You are on page 1of 154

Yüksek Lisans Tezi

T.C.
ERCİYES ÜNİVERSİTESİ
FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ
MİMARLIK ANABİLİM DALI
Neslihan ÖZCAN ABDİK

KAPADOKYA YÖRESİNDEKİ YERLEŞİM ALANLARININ


MİMARİ NİTELİKLERİ BAĞLAMINDA İRDELENMESİ

Hazırlayan
Neslihan ÖZCAN ABDİK
Mimarlık

Danışman
Doç. Dr. Gonca BÜYÜKMIHÇI

Yüksek Lisans Tezi


2013

Ocak 2013
KAYSER
T.C.
ERCİYES ÜNİVERSİTESİ
FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ
MİMARLIK ANA BİLİM DALI

KAPADOKYA YÖRESİNDEKİ YERLEŞİM


ALANLARININ MİMARİ NİTELİKLERİ BAĞLAMINDA
İRDELENMESİ
(Yüksek Lisans Tezi)

Hazırlayan
Neslihan ÖZCAN ABDİK

Danışman
Doç. Dr. Gonca BÜYÜKMIHÇI

Ocak 2013
KAYSERİ
ii

ÖNSÖZ/TEŞEKKÜR

Bu çalışmada beni yönlendiren, fikirlerini ve düşüncelerini hiçbir zaman esirgemeyen,


bana ve çalışmalarımıza her zaman inanan tez danışmanım Doç.Dr. Gonca
BÜYÜKMIHÇI’ya, tez hazırlama sürecinde öneri ve yardımlarını esirgemeyerek tezime
zaman ayıran, karşılaştığım her zorlukta büyük destek veren Yrd. Doç.Dr. Hale
KOZLU’ya, çalışmada yararlanılan kaynaklara ulaşmamda katkı sağlayan Nevşehir
Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu Müdürü Mevlüt Coşkun’a, bölgedeki alan
çalışmalarında teknik destek sağlayan ve çalışmalarımı kolaylaştıran Ümit Soyden,
Fadime Aydın, Hakan Demirci ve Atıf Gümüşsuyu’na, hayatım boyunca manevi
desteklerini hep hissettiğim anneme, aileme ve kardeşim diyebileceğim Ebru
Özdemir’e, yüksek lisans eğitimim boyunca esirgemediği özveri, manevi destek ve
sevgi için değerli eşim Yakup Tolga Abdik’e teşekkürü bir borç bilirim.

Neslihan ÖZCAN ABDİK


Kayseri, Ocak 2013
iii

KAPADOKYA YÖRESİNDEKİ YERLEŞİM ALANLARININ MİMARİ


NİTELİKLERİ BAĞLAMINDA İRDELENMESİ

Neslihan ÖZCAN ABDİK


Erciyes Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü
Yüksek Lisans Tezi, Ocak 2013
Danışman: Doç.Dr. Gonca BÜYÜKMIHÇI

KISA ÖZET
Geleneksel mimari dokusu, kültürel özellikleri ve doğal oluşumları ile dünyanın önemli
koruma alanlarından biri olan Kapadokya Bölgesi, kaya oyma yerleşimlerin, yeraltı
şehirlerinin ve yığma taş yapıların oluşturduğu, doğal oluşumlarla da bütünleşen yerel
dokusu ile ön plana çıkmaktadır. Kapadokya Bölgesi’nin genel mimari karakteri
incelendiğinde, bölgedeki tüm yerleşim birimlerinde; kaya oyma mekanların ve
peribacalarının varlığı, malzeme kullanımı gibi ortak özelliklere sahip olmanın yanı sıra
bazı farklılıklarının da bulunduğu gözlemlenmektedir.

Bölgedeki yerleşim alanlarının mimari karakterinin tespit edilebilmesi amacıyla


hazırlanan bu tezde, Kapadokya’nın karakteristik özelliklerini yansıtan 3 yerleşim
birimi olan Ürgüp, Uçhisar ve Göreme’nin mimari karakterini oluşturan özellikleri
irdelenmiştir. Bu bağlamda öncelikle Kapadokya Bölgesi’nin genel tanımı yapılmış ve
bölgenin karakterini belirleyen tarihsel, kültürel, topografik, dini etkenler ve demografik
yapısı incelenmiştir. Yerleşimlerin mimari niteliklerinin belirlenmesi ve
karşılaştırılmalarının yapılabilmesi amacıyla, çalışma alanını oluşturan yerleşim
alanlarının kentsel dokusu ve bu dokuya doğal oluşumların, anıtsal yapıların ve sivil
mimarlık örneklerinin etkisi incelenmiş, doku bütününde ağırlıklı bir etkiye sahip
olduğu görülen sivil mimarlık örnekleri detaylı bir şekilde ele alınmış, plan şemaları,
kütle biçimlenmeleri, bezeme ve malzeme özellikleri bağlamında değerlendirilerek
ortak özellikleri ve farklılıkları belirlenmiştir. Böylelikle Kapadokya Bölgesi’ndeki
yerleşim birimlerinin katmanlı ve dinamik yapı sistemi içindeki oluşum mantığını
anlamak ve bu yerleşim birimlerinin benzerlik ve farklılıklarını ortaya koyabilmek
amaçlanmıştır.
iv

Bu çalışma ile, özellikle sivil mimarlık örneklerinin doğal oluşumlarla bütünleşerek


birimlerin genel karakteristiğinin oluşmasındaki rolü vurgulanmış, bölgede yaygınlaşan
restorasyon uygulamalarında yerel doku özelliklerinin vurgulanması, çeşitli nedenlerle
özgün özelliklerini yitirmeye başlayan bu dokunun belgelenmesi, ortak özellikleri ve
farklılıklarının belirlenmesi ve gelecekte yapılacak koruma çalışmalarına kaynak
oluşturulması hedeflenmiştir.

Anahtar kelimeler: Kapadokya, Ürgüp, Uçhisar, Göreme, kentsel doku, konut


v

CONTEXTUAL ANALYSIS OF ARCHITECTURAL ASPECTS OF


SETTLEMENTS IN CAPPADOCIA DISTRICT

Neslihan ÖZCAN ABDİK

Erciyes University , Institute of Natural and Applied Sciences

M. Sc. Thesis, January 2013

Supervisor: Assoc. Prof. Dr. Gonca BÜYÜKMIHÇI

ABSTRACT
Kapadokya (Cappadocia) District, that has been one of the most significant protected
areas of the world through its traditional architectural patterns, cultural attributes and
natural formations, becomes prominent by its local structure which is composed of
settlements carved into stone, underground cities and stone buildings, articulated with
natural formations. An analysis of general architectural characteristics of Kapadokya
District produces results, by which the similarities such as the existence of spaces
carved into stone, hoodoos, resemblance in used material, with little dissimilarity in all
the studied settlements, are observed.

In this thesis which involves ascertaining architectural aspects of settlements in the


district, characteristics of three settlements called Ürgüp, Uçhisar and Göreme, which
reflect distinguishing features of Kapadokya, are studied. In this context, primarily, a
general definition of Kapadokya has been given and historical, cultural, topographical
constitution of the district in addition to its properties pertaining to religious and
demographical facts. In order to assess and compare architectural assets of settlements
in the field, their urban structure and the effects of natural formations, monuments and
civil architecture are examined. Civil architecture examples which have a significant
roll in the urban structure are studied in detail, assessed in respect to their plan schemes,
mass forms, systematically repeated motifs and material properties; similarity and
dissimilarity comparisons which allow understanding the formation logic in layered and
dynamic structure system of settlements in Kapadokya District and thus producing an
analogy of these settlements are intended.
vi

This project intends particularly to emphasize the role of civil architectural examples
integrated to natural formations in creating general characteristics of settlements,
indicate to restoration works which are becoming increasingly commonplace to,
document the loss of urban structure’s unique properties by various reasons, reveal the
similarities and dissimilarities of the settlements and finally to create a source for future
preservation projects.

Keywords: Kapadokya, Urgup, Uchisar, Goreme, urban structure, housing


vii

İÇİNDEKİLER

KAPADOKYA YÖRESİNDEKİ YERLEŞİM ALANLARININ


MİMARİ NİTELİKLERİ BAĞLAMINDA İRDELENMESİ

Sayfa

BİLİMSEL ETİĞE UYGUNLUK SAYFASI…………………………………………...ii


YÖNERGEYE UYGUNLUK SAYFASI……………………………………………....iii
KABUL VE ONAY SAYFASI…………………………………………………………iv
TEŞEKKÜR……………………………………………………………………………..v
ÖZ……………………………………………………………………………………….vi
ABSTRACT…………………………………………………………………………...viii
İÇİNDEKİLER…………………………………………………………………………..x
ŞEKİLLER LİSTESİ …………………………………………………………….....…xiv

GİRİŞ……………………………………………………………………………………1

1. BÖLÜM

KAPADOKYA BÖLGESİ’NİN GENEL TANIMI

Kapadokya Bölgesi’nin Genel Tanımı………………………………………………6

2.BÖLÜM

KAPADOKYA BÖLGESİ’NİN KARAKTERİNİ BELİRLEYEN ETKENLER

2.1. Tarihsel Gelişim………………………………………………………………..…10

2.1.1. Antik Dönem……………………………………………………………11


viii

2.1.2. Roma ve Bizans Dönemleri…………………………………………….12

2.1.3. Selçuklu ve Osmanlı Dönemleri……………………………………….15

2.2. Jeolojik ve Topografik Etkenler……………………….………………………...18

2.3. Demografik Yapı ve Dini Etkenler………………………………………………20

3.BÖLÜM

KAPADOKYA BÖLGESİ YERLEŞİM ALANLARI

ÜRGÜP - UÇHİSAR - GÖREME

3.1. Yerleşim Alanları…………………………………………………………………23


3.1.1. Ürgüp Yerleşimi…………….…...…………………….………………..24
3.1.2. Uçhisar Yerleşimi ………………………………………………………26
3.1.3. Göreme Yerleşimi …………….………………………………………..30
3.2. Kentsel Doku…………...…………………………………………………………32
3.2.1.Ürgüp Kentsel Dokusu………………………………………………….33
3.2.1.1. Kent Formu………………………………………..………….33
3.2.1.2. Bölgeler………………………………………………….…….35
3.2.1.3. Yollar ve Sokaklar……………………………………...…….36
3.2.1.4. Landmark………………………………………………….….40
3.2.1.5. Düğüm Noktaları……………………………...………………41
3.2.1.6. Topoğrafya – Kentsel Doku İlişkisi………………………….42
3.2.2.Uçhisar Kentsel Dokusu………………………..……………………….45
3.2.2.1. Kent Formu………………………………………..………….45
3.2.2.2. Bölgeler………………………………………………….…….45
3.2.2.3. Yollar ve Sokaklar………………………………………...….47
3.2.2.4. Landmark……………………………………………….…….51
3.2.2.5. Düğüm Noktaları…………………………………………..….51
3.2.2.6. Topoğrafya – Kentsel Doku İlişkisi………………………….52
3.2.3.Göreme Kentsel Dokusu………………………….…………………….54
3.2.3.1. Kent Formu………………………………………..………….54
ix

3.2.3.2. Bölgeler………………………………………………….…….54
3.2.3.3. Yollar ve Sokaklar……………………………………...…….56
3.2.3.4. Landmark……………………………………………….…….60
3.2.3.5. Düğüm Noktaları……………………………………………...61
3.2.3.6. Topoğrafya – Kentsel Doku İlişkisi………………………….62
3.3. Konutlar………………………………………………………………………......64
3.3.1. Kaya oyma Konutlar…………………………………………………...66
3.3.1.1.Yapı Malzemesi ve Yapım Sistemleri………………………...68
3.3.1.2.Plan Şemaları ve Mekan Biçimlenmeleri………………..…...69
3.3.1.3. Kütle Özellikleri ve Cephe Biçimlenmeleri…………….…...71
3.3.1.4. Mimari Öğeler ve Bezeme Özellikleri…………………..…...72
3.3.2. Kaya oyma ve Yığma Konutlar……………………………………..…73
3.3.2.1.Yapı Malzemesi ve Yapım Sistemleri………………………...75
3.3.2.2.Plan Şemaları ve Mekan Biçimlenmeleri………………..…...75
3.3.2.3. Kütle Özellikleri ve Cephe Biçimlenmeleri…………….…...84
3.3.2.4. Mimari Öğeler ve Bezeme Özellikleri…………………..…...85
3.3.3. Yığma Konutlar………………………………………………………...87
3.3.3.1.Yapı Malzemesi ve Yapım Sistemleri………………………...89
3.3.3.2.Plan Şemaları ve Mekan Biçimlenmeleri………………..…...91
3.3.3.3. Kütle Özellikleri ve Cephe Biçimlenmeleri…………….…...99
3.3.3.4. Mimari Öğeler ve Bezeme Özellikleri…………………..….102

4.BÖLÜM
TARTIŞMA – SONUÇ VE ÖNERİLER
4. Tartışma – Sonuç ve Öneriler………………………………………………….…104

KAYNAKLAR………………………………..……………..……………………….114
EKLER…………………………………………………………………………….....119
ÖZGEÇMİŞ………………………………………………………………………….135
x

KISALTMALAR

M.Ö. : Milattan Önce


M.S. : Milattan Sonra
m : metre
yy. : yüzyıl
s : sayfa
xi

ŞEKİLLLER LİSTESİ:

Şekil 1.1. Kappadokia’nın ilk çağda Türkiye içindeki yeri [4]…………………….....…7


Şekil 1.2. Göreme Tarihi Milli Parkı…………………………………………………….8
Şekil 2.1. Asur ticaret yolları [12]……………………………………………………...12
Şekil 2.2. El Nazar Kilisesi……………………………………………………………..13
Şekil 2.3. Yusuf Koç Kilisesi…………………………………………………………..13
Şekil 2.4 Yeraltı şehri yerleşim şeması [6]………………………………………...…...14
Şekil 2.5. Kızlar Manastırı ……………………………………………………………..15
Şekil 2.6. Tokalı Kilise……………………………………………………...………….15
Şekil 2.7. Karanlık Kilise……………………………………………………………....16
Şekil 2.8. Musaefendi Cami [21]……………………………………………………….16
Şekil 2.9. Sarıhan………………………..…………………………………….………..16
Şekil 2.10. Ağzıkara Han……………………………………………………………….16
Şekil 2.11. Jeolojik harita [23]………………………………………………………….18
Şekil 2.12. Göreme Zemi Deresi’nde yer alan peribacaları……………………..……..19
Şekil 3.1. Ürgüp - Uçhisar - Göreme Yerleşimi…………………………………..……24
Şekil 3.2. Ürgüp’ün konumu [33]……………………………………………...…...….24
Şekil 3.3. Ürgüp …………………………………………………………………….….25
Şekil 3.4 Ürgüp………………………………………………………………………....26
Şekil 3.5. Uçhisar’ın konumu [28]……..……………………………………………....27
Şekil 3.6. Uçhisar Kalesi……………………………………………………………….27
Şekil 3.7. Kale içinden oda ve mezar…………………………………………………..28
Şekil 3.8. Uçhisar Kalesi ve vadi yamacına yerleşim…………………………………..29
Şekil 3.9. Uçhisar yerleşimi [39]……………………………………………………….29
Şekil 3.10. Göreme’nin konumu [32]…………………………………………….…….30
Şekil 3.11. Göreme genel görünüş……………………………………………………...31
Şekil 3.12. Ürgüp kent formu.……………………………………………...…………..34
Şekil 3.13. Ürgüp bölgeleme haritası…………………………………………………..36
Şekil 3.14. Geleneksel dokuda yol şeması……………………………………………..37
Şekil 3.15. Yunak Mahallesi Hacı Hafız Efendi Sokak Karakter Analizi……………...38
Şekil 3.16. Yunak Mahallesi Hacı Hafız Efendi Sokak…………..……………………38
Şekil 3.17. Dereler Mahallesi Dereler Sokak Karakter Analizi…………………..……39
xii

Şekil 3.18. Dereler Mahallesi Dereler Sokak…………………………………………..39


Şekil 3.19. Ürgüp landmark ……………………………………………...…………….40
Şekil 3.20. Cumhuriyet Meydanı…………………………………………………….…41
Şekil 3.21. Düğüm noktası……………………………………………………………..42
Şekil 3.22. Kayakapı Bölgesi yamaç yerleşimi………………………………….……..43
Şekil 3.23. Kayakapı Bölgesi doğu-batı yönünden alınmış bir kesit [50]…….………..44
Şekil 3.24. Uçhisar kent formu ………………………………………………………...46
Şekil 3.25. Uçhisar bölgeleme haritası…………………………………………………47
Şekil 3.26. Geleneksel dokuda yol şeması……………………………………………..48
Şekil 3.27. Zümrü Hoca sokak…………………………………………………………49
Şekil 3.28. Zümrü Hoca sokak karakter analizi………………………………………...49
Şekil 3.29. Göreme caddesi………………………………………………………...…..50
Şekil 3.30. Göreme caddesi karakter analizi………………………………………...…50
Şekil 3.31. Uçhisar landmark ……………………………………..…….……………..51
Şekil 3.32. Kale Meydanı…………………………………………………..…………..52
Şekil 3.33. Uçhisar genel görünüm [51]…………………………………………….….53
Şekil 3.34. Göreme kent formu ……………………………………….……………….55
Şekil 3.35. Göreme bölgeleme haritası…………………………………………………56
Şekil 3.36.Geleneksel dokuda yol şeması……………………..……………………….57
Şekil 3.37. Göreme sokak örnekleri……………………………………………………57
Şekil 3.38. Aydınlı mahallesi Akgül sokak karakter analizi…….……………………..58
Şekil 3.39. Aydınlı mahallesi Akgül sokak ……………………………………………59
Şekil 3.40. Gafelli Mahallesi Ünlü Sokak karakter analizi…………………….………59
Şekil 3.41.Gafelli Mahallesi Ünlü Sokak…………………………………………..…..60
Şekil 3.42. Göreme landmark ………………………………………………………….60
Şekil 3.43. Roma Kalesi ve Mezarlığı………………………………………………….61
Şekil 3.44. Düğüm noktası……………………………………………………………..61
Şekil 3.45. Düğüm noktası……………………………………………………………..62
Şekil 3.46. Göreme genel görünüm…………………………………………………….63
Şekil 3.47. Göreme genel görünüm…………………………………………………….63
Şekil 3.48. Ürgüp yerleşimi[33]……………………………………………………..…64
Şekil 3.49. Uçhisar yamaç yerleşimi…………………………………………………...65
Şekil 3.50. Uçhisar tepe yerleşimi……………………………………………………...65
xiii

Şekil 3.51. Göreme yerleşimi…………………………………………………………..65


Şekil 3.52. Ürgüp kaya oyma konut……………………………………………….…...67
Şekil 3.53. Uçhisar kaya oyma konut………………………………………………......67
Şekil 3.54. Göreme kaya oyma konut………………………………………………......68
Şekil 3.55.Ürgüp-Uçhisar-Göreme kaya oyma mekanlar…………………………..….69
Şekil 3.56. Kaya oyma konut plan oluşumu………………………………………..…..69
Şekil 3.57. Kaya oyma konut planı……………………………………………….….....70
Şekil 3.58. Kaya oyma yerleşim örneği……………………………………………...…70
Şekil 3.59. Kaya oyma konut oluşum şeması……………………………………..…....71
Şekil 3.60. Ürgüp-Uçhisar-Göreme kaya oyma cephe örnekleri…………………..…...72
Şekil 3.61. Ürgüp-Uçhisar-Göreme kaya oyma mimari öğeler………………….….….72
Şekil 3.62. Ürgüp kaya oyma + yığma konut………………………………………......73
Şekil 3.63. Uçhisar kaya oyma + yığma konut……………………………………...….74
Şekil 3.64. Göreme kaya oyma + yığma konut…………………………………….......74
Şekil 3.65. Ürgüp-Uçhisar-Göreme kaya oyma + yığma konut [52]…………...……...75
Şekil 3.66. Kaya oyma + yığma konut planı…………………………………………...76
Şekil 3.67. Kaya oyma + yığma konut planı [52]……………………………………....76
Şekil 3.68. Uçhisar kaya oyma + yığma konut………………………………….…...…77
Şekil 3.69. Uçhisar kaya oyma + yığma konut planı [59]…...………………………....77
Şekil 3.70. Uçhisar kaya oyma + yığma konut planı [59]……………………………...78
Şekil 3.71. Uçhisar kaya oyma + yığma konut planı [59]...................................……....78
Şekil 3.72. Uçhisar kaya oyma + yığma konut planı [59]………………………...…....79
Şekil 3.73. Uçhisar kaya oyma + yığma konut planı [59]…...………………………....79
Şekil 3.74. Uçhisar kaya oyma + yığma plan örneği sokak ilişkisi [59]……………….80
Şekil 3.75. Uçhisar kaya oyma + yığma plan örneği sokak ilişkisi [59]………...…......80
Şekil 3.76. Göreme kaya oyma + yığma konut planı(233 parsel)……………………...81
Şekil 3.77. Göreme kaya oyma + yığma konut planı(239 parsel)……………………...81
Şekil 3.78. Göreme kaya oyma + yığma konut planı (825 parsel) [52]…………...…...82
Şekil 3.79. Göreme kaya oyma + yığma konut planı (236 parsel)……………………..82
Şekil 3.80. Göreme kaya oyma + yığma konut planı(239 parsel) [52]…………....…...83
Şekil 3.81. Göreme kaya oyma + yığma konut planı (591 parsel) [52]………………..83
Şekil 3.82. Ürgüp-Uçhisar-Göreme kaya oyma + yığma konut cephe………………...84
Şekil 3.83. Göreme kaya oyma + yığma konut (222-223 parsel) [52]...…………...…..85
xiv

Şekil 3.84. Ürgüp-Uçhisar-Göreme kaya oyma + yığma konut cephe……………..…..85


Şekil 3.85. Tavan- niş ve dolap süslemeleri…………………………………………....86
Şekil 3.86. Kaya oyma + yığma konut kapı kullanımları……………………………....86
Şekil 3.87. Ürgüp yığma konut örnekleri……………………………………………....87
Şekil 3.88. Uçhisar yığma konut örnekleri…………………………………………......88
Şekil 3.89. Göreme yığma konut örnekleri………………………………………….....88
Şekil 3.90. Yığma konut yapım sistemi [52]…………………………………...……....90
Şekil 3.91. Yığma konut yapım sistemi [52]…………………………………...………90
Şekil 3.92. Avlu kullanımı Dereler Mah. Burhankale Sok [52]………………..…...….91
Şekil 3.93. Yığma konut avlu kullanımı Dutlu cami Mah. [52]……………………..…92
Şekil 3.94. Dış sofalı plan tipi Dereler Mah. ………………...………………………...92
Şekil 3.95. Sofasız plan tipi, Dereler Mah. Bey Sok. ……..………………….……......93
Şekil 3.96. Sofasız plan tipi, Dereler Mah. Bey Sok. ……..…………………...……....93
Şekil 3.97. İç sofalı plan tipi, Dereler Mah. Dereler Sok. No:4………………………..94
Şekil 3.98. İç sofalı plan tipi, Esbelli Mah. Hacı Hafız Sok. No:10……………………95
Şekil 3.99. Uçhisar yığma konut planı ……………..………………………………….96
Şekil 3.100. Uçhisar yığma konut planı ……………..………………………………...96
Şekil 3.101. Uçhisar yığma konut planı (728 parsel) ……………..…………………...97
Şekil 3.102. Göreme yığma konut planı(786 parsel) [52]……………………...……....97
Şekil 3.103. Göreme yığma konut planı(223 parsel) [52]………………………...…....98
Şekil 3.104. Göreme yığma konut planı (233 parsel) [52]……………………...……...98
Şekil 3.105. Göreme yığma konut planı (236 parsel) [52]………………………...…...99
Şekil 3.106. Ürgüp-Uçhisar-Göreme yığma konut cephe [52]…………………….…...99
Şekil 3.107. Ürgüp yığma konut cephe……………………………………………….100
Şekil 3.108. Uçhisar yığma konut cephe……………………………………………...100
Şekil 3.109. Göreme yığma konut cephe……………………………………………...100
Şekil 3.110. Ürgüp yığma konut cephe…………………………………………...…..101
Şekil 3.111. Yığma konut cephe [52]…………………………………………...…….102
Şekil 3.112. Ürgüp-Uçhisar-Göreme Yığma konut cephe……………………………102
Şekil 3.113. Dolap ve niş örnekleri…………………………………………………...103
Şekil 3.114. Dolap ve niş örnekleri …………………………………………………..103
Şekil 3.115. İç ve dış kapı örnekleri…………………………………………………..103
GİRİŞ

Kapadokya Bölgesinin Genel Özellikleri

Kapadokya Bölgesi; tarihsel gelişimi, doğal oluşumları, peribacaları, yeraltı


yerleşmeleri, kültürel çeşitliliği ve geleneksel dokusu ile Türkiye’nin önemli
bölgelerinden biridir. Coğrafi olarak Nevşehir, Niğde, Aksaray, Kırşehir ve Kayseri
illerini kapsayan Kapadokya Bölgesi, özellikle doğal oluşumların yoğunlaştığı Uçhisar,
Ürgüp, Göreme, Avanos, Derinkuyu, Kaymaklı, Ihlara ve çevresindeki yerleşim
birimleri ve doğal alanları ile ön plana çıkmaktadır. Bu bölgelerdeki jeolojik olaylar
sonucunda oluşan peribacaları, kaya kütleleri ve mağaraların yanı sıra doğal dokuya
uyumlu yığma taş yapıların da bu dokuya eklemlenerek gelişmesi, Kapadokya
Bölgesi’nin doğal ve kültürel özellikleri ile dünyada ilgi gören alanlardan biri olmasını
sağlamıştır.

Doğal, tarihi ve kültürel değerlere sahip planlar, sadece bulundukları yere ait olmayıp,
evrensel nitelikler taşımaktadır. UNESCO gibi uluslararası kuruluşlar, belirledikleri
kriterlere uygun olan bölgeleri koruma altına almaktadır. "İnsanlık tarihinin bir ya da
birden fazla anlamlı dönemini temsil eden yapı tipinin ve peyzaj topluluğunun değerli
bir örneğini sunması, doğanın bir harikasına ve estetik öneme sahip olması" sebebiyle
Kapadokya Bölgesi 1985’den beri UNESCO Kültürel ve Doğal Miras listesinde yer
almaktadır. Bu durum, bölgedeki tarih, kültür ve inanç turizmini de destekleyen
etkenlerden birisi olmuştur [1].

Kapadokya Bölgesi genel mimari karakteri incelendiğinde, bölgenin tümünde kaya


oyma yerleşimlerin, yeraltı şehirlerinin ve bölgedeki ocaklardan elde edilen yerel
taşlarla biçimlendirilmiş yığma yapıların oluşturduğu ve doğal oluşumlarla bütünleşen
bir dokunun etkili olduğu görülmektedir. Jeolojik oluşumlar, topografya ve malzeme
özellikleri, kaya oyma mekanların kolaylıkla şekillendirilmesine imkân vermiş,
2

yerel taş kullanılarak kaya oyma mekânlara eklemlenen veya tekil olarak
konumlandırılan yapılar ile kent dokusu zenginleşmiş, farklı eğimlere sahip arazi
şartlarına göre oluşan organik sokaklar, doğal oluşumlarla mimari yapılanma arasındaki
uyumu sağlanmış ve Kapadokya Bölgesi’nin genel mimari karakteri belirmiştir. Ancak
bu yerleşim merkezleri incelendiğinde, bölgedeki tüm yerleşim birimlerinde; kaya oyma
mekanların ve peribacalarının varlığı, malzeme kullanımı gibi ortak özelliklere sahip
olmanın yanı sıra bazı farklılıklarının da bulunduğu gözlemlenmektedir. Yerleşim
birimlerinin kentsel dokusu ve mekânsal özellikleri; topografik yapı ve doğal
oluşumların yanı sıra etnik yapı ve dini inançlardaki değişimlerle de zaman içerisinde
farklılaşmıştır. Bu farklılık ortak malzeme, mimari dil ve doğal çevre özellikleri ile
birbirine yaklaşmış, Kapadokya Bölgesi’nin birlikte çeşitliliğini oluşturmuştur. Bazı
bölgelerde yer altı şehirlerinin yoğunlukta olduğu görülürken (Derinkuyu, Kaymaklı,
Özkonak, Mazı), bazı yerleşim birimlerinde ise bağımsız yeraltı şehrinin bulunmadığı,
ancak konutların bir parçası olan kaya oyma birimlerin bodrum katlardan yer altına
uzandığı gözlemlenmektedir (Ürgüp, Uçhisar, Göreme).

Amaç, Kapsam ve Metodoloji

Kapadokya Bölgesi ile ilgili literatür araştırması yapıldığında, ağırlıklı olarak jeoloji ve
jeofizik alanlarında olmak üzere, mimari, sanat tarihi, sosyoloji, restorasyon, kentsel
koruma alanlarında birçok tez çalışması, kitap ve makalenin olduğu görülmektedir.
Ancak literatürde, yerleşim birimlerinin detaylı mimari özellikleri ve yerleşim
birimlerinin mekansal ve dokusal anlamda karşılaştırmalı çalışmalar konusunda
boşluklar olduğu görülmektedir. Hazırlanan tez çalışması ile literatüre bu anlamda
katkıda bulunulması hedeflenmektedir.

Bölgedeki yerleşim alanlarının mimari karakterinin tespit edilebilmesi amacıyla


hazırlanan bu tezde, Kapadokya’nın karakteristik özelliklerini yansıtan 3 yerleşim
birimi seçilerek, bu yerleşim birimlerinin mimari karakterini oluşturan özellikleri
irdelenmiş ve yalnızca yer üstü yerleşkeler üzerinde yoğunlaşılmıştır.

Tezin amacı, genel algı olarak tek bir kentsel doku ve mimari karaktere sahip bir bölge
olarak bilinen Kapadokya Bölgesi’nin gerçekte derinlemesine irdelendiğinde
birbirinden farklı özelliklere sahip küçük yerleşim birimlerinin bir araya gelmesiyle
3

hareketlenen ancak yerel yapım özellikleri ve yerel malzeme doğal koşullar altında
şekillenmesinden kaynaklanan bütüncül bir görünüm sergilendiğinin vurgulanmasıdır.
Bu amaç doğrultusunda tez kapsamı içinde Kapadokya Bölgesi yerleşimlerinden, farklı
özellikler gösterdiği gözlemlenen üç yerleşim biriminin kendine ait özellikleri
belirlenmiş ve bu özellikler karşılaştırılmalı olarak irdelenmiştir. Bu çalışma ile,
özellikle sivil mimarlık örneklerinin mimari özellikleri incelenmiş, doğal oluşumlarla
bütünleşerek yerleşimlerin genel karakteristiğinin oluşmasındaki rolü vurgulanmış,
bölgede yaygınlaşan restorasyon uygulamalarında yerel doku özelliklerinin
vurgulanması, çeşitli nedenlerle özgün özelliklerini yitirmeye başlayan bu dokunun
belgelenmesi, ortak özellikleri ve farklılıklarının belirlenmesi ve gelecekte yapılacak
koruma çalışmalarına kaynak oluşturulması hedeflenmiştir.

Tez çalışmasında örneklem alanı olarak; yakın coğrafi konumlarda bulunmasına karşın
topografik yapı, kentsel doku ve mimari karakteristikleri açısından yer yer farklılaşan ve
bölgenin diğer yerleşim birimlerinin temel karakteristiklerini de yansıttığı düşünülen
Ürgüp, Göreme ve Uçhisar yerleşimleri seçilmiştir.

Yamaç oyma yerleşimi, özgün sivil mimari örnekleri ve anıtsal yapıların günümüze
kadar özenle korunarak ulaşması, sosyo-ekonomik ve kültürel yapısı, bölgenin sosyal
merkezi olma niteliği gibi özelliklerle ön plana çıkan Ürgüp, çalışma alanı olarak
belirlenen yerleşimlerden ilkidir. Ürgüp'ten farklı bir karakter sergileyen Uçhisar ise bir
kale kent görünümünde olup kale ile bütünleşik yapısı, kent dokusunun bu kale
çevresinde tepede (düzlük alanda) ve vadi yamacında iki farklı tipoloji oluşturarak
gelişmesi ve bu geleneksel dokunun kısmen korunarak günümüze kadar ulaşması
özellikleri ile ikinci inceleme alanı olarak belirlenmiştir. Üçüncü yerleşim alanı olan
Göreme ise kent silüetini ve karakterini belirleyen peribacalarının kent merkezinde
diğer yerleşim bölgelerine oranla daha büyük boyutlarda olduğu ve kentle bütünleştiği,
bu peribacalarının aktif olarak kullanıldığı özel bir kentsel dokuya sahip olan önemli bir
yerleşim alanıdır. Ayrıca Roma ve Bizans kilise mimarisinin günümüze kadar ulaşan
örneklerinin yoğun olarak bulunması ve bu örneklerin büyük kaya kütleleri ile
peribacaları içerisine oyulmuş çok sayıda bulunan örneklerinin günümüze kadar
ulaşabilmiş olması, Göreme'nin inceleme alanı olarak seçilmesinde etkili olmuştur.
4

Bu yerleşimlerin mimari niteliklerinin belirlenmesi ve karşılaştırılmalarının


yapılabilmesi amacıyla, çalışma alanını oluşturan yerleşimlerin kentsel dokusu ve bu
dokuya doğal oluşumların, anıtsal yapıların ve sivil mimarlık örneklerinin etkisi
incelenmiş, doku bütününde ağırlıklı bir etkiye sahip olduğu görülen sivil mimarlık
örnekleri detaylı bir şekilde ele alınmış, plan şemaları, kütle biçimlenmeleri, bezeme ve
malzeme özellikleri bağlamında değerlendirilerek ortak özellikleri ve farklılıkları
belirlenmiştir. Böylelikle Kapadokya Bölgesi’ndeki yerleşim birimlerinin katmanlı ve
dinamik yapı sistemi içindeki oluşum mantığını anlamak ve bu yerleşim birimlerinin
benzerlik ve farklılıklarını ortaya koyabilmek amaçlanmıştır.

Bu kapsamda öncelikle Kapadokya Bölgesi’ndeki yerleşim karakterini etkileyen coğrafi


ve topografik etkenler, tarihsel gelişim, demografik yapı, dini ve kültürel etkenler
araştırılmış, bu etkenlerin kent dokusuna olan etkileri irdelenmiştir. Daha sonra çalışma
alanı olarak seçilen Ürgüp, Uçhisar ve Göreme’nin genel tanımı yapılmış, kent dokusu
Lynch’in kent şeması, bölgeler, yollar-sokaklar, odak noktaları ve düğüm noktaları
teoreminden esinlenilmiştir. Ayrıca konu ile ilgili olarak karakteristik bir yapı adası
seçilmiş bu ada üzerinde yapılan çalışmaların sonuçları karşılaştırmalı olarak
irdelenmiştir. Çalışma da geleneksel dokuda ağırlıklı olarak etkisini hissettiren konutlar
kaya oyma, kaya oyma + yığma ve yığma konutlar olarak ele alınmış olup bu yapıların
plan şemaları, kütle özellikleri, cephe biçimlenişleri, yapım sistemleri ve malzemeleri,
mimari ögeleri ve bezeme özellikleri fotoğraflar ve çizimler yardımıyla belgelenmiştir.
Son bölümde, elde edilen veriler değerlendirilerek üç yerleşim bölgesinin geleneksel
doku karakteristikleri karşılaştırılmıştır. Bu çalışmada geleneksel ve kentsel dokunun
bir parçası olan anıtsal yapılar sayıca azlığı nedeniyle ayrı bir bölüm olarak ele
alınmamış, tez içerisinde geleneksel dokuya ve kent siluetine etkisi açısından
irdelenmiştir.

Tez kapsamında izlenen yöntem 3 aşamada gerçekleştirilmiştir. Tezin ilk aşamasında


veri toplama ve inceleme yapılmıştır. Kapadokya Bölgesi ve seçilen yerleşim birimleri
ile ilgili genel veriler toplanıp, teze yardımcı olacak kaynaklar incelenmiştir. Bu
aşamada yerel ve ulusal kütüphanelerden, üniversite kütüphaneleri, Nevşehir Müzesi ve
Nevşehir Anıtlar Kurulu Arşivi’nden yararlanılmıştır. Çalışmaya kaynak
oluşturulabilecek mimari, kentsel, tarihi ve sosyal alanlarda hazırlanmış tezler, çizimler,
dergi ve kitaplar taranmıştır. Ayrıca bölgede yapılan koruma ve restorasyon çalışmaları,
5

Belediyelerde yer alan imar planları, Nevşehir Anıtlar Kurulu’ndaki koruma amaçlı
imar planları, Taşınmaz Kültür Varlıkları Yüksek Kurulu’nun bölgede yapılanma
koşulları ile ilgili almış olduğu kararlar, Türkiye Belediyeler Birliği, Tarihi Kentler
Birliği ve ÇEKÜL Vakfı işbirliğinde hazırlanan Kapadokya Stratejik Yön Planı
çalışmaları incelenmiştir. Yöntemin ikinci aşaması saha çalışmasıdır. Seçilen yerleşim
bölgelerinin kentsel doku analizleri yapılmış, sokak oluşumları, konutların plan
şemaları, kütle ve cephe özellikleri incelenmek üzere arazi çalışması yapılmış ve rölöve
çizimleri elde edilmiştir. Alan çalışmasında fiziksel belgeleme çalışmalarının yanı sıra
sözlü kaynak taraması da yapılmış, özellikle eski yapı ustalarından bilgiler alınmıştır.
Yöntemin son aşamasında elde edilen bilgiler değerlendirilerek yerleşim bölgelerinin
kentsel dokusu ve geleneksel mimari yapı özellikleri çıkartılmış, bölgeler arasındaki
ortaklık ve farklılıklar ortaya konularak karşılaştırmalar yapılmıştır.
1. BÖLÜM
KAPADOKYA BÖLGESİ’NİN GENEL TANIMI

Kapadokya Bölgesi farklı medeniyetleri, kültürleri bünyesinde barındıran ve yüzyıllar


boyunca gelişen bu sürecin izlerini taşıyan, dinler arası etkileşimi sağlayan ender bir
bölgedir. Kapadokya Bölgesi’nin mimari kültürüne, geniş katmanlı volkanik tüf
kayalara oyulmuş dinsel mekanların, peribacalarının, yer altı şehirlerinin, Roma, Bizans,
Selçuklu, Osmanlı dönemlerinden günümüze kadar ulaşmış olan kültürel ve tarihsel
değerlerin büyük katkısı bulunmaktadır [2].

Bölgenin kendine has doğal yapısı ve bu yapı çerçevesinde oluşan fiziksel elemanlar,
oluşumlar bölgeyi zenginleştiren öğelerdir. Tarihi boyunca sınırları sürekli değişen
bölge Antik Çağ’da Yozgat, Çorum, Kırşehir, Niğde, Kayseri, Malatya, Amasya, Tokat,
Sivas, Kahramanmaraş, Adana, Konya illerinden oluşan geniş bir alanı
kapsamaktayken; günümüzde ise Nevşehir, Kayseri, Niğde ve Aksaray illerini içine alan
bölgeyi kapsamaktadır. Günümüzde tanımlanan ve siyasi olmayan bu sınır, coğrafi
özelliklerin belirlediği kültür ve mimariyle ilişkilidir [3].

Kapadokya Bölgesi’nin sınırları ilk kez Roma İmparatoru Augustus zamanında


(M.Ö.63-M.S.14) antik dönem yazarlarından Strabon’un ( M.Ö.64 - M.S. 24) 17
kitaplık “Geographika” adlı eserinde tanımlamış olup, güneyde Toros Dağları, batıda
Aksaray, doğuda Malatya ve kuzeyde Doğu Karadeniz kıyılarına kadar uzanan geniş bir
bölge olarak belirtilmiştir [1]. Umar’a göre “İlk çağda Kapadokia, batıda Kızılırmak ve
Tuz Gölü ile Phrygia(Frigya)’dan; Kuzeybatıda Kızılırmak ile Paphlagonia
(Paflagonya)’dan; doğuda Fırat ile Urartu’dan; güneydoğuda Güneydoğu Toroslar
zinciri ile Kommagene’den; güneyde Toroslar zincirinin Çukurova’yı kuzey yandan
çevreleyen bölümü ile Kilikia’dan belirgin biçimde ayrılır [4].” (şekil 1.1)
7

Şekil 1.1. Kappadokia’nın ilk çağda Türkiye içindeki yeri [4]

Güney, doğu ve batıdan sınırları kesin olarak belirlenmiş olan Kapadokya Bölgesi’nin
kuzeydeki sınırları zaman içinde değişikliğe uğramıştır. Çok geniş bir alanı kaplayan
bölge, M.Ö. 360 yıllarından sonra kuzeyde Karadeniz tarafında Kappadokia Pontika,
güneyde Toros tarafında Megale Kapadokia olarak iki bölüme ayrılmıştır. M.Ö. III.
yüzyılın ortalarından sonra bölgeye kuzeyden Galat adında bir Kelt boyunun göç etmesi
ve kuzeybatı bölümünün çoğunluğunun Galatlar’ın eline geçmesi sebebiyle, bölgenin
kuzey sınırı değişikliğe uğramış olup Kapadokya “Galatia” olarak adlandırılmıştır [5].

Kapadokya kelimesinin kökeni ve bu kökeni oluşturan kelimelerin anlamları ile ilgili


farklı yaklaşımlar vardır. Yazılı belge olarak Kapadokya adının kökenine ilk kez, M.Ö.
2300’e ait Hititçe bir yazılı kaynak olan Herodes’in metinlerinde rastlanmaktadır.
E.GÜNEY’e göre, Katpatuka (Güzel Atlar Ülkesi), bölgeye Asurluların verdiği bir
isimdir ve bu isimden türeyerek Persler döneminde Kapadokya adını almıştır [6]. G.
KORAT’a göre “Bir yerleşim alanın adı hayvanlara veya bitkilere göre değil de,
tanrılara, güçlü insanlara ya da coğrafi özelliklere göre verilirdi. Buna kanıt olarak da
Kızılırmak’ın kollarından biri olan Delice’nin eski adının Kappadoks olmasını
göstermektedir [7].” B. UMAR’a göre, “Katpatuk yani Katpat-ukh (Katpat Halkı)
deyimi içindeki Katpat’ın aslı, yörenin baş tanrısının Hurri dilinden gelme, Hitit’lerce
8

de kullanılan adı Hepat/Kepat’tır. Yani Katpatuka olarak İranlılarca kullanılmış olan


ismin aslı Khepatukh (Khepat Halkının Yurdu) dur. M.Ö. 2. bin yılda ve hatta 1.
binyılın erken döneminde, ülkelerin, o ülkedeki baş tanrının adına göre adlandırılması
çok yaygın bir uygulamadır [6].”

Kapadokya Bölgesi bazı dinlere ilişkin yerleşim alanlarının çokluğu ve bu alanların


kendine has mimarisi ile “inanç turizmi” nin de ön plana çıkmasını sağlamıştır [2].
Bölge de yoğun olarak gezilen güzergahlar Uçhisar Kalesi, Göreme, Zelve, Avanos ve
Ürgüp olup konaklama Ürgüp, Göreme ve Nevşehir de yoğunlaşmaktadır [8].

Türkiye UNESCO Dünya Miras Sözleşmesi’ni 1983 yılında imzalamış, bu tarihten


günümüze kadar Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Genel Müdürlüğü’nün
sorumluluğu altında yürüttüğü çalışmalarla Kapadokya ve Göreme Tarihi Milli Parkı,
Divriği Ulu Cami, İstanbul’daki tarihi yerler, Hattuşaş, Nemrut Dağı, Pamukkale,
Safranbolu, Truva Antik Kenti ve Ksantos Antik Kenti’ni Dünya Miras Listesi’ne
kaydettirmiştir. Kapadokya listeye 06 Aralık 1985 tarihinde “hem kültürel hem de doğal
miras” niteliği ile kaydedilmiştir [1]. (Şekil 1.2)

Şekil 1.2. Göreme Tarihi Milli Parkı


9

Kapadokya Bölgesi’nin özgün tarihi ve yerleşim yerlerinin fiziksel özellikleri bölgenin


turizm potansiyelini artırırken, bölgenin jeolojik yapısı da ticari alanda taş ve toprağa
bağlı sanayi kollarının gelişmesini sağlamıştır. Bu alanda faaliyet gösteren tuğla ve
kiremit fabrikaları, bims ve taş ocakları ayrıca çanak-çömlek atölyeleri bölge
ekonomisine katkıda bulunmaktadır [9]. Ayrıca turizm nedeniyle halı-kilim, gümüş,
mermer, çömlekçilik ve deri gibi el sanatları ürünleri de gelişmiştir [10].

Antik çağlarda insan eliyle kayalara oyularak yapılan mekanlar günümüzde soğuk hava
depoları olarak kullanılmakta olup bölgenin ticari potansiyelini artırmış, taşımacılık
alanında iş imkanları sağlamıştır. Kazanılan bu doğal ambarlar, Akdeniz Bölgesinde
üretilen limonların belirli bir süre buralarda bekletilmesinde kullanılmakta ve daha
sonra ülkenin başka bölgelerine bu depolardan ulaştırılmaktadır. Soğuk hava depoları
Nevşehir Merkez ilçe ile Ürgüp, Ortahisar, Mustafapaşa ve Kavak beldelerinde
yoğunlaşmıştır [11].

Kapadokya Bölgesi yer altı kaynakları bakımından zengin olmamakla birlikte bölgede
volkanik kökenli camsı ve gözenekli bir yapıya sahip bir agrega olan pomza madeni
çıkarılmaktadır ve bu işleri yapan çok sayıda pomza işletme birimleri mevcuttur.
Çıkarılan pomza madenleri inşaat, tarım ve çeşitli sanayi sektörlerinde kullanılmaktadır.
Ayrıca kaya tuzu yataklarından çıkarılan tuz ve bir tür mermer çeşidi olan Onyx de
bölgedeki önemli yer altı kaynaklarından bazılarıdır [6].

Kapadokya Bölgesi’nde ekonominin büyük bir bölümünü tarımsal faaliyetler


oluşturmaktadır. Bölgenin tarihinde dini ve tarımsal etkilerler şarap üretimi gelişmiş
olup, bölgedeki en önemli sanayi kollarından birisi olmuştur. 1920’de Men-i Müskirat
kanunu, 1925’e dek süren Rum göçü şarapçılığın gerilemesine neden olsa da 1946
yılında açılan Tekel Ürgüp Şarap Fabrikası bu sanayi kolunun gelişmesine yardımcı
olmuştur. Bölgedeki diğer tarımsal faaliyetler meyvecilik ve sebzecilik olup yetiştirilen
tarım ürünleri üzüm, buğday, patates ve arpadır [10].
2. BÖLÜM
KAPADOKYA BÖLGESİ’NİN MİMARİ KARAKTERİNİ BELİRLEYEN
ETKENLER

2.1. Tarihsel Gelişim ve Etkileri

Kapadokya Bölgesi’nin tarihsel gelişimi incelediğinde; ilk yerleşim faaliyetlerinin on


bin yıl öncesinden itibaren gelişerek yağışın tüm dünyada arttığı yeni bir dönem olan
Holosen çağıyla birlikte başladığı görülmektedir. İlk köylerin bu çağda kurulmuş
olduğu ve yine bu dönemde insanların tarım faaliyetlerine başladığı ve hayvanları
evcilleştirdikleri bilinmektedir [12].

Kapadokya Bölgesi’ndeki Prehistorik Dönem kültürleri en iyi şekilde Niğde-Köşk


Höyük, Aksaray-Aşıklı Höyük, Nevşehir-Civelek Mağarası’nda görülür [13]. Niğde’nin
Bor ilçesi yakınlarındaki Köşk Höyükte yapılan kazılar sonucunda obsidiyen başta
olmak üzere sileks, taş ve kemikten aletler ve silahlara rastlanmıştır. Aşıklı Höyük’te
yapılan arkeolojik araştırmalarda ise 16000’e yakın obsidiyen alet bulunmuştur.
Kalkolitik Dönem olarak adlandırılan Bakır Çağı’na ait kalıntılara da Aksaray’daki
Gelveri ve Kayseri’deki Fraktin’de rastlanmıştır. Tunç Çağı’na ait olan höyüklerden biri
de Avanos’un yaklaşık 40 km kuzeyindeki Sarılar Köyünde bulunan Zank Höyük dür.
Civelek mağarasında yapılan kazılar sonucunda ise Neolitik, Kalkolitik ve eski Tunç
Dönemi’ne ait mutfak kaplarına rastlandığı dile getirilmektedir [14].

Kapadokya Bölgesi tarihte pek çok devletin ve toplumun ismiyle anılan dönemler
yaşamıştır. Bu uzun ve karmaşık süreçte 3 dönem ön plana çıkmaktadır [1].
- Antik Dönem
- Roma ve Bizans Dönemleri
- Selçuklu ve Osmanlı Dönemleri
11

2.1.1. Antik Dönem

Kapadokya Bölgesi’ndeki en eski yerleşim izlerine, Paleolitik devirde (MÖ 10.000 yıl)
Ürgüp yakınlarındaki Karain Köyü’nde bulunan mağarada rastlanmaktadır. Paleolitik
devirden sonraki süreçte bölge jeolojik aktiviteye sahip olduğu için bir süre insan
yerleşimi bir süre söz konusu olmamıştır. Volkan patlamaları bitip kayaların
şekillenmeye başladığı Neolitik dönemde (MÖ 9000 - MÖ 7000) yerleşim sayısında
artış gözlenmiştir [14]. Görmez’e göre; Kapadokya’da insanlığın avcılık ve
toplayıcılıkla geçindiği döneme ait izlere rastlanmamasında, volkanik patlamaların yanı
sıra, mekanların sonradan gelenler tarafından genişletilip tekrar kullanılmış olmasının
etkisi büyüktür [1].

M.Ö.5000-4000 arasında Kapadokya’da küçük krallıklar yaşamıştır. Yerleşik hayata


geçişten itibaren Kapadokya’da ilk büyük medeniyet Hititler’e aittir. Hitit Dönemi’nde
bölgedeki yerel halkın adı Hatti, Hurri veya Luvi’dir [15]. ‘Hitit’ dışarıdan gelen
anlamındadır ve Kafkasya’dan geldiği düşünülen yabancı bir boydur. Bölgede kurulan
ilk medeniyet olan Hititler krallık bile olmayan küçük yerleşim yerleri oluşturmuşlar.
Daha sonra Kızılırmak yayı içinde güçlü bir devlet kuran Hititler Kapadokya sınırlarını
da içine alarak Anadolu tarihinin ilk kentsel yerleşimlerini Kapadokya’da kurmuşlar ve
yaklaşık 600 yıl bölgeye egemen olmuşlardır [6]. Hitit egemenliğinden sonra bölge
sırasıyla Asurlular, Frigler, Kimmerler, Lidyalılar, Medler ve Perslerin egemenliği
altına girmiştir. M.Ö. 2000’li yılların başında bir Mezopotamya medeniyeti olan ve
ticaretle uğraşan Asurlular bölgede ticaret kolonileri kurmuşlar ve Hititleri bir sömürge
haline getirmişlerdir. (Şekil 2.1) Bölgede yönetimi ele geçiren Asurlular bölgeye yazıyı
da getirmişlerdir. ‘Kapadokya Tabletleri’ olarak adlandırılan Eski Asurca yazılmış çivi
yazılı metinler Kayseri civarındaki Kültepe’de bulunmuştur [6].

Büyük Hitit Devletinin yıkılmasından sora Frigler MÖ 8. yy da Frigya Devletini


kurmuşlardır. Ziraat ve sanatla meşgul olan Frigler dinde ve sanatta önce Hititlerin
sonra Yunanlı medeniyetlerin etkisi altında kalmışlardır [16]. Kapadokya Bölgesi’nde
Friglerin izlerine Göllüdağ ve Kemerhisar bölgesinde rastlanmaktadır. Bu bölgelerde
Frig dili izlerinin yanı sıra Frig kültürüne özgü mezarlar bulunmaktadır. Bölgedeki
höyüklerden çıkan eserler ile Frigyalıların başkenti Gordion’dan çıkartılan eserler
arasında benzerlik bulunmaktadır. 100 yıl süren Frig egemenliği M.Ö. 696–676 yılları
12

arasında Kimmerlerin işgali ile sona ermiştir. Bir süre Asur ve Medlerin hâkimiyetine
giren bölge M.Ö. 550 yılında Perslerin işgaline uğramıştır [17]. Bölgeyi hakimiyetine
alan Persler İran’a yaptıkları gibi Anadolu’yu da valiliklere bölmüşlerdir. Kapadokya
Valiliği de bunlardan birisidir. M.Ö. 332’de Makedonya Kralı Büyük İskender’in Pers
ordularını art arda bozguna uğratmasıyla bu büyük imparatorluk sona ermiş ve
Kapadokya Bölgesi de Makedonya egemenliğine girmiştir. Ancak halk buna karşı
çıkarak eski Pers soylularından I. Ariarathes önderliğinde merkezi Kayseri olan
Kapadokya Krallığını kurmuşlardır. İskender’in ölümüne kadar huzur içinde yaşayan
halk İskender’in ölümünden sonra bir süre daha bağımsız kalmış, bölge daha sonra
Roma’ya bağlı bir eyalet haline gelmiştir [1].

Şekil 2.1. Asur ticaret yolları [12]

2.1.2. Roma ve Bizans Dönemleri

Roma İmparatorluğu Anadolu’yu ele geçirince, M.S 17’de Roma İmparatoru Tiberius
Kapadokya Krallığı’nı Roma’ya bağlı bir eyalet haline getirmiştir. Bölgede yaşayan
Romalılar, batıya açılan askeri ve ticari anlamda büyük önem taşıyan bir yol ile Ege’ye
13

ulaşımı sağlamışlardır. Bu yol Anadolu’nun iç kesimlerinin denizle bağlantısını


sağlamıştır [14].

Anadolu’da yayılmaya başlayan Hıristiyanlık dini için Roma dönemi oldukça etkili
olmuştur. Anadolu’da bu dini yaymak için gezilerde bulunan Kayseri Piskoposu Aziz
Paulus, M.S. 53 yılında önemli bir din merkezi haline gelen Kayseri’den Kapadokya’ya
gelmiş ve kaya kiliselerinin yapımını başlatmıştır. O dönemde Göreme’de yapılmaya
başlayan kaya kiliseleri sonradan Ürgüp ve çevresinde de artmış ve Ürgüp bir
piskoposluk merkezi olmuştur. (şekil 2.2. - 2.3.) Bu gelişmelerden sonra bölgede
Hıristiyan nüfusunda artış gözlenmiştir [1].

Şekil 2.2. El Nazar Kilisesi Şekil 2.3. Yusuf Koç Kilisesi

375 yılındaki Kavimler Göçü’nün etkilerine dayanamayan Roma İmparatorluğu 395


yılında Doğu Roma ve Batı Roma olmak üzere ikiye ayrılmıştır ve Kapadokya Doğu
Roma (Bizans) İmparatorluğu’na bağlanmış, ayrıca Anadolu’daki iki piskoposluk
merkezinden bir tanesi olarak belirlenmiştir. Doğu Roma İmparatorluğu’nun ilk
yıllarında bölge halkı huzurlu bir yaşam sürmüş ve bölge kalkınmıştır. İmparatorluğun
sınırlarının Kafkasya’ya kadar uzanmasıyla bölge coğrafi konum itibariyle merkez
halini almış fakat İranlı Sasaniler ve Müslüman Araplar bölgeyi ele geçirmek için
saldırılarda bulununca; Derinkuyu ile Kaymaklı gibi ovalarda yaşayan halk yer altı
şehirlerine, dağlık kesimlerde yaşayan halk ise kendi oydukları kaya kiliselerine ve
hücrelere sığınmışlardır [1].
14

725 yılında İmparator III. Leon’un kutsal sayılan ikonalara tapmayı yasaklamasından
sonra, Hıristiyanlığı kendilerine din kabul eden halk, yaklaşık 300 yıl boyunca
imparatorun askerlerinden kaçarak Kapadokya’ya sığınmış, civardaki peri bacalarını
oyarak içlerine evler, kiliseler hatta yer altı şehirleri yapmış ve bu bölgelerde
saklanmışlardır [14].

Mimari ve kültürel açıdan oldukça ilginç örnekler sunan yeraltı şehirlerinin sayısının da
bu dönemde arttığı söylenmektedir [18]. Genellikle dinsel ve savunma amaçlı kullanılan
yeraltı şehirlerinde hayvan barınağı, yaşama ve dinlenme mekanları, mutfak, şaraphane,
kilise, mezar odaları bulunmaktadır [6]. (Şekil 2.4.) (EK-1) Yer altı yerleşimleri
Kapadokya Bölgesi’nin karakteristiğini oluşturmasına rağmen, incelenen yerleşim
bölgeleri ile karşılaştırma yapılacak ortak noktaları bulunmadığından tez kapsamı
içerisinde inceleme alanı dışında bırakılmış olup yerleşime ait örnekler bu bölümde
verilmektedir.

Şekil 2.4 Yeraltı şehri yerleşim şeması [6]


15

842 yılında İmparatoriçe Teodora ikonalara tapma yasağını kaldırınca halk dinsel
özgürlüğe kavuşmuştur. 9.yy’ın sonlarından 11. yy a kadar geçen sürede Bizans
İmparatorluğu egemenliğindeki Kapadokya altın çağını yaşamış ve bölgede yapılan
kiliselerin çoğunluğu bu dönemde yapılmıştır [19]. (Şekil 2.5 – 2.6.)

Şekil 2.5. Kızlar Manastırı Şekil 2.6. Tokalı Kilise

2.1.3. Selçuklu ve Osmanlı Dönemleri

Kapadokya Bölgesi 11.yy’da Türklerin egemenliğine girmiştir. Kapadokya halkı


sırasıyla Danişmentli Beyliği, Anadolu Selçuklu Devleti, Anadolu Türk Beylikleri
(Eretnaoğulları, Dulkadiroğulları, Karamanoğulları), Osmanlı Devleti ve Türkiye
Cumhuriyeti tarafından yönetilmiştir [1]. 11. yy’dan itibaren Türklerin Anadolu’yu fethi
ve bölgeye yerleşen Türkmen boylarıyla, bölgenin etnik ve dini yapısı değişmiştir. Bu
tarihten itibaren bölgede Rum yerleşimleriyle beraber Türk köyleri de oluşmaya
başlamıştır. Böylece bölgede Müslümanlar ve Hıristiyanlar beraber yaşamaya
başlamışlar, Türkler bölgeye yerleştikten sonra bölgenin hakimi olmuşlar, fakat hiçbir
zaman Hıristiyan halka dini baskı kurmamışlardır [16]. Bölgede bu dönemde kültürel
yapıda çeşitlenmeler oluşmuş ve bu çeşitlenme yerleşim dokusuna da yansımıştır.
Yerleşim birimlerinde eş zamanlı olarak yapılan kilise ve camiler bu kültürel çeşitliliğin
kanıtlarıdır. Bu dönemde yapılan konutlar ve anıtsal yapılar bugünkü kentsel dokunun
oluşumunu etkilemiştir [16]. (şekil 2.7 – 2.8 )
16

Şekil 2.7. Karanlık Kilise Şekil 2.8. Musaefendi Cami [21]

Anadolu Selçuklu Devleti bölgede en uzun süre ayakta kalan devlet olmuştur [20].
Gürler’e göre; “Anadolu Selçuklu Uygarlığı yerleşim yerlerini ihya etmiş, sağlam ve
bakımlı yolları, taş köprüleri, kervansarayları, cami, medrese, kütüphane, hamam ve
saraylarıyla Ortaçağ’ın ileri bir medeniyetidir. (şekil 2.9 – 2.10) Selçukluların
Kapadokya’daki en belirgin izleri, ticaretin gelişmesinin hem nedeni hem de sonucu
olan kervansaraylardır. Ayrıca Selçuklular zamanında özellikle şehir merkezlerinde,
Kapadokya Bölgesi’nin imar faaliyetlerine önem verilmiştir [16].”

Şekil 2.9. Sarıhan Şekil 2.10. Ağzıkara Han


17

Kapadokya, Anadolu Selçuklu Devleti zamanında doğu ile batı arasında ticari ve
kültürel bir köprü görevi üstlenmiştir. Bölge, Romalıların yaptırdığı ticaret yolu
üzerinde kaldığı için pek çok kervansaray inşa edilmiştir. Bu ticaret yolu Ege’yi Orta
Asya, Çin ve Mezopotamya’ya bağlayan önemli bir yol olmuştur. Böylelikle bölgede
ticaret son derece gelişmiştir. Danişmentliler ile Anadolu Selçukluları arasında zaman
zaman el değiştiren Kapadokya genellikle Anadolu Selçuklular’ın elinde kalmış ve bu
dönemde Doğu Roma İmparatorluğu’ndaki taht kavgaları nedeniyle Türklerin
Kapadokya bölgesindeki egemenliği giderek artmıştır [1].

1243 yılında Anadolu Selçuklular ile Moğollar arasındaki savaşta Anadolu Selçuklu
ordusunun yenilgisiyle sonuçlanmış, Anadolu ile beraber Kapadokya’nın egemenliği de
Moğolların eline geçmiş ve bölge Moğollar tarafından bir üs olarak kullanılmıştır. 13.yy
sonlarından itibaren Moğollar çekilince bölge, yerlerine kurulan Anadolu beyliklerinin
elinde sırasıyla (Eretnaoğulları, Dulkadiroğulları ve Karamanoğulları) el değiştirmiştir.
1398 yılında Osmanlı Devleti Hükümdarı Yıldırım Beyazıt tarafından Karamanoğulları
beyliğine son verilmesiyle Kapadokya Osmanlıların eline geçmiştir. Ancak daha sonra
1402 yılında Osmanlı Devleti Hükümdarı Yıldırım Beyazıt Timur’un ordusuna Ankara
Savaşıyla mağlup olmuştur ve devlet Fetret Devri’ne girerek Anadolu Türk birliğinin
sağlanması gecikmiştir. Bununla beraber Timur’un Osmanlı Devletinden aldığı
toprakları Anadolu Beyliklerine dağıtmasıyla Beylikler yeniden canlanmış ve
Kapadokya Bölgesi yeniden Karamanoğulları’nın hâkimiyetine girmiştir. 1466 yılında
Fatih Sultan Mehmet tarafından alınan Kapadokya daha sonra elden çıkmış ve 1515
yılında Yavuz Sultan Selim tarafından Osmanlı hâkimiyetine girmiştir. XVI. yüzyıla
kadar iskan durumunda fazla değişiklik gözlenmeyen bölgede Nevşehirli Damat
İbrahim Paşa’nın Osmanlı Sadrazamı olmasıyla XVIII. Yüzyılın ikinci yarısından
itibaren önemli değişimler yaşanmıştır [1].

Milli Mücadele yıllarında Kapadokya Bölgesi İtilaf Devletlerinin paylaşım bölgesinde


bulunmadığı için olumsuz olaylar yaşanmamıştır. Cumhuriyet sonrasında hızla gelişen
bölgede, Niğde’ye bağlı bir ilçe durumunda olan Nevşehir’e 1954 yılında il statüsü
verilmiştir [22].
18

2.2. Jeolojik ve Topografik Etkenler

Kapadokya Bölgesi’nin coğrafi yapısı, bölgedeki tektonik hareketlere bağlı olarak, düz
ovalar içerisinde yükselen tekil dağlar, vadiler ve platolar şeklindedir. Kapadokya
Bölgesi’ndeki doğal biçimlerin oluşumu 3.jeolojik zamanın 2. yarısında “neojen” adı
verilen dönemde yaşanmıştır [5]. Bu dönemde bölgede çok sayıda volkanik yanardağ
meydana gelmiştir. Erciyes, Hasan, Melendiz, Göllüdağ ile buna benzer daha birçok
volkanik dağ oluşmuştur. Bölgedeki yanardağlardan Erciyes Dağı (3917 m), Hasan
Dağı (3268 m), Melendiz (2963 m) ve Göllüdağ (2157 m) dağları en önemli strato-
volkanik yanardağlardır [12]. (şekil 2.11.)

Şekil 2.11. Jeolojik harita [23]

Bölgenin volkanik gelişimi, üç döneme yayılmıştır. İlk dönemde lav fışkırma


merkezlerinin hareketleri ve andezit kayaç bileşenlerinden oluşan endojen lav
kubbelerinin başlangıcı görülür. İkinci dönemde Keçiboyduran – Melendiz volkanik
birimleri, Ürgüp çanağı ile Nevşehir civarının on kadar ayrı tüflü ignimbrit kayaç birimi
oluşur. Üçüncü dönemde ise Erciyes ve Hasan dağı gibi büyük bir merkez oluşturan
volkanlarla Kayseri’den Konya’ya kadar uzanan alanda tek tek görülen volkanlar ortaya
çıkmıştır [12].
19

Bölgede yayılan lavlar ve tüfler, göller ve akarsular üzerinde ignimbirit, lahar, kil,
bazalt ve marn aglomera gibi tabakalardan oluşan bir plato meydana getirmişlerdir [1].
Bu platonun zamanla erezyon, vadi yamaçlarından inen sel suları ve rüzgarın fiziksel ve
kimyasal etkilerden dolayı aşınmasıyla peri bacaları meydana gelmiştir [24]. Gürler’e
göre; “Sel sularının dik yamaçlarda kendine yol bulması, sert kayaların çatlamalarına ve
kopmalarına neden olmuştur. Alt kısımlarda bulunan ve daha kolay aşınan malzemenin
derin bir şekilde aşınması ile yamaç gerilemiş, böylece üst kısımlarda yer alan şapka ile
aşınmadan korunan konik biçimli gövdeler ortaya çıkmıştır. Daha çok Ürgüp civarında
bulunan şapkalı peri bacaları konik gövdeli olup, tepe kısımlarında bir kaya bloğu
bulunmaktadır. Gövde; tüf, tüffit ve volkan külünden oluşmuş kayaçtan, şapka kısmı ise
lahar ve ignimbrit gibi sert kayaçlardan oluşmaktadır. Yani şapkayı oluşturan kaya türü
gövdeyi oluşturan kaya topluluğuna oranla daha dayanıklıdır. Bu, peri bacalarının
oluşumu için ilk koşuldur. Şapkadaki kayanın direncine bağlı olarak peri bacalarının
ömrü uzun veya kısa olmaktadır [16].”

Bölgenin karakteristiğini oluşturan peri bacaları şapkalı, koni, mantar biçimli ve sivri
olmak üzere sınıflandırılır. Ürgüp, Uçhisar gibi yüksek noktalarda peribacaları diğer
bölgelere göre küçüktür. Vadilerden aşağı inildikçe yüksekliğin artmasından dolayı
peribacalarının boyutları büyümektedir. Göreme Zemi Deresi’nde bulunan peribacaları
çok büyük boyutlardadır [7]. (şekil 2.12.)

Şekil 2.12. Göreme Zemi Deresi’nde yer alan peribacaları


20

Volkanik dağların patlamaları sonucu püsküren malzemelerle şekillenen platolar, akarsu


ve göllerin tüf tabakasını aşındırmaları nedeniyle sürekli değişime uğramıştır [25].
Bundan dolayı bölgede geniş yer kaplayan platolar yerleşim alanı olarak
kullanılamamıştır. Naumann’a göre; “Coğrafyanın yerleşmeler üzerindeki yönlendirici
etkisi yerleşmenin şeklini, konut örüntülerinin yapısını ve kamusal alanların yerini
etkilediği ve yönlendirdiği söylenebilir [16].” Ayan; topoğrafik yapıyı yaşam
mekanlarında yapıların en uygun nerelerde gruplanabileceğini, yapıların birbirlerine
göre konumunun nasıl olacağını ve yapı tipini belirleyen en önemli faktör olarak
görmektedir [26]. Topoğrafya eğimli araziler ile nehir, göl ve deniz kıyısındaki
yerleşimlerde yol sistemlerini ve parselasyon düzenlerini belirleyerek yerleşim
dokusunda etkili bir faktördür. Düz arazilerde ise topoğrafyanın yol sistemine belirleyici
bir etkisi olmadığından yerleşimin bulunduğu iklim kuşağına göre doku
şekillenmektedir. Bektaş; geleneksel Anadolu kentsel dokusunda mahallenin yollarının
topoğrafyanın yamacın eğimine dik bir şekilde konumlandığını ve yükselti eğrilerine
paralel olduğunu belirtmiştir [27]. İnceleme alanı olarak seçilen Ürgüp, Uçhisar ve
Göreme’nin yamacındaki yerleşim dokusu bu tanıma örnek olarak verilebilir.
Kapadokya Bölgesi’nde özellikle Hititler engebeli araziler için topografyanın olanak
verdiği yerlerde savunma şansını artıran kolaylıklardan faydalanmışlardır [28].

Bölge karasal iklime sahip olması sebebiyle yeterli düzeyde yağış alamadığından zengin
otlak ve yaylalara sahip değildir. Fakat topografik özelliklerinden dolayı oluşmuş ve
mikroklimatik özellikler gösteren havzalar bulunmaktadır [29]. İklim özelliklerine ve
toprak yapısına bağlı olarak bitki yapısı değişmekte olup, volkanik dağların kireçtaşı
kaplı yüksekliklerinde bitki örtüsü seyrek, vadi yamacındaki tüf topraklarda ise
verimlidir [30]. İklime bağlı olarak gelişsen bitki örtüsü-yeşil dokunun kentsel kimliğin
karakterine ekisi oldukça fazladır. Sonuç olarak; topoğrafik özellikler ve coğrafya
kentin genel karakteristiğini etkileyerek o kente belirgin özgün bir kimlik
kazandırmaktadır.

2.3 Demografik Yapı ve Dini Etkenler

Kent oluşumunu etkileyen önemli etkenlerden birisi de dini faktörlerdir. Fustel de


Counlanges 1817 tarihli “La Cite Antique” adlı çalışmasında kentin insanların ortak bir
tapınak etrafında toplanmasıyla meydana geldiğini savunmuştur. Bir diğer araştırmacı
21

Mierop ise ilk kurulan yerleşim bölgelerinin tümünde mutlaka birer tapınak kompleksi
olduğu ve kent dokusunun bu dinsel yapılara göre şekillendiğini savunmuştur.
Kapadokya Bölgesi’nde ise ilk yerleşmelerden günümüze kadar geçen süreçte dinsel
yapılar bölgenin fiziksel dokusunda etkili olmuştur [28].

Hıristiyanlık dininin Kapadokya Bölgesi’nde etkili olmaya başladığı Roma


İmparatorluğu döneminde, MS 53 yılında misyonerlik gezisine çıkan Havari Paulus
bölgeye gelmiş ve bu bölgede kiliseler kurulması ve Hıristiyanlık dininin yayılmasını
sağlamak için katkıda bulunmuştur. Baskılar nedeniyle “O dönemde gizli vadilere
sığınan Hıristiyan halk, Avanos’ta yüksek Çavuşin tepesi Kısistra, Mavrucan ve Soğanlı
Vadisi ile Arçhelhaus , Hasandağı ve Belisırma gibi yerler veya Roma antik mezarlarına
yerleşmişler ve bu mezarların yanında oyma kiliseler yapmaya başlamışlardır [13].” Din
olarak Hıristiyanlığı kabul eden Kapadokya halkı, bölgenin jeolojik yapısından dolayı
oyularak şekillendirilmeye müsait olan bölgelerde kaya oyma kiliselerin yanı sıra yer
altı şehirlerinde de kiliseler oluşturmuşlardır. Yeraltı şehirlerindeki sığınak, manastır ve
kiliselerde yaşayan Hıristiyan halk ilk resim örneklerini de bu yerleşim birimlerinde
meydana getirmişlerdir. Fresk tekniğinde yapılmış resimler yeni bir dinsel dünya
görüşünü ifade etmişlerdir [31].

Roma Dönemi’nde İmparator Teodosius, devleti batı ve doğu olmak üzere ikiye bölerek
Hıristiyanlığı devletin resmi dini olarak kabul etmiştir. Doğu Roma İmparatorluğu’nda
kalan Kapadokya’da dini bakımdan önemli gelişmeler yaşanmıştır. Kayseri’de ve
Malatya’da bulunan piskoposluklar Kapadokya bölgesinde kalabalık bir Hıristiyan
topluluğunun yaşadığını göstermektedir [31]. Buna en güzel örnek Göreme merkez ve
Göreme Açık Hava Müzesi içerisinde yer alan ve günümüze kadar ulaşan kilise,
manastır, şapel, keşiş hücreleri ve mezarlık yapılarıdır. Göreme’de yoğun olarak
bulunan bu anıtsal nitelikli yapılar Ürgüp’te kayakapı bölgesinde kaya oyma kiliseler
şeklinde olup Uçhisar’da ise iki tane kaya oyma kilise kalıntısı şeklindedir.

Kapadokya Bölgesi’ndeki dinsel yapıların çoğunluğu 9. yy dan Türklerin Anadolu’yu


fethine (1071) kadar geçen süre içerisinde yapılmıştır. Bu tarihten itibaren Türklerin
Anadolu’ya göçmen Türk boylarını yerleştirmesiyle bölgenin dini kimliğinde
değişimler olmuştur [6]. Osmanlı Devleti’nin son dönemlerinde halkın büyük
çoğunluğunu Müslümanlar, geri kalanını ise Hıristiyanlar başta olmak üzere azınlıklar
22

oluşturmuştur. Böylece bölgede Müslüman Türklerle Hıristiyan halk bir arada


yaşamaya başlamıştır. 19. yy’ın son çeyreğinde yapılan nüfus sayımlarından elde edilen
verilere göre; bölgenin nüfusunun %76’sını Müslümanlar, % 22’ünü Ortodoks mezhepli
Hıristiyanlar ve %2’sini de Gregoryan Ermeniler oluşturmaktadır. Cumhuriyetin
ilanından hemen sonra Yunanistan ile yapılan nüfus değişiminde (1924) bölgedeki
gayrimüslim halk Yunanistan’a yerleşmiş ve bu sebeple günümüzde Hıristiyan nüfus
yok denecek kadar az hale gelmiştir [10].

Tablo 2.1. 1881-1882-1883 yıllarında Kapadokya’da nüfus dağılımı [10]


3.BÖLÜM
KAPADOKYA BÖLGESİ YERLEŞİM ALANLARI
ÜRGÜP – UÇHİSAR - GÖREME
3.1. Yerleşim Alanları

Tarihsel gelişimi, doğal oluşumları, peribacaları, yeraltı yerleşmeleri, kültürel çeşitliliği


ve geleneksel dokusu ile bir bütünlük oluşturan Kapadokya Bölgesinin ana yerleşimi
olan Nevşehir; Acıgöl, Derinkuyu, Kaymaklı, Ürgüp, Avanos, Hacıbektaş, Gülşehir ve
Merkez ilçe olmak üzere 8 ilçeden oluşmaktadır [32].

Tez kapsamında, yakın coğrafi konumlarda bulunmasına karşın kentsel doku ve mimari
karakter olarak yer yer farklılaşan ve bölgenin diğer yerleşim birimlerinin temel
karakteristiklerini de yansıttığı görülen Ürgüp, Göreme ve Uçhisar yerleşimleri çalışma
alanları olarak seçilmiştir. (Şekil 3.1.) Bu bölümde, yerleşmelerdeki kentsel doku, yol
ve sokak oluşumları, yapıların temel mimari karakterleri, bezeme, yapım sistemi ve
malzeme özellikleri incelenerek ortak özellikleri ve farklılıkları belirlenecektir.

Şekil 3.1. Ürgüp - Uçhisar - Göreme Yerleşimi [33]


24

3.1.1. Ürgüp Yerleşimi

Nevşehir’e bağlı bir ilçe olan Ürgüp'ün batısında Nevşehir, doğusunda Kayseri’nin
İncesu ilçesi, kuzeyinde Avanos, güneyinde ise Derinkuyu bulunmaktadır [10]. 574
m²’lik bir alanı kaplayan Ürgüp’ün günümüzdeki nüfusu yaklaşık 37.372’dir [34].

Şekil 3.2. Ürgüp’ün konumu [34]

Kapadokya Bölgesi’nin önemli merkezlerinden biri olan Ürgüp, tarihsel süreç içerisinde
birçok kez isim değiştirmiştir. Bizans döneminde Osiana (Assiana), Roma döneminde
Hagios Kapios, Selçuklular döneminde Başhisar; Osmanlılar döneminde Burgut kalesi;
Cumhuriyetin ilk yıllarından itibaren de Ürgüp adını almıştır. Ürgüp kelimesini
oluşturan “ur” kelimesi “kaya”, güp kelimesi ise “çok” anlamındadır [34].
25

Bizans döneminde Kapadokya Bölgesi’nin dini merkezi haline gelen Ürgüp’te çok
sayıda kaya oyma kilise ve manastır bulunmaktadır (Şekil 3.3). Hıristiyanlığın ilk
yayılma dönemlerinde büyük din okulları açılmış, bu okullarda Hıristiyanlığı yaymak
için misyonerler yetiştirilmiştir [35].

Şekil 3.3. Ürgüp

Ürgüp 16.yüzyıla kadar bölgede önemli bir merkez iken, Lale Devri’nde Damat İbrahim
Paşa’nın kadılık makamını Nevşehir’e taşıması sebebiyle, ikinci planda kalmıştır. 1777-
1787 yılları arasında Ürgüp, Niğde sancağına bağlı bir kaza, 1935 yılında ise
Kayseri’nin bir ilçesi olmuştur. Nevşehir Niğde’den ayrılıp il durumuna geldikten sonra
1954’te Ürgüp Niğde’ye bağlanmıştır [36]. Günümüzde ise Nevşehir’e bağlı bir ilçe
konumundadır.

Turizm potansiyeli açısından oldukça gelişmiş olan Ürgüp'te bölgenin genel


karakteristiği olan peribacalarına çok sık rastlanmaktadır. (şekil 3.4.) Dini geçmişi,
kültürel miras ve doğal güzellikleri, bölgede turizmin gelişmesine ve dolayısıyla
ekonomisine katkı da bulunmaktadır [37]. İlçe merkezindeki halkın %70’inin geçim
kaynağı turizme dayanmaktadır. Turistik tesislerin yanı sıra halı-kilim, deri, gümüş gibi
ürünler turizm potansiyelinin temelini oluşturmaktadır [10].

Turizmin yanı sıra Ürgüp’ün ekonomik profilini belirleyen önemli etkenlerden biri de
şarap üretimidir. Arazi yapısı bağcılık ve sebzeciliğe elverişlidir. Özellikle üzüm
üretimine uygun volkanik toprak yapısı ve iklimi, şarap üretimini geliştirmiştir [38]. İlçe
merkezinde özel sektöre ait 4 adet şarap fabrikası bulunmaktadır. Ürgüp’ün
ekonomisine katkı sağlayan etkenlerden biri de depoculuktur. Arazinin jeolojik yapısı
itibariyle yamaçlara oyulmuş 1500’e yakın tabii soğuk hava depoları bulunmaktadır.
26

Mevsimine uygun olarak patates, elma, limon, ve narenciye ürünleri iç tüketime ve dış
piyasaya ihraç edilmek üzere depolanmaktadır. İlçede bir tekstil fabrikasının yanı sıra
bir de mermer fabrikası bulunmakta olup, arazisinin engebeli oluşu ve meraların
sayısının az olması sebebiyle hayvancılık gelişmemiştir [10].

Şekil 3.4 Ürgüp

3.1.2. Uçhisar Yerleşimi

Uçhisar, Nevşehir-Göreme yolu üzerinde, Nevşehir’in 7 km doğusunda, Ürgüp’ün 12


km batısında ve Avanos’un 10 km güneyindedir. (şekil 3.5.) Bölgenin en yüksek
noktasında yer alan ve en eski yerleşimin Hititlere dayandığı bilinen Uçhisar, büyük
Kapadokya üçgeninin (Aksaray, Kayseri, Niğde) tam merkezindedir. Kalenin bir tarafı
uçurum olduğu için ismi “Uç Hisar” olarak bilinmektedir [39].

Uçhisar, Kapadokya Bölgesi’nde savunma kenti olarak tanımlanan iki yerleşmeden


biridir. Tarihsel gelişim süreci içerisinde Uçhisar’da yerleşim, coğrafi ve topoğrafik,
politik, sosyo-ekonomik, askeri ve kültürel etkenler çerçevesinde şekillenmiştir [26].
27

Şekil 3.5. Uçhisar’ın konumu [28]

Bölgede yer alan Uçhisar Kalesi, hem bir gözetleme kalesi hem de savunma kalesi
olarak kullanılan bir yapı olup güneyden 40 m’yi kuzeyden 100 m’yi aşan bir yapıya
sahiptir ve Kapadokya’nın zirve noktasıdır. (şekil 3.6.) Roma döneminden beri oyularak
şekillendirilmiş içine çok sayıda oda, ev, sığınak, depo, sarnıç, mezar, mahzen yapılmış,
üzerinde saldırılara karşı yuvarlamak üzere büyük taş gülleler bulundurulmuştur [39].

Şekil 3.6. Uçhisar Kalesi


28

1960'lı yıllara kadar kalenin içinde ve etrafında yaşanmıştır. Uçhisar Kasabası kalenin
etrafına, Güvercinlik vadisinin kuzeydoğu, doğu ve güneydoğu yamaçlarına
kurulmuştur. Kale içerisinde bulunan çok sayıdaki odalar birbirine merdivenler, tüneller
ve koridorlarla bağlanmıştır. Odaların girişlerinde ise yer altı yerleşimlerinde olduğu
gibi giriş/çıkışı kontrol altına almaya yarayan sürgü taşları bulunmaktadır. Hem kale
içerisinde hem de kalenin eteklerinde kiliselere rastlanmaktadır. Kalenin en üstünde ise
3 tane kaya oyma mezar bulunmaktadır [26]. (şekil 3.7.)

Şekil 3.7. Kale içinden oda ve mezar

Uçhisar, Yıldırım Bayezit zamanında Osmanlı İmparatorluğu topraklarına katılmıştır.


Bu dönemde bölgedeki yerleşim alanları kaleden vadiye doğru ilerlemeye başlamıştır.
(Şekil 3.8.) 1960’lı yıllarda kale etrafının afet bölgesi ilan edilmesiyle yerleşim kalenin
güneyindeki düzlüklere kaymıştır. Osmanlı Döneminden sonra Uçhisar Kalesi savunma
işlevini kaybetmiştir [39].

Uçhisar’ın doğu, batı ve kuzeyinde yer alan bazı peribacaları Roma Dönemi’nde
mezarlık olarak kullanılmak amacıyla oyulmuştur. Kale ve çevresindeki peribacalarına
ve yamaçlara mezarların dışında çok sayıda güvercinlikler de inşa edilmiştir. Yeterli
toprağa sahip olmayan Uçhisarlı çiftçiler tarımda verimi arttırdığından güvercin
gübresinden faydalanmak amacıyla peribacalarının içlerine ya da vadi yamaçlarına
güvercinlikler inşa etmişlerdir. Bu mekanlarda biriken güvercin gübreleri mekan
içerisinde de ısı yalıtımını sağlayan bir katman oluşturmuştur [39].

1930 yılına kadar muhtarlık olarak idare edilen Uçhisar, 1969’da yapılan seçimlerde
Belediye teşkilatını kurmuş ve 500 hanelik bir kasaba olarak gelişmiştir. Nüfusu 3000
civarında olan Uçhisar’ın geçim kaynağı tarım ve turizmdir [26].
29

Şekil 3.8. Uçhisar Kalesi ve vadi yamacına yerleşim

Şekil 3.9. Uçhisar yerleşimi [39]


30

3.1.3. Göreme Yerleşimi

Nevşehir’e 10 km uzaklıktaki Göreme; Nevşehir-Ürgüp-Avanos üçgeni arasındaki etrafı


vadilerle çevrili bölgede yer alır. (Şekil 3.10.) “Korama, Matiana, Maccan ve Avcılar”
Göreme’nin eski adlarıdır [34]. Göreme ile ilgili 6. yüzyıla ait bir belgede ilk olarak
“Korama” adına rastlanılmıştır. Göreme ve çevresinin Roma döneminde Avanos halkı
tarafından mezarlık olarak kullanıldığı bilinmektedir. Göreme’nin merkezindeki büyük
peribacasının içine oyulmuş olan iki sütunlu Roma mezarı ile çevrede bulunan çok
sayıda mezar bu görüşün ortaya çıkmasına neden olmuştur [40].

Şekil 3.10. Göreme’nin konumu [32]

Hıristiyan nüfusun artmasıyla birlikte 3. yy’ın sonu ile 4. yy’ın başlarında bölgede
manastır hayatı başlamış ve hızla yayılmıştır. Bölgede, 300 yıl Roma zulmünden kaçan
Hıristiyanların kayaya oydukları yerler, gizli olarak manastır hayatının yaşandığı alanlar
olmuştur [41]. Hıristiyanlar için önemli bir dini merkez olan Göreme, 11 ve 13.
yüzyılda bir başpiskoposluk merkezi durumundadır. Bu dönemde Bizans kilise mimarisi
etkisini göstermiş, manastırlar, kiliseler, şapeller, yemekhaneler ve keşiş hücreleri, depo
31

ve şarap yapım yerleri bulunan mekanlar oyulmuş, duvar resimleri ile süslenmiştir [29].
Kayseri’li Basilius ve Nazianzozlu Gregorius halka yakın ve halkla iç içe bir manastır
hayatını tercih etmişlerdir [6]. Basilius ve Gregorius Göreme’de yerleşim merkezine
uzak olmayan manastır, kilise ve şapeller inşa edip, buralarda din adamlarının halkla
birlikte günlük ibadetlerinin yapılmasını sağlamışlardır. Bu şekildeki dini eğitim sistemi
Göreme’de başlamış ve Soğanlı, Ihlara, Açıksaray gibi Hıristiyanlık merkezlerinde
sürdürülmüştür [40].

Ürgüp'te olduğu gibi Göreme'de de arazi yapısı bağcılık ve sebzeciliğe elverişli olup
üzüm üretimi temel ekonomik faaliyetlerdendir [40]. Turizm potansiyeli açısından
oldukça gelişmiş olan Göreme’de bölgenin genel karakteristiği olan peribacalarına çok
sayıda rastlanmaktadır. (Şekil 3.11.) Dini geçmişi, kültürel miras ve doğal güzellikleri
bölgede turizmin gelişmesine ve dolayısıyla ekonomisine katkı da bulunmaktadır.

Şekil 3.11. Göreme genel görünüş

Kapadokya’yı ilk planlama çalışması “Göreme Tarihi Milli Parkı” çalışması


kapsamında 1971 yılında gerçekleştirilmiştir. Bu çalışma sonucu kuzeyde Zelve, batıda
Uçhisar, güneyde Ortahisar ve doğuda Ürgüp’ü kapsayan alan 2873 sayılı Milli Parklar
Kanunu’na göre, Bakanlar Kurulu’nun 30.10.1986 gün ve 86/11135 sayılı kararıyla
32

Milli Park Alanı olarak kabul edilmiştir. Ayrıca doğal ve tarihi değerlerce zengin bu
bölge UNESCO tarafından “Dünya Miras Listesi”ne dahil edilmiştir [40].”

3.2. KENTSEL DOKU

Kentler, fiziki–yapılaşmış çevre ve içinde barındırdıkları toplumsal–kültürel çevre ile


bir bütün oluştururlar. Sürekli değişim ve gelişim halinde olan toplum ilişkileri, kentsel
dokunun da yeniden tanımlanmasına, üretilmesine neden olur. Tarihi kentsel dokuyu
oluşturan kullanımlar, bulundukları dönemin sosyal, ekonomik gereksinimlerini
karşılamak üzere yapılmışlardır [42].

Her insanın kendine ait özellikleri, kimliği ve kişiliği olduğu gibi kentlerinde
kendilerine ait kimlik ve kişilikleri vardır. Lynch, kimliği bir nesnenin diğer nesnelerle
arasındaki fark edilebilir kendine özgü olma durumu olarak; kentsel kimliği ise bir kenti
diğer kentlerden ayıran karakterler ve bireysellik kavramlarıyla açıklamaktadır [26].
Tekeli ise, kent kimliğinin, değişik kültür ve katmanlarının üst üste birikimi ile oluşan
tarihsel bir olgu olduğu ve zaman içinde oluştuğunu ve değiştiğini vurgulamaktadır
[26]. Kent kimliğini kentteki değişimler ve değişkenler olduğu kadar, sabit değişmezler
de belirlemektedir [43]. İnsan-kent etkileşimi sonucu kentin insan beyninde bıraktığı
kalıcı “iz” kent imajını oluşturmaktadır [26].

Kentsel dokunun biçimlenmesinde ve farklılaşmasında kentin yer aldığı doğal çevre,


kentin karakterini etkileyen doğal nitelikler, kentsel dokuyu oluşturan yapay çevre
elemanları ve kentin sosyal bileşenleri etkili olmaktadır [26]. Worskett kentsel dokunun;
sokak oluşumları, kapalı/ açık mekanlar ve görsel malzemeler ile tanımlanabileceğini
belirtmiştir. Lynch 1960’da yazdığı “The Image of City” adlı kitabında insanların kentin
bilişsel haritasını çıkararak zihinlerine yerleştirmelerinde etkili olan yollar, sınırlar,
odak noktaları, bölgeler ve işaretler olmak üzere beş eleman belirlemiştir [26]. Bu
bölümde Kapadokya’da Ürgüp, Uçhisar, Göreme örneğinde Lynch’in ve bu konuda
çalışmış olan diğer bilim adamlarının kriterleri üzerinden kentsel doku ve kimlik
üzerine inceleme yapılacaktır. İnceleme kapsamında çalışma alanı olarak Ürgüp,
Göreme ve Uçhisar'ın geleneksel kent dokusunu içeren kentsel sit sınırları baz
alınacaktır.
33

3.2.1. Ürgüp'te Kentsel Dokusu

İnceleme alanı olarak ele alınan yerleşim birimlerinden biri olan Ürgüp, tarihi ve
kültürel değerleri, bulunduğu coğrafya, toplumsal ve farklı dönemlere ait, eğimli
yüzeyler üzerinde konumlandırılmış kaya oyma ve yığma taş yapım sistemiyle
şekillendirilmiş mimari yapıları, organik sokak biçimlenmeleri, kaya oyma mekanlar ve
peribacaları ile bütünleşmiş açık alan/yarı açık alan kullanımları ile zengin bir kentsel
doku karakterine sahiptir. Bu doku karakterinin anlaşılabilmesi amacı ile yerleşim, kent
formu, yollar - sokaklar, odak noktaları, düğüm noktaları ve topoğrafya - kentsel doku
ilişkisi başlıkları altında incelenecektir.

3.2.1.1. Kent Formu

Kentlerin tarihsel süreç içerisindeki gelişmeleri ile çağdaş planlı gelişmeleri, fiziksel
koşulların yönlendirmesiyle çeşitli şekillerde oluşmuşlardır. Kent biçiminin
oluşumunda, kentleşme, kentsel yoğunluklar, kentler arası mesafeler ve kentlerdeki
ulaşım sistemleri etkili olmaktadır. Miller ve arkadaşları kent formlarını dolaşım
kanallarına göre dairesel-ışınsal, ızgara ve doğrusal olmak üzere 3 grupta
sınıflandırmıştır [44].

-Doğrusal form, ulaşım aksları boyunca konut, ticaret, üretim ve hizmetler


kullanımının yoğun bir şekilde yer aldığı, az yoğun kullanımların ise daha
gerilerde kaldığı kent formudur [44].

-Izgara form, kentsel alanın ızgara yol ağı ile belirli yapı adalarına bölündüğü,
her yöne uzayıp genişleyen, belirli bir sınırı ve merkezi noktaları olmayan kent
formudur. Değişme ve büyüme yapı adaları içinde veya dışında olabilir [44].

-Dairesel- ışınsal kent formu, bir merkez etrafında birbirine dik ana yollar
boyunca halkalar şeklinde gelişen formdur. İç içe çember yollar ve merkeze
yönelen ışınsal yollar ile dışa doğru büyür [44].
34

Ürgüp’te genel kent formu incelendiğinde, yeni gelişen bölgenin ızgara form (gridal)
kent sistemini yansıttığı görülmektedir. (Şekil 3.12.) Aru, geleneksel kent dokularının
biçimlenmesinde iki ana düzen olduğunu söylemektedir. Bunlardan biri geometrik
olmayan organik bir oluşum sonucu ortaya çıkan “ritmik düzen” ikincisi ise geometrik
biçimlenmeye dayalı “metrik düzen”dir [45]. Çalışma alanı olarak seçilen kentsel sit
sınırı içerisinde kalan bölgede, yani geleneksel dokuda organik yapılanma yani ritmik
düzen hakimdir. Belli bir yapı adası bölünme kuralı olmayıp topografyanın durumuna
ve kullanıma göre şekillenmiştir.

Şekil 3.12. Ürgüp kent formu


35

3.2.1.2. Bölgeler

Ürgüp’te kentsel doku ilk olarak bölgenin batısındaki yerleşmeler ile oluşmaya başlamış
daha sonra doğu ve kuzey yönde gelişmiştir. Şehrin batı kısmında tarihi dokunun olması
Ürgüp’ün batıya doğru gelişmesini engellemektedir [10]. Dolayısıyla batıdaki tarihi
doku karakteristik özelliklerini kaybetmeden günümüze kadar gelmiştir.

Ürgüp’te eski ve yeni yerleşim alanları gerek mimari nitelikler, gerekse kullanım
alanları anlamında birbirinden ciddi farklılıklar içermektedir. Bölgenin batısındaki eski
yerleşim, yani geleneksel kent dokusu geçmişte konut alanı iken günümüzde ağırlıklı
olarak turizm bölgesine dönüşmüştür. Artan turizm potansiyeli ve bölgedeki tarihi
yapıların otel/restoran/kafeterya v.b. turizm odaklı işlevler için cazibe merkezi haline
gelmesi sonucu yapılan restorasyonlar ile bu bölge barınma ve konaklama olarak karma
bir kullanıma geçiş yapmıştır. Yeni yerleşim alanı ise konut yoğunlukludur [10]. Ticaret
bölgesi ve sanayi bölgesi yeni yerleşim alanında yer almaktadır. (Şekil 3.13.) Ancak
geleneksel doku içerisinde de küçük ticaret birimleri bulunmaktadır.

Genel kent formunda konut birimlerinin yanı sıra anıtsal nitelikli cami, hamam, çeşme
ve kaya kiliseleri de yer almaktadır [46]. Bölgenin demogrofik yapısının içerdiği
çeşitlilik yapı tiplerine de yansımış, farklı inançlara sahip insanlar kendi inançları
doğrultusunda ibadetlerini gerçekleştirecek yapılar inşa etmişlerdir. Ürgüp
merkezindeki kiliseler Hıristiyanlığın bölgedeki başlangıcından 19.yüzyılın ortalarına
kadar çevrenin doğal yapısından yararlanılarak kayalara oyulmuştur. Ürgüp Kadı Kalesi
bölgesinde savunması güçlü olan yüksek kayalar yer aldığından; çok sayıda kaya oyma
kilise mevcuttur. Günümüzde bu kiliselerin büyük bir kısmı yıkılmış durumdadır.
Bölgede kaya oyma kiliselerin dışında yer alan taş kiliselerde bulunmaktadır. Taş
kiliseler 19.yy ortalarından itibaren inşa edilmeye başlanmış, fakat zamanla Hristiyan
nufüsun azalmasından dolayı bu kiliseler camiye çevrilmiş veya yıkılarak konut inşa
edilmiştir [47]. (EK-2) Ürgüp’te kentsel sit sınırları içerisinde konut işlevi ve turizm
amaçlı konaklama birimleri karma olarak kullanıldığından çalışma alanı içerisinde
kullanım açısından bölgeleme yapmak mümkün olamamıştır.
36

Şekil 3.13. Ürgüp bölgeleme haritası

3.2.1.3. Yollar ve Sokaklar

Yollar kent kimliğini belirleyen ve kişilerin kentsel imgelerinde etkili olan, hareketlerin
yer aldığı fiziksel mekanlardır [48]. Kentin erişebilirliğini sağlayan yollar, caddeler,
sokaklar, yürüyüş yolları ve toplu taşıma yolları kentsel dokunun bir parçasını
oluşturmaktadır. Marc Anthonie Louger; Bir kentin görkemlilik ve güzelliğinin kentin
girişleri, yolları, meydanları ve binalarından kaynaklandığını söylemektedir [26]. Buna
göre Ürgüp’te ulaşımın ana aksını Ürgüp’ü Nevşehir’e bağlayan Tevfik Fikret Caddesi
ile İstiklal Caddesi oluşturmaktadır. Tevfik Fikret Caddesi şehrin çıkış yönünde tek
yönlü bir trafiğe sahip olup geleneksel dokunun içerisinden geçmektedir. İstiklal
Caddesi ise kente giriş yönünde ve güneyde yer almaktadır. Kentsel sit sınırları
içerisinde ise yollar mülkiyet durumuna göre organik bir yapıya sahip olup genellikle
taş kaplıdır. (Şekil 3.14.)
37

Şekil 3.14. Geleneksel dokuda yol şeması

Ürgüp’te birbirleri ile küçük meydanlar aracılığı ile ilişkilenen sokaklar farklı
perspektifler oluşturmaktadır. Sokağın sınırları bitişik nizamda konumlanmış konut
grubu veya konut grubunun önlerinde yer alan avlu duvarları ile biçimlenmiştir. Yüksek
duvarlar ile çevrilen avlular parsele ve evin konumuna göre şekillenmektedir. Sokağa
cephe veren konutların çıkmaları ve mimari öğelerin plastik etkileri ise sokak dokusunu
hareketlenmiştir. Arazi yapısına bağlı olarak sokaklar bazen düz bazen de dik, eğimli ve
merdivenlidir.

Çalışma kapsamında yol/sokak karakterinin belirlenebilmesi amacıyla kentsel sit


sınırları içerisinde kalan ve özgün dokusunu büyük oranda koruyabilmiş olan iki
sokakta karakter analizi yapılmıştır. Bu kapsamda, Yunak Mahallesi Hacı Hafız Efendi
Sokak’ta ve Dereler Mahallesi Dereler Sokak’ta alan çalışması yapılmış ve sokağı
sınırlayan avlu duvarları ve yapı duvarları tespit edilmiştir. (Şekil 3.15.-3.16) Organik
doku içerisinde yapılanan ve bölgedeki diğer sokakların da karakteristiğini büyük
oranda yansıtan bu sokaklar, yapının ve parselin şekline göre yer yer daralıp
genişlemektedir. Sokağa cephe veren konutlar kesme taştan yapılmış olup tek veya iki
38

katlıdır. Pencereler cephede ikili veya üçlü gruplar halinde bulunmaktadır. Sokağa
bakan cephelerde yer alan açık ve kapalı çıkmalar, bazı yapılarda yer alan parselin
şekline göre oluşturulan gönye çıkmalar ve çıkma olmayan konutlarda katlar arasında
oluşturulan kat silmeleri ve saçak altı silmeler hem fonksiyonel hem görsel açıdan
sokağa hareket kazandırmışlardır. Sokağın yüksek avlu duvarlar ile çevrilen
kısımlarında yaşama alanları arka bölümlerde yer alırken, sokaktan bir kapı ile girilen
avluda depo, tandır evi, hela, mutfak gibi mekanlar bulunmaktadır.

Şekil 3.15. Yunak Mahallesi Hacı Hafız Efendi Sokak Karakter Analizi

Şekil 3.16. Yunak Mahallesi Hacı Hafız Efendi Sokak


39

Kentsel dokuyu hareketlendiren merdivenli sokaklar, kesişme noktalarında yer yer


genişleyerek küçük meydanları oluşturmaktadır. Sokakların genişlemesiyle oluşan bu
meydanlarda genellikle tarihi dokunun bir parçası olan ve kesme taştan yapılmış
çeşmeler yer almaktadır [48]. Dereler Mahallesi Dereler Sokak’ta yapılan alan
çalışmasında bina köşesinde yer alan çeşmeyle birlikte diğer sokaklardan farklı olarak
sokağın girişinde Pancarcı Cami’si yer almakta olup geçişler caminin altından
yapılmaktadır. (Şekil 3.17 - 3.18)

Şekil 3.17. Dereler Mahallesi Dereler Sokak Karakter Analizi

Şekil 3.18. Dereler Mahallesi Dereler Sokak


40

3.2.1.4. Landmark

Landmark referans noktaları olarak tanımlanan, görsel olarak kolay fark edilen ve
gözlemciye hatırlanılması için ipuçları veren noktalardır. Bir kenti veya bölgeyi
simgeleyen çevreden ayrıcalıklı bir hale getiren işaretlerdir [26]. Bu ögeler kentsel
boyutlarda mekan içinde kendi nitelikleri ile ayırt edilebilen, yüksek yapılar, kuleler,
meydanlar, anıtlar parklar veya ağaç grupları olabilirler [44].

Ürgüp’te kentsel sit sınırları içerisinde çok sayıda landmark örneği yer almaktadır.
(Şekil 3.19.) Temenni Tepesi bu kapsamda bölgede etkili bir referans noktasıdır. Tarihi
doku ile yeni yerleşim alanlarının kesişim noktasındadır. Ayrıca Temenni Tepesi’nde
XIII. yy.da Selçuklu Dönemi’nde yapılmış iki adet kümbet yer almaktadır. Bu
kümbetlerde o yer için bir landmark öğesidir [49].

Şekil 3.19. Ürgüp landmark


41

3.2.1.5. Düğüm noktaları

Düğüm noktaları fiziksel karakter yoğunluğundan önem kazanan, yaya-taşıt kesişme ve


buluşma noktalarıdır. Meydan veya sokak köşeleri gibi noktalar düğüm noktası olarak
değerlendirilebilir. Bu noktalar kentsel peyzaj veya bir kent bütünü içinde vurgu niteliği
taşıyan öğelerin perspektif içerisinden görünümüdür [26].

Ürgüp’te Ahmet Refik Caddesi, Suat Hayri Caddesi ve İstiklal Caddesi’nin sınırladığı
Cumhuriyet Meydanı düğüm noktası olarak örneklendirilebilir. (Şekil 3.20.) Ürgüp’ün
ticaret ve iş alanının merkezi konumunda olan meydan ve onu çevreleyen binalar ticaret
amaçlı kullanılmaktadır. Meydanı niteleyen en önemli eleman saat kulesidir. Kentsel sit
sınırları içerisinde yer alan Cumhuriyet Meydanı Temenni Tepesi ile karşılıklı olması
sebebiyle kent merkezinde daha etkin bir noktadır.

Şekil 3.20. Cumhuriyet Meydanı [33]

Kent içerisinde bazen birkaç sokağın birleşimi, geometrik ve önceden tarif edilmiş bir
düzeni olmayan bir genişlik kazanır. Konut alanları arasında oluşan bu genişlikler bir
cami, çeşme, kahve, mescid, çınar ağacı gibi öğelerle desteklenerek sosyal bir toplanma
42

alanı, bir meydanı oluştururlar [48]. Ürgüp’te Temenni mahallesinde birkaç sokağın
kesişiminde yer alan Karamanoğlu Cami konut alanları içerisinde bir merkez
konumunda olup önemli bir düğüm noktası oluşturmaktadır. (Şekil 3.21.)

Şekil 3.21. Düğüm noktası

3.2.1.6. Topografya-kentsel doku ilişkisi

Yerleşmenin kurulduğu ve gelişme gösterdiği topoğrafik yapı, gerek yerleşim ölçeğinde


gerekse de bina ölçeğinde o yerin kimliğini etkiler [26]. Naumann, topografyanın
yerleşmeler üzerindeki yönlendirici etkisi olduğunu, yerleşmenin şeklini, konut
örüntülerinin yapısını ve kamusal alanların yerini etkilediğini ve yönlendirdiğini
belirtmektedir [16]. Ayan, topografik yapının yaşam mekanlarında yapıların nerelerde
gruplanabileceğini, gruplaşma şeklini ve yapıların birbirlerine göre konumunun nasıl
olacağını belirlemekteki önemli bir faktör olarak görmektedir [26].
43

Bölgenin jeolojik yapısına bağlı olarak biçimlenen topografyaya uygun olarak Ürgüp’te
yerleşim, ağırlıklı olarak Esbelli Kayası olarak bilinen yükseltinin kuzeydoğu yamacına
yani Kayakapı Mahallesi’nde kademeli olarak kurulmuştur. (Şekil 3.22)

Şekil 3.22. Kayakapı Bölgesi yamaç yerleşimi

Yaklaşık 27 hektar büyüklüğünde, toplam 258 parselden oluşan Kayakapı’nın, 6.5


hektarlık (182 parsellik) bir bölümü üst kotlardaki eğimli arazide yapılaşmış yoğun
kentsel dokudan, 20.5 hektarlık (76 parsellik) bölümü ise daha alt kotlarda, kısmen
tarım amacıyla kullanılan açık alanlardan oluşmaktadır [50]. (şekil 3.23.) Kentsel doku
ilk olarak burada oluşmaya başlamış daha sonra yeni yerleşim doğu ve kuzey yönde
gelişmiştir. Düzlük alanda oluşan parseller daha net ve mülkiyet sınırları bellidir.
44

Şekil 3.23. Kayakapı Bölgesi doğu-batı yönünden alınmış bir kesit [50]
45

3.2.2. Uçhisar'da Kentsel Dokusu

İnceleme alanı olarak seçilen bir diğer bölge olan Uçhisar, tarihi ve kültürel değerleri,
kentin simgesi haline gelmiş, savunma ve korunma amaçlı yerleşimin başladığı Uçhisar
Kalesi, kalenin eteğine yerleşen kaya oyma ve yığma sistemli mimari yapıları ve
organik sokak dokusu ile zengin bir mimari ve kentsel karaktere sahiptir. Bu doku
karakterlerini incelemek amacı ile yerleşim; kent formu, bölgeler, yollar-sokaklar, odak
noktası, düğüm noktası ve topoğrafya- kentsel doku ilişkisi başlıkları altında
incelenecektir.

3.2.2.1. Kent Formu

Daha önce incelenen Ürgüp’te, kentsel doku başlığı altında Miller ve arkadaşlarının
kent formlarını dolaşım kanallarına göre daire-ışınsal, ızgara ve doğrusal olmak üzere 3
grupta sınıflandırdığı belirtilmişti [44]. Uçhisar yerleşkesi incelendiğinde eski kentsel
doku ile yeni oluşan kent formunun kesin olarak ayrıştığı görülmektedir.

Uçhisar Kapadokya Bölgesi’nde savunma kenti olarak tanımlanan yerleşimlerdendir.


Uçhisar Kalesi ve yerleşimin oluşturduğu geleneksel doku aynı zamanda kentsel sit
sınırları içerisinde olup organik bir yapılanmaya sahiptir. Düzlük alana yayılan ve yeni
gelişen kent formu ızgara (gridal) kent formunu oluşturmaktadır. (Şekil 3.24.)
Geleneksel yerleşim dokusu ise kalenin eteğine yerleşen, yüksek avlu duvarlarıyla
çevrili konut grubu ile vadi yamacına uzanan bitişik nizamlı konut grubundan oluşan,
çıkmaz sokaklarla ve yollarla çevrili bir doku karakterine sahiptir. Bu konumlanma
kendi içerisinde farklı iki yerleşim tipolojisinin ortaya çıkmasını sağlamıştır. Kale ve
vadi arasında topografya farklılaşması, parsellerin tepeye yaklaştıkça büyümesi ve
eğimli yamaçlarda daralması farklı yerleşim ve konut tipleri oluşturmuştur [28].

3.2.2.2. Bölgeler

Bölgenin jeolojik yapısına göre biçimlenen topografyaya bağlı olarak, Uçhisar’da


yerleşimin kalenin etrafında ve vadi yamacında yoğunlaştığı görülmektedir. Kentsel
doku ilk olarak buradaki yerleşmelerle başlamış, daha sonra düzlük alanlara yayılmıştır.
Tarihi doku kale civarında ve vadi yamacında yoğunlaştığından, eski ve yeni
yerleşmeler birbirinden ayrılmıştır [28].
46

İnceleme alanı olan kentsel sit sınırları içerisinde tarihi doku kısmen korunmuş olup pek
çok konut turizm amaçlı tesislere dönüştürülmektedir. Dolayısıyla doku içerisinde
karma bir kullanım söz konusu olup çalışma alanı sınırları içerisinde bölgeleme yapmak
mümkün olamamıştır. Genel kent formunda ise ticari, eğitim, sağlık vb hizmet birimleri
tekil yapılar olup merkezde yer almaktadır. (Şekil 3.25.) Uçhisar’da çalışma alanında
anıtsal yapı niteliğinde 2 adet cami ile kaya içerisine oyulmuş fakat içerisine
girilemeyen 2 tane kilise kalıntısı bulunmakta olup han, hamam, medrese örneğine
rastlanmamıştır. (EK-3)

Şekil 3.24. Uçhisar kent formu


47

Şekil 3.25. Uçhisar bölgeleme haritası

3.2.2.3. Yollar ve Sokaklar

Uçhisar’da ulaşım kent içi ve şehirlerarası olmak üzere iki ana ulaşım aksı ve yerleşim
alanı içerisindeki ikinci ve üçüncü derece yollardan oluşmaktadır. Kent içi ana ulaşım
aksını alanın güney batısında kalan Adnan Menderes, Hacı İlbey ve Fatih caddeleri
oluşturmakta olup bu caddeler Belediye meydanıyla Göreme Caddesine
bağlanmaktadır. Göreme Caddesi, yerleşim alanı içerisinde şehirlerarası ulaşım aksıyla
kentin bağlantısını sağlayan ulaşımın omurgasını oluşturmaktadır. Vadi yamacındaki
geleneksel konut dokusu, bu caddenin her iki tarafında konumlanmıştır. Kentsel sit
sınırları içerisinde bir diğer önemli ulaşım aksı Kale’ye ulaşımı sağlayan ve Hacı İlbey
Caddesi’nden kaleye kadar devam eden Çeşme ve Kesek sokaklardır. Bu sokaklar aynı
zamanda yerleşim alanının iki önemli meydanını Kesek ve Kale meydanlarını birbirine
48

bağlamaktadır. Çalışma alanı içerisinde diğer yollar yaya ağırlıklı olup eğimli arazide
konutların birbirleriyle bağlantısını sağlamak amacıyla topoğrafyaya uyumlu organik
bir yapı sergilemektedir [51]. (Şekil 3.26.)

Şekil 3.26. Geleneksel dokuda yol şeması

Çalışma kapsamında yol-sokak karakterlerini belirlemek amacıyla kentsel sit sınırları


içerisinde kalan ve günümüze kadar özgün dokusunu koruyabilmiş olan iki sokakta
karakter analizi yapılmıştır. Seçilen sokaklardan biri kale eteğine yerleşen tepe
yerleşime örnek olarak, diğeri ise vadi yamacına yerleşime örnek olarak seçilmiştir. Bu
kapsamda Zümrü Hoca sokak ve Göreme caddesinde yapılan alan çalışmasında açık ve
kapalı alan çalışması yapılmış, açık ve kapalı çıkmalar ve sokağı sınırlayan avlu ve bina
duvarları tespit edilmiş, yeşil alanlar belirlenmiştir.

Zümrü Hoca sokak Uçhisar Kalesi’nin eteğinde tepe yerleşimde yer almaktadır. Tepe
konutları yamaç konut grubuna göre daha parçalı ve karmaşık bir plan düzenine
sahiptir. Genellikle bina duvarları ve yüksek avlu duvarlarının sınırladığı sokak toprak
kaplamadır. (Şekil 3.27.) Sokak parselin şekline ve yapıların konumuna göre yer yer
49

daralıp genişlemektedir. Sokağın en dar kısmı eğimli ve merdivenlidir. (Şekil 3.28.)


Avlu duvarları ile birbirine eklenen tepe konutların sokak ve komşu binalarla kurduğu
ilişki, yine avlu duvarları ile belirlenmiştir. Avlu duvarları moloz taştan yapılmıştır.
Avlu kapısı genellikle çift kanatlı ve ahşaptır. Sokağı sınırlayan yığma birimler kesme
taştan yapılmış, tek veya iki katlıdır. Yığma binaların altında sokaktan ikincil olarak
giriş sağlanan depo, samanlık gibi mekanlar yer almaktadır. Çatılar düz dam çatı veya
eğimli olup Marsilya tipi kiremit kullanılmıştır. Cephe düzeninde pencereler tek veya
ikili gruplar halinde bulunmaktadır. Pencereler ahşaptır. Sokağa taşan açık veya kapalı
çıkma bulunmamaktadır.

Şekil 3.27. Zümrü Hoca sokak

Şekil 3.28. Zümrü Hoca sokak karakter analizi


50

Göreme caddesinde yapılan alan çalışması ise Uçhisar’da vadi yamacına uzanan bitişik
nizamlı konut grubundan oluşan bir sokak karakteristiğini yansıtmaktadır. Tek veya iki
katlı olan konutlar kesme taştan yapılmıştır. Alt katlarda servis mekanı olarak kullanılan
birimlere sokaktan girilmektedir. (Şekil 3.29) Giriş kapıları genellikle çift kanatlı olup
ahşaptandır. Avlu kullanımı çok azdır. Avlu bulunan konutlarda avlu, sofa niteliğinde
kullanılmıştır. Sokağa bakan yaşam birimlerindeki cephelerde pencereler ikili veya üçlü
gruplar halinde bulunmaktadır. Sokağa bakan cephelerin çıkmalarla ve süslemelerle
desteklenmesi, taşlık konumundaki avlulardaki ağaçları sokağı hareketlendiren ve
sokağa estetik katan öğeler olmuşlardır. Bu sokak örneği kale eteğindeki yerleşim
örneğine göre daha sıkı bir yapılanmaya sahiptir. (Şekil 3.30.)

Şekil 3.29. Göreme caddesi

Şekil 3.30. Göreme caddesi karakter analizi


51

3.2.2.4. Landmark

Landmak, görsel olarak kolay fark edilen ve gözlemciye hatırlanılması için ipuçları
veren noktalardır [26]. Kent dokusu içinde sivrilen yüksek öğeler, kentte yaşayanlara ve
ziyaret edenlere yön belirlemede yardımcı olur [44]. Uçhisar Kalesi hem kent silüetinde
hem de mimari dokunun oluşmasında önemli bir etken olup, Uçhisar yerleşkesi için
önemli bir landmark örneğidir. (Şekil 3.31.). Özellikle kale ve çevresi alana hakimiyet
açısından görsel bir zenginlik barındırmakta, panaromik bakış ve vista noktaları
oluşturmaktadır. Kale, birbirine bitişik iki sivri peribacasından oluşmaktadır. [28].
Taşınmaz Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Yüksek Kurulu’nun 02.07.1987 tarih
ve 3446 sayılı kararı ile tescilli bir kültür varlığıdır [52].

Şekil 3.31. Uçhisar landmark

3.2.2.5. Düğüm noktaları

Ulaşımda bir durak noktası olan yolların ve kavşak noktalarının kesiştiği kentin
odaklayıcı stratejik noktalarıdır [26]. Uçhisar Kalesi önünde yaya ve taşıt yollarının
kesişmesiyle oluşan ve kalenin silüeti ile de vurgulanan meydan düğüm noktası olarak
nitelendirilebilir. Meydanın güneyini bina duvarları sınırlandırırken kuzeyini Uçhisar
Kalesi sınırlandırmakta olup batısı da vadiye bakmaktadır. Uçhisar Kalesi’nin önünde
52

oluşan bu meydan hem bir toplanma alanı olup hem de küçük çaplı ticari faaliyetlerin
geçirildiği açık kamusal alandır. (Şekil 3.32.)

Şekil 3.32. Kale Meydanı [33]

3.2.2.6. Topografya-kentsel doku ilişkisi

Uçhisar, doğal oluşumlu peribacaları tüm bölgeyi etkisine alan kalesi topoğrafyaya
uyumu yöre mimarisi ile oluşmuş geleneksel bir kent dokusuna sahiptir. (Şekil 3.33.)
Uçhisar’da yerleşim alanları çoğunlukla %10 eğimin aşıldığı özellikle alanın kuzeyinde
%20-30 arası eğimin ağırlıkta olduğu bir topoğrafik yapıya sahiptir. Genel olarak
yerleşim topoğrafyaya uyumlu olup topoğrafik alanın en yüksek ve dik noktası Uçhisar
Kalesi’dir. Yerleşim ilk olarak kale etrafında Güvercinlik Vadisi’nin kuzeydoğu, doğu
ve güneydoğu yamaçlarına kurulmuş, daha sonra güneybatı yönünde yeni yerleşim
düzlük alana yayılmıştır [51].

Uçhisar yerleşmesinin en önemli aksı Göreme caddesinin bulunduğu akstır. Bu aks


üzerinde günümüzde kullanılmayan ve mahalle içerisinde önemli birleşim noktalarında
konumlanan 3 çeşme mevcuttur. Kale ve vadi arasındaki topoğrafya farklılıkları
nedeniyle parsellerin tepeye yaklaştıkça büyümesi eğimli yamaçlarda daralmasından
53

dolayı farklı yerleşme ve konut tipleri oluşmuştur. Kalenin etrafı genellikle çıkmaz
sokaklarla çevrili konutlardan oluşmaktadır. Kale etrafında tepeye yerleşen bu konutlar
avlu duvarları ile birbirine eklenmektedir. Vadi yamacına yerleşen konutlar ise sokağa
cepheli tekil yapıların yan yana gelmesiyle oluşmuştur [28].

Geleneksel konut dokusu günümüze kadar kısmen ulaşmasına karşın anıtsal nitelikli
yapıların sayıca azlığı nedeniyle geleneksel doku içerisinde etkisini yeterince
gösterememiştir. Sadece kent silüetinde yükselen cami minaresi etkili olmuştur. (EK-3)

Uçhisar geleneksel kent dokusu 1960’lara kadar gelişimini sürdürmüş 1982 yılında ise
kentsel, doğal ve tarihi sit alan tespit çalışmaları yapılmıştır. 1986 yılında kentsel ve
doğal sit alanlarının afet bölgesi ile çakıştığı saptanmış ve bu bölgelerin boşaltılması
kararlaştırılmıştır. Fakat bu karar yapıların terk edilmesine ve malzemelerin sökülerek
yeni yapılarda kullanılmasına dolayısıyla mimari ve kentsel dokunun büyük ölçüde
tahribine yol açmıştır [51].

Şekil 3.33. Uçhisar genel görünüm [51]


54

3.2.3. Göreme’de Kentsel Dokusu

Kapadokya Bölgesi’nde inceleme alanı olarak seçilen bir diğer bölge olan Göreme,
kolay işlenebilir ve dayanıklı tüflerden oluşan arazi yapısı, vadi yamacına ve değişik
kotlarda yeraltına konumlanmış kaya oyma yerleşimleri ve mimari dokuyla bütünleşen
peribacaları ile zengin bir doku karakterine sahiptir. Göreme’de doku karakterini
incelemek amacıyla yerleşim, kent formu, bölgeler, yollar-sokaklar, odak noktası,
düğüm noktası ve topoğrafya-kentsel doku ilişkisi başlıkları altında incelenecektir.

3.2.3.1. Kent Formu

Göreme, Uzun dere ve İçeri dere çaylarının birleştiği, Göreme vadisini güney ve batı
yönlerden çevreleyen alanda kurulmuştur. İlk yerleşmeler vadi yamaçlarında kurulmuş
olup zamanla düzlük alana yayılmıştır. Göreme’de Orta, Gafelli, İsalı, Aydınlı, Afet
evleri ve Beşinci mahalle olmak üzere 6 mahalle bulunmakta olup Afet evleri mahallesi
dışındakiler inceleme alanı olan kentsel sit sınırları içerisinde yer almaktadır [53].

Göreme'de eski kentsel dokunun formu ile yeni oluşan kent formu birbirinden farklıdır.
Yerleşim, 1965 yılına kadar güneydeki çok eğimli alanlarda gelişirken, kaya düşmesi
sorununun artması ve afetler sebebiyle bu tarihten sonra kuzeydeki daha düzlük alanlara
kaymaya başlamış olup halen kentin gelişimi bu yönde devam etmektedir. Göreme
vadisinin yamacında ve düzlük alanda yer alan geleneksel doku, kentsel sit sınırları
içerisinde olup organik bir yapılanmaya sahiptir [53]. Kuzeyde gelişen ve düzlük alana
yayılan kent formu ise Miller ve arkadaşlarının dolaşım kanallarına göre oluşturduğu
kent formuna göre diğer yerleşim bölgelerinde olduğu gibi ızgara (gridal) kent formunu
yansıtmaktadır [44]. (Şekil 3.34.)

3.2.3.2. Bölgeler

Uzun dere ve İçeri derenin birleştiği doğu-batı doğrultusunda dört bölgede gelişen
yerleşmenin, Uzun derenin güneyinde kalan ve İçeri dere ile ikiye bölünen kesimi,
Göreme’nin en eski yerleşim alanıdır. Uzun derenin kuzeyinde kalan Afet evleri
mahallesinin olduğu bölge ise yerleşmenin gelişme alanı olup az yapı yoğunluğuna
sahiptir. Yeni gelişen bu bölge geleneksel doku ile yapı nitelikleri açısından farklılıklar
55

içermektedir [53]. Göreme’de dere yatakları boyunca küçük dükkanlar ve derelerin


kesiştiği noktada ise idari ve ticari merkezler oluşmuştur. Kent merkezindeki bu
merkezi iş alanı konut bölgesinden tamamen ayrılmış durumdadır. (Şekil 3.35.)

İnceleme alanı içerisinde kentsel sit sınırlarında konut birimleri ile turizm tesis alanları
karma bir kullanıma sahiptir. Vadi yamacına kademeli olarak yerleşen konut gruplarının
bir çoğu turizm amaçlı konaklama tesislerine dönüştürülmektedir. Ayrıca kent
merkezinde ve Göreme Açık Hava Müzesi içerisinde doğal, tarihi ve geleneksel dokuyla
bütünleşmiş anıtsal nitelikli cami, kale-mezarlık ve Göreme’nin 11. yy- 13. yy da
başpiskoposluk olması sebebiyle çok sayıda kilise, manastır, şapel ve keşiş hücreleri yer
almaktadır [31]. (EK-4)

Şekil 3.34. Göreme kent formu


56

Şekil 3.35. Göreme bölgeleme haritası

3.2.3.3. Yollar- Sokaklar

Göreme’de ulaşımın ana aksını Nevşehir-Avanos karayolu oluşturmaktadır. İnceleme


alanı olan kentsel sit alanının kuzey sınırından geçen bu yol geleneksel doku ile gelişme
alanı olan yeni yerleşimi birbirinden ayırmaktadır. Nevşehir-Avanos yol aksı yerleşme
merkezinden geçtikten sonra Göreme Açık Hava Müzesi yolu ile birleşmektedir. İkinci
derece yollar Uzun dere ve İçeri derenin her iki kenarında ve düz eğimli alanlarda yer
alır [53]. Kentsel sit sınırları içerisinde yollar mülkiyet durumuna göre organik bir
yapıya sahiptir. (Şekil 3.36.) Yollar genellikle taş kaplıdır. Göreme’de sokak ilişkileri
genellikle küçük meydanlar aracılığı ile sağlanmıştır. Bu meydanlar diğer yerleşim
bölgelerinden farklı olarak çoğunlukla bir peribacası etrafında konumlanmıştır.
57

Sokakların birleşimindeki meydanı niteleyen peribacaları konutlarla birleşik olup


dokuyla uyumlu bir yapı sergilemektedir.

Şekil 3.36.Geleneksel dokuda yol şeması

Birbirinden farklı perspektifler oluşturan dar ve hareketli sokaklar genellikle taş


kaplıdır. Sokaklar arazinin ve topoğrafyanın durumuna bağlı olarak düz, dik eğimli ve
merdivenli olarak sınıflandırılabilir. (Şekil 3.37.) Sokağı sınırlandıran elemanlar yer yer
yüksek avlu duvarları yer yer de bina duvarlarıdır.

Şekil 3.37. Göreme sokak örnekleri


58

Çalışma kapsamında yol-sokak karakterlerini belirlemek amacıyla kentsel sit sınırları


içerisinde kalan ve günümüze kadar özgün dokusunu koruyabilmiş olan iki sokakta
karakter analizi yapılmıştır. Bu kapsamda Aydınlı mahallesinde yer alan Akgül sokak
ile Gafelli mahallesinde bulunan Ünlü sokakta yapılan alan çalışmasında açık ve kapalı
alan çalışması yapılmış, açık/ kapalı çıkmalar ve sokağı sınırlayan avlu ve bina
duvarları tespit edilmiş, yeşil alanlar belirlenmiştir. Geleneksel doku içerisinde organik
bir yapıya sahip olan bu sokaklar yapının ve parselin şekline göre yer yer daralıp
genişlemektedir. Sokağa cepheli konutlar kesme taştan yapılmış olup genellikle tek
veya iki katlıdır. Çatıları düz dam şeklinde olup saçak bulunmamaktadır. Arazinin
yapısına bağlı olarak kademeli yerleşen konutlar birbirinin görüşünü engellemeyecek
şekilde avlu duvarları ile çevrelenmiştir. Akgül sokakta yapılan çalışmada arazinin
yapısal özelliği gereği bir kısım merdivenli bir kısım ise düz ve eğimli olarak
tanımlanmıştır. Sokağı sınırlayan avlu duvarları moloz taştan yapılmıştır. Avlu kapısı
çift kanatlı olup demir veya ahşaptan yapılmıştır. Cephelerde pencereler tekli veya ikili
gruplar halinde bulunmaktadır. Göreme bölgesinin geleneksel dokusu gereği sokak,
konutlarla birlikte kullanılan ve siluette etkin bir role sahip peribacaları ile
desteklenmiştir. (Şekil 3.38.- 3.39.)

Şekil 3.38. Aydınlı mahallesi Akgül sokak karakter analizi


59

Şekil 3.39. Aydınlı mahallesi Akgül sokak

Ünlü sokakta yapılan alan çalışmasında ise sokağın güney tarafı yol boyunca devam
eden ve kütlesel olarak bir bütün halinde yer alan peribacaları sıralanmıştır. (Şekil 3.40.)
Bu yapılanmanın önünde tek veya iki katlı teraslı konut grupları yer almaktadır. Yolun
kuzey tarafında ise eğimle ilişkili olarak bir alt kotun teraslarının oluşturduğu açık
avlular ile tek katlı yapılanma ağırlık göstermektedir. Sokağa bakan cephelerin
süslemelerle desteklenmesi, avlulardan sokağa taşan ağaçlar sokağı hareketlendiren ve
sokağa estetik katan öğeler olmuşlardır. Bu sokakta yer alan konut birimleri genel
olarak turizm amaçlı konaklama tesislerine dönüştürülmüştür. (Şekil 3.41.)

Şekil 3.40.Gafelli Mahallesi Ünlü Sokak karakter analizi


60

Şekil 3.41.Gafelli Mahallesi Ünlü Sokak

3.2.3.4. Landmark

Göreme’de kentsel sit sınırları içerisinde yer alan ve Göreme’nin sembolü haline gelen
Roma Kalesi ve Mezarlığı, camiler, düğüm noktalarında yer alan peribacaları,
Göreme’nin yüksek noktasında yer alan seyir terası landmark olarak örnek verilebilir.
(Şekil 3.42.) Roma Kalesi ve Mezarlığı, kentin merkezinde ve terminalin arka tarafında
Belediye caddesi ve Müze caddesinin kesişiminde yer almakta olup etkili bir landmark
öğesidir. Yüksek bir peribacasının içine oyulmuş mezar odasının dışarı bakan bölümüne
alınlıklı kare bir çerçeve yapılarak ortasına iki tane sütun yerleştirilmiş ve böylelikle
anıtsal bir görüntü kazandırılmıştır. (Şekil 3.43.) Günümüzde kalenin alt bölümleri
tahrip olmuş, sütunlar ise kırılmış durumdadır. [54].

Şekil 3.42. Göreme landmark


61

Şekil 3.43. Roma Kalesi ve Mezarlığı

3.2.3.5. Düğüm Noktaları

Kentsel peyzaj ve kent bütünü içerisinde vurgu niteliği taşıyan öğelerin perspektif
içerisinden bir görünümü olan düğüm noktaları kentsel sit sınırları içerisinde pek çok
yerde bulunmaktadır [26]. Göreme’de Aydınlı mahallesinde, Kevenci, Çakmaklı,
Görçeli ve Aydınlı sokaklarının birleşiminde yer alan meydan yaya ve taşıtların kesişim
noktası olup düğüm noktası olarak nitelendirilebilir. (Şekil 3.44.) Meydanın köşesinde
yer alan peribacası ile de desteklenen bu küçük meydan estetiksel bir perspektif,
mahalle içerisinde toplanma noktası ve topoğrafyaya bağlı olarak bakı noktası
oluşturmaktadır.

Şekil 3.44. Düğüm noktası


62

Göreme’de bir diğer düğüm noktası örneği ise Halil ağa camisinin bulunduğu noktadır.
Cami sokak, Kazım Eren sokak ve Konak sokağın birleşiminden oluşan küçük meydan
yaya ve taşıtların birleşim ve kesişim noktasında bulunmakta ve konutların arasında yer
alan camiyle birlikte sosyal bir toplanma alanı oluşturmaktadır. (Şekil 3.45.)

Şekil 3.45. Düğüm noktası

3.2.3.6. Topoğrafya- Kentsel Doku İlişkisi

Volkanik tüflerin farklı aşınımları sonucu oluşmuş peribacaları, Bizans kilise


mimarisinin günümüze kadar ulaşan örnekleri, taş malzeme ile oluşmuş yöre mimarisi,
Göreme Açık Hava Müzesi, doku içerisinde yer alan cami ve çeşmeler, Göreme'nin
görsel ve mimari bir zenginliğe sahip kentsel dokusunun parçalarıdır. Yerleşmenin
özgün yapı örnekleri, topoğrafyayla uyumlu bir şekilde peribacalarının etrafını sararak
ya da doğal oluşumlu sırt, tepe ve şevleri kullanarak oluşmuştur.

Göreme'nin topografya-kentsel doku ilişkisindeki en karakteristik özelliği, kent


merkezinde peribacalarının yoğun olarak bulunması ve bu peribacalarının Göreme’nin
geleneksel konut mimarisinin bir parçasını oluşturmasıdır. Teraslar halinde konumlanan
taş yapılar arasından yükselen bu peribacaları, Göreme'nin kentsel imajını etkileyen en
güçlü formlardır [53]. (Şekil 3.46.) Yamaca teraslar halinde yaslanan ve doğal ortama
uyumlu bir görünüm sergileyen yapılar, genellikle tek veya iki katlıdır. Rasyonel
birimlerden oluşan konutların farklı şekillerde bir araya gelmeleri, bütün olarak doğal
peyzajın uzantısı görünümü taşımalarını ve dolayısıyla çevreyle uyumlu olmalarını
63

sağlamaktadır. Topoğrafyanın üst kesiminden panaromik bakı noktalarından tüm alanın


algılanabildiği pek çok nokta bulunmaktadır. (Şekil 3.47.) Yerleşim içerisinde
sokakların kesişimindeki meydanlardan ve yapıların teraslarından geniş siluetler
algılamak mümkündür. Yerleşimdeki peribacalarının yoğunluğu ve anıtsal nitelikli
cami, kale, kilise vb yapıların varlığı ve günümüze kadar ulaşması kent silüetinde
çeşitlilik yaratılmasını sağlamıştır [53].

Şekil 3.46. Göreme genel görünüm

Şekil 3.47. Göreme genel görünüm


64

3.3. KONUTLAR

Konut, insanların doğuştan gelen barınma gereksinimini karşılayan, onları dış


etkenlerden koruyan ve güvenli bir biçimde yaşamlarını sürdürmelerini sağlayan ilk ve
en önemli yapı türüdür. Bir arada yaşayan ve aynı mekan birimlerini paylaşan, uyuma,
dinlenme, yemek vb eylemleri birlikte yapan bireylerin veya ailenin yaşama ve
yerleşme biçimidir. İklim, malzeme olanakları, topografya şartları, kültürel ve sosyo-
ekonomik yapı gibi etkenlerle bölgesel değişiklikler gösteren konutlar, her yerleşimde
kendine özgü özellikleri sergileyerek yerel bir görünüm sergilemişlerdir [55].

Aynı coğrafya içerisinde bulunan Ürgüp, Uçhisar ve Göreme yerleşimlerindeki


konutların geleneksel kent dokusu içerisinde yerleşimleri gözlemlendiğinde,
topografyanın da etkisiyle Ürgüp, Göreme ve Uçhisar'da farklı özellikler gösterdikleri
görülmektedir. Ürgüp’te konutlar ilk olarak vadi yamacına kurulmuş, zamanla düzlük
alana yayılarak Ürgüp’ün kendine özgü doğal yapı ile bütünleşik geleneksel konut
dokusunu oluşturmuştur [10]. (Şekil 3.48.)

Şekil 3.48. Ürgüp yerleşimi [33]

Uçhisar’da geleneksel doku içerisinde yerleşim kale eteğinde ve vadi yamacında


gelişmiş olup, bu konumlanma kendi içerisinde farklı iki yerleşim tipolojisinin ortaya
çıkmasını sağlamıştır. Kale ve vadi arasında topografya farklılaşması, parsellerin tepeye
yaklaştıkça büyümesi ve eğimli yamaçlarda daralması sonucu farklı yerleşim ve konut
tipleri oluşturmuştur [26]. (Şekil 3.49.-3.50)
65

Şekil 3.49. Uçhisar yamaç yerleşimi Şekil 3.50. Uçhisar tepe yerleşimi

Göreme ise kent merkezinde peribacalarının diğer yerleşim bölgelerine oranla daha
büyük boyutlu olduğu ve konutlarla bütünleştiği, peribacalarının aktif olarak
kullanıldığı özel bir konut dokusuna sahiptir. (Şekil 3.51.)

Şekil 3.51. Göreme yerleşimi

Yerleşmelerdeki konut grupları; özellikle yapı malzemeleri ve yapım sistemleri


açısından benzer özellikler göstermektedir. 3 yerleşmede de konutların yapım teknikleri
açısından 3 farklı tipte olduğu gözlemlenmektedir. Bunlar kaya oyma konutlar, kaya
oyma+yığma konutlar ve yığma sistemli konutlardır. Kaya oyma konutlar en basit
konut örneği olup ilk yerleşim birimlerini oluşturmaktadır. Daha sonra gelişen kaya
oyma ve yığma konut örnekleri ihtiyaca göre yığma birimlerin kaya oyma birimlere
66

eklenmesiyle oluşmuştur. Eş zamanlı olarak gelişen ve yerleşimin yamaçlardan


düzlüklere inmesiyle oluşan yığma sistemli konutlar ise mekansal kurgu ve kütle
özellikleri açısından en gelişmiş geleneksel konut örneğini oluşturmaktadır [29].

Kapadokya bölgesinin coğrafi, topografik, iklimsel, sosyo-ekonomik, kültürel etkenleri


ve malzeme kaynaklarının etkisiyle, her 3 yerleşimde de ortak bir tipoloji
oluşturulmasına olanak veren bu ayırım, tez kapsamında konutların incelenmesinin
temel araştırma yöntemi olarak benimsenmiş, her 3 yerleşmede de yapım sistemlerine
göre ortak özellik gösteren bu konut tipolojisi ele alınarak, konutların plan şemaları,
kütle biçimlenişleri, yapı malzemeleri, yapım sistemleri ve bezeme özellikleri
incelenmiş, benzerlikleri ve farklılıkları vurgulanmıştır.

3.3.1. Kaya Oyma Konutlar

Ürgüp, Uçhisar ve Göreme’deki ilk yerleşmeler, insanların barınma ihtiyacını


karşılamak üzere kayaların oyulmasıyla oluşan konutlardır. Bu konut grubunun en
belirgin özelliği, açıksonlu ve üreyebilir olmalarıdır [29].

Ürgüp’te ilk yerleşme, bölgenin jeolojik yapısından yararlanılarak, vadi yamaçlarında


oluşturulan kaya oyma konut gruplarıdır. (Şekil 3.52.) Konfor şartları açısından
günümüz teknolojisine uymamakla birlikte, geleneksel dokusu, tarihi özellikleri ve
katmanlı yapısı ile Kapadokya Bölgesi’nin genel yerleşim karakterini yansıttığından,
kaya oyma konutlar önemli yerleşim alanlarıdır. Ürgüp’ün merkezinde Esbelli Kayası
olarak bilinen yükseltinin kuzeydoğu yamacına kurulu Kayakapı Mahallesi, ilk
yerleşime örnek bölgelerdendir. 18. ve 19. yüzyıllarda Ürgüp’ün “Ağalar mahallesi”
olarak bilinen bu bölgede, zengin ve geniş ailelerin konakları ile kilise, cami, hamam,
çeşme vb yapılar yer almaktadır. 1969 yılında kaya düşmesi ve kaya oyma mekanlarda
çökme tehlikesi sebebiyle Kayakapı Mahallesi boşaltılıp, şehrin düz alanındaki Afet
Evleri mahallesine yerleştirilmiştir. Yapıların yer aldığı Kayakapı bölgesinde 2004
yılında Kayakapı Projesi adı altında bir koruma projesi başlatılmakla birlikte proje
ekonomik problemler nedeniyle devam edememiş ve yerleşimin özgün ögeleri yok olma
sürecine girmiştir [50].
67

Şekil 3.52. Ürgüp kaya oyma konut

Uçhisar’da ise ilk yerleşmeler, bölgenin jeolojik yapısından yararlanılarak, büyük tüf
kayanın, yani Uçhisar Kalesi’nin eteğine, tüf kaya oyularak savunma-korunma amaçlı
oluşturulan yerleşimlerdir [28]. Büyük tüf kaya kütlesi düşeyde farklı kotlarda oyularak,
yatayda ise ihtiyaca göre genişletilerek mekanlar oluşturulmuştur. (Şekil 3.53.) Roma
döneminden beri oyulan kale içerisinde çok sayıda oda, ev, sığınak, depo, sarnıç, mezar,
mahzen yapılmış, üzerinde saldırılara karşı yuvarlamak üzere büyük taş gülleler
bulundurulmuştur [39].

Şekil 3.53. Uçhisar kaya oyma konut


68

Göreme’de en basit konut tipi kaya oyma konut birimidir. Göreme’deki kaya oyma
birimler genellikle peribacalarıdır. (Şekil 3.54.) Vadi yamacına kurulu bir yerleşimi olan
Göreme’de bu konut grubu oldukça fazladır. Bu oyma mekanların içerisinde yaşama,
dinlenme, pişirme birimleri ayrı ayrı tanımlanmıştır. İnsanlar günümüzde de bu
birimleri depo veya oda olarak kullanmaktadır [56].

Şekil 3.54. Göreme kaya oyma konut

3.3.1.1.Yapı Malzemesi ve Yapım Sistemleri

Her üç yerleşmede de kaya oyma konutlar, tüfün yapısına bağlı olarak düşeyde farklı
kotlarda oyulmuş, yatayda ise ihtiyaca göre genişletilmek suretiyle kayaların
oyulmasıyla oluşturulmuştur. (Şekil 3.55.) D.Stea ve M.Turan’a göre, Kapadokya
bölgesinde yaşam alanı oluşturmak için yapılan kaya oymalar Hıristiyanlığın bölgeye
gelmesinden çok daha önce var olan bir faaliyettir [57]. Bölgedeki hayat şartları ve
oyma tekniği yüzyıllardır değişmemiştir. Oyma esnasında oluşan alet izlerinden metal
elemanlar kullanıldığı anlaşılmaktadır. Zengin’e göre; kaya oymacılığı aşama aşama
gelişmiş olup, 60’lara kadar külünk denilen bir tür kazmayla kayalar oyulmuştur [58].
Kaya oyma mekanlarda sıva izine rastlanmamıştır. Tüfün yapısal ısı dengesi
özelliğinden dolayı kaya oyma mekanlar, kışları ılık yazları serin olmaktadır [56].
69

Şekil 3.55.Ürgüp-Uçhisar-Göreme kaya oyma mekanlar

3.3.1.2.Plan Şemaları ve Mekan Biçimlenmeleri

Ürgüp’te kaya oyma konutlar, vadi yamaçlarında oluşturulan, ihtiyaç doğrultusunda


yatayda ve düşeyde dikdörtgen veya kare formda genişleyebilen, belli bir ölçüsü
bulunmayan organik plana sahiptirler. (Şekil 3.56.) Yamaca yaslı bu kaya oyma
konutlar, sokaktan bir avlu ile ayrılmaktadır. (Şekil 3.57.) Moloz taş duvar ile
sınırlandırılmış avluda ahır, samanlık veya hela gibi mekanlar bulunmaktadır [10].

Şekil 3.56. Kaya oyma konut plan oluşumu

Uçhisar’da en önemli kaya oyma yerleşim örneği Uçhisar Kalesi’dir. Büyük bir tüf kaya
niteliğinde olan kale, yatayda ve düşeyde, dikdörtgen veya kare formda genişleyebilen,
belli bir ölçüsü bulunmayan organik bir biçimde oyulmuştur. (Şekil 3.58.) Kale
içerisinde bulunan odalar birbirine merdivenler, tüneller ve koridorlarla bağlanmıştır.
Kalenin en üstünde Roma Dönemi’ne ait mezarlar bulunmaktadır. Bu mezarlar kayalar
oyularak oluşturulmuştur [39].
70

Şekil 3.57. Kaya oyma konut planı

Şekil 3.58. Kaya oyma yerleşim örneği


71

Göreme’de kaya oyma konutlar vadi yamaçlarında oluşturulan, genellikle


peribacalarının içlerinde ihtiyaç doğrultusunda yatayda ve düşeyde dikdörtgen veya
kare formda genişleyebilen, belli bir ölçüsü bulunmayan organik plana sahip
konutlardır. (Şekil 3.59.) Açık sonlu ve üreyebilir olan konutlarda bazen oyma konut
biriminin önüne tonozlu bir yaz mutfağı eklenmiştir. Bazı örneklerde ise hane halkının
maddi durumuna göre bu tonozlar açık veya kapalı olarak yanlara doğru çoğaltılıp
üzerine ikinci bir kat inşa edilmiştir [56].

Şekil 3.59. Kaya oyma konut oluşum şeması

3.3.1.3. Kütle Özellikleri ve Cephe Biçimlenmeleri

Ürgüp, Uçhisar ve Göreme’de kaya oyma konut grupları kütle özellikleri açısından
farklı, cephe biçimlenmeleri açısından benzer özellikler göstermektedir. Ürgüp’te kaya
oyma konutlarda oyulan kütlelerin belli bir boyutu olmayıp organik formda ve ihtiyaca
göre şekillenmiştir. Cephenin en önemli birimi olan pencerelerin kaya yapısına bağlı
olarak değişen şekil ve genişlikleri nedeniyle cephede belirli bir düzenden söz etmek
mümkün değildir. Cephede, basit düzende mekanın giriş kapısı ve ışık ihtiyacına göre
pencereler yer almaktadır. Uçhisar’da kaya oyma yerleşim örneği olan kalenin
cephesinde de yine ışık ihtiyacına göre pencereler açılmış olup, belli bir cephe tipolojisi
bulunmamaktadır. Göreme’de ise kaya oyma peribacalarının ve oyulan kaya kütlelerin
belli bir boyutu olmayıp, organik formda, yüksekliği, genişliği ve bulunduğu
topografyaya göre biçimsel farklılıklar göstermektedir. Oyma peribacalarının mekan
içlerindeki duvarlarda nişler yer almaktadır. (Şekil 3.60.) Cephede, Ürgüp ve Uçhisar’da
72

olduğu gibi ışık ihtiyacına göre değişik boyutlarda pencereler bulunmakta olup, belli bir
cephe tipolojisi bulunmamaktadır.

Şekil 3.60. Ürgüp-Uçhisar-Göreme kaya oyma cephe örnekleri

3.3.1.4. Mimari Öğeler ve Bezeme Özellikleri

Kaya oyma konut grubunda mimari öğe ve bezemeler Ürgüp, Uçhisar ve Göreme’de
benzer özellikler göstermektedir. Kaya oyma birimlerde mekan işlevine göre duvarlarda
nişler açılmıştır. Birbirine bağlı mekan geçişlerinde kapı kullanılmamakta olup, dışarıya
açılan mekanlarda ahşap kapı kullanılmıştır. Oyma birimlerin dışarıya cephesi olan
örneklerinde pencereler kayanın yapısına bağlı olarak ihtiyaca göre gelişigüzel
açıldığından belli bir cephe tipoloji bulunmamaktadır. (Şekil 3.61.)

Şekil 3.61. Ürgüp-Uçhisar-Göreme kaya oyma mimari öğeler


73

3.3.2. Kaya Oyma + Yığma Konutlar

Bu konut grubu, kaya oyma konut grubuna yığma birimlerin eklenmesiyle oluşmuştur.
Bu konutlar, konumlarına göre; vadi yamacına yaslı konutlar ve düz arazide yer alan
konutlar olarak 2 grupta ele alınabilirler.

Ürgüp bölgesinde yamaca yaslı konut grubu ağırlıktadır. (Şekil 3.62.) Kaya oyma
konutların önlerinde yığma sistemle inşa edilmiş, yeni yaşama birimlerinin
eklenmesiyle oluşan bu konutlar, kaya oyma konut geleneği ile yığma konut sistemleri
arasında bir geçiş sürecini yansıtmaktadır. Kaya oyma konut grubundan sonra bu konut
grubunun oluşmaya başlamasıyla karma yapım sistemi gelişmiş ve bundan dolayı
bölgede yer alan konut tipolojisi çeşitlenmiştir. Ayrıca kaya oyma konutların
oluşturduğu kent silüeti, yığma yapıların eklenmesiyle bir değişim ve gelişim sürecine
girmiştir [10].

Şekil 3.62. Ürgüp kaya oyma + yığma konut

Kaya oyma birimler daha önce yaşama, dinlenme, barınma ve savunma amaçlı
kullanılıyor iken; zamanla yığma birimlerin eklenmesiyle kullanım amaçları değişmiş
ve bu mekanlar ahır, samanlık, depo vb olarak da kullanılmaya başlamıştır. Ayrıca tüfün
yapısal özelliğinden dolayı ısıl dengenin korunması, kaya oyma mekanların mutfak,
kiler ve depo gibi servis mekanları olarak kullanılmalarını da sağlamaktadır [10].
Uçhisar’da kaya oyma + yığma konutlara, kalenin eteğindeki tepe yerleşim ile vadi
yamacındaki konut yerleşiminde rastlanmaktadır. Uçhisar Kalesinin çevresi “afet
74

bölgesi” ilan edilince, yeni yerleşim kalenin güney ve güneybatısındaki düzlüklere


kurulmuştur [39]. (Şekil 3.63.)

Şekil 3.63. Uçhisar kaya oyma + yığma konut

Göreme’de kaya oyma ve yığma konut grubunun kaya oyma kısmı genellikle
peribacasından oluşur. (Şekil 3.64.) Kefeli, Aydınlı ve Orta mahallenin eğimli
kısımlarında yolların yamaca bakan yüzlerinde yer almaktadır [56].

Şekil 3.64. Göreme kaya oyma + yığma konut


75

3.3.2.1. Yapı Malzemesi ve Yapım Sistemleri

Kaya oyma mekanların önüne yığma birimlerin eklenmesiyle oluşan bu yapılar, 3


yerleşimde de oyma mekanların ön yüzüne ihtiyaca göre tek katlı veya 2 katlı olarak
inşa edilmiştir. (Şekil 3.65.) Kaya oyma mekan, metal elemanlarla oyulup
şekillendirilmişken, önüne eklenen konut biriminin yığma yapım tekniğinde taştan inşa
edildiği görülmektedir. Zemin kat ve bodrum katlarda kalınlığı yer yer 60-70 cm
arasında değişen duvarların ortası moloz dolgu olup, üst katlarda daha ince duvarlar
kullanılmıştır. Mekanların iç yüzeyindeki duvarlar kimi yerlerde killi çamur ve kireç
karışımından oluşan sıva ile sıvanmıştır [56].

Şekil 3.65. Ürgüp-Uçhisar-Göreme kaya oyma + yığma konut [52]

3.3.2.2. Plan Şemaları ve Mekan Biçimlenmeleri

Ürgüp’te kaya oyma + yığma konut grubu çoğu zaman tek başına konumlanmakla
birlikte bazı örneklerde bir avlu ile çevrelendiği görülmektedir. Avlulu yapılarda ahşap
bir sokak kapısıyla önce avluya ulaşılır. (Şekil 3.66.) Avlu içerisinde genellikle bir
tandır evi yer alır. (Şekil 3.67.) Bazı örneklerde yığma birimler, doğrudan avluya açılan
tek katlı bağımsız mekanlardan oluşuyorken, daha gelişmiş kaya oyma+ yığma konut
grubunda ise yığma birimler iki katlı olarak inşa edilmiştir. Alt katı depo, ahır olarak
kullanılan bu birimlerin üst katında avludan merdivenle ulaşılan, yükseltilmiş bir baş
oda yer alır. Konuk odası olarak kullanılan mekan aynı zamanda aile büyüklerinin yatak
odasıdır [56].
76

Şekil 3.66. Kaya oyma + yığma konut planı (Karağandere Mah. 118 ada 42 parsel)

Şekil 3.67. Kaya oyma + yığma konut planı (Yunak Mah. 171 ada 11 parsel) [52]

Uçhisar’da kaya oyma + yığma konut grubuna genellikle vadi yamacındaki


yerleşmelerde rastlanmaktadır. (Şekil 3.68.) Vadi yamacındaki yerleşmeler sıralı
kütlelerden oluşmaktad ır. Tek veya iki katlı olan yamaç konutlarının, sokağa paralel ve
sürekli bir yapı oluşturduğu gözlenen duvarları, kendi içlerinde komşuluk sınırını
oluşturmaktadır. Bu konutlarda yaşam mekanları sokağa bakmaktadır. Sokakla yakın
ilişki kurulduğundan, dışa dönük bir yapı grubu olan yamaç konutlarında, sokağa cephe
77

veren münferit kütlelerin yan yana gelmesi ile bitişik nizam bir sokak dokusu
oluşmaktadır. Girişin saklanmadığı ve sokakla doğrudan ilişkili olduğu yamaç
konutlarında avlu kullanımı çok azdır. Avlu bulunan konutlarda avlu, sofa niteliğinde
kullanılmıştır. Bu avlu, konutun kütlesel yapısının önünde mekanları birleştirici değil,
sadece girişi karşılayan küçük bir taşlık görünümündedir [28]. (Şekil 3.69.- 3.70.)

Şekil 3.68. Uçhisar kaya oyma + yığma konut

Şekil 3.69. Uçhisar kaya oyma + yığma konut planı ( 2 pafta 594 parsel) [59]
78

Şekil 3.70. Uçhisar kaya oyma + yığma konut planı (760 parsel) [59]

Taşlıkta genellikle üst kata ulaşımı sağlayan merdiven yer alır. (Şekil 3.71.) Üst katta
“Konuk odası” olarak bilinen bağımsız bir mekan bulunmaktadır. Bu odanın tavanı ve
döşemesi genellikle ahşap kaplamadır ve duvarlarda bezemeli ahşap dolaplar
bulunmaktadır. Konuk odası olarak kullanılan bu mekan aynı zamanda ebeveynlerin
yatak odasıdır [56]. (Şekil 3.72.- 3.73.)

Şekil 3.71. Uçhisar kaya oyma + yığma konut planı (758 parsel) [59]
79

Şekil 3.72. Uçhisar kaya oyma + yığma konut planı(760 parsel) [59]

Şekil 3.73. Uçhisar kaya oyma + yığma konut planı(714 parsel) [59]
80

Plan tipi oldukça basit bir yapıya sahip olup kütle derinliği azdır. Bu durum girişin diğer
mekanlarla ilişkisini kolaylaştırmıştır. Yamaç konutlarında yaşam servis mekanları giriş
katta ve kaya oyma mekanlarda yer alır ve genellikle sokağa açılır. (Şekil 3.74.- 3.75)

Şekil 3.74. Uçhisar kaya oyma + yığma plan örneği sokak ilişkisi (594 parsel) [59]

Şekil 3.75. Uçhisar kaya oyma + yığma plan örneği sokak ilişkisi (629 parsel) [59]

Göreme’de kaya oyma + yığma konut grubu genellikle bir avlu ile çevrelenmiştir. (Şekil
3.76.-3.77) Bu konutlarda yoldan yamaca geçiş şeması “yol-avlu-yığma birim-oyma
birim” düzenindedir. Oyma birimler peribacalarının yüksekliği, genişliği ve bulunduğu
topografyaya göre biçimsel farklılıklar göstermektedir. Yüksek duvarlarla çevrili
81

avluların içinde yer alan oyma ve yığma konut birimleri hane halkı gereksinmelerine
göre değişik büyüklüktedir [56]. (Şekil 3.78.-3.79)

Şekil 3.76. Göreme kaya oyma + yığma konut planı(233 parsel)

Şekil 3.77. Göreme kaya oyma + yığma konut planı(239 parsel)


82

Şekil 3.78. Göreme kaya oyma + yığma konut planı (825 parsel) [52]

Şekil 3.79. Göreme kaya oyma + yığma konut planı (236 parsel)
83

Kaya oyma birimler daha önce yaşama, dinlenme, barınma ve savunma amaçlı
kullanılmakla birlikte, yığma birimlerin eklenmesinden ahır, samanlık, depo, mutfak,
kiler gibi servis mekanlarına dönüşmüştür. (Şekil 3.80.-3.81.)

Şekil 3.80. Göreme kaya oyma + yığma konut planı(239 parsel) [52]

Şekil 3.81. Göreme kaya oyma + yığma konut planı (591 parsel) [52]
84

3.3.2.3. Kütle Özellikleri ve Cephe Biçimlenmeleri

İncelenen tüm yerleşim bölgelerinde kaya oyma+ yığma konutlarda oyma birimlerin
önüne eklenen yığma birimler ihtiyaca göre tek veya iki katlıdır. Bu konut grubunda
pencereler ikili veya üçlü gruplar halinde olup, konutun yerine, arazinin durumuna ve
ihtiyaca göre şekillenmiştir. Yığma sistemli konutlarda zemin katların kat yüksekliği
3,50 m - 4,00 m arasında değişiklik gösterirken, üst katlar 3,00 m-3,50 m arasındadır.
(Şekil 3.82.)

Şekil 3.82. Ürgüp-Uçhisar-Göreme kaya oyma + yığma konut cephe

Göreme’deki kaya oyma+ yığma konutlarda ise peribacaları ve önüne eklenen yığma
birimler bir bütün halindedirler ve Kapadokya’da diğer yerleşim bölgelerinde görülen
kaya oyma +yığma konutların aksine Göreme’de kentsel silüette oyma birimler de
yükselmektedir. Bu konut grubunda da belirli bir cephe düzeni bulunmamakta olup,
yapının konumuna, topografya özelliklerine ve ihtiyaca göre şekillenmiştir. (Şekil 3.83.)

Ürgüp, Uçhisar ve Göreme’de kaya oyma + yığma konut grubunda oyma mekanların
dışarıya cephesi olan örneklerinde pencereler ihtiyaca göre açıldığından belli bir cephe
tipoloji bulunmamaktadır. Yığma birimlerde ise sokağa bakan cephe diğer cephelere
oranla daha bezemelidir ve pencereler dış cephenin en önemli elemanlarıdır. Pencereler
dikdörtgen formlu olup, genişliği 70-80 cm, yükseklikleri ise 120-140 cm arasında
değişmektedir. Pencere üstleri taş lento ile geçilmiştir. Genellikle ikili ve üçlü gruplar
halinde bulunan pencerelerin etrafında taş söveler çıkıntı halinde bulunmakta olup,
kemerli, dilimli ve dikdörtgen formda yükselmektedir. (Şekil 3.84.) Yığma konutların
85

sokağa bakan pencere önlerinde düz veya yuvarlak hatlı, motifli korkuluklar yer
almaktadır [10].

Şekil 3.83. Göreme kaya oyma + yığma konut (222-223 parsel) [52]

Şekil 3.84. Ürgüp-Uçhisar-Göreme kaya oyma + yığma konut cephe

3.3.2.4. Mimari Öğeler ve Bezeme Özellikleri

İncelenen bölgelerde konutların iç mekanlarında genellikle tavanlar ve döşeme ahşap


kaplamadır ve duvarlarda bezemeli ahşap dolaplar ile nişler bulunmaktadır. Nişler
genellikle dikdörtgen formda ve bazı örneklerinde üst kenarları yuvarlak hatlı ve
bezemelidir. (Şekil 3.85.)
86

Şekil 3.85. Tavan- niş ve dolap süslemeleri [52]

Ürgüp, Uçhisar ve Göreme’de kaya oyma + yığma konut grubunda kapılar kullanım
yerlerine göre; avlu kapıları, dış kapılar ve iç mekan kapıları olarak sınıflandırılabilir.
Avlu duvarları genellikle moloz taştan yapılırken, avlu kapısının etrafı kesme taştan
yapılmıştır. Girişi vurgulamak için yapılan farklı malzeme kullanımı bezemelerle
desteklenmiştir. Avlu kapıları çift kanatlıdır ve kanatlar ahşaptandır. Bina dış kapıları
ise basık kemerli, yuvarlak kemerli ve düz lentolu şeklindedir. Kapının etrafı genellikle
kesme taş ile kaplanmıştır. Kapılar çift kanatlı olup, kanatlar ahşaptır. İç mekan kapıları
ise düz lentoludur. Kapı etrafında süsleme yoktur. Süsleme kapı kanatlarındadır. Çift ve
tek kanatlı kapılar mekanın işlevine göre kullanılmaktadır [10]. (Şekil 3.86.)

Oyma birimlerde ise birbirine bağlı mekan geçişlerinde kapı kullanılmamakta olup,
dışarıya açılan mekanlarda ahşap kapı kullanılmıştır.

Şekil 3.86. Kaya oyma + yığma konut kapı kullanımları


87

3.3.3. Yığma Konutlar

Kaya oyma, kaya oyma + yığma konut grubundan sonra bölgede gelişen bir diğer konut
tipi de yığma konutlardır. “Kapadokya Bölgesi yöresel mimarisinin en son aşaması olan
yığma konutlar, endüstri öncesi yerel konutlarda görülen biçim özelliklerinden ve
bölgenin jeolojik yapı özelliğiyle birleştirilmesi sonucu oluşturulan açıksonlu ve
üreyebilir kaya oyma konut planlamasının devamı olan, 19. yy sonundan itibaren
Osmanlı İmparatorluğu topraklarında oluşan sosyal, ekonomik ve demografik
değişimlere bağlı olarak, yöresel özelliklere başka eş zamanlı etkilerin katılması sonucu
oluşmuş konutlardır.” Bölgede yığma sistemli konutlara geçiş, Müslüman olmayanlar
için konut edinmedeki kısıtlamaların Tanzimat ve onu takip eden Islahat fermanlarıyla
ortadan kalkması sonucu hızlanmıştır [10]. 19. yy sonu 20. yy başına tarihlenen ve
yöresel mimarinin zengin plan ve taş işçiliğinin üst düzeyde kullanıldığı cephe düzenine
sahip yığma sistem konutlara, Kapadokya Bölgesi içerisinde diğer yerleşim bölgelerine
göre Ürgüp’te daha fazla rastlanmaktadır. (Şekil 3.87.)

Şekil 3.87. Ürgüp yığma konut örnekleri

Uçhisar’da yığma konut sistemine geçiş Uçhisar Kalesinin çevresi “afet bölgesi” ilan
edilmesiyle ve bundan dolayı yeni yerleşim kalenin güney ve güneybatısındaki
düzlüklere kurulmasıyla olmuştur [39]. Uçhisar’da yığma konutlar kalenin eteğindeki
tepe yerleşmelerinde yoğunlaşmaktadır. (Şekil 3.88.) Tepe konutlar avlu etrafında
düzenlenmiş parçalı birimlerden oluşan, katmanlı, dinamik ve içe dönük bir yapı
grubudur [28].
88

Şekil 3.88. Uçhisar yığma konut örnekleri

Göreme’de kaya oyma ve kaya oyma + yığma konut grubundan sonra bölgede gelişen
yığma konutlar bölgenin jeolojik yapısı sonucu oluşan, üreyebilir kaya oyma konut
planlamasının devamı niteliğinde, yola cepheli ana konut birimleri yığma olan ve oyma
birime avludan ulaşılan konut grubudur. (Şekil 3.89.) Bu tür konutlara genellikle Kefeli,
Aydınlı, Orta mahallenin eğimli bölümlerinde, yolların yamaç aşağıya bakan yüzlerinde
veya Orta mahallenin düz kesimlerinde rastlanmaktadır [56].

Şekil 3.89. Göreme yığma konut örnekleri


89

3.3.3.1. Yapı Malzemesi ve Yapım Sistemleri

Ürgüp, Uçhisar ve Göreme’de yığma konutlarda bölgenin jeolojik özellikleri


doğrultusunda yapı malzemesi olarak; Erciyes ve Hasan Dağı’nın jeolojik devirlerde
volkanların püskürttüğü lavların gözenekli volkan tüfü ve sertleşmiş volkan küllerinden
oluşan düşük dirençli ‘ignimbrit’ olarak adlandırılan tüf kullanılmaktadır [29]. Tüfün en
önemli özelliği ocaktan çıkarıldığında yumuşaklığından dolayı kolay işlenebilir ve
havayla temasından sonra sertleşen dayanıklı bir yapıya sahip olmasıdır [60]. Hem
bölgenin iklim yapısı hem de Kapadokya Bölgesi’nde taşların çıkartıldığı ve işlendiği
çok sayıda taş ocağı işletmesi bulunması bu malzemenin kullanımını zorunlu kılmıştır
[61]. Yeterli kalınlıktaki doğal taş, aynı zamanda doğal bir ısı yalıtım malzemesi
görevindedir ve bu özelliği nedeniyle sıcak-kuru iklim bölgelerindeki yapılar için uygun
bir yapı malzemesidir [62]. Taş malzeme taşıyıcı olarak duvar ve tavan örtüsünde,
kaplama malzemesi olarak açık ve kapalı mekanların kaplamalarında, kapı ve pencere
lento ve sövelerinde, merdiven basamaklarında, bezeme amacı ile kat silmelerinde, baca
yapımında ve nişlerde taş malzeme kullanılmıştır [29].Yığma konutlarda taş malzeme
ayrıca kesme taş olarak, sokağa ve avluya bakan cephelerde, avlu giriş kapısı çevresinde
ve kemerlerde, kabaca yontulmuş taş olarak ise zemin kat duvarı ve avlu duvarlarında
kullanılmıştır [63].

Bölgede ana malzeme olan taşın yanı sıra kullanılan diğer malzeme ahşaptır. Bölgenin
ağaç yönünden zengin olmaması sebebiyle sınırlı olarak kullanılan ahşap; döşemelerde,
kapı / pencere doğramalarında, tavan kaplamalarında ve dolap kapaklarında
kullanılmıştır [29].

Ürgüp, Uçhisar ve Göreme’de yığma konutların taştan inşa edildiği görülmektedir.


katlarda çift kat duvar kullanımı daha yaygın olup, bu duvarlar iki sıra kesme taşın
arasına alçı doldurularak ve iki taş arasına sık sık atkı atılarak yapılmıştır. Kalın
duvarlarda ise iki sıra kesme taşın arası moloz taşla doldurulup, volkanik toprak sulu bir
harç yapılarak bağlayıcı olarak kullanılmıştır. Duvar kalınlığı zemin katlarda 60-70 cm
arasında değişmektedir. Bu kalınlık üst katlarda 25-30 cm’e düşmektedir. İç duvar
kalınlıkları ise bütün katlarda 20-25 cm’dir. Mekanın iç yüzeyindeki duvarlar kimi
yerlerde killi çamur ve kireç karışımından oluşan sıva ile sıvanmıştır [29]. (Şekil 3.90.)
90

Şekil 3.90. Yığma konut yapım sistemi [52]

Yığma konut grubunda döşemeler ahşap kirişli döşeme, ardışık kemer sistemi veya
tonoz döşeme şeklindedir. Ahşap kirişli döşemeler, ebatları 20-30 cm arasında değişen
taşıyıcı duvarlar üzerine “hezen” adı verilen kabuğu soyulmuş kavak ağacının 35-40
cm’lik akslar ile oturtulmasıyla oluşan sistemdir. Ardışık kemer sisteminde kemerler
üzerine gelen yükleri taşıyıcı olan duvarlara iletirler. Tonoz döşeme ise; bir kemerin
aralıksız devam etmesiyle oluşan ve kemerin içinde bulunduğu düzleme dik bir aks
boyunca hareket eden örtü sistemidir. (Şekil 3.91.) Yığma sistem konut grubunda, çatı
örtüsü genellikle düz toprak dam şeklindedir. Ahşap kirişli döşeme üzerinde örtü, ahşap
kirişlerin üzerine hasır ya da çapraz döşenmiş kamış ve üzerine sıkıştırılmış çamur
serilerek oluşturulmuştur. Ya da ahşap kirişli döşemenin üzeri taş plaklar ile
kaplanmıştır [10].

Şekil 3.91. Yığma konut yapım sistemi [52]


91

3.3.3.2. Plan Şemaları ve Mekan Biçimlenmeleri

Ürgüp’te 19. yy sonu 20. yy başına tarihlenen yığma konutlar diğer yerleşim bölgelerine
göre hem plan şemaları açısından hem de cephe düzeni ve süslemeleri açısından daha
gelişmiştir. Yığma konutlar; avlulu ve avlusuz konutlar olarak sınıflandırılabilir.

Avlulu konutlar

Avlu sokakla konut arasında genelden özele geçişi sağlayan önemli bir yarı açık
mekandır [10]. Yüksek duvarlarla çevrilmiş avlu, parselin şekline ve evin konumuna
göre biçimlenmiştir. (Şekil 3.92.) Genellikle dış sofalı veya sofasız plan tipinde avlu
kullanılmaktadır [10].

Şekil 3.92. Avlu kullanımı Dereler Mah. Burhankale Sok.(140 ada 26 parsel) [52]

Yığma sistem konut grubunda avlu duvarı, moloz veya kesme taştan örülmüş, yolun
eğimine göre yüksekliği ve şekli belirlenmiş, genellikle kemerli bir kapıdan girilen, evi
oluşturan mekanların açıldığı dağıtım alanıdır. Sokaktan önce avluya girilir. Zemin
katta depo, tandır evi, hela, mutfak gibi mekanlar ile avlular zenginleştirilmiştir. (Şekil
3.93.) Ayrıca üst kattaki yaşam mekanlarına ulaşmak için avlu içerisinde üst kata
bağlanan merdiven yer almaktadır. Zemin katta sokağa bakan duvar mahremiyet
açısından olabildiğince sağır tutulurken avluya bakan duvarlarda pencereler açılarak
avlu ve iç mekan arasındaki ilişki güçlendirilmiştir. Bazı konutlarda yaşama mekanları
92

ayrı ayrı avluya açılırken, bazı konutlarda tek bir mekanın kapısı avluya açılmaktadır
[64]. (Şekil 3.94.) Avluda ağaç kullanımı ve sokağa taşan ağaçlar doğayla
bütünleşmenin bir göstergesidir. Avluların zemini genellikle kaya veya sıkıştırılmış
topraktan oluşmuştur. Ürgüp bölgesinde genellikle tek veya iki tarafı avlu olan konut
grubuna rastlanmaktadır [10]. (Şekil 3.95.-3.96)

Şekil 3.93. Yığma konut avlu kullanımı Dutlu cami Mah. (108 ada 18-19 parsel) [52]

Şekil 3.94. Dış sofalı plan tipi Dereler Mah. (1 ada 10 parsel)
93

Şekil 3.95. Sofasız plan tipi, Dereler Mah. Bey Sok.

Şekil 3.96. Sofasız plan tipi, Dereler Mah. Bey Sok.


94

Avlusuz konutlar

Avlusuz konutlarda konutun dış duvarları sokağı sınırlandıran elemanlardır. Avlulu


konutlarda avlu içerisinde yer alan servis mekanları, avlusuz konutlarda zemin katta yer
almaktadır. Sırtı bir kaya oyma mekan ile birleşen avlusuz konut grubu örneklerinde,
servis alanları için kaya oyma mekanlar kullanılmıştır [10].

Ürgüp’te iç sofalı plan tipi genellikle avlusuzdur. İç sofalı plan tipinde, dağılım ve
toplanmayı sağlayan birim sofadır. Zemini genellikle taş kaplı olan sofanın etrafında
odalar bulunmaktadır. (Şekil 3.97.) Zemin katta servis mekanları, mutfak ve ahır yer
almaktadır. Girişin tam karşısında üst kata çıkan iki kollu merdiven yer alır. Alt katta
sofayla bütünleşen merdiven üst katta yine bir sofaya açılır. (Şekil 3.98.) Genellikle
geniş ve büyük boyutlarda olan bu sofa salon olarak kullanılmaktadır. Sofalar genellikle
sokağa bakarlar ve bazı sofaların önünde büyük balkonlar bulunur. Önünde balkon olan
sofalı konutlarda cephe düzenini bozmayacak şekilde ortadan büyük balkon çıkış
kapıları açılmıştır. Balkonu olmayan sofalı konut tiplerinde ise cephe düzeninde yine
pencere devam eder ve pencerenin önünde sedir düzenlenmiştir [10].

Şekil 3.97. İç sofalı plan tipi, Dereler Mah. Dereler Sok. No:4
95

Şekil 3.98. İç sofalı plan tipi, Esbelli Mah. Hacı Hafız Sok.

Uçhisar’da yığma konutlar kalenin eteğindeki tepe yerleşimlerde yoğunlaşmıştır. Tepe


konutları yamaç konut grubuna göre daha parçalı ve karmaşık bir plan düzenine
sahiptir. Avlu ile çevrelenmiş bu konut grubu içe dönük ve dağınık kütlelerden
oluşmaktadır. Sokakla ve komşuyla kurulan ilişki avlu duvarları ile sağlanmıştır. Ahşap
bir sokak kapısıyla önce avluya ulaşılır. Girişin saklı olduğu tepe konutlarda avlu
içerisinde birden fazla mekana rastlanır. Avlu içerisinde tandır evi, yaz evi, kemer
odalar, kaya oymadan oluşan ahır, samanlık gibi servis mekanları bulunmaktadır.
Bütün mekanlar avlu içerisine açılmaktadır. (Şekil 3.99.- 3.100) Avluya açılan yaşam
mekanı dışındaki mekanların da avluya açılması avlunun bütünleştirici ve içe dönük bir
yapısının yansımasıdır. Yığma birimler tek veya iki katlı bağımsız mekanlardır. Yaşam
mekanları genellikle avlu içerisine bakarken, servis mekanları ise sokağa bakmaktadır.
Alt katı depo, ahır olarak kullanılan bu birimlerin üst katında avludan merdivenle
ulaşılan, geleneksel konut mimarisinde konut tiplerinde bulunan “Konuk odası” yer alır.
(Şekil 3.101.) Avlu duvarları ile birbirine eklenen tepe konutların sokak ve komşu
binalarla kurduğu ilişki, yine avlu duvarları ile belirlenmiştir [28].
96

Şekil 3.99. Uçhisar yığma konut planı

Şekil 3.100. Uçhisar yığma konut planı


97

Şekil 3.101. Uçhisar yığma konut planı (728 parsel)

Göreme’de yığma konut grubu ana konut birimi yığma olan ve genellikle yığma
birimlerin yola cepheli olduğu ve oyma birimle birlikte bir avlu ile çevrelenen konut
grubudur. İşlev şeması “yol - yığma birim – avlu - oyma birim veya yol - avlu duvarı ”
biçimindedir. Yüksek duvarlarla çevrili bu konut grubu avluların yola bakan yüzlerinde
yığma birimler hane halkı gereksinimlerine göre, değişik büyüklüklerde ve farklı
düzendedir. (Şekil 3.102.) Ahşap bir sokak kapısıyla önce avluya ulaşılır. Bütün
mekanlar avlu içerisine açılmaktadır. Avlu içerisinde tandır evi, yaz evi, kemer odalar,
kaya oymadan oluşan ahır, samanlık gibi servis mekanları bulunmaktadır. Parçalı bir
yapıya sahip yığma konut grubunda avlunun boyutlarını ve biçimini etrafına yerleşen
birimler belirler [56]. ( Şekil 3.103.)

Şekil 3.102. Göreme yığma konut planı(786 parsel) [52]


98

Şekil 3.103. Göreme yığma konut planı(223 parsel) [52]

Yığma birimler tek veya iki katlı bağımsız mekanlardır. Alt katı depo, ahır olarak
kullanılan bu birimlerin üst katında avludan merdivenle ulaşılan, geleneksel konut
mimarisinde konut tiplerinde bulunan “Konuk odası” yer alır. Bazı örneklerde konuk
odasının dışarıdan bağımsız bir girişi bulunmaktadır [56]. ( Şekil 3.104.-3.105)

Şekil 3.104. Göreme yığma konut planı (233 parsel) [52]


99

Şekil 3.105. Göreme yığma konut planı (236 parsel) [52]

3.3.3.3. Kütle Özellikleri ve Cephe Biçimlenmeleri

Ürgüp, Uçhisar ve Göreme’de kaya oyma + yığma konutların yığma bölümleri ile
yığma sistemli konutlar kütle ve cephe biçimlenmeleri açısından aynı özelliktedir.
(Şekil 3.106.) Yığma sistemli konutlar tek veya iki katlı olup zemin katların kat
yüksekliği 3,50 m - 4,00 m arasında değişiklik gösterirken, üst katlar ise 3,00 m-3,50 m
arasındadır.

Şekil 3.106. Ürgüp-Uçhisar-Göreme yığma konut cephe [52]


100

Şekil 3.107. Ürgüp yığma konut cephe

Şekil 3.108. Uçhisar yığma konut cephe

Şekil 3.109. Göreme yığma konut cephe


101

Yığma konutlarda cephenin en belirgin özelliği taş işlemesidir. Ürgüp’te Uçhisar ve


Göreme’ye göre bu işlemeler daha gelişmiştir. Ürgüp evlerinde zemin kat ve üst kat
ayrımı cephede kendini gösterir. Çıkması bulunan konut cephelerinde ayrım oymalı
konsollar ile sağlanırken, cephesinde çıkma olmayan konutlarda bu ayrım kat silmesi ile
belirginleşmiştir. Çıkma genellikle konutun sokağa bakan cephesindedir ve açık veya
kapalı çıkma şeklindedir. Açık çıkma özellikle iç sofalı plan tipinde balkon olarak
görülmektedir. Kapalı çıkma ise 10- 30 cm aralıklarında alt kattan ayrılmış ve cepheye
hareket kazandırmaktadır [10]. ( Şekil 3.110.)

Ürgüp, Uçhisar ve Göreme’de kaya oyma + yığma konutların yığma bölümleri ile
yığma sistemli konutlar mimari öğeler ve bezeme özellikleri açısından temelde aynı
özellikte olup daha geç zamanlı yapıldığı için daha gelişmiştir. Dış cephenin en önemli
elemanları olan pencereler dikdörtgen formlu olup, genişliği 70-80 cm, yükseklikleri ise
120-140 cm arasında değişmektedir. Pencere üstleri taş lento ile geçilmiştir. Genellikle
ikili ve üçlü gruplar halinde bulunan pencerelerin etrafında taş söveler çıkıntı halinde
bulunmaktadır. Pencere önlerinde düz çubuk veya yuvarlak hatlı, motifli korkuluklar
yer almaktadır [10]. Pencerelerde en çok dikkati çeken unsur süslemeleridir.
Pencerelerin dört tarafında taş söveler çıkıntı yapmaktadır. Pencere hatları taş
çıkmalarla olduğu kadar taş oymalarla da belirginleştirilmiştir. ( Şekil 3.111.- 3.112)

Şekil 3.110. Ürgüp yığma konut cephe


102

Şekil 3.111. Yığma konut cephe [52]

Şekil 3.112. Ürgüp-Uçhisar-Göreme Yığma konut cephe

3.3.3.4. Mimari Öğeler ve Bezeme Özellikleri

Yığma konutların çoğunluğunda duvarlarda nişler bulunmaktadır. Nişler genellikle


dikdörtgen formda ve bazı örneklerinde üst kenarları yuvarlak hatlı ve süslüdür. (Şekil
3.113- Şekil 3.114) Kapılar kullanım yerlerine göre; avlu kapıları, dış kapılar ve iç
mekan kapıları olarak sınıflandırılabilir. Yığma konut mimarisinde avlu duvarları
genellikle moloz taştan yapılırken, avlu kapısının etrafı kesme taştan yapılmıştır. Girişi
vurgulamak için yapılan farklı malzeme kullanımı bezemelerle desteklenmiştir. Avlu
kapıları çift kanatlıdır ve kanatlar ahşaptandır. Bina dış kapıları ise basık kemerli,
yuvarlak kemerli ve düz lentolu şeklindedir. Kapının etrafı genellikle kesme taş ile
kaplanmıştır. Kapılar çift kanatlı olup, kanatlar ahşaptır. İç mekan kapıları ise düz
lentoludur. Kapı etrafında süsleme yoktur. Süsleme kapı kanatlarındadır. Çift ve tek
103

kanatlı kapılar mekanın işlevine göre kullanılmaktadır. (Şekil 3.114.) Kapı kanatları
ahşaptır [10].

Şekil 3.113. Dolap ve niş örnekleri [52]

Şekil 3.114. Dolap ve niş örnekleri

Şekil 3.115. İç ve dış kapı örnekleri


4. BÖLÜM
TARTIŞMA – SONUÇ VE ÖNERİLER

Kapadokya Bölgesi, sahip olduğu zengin doğal, kültürel ve estetik değerleriyle tarih
boyunca birçok medeniyete ev sahipliği yapmıştır. İlk yerleşim izlerinin Antik Döneme
ait olduğu bölgede, Roma ve Bizans Dönemlerinde Hıristiyanlık dininin etkili olması
sebebiyle kaya oyma ve yığma kiliseler, mezarlar ve bu mekânların yanında gelişen
kaya oyma yerleşim birimleri yapılmıştır. Yine Roma İmparatorluğu Dönemi’nde
Kapadokya Bölgesi’nin önemli ticaret yollarının üzerinde yer alması nedeniyle bölge
stratejik açıdan önemli bir merkez konumuna gelmiştir [31].

Bölgede ilk yerleşmelerden günümüze kadar geçen süreçte demografik yapı ve dini
gelişim de bölgenin fiziksel dokusunun değişmesinde etkili olmuş, bölgede yaşayan
farklı medeniyetler kendi inançları doğrultusunda konutlar ve dini yapılar inşa
etmişlerdir. Selçuklu ve Osmanlı Döneminde de önemini koruyan bölge, bu dönemlerde
eklenen camiler, medreseler, hamamlar gibi anıtsal yapılarla ve dönemlerinin sivil
mimarlık örnekleri ile günümüzdeki kent dokusunu oluşturmuştur. Cumhuriyet
Döneminden sonra yeni yapılaşma örnekleri görülse de 1985 yılında UNESCO
tarafından koruma altına alınması ve bölgedeki yeni yapılaşmanın daha kontrollü
gelişmesi nedeniyle Türkiye’deki bir çok bölgeye göre doğal ve kentsel dokusunu
nispeten daha fazla koruyarak günümüze ulaşabilmiştir [1]. Yapılan araştırmalar
sonucunda, Kapadokya Bölgesi’nde Ürgüp bünyesinde 98 adet tescilli sivil mimarlık
örneği ve 53 adet tescilli anıtsal yapı, Uçhisar’da 11 adet tescilli sivil mimarlık yapısı ve
6 adet tescilli anıtsal yapı, Göreme’de ise 54 adet tescilli sivil mimarlık örneği ve 35
adet tescilli anıtsal yapı bulunduğu tespit edilmiştir [52].

Çalışma kapsamında Kapadokya Bölgesi’nde aynı coğrafya içerisinde yer alan Ürgüp,
Uçhisar ve Göreme yerleşimlerinin coğrafi, topografik, tarihsel, dini, kültürel ve sosyal
özellikleri incelenmiş, kentsel dokuları ve geleneksel konutlarının mimari özellikleri
105

incelenerek ortak ve farklı yönleri belirlenmiştir. Bu çalışmalar sonucunda, Kapadokya


Bölgesindeki tüm yerleşkelerin birçok açıdan ortak özelliklere sahip olmakla birlikte,
özellikle doğal oluşumlar ve konut dokusu açısından her bir yerleşkenin kendine özgü
nitelikleri ile farklılaştığı tespit edilmiştir.

Çalışma alanlarından ilki olan Ürgüp, Kapadokya Bölgesi’ndeki en büyük yerleşim


merkezlerinden biridir. Bölgenin jeolojik yapısına bağlı olarak biçimlenen topografyaya
göre; ilk olarak vadi yamacına kurulan yerleşim zamanla düzlük alana yayılmış ve
Ürgüp’ün kendine özgü doğal yapı ile bütünleşik geleneksel konut dokusunu
oluşturmuştur [10]. Yığma taş yapım sistemiyle inşa edilen mimari yapıları, organik
sokak dokusu, kaya oyma mekânlar, açık alan/yarı açık alan/kapalı alan kullanımları ile
zengin bir kentsel doku karakterine sahiptir. Genel kent şemasında dolaşım kanallarına
göre ızgara (gridal) kent sistemini yansıtan Ürgüp, çalışma alanı olan kentsel sit sınırları
içerisinde organik bir yapılanmaya sahiptir. Diğer yerleşim alanlarına göre parsellerin
şekli daha net ve mülkiyet sınırları bellidir. Ticaret bölgesi, sanayi, merkezi iş alanı,
yeşil alanlar, eğitim alanı, eski ve yeni yerleşim dokusu, diğer yerleşim birimlerine göre
kent içerisinde geniş yer tutmakla birlikte bölgesel olarak birbirinden ayrılmış
parçalardır. 16. yüzyıla kadar önemli bir merkez konumunda olan Ürgüp’ün Kapadokya
Bölgesi içerisinde diğer yerleşim alanlarına oranla ekonomik, kültürel, yapısal ve sosyal
alanda gelişmiş olması daha fazla dikkat çekmesine ve daha özenle korunmasına neden
olmuştur. Ancak diğer yerleşim alanlarında olduğu gibi Ürgüp'ün de kentsel sit sınırları
içerisindeki geleneksel konut dokusu, artan turizm potansiyeli sebebiyle yapılan
restorasyonlar ile barınma ve konaklama olarak karma bir kullanıma geçiş yapmıştır.
(EK: 5)

Çalışma kapsamında ele alınan ikinci yerleşim birimi olan Uçhisar, bir kale kent
görünümünde olup kale ile bütünleşik yapısı ve kent dokusunun bu kale çevresinde
gelişmesi bu yerleşimin en karakteristik özelliğidir. Geleneksel doku içerisinde yerleşim
kale eteğinde ve vadi yamacında gelişmiş olup, bu konumlanma kendi içerisinde farklı
iki yerleşim tipolojisinin ortaya çıkmasını sağlamıştır. Kale ve vadi arasında topografya
farklılaşması, parsellerin tepeye yaklaştıkça büyümesi ve eğimli yamaçlarda daralması,
farklı yerleşim ve konut tipleri oluşturmuştur [28]. Yerleşme içerisinde eski doku ile
yeni oluşan kent şeması birbirinden kesin olarak ayrılmış olup eski doku organik bir
yapılanmayı, yeni oluşan doku ise ızgara (gridal) kent sistemini yansıtmaktadır. Genel
106

kent şemasında ticari, eğitim, sağlık vb hizmet birimleri tekil yapılar olup merkezde yer
almaktadır. Bölgede günümüze kadar ulaşan 2 adet anıtsal yapı bulunmaktadır. Ancak
bu anıtsal yapılar, kent siluetinde, kale ve eteklerinde uzanan geleneksel konut
örneklerinin birlikte oluşturduğu doku kadar etkili olamamıştır. Vadi yamacındaki
birçok konut günümüzde restore edilerek turizm amaçlı tesislere dönüştürülmektedir.

İncelenen diğer yerleşim olan Göreme, doğal peyzaj ile bütünleşmiş özgün bir yerleşim
bölgesidir. Göreme, kent merkezinde peribacalarının diğer yerleşim bölgelerine oranla
daha büyük boyutlu olduğu ve kentle bütünleştiği, peribacalarının aktif olarak
kullanıldığı özel bir dokuya sahiptir. Kentin silüetini ve karakteristiğini belirleyen ana
yapı peribacalarıdır. Yerleşme, Uzun dere ve İçeri dere çaylarının birleştiği, Göreme
vadisini güney ve batı yönlerden çevreleyen alanda kurulmakla birlikte sebebiyle kuzey
yöndeki düzlük alanlara kaymaya başlamıştır [53]. Bu nedenle geleneksel yerleşim
bölgesi ile yeni yerleşim bölgesi, diğer bölgelerde de olduğu gibi birbirinden ayrılmıştır.
Eski doku organik yapıda olup yeni gelişen doku ise kendi içerisinde ızgara (gridal)
kent sistemine sahiptir. Merkezi iş alanı, ticaret, eğitim vb. hizmet birimleri merkezde
yer almakta ve Uzun dere ve İçeri dere boyunca da küçük dükkanlar bulunmaktadır.
Bizans kilise mimarisinin günümüze kadar ulaşan örneklerinin yoğun olarak bulunduğu
bölgede yer alan Göreme Açık Hava Müzesi’nde, büyük kaya kütleleri ve
peribacalarının içerisine yerleştirilmiş çok sayıda kaya oyma kilise, manastır ve şapel
örnekleri görülmektedir. 11. yy -13. yy arasında başpiskoposluk merkezi durumunda
olan Göreme’de, gerek Roma, Bizans gerekse Selçuklu, Osmanlı ve Cumhuriyet
Dönemlerinden günümüze ulaşabilmiş anıtsal yapılar bulunmaktadır [31].

Ele alınan bu yerleşim birimleri incelendiğinde, Kapadokya Bölgesi’nde aynı coğrafya


içerisinde yer almalarına rağmen; kentsel doku bağlamında farklı karakteristik özellikler
gösterdikleri görülmüştür. Bu farklılık, özellikle kent dokusunun biçimlenişlerinde
kendini göstermektedir. Ürgüp’te yığma sistemle şekillendirilmiş geleneksel konut
dokusu ağırlıktayken, Uçhisar'da etkili bir görünüme sahip Kale ve kalenin eteğine, vadi
yamacına kurulmuş konut dokusu uyumlu bir birliktelik sergilemektedir. Göreme’de ise
geleneksel konut dokusu içerisinde büyük kaya kütleleri ve peribacalarının kullanımının
ağırlıklı olduğu doğal bir yapılaşma göze çarpmaktadır. Ancak özellikle yapılarda
kullanılan taş malzeme ve doğal peyzaj benzerliği yerleşim birimlerine ortak bir dil
birliği getirmiştir.
107

Yerleşim birimlerindeki kent dokusu içerisinde anıtsal yapıların günümüzdeki


durumları da farklılıklar göstermektedir Ürgüp’te yığma taş yapım sistemiyle inşa
edilen cami, kilise, han ve hamam örnekleri, kentsel doku içerisinde geleneksel konut
dokusu ile bir bütündür. Uçhisar’da günümüze ulaşan han, hamam ve medrese
bulunmamakta olup iki tane cami ve kilise kalıntıları mevcuttur. Göreme’de ise hem
kent merkezinde hem de yerleşime yakın Açık Hava Müzesi içerisinde çok sayıda kaya
oyma kilise, manastır, şapel örnekleri bulunmakta, buna ek olarak kent merkezinde
geleneksel doku ile bütünleşmiş cami ve kilise örnekleri görülmektedir.

Gerek anıtsal yapılar gerekse sivil mimarlık örneklerinin tümü üç yerleşmede de ya


kaya oyma mekânlar olarak yamaçlara veya vadilere oyularak oluşturulmuş, ya da
bölgenin tüfleriyle yığma yapım sistemi ile inşa edilmiştir. (EK-6) Anıtsal yapılarda ve
bazı konutların zemin kat duvarlarında iki sıra kesme taşın arasında kireç harçlı moloz
taş dolgunun yerleştirildiği sandık duvar örgüsü kullanılırken, üst kat duvarlarında
kesme taş duvar örgüsü kullanılmıştır. Bazı zemin kat duvarlarında ve bahçe
duvarlarında, yine kireç harçla birleştirilmiş moloz taş veya kaba yonu taş duvar
örgüsünün kullanıldığı görülmektedir. Cephelerde ve dış mekanlarda sıva izine
rastlanmazken, iç mekanlar kireç veya alçı sıva ile sıvanmıştır. Tuğla veya kerpiç,
yerleşim birimlerinin hiçbirinde yapı malzemesi olarak kullanılmamış, bölgedeki
ağaçlık alanlardan elde edilen ahşaplar ise özellikle mekânların tavan açıklıklarının
geçilmesinde kiriş olarak kullanılmış, ayrıca döşeme kaplaması, tavan kaplaması, kapı
ve pencere doğramaları, şerbetlik, dolap, merdiven korkuluğu gibi iç mekân
elemanlarının temel malzemesi olmuştur. Demir malzemenin ise balkon korkulukları,
pencere parmaklıkları, kapılar, avlu merdivenleri ve bazı iç mekân merdivenlerinde
kullanıldığı görülmektedir [51].

İncelenen üç yerleşim biriminde de geleneksel kent dokusunu oluşturan konutlar 3 farklı


tip olarak karşımıza çıkmaktadır. Kaya oyma, kaya oyma + yığma ve yığma sistemli
konut örnekleri hem Ürgüp, hem Uçhisar hem de Göreme’de uyumlu bir birliktelikle
kentsel siluetin oluşmasına katkıda bulunmaktadırlar. .
108

Tablo 4.1. Değerlendirme ve sonuç tablosu


109

Kaya oyma konutlar her üç yerleşim bölgesi için de ilk yerleşme örnekleridir. Yatayda
ve düşeyde ihtiyaca göre gelişen ve belli bir plan karakteri olmayan, organik dokuya
sahip bu konut gruplarını plan oluşumları açısından karşılaştırmak olanaksızdır.
Bölgedeki tüfün yapısal özelliğinden dolayı kolay oyulabilen kaya oyma mekanlar,
yapım sistemi açısından benzer şekilde oluşturulmuştur. Kütle ve cephe özellikleri
bakımından ise yamaca yaslı kaya oyma konutlar her üç bölgede de benzer karaktere
sahiptir. Fakat Uçhisar yerleşmesinde Uçhisar Kalesi tek başına oyma mekanların yer
aldığı karakteristik bir kaya iken, Göreme yerleşmesinde yer alan ve içleri oyularak
farklı amaçlarla değerlendirilen peribacaları kendine özgü doğal oluşumları ile diğer
yerleşimlerden ayrılmaktadır. Bu bağlamda, üç bölgedeki kaya oyma konutların da
doku içerisindeki etkilerinin farklı olduğu gözlemlenmektedir.

Üç yerleşim biriminde de örnekleri görülen kaya oyma + yığma konutlar ise, kaya oyma
mekânların önüne yığma birimlerin eklenmesiyle oluşmuş konut gruplarıdır. Ürgüp
bölgesinde kaya oyma konutların önüne eklenen yığma birimlerin; uygulanan taş
işçiliği, plan oluşumları ve kütle özellikleri açısından diğer iki yerleşim bölgesine göre
daha gelişmiş örnekler olduğu gözlenmiştir. Bu konut grubunun Ürgüp’te hem avlulu
hem de avlusuz örnekleri bulunmaktadır. Uçhisar’da ise kaya oyma + yığma konut
örneklere vadi yamacındaki yerleşmelerde rastlanmaktadır. Bölgedeki eğimli arazinin
durumuna göre oluşturulan konutlarda, plan oluşumları açısından belirli bir tipoloji
bulunmamaktadır. Bu konut grubunun Uçhisar’daki örnekleri genellikle avlusuz
örneklerdir. Göreme’de kaya oyma + yığma konutların kaya oyma bölümleri genellikle
kaya kütlesi veya peribacasından oluşmakta olup, bu birimler kentsel siluette etkisini
göstermektedir. Kademeli olarak gelişen yerleşim içerisinde yığma birimler
peribacalarının topografyadaki yerine ve hane halkının ihtiyacına göre şekillenmiştir.
Bu konut grubunun Göreme’deki örnekleri genellikle bir avlu ile çevrelenmiştir.
Avlular genellikle toprak veya taş kaplamadır. (EK-7)

Yine üç yerleşim biriminde de örnekleri bulunan yığma sistemli konutlar ise Ürgüp’te
geleneksel konut dokusu içerisinde düzlük alanda yoğunlaşmış ve tarihi doku içerisinde
günümüze kadar bozulmadan gelebilmiştir. Avlulu ve avlusuz örnekleri bulunan yığma
konutların avlulu örneklerinde genellikle dış sofalı veya sofasız plan tipi, avlusuz
örneklerinde ise iç sofalı plan tipindeki avlulara rastlanmaktadır. Genellikle tek veya iki
katlı olan bu konutlar, yığma sistemle kesme taştan yapılmıştır. (EK-8) Konutların
110

cephelerinde pencereler ikili ve üçlü gruplar halinde bulunmakta olup, etrafında taş
söveler bulunmaktadır [10]. Uçhisar’da yığma sistemli konutlar, genellikle kalenin
eteğindeki tepe yerleşmelerinde yoğunlaşmaktadır. Bu konutlar, avlu içerisinde, dağınık
ve parçalı birimlerden oluşmaktadır. Bu konutlarda belli bir plan tipolojisi oluşturmak
güçtür. Bu konutlarda bilinen en belirgin özellik avlu duvarları ile çevrilmiş ve parçalı
kütlelerden oluşmasıdır [28]. (EK-9) Tek veya iki katlı olan yığma konutlar kesme
taştan yapılmış olup, konutların genellikle sokağa bakan cepheleri taş süslemelidir.
Göreme’de ise yığma konutlara, vadi yamacının az eğimli bölümlerinde ve Orta
Mahalle’nin düz kesimlerinde rastlanmaktadır. Bu konut grubu genellikle yüksek avlu
duvarı ile çevrelenmiş olup, hane halkının ihtiyacına göre tek veya iki katlı olarak inşa
edilmiştir. Genellikle avlunun yola bakan cephesini yığma birimler, arka tarafını ise
kaya oyma birimler oluşturur [56]. Yığma konutların yola bakan cephelerinde
pencereler ikili ve üçlü gruplar halinde bulunmakta olup, genellikle taş söveler ile
çerçevelenmiştir.

Tüm yerleşim birimlerinde yer alan yığma konutların gerek avlu kapılarının ve sokak
kapılarının gerekse iç mekân kapılarının özenle şekillendirildikleri görülmektedir. Dış
kapılar çoğunlukla kemerli olmakla birlikte düz lentolu örneklere de rastlanmaktadır.
Özellikle giriş cephesinin kapısında bezemeli taş işçilikleri dikkat çekmektedir. Bazı dış
kapıların renk kullanılarak canlandırıldıkları görülmektedir. Tek veya çift kanatlı
örnekleri bulunan dış kapılar çoğunlukla ahşap olup bazı yapılarda az da olsa demir kapı
kullanımı da bulunmaktadır. İç mekân kapıları da yine ahşaptan yapılmış olup
genellikle tek kanatlıdır. Kaya oyma mekânlar bazı yapılarda kapatılmamış, bazı
mekânlarda ise basit ahşap kapılarla ayrılmışlardır. Konutların özellikle başodaları diğer
odalara göre daha özenle şekillendirilmiş, bezemeli ahşap dolaplar, şerbetlikler, tavanlar
ve taş nişlerle mekânlar zenginleştirilmiştir.

Konutlarda çatı örtüsü orijinalinde düz dam olmakla birlikte günümüzde büyük
çoğunluğu kırma veya beşik çatılı sistemle örtülmüşlerdir. (EK-10)

Her üç bölgede de inceleme alanı olarak seçilen kentsel sit sınırları içerisinde geleneksel
doku organik bir yapılanmaya sahip olup yollar parselin şekline ve mülkiyet durumuna
göre şekillenmiştir. Sokaklar bazen bina duvarları bazen de avlu duvarları ile
sınırlandırılmıştır. Vadi yamacına yerleşen bölgelerde sokaklar genellikle dik eğimli ve
111

merdivenlidir. Eğime paralel ve düzlük alanlarda ise sokaklar düz olup genellikle taş
kaplamadır. Yapı girişleri binaların avlu ile çevrelendiği örneklerde avludan, avlusuz
örneklerde ise binadan sağlanmıştır. (EK-11) Bu örneğe daha çok Uçhisar’ın yamaç
yerleşiminde rastlanmaktadır.

Yapılan çalışmalar değerlendirildiğinde, Kapadokya Bölgesi içerisinde yer alan ve


bölgenin genel karakteristiğini oluşturan yerleşim birimlerinin ortak birçok özelliği
bulunmakla birlikte kendine özgü farklı özelliklere de sahip oldukları
gözlemlenmektedir. Demografik yapı, dini etkenler, tarihsel gelişim gibi birçok etken
bu değişimi etkilemekle birlikte, yerleşim birimlerindeki geleneksel dokunun
farklılaşmanın özellikle doğal oluşumlara bağlı olduğu görülmektedir. Topografya
etkisiyle birimsel özellikleri farklılaşan bu yerleşimler, yeraltı ve yerüstünde doğal
oluşumlarla bütünleşerek Kapadokya Bölgesinin benzeri görülmeyen bir dokuyla
vurgulanmasını sağlamışlardır. Bu alt birimlerin “biraradalıkları”nın yanı sıra
farklılaşmalarının da göz önünde bulundurulması, doğal oluşumlardaki, geleneksel
dokudaki ve yapılardaki bozulma nedenlerinin ve türlerinin doğru belirlenmesi, bu
nedenler belirlenirken yerleşim alanlarının farklılıklarının göz önünde bulundurularak
değerlendirilmesi, bölgenin koruma kararları ve uygulamalarında yerleşim birimi
ölçeğinde de değerlendirmeler yapılması açısından önemli bir konudur.

Yerleşim alanları genelinde değerlendiğinde bozulma nedenlerinin en büyük


sebeplerinden birinin jeolojik yapı ve doğal yıpranma faktörleri olduğu görülmektedir.
Bölgenin geniş katmanlı, volkanik tüften oluşan bir yapıya sahip oluşu, heyelan ve kaya
kopması-düşmesi gibi sorunları da beraberinde getirmiştir. Tüflerin yumuşak ve
gözenekli bir yapıya sahip olmasının yanı sıra fiziksel ve kimyasal faktörlerin de
etkisiyle kayalıklarda bozulmalar ve ayrılmalar meydana gelmektedir. Bölgede binlerce
yıldır süregelen insan eylemi, mekanların denetimsiz şekilde ve dikkatsizce oyulması bu
doğal etmenlerle birleşerek tahribatın boyutunu arttırmıştır. Tüm bu faktörler kaya
oyma mekanlarda ve peribacalarında yapısal değişimlere neden olmaktadır.

Ön plana çıkan diğer bir bozulma türü ise insanlardan kaynaklanan, bilinçsiz onarımlar
veya yeni kullanım şartlarının getirdiği, özgünlüğün bozulması şeklinde kendini
gösteren bozulmalardır. Zamanla ortaya çıkan yeni mekan ihtiyaçları için halkın
gerçekleştirdiği ve özellikle betonarme malzeme kullanımıyla göze batan bireysel ve
112

denetimsiz onarımlar veya restorasyon çalışmalarıyla işlev değiştiren yapılara eklenen


uyumsuz ekler ve onarım malzemeleri, bölgenin genel görsel niteliğini de
etkilemektedir. Yine turizm amaçlı yatırımcıların birden çok yapıyı birleştirip
konaklama birimine dönüştürmesi şeklinde gelişen restorasyonlar nedeniyle yapıların
özgün plan şemaları büyük oranda bozulmakta, yapılara yeni kaya oyma mekanlar
eklenmekte veya mevcut birimler genişletilmekte, böylece gelecekteki
belgeleme/koruma çalışmalarında özgün plan karakterinin izlenmesi zorlaşmaktadır.

Tüm bu etkenler incelendiğinde, farklı ölçeklerdeki bozulmalara rağmen incelenen 3


yerleşim biriminin de korunması gerekli tarihi, arkeolojik, doğal ve kentsel sit alanlarına
sahip olduğu görülmektedir. Tarihi değerlerin gelecek kuşaklara aktarılması, kültürel
sürekliliğin sağlanması ve insanlara tarih ile birlikte yeni yaşam olanakları ile
sürdürülebilirliğin sağlanması için bu alanların tümünde de etkili bir koruma sağlanması
gerekmektedir [64]. Doğal ve jeolojik değerlerin korunması, geleneksel mimari
örneklerin sürdürülebilirliğini sağlaması ve özgün özellikleri ile korunmasının
sağlanması için bütüncül koruma anlayışı çerçevesinde üst ölçekte ana kararların
alınması ve bu kararların yerleşim ölçeğinde özelleştirilmesi yolu izlenmelidir [65].

Kapadokya Bölgesinde koruma ve restorasyon çalışmaları, Ürgüp ve Uçhisar için


koruma amaçlı imar planları yaptırılıncaya kadar Taşınmaz Kültür Varlıkları Yüksek
Kurulu’nun 02.07.1987 tarih ve 3447 sayılı kararında belirlenen ilkelere ve geçici
dönem yapılanma koşullarına uygun olarak (Ek 12), Göreme için ise 08.06.2005 tarih
ve 706 sayılı Koruma amaçlı imar planına uygun olarak yürütülmektedir. Ayrıca
2012'de; Türkiye Belediyeler Birliği, Tarihi Kentler Birliği ve ÇEKÜL Vakfı
işbirliğinde Kapadokya Stratejik Yön Planı ön çalışmalarına başlanmıştır. Bu çalışma
kapsamında, Kapadokya’nın tanımı yapılmış, dünü, bugünü ve yarını, gelecek
yatırımları ve beklentileri ele alınmış, birikim, büyüme, ekonomi, ekoloji, kimlik,
koruma ve kalkınma vb kavramlar işlenmiş ve Kapadokya Stratejik Yön Planı için
vizyon önerileri belirlenmiştir.

Gerek bu tez kapsamında gerçekleştirilen çalışmalar, gerekse Kapadokya Bölgesi ile


ilgili geçmişte yapılmış olan çeşitli alanlardaki ve ölçeklerdeki tüm çalışmalar bütüncül
bir bakış açısı ile ele alındığında, hem bilimsel çalışmaların niteliği artacak, hem de
gerçekleştirilecek olan stratejik planlama çalışmalarında ve koruma çalışmalarında
113

alınacak kararlarda etkili olabilecek faktörler belirlenerek, özgün özelliklerini


koruyarak günümüze kadar gelebilmiş olan ve doğal oluşumlarıyla bütünleşen mimari
dokusu ile özel bir alan olan Kapadokya Bölgesinin gelecekte de bu özelliklerini
sürdürebilmesine katkıda bulunulabilecektir.
114

KAYNAKLAR

1. Görmez, K., 2002. Kapadokya Mevcut Durum Raporu. Kültür ve Turizm Bakanlığı
Yayınları, Ankara, 197 s.
2. Baykan, E., 2007. Turizmin Yerel Kültür Üzerindeki Etkilerinin Yöre Halkı Tarafından
Algılanması. Gazi Üniversitesi, Eğitim Bilimleri Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi,
Ankara, 247s.
3. Canverdi, A., 2005. Kapadokya Bölgesi Güzelöz ve Ortaköy Mevkiindeki Kiliseler Duvar
Resimlerindeki Sahnelerin İkonografisi. Erciyes Üniversitesi, Sosyal Bilimleri
Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, Kayseri, 304s.
4. Umar, B., 1998. Kappadokia. Tükel Matbaacılık, İzmir, 212s
5. Tuncel, M., 1998. Oluşum çağları, 16-43. In:Kapadokya (M. Sözen, M. Tuncel, V. Sevin, U.
Esin, M. Darga, O. Tekin, E. Akyürek, S. Rifat, M. Gülyaz, B. Alper, R. Ozil). Ayhan
Şahenk Vakfı, İstanbul
6. Okuyucu, D., 2007. Derinkuyu Yer altı Şehri. Atatürk Üniversitesi, Sosyal Bilimler
Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, Erzurum, 319s.
7. Korat, G., 2003.Taş Kapıdan Taç kapıya. İletişim Yayınları, Ankara, 131s.
8. Eravşar, O.,1996. Kapadokya’da Yerleşim Alanları ve Sorunları. Kapadokya Vakfı
Yayınları, Nevşehir, 112s.
9. Yıldırım, Y. , 2006.Avanos Kenti. Atatürk Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yüksek
Lisans Tezi, Erzurum, 215s.
10. Kalaycı, M., 2006. Geleneksel Ürgüp Konutları ve Dereler Mahallesi Koruma Geliştirme
Önerisi. Gazi Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, Ankara, 353 s.
11. Demirtaş, B. ,2005. Türkiye’de Limon Üretim Ekonomisi Ve Pazar Yapısı. Çukurova
Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü, Doktora Tezi, Adana, 215s.
12. Esin, U., 1998. Paleolotik’ten İlk Tunç Çağı’nın Sonuna: Tarih Öncesi Çağların
Kapadokyası, 62-123. In:Kapadokya (M. Sözen, M. Tuncel, V. Sevin, U. Esin, M.
Darga, O. Tekin, E. Akyürek, S. Rifat, M. Gülyaz, B. Alper, R. Ozil). Ayhan Şahenk
Vakfı, İstanbul
13. Gülyaz, M.E, Ölmez, İ., 1992. Kapadokya. Dünya Yayınları, Nevşehir, 104s
14. Gülyaz, M., 1998. Yeraltında dünyalar. 512-526. In:Kapadokya. (M. Sözen, M. Tuncel, V.
Sevin, U. Esin, M. Darga, O. Tekin, E. Akyürek, S. Rifat, M. Gülyaz, B. Alper, R.
Ozil). Ayhan Şahenk Vakfı, İstanbul
115

15. Ates, M., 1996. Kapadokya’nın Başkenti Nevşehir. 55–115. In:Nevşehir ( S. Mülayim, M.
Tuncel, M. Ateş). Kültür Bakanlığı Yayınları, İstanbul.
16. Gürler, G.,2007. Türkiye Milli Parklarının Jeolojisi Ve Öneri Jeopark Alanlarının
Belirlenmesi Projesi. Jeoloji Etüdler Dairesi Başkanlığı, Ankara
17. Ötüken, Y., 1987. Göreme. Başbakanlık Yayınları, Ankara, 63s.
18. Birant, M.A., 199. Kapadokya. İstanbul, 102s.
19. Akyürek, E., 1998. M.S. IV.-XI. Yüzyıllar: Kapadokya’daki Bizans. 226-395.
In:Kapadokya (M. Sözen, M. Tuncel, V. Sevin, U. Esin, M. Darga, O. Tekin, E.
Akyürek, S. Rifat, M. Gülyaz, B. Alper, R. Ozil). Ayhan Şahenk Vakfı, İstanbul.
20. Sözen, M.,1998. XI.yy sonrası Selçuklu ve Osmanlı dönemi. 396-479. In: Kapadokya (M.
Sözen, M. Tuncel, V. Sevin, U. Esin, M. Darga, O. Tekin, E. Akyürek, S. Rifat, M.
Gülyaz, B. Alper, R. Ozil). Ayhan Şahenk Vakfı, İstanbul
21. www.urgupmuftulugu.gov.tr. (Erişim Tarihi: Mart, 2011)
22. Nevşehir Valiliği., 1998. Nevşehir İl Yıllığı. Nevşehir,440s.
23. Doğan,G., 2006. Cemilköy İgnimbiritinin Petrolojisi ve Jeokimyası. Hacettepe Üniversitesi,
Fen Bilimleri Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, Ankara, 113s.
24. Demir, Ö., 1990. Cappadocia Cradle Of History Göreme. Net Yayınları, Ankara,111s
25. Sür, Ö., 1966. Nevsehir ve Ürgüp çevresinde jeomorfoloji araştırmaları. Coğrafya
Araştırmaları Dergisi, S.1, 199s
26. Deniz,K., 2004. Konya’da Farklı Üç Kentsel Mekanda Kent Kimliği Üzerine Bir Araştırma.
Selçuk Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, Konya, 132s.
27. Karagülle, C. , 2009. Yerel Verilerin Konut Tasarım Sürecinde Değerlendirilmesi: Mardin
Örneği. İstanbul Teknik Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü, Doktora Tezi, İstanbul,
435s.
28. Cimşit, F., 2007. Tepe Kent Yerleşmelerinde Psiko-Sosyal Alan Olgusunun Konut
Örüntüleri İle İlişkisi; Uçhisar Örneği. İstanbul Teknik Üniversitesi, Fen Bilimleri
Enstitüsü, Doktora Tezi, İstanbul, 194 s.
29. Binan, D., 1994. Güzelyurt Örneğinde, Kapadokya Bölgesi Yığma Taş Konut Mimarisinin
Korunması İçin Bir Yöntem Araştırması. Yıldız Teknik Üniversitesi, Fen Bilimleri
Enstitüsü, Doktora Tezi, İstanbul, 359 s.
30. Karakaya , M.,2007. Seyehatnamelerde Nevşehir. Niğde Üniversitesi, Sosyal Bilimler
Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, Niğde, 99s.
116

31. Çekiç, G., 2008. Kapadokya’da Yer altı Yerleşimlerinin Yer Seçimi Oluşumu
Günümüzdeki Planlamaya Etkisi. Selçuk Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü, Yüksek
Lisans Tezi, Konya, 131s.
32. www.nevsehir.gov.tr. (Erişim Tarihi: Mart, 2011)
33. www.wikimapia.org (Erişim Tarihi: Eylül, 2012)
34. www.urgup.bel.tr (Erişim Tarihi: Mart, 2011)
35. Güney, E., Güney, H., Güney, H., Güney, S., 1988. Nevşehir İli:Kapadokya. Milli Eğitim
Bakanlığı Yayınları, Ankara, 180s
36. Metin, M., 2010. Nevşehir İli Ürgüp İlçesi’nin Sosyo-Kültürel ve Ekonomik Yapısı. Niğde
Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, Niğde, 236s
37. Yurttaş, Ş., 1994. Kapadokya. Rekmay Yayınları, Ankara, 78s
38. Yüncü, H.R., 2010. Şarap Turizmi Bölgelerinin Rekabet Edebilirliğine Yönelik Bir Model
Önerisi: Kapadokya Örneği. Anadolu Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Doktora
Tezi, Eskişehir, 155s
39. www.uchisar.bel.tr (Erişim Tarihi: Şubat, 2011)
40. www.goreme.bel.tr (Erişim Tarihi: Şubat, 2011)
41. Ayyıldız, U., 1990. Eşsiz Kapadokya. Net Yayınları, Ankara, 80s
42. Yaşlıca, E., Şenlier, N., Çalışır, S., Hovardaoğlu, O., Tarihi kentsel dokularda yaşam
kalitesinin arttırılmasında ulaşım sorunu İçin çözüm önerileri. Web sayfası:
http://www.trafik.gov.tr./icerik/bildirgeler/A2. (Erişim tarihi: Eylül 2012)
43. Öçal, H., 2008. Isparta Kent Kimliğinde Modernizmin Yansımaları ve Modernizm
Etkisindeki Konut Mimarisi. Süleyman Demirel Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü,
Yüksek Lisans Tezi, Isparta, 107s.
44. Aydemir, Ş., Aydemir, S., Beyazlı, D., Ökten, N., Öksüz, A., Sancar, C., Özyaba, M., Türk,
Y.,2004. Kentsel Alanların Planlanması ve Tasarımı. Akademi Kitabevi, Trabzon, 557s
45. Aru, K.A., 1998. Türk Kenti. Yapı Endüstri Merkezi Yayınları, İstanbul, 288s
46. Türkmen, K.T., 1999. Bilinmeyen Kapadokya’dan Bir Kesit Ürgüp. Ürün Yayınları,
Ankara, 272s
47. Kaya, M., 2009. Ürgüp kiliseleri. http://www.cappadociaexplorer.com/,(Erişim tarihi:
Eylül 2011)
48. Lynch, K., 1960. The Image of the City, The M.I.T Pres, Cambridge, Massachusetts, 201s.
49. www.turkopedi.com.tr (Erişim Tarihi: Eylül, 2012)
117

50. Yıldırım, E., 2005. Koruma planlamasında bir örnek: Kayakapı mahallesi, Planlama
Dergisi TMMOB Şehir Plancıları Odası, 2005/1, 28-34
51. http://mehmet-urbanplanning.blogspot.com, (Erişim tarihi: Eylül 2012)
52. Anıtlar Kurulu Arşivi’nden alınarak güncellenmiştir.
53. Dabir, H., 1993. Göreme ve Yakın Çevresinin Doğal Kültürel ve Estetik Özelliklerinin
Koruma- Kullanım Dengesi Açısından Değerlendirilmesi Üzerine Bir Araştırma.
Ankara Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, Ankara, 181s.
54. İşcen, Y., 2009. Göreme’de Roma Dönemi anıtsal kaya mezarları.
http://www.cappadociaexplorer.com/, (Erişim tarihi: Eylül 2012)
55. Özyılmaz, H., 2001. Diyarbakır’da Yeni Yerleşim Bölgelerinde Kullanıcı
Gereksinimlerinin Konut ve Çevre Açısından İncelenmesi. Gazi Üniversitesi, Fen
Bilimleri Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, Ankara, 269s.
56. Erençin, A., 1978. Kapadokya Yerel Konutlarında Turizme Yönelik Yenileme
Çalışmalarına Bir Yaklaşım. İstanbul Teknik Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü,
Doktora Tezi, İstanbul, 199 s.
57. Stea D., Turan M., 1993. Placemaking, Ipswich Book Co. Ltd., Ipswich, Suffolk. 382s
58. Öztürk, F.G., 2009. Kapadokya’da Dünden Bugüne Kaya Oymacılığı. Arkeoloji ve Sanat
Yayınları, İstanbul, 63s
59. Mimar Serkan Bayram arşivinden alınarak güncellenmiştir.
60. Büyükmıhçı, G., 2005. Kayseri’de Yaşam ve Konut Kültürü. Erciyes Üniversitesi
Yayınları, Kayseri, 248s.
61. Ertek, N., 2008. Kapadokya (Nevşehir- Kayseri) Bölgesi Kaolinitik Tüfler Oluşumu ve
Hammadde Potansiyeli. Mersin Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü, Yüksek Lisans
Tezi, Mersin, 126s.
62. Büyükmıhçı, G., 1997. Taş Sivil Mimarlık Örneklerinde Korumaya Yönelik Yöntem
Önerileri ve Bu Yöntemlerin Kayseri Örneğinde Uygulanışı. Mimar Sinan Güzel
Sanatlar Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü, Doktora Tezi, İstanbul, 324s.
63. Erdoğan, E., 1996. Anadolu Avlularının Özellik ve Düzenleme İlkeleri Üzerinde
Karşılaştırmalı Bir Araştırma. Ankara Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü, Doktora
Tezi, İstanbul, 547 s.
64. Özbek, K., 2010. Geleneksel Niğde Evleri Mekansal Araştırması ve Kale Bölgesi Örnek
Alanında Konut Yerleşimi ve Tipoloji- Morfoloji İlişkisi. Mimar Sinan Güzel Sanatlar
Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, İstanbul, 153s.
118

64. Ahunbay, Z., 2004. Tarihi Çevre Koruma ve Restorasyon. Yapı Yayınları, İstanbul, 173s
65. Yavuz,A.T., Asatekin,G. 1998. Göreme-Kapadokya. Unesco Türkiye Milli Komisyonu,
Ankara, 72s
119

EK-1: KAPADOKYA BÖLGESİ YER ALTI YERLEŞİMLERİ

Yer altı şehri yapılma aşaması temsili resim (Demir,Ö)

Yer altı şehri yapılma aşaması temsili resim (Demir,Ö)


120

EK-2:ÜRGÜP’TE ANITSAL YAPI

Ürgüp’te bugün var olmayan büyük kilise (www.asiminyeri.com)

Ürgüp kent silüeti ve anıtsal yapı


121

EK-3:UÇHİSAR’DA ANITSAL YAPILAR

Haci Ömer Cami ve Karamanoğlu Cami

Uçhisar kent silüeti ve anıtsal yapılar


122

EK-4:GÖREME’DE ANITSAL YAPILAR

Göreme kent silüetinde anıtsal yapı ve Gafelli Cami

Göreme’de anıtsal yapıların yeri


123

EK-5: KULLANIM PAFTASI


124

EK-6: YAPI SİSTEMİ- YAPI MALZEMELERİ PAFTASI


125

EK-7: SOKAK-AVLU KAPLAMASI PAFTASI


126

EK-8: KAT ADEDİ PAFTASI


127

EK-9: YAPILAR- AÇIK ALANLAR PAFTASI


128

EK-10: ÇATI MALZEMELERİ PAFTASI


129

EK-11: ÇEVRE DEĞERLERİ PAFTASI


130

EK-12: TAŞINMAZ KÜLTÜR VARLIKLARI YÜKSEK KURULU’NUN


02.07.1987 TARİH VE 3447 SAYILI KORUMA İLKELERİ

Kentsel ve Doğal Sit Alanı İçinde Uygulanacak Koşullar

• Tescil edilen anıt yapılarla sivil mimarlık örneklerine bitişik ve çevresel yapılanma
istekleri, Geçici Dönem Yapılanma Koşullarına uygun olmaları halinde dahi, Bölge
Kurulu görüş ve kararı alınarak uygulama yapılacaktır.

• Bölgenin doğal kaya oluşumlarının önemi ve kaya oyma yapıların peri bacalarının
parçalanmasına ve yörede afete yol açması nedeniyle yeni yapılacak yapılarda kaya
içine oyularak yapılanmaya gidilmeyecektir.

• Kentsel sit alanı içinde 300 m2’den az ifraz, 1000 m2’den geniş tevhid
yapılamayacaktır.

• Ekli 1/1000 ölçekli haritada sınırları belirtilen I.Derece Doğal Sit Alanı içinde kaya
içine oyularak ya da başka bir biçimde kesinlikle yapılmayacaktır.

• Doğal Sit Alanları içinde ifraz ve tevhid yapılamayacaktır.

• Alan içinde bulunan tescilli ya da diğer yapıların esaslı onarımları için Kurul’dan
projesi ile birlikte izin alınması gereklidir. Bu alanlarda yalnızca kaya gezinti patikaları,
köprüler, dinlenme yerleri, meşrubat satış yerleri, lavabo, wc, bekçi kulübeleri, bilet
satış gişeleri, PTT, Banka Şubeleri, Güvenlik kuvvetlerinin gereksinme duyacağı
karakol nöbetçi kulübesi vb tesisler yapılabilecektir.

• Zorunlu olarak yapılacak yukarıdaki alt ve üst yapı tesislerinde malzeme, renk,
doluluk-boşluk, kütle oranları, çatı biçim ve malzemesi vb bakımlardan yöredeki
yerleşmelerin mimarisine ve bu karar eki yapılanma koşullarına uyulacaktır. Bunların
dışında bu alanlarda herhangi bir inşaat ve alt yapı yapılamaz. Ayrıca yörede bilahare
tespit edilecek alanlar dışında mağara, soğuk hava deposu, taş, hışır ve kum ocakları
açılamaz.
131

• Kentsel ve Doğal Sit Alanı içinde adi onarıma Belediye ve Müze Müdürlüğü
yetkilidir. Belediyesinden ve Müze Müdürlüğünden izin alınmadan korunması gerekli
yapılarda hiçbir inşai müdahalede bulunulamaz. Adi onarımda Belediyenin,
hazırlayacağı adi onarım zaptının bir sureti ile yeterli iç ve dış fotoğrafları, müze raporu
bilgi için, Bölge Kurulu’na iletilecektir. Onarım sonrasında, onarımın eskiye uygun olup
olmadığı hususu, yine bir zabıtla tespit edilip, onarım sonrası fotoğrafları ile birlikte
bilgi için tekrar Bölge Kurulu’na iletilecektir.

• Sit Alanları içinde tescil edilen ve edilecek korunması gerekli taşınmaz kültür varlığı
kararı alınmış bulunan sivil mimarlık örneklerinin “tamir, tadil ve restorasyonları”
(esaslı onarım) için tekniğine uygun 1/50 veya 1/100 ölçekli bir rölöve projesi içten ve
dıştan, tanıtıcı fotoğrafları ile hazırlanmış tamir tadil ve restorasyon projelerinin Bölge
Kurulu’na getirilerek uygulama izni alınması zorunludur. Bu yapıları tamamlayan
müştemilat, avlu vb gibi eklerde de aynı koşullar geçerlidir.

• Yapılacak uygulamanın denetleme ve kabulü Bölge Kurulu tarafından yapılacaktır.


Uygulama sonucuna ait fotoğraflar ve rapor bilgi için Bölge Kurulu’na iletilecektir.

• Kentsel ve Doğal Sit Alanı içindeki yollar beton ya da asfalt kaplanamayacaktır,


yolların orijinal taş kaplaması korunmalıdır.

• Kentsel Sit alanı içinde bulunan tescilli olmayan diğer eski taş yapılar hiçbir şekilde
sıvanmayacak ve boyanmayacaktır, yeni yapılar ise beyaza boyanacaktır.

• Bu bölge içinde münferit televizyon anteni dikilemeyecektir ve bu problem belediye


tarafından merkezi bir antenle çözümlenecektir.

• Kadastro ile belirlenmiş yol formu hiçbir amaçla değiştirilemeyecektir.

• Kentsel ve doğal sit alanını kapsayan koruma geliştirme imar planı Belediyesince
yaptırılacaktır ve Kurul’un onayına sunulacaktır. Söz konusu plan hazırlanana dek bu
karar eki yeni yapılanma koşulları geçerlidir. Plan kararları geliştirilirken de bu koruma
ilkelerinden ve yapılanma koşullarından yararlanılması zorunludur.
132

KENTSEL SİT ALANI İÇİNDE UYGULANACAK YENİ YAPILANMA


KOŞULLARI :

a) Yapıya Kot Verilmesi :

• Yapı yapılacak parsel eğimli bir alanda değilse, bina yüksekliği parselin cephe aldığı
mevcut kadastral yolun, parsel önündeki en düşük noktasından son kat tavanı üstüne
kadardır.

• Arazi eğimli ise yapının parsel üzerinde kapladığı alanın kot ortalaması alınarak yapı
alanı ortasından kot verilir. Meyilden dolayı kat kazanılamaz.

b) Duvar Örgüsü, Renk ve Çıkma :

• Kentsel Sit alanı içinde yapılacak tüm yeni yapılarda, yörenin geleneksel yapı
malzemesi olan tüflü kesme taş kullanılması zorunludur. Taş malzeme ahşapla birlikte
kullanılabilir. Dış cephe duvarları kesinlikle sıvanmayacak ve boyanmayacaktır.

• Daha önce yapılmış olan yapılar ise (taş malzemeyle yapılmamış olanlar) sıvanacak ve
beyaza boyanacaktır. Binalarda kapalı çıkma yapılabilir ancak; çıkma zemin katın
üzerinden başlamalıdır, alt kat duvarından 15-25 cm’den fazla öne çıkmamalıdır,
konsollar taş malzemeyle yapılmalıdır, geometrik desenli süslemeler kullanılabilir. Tüm
kat çıkması yapılabilir.

c) Çatı :

• Çatılar kırma ya da beşik ve kiremit örtülü olacaktır. Çatıya 0.30-0.50 m saçak yapılır.
Saçak altı ahşap kaplanabilir. Çatı üzerinde baca dışında çıkıntı yapılamaz. Çatı katı ya
da çekme kat yapılamaz.

d) Bodrum Kat ve Müştemilatlar :


• Bodrum kat yapılamaz, mevcut bodrum katlar da iskana açılamaz.
133

• Müştemilatlar avlu içinde ve sokaktan görünmeyecek şekilde yapılabilir. Yapıya 5


m’den fazla yaklaşamaz, inşaat alanı en fazla 20 m2 ve yüksekliği en fazla 2 m
olabilir.

e) Yapı Nizamı :

Yapı nizamı bitişik ya da ayrık olabilir ancak;

• Meskun alanlarda,

Mevcut bir bina yıkılıp yerine yapılacaksa, eski binanın nizamına göre yapılabilir.
Meskun alanda oluşmuş komşu ön cephe hattından önde olamaz. Mevcut yapının taban
alanı kullanılabilir. Bu durumda ön, yan ya da arka bahçe mesafeleri (yıkılan) mevcut
yapının durumuna göre belirlenir.

• Boş parsellerde,

Yapı nizamı parselin bulunduğu yapı adası ve sokaktaki yapı nizamına göre yapılabilir.
Parselin bulunduğu adada bitişik nizam hakimse yeni yapılacak binaların geri çekme
mesafesi parselin iki yanındaki bina cephelerinden önde olamaz. Ayrık nizamlı yapı
adalarında ise; ön bahçe mesafesi bitişik parselin ön bahçe mesafesinden az olamaz.
Bitişik parselde yapı bulunmaması durumunda bu mesafe en az 5 m olabilir. Yan bahçe
mesafesi ise en az 3 m olmalıdır.

Boş parsellerde ya da mevcut binanın taban alanının kullanılmaması durumunda;

Max h=6.50 m
TAKS = 0.50
KAKS = 1.00 olacaktır.
134

f) Pencere ve Kapılar :

• Pencere boyutları genişliği 60-70 cm arasında olmak üzere en/boy ½ olacaktır.

• Kemerli veya dikdörtgen pencere yapılabilir.

• İki pencere yan yana geldiğinde aradaki mesafe çift pervaz toplamından daha az
olamaz.

• 1.kat pencereleriyle zemin kat pencereleri birbiri doğrultusunda olmalıdır.

• Pencerelerde ahşap kepenk kullanılabilir, bunlar tercihen doğal ahşap renginde


koruyucu ile boyanabilir.

• Giriş ve avlu kapıları düz veya kemerli, tek veya çift kanatlı ahşap olabilir. Kapı
genişliği 1 m’den az olamaz.

g) Bahçe Duvarları :

• Bahçe duvarlarının tüflü kesme taştan yapılması zorunludur. Duvar yüksekliği


(harpuşta dahil) 1.50 m’den az olamaz ve eğimli yerlerde tretuvardan itibaren 1.50
m’den az olmamak üzere kademelendirilebilir
135

ÖZGEÇMİŞ

KİŞİSEL BİLGİLER

Adı, Soyadı: Neslihan ÖZCAN ABDİK


Uyruğu: Türkiye (TC)
Doğum Tarihi ve Yeri: 14 Ekim 1985, Nevşehir
Medeni Durumu: Evli
Tel: +90 312 241 57 05
Fax:
email: neslihanozcan1@hotmail.com.tr
Yazışma Adresi: Şehit Mehmet Çavuş Cad. Bahçe’n Konutları Eryaman/ANKARA

EĞİTİM

Derece Kurum Mezuniyet Tarihi

Lisans KTÜ Mimarlık Fak. Mimarlık 2008


Lise Nevşehir YDAL, Nevşehir 2003

İŞ DENEYİMLERİ

Yıl Kurum Görev


2011-Halen Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Mimar
2008–2011 Kalfaoğlu Müh.-Mim. Ltd. Şti. Mimar (Şirket Ortağı)

YABANCI DİL

İngilizce

You might also like