
122
Yerel Yönetimlerde Reform: Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi ve Merkez Yerel İlişkilerinin Seyri
123
Yerel Yönetimlerde Reform: Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi ve Merkez Yerel İlişkilerinin Seyri
kişisi tanımı değiştirilmiştir. 6360 sayılı kanun ile sınırları il sınırını kapsayan belediyeler tanımı
getirilmiştir. Bu kapsamda büyükşehir belediyelerinin en az üç ilçeyi kapsaması koşulu kaldırılmıştır
(Muratoğlu, 2015: 32). 5216 sayılı kanunda geçen ilk kademe belediyeleri 6360 sayılı kanunla
kaldırılmıştır. 5216 sayılı kanunda büyükşehir belediyesi olabilmek için gerekli şartlar değişikliğe
uğramıştır. İl sınırı kapsamındaki ilçe belediyeleri büyükşehir ilçe belediyesine dönüştürülmüştür
(Özgür ve Yavuzçehre, 2016: 7). 5216 sayılı kanunun 3. ve 5. maddelerinde yapılan değişiklik ile
büyükşehir belediye sınırları il mülki sınırları olarak belirlenmiştir. 11.12.2012 tarihli 6360 sayılı yasa
ile büyükşehir belediyesi kurulan illerde, il özel idareleri kaldırılmıştır. Bu kanun ile birlikte yerel
yönetimlerde değişikliğe gidilmiştir (Muratoğlu, 2015: 32). İl genel meclisinde üyelerden birinin mali
birim amiri olma şartı kaldırılmıştır. Büyükşehir belediyesi bulunan yerlerde ayrılma yoluyla yeni bir
belde kurulması şartı değiştirilmiştir. 6360 sayılı kanunla tüm köyler mahalleye dönüştürülmüştür
(Özgür ve Yavuzçehre, 2016: 7).
6360 sayılı kanun yerel yönetimlerin gelir yapısıyla ilgili düzenlemeleri de kapsamaktadır.
Bazı hizmetlerin devri ilçe belediyelerine aktarılmış yerel yönetimlerin genel bütçe vergi gelirlerinin
% 4,5’i koruma altına alınmıştır. % 4,5’lik yerel yönetimler payı büyükşehir haricindeki belediyelere,
büyükşehir ilçe belediyelerine ve il özel idarelerine ayrılmıştır (Oktay, 2016: 1). Büyükşehir ilçe
belediyelerine genel bütçe gelirlerinden verilen % 4,5’lik payın %30’unun aktarılacağı hüküm altına
alınmıştır (Karaarslan, 2012: 26).
6771 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasasında değişiklik yapılmasına dair kanun Türkiye
Büyük Millet Meclisi tarafından 21 Ocak 2017 tarihinde kabul edilerek Resmi Gazetede yayımlanmış
ve Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemine geçilmiştir. Bu noktada Cumhurbaşkanlığı Hükümet
Sistemine geçtikten sonra yapılan düzenlemeler merkez-yerel arası ilişkiler ve vesayet denetimi
üzerinden ele alınacaktır.
3.2. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi ve Merkez Yerel İlişkilerinin Görünümü
16 Nisan 2017 tarihinde Türkiye’de bir referandum gerçekleştirilmiştir. Bu referandum ile
Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi oylanmış; %51,8 evet oyu ile Anayasa’da değişikliğe gidilmiştir
(http://www.ysk.gov.tr, 2020). Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ne geçilmesiyle birlikte hızlı karar
alma ve hizmette etkinliğin güçlendirileceği ifade edilerek idarenin başı sıfatında olan yürütme güç
kaynak ve yetki kullanımı açısından alt kademelerde bulunan yetkileri kendinde toplamıştır.
Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ne geçiş ile yayımlanan Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi ve
Kararları ile Türk kamu yönetiminde gerek yapısal gerekse işlevsel olarak birtakım değişimler
meydana gelmiştir.4 Cumhurbaşkanlığı bünyesinde politika kurulları, ofisler5 gibi yeni yapılar
kurulmuş diğer taraftan Cumhurbaşkanlığı işlevsel olarak tek başına önemli bir karar mekanizması
haline gelmiştir (Fedai, 2018). Örneğin TBMM içinden çıkan hükümet üyeleri meclise karşı sorumu
iken Cumhurbaşkanı tarafından kamudaki üst düzey yöneticileri dahil bakanlar da Cumhurbaşkanı
kararı ile göreve gelmekte ya da görevden alınabilmektedir.
Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ne geçiş ile birlikte Türkiye’de meydana gelmiş olan
değişiklikleri şu şekilde özetlemek mümkündür:
Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi ile yerel yönetimler kapsamında kentleşme ve yerel
yönetim alanında politika ve strateji önerileri geliştirmek, Türkiye'nin toplumsal, ekonomik ve siyasal
gerçekliklerine uygun olarak yerel yönetim politikalarına ilişkin strateji önerileri sunmak üzere yeni
birimler (Yerel Yönetim Politikaları Kurulu) görevlendirilmiştir. Mahalli idareler genel müdürlüğü
yerel yönetimler genel müdürlüğü olarak değiştirilmiştir. Aynı zamanda müdürlüğün bağlı olduğu
bakanlık Çevre ve Şehircilik Bakanlığı olarak değiştirilmiştir (Fedai, 2018).
Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın teklifi üzerine Bakanlar Kurulunca ibaresi
Cumhurbaşkanınca ibaresi ile değiştirilmiştir. Yerel Yönetimler Genel Müdürlüğü’nün vesayete ilişkin
yetkileri İçişleri Bakanlığı’nda devredilerek bu kurum Çevre ve Şehircilik Bakanlığı bünyesine
alınmıştır (7153 sayılı Kanun, madde 28). Yerel yönetimlere yönelik mevzuat Cumhurbaşkanlığı
4
Bu değişikliklerin önemli bir kısmını mevzuatta yer alan Başbakan, Bakanlar Kurulu gibi ifadelerin
Cumhurbaşkanınca ifadesi ile yer değiştirmesi oluşturmaktadır.
5
Ofisler hakkında ayrıntılı bilgi için bkz (Avaner ve Fedai, 2019).
124
Yerel Yönetimlerde Reform: Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi ve Merkez Yerel İlişkilerinin Seyri
125
Yerel Yönetimlerde Reform: Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi ve Merkez Yerel İlişkilerinin Seyri
merkez-yerel ilişkileri bakımından genel seçim sonuçlarının her zaman yerel seçim sonuçlarını
yansıtmayacağı anlamına gelmektedir. Genel ve yerel seçimler arasındaki ilişkide belediye
başkanlarının seçmenler üzerindeki etkisi iktidar olmanın etkisine kıyasla daha etkin konumdadır
(Kamalak, 2013: 3).
Çalışmanın bu başlığında siyasi partilerin seçim sonuçlarına ilişkin olarak yerel yönetim algısı
ve yerel yönetimler ile merkezi yönetimin ilişkisi incelenmiştir. Partilerin seçim beyannamelerinde
yerel yönetim kavramı yerel nitelikte tüm kamu hizmeti sunumunun asıl sorumlusu ve hizmette halka
yakınlık olarak nitelendirilmiştir. Bunun yanında siyasi partiler yerel yönetimlerin yeniden
düzenlenmesine ve idari-mali özerkliklerinin artırılmasına vurgu yapmaktadır (Kavas, 2018: 23).
Yerel yönetimlerin güçlendirilmesinde ilk koşul özerkliğin sağlanabilmesidir. Yerel yönetimlerin
özerkliğinin sağlanabilmesi için merkezi yönetimin onay makamı olarak yer almaması ve yeterli mali
kaynağın sağlanması gerekir. Bu bağlamda yerel yönetimlerin güçlendirilmesi ve özerkliğinin
artırılması ilgili alanda yapılacak reformları gerektirmektedir (Sertesen, 2011: 52). Dolayısıyla yerel
yönetimler alanında gerçekleştirilen reform çalışmaları genel ve yerel seçimler üzerinde de etkisini
göstermektedir. Bu bağlamda çalışmada Türkiye’de yapılan yerel ve genel seçimler sonrası merkezi
idare ile yerel yönetimlere yönelik birtakım analizler yapılmıştır. Bu analizler ile kamu hizmetlerinin
sunumu açısından merkezi idare ile yerel yönetimlerin görev ve yetki paylaşımı bakımından nasıl bir
dönüşüm geçirdiği değerlendirilecektir. Aşağıda ele alınacağı üzere son üç dönemin (sistem değişikliği
açısından) Cumhurbaşkanlığı, genel ve yerel seçimleri değerlendirildiğinde genel seçimlerde alınan oy
oranlarının yerel seçimlere etki ettiği görülmektedir. Bu durumda merkez yerel ilişkilerinde seçimlerin
de etkili olduğu söylenebilmektedir. Diğer taraftan yerel yönetimlerin yetkilerinin sınırlandırılması
yerel seçimlerde de etkisini göstermektedir. Söz konusu etkiyi kazanılan belediye sayıları açısından
değerlendirmek adına yerel seçim sonuçları ve genel seçim sonuçlarına yer verilmiştir.
4.1. Yerel Seçim Sonuçları ve Merkez Yerel İlişkilerinin Seyri
Aşağıda 2009, 2014, 2019 olmak üzere üç döneme ait yılı yerel seçim sonuçları tablolar
halinde sunulmuş ve analiz edilmiştir.
Tablo 1: 2009 Yılı Yerel Seçim Sonuçları
Parti Adı Büyükşehir Oy Oranı Büyükşehir Sayısı Belediye Oy Oranı Belediye Sayısı
AK PARTİ %62,50 10 %49,67 1442
CHP %18,75 3 %17,33 503
MHP %6,25 1 %16,64 483
Kaynak: Yüksek Seçim Kurulu baz alınarak yazarlar tarafından derlenmiştir.
29 Mart 2009 tarihinde yerel yönetimleri belirleyen seçimde16 büyükşehir belediye başkanı,
toplam 2,931 belediye başkanı ile meclis üyeleri ve köy ile mahalle muhtarları seçilmiştir. Seçim
sonucunda Adalet ve Kalkınma Partisi %62,50 oy oranı ile 10 büyükşehir belediyesini ve %49,67 oy
oranı ile toplam 1442 belediyeyi kazanmıştır. Cumhuriyet Halk Partisi %18.75 oy oranı ile 3
büyükşehir belediyesinde ve %17.33 oy oranı ile 503 belediyeyi kazanırken Milliyetçi Hareket Partisi
%6.25 oy oranı ile 1 büyükşehir belediyesi ve %16.64 oy oranı ile de 483 belediyeyi kazanmıştır.
Tablo 2: 2014 Yılı Yerel Seçim Sonuçları
Parti Adı Büyükşehir Oy Oranı Büyükşehir Sayısı Belediye Oy Oranı Belediye Sayısı
AK PARTİ %45,54 18 %43,13 800
CHP %31,04 6 %26,45 226
MHP %13,65 3 %17,76 166
Kaynak: Yüksek Seçim Kurulu baz alınarak yazarlar tarafından derlenmiştir.
2014 yılı verilerinin yer aldığı Tablo 2’ye göre Adalet ve Kalkınma Partisi %45,54 oy oranı ile
18 büyükşehir belediyesi ve %43,13 oy oranı ile toplam 800 belediyeyi kazanmıştır. Bunun yanında
Cumhuriyet Halk Partisi %31,04 oy oranı ile 6 büyükşehir belediyesini %26,45 oy oranı ile 226
belediyeyi Milliyetçi Hareket Partisi ise %13.65 oy oranı ile 3 büyükşehir belediyesi ve 166 belediyeyi
kazanmıştır. 2009 yılı seçimleri ile 2014 yılı yerel seçimleri kıyaslandığında Adalet ve Kalkınma
Partisi’nin oylarında düşüş meydana geldiği görülmektedir. Oy oranlarının düşmesinin yanında
126
Yerel Yönetimlerde Reform: Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi ve Merkez Yerel İlişkilerinin Seyri
31 Mart 2019 tarihinde yapılan yerel seçimler sonucunda Adalet ve Kalkınma Partisi %44,06
oy oranı ile 15 büyükşehir belediyesinde ve %42,55 oy oranı ile toplam 742 belediyede söz hakkına
sahip olmuştur. CHP %29,14 oy oranı ile 10 büyükşehir belediyesinde ve %29,81 oy oranı ile 240
belediyede söz sahibi olmuştur. MHP ise %5,18 oranla 10 büyükşehir belediyesi ve %7,44 oranla 233
belediyede söz hakkı kazanmıştır.
Yerel seçim sonuçları bir yandan iktidar ve muhalefet partilerinin kazandığı veya kaybettiği
belediye sayılarını gösterirken diğer yandan yapılacak reform girişimleri açısından önemli veriler
sunmaktadır. Şöyle ki iktidarın kazandığı belediye sayısının azalması ile yerelleşme yönündeki
reformların da azalmasına dolayısıyla merkezileşmeye evrilen reformları gündeme getirmektedir. Bu
yorumu genel seçimlerde alınan oy oranları ile sınamak çalışmanın bütünlüğü açısından faydalı
olacaktır.
4.2. Genel Seçim Sonuçları Üzerinden Merkez Yerel İlişkilerinin Genel Görünümü
Aşağıda 2015 yılı genel seçimleri (7 Haziran ve 3 Kasım), 2018 seçim sonuçları ele alınmıştır.
Ayrıca 2014 ve 2019 yıllarında yapılan Cumhurbaşkanlığı seçimi sonuçlarına yer verilmiştir.
Cumhurbaşkanlığı seçimine yönelik sonuçlar ise Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin bundan
sonraki merkezileşme-yerelleşme reform süreçlerinde etkili bir aktör olması ve merkezi idarenin
Cumhurbaşkanı’nın sıfatında bütünleşmesi bakımından önemli görülmektedir.
Tablo 4: 7 Haziran 2015 Genel Seçim Sonuçları
Parti Adı Alınan Oy Oranı Milletvekili Sayısı
AK PARTİ %40,87 258
CHP %24,95 132
MHP %16,29 80
HDP %13,12 80
Kaynak: Yüksek Seçim Kurulu baz alınarak yazarlar tarafından derlenmiştir.
7 Haziran 2015 tarihinde 25. dönemin 550 yeni milletvekili belirlenmiştir. Seçim sonuçları
itibariyle Adalet ve Kalkınma Partisi %40,87 oy oranı ve 258 sandalye sayısı ile birinci parti olarak
çıkmıştır. Cumhuriyet Halk Partisi %24,95 oy oranı ile 132 sandalyeye sahip olarak ikinci sırada yer
almıştır. Ardından %16,29 oy oranı ve 80 sandalye ile bunu Milliyetçi Halk Partisi ve son olarak
seçimlere ilk kez katılmış olan Halkların Demokrat Partisi %13,12 oy oranı ve 80 sandalye alarak
temsil hakkı kazanmıştır. Seçim sonuçlarında siyasi partilerin hiçbirinin tek başına iktidar olabilmek
için gerekli 276 milletvekili sayısına ulaşamadığı görülmektedir. Bunun sonucu olarak 1 Kasım 2015
tarihinde erken seçim kararı alınmıştır. Diğer taraftan yerel seçimlerde alınan oy oranlarının genel
seçimlerde aynı etkiyi göstermediği ve gerekli milletvekili sayısına ulaşılamadığı gözlemlenmektedir.
Tablo 5: 1 Kasım 2015 Genel Seçim Sonuçları
Parti Adı Alınan Oy Oranı Milletvekili Sayısı
AK PARTİ %49,50 317
CHP %25,32 134
MHP %11,90 40
HDP %10,76 59
Kaynak: Yüksek Seçim Kurulu baz alınarak yazarlar tarafından derlenmiştir.
6
Böyle bir farklılığın yaşanmasında büyükşehir belediyelerine yönelik olarak 2012 yılında yapılan düzenleme
etkili olmuş denilebilir mi ? Bu soru farklı bir çalışmanın konusunu oluşturacağı için çalışma kapsamında
değerlendirmeye alınmamıştır.
127
Yerel Yönetimlerde Reform: Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi ve Merkez Yerel İlişkilerinin Seyri
1 Kasım 2015 tarihinde yapılan genel seçimleri, 7 Haziran 2015’te yapılan seçimler
sonucunda güvenoyu alabilecek bir hükümetin kurulamaması nedeni ile yapılmış bir seçimdir. Yapılan
erken seçimler sonucunda Adalet ve Kalkınma Partisi %49,50 oy oranı alarak 317 milletvekili
çıkararak barajı aşmış ve seçimleri kazanmıştır. İkinci sırada yer alan Cumhuriyet Halk Partisi’nin de
%25,32 oranında bir oy ile 134 milletvekili çıkardığı görülmektedir.
Tablo 6: 2018 Yılı Genel Seçim Sonuçları
Parti Adı Alınan Oy Oranı Milletvekili Sayısı
AK PARTİ %42,56 295
CHP %22,65 146
MHP %11,10 49
Kaynak: Yüksek Seçim Kurulu baz alınarak yazarlar tarafından derlenmiştir.
Tablo 7: 2014 Yılı Cumhurbaşkanlığı Seçim Sonuçları
Cumhurbaşkanı Adayı Alınan Oy Sayısı Alınan Oy Oranı
Recep Tayyip Erdoğan 21,000,871 %51,79
Selahattin Demirtaş 3,958,103 %9,76
Ekmeleddin İhsanoğlu 15,588,058 %38,44
Kaynak: Yüksek Seçim Kurulu baz alınarak yazarlar tarafından derlenmiştir.
128
Yerel Yönetimlerde Reform: Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi ve Merkez Yerel İlişkilerinin Seyri
Sonuç ve Öneriler
Kamu hizmetlerinin sunumu merkezi idare ve yerel yönetimler tarafından yerine
getirilmektedir. Merkezi yönetim halkın tamamını ilgilendiren ihtiyaçlar kapsamında sorumlu iken
yerel yönetimler halkın günlük yaşantıdaki ihtiyaçlarını karşılamaktadır. Yerel yönetimlerin en ayırt
edici özelliği sahip oldukları yerel özerkliktir. Yerel özerklik, yerel birimlerde karar organlarının
seçim ile göreve gelmeleri ve faaliyetlerini kendi organları tarafından yerine getirmeleridir. Kamu
hizmetlerinin uyum içinde yürütülmesini sağlamak amacıyla merkezi idarenin yerinden yönetim
kuruluşları üzerindeki denetimi vesayet yetkisi ile mümkün olmaktadır.
Bu çalışmada yerel yönetimlere yönelik reform girişimlerinin yanı sıra görev ve yetki
paylaşımının konusunda merkezi idare ile yerel yönetimler arasındaki idari vesayet konusu ele
alınmıştır. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemine geçilmesi ile birlikte merkez ve yerel ilişkilerinin
kamu hizmetinin sunumu noktasında bir değişime uğrayıp uğramadığı sorusunun cevabı aranmıştır.
Yerel yönetimler alanındaki reform çalışmaları ilk olarak mevzuat üzerinden gerçekleştirilmiştir. 5302
sayılı İl Özel İdaresi Kanunu, 5393 sayılı Belediye Kanunu, 5216 sayılı Büyükşehir Belediyesi
Kanunu ve 6360 sayılı Kanun ile birçok düzenleme yapılmıştır. 5302 sayılı kanun yetki ve
görevlerden daha çok hizmet alanlarının belirlenmesini kapsamaktadır. Denetim alanındaki en önemli
değişiklikler 5302 sayılı kanun ile yapılmıştır. 5393 sayılı Belediye Kanunu ile yerelleşme
politikalarına uygun önemli değişiklikler meydana gelmiştir. Yerel yönetimler alanında yapılan reform
çalışmaları kapsamında 6360 sayılı kanun ise önemli bir yer tutmaktadır. Bu kanun çerçevesinde
mahalli idarelere yönelik önemli değişiklikler yaşanmıştır. Örneğin, büyükşehir olma şartında da
değişikliğe gidilmiş, büyükşehir belediye sınırları il mülki sınırları ile çakıştırılmıştır. Söz konusu
değişiklikler ile büyükşehirlerde bulunan köylerin kamu tüzel kişiliği kaldırılmış ve statüleri
mahalleye indirilmiştir. Aynı zamanda karar organı seçimle işbaşına gelen il özel idareleri kapatılmış
bunların görev ve yetkileri büyükşehir belediyeleri ve Yatırım İzleme ve Koordinasyon
Başkanlıklarına devredilmiştir. İç İşleri Bakanlığına bağlı olan Yatırım İzleme ve Koordinasyon
Başkanlıkları valinin başkanlığında merkezi bir örgüt olarak faaliyetlerini sürdürmektedir. Bu durum
yerelde yeni merkezi birimlerin oluşmasına neden olmuştur.
Merkezi idarenin yükünü azaltmak amacıyla birtakım görev ve yetkilerin yerel yönetim
kuruluşlarına aktarıldığı ifade edilmektedir. Diğer taraftan yapılan tüm reform çalışmalarına rağmen
yetki ve göre paylaşımı açısından merkezi idarenin oldukça etkin olduğu görülmektedir. Mali açıdan
bakıldığında yerel yönetimlerin merkezi idareye bağlılığı söz konusudur.
Siyasi partiler için yerelleşme olgusu birtakım politikalar doğrultusunda şekillenmektedir.
Siyasi partilerin gerek seçim öncesinde gerekse seçim sonrasında olduğu gibi yerel yönetimlere daha
fazla kaynak aktarımı ve bunların yetkilerinin yeniden düzenlenmesi vb. söylemleri sürekli
tartışılmaktadır. Örneğin 2020 yılı itibariyle yerel yönetimlere yönelik yeni bir tasarı gündeme
gelmiştir. Öte yandan genel seçimlerde elde edilen sonuçların merkez-yerel ilişkisini de doğrudan
etkilediği görülmekte ve bu durum reform girişimlerine yansımaktadır. Kazanılan veya kaybedilen
belediyeler yerelleşme ya da tam tersi merkezileşme politikalarını etkilemektedir. Bu çalışmada yıllar
itibariyle genel ve yerel seçim sonuçları karşılaştırılmış ve yerel yönetimlere yönelik başlatılan reform
girişimlerinin merkezileşmeye doğru evrildiği sonucuna varılmıştır. Merkezi idarenin yerel seçimlerde
kazandığı belediye sayılarında meydana gelen artış yerelleşme yönünde yeni reform çalışmalarına
neden olmuştur. Bu bağlamda genel seçimlerde alınan oy oranlarının yerel seçimlerde kazanılan
belediyeler üzerindeki etkisi açıkça görülmektedir. Merkez-yerel ilişkileri ve yerelleşmeye bağlı
reformlar bağlamında genel-yerel seçim sonuçları doğrudan bir etkiye sahiptir. Nihayetinde
Türkiye’de seçim sonuçlarının merkezileşme ve yerelleşme politikalarını belirlemede önemli bir etken
olduğu, bir diğer ifade ile genel ve yerel seçim sonuçlarının merkez-yerel ilişkilerini doğrudan
etkilediği ifade edilmelidir.
129
Kaynaklar
Akyol, İ. T. (2012), Türkiye’de Yerel Yönetimlerin Ortaya Çıkış Sürecinin Günümüz Yerel Yönetim Sistemine
Etkileri, Gaziosmanpaşa Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Kamu Yönetimi Anabilim Dalı Yüksek
Lisans Tezi, 1-100.
Altan, C. (2005), Genel Seçimler-Yerel Seçimler İlişkisi (1983-2004), Elektronik Sosyal Bilimler Dergisi, 3(12),
174-190.
Anadolu Ajansı (2020), https://www.aa.com.tr/tr/politika/ak-partinin-yerel-yonetimler-yasa-taslagi-
hazir/1601405
Anayasa Mahkemesi, Esas: 2011/11, Karar: 2011/151.
Arıkboğa, Ü. (2015), Türkiye’de Büyükşehir Belediyesi Transfer Sistemi ve 6360 Sayılı Kanunun Etkileri,
Marmara Üniversitesi İ.İ.B. Dergisi, 2, 1-30.
Ateş, H. ve Nohutçu, A. (2006), Kamu Hizmeti Sunumunda Gönüllü Kuruluşlar ve Devlet, SÜ İİBF Sosyal ve
Ekonomik Araştırmalar Dergisi, 11, 245-275.
Avaner, T. ve Fedai, R. (2019). Türk Kamu Yönetiminde Ofis Sistemi: E-Devlet Uygulamalarından Dijital
Dönüşüm Ofisine. Amme Idaresi Dergisi, 52(2), 149-172.
Bayrakçı, E. ve Kahraman, S. (2017), Yeni Kamu Hizmeti Anlayışı ve Belediye Hizmetlerinde Özelleştirme,
Selçuk Üniversitesi Sosyal bilimler Enstitüsü Dergisi, 37, 299-315.
Boztepe, M. (2014), Anayasa Mahkemesi Kararları Işığında Yerel Yönetimlerin Meclis Kararları Üzerinde
Vesayet Denetimi, Akademik Araştırmalar ve Çalışmalar Dergisi, 10, 94-110.
Coşkun, B. ve Nohutçu, A. (2005), Türkiye’de Kamu Yönetiminde Yeniden Yapılanma: Kurumsal Tarihsel
Perspektif Genel Değerlendirme ve Saptamalar, Bilgi Çağında Türk Kamu Yönetiminin Yeniden
Yapılandırılması, BETA Basım Yayım Dağıtım, 3, 1-36.
Çelik, V.; Çelik, F. ve Usta, S. (2008), Yerel Demokrasi ve Yerel Özerklik İlişkisi, Niğde Üniversitesi İktisadi
ve İdari Bilimler Fakültesi Dergisi, 1(2), 87-104.
Demir, Ö. (2003), Küresel Rekabette Etkin Devlet, Nobel Yayın Dağıtım, 11, Ankara.
Derdiman, C. ve Uysal, Y. (2016), Türk Kamu Yönetiminde Yetki Devri, U,Ü, Fen Edebiyat Fakültesi Sosyal
Bilimler Dergisi, 27, 251-277.
Erarslan, T. (2020), https://www.memurlar.net/haber/761802/yeni-sistemin-belediyeleri-ilgilendiren-
duzenlemeleri.html
Eryılmaz, B.(1999), Kamu Yönetimi, Erkam Matbaası, 74-75, İstanbul.
Eryılmaz, B.(2007), Kamu Yönetimi, Erkam Matbaası, 132-135, İstanbul.
Esmer, Ş. (2008), Yerel Yönetim Birlikleri, Afyon Kocatepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Kamu
Yönetimi Anabilim Dalı Yüksek Lisans Tezi, 1-174.
Fedai, R. (2018). Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sisteminde Bakanlıkların İşlevi. Türkiye’de Toplum, Yerleşim ve
Yönetim Tartışmaları, KAYSEM, 12, 470-477.
Gözübüyük, Ş. (2014), Yönetim Hukuku, Turhan Kitapevi, 29, Ankara.
Günday, M. (2012), İdare Hukuku, İmaj Yayınları, 84-86, Ankara.
Kamalak, İ. (2013), Yerelin Yerel Seçimlere Etkisi: Belediye Başkan Adayları Üzerinden Bir İnceleme, Dokuz
Eylül Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, 15(3), 419-446.
Kaplan, G. (2005), Yeni İl Özel İdaresi Kanununa Göre İl Genel Meclisi ve Encümeni Kararları Üzerinde
Vesayet Denetimi, Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, 3, 121-155.
Karaaslan, M.(2008), Özerklik ve Denetim Açısından Yerel Yönetimler Reformu, Turhan Kitapevi, 146, Ankara.
Karcı, Ş. M. (2008). Yeni Kamu İşletmeciliği Yaklaşımının Temel Değerleri Üzerine Bir İnceleme. Akdeniz
Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dergisi, 8(16), 40-64.
Kavas, A. (2018), 24 Haziran Seçimlerine Doğru Siyasi Partilerin Seçim Beyannamelerinde; ‘’Yerel
Yönetimler’’, Türkiye Ekonomi Politikaları Araştırma Vakfı, 23, 1-11.
130
Kavruk, H. ve Yaylı, H.(2008), 2004 Belediye Reform Çalışmalarında İdari Vesayete İlişkin Düzenlemelerinin
Değerlendirilmesi ve Bir Araştırma, Gazi Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dergisi, 10, 1-
31.
Kavruk, H. (2008), 2004 ve Sonrası Yerel Yönetim Reform Girişimleri Açısından Köy ve Mahalle Yönetimleri,
Ulusal Yerel Yönetimler Sempozyumu Bildiriler Kitabı, 62, Sakarya.
Koçak, S. Y. ve Ekşi, A (2010), Katılımcılık ve Demokrasi Perspektifinden Türkiye’de Yerel Yönetimler, SDÜ
Fen Edebiyat Fakültesi Sosyal Bilimler Dergisi, s.21, ss.295-307.
Koçak, S. Y. ve Kavsara, V.(2012), 5302 Sayılı Kanun Sonrasında İl Özel İdarelerinde Yaşanan Sorunlar ve
Çözüm Önerileri, Yönetim Bilimleri Dergisi, 20, 61-92.
Köseoğlu, M. (2010), Yerel Yönetim Birliklerinin Sorunları ve Çözüm Önerileri, Türk İdare Dergisi, 468, 85-
102.
Memişoğlu, D. (2006), Yeni Kamu Yönetimi ve Yerel Yönetimler Reformu, Süleyman Demirel Üniversitesi
Sosyal Bilimler Enstitüsü Kamu Yönetimi Anabilim Dalı Yüksek Lisans Tezi, 109-117
Memurlarlar.net (2020a), https://www.memurlar.net/haber/859018/yasa-taslagi-hazirlandi-belediye-baskanlari-
akrabalarini-ise-alamayacak.html
Muratoğlu, T. (2015), Mahalli İdareler Mevzuatında 6360 Sayılı Kanunla Yapılan Değişiklikler, Dicle
Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, 20(32), 59-96.
Onar, S. S. (1996), İdare Hukukunun Umumi Esasları, 1(3), İstanbul.
Öçal, E. U. (2015), “Yerel Yönetim Reformunda Söylem Eylem Eksikliği”, Barış Övgün (ed), AKP Nasıl
Yönetti?, 249-288. Ankara.
Ökmen, M.(2003), Yerel Yönetimlerde Yeniden Düzenleme Girişimleri ve Son Reform Tasarıları Üzerine Bir
Değerlendirme, Yönetim ve Ekonomi Dergisi, 10(1), 117-139.
Önen, S. M. ve Ekin, İ.(2016), Yerel Yönetimler Üzerinde Uygulanan İdari Vesayet Yetkisinin İrdelenmesi,
Elektronik Sosyal Bilimler Dergisi, 15 (56), 216-234.
Öner, Ş. (2019), Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sisteminin Yerel Yönetim Mevzuatına Etkileri, ÇOMÜ
Uluslararası Sosyal Bilimler Dergisi, 4, 303-332.
Övgün, B. (2016). Kamu Yönetimi Reformunda Bir Açmaz: Yerelleşme mi, Merkezileşme mi?. Mülkiye
Dergisi, 40(3), 159-180.
Özel, M. ve Polat, C.(2013), Yerel Yönetimlerde Değişim ve Yerel Yönetim Hizmetlerinde ‘Müşteri Odaklı
Pazarlama’ Yaklaşımı, Manas Sosyal Araştırmalar Dergisi, 2(1), 41-79.
Özer, A.(2013), Yerel Yönetimler Reformunda Reform: 6360 Sayılı Kanun’un Düşündürdükleri, Yerel
Politikalar Dergisi, 3, 104-109
Özgür, H. ve Yavuzçehre, P.(2016), Türkiye’nin Büyükşehir Belediyesi Sistemi: 1982-2015, Çankırı Karatekin
Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, 7(1), 903-926.
Parlak, B.(2005), Tarihi Perspektifte ve Reform Sürecinde İl Özel İdareleri İçinde Yerel Yönetimler Üzerine
Güncel Yazılar, Nobel Yayın Dağıtım, 175-200, Ankara.
RG (2008). İl Özel İdarelerine Ve Belediyelere Genel Bütçe Vergi Gelirlerinden Pay Verilmesi Hakkında
Kanun, RG: 02.07.2008, Sayı: 26937.
RG (2012). On Dört İlde Büyükşehir Belediyesi Ve Yirmi Yedi İlçe Kurulması İle Bazı Kanun Ve Kanun
Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun, RG: 11.12.2012, Sayı: 28489.
RG (2018). 1 Nolu Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi, RG:10.07.2018, Sayı: 30474.
RG (2019). Vergi Kanunları İle Bazı Kanun Ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun, RG: 18.01.2019, Sayı 30659.
Sertesen, S.(2011), Yerel Yönetim Reformu Kapsamında Yerel Yönetimlerin İdari Özerkliği Nasıl Tartışılmalı?,
Türkiye Ekonomi Politikaları Araştırma Vakfı.
SBB (2020). http://www.sbb.gov.tr/wp-content/uploads/2020/05/Genelge-S%C4%B1raNo2.pdf, (E.T.
28.05.2020)
131
Sezer, Ö. ve Vural, T.(2010), Kamu Hizmetlerinin Sunumunda Devletin Değişen Rolü ve Merkezi Yönetim ile
Yerel Yönetimler Arasında Yetki ve Görev Paylaşımı, Maliye Dergisi, 159, 203-219.
Toprak, D. ve Şataf, C.(2009), Türkiye’de Yerel Yönetimler Reformu Çerçevesinde Sosyal Belediyecilik
Yaklaşımı, Sosyal ve Beşeri Bilimler Dergisi, 1(1), 11-24.
Turan, M.(2018), Türkiye’nin Yeni Yönetim Düzeni: Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi, Social Sciences
Research Journal, (3), 42-91.
Wallack, J. S., ve Ahmad, J. (1999). Decentralization briefing notes. World Bank Institute.
Yaylı, H. ve Pustu, Y. (2008), Yerel Demokrasinin İlkeleri, Karadeniz Araştırmaları Dergisi, (16), 133-153.
132