You are on page 1of 1

CUMHURİYET 26 OCAK 1979 BEŞ

o «İkiyüzlülük» geleneği,
Abdülham it'ten sonra, bir kez
İkinci

D oğrularla yan lışla rı bir ara


itfa, yanyana düşünmek bugü­
r daha M illi Ş e fim iz dönem inin
özelliği olmuştur. «Dine am an
soygı» perdesi altında halktan
oy koparm a tekniğinin u stalık­
nün kimi aydınlarına özgü bir

ATATÜRK'ÜN YÖ N EM VE YÖ N ETİM İ
la kullanılm ası uyduculuk de
öze llik olm uş gibi. Düşün ya ­ m okrasisi dönem inin özelliği ol
şm am da bunun birçok k arışık muştu. Mete Tunçay, farkına
t&tara yoı açan sonuçları olu varm adan, bunların her biri­
yor. Bu, birkaç yüzyıldan beri
hem dünya, hem çağ. hem co ğ ­ V. Prof. N iy azi B E R K E S
nin sem antik k a rşılık la rın ı o
üç sözcü kle bulup koyduğu hal
rafya, hem tarih değişim i için de, o dönem lerin Atatü rkçülü ­
de yuvarlanan bir toplumun ğünün anlattığı hale g e tirilişin ­
aydınları olm aktan mı ileri ge de oynadığı rolleri bir çırpıd a u
llyor, bilmiyorum. Son yarım muş. Çoğum uz «Atatürk» söz tutun kişisel yaşam ına dek söy nutup iki konuya çeviriyor göz
yüzyıl içindeki inip çıkm aları,
dalgalanm aları, ve en son gü­
nümüzde içinden çıkılm az g i­
bi görünen kafa k a rış ık lık la rı­
cüğünü benim, sizin aile ve
soyadım ız gibi bir ad sanır.
Onun ne bir ailesi var, ne de
bir soy kurmuştur. Onun, ta­
Atatürk’e «Türk aydını kırk yıldır yılda bir kez
O’nu anar. Yıllar geçtikçe O’nu daha iyi
lenmedik dedikodu bırakılm az.
Bu ölçüsüzlük, iki yüzlülük ve
korku ürünü işler üzerine söy­
lediklerinin hepsi doğru. Ye­
terini: A ta tü rk’ün
Atatürk'ün Yönetimi.
Yöntemi ve

Önemli bir sorunla bizi kar­


şıla ştıra c a ğ ın ı duyuran yaza­
rihte yaşayacak olan adı M us tanıyacağını sanırsınız; görürsünüz ki rim olsa daha başkalarını da rın kendisi, iik gözlem lerini ya
nın gelişim ini gözden g e çirir­
sek hemen her sorunumuzda
bu özelliği görürüz.
tafa Kemal'dir. «Atatürk» de
ona gösterilen saygıyı y a n sı­
ta ca k bir sıfat olarak onunla
birlikte yaşa ya ca k bir ek ola
hangi tersine daha az tanıyor. Anması gittik­
çe biçimselleşiyor.»
ben katardım.

Bu gözlem lerinden şu so ­
nuçlar çıkabilir; genç kuşaklara
par yapm az o gözlem lerle sa p ­
tadıkların ı yürütmekte olan o
ölçü süzlü kler, o ikiyüzlülükler,
o korkular toplam ına değil, A-
TÜRK AYDINI - bu tür Atatürkçülük kabak tadı tatürk’ün kendisine dönüyor
ATATÜRK
Bu dediğim şeyi en
çarpan som utlukla
göze
göstere­
rak konmuştu.

Toplum ve Bilim dergisinde


(Sayı 4, 1978) S iyasal B ilim ­
ler Fakültesi öğretim üyelerin
yüzle «Ü’nun, tarihte yaşayacak olan adı Mus­
tafa Kemal’dir. Atatürk de O’na gösteri­
len saygıyı yansıtacak bir sıfat olarak
verecek. Ya da veriyor. Yavaş
yavaş onu önemsemez olu ­
yorlar. G iderek ona karşıt bi­
le olabilirler. Bir gün gelip onu
bunların nedenlerini göstermek
için. Görülen sa çm a lık la rın ne­
denleri olarak gördüğü Atatürk
yöntemi ile Atatürk yönetim i­
cek konuların başında, s a n ı­ Onunla birlikte yaşayacak bir ek ola­ bu kusurların b a şla tıcısı o la ­ nin ö zelliklerin i şöyle sa p ta ­
rım, T ürk aydını ile A tatürk
arasındaki ilişki sorunu gelir.
(Aydınlardan, özellikle
kuşak aydınlarından söz edi­
genç
den Mete T uncay’ın «Atatürk'-
e N asıl Bakmak» gibi bir b a ş­
lık taşıyan kısa incelem esini
okurken yazdığım bu dağınık
bakmak? rak konmuştu.» rak görebilirler Ve, en sonun­
da, bu. dincilerin qörüsünü hak
lı çıkarm ıyacak mı?.. T un ca y’­
ın. benim daha çok belirginleş
makta: Atatürk'ün dinci bir mil
liyetçiMk m irası bırakm ası. Fran
sız devrimi ideolojisini benim ­
sem işken o devrimi yaratan ide
düşünceler geldi aklım a. Mus
yorum. Halkı karıştırm ıyorum tirdiğim üzüntüleri şim diden o olojiyi iyi bilm em esi. Siyaseti
tafa Kemal ya da Kemal A ta ­
bu analize. Onu da ayrıca in­ kadar gerçekleşm iş ki, kendi «kendi içinde bir değer sayan
türk üzerine ussal açıdan dü­ anlam sızlaştıran sa çm a lıkla rı ö ram lar ve soyut bir yaklaşım la ön ya da ard niyetsiz yargılar yanlış ve saçm a aç.larla bak­
celem eli ve tartışm alı). Türk yazısı bize bunun en som ut ör çağdaş anlam daki çoğulcu de­
şünen bilim adam ının nice nümüze sermesi. Dördüncüsü, gidince, Türk aydınının o e le ş­ ia bakm ayı isteyen bir kişi. Ta manın aitında (a) Ö lçüsüzlükle neğini veriyor..
aydını kırk yıldır, yılda bir kez mokrasi» olarak alm ayıp onu
gözüne çarpan a nlam sızlık var «Atatürk yöntemi» ya da «Ata­ tirdiği sa çm alıkların ın sorumlu rihsel koşullar altında tarihim iz rrniz, (b) «ikiyüzlülüklerim iz*, bir araç saym ası. H alkçılıktan
onu anar. Y ılla r geçtikçe onu sa, onları açığa vurm ası a ç ı­ (c) D incilerin faydalanacağı kor
türk dönemi» dediği tutumların su M ustafa Kem al'in ta kendisi dediğim iz sahneden gelip g e ç­ anladığı şeyin, «geniş kapsam ­
daha iyi tan ıyacağın ı sa n ırs ı­ sından ilginç bir yazı. Çok ki­ miş ardında birden çok işlem kuşuyla Atatürk'le ilgili şeylerin
ANILARIMA GÖRE
bugün savunulam az yanları o l­ oluvor. Tuncay'ın yorum lam ala­ lı» bir dem okrasi olm ayıp s a ­
nız; görürsünüz ki tersine, da ­ şiyi rahatsız edecek, ama tabulaştırılm ası, a çık ça söylen
duğuna inanıldığı halde, yine rı doğru ise, hangi yüzle bir da bırakm ış bir adamı, olduğu gi dece bir «antl-monarşizm» o l­
ha az tanıyor. Anm ası gittik­ Ben haklı olerak. ilk önce,
bence çok doğru gözlem leri de bir Atatürkçülük m itolojisi ha Atatürk'e b a kıla b ilir ve ni bi tanım am ızı istiyor. Doğru­ meşinden korkulm ası gibi üç m ası, M uhalefeti sevmemesi.
çe «biçimselleşiyor». Ne bile­ bu sonuçlara yol açan, «ölçü­
var. Ne var ki, bu «doğru»la- sürdürm edeki ikiyüzlülüğü belirt Cin, bilmem. Yakardaki gözle­ ları kendisinin de bize daha a- neden yatıyor. M illetvekillerin in onu seçm esi
yim, bir gün gelecek, belki de süzlük», «ikiyüzlülük» ve «dinel
rın yanına m utlaka «yanlış» mesi. Bütün bu «doğru»!ar. Ata mimde söylem ek istediğim gibi, çık olarak gösterm esini bekle­ gerekirken m illetvekillerini onun
onun üzerine bilinenlerin tü ­ korkusu» olaylarının kendileri­
lar da koyacak! Bu sanki ka­ türk olayının kendinden kaynak doğrularla yan lışları yanyana meye hakkım ız varken, kendisi Konunun tabuluğu kanun ku­ seçm esi. Kurduğu cum huriyetin
münün yanlış olduğunu söy­ nin bilim sel bir analizini ve e-
çınılm az, alnım ıza yazılm ış bir lanm ış şeylerse, yazarın bun­ koymuş bir yazı, bir kafa karı­ de bir alay daha yanlış y argı­ ralları iie bile korunmuş. Bu B irin ci Dünya S avaşından son
leyenler bile çıkacak; buna leştirisin i yapacağın ı sa nm ış­
özellik. lara son bir doğru daha kat­ şıklığ ın ı düzelteyim derken ye­ lar katıyor ortadakiler yetmiyor tabulaştırm a yüzünden bir ç e ­ ra kurulm uş olan cum huriyet­
k a rşılık bilm ediklerinin tümü­ tım. Benim anılarım da onun
mak ödevi Atatürk'e bundan niden başka bir kafa karışıklığı muş gibi. şit «ilkel dinse benzer bir Ata ler gibi bir diktatörlük olm ası.
«ölçüsüzlük» dediği şey, «Beh
nün doğru olduğuna inandıra­ son rc nasıl bakacağım ızı da daha ortaya koyan bir yazı. türk kültürü yaratılm ış. Dev­
ca k biri çık a ca k olsa ona kim
DOĞRULAR çet Kem al A ta tü rkçü lü ğ ü d ü r.,
korkm adan söylem esi olacaktı: Bu incelem enin yazarı bir din Yazarın İnandığım iyi niyeti let dairelerinde fotoğraflar. Ka­ Bu sa p tayışların herbirinin
«ikiyüzlülük» dediği şey. M illî
se Inanmıyacak. Türk aydını Onu unutmak! Bunu yapam az­ ci, bir turancı, bir Osm anlı uy- karşısında dikine sözler ettiği­ saba m eydanlarında heykeller. ne ölçüde tarih olaylarına uy­
Yazının güzel ve doğru olan Şef rejimidir. «Dinci korkusu»
ona karşı tuhaf bir gizli kar­ dı, çünkü eleştirdiği eylemlerin ducusu olsa, yazdıklarını bir po min farkındayım . Kendisinden O kullarda büstler. Her yıl, ö l­ duğunu bu dizinin gelecek par
birinci yanı, tabulara karşı dü­ dediği şey, Bayar-M enderes de
şıtlık, bir yaban cılaşm a için ­ «niçin»lerini aram adan gözlem litik ideoloji yürütmek için yaz­ özür dileyerek elimden geldiğin düğü gün belirli bir an gelin ­ ça la rın da tartışacağız. Ancak
şündüklerini korkusuzca orta­ m okrasisidir. Atatürkçülük a-
de. Onun gerçek, tarihsel a- terindeki sa çm a lıkla rı eleştire­ mış olsa bu yaptığı doğru - yan ce neden öyle davrandığım ı a- ce düdükler çalar, sanki yaşam dına gençleri m atbaalara, kita- ondan önce. T uncay'ın değin­
dını bile unutmaya alıştı. Onu ya koymosı. İkincisi, konuya bl durur. Kurum laşan törenlerde diği halde üstünde durm ayıp
yim derken A tatürk’ün üstüne lış bileşim i işini olağan bir he ç ık la y a cck ayrıntılara girmek bevlerine, üniversitelere. R ek­
hep sıfa tı ile tanır ve gittikçe lim sel bir a çı İle yaklaşm ak zo yüceltici söz bulma yarışın a geçtiği çok daha büyük bir s o ­
dönüyor, başlıyor bu saçm a iş e sriklilik sayardım . Bu gibi yak ödevim dir Eleştirdiği tutumla tör ve hocalara saldırtm a ge­
de onun kısa ltılm ışı olan Ata runluluğu döneminin artık gel­ 'erin kendileri kadar yanlış yo­ taşım larda kafa karıştırm ak do rın cltın ca yattığını söylediği girişilir, «eşi menendl görül­ leneği «Biz Âmal-I Erbaayo Sığ runu ele olacağım . Tunçay, A-
sözcüğü ile anarak geçer. Ta miş olm ası gerektiğini h atırlat­ rum lam alar yapm cya. Tarihi bir ğal bir am açtır. Ne var ki o, üç nedeni ile alarak başlayoca medik» savaştan söz edilir, bü mayan Bir M illetiz» slogan ın ı tatürkcülükte önem li olan yan
rlhln koca M ustafa Kem al'i ması. Üçüncü bir doğru yanı, vana atar, hiç bir «neden», hiç bir bilim adamı. Ve bizden. Ata ğım eleştir tinin eleştirisine. O- tün bunlardan sonra kapalı o- yaygınlaştıran Behçet Kem al «hedef»ti diyor. Bu hedef ae
şim di kırpıntı bir «sıfat» o l­ Atatürk konusunun anlam larını bir «nosıl» sorm adan soyut kav türk'e olum lu ya da olumsuz, nun dediğine göre, A ta tü rk’e dalarda onun diktatörlüğünden başbuğluğu ile başlam ıştır.. Türk toplumunu çağdaş uygar
lık düzeyine eriştirm ek hedefi
o lacaktı. Ne var kı «halka ra ğ ­
men» «Batı'nın biçim sel değer­
lerini toplum a benimsetme»
yöntemi ile buna k a r ış ıld ığ ın ­
dan bu hedefe ulaşm ak ca b a ­
sı başarılı olam am ıştır. Bu yüz
den, Atatü rk'e mal edilebilecek
tek önem li yan (yöntem yanı)
da değersiz bir İş olarak k a l­
m ış oldu. Atatürkçülüğün gör­
düğümüz bir ilkel din görünü­
müne sokulm uş olm ası onun
yöntem inde benim sediği tutu­
mun sa ka tlık la rın ın hepsinden
kaynaklanm ıştır. Eğer Atatürk,
B atı'n ın biçim se! değerlerini,
halka rağmen benimsetmeye
kalkm asaydı. bir siyasal bilim
profesörü bulup onun kitaplar­
dan çık a ra ca ğ ı evrensel siya ­
sa kurallarına göre bir yöne­
tim kursaydı Atatürkçülük dedi­
ğim iz şey bugünkü gülünçleşti
rilm ış duruma gelm iyecekti.

İlk önce bu «halka rağmen»


ve bu «biçimsel Batı değerleri»
ve onları benimsetme sorunları
üzerinde sayın T uncay'ı azıcı(<
durdurup bunları tartışm ayo ço
lışacağım .

YARIN:
«Halka rağmen» ve «Ba
tının biçimsel değerleri»
sorunu

Kişisel Arşivlerde İstanbul Belleği


Taha Toros Arşivi

You might also like