You are on page 1of 2

APOSTOLOS ANDREAS MANASTIRININ EFSANESİ

Apastolos andreas manastiri, kıbrıs'ta Karpaz Yarımadası'nın en ucu olan Zafer


Burnu'nun güneyinde bulunan bir manastırdır. Hristiyan inancına göre İsa'nın havarilerinden
Andreas deniz yoluyla Kutsal Topraklar ve Kudüs'e giderken gemide su sıkıntısı baş gösterdi.
Andreas gemiden inerek manastırın bulunduğu yere bastonuyla ve oradan su fışkırmaya
başladı. Bir gözü kör olan geminin kaptanı gözlerini bu suyla yıkayınca kör gözü görmeye
başladı. Bu efsane dilden dile butun adaya yayilir, bunun uzerine adanin her tarafindan
cocugu olmayan, gozleri gormeyen gibi saglik sorunlari olan kisiler apostolos andreas a adak
adamaya ve oraya gidip mum yakmaya baslar. Kisa surede bu un, kulaktan kulaga dunyanin
her yerine yayilir.

Cok eskiden arabalarin olmadigi bir zamanda, insanlarin esekler, develer ve atlar ile
ulasim sagladigi bir donemde, kibris in guney inde Baf’ta kalan bir coban ve kor oglunun
efsanesi dilden dile bu gune kadar gelmistir. Coban, karisi ve oglu tek katli kucuk bir kerpic
evde yasayan fakir bir ailedir ve gecimlerini ise hayvancilik ve ciftcilik ile saglarlar. Kadin,
cogu zamanini evde yemek hazirlayarak, temizlik yaparak ve kor ogluna bakarak gecirir.
Kadinin tek endisesi, kendisine bir sey olursa ogluna tum gun babasi islerken kimin
bakacagidir. Bu endisesi onu icten ice kemirirken oglu icin aramadigi care kalmamisti.
Cobanin karisi ona ogulunun korlugu ile ilgili bir ruya gorup, apostolos andreas manastirina
gittigini ve bir adak adadigini soyler, kocasi ona ogulunun goremeyecegini ve hayvanlarini
birakip gidemeyecegini soyler. Kadin uzuntusunden hasta olur ama pes etmemeye karar verir.
Oglunu bolgede ne kadar sifaci var ise tek tek goturmeye baslar, sifacilarin soyledigi tum
tedavileri uygular ve ne kadar ozel, nadir bitki turleri var ise arastirir ve tdavi etmeye calisir
fakat hic bir tedavi oglunun gozlerinin acilmasini saglamaz. Kadin marazindan her gece
yatmadan once allah’a dua eder bazen de sessiz sessiz aglayip yalvarir, benim canimi al
oglumun gozleri acilsin der. Bir gece kadin yine sessiz sessiz aglarken ve allah’a yalvarirken
uyya kalir fakat bu sefer bir ruya gorur. Sabah kalkinca kocasinin yanina gider ve kocasina
dun gece gormus oldugu ruyayi anlatir, ona ruyasinda cok uzaklarda deniz kenarinda,
yemyesil daglarin, tepelerin ve sinya agaclarinin oldugu genis tarlalarda bir manastir
gordugunu soyler. Oglunu oraya goturmesini ve bunun son umudu oldugunu soyler, fakat
adam kadina inanmadigi icin soyledigini ciddiye almaz. Kadin bu ruyayi aylar boyunca her
gece gorur ve marazindan hastalar olur yataklara duser. Kocasina olmeden once haftalarca
aglayip yalvarir ve cocugunu manastira goturmesi icin vasiyet eder. Adamin inanci olmadigi
icin boyle bir efsanenin dogruluguna inanmaz, ve oglunu o koydeki ayrica civar koylerdeki
butun sifacilara goturdugunu ama hic bir tedavinin bulunmadigini soyler ve karisina,
manastirin da oglunu tedavi edecegine inanmadigini dile getirir. Kadin kocasindan son bir
iyilik ister, cocugu oraya goturmesini ve manastirin kapisinda bir kurban kesmesini ister.
Bunun uzerine, adam karisinin vasiyetini yerine getirmeye karar verir. Oglunu da alip esegi
ve kesecekleri kurban ile yola cikarlar. Gunler boyunca gunduzleri gunesin altinda yol
alirken, geceleri ise cok soguk oldugundan konaklayacak bir yer bulamayinca dinlenmek icin
agaclarin altinda uyurlar. Gunler, haftalar boyunca bu yolculugu cok zor sartlarda
surdurduler. Sonunda daglari, tepeleri asinca bir ay icerisinde manastira varirlar. Manastir’in
o heybetli goruntusune bakarken babasi dona kalir cunku karisinin ruyasinda anlattigindan
cok daha guzel bir yer oldugunu fark eder ve ogluna oranin guzelliklerini anlatirken oglunun
gozleri aciliverir ardindan her zaman kokusunu aldigi cicekleri, hep gormek istedigi denizi ve
hep hayalini kudugu daglari gormeye baslar. Cocuk ilk defa babasinin elini tutmadan ozgurge
kosmanin keyfini surer, ardindan hep merak ettigi denizi mutlulukla izler ve cayirlarin
arasinda kosturup yuvarlanmaya baslar. Cocugun kahkaha sesleri uzun bir mesafeden duyulur
ve Babasina etrafini gordugunu haykirarak dile getirir, babasi ise cok mutlu olur ardindan
karisina inanmadigi icin kendini suclu hisseder fakat karisinin son dilegini yerine getirdigi
icin icini bir huzur kaplar. Cocuk babasi ile manastirin o essiz goruntusunu izlemek icin kisa
bir mola verir, babasina karninin cok aciktigini soyler ve beraber yemek, yemek istedigini
soyler ve babasi da dagarcigindaki yiyeceklerinden cikarip bir ortunun ustune koyup
yerler.cocuk o kadar neseliydiki babasi hayretle onu izliyordu.oglunun gozlerinin acildigina
halen daha inanamiyordu.adam ogluna donup, madem gozlerin acildi ve etrafi goruyorsun
biz bu kurbani geri goturelim der ve geri donerler ama manastirdan ciktiklari anda annesinin
adagini yerine getirmedigi icin oglu tekrardan gormemeye baslar ardindan cocuk babasina
gormuyorum baba diye aglamaya baslar. Babasi da onun yalan soyledigini dusunur ve
aldirmadan yurumeye devam eder, arkasini donup bakinca oglunun gercekten gormedigini
fark eder ve kurbani kesmeye karar verir.

Babasi adagini gerektigi zaman yerine getirmedigi icin tekrardan oglunun gozleri kor
olur.

DENIZ HUDAVERDI

You might also like