You are on page 1of 28

AĞIZ DİŞ VE ÇENE RADYOLOJİSİ

2023/ 2024 GÜZ DÖNEMİ


DERS 3 İNTRAORAL MUAYENE
Dr. Öğr.Üyesi Yeşim Demirdurak

İNTRAORAL MUAYENE
HAL TOZ S:
A zın koku durumudur. Kötü a ız kokusu oral malodor olarak
adlandırılır. Sıklıkla a ız içi nedenlidir. Bunun dı ında üst solunum
yolu hastalıkları, bazı ilaçlar ve beslenme alı kanlıkları, sistemik
bazı nedenler de halitosise yol açabilir.
Oral nedenler: Ba ta kötü a ız hijyeni, çürükler, ülserasyonlar
(aftlar, travmatik ülserler, v.b.), açık çekim yaraları, alveolit, di eti
hastalıkları (gingivitis, periodontitis, ANUG ...), çe itli stomatitler, kıllı
dil, fissural dil, fistülize dentigeröz kistler, oro-antral fistüller,
gangrenli bir pulpanın açılması, endodontik tedavi gören di lerde
kullanılan maddelerin a za sızması, a ız kurulu u (tükürük miktarı
ve viskozitesinin azalması), a ız içi kanamaları, kötü (retantif) ve
kauçuk protezler, oral kavitenin enfeksiyöz ve malign hastalıkları,
Ludwing ve Vincent anjinleri.
Üst solunum yolu hastalıkları: Sinüzit (nazo-orofarinks akıntısı),
adenoid hipertrofileri (retansiyon olu turur), faranjit, farinks
tümörleri, nazofarengeal kistler, ülserasyonlu, kriptik tonsillit, nazal
polipler ve septum deviasyonu (a ız solunumuna neden olur).
Bazı ilaçlar ve beslenme alı kanlıkları: Angina pectoriste
kullanılan isordil, iodine, chlerol içeren ilaçlar, antihistaminikler,
antineoplastikler, amfetamin, trankilizanlar, atropin, Vit. B
kompleksleri, amil nitrit, halitozise neden olur. Arsenik
zehirlenmelerinde tipik so an kokusu vardır. Ayrıca alkol, sigara,
pipo kullanımı, tütün çi neme, so an, sarımsak, baharatlı
yiyecekleri yiyenlerde de a ız kokusu vardır. Vejeteryanlarda gıdaya
ba lı a ız kokusu daha azdır, çünkü sebze artıkları daha az
pütrifikasyona u rar.
Sistemik nedenler: Akci er patolojileri (amfizem, bron it,
bron ektazi, tüberküloz), özefagus kanseri, diverküliti (yemek
borusunda retansiyon olu turur), mide kanaması, peptik ülser,
kronik konstipasyon, diabette aseton kokusu (diabet komalarında
akci erlerden atılan keton ve aldehit kokusu olur). Böbrek
yetmezli i ve üremide a ızda amonyak kokusu vardır. Septisemide
taze biçilmi ot kokusu, a ır karaci er hastalarında foeter




































hepaticum denilen "çürümü et" kokusu tanımlanır. Pankreas
sıvısının midede pütrifikasyonu sonucu açlık nefesi ortaya çıkar.
Yapılan çalı malarda a ız kokuları ile uçucu sülfür bile ikleri
arasında ili ki bulunmu tur. A ızda pis kokuya yol açan uçucu sülfür
bile ikleri, mikroorganizmaların, sülfür içeren aminoasitlerin,
proteinlerin pütrifikasyonu ile olu maktadır. VSB (Volatile Sulphure
Bile ikleri) konsantrasyonları, oral hijyen önlemleri ile
azaltılabilmektedir.
İntraoral Muayenede TÜKÜRÜK DEĞERLENDİRMESİ
Tükürük; parotis salgısı seröz, sublingual bezlerin salgısı ise
müköz yapıdadır. Yetişkinlerde günde 1/ 1.5 litre tükürük üretilir. İlaç
ve kimyasal maddelerin metabolitleri de terle olduğu gibi tükürük ile
atılır. IgA ın salınma yolu da tükürüktür. IgA ayrıca göz yaşı, mide ,
bağırsak kanalı, idrar yolları ve kolostrumda bulunur. Plazma
hücrelerinde yapılır, bakteri ve virüslere etkili ağızda ilk savunma
hattını sağlar. Parotis salgısının bakterisi etkinliği IgA dan dolayıdır.
IgM nin kaynağı ise diyeti sıvısıdır.Tükürük bezi ve kanallarında
lökosit yoktur. Gingitis lökosit sayısının artmasına neden olur.
Tükürükteki lökositlerin canlılığını misin korur. Lökositler seröz sıvı
ile karşılaşınca parçalanırlar. Tükürük saprofit ve patojen
mikroorganizmalara karşı bakterisi etki gösterir. Ağız florası
antibiyotik kullanımı ile çok değişir, tetrasiklin ile tedaviden sonra,
hızlı bir şekilde maya mantarlarının ürediği görülmüştür. Penisilin
ise , gram negatif koliformların çoğalmasına neden olur. Tükürük
artması ağızda ağrı, hoş olmayan tat ve metal intoksikasyonu ile
birlikte olabilir. Tükürük akışı bazen diş protezleri kullanıldığında da
artar ama kişiden kişiye değişir. Genel olarak ağız içi tümörlerinde,
diş çıkarmada, özofagus darlıklarında, divertiküllerde, bağırsak
parazitlerinde ve Parkinson hastalığında artar. Tükürüğün azalması
ya da artması sadece bir hastalığın semptomu değildir. Bundan
dolayı etnolojik etken bulunarak, teşhis ve tedavi planlanmalıdır.
Uyku tükürük salgısını azaltır. Yetersiz yutma sonucu çocuklarda
tükürük artışı, yaş ilerledikçe ise genel atrofik değişikliklerin bir
parçası olarak sekresyonda belirli bir azalma olur.
Ağız kuruluğunun uzun süreli olduğu vakalarda; yüksek oranda
diş çürükleri, yapışkanlıktan, şiddetli yanma, kuruluk ve ağrıya
kadar değişebilen semptomlardan şikayet edilir. Dudaklar, köşeler










ve yarıklarla büyük ölçüde pullanabilir ve kabuklanabilir. Konuşma
ve yutkunma zorlaşır. ( sık sık su damlatılması önerilir.)
Hem akut, hemde kronik yapıdaki kserostominin bir çok nedenleri
vardır.
AĞIZ KURULUĞU NEDENLERİ
1) Konjenital: Bir veya bir kaç bezin yapısına bağlı hipoplazi veya
aplazi
2) Tükürük Bezlerini İltihaplanması: a) Epidemik Parotit
( kabakulak) b) Sarkoidoz c) tüberküloz d) Aktinomikoz
3) Dehidratasyon: Yüksek ateş, daire, aşırı idrara çıkma
4) Tükürük Bezlerine Etki Eden Özel Hastalılar: Sjögren, Mikulicz
5) Neoplazmalar: Hem malign hem selim primer tümörler ve genel
malin gidişli olan lenfoma gibi infiltrasyonlar
6) Emosyonel Rahatsızlıklar : Depresyon, Histeri
7) Kanalların ve Kanal Ağızlarının Tıkanması : Taş, tümör,
sikartis,iltihap
8) Organik Sinir Sistemi Hastalıkları: Multipl Skleroz gibi dejeneratif
değişiklikler
9) İlaçlar: Antikolinerjik İlaçlar, Opimum ve türevleri,
Ergotamin(migren tedavisinde kullanılan), Sempatomimetik
İlaçlar,
10) Bezlerin Atrofisi: a) Senil Dejenerasyonlar
b) Radyasyona bağlı atrofi
11) Çeşitli Durumlar: Vitamin eksiklikleri, toksemi, hipotiroidi, diabet,
anemi, menapoz
TÜKÜRÜK BEZİ HASTALIKLARI
1) Tükürük Bezlerinin konjenital anomalileri A) Aksesuar Tükürük
Bezleri B) Tükürük Bezleri Malformasyonu C) Kanalların
konjenital atrezisi, dolaylı olarak ranulaya yol açabilir.

2) Tükürük Bezleri ve Oral Müköz Bezlerin İnflamatuar Hastalıkları


A) Sialolithiasis
B) Tükürük Bezlerinin Bakteriyel Enfeksiyonları 1/ Parotis Bezinin
Bakteriyel Enfeksiyonu , 2/ Akut Parotis, 3/ Kronik ve Rekürrent
Parotis, 4/ Submandibuler Tükürük Bezinin Bakteriyel
Enfeksiyonu, 5/ Akut Submandibuler Tükürük Bezi Enfeksiyonu,
6/ Kronik Submandibuler Tükürük Bezi Enfeksiyonu, 7/
Sublingual Bez ve Minör Tükürük Bezlerinin Enfeksiyonu
C) Tüberküloz, sfilis ve aktinomikoz vb gibi spesifik enfeksiyonlar
D) Epidemik Parotis,
E) Uveoparotis
F) Mikulicz Hastalığı
G) Glanduler Chelitis
Mikulioz

Sjögren

3) Oral Müköz ve Sublingual Bezlerin Kistleri


4) Tükürük Bezi Tümörleri
A) Bez Elemanlarının Tümörleri 1) Benign Tümörler: a) Mikst
tümörler b) Adenoma c) Lenfoepitelyal Lezyonlar
( Lenfoepitelyal Kistler, Papiller Kistadenoma Lenfomatosum,
Adenoma Lenfomatosum, Pleomorfik adenoma lenfomatosum)
2) Malign Tümörler: a) Mukoepidermoid Karsinoma b) Adenokistik
Karsinoma c) Epidermoid Karsinoma ,, Skuamoz Hücreli
Karsinoma, Trasitional Hücreli Karsinoma, Adenokarsinoma
B) Matriks Elemanlarının Tümörleri: 1) Benign Tümörler a)
Hemangiom b) Nörofibrom c) Lipom
2) Malign Tümörler: a) Fibrosarkom b) Melanom c) Lenfoma
DUDAKLAR VE DUDAK MUKOZASI:
A ız içi yumu ak dokuların muayenesinde dikkat edilmesi gereken
bazı ortak noktalar vardır: Öncelikle bölgenin, incelenen dokunun
normal yapısı, anatomisi iyi bilinmelidir. nspeksiyonla inceleme
sırasında pigmentasyonlar, hiperkeratinizasyonlar, ülserler ve di er
elementer lezyonlar, siyanotik durumlar, patolojiler tamamen
gözden geçirilmelidir. Daha sonra uygun palpasyon yapılır.
Dudakların muayenesi de öncelikle inspeksiyonla yapılır.
Dudakların ekli, istirahat konumu, rengi komissuralar, mukoza ve
derinin niteli i, frenilumlar incelenir. Daha sonra alt ve üst dudak
yapısının tamamı bidigital palpasyonla incelenir. Duda ın
dokusunda ortaya çıkabilecek kitleler aranır.

Duda ın konjenital anomalileri: Çift dudak, dudak yarı ı, alt


dudak fistülleri, makrocheili, mikrocheili.

Pigmentasyonlar: Zencilerde ve esmer tenlilerde dudaklarda


melanin pigmentasyonu bulunabilir. Addison hastalı ında (sürrenal
kortex yetmezli i) kahverengi pigmentasyon. Herediter intestinal
polipozis sendromunda (Peutz-Jegher’s sendromu) dudak
kenarlarında, a ız çevresinde melanin pigmentasyonu vardır.
Hipotansiyonda, kronik ka eksililerde (tbc, kanser, AIDS)
dudaklarda pigmentasyon, arsenik zehirlenmelerinde Addison’a
benzer renklenme, bizmut tuzları ile a ız ve dudakta gri
pigmentasyon, gümü zehirlenmelerinde siyanoza benzer
pigmentasyon vardır. Metastatik malign melanomada da
pigmentasyon vardır. NaF zehirlenmesinde, fluorosisde siyanotik
görüntü.

Hiperkeratinize (beyaz) lezyonlar: Lichen planus, lökoplazi,


displazi gösteren lökoplaziler, white sponge nevus.
Dudaktaki ülser ve di er elemanter lezyonlardan en sık görülenler:
Travmatik ülserler, herpes simplex vezikülleri ve ülseri, stomatitis
aftoza, aftlar, cheilitisler (solar, allerjik), cheilitis angularis (dudak
kö eleri çatlak ve erozivdir). Candida, stafilokok ve streptokok
enfeksiyonları, Vit. B12, C eksiklikleri, hiper salivasyon, dü ük


















vertikal boyut, gece a ız açık uyuma, küçük çocuklarda salya
akmaya ba lıdır.), cheilitis exfoliata (dudaklar çatlar, a rı ve
kabuklanma vardır. Kötü a ız hijyeni, Vit. B12 eksikli i, yaygın çürük,
güne ı ı ı, pipo, dudak yalamaya ba lıdır.), cheilitis glandularis
(dudak tükürük bezleri geni ler, alt dudak kalınla ır, sertle ir, dı a
kıvrılır. Güne , sigara, rüzgar gibi irritasyonlara ba lıdır). Sifilizin ilk
döneminde ankr daha çok üst dudakta görülebilir. Tüberküloz
lupusu görülebilir. Cheilitis granülomatoza, alt dudakta yumu ak,
yaygın bir i liktir.
Dudaklarda allerji, angionörotik ödem ve herediter angionörotik
ödemde, kalp yetmezliklerinde, glomerülonefritte, duda ın akut
enfeksiyonlarında i likler olabilir.
Atrial ve ventriküler septal defektlerde, NaF zehirlenmelerinde,
mitral stenozda, polisitemia verada (al yanak, mor dudak) dudaklar
siyanotik görünümlüdür.
Nörolojik bozukluklar dudaklarda bulgu verebilir, facial paralizide
(Bulber paralizi, poliomyelit, polinevrit, sifiliz, lepra, menenjit sonucu
görülebilir.) dudak etkilenir. Bell's palcy (paralizi)'de tek taraflı burun
ile comissura arası sulcus kaybolur. Alt dudak felç olan tarafa çekilir.
Myopatilerde alt dudak sarkar, horizontal gülü ortaya çıkar.
Myastenia gravis' te Ach eksikli ine ba lı, sinirsel uyaranların
kaslara yeterince uyarım göstermemesi sonucu, yorgunluk sonucu
duda ın etkilenmesi söz konusudur, dinlendikten sonra normale
döner.
stirahat halinde dudak kapanmalıdır, aksi halde a ız solunumu,
burun tıkanıklı ı veya romatoid artrit dü ünülür. Kas aktiviteleri, skar
dokuları incelenmelidir.
Dudak frenilumları normalden koronalde ise diastemaya neden
olabilir.
Duda ın rengi, ragatlar ( a ız kö esinde dikensi çıkıntılar) dikkatle
incelenmelidir. Eritema multiforme'da veziküller, sistemik lupus
eritematosusda dudak ve yanaklarda hemorajik lezyonlar, anemide
solukluk, pigmente nevuslar, tükürük bezlerinin retansiyon kistleri,
iyi ve kötü huylu tümörler (iyi huylu → papillom, fibrom, lipom,
lenfangiom, hemangiom, leimyoma, nörolemmoma,
keratoakantoma, kötü huylu → adenokarsinom, bazal hücreli
karsinom, squamoz cell karsinoma, fibrosarkom, liposarkom,

































leiomyosarcom, dudak karsinomları...) muayenede görülebilecek
patolojilerdir

YANAKLAR VE YANAK MUKOZASI:


Yanak buccinator ve masseter kasları ile bunların arasında bulunan
corpus adiposum buccae denen ya dokusundan olu mu tur.
Parotis bezinin küçük bir kısmı ile bezin bo altım kanalı (stenon
kanalı) da yanaktadır.
Stenon kanalının a ız içine açıldı ı yerde mukozası üzerinde
papilla parotidea vardır. Bunun dı ında, yanak mukozasında
oklüzyon hattında keratinize, daha açık renkli linea alba buccalis
ile,papilla parotideanın çevresinde, toplu i ne ba ı büyüklü ünde
sarı ya birikintileri olan Fordyce granülleri de yanakta yer alan
fizyolojik olu umlardır. Yanaklar ve mukozasının muayenesi
inspeksiyonla ve bimanuel palpasyonla yapılır.
• Yanakta da, dudakta oldu u gibi pigmentasyonlar görülebilir.
Ayrıca bazı sistemik nedenlerle renk de i iklikleri görülebilir:
Anemide yanak mukozası soluk, kalp-damar sistemi ve akci er
hastalı ına ba lı siyanozda mor, Addison hastalı ında kahve-siyah
ya da mavi-siyah, subakut bakteriel endokarditte pete iler, ya
ilerledikçe fizyolojik renk yo unlu u artar. Cıva, kur un, bizmut,
altın, gümü , amalgam pigmentasyona neden olur. Kimyasal
maddeler, travma, pürüzlü, keskin restorasyonlar irritasyona neden
olur. Aspirin, ojenol, kolonya gibi maddeler de kimyasal yanık
sonucu ülserasyonlara yol açar. Üst çene osteomyelitleri yana a


























açılabilir. Adenit ve tromboflebit görülebilir. Adenitte masseter ön
yüzü ile comissura arasında sertlik vardır.
Bakteri enfeksiyonları:
Difteride pseudomembranlı lezyonlar gri renklidir.
Tbc' da a ızda seconder lezyon vardır, yüzeysel ya da derin,
kenarları girintili- çıkıntılı, a rılı ülserlerdir.
Sifilizde, yüzeyi ülsere, multiple, a rısız, gri, etrafı kırmızı alanla
çevrili plaklar (seconder dönemde), tersiyer dönemde gom parotiste
olu abilir.
Granüloma venereumda yanakta ülser, bol, iddetli granüler kitleler,
skatris dönemleri görülür.
Noma (gangrenöz stomatit) yanakta perforasyona neden olur.
Viral enfeksiyonlar:
Mantar enfeksiyonları:
Mukokütan hastalıklar:
Primer herpetik stomatit, recurrent herpetik stomatit (aftöz), majör
aftöz ülserde vezikülle ba layıp ülsere olan, a rılı lezyonlar vardır.
El-ayak-a ız hastalı ı da çok sayıda a rılı vezikülle ba lar,
ülserle ir.
Kızamıkta yanak mukozasında, premolar di ler hizasında, toplu
i ne ba ı büyüklü ünde, gri-beyaz membranla kaplı, çevresi kırmızı
Koplik lekeleri görülür. Su çiçe inde çevresi kırmızı hale ile sınırlı
veziküller patlar ve ülserle ir.
Herpes Zoster; sinir uçlarını tutan a rılı veziküller patlar ve
ülserle ir, iz bırakır. Tek taraflıdır.
Kabakulak, di er parotiditisler ve parotis bezi patolojilerinde papilla
parotideada
kızarıklık,
i me,
parotiste
i me,
sertle me
görülür.


























Histoplazmosisde, nodüller, ülseratif ya da papillamatöz lezyonlar
vardır. Ülserler gri membranlı ve serttir.
Candidiasis, yumu ak, hafif beyaz plaklar eklindedir. Süt kesi ine
benzer, kaldırılınca yüzeyi hiperemiktir.
Lichen planus; ı ınsal tarzda, beyaz-gri, yumu ak, dantel
görünümlü, plak veya papül eklindedir. Ülserle ir, düzensiz
görünüm alır.
Eritema multiforme; hiperemik makül, papül ve veziküller vardır.
Keratosis follicularis,
Kongenital diskeratosis,
White sponge nevus,
Büllöz pemfigoid,
Sistemik lupus eritematosusda da yanakta lezyonlar görülür.







Yanakta hiperkeratinize lezyonlardan, lichen planus, lökoplazi,
galvanizm keratinizasyonları, prekanseröz, displazik de i imler,
leukoedema, i liklerden, çe itli di lerden kaynaklanan yanak
apseleri, sinüs enfeksiyonları, kistleri, amfizem, tümörler (iyi huylu
→ papilloma, ba dokusundan çıkan fibroma, lenfoma, lipom,
hemangiom, lenfangiom, nöroleimoma, nörofibroma, schwannoma,
kötü huylu → yanak mukozası kanserleri, malign melanoma,
fibrosarkom, lenfosarkom, liposarkom, nörosarkom, malign
schwannoma, leiomyosarcoma) görülebilir.

OROPHARYNX VE TONS LLER :


Muayene iyi bir ı ık altında inspeksiyonla yapılır. Dil basaca ı ile dil
ortasına bastırılır, yumu ak damak ve uvulanın yukarı kalkmasını
sa lamak için hastaya "Aaa" dedirtilir. Böylece orofarinksi rahatça
görmek mümkün olur.
Akut tonsillitte (Anjin, tonsiller kırmızı, üzeri sarı-beyaz bir exuda ile
örtülüdür.
Üst solunum yolu enfeksiyonlarında, farinks, yumu ak damak ve
uvulada yaygın kırmızılıkla birlikte tonsiller hafif hipertrofik ve
hiperemiktir. Üzerinde exuda yoktur. Streptokoksik anjinde
bademcikler daha parlak kırmızı ve daha i tir. Yutkunmakla a rı
vardır. Kriptalar üzerinde sarı-beyaz exuda vardır. Bu exuda
difteridekinin aksine, bademcik sınırını ta maz.
Difteri anjininde a rı yoktur veya hafiftir. Bademcikler hafif hafif
i tir. Üzerinde kirli sarı bir membran bulunur. Bu membran
bademci in sınırlarını ta ar, plikaları da örter. Alttaki dokuya iyice
yapı mı tır, pamukla sıyrılmaz, pensetle koparılınca yeri kanar.
Membran çevresinde 1-2 mm. hiperemik bir mukoza kısmı vardır.
Ondan sonra mukozanın normal görünümde olması, difteri için
ayırıcı niteliktedir. Bu tip difteri anjinine pseudomembranöz anjin
denir.
Vincent anjini difteriyi andırır, bademciklerde hem ülserasyon, hem
de membranlar bulunur, ate yüksektir.
Agranülositoz anjininde hem bademciklerde, hem çevresinde
ülserasyon, üzerinde membran vardır. Nefes çok kötü kokar, genel

























durum çok bozuktur.

Peritonsiller apse, akut tonsilitin komplikasyonlarıdır. Bademcikte


farinks yan duvarı arasında biriken apse, bademci i kar ı tarafa iter.
Yutkunma çok a rılı, konu ma güçlü ü vardır.





Oropharynx muayenesinde akut faranjit görülebilir, orofarinks
hiperemik ve ödemlidir. Viral enfeksiyonlarda donuk kırmızı, hatta
kuru, streptokoksik faranjitte daha parlak, kırmızı ve ıslak
görünümlüdür. Nazofarinksten, burun bo lukları ya da sinüslerden
gelen müköz, mukopürülan ya da pürülan salgının, orofarinks arka
duvarından a a ıya do ru indi i görülebilir. Akut faranjitle birlikte
yumu ak damak ve uvulada da enfeksiyon bulunur. Uvula i er,

uzar, dil köküne de ip bulantıya yol açar.

Kronik tonsillitte sık tekrarlanan akut enfeksiyonlar sonucu


bademciklerde kronik bir enfeksiyon geli ir. Bademcikle bazen
hipertrofik, subfebril ate , kırıklık, terleme, eklem a rıları sık
tekrarlar. Yutkunurken a rı, batma, kuru öksürük vardır. Fokal
enfeksiyon kayna ı olabilir.
Tonsillerde primer sifiliz ankrı, seconder sifiliz rozeolleri, kızılda
i me ve pseudomembran görülür. Tüberküloz enfeksiyonu
tonsillere yerle ebilir. Enfeksiyöz mononükleozda tonsillit görüntüsü
vardır, difteri ve vincent anjininden ayırmak için yumu ak damaktaki
mikropete ilerin varlı ı izlenmelidir.
Kronik faranjitlerde lenfoid nodüller hipertrofik, bo azda a rı ve
yanma vardır, farinks hiperemik fakat kurudur. Kronik rinit, sinüzit ve
adenoiditi olanlarda, sigara içenlerde, tozlu ortamda çalı anlarda
faranjit görülür.
























Retrofaringeal apse: Akut ekli bebek ve çocuklarda görülür. Ate ,
yutma güçlü ü, a rı, küçük çocuklarda solunum güçlü ü vardır.

Orofarinks reflexi: Orofarinkse dokunulunca kusma refleksi uyanır,


yumu ak damak yükselir. Bulber ve pseudubulber paralizide, bulber
poliomyelitte, n.glossopharyngeus (9.sinir) felçlerinde, histeriklerde
bulantı refleksi kaybolur.
Yumu ak damak felci: Yumu ak dama ın duyu siniri 9. kafa çifti,
motor siniri ise daha çok 10. sinir (vagus) ve daha az 9. sinirden
alır. Yumu ak dama ın tek taraflı felcinde küçük dil (uvula) sa lam
tarafa kayar. Sa lam taraf yüksek, felçli taraf dü üktür. Bulantı
reflexinde veya hastaya "Aaa" dedirtilince sa lam taraf daha da
yükselir, felçli taraf hareket etmez. ki taraflı felçte hiç damak
hareketi görülmez. Yumu ak damak felcinde konu ma burundandır,
içilen sıvı burundan gelir. A ır damak ve farinks felçlerinde yutma
da güçle ir.
Orofarinkste primer sifilizde ankr, enfeksiyona ba lı hiperemi,
ödem, sinüzitte akıntı, flatow dukes (4.hastalık)'da döküntüler,
kızamıkta pete iler, kızıl ve difteride hiperemi görülür.
Yumu ak damakta, kızamıkçıkta küçük kırmızı maküller (forcheimer
lekeleri), seconder sifiliz lezyonları, kızılda kırmızı noktalar, böbrek
ve GES hastalıklarında orofarinkste ülserler, su çiçe inde
erüpsiyonlar, tümörler (papillom, fibrom, hemangiom,
lenfoepitelioma, nazofaringeal angiofibroma, fibrosarkom,
epidermoid karsinoma, transitional cell carsinoma), Nonspesifik
bakteriel ve viral enflamasyonlar, rekürrent aftöz ülserler, travmatik
ülser, lökoplazi, eritroplazi, herpes, herpangina, pemfigus ve di er
deri hastalıkları görülebilir.


























SERT VE YUMU AK DAMAK:
Ayna ve ı ık yardımı ile inspeksiyon, yalnızca sert dama a
palpasyon yapılarak muayene tamamlanır.
Sert damak ön bölgesinde ruga palatina denen kıvrımlar vardır.
Arkada yumu ak damakla birle ti i bölgenin yakınında minör
tükürük bezleri yer alır. A ız çok uzun süre açık kalınca damakta bu
bezlerden çıkan tükürük tanecikleri görülebilir.
Patolojileri, yanak ve dudak mukozasında görülen patolojileri
içerebilir. Bunların dı ında torus palatinus, damak yarıkları, palatinal
bezlerin hiperplazisi, palatinal apse, di lerin palatinal kök apse ve
kistleri, nikotin stomatiti, total veya klasik protez kullananlarda
protez stomatiti, protez irritasyonu ile olu an papiller hiperplaziler,
sifiliz, lepra, tbc' a, ba lı perforasyonlar, nonodontojen (incisiv kanal,
median alveoler, globülomaksiller) kistler, sifilizde ankr ve gom sert
damakta görülür. Granüloma venereumun üç dönemi, noma, viral
enfeksiyonlar, primer herpetik stomatit, aftöz ülserler, el-ayak-a ız
hastalı ı görülebilir. Mantar enfeksiyonları, aktinomikozda yumu ak
doku enfeksiyonu bazen maxiller kemi e yayılır, osteomyelit yapar.
Candidiasis, pigmentasyonlar, liken planus, lökoplazi, eritema
multiforme, tümörler (papillom, fibrom, lipom, lenfangiom,
hemangiom, yassı hücreli karsinom, malign melanom,
fibrolenfosarcom görülebilir).

D L, D LALTI :
Dil muayenesi iyi bir ı ıkla önce inspeksiyon, daha sonra bidigital
palpasyonla yapılır. Dil bulgu bakımından çok zengindir.
Muayenesinin iyi de erlendirilebilmesi için, anatomisi ve fizyolojisi
iyi bilinmelidir.
Glossitisler, di glossiti (eritematöz, nodüller, ülserasyon safhaları),
B avitaminozunda, Fe eksikli inde, uzun süreli geni spektrumlu
antibiyotik kullanımında, pernisiyöz anemide (Müller-Hunter glossiti;
dil dorsumu atrofik, papillalar silik, yanma hissi ve kızarıklık)
glossitis geli ebilir. Sifilitik glossitisde dil longitüdinal olarak
çatlamı , çatlaklar arasında yer yer mukoza dökülmü tür.
Kızılda çilek dil görülür. Beyaz plakla kaplı dilde, glossitis nedeniyle


























irile en fungiform papillalar kırmızı noktalar halinde görülür.
Glossitis, dilin iltihabi inflamasyonudur. Hiperemi, ödem a rı, ate ,
lenfadenopati vardır. Akut ve kroniktir, kronikte papillalar tamamen,
akutta kısmen siliktir.
Co rafik dilde filiform papillalar silinir, dilde harita görünümü vardır.
Median rhomboid glossit, papilla sircumvallatanın V eklindeki
dizili inin önünde, üzeri papilsiz, orta hatta rhomboid (dörtgen)
yapıdadır. Kronik hipertrofik kandida veya eritematöz kandidiasis
olarak tanımlanmaktadır.
Dilin developmental bozuklukları: Aglossia, ankyloglossia, fissural
(scrotal) dil, makroglossia, co rafik dil, bifid tongue, herediter
hemorajik dil.
Dilde ülserlere sık rastlanır: En sık görülen aftöz ülserlerdir.
Herpetik stomatit ülserleri, travmatik ülserler, sifiliz ankr ve gomu,
di glossitinin ülserasyon safhası, tüberküloz ülseri, dilin non-
spesifik ülserleri, Behçet hastalı ında aftlar, çe itli mantar
enfeksiyonlarında ülserler, dil kanserlerinin ülserleri görülebilir.
Glossodynia: Dil a rısıdır. Glossitislerin ön bulgusudur, diabette, dil
kanserlerinde, tbc ülserlerinde, herpes simplex enfeksiyonunda,
dilaltı bezlerindeki sialolitlerde görülür. Paslı dil görüntüsü: GES
hastalıkları, xerostomia, dehidratasyon, kızıl (1.gün), tifo, pnömoni,
kötü hijyenle ortaya çıkar.












A IZ TABANI:
yi bir ı ıkla inspeksiyon yapılır. Daha sonra bir elin i aret parma ı
a ız içinden, di er elin parmakları extraoral olarak çene altından
a ız tabanını yukarıya kaldırarak bimanuel olarak palpe edilir.
Makroglossi konjenital olabildi i gibi, çe itli sistemik hastalıklarda
(cretinismus, akromegali, Down sendromu, amiloidozis, glikojen
depo bozuklu u) görülebilir. Dilin bazı tümoral durumlarda dilde
büyüme olur (lenfangiom, hemangiom, nörofibromatozis...).
Oral kaynaklı bazı enfeksiyonlar sonucunda makroglossia geli ebilir
(Ludwig anjini, stomatitler, kötü a ız hijyeni ...).
Kimyasal etkenler nedeniyle makroglossi geli ebilir (insektisit ilaç
zehirlenmeleri, herhangi bir ilaca kar ı geli en Quinck ödemi,
ürtiker, akut cıva zehirlenmesi ...).
Dilin sinirsel hastalıkları: Dil paralizisi, dil spazmı (titreme), dil
anestezisi, parestezi, dil nevraljisi, dilde tat alma bozuklu u.
Hairy tongue (kıllı dil; siyah, beyaz, sarı), filiform papillalar gıda
artıkları ve yetersiz a ız hijyeni, bazı antibiyotiklerin lokal kullanımı,
tütün kullanımı, candida albicans enfeksiyonu gibi nedenlerle ...
uzamı tır.

Dil altında önce dil frenilumu kontrol edilir. Ankyloglossi olabilir.





















Dil altı tükürük bezlerinin retansiyonu ile ranula geli ebilir.,
Dil altı venlerinin geni lemesiyle varicostosis meydana gelebilir.
Dil frenilumunun her iki yanında, submandibuler tükürük bezi
kanallarının açıldı ı yer vardır. Bu kanalların ta ları, palpasyonda
hissedilebilir. Kanallar ta
veya herhangi bir nedenle
tıkanırsa dilaltı i er.

Bölgedeki tükürük bezlerine ait retansiyon kistleri, ranula görülebilir,


tükürük ta ları, sialadenit görülebilir.
Nadiren kabakulakta submandibuler bez de etkilenerek a ız tabanı
i ebilir. Ludwing anjini ve Vincent anjininde özellikle a ız tabanı
i er.














Epidermoid, dermoid
kistlerde a ız tabanında
i lik görülür. Travmatik
ülser, rekürrent aftöz
ülser, Apse,



TÜKÜRÜK BEZLER :
Parotis Bezi: Mandibula ramusunun arkasında, kula ın ön ve
altında, fossa retromandibulariste bulunur. Arkasında mastoid
process ve m.sternocleidomastoideus vardır. Parotis bezinin salgı
kanalı olan Stenon kanalı yanak mukozasına üst molar di lerin
buccal yüzü hizasında açılır. Açıldı ı noktada papilla parotidea
vardır. Bezin muayenesinde palpasyonla bezdeki büyümeler ve a rı
kontrol edilir. Büyüyen parotis bezi kulak memesini havaya kaldırır
ve büyüme, stenon kanalında bir tıkanıklı ın belirtisi olabilir
(özellikle unilateral ve hızla büyümü se). Seconder olarak enfekte
olursa fasial paraliziye neden olabilir. Muayenede tükürük bezi
fonksiyonunu kontrol etmek amacıyla, tükürü ün miktarı, rengi,
viskozitesi de de erlendirilmelidir. Bunun için, parotis kanal a zı
(papilla parotidea) önce inspeksiyonla incelenir, çevresindeki
mukozanın görünümü, papillanın yapısı kontrol edilir. Daha sonra
bu bölge bir spançla kurutulur ve parotis bezine extraoral olarak
arkadan öne (parotis lokalizasyonundan stenon kanalı boyunca)
palpasyon yapılarak tükürü ün geli hızı, gelen tükürü ün rengi,

miktarı, viskozitesi, yapısı de erlendirilir.
















Submandibuler ve Sublingual Tükürük Bezleri: Submandibuler
gland, mandibula corpusu ile m.digastricusun iki karnı arasındaki
üçgen alanın orta ve arka kısmına oturur.
aret parma ı, intraoral olarak a ız tabanına, ba parmak da
extraoral olarak bunun altında mandibula kö esine antero medial
olarak yerle tirilirse palpe edilebilir. Gl.submandibularisin bo altma
kanalı Wharton kanalıdır.
Plica sublingualisin iç ucunda bulunan ve caruncula sublingualis
denen küçük kabartı üzerinde a ız bo lu una açılır. Gl.sublingualis.
a ız tabanında, her iki tarafta m.mylohyoideusun üzerinde,
mukozanın hemen altında, önden arkaya ve içten dı a do ru
mandibula eksenine paralel olarak
Lökoplazi,
Eritroplaziler,
Yassı hücreli karsinoma,
Tükürük bezi tümörleri,
Lenfoepitelial kist sık görülen lezyonlardır.

Birçok küçük bezin birle mesinden olu tu u için bu bezlerin


herbirinin ayrı bo altım kanalları vardır (Rivinius kanalları). Plica
sublingualise açılan bu kanalların sayısı 8-15 kadardır. En önceki
kanal (Bartholini kanalı) en büyüktür, Wharton kanalı ile beraber, ya
da onun yanında a ız bo lu una açılır. Muayenede yine kanal
a ızları kurutulur, extraoral olarak a ız tabanı, çene altından yukarı
do ru yükseltilerek palpe edilir ve tükürük kontrol edilir.
Tükürük bezi hastalıkları:
Fonksiyonel bozukluklar (akı düzensizlikleri; sialore, xerostomia,
büyümeler, kistler, mukoseller),
Geli imsel anomaliler (malformasyonlar; bezin hipoplazisi,
hiperplazisi, aplazisi, kanalı olmaması, aksesuar kanallar, fistüller,
divertiküller),
Enflamatuar bozukluklar (yabancı cisim nedenli, bakteriel sialodenit,
nonspesifik enfeksiyonlar, çocuklarda akut coccal parotitis, kronik
rekürrent parotitis, spesifik enflamasyonlar; tüberküloz, sifiliz,
gonore, viral sialoadenit; kabakulak, allerjik sialoadenit; akut allerjik,


























kollagen, romatoid, sarkoid sialoadenitler, Melkersson- Rosenthal
sendromu),
Sialoadenozisler (disproteinemi, malnutrisyon, protein eksikli i,
ilaçlara ba ımlı sialoadenosisler, kistik fibrozis),
Sialolithiasis,
Tümörler (sialoadenoma, pleomorfik adenoma, sialocarsinoma;
mukoepidermoid, adenoid kistik, squamous cell, sebase hücreli,
malign mixed tümörler, Neuroma, neurofibroma, angioma, lipoma,
lenfoma, sarcoma) görülebilir. Tükürük bezi iltihabıyla birlikte
görülen sendromlar (Sjögren, Mikulicz) olabilir.

D ET MUAYENES ( G NG VA, ALVEOLER MUKOZA):


Gingiva muayenesinde inspeksiyon ve palpasyon uygulanır. Bunlar
dı ında di eti sa lı ı ile ilgili çe itli indexler, cep ölçümleri de
uygulanır. nspeksiyonda gingivanın genel sa lık kriterleri, yapısı,
rengi, sıklı ı gözönünde tutularak de erlendirilir. Palpasyon ise
vestibül ve lingual taraflardan, di etinden di e do ru bir parmakla
uygulanır, bu sırada a rı olup olmadı ı, cep içinden püy gelip
gelmedi i gözlenir. Ayrıca cep derinli i ölçümleri bir periodontal
sond yardımıyla yapılır. Gingiva, parakeratoz gösteren yapısı ile
oral mukozadan biraz farklıdır. Muayenede görülebilecek patolojiler:
Renklenmeler olabilir.
Esmerlerde melanin pigmentasyonu di etlerinde de ortaya çıkar.
Sigara içenlerde melanin pigmentasyonu ile birlikte di etleri pürtüklü
bir görüntü alır.
ntoksikasyonlardan, bakır ye il renk, altın gri, çinko mavimsi renk
verir. Kur un zehirlenmesinde di eti marjininde siyah küçük
noktaların birle mesiyle olu an bir bant vardır. Buna kur un çizgisi
denir.
Arsenik zehirlenmesinde mavi-gri renk vardır.
Herediter intestinal polyposis sendromunda melanin pigmentasyonu
artmı tır. Addison hastalı ında di etlerinde kahverengi renklenmeler
vardır.
Gingivitis, periodontitis (kötü oral hijyen sonucu mikroorganizmalar,
calculus, gıda birikimi sonucu, restorasyon ve uygulamalara, a ız
solunumuna, di düzensizliklerine, ilaç ve kimyasal maddelere
ba lı) olarak lokalize, ayrıca nonspesifik (kötü oral hijyen ve pla a
ba lı ), ANUG, beslenmeye, phenytoin gibi ilaçlara ba lı, hormonal










































(hamilelik, diabet, endokrin bozuklukları) allerjik, herediter
(fibromatöz gingiva), psikotik fenomenlere ba lı, spesifik
granülomatöz hastalık, neoplaziler (lösemi), deskuamatif gingivitis
ve vezikülobüllöz hastalıklara ba lı generalize de olabilir.
Torus ve exostoslar,
Amalgam tattoo,
Rekürrent herpes,
nflamatuar hiperplaziler (pyojenik granüloma, fibröz hiperplazi veya
fibroma, periferal dev hücreli granüloma),
Periodontal apse,
Periapikal apse,
Parulis,
Erüpsiyon kisti, dental lamina kisti veya gingival kist,
Lökoplazi, eritrolökoplazi, eritroplazi,
Squamous cell carsinoma,
Kan hastalıklarından trombositopeni ve lösemide gingivada spontan
kanamalar, agranülositozda nekrozlar,
Sifilizin 2.döneminde di etinde iltihaplanma,
Behçet hastalı ı, pemfigus, eritema multiforme, Reiter hastalı ında
ülserasyonlar görülür.
Diabette interdental alveoler kemikte horizontal rezorbsiyon ve
beraberinde di eti iltihabı vardır.

D LER N MUAYENES :
Di lerin muayenesi inspeksiyonla ba lar. Muayene, mutlaka belli bir
sırayı izlemeli, belli bir bölgeden ba layarak tek tek bütün di ler
gözden geçirilmeli ve bu sırada di ler sayılmalıdır. Di lerde sayı,
renk, ekil, yapı anomalileri gözden kaçırılmamalıdır. Daha sonra
caries muayenesine geçilir. Bunun için ayna, sond kullanılır. Sondla
fissür ve arayüzler kontrol edilir. Çürük için ayrıca klinik muayenede
di ipi ve transillüminasyon da kullanılır.
Di muayenesinde mobiliteler de de erlendirilmelidir. Mobilite
muayenesinde bir presel, ya da ayna-sondun ters tarafları
kullanılabilir.
Di muayenesinde yatay ve dikey perküsyon, di in periodontal
aralı ı ve apikal bölgesinin de erlendirilmesinde önemli ipuçları

























verir. Perküsyon, sondun arka kısmı ile ve kural olarak, sondun
a ırlı ı kadar bir kuvvetle uygulanmalıdır.
Vitalometrik muayene: Di lerde vitalite de erlendirmeleri di e
so uk, sıcak ve vitalometre aleti ile dü ük elektrik akımı verilerek
yapılabilir. So uk testi için chlor d'etil sıkılmı küçük bir pamuk pelet
di e dokundurularak reaksiyonu de erlendirilir. Sıcak testi için ise
ısıtılmı bir gütta perchadan faydalanılır. Vitalometre kullanımında
uyulması gereken bazı kurallar vardır. Elektrikli pulpa testleri dolgu-
restorasyon olan di lere uygulanmaz. Hastaya uygulama hakkında
bilgi verilmelidir. Ön di lerde vestibül yüzün ortasına, arka di lerde
tüberkül tepelerine uygulanır. Di kurutulmalı ve tükürükten izole
edilmelidir. letken olarak uygulama bölgesine bir miktar di macunu
konur ve cihaz açılarak, en dü ük akımdan ba layıp yava yava
arttırılarak hastada reaksiyon beklenir.
Mutlaka sa lıklı bir di in vitalitesi de kontrol edilerek hastanın
normal reaksiyon derecesi kaydedilmelidir.
Di lerde görülen anomaliler:
Di lerde sayı de i iklikleri Sürnümerer di ler, mesiodens,
Di eksikli i: hipodonti (birkaç di eksikli i), oligodonti (çok sayıda
di eksikli i), anadonti (tam di sizlik ektodermal displazide, Down
sendromunda). Oligodonti; çenelerdeki lokal etkiler, sifiliz, do um
yaralanmaları, endokrin bozuklukları, yarık damak, mikrognati,
makrognati, herediter ektodermal displazi, genetik yatkınlıklara
ba lıdır.
ekil ve hacim anomalileri: Mikrodonti, makrodonti, geminasyon
(ikiz olu um), fusion, dens in dente (koronal invaginasyon),
dilaceration, fraktür, mine agenesisi, erozyon, atrisyon,
taurodontizm, sement aplazisi, hipersementoz, turner di i.
Transpozisyon, ektopi.
Doku anomalileri:
Kalıtsal mine anomalileri: Amelogenesis imperfekta
(hipomineralizasyon, mine hipoplazisi)
Dentinogenesis imperfekta, osteogenesis imperfekta, dentin
displazisi,









































Dentinin kalıtsal anomalileri:
Shell teeth.
Renk De i iklikleri: Amelogenesis ve dentinogenesis imperfektada
karakteristik renk alır. Hipoplazilerde beyaz-sarı ya da kahverengi
renklenme vardır. Grimsi-mavi bir di rengi, pulpa nekrozunu gösterebilir.
Eritroblastosis fetaliste olu an safra tuzları, koyu mavi, kahve, gri veya
ye il renge, dentinde biriken tetrasiklin, ultraviole ı ık altında sarı- kahve
renklenmeye, internal rezorbsiyon pembe renge neden olur.





You might also like