You are on page 1of 1090

*

Türkçe-İbranice
İbranice-Türkçe
Sözlük

Israel Benyakar
Yuda Siliki

İsrail'deki Türkiyeliler Birliği


‫מילון‬
‫עברי‪-‬תורכי‬
‫תורכי‪-‬עברי‬

‫ישראל בן יקר‬
‫יהודה סיליקי‬

‫התאחדות יוצאי תורכיה בישראל‬


‫י‬
TÜRKÇE - İBRANİCE
İBRANİCE - TÜRKÇE
SÖZLÜK

İSRAİL’DEKİ TÜRKİYELİLER BİRLİĞİ

hazırlayanlar
İSRAEL BENYAKAR
YUDA SİLİKİ
Copyright © 2011 by: ’
Israel Benyakar & İtahdut Yotsei Turkıa Be Israel
Ali rights reserved. No part of this dictionary may be reproduced electronically or mec-
hanically without the prior consent of the Copyright © holders-

First Edition - January 2011

İtahdut Yotsei Turkiya Be Israel - İsrail'deki Türkiyeliler Birliği


Rehov Mohrey Sigariot, 7 Bat-Yam 59620 .
ISRAEL
Tel: +972 3 658 2936 - Fax: +972 3 657 3894
iyt@netvision.net.il ,
www.turkisrael.org

2
ÖNSÖZ
Elinizdeki sözlüğün başlıca amacı İbranice dilini öğrenmek isteyen Türkçe konuşanlara
yardımcı olmaktır. Yabancı bir dili öğrenmek isteyen her kişinin, o dilin bir sözlüğünden
yararlanmaması olanaksızdır. Ne yazık ki, Türkçe konuşanların İbranice öğrenebilmeleri
için şimdiye kadar böyle bir olanakları yoktu. Çok eski yıllarda, basılmış birkaç sözlük hem
kelime sayısı açısından yetersiz kalmış, hem de bugün artık bulunmaz duruma gelmiştir.

Bu durumda, İbranice öğreneceklerin, bildikleri ikinci bir dilde sözlüklere başvurmaları


gerekiyordu. Böyle bir sıkıntıyı yaşamış Türkiyeli bir göçmen olarak, bu sözlük eksikliğini
gidermeyi kendime amaç edindim ve 2001 yılında bu yolda çalışmağa başladım. Gerek eski
sözlüklerden, gerekse başka dillerde sözlüklerden yararlanarak yaptığım ilk çalışmalarda
7800 kelimeye varmış, ancak, bunun da yetersiz olacağını görmüştüm.
Önümde aşılması gereken pek çok engel vardı. Birilerinin bana yardımcı olması
kaçınılmazdı. Tam bu devrede, çok eski dostum ve 30 yıl kadar Hayta’da yaşayan
Yuda Siliki projeme katılmayı kabul etti. Bu şekilde çalışmalar yeniden ivme kazandı.
Ancak, çalışmalar ilerledikçe, karşımıza aşmamız gereken yeni engeller çıkıyordu.
Özellikle, fiillerin köklerini saptamakta bir dilbilgisi uzmanına gereksinim vardı.
Bu boşluğu da Amit C0hen doldurunca sözlük son aşamasına ulaştı.
Sözlük artık basıma verilecek duruma gelmişti. Bundan sonraki tüm maddesel ve teknik
sorunları çözmeyi İsrail’deki Türkiyeliler Birliği üstlendi.
Artık, İsrail eğitim dünyası, ilk kez, İbranice-Türkçe, Türkçe-İbranice, çift yönlü bir
sözlüğe kavuşmuştur.
Bu sözlük, azim, sebat ve dostlukla yürütüleli bir çalışmanın ürünüdür.
Başta fiil çatı ve kökleri konusundaki değerli katkılarından dolayı,
AMİT COHEN’e,
düzenli ve sabırlı çalışmaları ile tüm kelimeleri tarayan kontrol ekibi üyeleri,
MORDO OVADYA - BETİ GERON SOMME - RAFAEL SADİ
DR.AVRAM MIZRAHİ - İSAK DUENYAS - MOŞE GORMEZ’e,

Daimi desteklerinden dolayı Türkiyeliler Birliği Başkanı,


MOMO UZSİNAY'a
teknik ve basım işlerini başarıyla sonuçlandıran,
MORİS MIZRAHİ’ye
ve nihayet proje süresince çalışmalarıma ortak olan, değerli katkıları
. yadsınamayacak yoldaşım,
YUDA SİLİKİ ye
sonsuz teşekkürlerimi sunuyorum.
Bu uzun süreçli çalışmanın karşılığında, elemanlardan hiç biri, hiçbir maddesel çıkar
beklememektedir. Beklentimiz manevidir. Türkiye’den gelen göçmenlerin, dil kursları
yanı sıra, bu sözlükten de yararlandıklarını bilmek, bu uğurda çaba verenler için yeterli
bir tatmin ve gurur verici olacaktır.

İSRAEL BENYAKAR

.,I‫״‬
223?12Î3S®5IEİSSS

İsrail’deki Türkiyeliler Birliği

İbranice öğreniminde büyük etkisi olacak bu sözlüğün hazırlanmasında en büyük payı

olan

tSRAEL BENYAKAR
ile sonradan ona bu yolda eşlik eden,

YUDA SİLİKİ’ye,
projenin gerçekleşme aşamasında gereken maddi olanakları esirgemeyen hayırsever

ESTER VE YUDA HEKİMOĞLU'NA


İSRAİL HÜKÜMETİ GÖÇMEN İŞLERİ BAKANLIĞI yetkililerine,
İbrani kültürüne yapacağı katkı nedeniyle bu projeye tüm desteklerini veren
TÜRKİYELİLER BİRLİĞİ Yönetim Kurulu Üyeleri,
BETİ ALLOVİ - SELİM AMADO - NESİM GÜVENİŞ
ve Sekreter JAK ABORESİ’ye
noktalama safhası ve düzeltmelerde yardımcı olan
Prof. DANİEL SİVAN'a
tüm baskı ve mizanpaj dayardımlannı esirgemeyen
MORİS MİZRAHİ'ye
en içten teşekkürlerini sunmayı borç bilir.

MOMO UZSİNAY - Başkan


Tel Avi^Ocak 20H

• . ‫־־‬ ’ ■ . 5
..
GİRİŞ

Bu Türkçe-İbranice, İbranice-Türkçe sözlük, daha önce çıkan


sözlüklerden farklı ve daha kapsamlı bir yapıttır.
Çağdaş İbranicede kullanılan 16.000’i aşkın kelime içermektedir.

Bu sözlüğün başlıca özelliği, İbranice sözcüklerin kendi yazılışları ile


birlikte Türkçe harflerle okunuşunun ve Türkçe karşılığının tüm an-
lamları ile bir arada görülmesidir.
Bu şekilde, öğrenciler İbranice yazıları kolaylıkla okuyabileceklerdir.
Sözlük kısmının sonuna, fiil gruplarını gösteren bir tablo ile fiillerin
çekim cetvelleri ve bazı faydalı bilgiler eklenmiştir.

Sözlüğün başına ise, aranan kelimeyi bulmayı kolaylaştıracak İbranice


alfabe konmuştur.
Aynı listede, her harfin karşılığına, İbranicede genelde tarihlerin
yazılışında kullanılan sayısal değerleri gösterilmiştir.

Sözlükteki bazı İbranice kelimelerin yanına, o kelimenin


dilbilgisindeki niteliğini gösteren harfler konmuştur.
Bunların anlamı “Kısaltmalar” bölümünde gösterilmiştir.

Uzun süredir eksikliği duyulan bu sözlüğün, İbranice öğrenmek


isteyenlerin daima el altında bulundurmaları gereken bir yapıt
olduğuna inanıyoruz.

İsrael Benyakar - Yuda Siliki


ÖNEMLİ BİLGİLER
FİİLLER: İbranice fiiller, bütün sözlüklerde olduğu gibi, bu sözlükte de o fiilin ,‘geçmiş
zaman-eril-üçüncü şahıs-tekil” haliyle gösterilmiştir. Örneğin, mastarı LİSGOR (kapamak)
olan fiil, sözlükte SAĞAR (kapadı) şeklinde aranmalıdır. Bununla birlikte, sözlüğü kulla­
nana yardımcı olmak için, o fiilin mastar hali de yanına eklenmiştir.

TEMEL TAKILAR: - ‫־‬ • • • • —‫״‬ ■■ -• ‫׳‬.-w•‫•׳• ״‬sL■


Et - ‫ = את‬i, ..e...... 1, ...a yönlendirme takısı (TelAvivi, Ankarayı, Aşkalonu)

Be, ba, bî - ‫ב‬, ‫ב‬., ‫ = ב‬de da takısı, içinde (TelAvivde, Ankarada, Aşkalonda)

El - ‫ = אל‬e, ye, ya takısı

A - ‫ = ה‬belirleyici tarif edici harf takısı (ey ayedia) (masa = şulhan ‫לתן‬1‫( ) ש‬o masa,
kastedilen masa = aşulhan ‫ ) השולחן‬gibi

Le, li, la - ‫ל‬, ‫ ל‬,‫ = ל‬e, ye, ya, a ek takısı (TelAvive, Ankaraya, Aşkalona)

Me, mi, min -1» ,‫ מ‬,n = den dan takısı (TelAvîvden, Ankaradan, Aşkalondan)

Şel - ‫ של‬s! nın ntın takısı, aidiyet belirten ek kelime (şel mi=kimin, şel aba=babanın )

HARFLERLE İLGİLİ BİLGİLER:

1-İbrani alfabesinde bazı harfler kelimenin sonunda yer aldıkları zaman değişik
şeklide yazılırlar. Bu harfler y ‫ ך ם ן ף‬dir. Bunlar sofit olarak adlandırılır. Örneğin
. j Nun sofit gibi.-----------------------------------
2- İbrani alfabesinde bazı harflerin sesi harf içine bir nokta ilavesiyle değişir.
Bu harfler: bet a, ve ‫ב‬., kaf 3, haf ‫כ‬, pe 9, fe 9
3- İbrani alfabesinde sesli harf olmadığından, seslendirme sessiz harflerin
altına (‫) א‬, üstüne (i,‫ ) א‬veya yanına (1) ilave edilen noktalarla sağlanmaktadır.
4- Ey harfi .
‫ ה‬.‫ ־‬Bu harf bazen hiç duyulmayan, genellikle üzerine basılmadan söylenmesi
gereken nefes verme yumuşaklığında bir “yarım H” sesidir Latin alfabesinde n
harfini tanımlayacak bir harf yoktur. Bu sözlükte “Ey ‫ ”ה‬harfi için Türkçe
okunuşlarda H vurgusu yapılmamıştır. Böylece, “Het n” ve “Haf ‫ ”כ‬harflerinin
vereceği seslerle karıştırılma ihtimali bertaraf edilmiştir.
Ancak bu durumda Türkçe okunuşlarda ‫ ה‬harfi sessiz kaldığı için “Alef ‫ ”א‬ve “Ayin
u” ile karışma durumu oluşmuş oluyor. Bu sesleri ancak İsrael sokaklarında
duyacak, öğrenecek ve farkı ayırt edeceksiniz.
5‫־‬Üzerinde durulması gereken bir başka konu ayin ‫ ע‬ve alef ‫ א‬arasındaki farktır.
‫ ע‬: “Ayin ‫ ”ע‬harfinin gırtlaktan çıkan özel ve değişik bir sesi vardır. Okunuşu Latin
harfleriyle yazıldığında bazen “aa” ile “lagaat ‫”לגעת‬, “laasot ‫ ”לעשות‬olarak, bazen
de bir (‘) kesme işareti kullanarak “şa’on ‫ ”שעון‬şeklinde yazılış uygulamaları
vardır.
Bu sözlükte alfabetik sıralamaları etkilememesi için kesme işareti kullanılmamıştır.

8
Bu bakımdan örneğin,
*saat (alet) şaon ‫ *שעון‬kelimesi ile
“gürültü, patırtı, velvele şaon ‫ ”שאון‬kelimesi aynı okunuşla görülmektedir.
Ancak telaffuzda fark vardır.
“Ayin ‫ ’’ע‬harfinin sesini de İsrael sokaklarından duyarak öğrenecek ve farkı ayırt
edeceksiniz.
‫ א‬: Alef ise tek A sesi verir. Örneğin Aba ‫ אבא‬gibi
6- Het harfi
n : Het harfi kelimenin sonuna geldiğindi önüfıe A konularak okunur.
Het harfi kelimenin sonuna gelirse önce harf sonra nokta okunacağına, önce nokta
sonra harf okunur. Örneğin “‫ ״לוס‬luha diye okunacağına luah diye okunur.
Veya “lisloah ‫ ”לסלוח‬, “koah no” gibi.

7- Noktalamalar arasında üzerinde durulması gereken noktalardan biri () kamets’dır.


Bu nokta istisnai kelimelerde A diye okunacağına bazen O diye okunur.
Örneğin Oniya ‫ אחה‬gibi

8- Bir başka önemli nokta (,) şva’dır. Şva kelime başında veya içinde nokta bulunan
(dageşli) bir harften sonra gelirse kısa bir A şeklinde okunur, diğer hallerde şva
duyulmaz.

9- İbranicede vurgu daima son hecededir.

KELİME ARAMA:
İbranice bölümünde bir kelime bulunamıyorsa aşağıdaki noktaları dikkate almak
gerekir:
A- Kelimenin başında
a) Sözcüklerin başındaki n tanım takısı kaldırılır.
b) ‫ב‬. ,‫ כ‬,‫ ל‬,‫מ‬: gibi edat takıları kaldırılır.
c) 1, ‫ ש‬gibi bağlaçlar kaldırılır.
d) Fiillerin mastar halindeki ‫ ל‬harfi kaldırılır.
e) Gelecek zaman çekimlerinde fiillerin başındaki şahıs takıları kaldırılır.
B- Kelimenin içinde:
İbranice’de “dolu” ve “kısa” diyebileceğimiz iki tür yazı düzeni vardır, e, i, o, u
ünlülerini belirten ‫ ׳‬ve 1 harfleri ile yazılanlar “dolu" düzen sayılırken, aynı
sözcüklerin “kısa” düzende, yani ünlüler belirtilmeden yazılması olasıdır.Bu
bakımdan ■ ve 1 ünlüleriyle okunan bir sözcük sözlükte bulunmuyorsa, aynı
sözcüğü ünsüzlerle, “kısa” düzende aramak gerekir.
C- Kelimenin sonunda :
a) İsimlerin dişil halindeki ‫ ה‬ve n harflerinin kaldırılması gerekir.
b) Geçmiş zaman, gelecek zaman veya emir haliyle çekilmiş fiillerin zamir ekleri
kaldırılır.

c) Yön gösteren ‫ ה‬harfi kaldırılır.

KISALTMALAR: Poal = fiil = e


Toar = sıfat - n
Zahar - eril “ r
Nekeva =‫־‬dişîl = ‫נ‬

9 . ■ ' ‫ •־‬. ■
BİNYAN MENORA

İbranicede fiillerin, yapıları itibarıyla altında bulundukları çatıya İbranice karşılığı


BİNYAN (yani BİNA) denir.
Fiil çekimleri için kullanılan bİnyan Özelliklerine göre çekilen fiiller, Türkçede 6
şahıs içerirken
(1-Ben 2-Sen 34 0‫־‬-Biz 5‫־‬Siz 6-Onlar) bu sayı ibranicede dişil (dişi) ve eril (er­
kek) hitap özellikleri taşıdığı için 10 dur.
(E) = Eril, Erkek (D) = Dişil, Dişi
(1-Ben 2-Sen(E) 3-Sen(D) 4-0(E) 5-0(D) 6-Biz 7-Siz(E) 8-Siz(D) 9-Onlar(E)
lO-Onlar(D) -)
Altta yer alan Menorada, her kolu takip eden simetrik kol aktif fiil yapısının
(binyanmın)
pasife geçişini simgeliyor.

AktifYapı AktifYapı AktifYapı NÖTR PasifYapı PasifYapı PasifYapı


PAAL PİEL İFİL İTPAEL UFAL PUAL NİFAL
1 J 1
1 1 i
1 1
1 1
t u - — T _ -. - J 1
J
1
t 1 1
j 1
1 1
1 1
1 - . ------------ J_ _ . _______ L
—,-----------
1

I
I
I
I

i
1
. I
[ |------------------- r----------------------- J.---------------------- |---------------------- (
‫ר‬
I II ,11
< r 1 1 ‫ו‬ ‫ו‬ I
< I I 1 l.l I

PAAL PİEL İFİL İTPAEL UFAL PUAL NİFAL


1İSG0R leDaBeR leaZMiN leitRaHeTS muZMaN meDuBaR JeiSaGeR

2.

10
Aktif fiillerden PAAL binyanında 1İSG0R •= KapaTmak, genellikle bunun
pasif hali olan NİFAL binyanında leiSaGeR = KapaNmak olur.
Her iki binyanın da mastar halleri mevcuttur.

Aktif fiillerden PİEL .....binyanında leDaBeR = Konuşmak, genellikle bunun


pasif hali olan PUAL ...binyanında meDuBaR = Konuşuluyor haline dönüşür.
PUAL binyanmın mastar hali yoktur PİEL binyanindan pasife dönüşür.
Aktif fiillerden IFIL.... binyanında leaZMiN = Davet etmek, genellikle bunun
pasif hali olan UFAL ...binyaninda muZMaN = Davetli olma haline dönüşür.
UFAL binyanının mastar hali yoktur İFİL binyanindan pasife dönüşür.

İTPAEL binyanı ise (refleksi() edilgen bir yapıdadır.


Genellikle kendi başına veya karşılıklı yapılan şeyleri ifade eder.
Kendi başına LEİTRAGEŞ = HEYECANLANMAK, yada
Karşılıklı LEİTNAŞEK = ÖPÜŞMEK gibi.

Bir başka ifade ile fiillerin aktiften pasife dönüşümü alttaki şekildedir.

Aktif PAAL <----- > Pasif NİFAL

Aktif PİEL <----- > Pasif PUAL

Aktif İFİL <----- > Pasif UFAL

11
FİİL ZAMAN VE ÇEKİMLERİ

PAAL
ŞEM APOAL ‫הפועל‬ ‫ שם‬MASTAR şOREŞentaKÖK BİNYAN !‫ בניי‬FİİL ÇATISI

LİHTOV ‫ לכתוב‬YAZMAK ‫ב‬.‫ת‬.‫ כ‬KAF TAV BET PAAL ‫פעל‬


LİXXOX X1XXY
ZMAN AVAR ‫| עבר‬m GEÇMİŞ ZAMAN

ANİ ‫ אני‬BEN
KATAVTİ ‫ כתבתי‬YAZDIM
XAXAXTİ ‫כתבתי‬

ATA ‫ אתה‬SEN Erkek AT ‫ את‬SEN Dişi


KATAVTA ‫ כתבת‬YAZDIN KATAVT ‫ כתבת‬YAZDIN
XAXAXTA ‫כתבת‬ XAXAXT ‫כתבת‬

U 0 ‫ הוא‬Erkek i 0 ‫ היא‬Dişi
KATAV ‫ כתב‬YAZDI KATVA ‫ כתבה‬YAZDI
XAXAX ‫כתב‬ XAXXA ‫כתבה‬
ANAHNU ‫ אנחנו‬BİZ
KATAVNU ‫ כתבנו‬YAZDIK
XAXAXNU ‫כתבבו‬

ATEM ‫ אתם‬SİZ Erkek ATEN ‫ אתן‬SİZ Dişi


KATAVTEM ‫ כתבתם‬YAZDINIZ KATAVTEN ‫ כתבתן‬YAZDINIZ
XAXAXTEM ‫כתבתם‬ XAXAXTEN ‫כתבתן‬

EM □‫ ה‬ONLAR Erkek EN ‫ הן‬ONLAR Dişi


KATVU ‫ כתבן‬YAZDILAR KATVU ‫ כתבו‬YAZDILAR
XAXXU !‫כתב‬ XAXXU ‫כתבו‬

ZMAN OVE ‫»| הווה‬r ŞİMDİKİ ZAMAN

Erkek Dişi E.çoğul '‫>־‬ D.çoğul


KOTEV ‫ כותב‬KOTEVET ‫ כותבת‬KOTVİM ‫ כותבים‬KÖTVOT ‫כותבות‬
XOXEX XX1X XOXEXET Î1XX1X XOXXİM n‫׳‬XX!X XOXXOT nıXX!X
YAZIYORUM YAZIYORUZ
YAZIYORSUN ‫־‬ ‫־־‬ YAZIYORSUNUZ
YAZIYOR YAZIYORLAR

ZMANATİD ‫[ עתיד‬nr GELECEK ZAMAN

ANİ ‫ אני‬BEN
EHTOV ‫ אכתוב‬YAZACAĞIM
EXXOX X‫ו‬XX‫א‬

ATA ‫ אתה‬SEN Erkek AT ‫ את‬SEN Dişi


TİHTOV ‫ב‬1‫ תכת‬YAZACAKSIN TİHTVİ ‫ תכתבי‬YAZACAKSIN
TİXXOX X|XX7I TİXXXİ •XXXn

U 0 ‫ הוא‬Erkek i 0 ‫ היא‬Dişi
YİHTOV ‫ ■כתוב‬YAZACAK TİHTOV ‫ תכתוב‬YAZACAK
YİXXOX X1XX■ TİXXOX XiXXj1
ANAHNU ‫ אנחנו‬BİZ
NİHTOV ‫ נכתוב‬YAZACAĞIZ
NİXXOX X1XX1

ATEM ‫ אתם‬SİZ Erkek ATEN ‫ אתן‬SİZ Dişi


TİHTVU ‫ תכתבו‬YAZACAKSINIZ TİHTVU ‫ תכתבו‬YAZACAKSINIZ
TİXXXU ıXXXn TİXXXU ıXXXn

EM ‫ הם‬ONLAR Erkek EN ‫ הן‬ONLAR Dişi


YİHTVU ‫ יכתבו‬YAZACAKLAR YİHTVU ‫ יכתבו‬YAZACAKLAR
YİXXXU ■XXX• YİXXXU 1XXX■

12
PİEL
ŞEM APOAL ‫הפועל‬ ‫ שם‬MASTAR ŞOREŞ ‫ שורש‬KÖK BİNYAN ‫ בניין‬FİİL ÇATISI

LEDABER ‫ לדבר‬KONUŞMAK ‫ר‬.‫ב‬.‫ ד‬DALETBETREŞ PİEL ‫פיעל‬


LEXAXEX xxx‫ל‬
ZMAN AVAR ‫ זמן עבר‬GEÇMİŞ ZAMAN

ANİ ‫ אני‬BEN
DİBARTİ ■‫ דיברת‬KONUŞTUM
XfXAXTİ ■‫דיברת‬

ATA ‫ אתה‬SEN Erkek AT ‫ את‬SEN Dişi


DİBARTA ‫ דיברת‬KONUŞTUN DİBART ‫ דיברת‬KONUŞTUN
XİXAXTA ‫דיברת‬ X|XAXTA ‫דיברת‬

U 0 ‫ הוא‬Erkek İ 0 ‫ היא‬Dişi
DİBER ‫ דיבר‬KONUŞTU DİBRA ‫ דיברה‬KONUŞTU
XİXEX ‫דיבר‬ X|XXA ‫דיברה‬
ANAHNU ‫ אנחנו‬BİZ
DİBARNU ‫ דיברנו‬KONUŞTUK
XİXAXNU ‫דיברנו‬

ATEM □‫ את‬SİZ Erkek ATEN ‫ אתן‬SİZ Dişi


DİBARTEM ‫ דיברתם‬KONUŞTUNUZ DjBARTEN ‫ דיברתן‬KONUŞTUNUZ
XİXAXTEM ‫דיברתם‬ XİXAXTEN ‫דיברתן‬

EM ‫ הם‬ONLAR Erkek EN ‫ הן‬ONLAR Dişi


DİBRU ‫דיברו‬KONUŞTULAR DjBRU ‫ דיברו‬KONUŞTULAR
X|XXU ‫דיברו‬ X|XXU !‫דיבר‬

ZMAN OVE ‫ דמן הווה‬ŞİMDİKİ ZAMAN

Erkek Dişi E.çoğul D.çoğııl


MEDABER ‫ מדבר‬MEDABERET ‫ מדברת‬MEDABRİM ‫ מדברים‬MEDABROT ‫מדברות‬
MEXAXEX xxxn MEXAXEXET nxxxn MEXAXX[M n'xxxn MEXAXXOT ‫ת‬ıxxx‫מ‬
KONUŞUYORUM KONUŞUYORUZ
KONUŞUYORSUN KONUŞUYORSUNUZ
KONUŞUYOR KONUŞUYORLAR

ZMAN ATİD ‫ זמן עתיד‬GELECEK ZAMAN

ANİ ‫ אני‬BEN
EDABER ‫אדבר‬KONUŞACAĞIM
EXAXEX xxxK

ATA ‫ אתה‬SEN Erkek AT ‫ את‬SEN Dişi


tedaber ‫ תדבר‬KONUŞACAKSIN tedabr! ■‫ תדבר‬KONUŞACAKSA
texaxex xxxn texaxxî ■xxxn

U 0 ‫ הוא‬Erkek i 0 ‫ היא‬Dişi
YEDABER ‫ •כתוב‬KONUŞACAK TEDABER ‫ תדבר‬KONUŞACAK
YEXAXEX X1XX■ TEXAXEX xxxn
ANAHNU ‫ אנחנו‬BİZ
NİHTOV ‫ נכתוב‬KONUŞACAĞIZ
NİXX0X

ATEM ‫ אתם‬SİZ Erkek ATEN ‫ אתן‬SİZ Dişi


TİHTVU ‫ תכתבו‬KONUŞACAKSINIZ TİHTVU ‫ תכתבו‬KONUŞACAKSA
TİXXXU ıXXX:n TİXXXU ıXXXn

EM ■ ,‫ הם‬ONLAR Erkek EN ‫ הן‬ONLAR Dişi


YİHTVU ‫ ■כתבו‬KONUŞACAKLAR YİHTVU ‫ יכתבו‬KONUŞACAKLA
YİXXXU 1XXX■ YİXXXU 1XXX■

13
ŞEM APOAL ‫הפועל‬ ‫ שם‬MASTAR ŞOREŞ ‫ שורש‬KÖK BİNYAN ‫ בניין‬FİİL ÇATISI

LEARGİŞ ‫ להרגיש‬HİSSETMEK ‫ש‬.‫ג‬.‫ ר‬REŞGİMELŞİN İFİL ‫הפיל‬


LEAXXİX X‫׳‬XX^
ZMANAVAR ‫ עבר‬pır GEÇMİŞ ZAMAN

ANİ ‫ אני‬BEN
İRGAŞTİ ‫ הרגשתי‬HİSSETTİM
İXXAXTİ «nXXXn

ATA ‫ אתה‬SEN Erkek AT ‫ את‬SEN Dişi


İRGAŞTA ■‫ הרגשת‬HİSSETTİN İRGAŞT ‫ הרגשת‬HİSSETTİN
İXXAXTA ■‫ת‬XXX‫ה‬ İXXAXT j!XXXn

U 0 ‫ הוא‬Erkek i 0 ‫ היא‬Dişi
İRGİŞ ‫ הרגיש‬HİSSETTİ İRGİŞA ‫ הרגישה‬HİSSETTİ
İXXİX X‫׳‬XXn İXXİXA ‫ה^ה‬
ANAHNU ‫ אנחנו‬BİZ
İRGAŞNU ‫ הרגשנו‬HİSSETTİK
XAXAXNU ‫נו‬XXX‫ה‬

ATEM ‫ אתם‬SİZ Erkek ATEN ‫ אתן‬SİZ Dişi


İRGAŞTEM ‫ הרגשתם‬HİSSETTİNİZ İRGAŞTEN ‫ הרגשתן‬HİSSETTİNİZ
İXXAXTEM ‫הג^זם‬ |XXAXTEN |nXXXn

EM ‫ הם‬ONLAR Erkek EN !‫ ה‬ONLAR Dişi


İRGİŞU ‫ הרגישו‬HİSSETTİLER İRGİŞU ‫ הרגישו‬HİSSETTİLER
ixxlxu 1X‫׳‬XX.-1 İXXİXU ıX‫׳‬XXn

ZMAN OVE ‫ה‬1‫ זמן הו‬ŞİMDİKİ ZAMAN

Erkek Dişi E.çoğut D.çoğul


MARGİŞ ‫ מרגיש‬MARGİŞA ‫ מרגישה‬MARGİŞİM ‫ מרגישים‬MARGİŞOT ‫מרגישוה‬
MAXXİX X‫׳‬XXn MAXXİXA nX-XXn MAXXİXİM D-X-XXn MAXXJXOT n!X>XXn
HİSSEDİYORUM HİSSEDİYORUZ
HİSSEDİYORSUN HİSSEDİYORSUNUZ
. .......‫״‬HİSSEDİYOR______________ -------------------------------- HİSSEDİYORLAR--------------------------------

ZMAN ATİD ‫ זמן עתיד‬GELECEK ZAMAN

ANİ ‫ אני‬BEN
ARGİŞ ‫ ארגיש‬HİSSEDECEĞİM
AXXİX X‫׳‬XXj<
SEN ‫ אתה‬SEN Erkek AT ‫ את‬SEN Dişi
TARGİŞ ‫ תרגיש‬HİSSEDECEKSİN . TARGİŞİ *‫ תרגיש‬HİSSEDECEKSİN
TAXXİX X‫׳‬XXn TAXXİX| ■X‫׳‬XXn

U ' 0 ‫ הוא‬Erkek ' i 0 ‫ היא‬Dişi


YARGİŞ ‫ ■רגיש‬HİSSEDECEK - TARGİŞ ‫ תרגיש‬HİSSEDECEK
YAXXİX X‫׳‬XX■ TAXXİX x‫׳‬xxn
ANAHNU ‫ אנחנו‬BİZ
NARGİŞ ‫ נרגיש‬HİSSEDECEĞİZ
NAXXİX X‫׳‬XX3

ATEM ‫ אתם‬SİZ Erkek ATEN ‫ אתן‬SİZ Dişi


TARGİŞU ‫ תרגישו‬HİSSEDECEKSİNİZ TARGİŞU ‫ תרגישו‬HİSSEDECEKSİNİZ
TAXXİXU !x-xxn TAXXİXU ıX‫׳‬XXn .

EM ‫ הם‬ONLAR Erkek EN ‫ הן‬ONLAR Diş]


YARGİŞU ‫ ירגישו‬HİSSEDECEKLER YARGİŞU ‫ ירגישו‬HİSSEDECEKLER
YAXXİXU 1X'XX' YAXXİXU 1X‫׳‬XX■ .

14
İTPAEL
ŞEM APOAL ‫על‬1‫הפ‬ ‫ שם‬MASTAR ŞOREŞ ‫ שורש‬KÖK BİNYAN ‫ גנ״ן‬FİİL ÇATISI

LEİTNAŞEK ‫ להתנשק‬ÖPÜŞMEK ‫ק‬,‫ש‬.‫ נ‬NUN ŞİN KUF İTPAEL ‫התפעל‬


LEİTXAXEX XXX ‫להת‬
ZMAN A1VAR ‫ זמן עבד‬GEÇMİŞ ZAMAN

ANİ ‫ אני‬BEN
İTNAŞAKTİ ■‫ התנשקת‬ÖPÜŞTÜM
fTXAXAXTİ ■nXXX!nn

ATA ‫ אתה‬SEN Erkek AT ‫ את‬SEN Dişi


İTNAŞAKTA ‫ התנשקת‬ÖPÜŞTÜN İTNAŞAKT ‫ התנשקת‬ÖPÜŞTÜN
İTXAXAXTA nXXXm İTXAXAXT nXXXjw

U 0 ‫ הוא‬Erkek 1 0 ‫ היא‬Dişi
İTNAŞEK ‫ התנשק‬ÖPÜŞTÜ İTNAŞKA ‫ התנשקה‬ÖPÜŞTÜ
İTXAXEX XXXnn İTXAXXA ‫ה‬XXX‫הת‬
ANAHNU ‫ אנחנו‬BİZ
İTNAŞAKNU ‫ התנשקנו‬ÖPÜŞTÜK
İTXAXAXNU □XXXnn

ATEM ‫ אתם‬SİZ Erkek ATEN !‫ את‬SİZ Dişi


İTNAŞAKTEM ‫ התנשקתם‬ÖPÜŞTÜNÜZ İTNAŞAKTEN ‫ התנשקתן‬ÖPÜŞTÜNÜZ
İTXAXAXTEM nnXXXnn İTXAXAXTEN !nXXXım

EM □‫ ה‬ONLAR Erkek EN ‫ הן‬ONLAR Dişi


İTNAŞKU ‫ התנשקו‬ÖPÜŞTÜLER İTNAŞKU ‫ התנשקו‬ÖPÜŞTÜLER
hXAXXU ıXXXnn İTXAXXU ıXXXrm

ZMAN OVE ‫! הווה‬nr ŞİMDİKİ ZAMAN

Erkek Dişi E.çoğul D.çoğul


MİTNAŞEK ‫ מתנשק‬MİTNAŞEKET ‫ מתנשקת‬MİTNAŞKİM ‫ מתנשקים‬MİTNAŞKOT ‫מתנשקות‬
MİTXAXEX XXXnn MİTXAXEXET nXXXnn MİTXAXXIM e‘XXXnn MITXAXXOT j1ıXXXnn
ÖPÜŞÜYORUM ÖPÜŞÜYORUZ
ÖPÜŞÜYORSUN ÖPÜŞÜYORSUNUZ
ÖPÜŞÜYOR ÖPÜŞÜYORLAR

ZMANATİD ‫ זמן עתיד‬GELECEK ZAMAN

ANİ ‫ אני‬BEN
ETNAŞEK ‫ אתנשק‬ÖPÜŞECEĞİM
ETNAŞEK XXXıw

SEN ‫ אתה‬SEN Erkek AT ‫ את‬SEN Dişi


TİTNAŞEK ‫ תתנשק‬ÖPÜŞECEKSİN TİTNAŞKİ ■‫ תתנשק‬ÖPÜŞECEKSİN
TİTXAXEX XXXnn TİTXAXX| ‫תתנשקי‬

U 0 ‫ הוא‬Erkek i 0 ‫ היא‬Dişi
YİTNAŞEK ‫ ■תנשק‬ÖPÜŞECEK TİTNAŞEK ‫ תתנשק‬ÖPÜŞECEK
YİTXAXEX XXXr>■ TİTXAXEX XXXruı
ANAHNU ‫ אנחנו‬BİZ
NİTNAŞEK ‫ נתנשק‬ÖPÜŞECEĞİZ
NİTXAXEX XXXm

ATEM ‫ אתם‬SİZ Erkek ATEN ‫ אתן‬SİZ Dişi


TİTNAŞKU !‫ תתנשק‬ÖPÜŞECEKSİNİZ TİTNAŞKU ‫ תתנשקו‬ÖPÜŞECEKSİNİZ
TİTXAXXU ■ıXXXnn ‫־‬ TİTNAŞKU lXXXnn

EM .‫ הם‬ONLAR Erkek EN ‫ הן‬ONLAR Dişi


YİTNAŞKU ‫ יתנשקו‬ÖPÜŞECEKLER YİTNAŞKU ‫ יתנשקו‬ÖPÜŞECEKLER
YİTXAXXU ıXXXn‫׳ ׳‬ YİTXAXXU tXXXjv
NIFAL
ŞEM APOAL ‫הפועל‬ ‫ שם‬MASTAR ŞOREŞ ‫ שורש‬KÖK BİNYAN ‫ בניין‬FİİL ÇATISI

LEİKANES ‫ להיכנס‬GİRMEK ‫ס‬.‫נ‬.‫ כ‬KAF NUNSAMEH NİFAL ‫נפעל‬


LEİYAYEY XXX‫לה ׳‬
ZMAN AVAR ‫ זמן עבר‬GEÇMİŞ ZAMAN

ANİ ‫ אני‬BEN
NİHNASTİ ■‫ בכנסת‬GİRDİM
NİXXAXTİ ■‫ת‬XXX‫נ‬

ATA ‫ אתה‬SEN Erkek AT ‫ את‬SEN Dişi


NİHNASTA ‫ נכנסת‬GİRDİN NİHNAST ‫ נכנסת‬GİRDİN
NİXXAXTA nXXXı NİXXAXT nXXXı

U 0 ‫ הוא‬Erkek i 0 ‫ היא‬Dişi
NİHNAS ‫ נכנס‬GİRDİ NİHNESA ‫ נכנסת‬GİRDİ
NİXXAX XXX3 NİXXEXA .‫נץ^־‬
ANAHNU ‫ אנחנו‬BİZ
NİHNASNU ‫ נכנסנו‬GİRDİK
NİXXAXNU nXXXı

ATEM ‫ אתנו‬SİZ Erkek ATEN ‫ אתן‬SİZ Dişi


NİHNASTEM ‫ נכנסתם‬GİRDİNİZ NİHNASTEN ‫ נכנסתן‬GİRDİNİZ
NİHNASTEM ‫ם‬nXXX‫נ‬ NİHNASTEN ‫תן‬XXX‫נ‬

EM □‫ ה‬ONLAR Erkek EN ‫ הן‬ONLAR Dişi


NİHNESU ‫ נכנסו‬GİRDİLER NİHNESU ‫ נכנסו‬GİRDİLER
NİXXEXU 1XXX1 NİXXEXU fXXX‫נ‬

ZMAN OVE ‫ זנק הווה‬ŞİMDİKİ ZAMAN

Erkek Dişi E.çoğul D.çoğul


NİHNAS ‫ נכנס‬NİH NEŞET ‫ בכנסת‬NİHNASİM ‫ נכנסים‬NİHNESOT ‫נכנסות‬
NİXXAX xxa NİXXEXET ‫ת‬XXX‫ נ‬NİXXAXİM ‫ נ^ם‬NİXXEXOT ‫ות‬XXX‫נ‬
GİRİYORUM GİRİYORUZ
GİRİYORSUN GİRİYORSUNUZ
------------------------ GİRİYOR---------------------------------------------GİRİYORLAR‫־‬

ZMAN ATİD ‫ זמן עתיד‬GELECEK ZAMAN

ANİ ‫ אני‬BEN
EKANES ‫ אכנס‬GİRECEĞİM
EXAXEX xxx‫א‬

SEN ‫ אתה‬SEN Erkek AT ‫ את‬SEN Dişi


TİKANES ‫ תכנס‬GİRECEKSİN . TİKANSİ ■‫ תכנס‬GİRECEKSİN
TİXAXEX xxxn TİXAXXİ 'X'XXn

U ■ 0 ‫ הוא‬Erkek ' i 0 ‫ היא‬Dişi


YİKANES ‫ "כנס‬GİRECEK - TİKANES ‫ תכנס‬GİRECEK
YİXAXEX XXX" TİXAXEX XXXII

ANAHNU ‫ אנהנו‬BİZ
NİKANES ‫ נכנס‬GİRECEĞİZ
NİXAXEX xxx‫נ‬

ATEM ‫ אתם‬SİZ Erkek ATEN ‫ אתן‬SİZ Dişi


TİKANSU ‫ תכנסו‬GİRECEKSİNİZ TİKANSU ‫ תכנסו‬GİRECEKSİNİZ
TİXAXXU ıXXXn TİXAXXU lXXXn

EM ‫ הם‬ONLAR Erkek EN !‫ ה‬ONLAR Dişi


YİKANSU ‫ "כנסו‬GİRECEKLER YİKANSU ‫ "בנסו‬GİRECEKLER
YİXAXXU 1XXX‫״‬ YİXAXXU 1XXX‫״‬ .
ALFABE
ALEF ‫א‬ 1 NUN ‫נ‬ 50

BET ‫כ‬ 2 NÜN (sofit) î 50

VE ‫ב‬ 2 SAMEH ‫ס‬ 60

GİMEL ‫ג‬ 3 AYİN ‫ע‬ 70

DALET ‫ד‬ 4 PE ‫פ‬ 80

EY ‫ה‬ 5 FE ‫פ‬ 80

VAV ‫ל‬ 6 FE (sofit) ‫ף‬ 80

ZAYİN ‫ז‬ 7 TSADİK ‫צ‬ 90

TSADİK
HET ‫ח‬ 8 (sofit) ‫ץ‬ 90

TET ‫ט‬ 9 KÜF ‫ק‬ 100

YUD ‫ל‬ 10 REŞ ‫ר‬ 200

KAF 3 20 ŞİN 300

HAF ‫כ‬ 20 SİN ‫עז‬ 300

HAF (sofit) ‫ד‬ 20 TAV ‫ת‬ 400

LAMED ‫ל‬ 30

MEM ‫מ‬ 40

MEM (sofit) ‫ם‬. 40

. : ' . '■.‫•־‬ ' 17


A
A, sayısal değeri 1, (İbrani alfabesinde l.ci harf) «te/ ‫א‬
A, sayısal değeri 70, gırtlaktan çıkan A harfi, (ibra- ayin ‫ע‬
ni alfabesinde lö.cı harf)
abajur -■‫״‬-■■■ ail ‫אהיל‬
abanoz ağacı ovne ‫הבנה‬
abartı, mübalağa amama ‫הממה‬
abartı, mübalağa, aşırılık, büyütme agzama ‫הממה‬
abartılı, abartılmış, haddinden fazla, mübalağalı, mufraz ‫מפח‬
dengesiz, aşırı, fahiş (fiyat)
abartılı, mübalağalı, aşırı (sıfat) mugzam ‫ת‬ ‫ממם‬
abartılı, mübalağalı, aşırı (sıfat) muflag ‫ת‬ ‫ממלג‬
abartmak, mübalağa etmek ifriz, leafriz ‫פ‬ )‫ה?ךיז (להפריז‬
abartmak, mübalağa etmek, çok konuşmak ihbir, leahbir ‫פ‬ )‫הכביר (להכביר‬
abartmak, şişirmek, mübalağa etmek igzim, leagzim ‫פ‬ )‫הגזים (להגזים‬
abluka, etrafını çevirme, kuşatma kitur ‫בתור‬
abluka, kuşatma, muhasara matsor ‫מצור‬
ablukaya alınmış, kuşatılmış, emniyet mandalı natsur ‫ת‬ ‫נצרד‬
kapalı (silah için) (sıfat)
abone, kombine manuy ‫מנוי‬
acaba, eğer, eğer öyleyse aim ?‫האם‬
acayip, tuhaf, anlaşılmaz, kafa karıştırıcı, şaşırtıcı tamua ‫ת‬ ‫תמוה‬
(sıfat)
acele etmek, çabuk olmak mier, lemaer ‫פ‬ )-‫מהר (למהר ל‬
(le)
acele etmek, telaş etmek, aceleye getirmek hafaz, lihpoz ‫פ‬ )‫הפז (להפז‬
acele etmek, telaşa kapdmak, aceleye gelmek nehpaZf ‫פ‬ )‫נחפז (להחפז‬
leihapez
acele ettirmek, hızlandırmak, çabuklaştırmak leahiş ‫פ‬ )‫החיש (להחיש‬
aceleci, atılgan, girgin (sıfat) paziz ‫ח‬ ‫פזיז‬
aceleci, sabırsız, tez canlı, zıpır, delifişek (sıfat) nimar ‫ת‬ ‫נמהר‬
acelecilik, atılganlık, girginlik, cüretkarlık, telaş pzizut ‫פזיזות‬
acelecilik, çabukluk, hızlılık izdarzut ‫הזדךזרת‬
aceleye getirmek, acele etmek ats, lauts ‫פ‬ )‫אץ (לארץ‬
acemi, talebe, çırak . hanilı ‫חניך‬
acemi, toy, acemi asker, acemi er, acemi çaylak, tiron ‫טירון‬
temel eğitime yeni başlamış kişi

19
acente, ajans sohnut ‫סוכנות‬
acente, temsilci, pazarlamaca ajan sohen ? , ‫סו׳כז‬
‫־‬
acı (tat) mar ‫מר‬
acı biber ezmesi (kırmızısı ve yeşili bulunan yemen- shug, shuk, ‫ זחוק‬,‫ סחוק‬,‫סחוג‬
İllerin yaptığı acı biber ezmesi) zhuk
acı kayıp, yakınının ölümü, kayıp (ölüm) şhol ‫שכלל‬
acı ot, kereviz yaprağı (PESAH) . maror ‫מרור‬
acı, yakıcı, keskin zekalı, aldanmaz, akıllı, kurnaz harif ‫ח‬ ‫חריף‬
(sıfat)
acıkmak raav, lirov ‫פ‬ )‫רעב (לרעב‬
acıktırmak, aç bırakmak iriv, leariv ‫פ‬ )‫הךעיב (להרעיב‬
acılı kişi, yakın akrabası ölen, matemli, yaslı (acılı şakul ‫ת‬ ‫שכול‬
anne), (acılı baba)(sıfat)
acılı, acımsı, üzüntülü, moralsiz, kederli, elemli, marir ‫מריר‬
acılı
acılı, keskin, yakıcı, iştah açıcı, baharatlı, merak pikanti ‫פיקנטי‬
uyandırıcı
acılık (tad), keskin zekalılık harifut ‫חריפות‬
acılık, moralsizlik, demoralize merirut ‫מרירות‬
acımak, merhamet etmek hamal, lahmol ‫פ‬ )‫חמל (לחמל‬
acımak, merhamet etmek has, lahus ‫פ‬ )‫חם (לחוס‬
acımasız, insafsız, vahşi, yabanice, hayvani, gaddar, brutali ‫ ברוטאלי‬,‫ברוטלי‬
merhametsiz, insanlıktan uzak (İNGİLİZCEDEN)
acımasızlık, gaddarlık itahzerut ‫התאכזרות‬
acısımpaylaşmak, taziyetsunmak, üzüntüsüne iştatefbetsaar, ‫־פ‬ ‫השתתף בצער‬
katılmak, başsağlığı dilemek leiştatef )‫(להשתתף בצער‬
betsaar
acıtma, canını yakma, gücendirme, rencide etme ahava ‫הכאבה‬
acıtmak, canını yakmak, ağrıtmak, gücendirmek, ihiv, leahiv (et) ‫פ‬ ‫הכאיב (להכאיב‬
rencide etmek ‘
)‫את‬
acil servis, acil odası, hasta tasnif bölmesi (hasta- hadar miyun ‫חדר מיון‬
hanede)
acil, acele, ivedi dahuf ‫דחוף‬
aciliyet, acillik, ivedilik dhifut ‫דחיפות‬
aciliyet, zorunluluk, zaruret, gereklilik, kaçınılmaz- nehitsut ‫נחיצות‬
lık, durumun aciliyeti
aç bırakılmış, açlıktan kıvranan, çok aç (sıfat) murav ‫ת‬ ‫מר?ב‬
aç bırakma, acıktırma arava . ‫הרעבה‬
aç, acıkmış (sıfat) raev ‫ת‬ ‫ך?גב‬
açacak pothan ‫פותחן‬

■ — — —r-. _ _ ___ .______________ _______ ___ ......__ •


açgözlülük, doymazlık raavtanut ‫ך?בתנות‬
açgözlülük, tamahkarlık - -■ ‫׳•־‬ hamdanut ■i'!‫■׳‬: ‫חתרנות‬
açı ölçer, iletki, minkale mad zavit ‫זוית‬-‫מד‬
açı, zaviye, köşe zavit ‫זוית‬
açığa çıkma, meydana çıkma, tecelli, tezahür, itgalut ‫התגלות‬
görünme, vahiy
açık (sıfat) - patuah ‫ת‬ ‫פתוח‬
açık değil, net değil, flu, belirsiz lo barur ‫לא ברור‬
açık fikirli, toleranslı, liberal (sıfat) sovlatıi ‫ת‬ ‫סובלני‬
açık mavi, gök mavisi (renk) thelet ‫תכלת‬
açık seçik, çok net, açıkça beverur ‫בברור‬
açık yüreklilik, direkt, açıklık, açıkça, dobra dobra, gluyot ‫גלויות‬
alenen
açık, açık seçik, sarih, aşikar, net, açık konuşan, galuy ‫ת‬ ‫גלוי‬
dobra (sıfat)
açık, sarih pumbi ‫פ?!בי‬
açıkça, apaçık, düpedüz, basbayağı, uluorta begaluy ‫בגלוי‬
açıklama perut ‫פרוט‬
açıklama, izahat biur ‫באור‬
açıklama, izahat esber ‫הסבי‬
açıklama, izahat, anlatma, izah etme asbara ‫הסברה‬
açıklama, not, izah eara ‫הערה‬
açıklamak, anlaşılır hale getirmek, aşikar etmek ivir, leavir ‫פ‬ )‫הבהיר (להבהיר‬
açıklamak, izah etmek beer, levaer ‫פ‬ )‫באר (לבאר‬
açıklamak, izah etmek, anlatmak isbir, leasbir ‫פ‬ )‫הסביר (להסביר‬
açıklamak, izah etmek, incelemek, tetkik etmek berer, levarer ‫פ‬ )‫ברר (לברר‬
açıklanma, barizleşme Übarerut ‫תתבךרוח‬
açıklanmak, barizleşmek itbarer, ‫פ‬ )‫התברר (להתברר‬
leitbarer
açıklanmak, belirtilmek, irdelenmek ithaver, ‫פ‬ )‫התחור (להתחור‬
leithaver
açıklanmak, izah edilmek itbaer, leitbaer ‫פ‬ )‫התבאר (להתבאר‬
açıklığa kavuşmak, netlik kazanmak, anlaşılmak itlaben, ‫פ‬ )‫התלבז (להתלבן‬
leülaben
açıklığa kavuşmak, ortaya çıkmak, çözümlenmek, itpaaneah, ‫פ‬ ‫ התפענח‬,‫התפזננח‬
deşifre olmak itpaanah, )‫(להתפענח‬
leitpaaneah
açıklığa kavuşturmak, açıklık getirmek, netlik liben, lelaben ‫פ‬ )‫לבן (ללבן‬
kazandırmak
açıklık getirme, açıklama, izahat, aydınlatma, tenvir avara ‫הבהרה‬

m**»*•** ‫י‬

21
açıklık, fark, ara paar ‫פ?ר‬
açıklık, serbestlik • ptihut ■ ‫פתיחות‬
açıkta, korumasız, korunmasız, çıplak, yalın (sıfat) hasuf ‫ת‬ ‫חשוף‬
açılış petiha ‫פתיחה‬
açılış töreni yapmak, hizmete açmak hanah, lâhnoh ‫פ‬ )‫חנך (לחנך‬
açılmak niftah, ‫פ‬ )‫נפתח (לחפתח‬
leipateah -
açılmış nifkah ‫נפקח‬
açıortay (ikiye bölmekten) hotse ‫חוצה‬
açlık raav, raavon ‫ך?נבון‬,‫ךעב‬
açmak patak, liftoah ‫פ‬ )‫פתח (לפתח‬
açmaz, içinden çıkılmaz durum, arapsaçı, kısır mavoy satum ‫מבוי סתום‬
döngü, kördüğüm
ada çayı marva ‫מךוה‬
ada soğanı (çiçek ismi) hatsav ‫חצב‬
ada, etrafı suyla çevrili kara i ‫אי‬
adacık iyon ‫איון‬
adalet bakanı sar amişpatim ‫שר המשפטים‬
adalet, hak tsedek ‫צדק‬
adaletsizlik, haksızlık i tsedek ‫אי צדלו‬
adam kaçırma, gasp hataf ‫חתף‬
adam yerleştirme, işe adam tayin etme iyuş ‫איוש‬
adam yerleştirmek, işe adam tayin etmek iyeş, leayeş ‫פ‬ )‫איש (לאיש‬
adam, insan, kişi, şahıs iş ‫איש‬
adama, vakfetme, ithaf, tahsis akdaşa ‫הקדשה‬
adamak, vakfetmek, hasretmek, ithaf etmek, tahsis ikdiş, leakdiş ‫פ‬ ‫הקדיש (להקדיש‬
etmek (et te)
')‫אחיל־‬
adamak, vakfetmek, kendini vermek itmaser, ‫פ‬ ‫התמסר (להתמסר‬
leitmaser (le) ’ ‫י‬ )-‫ל‬
adanmış, vakfedilmiş, hasredilmiş, ithaf edilmiş, mukdaş ‫ת‬ ‫מקדיש‬
tahsis edilmiş (sıfat)
adapte etme, alıştırma, uyum sağlatma, bağdaştır- sigul ‫סגול‬
ma, uyarlama
adapte etmek, alıştırmak, uyum sağlatmak, bağdaş- sigel, lesagel ‫פ‬ )‫סגל (לסגל‬
tırmak, uyarlamak
adapte etmek, kapsamak, bünyesine almak, emmek, kalat, liklot ‫פ‬ )‫קלט (לקלט את‬
anlamak (et)
adapte olmak, intibak etmek, uyum sağlamak, alış- niklat, leikalet ‫פ‬ )‫נקלט (להקלט‬
mak(yeni bir yere ülkeye)

22
adar, İbrani takviminin 6. ayı adar, adar alef ‫אדר א׳‬
aday, namzet,talip moamad '•■‫•י; ■׳׳‬-■ ‫־‬w ‫י‬
adaylık moamadut ‫מגמדות‬
adet, alışkanlık, rutin, her zaman yapılan iş Şİgra ‫שגרה‬
adet, aybaşı, regl nida ‫נדה‬
adı geçen, bahsedilmiş olan, anılan, sözü geçen muzkar fj ‫מזכר‬
(sıfat) ■ ■‫׳‬ ■ ■■ ■ - .......... ‫■י‬
adı kötüye çıkmış, kötü nam salmış yadua leşimtsa ‫;דו? לשמצה‬
adım psia ‫פסיעה‬
adım tsaad ‫צעד‬
adım attırmak, yürütmek itsid, leatsid ‫פ‬ )‫הצעיד (להצעיד‬
adımlama, yürüyüş tsaada, tseida ‫ צעידה‬,‫צעדה‬
adımlamak, adım atmak, yürümek tsaad, litsod ‫פ‬ )‫צעד (לצעד‬
adımlamak, basmak pasa, Upsoa ‫פ‬ )‫פסע (לפסע‬
adını anmak, zikretmek, alıntı yapmak, bîrini misal tsitet, letsatet ‫פ‬ )‫צטט (לצטט‬
olarak göstermek
adisyon, hesap, hesap pusulası, fiş heşbonit ‫חשבונית‬
adli mişpati ‫משפטי‬
adli tıp, patoloji enstitüsü mahon ‫מכון פתולו־גי‬
patalogi
administratör, idareci amarkal ‫אמרכל‬
adrenalin (İNGİLİZCEDEN) adrenalin ‫אדרנלין‬
adres ktovet ‫כתיבת‬
adres maan ‫מען‬
adres yazılmak niman, . ‫פ‬ )‫נמען (להמען‬
leimaen
adres yazmak, adreslendirmek mien, lemaen ‫פ‬ )‫מען (למען‬
adrîyatîk denizi ayam aadriyati ‫הים האדריאטי‬
af hanina ‫חנינה‬
af, özür, bağışlama mehila ‫מחילה‬
afacanlaşmak, yaramazlaşmak, kudurmak iştovev, ‫פ‬ ‫השתרבב‬
leiştovev )‫(להשתרבב‬
affedici, bağışlayıcı saikan ‫סלייו‬
affedicilik, bağışlayıcılık salhanut ‫סלחנות‬
affedilir, bağışlanabilir, hoş görülebilir, mazur saliah ‫ת‬ ‫סליה‬
görülebilir (sıfat)
affedilmek, bağışlanmak . nimhal, ‫פ‬ )‫נמחל (להמחל‬
leimahel
affedilmek, bağışlanmak nislah, leisalahb )‫נסלח (להסלח‬

7'’?:'.■'T;'

23
affedilmiş, bağışlanmış mahal ‫מחול‬
affetmek, acımak hanan, lahrion ‫פ‬ )‫חנן(לך!נן‬
affetmek, bağışlamak mahal, limhol ‫פ‬ )‫מחל (למחל‬
affetmek, bağışlamak salah, lisloah ‫פ‬ )‫סלח (לסלח‬
affettirmek, bağışlatmak isliah, leasliah ‫פ‬ )‫הסליח (להסליח‬
afgan, afganlı (dişil) afganit ‫נ‬ ‫אפגנית‬
afgan, afganlı (eril) âfgani ‫ז‬ .................. ‫אפגני‬
afganistan (ülke) afganistan ‫אפגניסטן‬
afiyet olsun beteavon ‫בתאבון‬
aforoz, dışlama, sürgün niduy ‫נד־וי‬
afrika (kıta) afrika ‫אפךי?ןה‬
afrika sığırı, antilop, alageyik (hayvan) yahnıur ‫חמור‬:
afyon opyum ‫אויפיום‬
afyon tohumu, haşhaş tohumu pereg ‫פרג‬
afyon, haşhaş, gelincik çiçeği parag ‫פרג‬
agresif, saldırgan (İNGİLİZCEDEN) agresivi ‫אגרסיבי‬
agresifleşmek, hırçınlaşmak, aksileşmek, fevrileş‫״‬ itlaem, leitlaem ‫פ‬ )‫התלהם (להתלהם‬
mek, damarı kabarmak
agresiflik, saldırganlık (İNGİLİZCEDEN) agresiviyut ‫אגרסיביות‬
ağ kurmak, şebeke oluşturmak rişet, leraşet ‫פ‬ )‫רשת (לרשת‬
ağ, dizi, zincirleme olaylar silsilesi (negatif, olumsuz masehet ‫מסכת‬
durumlar için sorun vukuat vs. gibi)
ağ, şebeke, file, ızgara reşet ‫רקזת‬
ağaç ilan ‫אילז‬
ağaç ets ‫?ץ‬
ağaç kavunu (meyve), limona benzer bir turunçgil etrog ‫אתרוג‬
meyvesi
ağaç kesildikten sonra dibinde toprağın üstünde geda ‫גדע‬
kalan kütük kısmı
ağaç kesmek, kökünden sökmek, yok etmek bere, levare ‫פ‬ )‫ברא (לברא‬
ağaç tepesi, en üst, güzide, üst düzey, kalburüstü elit tsameret ‫צמרת‬
kişiler (mecaz) ‫־‬
ağaçkakan (kuş) (hayvan) nakar ‫נקר‬
ağaçlandırma, ormanlaştırma yiur ‫יעור‬
ağaçlık, ormanlık (sıfat) meyoar ' ‫ת‬ ‫מיער‬
ağartma, beyazlaştırma, aklama, açıklık getirme, libun ‫־‬ ‫לפון‬
netlik, yağ ve kirleri yüksek ateşte arıtma
ağı otu, baldıran otu, zehirli bir bitki roş ‫רוש‬
ağıl, inek ağılı, ahır refet

-‫ז‬-■‫;־‬:-: .«‫ההד‬.‫^ד״מיייח‬ ~/;:‫י‬:‫ד '־‬-‫ץ׳י‬2.<:.‫ב;״‬.-25‫ימ‬.5‫ה‬2

24
EHr‫־״‬.

ağıl, küçükbaş hayvan ahırı, evcil hayvan barınağı, dir ‫דיר‬


ahır .... . ‫״‬
ağır yürümek, geride kalmak, arkadan izlemek istareh, ‫פ‬ )‫השתרך (להשתרך‬
leistareh
ağır yürümek, yerinde saymak, ağır aksak basmak dişdeş, ‫פ‬ )‫דקזדש (לדשדש‬
ledaşdeş
ağır, okkalı, sıkıcı (film oyun için örneğin), yavaş (iş kaved ‫ת‬ ‫כבד‬
görme anlamında), hareketsiz (sıfat) ..
ağırdan alma, zaman harcama, sallanma itmaameut ‫התמוהות‬
ağırdan almak, zaman harcamak, sallanmak itmaamea, ‫פ‬ ­ ‫ התמה‬,‫התמהמה‬
itmaama, )‫מה (להתמהמה‬
leitmaamea
ağırlama, barındırma, misafir etme, konaklayacak ihsun ‫אקסון‬
yer sağlama, konaklamta
ağırlamak, barındırmak, misafir etmek, konaklaya- ıhsen, leahsen ‫פ‬ )‫אכסן (לאכסן‬
cak yer sağlamak
ağırlaştırma, ağırlık verme, sıkma, sıkıntı verme, ahbada ‫הכבדה‬
yük olma, zorlaştırma
ağırlaştırmak, ağırlık vermek, sıkmak, sıkıntı ver- ihbid, leahbid ‫פ‬ ‫הכביד (להכביד‬
mek, yük olmak, zorlaştırmak (al) ’ ‫׳‬ )‫?ל‬
ağırlık koved ‫כבד‬
ağırlık, sıklet, terazi, tartı mişkal ‫משקל‬
ağırlık, yavaşlık, uyuşukluk, cansızlık kvedut ‫כבדות‬
ağırlıklı ortalama alma, bir karara varmak için şiklul ‫׳שקלול‬
dengeleri düşünme
ağırlıklı ortalama almak şiklel, leşaklel ‫פ‬ )‫קזקלל (לשקלל‬
ağıt yakmak (matemde) safad, lispod ‫פ‬ )‫ספד (לספד‬
ağıt, feryat, figan, mersiye kina ‫קינה‬
ağıt, ölüye ağlama esped ‫הספר‬
ağız bozma, açık saçık konuşma nibul ‫נבול‬
ağız bozma, müstehcen, ayıp, küfürlü söz söyleme, ııibul pe ‫נבול פה‬
küfürbazlık
ağız, delik pe ‫פה‬
ağızlık (çalgının dudaklar arasına alman kısmı) piya ‫פ;ה‬
ağlama bhiya ‫בכיה‬
ağlama, ağlayış behi ‫בכי‬
ağlama, sızlanma, inleme, mızıldanma yevava
ağlamak ' baha, livkot ‫פ‬ )‫בכה (לבבות‬
ağlamış, mızmız . bahyani ‫בכיני‬
ağrı dağı (nuhün gemisinin konduğuna inanılan ararat ‫אררט‬
T T"
d*ğ) :

25
‫■ך׳‬ ‫יד‬

ağrı kesici, ağrı (!indirici meşakeh ‫משכך כאבים‬


keevim
ağrı, sancı, acı mahov ‫מכאוב‬
ağrı, sancı, acı, sızı keev ‫?אב‬
ağrılı, sancılı, acı çeken, muzdarip (sıfat) kauv ‫ת‬ ‫כאוב‬
ağrımak, acımak, sızlamak, sancımak, canı yanmak, kaav, lihov ‫פ‬ )‫כאב (לכאב‬
gücüne gitmek, ağırına gitmek ‫י‬ ...
ağustos ayı, miladi takvimde 8. ayın adı (İNGİLİZ- ogust ‫אוגוסט‬
CEDEN)
ağustos böceği, cırcır böceği (hayvan) tsartsar ‫צרצר‬
ağzı açık, şaşkın, hayrete düşmüş peur pe ‫פעור פה‬
ağzını açmak, konuşmak, söz etmek patsa, liftsot ‫פ‬ )‫פצה (לפצות‬
ah etmek, figan etmek, inlemek, inildemek ita.nek, leitaııekŞ )‫הוזאנק (להתאנק‬
ahali, halk, fertler, amme, basit halk pşutey aam ‫פשוטי העם‬
ahali, halk, kitle, topluluk, bir toplantıda hazır kaal ‫קהל‬
bulunanlar, dinleyiciler
ahenksiz, uyumsuz, kulak tırmalayıcı ses, detone, tsorem ‫צורם‬
kakafoni
ahenksizlik uyumsuzluk, düzensizlik (İNGİLİZCE- disarmonya ‫דיסהרמוניה‬
DEN)
ahfad, döl, evlatlar, çoluk çocuk, neslinden olan, tseetsa ‫צאצא‬
zürriyet, gelecek kuşak, nesil
ahır, hara urva ‫אךוה‬
ahlak kuralları, ahlakiyat, ahlak, törebilim etika ‫אתיקה‬
ahlak, düstur - . musar--------- ----------------‫מוסר‬-
ahlaki, etik, ahlaka uygun (dişi!)(sıfat) musarit ‫נ‬,‫ת‬ ‫מוסרית‬
ahlaki, etik, ahlaka uygun (eril)(sıfat) musari ‫ז‬,‫ת‬ ‫מוסרי‬
ahlaklılık, erdem, fazilet, düstur sahibi olma musariyut ‫מוסריות‬
ahmak, budala, aptal, geri zekalı (argo ARAPÇA- tembel ‫טמבל‬
DAN)
ahmak, budala, gerizekalı, bön, avanak, ipek böceği golem ‫גילם‬
kozası, krizalit
ahmak, moron, aptal, embesil kesil ‫כסיל‬
ahmaklık, embesillik, geri zekalılık rifyon sehel ‫רפיון שכל‬
ahtapot(hayvan) trnanun ‫תמנון‬
ahududu, ağaç çileği, kara dut (meyve) petel şakor. ‫פטל שתר‬
aidiyet, ait olma, mensubiyet şayahut . ‫שיכות‬
aids, AIDS hastalığı eyds AIDS ‫אודם‬
aile, soy, familya mişpaha ‫משפתה‬
ailevi, aileye ait, ailesel, ailece mişpahti ‫משפחתי‬

.. - ................................ ....... ..... ...... , ____ .......____ __________ _ _ ___ _......


26
’»»‫׳׳‬.■’•»,•'!‫׳*•י‬

ait olmak, mensup olmak iştayeh, ‫פ‬ )‫השתין (להשתיך‬


leiştayeh
ait, mensup şayak ‫ד‬:‫ש‬
ak saçlılık seyva ‫שיבה‬
akabinde, takiben, arkasından, ardından, ...den beikvot ‫ת‬1‫ע?ןב‬3
sonra, izleyen
cınc&ucjLjAlp nkııl , ..... . . . .....•■. . ,!•.u. .. ■■ ,.•_ ..s;.',. •ı,..,g‫ ״‬, . ,. ‫־‬, nl^n/Jûjniv/ı
ükfidpmî viîlf<2pk vı*uı. ‫אהדמידל‬
JrU>yM> ..
.....
akademik sıfat toar akademi ‫תאר אקדמי‬
akademik, bilimsel akademi, ‫ אקדמית‬,‫אקדמי‬
akademit
akademisyen, akademi üyesi, iinversiteli . akademayi ‫אקדמאי‬
akarsu, dere, çay, vadi nahal ‫נחל‬
akasya, akasya ağacı şita ‫שיטה‬
akbaba (hayvan) . peres ‫פרס‬
akbaba, kara akbaba (hayvan) azniya şhora ‫יזניה שחורה‬7
akciğer (iç organ) rea ‫ראה‬
akdeniz, orta deniz ayam atihon ‫הים התיכוץ‬
akıcı trafik tnua zoremet ‫תנועה זורמת‬
akıcı, akıcılık, pürüzsüz, rahat, kesintisiz konuşma, raut, reuta ‫ךהוטה‬, ‫רהוט‬
akıcı dil
akıcı, akışkan, sıvı şekilde (sıfat) nozli ‫ת‬ ‫נוץלי‬
akıcılık, akıcı anlatım, ifade düzgünlüğü, düzgün reitut ‫ךהיטות‬
konuşma
akıl dışı, irrasyonel, mantık dışı (sıfat) iratsyonali ‫ת‬ ‫אירציונלי‬
akıl dişi şen bina ‫שן בינה‬
akıl, bilgelik, hikmet kokma ‫חכמה‬
akıl, zeka, dimağ, zihin sehel ‫שכל‬
akılcı, akıllı uslu, aklıselim sikli ‫שכלי‬
akılda kolay tutulan, çabuk öğrenilir (sıfat) kalit ‫ת‬ ‫קליט‬
akıllanmak, gözü açılmak, anlamaya başlamak, nifkah, ‫פ‬ )‫נפקח (להפקה‬
farkına varmak, ayıkmak leifakeah
akıllı ve zeki olmak, bilgili olmak, münevver olmak, işkil, leaskil ‫פ‬ )‫השכיל (להשכיל‬
öğrenmek
akıllı, zeki (sıfat) haham ‫ת‬
akıllılık yapma, açık gözlülük ithakmut ‫התחכמות‬
akıllılık, zeka, anlayış, anlak, idrak, havsala miskal ‫משכל‬
akılsız, aptal, budala, kafasız, sersem (sıfat) sakal ‫ת‬ ' ‫ם?ל‬
akım ölçer, ampermetre mad zerem ‫מד־זךם‬
akım, cereyan, akış, akış şeması tazrim ‫תזרים‬

■ ; : ' . 27
-------------------------------------- 1... -2 .. ---------.‫ י‬:.
u—‫״—״‬i.■.

akımı harekete geçirici, elektrik akımının geçmesini elektromenia ‫אלקטרומניע‬


sağlayan, elektromotiv
akın etmek, akmak naar, linor ‫פ‬ )‫נהר (לנהר‬
akıntı, akıcılık şetef ‫שטף‬
akıntı, akım, cereyan zerem ‫ךם‬.‫ז‬
akıntı, sızıntı zav ‫זב‬
akıntıya kapılmak, kapılıp gitmek, suda sürüklen- nishaf, leisahefS )‫נםחף(להסחף‬
mek
akıntıya kaptırmak, suyun etkisiyle sürüklemek, sahaf, Hshof ‫פ‬ )‫סחף (לסחף‬
silip süpürmek (sel)
akış, akma, akıntı zrima ‫זיימה‬
akıtma, akım yaratma, piyasaya sürme azratna ‫הזרמה‬
akıtmak, akım yaratmak izrim, leazrim ‫פ‬ )‫הזרים (להזרים‬
akıtmak, boşaltmak (sıvı), suyunu çekmek, drenaj nıkez, lenakez ‫פ‬ )‫נקז (לנקז‬
yapmak
akıtmak, damlatmak izil, leazil ‫פ‬ )‫הזיל (להזיל‬
akis, yansıma, yankılanma idud ‫הךהרד‬
akit, yemin, söz, ant, adak neder ‫נדר‬
akko, israelin kuzey kıyısında şehir ismi ako ‫עבר‬
aklama, beyazlaştırma albana ‫הלבנה‬
aklamak, beyazlatmak, ağartmak, anlamaya çalış- ilbin, lealbin ‫פ‬ )‫הלבין (להלבין‬
mak, soruşturmak
aklanma, temize çıkma, beraat, suçsuzluğu belli izdakut ‫הזדכות‬
olma, zimmeti devretme
aklanmak, temize çıkmak, beraat etmek, zimmetin- izdaka, ‫פ‬ )‫הזדכה (להזדכות‬
dekileri teslim etmek leizdakot
aklanmış tuban ‫ל?ז‬
aklı başmdalık, ayıklık, kendindelik, bilinci yerin- fîyut ‫שפיות‬
delik
aklına geldi ala al daato ‫קלה על דעהו‬
aklıselim, irfan, anlak, izan, havsala, muhakeme, şikul daat ‫שקול דעת‬
düşünüp taşınma, akıllı uslu olma, usavurum,
mantık
akmak nazal, linzol ‫פ‬ )‫נזל (לנזל‬
akmak kalak, likloah ‫פ‬ )‫קלח (לקלח‬
akmak, akın etmek zaram, lizrom ‫פ‬ )‫זרם (לזרם‬
akmak, sıvı akmak, dökülmek nigar, leinager ‫פ‬ )‫נגר (להנגר‬
akmak, sızmak, kaçak yapmak (elektrik) zalag, lizlog ‫ פ‬. )‫זלג (לזלג‬
akne, sivilce akne ‫אקנה‬
akordiyon (müzik aleti) akordyon ‫אקרןדיון‬

28
akrep (hayvan) akrav ‫?קרב‬
akrep burcu mazal akrav ‫״‬. ‫מזל עקרב‬
akrep yılan vs. gibi zehirli hayvan sokmak ikiş, leakiş ‫פ‬ )‫הביע (להביקז‬
akrobasi, akrobatik akrobatika ‫אקרובטיקה‬
aks, dingil, mil seren ‫סרן‬
aksan, şive (İNGİLİZCEDEN) aksent ‫אקסנט‬
aksesuar, marifetli küçük araç, donanım avzar' ‫אכזר‬
aksesuar, tiyatro doranımı, alet, teçhizat, eşya, avizar ‫אביזר‬
demirbaş
aksettirme şikuf ‫שקוף‬
aksi halde, yoksa ilmale hen ‫אלמלא כן‬
aksi, huysuz, geçimsiz, nalet (sıfat) ragzan ‫ת‬ ‫ז‬1‫ח‬
aksiliğe uğramak (argo), lastiği patlamak itpançer, ‫פ‬ ‫התפנציר (להתפ־‬
leitpançer
)‫נצ'י‬
aksitesir, ters tepki tguva şlilit ‫תגובה אלילית‬
aksiyom, kabul edilmiş gerçek, temel kanı anahatyesod ‫הנחת ?סוד‬
akşam, arife, arifesinde erev ‫?רב‬
akşama doğru lifnot erev ‫לפנות ?ךב‬
aktif, faal (İNGİLİZCEDEN) aktivi ‫אקטיבי‬
aktivite, faaliyet (İNGİLİZCEDEN) aktivıyut ‫אקטיביות‬
aktivizm, bir şeylerin değişmesi için yapılan faali- aktivizm ‫אקטיביזם‬
yetler
aktör, erkek oyuncu (İNGİLİZCEDEN) aktör ‫אקטור‬
akupunktur, batırma, delme, saplama dikur ‫דקור‬
akut, aşırı, had, keskin, sivri, şiddetli (İNGİLİZCE- akuti ‫אקוטי‬
DEN)
akü, akümülatör matsber ‫מצבר‬
akvaryum akvarium ‫אקור־יום‬
akvaryum balığı, süs balığı (hayvan) dag zaav ‫דג זהב‬
akzambak, beyaz zambak, lilyum (çiçek) şoşan tsdhor ‫שושן צחור‬
alaca karanlık ben aarbayim ‫בין ה?ךבים‬
alacak tahsil etmek, tahsilat yapmak gava, Ugbot ‫פ‬ )‫גבה (לגבות‬
alacaklı noşe ‫נושה‬
alaka kurmak, ilişkilendirmek, konular arasında tsimed, ‫■ פ‬ )‫צמד (לצמד‬
ilinti kurmak letsamed
alaka, ilgi, kaygı, tasa ihpat ‫אכפת‬
alaka, ilinti, ilişki, bağıntı, herhangi bir şeyde hak zika ‫זקה‬
iddiası '‫־‬
alaka, münasebet, ilgi, atıf, havale etme yihus ‫?חוס‬

.’ ’ -'■•"‫'י‬ .

29
alakadar, ilgili, umursayan, önemseyen ihpatnik ‫אכפתניק‬
alakadarlık, önemseme, umursama, ilgilendirme ihpatiyut ■ — ‫אכפתיות‬
alan kodu, telefon bölge kodu, önek, ismin önüne kidomet ‫קדמת‬
konan unvan
alan, arazi, saha, yüzölçümü şetah ‫שטח‬
alarm, siren, çağırış, çağırma azaka ‫אזעקה‬
alarm, tehlike işareti ? azaka ‫הזעקה‬
alaşım neteh ‫נתי‬
alaşım sagsoget ‫סגסגת‬
alay etmek ligleg, lelagleg ‫פ‬ )‫לגלג (ללגלג ?ל‬
(al)
alay etmek laag, lilog ‫פ‬ )‫לעג (ללעג‬
alay etmek, alaya almak, birisinin veya bir şeyin ilig, lealig ‫פ‬ )‫הלעיג (להלעיג‬
haline gülüp eğlenmek
alay, alay etme liglug ‫לגלוג‬
alay, alay etme laag, leiga ‫לעיגה‬, ‫לעג‬
alaycı (sıfat) laglegan ‫ת‬ !‫לגלג‬
alaycı, müstehzi, insan iyiliğine inanmayan, ahlakı isini ‫ח‬ ‫ציני‬
hor gören (sıfat)
alaycı, şakacı lets ‫לץ‬
alaycılık tsiniyut ‫ציניות‬
albatros, büyük bir deniz kuşu (hayvan) albatros ‫אלבטרוס‬
albatros, büyük bir deniz kuşu (hayvan) yasar ‫יסעור‬
albay aluf-mişne----- --------- ‫אלוף משנה‬
albenisiz, albenisi olmayan, zevksiz, güzelliği olma- natul hen ‫נטול חן‬
yan
albüm albüm ‫אלבום‬
alçak gönüllü olmak, gösterişsiz olmak itstanea, ‫פ‬ ‫ הצטנע‬,‫הצטנע‬
itstana, )‫(להצטנע‬
leitstanea
alçak gönüllü, mütevazı, gösterişsiz mitstanea ‫מצטנע‬
alçak gönüllü, mütevazi, sade, gösterişsiz, kendi tsanua ‫ת‬ ‫צנוע‬
halinde, iffetli, namuslu (sıfat)
alçak gönüllülük, mütevazilik, iffet, namus, ar, tsniyut ‫צניעות‬
sadelik
alçak gönüllülük, tevazu, mütevazilik, gösterişsizlik, anaya ■ ‫?ניה‬
yalınlık
alçak insan, şerefsiz (sıfat) menuval ‫ת‬ ‫מנול‬
alçak kimse, edepsiz, rezil, şerefsiz naval ‫נבל‬
alçak yer, girinti, çukur, oyuk, çöküntü, depresyon şeka ‫שקע‬
alçak, adi, aşağılık, rezil, şerefsiz, kötü, art niyetli nivze ‫נבזה‬
alçak, adi, kötü, art niyetli, ayıp, çirkin, edepsiz, nivzi . ..... ‫ת‬ ... ■.. ...... .. ‫נבזי‬
müstehcen (sıfat)
alçak, düşük, basık, kısa boylu, bodur (sıfat) namuh ‫ת‬ ‫נמוך‬
alçak, namert, yüreksiz, aşağılık, rezil mug lev ‫מוג לב‬
alçakgönüllülük, tevazu, azla yetinme, kanaatkarlık tsena ‫צנע‬
alçaklık, adilik, rezillik ......... nivzut ‫בבזלת‬
alçaklık, sefillik, adilik, alçaklık, çıkarcılık, namus- şiflut ‫שפלות‬
suzluk
alçaltma, ses kısma anmaha ‫הנמכה‬
alçaltmak, ses kısmak inmih, leanmihS )‫הנמיך (להנמיך‬
alçı geves ‫גבס‬
alçılama, alçıya alma, alçıyla sıvama gibus ‫גבוס‬
alçıya almak, alçıyla sıvamak gibes, legabes ‫פ‬ )‫גבס (לגבס‬
aldatmaca, hile, numara, oyun (İNGİLİZCEDEN) trik ‫טריק‬
aldatmak, dolandırmak, alay etmek, aklını çelmek tltcûy tlİOy ‫פ‬ ‫ תעתע‬,‫תעתע‬
letaatea )‫(לתעתע‬
aldatmak, dolandırmak, güveni suistîmal etmek, maal, limol ‫פ‬ )‫מעל (למעל‬
zimmetine geçirmek (para)
aldatmakj dolandırmak, kazıklamak, kandırmak, rima, leramot ‫פ‬ )‫ךמה (לרמות את‬
hak yemek, üçkağıtçılık yapmak (et)
aldatmak, kandırmak, dolandırmak, yolsuzluk ona, leonot ‫פ‬ )‫הונה (להונות‬
yapmak
aldırmama, umursamama, önemsememe, gözardı italmut ‫התעלמות‬
etme, görmezden gelme
aldırmamak, umursamamak, önemsememek, gö- Halem, leitalem ‫פ‬ )‫התעלם (להתעלם‬
zardı etmek, görmezden gelmek
alelacele, tez, çabuk, telaşla, acele, aceleyle, seri, hafuz ‫חפוז‬
süratli, aceleyle yapılan iş
alelade, Sıradan, normal, kutsal olmayan hol ‫חל‬
alem, eğlence, kutlama, cümbüş, içki alemi, işret ilula ‫הלולה‬
meclisi
alemcilik, alem, cümbüş, sefahat, taşkınlık, gürül- itolelut ‫התהוללות‬
tücülük
alenen, uluorta, düpedüz, herkesin gözü önünde befumbi ‫בפמבי‬
aleni, alenen, ayan beyan, umuma açık, herkesçe paresya ‫פרהסןה‬
bilinme, herkesin gözü önünde
alerji (İNGİLİZCEDEN) alergiya ‫אלרגיה‬
alet mahşir ‫מכשיר‬
alet edevat, araç gereç, aksesuar ezer, azarim ‫ עזרים‬,‫עזר‬

.... -‫י‬ . ‫י‬- ‫־‬..... ‫ י•־‬7;‫־‬.• .... ■‫־‬.‫י‬ •:—.■■_•‫־־‬. ■•-‫״■•״‬. •.•c;li.'.‫־‬

31 ' ' -‫י‬ '‫■י‬ . ‫•׳‬.‫־‬ :


alet, araç, araç gereç, alet edevat, enstrüman, aygıt, kli ‫כלי‬
cihaz
alev laav ‫להב‬
alev leava ‫להבה‬
alev alma, yakma, yüksek hararette olma yekida ‫ז?ןידה‬
alev almak, yakmak, yüksek hararette olmak yakad, tiykod ‫פ‬ )‫יקד (ליקר‬
alev, alev alma, yanma, tutuşma beera ‫בערה‬
alevlendirmek, tutuşturmak, heyecanlandırmak, şilevf leşalev ‫פ‬ )‫להב‬#‫להב (ל‬#
heyecan uyandırmak, kızıştırmak, ateşlemek,
coşturmak
alevlenme, parlayıverme, parlama, tutuşma itiakhut ‫התלקחות‬
alevlenmek, alev almak, tutuşmak iştalev, ‫פ‬ ­ ‫השתלהב (להש‬
leiştalev )‫תלהב‬
alevlenmek, tutuşmak, ateş almak, parlamak itlakeah, ‫פ‬ ‫ התלקח‬,‫התלקח‬
itlakah, )‫(להתלקח‬
leitlakeah
aleyhinde, aleyhte, karşı, karşıt, zıt, muhalif, kont- neged ‫נגד‬
ra, an ti
aleyhte, karşıt, muhalif, hasımane, düşmanca, anti anti ‫אנטי‬
(İNGİLİZCEDEN)
alfabe alefbet ‫אלף־־בית‬
algılama yeteneği, algılama yetisi, sezgi, anlayış, koşer avluma ‫ר הבחנה‬#‫כ‬
ayırdetme kabiliyeti
alıcı (mektubun üstüne yazılan mektubun alıcısı) nimaıı W
alıcı cihaz maklet ‫מקלט‬
alıkoyma, engel olma, önleme, gecikme, geciktirme, ikuv ‫עבוב‬
rötar
alıkoymak, geciktirmek ikev, leakev ‫פ‬ )‫עכב (ל?כב‬
alım satım, alış veriş, pazarlık mikah ‫מקח וממכר‬
‫י‬ umimkar
alın metsah ‫מצח‬
alınmak (cisim, obje, madde) nilkah, ‫פ‬ )‫נלקח (להלקח‬
leilakah
alınmış (sıfat) lakuah ‫ח‬ ‫לקוח‬
alıntı, iktibas, bir eserden diğerine aktarma tsitut ‫צטוט‬
alış veriş kniyot ‫קניות‬
alış, alım, elde ediş, edinim mekah ‫מקח‬
alışık (sıfat) ragil ‫ת‬ ‫רגיל‬
alışık, alışkın (sıfat) murgal ‫ת‬ ‫מרגל‬
alışılagelmiş, konvansiyonel, rutin, bilindik, basma- şigrati ‫ח‬ ‫ש^רתי‬
kalıp, beylik (sıfat)

32
alışılmış olduğu gibi, alışılagelmiş olduğu üzere, kanaug ‫בנהרג‬
adete göre, mutat olduğu üzere ‫ל‬.~;. . ■"-,‫ י‬.‫ ■ ■ ■־‬.. . , .... .
alışılmış, alışılagelmiş, mutat (sıfat) naug ‫ת‬ ‫נהרג‬
alışkanlık haline getirmek, adet edinmek, olağan işitin, leaskin ‫פ‬ )‫הסכין (להסכין‬
görmek
alışkanlık, adet noag ‫ניהג‬
alışkanlık, adet, itiyat ergel ...... . ‫הרגל‬
alışmak itragel, ‫פ‬ ‫התךגל (להתרגל‬
leitragel (le) )"‫ל‬
alıştırma yapmak, egzersiz yapmak, talim yapmak tirgel, letargel ‫פ‬ )‫תךגל (לתךגל‬
alıştırma, egzersiz, talim tirgul ‫תךגרל‬
alıştırma, egzersiz, talim, temrin targil ‫תרגיל‬
alıştırmak irgil, leargil ‫פ‬ ‫הרגיל (להרגיל‬
(et le) )-‫ ל‬,‫את‬
ali, yüksek, kuvvetli, kudretli, yüce, haşmetli (sıfat) nisgav ‫ת‬ ‫נשגב‬
alkış mehiyot ‫מחיאות כפים‬
kapayim
alkışlamak maha kapaim, ‫פ‬ ‫מחא כפים (למחא‬
limho kapaim )‫כפים‬
alkol koal ‫כהל‬
alkollü içecek, içki maşke harif ‫משקה חריף‬
Allah aşem ‫השם‬
Allah (ARAPÇADAN) alla ‫אללה‬
Allah bilir elyodea, eloim ‫ אלהיט‬,‫אל יודע‬
yodea ?‫יוד‬
allah korkusu yirat şamayim ‫שמים‬
Allah muhafaza, Allah korusun, Allah göstermesin, has ve halita ‫חס וחלילה‬
Allah, Tanrı el, eloim ‫ אלהים‬,‫אל‬
Allah, Tanrı, efendim, efendimiz adonay ‫ אדני‬,‫אדוני‬
Allaha şükür baruh aşem ‫בדרך השם‬
Allaha şükür, şükürler olsun, hamdolsun şevah lael ‫שבח לאל‬
allahaşkma, allahını seversen, hayatın için, hayatın behayayih ‫נ‬ ‫בחייו‬
üzerine, tanrı aşkına (dişil)
allahaşkma, allahını seversen, hayatın için, hayatın behayeha ‫ז‬ ‫בחייו‬
üzerine, tanrı aşkına (eril)
. allahınızı severseniz, allahaşkınıza, hayatınız için, behayehem ‫בחייכם‬
hayatınız üzerine
allık, yüz kızarması somek ‫סמק‬
almâ, alış lekiha ‫לקיחה‬

33
alma, alış, ele geçirme, edinme, el yıkama netila ‫נטילה‬
almak , ... ■ .. lakah, lakahat ­‫פ‬ )‫לקח (לקחת את‬
(et)
alman (dişil) germaniya ‫ת‬ ‫גרמניה‬
alman (eril) germani ‫ז‬ ‫ןךמני‬
almanca germanit ‫גךמנית‬
almanya (ülke) germanya ‫גרמניה‬
alt tat ~‫תת‬
alt bezi, ped (bebek hasta ve yaşlılarda) hitııl ‫חתול‬
alt tarafını bükmek, altını kıvırmak (metal) irgel, leargel ‫פ‬ )‫ערגל (לעךגל‬
alt yazı (Alimlerdeki) ktuvit ‫כתובית‬
alt, altında, kıç, popo, göt tahat ‫תחת‬
alternatif akım . zerem halufi ‫זרם חלופי‬
alternatif, seçenek (İNGİLİZCEDEN) alternativa ‫אלטרנטיבה‬
alternatif, seçenek, şık halufa ‫חלופה‬
altı (dişil) 6 ŞeŞ ‫נ‬ ‫שש‬
altı (eril) 6 şişa ‫ז‬ ‫ששה‬
altı bezlenmiş, kundağa sarılmış (çocuğa, hastaya, mehutal ‫ח‬ ‫מחתל‬
yaşlıya) (sıfat)
altıgen, altı köşe meşuşe ‫מששה‬
altılı, altı parça, altılı takım şişiya ‫ששיח‬
altın zaav ‫זהב‬
altın renginde, yaldızlı muzav ‫מזהב‬
altına, altında, altından, altta mitahat ‫מתחת‬
altıncı şişi ‫"ששל‬
altıncı his, öngörü huş şişi ‫חוש ששי‬
altmış 60 şişim ‫ששים‬
altuni, altın renginde, yaldızlı (sıfat) zauv ‫ת‬ ‫זהוב‬
altyapı, altyapı sistemi taştit, taştiyot ‫ תשתיות‬,‫תשתית‬
alüminyum alüminyum ‫אלומיניום‬
alüminyum ‫־‬ hamran !‫חמר‬
alüvyon, nehir deltasında bulunan birikmiş verimli les ‫לס‬
toprak
alyuvar(1ar) kaduriyot. ‫כדוריות אדמות‬
adumot .
am (kaba konuşmada), dişilik organı, kadın cinsel kus ‫קום‬
organı .
ama, fakat, lâkin, halbuki aval ‫אבל‬

34
amaçlamak, hedef saptamak, amaç edinmek oid, leoid ‫פ‬ )‫הועיד (להועיד‬
amaçlanmış, yönlendirilmiş, atanmış (sıfat) meyoad ‫ת‬ ‫מיעד‬.
amaçlı, maksatlı bihdey ‫בכדי‬
amade, hazır mezuman ‫מזמו‬
amatör, meraklı hovev ‫חובב‬
amatörce, amatör ruhla, acemice (sıfat) hovevani ‫ת‬ ‫חובבני‬
ambalaj, paket ariza ‫אריזה‬
ambar, tahıl ambarı, silo, çiftlik ambarı, asam ‫אסם‬
ambargo embargo ‫אמבךגו‬
ambargo, aforoz, boykot, müsadere herem ‫חרם‬
amblem, logo, işaret, ticari ad samlil ‫סמליל‬
ambulans, cankurtaran ambulans ‫אמבולנס‬
amca, dayı (eril) dod ‫ז‬ ‫דוד‬
amele, işçi amel ‫עמל‬
ameliyat etmek, analiz etmek ııiteah, nitah, ‫פ‬ ‫ נתח (לנתח‬,‫נתח‬
lenateah (et) )‫את‬
ameliyat olmak, analiz olmak itnateah, ‫פ‬ ‫ התנתח‬,‫הסנתח‬
itnatah, )‫(להתנתח‬
leitnateah
ameliyat, cerrahi müdahele, operasyon, analiz nituah ‫נתוח‬
ameliyathane, ameliyat odası hadar nituah ‫חדר נתוח‬
amen, amin amen ‫אמן‬
amer ika birleşik devletleri artsot aberit şef ‫ארצות הברית של‬
amerika ‫אמריקה‬
amerikalı (dişil) amerikait ‫נ‬ ‫אמריקאית‬
amerikalı (eril) amerikai ‫ז‬ ‫אמריקאי‬
amfibi, karada ve suda hareket edebilen(araç, can- amfibi ‫אמפיבי‬
11), iki yaşamlı, yüzer gezer (İNGİLİZCEDEN)
amfi tiyatro amfiteatron ‫אמפיתאטרון‬
amip (tek hücreli) ameba ‫אמבה‬
amiral, deniz generali (İNGİLİZCEDEN) admiral ‫אדמירל‬
amnezi, unutkanlık hastalığı (hastalık) mahalat ‫מחלת השכחה‬
aşiheha
amonyak amonyak ‫אמרניהן‬
amonyum amonya ‫אמוניה‬
amortisman pehai ‫פחת‬
amortisman, eskime blay ‫בלאי‬
amortisman, yıpranma, eskime bliya ‫בליה‬

. ; ■ . ‫־‬ ‫י‬ 35
amortisör, darbe emici bolem zaazuim ‫בולם זעזועים‬
ampul nura ‫נורה‬
an, lahza, zaman, bir dakika 1, bekle ! rega ‫רגע‬
ana hat, belirleyici ana unsur kav manhe ‫קו מנסה‬
ana yol kviş raşi ‫כביש ריא ?וי‬
anaç, ana gibi imai ‫אמהי‬
anafikir, kıssa, kıssadan hisse, ibret musar eskel ‫מוסר השכל‬
anahtar mafteah ‫מפתח‬
anakonda yılanı, dev piton türü (hayvan) anakonda ‫אנקונדה‬
anal, anüs ile ilgili, anüsten yapılan (İNGİLİZCE- anali ‫אנאלי‬
DEN)
analoji, benzeşim, Örnekseme, kıyas ekeş ‫הל!ש‬
anam, anacım (hitap sözü) mami ‫ממי‬
ananas (meyve) ananas ‫אננס‬
ananın amı (küfür) kus ima, ‫ קוסאמק‬,‫קוס אמא‬
kusemak
anaokulu gan yeladim ‫גץ ילדים‬
anaokulu öğretmeni ganenet ‫גננת‬
anarşi, kargaşa, başıboşluk (İNGİLİZCEDEN) anarhiya ‫אנרכיה‬
anarşist (İNGİLİZCEDEN) anarhist ‫אנרכיסט‬
anarşizm (İNGİLİZCEDEN) anarhizm ‫אנרכיזם‬
anason anis ‫אניס‬
anason kaınnon ‫כמנון‬
anastezi yapma, narkoz verme, duyumsuzlaştırma ilhuş ‫אלהוקז‬
anastezi yapmak, narkoz vermek, duyumsuzlaştır- ilheş, lealheş ‫פ‬ )‫אלהקז (לאלחש‬
mak
anastezi, duyum yitimi, hislerin iptal olması alhuş ‫אלחוש‬
anastezi, uyutma, duyum yitimi,'uyuşturma, narkoz ardama ‫הרדמה‬
anatomi anatomya ‫אנטומיה‬
anavatan, ata toprağı, baba yurdu, yurt erets avot ‫ארץ אבות‬
anayasa huka ‫חקה‬
anayasa, tüzük, nizamname kuka ‫וו?ה‬
anayasal, anayasaya uygun (sıfat) hukati fj ‫חקתי‬
ancak, halbuki, oysa ela ‫אלא‬
andora (ülke) andora ‫אנדורה‬
anemi, kansızlık (hastalık) anemiya ‫אנמיה‬
anestezi, duyu yitimi, uyuşturma anastesiya ‫אנסתסץה‬

36
anestezisyen doktor, anestezi yapan doktor, nar- rofe mardim ‫רופא מרדים‬
kozcu .. -
angola (ülke) angola ‫אנגולה‬
anırmak naar, linor ‫פ‬ )‫נער (לנער‬
anıt, abide andarta ‫אנדרטה‬
anıt, abide, mezar taşı matseva ‫מצבה‬
anız, hasat artığı, sap saman şelef ‫שלף‬
ani parlayan ateş, şule, kıvılcım, patlayıcı ve ışık haziz ‫חזיז‬
veren, maytap, havai fişek
animasyon, canlandırma, çizgi film yapma, çizgi anpaşa ‫הנפשה‬
film
anjin (hastalık) daleketgaron ‫דלקןת גרון‬
anjin (İNGİLİZCEDEN) angina ‫אנגינה‬
anjiyo, kateter, kalp damarlarının tıkanıklık oranı- tsintur ‫צנתור‬
nı anlamak için yapılan işlem
anladığım kadarıyla lemeytav ‫למיטב הבנתי‬
avanati
anlam, mana maşmaut ‫משמעות‬
anlam, mana peşer ‫פשר‬
anlam, mana, çıkarım şahar ‫שחר‬
anlamak evin, leavin ‫פ‬ ,‫הבין (להבין את‬
(et be le) )-‫ ל‬.-‫ב‬
anlamlı, manidar, kayda değer, hatırı sayılır (dişi- maşmautit ‫נ‬,‫ת‬ ‫מעזמעותית‬
!)(sıfat)
anlamlı, manidar, kayda değer, hatırı sayılır (eri- maşmauti ‫ז‬,‫ת‬ ‫משמעותי‬
1) (sıfat)
anlamsızca bakmak baa, livot ‫פ‬ )‫בהה (לבהות‬
anlaşma yapmak, ittifak kurmak karat brit, ‫פ‬ ‫פרת ברית (לכרת‬
lihrot brit )‫ברית‬
anlaşma, akit, sözleşme, kontrat, mukavele eskem ‫הסכם‬
anlaşma, pakt amana ‫אמנה‬
anlaşma, pakt, ittifak brit ‫?רית‬
anlaşmazlık, sürtüşme, uyuşmazlık, ihtilaf, müna- silısuh ‫סכסוך‬
kaşa, bozuşma
anlatmak, bahsetmek, saç kesmek siper, lesaper ‫פ‬ ,‫ספר (לספר את‬
(et le al) )‫ על‬-‫ל‬
anlayış, anlama, kavrama, zeka tvuna ‫הבונה‬
anlayış, kavrama, idrak avana ‫הבנה‬
anlayış, zeka, akıl, irfan, bilgelik bina ‫בינה‬
anne, ana, valide em ima ‫אמא‬, ‫אם‬

37
anofel, sıtmayı yapan sivrisinek türü anofeles ‫אנופלס‬
anonim şirket, tüzel kişi c taagid ‫תאגיד‬
anot, artı kutup, elektrik pozitif kutup anoda ‫אנודה‬
anrma, eşek anırması neira ‫נעירה‬
ansızın, ani, birden, aniden, beklenmedik (sıfat) pttomi ‫ת‬ ‫פתאומי‬
ansiklopedi entsiklopedya ‫אגציקלופתה‬
antartika (kıta) aııtarktika ‫אנטארקטיקה‬
anten antena ‫אנטנה‬
antibiyotik antibiyotika ‫אנטיביוטיקה‬
antika, tarihi eser yada yer atikot ‫עתיקות‬
antikor, kana dışardan karışan yabancı cisimlere nogdan ‫נוגדן‬
karşı koyan madde
antilop, afrika öküzü, bufalo (hayvan) reem ‫ראם‬
antipati (İNGİLİZCEDEN) antipatia ‫אנטיפודה‬
antipersonel (mermi, mayın vb. için) neged adam, )‫נגד אךם (נ״א‬
nun”alef
antisemit, yahudi düşmanı antişemi ‫אנטישמי‬
antisemitizm, yahudi düşmanlığı antişemiut ‫אנטישמיות‬
antisemitlik antişemitiyut ‫אנטישמיטיות‬
antiseptik (İNGİLİZCEDEN) antisepü ‫אנטיספטי‬
antiseptik, yara temizleyici madde mehate ‫מחטא‬
antitez, karşı tez, karşı sav antiteza ‫אנטיתזה‬
antreman yapmak, idman yapmak, egzersiz yapmak imel, leamel ‫פ‬ __ )‫עמל (לעמל‬
antrenör meamen !‫מאם‬
antrepo, ambar, ardiye, tahıl ambarı, gıda deposu, mezave ‫מזוה‬
depo, küçük yer
antrikot, et antrekot ‫אנטרקוט‬
aort, ana atardamar ' aorta ‫אאורטה‬
aort, ana atardamar avi aorakim ‫אבי העורקים‬
apandisit (iç organ) toseftan ‫תוספתן‬
apandisit, eklenti sefah ‫ספח‬
apastik, beyinsel arıza sebebiyle istemsiz kasılımlı spasti ‫ספסטי‬
(İNGİLİZCEDEN)
apolet kotefet, kotfot ‫ כותפות‬,‫כותפת‬
apolet ktefa ‫כתפה‬
apse, iltahap, cerahat, irin mursa ‫מךסה‬
aptal yerine koymak, dalga geçmek, alay etmek şita, leşatot ‫פ‬ )‫שטה (לשטות‬
aptal, ahmak, keriz, kafasız, salak evil ‫אויל‬

38
aptal, bön, avanak, ahmak, budala, akılsız, kuş tipeş ‫ת‬ ‫טפש‬
beyinli (sıfat) . ■ .
aptal, bön, avanak, ahmak, şapşal idiot ‫איךיוט‬
aptalca, ahmakça, kerizce, kafasızca, salakça (sıfat) evili ‫ת‬ ‫אוילי‬
aptalca, akılsızca, budalaca, saçma (sıfat) tipşi ‫ת‬ ‫טפשי‬
aptallaşmak, aptala dönmek nitpaş, leitapeş ‫פ‬ )‫נטפש (להטפש‬
aptallık, ahmaklık, kerizlik, sersemlik evilut ‫אוילות‬
aptallık, ahmaklık, kerizlik, sersemlik ivelet ‫אולת‬
aptallık, akılsızlık, budalalık, ahmaklık, saçmalık tipşut ‫טפשרת‬
aptallık, sersemlik timtum ‫טמטום‬
ar, haya, hicap, ayıp erva
ara parça, makine parçası, flanş ogen ‫אגן‬
ara sıra, arada bir, arada sırada midey paam ‫מדי פעם‬
ara vermek, bırakmak, durdurmak, paydos etmek ifsik, leafsik ‫פ‬ ‫הפסיק (להפסיק‬
(et) )‫את‬
ara, aralık, iki şey arası mesafe revah ‫דוח‬
ara, aralık, mola, teneffüs, antrakt, perde arası afsaka ‫הפסקה‬
(film, tiyatro), fasıla, paydos
ara, fasıla, durma afuga ‫הפוגה‬
ara, fasıla, mola, durma, an, inkita, kısa zaman eref ‫ךף‬.‫ה‬
araba arka camı şimşa ahorit ‫שמשה אחורית‬
araba kullanma, sürüş neiga ‫נהיגה‬
araba kullanmak, davranmak naag, linog ‫פ‬ )‫נהג (לנהג‬
araba ön camı şimşa kidmit ‫שמשה קךמית‬
arabacı eglon ‫ע^לון‬
arabuluculuk, araya girme, komisyonculuk, tellal- tivuh ‫תווך‬
lık, simsarlık, aracılık
araç kiti (cep telefonunun araca monte edildiği alet) diburit ‫דבורית‬
araç, vesait rehev ‫רכב‬
aralamak paar, lipor ‫פ‬ )‫פער (לפער‬
aralanmak, yer açılmak, iyice geniş açılmak nifsak, ‫פ‬ )‫נפשק (להפשק‬
leipasek
aralık ayı, miladi takvimde 12. ayın adı (İNGİLİZ- detsember ‫דצמבר‬
CEDEN)
aralık, açıklık, boşluk, delik, gedik petdh ‫פתח‬
aralıklı, ara ara, ara sıra, bazen, arada sırada lifrakim ‫לפרקים‬
aralıksız, durmaksızın, arasız, fasılasız ■ bli eref ‫רף‬.‫בלי ה‬
arama yapmak, araştırmak, incelemek pişpeş, ‫פ‬ )‫פשפש (לפשפש‬
lepaşpeş

39
arama, yoklama, araştırma, bulmaya çalışma hipus ‫חפרש‬
aramak ■ ■ hipes} lehapes ‫פ‬ )‫חפש (לחפש את‬
(et)
aramızda, ikimizin arasında, laf aramızda beynenu ‫בינינו‬
aramice, aramca, aram lisanında aramit ‫ארמית‬
aranan, tebdili kıyafette, maske ya da değişik giysi- mehupas ‫ת‬ ‫מחפש‬
‫ \ ■י‬:
1er giymiş (sıfat)
aranıyor, talep ediliyor druşirn ‫דרושים‬
arap (eril) aravi, arvi ‫ז‬ ‫ערבי‬
arap (İsmail oğlu) kedar ‫קדר‬
arapça aravit ‫ערבית‬
arasında, arada, aralarında, araya ben ‫בין‬
araştırıcı, araştırmacı, soruşturmacı, sorguya hoker ‫חוקר‬
çeken, kovuşturma«, dedektif
araştırma mehkar ‫מחקר‬
araştırma, inceleme, mütala, teftiş seker ‫סקר‬
araştırma, tahkikat tahkir ‫תחקיר‬
araştırmak, açıklamak, seçmek barar, livror ‫פ‬ )‫ברר (לברר‬
araştırmak, teftiş etmek, aramak şiher, leşaher ‫פ‬ )‫שחר (לשחר‬
araya girivermek, kendini sokuşturmak iştahel, ‫פ‬ ‫השתחל‬
leiştahel )‫(להשתחל‬
arazi ölçüsü birimi yaklaşık dört dönümlük gibi akr ‫אקר‬
ardıç otu arar ‫ערער‬
ardında kalan, gerıde kalan (ölenin ardından) şair ‫שאיר‬
ardında, öteki tarafına, ötesinde, ..den ötede, ..den meeverle.... ­ ‫מעבר ל‬
fazla, ..nin dışında, ilerisinde
arena, ring, meydan, alan, mücadele alanı, savaş zira ‫זירה‬
alanı, mahal, olay mahalli
argo aga ‫?גה‬
argo (İngilizce) sleng ‫סלנג‬
arı kovanı, kovan kaveret ‫כורת‬
arı yetiştiren, arıcılık yapan, kovancı kavran ‫כויז‬
arı, bal ansı (hayvan) dvora ‫דבורה‬
arındırmak, rafine etmek, metal eritmek tsaraf, litsrof ‫פ‬ )‫צרף (לצרף‬
arınma havuzu, dinsel tören havuzu(Yahudiler mikve ‫מקוה‬
için), ananevi banyo
arınma, temizlenme itaarut ‫הטהרות‬
arınma, temizlenme, durulma, berraklaşma izdakhut ‫הזדככות‬

40
arınmak, arıtılmak, berraklaşmak izdakeh, ‫פ‬ )‫הזדכך (להזדכך‬
leizdakeh
arıtılmış, saflaştırılmış, arındırılmış, tasfiye edilmiş metuar ‫מטהר‬
arıtım, arıtma, arındırma, temizleme, saflaştırma, tiur ‫טהור‬
tasfiye
arıtma, damıtma, arıtım, damıtım, rafine etme zikuk ‫זקוק‬
arıtma, temizleme, tasfiye, berraklaştırma zikuh . .. . ‫זכרך‬
arıtmak, arındırmak, temizlemek, berraklaştırmak zikeh, lezakeh ‫פ‬ )‫זכך (לזכך‬
arıtmak, damıtmak, rafine etmek zikek, lezakek ‫פ‬ )‫זקק (לזקק‬
arıza, aksilik, aksaklık, engel, mani, takıntı takala ‫תקלה‬
arıza, bozukluk kilkul ‫קלקול‬
arjantin (ülke) argentina ‫ארגנטינה‬
arjantinli (dişil) argentina.it ‫נ‬ ‫ארגנטינאית‬
arjantînli (eril) argentinai ‫ז‬ ‫ארגנטינאי‬
arka koltuk moşav ahori ‫מושב אחורי‬
arka plan, fon reka ‫רקע‬.
arka, geri, ard ahor ‫אחור‬
arkada, arkasında, ardında, gerisinde meahorey ‫מאחורי‬
arkadaki, arkası ahori ‫אחורי‬
arkadan izlemek, peşinden gitmek, arkada kalmak nisrah, ‫פ‬ )‫נשרך (להשרך‬
leisareh
arkadaş canlısı, sosyal, hoş sohbet, samimi, sıcak- havruti ‫ת‬ ‫חברותי‬
kanlı (sıfat)
arkadaş, aza, üye haver ‫חבר‬
arkadaş, yoldaş rea ‫דע‬
arkadaşlar (hitap tarzı) hevraya ‫חבריא‬
arkadaşlık etmek, dost olmak, arkadaş canlısı itroea, itroaa, ‫פ‬ ‫ התרועע‬,‫התרועע‬
olmak leitroea )‫(להתרועע‬
arkadaşlık, azalık haverut ‫דוברות‬
arkalık, sırt dayanağı mişan gav ‫משען גב‬
arkasından konuşmak, dedikodu yapmak, şarkı rinen, teranen ‫פ‬ )‫ךנן (לרנן‬
söylemek
armağan etmek, vermek, bağışlamak, hediye etmek, eenik, leaanik ‫פ‬ )‫העניק (להעניק‬
bahşetmek, ihsan etmek
armağan, hediye Ş«J‫׳‬ ‫שי‬
armoni, ahenk, uyum (İNGİLİZCEDEN) armoııya ‫הךמוניה‬
armut (meyve) agas ‫אגס‬
arnavut (dişil), arnavutça albanit ‫נ‬ ‫אלבנית‬
arnavut (eril) albani ‫ז‬ ‫אלבני‬

41
arnavutluk (ülke) albanya ‫אלבניה‬
aroma, güzel koku, ıtır - ■- aroma - ‫ארומה‬
aromatik, güzel kokulu, ıtırlı aromati ‫ארומטי‬
arpa (bitki), arpacık (göz hastalığı) seora ‫?*עורה‬
arsa, parsel helka
arsenik arşen ‫אךסץ‬
arsenik ...... zamih ..... ‫זרניך‬
arsız, küstah, yüzsüz, saygısız, terbiyesiz az metsah ‫עז מצה‬
arsız, yüzsüz, sırnaşık, saygısız, küstah, haddini hutspanit ‫נ‬,‫ת‬ ‫הצפנית‬
bilmez, terbiyesiz (dişil) (sıfat)
arsız, yüzsüz, sırnaşık, saygısız, küstah, haddini hutspan ‫ז‬,‫ת‬ ‫הצפן‬
bilmez, terbiyesiz (eril) (sıfat)
arsızca, yüzsüzce, küstahça (sıfat) hutspani ‫ת‬ ‫חצפני‬
arsızlık, küstahlık, yüzsüzlük, saygısızlık, terbiye- azat metsah ‫עזרת מצח‬
sizlik
arşın (eski bir ölçü birimi), bîr kol boyu ama ‫אמה‬
arşiv arhiyon ‫אךכיון‬
arşiv ganzah ‫גנזך‬
artakalmak iştayer, ‫פ‬ )‫הקזתיר (להעזהיר‬
leiştayer
arterioskleros, damar tıkanması, damar tıkanıklığı tareşet orkirn ‫טרשת עורקים‬
(hastalık)
artezyen kuyusu beer artezit ‫באר ארטזית‬
artı plus ‫פלוס‬
artık, artakalan, kalıntı, kalan, kalıt(miras),'bakiye, şeerit ‫שארית‬
küsurat, yemek artığı
artık, fazlalık, kalan, gerisi, kusurat, bakiye yeter ‫יתר‬
artık, henüz, bile (geldi bile, gitti bile gibi) kvar ‫כבר‬
artış, zam, arttırma, arttırım ‘ aalaa ‫העלאה‬
artistik jimnastik . itamlut ‫התעמלות‬
omanutit ‫אמנותית‬
arz, sağlama, tedarik etsa ‫הצע‬
arzu duymak, arzu etmek, istemek itava, leitavot ‫פ‬ )‫התארה (להתאמת‬
arzu duyulmak, istenilmek nehşak, .‫פ‬ )‫נחעזק (להחשק‬
leihaşek
arzu edilen, istenen (sıfat) haşuk ‫ת‬ ‫ח׳עזרק‬
arzu, ihtiras, heves, şehvet tşuka ‫תשרקןה‬
arzu, rağbet, şevk, istek haşıka ‫זיקה‬2?‫ת‬
arzu, şevk, istek ava ‫ארה‬

42
arzulamak, çok arzu etmek, yanıp tutuşmak kama, lihmoa ‫פ‬ )‫במה (לכמה‬
arzulamak, şehvet duymak, imrenmek‫׳‬, gıpta etmek, hamad, ■‫׳‬. ‫פ ״‬.. : . . )‫חמר (לחמר‬
göz dikmek, tamah etmek lahmod
arzulanmak, göz dikilmek, arzu edilmek nehınad, ‫פ‬ )‫נחמד (להחמד‬
leihamed
arzulu, çok istekli, hırslı Ş°ef ‫שואף‬
as, iskambilde birli ... . as ‫אס‬
asa, değnek, orkestra şefinin değneği şarvit ‫שויביט‬
asabi, sinirli (sıfat) meutsban ‫ת‬ ‫מ^צבז‬
asabi, sinirli (sıfat) atsbani ‫ת‬ ‫עצבני‬
asabiyet, sinirlilik atsbanut ‫עצבנות‬
asalak, parazit tapıl ‫טפיל‬
asansör maalit ‫מעלית‬
asayiş, halkın güvenliği, kamu güvenliği, umumun şlom atsibur ‫שלום הצבור‬
selameti
asayiş, kurallar ve düzen hok vaseder ‫חק וסדר‬
asfalt yol, kara yolu kviş ‫בביש‬
asgari düzey, minimal, en düşük düzey (İNGİLİZ- minimali ‫מינימלי‬
CEDEN)
asgari ücret shar minimum ‫שכר מינימום‬
asgari, en az, minimum (İNGİLİZCEDEN) minimum ‫מינימום‬
asgariye indirme, minimize etme, miktar azaltma, mizur ‫מזעור‬
boyut küçültme
asgariye indirmek, minimize etmek, minikleştirmek, mizer, lemazer ‫פ‬ )‫מןער (למןער‬
boyutlarını küçültmek, daha küçük hale getirmek
asık yüzlü, somurtkan, ekşi suratlı, suratsız partsuf hamuts ‫פרצוף חמוץ‬
asıl numune, ilk örnek, orijinal model veya numune avtipus ‫אבטיפוס‬
asıl, doğru, hakiki, gerçek, esas amiti ‫אמתי‬
asıl, esas, mahiyet, öz, en önemli nokta ikar ‫ע?ןר‬
asılı, bağlı, tabi (sıfat) taluy ‫ת‬ ‫תלוי‬
asılmak nitla, leitalot ‫פ‬ ‫לה (להתלות‬1‫נן‬
(be) T )‫?־־‬

asılsız, safsatalı, boş (dişil) (sıfat) mufrehet ‫ב‬,‫ת‬ ‫מפרכת‬


asılsız, safsatalı, boş (eril) (sıfat) mufrah ‫ז‬,‫ת‬ ‫מפרך‬
asi, isyancı mardan ‫מייז‬
asi, isyankar, inatçı, dik başlı, serkeş . sorer ‫סורר‬
asi, itaatsiz, söz dinlemez, kafa tutan (sıfat) mamre ‫ת‬ ‫ממרה‬
asil ruhlu, yüce ruhlu, adil, erdemli, faziletli, dürüst yafe nefeş ‫יפה נפש‬
asil, asilzade atsil ‫אציל‬

43
asilik etmek, başkaldırmak, söz dinlememek, dik- sarar, lisror ‫פ‬ )‫סרר (לסרר‬
başlılık etmek .....
asilik, başkaldırma, inatçılık, dik başlılık mardanut ‫מרדנות‬
asillik, asalet atsilut ‫אצילות‬
asilzadeler, aristokratlar, aristokrasi, asalet erkanı atsula ‫אצלה‬
asimilasyon asimilaîsya ‫אסימילציה‬
asimilasyon, Özümleme, sindirim atmaa ‫הטמעה‬
asimile etmek, karıştırmak, melezlemek bolel, levolel ‫פ‬ )‫בולל (לבו־לל‬
asimile etmek, özümlemek, sindirtmek, sistem itmia, leatmia ‫פ‬ )‫הטמיע (להטמיע‬
içinde eritmek
asimile olmak, karışmak, kaynaşmak itbolel, leitbolel ‫פ‬ ‫התבולל‬
)‫(להתבולל‬
asimile olmak, özümlenmek, sindirilmek, sistem nitma, leitama ‫פ‬ )‫נטמע (להטמע‬
içinde erimek
asistan, yardımcı (İNGİLİZCEDEN) asistent ‫אסיסטנט‬
asit humtsa ‫חמצה‬
asker (dişil) hayelet ‫נ‬ ‫חילת‬
asker olma, askerlik yapma, silah altına alınma ithaylut ‫התהילות‬
asker olmak, askerlik yapmak, silah altına alınmak ithayel, ‫פ‬ )‫התחיל (להתחיל‬
leithayel
asker, er (eril) hayal ‫ז‬ ‫חיל‬
askerden arındırmak, silahsızlandırmak perez, lefarez ‫פ‬ )‫פרז (לפרז‬
askere alınma, seferber olma, bir amaç için el ele itgaysut ‫התגיסות‬
verme
askere alınmak, seferber olmak itgayes, ‫פ‬ ‫התגים (להתגיס‬
leitgayes (be) )-‫ל‬
askere alınmış, seferber mehuyal ‫מתיל‬
askere alınmış, silah altında (sıfat) meguyas ‫ת‬ ‫מגיס‬
askere alma, asker toplama, silah altına alma hiyul ‫חיול‬
askere alma, asker toplama, temin, tedarik ‫׳‬ giyus ‫גיוס‬
askere almak, seferber etmek, tedarik etmek giyes, legayes ‫פ‬ )‫גיס (לגיס‬
askere almak, silah altına almak hiyel, lehayel ‫פ‬ )‫חיל (לחיל‬
askeri darbe puts ‫פוטעז‬
askeri görev mesima tsvait ‫צבאית‬
askeri inzibat, askeri polis miştara tsvait ‫מעזטרה צבאית‬
askeri istihbarat dairesi aman, agaf ‫אגף מוךיעין‬, ‫אמ״ן‬
modiin
askeri muhabere heyl keşer ‫חיל קשר‬
askeri öğrenci, harp okulu öğrencisi tsoer ‫צוער‬

44
askeri, askerlikle ilgili (sıfat) tsvai ‫ת‬ ‫צבאי‬
askı, elbise askısı kolav ‫קולב‬
askı, yaylanma, süspansiyon, amortisör başı mitle ‫מחלה‬
askıntı olmak, yakasına yapışmak, asalaklık etmek, nitpal, leitafel ‫פ‬ )‫נטפל (להטפל‬
parazitlik etmek
asla, hiçbir suretle, hiç, katiyen meodo ‫מעודו‬
asla, hiçbir zaman meolam ‫מעולם‬
asla, hiçbirzaman bihlal ‫בכלל‬
aslan (hayvan) ari ‫ארי‬
aslan (hayvan) arye ‫אריה‬
aslan (hayvan) kefir ‫כפיר‬
aslan (hayvan) layiş ‫ליש‬
aslan (hayvan) şdhal ‫שחל‬
aslan burcu mazal arye ‫מזל אריה‬
aslan, dişi aslan (hayvan) lavta ‫נ‬ ‫לביאה‬
aslan, erkek aslan (hayvan) lavi ‫ז‬ ‫לביא‬
aslanlar kapısı, yeruşalayimin bir kapısı şaar aarayot ‫שער האריות‬
aslında, bilhassa, özellikle baikar ‫בעקר‬
aslında, esasen, bilfiil, fiilen, hakikatte, edimli lemaase ‫למעשה‬
olarak
aslında, gerçekte, esasında beetsem ‫בעצם‬
asma, asış tliya ‫תליה‬
asma, bağ, üzüm kütüğü gefen ‫גפו‬
asmak tala, litlot (et ‫פ‬ ,‫תלה (לתלות את‬
al) )‫על‬
assolist zameret raşit ‫זמרת ראשית‬
assolist, diva, primadonna diva ‫ריוה‬
assolist, diva, primadonna primadona ‫פרימדונה‬
ast, rütbece düşük olan (sıfat) kafif ‫ת‬ ‫כפיף‬
astar bitna ‫בטנה‬
asteğmen segen mişne ‫סגן משנה‬
astım (hastalık) astma ‫אסטמה‬
astigmat (göz bozukluğu) astigmatı ‫אסטיגמטי‬
astrolog, müneccim, yıldız falcısı (İNGİLİZCE- astrolog ‫אסטרולוג‬
DEN)
astronom tohen ‫תכן‬
astronomi, gök Jtjilim astroııomiya ‫אסטרונומיה‬
astronot tayas halal ‫טיס חלל‬

45
asya (kıta) asya ‫אפיה‬
asyalı asyati ‫אפיתי‬
aşağı yukarı, takriben, tahminen, yaklaşık, dolay- beereh ‫לף‬.3?‫כ‬
larında
aşağı yukarı, takribi, yaklaşık sedergodel ‫סדר <ךל‬
aşağı, alt mata ‫מטה‬
aşağıdaki gibi kedilalan ; ‫פךלהלן‬
aşağıdaki gibi kedilkaman ‫כדלקמן‬
aşağıdaki gibi kilaalan ‫כלהלן‬
aşağılama, küçük düşürme aşpala ‫השפלה‬
aşağılama, küçümseme, hor görme bizuy ‫בזוי‬
aşağılamak, küçük düşürmek, alçaltmak, küçült- işpilf leaşpil ‫פ‬ )‫השפיל (להשפיל‬
mek, rezil etmek
aşağılayıcı, aşağılayan, hor gören, küçük gören, maşpil ‫ת‬ ‫משפיל‬
küçültücü (sıfat)
aşağılayıcı, hor gören, küçümseyen, hakir gören, mezalzel ‫מזלזל‬
küçük gören
aşağılık, adi, rezil, alçak, hor (sıfat) mevuze ‫ת‬ ‫מבזה‬
aşağılık, rezil, alçak, adi, bayağı nikle -‫נקל‬
aşağıya, aşağı, aşağıda, altta lemata ‫למטה‬
aşağlık, rezil, hakir, rüsva, kepaze bazuy ‫בזוי‬
aşama, evre, safha, etap, devre, kademe, merhale, şlav, şalav ‫ ?פזלב‬,‫שלב‬
mertebe
aşamalı, kademeli, derece derece, azar azar adragati ‫הדרגתי‬
aşçı tabak ‫טבח‬
aşçılık, yemek pişirme işi, mutfak işleri tabahut ‫טבחות‬
aşık olma, abayı yakma, sevdalanma itaavııt ‫התאהבות‬
aşık olmak, sevdalanmak, abayı yakmaK itaev, leitaev ‫פ‬ )‫התאהב (להתאהב‬
aşık, sevdalı, tutkun, vurgun, gönlünü kaptırmış meoav ‫ת‬ ‫מאהב‬
(sıfat)
aşık, sevgili, yar (dişil) meaevet ‫נ‬ ‫מאהבת‬
aşık, sevgili, yar (eril) meaev ‫ז‬ ‫מאהב‬
aşılamak, bağışıklık kazandırmak, kuvvetlendirmek hısen, lehasen ‫פ‬ )‫חפן (להסן‬
aşılanmak, bağışıklık kazanmak ithasen, .‫פ‬ )‫התחסן (להתחסן‬
leithasen
aşındırma, korozyon korozya ‫קררודה‬
aşındırmak şakak, lışhok ‫ פ‬. )‫שחק (לשחק‬
aşınma, yenme, yıpranma, erozyon ikul ‫אכול‬
aşınma, yıpranma şhika ‫שחיקה‬

46
aşınmak nişhak, ‫פ‬ )‫ב?זחק (לחשחק‬
leişahek ‫׳‬. ‫־‬.• !■-‫'ז‬ i.
‫"־‬. ‫י‬

aşınmak, yenmek, yıpranmak, yanıp yok olmak ikel, leakel ‫פ‬ )‫אכל (לאבל‬
aşınmak, yıpranmak, zedelenmek, iyice eskimek itrapet, ‫פ‬ )‫התרפט (להתרפט‬
lettrapet
aşınmış, yıpranmış (sıfat) şahuk ‫ת‬ ‫שחוק‬
aşırı arzu, tutku, şehvet şkika ‫שקיקה‬
aşırı içmek, haddinden fazla içmek sava, lisbo ‫פ‬ )‫סבא (לסבא‬
aşırı iştah, doymazhk, doymama hastalığı, oburluk bulimya ‫בולמיה‬
hastalığı
aşırı titiz, çok dikkatli, kılı kırk yaran, müşkülp.e- dakdekan ‫דקדקן‬
sent
aşırı titiz, ince eleyip sık dokuyan, aşırı itinalı (ge~ meadrin ?‫מהדר‬
netlikle dini konularda aramice)
aşırı, ekstrem, en uç, sağ yada sol açık (futbolda) kitsoni ‫ח‬ ‫קיצוני‬
(sıfat)
aşırılık, aşırı uçta olma kitsoniyut ‫קיצוניות‬
aşırıya kaçmak, aşırılık yapmak iktsin, leaktsin ‫פ‬ )‫הקצין (להקצין‬
aşikar, bariz, dikkat çeken, göze çarpan, belirgin, bolet ‫בולט‬
çıkıntı
aşikar, sarih, açık seçik, yorumlanmış, anlamlı meforaş ‫ת‬ ‫מפרש‬
(sıfat)
aşinalık, alışıklık, beceriklilik, eli yatkınlık bekiyut ‫בקיאות‬
aşinalık, yön duygusu, yönelme itmatsut ‫התמצאות‬
aşk hikayesi, aşk serüveni, aşk macerası peraşai aavim ‫פרשת אהבים‬
aşk tanrısı (eski romada) kupidon ‫קופידון‬
aşk tanrısı (mitoloji) eros ‫ארוס‬
aşk, sevgi, sevda aava ‫אהבה‬
aşka gelme, coşkunluk, moral yüksekliği, kıvanç, itromemut ‫התרוממות רוח‬
sevinç ruah
aşmak, aşırıya kaçmak, ölçüyü kaçırmak, haddini harag, lahrog ‫פ‬ )‫חרג (לחריג‬
aşmak, çizmeyi aşmak
at kuyruğu (saç modeli) zanav sus )‫זנב סוס (תסרקת‬
(tisroket)
at kuyruğu saç şekli kuku ‫קוקו‬
at sineği (hayvan) zvuv asus ‫זבוב הסוס‬
at, beygir, aygır (eril) (hayvan) sus T ‫סוס‬
ataç, mandal, terminal (elektrik) meadek ‫מהדק‬
atak, saldırgan, ofansif (futbolda)(sıfat) etkefi ‫ת‬ ‫החקפי‬
atalar, cet avot ‫אבות‬

■ ■ ... <
47
atanma, tayin, göreve getirilme itmanut ‫התמנות‬
atanmış, tayin edilmiş, görevli, sorumlu, üst (görev metnune ‫ת‬ ..... ■ ‫■ממנה‬
bakımından) (sıfat)
atasözü, deyim, vecize, özlü söz, darbımesel pitgam ‫גם‬1‫פך‬
atçılık, binicilik paraşüt ‫פרקזות‬
atelye, atölye sadııa ‫סדנה‬
atelye, atölye, imalathane bet melaha ‫בית מלאכה‬
ateş eş ‫אש‬
ateş böceği (hayvan) gahlilit ‫גחלילית‬
ateş edilmiş yaruy ‫ירוי‬
ateş etmek, ateş açmak, silahla taramak yara, liyrot )‫ (לירות‬yrr
ateş püskürerek, çok kızgınlıkla, sinirinden küpü- beşetsef ketsef ‫בשצף קן צף‬
rerek
ateş püskiirmek, çok kızgın olmak, burnundan itraem, S )‫התרעם (להתרעם‬
solumak, gürlemek leitraem
ateşçi, kazancı, ocakçı masik ‫מסיק‬
ateşe dayanıklı, yanmaz haşin eş ‫חסין אעז‬
ateşe koymak şafar, lişpot ‫פ‬ )‫שפת (לשפת‬
ateşkes, mütareke afsakat eş ‫הפסקת אש‬
ateşkes, mütareke şvitatneşek ‫שביתת נשק‬
ateşleme, heyecan uyandırma, yakma alata ‫הלהטה‬
ateşleme, yakma, çakma, tutuşturma, kundaklama atsata ‫הצתה‬
ateşlemek, ateşe vermek, tutuşturmak, çakmak itsit, leatsit ‫פ‬ )‫הצית (להצית‬
(kibrit vs.), kundaklamak,-yangın çıkartmak,-ateş--------------------------
yakmak
ateşlemek, heyecan uyandırmak, yakmak ilit, lealit ‫פ‬ )‫הלהיט (להלהיט‬
ateşlenmiş, tutuşturulmuş mutsat ‫מצת‬
ateşleyici, starter(floresan lambada), buji (araba) matsat ‫מצת‬
ateşli silah neşek ham ‫נשק חם‬
ateşli, hararetli, hummalı, coşkun, telaşlı (sıfat) kadahtani ‫ת‬ ‫קדחתני‬
ateşli, şehvetli, azgın, azmış, abazan harman ‫חךמן‬
ateşte kızartılmış, nar gibi ‫־‬kızarmış (sıfat) tsaluy ‫ת‬ ‫צלוי‬
atfetmek, isnat etmek, mal etmek, yakıştırmak şiyeh, leşayeh ‫פ‬ )‫שיך (לשיך‬
atık, kalıntı, posa, çöp, çöplük, süprüntü, mıcır, psolet ‫פסילת‬
mucur, moloz, cüruf
atılmak, fırlatılmak nizrak, leizarek ‫פ‬ )‫נזיק (להזרק‬
atılmış, fırlatılmış yuda ‫ידה‬
atılmış, fırlatılmış, empoze edilen, tarhedilmiş (ver- mutat ‫ת‬ ‫מטל‬
gi), vergi koyulmuş (sıfat)
atılmış, fırlatılmış, terkedilmiş, kenara atılmış zaruk ‫ת‬ ‫זרוק‬
(sıfat)
atış, atma aşlaha ‫השלחה‬
atıştırmak (argo) nişneş, ‫פ‬ )‫נשנש (לנעזנקו‬
lenaşneş
atik, süratli, çevik, eli çabuk (sıfat) zariz ‫ת‬ ‫זייז‬
atlama, sıçrama dilug ‫דלוג‬
atlamak, atlayıp geçmek, üstünden geçmek pasak, lipsoah ‫פ‬ )‫פסח (לפסח‬
atlamak, fırlamak, hamle yapmak, depara kalkmak, zinek, lezanek ‫פ‬ )‫זנק (לזנק‬
ok gibi fırlamak
atlamak, sıçramak, sekmek dileg, ledaleg ‫פ‬ )‫דלג (לדלג‬
atlan tik okyanusu, atlas okyanusu aokyanos ‫האוקעום‬
aatlanti ‫האטלנטי‬
atlatmak, fırlatmak, hamle yaptırmak İznik, leaznik ‫פ‬ )‫הזניק (להזניק‬
atlayış, atlama, sıçrayış kfitsa ‫קפיצה‬
atlet, koşucu, haf, ulak, satraçta fil rats ‫ח‬
atlı karınca (lunaparktaki) sharhara, ‫ סחרחרת‬,‫סחרחרה‬
sharheret
atlı savaş arabası, atlı yarış arabası (eski tarihlerde) merkava ‫מךבבה‬
atlı süvari, sipahi, satrançta at paraş ‫פלש‬
atlıkarınca (lunaparktaki) karusela ‫קרוסלה‬
atma, iğne, enjeksyon, zerketme zrika ‫זריקה‬
atmak, fırlatmak zarak, lizrok ‫פ‬ )‫זרק (לזר־ק‬
atmosfer, hava katmanı atmosfera ‫אטמוספירה‬
atmosfer, hava katmanı halal avir ‫הלל אויר‬
atmosfer, ortam, ambiyans avira ‫איירה‬
atom atom ‫אטום‬
atom reaktörü, nükleer reaktör kur garini ‫פור גרעיני‬
atomik, atomsal, atomla ilgili atomi ‫אטומי‬
atrofı, körelme, dumur atrofya ‫אטרופץה‬
av tsayid ‫ציד‬
av, İbrani takviminin 11. ayı av ‫אב‬
av, kaşer olmayan teref ‫טלף‬
avans mifraa ‫מפתיה‬
avans, kaparo, peşinat, pey mikdama ‫מקדמה‬
avans, pey, depozit, ön ödeme dmey kadima ‫דמי קרימה‬
avantaj, üstünlük yitron ‫יתרון‬
avantaj, üstüniük, yukarı, yukarısı, yukarda maala ‫מקלה‬

49
avarelik, yerinde duramama, ortalıkta amaçsızca nad ‫נד‬
sürtme ; . '.‫ד‬.- V.. . ‫י‬

avcı tsayad ‫ציד‬


avize nivreşet ‫נברשת‬
avlamak, avlanmak, ava çıkmak tsad, latsud ‫פ‬ )‫צד (לצוד‬
avlanılmak (birisi tarafından avlanılmak), yakalan- nitsod, leitsud ‫פ‬ )‫נצוד (להצור‬
mak, enselenmek
avlu, iç bahçe hatser ‫חצר‬
avokado (meyve), perse ağacının meyvesi avokado ‫אבוקדו‬
avrupa (kıta) eropa ‫אירופה‬
avuç dolusu hofen ‫חפן‬
avuç dolusu, bir avuç, tutam az miktarda komets ‫קמץ‬
avukat oreh din ‫עולו דיז‬
avukat, dava vekili praklit ‫פרקליט‬
avukat, savunma avukatı, suçluyu müdafa eden sanegor ‫סנגור‬
avunmak, teselli olmak itnahem, ‫פ‬ )‫נהם‬1‫התנחם (להך‬
■ leitnahem
avustralya (ülke) (kıta) ostralya ‫אוסטרליה‬
avusturya (ülke) ostria ‫אוסטו־יה‬
avutmak, teselli etmek, taziyede bulunmak, kedere nihem. ‫פ‬ )‫נחם (לנחם‬
ortak olmak lenahem
ay hodeş ‫חלש‬
ay yareah ‫ילח‬
ay______________________ _______ levana----------------------------------- ‫לבנה‬ T T :

ay çöreği saaron ‫סהרון‬


ay tutulması likuy ayareah ‫לקוי הילח‬
ay tutulması, güneş tutulması, ışık tutulması likuy meorot ‫לקוי מאורות‬
aya, el ayası, avuç içi , kafayad ‫כף היד‬
ayağının altına almak, tekmelemek, ezmek, çiğne- biteş, levateş ‫פ‬ )‫בטש (לבטש‬
mek
ayağının altına almak, tekmelemek, ezmek, çiğne- bataş, livtoş ‫פ‬ )‫בטש (לבטש‬
mek
ayak izleri ikvut ‫עקבות‬
ayak yapmak, kıvırmak, üç kağıda getirmek, tihmen, ‫פ‬. )‫תחמן (לתחמן‬
manipüle etmek, entrika çevirmek, oyuna getirmek, letahmen
komplo kurmak, işletmek, tongaya düşürmek *
ayak, bacak regel ’ ‫לגל‬
ayakkabı bağı bağlamak . sarah, lisroh ‫פ‬ )‫שרך (לשריך‬
ayakkabı bağı bağlanmış, potinbağı bağlı (sıfat) saruh ‫ח‬ ‫שרוך‬

50
ayakkabı bağı, potinbağı, bağcık, kordon ‫־‬ sroh ‫עזרוך‬
ayakkabı boyacısı, lostracı metsahtseah• ; ,‫נעליפג‬. ‫מצדוצה‬
naalayim
ayakkabı giydirme anaala ‫הנ^לה‬
ayakkabı giydirmek inil, leanil ‫פ‬ )‫הנעיל (להגעיל‬
ayakkabı, papuç, iskarpin naal ‫’ ’י‬ ‫נעל‬
ayaklandırma, isyan çıkarma amrada _ ‫המרדה‬
ayaklandırmak, isyan çıkarmak imrid, leamrid ‫פ‬ )‫המריד (להכןך־יר‬
ayaklandırmak, isyan çıkarmak, ortalığı karıştır- komem, ‫פ‬ )‫קומם (לקומם‬
mak lekomem
ayaklanma , ‫י‬ itkomemut ‫הסקונןמרת‬
ayaklanma, isyan merida ‫מרידה‬
ayaklanmak, baş kaldırmak(isyan), ayağa kalkmak, itkomem, ‫פ‬ ­ ‫החקומם (להת‬
karşı çıkmak leitkomem )‫קומם‬
ayaklanmak, isyan etmek . itınared, ‫פ‬ )‫התמרד (להתמרד‬
leitmared
ayaklanmak, isyan etmek marad, limrod ‫פ‬ )‫מרד (לכ׳רד‬
ayakları iki yana açma pisuk raglayim ‫פסוק רגלים‬
ayaklık, ayak dayayacak yer adonı ‫הדום‬
ayakta kalmak neemad, ‫פ‬ )‫נעמד (להעמד‬
leiamed
ayaktakımı, aşağı tabaka asafsuf ‫אספסוף‬
ayar visut ‫וסות‬
ayarlama, ayar etme kivnun ‫כןנון‬
ayarlamak, ayar etmek, ayar yapmak kivnen, ‫פ‬ )‫כתן (לכונן‬
lekavnen
ayarlamak, ince ayar yapmak, çapını ölçmek kiyel, lekayel ‫פ‬ )‫פיל (לכיל‬
ayarlamak, uyarlamak, düzenlemek, uyumlu hale viset, levaset ‫פ‬ )‫וסת (לוסת‬
getirmek
ayarlanma itvastut ‫הךנוסתות‬
ayarlanmak, ince ayar edilmek, çapı ölçülmek itkayel, ‫פ‬ )‫התכול (להתכיל‬
leitkayel
ayarlanmak, uyarlanmak, düzenlenmek, uyumlu itvaset, ‫פ‬ )‫התוסת (להתוסת‬
hale gelmek leitvaset
ayarlanmış, ayar edilmiş (sıfat) mehuvnan ‫ת‬ ‫«כינן‬
ayarlı, ayarlanmış, ayar edilmiş (sıfat) mevusat ‫ת‬ ‫קי?ת‬
ayartılmak, ayartılmaya meyilli olmak, baştan- itpata, leitpatot ‫פ‬ ­ ‫הךנפתה (להתפ‬
çıkartılmak, şeytana uymak )‫תות‬
ayartmak, baştan çıkarmak, kandırmak, günaha pıta, lefatot ‫פ‬ )‫פתה (לפתות‬
sokmak, şeytana uydurmak

. -‫־‬ ' ' 51


ayaz, don, kırağı fc/or ‫כפור‬
aydın, münevver, bilgili (sıfat) naor ‫ת‬ .... ‫נאור‬
aydın, şaşaalı, frapan zoer ‫זוהר‬
aydınlanmış, ışıl ışıl, ışıkları yanmakta olan (sıfat) muar ‫ת‬ ‫מואר‬
aydınlatan, aydınlatıcı meir ‫מאיר‬
aydınlatılmış, izahlı, açıklanmış (sıfat) mevoar ‫ת‬ ‫מבאי‬
aydınlatma, ışık, aydınlık maor ‫י‬ ‫־מאור‬
aydınlatma, ışıklandırma, tenvirat teura ‫תאורה‬
aydınlatmak, ışıklandırmak eir, leair ‫פ‬ )‫האיר (להאיר‬
ayı(hayvan) dov ‫דב‬
ayık, aklı başında (sıfat) pikeah ‫ת‬ ‫פכח‬
ayık, aklı başında, kendinde, bilinçli (sıfat) Şafuy ‫ת‬ ‫שפוי‬
ayık, ayılmış, ölçülü, dengeli, kendinde, kendine mefukah ‫ת‬ ‫מפכח‬
hakim, realist, gerçekçi (sıfat) .
ayıklamak, arama yapmak, karıştırmak, arayıp pila, lepalot ‫פ‬ )‫פלה (לפלות‬
bulmak
ayılma, kendine gelme, sarhoşluktan çıkma itstalelut ‫הצטללות‬
ayılmak, kendine gelmek, enayilikten çıkıp gözünüiipakeah, ‫פ‬ ‫ התפכח‬,‫התפכח‬
açmak, ayıkmak itpakah, )‫(להתפכח‬
leiipakeah
ayılmak, sarhoşluğun etkisinden çıkmak itstalel, ‫פ‬ )‫הצטלל (להצטלל‬
leitstalel
ayılmak, toparlanmak, kendine gelmek, canlanmak, itoşeş, leitoşeş ‫פ‬ ­ ‫התאושש (להת‬
iyileşmek, düzelmek, kuvvetlenmek, güçlenmek )‫אושש‬
ayıltmak, kendine getirmek, cesaret vermek, kuv- oşeş, leoşeş ‫פ‬ )‫אושש (לאושש‬
vetlendirmek, güçlendirmek
ayıp olmak, mahçup olmak, utanç duymak, rötar itboşeş, ‫פ‬ ‫התבושש (להת־‬
yapmak, ertelenmek leitboşeş )‫בושש‬
ayıp, utanç ‫־‬ kelima ‫כלמה‬
ayıp, utanç, utanma buşa ‫בושה‬
ayırdetme, teşhis, hastalık teşhisi, tanı, algılama, avhana ‫הבחנה‬
idrak
ayırıcı nitelik, karakteristik, kendine özgü, nevi şah-■ ofyan 1:‫אפ‬
sına münhasır, tipik
ayırımcılık, ayırım, kayırma, farklı muamele, fark aflaya ‫ אפליה‬,‫הפלץה‬
gözetme, kayırmacılık, taraf tutma
ayırma afrada ‫הפךרה‬
ayırmak, ayrı kılmak itgader, ‫פ‬ ■ )‫התגדר (להתגדר‬
leitgader
ayırmak, ayrı koymak, birbirlerinden ayırmak, ifrid, leafrid ‫פ‬ )‫ה?ךיד (להפריד‬
ayrıştırmak

52
ayırmak, bir kenara koymak, tahsis etmek, hasret- iktsa, leaktsot ‫פ‬ )‫הקצה (להקצות‬
mek . ,
ayırmak, bölmek hatsats, ‫פ‬ )‫חצץ (לחצץ‬
lahtsots
ayırt etme, diğerlerinden ayırma, fark gözetme avdala ‫הבדלה‬
ayırt etmek, diğerlerinden ayırmak, fark gözetmek ivdilf leavdil ‫פ‬ )‫הבדיל (להבדיל‬
aykırı, karşıt noged ‫נוגד‬
aykırı, terbiyeye aykırı, ayıp, abes megune ‫מגנה‬
aylak, avare, boş gezen • batları ‫בטלן‬
aylak, aymaz, sağda solda amaçsız dolanan, avare, şote , ‫שוטה‬
serseri, aptal, budala
aylak, boşta gezen, haylaz şotetan ‫שוטטן‬
aylaklık etme, tembellik etme, boş oturma itbatlut ‫בטלרת‬1‫הך‬
aylaklık, boşta gezme, avarelik, haylazlık, serserilik şotetut ‫שוטטות‬
aylık hodşi ‫חךשי‬
aylık dergi yarhon ‫יךחרן‬
ayna mara ‫מראה‬
ayna rei ‫ראי‬
aynak kuşu, bir tür balıkçıl (hayvan) maglan ‫«?לו‬
aynen yukarıda belirtildiği gibi (kenizkar leeyl kenizkar leeyl, ‫ בנ״ל‬,‫כנזכר לעיל‬
kısaltması^kanal) kanal
aynı şey oto davar ‫אותו דבר‬
aynı şey aynu ah ‫הינו הך‬
aynı, aynısı oto ‫אותו‬
aynı, eşdeğer, denk, benzer zee ‫זהה‬
ayraç (dosya aralarına konan) hotsets ‫חוצץ‬
ayran, yayık ayranı huvtsa ‫וובצה‬
ayrı, ayrıca lehud ‫לחוד‬
ayrı, ayrılmış, birbirinden ayrı ve uzak (sıfat) nifrad ‫ת‬ ‫נפרד‬
ayrı, farklı, soyut, ayrık bdid ‫בדיד‬
ayrı, münferit olarak, birbirinden ayrı, müstakil benifrad ‫בנפרד‬
ayrıca, ek olarak, buna ilaveten, bunun yanısıra nosaf leze ‫נוסף לזה‬
ayrıcalık, imtiyaz (İNGİLİZCEDEN) privilegya ‫פריבילגיה‬
ayrıcalık, imtiyaz, hak, ruhsat, herhangi bir yeri zikayon ‫זכיין‬
işletme hakla
ayrıcalıklı, Özel, yegane ’ biladi ‫בל?די‬
ayrılık, ayrılma, veda ipardut ‫הפךדות‬
ayrılık, ayrılma, veda preda, prida ‫ פרידה‬,‫פרדה‬

53
ayrılıkçı, ayrılık yanlısı, hizipçi, bölücü, muhalif, palgani !‫ך‬ ‫פלגני‬
karşıt görüşlü (sıfat)
ayrılıkçı, ayrılık yanlısı, hizipçi, bölücü, muhalif, palgan ‫פלגן‬
karşıt görüşlü kimse
ayrılıkçılık, ayrılık yanlısı olma, hizipçilik, bölücü- palganut ‫פלגנות‬
lük, muhaliflik
ayrılıp düşmek, kopup düşmek, ...den düşmek, naşar, linşor ‫פ‬ )‫נשר (לנשר‬
dökülmek (saç, tüy, yaprak)
ayrılmak, bölünmek itpatsel, ‫פ‬ )‫התפצל (להתפצל‬
leitpatsel
ayrılmak, bölünmek ııehtsats, ‫פ‬ )‫נחצץ (להחצץ‬
leihatsets
ayrılmak, veda etmek nifrad, ‫פ‬ )‫נפרד (להפרד‬
leipared
ayrılmış, veda etmiş (sıfat) parud D ‫פרוד‬
ayrıntı, detay, tafsilat, malûmat, kalem, madde, prat, pratim ‫ פרטים‬.‫פרט‬
teferruat, detay
ayrıntı, detay, teferruat, detaylı anlatım, tafsilat perut ‫פרוט‬
verme, döküm, hesap dökümü, ekstre
ayrıntılar, detaylar, en ince teferruat dakuyot ‫רקיות‬
ayrıntılı anlatmak, tafsilat vermek golel, legolel ‫פ‬ )‫גולל (לגולל‬
ayrıntılı olarak araştırılmak, iyice incelenmek niskar, leisakerŞ )‫נסקר (להפקר‬
ayrıntılı, detaylı, etraflı, geniş kapsamlı, geniş içe- makif ‫מ?ןיף‬
rikli, çevreleyen, kuşatan
ayrıştırmak, parçalara ayırmak şisea, şisa, ‫פ‬ ‫ שסע‬,‫עזסע‬
leşasea ------ )‫(לשסע‬
ayva (meyve) habuş ‫חבועז‬
az meat ‫מעט‬
az çok, eksik veya fazla, ortalama olarak pahot 0 yoter ‫פחות או יותר‬
az pişmiş , na ‫נא‬
az, biraz, bir parça, küçük bir kısım (sıfat) ktsat ‫ת‬ ‫קצת‬
azalma, az olma itmaatut ‫התמעטות‬
azalmak ■ itmaet, leitmaet ‫פ‬ )‫התמעט (להתמעט‬
azalmak, eksilmek, beter olmak nigra, leigarea ‫פ‬ )‫נגרע (להגיע‬
azaltılmış, düşürülmüş, indirimli (sıfat) mufhat f) ‫מעחת‬
azaltma, eksiltme amata ‫המעטה‬
azaltma, kısma, eksiltme afhata ‫הפחתה‬
azaltma, kötü etme gria ‫גריעה‬
azaltmak, beter etmek, kötü etmek gara, ligroa ‫פ‬ )‫גרע (לגרע‬
azaltmak, değer kaybettirmek, devalüe etmek piket, lefahet ‫פ‬ )‫פחת (לפחת‬

54
■ < ’■-':Vı•.'.,

azaltmak, değerini düşürmek, küçümsemek‫׳‬, hafife imit, leamit ‫פ‬ )‫המעיט (להקליט‬
..•tik almak
azaltmak, kısmak ifhit, leafhit ‫הפחית (להפחית) ׳ יפי‬
azamet, kibir, kibirlilik, küstahlık itnasut ‫התנשאות‬
azami hız meirut ‫מהירות מקסימלית‬
maksimalit
azami, en çok, en yüksek düzeyde (sıfat) merabi ‫ת‬ ‫רבי‬1‫כ‬
azami, en çok, maksimum (İNGİLİZCEDEN) maksimum ‫מקסימום‬
azami, en yüksek düzeyde (İNGİLİZCEDEN) maksimali ‫ת‬ ‫מקסימלי‬
(sıfat)
azap, eziyet, eza, ızdırap, çile, kahır, elem, acı, bela, yisurim ‫יסוךים‬
keder
azap, ızdırap, keder, dert, çile, cefa, acı sevel ‫סבל‬
azar, azarlama, kınama, paylama geira ‫עיךה‬3<
azar, azarlama, paylama, zılgıt, ihtar, tekdir nezifa ‫נזיפה‬
azar, azarlama, tekdir, paylama, sitem geara ‫גערה‬
azarlamak, paylamak, fırça atmak nazaf, linzof ‫פ‬ )‫נזף (ל?זף‬
azarlamak, tekdir etmek, paylamak, kusur bulmak, gaar, ligor ‫פ‬ )‫גער (לגער‬
sitem etmek
azarlanmak,, fırça yemek nizaf, leiııazef ‫פ‬ )‫נזף (להנזף‬
azarlanmak, tekdir edilmek, fırça yemek nigar, leigaer ‫פ‬ )‫□נער (להגער‬
azarlanmış, tekdir edilmiş, paylanmış, kusur bu- gaur ‫געור‬
lunmuş .
azerbeycan (ülke) azerbayjan ‫אזויפיגץ‬
azgınlaşmak, çıldırmak, kudurmak, huzuru bozmak olel, leolel ‫פ‬ )‫הולל (להולל‬
azı dişi şen tohenet ‫שן טוחנת‬
azınlık, ekalliyet miut ‫מעוט‬
azıtmak, dağıtmak, taşkınlık yapmak itolel, leitolel ‫פ‬ ‫התחולל‬
)‫(להתהולל‬
azim, sebat, gayret, çaba, çalışkanlık, devamlılık şkida ‫שקידה‬
azimlilik, gayretli çalışma, itina ve titizlikle çalışma, şakdaııut ‫שקדנות‬
çalışkanlık, gayretlilik
azletme, yol verme, görevden alma, el çektirme, adaba ‫הדחה‬
eleme (spor maçla eleme)
azmak, kudurmak, kendini dağıtmak, taşkınlık iştolel, leiştolel ‫פ‬ ­ ‫השתולל (להש‬
yapmak )‫תולל‬
azman, dev, canavar, ucube . mifletset ‫מפלצת‬
azmetmek, sebat etmek şakad, lişkod ‫פ‬ )‫שקד (לשקד‬
azmettirmek, dil dökmek, ikna etmeye çalışmak, şidelj leşadel ‫פ‬ )‫שדל (לשדל‬
aklını çelmek, kışkırtmak

55
azot, nitrojen hankan !‫הנלו‬
azrail, Ölüm meleği matah amavet ‫מלאך המות‬
s■

B, sayısal değeri 2, (İbrani alfabesinde 2.ci harf) bet ‫ב‬


baba aba ‫אבא‬
baba, ata, peder ........... av ‫אב‬
baca aruba
bacağı veya kolu kesik kişi, kötürüm, sakat, tek gidem ‫ת‬ ‫גדם‬
bacaklı, çolak, kolsuz (sıfat)
bacaklarını açma, bacaklarını aralama pisıık ‫פשוקן‬
badana, kireç sid ‫סיד‬
badanacı sayad ‫סיד‬
badanalamak siyed, lesayed S )‫סיד (לסיד‬
badanalı, badanalanmış (sıfat) mesuyad ‫ת‬ ‫מסיד‬
badem (meyve) şaked
badem ağacı şkediya ‫שקדיה‬
bademcikler şkedim ‫שקדים‬
bagaj kabini (arabanın otobüsün veya uçağın) ta mitan ‫תא מט^ן‬
bagaj, kargo, yük (elektrik) mitan ‫מטעץ‬
bagaj, yük kvuda ‫כבדת‬
baget, francola, fransız ekmeği baget ‫בגט‬
bağ bozumu batsir ‫בציר‬
bağ, bağlılık, irtibat kişur ‫קשור‬
bağ, kiriş, lif, tendon (vücudun eklem yerlerini retsua ‫רצו^ה‬
bağlayan lifler)
bağbozumu, mahsul btsira ‫בצירה‬
bağcı, üzüm yetiştiren karem ‫פורם‬
bağdaş kurmak, kollarını kavuşturmak sikel, lesakel ‫פ‬ )‫שפל (לשפל‬
bağımlı hale getirmek, müptela etmek, alıştırmak miker, lemaker ‫פ‬ )‫מפר (למכר‬
bağımlı olmak, müptela olmak, alışmak itmaker, ‫פ‬ ‫התמכר (להתמכר‬
leitmaker (le) )-‫ל‬
bağımlı, tiryaki, müptela (içki, sigara, uyuşturucu, mahur ‫ת‬ ‫מכור‬
kumar) (sıfat)
bağımlılık, alışkanlık, tutkunluk, tiryakilik, müp- itmakrut ‫התמכרות‬
telalık ,
bağımlılık, tabi olma (birine yada bir maddeye) tlut ■ ‫תלות‬
bağımsız, müstakil, özerk, otonom, egemen (sıfat) riboni ‫ת‬ ‫רברני‬
bağımsızlık, Özerklik, otonomi, egemenlik ribonut ‫ךבונות‬

57
■|
bağıntı, alakadarlık, izafiyet, görecelik, rölativizm yahasut ‫יחסות‬
bağırış,.bağırma, çığjık ; 7 . tseaka ....... ‫צעקה‬
•‫ )*•־‬s

3
bağırma, bağırış, çığlık, feryat, yaygara, haykırış zaaka ‫זעקה‬
bağırmak tsaak, litsok
(al le)
S ,‫צעק (לצעק ?ל‬ 1
‫ן‬
)"‫ל‬ ■d

bağırmak, birine çok kızıp bağırmak, ateş püskür- irim, learim S )‫הרעים (להךעים‬ .‫«־■■׳‬1

inek, gürlemek, sesini yükseltmek . .


bağırmak, haykırmak zaak, lizok 5 )‫זעק (לזע־ק‬ s
bağırsak (iç organ) mei ‫מעי‬
bağış, burs, prim, ikramiye maanak ‫מענק‬
bağışık, aşılı, bağışık kimse, etkilenmeyen (sıfat) mehusan ‫ת‬ ‫«ו׳?ז‬ 1
bağışıklık kazanma, aşılanma ithasnut ‫התחסנות‬
bağışıklık, dayanıklılık, dirençlilik hasinut ‫חסינות‬
bağışıklık, hastalığa karşı direnç, dokunulmazlık hisayon ‫חסיון‬
bağışıklık, muafiyet, aşı hisun ‫חסון‬
‘■‫מ‬
bağışlamak, teberru etmek, katkı sağlamak (para, taram, litrom D ,‫תרם (לתרם את‬ ‫צי‬
\‫־‬3

kan) (etle) )-‫ל‬


bağışlanmak, katkıda bulunmak, kendini bir işe nitram, s )‫נתרם (להתרם‬
adamak leitarem
bağışlatmak, finanse etmek, katkı sağlamak İtrim, leatrim ‫פ‬ ‫התרים (להתרים‬
(et) )‫את‬
bağlaç, bağlantı edatı, takı (dilbilgisinde) milat hibur ‫מלת חכור‬ ,*1

bağlam, genel durum, kontekst ekşer ‫הק?צר‬


bağlam, genel durum, kontekst (İNGİLİZCEDEN) kontekst ‫קונטקסט‬
bağlama kşira ‫קשיךה‬ ■‫ץ‬

bağlama, el ve ayakları sımsıkı bağlama akida, akeda ‫ עקדה‬,‫עקידה‬


bağlama, sıkma, darlaştırma idûk ‫הדוק‬
bağlamak (konuyu bağlamak, yayma yada birine kişer, lekaşer ‫פ‬ )‫קשר (לקשר‬
bağlamak)
bağlamak, sımsıkı bağlamak(ellerini ayaklarını) akad, laakod ‫פ‬ ‫עקד (לעקה‬
bağlamak, tutturmak kaşar, likşor ‫פ‬ ,‫קשר (לקשר את‬
(etle im) )-3 ,‫על‬
bağlanma, irtibat, bağlantı itkaşrut ‫התקשרות‬
bağlanma, sıkılaşma, yakınlaşma, kenetlenme itadkut ‫התהדקות‬
bağlanmak kelepçelenmek nihpat, ‫פ‬ )‫נכפת (להכפת‬
leikapet
bağlanmak, bağlantı kurulmak . nikşar, leikaşer ‫פ‬ )‫נקשר (להקשר‬
bağlanmak, kelepçelenmek, eller ayaklar bağlan- nihpa, leikapot ‫פ‬ )‫נכפה (להפפות‬
mak

58
bağlanmak, sıkriaşmak, yakınlaşmak, kenetlenmek itadek, leitadek S )‫התהדק (להתהדק‬
bağlanmak, sımsıkı bağlarimâk(ellerini ayaklarını) neekad, S )‫נעקד (לה?קד‬
leiaked
bağlantı kuran, irtibat kuran, bağlayıcı mekaşer ‫תקשר‬
bağlantı, ilişki, irtibat, eğilim, yakınlık âka ‫ז?ןה‬
bağlantı, irtibat, bağ, düğüm, rabıta, ilişki, ilgi, keşer ‫קשר‬
alaka, münasebet, ilinti
bağlayıcı, bağlantı parçası, konektör mahbar ‫מס?ר‬
bağlayıcı, tutucu kovel ‫כובל‬
bağlı, bağlanmış, alakalı, bağlaşık, konu ile ilgili kaşar ‫ת‬ ‫קשור‬
(sıfat) .
bağlı, bağlanmış, kenetlenmiş, sıkıştırılmış, sıkılmış meudak n ‫מהרק‬
(vida gibi), sağlam (sıfat)
bağlı, sıkı, yapışık, gergin aduk ‫הריק‬
bağlılık, sadakat, düşkünlük itmasrut ‫התמסרות‬
bağlılık, yapışkanlık dvekut ‫דבקות‬
bağnaz, tutucu, yobaz, gerici (İNGİLİZCEDEN)(- puritani ‫ת‬ ‫פוריטני‬
sıfat)
bağnazlık, tutuculuk, yobazlık, gericilik, katı puritaniyut ‫פוריטניות‬
kuralcılık
bahama adaları (ülke) iyey bahama ‫איי בהאמה‬
bahane etmek, gerekçe göstermek, kanıtlamaya nimek, D )‫נמק (לנמק‬
çalışmak lenamek
bahane uydurmak, mazeret göstermek terets, letarets ‫פ‬ )?‫תרץ (לתר‬
bahane, kulp (mecazi), özür, mazeret toana ‫תואנה‬
bahane, kulp, sahte Özür, kaçamak sözde gerekçe teruts ‫תרוץ‬
bahane, özür, kaçamak, sözde sebep, mazeret, vesile amatla ‫אמתלה‬
baharat tavlin ‫תבלין‬
baharat katmak, baharatlamak, tat katmak tivlen, letavlen ‫פ‬ )‫וגבלץ (לתבלן‬
baharat koymak, tat katmak tibel, letabel ‫פ‬ )‫תבל (לתבל את‬
(et)
baharat, tat katicı otlar isvey tıbul ‫עשבי הבול‬
baharatlı, baharat katılmış, baharlı (sıfat) metubal ‫ת‬ ‫מתבל‬
bahçe gan ‫גן‬
bahçe, küçük bahçe gina ‫גבה‬
bahçıvan ganan ‫גנן‬
bahçıvanlık yapmak ‘ ginen, leganen ‫פ‬ )‫גבן (לגבן‬
bahçıvanlık, bahçe işleri ginun ‫גבון‬
bahis, bahse gitme, iddia, kumar imar ‫המור‬

59
bahreyn (ülke) bahreyn ‫בחרין‬
bahse girmek, kumar oynamak, iddiaya girmek, imer, leamer S " )‫הסר (להמר‬
tahminde bulunmak
bahşetme, ihsan etme, armağan etme, verme, hediye aanaka ‫הזננקה‬
etme
bahşiş tip ‫טיפ‬
bahşiş, rüşvet bakşiş ... ‫כקףפזי?ט‬
bakan, vekil sar ‫שר‬
bakanlık misrad ‫משיי‬
bakıcı (hasta, çocuk veya yaşlı bakıcısı vs.), bakım metapelet J ‫מטפלת‬
yapan, terapist, tedavi eden (dişil)
bakıcı (hasta, çocuk veya yaşlı bakıcısı vs.), bakım metapel r ‫מטפל‬
yapan, terapist, tedavi eden (eril)
bakım gören, tedavi gören, ilgilenilen, bakım yapıl- metupal ‫ת‬ ‫מטפל‬
mış, bakılmış (sıfat)
bakım onarım subayı, lojistik destek subayı katsin tahzuka ‫קצין תחזוקה‬
bakım yapmak, bakıma almak tihzek, letahzek s )‫תחזק (לתחזק‬
bakım, idame, muhafaza tahazuka ‫תחזוקה‬
bakım, itina, büyütme, yetiştirme tipuah ‫טפרח‬
bakım, onarım, nafaka, geçindirme, koruma, el ahzaka ‫אחזקה‬
koyma
bakım, tedavi, muamele tipul ‫טפול‬
bakımlı, derli toplu, şık, temiz, büyütülmüş, yetiş- metupah ‫מטפח‬
tiritmiş
hakir — ------------------ ‫ל דו מזח‬

bakış açısı, görüş açısı nekudatreut ‫נקרת ךאות‬


bakış, bakış açısı, görüş, veçhe, cihet ebet ‫הבט‬
bakış, bakma, görünüş mabat ‫מבט‬
bakış, görüş, bakış açısı . aşkafa ‫השקפה‬
bakir (eril) batul ‫ז‬ ‫בתול‬
bakire, el değmemiş, saf, temiz, masum, namuslu betuli ‫בתולי‬
bakire, kız (dişil) betula ‫נ‬ ‫בתולה‬
bakkal dükkanı makolet ‫מבלת‬
bakla ful ‫פול‬
bakliyat, baklagiller kitnit, kitniyot ‫ קטניות‬,‫קטנית‬
bakma, bakış, görüş, izleme, seyir, seyretme, göze- istaklut ‫הסתכלות‬
tim altına alma
bakmak - ibit, leabit s )‫הביט (להביט‬
bakmak, bakıcılık yapmak, bakım yapmak tipel, letapel s )-‫טפל (לטפל ב‬
(be)

60
bakmak, büyütmek, yetiştirmek, geliştirmek üpeah, tipah, S )‫ טפח (לטפח‬,‫טפח‬
letapedh
bakmak, izlemek, görmek istakelf ‫פ‬ ‫הסתכל (להסתכל‬
leistakel (be) )-‫ב‬
bakteri (İNGİLİZCEDEN) bakteriya ‫בקטריה‬
baktı bakan istakel ‫הסתכל‬
bal - - ...- dvaş .‫דבעז‬
balayı yerah dvaş ‫_?רח דבש‬
balçık, kil keres ‫חרס‬
balçık, kil, çamurlu toprak, sulu çamur üt ‫טיט‬
baldır, uyluk, but yareh ‫?דר‬
baldız, karının kız kardeşi (dişil) yevatna ‫נ‬ ‫יבמה‬
baldız, yenge, görümce, elti (dişil) gisa ‫נ‬ ‫גיסה‬
bale balet ‫בלט‬
balgam kiyah ‫כיח‬
balgam leha ‫לחה‬
balık (hayvan) dag ‫דג‬
balık burcu mazal dagim ‫מזל דגים‬
balık füme, füme edilmiş balık dag meuşan ‫ישן‬7‫דג מ‬
balık tutmak dag, ladug ‫פ‬ )‫דג (לדרג‬
balık yumurtası, havyar beytsey dagim ‫ביצי דגים‬
balıkçı dayag ‫ד?ג‬
balıkçd kuşu (hayvan) anafa ‫אנפה‬
balıkçılık, balık tutma dayig ‫ד?ג‬
balıklama atlama kfitsat roş ‫קפיצת ראש‬
balina (hayvan) livyatan ‫ליתז‬
balistik, balistik bilimi balisüka ‫בליסטיקה‬
balistik, mermi ile ilgili halisti ‫בליסטי‬
balistik, mermilerin atışı veya hareketleriyle ilgili balisü ‫ת‬ ‫בליסטי‬
(sıfat)
balkan, balkan yarımadası balkan ‫בלקן‬
balkon gzuztra ‫גזןטרה‬
balkon (sinema, tiyatro), stadyumdaki maç tribünü, yatsia ‫?ציע‬
galeri
balmumu doııag ‫דונג‬
balmumu şaava ‫ש^וה‬
balo, gece balosu neşef ‫נשף‬

61
balon, hava kabarcığı, sıkıştırılmış hava veya gaz balon ‫בלון‬
dolu küre ...
balon, uçan balon kadur poreah ‫כדרר פורח‬
balözü, nektar tsuf ‫צוף‬
balta garzen ‫גךזן‬
baltık denizi ayam abalti ‫ודם הבלטי‬
balyoz, ağır çekiç, varyos .. ‫י‬ . kumaş - - ‫קתס ־‬
bambu, hint kamışı bambuk ‫במברק‬
bana elay ‫אלי‬
bana ne ? beni ilgilendirmez, beni alakadar etmez ma ihpat li ? ?‫מה אכפת לי‬
banal, adi, bayağı, sıradan, alelade, modası geçmiş, nadoş ]‫ך‬ ‫נדרש‬
basmakalıp, bayat, harcıalem (sıfat)
banal, adi, bayağı, sıradan, basmakalıp banali ‫בנאלי‬
banallik, bayağılık, adilik banaliyut ‫בנאליות‬
bandıra, geminin hangi devlete ait olduğunu göste- degel oniya ‫דגל אניה‬
ren bayrak
banka bank ‫בנק‬
banka hesabı heşbon bank ‫חשבון בנק‬
bankacı, banker bankai ‫בנקאי‬
bankacılık bankaut ‫בנקאות‬
bankamatik, para çekme makinası, atm, banka kaspomat ‫כספומט‬
kartı, para çekine kartı
banket (karayolunda) şuley dereh ‫שולי דרך‬
banko, bar, tezgah, kontuar_____________________ delpek---------------------------------- ‫—דלפק‬
bant, şerit, çizgi, hat pas ‫פס‬
banyo, hamam merhats W
banyo, hamam, küvet, kurna ambat ambatya ‫ אמבטיה‬,‫אמבט‬
bar, içki içilen yer, pub . bar ‫בר‬
bar, içki içilen yer, pub pab ‫פאב‬
baraj, bent, su bendi, set, ayırıcı set seher ‫סכר‬
baraka tsrtf ‫צריף‬
barbados, karaip adalarından biri barbados ‫ברבדוס‬
barbar, ilkel (sıfat) (İNGİLİZCEDEN) barbarı p) ‫ברברי‬
barbar, vahşi, ilkel (eril) (İNGİLİZCEDEN) barbar ‫ך‬ ‫ברבר‬
barbarlık, vahşet, ilkellik (İNGİLİZCEDEN) barbariyut ‫ברבריות‬
bardak kos ‫בוס‬
barınak sundurma, sığınak, refüj hisuy ‫חסרי‬
barınak, örtü, saklama, saklanma, siper mahase ‫מחסה‬

62
barışık, barışçıl, uzlaşmış, uzlaşımcı, yatıştırılmış, mefuyas ‫ת‬ ‫מפיס‬
gönül alıcı (sıfat) ; , ... . ;
barikat, bariyer, korkuluk, manı, engel mahsom ‫מחסום‬
barikat, engel, siper mitras ‫מתרס‬
bariyer, tampon, çit korkuluk hayits ‫חיץ‬
bariz, besbelli, aşikar bole ‫בוטה‬
barraküda, yırtıcı bir balık (hayvan) ... barakuda .... ‫ברקודה‬
barut, barut tozu avak srefa ‫אבק שרפה‬
bas sesi, kalın ses bas ‫בס‬
basık, kutupları yassılaşmış, ezik pahus ‫פחוס‬
basılı, basılmış (sıfat) mudpas ‫ת‬ ‫מדפס‬
basılmak (ayakla), ezilmek nidrah, s )‫נדרך(להדרן‬
leidareh
basılmak, tab edilmek nidpas, 5 )‫נדפס (להדפס‬
leidapes
basım, baskı, yayın maadura ‫מהדורה‬
basımevi, matbaa bet dfus ‫בית ךפום‬
basın toplantısı mesibat ‫מסבת עיתונאים‬
itonaim
basın, gazeteler itonut ‫עתונות‬
basit, sade, sadece, yalnızca paşut ‫פשוט‬
basitçe, genel manada, genel anlamda peşat ‫פשט‬
basitleştirmek, kolaylaştırmak, soyutlamak pişet, lefaşet S )‫פשט (לפשט‬
basketbol, (spor dalı) kadur sal ‫בדוךסל‬
baskı adpasa ‫הדפסה‬
baskı, emprime, emprime kumaş, kumaş üstü desen edpes ‫הדפס‬
baskısı
baskı, ezme, pres, boyun eğdirme, sindirme, zulüm dikuy ‫דכוי‬
baskın, dominant, hakim, egemen (İNGİLİZCE- dominantı ‫דומיננטי‬
DEN)
baskın, saldırı pşita ‫פשיטה‬
basma, ezme, çiğneme driha ‫דךיכה‬
basma, sıkma, sıkıştırma, pres lehitsa ‫לחיצה‬
basma, yerinde sayma, ayaklarını sürükleme dişduş ‫דשדוש‬
basmak (ayakla), ezmek darah, lidroh ‫פ‬ )‫דרך (לךר־ך‬
basmak, tab etmek ■ idpis, leadpis ‫פ‬ ‫הךפיס (להךפיס‬
(et be) )‫ ב־‬,‫את‬
bastırma (duygu veya düşünceyi), kafandan uzak- adhaka ‫הךח?ןה‬
!aştırma, düşünmemeye çalışma
baston, dayanak, destek, yaslanma yeri (koltuk, mişenet ‫משענת‬
iskemle vs.) r. .. .
basur, hemaroid (hastalık) thor, thorim ‫ טחרךים‬,‫טחרר‬
baş döndürücü, sersemletici mesahrer ‫מסחרר‬
baş dönmesi istahrerut ‫המתקררות‬
baş dönmesi sharhoret ‫סחךזזרת‬
baş yıkama (şampuanla) hafifa ‫חפיפה‬
baş yıkayan (şampuanla), Örtüşük ardışık hofef ‫חופף‬
baş, başlıca, önde gelen, ana, başta gelen (sıfat) raşi ‫ת‬ ‫ראשי‬
baş, kafa, ser, başlangıç, şef, başkan, üst roş ‫ראש‬
başa çıkmak, göğüslemek, göğüs germek, boy itmodedf S ‫התמודד‬
Ölçüşmek leitmoded (im) )‫(להתמודד ?ם‬
başa giymek, şapka giymek, yara sargılamak, ban- havaş, lahboş S )‫חבש (לחבש‬
dajlamak, eyerlemek, semer vurmak
başak şibolet ‫שבלת‬
başak burcu - mazal betula ‫מזל בתולה‬
başardı, muvaffak oldu, elleriyle yükseldi, elinden ala beyado ‫עלה בידר‬
geldi
başarı göstermek, büyüyüp gelişmek, refah bulmak sigseg, ‫פ‬ )‫שגשג (לשגשג‬
lesagseg
başarı, muvaffakiyet atslaha ‫הצלחה‬
başarılı, muvaffak matsliah ‫מצליח‬
başarılı, muvaffak (sıfat) mutslah n ‫מצלח‬
başarılı, refah bulan, iyi giden (sıfat)_____________ mesagseg______ jj----------------- ‫משגשג‬
başarısız koşel ‫כושל‬
başarısız olmak, tökezlemek, hataya düşmek kaşal, lihşol ‫פ‬ )‫כשל (לכשל‬
başarısız olmak, yetersiz kalmak, kellenmek, zayıf nıhşal, leikaşel ‫פ‬ )‫נכשל (להכשל‬
kalmak, başaramamak
başarısız, kifayetsiz, sınıfta kalmış nihşal ‫נכשל‬
başarısızlık, beceriksizlik, fiyasko kişalon ‫כשלון‬
başarısızlık, yetersizlik dehi ‫דחי‬
başarısızlık, yetersizlik, kifayetsizlik, yetmezlik keşel ‫??יל‬
başarmak, muvaffak olmak itsliah, ‫פ‬ ‫הצליח (להצליח‬
leatsliah (be) .
>‫?־‬
başbakan . roş amemşala ‫ראש הממשלה‬
başçavuş rav samal ‫רב סמל‬
başı dönmek, fırıl fırıl dönmek, sersemlemek istahrer, ‫פ‬ ‫הסתחרר‬
leistahrer )‫(להסתחרר‬
başı dönmüş, sersemlemiş (sıfat) mesuhrar '‫ת‬ ‫מסחרר‬

64
başıboş, serseri, akıntıyla sürüklenen, akıntıya nishaf ‫נסחף‬
kapılmış. .
....
başın sağolsun, acını paylaşırım, üzüntüne katılırım miştatef ‫’'ס^זתתף בצעןיף‬
betsaarha
başından geçen, tecrübe, deneyim havaya ‫חויה‬
başını sallamak inen, leanen ‫פ‬ )‫הקזן (להנהן‬
başını yıkamak(şampuanla), örtüşmek hafaf, lahfof ‫פ‬ )‫חפף (לחפף‬
başının etini yemek, beynini kemirmek, deli etmek, tirlel, letarlel ‫פ‬ )‫טךלל(לטךלל‬
terelelli hale sokmak (argo)
başka sefere, bir dahaki sefer, bir dahakine paam aheret ‫פעם אחרת‬
başka, Öteki, diğer, öbür, gayri, sair, ayrı aher, aheret ‫ אחרת‬,‫אחר‬
başkalarını gizlice dinlemek, kulak misafiri olmak, tsotet, letsotet ‫פ‬ )‫צותת (לצותת‬
kapı dinlemek, telefon dinlemek
başkaldıran, asi mitkomem ‫מתקומם‬
başkan yoşev roş ‫יושב ראש‬
başkasının bacaklarını iyice geniş açmak, aralamak pişek, lepasek ‫פ‬ )‫פקזק (לפשק‬
başkasının yerini doldurma, yerini tutma miluy makom ‫מלוי מקום‬
başkent bira ‫בירה‬
başkent ir abira ‫עיר הבירה‬
başkomutan, askeri lider matsbi ‫מצביא‬
başlama, start, başlangıç, çıkış aznaka ‫הזנקה‬
başlamak ithü, leathil (et ‫פ‬ ‫התחיל (להתחיל‬
im) )‫ ?ם‬,‫את‬
başlamak, girişmek, koyulmak, başlatmak ehel, leahel ‫פ‬ )‫החל (להחל‬
başlangıç athala ‫התחלה‬
başlangıç petah ‫פתח‬
başlangıç aşamasındaki kişi, bir işe yeni başlayan, mathil ‫מתחיל‬
acemi, çömez
başlangıç, herşeyden evvel reşit ‫ראשית‬
başlangıç, önce thila ‫תחלה‬
başlangıçta bereşit ‫בראשית‬
başlıca, ana, önemli, hayati, ehemmiyetli (sıfat) ikari ‫ת‬ ‫?קרי‬
başlık yazısı, yazı başlığı kituv ‫כתוב‬
başlık, kefiye, poşu, araplarm başlarına taktıkları kafiya ‫כפיה‬
bez başlık (ARAPÇADAN)
başörtü, eşarp, yemeni, yaşmak mitpahat roş ‫מטפחת ראש‬
başparmak agudal ‫אגודל‬
başsağlığı, taziye, teselli tanhumim ‫תנחומים‬
başta, başında baroş ‫בראש‬

65
baştan başa, bir uçtan bir uca mehofelhof ‫מחוף אל חוף‬
,,.. baştan çıkarıcı, ayartıcı, karşı konulamaz, cezbedi- mefate . ‫ ת ״‬..... ••■•■•--‫י‬... ‫■ מפתה׳‬
ci, çekici, cazip (sıfat)
baştan savma, dikkatsizce, salaş (sıfat) meruşal ‫ת‬ ‫מרשל‬
baştan, önceden, ilkin, evvelden, kafadan meroş ‫מראש‬
baştan, önek, önce, evvel, Ön trom ‫טרום‬
başyazı, başmakale, başyazarın yazdığı makale maamar ‫׳ מאמר מערכת‬
maarehet
batak, bataklık gibi, bataklıklı bitsati ‫בצתי‬
batak, bataklık gibi, bataklıklı, içine batma olasılığı tovani ‫ת‬ ‫טובעני‬
olan (sıfat)
bataklık bitsa ‫בצה‬
bataklık humması, bir sıtma türü (hastalık) kadahat abitsot ‫קרחת הפצות‬
bateri davulu, trampet (vurmalı müzik aleti) tofsner ‫תיף סבר‬
batı duvarı (ağlama duvarı) kotel amaaravi ‫הכתל המערבי‬
batı, garp (yön) maarav ‫מערב‬
batık, sualtındaki batık, batmış gemi (sıfat) şakua ‫ת‬ ‫שקרע‬
batıl inanç, batıl itikat emuna tfela ‫אמרנה טפלה‬
batılı, batıdaki, batı ile ilgili (sıfat) maaravi ‫ת‬ ‫מערבי‬
batırılmak, boğulmak (suda birisi tarafından) nitba, leitabea s )‫נטבע (<הטבע‬
batırma, boğma (suda), daldırma, mühürleme atbaa ‫הטבעה‬
batırmak, boğmak (suda), daldırmak, mühürlemek itbia, leatbia s )‫הטביע (להטביע‬
batırmak, daldırmak, içine işlemek şikea, şika, s ‫ שקע‬,‫שקע‬
leşakea ------------- )‫—ולשפע‬
batırmak, sulamak, yatırmak, işletmek, yatırım işkia, leaşkia ‫השקיע (להבקיע) פ‬
yapmak (para)
batma, batış, batım, suya dalma, gün batımı, grub şkia ‫שקיעה‬
batma, boğulma (denizde) tviya ‫טביעה‬
batmak, boğulmak (suda), madeni para basmak, tava, litboa ‫פ‬ )‫טבע (לטבע‬
damgasını vurmak
batmak, dalmak şaka, lişkoa ‫פ‬ )‫שקע (לשקע‬
battaniye, yorgan - smıha ‫שמיכה‬
bay, bey (İngilizcedeki misterin kısaltılmışı) (eril) mar ‫ז‬ ‫מר‬
bay, bey, beyefendi, efendi, sahip adon ■ ‫אדון‬
bay, bey, İngilizce misterin kısaltması mar ■ ‫מר‬
bayağı kesir (matematik) mana ‫י‬

bayan (dişil) marat ‫ג‬ ‫מרת‬


bayan, hanım (gveretin kısaltılmışı) '‫גב‬
bayan, hanım, hanımefendi (dişil) gveret ■ ‫גברת‬
. ..... ....... .... .........‫״‬

66
İV ■ ‫;■*■■■‘■׳!!ל‬ '-‫*׳‬-

bayanlar!, hanımlar! gvirotay ! !‫גביררתי‬


baygın, bayılmış, kendinden geçmiş (sıfat) ’‫־'־‬ meulaf ‫"ת‬ ..........................‫׳‬--•■‫י‬ - ‫מ^לף‬
baygınlık, bayılma îlafon ‫?לפיז‬
bayılma, baygınlık italfut ‫התעלפות‬
bayılmak, kendinden geçmek italef, leitalef 5 )‫התעלף (להתעלף‬
bayıltmak ilef, lealef s )‫_עלף(לעלף‬
bayır, yokuş, dik yamaç, dik kayalık, diklik, yar, midron ‫מדרון‬
falez
bayır, yokuş, iniş morad ‫מודד‬
baykuş, puhu kuşu (hayvan) yanşuf ‫ינשוף‬
baylar !, beyler ! rabotay ! !‫רבותי‬
bayrak degel ‫ל‬$‫ך‬
bayrak nes ‫נם‬
bayrak çekme, selam durma, şan, şeref, ihtişam digul ‫דגול‬
bayrak çekmek, selam durmak digel, ledagel ‫פ‬ )‫דגל (לדגל‬
bayrak direği, gönder, gemi direği tören ‫תרן‬
bayrak sallama, bir fikri savunma, bayraktarlığını dgıla ‫דגילה‬
yapma
bayrak sallamak, bir fikri savunmak, bayraktarlı- dagalj lidgol ‫פ‬ )‫דגל (לדגל‬
ğını yapmak
bayraktar, bayrak taşıyan dağlan ‫ד?לו‬
bayram hag ‫חג‬
bayram moed ‫מועד‬
bayramlık, şenlikli (sıfat) hagigi ‫ת‬ ‫חגיגי‬
bayt, bilgisayar yer hacim ölçü birimi bit, bayt ‫ביט‬
bazalt, volkanik kara taş bazelet ‫בזלת‬
bazen, bazı defalar lifaamim ‫לפעמים‬
bazuka, roketatar bazuka ‫בזוקה‬
bebek buba ‫בבה‬
bebek olal ‫עולל‬
bebek sepeti sal kal ‫סל קל‬
bebek, küçük çocuk (dişil) tinoket ‫נ‬ ‫תינוקת‬
bebek, küçük çocuk (eril) tinok ‫ז‬ ‫תינוק‬
bebeklik devresi, emme dönemi yankut ‫ינקות‬
becerememek, başaramamak kişel, lehaşel ‫פ‬ )‫כ׳קזל (לכעזל‬
becerikli, yetkili, muktedir (sıfat) mesugal ‫ת‬ ‫מסגל‬
bedava, ■karşılıksız, külfetsiz, caba, ücretsiz, masraf‫ ■־‬hinam ‫חגם‬
Sız, yok yere, gereksiz yere, sebepsiz

* ‫ד‬
;r! :<7?

67
bedavaya, caba, parasız, boşuna behinam ‫בחנם‬
bedbaht etme :■‫׳ ׳‬ ‫ ־‬imini ‫׳•' ׳' ׳‬ ......... ■ ‫אמלול‬
bedbaht etmek, sefil etmek, perişan etmek, acınacak imlel, leamlel B )‫אמלל (לאמלל‬
hale getirmek
bedbaht, mutsuz, biçare, sefil, perişan, zavallı, umlal ‫ת‬ ‫אמלל‬
acınacak halde (sıfat)
bedelini verip geri almak, fidye ile kurtarmak, pada, lifdot B )‫פדה (לפדות‬
paraya çevirmek, tahsil etmek
bedenen çalışılan iş avoda gufanit ‫עבודה גופנית‬
bedensel problem, vücut arızası, sakatlık, vücutsal boaya gufanit ‫בע;ה גופנית‬
özür, engellilik
bedensel, bedeni gufani ‫גופני‬
bedevi, çölde yaşayan arap göçebe bedui ‫בדואי‬
bek, futbol takımında defans beki balam ‫בלם‬
bekar (dişil) ravaka ‫נ‬
bekar (eril) ravak ‫ז‬ ‫רוק‬
bekaret betulim ‫בתולים‬
bekarlık ravakut ‫רוקות‬
bekleme odası hadar amtana ‫המתנה‬
bekleme, bekleyiş amtana ‫המתנה‬
beklemek hiküf lehakot B )-‫חכה (לחבות ל‬
(le)
beklemek, kısa bir süreliğine beklemek (daha nazik imlin, leamtin B )‫המתין (להמתין‬
hitap şekli)
beklenen, beklenti, öngörü, talimin dahilinde hazuy ‫חזוי‬
beklenmek, beklentisi olmak, Önceden tahmin niispa, B )‫נצפה (להצפות‬
edilmek . leitsapot
beklenti, bekleyiş, umu, umma yihul ‫יחול‬
beklenti, umar . tohelet ‫תוחלת‬
beklenti, ümit, ümit etme, arayış, bekleme, bekleyiş tsipiya ‫צפ;ה‬
bekleyen, bekleyici ika ‫הכה‬
bela, felaket, musibet, afet puranut ‫פךענות‬
belarus, beyaz rusya (ülke) belarus ‫בלארוס‬
belçika (ülke) belgia ‫בלגיה‬
belediye iriya ‫עיךיה‬
belediye başkanı roş air ‫ראש העיר‬
belediye hizmet vergisi, çöp fener vergisi, belediyeye arnona ‫ארנונה‬
Ödenen vergi
belediye, yerel otorite raşut mekomit ‫רשות מקומית‬

68
beleşçi, bedavacı, köftehor, dilenci (YİDİŞTEN) şnorer ‫שבורר‬
beleşçi, bedavacı; sömürücü, başkasının sırtından natslan . .; .‫נצלן‬.
geçinen
beleşçilik, bedavacılık, köftehorluk, dilencilik şnorerut ‫שנוררות‬
(YİDİŞTEN)
belge, diploma, karne, sertifika, kokart teuda ‫תעודה‬
belge, doküman tiud .. ‫העוד‬
belge, vesika, doküman, sertifika, varaka mismah ‫מסמך‬
belgelemek, belge düzenlemek, belgeyle kanıtlamak tied, letaed s )‫תעד (לתעד‬
belgesel (sıfat) tiudi n ‫תעוךי‬
belgesel, dokümanter (sıfat) tiudi n ‫העוד־י‬
belirgin, belirli, bariz, açık, sarih, anlaşılır barur ‫ברור‬
belirgin, somut, besbelli, kullanım tarifi yapılmış mumhaş ‫ח‬ ‫ממחש‬
(sıfat) .
belirginleşme itbaarut ‫התבהרות‬
belirginleşmek, anlaşılır olmak, bariz olmak, açık itbaer, leitbaer s )‫התבהר (להתבהר‬
seçik olmak, aşikar olmak
belirginlik, açıklık, berraklık, netlik beirut ‫בהירות‬
belirlemeci (İNGİLİZCEDEN) (sıfat) deterministi n ‫דטרמיניסטי‬
belirleyici tarif edici harf takısı (masa = şulhan) (0 a ‫ה‬
masa = aşuihan) gibi
belirleyici, tayin eden, saptayan, saptayıcı kovea ‫קובע‬
belirleyicilik, kesinlik, kararlılık, katiyet, mutlaki‫״‬ paskanut ‫פסקנות‬
yet, saltçılık
belirli bir durumda bulunuş, pozisyon almış, pozis- şaruy ‫ת‬ ‫קזרוי‬
yonda (sıfat)
belirli, nihai, belli, spesifik (sıfat) mesuyam n ‫מסים‬
belirmek, görünmek, ortaya çıkmak, gözükmek, ofla, leofia s ‫הופיע (להופיע‬
sahneye çıkmak (be) ‫י‬ )"‫ב‬
belirsiz, müphem, muğlak, anlaşılmaz, flu (sıfat) meurpal ‫ת‬ ‫מען־פל‬
belirsizlik i beirut ‫אי בהירות‬
belirsizlik, müphemlik, bilinmezlik, muğlakta irpul ‫עךפול‬
belirtmek, betimlemek, vurgulamak, altını çizmek idgiş, leadgiş s )‫הךגיש (להךגיש‬
belki, olabilir ulay ‫אולי‬
belli, farkedilebilir, göze çarpan muvhan
belsoğukluğu (hastalık) (akıntılı bir erkek zührevi ziva ‫זיבה‬
hastalığı), akıntı, sızıntı '
bembeyaz, apak, beyazdanda beyaz (sıfat) . tsahor ‫ת‬ ‫צחור‬
ben ani ‫אני‬
ben (ciltte, tende) ‫־‬ nekudathen ‫נקרת חן‬
...............' ■
■ ‫יי‬ . " ■. ‫■־‬ ‫י‬
69
ben merkezci, bencil, sadece kendini merkez alan egotsentri ‫אגוצנטרי‬
kişi ... , .‫נ‬

ben, birinci tekil şahıs (zamir) anohi ‫אנכי‬


bence, bana göre, bana öyle geliyor ki, kanımca Jdmedumani ‫פמדמני‬
bencil, egoist, kendini düşünen, benmerkezci (sıfat) anohi ‫ת‬ ‫אנוכי‬
bencillik, egoistlik anohiyut ‫אנוכיות‬
bende, bana li ....... - ‫לי‬
bende, bana, içimde bi ‫בי‬
bende, yanımda, beraberimde, mekanımda, yerimde etsli ‫אצלי‬
benden mimeni ‫ממני‬
benden sonra, arkamda, arkamdaki, peşimdeki aharay ‫אחראי‬
beni oti ‫אותי‬
benim şeli ‫?ילי‬
benim gibi kamoni ‫כמוני‬
benimle iti ‫אתי‬
bensiz, ben olmadan, benim dışımda, benim hari- biladay ‫בל^די‬
cimde
benzemek dama, lidmot 5 )-‫דמה (לדמות ל‬
(fe)
benzemek, öyle gelmek nidma, ‫פ‬ )‫נדמה (להדמות‬
leidamot
benzer dome ‫דומה‬
benzer nidme ‫נךמה‬
benzerlik . marit.ayin ‫מראית עין‬
benzerlik, benzeyiş, andırma idamut ‫הדמות‬
benzerlik, benzeyiş, benzeme, hayal gücü, hayal, dimyon ‫דמיון‬
düş, imge
benzetilmiş, hayali, düşsel, farazi, imgesel, sahte, medume ‫ת‬ ‫מדמה‬
taklit, yapma (sıfat) '
benzetim yapmak, yalandan yapmak . idma, leadmot ‫פ‬ )‫הדמה (להךמות‬
benzetim, simülasyon, yalandan yapma admaya ‫הדמיה‬
benzetmek, mukayese etmek dima, ledamot ‫פ‬ )‫דמה (לדמות‬
benzin benzin ‫בנזין‬
beraat ettirmek, temize çıkarmak, hak vermek, âka, lezakot , ‫פ‬ )‫זכה (לזכות‬
kazanmak
beraat, suçsuzluk, ibra, aklama, temize çıkarma zikuy ‫זכוי‬
beraber, bir arada yahdav ‫?חדו‬
beraber, bir arada, birlikte beyahad ‫ביחד‬
beraber, bir arada, birlikte yahad ‫?חד‬

70
beraberce, grup halinde, ekipçe betsavta ‫כצותא‬
b^râbere kalma, yenişememe, pat (satranç) ‫־‬- - teku .... ‫תיקן‬
berbat, rezil, yüz üstü, yüz üstüne alapanim ‫הפנים‬
berber dükkanı mispara ‫מספרה‬
berber, kuaför sapar ‫ספר‬
berberlik, kuaförlük, saç kesimi saparut ‫ספרות‬
bere, başlık, yuvarlak yumuşak şapka (askerlerin) kumta ‫כמתה‬
bereketli ve bol olmak, çok olmak, gür ve verimli şafa, lişpoa S )‫שפע (לשפע‬
olmak, iri ve büyük olmak
bereketli, mümbit, verimli, doğurgan (sıfat) pore ‫ת‬ ‫פורה‬
bermuda bermuda ‫בךמודה‬
berrak (sıfat) nair ‫ת‬ ‫נהיר‬
berrak, duru, saf, açık, parlak, saydam, şeffaf, tsalul ‫צלול‬
temiz, açık
besbelli, düpedüz, açık, belirli, belirgin, bariz, kesin, muveket ‫נ‬,‫ת‬ ‫מבהקת‬
aleni (dişil) (sıfat)
besbelli, düpedüz, açık, belirli, belirgin, bariz, kesin, muvak ‫ז‬,‫ת‬ ‫מבהק‬
aleni (eril) (sıfat)
besleme aavasa ‫האבסה‬
besleme, elektrik bağlama, enerji verme azana ‫הזנה‬
besleme, yemek yedirme, doyurma aahala ‫האכלה‬
beslemek ezin, leazin ‫פ‬ )‫הזין (להזין‬
beslemek, geçindirmek, iaşe sağlamak kilkel, lehalkel ‫פ‬ )‫כלכל (לכלכל‬
beslenmek, destek almak, kaynaklanmak ııizon, leizon ‫פ‬ )‫נזון (להזון‬
besleyici, besin değeri yüksek mezin ‫מזין‬
beste, melodi, name lahan ‫לחן‬
bestekar, besteci malhin ‫מלחין‬
besteleme, bestekarlık, kompozitörlük alhana ‫הלחנה‬
bestelemek ilkin, lealhin ‫פ‬ )‫הלחין (להלחין‬
beş (dişil) 5 hameş ‫המעז‬
beş (eril) 5 kamışa , ‫חמשה‬
beşamel sosu, beyaz sos(FRANSIZCADAN) beşamel ‫בשאמל‬
beşgen, beş köşeli mehumaş ‫מחמש‬
beşik eres ‫ערש‬
beşik, bebek yatağı arisa ‫עךיסה‬
beşli, beş parça hamişiya ‫חמיעויה‬
beter, kötü garua ‫גרוע‬
beton beton ‫בטון‬
beton dökmek, betonlamak, üstünü örtmek bitenlevaten ‫פ‬ )‫בטן (לבטן‬
betonarme, karkas ■ . . - beton mezuyan ‫ן מזין‬1‫בט‬
betonlama, beton dökme bitlin ‫בטון‬
beyan etme, beyanname, duyuru, ilan ahraza ‫הכרזה‬
beyan etmek, ilan etmek, deklare etmek, resmen ve itsir, teatsir ‫פ‬ )‫הצהיר (להצהיר‬
açıkça söylemek, demeç vermek
beyan, beyan etme, beyanat, tebliğ, beyanname, atsara . ‫הצהרה‬
deklarasyon, demeç
beyanat, manifesto, bildiri, deklarasyon minşar ‫מ&ןד‬
beyanname, yeminli beyan, yazılı yeminli ifade, taisir ‫תצהיר‬
beyan, demeç, deklarasyon
beyaz (renk) tavan ‫לבז‬
9 T T

beyaz ayı, kutup ayısı (hayvan) adov alavan ‫הרב הלבן‬


beyaz toz biber pilpel tavan ‫פלפל לבן‬
beyaz yer elması (sebze) artişok ‫ארטיעז^ק ירושלמי‬
yeruşalmi
beyazımsı, beyazımtrak, bembeyaz (renk) (sıfat) tevanvan ‫ת‬ ‫לבנבן‬
beyazlık loven ‫לבז‬
beybaba, dede, yaşlı adam (eril) sav ‫ז‬ ‫סב‬
beygir gücü koah sus ‫כה סוס‬
beyhude, boş, yararsız, sonuçsuz, boşu boşuna bihdi ‫בכדי‬
beyin moah ‫מה‬
beyin kanaması (hastalık) dimilin mohi ‫רמוס מוחי‬
beyin yıkama ştifatmoah___ - ‫פזטיפת מה‬
beyinsel, ussal, beyinle ilgili, beynim, benim beynim mohi ‫מיהי‬
beynelmilel yapmak, uluslar arası yapmak biııem, ‫פ‬ )‫בנאם (לבנאם‬
levanem
bezdiren usandıran kişi, çok üsteleyen, çok ısrarcı, nudnik ‫נודניק‬
bunaltan, ağırlık veren '
bezdirmek, bıktırmak, usandırmak . yağa, teyagea ‫פ‬ )‫יגע (ליגע‬
beze, ifrazat bezi, gudde hücresi baluta ‫בלוטה‬
bezelye (sebze) afuna ‫אפונה‬
bezenmek, lüks giyinmek, süslü olmak, övünmek iiader, lettader ‫פ‬ )‫התהדר (להתהדר‬
bezgin, bıkkın, sıkkın, yorgun (sıfat) meyuga ‫ת‬ ‫מעע‬
bıçak satcin . ‫סבין‬
bıçak ağzı, bıçağın keskin tarafı, falçata laav ‫להב‬
bıkkınlık, bezginlik, umutsuzluk, yılgınlık, usanç, ityaaşut ‫התיאקזות‬
çaresizliğe kapılma, ümidini kesme
bıkmak kats, lakuts ‫פ‬ )‫קץ (לקיץ‬

72
r‫־‬.~ ‫־‬:■;"‫־‬s ''?■’.::
îsv's ;

bıkmak, usanmak, bezmek nimas, leimaes D )-‫נמאס (להמאס ל‬


..‫י‬ . ■ ..•-Al,;•5 .;‫־‬ ‫•״‬-.'.':.-•;._L,‫ ; •י‬V - û ,.-l F.;• ‫•ד־‬. .... ‫י‬ , (le)
bıktırıcı, usandırıcı meyagea ?‫מיג‬
bıktırma, usandırma, yıldırma amasa ‫המאסה‬
bıktırmak, bezdirmek, usandırmak ogia, leogia S )?‫הוגי? (להוגי‬
bıktırmak, usandırmak, yıldırmak imiş, leamis S ‫הנןאיס (להמאיס‬
‫■־‬ ■ ‫־‬ . ,,‫■>־‬. ■■■ ■ . ................... ■ (et) ......... )‫את‬
bıldırcın (kuş) (hayvan) slav ‫שלו‬
bıngıldak (anatomi) marpes ‫מרפם‬
bırakılmak, terkedilmek neezav, leiazev ‫פ‬ )‫נ?זב (לה?זב‬
bırakılmış, terkedilmiş (sıfat) azuv ‫ת‬ ‫?זוב‬
bırakma, yerinde bırakma, geride bırakma, olduğu aşara ‫השארה‬
gibi bırakma
bırakmak, geride bırakmak şiyer, leşayer s )‫שיר (לשיר‬
bırakmak, şerbet bırakmak, izin vermek, meydan otir, leotir ‫פ‬ )‫הותיר (להותיר‬
vermek, arkada bırakmak
bırakmak, terketmek azav, laazov ‫פ‬ )‫?זב (ל?זב את‬
(et)
bırakmak, yerinde bırakmak, geride bırakmak, işir, leaşir (et ‫פ‬ ‫השאיר (להשאיר‬
ardında bırakmak le) )"‫את׳ ל‬
bıraktırmak terkettirmek ayrılığa sebep olmak eeziv, leaaziv ‫פ‬ )‫ה?זיב (לה?זיב‬
bıyık safarn ‫שפם‬
bıyıklı (sıfat) mesufam ‫ת‬ ‫משפם‬
biber pilpel ‫פלפל‬
biberiye rozmarin ‫רוזמרין‬
biberlemek, biber atmak pilpel, lepalpel ‫פ‬ )‫פלפל (לפלפל‬
biçilmek, hasat yapılmak niktsar, ‫פ‬ )‫נקצר (להקצר‬
leıkatser
biçilmiş (çim), kazınmış (saç) (sıfat) mehusah ‫ת‬ ‫מכסה‬
biçim almak, şekil almak, vücut bulmak, somutlaş- itgalem, ‫פ‬ )‫התגלם (להתגלם‬
mak leitgalem
biçimlenme, belirme, şekil alma, şekillenme, cisim itgalmut ‫התגלמות‬
haline gelme
biçimli, şekillendirilmiş, dizayn edilmiş (sıfat) meutsav ‫ת‬ ‫מ?צב‬
biçimli, yakışıklı mehutav ‫מחטב‬
biçimsiz, deforme, deformasyona uğramış, şekli avuy ‫?ווי‬
bozulmş '
biçimsiz, deforme, deformasyona uğramış, şekli . meuvat ‫ת‬ ‫מ?ות‬
bozulmuş (sıfa.t)
biçimsiz, sakar, hantal (sıfat) mesurbal ‫ת‬ ‫מסרבל‬

73
biçimsizleşmek, şekli bozulmak itavet, leitavet 5 )‫התעות (להזיות‬
biçimsizleştirme, tipini bozma, şeklini değiştirme, ivut .... —- ‫עוות‬
çarpıtma
biçimsizleştirmek, tipini bozmak, şeklini değiştir‫״‬ ivet, leavet ‫פ‬ )‫עות (לעות‬
mek, çarpıtmak
biçmek, hasat yapmak katsar, liktsor s )‫ל!צר (ל?ןצר את‬
(et)
biftek umtsa ‫אמצה‬
biftek (İNGİLİZCEDEN) steyk ‫סטיק‬
bikini bikini ‫ביקיני‬
bilakis, aksine meyidah ‫מאידך‬
bilakis, aksine, tersine, üstüne üstlük, inadına adraba ‫אדרבה‬
bilardo bilyard ‫בילידי‬
bildik, tanıdık meyuda ‫מידע‬
bildiri, ilan kruz ‫ערוז‬
bildiri, yazılı ileti, mektup, bildirge igeret ‫אגרת‬
bildirmek, duyurmak, anons etmek, ilan etmek, odia, leodia (et ‫פ‬ ‫הודיע (להוךיע‬
haberdar etmek, tebliğ etmek al le) )-‫ ל‬,‫ על‬,‫את‬
bile, hatta afilu ‫אפלו‬
bilek, ayak bileği karsol ‫?ןךם־ל‬
bileme, bileyleme, keskinleştirme aşhaza ‫העזחזה‬
bileme, sivrileştirme, keskinleştirme hidud ‫חדוד‬
bilemek, bileylemek, keskinleştirmek işhız, leaşhiz ‫פ‬ )‫השחיז (להעזחיז‬
bilenmiş, bileylenmiş, keskinleştirilmiş (sıfat) muşhaz ‫ח‬ ‫משחז‬
bileşim haline gelmek (madde) itrakev, ‫פ‬ )‫התרכב (להתרכב‬
leitrakev
bileşim, iki maddenin bileşmesi, alaşım, terkip tirkovet ‫תךכבת‬
bilet, kart, kartoteks, giriş kartı (işçi ya da abone) kartis ‫כרטיס‬
biletçi kartisan ‫כרטיסן‬
bilezik tsamid ‫צמיד‬
bilgi yeda ‫ידע‬
bilgi, bilme, biliş, haber, havadis yedia ‫ידיעה‬
bilgi, haber, enformasyon meyda ‫מידע‬
bilgilendirmek, bildirmek, haberdar etmek yidea, yida, ‫פ‬ ‫ ץדע (לידע‬,‫קיע‬
layadea (et)
)‫את‬
bilgilenmek, bilgi edinmek, akıllanmak ehkim, ‫פ‬ )‫החכים (להחכים‬
leahkim
bilgin, öğrenmiş, öğrenici lamdan ‫למדן‬
bilginlik, alimlik, bilgelik lamdanut ‫למדנות‬

74
:‫"■'׳‬T‫־‬,'‫"'־‬.,■
■ •‫‘יי•■•" ■•׳‬ ■

bilgisayar mahşer ‫מחשב‬


bilgisayar dosyası (Computer file) kovets ‫קבץ‬
bilgisayara yükleme, bilgisayarlaştırma mihşuv ‫מדושוב‬
bilgisayara yüklemek, bilgisayarlaştırmak mihşev, S )‫מחשב (למחשב‬
lemahşev
bilgisayara yüklenmiş, bilgisayarla yapılmış, kom- memuhşav ‫ח‬ ‫ממחשב‬
putöre aktarılmış (sıfat) ... ,‫״י״‬ ‫״‬

bilgisyarda klavyede yazı yazma (işin adı) kaldanut ‫קלז־נוח‬


bilgiyle, bilgelikle, akıllıca behohma ‫בחכמה‬
bilim adamı, alim, bilgin madan ‫מדען‬
bilim, İlim, fen mada ‫מדע‬
bilimsel, ilmi (sıfat) madai ‫ח‬ ‫מדעי‬
bilinç ‫׳‬ mudaut ‫מודעות‬
bilinç, şuur, idrak todaa ‫תודעה‬
bilinç, vukuf, idrak, kavrama, idrak kabiliyeti akara ‫הכרה‬
bilinçaltı tat akara ‫הכךה‬-‫תת‬
bilinçaltı tat muda ‫מודע‬-‫חת‬
bilinçli, bilerek, farkında olarak, kasıtlı, kasti, kas- akarati ‫ת‬ ‫הכרתי‬
ten, taammüden (sıfat)
bilinçsiz durumda olma hali, kendinde olmama i şfîyııt ‫אי שפיות‬
bilindiği gibi, bilindiği üzere kayadua ‫כידוע‬
bilinen, belirli, kesin (sıfat) meyuda ‫ת‬ ‫מידע‬
bilinen, tanınan, tanınmış, meşhur, ünlü (sıfat) ııoda ‫ת‬ ‫נודע‬
bilinen, tanınmış, belli, bildik, malüm, muayyen, yadua ‫ת‬ ‫ידוע‬
belirli (sıfat)
bilinmek noda, leivada ‫פ‬ )‫נודע (להודע‬
bilirkişi, üstad, eksper, uzman, çok bilgili kimse, çok yadan ‫ידען‬
bilen
bilişsel (İNGİLİZCEDEN) (sıfat) kognitivi ‫ת‬ ‫קוגניטיבי‬
bilmece sormak had, lahud ‫פ‬ )‫חד (לחוד‬
bilmece, bulmaca hida ‫חידה‬
bilmece, yarışmalı eğlence porgramı, animasyon şaaşuoıı ‫שעשועון‬
(eğlence)
bilmek yada, ladaat ‫פ‬ ,‫ידע (לדעת את‬
(et al) )‫על‬
bilmiyordum 10 ayitiyodea ‫לא הייתי יודע‬
bilye, misket guta ‫גלה‬
bilye,' rulman. mesav ‫מסב‬
bin 1000 elef ‫אלף‬

75
bina, yapı binyan ‫בנ?ן‬
binbaşı • ‫׳‬ rav seren ' ‫רב סלן‬
binde bir alpit ‫אלפית‬
bindirmek, monte etmek, takmak, aşılamak (ağaç) irkiv, learkiv S ‫הרכיב (להרכיב‬
(al) )‫?ל‬
binici, sürücü, cokey, atlı, sipahi süvari rohev . ‫רוכב‬
binlerce alfey ‫אלפי‬
binlik, bin kağıt, bin lira (argo) alpiya ‫אלפ^ה‬
binme, biniş . rehiva ‫לכיבה‬
binmek (bisiklet at eşek) rahav, lirkov 5 )‫רכב (ללכב ?ל‬
(al)
bio enerji bio energıya ‫ביואנלגק‬
bioloji biyologya ‫ביולומה‬
bioskop, sessiz sinema, yirminci yüzyılın başında reinoa ?‫לאינו‬
kullanılan sinema gösterme makinesi
bir (dişil) 1 ahat ‫נ‬ ‫אחה‬
bir (eril) 1 ehad T ‫אחד‬
bir an için, kısa bir zaman için, bir müddet lerega ‫ללגע‬
bir arada varoluş, ikili birliktelik du kiyum ‫דיו קיום‬
bir araya toplamak, yığmak koşeş, lekoşeş ‫פ‬ )‫זעז‬2<‫קושש (לקר‬
bir araya yığılı, toplu, yığmak yapılmış (savaş için) tsavur n . ‫?בור‬
(sıfat)
bir araya yığılmak, toplanmak, birikinti oluşturmak itstaber, ‫פ‬ )‫הצטבר (להצטבר‬
-------- ---------------------------------------- leitstaber
bir araya yığmak, toplamak, yığmak yapmak (savaş tsavar, litsbor ‫פ‬ )‫צבר (לצביר‬
için)
bir daha, gene, tekrar, yine od paam ‫עדר פעם‬
bir darbede, bir kerede bemaka ahat ‫במכה אחת‬
bir maddeyle kaplamak, koruma amaçlı örtmek sahah, liskoh S )‫סכך (לסכל‬
(tente, güneşlik, dam vs.)
bir seferde, bir defada, bir batında, bir çırpıda bevatahat ‫בבת אחת‬
bir şey . davar ma ‫מה‬-‫דבר‬
bir şey, herhangi bir şey maşeu ‫משהו‬
bir şey, hiçbirşey, herhangi bir şey meuma . ‫מאומה‬
bir şeyden önce, ...den önce (lifne şeyavo - gelme- lifne şe.. - ­ ‫לפני ש‬
den önce)
bir tür börek, tepside pişen sebze ezmeli veya pey- paştida ‫פשטידה‬
nirli börek, mücver •
bir uçtan bir uca, baştan başa mikatse lekatse ‫מקצה לקצה‬
bira (alkollü içecek) bira ‫בילה‬
‫•י‬. •s...... ,‫־״־■־ • ־ך־ ך ■י•■־‘־‬s.................... ■■■-

76
birbiri ardına, peş peşe, ar d arda birtsifut ‫בךציפות‬
birbirine karışmak, kaynaşmak, bileşik olmak, itmazeg, ■ ■ £) ■ ‫התמזג (להתמזג‬
katıştırılmak, karıştırılmak leitmazeg (im)
)‫?ים‬
birbirine tutturmak, kopçalamak, düğmelemek, paraf, liprof D )‫פרף (לפר׳ף‬
tokalamak
birdenbire, aniden, ansızın piîom ‫פתאום‬
birdenbire, aniden, ansızın, damdan düşercesine lefeta, peta ■ ‫ פתע‬,‫לפתע‬
birdenbire, pat diye, aniden, ansızın peta, lefeta ‫לפתע‬, ‫פתע‬
biri, birisi, falanca kişi, herhangi biri, kimi, kimisi, mişei ‫נ‬ ‫מישהי‬
kimse, şahsiyet (dişil)
biri, birisi, falanca kişi, herhangi biri, kimi, kimisi, mişeu ‫ז‬ ‫מישהו‬
kimse, şahsiyet (eril)
biricik, tek, yegane, Özge, birlik, tane, tekil (dişil) yehida ‫נ‬ ‫יחידה‬
biricik, tek, yegane, Özge, tekil (eril) yahid ‫ז‬ ‫יחיד‬
birikim, yığın, toplanma, yığma gibuv ‫גבוב‬
birikinti, birikim, yığın, toplanma itstabrut ‫הצטברות‬
birikmek nehsah, s )‫נחסך (<החסך‬
leihaseh
birikmiş para, tasarruf hesapları heshonot ‫חסכונות‬
birikmiş, yığılmış, birikerek çoğalan, ilavelerle mitstaber ‫מצטבר‬
genişleyen, toplanan
biriktirmek, tasarruf etmek, tutumlu olmak, mas- hasah, lahsoh ‫פ‬ ‫חסך (לד!ס'ןד אתי‬
rafı kısmak, ekonomi yapmak, idareli kullanmak, (et be le) )-‫ ל‬,-‫ב‬
kıymamak, esirgemek
birinci el, aracısız, ilk el, ilk elden yad rişona ‫יד ראשונה‬
birinci sınıf, işadamı bölümü, business class, first mahleket ‫מחלקת עסקים‬
class asakim
birinci tekil şahıs (dilbilgisi) gııfrişon ‫גוף ראשון‬
birinci, ilk rişon ‫ן‬5‫ךאש‬
birincil, hazırlayıcı, ilk, Ön hazırlık (sıfat) rişoni ‫ת‬ ‫ראשוני‬
birisinin yerine bimkom mişeu ‫במקום מישהו‬
birkaç, tektük ahadim ‫אחרים‬
birleşik (sıfat) meşulav ‫ת‬ ‫משלב‬
birleşik arap emirliği (ülke) aemiriyot ­ ‫האמיריות הער‬
aaraviyot ‫ביות המאחדות‬
T \ J “ *
ameuhadot
birleşik devletler, amerika birleşik devletleri (ülke) artsot aberit ‫ארצות הברית‬
birleşik oturum, toplantı meliya ‫מליאה‬
birleşik,, bağlı, bağlanmış, ekli, eklenmiş (sıfat) mehubar ‫ת‬ ‫מחבר‬
birleşik, birleşmiş (dişil)(sıfat) meuhedet ‫נ‬,‫ח‬ ‫מאחדת‬

‫רד‬
birleşik, birleşmiş (eril)(sıfat) meuhad ‫ז‬,‫ת‬ ‫מאחד‬
birleşme likud ‫לכוד‬
birleşme, birlik, sendika, sendikalaşma, örgütlenme itagdut ‫נדות‬1‫ההא‬
birleşme, bütünleşme, yek vücut olma, bir araya itgabşut ‫התגבפזות‬
gelip kuvvetlenme, kuruyup katılaşma, kristalleşme
birleşme, katılım, birleşim, bağlantı, bağlanış, iihabrut ‫התמכרות‬
koalisyon
birleşmek, birlik olmak itlaked, ‫פ‬ )‫התלכד (להתלכד‬
leitlaked
birleşmek, birlik olmak, beraber olmak, tek vücut itahed, leitahed ‫פ‬ ‫ההאייד להתאחד‬
olmak (im) )‫עם‬
birleşmek, birlik oluşturmak (kartel), sendikalaş- itaged, leitaged ‫פ‬ )‫התאגד (להתאגד‬
mak
birleşmek, bütünleşmek, yek vücut olmak, bir araya itgabeş, ‫פ‬ )‫התגבש (להתגבש‬
gelip kuvvetlenmek, kristalleşmek leitgabeş
birleşmek, katılmak havar, lahvor ‫פ‬ )‫חבר (לחבר‬
birleşmek, toplanmak, arkadaş olmak, bağlanmak ithaber, ‫פ‬ ‫התחבר (להתחבר‬
(elektrik, telefon hattı vs.) leithaber (im )‫עסי ל־‬
le)
birleşmiş milletler (umot meuhadot kısaltması) umot ‫אמרת מאחדות‬
meuhadot ‫אדם‬,
birleştirici meyahed ‫ממזד‬
birleştirme, toplama işlemi, bağlantı, irtibat, edat, hibur . ‫הבור‬
ilgeç(dilbilgisi), kompozisyon yazma, ilave, eklenti,
ek yeri
birleştirmek, birbirine dıkmekryamamak İha, leahot ‫פ‬ )‫אחורלאחרת‬
birleştirmek, birlik sağlamak, bir araya getirmek liked, lelaked ‫פ‬ )‫לכד ללכד‬
birleştirmek, dahil etmek, içine almak eegid, leaagid. ‫פ‬ )‫האגיד להאגיד‬
birleştirmek, toplamak, eklemek, bağlamak hiber, lehaber ‫פ‬ ,‫הבר (לחבר את‬
- (et le el) )‫ל~ אל‬
birleştirmek, ünitelemek ihed, leahed ‫פ‬ )‫אחד לאחד את‬
(et)
birlik . tsavta ‫צ!תא‬
birlik, bazılık ' ahdut ‫אחדות‬
birlik, birleşme, konsorsyum ihud ‫אחור‬
birlik, birliktelik, dernek, federasyon itahadut ‫התאחדות‬
bisiklet ofanayim ‫אופנים‬
bisiklet binicisi rohev ‫רוכב אופנים‬
ofanayim
bisküvi biskivit ‫ביסקויט‬
- ‫■ ׳‬ ' ■‫'ז'' "י‬ ■ '‫י‬

bisküvi, çörek a/î/fr ‫אפיפית‬


bit, bitler (hayvan) kına, kinim ‫ים‬3‫פ‬,‫ה‬3‫פ‬
bitap düşmek, pestili çıkmak, tükenmek itmatsa, ‫פ‬ ‫התמצה‬
leitmatsot )‫ת‬1‫(להתמצ‬
bitik, bitmiş, tamamlanmış (sıfat) gamur n ‫גמור‬
bitirmek sona erdirmek, yok etmek, ortadan kaldır- kilo, lehalot ‫פ‬ )‫פלה (לכלות‬
mak, kökünü kazımak,'imha etmek
bitirmek, nihayet vermek pas, lapus ‫פ‬ )‫פס (לפרס‬
bitirmek, orgazm olmak (argo) gamar, ligmor ‫פ‬ ,‫גמר (לגמר את‬
‫׳‬
(et im) )‫?ם‬
bitiş, bitim, bitme, bitirme, cinsel tatmin (boşalma) gmira ‫גמירה‬
bitiş, finiş, son hali, son halini verme, son rötuşu gimur ‫גמור‬
verme
bitişik, bağlı, yanyana, ilişik tsamud ‫צמוד‬
bitişik, sınırdaş, hemhudut govel ‫גובל‬
bitişik, yanında, yakın (sıfat) samııh ‫ת‬ ‫סמוך‬
bitişiklik, yakınlık, sınırdaşlık, hemhudutluk smihut ‫סמיכות‬
bitiştirilmiş, yan yana konulmuş (sıfat) mutsmad ‫ת‬ ‫מצמר‬
bitki tsemah ‫צמח‬
bitki ile tedavi, benzeri ile tedavi yöntemi omeopatya ‫הומאופתיה‬
bitki örtüsü, bölgesel bitkiler, yerel bitki örtüsü tsimhiya ‫צמחיה‬
bitki sapı, gövde givol ‫גבעול‬
bitki tüyü, kılı az, sakalın kısa kılı zif ‫זיף‬
bitki, büyüyen, gelişen, fdizlenen tsomeah ‫צומח‬
bitkin, çok yorgun (sıfat) mutaş ‫ת‬ ‫מתש‬
bitkin, çok yorgun (sıfat) taş ‫ת‬ ‫תש‬
bitkin, mecalsiz, dermansız, halsiz, takatsiz, kuvvet- taşuş ‫ת‬ ‫תשוש‬
siz, zayıf, cılız (sıfat)
bitkinlik, zayıflık, cılızlık, kuvvetsizlik, mecalsizlik, tşişut ‫תשישות‬
dermansızlık, halsizlik, takatsizlik
bitkisel, nebati (sıfat) tsimhi ‫ת‬ ‫צמחי‬
bitlenme, uyuz (hastalık) kinemet ‫מת‬3‫פ‬
bitli, bitlenmiş (sıfat) mehunam ‫ח‬ ‫מפגם‬
bitmek nigmar, ‫פ‬ )‫נגמר (להגמר‬
leigamer
bitmiş, sona ermiş, başarılmış, yapılmış (sıfat) mugmar ‫ת‬
biyografi, hayat hikayesi toldot hayim ‫תולדות חיים‬
biyografi, hayat hikayesi (İNGİLİZCEDEN) biografia ‫ביוגרפיה‬
biyokimya, hayatî kimya biyokimya ‫ביוכימיה‬
*‫־*ג‬ •‫־‬ ■■■‫־•׳‬...........................

79
biyolojik silah neşek biyologi ‫נשק ביולוגי‬
biz, bizler ■ anu ........ ‫ז‬ ‫אנו‬
biz, bizler anahnu ‫אנחנו‬
biz, saraç ya da kunduracı bizi, delik açıcı alet, martsea ‫מרצע‬
çuvaldız
bizde, bize lanu ‫לנו‬
bizde, bize, içimizde ........ ‫־‬ bunu ...... ‫בנו‬
bizde, yanımızda, beraberimizde, mekanımızda, etslenu ‫אצלנו‬
yerimizde
bizden mimenu, ‫ מאתנו‬,‫ממנו‬
meitanu
bize elenu ‫אלינו‬
bizi otanu ‫אותנו‬
bizim şelanu ‫לנו‬#
bizim gibi kamonu ‫כמונו‬
bizimle itanu ‫אתנו‬
bizon (hayvan) bizon ‫ביזון‬
bizsiz, biz olmadan, bizim dışımızda, bizim harici- biladenu ‫בלעדינו‬
mizde
bizzat, şahsen bihvodo ‫בכבודו ובעצמו‬
uveatsmo
blender, karıştırıcı, mikser (İNGİLİZCEDEN) blender ‫בלנדר‬
blöf yapma, aldatıcı tavır takınma, yalan söyleme biluf ‫בלוף‬
bl öf yapmak, aldatıcı tavır takınmak, yalan söyle- bilef, lebalef 5_______ (‫בל ף(לבל ף‬
mek
blöf yapmak, uydurmak, kurgulamak, yalan atmak fibrek, lefabrek S )‫פברק (לפברק‬
blöf, aldatıcı tavır, yalancılık blöf ‫בלוף‬
blöf, uydurma, uyduruk, sahte kurgu, palavra, fibruk ‫פברוק‬
atmasyon -
bodrum, mahzen, bodrum kat martef ‫מךתף‬
bodur, cüce, tıknaz tıanas ‫ננס‬
bodur, tıknaz, güdük, bıdık, kısa boylu şişman kişi guts ‫ת‬ ‫גוץ‬
(sıfat)
boğa (hayvan) şor ‫ר‬1‫ש‬
boğa burcu mazal şor ‫מזל שור‬
boğaz garon ‫גרון‬
boğaz, dar yer metsar ‫מצר‬
boğazını temizlemek, gırtlağını temizlemek (bal- kihkeahi ‫פ‬ ‫ כחכח‬,‫כחכח‬
gam) kihkah, )‫(לכחכח‬
lekahkeah

80
boğazlama, gırtlaklama, boğarak öldürme, boğma, henek ‫חנק‬
boğulma _ ....
boğma, boğazlama, gırtlaklama, nefesini kesme hanika ‫חניקה‬
boğma, bunaltma, daral getirme, azotlama ahnaka ‫החנקה‬
boğma, suda batırma tibua ‫טבוע‬
boğmaca (hastalık) şaelet ‫שעלת‬
boğmak (havasızlıktan) ; ........... -........ işnik, leaşnik B )‫השניק (להשניק‬
boğmak, birisinin suda boğulmasına neden olmak, tibea, letabea B )‫ טבע (לטבע‬,‫טבע‬
batırmak
boğmak, boğazlamak, gırtlaklamak hanak, lahnok B )‫חנק (לחנק‬
boğmak, bunaltmak, iç darlığı getirmek ehnik, leahnik B )‫החניק (להחניק‬
boğucu, bunaltıcı mahnik ‫מחניק‬
boğulmak iştanek, B )‫השתנק (להשתנק‬
leiştanek
boğulmak, boğazlanmak nehnak, B )‫נוונק (להחנק‬
leihanek
boğulmak, tıkanmak (havasızlıktan) nişnak, B )‫נשנק (להשנק‬
leişanek
boğulmuş, boğazlanmış, gırtlaklanmış, boğuk hanuk ‫חנוק‬
boğuşma, güreş eavkut ‫האבקות‬
bohçalamak, balyalamak, demetlemek, peşpeşe tsarar, litsror B )‫צרר (לצרר‬
koymak
bohçalanmak, demetlenmek, peşpeşe konulmak nitsrar, B )‫נצרר (להצרר‬
leitsarer
bohem, sanatçı mizaçlı boemi ‫בוקמי‬
bok hara ‫חרא‬
bok (aynı bok gibi) (YİDtŞTEN) drek ‫דרעק‬
boks (spor), yumruklama igruf ‫אגרוף‬
boksör mitagref ‫מתאגרף‬
bol, bereketli beşefa ‫בשפע‬
bol, çok, dolu, nitelik açısından zengin (sıfat) atir ‫ת‬ ‫עתיר‬
bolivya (ülke) bolivya ‫בוליביה‬
bolluk, bereket, bol, çokluk, furya şefa ‫שפע‬
bolluktan akan, dışa taşan şofea ‫שופע‬
bomba ptsatsa ‫פצצה‬
bombalamak, bomba atmak iftsits, leaftsits B )‫הפציץ (להפציץ‬
bombalamak, bombardıman etmek ifgiz, leafgiz B )‫הפגיז (להפגיז‬
bombardıman uçağı maftsits ‫מפציץ‬
bombardıman, bombalama afgaza ‫הפגזה‬

:‫••־ץ‬ ..... ■ .......................... -‫;י‬..-,

.‫׳‬ ‘ ‫‘י‬ . t *•
81
bombardıman, bombalama aftsatsa ‫הפצצה‬
boncuk, gerdanlık, kafiye, uyak haruz ‫חרוז‬
bone, şapka, kenarlıklı ve bağcıklı kadın ve çocuk mitsnefet ‫מצנפת‬
şapkası
bono, senet, borç senedi, tahvil, hazine bonosu igeret hov ‫אגרת חוב‬
bonservis, referans, tavsiye mektubu mihtav amlatsa ‫מכתב המלצה‬
borazan çalma, trompet çalma hitstsur ‫חצצור‬
borazan, boru (çalgı), trompet (müzik aleti) hatsotsera ‫חצוצרה‬
borç ödemek, yağma etmek, soymak, soygunculuk, para, tifroa S )‫פרע (לפרע‬
yapmak
borç tahsil olmak, ödenmek nigba, leigabot ‫פ‬ )‫נגבה (להגבות‬
borç veren kişi mâlve ‫מלוה‬
borç vermek, ödünç vermek, borçlandırmak ilva, lealvot ‫) פ‬-‫הלוה (להלוות ל‬
(le)
borç, verecek, takıntı hov ‫חוב‬
borç, yükümlülük hiyuv ‫חיוב‬
borçlanmak, borç almak, Ödünç almak lava, lilvot ‫פ‬ )‫לוה (ללוות‬
borçlu olmak, borçlanmak, haksız olmak hav, lahuv ‫פ‬ )‫חב (לחוב‬
bordo (renk) bordo ‫בורדו‬
bordro, maaş bordrosu Huş maskoret ‫תלוש משכרת‬
bornoz haluk rahetsa ‫חלוק רדוצה‬
borsa (hisse senedi, tahvil) bursa ‫ברסה‬
boru silon ‫סילון‬
boru sesi, yahudi dininde boynuzdan yapılma şofar terua ‫תרו^ה‬
çalmışı
boru tamircisi, tesisatçı şravrav ‫שרברב‬
boru, su borusu tsinor ‫צנור‬
bosna hersek (ülke) bosniya ‫בוסניה הרצגובינה‬
ertsegovina
bostan, bahçe, portokal tarlası, turunçgil bahçesi, pardes ‫פרדס‬
narenciye bahçesi
bostan, meyve bahçesi bustan ‫בסהז‬
bostancı, bahçeci bustanayi ‫בוסתנאי‬
bostancı, meyve bahçesi sahibi veya bahçıvanı pardesan !‫פודם‬
boş (sıfat)(dişil) reyka ‫ריקה‬
boş vakit pnay ‫פנאי‬
boş, boşluk, kuru sıkı srak ‫סרק‬
boş, kof, zırva, içeriksiz, ilgi uyandırmayan, aptalca, reykani ‫ת‬ ‫ריקני‬
amaçsız, anlamsız (sıfat)

82
boş, serbest, müsait, hazır (sıfat) ‫־‬ panuy ‫ת‬ ‫פנוי‬
boş, yoksun (sıfat) (eril) ■ rek t,‫ת‬ ‫ריק‬.
boşa, boşuna, beyhude, nafile, abes larik ‫לריק‬
boşalma, boşalmış olma, boşluk itroknut ‫התרוקנות‬
boşalmak, bir yere akmak, süzülmek (sıvı) itnakez, ‫פ‬ )‫התנקז (להתנקז‬
leitnakez
boşalmak, boş kalmak, serbest kalmak, tahliye itpana, ‫פ‬ ‫התפנה (להתפנות‬
edilmek leitpanot (me) )-‫מ‬
boşalmak, boşalmış olmak itroken, ‫פ‬ ‫התרוקן (להתרוקן‬
leitroken (me) ‫י‬ )-‫מ‬
boşaltma oraka ‫הורקו׳‬
boşaltma rikun ‫ךקון‬
boşaltma, boşaltım, tahliye pinuy ‫פנוי‬
boşaltma, indirme, kısımlara ayırma peruk ‫פרוק‬
boşaltma, tahliye araka ‫היקה‬
boşaltmak roken, leroken ‫פ‬ ‫רוקן (לרוקן אתי‬
(et me) )‫מ־‬
boşaltmak, deşarj etmek, yük indirmek parak, lifrok ‫פ‬ )‫פרק (לפרק‬
boşaltmak, tahliye etmek erik, learik ‫פ‬ )‫הריק (להריק‬
boşaltmak, tahliye etmek pina, lefanot ‫פ‬ )‫פנה (לפנות את‬
(et)
boşama, kovalama, kovma, sürgün, tehcir, tehcir geruş ‫גררקז‬
etme, def etme, tahliye
boşamak, kovalamak, kovmak, sürmek, sürgün gireş, legareş ‫פ‬ )‫גרש (לגרש‬
etmek, tehcir etmek, defetmek, sepetlemek
boşanma giruşin, ‫ גרושים‬,‫גרושין‬
giruşim
boşanma itgarşul ‫התגךשות‬
boşanma belgesi, ayrılma belgesi get ‫גט‬
boşanmak itgareş, ‫פ‬ )‫הוזגרש (להתגרש‬
leitgareş
boşanmış (dişil) gruşa ‫ג‬ ‫גרושה‬
boşanmış (eril) garuş ‫ז‬ ‫גרוש‬
boşluk tou ‫תהו‬
boşluk, anlamsızlık reykanut ‫ריקנות‬
boşluk, sersemlik nevivut ‫נביבות‬
boşluk, vakum rik ‫ריק‬
boşnak (dişil) bosnit ‫נ‬ ‫בוסניה‬
boşnak (eril) bosni ‫ז‬ ‫בוסני‬

83
boşu boşuna, beyhude yere laşav ‫לשןא‬
boşuna, beyhude lehinam ‫לחנם‬
botanik botani ‫בוטני‬
botsvana (ülke) . botsvana ,‫בוטסוואנה‬
‫בוצוואנה‬
bovling, bowling, dokuz kuka oyunu bauling ‫באולינג‬
bovvling (oyun) kadoret • ‫בררת‬
boy Ölçüşen, karşılaşan, kozlarını paylaşan, yarış- mitmoded ‫מהטודד‬
maçı
boyacı tsabai ‫צבעי‬
boyacılık tsabaut ‫צבעות‬
boyama tsvia ‫צביעה‬
boyamak tsava, litsboa ‫פ‬ )‫צבע (לצבע את‬
(et)
boyanmak, renklenmek itsabea, itsaba, ‫פ‬ )‫נצבע (להצבע‬
leitsabea
boykot edilmiş, dışlanmış, aforoz edilmiş (sıfat) muhram ‫ת‬ ‫מחרם‬
boynu vurulmak, kafası kesilmek, başı gövdesinden neeraf, leiaref ‫פ‬ )‫נערף (להערף‬
ayrılmak, kafası uçurulmak
boynunu vurma, kafasını uçurma, başını kesme, arifa ‫עריפה‬
kellesînii kesme
boynunu vurmak, kafasını uçurmak, başını kesmek, araf, laarof ‫פ‬ )‫ערף (לערף‬
kellesini kesmek
boynuz çıkmak, boynuz takmak, boynuzlamak, kimen, ‫פ‬ )‫קרנן (לקונן‬
kocasını aldatmak, eşine ihanet etmek lekarnen
boynuz, ışın(lar) keren, ‫ קונים‬,‫קרן‬
karttayım
boyun eğdirme, teslim alma, yenme ahnaa ‫הכנעה‬
boyun, boğaz tsavar ‫צואר‬
boyunca, süresince, esnasında, zarfında bemeşeh ‫במשך‬
boyut, ebat, Ölçü, cüsse memad ‫ממד‬
boyutunu azaltmak izir, leazir ‫פ‬ )‫הזעיר (להזעיר‬
bozguna uğramak - nigaf, leinagef ‫פ‬ )‫נגף (להנגף‬
bozguna uğratmak nigef, lenagef ‫פ‬ )‫נגף (לנגף‬
bozguncu, yenilgiyi kabullenen tvustan ‫(*בוסתן‬
bozgunculuk, yenilgiyi kabullenme tvustanut ‫־‬ ‫בוסתנות‬1‫ן‬
bozkır, step arava ‫־‬ ‫ערבה‬
bozmak . İdlkel, lekalkel ‫פ‬ ‫י‬ )‫קלקל (לקלקל‬
bozmak, karmakarışık etmek, arap saçma çevir- şibeş, leşabeş ‫■ פ‬ )‫שבש (לשבש‬
mek, halel getirmek

84
bozmak, zarar vermek, defolamak, defolu hale paganı, lifgom S )‫פגם (לפגם‬
getirmek
bozuk, arızalı (sıfat) mekulkal ‫ת‬
bozulmak, arızalanmak, işlemez hale gelmek, itkalkel, ‫פ‬ ‫התקלקל‬
laçkalaşmak leitkalkel )‫(להתקלקל‬
bozulmak, berbat olmak, zarar görmek nifgam, ‫פ‬ )‫נפגם (להפגם‬
leipagem
bozulmak, karmakarışık olmak, altüst olmak, suya iştabeş, ‫פ‬ ­ ‫השתבש (להש‬
düşmek (plan program) leiştabeş )‫תבש‬
bozuşma, sürtüşme, münakaşa, anlaşamama istahsehut ‫הסתכסכות‬
bozuşmak, sürtüşmek, münakaşa etmek, anlaşama- istahseh, ‫פ‬ ­ ‫הסתכסך (להסת‬
mak leistahseh )‫כסך‬
böbrek(ler) (iç organ) kilya, klayot ‫ כליות‬,‫כליה‬
böbürlenmek, şişinmek, övünmek, yeltenmek, raav, lirov ‫פ‬ )‫ךהב (לךהב‬
cesaret etmek
böcek, hamam böceği (hayvan) makak ‫מקק‬
böcek, haşere, böcekler harak, ‫ חרקים‬,‫הרק‬
harakim
böğürme, möleme, inek sesi çıkarma, kahkahayla geiya ‫געיה‬
gülme, acı acı ağlama
böğürmek, mölemek, inek sesi çıkarmak, kahkahay-■ gaa, ligot ‫פ‬ )‫געה (לגעות‬
la gülmek, acı acı ağlamak
böğürtlen (meyve) petel ‫פטל‬
böğürtlen çalısı atad ‫אטד‬
böğürtlen, kara dut, ayı dutu, yaban mersini (mey- uhmanit, ‫אכמניות‬, ‫אכמנית‬
ve) uhmaniyot
boksör egrofan ‫אגרופן‬
bölge hevel ‫חבל‬
bölge adı (Natanya Tel Aviv arasında bir bölge) şaroıı ‫שרון‬
bölge, arazi, kara parçası, diyar (İNGİLİZCEDEN) teritorya ‫טריטוריה‬
bölge, mıntıka, havza, dolay, yöre ezor ‫אזור‬
bölge, mıntıka, kanton mahoz ‫מחוז‬
bölgesel ezori ‫אזורי‬
bölme, ayırma hatsitsa ‫חציצה‬
bölmek, ayırmak pileg, lefaleg ‫פ‬ )‫פלג (לפלג‬
bölmek, paylaştırmak, ayırmak, dağıtmak, dağıtım hilek, lehalek ‫פ‬ )‫חלק (לחלק‬
yapmak
bölmelere ayırma, ayırma, tecrit etme midur ‫מרור‬
bölmelere ayırmak, ayırmak, tecrit etmek madar, ‫פ‬ )‫מדר (למרר‬
lemader

85
bölük (askeri bölük) pluga ‫פלגה‬
bölüm, kısım . mador ‫מדור‬
bölüm, kısım (fen edebiyat vs.) megama ‫מגמה‬
bölüm, kısım, daire, departman agaf ‫אגף‬
bölüm, kısım, fasıl perek ‫פרק‬
bölüm, reyon, kısım, sınıf, şube, takım(askeri mahlaka ‫מחלקה‬
‫׳‬. ■.:;.‫׳‬.‫■יי■י‬ :
takım, bölüğü oluşturan birim)
bölümlendirilmiş, ayrılmış (sıfat) memudar ‫ת‬ ‫ממדד‬
bölünebilen, ayrılabilir, bölünebilir (sıfat) parid ‫ת‬ ‫פריד‬
bölünme, ayrılma, hizipleşme itpalgut ‫התפלגות‬
bölünme, ayrılma, hizipleşme, bölme, ayırma, pilug ‫פלוג‬
taksim
bölünme, ayrılma, ikiye bölünme itpatslut ‫התפצלות‬
bölünmek, ayrılmak nehlak, s )‫נחלק (להחלק‬
leihalek
bölünmek, ayrdmak, hizipleşmek itpaleg, ‫פ‬ )‫התפלג (להתפלג‬
leitpaleg
bölünmüş, ayrılmış (sıfat) mefulag ‫ת‬ ‫מפלג‬
bölünmüş, ayrılmış, parçalara ayrılmış, bölümlere mehulak ‫ת‬ ‫מחלק‬
ayrılmış (sıfat)
börek (LADİNODAN) burekas ‫בוךל)ס‬
böyle, şöyle ko ‫כה‬
böyle, şöyle, öyl e, bu şekilde, bu sur etle kah, kaha ‫פכי׳‬, ‫כך‬
b öylece, bu şekilde uvhen ‫ובכן‬
bre, ulan (kabaca hitap sözü ARAPÇADAN) ja ‫’ה‬
brezilya (ülke) brazil ‫ברזיל‬
brezilyalı (dişil) brazilayit ‫נ‬ ‫ברזילאית‬
brezilyalı (eril) brazilayi ‫ז‬ ‫ברזילאי‬
briç (iskambil oyunu) bridc ‫בריז־ג׳‬
britanya birleşik krallıklar, İngiltere (ülke) amamlaha ‫הממלכה המאחדת‬
ameuhedet şel ‫של בריטניה‬
britanya *’
brokoli brokoli ‫ברוקולי‬
brom (maden) brom ‫ברום‬
bronşit (hastalık) brorihit ‫ררונכיט‬
bronz, tunç arad ‫ארד‬
bronzlaşma, bronzlaştırma şizuf ‫שזוף‬
broş, süs iğnesi, toplu iğne, firkete sika ‫סכה‬
broşür, mecmua, kitapçık, livreto hoveret ‫חוברת‬

86
brülör, yakıcı, ateşleyici mayer ‫מבער‬
brüt .......................................... bruto ‫ברוטו‬
bu arada, bu esnada, şimdilik bentayim ‫בינתים‬
bu arada, bu meyanda, diğer şeylerin yanı sıra, ben ayeter ‫בין היתר‬
diğerlerine ilaveten
bu dereceye kadar, 0 denli ad kedey kah ‫?ד פדי כך‬
bu fırsatla, bu nedenle leregel =‫לךגל‬
bu gibi, benzer şekilde, vesaire, ve bazı kedome ‫כדומה‬
bu yıl, bu sene aşata ‫השתא‬
bu, şu (dişil) zot, zoti ‫נ‬ ‫זאת‬
bu, şu (dişil) zo, zu ‫נ‬ ‫זר‬
bu, şu (dişil) zoi ‫נ‬ ‫זוהי‬
bu, şu (eril) ze ‫ז‬ ‫זה‬
budala, saf, enayi, kolay kanan peti ‫פתי‬
budamak, kırkmak, keserek düzeltmek gazam, ligzom s )‫גזם(לגזם‬
budanmak, kırkılmak, kesilerek düzeltilmek nigzam, s )‫נגזם (להגזם‬
leigazem
bufalo (hayvan) bufalo ‫בופאלו‬
bufalo, bizon, kuzey amerika yabani sığırı (hayvan) teo ‫תאו‬
bugün ayoın ‫היום‬
bugünlerde, bu sıralar, günümüzde, halen, şu anda kayom ‫כיום‬
buğday hita ‫חטה‬
buğday, hububat, tahıl dagan !‫דג‬
buğu, buhar evel ‫הבל‬
buğulu, buğulanmış, buharlaşmış, buharda pişmiş, meude ‫ת‬ ‫מאדה‬
buğulama (sıfat)
buhar kitor ‫קיטור‬
buhar yoğunlaştırıcı, buhar sıkıştırma makinesi, meabe ‫מעבה‬
kondansatör, meksefe
buhar, buğu ed ‫אד‬
buharlaşma, buharlaştırma iyud ‫איור‬
buharlaşma, buharlaştırma, buğulanma iduy ‫אדוי‬
buharlaşma, uçma, gaza dönüşme itaydut ‫התאידות‬
buharlaşmak itada, leitadot s ‫התאדה‬
)‫(להתאדות‬
buharlaşmak, uçmak; gaza dönüşmek itayed, leitayed ‫פ‬ )‫התאיד (לדיתאיד‬
buharlaştırmak ida, leadot ‫פ‬ )‫אדה (לאדות‬
buharlaştırmak, gaz haline dönüştürmek iyed, leayed ‫פ‬ )‫איד (לאיד‬

87
buhran, depresyon, bunalım, keyifsizlik dihduh ‫דכדוך‬
buhran, kriz, bunalım maşber ■1 ‫משבר ׳ ' ־‬
bukalemun (hayvan) zikit ‫זקית‬
buket, çelenk zer ‫זר‬
bukle yapmak, kıvırmak, saçları dalgalandırmak tiltelf letaltel D )‫תלתל (לתלתל‬
bukle yapmak, kıvrım yapmak kirzelf lekarzel ‫פ‬ )‫קהל (לקהל‬
bukle, saç buklesi, kıvrım kirzul ‫קהול‬
bukle, saç kıvrımı taltal ‫תלתל‬
bukle, saç örgüsü tsama ‫צמה‬
bukleleşmek, kıvraklaşmak (saç) itkarzel, ‫פ‬ ‫התקהל‬
leitkarzel )‫(להתקרזל‬
bulamaç, hamur İsa ‫עסה‬
bulamaç, lapa, karışım blila ‫בלילה‬
bulandıran, bozan, çürüten, çamurlayan oher ‫עוכר‬
bulandırmak, çamurlamak, bozmak, çürütmek ahar, laahor ‫פ‬ )‫עבר (לעכר‬
bulandırmak, çürütmek, bozmak eehir, leaahir ‫פ‬ )‫העכיר (להעכיר‬
bulanık, donuk, silik, mat (sıfat) metuştaş ‫ת‬ ‫מטשטקז‬
bulanık, tortulu, kokuşuk, çürük, bozuk, çamurlu ahur ‫ת‬ ‫עכור‬
(sıfat)
bulanık, yağışlı, bulutlu (sıfat) sagriri ‫ת‬ ‫סגריה‬
bulanıklaşma, donuklaşma, solgunlaşma, silikleşme, itaşteşut . ‫הטשטקזות‬
renksizleşme
bulanıklaşmak, donuklaşmak, solgunlaşmak, silik- itaşteş, leitaşteş ‫פ‬ ‫הטיטטעז‬
leşmek, renksizleşmek )‫(להטשטש‬
bulanıklık, donukluk, siliklik tiştuş ‫טקזטועז‬
bulanmak, çamurlanmak, bozulmak, çürümek neekar, leiaher ‫פ‬ )‫נעבר (להעכר‬
bulantı, mide bulantısı, iğrenme, öğürme, kusma bhila ‫בחילה‬
isteği '
bulaşıcı, yapışıcı, cazibeli, çekici medabek ‫מדבק‬
bulaşık makinası mediah, ‫מדיח כלים‬, ‫מדיח‬
mediah kelim
bulaşık makinası mehonat ‫מכונת מדיח‬
mediah
bulaşık yıkama, durulama adaha ‫הדחה‬
bulaşık yıkamak, azletmek, görevden almak, işten el ediah, leadiah ‫פ‬ )‫הדיח (להדיח‬
çektirmek, yol vermek, elemek(spor maçta elemek)
bulaşma, bulaştırma, yapışma idabkut ‫הדבקות‬
bulaşma, yapışma, sirayet idabkut ‫הדבקות‬

88
bulaştırmak, bozmak, çürütmek ileah, ilah, S )‫ אלח (לאלה‬,‫אלת‬
lealeah , ■ s • . V. , ’.:t■•:? .‫״ י‬.7

buldozer buldozer ‫בולרוזר‬


buldozer, hafriyat makinası dahpor ‫דחפור‬
bulgar (dişil), bulgarca bulgarit J ‫בולגרית‬
bulgar (eril) bulgari ‫ז‬ ‫בולגרי‬
bulgaristan (ülke) : ■ bulgdrya ■ ‫בולגריה‬
bulgu, tespit, varılan sonuç mimtsa ‫ממצא‬
bulgur burgul ‫בוךגול‬
bulmaca, kareli bulmaca taşbets ‫תשבץ‬
bulmak matsa, limtso ‫ פ‬. ,‫מצא (למצא את‬
(et,be)
>‫?־‬
bulmak, icad etmek, uydurmak, tuluat yapmak imtsi, leamtsi ‫פ‬ ‫המציא (להמציא‬
(et) )‫את‬
bulunmak (bir yerde bulunmak), mevcut olmak nimtsa, ‫) פ‬-‫נקצא (להמצא ב‬
leimatse (be)
buluş, icat, fırsat, kelepir metsia ‫נןציאה‬
buluşma, randevu, bir araya gelme mifgaş ‫מפג^ז‬
buluşmak, istişare etmek, müzakere etmek, durum noad, leivaed ‫פ‬ )‫ברעד (להוער‬
değerlendirmesi yapmak
buluşmak, istişare, müzakere, durum değerlendir- ivadut ‫הולדות‬
mesi yapma
buluşturmak, karşılaştırmak ifgiş, leafgiş ‫פ‬ ‫הפגיש (להפגיש‬
(et) )‫את‬
bulut anan ‫ענן‬
bulutlu (sıfat) meunan ‫ת‬ ‫ק?נן‬
bulvar yeri, meydan yerleri, büyük meydanlık kikar aiarim ‫ככר אתרים‬
bulvar, cadde sdera ‫עזדרה‬
bulvar, meydan kikar ‫כבר‬
buna dayanarak, delile binaen, kanıta göre, refe- al smah ‫על סמך‬
ransa göre
buna rağmen afal pi hen ‫כן‬-‫פי‬-‫אף־על‬
buna rağmen lamrotzot ‫למרות זאת‬
bunak (İNGİLİZCEDEN) (sıfat) senili ‫ת‬ ‫סנילי‬
bunaklık, bunama (İNGİLİZCEDEN) seniliyut ‫סניליות‬
bunalımda, depresyonda olan, bezgin, yılgın, keyif- meduka ‫ת‬ ‫מדכא‬
siz, neşesiz, bastırılmış(güdü, dürtü, duygu) (sıfat)
bunaltıcı, sıkıcı, ezici, kasvetli, kasvet verici (sıfat) medake ‫ת‬ ‫מדכא‬
bundan dolayı lefihah ‫לפיכך‬

g : -■‫־‬.,‫' י י ׳‬: ■‫־־■־ ׳‬ •••‫ ••״‬............ -‫׳ ■־‬,■ ‫׳‬ - •‫י‬ ‫־־‬.‫־‬,• •

89
bundan dolayı al ken ‫על כן‬
bundan dolayı, bu yüzden, bunun için^ bundan ■ laken
ötürü, bu nedenle, binaenaleyh
bundan önce, daha önce, evvel, öncelikle lifne hen ‫לפני כן‬
bungalov bungalo ‫בונגלו‬
bunlar ele ‫אליי‬
bunlar gibi kaele ‫כאלה‬
bunun gibi (dişil) kazot ‫נ‬ ‫כזאת‬
bunun gibi (dişil) kazu ‫נ‬ ‫כזו‬
bunun gibi (eril) kaze ‫ז‬ ‫כזה‬
bununla beraber, aynı zamanda, aynı anda bad bevad ‫בד בבד‬
burada, burası kan
burada, buraya alom ‫ הלם‬,‫הלום‬
burada, buraya ena ‫הנה‬
burada, buraya po ‫פה‬
buradan mikan ‫מכאן‬
buraya lekan ‫לכאן‬
burjuva, orta sınıf burgani ‫ברךגני‬
burjuvalaşma itbargenııt ‫התבךגנות‬
burjuvalaşmak itbargen, ‫הוזברגן (להתבךגן) פ‬
leitbargen
burjuvazi, orta sınıf burganut ‫בורגנות‬
burkulma nekia _______ ____‫נקי^ה‬
burnei (ülke) brunei ‫ברוני‬
burnuna çekmek isnif leasnif ‫ע‬ )‫הסניף (להקניף‬
burnundan konuşma inpuf ‫אנפוף‬
burnundan konuşmak, genzinden konuşmak inpef leanpef ‫פ‬ )‫אנפף (לאנפף‬
burnunu çekme, burnuna çekme, koklama (leariah meriha ‫מריחה‬
fiilinden)
burs milga ‫מלגה‬
burun af ‫אף‬
burun (argo) hotem ‫חיטם‬
burun deliği, burun delikleri nehir, ‫ נחירים‬,‫נחיר‬
nehirayim
burun delikleri apayim ‫אפים‬
burundi (ülke) burundi ‫בורונרי‬
buruşmak, kırışmak, bükülmek itkamet, ‫התקמט (להתקמט) פ‬
leitkamet

90
buruşturmak, büzmek, kırıştırmak, çekmek^ küçül- kivets, lehavets B )?‫כרץ (לכד‬
mek,kasmak; ....... ....................... . ...
buruşturmak, kırıştırmak, bükmek kimet, lekamet B )‫קמט (לקמט‬
buruşuk, bükük (sıfat) mekumat ‫ת‬ ‫מקמט‬
buruşuk, büküntü, büzgü, kırışık, kat, kıvrım, pli, kemet ‫קמט‬
pile
buruşuk, büzülmüş, çekmiş, küçülmüş, kasılmış mehuvais n .......... ‫מכיץ‬
(sıfat) ................
but, kaba et şet ‫שת‬
but, oyluk, baldır şok ‫שוק‬
butik butik ‫ברטיק‬
buton, düğme tahtsan ‫לךוצן‬
buyruk, emir (aseret adibrot on emir) diber ‫דבר‬
buz kerah ‫קרח‬
buz ayısı, kutup ayısı (hayvan) dov akerah ‫ריב הקרח‬
buz çözücü, eritici, gevşetici, buzdolabındaki eritme mafşir ‫מפ׳עזיר‬
tertibatı
buz kıracağı, sivri uçlu delici alet, delgi dokran ‫קרן‬1‫ד‬
buz pateni ahlaka al ‫החלקה על הקרח‬
akerah
buzdolabı melcarer ‫ מקרר‬,‫מקרר‬
buzlarını çözme, eritme, erime afşara ‫הפשרה‬
buzlarını çözmek, eritmek, gevşetmek ifşir, leafşir B )‫הפשיר (להפשיר‬
buzul, buz dağı, aysberg, büyük buz kütlesi karhon ‫קךחון‬
büfe, atıştırma yeri, snack bar mizlala ‫מזללה‬
büfe, kantin, servis masası, servant (yiyeceklerin miznon ‫מזנון‬
sunulduğu), dolap, yüklük
büfe, kulübe şeklinde küçük büfe, gazete bayii kiyosk ‫קיוסק‬
bükmek, eğmek, burmak, yamultmak ikem, leakem B )‫עקם (לעקם‬
bükük, eğik, yamiık, paytak (sıfat) meııkum ‫ת‬ ‫מעקם‬
bükülme, eğilme ikam ‫עקום‬
bükülmek, eğilmek(vücut) iştoheah, B ‫ השתוחח‬,‫השתוחח‬
iştohah, )‫(להשתוחח‬
leiştoheah
bükülmek, eğilmek, burulmak, yamulmak itakem, B )‫התעקם (להתעקם‬
leitakem
bülbül (hayvan) ■ bülbül ‫בלבול‬
bülbül (hayvan) zamir ‫זמיר‬
bülten; bildiri, bilgilendirme ilanı yedioıı ‫ידיעון‬
bülten, dergi, broşür, kitapçık, gazete alon ‫עלון‬
büro, oda, daire, ofis, resmi daire, loca lişka ‫לעבה‬
bürokrasi (mecbur tutulan form doldurma vs. kağıt nayeret ‫׳ ׳‬
kırtasiye angarya işler)
bürokrasi, devlet memurları birokratya ‫ביורוקרטיה‬
bürokrat birokrat - ‫ביורוקרט‬
bürokratik, bürokrasi ile ilgili birokrati. ‫ביורוקרטי‬
büsbütün; tamamen, külliyen katıl ‫כליל‬
bütçe açığı, zarar, hesap açığı (İNGİLİZCEDEN) defitsid ‫דפיציט‬
bütçe açığı, zarar, hesap açığı, yokluk, eksiklik geraon ‫גרעיז‬
bütçe, ödenek, gelir gider çizelgesi taktsiv ‫תקציב‬
bütçelemek, istihkak tayin etmek, bütçe yapmak, tiktsev, S )‫תקצב (לתקצב‬
tahsis etmek letaktsev
bütçelenmek, istihkakı ayrılmak, tahsis edilmek, niktsav, S )‫נקצב (להקצב‬
zaman ayrılmak leikatsev
bütçelenmîş, tahsisat ayrılmış (sıfat) metuktsav ‫ת‬ ‫מתקצב‬
bütün gün kol ayom ‫כל היום‬
bütünleşme, bağlılık, birliktelik itlakdut ‫התלכדות‬
bütünleşme, birlik, biraraya gelme, biçimlenme, gibuş ‫גבוש‬
birliktelik oluşturma
bütünleşme, entegrasyon, devreye girme, katılma, iştalvut ‫העתלבות‬
etaba dahil olma
bütünleşmiş, biçimlenmiş, kristalleşmiş, oluşmuş megubaş ‫ת‬ ‫מגבע‬
(sıfat)
bütünleşmiş, birleşmiş, birlikte (sıfat) melukad ‫ת‬ ‫מלכד‬
bütünleştirmek, biçimlendirmek, kristalleştirmek, gibeş, legabeş ‫פ‬ )‫גבע (לגבע‬
oluşturmak, vücuda getirmek
bütünlük, mükemmellik, kusursuzluk, tam olma şlemut ‫שלמות‬
hali
büyü, efsun, sihir, keramet kişuf ‫כשוף‬
büyü, sihir kşafim ‫כשפים‬
büyük alış veriş merkezi kenyon ‫קניין‬
büyük, iri, kocaman, cüsseli, yüksek ruhlu (dişil)(- gdola ‫נ‬,‫ה‬ ‫גדולה‬
sıfat) -
büyük, iri, kocaman, cüsseli, yüksek ruhlu (sıfat)- gadol ‫ז‬,‫ת‬ ‫גדול‬
(eril)
büyükanne, nine (dişil) savta ‫נ‬ ‫סבתא‬
büyükbaba, dede (eril) saba ‫ז‬ ‫סבא‬
büyüklük, ebat godel ‫גדל‬
büyüklük, itibar ’ gdula ‫גדלה‬
büyülemek kişef lekaşef ‫פ‬ )‫כשף (לכשף‬

92
büyülemek, ilgi yaratmak, alıkoymak, hareketsiz ritek, leratek ‫פ‬ )‫רתק (לרתק‬
hale getirmek, hapsetmek, kapatmak
büyülenmiş, hayran kalmış, alıkoyulmuş (sıfat) merutak ‫ת‬ ‫מרתק‬
büyüleyen, büyüleyici, hayran bırakan, ilgi çekici, meratek ‫מרתק‬
çekici, sürükleyici
büyüleyici, şaşırtıcı (dişil) (sıfat) meamemet ‫מהממת‬
büyüleyici, şaşırtıcı (eril) meamem ‫ז‬ .... . ‫מהמם‬,
büyülü, büyülenmiş, efsunlu (sıfat) mehuşaf ‫ת‬ ‫מכשף‬
büyülü, sihirli, büyülenmiş (sıfat) kasanı ‫ת‬ ‫קסום‬
büyüme, artma gdila ‫גדילה‬
büyüme, yetişme, gelişim (genellikle bitki) tsmiha ‫צמיחה‬
büyümek itgadelf ‫פ‬ )‫התגדל (להתגדל‬
leitgadel
büyümek, artmak gadal, ligdol ‫פ‬ )‫גדל (לגדל‬
büyümüş, büyük, iri, yetişkin (sıfat) megudal ‫ת‬ ‫מגדל‬
büyüteç zhuhıt ‫זכוכית מגדלת‬
magdelet
büyütme ağdaki ‫הגדלה‬
büyütme, ekin (tarlada), ürün gidul ‫גדול‬
büyütmek, arttırmak igdil, leagdil ‫פ‬ ‫הגדיל (להגדיל‬
(el) )‫את‬
büyütmek, yetiştirmek gideli legadel ‫פ‬ )‫גדל (לגדל את‬
(et)
büzme, büzüştürme, sıkma kivuts ‫כווץ‬
büzüşme, buruşma, kırışma, çekme, çekilme, küçül- itkavtsut ‫התכוצות‬
me, kasılma
büzüşmek, kırışmak, buruşmak, çekmek, çekilmek, itkavets, ‫פ‬ )‫התפוץ (להתפוץ‬
küçülmek, kasılmak leitkavets
by pass ameliyatı nituah ‫נתוח מוקפים‬
maakafim
c
cadı, büyücü (dişil) mahşefa 3 ‫מעשפה‬
cafcaflı, canlı, çok renkli, fazla süslü, gösterişli sasgoni ‫ת‬ ‫ססגוני‬
(sıfat)
cahil am aarets ‫?ם הארץ‬
cahil, bilgisiz, kara cahil, cühela hur ‫בור‬
cam zhuhit ‫זכוכית‬
cam takma, camcılık, şekerli beyaz karışım, krema zigiıg ‫זגוג‬
ile pasta kaplama
cam takmak zigeg, lezageg E) )‫זגג (לזגג‬
cambaz, akrobat tutyan ‫ליליז‬
cambazlık lulyanut ‫לרלעות‬
camcı zagag ‫זגג‬
cami, mescit misgad ‫מסגד‬
camia, topluluk keita ‫קהלה‬
camlı, cam kaplı (sıfat) mezugag ‫ת‬ ‫מזגג‬
can atmak, çok istemek, güçlü arzu duymak, hasre- arag, taarog ‫פ‬ )-‫ערג (לערג ל‬
tini çekmek (fe)
can çekişme, son nefesini verme gsisa ‫גסיסה‬
can havliyle çabalamak, mücadele vermek, pençe- sara, lisrot ‫פ‬ )‫שרה (לשרות‬
leşmek, cebelleşmek, debelenmek, uğraş vermek
can‫־‬sıkıcı (sıfat) meşaamem ‫ת‬ ‫משעמם‬
can sıkıcı, rahatsızlık verici metsik ‫מציק‬
can sıkıntısı iştaamemut ‫השתעממות‬
can sıkıntısı, sıkıntı şiamum ‫שעמום‬
can vermek, son nefesini vermek, ölüm döşeğinde gasas, ligsos ‫פ‬ )‫גסס (לגסס‬
olmak, can çekişmek
can yeleği efod atsala ‫אפוד הצלה‬
cana yakın, zarif, latif, sevimli, sempatik, dost canlı-■ hinanit ‫נ‬,‫ת‬ ‫חננית‬
sı, albenili (dişil)(sıfat) ‫־‬
cana yakın, zarif, latif, sevimli, sempatik, dost canlı-■ hinani, hinanit î/7 ‫הנני‬
sı, albenili (sıfat)(eril)
candan, kalpten, samimi, içten, yürekten, içtenlikle teravi ■ ‫ת‬ ‫לבבי‬
(sıfat)
canın cehenneme !, cehenneme kadar yolun var ! leh kibinimat! j ‫קיבינימט‬ ‫לך‬
(argo)
cani, katil tavah ‫טבח‬
cankurtaran (plajlarda), kurtarıcı matsil ‫מציל‬

94
canlandırmak (tiyatro), animasyon yaratmak, çizgi inpiş, leanpiş S )‫הנפיש (להכפיש‬
film yapmak ,. . . ...... . ....
canlı yayın, naklen yayın şidnr hay ‫שדור חי‬
canlı, diri, sağ (sıfat) hay ‫ת‬ ‫חי‬
canlı, hayvan baalfıayim ‫בעל חיים‬
canlı, sağ (dişil) (sıfat) haya ‫נ‬,‫ת‬ ‫חיה‬
canlı, sağ (eril) (sıfat) hay ‫ז‬,‫ת‬ ‫חי‬
canlılık, dirilik, hayatiyet, fer hayut ‫חיות‬
cansız varlık, cansız domem ‫דומם‬
canurtaran simidi galgal atsala ‫גלגל הצלח‬
cariye, kadın köle, besleme (dişil) şifha 3 ‫שפחה‬
casus köstebek, ajan şatııl, sohen ‫ סוכן שתול‬,‫שתול‬
şatul
casus yazılım, spyware (internette) ragla ‫רגלה‬
casus, ajan, hafiye, çaşıt meragel ‫מרגל‬
casusluk rigul ‫רגול‬
casusluk etmek, ajanlık yapmak rigel, leragel S )‫רגל (לרגל‬
casusluk, ajanlık, hafiyelik, çaşıtlık rigul ‫רגול‬
caydırıcı güç, caydırıcılık koah artaa ‫כח הן־תעה‬
caydırıcı, caydıran, yıldıran, gözdağı veren martla ‫מרתיע‬
caydırma, usandırma, yıldırma artaa ‫הךתעה‬
caydırmak, vazgeçirmek, olmasını önlemek, bir eni, leani ‫פ‬ )‫הביא (להניא‬
şeyden alıkoymak
caydırmak, yıldırmak, usandırmak, gözdağı vermek irtia, leartia ‫פ‬ )‫הךתיע (להךתיע‬
cazibe, arzulanan, çekici homed ‫חומד‬
cazibe, güzellik, albeni, zarafet, beğeni hen ‫חן‬
cebir (matematik ilmi) algebra ‫אלגברה‬
cebren, zor kullanarak, zorlayıcı, yaptırımcı, dayat- kfiyati ‫ת‬ ‫כפיתי‬
maçı (sıfat)
cehalet burot ‫בורות‬
cehenemin dibine! laazazel! ‫לעזאזל ז‬
cehennem geinom ‫גיהנום‬
cehennem azazel ‫עזאזל‬
ceket miktoren ‫מקטרן‬
cellat falyan ‫ז‬:‫תל‬
cemaat eda ‫עדה‬
cemiyet memuru, politik aktivist, sosyal işlerle askaıı ‫עסקן‬
meşgul olan aktif kişi
cenaze levaya ‫לדה‬
cenaze alayı, cenaze töreni alvaya -’■■•‫־״‬..... ‫הלויה׳‬
cennet gan eden ‫ךז‬3‫גז ז‬
cennet eden ‫ךז‬2
cep kis ‫כיס‬
cep telefonu, telsiz telefon, tel ile bağlı olmayan telefon nayad ‫טלפון ניד‬
seyyar el telefonu
cephane, silah, mühimmat tahmoşet ‫תדומשת‬
cereyan etmek, meydana gelmek, vuku bulmak, era, learea B )‫ארע (לארע‬
oluşmak
cerrah, operatör hirurg ‫כירורג‬
cerrahi hirurgiya ‫כירוךגיה‬
cerrahi müdahele peula hirurgit ‫עעלה כירורגית‬
cesaret etmek, kalkışmak, cüret etmek iriv, leariv 5 )‫הךהיב (להרהיב‬
cesaret, mertlik, yüreklilik, gözüpeklik, yiğitlik omets ‫אמץ‬
cesaret, yiğitlik, yüreklilik omets lev ‫אימץ לב‬
ceset, kadavra, mevta gviya ‫גויה‬
ceset, leş, hayvan leşi, kadavra peger ‫פגר‬
ceset, ölü vücudu, naaş, mevta gafa ‫גופה‬
cesur, gözüpek, yürekli, yiğit, yaman amits ‫אמיץ‬
cetvel sargel ‫סרגל‬
cevap verilmek, yanıtlanmak neena, leianot B )‫נענה (להענות‬
cevap vermek, yanıtlamak ana, laanot B ,-‫ענה (לענות ל‬
(le et) )‫את‬
cevap, karşılık maane ‫מענה‬
cevap, yanıt, karşılık, tepki, çözüm, dönüş, geri teşuva ‫תשובה‬
dönüş
ceviz (meyve) egoz, egozey ‫אגוזי מלך‬, ‫אגוז‬
- melek
ceylan, ceren, dişi geyik (hayvan) ayala ‫»דלה‬
ceza oneş ‫ענש‬
ceza knas ‫קנם‬
ceza sahası, altıpas (futbol) rahavat aoıışin ‫רחבת העונשין‬
ceza vuruşu, penaltı beitat onşin ‫בעיטת עונשין‬
ceza, yaptırım,-müeyyide oneş ‫ענש‬
cezalandırılmak, ceza almak niknas, B )‫נ?ןנס (לה?ןנם‬
leikanes
cezalandırılmak, ceza almak, ceza yemek neenaş, leianeş B )‫נענש (להענש‬
cezalandırma anişa ‫ענישה‬

96
cezalandırma, ceza aanaşa ‫הענפזה‬
cezalandırmak eetıiş,leaaniş E) ■ ‫קעניעז■ (להעניש‬
(et) )‫את‬
cezalandırmak, ceza vermek anaş, laanoş ‫פ‬ )‫ענש (לענ״ש‬
cezalandırmak, ceza vermek kanas, liknos ‫פ‬ )‫קנס (לקנס את‬
(et)
Cezayir (ülke) aljeria ‫אלגייריה‬
cezbetme, baştan çıkarma, ayartma, baştan çıkarıcı pituy ‫פתח‬
şey
cezve yada ibriğin akıtma ucu, içinden su akan ağız, zarbuvit ‫זךבובית‬
ağızlık
cıkcıklamak, cıkcık etmek (hayret nidası) tsiktsek, ‫פ‬ )‫צקצק (לצקצק‬
letsaktsek
cılız, fakir, zayıf, az, yoksun, yetersiz, aciz, yavan dal ‫דל‬
cılız, güçsüz, kuvvetsiz, zayıf (sıfat) haluş ‫ח‬ ‫חלוש‬
cılızlaşmak, zayıflamak, zayıf düşmek, seyrelmek, itdaldel, ‫פ‬ ‫התדלדל‬
yavaş yavaş azalmak, giderek azalmak leitdaldel )‫(להתדלדל‬
cılızlaştırmak, zayıflatmak, zayıf düşürmek, sulan- dildel, ledaldel ‫פ‬ )‫דלדל(לדלדל‬
dırmak, seyreltmek, inceltmek (sıvıyı)
cılızlık, fakirlik, zayıflık dalut ‫דלות‬
cımbız melaketet ‫מלקטת‬
cımbız pintseta ‫פינצטה‬
cırcır ötmek, kulak tırmalayıcı ses çıkarmak tsirtser, ‫פ‬ )‫צךצר(לצךצר‬
letsartser
cıva (element) kaspit ‫כספית‬
cıvıldama, cıvıltı tsiyuts ‫ציוץ‬
cıvıldamak, ötmek, ötüşmek tsiyeis, ‫פ‬ )‫ציץ (לציץ‬
letsayets
cibinlik, haşarattan korunmak için kullanılan tül ‫׳‬ kıla ‫כלה‬
ciddi, ağırbaşlı, vakur (sıfat) reisini ‫ח‬ ‫ךציני‬
ciddileşmek irisin, leartsin ‫פ‬ )‫הךצין (להךצין‬
ciddiyet, ağırbaşlılık retsinut ‫ךצינות‬
cihaz, aygıt, tertibat etken
cilalı olmak, parlamak, iyice temizlenmek itstahtseah, ‫פ‬ ‫ הצטח־‬,‫הצטדזצח‬
itstahtsah, )‫צח (להצטחצח‬
leitstahtseah
cilt, fasikül, kitap bölümü kereh ‫פרך‬
çiltçi, mücellit koreh, korkan ‫ כורכן‬,‫כורך‬
ciltleme, sarma, çilt, kitap kabı kriha ‫כריכה‬

e!& . ..
97
cenaze levaya ‫לחה‬
cenaze alayı, cenaze töreni ■ alvaya ■ ‫קלויה‬
cennet gan eden ‫גן עח‬
cennet eden ‫?נדן‬
cep kıs ‫כים‬
cep telefonu, telsiz telefon, tel ile bağlı olmayan telefon nayad ‫טלפון מד‬
seyyar el telefonu ... • .
cephane, silah, mühimmat tahmoşet ‫תחמעת‬
cereyan etmek, meydana gelmek, vuku bulmak, er0f learea ‫פ‬ )‫ארע (לארע‬
oluşmak
cerrah, operatör hirurg ‫כירוךג‬
cerrahi hirurgiya ‫כירוךמה‬
cerrahi müdahele peula hirurgit ‫פעלק כיררךגית‬
cesaret etmek, kalkışmak, cüret etmek iriv, leariv ‫פ‬ )‫קךהיב (להךהיב‬
cesaret, mertlik, yüreklilik, gözüpeklik, yiğitlik omets ‫אמץ‬
cesaret, yiğitlik, yüreklilik omets lev ‫אמץ לב‬
ceset, kadavra, mevta gviya ‫גחה‬
ceset, leş, hayvan leşi, kadavra peger ‫פגר‬
ceset, ölü vücudu, naaş, mevta gafa ‫גופה‬
cesur, gözüpek, yürekli, yiğit, yaman arnits ‫אמיץ‬
cetvel sargel ‫?חל‬
cevap verilmek, yanıtlanmak neena, leianot ‫פ‬ )‫נענה (להבנות‬
cevap vermek, yanıtlamak ana, laanot ‫פ‬ -‫ענה (לענות ל‬
(le et) )‫את‬
cevap, karşılık maane ‫מענה‬
cevap, yanıt, karşılık, tepki, çözüm, dönüş, geri teşııva ‫תשובה‬
dönüş
ceviz (meyve) ' egoz, egozey ‫אגוזי מלך‬, ‫אגוז‬
melek
ceylan, ceren, dişi geyik (hayvan) ayala ‫אילה‬
ceza oneş ‫עינש‬
ceza knas ‫קנס‬
ceza sahası, altıpas (futbol) rahavat aonşin ‫רחבת העונשין‬
ceza vuruşu, penaltı beitat onşin ‫בעיטת עונשין‬
ceza, yaptırım, müeyyide oneş ‫ע׳נש‬
cezalandırılmak, ceza almak nikııas, ‫פ‬ )‫נקנס (לה^נס‬
leikanes
cezalandırılmak, ceza almak, ceza yemek neenaş, leianeş ‫פ‬ )‫נענש (להענש‬
cezalandırma anişa ‫ענישה‬
...... ; ..... ■....... ....... .... . .T... --- .... ‫י‬--.‫■׳‬.-. ■ ‫•ך'■■ ־‬-.- ‫■י‬---------- ,‫י‬

96
cezalandırma, ceza aanaşa
cezalandırmak eenişj leaaniş S ‫ה^ניקז (להעניקן‬
(et) )‫את‬
cezalandırmak, ceza vermek anaş, laanoş S )‫ענש (לענש‬
cezalandırmak, ceza vermek kanas, liknos s )‫קנם (לקנס את‬
(et)
cezayir (ülke) aljeria ... ‫אלמיריה‬
cezbetme, baştan çıkarma, ayartma, baştan çıkarıcı pituy ‫פתרי‬
?ey
cezve yada ibriğin akıtma ucu, içinden su akan ağız, zarbuvit ‫זך־כרבית‬
ağızlık
cıkcıklamak, cıkcık etmek (hayret nidası) tsiktsek, ‫פ‬ )‫צקצק (לצקצק‬
letsaktsek
cılız, fakir, zayıf, az, yoksun, yetersiz, aciz, yavan dal ‫דל‬
cılız, güçsüz, kuvvetsiz, zayıf (sıfat) haluş ‫ת‬ ‫חלרש‬
cılızlaşmak, zayıflamak, zayıf düşmek, seyrelmek, itdaldel, ‫פ‬ ‫התדלדל‬
yavaş yavaş azalmak, giderek azalmak leitdaldel )‫(להתדלדל‬
cılızlaştırmak, zayıflatmak, zayıf düşürmek, sulan- dildel, ledaldel ‫פ‬ )‫דלדל (לדלדל‬
dırmak, seyreltmek, inceltmek (sıvıyı)
cılızlık, fakirlik, zayıflık dalut ‫דלות‬
cımbız melaketet ‫מלקטת‬
cımbız pintseta ‫פינצטה‬
cırcır ötmek, kulak tırmalayıcı ses çıkarmak tsirtser, ‫פ‬ )‫צרצר (לצךצר‬
letsartser
cıva (element) kaspit ‫כספית‬
cıvıldama, cıvıltı tsiyuts ‫ציוץ‬
cıvıldamak, ötmek, ötüşmek tsiyets, ‫פ‬ )‫ציץ (לציץ‬
letsayets
cibinlik, haşarattan korunmak için kullanılan tül kila ‫פלה‬
ciddi, ağırbaşlı, vakur (sıfat) retsini ‫ת‬ ‫ךציני‬
ciddileşmek irisin, leartsin ‫פ‬ )‫הךצין (להךצין‬
ciddiyet, ağırbaşlılık retsinut ‫רצינות‬
cihaz, aygıt, tertibat etken ‫ההקו‬
cilalı olmak, parlamak, iyice temizlenmek itstahtseah, ‫פ‬ ‫ הצטח־‬,‫הצטחצח‬
itstahtsah, )‫צח (להצטחצח‬
leitstahtseah
cilt, fasikül, kitap bölümü kereh ‫כרך‬
ciltçi, mücellit koreh, korhan ‫ כוךכן‬,‫כורך‬
ciltleme, sarma, cilt, kitap kabı kriha ‫כריכה‬

: ' - ' . ‫■־‬ ‘ ' 97


ciltlemek, sargılanıak(bandaj), bağlamak, örgütle- agadf laagod D )‫אגד (לאגד‬
. ™ek . ...... ■ . ... . . r--------v‫״‬

ciltlemek, sarmak karah, likroh S )‫פרך (לכלך‬


ciltlenmek, sargdanmak(bandaj), bağlanmak neegad, S )‫נאגד (להאגד‬
leiaged
ciltlenmek, sarılmak nıhrah, S )‫נכרך(להכרך‬
leikareh
ciltli, bağlı, ciltlenmiş, kaplı, kaplanmış, kapsayan, karuh ‫ת‬ ‫־‬ ' ‫ברוך‬
içine alan, içeren (sıfat)
cilvelenme, işve yapma, çalımlı olma ithanhenut ‫ה^חנחנות‬
cimciklemek, çimdiklemek, mıncıklamak, kıstır- tsavat, litsbot s )‫צבט (לצבט‬
mak, kavramak
cimciklenmek, çimdiklenmek, mıncıklanmak nitsbat, ‫פ‬ )‫נצבט (להצבט‬
leitsavet
cimri olmak ıtkamtsen, ‫פ‬ ‫התקמצן‬
leitkamtsen )‫(להתקפוצן‬
cimri, hasis, pinti, eli sıkı, varyemez (sıfat) kanıtsan ‫ת‬ ‫ל)כוצן‬
cimrilik, pintilik kamtsanut ‫קמצנות‬
cin, iblis, umacı, öcü şed ‫ד‬#
cinnet amok ‫אמוק‬
cinnet, delilik, çdgınlık, kafayı yeme (argo) canana ‫גיננה‬
TT T

cins isim, cansızlar için isim, dilbilgisinde isim şem etsem ‫שם ?צם‬
cinsel arzu duymak, kur yapmak, tavlamaya çalış- agaVj laagov ‫פ‬ )‫?גב (ל?גב‬
mak
cinsel arzu, seksüel istek, cinsel ihtiras tşuka minit ____ ‫מינית‬
‫* י‬
‫תשוקה‬
‫ * די‬:
cinsel azgınlığı olan, kızışmış, çiftleşme döneminde meyuham ‫מיחס‬
olan (hayvanlarda)
cinsel birleşme, cinsel ilişki, sikme beila ‫??ילה‬
cinsel ilişki, cinsel münasebet, cinsel temas yahasey min ‫_ידוסי מין‬
cinsel ilişkiye girmek iştagel, ‫השתגל (להשתגל) פ‬
leiştagel
cinsel ilişkiye girmek şigel, leşagel ‫פ‬ )‫שגל (לשגל‬
cinsel ilişkiye girmek şagal, lişgol ‫פ‬ )‫שגל (לשג־ל‬
cinsel ilişkiye zorlanmak ııişgal, leişagel ‫פ‬ )‫נשגל (להשגל‬
cinsel istek, cinsel arzu taava minit ‫תארה מינית‬
cinsel kudret, cinsel iktidar, cinsel güç onut . ‫אונות‬
cinsel taciz atrada minit .‫הטרדה מינית‬
cip, jip, jeep (İNGİLİZCEDEN) jip ‫ג'יפ‬
cips, patates cipsi, patates kızartması Çİps ‫צייפס‬

98
ciro, süreç, regl dönemi, aybaşı, süre, dönem, dönüş, mahzor ‫מחזור‬
devre, deyeranj dolaşım . •......................... ... ......
cisim, madde etsem ‫צם‬#
civciv, yavru kuş efroah ‫אפרוח‬
coğrafya (İNGİLİZCEDEN) geografya ‫גאוגר^ה‬
conta, tıkaç atam ‫אטם‬
contalamak, sımsıkı kapatmak, su ve hava geçirmez item, leatem S )‫אטם (לאטם‬
hale sokmak
cop, değnek, baston, asa ala ‫אלה‬
coşku, coşturma, alevlendirme, kızıştırma, hayran alava ‫הלהבה‬
bırakma
coşku, mutluluk ve neşe, aşırı derecede mutlu ve uforya ‫אופ(ףה‬
çoşkulu hissetme
coşku, sevinç, neşe, canlılık, hayatiyet hedva ‫חתה‬
coşkulu, arzulu, istekli, şevkli, ateşli, hararetli, nilav ‫נלהב‬
gayretli
coşkun, heyecan verici, hayran bırakıcı maliv ‫מלהיב‬
coşma, alevlenme, heyecanlanma, galeyan, şevk itlaavut ‫התלהבות‬
coşmak, alevlenmek, hayran kalmak itlaev, leitlaev S )‫התלהב (להתלהב‬
coşturmak, alevlendirmek, kızıştırmak, hayran iliv, lealiv ‫פ‬ )‫הלהיב (להלהיב‬
bırakmak
cömert, alicenap, eli açık nadvan ‫ניבו‬
cömert, hovarda, eli açık, hayırsever, yardımsever, nadiv ‫ת‬ ‫נדיב‬
gönlü zengin (sıfat)
cömertçe vermek, bonkörlük etmek, bolca vermek, şipea, şipa, s ‫ שפע‬,‫שפע‬
fazlasıyla vermek leşapea )3?‫(לשפ‬
cömertlik, alicenaplık, eli açıklık nadvanut ‫נדבנות‬
Cuma, altıncı gün yom şişi ‫יום ששי‬
cumartesi (gün) şabat ‫שבת‬
Cumartesi, şabat günü yom şabat ‫יום שבת‬
cumhurbaşkanı, cumhur reisi, reisicumhur, başkan nasi ‫נשיא‬
cumhurbaşkanlığı, başkanlık nesiyut ‫נשיאות‬
cumhuriyet (İNGİLİZCEDEN) republika ‫רפוהליקה‬
cumhuriyetçi (İNGİLİZCEDEN) republikani ‫רפובליקני‬
cüce gamad ‫גמד‬
cüce gibi, pigme gibi, tıknazca, bodurca gamadi ‫גמדי‬
cüceleşme, çok küçülme itgamdut ‫התגמדות‬
cüceleşmek, çok küçülmek itgamed, ‫פ‬ )‫התגמד (להתגמד‬
leitgamed
cüceleştirme, çok küçültme : gimud ‫גמוד‬

99
‫\ז‬ •‫־‬

cüceleştirmek, çok küçültmek gimed, ‫ע‬ )‫מר (לגמד‬1


legamed
cümle mişpat
cümle bilgisi, cümle analizi, söz dizimi, nahiv, sen~ tahbir
taks, gramatiksel yazım kuralları
cüppe, kaftan, pelerin glima ‫«גלימה‬
cüret, aşın güven, kendini beğenme, böbürlenme,
kibir, kurum
raav ■ ‫יחב‬ |1
‫׳‬. 43■

cüret, cesaret etme, yeltenme, kalkışma


‫|הע!ה‬
eaza
cüretkar, gözüpek, gözü kara, atılgan (sıfat) noaz ‫ת‬ 1
‫ני?ז‬
cüruf, atık, pislik, alçak, iğrenç, aşağılık, çirkef, hela ‫חלאה‬ I
kenef (mecazi insan için aşağılık herif gibi)
cüruf, yanmış kömür artığı gahelet ‫גחלת‬.1
cüzdan arnak ‫|אךנק‬
cüzzam (hastalık) tsaraat ‫צרעת‬
cüzzamlı metsura, ‫מצרעת‬, ‫| מצורע‬
metsuraat
1

■‫י‬

100
.»‫״<־‬.‫״‬................. ■.‫״‬. ..... .-.»JÇ.,.
;■'■y.' j■:‫ ?׳‬.:KJ.İ ~ ■ ■—

çabalama, gayret, uğraş verme, zorlanma itamtsut ‫התאמצות‬


çabuk çabuk, çarçabuk, alelacele hiş ‫חיש‬
çabuk, çabuk tarafından meera ‫מהרה‬
çabuklaştırmak, hızlandırmak zirez, lezarez S )‫זרז (לזלז‬
çabukluk, sürat, hız, atiklik, hızlılık zerizjut ‫זךיזרת‬
çad (ülke) çad ‫ציאד‬
çadır kurmak, kamp kurmak eeil, leail ‫פ‬ )‫האהיל (להאהיל‬
çadır, otağ oel ‫אהל‬
çağırılmak, çağrılıp getirtilmek, bağırıp seslenmek nizak, leizaek ‫פ‬ )‫נזעק (להזעק‬
çağırma, çağrı, nida, ünlem kriya ‫קריאה‬
çağırmak, alarma geçirmek, alarm vermek, dikkat izik, leazik ‫פ‬ )‫הזעיק (להזעיק‬
çekmek
çağlayan, şelale mapal mayim ‫מפל מים‬
çağrı, celp, toplanmaya davet zimun ‫זמין‬
çağrışım, andırma, anıştırma, bir kelimenin başka konotatsya ‫קונוטציה‬
anlamları .olması
çağrışım, anıştırma, dokundurma, andırma, meta- metafora ‫מטאפורה‬
for, mecaz, eğretileme, istiare
çakal(hayvan) tan W
çakı olar ‫אולר‬
çakıl taşı, moloz hatsats ‫ח?ץ‬
çakılı, takık, mahsur, takılıp kalmış (fişte, trafikte, takııa ‫ת‬ ‫תקוע‬
tamirhanede, herhangi bir yerde vs.)(sıfat)
çakmak matsit ‫מצית‬
çakmak, mıhlamak, sokmak, takmak (fiş), boru taka, litkoa ‫פ‬ )‫תקע (לתקע‬
çalmak (şofar)
çakmaktaşı halamiş ‫חלמיש‬
çakra (yoga), bedendeki enerjiyi tüm vücuda dağı- çakra ‫דקרה‬
tan enerji noktalan)
çalgı teli (saz, keman, gitar vs. teli) meytar ‫מיתר‬
çalgıcı, müzik aleti çalan kişi, enstrüman çalan kimse nagan
çalılık, ağaçlık svah ‫סבך‬
çalılık, funda siyah ‫קזיח‬
çalım satma, işve cilve yapma hirihun ‫חנחון‬
çalım satmak, işve cilve yapmak hinken, ‫פ‬ )‫חנחן (להנהן‬
lehanhen

101
çalım, caka, fiyaka itravrevut ‫התרבךבות‬
çalımcı, cakacı, fiyakacı, kendini beğenmiş kimse, ravrevan ‫■ת‬ ‫׳י‬ ‫רבךבן‬
palavracı (sıfat)
çalımlı olmak, edalı işveli cilveli olmak ilhanken, 5 ­ ‫התחנחן (להתח‬
leithanhen
)‫נחן‬
çalınmak nignav, s )‫נגנב (להגנב‬
leiganev
çalıntı, çalınmış (sıfat) ganuv ‫ת‬ ‫גנוב‬
çalışkan, hamarat (sıfat) haruts ‫ת‬ ‫חריץ‬
çalışkan, yılmaz, bezmez, usanmaz, azimli, sebatkar şakdan ‫ז‬ ‫עזקין‬
(eril)
çalışkan, yılmaz, bezmez, usanmaz, azimli, sebatkar şakdani ‫ת‬ ‫שעדני‬
(sıfat)
çalışkanlık haritsut ‫חךיצות‬
çalışma bakanı sar aavoda ‫שר האבודה‬
çalışmak, harekete geçmek paal, lifol ‫פ‬ )‫פעל (לפעל‬
çalışmak, kandırmak, birini işletmek, dalga geçmek avad, laavod ‫פ‬ ,‫עבד (לעבר ב־‬
(mecaz) (be al) )‫על‬
çalıştırılmış, faaliyete geçirilmiş, çalışır vaziyette mufaal n ‫מפ?ל‬
(sıfat)
çalıştırma, faaliyete geçirme, faal hale getirme, aktif afaala ‫הפעלה‬
hale getirme
çalıştırmak, harekete geçirmek ifil, leafil ‫פ‬ )‫הפעיל (להפעיל‬
çalıştırmak, istihdam etmek, işletmek eevid, leaavid ‫פ‬ ‫העביד (להעביד‬
____________ ;__________________________ ________ (et)---------- -------------- )‫ את‬-
çalkalama, çırpma, yayık yapma hîbuts ‫חבויץ‬
çalkalama, sallama, karıştırma ‫בחישה‬
çalkalama, yıkama, bulaşık, birine kızıp kalaylama ştifa ‫שטיפה‬
(mecaz)
çalkalamak, çırpmak, yayık yapmak hibets, lehabets B )‫חבץ (לחפץ‬
çalkalamak, yıkamak (bulaşık), durulamak şataf, liştof B ‫שטף‬
çalkalanmak, yıkanmak niştaf, leişatef B )‫נשטף (להשטף‬
çalkalanmış, yıkanmış (sıfat) şatuf ‫ת‬ ‫שטוף‬
çalkalayan, bulaşık yıkayan, durulayan, akıcı suyla şotef ‫שוטף‬
yıkayan
çalma (müzik aleti, enstrüman) nigun ‫נגון‬
çalmak, çaldırmak (zil, çan, telefon) tsiltsel, B )‫צלצל (לצלצל‬
letsaltsel
çalmak, hırsızlık yapmak ganav, lignov b (-‫ מ‬,‫גנב (לגנב את‬
(et me)

102
.'•.‫־‬:•:.."‫"?■'ץ‬ ‫*■; ■•־•?ך‬/■::/.y: •/‫■;ץ‬: ‫?י‬.:

çam fıstığı, çam kozalağının İçindeki fıstık (meyve) tsnobar ‫צנובר‬


çam, çam ağacı ..................... . ören ' ‫ארן‬
çamaşır kvasim ‫כבסים‬
çamaşır makinesi mehonat kvisa ‫מכונת כביסה‬
çamaşır suyu, beyazlatıcı, beyazlaştırıcı malbin ‫מלבין‬
çamaşır yıkama, çamaşır kvisa . ‫כביסה‬
çamaşır yıkamak kibes, lehabes S )‫כבם (לכבס‬
çamaşır yıkanmak itkabes, 5 )‫התכבס (להתכבס‬
leitkabes
çamaşırcı kadın koveset J ‫כובסת‬
çamaşırhane mihbasa ‫מכבסה‬
çamur atılmış, hakkında kötü konuşulmuş, adı leke- muhpaş ‫ת‬ ‫מכפקז‬
lenmiş, kara çalınmış, karalanmış (sıfat)
çamur atma, hakkında kötü konuşma, adını lekele- ahpaşa ‫הכפשה‬
me, kara çalma, karalama
çamur atmak, kara çalmak, karalamak, adını lekele- ihpiş, leahpiş s )‫הכפיקז (להכפיש‬
mek, hakkında kötü konuşmak
çamur, balçık bots ‫כץ‬
çamur, balçık, sulu çamur refeş ‫רפש‬
çamur, batak, pislik yaven n:
çamurlanmak, çamura bulanmak, balçığa batmak, itrapeş, ‫התרפש (להתרפש) פ‬
üstü başı çamur olmak leitrapeş
çamurluk magen bots ‫מגן בץ‬
çan, zil, kampana, çıngırak paamon ‫פ?מק‬
çanta, dosya, klasör tik ‫תיק‬
çap, kutur koter ‫קטר‬
çapa turiya ‫טוריה‬
çapa, bahçıvan çapası maader ‫מ?ךר‬
çapa, çapalama işi adira ‫?ךיךה‬
çapa, gemi demiri ogen ‫עגן‬
çapak, metal artığı, cüruf sig ‫סיג‬
çapalama idur ‫?דור‬
çapalamak adar, laador ‫פ‬ )‫?דר (לעדר‬
çapalamak, toprağın altını üstüne getirmek sided, lesaded ‫פ‬ )‫שרד (לשדר‬
çapraşık, çarpık, yamuk yumuk (sıfat) akalkal ‫ת‬ ‫?קלקל‬
çapraz . tsolev ‫צולב‬
çapraz ateş eş tsolevet ‫אש צולבת‬
Çapraz, çapraz biçimde (sıfat) metsulav ‫ת‬ ‫מצלב‬

103
çar (rus çarı) tsar ‫צאר‬
çardak .... . suka
çardaklar sııkot ‫ספות‬
çare, seçenek, şık, opsiyon, alternatif brera ‫בררה‬
çaresiz, aciz, biçare oved etsot ‫אובד עצרת‬
çaresiz, biçare, aciz hasar oııim ‫חסר אונים‬
çaresizlik hoser onim ‫חסר אונים‬
çaresizlik, acizlik, etkisizlik ozlatyad ‫אזלת יד‬
çark, dişli çark, çark dişlisi galgal şinayim ‫גלגל שנים‬
çarlık tsarizm ‫צאךיזם‬
çarmıha gerilmek nitslav, S )‫נצלב (להצלב‬
leitsalev
çarmıha gerilmek, kesişmek, çizgileri çakışmak itstalev, . S )‫הצטלב (להצטלב‬
leitstalev
çarmıha germek tsalav, litslov ‫פ‬ )‫צלב (לצלב‬
çarmıha germek, çaprazlama yapmak, çaprazlamak, itsliv, leatsliv ‫פ‬ )‫הצליב (להצליב‬
iki ayrı cinsi bir araya getirmek
çarpan kofel ‫כופל‬
çarpık, çarpılmış, vuruk dafuk ‫דפוק‬
çarpılan (matematik) nihpal ‫נכפל‬
çarpılmak (sayısal olarak çarpım) nihpal, ‫פ‬ )‫נכפל (להכפל‬
leikapel
çarpılmak, hızla kapanmak, gürültüyle kapanmak nitrak, leitarek ‫פ‬ )‫נטרק (להטרק‬
(kapı-pencere)------------------------------------------------ ------------ J:-------- '
çarpılmış, cebinden parası çalınmış (sıfat) mehuyas n ‫מכים‬
çarpılmış, ikiye çarpılmış, iki katı, iki misli muhpal ‫ת‬ ‫מכפל‬
çarpım, çarpma kefel ‫כפל‬
çarpıntı, nabız . dofek ‫זייפק‬
çarpışma, çatışma itnagşut ‫התנגדות‬
çarpıtılmış, tahrif edilmiş, biçimi değiştirilmiş, asıl- mesulefet ‫נ‬,‫ת‬ ‫מסלפת‬
sız, gerçeğe aykırı (dişil) (sıfat)
çarpıtılmış, tahrif edilmiş, biçimi değiştirilmiş, asıl- mesulaf ‫ז‬,‫ת‬ ‫מסלף‬
sız, gerçeğe aykırı (eril) (sıfat)
çarpma, iki misli yapma ahpala ‫הכפלה‬
çarpma, vurma dfika ‫דפיקה‬
çarpma, vurma (kapı, pencere vs.) trika . ‫טריקה‬
çarpmak, çarpım işlemi yapmak, katlamak kafalj lihpol ‫פ‬ )‫כפל (לכפל‬
çarpmak, hızla kapatmak, gürültüyle kapatmak tarak, litrok .‫פ‬ )‫טרק (לטר־ק‬
(kapı pencere)
çarşaf, yaprak, gazete, tabaka, katman yeria ‫ירי?ה‬
çarşaf, yatak çarşafı ‫־‬ sadin........... '■‫־‬ ‫סדין‬
Çarşamba, dördüncü gün yom revii ‫יזים ךביעי‬
çarşı, çarşı içi, şehir merkezi kasba ‫קסבה‬
çatal mazleg ‫מזלג‬
çatal bıçak takımı (bıçak kaşık ve çatal) saktım ‫ כף‬,‫סכו״ם (סכין‬
)‫ומןלג‬
çatışmak, çarpışmak, çakışmak iinageş, ‫פ‬ ‫תנגע (להתנגב‬.‫ד‬
leitnageş (be) )-‫ב‬
çatlak, çatlamış, yarık (sıfat) sadıık ‫ת‬ ‫סדוק‬
çatlak, yarık, gedik, mağara nikra ‫נקרה‬
çatlaklık sedek ‫סדק‬
çatlamak nisdakf ‫פ‬ )‫נסדק(להסיק‬
leisadek
çatlamak (civcivin yumurtadan çıkması), son nefe- itpakea, itpaka, ‫פ‬ ‫ התפקע‬,‫התפקע‬
sini vermek leitpakea )‫(להתפקע‬
çatlamak, kırılmak (civcivin yumurtadan çıkması) paka, lifkoa ‫פ‬ )3?‫פקע (לפק‬
çatlamak, yarılmak, bölünmek itpatseah, ‫פ‬ ‫ התפצח‬,‫התפצח‬
itpatsah, )‫(להתפצה‬
leitpatseah
çatlatmak ‫פ‬
sadak, lisdok )‫סרק (לסדק‬
çatlatmak, yarmak, şifre kırmak, çekirdek çitlemek pitseah, pitsah, ‫ פצח (לפצח) פ‬,‫פצח‬
lefatseah
çavuş samal ‫סמל‬
çay te ‫תה‬
çaydanlık, ibrik, kettle, elektrikli su ısıtıcı kumkum ‫קומקום‬
çayır, yeşil alan, çimenlik ahu ‫אחו‬
çek cumhuriyeti (ülke) çehya ‫ציכיה‬
çek defteri piııkas çekim ‫פנקס ציקים‬
çek, çek karnesi şek ‫קיק‬
çekici, alımlı, cazibeli (sıfat) moşeh ‫ת‬ ‫מושך‬
çekici, cazibeli, cazip, hoş, sevimli, cana yakın (dişi- maksima ‫נ‬,‫ח‬ ‫מקסימה‬
1) (sıfat)
çekici, cazibeli, cazip, hoş, sevimli, cana yakın maksim ‫ז‬,‫ת‬ ‫מקסים‬
(eril) (sıfat)
çekici, çekme aracı, araç çekicisi gorer, goreret ‫ גוררת‬,‫גורר‬
çekiç paüş ‫פטיש‬
çekilme, ayrılma, terk, ayrılış, brakma, emekliye prişa ‫פרישה‬
ayrılma

105
çekilmek, ayrılmak, emekli olmak paraş, lifroş 3 )‫פרש (לפרש‬ 1
çekilmiş, çekik (sıfat) maşuk ‫ת‬
. ‫■ י‬Tİ
çekilmiş, sürüklenmiş garur ‫גרור‬ . ‫»י־‬
‫י‬

çekim, cazibe, çekiş meşiha ‫משיכה‬ '• 4

çekimser, tarafsız, bitaraf, kaçınılır, sakınılır, engel- nimna ‫נמנע‬


lenebilir, önlenebilir ‫י‬ ;

çekince, ihtiyat, temkin, duraksama, tereddüt, istaygut •‫הסתיגות‬


kararsızlık, kuşku ‫ י‬J

çekinme, kaçınma eratut ‫הרתעות‬ •

çekinme, kaçınma, sakınma imanut ‫המנעות‬ £

çekip çıkarma, içinden biraz alma, seçip çekme dliya ‫דליה‬


çekip çıkarmak, içinden biraz almak, seçip çekmek dala, lidlot ‫פ‬ )‫דלה (לדלות‬
çekirdek, atom çekirdeği, nüve garin ‫גךעיז‬
çekirdekleri çıkarılmış (sıfat) megulan ‫ת‬ ‫מגלען‬
çekirge (hayvan) arbe ‫אךבה‬
çekirge (hayvan) hagav ‫חגב‬ • ’.‫ד‬

çekirge (hayvan) hargol ‫חרגול‬ --İ

1
çekme, büzülme, küçülme kivuts ‫כווץ‬
:‫ף‬

çekme, sürükleme, çekme aracı, çekici grar ‫גרד‬


çekme, sürükleme, yedeğe alma, yedekte çekme grira ‫גרירה‬
(taşıt)
çekmece, göz (masa veya dolap gözü) megera ‫מגרה‬
çekmek, çekici olmak, cezbetmek maşah, limşoh ‫פ‬ ,‫משך (למשך את‬ •

(et me) d
)-‫מ‬
çelik plada ‫פלדה‬
çelimsiz, sıska, dayanıksız, kuvvetsiz halaşluş ‫חלשלוש‬
çelişki, tezat, paradoks, aykırılık d
stira ‫סתירה‬
‫? י‬
çelişmek, tezat teşkil etmek, çürütmek, yalanlamak, satar, listor ‫פ‬ )‫סתר (לסתר‬ ?
mahvetmek, aykırı düşmek
d
çelmelemek, çelme takmak, mani olmaya çalışmak, sam regel, ‫פ‬ ‫שם רגל (לשים‬
ayak koymak lasını regel )‫רגל‬

çembalo, piyanoya benzer (müzik aleti) !


çembalo ‫צימבלו‬ ■d

çember kavşak, göbek (trafikte), trafik kavşağı maagal tnua ‫מעגל תנועה‬
çember kavşak, yuvarlak kavşak, trafik kavşağı, kikar tnua ‫ככר תנועה‬
göbek(kavşakta)
çember, daire, halka, kasnak, sıkıca tutturma hişuk ‫חשוק‬ • -£

çemen, baharat olarak kullanılan bir tohum hilba ‫חלבה‬ 1


çene santer ‫סנטר‬

■‫ן‬
106
.;s‫'״‬

çene çalmak, gevezelik etmek, kafa ütülemek, kafa birber, ‫פ‬ )‫ברבר (לברבר‬
‫י‬...................
şişirmek, çok konuşmak ; ■ lebarber
çene, çene kemiği leset ‫ת‬$‫ל‬
çengel, kanca keres ‫ךס‬.‫ק‬
çengel, kanca, kopça, bağlama zinciri retek ‫יסק‬
çengel, kanca, kopça, olta iğnesi unkal ‫אנ?ל‬
çengel, kanca; olta iğnesi ' vav ” ‫־‬ - -' - ‫רו‬
çengelli iğne sikat biiahon ‫סכת בטחון‬
çentik açma, oyma haritsa ‫חריצה‬
çentik, kertik, yarık harits ‫חריץ‬
çentik, yarık, yol telem ‫תלם‬
çeper, duvar dofen ‫רפן‬
çerçeve misgeret ‫מסגרת‬
çerçevelemek, çerçeveye koymak misger, ‫פ‬ )‫מסגר (למסגר‬
lemasger
çerçeveli, çerçevelenmiş (sıfat) memusgar ‫ת‬ ‫ממסגר‬
çerez, cips gibi atıştırma yiyeceği hatif ‫חטיף‬
çerkezistan çerkesya ‫ציך?ןסיה‬
çeşit, seçilecek şey, çeşitli, türlü, değişik, muhtelif mivhar ‫מבחר‬
çeşit, tür, varyasyon, cins, nevi zan ‫ז‬1
çeşitlendirmek, sınıflandırmak, türlerine ayırmak siveg, lesaveg ‫פ‬ )‫סוג (לסוג‬
çete, kanun dışı suç örgütü, şebeke, tayfa knufiya ‫כנופןה‬
çevir sesi, çevir tonu (telefonda) tslil hiyug ‫צליל חיוג‬
çeviri, tercüme, tercüme etme tirgum ‫תןגום‬
çevirme, etrafını sarma, kuşatma, dönme akafa ‫ה^פה‬
çevirme, ters yüz etme, devirme, darbe, askeri dar- afîha ‫ןזפיכה‬
be, hükümet devirme
çevirmek, sarmak, etrafında dönmek, çevrelemek sav, lasov ‫פ‬ )‫סב (לסב‬
çevre dostu, çevreye zarar vermeyen, çevreci yediduti lesviva ‫יך־ידותי לסביבה‬
çevre, kapsam, sınır, faaliyet alanı, büyüklük, görüş ekef ‫הקף‬
uzaklığı
çevrebilim, ekoloji eyhut asviva ‫איכות הסביבה‬
çevrelemek, kuşatmak, kapana kıstırmak agaf, laagof ‫פ‬ )‫אגף (לאגף‬
çevrelenmek, kuşatılmak, kapana kısılmak neegaf, leiagef ‫פ‬ )‫נאגף(להאגף‬
çevrelenmiş, kuşatılmış, etrafı sarılmış . afuf ‫אפוף‬
çevresel, civarla ilgili,'etrafındaki (sıfat) svivati ‫ת‬ ‫סביבתי‬
çevresinde, civarında, etrafında, çevresinden, civa- misaviv ‫מסביב‬
rından, etrafından

107
çevrim içi, internete bağlı, on line (İNGİLİZCE- on layn ‫איו ליז‬
DEN) -..................
çevrim içi, internete bağlı, on line (sıfat) mekuvan n W»
çevrin ti, fırıl fırıl döndürme, baş dönmesi sihrur ‫סחרור‬
çeyiz moar ‫מחר‬
çeyiz, drahoma nedunya ‫נדומה‬
‫׳‬çeyrek ..... reva ‫רבע‬
çıban furunkul ‫פורונקול‬
çıban şehin ‫שחין‬
çığ, dağdan kopan ve yuvarlandıkça büyüyen kar mapolet ‫מפלת השלגים‬
kümesi aşlagim
çığırtkan, bağıran insan koruz ‫פרוז‬
çığlık atmak, avazı çıktığı kadar bağırmak, haykır- tsarah, litsroah ‫פ‬ )‫צרח (לצריח‬
mak, yırtınmak
çığlık atmak, feryat etmek, yırtınmak tsavah, ‫פ‬ )‫צות (לצוח‬
ütsvoah
çığlık, feryat tsvaha ‫?וחה‬
çığlık, haykırış tsriha, tsraha ‫ צרחה‬,‫צריחה‬
çıkar, menfaat, istifade (İNGİLİZCEDEN) iııteres ‫אינטרס‬
çıkarcı, menfaatçı toaltan ‫תועלתן‬
çıkarcı, menfaatçı (İNGİLİZCEDEN) interesant ‫אינטרסנט‬
çıkarılmış, sökülmüş, kökünden sökülmüş, yerinden akur n ‫?קור‬
yurdundan edilmiş (sıfat)
çıkarım, kanı, sonuç, netice, karar,.hüküm________ asaka------------ — - ‫הסקה‬
çıkarım, kanıtlara dayanarak sonuç çıkarma, sonuç, tolada ‫תולדה‬
netice, semere, ürün, istidlal
çıkarma, çekip çıkarma (şişeden mantar kapak), halitsa ‫חליצה‬
ayakkabı çıkarma
çıkarma, neşriyat otsaa ‫הוצאה‬
çıkarma, yayma, neşretme, yayınlama otsaa leor ‫הוצאה לאור‬
çıkarmak (yerinden), yayınlamak otsi, leotsi (et) ‫פ‬ ‫הוציא (להוציא‬
)‫את‬
çıkarmak, çekip çıkarmak (şişeden mantar kapak), halats, lahlots ‫פ‬ )‫חלץ (לחלץ‬
ayakkabı çıkarmak
çıkartma gemisi nahetet ‫נחתת‬
çıkartma yapmak (denizden karaya askeri harekat), inhit, leanhit ‫פ‬ )‫הנחית (להנחית‬
karaya indirmek, konmak, kondurmak(havadan), ■f

karaya çekmek(denizden)
çıkartma (denizden karaya askeri harekat), karaya anhata ‫הנחתה‬
indirme, hava indirme, konma, kondurma (hava-
dan), karaya çekme(denizden)

TOS
çıkartmak, tenzil etmek (indirim), azaltmak, eksilt- nika, lenakot ‫פ‬ )‫נפה (לנפות‬
mek, hesaptan düşmek, mahsup etmek
çıkık prika ‫פריקה‬
çıkık, kemik çıkığı neka ‫נקע‬
çıkıntı, şiş, tümsek blita ‫עליטה‬
çıkış, çıkma yetsıa ‫יציאה‬
çıkış, çözüm, varılan sonuç m otsa ‫מוצא‬
çıkmak (dışarı) yatsa, latset ‫פ‬ )-‫יצא (לצאת מ‬
(me)
çıkmaz yol, bir yere varmayan yol dereh lelo ‫דרך ללא מוצא‬
motsa
çıkmaz, çıkmaz sokak rehov lelo ‫רחוב ללא מוצא‬
motsa
çıkmış, çıkık (kemik) (sıfat) nakua ‫ת‬ ?‫נקו‬
çıktı, çıkış gücü, verim, getiri tfuka ‫עפוקןה‬1
çıldırtmak, kudurtmak, deli etmek itrif, leatrif ‫פ‬ )‫הטריף (להטריף‬
çıldırtmak, kudurtmak, deli etmek teref, letaref ‫פ‬ )‫טרף (לטרף‬
çılgın, çıldırmış, kudurmuş, kaçık, çatlak, delice, metorefet ‫נ‬,‫ת‬ ‫מטרפת‬
üşütük, kafayı yemiş (dişil) (sıfat)
çılgın, çıldırmış, kudurmuş, kaçık, çatlak, delice, metoraf ‫מטרף‬
üşütük, kafayı yemiş (eril) (sıfat)
çılgınlık, delilik, enfes, nefis, harikulade (mecazi) şigaon ‫קזגעון‬
çılgınlık, delilik, kudurma, cinnet, hengame teruf ‫טרוף‬
çınar ağacı, firavun inciri ağacı şikma ‫שקמה‬
çıngıraklı yılan (hayvan) nahaş ‫נחש הפעמונים‬
apaamonim
çınlama, tınlama kiş ‫קיש‬
çıplak göz, yalın göz ayin bilti ‫עץ פלתי מזינת‬
mezuyenet
çıplak, giysisiz (sıfat) arum ‫ת‬ ‫ערום‬
çıplak, soyunuk, açılmış, örtüsüz (sıfat) meurtal ‫ת‬ ‫מערטל‬
çıplaklık erom ‫עירם‬
çırak, çömez şulya ‫שוליה‬
çırpılarak yağda pişirilen yumurta beytsa ‫פיצה מקשקשת‬
mekuşkeşet
çırpıntılı, hafif dalgalı (deniz,göl,nehir için) (sıfat) rogeş ‫ת‬ ‫רוגש‬
çırpma aleti, çırpan şey, yumurta çırpıcı, yumurta‘ maktsef ‫מקצף‬
çırpan, köpürtücü
çırpmak, krema yapmak, köpürtmek iktsif, leaktsif ‫פ‬ )‫הקציף (להקציף‬
çıyan, zehirli bir böcek (hayvan) ııadal ‫נדל‬
çiçek perah ‫פרח‬
çiçek açan, çiçek açmış, çiçekli, uçan (sıfat) poreah ‫ת‬ . ‫פדרח‬
çiçek açma priha ‫פריחה‬
çiçek açmak, gelişip güzelleşmek, serpilmek, uçmak parah, lifroah B )‫פרח (לקרח‬
çiçek hastalığı (hastalık) avaabuot ‫אבעבועות שחררת‬
şhorot
çiçek soğanı, bitkinin yumru kökü ' ‫־‬ pkaat •■■‘‫■•■י‬ ‫פקעה‬
çiçek tozu, polen, spor neveg ‫נבג‬
çiçeklendirme, havaya salma, uçurma (balon,uçurt- afraha ‫הפרחה‬
ma,kuş vs.)
çiçeklendirmek, havaya salmak, uçurmak (balo- ifriah, leafriah B )‫הפריח (להפריח‬
n,uçurtma,kuş vs.) söylenti yaymak, asılsız haber
pompalamak
çiçeklenme, çiçek açma, ağaçların çiçeklenmesi tifrahat ‫הפרחת‬
çiçekler kapısı, yeruşalayimin bir kapısı şaar aprahim ‫שער הפרחים‬
çiçekli, çiçeklerle bezenmiş, çiçeklendirilmiş, çiçek pirhoııi ‫ת‬ ‫פרחוני‬
desenli (sıfat)
çiçeklik aruga ‫ערוגה‬
çift cinsiyetti, biseksüel du mini ‫מיני‬-‫רו‬
çift eksenli du tsiri ‫צירי‬-‫רו‬
çift kişilik yatak mita zugit ‫מטה זוגית‬
çift kişilik, iki kişilik (sıfat) zugi ‫ת‬ . ‫זוגי‬
çift kutuplu, iki kutuplu du kotvi ‫קןקבי‬-‫רו‬
çift olmayan, tek ________ ____ -i zugi — — .... -.. ‫אי זוגי‬
çift sürme harika ‫חרישה‬
çift tarafı keskin kılıç, iki taraflı bıçak herev pipiyot ‫חרב פיפיות‬
çift taraflı casus, iki taraflı çalışan casus sohen kaful ‫סוכן כפול‬
çift taraflı, iki cepheli, iki yönlü du tsadadi ‫צדדי‬-‫רו‬
çift, eş, iskambilde benzer zug ‫זוג‬
çift, ikili tsemed ‫צמד‬
çiftçi, çiftlik sahibi, yetiştirici, rençber havay ‫חלאי‬
çiftçi, rençber ' ikar ‫אבר‬
çiftçi, tarımcı, zirai rençber haklay ‫חקלאי‬
çifte kültürlü, iki kültürlü du tarbuti ‫תךברתי‬-‫רו‬
çifte standart musar kaful ‫מוסר כפול‬
çifte standart, ayrım gözetme, taraf tutma eyfa veeyfa '‫איפה ואיפה‬
çifte standart, iltimas, tarafgirlik maso panim ‫משוא פנים‬
çiftleşme, cinsel münasebet, cinsel birleşme, cinsel izdavgut ‫הזרוגות‬
ilişki

110
çiftleşmek, cinsel ilişki kurmak izdaveg, 3 )‫הזדוג (להןדוג‬
leizdaveg
çiftleştirilmiş, eşleştirilmiş, eşli hale gelmiş zuvag ‫זוג‬
çiftleştirme, çiftleşme, eşleştirme, eşleşme, eşli hale zivug ‫זווג‬
getirme
çiftleştirmek, eşleştirmek (hayvan) irbia, learbia 3 )‫הךביע (להרביע‬
çiftleştirmek,.eşleştirmek, eşli hale getirmek . ziveg, lezaveg 3 ■ .. )‫זרג (לזרג‬
çiftlik hava ‫חוה‬
çiftlik, arazi, malikane ahuza ‫אחזה‬
çiftlik, çiftlik köyü, çiftlik evi, müştemelat, mal mülk, meşek ‫משק‬
emlak
çiğneme, çiğneyiş, lokma leisa ‫לעיסה‬
çiğneme, ısırma, dudaklarıyla koparma, otlama lihuh ‫לחוך‬
çiğneme, sıyırma, otlama lehiha ‫לחיכה‬
çiğnemek, defalarca aynı şeyi tekrarlamak laas, lilos 3 )‫לעס (ללעס‬
çiğnemek, ısırmak, dudaklarıyla koparmak, otla- liheh, lelaheh 3 )‫לחך (ללחך‬
mak
çiğnemek, sıyırmak, otlamak lahah, lilhoh 3 )‫לחך (ללחיו‬
çiğnenmek nilas, leilaes 3 )‫נלעס (להלעס‬
çiğnenmek(ağızla), ısırılmak nilhah, 5 )‫נלחך (להלחך‬
leilaheh
çiğnenmiş, çok konuşulmuş, defalarca tekrarlanmış laus ‫ת‬ ‫לעוס‬
(mecazi) (sıfat)
çiklet mastik ‫מסטיק‬
çikolata şokolad ‫שוקולד‬
çikolatalı süt, kakaolu süt (İNGİLİZCEDEN) şoko ‫שוקו‬
çil, çiller, benek, yüzdeki küçük benek lekeler nemaş, ‫ נמשים‬,‫נמש‬
nemaşim
çile çekmek, cefa çekmek, azap çekmek, acı çekmek, savat, lisbol (et 3 ,‫סבל (לסבל את‬
tahammül etmek, katlanmak, dayanmak me) )‫מ־‬
çilek (meyve) tut sade ‫תות קזדה‬
çim biçme, saç kazıtma, gururunu kırma, dövme kisıtah ‫כסוח‬
çim biçmek, saç kazıtmak, gururunu kırmak, kiseah, kisah, 3 )‫ כסח (לכסח‬,‫כסח‬
dövmek lekaseah
çim, çimen deşe ‫דשא‬
çimdik, çimdikleme, mıncıklama tsvita ‫צביטה‬
çimenlik, çimlik . midşaa ‫מךשאה‬
çimento melet ‫מלט‬
çimento ' tsement ‫צמנט‬

111
çimlendirme, filizlendirme anbata ‫הנבטה‬
çin (ülke) sin ‫סיז‬
çin tavası, Çinlilerin yemek pişirdiği yuvarlak saç vok ‫ולק‬
tava
çince, çinli (dişil) sinit J ‫סינית‬
çingene, roman, kıptı tsoani ‫עני‬1‫צ‬
çinko avats
çinli (eril), çin usülü sini r ‫סיני‬
çip, küçük elektonik parça şvav ‫שבב‬
çirkef, pis herif, iğrenç karaktersiz herif, boktan nevela ‫נבלה‬
adam (mecazi)
çirkefleşmek, şirretleşmek, çamurlaşmak, davranışı itnavelj s )‫התנול (להתנול‬
çirkinleşmek leitnavel
çirkin (dişil) (sıfat) mehoeret ‫מכעךת‬
çirkin (eril) (sıfat) mehoar ‫ד^ז‬ ‫מכער‬
çirkinleşmek ithaer, leithaer s )‫המבער (להתכפר‬
çirkinleştirmek kier, lehaer s )‫בער (לבער‬
çirkinlik kiur ‫כעור‬
çiseleme, yağmur çiseleme mimtar ‫ממטר‬
çiş, idrar, sidik şeten ‫עזתן‬
çiş, tuvalet pipi ‫פיפי‬
çit çekme, etrafını çevirme, sınırlama (tel örgü çit gidur ‫גרור‬
parmaklıkla)
çit çevirmek, engelle kapatmak, tel örgü çekmek gadar,ligdor ~s~‫״‬ )‫גדר (לגרר‬
çit, parmaklık geder, gader ‫?די‬
çita (hayvan) çita ‫צייטה‬
çitle çevrilmek, engelle kapatılmak, yeri tanımlan- nigdar, 5 )‫נגרר (להגדר‬
mak leigader
ÇİVİ masmer ‫מסמר‬
çivi yazısı ktavyetedot ‫כתב ץתדות‬
çivilemek, perçinlemek, sabitlemek mismer, ‫פ‬ )‫מסמר (למסמר‬
‫־‬ lemasmer
çivilenmiş, çakılmış (sıfat) musmar ‫ת‬ ‫מסמר‬
çiy damlası, şebnem tal ‫טל‬
çizelge, tablo, cetvel, döküm, skor tabelası tavla ‫טבלה‬
çizgi film seret metsuyar ‫סרט מציר‬
çizgi film yapımcısı, animatör (İNGİLİZCEDEN) animatör ‫אנימטור‬
çizgi film, çizgi film yapma, canlandırma, animasyon aııimatsya ‫אנימציה‬
(İNGİLİZCEDEN)
çizgili sırtlan (hayvan) tsavua ‫צבוע מפספס‬
.‫■■־‬.,'•,.'!'a‫ז׳־‬-./■•.‫׳‬,.‫ו־‬-,.;........... ......................•<.‫•׳׳‬. . ...... V, . . mefuspas . ,, . .fJ........
çizgili, şeritli (sıfat) mefuspas ‫ת‬ 0B0BB
çizgili, şeritli, kesik çizgili (sıfat) mekuvkav ‫ח‬ W
çizik, tırmık, tırmalama, deride yarık srita ‫שריטה‬
çiziktirmek, karalamak şirbet, leşarbet B )‫שרבט (לשרבט‬
çizim yapmak, teknik proje çizmek sirtet, lesartet B )‫ (לסרטט‬:‫;סךטט‬
çizim, plan, çizme, resmetme, teknik resim sirtut ‫שרטוט‬
çizme, bot, potin magaf, ‫ מגפים‬,‫מגף‬
magafayim
çizmek, çizim yapmak sirtet, lesartet B )‫שרטט (לשרטט‬
çoban roe ‫רועה‬
çocuk (dişil) yalda ‫נ‬ ‫ילדי׳‬
çocuk (eril) yeled ‫ז‬ ‫ילד‬
çocuk bakıcısı, babysitter (dişil) şmartafit ‫נ‬ ‫שמךטפית‬
çocuk bakıcısı, babysitter (eril) şmartaf ‫ז‬ ‫שמךטף‬
çocuk bezi koymak, altını bezlemek, altını bağlamak hitel, lehatel ‫פ‬ )‫חתל (לחתל‬
(çocuğa, hastaya, yaşlıya)
çocuk felci (hastalık) şateket ‫שתקת‬
çocuk yardımı, doğuran kadına verilen çocuk yardı- kitsbat yeladim ‫קצבת ילדים‬
mı ödeneği
çocuk,bebek taf ‫טף‬
çocukluk dönemi, çocukluk çağı, çocukluk devresi yaldut ‫ילדות‬
çocuksu, bebeksi (sıfat) yalduti ‫ת‬ ‫ילדותי‬
çoğalmak, artmak rava, lirbot B )‫רבה (לךבות‬
çoğalmak, artmak, üremek itraba, ‫התרבה (להקרבות) פ‬
leitrabot
çoğalmak, kopyalanmak, fotokopisi çıkmak iştahpel, B ‫השתכפל‬
leiştahpel )‫(להשתקפל‬
çoğaltım, reprodüksyon, yeniden oluşturma, çoğalt- şaatuk ‫שעתוק‬
ma
çoğaltım, reprodüksyon, yeniden oluşturma, çoğalt- reproduktsya ‫רפרודוקציה‬
ma (İNGİLİZCEDEN)
çoğaltma, kopya etme, suret çıkarma, fotokopileme şihpul ‫שכפול‬
çoğaltmak, arttırmak, gerekenden fazla yapmak, irba, learbot ‫פ‬ ‫ה (להרבות‬3‫הך‬
sıkça yapmak (le,et) )‫ את‬,-‫ל‬
çoğaltmak, bollaştırmak, bereket katmak irif, learif ‫פ‬ )‫הרעיף (להרעיף‬
çoğaltmak, kopyalamak, fotokopi yapmak, eşini şihpel, leşahpel ‫פ‬ )‫שכפל (לשכפל‬
yapmak, suretini çıkarmak, teksir etmek
çoğul (dilbilgisinde)(dişil) rabot ‫נ‬ ‫רבות‬
1•

: ‫־‬ . * ' 113


çoğul (dilbilgisinde) (eril) rabim ‫ז‬ ‫רבים‬
çoğul, çokluk, çok sayıda olma, çoğalma ribuy.. ‫דבלי‬
çoğunluk merav ‫מרב‬
çoğunluk, ekseriyet, çoğu, büyük bölümü rov ‫ רב‬,‫רב‬
çoğunlukla, ekseriyetle larov ‫לרב‬
çok az meat meod ‫מעט מאד‬
çok geniş rahav yatlayım ‫רחב יריס‬
çok güzel yafe meod ‫יפה מאיד‬
çok güzel, dilber (sıfat) yafeyfiya ‫ת‬ ‫יפיפיה‬
çok güzel, hoş, etkileyici (sıfat) yefefe ‫ת‬ ‫ץפהפה‬
çok ihtiyar (sıfat) yaşiş ‫ת‬ ‫ישיש‬
çok istekli, arzulu, hevesli, şevkli, sabırsız, talip miştokek ‫משתוקק‬
çok istemek, can atmak, şiddetli arzu duymak, heves iştokek, s ‫השתוקק‬
etmek, şevke gelmek, sabırsızlanmak leiştokek )‫(להשתוקק‬
çok iyi, ala tov meod ‫טוב מאד‬
çok kalın, yoğun, koyu, sık (sıfat) meube ‫ח‬ ‫מ?ןבה‬
çok kızgın, asabi, hiddetli, çok öfkeli (sıfat) zoem ‫ת‬ ‫זועם‬
çok önemli, çok ehemmiyetli, çok kritik, can alıcı mahria ‫מכריע‬
çok özlemek, çok istemek, can atmak ııihsaf, leikasef s )‫נכסף (להכסף‬
çok satan kitap (best seller) rav meher ‫רב מכר‬
çok sayıda, bir sürü, bir dünya, bir çok, kalabalık, aınon ‫המיז‬
dolu, kitle
çok sevinçli olmak, mutlu olmak sas, lasus ‫ פ‬. )‫שלש‬-‫(ל‬-‫שש‬
' T‫׳‬ T

çok sıcak rüzgar hamsin ‫חמסין‬


çok sıcak yer kivşan ‫בב^ן‬
çok sigara içen, birbiri ardına sigara yakan meaşen ‫מעשן בשרשרת‬
beşarşeret
çok süslü olma, bezenme itadrut ‫התהדרות‬
çok titiz, dikkatli, kılı kırk yaran bir şekilde (sıfat) kapdani ‫ת‬ ‫קפדני‬
çok yaşa ! (hapşırınca söylenen söz), yarasın, afiyet livriyut !, ‫לבריאות ז‬
olsun anlamında söylenen söz labriyut!
çok yönlü rav anpin ‫רב אנפין‬
çok yönlü, çok renkli (sıfat) ravgoni ‫ת‬ ‫רבגוני‬
çok yönlülük, çok renklilik, çeşitlilik, varyasyon ravgoniyut ‫רבגוניות‬
çok, bol (sıfat) arbe ‫ת‬ ‫הרבה‬
çok, bol, fazla, hayli, nice, büyük (sıfat) rav ‫ת‬ ‫רב‬
çok, fazla, hayli marbe ‫מו־בה‬
çok, pek meod ‫מאד‬

114
" ‫י‬...... - ‫״‬ ...................................... ......... ■":-J .... ...... .

çokça, bir yığın, bol, büyük, önemli, ulu, muazzam atek ‫?תק‬
çokgen, poligon - ‫״‬ metsula ‫מצולה‬
çoktan, çoktan beri mizmaıı ‫מןמן‬
çorak, kıraç (sıfat) tsahiah ‫ח‬ ‫צחיח‬
çorak, kıraç, verimsiz (toprak için) (sıfat) akar n ‫??וי‬
çoraklık, kıraçlık tshihut ‫צחיחות‬
çorap giyilmek nigrav, S )‫נגרב (להגרב‬
leigarev
çorap giymek garav, ligrov s )‫גרב (לגרב‬
çorap,çoraplar gerev, ‫ גךבים‬,‫גרב‬
garbayim
çorba marak ‫מיק‬
çökertme, çöktürme, yıkma, göçertme mitut ‫מיטוט‬
çökertmek, çöktürmek, yıkmak, göçertmek motet, lemotet s )‫מרטט (למוטט‬
çökme, çöküş motet ‫מוטט‬
çökme, çöküş, gerileme bozulma, kötüye gitme idarderut ‫הדךדרות‬
çökme, çöküş, yıkılma, yıkım, göçme, sinir krizi itmotetut ‫התמוטטות‬
çökmek, yıkılmak karas, likros s )‫קרס (לקרם‬
çökmek, yıkılmak, göçmek itmotet, s ‫התמוטט‬
leitmotet )‫(להתמוטט‬
çöküntü, göçme, göçük, yıkılma, hisse senetlerinin mapolet ‫מפלת‬
düşmesi
çöküş, çökme, göçme, göçük, çöküntü, yıkılma, krisa ‫קריסה‬
yıkım
çöl midbar ‫ר‬3‫מך‬
çöl tsiya ‫ציה‬
çöl kekliği (bir kuş türü) (hayvan) kore ‫קורא‬
çöl, çorak, ıssız yer yeşimon ‫ישימון‬
çölvari, çorak, kıraç (sıfat) midbari ‫ת‬ ‫מךברי‬
çölyak hastalığı, hazımsızlık, sindirim yetmezliği kareset, tselyak ‫ צליאק‬,‫פרסת‬
(hastalık)
çömelmek, eğilip bükülerek diz çökmek iştofef, leiştofef s ‫השתופף‬
)‫(להשתופף‬
çömlek, toprak kap, çanak (topraktan yapılan), kli heres ‫בלי חרס‬
toprak güveç kabı
çömlekçi . kadar ‫קדר‬
çömlekçilik, çanakçılık kadarut ‫קדרות‬
Çöp . aşpa ‫אשפה‬
Çöp kapısı, yeruşalayimin bîr kapışı . şaar aaşpaot ‫שער האשפות‬

115
çöp, döküntü, artıklar şfahirn ‫שפכים‬
çöp, gübre zevel ‫ו‬ ‫זבל‬
çöpçatan, eşleştiren şadhan ‫שך?ז‬
çöpçatanlık yapmak, eşlemek, bir araya getirmek, şıdeh, leşadeh ‫פ‬ )‫שיד (לשדד‬
birleştirmek
çöpçatanlık, eşleştirme, evlendirme, çöp çatma şiduh ‫שרוך‬
çörekotu ketsah ■ ‫קצח‬
çözgü (dokuma) şti ‫שתי‬
çözme, giderme ptira ‫פתירה‬
çözülme, erime, sıvılaşına itmosesut ‫התמויססרת‬
çözüm, hal yolu pitaron ‫פתרון‬
çukur, hendek bor ‫ברר‬
çukurlaşmak, oyuklaşmak, iç bükey şekil almak itkaer, leitkaer ‫פ‬ )‫ק?ר (להתקער‬1‫הך‬
çulluk (kuş)(hayvan) hartoman ‫חךטומן‬
çuval, çuval bezi sak ‫הזק‬
çük, çocuk erkeklik organı bülbül ‫בלבול‬
çünkü ki ‫כי‬
çünkü mişum şe ­ ‫מהזרם ש‬
çünkü, için keyvan, ‫כיון׳ מפיון‬
mikeyvan
çürük (sıfat) rakuv n ‫רקוב‬
çürük, külüstür, kırık dökük, yıkık dökük, harap, raua ‫ת‬ ?‫רעו‬
yıkılmaya yüz tutmuş (sıfat)
çürüme, bozulma (bitkilerde) rekev ‫רקב‬
çürüme, çürük rikavon ‫וקברן‬
çürümek nirkav, ‫פ‬ )‫נרקב (להרקב‬
leirakev
çürütmek, aksini ispat etmek, reddetmek, yanlışlığı- ifrik, leafrih ‫פ‬ )‫הפךיך (להפריך‬
nı kanıtlamak, tekzip etmek, yalanlamak

116
D, sayısal değeri 4, (İbrani alfabesinde 4.cü harf) dalet ‫ד‬
dadı 0menet ‫אומנת‬
dağ ar ‫הר‬
dağ keçisi (hayvan) yael ‫יעל‬
dağ kırlangıcı, ebabil kuşu (hayvan) sayas ‫סיס‬
dağ lalesi, anemon çiçeği, numan çiçeği (çiçek) kalanit ‫כלנית‬
dağılma, dağıtılma itpazrut ‫התפזרות‬
dağılmak, yayılmak, saçılmak itpazer, ‫פ‬ )‫התפזר (להתפזר‬
leitpazer
dağınık, dağılmış, saçılmış, tarumar, savruk (sıfat) mefuzar ‫ת‬ ‫מפזר‬
dağınık, şaçılmış, dağılmış (sıfat) pazur ‫ת‬ ‫פזור‬
dağıtılmış, yayılmış, ayrı merkezden idare edilir mevuzar ‫ת‬ ‫מבזר‬
hale getirilmiş (sıfat)
dağıtım, dağıtma, bölme hiluk ‫חלוק‬
dağıtım, gönderme, yollama, servis, nakliye, sevk mişloah ‫משלוח‬
dağıtımcı,.dağıtım yapan, distribütör, paylaştıran mehalek ‫מחלק‬
dağıtma, yayma, serpinti, saçılma, dağınıklılık pizur ‫פזור‬
dağıtmak pogeg, lepogeg ‫פ‬ )‫פוגג (לפוגג‬
dağıtmak, saçmak, yaymak, merkezden kaydırmak bizer, levazer ‫פ‬ )‫בזר (לבזר‬
dağıtmak, yaymak, savurmak, saçmak pizer, lefazer ‫פ‬ )‫פזר (לפזר את‬
(et)
dağlık, dağlı, dağlık tepelik arazi ararı ‫הררי‬
dağtıcı, yayan, neşriyatçı, neşreden, tevzi eden ınefits ‫מפיץ‬
daha az, eksi, eksik pahot ‫פחות‬
daha iyi duruma getirme, geliştirme, düzeltme, şipur ‫שפור‬
ıslah, yenileme
daha iyi duruma getirmek, geliştirmek, düzeltmek, şiper, leşaper ‫פ‬ )‫שפר (לשפר‬
ıslah etmek
daha iyi etmek, daha iyi hale getirmek, ıslah etmek tiyev, letayev ‫פ‬ )‫טיב (לטיב‬
daha iyi olmak, durumu düzelmek, gelişmiş olmak şafar, lişpor ‫פ‬ )‫׳שפר (לשפר‬
daha iyi, tercihen mutav ‫מוטב‬
daha ucuz, indirimli (sıfat) muzal ‫ת‬ ‫מוזל‬
daha yoğun, daha fazla, daha güçle, daha bir hışım- beyeter set ‫ביתר שאת‬
la, daha coşkulu
daha, fazla, bir‫־‬kat daha yoter ‫יותר‬
daha, hala od ‫עוד‬

. 117
dahi insan, deha gaon ‫גאון‬
dahi, de, da, hem, hem de, yine, aynı zamanda, keza gam ' ‫־‬ ‫• ■ גם‬
dahi, hem af ‫אף‬
dahice, dahiyane, yaratıcı biçimde geoni ‫גאוני‬
dahil etmek, kapsamak, ihtiva etmek, içine almak, kalal, lihlol S )‫כלל (לכלל את‬
içermek (et)
dahil olmak üzere, ihtiva ederek lerabot ‫לרבות‬
dahil olmak, kapsanmak, içine katılmak nihlalj leikalel S )-‫נכלל (להכלל ב‬
(be)
dahil, içinde, kapsamında, kapsam dahilinde (sıfat) muhal ‫ת‬ ‫מוכל‬
dahil, içine alan, içinde, kapsayan, içeren (sıfat) kalul ‫ת‬ ‫כלול‬
dahili telefon sistemi (İNGİLİZCEDEN) interkom ‫אינטךקום‬
dahiliyeci doktor, iç hastalıkları uzmanı rofe pnimi ‫רופא פנימי‬
daima, her zaman, mütemadiyen, boyuna tamid ‫תמיד‬
daimi olarak yerleşme, batırılma iştakut ‫השתקעות‬
daimi yerleşmek, batırılmak iştakea, iştaka, s ‫ השתקע‬,‫השתקע‬
leiştakea )‫(להשתקע‬
daimi, daim, sürekli (sıfat) tamidi ‫ת‬ ‫תמידי‬
dair, ilişkin, alakalı, ilgili baaşer le... -‫כאשר ל‬
daire çizmek, etrafında turlamak hag, lahug s )‫חג (לחוג‬
daire şekline sokmak, yuvarlak hesap yapmak, igel, leagel s )‫עגל (לעגל‬
yuvarlamak
daire, apartman dairesi, ev, mesken, hane, konut dira ‫דירה‬
dakik, işi tam vaktinde yapan, titiz (sıfat) daykan ‫ת‬ ‫די?!ז‬
dakik, işi tam vaktinde yapan, titiz (sıfat) daykani ‫ת‬ ‫דיל«ני‬
dakika daka ‫דקה‬
dakiklik, titizlik, kusursuzluk, hatasızlık daykanut ‫ריקנות‬
dal, kısım, kol, branş ' anaf ‫?נף‬
dal, kol (ağaç gövdesinden çıkan kol), çubuk, hoter ‫חטר‬
değnek
dalak (iç organ) thol ‫טחול‬
dalaş, dövüşme, kavga, arbede, toplu kavga, gürül- ktata ‫קטטה‬
tülü patırtılı kavga
daldırılmak, batırılmak, vaftiz edilmek, ıslatılmak nıtbal, leitavel ■ ‫פ‬ )‫נטבל (להטבל‬
daldırılmış, batırılmış, sıvı içinde bulunan (sıfat) tavul ' ‫ת‬ ‫טבול‬
daldırmak, dalmak, bandırmak, banmak (ekmek tavak litbol ‫פ‬ )‫טבל (לטבל‬
banmak gibi)
daldırmak, suya batırmak, vaftiz etmek, ıslatmak itbil, leatbil ‫פ‬ )‫הטביל (להטביל‬

118
dalga geçmek, kafaya almak, taşak geçmek istalbet, 5 ‫הסתלבת‬
' ■ ■.;;•.‫״‬-:.i’’‫׳‬.,: : ‫״‬:.. ‫י‬, leistalbet ....... )‫(להסתלבת‬
dalga, dev dalga, büyük dalga nahşol ‫נךושול‬
dalga, küme, yığın gal ‫גל‬
dalgakıran, mendirek şover galim ‫שובר גלים‬
dalgalanma, değişme, iniş çıkış, hareket kabiliyeti, niyud ‫ניוד‬
hareketlilik, mobilite ? ■ ■ ■■■■

dalgalanmak (bayrak, flama vs.) itnoses, ‫פ‬ ­ ‫התנוסס (להת‬


leitnoses )‫נוסס‬
dalgalı saçlı, bukleli saçlı (sıfat) mesulsal ‫ח‬ ‫מסלסל‬
dalgalı, çalkantılı, çırpıntılı (sıfat) gali ‫ת‬ ‫גלי‬
dalgıç amodai ‫אמודאי‬
dalgıç, balıkadam tsolelan ‫צוללן‬
dalgıç, dalan tsolel ‫צולל‬
dalgın, dikkati dağınık, şaşkın pazur nefeş ‫פזור נפש‬
dalgın, düşünceye dalmış (sıfat) meurar ‫ת‬ ‫מהרהר‬
dalış, dalma tslila ‫צלילה‬
dalkavuk, yalaka (sıfat) (dişil) hanfanit ‫נ‬,‫ת‬ ‫חנפנית‬
dalkavuk, yalaka (sıfat) (eril) hanfan ‫ז‬,‫ת‬ ‫ח?פן‬
dalkavuklaşmak, gözüne girmeye çalışmak, yalaka- ithanef, s )‫התחנף (להתחנף‬
lık yapmak, yardakçılık yapmak leithanef
dalkavukluk, yağcılık, yalakalık, yaltaklanma ithanfut ‫התחנפות‬
dalkavukluk, yalakalık hanupa ‫חנפה‬
dalkavukluk, yalakalık, yaltaklanma, pohpohlama, hanupa ‫חנפה‬
yağcılık
dallanıp budaklanmak, dal budak salmak, kollara istaef, leistaef ‫פ‬ )‫הסתץגף (להסתגף‬
ayrılmak
dallanma, dal budak salma, kollara ayrılma istaafut ‫הסתעפות‬
dallanmış, çok dalı olan, girift (sıfat) mesuaf ‫ת‬ ‫מס?ף‬
dallara ayırmak, branşlara ayırmak, paragraf sief, lesaef ‫פ‬ )‫סעף (לסעף‬
ayırmak
dalmak, batmak, (denize) balıklama atlamak tsalaly litslol ‫פ‬ )‫צלל (לצלל‬
dalyan mihmoret ‫מבמרח‬
dam örtüsü, çatı (sukadaki) shah ‫סכף‬
dam, çatı g“g ‫גג‬
dama (oyun) damka ‫ךמ?ןה‬
damak zevkine sahip kimse, ağzının tadını bilen anin taam ‫אנין טעם‬
kimse, gurme
damak, damak tadı heh ‫חד‬

' ‫■■ר׳‬-■;■• ‫■־‬:■ ■ ‫י‬

119
damar tıkanıklığı, emboli, kan pıhtısının damar tashif ‫תסחיף‬
tıkaması (hastalık) ,
damar, atardamar örek ‫עילק‬
damar, toplardamar vrid ‫וריר‬
damat, güvey hatan ‫חתז‬
damga, leke, ayıp, namus lekesi (İNGİLİZCEDEN) stigma ‫סטיגמה‬
damıtılmış, rafine, an mezukak ‫מזקק‬
damla, azıcık, gıdım tipa ‫טסה‬
damla, döküntü netef ‫נטף‬
damlalık taftefet ■ ‫טפטפת‬
damlalık metaftef ‫מטפטף‬
damlama tiftuf ‫טפטוף‬
damlamak tiftef, ktaftef s )‫טפטף (לטפטף‬
damlamak rıataf lintof s )‫נטף (לנטף‬
damlatma, püskürtme' ziluf ‫זלוף‬
damlatmak züef, lezalef 3 )‫זלף (לזלף‬
dan başka zulat ‫זולת‬
dana, buzağı (hayvan) egel ‫עגל‬
danışma, enformasyon, bilgi edinme, müracat, modiiıı ‫מודיעין‬
istihbarat
danışma, istişare, konsültasyon, müzakere ityaatsut ‫התיעצות‬
danışman, müşavir, müsteşar, nasihat eden, öğüt yoets ■ ‫יועץ‬
veren, akıl hocası
danimarka (ülke) —.......... ‫־‬ ...... . denmark —.. - .. .. ‫דנמרק‬
danimarkalı (dişil), danimarkaca, danimarka lisanı denit ‫נ‬ ‫דנית‬
danimarkalı (eril) deni ‫ז‬ ‫דני‬
dans edilmek, raksedilmek nirkadj s )‫נרקד (להרקד‬
leiraked
dans etmek, raksetmek rikedf leraked 5 )‫רקד (לרקי‬
dans etmek, raksetmek rakad, lirkod 5 )‫רקד (לרקד‬
dans ettirme arkada ‫הךקדה‬
dans ettirmek irkidj learkid 5 ‫הרקיד (להרקיד‬
(et) )‫את‬
dans, bale mahol ‫מחול‬
dans, dans etme, raks rikud ‫רקוד‬
dansçı, dansör (eril) rakdan T ’ ‫־יקדו‬
dansçılık, dansözlük rakdanut ‫רקדנות‬
dansöz, balerin, dansçı (dişil) rakdanit ‫נ‬ ‫רקדנית‬

.‫־‬7 ;7 • .‫־‬ ■ >’-■..... -■,-.‫ ■_•י‬7:■ ------ ----- - ■ -------------- -. . .. ...... . ...... ... ...
120
dar geçit, engel, tıkanıklık, darboğaz, şişe ağzı tsavar bakbuk ‫צואר בקבוק‬
dar görüşlü, küçük işlere kafa yoran, ayrıntıcı, katnuni ‫ת‬ ‫קטנוני‬
şekilci, detaycı (sıfat)
dar görüşlülük, ufak işlerle uğraşma, şekilcilik, katnuniyut ‫קטנוניות‬
ayrıntıcılık, detaycılık
dar kafalı, küçük düşünen roş katan ‫ראש קטן‬
dar yol . . simta . . ‫סמטה‬
dar, ensiz (sıfat) tsar ‫ת‬ ‫צר‬
dara, net ile brüt arasindaki fark, birlikte tartılan tera ‫טרה‬
‫•יד‬
bir nesnenin kabının ağırlığı
daraltmak . etser, leatser S )‫הצר (להצר‬
darbe, vuruş kavata ‫חבטה‬
darbe, vuruş maaluma ‫מהלמה‬
darbe, vuruş, dayak , maka ‫מכה‬
darbuka, vurmalı çalgı (müzik aleti) darbuka ‫דךבוקה‬
dargın, dargınlık, küs, kızgınlık brogez ‫ברגז‬
dargınlık, kızgınlık, küslük rogez ‫רגז‬
darı, akdarı dohan ‫דחן‬
darlık dohaf ‫דוחף‬
darmadağın, intizamsız, karmakarışık, düzensiz, parua ‫ת‬ ‫פרוע‬
hırpani (sıfat)
darmadağınık, allak bullak, karmakarışık (sıfat) mevulgaıı n ‫מבלגן‬
dava edilmek, mahkemeye verilmek, talep edilmek, nitba, leiîavea ‫פ‬ )‫נתבע (להתבע‬
istenmek '
dava etmek, mahkemeye vermek, talep etmek, tava, litboa ‫פ‬ )‫תבע (לתבע‬
istemek
davacı tovea ‫תרבע‬
davalı, sanık nitba ‫נתבע‬
davet etmek, ısmarlamak, sipariş etmek, yer ayırt- izmin, leazmin ‫ פ‬,‫הץמין (להזמין את‬
mak, rezervasyon yapmak (et le) )-‫ל‬
davet etmek, randevu saptamak, toplantıya çağır- zimen, lezamen ‫פ‬ )‫זמן (לזמן את‬
mak (et)
davetiye, sipariş azmana ‫הזמנה‬
davetli (sıfat) muztnan ‫ת‬ ‫מזמו‬
davranış bilimleri madeey ‫מדעי התנהגות‬
itnaagut
davranış, tavır, tutum ' itnaagut ‫התנהגות‬
davranışını çirkinleştirmek, çirkefleştirmek, şirret- nivel, lenavel ‫פ‬ )‫נול (לנול‬
!eştirmek, çamurlaştırmak
davranmak, hareket etmek . itnaeg, leitnaeg ‫פ‬ )‫תתנהג (להתנהג‬

121
davul çalmak, bateri çalmak tofef letofef ‫פ‬ )‫תופף (לתופף‬
davul sesi, davul çalma tifuf ‫תיפוף‬
davul, bateri (müzik aleti) tef ‫תף‬
davulcu, baterist metofef ‫מתופף‬
dayama, yanyana koyma, yaklaştırma, birleştirme, atsmada ‫הצמדה‬
bitişik yapma, endeksleme
dayamak, yanyana koymak, yaklaştırmak, birleştir- itsmid, ‫פ‬ )‫הצמיד (להצמיד‬
mek, bitişik yapmak, bitiştirmek leatsmid -»‫׳‬
dayamak, yaslamak işin, leaşin ‫פ‬ )‫הקזעין (להשכין‬
dayanak, mesnet, destek, payanda mişan ‫מקוען‬
dayanıklı, korumalı, korunaklı, himaye altmda, mugan ‫ת‬ ‫מוגן‬
güvencede (sıfat)
dayanıklı, solmaz (renk için), bozulmaz (yemek amid ‫ת‬ ‫עמיד‬
için), mukavemetli, sağlam (sıfat)
dayanıklılık, dayanma, tahammül, mukavemet sibolet ‫סבלת‬
dayanıklılık, mukavemet amidut ‫עמידות‬
dayanılır, tahammül edilebilir, çekilir, katlanılır nisbal ‫ת‬ ‫נסבל‬
(sıfat)
dayanışma, özdeşleşme, kimlik belirtme izdaut ‫הזדהות‬
dayanmak, direnmek, mukavemet göstermek ehzik maamad, ‫פ‬ ‫החזיק מעמד‬
leahzik )‫(להחזיק מעמד‬
T .
maamad
dayanmak, güvenmek, zikretmek istameh, ‫פ‬ ‫הסתמך (להסתמך‬
leistameh (al) )‫על‬
dayanmak,-yaslanmak--------------------- ------------ -nişanj-leişaen— ­ ‫­ע‬ )‫־ נעזען־(להשען‬
dayatma, yaptırım, zorlama, zorunda bırakma, kfiya ‫בפיה‬
zorunlu kılma, cebir
dayatmacılık, zorlayıcılık, yaptırımcılık, zor kulla- kflyatiyut ‫פפיתיות‬
mm
dayatmak, zorla benimsetmek, zorunlu kılmak, kafa, lihpot ‫פ‬ )‫כפה (לכפות‬
zorunda bırakmak, mecbur etmek, zorlamak, ceb-
retmek, ellerini bağlamak, zincire vurmak
dayayıp döşeme, eşyayla donatma (mobilya) riut ‫רהוט‬
de da takısı, içinde (TelAvivde, Ankarada, Aşka- be, ba, bi ‫ב‬, ‫ב‬, ‫ב‬
londa)
debriyaj (İNGİLİZCEDEN) klaç ‫קלאץ׳‬
debriyaj, kavrama, bağlayan şey matsmed ‫מצמד‬
dedektif, hafiye balaş !‫בלק‬
dedenin dedesi (LADİNODAN) tarapapu ‫טרפאפו‬
dedikodu gazetesi, paparazzi, magazin gazetesi tseubon ‫צהבוץ‬

122
dedikodu yapmak, arkasından konuşmak, çekiştir- rihelf lerahel 5 )‫רכל (לרכל‬
mek ‫־‬
dedikodu, dedikoduculuk rehilut ‫רכילות‬
dedikoducu (dişil) rahlanit ‫נ‬ ‫רכלנית‬
dedikoducu (eril) rahlan ‫ז‬ ‫י?לז‬
def etmek, kovmak, kapı dışarı etmek, uzaklaştır- sılek, lesalek ‫פ‬ )‫סלק(לסלק‬
mak, savuşturmak (tehlikeyi) .
defa, kez, kere, sefer paam ‫פעם‬
defansif anlayış, müdafa edici anlayış, savunmacı aganati ‫הגנתי‬
davranış
defetme, kapı dışarı etme, kovma siluk ‫סלוק‬
defne dafna ‫דפנה‬
defne yaprağı ale dafna ‫?ללה דפנה‬
defo, kusur, sakat, sakatlık, noksan, hasar (İNGİ- defekt ‫דפקט‬
LİZCEDEN)
defol! istalek ! !‫הסתלק‬
defol! tistalek !‫תסתלק‬
defolma, defolup gitme, uzaklaşma, ayrılış, çekilme, istalkut ‫הסתלקות‬
ölüm
defolmak, defolup gitmek, uzaklaşmak istalek, ‫פ‬ )‫הסתלק (להסתלק‬
leistalek
defolu, kusurlu, sakatlı, özürlü (sıfat) pagum ‫ת‬ ‫פגום‬
deforme olmak, tahrif olmak, aslı bozulmak, çarpı- istalef leistalef ‫הסתלף (להסתלף) פ‬
tılmak, anlamı çarpılmak
defter mahberet ‫מחכךת‬
değer (değmezin karşıtı), layık, yakışır, yaraşır, keday ‫כדאי‬
kıymetli
değer biçilmek, kıymet takdir edilmek neemad, ‫פ‬ )‫נאמד (להאמד‬
leiamed
değer biçmek, kıymet takdir etmek amad, leemod ‫פ‬ )‫אמד (לאמיר‬
değer biçmek, paha biçmek, kıymet takdiri yapmak, şam, laşunı ‫פ‬ )‫שם (לשום‬
bedel belirlemek, keşide etmek
değer bilmek, paha biçmek, takdir etmek, saymak, okir, leokir ‫פ‬ )‫הוקיר (להוקיר‬
saygı göstermek, itibar etmek, paye vermek
değer, kıymet, paha ereh ‫?גרך‬
değer, kıymet, paha, bedel, karşılık şovi ‫שוי‬
değeri biçilmiş, değerlendirilmiş, değeri belirtilmiş moaıah ‫ת‬ ‫מערד‬
(sıfat) ■
değerini arttırma, geliştirme aşbaha ‫השבחה‬
değerini arttırmak, geliştirmek, daha iyi yapmak işbiah, ‫פ‬ )‫השכיח (להשביח‬
leaşbiah

123
lâk
değerlendirmek, takdir etmek, farzetmek, var say- eerih, leaarih S ‫העריך (להעריך‬
mak, paha biçmek (et be)
)-3 .‫את‬
değerli taş, mücevher taş even yekara, ‫אבן חן‬, ‫אבן יקןרה‬
even hen
değerli, itibarlıi muhterem, saygıdeğer meyukar ‫מ^ר‬
değil (olumsuzluk dişil) eyna J ‫אינה‬
değil (olumsuzluk eril) eyno r ‫איני‬
değilim (olumsuzluk) eyneni ‫אינני‬
değiliz (olumsuzluk) eynenu ‫אינני‬
değiller (olumsuzluk dişil) eynan 2 ‫אינן‬
değiller (olumsuzluk eril) eynam ‫ז‬ ‫אינם‬
değilsin (olumsuzluk dişil) eyneh 2 ‫אינך‬
değilsin (olumsuzluk eril) eynha ‫ז‬ ‫אינך‬
değilsiniz (olumsuzluk dişil) eynhen 2 ‫אינכן‬
değilsiniz (olumsuzluk eril) eytıhem ‫ז‬ ‫אינכם‬
değirmen takana ‫טחנה‬
değirmenci tohen ‫טוחן‬
değişebilir, değiştirebilir, dönüşebilir, tahvili müm- bar amara ‫בר המרה‬
kün
değişik, farklı, ayrı, başka, çeşitli, muhtelif (sıfat) şone, şona ‫ת‬ ‫שונה‬
değişiklik, altüst olma, ters yüz olma maapah ‫מהפך‬
değişiklik, ayrılık, farklılık şoni ‫ש׳ני‬
değişiklik, değişim şinuy ‫שנוי‬
değişiklik, değişim, dönüş, dönüşüm mifne ‫מפנה‬
değişiklik, değişim, dönüşüm, rotasyon, tedavül tahalufa ‫תחלופה‬
değişim, başkalaşım iştanut ‫השתנות‬
değişim, değişiklik, hayattaki değişiklikler, hayatın taapuhot ‫תהפוכות‬
cilveleri, iniş çıkışlar, zikzaklar
değişken miştane ‫מעותנה‬
değişken, geçici, değişebilir mithalef ‫מתחלף‬
değişme, değişimli olma, değiş tokuş etme, yer değiş- ithalfut ‫התחלפות‬
tirme, yerine geçme
değişme, takas, mübadele hatifin ‫חליפין‬
değişmek, başkalaşmak iştana, ‫פ‬ ‫השתנה‬
leiştanot )‫(להשתנות‬
değişmek, değiş tokuş etmek ithalef, ‫פ‬ )‫התחלף (להתחלף‬
leithalef
değişmiş, değiştirilmiş (sıfat) muhlaf ‫ת‬ ‫»זלף‬
değiştirme, değiş tokuş, trampa ahlafa ‫החלפה‬

124
!

değiştirme,, takas, değiş tokuş, mübadele hilaf ‫חלוף‬


değiştirmek ehli/, leahlif ‫פ‬ )‫החליף (להחליף‬
değiştirmek şina, leşanot ‫פ‬ ,‫עזבה (לשבוית את‬
(et al) )-‫ל‬
değiştirmek, adapte etmek, dönüştürmek emir, leamir ‫פ‬ )‫המיר (להמיר‬
değmez 10 keday ‫לא עראי‬
dehliz, koridor, geçit, antre, veranda, camlı taraça ahsadra ‫אכסדרה‬
dehşet, korku, yılgı, tiksinme, iğrenç, menfur, zvaa ‫ץו?ה‬
büyük kötülük
dehşete düşmek, çok korkutulmak nivat, leibaet ‫פ‬ )‫נבעת (להבעת‬
dehşete düşmek, ürkmek, korku duymak yara, liyro ‫פ‬ )‫ירא (לירא‬
dehşete düşürmek, çok korkutmak ibit, leabit ‫פ‬ )‫הבעית (להבעית‬
dehşete kapılmak, ürkmek, çok korkmak ityare, leityare ‫פ‬ )‫הוזירא (להתירא‬
dehşetli, dehşet veren, korkunç ayom ‫אים‬
dejenerasyon, laçkalaşma, yoldan çıkma, ahlaki itdarderut ‫התדרדרות‬
düşüş, bozulma, yuvarlanıp düşme
dejenere, yozlaşmış (sıfat) menuvan ‫ת‬ ‫מניו‬
dekan roş segel ‫ראש ס^ל אקדמי‬
akademayi
dekan (fakülte ve üniversitede idari görevli) dekan, dikan ‫ דיקן‬.‫רקן‬
dekatlon (on sporu birleştiren bir spor dalı) krav eser ‫קרב עשר‬
dekolte, hanımların göğüs çatalı kısmı mahsof ‫מחשוף‬
dekor yapmak, sahne düzeni kurmak tifer, letafer s )‫הפאר (לתפאר‬
dekor, sahne dekoru tafura ‫תפאורה‬
dekorasyon, dekor, dizayn itsuv ‫עצוב‬
dekoratör meatsev ‫מעצב‬
dekoratör, dekor yapan, dekorcu tafuran ‫תפאורן‬
dekore etmek, dizayn etmek, biçimlendirmek itsev, leatsev ‫פ‬ )‫עצב (לעצב‬
deldirmek, delik açmak (piersing için) ratsa, lirtsoa ‫פ‬ )‫רצע (לךצע‬
delegasyon, heyet mişlahat ‫משלחת‬
delege tsir ‫ציר‬
delege olmak, nüfuzlu olmak, bir kenara ayrılmak, neetsal, leiatsel ‫פ‬ )‫נאצל (להאצל‬
bir iş için saklanmak
delege tayin etmek (birisini), yetki vermek eetsil, leaatsil ‫פ‬ )‫קאציל (להאציל‬
deli etmek, delirtmek, çılgına çevirmek, kafayı hirfen, ‫פ‬ )‫חרפן (לחרפן‬
yedirmek leharfen
deli, çılgın, sapıtık (sıfat) meşııga ‫ת‬ ‫משגע‬
delici (sıfat) nokev ‫ת‬ ‫נוקב‬
delik nekev ‫נקב‬

125
delik açmak, delmek nikev, lenakev S )‫נקב (לנקב‬
delik, delikli, delinmiş (sıfat) nakuv ‫ת‬ ‫נקלב‬
delik, oyuk hor ‫חיר‬
delikanlı (eril) elem T ‫עלם‬
delikanlı, genç erkek (eril) bahur ‫ז‬ ‫בחור‬
delikten geçirme, delikten sokma aşhala ‫השחלה‬
delikten geçirmek, delikten sokmak işhil, leaşhil ‫פ‬ )‫השחיל (להשחיל‬
delil, kanıt reaya ‫ראיה‬
delinmek nikav, leinakev ‫פ‬ )‫קב‬3‫נקב (<ה‬
delinmiş, delik (sıfat) menukav ‫ת‬ ‫מנקב‬
delirmek, çıldırmak, sapıtmak, kafayı yemek, iştagea, iştaga, ‫פ‬ ‫ השתגע‬,‫השתגע‬
tozutmak leiştagea )‫(להשתגע‬
delirtmek, deli etmek, çıldırtmak şigea, şiga, ‫גע (לשגע) פ‬# ,‫גע‬#
leşagea
deliye dönmek, çılgına dönmek, kafayı yemek itharfen, ‫פ‬ ­ ‫התחרפן (להתח‬
leitharfen
)‫רפן‬
delme, delik açma herur ‫חרור‬
delme, delik açma nikav ‫נקוב‬
delmek, delik açmak horer, lehorer ‫פ‬ )‫חורר (לחודר‬
delmek, zımbalamak, sabitlemek, belirlemek nakav, linkov ‫פ‬ )‫נקב (לנקב‬
delta, üç köşe, çatalağız, nehirin denize dökülen delta ‫דלתא‬
çatal ağzı
demagog (İNGİLİZCEDEN) demagog
on
«‫ז־‬

j ‫־־‬:.
demagoji (İNGİLİZCEDEN) . .. demagogya ‫דמגוגץה‬
demek ki, bu demek ki, demek oluyor ki, başka bir zot omeret ‫זאת אומרת‬
deyişle
demekki ayna ‫הינו‬
demekki, yani * klomar ‫כלומר‬
demet, deste, sargı bezi . eged ‫אגד‬
demet, deste, tomar aluma ‫אלמה‬
demetlemek, demet yapmak ilem, lealem ‫פ‬ )‫אלם (לאלם‬
demir (maden) barzel ‫?חל‬
demir atmak, demirlemek ağan, laagon .‫פ‬ )‫עגן (לעגן‬
demir dövmek, demircilik yapmak, demire şekil pirzel, leparzel ‫פ‬ )‫פתל (לפתל‬
vermek
demir dövmek, metale son şeklini verecek şekilde rikea, rika, ‫פ‬ )‫ רקע (לרקע‬,‫רקע‬
vurmak, tav etmek . lerakea
demirci masger ‫מסגר‬
demirci dükkanı napahiya ‫נפחיה‬

126
demirci, nalbant napah ‫נפדו‬
demircilik, demir dövme, demir şekillendirme, pirzul ‫פךזול‬
demir hırdavat
demirden, demirden yapılnıış mamul barzeli ‫ברזלי‬
demirleme yeri, korunaklı yer, liman, rıhtım maagan
demiryolu, tren yolundaki demir ray mesilat barzel ‫ל‬.‫מסלה בךז‬
demleme, sıcak su ile pişirme hlita ‫חליטה‬
demode, çağdışı (sıfat) kelah ‫ת‬ ‫פלח‬
demode, modası geçmiş, geçmişe ait, antik, artık arhai ‫אךכאי‬
kullanılmayan, köhne
demode, modası geçmiş, köhne, çok eski, eski kafalı meyuşan ‫ת‬ !‫ש‬:«
(sıfat)
demografi, coğrafi nüfus yapısı, nüfusbilim demografiya ‫דמוגרפיה‬
demografik, nüfusbilimci demografi ‫דמוגרפי‬
demokrasi (İNGİLİZCEDEN) demokratya ‫דמוקרכדה‬
demokrat (İNGİLİZCEDEN) demokrat ‫דמוקרט‬
demokratik, demokrat (İNGİLİZCEDEN) demokratı ‫דמוקרטי‬
den başka, ...den gayrı, haricinde, dışında milvad ‫מלבי‬
den dan takısı mi, me, min ‫ מן‬,-‫ מ‬,-‫מ‬
den dolayı, ...hm sebebiyle mişum ‫משום‬
deneme amaçlı, denemelik, deneme mahiyetinde, nisyoni ‫ת‬ ‫נפיוני‬
deneysel (sıfat)
denemek, tecrübe etmek nisa, lenasot ‫פ‬ )‫נפה (לנפות אה‬
(et)
denenmek, tecrübe kazanmak itnasa, s ‫ההנפה (להתנפות‬
leitnasot (be) ‫ב״)ז‬
denetçi, kontrolör, nezaretçi, müfettiş maşgiah. ‫מ^גיח‬
denetim, gözetim, yoklama, teftiş, kontrol, nezaret aşgaha ‫הקזגחה‬
etme
denetleme, denetim, kontrol mivdak ‫מבדק‬
denetleme, kontrol, teftiş, denetim, gözetim pikuah ‫פקוח‬
denetlemek, izlemek, düzeni sağlamak niter, lenater D )‫נטר (לגטר‬
denetlemek, teftiş etmek pikeah, pikah, ‫פ‬ )‫ פקח (לפקח‬,‫פקח‬
lefakeah
deney, deneme, test etme nisuy ‫נפוי‬
denge, muvazene, balans, dengeleme izun ‫אזון‬
denge, muvazene, denklik, balans şivuy mişkal ‫שווי משקל‬
dengede tutmak, dengelemek, istikrar sağlamak yitsev, leyatsev ‫פ‬ )‫יצב (לץצב‬
dengeleme, dengede tutma, istikrar, muvazene yitsuv ‫יצוב‬

127
dengelemek, tartmak, kıyaslamak izen, leazen S )‫אזן (לאזן את‬
(le et)
dengelenme, bulunma, hazır bulunma ityatsvut ‫התיצברת‬
dengelenmek, göz önünde bulundurmak itazen, leitazen 5 )‫התאזן (להתאזן‬
dengelenmek, istikrara kavuşmak, yanında bulun- ityatsev, S )‫הת!צב (להרדצב‬
mak, öne çıkmak leityatsev
dengeli, istikrarlı, stabil meyutsav ‫מיצב‬
dengeli, metin, vakur, temkinli, salim, istikrarlı, solidi ‫ת‬ ‫סוליך‬
emniyetli, muhafazakar, ılımlı (sıfat)
dengeli, sabit, isrikrarlı, durağan, stabil, sağlam yatsiv ‫ת‬ ‫!ציב‬
(sıfat)
dengelilik, ölçülülük, ölçülü olma, ılımlılık, itidal itmatnut ‫התמתנות‬
deniz altı, deniz yüzeyinin altı (gemi değil) tatyami ‫ימי‬-‫תת‬
deniz araçları gösterisi, filo halinde toplu denize maşat ‫משט‬
açılma, gemi resmi geçidi
deniz kenarı, deniz kıyısı sfat ayam ‫שפת הים‬
deniz kıyısında gezinti yeri, kordon tayelet hof ‫טילת חרף‬
deniz seyahati, seyir (denizde), mübalağa, abartı aflaga ‫הפלגה‬
deniz tutması, deniz yolculuğu esnasında mide mahalaiyam ‫מחלת ים‬
bulantısı
deniz yolculuğu, seyrüsefer şiyut ‫שיוט‬
deniz yüzeyi, su yüzeyi pney amayim ‫פני המים‬
deniz, derya, batı yam ‫ים‬
denizaltı, denizin altında yol alabilen gemi tsolelet ‫צוללת‬
denizanası, medüz (hayvan) meduza ‫מדוזה‬
denizatı (hayvan) suson yam ‫סוסון ;ס‬
denizci, bahriyeli yamay ‫!מאי‬
denizci, bahriyeli, karaya çıkmış denizci nahat ‫נחה‬
denizci, gemici matah ‫מלח‬
denizci, gemici, tayfa, bahriyeli hovel ‫בל‬1‫ח‬
denizde seyir, seyrüsefer, seyir şayit ‫שיט‬
denizde seyretmek, denize açılmak, su üstüne şat, laşut ‫פ‬ )‫שט (לשוט‬
çıkmak
denizde seyretmek, gemiyle seyahat etmek, denizde iflig, leaflig ‫פ‬ )‫הפליג (להפליג‬
yol almak, mübalağa etmek (mecaz)
denize indirmek(gemi), dokundurmak, temas et- işik, leaşik (et) ‫פ‬ ‫השיק (להשיק אד‬
mek, teğet geçmek, lanse etmek, piyasaya sürmek
denize ve denizciliğe ait (sıfat) yami ‫ת‬ ‫!מי‬
denklem, eşitlik mişvaa ‫משואה‬
dental, dişlerle ilgili (İNGİLİZCEDEN) dentali ‫ד?טלי‬
denye, tekstilde iplik numarası birimi (9000 metre denyer _______ ‫דניר‬
uzunluğundaki ipliğin gram cinsinden değeri)
deodorant deodorant ‫דאודורנט‬
depar, hamle, ok gibi fırlama, atlama, atlayış zinıık ‫זנוק‬
departman sorumlusu, kısım şefi roş mador ‫ראש מדור‬
departman, bölüm _ miflag ‫מפלג‬
deplasman, dış saha maçı (spor) mishak huts ‫משחק חרץ‬
depo müdürü metıael ‫מנהל מחסן‬
mahsan
depo, ambar, ardiye mahsan ‫מחסן‬
depo, su deposu, su tankı, sarnıç, rezervuar, kazan, mehal ‫מכל‬
fıçı, her tür sıvı muhafaza kabı (gaz, su, petrol)
depocu (dişil) mahsanayit J ‫מחסנאית‬
depocu (eril) mahsanayi ‫ז‬ ‫מחסנאי‬
depolama, saklama ihsun ‫אחסין‬
depolama, saklama, ardiye, depo, ambar ahşana ‫אחסנה‬
depolama, stoklama (tahıl için) isum ‫אסרם‬
depolamak, yerleştirmek İhsen, leahsen ‫פ‬ )‫אחסן (לאחסן‬
depolanmak, yerleştirilmek, misafir olmak itahsen, ‫פ‬ ‫חחאחסן‬
leitahsen )‫(להתאחסן‬
depolanmış, depo edilmiş, anbarda saklı (sıfat) meuhsan ‫ת‬ ‫מאחסן‬
depozit olarak yatırma afkada ‫הפקדה‬
depozito, teminat, emanet pikadon ‫פקדיז‬
deprem, zelzele, yer sarsıntısı reidat adama ‫ךעידת אדמה‬
depresif, depresyonda olan, mor alman çökmüş meduke ‫ת‬ ‫מדוכא‬
(sıfat)
depresyon, bunalım, buhran, ruhsal çöküntü dikaon ‫דכאון‬
depresyona girmek, bunalmak, bunalıma girmek, itdahdeh, ‫פ‬ ‫התדכדך‬
üzüntüye kapılmak, ezilmek leitdahdeh )‫(להחדכדך‬
depresyona sokmak, bunaltmak, bunalıma sokmak, dihdeh, ‫פ‬ )‫דכדך (לדכדך‬
üzmek, ezmek ledahdeh
dere otu, zımpara şamir ‫שמיר‬
dere, çay, akarsu yuval ‫יובל‬
dere, çay, küçük akarsu peleg ‫פלג‬
derebeyce, despotça, feodal (İNGİLİZCEDEN)(sı- feodali n ‫פאודלי‬
fat)
derebeylik, feodalizm (İNGİLİZCEDEN) feodalizm ‫פאודליזם‬
derebeylik, feodallik (İNGİLİZCEDEN) feodaliyut ‫פארדלירת‬
derece, ısı derecesi temperatura ‫טמפרטורה‬
.derece, rütbe, barem darga ‫דרגה‬
derecelendirilmiş, basamaklanmış, teraslı, taraçalı medorag ‫ת‬ ‫מדרג‬
(sıfat)
derecelendirme derug ‫דרוג‬
derecelendirmek, rütbelendirmek, sıralamak, basa- direğ, ledareg ‫פ‬ )‫דרג (לדרג‬
maklamak
dergi ktav et ‫כתב עת‬
dergi magazin ‫מגזיו‬
derhal, hemen tehef, tehef ‫תכף ומיד‬, ‫תכף‬
umiyad
derhal, ivedilikle miyadi ‫מידי‬
deri yüzmek paşai or, lifşot ‫פ‬ ‫פשט עור (לפשט‬
or )‫עור‬
deri, cilt, kösele or ‫עור‬
deriden yapılmış içki konulan mide şeklinde kap, nod ‫נאד‬
şarap tulumu, deri su kabı
derin (sıfat) amok ‫ת‬ ‫עמק‬
derin düşünce, düşünüp taşınma, kafa yorma irur ‫הךהור‬
derin uyku tardema ‫תרדמה‬
derinleşmek, derinine inmek, iyice araştırmak itamek, ‫התעמק (להתעמק פ‬
leitamek (be) )-‫ב‬
derinleştirme, derinleşme aamaka ‫העמקה‬
derinleştirmek, derin derin düşünmek, derinlemesi- eemik, leaamik ‫פ‬ ‫העמיק (להעמיק‬
ne düşünmek (et be) _______ )-‫ ב‬,‫את‬
derinlik omek ‫עמק‬
derinlik, dip maamakim ‫מעמקים‬
derinlikler, denizin derinlikleri metsulot ‫מצולות‬
derleme, tertipleme, kurgu, düzenleme ariha ‫עריכה‬
derleme, toplama, seçme, koleksiyon, grup halinde, leket ‫לקט‬
toplu olarak
derlemek, düzenlemek ardh, laaroh ‫פ‬ ,‫ערך (לערך את‬
- (et be)
(-?
derlenmiş, bir araya toplanmış, toparlanmış melukat ‫מלקט‬
derler ki‫״״‬, diyorlar ki.‫״‬. omrim şe... ­ ‫אומךים ש‬
dermansız, kuvvetsiz, zayıf, güçsüz, halsiz (sıfat) halaş ‫ת‬ ‫חלש‬
dermansızlık, kuvvetsizlik, güçsüzlük, halsizlik, hulşa ‫חלשה‬
kırıklık, kuvvetten düşme, zaaf
dermatoloji, cildiye, hekimliğin deri hastalıkları ile dermatologiya ‫דרמטולוגיה‬
ilgili dalı

130
dernek, birlik, cemiyet amuta
dernek, cemiyet, birlik, toplum aguda ‫אגדה‬
dernek, sendika, kurum, cemiyet, birlik, kartel, igud ‫אגוד‬
toplum, topluluk, birleşme, örgüt, örgütlenme
ders şiur ‫קזעור‬
dert, bela tlaot ‫תלאות‬
dert, bela, ızdırap, sorun, illet tsara . ‫ציה‬
dert, sıkıntı, darlık, eza, cefa metsuka ‫מצוקןה‬
derviş (FRASÇADAN) darviş ‫ז‬2?‫ד־ררי‬
desibel (ses şiddeti birimi) detsibel ‫דציבל‬
desimetre detsimeter ‫ך־צימטר‬
destan, efsane, öykü, masal ağada ‫אגדה‬
destan, parşömene yazılı destan (megilat ester) megila ‫מגלה‬
destek veren, eşlik eden someh ‫סומך‬
destek verme, gözetme, koruma, birisinin kabahati- hipuy ‫תפוי‬
ni örtbas etme
destek vermek, gözetmek, korumak, örtbas etmek hipa, lehapot ‫פ‬ )‫חפה (לחפות‬
destek, mesnet, dayanak semeh ‫סמך‬
destek, mevzi mahape ‫מחפה‬
destek, takviye, dayanak, payanda smuha ‫סמוכה‬
destek, yardım misaad ‫מס^ד‬
destek, yardım, destekleme tmiha ‫תמיכה‬
destekçi, destekleyen, dayanak veren tomeh ‫תומך‬
desteklemek, yardım etmek, arka çıkmak, tarafını tamah, litmoh ‫פ‬ )-‫תמך (לתמך ב‬
tutmak (be)
desteklenmek, dayanmak nitmah, ‫פ‬ )‫נתמך (להתמך‬
leitameh
destekli, desteklenmiş (sıfat) tamuh ‫ת‬ ‫תמוך‬
destekli, desteklenmiş, gözetilmiş, korumalı, örtbas hafuy ‫חפוי‬
edilmiş
deşarj olmak, boşalmak nifrak, ‫פ‬ )‫נפךק (להפיק‬
leiparek
deşarj, boşalma, parçalanma itparkut ‫התפךקות‬
deşarj, boşaltım, yük boşaltma (kamyondan yük, prika ‫פריקןה‬
elektrik vs.)
deşifre olma, ortaya çıkma, sırrın ortaya çıkması ehasfut ‫החשפות‬
deşifre, şifreyi çözme, şifresini kırma, yorumlama, pianuah ‫פענוח‬
tanı koyma
detaylı, ayrıntılı, tafsilatlı (sıfat) meforat ‫ת‬ ‫מפרט‬

131
detaylı, etraflı, teferruatlı, ayrıntılı mematse ‫ממצה‬
detektör, algılayıcı, sezici alet, sensör galay ‫גלאי‬
dev, devasa, çok büyük, koskocaman (sıfat) anak n ‫??ק‬
devalüasyon pihut ‫פחות‬
devam emşeh ‫המשל‬
devam etme, süregelme, sürme itmaşhut ‫התמשכות‬
devam etme, sürme, uzama, zaman alma, çekim imaşhut ‫המשכות‬
duyma
devam etmek, sürdürmek imşih, leamşih S ‫המשיך (להמשיך‬
(et)
0‫אי‬
devam etmek, sürmek, süregelmek itmaşeh, £) ­ ‫התמשך (להת‬
leitmaşeh )‫משך‬
devamlı, devam eden, müteakip (sıfat) raisuf ‫ת‬ ‫רצוף‬
devamlı, müdavim, sürekli, daimi, yılmaz, bezmez, matmid ‫מתמיד‬
usanmaz, gayretkeş, çalışkan
devamlı, sürekli, peşpeşe, ardarda, bitişik, sınırdaş, ratsif ‫ת‬ ‫רציף‬
hemhudut (sıfat)
devamlılık, gayret, ihtimam atmada ‫התמדה‬
devamlılık, süreklilik emşehiyut ‫המשכיות‬
deve (hayvan) gamal ‫גמל‬
deve kuşu (hayvan) yaen ‫?ז‬:
devir, çağ, çığır, dönem idau ‫?נדן‬
devirli, devinimi!, dolaşımlı (sıfat) mahzori ‫ת‬ ‫מחזורי‬
devlet-desteği,-sübvansiyonj-para-yardımı^-mali------ subsidya— ‫־־־‬ -------- ‫־סובסידיה‬
destek
devlet memuru oved medina ‫עובד קרינה‬
devletin yeni vatandaşlara ucuz kira ile tahsis ettiği amidar ‫?מירר‬
ikamet evlerine verilen ad (İsraelde)
devletsel, milli, devlete ait (sıfat) mamlahti ‫ת‬ ‫ממלכתי‬
devreye girmek, katılmak, etaba dahil olmak iştalev. s )‫השתלב (להשתלב‬
leîştalev
devreye sokma, katma, dahil etme, karışım, birleş- şiluv ‫שלוב‬
tirme, bileşim, bağdaşma, uyuşma, kaynaşma
devreye sokmak, katmak, etaba dahil etmek şîlev, leşalev ‫פ‬ )‫שלב (לשלב‬
devriye patrol ‫פטרול‬
devriye arabası, gezgin hizmet aracı nayedet ‫נידת‬
devriyeye çıkmak, devriye gezmek pitrel, lepatrel ‫פ‬ )‫פטרל (לפטרל‬
deyişbilim, sözcük seçme yöntemi, ifade tarzı melitsa ‫קליצה‬
dezavantaj, eksiklik hisaron ‫חסרון‬

132
dezavantaj, kusur, mahzur, çekince, sakınca, aleyh- migraat ‫מגרעת‬
te durum
dezenfekte hituy ‫חטוי‬
dezenfekte etmek, mikroptan arındırmak, sterilize hite, lehate S )‫חטא (לחטא‬
etmek
dığmdan ‫״״‬dığından, bu yüzden oil ve... -‫הואיל ו‬
dırdır, vırvır, mızmızlanma, yakınma, şikayet kitur ‫קיטור‬
dırdırlanmak, vırvırlanmak, mızmızlanmak, yakın- kiter, lekater S )‫קטר (לקטר‬
mak, şikayet etmek
dış görünüş tsura hitsonit ‫צורה חיצונית‬
dış ilişkiler yahasey huts ‫יחסי חוץ‬
dış işleri bakanı sar ahuts ‫עזר החוץ‬
dış işleri bakanlığı misrad ahuts ‫משרד החוץ‬
dış lastik, oto lastiği(dış), lastik, tekerlek tsmig, tsamig ‫צמיג‬
dış politika mediniyut huts ‫מךיניות חוץ‬
dış, harici, dışsal (sıfat) hitsoni ‫ת‬ ‫חיצוני‬
dışa atılmak, tahliye olmak, yayılmak niflat, leipalet s )‫נפלט (להפלט‬
dışa döndürmek, dışarı çıkarmak, dışa dönük yap- ehtsiıı, leahtsin s )‫החצין (להחצין‬
mak, dışa vurmak, yansıtmak, açığa vurmak
dışa dönük, çevresiyle ilgili (sıfat) muhtsan n w
dışa dönüklük, dışavurum ahtsana ‫החצנה‬
dışarda bdhuts ‫בחוץ‬
dışarı çekilmek, dışarı çıkarılmak nişlaf, leişalef s )‫נשלף (להשלף‬
dışarı çekmek, dışarı çıkarmak şataf, lişlof s )‫שלף (לשלף‬
dışarı vermek, boşaltmak (baca egzoz), mırıldan- palat, liflot s )‫פלט (לפלט‬
mak, söylenmek
dışarı, dış taraf, hariç huts ‫חוץ‬
dışbükey, tümsek, konveks kamur ‫קמור‬
dışına çıkmak, öne çıkmak, göze batmak, göze izdaker, D )‫הזדקר (להזדקר‬
çarpmak leizdaker
dışkı, bok tsoa ‫צואה‬
dışlamak, aforoz etmek nida, lenadot ‫פ‬ )‫נדה (לנדות‬
dışlamak, aforoz etmek, boykot etmek, kanunen ehrim, leahrim ‫פ‬ )‫החרים (להחרים‬
veya cebren el koymak, haczetmek, kamulaştırmak
diaspora tfutsot ‫תפוצות‬
diaspora, dağılma, dağılım pzura ‫פזורה‬
didişme, atışma, tartışma, çatışma itkatşut ‫התכתשות‬
didişmek, atışmak, tartışmak, çatışmak itkateş, ‫פ‬ ‫התכתש (להתב־‬
leitkateş )‫תעז‬

.....

133
difteri (hastalık) askara ‫אסכרה‬
difteri (hastalık) karemet ‫קרמת‬
difteri, kuş palazı (hastalık) difteriya ‫דיפתריה‬
diğerleri, geri kalan, arta kalan, küsur şear ‫שאר‬
dijital (İNGİLİZCEDEN) digitali ‫דיגיטלי‬
dik (yokuş), sarp, yalçın (sıfat) tahıl ‫ת‬ . - ‫תלול‬
dik kayalık, sarp kayalık, yar mitlol ‫מתלול‬
dik, dimdik anah ‫א?ו‬
dik, dimdik, ayakta duran, dikili, dik olarak ayağa zakuf ‫זקיף‬
kalkmış, erekte
dikdörtgen malben ‫מלבן‬
diken okets ‫עקץ‬
diken kots ‫קוץ‬
dikenli, batıcı (sıfat) kotsam ‫ת‬ ‫קוצני‬
dikey (sıfat) meunah ‫ת‬ ‫מאני‬
dikili, dikilmiş, terzi elinden çıkmış, ısmarlama, tafur ‫ת‬ ‫תפור‬
biçilmiş kaftan (sıfat)
dikili, ekili, kökleşmiş (sıfat) natua ‫ת‬ ?‫נטו‬
dikilmek (dikiş) nitpar, leitafer s )‫נחפר (להתפר‬
dikilmek (fide, fidan vs.) nita, leinatea 5 )‫נטע (להנטע‬
dikim (bitki ağaç dikme), fide ekme, fidan dikme netia ‫נטי^ה‬
dikine, diklemesine, düşey, çekül anahi ‫אנכי‬
dikine, kalkık, kalkmış, erekte (sıfat) omed ‫ת‬ ‫עומד‬
dikiş ateîyesi, atelye, atölye müpara ‫מתפרה‬
dikiş, dikiş yeri, ek yeri, birleşme noktası, birleşme tefer ‫תפר‬
yeri
dikiş, dikme tfîra ‫ספירה‬
dikkat çekici olma, öne çıkma, sivrilme itbaltut ‫התבלטות‬
dikkat çekici olmak, öne çıkmak, sivrilmek itbalet, leitbalet ‫פ‬ )‫התבלט (להתבלט‬
dikkat çekmek için yapılan aldatmaca, reklamı etki- gimik ‫גימיק‬
li kılan özel sunuş, hile, niımara (İNGİLİZCEDEN)
dikkat çektirme avlata ‫הבלטה‬
dikkat çektirmek, vurgulamak, önem vermek, üze- ivlit, leavlit ‫פ‬ )‫הבליט (להבליט‬
rinde durmak, belirginleştirmek, kabartma yapmak
dikkat etmek, dikkatini vermek sam lev, lasim ‫שם לב (לשים לב) פ‬
lev
dikkat, dikkat veriş, dikkat kesilme, ihtimam, tsumet lev ‫תשומת לב‬
üzerine titreme
dikkat, dikkatli olma, ihtiyat zeirut ‫זהירות‬

134
dikkatini dağıtma, ilgisini başka yöne çekme, saptır‫ ״‬asahat daat ■ ‫הפחת דעת‬
ma, oyalama
dikkatim dağıtmak, ilgisini başka yöne çekmek, esiah, leasidh B )‫הסיח (להסיח‬
saptırmak, oyalamak, aklını çelmek (et adaat) )‫(את הדעת‬
dikkatle bakmak Itbonen, B ‫התבונן (להתבונן‬
leitbonen (be . )‫ על‬,‫ אל‬,-‫ב‬
eldi)
dikkatle, dikkatlice, ihtiyatlıca bizeirut ‫בזהירות‬
dikkatli olmak, tedbirli olmak, gözünü açmak nızar, leizaer B )‫נזהר (להזהר‬
dikkatli, uyanık, tedbirli, ihtiyatlı, özenli, sakıngan zair ‫זהיר‬
dikkatsiz olmak, dikkat etmemek, ihmal etmek, itraşel, leitraşel B )‫התרשל (להתרשל‬
kayıtsız kalmak
dikkatsizce, ihmalkarca, savsaklarca (sıfat) raşlani ‫ת‬ ‫רשלני‬
dikleşmek, dikilmek, dimdik durmak izdakef, B )‫הזדקף (להזדקף‬
leizdakef
dikleşmek, kaskatı olmak, diken gibi olmak şamar, lismor B )‫סמר (לסמר‬
dikleştirmek ineh, leaneh B )‫אנך (לאפך‬
dikleştirmek, çivilemek, mıhlamak, çakmak simer, lesamer B )‫סמר (לסמר‬
dikme, kurma, ereksiyon, erkek cinsel organında zikpa ‫זקפה‬
sertleşme
dikmek (dikiş) tafar, litfor B )‫הפר (לתפר‬
dikmek (fide, fidan vs.) nata, lintoa B )‫נטע (לנטע‬
diksyon, telaffuz, konuşma tarzı diktsya ‫דיקצטי‬
diktatör diktatör ‫דיקטטור‬
diktatör, zalim hükümdar, zorba, tiran, despot, rodan ‫רודן‬
emrivaki hükmeden
diktatörce, despotça, zorbaca, amirane, otoriter rodani ‫ת‬ ‫רודני‬
(sıfat)
diktatörlük etmek, zorbalıkla hükmetmek rada, lirdot B )‫רדה (לךדות‬
diktatörlük, despotluk rodanut ‫רודנות‬
diktatörlük, dikta rejimi dikatatura ‫דיקטטורה‬
diktatörlük, mutiakiyet, tek lider sultası, otokrasi şilt01ı yahid ‫שלטון יחיד‬
dikte, yazdırma ahtava ‫הכתבה‬
dikte, yazdırma, tahakküm tahtiv ‫תכתיב‬
dil (ağızdaki organ) laşon ‫לשון‬
dilber, güzel kız, piliç, fıstık (argo) kusit ‫כוסית‬
dilbilgisi, gramer, hatasız dikduk ‫דקדוק‬
dilbilim, filoloji balşanut ‫בלשנות‬
dilbilim, filoloji (İNGİLİZCEDEN) Unguistika ‫לינ^ויסטיקה‬

135
dilbilimci balşan - ‫בלעו‬
dilbilimci laşonayi ‫לקמונאי‬
dile getirmek, kelimeye dökmek, sözle ifade etmek milel, lemalel S )‫מלל (למלל‬
dilek, arzu, istek mişala ‫מקזאלה‬
dilekçe, istida, arzuhal otsuma ‫?צלמה‬
dilekçe, istida, müracat atira ‫?תירה‬
dilemek, arzu etmek, istemek hafats, lahpots S )‫חפץ (לחפץ‬
dilenci kabtsan ‫קבצן‬
dilencilik kabtsanut ‫קבצנות‬
dilenmek, sadaka istemek kibets nedavot, ‫פ‬ ‫קבץ נדבות (לקבץ‬
lekabets )‫נדבות‬
nedavot
dili tutulmak, dumura uğramak, kalakalmak, nutku neelam, ‫פ‬ )‫נאלם (להאלם‬
tutulmak şaşakalmak leialem
dilim prusa ‫פרוסה‬
dilim, parça pelah ‫פלח‬
dilimleme, doğrama, kesme, koparma betsia ‫בציעה‬
dilimlemek, kesmek, parçalamak, yaymak, döşemek paras, lipros ‫פ‬ )‫פרס(לפרס‬
dilimlenmek, kesilmek, yayılmak, mevzilenmek, nijras, leipares ‫פ‬ )‫נפרס (להפרס‬
konuşlanmak
dilimlenmiş, dilimli (sıfat) parus ‫ת‬ ‫פרוס‬
dilimlere ayırmak, bölmek, araklamak, yürütmek, pileah, pilah, ‫פ‬ )‫ פלח (לפלח‬,‫פלח‬
aşırmak lefaleah
dilsiz ‫אלט‬
dilsizlik ilmut ‫אלמות‬
din dat ‫דת‬
din değiştirme amarat dat ‫המרת דת‬
din değiştirmek . emir dat, ‫פ‬ ‫המיר דת (להמיר‬
leamir dat )‫דת‬
din işleri bakani (diyanet işleri bakanı) sar leinyaney ‫<טר לעניני דתות‬
datot
dinamik, dinamik bilimi (İNGİLİZCEDEN) dinamika ‫דינמיקת‬
dinamik, enerjik energeti ‫אנרגטי‬
dinamik, enerjik, faal, canlı, hayat dolu, atik, azimli nimrats ‫ח‬ ‫נמרץ‬
(sıfat)
dinamik, enerjik, hareketli, aktif (İNGİLİZCE- dinami ‫דינמי‬
DEN)
dinamit (İNGİLİZCEDEN) dinamit ‫דינמיט‬
dinamizm, dinamiklik (İNGİLİZCEDEN) dinamiyut ‫דינמיות‬
' ' ■...... .;z ’•—•-"•‫"*י■׳‬ . ‫יי‬-■•‘ ■•-‫ •י‬-•

dinamo, üreteç, sürükleyici (mecazi) (İNGİLİZCE- dinamo ‫דינמו‬.


DEN)
dinar (para birimi) dinar ‫דינר‬
dindar, inançlı, sofu haredi ‫חידי‬
dindar, mürit, dürüst, doğru hasid ‫חסיד‬
dindar, sofu . dati ‫דתי‬
dindirmek, yatıştırmak, acıyı hafifletmek, azaltmak şikeli, leşakeh D )‫שפך (לשפך‬
dîne daha fazla bağlanmak, daha çok dindarlaşmak ithared, 5 )‫התחרד (להתחרד‬
(Yahudi dinine) leithared
dini yargı kurulu, haham ravlar kurulu, dini konsey bet din arabanı ‫ביה דין הרבני‬
dinini değiştirtme, dininden museviliğe döndürme giyur ‫גיור‬
dinleme akşava ‫הקשבה‬
dinleme, kulak verme aazana ‫האזנה‬
dinlemek, dikkatle dinlemek ikşiv, leakşiv S ‫הקשיב (להושיב‬
(le) )‫ל־־‬
dinlemek, kulak vermek eezin, leaaziıı S )‫האזין (להאזין‬
dinlenme, istirahat nah ‫נח‬
dinlenmek, istirahat etmek nah, lanuah ‫פ‬ )‫נח (לנוח‬
dinlenmek, istirahat etmek, işe ara vermek, stres paş, lafuş ‫פ‬ )‫פש (לפוש‬
atmak, tatil yapmak, tatilde olmak
dinlenmek, tatil yapmak, istirahat etmek ııipaş, leınafeş ‫פ‬ )‫נפש (להנפש‬
dinlenmek, tatile çıkmak itnapeş, ‫תתגפש (להינפש) פ‬
leitnapeş
dinleyici, dinleyen maazin ‫מאזין‬
dinleyiş, dinleme, kulak kabartma keşev ‫קשב‬
dinozor (nesli tükenmiş hayvan) dinozor ‫דינוזאור‬
dinsel şiir, ilahi piyut ‫פיוט‬
dinsiz, pagan, putperest oved etilim ‫עובד אלילים‬
dip, alt tahtit ‫תחתית‬
dipçik kat ‫קת‬
diplomasi (İNGİLİZCEDEN) diplomatya ‫דיפלומטיה‬
diplomat (İNGİLİZCEDEN) diplomat ‫דיפלומט‬
diplomat heyeti, elçiler heyeti segel diplomati ‫סגל דיפלומטי‬
diplomatik (İNGİLİZCEDEN) diplomati ‫דיפלומטי‬
dipnot earat şulayim ‫הערת שולים‬
dipsiz, uçsuz bucaksız, sonu gelmez (sıfat) teomi ‫ת‬ ‫תהומי‬
direk, sütun, kolon amud ‫עמוד‬
direkt arama hiyugyaşir ‫חיוג ןשיר‬

137
direkt, dolaysız, doğru, doğrudan doğruya, dobra yaşir ‫ישיר‬
direktifler), talimat(lar) anhaya, ‫ הנחיות‬,‫הנחטז‬
anhayot
direnç (elektrik) nagad ‫נגר‬
direnç, dayanıklılık, güçlülük (sağlık, vücut) hosen ‫דויסן‬
dirençli, dayanıklı, karşı koyan, bağışık, etkilenme- haşin ?‫חם‬
yen
dirilme, canlanma, yeniden doğuş, hayata dönme thiya ‫תחקז‬
dirsek marpek ‫מרפק‬
dirseklemek, diresekleyerek ilerlemek, başkalarını mirpek, S )‫מרפק (למרפלו‬
ezerek yer etmek, adam harcayarak mevki sahibi lemarpek
olmak
disiplin, itaat mişmaat ‫משמעת‬
disiplinle ilgili, disiplinsel ınişmaati ‫משמעתי‬
disiplinli, itaat eden, uysal, söyleneni yapan (sıfat) memuşma ‫ח‬ ‫ממשמע‬
disk atma (spor) diskus ‫דיסקוס‬
disk oyunu, disk oyunları mishak diskiot ‫משחק דסקירת‬
diskalifiye, iptal, geçersiz sayma psila ‫פסילה‬
diskjokey taklitan ‫תקליטן‬
disko, diskotek (İNGİLİZCEDEN) diskotek ‫דיסקוטק‬
diş şen ‫שן‬
diş çürüğü aşeşet ‫עששת‬
diş ipi hut dentali ‫חרט דנטלי‬
diş macunu — — --------- ‫־־־־‬----------- ~mişhat‫־‬şinayiın~ ------ ‫־־משחת־שנץם‬
dişçi rofe şiııayim ‫רופא שנים‬
dişi, kadın nekeva ‫נ‬ ‫נקבה‬
dişilik organı, vajina, vulva, ferç pot ‫פרת‬
dişlemek, ısırıp koparmak, dişle koparmak, ısırık ııagas, lingos ‫פ‬ )‫נגס (לנגם‬
atmak
dişlenmek, ısırılmak, koparılmak, tadına bakılmak ningaSf ‫פ‬ )‫ננגס (להנגס‬
leinages
dişli, diş diş, dişli, testere biçiminde (sıfat) meşunan ‫ת‬ ‫משנן‬
diyafram diyafragma ‫דיאפרגמה‬
diyafram, göğüs ve karın boşluklarını birbirinden sarefet ‫סרעפת‬
ayıran kas
diyagonal, verev (sıfat) meluhsan ‫ת‬ ‫מל??ז‬
diyalog (İNGİLİZCEDEN) diyalog ‫דיאלוג‬
diyalog, iletişim kurma, anlaşmaya varma idabrut ‫הדברות‬
diyalog, karşılıklı konışma du siyah ‫שיח‬-‫דו‬

138
diyar, havali, mıntıka peleh ‫פלך‬
diyet, rejim, perhiz (İNGİLİZCEDEN) diyeta ‫דיאטה‬
diyetik, diyet olan, şişmanlatmayan, perhizle ilgili diyeteti ‫דיאטתי‬
diyetisyen, beslenme uzmanı diyetan ‫דיאטן‬
diyetisyen, beslenme uzmanı tzunai ‫תזונאי‬
diyot, kristaldiyot, akım doğrultucu diyoda ‫ל‬ ‫דיודה‬
diz çökme, baş eğme kriya ‫כרי^ה‬
diz çökme, eğilme kria ‫עריעה‬
diz çökmek şafaf, lişpof B )‫שפך (לשפך‬
diz çökmek, eğilmek karaa, lihroa B )‫כרע (לכרע‬
diz çökmek, önünde eğilmek iştahava, B ‫העזתחוה‬
leiştahavot )‫(לה׳טתחורת‬
diz, diz eklemi . arkuba ‫ארבבה‬
diz, dizler, kucak bereli, ‫ בךבים‬,‫ברך‬
birkayim
dizanteri, kanlı ishal (hastalık) dizanterya ‫דיזנטריה‬
dizel, mazotla çalışan motor, motorin çalışan motor dizel ‫דיזל‬
dizgin, dizginler (at, eşek) moşha, moşhot ‫ מועכות‬,‫מושכה‬
dizginlemek, gem vurmak, kendini frenlemek risen, lerasen B )‫רסן (לרסן‬
dizginlenmek, yatışmak, kendini tutmak ıtrasen, B )‫ךסן (להתרסן‬1‫הך‬
leitrasen
dizi, alan, dağ sırtı rehes ‫רכס‬
do, müzik do notası do ‫דר‬
doçent dotsent ‫ד(צנט‬
dogma, inak, kesin söz veya fikir dogma ‫דוגמה‬
dogmacılık, dogmatizm, inakçılık dogmatizm ‫דר^מטיזם‬
doğaçlama yapma, uyduruverme, tüluat iltur ‫אלתור‬
doğaçlama yapmak, uyduruvermek, tüluat yapmak ilter, lealter B )‫אלתר (לאלתר‬
doğaçlama, hazırlıksız yapılan (sıfat) meultar ‫ת‬ ‫מאלתר‬
doğal kaynaklar otsrot teva ‫אוצרות טבע‬
doğal muhafaza, doğal koruma, doğal park, koru- şmurat teva ‫שמורת טבע‬
nacak doğa alanı
doğal olay, tabii hadise, olgu, fenomen, görüngü tofaa ‫תופעה‬
doğal, tabii, normal, natürel (sıfat) tivii ‫ת‬ ‫טבעי‬
doğan, atmaca, çaylak (hayvan) • ııets ‫נץ‬
doğan, doğmuş olan nolad ‫נילי‬
doğaüstü . al tivii ‫על טבעי‬
doğmak, dünyaya gelmek(çocuğun yaptığı) nolad, leivaled B )‫נולד (להולד‬

139
doğru akım, direkt akım zerem yaşar ‫ זרם ;שר‬.
doğru değil 10 ııdhon ‫לא נכון‬
doğru dürüst, gereği gibi, hakkıyla, tam manasıyla, keogen ‫כהגן‬
usturuplu, usulünce
doğru, tamam nahon ‫נכיז‬
doğrudan doğruya, dümdüz, direkt olarak, dosdoğ- ayşer ‫הישר‬
ru
doğrulama, gerçekleme, tasdik, teyit imut ‫אמרת‬
doğrulama, onaylama, onama aamana ‫האמנה‬
doğrulama, soruşturma, tahkik, tetkik itamtut ‫התאמתות‬
doğrulamak, doğruluğunu tasdik etmek, teyit etmek imet, leamet ‫פ‬ )‫אמת (לאמת‬
doğrulamak, tasdiklemek, teyit etmek vide, levade ‫פ‬ )‫ודא (לודא‬
doğrulanmak tasdik edilmek, onaylanmak itaşer, leitaşer ‫תתאשר (להתאשר) פ‬
doğrulanmak, doğruluğunu araştırmak itamet, leitamet ‫התאמת (להתאמת) פ‬
doğrulanmak, onaylanmak, teyit edilmek, kesinleş- itvade, leitvade ‫פ‬ )‫התודא (להתודא‬
mek
doğrulma, düzelme ityaşrut ‫התעשרות‬
doğrulmak, düzelmek ityaşer, ‫פ‬ )‫הודשר (להודשר‬
leityaşer
doğrulmuş, düzelmiş, doğrultulmuş (sıfat) meyuşar ‫ת‬ ‫מ;שר‬
doğrultma, düzeltme, düzelme, hizaya gelme yişur ‫ישור‬
doğrultmak, düzeltmek yişer, leyaşer ‫פ‬ )‫שר‬2‫ישר (ל‬
doğruluk, hazır olma nehonut ‫נכונות‬
UUgUj Şal K {;yoirj mizrah----------- ---------‫מזרח‬
doğulu, doğudaki, doğuya özgü, şarklı mizrahi ‫מזרחי‬
doğum günü yom uledet ‫ירם הלדת‬
doğum kağıdı, doğum belgesi teııdat leda ‫תעודת לדה‬
doğum kontrol tedbiri, korunma önlemi (hamilelik emtsai meııia ‫אמצעי מניעה‬
Önleyici hap spiral prezervatif vs.)
doğum sancıları tsir, tsirim ‫ צירים‬,‫ציר‬
doğum tarihi taarih leida ‫תאריך לדה‬
doğum yeri makom leida ‫מקום לךה‬
doğum, doğma, doğuş uledet ‫הלדת‬
doğum, doğma, doğuş leda ‫לדה‬
doğumlu, doğum yeri yalid ‫יליד‬
doğurganlık, bereket, mümbitlik, verimlilik poriyut ‫פוריות‬
doğurma, doğum olada ‫הולדה‬
doğurmak (annenin yaptığı) yalad, laledet ‫פ‬ )‫ילד (ללדת את‬
(et)

140
doğurtmak (ebenin yaptığı) yıled, leyaled B )‫ילד (לילד‬
doğurtturmak, vucuda getirmek, hamile bırakmak olid, leolid (et) B ‫הוליד (להוליד‬
(babanın yaptırdığı)
)‫את‬
doğuş, doğum, doğma, bebeğin annesinden doğması, ivaldut ‫הולדות‬
kaynaklanma
doğuştan beyaz kıllı lavkan ‫לבלוז‬
doğuştan sakatlık, doğuştan özürlü mum mileda ’ ‫מוממלדה‬
doğuştan, doğuştan olan (sıfat) molad ‫ת‬ ‫מולד‬
doğuya özgü, şark medeniyetini andıran oryentali ‫אוךינטלי‬
doksan 90 tişim ‫תשעים‬
doktor, hekim, tabip rofe ‫רופא‬
doktor, hekim, tabip (İNGİLİZCEDEN) doktor ‫דוקטור‬
doktora (İNGİLİZCEDEN) doktorat ‫דוקטורט‬
doktrin, öğreti (İNGİLİZCEDEN) doktrina ‫דוקכזרינה‬
doku, vücut dokusu rikma
doku, yapı, bünye, oluşum, teşekkül mirkam ‫מךקם‬
dokuma işi ariga ‫אריגה‬
dokuma tezgahı ııul ‫נול‬
dokuma, kumaş arig ‫אריג‬
dokumacı oreg ■ ‫אורג‬
dokumak arag, leerog B )‫ארג (לארג‬
dokumak, örmek, eğirmek tava, litvot B )‫טוה (לטוות‬
dokunaklı, acıklı (sıfat) nuge n ‫נוגה‬
dokunaklı, hissi, kolay heyecanlanır (sıfat) ragşani ‫ת‬ ‫יגשני‬
dokunan, dokunaklı nogea ‫נוגע‬
dokunarak hissetmek mişmeş, B )‫משמש (למשמש‬
lemaşmeş
dokunma (duyusu), elleme, dokunarak algılama mişuş ‫משוע‬
dokunma, değme, değiş, temas mağa ‫מגע‬
dokunma, dokunuş, değme, temas negıa ‫נגיעה‬
dokunmak, ellemek, değmek, temas etmek, ilgilen- naga, lagaat, B ‫ לנגיע‬,‫נגע (לגעת‬
dirmek lingoa (be) T <‫?־‬
dokunmak, örülmek, eğir ilmek, birkaç lif bir araya nitva, leitavot B )‫נטוה (להטוות‬
gelip ip oluşturmak
dokunmuş, örülmüş . arug ‫ארוג‬
dokunmuş, örülmüş, örülü (sıfat) tavuy ‫ת‬ ‫טווי‬
dokuz (dişil) 9 teşa ‫נ‬ ‫תעע‬
dokuz (eril) 9 tişa ‫ז‬ ‫חשץגה‬

..;/“‫־‬.T ...

141
dokuzda bir tşiit ‫תשיעית‬
dokuzlu, dokuz parça tişiiya ‫ת?זי?יה‬
dokuzuncu tşii ‫יד‬#‫ת‬
dokümanter, belgesel (İNGİLİZCEDEN) dokumentari ‫דוקומנטרי‬
dolandırıcı, hilekar, daleveraci, üçkağıtçı, dalavere- ramay ‫רמאי‬
ci, madrabaz
dolandırıcılık, hilekarlık, sahtekarlık tarmit ‫תרמית‬
dolap aron ‫ארון‬
dolar (para birimi) dolar ‫תלי‬
dolayı, ‫״‬diği için, madem, çünkü, yüzünden meahar ‫מאחר‬
dolayısıyla, bu nedenle ekev ‫^קב‬
dolaylı, endirekt, dolambaçlı (sıfat) akif ‫ח‬ ‫?קיף‬
doldurma, dolgu yapma miluy ‫מלוי‬
doldurmak, yerine getirmek, uygulamak mile, lemale s )‫מלא (למלא‬
doldurulmak nimla, leimale B )‫נמלא (להמלא‬
dolgu, doldurma milo ‫מלוא‬
dolma, doldurulmuş, dolgu yapılmış (sıfat) memule ‫ת‬ ‫ממלא‬
dolmak itmale, leitmale B )‫התמלא (להתמלא‬
dolmakalem et novea ‫עט נובע‬
dolomi, bir tür mermer taş, kireç taşı, beyaz tebeşir dolomit ‫דולומיט‬
taşı, kalsiyum ve magnezyumlu taş
dolu (yağış) barad ‫ברר‬
dolu olmak, bir şeyle dolu olmak (lişkok hayim = şakak, lişkok B ......)‫_ש?ןקן_(לשקק‬
hayat dolu olmak)
dolu, boş olmayan (sıfat) male ‫ת‬ ‫מלא‬
doluluk, dolu olma itmalut ‫התמלאות‬
dolunay yareah amale ‫ירח המלא‬
domates agvaniya ‫עגבניה‬
dominik cumhuriyeti (ülke) arepublika ‫הרפובליקה‬
adominikaııit ‫הדומיניקנית‬
domino (oyun) domino ‫דומינו‬
domuz (hayvan), hınzır hazır ‫חזיר‬
domuz pirzolası, jambon kotel hazır ‫קתל חזיר‬
donanım, teçhizat, araç gereç, ekipman zivıtd ‫זווד‬
donanma komutanı, filo komutanı, amiral mefaked tsi ‫מפקד צי‬
donanma, filo, deniz kuvvetleri tsi ‫צי‬
donatılmak, donanmak, teçhizattandırmak, teçhiz itstayed, B )‫הצטיד (להצטיד‬
edilmek leitstayed

142
donatmak, teçhiz etmek, gerekli ekipmanı sağla- zived, lezaved ‫פ‬ )‫זרד (לזוד‬
mak, paketlemek
donatmak, teçhiz etmek, malzeme tedarik etmek(- tsiyed, letsayed ‫פ‬ )‫ציד (לציד‬
levazım)
dondurma glida ‫{לידה‬
dondurma (eylemi), konjelasyon akpaa ‫הקפאה‬
dondurmak ikpi, leakpı ‫פ‬ )‫הקפיא (להקפיא‬
dondurucu makpı ‫מקפיא‬
dondurulmuş et basar kofu ‫בקזר קפוא‬
donma, duraklama, ilerlememe, çıkmaz, açmaz, kipaoıı ‫קפאין‬
içine girilen zor durum
donma, muhafazakarlık, tutuculuk kfiya ‫קפיאה‬
donmak kafa, lıkpo ‫פ‬ )‫קפא (לקפיא‬
donmuş, donuk (sıfat) kofu ‫ת‬ ‫קפוא‬
donuklaştırmak, silikleştirmek tişteş, letaşteş ‫פ‬ )‫טקזטש (לטשטש‬
donukluk, loşluk, müphemlik afluliyut ‫אפלוליות‬
donup kalmak, donakalmak (korku, şaşkınlık veya nitsmat, ‫פ‬ )‫נצמת (להצמת‬
hayretten) kımıldayamamak, çakılı kalmak leitsamet
doruğa erişme, tırmanma, yükselme, israele illegal aapala ‫העפלה‬
yollardan gelme,
doruğa erişmek tırmanmak yükselmek israele ille- eepil, leaapil ‫פ‬ )‫העפיל (להעפיל‬
gal yollardan gelmek
dorukların doruğu, ulaşılabilecek en yüksek nokta, gulat akoteret ‫גלת הכותרת‬
şahika
dost yadid ‫רךיך‬
dost olma, arkadaşlık etme, arkadaş edinme üyadedut ‫התמרדות‬
dost olmak, arkadaşlık etmek, arkadaş edinmek ityaded, ‫פ‬ )‫התידד (להתחדד‬
leityaded
dostça, arkadaşça, dostane, zarar vermeyen /sıfat( yediduti ‫ת‬ ‫?ךידותי‬
dostça, cana yakın, candan, samimi masbir panim ‫מסביר פנים‬
dostluk, arkadaşlık, ahbaplık yedıdut ‫ידידות‬
dosyalamak, klasörlemek, dosyaya koymak tiyek, letayek ‫פ‬ )‫חיק (לתיק‬
doygun, doymuş (sıfat) ravuy ‫ת‬ ‫רווי‬
doygunluk, doyum, doyma, tokluk revaya ‫רויה‬
doymak sava, lisboa ‫פ‬ )‫שבע (לשבע‬
doyurmak isbia, leasbia ‫פ‬ )‫השביע (להעוביע‬
doyurucu, tatminkar (sıfat) * masbia ‫ת‬ ‫משביע‬
dozaj, doz, miktar tayini . minun ‫מבון‬
dozajı ayarlamak, porsiyon halinde ayarlamak, belli minen, ‫פ‬ )‫מנן (למנן‬
ölçekte vermek . . lemanen

143
dökme ş/îha ‫שפיכה‬
dökme (sıvı), bardağına içecek koyma, içki sunma mziga ‫מזיגה‬
dökme, boşaltma, döküm, boşaltım tişpohet ‫תשפכת‬
dökmek şafak, lişpoh S )‫שפך (לשפך‬
dökmek (sıvı), içecek vermek, içki sunmak mazag, limzog S )‫מזג (למזג את‬
(et)
dökülen, dökülebilir, yaprak döken (sıfat) naşir ‫ת‬ ‫נשיר‬
dökülme, taşma, efüzyon, açılma, coşkunluk, taş- iştaphut ‫השתפכות‬
kinlik
dökülmek nişpah, D )‫נשפך (להשפך‬
leişapeh
dökülmek, sıvı içecek ikram edilmek, karıştırılmak nımzag, ‫פ‬ )‫נמזג (להמזג‬
leimazeg
dökülmek, taşmak, içini dökmek, hissettiklerini iştapeh, ‫השתפך (להשתפך) פ‬
açıklamak leiştapeh
dökülmüş (döküm), basılmış (madeni para) metuba ‫מטבע‬
dökülmüş (sıvı), bardağına içecek koyulmuş, sunul- mazug ‫ת‬ ‫מזוג‬
muş (sıfat)
döküm yapılmış, metal veya beton dökülmüş, yatsuk ‫ת‬ ‫יציק‬
dökme (sıfat)
döküm yapmak, dolum yapmak, doldurmak, çorba yatsakf ‫פ‬ )‫ ליצק‬,‫;צק (לצקת‬
koymak, kalıba dökmek (eritilmiş metali vb.) latseket, liytsok
döküm, kalıba döküm yetsika ‫יציקה‬
döküntü, radyoaktif döküntü, nükleer atık neşoret ‫נשרת‬
dölleme afraya ..... ............. ‫הפריה‬
dölleme, tohumlama azraa ‫הזרעה‬
döllemek, doğurganlaştırmak ifra, leafrot ‫פ‬ )‫הפרה (להפרות‬
döllemek, tohumlamak izria, leazria ‫פ‬ )?‫הזריע (להזרי‬
döllenmek, tohum ekilmek ııizra, leizarea ‫פ‬ )‫נזרע (להזרע‬
döndürme, yöneltme, sevk, çevirme, müracaat, afnaya ‫הפניה‬
başvuru
döndürmek, çevirmek, fırıl fırıl döndürmek, başını sihrer, lesahrer ‫פ‬ )‫סחרר (לסחרר‬
döndürmek, baş dönmesine neden olmak
döndürmek, dolaştırmak, çevirmek, parmağında sovev, lesovev ‫פ‬ )‫סובב (לסובב‬
oynatmak
döndürülemez, geri çevrilemez, geri dönüşü olma- bitti afih ‫בלתי הפיך‬
yan, geri dönülemez (karar, adım)
dönek, değişken, kaypak, yön değiştiren, kararsız, afahpah ‫הפכפך‬
maymun iştahlı, kararsız
dönem, devir, zaman, süre, müddet, miat, periyot tkufa ‫תקופה‬
dönemsellik, dönüşümlülük mahzoriyut ‫מדזזויריות‬

144
dönme dolap ‫־‬ galgal anak ‫גלגל ענק‬
dönme, dinini değiştirmiş, dönüştürülmüş (sıfat) mumar ‫ת‬ ‫מומר‬
dönme, dönüş, devir, deveran, dolanma, tur dönme sevev ‫סבב‬
dönme, dönüş, dolaşma, dolanma, turtama istovevut ‫הסתובבות‬
dönme, yabancı, başka dînden museviliğe geçen ger ‫גר‬
dönmek, dolaşmak, dolanmak, hırlamak istovev, ‫פ‬ ....... ‫הסתובב‬
leistovev )‫בב‬1‫(להסת‬
dönmek, tekrarlamak, vazgeçmek hazar, lahzor ‫ אל) פ‬,"‫חזר (לחזר ל‬
(le, el)
dönmek, yönelmek, hitap etmek, danışmak, müra- pano, lifııot ‫פ‬ ,-‫פנה (לפגות ל‬
cat etmek, başvurmak (leel) )‫אל‬
dönüm (bin metrekare) dunam ‫דונם‬
dönüş, döndürme, yöneltme, başvuru, müracat, baş pniya ‫פניה‬
vurma .
dönüş, dönemeç, tur, kavşak sivuv ‫סיבוב‬
dönüş, tekrarlama, geri, prova hazara ‫חזרה‬
dönüş, yineleme, tekrarlama şiva ‫?זיבה‬
dönüştürme, dönüşüm amara ‫המרה‬
dönüştürme, transformasyon, transforme etme atmara ‫התמרה‬
dönüştürmek, farklı formata çevirmek, değişime itmir, leatmir ‫פ‬ )‫התמיר (להתמיד‬
uğratmak
dönüştürücü, adaptör, konvertör memir ‫ממיר‬
dönüştürücü, çevirgeç, güç çevirici, belli bir enerjiyi matmer ‫מתמר‬
diğer bir enerji şekline dönüştüren alet
dönüştürülebilir, tersine çevrilebilir afih ‫הפיו‬
dördüncü revii ‫רביעי‬
dördüz, kare, dört parça, dörtlü reviiya ‫רביע^ה‬
dört (dişil) 4 arba ‫נ‬ ‫ארבע‬
dört (eril) 4 arbaa ‫ז‬ ‫?ה‬3‫אך‬
dörtgen meruba ‫מרבע‬
dörtgen yapmak, dörtlemek, dörtle çarpmak ribea, riba, ‫פ‬ )‫ךבע׳ רבע (לרבע‬
lerabea
dörtnala gitme, uzun adımlarla koşma deira ‫דהירה‬
dörtnala gitmek, acele etmek, hızlanmak, süratlen- daar, lidor ‫פ‬ )‫דהר (לדהר‬
mek
dörtnala, doludizgin daara ‫דהרה‬
döş, hayvanın göğüs eti atin ‫עטין‬
döşemeci, koltukçu rapad ‫רפד‬
döşemecilik, koltukçuluk ripud ‫רפוד‬

‫־‬ ' ■ +
145
döşemek (kumaş vs. ile) riped, leraped S )‫ר (לרפד‬3‫ך‬
döşenmiş, kaplanmış (sıfat) merupad n ‫מרפד‬
dövize!, döviz büfesi, para değiştiren kişi, sarraf, halfan ‫חלפן‬
kambiyocu
dövme (tattoo) kaakua ‫קעקוע‬
dövmek, darbe vurmak, dayak atmak ika, leakot 5 )‫הבה (להבות‬
dövüşmek, kavga etmek, atışmak, münakaşa etmek, itkotet, leitkotet S ‫התקוטט‬
kapışmak )‫(להתקוטט‬
drahmi (yunan para birimi), dirhem, dört gram drahma ‫דרכמה‬
(eski yunan ağırlık birimi)
dram drama ‫דרמה‬
dramatik dramati ‫דרמטי‬
drenaj, su çekme işlemi nikuz ‫נקוו‬
dua etmek, ibadet etmek itpalel, leitpalel 5 )‫התפלל (להתפלל‬
dua şalı talit ‫טלית‬
dua, hayır duası, takdis, kutsama, bereket, tebrik, braha ‫ברכה‬
kutlama
dublaj, seslendirme dibuv ‫דברב‬
dublör, artistlerin benzeri kafil ‫כפיל‬
dudak, kıyı, kenar safa ‫עופה‬
dudaklar sfatayim ‫שפתים‬
dul kadının kayınbiraderi tarafmdan azat edilmesi halitsa ‫חליצה‬
ritüeli
dul kalma, dulluk, eşi ölme italmenut ‫התאלמנות‬
dul kalmak italmen, S ‫התאלמן‬
leitalmen )‫(לההאלמן‬
dul, eşi ölmüş (eril) alman ‫ז‬ ‫אלמן‬
dul, kocası ölmüş (dişil) almana j ‫אלמנה‬
duman aşan ‫??זז‬
dumur, dumura uğrama, konuşma yetisi körelme, şateket ‫שתקת‬
kalakalma, sessizlik, sessizliğe bürünme
dur levhası (trafik) tamrur atsor ‫תכ׳רור עצר‬
durağan, statik, duran nayah ‫מח‬
durak, istasyon tahana ‫תהנה‬
duraklama, duruş atsira ‫?צירה‬
duraklamak, duraksamak, gecikmek itakev, lettakev 5 )‫התעכב (להתעכב‬
duraksama, tereddüt, itibarsızlık, güvensizlik, pikpuk ‫פקפוק‬
güven telkin etmeme
duraksamak, tereddüt etmek, bocalamak ises, leases S )‫הסס (להסס‬

146
duran, ayakta duran, figüran nitsav ‫נצב‬
durdurma, ayağa dikme, dikme, yerleştirme, yerine aamada ‫העמדה‬
koyma,
durdurma, durma, stop etme, işe son verme, kapat- aşbata ‫העזבתה‬
ma, kapama, son verme
durdurma, geçişi önleme, önünü kesme, tıkama, hisum ‫חסום‬
engelleme, metal tav etme
durdurma, yolunu kesme, atılan füzeyi başka bir yerut ‫ירוט‬
füzeyle imha etme
durdurmak, ayağa dikmek, dikmek, yerleştirmek, eemidf leaamid S) ‫העמימלחעמיד‬
yerine koymak (et al be) )-‫ ב‬,‫ על‬,‫את‬
durdurmak, frenlemek, fren yapmak, dizginlemek balam, livlom S )‫בלם (לבלם‬
durdurmak, geçişi önlemek, önünü kesmek, tıka- hisem, lehasem S )‫חסם (לחסם‬
mak, engellemek, metal tav etmek
durdurmak, yolunu kesmek, atılan füzeyi başka bir yeret, leyaret ‫פ‬ )‫רט (לירט‬.‫י‬
füzeyle imha etmek
durdurulmak, frenlenmek, dizginlenmek nivlam, ‫פ‬ )‫נבלם (לחבלם‬
leibalem
durdurulmak, tutuklanmak, tevkif edilmek neetsar, ‫פ‬ )‫נעצר (להעצר‬
leiatser
durgun, dingin‫ ״‬durağan, sakin, ferah, rahat (sıfat) ııinuah ‫ת‬ ‫ננוח‬
durgunluk, piyasa durgunluğu, işsizlik miîun ‫מתון‬
durma, duruş, (ayakta) dikilme, ereksyon amida ‫עמידה‬
durma, mola etnahta ‫אתנחתא‬
durmak, ayakta dikilmek amad, laamod ‫פ‬ ,‫עמד (לעמד על‬
(al be le) )"‫ ל‬-3
durmak, durdurmak, duraklamak, fren yapmak, atsar, laatsor ‫פ‬ ,‫עצר (לעצר את‬
tutuklamak, tevkif etmek (et be) (-3
durmaksızın, durmadan, aralıksız, fasılasız lelo eref ‫ללא הרף‬
durum, vaziyet, hal, pozisyon, konum matsav ‫מצב‬
durumla ilgili, teferruata dair, tali önemde, ikinci nesibati ‫ת‬ ‫נסבתי‬
derece önemli olan (sıfat)
durumu kötüleştirmek, tansiyonu yükseltmek, islim, leaslim ‫פ‬ )‫הסלים (להסלים‬
kızıştırmak
duş miklahat ‫מקלחת‬
duş almak, duş yapmak, yıkanmak itkaleah, ‫פ‬ ‫ התקלח‬,‫התקלח‬
itkalah, )‫(להתקלח‬
leitkaleah
dut (meyve) tut ‫תות‬
duvak inuma ‫הינומה‬
duvar kir ‫קיר‬

147
duvar halısı, duvar kağıdı tapet ‫טפט‬
duvar mantolama, astarlama, kaplama difun ‫ך־פדץ‬
duvar penceresi, amerikan mutfağı penceresi, mut- eşnav ‫אשנב‬
faktan salona bakan pencere
duvar, sur kotel ‫כתל‬
duvara sıkıştırmak dafan, lidfon B )‫דפן (לדפן‬
duvarla çevrelemek, duvar oluşturmak difen, ledafen B )‫דפן (לדפן‬
duyarlılık, hassasiyet regişut ‫רגוזות‬
duygu sömürüsü nitsul regaşot ‫נצול רגשות‬
duygu, his, heyecan regeş ‫דגש‬
duygulanma, his, duygu, heyecan (İNGİLİZCE- emotsiya ‫אמוציה‬
DEN)
duygularını paylaşmak, yakınlık duymak, taraftar aad, leeod B )‫אהד (לאהד‬
olmak(takım)
duygusal, duygulu, hassas (İNGİLİZCEDEN) emotsyonali ‫אמוציונלי‬
duygusal, duygulu, hassas (sıfat) rigşi ‫ת‬ ‫רגשי‬
duygusal, hisli, hassas, duyarlı, alıngan (sıfat) ragiş n ‫רגיש‬
duygusallık, duyarlılık, aşırı duygusallık ragşaııut ‫רגשנות‬
duygusuz, ilgisiz, kayıtsız, soğuk, miskin apati ‫אפתי‬
duygusuzluk, ilgisizlik, kayıtsızlık, soğukluk, mis- apatiyut ‫אפתיות‬
kinlik
duyma mesafesi, duyma uzaklığı, işitme menzili tvah şmiya ‫טוה שמיעה‬
duymak, işitmek, söz dinlemek, itaat etmek şama, lişmoa B ‫שמע (לשמע את‬
(et al me le) - __ )-_‫ ל‬,-‫מ־‬. ‫על‬,
duyulmak, işitilmek, itaat etmek nişma, leişama B )‫נשמע (להשמע‬
duyum, söylenti, rivayet, şayia şmua ‫שמו^ה‬
duyurmak, işittirmek, ses çıkarmak, bildirmek, ilan işmia, leaşmia B ‫השמיע (להשמיע‬
etmek, haber vermek (et le) ‘ )‫אתי ל״‬
düdük maşrokit ‫משרוקית‬
düdük, kavak ağacı tsaftsefa ‫צפצפה‬
düdüklemek, kazıklamak zimber, B )‫זמבר (לזמבר‬
‫׳‬ lezamber
düdüklü tencere sır lahais ‫סיר לחץ‬
düello du krav ‫קרב‬-‫דו‬
düet (müzikte) düet ‫דואט‬
düğme, buton kaftor ‫כפתור‬
düğmeleme, ilikleme kiftur ‫כפתור‬
düğmelemek, iliklemek kifter, lekafter B )‫כפתר (לכפתר‬
düğmeli, düğmelenmiş (sıfat) mekuftar ■fi ‫מכפתר‬

148
düğmeye basma, şalteri açma, şalteri kapama mitug ‫מתוג‬
düğün çiçeği, altın tabak, altın çiçeği (çiçek) nurit ‫נוךית‬
düğün, evlenme, izdivaç hatuna ‫חתנה‬
dük (unvan) (eril) dukas î ‫דבס‬
dükalık, düklük, düklükle idare edilen dukasut ‫דכסות‬
dükkan sahibi henvani ‫חנוני‬
dükkan, mağaza hanut ‫חנות‬
dükük, dökülmüş, bitkin, tükenmiş, halsiz (mecaz) şafuh ‫ת‬ ‫שפוך‬
(sıfat)
dümdüz, yüzey, denge, düzlük ölçme terazisi peles ‫פלס‬
dümen, direksiyon, ses ege ‫הגה‬
dümenci (gemide) agay ‫הגאי‬
dümenci, kürekçi, yatçı şayat
dün etmol ‫אתמול‬
dün gece emeş ‫אמש‬
dünya olum ‫עולם‬
dünya görüşü aşkafat olam ‫השקפת עולם‬
dünya kupası gaviya aolam ‫גביע העולם‬
dünya şampiyonası alufot aolam ‫אלופות העולם‬
dünyada olmaz, asla leolam lo ‫לעולם לא‬
dünyanın efendisi, Tanrı adan olam ‫אדון עולם‬
dünyanın sonuna kadar, sonsuza dek, hep, her daim leohney ad ‫לעולמי עד‬
dünyanın yaratıcısı, Allah (kreador del mundo) bore olam ‫בורא עולם‬
dünyevi, evrensel (sıfat) olami ‫ת‬ ‫עולמי‬
dünyevi, maddeci, materyalist artsi ‫ארצי‬
düpedüz, doğrudan doğruya, direkt olarak bemeyşarin ‫במישרין‬
dürbün mişkefet ‫משקפת‬
dürtme, dürtükleme, mahmuzlama, kışkırtma, gaz dirbun ‫דרבון‬
verme, fîşekleme (mecaz)
dürtmek, diirtüklemek, mahmuzlamak, kışkırtmak, dirben, s )‫דרבן (לדרבן‬
gaz vermek, fişeklemek (mecaz) ledarben
dürtü, güdü dahaf ‫דחף‬
dürtüklemek, harekete geçirmek, teşvik etmek timrets, ‫פ‬ )‫תמרץ (לתמרץ‬
letamrets
dürtülmüş, kışkırtılmış, mahmuzlanmış, hızlandı- medurban ‫ת‬ ‫מיחו‬
filmiş (sıfat)
dürüst, adil, etik, ahlaklı, insaflı ogen ‫הוגן‬
dürüst, namuslu, doğru, düz (sıfat) yaşar ‫ת‬ ‫ישר‬
dürüst, namuslu, iffetli, haklı, adil tsadik ‫צדיק‬
dürüst, nezih, iyi ahlaklı, uygun agun ‫הגין‬
dürüstlük, doğruluk, erdem, fazilet yoşer ‫ישר‬
dürüstlük, tarafsızlık, hakkaniyet, doğruluk, iffet, aginut ‫הגינות‬
tutarlılık
dürzi (eril) druzi T ‫דרוזי‬
düşes (ünvan) (dişil) dukasit ‫נ‬ ‫דפסית‬
düşkün, muhtaç, fakir, yoksul, züğürt, çulsuz evyon ‫אביון‬
düşkünler yurdu, darülaceze, sığınma evi bet mahase ‫ביח מחסה‬
leevyonim ‫לאביונים‬
düşman oyev ‫אויב‬
düşman tsar ‫צר‬
düşman, hasım, zalim, baskıcı tsorer ‫צורר‬
düşman, nefret eden sone ‫שונא‬
düşmanca davranan, haşin, sadırgan, agresif, kötü oyen ‫ת‬ ‫עוין‬
niyetli, art niyetli, düşman, hasım, kin besleyen
(sıfat)
düşmanlık, husumet, kötü niyet, art niyetlilik, sal- oynut ‫עוינות‬
dırganlık, agresiflik
düşmanlık, nefret, husumet, kin, garez, haset, hınç eyva ‫איבה‬
düşmanlık, nefret, kin, husumet, suçlama, itham, sitna ‫שטנה‬
kem söz, dedikodu, töhmet
düşme, düşüş nefila ‫נפילה‬
düşmek nafalj lipol s )‫נפל (לפל‬
düşmek, inmek, azalmak nişal, leinaşel ‫פ‬ )‫נשל (להנשל‬
düşmüş, düşük naful ‫נפול‬
düşük düzey, seviyesiz, basklas, düşük kalite tat rama ‫רמה‬-‫תת‬
düşük, doğmadan rahimden düşen, patlamamış nefel ‫נפל‬
mermi, başarısız, faydasız
düşünce mahşava ‫מחשבה‬
düşünceyi bastırmak, kafandan uzaklaştırmak. idhik, leadhik ‫פ‬ )‫הדחיק (להדחיק‬
düşünmemeye çalışmak
düşünme, beyin faaliyeti, düşünce, beyin jimnastiği haşiva ‫חשיבה‬
düşünme, tasarlama, tefekkür, göz önünde bulun- itbonenut ‫התבוננות‬
durma
düşünmek, iyice düşünmek, kafa yormak, düşünüp irer, learer ‫פ‬ )‫הרהר (להרהר‬
taşınmak
düşünmek, zannetmek, sanmak haşav, lahşov ‫■פ‬ ,‫חשב (לחשב על‬
(al et) )‫את‬

150
düşünülmek, hesaba katılmak, dikkate alınmak nehşav, ‫פ‬. )‫ב (להחשב‬# ‫נח‬
leihaşev
düşünür, filozof oge deot ‫הרגה דעות‬
düşürme, düşük yapma, çocuk düşürme, kürtaj apala ‫הפלה‬
düşürme, kazara elinden düşürme, bırakma şmita ‫מטה‬#
düşürmek ipil, leapil 3 )‫הפיל (להפיל‬
düşürmek, dökmek (saç, tüy, yaprak) işir, leaşir 3 )‫השיר (להשיר‬
düşürmek, indirmek, azaltmak naşal, linşol 3 )‫נשל (לנשל‬
düşürmek, indirmek, azaltmak, deri değiştirmek(- işil, leaşil 3 )‫השיל (להשיל‬
yılan)
düşürmek, kazayla elinden düşürmek şamat, lişmot 3 )‫שמט (לשמט‬
düşüş, çöküş, mağlubiyet, bozgun, yıkılış mapala ‫מפלה‬
düz çizgi, doğru kav yaşar ‫קו ישר‬
düz, düzgün, kaygan (sıfat) kalak n ‫יילק‬
düz, yassı (sıfat) şatuah ‫ת‬ ‫שטוח‬
düzelme, daha iyi hale gelme iştaprut ‫השתפרות‬
düzelme, düzeltme, ıslah, iyileştirme tiyuv ‫טיוב‬
düzelme, iyileşme, kolaylık, fazladan ödenen meb- atava ‫הטבה‬
lağ, prim, ikramiye
düzelmek, daha iyi hale gelmek iştaper, ‫השתפר (להשתפר) פ‬
leiştaper
düzeltmek, dizmek, ayarlamak, düzene sokmak, sider, lesader ‫פ‬ )‫סדר (לסדר את‬
yayınlamak, derlemek (et)
düzen, dizgi, tertip, nizam, intizam seder ‫סדי‬
düzen, nizam, tertip, tertipleme sidur ‫סדור‬
düzen, perde (tiyatro) maaraha ‫מערכה‬
düzene girmek, düzene oturmak, tertiplenmek, yer- istader, ‫פ‬ ‫הסתדר (להסתדר‬
!eşmek, toparlanmak, anlaşılmak, derlenmek leistader (be) )-‫ב‬
düzenleme, tanzim, anlaşmaya varma esder ‫הסדר‬
düzenlemek, derlemek isdir, leasdir ‫פ‬ ‫הסדיר (להסדיר‬
(et le) )‫אתי ל־‬
düzenleyici, organizatör, düzenleyen meargetı ‫מאךגן‬
düzensizlik, intizamsızlık, karışıklık i seder ‫אי סדר‬
düzey, seviye, standart, mertebe, kademe, basamak, rama ‫רמה‬
norm, derece, yüksek mevki, itibar, yükseklik
düzgün, muntazam, düzenli, sıralı, intizamlı (sıfat) siduri ‫ת‬ ‫סדררי‬
düzine, 12 adet tresar ‫תריסר‬
düzlemek, yassılaştırmak şatah, liştoah ‫פ‬ )‫שטח (לשטח‬

151
düzleştirilmiş, tıraşlı (sinekkaydı), kaydırılmış, muhlak . n ‫«חלק‬
paten kaymış (sıfat)
düzleştirmek, düzlemek, aynı düzeye getirmek, piles, lefales S )‫פלס (לפלס‬
dengelemek
düzleştirmek, düzlemek-, -traşlamak, rendeleyerek iktsia, leaktsia S )?‫דיקציע (להקצי‬
pürüzlerini düzeltmek-, -rendelemek-
düzleştirmek, yassılaştırmak şiteh, şitah, ‫פ‬ ‫ שטח‬,‫שטח‬
leşateah )‫(ל^טח‬
düzlük, yüzey, ova, plato mişor ‫מיעזזיר‬
düzmece, yapmacık, asılsız, yalan (sıfat) şikri ‫ת‬ ‫שקרי‬
düzmece, yapmacık, asılsız, yalan, aldatıcı, doğru kozev ‫ת‬ ‫כיזב‬
olmayan (sıfat)
düzyazı, nesir, sıkıcı yazı, yavan söz proza ‫פרוזה‬

152
E
e doğru, ...e karşı likrat ‫לקראת‬
E, sayısal değeri 5, (İbrani alfabesinde 5.ci harf) ey ‫ה‬
e, ye, ya takısı el .‫אל‬
e, ye, ya, a ek takısı (TelAvive, Ankaraya, Aşkalo- le, li, la ‫ל‬, ‫ל‬,‫ל‬
na)
ebat, ölçü, boyut, miktar mida ‫מרה‬
ebe meyaledet ‫?ילדת‬
ebedi istirahat, ebedi uyku, ölüm şenat netsah ‫שנת נצח‬
ebedi, ilelebet, sonsuza kadar, hep, daima laad ‫ל?י‬
ebedi, ölümsüz, baki (sıfat) nitshi ‫ת‬ ‫נצחי‬
ebedileştirme, anma antsaha ‫הנצחה‬
ebedileştirmek, anıtlaştırmak, ölümsüzleştirmek, intsiah, E) )‫הנציח (להנציח‬
anmak, yad etmek leantsiah
ebediyen, ilelebet, dünya durdukça leolam ‫לעולם‬
ebediyen, ilelebet, sonsuza dek, dünya durdukça lanetsah ‫לנצח‬
ebediyet, sonsuzluk, ölümsüzlük netsah ‫נצח‬
ebeveyn, anne ve baba, veliler (çoğul) orim ‫הורים‬
eczacı rokeah ‫רוקח‬
eczacılık yapmak rakah, lirkoah 5 )‫רקח (לרקיח‬
eczahane bet mirkahat ‫בית מרקחת‬
eczane, ilaç ve kozmetik ürünleri satılan süpermar- dragstor ‫דרגסטור‬
ket (İNGİLİZCEDEN)
eda, ton, ses tonu, konuşma tonu, tarz, tavır nitelik nima ‫נימה‬
edat, ilgeç, takı (dilbilgisinde) milat yahas ‫מלת יחס‬
edebi, edebiyatla ilgili (sıfat) sifruti ‫ת‬ ‫ספרותי‬
edebiyat sifrut ‫ספרות‬
edepsiz, terbiyesiz, saygısız, küstah, arsız (sıfat) mehutsaf ‫ח‬ ‫מחצף‬
edinim, kazanım, elde edilen, başarma, meydana eseg, eseg ‫השג‬
getirme
edinme, sahip olma, satın alma, elde etme rehişa ‫רכישה‬
editör, derleyen, yazı işleri müdürü, yayıncı, basım- oreh ‫עורך‬
cı, kurgulayan, kurgucu
efekt efekt • ‫אפקט‬
efkar, dağınık düşünceler, tam oluşmamış fikirler, eştonot ‫עשתונות‬
dirayet, muhakeme
efsane, destan, söyleme, anlatı ağada ‫הגדה‬
.■■:',;‫■ג‬: •‫׳‬ ■

153
efsanevi, dillere destan, destansı, inanılmaz, müthiş, agadı ‫אגרי‬
fevkalade
ege denizi ayam aegey ‫הים האגאי‬
egemen olmak, hakim olmak, tahakküm etmek halaş, lahloş ‫פ‬ )‫חלש (לדול״ש‬
egemenlik, hegemonya egmonya ‫אמוניה‬
ego, ben ego ‫אגר‬
egoist, bencil, benmerkezci egoist ‫אגואיסט‬
egoizm, bencillik egoizm ‫אגואיזם‬
egzema (hastalık) ekzema ‫אקזמה‬
egzema, mayasıl (hastalık) hakehet ‫חככת‬
egzos maflet ‫מפלט‬
egzotik ekzoti ‫אקזוטי‬
eğe, törpü ptsira ‫פצירה‬
eğer, şayet, ise ilu ‫אלו‬
eğer, şayet, ise im ‫אס‬
eğer, şayet, ise lu ‫לוא‬, ‫לו‬
eğik, eğilmiş, bükük, bükülmüş, domalmış (sıfat) kafuf ‫ת‬ ‫כפוף‬
eğik, eğimli, meyilli (sıfat) note ‫ת‬ ‫נוטה‬
eğik, yan yatmış natuy ‫נטרי‬
eğilebilir, bükülebilen (sıfat) kafif n ‫פפיף‬
eğilim, meyil, temayül, istidat netiya ‫?טיה‬
eğilme itkofefeut ‫התכופפות‬
eğilmek-(beden) - - -- - ------ rakan,lirkon ‫פ‬ ------- )‫ (לךכ’ן‬-‫רכן‬
eğilmek, bükülmek, boynu bükülmek nirkan, ‫פ‬ )‫נךכן (להרכן‬
leirahen
eğilmek, bükülmek, domalmak (argo) itkofef, ‫פ‬ ­ ‫התכופף (להת‬
leitkofef )‫כופף‬
eğilmiş, yan yatmış (sıfat) mute ‫ח‬ ‫מטה‬
eğitilmek, terbiye olmak, öğrenim almak ithanehj ‫פ‬ )‫התחנך (להתחנך‬
leithaneh
eğitim alma, terbiye alma, öğrenim ithanhut ‫התחנכות‬
eğitim ve kültür bakanı (milli eğitim ve kültür sar ahinuh ‫שר החנוך‬
bakanı) veatarbut ‫והתרבות‬
eğitim, terbiye hinuh ‫חנוך‬
eğitimci, eğitici, eğitmen mehaneh ‫מחנך‬
eğitimli, yetişmiş, kalifiye, kabiliyetli, becerikli, muhşar ‫ת‬ ‫מכשר‬
muktedir, yetenekli, marifetli, hünerli (sıfat)
eğitimsel, eğitici, öğretimle ilgili hinuhi ‫חנוכי‬

154
eğitmek, hazırlamak, yetiştirmek, yahudi inançları- ihşir, leahşir S )‫הכשיר (להכשיר‬
na uygun duruma getirmek
eğitmek, terbiye etmek, yetiştirmek hineh, lehaneh S )‫חנף (לתנך‬
eğlence, eğlenti, eğlendirme bidur ‫בדור‬
eğlence, şamata şaaşua ‫שעשוע‬
eğlence, vakit geçirme biluy ‫בלוי‬
eğlendirmek bider, levader S )‫בדר (לבדר‬
eğlendirmek şişea, şişaa, s ‫ שעשע‬,‫שעשע‬
leşaaşea )‫(לשעשע‬
eğlendirmek, zevklendirmek, keyif vermek ina, leanot D )‫הנה (להבות‬
eğlenme, dağıtma, hayatını yaşama itbadrut ‫התבדרות‬
eğlenme, oynama iştaaşeut ‫השתעשעות‬
eğlenme, zevk alma neene ‫נהנה‬
eğlenmek, keyiflenmek, zevk almak, haz almak, neena, lianot D )‫נהנה (להברת‬
tadını çıkarmak
eğlenmek, oynamak iştaaşea, 9 ,‫השתעשע‬
iştaaşaa, ‫השתעשע‬
leiştaaşea
)‫(להשתעשע‬
eğlenmek, vakit geçirmek, eskitmek bila, levalot 9 )‫בלה (לבלות‬
eğme, bükme kfifa ‫כפיפה‬
eğme, bükme, kıvırma kifuf ‫כיפוף‬
eğmek (beden), baş eğmek (saygı duruşu gibi) irkin, learkin S )‫הךכין (להרכין‬
eğmek, bükmek, domaltmak kafaf, lihfof 9 )‫כפף (לכפף‬
eğmek, bükmek, eğdirmek, inadını kırmak (mecazi) kofef, lekofef 5 )‫כופף (לכופף‬
eğmek, saptırmak, yöneltmek, başka yöne çevirmek, ita, leatot ‫פ‬ )‫הטה (להטות‬
yön değiştirmek, kelimenin halini değiştirmek
eğrelti otu sarah, şarah ‫שיד‬, ‫שרף‬
eğri (grafik, fonksyon, geometri) akuma ‫ע?!מה‬
eğribüğrü, girintili çıkıntılı, birçok dala ayrılan mefutal ‫ת‬ ‫מפתל‬
(sıfat)
ehil, aşina, erbap, becerikli, eli yatkın, usta, alışık, baki ‫?קי‬
tanıdık
ehil, erbap, titiz, ince düşünceli anin ‫אנין‬
ehlileştirmek, terbiye etmek, eğitmek (hayvan) ilef, lealef (et) ‫פ‬ )‫אלף (לאלף את‬
ehliyet verme rişuy ‫ך־שוי‬
ehliyet, ruhsat, lisans, permi rişayon ‫רשיון‬
ejderha, ejder, canavar drakon ‫ירקון‬
ek iş, ekstra iş, ikinci iş, esas işin dışında yapılan hattura ‫חלטורה‬
ekstra, ikincil iş

155
ek izin, pekiştirme, yeniden onay, teyit işrur ‫אשרור‬
ekili, dikili, tarım (sıfat) şaful ‫ת‬ ‫שתול‬
ekili, ekilmiş, tohum ekilmiş (sıfat) zarua ‫ת‬ ‫זרוע‬
ekim ayı, miladi takvimde 10. ayın adı (İNGİLİZ- oktober ‫אוקטובר‬
CEDEN)
ekim, dikim, ağaç dikimi, plantasyon ştila ‫שתילה‬
ekintiye getirme, kaytarma, kaçınma, tüyme, sıvış- hamika ‫המיקה‬
ma, kaçıverme, yakayı sıyırma, başından savma
ekintiye getirmek, kaytarmak, tüymek, sıvışmak, hamak, s )‫חמק (לחמ׳ק‬
kaçıvermek, yakayı sıyırmak, paçayı kurtarmak lahmok
ekip, takım, grup, personel, mürettebat, tayfa, efrat tsevet ‫צות‬
ekip, terkip, bileşim, alaşım, parçaları birleştirip erkev ‫הרכב‬
bütünü oluşturma, kompozisyon
eklem bacaklılar prokey ‫פרוקי הרגלים‬
araglayim
eklem, mafsal perek ‫פרק‬
eklem, mafsal, oynak yeri, boğum, düğüm(bitki) mifrak ‫מפרק‬
ekleme, ilave, aksesuar musaffa ‫מוספית‬
eklemek, katmak, ilave etmek osif, leosif ‫פ‬ )‫הוסיף (להוסיף‬
eklenen, ekte iliştirilen, ekte sunulan nispah ‫נספח‬
eklenme, ilave edilme favasfut ‫התוספות‬
eklenmek, ilave edilmek, artmak, çoğalmak itvasef ‫פ‬ )‫התוסף (להתוסף‬
lefavasef
eklenmek, katılmak, ilave edilmek nosaf, leivasef ‫פ‬ )‫נוסף (להוסף‬
eklenmiş, ilâve edilmiş, katılmış (sıfat) musaf ‫ח‬ ‫מוסף‬
eklenti, ek, ilave, ekstra nosaf ‫נוסף‬
eklenti, mail eklentisi, attachment (sıfat) metsoraf ‫ת‬ ‫מצרף‬
ekmek dilimi, ekmek parçası pat ‫פת‬
ekmek kırıntıdan) perurey lekem ‫פרורי לחם‬
ekmek somunu kikar lekem ‫ככר לחם‬
ekmek, geçim, rızk, nimet lehem ‫לחם‬
>3
ekoloji, çevrebilim ekologiya ‫אקולוגיה‬
ekolojik, çevrebilimsel (sıfat) ekologi ‫ת‬ ‫אקולוגי‬
ekonomi bakanı sar akalkala ‫עזר הכלכלה‬
ekonomi, geçim, iktisat kalkala ■ ‫כלכלה‬
ekonomi, iktisat, tasarruf ekonomiya ‫אקונומיה‬
ekonomik, İktisadî (sıfat) kalkali ‫ת‬ ‫כלכלי‬
ekonomik, iktisadi, hesaplı ekonomi ‫אקונומי‬
ekonomik, tasarruflu, hesaplı (sıfat) hishoni ‫ת‬ ‫וזסכוני‬ ;‫מר‬

156
ekonomist, iktisatçı ekoııom _ jj. .v. , ...... ‫אקונום‬
ekonomist, iktisatçı kalkalan ‫פלפלן‬
ekran, beyazperde tsag ‫?ג‬
ekran, beyazperde, sinema perdesi, tiyatro perdesi masah ‫מסי‬
eksantrik, garip, alışılmışın dışında, eksenleri aynı aktsentri ‫אקסצנטךי‬
olmayan (geometri) (İNGİLİZCEDEN) ‫י‬ , ‫ י‬J

eksen tsir ‫ציר‬


ekseri, çoğu marbit ‫מרבית‬
ekseriyetle, genellikle, genelde, umumiyetle al pi rov ‫על פי רב‬
eksi, eksik miktar, daha az şey minus ‫מינוס‬
eksik, noksan haser ‫חסר‬
eksiklik hoser ‫חיסר‬
eksiklik, yoksunluk, mahrumiyet, yetersizlik, kifa- mahsor ‫מחסור‬
yetsizlik, noksan, yokluk, kıtlık ’
eksilmek, azalmak hasar, lahsor s ,‫חסר (לחסר את‬
(et le) ‫י‬ >‫ל־‬
eksiltme, indirim, düşürme, azaltma, çıkarma, ahsara ‫החסרה‬
kesinti
eksiltmek, azaltmak ehsir, leahsir s )‫החסיר (להחסיר‬
eksiltmek, azaltmak hiser, lehaser B )‫חסר (לחסר את‬
(le)
ekstra, fazladan, ek olarak, ilave olarak (İNGİLİZ- ekstra ‫אקסטרה‬
CEDEN)
ekstraya gitmek, ek iş yapmak, ekstra iş almak hilter, lehalter B )‫חלטר (לחלטר‬
(argo)
ekşi hamuts ‫חמוץ‬
ekşi yoğurt leben ‫לכן‬
ekşi yoğurt, yüzde 15 yağlı yoğurt, krem şantiye şamenet ‫שמנת חמוצה‬
(pasta kreması yapmakta kullanılan) hamutsa
ekşime, turşu kurma, kaçırma (fırsatı, vapuru, maçı ahmatsa ‫החמצה‬
vs.)
ekşimek, bozulmak(besin), fırsatı kaçırmak, şansını nehmats, B )‫נחמץ (להחמץ‬
yitirmek leihamets
ekşitmek, turşu yapmak, fırsatı değerlendirenle- ehmits, B )‫החמיץ (להחמיץ‬
mek, kaçırmak (fırsatı, vapuru, maçı vs.) leahmits
ekvator maşvan ‫משין‬
ekvator (ülke) ekvador ‫אקודור‬
ekvator, ekvator çizgisi kav amaşve ‫הקו המקזוה‬
el yad ‫יד‬

157
el açmak, avuç açmak, dilenmek paşatyad, S . ‫פשט יד (לפשט‬
lifşotyad " T )‫יי‬
el altından işler çevirmek, komplo kurmak, entrika zamanı, ‫פ‬ )‫זמם (לזמם‬
çevirmek, dolap çevirmek liztnom
el arabası agala ‫??לה‬
el arabası, tek tekerlekli iki ayaklı el arabası meritsa ‫מליצה‬
el avuç açma, dilencilik pşitatyad ‫פשיטת יד‬
el bombası rimonyad ‫ן יד‬1‫ךמ‬
el çırpma mehiya ‫מחיאה‬
el çırpmak, vurmak maha, limho ‫פ‬ )‫מחא (למחיא‬
el ilanı, broşür (İNGİLİZCEDEN) flayer ‫פליר‬
el ile hafifçe vurma dokunma (destek anlamında tfiha ‫טפיחה‬
sırtına, yanağına)
el koyma, kamulaştırma, aforoz etme, boykot etme ahrama _______‫החרמה‬
el koyma, müsadere etme, haczetme, haciz hilut ‫חלוט‬
el koymak, müsadere etmek, haczetmek hiletf lehalet ‫פ‬ )‫הלט (לחלט‬
el kundağı (tüfeklerdeki) tafsan !‫תפס‬
el sallamak, bayrak sallamak, kaldırmak (vinçle) enif, leanif ‫פ‬ )‫הניף (להניף‬
el sallamak, sallandırmak, yelpazelemek, ateşi yelle- nifnef, ‫פ‬ )‫נפנף (לנפנף‬
mek, elinin tersiyle kovmak lenafnef
el Salvador (ülke) el Salvador ‫ אל‬,‫ר‬1‫אל סלוד‬
‫סלבדור‬
el yazısı, el yazması ktavyad ‫כתב ?ד‬
elastik, esnek ------------------------------ elasti ... ..... .................
......... .... ‫אלסטי‬-
elastikiyet, esneklik elastiyut ‫אלסטיות‬
elbette, şüphesiz, kesinlikle, tabiatiyle, bittabi bevaday ‫בוראי‬
elbise kolu, manşet, manşon şarvul ‫שךרול‬
elbise, entari ' simla ‫שמלה‬
elbise, giyecek, giysi, esvap, kıyafet, üstbaş, kostüm, tilboşet ‫תלבשת‬
forma
elbise, kostüm, değişme halifa ‫דןליפה‬
elçi, delege, haberci, kendisiyle bir şey gönderilen şaliyah ‫שליח‬
kişi, ulak
elçi, sefir, büyükelçi şagrir ‫שגריר‬
elçilik, sefarethane şagrirut ' ‫שגרירות‬
elde edilebilir, bulunabilir yasig ‫־‬ ‫?שיג‬
elde etme, edinme . asaga ‫השגה‬
elde etmek, çıkarım sağlamak, türetmek, temin efik, leafik ‫פ‬ )‫הפיק (להפיק‬
etmek, sağlamak, kanalize etmek

158
elde, elinde beyad .. ‫ביד‬
eldiven, eldivenler kfafa, kfafot ‫ כפפות‬,‫כפפה‬
elek nafa ‫נפה‬
elekten geçirme, eleme, ayıklama nipuy ‫נפוי‬
elektrik başmal ‫ח^מל‬
elektrik bağlama çubuğu, çıta halinde bakırdan pas tsvira ;■ :‫■ ־ י‬:. ‫פס צבירה‬
yapılan ve elektriğin bağlandığı plaka
elektrik çarpması makat başmal ‫מל‬#‫מכת ח‬
elektrik kapasitesi, kapasitans ldbuliyut ‫קבוליות‬
elektrik mühendisi meandes ‫מהנדס ח׳טמל‬
başmal
elektrik santralı, enerji santralı, güç ünitesi tahanat koah ‫תדונת כה‬
elektrik sigortası pkak haşmali ‫פקק חשמלי‬
elektrik süpürgesi şoev avak ‫שואב אבק‬
elektrik türbini turbina ‫טורבינה‬
elektrik verme, elektrik bağlama, elektrikleme hişmul ‫תשמול‬
elektrik vermek, elektrik bağlamak, elektriklemek hişmel, 5 )‫חשמל (לחשמל‬
lehaşmel
elektrikçi haşmalai ‫חשמלאי‬
elektrikle ilgili, elektrikli, elektro, elektriksel elektro ‫אלקטרו‬
elektriklenme, cereyana kapılma, elektrikle çarpıl- ithaşmelut ‫התחשמלות‬

elektriklenmek, cereyana kapılmak ithaşmel^ B ‫התחשמל‬
leithaşmel )‫(לההחשמל‬
elektriklenmiş (sıfat) mehıışmal ‫ת‬ ‫מחשמל‬
elektrikli mıknatıs magnet ‫מגנט חשמלי‬
haşmali
elektrikli, elektrikle ilgili, elektro, elektriksel haşmali ‫חשמלי‬
elektrodinamik (İNGİLİZCEDEN) elektrodinamika ‫אלקטרודינמיקה‬
elektrokardiyografi, kalbin çalışmasının grafiğinin elektrokar- "‫אלקטרוקרךיוגר‬
çıkarılması, halk dilinde elektro, e.k.g, diograma, e.k.g
‫ג‬.‫ק‬.‫ א‬,‫אמה‬
elektrokimya, kimyasal elektrik elektrokimya ‫אלקטרוכימיה‬
elektrolit, elektrikle ayrışabilen madde elektrolit ‫אלקטרוליט‬
elektroliz, elektrikle ayrıştırma elektroliza ‫אלקטרוליזה‬
elektromanyetik (İNGİLİZCEDEN) elektromagneti ‫אלקטרומגנטי‬
elektron (İNGİLİZCEDEN) elektron ‫אלקטרון‬
elektronik (İNGİLİZCEDEN) elektroni ‫אלקטרוני‬
elektronik bilimi, elektronik mesleği (İNGİLİZCE- elektronika ‫אלקטרוניקה‬
DEN)

159
elektronik posta, e-mail doar elektroni ‫דאר אלקטרוני‬
)‫(רוא״ל‬
elektroşok şok haşmali ‫שוק חשמלי‬
•I
elektroşok, beyinden elektrik akımı geçirilerek elem haşmali ‫הלם חשמלי‬
yapılan tedavi
elektrot elektroda ‫אלקטרודה‬
elem, dert, keder, hüzün, acı, ızdırap deava ‫דאבה‬
elemek, elekten geçirmek, kevgirden geçirmek tıipa, lenapot S )‫ת‬1‫נפה (לנפ‬
element element ‫אלמנט‬
elenmiş (spor, oyun), tahttan indirilmiş, sabık mudah ‫ת‬ ‫מדח‬
(sıfat)
eleştiri, tenkit, kontrol bikoret ‫ךת‬$‫י‬3
eleştiricilik, tenkitçilik bikortiyut ‫בקךחיות‬
elim, elem verici, keder verici meyaser ‫מ_יסר‬ 5

elin tersi gav ayad ‫גב היד‬


eline sağlık (kadına hitaben) tevorahna ‫תברכנה ידיןז‬
yadeh
eline yüzüne bulaştırmak, becerememek, başarama-• pişel, lefaşel ‫פ‬ )‫פשל (לפשל‬ ‫;ז‬

mak, utandırmak, madara olmak


elinin altında, çok yakın, ulaşılması cok kolay eseg yad ‫זזשג יד‬
elips, oval elipsa ‫אליפסה‬
eliptik, elips şeklinde, oval elipti ‫אליפטי‬
elit tabaka, seçkinler, seçkin sosyal sınıf, yüksek elita ‫אליטה‬
tabaka
elle, el aracılığıyla yedani ‫ידני‬
ellemek, dokunmak, dokunarak algılama mışeŞf lemaşeş ‫פ‬ )‫משש (למשש‬
ellenmek, dokunulmak niga, leinaga ‫פ‬ )‫נגע (להנגע‬
elleri kavuşturmak şafak, lispok ‫פ‬ )‫ספק(לספק‬ ‫!אל‬

elli 50 hamişim ‫המשים‬


ellinci yıl, jübile yovel ‫יוכל‬
elma (meyve) tapuah, tapuah ‫תפרח ?ץ‬, ‫תפוח‬
.<5
- ets
elma suyu sayder ‫סהרר‬
elmas (değerli taş), iskambilde karo yaalom ‫?הלום‬
elmas tüccarı, elmas kesimcisi yaaloman ‫’י־אמן‬
elul, İbrani takviminin 12. ayı elul ‫אלול‬
emanet eden, tevdi eden, mudi, para yatıran mafkid ‫מקקיד‬
emare, belirti, semptom (İNGİLİZCEDEN) simptoın ‫סימפטום‬
emaye, mine emayl ‫?מיל‬.

160
embesil, ahmak, ebleh, moron, aptal, beyinsiz, kafa-. bok . ‫בוק‬
sız, sersem, salak (YİDİŞTEN SLENG)
embriyo, cenin, dölüt übar ‫?בי‬
embriyoyu çevreleyen sıvı (rahmin içinde) mey şaflr ‫מי שפיר‬
emdirilmiş, ıslanmış, içi sıvı emmiş (süngerin yap- safug ‫ח‬ ‫ספוג‬
tığı) (sıfat)
emdirmek, emdirerek kurutmak(sünger, paspas) ispig, leaspig S )‫הספיג (להספיג‬
emek, amel, zor iş amal ‫?מל‬
emekli maaşı, yaşlılık maaşı kitsbat zikna ‫קצבת זקנה‬
emekli sandığı, yardım sandığı, yardım fonu, ihtiyat kupat ‫קפת תגמולים‬
akçesi tagmulim
emekli, tekaüt bedimos ‫בדימוס‬
emekli, tekaüt gimlayi ‫גמלאי‬
emekli, tekaüt, mütekait pensyoner ‫פנסירבר‬
emeklilik gimla, gimlaot ‫ גמלאות‬,‫גכןלה‬
emeklilik, tekaüt pensiya ‫פנסיה‬
emilmek nimtsats, S )‫נמצץ (להמצץ‬
leimatsets
emilmek nispag, s )‫נספג (להספג‬
leisapeg
emilmek, pompalanmak, içine çekilmek nışav, leişaev ‫פ‬ )‫נשאב (להשאב‬
emilmiş, vakumlanmış (sıfat) şauv n ‫שאוב‬
emin, güvenli, korkusuz, tehlikeden uzak, şüphesiz, batuah ‫בטוח‬
kati, kesin,kaçınılmaz, muhakkak, itimada şayan
emir (arap krallıklarındaki gibi kuveyt emirî vs. amir ‫אמיר‬
gibi)
emir subayı, yaver şaliş ‫שליש‬
emir, buyruk tsivuy ‫צווי‬
emir, ferman, resmi karar, celp, celpname, çağrı, tsav ‫צו‬
tebliğ
emir, komut, buyruk, ordino pkuda ‫פקדה‬
emirlik emiruyot ‫אמיריות‬
emme yenika ‫יניקה‬
emme, emiş, soğurma, oral seks (argo) metsitsa ‫מציצה‬
emme, emiş, su veya hava çekme, vakumlama şeıva ‫שאיבה‬
emme, soğurma, mas sfiga ‫ספיגה‬
emmek yanak, liynok ‫פ‬ )‫ינק (לינק‬
emmek matsats, ‫פ‬ )‫מצץ (למציץ‬
limtsots
emmek, içine çekmek, soğurmak, massetmek safag, lispog ‫פ‬ )‫ספג (לספג‬

,‫׳־‬ ■•‫’י‬ • 161


emmek, pompalamak, su veya hava çekmek şaav, lişov ‫פ‬ )‫שאב (לשאב‬
emniyet kemeri hagurat ‫חגורת בטיחות‬
betihut
emniyet mandalı kapama, silah kilitleme netsira ‫נצירה‬
emniyet mandalı kapanmak, kilitlenmek (silah), nintsar, ‫פ‬ )‫ננצר (להנצר‬
ablukaya alınmak, kuşatılmak leinatser
emniyet mandalı, emniyet pimi (silahlarda), pim (el nitsra ‫נצרה‬
bombası pimi)
emniyet mandalını kapatmak, kilitlemek (silah) natsar, lintsor ‫פ‬ )‫נצר (לנצר‬
emniyet, güven, güvenlik, teminat, koruma bitahon ‫בטחון‬
emniyet, güvenlik, güvenilirlik, inandabilirlik aminut ‫אמינות‬
empati, kendini başkasının yerine koyabilme (İN- empatya ‫אמפתיה‬
GÎLİZCEDEN)
empresaryo, organizatör amargan ‫אמרגן‬
emredilmek, buyruğu altına girmek itstava, ‫פ‬ )‫הצטוה (להצטוות‬
leitstavot
emretmek, buyurmak, buyruk vermek tsiva, letsavot ‫פ‬ ,‫צוה (לצוות) את‬
(et le al) ‫׳‬ - ‫' על‬,‫ל‬
emretmek, komuta etmek, kumanda etmek pakad, lefaked ‫פ‬ )‫פקד (לפקד על‬
(al)
emrine verme, emrine amade etme, boyun eğdirme ahpafa ‫הכפפה‬
emrine vermek, birinin emrinin altına vermek, ihpif, leakfif ‫פ‬ )‫הכפיף (להכפיף‬
emrine amade etmek, boyun eğdirmek
emrivaki, fetakompli, oldu bitti uvda ‫עברה מגמרת‬
mugmeret
emzik motsets ‫מוצץ‬
emzirme, süt verme anaka ‫הנקה‬
emzirmek enik, leanik ‫פ‬ )‫הניק (להניק‬
en aşağı, en alt, cezir olayı, denizin çekilmesi şefel ‫שפל‬
en azından, hiç olmazsa lefahot ‫לפחות‬
en büyük ahi gadol ‫הכי גדול‬
en güzel . ahiyafe ‫הכי ץ פה‬
en İyi ' meytav ‫מיטב‬
en iyi, en iyisi ahi tov ‫וזכי טוב‬
en sonunda, nihayet, son olarak basof ‫בס(ף‬
en yüksek mahkeme, adalet yüksek mahkemesi bagats, bet ‫ בית הדין‬,‫בג״צ‬
adin gavoa ‫גבוה לצדק‬
letsedek
en,çok ahi ‫הכי‬
en, genişlik rohav ‫רחב‬

‫' ' ־‬i ." . .


162
enayi, keriz frayer ‫פראיר‬
encümen azası, kurul üyesi haver moatsa ‫חבר מועצה‬
endişe, çekince, merak, kuruntu, vesvese, kaygı, zan haşaş ‫חשש‬
endişelenmek, kuruntu yapmak, kaygılanmak, haşaş, lahşoş 3 )‫חשש (לחשש‬
çekinmek, korkmak
endişeli, kaygılı, meraklı (sıfat) doeg ‫ת‬ ‫דראג‬
endişeli, kaygılı, meraklı, dertli, gamlı, tasalı, ku- mudag n ‫מד?ג‬
runtulu, tedirgin (sıfat)
endonezya (ülke) iııdonezia ‫אינדונזיה‬
endoplazma, iç plazma, hücrenin yumuşak iç taba- endoplasma ‫אנדופלסמה‬
kası (biyoloji)
endoskopi, vücudun içini muayene, teşhis ve tedavi endoskopiya ‫אנדוסקרפיה‬
için endoskop kullanılan yöntem
enerji (İNGİLİZCEDEN) energia ‫אנךג;ה‬
enerji, dinçlik, şevk merets ?‫מר‬
enfeksyon infektsya ‫אינפקצ;ה‬
enfeksyon, iltihap iluah ‫אלוח‬
enfeksyon, iltihap, iltihaplanma zium ‫זהום‬
enflasyon (İNGİLİZCEDEN) enflatsya ‫אינפלציה‬
enflasyon zammı, hayat pahallılığı zammı tosefetyoker ‫תוספת יקר‬
engebeli, pürüzlü, pürtüklü, düzgün olmayan, kaba mehuspas ‫ת‬ ‫מחספס‬
saba, işlenmemiş (sıfat)
engebeli, tümsekli, yamru yumru, inişli çıkışlı, yum- gavşuşi ‫ת‬ ‫גבשושי‬
1’ulu, boğumlu (sıfat)
engel (engelli koşuda), mani, sorun, güçlük, atlatıl- mesuha ‫משוכה‬
ması gereken engel, mania
engel koymak, kısıtlama getirmek, çit çekmek siyeg, lesayeg 3 )‫סיג (לסיג‬
engel, ket, mani, handikap mihşol ‫מכשול‬
engel, mani mahşala ‫מכשלה‬
engelleme, durdurma, engel, mani maatsor ‫מעצור‬
engelleme, ket vurma, başarısız kılma ahşada ‫הכשלה‬
engelleme, Önünü kesme, set çekme, barikat kurma, haslına ‫חסימה‬
blokaj
engellemek, ket vurmak, başarısız kılmak ihşil, leahşil 3 )‫הכשיל (להכשיל‬
engellemek, önünü kesmek, tıkamak, barikat kur- haşam, lahsom 3 )‫חסם (לחסם‬
mak, bloke etmek
engellenmiş, alıkonmuş, önlenmiş, mani olunmuş, . manua ‫ת‬ ‫מנוע‬
men edilmiş (sıfat)
engellenmiş, bloke edilmiş, tıkanmış, tıkanık (sıfat) hasum ‫ת‬ ‫חסום‬
engerek yılanı (hayvan) efaa ‫אפעה‬

163
engerek yılanı, çıngıraklı yılan (hayvan) peten
engin, alabildiğine, uçsuz bucaksız, yükseklik 1 ASiS
ınarom ‫|וום‬
enginar (sebze) artişok ‫זוק‬2‫|לטיק‬
engizisyon enkvizitsya ‫|ינקוקיצןה‬
enine, enlemesine, genişlemesine (sıfat) rohbi ‫ת‬ ‫חבי‬1
enjeksiyon, zerketme, zerk, iğne, iğne yapma, enjek- azraka ‫זרקה‬#
T TJ
te etme, lavman
enkaz, kalıntı, geride kalan, sağ kurtulan, hayatta saridf sridim ‫ךיה ירידים‬0|
kalan, kazazede
ense, cephe gerisi, cephe arkası oref ‫®רף‬
ensesi (akraba ile cinsel ilişki) giluy arayot ‫®לוי עריות‬
enstitü, okul mahon ÎP||
enstrüman çalmak (müzik aleti çalmak) nigen, lenagen S )‫||נגן (לנגן את‬
(le) -gl
enstrüman, çalgı, her türlü müzik aleti kley negina ‫®לי נגינה‬
entelektüel (sıfat) intelektuali ‫ת‬ ‫®ינטלקטואלי‬
entellektüel intelektual ‫®ינטלקטואל‬
entrika yapmak, üçkağıt yapmak tihbelj letahbel ‫פ‬ )‫|| 'תוובל (לתחבל‬
entrika, dalavere, seks düşkünlüğü, ensest, zampa- zima ‫|ןמה‬1
ralık, müstehcen
‫תככים‬1
entrika, dolap, fesat, dalavere, komplo, hilekarlık, thahim
üçkağıtçılık
entrika, gizli plan, fesat, kurnazlık, şeytanlık^ mari- mezima ‫מזמה‬1|
fet, hileli düşünce, kumpas, komplo
entrikacıuzlaşmaz sahsehan ‫!סכסכן‬
entrikacı, düzenbaz, fitneci (sıfat) ‫!תככן‬
■)
tahehan ‫ת‬
entrikacılık, düzenbazlık, fitnecilik tahehanut ‫תככנות‬
envanter metsai ‫!"מצאי‬
enzim, organizmada kimyasal reaksyonu hızlandı- enzim ‫ אגזים‬J
ran madde
‫|ךי‬
epey,epeyce dey
epeyce, çokça, oldukça, büyük ölçüde, çoğunlukla, bernida raba ‫ כמדהרבה‬j
açık farkla
epik, destansı epi ‫אפי‬
er geç, er ya da geç bemukdam 0 ‫כמקדם או במאחר‬
bemeuhar
er, nefer, rütbesiz asker turay ‫טוראי‬
erbaş, çavuş, onbaşı, er, nefer, asker, işçi, asker hoger ‫חוגר‬
karınca (hayvan)
erdem, fazilet, makam, derece, basamak maala ‫מעלה‬

n-s*
164
ercksiyon, dikleşme, dikilme ..... izdakfut ‫הזדקפות‬
erg, fizikte enerji birimi erg ‫אךג‬
ergenlik sivilceleri pitsey bagrut ‫פצ?י בגרות‬
erguvan (pembe çiçekli ağaç) klil ahoreş ‫כליל הוזךש‬
erik (meyve) ‫שזיף‬
erimek‫' ׳‬......... names, S )‫נמס(להנמם‬
leiııames
erimek, çözülmek itmoses, S ‫התמוסס‬
leilmoses )‫(להתמוסס‬
erimek, çözülmek (maddenin eriyik içinde ya da sıvı itmasmes, S ‫התמסמס‬
içinde) leitmasmes )‫(להתמסמס‬
eritici, yumuşatan, çözünür, erir names ‫נמס‬
eritilebilir, çözülebilir, eriyik masis ‫מסים‬
eritken, çözgen, çözücü madde(tiner gibi), ödeme memes ‫ממם‬
gücü olan, muteber
eritme amasa ‫המסה‬
eritme (metal) ataha ‫התכה‬
eritme, eritme yoluyla birleştirme, kaynaşma, kay- ihuy ‫אחוי‬
nama, füzyon
eritmek emes, learnis s )‫המס (להמיס‬
eritmek, çözmek mises, lemoses Ö )‫מוסס (למוסס‬
eritmek, ezmek, yumuşatmak mismes, s )‫מסמם (למסמס‬
lemasmes
eriyik, çözelti, solüsyon tmisa ‫תמסה‬
erkan, protokol, önde gelenler, kortej, şüreka, pamalya ‫פמליה‬
maiyet
erkek zahar ‫ז‬ ‫זכר‬
TT

erkek arkadaş, eş, çiftin erkek olanı, koca (eril) ben zug ‫ז‬ ‫בן זוג‬
erkek, erkek adam, mert, maço (eril) gever r ‫גבר‬
erkeksi gavri ‫גברי‬
erken aşkem ‫השכם‬
erken (sıfat) mukdam ‫ת‬ ‫מקדם‬
erken gelişmesine neden olmak, erken olgunlaşmaya balas, lîvlos ‫פ‬ )‫בלם (לבלם‬
yol açmak (bitki ve ağaç için)
erken kalkma, uyanma, uyandırma aşkama ‫השכמה‬
erken kalkmak, uyandırmak işkim, leaşkim ‫פ‬ )‫העזכים (להשכים‬
erken seçim bhirot ‫כחירות מקדימות‬
makdimot
erkenden, çok geçmeden beekdem ‫בהקדם‬

165
-<

ermeni (dişil), ermenice armenit ‫נ‬ ‫דארמנית‬


ermeni (eril) armeni T ‫אךמני‬1
ermenistan (ülke) armenya ‫• או־מניה‬
eroin, esrar, zehir, uyuşturucu ilaç sam ‫^סם‬
erojen, cinsel yönden duyarlı (vücudun bazı kısım- erogeni ‫|ארוגני‬
lan ile ilgili olarak) (İNGİLİZCEDEN)
erotik eroti, ‫| ארוטי‬
erotizm erotika. ‫ ארוטיות‬,‫ך ארוטיקה‬
erotiyut
erozyon eroziya ‫ארוזיה‬
erteleme, ileri atma, tecil, tehir, öteleme, morator- dhiya ‫• דודה‬
yum
ertelemek, tehir etmek, reddetmek, tecil etmek, daha, lidhot S )‫ דחה (לךחות את‬:5
öteleınek (et)
ertelenmek, tehir edilmek, reddedilmek nidha, leidahot S ‫; נךחה (להרחבת‬
de) )-‫|ל‬
ertelenmiş, ileri atılmış, tecilli, tehir edilmiş, ötelen- dahuy ‫; דחוי‬
miş
ertesi gün, sonraki gün maharat, ‫למחרת‬, ‫|^!ות‬
lemaharat
es geçmek, ıskalamak, gözden kaçırmak pikşeş, lefakşeş ‫פ‬ )‫׳ פקשש (לפקשש‬
esans mor ‫■ מור‬
esaret, esirlik, tutsaklık, esir düşme şevi ‫שכי‬
esas, başlıca, sade, öz elementari ‫; אלמנטרי‬1
esaslı,‫־‬adâmâlâlhyti tiz, özenli,‫־‬kilıkirk‫ ־‬yâran, esas, yesodi ‫ת‬ ..... ‫ייסודי‬
başlıca (sıfat)
esaslı, anlamlı, içerikli (sıfat) mauti ‫ת‬ ‫דמהותי‬
esinti neşev ‫נשב‬
esinti, üfleme neşıva ‫| נשיבה‬
esinti, yel, meltem maşav ‫|משב‬
esir şavuy ‫ן ■ שכוי‬.
esir edilmek, tutsak edilmek, rehin alınmak nişba, leişavot s )‫ר נשכה (להשבות‬
esir etme, esaret, kölelik, tutsaklık, esirlik, kulluk şiebud
‫ ^?בוד‬J
)‫בה (לשבות‬0^|
esir etmek, tutsak etmek, rehin almak şava, lişbot 3
esir kampı, tutuklu yeri, telle çevrilmiş yer, ağıl, mihlaa ‫?לאה‬#|
kafes, kodes
esir, mahkûm, mahpus, tutsak, tutuklu, hükümlü asir ‫;אסיר‬
esirler, bütün tutsaklar şeviya ‫שכיה‬::
1‫שן‬::
eski (sıfat) yaşan ‫ת‬
eski çağ kedem ‫ךם‬$

‫ע‬ % ‫יייי‬1
. 33
166
eski İbrani tahıl ölçüsü (37 litreye, eşdeğer) eyfa ■ . ‫איפה‬
eski zamana ait, çok eski, maziden kalma, ilkel, kadmoni ‫ת‬ ‫קדמתי‬
iptidai (sıfat)
eski zamanlarda para birimi, bozuk para mea, meot ‫ מעות‬,‫מ^ה‬
eski, antik, antika, kadim (sıfat) atik ‫ת‬ ‫עתיק‬
eski, çok eski, eski püskü......... .............. noşan . ............. ‫נושן‬
eski, kadim, ezel, eski zamandan kalma (sıfat) kadmon n ‫קדמיז‬
eski, önceki, sabık eks ‫אקס‬
eskiden, evvelce, geçmişte, mazide beavar ‫???י‬
eskilik, antikalık, köhnelik yoşen ‫ישן‬
eskime, modası geçme, demode olma, zaman aşımı ityaşnut ‫התישנוח‬
eskimek ityaşen, 3 )‫התישן (להתישן‬
leityaşen
eskimek, yıpranmak, zamanla değerinden kaybet- ıtbala, lettbalot ‫פ‬ ­ ‫התבלה (להתכ‬
mek (makine, oto vs. için amortisman) )‫לות‬
eskimo, kuzey kutbunda yaşayan topluluk eskimo ‫אסקימו‬
eskitilmiş, eskimiş, eski püskü, yıpranmış, sıvazlan- meşufşaf ‫ת‬ ‫משפשף‬
mış, sertçe silinmiş, kaşarlanmış (mecazi) (sıfat)
eskitme, yıllandırma (şarap) yişun ‫ישון‬
eskitmek yişen, leyaşen 3 )‫ישן (לישן‬
eskrim, kılıç sayif ‫ס?ף‬
eskrimci, iyi kılıç kullanan kimse, kılıç ustası sayaf ‫ף‬:‫ס‬
esmek, üflemek nişev, lenaşev ‫פ‬ )‫נשב (לנשב‬
esmek, üflemek naşav, linşov ‫פ‬ )‫נשב (לנשב‬
esmer (dişil) (sıfat) şeharhoret ‫שחךחדת‬
esmer (eril), siyahımsı (renk)(sıfat) şharhar r,n ‫שחרחר‬
esmer, bronzlaşmış yızuf ‫ת‬ ‫שזוף‬
esmerleşmek, yanmak, güneşlenmek, bronzlaşmak iştazef ‫פ‬ )‫השתזף (להשתזף‬
leiştazef
esmerleştirmek, bronzlaştırmak şizef, leşazef ‫פ‬ )‫שזף (לשזף‬
esna, an, süre, sıra (zaman) maalah zinan ‫מהלך זמן‬
esnasında bemaalah ‫במהלך‬
esnasında toh kedey ‫תלך כדי‬
esnek olmak, esnekleşmek, elastik olmak, yumuşa- itgameş, ‫התגמש (להתגמש) פ‬
mak leitgameş
esnek, elastiki (sıfat) gamiş ‫ת‬ .‫גמיש‬
esnekleşme, esnek olma, yumuşama itgamşut ‫התגכזשות‬
esnekleştirme, yumuşatma, esneklik kazandırma agmaşa ‫הגמשה‬
esnekleştirmek, elastikiyet kazandırmak iğmiş, leagmiş 3 )‫הגמיש (להגמיש‬

167
esnekleştirmek, elastikiyet vermek güneş, legameş 5 )‫גמע (לגמש‬.
esneklik, elastikiyet gmişut ‫גמילות‬
esneme piuk ‫פהוק‬
esnemek piekf lefaek S )‫פהק (לפהק‬
esperanto, esperanto dili esperanto ‫אספרנטו‬
espresso, İtalyan kahvesi espreso ‫אספרסו‬:
esprili, şakacı, komik, gülünç, nükteli umoristi ‫הומוריסטי‬
esrar, haşhaş haşiş ‫חעיע‬
estetik estetika ‫אסתטיקה‬
estetik ameliyat nituah plasti ‫נתוח פלסטי‬
estetik, narin, göze hoş görünen esteti ‫אסתטי‬
estetiklik, güzellik ilmi estetiyut ‫אסתטיות‬
estonya (ülke) estonya ‫אסטו־ניה‬
eş zamanlı, senkronize, aynı anda, aynı zamanda bozmanı, bo ‫ בו זמנית‬,‫בו זמני‬
zmanit
eş, çiftin dişisi, zevce (dişil) batzug J ‫בת זוג‬
eşanlamlı, anlamdaş, aynı anlamlı nirdaf ‫נךדף‬
eşcinsel, homoseksüel omoseksual ‫הומוסקסואל‬
eşdeğer şve ereh ‫שוה ?נרד‬
eşdeğer, başkasının yerini tutan şey tahlif ‫תזזליף‬
eşek arısı (hayvan) dabur ‫דבור‬
eşek sürmek, eşeği takip etmek himer, lehamer B )‫חמר (לחמר‬
eşek, dişi eşek_________ __ -.................................... aton---------------- - ‫ ־‬- -‫אתיז‬
eşek, merkep (hayvan) hamor ‫המור‬
eşekarısı, yabanansı, sarıca an (hayvan) tsira ‫צר^ה‬
eşeleme, karıştırma, her işe burnunu sokma hitut ‫חטוט‬
eşelemek, karıştırmak hitet, lehatet D )‫חטט (לחטט‬
eşiğinde, kıyısında, üzere al saf ‫?ל סף‬
eşik, kapı eşiği miftan ‫מפתן‬
eşik, kenar, kıyı sa/ ‫סף‬
eşit işareti ( =) siman şivyon ‫סימן שריון‬
eşit olmak, denk olmak şava, lişvot (le B ­ ‫שרה (לשרות ל‬
be) (-?
eşit ölçüde, aynı ebatta bemida şava ‫מדה ערה‬3
eşit, denk, eşdeğer, başabaş değerde (sıfat) şave ‫ת‬ ‫שיה‬
eşitleme şivny ‫שווי‬
eşitlik durumu, denklik, farksızlık şivyoniyut ‫עריוניות‬

168
eşitlik, denklik, berabere kalma şivyon ‫ן‬1‫שץי‬
eşkenar şve tslaot ‫שרה צלעות‬
eşkenar dörtgen, baklava şekli meuyan W
eşlik edilmek, refakat edilmek, yanına katılmak, nilva, leüavot 3 )‫נלרה (להלוות‬
iliştirilmek
eşlik etmek, arkadaşlık etmek, refakat etmek live, lelavot 3 )‫לוה (ללוות‬
eşyayla donatmak, dayayıp döşemek rietf leraet 3 )‫ךהט (לרהט‬
et basar ‫בשר‬
et dövme çekici, tahta çekiç, döveç katış ‫כתיש‬
et suyu çorbası marak tsah ‫מךק צח‬
etan gazı, hidokarbon gazı, kokusuz ve renksiz bir etan ‫אתאן‬
gaz
etek, eteklik hatsait ‫חצאית‬
eter, lokman ruhu (bayıltıcı uyutucu madde) eter ‫אתר‬
etik, ahlaka uygun, ahlaki etik ‫אחי‬
etiket madbeka ‫מךב?ןה‬
etiket, yafta, tanım etiketi tavit ‫תוית‬
etilen, bir gaz etilen ‫אתילז‬
etine dolgunluk, etlilik, semizlik basranut ‫פשרנות‬
etki bırakmak, hayran bırakmak, intiba bırakmak, irşim, learşim 3 ‫הרשים (להרשים‬
izlenim vermek, kanı oluşturmak (et be) )-‫ ב‬,‫את‬
etki, tesir, etkileme aşpaa ‫השפ?ה‬
etki, tesir, hüner, numara, marifet, akrobatik hare- paalul ‫פעלול‬
ket, aldatmaca, oyun, numara reklamı etkili kılan
özel sunuş
etkilemek, tesir etmek işpia, leaşpia 3 )‫השפיע (להשפיע‬
etkileyici, çarpıcı, olumlu izlenim bırakıcı (sıfat) marşım ‫ת‬ ‫מרשים‬
etkisinde kalmak, hayran kalmak, kanı edinmek, itboııen, 3 ‫התרשם (להתרשם‬
intiba edinmek ieitbonen (me) )"‫מ‬
etli kısım, meyvenin etli kısmı tsifa ‫ציפה‬
etli, et ile ilgili (sıfat) basarı ‫ת‬ ‫בשרי‬
etli, semiz, dolgun (sıfat) basraııi ‫ת‬ ‫בשרני‬
etnik, ırksal etni ‫אתני‬
etnik, ırksal, kabilevari, kabile mensubu olma şivti ‫ת‬ ‫שבטי‬
(sıfat)
etnografya, kavim ve ırk bilgisi, kavimler ilmi etnografya ‫אתנוגרפיה‬
etnoloji etnologya ‫אתנולוגיה‬
etobur. ohel basar ‫אוכל בשר‬
etopya (etopyanın tevrattaki ismi) (ülke) kuş ‫כוש‬

169
etopya (ülke) _etiyopiya . ‫אתיויפיה‬
etopya, habeşistan (ülke) habaş ‫'המט‬
etopyaca, habeşçe, habeş resmi dili amarit ‫הךית‬0‫א‬
etopyalı etiopi r ‫אתיופי‬
etopyalı (dişil) etyopit ‫ג‬ ‫אתיופית‬
etraf, civar, dolay, muhit, çevre seyiva ‫סביבה‬
etrafında, civarında, çevresinde, dört bir yanında saviv ‫סביב‬
etrafını çevirme iguf ‫אגוף‬
etrafını çevirmek, çit çekmek, sınırlamak(tel örgü gider, legader £t )‫גדר (לגדר‬
çit parmaklık)
etrafını çit ile çevrilmiş, sınırlanmış (tel örgü çit megudar ‫ת‬ ‫מגדר‬
parmaklık) (sıfat)
euro (avrupa para birimi) yuro ‫יורו‬
ev idaresi, ekonomi meşek bayit ‫משק בית‬
ev kadını, ev hanımı akeret bayit ‫עקרת בית‬
ev kredisi, ipotekli konut kredisi maşkanta ‫משכנתה‬
ev ödev(Ieri) şiurey bayit ‫שעורי בית‬
ev sahibi baal bayit ‫פעל בית‬
ev, mesken, hane bayit ‫בית‬
<‫־‬

evcil, evcimen beyti ‫ביתי‬


evcilleşme, odaklanma, bir amaca yoğunlaşma, itbaytut ‫ו׳תביתלת‬
konsantre olma
1•
evcilleşmek, odaklanmak, bir amaca yoğunlaşmak, itbayet, D )‫חתבית (להתבית‬
konsantre olmak ............. . ............- --------- --- -- leitbayet —— ............. —‫י—י‬------------------------- f

evcilleştirme, ehlileştirme biyut ‫ביות‬


evcilleştirme, ehlileştirme, hayvan terbiye etme iluf ‫אלוף‬
evcilleştirmek, ehlileştirmek biyet, levayet 5 )‫בית (לבית‬
everest (dünyanın en yüksek tepesinin adı) everest ‫אורסט‬ f.

evet, böyle, doğru ken


evham, daral, darlanma, boğuntu, iç sıkıntısı yigua ‫יגוע‬
evham, vesvese, hipokondfi, hastalık hastalığı ipohondriya ‫היפוכונדריה‬
evlat edinen meamets ‫קאמץ‬
evlat edinme, benimseme imuts ‫אמוץ‬
evlat edinmek, koruması altına almak, benimsemek, imets, leamets ‫פ‬ )‫אמץ (לאמץ‬
cesaret vermek ■V

•h
evlatlık, evlat edinilmiş, benimsenmiş (sıfat) meumats ‫ת‬ ‫מאמץ‬
evlendirme hitun ‫חתון‬
evlendirmek hiten, lehaten ‫פ‬ )‫חתן (לחתן אח‬
(et)

170
evlendirmek, önermek< tavsiyede bulunnıak , , isi, leasi ‫פ‬ )‫השיא (להשיא‬
evlenme, evlilik kiduşin ‫קדושין‬
evlenmek ithaten, £> )‫התחתן (להתחתן‬
leifhaten
evlenmek nasa işa, laset s ‫נשא אשה (לשאת‬
işa ■ )‫אשה‬
evli (sıfat) nasuy ‫ת‬ ‫נשוי‬
evlilik akdi belgesi (dini), evlilik cüzdanı, evlilik ketuba ‫כתבה‬
sözleşmesi
evlilik, evlenme, izdivaç, nikah nisuyim, ‫ נשראין‬,‫נשואים‬
nisuyin
evren, kainat, alem, acun, kozmoz, cihan yekum ‫יקום‬
evrensel universali ‫אוניברסלי‬
evrim, tekamül, inkişaf (İNGİLİZCEDEN) evolutsya ‫אבולוצץה‬
evsiz barksız, sokaklarda yaşayan hasar bayii ‫חסר בית‬
evvelden yapılan, önce halledilen, vaktinden evvel ekdem ‫הקדם‬
olan, erken gelen
eyalet valiliği netsivut ‫נציבות‬
eyalet valisi, komisyon üyesi netsiv ‫נציב‬
eylem adı, yapılan iş adı, fiilin yaptığı iş adı şem apeula ‫שם הפזילה‬
eylem, fiil, faaliyet, yapılan şey, iş peula ‫פ^לה‬
eylem, fiil, iş, amel maaş ‫מעש‬
eylül ayı, miladi takvimde 9. ayın adı september ‫ספטמבר‬
(İNGİLİZCEDEN)
ezbere, sözlü, şifahen, şifahi al pe, baal pe ‫ בעל פה‬,‫על פה‬
ezberlemek, hatırlamak amacıyla tekrarlamak, şinen, leşanen ‫פ‬ )‫שנן (לשנן‬
bellemek
ezeli rakip yariv muşba ‫יריב משבע‬
ezik, çiğnenmiş, ayak altına alınmış, pençe atılmış, darus ‫ת‬ ‫דרום‬
pençelenmiş (sıfat)
ezik, sıkılmış, suyu çıkarılmış (sıfat) mauh ‫ת‬ ‫מעוך‬
ezilmek, ayaklar altına alınmak, küçük düşürülmek nirmas, ‫פ‬ )‫נרמס (להרמם‬
leirames
ezilmek, çiğnenmek nidı as, leidares ‫פ‬ )‫נדרס (להדרס‬
ezilmek, öğütülmek nihtaş, leikateş ‫פ‬ )‫נכתש (להכתש‬
ezilmek, sıkılmak, suyu çıkarılmak nimah, ‫פ‬ )‫נמעך (להמעך‬
leimaeh
ezilmek, ufalanmak, çiğnenmek, tahsil görmek nigras, leigares ‫פ‬ )‫נגרם (להגרס‬
eziyet çekme, ızdırap çekme, acı çekme ityasrut ‫התיסרות‬

171
eziyet çekmek, ızdırap çekmek, acı çekmek ityaser, S )‫הודסר (להתיסי‬
leityaser
eziyet etmek italel, leitalel S )‫התעלל (להתהלל‬
ezme, ayakla basma, çiğneme, ayak altına alma, drisa ‫דריסה‬
pençe atma, pençeleme
ezme, ufalama, öğütme grisa ‫גךיסה‬
ezmek, ayaklar altına almak, küçük düşürmek ramas, lirmos S )‫רמס (לרמ׳ס‬
ezmek, çiğnemek, ayak altına almak, pençe atmak, daras, tidros S )‫ד_רם (לדרים‬
pençelemek
ezmek, suyunu çıkarmak maah, limoh ‫פ‬ )‫מעך (למעך‬
ezmek, ufalamak, dişiyle çiğnemek garas, ligros s )‫גרם (לגרם‬
ezmek, ufalamak, havanda dövmek, öğütmek, izdi- kataş, liktoş ‫פ‬ )‫פת (לבתינו‬
ham yaratmak, itişip kakışmak
F, sayısal değeri 80, (İbrani alfabesinde 17.ci harf) fe
‫פ‬
F, sona gelen F, (harf) fe sofit ‫ף‬
faal, aktif, hareketli; dinamik, etkin (sıfat) pail ‫ת‬ ‫פעיל‬
faal, aktif, hareketli, etkin paaltaıı ‫פעלתן‬
faaliyet, hareketlilik, aktivite, etkinlik peilut ‫פעילות‬
fabrika, büyük atelye, imalathane bet haroşet ‫בית חרשת‬
fabrika, fiil, işyeri, teşebbüs mifal ‫מפעל‬
fahiş, çok, büyük, haddinden fazla yater ‫ןתר‬
fahişelik yapmak, orospluk yapmak, zina yapmak, zanetj liznot ‫פ‬ )‫זנה (לןנות‬
kahpelik yapmak
fail, olayın faili, eden, işleyen, eden, gerçekleştiren mevatsea ‫מבצע‬
faiz, nema ribit ‫רבית‬
fakat, lâkin, mamafih, oysa, halbuki ulam ‫אולם‬
fakat, yalnız, sadece ah ‫או‬
fakir, düşkün (sıfat) raş ‫ת‬ ‫רש‬
fakir, fukara, yoksul (sıfat) ani ‫ת‬ ‫עני‬
fakirleşme, güçsüzleşme, seyrelme, azalma itdaldelut ‫רלךלות‬1‫הך‬
fakirlik oni ‫עני‬
fakirlik, yoksulluk, fukaralık aniyut ‫עניות‬
faks faksimiliya ‫פקןסימילןה‬
faks, suret faks ‫פקס‬
fakülte fakulta ‫פקולטה‬
falaka, kırbaçlama alkaa ‫הלקאה‬
falanca, meçhul, herhangi bir kimse, kimse, hiç kim■- ploni ‫פלוני‬
se, herhangi biri
falcı megale atidot ‫מגלה עתידות‬
falso, hata, beceriksizlik faşla ‫פשלה‬
fanatik, tutucu (İNGİLİZCEDEN) fanati ‫פנטי‬
fanatizm, fanatiklik, tutuculuk (İNGİLİZCEDEN) fanatiyut ‫פנטיות‬
fanila, iç fanila, atlet gufiya ‫גופיה‬
fanlamak, yellemek, yelpazelemek, üflemek, esinti ipiahf leapiah ‫פ‬ )‫הפיח (להפיח‬
yapmak
fantastik, ilginç, enteresan, ilgi çekici, inanılmaz, , fantasti ‫פנטסטי‬
süper ■
fantezi kurmak, hayal etmek fintez, lefantez ‫פ‬ )‫פנטז (לפנטז‬

173
fantezi, hayal, hayal gücü, imgelem, hayal etme fantasya ‫פנטקיה‬
faraş yae ‫;עה‬
farazi, nazari, varsayıma dayanan, varsayımsal, ipoteti ‫היפותטי‬
varsayımlı, Kuramsal, hipotetik
fare (hayvan) ahbar ‫עכבר‬
fare zehiri raal ahbarim ‫רעל עכברים‬
fare, tarla faresi (hayvan) navran ‫נביז‬
farenjit, yutak ıltahabı (hastalık) daleket aloa ?‫דלקת הל‬
fark, aradaki fark efreş ‫הפרש‬
fark, ayırım, ayrriık evdel ‫הבדל‬
farkedilmek, ayırt edilmek, farkına vardmak, farklı nivdal, leibadel B )‫נבדל (להבדל‬
olmak
farkına varmak, farketmek, algılamak, seçmek, ivhin, leavhin B ‫הבחין (להבחין‬
ayırdetmek (be) )-‫ב‬
farsça, acemce parsit ‫פךסית‬
farz, sanı, tahmin, ipotez aşaara ‫השערה‬
farzedilmiş, zannedilen, varsayılan amur ‫אמור‬
farzetmek, addetmek, varsaymak, sanmak, zannet- savar, lisbor B )‫סבר (לסביר‬
mek, düşünmek
fas (ülke) marokko (‫מרוק‬
faşça, faslı (dişil) marokait ‫נ‬ ‫מרוקאית‬
faslı (eril) marokay T ‫מרוקאי‬
fasulye, barbunya şeuit ‫שעועית‬
faşist, faşizm yanlısı faşist ‫־‬ .........".... ‫־פשיסט‬
faşizm faşizm ‫פשיזם‬
fatih, fetheden, işgalci, cezbeden(mecazi) koveş ‫כובש‬
fatura kabala ‫לה‬3!?
favori, yan bukle pea ‫פאה‬
fayans ariyah ‫אריח‬
faydalı hale getirmek, verimli hale sokmak yiel, leyael B )‫יעל (ליעל‬
faydalı madde, gerekli şey, yararlı şey, satış ürün- mitsrah ‫מצרך‬
leri, mal
faydalı, yararlı, verimli, etkili, elverişli (sıfat) yail ‫ת‬ ‫יעיל‬
faydasız, boş, yararsız, nafile, beyhude hasrat toelet ‫חסרת תועלת‬
faz (elektrik) faza ‫פזה‬
fazilet, erdem, yararlık, meziyet, iffet, karakter, sgula ‫סגלה‬
özellik, üstünlük, seçkinlik mümtazlık
fazla mesai şaot nosafot ‫שעות נוספות‬

174
fazla, fazlalık, gereksiz, lüzumsuz, fuzuli, lüzumun- meyutar ‫ת‬ ‫מיתר‬
dan fazla (sıfat)
fazlasıyla vermek, gani gani vermek, mütabık eetir, leaatir ‫פ‬ )‫העתיר (להעחיר‬
olmak
fedakarlık, özveri akrava ‫הקרבה‬
federal, federe (İNGİLİZCEDEN) federali ‫פדראלי‬
federasyon, federe devlet, ittifak (İNGİLİZCEDEN) federatsya ‫פררציה‬
felaket, afet, felaketle sonuçlanan katastrofa ‫קטסטרופה‬
felaket, büyük facia, musibet, tamamen yıkım şoa ‫שואה‬
felaket, facia, bela, musibet, afet asoıı ‫אסיז‬
felç, İnme, katalepsi, süküt, adalelerin donması ile şituk ‫שתוק‬
irade ve hissin kaybolması hastalığı (hastalık)
felçli, paralize, inmeli, işlemeyen (dişil) (sıfat) meşutak W ‫משתקת‬
felçli, paralize, inmeli, işlemeyen (eril) (sıfat) meşutak W ‫משתק‬
fellah, arap köylüsü (eril) falah r ‫פלח‬
felsefe yapmak, palavra kafa şişirmek itpalsef, ‫פ‬ ‫התפלסף‬
leitpalsef )‫(להתפלסף‬
feminist (dişil) feministit ‫נ‬ ‫פמיניסטית‬
feminist (eril) feminist ‫ז‬ ‫פמיניסט‬
feminizm feminizm ‫פמיניזם‬
fener, el feneri, far (otomobil farı) panas ‫פנס‬
fener, fener kulesi migdal or ‫ מגדלור‬,‫מגדל אור‬
feragatname, feragat belgesi ktav vitur ‫כתב ותור‬
ferah, dinç, taze, sağlıklı, canlı, zinde raanan ‫רענן‬
ferahlamak, dinçleşmek, tazelenmek, yenilenmek itranen, ‫התרענן (להתרענן) פ‬
leitranen
ferahlatıcı, tazeleyen, serinleten meraanen ‫מרענן‬
ferahlık, gönül rahatlığı revaka ‫תהה‬
feribot, arabalı vapur maaboret ‫מעברת‬
fermejup, çıtçıt lahtsanit ‫להצניח‬
fermuar rohsaıı ‫רוכסן‬
feryat etmek, yardım çağırmak, imdat istemek, şivea, şiva, ‫פ‬ )‫ שרע (לשרע‬,‫שוע‬
medet ummak leşavea
fes tarbuş ‫תךברש‬
fesatça, art niyetli, nispetçi (sıfat) zdoni ‫ת‬ ‫זדוני‬
fesleğen, reyhan (bazilikum) reyhan ‫ריחן‬
fesleğen, reyhan (bitki) bazilikum ‫בזיליקום‬
festival, fıesta (İNGİLİZCEDEN) festival ‫פסטיבל‬

175
fetih, işgal, zapt, zaptetme, fethetme, zor kullanarak kibuş ...‫כבלעז‬
ele geçirme
fetvaya benzeyen yahudi dîn adamlarının çıkardığı psak alaka ‫פסק הלכה‬
dini kurallar
fevkalade, şahane, harikulade, muhteşem, mükem- needar ‫נהדר‬
mel
fevkalade, şahane, muhteşem, harika nifla ‫נפלא‬
fevri, agresif, hırçın, aksi, huysuz, hırçın mitlaem ‫מתלהם‬
fevri, çabuk kızan, öflteli kamum moah ‫חמום מה‬
fevrilik, agresiflik, hırçınlık itlaamut ‫ההלימות‬
fıçı, varil, bot havit ‫חבית‬
fıçıcı, fıçı yapan, fıçı imalatçısı havlan ‫תבתז‬
fındık (meyve) luz ‫לדד‬
fındık(lar) (meyve) egoz luz ‫אגתי לוז‬
fırça, boya yada resim fırçası mihhol ‫מכחול‬
fırça, saç fırçası mivreşet ‫מברקזת‬
fırçalama, cilalama, parlatma tsihtsuah ‫צחצוח‬
fırçalama, fırçayla temizleme avraşa ‫הברקזה‬
fırçalamak, cilalamak, parlatmak tsihtseah, ‫פ‬ ‫ צחצח‬,‫צחצח‬
tsihtsah, )‫(לצחצח‬
letsahtseah
fırçalamak, saç fırçalamak, fırçayla temizlemek ivriş, leavriş ‫פ‬ ‫הבריקו (להבריקז‬
(et) )‫את‬
fırıldak (oyuncak), rüzgar gülü şavşevel__ ___ ___ __ ..‫שבשבת‬.
fırın, ekmek börek yada pasta fırını maafiya ‫מאפיה‬
fırın, soba tanur ‫תנור‬
fırıncı meafe ‫מאפה‬
fırıncı, ekmekçi ofe ‫אופה‬
fırında pişirme, fırınlama afiya ‫אפיה‬
fırında pişirmek, fırınlamak, firma vermek afa, leefot (et) ‫פ‬ )‫אפה (לאפוית את‬
fırınlanmak, fırında pişmek ııeefa, leiafot ‫פ‬ )‫נאפה (להאפרת‬
fırınlanmış, fırında pişmiş afuy ‫אפוי‬
fırlamak, pırtlamak öne çıkmak, göze batmak zakarş lizkor ‫פ‬ )‫זקר (לזקיי‬
fırlatıcı, füze fırlatma rampası maşger ‫משגר‬
fırlatma, atma yiduy ‫ירוי‬
fırlatma, atma yiduy ‫ירוי‬
fırlatma, atma, savurma, çıkarım, anıştırma aşlaha ‫השלכה‬
fırlatma, yollama (füze, roket) Şİgur ‫שגור‬

176
fırlatmak (füze), yollamak şiger, leşager j s )‫שגר (לשגר‬
fırlatmak, atmak yida, leyadot S )‫ידה (לידות‬
fırlatmak, atmak, savurmak işlik, leaşlih S )‫הקזליך (להשליך‬
fırsat, münasip zaman, şans, uygun an, fırsat bu şeat koşer ‫שעת כישר‬
fırsat, tam zamanı
fırsat, şans, vesile izdaınnut ‫הזדמנות‬
fırsatçı, fırsat düşkünü, menfaatçi oportünist ‫אופלטוניסט‬
fırsatçılık, fırsat düşkünlüğü, menfaatperestlik oportünizm ‫אופוךטוניץם‬
fırt, nefes (sigaradan vs.) şahta ‫שאחטה‬
fırtına seara ‫ס?ךה‬
fırtına koparmak, kışkırtmak, tahrik etmek, ortalı- isir, leasir ‫פ‬ )‫הסעיר (להסעיר‬
ğı karıştırmak
fırtına patlamak, tayfun çıkmak, kargaşa çıkmak saar, lisor ‫פ‬ )‫סער (לסער‬
fırtına, bora sufa ‫סופה‬
fırtınalı, heyecanlı, kızgın, hiddetli, Öfkeli (dişil)(- soeret ‫נ‬,‫ת‬ ‫סוערת‬
sıfat)
fırtınalı, heyecanlı, kızgın, hiddetli, öfkeli (eril) (sı- soer ‫ז‬,‫ת‬ ‫סזער‬
fat)
fısıldamak, hışırdamak rahaş, lirhoş ‫פ‬ )‫רחש (לךחש‬
fısıldamak; mırıldanmak (dua) lahaş, lilhoş ‫פ‬ )‫לחש (ללחש‬
fısıldanmak nilhaş, leilaheş ‫פ‬ )‫נלחש (להלחש‬
fısıldaşma, fısıltılı konuşma itlahaşut ‫דיסלחשות‬
fısıldaşmak Uhşeş, lelahşeş ‫פ‬ )‫לחשש (ללחשש‬
fısıldaşmak, fısıltı halinde konuşmak itlaheş, ‫פ‬ ‫הוזלחש‬
leiîlaheş )‫(להחלחש‬
fısıltı lahaş ‫לחש‬
fısıltı, fısıldama, mırıldanma lehişa ‫לחישה‬
fısıltı, hışırtı, cızırtı, cazırtı, parazit (ses) rahaş ‫רחש‬
fıskiye mizraka ‫מזרקה‬
fıskiye, sulama sistemi, yağmurlama mamtera ‫ממטרה‬
fıstık boten ‫בטן‬
fıstık, şamfıstığı fistuk ‫פיסטוק‬
fibrozit, lif dejenerasyonu, hücre aralarındaki lifle- layefet ‫ליפת‬
rin artması (hastalık)
fibrozit, lif dejenerasyonu, hücre aralarındaki lifle- fibrozis ‫פיבררזיס‬
rin artması (hastalık)
fidan dikilmek, ekilmek, casusluk amaciyla yerleşti- niştal, leişatel ‫פ‬ )‫נשתל (להשתל‬
rilmek(köstebek)
fidan dikmek, içine yerleştirmek şatal, liştol ‫פ‬ )‫שתל (לשתל‬

177
fidanlık, meyve ağaçları üretilen tarla mata ‫מטע‬
fide, fidan ştil ‫קזתיל‬
fidye, karşılık, kefaret kofer ‫בפר‬
fiil (dilbilgisi), iş poal ‫פעל‬
fiilen, fiiliyatta, gerçekte tahles ‫תכלס‬
fiji (ülke) fifi , .. >■‫־‬ ‫פיגיי‬
fikir ayrılığı yaratmak, fikri paylaşmamak haluk, lahlok S )‫חלק (לחלק על‬
(al)
fikir ayrılığı, hizip, ihtilaf hilukey deot ‫חלוקי דעות‬
fikir ayrılığı, ihtilaf, anlaşmazlık hilukey deot ‫חלוקי דעות‬
fikir ayrılığı, uyuşmazlık, ihtilaf, münakaşa, çekiş- imut ‫עמות‬
me, yüzleştirme
fikir beyanı, beyanat, bildiri, deklarasyon gıluy daat ‫גלוי דעת‬
fikir birliği, ortak görüş, oybirliği (İNGİLİZCE- kontsenzus ‫קונצנזוס‬
DEN)
fikir birliği, ortak görüş, oybirliği, genel kam askanıa klalıt ‫הסבמה כללית‬
fikir birliği, yaygın kanı, müşterek düşünce dea rovahat ‫דעה רווחת‬
fikir danışmak, nasihat almak iiyaets, S ‫התיעץ (להודעץ‬
leityaets (be) (-3
fikir sahibi olmak, fikri olmak, aşina olmak, eliyle itmatse, ‫התמצא (להתמצא) פ‬
koymuşçasına bulmak (tarif vs.) leitmatse
fikir teatisinde bulunmak, bir konuyu muhakeme itdayen, ‫פ‬ )‫התדין (לההדין‬
etmek, istişare etmek, müzakere etmek leitdayen
fikir, bakış açısı, görüş noktası, bilgi, düşünce dea
fikir, bilgi, anlayış daat ‫דעת‬
fikir, görüş, telakki raayon ‫־היה‬
fikrimce, bence, bana göre lefi daati ‫לפי דעתי‬
fil (hayvan) pil ‫פיל‬
fildişi sahilleri (ülke) hofaşenav ‫חוף העזנהב‬
fildişi, yaban domuzu dişi hat ‫חט‬
fildişi, yaban domuzunun dişi şenav ‫שנהב‬
fileto, kemiksiz kılçıksız et file ‫פילה‬
Filipin (ülke) filipînim ‫פיליפינים‬
filipinli (dişil) filipinit ‫נ‬ ‫פיליפינית‬
filipinli (eril) filipini ' ‫ז‬ ‫פיליפיני‬
filiz verme, çiçeklenme, tomurcuklanma livluv ‫י‬ ‫לבלוב‬
filiz vermek, çiçeklenmek, tomurcuklanmak livlev, lelavlev ‫פ‬ )‫לבלב(ללבלב‬
filiz, dal, sürgün netser ‫נצר‬
filiz, sürgün, saz, ince dal zered, zradim ‫זרדים‬,‫זרד‬

178
filiz, tomurcuk, sürgün, gonca, nebat, bitki nevet ‫נ?ט‬
filizlendirmek, çimlendirmek inbit, leaııbit ‫פ‬ )‫הנביט (להנביט‬
filizlenme, çimlenme nvita ‫נביטה‬
filizlenmek, tomurcuklanmak navat, linbot ‫פ‬ )‫נבט (לנבט‬
film film ‫פילם‬
film çevirme,, film oynatma, film çekme asrata ... ‫הסרטה‬
film çevirmek, film oynatmak isrit, leasrit ‫פ‬ )‫הסריט (להסריט‬
film müziği paskol ‫פסקול‬
film, fotoğraf, fotoğraf çekme, röntgen, röntgen tsiluın ‫צלום‬
çekme, fotokopi
film, şerit, kurdela seret ‫סרט‬
filo, deniz filosu, donanma şayetet ‫שיטת‬
filozof oge ‫הוגה‬
filozof filosof ‫פילוסוף‬
filtre, süzgeç mesanen, ‫ מסנן‬,‫מסנן‬
masnen
filtre, süzgeç, elek filter ‫פילטר‬
final, bitirme, son, nihayet gmar, gemer ‫גמר‬, ‫^מר‬
finansal kiralama, leasing (İNGİLİZCEDEN) lising ‫ליסינג‬
finansal, mali (İNGİLİZCEDEN) finansi ‫פיננסי‬
finanse edilmek, parası karşılanmak, sübvanse itmamen, ‫פ‬ )‫התממן (לההממן‬
edilmek lettmamen
finanse edilmiş, mali destek verilmiş, paraca destek- memumaıı ‫ת‬ ‫מממן‬
lenmiş (sıfat)
finanse etmek, paraca desteklemek, sübvanse et- mimen, B )‫ממן (לממן‬
mek, sponsorluk etmek lemamen
fincan fincan ‫פינגין‬
fincan (büyük), geniş ağızlı büyük bardak sefel ‫ספל‬
fincan (küçük kahve fincanı) sifion ‫ספלון‬
finlandiya (ülke) finland ‫פינלנד‬
finli, finlandiyali (eril), fince, finlandiyaca fini ‫ז‬ ‫פיני‬
firar etmek, kaçak olmak, askerden kaçmak arak, laarok ‫פ‬ )‫ערק (לערק‬
firar, ordudan kaçma, terk arıka ‫עריקה‬
firavun, eski mısır firavunu paro ‫פרעה‬
firkete, saç firketesi, broş, süs iğnesi, saç tokası mahbena ‫מכבנה‬
firma, şirket firma ‫פירמה‬
fiske, hafif darbe, hafifçe vurma (İNGİLİZCEDEN) flik ‫פליק‬
fistül, kalın bağırsak kanalında cerahatli yara natsur ‫נצור‬
(hastalık)

179
fistül, kaim bağırsak kanalında cerahatli yara fistula ‫פיסטללה‬
(hastalık)
fiş, elektrik fişi teka ‫תקע‬
fişleme, etiketleme üyug ‫תיוג‬
fişlemek, etiketlemek, yaftalamak, damgalamak, tiyeg, letayeg S )‫תיג (לתיג‬
adını çıkarmak
fitil (lamba vs.), fitil (vajinal veya makattan tablet) ■ptü, ptila, ,‫ פתילה‬,‫פתיל‬
ptiliya ‫פתיליה‬
fitilli kadife kordoroy ‫קוךדרלי‬
fitlemek, kışkırtmak, tahrik etmek, provoke.etmek işit, leasit (et B ,‫הסית (להסית את‬
le) )-‫ל‬
fitlenmiş, kışkırtılmış, tahrik edilmiş, provoke musat ‫ת‬ ‫מוסת‬
edilmiş (sıfat)
fiyasko, başarısızlık, muvaffakiyetsizlik, acizlik mehdal ‫מחייל‬
fiyat listesi, tarife, fiyat çizelgesi mehiron ‫מחירון‬
fiyat, eder, bedel tnehir ‫יר‬1‫כןך‬
fiyatlandırılmış, ücretlendirilmiş (sıfat) tumhar ‫ח‬ ‫תמחר‬
fiyatlandırma, fiyatını belirleme, ücretlendirme timhur ‫תמחור‬
fiyatlandırmak, fiyatını belirlemek, ücretlendirmek tinher, B )‫תמחר (לתמחר‬
letamher
fiyort, sığ girinti, dar koy, sığ kayalık (denizde) fiyord ‫־‬ ‫פיוןד‬
fizibilite, uygulanabilirlik, yapılabilirlik, gerçekleş- yesimut ‫ןעזימלת‬
tirilebilirlik, tatbik edilebilirlik
fiziksel, fiziki (sıfat) fizi ‫ת‬ ‫פיזי‬
flama, fors .. ......... .... ..... diğlön .. ..... ‫דגלון‬
flamenko (İspanyol dansı) flamenko ‫פלמנקו‬
flamingo, su kuşu (hayvan) flamingo ‫פלמץגו‬
flanel taklidi pam flanelit ‫פלנלית‬
flanel, flanelden yapılmış, keten ve yünden yapılmış flanel ‫פלנל‬
kumaş
flaş çakmak, parlamak ivzik, leavzik ‫פ‬ )‫הבזיק (להבזיק‬
flaş haber, son dakika haberi mivzak ‫מ?זק‬
flaş, anlık yanıp sönen ışık evzek ‫הבזק‬
floresan (İNGİLİZCEDEN) flourestsenti ‫פלואורסצנטי‬
florid, diş macununda bulunan madde (İNGİLİZ- flourid ‫פללאוריד‬
CEDEN)
flört etmek flirtet, leflartet ‫פ‬ )‫פלרטט (לפלרטט‬
flüt çalma, kutsallığı bozma, kutsala saygısızlık hilul ‫חלול‬
flüt çalmak, kutsala saygısızlık etmek, halel getir- hilel, lehalel ‫פ‬ )‫חלל (לחלל‬
mek, kutsallığını bozmak, ihlal etmek
flüt, kaval (müzik aleti) halil ‫חליל‬
flütçü, kavalcı halitan ‫חלילז‬
fobi, korku baat ‫בעת‬
fok, ayı balığı (hayvan) kelev yam ‫כלב ים‬
fokurdamak, kabarcıklar çıkarmak pipea, pipa, £> ‫ פעפע‬,‫פעפע‬
lefaapea ...)‫(לפעפע‬
fokurdamak, köpürmek, kabarcık çıkarmak bibea, biba, S ‫ בעבע‬,‫בעבע‬
levaabea )‫(לבעבע‬
folikül, tek hücreli basit meyva, bezcik zakik ‫זקיק‬
folyo, alüminyum folyo, ince madeni levha redid ‫רדי‬
fon, vakıf, Özsermaye, servet keren ‫קרו‬
fonksiyon, işlev (İNGİLİZCEDEN) funktsya ‫פונקעץה‬
forklift sürücüsü malgezan W ?‫ט‬
forklift, çatallı palet kaldırıcı araç malgeza ‫מלגזה‬
form, doldurulması gereken evrak, rapor sayfası tofes ‫טפס‬
format atmak, biçimini yenilemek (bilgisayar) firmet, ‫פ‬ )‫פרמט (לפרמט‬
lefarmet
formül nüsha ‫נסחה‬
forum forum ‫רום‬1‫פ‬
foseptik, foseptik çukuru bor !failim, ‫ בור‬,‫בור שפכים‬
bor şoflıin ‫שופכין‬
fosfor zarhan ‫זיחז‬
fosfor fosfor ‫פרספרר‬
fosil meuban ‫קאבן‬
fosilleşme, taş kesilme, katılaştırma ibun ‫אבון‬
fosilleşmiş, taşlaşmış (sıfat) meuban ‫ת‬ ‫קא?ו‬
foto, fotoğraf tatslum ‫תצלום‬
fotoelektrik (İNGİLİZCEDEN) fotoelektri ‫פוטואלקטךי‬
fotoğraf çekmek tsilem, letsalem ‫פ‬ )‫צלם (לצלם‬
fotoğraf çektirmek itstalem, ‫פ‬ )‫הצטלם (להצטלם‬
leitstalem
fotoğraf makinesi, kamera matslema ‫מצלמה‬
fotoğrafçı, kameraman tsalam ‫צלם‬
fotoğraflanan, fotoğrafı çekilmiş (sıfat) metsulaın ‫ת‬ ‫מצלם‬
fotojenik (İNGİLİZCEDEN) (sıfat) fotogeni ‫ת‬ ‫פוטוגני‬
fotosentez, özümleme (İNGİLİZCEDEN) fotosenteza ‫פוטוסינתזה‬
fotoşop, teknoloji.sayesinde fotoğrafları değiştirme fotoşop ‫פוטוי׳עזרפ‬
sistemi (İNGİLİZCEDEN)

181
fraksyon, bölüm, kısım peZeg ‫פלג‬
fransa (ülke) tsarfat ‫צרפת‬
fransız (eril) tsarfati ‫ז‬ ‫צו־פחי‬
Fransızca tsarfaüt ‫צרפתית‬
frekans, dalga boyutu, herz teder ‫תדר‬
fren belem ‫בלם‬
frengi (hastalık) agevet ‫?גבת‬
frenleme, fren yapma, durdurma, engelleme blima ‫בלימה‬
frenleyici bolem ‫כולם‬
fuar, sergi taaruha ‫תערוכה‬
fuhuş, orospuluk znut ‫זנות‬
fuşya, çingene pembesi (renk), küpe çiçeği (çiçek) fuksya ‫פוקסיה‬
futbol federasyonu itahadut ‫התאחדות‬
akaduregel ‫הכדורגל‬
futbol sahası, stad, stadyum migraş ‫מגרש כדורגל‬
kaduregel
futbol, ayak topu (spor dalı) kaduregel ‫כדורגל‬
futbolcu kaduraglan ‫כדורגלן‬
futbolcu sahkan r ‫עזחקן כדורגל‬
kaduregel
fünye, patlatıcı napats ‫נפץ‬
füze, roket til ‫טיל‬

182
G, sayısal değeri 3, (İbrani alfabesinde 3.cü harf) gimel ‫ג‬
gabon (ülke) gabon ‫גבין‬
gaga, kuş gagası makor ‫מקרר‬
gagalamak, didiklemek, batırmak, delik açmak nakar, linkor S )‫נקר (ל?קר‬
gagalamak, didiklemek, batırmak, delik açmak, ııiker, lenaker S )‫נקר (לנקר את‬
uyuklamak (et)
gagalanmak, didikle nikar, leinaker ‫פ‬ )‫נקר (להנקר‬
galaksi galaksya ‫גלקסיה‬
galeri, sergi salonu galerya ‫גלחה‬
galil bölgesi, bölge adı, israel kuzeyindeki bölge galil ‫גליל‬
GALİL
galip, muzaffer, zafer kazanan menatseah ‫מנצח‬
galler (ülke) veyls ‫וילס‬
galon galon ‫גלון‬
galoş, ayakkabı üstüne giyilen naylon koruma ardal ‫ךךל‬2
gambiya (ülke) gambia ‫גנ^ביה‬
gamsız, dert etmeyen, aldırmaz, tasasız, lakayıt şaanan ‫ת‬ ‫שאנן‬
(sıfat)
gamsızlık, dertsizlik, durgunluk, vurdumduymazlık, şaananut ‫שאננות‬
lakayıtlık, gönül rahatlığı
gamze gumat hen ‫גרמת חן‬
gana (ülke) gana ‫גאנה‬
gangster gangster ‫גנגסטר‬
ganimet şalal ‫שלל‬
ganimet, çalıntı mal, yağma malı, soygun malı gzela ‫גזלה‬
garaj, otomobil garajı, oto tamirhanesi musah ‫מוסך‬
garanti, garantili, sigortalı, sağlam, emin, güvenli, muvtah ‫מבטח‬
güvencede
gardiyan soer ‫סוהר‬
gardiyan, bekçi, muhafız gundar ‫גנרר‬
gardrop, vestiyer meltaha ‫מלתחה‬
gargara girgur ‫גרגור‬
gargara yapmak girger, ‫פ‬ )‫גךגר (לגרגר‬
legarger
garip, acaip, hayal ürünü azuy ‫הזוי‬
garson meltsar ‫מלצר‬

183
garsonluk .. melisarut ‫מלצרות‬.
garsonluk yapmak miltser, ‫פ‬ )‫מלצר (למלצר‬
lemaltser
gaspçı, soyguncu, yağmacı, çapulcu, serseri gazlan ‫גזלז‬
gaspedilmek, soyulmak, soyguna uğramak, mahrum nigzal, leigazel ‫פ‬ )‫נגזל (להגזל‬
edilmek
gaspetmek, soymak, soygun yapmak, zorla almak, gazal, ligzol ‫פ‬ )‫גזל (לגזל‬
mahrum etmek, yağmalamak, talan etmek
gastrit, mide yangısı, mide iltahabı (hastalık) daleket akeva ‫רל^ת הקבה‬
gayda, İskoçların tulum çalgısı hemet halilim ‫חמת חלילים‬
gayret etmek, çabalamak, efor sarfetmek, zorlan- itamets, ‫התאמץ (להתאמץ) פ‬
mak, ıkınmak, yüreklenmek, cesaretlenmek leitamets
gayret, çaba, emek, efor maamats ‫מאמץ‬
gayzer, kaynaç, volkan bölgelerinde su ve buhar geyzer ‫גיזר‬
fışkırtan sıcak kaynak, şofben
gaz gaz ‫גז‬
gaz lambası aşaşît ‫שית‬$?
gaz vermek, enerji vermek, hızlandırmak, harekete imritSf leamrits ‫פ‬ )‫המריץ (להמריץ‬
geçirmek, motive etmek
gazap evra 7‫??די‬
gazete iton ‫עהרן‬
gazeteci, basın mensubu itonayi ‫אתונאי‬
gazetecilik itonaut ‫עתזנאות‬
gazyağı kerosin ‫קרזסין‬
gazze, gazze kenti ............. .................... aza ‫זנזה‬
gebe, hamile ara ‫הרה‬
gebelik, hamilelik, gebe bırakma, dölleme ıbur ‫עבור‬
gece layil ‫ליל‬
gece ' layla ‫לילה‬
gece yansı hatsot ‫חצית‬
gece yarısı, gecenin ortası, gecenin kör karanlığı işon layla ‫אי^ון לילה‬
gececi, geceleyin yapılan, gece vakti (sıfat) leyli ‫ת‬ ‫לילי‬
geciken, gecikmiş, geç kalmış meaher ‫מאתר‬
geciken, oyalanan, gecikmiş, geç kalmış miştaea ‫משתהה‬
gecikme, geç kalma ihur ■ ‫אחור‬
gecikme, rötar, tehir aşaya ‫הץה‬#‫ה‬
gecikmek, geç kalmak iher, leaher ‫פ‬ )‫אחר (לאחר‬
gecikmek, geç kalmak itaher, leitaher ‫התאחר (להתאחר) פ‬
geciktirilmiş, alıkonulmuş, ertelenmiş (sıfat) meukav ‫ת‬ ‫כב‬$?‫מ‬

184
geciktirmek, rötar yapmak, ertelemek işaa, leaşot S )‫השהה (להשהות‬
geç, geç kalmış, gecikmiş (sıfat) meuhar ‫ת‬ ‫?׳אייר‬
geçen gün, önceki gün şilşom ‫שלשום‬
geçen sene, geçen yıl eştakad ‫אשתקד‬
geçerli, efektif, mevcut, baskın, dominant şarir ‫שריר‬
geçerli, kullanılabilir bartokef ‫בר תקף‬
geçerli, muteber, sağlam, meşru bar kayma ‫בר קימא‬
geçerliliğini kanıtlamak, geçerli kılmak tikef, letakef 5 )‫תקף (לתקף‬
geçersiz saymak, diskalifiye etmek, iptal etmek pasal, lifsol ‫פ‬ )‫פסל (לפסל‬
geçici zmani ‫זמני‬
geçici barınak, sığınak, geçici mesken koratgag ‫קורת גג‬
geçici kamp, geçici konaklama yeri, transit kamp maabara ‫מעבךה‬
geçici süreli vatandaş toşav zmani ‫תושב זמני‬
geçici vatandaş toşav arayı ‫תושב ארעי‬
geçici, gelip geçici holef ‫חילף‬
geçici, muvakkat arai ‫ארעי‬
geçici, muvakkat (sıfat) arayı n ‫עראי‬
geçicilik araiyul ‫ארעיות‬
geçilebilir, aşılabilir avır ‫עביר‬
geçilmez, trafik hareketinin yasak olduğu beyazla i tnua ‫אי תנועה‬
çizilmiş yer, emniyet şeridi çizgisi, gidiş ve geliş
yollarını ayıran orta refüj çizgi veya tretuar
geçim temin eden, ekmeğini kazanan, rızkını çıka- mefarnes ‫מפרנס‬
ran
geçim, geçinme, iaşe parnasa ‫פתסה‬
geçindirmek pirmes, s )‫פוינם (לפרנס‬
leparnes
geçinmek itparnes, ‫פ‬ ‫התפרנס‬
leitparnes )‫(להתפרנס‬
geçip gitmek, tarihe karışmak halaf, lahlof ‫פ‬ )‫חלף (לחלף‬
geçirme, aktarma, iletim, intikal, nakil, transfer, aavara ‫העברה‬
tevzi
geçirmek, aktarmak, iletmek, intikal ettirmek eevir, leaavir ‫פ‬ ‫העביר (להעביר‬
(et) )‫את‬
geçiş belgesi (pasaport yerine kullanılabilen) teudat maavar ‫תעודת מעבר‬
geçiş üstünlüğü, ileri gidiş hakkı (trafik) zhut kadima ‫קדימה‬. ‫זכות‬
geçit, dar sokak, kuytu yol, çıkmaz simta ‫סמטה‬
geçit, geçiş maavar ‫מעבר‬

185
geçmek, aşmak avar, laavor ‫פ‬ )‫עבר (לעבר את‬
(et)
geçmiş zaman (dilbilgisi) zinan avar ‫זמז ?בי‬
geçmiş, mazi, geçmiş zaman avar ‫?בי‬
geçmişe dönük, geriye dönük, eskiye bakıldığında bdiavad ‫בדיעבד‬
geçmişteki, sabık leşeavar ‫לשעבר‬..-.
gedik, oyuk, yarık perets, pritsa ‫פךצה‬, ‫פרץ‬
geğirmek giek, legaek ‫פ‬ )‫גהק (לגהק‬
geğirti, geğirme giuk ‫גהוק‬
gel (emir) bo (tsvuy) ‫בואן‬
gel diye, gelmen için kedey şetavo ‫ברי שתבוא‬
geldiğinde, geldiği zaman kşeba ‫כשבא‬
geleceğe hazırlık yapmak, yedeklemek, hazır hale itedf leated ‫פ‬ )‫עתר (לעתד‬
getirmek, tahsis etmek, özgülemek
gelecek istikbal atid ‫עתיד‬
gelecek sefere paamaba ‫פעם הבאה‬
gelecek zaman (dilbilgisi) zman atid ‫זמן עתיר‬
gelecekle ilgili, gelecek için uygun olan, fütürist atidi ‫ת‬ ‫עתידי‬
(sıfat)
gelecekte, bundan sonra leaba ‫להבא‬
gelen geçen, ahali, sokakta yürüyenler över veşav ‫עובר ושב‬
gelen, geldi, geliyor ba ‫בא‬
gelenek, anane, görenek, töre masoret ‫מסו־ת‬
geleneksel, ananevi, örf adet ve göreneklere bağlı, masorti ‫ה‬ ‫מסרתי‬
töresel, muhafazakar (sıfat)
gelin kala ‫בלה‬
gelir vergisi mas ahnasa ‫מס הכנסה‬
geliş, gelme, cinsel birleşme biya ‫ביאה‬
gelişimsel, kalkınmacı (sıfat) itpathuti ‫ת‬ ‫ התפתחותי‬.
gelişme, gelişim, olaylar zinciri, olaylar dizisi iştalşelut ‫השתלשלות‬
gelişme, geliştirme, gelişim, kalkınma, tab, film pituah ‫פתוח‬
banyosu
gelişme, kalkınma, gelişim, evrim itpathut ‫התפתחות‬ .
gelişme, serpilme priha ‫?ריחה‬
gelişmek, kalkınmak, evrim geçirmek itpateah, s ‫ התפתח‬,‫התפתח‬
üpatah, )-‫(להתפתח ל‬
leüpateah (le)
gelişmiş (sıfat) mefutah ‫ה‬ ‫?פתח‬
gelişmiş (sıfat) meşuhlal .‫ת‬ ‫?שקלל‬ ;

■‫;■י‬

186
geliştiren, geliştirici unsur yada kişi, kalkındıran mefateah ‫מפתח‬
geliştirmek, kalkındırmak, tab etmek, film banyo piteah, pitah, D )‫ פתח (לפתח‬,‫פתח‬
etmek lefateah
gelmek ba, lavo (be S ,‫ אל‬,-‫בא (לבוא ב‬
elle) T (-‫ל‬
gelsin, gelse, varsın gelsin şeyavo ‫יבוא‬#
gem (atların ağzına konulan demir) resen ‫רסן‬
gemi sfina ‫ספינה‬
gemici sapan ‫ספן‬
gemiyle gitmek, denizde seyretmek, tekneyle gez- şiyet, leşayet ‫פ‬ )‫שיט (לשיט‬
mek
genç (dişil) (sıfat) tseira W ‫צעירה‬
genç (eril) (sıfat) tsair ‫ז‬,‫ת‬ ‫צעיר‬
genç çocuk, ergen, buluğ çağında oğlan (eril) naar T ‫נער‬
genç kız (dişil) bahura ‫נ‬ ‫בחררה‬
genç kız, ergen, buluğ çağında kız (dişil) ııaara ‫נ‬ ‫נעךה‬
genç kız, küçük hanım, matmazel, evlenmemiş alma ‫נ‬ ‫עלמה‬
bayan (dişil)
gençleştirmek itsir, leatsir ‫פ‬ )‫הצעיר (להצעיר‬
gençlik noar ‫נער‬
gençlik ııaarut ‫נערות‬
gençlik almut ‫עלמות‬
gençlik tseirut ‫עעירות‬
gençlik kültür ve spor merkezî, (merkaz tarbut noar matnas ‫מתנ״ס‬
vesport baş harfleri)
gençlik, gençlik devresi, çocukluk, ergenlik, buluğ neurim ‫נעורים‬
Çağı
genel (İNGİLİZCEDEN) generali ‫גנרלי‬
genel bakış skira klalit ‫סקירה כללית‬
genel müdür (kısaltması mankal) menael klali, ‫ מנכ״ל‬,‫מנהל כללי‬
mankal
genel seferberlik, umumi seferberlik giyus klali ‫גיוס כללי‬
genel, umumi (sıfat) klali ‫ת‬ ‫כללי‬
genelde, genel, genel olarak, genellikle, umumiyetle klalit ‫כללית‬
genelev, kerhane, umumhane, orospu evi betzonot ‫בית זונות‬
genelev, umumhane, kerhane bet boşet ‫ת‬#‫בית ב‬
genelkurmay başkanı, genel karargah başkanı ramatkal, roş ‫ראש מטה הכללי‬
(ramatkal = roş mate aklalinin kısaltması) mate aklali )‫(רמטכ״ל‬

187
genelkurmay özel harekat keşif timi, seçkin muha- sayeret matkal ‫סירת מטכ״ל‬
rebe keşif birliği (komando), seçkin muharip keşif
kolu
genelkurmay, genel karargah erkanı, erkanıharbi- mate aklali, ‫המטה הכללי‬
yeiumumiye (m a te aklalinin kısaltması) matkal ‫מטפ״ל‬,
genelleme, içerme ahlata ‫הכללה‬
genellemek, tamamlamak, dahil etmek ihlilf leahlil ‫פ‬ ‫הכליל (להכליל‬
(et) )‫את‬
genelleşmiş, yaygın muhlal ‫ת‬ ‫מכלל‬
genellikle, umumiyetle, ekseriya bedereh klal ‫בדרך כלל‬
general (İNGİLİZCEDEN) general ‫גנרל‬
general, şampiyon aluf ‫אלוף‬
geniş (sıfat) rahav n ‫רחב‬
geniş kapsamlı, haddini aşan, abartan, ileri giden, marhik lehet ‫מךחיק לכת‬
uzak ihtimalleri düşünen
geniş yer, açık alan, açıklık merhav ‫מךחב‬
geniş, ferah (sıfat) meruvah ‫ת‬ ‫מרוח‬
geniş, yaygın, geniş ölçüde, geniş kapsamlı (sıfat) nirhav ‫ת‬ ‫נרחב‬
genişlemek itrahev, ‫התרחב (להתרחב) פ‬
leitrahev
genişletilmiş, uzatılmış (sıfat) murhav ‫ת‬ ‫מךחב‬
genişletme arhava ‫הרחבה‬
genişletmek irhiv, learhiv ‫פ‬ ‫הרחיב (להרחיב‬
(et) ____ .. . )‫את‬
gensoru, mecliste hükümete sorulan soru şeilta ‫שאילתה‬
geometri (İNGİLİZCEDEN) geometriya ‫גאומטךיה‬
geometrik, mühendislik ile ilgili andasi ‫הנדסי‬
gerçek, doğru, hakikat, sahi, asıl emet ‫אמת‬
gerçek, hakikat, olgu, realite, husus, durum, fiil, avda ‫?בדה‬
eylem, vaka
gerçek, hakikat, olgu, unsur, durum (İNGİLİZCE- fakt ‫פקט‬
DEN)
gerçek, hakiki, asıl, asli, birincil, esas asli ‫אסלי‬
gerçek, reel, hakiki, güncel, aktüel, şimdiki (sıfat) mamasi ‫ת‬ ‫ממשי‬
gerçeklere dayalı, fiili, aslına uygun, kelimesi keli- uvdati ‫ת‬ ‫?בדתי‬
meşine, defakto (sıfat)
gerçekleşme, uygulanma, uygulanabilirlik, icra itbatsut ‫התבצעות‬
olunma

188
gerçekleşmek, icra olunmak, uygulanmak, ifa . . . itbatsea, ‫ התבצע‬,‫התבצע‬
edilmek itbatsa, )‫(להתבצע‬
leitbatsea
gerçekleşmek, realize olmak itgaşem, D )‫התגשם (להתגשם‬
leitgaşem
gerçekleşmek, realize olmak ıtmameş, S ‫התממש (להה־‬
leitmameş ■ .)‫ממש‬
gerçekleştirilmiş (sıfat) memumaş ‫ת‬ ‫מממש‬
gerçekleştirme, realizasyon, ifa agşama ‫הגשמה‬
gerçekleştirme, realizasyon, ifa mimuş ‫ממוש‬
gerçekleştirmek, icra etmek, uygulamak, ifa etmek, bitsea, bitsa, ‫פ‬ )‫ בצע (לבצע‬,‫בצע‬
performans göstermek levatsea
gerçekleştirmek, realize etmek mimeş, ‫פ‬ )‫ממש (לממש‬
lemameş
gerçekleştirmek, realize etmek, ifa etmek, yerine igşîm, leagşim ‫פ‬ ‫הגשים (להגשים‬
getirmek (le) ’ ‫י‬ )‫ל־‬
gerçekten, hakikaten, cidden beemet ‫באמת‬
gerçekten, hakikaten, sahiden mamaş ‫ממש‬
gerçekten, muhakkak ki, gerçekte, aslında alo ‫ הלא‬,‫הלו־א‬
gerçi, olmasına rağmen, fakat omnam ‫אמנם‬
gerdan, boyun pima ‫פימה‬
gerdanlık (kolye) anak
gerekçe gösterme, sebep göstererek açıklama anmaka ‫הנמקןה‬
gerekçe, mazeret, bahane, delil, karşı tez, husus, rıiınuk ‫נמוק‬
argüman
gerekçe, mazeret, haklı neden, vesile, sebep, özür, ila ‫עלה‬
sevkedici unsur
gerekenden fazla yapmak, yeterinden fazla yapmak, yiter, leyater ‫פ‬ )‫תר‬2‫יתר (ל‬
fuzuli hale sokmak (artık, fazlalık)
gerekli şeyler mitsrahim ‫מצרכים‬
gerekli, zaruri, lüzumlu danış ‫דרוש‬
gerekmek, lazım olmak, icap etmek itstareh, ‫פ‬ )‫הצטרך (להצטרך‬
leitstareh
gerekmek, lazım olmak, ihtiyacı olmak, kullanmak, tsarah, litsroh ‫פ‬ )‫צרף (לצרף‬
sarf etmek, tüketmek
gereksinim, gereklilik, ihtiyaç, lüzum, zaruret tsoreh ‫צרו‬
gereksinim, zorunluluk, mecburiyet, gereklilik , korah ‫כרה‬
gereksinme ihtiyaç duyma, arıtılma, rafine edilme izdakekut ‫הזד?ןקות‬
gereksinmek, lazım olmak nitsrdh, ‫פ‬ )‫נצרף (להצרך‬
leitsareh

189
gerektirmek, icap etmek, lazım gelmek itsrih, leatsrih ‫פ‬ )‫הצריך (להצריך‬
gergedan (hayvan) karnaf ‫קןךבף‬
gergin bekleyiş, sinir harbi, fırtına öncesi sessizlik şeket matuah ‫ז?ןט מתלה‬2?
gergin, gerili (sıfat) matuah ‫ת‬ ‫מתלה‬
gerginlik (hem fiziki hem manevi) metihut ‫מתיחות‬
geri bildirim, feedback maşov ‫ מ^וב‬:
geri çekilme, geri adım, gerileme, ricat ııesiga ‫ף נסיגה‬
geri çekilmek, gerilemek, caymak, geri adım atmak sag, laseget, s )‫ לסוג‬,‫סג (לסגת‬
lasug
geri dönmek, tekrarlamak, yinelemek şav, laşuv ‫פ‬ )‫טב (לשוב‬ ;
geri dönüşmüş, yeniden kazanılmış, yeniden işlenip memuhzar ‫ת‬ ­‫ ?מחזו‬.7
kullanıma girmiş (sıfat)
geri dönüşüm, yeniden kazanım, yeniden işleyip mihzur ‫מןוזור‬
kullanıma sokma
geri gelme, dönme, eski haline dönme şav ‫■ שב‬
geri getirme, geri alma, yeniden ele geçirme, geri ihzur ‫אחזור‬
döndürme (bilgisayarda bilgi vs.)
geri kalan, geciken, geri zekalı (argo) mefager ‫מפגר‬
geri kalma, gecikme pigur ‫פגור‬
geri kalmak, gecikmek ‫פ‬
piger, lefager )‫פגר (לפגר‬
geri kalmış, az gelişmiş, iptidai, geriden gelen (sıfat) nehşal ‫ת‬ ‫נחשל‬
geri tepilmek, itilmek needaf, leiadef ‫פ‬ )‫נהדף(לההךף‬
geri tepme retiya ‫ךתי?ה‬
geri verme, iade etme------------- -- ------------- - -- ----- aşava------------ ----- ---- -------- ‫' השבה‬
geri zekalılık pigur sikli ‫פגורשכלי‬
geri, arka, arkadaki, artçı (sıfat) orpi ‫ת‬ ‫?רפי י‬
geride, arkada, ardında, geriye ahora ‫אחורה‬
gerilemek, geri çekilmek 1 nasog, leisog ‫פ‬ )‫נסוג (להסוג‬
geriletmek, geri çekilmeye neden olmak isig, leasig ‫פ‬ )‫הסיג (להסיג‬
gerilim filmi mothan !‫מותח‬
gerilim, gerginlik, stres, heyecan, voltaj metah ‫מתח‬
gerilim, stres, basınç, baskı, bunalım, sıkıntı, izdi- mııaka ‫מל?ד)ה‬
rap, acı
gerilme (biri tarafından) imathut ‫המסחות‬
gerilmek, gergin olmak, aldanmak, kanmak nimtah, ‫פ‬ )‫נמתח (להמתה‬ 7
leimateah
gerinme . itmathut ‫ התמתחות‬j

190
gerinmek itmateah, S ‫ התמתח‬,‫התמתח‬
itmatah, )‫(להתמתח‬
leitmateah
geriye, arkaya leahor ‫לאחור‬
germe, gerginlik metiha ‫תתיחה‬
germek, aldatmak, kandırmak matah, limtoah ‫פ‬ )‫מתח (למתח את‬
(et)
germek, aldatmak, kandırmak sereg, lesareg ‫פ‬ )‫שרג (לשרג‬
getirilmiş, konulmuş uva ‫הובא‬
getirme avaa ‫הבאה‬
getirmek evi, leavi (et le) ‫פ‬ ,‫הביא (להביא את‬
)-‫ל‬
getirtmek, ithal etmek yibe, leyave ‫פ‬ )‫יבא (ליבא‬
geto geto ‫גטו‬
geveze, zevzek, boşboğaz, lafazan, sır saklayama- patpetan ‫פטפטן‬
yan, konuşkan
gevezelik kaşkeşet ‫קןשקןשת‬
gevezelik etmek, çok konuşmak, zevzeklik etmek, pitpet, lepatpet ‫פ‬ )‫פטפט (לפטפט‬
boşboğazlık etmek
gevezelik(ler), zevzeklik, boşboğazlık, çene çalma, pitput, pitputim ‫ פטפוטים‬,‫פטפוט‬
çok konuşma, lafazanlık, boş laf
gevezelik, çok konuşma, kafa ütüleme, kafa şişirme birbur ‫ברבור‬
gevezelik, zevzeklik, boşboğazlık patpetanut ‫פטפטנות‬
geviş gera ‫גרה‬
geviş getiren maale gera ‫מעלה גרה‬
geviş getirmek eela gera, ‫פ‬ ‫העלה גרה‬
leaalotgera )‫(להעלות גרה‬
geviş, geviş getirmek gera, leaalot ‫ להעלות גרה‬,‫גרה‬
gera
gevrek, kıtır (sıfat) parih ‫ת‬ ‫פריד‬
gevşek (sıfat) rafuy ‫ח‬ ‫רפוי‬
gevşek, dayanıksız, zayıf, sağlam olmayan (sıfat) rofef ‫ת‬ ‫רופף‬
gevşeme, gevşetme, rahatlama arpaya ‫הרפץה‬
gevşemek rafa, lirpot ‫פ‬ )‫רפה (לךפות‬
gevşemek, güçsüzleşmek, çözülmek, kesinleşmemek itrofef, leitrofef ‫פ‬ ‫התרופף‬
)‫(להתרופף‬
gevşemek, yavaş hareket etmek, uyuşmak itrapa, ‫התרפה (להתרפות) פ‬
leitrapot
gevşetmek ripa, lerapot ‫פ‬ )‫ךפה (לרפות‬
gevşetmek, salmak, bırakmak, koyvermek irpa, learpot ‫פ‬ )‫הרפה (להרפות‬

191
gevşetmek, zayıflatmak, güçsüzleştirmek rofef lerofef S )‫רופף (לרופף‬
gey, homoseksüel, yumuşak, ibne gey ‫גי‬
geyik yavrusu, karaca yavrusu (hayvan) ofer ‫עפר‬
geyik, ceylan, ceren, karaca, antilop (hayvan) tsvi ‫צבי‬
geyik, erkek geyik (hayvan) ayal ‫איל‬
gezegen kohav lehet ‫כוכב לכת‬
gezegen (İNGİLİZCEDEN) planeta ‫פלנטה‬
gezi, gezinti tiyul ‫טיול‬
gezici kütüphane sifriya nayedet ‫ספריה נידת‬
gezici, göçer, gezgin navad ‫נוד‬
gezinmek italeh, leitaleh S )‫התהלך (להתהלך‬
gezinmek, ağır ağır yürümek, dolaşmak ileh, lealeh S )‫הלך (להלך‬
gezinmek, dolaşmak sah, lasuah s )‫שח (לשוח‬
gezinti yeri tayelet ‫טילת‬
gezinti, gezi, tur atma, dolaşma, devriye, kolaçan siyur ‫סיור‬
gezintiye çıkmak, tur yapmak, devriyeye çıkmak, siyer, lesayer ‫פ‬ )‫סיר (לסיר‬
keşife çıkmak, kolaçan etmek
gezmek, dolaşmak, boşta gezmek, ortalıkta sürtmek, şotet, leşotet ‫) פ‬-‫שוטט (לשוטט ב‬
seyretmek (denizde) (be)
gezmek, gezinmek, dolaşmak, seyahat etmek tiyel, letayel ‫פ‬ )-‫טיל (לטיל ב‬
(be)
gıcırdamak, çatırdamak harak, lahrok ‫פ‬ )‫חרק (לחרק‬
gıcırtı, çatırtı, çıtırtı harika ‫חריקה‬
gıda, yiyecek, besin, besleme, besleyiş tzuna ‫תזונה‬
gıda, yiyecek, yemek, besin, azık mazon ‫ן‬1‫מז‬
gıdasal, beslenmeyle ilgili, besleyici (sıfat) tzunati ‫ת‬ ‫ךנזונתי‬
gıdıklama digdug ‫דגדוג‬
gıdıklamak digdeg, ‫פ‬ )‫דגדג (לדגדג‬
ledagdeg
gına, bıkkınlık, bezginlik, nefret, istikrah, iğrenti şaat nefeş ‫שאט נפש‬
gırgır geçmek, gevezelik yapmak, kuyruk sallamak kişkeş, ‫פ‬ )‫כשכש (לכשכש‬
lekaşkeş
gırtlak çıkıntısı, boyundaki ses telleri çıkıntısı grogeret ‫?דוגרת‬
gibi kegon ‫כגון‬
gibi kmo, kmöt ‫ כמות‬,‫?מו‬
gibi keeyn ‫??ין‬
gibi meeyn ‫???ין‬
gibi (kmo kısaca kullanılışı kmo hamor = kehamor ke, ka ‫פ‬
= eşek gibi)

192
L

gibi, benzeri gibi, tamda öyle keşem ‫כשם‬


gibi, şeklinde, biçiminde dmuy ‫דמוי‬
giden, yaklaşan, çarpışan, çatışan, sunucu, takdim igiş ‫הגיש‬
eden
giderek etkisini yitirme namog ‫נמוג‬
giderme, çıkarma, sıyırma, çekip alma asara ‫הסרה‬
gidermek, çıkarmak, sıyırmak, çekip almak esir, leasir S )‫הסיר (להסיר‬
gidiş aloh ‫הלוך‬
gidiş dönüş, gidip dönme aloh vaşov ‫הלוך ושוב‬
gidiş, gitme lehet ‫לכת‬
gidiş, seyir, adım, tutulan yol maalah ‫מהלו‬
gine (ülke) ginea ‫גינאה‬
girinti, çukur, çöküntü, gamze guma, gumot ‫ גומות‬,‫גומה‬
giriş ücreti dmey ktıisa ‫דמי כניסה‬
giriş, girme knisa ‫כניסה‬
girişim, yatırım, teşebbüs meyzam ‫מיזם‬
girişimci, müteşebbis yozern ‫יוזם‬
girişimde bulunmak, teşebbüs etmek, başlatmak yazanı, lizom 5 )‫יזם (ליזם‬
girmek nihnas, ‫פ‬ ,-‫נכנס (להכנס ל‬
leikanes (le )-‫ ב‬,‫אל‬
el be)
gişe rekoru, hasılat rekoru kıran şover kupot ‫שובר קפות‬
gitar (müzik aleti) gitara ‫גיטרה‬
gitme, yürüme, yürüyüş aliha ‫הליכה‬
gitmek, yaklaşmak, yanaşmak lageşet (el le) ‫פ‬ ,‫נגש (לגשת אל‬
)‫ל־‬
gitmek, yürümek aloh, lalehet ‫פ‬ -‫הלך (ללכת ל‬
(le me) )-‫מ‬
giydirme, giyecek, giyim, konfeksyon, hazır giyim albaşa ‫הלבשה‬
giydirmek ilbiş, lealbiş ‫פ‬ ‫הלביש (להלביש‬
(et) )‫את‬
giyimine özenli, şık giyinen, titiz (dişil) (sıfat) megunderet W ‫מגנדרת‬
giyimine özenli, şık giyinen, titiz (eril) (sıfat) tnegundar ‫מגנדר‬
giyinik, giyinmiş, giydirilmiş (sıfat) mulbaş ‫ת‬ ‫מלבש‬
giyinme itlabşut ‫התלבשות‬
giyinmek itlabeş, s ‫התלבש (להתלבש‬
leitlabeş (be )‫ על‬,-‫ב‬
al)
giyme levişa ‫לבישה‬

‫■■""■'׳‬.‫י‬........... '‫־“■■■־‬/‫■■>־‬V'■' • ‫'י■־‬


193
giymek lavaş, lilboş ‫פ‬ )‫לבש (ללבש את‬
(et)
giyotin gilyotina ‫גיליוטינה‬
giyotin maarefet ‫מערפת‬
giysi, elbise, giyim, esvap, kıyafet levuş ‫לבוש‬
giysi, giyim, giyecek begecl, ‫ בגדים‬,‫בגד‬
begadim
giysi, giyim, konfeksyon bigud ‫בגוד‬
gizemli, esrarengiz ' mistoti ‫מסתורי‬
gizleme, saklama, sır tutma astara ‫הסתרה‬
gizleme, saklama, sümen altı etme, ortadan yok aalama ‫העלמה‬
etme
gizleme, saklama, sümen altı etme, ortadan yok ıhım ‫עלום‬
etme
gizlemek, saklamak, ortadan yok etmek, ortadan eelim, leaalim ‫פ‬ )‫העלים (להעלים‬
kaybetmek
gizlenmiş, saklı, gizli tamun ‫טמון‬
gizli ajan sohen samuy ‫סוכן סמוי‬
gizli girmek, içeri sızmak itganev, ‫פ‬ )‫התגנב (להתגנב‬
leitganev
gizli polis boleşet ‫בולשת‬
gizli şeker (hastalık) sukar samuy ‫סכר סמוי‬
gizli teşkilat, yasa dışı örgüt mahteret ‫מחתרת‬
gizli tutmak, gerçeği saklamak kihed, lehahed ‫פ‬ )‫כחד (לכחד‬
gizli, gizlenmiş, saklı,‫־‬görünmeyen (sıfat) ............... samuy ‫ח‬ ‫סמוי‬
gizli, gizlice, el altından hereş ‫חרש‬
gizli, örtülü (sıfat) kamus ‫ת‬ ‫כמוס‬
gizli, saklı, gizemli, esrarlı, örtülü, el altından, haşai ‫חשאי‬
kaçamak <
gizli, saklı, gizlenmiş nistar ‫נסתר‬
gizli, saklı, korunmuş, muhafazalı, korumalı, koru- hasuy ‫חסוי‬
ma altına alınmış .
gizli, saklı, mahrem, herkesçe bilinmeyen (sıfat) sodi ‫ת‬ ‫סוךי‬
gizlice fısıldaşmak itlahşeş, ‫פ‬ ‫התלחשש‬
leitlahşeş . )‫(להסלחשש‬
gizlice girme, içeri sızma ttganvut ‫־‬ ‫התגנבות‬
gizlice içeri sızdırma, çaktırmadan sokma, sezindir- agnava ‘ ‫הגנבה‬
meden içeri sokma
gizlice içeri sızdırmak, çaktırmadan sokmak, sezin- igniv, leagııiv ‫פ‬ )‫הגניב (להגניב‬
dirmeden içeri sokmak

194
gizlice, gizli olarak, gizliden beseter ...... ‫בססר‬
gizlice, saklıca, sessizce, sinsice bahaşay ‫בחשאי‬
gizlilik sodiyot ‫סודיות‬
gizlilik, saklılık, gizemlilik haşaiyut ‫חשאיות‬
gliserin glitserin ‫?ליצריו‬
gol'■ gol .‫•גול‬
gol atmak ivkia, şaar, S ‫הבקי? שער‬
leavkia şaar )‫(להבקיע שער‬
gol attı ivkia şaar ‫הבקיע שער‬
gol yeme (futbolda) sfigat şaar ‫ספיגת שער‬
golf (spor) golf ‫גולף‬
goril (hayvan) (İNGİLİZCEDEN) gorila ‫גוךילה‬
göbek, karın gahon ‫גחון‬
göbek, karın keres ‫כרס‬
göç etmek, göçebelik yapmak, göçmek nadad, lindod S )‫נדד (לנרד‬
göç etmek, muhaceret yapmak, iltica etmek, sığm- iger, leager ‫פ‬ )‫הגר (להגר‬
mak
göç sorumlusu olarak gönderilen göçmenlik görev- şaliyah aliya ‫שליח עליה‬
lisi
göç, muhaceret agira ‫הגירה‬
göçebe, gezgin na vanad ‫נעוני־‬
göçebe, göçer, gezginci, yörük noded ‫נודר‬
göçebelik nedida ‫נךיךה‬
göçmen belgesi teudat ole ‫סעודת עולה‬
göçmen yerleştirme bakanlığı, göçmen kaynaştırma misrad aklita ‫משרד הקליטה‬
ve intibak işlerinden soeumlu bakanlık
göçmen, muhacir ole ‫עולה‬
göçmen, muhacir meager ‫מהגר‬
göğüs germe, başa çıkmaya çalışma, rekabet, boy itmodedut ‫התמוךדות‬
ölçüşme, yarışma
göğüs kafesi bet ehaze ‫בית החזה‬
göğüs, meme haze ‫חזה‬
gök gürültüsü raam ‫רעם‬
gök, gökyüzü, sema şamayim ‫שמים‬
gökkuşağı keşet beanan ‫קשת ???ו‬
göksel, tanrısal, semavi, kutsal, ilahi, doğaüstü, şmeymi ‫ת‬ ‫שמימי‬
insanüstü (sıfat)
gol ağam ‫אגם‬
göl, büyük göl, iç deniz yama ‫ימה‬

195
gölet, kıyı gölü, lagün laguna ‫לגונה‬
gölge tsel ‫צל‬
gölgelendirmek, gölge yapmak, gölgelemek etsel, leatsel ‫פ‬ )‫הצל (להצל‬
gölgeli mutsal ‫מוצל‬
gömlek, bluz hultsa ‫חלצה‬
gömme, defin, cenaze töreni kvura ..... ‫קבורה‬
gömmek, defnetmek kavar, likbor ‫פ‬ )‫קבר (לקבר את‬
(et)
gömülmek, defnedilmek nikbar, ‫פ‬ )‫נקבר (להקבר‬
leikaver
gömülmek, saklanmak, gizlenmek nitman, ‫פ‬ )‫נטמן (להטמן‬
leitamen
gömülü, saklanmış, gizlenmiş (sıfat) mutman ‫ח‬ ‫מטמן‬
gönderen (mektupta) moan ‫מען‬
gönderen, yollayan, gönderici (eril) şoleah ‫ז‬ ‫שולח‬
gönderme (bir yere) şlihut ‫שליחות‬
gönderme belgesi, irsaliye teudat mişloah ‫תעודת משלוח‬
göndermek, fırlatmak, atmak şileah, şilah, ‫ ?טלח (לשלח פ‬,‫שלח‬
leşaleah (et) )‫את‬
gönül Rahatlığı, memnuniyet, hoşnutluk, kanaat sviyut raisoıı ‫שביעות רצון‬
gönülçelen, yürek hopla tıcı, kalpleri fetheden, akimı şove lev ‫שובה לב‬
başından alıcı, çekici, büyüleyici
gönüllü mitııadev ‫מתנדב‬
gönüllü olmak ............. ........... ........... itnadev,—...... ‫פ‬ )‫התנדב (להתנדב‬
leitnadev
gönüllülük itnadvut ‫התנדבות‬
göre, gibi kefi, kfi ‫כפי‬
görev yapmak, sürdürmek, iştigal etmek, vazife kien, lehaeıı ‫פ‬ )‫כהן (לכהן‬
görmek '
görev yapmak, vazife ifa etmek tifked, letafked ‫פ‬ )‫ת?קד (לתפקד‬
görev, misyon, vazife, Ödev mesima ‫משימה‬
görev, vazife, maksat, hedef, gönderilen yer, varıla- yeud ‫יעוד‬
cak yer
görev, vazife, rol tafkid ‫תפקיד‬
göreve gelmek/getirilmek, atanmak, tayin edilmek, itmanotf ‫התמנה (להתמנות) פ‬
iş başına getirilmek/gelmek leitmanot
görevlendirmek, depozit yatırmak ifkid, leafkid ‫פ‬ ‫הפקיד (להפקיד‬
(al et be) )-‫ ב‬,‫ את‬,‫על‬
görgü şahidi ed reiya ‫עד ראיה‬
görgü, adabı muaşeret, görgü kuralları ginunim ‫־‬ ‫גנונים‬
görgü, terbiye dereh eretş . .‫דרך ארץ ״‬
görgüsüz, kaba saba, yontulmamış çahçah ‫דחציח‬
görkem, süs, güzellik, ün, ihtişam adar ‫הדד‬
görme, vizyon, olgu, fenomen, algılanabilen şey hizayon ‫חזית‬
görmek raa, lirot (et S ,‫ראה (לךאות את‬
be le) )-‫ע־ ל‬
görsel (sıfat) hazuti ‫ת‬ ‫חזרתי‬
görülmek, görünmek, sanmak, öyle gelmek ııira, leiraot ‫פ‬ ‫נראה (להראות‬
(le) )‫ל־‬
görünür, kabul edilir, zahiri, görünürdeki, meydan- nire ‫נראה‬
da, görünen
görünürde, sözüm ona, adeta, görünüşte lihora ‫לכאורה‬
görünüş, görünme, açığa çıkma, belirme, perfor- ofaa ‫הופעה‬
mans, gösteri, konser
görünüş, görünüm tetsura ‫תצררה‬
görünüşe göre, herhalde, galiba kefi atıire ‫כפי הנראה‬
görünüşe göre, öyle görünüyor ki, anlaşılan, muhte- kanire ‫כנראה‬
melen, herhalde, galiba
görüş reut ‫ת‬1‫ךא‬
görüş, görgü, görme (duyusu), görme yetisi reiya ‫ךאיה‬
görüşme, röportaj, mülakat, randevu reayon ‫ראיון‬
görüşmek itraa, leitraot ‫התראה (להתראות פ‬
(im) )‫עם‬
görüşmek üzere leitraot ‫להתראות‬
gösteri yapmak, miting yapmak ifgin, leafgin ‫הפגין (להפגין את) פ‬
(et)
gösteri, miting, nümayiş afgana ‫הפגנה‬
gösteri, resmi geçit mifgan ‫מפגן‬
gösteri, rol yapma, tiyatro, temsil, takdim atsaga ‫הצגה‬
gösterici, protestocu mafgin ‫מפגין‬
gösteriş budalası, gösteriş meraklısı raavtan ‫ראלתן‬
gösteriş yapmak, caka satmak, fiyaka yapmak, hava iiravrev, ‫פ‬ ‫התרברב‬
atmak, böbürlenmek, övünmek leitravrev )‫(להתרברב‬
gösteriş yapmak, caka satmak, hava atmak işvits, leaşvits ‫פ‬ )‫השליץ (להשריץ‬
gösteriş, hava, azamet, caka, çalım, teşhircilik raavtaııut ‫ראלתנרת‬
gösterişçi, iddialı, kurumlu, amirane tavırlar takı- yomrani ‫ת‬ ■ ‫י^חי‬
nan, kendini ağırdan satan, ukala (sıfat)
gösterişli; ağdalı, afili, çalımlı, havalı, abartılı, melitsi ‫מליצי‬
tantanalı, cafcaflı

197
gösterişli, çarpıcı, göz alıcı, göz kamaştırıcı, fiyaka- raavtani ‫ת‬ ‫ראותני‬
11, cakalı, dikkat çekici, alengirli (sıfat) '
göstermek era, learot (le D ‫הראה (להראות‬
et al) )‫ ?ל‬,‫ את‬,-‫ל‬
göstermek, talimat vermek, öğretmek ora, leorot (et ‫ פ‬,‫הורה (להורות את‬
le) )-‫ל‬
götürücü, taşıyıcı, çekici (eşya, kişi) movil ‫מוביל‬
göz ayin r?
göz atma, dikizleme atsatsa ‫הצצה‬
göz atmak, incelemek iyen, leayen ‫פ‬ )‫עיז (לעין‬
göz boyama ahizai eynayim ‫אחיזת ?ימם‬
göz çukuru arubataayin ‫ארבת העין‬
göz gezdirme, göz atma, üstünkörü geçme, uçuşma rifruf ‫רפרוף‬
göz kamaştırıcı, parlak mesanver ‫מסנור‬
göz kapağı afaf ‫עפעף‬
göz kırpıma kritsa ‫קריצה‬
göz kırpıştırma mitsmuts ‫מצמוץ‬
göz kırpıştırmak, göz kırpmak, ışıldamak, parılda- ivliah, leavliah ‫פ‬ )‫הבליח (להבליח‬
mak
göz kırpma, göz kırpıştırma, ışık kıpraşma (yanıp ifitf ‫עפעוף‬
sönme)
göz kırpmak karats, likrots ‫פ‬ )‫קרץ (לקיץ‬
göz kırpmak, göz kırpıştırmak miismets, ‫פ‬ )‫מצמץ (למצמץ‬
lematsmets _ ..... ... . .. ... .. -

göz kırpmak, göz kırpıştırmak, gözlerini açıp kapa- ifef, leafef ‫פ‬ )‫עפעף (לעפעף‬
mak, ışık titreşmek
göz kulak olmak, gözetime almak, gözetmek, kolla- natar, lintor ‫פ‬ )‫נטר (לנטר‬
mak, İzlemek, kin gütmek, kin beslemek
göz küresini göz kapaklarıyla birleştiren ince zar, lahmit ‫להמית‬
konjonktîv
göz yaşartıcı (sıfat) madmiya ‫ת‬ ‫מדמיע‬
gözbebeği işon ‫אישון‬
gözbebeği, kere, defa, batın bavat ‫בבת‬
gözcü, gözcülük yapan kişi tatspitan ‫תצפיתן‬
gözcük, göz deliği, kapı deliği, mikroskop veya teles- eynit ‫עינית‬
kop merceği ‫׳‬ ‫־‬
gözcülük, gözetleme, erkete tatspit • ‫תצפית‬
gözden geçirmek, teftiş etmek, mütalaa etmek, sakar, liskor ‫יפ‬ )‫סקר (לסקר‬
incelemek, araştırmak

198
gözden kaçırılmak, boşa gitmek, ıskalanmak, es. < itfakşeş, S. ^".‫התפקשש‬
geçilmek leitfakşeş )‫(להתפקשש‬
göze batma, göze çarpma, öne çıkma, dışına çıkma, izdakrut ‫הזדקרות‬
çıkıntı, dürtülme, itilme, kakılma
göze çarpmak, göze batmak, sivrilik etmek, dikkat balat, livlot ‫פ‬ )‫בלט (לבלט‬
çekmek, dışına çıkmak, belirgin olmak
gözenekli, göz göz, delikli, mesamattı (sıfat) nakbuvi ‫ת‬ ‫נקבובי‬
gözeneklilik, gözenekli yapı (ciltte, deride) nakbuviyut ‫נקבוביות‬
gözetilmek, birinin gözetiminde olmak, korunmak nitar, leinater ‫פ‬ )‫נטר (להנטר‬
gözetleme kulesi, denetleme kulesi, kontrol kulesi migdal pikuah ‫מגדל פקוח‬
gözetleme yeri, gözetleme istasyonu mitspor ‫מצפור‬
gözetlemede olmak, dikizlemek, erketeye yatmak titspet, letaîspit ‫פ‬ )‫תצפת (לתצפת‬
gözetlemek, bakmak, gözlemek işkif, leaşkif ‫פ‬ ‫השקיף (להשקיף‬
(al) )‫על‬
gözetlemek, dikizlemek, göz atmak etsits, leatsits ‫פ‬ )‫הציץ (להציץ‬
gözetlemek, gözünü açmak pakah, lifkoah ‫פ‬ )‫פקח (לפקח‬
gözetlenmek, bakılmak nişkaf, leişakef ‫פ‬ )‫נשקף (לה^קף‬
gözlem kulesi, gözlem evi, ileri karakol, dış mahalle mitspe ‫מצפה‬
gözlemci, müşahit maşkif ‫משקיף‬
gözlemleme, gözlem, seyretme, seyir, gözetleme, tsfiya ‫צפ;ה‬
müşahede
gözleri dolmak, gözleri yaşarmak nidma, ‫פ‬ )‫נדמע (להדמע‬
leidama
gözleri fal taşı gibi açılmış, gözünü dikmiş, dik dik latuş ‫ת‬ ‫לטוש‬
bakan, yan bakan (sıfat)
gözleri kapanmak neetsaın, ‫פ‬ )‫נעצם (להעצם‬
leiatsem
gözlerinde tüterek, hasretle, hasret çekerek, özlem kilyon eyııayim ‫בלי(ן עימם‬
duyarak
gözlerini dikmek, gözleri faltaşı gibi açılmak, dik lataş, liltoş ‫פ‬ )‫לטש (ללטש‬
dik bakmak, yan bakmak
gözlerini yummak, kuvvetlenmek atsam, laatsom ‫פ‬ )‫עצם (לעצם‬
gözlük mişkafayim ‫משקפים‬
gözlüklü (sıfat) memuşkaf ‫ת‬ ‫ממשקף‬
gözü dönmüş, çok kızgın, hiddetli (sıfat) zaaf ‫ת‬ ‫זעף‬
gözü korkmuş, gözdağı verilmiş, tehdit edilmiş meııyaın ‫ת‬ ‫מאים‬
(sıfat)
gözükmek, filizlenmek, birdenbire ortaya çıkmak tsats, latsuts ‫פ‬ )‫צץ (לצוץ‬
gözüne hoş görünmek, hoşuna gitmek, beğenmek matsa hen ‫פ‬ ‫מצא חן בעיני‬
beenay, limtso )‫(למצא חן בעיני‬
hen beenay

199
göziinü budaktan sakınmamak, tehlikeye atılmak, hiref, leharef 5 )‫(■לחרף‬,‫חרף‬.
lanetlemek, sövmek, hakaret etmek
gözyaşı dema ‫דמע‬
gözyaşı dökmek dama, lidmoa S )‫דמע (לךמ׳ע‬
gözyaşı döktürmek, gözlerini yaşartmak idmia, leadmia ‫פ‬ )‫הךמיע (להךמיע‬
gözyaşları . dmaot ■ ‫דמעות‬
grafiker, teknik ressam grafikay ‫^רפיקאי‬
granada, antil denizinde bir ada devlet (ülke) grenada ‫גרנדה‬
granit kaya şakam ‫חם‬#
granül, tanecik, zerre, tane, habbe gargir, garger ‫ גךגר‬,‫גרגיר‬
gravat aniva ‫עניבה‬
gravat takmak anav, laanov ‫פ‬ )‫ענב (לענב‬
grayder, kar küreme aracı, inşaatlarda vs. kullanı- mafleset ‫מפלסת‬
lan traktöre benzer iş makinası
grev şvita ‫ביתה‬#
grev yapmak, dinlenmek, kesilmek şavat, lişbot ‫פ‬ )‫בת (לשבות‬#
grevci, grev yapan şovet ‫ובת‬#
greve sokmak, durdurmak, grev yaptırmak işbit, leaşbit ‫פ‬ ‫בית‬#‫בית (לה‬#‫ה‬
(et) )‫את‬
greyfurt, altıntop (meyve) eşkolit, ,‫כוליה‬#‫א‬
eşkoliyot ‫בוליות‬#‫א‬
gri, kül rengi, kurşuni (renk) afor ‫אפר‬
grileşme, grileştirme, kırlaşma (saçlara ak düşmesi) aafara ________ ‫האפרה‬
grileştirmek, griye çevirmek eefir, leaafir ‫פ‬ )‫האפיר (להאפיר‬
grimsi, grileşmiş, kırlaşmış, kurşuni (renk) afruri ‫אפרורי‬
grimsi, solgun renk afarpar ‫אפרפר‬
grip (hastalık) şcıpcutt ‫שפעת‬
grip, nezle, soğuk algınlığı, üşütme, serinlik, soğuk- tsina ‫צנה‬
luk, ayaz, serin
grup halinde toplanmak, grup haline gelmek nikbats, ‫פ‬ )‫נקבץ (להקבץ‬
leikabets
grup, topluluk, küme laaka ‫להקה‬
grup, topluluk, öğrenim grubu, zümre, çevre, hug ‫חוג‬
dönence
gruplaşmak, toplaşmak itkabets, ‫התקבץ (להתקבץ) פ‬
leitkabets
guatemala (ülke) guatemala ‫גואטמלה‬
guguk kuşu (hayvan) kukiya ‫קוקיה‬
guguklu saat orlogin ‫אורלוגין‬
gulaş, tas kebabı tarzında et yemeği... gulaş r. . ‫גולש‬.
gurbetçi, yurtdışında gurbette yaşayan goZe ‫גולה‬
gurbetlik, sürgün galut ‫גלות‬
gurur duyma, iftahar etme, övünme, böbürlenme itgaut ‫התגאות‬
gurur duymak, iftahar etmek, övünmek, böbürlen- itgaa, leitgaot 3 )‫התגאה (להתגאות‬
mek : ... .
,•,,■‫■■״‬-.-‫׳)־ז‬. ■■ .. .... ;
gurur, kibirlilik, aslan (hayvan) şahats ‫עהץ‬
gurur, onur, Övünç, iftihar, kibir, kurum, büyüklük gaava ‫גאוה‬
kompleksi
gururlu, asil, yüce ge ‫גא‬
gururlu, onurlu, kibirli, kompleksli, büyüklük gaavtan ‫ת‬ ‫גאותן‬
kompleksi olan kişi (sıfat)
gururlu, onurlu, mağrur gee ‫גאה‬
gururluluk, onurluluk, büyüklük kompleksi gaavtaııut ‫גאותנות‬
gururunu kırma, utandırma, alçaltma albanat panim ‫הלבנת פנים‬
guyana (ülke) giyana ‫גיאנה‬
gübre deşen ‫דשן‬
gübreleme dışun ‫דישון‬
gübreleme zibul ‫זבול‬
gübrelemek dişen, ledaşen ‫פ‬ )!‫דשן (לדש‬
gübrelemek zibel, lezabel ‫פ‬ )‫זבל (לזבל‬
gübrelenmiş duşan ‫דשן‬
gücendirilmiş, hayata küsmüş, dünyadan nefret memurmar ‫ת‬ ‫ממו־מר‬
etmiş, küskün, içerlemiş, kırgın (sıfat)
gücendirme, küstürme, kızgınlığa yol açma, infial mirmur ‫מךמור‬
uyandırma
gücendirmek, kalbini kırmak, rencide etmek, haka- alav, laalov ‫פ‬ )‫עלב (לעלב‬
ret etmek
gücendirmek, kızgınlığa yol açmak, öfke yaratmak, mirmer, ‫פ‬ )‫מךמר (למךמר‬
infial uyandırmak lemarmer
gücenmek, içerlemek, kızmak, infiale kapılmak itmarıner, ‫פ‬ ‫התמךמר‬
leitmarmer )‫(להתמךמר‬
gücenmek, kalbi kırılmak, gücüne gitmek, rencide ııeelav, leialev ‫פ‬ )‫לב (להץלב‬#‫נ‬
olmak
güç kaybı, kuvvet yitimi, yorgunluk, bitkinlik afisat kokot ‫אפיסת פחות‬
güç, çetin, müşkül, gayret isteyen, yorucu, yıpratıcı mefareh ‫מפיו‬
güçlendirilmiş, kuvvetlendirilmiş, tavlanmış (sıfat) mehuşal ‫ת‬ ‫מחשל‬
güçlendirilmiş, kuvvetlendirilmiş, tavlanmış, dövü- huşal ‫השל‬
lerek şekillendirilmiş (metal vs.)
güçlendirme, demir tav etme hişul ‫חשול‬

201
güçlendirmek, demir tavlamak hişel, lehaşel . ‫פ‬ .)‫חשל (לחשל‬
güçlenme, kuvvetlenme ithazkut ‫ההחזקות‬
güçlenme,kuvvetlenme, tavlanma (metal vs.) ithaşlut ‫התחשלות‬
güçlenmek ithaşel, ‫פ‬ ­ ‫התחשל (להתח‬
leithaşel )‫של‬
güçleştirmek, karmaşıklaştırmak, hantallaştırmak sirbelf lesarbel ‫פ‬ )‫ל (לסךבל‬3‫סך‬
güçlü akıntı, hızlı akıntı şetsef ‫שצף‬
güçlü istek, özlem, çok arzu edilen, yanıp tutuşulan kamea ‫ת‬ ‫פמה‬
(sıfat)
güçlü, kuvvetli, güce dayalı, agresif (sıfat) kohani ‫ת‬ ‫פיחני‬
güçlükle ilerleme, itip kakma, sokulma idahakut ‫הרחקות‬
güçsüzleşme, fakirleşme, yoksunluk, mahrumiyet idaldelut ‫הדלדלות‬
güçsüzleşmek, zayıflamak şahah, lişkoh ‫פ‬ )‫שכך (לשכך‬
güçsüzleşmek, zayıflamak, ses volüm alçalmak nehlaş, ‫פ‬ )^‫נחלש (להחל‬
leihaleş
güçsüzleştirmek, zayıfltamak, ses volüm kısmak ehliş, leahliş ‫פ‬ )‫חחליש (להחליש‬
gül (çiçek) vered ‫נרי‬
gül (çiçek) şoşana ‫שושנה‬
gül suyu mey varadim ‫מי ורדים‬
güldürmek itshikj leatshik ‫פ‬ )‫הצחיק (להצחיק‬
güldürü, komedi komedya ‫קומתה‬
güleryüzlü, güleç (sıfat) hayhan ‫ת‬ !?‫חל‬
gülle, top mermisi, top güllesi pagaz ................... ‫פגז‬
gülmek tsahakf litshok ‫פ‬ )‫צחק (לצחק על‬
(al)
gülümseme, tebessüm, gülücük, gülümseyiş hiyuh ‫חיוך‬
gülümsemek, tebessüm etmek hiyeh, lehayeh ‫פ‬ )‫חיך (לח^ך‬
gülüş, gülme, kahkaha tshok ‫צחוק‬
gülyağı vardinon ‫ורדינון‬
gümrük mehes ‫מכס‬
gümrükçü, gümrük memuru mohes ‫מוכס‬
gümüşi (renk), gümüş renginde, kırlaşmış (saç kasuf ‫ת‬ ‫?סוף‬
rengi için) (sıfat)
gün yom ‫יום‬
gün ışığı oryom ‫אור יום‬
gün, gün boyu, gece ve gündüz (24 saat) yemama ‫ממה‬:
günah çıkarma, ikrar, itiraf etme itvadut ‫התודות‬
günah işlemek, hata etmek hata, lahto ‫פ‬ )‫חטא (לחטא‬
günah, suç, taksirat, vebal... ,‫״״‬......... , hetf hataiın ‫ חטאים‬,‫חטא‬
günaha sokmak, günah işletmek, ıskalamak, hata ehti, leahti (et) ‫פ‬ ‫החטיא (להחטיא‬
ettirmek )‫את‬
günahkar, ahlaksız, kriminal (sıfat) nifşa ‫ת‬ ‫נפשע‬
günahkar, suçlu, sabıkalı, suça meyilli, ihlalci avaryan ‫ז‬:‫עבך‬
günaydın ‫״■ ■■־־‬.............. .................. bokertov .....................•••••.V.• ‫כיקר טוב‬
günbegün, hergün, günden güne yomyomi ‫יומיומי‬
güncel, en son model, zamana uygun (sıfat) adkani ‫ת‬ ‫עךכני‬
güncel, gündemde, geçerli, aktüel aktuali ‫אקטואלי‬
güncelleme, güncelleştirme, revizyon . idkun ‫עךכון‬
güncelleşmek, bilgi edinmek, malûmat almak itadken, ‫פ‬ ‫התעדכן‬
leitadken )‫(להתעךכן‬
güncelleşmiş, up-to-date (İngilizce) (sıfat) meudkan fi ‫?־עדכן‬
güncelleştirmek, güncellemek, revize etmek idken, leadken ‫פ‬ )‫עך ן (לעדכן‬ 3

gündem sederyom ‫סדר יום‬


gündemde, aktüel alaperek ‫על הפרק‬
günden güne midey yom ‫מדי יום‬
günebakan çiçeği, ay çiçeği (güneşe doğru yönelen hamaniya, ‫חמנית‬, ‫חמניה‬
çiçek) hamanit
güneş hama ‫חמה‬
güneş şemeş ‫שמש‬
güneş enerjili su ısıtıcısı araç (silindir biçimlidir dud şemeş ‫דוד עזמש‬
damda bulunur)
güneş gözlüğü mişkafey şemeş ‫משקפי שמש‬
güneş ışınlan kamey şemeş ‫קרני שמעז‬
güneş sistemi maarehet ‫מערכת הקזמש‬
aşemeş
güneş şemsiyesi, şemsiye, güneşlik şimşiya ‫שמש^ה‬
güneş tutulması likııy ahama ‫לקוי החמה‬
güneşle ilgili, güneş etkisiyle oluşan, solar (sıfat) solari ]‫)־‬ ‫סרלךי‬
güney afrika (ülke) drom afrika ‫דרום אפריקה‬
güney amerika (kıta) drom amerika ‫דרום אמו־יקה‬
güney, cenup (yön) darom ‫דרום‬
güneybatı (yön) drom maarav □‫מעך‬-‫דרוס‬
güneydoğu (yön) ■ drom mizrah ‫מורח‬-‫דרום‬
güneye yönelme, güneye gitme adrama ‫הדרמה‬
güneye yönelmek, güneye gitmek idrim, leadrim ‫פ‬ )‫הךרים (להךרים‬

203
günlük döviz kuru ortalama fiyatı, pazar ortalama- şaaryetsig ‫•שער יציג‬
sı, ortalama rayiç, açılış fiyatı
günlük gazete yomoıı ‫יומון‬
günlük, gündelik (dişil) yomit ‫נ‬ ‫יומית‬
günlük, gündelik (eril) yomi T ‫יומי‬
günlük, hatıra defteri, cep takvimi, günce, ajanda yoman ‫יומן‬
güpegündüz, gün ışığında leoryom ‫לאור יום‬
güpegündüz, gündüz gözüyle leor ayom ‫לאור היום‬
gürcistan (ülke) gruzia, ‫גדודה« גאוךגןה‬
georgiya
gürcü (dişil), gürcüce gruzinit J ‫גרוזינית‬
gürcü (eril) gruziııi ‫ז‬ ‫?רודני‬
güreşçi mitabek ‫מתאבק‬
güreşme, boğuşma itgoşeşut ‫התגוששות‬
güreşmek, boğuşmak itgoşeş, ‫פ‬ ­ ‫התגושש (להת‬
leitgoşeş )‫גושש‬
güreşmek, boğuşmak itabek, leitabek ‫פ‬)‫התאבק (להתאבק‬
gürlemek, gümbürdemek raam, lirom ‫פ‬ )‫ם (לךעים‬3?‫ך‬
gürlemek, kükremek şaag, lişog ‫פ‬ )‫שאג (לשאג‬
gürleyen, gök gürültüsü gibi, gök gürültülü roem ‫רועם‬
gürültü yapma, patırtı etme araaşa ‫הךעשה‬
gürültü yapmak, gürültü etmek saan, lison ‫פ‬ )‫סאן (לסאין‬
gürültü yapmak, patırdı yapmak, şamata yapmak iriş, leariş ‫פ‬ )‫הךעיש (להרעיש‬
gürültü yapmak, patırdı yapmak, şamata yapmak raaş, liroş ‫פ‬ )‫רעש (לרעש‬
gürültü, patırtı, velvele şaon ‫שאון‬
gürültü, patırtı, velvele, kargaşa, hengame raaş ‫רעש‬
gürültü, velvele, şamata, alkışlama, alkış tutma teşuot ‫תשואות‬
gürültücü, yaygaracı, gürültülü mariş ‫מרעיש‬
gürültülü, patırdılı (sıfat) soen ‫ת‬ ‫סואן‬
gürültülü, patırdılı, dikkat çekici, aşırı süslü, şaşaalı tsaakani ‫ת‬ ‫צעקני‬
(sıfat)
gürültülü, patırtılı ome ‫הומה‬
gürülütülü (sıfat) kolani ‫ת‬ ‫קולני‬
güve (hayvan) aş ‫עש‬
güvenilir olmak, itimat edilmek neeman, ‫פ‬ )‫נאמן (להאמן‬
leiamen
güvenilir, itimad edilir, itimada şayan (sıfat) meeman ‫ת‬ ‫מהימן‬
güvenilmek, itimat edilmek, sırt dayanmak, yaslan- nismah, ‫פ‬ )‫נסמך (להסמך‬
mak leisameh
güvenli, sigortalı, güvence altında (sıfat) meuvtah ‫ת‬ ‫מאבטח‬.
güvenlik güçleri, güvenlik kuvvetleri kohot abitahon ‫פדזוית הבטחון‬
güvenlik konseyi moetset ‫מועצת הבטחון‬
abitahon
güvenlik sağlama, güvence altına alma, koruma, avtaha ‫אבטחה‬
muhafaza, himaye, söz verme, vaad etme
güvenlik sağlamak, güvence altına almak ivteah, B ‫ אבטח‬,‫אבטח‬
leavteah )‫(לאבטח‬
güvenlik subayı (kısaltılmışı kabat) katsin bitahon, ‫קצין בטחון‬
kabat )‫(קב»ט‬
güvenmek, emniyet etmek, emin olmak batah, livtoah B )‫בטח (לבטח‬
güvenmek, itimat etmek samah, lismoh B )‫סמן (לסמן על‬
(al)
güvensizlik, itimatsızlık hoser imun ‫חסר אמון‬
güvensizlik, şüphecilik, kuşkuculuk haşdanut ‫חשדנות‬
güvercin (hayvan) yona ‫יונה‬
güvercinlik, tünek, kümes şovah ‫שובן‬
güverte sipuıı ‫ספון‬
güzel (dişil)(sıfat) yafa ‫נ‬,‫ה‬ ‫ןפה‬
güzel (sıfat) (eril) yafe ‫ז‬,‫ת‬ ‫יפה‬
güzel değil, hoş değil, nahoş loyafe ‫לא ןפה‬
güzelleşmek ityapa, B )‫התיפה (להרדפות‬
leityapot
güzelleştirme yipuy ‫יפוי‬
güzelleştirmek yipa, leyafot B )‫יפה (ליפות‬
güzellik, güzel yofi ‫יפי‬
güzergah, hat, rota, izlenen yol tvay ‫תואי‬
güzergah, rota, yörünge, kulvar, pist maslul ‫מסלול‬
güzergah, yol, şerit, rota, tutulan yol, kulvar nativ ‫נתיב‬

t■• . . ......... ■‫•״׳‬..‫'י־‬ .

- ‫י־‬ ■‫׳‬ 205


H
H, sayısal değeri 20, (İbrani alfabesinde ll.ci harf) Zm/ ‫כ‬
H, sayısal değeri 8, (İbrani alfabesinde 8.ci harf) het ‫ח‬
H, sona gelen H harfi, yirmi (harf) hafsofit ‫ו‬
haber hadaşa ‫חדשה‬
haber bülteni maadurat ‫מהדורת החדשות‬
ahadaşot
haber, mesaj, tebligat, bildiri, duyuru odaa ‫הודעה‬
haberdar, farkında, vakıf, şuurlu, müdrik, bilinçli muda ‫ת‬ ‫מודע‬
(sıfat)
haberler hadaşot ‫ת‬1‫חךש‬
‫יי■ ■י‬

habis tümör, habis ur gidul mamir ‫גדול ממאיר‬


habis, kanserli mamir ‫ממאיר‬
hacı tsalyan ‫ן‬:‫?ל‬
hacim, boyut nefah ‫נפח‬
■‫;ץ‬
haciz, haczetme ikııl ‫עקול‬
haczedilmek, kontrolü el altına alınmak itakel, leitakel 5 )‫התעקל (להתעקל‬
•>V_.
haczedilmiş, eğribüğrü, girintili çıkıntılı (sıfat) meukal ‫ת‬ ‫?ימל‬ ■

haczetmek, kontrolü ele geçirmek, el altına almak ikel, leakel B )‫עקל (לעקל‬
‫■'ץ■־ י י‬
haç tslav ‫צלב‬
haçlı seferleri- ... - .......... - masey atslav - ‫מסעי הצלב‬ ‫■־‬

haçlılar tsalyanim ‫צלעים‬


hadım saris ‫סריס‬ .1
hadi, evet nu ‫נו‬
hadi, haydi ava !‫הבה‬ .•‫»י‬-■
hadise, olay, hikaye, serüven, macera paraca ‫פו^ה‬
hafıza kaybı, bellek yitimi, amnezi (hastalık) amnesiya, ‫ אמנזיה‬,‫אמנס;ה‬
amneziya
hafıza, bellek, hatıra, anı zikaroıı ‫’?יין‬
hafif (sıfat) kal ‫ת‬ ‫קל‬
hafif makineli tüfek tat maklea ‫מקלע‬-‫תת‬ ‫ל‬

hafif rüzgar, esinti, meltem, yel briza ‫?ויזה‬


hafifçe sallama (baş, göz kapağı), gözünü kırpıştır- anada ‫הנדה‬ ‫•י‬ r

ma, kafa sallama f.

hafifçe, kolayca, basitçe, basit, hafif katil ‫קליל‬


hafife alma, hoppalık, havailik kalilut ‫קלילות‬

206
hafife almak, önemsememek hifef, lehafef ‫פ‬ )‫חפף (לחפף‬
hafifletici sebepler nesibot ‫נסבות מקלות‬
makelot
hafta şavua ‫שבוע‬
hafta sonu sofşavııa ‫סופשבוע‬
haftalık (sıfat) şvui ‫ת‬ ‫שבועי‬
haftalık dergi şavuon ‫שבועון‬
hahambaşı rav raşi ‫רב ראשי‬
hahambaşılık rabanut ‫רבנות‬
hain, aldatan, ihanet eden boged ‫בוגד‬
haiti (ülke) haiti ‫האיטי‬
hak ediş, liyakat, kazanım zikuy ‫זכרי‬
hak eşitliği şivyon zhuyot ‫שריון זכויות‬
hak etmek, ermek, beraat etmek, kazanmak zaha, lizkot ‫פ‬ )‫זכה (לזכות‬
hak verme, hak, haklılık, tasdik, doğrulama, gerek- atsdaka ‫הצדקה‬
çe
hak vermek, doğrulamak, hakkını teslim etmek itsdik, leatsdik ‫פ‬ )‫הצדיק (להצדיק‬
hak, imtiyaz, aktif hesap zhut, zehut ‫זכרת‬
hakaret elbon ‫עלבון‬
hakaret etmek, küçük düşürmek, küfür etmek, niets, lenaets ‫פ‬ )‫נאץ (לנאץ‬
sövmek
hakaret etmek, küfretmek, sövmek, onurunu kır- gidef legadef ‫פ‬ )‫גדף (לגדף‬
mak, aşağılamak
hakaret, aşağılama, sövgü, küfür, lanetleme giduf ‫גדרף‬
hakaret, gücendirme, kırma, incitme, rencide etme aalava ‫העלבה‬
hakaret, sövme, küfür niuts ‫נארץ‬
hakarete uğramışş, küfredilmiş, sövülmüş, onuru gudaf ‫גדף‬
kırılmış, aşağılanmış
hakem, iki taraf arasında kesin karar verme yetkisi borer ‫בורר‬
olan tarafsız kimse
haki yeşil (renk) haki ‫חקי‬
hakikaten mi ? sahi mi ? gerçekten öyle mi ? aumnam ? 7 ‫האמנם‬
hakim, hüküm veren, son kararı veren mercii posek ‫פוסק‬
hakim, hükümran, baskın, dominant, muktedir, şolet ‫ת‬ ‫שולט‬
meseleye vakıf (sıfat)
hakim, yargıç, dini yargı üyesi dayan ‫ז‬:‫י‬
hakkımda, üstümde, üstüme, bana dair alay ’‫?ל‬
hakkımızda, üstümüzde, üstümüze, bize dair alenu ‫עלינו‬
hakkında, dair, nazaran legabey ‫לגבי‬

r‫"־‬..■; .......... .:.L,..; . .......... . : '


207
hakkında, üstünde, üstüne, ona dair (dişil) alea ‫נ‬
hakkında, üstünde, üstüne, ona dair (eril) alav T ‫?ליו‬
hakkında, üstünde, üstüne, sana dair (dişil) alayih ‫נ‬ ‫עלוך‬
hakkında, üstünde, üstüne, sana dair (eril) aleha ‫ז‬ ‫?ליך‬
hakkından gelme, güçlükleri yenme, üstesinden itgabrut ‫התגברות‬
gelme, kotarma, şiddetlenme, artma, büyüme,
kuvvetlenme
hakkından gelmek, güçlükleri yenmek, üstesinden itgaber, £) ‫התגבר(להתגבר‬
gelmek, kotarmak, şiddetlenmek, artmak, büyümek, leitgaber (al )‫ אל‬,‫על‬
kuvvetlenmek el)
hakkınızda, üstünüzde, üstünüze, size dair (dişil) alehen J ‫עליכן‬
hakkınızda, üstünüzde, üstünüze, size dair (eril) alehem ‫ז‬ ‫עליכם‬
hakkinda, dair, ilgili odot ‫אודות‬
haklar, elde edilmiş kazanımlar zjıuyot ‫זכיות‬
haklarında, üstlerinde, üstlerine, onlara dair (dişil) cüeen ‫נ‬ ‫עליהן‬
haklarında, üstlerinde, üstlerine, onlara dair (eril) aleem ‫ז‬ ‫עליהם‬
haklı tsodek ‫צודק‬
haklı olmak, dürüst ve adil olmak tsadak, litsdok ‫פ‬ )‫צ_דק (לצדק‬
haklılığını kanıtlamak, dürüstlüğünü ispat etmek, itstadek, ‫פ‬ )‫הצטדק (להצטדק‬
temize çıkmak leitstadek
haksızlık, adaletsizlik, günah, şer, yanlışlık, zarar, avel ‫עול‬
kötülük, kem, keder verici şey
hal, durum, keyfiyet, vaziyet, sebep, neden nesiba ‫נסבה‬
hal, durum, vaziyet, olay, vaka, hadise, tesadüf, r mikre ‫מקרה‬
hala, henüz, şimdiye kadar adayin ‫עדין‬
halat, ip, urgan, sicim yeter ‫יתר‬
halı şatiyah ‫שטיח‬
halife hatif ‫חליף‬
halk dansı, folklor rikud aam ‫רקוד העם‬
halk tipi ev mesken şikun ‫שכון‬
halka (zincir), eklem, mafsal (makina), takım, ekip, hülya ‫חליה‬
tim, manga, küçük grup, omur
halka şeklinde, dairesel tabaatı ‫טבעתי‬
halkla ilişkiler yahasey tsibur ‫זו!סי צבור‬
halledilmiş, çözülmüş, giderilmiş (sıfat) patur ‫ת‬ ‫פתור‬
halletmek, çözmek, gidermek patar, tiftor ‫פ‬ )‫פתר (לפהר את‬
(et)
hallolmak, halledilmek, çözülmek, giderilmek niftar, leipater ‫פ‬ )‫נפתר (להפתר‬
halter, ağırlık mişkolot ‫משקולות‬

208
'‫־‬.■_: :‫••׳־‬: •.‫־־״י‬.:;: ‫ג‬ i•!‫׳‬../.•‫;יי‬.‫׳‬:■ • !'.,‫ע‬.‫ ״׳‬- .i.-.!.‫■ ׳‬

halter, ağırlık mişkolet ‫משקלת‬


halüsinasyon, sanrı, hezeyan azaya ‫חדה‬
ham petrol neft golmi ‫נפט גלמי‬
ham, çiğ, 01gunlaşmamış(meyve), çömez, tecrübesiz, böser ‫בסר‬
çaylak (mecazi)
ham, işlenmemiş, kaba, rafine edilmemiş (maddenin gelem ‫לם‬3
doğal hali)
ham, işlenmemiş, kaba, rafine edilmemiş (maddenin golmi ‫גלמי‬
doğal hali)
hamak, asma yatak arsal ‫?רסל‬
hamal sabal ‫סבל‬
hamallık sabalut ‫סבלות‬
hamam böceği, karafatma (hayvan) tıkan ‫תיקן‬
hamam, banyo bet merkats ‫בית מךחץ‬
hamarat (dişil) şakdanit J ‫שקדנית‬
hamile bırakmak, döllemek iber, leaber D )‫?בר (לעבר‬
hamile bırakmak, gebe kalmak, hamile olmak ara, learot S )‫הרה (לחרות‬
hamile kalmak, döllenmek itaber, leitaber S )‫הס?בר (להת?בר‬
hamilelik, gebelik erayon !‫הריו‬
hamlık, vücut hamlığı, spor yapmayınca hamlaşan afitsut ‫?פיצות‬
vücut, helak, mecalsizlik, bitkinlik, yorgunluk
hammadde korner gelem ‫חמר גלם‬
hamster, fareye benzeyen hayvancık (hayvan) oger ‫אוגר‬
hamur batsek ‫בצק‬
hamur işi, pasta maafe ‫מאפה‬
hamur, bulamaç isa ‫?סה‬
hamursuz (kabarmamış ekmek) matsa ‫מצה‬
han, küçük otel, konaklanan yer, yolcu hanı pundak ‫פנרק‬
han, motel, pansiyon, yurt, konaklama yeri ahsanya ‫אכסניה‬
han, otel, motel, taverna han ‫חאן‬
hancı, otelci, motelci pundakayi ‫פנדקאי‬
hançer, kama pigyon ‫פגיון‬
hanedan, sülale, şecere, silsile, soy, ecdat şoşelet ‫שושלת‬
hangar (uçak, araba vb.) angar ‫הנגר‬
hangi ? (dişil) eyzo ? J ‫איזו‬
hangi ? (eril) eyze ? ‫ז‬ ‫איזה‬
hangileri ? eylu ? ‫אילו‬
hanımanne, yaşlı kadın, büyükanne (dişil) sava ‫נ‬ ‫סבה‬

209
hani ?, nerede ? aye ? ‫איה‬
hap, tablet gelula ‫{לולה‬
hapis, tutuklama, tevkif maasar ‫מאסר‬
hapishane, cezaevi, tutuk evi betsoar ‫בית סהר‬
hapishane, hapis kele ‫בלא‬
hapsedilmek . nihla, leikala S . )‫נכלא (להבלא‬
hapsedilmiş, tutuklu, mahpus, alıkonulmuş (sıfat) kavuş ‫ת‬ ‫חבוש‬
hapsetme, kafesleme kliya ‫כליאה‬
hapsetmek kala, lihlo s )‫כלא (לכלא‬
hapşırmak, aksırmak itateş, leitateş s ‫התעטש‬
)‫(להתעטש‬
harabe, virane hurva ‫חרבה‬
haram (ARAPÇADAN) (sleng) haram ‫חרם‬
harap edilmek, tahrip edilmek, yıkılmak, harabeye nehrav, s )‫נחרב (להחרב‬
dönmek leiharev
harap etmek, mahvetmek, yok etmek ihrit, leahrit s )‫הכרית (להכרית‬
harap etmek, tahrip etmek, yıkmak ehriv, leahriv 5 )‫החריב (להחריב‬
harap olma, yıkılma, yıkım, mahvolma, helak kilayon ‫בליון‬
hararet, ateş, alev, şevk, tutku, ihtiras, heyecan, laat ‫להט‬
heves, ateşlilik, istek
hararetli loet ‫הט‬1‫ל‬
hararetli, ateşli, tutkulu, ihtiraslı, heyecanlı bir belaat ‫בלהט‬
şekilde
harcama sarfiyat, çarçur-------------------------- -- - bizbuz.. ........ .... ‫בןבוז‬
harcamak, sarf etmek, israf etmek, çarçur etmek, bizbez, S )‫בזבז (לבזבז‬
heba etmek lebazbez
harcanmış, sarf edilmiş (sıfat) mebuzbaz ‫ת‬ ‫מבזבז‬
harcırah, yol parası dmey nesiya ‫רמי נסי^ה‬
harç, vergi harcı, kesinti blo ‫בלו‬
harçlık, cep harçlığı dmey kis ‫רמי כים‬
hardal, hardal bitkisi hardal ‫חךרל‬
hareket alanı, hareket serbestisi, geniş yer, hareket merhav peula ‫מרחב פעלה‬
edilebilecek yer
hareket etmek maş, lamuş ‫פ‬ )‫מש (למוש‬
hareket etmek na, lanua ■ ‫פ‬ )‫נע (לנוע‬
hareket etmek, gezgin olmak, göçer olmak nad, lanud ‫פ‬ )‫נד (לנוי‬
hareket etmek, yerinden oynamak za, lazua ‫פ‬ )?‫זע (לזו‬
hareket ettirmek, motoru çalıştırmak, yol vermek enia, leania ‫■פ‬ )‫הניע (להניע‬

210
hareket hastalığı, yol tutması, taşıt tutması, kara mahalat nesiya ‫מחלת נסיעה‬
yolculuğunda mide bulantısı (araba, tren)
hareket, devinim nia ‫ני^ה‬
hareket, eylem, faaliyet noa ‫נוע‬
hareket, kımıldama, devinim nia ‫ניע‬
hareket, kıpırtı, kımıldama, kımıldanış tzuza ‫תזוזה‬
hareketlenmek, ileri geri sallanmak, meyletmek itnoea, itnoaa, B ‫ התנועע‬,‫התנועע‬
leitnoea )‫(להזזנועע‬
hareketli, hayat dolu, dinamik, canlı, curcunalı, şokek ‫עווקק‬
tantanalı, cafcaflı, gürültülü, patırtılı
hareketlilik, aktivite, aktivizm, etkinlik paaltanut ‫פעלתנות‬
hareketsiz hale getirme, hapsetme, alıkoyma, rituk ‫רתוק‬
kapatma
harem armon ‫הךמון‬
harf içine konan nokta vurgu dageş ‫דגש‬
harf karakteri, harf büyüklüğü, font gofan ‫גופן‬
harf, işaret, karakter, hat, nota, not tav ‫תו‬
harf, işaret, sinyal, gösterge ot ‫אות‬
harika, fevkalade, mükemmel (sıfat) metsuyan ‫ת‬ ‫ז‬:‫מצ‬
harika, mükemmel, çok iyi, 0 biçim, müthiş (argo) ahla ‫אחלה‬
harika, olağanüstü, şahane, şaşılacak, harikulade, pili ‫ת‬ ‫פלאי‬
şaşılacak şey, hayret verici (sıfat)
harita mapa ‫מפה‬
harita yapmak, haritasını çıkarmak mipa, lemapot B )‫מפה (למפות‬
haritacı, kartograf mapay ‫מפאי‬
haritacılık, kartografi mipuy ‫מפוי‬
harman dayiş ‫דיש‬
harmanlamak, harman dövmek, bir konu üzerinde daş, ladıış B )‫דש (לדוש‬
konuşmaya devam etmek, müzakere etmek
harp hali, harp etme, savaşım durumu lokma ‫לחמה‬
harp malülü, malul gazi, savaş travması geçirmiş alum lırav ‫הלום קרב‬
kişi, savaş gazisi
hasar görmek, zarar görmek, incinmek laka, lilkot B )‫לקה (ללקות‬
hasar, kaza, kötü olay pega ‫פגע‬
hasarlı ııizok ‫ק‬1‫נז‬
hasat, mahsul toplama, ürün, semere asif ‫אסיף‬
hasım, düşman kam
hasret, özlem kmiyaa ‫כמיהה‬
hassas, duyarlı kesinlikte, dakik, zamanında gelen. daykani ‫דיקני‬

211
hasta hole ‫חוילה‬
hasta etmek, iğrendirmek ehli, leahli ‫פ‬ )‫החליא (להחליא‬
hasta ziyareti bikur kolim ‫בקדר חולים‬
hasta, tedavi altındaki hasta (İNGİLİZCEDEN) patsyent ‫פצינט‬
hastabakıcı (eril) ah T ‫אח‬
hastalanmak hala, lahlot S )‫חלה (לחלות‬
hastalık holi ‫חילי‬
hastalık mahala ‫מחלה‬
hastalık izni hofeş mahala ‫חיפש מחלה‬
hastalık, rahatsızlık, illet tahluim ‫תחלואים‬
hastalık, rahatsızlık, illet, ızdırap, acı, ağrı madve ‫מתה‬
hastane bet holim ‫בית חולים‬
hastaneye kaldırılmak itaşpez, ‫פ‬ ‫התאשפז‬
leitaşpez )‫(להתאשפז‬
hastaneye kaldırma, bakıma alma işpuz ‫אשפוז‬
hastaneye kaldırmak işpez, leaşpez ‫פ‬ )‫אשפז (לאשפז‬
hastaneye yatırdma, hastanede müşahede altına itaşpezut ‫התאשפזות‬
alınma
hastaneye yatmış, tedavi görmekte olan (sıfat) meuşpaz ‫ת‬ ‫קאשפז‬
haşarat, zararlı(lar) mezikiın ‫מזיקים‬
haşarı, numaracı, hilebaz taalulan ‫תעלולן‬
haşlamak, kaynar su dökmek halat, lahlot ‫פ‬ )‫חלט (לחליט‬
haşlanmak, kaynar su dökülmek nehlatf.leihalet ‫פ‬.. )‫נחלט(להחלט‬
haşlanmış yumurta, katı yumurta beytsa kaşa ‫ביצה קשה‬
haşlanmış, kaynamış, kaynar suyla haşlanmış (sıfat) şaluk ‫ת‬ ‫שלוק‬
haşlanmış, suda kaynatılmış (sıfat) halut ‫ת‬ ‫חלוט‬
haşmet, ihtişam, şan peer ‫פאר‬
hat, çizgi, hiza kav ‫קו‬
hata, bozukluk, karmakarışıklık, deformasyon, şibuş ‫שבוש‬
bozulma, yayın esnasında kesilme
hata, yanılgı, yanlış, yanlışlık taut ‫טעות‬
hata, yanlışlık, kusur mişge ‫משגה‬
hatalarını gidermek, düzeltmek, tashih etmek, imla igia, leagia ‫פ‬ )‫הגיה (להגיה‬
hatalarını düzeltmek, edite etmek
hatalı (sıfat) mute ‫ח‬ ‫מטעה‬
hatalı, kasıtsız yanlış yapan, kusurlu, istemeden şogeg ‫שוגג‬
hata eden
hatalı, yanlış (sıfat) şaguy ‫ת‬ ‫שגוי‬

212
hataya düşürmek, tökezletmek, yanlış yaptırmak itkil, leatkil S )‫התקיל (להתקיל‬
hatıra, anı zeker ‫זכר‬
hatırası aziz olsun, ruhu şadolsun, başharflerle zihrono ‫זכרונו לברכה‬
kısaltması livraha, (z”l) )‫(דל‬
hatırlama, anma, hatıra, hafıza zhira ‫זכירה‬
hatırlamak, anmak, anımsamak za/ıar, lizkor S )‫זכר (לזכר את‬
(et)
hatırlanan, unutulmayan, anılan zahur ‫זכור‬
hatırlanmak, anımsanmak, anılmak, bahsetmek ııizkar, s )-‫נזכר (להזכר כ‬
leizaher (be)
hatırlatma, not, pusula tizkoret ‫תזכדת‬
hatırlatmak, aklına getirmek, andırmak, çağrıştır- izkır, leazkir ‫פ‬ ‫הץכיר (להזכיר‬
mak, anmak (et) )‫את‬
hatırşinazlık, şirinlik, sevimlilik havivut ‫חביבות‬
hatirlama, akla gelme izahrut ‫הזכרות‬
hava avir ‫אויר‬
hava alanı sde teufa ‫?טרה תעופה‬
hava atma, trip, afra tafra (ARAPÇADAN) daavin ‫לאיין‬
hava atmak, kibirlenmek, caka satmak iştahtsen, ‫פ‬ ‫השתחצן‬
leiştahtsen )‫(להשתחצן‬
hava basıncı lakats avir ‫לחץ אייר‬
hava durumu mezeg avir ‫מזג אויר‬
hava durumu tahmini tahazit mezeg ‫תחזית מזג אויר‬
avir
hava filosu, hava kuvvetleri laak ‫להק‬
hava kirliliği zium avir ‫זהום אויר‬
hava kuvvetleri heyl avir ‫חיל אויר‬
hava limanı namal teufa ‫נמל תעופה‬
hava postası doar avir ‫דאר אויר‬
hava sahası merhav aviri ‫מךחב האוירי‬
hava sahası (ülkelerin hava sahası) şetah aviri ‫שטח אוירי‬
havacılık, uçma, uçuş teufa ‫תעופה‬
havada süzülme, uçuşma, esintiye kapılıp süzülme rihuf ‫וחוף‬
havada süzülme, uçuşma, esintiye kapılıp süzülme rehifa ‫רחיפה‬
havada süzülmek, uçmak, uçuşmak, uçuk olmak. rihef lerahef ‫פ‬ )‫רחף (לרחף‬
havadar avriri ‫אורירי‬
havadis, müjde bsora ‫בשורה‬
havai fişek zikuk, zıkukim ‫ זקוקים‬,‫זקוק‬

213
havai, hoppa, uçarı, gelgeç, sorumsuz, atılgan, pohez ‫ת‬ ■ ‫פוחז‬
kayıtsız, pervasız, düşüncesiz (sıfat)
havalandırma ivrur ‫אותר‬
havalandırmak ivrer, leavrer ‫פ‬ )‫אולר (לאורר‬
havalanma, hava alma itavrerui ‫התאולררת‬
havalanmak, hava almak itavrer, ‫פ‬ ‫וזהאורר‬
leitavrer )‫(להתאולר‬
havalanmak, yükselmek, kalkmak, kalkışa geçmek imri, leamri ‫פ‬ )‫המריא (להמריא‬
(uçak)
havale çıkarmak, borca karşılık ödeme göndermek salak, lislok ‫פ‬ )‫סלק (לקלק‬
havale, çek amhaa ‫המחאה‬
havan, dibek mahteş ‫מכתש‬
havan, dibek, havan topu (silah) margema ‫מלגמה‬
havası soğutulmuş, havalandırılmış (sıfat) ‫ת‬ memuzag ■ ‫ממזג‬
havaya yayılmak, dağılmak(koku yaprak esinti vs.), nidaf, leinadef ‫פ‬ )‫נדף (להנדף‬
buharlaşmak
havaya yaymak, dağıtmak(koku yaprak esinti vs.) nadaf, lindof ‫פ‬ )‫נדף (לנד־ף‬
havlama neviha ‫נביחה‬
havlamak navah, linboah ‫פ‬ )‫נבח (לנבח על‬
(al)
havlu magevet ‫מגבת‬
havra idarecisi gabay ‫גבאי‬
havuç gezer ‫גזל‬
havuz................................... ............ ......... .......... breha.. .... - ........... -......‫ברכה‬
havyar kavyar ‫קדאר‬
havyar, balık yumurtası, tarama ikra ‫איקרה‬
hay allah, eyvah, tüh, yazık, ah, of, öf, ya avoy ‫אבוי‬
hayal dünyası . olam aşlayot ‫עולם אקזליות‬
hayal kırıklığı, hüsran, ümidi boşa çıkma ahzava ‫אכזבה‬
hayal kırıklığına uğrama, hüsrana uğrama, umudu itahzevut ‫התאכזבוה‬
kırılma
hayal kırıklığına uğramak, hüsrana uğramak, itahzev, ‫פ‬ ‫התאכזב‬
umudu kırılmak leitahzev )‫(להתאכזב‬
hayal kırıklığına uğramış (sıfat) meuhzav ‫ת‬ ‫?אכזב‬
hayal kırıklığına uğratan, umut kırıcı, hüsrana meahzev ‫־‬ ‫מאקזב‬
uğratan
hayal kırıklığına uğratmak, hüsrana uğratmak ihziv, leahziv ‫■פ‬ )‫הכזיב (להכזיב‬
hayal kırıklığına uğratmak, hüsrana uğratmak, ihzev, leahzev ‫אכזב (לאכזב את) פ‬
ümitlerini boşa çıkarmak, umudunu kırmak (et)

214
hayal kurmak, halüsinasyon görmek aza, laazot S )‫הזה (להזות‬
haya! kurmak, yalan konuşmak kizev, lehazev S )‫כזב (לכזב‬
hayal ürünü, hayal mahsülü pri dimyon ‫פךי דמיון‬
hayal, hülya, düş, kuruntu, aldanma, imge, ilüzyon aşlaya ‫אשליה‬
hayalet, cin, iyi saate olsunlar, gulyabani, hortlak ruah refaim ‫רוח רפאים‬
hayali umutlar vermek işla, leaşlot S )‫השלה (להשלות‬
hayali, gerçek olmayan, faraziye, haya dimyoni ‫ת‬ ‫דמיוני‬
hayalinde canlandırılmış, düşlenmiş, düşsel, farazi, medumyan ‫ח‬ ‫מדפדן‬
uyduruk (sıfat)
hayallere dalma, uyanıkken rüya görme halom baakits ‫הלום בהקיץ‬
hayalperest, hayal peşinde koşan, garip fikirleri oze ‫הוזה‬
olan
hayalperest, hayalci, dalgın, aklı başka yerde olan holmani ‫ת‬ ‫חולמני‬
(sıfat)
hayat dolu, köpürücü (soda gazoz kola gibi gazlı toses ‫תוסס‬
köpüren)
hayat kaynağı ruah hayim ‫רוח חיים‬
hayat kaynağı, hayat pınarı mekor hayim ‫מקור חיים‬
hayat seviyesi, yaşam standardı ramat hayim ‫רמת חיים‬
hayat tarzı, folklor, adetler davranışlar dizisi avay ‫הוי‬
hayat, yaşam, ömür hayim ‫חיים‬
hayatı zehir etme, ağlatma, gözyaşı döktürme, merur ‫מרור‬
üzme, acı hale getirme
hayatı zehir etmek, ağlatmak, gözyaşı döktürmek, merer, lemarer 3 )‫מרר (למרר‬
gücendirmek, üzmek, acı hale getirmek
hayatım için, hayatım üzerine, vallahi behayay ‫י‬2‫בח‬
hayatını yaşamak, eğlenmek, dağıtmak itbader, S )‫התבדר (להתבדר‬
leitbader
hayati tehlike mazereti, hayati tehlikesi olana önce- pikuah nefeş ‫פקוח נפש‬
lik verme
hayati, varoluşsal, var olmayla ilgili, çok önemli, kiyumi ‫ת‬ ‫קיומי‬
kritik (sıfat)
hayati, yaşamsal, can alıcı, kritik, mühim, önemli, hiyuni ‫ת‬ ‫חיוני‬
elzem, zaruri, asli, gerekli olan şey (sıfat)
hayatiyet, önemlilik, gereklilik, zaruret hiyuniyut ‫חיוניות‬
hayatta kalan, kurtulan, sağ kalan, geride kalan, nitsol, nitsolim ‫ נצולים‬,‫נצול‬
ölümden dönen kimse
hayatta kalma dürtüsü, yaşama içgüdüsü yetser isardut ‫יצר השךדות‬
hayatta kalma, sağ kalma, yaşamı sürdürme, sağ isardut ‫השךדות‬
kalım

215
hayatta kalmak, yaşamı sürdürmek, sağ salim sarad, Usrod 5 )‫שרד (לשריד‬
kurtulmak
haydut, eşkıya bandit ‫בנדיט‬
hayır duası alma, kutsanma itbarhut ‫התברכות‬
hayır, olmaz 10 ‫לא‬
hayır, olmaz lav ‫לאי‬
hayran kalmak, şaşırmak, hayrete düşmek itpael, leitpael S )‫התפעל (להתפעל‬
hayran, ateşli taraftar, mürit, havari, takipçi maarits ‫מעריץ‬
hayranlık, hayret etme, hayret itpaalut ‫התפעלות‬
hayranlık, takdir, beğeni aaratsa ‫הערצה‬
hayret etmek iştomem, S ‫העזתימם‬
leiştomem )‫(להשתומם‬
hayret etmek, donakalmak, çok şaşırmak itpale, leitpale S )‫התפלא (להתפלא‬
hayret, şaşırma, şaşkınlık teiya ‫תהיה‬
hayret, şaşkınlık, şaşırma timaon ‫תמהון‬
hayrete düşmek nifam, leipaem S )‫נפעם (להפעם‬
hayrete düşmek, şaşkına dönmek, afallamak, merak taa, ütot S )‫תהה (לתהות‬
etmek
hayvan haya ‫חיה‬
hayvan barınağı, hayvanlar için inşa edilmiş mahal, bivar ‫ביבר‬
kunduzların çalı çırpıdan inşa ettiği baraj
hayvan çiftliği havai ahayut ‫חות החיות‬
hayvan koşmak(faytona) rakam, lirtom 5 )‫רתם (לרהם‬
hay van, sığır, da var, hayvanca davranan kaba beema ‫בהמה־‬
kimse
hayvanat bahçesi gan hayot ‫גן חיות‬
hayvanca, vahşice, vahşiyane hayati ‫ת‬ ‫חיתי‬
hayvanlık hayatiyut ‫חיתיות‬
haz alma, zevk alma itmogegut ‫התמוגגות‬
haz almak, zevk almak itmogeg, s ‫התמזיגג‬
leitmogeg )‫(להתמוגג‬
hazar denizi ayam akaspi ‫הים הכספי‬
hazım, sindirim ikul ‫עכול‬
hazır bulunma, muteber olma, kullamlırlık zminut ‫זמינות‬
hazır, amade, müsait, erişilir, meşgul olmayan, zamin ‫ת‬ ‫זמין‬
mevcut, piyasada bulunan (sıfat)
hazır, başla !, hazır 01! (emir) ikon ‫הכון‬
hazır, hazırlanmış, hazırlıklı (sıfat) nahon ‫ת‬ ‫נכון‬
hazır, razı (sıfat) muhaıı ‫ת‬ ‫מוכן‬

216
hazırlamak ehin, leahin .S .)‫הכין (לד״כין‬
hazırlanma, hazırlık itkonenut ‫התכזץנות‬
hazırlanmak itkonen, S )‫התכונן (להתכונן‬
leitkonen
hazırlanmak, hazırlık yapmak,, organize olmak neerah, leiareh s )‫נ?ךך (לה^לך‬
hazırlık sınıfı mehina ‫מכינה‬
hazırlık, hazırlama akana ‫הכנה‬
hazırlık, hazırlama, yetiştirme ahşara ‫הכשרה‬
hazırlık, seferberlik, tetikte olma, teyakkuz konenut ‫כוננות‬
hazırol, esas duruş, susma, suskunluk dom ‫דם‬
hazine, maliye, servet otsar ‫אוצר‬
haziran ayı, miladi takvimde 6. ayın adı (İNGİLİZ- yuni ‫יוני‬
CEDEN)
hazmedilmek, sindirilmek neektd, leiakel ‫פ‬ )‫נעכל (להעכל‬
hazmetmek, sindirmek ikel, leakel ‫פ‬ )-‫?יכל (לעכל ב‬
(be)
hazmolmak, sindirilmek itakelf leitakel ‫התעכל (להתעכל) פ‬
hazne, kap, muhafaza, yuva kli kibul ‫כלי קבול‬
hece avara ‫הברה‬
hecelemek, kodlamak, kodlayarak söylemek iyet, leayet (et) ‫פ‬ )‫אית (לאית את‬
hedef, maksat, amaç, niyet, gaye, nişan tahtası, matara ‫מטרה‬
nişangah
hedef, maksat, erek, gaye, niyet, karar, son sınır, tahtit ‫תכלית‬
asıl şey
hedefleme, nişan alma mihvatı !‫מכי‬
hediye doron ‫ררן‬1‫ד‬
hediye, armağan (dişil) matana ‫נ‬ ‫מתנה‬
hediye, armağan (eril) matan ‫ז‬ ‫מתן‬
hediye, armağan, Allah vergisi, doğuştan yetenek matat ‫מתת‬
hediye, armağan, öğleden sonra duası minha ‫מנחה‬
hele meal lakol ‫מעל לכל‬
hele, hepsinden fazla, herşeyden çok yoter mikol ‫יותר מכל‬
helezonik deniz kabuğu kunhiya ‫קרנכיה‬
helikopter etikopter ‫הליקופטר‬
helikopter masok ‫מכזוק‬
helva halva ‫חלוה‬
hemen miyad ‫מיד‬
hemen, derhal, idinden geldiği gibi, irticalen lealtar ‫לאלתר‬

217
hemofili, kanın pıhtılaşmaması (hastalık) emofiliya, ‫ דממת‬,‫המופיליה‬
damemet
hemşeri, hemşehri ben ir ‫בן ?ניר‬
hemşire ahot ‫אחות‬
hendek, kale hendeği kafir ‫חפיר‬
henüz değil, daha değil, evvelden, önce, henüz terem ‫טרם‬
hepsi kulo ‫פלו‬
hepsi akol ‫הפל‬
hepsinde, her behol ‫בכל‬
her defasında behol paam ‫בכל פעם‬
her duruma uyum sağlayan, adapte olma yetenekli staglan ‫סתגלן‬
kişi
her gün kol yom ‫כל יום‬
her halükarda, her durumda, her vaziyette, ne behol mikre ‫בכל מקרה‬
olursa olsun
her halükarda, her ne olursa olsun ma şelo yiye ‫מה קולא יהיה‬
her nasılsa, her halükarda, her nedense, bir türlü, ehşeu ‫איכשהו‬
bir şekilde
her nasılsa, zaten, her şekilde, her halükarda, ne de behol ofen ‫בכל אפן‬
olsa, mutlaka
her nedense, herhangi bir sebeple mişum ma ‫משום מה‬
her nerede, her nereye, bir yere eyfoşeu ‫איפה^הו‬
her nevi, her türden şeyler, her çeşitten kol miney ‫כל מיני דברים‬
dvarim
‫־‬hef“şey“e“kadif, Allâh şaday ‫שדי‬
her şeye muktedir, her şeye kadir kolyehol ‫יכיל‬-‫כל‬
her, hepsi, bütün kol ‫פל‬
herbiri, her bir, herkes, herhangi biri, her kim kolehad ‫בל אהד‬
herhangi kolşeem ‫כלשהם‬
herhangi bir zamanda ey paam ‫אי פהנם‬
herhangi bir, bazı eyzeşeu ‫איזשהו‬
herhangi birşey, bir şey - meum ‫מאום‬
herif, adam, arkadaş, ahbap, kafadar (argo) barnaş ‫בתש‬
herkes kulam ‫כלם‬
herşeye rağmen lamrot akol ‫למרות הכל‬
herşeye rağmen, buna rağmen, her halikarda beholzot ‫בכל זאת‬
hertz, frekans birimi erts ‫הרץ‬
hesaba katma, nazarı dikkate alma ithaşvut ‫התחשבות‬

218
hesaba katmak, dikkate almak, değer biçmek, ehşiv, leahşiv .3 )‫הדו *טיב (להחריב‬
takdir etmek
hesap makinesi mahşevon ‫מחשבון‬
hesap, fatura, matematik, aritmetik heşbon ‫ן‬1‫חשב‬
hesaplama hişuv ‫חשוב‬
hesaplamak hişev, lehaşev ‫פ‬ )‫חשב (לחשב את‬
(et)
hesaplamak, hesap etmek hişben, 5 )‫חעזבן (לחשבן‬
lehaşbeıı
hesaplanmış, hesap edilmiş, hesabını kitabını bilen, mehuşav ‫ת‬ ‫מחשב‬
dengeli fikirli, aklıselim, ihtiyatlı (sıfat)
hesaplaşma, hesap görme, alacak verecek halletme, ithaşbenut ‫ההחשבנות‬
intikam alma (mecazi)
hesaplaşmak, hesaba katmak, dikkate almak, kaale ithaşev, 3 ‫התחשב (להתחשב‬
almak leithaşev (al )"‫ ב‬,‫?גל‬
be)
hesaplaşmak, hesap görmek, alacak verecek hallet- ithaşben, 3 ‫התחשבן‬
mek, intikam almak (mecazi) leithaşben )‫(להתחשבן‬
hesaplaşmak, ödeşmek, telafi olmak, eşitlenmek itkazez, 3 )‫התקזז (להתקזז‬
leitkazez
heşvan, İbrani takviminin 2. ayı heşvan !‫חשו‬
heveslenmek ithaşek, 3 ‫התחשק‬
leithaşek )‫(להתחשק‬
heybe, çıkın amtahat, ‫ אמתחות‬,‫אקהחת‬
amtahot
heybetli, kocaman, kuvvetli, çok büyük, engin, sınır-■ atsum ‫ת‬ ‫^צום‬
sız (sıfat)
heyecan verici, duygulandırıcı (dişil) merageşet ‫נ‬ ‫מרגשת‬
heyecan verici, duygulandırıcı (eril) merageş ‫ז‬ ‫מרגש‬
heyecan, duygulanma, hislenme itragşut ‫ההרגשות‬
heyecan, his, duygu argaşa ‫הךגשה‬
heyecanlandırmak, duygulandırmak, hissettirmek rigeş, lerageş 3 )‫רגש (לרגש את‬
(et)
heyecanlanmak, duygulanmak, hislenmek itrageş, 3 ‫ההרגש (להתרגש‬
leitrageş (me) )-‫מ‬
heyecanlı (sıfat) nirgaş ‫ת‬ ‫נךגש‬
heyecanlı olmak nirgaş, leirageş 3 )‫נרגש (להדגש‬
heyecanlı olmak, galeyana gelmek, hırçın olmak ragaş, lirgoş 3 )‫רגש (לךגיש‬
(deniz nehir)
heyelan, toprak kayması mapolet adama ‫מפילה אדמה‬
heyet, komisyon, kurul, temsil eden komite vaad ‫ו?ד‬

219
heykel pesel ‫פסל‬
heykel yapma, oyma, yontma, heykeltraşlık, heykel pisul ‫פסול‬
sanatı
heykel yapmak, oymak, yontmak piself lefasel S )‫פסל (לפסל‬
heykelcik, küçük heykel pisloıı ‫פסלז־ן‬
heykeltraş pasal ________‫פסל‬
hezimet, mağlubiyet, bozgun tvusa ‫תבוסה‬
hezimete uğratma, bozguna uğratma, farklı yenme avasa ‫הבסה‬
hezimete uğratmak, farklı yenmek, bozguna uğrat- evis, leavis S )‫הביס (להביס‬
mak
hıçkıra hıçkıra ağlama, iç çekip ağlama ityaphııt ‫התיפחות‬
hıçkıra hıçkıra ağlama, yırtınma, dövünme, feryat yibuv ‫יבוב‬
etme
hıçkıra hıçkıra ağlamak, iç çekip ağlamak ityapeah, S ‫ התיפח‬,‫התיפח‬
ityapah, )‫(להתיפח‬
leityapeah
hıçkıra hıçkıra ağlamak, yırtınmak, dövünmek, yibev, leyabev s )‫יבב (ליבב‬
feryat etmek
hıçkırık tutması şaelcet ‫שהקת‬
hıçkırık, hıçkırma şitık ‫שהוק‬
hıçkırmak, hıçkırık tutmak şiek, leşaek s )‫שהק (לשהק‬
hımbıl, uyuşuk, mıymıntı, miskin, sünepe, ağır, gamlotü ‫ת‬ ‫גמלוני‬
yavaş, hantal, biçimsiz (sıfat)
hıncahınç, sıkışık, kalabalık, tıklım tıklım, tıkış
tsafuf ‫ת‬ ‫צפוף‬
tıkış, balık istifi gibi (sıfat) -- ------- --- -------
hırıltı, hırlama, homurdanma, burnundan soluma hirhur ‫חךחור‬
hırka afuda ‫אפדה‬
hırlamak, homurdanmak, tahrik etmek, çekişmek, hirher, ‫פ‬ )‫חרחר (לחרחר‬
kavga çıkarmak, karışıklığa yol açmak leharher
hırpalanmış, dövülmüş, yaralanmış, berelenmiş, havul ‫ת‬ ‫חבול‬
zarar görmüş (sıfat)
hırs, hırslılık, yüksek şeyler elde etme isteği şaaftanut ‫שאפתנות‬
hırs, tamah, çıkarcılık, doymazlık, menfaatçilik betsa ‫בצע‬
hırsız ganav ‫גנב‬
hırsızlık gneva ‫בה‬#
hırslı, açgözlü, tamahkar, şehvetli, azgın hamdani ‫ חמדני‬,‫חמדן‬
hırslı, çok istekli, tutkun, başarma ve yükselme şaaftan ‫ת‬ ‫שאפתן‬
isteği olan (sıfat)
hırvat (eril) kroati ‫ז‬ ‫קרואטי‬
hırvatça, hırvat (dişil) kroatit ‫נ‬ ‫קרואטית‬

I .

220
hırvatistan (ülke) .. kroatya ‫קרואטיה‬
hışırdatmak, şırıldamak rişreş, leraşreş S )‫ךשרש (לרשרש‬
hışırtı, fısıltı rehişa ‫רחישה‬
hışırtı, şırıltı rişrıış ‫רשרוש‬
hız limiti, sürat tahdidi, azami hız meirut muteret ‫מהירות מהרת‬
hız, sürat .. . :■ . .. - .. r - miur ...... , . ‫מהוי‬
hız, sürat, hızlılık, çabukluk, süratlilik meirut ‫מהירות‬
hızla kapatılmış, gürültüyle kapatılmış, çarpılmış taruk ‫טרוק‬
(kapı pencere)
hızlandıran, hızlandırıcı meits ‫מאיץ‬
hızlandırıcı, katalizör zaraz ‫זרז‬
hızlandırıcı, katalizör, çabuklaştırıcı mezarez ‫מזרז‬
hızlandırılmış muats ‫מואץ‬
hızlandırılmış, çabuklaştırılmış (sıfat) mezoraz ‫ת‬ ‫מזרז‬
hızlandırma, çabuklaştırma zeruz ‫זרוז‬
hızlandırma, çabuklaştırma, acele ettirme, ivme ahaşa ‫החשה‬
hızlandırmak, çabuklaştırmak, ivme kazandırmak, eits, leaits s )‫האיץ (להאיץ‬
dürtmek
hızlandırmak, dörtnala koşturmak, süratlendirmek idir, leadir s )‫הךהיר (להדהיר‬
hızlanmak, çabuk olmak, acele etmek izdarez, ‫פ‬ )‫הזדרז (להןדרז‬
leizdarez
hızlı, çabuk, acele maer ‫מהר‬
hızlı, çabuk, süratli (sıfat) mair ‫ת‬ ‫מהיר‬
hibe, teberru, bağış, sadaka, iane, zekat nedava ‫נדבה‬
hiç de değil, asla bihlal 10 ‫בכלל לא‬
hiç, hiçbir beşum ‫בשום‬
hiç, hiçbir, herhangi bir şum ‫שום‬
hiç, hiçbirşey klum ‫בלום‬
hiçbir şekilde, hiçbir surette, katiyen, sureti kati- klal uhlal ‫כללו?לל‬
yede
hiçbir şekilde, hiçbir surette, katiyetle, kesinlikle beşum panim ‫בשום פנים ואפן‬
hayır vaofen
hiçbir şey 10 klum ‫לא כלום‬
hiçbir şey şum davar ‫שום דבר‬
hiçbir zaman, hiçbir defa afpaam ‫אף פ^ם‬
hiçbiri, hiç kimse . afehad .‫אף אחי‬
hiddetlenme, tepesi atma, dalgalanma, kabarma geişa ‫געישה‬
(deniz) •

221
hiddetlenmek, parlamak, infiale kapılmak ızdaeın, S) )‫הזדעם (להזרים‬
leizdaem
hiddetlenmek, parlamak, infiale kapılmak zaam, lizom S )‫זעם (לזעם‬
hiddetlenmek, parlamak, infiale kapılmak, öfkelen- ııizam, leizaem 5 )‫נזעם (להזעם‬
dirilmek, sinirlendirilmek
hiddetlenmek, tepesi atmak, dalgalanmak, kabar- gaaş, ligoş ‫פ‬ )‫געש (לגעש‬
mak (deniz) ; .
hiddetlenmek, tepesinin tası atmak, köpürmek, itrateah, ‫פ‬ ‫ התרתח‬,‫התרתח‬
kızgın olmak itratdh, )‫(להתרתה‬
leitraîeah
hidrojen meyman ‫מימן‬
hijyen, temizlik, sağlık koruma igyena ‫היונינה‬
hikaye, masal, anlatı sipur ‫ספור‬
hilal saar ‫סהר‬
hile, aldatma, namussuzluk, sahtekarlık, düzenbaz- mirma ‫מךמה‬
lık, dalavere, fetbazlık
hile, hilekarlık, düzenbazlık, kazık, dolandırıcılık onaa ‫אונאה‬
hile, oyun, entrika, dalavere, dolap, düzen tahsis ‫טכסיס‬
hile, tertip, oyun, şike, dolap, entrika, elçabukluğu tahbula ‫תחבולה‬
hile, tertip, oyun, şike, dolap, entrika, elçabukluğu kunts ‫קונץ‬
(YİDÎŞTEN)
hilekarlık, hile, dolandırıcılık, aldatma, düzenbaz- ramaut ‫רמאות‬
lık, üçkağıtçılık, fetbazlık, madrabazlık
himaye, sponsorluk, barınak, sığınak hasut ‫חסות‬
hindi (hayvan) odu _ ___ ‫הדו‬
hindi(hayvan) tarnegol odu ‫תתגול הדו‬
hindiba şen ari ‫קזן ארי‬
hindiba, yaprakları acı küçük bir marul salata türü, oleş ‫עלש‬
frenk salatası, güneğik
hindistan (ülke) odu ‫הידו‬
hindistan cevizi (meyve) kokos ‫קוקוס‬
hint fakiri, fakir fakir ‫פקיר‬
hini mürekkebi - tuş ‫טוש‬
hint okyanusu aokyanos aodi ‫האוקינום ההד־י‬
hint yağı şemen kik ‫??ז קיק‬#
hintli, hindu (dişil), hintçe odit ■ ‫נ‬ ‫הדיה‬
hintli, hindu (eril) odi ‫ז‬ ■ ‫הרי‬
hipermetrop, uzağı görememe (göz bozukluğu) rahok reiya ‫רחוק ךאיה‬
hipnoz, trans hali, yarı uyku hali, yapay derin uyku ipnoza ‫היפנוזה‬
hipotenüs (dik üçgendeki)(geometri) yeter ‫יתר‬

222
his, algı, duyu, duygu, algılama, hissetme, duygu, thuşa ‫חחרשה‬
sezi, sezgi, hissiyat
his, duyu huş ‫חרש‬
hisar, kale hisarı, burç, minare, taret (tank tareti), tsriyah ‫צריח‬
rok hareketi (satrançta)
hisar, kale, burç mivtsar ‫מבצר‬
hisar, kale, sur, korunak ‫’י־‬ ntisgay '‫ג‬: ‫משגב י‬
hisli, hissi, şehvetli, şehvet uyandıran (sıfat) huşani ‫ת‬ ‫חושני‬
hisse senedi (çoğul) menayot ‫מניות‬
hisse, aksiyon menaya ‫ממה‬
hissedilen, hissedilir (sıfat) murgaş ‫ת‬ ‫מרגש‬
hissetme, duyumsama hişa ‫חישה‬
hissetmek irgiş, leargiş ‫פ‬ )‫הךגיש (להךגיש‬
hissetmek, acele etmek haş, lahuş (et ‫פ‬ ,‫חש (לחרש את‬
be) T (-3

hit, popüler şarkı lait ‫להיט‬


hitabet, söz söyleme sanatı, ezbere okuma, rolünü diklum ‫דקלום‬
okuma, ezber okuma
hiyerarşi, astı üste bağlayan alaka, rütbe kıdem ve iyerarhiya ‫היררכיה‬
derece düzeni, aşama sırası
hiyerarşik, rütbe kıdem ve derece düzenince iyeraılıi ‫היח־כי‬
hiyeroglif yazısı ktav hartumim ‫כתב חו־טמים‬
hizip, hizipleşme, gruplaşma, ayrışma, topluluk sia ‫סיעה‬
içinde bölünme, fraksyonlara bölünme
hizmet etmek, servis yapmak şeret, leşaret ‫פ‬ ,‫שרת (לשרה את‬
(et be) )-‫ב‬
hizmet etmek, servis yapmak, faydası dokunmak şimeş, leşameş ‫פ‬ ‫שמש (לשמש‬
(et le ke) )‫ ל‬,‫את‬
hizmet, servis şirut, şerut ‫שררת‬
hizmetçi (dişil) meşaretet ‫נ‬ ‫משרתת‬
hizmetçi, yardımcı (ev işlerinde) ozeret bayit ‫עוזרת בית‬
hizmetkar, mübaşir, hademe, şamaş mumu (hanu- şamaş ‫שמש‬
kiyada)
hizmetkar, uşak (eril) meşaret ‫ז‬ ‫משרת‬
hizmetli, uşak, hademe, kapıcı, odacı, server(bilgi- şarat ‫שרת‬
sayar)
hobi, amatörce meşgale tahbiv • ‫תחביב‬
hokka, mürekkep hokkası keset ‫קסת‬
hokkabaz laatutan ‫להטוטן‬

223
hokkabazlık yapmak, ilüzyon yapmak litet, lelaatet £> )‫לחטט (ללהטט‬
hokkabazlık, hile, el çabukluğu laatutim ‫להטוטים‬
holigan, serseri, kabadayı huligan ‫חוליגן‬
hollanda (ülke) oland ‫הולנד‬
hollandah (dişil), hollandaca, fiamenkçe olandi ‫נ‬ ‫הולנדית‬
hollandalı (eril) olandi T .-■‫הולנדי‬
homurdanmak, söylenmek, şikayet etmek ragan, lirgon ‫פ‬ )‫רגן (לדגן‬
honduras (ülke) onduras ‫הונדורס‬
hoparlör, ses yükseltici ramkol ‫רמקול‬
hoplamak, sıçramak, zıplamak, sekmek niter, lenater ‫פ‬ )‫נתר (לנתר‬
hoplamak, zıplamak, sıçramak kipets, lekapets ‫פ‬ )‫קפץ (לקפץ‬
hor görme, hakir görme, hürmetsizlik, zillet, küçük zilut ‫זילות‬
görme
hor görme, küçümseme, önemsememe, hiçe sayma, zilzul ‫זלזול‬
hafife alma, tenezzül etmeme
hor görmek, hakir görmek, küçük görmek baz, lavuz ‫פ‬ )‫בז (לבוז‬
hor görmek, hakir görmek, küçümsemek, aşağıla- biza, levazot ‫פ‬ )‫בזה (לבזות‬
mak, bozmak, bozum etmek
hor görmek, küçümsemek, önemsememek, hiçe zilzel, lezalzel ‫פ‬ )‫זלזל (לזלזל‬
saymak, hafife almak, tenezzül etmemek
horlama nehira ‫נחירה‬
horlamak, horuldamak nahar, linhor ‫פ‬ )‫נחר (לנתר‬
hormon hormon ‫הוךמון‬
horoz (hayvan) (eril) tarnegol ‫ן‬ ‫תרנגול‬
hortum zarnuk ‫זךנוק‬
hoşt, hostesin erkek olanı (eril) dayal ‫ז‬ ‫דיל‬
hostes (dişil) dayelet ‫נ‬ ‫דילת‬
hoş bir hava yaratma, keyif verme anama ‫הנ^מה‬
hoş bir hava yaratmak, hoş etmek, keyif vermek inim, leanim ‫פ‬ )‫הנעים (להנעים‬
hoş değil, nahoş, kaba lo naim ‫לא נעים‬
hoş geldin baruh aba ‫ברוך הבא‬
hoş görmek, anlayış göstermek honen, ‫פ‬ )‫חונן (לחונן‬
lehonen
hoş olmak, iyi olmak, keyifli olmak naam, linom ‫פ‬ )‫נעם (לנעם‬
hoş, biçimli, tatlı, harika (sıfat) nave ‫ת‬ ‫נוח‬
hoş, güzel, cazip, yakışıklı, zarif, uygun, yakışan nae ‫נאה‬
hoş, nazik, hatırşinas haviv ‫חביב‬
hoş, sevimli, cici (dişil) kamuda ‫נ‬ ‫קמורה‬

224
hoş, sevimli, cici (eril) . ....... hamud ‫ז‬ ‫חמור‬
hoş, şirin neima ‫נעימה‬
hoş, şirin, memnuniyet verici (sıfat) arev ‫ת‬ ‫?רב‬
hoş, şirin, mülayim (sıfat) naim ‫ת‬ ‫נעים‬
hoşgörü, tolerans, müsamaha sovlanut ‫סובלנות‬
hoşlanılan biri 01ma,sevimli olma, sempati kazan-- ithabevut , ‫התחבבות‬
ma, hoşlanılma, beğenilme, sevilme
hoşlanılan biri olmak, sevimli olmak, sempati ka- ithabev, s )‫התחבב (להתחבב‬
zanmak, hoşlanılmak, beğenilmek, sevilmek leithabev
hoşlanmak, hoşuna gitmek, beğenmek, sevmek hibev, lehabev s )‫חבב (לחבב‬
hoşluk, tatlılık, letafet neimut ‫נעימות‬
hoşnutsuzluk yaratma, tahrik, galeyan, ajitasyon, tsisa ‫תסיסה‬
kargaşa (mecaz)
hoşnutsuzluk, beğenmeme, tasvip etmeme morat ruah ‫מרת רוח‬
hoverkraft (denizde ve karada seyredebilen araç) merhafa ‫מז־חפה‬
hörgüç dabeşet ‫דבשת‬
hristiyan notsri ‫נו?רי‬
hristyanlaşmak itnatser, ‫פ‬ )‫התנצר (להתנצר‬
leitnatser
hristyanlaştırmak, hristyan etmek nitser, lenatser ‫פ‬ )‫נצר (לנצר‬
hristyanlık natsrut ‫נצרות‬
hububat, tahıl bar ‫בר‬
hudut, sınır, marj, saha, bölge, alan, branş, konu, thum ‫תחום‬
kapsam
hukuk, kanunlar, yasalar hukim ‫חקים‬
humma (hastalık) kadahat ‫קרחת‬
huni, sıvı aktarma aleti maşpeh ‫משפן‬
hurda, ıskarta, süprüntü, döküntü, külüstür gruta, grutaa ‫ גרוטאה‬,‫גרוטה‬
hurma (meyve), palmiye ağacının meyvesi tamar ‫תמר‬
husumet, düşmanlık antagonizm ‫אנטגוניזם‬
husumet, kin, kan davası, garez düşmanlık mastema ‫משטמה‬
huzursuzluk, tedirginlik, merak, endişe i şeket ‫אי שקט‬
huzurunda‫ ״‬onun yanında benohehut ‫בנוכחות‬
hücre, kabin, bölme, kompartıman ta ‫תא‬
hücresel, hücre ile ilgili (sıfat) tai ‫ח‬ ‫תאי‬
hücresel, hücreli, bölmeli, çok sayıda bölme ve göze-■ selular . ‫סלולר‬
neği olan (İNGİLİZCEDEN)
hücum etmek, saldırmak, hamle yapmak istaer, leistaer ‫פ‬ )‫הסתער (להסתער‬
hücum etmek, üstüne çullanmak, saldırmak at, laut ‫פ‬ )‫עט (לעוט‬

225
hücum, saldırı, saldırma, hamle, atak istaarut . ‫הסתערות‬
hücum, saldırı, taarruz, atak, akın, kriz atkafa ‫הת?ןפה‬
hücumbot, destroyer, muhrip, torpido muhribi maşhetet ‫מקזחתת‬
hükme varmak, kesmek, karar vermek, kanaate pasak, lifsok S )‫פסק (לפסק את‬
varmak, karar kılmak (et)
hükmetme, kumanda etme, kontrol, hakimiyet, şlita ‫שליטה‬
hükümranlık, egemenlik, otorite, saltanat
hükmetmek, hakim olmak işlit, leaşlit (et) B ‫השליט (להבליט‬
)‫את‬
hükmetmek, saltanat sürmek, yönetmek, idare maşa!, Umşol B )‫משל (למשל‬
etmek
hükmü verilmek, karar verilmek, şartlanmak, nehrats, B )‫נחרץ (להחרץ‬
çentik açılmak leiharets
hüküm sürmek, saltanat sürmek, krallık etmek matah, limloh B )‫מלך (למלך על‬
(al)
hüküm vermek, kaderini tayin etmek, karar ver- harais, lahrots B )‫חרץ (לחריץ‬
mek, çentik açmak
hüküm vermek, kesin sonuca gitmek, boyun eğdir- ihria, leahria B )‫הכריע (להכריע‬
mek, sindirmek
hüküm, ferman, emir, yazgı, alın yazısı gzera ‫גזרה‬
hüküm, karar, ferman gzar din ‫גזר רין‬
hüküm, karar, jüri kararı psak din ‫פסק דין‬
hüküm, kesin, kati karar ahraa ‫הכרעה‬
hükümdar, hükmeden, egemen, dominant, baskm şalit ‫ת‬ ‫שליט‬
(sıfat) ..________ __ __ -------- ----------
hükümet, kabine memşala ‫ממשלה‬
hükümlü, mahkûm, sanık, yargılanan (sıfat) nidon ‫ת‬ ‫נדון‬
hüner, zanaat, iş, çalışma melaha ‫מלאכה‬
hür doğan, özgür ben horin ‫עז חורין‬
hür, serbest, bağımsız, kendi hesabına çalışan (sıfat) atsmayi ‫ת‬ - ‫עצמאי‬
hürmetkar, saygılı mehabed ‫קכבד‬
hürriyet, serbestlik, özgürlük herut ‫חרות‬
hüsran, moral bozukluğu, engellenmiş olma hissi tiskul ‫תסכול‬
hüsrana uğramış, morali bozulmuş, ümitleri suya metuskal ‫ת‬ ‫מתסכל‬
düşmüş (sıfat)
hüzün, keder, üzüntü, sinir (vücuttaki) etsev ■ ‫עצב‬
hüzünlü olmak, dertli olmak, keyifsiz olmak daav, lidov B ■ )‫דאב (לךא'ב‬
hüzünlü olmak, kederlenmek, kasvet basmak, ağam, laagom B' )‫עגם (לעגם‬
gamlanmak

226
1

i, ‫״‬e, ‫״‬1, ‫״‬a yönlendirme takısı (TelAvivi, Ankarayı, et ‫את‬


Aşkalonu)
iade etmek, döndürmek, geri vermek, geri ödemek ehzir, leahzir .. ‫החזיר (להחזיר‬
(et) )‫את‬
iade, geri ödeme ehzer ‫החזר‬
iade, geri verme ahzara ‫החזרה‬
ibadet, dua tefila ‫חפלה‬
ibaret, ...den oluşmuş, meydana gelmiş murkav mi... "‫מךכב מ‬
ibibik kuşu (hayvan) (çift takkeli manasında İbrani‫ ״‬duhifat ‫דוכיפת‬
ce kuş ismi)
ibik (tavuk, horoz tepesindeki kırmızı parça) karbolet ‫כרבלת‬
ibne, gey, nonoş omo 1‫הרמ‬
İbrani (sıfat) ivri ‫ת‬ ‫?ברי‬
ibranice ivrit ‫ע?ךית‬
ibraniceleştirme, ibraniceye çevirme ivrui ‫עברות‬
ibraniceleştirmek ivretf leavret ‫פ‬ )‫עברת (לעברת‬
ibraz olunan, vesika, belge, sunu, arz edilmiş, sergi- mutsag ‫ת‬ ‫מצג‬
lenmiş (sıfat)
ibret almak, tecrübelerden ders çıkarmak efik lekahim, ‫פ‬ ‫הפיק לקחים‬
leafik lekahim )‫(להפיק לקחים‬
ibret, ders, alıntı, çıkarım lekah ‫לקח‬
ibreti alem için, başkalarına ders olsun diye, görüp lemaan yiru ‫למען ?ראו וייראו‬
korksunlar diye veyiraıt
icat, buluş, uydurma amtsaa ‫אמצאה‬
icat, buluş, uydurma amtsaa ‫המצאה‬
icra, icraat, fiiliyata geçirme, haciz, haciz etme otsaa lepoal ‫הרצאה לפעל‬
iç çamaşırı, çamaşır levanim ‫לבנים‬
iç çekme anaha ‫אנחה‬
iç çekmek, öflemek, içini çekmek neenah, ‫פ‬ )‫נאנח (להאנח‬
leianeah
iç deri endoderm ‫אנדודו־ם‬
İç işleri bakanı sarapnim ‫ר הפנים‬1‫ע‬
iç mimar, dekoratör meatsev pnim ‫מעצב פנים‬
iç savaş milhemet ‫מלחמת אזרחים‬
ezrahim
iç, dahil pnim ‫פנים‬

227
iç, dahili, içsel (sıfat) pnimi n ‫פנימי‬
iç, iç kısım, yakınında, çevresinde, dahilinde kerev ‫קרב‬
iç, orta, içinde, ortasında, zarfında toh ‫ןד‬1‫ת‬
içbükey içe göçük, çukurvari kaar ‫ק?ר‬
içbükey, obruk, konkav kaur ‫קןערר‬
içecek ştiya ...... ‫שרדה‬
içecekler maşkaot ‫מקזקאות‬
içerde, içinde bifnim ‫בפנים‬
içeren, dahil, geniş kapsamlı, etraflı kolel ‫כולל‬
içeri pnima ‫פנימה‬
içeri sızdırma, sokma, duhul ettirme, nüfuz ettirme ahdara ‫החדרה‬
içeri sızdırmak, sokmak, duhul ettirmek, nüfuz ehdir, leahdir S )‫החדיר (להחדיר‬
ettirmek
içeri sızıcı, içine işleyici, nüfuz edici, duhul edici hodrani ‫ת‬ ‫חודרני‬
(sıfat)
içeri sızmak, süzülmek, izinsiz girmek, nüfuz etmek, kadar, lahdor ‫פ‬ )‫חדר (לחדר‬
içine işlemek, duhul etmek
içerik, muhteviyat, içindeki, kapsamı, muhtevası, tohen ‫תכן‬
içindekiler (kitapta)
içerleme, hoşnutsuzluk, gücenme, infial itmarmerut ‫ךותמךכ!ררת‬
içerme, içine alma, özümsenme, dahil etme, araya avlaa ‫הבל?ה‬
ekleme, özümseme, özümleme
içermek, ihtiva etmek, içine almak, kapsamak ehil, leahil s )‫הכיל (להכיל‬
içgüdü, dürtü, insiyak dahafpnimi ‫דחף פנימי‬
içgüdü, insiyak, bilinçaltı yetser ‫יצר‬
içgüdüsel (İNGİLİZCEDEN) instinktivi ‫אינסטינקטיבי‬
içgüdüsel, bilinçaltı ile algılanan tat akarati ‫הכרתי‬-‫תת‬
içgüdüsel, insiyaki yitsri ‫?צרי‬
içi boş halul ‫חלול‬
içi samanla doldurulmuş hayvan puhlats ‫?ילץ‬3
içilmek nişta, leişatot ‫פ‬ )‫נשתה (להשתות‬
içilmiş (sigara), tüttürülmüş, duman altı, dumanlı, meuşenet ‫ק^שנת‬
füme (dişil)(sıfat)
içilmiş (sigara), tüttürülmüş, duman altı, dumanlı, meuşan .‫ז‬,‫ת‬ w?
füme (eril) (sıfat)
için bîşvil ‫כשביל‬
için avur ‫עבור‬
için, diye, ...nin uğruna lemaaıı
için, gayesiyle menat ‫ מנת‬: >

228
i

için, gayesiyle, ...mek için, ...mek üzere al menat ‫?למנת‬


için, ötürü, diye kedey ‫כדי‬
içinde, içerde, betoh ‫ך‬1‫בת‬
içinde, merkezinde, içerde, ortada bego (‫בג‬
içinden alınmak ayıklanmak, el yıkanmak nitalj leinatel ‫פ‬ )‫נטל (להנטל‬
içinden almak, seçip ayırmak(kurşunsuz benzin için . natalf liııtol, ‫פ‬... )‫ןל‬2‫;ל‬,‫של‬$(.‫!טל‬1
yapılan işlem gibi), ayıklamak, eİ yıkamak litol
içinden, ortasından mitoh ‫מתוך‬
içine alma, özümseme, dahil etme afnama ‫הפנמת‬
içine almak, özümsemek, dahil etmek ifnim, leafnim s )‫הפנים (להפנים‬
içine edilme, içine sıçılma, bombok olma (argo) itharbenut ‫חך?נות‬1‫הך‬
içine edilmek, içine sıçılmak, bombok olmak (argo) itharben, ‫פ‬ ‫הוזחךבן‬
leitharben )‫(להתחרבן‬
içine işlemiş, nüfuz etmiş, duhul etmiş, ile dolu hadur ‫חדור‬
içine kapanık, çevresiyle ilişki kurmayan (sıfat) mufnam ‫ת‬ ‫מפנם‬
içine yerleştirilen nesne, nakledilen doku (organ,sa- şetel ‫שסל‬
ç,fidan,aşı vs.), emplantasyon
içine yerleştirilmiş, inşa edilmiş, içinde, hazır, dahi- muvne ‫ת‬ ‫מבנה‬
linde (sıfat)
içişleri bakanlığı misrad apnim ‫משרד הפנים‬
içki içme, içme, yudumlama logem ‫לוגם‬
içki karıştırmak, kokteyl yapmak masah, limsoh ‫פ‬ )‫מסך (למסך‬
içki sunan, saki, barmaid (dişil) mozeget j ‫מוזגת‬
içki sunan, saki, barmen (eril) mozeg r ‫מחג‬
içki, içecek, meşrubat maşke ‫מ^?ןה‬
içkici, içkiye düşkün, ayyaş şatyaıı ‫שתין‬
içkili, içmiş, sarhoş (sıfat) şatuy ‫ת‬ ‫שתוי‬
içmek şato, liştot ‫פ‬ )‫שתה (לשתות‬
içten, samimi, tarafsız galuy lev ‫גלוי לב‬
içtenlik, açık yüreklilik, samimiyet levaviyut ‫לבביות‬
içtima (askerlik), alay, gösteri, geçit töreni, düzen, misdar ‫מסדר‬
tertip
içtima, toplantı, celse eda ‫?דה‬
idam, darağacı gardom ‫גךדום‬
idam, infaz otsaa leoreg ‫הוצאה להורג‬
idare etmek, yönetmek. iııig, leanig ‫פ‬ )‫הנהיג (להנהיג‬
idare heyeti moetset ‫מו?צת מנהלים‬
menaalim
idare, yönetim anaga ‫הנהגה‬

"‫־"־ '־׳‬.‫עד‬ _ _ ___ _ .


229
idareyi ele alma, kontrol altına alma, üstün gelme, iştaltut ‫השתלטות‬
hakimiyet kurma
idareyi ele almak, kontrol altına almak, üstün gel- iştalet, leiştalet s ‫השתלט (להשתלט‬
mek, hakimiyet kurmak (al) )‫על‬
idari smf, işveren, büroda çalışan, ofis elemanı, tsavaron lavan ‫צוארון לבן‬
serbest meslek sahipleri (beyaz yakalı)
idari sorumlu, genel başkan, başkan, yürütme ııagid ■ ‫נגיד‬
organı yetkilisi
idari, yönetim ile ilgili minali ‫מנהלי‬
iddia, gösteriş, caka yomra ‫ןמרה‬
iddia, sav taana ‫טענה‬
ideal, ülkü, hayal, hülya, hedef, vizyon hazon ‫חזון‬
ideoloji, düşünce tarzı, hayat görüşü (İNGİLİZCE- ideologya ‫אידאולרגיה‬
DEN)
idman ettirmek, antreman yaptırmak, alıştırma imen, leameıı B )‫אמן (לאמן את‬
yaptırmak (et)
idman yapmak itamelf leitamel B )‫התעמל (להתעמל‬
idman yapmak, antreman yapmak, alıştırma itamen, B )‫התאמן (להתאמן‬
yapmak, egzersiz yapmak, prova yapmak, talim leîtamen
yapmak
idman, talim, eğitim itamnııt ‫התאפןנות‬
idrar yollan darhey aşeten ‫דרכי השתן‬
idrar yolu, sidik yolu, üretra şofha ‫שפכה‬
ifade edilmek, telaffuz edilmek itbate, leitbate B )‫התבטא (להתבטא‬
ifade edilmiş (sıfat) menusah...... ‫ ת‬.... - -..... ‫מנפח‬.....-
ifade etme nisuah ‫נפוח‬
ifade etmek, anlatmak, tanımlamak, tarif etmek, tina, letanot B )‫הנה (לתנות‬
cinsel ilişki kurmak
ifade etmek, cümle kurmak niseah, nisah, B )‫ נסח (לנפח‬,‫נסח‬
lenaseah
ifade etmek, dile getirmek ibia, leabia B )‫הביע (להביע‬
İfade etmek, telaffuz etmek bite, levaie B )‫בטא (לבטא‬
ifade Özgürlüğü hofeş bituy ‫חפש בטוי‬
ifade, anlatım, deyiş, deyim, atasözü bituy ‫בטוי‬
ifade, söz, anlatım, ifade etme itbatut ‫התבטאות‬
ifade, söz, anlatım, ifade etme, yüz ifadesi areşet ‫ארשת‬
ifade, tabir, yüz ifadesi, mimik abaa ‫?ה‬3‫ס‬
ifade, yüz ifadesi maba ‫מבע‬
ifil fiil çatısı formu (dilbilgisi) binyan ifil ‫ב?ןז הפעיל‬

230
iflas etmek paşat regel, S.. ‫פשט רגל (לפשט‬
lifşot regel )‫דגל‬
iflas, iflas etme pşitat regel ‫פשיטת רגל‬
ifşa etme, farkına varma (ilk kez öğrenmiş olma), itvadut ‫ההודעות‬
kendini tanıtma, duyurulma
ifşa etmek, açığa çıkarmak, teşhir etmek hasaf, lahsof Ş )‫חשף (לדןשף‬
ifşa etmek, farkına varmak (ilk kez öğrenmiş 01- itvadea, itvada, S ‫ התרדע‬,‫ההודע‬
nıak), kendini tanıtmak, duyurulmak leiivadea )?‫(להתוד‬
ifşa olmak, açığa çıkmak, açıkta kalmak, deşifre nehsaf, ‫פ‬ )‫נדזשף (להחשף‬
olmak leihasef
ifşa, ifşa etme, açığa vurma, teşhir etme, ortaya hasifa ‫חשיפה‬
çıkarma
iftira diba ‫דבה‬
iftira atma tfîla ‫טפילה‬
iftira atmak, isnat etmek tafal, litpol (al) ‫פ‬ )‫טפל (לטפל על‬
iftira etme, kara çalma, hakaret aşmatsa ‫השמצה‬
iftira etmek, kara çalmak, çamur atmak eelil, leaalil ‫פ‬ )‫העליל (להעליל‬
iftira etmek, kötülemek, karalamak, kara çalmak, işmits, leaşmits ‫פ‬ )‫השמיץ (להשמיץ‬
leke sürmek, dillere düşürmek
iftira, hakaret diba ‫דיבה‬
iftira, karalama, çamur atma, fiil, iş, eylem, öykü alila ‫עלילה‬
iftiracı, müfteri, kara çalan maliz ‫מלעיז‬
iğne mahal ‫מחט‬
iğne yapmak, zerketmek, enjekte etmek izrik, leazrik ‫פ‬ )‫הזריק (להץריק‬
iğneleme, ısırma, sokma (diken veya böcek), iğnele- akitsa ‫עקיצה‬
yici söz, kinaye
iğneleyici, dikenli, batan cinsten, kinayeli (sıfat) oktsani ‫ת‬ ‫עוקצני‬
iğrenç (sıfat) magil ‫ת‬ ‫מגעיל‬
iğrenç kokutmak, iğrenç bir koku yaymak, leş gibi itshiıı, leatshin ‫פ‬ )‫הצחין (להצחין‬
kokmak
İğrenç, aşağılık, tİksintili (sıfat) maus ‫ת‬ ‫מארס‬
iğrenç, berbat yehsa ‫יחסה‬.
iğrenç, mide bulandırıcı, tiksindirici, yüz kızartıcı, metoav ‫ת‬ ‫מתעב‬
rezil, kepaze (sıfat)
iğrenç, nefret uyandıran, aşağdık ııitav ‫נתעב‬
iğrendirici, tiksindirici şaat ‫שאט‬
iğrenme, iğrenç, tiksinti, tiksinme goal
iğrenmek, nefret etmek, antipati duymak salad, lislod ‫פ‬ )‫סלד (לסלד‬
iğrenti, tiksinme, tiksinti, antipati, nefret slida ‫סלידה‬

■. ‫י־‬ 231
ihale. mıhraz ‫מכרז‬
ihanet etmek, aldatmak, hainlik etmek, güveni kötü-■ bagad, livgod S )-‫בגד (לבגד ב‬
ye kullanmak (be)
ihanet, aldatma (eşini), kalleşlik, ihanet etme, bgida ‫בגידה‬
hıyanet
ihanet, hainlik, hıyanet, kalleşlik, vefasızlık, şada- bogdanut ‫בוגדנות‬
katsizlik
ihanete uğramak, aldatdmak rıivgad, S )‫נבגד (להבגד‬
leibaged
ihbar etmek, ispiyonlamak, gammazlamak, muhbir- ilşin, lealşiıı ‫פ‬ )‫הלעזי־ן (להלשין‬
lik etmek
ihbar, ihbar etme, ispiyon, gammazlama alfana ‫הלשנה‬
ihlal etmek, bozmak, uymamak, riayet etmemek, efer, leafer s )‫הפר (להפר‬
çiğnemek (kural yasa düzen)
ihlal, riayetsizlik afara ‫הפרה‬
ihmal edilmek, pas geçilmek niznah, s )‫נזנח (להזנה‬
leizaneah
ihmal edilmiş, baştan savma, bakımsız, kılıksız, muznah ‫ת‬ ‫מזנח‬
hırpani (sıfat)
ihmal edilmiş, terkedilmiş (sıfat) zanuah ‫ת‬ ‫זנוח‬
ihmal etmek, pas geçmek, aldırmamak, ilgilenme- zanah, liznoah ‫פ‬ )‫זנח (לזבח‬
mek
ihmal etmek, pas geçmek, bakımsız bırakmak, izniahf ‫פ‬ )‫הזניח (להזניח‬
boşlamak leazniah
ihmal, ihmalcilik, dikkatsizlik zniha ‫זניחה‬
ihmalkar, dikkatsiz (sıfat) ‫־‬ ‫־־־־ ־‬ raşları 77 ........ ‫■ישלז‬
ihmalkarlık, dikkatsizlik, savsaklama, boşlama raşlanut ‫רכלנות‬
ihmalkarlık, ihmal, ihmal etme azndha ‫הזנחה‬
ihracat yetsu ‫?צוא‬
ihracatçı yetsuan ‫?צואן‬
ihraç edilmiş, ihraç malı meyutse ‫?י?א‬
ihraç etmek, ihracat yapmak, dışa mal satmak yitse, leyatse ‫פ‬ )‫יצא (ל!צא את‬
(et)
ihtarname, uyarı, ihtar, ikaz, uyarma atraa ‫התי?ח‬
ihtilaf, çekişme, tartışma, uyuşmazlık mahaloket ‫מחלקת‬
ihtilaf, karşıtlık, zıtlık kera ‫קרע‬
ihtilaflı, çekişmeli, tartışmalı, müphem, tartışılır şanuy ‫שנוי במחלקת‬
bemahloket
ihtilal, devrim maapeha ‫מו!פכה‬
ihtimal, olasılık, ümit, şans sikuy ‫ספוי‬
ihtiras, şehvet, arzu, tutku, iştah taava ‫תאוה‬

232
ihtisas, uzmanlık, ustalık, beceri, hüner itmahut ... ....... ‫התמחות‬
ihtişam, görkem, güzellik yifaa
ihtişam, parıltı, parlaklık, ışıltı, haşmet, nur, ziv ‫זיו‬
aydınlık
ihtiyaç sahibi olmak, yoksul olmak, bel bağlamak ııizkak, E) )‫נןקןק (להזקק‬
leizakek
ihtiyar, yaşlı zaken ‫׳‬ ‫י‬..... ‫זקן‬
ihtiyarlar yurdu bet avot ‫בית אבות‬
ihtiyarlatmak, yaşlandırmak zokan, lizkon S >‫<קז (למז‬
ihtiyarlatmak, yaşlı göstermek, yaşlandırmak izkiıt, leazkin 5 )‫הזקין (להזקין את‬
(et)
ihtiyarlık, yaşlılık zikna ‫זקנה‬
ihtiyatlı ve temkinli olmak, çekincesi olmak istayeg, E) )‫הסתיג (להסתיג‬
leistayeg
ihtiyatlı, tedbirli, dikkatli, oturmuş, sakin, dingin, şakul ‫ת‬ ‫שקול‬
ağırbaşlı (sıfat)
ikamet etmek, oturmak, mukim olmak itgorer, s ‫תתגורר (להתגורר‬
leitgorer (be) (-3
ikamet etmek, oturmak, yaşamak gar, lagur ‫פ‬ )‫גר (לגור‬
ikamet etmek, oturmak, yaşamak şakan, üşkon ‫פ‬ )-3 ‫שכן (לשפן‬
(be)
ikamet ettirmek, yerleştirmek işkili, leaşkin ‫פ‬ ‫השכין (להשפין‬
(et be) )-‫אתי ב‬
ikamet, oturma, ev diyur ‫דיור‬
ikametgah, mesken, ikamet edilen yer, oturulan yer makam ‫מקום מגורים‬
megurim
iki (dişil) 2 ştayim j ‫שתים‬
iki (eril) 2 şnayim r ‫שמם‬
iki açılı, çift açılı du zaviti ‫זויתי‬-‫דו‬
iki anlamlı, iki manası olan, çift anlamlı du maşmai ‫משמעי‬-‫דו‬
iki ayaklı du ragli ‫רגלי‬-‫דו‬
iki aylık, iki ayda bir, iki aylığına du hodşi ‫חרשי‬-‫דו‬
iki değerli du erki ‫^רכי‬-‫דו‬
iki gün yomayım ‫יומןם‬
iki hafta şvuayim ‫שבו^ם‬
iki katı, iki misli kiflayim ‫כפלןם‬
iki kere, iki defa, iki sefer, iki kez paamayim ‫פ^מןם י‬
iki lisan konuşabilen, iki dilli du laşoni ‫לשתי‬-‫דו‬
iki metalden oluşmuş, iki metal karışımı, bimetal du matahtı ‫דו מתכתי‬

‫י‬ ‫י‬ ■‫יי‬ - 233


iki misli, .duble, iki kat, çift misli pişnayim ........ ‫פי שמם‬
iki nokta üst üste (:) nekudotayim ‫נקוחיודם‬
iki yılda bir du şnaü ‫דו שנתי‬
iki yüzlü, riyakar du partsufi ‫פךצופי‬-‫דו‬
iki yüzlü, riyakar tsavua ?‫צבו‬
iki yüzlülük, riyakarlık, namusluluk taslama, iri- ithasdut ‫התחסדות‬
bünlere oynama, saf numarasına yatma
iki yüzlülük, riyakarlık, samimiyetsizlik, yapma- tsviut ‫צביעות‬
cıklık
iki, iki kere, iki defa, çift (tavladaki iki sayısı gibi) du ‫דו‬
ikibin 2000 alpayim ‫אלפים‬
ikilem, açmaz, çıkmaz, tereddüt, güç durum dilema ‫דילמה‬
ikilemek, çiftlemek, ikiye katlamak, çarpmak, iki ihpilj ledhpil S )‫הכפיל (להכפיל‬
misli yapmak
ikili ilişkiler, karşılıklı münasebetler, mukabele yahasey ‫יחסי גומלין‬
gomlin
ikili sistem, matematik ve bilgisayarda çift değiş- binari ‫בינארי‬
kenli
ikilik, mislilik kfilut ‫כפילות‬
ikinci (dişil) şniya ‫נ‬ ‫שמה‬
ikinci (eril), öteki şeni ‫ז‬ ‫שני‬
ikinci baskı için derlemek, yeniden neşretmek, yeni eedir, leaadir s )‫ההדיר (לההדיר‬
baskı yapmak, baskıya sokmak
ikinci el, kullanılmış (eşya, araba vs.) yad şniya ‫דיד עזמה‬
ikinci kez,“ ikinci_defâ, ikinci’kere, tekrar, tekerrür, şenii ‫שנית‬
yine, gene
ikinci pilot, kopilot, yedek pilot tayas mişne ‫טיס מעונה‬
ikinci tekil şahıs (dilbilgisi) gufşeni ‫גוף שני‬
ikincil, tali mişni ‫משני‬
ikiside, her ikisi (dişil) şteen ‫נ‬ ‫שתיהן‬
ikiside, her ikisi (eril) şneern ‫ז‬ ‫שניהם‬
ikiyüz 200 matayim □‫מאתן‬
ikiz binalar, ikiz kuleler binyaney ‫בניני התאומים‬
ateumim
ikiz, ikizler teom, teomim ‫תאו־מים‬, ‫תאום‬
ikizler burcu mazal teomim ‫מזל האומים‬
iklim aklim ‫אקלים‬
iklime alışma, yeni bir ortama alışma itaklemut ‫התאקלמרת‬
ikmal, hazırlık, hazırlama, ayırma, muhafaza itud ‫עתוד‬
ikna edici ; J -; .... -................ meşahnea ‫?שכנע‬
ikna etmek şihnea, şihna, ‫פ‬ ‫ שכנע‬,‫שכנע‬
leşahnea (et) )‫(לשכנע את‬
ikna olma iştahneut ‫השתכנעות‬
ikna olmak iştahnea, s ­ ‫השתכנע (להש‬
leiştahnea... ... > )‫תכנע‬
ikna olmak, idrak etmek, emin olmak, anlamak tıohah, s )‫נוכח (להוכח‬
leivahah
ikna olmuş, inanmış (sıfat) meşuhna ‫ת‬ ‫?שכנע‬
ikna, ikna etme şihnua ‫שכנוע‬
ikon, ikona ikoniıı ‫איקונין‬
iksir şikuy ‫שקוי‬
iktidar, egemenlik, hakimiyet, saltanat şilton ‫שלטון‬
ilaç trufa ‫תרופה‬
ilaçlama (haşarata ve zararlılara karşı) adbara ‫הךברה‬
ilaçlama yapmak(zararlılara karşı haşarat,fare vs.) idbir, leadbir ‫פ‬ )‫הדביר (להךביר‬
ilaçlamak, püskürtmek, serpmek rises, lerases ‫פ‬ )‫רסס (לרסס‬
ilaçlanmak, püskürtülmek, serpilmek itrases, ‫פ‬ )‫התרסס (לתתרסס‬
leitrases
ilahe, tanrıça ela ‫אלה‬
ilahi, mezmur, dini şarkı mizmor ‫מזמור‬
ilan edilmiş, beyan edilmiş, dünyaya duyurulmuş muhraz ‫ת‬ ‫מכרז‬
ilan etmek, beyan etmek, dünyaya duyurmak ihriz, leahriz ‫פ‬ )‫הכךיז (להכריז‬
ilan tahtası luah modaot ‫לוח מודעות‬
ilan, afiş, malumat, haber, bilgi, duyuru modaa ‫מוד^ה‬
ilan, deklarasyon, bildiri, beyanat, demeç, duyuru, ahraza ‫אכרזה‬
anons
ilan, neşir, teşhircilik, gösteriş pumbe ‫פמבי‬
ilanihaye, devamlı, her zaman litsmitut ‫לצמיתות‬
ilave, ek, eklenti, artış, arttırım, zam tosefet ‫תוספת‬
ilaveten, ek olarak, daha, fazla nosaf ‫נוסף‬
ile, beraber im ‫עם‬
ilerde, aşağıda, altta (yazıda) lealan ‫להלן‬
ilerde, ilerdeki, ötede, Ötedeki, daha uzak, ileri, ala ‫הלאה‬
T » T

ilerde .
ileri teknoloji, yüksek teknoloji (İNGİLİZCEDEN ay tek ‫הי טק‬
High Tech)
ileri zekalı, üstün zeka, çok yetenekli (sıfat) mehonan ‫ת‬ ‫?חונן‬
ileri, ilerde, ön, Önde : kadima ‫קדימה‬

235
ileri, teferruatlı, marifetli, hünerli (sıfat) metuhkam ‫ת‬ ‫מתחכם‬
ileride olmak, önce olmak, önünde olmak kadam, likdom s )-‫קדם (לקדם ל‬
(le)
ileriye gitmek, haddini aşmak irhik lehet, s ­ ‫הרחיק לכת (להר‬
learhik lehet )‫חיק לכת‬
ilerleme itkadmut ‫ההקזימרת‬
ilerleme, gelişme kidma ‫קךמה‬
ilerleme, önsöz, mukaddeme akdama ‫הקדמה‬
ilerlemek, yol almak, katetmek itkadem, ‫פ‬ )‫התקדם (להתקדם‬
leitkadem
ilerletme, düzeltme, iyileştirme, daha iyi hale şihlul ‫שכלול‬
getirme
ilerletme, ilerleme, ilerleyiş kidurn ‫קדום‬
ilerletmek kideııı, ‫פ‬ ,‫קדם (לקדם את‬
lekadem (et le) )"‫ל‬
ilerletmek, mükemmelleştirmek, güzelleştirmek ve şihlel, leşahlel ‫פ‬ )‫שכלל (לשכלל‬
düzeltmek
ileti, mesaj ■ meser ‫מסר‬
iletilmek, teslim edilmek, verilmek, devredilmek, nimsar, ‫פ‬ )~‫נמסר (להמסר ל‬
intikal etmek leimaser (le)
iletim, iletme, ileticilik olaha ‫הולכה‬
iletişim bakanı sar atikşoret ‫שר התקשךת‬
iletişim kurmak, iletişime geçmek tikşer, letakşer ‫פ‬ )‫תקשר (לתקשר‬
iletişim, haberleşme, kominikasyon, basın, medya tikşoret .... ............‫תקשרת‬
iletken, geçirgen molih ‫מוליך‬
iletkenlik, geçirgenlik moUhut ‫מוליכות‬
iletme, iletim, tevzi, teslim, pas, pas verme (futbol mesira ‫?וסירה‬
vb. sporlarda)
iletmek, teslim etmek, vermek, göndermek, pas masar, limsor ‫פ‬ )-‫מסר (למסר ל‬
vermek (spor) de)
ilgi, alaka, alakadar olma, alaka gösterme, ilgilen­ ityahasut ‫התיחסות‬
me, tavır, davranış, tutum
ilgi, alaka, mesele, konu, olay, husus iııyan
ilgi, ilgilenme itanyenut ‫התענינות‬
ilgi, ilişki, ilinti, alaka, münasebet, oran, nisbet yahas ‫חס‬2
ilgilendirmek, alakadar etmek inyen, leahyen ‫פ‬ ,‫ענין (ל^נין את‬
(et be)
)‫?־‬
ilgilenmek, alakadar olmak, davranmak ityahes, ‫יפ‬ ‫הודחס (להתיחס‬
leityahes (le )‫ל־ על‬
al)
V‫■•״‬:

ilgilenmek, alakadar olmak, ilgisini çekmek itanyen, ‫פ‬ ‫הת?נין (להרנין‬


leitanyen (be) )-‫ב‬
ilgili, alakadar, istekli (sıfat) meunyan ‫ת‬
ilginç tip, antika tip, çılgın, kafayı yemiş, sapıtmış, kuku ‫קוקו‬
sıyırmış
ilginç, enteresan, ilgilendiren meanyen ......... ‫מ?נין‬
ilgisini başka yöne çekme, dikkatini dağıtma, saptır- asaba ‫הסחה‬
ma, oyalama, aklını çelme
ilgisiz, kayıtsız, lakayıt, vurdumduymaz, umursa- adiş ‫ת‬ ‫אךיש‬
maz, gamsız (sıfat)
ilhak etmek, katmak . sipeah, sipah, ‫ ספח (לספח) פ‬,‫ספח‬
lesapeah
ilhak olmak, katılmak istapeah, ‫פ‬ ‫ הסתפח‬,‫הסתפח‬
istapah, )‫(להסתפח‬
leistapeah
ilhak, katma, ilave etmen sipuah ‫ספרח‬
ilham muza ‫מוזה‬
ilham almak, ilham gelmek kibel aşraa, ‫פ‬ ‫קבל השראה‬
lekabel aşraa )‫(לקבל השראה‬
ilham vermek, esinlemek natan aşraa, ‫פ‬ ‫נתן השראה (לתת‬
latet aşraa )‫השראה‬
ilham, esin, vahiy, induksiyon (elektrik) aşraa ‫השראה‬
ilik, kemik iliği moah atsamot ‫מ׳ח ?צמות‬
ilinti, bağıntı, korelasyon mataem ‫מתאם‬
ilişiğini kesmek, bağlantısını kesmek, alakasını itik, leatik ‫פ‬ )‫התיק (להתיק‬
koparmak
ilk doğan (eril) behor ‫ז‬ ‫בכור‬
ilk doğana vermek, tercih etmek biker, lebaker ‫פ‬ )‫בכר (לבכר‬
ilk doğmak, bohor olmak, erken olgunlaşmak (mey- ivkir, leavkir ‫פ‬ )‫הכביר (להבכיר‬
ve ya da bitki)
ilk izlenim, ilk bakış, ilk intiba, ilk bakışta olan, ilk al panav ‫?גל פניי‬
izlenime göre, görünüşe göre, görünüşe bakılırsa
ilk okul orta okul, temel öğrenim, temel eğitim bel sefer yesodi ‫בית ספר יסודי‬
ilk önce, evvela, her şeyden evvel, öncelikle kodetn kol ‫קדם כל‬
ilk önce, ilk başta, ilkin herşeyden önce, evvelemirde baroş ‫בראש ובראשונה‬
uvarişona
ilk yağmur yöre ‫יורה‬
ilk yardım ■ ezra rişoııa ‫?זרה ךאשונה‬
ilkbahar (mevsim) aviv ‫אביב‬
ilkel kenaan kavmi plişti ‫פלשתי‬

237
ilkel, iptidai, medenileşmemiş, uygarlıktan uzak primitivi ‫ח‬ ‫פרימיטיבי‬
(İNGİLİZCEDEN) (sıfat)
ilkyardım görevlisi, eğitilmiş sağlık görevlisi (İNGİ- paramedik ‫פרמדיק‬
LİZCEDEN)
illegal, yasadışı, gayrı meşru, usulsüz, kanunsuz bitti huki ‫בלתי דו קי‬
illet, maraz, dert, hastalık, rahatsızlık nega ‫נגע‬
ilmik (ipe'atılan ilmik), ilik (düğmenin geçtiği ilik) lulaa....... ‫לולאה‬
iltahap, enfeksyon, cerahat daleket ‫דלקת‬
iltifat etmek, kompliman yapmak ehmi, leahmi ‫פ‬ )‫החמיא (להחמיא‬
iltifat, kompliman mahmaa ‫מחמאה‬
iltifat, övgü, kompliman firgun ‫פךגון‬
iltihap, cerahat, irin, enfeksyon mugla ‫מגלה‬
ima edilmek nirmaz, ‫פ‬ )‫נרמז (להרמז‬
leiramez
ima etmek, laf dokundurmak, sezindirmek, çıtlat- rimez, leramez ‫פ‬ )‫ךמז (לרמז‬
mak, ipucu vermek
ima etmek, üstü kapalı söylemek ramaz, lirmoz ‫פ‬ )‫רמז על (לךמיז על‬
ima, ipucu, alamet, emare, gösterge, kinaye remez ‫רמז‬.
imaj, benzetme, görüntü,imge dimuy ‫דמוי‬
imaj, görünüm, görünüş, imge, verilen görüntü tadmit ‫תךמית‬
imal, atelye işi haroşet ‫חרישת‬
İmar, bayındırlık binuy ‫בנוי‬
imbik avik ‫אביק‬
imge, hayal, hayal.gücü, benzetme, imaj, görüntü,... dimuy ... -....... - ......... —‫דמוי‬
tasfir
imha edilmek, kökü kazınmak, tükenmek itkala, lettkalot ‫פ‬ ‫התבלה‬
)‫(להתכלות‬
imha edilmek, yok edilmek nihhad, ‫פ‬ )‫נכחד (להכחד‬
leikahed
imha edilmek, yok edilmek, helak olmak, harap ııişmad, ‫פ‬ )‫נשמד (להשמד‬
edilmek, tahrip edilmek, itlaf edilmek, telef olmak leişamed
imha etme, yok etme, itlaf aşmada ‫תשמרה‬
imha etmek, yok etmek, harap etmek, tahrip etmek, şimed, leşamed ‫פ‬ )‫שמד (לשמד‬
din değiştirmeye zorlamak
imha etmek, yok etmek, helak etmek, harap etmek, işmid, leaşmid ‫פ‬ )‫השמיד (להשמיד‬
tahrip etmek, itlaf etmek, telef etmek
imha etmek, yok etmek, neslini tüketmek ihhid, leakhid ‫פ‬ )‫הכחיד (להכחיד‬
imha etmek, yok etmek, ortadan kaldırmak, bitir- hisel, lehasel ‫■פ‬ )‫חסל (לחסל את‬
mek, tasfiye etmek, lağvetmek ’ (et)

238
imha olmak, tükenmek, yok olmak, bitmek, sona kala, lihlot S )‫בלה (לקלות‬
ermek, ortadan kalkmak
imkan, mümkünat, olanak, ihtimal efşarut ‫אפשרות‬
imkanlar, olanaklar, zenginlik, servet, varlık emtsaim ‫אמצעים‬
imla hatalarını düzeltme, tashih etme, provaları agaa ‫הגהה‬
düzeltme
imparator (eril) keysar T"
imparatoriçe (dişil) keysarit j ‫קיסרית‬
imparatorluk (İNGİLİZCEDEN) imperya ‫אימפריה‬
imtihan, sınav, yoklama bhina ‫בחינה‬
imtiyaz sahibi, özel haklan olan kimse, ayrıcalıklı, meyuhas ‫ת‬ ‫מיהם‬
imtiyazlı (sıfat)
imtiyaz, politik dokunulmazlık hasinut ‫חסינות‬
İmza, imzalama katima ‫חתימה‬
imzalamak, mühürlemek, bitirmek, tamamlamak hatam, lahtom s ,‫חתם (לחתם את‬
(et al) )‫על‬
imzalanmak, mühürlenmek, abone olmak nehtam, s )‫נחתם (להחתם‬
leihatem
imzalatma, mühürletme ahlama ‫החתמה‬
imzalatmak, mühürletmek ehlim, leahtim D ‫החתים (להחתים‬
(et) )‫את‬
imzalı, imzalanmış (sıfat) hatam n ‫חתום‬
in, mağara, oyuk gov ‫גב‬
inadına, mahsus, bilakis, bilhassa, kasten, bile bile, davka ‫דיקא‬
nispet olsun diye
inanç, iman, itikat, kanaat, itimat, emniyet, güven emuna, emun ‫ אמון‬,‫אמרנה‬
inançlı, inanan, inanır^ mümin (sıfat) maamin ‫מאמין‬
inanılır, güvenilir, emin, itimada şayan amin ‫אמין‬
inanılmaz 10 yeuman ‫לא יאמן‬
inanmak, güvenmek, itimat etmek eemin, leaamin s ‫האמיץ (להאמין‬
(le,be) )-‫ ב‬-‫ל‬
inat etmek, diretmek, dayatmak, ısrar etmek itakeş, leitakeş ‫פ‬ ‫התעקש‬
)‫(להתעקעז‬
inatçı (sıfat) akşan ‫ת‬ ‫עקשן‬
inatçı (sıfat) akşani n ‫עקשני‬
inatçı, dik başlı, sert, hoşgörüsüz (sıfat) ikeş ‫ת‬ ‫עקש‬
inatçı, dik kafalı, kalın kafalı (mecazi) kşe oref ‫קשה ערף‬
inatçı, sert, dik başlı, hoşgörüsüz, müsamahasız, nııkşe ‫ת‬ ‫נקשה‬
sert (madde olarak) (sıfat)

239
inatçılık itakşut ‫התעקשות‬
inatçılık akşanut ‫עקשנות‬
inatçılık, çetin cevizlik ikşut ‫עקעזות‬
ince dak ‫דק‬
ince bağırsak (iç organ) mei dak ‫מעי דק‬
ince, rafine edilmiş yağ!, halis katışıksız yağ , yitsar .■ ‫יצהר‬
ince, zarif, kırılgan (sıfat) meudan ‫ת‬ ‫מעיז‬
incecik dakik ‫דקיק‬
inceleme geçirmek, seçilmek, bariz 01mak(açık nivrar, leibarer S )‫נברר (להברר‬
seçik)
inceleme, açıklama, tetkik etme berur ‫ברור‬
incelemek, araştırmak, tetkik etmek, gözatmak, siker, lesaker S )‫סקר (לסקר‬
gözden geçirmek
incelik dakut ‫דקות‬
inci (değerli taş) pnina ‫פנינה‬
İncil abrit ahadaşa ‫הברית החדשה‬
incinebilir, kırılgan, savunmasız, alıngan (sıfat) pagia ‫ת‬ ‫פגיע‬
incinebilirlik, kırılganlık, savunmasızlık, alınganlık pegiut ‫פגיעות‬
incinmiş, yaralı, rencide, kırgın, gücenmiş, muzda- pagua ‫ה‬ ?‫פגו‬
rip, zarar görmüş (sıfat)
incir (meyve) teena ‫תאנה‬
incitme, isabet pgiya ‫?גי?ה‬
inç, 2.54 cmlik uzunluk ölçüsü birimi, 1/12 ayak inç ,‫אינץ‬
indikasyon, gösterge (İNGİLİZCEDEN) indikatsya ‫אינדיקציה‬
indirgeme merkezi (elektrik) tahanat mişne ‫תחנת משנה‬
indirim, tenzilat, iskonto anaha ‫הנחה‬
indirme, içine sokma şilşul ‫שלשול‬
indirme, indirim orada ‫הורדה‬
indirmek orid, leorid (et) ‫פ‬ ‫הוךיד (להוריד‬
)‫את‬
inek (dişil) (hayvan) para ‫נ‬ ‫פיה‬
inen, iniş yapan, israelden ayrılan vatandaş yored ‫יולד‬
İngiliz (eril) angli .‫ז‬ ‫אנגלי‬
İngilizce anglit ‫אנגלית‬
İngiltere (ülke), İngiliz (dişil) anglia ‫נ‬ ‫אנגליה‬
inik, alçak yarud ‫ירוד‬
inilti neaka
inilti, inleme gniha ‫?ניחה‬

240
iniş yerida ‫ירידה‬
iniş (havadan karaya), konma (havadan bir yere), nehita ‫נחיתה‬
çıkış (denizden karaya)
inkar etmek, yalanlamak, tekzip etmek kafar, likfor D )‫בפד (לכפר‬
inkar etmek, yalanlamak, tekzip etmek, yalan kiiıeş, lekaheş S )‫כחש (לכחש‬
söylemek
inkâr etmek, yalanlamak, yadsımak ; ihhiş, leakhiş )‫הכחיש (להכחיש‬
inkar, inkar etme, yalanlama, yadsıma ahlıaşa ‫הכחשה‬
inkar, ret, yoksunluk şlila ‫שלילה‬
inkarcılık, inkar etme, yalanlama, yadsıma itkahaşut ‫ההכחשות‬
inleme, sızlanma, inilti, iç çekiş, ah etme anaka ‫אנקה‬
inlemek, İnildemek ganah, lignoah S )‫גנח (לגנה‬
inlemek, inildemek, figan etmek neenak, D )‫נאנק (להאנק‬
leianek
inlemek, sızlanmak, acı ve ıstıraptan dolayı sesler naak, linok S )‫נאק (לנא־ק‬
çıkarmak
inme, felç şavats ‫?בץ‬
inme, felç, serebrovasküler (beyin damarlarında erua mohi ‫ארוע מחי‬
tıkanma yada yırtılma) (hastalık)
inme, felç, serebrovasküler(beyin damarlarında şavats mohi ‫שבץ מחי‬
tıkanma yada yırtılma) (hastalık)
inmek, alçalmak yaradj laredet S )-‫ק־ד (לרדת מ‬
(me)
insan gücü, iş gücü, personel koah adam ‫כח אדם‬
insan hakları zhuyot aadam ‫ןכיות האדם‬
insan kaynakları maşabey enoş ‫משאבי אנוש‬
insan, adam adam ‫אדם‬
insan, insanlık enoş ‫אנוש‬
insancıl, hümanist, iyiliksever umani ‫הומני‬
insancıllık, hümanizm, insani duruş tselem enoş ‫צלם אנוש‬
insani ilişkiler maarehet ‫מערכת יחסים‬
yahasim
insani, insancıl enoşi ‫א^שי‬
insani, insancıl, yardımsever, iyiliksever, hayırsever umanitari ‫הומניטרי‬
(İNGİLİZCEDEN)
insanlar, elalem anaşim ‫אנשים‬
insanlık dışı, gayrı insani, insanlık harici, insanlık- bitti enoşi ‫בלתי אנושי‬
tan binasip
insanlık, insaniyet, beşeriyet enoşut ‫אנושות‬
insanoğlu, insan, adam ben adam ‫בן אדם‬

241
insiyatif (İNGİLİZCEDEN) initsiyativa ‫איניצ^אטיבה‬
inşa edilmek nivna, leibanot S )‫נכנה (להבנות‬
inşa edilmiş, bayındır, mamur banuy, bnuya ‫ בנדה‬,‫בנוי‬
inşa etmek bana, tivnot S )‫בנה (לבנות‬
inşaat izni, imar izni işıır bniya ‫ור כניה‬#‫א‬
inşaat, yapı, inşa etme ... .. . . , bniya .. ... • . ...‫בניה‬
inşaatçı banay ‫בנאי‬
inşaatlarda kullanılan kesme veya yontma kare taş even gazit ‫אכן גזית‬
inşallah (ARAPÇADAN) inşatla ‫אינ^אלה‬
inşallah ki, keşke alevay şe‫״‬ -‫הלואי קו‬
inşallah, Allahın yardımıyla beezrat aşem ‫בעזרת השם‬
inşallah, keşke alevay, alvay ‫הלואי‬
intahar eden, intahar bombacısı, intahara eğilimli mitabed ‫מתאבד‬
kişi ‫־‬
intahar etmek (leabed atsmo ladaat) itabed, leitabed S )‫התאבד (להתאבד‬
intahar, intaharcılık iiabdut ‫התאבדות‬
internet internet ‫אינטןנט‬
intibak merkezi, adaptasyon merkezi, göçmen kay- merkaz klita ‫מרכז קליטה‬
naştırma ve uyum sağlama merkezi
intibak, kaynaşma, adaptasyon, entegrasyon, bütün- klita ‫קליטה‬
leşme, uyum, emme
intikam alınmak nikam, s )‫נקם (להנקם‬
leinakem
intikam alınmak, kan davası gütmek.................... itnakem, ...... 5 )‫התנקם (להתנקם‬
leitnakem
intikam almak, öç almak, hıncını almak nakam, linkom ‫פ‬ )‫נקם (לנקם‬
intikam, öç, hınç, kısas, misilleme (dişil) ııekama ‫נ‬ ‫?קמה‬
intikam, öç, hınç, kısas, misilleme (eril) nakam ‫נקם‬
intikamcı, kinci nakman ‫נקמן‬
intikamcı, kinci, kindar (sıfat) nakmani ‫ת‬ ‫נקמני‬
intikamcıhk, kincilik . nakmanııt ‫נקמנות‬
inzivaya çekilen, keşiş, dünya nimetinden elini sagfan ‫סגפן‬
çeken, kendini her türlü zevkten soyutlayan
inzivaya çekilme, el etek çekme itnazrut ‫התנזרות‬
inzivaya çekilmek, dünya nimetlerinden elini eteğini istagef, . ‫פ‬ )‫הסתגף (להסתגף‬
çekmek leistagef
inzivaya çekilmek, el etek çekmek, mahrumiyete itnazer, ‫ פ‬. )‫התנזר (להתנזר‬
katlanmak, manastıra kapanmak, uzak durmak leitnazer
(rahiplik papazlık gibi)
ip, sicim, kaytan, urgan, halat, palamar, çima hevel ‫חבל‬

242
ipek meşi .‫משי‬
ipek böceği (hayvan) tolaat meşi ‫תזילעת משי‬
iplik fabrikası, iplikhane matviya ‫מטויה‬
iplikçilik, eğirme, ip dürme tviya ‫טדה‬
ipnotize etme, ipnoz, ipnotizma ipnut ‫הפנוט‬
ipnotize etmekj büyülemek, çok etkilemek (mecazi ipııet, leapnet■ ^ & )‫הפנט (להפנט‬,
anlamda)
ipnotize olmuş, büyülenmiş, çok etkilenmiş (sıfat) meupnat ‫ה‬ ‫מהפנט‬
ipotek etme, rehin tutma mişkun ‫משכון‬
ipotek etmek, rehin tutmak mişken, 5 )‫משכן (למשכן‬
lemaşken
ipotek, rehin, tutu, borca karşılık gösterilen teminat şiebud ‫שעבוד‬
ipotekli (sıfat) memıtşkan ‫ת‬ ‫ממשכן‬
ipotekli, rehinli, taksiti bitmemiş (sıfat) muşkan ‫ת‬
iptal edilmek, işsiz olmak, boş oturmak, avare 01- itbatelf leitbatel s )‫הןגבטל (להתבטל‬
mak, işten kaytarmak, vakit öldürmek, oyalanmak
iptal edilmiş, feshedilmiş, geçersiz, hükümsüz, de- mevutal ‫ת‬ ‫מבטל‬
ğersiz, anlamsız, cüzi, dikkate değmez (sıfat)
iptal etmek, yürürlükten kaldırmak, lağvetmek, bitel, levatel s )‫בטל (לבטל‬
feshetmek, geçersizleştirmek, hükümsüz kılmak
iptal olmak, geçersiz sayılmak, diskalifiye olmak nifsal, leipasel ‫פ‬ )‫נפסל (להפסל‬
iptal, aylak, hükümsüz, battal, geçersiz batel ‫בטל‬
iptal, iptal etme, cayma, fesih, feshetme, lağvetme bitul ‫בטול‬
irade, itici güç, güçlü istek, gayret koah ratson ‫כח רצון‬
İran (ülke) İran ‫איראן‬
İran (ülke) paras ‫פרס‬
iranlı, acem (dişil) parsiya ‫פךם!ה‬
iranlı, acem (eril), acemce, farsça parsi ‫ז‬ ‫פרסי‬
iris (çiçek) iris ‫איריס‬
irkilme, ürküntü reta ‫רתע‬
İrlanda (ülke) irland ‫אירלנד‬
irlandaca, irlandalı (dişil) irit ‫נ‬ ‫אירית‬
irlandalı (eril) iri ‫ז‬ ‫אירי‬
irmik solet ‫סלת‬
is kaplamak, kurum kaplamak piyeah, piyah, ‫פ‬ )‫ פיח (לפיה‬,‫פיח‬
lepayeah
İs, kurum piyah ‫פיח‬
isabet almak, olmak, başına gelmek nikla, leikala ‫פ‬ ­ ‫נקלע (להקלע ל‬
(le el) )‫אל‬

243
isabet ettirmek kala, likloa (et B ,‫קלע (לקל? את‬
el le be) )‫ ב־‬,-‫ ל‬,‫אל‬
isabet, isabet etme klia ‫קליעה‬
isabetli, hedefe varan (dişil) (sıfat) kolaat W ‫קולעת‬
isabetli, hedefe varan (eril) (sıfat) kolea ‫ז‬,‫ת‬ ?‫קול‬
ishal etmek, amel yapmak, indirmek, içine, sokmak şilşel, leşalşel 5 . )‫קזלשל (לשלשל‬
ishal, amel, diyare (hastalık) şılşul ‫שלשול‬
isilik, terlemekten ciltte oluşan küçük pembe kabar‫ ־־‬priha (baor) )‫פדיחה (בעור‬
tılar (hastalık)
isim, ad, nam şeni ‫שם‬
isimleri, adları (dişil) şmatı T ‫שמן‬
isimleri, adları (eril) şmam T ‫שמם‬
isimleriniz, adlarınız (dişil) şimhen ‫נ‬ ‫שמכן‬
isimleriniz, adlarınız (eril) şimhem r ‫שמכם‬
iskambil kağıdı klaf ‫קלף‬
iskambil oyunu, remi, sporda yenişemeıne, berabere remi ‫רמי‬
kalma
iskambilde per, iskambilde çift (iki tane) zugim ‫זוגיים‬
iskan ve inşa bakanı (imar ve iskan bakanı) sar abinuy ‫עזר הבנוי והשפון‬
veaşikun
İskandinav skandinavi ‫סק;ךינבי‬
İskandinavya skandinavia ‫סקנדינביה‬
iskele, rıhtım mezah ‫מזח‬
iskelet, bina iskeleti şeled ‫שלד‬
iskemle, sandalye kise ‫כסא‬
İskoç (eril) skoti ‫ז‬ ‫סקוטי‬
iskoçya (ülke) skotland ‫סקוטלנד‬
İslamiyet, müslümanlık İslam ‫אסלאם‬
İslamlaşma, müslümanlığa geçme itaslemut ‫התאסלמות‬
islenmek, is kaplanmak, üstü kurumla dolmak itpayeah, B ‫ התיפה‬,‫הודפח‬
itpayah, )‫(להתיפח‬
leitpayeah
ismi, adı (dişil) şma ‫נ‬ ‫קזמה‬
ismi, adı (eril) şmo f ‫שמו‬
ismim, adım şmi ‫שמי‬
ismimiz, adımız, isimlerimiz, adlarımız şmenu ‫שמנו‬
ismin, adın (dişil) şmeh ‫נ‬ ‫קזמף‬
ismin, adın (eril) şimha, şemha T ‫שמך‬

244
ispanya (ülke) sfarad ‫ספ_רד‬
İspanyol (eril) sfaradi ‫ז‬ ‫ספרדי‬
İspanyolca sfaradit ‫ספרדית‬
ispat, kanıtlama ohaha ‫הוכחה‬
ispatlamak, ispat etmek, kanıtlamak ohiah, leohiah ‫פ‬ )‫הוכיח (להוכיח‬
ispatula, kazıma aleti - marit . ‫נ?ךית‬
ispatula, kazıma aleti (YÎDİŞTEN) şpahtel ‫קזפכטל‬
ispinoz kuşu (hayvan) paruş ‫פרוש‬
israel (ülke) israel ‫ישזראל‬
israel acil tıbbi ilk yardım hizmetleri organizasyo- magen david ‫מגן דוד אדים‬
nu, ambülans (kızılay ve kızılhaç gibi) adom
israel doğumlu (dişil) tsabarit J ‫צברית‬
israel doğumlu (eril) tsabar ‫ז‬ ‫צבר‬
israel milli marşı atikva ‫חתקוה‬
israel savunma kuvvetleri, kısaltması tsahal tsava ağana ‫צבא הגנה ליבראל‬
leisrael, tsahal )‫(צה״ל‬
israelde yeni göçmenlere verilen yardım paketi sal klita ‫סל קליטה‬
israelin sesi, israel radyo yayınları kol israel ‫קול ישראל‬
israelli (dişil) isreelit ‫נ‬ ‫ןשךאלית‬
israelli (eril) isreeli ‫ז‬ ‫ישראלי‬
istatistik, istatistik bilimi (İNGİLİZCEDEN) statistika ‫סטטיסטיקה‬
istek, arzu, emel, rağbet, iştiyak, niyet ratson ‫רצון‬
istek, dilek, arzu hafets ‫חפץ‬
istekli, hevesli, ateşli, şevkli, sabırsız (sıfat) laut ‫ה‬ ‫להוט‬
isteksizce, istemeye istemeye, istemeden bei ratson ‫באי רצון‬
isteksizlik, gönülsüzlük i ratson ‫אי רצון‬
istem dışı refleksif hareket yapmak, seğirmek, çır- pirkes, lefarkes ‫פ‬ )‫פו־בם (לפרכס‬
pmmak, kıvranmak(spazm), tiki olmak
istemek, arzu etmek ratsa, lirtsot ‫פ‬ )‫רצה (לרצות את‬
(et)
istenen, arzu edilen, istek uyandıran, aranan, gerek-■ ratsuy ‫ת‬ ‫רצוי‬
li (sıfat)
isteri krizi, isteri nöbeti, histeri isterya ‫היסטתה‬
istif, istifleme, stoklama, yığma agira ‫אגירה‬
istifa etmek, işten çıkmak itpater, ‫פ‬ ‫התפטר (להתפטר‬
leitpater (me)
)-‫מ‬
istifa, çekilme itpatrut ‫התפטרות‬
istiflemek, istif etmek, yığmak, stok etmek, rezerv- ağar, leegor ‫פ‬ )‫אגר (לאגר‬
lemek

245
istiflenmek, yığılmak, stok edilmek neegar, leiager ‫פ‬ )‫נאגר (להאגר‬
istihbarat servisi, haber alma biyun ‫ביון‬
istihdam, iş, iş verme, meşguliyet, uğraş, iştigal, taasuka ‫תעסוקה‬
meşgale
istihkak saptamak, istihkak ayırmak, tahsis etmek, iktsiv, leaktsiv ‫פ‬ )‫הקציב (להקציב‬
bütçelemek
istihkak, bütçeleme, vesikaya bağlama, tayına kitsuv ‫קצוב‬
bağlama
istihkam aııdasa kravü ‫הנדסה קרבית‬
istihkam eri, mayıncı asker hablaıı ‫חבלן‬
istihza, hiciv, ironi, ince alay ironiya ‫אירוניה‬
istila etmek, sınırı ihlal etmek, başkasının (arazisine palaş, lifloş ‫פ‬ )‫פלש (לפלש‬
/ hakkına) tecavüz etmek
istila, istila etme plişa ‫פלישה‬
istilacı, saldırgan, ihlalci poleş »?‫פול‬
istimlak etmek, kamulaştırmak, yasal yollarla el ifkia, leafkîa ‫פ‬ )‫הפקיע (להפקיע‬
koymak (parasını ödeyerek)
istimlak, kamulaştırma, el koyma afkaa ‫הפקעה‬
istirahat margoa ‫מךגוע‬
istirahat, dinlence menuha ‫מנוחה‬
istirahat, dinlenme, dinlence nofeş ‫נפש‬
istirahat, merhum, rahmetli, müteveffa, Ölmüş manoah ‫מנוח‬
istirham etmek, üstelemek, yalvarmak, çok rica iftsir, leaftsir ‫פ‬ ‫הפציר (להפציר‬
etmek, ricada bulunmak, ısrarla istemek (be) .... )-‫ב‬
istirham, ısrarla isteme, yalvarma, ricada bulunma, aftsara ‫הפצךה‬
rica, niyaz
istisna, kuraldışı, müstesna, olağanüstü yotse min aldat ‫יוצא מן הקלל‬
istişare etme, tiyo alma, akıl danışma, düzenleme, tikus ‫טכוס‬
ayarlama, düzen
istişare etmek, tiyo almak, akıl danışmak tikes, letakes ‫פ‬ )‫טכס (לטכס‬
istridye kabuğu tsdaf ‫צדף‬
istridye, midye, küçük deniz kabuklusu tsidpüj tsdafot ‫ צדפות‬,‫צךפה‬
İsveç (ülke) şvedya ‫ שבתה‬,‫שותה‬
isveçli (dişil), İsveççe şvedit ‫נ‬ ‫ ׳שבתה‬,‫שותת‬
isveçli (eril) şvedi ‫ז‬ ‫ קזבדי‬,‫’»ןת‬
İsviçre (ülke) şvayts ‫שריץ‬
İsviçre (ülke) şvitsarya ‫שויצתה‬
isyan, ayaklanma, başkaldırma itmardut ‫התמךדות‬
isyan, ayaklanma, başkaldırma mered ‫מרד‬

246
isyancı, isyankar, asi mored ‫מורד‬
iş anlaşmazlığı sihsuh avoda ‫סכסוך עבורה‬
iş arkadaşı, mudi, aza, üye, meslekdaş, mesai amit ‫^מית‬
arkadaşı
iş birliği şitufpeula ‫?זתוף פ^לה‬
iş birlikçi, düşmanla işbirliği yapan meşatefpeula, ‫משתף פ^לה‬
maştap )‫(משת״פ‬
iş bürosu, iş ve işçi bulma kurumu lişkat aavoda ‫ל ^פה העבוךה‬
iş teklifi atsaat avoda ‫הצעת ?בודה‬
iş tulumu sarbal ‫סרבל‬
iş verme bürosu şerut ataasuka ‫שרות התעסוקה‬
iş, eser avoda ‫?בודה‬
iş, vazife, hizmet, mevki, mesai misra ‫משרה‬
işaret etmek, parmakla göstermek, oy vermek itsbia, leatsbia D )‫העביע (להצביע‬
işaret levhası (trafik) tamrur ‫רור‬1‫תכ‬
işaret vermek, sinyal vermek otet, leotet S )‫אותת (לאותת‬
işaret, belirti, nişan, sinyal, gösterge siman ‫סימן‬
işareti olmak, belirtisi olmak, delalet olmak, göster- istamen, ‫פ‬ )‫הסתמן (להסתמן‬
gesi olmak leistamen
işaretle oy verme, seçme atsbaa ‫הצב^ה‬
işaretleme, belirtme, nişan, alamet, derece, marka, isiyim ‫ציון‬
işaret, not
işaretleme, işaret etme simun ‫סמון‬
işaretlemek, nişan koymak, işaret vermek, işaret simeıı, lesamen ‫פ‬ )‫סמן (לסמן‬
etmek
işaretlemek, not etmek, belirtmek tsiyen, letsayeıı ‫פ‬ )‫ציז (לצין‬
işaretli, işaretlenmiş (sıfat) mesuman ‫ת‬ ‫מסמז‬
işçi kurulu vaad ovdim ‫וער עובךים‬
işçi sınfı, emekçi sınıfı (mavi yakalı) tsavaron kahol ‫צוארון כחל‬
işçi teşkilatı, teşkilat, sendika istadrut ‫הסתדרות‬
işçi, çalışan poel ‫פועל‬
işçi, çalışan, müstahdem, eleman, personel oved ‫עובד‬
işe yaramaz, yararsız klumnik ‫כלומניק‬
işe yarar, etkili, tesirli, efektif efektivi ‫אפקטיבי‬
işeme, çiş yapma, su dökme, sık işeme hastalığı aştana ‫השתנה‬
işemek, çiş yapmak, idrar yapmak iştin, leaştin ‫פ‬ )‫השתין (להשתין‬
işgal edilmek, zaptedilmek, fethedilmek, ele geçiril- nikbaş, ‫פ‬ )‫נכבש (להכבש‬
mek, istila edilmek leikaveş
işgal edilmiş, zaptedilmiş (sıfat) kavuş ‫ת‬ ‫כבוש‬

247
işgal etme, zaptetme, fethetme, ele geçirme, istila, kvişa ‫כבישה‬
turşu kurma
işgal etmek, zaptetmek, fethetmek, ele geçirmek, kavaş, lihboş S )‫כבש (לכב״ש‬
istila etmek, turşu kurmak
işi durdurmasına neden olmak, iş yapmasını engel- ivtilj leavtil S )‫הבטיל (להבטיל‬
lemek
işi tam zamanında ve doğru yapmak, dakik olmak, diyek, ledayek ‫פ‬ )‫ריק (לךיק‬
titiz olmak
işime gelmez, hesabıma uymaz, olmaz lo ba beheşbon ‫לא בא לחשבון‬
işitme, duyma şmia ‫שמיעה‬
işkence etmek, eziyet etmek ina, leanot s )‫ענה (לענות‬
işkence görmek, eziyet çekmek itana, leitanot s )‫התענה (להתענות‬
işkence, eziyet inuy ‫ענוי‬
işlem, muamele, alışveriş, uyuşma, anlaşma, sözleş- İska ‫עסקה‬
me, mukavele
işlemek, işlem yapmak, düzenlemek, uyarlamak, ibed, leabed ‫פ‬ ,‫עבד (לעבד את‬
tanzim etmek (etle) )‫ל־‬
işletme, çalıştırma, faaliyete geçirme tiful ‫תפעול‬
işletmek, çalıştırmak, faaliyete geçirmek tifel, letafet ‫פ‬ )‫תפעל (לתפעל‬
işportacı, seyyar satıcı rohel ‫רוכל‬
işsiz muvtal ‫מבטל‬
işsizlik avtala ‫אבטלה‬
işsizlik avtala ‫הבטלה‬
iştah, afiyet teavon ‫תאבון‬
iştahsızlık anoreksya ‫אנורקקיה‬
işte ine ‫הנה‬
işte arey ‫הרי‬
işte ben, işte geldim, işte hazırım areyni ‫הריני‬
işten çıkarma, işten kovma, işten atma piturim, ‫ פטוךין‬,‫פטוךים‬
piturin
işten kovmak, işten atmak, işine son vermek, azlet- piter, lefater ‫פ‬ ,‫פטר (לפטר את‬
mek, bertaraf etmek (et me) )-‫מ‬
işten kovulmuş, işten atılmış (dişil) (sıfat) mefuteret ‫נ‬,‫ת‬ ‫מפטרת‬
işten kovulmuş, işten atılmış (eril)(sıfat) mefutar .M ‫מפטר‬
işveren maasik ‫מעסיק‬
işveren, çalıştıran, işletmeci maavid ‫מעביד‬
itaat etmek, uymak, riayet etmek, boyun eğmek tsiyet, letsayet ‫■פ‬ )-‫צית (לצית ל‬
de)
itaat, riayet, uyma, baş eğme tsiyut ‫ציות‬

248
itaatkar, riayet eden, kurallara uyan metsayet ‫?צית‬
itaatkar, yumuşak başlı, söz dinleyen, uysal, göre- tsaytan ‫ציחן‬
vini bilen
itaatkarlık, yumuşak başlılık, uysallık, görev bilirlik tsaytanut ‫ציתנות‬
itaatsizlik etmek, söz dinlememek, emirlere uyma- iınra, leamrot 3 )‫המרה (להמרות‬
inak, başkaldırmak, boyun eğmemek
itaatsizlik, başkaldırma, reddediş sarvanut ‫סךבנות‬
itaatsizlik, direniş, karşı koyma, meydan okuma, amraya ‫המרךה‬
hiçe sayma
itaatsizlik, riayet etmeme, uymama, baş eğmeme i tsiyut ‫אי ציוה‬
İtalya (ülke) İtalya ‫איטליה‬
İtalyan, italyalı (dişil) italkiya ‫ג‬ ‫איטלקית‬
İtalyan, italyalı (eril) italki T ‫איטלקי‬
İtalyanca iialkit ‫איטלקית‬
itfaiye arabası, itfaiye aracı kabayit ‫כבאית‬
itfaiyeci, söndürücü kobay ‫כבאי‬
itfaiyecilik kabaut ‫כבאות‬
ithalat yevu ‫יבוא‬
ithalatçı yevuan ‫יבואן‬
itham etmek, suçlamak, ithamda bulunmak, sorum- kitreg, lekatreg s )‫קטרג (לקטרג‬
lu tutmak
itham, suçlama, kovuşturma kitrug ‫קטרוג‬
itibar etme, paye verme, rağbet etme, saygı göster- okara ‫הוקרה‬
me
itibaren, ....den başlamak üzere ahel ‫החל‬
itibaren, şimdiden tezi yok, 0 andan beri, ...den vaelah ‫ואילך‬
sonra
itici güç, motivasyon anaa ‫הנ?ה‬
itilmek, kendini sokuşturmak, itişip kakışmak nidhaf, ‫פ‬ )‫נדחף (להדחף‬
leidahef
itilmiş, itik, sıkıştırılmış, sıkışık dahuk ‫רחוק‬
itina, ihtimam, titizlik, işi sıkı tutma akpada ‫הקפדה‬
itiraf edici, itirafkar (sıfat) mevade ‫ת‬ ‫מודה‬
itiraf etmek, günah çıkarmak, ikrar etmek itvada, ‫פ‬ ‫התודה (להתודות‬
leitvadot (le al) )‫ל‬2,-‫ל‬
itiraf, ikrar, günah çıkarma viduy ‫ודוי‬
itiraf, teşekkür etme,• şükretme odaa ■ ‫הודאה‬
itiraz etmek, temyiz etmek, bozmak, temelini irer, learer ‫פ‬ >‫?!ך?גר (לען?גר‬
çürütmek
itiraz, itiraz, etine, temyiz irur ‫?ךעור‬

249
itiraz, refüze etme, geri çevirme, ret meun ‫מאיז‬
itiş kakış dahaf ‫דחף‬
itme, itiş, itip kakma, sıkıştırma, presleme, sıkma, dhika ‫דחיקןה‬
basma
itme, itiş, itip kakma, teşvik dhifa ‫דחיפה‬
itme, tepme, zıt, kutupların iticilik gücü, tepkime edef ‫הדף‬
itmek, dürtmek, itip kakmak dahaf, lidhof 5 )‫דחף (לדחף‬
itpael fiil çatısı formu (dilbilgisi) binyan itpael ‫בנין התפ^ל‬
ivme, hareketlilik kazanma, hamle, hız kazanma tnufa ‫תנופה‬
ivme, süratlenme, hızlandırma, hızlanma teutsa ‫תאוצה‬
iyar, İbrani takviminin 8. ayı iyar ‫איר‬
iyi (sıfat) (dişil) tov, tova M ‫טובה‬
iyi (sıfat) (eril) tov ‫ז‬,‫ת‬ ‫טוב‬
iyi değil 10 tov ‫לא טוב‬
iyi huylu tümör, habis olmayan tümör, iyicil ur gidul şaftr ‫זפיר‬£ ‫גדול‬
iyi huylu, habis olmayan (tümör için), halim selim, şapir ‫פיר‬#
munis
iyi ki, neyse ki, şansımız varmış ki lanıarbe ‫למרבה המזל‬
amazal
iyi niyet, hüsnüniyet, içtenlik, açık kalpli, masuma- tom lev ‫תם לב‬
ne, hilesiz
iyi şans mazal tov ‫מזל טוב‬
iyi yolculuk(lar) nesiya tova ‫נסי^ה טובה‬
iyi, iyice ........ ............ ............. . eytev------------ ................ ‫היטב‬
iyice pişmek, iyice haşlanmak (argo) ııişlak, leişalek ‫פ‬ )‫לק‬#‫ביפזלק (לה‬
iyice, iyicene, enine boyuna lemeytav ‫למיטב‬
iyileşme, ilerleme, gelişme, düzelme, nekahat şipur ‫פור‬#
iyileşme, şifa bulma . avraa ‫הבראה‬
iyileşmek, düzelmek nirpa, leirape ‫נרפא (להרפא מ~) פ‬
(me)
iyileşmek, nekahatte olmak ehlim, leahlim ‫פ‬ )‫החלים (להחלים‬
iyileştirmek, iyileşmek, sıhhatlenmek ivri, leavri ‫פ‬ )‫הבריא (להבריא‬
iyilik severlik, cömertlik, yardım severlik, eli açık- nedivut, ‫ נךיבות לב‬,‫נךיבות‬
lık, zengin gönüllülük nedivut lev
iyilik yapmak, iyileştirmek, düzeltmek, iyi davran- eytiv, leitiv- ‫פ‬ )‫היטיב (להיטיב‬
mak
iyilik, hayır, yarar tova ‫טובה‬
iyilik, hayırseverlik, hayır işi, lütuf, ihsan, şefaat, hesed ‫חסד‬
fazilet, erdem, yardımseverlik

250
iyilik, ihsan, hayır gmilut hesed, ,‫גמילות חסד‬
hasadım ‫חסדים‬
iyimser (İNGİLİZCEDEN) (sıfat) optimi ' ‫ח‬ ‫אופטימי‬
iyon (element kimyada) yon ‫יון‬
iyonize etme, iyonizasyon yinun ‫ינון‬
iyonize, iyonize edilmiş (sıfat) meyunan ‫ת‬ .............!?‫מי‬
iyonlaştırmak, iyonize etmek yinen, leyanen B )‫ינן‬-‫ינן (ל‬
iyot yod ■ ‫יוד‬
iz bırakmak(yara) tsilek, letsalek B )‫צלק (לצלק‬
iz kalmak, yara izi kalmak itstalek, B )‫הצטלק (להצטלק‬
leitstalek
iz, ayak izi akev, ikva ‫ ?קבה‬,‫?קב‬
iz, dümen suyu, geminin veya kuyrukluyıldızın şovel ‫שבל‬
ardında bıraktığı iz, kuyruk, peşi sıra gelen
izafiyet teorisi torat ayahasut ‫תורת הקזסות‬
izah açıklama, yorum, tefsir, mana beur ‫באור‬
izahat vermek, açıklama yapmak (lesaber et aozen siher, lesaber B )‫סבר (לסבר‬
= aklında olsun manasında)
izci, yavrukurt tsofe ‫צופה‬
izdiham, itiş kakış, baskı, sıkışıklık, kalabalık, dohak ‫רחק‬
güruh
izdiham, sıkışıklık, tıkışıklık, sıklık, yoğunluk, tsefifut ‫צפיפות‬
kesafet
izin vermek, serbest bırakmak, müsaade etmek, itir, leatir B )‫התיר (להתיר‬
çözmek, mümkün kılmak
izin vermek, tasdik etmek, onaylamak, teyit etmek işer, leaşer (et) B )‫אשר (לאשר את‬
izin, ruhsat, cevaz, icazet, tensip, uygun görme arşaa ‫הךשאה‬
izin, tasdik, tasdikname, onay, onaylama, teyit, işur ‫אשור‬
doğrulama
İzlanda (ülke) island ‫איסלנד‬
izleme, takip, ardından gitme ikuv ‫?קוב‬
izlemek, takip etmek, topuğunu tutmak, peşinden akav, laakov B )‫?ק□ (ל?קב‬
gelmek
izlenen, takip edilen, mecazi olarak sabit fikirli olan raduf ‫ת‬ ‫רדוף‬
(sıfat)
izlenim, İntiba itraşmut ‫התרשמות‬
izlenim, intiba, tesir, etki . roşem ‫רשם‬
izlenmek, takip edilmek neekav, leiakev B )‫נ?קב (לה?קב‬
izmarit, sigara izmariti bdal
T ‫בדל י‬
izolatör, yalıtkan mevoded ‫מבודד‬

251
izole etmek, tecrit etmek, yalıtmak, yalnız bırakmak boded, levoded ‫פ‬ )‫בודד (לבודד את‬
(et)
izole, izole edilmiş, yalıtılmış, tenha, kuytu, herkes- mevudad ‫ת‬ ‫מבדר‬
ten uzak (sıfat)

■i &

252
I
ılgın (ağaç) eşel ‫ול‬£‫א‬
ılık (sıfat) poşer ‫ת‬ ‫פושר‬
ılımlı, mutedil, dengeli, ölçülü, (sıfat) matım ‫ת‬ ‫מתון‬
ılımlı, mutedil, ılıman (sıfat) memutan ‫ת‬ ‫??מתן‬
ılımlılaşmak, dengeli ve ölçülü olmak itmaten, 5 )‫התמתן (להתמתן‬
leitmaten
ılımlılaştırmak, modore etmek, yatıştırmak, yumu- miteıı, lematen ‫פ‬ )‫מתן (למתן‬
şatmak, sükuneti sağlamak
ılımlılık, yavaşlatma mittin ‫מתון‬
ırak (ülke) İrak ‫עיראקי‬
ırak arapçası, arapçanın ırak lehçesi ve şivesi aravit irakit ‫ערבית עירקית‬
ıraklı (eril) iraki ‫ז‬ ‫עיראקי‬
ırgat, maraba, ağanın toprağında karın tokluğuna aris ‫אריס‬
çalışan
ırk ayrımcılığı, ırk ayrımı (güney afrikadaki siyah aparteyid ‫אפרטזדד‬
beyaz ayrımı) (İNGİLİZCEDEN)
ırkçı gİZfOl

ırkçılık gizanut ‫גזענות‬


irsi, kalıtımsal, kalıtımla geçen (sıfat) toraşti ‫ת‬ ‫תורשתי‬
ısınma ithamemııt ‫התחממות‬
ısınmak, sıcaklaşmak (şoreş kuraldışı istisna olarak ithamem, s )‫התחמם (להתחמם‬
HUM) leithamem
ısırgan otu sirpad ‫סן־פד‬
ısırık neges ‫נגס‬
ısırık, dişleme miıışah ‫מנשך‬
ısırık, dişleme, lokma, parça bis ‫ביס‬
ısırık, ısırma, dişleme neşiha ‫נשיכה‬
ısırılmak ııişah, leinaşeh ‫פ‬ )‫נשך (להנשך‬
ısırılmış (sıfat) naşuh ‫ת‬ ‫נ*טוך‬
ısırma, ısırık, lokma, diş izi negisa ‫נגיסה‬
ısırmak naşah, linşoh s )‫נשך (לנש־ך‬
ısıtıcı mehametn ‫מחמם‬
ısıtılmış, öfkeli, tepesi atmış, kızdırılmış (mecazi) mehumam ‫ח‬ ‫מחמם‬
(sıfat)
ısıtma ’ asaka ‫הסקה‬
ısıtma . himunı ‫חמום‬
•:.. ' ' ■’■■‫י‬ ••• . ‫■־‬

• ‫׳־‬ ‫י‬ ' ■ ••' . . 253


ısıtmak himem, S )‫חמם (לחמם את‬
lehamem (et)
ıskalama, gol kaçırma, atış kaçırma ahtaa ‫החטאה‬
ıskalama, kaçırma, ıska, karavana atma, hedefi fisfus ‫פספוס‬
vuramama
ıskalamak, kaçırmak, hedefi tutturamamak fisfes, lefdsfes S )‫פספס (לפספס‬
ıskalanmak ttfasfes, ‫פ‬ ‫התפספס‬
leitfasfes )‫(להתפספס‬
ıskalanmış, kaçırılmış (hedef, fırsat, otobüs vs.) mefusfas ‫ת‬ ‫מפספס‬
(sıfat)
ıslak, nemli, rutubetli, yaş (sıfat) ratuv, ratov ‫ת‬ ‫ רטב‬,‫רטוב‬
ıslaklık, rutubet, nemlilik retev ‫רטב‬
ıslanmak, nemlenmek itratev, s )‫התרטב (להתרטב‬
leitratev
ıslanmak, nemlenmek nirtav, leiratev ‫פ‬ )‫נךטב (להרטב‬
ıslatan, ıslatıcı, altını ıslatma rahatsızlığı olan, martiv ‫מרטיב‬
sidikli
ıslatma, ıslama, altına kaçırma (idrar) artava ‫הרטבה‬
ıslatmak, ıslamak, altına kaçırmak irtiv, leartiv ‫פ‬ )‫הךטיב (להרטיב‬
ıslık şrika ‫קזריקה‬
ıslık çalınmak nişrak, leişarek ‫פ‬ )‫רק (להשלק‬#‫נ‬
ıslık çalmak şarak, lişrok ‫פ‬ )‫רק‬#‫שרק (ל‬
ıspanak (sebze) tered ‫תרד‬
ıssız (sıfat) nidah ‫ת‬ ‫נרח‬
ıssız yer, tenhalık, ıssızlık şmama ‫ממה‬#
ışık halkası, aurora, görkem, hale (azizlerin başın- ila ‫הלה‬
daki ışık halkası)
ışık saçma, ışık yayma, aydınlatma, izah, açıklık eara ‫הארה‬
getirme •
ışık saçma, parıldama, ısı yayma, kendini belli etme zeira ‫זהירה‬
ışık saçmak, parıldamak, ısı yaymak, kendini belli zaar, lizor s )‫זהר (לזהר‬
etmek
ışık, aydınlık ‫־‬ or ‫אור‬
ışık, aydınlık, saadet ora ‫אורה‬
ışıldama, ışıltı, parlama, parıldama beika ‫בהיקה‬
ışıldayan, ışık saçan koren ' ‫קורן‬
ışıldayan, parlak, parıltılı, ışıltılı, ışık saçan, frapan maviik ‘ ‫מבהיק‬
ışıltı, parlama, şimşek, yıldırım, flaş evek ‫זזבהק‬
ışın keren ‫קין‬
ışın saçmak, ışın yaymak, ışık yaymak karan, likron ‫פ‬ )‫קין (לקין‬

254
ıtriyat tamrukim ‫תמרוקים‬
ıvır zıvır, önemsiz şeyler zuta ‫ זוטא‬,‫זרטה‬
ızdıraplı, acılı, çilekeş (sıfat) meyusar ‫ת‬ ‫מיפר‬
ızgara, et balık vb. mangal yapmak için kullanılan askala ‫אסכלה‬
araç, parmaklık
ızgara, mangal, barbekü alaeş ‫על האש‬
ızıdrap vermek, acı çektirmek yiser, leyaser £) )‫יסר (ליסר‬

........ ‫י‬ ‫י‬ ‫י‬ ■ ‫י‬ ‫• י‬ •‫י‬ ’ ■ ' '‫י‬

255
J
japon (dişil), japonca yapanit J ‫;פנית‬
japon (eril) yapani ‫ך‬ ‫;פני‬
Japonya (ülke) yapan ................. ‫יפן‬
‫י‬TT

jargon, belli kriterlere Özgü konuşma biçimi (tıp jargon ‫ז׳רגון‬


jargonu, kabadayı jargonu vb.)
jel, jöle, pelte jel, cel ‫ג׳ל‬
jelatin (İNGİLİZCEDEN) jelatin, jelatina ‫ ג׳לטינה‬,‫ג׳לטין‬
jeneratör (İNGİLİZCEDEN) generator ‫גנרטור‬
jeneratör, elektrik üreten makine, dinamo meholel ‫מחולל‬
jenital, tenasül organlarıyla ilgili, üreme organlarıy‫ ־‬genitali ‫גניטלי‬
la ilgili (İNGİLİZCEDEN)
jeofizik (İNGİLİZCEDEN) geojisıka ‫גאופיסי?ןה‬
jeoloji (İNGİLİZCEDEN) geologya ‫גאולומה‬
jeopolitik (İNGİLİZCEDEN) geopolitika ‫גאופוליטיקןה‬
jeotermal, yer altından geçtiği için ısısı yüksek olan geo termi ‫גאותרמי‬
(İNGİLİZCEDEN)
jest mehva ‫מחוה‬
jest, iyi niyet gösterisi (İNGİLİZCEDEN) jesta ‫ג׳סטה‬
jet uçağı matos silon ‫מטוס סילון‬
jeton asimon ............ ‫אסימון‬
jilet, tıraş bıçağı sakin giluah ‫סכין גלוח‬
jimnastik, idman, beden eğitimi, atletizm itamlut ‫התעמלות‬
jöle, pelte jeli, celi ‫ג׳לי‬
jupiter gezegeni yupiter ‫יופיטר‬
jupiter gezegeni tsedek ‫צדק‬

256
K
K, sayısal değeri 100, (İbrani alfabesinde 19.cu harf) kuf ‫ק‬
K, sayısal değeri 20, (İbrani alfabesinde ll.ci harf) kaf ‫פ‬
kaba et, but, popo, kıç, göt (argo) yâşvan !‫ישב‬
kaba güldürü, maskaralık, sulu güldürü, fars farsa ‫פךסה‬
(tiyatro)
kaba kuvvetle açılmak, kırılmak, patlatılmak, yarıl- nifrats, S )‫נפרץ (להפרץ‬
mak, ihlal edilmek leiparets
kaba, işlenmemiş, ham, çiğ, kaba kimse, görgüsüz, gas ‫גס‬
hoyrat
kaba, kültürsüz (insan için) gas ruah ‫גס רוח‬
kaba, terbiyesiz, görgüsüz, nezaketsiz, seviyesiz vulgari ‫ת‬ ‫וולגרי‬
(sıfat)
kaba, terbiyesiz, görgüsüz, pespaye, bayağı, aşağılık vulgar ‫וולגר‬
kabadayı (ARAPÇADAN) abaday ‫אברי‬
kabadayı, holigan biryon ‫?ךית‬
kabadayı, külhanbeyi, belalı, bıçkın, zorba, vahşi porea ?‫פור‬
kabak, bal kabağı, su kabağı (meyve) dlaat ‫דל?ת‬
kabak, dolmalık kabak, yeşil kabak (sebze) kışu ‫?ןשוא‬
kabakulak (hastalık) hazeret ‫חזרת‬
kabala kitabı, erkek ismi (bir kabala üstadının zoar ‫זהר‬
ismi)
kabalık, bayağılık, aşağılık, terbiyesizlik vulgariyut ‫וולגריות‬
kabalık, çirkeflik, hakaret, tahkir gasut ‫גסות‬
kabalık, kültürsüzlük, bayağılık, nezaketsizlik, gasut ruah ‫גסות רוח‬
terbiyesizlik
kabarcık, hava kabarcığı bua ‫בו^ה‬
kabarma, met olayı, denizin yükselmesi, suların geut ‫גאות‬
kabarması, doğa olayı
kabarmak, şişmek (hamur) tafah, litfoah ‫פ‬ )‫הפח (לתפח‬
kabartma tavlit ‫תבליט‬
kabartma tozu avkat afiya ‫אבקת אפ^ה‬
kabartmak, kabarmasını sağlamak, şişirmek (ha- itpiah, leatfiah ‫פ‬ )‫התפיח (להתפיח‬
mur)
kabızlık, peklik atsirut ‫זנצירות‬
kabile, kavim, klan, boy, aşiret, topluluk şevet ‫שבט‬
kabiliyet, beceri, yeti, yetenek, meleke koşer ‫כשר‬

Kf.SE ....., ... .....' ;...... ..:............... ■' •


257
kabiliyetli, becerikli, muktedir, yetenekli, marifetli, kişroni ‫כקזרוני‬
hünerli
kabine, bakanlar kurulu (İNGİLİZCEDEN) kabiııet ‫קבינט‬
kablo, halat, palamar, çima kevel ‫כבל‬
kablosuz, kordonsuz, telsiz, tel olmadan alhuti ‫אלחוטי‬
kabristan, mezarlık betalmin ‫בית עלמין‬
kabuk klipa ‫קליפה‬
kabuk bağlama, kabuklanma (yara), pıhtılaşma, aglada ‫הגלדה‬
iyileşme
kabuk bağlamak (yara), pıhtılaşmak, iyileşmek, iglid, leaglid ‫פ‬ )‫הגליד (להגליד‬
dondurmak
kabuk bağlamak, meydana çıkmak, görünür hale karam, likrom ‫פ‬ )‫קרם (לקרם‬
gelmek
kabuk bağlamış yara, yara kabuğu, kurumuş deri geled ‫גלד‬
kabuk soyma kiluf ‫קלוף‬
kabuk soyma aleti (salatalık, patates vs.) kolef ‫קי־לף‬
kabul edilmek, alınmak, karşılanmak itkabel, ‫פ‬ )‫התקבל (להתקבל‬
leitkabel
kabul edilmek, kabul olmak, rıza gösterilmek neetar, leiater ‫פ‬ )‫נעתר (להעתר‬
kabul etme, alma kibul ‫קבול‬
kabul etmek, almak kibel, lekabel ‫פ‬ ,‫קבל (לקבל את‬
(et me al) . )‫ על‬.‫«־־‬
kabul etmek, anlaşmak, kabullenmek, razı olmak, iskim, leaskim ‫פ‬ ‫הסכים (להסכים‬
mutabık olmak, uyuşmak, hemfikir olmak (le im) )‫ עם‬,"‫ל‬
kabul, resepsiyon kabala ‫קבלה‬
kabullenilebilir, makbul, geçerli, muteber kavil ‫קביל‬
kaburga, kaburga kemiği, pirzola tsela, tslaot ‫ צלעות‬,‫צלע‬
kabus siyut ‫סיוט‬
kabus görmek siyet, lesayet ‫פ‬ )‫סיט (לסיט‬
kabza, tutacak, tutma yeri nitsav ‫נצב‬
kaç ? nice ? ne kadar ? kama ? ?‫כמה‬
kaç yaşında ? ‫־‬ ben kama u ? ?‫בן כמה הוא‬
kaça ? bekama ? ?‫בכמה‬
kaçak mal, kaçak şey muvrah ‫מברה‬
kaçak mülteci, izinsiz yaşayan, bir ülkede izinsiz şoe ' ‫עזוהה‬
yasadışı yollarla kalan
kaçak yolcu (uçakta, gemide) nosea samuy ‫נוסע סמוי‬
kaçak, firari, asker kaçağı, hapishane kaçkını vs. arik ‫?ריק‬
kaçakçı, kaçıran mavriah ‫מבריח‬

258
kaçık, meczup, acayip, tuhaf, garip, yadırganan timoni ‫ת‬ ‫תמהוני‬
(sıfat) ... ..............
kaçınılmaz, mukadder, ölümcül, çok tehlikeli, önü- faiali ‫ת‬ ‫פטלי‬
ne geçilemez (İNGİLİZCEDEN) (sıfat)
kaçınılmaz, önlenemez, engellenemez bitti nimna ‫בלתי נמנע‬
kaçınmak, çekimser kalmak, tarafsız olmak, engel- nimna, ‫פ‬ )-‫נמנע (להמנע מ‬
lenmek, sakınmak, çekinmek leimana (me)
kaçınmak, çekinmek, caymak, usanmak, yılmak ııirta, leirata ‫פ‬ )‫נךתע (להרתע‬
kaçınmak, görevden kaçınmak, atlatmak, işin için- iştamet, ‫פ‬ ‫ה^תמט‬
den sıyrılmak leiştamet )‫(להשתמט‬
kaçınmak, sıvışmak, kaçamaklı yol aramak, atlat- ithamek, ‫התחמק (להתחמק) פ‬
mak (birisini), yakayı sıyırmak, görmezden gelmek, leiihamek
geçiştirmek, kendini sakınmak, savuşturmak,
başından savmak
kaçıran, kapıp kaçıran, hava korsanı hotef ‫חוטף‬
kaçırılmak, kapılmak nehtaf, leihatef ‫פ‬ )‫נחטף (להחטף‬
kaçırılmış, kaçırılan, kişi, kapılmış, kaçamak, bir hatuf ‫ת‬ ‫חטוף‬
anlık, çabuk, tez, süratli (sıfat)
kaçırma, kaçakçılık avraha ‫הברחה‬
kaçırmak, kaçakçılık yapmak ivriah, leavriah £> )‫הבךיח (להבריח‬
kaçırmak, kapmak hataf, lahtof 0 )‫חטף (לחטף‬
kaçırmak, kurtulmasını sağlamak, kaçmasına milet, lemalet ‫פ‬ )‫מלט (למלט‬
yardım etmek
kaçırmak, rahatsız edip gitmesine neden olmak enis, leanis ‫פ‬ )‫הנים (להניס‬
kaçış, geri dönüş (kaçışı yok, geri dönüşü yok der manos ‫מנוס‬
gibi)
kaçış, kaçma, firar imaltut ‫המלטות‬
kaçış, sığınma yeri, barınak miflat ‫מפלט‬
kaçma, kaçış, firar briha ‫בריחה‬
kaçmak nas, laııus ‫פ‬ )‫נס (לנוס‬
kaçmak, firar etmek, tüymek, fıymak bardh, livroah ‫פ‬ )‫ברח (לברית‬
kaçmak, kurtulmak nimlat, ‫פ‬ )‫נמלט (להמלט‬
leimalet
kadar, dek ad ‫?י‬
kadeh, küçük bardak kosit ‫כוסית‬
kadein, afyondan elde edilen bir alkaloid, bir tür kodein ‫קודאין‬
müsekkin, ağrı dindirici
kademe, adım, merhale, aşama, mertebe, gidişat (al şaal ‫שעל‬
kol tsaad veşaal)
kademe, aşama, derece, merhale adraga ‫הדרגה‬
kademe, basamak, aşama ; dereg ‫דרג‬

259
kader tayin edici, kritik, vahim, hayati önem taşı- gorali ‫גורלי‬
yan, nazik
kader, yazgı, talih, şans, baht, kısmet, nasip, akıbet, goral ‫גורל‬
alın yazısı
kaderci kimse, fatalist (İNGİLİZCEDEN) fatalist ‫פטליסט‬
kadercilik, yazgıcılık, fatalizm (İNGİLİZCEDEN) fatalizm ‫פטליזם‬
kadın, eş, zevce, karı, avrat işa ‫אשה‬
kadınlar, karılar, avratlar naşim ‫נשים‬
kadınlık, kadınsılık naşiyut ‫נשיות‬
kadınsı, efemine, kadın gibi, kadınca, kadınsal naşi ‫נשי‬
kadınsı, kadın gibi, efemine, kadına mahsus nikvi ‫;קבי‬
kadife ktifa ‫קטיפה‬
kadifemsi, kadife gibi, yumuşacık (sıfat) ktifati ‫ת‬ ‫קטיפתי‬
kadim, antik, antika, tarihi, eski (sıfat) kodum ‫ת‬ ‫קדום‬
kadran, skala huğa ‫חוגה‬
kadro, memur kadrosu teken ‫תקן‬
kafa atmak, küçümsemek, saldırmak nıgeah, nigah, ‫פ‬ )‫ נגח (לנגח‬,‫נגח‬
lenageah
kafa tutma, meydan okuma, karşı gelme, karşı atrasa ‫התרסה‬
koyma, başkaldırma
kafa tutmak, diklenmek, meydan okumak, karşı itriSf leatris ‫פ‬ )‫התרים (להתריס‬
gelmek, baş kaldırmak
kafası karışmak, rahatsız olmak, meşgul edilmek, nitrad, leitared ‫פ‬ )‫נטרד (להטרד‬
taciz edilmek
kafasmrkarıştırmak, rahatsız etmek, meşgul etmek, itrid, leatrid ‫פ ־‬ )‫הטריד (להטךיד‬
taciz etmek, musallat olmak
kafasını kesmek, kellesini uçurmak, boynunu malak, limlok ‫פ‬ )‫מלק (לטלק‬
vurmak
kafatası gulgolet ‫גלגלת‬
kafatası, kurukafa kodkod ‫קדקיד‬
kafes kluv ‫כלוב‬
kafeterya . kafeterya ‫קפטריה‬
kafeterya, kahvehane ‫־‬ bet kafe ‫ית קפה‬3
kafi derecede lemaday ‫למרי‬
kafile, konvoy, kervan şayara ‫קדרה‬
kafir, dinsiz, inkarcı kofer ' ‫כופר‬
kafirlik, din kurallarına karşı olma kfira • ‫כפירה‬
kaflyeleme, kafiye uydurma . hariza ‫קריזה‬
kafîyelemek, kafiye uydurmak haraz, lahroz ‫פ‬ )‫חרז (לקרז‬

260
kafiyelenmek, kafiye uyarlanmak itharez, S )‫התחת (להתחרז‬
leitharez
kafkasya (coğrafi bölge) kavkaz W
kaftan kaftan ‫קפטן‬
kağıt neyar
kahır, cefa, azap, çile, üzüntü, keder yagoıı ‫עיז‬
kahin, din adamı, soyadı (kohen) koen ‫פיהו‬
kahinlik, memuriyet devresi keuna ‫כהנה‬
kahkül, perçem, perçe, zülüf, alın üzerine sarkan belorit ‫בלורית‬
saç demeti
kahraman, kuvvetli, cesaretli gıbor ‫גבור‬
kahramanlık nişanı, övgü nişanı tsiyun leşevah ‫ציון לשבח‬
kahramanlık, yiğitlik, kuvvet, cesaret gevura ‫!כבורה‬
kahvaltı, sabah yemeği aruhat boker ‫ארוחת בוקר‬
kahve kafe ‫קפה‬
kahve çekirdeği pol kafe ‫פול קפה‬
kahverengi (renk) hum ‫חום‬
kahya, teşrifatçı, yer gösteren, düzenlemeci (dişil) sadranit ‫נ‬ ‫סרךניח‬
kahya, teşrifatçı, yer gösteren, düzenlemeci (eril) sadran ‫ז‬ ‫סךרז‬
kaka, dışkı, bok, tuvalet kaki ‫?וקי‬
kakao kakao ‫?<?ןאי‬
kaktüs (bitki), israelde yetişen dışı dikenli bir tsabar ‫צבר‬
meyve
kakule (bir tür baharat araplar kahveye, yemenliler el ‫הל‬
bir sürü şeye katar)
kalabalığa ait, basit, çok görünen, umuma mahsus, amoni ‫הפוני‬
halka ait, avam
kalabalık etme, doluşma, gruplaşma, toplaşma itgodedut ‫התגוךדות‬
kalabalık etmek, doluşmak, gruplaşmak, toplaşmak itgoded, ‫פ‬ ‫ההגידד‬
leitgoded )‫(להתגודד‬
kalabalık, izdiham, bir araya toplaşma ıtkaalut ‫התקהלות‬
kalabalıklaşmak, toplanmak, topluluk oluşmak, itkael, leitkael ‫פ‬ )‫התקהל (להתקהל‬
üşüşmek
kalan, artakalan, geriye kalan notar ‫נותר‬
kalan, artan yitra ‫יתרה‬
kalay, simgesi SN olan element bdil ‫בדיל‬
kalbi çarpıntı yapmak, heyecanlanmak, şok olmak itpaem, ‫התפ^ם (להתפעם) פ‬
leitpaem
kalbi, merkezi, çekirdek yeri, göbek, iç, nüve liba ‫לבה‬

261
kalbi, onun kalbı (dişil) liba, lev şela 3 ‫ לב שלה‬,‫לבה‬
kalbini fethetme, cezbetme, sevgi, muhabbet libuv ‫לבוב‬
kalbini fethetmek libev, lelabev ‫פ‬ )‫לבב (ללבב‬
kalbini kırmak, gücendirmek, rencide etmek, kır- eetivf leaaliv ‫פ‬ ‫העליב (להעליב‬
m ak, hakaret etmek (et) )‫את‬
kalbur, elek, filtre, süzgeç, kevgir kevara ‫בברה‬
kalça moten ‫מיתן‬
kalça, kalça kemiği halatsayim ‫הלצים‬
kaldırılmak, ereksyon olmak, sayesinde oluşmak nizkaf, leizakef ‫פ‬ )‫נזקף (להזקף‬
kaldırım midraha ‫מדרכה‬
kaldırım mühendisi (espritüel cahil mesleği) meandes ‫מהנדס מדרכה‬
midraha
kaldırım taşı even safa ‫אבן שפה‬
kaldırma, kurma, tesis etme akama ‫הקמה‬
kaldırma, yukarı kaldırma, çıkartma (vincin yaptı- anafa ‫הנפה‬
ğı iş), el sallama, bayrak sallama
kaldırma, yukarı kaldırma, yükseltme arama ‫הרמה‬
kaldırmak, erekte etmek (ereksyon), ayağa dikmek zikef, lezakef ‫פ‬ )‫זקף (לזקף‬
kaldırmak, kalkındırmak, kurmak, tesis etmek ekim, leakim ‫פ‬ )‫הקים (להקים את‬
(bina kibuts iş ülke vs.) (et)
kaldırmak, yukarı kaldırmak, yükseltmek erim, learim ‫פ‬ )‫הךיס (להרים‬
kale, hisar metsuda ‫מצודה‬
kale, korunak maoz ‫מעוז‬
kaleci (spor), kapıcı şoer ‫שוער‬
kalem kutusu, kalemlik kalmar ‫קלמר‬
kalem ucu tsiporen ‫צפךן‬
kalemtıraş mehaded ‫מחדד‬
kalıcı, daimi, sabit, değişmez, baki (sıfat) kavua ‫ת‬ ?‫קבו‬
kalıcı, daimi, tespit keva ‫קבע‬
kalıcılık, süreklilik kviyut ‫קביעות‬
kalın bağırsak (iç organ). mei gas ‫מעי גס‬
kaim, kaba, yoğun av ‫?ב‬
kalın, yoğun, koyu (sıfat) ave ‫?בה‬
kalınlık, yoğunluk, koyuluk ovi ‫עבי‬
kalıp, baskı kalıbı, matris matritsa ‫מטריצה‬
kalıp, model, bünye, yapı, şekil, biçim, form tavnit ‫תבנית‬
kalibre, ince ayar, çapını ölçme kiyul ‫ביול‬
kalifikasyon, iş başvurusunda nitelikler, yetenekler kişurim ‫כאזורים‬

262
kalite, nitelik ‫״‬ . tiv ...... ‫טיב‬
kalite, nitelik eyhut, ehut ‫איכות‬
kaliteli, nitelikli, mutena eyhuti ‫איכותי‬
kalitesiz, adi mezupat ‫מזפת‬
kalkan balığı (hayvan) putit ‫פוטית‬
kalkan, koruyucu, müdafi, bek (futbolda) müdafa magen ■ ‫מגן‬
oyuncusu
kalkış, havalanma, uçuşa geçme, uçma (uçak, kuş, amraa ‫המראה‬
helikopter gibi şeyler için)
kalkışmak, cüret etmek, yeltenmek eez, leaez ‫פ‬ )‫העז (להעז‬
kalkma, kalkınma, canlanma tekııma ‫הקומה‬
kalkmak, ayağa kalkmak kam, taktım ‫פ‬ )‫קם (לקום‬
kalkmak, ereksyon olmak zakaf, lizkof ‫פ‬ )‫זקף (לזקף‬
kalkmak, yükselmek itromem, ‫פ‬ ‫התרומם‬
leitromem )‫(להתרומם‬
kalleş, hain, aldatan, ihanet eden bogdaıti ‫בוגדני‬
kalma, durma, bekleme şeiya ‫שהיה‬
kalmak, artmak, artakalmak notar, leivater ‫פ‬ )‫נותר (להוהר‬
kalmak, bulunmak, konaklamak, eğleşmek, vakit şaa, lişot ‫פ‬ )‫שהה (לשהוית‬
geçirmek
kalmak, durmak, yerinde kalmak nişar, leişaer ‫פ‬ )‫נשאר (להשאר‬
kalori kalori, ‫ קלוריות‬,‫קלוךי‬
kaloriyot
kalori, ısı birimi kaloriya ‫קלוריה‬
kalp çarpmak, kalbi atmak paam, tifom ‫פ‬ )‫פעם (לפעם‬
kalp çarpması, kalp atışı, vuruş peima ‫פעימה‬
kalp durması dom lev ‫דם לב‬
kalp kırma şvirat lev ‫שבירת לב‬
kalp krizi etkef lev ‫התקף לב‬
kalp krizi atkafat lev ‫התקפת לב‬
kalp yetmezliği (hastalık) i sfikat lev ‫אי ספיקת לב‬
kalp, yürek, merkez, İskambilde kupa lev ‫לב‬
kalsiyum sidan ‫סידן‬
kaltak, hafifmeşrep, hoppa, fahişe, orospu (arapça- freha ‫פרחה‬
dan argo)
kamaşma, göz kamaşması istanverut ‫הסהנןרות‬
kamaşmak, gözü kamaşmak, bir an için körleşmek, ■ istanver, ‫הסתנור (להסתנור) פ‬
ışıktan rahatsız olmak leistanver
kamaşmış (sıfat) mesunvar ‫ת‬ ‫מסנור‬

263
kamaştırma ...... sinvur ‫סנוור‬
kamaştırmak, gözünü kamaştırmak, bir an için sinver, 5 )‫סנור (לסנור‬
körleştirmek lesanver
kamboçya (ülke) kambodia ‫קמבוךיה‬
kambur (dişil), sırttaki kambur çıkıntısı gibenet J ‫גבנת‬
kambur (eril) giben ‫ז‬ ‫גבן‬
kambur, sırtında taşıdığın dertler (mecaz) hatoteret ‫חטוטרת‬
kamburlaşmak, kesilmek(süt), peynirleşmek itgaben, B )‫התגבן (להתגבן‬
leitgaben
kamburlaştırmak, peynir yapmak giben, legaben B )!‫גבן (לגב‬
kamçı, kırbaç şot ‫שרט‬
kamçılamak, kırbaçlamak itslif, leatslif B )‫הצליף (להצליף‬
kamelya, sundurma, duvarı olmayan dam örtüsü shaha ‫סככה‬
kameriye, çardak pergola ‫פךגוילה‬
kamerun (ülke) kamerun ‫קןמתן‬
kamış, sazlık, nehir kenarında yetişen sazlık kne suf ‫קנה סוף‬
kamp, çadır kampı, ordugah maal ‫מאהל‬
kamp, ordugah mahane ‫מחנה‬
kamp, yaz kampı keytana ‫קיטנה‬
kampanya, ameliye, harekat, operasyon mivtsa ‫מבצע‬
kampanya, etkinlik, propaganda dönemi (İNGİ- kampeyn ‫קמפין‬
LİZCEDEN)
kampanya, yardım toplama, teberru toplama, bağış magbit ‫מגבית‬
toplama
kampçılık, kamp kurma, kamplaşma mahanaut ‫מחנאות‬
kampüs, yerleşke, okul arazisi kampus ‫קמפוס‬
kamu yararı, genele fayda tovat aklat ‫טובת הכלל‬
kamuflaj, kamufle etme asvaa ‫הסואה‬
kamuflaj, tebdili kıyafet, gizlenme, maskelenme, masve ‫מסוה‬
araziye uydurma, kisve
kamufle etmek, gizlemek isva, leasvot B )‫הסוה (להסוות‬
kamufle olmak, gizlenmek ıstava, leistavot B )‫הסתוה (להסתוות‬
kamyon masait ‫מעזאית‬
kan dam ‫דם‬
kan bağı keşer dam ‫?ן?זר רם‬
kan bağı, aynı soydan olma, akrabalık bağı kirvat dam ‫קרבת רם‬
kan bağışı trumat dam ‫תרומת רם‬
kan bağışı yapmak taram dam, B ‫תרם רם (לתריס‬
litrom dam T )‫ים‬
kan damarları (örek, vrid) kleydam ‫בלידס‬
kan davası geulat dam ‫גאלת דם‬
kan davası sishsuh damim ‫סכסוך דמים‬
kan dolaşımı mahzor adam ‫מחזור הדם‬
kan dökme şfihut damım ‫שפיכות דמים‬
kan grubu sug dam ■ ‫סוג דם‬
kan kaybı ibud dam ‫אבוד דם‬
kan nakli eruy dam ‫ערלי דם‬
kan pıhtılaşması kruşat dam ‫קריעת דם‬
kan pıhtılaşması, tromboz pakeket ‫פקקת‬
kan pıhtılaşması, tromboz tahriş ‫תקדיש‬
kan revan içinde kalmak şataf, liştot S )‫שתת (לשתות‬
kan revan içinde, kanla kaph, kanla örtülü akov midam ‫עקב מדם‬
kan sayımı sfirat dam ‫ספירת דם‬
kan tahlili bdikat dam ‫?ךיקת דם‬
kana bulanmış, eli kanlı megoal bedam ‫?!גאל בדם‬
kana susamış, hunhar tsame dam ‫צמא דם‬
kanaat, kanı, izlenim, sonuç, netice maskana ‫מסקנה‬
kanada (ülke) kanada ‫?!בדה‬
kanal, oluk teala ‫??לה‬
kanal, tv kanalı aruts ‫?רוץ‬
kanalizasyon instalatsya ‫אינסטלציה‬
kanalize etmek, bir amaca yöneltmek, ayırmak yied, leyaed S )‫י?ד (ללעד‬
kanalize etmek, bir yöne sevk etmek tiel, letael S )‫תעל (לתעל‬
kanama dimum ‫דמום‬
kanamak, kan kaybetmek, kam akmak dimenif ‫פ‬ )‫רמם (לדמם‬
ledamem
kanape, sedir, divan, yatacak yer sapa ‫ספה‬
kanarya (kuş) (hayvan) kanarit ‫ קנדית‬.‫כנדית‬
kanat kanaf ‫??ר‬
kanat çırpmak, çırpınmak, titremek rifref, lerafref ‫פ‬ )‫רפרף(לרפרף‬
kanat, kanatlar, kanat kasları, eller ve ayaklar, el gaf, gapayim ‫ גפים‬,‫גף‬
ayak
kanatmak, kan akıtmak, vahşet yapmak ikiz, leakiz ‫פ‬ )‫הקיז (להקיז‬
kandil, gazocagİ (gazyera) ptiliya ■ ‫פתיליה‬
kangren (hastalık) gaııgreııa ‫גנגרנה‬
kangren (hastalık), nekroz, doku ölmesi nemek ‫נמק‬

‫י־‬ 265
kanguru(hayvan) kenguru ‫קןגורו‬
kanı, fikir, teşhis, yargı, ekspertiz raporuî bilirkişi havai daat ‫חות דעת‬
raporu
kanı, kanaat, hüküm, yargı, karar psak ‫פסק‬
kanını donduran, korkunç, dehşet verici makpi dam ‫מקפיא דם‬
kanıt, delil, referans smah ‫סמך‬
kanıtlanmış, suçu ispatlanmış, denenmiş muhah ‫מוכח‬
kani, düşünen, fikrinde olan, düşüncesinde olan, savur ‫ת‬ ‫סבור‬
kanaat getirmiş, farzedilmiş, addedilmiş, varsayıl-
mış, sanılmış (sıfat)
kanlı, kanla ilgili, kan gibi dami ‫דמי‬
kanola, kolza (bitki) kanola ‫?נילה‬
kanser (hastalık) şarlan W
kanserojen, kanser yapıcı mesarten ‫מסרטן‬
kansız, anemik anemi ‫אנמי‬
kantin kantina ‫קנטינה‬
kantor, dini ezgilerle dua eden din görevlisi, müez- hazan ‫חזן‬
zin
kanun koymak, kanun yapmak, oymak, kazımak, hakak, lahkok 3 )‫חקק (לחקיק‬
hakketmek
kanun koyulmak, oyulmak, kazınmak nehkak, 3 )‫נחקק (להחקק‬
leihakek
kanun tanımaz, dünyayı umursamayan parua leşimtsa ‫פרו? לעזמצה‬
kanun yapma, kanunlaştırma, kararname çıkarma hakika ‫חקיקה‬
kanun, kaide, kural, hak, hukuk, yasa hok ‫ח־ק‬
kanun, nazariye, doktrin, ilim öğretim tora ‫הורה‬
kanunlaştırmak, yasalaşmak, kanun yapmak hokek, lehokek 3 )‫חוקק (לחוקק‬
kanyon, çukur vadi kanyon ‫קניון‬
kaos, karışıklık, kargaşa, keşmekeş andralamusya ‫אנדרלמוסיה‬
kapak, tıkaç, mantar, tıpa pkak ‫?קק‬
kapalı (sıfat) sagur ‫ת‬ ‫סגור‬
kapalı yer fobisi, kapalı yerde kalma korkusu, baatseger ‫בעת סגר‬
klostrofobi
kapalı, kapanmış, dopdolu, tıkalı balıım ‫בלום‬
kapama, kapatma, contalama, tıkama, mühürleme, iium ‫אטום‬
geçirmez hale getirme
kapamak sağar, tisgor 3 ,‫סגר (לסגיר את‬
(et le be) )‫־‬3 ,‫ל־‬
kapamak, düğmelemek rahas, lirkos 3 )‫רכס (לךפ־ס‬

266
kapamak, önüne set çekmek, baraj yapmak sahar,liskor ‫פ‬ ‫סכר (לספרא‬
kapanma, içine kapanma, inzivaya çekilme, içe istagrut ‫הסתגרות‬
dönüklük
kapanma, kapanış, kepenk indirme sgira ‫סגירה‬
kapanma, kapatma, kapama, sokağa çıkma yasağı seger ‫סגר‬
(sıkıyönetimde)
kapanmak nisgar, leisager s )‫נסגר (להסגר‬
kapanmak nikpats, s )‫נקפץ (לה?ןפץ‬
leikapets
kapanmak, engellenmek, kesilmek, barikat kurul- ııehsam, ‫פ‬ )‫נחסם (לההסם‬
mak . letlıasem
kapanmak, içine kapanmak, inzivaya çekilmek istager, ‫פ‬ )‫הסתגר (להסתגר‬
leistager
kapasite, alabilirlik, istiap haddi kibolet
kapasite, güç, kuvvet, enerji espek
kapasite, muhteva, içerik, muhteviyat, hacim thula
kapatılmak düğmelenmek, fermuar kapatılmak nirkas, leirakes ‫פ‬ )‫נרכס (להרכס‬
kapatılmış, önüne set çekilmiş, akıntısı kesilmiş sahur ‫ת‬ ‫סכור‬
(sıfat)
kapatma, karantina, tutuklama esger ‫הסגר‬
kapatma‫ ״‬teslim etme (suçluyu), ele verme, suçluyu asgara ‫הסגרה‬
ülkesine iade etme
kapatmak, kitlemek, sürgülemek, kilit altında tut- igif, leagif ‫פ‬ )‫הגיף (להגיף‬
mak, kepenk pancur indirmek
kapatmak, teslim etmek(suçluyu), ele vermek, suç- isgir, leasgir ‫פ‬ ‫הסגיר (להסגיר‬
luyu ülkesine iade etmek (et le) )-‫אה׳ ל‬
kapı delet ‫דלת‬
kapı eşiği, pervaz, taban, pencere pervazı eden ‫אדן‬
kapı sürgüsü, kilit, kapı mandalı, kapı çengeli, kol beriah. ‫בךיח‬
demiri
kapı tıklatma (aralıksız) itdapkut ‫התדפקות‬
kapı vurmak, aralıksız kapı tıklatmak itdapek, ‫פ‬ )‫התדפק (להתדפק‬
leitdapek
kapı, nizamiye, kale (maç), gol(spor) şaar ‫שער‬
kapıcı, odacı, kahya hatsraıı ‫חצרן‬
kapıdan kapıya midelet ledelet ‫מדלת לדלת‬
kapışma, kavga, birbirini yeme, atışma, çekişme, tigar ‫תגר‬
sürtüşme ■
kapışmak, çekişmek, atışmak itnatseah, ‫פ‬ ‫ התנצח‬,‫התנצח‬
itnatsah, )‫(להתנצח‬
leitnatseah

267
kapital, sermaye, ana para, maliyet kapital ■ ‫קפיטל י‬
kaplama, dolgu malzemesi, astar, astarlama, keçe refida ‫רפידה‬
(ayakkabı tabanına koyulan)
kaplama, örtme, örten tabaka, ince tabaka tsipuy ‫צפד‬
kaplama, paketleme, paket, örtme, örtü atifa ‫עטיפה‬
kaplama, sarma, örtme, sarmalama, paketleme(am- ituf ‫?טרף‬
balaj), bürüme
kaplamak, bürümek, basmak, yayılmak (duman, itabeh, leitabeh ‫פ‬ )‫התאבך (להתאבן‬
sis, pus)
kaplamak, sarmak, sarmalamak, paketlemek(am- ataf, laatof ‫פ‬ )‫עטף (לעטף‬
balaj), bürümek
kaplan (hayvan) tigris ‫טיגריס‬
kaplanmak, sarılmak, paketlenmek(ambalaj) neetaf, leiatef ‫פ‬ )‫נעטף (להעטף‬
kaplanmak, sarınmak, sarmalanmak, paketlenmek, itatef, leitatef ‫התעטף (להתעטף) פ‬
bürünmek
kaplı, örtülü, sarılı, sarınmış, sarmalanmış (sıfat) atuf ‫ת‬ ‫עטוף‬
kaplıca spa ‫ספא‬
kaplumbağa, tosbağa (hayvan) tsav ‫צב‬
kapma, kapış, kaçırma (zorla) hatifa ‫חטיפה‬
kaporta tamiri, saç işleri pahahut ‫פחחות‬
kapris, huysuzluk, geçici heves, düşüncesizce değiş- gahama ‫גחמה‬
ken istek
kaprisli, huysuz gahmani ‫גחמני‬
kapsül kmusa ‫כמוסה‬
kaptan (gemi yada uçak), lider, kumandan kabarnit ‫קכךניט‬
kaptan (gemide) rav hovel ‫רב חובל‬
kaptan, lider, şef, önder, yüzbaşı (İNGİLİZCE- kepten ‫?ןפטן‬
DEN)
kaptırmak, büyütenmişçesine bağlanmak, ipnotize itratek, ‫התרתק (להתרתק) פ‬
olmak leitratek
kar (yağış) şeleg ‫שלג‬
kara buğday, arap darısı kosemet ‫כסמת‬
kara çalma, dedikodu(culuk), arkadan konuşma, rinunim ‫רנונים‬
iftira etme
kara çalma, iftira atma, lekeleme, çamur atma, bok alaza ‫הלעזה‬
atma (mecaz)
kara çalmak, iftira atmak, lekelemek, çamur atmak, iliz, leaaliz ‫פ‬ )‫הלעיז (להלעיז‬
bok atmak(mecaz)
kara haber, kötü haber, kötü havadis (ölüm, felaket bsorat iyov ‫בשררת איוב‬
vs.'l
kara kutu kufsa şhora ‫קןפסה שחורה‬
kara leke, sabıka, kusur F revav ‫ר?ב‬
kara yağız, esmer ten rengi (renk) şahum ‫שחרם‬
kara,toprak yabaşa ‫יבשה‬
karabaş otu azovyon, ‫ לב^דר‬,‫אזוביון‬
levander
karabatak (hayvan) kormoran ‫קיךמוךן‬
karabiber pilpel şahor ‫פלפל שדור‬
karaborsa şukşahor ‫שוק שחר‬
karaborsacı, spekülatör, vurguncu safsar ‫ספסר‬
karaborsacılık yapmak, spekülatörlük yapmak, sifser, lesafser ‫פ‬ )‫ספסר (לספסר‬
vurgunculuk yapmak
karaborsacılık, spekülatörlük, vurgunculuk safsarut ‫ספסרות‬
karaciğer, ciğer (iç organ) kaved ‫כבד‬
karadağ cumhuriyeti (avrupada sırbistandan monteııegro ‫מונטנגרו‬
ayrılan ülke)
karadeniz ayam aşahor ‫הים השחר‬
karafatma, hamam böceği (hayvan) (kanatlı olanla-‫ ׳‬cuk ‫גיוק‬
rıda vardır)
karakol, polis karakolu miştara ‫משטרה‬
karakol, polis merkezi, emniyet amirliği tahanat ‫תדונת משטרה‬
miştara
karakter sahibi, kişilik sahibi, düzgün karakterli baal ofi ‫בעל אפי‬
karakter, huy, tabiat, kişilik, vasıf, nitelik, hususi- ofi ‫אפי‬
yet, özellik
karakter, tabiat tsivyoıı ‫צביון‬
karakter, vasıf, nitelik, özellik thuna ‫חכלנה‬
karakteristik, tipik, kendine has, kendine özgü, nevi ofyani ‫ת‬ ‫אפיני‬
şahsına münhasır (sıfat)
karakteristik, tipik, vasıf, hususiyet, kendine has, meafyen ‫מאפין‬
kendine özgü, nev’i şahsına münhasır
karakterize etmek, ayırt edici niteliği ortaya koy- ifyen, leafyen ‫פ‬ )‫אפיץ (לאפין‬
mak, tanımlamak, vasıflandırmak
karalama, çiziktirme şirbut ‫שרבוט‬
karalama, iftira, hakaret rezillik, utanç, ayıp, reza- gııut ‫גנות‬
let, yüzkarası
karalamak, çiziktirmek, saçmalamak, ıvır zıvır kişkeş, ‫ פ‬. )‫קשקש (לקשקש‬
laflar etmek lekaşkeş
karalamak, kara çalmak, iftira etmek eelız, leaaliz ‫פ‬ )‫ה^ליז (להבליו‬
karambol karambola ‫קרמבולה‬
karamsar, kötümser, pesimist (İNGİLİZCEDEN) pesimist ‫פסימיסט‬

269
karamsarlık, kötümserlik, pesimizm (İNGİLİZCE- pesimiyut ‫פסימיות‬
DEN)
karanfil tsiporen ‫צפרן‬
karanlık köşek ‫חעזך‬
karanlık (sıfat) haşuh ‫ח‬ ‫ח?טוך‬
karanlık (sıfat) köşek n ‫דהטך‬
karanlık, kararma haşeha ‫חקזכה‬
karanlık, kasvet haşeha ‫כה‬#‫ח‬
karanlık, kasvet ülütu ‫?ל?ה‬
karanlıklaşmak, kararmak, kasvet çökmek, karan- itkader, s )‫התקרר (להתקדר‬
lık basmak, sıkıntı basmak, sıkıntılı hal almak leitkader
karapara aklama, servet aklama albanat on ‫הלבנת הרן‬
karar merci, komutan (mecazi) kodkod ‫קדקיד‬
karar vermek ehlit, leahlit ‫פ‬ )‫החליט (להחליט‬
karar, karar verme ahlata ‫החלטה‬
karargah mıfkada ‫מפקדה‬
karargah, kadro, merkez büro, genelkurmay, ku- mate ‫מטה‬
manda merkezi
kararlı, azimli ehleti ‫החלטי‬
kararlı, azimli, şartlanmış, niyetli (sıfat) nahuş ‫ת‬ ‫נחוקז‬
kararlı, karar alıcı, sonuca götüren (sıfat) paskani ‫ת‬ ‫פסקני‬
kararlı, niyetli, azimli, amacını bilen, gayesi olan tahlifi ‫ת‬ ‫תכליתי‬
(sıfat)
kararlılık, azim, azimlilik ................ ehletiyut......... .......... ‫החלטיות‬
kararlılık, azim, eğilmezlik, azimlilik nehişut ‫נחיקזות‬
kararlılık, azmetmiştik tahlitiyut ‫תכליתיות‬
kararmak başak, lahşoh ‫פ‬ )‫חקזך (לחשך‬
kararmak, siyahlanmak (renk) , iştaher, ‫הקזתחר (להשתחר) פ‬
leiştaker
kararmış, kömürleşmiş (sıfat) mefuyah ‫ת‬ ‫פיח‬1?
kararsız olan kimse, mütereddit, tereddüt eden, asesan ‫ת‬ ‫הססן‬
duraksayan (sıfat) _
kararsız, kuşkulu, belirsiz, muğlak, mütereddit, mefukpak ‫ת‬ ‫מפקפק‬
şüphe yaratan (sıfat)
kararsızlık, tereddüt, duraksama, ikilemde kalma itlabtut ‫התלבטות‬
karartma aafala ‫האפלה‬
karartma ahşaha ‫החשכה‬
karartma, karartı, gölge, leke ipul ‫אפול‬
karartma, kısma, loşlaştırma imum ‫עמעום‬

270
karartmak ehşih, leahşih B )‫החשיך (להחשיך‬
karartmak, karanlık etmek, gölgede bırakmak eefil, leaafil B )‫האפיל (להאפיל‬
karartmak, siyahlaştırmak, rengini karalamak işhir, leaşhir B )‫השחיר (להשחיר‬
karasuları (ülkelerin karasuları) mayinı ‫מים טריטוריאליים‬
teritoryaliim
karavan karavan w
karavan kron megurim ‫קרון מגוז־ים‬
karavan, tekerlekli seyyar ev meonoa
karaya inmek, konmak (havadan), karaya çıkma- nahat, linhot B )‫נחת (לנחת‬
k(denizden)
karaya vurma ole al sirton ‫עולה ?ל שרטון‬
karbon pahman ‫פחמן‬
karbonhidrat pahmema, ­ ‫ פחמי‬,‫פחמימה‬
pahmemot ‫מות‬
kardelen (çiçek), pamuk prenses (masal kahrama- şilgiya ‫שלגיה‬
nı)
kardeş (eril) ah T ‫אח‬
kardeşin dul karısıyla evlenme yibum ‫יבום‬
kardeşinin dul karısıyla evlenmek yibem, leyabem B )‫יבם (ליבם‬
kardeşlik ahva ‫אחוה‬
kardinal haşman ‫השמן‬
kardiyolog, kalp hastalıkları uzmanı kardiolog ‫קךדיולוג‬
kardiyoloji kardiologya ‫קרדיולו^ה‬
kare, dörtgen, dört köşe ribua ‫רביע‬
kare, ekose, küçük kare, pötikare, dörtgen mişbetset ‫משבצת‬
karga, kuzgun, kara karga (hayvan) orev ‫עורב‬
kargaşa, gürültü, karışıklık, hadise, şamata meuma ‫מהומה‬
kargaşa, karışıklık, heyecan, gürültü, hengame, kalahat ‫קלחת‬
telaş
kargo uçağı, nakliye uçağı matos ovala ‫מטוס הובלה‬
kargo, yük (İNGİLİZCEDEN) kargo ‫קךגו‬
karın beten ‫בטן‬
karın zarı tsefek ‫צפק‬
karın zarı iltahabı (hastalık) tsafeket ‫צפקת‬
karmca yiyen (hayvan) dov nemalim ‫רב נמלים‬
karınca, karıncalar (hayvan) nemala, ‫ נמלים‬,‫נמלה‬
nemalim
karıncalanma,‘ uyuşma nimlul ‫נקלול‬
karış, bir karış boyu, el açıklığı boyutu tefah ‫טפח‬
' v; -‫■י‬ ■■■ '■ • ........................ • "‫־‬..'‫■י‬
.‫יי'־‬ ‫׳‬ •" 271
karışık, karıştırılmış, karma (sıfat) meurvav, n ‫ מעךב‬,‫מעךבב‬
meorav
karışık, karma, katışık (sıfat) balul ‫ת‬ ‫בלול‬
karışık, karmaşık, zor, muğlak, çapraşık, anlaşılma-‫ ־‬mesubah ‫ת‬ ‫?ס?ד‬
sı güç, arapsaçı, girift, çetrefilli (sıfat)
karışıklık, güçlük, labirent, çile, arapsaçı svah ‫סבך‬
karışıklık, kargaşa, keşmekeş, güç hale sokma, zora sibuh ‫סבוך‬
koşma
karışıklık, karmaşa, kargaşa, karman çorman balagan ‫?לגז‬
karışıklık, keşmekeş, kargaşa, karman çormanlık, irbuviya ‫עךמביה‬
dağınıklık, çorba
karışım, bileşim, birleşme, birleşim itmazgut ‫התמזגות‬
karışım, harman, birleşme, birleştirme, birlik mizug ‫מזוג‬
karışım, karıştırma taarovet ‫תעריבת‬
karışma, bahse iddiaya girme itarvut ‫התעךבות‬
karışma, katılım, bağlanma, bağlılık, ilintili olma, meoravut ‫מערבות‬
ilişki
karışmak, dolaşmak, arap saçına dönmek istareg, s )‫השתרג (להשתרג‬
leıstareg
karışmak, güç hale girmek, zora girmek, arapsaçına istabeh, ‫פ‬ )‫הסתבך (להסתבך‬
dönmek leistabeh
karışmak, karıştırılmak itarbev, ‫פ‬ ­ ‫התעךבב (להתע‬
leitarbev )‫רבב‬
karışmak, karıştırılmak, karılmak itarbel, ‫פ‬ ­ ‫התערבל (להתע‬
leitarbel )‫רבל‬
karışmak, müdahele etmek, işe karışmak, iddiaya itarev, leitarev ‫פ‬ )‫התערב (להתערב‬
tutuşmak
karışmış, asimile olmuş, birbirine karışmış, melez- mevulal ‫ת‬ ‫מבלל‬
lenmiş (sıfat)
karıştırılmak ııivhaş, ‫פ‬ )‫נבחש (להבחש‬
leibaheş
karıştırılmak, merhem karışımı hazırlanmak, ecza- ııirkah, ‫פ‬ )‫נרקח (להך?ןח‬
cılık yapılmak, ilaç yapılmak leirakah
karıştırılmış bahuş ‫בחוש‬
karıştırma, birbirine karışma, karma, türbülans irbul ‫ערבול‬
karıştırma, karışık irbuv ‫ערבוב‬
karıştırmak bahaş, livltoş ‫פ‬ )‫בחש (לבחיש‬
karıştırmak irbev, learbev ‫פ‬ )‫עךבב (לערבב‬
karıştırmak, dahil etmek, ortak etmek erev, learev ‫פ‬ )‫ערב (לערב‬
karıştırmak, karmak irbelj learbel ‫פ‬ )‫עךבל (לעךבל‬

272
karıştırmak, karmaşıklaştırmak, zorlaştırmak, güç sibeh, tesabeh S )‫סבך (לסבך‬
hale sokmak, zora sokmak
karikatür karikatura ‫קריקטורה‬
kariyer, meslek hayatı (İNGİLİZCEDEN) karyera ‫?!רירה‬
karizma, büyüklük, değerlilik şiur koma ‫שעור קומה‬
karizma, etkileyicilik karizma ‫כריץמדז‬
karla karışık yağmur (yağış) geşem meurav ‫גשם מערב בשלג‬
beşeleg
karlı, kar yağışlı, karlanmış (sıfat) muşlag ‫ת‬ ‫משלג‬
karlılık, rantabilite kedaiyut ‫כדאיות‬
karma etmek, katmak, karıştırmak balal, livlol 5 )‫בלל (לבלל‬
karma olmak, katılmak, karışmak nivlal, leibalel s )‫נבלל (להבלל‬
karmakarışık etmek, karmaşa yaratmak, altüst bilgen, s )‫בלגן (לבלגן‬
etmek levalgen
karmakarışık olmak, altüst olmak itbalgen, 5 ‫התבלגן‬
leitbalgen )‫(להתבלגן‬
karmakarışık şey blil ‫בליל י‬
karman çorman, arapsaçı (sıfat) savuh n ‫סבלך‬
karmaşa, düzensizlik bardak ‫ברדק‬
karmaşa; karışıklık, arapsaçı, zorluk, karmaşıklık tisbohet ‫תסבכת‬
karmaşa, karışıklık, arapsaçı, zorluk, karmaşıklık, istabhut ‫הסתבכות‬
dolaşıklık
karmaşık (sıfat) murkav ‫ת‬ ‫מךכב‬
karmaşıklık; müşkülat, güçlük murkavut ‫מךכבות‬
karnabahar (sebze) kruvit ‫ברובית‬
karnaval, eğlence karnaval ‫ך??ל‬2
karpuz (meyve) avatiah ‫אבטיח‬
karşı gelme, karşıtlık, muhalefet, direniş itnagdut ‫התנגדות‬
karşı gelmek, karşı durmak, tartışmak, çatışmak, imet, leamet ‫פ‬ )‫עמת (לעמת‬
yüzleştirmek
karşı saldırı, karşı hücum atkafat neged ‫התקפת נגר‬
karşı, karşıda, karşısında mul ‫מול‬
karşılama kabalat panim, ‫קבלת פנים‬
kiblat panim
karşılaştırılmak, mukayese edilmek, kıyaslanmak, ,ştava, leiştavot ‫פ‬ ‫השתוה (להשתוות‬
eşitlenmek de) )-‫ל‬
karşılaştırmak, mukayese etmek, kıyaslamak, işva, leaşvot ‫פ‬ ‫השוה (להשוות‬
eşitlemek (etim) )‫ עם‬,‫את‬
karşılaştırmalı, mukayeseli, nispi, orantılı aşvaati ‫השואתי‬

..... ........... ::,A:...-::■ ....... . ■ ■ ■ . .

; ' . ‘ 273
karşılığında, mukabilinde baavur ‫בעבור‬
karşılığını vermek, tazmin etmek, telafi etmek, şıpa, leşapot ‫פ‬ )‫שפה (לשפות‬
zararını karşılamak
karşılık vermek, cevaplamak, iade etmek, geri eşiv, leaşıv ‫פ‬ )‫השיב (להשיב‬
vermek, yanıtlamak
karşılık vermek, mukabele etmek, tepki vermek, egiv, leagiv ‫פ‬ )‫הגיב (להגיב‬
cevap vermek
karşılık, telafi, bedel tınura ‫תמורה‬
karşılıklı adadi ‫הדדי‬
karşılıklı ilişki, ilinti, bağıntı, değişkenlerin birbi- korelatsya ‫קורלציה‬
riyle bağlantısı, korelasyon (İNGİLİZCEDEN)
karşılıklı konuşup birbirini dinlemek, görüşmek iştamea, ‫פ‬ ‫ השתמע‬,‫השתמע‬
(talk to you soon), anlaşılmak ıştama, )‫(להשתמע‬
leiştamea
karşılıklı, karşı karşıya, aramızda bearbaa ‫בארבע עימם‬
eynayim
karşılıklı, mukabil, karşılık, rövanş (sporda) gomlin ‫גובןלין‬
karşısında, huzurunda al pney ‫על פני‬
karşıt tedbir, kontra tedbir emtsai neged ‫צעי נגד‬/‫אכ‬
karşıt, anti, aykırı, zıt, tezat teşkil eden soter ‫סותר‬
karşıt, karşı, muhalif, aleyhte, karşı istikamette olan negdi ‫ת‬ ‫עדי‬
(sıfat)
karşıtlık, muhalefet, zıtlık, tezat, kontrast nigud ‫נגור‬
kart indeksi, kartotekst karteset ‫כךקסת‬
kartal (hayvan) ........ neşer .............. ................. ‫נשר‬
kartal (hayvan) ayit ‫עיט‬
kartalvari, kartalsı, kartal gibi (özellikle burun için nişri ‫ת‬ ‫נשרי‬
karga burunlu manasında) (sıfat)
kartograf, haritacı kartograf ‫קךטוגרף‬
kartografi, haritacılık kartografya ‫קרטוגרפיה‬
karton (10 paketlik sigara kartonu), koli paket ‫פקט‬
karton, mukavva karton ‫קךטין‬
kartotekslemek, bilet kesmek kirtes, lekartes ‫פ‬ )‫כרטס (לכךטס‬
kartpostal, kart gluya ‫גלדה‬
kas, adale şrir ‫שריר‬
kasa, gişe, kumbara, fon, hasılat kupa ■ ‫קןפה‬
kasa, para kasası, sandık kasefet ■ ‫כספת‬
kasaba, kaza, ilçe, nahiye, bucak ayara
kasap katsav ‫קצב‬
kasap dükkanı itliz ‫אטליז‬

274
kasavet, gam, iç darlığı, daral, iç karartıcı hal agınumiyut ‫עגמומיות‬
kaset kaletet ‫קלטת‬
kasık, apış arası mifsaa ‫מפש^ה‬
kasım ayı, miladi takvimde 11. ayın adı (İNGİLİZ- november ‫נובמבר‬
CEDEN)
kasımpatı, krizantem çiçeği (çiçek) hartsit ‫חךצית‬
kasıntılık, kibirlilik, ukalalık, mağrurlanma, şişin- ityaarut ‫הבהרות‬
me, böbürlenme
kasırga, bora (İNGİLİZCEDEN) urikaıı ‫הירילוז‬
kasiyer, kasadar veznedar (dişil) kupayii ‫נ‬ ‫קפאית‬
kasiyer, kasadar, veznedar (eril) kupayı ‫ז‬ ‫קןפאי‬
kask, başlık, miğfer kova ‫קויבע‬
kaslı, adaleli, yapılı (sıfat) şiiri ‫ת‬ ‫עזרירי‬
kasnak tof ‫תף‬
kastanyet, avuç içinde çalınan vurmalı tahta alet kastanyeta ‫קסטניטה‬
kastanyet, parmaklara takılan zil, İspanyol çalpa- armoni! ‫ערמונית‬
rası
kasten, kasıtlı, isteyerek, bilerek bilinçli, bile bile, behavana ‫בכונה‬
mahsus
kastetme,, niyet etme itkavnut ‫התכונות‬
kastetmek, amaçlamak, niyet etmek itkaven, ‫פ‬ )‫הו־נכרן (להת?ת‬
leitkaven
kastilyanca ispanya ve güney amerika ispanyolcası kastilyanit ‫קסטיליאנית‬
kasvet vermek, karanlık olmak, sıkıcı olmak kadar, likdor s )‫דר (לקדר‬.!?
kasvet vermek, kasvettendi rmek, iç daralmasına yol iııeıı, leaneıı D )‫ענן (לענן‬
açmak, gri bulutlar kaplamak
kasvet, hüzün, sıkıntı, karanlık, keder, melankoli kadrut ‫קדרות‬
kasvete neden olmak, karartmak, karanlık etmek, ikdir, leakdir s )‫הקדיר (להקדיר‬
sıkıntıya neden olmak
kasvetti, gamlı, hüzünlü, iç karartıcı (sıfat) agmumi ‫ת‬ ‫עגמומי‬
kasvetli, karanlık (sıfat) afel ‫ת‬ ‫אפל‬
kasvetli, sıkıcı, karanlık (sıfat) koder ‫ת‬ ‫קודר‬
kaş gaba ‫גבה‬
kaşağı mekartsefet ‫מקרצפת‬
kaşık (küçük), çay veya tatlı kaşığı kapit ‫כפית‬
kaşık, aya (el ayak ayası) kaf ‫כף‬
kaşımak, sürtmek, kazımak, rendelemek, raspala- gired, legared ‫פ‬ )‫גרד (לגרד‬
mak
kaşındıran, kaşıntı yapan megared ‫מגרד‬

275
kaşınma itgardut ‫התגרדות‬
kaşınmak, sürtünmek, kazınmak, rendelenmek itgared, S )‫התגדר (להתגרד‬
leitgared
kaşıntı, kaşınma, kazıma gerud ‫גרוד‬
kaşkol, atkı, şal, başörtüsü, eşarp tsaif ‫?דף‬
kaşla göz arasında, göz açıp kapayana kadar, he- keerefayin ‫כהרף ?נין‬
mencecik, bir çırpıda
kaşlarını çatmak izif gabot, ‫פ‬ ‫הזעיף גבות‬
leazif gabot )‫(להזעיף גבות‬
kat, boy koma ‫קומה‬
katalog katalog ‫קטלוג‬
kataloglamak, listelemek, türlerine ayırmak kitleg, lekatleg S )‫קטלג (לקטלג‬
katamaran, deniz otobüsü, deniz yüzeyinde hızlı rahefet ‫רחפת‬
giden araç
katar (ülke) katar ‫קטאר‬
katarakt (gözde) katarakt ‫קטרקט‬
katı yumurta, pişmiş yumurta, haşlanmış yumur- beytsim kaşot ‫ביצים קשות‬
ta(lar)
katı, sağlam, sert, sabit, kesin, güçlü, dayanıklı, mutsak D ‫מוצק‬
yapılı (sıfat)
katı, sert, elastikiyetsiz, esnek olmayan, rijit (sıfat) kaşiah /‫ן‬ ‫קשיח‬
katılaşma, sertleşme itmatskut ‫התמצקות‬
katılaşmak, sertleşmek itmatsek, ‫התמצק (להתמצק) פ‬
leitmatsek
katılaştırma, katı hale sokma mitsuk ‫מצוק‬
katılım, katılma, iltihak itstarfut ‫הצטךפות‬
katılım, katılma, iştirak iştatfut ‫השתתפות‬
katılmak, iştirak etmek, dahil olmak itstaref, ‫פ‬ ‫הצטרף(להצטרף‬
- leitstaref (el, le) )‫ל־ אל‬
katılmak, ortak olmak, iştirak etmek iştatef leiştatef ‫פ‬ ‫השתתף‬
)‫(להשתתף‬
katır (hayvan) pered ‫ךד‬.‫פ‬
katıştırmak, karıştırmak, harmanlamak, bileşti- mizeg, lemazeg ‫פ‬ )‫מזג (למזג את‬
mek, havayı soğutmak (et)
kati, kesin, şüphesiz, emin, kaçınılmaz, muhakkak, vaday ‫וראי‬
mutlak
katil balina, orca (hayvan) katlan )‫קטלן (לדתן‬
(livyatan)
katil, cani meratseah ‫?׳רצח‬
katil, cani rotseah ‫רוצה‬

216
‫ל■ י‬::;:'‫י׳‬: '■:.■/‫■׳ר‬. :;‘■‫;י‬/:‫!■׳‬: ■;SZ’■?■■‫י‬ ‫;■־■י‬ <v;:

katip pinkesan !‫פנקס‬


katip, yazıcı lavlar ‫לבלר‬
katkı fonu, patron ve işçinin birlikte tamamladıkla- keren iştalmut ‫קרן השתלמות‬
11‫ ־‬bir fon
katkı maddesi, ek, ilave tosaf ‫תוסף‬
katlamak, kıvırmak kipel, lekapel B )‫קפל (לקפל את‬
(et)
katlanmak, kıvrılmak itkapel, S )‫התקפל (להתקפל‬
leitkapel
katlanmış, katlı (sıfat) mekupal ‫ת‬ ‫מקפל‬
katledilmek, doğranmak, kesilmek nitbahj B )‫נטבח (להטבה‬
leitaveah
katledilmek, öldürülmek niktal, leikatel B )‫נקטל (להקטל‬
katledilmek, öldürülmek, suikasta uğramak nirtsah, B )‫נרצח (להרצה‬
leiratsah
katletme, doğrama, kesme tviha ‫טביחה‬
katletme, öldürme, cinayet retsıha ‫ךציחה‬
katletmek, doğramak, kesmek tavah, litvoah B )‫טבח (לטבח‬
katletmek, öldürmek, cinayet işlemek katal, liktol B )‫קטל (לקטל‬
katletmek, öldürmek, suikast yapmak, cinayet ratsah, lirtsoah B )‫רצח (לרצח את‬
işlemek (et)
katliam tevah ‫טבח‬
katliam merhats ‫מךחץ דמים‬
damım
katliam ketel ‫קטל‬
katliam, cinayet retsah ‫רצח‬
katliam, kıyım ereg ‫הרג‬
katma değer vergisi mas ereh ‫רף מוסף‬# ‫מס‬
musaf
katma değer, artık değer ereh nosaf ‫רף נוסף‬#
katma, ekleme, ilave etme tseruf ‫צריף‬
katma, ekleme, kombinasyon, birleşme, bitişik, ikili tseıuf ‫צריף‬
katma, ilave, zam osafa ‫הוספה‬
katmak, ilave etmek, ekleme yapmak, yan yana tsiref letsaref B ,‫צרף (לצרף את‬
koymak, iliştirmek, dahil etmek (et le el) )‫ל־ אל‬
katmak, ortak etmek, iştirak ettirmek şitef, leşatef b )‫שתף (לקזהף את‬
(et)
katmama, dâhil etmeme, hariç tutma, eleme, çıkar- aşmata ‫השמטה‬
ma, saymama

277
katmamak, dahil etmemek, hariç tutmak, elemek, işmit, leaşmit S )‫השמיט (להשמיט‬
çıkarmak, saymamak, atlamak
katman, tabaka roved ‫רבד‬
katmanlar revadım ‫רבדים‬
katmanlaşmak, katman oluşturmak, tabakalaşmak itrabed, ‫ע‬ )‫התרבד (להתרבד‬
leitrabed
katolik katoli ‫קתולי‬
katot, negatif elektrot katoda ‫קתודה‬
katsayı mekadem ‫מקדם‬
kauçuk tsemeg ‫?מג‬
kauçuk ağacı ets gumi ‫?ץ גומי‬
kauçuk, lastik gumi ‫גומי‬
kavanoz tsintsenet ‫צנצנת‬
kavga etmek, atışmak, çekişmek, sürtüşmek, dalaş- rav, lariv (im) ‫פ‬ )‫רב (לךיב ?ים‬
mak
kavga, bozuşma, münakaşa, tartışma, çekişme, meriva ‫מריבה‬
uyuşmazlık, anlaşmazlık
kavga, didişme, çekişme, münakaşa madon ‫מרוץ‬
kavga, döğüş, dalaş tigra ‫תגרה‬
kavga, küslük riv ‫ריב‬
kavis biçimi almak, dış bükey şekli almak, konveks itkamer, ‫פ‬ )‫התקמר (להתקמר‬
şekli almak (kubbe) leitkamer
kavis çizmek, kubbe şekline sokmak, kemer şekline ikşit, leakşit ‫פ‬ )‫הקשית (להקשית‬
sokmak
kavis şekli vermek, dışbükey şekil vermek, kemer kimer, lekamer ‫ע‬ )‫קמר (לקמר‬
biçimine sokmak (kubbe)
kavisleşmek, yay biçimine dönüşmek, kavis halini itkaşet, ‫פ‬ ‫התקשח‬
almak leitkaşet )‫(להתקשח‬
kavram, mevhum, konsept musag ‫מעוג‬
kavram, terim munah ‫מונח‬
kavram, terim, terminoloji minuah ‫מנוח‬
kavramak, avuç dolusu almak, avuçlamak, sıkıca hafan, lihpon ‫פ‬ )‫חפן (לחפן‬
tutmak
kavramcılık musagiyut ‫משגיות‬
kavruk, kavrulmuş, yanık (sıfat) şadııf ‫ת‬ ‫שדוף‬
kavruk, kavrulmuş, yanık, yanmış haruh ‫חרוך‬
kavrulmak, hafifçe yakılmak, aleve tutulmak, ııehrahy ‫פ‬ )‫נחרך (לההלר‬
alazlanmak leihareh
kavrulmak, yanmak, CD’ye kaydedilmek nitsrav, ‫פ‬. )‫נצרב (להצרב‬
leitsarev

278
kavşak, dörtyol ağzı, sapak tsomet ‫צמת‬
kavun (meyve) melon ‫מלט‬
kavurma, hafifçe yakma, aleve tutma, alazlama, hariha ‫קךיכה‬
dağlama
kavurmak, hafifçe yakmak, aleve tutmak, alazla- harah, lahroh S )‫חרך (לקרך‬
mak, dağlamak
kavurmak, kızartmak (et tavuk soğan gibi yiyecek- işhim, teaşhim ‫פ‬ )‫השחים (להשחים‬
1er için), bronzlaştırmak
kavurmak, yakmak, dağlamak, kayıt yapmak, CD’- tsarav, litsrov ‫פ‬ )‫צרב (לצרב‬
ye kayıt yapmak, CD’ye kaydetmek
kaya, büyük taş sela ‫סלע‬
kaya, çakmaktaşı tsur ‫צרר‬
kayakçılık, kayak yapma, kayma, kayış itgalşut ‫הקגלשרת‬
kayarak inmek, ipten kaymak iştalşel, ‫פ‬ ‫השתלשל‬
leiştalşel )‫(להשתלשל‬
kaybetme, kaybediş, yitim, yitiriş, kayıp ibud ‫אברר‬
kaybetmek, yitirmek ibed, leabed ‫פ‬ )‫אבד (לאבד את‬
(et)
kaybetmek, zarar etmek, ziyan etmek, yenilmek ifsid, leafsid ‫פ‬ )‫הפסיד (להפסיד‬
kaybolma (gözden kaybolma), kayboluş, ortadan ealmut ‫האלמות‬
kaybolma, yok olma
kaybolmak (gözden kaybolmak), yok olmak neelam, ‫פ‬ )‫נעלם (להעלם‬
leialem
kaybolmak, yitmek, heba olmak neevad, leiaved ‫פ‬ )‫נאבד (להאבד‬
kaybolmuş, kayıp, yitik, ümitsiz avııd ‫אבוד‬
kayda değer olmayan, ihmal edilebilir, cüzi zaniah ‫זניח‬
kayda değer, hatırı sayılır, sarih, belirgin, aşikar, nikar
meydanda olan, takdire laik, hayli
kaydetme (ses veya görüntü) aklata
kaydetmek, kayıt yapmak, aygıta ses veya görüntü îklit, leaklit ‫פ‬ ‫הקליט (להקליט‬
kaydetmek, teybe almak, plak yapmak (et) )‫את‬
kaydetmek, yazmak, kayıt tutmak, not tutmak, not raşarn, lirşom ‫פ‬ ,‫רשם (לרשם את‬
düşmek, not almak (et le) )-‫ל‬
kaydırmak, paten kaymak eklik, leahlik ‫פ‬ )‫הקליק (להחליק‬
kaydolmak, yazılmak, kaydedilmek ııirşam, ‫פ‬ )‫נן־שם (להרשם‬
leiraşem
kaygı, endişe, tasa, merak, vesvese, kuruntu deaga ‫דאגה‬
kayık, sandal, filika, tekne, bot sira ‫סירה‬
kayın ağacı aşıır ‫אשור‬
kayın ağacı tahtası, şimşir buk ‫ברק‬

279
kayınbirader, enişte, bacanak (eril) gıs r ‫גיס‬
kayınbirader, eşin kardeşi (eril) yavam ‫ז‬ ‫יבם‬
kayınpeder ham ‫חם‬
kayınpeder (eril) hoten r ‫חזיתן‬
kayınvalide, kaynana hamot ‫חמות‬
kayıp . aveda, ovdan ‫ אברך‬,‫אבדה‬
kayıp, namevcut, yok olan needar ‫ךר‬5‫ז‬4
kayıp, zarar efsed ‫הפסד‬
kayırmak, fark gözetmek, farklı davranmak, farklı ifla, leaflot ‫פ‬ )‫הפלה (להפלות‬
muamele etmek, ayırımcılık yapmak
kayısı (meyve) mişmeş ‫מעזמש‬
kayıt memuru, nüfus memuru, sicil kayıt memuru, raşam ‫רשם‬
kaydedici (alet veya insan)
kayıt, grafik, çetele rişum ‫רעזרם‬
kayıt, kaydedilmiş, kayıtlı (ses veya görüntü) muklat ‫מקלט‬
kayıt, kaydetme arşama ‫הרקזמה‬
kayıt, liste, çizelge reşima ‫ךשימה‬
kayıtlı, yazılı, taahütlü (sıfat) raşum ‫ת‬ ‫רשום‬
kayıtsızlık, özensizlik, dikkatsizlik, ihmal, ihmal- rişul ‫ךשול‬
karlık, vurdumduymazlık, savsaklama, savrukluk,
boşlama, boş verme
kayıtsızlık, vurdumduymazlık, umursamazlık, adişut ‫ארישות‬
lakayıtlık, gamsızlık, miskinlik
kayma, kaydırma, patinaj ahlaka ‫החלקה‬
kaymak (paten sörf kayak) itgaleş, ‫התגלש (להתגלש) פ‬
leitgaleş
kaymak, krem katsefet ‫קצפת‬
kaymak, krema, bir şeyin en iyi kısmı şamenet ‫שמ?ח‬
kaynak maşav ‫משאב‬
kaynak etmek, kaynak yapmak riteh, lerateh ‫פ‬ )‫רתך (לרתך‬
kaynak, pmar, memba maayaıı ‫ן‬:?‫מ‬
kaynak, pmar, memba, orijin, köken, menşe makor ‫מקור‬
kaynakçı ratalı ‫רתך‬
kaynama retiha ‫רתיחה‬
kaynamak, haşlanmak nirtah, ‫פ‬ )‫נרתח (להרתח‬
leirateah
kaynamak, ısı etkisiyle birleşmek, arındırılmak, nitsraf, ‫פ‬. )‫נצרף (להצרף‬
kaynaşmak leitsaref
kaynamış, haşlanmış (sıfat) ratuah n ‫רתוח‬

280
kaynana (dişil) hotenet J ‫חותנת‬
kaynar suda hametsten arındırma, kaşer lepesah agaala ‫ה^לה‬
haline getirme
kaynar suda hametsten arındırma, kaşer lepesah agaalat kilim ‫הגקלת בלים‬
haline getirme (kap kacak alet tencere vesaireyi)
kaynar suda haşlamak şalak, lişlok S )‫שלק (לשלק‬
kaynaşabilirlik, entegre olabilirlik, uyum sağlaya- ikaltut ‫הקלטות‬
bilirlik
kaynaşma, karışma, asimile olma, asimilasyon itbolelut ‫התבוללות‬
kaynatma, kaynama artaha ‫הרתחה‬
kaynatmak, haşlamak ratalı, lirtoah ‫פ‬ )‫דתה (לךת’ח‬
kaynatmak, haşlamak, kızdırmak irtiah, leartiah ‫פ‬ )‫הךתיח (להר־תיח‬
kaypak, kaçamakçı, kaygan, hilekar, yakalanmaz, hamakmak ‫ת‬ ‫חמקמק‬
ele geçmez (sıfat)
kaypak, yükümlülükten kaçan (vergi, askerlik), yan miştamet ‫משתמט‬
çizen, kaytarıcı, kaçınan
kaypaklık, yükümlülükten kaçma (vergi, askerlik), iştamtut ‫השתמטות‬
yan çizme, kaytarma, kaçınma
kaytarmak, zamparalık yapmak, arazi olmak itparper, ‫פ‬ ‫פךפר‬1‫הך‬
leitparper )‫פךפר‬1‫(להך‬
kaz (kuş) (hayvan) avaz ‫אוז‬
kaza teuna ‫האונה‬
kaza (İNGİLİZCEDEN) aksident ‫אקסידנט‬
kazak (kazakistanlı kişi) (eril) kozak ‫ז‬ ‫קוזאק‬
kazak, süeter sveder ‫סודר‬
kazakistan (ülke) kazakistan ‫קןזדזםטן‬
kazan, karavana, madeni kap kdera ‫קדרה‬
kazanç, kar, yarar, istifade revah ‫רוח‬
kazançlı, karlı, kar getirici, harcanan emeğe değer rivhi ‫ת‬ ‫רוחי‬
(sıfat)
kazanım, edinim, elde ediş, satın alma reheş ‫רכש‬
kazanma, galibiyet, ikramiye, ödül, getiri, kar, hak zhiya ‫זכ״ה‬
etme, kazanım, erme
kazanmak, kâr etmek irviah, learviah ‫פ‬ )‫הךויח (להרויח‬
kazara, rastgele, tesadüfen, tesadüfi, hasbelkader bemikre ‫במקרה‬
kazazede, vurgun yemiş, şokta olan, muzdarip, alum ‫הלום‬
sersem
kazı, kazma, hafriyat hafira ‫חפירה‬
kazılı, kazılmış,.hafriyat yapılmış hafur ‫חפור‬
kazılı, kazılmış, kesik, biçilmiş, budanmış (sıfat) ( karııy ‫ת‬ ‫כרוי‬

281
kazılmak, eşelenmek. nehpar, S )‫נחפר (להחפר‬
leihafer
kazımak, oymak, kabartma yapmak, tornalamak harat, lahrot S )‫חרט (לחרט‬
kazınma, eşelenme, kazının eşiğine girme ithaprut ‫התחפרות‬
kazınmak, eşelenmek, kazının eşiğine girmek ithaper, S )‫התחפר (להתחפר‬
leithaper
kazınmak, kesilmek (uzuv kol bacak vs.), biçilmek, nihrat, leiharet ‫פ‬ )‫נכרת (להפרת‬
budanmak
kazınmak, oyulmak, tornalanmak nehrat, ‫פ‬ )‫נחרט (להחרט‬
leiharet
kazma (alet) dakar ‫ד?ןר‬
kazma (alet) makoş ‫מבועו‬
kazmak(maden), kazımak, kazı yapmak karat, lihrot ‫פ‬ )‫פרה (לכרת‬
kazmak, eşelemek hafar, lahfor ‫פ‬ )‫חפר (לזחפר‬
kebap kabab ‫קבב‬
keçe, çuha, kebe leved ‫לבד‬
keçi (hayvan) (dişil) iza ‫נ‬ ‫עזה‬
keçiboynuzu (meyve) haruv ‫חרוב‬
keder, esef, hüzün, gam, dert verici şey deavon ‫דאביז‬
kederlenmek, üzülmek, üzgün olmak neetsav, ‫פ‬ )‫נעצב (להעצב‬
leiatsev
kederli, meyus, mahzun (sıfat) meduhdah ‫ת‬ ‫מדכדך‬
kederli, üzüntülü, keyifsiz, hazin (sıfat) agum ‫ת‬ ‫עגום‬
kedi(hayvan) hatul ............... ‫חתול‬
kefal balığı (hayvan) buri ‫בורי‬
kefalet, garanti arevut ‫ערבות‬
kefaret, fidye, paraya çevirme pidyon ‫פדיון‬
kefaret, günahların affedilmesi, kipur kipur ‫כפור‬
kefaretini ödemek, telafi etmek, günahını bağışlat- kiper, lehaper ‫פ‬ )‫פפר (לכפר‬
mak
kefe, terazi kefesi kaf moznayim ‫כף מאזנים‬
kefen tahrihim ‫תכךיכים‬
kefil olmak arav, laarov ‫פ‬ )‫ערב (לערב‬
kefil, güvence, teminat veren, garantör (sıfat) arev ‫ת‬ ‫?יב‬
kehanet, önceden haber verme, tahmin hizuy ‫חזוי‬
kehanet, Öngörü nevua ‫נבואה‬
kehanet, tahmin, öngörü nibuy ‫נבוי‬
kehribar, kehribar rengi, sarımsı bej (renk) inbar ‫ענבר‬
kek, pasta, turta uga ‫עוגה‬

282
kekeleme gimgum ‫גמגום‬
kekelemek gimgem, S )‫גמגם (לגמגם‬
legamgem
kekeme megamgem ‫מגמגם‬
kekeme (sıfat) ileg ‫ת‬ ‫?לג‬
kekeme, peltek kevad pe ‫כבד פה‬
kekik (baharat) oregano ‫אורגנו‬
kekik türü, susamlı kekik karışımı bir tatlandırıcı zaatar ‫זעתר‬
baharat
keklik (kuş) (hayvan) huğla ‫חגלדי‬
kel olmak, saçları dökülmek ikriah, 2 )‫הקריח (להקריח‬
leakriah
kel, dazlak (sıfat) kereah ‫ת‬ ‫קרח‬
kel, keleş, saçsız, dazlak kereah ‫קרח‬
kelebek (hayvan) parpar ‫פךפר‬
kelepçe (1er) azikim ‫אזקים‬
kelime haznesi, kelime dağarcığı otsar milim ‫אוצר מלים‬
kelime, sözcük, laf, kelam mila ‫מלה‬
kelle vergisi, adam başına toplanan vergi mas gulgolet ‫מס גלגלת‬
kelleşme itkarhut ‫ההקךחות‬
kelleşmek itkareah, ‫פ‬ ‫התקרה התקרה‬
itkarah, )‫(להתקרח‬
“‫־‬ ’‫״‬T • * :
leitkareah
kellik, saçsızlık, dazlaklık, kel, dazlak karahat ‫קרחת‬
kem göz, nazar ayin ara ‫עין הרע‬
kem gözlerden uzak, nazar değmesin, allah nazar- bli ayin ara ‫בלי עין הרע‬
dan saklasın
keman (müzik aleti) kinor ‫כנור‬
keman çalmak kiııer, lekaner ‫פ‬ )‫כנר (לכנר‬
kemancı kanar ‫כנר‬
kemer takılmak nehgar, ‫פ‬ )‫נחגר (להחגר‬
leihager
kemer takma, kemer bağlama hagira ‫חגירה‬
kemer takmak hagar, lahgor ‫פ‬ )‫חגר (להגר‬
kemer, kayış, kuşak hagora ‫חמרה‬
kemeri sıkma iduk ahagura ‫הרוק החגורה‬
kemik etsem ‫עצם‬
kemik.veremi, yılancık hastalığı (hastalık) şoşaııa ‫שושנה‬
kemirgen meharsem ‫מכרסם‬

283
kemirgen, kemirici .... karseman ‫כךסמן‬
kemirilmek, tırnak yenilmek nihsas, S )‫נבסס (להפסס‬
leikases
kemirilmiş (sıfat) kasus ‫ת‬ ‫כסוס‬
kemirilmiş (sıfat) mehursam n ‫מבוסס‬
kemirme ksisa ‫בסיסה‬
kemirme, aşınma, aşındırma, erozyon kirsum ‫כןסום‬
kemirmek kirsem, ‫פ‬ )‫כרסם (לכךסם‬
leharsem
kemirmek, tırnak yemek kasas, liksos ‫פ‬ )‫כסס (לבסס‬
kemoterapi kemoterapya ‫כימותרפיה‬
kenaan diyarı kenaan ‫פנעז‬
kenaanlı, kenaan diyarından olan (sıfat) kenaani ‫ת‬ ‫כנעני‬
kenar mahalle, kenar semt kirya, krayot ‫קריה« קריות‬
kenar, etek, sınır, banket şulayim ‫ם‬:‫שול‬
kenar, köşe, taraf, yan pea ‫פאה‬
kenar, taraf, yan tsad ‫צד‬
kenar, üçgende kenar tsela ‫צלע‬
kenara, yana, bir tarafa, bir yana, atsida ‫הצדה‬
kenarda, bir yanda, bir tarafta batsad ‫בצד‬
kenarlarını kesmek, uçları köşeleri kesmek katanı, liktom ‫פ‬ )‫קטם (לקטים‬
kenarlık, siperlik (şapka siperliği) titora, titoret ‫היתוךת‬, ‫תיתורה‬
kendi bacaklarını iyice geniş açmak, yaymak, pasak, tipsok ‫פ‬ )‫פלק(לפש_ק‬
aralamak .....
kendi kendine gülmek, içten içe gülmek, bıyık altın- itstahek, ‫הצטחק (להצטחק) פ‬
dan gülmek, kıs kıs gülmek leitstahek
kendi kendine, kendime, şahsi atsmi ‫עצמי‬
kendiliğinden oluşan, kendi kendine hasıl olan atsmoni ‫ת‬ ‫עצמוני‬
(sıfat)
kendiliğinden, otomatikman, kendi kendine meelav ‫מאליו‬
kendiliğinden, otomatikman, kendi kendine, resen otomatit ‫אוטומטית‬
kendinden belli, besbelli, aşikar, apaçık, gayet tabii muvan meelav ‫מוכן מאליו‬
kendinden geçme, coşkunluk, coşku, vecit ekstaza ‫אקסטזה‬
kendine akıllı süsü vermek, bilge numarası yapmak, ithakem, ‫התחכם (להתחכם) פ י‬
hava atmak leithakem-
kendine gelmek, aklı başına gelmek itaşet, leitaşet ‫פ‬ ‫התעשת‬
)‫(להתעשת‬
kendine gelmiş, iyileşmiş, sağlam atlatmış (sıfat) meuşaş ‫ג‬,‫ת‬ ‫מאשש‬

284
kendine getirmek, aklını başına toplamak, gölgelen- itsliL, leatslil ‫פ‬ )‫הצליל (להצליל‬
dirmek
kendine özen göstermek, hoş olmak ‫ההנאה (להתנאות) פ‬
itnaa, leitııaot
kendini adlandırmak, kendini addetmek itkare, leitkare ‫התקרא (להתקרא) פ‬
kendini alçaltmak, yaltaklanmak, dizlerine kapan- itrapeSf ‫ההרפס (להתרפס) פ‬
mak, yalakalık yapmak leitrapes
kendini ayrı tutmak, diğerlerinden ayrılmak îtbadel, ‫פ‬ )‫התבדל (לההברל‬
leitbadel
kendini beğenmiş, kibirli, öğüngen (sıfat) şahtsan ‫ח‬ ‫שחצן‬
kendini boyamak, kendine boya sürmek itstabea, ‫פ‬ ‫ הצטבע‬,?‫הצטב‬
itstaba, )‫(להצטבע‬
leitstabea
kendini ifade etmek itnaseah, ‫פ‬ ‫ התנסח‬,‫התנסח‬
itnasah, )‫(להתנסח‬
leitnaseah
kendini tutma, dizginleme, kendini frenleme, itidal avlağa ‫הבלגה‬
kendini tutma, kendine hakim olma itapkut ‫התאפקות‬
kendini tutma, sınırlama ipuk ‫אפרק‬
kendini tutmak, iradesini kontrol etmek, duyguları- ivligf leavlig ‫פ‬ )‫הבליג (להבליג‬
m bastırmak
kendini tutmak, kontrollü olmak, kendini dizginle- itapek, leitapek ‫פ‬ )‫התאפק (להתאפק‬
mek
kendini yormak, yırtınmak, çok çaba sarfetmek, iiyagea, ‫פ‬ )‫התיגע (להתיגע‬
çetin şartlarda çabalamak leityagea
kendini zora sokmak, hantallaşmak, tabakalarca istarbelf ‫פ‬ ‫הסתרבל‬
örtünmek leistarbel )‫(להסתךבל‬
kendisi, kendi atsmo ‫צמו‬:?
kene(hayvan) kartsiya ‫קךצטי‬
kent, kasaba krah ‫ברך‬
kenya (ülke) kenya ‫קניה‬
kep, kasket kova mitshiya ‫ברבע מצחיה‬
kepçe matseket ‫מ^קת‬
kepek (unda, ekmekte) sabin ‫סבין‬
kepek, pul pul (balık sırtındakıler gibi) kaskas ‫קשקש‬
kepek, tahılın dış kabuğu, döküntü, harmandan mots ‫מוץ‬
kalan saman
kereviz (İNGİLİZCEDEN) seleri ‫סלרי‬
kereviz (sebze), kereviz sapı ve yaprağı karpas ‫פךפס‬
kerhane karahana ‫קרחנה‬
kerpeten, pense, kıskaç, yengeç veya pavurya tsvat ‫צבת‬
kıskacı

285
kertenkele (hayvan) hardon ‫חרדון‬
kertenkele (hayvan) letaa ‫לטאה‬
keser (tahta yontmaya ve çivi çakmaya yarayan ‫•־‬ kardom ‫לווים‬
alet)
kesik (kolu bacağı), sakat, kötürüm, bir uzvu keşi- kitea ?‫קט‬
len kişi (tıbbi nedenlerle)
kesik (sıfat) katua ‫ח‬ ?‫קטי‬
kesik, budanmış, biçilmiş (ağaç, uzuv) (sıfat) karut ‫ת‬ ‫פרות‬
kesik, kesilmiş gadua ‫גדוע‬
kesik, kesilmiş (sıfat) hatuh ‫ת‬ ‫חתוך‬
kesik, kesilmiş, budanmış, bir uzvu/organı kesik gadum ‫ה‬ ‫גדום‬
(kol, bacak) (sıfat)
kesik, kesilmiş, kırpılmış gazur ‫גזור‬
kesik, kesintili, kesik kesik, fasılalı, aralıklı (sıfat) mekuta ‫ת‬ ‫מקןטע‬
kesik, kopuk, kesik (elektrik bağlantı vs.), fişten menutak ‫ת‬ ‫מנתק‬
çekik (sıfat)
kesiklik, kopukluk, bağlantı kopukluğu, ilişik kes- itnatkut ‫התנתקות‬
me, alaka kesme, irtibatı koparma
kesiklik, kopukluk, temassızlık, bağlantısızlık netek ‫נתק‬
kesilme, durma, durdurma, ara, fasıla, inkıta hadila ‫חדלה‬
kesilme, durulma, ardı kesilme ipaskut ‫הפסקות‬
kesilmek nehtah, ‫פ‬ )‫נחתך (להחתך‬
leihateh
kesilmek (makas), alnına yazılmak, emredilmek, nigzaıy leigazer ‫פ‬ )‫נגזר (להגזר‬
......... .......... .......... ----------- ---------- ...
7 ‫י‬
karar verilmek .............
kesilmek (organ, uzuv) nigdam, ‫פ‬ )‫נגדם (להגדם‬
leigadem
kesilmek, ara verilmek, durulmak, karar verilmek, nifsak, ‫פ‬ )‫נפסק (להפסק‬
kanaate varılmak, sona erdirilmek leipasek
kesilmek, boğazlanmak, hayvan kesilmek nişhat, leişahet ‫פ‬ )‫נשחט (להשחט‬
kesilmek, doğranmak (ağaç) nehtav, ‫פ‬ )‫נחטב (להחטב‬
leihatev
kesilmek, düşürülmek nigda, leigadea ‫פ‬ )‫נגדע (להגדע‬
kesilmek, koparılmak nikpad, ‫פ‬ )‫נקפד (להקפד‬
leikaped
kesilmek, kopmak, bağlantı kesilmek, ilişkisi kesil- itııatek, ‫פ‬ )‫התנתק (להתנתק‬
mek leitnatek ‫־‬
kesilmek, kopmak, bağlantı kesilmek, ilişkisi kesil- nitak, leinatek ‫פ‬ )‫נתק (להנתק‬
mek
kesilmek, ucu kesilmek, kenarı kesilmek ııiktam, ‫פ‬. )‫נקטם (להקטם‬
leikaiem

286
kesilmek, yarılmak, organı kesilmek, ara verilmek nikta, leikata ‫פ‬ )‫נקטע (להקטע‬
kesilmiş, kesik, doğranmış, biçimli, düzgün vücudu hatuv ‫חטוב‬
kesim bıçağı, büyük bıçak, satır maahelet ‫מאכלת‬
kesim, kesme, boğazlama, katliam, kan dökme, şhita ‫עזחיטה‬
hayvan kesimi, hayvan kurban etme
kesin, kati, nihai (sıfat) nehrats. ‫ת‬ ‫ נחרצת‬,‫נחו־ץ‬
nehretset
kesinleşmiş hüküm, karara bağlanmış, kesin sonuç muhra n ‫מכיע‬
kesinleştirmek, belirlemek, kalıcı yapmak, sabitle- kava, likboa )‫קבע (לקבע את‬
mek, çakmak (et)
kesinlik, doğruluk, titizlik, ihtimam, hassasiyet diyuk ‫ריוק‬
kesinlik, katiyet vadaut ‫וראות‬
kesinlikle, katiyetle, belirli olarak, açıkça, bilhassa bemeforaş ‫במפרש‬
kesinlikle, mutlaka, elbette, doğru, gerçek, gerçek- ahen ‫אכן‬
ten, hakikat, hakikaten
kesinlikle, mutlaka, katiyetle beehlet ‫בהחלט‬
kesinti, duruş, durma, devam etmeme hidalon ‫חדלון‬
kesintisiz, durmaksızın, aralıksız, fasılasız, biteviye bitti posek ‫בלתי פוסק‬
kesip parçalara ayırmak biter, lebater ‫פ‬ )‫בתר (לבתר‬
kesir şever ‫?סבר‬
kesişim noktası, ara birim, ara yüz mimşak ‫ממשק‬
kesişme, kavşak, kesişen yol itstalvut ‫הצטלבות‬
kesit hatah
keski, heykeltraş kalemi, kalemkeski, oymacı kale- mifselet ‫מפסלת‬
mi, oyma keskisi
keskin nişancı, gizlenerek ateş eden, baharat elde tsalaf ‫?לף‬
edilen bir bitki gebre otu
keskin, sivri, bilenmiş, bileyli (sıfat) mehudad ‫ת‬ ‫מחדד‬
keskinlik, sivrilik hadut ‫חרות‬
kesme gdia ‫גדיעת‬
kesme işareti ( ‘ ), apostrof, ayraç (örneğin istan- gereş ‫גרש‬
bul’a)
kesme işareti çiftli, üstten ikili tırnak işareti, üstten gerşayim ‫גךקדם‬
çiftli ayraç (“ )
kesme, biçme, budama (organı, ağacı), karar alma krita ‫כריתה‬
kesme, kesim hituh ‫חתוך‬
kesme, kesim, biçki, makasla kesme, makasla kesil- gzira . ‫גדרה‬
nıiş parça
kesme, kesim, doğrama hativa ‫חטיבה‬

287
kesme, koparma, bağlantı kesme, ilişiğini kesme, nituk ‫נתוק‬
birbirinden ayırma, fişten çekme
kesmek hatah, lahtoh S )‫חתך (לחתך‬
kesmek (makas), makaslamak, kırpmak, emretmek, gazar, ligzor ‫פ‬ )‫גזר (לגזר‬
karar vermek, türetmek
kesmek (organ, uzuv) gadam, ligdom ‫פ‬ )‫גדם (לגרים‬
kesmek, bırakmak, devam etmemek, durdurmak, hadal, lahdol ‫פ‬ )‫חדל (לחדל‬
bir süreliğine durdurmak, ara vermek
kesmek, boğazlamak, hayvan kesmek şahat, lişhot ‫פ‬ )‫שחט (לשחט‬
kesmek, budamak (ağaç, dal, uzuv) nigdam, ‫פ‬ )‫גדם (לגדם‬
legadem
kesmek, doğramak (ağaç) hatav, lahtov ‫פ‬ )‫חטב (לדוטב‬
kesmek, doğramak, yarmak şisef, leşasef ‫פ‬ )‫שסף (לשסף‬
kesmek, düşürmek gada, ligdoa ‫פ‬ )‫גדע (לגדע‬
kesmek, karar almak, biçmek, budamak(ağaç), karat, lihrot ‫פ‬ )‫כרת (לכרות‬
kesmek (uzuv kol bacak vs.)
kesmek, koparmak kiped, lekaped ‫פ‬ )‫קפד (לקפד‬
kesmek, koparmak, bağlantı kesmek, ilişki kesmek, nitek, lenatek ‫פ‬ )‫נתק (לנתק‬
ayırmak
kesmek, koparmak, kırmak batsa, livtsoa ‫פ‬ )‫בצע (לבצע‬
kesmek, ucunu kesmek, yarmak, organ kesmek (diş kata, liktoa ‫פ‬ )‫קטע (לקטע‬
kol bacak)
kestane (meyve) armon ‫עךמלן‬
kestane rengi (renk), kumral (sıfat) armoni ‫ת‬ ‫עךמרני‬
kestirme yol kitsur dereh ‫קצור דרך‬
kestirme, kısa yol maakaf ‫מ?קף‬
kestirme, şekerleme, hafif uyku, uyuklama tnuma ‫תנומה‬
keşfedilmek, açıklanmak, ifşa edilmek, meydana itgala, leitgalot ‫התגלה (להתגלות) פ‬
çıkmak, farkedilmek
keşfetmek, açıklamak, ifşa etmek, farketmek gila, legalot ‫פ‬ )‫גלה (לגלות‬
keşif, açıklama, ifşa giluy ‫גלוי‬
keşif, buluş taglit ‫תגלית‬
keşifçi muharebe birliği, keşifçi özel harekat timi(- sayeret ‫סירת‬
komando), keşif kolu, muharip öncü birliği
keşifçi, içgüdü sahibi gaşaş ‫גשש‬
keşke ilu rak ‫אלו רק‬
keşmekeş, karışıklık, karmaşa, kaos tou vavou ‫תהו ובהו‬
ketçap, domates sosu, domates salçası (İNGİLİZ- ketşop ‫קטשופ‬
CEDEN)
keten piştan ‫פשתן‬
?fince, gönlünce, aklına estiği gibi (sıfat) şriruti n ‫שרירותי‬
!‫׳‬fine düşkün, eğlenceyi ve lüks hayatı seven neentan ‫נהנתן‬
?fini çıkarmak, keyfîni sürmek itfanen, B )‫הוזפנן (להתפגן‬
leitfanen
?ifle, seve seve, memnuniyetle bekeyf ‫בכיף‬
şiflenme, keyif sürme kiyuf ‫ביוף‬
şiflenmek, keyif sürmek kiyef, lekayef B )‫כיף (לכיף‬
yifli, iyi, hoş (ARAPÇADAN) sababa ‫סבכה‬
ta, hakeza, aynı şekilde, ayrıca, üstelik, aynı kmo hen ‫ כן‬,‫כמו‬
nanda, dahası, ek olarak, yanısıra
za, hem, hem de, de, da, dahi, ayrıca, aynı zaman- gam ken ‫גם כן‬

zzap, nitrik asit humtsa ‫חמצה הנקנית‬


hankanit
iris (ülke) kafrisin ‫ךיסין‬98
ırıslı (eril) kafrisayi T ‫קפריסאי‬
ç, but, kalça, kaba et (insan ve hayvan) akuz ‫עכוז‬
:, popo, kalça, arka, geri, arka taraf ahorayim ‫אחוו־ים‬
çını örtme, götü kurtarma, kusur örtme (argo) kastah ‫כסתייח‬
kasot tahat kısaltması)
dem, kıdemlilik vetek ‫ותק‬
demli, gedikli, eski (sıfat) vatik ‫ת‬ ‫ותיק‬
kırdak shus ‫סחוס‬
kırdakımsı, kıkırdak gibi (sıfat) shusi ‫ת‬ ‫סחוסי‬
kırdama, gülüşme, sırıtma tsihkuk ‫צחקוק‬
kırdamak, kıkır kıkır gülmek, kıs kıs gülmek, tsihkek, B )‫צחקק (לצדוקק‬
rıtmak letsahkek
lavuzlu, rehberli (sıfat) mudrah ‫ת‬ ‫מדיד‬
İcal damar, tel, uyuşuk, duygusuz, hissiz nim ‫נים‬
İçık, balık kılçığı idra ‫אדרה‬
11 herev ‫חרב‬
lıçla dövüşmek, eskrim yapmak siyef, lesayef B )‫סיף (לסיף‬
lif, muhafaza, cüzdan, vajina, döl yolu nartik ‫נךתיק‬
lıfına uydurma, idare etme al akombina ‫על הקומבינה‬
ılık değiştirme, kıyafet değiştirme, maskeli balo ithapsut ‫התחפשות‬
lyafeti giyme (balo veya karnaval için)
ılık değiştirmek, kıyafet değiştirmek, maskeli balo ithapes, B ‫התחפש (להתחפש‬
syafeti giymek (balo veya karnaval için) leithapes (le) )-‫ל‬
ımıldama, kımıldatma, kıpırdatma azaza ‫הזזה‬

289
kımıldamak, hareket etmek, kıpırdamak zaz, lazuz (me) £>
km, kılıf nedan
kına (doğu geleneklerinde kadınların ellerine yakı- hina
lan kına)
kınama, itham etme okaa ‫הו?!?ה‬ X
kınama, suçlama ginuy ‫גנוי‬
kınamak, ayıplamak, yermek, telin etmek, lanet gina, leganot 5 )‫גנה (לגנות‬
etmek, şiddetle aleyinde bulunmak, karşı çıkmak
kınamak, damgalamak, lekelemek, itham etmek, okia, leokia ‫פ‬ )‫הוקיע (להוקיע‬
lanet etmek, lanetlemek
kıpırdatılmış, kımıldatılmış, yeri değiştirilmiş muzaz ‫ת‬ ‫מתז‬ r;

(sıfat)
kıpırdatmak, kımıldatmak, hareket ettirmek eziz, leaziz (et) ‫פ‬ )‫הזיז (להזיז את‬
kipti, eski mısır hristyanları kopt ‫קופט‬
kırat, elmas ayarının ölçü birimi karat ‫קדט‬
kırbaçlama, kamçılama atslafa ‫הצלפה‬
kırıcı, kıran (fındık, ceviz, şifre vs.) çözen, çözümle- maftseah ‫מפצח‬
yen (kod, bilmece, şifre, ikilem vs.)
kırık, kırgın (mecaz) (sıfat) şavur ‫ת‬ ‫שבור‬
kırık, kırıklık, yarık, fay şever ‫שבר‬
kırık, yarık, ihlal edilmiş, harap, yıkık (sıfat) paruts ‫ת‬ ‫פרוץ‬
kırık, yorgun (sıfat) ratsuts ‫ת‬ ‫רצוץ‬
kırılgan, dayanıksız, nazik, narin, çıtkırıldım (sıfat) şavriri ‫ת‬ ‫שברירי‬
kırılgan, kırılabilir, kırılabilen (sıfat) şavir ‫ת‬ ‫שביר‬
kırılmak iştaber, ‫השתבר (להשתבר) פ‬
leiştaber
kırılmak ııişbar, leişaver ‫פ‬ )‫נשבר (להעזבר‬
kırılmak, paramparça olmak, tuzla buz olmak itnapets, ‫פ‬ )‫התנפץ (להתנפץ‬
leitnapets
kırılmak, parçalanmak nitats, leınatets ‫פ‬ )‫נתץ (להנתץ‬
kırıntı perur ‫פרור‬
kırıp çıkmak, patlak vermek iftsia, leaftsia ‫פ‬ )‫ה?ציע (להפציע‬
kırıp parçalamak, ezip geçmek rotsets, ‫פ‬ )‫רוצץ (לרוצץ‬
lerotsets
kırıtarak yürümek, kıç sallayarak yürümek ikesf leakes ‫פ‬ )‫עכס (לעכס‬
kırıtmak, kıç sallamak(argo) intez, leantez ‫פ‬ )‫ענטז (לענטז‬
kırıtmak, salına salına yürümek, sekmek tofef, letofef ‫פ‬ )‫טופף (לטופף‬
kırk 40 . arbaim ‫עים‬3‫אך‬
kırkayak (hayvan) marbe ‫ה רגלים‬3‫מך‬
raglayim .

290
kırlangıç kuşu (hayvan) snunit ‫סנונית‬
kırma, kırılma şvıra ‫שבירה‬
kırma, melez, karışım ben taarovet ‫בן ת?נר'בת‬
kırma, parçalama, tahrip nituts ‫נתוץ‬
kırmak şavar, lişbor S )‫שבר (לשבר את‬
(et)
kırmak, paramparça etmek, tuzla buz etmek nipets, lenapets 2 )‫נפץ (לנפץ‬
kırmak, parçalamak nitets, lenatets 2 )‫נתץ (לנתץ‬
kırmak, parçalamak şiber, leşdber 2 )‫שבר (לשבר את‬
(et)
kırmak, yarmak, gedik açmak, yıkmak, patlatmak, parats, lifrots S )‫פרץ (לפרץ‬
fışkırmak, taşmak, ihlal etmek
kırmızı (renk) adom ‫אדם‬
kırmızı biber pilpel adom ‫פלפל אדם‬
kırmızı biber, çok acı kırmızı biber çili ‫ציילי‬
kırmızı ışık or adom ‫אויר אדם‬
kırmızı lahana (sebze) kruvadom ‫ברוב אדם‬
kırmızı toz biber paprika ‫פפריקה‬
kırmızılaşmak, kızarmak, yüzü kızarmak itadem, 2 )‫התאדם (להתאדם‬
leitadem
kırmızımsı, kırmızımtrak, kırmızıya çalan (renk), adamdam ‫אדמדם‬
kan rengi
kırpılmak, kesilmek, kısalmak ııigzaz, leigazez 2 )‫נגזז (להגזז‬
kırpışmak (ekran), ışık titremek (floresan ışığı ritsed, leratsed 2 )‫רצד (לרצד‬
titreşimi)
kırpma, kesme, kısaltma gziza ‫{זיזה‬
kırpmak, kesmek, kısaltmak gazoz, ligzoz 2 )‫גזז (לגזז‬
kısa (sıfat) katsar ‫ת‬ ‫?!?י‬
kısa bir zaman için, bir müddet, bir süre zinan ma ‫זמץ־מה‬
kısa devre (elektrik) ketser haşmali ‫קצר חשמלי‬
kısa devre (elk.) ketser ‫קצר‬
kısa kambur, küçük boyutlu hörgüç, sırt çıkıntısı gavııun ‫גבנון‬
kısa ömürlü, geçici (sıfat) kikyoni ‫ת‬ ‫קיקיוני‬
kısa zamanda al regel ahal ‫?ל ן{ל אחת‬
kısaca bekitsur ‫בקצור‬
kısaca biktsara ‫בקצרה‬
kısacık (sıfat) ktsartsar ‫ת‬ ‫קצן־צר‬
kısalık katsrut ‫קצרות‬

291
kısalmak itkatser, S )‫התקצר (להתקצר‬
lettkatser
kısaltılmış (sıfat) mekutsar ‫ת‬ ‫מלו?ר‬
‫׳‬1-
kısaltma, kelimelerin kısaltılmış şekli, baş harfler- raşey tevot ‫י תברת‬0‫ךא‬
den oluşan sözcük
kısaltma, kısalık, bir fikrin kısaca ifadesi, bir söz- kitsur ‫קצור‬
cük veya söz grubunun kısaltılmış şekli
kısaltmak kitser, lekatser 5 )‫קצר (לקצר ?ת‬
(et)
kısık ses tsarud ‫צרור‬
kısıklık (ses) tseridut ‫צרידות‬
kısım, bölüm, kesit, fasıl, paragraf keta ‫קטע‬
kısım, kesim, aksam, bölüm, pay kelek ‫חלק‬
kısıntı yapmak, kısmak, kısıtlamak, küçültmek, kitsets, S )‫קצץ (לקצץ‬
azaltmak lekatsets
kısır (eril) akar T ‫?קר‬ 1t

kısır kadın (dişil) akara ‫נ‬ ‫עקרה‬


kısır, hadım edilmiş, kısırlaştırılmış, iğdiş edilmiş mesuras ‫ת‬ ‫תסרס‬
(sıfat)
kısırlaştırılmış, hadım edilmiş (sıfat) meukar ‫ת‬ ‫מקקר‬
kısırlaştırma, hadım etme serus ‫סרוס‬
kısırlaştırma, hadım etme, sterilizasyon, dezenfekte ikur ‫עקור‬
kısırlaştırmak, hadım etmek, iğdiş etmek, enemek sires, lesares ‫פ‬ )‫סלם (לסלם‬
kısırlaştırmak, hadım etmek, sterilize etmek, dezen- iker, leaker s )‫עקר (לעקר‬
fekte etmek................................................. ■s.

kısırlık, verimsizlik, çoraklık ‫גז‬


akrut ‫עקרות‬
kısıtlama, azaltma, sınırlama, tahdit tsimtsum ‫צכןצום‬ . $
kısıtlamak, azaltmak, limit koymak, konsantre hale tsimtsem, ‫פ‬ )‫צ?צם (לצמצם‬
getirmek letsamtsem
kısıtlanmak, ümitlenmek, azaltılmak, konsantre üstamtseın, ‫פ‬ ‫העטכןצם‬
hale gelmek leitstamtsem )‫(להצטמצם‬
kısıtlayıcı, sınırlandırıcı, sınırlayan magbil ‫מגביל‬
•4«‫י<־‬
kısıtlılık, sakatlık, maluliyet, yetersizlik mugbalut ‫מאבלות‬
kıskanç (sıfat) mekane ‫ת‬ ‫תקנא‬
kıskanç, aşırı dinci, tutucu, bağnaz, mutaassıp kanay ‫ת‬ ‫קנאי‬
(sıfat)
kıskançlık kanaut ‫קנאות‬
kıskançlık, haset kina ‫קנאה‬
kıskanmak (birbirini) itkane, leükane ‫פ‬ )‫התקנא (להתקנא‬

‫מ‬
292
kıskanmak (birini), çok görmek, gözü kalmak, göz kine, lekane S ,-‫קנא (לקנא ב‬
koymak (be le) )-‫ל‬
kısma, kısıtlama, kısıntı, azaltma, küçültme kitsuts ‫קצוץ‬
kısmi, kısmen, sadece bir bölümü kapsayan, bir helki ‫חלקי‬
parçayı belirten
kısrak dişi at (dişil) (hayvan) susa ‫נ‬ ‫סוסה‬
kıstırılmış, kapana kısılmış, tuzağa kıstırılmış, ele lahud ‫ת־‬ ........‫לכוד‬
geçirilmiş, esir alınmış (sıfat)
kıstırma, yakalama, ele geçirme, tuzağa düşürme, lehida ‫לכידה‬
esir alma, esir etme t.
kıstırmak, yakalamak, ele geçirmek, tuzağa düşür- lahad, lükod ‫פ‬ )‫לכד (ללכד‬
mek, esir almak
kış (mevsim) horef ‫מרף‬
kış uykusu, kışı geçirme harifa ‫חריפה‬
kış uykusuna yatmak, kışı geçirmek, kışlamak, haraf, lahrof ‫פ‬ )‫חרף (לחרף‬
lanetlemek
kışkırtıcı masit ‫מפית‬
kışkırtıcı, provokatif, arabozucu, fesatçı, ortalığı meharher ‫מחךחר‬
karıştıran, huzursuzluk yaratan
kışkırtmak, ara bozmak, anlaşmazlığa düşürmek, sihseh, ‫פ‬ )‫סכסך (לסכסך‬
tahrik etmek lesahseh
kışla ksarektin ‫קסךקטין‬
kışla, askeri tesis basis tsvai ‫בסיס צבאי‬
kıt, kısıtlı, mahdut, sınırlı sayıda, çok az, sınırlı, az metsumtsam ‫ת‬ ‫מצמצם‬
sayıda (sıfat)
kıta, anakara yabeşet ‫יבשת‬
kıtasal, kontinental, karasal, karada (sıfat) yabaşti ‫ת‬ ‫יבשתי‬
kıvanç, manevi yükselme hissi, maneviyat italut ‫ההטלות‬
kıvılcım zik ‫זיק‬
kıvılcım nitsots ‫ניצוץ‬
kıvılcım reşef ‫רשף‬
kıvılcım saçan, ateşli, yanan, hararetli roşef ‫רושף‬
kıvılcım saçmak, flaş patlatmak raşaf, Urşof ‫פ‬ )‫רשף (לךש’ף‬
kıvılcım, parlama, parıldama gets ‫גץ‬
kıvırcık saçlı, bukleli saçlı (sıfat) metultal ‫ת‬ ‫מתלתל‬
kıvırma, kıvırım, kıvırılış, kavis, dönmeç, viraj ikul ‫עקול‬
kıvırmak, döndürmek, bükmek, anlamını saptır-' pitel, lepatel ‫פ‬ )‫פתל (לפתל‬
mak, anlam çarpıtmak
kıvırmak, kolları sıvamak, yukarı kaldırmak(kol ifşil, leafşil ‫פ‬ )‫הפשיל (להפשיל‬
manşeti etek kenarı vs.)

. . 293
kıvranma, çırpınma pirkus, ‫פךכוסים‬, ‫פרכוס‬
—■ ■ ■ pirkusim
kıvrık, kavisli, eğri büğrü akmumi ‫ח‬ ‫עקמומי‬
kıvrıklık, kavislilik akmumiyut ‫עקמומיות‬
kıvrılarak ilerlemek (yılan şeklinde) itnahşel, 5 ‫התנחקזל‬
leitnahşel )‫(להתנחשל‬
kıvrılıp yatma, büzülerek yatma itkarbelut ‫התכרבלות‬
kıvrılıp yatmak, büzülerek yatmak itkarbel, s ‫התכרבל‬
leitkarbel )‫(להתבךבל‬
kıvrılma, bükülme itpatlut ‫התפתלות‬
kıvrılmak, bükülmek itpatel, leitpatel ‫התפתל (להתפתל) פ‬
kıvrım, kat kipul ‫קפול‬
kıvrım, kat kefel ‫קפל‬
kıvrım, kıvırma, kavis, viraj, dönemeç, zikzak, pitul ‫פתול‬
bükme, büküm, büklüm, dolambaçlı yol
kıyamet, dünyanın sonu apokalipsa ‫אפוקליפסה‬
kıyas, karşılaştırma, mukayese, teşbih, benzetme amşala ‫המשלה‬
kıyasla, oranla, nispetle (ötekine birine yada bir beaşvaa le... ­ ‫בהשואה ל‬
şeye kıyasla)
kıyaslamak, karşılaştırmak, mukayese etmek, imşil, leamşil ‫פ‬ )‫המשיל (להמשיל‬
benzetmek
kıyaslamak, mukayese etmek, karşılaştırmak, şiva, leşavot ‫פ‬ )‫שרה (לשוות‬
tasavvur etmek
kıyı, sahil, deniz kenarı, kumsal, plaj kof ‫חוף‬
kıyı, sahil, kenar .........- ........... ............. gada......... ‫־גדה‬
kıyılmış, doğranmış, kesilmiş, kesik (sıfat) katsuts ‫ת‬ ‫קצוץ‬
kıyma basar tahon ‫בשר טחון‬
kıymetli (sevgili), değerli yakir ‫יקיר‬
kıymetli sevgili, değerli sevgili ' auvayekara ‫אהובה יקרה‬
kıymetli, pahalı, değerli, sevgili, aziz (sıfat). yakar ‫ת‬ ‫קי‬:
kız, kız evlat, kerime (dişil) bat ‫נ‬ ‫בת‬
kızak mizhelet ‫מזחלת‬
kızak, taşıyıcı parça, soket, makine yuvası toşevet ‫תוקזכת‬
kızamık (hastalık) hatsevet ‫חצבת‬
kızamıkçık (hastalık) ademet, . ‫ אדמדמת‬,‫אדמת‬
adamdemet
kızarıklık admumiyut ‫אדמומיות‬
kızarmak (ateşte) ‫־‬ nitsla, leiisalot ‫פ‬ )‫נ?לה (להצלות‬
kızarmak, yüzü kızarmak ismik, leasmik ‫פ‬ )‫הסמיק (להסמיק‬

294
kızarmış ekmek lekem kaluy ‫לחם קלוי‬
kızarmış, kavrulmuş, tost yapılmış (sıfat) kaluy ‫ת‬ ‫קלוי‬
kızartılmak (yağda) nitgan, S )‫נטגן (להטגן‬
leitagen
kızartılmak, kavrulmak, ateşe tutulmak, tost edil- nikla, leikalot ‫פ‬ )‫נקלה (להקלות‬
mek
kızartılmış, kızartma, yağda kızarmış (sıfat) metugan n ■ 7"'‫׳‬W

kızartma tigun ‫טגון‬


kızartma küreği, tava küreme paleti, ispatula rahat tigun ‫רחת טגון‬
kızartma, tavada yağda kızartma tigun ‫טגון‬
kızartmak (ateşte) tsala, litslot ‫פ‬ )‫צלה (לצלות‬
kızartmak (yağda) tigen, letagen ‫פ‬ )‫טגן (לטגן‬
kızartmak, tost yapmak kala, liklot ‫פ‬ )‫קלה (לקלות‬
kızdırma, öfkelendirme argaza ‫הךגזה‬
kızdırmak, çileden çıkarmak ‫פ‬
izif, leazif )‫הזעיף (להזליף‬
kızdırmak, dalga geçmek, küçümsemek iknit, leaknit ‫פ‬ )‫הקניט (להקניט‬
kızdırmak, dalga geçmek, nispet yapmak, alay ede- kinler, lekanter ‫פ‬ )‫קנטר (לקנטר‬
rek sataşmak, kışkırtmak, tahrik etmek
kızdırmak, hiddetlendirmek, çileden çıkarmak izim, leazim ‫פ‬ )‫הזויים (להזעים‬
kızdırmak, öfkelendirmek, çileden çıkarmak ihis, leahis (et) ‫פ‬ ‫הכעיס (להכעיס‬
)‫את‬
kızdırmak, sinirlendirmek, öfkelendirmek irgiz, leargiz ‫הרגיז (להךגיז את) פ‬
(et)
kızgın, çok sinirli, tepesi atmış, çileden çıkmış, sinir- nizam ‫ת‬ ‫נזעם‬
den kudurmuş (sıfat)
kızgın, kızan, öfkeli, hiddetli koes ‫כועס‬
kızgın, kızmış, hırslı, hiddetli, öfkeli, hiddetlenmiş, zaum ‫ח‬ ‫זעום‬
parlamış, infiale kapılmış (sıfat)
kızgın, kızmış, Öfkeli (sıfat) murgaz ‫ת‬ ‫מרגז‬
kızgın, öfkeli, ateş püsküren (sıfat) kaus ‫ת‬ ‫כעוס‬
kızgınlaşmak, öfkeden deliye dönmek, çileden itkaes, leitkaes ‫התכעס (להתכעם) פ‬
çıkmak
kızgınlık kızma itragzut ‫התחזות‬
kızgınlık, öfke, hışım, hiddet, galeyan, Öfke zaaf ‫זעף‬
kızıl (hastalık) şanit ‫שנית‬
kızıl kahve (renk), kırmızımsı kahve, pas rengi, hum adamdam ‫חום אדמדם‬
fındık rengi, kestane rengi, kına rengi
kızıl rengi, kırmızımsı (renk) adom keşani ‫אדם כשני‬
kızıldeniz yam suf ‫ים סוף‬
kızılderili indiani ‫אינדיאני‬
‫?’־‬i '■ ' ■■ ‫־‬..... ‫■י׳־‬ .■

295
kızılötesi infra adom ‫אינפרה אדים‬
kızılsaçlı cinci ‫גיץג'י‬
kızılsaçlı, kırmızımsı, kızılımsı, kızılca (renk) admoni ‫אדמוני‬
kızışma, kösnüme, çiftleşme arzusu, cinsel azgınlık yihum ‫יחום‬
dönemi (hayvanlarda)
kızışmak, kösnümek, cinsel azgınlık dönemine gir- ityahem, S )‫(להודחם‬. ‫הודהם‬
mek, çiftleşme arzusuna kapılmak(hayvanlar için) leityahem
kızıştırma, kızışma (savaş anlaşmazlık), tansiyon aslama ‫הסלמה‬
yükseltme, kötüleştirme
kızıştırmak, cinsel azgınlık yaratmak(hayvanlar yiheın, 5 )‫יחם (לזהם‬
için) leyahem
kızkardeş, bacı ahot ‫אהות‬
kızmak, öfkelenmek, ateş püskürmek kaos, lihos (al) ‫פ‬ )‫כעם (לקנס ?ל‬
kızmak, somurtmak, surat asmak zaaf, lizof ‫פ‬ )‫זעף (לזעף‬
ki (şu ki, olan, kim ki) aşer ‫אמור‬
ki (tov şeba - iyi ki geldi) şe ‫ע‬
kibar, nazik, nezaketli, medeni, ince, saygılı (sıfat) menumas n ‫מנמם‬
kibir, trip, afra tafra, kendini beğenmişlik, kurum, yeirut ‫זהירות‬
çalım, şişinme, böbürlenme
kibirli, mağrur, kendini beğenmiş, küstah (sıfat) yair ‫ת‬ ‫יהיר‬
kibrit kutusu kufsat ‫?ןפסת גפרורים‬
gafrurim
kibrit, kibritler gafrur, ‫ גפרורים‬,‫גפרור‬
gafrurim
kik serdümeni, yarış kayığı idare eden kîşij tekne agaisira ‫הגאי סירה‬
dümeni kullanan kişi, dümenci
kil (bir toprak cinsî) hemar ‫חמר‬
kil ile şekillendirme, modellendirme, seramik kiyur ‫כיור‬
yapma
kilden heykel yapmak, seramik yapmak kiyer, lehayer ‫פ‬ )‫מר (למר‬
kilim, keçe, küçük halı, seccade marvad ‫מךבד‬
kilim, küçük halı, hasır şatihon ‫שטיחון‬
kilise knesiya ‫פנמה‬
kilit manul ‫מנעול‬
kilitleme, kilidi kapama, kilit atma neila ‫נעילה‬
kilitlemek, ayakkabı giymek naat, linol (et) ‫פ‬ )‫נעל (ל;ע'ל את‬
kilitlenmek, ayakkabı giyilmek ninal, leinael ‫פ‬ )‫ננעל (להנעל‬
kilitli (sıfat) naul ‫ית‬ ‫נעול‬
kilo, kilogram kilo ‫קילו‬
kilometre kilometer ‫קילומטר‬
• ;■::CC'SC :.:s Ç/C SC;:/;.. /•/:‫״‬/‫"■ 'י‬//S‫־‬ /‫־‬:■::.= ;

kilometre taşı, dönüm noktası even dereh ‫אב!דיו‬


kilometresaat, hız birimi (araçların saatteki km. kamaş, ‫קילומטר לש^ה‬
hızı, sürati) kilometer şaa T (tf'öj?)

kilot, iç çamaşırı, aşağı, alttaki tahton ‫חחתזין‬


kim? mi ? ?‫מי‬
kim senin gibi tanrılar arasında (diğer toplumların makablimi ‫מכב״י (מי כמוך‬
putperest olduğu çok tanrılı dönemde söylenmiş kamoha )‫באלים‬
yahudi inancı tek tanrısını övücü laf) baelim)
kime ? lemi ? ?‫למי‬
kimliğini göstermek, kendini tanıtmak, aynı fikirde izdaa, leizdaot S) ‫הזדהה (להזדהות‬
olmak, dayanışmak, özdeşleşmek (im) )‫?ם‬
kimliğini teşhis etmek, hüviyet tespiti yapmak, zia, lezaot (et) S )‫זהה (לזהות את‬
kimliğini saptamak, tanımak
kimlik saptama, tanıma, teşhis, etme ziuy ‫זהוי‬
kimlik, hüviyet, aynılık zeut ‫זהות‬
kimya kimya ‫כינדה‬
kimyager himai ‫כימאי‬
kimyasal silah, kimyevi silah neşek kimi ‫נשק כימי‬
kimyasal, kimyevi (sıfat) kimi n ‫כימי‬
kimyon ' kamun, kimel ‫ קימל‬,‫כמון‬
kin gütme, garez bağlama netira ‫נטירה‬
kin, garez, düşmanlık, husumet, hınç tina ‫טינה‬
kinin, sıtma hastalığının ilacı hinin ‫כעין‬
kira shirut ‫מזכירות‬
kira bedeli, aylık kira, ev kirası shar dira ‫שכר דירה‬
kiracı, kiralayan, kiralamayla alan soher ‫שוכר‬
kiracı, mukim dayar ‫הר‬
kiralama askara ‫השכרה‬
kiralama, kiraya verme ahkara ‫החכרה‬
kiralama, ücretle tutma hahira ‫חכירה‬
kiralamak, kiraya vermek iskir, leaskir s ‫המזכיר (להשכיר‬
(et) )‫את‬
kiralamak, ücretle tutmak sakar, liskor ‫פ‬ )‫שכר (לשכר את‬
(et)
kiralamak, ücretle tutmak (yer veya adam), anlaş- kakar, lahkor ‫פ‬ )‫חכר (לחכר‬
inak, mukavele yapmak
kiralanmak, eğlenmek ■ niskar, leisaker ‫פ‬ )‫נשכר (להשכר‬
kiralanmak, ücretle tutulmak (yer veya adam) nehkar, ‫פ‬ )‫נחכר (להחכר‬
leihaker

297
kiralık leaskara ‫להשכרה‬
kiralık katil rotseah sahir ‫רוצח שכיר‬
kiralık, kiralanmış, tutulmuş (sıfat) sahur ‫ת‬ ‫שכור‬
kiraya vermek, kiralatmak, ücretle tutturmak (yer ehkir, leahkır ‫פ‬ )‫החפיר (להחכיר‬
veya adam)
kiraz, vişne (meyve) duvdevan ‫דבדבז‬
kireç taşı kirton ‫קךטון‬
kireçlenme istaydut ‫הסתירות‬
kireçlenmek (kemiklerde ve damarlarda oluşan) istayed, ‫פ‬ )‫הסתיר (להסתיד‬
leistayed
kiremit, kiremitler raaf, reafim ‫ ך^פימ‬,‫רעף‬
kiriş, putrel (bina) kora ‫קורה‬
kirlenme, pislenme itlahlehut ‫התלכלכות‬
kirlenme, pislenme, enfeksyon kapma, mikrop izdaamut ‫הזרהמות‬
kapma, iltihaplanma
kirlenmek, pis olmak, kutsiyetini saflığını yitirmek, nitma, leitame ‫פ‬ )‫נטמא (להטמא‬
murdar olmak
kirlenmek, pislenmek itiahleh, ‫פ‬ ‫התלכלך‬
leitlahleh )‫(להתלכלך‬
kirlenmek, pislenmek, enfeksyon kapmak, mikrop izdaem, ‫פ‬ )‫הזדהם (להזדהם‬
kapmak, iltihaplanmak leizdaem
kirletme, pislik yapma, batırma, mundar etme tinuf ‫טנוף‬
kirletmek ipeş, leapeş ‫פ‬ )‫עפש (לעפש‬
kirletmek, lekelemek, mundar etmek, manen kir- geel, legael ‫פ‬ )‫גאל (לגאל‬
letmek
kirletmek, pisletmek ziem, lezaem ‫פ‬ )‫זהם (לזהם‬
kirletmek, pisletmek, ağız bozmak, küfürlü konuş- lihleh, leldhleh ‫פ‬ )‫לכלך (ללכלך‬
mak
kirletmek, pisletmek, kutsiyetini saflığını bozmak, time, letame ‫פ‬ )‫טמא (לטמא‬
murdar etmek
kirletmek, pislik yapmak, batırmak, mundar etmek tinef, letanef ‫פ‬ )‫ף (לטנף‬3‫ט‬
kirli (sıfat). mezuam ‫ת‬ ‫מזיהם‬
kirli, mundar (sıfat) megoal ‫ת‬ ‫כ!גאל‬
kirli, pis (sıfat) meluhlah ‫ת‬ ‫כ!לכלך‬
kirlilik zium ‫זהום‬
kirlilik, pislik lihluh ‫לכלוך‬
kirpi(hayvan) darban ‫לך?ן‬
kirpi(hayvan) kipod ‫קפוד‬
kirpik ris ‫ריס‬
kislev, İbrani takviminin 3. ayı kislev ‫כסלו‬

298
kist, yağ torbası, yağ dokusu , .‫״‬ - kista . ■ ‫כיקתה‬
■:
kist, yağ torbası, yağ dokusu tsista ‫ציסטה‬
kişilik verme, insanlaştırma, canlı örnek aaııaşa ‫האנשה‬
kişilik vermek, insancıllaştırmak eeniş, leaaniş ‫פ‬ )‫האניש (להאניש‬
kişilik, şahsiyet işiyut ‫ז‬ ‫אישיות‬
kişisel, özel, şahsi, bireysel r işi : ‫י־‬7 ‫אישי‬
kişneme, sevinç çığlığı, aşka gelme tsaala ‫צהלה‬
kişnemek, aşka gelmek, sevinç çığlığı atmak, sevinç tsaal, litsol ‫פ‬ )‫צהל (ל?הל‬
gösterisi yapmak, galeyana gelmek
kişniş otu, maydanozsu bir tür ot kusbara ‫כסברה‬
kitabına uygun, kurallara göre, legal, yasal, resmen lefi asefer ‫לפי הספר‬
kitap sefer ‫ספר‬
kitap kurdu, okumaya ve kitaba düşkün tolaat sfarim ‫תולעת ספרים‬
kitapçık, küçük kitap, broşür, risale, livreto sifron ‫ספרון‬
kitapevi, kitapçı hanut sfarim ‫חנות ספרים‬
kitapta sayfayı belirlemek için işaret simaniya ‫סימניה‬
kivi (meyve) kivi ‫קיר‬
klarnet (müzik aleti) klarinet ‫קלךנית‬
klasik (İNGİLİZCEDEN)(sıfat) klasi ‫ח‬ ‫קל?יי‬
klasör, evrak dosyası klasörü ogdan ‫אתרן‬
klasör, evrak klasörü, dosya dolabı, dosya (bilgis- tikiya ‫תיקיה‬
yardaki)
klasör, kap, dosya kılıfı, risale otfaıı ‫עוקפן‬
klavye ile yazmak, tuşlamak iklid, leaklid ‫פ‬ )‫הקליד (להקליד‬
klavye, (müzik aleti, bilgisayar, daktilo vs.) klavyesi mikledet ‫מקלדת‬
klavye, tuş tablası luah mikledet ‫לוח מקלדת‬
klima, soğuk hava sistemi, havalandırma cihazı mazgan ‫מזגן‬
klinik tedavi uzmanı, klinisyen, terapist (dişil) (İN- klinayit ‫ג‬ ‫קלינאית‬
GİLİZCEDEN)
klinik tedavi uzmanı, klinisyen, terapist (eril) (İN- klinayi ‫ז‬ ‫קלינאי‬
GİLİZCEDEN)
klinikal, klinikle ilgili, klinik vaka (sıfat) klini ‫ת‬ ‫קליני‬
klip klip ‫קליפ‬
klip, kısa film sirton ‫סו־טון‬
klişe, basmakalıp söz (mecaz) . klişaa ‫קלישאה‬
klişe, kalıp (baskı için kullanılan metal levha) glufa ‫גלופה‬
klitoris, bızırcık . dagdegan ‫”?גו‬
klor klor ‫כלור‬

299
klorik asit humtsai klor ‫חמצת כלור‬
kloroform, genellikle anestezide kullanılan yatıştın- kloroform ‫כלורופורם‬
cı ve uyuşturucu
klostrofobi, kapalı yerde kalma korkusu klostrofobya ‫קלסטרופוביה‬
klozet, tuvalet klozeti asla ‫אסלה‬
koalisyon koalitsya ..‫קואליציה‬
kobay, deney hayvanı, denek şafan nisayotı ‫שפן נסיין‬
kobra yılanı (hayvan) kobra ‫קוברה‬
koca, sahip baal
koç (hayvan) ayil ‫איל‬
koç borcu mazal tale ‫מזל טלה‬
koç boynuzundan borazan gibi üflemeli çalgı şofar ‫שיפר‬
koçan, senet koçanı, kupon tlıış ‫תלוש‬
kod, numara kod ‫קוד‬
kodaman, kalantor, para babası eyl on ‫איל הין‬
kodlama kidud ‫קדוד‬
kodlama, heceleme iyut ‫איות‬
kodlamak, şifrelemek koded, lekoded ‫פ‬ )‫קודד (לקודד‬
kokain kokain ‫קולואיז‬
kokarca (hayvan) boeş ‫ביאש‬
kokarca (hayvan) tsahanan W
koket, giyimine özen gösteren, kokona, süslü, çok gandranit j ‫גנדרנית‬
şık giyimli (dişil) .... .... ............. ........... -........... .... ..... —..—........
koklamak, dikkatle koklamak, koku almaya çalış- rıhreah, ‫פ‬ ‫ רחרח‬,‫רחרח‬
mak rihrak, )‫(לרחרח‬
lerahreah
kokmak, koklamak, kokusunu almak, sezmek, eriah, leariah ‫פ‬ )‫הריח (להריח‬
sezinlemek
kokmuş, kokuşmuş, pis kokan masriah ‫מסריח‬
kokpit, pilot kabini, uçağın kumanda odası ta atayas ‫תא הט«ס‬
kokteyl, İçki karışımı kokteyl ‫קיקטיל‬
koku almayan tatran ‫ח‬-‫י‬-‫ל‬ Ö
koku almazlık, koku duyusu eksikliği, anozmi tatranut ‫תתרנות‬ -‫י‬
koku, güzel koku, rayiha nıhoah ‫ניחוח‬
koku, rayiha reyah ‫ריח‬
koku, tat, baharat sameman ‫סקמן‬ ,.;J
kokulu (sıfat) reyhani ‫ת‬ ‫ריחני‬
kokulu, ıtırlı, parfüm sürmüş basum, bsuma ‫ בשומה‬,‫כעזום‬

300
kokuşma, pis koku, kokuşmuşluk serahon......... . ITO
kokutma, pis kokutma, karalama, iftira avaşa ‫הבאקזה‬
kokutmak, pis kokutmak, karalamak, iftira atmak iviş, leaviş ‫פ‬ )‫הבאי (להבאיש‬
kol düğmeleri, manşet düğmeleri hefet, hafatim ‫ וזפתים‬,‫חפת‬
kol, dal zroa ?‫זרו‬
kola . . ■ • amilan ... ‫עמילן‬
kolalamak, nişastayla kolalamak, kolayla sertleştir- imlen, leamlen s )‫?מלן (לעמלן‬
mek (kumaş, gömlek yakası vs.)
kolay seçenek, kolayı seçme, varsayılan seçenek brerat mehdal ‫בררת מחדל‬
kolay, basit, zahmetsiz (sıfat) kal ‫ת‬ ‫קל‬
kolay, rahat, iyi huylu, anlaşması kolay (sıfat) noah ‫ת‬ ‫נוח‬
kolaylaştırmak, hafifletmek ekel, leakel s )‫הקל (להקל‬
kolaylık, hafiflik, basitlik kalut ‫קלות‬
kolaylık, rahatlık veren, sıkıntıdan kurtarma akala ‫הקלה‬
kolaylık, rahatlık, konfor, refah nohiyut ‫נוחיות‬
kolaylıkla, kolayca, rahat rahat, bol bol bekalut ‫בקלות‬
kolej kolej ‫קולר‬
kolej, yüksek okul midraşa ‫מדרקזה‬
koleksiyon, topluluk, toplanmış şeyler, derleme, eser osef ‫אוסף‬
toplama
koleksyoncu, biriktiren asfan ‫אספן‬
koleksyoncu, toplayan, yoldan yolcu toplayan araç measef ‫מאסף‬
kolektif köy mukimi, kibuts üyesi, kibuts azası ldbutsnik ‫קבוצניק‬
kolektif köy(israelde) kibuts ‫קבוץ‬
kolektif, katılımcı (İNGİLİZCEDEN) (sıfat) kolektivi ‫ת‬ ‫קולקטיבי‬
kolera (hastalık), lanet herif (argo, hitap) holera ‫כולרה‬
kolit, kaim bağırsak iltihabı (hastalık) daleket amei ‫דלקת המעי הגס‬
agas
kollama, izleme, gözetme nitur ‫נטור‬
kolombiya (ülke) kolumbia ‫קולומביה‬
kolonya mey kolon ‫מי קולון‬
kolordu, birlik, kıta, kuvvet (askeri) gayis ‫גיס‬
kolordu, sınıf (askeri) hayil ‫היל‬
kolsuz uzun elbise sarafan ‫?יפן‬
koltuk • kursa ‫כךסה‬
koltuk değneği, koltuk değnekleri kav, kabayim ‫ קבים‬,‫קב‬
koltukaltı ■ bet aşehi ‫בית השחי‬
kolye, zincir, potpuri (müzik) mahrozet ‫מחרזת‬

301
koma, koma hali tardemet ‫תרדמת‬
komando, özel yetiştirilmiş seçkin asker komando ‫קומנדו‬
kombinasyon, ahbap çavuş işbirliği, tertip, katakulli kombina ‫קומבינה‬
kombinasyon, birleştirme, birleşim kombinalsya ‫קומבינציה‬
komedyen ■ komikayi ‫קומיקאי‬
komik, gülünç matshik ‫מצחיק‬
komik, gülünç (sıfat) komi ‫ח‬ ‫קומי‬
komiser, emniyet müdürü, polis amiri nitsav ‫נצב‬
komisyon ücreti dmey tivuh ‫דמי תורך‬
komisyon, komisyon ücreti amla ‫?גמלה‬
komisyoncu, tellal, arabulucu, sismar metaveh ‫מתוך‬
komisyonculuk yapmak, arabuluculuk yapmak, tivehf letaveh s )‫תוך (לתוך‬
araya girmek, aracılık etmek
komite, kurul, heyet, komisyon vaada ‫טגדה‬
komodin, şifonyer, konsol, çekmeceli dolap şida ‫שדה‬
kompleks, (aşağılık kompleksi, büyüklük kompleksi tasbih ‫תסביך‬
vs. gibi)
kompliman, gönül okşama, teveccüh gösterme kompliment ‫קומפלימנט‬
(İNGİLİZCEDEN)
komplo kurmak, kötülüğünü istemek, kotuluk planı ıtnakeL, s ‫התנבל (להתנבל‬
yapmak leitnakel (al) )‫ל‬5?
komplo teorisi, entrika, fesat, kumpas, dolap, düzen, knuniya ‫קנומה‬
hile, komplo hazırlayan grup, fesat maksatlı gizli
anlaşma, fesat tertibi
komplo, tezgah (İNGİLİZCEDEN).. ......... könspirdtsya ‫קונספירציה‬
komposto kompot ‫קומפוט‬
kompozisyon, düzenleme, tertip, dizgi (İNGİLİZ- kompozitsya ‫קומפוזיציה‬
CEDEN)
kompresör , madhes ‫מךחס‬
komşu (dişil) şhena j ‫שכנה‬
komşu (eril) şahen r ‫שכן‬
komünist ‫־‬ komünist ‫קומוניסט‬
komutan, kumandan mefaked ‫מפקד‬
komutanlık, kumandanlık, komuta, kumanda pikud ‫פקוד‬
komün, çalışarak geliri paylaşmak üzere bir araya komuna ‫קומונה‬
gelen topluluk
komünizm komünizm ■ ‫קומוניזם‬
konaklama, geceleme . lina ‫י‬ ‫לינה‬

302
konaklamak, barınmak, misafir olmak itahsen, S ‫התאקסן‬
leitahsen )‫(להתאכסן‬
konaklamak, uyumak, gecelemek, gece yatısına lan, lalun S )‫לז (ללת‬
kalmak
konçerto konçerto ‫קונצירטו‬
kondansatör (elektrik) kabal ‫קבל‬
konfederasyon, ittifak (İNGİLİZCEDEN) konfederatsya ‫קונפדרציה‬
konferans artsaa ‫הךצאה‬
konferans vermek irtsa, leartsot ‫פ‬ ‫הךצה (להךצות‬
(et) )‫את‬
kongo (ülke) kongo ‫קונגו‬
kongre, konsey, toplantı veida ‫ועידה‬
koni, külah harut ‫חרוט‬
koni, külah konuş ‫קונוס‬
konik, koni biçiminde haruti ‫חרוטי‬
konik, koni biçiminde koni ‫קוני‬
konsantre olmak, odaklanmak, bir hedefe yönelmek itrakez, ‫פ‬ ‫התרכז (להתרכז‬
leitrakez (be) )-‫ב‬
konsantre, yoğun, koyulaştırılmış (sıfat) merukaz ‫ת‬ ‫מרכז‬
konsept, fikir, görüş, kavram, mefhum, tasavvur konseptsya ‫קונספצןה‬
(İNGİLİZCEDEN)
konsept, genel kavram, genel güşünce, üzerinde konsept ‫קונספט‬
anlaşmaya varılmış görüş, anlayış, tarz
konser kontsert ‫קונצרט‬
konserve kavuş ‫כביש‬
konserve şmurim ‫שמורים‬
konserve kutusu kufsat şimurim ‫קפסת שמורים‬
konserve (1er) şimurim ‫שמורים‬
konservelenmiş, konserve edilmiş (sıfat) meşumar ‫ת‬ ‫?שמר‬
konsey, heyet, komite, kurul, encümen, danışma moatsa ‫מועצה‬
kurulu, divan, meclis
konsolos konsül ‫קונסול‬
konsolosluk konsulya ‫קונסוליה‬
konsolosluk, diplomatik temsilcilik, sefarethane, tsirut ‫צירות‬
ataşelik
konsorsyum konsortsiyum ‫קונסרךציום‬
kont, marki, baron (eril) rozen ‫ז‬ ‫רוזן‬
kontes, barones (dişil) rozenet ‫נ‬ ‫רוזנת‬
konteyner (İNGİLİZCEDEN) konteyner ‫קונטינר‬

. ' ■■■ ' '‫׳‬ ■‫״‬

303
konteyner (yük gemisiyle taşınan yada tırların mehula ‫מכולה‬
arkasında bulunan büyük kasa)
kontra, aksi, zıt, ters kontra ‫קונבזרה‬
kontrat, mukavele, anlaşma hoze ‫חוזה‬
kontratak (futbol) atkafa ‫התקפה מתפרצת‬
mitparetset
kontrol edilmek, muayene edilmek, tahlil edilmek ııivdak, ‫פ‬ )‫נבדק (להבדק‬
leibadek
kontrol edilmiş, test edilmiş, kontrolden geçmiş, baduk ‫בדוק‬
denenmiş, denetlenmiş
kontrol etmek, muayene etmek, tahlil etmek, denet- badak, livdok ‫פ‬ )‫בדק (לבדק‬
lemek, karşılaştırmak
kontrol noktası nekudat ‫?קןדת בקרת‬
bikoret
kontrol, kumanda bakara ‫בקרה‬
kontrollü, sınırlı, ihtiyatlı, çekingen, kendini tutan meupak n ‫מאפק‬
(sıfat)
kontrolör, denetçi, eleştirmen, tenkitçi, münekkit, mevaker ‫קבקר‬
murakıp, denetleyici
kontrolü elden brakmak, dellenmek, dirayetini ibed eştonot, ‫פ‬ ‫אבד עשתונות‬
kaybetmek, kendini kaybetmek, dağıtmak leabed eştonot )‫(לאבד עשתונות‬
kontrplak dikt ‫דיקט‬
konu belirlemek, uzmanlık alanı saptamak, sınır tikem, letahem ‫פ‬ )‫תחם (לתחם‬
belirlemek, ihtisas alanı belirlemek
konu ile ilgili, alakalı, konuya yönelik, güncel sorun-■ inyani ‫ת‬ ‫עניני‬
lan ele alan, pratik (sıfat).................... ........... . ........... .............. .... ...
konu ile ilgili, alakalı, münasip, uygun, yerinde relevanti ‫רלונטי‬
(İNGİLİZCEDEN)
konu, mevzu, tema, mesele nose ‫נושא‬
konu, mevzu, tema, mesele, sorun sugiya ‫סומה‬
konuk eden kimse, ağırlayan meareah ‫?ארח‬
konukevi, misafirhane betaaraha ‫בית הארחה‬
konuklar, ziyaretçiler uşpizin ‫אשפיזין‬
konum, yer, mevki, siper ‫־‬ emda ‫ע?דה‬
konumlandırma, yerleştirme, koyma, yerini belirle- atsava ‫הצבה‬
me, dikme, sabitleme
konumlandırmak, yerleştirmek, koymak, yerini ilsiz, leatsiy ‫פ‬ )‫הציב (להציב‬
belirlemek, dikmek, sabitlemek
konuşma kürsüsü duttan ‫דוכן מנעמים‬
manaamim
konuşma yapmak, karşlılıklı konuşmak, mülakat nitbar, leidaber ‫פ‬ ,‫נדבר (להדבר עם‬
yapmak, diyalog kurmak (im al) ............ )‫?ל‬

zzı
304
konuşma, diyalog siyah ‫שיח‬
konuşma, söz dibur ‫דבור‬
konuşmacı, hatip, nutuk çeken, hitap eden noern ‫נואם‬
konuşmak diber, ledaber S )‫דבר (לדבר‬
konuşmak, sohbet etmek, muhabbet etmek soheah, sohah, S ‫ שוחח‬,‫שוחח‬
lesohealı (im) ‫(לשוחח עמץ‬
konuşmak, tartışmak diskes, ‫פ‬ )‫דסקס (לדסקס‬
ledaskes
konuşturmak, seslendirmek, dublaj yapmak dovev, ledovev ‫פ‬ )‫דובב (לדובב‬
konvansiyonel silah neşek ‫נשק קונבנציונלי‬
konventsyonali
konvansiyonel, mutat, geleneksel, adetlere uygun konvantsyonali ‫קונבנציונלי‬
(İNGİLİZCEDEN)
kooperatif köyü moşav ‫מושב‬
kooperatif, işbirliği yapan kişi meşatefpeula, ‫משחף פעלה‬
maştap )‫(משתייפ‬
kooperatif, kolektif, elbirliği (sıfat) kooperativi ‫ת‬ ‫קואופרטיבי‬
koordinasyon, koordine etme, uyum, ahenk, uzlaş- teum ‫תאום‬
ma, eşgüdüm
koordine etmek, düzene sokmak, ahenk sağlamak, teem, letaem ‫פ‬ )‫תאם (לתאם‬
kararlaştırmak, tanzim etmek
koordineli, ahenkli, uyumlu, birbirine uydurulmuş, metoam ‫ת‬ ‫מתאם‬
simetrik, kararlaştırılmış (sıfat)
koparılmak niktaf, leikatef ‫פ‬ )‫נקטף (להקטף‬
koparılmak, yolunmak nitlaş, leitaleş ‫פ‬ )‫נחלש (להתלש‬
koparma, koparış ktifa ‫קטיפה‬
koparma, yolma tlişa ‫חלישה‬
koparmak kataf, liktof ‫פ‬ )‫קטף (לקטיף‬
koparmak, yolmak talaş, litloş ‫פ‬ )‫תלש (לתלש‬
kopça,toka avzem ‫אבזם‬
koperatif dükkanı, market tsarhanya ‫צךבניה‬
kopuk, kopmuş (sıfat) katuf ‫ת‬ ‫קטוף‬
kopuk, müstakil, bağlantısız, bağımsız, alakasız taluş ‫ת‬ ‫תלוש‬
(sıfat)
kopya, nüsha etek ‫העתק‬
kopya, suret, nüsha, örnek otek ‫עתק‬
kopyalama, aktarma aataka ‫העתקה‬
kopyalama, klonlama taatik ‫תעתיק‬

t.
305
kopyalamak, taşımak, aktarmak eetik, leaatik B ‫העתיקן (להעתיק‬
(et) )‫את‬
kor ateş(ler) gahal, gehalim ‫ גחלים‬,‫גחל‬
kore (ülke) korea ‫קוריאה‬ '1
■g
koreograf koreograf ‫ונךף‬1‫רא‬1‫פ‬
koreografı, dans yaratma, bale sanatı koreograjya ..........‫כורא^בפיה‬
koridor, dehliz misderon ‫מסךרון‬
koridor, geçit prozdor ‫פרוזדור‬
korkak, ödlek, yüreksiz pahdan ‫פ?ךז‬ X-
korkaklık, ödleklik pahdanut ‫פחדנות‬
korkmak pahad, lifhod B )-‫פחד (לפחד מ‬
(me)
korkmak pihed, lefahed B )‫פחד (לפחד‬
korkmak, şok olmak nehrad, B )‫נחרד (להחרר‬
leihared
korku pahad ‫פחד‬
korku filmi seret eyma ‫סרט אימה‬
korku, dehşet yıra ‫יראה‬
korku, dehşet, büyük korku eyma ‫אימה‬ $
A.
korku, dehşet, ürküntü halat ‫דותת‬
korku, endişe, vesvese, kuruntu, huzursuzluk, harada ‫חרדה‬
tedirginlik W■
korku, huşu, saygıdan dolayı çekinme yirat kavod ‫?ראת כבוד‬
korku, saygı, kaygıj endişe, hürmet mora ‫מורא‬
korku, terör, dehşet magor ‫מגור‬
korkuluk dahlil ‫דחליל‬
korkunç, dehşetli, iğrenç (sıfat) zvaati fl ‫זועתי‬
korkunç, korkutucu, ürkütücü mavil ‫מבהיל‬
korkunç, şok edici, dehşete düşüren, müthiş mahrid ‫מחריד‬
korkunç, ürkütücü, dehşet verici (sıfat) mavil ‫ת‬ ‫מבעית‬
korkunç, ürkütücü, dehşetli eymtani ‫איקתני‬
korkutma afhada ‫הפחדה‬
korkutma, dehşete düşürme, korku, dehşet beata ‫??תה‬
korkutma, şok etme ahrada ‫החרדה‬
korkutma, ürkütme avala ■ ‫הבהלה‬
korkutmak ifhid, leafhid B ■ ‫הפחיד (להפחיד‬
(et) )‫את‬
korkutmak, şok etmek ehrid, leahrid B )‫החריד (להחריד‬

................... ■ .‫־‬

306
korkutucu, ürkütücü mafhid ............ ‫מפחיד‬
korkutulmak, korkudan sindirilmek nifhad, S )‫נפחד (להפחד‬
leipahed
korna, klakson, alarm, siren tsofar ‫צופר‬
kornea, gözün saydam zar tabakası kamit ‫קו־נית‬
korner (futbolaki köşe vuruşu) . . keren
.. .■

korniş, perde asmak için metal veya plastikten karkov ............ ‫פרפב‬
yapılmış araç, çerçeve biçiminde oymalı çıkıntı
korno (müzik aleti) keren ‫?ורז‬
koro makela ‫מקהלה‬
korsan (İNGİLİZCEDEN) pirat ‫פירט‬
korsan, deniz eşkiyasi, deniz haydutu şodedyam ‫שודד ים‬
korse mahoh ‫מחוך‬
kortizon, böbrek üstü salgısı (İNGİLİZCEDEN) kortizon ‫קוךטיזון‬
koru horşa ‫חךשה‬
koru, çalılık, koruluk (çalılıklardan meydana gelmiş horeş, hurşa ‫ חלטה‬,‫חרש‬
küçük orman)
koruma altına alınmış bölgeler (park, bahçe) şmura ‫שמורה‬
koruma altına almak, himaye etmek, saklamak, hasa, lahsot ‫פ‬ )‫חסה (לחסות‬
gözetmek, barındırmak, barınmak, sığınmak
koruma yapmak, koruma oluşturmak, kalkan oluş- migen, ‫פ‬ )‫מגן (למגן‬
turmak, defans yapmak lemagen
koruma, bodyguard, kişisel koruma şomer roş ‫שמר ראש‬
koruma, savunma, defans yapma, koruma oluştur- migun ‫מגון‬
ma, kalkan oluşturma, himaye
korumak, muhafaza etmek, nöbet tutmak, alıkoy- şamar, lişmor ‫פ‬ )‫שמר (לשמר‬
mak, himaye etmek, esirgemek
korumak, sakınmak, kollamak goııen, legonen ‫פ‬ )‫גונן (לגונן ?ל‬
(al)
korumak, savunmak, müdafa etmek, kalkan olmak eğen, leagen ‫פ‬ )‫הגן (להגן על‬
(al)
korumalı, koruma altına alınmış, kalkan oluşturul- memugan ‫ת‬ ‫ממגן‬
muş (sıfat)
korunma, muhafaza edilme iştamrut ‫השתמרות‬
korunma, savunma itgonenut ‫התגוננות‬
korunmak, muhafaza edilmek iştamer, ‫פ‬ ‫השתמר‬
leiştamer )‫(להשתמר‬
korunmak, muhafaza edilmek, sakınmak, kaçınmak nişmar, ‫פ‬ )‫נשמר (להשמר‬
leişamer
korunmuş, muhafaza edilmiş, korunaklı (sıfat) şamar ‫ת‬ ‫שמור‬

307
korunulmak, savunulmak, müdafa edilmek itgonen, S )‫התגונן (להתגונן‬
leitgonen
kosta rika (ülke) kosta rika ‫קוסטה ריקןה‬
kostüm, kılık, kıyafet (kılık değiştirme, tebdili kıya- tahposet ‫תחפשת‬
fet maskeli baloda giyilen)
koşmak rats, laruts ‫פ‬ )‫רץ (לרוץ‬
koşmak, dörtnala gitmek şaat, lişot ‫ פ‬...... )‫(לש עט‬-‫שעט‬
koşturma, rodaj (motor alıştırılması) aratsa ‫הרצה‬
koşturmak tizeZf letazez ‫פ‬ )‫תה (לתזז‬
koşturmak, çalışmasını sağlamak (motor, insan vs.) erits, learits ‫פ‬ )‫הריץ (להריץ‬
koşu, koşma ritsa ‫רצה‬
koşu, yarış merots ‫מרוץ‬
koşul, şart, kayıt, şart koşma atnaya ‫התניה‬
koşum (faytona at vs. bağlama) ritum ‫רתום‬
koşum takımı (at, eşek vs.içiıı), emniyet kayışı ritma ‫רתמה‬.
takımı (paraşütte, dağcılarda, kurtarma ekiplerinde
vs.)
koşuşmak, koşuşturmak itrotsets, ‫פ‬ ‫התרוצץ‬
leitrotsets )‫(להתרוצץ‬
kot, blucin, kot pantolon (İNGİLİZCEDEN) jins ‫גיץס‬
kota, kontenjan, sayı sınırlaması, miktar sınırlama- mihsa ‫מכסה‬
sı, ayrılmış miktar
kova dü ‫י‬ ‫דלי‬
kova burcu mazal dli ‫מזל דלי‬
kovalamak, peşine düşmek, takip etmek radaf, lirdof ‫פ‬ )‫רדף (לךד’ף‬
kovalanmak, peşine düşülmek, takip edilmek nirdaf, leiradef ‫פ‬ )‫?ריף (לחייו‬
kovan, mermi kovanı tarmil ‫תרמיל‬
kovboy filmi (western) maaravon ‫מערבון‬
kovuk, in, küçük mağara, oyuk, hayvan çukuru, meura ‫קאוךה‬
yuva, tilki deliği
kovulmuş, sürülmüş, sürgün edilmiş, def edilmiş, megoraş ‫מגרש‬
boşanmış
koy, küçük körfez, haliç ' mifratson ‫מפרצון‬
koymak sam, lasim ‫פ‬ )‫שם (לשים‬
koymak, bırakmak, farz etmek, varsaymak iııiah, leaniah ‫פ‬ )‫הניח (להניח‬
koyu kırmızı, al (renk) şanı ‫שני‬
koyu, esmer, loş, sönük, mat (sıfat) kee ‫ת‬ ‫כהה‬
koyulaşmak (renk) itkaa, leitkaot ‫פ‬ ‫התפהה‬
)‫(להתכהות‬

308
koyulaşmak, rengi koyuya dönüşmek kaa, lihot )‫בהה(לעהות‬
koyulaşmış, matlaşmış, loşlaşmış, donuk renkli kauy ‫ח‬ ‫פהוי‬
(sıfat)
koyulaştırmak (renk) ihaa, leakot B )‫הכהה (להכהות‬
koyulmuş, bırakılmış (sıfat) munah ‫ת‬ ‫מנח‬
koyun (hayvan) keves ‫כבש‬
koyun (hayvan) (eril) rahel İr ‫רחל‬
koyun, dişi koyun (hayvan) (dişil) rehela J ‫ךחלה‬
koyuş, yerleştirme anaha ‫הנחה‬
koz, avantaj kartı klafmikuah ‫קלף מקרח‬
kozalak, çam kozalağı itstrubal ‫אצטרבל‬
kozmetik, ıtriyat, güzellik malzemeleri, makyaj kosmetika ‫קוסמטיקה‬
malzemeleri
kozmik, evrensel (İNGİLİZCEDEN) kosmi ‫קוסמי‬
kozmopolit kimse, dünya vatandaşı kosmopoliti ‫קוסמופוליטי‬
kozmoz, evren, kainat, alem (İNGİLİZCEDEN) kosmos ‫קוסמוס‬
köfte ktsitsa ‫קציצה‬
kök şoreş ‫שךש‬
kök salmak işriş, leaşriş ‫פ‬ )‫השךיש (להשךיש‬
kök tutmak, kökleşmek, uyum sağlayıp tutunmak iştareş, ‫פ‬ ­ ‫השתרש (להש‬
leiştareş )‫תרש‬
kökten yok etmek şereş, leşareş ‫פ‬ )‫שרש (לשיש‬
kökünü kurutma, ortadan kaldırma, yok etme, migur ‫מגרר‬
bozguna uğratma, yenme
kökünü kurutmak, ortadan kaldırmak, yok etmek, miger, lemager ‫פ‬ )‫מגר (למגר‬
yenmek
köle olma, köleleşme, esir olma iştaabdut ‫השתעבדות‬
köle olmak, köleleşmek, esir olmak iştaabed, ‫פ‬ ‫השתעבד‬
leiştaabed )‫(להשתעבד‬
köle yapmak, esir etmek, rehin etmek şıbed, leşaabed ‫פ‬ )‫שעבד (לשעבד‬
köle, kul eved ‫עבד‬
kölelik, esaret, kulluk avdut ‫עבדות‬
kömür peham ‫פחם‬
kömüre çevirmek, kömür etmek, kömürleştirmek pikem, ‫פ‬ )‫פחם (לפחם‬
lepahem
kömürleşmek itpahem, ‫התפחם (להתפחם) פ‬
leüpahem
köpek (hayvan) (eril) kelev ‫ז‬ ‫כלב‬

309
köpek (hayvan), dişi köpek, kancık, şirret kadın kalba
(dişil)
köpek balığı (hayvan) kariş
köpek dişi (ağızdaki sivri dişlerin genel adı) niv
köpek kulübesi meluna
köpek yavrusu, enik, köpekçik (hayvan) klavlav
köpek yetiştiricisi kalvan
köprü #eşer
köprü kurma, arayı bulma giş«r
köprü kurmak, bağlamak, birleştirmek gişer, legaşer
köprü kurmak, bağlamak, birleştirmek gaşar, ligşor
köprücük kemiği etsem aberiah
köpük ketsef
kör (sıfat) iver
kör bağırsak (iç organ) amei aatum t
kör bağırsak (iç organ) amei aiver
kör etmek, körleştirmek iver, leaver(et)
kör olmak, körleşmek itaver, leitaver
kör randevu, görücü usulü tanışma, çöpçatan aracı- pgişa iveret
lığıyla karşı cinsten tanımadığı biriyle ilk buluşma
kör, kesmez, keskinliğini yitirmiş (bıçak makas kee
testere vs. için) (sıfat)
körelmek, keskinliğini yitirmek itkaa, leitkaot

körfez mifrats
körkütük sarhoş, körkandil, zilzurna, Lot gibi sar- şikar kalot
hoş (Avraamm yeğeni Lot çok sık sarhoş olurmuş)
körleşmek, gözleri kamaşmak istame, ‫הסתמא (להסהמא) פ‬
leistame
körleştirmek, kör etmek, gözlerini kamaştırmak sime, lesame ‫פ‬ )‫סמא (לסמא‬
körlüğe yakın göz bozukluğu keuteynayim ‫ קהות ?נינים‬:
körlük ivaron ‫ל ?יריז‬
körük mapuah ‫מפוח‬
körükleme, kışkırtama, gaza getirme, kötülüğe libuy yetsarim ‫לבוי יצרים‬
teşvik etme
köstebek (hayvan) hafarperet ‫תפךפרת‬
köstekleme, baltalama, zora koşma, sekteye uğrat- tirpud ‫טרפוד‬
ma, engel çıkartma, yokuşa sürme
köşe, kenar, dönemeç pina ‫ה‬3‫פ‬

310
kötü (kişi) (sıfat) ............... 7‫־‬aşa . .... ‫ת‬ ‫רשע‬
kötü alışkanlıktan arınmak (sigara, uyuşturucu) nigınal, S )‫נגמל (להגמל‬
leigamel
kötü kalplilik, gaddarlık, kötü ruhluluk roa lev ‫רע לב‬
kötü talih, kör talih biş mazal ‫ביש מזל‬
kötü, fena (sıfat) . . ra n .. . . ‫דע‬
kötü, fena, uğursuz biş ‫ביקז‬
kötücül, hayırsız, kötü, fena, habis, illet, şirret meruşa ‫ת‬ ‫מרשע‬
(sıfat)
kötüleşmek, durumu ciddileşmek, şiddetlenmek, ehrif, leahrif 5 )‫החךיף (להחריף‬
vahim duruma girmek
kötüleştirmek, daha kötü etmek erea, era, s )‫ הרע (להרע‬,‫הרע‬
learea
kötülük etme, fenalık yapma raşaut ‫רשעות‬
kötülük yapma, kötüleşme araa ‫הר?ה‬
kötülük yapmak, kusurlu davranmak, kabahatli sarah, Usroah B )‫סרח (לסריח‬
olmak, illegal işler yapmak
kötülük, alçaklık navlut ‫נבלות‬
kötülük, art niyet, kötü niyet, kem gözlülük, garez zadon ‫זייז‬
kötülük, fenalık raa ‫רעה‬
kötülük, fenalık reşa ‫ע‬#‫ך‬
kötülük, fenalık, kötü niyet roa ‫רע‬
kötümser, karamsar, pesimistik (sıfat) peşimi ‫ת‬ ‫פסימי‬
köy kfar ‫כפר‬
köy moşava ‫מושבה‬
köylü, köye ait, köysel, kırsal kafri ‫כפרי‬
köz, kor, ateş, yanmış kömür artığı, cüruf remets ‫רמץ‬
köz, kor, yanan odun parçası ud ‫אוד‬
kraker, bir tür gevrek ve tuzlu bisküvi, galeta, rakik ‫דקיק‬
peksimet, krikrak
kraker, peksimet keah ‫כעך‬
kral, iskambilde papaz (eril) melek j ‫מלך‬
kraliçe, melike, ece, iskambilde kız (dişil) malka j ‫מלכה‬
krallık, devlet mamlaha ‫ממלכה‬
krallık, kraliyet, hükümdarlık, hükümranlık, salta- malhut ‫מלכות‬
nat, egemenlik, hakimiyet .
krallık, saltanat • meluha ‫מלוכה‬
kramp, spazm, çırpınma, kasılma, kıvranma, nöbet., avit ‫עוית‬
kriz

-.‫ ־‬:‫מ‬
311
kredi aşray ‫אשראי‬
kredi kartı kartis aşray ‫כרטיס אשראי‬
kredi, borç, ödünç milve ‫מלוה‬
kredili, veresiye beaşray ‫באשראי‬
krem krem ‫קרם‬
krematoryum, fırın misrafa . ‫״‬ .. ...... ..‫משרפה‬
krep krep ‫קרפ‬
kreş, çocuk yuvası mişpahton ‫מקזפחתון‬
kreş, yuva, bebek bakımevi paoton ‫פעוטזין‬
kril alfabesi, eski slav alfabesi kirili ‫קירילי‬
kriminoloji, suç bilim kriminologya ‫קרימינולומה‬
kristal bdolah ‫בדלח‬
kristal gaviş ‫גביש‬
kristal küre, cam fanus kadur bdolah ‫פרור כדלה‬
kristal, billur kristal ‫קריסטל‬
kristalize, kristalimsi, kristal gibi gvişi ‫גבישי‬
kriter, ölçüt, kıstas kriteryon ‫קדיטךילן‬
kritik, vahim, önemli (sıfat) kriti ‫ת‬ ‫קריטי‬
kritikleştirmek, vahimleştirmek, daha kötüleştir- ehmir, leahmir s )‫הקמיר (להחמיר‬
mek, ciddileştirmek
kriz, hastalık nöbeti, spazm, atak etkef ‫התקף‬
krom (maden) hrorn ‫בדום‬
kromozom,.biri ana diğeri-babadan geçen gen çifti kromozom ‫כרומוזום‬
kronik (sıfat) hroni ‫ת‬ ‫כרוני‬
kronoloji hronologya ‫כרונולוגיה‬
kronoloji, zaman dizini, zaman bilimi, tarihi olayla- toladot ‫לדות‬1‫ת‬
ruı tarihi sırayla kaydı, vakayiname
kronolojik dizin (bilimsel veya tarihsel sıralanmış masehet ‫מס?ת‬
inceleme dizisi)
kronolojik, zamandizinsel (sıfat) hronologi ‫כרונולוגי‬
kronometre hronometer ‫כרונומטר‬
kruasan, ay çöreği kruason ‫קרואסון‬
kruton, küçük küp şeklinde kızartılmış ekmek kruton ‫קרוטון‬
kruvazör, ağır kruvazör, muhrip sayeretkrav ‫סירת קרב‬
kubbe, takke, bere kipa ‫פפה‬
kucaklama, kucaklaşma, sarılma, bağrına basma hibuk ‫חבוק‬
kucaklama, sarılma itgafefut ‫התגפפות‬
kucaklama, sarma, sarılma, bağrına basma gip«f ‫גפוף‬

312
kucaklamak, sarmak, bağrına basmak hibek, lehabek S )‫חבק (לחבק את‬
(et)
kucaklaşma, sarılma İthabkut ‫המחבקות‬
kucaklaşmak, sarılmak ithabek, S ‫התחבק (להתחבק‬
leithabek (im) )‫?ם‬
kudret, güç, dayanıklılık, cinsel iktidar on ‫און‬
kudretli adir ‫אדיר‬
kudretli, muazzam, heybetli, büyük, kocaman kabir ‫ת‬ ‫בביר‬
(sıfat)
kuduz (hastalık) kalevet ‫כלבת‬
kuğu (hayvan) barbar ‫בךבור‬
kukuletalı cübbe, rahip giysisi, baca şapkası bardas ‫בךדס‬
kulak kabartmak, dinlemek, ilgilenmek, dikkate şaa, lişot s )‫שעה (לשעות‬
almak, aldırmak, kaale almak, önemsemek
kulak memesi tnuh aozen ‫זתנלו האזן‬
kulak tıkaçları atmey oznayim ‫אטמי אזנים‬
kulak tırmalayıcı ses çıkarmak tsaram, litsrom ‫פ‬ )‫צרם (לצר׳ם‬
kulak tırmalayıcı, ahenksiz, uyumsuz (sıfat) tsormani ‫ת‬ ‫צוךמני‬
kulak tırmalayıcı, sağır edici, sağırlaştırıcı mahariş ‫מחריש‬
kulak zarı tof aozen ‫תר האזן‬
kulak, kulaklar özen, oznayim ‫ אזנים‬,‫איזן‬
kulaklık (müzik dinlemek için) ozniya ‫אזניה‬
kulaklıklar, ikili kulaklık (müzik dinlemek için) ozniyot ‫אזניות‬
kule migdal ‫מגדל‬
kulis, sahne arkası ahore aklayim ‫אחורי הקלחים‬
kulis, tiyatro kulisi, panolar, kanatlar klayim ‫קלעים‬
kullanıcı, kullanan miştameş ‫משתמש‬
kullanılır aktif hale getirmek, onarmak, hizmete işmiş, leaşmiş ‫השמיש (להשמיש) פ‬
sokmak
kullanılmış, müstamel (sıfat) meşumaş n ‫משמש‬
kullanım, kullanma, kullanış şimuş ‫שמוש‬
kullanışlı, pratik, yararlı, faydalı, iş görür (sıfat) şimuşi ‫ת‬ ‫שמושי‬
kullanmak iştameş, ‫פ‬ ‫השתמש‬
leiştameş (be) )-‫(להשתמש ב‬
kulp, sap, tutamaç, tutamak yadit ‫ירית‬
kuluçka dgira ‫יגידה‬
kuluçka makinası madgera ‫מתרה‬
kuluçkaya yatırma, civciv çıkarma, kuluçka adgara ‫התרה‬

S‫־‬.
313
kuluçkaya yatırmak idgir, leadgir B )‫הדגיר (להדגיר‬
kuluçkaya yatmak dağar, lidgor B >‫דגר (לךג־ר‬
kuluçkaya yatmak, kuluçkada olmak nidgar, B )‫נךגר (להדגר‬
leidager
kulübe bikta ‫בקתה‬
kulübe, baraka, satış pavyonu, stant, pavyon, gece biytan
kulübü ■’1‫ ־י‬-■'‫־‬
kulübe, bungalov, kır evi bikta ‫בקתה‬
kulüp moadon ‫מועדון‬
kum hol ‫חול‬
kum engereği, çöl kobrası yılanı (hayvan) peten şahor ‫פסן שחיר‬
kum tepeciği, kumul holit ‫חולית‬
kumanda etmek, hükmetmek, hakim olmak, haki- şalat, lişlot (be B -‫שלט (לשלט ב‬
miyet kurmak, iktidar olmak, yönetmek al) )‫על‬
kumanda, uzaktan kumanda aleti şalat, şalat ‫ שלט רחוק‬,‫שלט‬
rahok
kumanya, gerekli gıda maddeleri mitsrehey ‫מצרכי מזון‬
mazon
kumarbaz meamer ‫מהמר‬
kumarbaz kalpan ‫קלפז‬
kumarhane salonu, kazino kazino ‫ל!זינו‬
kumaş, bez, sinema perdesi bad . ‫בי‬
kumlu, kum gibi holi ‫חולי‬
kumpas (kalınlık ölçen hassas alet), kalibre........... kaliber ..............‫קליבר‬
kumul, kum tepeciği, çöllerdeki kum yığınları dyuna ‫דיונה‬
kunduracı sandlar ‫סנדלר‬
kunduracı dükkanı sandlariya ‫סנדלךיה‬
kunduz (hayvan) bone ‫בונה‬
kunduz (hayvan) nutriya ‫נוטריה‬
kupa, şampiyona verilen kupa, kadeh, dondurma gaviya ‫גביע‬
külahı
kur yapan, flört eden - mehazer ‫מהזר‬
kur yapmak, tavlamak, elde etmeye çalışmak hizer, lehazer B )‫חזר (לחזר‬
kur, döviz kuru, rayiç bedel şaar ahalifin ‫שער החליפין‬
kur, kur yapma hizur ■ ‫חזור‬
kur, kur yapma agiva ‫עגיכה‬
kura çekme, çekiliş agrala. ‫הגילה‬
kura çekmek igril, leagril B )‫הגריל (להגריל‬
kuraklık batsoret ‫בצרת‬

314
kuraklık, kuruluk, çoraklık yoveş ‫יבש‬
kural dışı oluşum, tuhaflık, alışılmadık, anomali, hariga ‫חריגה‬
anormallik, haddim aşma
kural dışı, istisnai, kaidelere uymayan, tuhaf, harig ‫חריג‬
anormal
kural, ilke, kaide, bütün klal ‫פלל‬
kuralj örf, adet> itiyat, alışkanlık - ‫ ־ ־‬-■ minâg ■ ‫■מנך;ג‬
kuran, müslümanlarm kutsal kitabı (ARAPÇA- kuran ‫קיראן‬
DAN)
kurbağa(hayvan) tsefardea ‫צפרדע‬
kurbağa, kara kurbağası (hayvan) karpada ‫קךפדה‬
kurbağalama yüzme, kurbağalama yüzüş stili shiyat haze ‫שקית חזה‬
kurban zevah ‫זבח‬
kurban etmek, feda etmek, gözden çıkarmak ikriv, leakriv ‫פ‬ ‫הקריב (להקריב‬
(et) )‫את‬
kurban kesme, kurban etme zviha ‫זביחה‬
kurban kesmek zavah, lizboah ‫פ‬ )‫זבח (לזבח‬
kurban, kefaret kapara ‫כפרה‬
kurban, maktul korban ‫קך?ו‬
kurban, öldürülen, imha edilen, yok edilen, ortadan nispe ‫נספה‬
kaldırılan
kurcalamak, karıştırmak, eşelemek ııavar, linbor ‫פ‬ )‫נבר (לנביר‬
kurcalayıcı, kusur bulmaya çalışan (sıfat) hatetan ‫ת‬ ‫חטטן‬
kurgu, uydurma, kurgusal, hayal ürünü (İNGİLİZ- fiktsiya ‫פיקציה‬
CEDEN)
kurgubilim mada bidyoni ‫מרע בדיויני‬
kurma, bir şeye dayandırma, bir temel üzerine bisus ‫בסוס‬
oturtma
kurma, tesis etme yisud ‫יסוד‬
kurmak, aygıt bağlamak, tesis etmek itkin, leatldn ‫פ‬ ‫התקין (להתקין‬
(et) )‫את‬
kurmak, oluşturmak, konuyu bir şeye dayandır- bises, levases ‫פ‬ )‫בסם (לבסס‬
mak, bir temele oturtmak (hem fiziki hem mecazi)
kurmak, tesis etmek yised, leyased ‫פ‬ )‫סד‬2‫יסד (ל‬
kurmak, tesis etmek, yerleştirmek korten. ‫פ‬ )‫כונן (לכונן‬
lehoneıı
kurnaz, hilekar, sinsi (sıfat) armumi ‫ת‬ ‫ערמומי‬
kurnaz, sinsi, açıkgöz^ uyanık, cin gibi, hilekar, anım ‫ת‬ ‫?רום‬
düzenbaz (sıfat)
kurnazlık, açıkgözlük orma ‫?ךמה‬

ı
315
kurnazlık, hilekarlık, sinsilik, şeytanlık armumiyut ‫ערמומיות‬
kursak kurkevan ‫?!רקבו‬
kursak, gırtlak, boğaz, guatr zefek ‫זפק‬
kurşun (element) oferet ‫עופרת‬
kurşun kalem iparon ‫עפרון‬
kurşunsuz benzin, kurşundan arındırılmış yakıt delek netul ‫דלק נטול עופרת‬
oferet
kurt(hayvan) zeev ‫זאב‬
kurtarıcı ınoşiya ‫מושיע‬
kurtarıcı, kurtaran, akraba goel ‫גואל‬
kurtarma atsala ‫הצלה‬
kurtarma, hayat kurtarma, çıkartma (şişe kapağı hiluts ‫חלוץ‬
mantar vs. çıkartma)
kurtarmak gaal, ligol ‫פ‬ )‫גאל (לגאיל‬
kurtarmak oşia, leoşia s )‫הושיע (להושיע‬
kurtarmak itsilj leatsil ‫פ‬ )‫הציל (להציל‬
kurtarmak, çıkartmak hilets, lehalets ‫פ‬ )‫חלץ (לחלץ‬
kurtçuk, kurt, solucan, larva (hayvan) rima ‫רמה‬
kurtulan, sağ salim çıkan, hayatta kalmayı başaran sored ‫שולד‬
(felaketten, savaştan, soykırımdan)
kurtulmak nigal, leigael ‫פ‬ )‫נגאל (להגאל‬
kurtulmak nitsal, leinatsel ‫פ‬ )‫נצל (להנצל‬
kurtulmak (zor durumdan) ııehlats, ‫פ‬ )‫נחלץ (להחלץ‬
............... ................... .......... ........................................... leihalets --------- ---- --- --
kurtulmak, serbest bırakılmak iştahrer, ‫פ‬ ‫השתחרר‬
leiştahrer (me) )-‫(להשתחרר מ‬
kurtuluş geüla ‫?אלה‬
kurtuluş yeşua ‫ישועה‬
kurtuluş yeşa ‫ישע‬
kurtuluş, kurtulma, kurtarılma, kaçırma, kaçış, milut ‫מלוט‬
kaçma, firar
kuru (sıfat) yaveş ‫ת‬ ‫עש‬
kuru incir (meyve) grogeret ‫גרוגרת‬
kuru sıcak, hamsin şarav ‫שרב‬
kuru temizleme nikuyyaveş ■ ‫נקדי ימפ‬
kuru üzüm (meyve) tsimuk ‫צמוק־‬
kurucu meyased ‫קעד‬
kurulamak, silmek nigev, leııagev ‫פ‬ )‫נגב (לנגב‬

316
.i.:.

rulanmak, silinmek itııagev, B )‫התנגב (להתנגב‬.


leitnagev
rulmak, büyümek (ekonomik olarak), bir temele itbases, B )‫התבסס (להתבסס‬
yanmak (konu) leitbases
rulmak, tesis edilmek ııosad, leivased B )‫נוסד (להרסד‬
rulum, kurma, tesis etme, alet bağlama atkana ‫התקןנה‬
ralum, kuruluş, tesis edilme, tesis etine ivasdut ‫הוסדות‬
rulum, tesis edilme nosad ‫נוסד‬
rum mosad ‫מוסד‬
rum, müessese mosad ‫מוסד‬
ruma ityabşut ‫התיבשות‬
ramak ityabeş, S )‫התיבש (להתיבש‬
leityabeş
ırumlaşma, kökleşme, temeli sağlamlaşma itmasdut ‫התמסרות‬
ırumlaşmak, teşkilatlanmak, kuruluş olmak itmased, B )‫התמסד (להתמסד‬
leitmased
ırumlaştırma misud ‫מסוד‬
ırumlaştırmak mîsedj lemased B )‫מסד (למסד‬
ırumsal, kurumlaştırılmış, teşekkül (sıfat) memusad ‫ת‬ ‫ממסד‬
ırusıkı, kurusıkı mermi kadursrak ‫כדור סרק‬
ıruş, en küçük para birimi agora ‫אגורה‬
ırutma yibuş ‫יבוש‬
ırutma kağıdı neyarsofeg ‫ניר סופג‬
ırutmak yibeş, leyabeş B )‫יבש (ליבש‬
ıratmak, üstünü kurutmak oviş, leoviş B )‫הוביש (להוביש‬
ırutup büzmek, küçültmek, buruşturmak, arayı tsimek, B )‫צמק (לצמק‬
ıpamak letsamek
ırye, haberci, taşıyıcı, götürücü baldar ‫בלדר‬
ıskus, irmik kullanılarak yapılan bir tür pilav kuskus ‫קוסקוס‬
ısma akaa ‫הקאה‬
ısmak eki, leaki B )‫הקיא (להקיא‬
ısmuk, kusuntu ki ‫קיא‬
ısur, defo, sakat, sakatlık, noksan, hasar pgam ‫פגם‬
ısur, defo, sakatlık, arıza, hasar, hata, eksiklik, za-■ likuy ‫לקוי‬
Hık, yetersizlik, tutukluk, tutulma, ışığını kapama
ısur, özür, leke, hata dofi ‫דפי‬
ısur, sakatlık, hata, özür, yetersizlik mum ‫מום‬
ısurlıı, bozuk, arızalı,-güdük, eksiklik, noksan lakuy ‫ת‬ ‫לקיי‬
;ıfat)

317
kusurlu, bozuk, hatalı, biçimsiz, okunaksız (sıfat) meşubaş n .‫משבש‬
kusurlu, sakat, geçersiz, diskalifiye (sıfat) pasul ‫ת‬ ‫פסול‬
kuş(hayvan) tsipor ‫צפור‬
kuş sürüsü laakat tsiporim ‫להקת צפךים‬
kuş uçuşu maof tsipor ‫מעוף צפור‬
kuş yavrusu, yavru kuş, civciv, palaz (hayvan) gozal ■; ... . ‫גוזל‬
kuş yuvası kert tsiporim ‫קן צפרים‬
kuş, uçan ‫?ף‬
kuşak sarmak, hazırlanmak, kuvvet toplamak (maç şınes, leşaııes ‫פ‬ )‫נם (לשנס‬#
savaş sınav)
kuşak, kemer avent ‫אבנט‬
kuşanmak, beline kuşak bağlamak azar, leezor ‫פ‬ )‫אזר (לאזר‬
kuşatılmak, yakalanmak, esir düşmek, kapana nilkad, leilaked ‫פ‬ )‫נלכד (להלכד‬
kısılmak
kuşatılmış, sarılmış, çembere alınmış, ablukaya mehutar ‫ת‬ ‫מכתר‬
alınmış, muhasara (sıfat)
kuşatmak, çevirmek, daire içine almak atar, laator ‫פ‬ )‫עטר (לעטר‬
kuşatmak, çevrelemek (koku hava) afaf, leefof ‫פ‬ )‫אפף (לאפף‬
kuşatmak, sarmak, etrafını çevirmek, çembere kiter, lehater ‫פ‬ )‫כתר (לכתר‬
almak, ablukaya almak, muhasara etmek
kuşbilimci, kuş araştırmacısı, kuşların yaşamını tsapar ‫צפר‬
inceleyen kişi
kuşburnu (bitki) vered abar ‫ורד הבר‬
kuşkonmaz (bitki) asparagas....... .........‫אספרגוס‬
TT t *

kutlama, müsamere hagiga ‫חגיגה‬


kutlama, tebrik etme, tebrik ihul ‫אחול‬
kutlamak, bayram yapmak hagag, lahgog ‫פ‬ )‫חגג (לחגג את‬
lahog (et)
kutlamak, tebrik etmek, temenni etmek, dilemek ihel, leahel ‫פ‬ )‫אהל (לאחל‬
kutlanmak nehgag, ‫פ‬ )‫נחגג (להחגג‬
leihageg
kutsal cumartesi giınunu gözetme, şabatı muhataza, şmırat şabat ‫שמירת שבת‬
şabat kurallarına uyma
kutsal ışık, nur or kodoş ‫אור קדוש‬
kutsal kitaba ait, kutsal kitapla ilgili mikrai ‫מקראי‬
kutsal kitap, kitab-1 mukaddes, tevrat (tora neviim tanah ‫תנ״ך‬
ketuvim)
kutsal topraklar, mukaddes topraklar, israel, siyon aarets akedoşa ‫האךץ הקדושה‬
kutsal yer, muka mikdaş ‫מקדש‬
kutsal, mukaddes (dişil)(sıfat) kedoşa ‫נ‬,‫ת‬ ‫קדושה‬

318
kutsal, mukaddes (eril) (sıfat) kodoş T,!7 ‫קד^ז‬
kutsalların kutsalı, çok kıymetli, paha biçilmez, en kodeş ‫קדש הקדשים‬
mukaddes akodaşim
kutsallık, kudsiyet, mukaddesat kodeŞf keduşa ‫קדשה‬, ‫קדש‬
kutsama, takdis, mübarek kılma kiduş ‫קדוש‬
kutsamak, hayır duası etmek, kutlamak, tebrik bereli, levareh B )‫בלו (לבלו‬
etmek ........
kutsamak, kutsallaştırmak, takdis etmek, mübarek kideŞf lekadeş B ,‫קדש (לקדש את‬
kılmak, yüceltmek (et al) )‫על‬
kutsanmak, hayır duası almak, kutlanmak, tebrik itbareh, B )‫התברך (להתברך‬
edilmek . leitbareh
kutsanmak, kutsallaşmak, takdis olmak itkadeş, B )‫התקדש (להתקדש‬
leitkadeş
kutsanmış, kutsal, mübarek, mukaddes (dişil) (sıfat) mekudeşet J,j"J ‫מקדשת‬
kutsanmış, kutsal, mübarek, mukaddes (eril) (sıfat) mekudaş ‫מקדש‬
kutu kufsa ‫קפסה‬
kutu, bavul, tahta, sandık, altı düz mavna (Nuhun teva ‫הבה‬
gemisi gibi)
kutup kotev ‫קטב‬
kutup ayısı (hayvan) dov akotev ‫דב הקטב‬
kutuplaşma kituv ‫קטוב‬
kutuplaştırmak, iki ayrı noktada toplamak kitev, lekatev B )‫קטב (לקטב‬
kuvars, kristal (şeffaf değerli biı‫ ־‬taş) kvarts ‫קיךץ‬
kuveyt (ülke) kuveyt ‫בווית‬
kuvöz inkubator ‫אינקובטור‬
kuvvet, güç, kahramanlık, cesaret oz ‫עז‬
kuvvet, güç, mukavemet, direnç hozek ‫חיזלו‬
kuvvet, güç, takat, derman, mecal koah ‫צח‬
kuvvetle akmak, güçlü akıntı yaratmak, kızmak, şatsaf, liştsof B )‫שצף (לשצף‬
ateş püskürmek
kuvvetle muhtemel, büyük ihtimalle, güçlü olasılık sikuy kazak ‫ספוי חזק‬
kuvvetlendirici, kuvvet verici mehazek ‫מחזק‬
kuvvetlendirilmiş, pekiştirilmiş, güçlenmiş, güçlen- mugbar ‫ת‬ ‫מ^בד‬
dirilmiş (sıfat)
kuvvetlendirme, güçlendirme, takviye hizuk ‫חזוק‬
kuvvetlendirme, şiddetlendirme, takviye, güçlendir-■ agbara ‫הגברה‬
me, amplifikasyon
kuvvetlendirmek, güçlendirmek, şiddetlendirmek, . hizek, lehazek B )‫חזק (לחזק את‬
sağlamlaştırmak., pekiştirmek, takviye etmek (et)

319
kuvvetlendirmek, sağlamlaştırmak, berkitmek, bitser, levatser ‫פ‬ )‫בצר (לבצר‬
tahkim etmek
kuvvetlendirmek, şiddetlendirmek igbir, leagbir ‫פ‬ ‫הגביר (להגביר‬
(et) )‫את‬
kuvvetlenen, güç kazanan, güçlenen, pekişen, ağır gover ‫גובר‬
basan, galip gelen
kuvvetlenmek, güç kazanmak ithazek, ‫פ‬ )‫התחזק (להתחזק‬
leithazek
kuvvetlenmiş, güçlenmiş, mukavemeti yüksek, mehuzak ‫ת‬ ‫מחזק‬
T \ •
direnci artmış, takviyeli (sıfat)
kuvvetli, güçlü, mütecaviz (sıfat) takif n ‫תקיף‬
kuvvetli, güçlü, şiddetli, güçlü zorlu, kudretli (sıfat) az ‫ת‬ ‫עז‬
kuvvetli, iriyarı, yapılı hason ‫חסן‬
kuvvetli, sağlam eytan ‫איתן‬
kuvvetli, sağlam, güçlü (sıfat) hazak n ‫חזק‬
kuvvetlice, zorla behozka ‫בחזקה‬
kuyruk zanav ‫זבב‬TT

kuyruk olma, sıra oluşturma, ardından gitme, izdanvut ‫הזתבות‬


peşinden sürüklenme
kuyruk olmak, sıra oluşturmak, ardından gitmek, izdanev, ‫פ‬ )‫הזדנב (להזדנב‬
peşinden sürüklenmek leizdanev
kuyruk sallama, gevezelik, çene çalma, gırgır geçme kişkuş ‫כקזכוש‬
kuyruklu yıldız kohav şavit ‫כוכב שביט‬
kuyruklu yıldız şavit ‫שביט‬
kuyu beer ‫באר־‬
kuyumcu tahşitan ‫תכשיטן‬
kuyumcu, sarraf tsoref ‫צורף‬
kuzen, amca dayı teyze hala çocuğu, amcazade, dodanit ‫נ‬ ‫דותית‬
teyzezade (dişil)
kuzen, amca dayı teyze hala çocuğu, amcazade, dodan T ‫רודן‬
teyzezade (eril)
kuzen, amcazade (eril) ben dod T ‫בן דור‬
kuzey amerika (kıta) amerika ‫אמריקה הצפונית‬
atsfonit
kuzey İrlanda (ülke) tsfon irland ‫צפון איךלנד‬
kuzey, şimal (yön) tsafon ‫?פון‬
kuzeybatı (yön) tsfon maarav ■ ‫?פון־מקרב‬
kuzeydoğu (yön) tsfon mizrah ‫?פון־מזרח‬
kuzeye ait, kuzeyli, şimali (sıfat) tsfoni ‫ת‬ ‫צפוני‬
kuzu (hayvan) tale ‫טלה‬

320
kuzu, genç dişi kuzu (hayvan) (dişil) seya 3 ‫שיה‬
kuzu, genç erkek kuzu (hayvan) (eril) se ‫ז‬ ‫שה‬
küba (ülke) kuba ‫קובה‬
kübalı (eril) kubani ‫ז‬ ‫קובני‬
kübik, küp şeklinde, kübümsü (sıfat) meukav ‫ת‬ ‫קןב‬5‫מן‬
kübizm (bir çeşit sanat akımı) kübizm , ‫קביזם‬
küçücük, minicik (çocuk) tsutsik ‫צוציק‬
küçücük, ufacık, minicik, minnacık (sıfat) ktantan ‫ת‬ ‫קטנטן‬
küçük balık, balıkçık dagig ‫דגיג‬
küçük çocuk, bızdık, ufaklık (dişil) yaldonet 3 ‫ילדנת‬
küçük çocuk, bızdık, ufaklık, yumurcak, velet (eril) yaldon ‫ז‬ ‫!לתן‬
küçük dil (ağızdaki), dilcik, çan dili, çanın ortasın- inbal ‫?נבל‬
daki madeni parça
küçük dolap, malzeme dolabı, dolapçık, sandıkçık aronit ‫ארונית‬
küçük kapı, bahçe kapısı pİşpeş ‫פשפש‬
küçük kolektif köy(israelde) kvutsa ‫קבוצה‬
küçük küçük doğramak, kıymak, dilmek, kesmek, katsats, liktsots ‫פ‬ )‫קצץ (לקצץ‬
baltayla kesmek
küçük küçük doğranmak itkatsets, ‫התקצץ (להתקצץ) פ‬
leitkatsets
küçük küçük doğranmak niktsats, ‫פ‬ )‫נקצץ (להקצץ‬
leikatsets
küçük motorsiklet, skuter, vespa, moped katnoa ?‫קטנו‬
küçük parça, kırılmış yada bölünmüş olanın bir şavrir ‫שבךיר‬
parçası
küçük pasta, bisküvi ugiya ‫עוגיה‬
küçük pasta, kek, gofret, ekler tsapihit ‫צפיחית‬
küçük pencere, küçük kapı, dam penceresi, boşluk, tsoar ‫צהר‬
delik
küçük sepet (ekmek sepeti, çiçek sepeti, çamaşır salsela ‫סלסלה‬
sepeti vb.)
küçük şişe bakbukon ‫בקבוקון‬
küçük yıldız, yıldız işareti ( * ) kohavit ‫כוכבית‬
küçük, ufak (sıfat) katan ‫ת‬ w
küçük, ufak, küçük çocuk, bebek (sıfat) paut ‫ת‬ ‫פעוט‬
küçükbaş hayvan (koyun, keçi), davar tson ‫צאן‬
küçüklük, ufaklık katnut ‫קטנות‬
küçülmek katan, likton ‫פ‬ )‫קטן (לקטן‬
küçültmek iktin, leaktin ‫פ‬ )‫הקטין (להקטין‬

321
küçültücü söz, karalama, iftira, yergi laaz ‫לעז‬
küçümsemek, dudak bükmek, burun kıvırmak, sanat, lisnot ‫פ‬ )‫סנט (לסנט‬
istihza etmek
küf oveş ‫עיבש‬
küf, nem, rutubet, nemlilik tahav ‫טחב‬
küflenmek îtapeş, leitapeş s ‫התעפש‬
)‫(להתעפש‬
küflenmiş, kokuşmuş, çürümüş (sıfat) meupaş ‫ת‬ ‫מעפש‬
küflenmiş, yosun tutmuş, nemli, küflü (sıfat) tahuv ‫ת‬ ‫טחוב‬
küfür etmek, sövmek, beddua etmek, lanet okumak, kilel, lekalel ‫פ‬ )‫קלל (לקלל‬
telin etmek
küfür, sövgü, lanet, beddua klala ‫קללה‬
küfürler klalot ‫קללות‬
küfürlü konuşmak, ağız bozmak, müstehcen laflar nibel, lenabel ‫פ‬ )‫נבל (לנבל‬
etmek
kükreme, gürleme şeaga ‫שאגה‬
kül efer ‫אפר‬
külçe, metal kütle metil ‫מטיל‬
külfet, angarya, ayakbağı, fuzuli yüklenen iş, yük netel ‫נטל‬
küllük, kül tablası maafera ‫מאפרה‬
kültür evi bet tarbut ‫פית תךבות‬
kültür, doku kültürü (mikrobiyoloji) tarbtt ‫י‬ ‫תךבית‬
kültür, medeniyet, uygarlık, terbiye tarbut ‫תךברת‬
kültürlü, medeni, uygar, aydın, görgülü (sıfat) meturbat ‫ת‬ ‫מתרבה‬
kültürlü, okumuş, tahsilli, agah, münevver (dişil) maskila ‫נ‬ ‫משכילה‬
kültürlü, okumuş, tahsilli, agah, münevver (eril) maskil ‫ז‬ ‫משכיל‬
kültürünü geliştirmek, medenileştirmek tirbet, letarbet ‫פ‬ )‫תרבה (לתרבת‬
küme, grup, öbek-, -topluluk- ' miktse ‫מקצה‬
küme, yığın, kütle, kitle, öbek, mezhep . masa ‫מסה‬
küme, yığın, yığışım talkid ‫תלכיד‬
kümes, bebek yatağı lul ‫לול‬
künye (askerlerin boynundaki), fiş, çip (kumar diskit ‫דסקית‬
oyununda kullanılan)
küp (geometrik şekil) kub ‫קוב‬
küpe agil ‫?גיל‬
küpeşte, gemi küpeştesi lazbezet ‫לזבזת‬
kürdan keysam ‫קיסם‬
kürdistan (coğrafi bölge) kurdistaıt ‫כורדיסטן‬

322
küre şeklinde, küresel (sıfat) kadııri ‫ת‬ ‫כדורי‬
küre, dünya, glop globus ‫גלובוס‬
kürek çekme, kürek sporu, yüzme sporunda serbest hatıra ‫חתירה‬
stil
kürek kemiği (omuzdaki) şihma ‫שכמה‬
kürek, kayık küreği rnaşot ‫משוט‬
kürek, ziraat küreği, iskambilde maça et ‫את‬
kürekçi, kürek çeken hoter ‫חותר‬
kürekçi, kürek çeken meşotayi ‫מ^וטאי‬
küresel, global (İNGİLİZCEDEN) globali ‫גלובלי‬
küreselleşme, globalleşme, globalizasyon (İNGİLİZ- globalizatsya ‫גלובליזצץה‬
CEDEN)
kürk, post, hayvan postu parva ‫פתה‬
kürsü, platform, satış sergisi, stand, tezgah duhan ‫דוכן‬
kürt, kürt milletinden olan (eril) kürdi ‫ז‬ ‫כוךדי‬
kürtaj, çocuk aldırma grida ‫גרידה‬
küskün, gücenmiş, rencide olmuş, aşağılanmış, neelav ‫ת‬ ‫נ?לב‬
onuru zedelenmiş (sıfat)
küsmek, kızmak, darılmak, öfkelenmek ragaz, lirgoz )‫רגז (לו־גז על‬
(al)
küsmek, kızmak, öfkelenmek, darılmak, sinirlen- itragez, ‫פ‬ ‫התרגז (להתרגז‬
mek leitragez (al) )‫על‬
küstah, kibirli, kendini beğenmiş, övüngen, yüksek- reavtani ‫ת‬ ‫רהבתני‬
ten atıp tutan (sıfat)
kütle, yığın, birikintiden oluşmuş katı parça, küme gödeş ‫גדש‬
kütleştirmek, köreltmek, keskinliğini kaybettirmek ikaa, leakot ‫פ‬ )‫הקהה (להקהות‬
kütük, ağaç gövdesi, hortum (filin hortumu) hedek ‫חדק‬
kütük, ağaç gövdesi, ırk, soy ağacı geza ‫גזע‬
kütük, ağaç kütüğü bul ets ‫בול עץ‬
kütük, ağaç kütüğü, her kesilmiş parça gedem ‫גדם‬
kütüphane sifriya ‫ספתה‬
kütüphaneci, kütüphane memuru safran ‫ספרן‬

323
L
L, sayısal değeri 30, (İbrani alfabesinde 12.ci harf) lamed ‫ל‬
labaratuar maabada ‫מעבדה‬
labirent, içinden çıkılmaz durum, karışıklık, kar- mavoh - ‫מבוך‬
maşa, zorluk, keşmekeş
laçkalaşan, bozulan, kötü yola düşen, dağıtan, mitdarder ‫מתדרדר‬
yoldan çıkan
ladino, judeoespanyol lisanı ladino ‫לאךינר‬
lağım, kanalizasyon biyuv ‫ביוב‬
lahana (sebze) kruv ‫ברוב‬
laik, seküler hiloni ‫חלוני‬
lakap takmak, adlandırmak, isimlendirmek kiııa, lehanot S )‫כנה (לכנות‬
lakap, takma isim, unvan, takma ad, rumuz, nick- kinuy ‫כנוי‬
name
lakaplı, rumuzlu, takma isimli, kod adlı (sıfat) mehune ‫ת‬ ‫מכנה‬
lake, vernik laka ‫לבה‬
lale (çiçek) tsivoni ‫צבעוני‬
lama, güney amerika devesi (hayvan) lama ‫למה‬
lamba, ampul menora ‫מנויה‬
lanet olası, lanetli, melun, allahın belası, menfur, arur ‫ארור‬
talihsiz, hırçın
lanet olsun Ij kahretsin ^ cehennemin dibi!, öfke ve kibiııimat I !‫קיבינימט‬
hayal kırıklığı ifade eden hitap (argo)
lanetli, lanetlenmiş (sıfat) mekulal ‫ת‬
lapa, un çorbası, yulaf lapası, pelte, suya batırılıp daysa ‫ד^סה‬
yumuşatılmış katı yiyecek kıvamı
larva, kurtçuk (hayvan) roşan ‫ראשן‬
larva, tırtıl, kurtçuk, kurt (hayvan) zahal ‫זחל‬
lastik patlağı, patlak, delik teker ‫תקר‬
lastik patlağı, patlak, delik, sorun, mesele (mecazi) pançer ‫פנציר‬
laterna, müzik kutusu tevat negina ‫תבת נגינה‬
la tin latini ‫לטיני‬
laubali, uçarı, hoppa, hercai, sersem, umursamaz, kal daat ■ ‫קל דעת‬
pervasız, hafif meşrep, şırfıntı
laubalilik, hoppalık, uçarılık, sersemlik, umursa- kalut daat ‫קלות דעת‬
mazlık, pervasızlık, hafif meşreplik
lav, yanardağ püskürtüsü laba ‫לבה‬

324
lavabo, evye, kurna kiyor ‫כיור‬
lavaş ekmeği, pidemsi ince hamurdan ekmek lafa ‫לפה‬
(ARAPÇADAN)
lavman, tenkıye, şırınga hoken îi?n
layık, şayan, yakışır, gerek, müstahak (sıfat) rauy ‫ת‬ ‫ראוי‬
lazer (ışın) leyzer ‫ליזר‬
lazım, gerekli, lüzumlu tsarih ‫צריך‬
lazımlık, ördek, hastaların ihtiyaç giderdiği kap avit ‫?ביט‬
Iegalite, yasallık, meşruluk, meşruiyet, hukuki, hukiyut ‫חקיות‬
kanuni
leğen, çamaşır teknesi, büyük plastik kap (LAJDİ- payla, paylot ‫ פילות‬,‫פילה‬
NODAN)
leğen, küvet gigit ‫גיגית‬
leğen, tas, kase, leğen kemiği, kalça kemiği, havsala, ağan ‫אגן‬
havza, bölge
lehçe, diyalekt, lisanlarin bölgesel farklılıkları niv ‫ניב‬
lehimleme, lehim alkarna ‫הלחמה‬
lehimlemek, lehim yapmak ilkim, lealhim s )‫הלחים (להלחיס‬
lehimli, lehimlenmiş (sıfat) mulham ‫ת‬ ‫מלחם‬
lehinde, lehte, uğrunda, uğruna bead ‫בעד‬
leke, şaibe (mecaz) ketem
leke, şaibe, iftira, şüphe, damga şiıntsa ‫שמצה‬
lekeleme ahtama ‫הכתמה‬
lekelemek ıhtim, leaktim s )‫הכתים (להכתים‬
lekelemek ribev, lerabev Ö )‫רכב (לרכב‬
lekelenmek nihtam, ‫פ‬ )‫בכתם (להכתם‬
leikatem
lekeli, lekelenmiş (sıfat) muhtam ‫ת‬ ‫מכתם‬
lens, kontakt lens adşot mağa ‫עדשות מגע‬
leopar desenli, kaplan postu desenli (sıfat) menumar ‫ת‬ ‫מנמר‬
leopar, kaplan (hayvan) namer ‫נמר‬
leş, hayvan ölüsü nevela ‫נבלה‬
letonya (ülke) latviya ‫לטביה‬
levha, plaka, kitabe lahit ‫לוחית‬
levrek balığı (hayvan) bas ‫בם‬
levrek balığı (hayvan) levrak ‫ל?דק‬
leylak (çiçek), leylak, lila (renk) lilah ‫לילך‬
leylek (kuş)(hayvan) hasida ‫חסידה‬

.<.>••■•■: .;•.‫־‬.:.■s‫־‬.?..•..■ ■
■ .-■ -.‫־־‬ . 325
lezbiyen (sıfat) lesbi ‫ת‬ ‫לסבי‬
lezzet, tat taam ‫טעם‬
lezzetli yemek, delikates maadan. ‫ מעדנים‬,‫מעדן‬
maadaniin
lezzetli yiyecekler mataamim ‫מטעמים‬
lezzetli, leziz, tatlı (sıfat) taim ‫ת‬ ‫טעים‬
liberal, açık fikirli, özgür düşünceli (sıfat) liberali ‫ת‬ ‫ליברלי‬
liberalizm liberalizm ‫ליברליזם‬
liberya (ülke) liberya ‫ליבתה‬
libido, cinsel dürtü, cinsel cazibe libido ‫ליבידו‬
libya (ülke) luv ‫לוב‬
libyalı (eril) luvi ‫ז‬ ‫לובי‬
lider, öncü, önder manig ‫מנהיג‬
liderlik yeteneği, önderlik yeteneği koşer manigut ‫פשר מנהיגות‬
liderlik, önderlik raşut ‫ראשות‬
liderlik, önderlik, öncülük manigut ‫מנהיגות‬
lif ; lif ‫ליף‬
lif (kasları kemiğe bağlayan doku), bağ, tendon, gid ‫גיד‬
kiriş
lif, elyaf siv ‫סיב‬
lifli, ipliksi, tel tel (sıfat) sivi ‫ת‬ ‫סיבי‬
lig, küme liga ‫ליגה‬
lihtenştayn (ülke) lihtenştayn ‫ליבטנשטין‬
likidite, hazır para durumu, akışkanlık nezilut ‫נזילות‬
likit, hemen paraya çevrilebilir nazil ‫נזיל‬
liman namal, namel ‫ נמל‬,‫נמל‬
limit, sınır, engel, vasıf, nitelik syag ‫כדג‬
limit, sınır, tahdit, had, handikap migbala ‫מגבלה‬
limon limon ‫לימון‬
linç, döverek taşlayarak veya asıp keserek öldürme linç ,‫לינץ‬
lir, arp (müzik aleti) ‫־‬ nevel (kley )‫נבל (?לי נגינה‬
negina)
lirik şarkılar, geleneksel öykü, halk ezgileri, aşk romansa ‫רומנסה‬
şarkıları
lisan, dil safa ‫שפה‬
lise bet sefer tihon ‫בית ם?ר היכון‬
lise ' gimnasya ‫גימנסןה‬
lise son sınıf talebesi, lise son sınıfa giden öğrenci şminist ‫שמיניסט‬
1‫־‬-V

326
litre (sıvı ölçü birimi) liter ‫ליטר‬
litvanya (ülke) lita ‫ליטא‬
lobi lobi ‫לובי‬
lobi, kulis faaliyeti, politik hareket grubu şduZa ‫שדלה‬
logo, işaret, amblem, ticari ad (İNGİLİZCEDEN) Zogo ‫לוגו‬
lohusa, yeni doğum yapmış kadın yoledet ‫יולדת‬
lokanta, restoran misada ‫מסקרה‬
lokma (hamur tatlısı) leviva ‫לביבה‬
lokomotif, katar katar ‫קטר‬
lonca,esnaf loncası gilda ‫גלדה‬
loş, donuk, sönük, mat, belirsiz, müphem (sıfat) omum ‫ת‬ ‫קמום‬
loş, sönük, bulanık, belirsiz, kasvetli, sıkıcı (sıfat) afluli ‫ת‬ ‫אפלולי‬
loşlaşmak, kararmak, sönükleşmek, donuklaşmak itamem, ‫פ‬ ‫הת^מקם‬
leitamem )‫(להת^כןקם‬
loşlaştırmak, karartmak, sönükleştirmek, donuk- imem, leamern ‫פ‬ )‫קמקם (ל^מקם‬
(aştırmak
loto (şans oyunu) loto 1‫ל(ט‬
lumbago (hastalık) lumbago )‫לומבגו (מחלה‬
(mahala)
lumbago (hastalık) matenet ‫מותנת‬
lut gölü, ölüdeniz (israelde) yam amelah ‫ים המלח‬
lübnan (ülke) levanon ‫לבנין‬
lüks, fazlalık motarut ‫מותרות‬
lüks, konfor luksus ‫לוקסוס‬
lüksemburg (ülke) luksemburg ‫לוקסקבורג‬
lütfen ana ‫אנא‬
lütfen na ‫נא‬
lütfen, buyurun bevakaşa ‫בבקשה‬
lütfen, zahmet olmazsa, zor değilse (ARAMÎCE- bematuta ‫במטותא‬
DEN)
lüzum, gereklilik, mecburiyet ehreah ‫הכרח‬
lüzumundan fazla, gereğinden fazla yoter miday ‫יותר מדי‬

327
M, sayısal değeri 40, (İbrani alfabesinde 13.cü harf) mem ‫מ‬
M, sona gelen M harfi, kırk (harf) mem sofit ‫ם‬
maalesef, üzülerek, esefle ledaavoni ‫לדאבוני‬
maaş, aylık maskoret ‫משבוית‬
maazallah, haşa, Allah vermesin, Allah esirgesin, has ve şatom ‫חס ושלום‬
Allah korusun
mabet, tapmak tseda, tsedaim ‫?דע׳ צד?ףם‬
mabet, tapmak, kutsal mekan bet mikdaş ‫בית מקדש‬
mabet, tapmak, saray, palas eyhal ‫היכל‬
macar (dişil) ungariya ‫הונגריה‬
macar (eril) ungari ; ‫הונגרי‬
macarca ungatit ‫הונגרית‬
macaristan (ülke) ungarya ‫הונגחה‬
macera, serüven, sergüzeşt arpatka ‫הךפתקה‬
maceraperest, maceracı, serüvenci arpatkaıı ‫הרפתקן‬
macun (nalburdan alman delik tıkamaya yarayan merek ‫מרק‬
macun)
maço, kazak erkek maço ‫מאציו‬
madagaskar, madagaskar adası (ülke) madagaskar ‫מדגסקר‬
madalya— medaliya ‫מדליה‬
madde (kanun maddesi, kontrat maddesi, anlaşma psika ‫^סיקה‬
maddesi vs. gib)
madde, malzeme, gereç, içerik, husus homer ‫חמר‬
maddecilik, dünyevi oluş, materyalizm artsiyut ‫אךציות‬
maddi homri ‫חמדי‬
maddi (sıfat) homri n ‫חמרי‬
maddi, maddesel, cismi gaşmi ‫גשמי‬
maden ocağı mihre ‫מכרה‬
maden, mineral mahtsav ‫מחצב‬
madencilik, kazıcılık kriya ‫?דיה‬
madeni para, sikke, para birimi, geçerlilik, revaç, maibea ‫מטבע‬
tip
madrabaz, düzenbaz, üçkağıtçı, entrikacı, komplo- tahman ‫תחמן‬
cu, adam işleten, tongaya düşüren
maestro, şef rav aman ‫רב אמן‬
mafsal iltahabı (hastalık) daleket prakim ‫דלקת פרקים‬
mafya elemanı, mafya üyesi mafyoner ‫מאפיונר‬
mafya, illegal suç örgütü (İNGİLİZCEDEN) mafya ‫מפתז‬
mağara, in, oyuk meara ‫כן?ךה‬
mağdur etmek, mahrum etmek, yoksun bırakmak kipeah, kipah, S )‫ קפח (לקפח‬,‫קפח‬
lekapeah . .
mağdur olmak, mahrum olmak, yoksun kalmak itkapeah, S ‫ התקפח‬,‫התקפח‬
itkapah, )‫(להתקפח‬
leitkapeah
mağdur, mahrum, yoksun (sıfat) mekııpah ‫ת‬ ‫מקפח‬
mağduriyet, yoksunluk, mahrumiyet, mağdur etme, kipuah ‫קפוח‬
horlama
mağlup, yenilmiş, yenik, hezimete uğramış (sıfat) muvas ‫ת‬ ‫מובס‬
magma, lav magma ‫מגמה‬
mağrurlanmak, kasılmak, şişinmek, böbürlenmek ityaer, leityaer ‫פ‬ )‫התיהר (להתיהר‬
mahalle rova ‫רבע‬
mahalle, muhit, semt şhuna ‫שכרנה‬
mahcubiyet, şaşkınlık, utanma, kafa karıştıran şey, mevuha ‫מברכה‬
bozuntu
mahcup, şaşkın, kafası karışmış, utangaç, çekingen navoh ‫ת‬ ‫נבוך‬
(sıfat)
mahcup, utangaç, utandırılmış (sıfat) mevuyaş ‫ת‬ ‫מב^ש‬
mahçup etmek, utandırmak evih, leavih ‫פ‬ )‫הביך (להביך‬
mahkeme bet mişpat ‫בית משפט‬
mahkeme, dava mişpat ‫משפט‬
mahmur, uykulu, uyku mahmuru (sıfat) menumnam ‫ת‬ ‫מנמנם‬
mahmuz dorban ‫דך?ז‬
mahpus, hapsedilmiş, kafeslenmiş, kafese kapatıl- kolu ‫ת‬ ‫כלוא‬
mış (sıfat)
mahrum, yoksun, reddedilmiş, inkar edilmiş (sıfat) şalul ‫ת‬ ‫שלרל‬
mahsul, ekin, rekolte, ürün, üretim yevul ‫יבול‬
mahsul, ürün, zahire, hububat tevua ‫תבואה‬
mahsup, kesinti, hesaptan düşme nikuy ‫נכוי‬
mahvolmak iştamed, ‫פ‬ ­ ‫השתמד (להש‬
leiştamed )‫תמד‬
mahvolmuş, bitik, yok edilmiş (sıfat) . mehusal ‫ת‬ ‫מחסל‬
mail, e-mail, elektronik posta imeyil, meyil ‫ נדל‬,‫אימיל‬
makale katava ‫כתבה‬
makale, yazı maamar ‫מאמר‬

• ‫•״‬ - ■ . ••. ■ ‫י‬ - > .■.•■‫\״‬: ■■ •. ‫׳■׳‬ ■■‫■■■׳‬- ‫■ י‬ ....... ........‫״־‬

- 329
makara, bobin slil ‫סליל‬
makarnanın her türü, erişte, spagetti vs. (ÎTAL- pasta ‫פסטה‬
YANCADAN)
makas misparayinı ‫מספרים‬
makastar, kesimci gazran
makat, anüs pi atabaat ‫פי הטבעת‬
makbul, kabullenilebilir (sıfat) mekubal ‫ת‬
makbuz, fiş şover, şovrim ‫ שובךים‬,‫שובר‬
makedonya (ülke) makedonya ‫מקדומה‬
makine mehona ‫מכונה‬
makine mühendisi meandes ‫מהנדס מכונות‬
mehonot
makineli tüfek, mitralyöz maklea ‫מקלע‬
makinist, makineci, makine işçisi mehonai ‫מכונאי‬
maksat, niyet, gaye, istikamet, varış yeri yiud ‫יעוד‬
maktul, öldürülmüş, katledilmiş nirtsah ‫נרצח‬
makul, akla yatkın, akla uygun, mantıklı mitkabel al ‫מתקבל על הדעת‬
adaat
makul, mantıki, mantıklı, akılcı igyoni, egyoni ‫הגיוני‬
makul, mantıklı, akla uygun, muhtemel, olası (sıfat) savir ‫ת‬ ‫סביר‬
makul, rasyonel, akılcı, akla uygun, akla yatkın, ratsyonali ‫רציונלי‬
mantıksal, mantığa uygun (İNGİLİZCEDEN)
makyaj iptir ‫אפור‬
makyaj olmak, makyaj lanmak.................................. itaper,leitaper ■‫אפר (להתאפר) ■פ‬1‫הך‬
makyaj yapmak, makyajlamak, kül dökmek iper, leaper s )‫אפר (לאפר‬
makyajlanma itaprut ‫התאפרות‬
makyajlı, makyajlanmış (sıfat) meupar ‫ת‬ ‫קאפר‬
mal sayımı, stok sayımı, envanter sayımı sfirat mlay ‫ספירת מלאי‬
mal, emtia . skora ‫סחורה‬
mal, eşya, ticaret eşyası, emtia tabin ‫טובין‬
mal, mülk, servet, mülkiyet, emlak kinyaıı ‫ן‬:‫קנ‬
mala, sıva aleti kaftayahim ‫כף טיחים‬
malağa (ülke) malaya ‫מלא?ה‬
mali (ülke) mali ‫מאלי‬
maliye hazine bakanı sar aotsar ‫שר האוצר‬
maliyet, bedel, malolma, paha, değer, fiyat, serma- alut ‫עלות‬
ye, mal
malta (ülke) malta ‫מלטה‬

330
malta eriği (meyve) ..... .. şesek ‫שסק‬
malzeme, gereç tsiyud ‫ציוד‬
mamul, imalatı sonuçlanmış ürün, son mamul, mutsar sofi ‫מוצר סופי‬
kullanıma hazır hale gelmiş ürün
mamut (hayvan) (eski çağlarda yaşamış olan filin mamuta ‫ממותה‬
büyüğü)
manâ, anlam, anlaşılmış, makul, idrak edilebilir, muvan ‫ת‬ ‫מובן‬
anlaşılır (sıfat)
mana, anlam, izah, yorum peruş ‫פרוש‬
manastır minzar ‫מנזר‬
manastır hayatı, manastır sistemi, rahibelik, rahip- ııezirııt ‫נזירות‬
lik, keşişlik
manav, zarzavatçı, sebzeci yarkan ‫ירקן‬
mancınık (taş gülleler fırlatan eski bir silah) bâlistra ‫פליסטרה‬
manda, yetki, salahiyet, buyruk, vekillik (İNGLİZ- mandal ‫מנדט‬
CEDEN)
mandal, ataç, klips, kanca, tutturucu etev ‫אטב‬
mandal, kama, takoz, kazık yated ‫ץתד‬
mandalina (meyve) klemantina ‫?ןלמנטינה‬
mandıra, süthane mahlava ‫מחלבה‬
mandolin (müzik aleti) mandolina ‫מנדולינה‬
manevi, ruhsal (İNGİLİZCEDEN) spirituali ‫ספיריטואלי‬
maneviyat ruhaniyut ‫רוחניות‬
maneviyat, manevi güç moral ‫מורל‬
manevra yapmak (uçak araba) timren, ‫פ‬ )‫תמרן (לתמרן‬
letamren
manevra, manevra yapma, askeri tatbikat timron ‫תמרון‬
manevracı, manevra yapan tamran ‫תמרן‬
mangal, barbekü, ızgara mangal ‫מנגל‬
mango (meyve) mango ‫מנגו‬
mani, beş mısralık esprili şiir hamşir ‫חמשיר‬
manifesto, bildiri, beyanat, deklarasyon (İNGİLİZ- manifest ‫מניפסט‬
CEDEN)
manipulatif, çıkarcı (İNGİLİZCEDEN) manipulativi ‫מניפולטיבי‬
manipülasyon, kullanma, kendi amacı doğrultusun- manipulatsya ‫מניפולציה‬
da yönlendirme, tahrif (İNGİLİZCEDEN)
manken (dişil) dugmanit ‫ג‬ ‫הנמנית‬
manken, modelist (eril) dugman r ‫רגמז‬
manolya (çiçek) magnolya ‫מגנוליה‬

331
mantar (bitki) pitriya ‫פטמה‬
mantar (hastalık), deri hastalığı pitriya ‫פטמה‬
mantar, şişe mantarı şaam ‫ש?מ‬
mantı (YİDİŞTEN) krepaleh ‫קרעפלאף‬
mantı, içine kıyma konulmuş hamur lokması kısan !‫כיס‬
mantık, rasyonel (İNGİLİZCEDEN) ............ logika ........ ‫לוגיקה‬
mantık, sağduyu, aklıselim igayon ‫הגיח‬
mantıklı, zihinsel, akdsal, mantıki (İNGİLİZCE- mentali ‫מנטלי‬
DEN)
manyak manyak ‫מניאק‬
manyeto magneto ‫מגנטו‬
manzara nof ‫נוף‬
manzara, görüş, görünüş, görünüm mare ‫מראה‬
manzum hikaye, kahramanlık şiiri, destan, öykü epos ‫אפוס‬
marangoz, dülger nagar ‫נגד‬
marangozhane nagariya ‫נגריה‬
marangozluk, dülgerlik nagarut ‫נגרות‬
margarin, bitkisel yağ margarina ‫מרגרינה‬
marjinal, uç, kenarda olan, düşük değerli (sıfat) şuli fi ‫שולי‬
marka mutag ‫מותג‬
marka, ticari amblem, logo, alameti farika semel mishari ‫מסחרי‬
marmara denizi yam aşayiş ‫השיש‬
marmelat ............................................................. marmelada................. ........... ‫מרמלדה‬
mars gezegeni maadiın ‫מאמם‬
mars gezegeni, merih mars ‫מרם‬
marş (müzik) marş ‫מרש‬
mart ayı, miladi takvimde 3. ayın adı (İNGİLİZCE- merts, mars ‫ מרס‬,‫מרץ‬
DEN)
martı (kuş) (hayvan) şahaf ‫שחף‬
masa şulhaıı ‫שלחן‬
masa örtüsü mapa ‫מפה‬
masa tenisi, ping pong tenis şulhan ‫טניס שלחן‬
masaj (İNGİLİZCEDEN) masaj ‫מסד‬
masaj yapmak, ovalamak isa, leasot S )‫?סה (ל^סרת‬
masaj, ovalama isuy ' ‫?סוי‬
masal, hikaye maasiya ‫מרמזיה‬
maskaralık, saçmalama, aptalca davranış iştatut ‫השתטות‬
maske maseha ‫מסכה‬
masraf, harcama, gider otsan ‫הוצאה‬
mastar, fiil adı şem apoal ‫שם הפעל‬
master, yüksek lisans toar şeni ‫תאר שני‬
mastürbasyon yapmak, kendini tatmin etmek önen, leonen S )‫אונן (לאונן‬
mastürbasyon, kendi kendine tatmin . oneııut :..‫אוננות‬..
masum numarası yapmak, saf ayaklarına yatmak, itamem, ‫פ‬ )‫התמם (להתמם‬
aptalı oynamak leitamem
masum, günahsız, zararsız haf ‫חף‬
masum, suçsuz, beraat etmiş, aklanmış, hak sahibi, zakay ‫ת‬ ‫זכאי‬
hakkı olan, yetkisi olan (sıfat)
masumiyet, saflık tmimut ‫תמימות‬
masumiyet, saflık, temizlik, mükemmellik, bitim, tom ‫תם‬
son, nihayet
masumiyet, suçsuzluk, hak sahipliği yetkisi, selahi- zakaut ‫זכאות‬
yet, liyakat, layık olma, müstahak
maşa melkahayim ‫מלקחים‬
matara, su kabı meymiya ‫מיכדה‬
matbaa, basım, matbaa makinesi dfus ‫דפוס‬
matem, yas evel ‫אבל‬
matematik matematika ‫מתמטיקה‬
matemli, yaslı avel ‫אבל‬
matemlilik, yasta olma avelut ‫אבלות‬
matiz, kafası iyi, uçmuş, kafayı bulmuş (uyuşturu- mestul ‫מסטול‬
cüdan) (ARAPÇADAN)
matkap aleti makdeha ‫מקדחה‬
matkap, burgu, delgi (matkap ucu) makdeah ‫מקדח‬
matkapla delinmek, oyulmak nikdah, s )‫נקדח (להקדח‬
leikadah
matkapla delmek, oymak, sondaj yapmak, sıtma kadah, likdoah ‫פ‬ )‫קדה (לקרח‬
olmak, ateşi çıkmak (vücut)
matrak, eğlenceli, gülünç, komik (sıfat) meşaaşea ‫ת‬ ‫משעשע‬
mavi (renk), pornografik (argo) kahol ‫כחל‬
mavimsi, mavim trak (renk) (sıfat) khalhal ‫ת‬ ‫כחלחל‬
mavna, salapurya, büyük kayık çeşidi, sal dovra ‫דוברה‬
maya şmarim ‫הזמרים‬
mayalandırmak, galeyana getirmek, kışkırtmak, itsis, leatsis ‫פ‬ )‫התסיס (להתסיס‬
provoke etmek, tahrik etmek
mayalanma,'fermantasyon, köpürme, kabarma tsisa ‫תסיסה‬

• ■ ■ ■ . ■

.. 333
mayalanmak, köpürmek, galeyana gelmek tasas, Ktsos ‫פ‬ )‫תסס (לתסיס‬
maydanoz petrozilya ‫פטרוזיליה‬
mayın mokeş ‫מוקש‬
mayın döşeme, mayınlama mikuş ‫מקוש‬
mayın döşemek, mayınlamak mikeş, lemakeş 5 )‫מקש (למקש‬
mayınlanmış, mayın döşeli (sıfat) memukaş ‫ת‬ • ‫כ!מ?!ש‬
mayınlı, mayınlanmış, (uzaklanmış, bubi tuzağı memulkad ‫ת‬ ‫ממלפד‬
döşenmiş, patlaması için düzenek kurulmuş (sıfat)
mayınlı, tuzak olan, bubi tuzağı olan (sıfat) mulkad ‫ת‬ ‫מלכד‬
mayıs ayı, miladi takvimde 5. ayın adı (İNGİLİZ- may ‫מאי‬
CEDEN)
maymun (hayvan) kof ‫קוף‬
mayo begedyam ‫’ם‬
mayo, streç, vücudu sımsıkı saran tek parça esnek begedguf ‫בגד גוף‬
giysi (güreşçi jimnastikçi bale akrobat dansçı
giysisi)
mayonez mayonez ‫מיום‬
mazeret (suç esnasında başka yerde olduğunu alibi ‫אליבי‬
kanıtlama)
mazeret, özür, gerekçe tiun ‫טעון‬
mazlum, bezgin, yılgın, bastırılmış, umutsuz, meyus nidka ‫ת‬ ‫נדפא‬
(sıfat)
mazlum, zulme uğramış, ezilmiş nirdaf ‫נךדף‬
mazoşist, acı çekmekten zevk alan (İNGİLİZCE- mazohist ‫מזוכיסט‬
DEN)....................................... .. .................................... ■ ..................................................................

mazoşizm, acı çekmekten zevk alma (İNGİLİZCE- mazohizm ‫מזוכיזם‬


DEN)
mazot soler ‫סולר‬
mecazi, mecazlı, tasviri, sembolik (İNGİLİZCE- figurativi ‫פיגורטיבי‬
DEN)
mecbur edilen, tecavüz edilen anüs ‫אנוס‬
mecbur etme, zorlama ahraha ‫הברחה‬
mecbur etmek, borca sokmak, borçlandırmak hiyev, lehayev ‫פ‬ )‫דויב (לחיב‬
mecbur etmek, zorlamak, dayatmak ilets, lealets ‫פ‬ )‫אלץ (לאלץ את‬
(et)
mecbur etmek, zorlamak, zorunda bırakmak ihriah, ‫פ‬ ‫הכריח (להכריח‬
leahriah (et) )‫את‬
mecbur olan, zorunlu, borçlu, söz vermiş, taahüt mehuyav ‫ ת‬. ‫מחיב‬
etmiş (sıfat)
mecbur olmak, taahüt etmek, borca girmek, borç- ithayev, ‫יפ‬ )‫התחיב (להתחיב‬
lanmak leithayev

334
mecbur, zorunlu (sıfat) muhrah ‫ח‬ ‫מפרח‬
mecbur, zorunlu, borçlu, yükümlü (sıfat) kayav ‫ת‬ ‫חיב‬
mecburen, istemeden, zorunda kalarak bea.1 korho ‫כעל פרחו‬
mecburi iniş nehitat ones ‫נחיתת אנס‬
mecburi, zorunlu, zaruri, lüzumlu, gerekli, vacip ehrehi ‫ת‬ ‫הכרחי‬
(sıfat).
mecburiyet, zorunluluk, taahüt, yükümlülük, mü‫״‬ ühayvut ‫התחיבות‬
kelleflik, borçlanma, vaad
mecburiyet, zorunluluk, yükümlülük, mükellefiyet, kova ‫חובה‬
boyun borcu, vazife, ödev
meclis, israel parlamentosu, millet meclisi kneset ‫כנסת‬
meçhul, isimsiz, anonim altnoni ‫אלמוני‬
meçhul, isimsiz, anonim ilum şem ‫?לום שם‬
meçhul, kayıp, bilinmeyen, gizli (sıfat) neelam ‫ת‬ ‫נעלם‬
meçhul, saklı, gizli, kayıp, gözden kaybolmuş (sıfat) alum ‫ת‬ ‫?לום‬
medeniyet, uygarlık (İNGİLİZCEDEN) tsivilizatsya ‫ציביליזציה‬
meditasyon, düşünceye dalma, düşünüp taşınma agut ‫הגות‬
medya, basın, kitle iletişim araçları medya ‫מךיה‬
medyum, doğa üstü güçleri olan, ruhlar alemiyle medyum ‫מדיום‬
ilişki kurabilen kişi
mega (süperden daha üstün) mega ‫מגה‬
megaloman, kasıntı, kendini beğenmiş megaloman ‫מגלומן‬
megalomani, megalomanlık, büyüklük hastalığı, megalomaniya ‫מגלומקה‬
büyüklük kompleksi
mekanik mekanı ‫מכני‬
mekanik, hareket bilimi mehanika ‫מכניסה‬
mekanikleşmek, robotlaşmak itmaken, 5 )‫התמפן (להתמכן‬
leitmaken
mekanikleştirmek, robotlaştırmak miken, 5 )‫מפן (למכן‬
lemaken
mekanize, makineleştirilmiş (sıfat) memukan ‫ת‬ ‫ממ?ז‬
mekanizma, makine tertibatı, düzenek manganon ‫מנגנון‬
mekanizma, otomatik tertibatla donatım, otomas- mihun ‫מכון‬
yon, makinalaşma, makinalaştırma
meksika (ülke) meksiko ‫מפסיקו‬
mektup mihtav ‫מכתב‬
melankoli, kasvet,, keder melankoliya . ‫מלנכוליה‬
melek keruv ‫כרוב‬
melek malak ‫מלאו‬

335
melek gibi, meleklere Özgü ınalahi ‫מלאכי‬
melek, koruyucu melek, esirgeyici melek, iyilik malak aşomer ‫מלאך השומר‬
perisi
melemek(koyun kuzu) paa, lifot S )!‫פעה (לפעור‬
melez ben kılayım ‫בן כלאים‬
melez, anne babası farklı ırklardan olan insan nıulati ‫מולטי‬
melez, kırma, çaprazlanmış (meyve, hayvan) (sıfat) muhla ‫ת‬ ‫מכלא‬
melezleme, çaprazlama, melez elde etme ahlaa ‫הכלאה‬
melezlemek, kırma yapmak, çaprazlamak (meyve, ihli, leahti ‫פ‬ )‫הכליא (להכליא‬
hayvan)
melodi çalınmak itnagen, ‫פ‬ )‫התנגן (להתנגן‬
leitnagen
melodi, tını mangina ‫מנגינה‬
meme (kulak), lober, parçalı organların (kara/akci- une ‫אונה‬
ger) bir bölümü, lop, parça, bölüm
meme ucu, meme başı pitma ‫פטמה‬
meme, göğüs tsitsi ‫ציצי‬
meme, memeler şad, şadayim ‫ שד?ם‬,‫ד‬#
memeli, memeliler, memeli hayvanlar yonek, ‫ יונקים‬,‫יונק‬
yonekim
memnun etmek, beğendirmek, isteği yerine getir- ritsa, leratsot ‫פ‬ )‫רצה (לרצות‬
mek
memnun oldum, tanıştığımıza memnun oldum naim meod ‫נעים מאד‬
memnun olmak aya merutse, ‫פ‬ ‫היה מרצה (להיות‬
.......... ----------- - ■■‫ ' ■־‬- ■ - .... ......... ....... . . ... .................... liyot merutse
)‫מרצה‬
memnun, hoşnut (ARAPÇADAN) (sıfat) mabsut ‫ת‬ ‫מבסוט‬
memnun, hoşnut (sıfat) merutse ‫ת‬ ‫מרצה‬
memnuniyetle, istekle, cidden beratson ‫ברצון‬
memnuniyetle, yürekten dileyerek, içtenlikle behafets lev ‫בחפץ לב‬
memnuniyetsizlik, hoşnutsuzluk i sviyut ratson ‫אי שביעות ךצון‬
memur, katip (eril) pakid ‫ז‬ ‫פקיד‬
memure, katibe (dişil) pkida j ‫?קירה‬
memuriyet, katiplik pkidut ‫פקידות‬
mendil mitpahat ‫מטפחת‬
mendil mimhata ‫ממחטה‬
menemen, yumurta yemeği, yumurtayla yapılan bir şakşuka . ‫שקשוקה‬
israel yemeği
menfaat sağlanmış, kullanılan kişi, kullanılmış, menutsal ‫ח‬ ‫מנצל‬
sömürülmüş, istifade edilmiş (sıfat)
menfaat, çıkar, istifade, fayda, yarar toelet ‫תועלת‬

336
mengene melhatsayim ‫מלחצןם‬
menkul değer, taşınabilir değer (tahvil, hisse senedi nehes nayad ‫נכס נחי‬
vb.)
menkul kıymet, taşınabilir mal, menkul mal, taşınır metaltelin ‫מטלטלין‬
mal
menopoz mehopauza ‫מנרפאלזה‬
mensubiyet, aidiyet, ait olma, mensup olma iştayhut: . ‫החתיכות‬
mensubiyet, ait olma, mensup olma, atıf, atfetme şiyuh
menteşe tsir ‫ציר‬
menü, yemek listesi tafrit ‫תפךיט‬
menzil belirleme tivuah ‫טלרח‬
menzil belirlemek tiveah, tivah, S )‫ טלח (לטרה‬,‫טלח‬
letaveah
menzil, erim, atış alanı, poligon mitvah ‫מטוח‬
menzil, erim, vade, alan, saha, kapsam tvah ‫טרח‬
merak, meraklılık sakranııt ‫סקרנלת‬
meraklandırma, endişelendirme, kaygılandırma adağa ‫הלאגה‬
meraklandırmak, endişelendirmek, kaygılandırmak idig, leadig (et) 5 ‫הלאיג (להלאיג‬
)‫את‬
meraklandırmak, merak ettirmek, merak uyandır- sikren, S )‫סקרן (לסקרן את‬
mak lesakren (et)
meraklanmak, endişelenmek, kaygılanmak, tasa- daag, lidog (le) ‫פ‬ )-‫דאג (ללאג ל‬
lanmak
meraklanmak, işine burnunu sokmak, aşırı meraklı istakren, ‫פ‬ ­ ‫הסתקרן (להסת‬
olmak leistakren
)‫קרן‬
meraklı, aşırı meraklı sokran ‫סקדז‬
mercan almog ‫אלמיג‬
mercan adası atol ‫אטייל‬
mercan adası, mercan resifi almogim ‫אלמגים‬
mercek adaşa, adaşot ‫ ?לרשות‬,‫עדשה‬
mercek, oküler (sıfat) eyni ‫ת‬ ‫עיני‬
mercimek adaşa, adaşim ‫ עדשים‬,‫עדשה‬
merdiven sulam ‫סלם‬
merdiven, basamak madrega ‫מדלגת‬
merhamet etmek, acımak rihem, lerahem ‫פ‬ )‫רחם (לרחם על‬
(al)
merhamet kapısı, yeruşalayimin bir kapısı, kapalı şaar arahamim ‫שער הלחמים‬
olan kıyamet günü açılıp mesihin gireceği kapı
merhamet, acıma, şefkat rahamiin ‫רחמים‬

337
merhametli (sıfat) rahman ‫ת‬ ‫רקמן‬
merhametlilik, merhamet rahmanut ‫רחמנות‬
merhem, macun mişha ‫משחה‬
merhum, rahmetli, müteveffa, vefat eden, ölü, niftar ‫ז‬ ‫נפטר‬
ölmüş (eril)
merkez merkaz ‫מרכז‬
merkezden uzaklaştırma, dağıtma, merkezden bizar ‫בזור‬
uzağa yayma, ademi merkeziyet
merkezi ısıtma asaka merkazit ‫הסקה מךכזיח‬
merkezi, merkezsel, ana, belli başlı (sıfat) merkazi ‫ת‬ *‫מךכזי‬
merkezleme, merkeze koyma, odaklama mirkuz ‫מךכוז‬
merkezlemek, merkeze koymak mirkez, ‫פ‬ )‫מךכז (למרכז‬
lemarkez
merkezlenmiş, merkeze konmuş (sıfat) memurkaz ‫ת‬ ■ ‫ממךכז‬
merkezleşme, temerküz, toplama, konsantrasyon, itrakzjut ‫התרכזות‬
düşüncede bir noktaya yoğunlaşma
merkezleştirmek, toplamak, konsantre etmek, rikez, lerakez ‫פ‬ )‫רכז (לרכז את‬
odaklamak (et)
ınerkür gezegeni merkuri ‫מךקורי‬
mermer ‫״‬ şayiş ‫שיש‬
mermi kalia ?‫קלי‬
mermi kapsülü pika ‫פקה‬
mersi, teşekkür ederim hen hen ‫חן חן‬
mersin ağacı adaş ‫הדס‬
mesafe, yer, ara, aralık, süre, uzaklık, mehil mirvah ................. ‫מתח‬
mesaj, ileti, tebligat, tebliğ., bildiri şeder ‫שדר‬
mesela, örneğin, örnek olarak, farzımisal lemaşal ‫למשל‬
mesih maşiah ‫משיח‬
mesken mişkan ‫משכן‬
mesken, ikametgah, oturulan yer megurim ‫קגוךיס‬
mesken, ikametgah, yerleşke, yurt (Öğrenci yurdu maon ‫מעין‬
vs.) .
meskûn (sıfat) meuhlas ‫ת‬ ‫בואכלס‬
meslek miktsoa ?‫מקצר‬
meslek okulu bet sefer ‫בית ספר מקצועי‬
miktsoi
meslek sahibi baal miktsoa ‫כעל מקצוע‬
meslekdaş, aynı işte çalışan iş arkadaşı kolega ‫קולגה‬
mesleki bigiyi veya tahsili ilerletme iştalmut ‫השתלמות‬

338
mesleki hazırlık ' ahşara miktsoit ‫הכשרה מקצועית‬
mesleki, profesyonel miktsoi ‫מקצועי‬
mest etmek, kafayı buldurmak uyuşturucudan miste!, lemastel 5 )‫מסטל (למסטל‬
(ARGO ARAPÇA)
mest olmak, kafayı bulmak uyuşturucudan (ARGO itınastek S ­ ‫התמסטל (להתמ‬
ARAPÇA) leitmastel )‫סטל‬
ınesuliyet, sorumluluk, ağırlık, külfet, boyunduruk, ol
yük
meşale avııka ‫אבוקה‬
meşale lapid ‫לפיד‬
meşale masua ‫משואה‬
meşe, meşe ağacı alon ‫אלת‬
meşgul (sıfat) asuk ‫ת‬ ‫עסוק‬
meşgul etme, çalıştırma, oyalama, istihdam etme, iş aasaka ‫העסקה‬
verme, görevlendirme
meşgul etmek, çalıştırmak, oyalamak, istihdam eesik, leaasik S ‫העסיק (להעסיק‬
etmek (et) )‫את‬
meşgul olmak asak, laasok S )-‫עסק (לעסק ב‬
(be)
meşgul olmak, iştigal etmek, çalışılmak, iş yapılmak, ttasek, leitasek S ‫התעסק (להתעסק‬
iş tutmak seksi faaliyette bulunmak (argo) (be)
)‫ב־‬
meşgul, kavranmış, yakalanmış, tutulmuş (sıfat) tafus n ‫תפוס‬
meşguliyet, iş güç isıık ‫עסוק‬
meşguliyet, iş, uğraşı, meşgale eşek ‫עסק‬
meşhur, ünlü, şöhretli (dişil)(sıfat) mefursemet ‫ב‬ ‫מפרסמת‬
meşhur, ünlü, şöhretli (eril)(sıfat) mefursam T,‫ת‬ ‫מפרסם‬
meşru, yasal, geçerli, muteber takef ‫תקף‬
met ve cezir, ayın dünyaya yaklaşmasına bağlı geut vaşefel ‫גאות ושפל‬
çekim gücüyle suların yükselip alçaldığı doğa olayı
metabolizma metaboliztn ‫מטבוליזם‬
metal eritilmek nitah, leinatah ‫פ‬ )‫נתך (להבתך‬
metal eritmek itih, leatih S )‫התיך (להתיך‬
metal olmayan element almatehet ‫אלמתכת‬
metal tepsi, tabla, metal levha tas ‫טס‬
metal, maden matehet ‫מתכת‬
metamorfoz, başkalaşım ■ metamorfoza ‫מטמוךפוזה‬
metan gazı metan ‫מתן‬
metanol, metil alkol metanol ‫מתנול‬
metelik, beş para, bozuk para, kuruş . pruta ‫פרוטה‬

339
meteliksiz, cebi delik, yoksullaşmış, malını mülkünü meruşaş n ‫מדושש‬
yitirmiş, varını yoğunu yitirmiş (sıfat)
meteliksiz, zibidi, yolsuz hasar pruta ‫חסר פרוטה‬
meteor, göktaşı meteor, ‫ מטאוריט‬,‫מטאור‬
meteorit
meteoroloji uzmanı, hava durumunu anlatan kişi hazay ‫חזאי‬
methetmek, yüceltmek, göklere çıkartmak kiles, lekales S )‫קלס (לקלס‬
methiye, övgü, övme, sitayiş tişbahot ‫השבחות‬
metin yazmak, tekst yazmak, söz yazmak, güftele- timlel, letamlel ‫פ‬ )‫תמלל (לתמלל‬
mek
metin, tekst tamlil ‫תמליל‬
metre meter ‫מטר‬
metres, kapatma, odalık (dişil) pilegeş j ‫פיל^ש‬
metro rakevet tahtit ‫רכבת תחתית‬
metruk, terkedilmiş (sıfat) natuş ‫ת‬ ‫נטוש‬
mevcudiyet, hazır bulunma, devamlılık (okuldaki nohehut ‫נוכחות‬
yoklama gibi), maiyet, varlık, duruş
mevcut noheah ‫נוכח‬
mevcut olmak, bulunmak nahah, linkoah s )‫נכח (לנכח‬
mevcut, eldeki, halihazırdaki, şimdiki (sıfat) nohehi ‫ת‬ ‫נוכחי‬
mevcut, mevcut olan, bulunan, yaygın, alışılmış matsuy ‫מצוי‬
mevcut, var olan, bugünkü, halihazırdaki, şimdiki, kayemet ‫נ‬ ‫קימת‬
geçerli, yürürlükte (dişil)
mevcut, var olan, bugünkü, halihazırdaki, şimdiki, kayam T ................... ‫קים‬
geçerli, yürürlükte (eril) ...............
mevki, durum, itibar, statü, konum, sosyal sınıf maamad ‫מעמד‬
mevlut, anma, hatırlama azkara ‫אזכרה‬
mevlut, hatırlatma, anma azkara ‫הזברה‬
mevsim değişikliği ' hilufey onot ‫חלופי עונות‬
mevsim, sezon . ona ‫עונה‬
mevzi emdat hipuy ‫עמדת חפוי‬
mevzi, mevki . mutsav ‫מצב‬
mevzilenme, siper alma, gizlenme itbatsrut ‫התבצרות‬
mevzilenmek, siper almak, gizlenmek itbatser, ‫פ‬ )‫התבצר (להתבצר‬
leitbatser
meyan kökü, kusturucu etkisi olan bir kök ŞUŞ ‫שוש‬
meydan okuma, kafa tutma kriyat tigar ‫קריאת תגר‬
meydan okuma, ulaşdmak istenen amaç etgar ‫אתגר‬

340
meydan okumak, kafa tutmak kara tigar, ‫פ‬ ‫קרא תגר (לקרא‬
likro tigar T )‫תגי‬
meydan okumak, kalkışmak, cüret etmek itger, leatger ‫פ‬ )‫אתגר (לאתגר‬
meyhane bet marzeah ‫בית מךזח‬
meyhane, birahane, taverna, bar misbaa ‫מסבאה‬
meyil, eğilim, gaye, hedef, yönelme, istidat, gidişat megama ‫מגמה‬
meyil, eğim, bayır, yokuş şipua ‫שפרע‬
meyvanın çekirdeğini ayıklamak gilen, legalen ‫פ‬ )‫גלען (לגלען‬
meyve koparma, meyve haşatı katif ‫קטיף‬
meyve suyu veya sebze suyu mits ‫מיץ‬
meyve tabağı, yemiş sepeti tene ‫טנא‬
meyve(ler), yemiş(ler) pri, perot ‫פרות‬,‫פרי‬
mezar, kabir kever ‫קבר‬
mezarcı, ölü gömen kavran ‫קבה‬
mezarlık, kabir, kabristan bet kvarot ‫בית קברות‬
mezbaha, kesimhane, kesim yeri bet mitbahayim ‫מטבחים‬
mezbaha, kesimhane, kesimevi mişhata ‫משחטה‬
mezbahacı, kesimci, yahudi dinine uygun helal et şohet ‫שוחט‬
olacak şekilde kesen hayvan kesicisi
mezbele, çöp yığını, çöplük mizbala ‫מזבלה‬
meze, iştah açıcı, aparatif, antipasti metaaven ‫מתאבן‬
mezeci, şarküteri maadaniya ‫מקרניה‬
mezhep, tarikat kat ‫כת‬
mezra, ekili alan, ekim alanı, ekimlik, ekime elve- ınizra ‫מזרע‬
rişli alan
mezse, ...medikçe luley, lüle ‫ לולא‬,‫לולי‬
mezun etmek simeh, lesameh ‫פ‬ )‫סמך (לסמך‬
mezura, metre, aylık tüketici fiyat endeksi madad ‫מרד‬
mıknatıs magnet ‫מגנט‬
mıknatıslamak, çekmek, cezbetmek mignet, ‫פ‬ )‫מגנט (למגנט‬
lemagııet
mırıldanmak, mızıldanmak, anlaşılmaz sözler inilmel, ‫פ‬ )‫מלמל (למלמל‬
söylemek lemalmel
mırıltı, mırıldanma, mızıltı, anlaşılmaz söz milmul ‫מלמול‬
mısır (ülke) mitsrayim ‫מצך?ם‬
mısır koçanı eşbol ‫אשבול‬
mısır, mısır buğdayı tiras ‫תירם‬
mısırlı (eril) mitsri ‫ז‬ ‫מצרי‬

. - ' v ‫־‬ 341


mısra, dize, ayet (tevrattan) pasuk ‫פסוק‬
mızıka, ağız mızıkası (müzik aleti) mapuhit pe ‫מפוחית פה‬
mızrak, kargı hanit ‫חנית‬
mızrak, kargı romdh ‫רימח‬
mızrap, pena, saz çalmak için kullanılan küçük alet mafret ‫מפרט‬
mide keyva ‫קבה‬
mide bulandırıcı, iğrenç, tiksindirici, hasta edici mahli ‫מחליא‬
mide ekşimesi, yanma veya ekşilik hissi tsarevet ‫צרבת‬
mide kurdu (bir parazit türü) (hayvan) (hastalık) şaaronit (sug ‫שערבית (סוג‬
tapil) )‫טפיל‬
midilli, küçük at cinsi (hayvan) poni ‫פוני‬
mig (rus savaş uçağı modeli) mig ‫מיג‬
migren, baş ağrısı (hastalık) migrena ‫מיגרנה‬
miğfer, kask, baret, koruyucu başlık, zırhlı başlık kasda ‫קסדה‬
mihrace, hint prensi maaraca ‫מהחמה‬
mika natsits ‫נציץ‬
mikro organizma (İNGİLİZCEDEN) mikroorganizm ‫מיקרואוךגניןם‬
mikrodalga mikrogal ‫מיקרוגל‬
mikrofon mikrofon ‫מיקרופון‬
mikrop, bakteri, virüs, mikroskobik yaratık haydak ‫חידק‬
mikroskop (İNGİLİZCEDEN) mikroskop ‫מיקרוסקופ‬
mikroskopik (İNGİLİZCEDEN) mikroskopi ‫מיקרוסקופי‬
mikser, blender, karıştırıcı mearbelmazon ‫מערבל מזון‬
mikser, otomatik karıştırıcı alet (İNGİLİZCEDEN) mikser ‫מיקסר‬
miktar belirleme kimut .‫כמות‬
miktar belirtmek, miktar belirlemek, miktar sap- kimetf lehamet Q )‫כמת (לכמת‬
tamak
miktar, adet, sayı, nicelik kamut ‫כמות‬
mil (1609 metrelik uzunluk ölçüsü birimi) (İNGİ- mil ‫מיל‬
LİZCEDEN)
milat (genel olan sayım) ‫־‬ asfirat aklalit ‫הספירה הכללית‬
milattan önce, M.Ö lifne asfira ‫לפני הספירה‬
milattan sonra M.S ahrey asfira ‫אחרי הספירה‬
milimetre milimeter' ‫מילימטר‬
milis, silahlı sivil (İNGİLİZCEDEN) militsya ‫מיליציה‬
militan, kavgacı, didişken (İNGİLİZCEDEN) militant ‫מיליטנט‬
militarist (İNGİLİZCEDEN) militarist ‫מיליטריסט‬

342
militarizm, savaşçı siyaset, asker zihniyeti (ÎNGÎ- militansın ‫מיליטריזם‬
LİZCEDEN)
millet, ulus leom ‫לאם‬
millet, ulus uma ‫אמה‬
milletvekili, mebus haver kneset ‫הבר בנסת‬
milli felaket günü, soykırım felaketini anma günü yom aşoa ‫יום השואה‬
milli marş imnon ‫המנון‬
milli sigorta, emeklilik sigortasi, emekli sandığı bituah leumi ‫בטוח לאמי‬
milli takım nivheret ‫נבחרת‬
milli, ulusal (sıfat) leumi ‫ח‬ ‫לאמי‬
millileştirilmiş, devletleştirilmiş (sıfat) mutam ‫ח‬ ‫מלאם‬
millileştirme, devletleştirme atama ‫הלאמה‬
millileştirmek, ulusallaştırmak, devletleştirmek, ilim, tealim ‫פ‬ )‫הלאים (להלאים‬
kamulaştırmak
milliyetçi, milletperver, şoven (sıfat) leumani n ‫לאמני‬
milliyetçilik, şovenizm leumanut ‫לאמנות‬
milyar bilyon ‫ביליון‬
milyar 1.000.000.000 milyard ‫מיליארד‬
milyarder milyarder ‫מיליארדר‬
milyon 1.000.000 milyon ‫מיליון‬
milyoner milyoner ‫מיליונר‬
mimar adrıhal ‫אדריכל‬
mimar (İNGİLİZCEDEN) arhitekt ‫ארכיטקט‬
mimari adrihali ‫אדריכלי‬
mimari (İNGİLİZCEDEN) arhitektoni ‫ארכיטקטוני‬
mimarlık adrihalut ‫אדריכלות‬
mimarlık (İNGİLİZCEDEN) arhitektura ‫אךכיטקטורה‬
mimik mimika ‫מימיקה‬
mineral, maden, madensel tuz mineral ‫מינרל‬
mini, küçük (sıfat) zair ‫ת‬ ‫יר‬$‫ח‬
minik, minicik, minnacık, ufacık, küçücük (sıfat) pitspon ‫ת‬ ‫פצפון‬
minnettarlık asirut toda ‫אסירות תודה‬
minyatür, minyatürleştirilmiş, küçültülmüş, mini- memuzar ‫ת‬ ‫ממז^ר‬
mize (sıfat)
miras bırakma, vasiyet etme oraşa ‫הוךשה‬
miras bırakmak, vasiyet etmek oriş, leoriş ‫פ‬ )‫הוריש (להוריש‬
miras kalmak, varis olmak(veraset) yaraş, lareşet ‫פ‬ )‫ק־ש (לרשת‬
miras, kalıt moraşa ‫מורשה‬

343
miras, kalıt moreşet ‫מורקזת‬
miras, kalıt, tereke, mülk, arazi nahala ‫נחלה‬
miras, kalıt, veraset izavon ‫?זבת‬
miras, veraset yeruşa ‫ה‬#‫יד‬
misafir (edebi) uşpiz ‫אקזפיז‬
misafir etme, ağırlama, konuklama _ aaraha .. ‫■הארחה‬
misafir etmek, ağırlamak ereah, erah, S ‫ ארח (לארח‬,‫ארח‬
leareah (et) )‫את‬
misafir olmak, konaklamak, ağırlanmak itareah, itarah, 3 ‫ התארח‬,‫התארח‬
leitareah )‫(להיזארח‬
misafir, konuk oreah ‫אורח‬
misafir, konuk, davetli, çağrılmış kartı ‫קריא‬
misafirhane, konaklama istasyonu, han orhan ‫אוךחן‬
misafirlik, ağırlama, misafir etme, davet eruah ‫ארוח‬
misafirlik, konaklama, ağırlanma itarhut ‫התאךחוה‬
misafirperver, konuksever mahnis orhim ‫מכניס אוו־חים‬
misafirperverlik, konukseverlik ahnasat orhim ‫הכנסת אורחים‬
misal olmak, benzemek, idare edilmek, hükmedil- nimşal, S )‫ל (להמשל‬#‫נמ‬
mek leimaşel
misal, örnek, atasözü, darbımesel maşal ‫משל‬
misal, örnek, numune dugma ‫תמא‬
misilleme, misli ile mukabele, aynen karşılık verme peıdat tagmuî ‫פ^לת תגמול‬
misli, iki misli, çift (sıfat) kafili. ........ ‫ ת‬.. .................. ‫כפול‬
mistik, gizem, esrarengiz, gizemcilik, mistizm, mistika ‫מיסטיקה‬
tasavvuf
mistik, gizemli, esrarengiz (dişil) (sıfat) mistit ‫מיסטית‬
mistik, gizemli, esrarengiz (eril)(sıfat) misti t,‫ת‬ ‫מיסטי‬
misyon, görev, vazife, külfet matala ‫מטלה‬
mit, efsane, uydurma şey, masal, söylence, mitos mitos ‫מיתוס‬
mitoloji (İNGİLİZCEDEN) mitologya ‫מיתולוגיה‬
miyop, yakını görememe-(göz bozukluğu) ktsar reiya ‫קצר ראיה‬
mizaç, kişilik, tabiat, huy, yapı, bünye, karakter, mezeg ‫מזג‬
karışım
mizah, espri, nükte umor ‫הומור‬
mizan, bilanço maazan ‫מאזן‬
mobilya, eşya, ev eşyası, möble rait ‫רהיט‬
mobilyalar, mobilya takımı riut ‫רהוט‬
mobilyalı, dayalı döşeli, möbleli (dişil)(sıfat) meroat y7 ‫מריהט‬
moda ofna ‫אפנה‬
modacı, moda yaratıcısı, moda tasarımcısı meatsev ofna ‫מעצב אפנה‬
modaya uygun ofnatif ofnatit ‫ אפנתית‬,‫אפנתי‬
model model ‫מודל‬
model uçak tisan ‫טיסן‬
model yükseltme, güncel konuma getirme, yenisiyle şidrug , ‫ שדרוג‬..
değiştirme, yenileme
model yükseltmek, güncel konuma getirmek, yeni- şidreg, S )‫שדרג (לשדרג‬
siyle değiştirmek, yenileme yapmak leşadreg
model, maket degem ‫ד?ם‬
modelini yapmak, kalıbını çıkarmak, modülasyön ifneıı, leafnen ‫פ‬ )‫אפנן (לאפנן‬
yapmak
modern, ileri, gelişmiş, çağdaş moderni ‫מודתי‬
modülasyon ifnun ‫אפנין‬
moğolist aıı (ülke) mongolia ‫מונגוליה‬
mokasen ayakkabı, bağcıksız ayakkabı mokasın ‫מו?ןםין‬
moldova (ülke) moldova ‫מולדובה‬
moloz, moloz yığını, döküntü, birikinti şfohet ‫שפכת‬
monako (ülke) monako ‫מונאקו‬
monarşi, tek erklik monarhya ‫מונרכיה‬
monopoly (oyun) monopol ‫מונופול‬
monoton, her zamanki gibi, alışıldığı gibi, olağan, karagil ‫כרגיל‬
sıradan, alelade, rutin, tekdüze, yeknesak
monoton, tekdüze, değişiklik göstermeyen (sıfat) hadgoni ‫ת‬ ‫גוני‬-‫ חד‬,‫חדגוני‬
montaj, bindirme, takma, aşı (bitki) arkava ‫הך?ןבה‬
montaj, birleştirme arkava ‫הרכבה‬
monte edilmiş, birçok parçadan montajla oluşan, murkav ‫ת‬ ‫מיכב‬
kompleks, birleşik (sıfat)
mor, eflatun (renk) argaman ‫ארגמן‬
mor, menekşe (renk) sagol ‫סגל‬
moral bozukluğu, mahzun, üzgün, ağlamaklı, kız- sar ‫סר‬
gın, küskün, somurtkan
moral durumu, ruh hali, haleti ruhiye matsav ruah ‫מצב רוח‬
moral düşüklüğü morad ruah ‫מורד רוח‬
morarma, maviye dönme, mavileşme ahehala ‫הכחלה‬
morarmak, mavileşmek ihhil, leahhil ‫פ‬ )‫הכחיל (להכחיל‬
moratoryum, erteleme, öteleme (İNGİLİZCEDEN) moratoryum ‫מורטוריום‬
morfin morfyum ‫מורפיום‬
morg kadar metim ‫חדר מתים‬

345
morina balığı (hayvan) bakala ‫??לה‬
moritanya (ülke) mauritanya ‫מאוריטמה‬
moruk, ihtiyar (dişil) kşişa ‫נ‬ ‫קשישה‬
moruk, ihtiyar (eril) haşiş ‫ז‬ ‫קשיע‬
morumsu, morumtrak (renk) (sıfat) sgalgal ‫ת‬ ‫סגלגל‬
mostralık, göstermelik, görünüşte^ sözde lamarit ayin ‫למראית עין‬
motel motel ‫מוטל‬
motif, desen, form, şekil motiv ‫מוטיב‬
motivasyon, dürtü, güdü, itici, devindirici, harekete menia ‫מניע‬
geçirici his
motivasyon, güdülenme (İNGİLİZCEDEN) motivatsya ‫מוטיבציה‬
motive etme, motivasyon, teşvik, teşvik etme, hız- amratsa ‫המרצה‬
!andırma
motor manoa ‫מנוע‬
motorize, motorla donatılmış, otomotiv (sıfat) memuna ‫ת‬ ‫ממנע‬
motorsiklet ofnoa ‫אופנוע‬
motorsiklet binicisi / sürücüsü ofrıoan ‫אופנוען‬
mozaik psefas ‫פסיפס‬
mozambik (ülke) mozambik ‫מוזמביק‬
möbleli, eşya döşenmiş, dayalı döşeli (eril) (sıfat) meroetet ‫מריוןטת‬
muaf, bağışık, hariç, serbest, ayrı tutulan (sıfat) pattır ‫ת‬ ‫פטור‬
muafiyet ptor ‫פטור‬
muamma, esrar, sır, giz, gizem taalunıa ‫תעלומה‬.
muavin, asistan, yardımcı, tali, ikincil mişne ‫משנה‬
muavin, yardımcı sgan !‫?ג‬
muayene eden, analiz eden, kontrol eden, tahlil eden bodek ‫פורק‬
muayene, analiz, kontrol, tahlil bdika ‫?דיקה‬
mucibince, ...e uygun olarak beetem le... ­ ‫בהתאם ל‬
mucit, icat eden, bulan mamtsi ‫ממציא‬
mucize mofet ‫מופת‬
mucize nes ‫נס‬
mucize eseri olarak, inanılmaz, ınanilacak gibi değil afle vafele ‫הפלא ופלא‬
mucize, harika pele ‫פלא‬
mucize, keramet niflaot ‫נפלאות‬
muhafaza etmek şimer, leşamer ‫פ‬ )‫שמר (לעמר‬
muhafaza, koruma, himaye, koruyuculuk, doğal şimur ‫שמור‬
kaynaklan koruma (orman, toprak, hayvan)
muhafaza, nöbet noktası, nöbet, nöbet yeri mişmeret ‫משמךת‬

346
muhafaza, nöbetçi kıtası mişmar ‫משמר‬
muhafazakar, tutucu (sıfat) şamrani ‫שמרני‬
muhafazakar, tutucu, eski kafalı şamran ‫שמרן‬
muhalefet, karşıtlık (İNGİLİZCEDEN) opozitsya ‫אופוזיציה‬
muhalif, karşıt, hasım, karşı çıkan, direnişçi mitnaged ‫מתנגד‬
muhasebe müdürü menael ‫מנהל חשבונות‬.
heşbonot
muhasebe, hesap yönetimi analat aheşbon ‫הנהלת החלבון‬
muhasebeci roe heşbon ‫רואה חקזבק‬
muhatap ben siyah ‫בן מזיח‬
muhbir, gammaz, ihbarcı, jurnalci, ispiyoncu malşin ‫מלשין‬
muhrip, torpidobot, füze atar askeri deniz aracı satilf sfinat ‫ספינת טילים‬
(sfinat tilim kısaltması) tilim )‫(סטי״ל‬
muhtaç zakuk ‫זקוק‬
muhtaç olmak, ihtiyacı olmak, gereksinmek, arıtıl- izdakekf S )‫הזדקק (להץרקק‬
mak, rafine edilmek leizdakek
muhtaç, yoksul, fakir nitsrdh ‫נציד‬
muhtaç, yoksul, fakir, ihtiyaç sahibi, düşkün (sıfat) nizkak ‫ת‬ ‫?זקק‬
muhtelif, çeşitli, çok renkli, rengarenk (sıfat) meguvan ‫ת‬ ‫מגיז‬
muhtelif, çeşitli, türlü türlü migvan ‫ממן‬
muhtemel olmak, mümkün olmak, olası olmak nithan, ‫פ‬ )‫נתכן (להחכן‬
leitahen
muhtemel, olası istabrut ‫הסתברות‬
muhtemelen mistaber ‫מסתבר‬
muhtemelen, büyük olasılıkla, kuvvetle muhtemel, karov levaday ‫קרוב לודאי‬
yakın ihtimal .
muhtemelen, mümkün, olabilir, belki, olası, ola ki yitdhen ‫ןתכן‬
muhteşem, şanlı, haşmetli görkemli, şaşaalı (sıfat) mefuar ‫ת‬ ‫מפאר‬
mukabele etme, karşılık verme, Ödüllendirme tigmul ‫תגמול‬
mukabele, tepki, reaksyon, karşılık, cevap agava ‫הגבה‬
mukabil, karşı, nazaran, diğerine göre, öbürüne leumat ‫ל?מת‬
kıyasla, ötekine oranla
mukayese, karşılaştırma, kıyaslama aşvaa ‫השואה‬
mukim, ikamet eden, semt sakini, vatandaş toşav ‫תוקזב‬
mukim, sakin (semt sakini) şoken ‫שוכן‬
mum, fitil (tıpta) ner ‫נר‬
mumyalama, mumyalanma kantta ‫חניטה‬
mumyalamak ‫־‬ kanat, lahııot ‫פ‬ )‫חנט (לחנט‬

347
mumyalanmak nehnat, S )‫נחנט (להחנט‬
leihaııet
mundar, yenilmesi dinen caiz olmayan, kaşer olma- trefa ‫טרפה‬
yan yiyecek
muntazam, ahenkli, normal, düzenli, sağlam (sıfat) takın ‫ח‬ ‫תקין‬
muntazam, düzenli, düzgün, nizamlı, mazbut (sıfat) mesudar ‫ת‬ ‫מסדר‬
muntazam, kurallara uygun şekilde, formalite icabı, formali ‫ת‬ ‫פזירמלי‬
biçimsel, şekilci, formal(İNGİLİZCEDEN)(sıfat)
murdar, iffetsiz, pis, kirli, saf olmayan, katışık metume ‫מטמא‬
murdar, pis, mundar, mekruh (dini) tame ‫טמא‬
murdarlaşmış, pislenmiş, mundar olmuş, saflığını turna ‫ת‬ ‫טמא‬
kaybetmiş, kirlenmiş (dinen)(sıfat)
musakka, patlıcanlı musakka yemeği (ARAPÇA- musaka ‫מוסקה‬
DAN)
musevi olmayan, gayrı yahudi goy ‫גרי‬
museviliğe döndürmek, dinini değiştirtmek giyer, legayer ‫פ‬ )‫גיר (לגיר‬
museviliğe geçme, din değiştirme itgayrut ‫המגירות‬
museviliğe geçmek, musevileşmek, din değiştirmek itgayer, ‫פ‬ )‫התגיר (להתגיר‬
leitgayer
muska, uğur, nazarlık, tılsım, efsun kamea 2‫קמ‬
musluk, çeşme berez ‫?רז‬
muşamba (İNGİLİZCEDEN) linoleum ‫לינולאום‬
muşamba, tente, katranlı muşamba brezent ‫ברזנט‬
mutabakat, tasdik, kabul etme, razı olma, rıza, askama ‫הסכמה‬
tasvip j muvafakat, onay
mutabık, kararlaştırılmış, hemfikir (sıfat) muskam ‫ת‬ ‫מסכם‬
mutasyon, değişim, dönüşüm (İNGİLİZCEDEN) mutatsya ‫מוטציה‬
muteberlik, geçerlilik, hüküm, son kullanma tarihi tokef ‫תקף‬
mutfak mitbah ‫מטבח‬
mutfak eşyası, mutfak takımı kley mitbah ‫כלי מטבח‬
mutlak, kati, kesin (sıfat) muhlat ‫ת‬ ‫מדולט‬
mutlakiyet, mutlak idare, imparatorluk keysarut ‫קיסרות‬
mutlu, huzurlu, kutsal aşrey ‫אקזרי‬
mutlu, mesut, bahtiyar (dişil) (sıfat) meuşeret ‫נ‬,‫ת‬ ‫מאשרת‬
mutlu, mesut, bahtiyar (sıfat) (eril) meuşar ‫ז‬,‫ת‬ ‫מאשר‬
mutluluk, saadet, bahtiyarlık oşer ‫אשר‬
muz (meyve) banana ‫נ?ה‬3
muzdarip, etkilenmiş, hastalıklı, tutulmuş, dertli, nagua ‫ת‬ ‫נגי?ג‬
marazlı (sıfat)

348 ,1
muzır, kötü iş, yaramaz bir şey, yapılan zararlı iş kundas . .. 0‫?!?י‬
muzırlık kundasiyııt ‫?ןנדסייות‬
mübalağa, abartı, aşırılık, ileri gitme, haddini aşma, afraza ‫הפרזה‬
ifrat
mübarek, kutlu, kutsanmış, kutsi (sıfat) mevorah, ‫ח‬ ‫?!ברי‬
mevurah
mübarek, kutsanmış, takdis olunmuş ’ baruh ‫ברוך‬
mücadele maavak ‫מאבק‬
mücadele etmek, savaşmak neevalc, leiavek S )‫נאבק (להאבק‬
mücevher, ziynet adi ‫?וי‬
mücevher, ziynet eşyası, kuyum, değerli takı tahşit ‫תכשיט‬
mücevherat, mücevherler, ziynet tahnitim ‫תכשיטים‬
müdire, idareci, direktör, yönetici (dişil) menaelet J ‫מנהלת‬
müdür, idareci, direktör, yönetici (eril) menael ‫ז‬ ‫מנהל‬
müebbet hapis maasar olam ‫מאסר עולם‬
müezzin, namaz vakitlerini bildirmek için ezan muazin ‫מואזיץ‬
okuyan müslüman din görevlisi
müfettiş mefakeah ‫מפקח‬
müfettiş, denetçi, kontrolör, müşavir pakah ‫פקח‬
müfredat, Öğrenim programı tohnit limudim ‫תקנית למודים‬
mühendis meaııdes ‫מהקרס‬
mühendislik yapmak indes, leandes ‫פ‬ )‫הנדס (להנדס‬
mühendislik, geometri andasa ‫הנדסה‬
mühlet, son mühlet, mehil, tanınan süre, vade moedaharon ‫מועד אתרון‬
mühür, damga, kaşe hotemet ‫חותמת‬
mühür, damga, kaşe, etki, intiba hotam ‫חותם‬
mühürleme, damgalama hitum ‫חתום‬
mühürlü, mühürlenmiş, içine işlemiş, batırılmış mutba ‫ת‬ ‫מטבע‬
(sıfat)
müjdeci, haberci mevaser ‫מבשר‬
müjdelemek, delalet etmek, kehanette bulunmak biser, levaser ‫פ‬ )‫בשר (לבשר‬
müjdeli haber alma itbasrut ‫התבשרות‬
müjdeli haber almak itbaser, ‫ד׳תבעזר (להתבשר) פ‬
leitbaser
mükafat vermek, ödüllendirmek, geri ödeme yap- tigmelj ‫פ‬ )‫ת^במל (לתגמל‬
mak, mukabele etmek, aynen karşılığını vermek, letagmel
ödemek
mükellef, vergi mükellefi, vergilendirilen kişi nişom ‫נשום‬
mükellef, yükümlü (sıfat) mehuyav ‫ת‬ ‫מח^ב‬

........... .:‫־‬ - ......... ‫■■׳‬ .........

■ : ‫י‬ ‫י‬ ‫׳‬ . . 349


mükemmel, çok iyi, harika, süper (sıfat) meule ‫ת‬ ■ ‫מעלה‬
mükemmel, ideal, komple, bütün, tamamlanmış, muştam ‫ת‬ ‫משלם‬
eksiksiz, kusursuz (sıfat)
mükemmelleşme, daha iyi olma iştahlelut ‫השתכללות‬
mükemmelleşmek, daha iyi hale gelmek iştahlelj ‫פ‬ ­ ‫השתכלל (להש‬
leiştahlel )‫תכלל‬
mükemmellik metsııyanut ‫מצערת‬
mülkiyetçi (sıfat) rehuşani ‫ת‬ ‫ךכרשני‬
mülkiyetçilik rehuşanut ‫רכושנות‬
mülkler, taşınmazlar, gayrı menkul mallar(nîhsey nadlan ‫נךל״ז‬
delo naydey kısaltması)
mülteci, ilticacı, sığınmacı palit ‫פליט‬
mümkün değil, imkanı yok, imkansız i efşar ‫אי אפשר‬
mümkün kılmak, imkan tanımak, olanak sağlamak ifşer, leafşer ‫פ‬ ‫אפשר (לאפשר‬
(etle) )‫אתי ל׳־‬
mümkün olmak, olanaklı olmak itafşer, ‫פ‬ ­ ‫התאפשר (להתא‬
leitafşer )‫פשר‬
mümkün, olabilir efşar ‫אפשר‬
münasebet, soy, seçere, silsile, atfetme, atıf yihus ‫יחוס‬
münasip, tavsiye edilebilir (sıfat) nııımlats ‫ת‬ ‫ממלץ‬
münasip, yakışık, uygun, yerinde, cazip, yaraşan olem ‫הולם‬
müneccim, kahin, peygamber, öngörü sahibi, tah- hoze ‫חתה‬
minci, olacağı kestirebilen
müracat eden, dilekçe veren, başvuru yapan öter .......... .................. ‫עותר‬
müracat etmek, dilekçe vermek, başvuru yapmak atar, laator ‫פ‬ )‫עתר (לעתר‬
müreffeh, refah içinde, zengin, varlıklı amid ‫אמיד‬
mürekkep dyo ‫דיו‬
mürekkep balığı (hayvan) ' dyunon ‫דיונון‬
mürver ağacı . sambuk ‫סמבוק‬
müsaade etmek, izin vermek irşa, learşot ‫פ‬ ‫הךשה (להךשות‬
(et le) )"‫ ל‬,‫אה‬
müsaade, izin, permi reşut ‫רשות‬
müsaade, izin, permi, lisans, ruhsat eter ‫התר‬
müshil, laksatif, amel yapan ilaç ya da yiyecek, meşalşel ‫קשלשל‬
bağısak temizleyici
müslüman muslemi ‫מסלמי‬
müslüman etmek, İslamlaştırmak işlem, leaslem ‫פ‬ )‫אסלם (לאסלם‬
müslüman olmak, İslamlaşmak itaslem, ‫פ‬ ­ ‫התאסלם (להתא‬
leitaslem )‫סלם‬

350
müspet bilimler, pozitif bilimler madaim ‫מרעים מריקים‬
meduyakim
müsrif, israfkar, dağıtan pazran
müsrif, savurgan, tutumsuz bazbezan ‫בזבזן‬
müsriflik, israf, savurganlık pazranut ‫פזרנות‬
müstahkem, sağlam, sağlamlaştırılmış, dayanıklı, mevutsar ‫ת‬ ‫מבצר‬
dirençli, takviye edilmiş (sıfat)
müstehzi, alaycı, alaycı kimse tsiııikan ‫ציניקן‬
müstesna, garip, acaip, alışılmadık, istisnai, fevka- yotse dofen ‫יוצא דפן‬
İade, kural dışı, az bulunur, meziyetli, olağan dışı,
özel
müsvedde teyuta ‫טיוטה‬
müşfik, yumuşak, hafifletici, kolaylayıcı mekel ‫מקל‬
müşterek, ortak, ortaklaşa, paydaşlı (dişil) (sıfat) meşutefet ‫משתפת‬
müşterek, ortak, ortaklaşa, paydaşlı (eril) (sıfat) meşutaf ‫ת<ז‬ ‫משתף‬
müşteri, alıcı lakoah ‫לקוח‬
müşteri, alıcı korte ‫קונה‬
müşteri, alıcı kliyent ‫קלינט‬
müşteriler, alıcılar kliyentura ‫קלינטורה‬
müteahhit kablaıı ‫קבלן‬
mütemadiyen, devamlı olarak, düzenli aralıklarla, beikviyut ‫בעקביות‬
habire
müteşekkir, minnettar, itirafçı, itiraf eden mode ‫מודה‬
müteşekkir, minnettar, şükran borçlu olan asir toda ‫ז‬ ‫אסיר תודה‬
müteşekkir, minnettar, şükran borçlu olan (dişil) asirat toda j ‫אסירת תודה‬
mütevazi, alçak gönüllü, yumuşak başlı (sıfat) atıav ‫ת‬ ‫עניו‬
müthiş, dehşetli, korku yaratan, heybetli, dehşet nora ‫ת‬ ‫נורא‬
verici, olağanüstü (sıfat)
müthiş, hayret verici, şaşırtıcı (dişil)(sıfat) madima ‫ז‬,‫ת‬ ‫מךהימה‬
müthiş, hayret verici, şaşırtıcı (sıfat) (eril) madima ‫ז‬,‫ת‬ ‫מו־הים‬
müttefik baal brtt ‫בעל בו־ית‬
müvekkil, onaylayan, izin veren, müsaade eden marşe ‫מרשה‬
müzakere, görüşme idaynut ‫הדינות‬
müzakere, görüşme, münakaşa, fikir teatisi, istişare, diyun ‫דיין‬
münazara
müzakere, pazarlık, görüşme masa umatan )‫משא ומתן (מו״מ‬
müzayede, açık arttırma, mezat mehira puınbit ‫מכירה פמבית‬
müze. muzeon ‫מוזאון‬

t
351
müzik musika, ‫מוסיפה« מוזיקה‬
muzika
müzik aletinde tuş klid ‫קליד‬
müzik, müzik çalma negina ‫נגינה‬
müzikal müzikali ‫מוזיקלי‬
müzikal tiyatro oyunu mahazemer ‫מחזמר‬
müzikal, müzikli musikali ‫מוסיקלי‬
müzikte parmakları kullanma usiilü itsbua ‫אצבוע‬
müzisyen muzikayi ‫מוזיקאי‬

&...
352
N, sayısal değeri 50, (İbrani alfabesinde 14.cü harf) nun ‫נ‬
N, sona gelen N harfi, elli (harf) nun sofit î
nablus kenti şhem ‫שכם‬
nadir, ender, seyrek, nadide (sıfat) nadir n ‫נדיר‬
nafaka dmey mezonot ‫דמי מזונות‬
nafaka mezonot ‫מזונות‬
naftalin naftalin ‫נפטלין‬
nakarat, hafif şarkı, name pizjnon ‫פזמון‬
nakavt, boksta yerden kalkamama (İNGİLİZCE- nokaut ‫נוקאארט‬
DEN)
nakış işlemek, oluşturmak (bağ,dostluk, ilişki) rakam, lirkom S )‫רקם (לךקם‬
nakış işlenmek, kurulmak, oluşmak, örülmek(bağ nirkam, s )‫נרקם (להדקם‬
dostluk sevgi) leirakem
nakış, işleme rikma ‫רקמה‬
nakit, peşin (sıfat) mezuman ‫ת‬ ‫מזטו‬
nakite çevirilmek, kurtarılmak (rehinden borçtan) nifda, leifadot s )‫נפדה (להפרות‬
nakletmek, götürmek, taşımak ovil, leovil (et) s ‫הוביל (להוביל‬
)‫את‬
nakletmek, yerini değiştirmek şinea, şitıa, 5 )‫ שנע (לשנע‬,‫שנע‬
leşatıea
nakliyat, transport, taşıma, götürme, taşımacılık ovala ‫הובלה‬
nakliye, nakliyat, nakil, taşıma tovala ‫חובלה‬
nal, at nalı, U dönüşü parsa ‫פרפה‬
nalbant mefarzel susim ‫מפרזל סוסים‬
nalları dikmek, Ölmek (argo), zıbarmak (argo) itpager, S )‫התפגר (להתפגר‬
leitpager
nam, itibar, şan monitin ‫מוניטין‬
namevcut, hazır bulunmayan, yoklama kaçağı, nifkad ‫נפקד‬
görevi başında olmayan
namlu, kamış, bambu, saz, sap, soluk borusu kane ‫קנה‬
namlu, namlu ağzı, silah namlusu, krater, yanardağ loa ‫לע‬
ağzı
namus lekesi, yüz karası ot kolon ‫אות קלון‬
namussuz, fırsatçı, rüşvetçi, rüşvet alan (sıfat) muşhat ‫ת‬ ‫משחת‬
nane nana ‫נענע‬
nankör, kadir bilmez kfuy tova ‫כפרי טובה‬

353
napalm, napalm bombası, bomba yapımında kulla- napalm ‫נפלם‬
■ T
mlan yanıcı madde
nar (meyve) rimon . ‫רמון‬
narenciye, süs meyvesi, ihtişamlı meyve pri adar ‫ךי הז־ר‬9
narenciye, turunçgil adar ‫הדר‬ TT

nargile nargila ‫נךגילה‬


narkotik (sıfat) narkoti ‫ת‬ ‫טי‬1‫נרקן‬
narkoz, anestezi (ameliyatlarda hastayı uyuşturmak narkoza ‫זה‬1‫נךק‬
için)
nasıl ? keytsad ? î ‫ביצר‬
nasıl ? ne şekilde ? eh ? ‫איו‬
nasıl ki eh şe... -‫איו ש‬
nasıl olsa ben ko vaha ‫פין פה וכה‬
nasılsın ? ma nişma ? ?‫מה נשמע‬
nasılsın ? (dişil) ma şlomeh? J ?‫מה שלומך‬
nasılsın ? (eril) ma şlomha? î ?‫מה שלומך‬
nasır (ayakta), siğil (ellerde) yabelet ‫יבלת‬
nasihat etmek, fikir vermek, öğüt vermek yiets, leyaets ‫פ‬ )-‫יעץ (ליעץ ל‬
(te)
nasihat, tavsiye, tüyo, herkesin bilmediğini açıklama tip ‫טיפ‬
naylon naylon ‫נילון‬
nazaran, ...ye göre lefi ‫לפי‬
nazİ, nazizm yanlısı natsi ‫נאצי‬
nazik, kibar, terbiyeli, centilmen, hoşgörülü, müsa- adiv ‫אדיב‬
mahakar
nazik, narin, kibar, zarif adin ‫?דיז‬
ne ? ma, ma, me ? ?‫מה‬, ‫מה‬, ‫מה‬
ne diye ? ne için ? ne amaçla ? ne adına ? leşem ma ? ?‫לשם מה‬
ne için ? bişvil ma ? ?‫בשביל מה‬
ne ile ? neyle ? bema ? bame ? ? ‫במה? במה‬
ne komediydi:), ne bölümdü:) eyze keta ‫איזה קטע‬
ne olmuş yani, mühim değil, boşver, aldırma, takma meyla ‫מילא‬
ne olursa olsun, ne olacaksa olsun yiye ma şeyiye ‫יהיה מה שיחיה‬
ne yazık ki, maalesef ki letsaari a rav ‫לצערי הרב‬
ne zaman ? matay ? ?‫מתי‬
ne zaman ki, ..diği zaman kşe.. ­ ‫כש‬
ne zamanki, iken, 0 zaman, esnasında kaaşer ‫בא שר‬

354
nebze, zerre, minik, minicik, minnacık, ufacık, zaum n ‫זעום‬
önemsiz, değersiz, cüzi (sıfat)
neden ? niçin ? niye ? lama ? ?‫למה‬
neden olmak, sebep olmak, sebebiyet vermek esev, leasev s )‫הסב (להסב‬
neden, niçin, niye ? madua? ??‫מדו‬
nedeniyle begin
....
nedeniyle, bu nedenle, bu yüzden, içindir ki, bundan mikeyvan şe.. -‫מפיון ש‬
ötürü, çünkü, zira'
nedime (dişil) şoşvinit ‫נ‬ ‫שושבינית‬
nefes alma, arzu, iştiyak emel, niyet, hırs, ihtiras, şeifa ‫שאיפה‬
tutku, güçlü istek, gaye edinme .
nefes almak, çok arzu etmek, çok istekli olmak, şaaf, lişof B )‫שאף (לשאף‬
gıpta etmek, can atmak, özlem duymak
nefes almak, soluk almak ııaşam, linşom B )‫נשם (לנשם‬
nefes çekilmek, soluk alınmak nişaf, leişaef B )‫נשאף (<השאף‬
nefes darlığı, asma, astım (hastalık) katseret ‫קצרת‬
nefes darlığı, astım (hastalık) kotser neşima ‫קצר נשימה‬
nefes durması, soluk kesilmesi dom neşima ‫דם נשימה‬
nefes kesen otser neşima ‫עוצר נשימה‬
nefes nefese kalmak, soluğu tutulmak itnaşem, B )‫התנשם (להתנשם‬
leitnaşem
nefes verme, teneffüs yapma anşama ‫הנשמה‬
nefes verme, üfleme neşifa ‫נשיפה‬
nefes vermek, suni teneffüs yapmak inşim, leaıışim B ‫הנשים (להנשים‬
(et) )‫את‬
nefes, can, ruh neşama ‫נשמה‬
nefes, nefes alma, solunum, soluk, teneffüs, bir neşima ‫נשימה‬
nefeslik zaman, an
nefesle ilgili, solunumla ilgili (sıfat) neşimati ‫ת‬ ‫נשימתי‬
nefret edilmek, nefret uyandırmak nitav, leitaev B )‫עב (להחעב‬1‫נך‬
nefret edilmek, nefrete maruz kalmak nisııa, leisane B )‫נשנא (להשנא‬
nefret etme, tiksinme meisa ‫מאיסה‬
nefret etmek sana, lisno B )‫שנא (לשנא‬
nefret etmek, kin duymak satanı, listom B )‫שטם (לשטים‬
nefret etmek, tiksinmek maaş, limos B )‫מאס (למאים‬
nefret etmek, tiksinmek, iğrenmek, ikrah getirmek tiev, letaev B )‫תעב (לתעב‬
nefret ettirmek ’ isni, leasni B )‫השניא (להשניא‬
nefret, hınç, garez, kin, düşmanlık siııa ‫שנאה‬
nefret, nefret etme, tiksinme, tiksinti, ikrah getirme tiuv ‫תעוב‬

355
negatif dürtü, kötü dürtü yetser ara ‫יצר היע‬
negatif, olumsuz, kötümser (İNGİLİZCEDEN) (sı- negativi ‫ת‬ ‫נגטיבי‬
fat)
negev çölü, sina yarımadasındaki çölün adı negev ‫נגב‬
nehir ağzı, haliç şefeh naar ‫ש?ך נהר‬
nehir yatağı, akak afik ‫אפיק‬
nehir, ırmak, akarsu naar ‫נהר‬
nekahat, iyileşme ahlama ‫החלמה‬
nekahatte olan, iyileşme döneminde olan mavri ‫מבריא‬
nektari (meyve), şeftali benzeri bir meyve, tüysüz afarsemon ‫אפרסמון‬
şeftali
nem, rutubet lahut ‫לחות‬
nemlendirme, ıslatma, yaş etme lihluah ‫לחלוח‬
nemlendirmek, ıslatmak, yaş etmek lihleah, lihlah, ‫פ‬ ‫ לחלח‬,‫לחלח‬
lelahleah )‫(ללחלח‬
nemlenme, rutubetlenme, ıslanma itlahlehut ‫התלחלחות‬
nemlenmek, rutubetlenmek, ıslanmak, yaş olmak itlahleah, s ‫ החלחלה‬,‫התלחלח‬
leitlahleah )‫(להחלחלח‬
nemli, ıslanmış, yaş (sıfat) meluhlah ‫ת‬ ‫מלחלח‬
nemli, rutubetli, yaş, ıslak (sıfat) lah ‫ת‬ ‫לח‬
nepal (ülke) nepal ‫?פאל‬
neptün gezegeni neptun ‫נפטון‬
nerede ? eyfo ? ? ‫איפה‬
nerede ? nereye ? eyhan ? ?‫היכן‬
nereden ? meeyhan ? ?‫מהיכן‬
nereden ? minayin ? ?‫מנין‬
nereden ? nereli ? meayin ? ?‫מאין‬
neredeyse, hemen hemen, az daha, ramak kala, kimat ‫כמעט‬
yaklaşık olarak, takriben, aşağı yukarı
nereye ? ana ? ?
nereye ? lean ? ?‫לאן‬
nergis (çiçek) narkis ‫נךקיס‬
nesil, jenerasyon, kuşak, çağ dor ‫דור‬
nesli tükenme, imha, yok etme ahhada ‫הכחדה‬
nesne, şey parit ‫פריט‬
neşe dolmak, çok sevinçli olmak, neşelenmek, hoş- alats, laalots ‫■פ‬ )‫?לץ (לעלץ‬
nut olmak
neşe, sevinç gila ‫גילה‬

356
neşe, sevinç ........ sirnha .... ‫שמחה‬
neşe, sevinç sason ‫ששון‬
neşelendiren, canlandıran, canlılık katan marnın ‫מחין‬
neşelendirmek, sevindirmek simeah, simah, 5 ‫ שמח‬,‫שמח‬
lesameah )‫(לעזמח‬
neşelendirmek, sevindirmek, mutlandırmak, şenlen- imin, learnin B )?‫הרנין (להת‬
dirmek
neşelenmek, sevinmek samah, B )‫שמח (לשמח‬
îismoah
neşelenmek, şenlenmek alaz, laaloz B )‫עלז (ל?גל'ז‬
neşeli, sevinçli, mutlu, şen (sıfat) sameah n ‫עזמח‬
neşeli, şen, şakrak, sevinçli, canlı, hareketli, (mecaz aliz ‫ת‬ ‫עליז‬
manada homo, ibne, nonoş, oğlan) (sıfat)
neşelilik, neşe, sevinç, sevinme alitsut ‫עליצות‬
neşesi yerinde olmak, neşelenmek, şarkı söyleme itronen, B )‫התרונן (להתרונן‬
modunda olmak leitronen
neşesini bulmak, neşeli bir duruma gelmek, neşe- itstael, leitstael B )‫הצטהל (להצטהל‬
lenmek
neşeyle sıçramak, oynamak, dans etmek, sallanmak pizfiz, lefazez B )‫פזז (לפזז‬
neşeyle zıplama, sevinçle hoplama, sıçrama, oyna- kirkur ‫כךכור‬
ma, dans etme
neşeyle zıplamak, sevinçle hoplamak, sıçramak, kirker, B )‫כךכר(לכךכר‬
oynamak, dans etmek lekarker
neşter, bisturi, teşrih bıçağı, falçata, keski, murç izmel ‫אזמל‬
net neto ‫נטו‬
net, açık (görüntü, renk), aydınlık, berrak bair ‫בהיר‬
nevresim tsipa ‫צפה‬
nevresim takımı, yatak takımları (çarşaf, yastık matsaim ‫מצעים‬
kılıfı, nevresim vs.)
nezaket, görgü, incelik, kibarlık nimus ‫נימוס‬
nezaket, kibarlık, terbiye, medeni davranış, çentil- adivut ‫אדיבות‬
menlik, hoşgörü, müsamaha
nezaket, zarafet, naziklik, incelik, kibarlık adinut ‫עדינות‬
nezaketli, görgülü, kibar, terbiyeli (sıfat) nimusi ‫ת‬ ‫נימוסי‬
nezaret etmek, gözkulak olmak, denetlemek, yokla- işgiah, B )‫השגיח (להשגיח‬
mak, bakmak, teftiş etmek leaşgiah
nezle (hastalık), sümük ııazelet ‫נזלת‬
nm dışında, den başka, nın haricinde huts me.. ■ -‫חוץ מ‬
nın nun takısı, aidiyet belirten ek kelime (şel mi=ki- şel ‫של‬
min, şel aba=b‘abanm)

}SSSES.‫־‬ •*:7-;‫ ־‬,-?;‫•״‬-r 11 ./ ...... <. ... ‫־‬ ..■'-■.7‫־‬.•‫־‬.' ' ‫י‬ ‫י‬.‫יי‬. s .. ■- ,....■.‫י‬.

■ " ■•'‫י־‬ ’ . 357


nice, bu kadar, bunca, onca kol kah ‫י‬1?‫ל‬3
nifal fiil çatısı formu (dilbilgisi) binyan nifal ‫?;ן נפ?ל‬3
nihai çözüm, nazilerin yahudileri yok etmeye ver- pitaron sofi ‫פי‬1‫פתרון ס‬
dikleri isim
nihai, esas, en son, sonuncu (İNGİLİZCEDEN) ultimativi ‫אולטימטיבי‬
nihai, kati, kesin, en son (sıfat) sofi ‫ת‬ ‫סופי‬
nihayet, en nihayet, son olarak, en sonunda sof sof ‫סוף־סוף‬
nijerya (ülke) nigeria ‫ניגחה‬
nikaragua (ülke) nikaragua ‫ניקרגואה‬
nikotin nikotin ‫ניקוטין‬
nil nehri, nil yeşili (renk) nilus ‫נילוס‬
nilüfer, lotus (çiçek) lotus ‫לוטוס‬
ninni şir eres ‫רש‬# ‫שיר‬
nisan ayı miladi takvimde 4. ayın adı (İNGİLİZCE- april ‫אפריל‬
DEN)
nisan, İbrani takviminin 7. ayı nisan !‫נים‬
nişan merasimi, nişanlanma emsin ‫ארוסין‬
nişanlanmak (sin ile de, sameh ile de yazılabiliyor) üares, leitares S ‫ש (להוזא־‬/‫התאךם‬
)‫ש‬/‫ךס‬
nişanlanmak, nişan takmak, söz kesmek (sinile de, eres, leares S )‫ש‬/‫ש (לארם‬/‫ארס‬
sameh ile de yazılabiliyor)
nişanlı, nişanlanmış (sıfat) meoras ‫ת‬ ‫מארס‬
nişanlı, nişanlı kimse arus ‫ארוס‬
nitelik, mahiyet,‫־‬içerik, esas maüt ‫מהוה‬
nitrat hanka ‫חנקה‬
niyaz etme, dileme, istirham etme, rica etme, hiluy ‫חלוי‬
yakarma
niyaz etmek, dilemek, istirham etmek, rica etmek, hila, lehalot ‫פ‬ )‫חלה (לחלות‬
yakarmak
niyet etmek, adak adamak, ahdetmek nadar, lindor s )‫נ_דר (לנדר‬
niyet, maksat, kasıt, amaç kavana ‫כונה‬
niyetlenmek, niyet etmek; kendini bu işe tahsis itated, leitated ‫הה^תד (להתעתד) פ‬
etmek, kendini hazırlamak, hazır olmak
nizama uygunluk, yasallık, meşruluk, meşruiyet, kaşrut ‫בשרות‬
yerindelik
nizami, yasal, yasaya uygun, kanuni, hukuki, legal legali ‫ת‬ ‫לגלי‬
(İNGİLİZCEDEN) (sıfat)
noel hag amolad ‫חג המולד‬
nokta, puan, benek nekuda T ‫נקדה‬
noktalama, işaretleme □,D,□) simaney pisuk ‫סימני פסוק‬

358
•‫ ־‬: r .‫• ־‬:‫־־ץ‬

noktalama, puanlama ııikııd ....‫״‬.‫נקוד‬


noktalamak, nokta virgül koymak, puanlamak lenaked ‫פ‬ )‫נקד (לנקד‬
noktalı, puanlı, puantiye (sıfat) menukad ‫ת‬ ‫מנ?ד‬
nominal değer, kayıtlı değer, görünür değer, üzerin- ereh nakuv ‫ערך נקוב‬
de yazılı değer
nominal, kayıtlı (sıfat) nakuv ‫ת‬ ‫נקוב‬
norm, ölçü, ilke, örnek norma ‫נוךמה‬
normal, olağan (İNGİLİZCEDEN) (sıfat) normali ‫ת‬ ‫נוךמלי‬
normal, olağan (sıfat) sadir ‫ת‬ ‫סדיר‬
normal, olağan, her zamanki (sıfat) (dişil) regila ‫נ‬,‫ת‬ ‫רגילה‬
normal, olağan, her zamanki (sıfat) (eril) ragil ‫ז‬,‫ת‬ ‫רגיל‬
normalleştirmek nirmel, ‫פ‬ )‫נרמל (לנרמל‬
lenarmel
norveç (ülke) norvegya ‫נו־תגיה‬
nostalji (İNGİLİZCEDEN) nostalgia ‫נוסטל^ה‬
not defteri, bloknot, kağıt destesi pinkas ‫פנקס‬
not defteri, cüzdan, karne pinkas ‫פנקס‬
not, tezkere, kağıt parçası, pusula petek, pitka ‫פסקה‬, ‫פתק‬
not, zabıt, hatırlatma, hatırlatıcı mektup mizkar ‫מזפר‬
noter noteryon ‫נוטריון‬
nöbet, cinnet, taşkınlık, coşku, heyecan, aşırı iştah, bulmuş ‫בלמוס‬
yeme isteği
nöbet, koruma, muhafaza, markaj (spor) şmira ‫שמירה‬
nöbet, nöbetçilik toranut ‫תורנות‬
nöbetçi foran ‫תורן‬
nöbetçi polis, günlük tutan kimse, ajanda tutan, yomanai ‫יומנאי‬
resmi kurumlarda (polis) günlük olayları yazan kişi
nöbetçi, muhafız, bekçi, koruyucu şomer ‫שומר‬
nöbetleşe, sıra ile, değişimli olarak, aralıklı olarak, lesirugin ‫לסרוגין‬
kesik kesik
nötralize etmek, etkisizleştirmek nitrel, lenatrel ‫פ‬ )‫נטרל (לנטרל‬
nötrleştirme, nötralizasyon nitrul ‫נטרול‬
numara çevirme (telefon) hiyug ‫חיוג‬
numara yapma, sahte tavırlar takınma, takiye ithazut ‫התחזות‬
yapma, sahte kimliğe bürünme, olduğundan farklı
görünme, ...mış gibi yapma, kendine .... süsü
verme,... numarası yapma, kılık değiştirme (tebdili
kıyafet)

/ -‫׳‬.■ . ■‫׳‬ ■ ■ ■ ‫■ ׳ '■■ ״ ■׳■■׳‬


. • ' ■ . 359
numara yapmak, sahte tavırlar takınmak, takiye ithaza, ‫התחזה (להתחזות) פ‬
yapmak, olduğundan farklı görünmek, ...mış gibi leithazot
yapmak, kendine .... süsü vermek,... numarası
yapmak, kılık değiştirmek (tebdili kıyafet)
numaracı, sahtekar, takiyeci mithaze ‫מתחוה‬
numaralamak, numara vermek sifrer, lesafrer ‫פ‬ )‫ספרר (לספרר‬
numaralamak, rakamlamak, sayılamak misper, ‫פ‬ )‫מספר (למספר‬
lemasper
numeroloji, kabalanın temeli, ibranice harflerden gimatriya ‫גימטריה‬
oluşturulan numeroloji bilimi
numune alma, örnekleme digum ‫רגום‬
numune almak, örneklemek, örnek olarak denemek dagam, lidgom ‫פ‬ )‫רגם (לךג’ם‬
numune, emsal, timsal, prototip, sonrakilere örnek takdim ‫תקדים‬
olan
nur, ilahi ışık, parlaklık şehina ‫שכינה‬
nutuk çekmek, söylev vermek, konuşma yapmak, naam, linom ‫פ‬ )‫נאם (לגאים‬
hitap etmek
nutuk çekmek, söylev vermek, nakletmek, ezbere diklem, ‫פ‬ )‫דקלם (לדקלם‬
okumak ledaklem
nutuk, söylev, hitabe, konuşma neum ‫נאום‬
nüfus dağıtım pizur uhlusiya ‫פזור אוכלוכדה‬
nüfus kağıdı, kimlik kartı teudat zeut ‫תעודת זהות‬
nüfus sayımı mifkad uhlusin ‫מפקד אכלוסין‬
nüfus sayımı mifkad toşavım ‫מפקד תושבים‬
nüfus, popülasy........................................................... uhlusiya..... ............. ‫אוכלוסיה‬
nüfuz edilme, içine işlenme, şok olma, titreme, ithalhelut ‫התחלחלות‬
sarsılma
nüfuz edilmek, içine işlenmek, şok olmak, titremek, itkalhel, ‫פ‬ ­ ‫התחלחל (להתח‬
sarsılmak leithalhel )‫לחל‬
nüfuz etme, içine girme, duhul, yırtarak açma, kız- bituk ‫בתוק‬
lık zarı bozma, deşme, delme, delip geçme, sokma
nüfuz etme, içine işleme, şok etme, sarsma, titretme hilhul ‫חלחול‬
nüfuz etmek, içine girmek, duhul etmek, yırtarak bitek, levatek ‫פ‬ )‫בתק (לבתק‬
açmak, kızlık zarı bozmak, deşmek, delmek, delip
geçmek, sokmak
nüfuz etmek, İçine işlemek, şok etmek, sarsmak, hilhel, lehalhel ‫פ‬ )‫חלחל (לחלחל‬
titretmek -
nüfüz etme, içine girme hadira ‫חדירה‬
nükleer garini ‫גךעיני‬
nükleer silah neşekgarini ‫נשק גרעיני‬
nüksetmek, tekrar olmak, yine vuku bulmak, tekrar nişna, leişanot Q )‫נשנה (להשנות‬
meydana gelmek
nüsha, taslak, tekst nesah ‫נסח‬

; ■'•••■•'‫י‬ . 361
o (dişil) i ‫נ‬ ‫היא‬
o (eril) U T ‫הוא‬
o zamandan beri meaz ‫־מאז‬
obje, nesne muşa ‫משא‬
obje, şey, nesne, cisim, eşya hefets ‫חפץ‬
objektif, nesnel, tarafsız, yansız (İNGİLİZCEDEN) obyektivi ‫אוביקטיבי‬
objektif, objektif kapağı, diyafram tsamtsam ‫צמצם‬
obua (çalgı), tüp abuv ‫אבוב‬
obua çalan abuvan ‫אברבן‬
obur (sıfat) zolel ‫ת‬ ‫זולל‬
oburluk etmek, pisboğazlık etmek, mideye indir- zalal, lizlol ‫פ‬ )‫זלל (לזל־ל‬
mek, hırsla yemek, habire atıştırmak
oburluk, pisboğazlık zlila ‫זלילה‬
ocak ayı, miladi takvimde 1. ayın adı (İNGİLİZCE- yanuar ‫ינואר‬
DEN)
ocak, ısıtıcı, gaz ocağı, elektrikli ocak, ocak gözü Hra, kirayim ‫ כירים‬,‫פירה‬
(çoğul kirayim olarak kullanılır)
oda heder ‫חדר‬
oda hizmetlisi, odacı, otellerde vs. oda düzenleyen hadranit J ‫חדרנית‬
(dişil)
oda‫ ־‬hizmetlisi, odacı, otellerde vs. oda düzenleyen kadran ‫ז‬ ‫חדרן‬
(eril)
oda servisi şerut hadarim ‫שררת חדךים‬
odacık, küçük oda, bölme, yüklük kadron ‫חךרון‬
odak (İNGİLİZCEDEN) fokus ‫פוקוס‬
odaklama mikud ‫מקוד‬
odaklamak miked, ‫פ‬ )‫מקד (למקד‬
lemaked
odaklanma itmakdut ‫הקמקדרת‬
odaklanmak itmaked, ‫התמקד (להתמקד) פ‬
leiimaked
odaklanmış (sıfat) memukad. ‫ת‬ ‫ממקד‬
odaklanmış, kendinde, fokuslanmış (İNGİLİZCE- mefukas ‫ת‬ ‫קפקס‬
DEN)(sıfat)
odaksal (sıfat) (İNGİLİZCEDEN) fokdli ‫פוקלי‬
odun yığını (şenlik ateşi için lag baomerde yakılır), medura ‫מדורה‬
açık havada yakılan ateş
oduncu, ormancı, ağaç kesen hotev ‫חוטב‬
ofis, yazıhane, büro, devlet dairesi misrad ‫מקזרד‬
ofsayt, farkedilme nivdal ‫נבדל‬
oğlak burcu mazal gedi ‫מזל גדי‬
oğlak dönencesi hug agdi ‫חרג הגדי‬
oğlak, keçi yavrusu (hayvan) gdi .....‫י‬

oğul, erkek evlat, mahdum (eril) ben ‫ז‬ ‫בן‬


oğul, evlat, ahfat hoter ‫חטר‬
oğul, muteber bar ‫בר‬
oğuşturma, ovma, aşınma, yenme, sürtünme Şifşuf ‫שפשוף‬
ok (yayla atılan ok) hets ‫הץ‬
ok kılıfı, sadak, okluk aşpat hiisim ‫אעזפת חצים‬
okaliptüs ağacı ekaliptus ‫אקליפטוס‬
okçu kaşat ‫קישת‬
okey, peki, tamam, kabul, oldu (İNGİLİZCEDEN) okey ‫אי קי‬
oksidasyon, oksitleme himtsun ‫חמצון‬
oksijen hamtsan ‫חמצן‬
oksitlemek, oksijen suyuyla saçları sarartmak himtsen, S )‫חג^צן (לחמצן‬
lehamtsen
oksitlenme ithamtsnut ‫ההחמצנרת‬
oksitlenmek ithamtsen, D ‫התחמצן (להתח־‬
leithamtsen )‫מצן‬
okşama, okşayış litııf, letifa ‫ לטיפה‬,‫לטוף‬
okşamak litef, lelatef ‫פ‬ )‫לטף (ללטף‬
okşamak, flört etmek, kur yapmak mizmez, ‫פ‬ )‫מזמז (למזמז‬
lemazmez
okşanmış, okşamalı, sıvazlanmış (sıfat) melutaf ‫ת‬ ‫מלטף‬
okşaşmak birbirini okşamak (karşılıklı) itlatef, leitlatef ‫התלטף (להתלטף) פ‬
okul bet sefer ‫בית ספר‬
okul çantası, sırt çantası yalkıtt ‫לקוט‬2
okul sırası safsal ‫ספסל הלמודים‬
alimudim
okuma kriya ‫קריאה‬
okuma, okutma, okunma akraa ‫הקראה‬
okumak, çağırmak, çağrı yapmak, ad vermek, yük- kara, lıkro (et ‫פ‬ ,‫קרא (לקרא את‬
sek sesle söylemek, celbetmek be le) )-‫ב" ל‬
okunaklı, okunabilir (sıfat) kari ‫ת‬ ‫קריא‬
okunmak, çağırılmak, adlandırılmak nikra, leikara ‫פ‬ )‫נקרא (להקו־א‬

363
okur, okuyucu kore ‫קורא‬
okutmak, okutturmak, birine okutmak ıkri, leakri (et) B ‫הקריא (להקריא‬
)‫את‬
okuyucu, spiker, sunucu karyem ‫?!חן‬
okyanus okyanos ‫אוקעוס‬
olacak yei ‫יהי‬
olağan dışı, alışılmadık, fevkalade, müstesna bilti ragil ‫בלתי רגיל‬
olağanüstü durum anı, acil durum anı şeat herum ‫שעת הרום‬
olağanüstü hal, ani tehlike, acil vaka, aniden ortaya herum ‫הרוס‬
çıkan güç durum
olağanüstü şey, harika, dahi, üstün yetenek iluy ‫עלוי‬
olağanüstü, mükemmel, müthiş, harika mariv ‫מרהיב‬
olarak, sıfatıyla betor ‫בתור‬
olası, muhtemel, müstakbel, beklenen, umulan meyuhal ‫ת‬ ‫מייחל‬
(sıfat)
olası, muhtemel, olabilir (olumsuz olarak, negatif, alul ‫קלרל‬
kötüye) (dikkat et yaralanabilirsin gibi)
olası, muhtemel, tahmin edilen, öngörülen (sıfat) tsafuy ‫ת‬ ‫צפרי‬
olasılık, ihtimal, akla uygunluk, mantıkldık, fizibi- svirut ‫סבירות‬
lite
olay, eylem, hadise, yapılan iş, öykü, hikaye, kıssa maase ‫מעשה‬
olay, hadise, kaza takrit ‫תקרית‬
olay, vaka, hadise erua ?‫ארו‬
olay, vaka, hadise meora ‫מאירע‬
olduğu, olduğunu mau ?‫מהר‬
olduğundan dolayı eyot şe, eyot ve ­ ‫הירת ו‬-‫היות ש‬
olgun, mezun, reşit, ergin, erişkin boger ‫ברגר‬
olgunlaşma itbagrut ‫התבגרות‬
olgunlaşma, olma, pişme avşala ‫הבשלה‬
olgunlaşma, yetişme, kıvama gelme bşila ‫בשילה‬
olgunlaşmak bagar, livgor B )‫בגר (לבגר‬
olgunlaşmak, yetişmek, büyümek itbager, B )‫התבגר (להתבגר‬
leitbager
olgunlaşmak, yetişmek, kıvama gelmek başat, livşol 'B )‫בשל (לבשל‬
olgunlaştırmak, yetiştirmek, büyütmek biged, levâger B )‫בגר (לבגר‬
olgunluğa erişmek, serpilmek, gelişmek ivşil, leavşil B )‫הבשיל (להבשיל‬
olgunluk diploması, bakalorya teudat bagrut ‫תעודת בגרות‬
olgunluk, büyüme çağı, ergenlik bagrut ‫בגרות‬
olgunluk, ergenlik itbaşlut ‫התבשלות‬
olimpik (sıfat) olimpi ‫ת‬ . ‫אולימפי‬
olimpiyat, olimpiyat oyunları olimpyada ‫אולימפיאדה‬
olma, bulunma, yer alına, hazır bulunma, varlık, imatsut ‫המצאות‬
yön bilirlik, yön duygusu, yer bulma yeteneği,
çevreyi tanıma
olma, oluşum, yaşama geçme, varolma, yaradılış, Havut ‫התהוות‬
dünyanın yaradılışı ; : ■.................... ‫״’• ־‬.‫■■■י‬ ■■ 1

olmak, varolmak, bulunmak aya, liyot b )‫היה (להיות‬


olmak, vuku bulmak, meydana gelmek, cereyan kara, lıkrot 5 )-‫קךה (לקרות ל‬
etmek (le)
olmak, yaşama geçmek, varolmak itava, leitavot B )‫התהוה (להתהוות‬
olmakla beraber, olmasma rağmen, olmasına kar- ağam ‫הגם‬
şın, mamafih
olmama, yokluk, bulunmama, eksiklik, namevcudi- eadrut ‫הגדרות‬
yet, gıyap
olmaması için,..... maması için,..... olmasın diye pen ‫פן‬
olması durumunda, şayet şema ‫שמא‬
olmaz, olmaz Öyle şey, hiç bir şekilde, imkanı yok halila ‫חלילה‬
olmuş, olgunlaşmış, olgun (meyva ve insan için) başel ‫בשל‬
olta haka ‫חכה‬
oluk, çatı oluğu, suyolu, saçak marzev ‫מרזב‬
oluklu, çentikli (sıfat) mehorats ‫ת‬ ‫מחיץ‬
olumlu, pozitif, müspet (sıfat) hiyuvi ‫ת‬ ‫חיובי‬
olumsuz, negatif, menfi (sıfat) şlili ‫ת‬ ‫שלילי‬
olumsuzluk şlila ‫שלילה‬
olumsuzluk eki i ‫אי‬
olumsuzluk eki al ‫אל‬
olumsuzluk eki, sız siz eki, negatife çevirme eki, bilti ‫בלתי‬
gayrı, olmaksızın, olmadan (bilti nimna engellene-
mez)
oluş, varoluş, olma avaya ‫הויה‬
oluşma, oluşum, meydana gelme itholelut ‫התחוללות‬
oluşmak, kaynaklanmak, vuku bulmak nigram, s )‫נגרם (להגרם‬
leigarem
oluşmak, meydana gelmek, vuku bulmak itholel, B ­ ‫התחולל (להת‬
leitholel )‫חולל‬
oluşturmak, var etmek, olmasına neden olmak, iva, leavot B )‫חוה (להוות‬
içermek, ihtiva etmek
oluşturmak, yaratmak, neden olmak, dans etmek holel, leholel B )‫חולל (לחולל‬
omlet . havita ‫חביתה‬

365
omurga, bel kemiği amud şidra ‫עמוד שרדה‬
omurilik, omurga, belkemiği hut aşidra ‫חוט השדרה‬
omuz katef ‫כתף‬
omuz, sırt, sırtın üst kısmı şehem ‫שכם‬
omuzlama, omuza alma, yüklenme ahtafa ‫הכתפה‬
omuzlamak, omuza almak ihtif, leahtif. S )‫הכתיף (להכתיף‬
omuzlanmış, omuza alınmış, yüklenilmiş (silah, muhtaf ‫ת‬ ‫מכתף‬
yük)
on (dişil) 10 eser 2 ‫עעזר‬
on (eril) 10 asara ‫ז‬ ‫עשרה‬
on emir aseret adibrot ‫ת‬1‫עשרת הךבר‬
on yıl, on senelik zaman dilimi asor ‫עשור‬
ona (dişil) elea ‫נ‬ ‫אליה‬
ona (eril) elav ‫ז‬ ‫אליו‬
onaltı (dişil) 16 şeş esre 2 ‫שש עשרה‬
onaltı (eril) 16 şişa! asar ‫ז‬ ‫ששה עשר‬
onaltı (harf) zayin tet ‫דט‬
onarılmış, tamir edilmiş, düzeltilmiş (sıfat) metukan ‫ת‬
onarmak, restore etmek, yenilemek, tadilat tamirat şipets, leşapets ‫פ‬ )‫שפץ (לשפץ‬
yapmak
onbaşı rav turay, )‫רב טוראי (רמיט‬
rabat
onbeş (dişil) 15 hamişa asar ‫חמשה עשר‬
onbeş (eril) 15 hameş esre ‫חמש עשרה‬
onbeş (harf) yud tet ‫י" ט‬
onbin, onbinlerce revava ‫רבבה‬
onbir (dişil) 11 ahad asar ‫אחד עשר‬
onbir (eril) 11 ahat esre ‫אחת עשרה‬
onbir (harf) yud alef ‫י*א‬
onda birini bir kenara ayırma maaser ‫מעשר‬
onda, ona (dişil) la 2 ‫לה‬
onda, ona (eril) lo ‫ז‬ ‫לו‬
onda, ona içinde (dişil) ba 2 ‫בה‬
onda, ona içinde (eril) bo ‫ז‬ ‫בו‬
onda, yanında, beraberinde, mekanında, yerinde etsla 2 ‫אצלה‬
(dişil)
onda, yanında, beraberinde, mekanında, yerinde etslo ‫ז‬ ‫אצלו‬
(eril)

366
ondalık (desimal) esroni ‫עשרוני‬
ondalık kesir (desimal) şever esroni ‫שבר עשרוני‬
ondalık sayı, ondalık kesir nıispar esroni ‫מספר ?שרובי‬
ondan (dişil) mimena ‫נ‬ ‫ממנה‬
ondan (eril) mimenu ‫ז‬ ‫ממנו‬
ondan ayrı, ...dan gayrı, onun dışında prat le... ­ ‫פרט ל‬
ondokuz (dişil) 19 teşa esre ‫נ‬ ‫תשע עשרה‬
ondokuz (eril) 19 tişa asar ‫ז‬ ‫תשעה עשר‬
ondokuz (harf) tetyud ‫טייר‬
ondört (dişil) 14 arba esre ‫ארבע עשרה‬
ondört (eril) 14 arbaa asar ‫אךב^ה עשר‬
ondört (harf) yud dalet ‫ר" ך‬
oniki (dişil) 12 ştayim esre ‫נ‬ ‫שתים עשרה‬
oniki (eril) 12 şneym asar ‫ז‬ ‫שנים עשר‬
oniki (harf) yud bet ‫י״ב‬
onikiparmak bağırsağı (iç organ) tresaryon ‫ךיסךיון‬1‫ך‬
onlar elu ‫אלו‬
onlar alalu ‫הללו‬
onlar (dişil) en ‫נ‬ ‫ליז‬
onlar (eril) em ‫ז‬ ‫הם‬
onlar gibi (dişil) kamoen ‫נ‬ ‫כמוהן‬
onlar gibi (eril) kamoem ‫ז‬ ‫כמוהם‬
onlara (dişil) eleen ‫נ‬ ‫אליהן‬
onlara (eril) eleem ‫ז‬ ‫אליהם‬
onlarda onlara, içlerinde (dişil) baen j ‫בהן‬
onlarda onlara, içlerinde (eril) baem ‫ז‬ ‫בהם‬
onlarda, onlara (dişil) laen ‫נ‬ ‫לסן‬
onlarda, onlara (eril) laem ‫ז‬ ‫להם‬
onlarda, onlara, içlerinde (eril) bam ‫ז‬ ‫בם‬
onlarda, yanlarında, beraberlerinde, mekanlarında, etslan ‫נ‬ ‫אצלן‬
yerlerinde (dişil)
onlarda, yanlarında, beraberlerinde, mekanlarında, etsJam ‫ז‬ ‫אצלם‬
yerlerinde (eril)
onlardan (dişil) meeıı ‫נ‬ ‫מהן‬
onlardan (eril) . meem ‫ז‬ ‫מהם‬
onları (dişil) otan ‫נ‬ ‫אותן‬
onları (eril)‘ otam ‫ז‬ ‫אותם‬

36‫ד‬
t:

onların (dişil) şelaen ‫נ‬ !‫שלה‬


onların (eril) şelaem ‫ז‬ ‫שלהם‬
onlarla (dişil) itan ‫נ‬ ‫אתן‬-
onlarla (eril) itam ‫ז‬ ‫אתם‬-
onlarsız, onlar olmadan, onların dışında, onların biladeeıı ‫ג‬ ‫בלעדיהן‬
haricinde (dişil)
onlarsız, onlar olmadan, onların dışında, onların biladeem ‫ז‬ ‫בלעדיהם‬
haricinde (eril)
onlu, on parça asiriya ‫עשיריה‬
onore edilmek, şeref verilmek, saydmak needar, leiader ‫פ‬ )‫נהדר (לההדר‬
onore etmek, şeref vermek, saymak adar, laador ‫פ‬ )‫הדר (לוזדר‬
ons (ağırlık) unkya ‫אונקיה‬
onsekîz (dişil) 18 şmone esre ‫נ‬ ‫שמונה עשרה‬
onsekiz (eril) 18 şmona asar ‫ז‬ ‫שמונה עשר‬
onsekîz (harf) hetyud ‫ח״י‬
onsuz, 0 olmadan (lelo sukar=şekersiz) lelo ‫ללא‬
onsuz, 0 olmadan, onun dışında, onun haricinde biladea j ‫בלעדיה‬
(dişil)
onsuz, 0 olmadan, onun dışında, onun haricinde bilado ‫ז‬ ‫בלעדיו‬
(eril)
onu (dişil) ota ‫נ‬ ‫אותה‬
onu (eril) oto ‫ז‬ ‫אותו‬
onun (dişil) şela ‫נ‬ ‫שלה‬
onun (eril)........ şelo___ ‫ז‬ ‫עולו‬
onun gibi (dişil) kamoa ‫נ‬ ‫כמוה‬
onun gibi (eril) kamou ‫ז‬ ‫במוהו‬
onuncu asiri ‫?שידי‬
onunla (dişil) ita ‫נ‬ ‫אתה‬
onunla (eril) ito ‫ז‬ ‫אתו‬-
onüç (dişil) 13 şaloş esre ‫נ‬ ‫שליש ?שרה‬
onüç (eril) 13 şloşa asar ‫ז‬ ‫שלשה עשר‬
onüç (harf) yud gimel ‫י״ג‬
onyedi (dişil) 17 şra esre ‫נ‬ ‫שבע ?שרה‬
onyedi (eril) 17 şıva asar ‫ז‬ ‫שבעה עשר‬
onyedi (harf) zayin yud ‫די‬
operatör, cerrah, ameliyat eden menateah ‫מנתה‬
opsiyon, seçenek (İNGİLİZCEDEN) optsya ‫אופע^ה‬
orada, oraya şam ‫שם‬

368
oradaki, orada şama ‫שמה‬
orak magal ‫מגל‬
oral, ora! yolla, ağızdan, ağızla ilgili (İNGİLİZCE- orali ‫אוראלי‬
DEN)
oran, orantı, nispet (İNGİLİZCEDEN) proportsya ‫פרופורציה‬
orantılı, nispi, izafi, göreceli, bağıntılı, mutlak olma- yahasi. ‫ח‬ , . . ‫חסי‬:
yan, rölatif (sıfat)
orantılı, oranlı, orana göre, nispi (İNGİLİZCE- proportsyonali ‫פרופורציונלי‬
DEN)
orantısızlık, nispetsizlik (İNGİLİZCEDEN) disproportsya ‫ךיםפרופוןצ;ה‬
ordu tsava ‫צבא‬
ordu (askeri birim) (İNGİLİZCEDEN) armiya ‫ארמתי‬
ordu donatım, teçhizat, cephane, silahlandırma himuş ‫המוקז‬
ordu sözcüsü, israel savunma kuvvetleri tsahal döver tsahal )‫דובר צה״ל (דו״צ‬
sözcüsü
org, elektro org (müzik aleti) organ ‫אוךגן‬
org, kilise orgu (müzik aleti) ugav ‫עוגב‬
organ nakli yapmak (saç organ vs.) iştilf leaştil S )‫הקזתיל (להשתיל‬
organ nakli, nakletme (doku, organ, saç, fidan, aşı) aştala ‫העזתלה‬
organ, uzuv ever ‫אבי‬
organ, uzuv, terim (cebirde) eivar ‫איבר‬
organın alınması, uzvun kesilmesi gidum ‫גרום‬
organik orgaııi, organit ‫ אורגנית‬,‫אוךגני‬
organizasyon, örgütlenme, organize olma iiargenut ‫התארגנות‬
organize suç, mafya peşa meurgan ‫נ!שע מאךגץ‬
organizma (İNGİLİZCEDEN) organizm ‫אוךגניזם‬
orgazm (İNGİLİZCEDEN) orgazma ‫אוךגזמה‬
orgeneral rav aluf ‫רב אלוף‬
orijinal, asıl (İNGİLİZCEDEN) orginal ‫אוךגינל‬
orijinal, hakiki, esas, asıl, Özgün (sıfat) mekori J7 ‫מקורי‬
orkestra şefi, maestro menatseah ‫מנצח‬
orkestra, bando tizmoret ‫תזמךת‬
orkestraya uyarlamak, orkestrasyon yapmak tizmer, S )‫תזמר (לתזמר‬
letazmer
orkide (çiçek) sahlav ‫סזתלב‬
orman yaar ‫יער‬
ormancı yaaran ‫יעיז‬
ormanlaştırmak, ağaçlandırmak, ağaç dikerek yier, leyaer S )‫יער (ל!ער‬
orman yaratmak

369
orospu çocuğu (eril) ben zona T ‫בן זונה‬
orospu kızı (dişil) bat zona ‫נ‬ ‫בת זונה‬
orospu, fahişe zona ‫זונה‬
orospu, fahişe yatsanit ‫יצאנית‬
orta doğu mizrah atihon ‫מזרה התיכון‬
orta parmak, elin üçüncü parmağı ama ‫אמה‬
orta saha çizgisi kav amerkaz ‫קו המרכז‬
orta yuvarlak, spor sahasının orta yuvarlağı, daire- maagal ‫מעגל המרכז‬
nin merkezi amerkaz
orta, ortada, ortaya emtsa ‫אב!צע‬
orta, ortadaki tihon ‫היכון‬
orta, vasat beynoni, ‫בינוני‬
benoni
ortada, ortaya beemtsa ‫באמצע‬
ortadaki, ortada yer alan emtsai ‫אמצעי‬
ortadan kalkmış, tarihe karışmış, yitmiş, kaybolup nagoz ‫נגוז‬
gitmiş, yok olmuş
ortak etme, katma, iştirak ettirme, paylaşım, pay- şituf ‫שתוף‬
laşma
ortak payda (matematik) (mecazi olarak fikren) mekane ‫מכנה משתף‬
meşutaf
ortak pazar aşuk ameşutaf ‫השוק המשתף‬
ortak, hissedar, partner şutaf ‫שתף‬
ortaklaşa, müşterek, kolektif, kooperatif şitufî, şitufit ‫ שתופית‬,‫שתופי‬
ortaklık şutafut ‫שתפות‬
ortalama, vasati (sıfat) mematsa ‫ת‬ ‫ממצע‬
ortalığı karıştıran birbirine düşürücü, delifişek, meşalev ‫משלהב‬
fesatçı, alevlendirici
ortaokul hativat ‫חטיבת פינים‬
benayim
ortasından ayırmak, ikiye bölmek, ayırt etmek pitsel, lefatsel ‫פ‬ )‫פצל (לפצל‬
ortodoks, dinsel İnançlarına sadık ortodoks ‫אוךתודוקס‬
oruç tsorn ‫צום‬
oruç taanit ‫תענית‬
oruç tutmak tsam, latsum ‫פ‬ )‫צם (לצום‬
osmanlı otomani ‫עותומני‬
ostrojen, dişi cinsiyet hormonu (İNGİLİZCEDEN) estrogen ‫אסטרוגן‬
osurmak, gaz çıkarmak iflits, leaflits ‫פ‬ )‫הפליץ (להפליץ‬
osuruk nod ‫נאד‬

370
ot esev ‫?שב‬
ot yolmak, bilgisayardan hataları ayıklamak, virüs nikeş, lenakeş ‫פ‬ )‫נכש (לנכש‬
taraması yapmak
ot yolmak, yabani otları temizlemek isev, leasev ‫פ‬ )‫?שב (לעשב‬
otantik, eskiye özgü özellikte, orijinal, asıl, esas otenti ‫אוכזנטי‬
(FRANSIZCADAN)
otantik, orijinal, aslına dayanan, özgün özelliklerini otanti, otantit ‫ אותנטית‬.‫אותנטי‬
taşıyan
otel bet malon ‫בית מלון‬
otel maloıı ‫מלון‬
otelci . mloııai ‫מלונאי‬
otistik, içekapanık, içe yönelik otisti ‫אוטיסטי‬
otizm, içekapanıklık, içe yöneliklik (hastalık) otizm ‫אוטיזם‬
otlak, çayır . ııave
otlak, çayır, mera kar ‫כר‬
otlak, mera, çayır mire ‫מךעה‬
otlakçılık yapmak, beleşten geçinmek, yardım şnorer, ‫פ‬ )‫שנורר (לשנורר‬
dilenmek (argo) leşnorer
otlatmak, gütmek raa, lirot ‫פ‬ )‫רעה (לךעות‬
oto ehliyeti, oto lisansı rişayon neiga ‫רשיון נהיגה‬
oto otomobil oto ‫אוטו‬
oto tamircisi, oto tamirhanecisi musahnik ‫מוסכניק‬
otoban, otoyol, karayolu, çevre yolu (örneğin kviş kviş mair ‫בביש מהיר‬
ayalon)
otobur ohel esev ‫אוכל עשב‬
otobüs otobüs ‫אוטובוס‬
otomatik ödeme talimatı, sürekli kalıcı direktif oraat keva ‫הוךאת קןבע‬
otomatik silahla tarama yeri betsror ‫ירי בצרור‬
otomatik, otomatik vites otomat ‫אוטומט‬
otomobil, oto mehonit ‫מכונית‬
otopark kanyon ‫חניון‬
otopark, park etme alanı migraş hanaya ‫מגרש חניה‬
otopsi (ölümden sonra cesede cerrahi müdahele) nituah leahar ‫נתוח לאחר המות‬
amavet
otorite marut ‫מרות‬
otorite ■ raşut ‫רשות‬
otoriter, sıkı idare yanlısı (sıfat) samhuti ‫ת‬ ‫י‬ ‫סמכותי‬
otostop (sokak dilinde) tremp ‫טרמפ‬
oturaklı, ağırbaşlı, sağduyulu, (sıfat) . meyuşav ‫ת‬ ‫מישב‬

371
oturma odası hadar ‫חדר מגורים‬
megurim
oturma yeri, koltuk, sinema koltuğu, oturak moşav ‫מושב‬
oturmak yaşav, laşevet S ,-‫ישב (לשבת ב‬
(be al) )‫ל‬¥
oturmuş yaşuv ‫ישוב‬
oturtma oşava ‫הושבה‬
oturtmak oşiv, leoşiv (et) S ‫הושיב (להושיב‬
)‫את‬
otuz 30, matemin ay kesimi merasimi (yahudi şloşirn ‫שלשים‬
dîninde)
ova şfela ‫שפלה‬
oval, yumurta biçiminde ovali ,‫אובל‬
ovmak, ovalamak, sürtmek, tımar etmek, kaşağıla- kirtsef, 3 )‫קרצף (לקרצף‬
mak lekartsef
ovuşturmak, ovarak sürmek, kaşımak, kaşınmak, hahah, lahkoh ‫פ‬ )‫חכך (לחכך‬
tereddüt etmek, duraksamak, kararsızlık etmek
oy kol ‫קול‬
oy birliği, hep bir ağızdan pe ahat ‫פה אחת‬
oy pusulası petek atsbaa ‫פתק הצב^ה‬
oy sandığı kalpi ‫קלפי‬
oyalanmak, gecikmek boşeş, levoşeş ‫פ‬ )‫בושש (לבושש‬
oyalanmak, takılıp kalmak, geçmemek, gecikmek ıştaa, leiştaot ‫פ‬ ­ ‫השתהה (להשת‬
. ...... )‫הות‬
oyma, oymacılık harita ‫חריתה‬
oyma, oymacılık, tornacılık, kazıma harita ‫חריטה‬
oyma, oymacılık, yontma, şekil verme hituv ‫חטוב‬
oyma, yontma (taş, tahta) giluf ‫גלוף‬
oymacı, hakkak, tornacı karat ‫חרט‬
oymak, baltalamak, entrika çevirmek, komplo kur- hatar, lahtor ‫פ‬ )‫חתר (לחתר‬
mak, kürek çekmek
oymak, kazımak karat, lahrot ‫פ‬ )‫חרת (לחרת‬
oymak, yontmak, şekil vermek hitev, lehatev ‫פ‬ )‫חטב (לחטב‬
oynamak sihek, lesdhek ‫פ‬ )~‫שחק (לשחק ב‬
(be)
oynatmak, ekrana yansıtmak ikrin, leakrin ‫פ‬ )‫הקרין (להקרין‬
oyuk, boşluk harir ‫חריר‬
oyuk, çukur, kovuk, kazılmış kablo veya boru geçen şuha ‫שוחה‬
çukur

372
oyuk, çukur, krater mahteş , ‫מכתש‬
oyuk, içi boş, kof, içeriksiz (sıfat) navuv ‫ת‬ ‫נבוב‬
oyuk, kapalı ufak yer, bölme kuh ‫פרך‬
oyuk, oyulmuş, kazınmış horul ‫חרוט‬
oyuklaştırmak, çukurlaştırmak, iç bükey şekli kierf lekaer ‫פ‬ )‫ק?ר (לקן?גר‬
vermek
oyulmak, kazınmak nehrat, ‫פ‬ )‫נחרת (להחרת‬
leiharet
oyulmak, yontulmak, şekil almak, vücudu güzelleş- ithatev, ‫התחשב (להתחשב) פ‬
mek leithatev
oyulmuş, hakkedilmiş, oyuk, kabartma yapılmış hakuk ‫חקרק‬
(taşa, metale, tahtaya vs.)
oyulmuş, oyuk hatsuv ‫חצוב‬
oyulmuş, yontulmuş (sıfat) megulaf ‫ת‬ ‫«לף‬
oyun bahçesi, çocuk bahçesi gan şaaşuim ‫גן שעעזוזיים‬
oyun kartları, iskambil kağıtları klaflm ‫?!לפיס‬
oyun, maç mishak ‫משחק‬
oyun, numara, dolap, hile, aldatmaca taalul ‫תןגלול‬
oyuncağa çevirmek, süsünü abartarak giyindirmek tsıtsea, tsitsa, ‫פ‬ ‫ צעצע‬,‫צעצע‬
letsaatsea. )?‫(לצ?!צ‬
oyuncak tsaatsua ‫צןנצרע‬
oyuncu, artist, aktör (eril) sahkan ‫ז‬ ‫שחקן‬
oyuncu, artist, aktrisi (dişil) sahkanit ‫נ‬ ‫שחקנית‬

s
373
o
öbürgün, yarından sonraki gün matlarlayım ‫מחרתים‬
ödem, bazı iç organlarda aşırı miktarda sıvı birik- batseket ‫בצקת‬
mesi (hastalık)
ödeme peraon ‫פרעיז‬
ödeme şilum ‫שלום‬
ödemek şilem, leşalem ‫פ‬ ,‫שלם (לשלם אח‬
(et le) )-‫ל‬
ödemeli telefon konuşması gtıvayna ‫גבינא‬
ödenek (emekli maaşı, dul maaşı, çocuk parası vs.)» kitsba ‫קצבה‬
tahsisat, aylık
ödenmiş şulam ‫שלם‬
ödül, mükafat, ikramiye, parsa pras ‫פרס‬
ödül, mükafat, karşılık, hizmet karşılığı□, telafi□, gmul ‫גמול‬
mukabele, kısas
ödül, mükafat, karşılık, mukabele tagmul ‫תגמול‬
ödünç verme, metafor, İstiare, emaneten alma, aşala ‫השאלה‬
anıştırma
ödünç vermek işil, leaşil (et ‫פ‬ ‫הקזאיל (להקזאיל‬
te) )-‫ ל‬.‫את‬
ödünç, alıntı, borç şeila ‫שאילה‬
ödünç, borç alvaa ‫הלואה‬
öfke, hiddet, kızgınlık rogez ‫רף‬
öfke, hiddet, kızgınlık, asabiyet kaas ‫כעס‬
öfke, hiddet, parlama, infial zaam ‫זעם‬
öfkelendirme, kızdırma, çileden çıkarma ahasa ‫הכעסה‬
öfkelenmek, köpürmek katsaf, liktsof ‫פ‬ )‫קצף (לקצף‬
öğe, unsur, bileşiği meydana getiren parçalardan markiv ‫מרכיב‬
her biri
öğle tsaorayim ‫צהרים‬
öğle uykusu şenat ‫שנת צהרים‬
tsaorayim
öğlende öğleyin batsaorayim ‫כצהרים‬
öğrenci, talebe talmid ‫תלמיד‬
öğrenci, talebe (İNGİLİZCEDEN) student ‫סטודנט‬
öğrenilmek nilmad, ‫פ‬ )‫נלמד (להלמד‬
leilamed

374
öğrenim ücreti shar limud . ‫שבר למוד‬
öğrenme aşamasında olmak, staj yapmak ülamed, ‫התלמד (להתלמד) פ‬
leitlamed
öğrenme, öğrenim lemida ‫למידה‬
öğrenme, staj itlamdut ‫התלמדות‬
öğrenmek, tahsil görmek, eğitim almak lamad, lilınod ‫פ‬ ,‫למד (ללמד את‬
(et al) )‫על‬
öğretici, öğretsel, didaktik, eğitici (İNGİLİZCE- didakti ‫דידקטי‬
DEN)
öğretim görevlisi, konferans veren adam martse ‫מרצה‬
öğretim, öğrenim limudim ‫למורים‬
öğretim, öğretme, öğreti limud ‫למוד‬
öğretmek limed, lelamed ‫פ‬ ,‫למד (ללמד את‬
(et al) )‫על‬
öğretmen (dişil) mora ‫ג‬ ‫מורה‬
öğretmen (eril) more ‫ז‬ ‫מולה‬
öğün, yemek öğünü aruha ‫ארוחה‬
öğüt vermek, nasihat etmek, akıl vermek, salık ats, lauts ‫פ‬ )‫עץ (לעוץ‬
vermek
öğüt, nasihat etsa ‫עצה‬
öğüt, nasihat, danışma, istişare yiuts ‫יעוץ‬
öğütme, kıyma thina ‫טחינה‬
öğütmek, kıymak, kıyma yapmak tahan, lithon ‫פ‬ )‫טחן (לטחן‬
öğütücü, blender, kıyma makinesi mathena ‫מטחנה‬
öğütülmek, kıyılmak nithan, ‫פ‬ )‫נטחן (להטחץ‬
leitaheıı
öğütülmüş, kıyılmış, çekilmiş (et) (sıfat) tahun ‫ת‬ ‫טחון‬
öksürerek balgam çıkarmak kiyeah, kiyah, ‫פ‬ )‫ פיח (לכיח‬,‫פיח‬
lekayeah
öksürme, Öksürüğe tutulma iştaalut ‫השתעלות‬
öksürmek iştael, leiştael ‫פ‬ ­ ‫השתעל (להש‬
)‫תעל‬
öksürük şiul ‫׳שעול‬
öksüz bırakmak, yetim bırakmak yitem, leyatem ‫פ‬ )‫יתם (לץתם‬
öküz (eril) (hayvan) par ‫ז‬ ‫פר‬
ölçek, kriter, ölçüt, mikyas, kıstas ‘ kne mida ‫קנה מרה‬
ölçmek . madad, limdod ‫פ‬ )‫מדד (למדד את‬
(et)
ölçü, ölçme medida ‫מלידה‬

375
ölçü, ölçme aleti, gösterge mad ‫מד‬
ölçücü alet yada adam moded ‫מודד‬
ölçülmek nimdad, S )‫נמדד (להמדד‬
leimaded
ölçülü, ölçülmüş, ağırbaşlı, hareketleri ölçülü kişi(- madud ‫ח‬ ‫מדוד‬
mecazi) (sıfat)
öldürme ariga ‫הריגה‬
öldürme, infaz amata ‫המתה‬
öldürmek, imha etmek, yok etmek, ortadan kaldır- motet, lemotet s )‫מלתת (למותת‬
mak
öldürmek, infaz etmek emit, leamit ‫פ‬ )‫המית (להמית‬
öldürmek, katletmek arag, laarog ‫פ‬ )‫הרג (להרג את‬
(et)
öldürücü darbe makat mavet ‫ת מות‬3‫מ‬
öldürülmek, katledilmek neerag, leiareg ‫פ‬ )-3 ‫נהרג (לההרג‬
(be)
öldürülmek, katledilmek, elim bir şekilde yaşamım tıispa, leisapot ‫פ‬ )‫נספה (להספרת‬
yitirmek (kaza, deprem vs.)
öldürülmüş nııımat ‫מומת‬
ölesiye nefret, çok şiddetli kin, garaz sinat mavet ‫שנאת מות‬
ölme, ölüm ptira ‫פטירה‬
ölmek met, lamut ‫פ‬ )‫מת (למות‬
ölmek, gebermek, son nefesini vermek gava, ligvoa ‫פ‬ )?‫גוע (לגו‬
ölü hayvan doldurmak pihlets, ‫פ‬ )‫פחלץ (לפחלץ‬
‫■־־‬-------- ------------------- -------- -............... — —.............................................. ■ ' ■■■.............. ........................
lefahlets
ölü, maktul, öldürülmüş arug ‫הרוג‬
ölü, ölmüş, mevta (sıfat) met ‫ת‬ ‫מת‬
ölülerin ruhu için dua, yahudi mevlut duası aşkava ‫אשכבה‬
ölüm miyta ‫מיתה‬
ölüm hükmü, ölüm fermanı gzar din mavet ‫ונזר דין מות‬
ölüm kağıdı, ölüm ilmühaberi teudat ptira ‫תעודת פטירה‬
ölüm, ölme mavet ‫מות‬
ölümcül, caniyane, ölüm saçan, öldürücü (sıfat) katlani ‫ת‬ ‫ק?זלני‬
ölümcül, öldürücü, amansız (sıfat) ratshani ‫ת‬ ‫רצחני‬
ömür, ortalama yaşam müddeti, miat tohelet hayim ‫תוחלת חיים‬
ön koşul, ön şart tnay mukdam ‫תנאי מקרם‬
ön,cephe hazİt ‫חזית‬
önce, evvel, önceki, evvelsi, önce gelen, mukaddem, kodem ‫קךם‬
önde

376
‫? ־׳‬.:‫׳‬ :‫ע•־‬

önce, evvel, önde, önünde, daha önce, huzurunda lifne ‫לפני‬


önceden haber vermek, öngörmek, kehanette nibe, lenabe B ,‫נבא (לנבא את‬
bulunmak (et le) )-‫ל‬
önceden, evvelden, peşinen lemafrea ?‫למפר‬
öncelik, tercih, tekaddüm hakkı, ilk doğan (dişil), bhora ‫נ‬ ‫בכורה‬
gala, ilk temsil, ilk gösterim
öncü birlik mişmar ‫משמר החלוץ‬
ahaluts
öncü, santrfor, forvet oyuncusu (futbol) haluts ‫חלוץ‬
öndeki, ön, cephe lefanim ‫לפנים‬
önderlik etmek, önünden gitmek, erken varmak ikdim, leakdim 5 ‫הקדים (להקדים‬
(le) )‫את‬
öne çıkmak, çok başarılı olmak, daha iyi olmak itala, leitaalot B ‫התעלה (להתעלות‬
(al le) )-‫?לי ל‬
öne çıkmak, öne atılmak, açılışı yapmak, başlatma- patsah, liftsoah s )‫פצח (לפצח‬
k(dans, şarkı)
öne eğilme, diz çökme, vücudunu eğme ghina ‫לווינה‬
öne eğilmek, diz çökmek, vücudunu eğmek gahan, lighon B )‫גחן (לגחין‬
önek, önce, evvel, ön kdam ‫קדם‬
önem, ehemmiyet haşivut ‫חשיבות‬
önemli değil 10 haşuv ‫לא חשוב‬
önemli kişiler V.I.P anaşim ‫אנשים חשובים‬
haşuvim meod ‫מאיד‬
önemli, mühim haşuv ‫חשוב‬
önemsiz, ehemmiyetsiz, abes, eften püften, havadan, trivyali ‫טרידאלי‬
sudan
öngörme, kestirme (tahmin) tsefi ‫צפי‬
öngörmek, tahmin etmek, önceden bildirmek, hava hiza, lehazot B )‫חזה (לחזות‬
tahmini yapmak
öngörmek, tahmin etmek, önceden görmek, hava haza, lahzat B )‫חזה (לחזות‬
tahmini yapmak
önlem alınmak niııkat, B )‫ננקט (להנקט‬
leinaket
önlem almak makat, linkot B )‫נקט (לנקיט‬
önlem, önleme, engelleme, mani olma, men etme menia ‫קניעה‬
önleme, engelleme sikul ‫סבול‬
önlemek, engellem.ek sikel, lesakel 3 )‫סבל (לסכל את‬
(et)
önlemek, engellemek, mani olmak, önünü almak, mana, limııoa B ,‫מנע (למנע את‬
bertaraf etmek (et me) )-‫מ‬

377
önlük, mama önlüğü, mutfak önlüğü, iş önlüğü sinar ‫סגר‬
önsöz, giriş, başlangıç mavo ‫מבוא‬
önüne bakmak, direk karşıya bakmak eyşir, leayşir S )‫היקזיר (להישיר‬
önyargı, peşin hüküm dea kduma ‫דעה קדומה‬
öpme, öpüş nişuk ‫נשוק‬
öpmek nişek, leııaşek ‫פ‬ )‫נשק (לנשק את‬
(et)
öpmek, yakın olmak, temas etmek naşak, linşok ‫פ‬ )‫נשק (לנשק‬
öpücük, buse neşika ‫?קזיקה‬
öpülmüş (sıfat) naşuk ‫ת‬ ‫נקזוק‬
öpüşmek itnaşek, ‫התנשק (להתנשק) פ‬
leitnaşek
ördek (kuş) (hayvan) barvaz ‫ךוז‬3
ördek yavrusu, palaz (kuş) (hayvan) barvazon ‫ךוזון‬3
örgü maarag ‫מארג‬
örgüt, teşkilat, organizasyon irgun ‫אךגון‬
örgütlemek, organize etmek, teşkilatlamak, düzenle- irgen, leargen ‫פ‬ )‫ארגן (לארגן‬
mek, ayarlamak, yoluna koymak
örgütlenmek, organize olmak, teşkilatlanmak itargen, ‫פ‬ ­ ‫התארגן (להתא‬
leitargen )‫רגן‬
örgütlenmiş, düzenli, organize (sıfat) meurgan ‫ח‬ ‫מאתן‬
örgütsel irguni ‫אךגוני‬
örme, örgü sriga ‫סריגה‬
örmek sarag, lisrog ‫פ‬ )‫סרג (לסרג את‬
(et)
örnek (pozitif yönde), mükemmel örnek mofet ‫מוסת‬
örnek alınacak, takdire şayan (sıfat) mofti ‫ת‬ ‫מופתי‬
örnek vermek, misal vermek idgim, leadgim ‫פ‬ )‫הדגים (להדגים‬
örnek, numune dgima ‫ךגימה‬
örnekleme, örneklerle açıklama, tarif etme, somut- amhaşa ‫המחקזה‬
laştırma, belirtme
örneklemek, kulanılışını tarif etmek, gösteri yap- iınhiş, leamhiş ‫פ‬ )‫המחיקז (להמחיש‬
mak, somutlaştırmak, belirtmek
örneklendirilmiş (sıfat) mudgam .‫ה‬ ‫מתם‬
örs sodan ‫סדן‬
örten katman, sarmalayan örtü maatefet ‫מעטפת‬
örtmek, kaplamak, ihtimal dahilinde görmek, um- tsipa, letsapot ‫■ פ‬ )‫צפה (לצפות‬
mak, beklenti duymak
örtmek, örtbas etmek, içine almak, kapsamak kisa, lehasot ‫פ‬ )‫כסה (לכסות‬

378
örtü, kapak mihse
örtü, kılıf maate ‫מעטה‬
örtü, kisve kisuy ‫כסלי‬
örtülü, örtülmüş, örtük, örtbas edilmiş, içine alın- mehuse n ‫מכסה‬
mış, kapsanmış, dahil edilmiş (sıfat)
örtünme itkasut ‫כסלת‬1‫הך‬
örtünmek itkasa, B ‫התכסה (להתכ־‬
leitkasot )‫סות‬
örtünmek, kaplanmak, katlanmak, kıvrılmak itstanef, B )‫הצטנף (להצטנף‬
leitstanef
örtüşme, belirli bir zamanda birlikte olma, kısmen hafifa ‫חפיפה‬
üstüste binme
örülmek nisrag, leisareg B )‫נסרג (להסרג‬
örümcek (hayvan) akaviş ‫עכביש‬
örümcek ağı kur ‫קלר‬
örümcek ağları kurey akaviş ‫קלרי עכביש‬
öte, ilerisi, taraf, öte yan ever ‫עבר‬
ötenazi, ümitsiz hastanın ilaçla öldürülmesi amatat hesed ‫המתת חסד‬
ötmek, cıvıldamak tsiftsef, B )‫צפצף (לצפצף‬
letsaftsef
ötürü, dolayı nohah ‫ניכה‬
Ötüş, ötme, cıvıldama tsiftsuf ‫צפצלף‬
övgü, methiye, övme, sitayiş şevah ‫שבח‬
övgü, övme, methiye, artış, artma aamara ‫האמרה‬
övgü, şükran, methiye, sitayiş alel ‫הלל‬
övme, övgü, methiye, sitayiş ilul, ilulim ‫ הלללים‬,‫הללל‬
övme,yüceltme, paye verme aadara ‫האדרה‬
övmek, methetmek firgun, B )‫פרגן (לפרגן‬
lefargen
Övmek, methetmek, yüceltmek ilel, lealel B )‫הלל (להלל‬
övmek, yüceltmek, paye vermek eedir, leaadir B )‫האדיר (להאדיר‬
övülmeğe değer, takdire şayan, değerli, aziz, şanlı, meulal ‫ת‬ ‫מהלל‬
yüce (sıfat)
övünmek, böbürlenmek Halel, leitalel B )‫התהלל (להתהלל‬
övünmek, kendini beğenmek, kendini methetmek, itpaer, leitpaer B )‫התפאר (להתפאר‬
böbürlenmek, iftahar etmek
övünmek, kendisiyle gurur duymak itader, leitader B )‫התאדר (להסאדר‬
öyle ise im ze kaha ‫אס זה ככה‬
öyle ise im kah ‫אם כך‬

319
öylesine, anlamsız, belirsiz, sadece, yalnızca startı ‫סתם‬
öylesine, anlamsızca, rastgele (sıfat) stami ‫ת‬ ‫סתמי‬
öyleyse im ken ‫אם בן‬
öyleyse, 0 halde, 0 zaman az, azay ‫אזי אזי‬
öz geçmiş korot hayim ‫קורות חיים‬
öz, esas etsem ‫עצם‬
Özbek uzbeki ‫אוזבקי‬
Özbek (eril) buhari ‫ז‬ ‫בוכרי‬
Özbekçe uzbekit ‫אוזבקית‬
Özbekçe buharü ‫בוכךית‬
Özbekistan (ülke) uzbekistan ‫אוזבקיסטן‬
özdeyiş, özlü söz, atasözü memra ‫מימרה‬
özel isim şeni prati ‫שם פרטי‬
özel koruma (badigard), adam markajı, adam ada- şıtıira işit ‫שמירה אישית‬
ma markaj (spor)
özel, hususi, mahsus, özellikli, spesifik, özgün (dişi- meyuhedet ‫נ‬,‫ת‬ ‫מיתרת‬
1) (sıfat)
özel, hususi, mahsus, özellikli, spesifik, özgün (eri- meyuhad ‫תיז‬ ‫מיחד‬
!)(sıfat)
özel, hususi, şahsi (sıfat) prati ‫ת‬ ‫פרטי‬
özeleştiri bikoret atsmit ‫בקרת ?צמית‬
özelleştirme (ekonomide şirket özelleştirmesi) afrata ‫הפרטה‬
özelleştirmek (ekonomide şirket Özelleştirmek) ifrit, leafrit s )‫הפריט (להפריט‬
özellik, hususiyet yihud ‫יחוד‬
özellikle, bilhassa beyihud ‫ביחוד‬
özellikle, hele, hususiyetle, bilhassa bimeyuhad ‫במיחד‬
özen göstermek, ihtimam etmek, itina etmek, titiz- ikpid, leakpid ‫הקפיד (להקפיד‬
lenmek, kılı kırk yarmak (al im) )‫עלי עם‬
özet halinde, az ve öz, özlü, muhtasar, kısaca, kısal- tamtsiti ‫ח‬ ‫תמציתי‬
tılmış, hülasa, fezleke (sıfat)
özet, hülasa sikum ‫סכום‬
özet, hülasa taktsir ‫תקציר‬
özet, öz, dem tamtsit ‫תמצית‬
özetleme, kısaca anlatma timtsut ‫תמצות‬
özetlemek, hülasa etmek, konuyu sonuçlandırmak şikem, lesakem ‫פ‬ ,‫ספם (לסכם את‬
(et im) )‫עם‬
özetlemek, özünü çıkarmak, demlemek timtset, ‫פ‬ )‫תקצת (לתמצת‬
letamtset

380
özetlenmek, yekünü alınmak , istakem, B ‫הסתכם (להסתכם‬
leistakem (be) (-3
özgür, serbest, azat edilmiş, koyverilmiş, salıveril- meşuhrar JJ ‫מעזחרר‬
iniş, gevşemiş, gevşetilmiş, gevşek (sıfat)
özgürleştirmek, kurtarmak, serbest bırakmak, azat şihrer, leşahrer B ‫שחרר (לשחרר‬
etmek, koyvermek, salıvermek, salmak, gevşetmek (et) )‫את‬
özgürlük, hürriyet dror ‫דרו־ר‬
özgürlük, hürriyet, hürlük, istiklal, bağımsızlık atsmaut ‫עצמאות‬
özgüven, kendine güven bitahoıı atsmi ‫בטחון עצמי‬
özlem, özleyiş, hasret gaaguyim ‫געגועים‬
özleme gaagua ‫געגוע‬
özleme, hasret duyma itgaagut ‫התגעגעות‬
özlemek itgaagea, B ‫התגעגע (להתגע־‬
leitgaagea (le) )-‫ג? ל‬
özne (dilbilgisinde) nose ‫נושא‬
özsaygı, izzetinefis, haysiyet, kendine saygı kavod atsmi ‫כבוד עצמי‬
özsu, usare, meyvenin suyu asis ‫עסיס‬
özür dilemek itnatself B )‫התנצל (להתנצל‬
leitnatsel
özür, özür dileme itnatslııt ‫התנצלות‬
özürlü, bedensel engelli, sakat baal mum ‫בעל מרם‬
özverili, canla başla, gözünü budaktan sakınmadan, herufnefeş ‫חרוף נפש‬
cesaret

381
p
P, sayısal değeri 80, (İbrani alfabesinde 17.ci harf) pe ‫פ‬
paal fiil çatısı formu (dilbilgisi) binyan paal ‫במן פ?ל‬
paal fiil çatısı formu (dilbilgisi) binyan kal )‫נין קל (פעל‬3
(paal)
paçavra, çaput shava ‫סחבה‬
paçavra, çaput smartut ‫סמרטוט‬
pagan, putperest pagan 1‫פג‬
pagan, putperest, dinsiz (sıfat) paganı n ‫פגני‬
pahalı» (sıfat) yakran ‫ת‬ ‫יקיז‬
pahalılaşma, pahalılık iiyakrut ‫הךדקרות‬
pahalılaşmak, değerlenmek ityaker, s )‫קר (להךדקר‬2‫חה‬
leityaker
pahalılaştırma, zam yapma, fiyatını arttırma yikur ‫?קור‬
pahalılaştırmak, zam yapmak, fiyatını arttırmak yiker, leyaker s )‫יקר (לבקר‬
pahalılık yoker ‫ייקר‬
paket (sigara), kutu (kibrit), deste (iskambil) hafisa ‫חפיסה‬
paket, bohça, balya Israr ‫צרור‬
paket, deste havila ‫חבילה‬
paketçi, paket yapan orez ‫אורז‬
paketlemek, ambalaj yapmak, ambalajlamak araz, leeroz ‫פ ־‬.. )‫ארז (לארז‬
paketlenmek, ambalajlanmak neeraz, leiarez ‫פ‬ )‫נארז (להארז‬
paketlenmiş aruz ‫ארוז‬
pakistan (ülke) pakistan ‫פקיסטן‬
palamut balığı (hayvan) palmuda ‫פלמודה‬
palanga, kasnak, makaralardan ve zincirden oluşan galgelet ‫גלגלת‬
vinç, kenarı oluklu çark
palavracı, uydurukçu, yalancı baday ‫בראי‬
palet (forkliftle kaldırılan'tahta plastik yada demir miştah ‫משטח‬
T 5 *
palet), düz yüzey, düzlem
palet (hızlı yüzmek için ayağa geçirilen araç) snapir ‫סנפיר‬
palmiye dalı lulav ‫לולב‬
palmiye, hurma ağacı dekel ‫דקל‬
palto, ceket, mont, kalın giysi meil ‫?ןעיל‬
palto, manto aderet ‫אדרת‬
pamuk kutna ‫כסנה‬

382
pamuk topağı, pamuk tiftiği, tüy döküntüsü, ayva moh ‫מרך‬
tüyü, tüy (incecik)
pamuk, ham pamuk tsemer gefen ‫פן‬$ ‫צמר‬
pamuklu bez, pamuklu kumaş, pazen, basma bad kutna ‫בד כהנה‬
panama (ülke) panama ‫פנמה‬
panayır, fuar, kermes, birçok sergiden oluşan yer ya yerid ‫יךיך‬
da organizasyon
pancar selek ‫סלק‬
panda(hayvan) panda ‫פנדה‬
panel, toplantı panel ‫פנל‬
panik panika ‫פניקי׳‬
panik, telaş, ürkme, ürküntü, ürkme irkilme beala ‫בהלה‬
panikatak etkef harada ‫הה?ןף וזרךה‬
panjur, jaluzi tris ‫הרים‬
pankart, döviz kraza ‫כתה‬
pankart, plaket, döviz (İNGİLİZCEDEN) plakat ‫פלקןט‬
pankek, bir nevi ince unlu omlet (üstüne şerbet havitit ‫חביהית‬
atılarak yenir)
pankreas (iç organ) lavlav ‫לבלב‬
pansiyon, ucuz konaklama sağlayan ev pensyon ‫פנסיון‬
pansuman, sargı havişa ‫הביעוה‬
panter, puma (hayvan) panter ‫פנתר‬
pantolon mihnasayim ‫מכנסים‬
pantomim, mim sanatı (İNGİLİZCEDEN) pantomima ‫פנטומימה‬
panzehir trufa neged ‫תרופה נגד תגל‬
raal
papa apifyor ‫אפיפיור‬
papağan (kuş) (hayvan) tuki ‫תכי‬
papatya, ilkbahar çiçeği, margarita hinanit ‫חננית‬
papaz, rahip kamer ‫כמר‬
para aklama albaııat ksafim ‫הלבנת כספים‬
para bozmak, mızrap sız telli saz çalmak (parmakla) parat, lifrot ‫פ‬ )‫פרט (לפרט‬
para bozulmak (bozuk para) nifrat, leiparet ‫פ‬ )‫נפרט (להפרט‬
para çekmek, para çıkarmak, harcamak otsi kesef, ‫פ‬ ­ ‫הוציא כסף (להו‬
leotsı kesef )‫ציא ?סף‬
para üstü, artık, fazlalık odef ‫ערף‬
para yatırmak, para sokmak ihnis kesef, ‫פ‬ ­ ‫הכניס כסף (להכ‬
leahnis kesef )‫ניס כסף‬

• ‫׳‬ . ‫'י‬ ‫י‬ 383


para, gümüş .. kesef ‫בסף‬
para, ücret, paha, karşılık damım ‫דמים‬
paragraf, kısım, madde, fıkra, bent (kanun yada seif ‫סעיף‬
şartname bendi)
paragraf, madde, bent, ibare piska ‫פקקה‬
paraguay (ülke) paraguay . ‫פרגיאי‬
paralel, benzerlik, paralellik, mukayese, karşılaştır- akbala ‫הקבלה‬
ma, benzetme
paralel, muvazi makbil ‫מקביל‬
paralelkenar, paralelogram makbilit ‫מקבילית‬
paralelleştirmek, paralel olmak, karşılamaya ikbil, leakbil ‫פ‬ )‫הקביל (להקביל‬
çıkmak
paralı asker sahir herev ‫?סביר חרב‬
parametre, değişken parameter ‫פרמטר‬
paramparça olmak, tuzla buz olmak itpatspets, ‫פ‬ ‫התפצפץ (להתפ־‬
leitpatspets )‫צפץ‬
paramparça, parçalanmış, lime lime, çırpılmış taruf ‫ת‬ ‫טרוף‬
(sıfat)
parantez sogrim ‫סוגרים‬
parasal karşılık, fon, para temini, sermaye, finans- mimun ‫ממון‬
man
parasal, finansal, nakdi, paraca, mali (sıfat) kaspi ‫ת‬ ‫כספי‬
paraşüt matsneah ‫מצנח‬
paraşütçü tsanhan ............... ‫צנחן‬
paraşütle atlamak tsanah, ‫פ‬ )‫צנח (לצנח‬
litsnoah
paraşütle atmak itsniahj ‫פ‬ )‫הצניח (להצניח‬
leatsniah
paratoner , kolet barak ‫קולט ברק‬
paravan, tahtaperde, ayırıcı bölme mehitsa ‫מחצה‬
paraya çevirmek, kurtarmak (rehinden borçtan) pida, lefadot ‫פ‬ )‫פדה (לפדות‬
paraya çevrilmiş avon ‫הוון‬
parazit (İNGİLİZCEDEN) parazit ‫פרזיט‬
parça hatiha ‫חתיכה‬
parça, dilim netah ‫נתח‬
parça, kırıntı, yonga resis ‫רסיס‬
parça,tane pisa ‫פסה‬
parçalamak, ezmek, unufak etmek, ufalamak risek, lerasek ‫פ‬ )‫רסק (לרסק‬
parçalamak, saldırıp parçalamak, avlamak, çırp- taraf litrof ■ ‫פ‬ )‫טרף (לטרף‬
mak (yumurta vs sıvı)

384
parçalanma, parça parça olma, öğütülme, topu itraskut ‫התרסקות‬
atma(iflas), çökme
parçalanmak, paramparça olmak, ufalanmak, itporer, B -‫התפורר (להת‬
kırıntı haline gelmek leitporer )‫פורר‬
parçalanmak, parça parça olmak, ezilmek, unufak itrasek, S )‫התרסק (להתרסק‬
olmak, ufalanmak leitrasek
parçalanmak, saldırılıp parçalanmak, avlanılmak, -nitraf, leitaref B )‫נטרף (להטרף‬
çırpılmak (yumurta vs sıvı)
parçalanmış, küçük parçalara ayrılmış, ufalanmış meruseket W ‫מרסקת‬
(dişil) (sıfat)
parçalanmış, küçük parçalara ayrılmış, ufalanmış merusak ‫ז‬,‫ת‬ ?®‫מר‬
(eril) (sıfat)
parçalara ayırma, sökme, sökerek dezmonte etme peruk ‫פריק‬
parçalara ayırmak, bölümlere ayırmak, paragraf- kitea, kita, B )‫ קטע (לקטע‬,‫קטע‬
lara bölmek lekatea
parçalara ayırmak, demonte etmek, yükünü boşalt- perek, lefarek B )‫פרק (לפרק‬
mak, indirmek, yerinden çıkarmak, sökmek
parçalara ayrılmak, parçalanmak itparek, B )‫התפרק (להתפרק‬
leitparek
parçalara ayrılmış, kesilmiş, doğranmış (sıfat) mevutar ‫ת‬ ‫מבתר‬
parçalardan oluşmuş, parçalara ayrılabilen, dez- mitparek ‫מתפרק‬
monte ve monte edilebilen
parçalı bulmaca, bozyap oyunu, bilmece (puzzle)(- pazel ‫פאזל‬
İNGİLİZCEDEN)
pardon, afedersiniz, af, özür, bağışlama sliha ‫סליחה‬
parfüm bosem ‫בשם‬
parfüm kokma, parfümlenme itbasmut ‫התבשמות‬
parfüm kokmak itbasem, B ­ ‫התבשם (להתב‬
leitbasem )‫שם‬
parfüm sıkmak bisem, levasem B )‫בשם (לבשם‬
parfümlü, parfüm konulmuş, kokulu (sıfat) mevusam ‫ת‬ ‫מבושם‬
parıldamak, parlak olmak itnotsets, B ­ ‫התנוצץ (להת‬
leitnotsets )‫נוצץ‬
parıldatmak, ışık saçmak, parlatmak ivik, leavik B )‫הבהיק (להבהיק‬
parıldayıp sönmek, ışık kırpışmak, yanıp sönmek ııitsnets, B )‫נצנץ (לנצנץ‬
lenatsııets
parıltılı, ışıltılı boek ‫בהק‬
park ceza bildirisi, park cezası tutanağı duah hanaya ‫רוח חניה‬
park etmek ehna, leahnot B ‫החנה (להחנות‬
(et) )‫את‬

®BB‫־‬.‫־״‬........................................................................................................ ■‫ו‬.;■. '......... ‫י‬ ■ ... : :■‫־■■־‬ ■ :

- 385
park etmek, kamp kurmak, konaklamak hana, lahnot 5 ,-‫חנה (לסנות ב‬
(be al) )‫על‬
park yeri, park etme hanaya ‫חניה‬
park, alan, bahçe, dinlence ve piknik alanı (İNGİ- park ‫פאךק‬
LİZCEDEN)
parlak mavrik ‫מבריק‬
parlak, ışıltılı, ışıl ışıl zoreah ‫•זורח‬
parlak, parlayan, pırıl pırıl (sıfat) notsets ‫ת‬ ‫נוצץ‬
parlaklık, aydınlık, ışık, fer zoar ‫זהר‬
parlaklık, parlama, gün doğuşu, şafak sökme zriha ‫ןריחה‬
parlamak, ışımak, ışıldamak, doğmak (güneş). zarah, lizroah s )‫זרח (לץר־ח‬
şafak sökmek
parlamak, parıldamak natsats, lintsots ‫פ‬ )‫נצץ (לנציץ‬
parlamak, parıldamak, ışımak, ışıldamak baak, livok ‫פ‬ )‫בהק (לבהק‬
parlamento, meclis (İNGİLİZCEDEN) parlament ‫פרלמנט‬
parlatılmış, cilalanmış, pürüzsüz (sıfat) memorat ‫ת‬ ‫ממרט‬
parlatılmış, cilalı, cilalanmış, zımparalanmış, pü- melutaş ‫ת‬ ‫מלטש‬
T \ S
rüzsüz, kertiksiz (sıfat)
parlatılmış, perdahlanmış, ovarak temizlenmiş memorak ‫ת‬ ‫ממרק‬
T
(sıfat)
parlatma, cilalama, zımparalama lituş ‫לטוש‬
parlatma, parlaklık, parlak fikir avraka ‫הברקה‬
parlatma, perdahlama, ovarak temizleme meruk ‫מרוק‬
parlatmak ivrik, leavrik )‫הבריק (להבריק‬
parlatmak, cilalamak, yüzeyini pürüzsüzleştirmek meret, lemaret ‫פ‬ )‫מרט (למרט‬
parlatmak, cilalamak, zımparalamak liteş, lelateş ‫פ‬ )‫לטש (ללטש‬
parlatmak, perdahlamak, ovarak temizlemek inerek, ‫פ‬ )‫מרק (למרק‬
lemarek
parmağını oynatmak, zahmete girmek, kılını kıpır- nakaf, linkof ‫פ‬ )‫נקף (לנקף‬
datmak, zaman geçmek
parmak çocuk, küçük balık, parmak büyüklüğünde etsbaoni ‫אצבעוני‬
balık
parmak izi, parmak izleri tviat etsbaot ‫טביעת אצבעו‬
parmak, işaret parmağı etsba ‫אצבע‬
parmaklan arasında yuvarlamak, parmağında molel, lemolel ‫פ‬ )‫מולל (למולל‬
çevirmek, parmağında oynatmak •
parmaklık, korkuluk, trabzan, gemi küpeştesi maake ‫מעקה‬
parmaklık, pencere kafesi, ızgara soreg ‫סורג‬
parodi, skeç parodiya ‫פרירזה‬
parola, slogan sisma ‫ ססמה‬,‫ססמא‬

386
pars, puma, panter, yırtıcı bir kedigil türü (hayvan) bardelas ‫ברדלס‬
parşömen kağıdı, üzerine tevratm yazıldığı özel klaf ‫קלף‬
kağıt
parti, eğlence ınesiba ‫מסבה‬
parti, siyasi parti miflaga ‫מפלגה‬
partner, eş, iş arkadaşı, ortak partner ‫פרטנר‬
pas ‫י‬: '‫י‬ " ‫־‬ ‫’ ׳‬ ' ‫־‬' ............................ heled ‫חלד‬
pas tutmak, paslanmak ııehlad, S )‫נחלד (להחלר‬
leihaled
pas, paslanma haluda ‫חלודה‬
pasaport . darkon ‫דךבון‬
pasif (sıfat) pasivi ‫ח‬ ‫פסיבי‬
pasif, edilgen fiil (sıfat) savil ‫ת‬ ‫סביל‬
pasifîk okyanusu, büyük okyanus aokyanos ‫האזיקים השקט‬
aşaket
paskalya (hristyan bayramı) pasha ‫פסחא‬
paslanma, pas tutma ablada ‫החלדה‬
paslanmak ehlidj s )‫דזחליד (להחליד‬
paslanmaz çelik plada bitti ‫פלדה בלתי‬
mahlida ‫מחלידה‬
paslı (sıfat) halud ‫ת‬ ‫חלוד‬
paspas, hasır mahtselet ‫מחצלת‬
paspas, yerleri paspaslama sponca ‫ספונרה‬
pastacı konditor ‫קונדיטור‬
pastahane konditorya ‫קונריטוךיה‬
pastırma pastrama ‫פסטרמה‬
pastoral, pastoral manzume, çobanlama (yazın pastorali ‫ת‬ ‫פסטורלי‬
edebiyatı), kırsal hayata dair (sıfat)
pastörize etme, mikroptan arındırma pistur ‫פסטור‬
pastörize etmek, mikroptan arındırmak pister, lepaster ‫פ‬ )‫פסטר (לפסטר‬
pat satrançta beraberlik sonuçsuzluk durumu pat ‫פט‬
patates tapuah adama ‫תפוח אדמה‬
patent (İNGİLİZCEDEN) patent ‫פטנט‬
patırdı, gürültü, karışıklık, şamata, kargaşa, curcu- amula ‫וזמלה‬
na, izdiham, telaş
patika, iz, dar yol • şvil ‫שביל‬
patika, yol, dar yol, geçit mişol ‫מקזעול‬
patlak, delik (lastikte delik, patlak) neker ‫נקר‬
patlama itpotsetsut ‫התפוצצות‬
S

387
patlama nefets ‫נפץ‬
patlama, infilak mapats ‫מפץ‬
patlama, infilak pitsuts ‫פצוץ‬
patlamak, infilak etmek itpotsets, ‫פ‬ ­ ‫התפוצץ (להת‬
leitpotsets )‫פוצץ‬
patlamış, patlak, delinmiş (lastik) (sıfat) melukar n ‫מתקר‬
patlamış, patlak, tıka basa (sıfat) mefutsats ‫ת‬ ‫מפוצץ‬
patlatmak potsets, ‫פ‬ )‫פוצץ (לפוצץ‬
lefotsets
patlayıcı (sıfat) nafits ‫ת‬ ‫נפיץ‬
patlayıcı madde homer nefets ‫חמר נפץ‬
patlayıcılık, patlayıcı özellikte, patlamaya ait nafitsut ‫נפיצות‬
patlıcan (sebze) hatsil ‫חציל‬
patolojik (sıfat) patologi ‫ת‬ ‫פתולוגי‬
patron bos ‫בוס‬
patron, mal sahibi, ev sahibi baal abayit ‫בעל הבית‬
pay, kesir çizgisinin üstündeki değer(matematik) mone ‫מונה‬
payda, bölen, kesir çizgisinin altındaki değer(mate- mehane ‫מכבה‬
matik)
paylaşım, taksim, bölüşüm, ayırım, dağıtım, dağıt- haluka ‫חלוקה‬
ma
paylaşma, bölüşme, dağılma, dağıtım, bölümlere ithalkut ‫הוזחלקות‬
ayrılma
paylaşmak, bölüşmek, dağılmak, bölümlere ayrıl- ithalek, ‫התחלק (לההחלק) פ‬
mak leithalek
payton, at arabası kirkara ‫ברברה‬
pazar, çarşı bazar ‫בזאר‬
pazar, çarşı, piyasa şuk ‫שוק‬
Pazar, ilk gün, birinci gün yom rişon ‫יום ראשון‬
pazarlama, satışa sunma şivuk ‫שווק‬
pazarlamak, satışa sunmak şivek, leşavek ‫פ‬ )‫שוק (לשוק את‬
(et)
pazarlık mikuah ‫מקוח‬
pazarlık etmek itmakeah, .‫פ‬ ‫ התמקח‬,‫התמקח‬
itmakah, )‫(להסמקה‬
leitmakeah
pazarlık, pazarlık etme amida al ‫עמידה ?ל המקח‬
amikah
Pazartesi, ikinci gün yom şeni ‫יום שני‬
pazatlık itınahkut ‫התמקחות‬

388
peçe takınak, yuzunu örtmek, yuzunu gizlemek ıtstaej, leııstaej S. )‫הצט?ף (להצטעף‬
peçe, türban, kadınların örtünme usulü reala ‫רעלה‬
peçeli baykuş (hayvan) tinşemet ‫תנשמת‬
peçete mapit ‫מפית‬
peçete, paçavra, toz bezi matlii ‫מטלית‬
pedal- . < - davşa ,> . . ‫דןשה‬
pedal, ayaklık pedal ‫פדל‬
pekala, öyle olsun, neyse niha ‫לחא‬
pekan cevizi (meyve) pekan ‫פקאן‬
pekiştirmek, yeniden onaylamak, teyit etmek işrer, leaşrer ‫פ‬ )‫אשדר (לאשרר‬
pelerin şihmiya ‫שכמיה‬
pelikan kuşu (hayvan) pelikan ‫פליקן‬
pelikan kuşu (hayvan) . saknai ‫שקנאי‬
pelin otu laana ‫לענה‬
pelteleştirmek ikriş, leakriş s )‫הקדיש (להקדיש‬
pelüş, tüylü kumaş pelusin ‫פלרסין‬
pembe (renk) varod ‫ורד‬
penaltı (sleng) pendel ‫פנדל‬
pencere halon ‫חלון‬
pencere camı şimşa ‫שמשה‬
pençe(ler), hayvan pençesi tfarim ‫טפרים‬
penis, erkeklik organı pin ‫פין‬
penis, sik, erkeklik organı zayin ‫זיז‬
perakendeci kimonayi ‫קמעונאי‬
perdahlama, parlatma, ovarak temizleme merak ‫מרוק‬
perde vilon ‫וילון‬
perde, tiyatro veya sinema perdesi, pano pargod ‫פחוד‬
perdeleme, kamufle etme, maskeleme misuh ‫מסרך‬
perdelemek, kamufle etmek, maskelemek miseh, lemaseh ‫פ‬ )‫מסך (למסך‬
pergel tnehuga ‫מחוגה‬
peri, iyilik perisi (dişil) feya j ‫פיה‬
periyodik, dönemsel (sıfat) tkufati ‫ת‬ ‫חקופתי‬
personel, tim, takım, heyet, kadro segel ‫סגל‬
Perşembe, beşinci gün • yom hamişi ‫יום חמישי‬
peru (ülke) peru ‫פרי‬
peruk, takma saç pea nohrit ‫פאה נכרית‬
pervane, uskur . madlıef ‫מךחף‬

‫׳‬ ’ . '•.‫־‬ '‫׳‬


389
pesah (musevi dini bayramı) pesah ‫פסח‬
Pesah bayramına uygun, kaşer lepesahın kısaltması kaşer lepesah, ‫פ^ר ל^סח‬
kaşlap ‫כשל״פ‬,
pesah yiyeceği afikoman ‫אפיקומן‬
peşinden gitmek, arkasına takılmak, ardı sıra naa, linot ‫פ‬ )‫ת‬1‫נהה (לנח‬
gitmek
petrol, gaz, neft neft ‫נפטי‬
peygamber tsofe ‫צ^פה‬
peygamber çiçeği dardar kahol ‫ח־ךר כחל‬
peygamber devesi, yırtıcı avcı bir böcek (hayvan) gamal şlomo ‫גמל שלמה‬
peygamber, önceden haber veren, öngören, resul, navi ‫נביא‬
nebi
peygamberler neviim ‫נביאים‬
peynir gvina ‫גבינה‬
pezevenk, muhabbet tellalı, kadın satıcısı sarsur ‫סרסור‬
pezevenklik yapmak, kadın satıcılığı yapmak, fahişe sirser, lesarser ‫פ‬ )‫סךסר (לסרסר‬
pazarlamak
pezevenklik, kadın satıcılığı, fahişe pazarlama sirsur ‫סךסור‬
pıhtı kriş ‫קריש‬
pıhtılaşma krişa ‫קריעה‬
pıhtılaşma, pelteleşme abraşa ‫הקרשה‬
pıhtılaşmak, katılaşmak, pelteleşmek, üstü kaymak nıkraş, leikareş ‫פ‬ )‫נקרע (להקרש‬
tutmak
pıhtılaşmış, pelteleşmiş, ağdalaşmış............................ kanış, kruşa ‫ קרועה‬,‫קרוע‬
pısırık, özgüveni olmayan, kendine güveni olmayan haser biîahon ‫חסר בטחון‬
piç, fırlama, nikahsız doğan çocuk, gayri meşru mamzer ‫ממזר‬
çocuk, becerikli
pide, arap ekmeği pita ‫פתה‬
piel fiil çatısı formu (dilbilgisi) binyan piel ‫בנין פעל‬
pigment, renk maddesi, boya maddesi (FRANSIZ- pigment ‫פיגמנט‬
CADAN)
pijama (FRANSIZCADAN) picama ‫פיגימה‬
pikap, gramofon patefon ‫פטפון‬
piknik piknik ‫פיקניק‬
pil, batarya, tabya solela ‫סוללה‬
piliç (hayvan) pargit ‫פרגית‬
pilot tayas ‫טיס‬
pilotsuz uçak, pilotsuz casus uçağı (matos zair lelo mazlat ‫מזל״ט‬
tayas kısaltması)

390
pim, tüfek pimi vs. pinmefatsel ‫מפצל‬. ‫פין‬
ping pong, masa tenisi (spor) pingpong ‫פינג פונג‬
pipet, kamış, saman çöpü kaş
pipo mikteret ‫מקטלת‬
piramit piramida ‫פירמידה‬
pirana, yırtıcı bir balık türü (hayvan) pirana ■‫פיראנה ■־‬
pire (hayvan) paroş ‫ז‬2?‫פךעד‬
pirinç (madeni alaşım) pliz ‫פליז‬
pirinç, pilav orez ‫ארז‬
pirsing, buruna takılan halka, piercing nezem ‫נזם‬
pis kokmak, pis kokutmak isriah, leasriah S )‫הסריח (להסךיח‬
pis koku, leş gibi kötü koku tsahana ‫צתנה‬
pis, kirli, pasaklı metunaf r ‫מטנף‬
pis, kirli, pasaklı metunefet j ‫מטנפת‬
piskopos bişof ‫בי^זוף‬
piskopos egmon ‫הגמון‬
pislik, kirlilik tenef ‫טנף‬
pislik, kirlilik, mundarlık, kir, açık saçıklık, çerçöp, tinofet ‫טנפת‬
iğrençlik, kokuşmuşluk
pislik, murdarlık, aşırı kir, iğrençlik, kirlilik, zuama ‫זהמה‬
T “ \
enfeksyon
piston, itenek buhna ‫בכנה‬
pişik, kızarıklık, kırmızılık, kızıllık admumit ‫אךמרמית‬
pişik, kızartı (ciltte) şafşefet ‫שפקזפח‬
pişirme (yemek) bişul ‫בעזול‬
pişirmek bişel, levaşel ‫פ‬ )‫בשל (לבעול‬
pişman olmak, pişmanlık duymak, tövbe etmek, itharet, ‫התחרט (להתחרט) פ‬
vazgeçmek, hayıflanmak leifharet
pişmanlık, nedamet, hayıflanma, tövbe karata ‫חרטה‬
pişmanlık, tövbe ithartut ‫התחרטות‬
pişmek, olgunlaşmak itbaşelf ‫התבשל (להתבשל) פ‬
leitbaşel
pişmiş, pişirilmiş (sıfat) mevuşal ‫ת‬ ‫מבשל‬
piton yılanı (hayvan) piton ‫פיתון‬
piyanist psantran ‫פסנתרן‬
piyano (müzik aleti) psanter ‫פסנתר‬
piyes yazarı, tiyatro oyunu yazan mahazayi ‫מדוזאי‬
piyes, tiyatro oyunu mahaze ‫מחזה‬

391
pizza pıtsa ‫פיצה‬
plak taklit ‫תקליט‬
plak arşivi, disk arşivi, müzik arşivi taktitiya ‫תקליטיה‬
planör gilşon ‫גלשון‬
planör daon ‫ן‬1‫דא‬
planya, büyük marangoz rendesi mektsua .. ‫מקצועה‬
plasenta, embriyoyu çevreleyen zar şilya ‫שליה‬
plastik plasti ‫פלסטי‬
plastik plastik ‫פלסטיק‬
platform, alt yapı, taşıyıcı matsa ‫מצע‬
platform, düzlem (İNGİLİZCEDEN) platforma ‫פלטפורמה‬
platform, peron, iskele, rıhtım ratsif ‫רציף‬
plüton gezegeni pluton ‫פלוטון‬
pogrom, tertip edilmiş katliam (bir etnik sınıfı orta- pogrom ‫פוגרום‬
dan kaldırmaya yönelik örgütlenmiş kıyım)
poker (iskambil oyunu) poker ‫פוקר‬
polemiğe girmak, müzakere etmek itpalpel, 5 ­ ‫התפלפל (להתפ‬
leitpalpel )‫לפל‬
polemiğe girmek, tartışmak, kanıtlamaya çalışmak itpalmes, B ­ ‫התפלמס (להתפ‬
leitpalm.es )‫למס‬
polemik, tartışma pulmuş ‫פלמרס‬
polenlemek, polen transferiyle dölleme yapmak eevik, leaavik B )‫האביק (להאביק‬
poliçe, sigorta vesikası............................................... polisa ‫פוליסה‬
poligon peon ‫פאון‬
poliklinik, dispanser (İNGİLİZCEDEN) poliklinika ‫פוליקליניקה‬
polis, polis memuru şoter ‫"®וטר‬
polisiye, polisle ilgili, polise ait, karakolluk miştarti ‫משטרתי‬
politik, siyasi (İNGİLİZCEDEN) (sıfat) politi, politit ‫ת‬ ‫ פוליטית‬,‫פוליטי‬
politika, siyaset (İNGİLİZCEDEN) politika ‫פוליטיקה‬
politikacı, siyasetçi, devlet adamı mediııayi ‫מדינאי‬
politikacı, siyasetçi, siyasi (İNGİLİZCEDEN) potitikay ‫פוליטיקאי‬
polonya (ülke) potin ‫פולין‬
polonyaca, leh lisanı polanit ‫פולנית‬
polyester (İNGİLİZCEDEN) polyester ‫פוליאסטר‬
pomela, greyfurt benzerî (meyve) pomelo ‫פומלו‬
pompa, tulumba maşeva ‫משאבה‬
ponçik, hanuka ponçiği, reçel emdirilmiş hamur işi sufganiya ‫ספגניה‬
- ' ■■ ■ ■ ■■ ,"■‫ י‬1 ‫י■ י י '■■ך ■י‬ • ■■ ■ " • 1 '! 1 ‫י ■ ־‬ •• • ■ ■ ■

pop, popüler (İNGİLİZCEDEN) pop: ...... ©‫פו‬


popüler, revaçta, aranan, yaygın, tutulan (İNGİ- populari ‫ת‬ ‫פופולרי‬
LİZCEDEN) (sıfat)
popülerlik, popülarite, yaygınlık, revaçta olma nefitsut ‫נפיצות‬
popülizm, popülarite (İNGİLİZCEDEN) popülizm. ‫פופוליןם‬
porgramlamak, porgram yapmak, planlamak, ..... tîhnet, letahnet s. .. )‫תכנת (לתכנת‬
tasarlamak
porno, pornografi (İNGİLİZCEDEN) pornografi, ‫ פותו‬,‫פורנוגרפי‬
porno
porselen, fayans, çini harsina ‫חרסינה‬
porsiyon, bölüm mana ‫מנה‬
porsuk (hayvan), porsuk kürkü girit ‫גירית‬
portakal (meyve), altın top tapuz ‫תפוז‬
portakal (meyve), altın, top tapuah zaav ‫תפוח זהב‬
portatif merdiven, el merdiveni, skala, dereceli sulam ‫סלם‬
cetvel
portatif, açılır kapanır, katlanabilir mitkapel ‫מהקפל‬
portekiz (ülke) portugal ‫פורטוגל‬
portekizli (dişil), potrekizce portugezit ‫נ‬ ‫פורטוגזית‬
portekizli (eril) portugezi T ‫פורטוגזי‬
portre çizilmek, izlenim vermek, intiba bırakmak itstayer. S )‫הצטיר (להצטיר‬
leitstayer
posasını çıkarmak, sıkıp suyunu çıkarmak, özünü mitsa, lematsot ‫פ‬ )‫מצה (למצות‬
çıkarmak, çok sıkı incelemek
posta kutusu tevat doar ‫תבת דאר‬
postacı davar ‫דור‬
postahane, posta doar ‫ראר‬
poşet, naylon torba, torba sakıt ‫שקית‬
pota, basketbol potası luah asal ‫לוח הסל‬
potansiyel (İNGİLİZCEDEN) potentsyal ‫פוטנציאל‬
potas aşlag ‫א^זלג‬
potasyum aşlagan ‫אשלגן‬
poz, duruş, tavır, yapmacık tavır, kurum, çalım, poza ‫פתה‬
afra tafra
pozisyon manalı ‫מנח‬
pozisyon, poz, duruş, durma . tnuha ‫תנוחה‬
pozitivizm, olguculuk (İNGİLİZCEDEN) pozitivizm ‫י‬ ‫פתיטיביזם‬
pörsümek, kuruyup büzülmek, büzüşmek, buruş- itstamek, ‫הצטמק (להצטמק) פ‬
mak leitstamek

‫׳‬ • 393
pragmatizm, uygulamacılık, ış görücü düşünüş, pragmatizm ‫פרגמטיזם‬
yararcılık
pranga nehuştayim ‫;רוקזתים‬
prasa (sebze) kreşa ‫כבשה‬
pratik, kullanışlı, fonksiyonel, işlevsel prakti ‫פרקטי‬
pratik, kullanışlı, uygulanabilir, pragmatik, reel, maaşı n ‫מעשי‬
uygulamacı (sıfat)
pratik, kullanışlı, uygulanabilir, uygulanabilir (şey- pragmati ‫פרגמטי‬
1er için), pragmatik, uygulamacı (kişiler için), reel
pratiklik, kullanışlılik, fonksiyonellik, işlevsellik praküyut ‫פרקטיות‬
prematüre, erken doğmuş bebek, olgunlaşmamış pag ‫פג‬
ham incir
prens, iskambilde vale (eril) nasih T ‫נסיו‬
prenses (dişil) nesiha ‫נ‬ ‫נסיכה‬
prensip, ilke (İNGİLİZCEDEN) printsip ‫פרינציפ‬
prensip, ilke, düstur, kural, temel neden ikaron ‫עקרון‬
prensipte ekroni ‫עקרוני‬
prenslik, emirlik nesihut ‫נסיכות‬
prestij, saygınlık, itibar, nüfuz yukra ‫יקרה‬
prestijli, saygın (sıfat) yukrati ‫ת‬ ‫;קרחי‬
prezervatif kovaon ‫כובעון‬
prezervatif kondom ‫קונדום‬
prim, ikramiye, artı puan premya ‫פרמיה‬
p rinter, yazıcı, matbaa makinesi, matbaacı, yayıncı madpeset ‫מד^קת‬
priz, soket, jak şeka ‫שקע‬
problem, sorun, mesele boaya ‫בע^ה‬
profesör profesör ‫פרופסור‬
profil - profil ‫פרופיל‬
profil tsadidut ‫צדוךית‬
program, tasan, plan tohnit ‫תכנית‬
programcı, bilgisayar programcısı, yazılımcı, bilgi- metahnet ‫מתכנת‬
sayar yazılım uzmanı
proje, tasarı, plan (İNGİLİZCEDEN) proyekt ‫פרויקט‬
projektör, ışıldak zarkor ‫זרקור‬
projektör, ışıldak maiol ' ‫מטול‬
propaganda, seçim kampanyası taamula ‫תעמולה‬
propagandacı taamları ‫תעמלן‬
prosedür, formalite, yordam, alışılagelen yöntem, noal ‫נהל‬
işin yönetilme tarzı
prosedür, yordam, süreç, usul, muamele alih ‫?׳ליד‬
prospektüs, livreto, tanıtıcı broşür tohniya ‫תכניה‬
prostat (anatomi) armonit ‫ערמונית‬
prostat (İNGİLİZCEDEN) prostata ‫פרוסטטה‬
protesto etmek, silmek, imha etmek, veto etmek maka, limhot S )‫מחה (למחות‬
protesto, veto inehaa ‫מחאה‬
protokol (İNGİLİZCEDEN) protokol ‫פרוטוקול‬
provokasyon itgarut ‫התגרות‬
provokasyon, tahrik, kışkırtma hirhur ‫חךחור‬
provokasyon, tahrik, kışkırtma (İNGİLİZCEDEN) provoktsya ‫פרובוקציה‬
pruva, geminin baş tarafı, burun (geminin burnu) hartom ‫חרטום‬
psikolog (İNGİLİZCEDEN) psikolog ‫פסיכולוג‬
psikoloji bilimi (İNGİLİZCEDEN) psikologiya ‫פסיכולוגיה‬
psikopat, ruh hastası (İNGİLİZCEDEN) psikopat ‫פסיכופת‬
psikopati, ruh hastalığı (İNGİLİZCEDEN) psikopati ‫פסיכופתי‬
psişik, doğa üstü, ruhsal psihi ‫פסיכי‬
pual fiil çatısı formu (dilbilgisi) binyan pual ‫בנין פעל‬
puanlamak nakad, linkod s )‫נקר (לנקד‬
puding, muhallebi (İNGİLİZCEDEN) puding ‫פוךינג‬
puding, sütlü pelte rafrefet ‫רפרפת‬
pudra pudra ‫פוךרה‬
pudra, maddenin toz hali avka ‫ אבקה‬,‫אבקה‬
pudralamak pider, lepader ‫פ‬ )‫פדר (לפדר‬
puhu kuşu (hayvan) oah ‫אוח‬
pul bul ‫בול‬
pul koymak, pul yapıştırmak biyel, levayel ‫פ‬ )‫ביל (לביל‬
pul yapıştırma, pul koyma biyul ‫ביול‬
pulluk, saban mahreşa ‫מחרקזה‬
pupa, kıç, geminin kıç tarafı yerhatayim ‫ירכתים‬
purim bayramı (musevi dini bayramı) purim ‫פורים‬
puro sigar ‫סיגר‬
pus, sis oveh ‫אכף‬
puset, bebek arabası eglat tinok ‫עגלת תינוק‬
puslu, sisli, dumanlı, bulanık, anlaşılmaz,‘ müphem avih ‫אביו‬
pusu,tuzak maarav ‫מארב‬
pusula matspeıı ‫מצפן‬
pusuya yatmak, tuzak kurmak, pusu kurmak arav, leerov ‫פ‬ )‫ארב (לארב‬

ES
395
put, tapı, tanrı, ilah (eril) elil T ‫אליל‬
putlaştırmak, aşırı hayranlık duymak, tapmak eelil, leaalil S )‫האליל (להאליל‬
pürüz, pürüzlülük, pürtük, engebe, kabalık, işlen- hispus ‫חספוס‬
memişlik, hoyratlık, haşinlik
pürüzlendirmek, girintili çıkıntılı yapmak, engebeli hispes, S )‫חספס (<ח?פס‬
hale getirmek, pütür pütür etmek lehaspes
pürüzlenmek, pürtükleşmek, girintili çıkıntılı ithaspes, S ‫התחספם (להתח־‬
olmak, engebeli hale gelmek leiihaspes )‫ספס‬
pürüzsüz, cilalı, bitmiş, ince (sıfat) melutaş ‫ת‬ ‫מלטש‬
püskül tsitsa ‫ציצה‬
püskül, saçak, yahudi dua şalı olan talitin özel tsitsit ‫ציצית‬
düğümler atılmış püskülü
püsküllü, saçaklı, süslü (sıfat) metsuyats n ‫מציץ‬
püskürtme ataza ‫התזה‬
püskürtme, serpme, fışkırtma, sıçratma netez ‫נתז‬
püskürtmek, serpmek, fışkırtmak, sıçratmak itiz•, leatiz 3 )‫התיז (להתיז‬
püskürtücü, flit, püskürteç, sprey merases ‫מרסס‬
püskürtücü, püskürteç, flit maztef ‫מזלף‬
püskürtülmek, serpilmek, fışkırtılmak, sıçramak nîtaz, leinatez 5 )‫נתז (להבתז‬

396
R, sayısal değeri 200, (İbrani alfabesinde 2O.ci harf) reş ‫ר‬
radar (trafik), hız kontrol radarı mihmonet, ‫מבמנת‬, ‫מכמנת‬
. , ..... . .■ mihmonet . ‫מהירות‬
meirut
radar, yön ve uzaklık keşfedici megale kivun ‫מגלה כוון מךחק‬
nıerhak )‫(מכים‬
(makam)
radikal, köklü, köktenci (İNGİLİZCEDEN) radikal ‫ךדילול‬
radyasyon, ışın yayılması, ışın saçma krina ‫?רינה‬
radyatör makren ‫מקה‬
radyo radyo ‫_רךיו‬
radyoaktif radyoaktivi ‫רדיואקטיבי‬
raf itstaba ‫אצטבה‬
raf madaf ‫«דף‬
raf, kitap rafı konanit ‫כוננית‬
raf, yükseklik ölçme çubuğu (yüksek atlamada) raf ‫דף‬
rafadan yumurta, alakok beytsa şluka ‫ביצה שלוקה‬
rafineri bet zikuk ‫בית זקוק‬
rafya, hasır lifi rafya ‫רפהז‬
rağbette olma, istenirlik itbakşut ‫התבקעות‬
rağmen im ki ‫אם כי‬
rağmen lamrot ‫לקרות‬
rağmen, ‫״‬.ye rağmen al af ‫?ל אף‬
rağmen, bir şeye rağmen, gerçi, her ne kadar ise de afalpi şe... "‫פי ש‬-‫אף־על‬
rağmen, karşın heref ‫הדף‬
rahat oturmak, geniş oturmak, rahatlamak itraveah, ‫פ‬ ‫ התרוח‬,‫התרוח‬
itravah, )‫(להחרוח‬
leitraveah
rahat, sükunet noah ‫נוח‬
rahatlama, ferahlama, deşarj olma purkaıı ‫פרקז‬
rahatlamak, ferahlamak ravah, lirvoah ‫פ‬ >‫רוח (לךרח‬
rahatlatma, rahatlama argaa ‫אךג^ה‬
rahatlatmak, ferahlatmak riveah, rivah, ‫פ‬ )‫ רוח (לרוח‬,‫רוח‬
leraveah
rahatlık, huzur, mürüvvet, hoşnutluk, gönül rahat- nahat ‫נחת‬
lığı

.• ‘■■‫י‬- 397
rahatlık, konfor, kolaylık nohut .‫נוחרת‬
rahatsız etmek, engel olmak ifna, leafria ‫פ‬ )‫הפרי? (להפריע‬
rahatsızlık i nohut ‫אי נוחות‬
rahatsızlık, rahatsız etme, engel afraa ‫הפר?ה‬
rahibe (dişil) nezira ‫נ‬ ‫נזירה‬
rahim boynu, vajina kanalı tsavar arehem . ‫צראר הרחם‬
rahim kanalı, fallop borusu, dölyatağı kanalı, fallop hatsotsrot ‫חצזיצרת הרחם‬
tüpleri arehem
rahim, döl yatağı rehem ‫רחם‬
rahip, keşiş, din uğruna dünyevi zevkleri feda eden nazır ‫ז‬ ‫נזיר‬
(eril)
raket (tenis, ping-pong) mahbet ‫מחבט‬
raket, tenis raketi rahat ‫רחת‬
rakı (içki) arak ‫?יאק‬
rakip, hasım, karşı çıkan, muhalif yariv ‫ריב‬:
rakun (hayvan) rakun ‫וקיו‬
rampa (yükleme rampası, fırlatma rampası vs.), rampa ■ ‫רמפה‬
yüksek yer (İNGİLİZCEDEN)
rampa, eğimli yol, güverte iskelesi keveş ‫כבש‬
randevu evi mahon livuy ‫מכון לווי‬
randevu, buluşma, karşılaşma Pgişa ‫פגישה‬
rapor etmek, bildirmek diveah, divah} ‫פ‬ )‫ רוח (לדוח‬,‫דוח‬
ledaveah
rapor, rapor etme......................................................... divuah............ .................... ‫דווח‬
rapor, tutanak, bildiri, hesap özeti (din ve heşbon duah ‫דוח‬
kelimelerinin başharflerinden oluşur)
rapor, tutanak, zabıt din veheşbon ‫דין {חשבון‬
raptetme, raptiyeleme, batırma, saplama neitsa ‫נ?יצה‬
raptiye naats ‫נעץ‬
raptiyelemek, batırmak, raptetmek, saplamak naats, linots ‫פ‬ )‫נעץ (לנעץ‬
raptiyelenmek, batırılmak, raptedilmek ninatsf leinaets ‫פ‬ )‫ננ?ץ (להנעץ‬
raptiyelenmiş, batırılmış, raptedilmiş, saplı, çakılı nauts ‫ת‬ ‫נעיץ‬
(sıfat)
rastgele, gelişigüzel, lalettayin akrai ‫אקראי‬
rastgele, tesadüfen mizdamen. ‫מזדמן‬
rastlamak, görüşmek, buluşmak, randevulaşmak pagaş, lifgoş ‫פ‬ )‫פגש (לפגש את‬
(et)
rastlamak, karşısına çıkmak, karşılaşmak, takıl- nitkal, leitakel ‫נתקל (להתקל ב־) פ‬
mak, tökezlemek, çarpmak, toslamak (be)

398
rastlaşmak, karşılaşmak, buluşmak nifgaş, leipageş S )‫נפגש (להפגש ??ם‬
(im)
rasyonalist, akılcı (İNGİLİZCEDEN) ratsyonaUsti ‫רציונליסטי‬
rasyonalizm, akılcılık, usçuluk (İNGİLİZCEDEN) ratsyonalizm ‫רציונליץם‬
raund (boks, güreş) sivuv ‫סיבוב‬
ray (perde rayı ve her türlü ray) . . mesila
razı olan moil ‫מואיל‬
razı olmak oilj leoil S )‫הואיל (להואיל‬
reaksyon, tepki (İNGİLİZCEDEN) reaktsya ‫ראקציה‬
reaktör, pota, demirci ocağı, demir eritme fırını kur ‫ברר‬
realite, hakikat, mevcut olan, gerçek durum metsiut ‫מציאות‬
realizasyon, gerçekleşme itmamşut ‫התממשות‬
realizasyon, tahakkuk, gerçekleşme itgaşmut ‫התגשמות‬
reçel, marmelat riba ‫רבה‬
reçete (ilaç), tarif (yemek tatlı vs. tarifi) mirşam ‫מךשם‬
reçine saraf
reçine, ağaç özü, ilaç yapımında kullanılan bir öz tsori ‫צוירי‬
reddedilmek, inkar edilmek nişlal, leişalel ‫פ‬ )‫נשלל (להשלל‬
reddetmek, inkar etmek, tekzip etmek, mahrum şalal, lişlol ‫פ‬ )‫שלל (לשלל‬
etmek, yoksun bırakmak, iddiasını çürütmek, hü-
kümden düşürmek
reddetmek, inkar etmek, yalanlamak itkaheş, ‫פ‬ ­ ‫התכחש (להתכ‬
leiikaheş )‫חש‬
reddetmek, refüze etmek, geri çevirmek, itiraz meen, lemaen ‫פ‬ )‫מאן (למאן‬
etmek
reel, gerçek, asıl, hakiki, sahici, gerçeğe uygun reali ‫ראלי‬
(İNGİLİZCEDEN)
refah, gelişme, başarı sigsug ‫שגשוג‬
refakat, eskort, eşlik livuy ‫לווי‬
refakatçi, refakat eden, eşlik eden, beraberinde olan nüve ‫נלוה‬
şey
refakatçi olmak, yaren olmak, yoldaş olmak itlavaj leitlavot ‫פ‬ )‫התלוה (להתלוות‬
refakatçi, eşlik eden, refakat eden melave ‫מלוה‬
referandum, halkoylaması, anket mişal am ‫משאל ?ם‬
referans simuhirı ‫סמוכין‬
referans vermek, gönderme yapmak, isnat etmek izker, leazker ‫פ‬ )‫אזכר (לאזכר‬
referans, anma, söyleme, ima izkur ‫אזכור‬
refleks, istemsiz hareket, tepke (İNGİLİZCEDEN) refleks ‫רפלקס‬
refleksif, tepkisel (İNGİLİZCEDEN) refleksivi ‫רפלקסיבי‬

399
reflektör mahazir or ‫מחזיר אור‬
reflektör reflektör ‫רפלקטור‬
reflü, mide asit içeriğinin Özofagustan geri çıkması refluks ‫רפלוקס‬
hastalığı
reform, yenilik, ıslah (İNGİLİZCEDEN) reforma ‫רפורמה‬
refüj, ayırma duvarı, tretuar (yolu ayıran bölen kir afrada ‫קיר הפרדה‬
kaldırım çit vs.)
refüze eden, reddeden, itiraz eden, karşı çıkan, sarvan ‫סרבן‬
muhalif
refüze etmek, geri çevirmek, reddetmek serer, lesarev S )-‫סרב (לסרב ל‬
(le)
refüze, ret, reddetme, geri çevirme seruv ‫סרוב‬
regl, aybaşı kanaması, adet görme (kadınlarda) veset ‫וסת‬
regülatör, ayarlayım vasat ‫וסת‬
rehavet, gevşeklik, umursamazlık, ihmalkarlık, rifyon ‫רפיון‬
dermansızlık, halsizlik, mecalsizlik
rehber, kılavuz, yol gösteren madrih ‫מדריך‬
rehberlik yapmak, kılavuzluk etmek, önderlik idrih, leadrih ‫פ‬ )‫הדריך (להדריך‬
etmek
rehberlik, kılavuzluk, yol gösterme, öğretim, eğitim, adraha ‫הדרכה‬
tedrisat, bilgilendirme
rehin eravon !‫ערבו‬
rehin alan kişi, tutsak eden kişi şove ‫שובה‬
rehin, teminat, garanti, güvence aruba ‫ערבה‬
rehin, tutu maşkon ‫משכון‬
rehine, kaçırılıp alıkonulan, esir tutulan kişi ben aruva ‫ק ערבה‬
reji, sinema veya tiyatro yönetimi bimuy ‫במוי‬
rejim, yönetim, sulta miştar ‫משטר‬
rejisör, yönetmen, sahneleyen (dişil) bamait ‫ג‬ ‫במאית‬
rejisör, yönetmen, sahneleyen (eril) bamay ‫ז‬ ‫במאי‬
rekabet doğurmak, rekabet yaratmak tiher, letaher ‫פ‬ )‫תחר (לתחר‬
rekabet, çekişme yerıvut ‫יריבות‬
reklam, ilan etme pirsomet ‫פךסמת‬
reklam, ilan, yayın, şöhret, ün pirsurn ‫פרסום‬
reklamcı pirsomayi ‫פרסומאי‬
rekolte, hasat, toplam, ürün katsir ‫קציר‬
rekor, zirve, doruk, tepe, yükseklik, yüksek yer si ‫שיא‬
rekortmen siyan ‫שיאן‬
rende migreret ‫מגררת‬

400
rende pumpiya ‫פמפיה‬
rendelenmiş (dişil)(sıfat) meguredet ‫נ‬,‫ת‬ ‫מגרדת‬
rendelenmiş (eril)(sıfat) megorad ‫ז‬,‫ת‬ ‫מגורד‬
renk körlüğü, daltonizm ivron tsvaim ‫^רדו־ן צבעים‬
renk körü iver tsvaim ‫עור צמגיס‬
renk,boya. tseva .. . ......... ‫צבע‬
renk, renk tonu, ayırtı, ince fark, nüans, çeşni gavan ‫גיו‬
renklendirme, renk katma, çeşitlendirme givun ‫גרון‬
renklendirmek, renk katmak, farklı renk tonu given, legaveıı ‫פ‬ )!‫גרן (לגו‬
vermek, çeşitlendirmek
renklenmek, alacalı renklere bürünmek, değişikliğe itgaven, ‫פ‬ )‫התגון (להתגון‬
uğramak leitgaven
renkli, boyalı, boyanmış (sıfat) tsavua ‫ת‬ ‫צבוע‬
renkli, rengarenk, alacalı, değişik tenli (sıfat) tsivoni ‫ת‬ ‫צבעוני‬
resepsyon (otelde, büroda hastanede vs.) delpek kabala ‫דלפק קבלה‬
resif, mercanların oluşturduğu su düzeyindeki sığ rif ‫ריף‬
kayalıklar
resim yapmak, çizmek, resim çizmek tsiyer, letsayer ‫פ‬ )‫ציר (לציר‬
resim, çizim tsiyur ‫ציור‬
resim, şema iyur ‫איור‬
resim, tablo tmuna ‫תמרנה‬
resimlemek, süslemek, taltif etmek, madalya vermek iter, leater ‫פ‬ )‫עטר (לעטר‬
resimlendirici, çizimci, tasvirci, karikatürcü meayer ‫מאיר‬
resmedilmiş, tasvir edilmiş (sıfat) meuyar ‫ת‬ ‫מאיר‬
resmi (sıfat) rişmi ‫ת‬ ‫רשמי‬
resmi geçit, geçit töreni, yürüyüş taalııha ‫תהלוכה‬
resmi geçit, yürüyüş, geçit töreni mitsaad . ‫מצער‬
resmiyet rişmiyut ‫רשמיות‬
ressam tsayar ‫צ;ד‬
restorasyon görmek, elden geçmek, yeniden kurul- iştahzer, ‫פ‬ ‫השתחזר (להש־‬
mak, yeniden düzenlenmek leiştahzer )‫ת?זזר‬
restorasyon, onarım, bakım, yenileme, yeniden kur- şikum ‫שקום‬
ma, önceki haline getirme, gözetim, rehabilitasyon
(canlılara ve yapılara)
restorasyon, onarım, tamirat, tadilat, yenileme şiputs ‫שפוץ‬
restore edilmiş, elden geçmiş, yeniden kurulmuş, ıneşuhzar ‫ת‬ ‫משךוזר‬
yeniden düzenlenmiş (sıfat)
restore etmek, elden geçirmek, yeniden kurmak, şihzer, leşahzer ‫פ‬ )‫שחזר (לשחזר‬
yeniden düzenlemek

............. . ■■:?‫■י־‬ ' ■ ‫״‬

401
reşit olmayan, yaşı tutmayan, cezai ehliyete haiz katin ‫ת‬ ‫קטין‬
olmayan (sıfat)
reşit, ergin, erişkin bagir ‫בגיר‬
ret, reddetme seruv ‫סרוב‬
retçi, inkarcı, reddeden, muhalif, karşıt, anti şolel ‫קז(לל‬
retina, ağ tabaka riştit ‫ךשתית‬
retorik, söylem, hitabet retorika ‫ךט(ךיל)ה‬
revaluasyon, yeniden değerlendirme yisuf ‫יסוף‬
revalüe etmek, değer ilavesi yapmak, yeniden değer- yisef, leyasef s )‫יסף (ליסף‬
lendirmek, ülke parasının değerini yükseltmek
reverans yapmak, baş eğerek selamlamak, başını kad, lakud ‫פ‬ ‫קי (לקוח‬
eğmek, başıyla selam vermek
reverans, başıyla selamlama, eğilip selamlama kida ‫קדה‬
revir, klinik, dispanser, sağlık ocağı (iş yerinde, mirpaa ‫מרפאה‬
askerde, okulda)
rezalet, rezillik, utanç, utanılacak şey, ayıp, yüz herpa ‫חרפה‬
karası
rezalet, skandal, rezillik, ayıp, utanç verici, utanda- bizayoıı ‫בזיון‬
cak durum
rezene, taze soğana benzer salatası yapılan bitki şamar ‫קזמר‬
rezerv, yedek, ihtiyat, fazla (sıfat) rezervi ‫ת‬ ‫רזרבי‬
rezervasyon azmanat ‫הזמנת מקום‬
makom meroş ‫מראש‬
rezil edici, küçük düşürücü, aşağılayıcı mevaze ‫מבזה‬
rezil olma, küçük‫ ־‬düşme, saygınlığını yitirme,....... itbazut........... ‫התבזות‬
aşağılanma
rezil olmak, kendini rezil etmek, küçük düşmek, itbazot, ‫פ‬ )‫התבזה (להתבזות‬
saygınlığını yitirmek, madara olmak leitbazot
rıhtım hammalı, liman hammalı savar ‫סור‬
rica edilen, aranan, istenen (sıfat) mevukaş n ‫מבקש‬
rica edilmek, rağbet görmek itbakeş, ‫פ‬ ‫התבקש (להתב־‬
leitbakeş )‫קקז‬
rica etmek, arzu etmek, dilemek bikeş, levakeş ‫פ‬ )‫בקש (לבקש‬
rica, arzu, dilekçe, maruzat bakaşa ‫בקשה‬
rica, talep bikıtş ‫בקוקז‬
risk, riziko, tehlike (İNGİLİZCEDEN) risk ■ ‫ריסק‬
risk, riziko, tehlike, tehlikeye sokma sikun ■ ‫סבון‬
ritüel, gelenekselleşmiş adet (İNGİLİZCEDEN) ritual ‫ריטואל‬
robot robot ‫רובוט‬

402
robot resim, şüphelinin görünümünü yansıtan çizgi klasteron ‫קלסתרון‬
resim
roket (füze), raket (tenis raketi) vaketa ‫רקטה‬
rol dağıtımı liuk ‫להוק‬
rol dağıtımı yapmak, grup kurmak liek, lelaek Ö )‫להק (ללהק‬
rol oynama, canlandırma, tipleme yapma, kişilik gilum ‫גלום‬
verme, Biçimlendirme.............. .........................
rol oynamak, canlandırmak, tipleme yapmak, kişi- gilem, legalem S )‫גלם (לגלם‬
lik vermek, biçimlendirmek
rom (içki) rom ‫רום‬
romanya (ülke) . romaniya ‫רוממה‬
romatizma (hastalık) rematizm ‫רימטיזם‬
romatizma (hastalık) şigaron ‫קזגרון‬
romence . romanit ‫רומנית‬
rosto, ızgara et tsli ‫צלי‬
rotadan çıkma, yalpalama, sağa sola sapma sivsuv ‫סבסוב‬
rozet, nişan, sembol, etiket, logo, alamet, amblem tag ‫תג‬
römork, treyler, sürüklenen, çekilen nigrar ‫נגרר‬
römorkör, yedeğinde özellikle deniz taşıtı götüren sfinatgrar ‫ספינת גרר‬
taşıt
röntgen rentgen ‫ךנטגן‬
röntgen çekme şikuf ‫שקוף‬
röportaj vermek, mülakat vermek itraayen, S )‫התראין (להתראין‬
leitraayen
röportaj yapmak, mülakat yapmak riayen, ‫פ‬ )‫ראין (לראין‬
leraayen
rötuş rituş ‫ךטוש‬
rötuşlamak, rötüş yapmak, yarmak, hırpalmak, riteş, lerateş ‫פ‬ )‫ךטש (לרטש‬
parçalamak
rövanş maçı mishak gomliıı ‫משחק גומלין‬
röveşata (futbolda bir vuruş) beitat ‫ב^יטת מספרים‬
misparay'un
ruanda (ülke) ruanda ‫רואנדה‬
ruh bütünlüğü, kendiyle barışıklık şlemut nefeş ‫שלמות נפש‬
ruh hastalığı mahalat nefeş ‫מחלת נפש‬
ruh hastası, akıl hastası, deli hole ruah ‫חולה רוח‬
ruh hastası, psikopat hole nefeş ‫ז‬2?‫חולה נפ‬
ruh, can, hayalet ruah ‫רוח‬
ruh, can; kişi nefeş ‫נפש‬

403
ruhani, manevi (sıfat) ruhani n ‫רוחני‬
ruhban sınıfı kmura ‫?מורה‬
ruhsal (sıfat) nafşi ‫ת‬ ‫נפשי‬
ruj, dudak boyası ödem ‫אידם‬
ruj, dudak boyası sfaton ‫שפתון‬
rulo yapmak, sarmak (makaraya, bobine vs), galalf liglol ‫פ‬ )‫גלל;(לגלל‬
sarmalamak
rulo, tomar glila ‫{לילה‬
rulolanmak, sarılmak (makaraya, bobine vs), niglalj leigalel ‫פ‬ )‫נ{לל (להגלל‬
sarmalanmak
rumen, romanyalı (eril) romani T ‫רומני‬
rus (eril) rusi T ‫רוסי‬
rusça rusit ‫רוסית‬
rusya (ülke) rusya ‫רוסיה‬
rutubet, nemlilik, ıslaklık retivut ‫רטיבות‬
rüşvet şohad ‫שיחד‬
rüşvet vermek şihed, leşahed ‫פ‬ )‫שחד (לשחד‬
rüya görme, düşleme halima ‫זחלימה‬
rüya görmek, düşlemek, hayal etmek halam, lahlom ‫פ‬ )‫חלם (לחלום‬
rüya,hayal halom ‫דזלרם‬
rüzgar ruah ‫רוח‬
rüzgar hızı, rüzgar sürati meirut aruah ‫מהירות הרוח‬

404
s
S, sayısal değeri 300, (İbrani alfabesinde 21.ci harf) sin ‫עז‬
S, sayısal değeri 60, (İbrani alfabesinde 15.ci harf) sameh ‫ס‬
saat (alet) ....... şaon.. ' - ■ ■ ‫עעון‬
saat (zaman) şaa
saatçi şean ‫ש?ז‬
sabah boker ‫בוקר‬
sabah yıldızı, sabahın ilk ışıkları ayelet aşahar ‫אילת העזחר‬
sabaha karşı, gün dönümü, seher vakti lifnot boker ‫לפנות בקר‬
sabahlık, gecelik kutonet ‫כתנת‬
sabahlık, önlük ■ haluk ‫חלוק‬
saban, pulluk, çift sürme aleti nir ‫ניר‬
sabıka, sabıka kaydı, suç geçmişi avar plili ‫?בר פלילי‬
sabıkalı adam baal ‫אדם ב?ל ?בר‬
avar plili ‫פלילי‬
sabır, tahammül savlanut ‫סבלנות‬
sabırlı kişi savlan ‫?יבלז‬
sabırlı, sabır gösteren, sabreden, katlanan (sıfat) savlani n ‫סבלני‬
sabırsız bitti savlani ‫בלתי סבלני‬
sabırsız, moralsiz ktsar ruah ‫קצר רוח‬
sabırsızlık, moralsizlik kotser ruah ‫ק־צר רוח‬
sabit fiks ‫פיקס‬
sabitleme, fıksleme kibua ?‫קבו‬
sabitleşmek, çakılı olmak, kımıldamadan duracak itkabea, itkaba, s ‫ התקבע‬,?‫התקב‬
şekilde tutturulmuş olmak leitkaba )?‫(להתקב‬
sabitleşmek, kesinleştirilmek, çakılmak, tutturul- nikba, leikava D )‫נקב? (להקבע‬
mak
sabitleştirmek, sabitlrmrk, fikslemek kibea, kiba, ‫פ‬ )?‫ קבע (לקב‬,?‫קב‬
lekabea
sabitlik, değişmezlik, d engeldik, kararlılık, sarsıl- yatsivut ‫יציבות‬
mazlık, durağanlık, istikrar, stabilite
sabotaj, yıkım, helak, terör, tedhiş kabala ‫חבלה‬
sabotaja uğramak, sabote edilmek, teröre maruz nehbal, ‫פ‬ )‫נךובל (להחבל‬
kalmak, incinmek leihabel
sabotaja uğrayan, teröre maruz kalan, sabote edi- hubal ‫חבל‬
len, zarar gören

405
£

sabotajcı, terörist, tedhişçi hablan ‫ח?לז‬


sabote etmek, sabotaj yapmak, terör yapmak, zarar hibel, lehabel ‫פ‬ )‫חבל (לחבל‬
vermek, berelemek
sabun sabon ‫סבון‬
sabunlamak sibeıı, lesaben ‫פ‬ )‫סבן (לסבן‬
sabunlanma istabnut . ‫הסתבנות‬
sabunlanmak istaben, ‫פ‬ )‫הסתבן (להסתבן‬
leistaben
sabunluk saboniya ‫סבוניה‬
saç kıvrımı, bukle, saç lülesi, şarkı söylerken gırt- silsul ‫סלסול‬
lakla yapılan ses oyunları
saç modeli, tarama şekli tisroket ‫תסר'?ןת‬
saç örgüsü, saç kıvrımı, saç karışıklığı mahlafot ‫מחלפות‬
saç tokası, firkete sikat roş ‫סכת ראש‬
saç traşı olmak, saç kestirmek istaper, ‫פ‬ )‫הסתפר (להסתפר‬
leistaper
saç, kıl, saçlar sear, searot ‫ ש^רות‬,‫שער‬
saçı kıvrılmak, saçı dakgalanmak, titreşmek(ses) istalsel, ‫פ‬ ­ ‫הסתלסל (להסת‬
leistalsel )‫לסל‬
saçık, saçılmış, serpilmiş (sıfat) zaruy ‫ת‬ ‫זרוי‬
saçılmış, tarumar, havada uçuşmuş, dağınık nidaf ‫נדף‬
saçını kıvırmak, saçını dalgalandırmak, titreşim silsel, lesalsel ‫פ‬ )‫סלסל (לסלסל‬
yapmak(ses)
saçkıran (hastalık), saç derisi mantarı (deri hasta- gazezet ..................... ‫גזזת‬
bğı)
saçlı, kıllı (sıfat) sair ‫ת‬ ‫ש?ייר‬
saçma, ekme, serpme zriya ‫זחה‬
saçma, gülünç, absürt, abuk sabuk, zırva (sıfat) megııhah ‫ת‬ ‫מגי׳ד‬
saçma, saçmalık, safsata, zırva, fasarya ştut ‫שטות‬
saçmak, serpmek . zara, lizrot ‫פ‬ )‫זרה (לזרות‬
saçmalamak, aptalca davranmak • iştata, leiştatot ‫פ‬ ­ ‫השתטה (להשת‬
)‫טות‬
saçmalık, abuk sabuk laflar, saçma sapan söz, boş zibuley moah ‫זבולי מיח‬
laf, zırva
saçmalık, saçma sapan laf, abuk sabuk söz, boş laf, ştuyot ‫שטיות־‬
zırva, safsata •

saçmalık, saçma sapan söz, boş laf, zırva bablat ‫בבל״ת‬


sadaka, zekat, iane, hayırseverlik . tsedaka ‫?ר?!ה‬
sadakat emunim ‫אמונים‬
sadakat, bağlılık neemanut ‫נאמנות‬

406
sadakat, vefa, bağlılık mesirut ‫קסירות‬
sadelik, basitlik paştut ‫פשטות‬
sadık (sıfat) neeman ‫ת‬ ‫?אמן‬
sadık, vefakar, sadakatli, bağlı (sıfat) masur ‫ת‬ ‫מסור‬
sadist (İNGİLİZCEDEN) sadist ‫סדיסט‬
sadizm (İNGİLİZCEDEN) f .. sadizm .... ... ‫סאדיזם‬
saf su, arı su mayim ‫מים מזקןקים‬
mezukakim
saf ve masum ayaklarına yatma, iki yüzlülük, rol ıtamemut ‫התממות‬
yapma
saf, berrak, temiz, lekesiz, katıksız, katışıksız, halis, zah ‫זך‬
arı, has
saf, halis, temiz, berrak, arı, katıksız, som (sıfat) taor ‫ת‬ ‫טהור‬
saf, masum, tam, bütün (sıfat) tamim ‫ת‬ ‫המים‬
saf, toy, masum, deneyimsiz (sıfat) tam ‫ת‬ ‫תם‬
safir, safir taşı (değerli taş) sapir, eren ‫ אבן ספיר‬,‫ספיר‬
sapir
safir, topaz, sarı yakut (değerli taş) tarşiş ‫תךשיש‬
safkan, katışıksız ırk, etnik, soylu, cins (hayvanlar- gizi ‫גזעי‬
da),
saflık, katıksızlık, katışıksızlık, temizlik, arı olma taara ‫טהרה‬
‫־ד‬-‫רל‬
T
hali
safra kesesi, öd kis amara ‫פיס המרה‬
safra, öd, karaciğer salgısı mara ‫מרה‬
safran zafran ‫זעפרן‬
sağ, sağ taraf yamin ‫מין‬:
sağa, sağa doğru yamina ‫ןמינה‬
sağanak, şiddetli yağış, bardaktan boşanırcasına zalafot ‫זלעפות‬
yağmur
sağcı, sağda oİan, sağdaki, sağ eliyle iş gören, sağlak yemani ‫ח‬ ‫ימני‬
(sıfat)
sağdıç (eril) şoşvin ‫שושבין‬
sağılmak (süt) nehlav, B )‫נחלב (להחלב‬
leihalev
sağır hereş ‫חרש‬
sağır olma, işitme kaybına uğrama eharşut ‫החרשות‬
sağırlaşma, işitme kaybı ■ itharpıt ‫התחךשות‬
sağırlaşmak, sağır olmak ithareş, ‫התחרש (להתחרש) פ‬
leithareş
sağırlaştırmak, sağır etmek ehriş, leahriş ‫פ‬ )‫החריש (להחךיש‬

407
sağırlık hereşut ‫הרשות‬
sağlamak, temin etmek, vermek, bağışlamak, ikna, leaknot ‫ פ‬,‫ת את‬1‫הקנה (להקב‬
sunmak (etle) )-‫ל‬
sağlamlaşma, bir temele dayanma, ekonomik olarak itbasesut ‫התבססות‬
büyüme
sağlık bakanı sar abriut ‫פזר הבריאות‬
sağlık koruma, sanitasyon tavrua ‫תברואה‬
sağlık sigortası bituah refui ‫בטוח רפואי‬
sağlık sigortası kurumu, üyelerine genel sağlık kupat holim ‫קפת חולים‬
hizmeti veren kurum, sağlık ocağı
sağlık, sıhhat, esenlik briyut ‫?ריאות‬
sağlıklı ve güçlü 01 kazak veemats ‫חזק ואמץ‬
sağlıklı, sıhhatli, sağlam, esen bari ‫בריא‬
sağma haliva ‫חליבה‬
sağmak (süt) halav, lahlov ‫פ‬ )‫חלב (לחלב‬
sağol, sağlıklı 01, sağlıcakla, esenlikle tiye bari ‫תהיה בריא‬
saha, alan, arsa migraş ‫מגרפז‬
saha, alan, meydan, dans pisti rehava ‫רחבה‬
sahanlık, apartman boşluğu, apartmanın havalan- pir ‫פיר‬
dırma boşluğu, asansör boşluğu, merdiven boşluğu
sahife amud ‫?מור‬
sahil güvenlik, sahil muhafaza, kıyı koruma mişmar ahofim ‫משמר החופים‬
sahil şeridi retsuat ahof ‫ךצועת החוף‬
sahip çıkmak, sahiplenmek (başarıyı veya başarısız- nallat, linhol ‫פ‬ )‫נחל (לנחל‬
lığı, mirası, hakkını)
sahip olmak, elde etmek, edinmek, satın almak rahaş, lirkoş ‫פ‬ )‫רכש (לךכפז‬
sahip olmak, kocalık etmek, cinsel temas etmek(ka- baal, livol ‫פ‬ )‫בעל (לבעל‬
rı koca)
sahip olunmak, elde edilmek, satın alınmak, edinil- nirkaş, ‫פ‬ )‫נרכש (להרכש‬
mek leiraheş
sahiplenmek, koca olmak, cinsel temas kurmak nival, leibael ‫פ‬ )‫נבעל (להבעל‬
sahipliğini almak, mülk edinmek, mülkünü almak, ııihes, lenahes ‫פ‬ )‫ניכם (לנכס‬
servet sahibi olmak
sahne bama ‫במה‬
sahne (bir filmden ya da oyundan bölüm) stsena ‫סצנה‬
sahne, kürsü bima ‫בימה‬
sahneleme, oyunlaştırma, sahneye uyarlama, dra- aınhaza ‫המחזה‬
matize etme
sahneleme, sahneye koyma biyum ‫ביום‬

408
sahnelemek, oyunlaştırmak, sahneye uyarlamak, imhiz, leamhiz 9— )‫המחיז (להמחיז‬
dramatize etmek
sahnelenmiş, rol icabı, yapmacık, doğal olmayan, mevuyam ‫ת‬ ‫מבים‬
tiyatrovari, düzmece (sıfat)
sahneye koymak, sahnelemek biyem, levayem ‫פ‬ )‫בים (לבים‬
sahra hastanesi, seyyar hastane bet holim sade ‫בית חולים שדה‬
sahte !nesih maşlah şeker ■’‫משיחש?ןר‬
sahte, taklit, sahtecillik, sahtesini yapma, taklit etme ziyuf ‫זיוף‬
sahte, yapay, kalp (sıfat) mezuyaf ‫ת‬ ‫מדף‬
sahtekar, kalpazan, detone (müzikte) zayfan ‫זיפן‬
sahtekarlık zayfanut ‫זיפנות‬
sahtesini taklidini yapmak, yapmacık davranmak, âyef, lezayef ‫פ‬ )‫זיף (לדף‬
kandırmak
sakal zakan
sakallı mezukan w
sakar şlumiel ‫שלומיאל‬
sakar, beceriksiz, hantal, kullanışsız (sıfat) meguşam ‫ת‬ ‫מגשם‬
sakat, kötürüm, topal piseah ‫פסח‬
sakat, malül, Özürlü, Fiziksel engelli, kötürüm nahe ‫נכה‬
sakatat, artık, süprüntü, hayvanlardan kalan yen- alal ‫אלל‬
meyen artık
sakatat, iç organlar kravayim ‫?ןרבים‬
sakatlık derecesi dargat nahut ‫דרגת נכות‬
sakatlık, malûllük, özürlülük, fiziksel engelli lik nahut ‫נכות‬
sakız gumi leisa ‫גומי לעיסה‬
sakin olmak, metin olmak, dingin olmak, itidalli raga, lirgoa ‫פ‬ )‫רגע (לרגע‬
olmak
sakin, dingin, gevşemiş, yatışmış, teskin olmuş, ragua ‫ת‬ ‫רגוע‬
durgun (sıfat)
sakin, dingin, huzurlu, huzur verici (sıfat) şalev ‫ת‬ ‫שלי‬
sakinleşme, yatışma, rahatlama eragut ‫הרגעות‬
saklama, gizleme ahbaa ‫ההבאה‬
saklama, gizleme tınina ‫ממינה‬
saklama, gizleme, arşivleme, gizli yere depolama gniza ‫גניזה‬
saklama, gizleme, gömme atmana ‫הטמנה‬
saklamak, gizlemek ehbi, leahbi ‫פ‬ ‫החביא (להחביא‬
(et) )‫את‬
saklamak, gizlemek hibe, lehabe ‫פ‬ )‫חבא (לחבא‬
saklamak, gizlemek, gömmek itinin, teatinin ‫פ‬ )‫הטמין (להטמין‬

409
saklamak, gizlemek, gömmek taman, litmon ‫פ‬ )‫טמן (לטמץ‬
saklamak, gizlemek, örtmek istir, leastir (et ‫פ‬ ‫הסתיר (להסתיר‬
be) )-‫ ב‬,‫את‬
saklamak, gizlemek, rafa kaldırmak ganaz, lignoz ‫פ‬ )‫ננז‬1‫גנז (ל‬
saklambaç, saklanmaca (çocuk oyunu) mahboim ‫מחבואים‬
saklanan nesne, bir yere gizlenmiş obje (gömü, matmoıı ‫מטמון‬
define, gizli hazine)
saklanma, gizlenme istatrut ‫הסתתרות‬
saklanma, gizlenme ithabut ‫התחבאות‬
saklanma, gizlenme nehba ‫נחבא‬
saklanmak, gizlenmek istater, leistater ‫פ‬ ‫הסתתר (להסתתר‬
(me be) )‫ ב־‬,‫מ־‬
saklanmak, gizlenmek ithabe, leithabe ‫פ‬ ‫התחבא (להתחבא‬
(be) )‫ב־‬
saklanmak, gizlenmek nehba, leihabe ‫פ‬ )‫נךובא (להחבא‬
saklanmak, gizlenmek, rafa kaldırılmak ııignaz, ‫פ‬ )‫נמז (להגנז‬
leiganez
saklı, gizlenmiş (sıfat) muhba ‫ת‬ ‫מחבא‬
saklı, gizli, saklanmış (sıfat) havuy ‫ת‬ ‫חבוי‬
saklı, gizli, sır seter ‫סתר‬
saksafon (müzik aleti) saksofon ‫סקסופון‬
saksı atsıts ‫?ציץ‬
sal (ilkel bir deniz veya ırmak taşıtı) rafsoda ‫רקסורה‬
salam salamı ‫סלמי‬
salamura, terbiyeleme sosu karışımı (pirzola vs. tahmits ‫תחמיץ‬
etler için)
salamura, tuzlu su mey melah ‫מי מלח‬
salata salat ‫סלט‬
salata, marul hasa ‫חסה‬
salatalık, hıyar, acur melafafon ‫מלפפון‬
salça, ezme, püre, kıyılmış madde resek ‫רסק‬
salça, sos, yemeğin suyu rotev ‫רטב‬
saldırgan, agresif (sıfat) tokfani ‫ת‬ ‫תוקפני‬
saldırgan, saldıran, mütecaviz tokfan ‫תוקפן‬
saldırganlık, agresiflik, saldırı, saldırma, tecavüz tokfanut ‫תוקפנות‬
saldın, hücum, taarruz, atak, ofans mitkafa ‫מתקפה‬
saldırı, hücum, tecavüz, taarruz, saldırganlık tkifa ‫תקיפה‬
saldırılmak, saldırıya uğramak, taciz edilmek nitkaf, leitakef ‫פ‬ )‫נתקף (להתקף‬

410
saldırma, saldırı itnaplut ‫התנפלות‬
saldırmak, hücum etmek, agresif olmak, taciz etmek itlaf, leatkif B ‫התקיף (להתקיף‬
(et) )‫את‬
saldırmak, hücum etmek, üstüne yürümek, tecavüz takaf litkof S )‫תקף (לתקף את‬
etmek, taciz etmek (et)
saldırmak, üzerine çullanmak, hücum etmek itnapel, B )‫התנפל (להתנפל‬
■ ■ ■• ■ • ‫ ׳‬- ■‫׳‬ ■ ‫ ׳‬. leitnapel
salep (içecek) sahleb ‫סחלב‬
salgı, ifrazat afraşa ‫הפר^ה‬
salgılamak, ifraz etmek, çıkartmak, kenara ayır- ifriş, leajriş B )‫הפריע (להפריע‬
mak, tahsis etmek .
salgılanmış, ifraz edilmiş, tahsis edilmiş, ayrılmış mufraş ‫ת‬ ‫מפרע‬
T <
(sıfat)
salgın magefa ‫מגפה‬
salgın, salgın hastalık, epidemi epidemiya ‫אפידמיה‬
Sah, üçüncü gün yom şlişi ‫יום עליעי‬
salık vermek, öğütlemek, tavsiye etmek yaats, liyots B )‫עץ (ליעץ‬:
salıncak nadneda ‫נדנדה‬
salınım, hareket, titreşim tnuda ‫תנודה‬
salkım. eşkol ‫אשכול‬
sallama, el sallama, bayrak veya yelpaze gibi şeyleri nifnuf ‫נפנוף‬
sallandırma
sallama, titretme, sarsma tiltul ‫טלטול‬
sallamak ninea, ninaa, B ‫ נענע‬,?‫נענ‬
lenaaııea )‫(לנענע‬
sallamak, bir yandan diğer yana savurmak, bayrak nofef lenofef B )‫נופף (לנופף‬
dalgalandırmak
sallamak, du*dır etmek, kafa sıkmak, başının etini nidned, B )‫נךנד (לנדנד‬
yemek, musallat olmak lenadned
sallamak, kıpırdatmak, sarsmak enid, leanid B )‫הניד (להניד‬
sallanmak itnadned, B ­ ‫התנךנד (להתנ‬
leıtnadned )‫דנד‬
sallanmak ıtnaanea, B ‫ התנענע‬,‫התנענע‬
itnaanaa, )‫(להתנענע‬
leitnaanea
sallanmak, dalgalanmak, bir yandan diğerine ttnofef, B )‫התנופף (להתנופף‬
savrulmak leitnofef
sallanmak, yalpalamak itııoded, B )‫התנודד (להתנודד‬
leitnoded
salon • traklin ‫טרקלין‬
salon : salon ‫סלון‬

411
salon, lüks salon (sinema tiyatro konser gazino vs. ulam ‫אולם‬
salonu)
salya, sümük rir ‫ריר‬
salyalı, sümüklü (sıfat) riri ‫ת‬ ,‫ריר‬
salyangoz(hayvan) şablul ‫בלול‬#
salyangoz, sümüklü böcek (hayvan) hilazon , ‫<זל*יז‬
saman şahai ‫חת‬#
saman teven ‫תבן‬
saman, kuru ot haisir ‫חציר‬
saman, kuru ot, yem, hayvan yemi mispo ‫מספרא‬
Samanyolu şvil ehalav ‫שביל החלב‬
samba dansı, brezilya dansı samba ‫סמבה‬
sami ırkından olan, semitik, samilere ait (sıfat) şemi ‫ת‬ ‫מי‬#
samimi, içten, dürüst, açık kalpli (sıfat) ken ‫ת‬ ‫בז‬
samimi, içten, dürüst, açık kalpli (sıfat) kene ‫ת‬ ‫כנה‬
samimiyet, içtenlik, açık kalplilik giluy lev ‫גלוי לב‬
samimiyet, içtenlik, dürüstlük, açık kalplilik keııut ‫כנות‬
samimiyetle, dürüstlükle, doğrulukla, iffetle, açık beheııut ‫בכנות‬ ‫•<׳ י‬
sözlülükle, dobra ■ 4

, •İ

samur, gelincik, sansar (hayvan) samur ‫סמור‬


san marino (ülke) san marino ‫סן מרינו‬
sana (dişil) elayih ‫נ‬ ‫אליו‬
sana (eril) eleha ‫ז‬ ‫אליך‬ —

sanat, artistlik, sanatkarlık, maharet omanut ‫אמנות‬


sanatkar, sanatçı, artist aman ‫א«ז‬
sanatsal, artistik, sanat yanı olan, güzel sanatlara ait omanuti ‫אמנותי‬
sanayi bölgesi ezor taasiya ‫אזור ת^קדה‬ ■
...

sanayi ve ticaret bakanı sar ataasiya ‫ר התעשיה‬#


veamishar ‫והמסחר‬ ‫■' •' י‬4

sanayi, endüstri, imalat, İmal, üretim taasiya ‫ה‬-‫ת^שי‬


sanayici, fabrikatör, imalatçı taasiyan ‫ין‬#‫וחג‬ J
sanayileşmiş (sıfat) metoas ‫ת‬ ‫?ןת?ש‬
,.,;‫א‬
sanayileştirmek ties, letaes ■ s )##‫תעש (לת‬
sancı, ağrı hevel ‫־‬ ‫חבל‬
sandalet, sandaletler (ayakkabı) sandal,
sandalim
‫ סנדלים‬,‫סנדל‬
‫׳‬:w‫׳־‬3
■•1

sandalye, İskemle, koltuk, makam, kürsü (kilise), katedra ‫קן?ץךךה‬


rahle

I "‫כ‬

412
7.•‫;ף‬.‫־־״ה‬ ‫?־‬. .;

sandık, kasa argaz ‫אךגז‬


sandık, kasa, paket, ambalaj maaraz ‫מארז‬
sandviç karih ‫כחך‬
sandviç ekmeği lahmaniya ‫לחממה‬
sanık neeşam ‫נאשם‬
sanırım, sanırsam, zannederim ■........ t domani....... ‫דומני‬
saniye şraiya ‫קזניה‬
sanki, güya, sözde, sözüm ona, adeta keilu ‫כאלו‬
sansar, firavun faresi (hayvan) ııemiya ‫נמיה‬
sansasyon (İNGİLİZCEDEN) . sansatsya ‫סנסציה‬
sansasyonel, medyatik, ses getiren maka galim ‫מכה גלים‬
sansasyonel, medyatik, ses getiren (İNGİLİZCE- sansatsyoni ‫ח‬ ‫סנסציוני‬
DEN) (sıfat)
sansür, sansürleme tsenzura ‫צנזורה‬
sansürlemek, sansürden geçirmek tsinzer, S )‫צנזר (לצנזר‬
letsanzer
sansürlü, sansürlenmiş (sıfat) metsunzar ‫ת‬ ‫מצנזר‬
sansürlü, sansürlenmiş, sansürden geçmiş (sıfat) metsunzar ‫ת‬ ‫כ!צמר‬
santimetre sentimeter ‫סנטימטר‬
santral memuresi (dişil) merkazanit ‫נ‬ ‫מךכזנית‬
santral memuru (eril) merkazan ‫ז‬ ‫מךםו‬
santral, merkez, odak moked ‫מוקד‬
santralci (dişil) mokdanit ‫נ‬ ‫מוקדנית‬
santralci (eril) mokdatı ‫ז‬ ‫?ןךן‬1‫מ‬
sap, koçan kelah ‫קלח‬
sap, kulp, kabza, tutacak, kavrama, tutak, yerleşim maahaz ‫מאחז‬
yeri
sapan, taş fırlatan alet miklaat ‫מקל^ת‬
sapan, taş fırlatan alet rugatka ‫רוגטקה‬
sapık, yoldan çıkmış sote ‫סוטה‬
saplama, batırma, deşme dekira ‫דקירה‬
saplamak, batırmak, deşmek, sokmak dakar, lidkor ‫פ‬ )‫דקר (לךק־ר‬
saplamak, delmek, batırmak diker, ledaker ‫פ‬ )‫דקר (לדקר‬
saplamak, sokmak, sokuşturmak, hileyle kabul tahav, lithov ‫פ‬ )‫תחב (לתחב‬
ettirmek .
saplanmak, batmak- nidkar, ‫פ‬ )‫נדקר(להדקר‬
leidaker
saplanmak, sokulmak nithav, leiiahev ‫פ‬ )‫נחחב (להתחב‬

413
saplanmış, saplı, sokulmuş, sokuşturulmuş (sıfat) tahuv ‫ת‬ ‫תחוב‬
saplantı, takıntı, musallat olan kötü ruh, cin, haya- dibuk ‫דבוק‬
let, eklenti
saplı tencere, kap, büyük yemek kabı, karavana kalahat ‫קלחת‬
sapma eset ‫הסט‬
sapma stiya ‫׳‬OT

sapmak sata, listot s )‫סטה (לסטות‬


sapmak, kenara çekilmek, uğramak, gelmek sar, lasur s )‫סר (לסור‬
saptama, bulgulama, tespit kinun ‫בנון‬
saptamak, belirlemek, hakkını ayırmak, dilimlemek katsav, liktsov s )‫קצב (לקצב את‬
(et)
saptırılmış, yönü değiştirmiş, çark etmiş (sıfat) musat ‫ת‬ ‫מוסט‬
saptırma, yöneltme, yönlendirme, yönünü çevirme, ataya ‫הטיה‬
şaşırtma, kelimenin halini değiştirme (dilbilgisinde)
saptırma, yönünü değiştirme, seyrini değiştirme, asata ‫הסטה‬
çark etme
saptırmak, yönünü değiştirmek, seyrini değiştir- eşit, leasit s )‫הסיט (להסיט‬
mek, çark etmek
sara hastalığı, epilepsi (hastalık) mahalat ‫מחלת הנפילה‬
anefila
sara hastalığı, epilepsi (hastalık) mahalat noflim ‫מחלת נופלים‬
sara hastalığı, epilepsi (hastalık) (İNGİLİZCEDEN) epilepsiya ‫אפילפסיה‬
sara krizi, sara nöbeti, epilepsi (hastalık) kifyoıı ‫כפיה‬
saralı, epileptik, zora koşulmuş, mağdur nihpe ‫נכפה‬
saralı, sara hastası olan, epileptik epilepti ‫אפילפטי‬
saran, çevreleyen ofef ‫אופף‬
saray, palas armon ‫אךמון‬
sardalya balığı (hayvan) sardin ‫סידיז‬
sargı, bandaj, tampon, ped ' tahboşet ‫תחבשת‬
sargılanmış, sardmış (sıfat) havuş ‫ת‬ ‫חבוש‬
sarhoş etmek şiker, leşaker s )‫שכר (לשכר את‬
(et)
sarhoş olmak, kafayı bulmak iştaker, s )‫השתכר (להשתבר‬
leiştdker
sarhoş, ayyaş (sıfat) şikor ‫ת‬ ‫שפור‬
sarhoşluk şikaroıı ‫־‬ ‫שכרון‬
sarhoşluk, ayyaşlık, içkicilik, içkiye bağımlılık, içki şihrut ' ‫שכרות‬
müptelalığı
sarı (renk) tsaov ‫צה׳ב‬
sarı ışık or tsaov ‫אור צהב‬

414
sarılı, sarılmış, kucaklanmış (sıfat) mehubak ‫ת‬ ‫מחבק‬
sarılık (hastalık) tsaevet ‫צהבת‬
sarılmak (makaraya, bobine) itlapef ‫פ‬ )‫התלפף (להתלפף‬
leitlapef
sarılmış, sarılı (makaraya, bobine) (sıfat) melupaf ‫ת‬ ‫?לפף‬
sarımsak şum _ ... ‫שום‬
sarımsı, sarımtrak (renk) (sıfat) tseavav ‫ת‬ ‫צהבהב‬
sarışın (dişil) blondinit ‫נ‬ ‫בלונדינית‬
sarışın (eril) blondini ‫ז‬ . ‫בלהדיני‬
sarızambak (çiçek) şoşan yom ‫שושן יום‬
sarkık, cılız, yumuşak (sıfat) meduldal ‫ת‬ ‫מדלדל‬
sarma (bir şeye, makaraya, bobine) lipuf ‫לפוף‬
sarmak (makara, bobin) Upef, lelapef ‫פ‬ )‫לפף (ללפף‬
sarmak, burmak şazar, Uszor ‫פ‬ )‫שזר (לשזר‬
sarmak, kucaklamak, çevrelemek havak, lihbok ‫פ‬ )‫חבק (לחבק‬
sarmak, kuşatmak, etrafını çevirmek, çevrelemek, ekif, leakif ‫פ‬ )‫הקיף (להקיף‬
ablukaya almak, kapsamak, etrafını dolaşmak,
veresiye vermek
sarmalanmak, burulmak ııişzar, leişazer ‫פ‬ )‫נשזר (להשזר‬
sarmaşık, bitkilerin sap kısmı knokeııet ‫קנוקנת‬
sarnıç, üzüm sıkacağı, sinüs(anatomi) gat ‫גת‬
sarsılma, şok olma, sarsıntı . izdaazut ‫הזדעזעות‬
sarsılma, yeri değişme, bir yerden bir yere geçme iîaltelut ‫הטלטלות‬
sarsılmak, şok olmak izdaazea, ‫הזדעזע (להזריע) פ‬
leizdaazea
sarsılmış, korkmuş, şaşırmış, şaşkına dönmüş, kötü mezuazaat ‫נ‬,‫ת‬ ‫מזעזעת‬
etkilenmiş, şok olmuş (dişil)(sıfat)
sarsılmış, korkmuş, şaşırmış, şaşkına dönmüş, kötü mezuaza ‫ז‬,‫ת‬ ‫מזעזע‬
etkilenmiş, şok olmuş (eril)(sıfat)
sarsıntı reida . ‫רעידה‬
sarsıntı, şok zaazua ‫זעזוע‬
sarsma, sarsıntı taltala ‫טלטלה‬
sarsmak, şok etmek, şiddetle sarsmak zizea, lezaazea ‫פ‬ ‫ זעזע‬.‫זעזע‬
)‫(לזעזע‬
sataşma, kışkırtma, tahrik etme, kızıştırma, provo- itanut ‫התאנות‬
ke etme, belasını arama, aranma
sataşmak, kavga çıkarmak, savaşmak itnageah, ‫פ‬ ‫ התנגח‬,‫התנגח‬
itııagah, )‫(להתנגח‬
leitnageah

415
sataşmak, kışkırtmak, tahrik etmek, kızıştırmak, itana, leitanot ‫התאנה (להתאנות) פ‬
provoke etmek, belasını aramak, aranmak
sataşmak, sözlü saldırıda bulunmak, laf atmak iştaleah, ‫פ‬ ‫ השתלח‬,‫השתלח‬
iştalah, )‫(להשתלח‬
leiştaleah
satıcı moher ‫מויכר‬
satıcı (dişil) moheret ‫מוכרת‬
satılık lemehira ‫למכירה‬
satılmak nimkar, ‫פ‬ )‫נמכר (להמכר‬
leimaher
satılmış (sıfat) mahur ‫ח‬ ‫מכור‬
satılmış, satılık (sıfat) mahur ‫ת‬ ‫מכור‬
satın alınmak, temin edilmek nıkna, leikanot ‫פ‬ )‫נקנה (להקנות‬
satın alınmış (sıfat) kanuy ‫ת‬ ‫קנוי‬
satın alma, alış veriş yapma kniya ‫קמה‬
satın almacı kanyon ‫ז‬:‫?ןנ‬
satın almak kana, liknot ‫פ‬ -‫קנה (לקנות ל‬
(te et) )‫את‬
satır, sıra, dizi, saf şura ‫הזורה‬
satış, satım mehira ‫ממרה‬
satmak mahar, limkor ‫פ‬ ,‫מכר (למכר את‬
(etle) )-‫ל‬
satmak, gıda satmak işbir, leaşbir ‫פ‬ )‫המזכיר (להגביר‬
satranç şahmat ‫שחמט‬
satürn gezegeni satürn ‫סטורן‬
satürn gezegeni şabtay ‫שבתאי‬
sauna, fin hamamı (İNGİLİZCEDEN) sauna ‫סאונה‬
savan, su kaynakları arasmda yer alan geniş çayır savana ‫סואנה‬
(afrikada)
savaş alanı, er meydanı sde akrav ‫שדה הקרב‬
savaş gemisi oniyat ‫אמת מלחמה‬
- milhama
savaş narası, savaş çağrısı kriyat krav ‫קריאת קרב‬
savaş safı maarah lehima ‫מערך לחימה‬
savaş travması, savaş şoku elem krav. ‫הלם קרב‬
savaş uçağı, avcı uçağı matos krav ‫קטוס קרב‬
savaş vermek, savaşmak, mücadele vermek nilham, ‫פ‬ ,-‫נלחם (להלחם ב‬
leilahem (be )‫ ?ים‬,‫את‬
et im)

416
savaş, harp,cenk milhama ‫מלחמה‬
savaş, muharebe, dövüş maaraha ‫מערכה‬
savaş, muharebe, dövüş krav ‫ל!ךב‬
savaşçı (dişil) lohemet 3 ‫לוחמת‬
savaşçı (dişil) (sıfat) lohmanit M ‫לוחמנית‬
savaşçı (eril) lohem .‫׳‬... ... T . ‫לוחם‬
savaşçı (sıfat) (eril) lohnıani V7 ‫לוחמני‬
savaşçı, muharip, mücadeleci (sıfat) kravi ‫ת‬ ‫קרבי‬
savaşçılık lohmaniyut ‫לודןמניות‬
savaşma, harbetme . lehima ‫לחימה‬
savaşmak, harb etmek laham, lilhom s )-‫לחם (ללחם ב‬
(be)
savcı kategor ‫קטגור‬
savcı, genel davacı, amme davası açan tovea klali ‫חוב? כללי‬
savunma güvenlik bakanı sar abitahon ‫שר הבטחון‬
savunma, müdafa, savunma avukatlığı sanegorya ‫סנגוליה‬
savunma, müdafaa, koruma, defans (futbol) ağana ‫הגנה‬
savunmak, arka çıkmak, müdafa etmek, biri hak- singer, D )‫סנגר (לסנגר‬
kında olumlu konuşmak lesanger
savuşturan, görmezden gelen, geçiştiren, atlatan mithamek ‫מתחמק‬
(birisini), kendini sakınan
savuşturma, kaytarma, başından savma, geçiştirme, ithamkut ‫התחמקות‬
atlatma (birisini)
sayaç, sayıcı, kontör(telefon için değil), taksimetre, mone ‫מונה‬
numaratör
sayesinde, sayede, ...nın sayesinde odot le -‫הודות ל‬
sayfa çevirme difduf ‫דתרוף‬
sayfa çevirmek difdef, ledafdef ‫פ‬ )‫דפדף (לדפדף‬
sayfa çevirmek ilet, lealel ‫פ‬ )‫ל?בל‬3?‫עלעל (ל‬
sayfa, kağıt yaprak, folyo gilayon ‫גלידן‬
sayfa, levha daf ‫דף‬
sayfalamak, sayfa düzenlemek, mizanpaj yapmak imed, leamed ‫פ‬ )‫עמד (לעמד את‬
(et)
saygı görmek, sayılmak, saygıdeğer olmak nihbadf ‫פ‬ )‫נכבד (להכבד‬
leihabed
saygı gösterme, şeref verme, ikram kibud ‫כבוד‬
saygı göstermek,-hürmet etmek, şeref vermek, kibed, lehabed ‫פ‬ )‫כבד (לכבד את‬
ikram etmek (et)
saygı, hürmet (İNGİLİZCEDEN) respekt ‫לספקט‬

." ■./... 7 ‫ר־‬: . ‫־‬ ' >■ . ; ;.‫־‬ ■.‫■■־‬:‫ ■־‬7:‫י‬ .:-:,‫׳ג‬.

.‫־‬ ‫־‬ . ‫׳‬ .‫■י‬ ‫י‬ . 417


saygı, hürmet, şeref, namus, haysiyet, itibar, paye, kavod ‫כבוד‬
değer
saygıdeğer, aziz, muhterem, sayın, saygılı, hatırı nihbad ‫נכבד‬
sayılır
saygm, itibarlı (sıfat) moarah ‫ת‬
saygın, nezih, saygıdeğer, haysiyetli, vakur, muhte- mehubad ‫ת‬ ‫מכבד‬
rem, aziz (sıfat)
saygısızlık, küstahlık, arsızlık, terbiyesizlik, yüz- ithatsfut ‫התחצפות‬
süzlük
sayı, numara, rakam mispar ‫מספר‬
sayı, numara, rakam sifra ‫ספרה‬
sayıca çok olmak, çok sayıda olmak, dolu olmak, şarats, lişrots ‫פ‬ )‫שרץ (לשרץ‬
kaynamak, kümelenmek, sürü halinde tünemek
sayılmak, eksik olmak, hatırlanmak, anılmak, nifkad, ‫פ‬ )‫נפקד (להפקר‬
emredilmek leipaked
sayılmak, kaale alınmak, ait olmak nimnOf ‫פ‬ )‫נמנה (להמנות‬
leimanot
sayılmak, numaralanmak nispar, leisaper ‫פ‬ )‫נספר (להספר‬
sayılmak, toplanmak, emredilmek itpaked, ‫פ‬ )‫התפקד (להתפקד‬
leitpaked
sayım mifkad ‫מפקד‬
sayım, sayma, milat sfira ‫ספירה‬
sayım, yahudilikte dua için gerekli on yetişkin erkek minyan
sayın, şerefine, onuruna lihvod ‫לכבוד‬
sayısal, rakamsal (sıfat) kamuti ‫ת‬ ‫כמותי‬
sayısal, rakamsal, sayıca, sayı belirten mispari ‫מספלי‬
sayısız, hesaplanamaz, çok, bitmez, namütenahi eynsfor ‫אינספיר‬
sayısız, hesapsız, pek çok, hesabı tutulamayacak en sfor ‫אין ספר‬
sayıda
saymak mana, limnot ‫פ‬ )‫מנה (לקנות‬
saymak (sayı) safar, tispor ‫פ‬ )‫ספר (לספר את‬
(et)
saymak, emretmek, ziyaret etmek, tetkik etmek, pakad, lifkod ‫פ‬ ,‫פקד (לפקד את‬
hatırlamak (et al) )‫?ל‬
sazan balığı (hayvan) karpiyon ‫קךפיוץ‬
sazlık, saz, dere kenarlarındaki sulak yerlerde suf ‫סוף‬
yetişen bitki
seans (İNGİLİZCEDEN) seans ‫סיאנס‬
sebebiyle, zira, çünkü, ...den dolayı, bu nedenle mipne, mipne -‫ מפני ש‬,‫מפני‬
şe...

418
sebep olma, sebebiyet verme, neden olnia, yol açma, grima ‫?רימה‬
vesile olma, oluşturma
sebep olmak, neden olmak, sebebiyet vermek olel, leolel B )‫עולל (לעולל‬
sebep olmak, sebebiyet vermek, neden olmak, yol garam, ligrom B ,-‫גרס (לגרם ל‬
açmak, vesile olmak, oluşturmak (îe et) )‫את‬
sebep, neden siba ‫סבה‬
sebep, neden, etmen, elken, faktör gorem ‫גורם‬
sebepsiz nefret, yersiz nefret, gereksiz kin, yok yere sinat hinam ‫ם‬3‫שנאת ח‬
düşmanlık, çekememezlik
sebze yerakot ‫ירקות‬
secde, tapınma, taparcasına sevme sgida ‫סגידה‬
seçici, müşkülpesent, zor beğenen bareran
seçicilik, müşkülpesentlik, zor beğenirlik bareranut ‫בר־ךנרת‬
seçilmek nivhar, B )‫נבחר (להבחר‬
leibaher
seçim bhirot ‫בחירות‬
seçkin kadro, bir iş için yetiştirilmiş tim kader ‫קאדר‬
seçkin, güzide, en iyi, mutena muvhar ‫מבחר‬
seçkin, güzide, mutena, mükemmel, fevkalade, meşubah n ‫משבח‬
seçme, nitelikli (sıfat)
seçkin, saygıdeğer, mümtaz, meziyetli, kalburüstü, dagııl ‫רגול‬
ünlü, şöhretli
seçkin, seçilmiş, seçimi kazanmış nivhar ‫נבחר‬
seçkin, seçme, önde gelen, önemli bahir ‫בחיר‬
seçme, seçim, seçenek, tercih bhira ‫בחירה‬
seçme, seçip ayırma, ayıklama (İNGİLİZCEDEN) selektsya ‫סלקציה‬
seçmek, oy vermek bahta•, livhor B )‫בחר (לבח׳ר את‬
(et)
seçmen, seçen, seçici boher ‫בוחר‬
seçtirmek, izah etmek, açıklamak ivhir, leavhir B )‫הבחיר (להבהיר‬
seda, cılız ses, ses seda kol anot ‫קלל ענות‬
sedef (hastalık), bir tür deri hastalığı psoriasis safahat ‫ספחת‬
sedir ağacı erez ‫אך‬
sedye alunka ‫אלנקה‬
sefer görev emri, askeri celpname, ordu çağrı belge- tsav giyus ‫צו גיוס‬
sİ, tebligat
sefil, gurursuz, alçak, aşağı, adi, rezil, değersiz, şafel ‫ת‬ ‫שפל‬
mendebur (sıfat)
sefil, zavallı (sıfat) aluv ‫ת‬ ‫עלוב‬
seher vakti, şafak sökme, tan vakti alot aşahar ‫עלות ה^זחר‬

419
seher, şafak, tan, gün ağarması, fecir şahar ‫שחר‬
sekiz (dişil) 8 şmone 3 ‫שמונה‬
sekiz (eril) 8 şmona T ‫שמונה‬
sekizde bir şminit ‫שמינית‬
sekizgen, sekiz köşeli metuman ‫מתמן‬
sekizinci ........ şmini . ‫שמיני‬
sekizli, sekiz parça şminiya ‫שמינוה‬
sekme, seke seke yürüme diduy ‫דדלי‬
sekme, sıçrama nitur ‫נתור‬
sekmek, seke seke yürümek, sendeleyerek yürümek dida, ledadot ‫פ‬ )‫דדה (לדדות‬
sekreter (dişil) madara j ‫מזכירה‬
sekreter (eril) mazkir ‫ז‬ ‫מזכיר‬
sekreterlik, sekreterya, yazmanlık mazkirut ‫מזכירות‬
seks seks ‫סקס‬
seks düşkünü, azgın, şehvet düşkünü, aklı fikri roş kahol ‫ראש כחל‬
sekste olan, cinsellik tutkunu (mecaz)
seksek (çocuk oyunu) klas ‫קלס‬
seksen 80 şmonim ‫שמונים‬
seksi, seksapeli!, seksi cazibeli (sıfat) seksi ‫ת‬ ‫סקסי‬
seksüel faaliyet(ler), cinsel faaliyet (1er) peilut minit ‫פסילות מינית‬
seksüel, cinsel, zührevi mini ‫מיני‬
sektör, branş, kesim (İNGİLİZCEDEN) sektör ‫סקטור‬
sektör, kesim, işkolu................ ........................ migzar ................ ‫מגזר‬
sel, su baskını, su taşkını şitaforı ‫שטפון‬
selam, merhaba, alasmaladık, selamet, barış, sulh şatom ‫שלום‬
selam, selamlama, selam söyleme (drişat şatomun drişat şatom, ‫ ד״ש‬,‫דרישת שלום‬
kısaltması daş) daş
selametle, uğurlar olsun, iyi yolculuklar, güle güle tsetha leşalom ‫צאתך לשלום‬
anlamındaki söz .
selamlamak, selam durmak itsdia, leatsdia ‫פ‬ )‫הצדיע (להצדיע‬
selofan, naylon poşet _ tselofan ‫צלופן‬
seloteyp, yapışkan bant seret adbaka ‫סרט הדבקה‬
selüloz tait ‫תאית‬
selvi ağacı broş . ‫ברוש‬
sema, gök, gökkubbe meromim . ‫מרומים‬
sema, gök, gökkubbe rakia ?‫דקי‬
sema, gök, gökkubbe şehakim ‫שחקים‬
semaver, çaydanlık meham . ‫מחם‬

420
sembol, simge, alamet, amblem . semel , ;, . ‫סמל‬
sembolik, simgesel, az miktarda, karınca kararınca simli ‫ת‬ ‫סמלי‬
(sıfat)
sembolize etmek, simgelerle anlatmak simel, lesamel ‫פ‬ ‫סמל את (לסמל‬
)‫את‬
sembolleşmek, simgeleşmek ... istamel, .... ‫(להנזתמל) פ‬. ‫הסתמל‬
leistamel
semender, su semenderi, karada ve suda yaşayabi- salamandra ‫סלמנדרה‬
len (hayvan)
semer, eyer ukaf ‫א?ף‬
semirmek, besili olmak neevas, leiaves ‫פ‬ )‫גאבם (להאבס‬
semirtmek, besleyip şişmanlatmak, besiye çekmek eevis, leav'ıs ‫פ‬ )‫האביס (להאביס‬
semiz, şişko, kilolu, tombul, yağlı, gübrelenmiş meduşan ‫ת‬ ‫מדען‬
(sıfat)
semizotu (sebze) rgela ‫דגלה‬
sempati aada ‫אהדה‬
sempatik (İNGİLİZCEDEN) (sıfat) simpati ‫ת‬ ‫סימפטי‬
sempatik, sevimli, şirin, çekici, hoş, sevimli, cana nehmad ‫ת‬ ‫נחמד‬
yakın (sıfat)
sen (dişil) at ‫נ‬ ‫את‬
sen (eril) ata ‫ז‬ ‫אתה‬
senarist tasritay ‫תסריטאי‬
senaryo yazmak tisret, letasret ‫פ‬ )‫תסרט (לתסרט‬
sende, sana (dişil) lah ‫נ‬ ‫לו‬
sende, sana (eril) leha ‫ז‬ ‫לד‬
sende, sana, içinde (dişil) bah ‫נ‬ ‫?ו‬
sende, sana, içinde (eril) beha, bah ‫ז‬ ‫?ד‬
sende, yanında, beraberinde, mekanında, yerinde etsleh ‫נ‬ ‫אצלו‬
(dişil)
sende, yanında, beraberinde, mekanında, yerinde etselha ‫ז‬ ‫אצלד‬
(eril)
sendeleme, tökezleme, sürçme, hata yapma, kusur meida ‫מ?יךה‬
işleme, kabahat etme
sendelemek, tökezlemek, sürçmek, hata yapmak, maadj limod ‫פ‬ )‫מ?ד (למעיד‬
kusur işlemek, kabahat etmek
senden (dişil) mimeh ‫נ‬ ‫ממך‬
senden (eril) • mimha ‫ז‬ . ‫ממד‬
sendrom, hastalık belirtisi . tismonet ‫תסמנת‬
sendrom, hastalık belirtisi (İNGİLİZCEDEN) sindrom ‫סינדרום‬
sene, yıl . . şana ‫ענה‬

421
senede bir, her sene, yılda bir midey şana ‫מדי שנה בשנה‬
beşana
senede iki kez, altı ayda bir hatsi şııati ‫הצי שנתי‬
senegal (ülke) senegal ‫סנגל‬
senet, bono, kağıt para, banknot, resmi belge, şiar ‫שטר‬
değerli kağıt
senfoni (İNGİLİZCEDEN) simfoniya ‫סימפומה‬
seni (dişil) otah ‫נ‬ ‫אותך‬
seni (eril) otha ‫ז‬ ‫איחך‬
senin (dişil) şeldh j ‫שלך‬
senin (eril) şelha ‫ז‬ ‫שלך‬
senin gibi (dişil) kamoh j ‫כמוך‬
senin gibi (eril) kamoha ‫ז‬ ‫כמוך‬
seninle (dişil) ilah ‫נ‬ ‫אתך‬-
seninle (eril) itha ‫ז‬ ‫אהך‬-
senkronizasyon, zaman ayarı, zaman ayarlama sinkronizatsya ‫סינכרוניזציה‬
senkronize, senkron, eş zamanlı (İNGİLİZCEDEN) sinkroni ‫מ‬ ‫סינכרוני‬
(sıfat)
senkronlamak, senkronize etmek, eş zamanlı yap- sinkren, s )‫סנכרן (לסנכרן‬
mak (İNGİLİZCEDEN) lesankren
sensiz, sen olmadan, senin dışında, senin haricinde biladayih ‫נ‬ ‫בלעדיך‬
(dişil)
sensiz, sen olmadan, senin dışında, senin haricinde biladeha ‫ז‬ ‫בלעדיך‬
(eril)
sentetik (İNGİLİZCEDEN) (sıfat) sinteti ‫ ת‬................‫סינתטי‬
sentez (İNGİLİZCEDEN) sinteza ‫סינתזה‬
sentez yapmak sintez, lesantez s )‫סנתז (לסנתז‬
sepet, küfe, pota (basket) sal ‫סל‬
sera hamama ‫חממה‬
seramik, fayans keramika ‫קרמיקה‬
seramikten yapılmış, seramik (sıfat) kerami ‫ת‬ ‫קדמי‬
serap (İNGİLİZCEDEN! fata morgana ‫פטה מוךגנה‬
serap, halisünasyon, sanrı hizyon taatuim ‫דוזיון תץהו?ים‬
serbest bırakma‫ ״‬Özgürlrştirme, kurtarma, azat şihrur ‫רור‬1‫שך‬
etme, tahliye, salıverme, koyverme, kurtuluş
serbest bırakmak, muaf tutmak patar, liftor (et s ,‫פטר (לפטר את‬
ine)
)‫מ־‬
serbest meslek miktsoa hofşi ‫מקצוע חפשי‬
serbest, mubah, sakıncasız, izinli, yapılması müm- mutar ‫ת‬ ‫מתר‬
kün, caiz, meşru, müsadeli, yasal (sıfat)

422
serbest, Özgür (sıfat) hofşi ‫■״ ת‬ ‫חפשי‬
serbestlik, özgürlük hofşiyut ‫חפשי(ת‬
serçe kuşu (hayvan) ankor ‫אנקור‬
serçe kuşu (hayvan) dror ‫דרור‬
serçe parmak, küçük parmak zeret ‫זרת‬
sergi, teşhir, sergileme, gösteriş r ‫״‬ ‫־‬ tetsuga......... ‫;י‬ ‫תצוגה‬
seri tecavüzcü, sapık anas sidrati ‫ סדרתי‬03‫א‬
seri, dizi sidra ‫סדרה‬
serilmiş, yayılmış (sıfat) parus ‫ת‬ ‫פרוש‬
serin, soğuk, ilgisiz, kayıtsız (sıfat) karir ‫ת‬ ‫קריר‬
sermayeye katma, sermaye arttıranı, sermayelen- ivun ‫הוון‬
dirme
serpinti (radyoaktif, toz vs.) nepolet ‫ןפלת‬
sersem, aptal, çılgın (dişil) metumtemet ‫נ‬ ‫מטמטמת‬
sersem, aptal, çılgın (eril) metumtam ‫ז‬ ‫מטמטם‬
sersemletmek, aptallaştırmak, çıldırtmak timtem, s )‫טמטם (לטמטם‬
letamtem
serseri, kaba puştak ‫פושטק‬
serseri, kıro, piç (argo) (dişil) arsit ‫נ‬ ‫ערסית‬
serseri, kıro, piç (argo) (eril) ars ‫ז‬ ‫?רם‬
sert darbe mahats ‫מחץ‬
sert, budaklı, kertikli, seksi (slang mecazi) (sıfat) mesukas ‫ת‬ ‫מסקס‬
sert, haşin, hoşgörüsüz mahmir ‫מחמיר‬
sert, katı (sıfat) kaşe ‫ת‬ ‫קשה‬
sert, rijit, dayanıklı, sağlam, çetin, haşin, katı, kaşuah ‫ת‬ ‫קשוח‬
hissiz, nasır tutmuş, esnek olmayan, elastikiyetsiz
(sıfat)
serteştirmek, katılaştırmak ikşiah, ‫פ‬ ‫הקשיח (להקשיח‬
leakşiah (et) )‫את‬
sertleşme, katılaşma, zorlanma, zorluk çekme ıtkaşut ‫התקשות‬
sertleşmek, katılaşmak, haşinleşmek, taviz verme- itkaşeah, ‫פ‬ ‫ התקשח‬,‫התקשח‬
mek itkaşahf )‫(להתקשח‬
leitkaşah
sertleşmek, katdaşmak, zorlanmak, zorlaşmak, itkaşa, leitkaşot ‫פ‬ ­ ‫התקשה (להתק‬
zorluk çekmek, güçlük çekmek, zora gelmek (be) )-‫שות ב‬
serum ’ infuzya ■ ‫אינפוזיה‬
serum vermek, kan nakletmek (birisi tarafindan) era, learot 5 )‫ערה (לזנרות‬
serüven, olay, hadise, vaka, bölüm (romanda, film- epizoda ‫אפיזודה‬
de, dizide)

423
servet, kapital, sermaye on
... . ‫היז‬
servet, mülk, mülkiyet rehuş ‫ךכוש‬
servet, varlık, mal mülk nekes ‫נכס‬
servis etmek, sunmak, takdim etmek igiŞf leagiş (et) ‫פ‬ )‫הגיש (להגיש את‬
servis, nakletme, taşıma asaa ‫הס?ה‬
ses ■■ ‫'־‬........ ■ ■ ■■ ..... . ■ ■■ ; . ■ kol ... ‫סל‬
ses telleri (insan boğazındaki) meytarey kol ‫מיתרי קול‬
ses ve ışık gösterisi, odiovizüel orkoli ‫אוךקולי‬
sesi kesilmek, felce uğramak, suskunlaşmak, sessiz- iştatek, ‫פ‬ ‫השתתק (להקז־‬
leşmek leiştatek )‫תתק‬
sesi kısılmak nitsrad, ‫פ‬ )‫נצרד (להצרד‬
leitsared
sesli harf, ünlü harf kamats ‫קמץ‬
sessiz harf itsur ‫?צרר‬
sessiz, sakin, sükut şeket ‫ש?ןט‬
sessiz, suskun (edebi) damıım ‫רמוס‬
sessizliğe bürünmek, suskun kalmak haşa, lahşot ‫פ‬ )‫חשה (לחשות‬
sessizlik dumiya ‫דומיה‬
sessizlik, sükün, sükünet, sakin, huzur, dinginlik şaket ‫שקט‬
sessizlik, şaşakalma, nutku tutulma, dumur elem ‫אלם‬
set (voleybol tenis ping pong vs.) set . ‫סט‬
set, seri, dizi, takım, yemek takımı set ‫סט‬
sevap, dini emir, sünnet, farz, vecibe, yükümlülük, ■ nıitsva............. ‫מ?וה‬
mükellefiyet
sevgi, muhabbet, şefkat hiba ‫חבה‬
sevgili, yar, aşkım auv ‫ז‬ ‫אהוב‬
sevgili, yar, aşkım auva ‫ג‬ ‫אהובה‬
sevgiyle sarılmak, kucaklaşmak, okşaşmak itgafef, ‫פ‬ )‫ההגפף(להתגפף‬
leitgapef
sevgiyle sarmak, bağrına basmak, kucaklamak, gipef legafef ‫פ‬ )‫גפף (לגפף‬
okşamak
sevilen aud ‫אהוד‬
sevilen, aşık olunan (sıfat) neeav n ‫נאהב‬
sevilen, tutulan, gözde, popüler, favori, sevimli, cici auv ‫ת‬ ‫אהוב‬
(sıfat) ' ■

sevilmek neeav, leiaev ‫פ‬ )‫נאהב (להאהב‬


sevinç, haz, neşe, şarkı söyleme, mutluluktan renana T ‫!־??ה‬
şakıma
sevindirici mesameah ‫משמח‬

424
sevişmek, aşk oyunları yaşamak itales, leitales ‫פ‬ )‫התעלס (להתעלס‬
sevişmek, okşaşmak, birbirine sarılmak, vakit itmazmez, 5 ­­‫התמזמז (להת‬
öldürmek, oyalanmak leitmazmez )‫מזמז‬
seviye, düzey miflas ‫מפלס‬
sevketmek, döndürmek, yöneltmek, müracat ettir- ifna, leafnot ‫ פ‬,-‫הפנה (להפנות ל‬
mek, kanalize etmek (le el) .... , ’ . )‫אל‬
sevkiyat subayı katsin şalişut ‫קצין שליחות‬
sevme, beğeni, hoşlanma hibuv ‫חבוב‬
sevmek aav} leeov ‫פ‬ )‫אהב (לאהב‬
seyahat etmek, yolculuk etmek (karada) (be olunca nasa, linsoa ‫פ‬ ,-‫נסע (לנסע ב‬
araç içinde, el / le ile olunca yöne doğru) (be elle) )"‫ ל‬.‫אל‬
seyahat, sefer, yolculuk masaa ‫מסע‬
seyirci, izleyici tsofe ‫צרפה‬
seyis, at bakıcısı sayas ‫סיס‬
seyrek, az, çok az, bir avuç kadar miktarda, azıcık muat ‫ת‬ ‫מרע!ט‬
(sıfat)
seyrek, kıt, zayıf, cüzi, minimal, sınırlı, inandırıcı kaluş ‫ת‬ ‫קלוש‬
olmayan (sıfat)
seyrekleştirmek, çok azaltmak, nadirleştirmek miet, lemaet ‫פ‬ )‫מעט (למעט‬
seyreltilmiş, sulandırılmış, karışık, katışık (sıfat) ınaul ‫ת‬ ‫מהול‬
seyreltme, seyrelti, sulandırma, karıştırma miul ‫מהול‬
seyreltme, sulandırma, yoğunluğunu azaltma meila ‫מהילה‬
seyreltmek, sulandırmak, zayıflatmak, güçten ikliş, leakliş ‫פ‬ )‫ (להקליש‬# ‫הקלי‬
düşürmek
seyretmek, gözlemlemek, gözetlemek, öngörmek, tsafa, litspot ‫פ‬ )‫צפה (לצפות‬
evvelden görmek, müşahede etmek, beklenti duy-
mak, beklentisi olmak
seyşel adaları (ülke) iyey seyşel ‫איי סןשל‬
seyyar hale getirmek, transfer etmek, yerini değiş- niyedf lenayed ‫פ‬ )‫ניד (לניד‬
tirmek
seyyar olmak, gezici olmak, gezgin olmak, transfer ıtnayed, ‫פ‬ )‫ההניר (להתניד‬
olmak leitnayed
seyyar, gezgin, gezici, devriye, keşifçi sayar ‫סיר‬
seyyar, hareketli, gezici, göçebe na ‫נע‬
seyyar, hareketli, gezici, menkul, taşınır, portatif nayad ‫ניד‬
sezgi, içine doğma, altıncı his (İNGİLİZCEDEN) iııtuitsya ‫אינטואיציה‬
sezici alet, sensor,.algdayıcı kayşan ‫י‬ !‫חיש‬
sezinlemek, olacakları hissetmek, öngörü sahibi itııabe, leitnabe ‫פ‬ )‫התנבא (לההנבא‬
olmak, içine doğmak
sıcak (sıfat) ; hanı ‫ח‬ ‫חם‬

K
425
sıcak hissediyor, sıcak bastı, sıcaktandı (dişil) ham la ‫נ‬ ‫לה‬ ‫חם‬
sıcak hissediyor, sıcak bastı, sıcaktandı (erit) ham lo ‫ז‬ ‫לו‬ ‫חם‬
sıcak hissediyorlar, sıcak bastı, sıcaktandılar (dişil) ham laen j ‫להן‬ ‫חם‬
sıcak hissediyorlar, sıcak bastı, sıcaktandılar (eril) ham laem r ‫להם‬ ‫חם‬
sıcak hissediyorsun, sıcak bastı, sıcaktandın (dişil) ham lah ‫נ‬ ‫לך‬ ‫חם‬
sıcak, hissediyorsun, sıcak baştı, sıcaklandm (eril) ham leha . ‫ז‬ .... ‫לד‬ ‫חם‬
sıcak hissediyorsunuz, sıcak bastı, sıcaktandınız ham lahen ‫נ‬ ‫לכן‬ ‫חם‬
(dişil)
sıcak hissediyorsunuz, sıcak bastı, sıcaktandınız ham lakem r ‫חם לכם‬
(eril)
sıcak hissediyorum, sıcak bastı, sıcaktandım ham li ‫חם ליי‬
sıcak hissediyoruz, sıcak bastı, sıcaklandık ham lamı ‫חם לנר‬
sıcakça, ılık, sıcak, samimi hamim ‫חמים‬
sıcaklık, ısı hom ‫חם‬
sıcaklık, içtenlik, samimiyet hamimut ‫חמימות‬
sıçan, iri fare (hayvan) kulda ‫חלדה‬
sıçık, boktan, bombok, kötü, iğrenç (sıfat) mehurban ‫ת‬ ‫מי׳ו?ז‬
sıçmak hirben, ‫פ‬ )‫ן (לחךבן‬3‫חך‬
leharben
sıfat (dilbilgisinde) şem toar ‫שם תאר‬
sıfat, unvan, paye, şekil, kademe, düzey toar ‫תאר‬
sıfır efes ‫אפם‬
sıfırlama, ayarlama ipus ‫אפרם‬
sıfırlamak...... ......................... ............... ........ ‫ ־‬ipes, leapes...... ■ tj- ..........)‫אפס (לאפס‬
sıfırlanma, değeri sıfıra inme itafsut ‫התאפסות‬
sıfırlanmak, değeri sıfıra inmek, sıfırlaşmak, kendi- itapes, leitapes ‫פ‬ )‫התאפס (להתאפס‬
ne gelmek
sığ, derin olmayan (sıfat) . radud n ‫רדרד‬
sığınak, barınak miklat ‫מקלט‬
sığır bakar ‫??!ר‬
sığır eti basar bakar ‫בשר בקר‬
sığır yetiştiricisi, kovboy boker ‫בקר‬
sığırcık kuşu (hayvan) zarzir ‫זךזיר‬
sığlık, sığ kumsal sirton ‫הזךטרן‬
sıhhiye eri, sağlık görevlisi, hasta bakıcı yardımcısı hoveş ‫ז‬ ‫חובש‬
(eril)
sık sık kullanılan, basit, sıradan, harcıalem, yaygın şahiyah ‫ת‬ ‫שכיח‬
(sıfat)
sık sık tekrarlanma, çok tekerrür etme şhihut ‫שכיחות‬

426
sık, mutat, düzenli (sıfat) . . tadir ...... ‫ת‬ ‫תדיר‬
sıkı tutma, kavrama lefita ‫לפיתה‬
sıkı tutmak lafat, lilfot‫פ‬ )‫לפת (ללפת‬
sıkı tutulmak, sıkıca tutulmak nilpat, leilafet ‫פ‬ )‫נלפת (להלפת‬
sıkıca bağlamak, kımıldatmamak, sıkıca tutturmak haşak, lehaşek ‫פ‬ )‫חשק (לחשק‬
sıkıca dört elle sarılmak, kapısında, kul köle olmak itrapek, ‫תתרפק (להתדפק) ■פ‬
leitrapek
sıkıca kapalı, sımsıkı kapalı (sıfat) haşuk ‫ת‬ ‫חשוק‬
sıkıcı, sıkıntı verici, rahatsız edici, bunaltıcı meik ‫מעיק‬
sıkıcı, üzücü, hazin, daraltıcı (fiziksel veya ruhsal) metser ‫מצר‬
sıkılmak, canı sıkılmak İştaamem, ‫פ‬ ­ ‫השתעמם (להש‬
leiştaamem )‫תומם‬
sıkıntı vermek, rahatsızlık vermek, sıkmak, bunalt- eilc, leaik ‫פ‬ )‫ה?יק (להדק‬
mak
sıkıntı vermek, rahatsızlık vermek, stres yaratmak, tarad, litrod ‫פ‬ )‫טרד (לטרד‬
taciz etmek
sıkıntı, kuruntu, üzüntü, rahatsızlık mitrad ‫מטרד‬
sıkıntılı, üzgün, rahatsız, kafası karışık (sıfat) mııtrad ‫ת‬ ‫מטרד‬
sıkıntılı, yoğun (sıfat) tarud ‫ת‬ ‫טרוד‬
sıkışık, sıkılmış, ezik, ezilmiş, tost olmuş (sıfat) mahutu ‫ת‬ ‫מחוץ‬
sıkışık, tıkışık, dopdolu, tıklım tıklım, iç içe, sıkıştı- dahus ‫רחום‬
rılmış, kesif, yoğun, kalabalık
sıkışıklık, tıkanıklık, trafik sıkışıklığı pkak ‫פקק‬
sıkışmak, basınç uygulanmak, kalabalıkta sıkışmak, nidhas, ‫פ‬ )‫נדחס (להרחם‬
itiş kakış olmak leidahes
sıkışmak, itilmek, itilip kakılmak nidhak, ‫פ‬ )‫נדחק (להדחק‬
leıdahek
sıkışmak, kalabalık içine girmek itstofef, ‫פ‬ ­ ‫הצטופף (להצ‬
leitstofef )‫טופף‬
sıkıştıran, tazyik eden, sıkıştırıcı, tazyik edici dohes ‫רוחם‬
sıkıştırarak ezme, çırpma ktita ‫כתיתה‬
sıkıştırarak ezmek, çırpmak katot, liktot ‫פ‬ )‫כתת (לכתות‬
sıkıştırılarak ezilmek, çırpılmak nihtat, leikatet ‫פ‬ )‫נכתת (להפתת‬
sıkıştırılarak ezilmiş, çırpılmış (sıfat) katut ‫ת‬ ‫כתות‬
sıkıştırılmak, ezilmek nimhats, s )‫נמחץ (להמחץ‬
leimahets
sıkıştırma, ezme mehitsa ■ ‫מחיצה‬
sıkıştırma, tazyik, kompresyon dhisa ‫דחיסה‬
sıkıştırmak, basınç uygulamak, iterek sokmak dahas, lidhos s )‫ד־חס (לךדויס‬

42‫ר‬
sıkıştırmak, baskı yapmak, pres yapmak, zorlamak lahats, lilhots B ,‫לחץ (ללחץ את‬
(et al) )‫על‬
sıkıştırmak, baskı yapmak, zorlamak ilhits, lealhits B )‫הלחיץ (להלחיץ‬
sıkıştırmak, ezmek mahats, B )‫מחץ (למחץ‬
limhots
sıkıştırmak, itmek, itip kakmak dahak, lidhok B )‫דחק (לדחק‬
sıkıştırmak, sıkılaştırmak, safları sıklaştırmak tsofef, letsofef B )‫צופף (לצופף‬
sıkıyönetim, örfi idare, askeri idare miştar tsvai ‫משטר צבאי‬
sıklık, düzen, düzenlilik, düzenli olarak tadirut ‫הדירות‬
sıkma, suyunu çıkarma, ezme meiha ‫העיכה‬
sıkmak, bağlamak, kenetlemek (kemer), sıkıştır- idek, leadek B )‫הדק (להדק‬
mak, darlaştırmek, sağlamlaştırmak, raptetmek
sıkmak, can sıkıcı olmak şimem, B )‫שעמם (לשעמם‬
leşaamem
sıkmak, can sıkmak, rahatsız etmek, usandırmak, etsik, leatsik B )‫הציק (להציק‬
başının etini yemek
sınamak, imtahan etmek, yoklamak, tecrübe etmek, bahan, livhon B ,‫בחן (לבחין את‬
denemek (et be al) )‫ על‬,-‫ב‬
sınanmak, imtahan olmak nivhan, B )-‫נבחן (להבחן ב‬
leibahen (be)
sınanmış, kontrol edilmiş nivhan ‫נבחן‬
sınav, imtahan mivhan
sınavı verme amida ‫עמידה במבחן‬
bemivhan
sınavı yapan kimse, sınayan, denetçi, denetmen, bohen ‫בוחן‬
kontrolör□
sınıf, manga (askeri) kıta ‫כתה‬
sınıflandırılmış, türlerine ayrılmış, tasnif edilmiş memuyan ‫ה‬ £‫ממ‬
(sıfat)
sınıflandırma, tasnif, sıralama miyun ‫מיון‬
sınıflandırmak, cinslerine göre ayırmak, tasnif miyen, B )‫מין (למין‬
etmek lemayen
sınıflanmak, türlerine ayırılmak, tasnif edilmek, itmayeıı, B )‫התמין (להתמין‬
ayrışmak leitmayen
sınır, hudut sfar ‫ספר‬
sınır, hudut, marj gvul ‫גבול‬
sınırda, had safha, marjinal gvuli, gvulit ‫ גבולית‬,‫גבולי‬
sınırdaş olmak, hudut çizmek gaval, ligbol B ,-‫גבל (לגבל ב‬
(be,im) )‫עם‬
sınırlama, kısıtlama, tahdit agbala ‫הגבלה‬

428
sınırlamak, limit koymak, tahdit etmek, hudut takam, lithom S )‫תחם (לתחם‬
belirlemek ......*‫'י‬

sınırlamak, sınırlandırmak, kısıtlamak igbil, leagbil ‫פ‬ ‫הגביל (להגביל‬


(et) )‫את‬
sınırlanmak, limit koyulmak nitham, s )‫נתחם (להתחם‬
leitahem
sınırlı, limitli, kısıtlı, mahdut, yetersiz, Özürlü (en- mugbal ‫ת‬ ‫מגבל‬
T J \
gelli sakat anlamında) (sıfat)
sıpa, eşek sıpası (hayvan) ayir ‫עיר‬
sır, giz, esrar, muamma, bilinmeyen şey sod ‫סוד‬
sır, giz, muamma, gizem, esrar . mistorin ‫מסתורין‬
sır, muamma raz ‫רז‬
sıra, dizi, sütun (gazete makalesi sütunu) tur ‫טור‬
sıra, kuyruk, saf tor ‫תור‬
sıra, okul sırası, yazı masası, yazıhane masası şulhan ktiva ‫שלחן בתיבה‬
sıra, oturma bankı safsal ‫ספסל‬
sıradağ, sıradağlar şarşeret arim ‫שרשרת הרים‬
sıradağ, sırt (dağ sırtları) rehes ‫ו?ס‬
sırası gelmişken, bu vesileyle ağar ‫אגב‬
sırası gelmişken, bu vesileyle, bu yolla, yeri gelmiş- dereh agav ‫ירך אגב‬
ken
Sırbistan (ülke) serbia ‫סן־מה‬
sırdaş, sır tutan, sır saklayan güvenilir kişi iş sod ‫איש סוד‬
sırık, direk, çubuk, şaft, mil mot ‫מוט‬
sırıkla atlama (spor dalı) kfitsa be mot ‫קפיצה במוט‬
sırıtma, sırıtış, kıkırdama, kıs kıs gülüş gihuh ‫גחון‬
sırıtmak, pis pis gülmek, kıkırdamak, gülerek tepki gilıeh, legaheh ‫פ‬ ),‫גחך (לגחך‬
vermek, hafifçe kahkaha atmak
sırp, sırbistanlı (eril) serbi T ‫סךבי‬
Sırpça, sırp, sırbistanlı (dişil) serbit j ‫סךבית‬
sırt, bel, arka gav ‫גב‬
sırta ait, arkaya ait, arkadan gelen gabi ‫י‬ ‫גבי‬
sırtlan (hayvan) tsavoa ‫צבוע‬
sıska, zayıf, bir deri bir kemik, kemikleri görünen, garurn ‫גרום‬
kemikleri çıkıntılı
sıtma (hastalık) . malariya ‫מלריה‬
sıva, harç ‫־‬ üyah ‫טיח‬
sıvacı tayah ‫טיח‬
sıvalamak, sıva yapmak, üstünü örtmek, sıvamak etiah, leatidh. ‫פ‬ )‫הטיח (להטיח‬

429
sıvalamak, sıva yapmak, üstünü örtmek, sıvamak tiyeah, tiyah, ‫פ‬ )‫ טיח (לטיח‬,‫טיח‬
letayeah
sıvama, sıva tiyuah ‫טיוח‬
sıvanmış, sıvalanmış, sıva yapılmış, sıvalı metuyah ‫מטיח‬
sıvazlamak, hafifçe vurmak (destek mahiyetinde tafah, litfoah ‫פ‬ )‫טפח (לטפח‬
sırtına, yanağına vurmak)
sıvı bal, akışkan halde olan bal nofet ‫־‬ ‫נפת‬
sıvı nakletmekfiçecek ilaç kan vs.) eera, leaarot ‫פ‬ )‫הש־ה (להארות‬
sıvı nakli, damara sıvı zerketme, serum eruy ‫?רוי‬
sıvı, likit, akar, mayi, akıcı nozel ‫נוזל‬
sıvılaştırmak, likit hale sokmak, akar duruma ııizel, leııazel ‫פ‬ )‫נזל (למל‬
getirmek
sız, siz eki, onsuz, 0 olmadan, gayrı (netul oferet natul ‫נטול‬
kurşunsuz)
sızdırma (bilgi haber) adlafa ‫הדלפה‬
sızdırma, akıtma, damlatma azlafa ‫הזלפה‬
sızdırmak (sıvı, gaz, sır, bilgi, haber) idlif, leadlif ‫פ‬ ‫הדליף (להךליף‬
(et) )‫את‬
sızdırmak, akıtmak, damlatmak izlif, leazlif ‫פ‬ )‫הזליף (להזליף‬
sızıntı yapmak, akıntı yapmak(sıvı) zav, lazuv ‫פ‬ )‫זב (לזוב‬
sızıntı, akma nezila ‫נזילה‬
sızıntı, sızma, kaçak zliga ‫!ליגה‬
sızıntı, sızma, kaçak (sıvı, gaz, sır, bilgi, haber) dlifa ‫דליפה‬
sızmak (sıvı, gaz, sır, bilgi, haber) ......... dalaflidlof ‫פ‬ ...... )‫דלף (לדלף‬
sızmak, akmak, damlamak zalaf, lizlof ‫פ‬ )‫זלף (לזלף‬
sibernetik, iletişimsel hareketlerin kontrolü Idbernetika ‫קיבךנטיקה‬
sicil, geçmiş olaylar, yaşanmışlık korot ‫קורות‬
sidik torbası, mesane • şalpuhit aşeten ‫שלפוחית השתן‬
sierra leone (ülke) syera leona ‫ס?ךה לאונה‬
sifon sifon ‫סיפון‬
sigara sıgarya ‫סיגךיה‬
sigara içme, tüttürme işun ‫עשון‬
sigara içmek, tüttürmek, füme yapmak, dumanda işen, leaşeıı ‫פ‬ )‫עשן (לעשן‬
pişirmek
sigorta eksperi, değer biçen şamay ‫שמאי‬
sigorta, elektrik sigortası netih ‫נתיך‬
sigorta, emniyet, güvenlik bituah ‫בטוח‬
sigortacı sohen bituah ‫סוכן בטוח‬

430
sigortalamak, sigorta etmek biteah, S )‫בטח (לבטח‬
levateah
sigortalı (sıfat) mevutah ‫ת‬ ‫מבטח‬
sihir, büyü, tılsım, cazibe, çekicilik, alımlılık kesem ‫קסם‬
sihirbaz, büyücü kösem ‫קלסם‬
sihirbaz, büyücü, uzman, usta, ehil aşaf ‫אשף‬
sihirlemek, büyülemek, cezbetmek, aklını çelmek iksim, leaksim ‫פ‬ ‫הקסים (להקסים‬
(et) )‫את‬
sihirlemek, büyülemek, hoşa gitmek kasam, liksom ‫פ‬ )-‫קסם (לקסם ל‬
(le)
sihirlenmek, büyülenmek ııiksam, ‫פ‬ )‫נקסם (להקסם‬
leikasem
sikiş, sikme, silahlandırma ziyan ‫זיון‬
sikişmek (kabaca), silahlanmak izdayen, ‫פ‬ )‫הזרין (להזדין‬
leizdayen
siklamen çiçeği, tavşankulağı çiçeği, çuha çiçeği rakefet ‫רקפת‬
(çiçek)
siklon, girdap (fırtınalı havada), hortum (tabiat tsiklon ‫ציקלון‬
olayı)
sikmek (kabaca), silahlandırmak ziyen, lezayen ‫פ‬ )‫דן (לדן‬
silah neşek ‫נשק‬
silah atışı yeri ‫ירי‬
silah atışı, atış (top, tüfek, tabanca) yeriya ‫יריה‬
silah deposu, silahlık, cephanelik naşakiya ‫נשקיה‬
silah görevlisi, silah uzmanı, silahtar, silâhçı, silâh naşak ‫נשק‬
yapımcısı, silah deposu görevlisi
silaha davranmak, tetiğe davranmak tsalaf, litslof ‫פ‬ )‫צלף (לצלף‬
silahın nişan akşamı (gez,arpacık) kavenet ‫בונת‬
silahlandırmak, silah ve mühimmatla donatmak himeş, lehameş ‫פ‬ )‫חמש (לחמש את‬
(et)
silahlanma ithamşut ‫התחמשרת‬
silahlanma, donanım izdayııut ‫הזדינות‬
silahlanmak, silah ve mühimmatla donanmak, silah ithameş, ‫פ‬ ‫התחמש (להתח־‬
kuşanmak leithameş )‫מש‬
silahlı (sıfat) kamaş ‫ת‬ ‫חמוש‬
silahlı, silahlanmış, sikik, sikilmiş (kabaca) (sıfat) mezuyaıı ‫ת‬ !‫מד‬
silahsızlandırma, askerden arındırma peruz ‫פרוז‬
silecek magev ‫מגב‬
silgi makak, mohek ‫ מוחק‬,‫מחק‬
silindir tsilinder ‫צילינדר‬

431
silindir, merdane, cendere mahbeş ‫מכבש‬
silindirik, silindir biçiminde glili ‫גלילי‬
silinmek nimhak, S )‫נמחק (להמחק‬
leimahek
silinmek, imha edilmek, protesto edilmek, veto nimha, S )‫נמחה (להמחות‬
edilmek leimahot
silinmiş, silik, sersemlemiş, karmakarışık, allak J mahuk ‫ת‬ J ‫מחלק‬
bulak, bitkin, yorgun argın (mecazi) (sıfat)
silkeleme, sarsma, çalkalama niur ‫נעור‬
silkelemek, sarsmak, çalkalamak nier, lenaer 5 )‫נער (לנער‬
silkinmek, silkelenmek itnaer, leitnaer S )‫התנער (להתנער‬
sille, tokat (argo) kafa ‫כפה‬
silme mehika ‫מחיקה‬
silme, kurulama niguv ‫נגוב‬
silme, siliş, silinti mehiya ‫מח;ה‬
silmek mahak, limhok ‫פ‬ )‫מחק (למחק את‬
(et)
silmek, burnunu sümkürmek, tatlı yemek (yemek- kineah, kinah, ‫פ‬ )‫ קנח (לקנח‬,‫קנח‬
ten sonra) lekaneah
silo, tahıl ambarı memgura ‫ממגוךה‬
sima, görünüş, suret, çehre hazat ‫חזות‬
simetri (İNGİLİZCEDEN) simetriya ‫סימטריה‬
simetrik (İNGİLİZCEDEN) (sıfat) simetri ‫ת‬ ‫סימטרי‬
simit, yuvarlak tuzlu yiyecek beygel, ‫ ביגלה‬,‫ביגל‬
beygale, begale
simkart, telefon kartı kartis sim ‫כרטיס סים‬
sina (yarımadası, dağı, çölü) sinay ‫סיני‬
sinagog, havra bet kneset ‫בית כנסת‬
sincap (hayvan) snai ‫סנאי‬
sincap, amerikan sincabı (hayvan) snaimefuspas ‫סנאי מפספס‬
sindirilmek, yıldırılmak, bunalmak, acı çekmek nigas, leinages ‫פ‬ )-‫נגע! (להנגהז‬
sine, bağır, göğüs, kucak - heyk ‫חיק‬
sinek (hayvan) zvuv ‫זבוב‬
sinema kolnoa . ‫קולנוע‬
Singapur (ülke) Singapur. ‫סינגפור‬
sinirinden kudurma, patlama itgaaşut . ‫החגעשות‬
sinirinden kudurmak, patlamak itgaeş, leitgaeş ‫געש) פ‬1‫התגעקז (להך‬
sinirlendirmek, öfkelendirmek, asabileştirmek, asap itsben, leatsben ‫פ‬ )‫עצבן (לעצבן‬
bozmak

432
sinirlenmek, öfkelenmek, asabileşmek ' itatsben, ‫פ‬ ­ ‫התעצבן (להתע‬
leıtatsben )‫צבן‬
sinsice girmek, davetsiz gitmek itpaleah, ‫פ‬ ‫ התפלח‬,‫התפלח‬
itpalah, )‫(להתפלח‬
leitpaleah
sinyal lambaları, flaşör (dörtlü flaşör) panasey itut ‫פנסי אתות‬
sinyal verme, sinyal, işaret verme ........... ‫׳‬ • • itut ■■•‫״•־‬:■ ‫אתות‬
siren çalmak, korna çalmak, ötmek, ıslık çalmak tsafar, litspor ‫פ‬ )‫צפר (לצפיר‬
siren, siren sesi tsfira ‫צפירה‬
sirk kirkas ‫קךקס‬
sirke ‫׳‬ homets ‫חמץ‬
siroz (hastalık) şahemet ‫׳שחמת‬
sirtaki, geleneksel yunan dansı sirtaki ‫סירטאקי‬
sis, pus arafel ‫ערפל‬
sislendirmek, bulanıklaştırmak, belirsizleştirmek irpel, learpel ‫פ‬ )‫עךפל (לעךפל‬
sislenmek, puslanmak, bulanıklaşmak, belirsizleş- itarpelj ‫פ‬ ­ ‫התעךפל (להתע‬
mek leitarpel )‫רפל‬
sisli, puslu, bulanık, flu (sıfat) arpili ‫ה‬ ‫עךפלי‬
sisli, puslu, dumanlı (sıfat) meurpal ‫ת‬ ‫מ^רפל‬
sismik, yer katmanı hareketleriyle ilgili (sıfat) sesmi ‫ת‬ ‫סיסמי‬
sistem maarehet ‫מערכת‬
sistem, yöntem, düzen, usul (İNGİLİZCEDEN) sistema ‫סיסטמה‬
sistematik, sistemli, düzenli olarak (İNGİLİZCE- sistemati ‫ת‬ ‫סיסטמתי‬
DEN) (sıfat)
sistit (hastalık), mesane iltahabı (kadınlarda) daleket ‫דלקת שלפוחית‬
şalpuhit aşeten ‫השתן‬
sivan, İbrani takviminin 9. ayı sivan ‫סילז‬
sivil savunma kurumu pikud aoref ‫פקוד הערף‬
sivil toplum kuruluşu, sivil toplum örgütü, denetle- mevaker ‫מבקר המז־יינה‬
me mercii, denetleme kurumu amedina
sivil, medeni ezrahi ‫אזרחי‬
sivilce pitson ‫פצעין‬
sivilce, çıban farunkel ‫פרונקל‬
sivri dil, sivri dilli, hırçın hadat laşon ‫חרת לשון‬
sivri, keskin, uyanık, sivri akıllı, keskin zeka (sıfat) had ‫ת‬ ‫חד‬
sivrileşme, keskinleşme, bilenme ithadedut . ‫התהדרות‬
sivrileşmek, keskinleşmek, bilenmek ithaded, ‫פ‬ )‫התחדד (להתחרד‬
leithaded
sivrileştirmek, keskinleştirmek, bilemek . hided, lehaded ‫פ‬ )‫חדד (לחדד‬

433
sivrisinek (hayvan) yatuş, yatuşim ‫יתושים‬, ,‫יתוש‬
siyah, kara (renk), kayıt dışı (ticari faaliyet) şalıor . ■. ■••‫שתר •••׳‬
siyanür tsiyanid ‫ציאניד‬
siyasal bilimler madeey ‫מךעי מדינה‬
medina
siyasi görüş, politik görüş aşkafa politit ‫הש?!פה פוליטית‬
siyatik (hastalık) shiyatika ‫סכיאטיקה‬
siyon (İsrael kavmi, vaadedilmiş topraklar, Yeruşa- tsiyon ‫ציון‬
layim kutsal mabet)
siyon kapısı, yeruşalayimin bir kapısı şaar tsiyon ‫שער צירן‬
Siyonist (sıfat) tsiyoni ‫ת‬ ‫ציוני‬
Siyonizm tsiyonut ‫ציונות‬
siz, sız eki bli ‫בלי‬
siz, sîzler (dişil) aten 3 ‫אתן‬
siz, sîzler (eril) atem T ‫אתם‬
sizde, size (dişil) laken J 1?‫ל‬
sizde, size (eril) lakem r ‫לכם‬
sizde, size, içinizde (dişil) bahen ‫נ‬ ‫בכן‬
sizde, size, içinizde (eril) bahem T ‫ככם‬
sizde, yanınızda, beraberinizde, mekanınızda, etselhen ‫נ‬ ‫אצלכן‬
yerinizde (dişil)
sizde, yanınızda, beraberinizde, mekanınızda, etselhem ‫ז‬ ‫אצלכם‬
yerinizde (eril)
sizden (dişil) miken ‫נ‬ ‫מכן‬
sîzdeh“(eril) mikem T ‫מכם‬
size (dişil) elehen ‫נ‬ ‫אליכן‬
size (eril) elehem ‫ז‬ ‫אליכם‬
sizi (dişil) otken ‫נ‬ ‫אתכן‬
sizi (eril) othem ‫ז‬ ‫אחכם‬
sizin (dişil) şelaheıı 3 1?W
sizin (eril) şelahem ‫ז‬ ‫שלכם‬
sizin gibi (dişil) kamohen ‫כמוכן‬
sizin gibi (eril) kamohem ‫ז‬ ‫כמוכם‬
sizinle (dişil) itken ‫נ‬ ‫אתכן‬-
sizinle (eril) ithem ‫ז‬ ‫אתכם‬-
sizsiz, siz olmadan, sizin dışınızda, sizin haricinizde biladehen ‫נ‬ ‫בלעדיכן ־‬
(dişil)
sizsiz, siz olmadan, sizin dışınızda, sizin haricinizde biladehem ‫ז‬. ‫בלעדיכם‬
(eril)

434
skandal yaratıcı, rezilce, rezil, kepaze (sifat) şaaruriyati ‫ת‬ ‫ש^רוךיתי‬
skandal, olay çıkarma, münakaşa yaratma sağa
skandal, rezalet (İNGİLİZCEDEN) skandal ‫סקנדל‬
skandal, rezalet, kepazelik şaaruriya ‫שערוריה‬
skeç, parodi maarahon ‫מערכון‬
skorboard, işaretleyici, puan yazıcı, gösterge saman : . ..... ‫סמן‬
slayt şkufit ‫קזקופית‬
slovak, slovakyalı (eril) slovalâ r ‫סלובקי‬
Slovakça slovakit ‫סלובקיה‬
slovakya (ülke) slovakiya ‫סלובקיה‬
sloven ya (ülke) slovenya ‫סלובניה‬
SMS, cep telefonu mesajı misron ‫מסרון‬
soda (yıkama), kostik soda, güherçile, potasyum neter ‫נתר‬
nitrat ’
soda, karbonat, bikarbonat (içecek) soda (leştiya) ‫סודה לשתיה‬
sodyum (element) natran ‫™ין‬
sofra, ziyafet, yemek seuda ‫סעיה‬
sofrada bulunan kişi, yemek yiyen soed ‫סו^ד‬
sofu, softa, dindar aduk ‫אדוק‬
soğan batsal ‫בצל‬
soğan şeklinde büyümek (bitki) ivtsil, leavtsil s )‫הבציל (להבציל‬
soğuk (sıfat) kar ‫ת‬ ‫קר‬
soğuk algınlığı, nezle olma itstanenut ‫הצטננות‬
soğuk alma, soğuma itkarerut ‫התקררות‬
soğuk hava deposu, dondurucu, döndürüş, dondur- akpaa ‫אקפאה‬
ma (bir nesneyi dondurma)
soğuk hava sistemi, klima, havalandırma mizug avir ‫מזוג אויר‬
soğuk, soğuk almış, soğumuş, üşütmüş tsonen ‫צונן‬
soğukkanlı, serinkanlı, sakin, mutedil kar ruah ‫קר רוח‬
soğukkanlılık, sükunet, heyecansızhk, itidal, serin- korruah ‫קר רוח‬
kanlılık
soğukkanlılıkla, gözünü kırpmadan, acımasızca, bedam kar ‫בדם קר‬
göz göre göre, bile bile
soğukluk kor ‫קר‬
soğukluk, serinlik, ilgisizlik, kayıtsızlık krirut ‫קרירות‬
soğumak, soğuklaşmak, soğuk almak, üşümek (şo- itkarer, ‫פ‬ )‫התקרר (להתקרר‬
reş kuraldışı istisna olarak KOR) . leıtkarer
soğumak, üşümek, soğuk almak, nezle olmak itstanen, ‫פ‬ )‫הצטנן (להצטנן‬
leitstanen

435
soğurmak, emmek, massetmek safah, lispoah B )‫ספח (לספח‬
soğutma kirur ‫קריר‬
soğutma kerur ‫לוריד‬
soğutmak (şoreş kuraldışı istisna olarak KOR) kirer, lekarer B )‫קרר (לקרר את‬
(et)
soğutmak, üşütmek tsinen, B )‫צנן (לצנן‬
letsanen
sohbet, konuşma, söyleşi, muhabbet sika ‫שיחה‬
sokağa çıkma yasağı otser ‫עוצר‬
sokak, cadde rehov ‫רחוב‬
sokma, sokuş, gelir, girme, irat, getiri, girdi, içeriye ahnasa ‫הכנסה‬
getirme
sokmak ihnis, leahnis B ‫הכנים (להכניס‬
(et) )‫את‬
sokmak, ısırmak, batu‫־‬mak, iğnelemek (akrep, akats, laakots B )‫?קץ (לעקץ‬
yılan, böcek ,diken)
sokulma veya batma hissi vermek, ısırık hissi iktsets, B )‫עקצץ (לעקצץ‬
vermek leaktsets
sokulmak, ısırılmak, batmak (akrep, yılan, böcek neekats, B )‫נעקץ (לה?ל«ץ‬
,diken) leiakets
sokulmak, takılmak (fiş), boru çalınmak (şofar), nitkOf leitaka B )‫נתקע (להתקע‬
mahsur kalmak, yolda takılıp kalmak
sokuşturmak, araya sıkıştırmak şirbev, leşarbev B )‫ב‬3‫שךבב (לשך‬
sokuşturulmak, araya sıkıştırılmak, aralarına iştarbev, B ­ ‫השתךבב (להש‬
girmek, sıkışmak leiştarbev ............. )‫תרבב‬
sol smol ‫שמאל‬
sol notası, müzik notası sol ‫סול‬
sola sapmak, sola dönmek, solcu eğilimi olmak ismil, leasmil B )‫השמיל (להשמיל‬
sola, sola doğru smola ‫שמאלה‬
solak iter ‫אטר‬
solak, soldaki, solda olan (sıfat) smali ‫ת‬ ‫שמאלי‬
solaryum solaryum ‫סולריום‬
solcu, sol politik görüşlü (sıfat) smolani n ‫שמאלני‬
solgun, renksiz (sıfat) hiver n ‫חור‬
solgun, sararmış, kurumuş (sıfat) kamuş n ‫כמוש‬
solgunlaşma, rengi solma, beti benzi atma ahvara ‫הקורה‬
solgunlaşmak, rengi solmak, beti benzi atmak ehvirf leahvir B )‫החויר (להחויר‬
solist solan
sollama şeridi okef ‫עוקף‬

436
‫ ל יי‬. L:■'<. ‫’־‬I

sollama, geçme, önündekini geçme akifa ■ ‫עקיפה‬


sollamak, yetişip geçmek, yanından geçmek (otomo- aktif, lactkof s )‫עקף (לעקף‬
bil, araç, vasıta)
sollanmak, geçilmek (otomobil, araç, vasıta) neekaf, leiakef s )‫נעקף (<העקף‬
solma, rengi atma, zayıflama, tükenme, giderek deiha ‫דעיכה‬
azalma, mum gibi erime
solma, sararma, kuruma .. .............. kmişa ” ‫כמישה‬
solmak naval, linbol s )‫נבל (לנבל‬
solmak (renk), rengi atmak daa, lidot 5 )‫דהה (לדהות‬
solmak, kurulaşmak, sararmak iikameş, ‫פ‬ ‫כ־‬1‫כמש (להך‬1‫הך‬
leitkameş )‫מש‬
solmak, kurumak kamal, likmol ‫פ‬ )‫קמל (לקמל‬
solmak, kurumak, sararmak kamaş, lihmoş ‫פ‬ )‫במש (לכמש‬
solucan, kurt, sürüngen, iğrenç yaratık, iribaş, şerets ‫שרץ‬
larva, kurtçuk (hayvan)
solucan, tırtıl, kurt, mide kurdu, kurtDuk (hayvan) tolaat ‫תולעת‬
solucan, yer solucanı, toprak solucanı (hayvan) şilşul ‫שלשול‬
soluk, solgun, solmuş (sıfat) navul ‫ת‬ ‫נבול‬
soluk, solmuş dauy ‫דהוי‬
soluma, nefesini bırakma, piifleme, üflenme itnaşfut ‫התנשפות‬
solumak, nefesini bırakmak, püflemek, üflenmek itnaşef 5 )‫התנשף (להתנשף‬
leitnaşef
solungaç agid ‫אגיד‬
solungaçlar zimim ‫זימים‬
solunum yetmezliği, nefes darlığı, astım (hastalık) ganahat ‫גנחת‬
som altın paz ‫פז‬
somali (ülke) somalia ‫סומליה‬
somon balığı (hayvan) ilüt ‫אלתית‬
somon balığı (hayvan) (İNGİLİZCEDEN) salmon ‫סלמון‬
somon füme salmon ‫סלמון מעשן‬
meıtşan
somun om ‫אם‬
somut (sıfat) muhaşi ‫ת‬ ‫מוחשי‬
son aharit ‫אחרית‬
son bulma, nihayete erme, miadı dolma pkia ‫פקיעה‬
son demler, kapanış, sonuç, bitim, son şiley ‫שלהי‬
son günlerde ■ bayamim ‫בןמים האחרונים‬
aahronim
son söz; sonuç bölümü epilog ‫אפילוג‬

r . ‘‫‘׳‬ ‫׳‬. *• 437


son vermek, sona erdirmek, sonlandırmak, bitirmek siyeın, lesayem S )‫סים (לסים את‬
(et)
son vermek, yok etmek, son rötuşu vermek, orgazm gimer, legamer ‫פ‬ )‫גמר (לגמר‬
olmak (argo)
son yağmur malkoş ‫מלקוש‬
son, finiş, bitiş, nihayet, akıbet kets, ketsin ‫ קצין‬,‫קץ‬
son,sonuç sof " .......... ‫סוף‬
sona erdirmek tam, latam s )‫תם (לתם‬
sona erdirmek, gitgide bitirmek, azaltmak, hafiflet‫ ־‬efig, leafig s )‫הפיג (להפיג‬
mek, dindirmek, defetmek, gidermek
sona ermek, sonlanmak, son bulmak, bitmek, niha- istayem, ‫פ‬ )‫הסתים (להסהים‬
yete ermek leistayem
sonbahar, güz, hazan (mevsim) stav ‫סחו‬
sonda, akaç, tedavi amacıyla damarlar içine konan kateter ‫קןתטר‬
tüp
sondaj, delme kiduah ‫קרוח‬
sondaki, sonunda, en sonunda sofit ‫סופית‬
sonlanma, sona erme, son bulma, bitim, nihayet istaymut ‫הסתימות‬
sonlanma, sona erme, son, bitiş, nihayet siyam ‫סיום‬
sonra ahar, aharey ‫אחרי‬, ‫אחר‬
sonra ahrey ‫אחרי‬
sonra, daha sonra, ondan sonra, sonradan ahar kah ‫אחר פך‬
sonra, ondan sonra ahrey hen ‫אחרי כן‬
sonra, sonrasında, geçtikten sonra .............. kaavor ..................‫כעבר‬
sonradan, hemen sonra, ardından leahar miken ‫לאחר מכן‬
sonsuz ebedi, namütenahi eyn sofi ‫אין סופי‬
sonsuz, sonu olmayan, durmadan, bitmek tükenmek bli sof ‫כלי סוף‬
bilmeksizin, sonu gelmeyen
sonsuz, sonu yok eynsof ‫אץסוף‬
sonsuz, uçsuz bucaksız eynsofi ‫אינסופי‬
sonsuza kadar, ebediyete kadar lanetsah ‫לנצח נצחים‬
netsahim
sonsuzluk, devamlılık eynsofiut ‫אינסופיות‬
sonu gelmeyen, bitmez tükenmez, bitmek bilmeyen, ad bli day ‫עד בלי די‬
sonuna kadar, sınırsız, ilanı haye
sonuç çıkarmak, anlam çıkarmak, kanaat edinmek, isik, leasik s )‫הסיק (להסיק‬
neticeye varmak
sonuç, netice, anlam eşek ‫הסק‬
sonuç, netice, çıkarım, skor, maç skoru, maç sonucu totsaa ‫תוצאה‬
sonuncu (dişil) ahrona . ‫נ‬ ‫אחרונה‬

438
sonuncu (eril) ' aharon r ..... ‫אחרון‬
sonunda, nihayet, en sonunda, en nihayet, son levasof ‫לבסוף‬
olarak
sopa, baston, asa, değnek, çubuk makel ‫מקל‬
sopa, değnek şevet ‫?מבט‬
sopa, değnek, baston, çomak, çubuk mate ‫מטה‬
sopayla değnekle dövmek, falakaya çekmek, sopayla ilka, lealkot ‫פ‬ )‫הלקה (להלקות‬
vurmak
sorgu, araştırma, tahkikat, kovuşturma, soruştur- hakira ‫חקיךה‬
ma, inceleme
sorgulamak, sorguya çekmek, kovuşturmak,.araş- kakar, lahkor ‫פ‬ )‫חקר (לחקר‬
tırmak, soruşturmak, incelemek, tahkik etmek
sorgulanan, sorguya çekilen nehkar ‫נחקר‬
sorgulanmak, sorguya çekilmek, araştırılmak, netıkar, ‫פ‬ )‫נךוקןר (להחקר‬
soruşturulmak, incelenmek, tahkikat yapılmak leihaker
sorgulayan, araştırıcı, kovuşturan, soruşturan, hakrani ‫חקרני‬
meraklı
sormak, ödünç almak şaal, lişol (et ‫פ‬ ,‫שאל (לשאיל את‬
alme) )-‫ מ‬,‫ל‬£
sorti yapmak, ani saldırı yapmak, ansızın hücum egiah, leagiah ‫פ‬ )‫הגיח (להגיח‬
etmek, ansızın çıkıvermek, patlak vermek
sorti, ani saldırı, kısa süreli uçak dalışı giha ■ ‫גיחה‬
soru işareti (?) siman şeela ‫סימן שאלה‬
soru listesi şeelon ‫שאלון‬
soru sorma, soruşturma tişul ‫תשאול‬
soru yöneltmek, soru sormak, soruşturmak tişel, letaşel ‫פ‬ )‫תקואל (לתשאל‬
soru,sorgu,sual şeela ‫שאלה‬
sorulmak, ödünç alınmak nişal, leişael ‫פ‬ )‫נשאל (להשאל‬
sorumlu, mesul (sıfat) ahrayi ‫ת‬ ‫אחראי‬
sorumluluk, mesuliyet ahrayut ‫אחריות‬
sorumsuzluk, anarşi, kuralsızlık, keşmekeş efkerut ‫הפקרות‬
sosis nakııikiya ‫נקניקיה‬
sosyal konum, sosyal sınıf maamad ‫מזגמד חברתי‬
hevrati
sosyetik fahişe, sosyete orospusu zonat tsameret ‫זונת צמרת‬
sosyolog, toplum bilimci (İNGİLİZCEDEN) sotsyolog ‫סוציולוג‬
sosyoloji, toplum bilim (İNGİLİZCEDEN) ' sotsyologya . ‫סוציולוגיה‬
soy, zürriyet, nesil . motsa ‫מוצא‬
soyaj soya fasulyesi soya ‫סויה‬
soyaçekim, irsiyet, kalıtım , toraşa ‫תורשה‬
& .' . ‫י‬ ‫■י‬ ' ..

439
soyadı şetn mişpaha ‫שם משפחה‬
soyağacı, şecere ilan yuhasin ‫אילן ירדןסין‬
soyağacı, şecere şalşelet ‫שלשלת יוחסין‬
yuhasin
soygun şod ‫שד‬
soygun, yağma, soygunculuk, talan bziza
soyguncu, haydut, eşkiya, harami, şaki şoded ‫’®רדי‬
soyguncu, hırsız, ev hırsızı, davetsiz misafir porets ‫פורץ‬
soykırım kurtulanı, soykırımzede, nazi soykırımın- nitsoley şoa ‫נצולי שואה‬
dan sonra hayatta kalan
soykırım, genosit retsah am ‫_ךצח ?ם‬
soylu, asilzade, aristokrat şoa ‫שוע‬
soymak, çalmak, talan etmek hamas, lahtnos S )‫חמס (לחמס‬
soymak, deri yüzmek, uzatmak, saldırmak, baskın paşat, lifşot S )‫פשט (לפשט‬
yapmak
soymak, elbisesini çıkartmak, çıplak bırakmak irtel, leartel ‫פ‬ )‫עךטל (לערטל‬
soymak, elbisesini çıkartmak, soyundurmak ifşit, leafşit ‫פ‬ )‫הפשיט (להפשיט‬
soymak, soygun yapmak, yağmalamak şadad, lişdod ‫פ‬ )‫שדד (לשדר‬
soymak, yontmak (kabuk deri) kilef, lekalef ‫פ‬ )‫קלף (לקלף‬
soymak, yontmak (kabuk deri) kalaf, liklof ‫פ‬ )‫קלף (לקלף‬
soytarı, maskara, palyaço taytsan ‫ליצן‬
soytarı, paylaço, maskara mukyon ‫מוקיין‬
soyulmak (kabuk deri) itkalef, ‫פ‬ )‫התקלף (להתקלף‬
leitkalef........
soyulmak (kabuk deri) niklaf, leikalef ‫פ‬ )‫נקלף (להקלף‬
soyulmak (soygun), yağmalanmak nişdad, ‫פ‬ )‫נשדד (לה׳שדד‬
leişaded
soyulmak, çalınmak, talan edilmek nehmas, ‫פ‬ )‫נחמם (להחמם‬
leihames
soyunma itartelut ‫התערטלות‬
soyunma pşita ‫פשיטה‬
soyunma, yayılma, genişleme, genleşme itpaştut ‫התפשטות‬
soyunmak, yayılmak, genişlemek, genleşmek itpaşet, ‫פ‬ ­ ‫התפשט (להתפ‬
leitpaşet )‫שט‬
soyut, kavramsal, manevi (sıfat) mufşat . ‫ת‬ ‫מפשט‬
soyutlama afşata . ‫הקשטה‬
söğüt ağacı ets arava ‫עץ ערבה‬
sökme, yerinden etme, kökünden çıkarma akira ‫עקירה‬
sökmek (dikiş örgü) param, liprom. ‫פ‬ )‫פרם (לפרס‬
sökmek, kökünden çıkarmak, yerinden etmek, akar, laakor S )‫עקר (לעקר‬
yerinden çıkarmak
sökük, sökülmiş (sıfat) parum n ‫פרום‬
sökülebilen, parçalarına ayrışabilir, demonte edile- parik ‫ת‬ ‫פריק‬
bilir (sıfat)
sökülmek (dikiş örgü) nifram, ‫פ‬ )‫נפרם (להפךם‬
; leiparem;.
sökülmek, kökünden çıkmak neekar, leiaker ‫פ‬ )‫נעקר (להעקר‬
sömürge, koloni, müstemleke moşava ‫מושבה‬
sömürmek, istismar etmek, mahrum etmek aşak, laaşok ‫פ‬ )‫עשק (לעשק‬
sömürü, istismar, mahrumiyet . oşek ‫עשק‬
sömürü, kullanma, yararlanma, istifade, istismar, nitsul ‫נצול‬
işletme
sömürücülük, menfaatçilik, istismarcılık natslanut ‫נצלנות‬
sömürülmek, istismar edilmek, mahrum kalmak neeşak, leiaşek ‫פ‬ )‫נעשק (להעשק‬
sömürülmüş, istismar edilmiş, mahrum edilmiş, bir aşuk n ‫עשוק‬
çıkar için kullanılıp aşağılanmış (sıfat)
söndürme kibuy ‫כברי‬
söndürme kibuy ‫כברי‬
söndürmek, kapatmak (ışığı sigarayı ateşi) lâba, lehabot ‫פ‬ )‫כבה (לכבות‬
söndürücü, küçük yangın söndürme tüpü mehabe ‫מכבה‬
söndürülmek, sönmek nihba, leihdbot ‫פ‬ )‫נכבה (להכבות‬
sönmek kava, lihbot ‫פ‬ )‫כבה (לכבות‬
sönük (sıfat) kavuy ‫ת‬ ‫בברי‬
sörf, kayma, taşma glişa ‫גלישה‬
sövme, küfür, küfretme, bağlılık, sadakat, düşkün- heruf ‫חררף‬
lük
söylem, retorik, hitabet amira ‫אמירה‬
söylemek igid, leagid ‫פ‬ )‫הגיד (להגיד‬
söylemek, demek amar, leemor, ‫פ‬ ‫ לומר‬,‫אמר (לאמר‬
lemor, lomar )-‫ ל‬,‫את‬
(et le)
söylenmek, denmek neemar, ‫) פ‬-‫נאמר (להאמר ל‬
leiamer (le)
söylenmek, mızmızlanmak, yakınmak, şikayet ratan, lirton ‫פ‬ )‫רטן (לךט־ן‬
etmek
söylenti, asılsız haber afraha ‫הפרחה‬
söyleşmek, hasbihal etmek, karşılıklı konuşmak, isloded, ‫פ‬ -‫הסתודד (להם‬
sohbet etmek, ayrı bir kenarda konuşmak leistoded )‫תודי‬
söyleşmek, sohbet etmek esiah, leasiah ‫פ‬ )‫השיח (להשיח‬

441
söyleyiş, söyleme, ifade, deyiş omer ‫אומר‬
söz dinleyen, hizmete hazır olan, amade, dikkatli kaşuv ‫ת‬ ‫קשוב‬
(sıfat)
söz geçiren, hükmeden, sert tabiatlı, dominant, ştaltan ‫ת‬ ‫שתלטן‬
baskın karakterli (sıfat)
söz vermek, vaadetmek, temin etmek, güven ver- ivtiah, leavtiah ‫פ‬ ‫הבטיח (להבטיח‬
mek, garanti etmek de) .... )_‫ל‬
söz, atasözü, deyiş, özdeyiş, özlü söz imra ‫אמרה‬
söz, nişanlanma, sözleşme, nişan itarsut ‫התאךסות‬
sözbilime ait, tumturaklı, şatafatlı, abartılı, vecize- nimlats ‫נמלץ‬
lerle konuşan
sözcü döver ‫בר‬1‫ד‬
sözcü, avukat, vekil piya ‫פיה‬
sözler, laflar, lakırdı melet ‫מלל‬
sözlü ifade, şifahen, şifahi abaa baal pe ‫הבעה בעל פה‬
sözlük egron ‫אגריז‬
sözlük, lügat milon ‫מלון‬
sözlükçü, sözlük yapan kişi, leksikograf, sözlük miloııai ‫מלונאי‬
yazarı
sözünde durma amida bamila ‫עמידה במלה‬
spagetti, İtalyan makarnası spageti ‫ספגטי‬
spastik, kasılımlı, spazmodik (sıfat) aviti ‫ת‬ ‫עויתי‬
spazm avitot ‫עויתות‬
spekülasyon (İNGİLİZCEDEN)............................... spekulatsya ............ ‫ספקולציה‬
spekülatör (İNGİLİZCEDEN) spekulant ‫ספקולנט‬
sperm (İNGİLİZCEDEN) sperma ‫ספרמה‬
sperm dökmek, sperm fışkırtmak işpih, leaşpih ‫פ‬ )‫השפיןד (להשפיך‬
sperm tanesi, sperm hücresi (kuyruklu) zeraon ‫זרעון‬
spesifik, özgün (İNGİLİZCEDEN) spetsifi ‫ספציפי‬
spiker, geveze, sözü uzatan, hatip, konuşkan dabran ‫דברן‬
spikerlik yapmak ' kiryen, ‫פ‬ )‫קרין (לקתן‬
lekaryen
sponsor, finansör, sermayedar, mali destek veren, memamen ‫מממן‬
paraca destekleyen
spontane, kendiliğinden olan, Önceden planlanma- spontani . ‫ספונטני‬
mış, 0 anda yapılan (İNGİLİZCEDEN)
spor (İNGİLİZCEDEN) sport ‫ספוךט‬
spor ayakkabısı, kes, lastik ayakkabı naaley itamlut ‫נעלי התעמלות‬
sporcu, atlet sportai ‫ספוךטאי‬
sportif, atletik, sporla ilgili (İNGİLİZCEDEN) sporüvi ‫ת‬ ‫ספורטיבי‬
(sıfat)
sprey, serpinti, kıymık mataz ‫מהז‬
sri lanka (ülke) sri lanka ‫סרי לנקה‬
stadyum, stad itstadyon ‫אצטדיון‬
stajyer, öğrenmekte olan, çırak mitlamed ‫מחלמד‬
standardizasyon, standartlaştırma tkina ‫הקינה‬
standart, norm, ölçüt leken ‫תקן‬
standartlara göre, normatif (sıfat) tiktıi ‫ת‬ ‫תקני‬
standartlaştırılmış, standardize edilmiş (sıfat) medugam ‫ת‬ ‫מדגם‬
standartlaştırmak, kuralına göre düzenlemek digem, ‫ע‬ )‫דגם (לדגם‬
ledagem
standartlaştırmak, standart saptamak, kalıcı bir tiknen, s )‫תקנן (לתקנן‬
ölçüt belirlemek letaknen
starteji (İNGİLİZCEDEN) estrategya ‫אסטרטמה‬
statik elektrik, durağan elektrik, statik elektrik elektrostatika ‫אלקטרוסטאטיקה‬
bilimi
statik, durağan (İNGİLİZCEDEN) (sıfat) stati ‫ת‬ ‫סטטי‬
statü, hal, durum, vaziyet, mertebe, merhale, seviye, staius ‫סטטוס‬
statüko
sten, bir tür otomatik tüfek silah sten ‫סטן‬
stepne, yedek lastik tsmig rezervi ‫רזרבי‬. ‫צמיג‬
steril, sterilize, dezenfekte edilmiş, mikroptan arın- mehuta ‫ת‬ ‫מחטא‬
‫« \ ■ל‬
mış (sıfat)
steril, sterilize, mikropsuz (İNGİLİZCEDEN) sterili ‫ת‬ ‫סטרילי‬
(sıfat)
stetoskop masket ‫מסכת‬
stil, tarz, uslup, usul, tavır, eda sigııon ‫ם?ברן‬
stok, rezerv, envanter mlay ‫מלאי‬
stok, rezerv, istif, sarnıç, su deposu, rezervuar ınaagar ‫מאגר‬
stokçu, istifçi, biriktirici oger ‫אוגר‬
stokiamak, ambarda muhafaza etmek ifsen, leafsen ‫פ‬ )!‫אפסן (לאפם‬
stoklamak, tahıl veya ürün depolamak (ambarlarda isem, leasem ‫פ‬ )‫אסם (לאסם‬
silolarda)
strateji (İNGİLİZCEDEN) astrategya ‫אסטרטמה‬
stratejik estrategi ‫אסטרטגי‬
stres, baskı, sıkıntı, basınç, tazyik lahats ‫לחץ‬
stres, gerginlik, baskı, pres, zorlama, tazyik aka ‫?ל!ה‬
streslenmek, sıkışmak, gerilmek, baskı altında nilhats, ‫פ‬ )‫נלחץ (להלחץ‬
olmak leilahets

443
stresli, gergin, sıkışık, sıkışmış, baskı altında, ba- lahuts ‫ת‬ ‫לחיץ‬
sınçlı, sıkıştırılmış (sıfat)
striptiz yapmak, soyunmak itartel, leitartel S -‫התערטל (להתע‬
)‫ךטל‬
striptiz, striptizcilik hasfanut ‫חשפנות‬
striptizci hasfan, ‫ חשפנית‬,‫חשפן‬
hasfantt
stüdyo, dershane ulpan
su mayim ‫מןם‬
su aygırı (hayvan) sus ayeor ‫סרס היאור‬
su aygırı (hayvan) (İNGİLİZCEDEN) ipopotam ‫היפופוטם‬
su basmak, sel basmak, su içinde bırakmak, taşır- etsif, leatsif ‫פ‬ )‫הציף (להציף‬
mak
su birikintisi şlulit ‫שלולית‬
su birikmek, birikinti oluşmak(su) nikvaj leikavot ‫פ‬ )‫נקוה (להלוות‬
su çiçeği (hastalık) avaabuotruah ‫אבעבועות רוח‬
su engereği yılanı (hayvan) peten yam ‫פתן ים‬
su kamışı, saz, hasır sazı agmon ‫א^מון‬
su kayağı kayak ‫ק‬:‫ק‬
su samuru (hayvan) kelev naar ‫בלב נהר‬
su samuru (hayvan) lutra ‫לוטרה‬
su seviyesi miflas amayim ‫מפלס המןם‬
su toplanması, ödem meyamet ‫מימת‬
su üzerinde durabilme, batmama, yüzme, sıvının tsifa ........ ‫ציפה‬
kaldırma gücü
su vermek, doyum noktasına getirmek, emdirmek, irva, learvot ‫פ‬ )‫הרוה (להךוות‬
iyice ıslatmak
su yılanı (hayvan) nahaş mayim ‫נחש מ?ם‬
su yolu,’ kemerli su yolu, akuadük movil mayim ‫מוביל מרם‬
su yüzeyinde duran, yüzer, batmayan tsaf ‫?ף‬
su yüzeyinde kalmak, batmamak, taşmak tsaf latsuf ‫פ‬ )‫צף (לצלף‬
su, şişelenmiş iyi su, maden suyu mayim ‫מים מינרלים‬
mineralim
subay, zabit katsin ‫קצין‬
sucuk, salam naknik . ‫נקניק‬
suç işlemek paşa, lipşoa ‫פ‬ .)‫פשע (לפשע‬
suç, cürüm p^iya ‫פשקלה‬
suç, cürüm, aşama, adım, etap peşa ‫פשע‬

444
suç, cürüm, günah, kanunu çiğneme, faul (futbol­ aavera . - ‫י‬
‫עברה‬
da), ihlal, kusurlu hareket
suç, günah, taksirat, vebal avon, avonot ‫ עוונות‬,‫?יין‬
suç, kabahat aşma ‫אשמה‬
suçlama işum ‫אשרם‬
suçlama, iftira etme, tongaya düşürme aflala .................‫הפללה‬
suçlama, itham aaşama .... ‫האשמה‬
suçlama, suçlu bulma urşaa ‫הרשע‬
suçlamak, iftira etmek, tongaya düşürmek iflil, leaflil 5 )‫הפליל (להפליל‬
suçlamak, itham etmek eeşim, leaaşim ‫פ‬ ‫האשים (להאשים‬
(et) )‫?ת‬
suçlanan, suçlanmış muaşam . ‫מאשם‬
suçlanmak, suçlu olmak, itham edilmek neeşam, ‫פ‬ ‫נאשם (להאשם‬
leiaşem (be) (-3
suçlu bulma, mahkûm etme, hüküm giydirme arşaa ‫הךש?ה‬
suçlu bulmak, suçlu çıkarmak, mahkûm etmek irşia, learşia ‫פ‬ )‫הן־שיע (להךשיע‬
suçlu, cinai, mücrim, cezai (sıfat) plili ‫ת‬ ‫פלילי‬
suçlu, kabahatli aşem ‫אשם‬
suçlu, mücrim (sıfat) poşea ‫ת‬ ‫פושע‬
suçluluk duygusu, utanç rigşot aşma ‫רגשות אשמה‬
suçluluk duygusu, utanç rigşey aşanı ‫רגשי אשם‬
suçluluk, günahkarlık avaryanut ‫עברינות‬
suçsuz hafmipeşa ‫חף מפשע‬
suda oynaşma, suda gezinme, suda el ayak çırpma, iştahşehut ‫השתכשכרח‬
su sıçratma
suda oynaşmak, suda gezinmek, suda el ayak çırp- iştahşeh, ‫פ‬ ­ ‫השתכשך (להש‬
mak, su sıçratmak leiştahşeh )‫תכשך‬
sudan (ülke) . sudan ‫סודאן‬
sudan çekmek, suyun dışına çıkarmak şala, lişlot ‫פ‬ )‫שלה (לשלות‬
sudan çıkarılmak, dışarı çekilmek nimşa, ‫פ‬ )‫נמשה (להמשות‬
leimaşot
sudan çıkarmak, dışarı çekmek maşa, limşot ‫פ‬ )‫משה (למשות‬
sudan ucuz, nerdeyse bedava zil azol ‫זיל הזול‬
suflör, fısıldayan, fısıltıcı lahşan ‫לחשז‬
suikast , itnakşut ‫התנקשות‬
suikast yapmak, birinin hayatına kastetmek itnakeş, ‫פ‬ )‫נקש (להתנקש‬1‫הך‬
leitnakeş
suikastçı, katil, gizlice adam öldüren kimse mitııakeş ‫מתנקש‬

445
suistimal, güveni kötüye kullanma afarat emun ‫?הפרת אמון‬
sulama aşkaya ‫השקןה‬
sulama, yağmurlama yapma, yağdırma anılara ‫המטרה‬
sulamak, içecek koymak işka, leaşkot £) )‫השקה (להשקות‬
sulandırıcı, inceltici, seyreltici medalel ‫מדלל‬
sulandırılmak, seyreltilmek, yoğunluğu azaltılmak nimal, leimael ‫פ‬ ■ )‫נמהל (להמהל‬-
sulandırılmış, seyreltilmiş, inceltilmiş (sıvı) (sıfat) medulal ‫ת‬ ‫מדלל‬
sulandırma, seyreltme, inceltme (sıvıyı) dilul ‫דלול‬
sulandırmak, seyreltmek, akışkan hale getirmek, dilek ledalel ‫פ‬ )‫דלל (לדלל‬
sıvı yoğunluğunu inceltmek
sulandırmak, seyreltmek, su katıp değerini düşür- maal, limol ‫פ‬ )‫מהל (למהל‬
mek, yoğunluğunu azaltmak
sulanmış, yağmurlama yapılmış, su serpilmiş, yağ- mumlar ‫ת‬ ‫ממטר‬
dirilmiş (sıfat)
sulayan meşake ‫משקה‬
sulh (ARAPÇADAN) sulha ‫סולחה‬
sulu (meyve için), gösterişli, açık saçık (sıfat) asisi ‫ת‬ ‫עסיסי‬
sulu, su içeren meymi ‫מימי‬
sulugöz, ağlamış, mızmız kahyan ‫במן‬
sululuk (herhangi bir sıvı karışımı içindeki su oranı meymiyut ‫מימיות‬
sululuk hali boya vb. için)
sululuk (portokal, limon vb. için) asisiyut ‫עסיסיות‬
sumak sumak ‫סמק‬
sunak, sunak taşı, kurban kesilen yer mizbeah ‫מץבח‬
sunan, takdim eden, sergileyen kimse matsig ‫מציג‬
suni dölleme (tüp bebek yapma işlemi) afraya ‫הפחה מלאכותית‬
melahutit
suni ipek, sentetik ipek meşi melahuti ‫משי מלאכותי‬
suni teneffüs anşama ‫הנשמה מלאכותית‬
malhutit
suni, yapmacık, düzmece, yapay (sıfat) melahuti ‫ת‬ ‫מלאכותי‬
sunilik, yapmacık tavırlar, sahte samimiyet gösterisi melahutiyut ‫מלאכותיות‬
sunma, takdim agaşa ‫הגשה‬
sunmak, ibraz etmek, takdim etmek, tanıştırmak, itsig, leatsig ■‫פ‬ )‫הציג (להציג את‬
göstermek, dinletmek, sergilemek, tiyatro yapmak (et)
sunta, kontrplak sivit ‫סיבית‬
sunu, sunma, oyun sahneleme etseg ‫הצג‬
sunu, sunum, tanıtım, icra, gösteri maiseget ‫מצגת‬
sunucu, eğlence programı sunucusu manhe ‫מנחה‬
sunucu, spiker, televizyon sunucusu / spikeri, garsoı1 megiş ‫מגיש‬
sunulmuş, sunulan (sıfat) mugaş ‫ת‬ ‫מגש‬
sunum (İNGİLİZCEDEN) prezentsya ‫פךמט?יה‬
sur, duvar homa ‫הזימה‬
sur, hisar tsur ‫צור‬
surat, yüz, çehre ........ ... . pamm, .. , :‫פנים‬.
surat, yüz, çehre, yüz ifadesi partsuf ‫פרצוף‬
suret, prototip, figür, endam, görüntü, imaj, silüet, tselem ‫צלם‬
biçim, tasvir
surinaın (ülke) surinam ‫סוךינם‬
suriye (ülke) surya ‫סוךיה‬
Suriyeli (eril) suri ‫ז‬ ‫סוךי‬
surla çevrili yerleşim bölgesi, istihkam bölgesi, mııvlaat ‫מבל^ת‬
tehlike nedeniyle çit duvar örülmüş bölge
sus, hişt, şışt as ‫הס‬
susam (şumşum diye yazılsa da halk dilinde sum- şumşum, ‫ סומסום‬,‫שמשם‬
sum okunur sam ehli yazılışta geçerlidir) sumsum
susamak tsama, litsmo s )‫צמא (לצמא‬
susamış, susuz (sıfat) tsame ‫ת‬ ‫צמא‬
susatıcı, susatan, susuzluk hissi veren matsmi ‫מצמיא‬
susatmak, susuz bırakmak, susamaya sebep olmak itsıni, leatsmi s )‫הצמיא (להצמיא‬
suskun, konuşkan olmayan (sıfat) şatkan ‫ת‬ ‫שהקןן‬
suskun, susan, sessiz (sıfat) şatuk ‫ת‬ ‫שתוק‬
suskunlaştırma, sessizleştirme admama ‫הדממה‬
suskunluk, sessizlik dmama ‫דממה‬
susmak, süküt etmek şatak, liştok ‫פ‬ )‫שתק (לשתק‬
susmak, yatışmak, işin peşini bırakmak şakat, lişkot ‫פ‬ )‫שקט (לשקים‬
susturma, felce uğratma, durdurma, süküt şituk ‫שתוק‬
susturma, sesini kesme aştaka ‫השתקה‬
susturmak, arabayı stop etmek idmim, ‫פ‬ )‫הךמים (להךמים‬
leadmim
susturmak, felce uğratmak, durdurmak şitek, leşatek ‫פ‬ )‫שתק (לשתק‬
susturmak, sesini kesmek iştik, leaştik ‫פ‬ )‫השתיק (להשתיק‬
susturmak, teskin etmek, yatıştırmak işkit, leaşkit ‫פ‬ )‫השקיט (להשקיט‬
susturucu (patlama sesini gideren takma aparat), maşket ‫משקט‬
ses azaltıcı
susturucu (patlama sesini gideren takma aparat), ■ maştık, maştık ‫ משתיק‬,‫משתיק‬
ses azaltıcı . kol ‫קיל‬
susun 1, sessizlik ! : şeket! *‫שקט‬
>02 ..... ‫י‬ . . •
. : ‫־‬ ‫־‬ . ‫י‬ 447
susuzluk, susamışlık tsama ‫צמא‬
susuzluk, susamışlık tsimaon ‫צמאון‬
suudi (eril) saudi r ‫סעודי‬
suudi arabistan (ülke) saudia ‫סערתה‬
suudi arabistan (ülke) arav asaudit ‫ערב הסערךית‬
suya bastırmak, suya koymak . işra, leaşrot ‫פ‬ ‫השדה (להשרות‬.
(be) )-‫ב‬
suya daldırılmak, suya batırılmak, sırılsıklam nişra, leişarot ‫פ‬ )‫נשרה (להשרות‬
edilmek
suya dalmak, suda durmak şara, lişrot ‫פ‬ )‫שרה (לשזרלת‬
suya doymak, susuzluğu gidermek rava, tirvot ‫פ‬ )‫רוה (לרו^ת‬
suya ya da sıvıya daldırma batırma, vaftiz tvila ‫טבילה‬
suya ya da sıvıya daldırma, batırma, vaftiz atbala ‫הטבלה‬
suyu tuzdan arındırmak, tuzlu sudan içecek su elde itpilj leatpil ‫פ‬ )‫התפיל (להתפיל‬
etmek
suyun içinde el ayak çırpmak, suyu karıştırmak şihşeh, ‫פ‬ )‫שכשך (לשכשך‬
leşahşeh
sübvanse etmek, mali destek vermek, paraca destek-■ sibsed, ‫פ‬ )‫סבסד (לסבסד‬
lemek lesabsed
sübvanse, mali destekli, paraca desteklenmiş (sıfat) mesubsad ‫ת‬ ‫מסבסד‬
sübvansyon, mali destek, para desteği sibsud ‫סבסוד‬
süet zaınş ‫זמש‬
sükunet, huzur, sakinlik roga ‫רגע‬
sükunet, huzur, sakinlik, rahatlama, metanet, itidal regia ‫ךגיעה‬
sükunet, sakinlik, sessizlik, huzur şalva ‫שלוה‬
süküt etmek, sessizliğe gömülmak, susmak, hazırol nadanı, lindom B )‫נדם (לנרם‬
vaziyeti almak, sessizleşmek
süküt, susma, susuş ştıka ‫שתיקה‬
sülfür, kükürt gofrit ‫גופרית‬
sülük (hayvan) aluka ‫עלוקה‬
sülün (kuş) (hayvan) pasyon ‫פסיון‬
sümbül (çiçek) yakinton ‫קינתון‬:
sümkürme, silme kinuah ‫קנוח‬
sünger sfog ‫ג‬5‫םפ‬
sünger (banyoda kullanılan) gumavir' ‫גרמאויר‬
süngü, kasatura, mızrak kidon ‫כידון‬
sünnet (söz kesimi) brit mila ‫בךית מלה‬
sünnet (söz) mila ‫מלה‬
sünnet derisi, penis ucu derisi arla ‫?ולה‬

448
sünnet etmek . mal, limol S )‫מל (למול‬
sünnet olmak nimol, leimol S )‫נמול (להמול‬
sünnetçi moel ‫מוהל‬
sünnetli, sünnet olmuş nimol ‫נמול‬
sünnetsiz, yahudi olmayan yabancı, budanmamış arel ‫יל‬.?
ağaç .... ... . ■ .
süper devlet, büyük devlet maatsama ‫מעצמה‬
şüpheli, tereddütlü, kuşkulu, itimatsız safkan W
süpürge maiate ‫מטאטא‬
süpürme, süpürüş tlCttlİd ‫טאטוא‬
süpürmek fite, letaie D )‫טאטא (לטאטא‬
sürahi, cezve, çaydanlık, demlik kankan W
sürahi, testi, maşrapa, küçük plastik bidon kad ‫בד‬
sürat teknesi, deniz motoru sirat manoa ‫סירת מנוע‬
süratle, hızla, çabuk bimeirut ‫במהירות‬
süratlenme, hızlandırma, hızlanma, ivme eatsa ‫האצה‬
sürdürme gidişat, muamele süreci itnaalut ‫הוזנוזלות‬
süre, süresince, boyunca meşeh ‫משך‬
süreç, gidiş, gidişat, ameliye taalih ‫תהליך‬
sürekli, aralıksız, fasılasız, daimi, mütemadiyen tsamit ‫צמית‬
sürekli, devamlı, ardarda, peşpeşe retsef ‫רצף‬
sürekli, devamlı, süregelen, kronik, aralıksız, faslı- memuşdh ‫■ת‬ ‫ממשך‬
lasız mütemadiyen (sıfat)
süreklilik arzetmek, çizgisini korumak, daim olmak , itmid, leatmid 5 ‫התמיד (להתמיד‬
üstelemek, üzerinde durmak (be) )-‫ב‬
süreklilik, devamlılık . retsifut ‫ךציפות‬
süresi dolmak, sona ermek, miyadı dolmak, süresi pag, lafug ‫פ‬ )‫פג (לפוג‬
bitmek
sürgün etme, sürgüne gönderme, smırdışı etme, ağlaya ‫הגליה‬
tehcir
sürgün, gurbet gola ‫גולה‬
sürme, yayma, ovarak sürme (ekmeğe tereyağ vb. meriha ‫מךיחה‬
gibi) (limroah fiilinden)
sürmek, süregelmek, devam edilmek, halen devam nimşah, ‫פ‬ )‫נמשך (להמשך‬
etmek, çekilmek leimaşeh
sürmek, sürgün etmek, sürgüne yollamak, tehcir igla, leaglot ‫פ‬ )‫הגלה (להגלות‬
etmek, sınır dışı etmek
sürmek, yaymak (ekmeğe tereyağ vb. gibi) marah, ‫פ‬ )‫מרח (למרה‬
limroah
sürpriz . ‫■׳‬ aftaa ‫הפתעה‬

449
sürpriz yapmak, hayrette bırakmak iftia, leaftia S )‫הפתיע (להפתיע‬
sürtmek, ovalamak, sıvazlamak, sertçe silmek şifşef, leşafşef B )‫שפשף (לעזפשף‬
sürtmek, sürtüştürmek hikeh, lehakeh B )‫חכך (לחפף‬
sürtünme, ovalanma, zor çalışma, bir işte pişme, iştafşefut ‫השתפעזפות‬
kaşarlanma
sürtünme, sürtüşme hikuh ‫חכוך‬
sürtünme, sürtüşme, zıtlaşma ıthakhut ‫התחככות‬
sürtünmek, ovalanmak, zor çalışmak, bir işte piş- iştafşef, B ­ ‫העזתפשף (להש‬
mek, kaşarlanmak leiştafşef
)‫תזף‬
sürtünmek, sürtüşmek, zıtlaşmak ithakeh, B )‫התחכך (להתחכך‬
leithakeh
sürü eder ‫עדר‬
sürükleme, çekme shiva ‫סחיבה‬
sürüklemek, çekmek garar, ligror B )‫גרר (ל^ריר‬
sürüklemek, çekmek, aşırmak, yürütmek (mecazi) sahav, lishov B )‫סחב (לסחב‬
sürüklemek, çekmek, rendelemek gerer, legarer B )‫גרר (לגרר‬
sürüklemek, taşımak (rüzgarla/dalgayla hava, su idif, leadif B )‫הדיף (להדיף‬
koku yaprak esinti vs.), yaymak, saçmak
sürüklenme, erozyon, alüvyon, sel ya da ırmak sahaf ‫סחף‬
suyunun biriktirdiği toprak yığını
sürüklenme, kapılıp gitme, akıntıya kapılma isahafut ‫הסחפות‬
sürüklenmek, çekilmek nigrar, leigarer B )‫נגרר (להגרר‬
sürüklenmek, çekilmek nishav, B )‫נסחב (להסחב‬
leisahev
sürülebilen macun kıvamında yenebilen madde mimrah ‫ממרח‬
(macun, hamur, ezme, şokella vs.)
sürülmek, yayılmak, mayışmak itmareah, B ‫ התמךח‬,‫התמרה‬
itmarah, )‫(להתמרח‬
leitmareah
sürülmek, yayılmak, mayışmak nimrah, B )‫נמרח (להמרה‬
leimareah
sürülmüş, yayılmış (ekmeğe tereyağ vb. gibi) (sıfat) maruah ‫ת‬ ‫מרוח‬
sürünceme, işi geciktirme, ayak sürüme, yokuşa sahevet ‫סחבת‬
sürme, iş yavaşlatma
Sürüngen (hayvan) şekets
sürüngen, böcek, haşarat, haşere (hayvan) remes ‫רמש‬
sürünme, emekleme, sürünerek ilerleme izdahalut ‫הזדחלות‬
sürünme, emekleme, sürünerek ilerleme, çok yavaş zhila ‫זחילה‬
ilerleme (mecaz)
sürünmek, emeklemek, sürünerek ilerlemek izdahel, B )‫הזדחל (להזדחל‬
leizdahel

450
sürünmek, emeklemek, sürünerek ilerlemek, çok zalıal, lizhol S )‫זחל (לזחל‬
yavaş ilerlemek (mecaz)
süs, görkem, şatafat, havalılık idur ‫הדור‬
süs, güzellik noy ‫נרי‬
süs, nişan itur ‫?טור‬
süsleme, süs, dekorasyon kişut ‫קקזוט‬
süsleme, süsleyip püsleme, süslenme, üstünü başını iiyafyefut ‫התיפיפות‬
düzeltme, giyimine çeki düzen verme
süslemek, bezemek kişet, lekaşet S ‫קשט את (לקשט‬
(et) )‫את‬
süslemek, giydirip süslemek, şıklaştırmak ginder, S )‫גנדר (לגנד־ר‬
legander
süslemek, güzelleştirmek, övmek, methetmek ider, leader 5 )‫הדר (להדר‬
süslemek, güzelleştirmek, Övmek, methetmek peer, lefaer 3 )‫פאר (לפאר‬
süslemek, süsleyip püslemek, süslenmek, üstünü ityafyef, ‫התיפיף (להודפיף) פ‬
başını düzeltmek, giyimine çeki düzen vermek leityafyef
süslenme, güzelleşme, şık giyinme, fiyaka, gösteriş itgandrut ‫התגנדרות‬
yapma
süslenmek, bezenmek itkaşet, ‫פ‬ ­ ‫התקשט (להתק‬
leitkaşet )‫שט‬
süslenmek, güzelleşmek, şık giyinmek itgander, ‫פ‬ ­ ‫התגנך־ר (להתג‬
leitgander )‫נדר‬
süslenmiş, bezenmiş, takdire şayan, iltifata mazhar atur ‫ת‬ ‫עטור‬
olmuş, pay dendirilmiş (sıfat)
süslü şeker kutusu bonbonyera ‫ברנבונירה‬
süslü, haşmetli, ünlü adur ‫הדור‬
süslü, süslenmiş, dekoratif (sıfat) mekuşat ‫ת‬ ‫מקשט‬
süt halav ‫חלב‬
süt anne em menika ‫אם מיניקה‬
süt anne meyneket ‫מינקת‬
süt tozu avkat halav ‫אבקת חלב‬
süt ürünleri mutsrey halav ‫מוצרי חלב‬
süt ve yumurtadan yapılmış bir tatlı, krema havitsa ‫הביצה‬
sütanne meynika ‫מיניקה‬
sütçü halban ‫חל?ז‬
sütlü (sıfat) halavi ‫ת‬ ‫חלבי‬
sütten kesme, telafi; karşılama, karşılığını verme, gmila ‫גמילה‬
madde bağımlılığı tedavisi (alkol, uyuşturucu)
sütten kesmek’, olgunlaşmak, mukabele etmek, gamal, ligmol ‫פ‬ )‫גמל (לגמל‬
hizmetinin karşılığını vermek

451
sütyen haziya ‫הדה‬
süveyş kanalı tealat suets ‫תעלת סואץ‬
süzgeç, kevgir, filtre misnenet, ‫נת‬$‫ ?ןס‬,‫מסננת‬
mesanenet
süzme, elekten geçirme, eleme, ayıklama, süzgeçten sınun ‫סנון‬
geçirme, filtreleme
süzmek, süzgeçten geçirmek, elemek, filtrelemek sinen, lesanen ‫פ‬ )‫סנן (לסנן‬
süzülme, akış, planör ile uçma, havada süzülme deiya ‫דא;ה‬
süzülme, elenme, filtrelenme, sızma, gizlice girme istanenut ‫הסתננות‬
süzülmek, elenmek, filtrelenmek, sızmak, gizlice istanen, ‫פ‬ )‫הסתנן (להסתנן‬
girmek leistanen
süzülmek, havada süzülmek, uçmak daa, lidot ‫פ‬ )‫דאה (לדאות‬
süzülmüş, filtre edilmiş, elekten geçirilmiş, elenmiş mesuna11 ‫ת‬ ‫קס?ן‬
(sıfat)
svitşort, uzun kollu pamuklu kalın tişört sveçer ‫סת׳ר‬
swaziland (mozambik ile güney afrika cum. arasın- svazilend ‫סחילנד‬
da bir ülke)

452
s
y

Ş, sayısal değeri 300, (İbrani alfabesinde 21.ci harf) şin ‫ש‬


şabat ekmeği, francola hala ‫חלה‬
şablon, klişe (YÎDÎŞTEN) : ştants ~ .... ‫שטאנץ‬
şaç tıraşı, saç kesimi tisporet ‫הספרה‬
şadırvan, yanyana çeşmeler bereziya ‫בתיה‬
şah şah ‫ח‬#
şahin (yırtıcı kuş) (hayvan) baz ‫בז‬
şahit, tanık (dişil) eda 2 ‫עדה‬
şahit, tanık (eril) ed ‫ז‬ ‫עד‬
şahitlik etmek, tanıklık yapmak eid, leaid (al) 5 )‫העיד (להעיד על‬
şahitlik, tanıklık, şehadet, kanıt, delalet edut ‫עדות‬
şair (dişil) meşoreret 2 ‫קשוררת‬
şair (eril) meşorer r ‫משורר‬
şaka alatsa ‫הלצה‬
şaka yapmak, güldürmek, eğlendirmek bideah, bidah, ‫פ‬ )‫ ברח (לבדח‬,‫ברח‬
levadeah
şaka, espri, fıkra bdiha ‫בדיחה‬
şakacı, esprili, espritüel badhan ‫בךחז‬
şakak, şakaklar tseda, tsedaim ‫ צדעים‬,‫צדע‬
şakalaşma itlotsetsut ‫התלוצצות‬
şakalaşma, şaka yapma, takılma, şakacılık, espri itbadhut ‫ההברחות‬
yapma, fıkra anlatma
şakalaşmak itlotsets, ‫פ‬ ­ ‫התלוצץ (להת‬
leitlotsets )‫לוצץ‬
şakalaşmak, gülmek, eğlenmek, espri yapmak itbadeah, ‫פ‬ ‫ התבדח‬,‫התבדח‬
itbadah, )‫(להתבדח‬
leitbadeah
şal şal ‫של‬
‫דדיה‬
şal, fular, eşarp, başörtüsü, boyun atkısı redid
şalgam lefet ‫לפת‬
şalter mafsek ‫מפסק‬
şalter indirmek, şalteri açmak, düğmeye basmak miteg, lemateg ‫פ‬ )‫מתג (למתג‬
şalter, elektrik but'onu meteg ‫מתג‬
şam (suriyenjn başkenti) damesek ‫דמשק‬
şamandra, duba, yüzme simidi . matsof ‫מצוף‬

453
şamdan pamot ‫פמוט‬
şamdan, yedi kollu şamdan, ışık menora ‫קבורה‬
şampiyon alufa ‫אלופה‬
şampiyonluk, şampiyona alifut ‫אליפות‬
şampuan şampu ‫עזמפו‬
şan, haşmet, heybet, görkem od ........ .‫ד‬1‫ה‬
şan, ün, şöhret, övgü, övüş, övme teila ‫תחלה‬
şans, olasılık, ihtimal, ümit (İNGİLİZCEDEN) çans ‫צעס‬
şans, talih, baht mazal ‫מזל‬
şanslı olmak, kısmetli olmak itmazel, S )‫התמזל (להתמזל‬
leitmazel
şanslı, talihli, ballı bar mazal ‫בר מזל‬
şanssız, bahtsız, talihsiz, kısmetsiz hasar mazal ‫חסר מזל‬
şanssızlık, talihsizlik, bahtsızlık, kısmetsizlik hoser mazal ‫חסר מזל‬
şantaj yapılmak, sıkılmak, sıkılıp suyu çıkarılmak ııishat, leisahet S )‫נסחט (להסחט‬
şantaj yapmak, haraç kesmek, gasp etmek, zorla sahat, lishot S )‫סחט (לסחט‬
almak, sıkmak, sıkıp suyunu çıkarmak
şantaj, haraç, gasp, zorla alma, sıkış, sıkma, sıkarak shita ‫סחיטה‬
suyunu çıkarma
şantajcı, gaspçı şahtan ‫סחטן‬
şap, sıcak suda eriyen tadı buruk antiseptik bir alum ‫אלום‬
madde
şapka kova ‫כובע‬
şapkacı kovaan !‫כובע‬
şarap (içki) yayın ‫ן?ן‬
şarap mahzeni martefyeyinot ‫מךתף יינות‬
şaraphane, şarap imalathanesi yekev
şarbon hastalığı (hastalık) gahelet ‫גחלת‬
şarjör mahsanit ‫מחסנית‬
şarkı zemer ‫זמר‬
şarkı mırıldanmak, şarkı söylemek pizem, lefazem ‫פ‬ )‫פזם (לפזם‬
şarkı söylemek zimer, lezamer ‫פ‬ )‫זמר (לזמר‬
şarkı söylemek şorer, leşorer ‫פ‬ )‫שורר (לעזורר‬
şarkı söylemek şar, laşir '‫פ‬ )‫שר (לישיר‬
şarkı, ilahi rina ‫ה‬3‫ך‬
şarkı, müzik, musiki, melodi sesi ron ‫רון‬
şarkı, şarkı söyleme, şakıma, ötme, müzik, musiki zimra ‫זקרה‬
şarkı, şiir, manzume şir, şıra ‫שירה‬, ‫שיר‬
şarkıcı (dişil) . .. .. zameret ‫ ■ג‬.. ............ ‫זמרת‬
şarkıcı (eril) zamar ‫ז‬ ‫זמר‬
şarlatan, sahtekar, dolandırıcı şarlatan ‫עוךלטן‬
şarlatan, sahtekar, dolandırıcı, dalavereci, iki yüzlü, nohel ‫נוכל‬
riyakar
şart değil, olamasa da olur lav dayka ... ‫לאריו?ןא‬
şart koşmak, şart koymak itna, leatnot (et ‫פ‬ ‫התנה (להתנות‬
alim) )‫ ?ם‬,‫ על‬,‫את‬
şart, koşul, kayıt, kaydışart tnay ‫תנאי‬
şartıyla, koşuluyla betnay ‫בתנאי‬
şartlanma, azimlilik, kararlılık nehratsut ‫נחרצות‬
şartlanmış, karar verilmiş, azimli (sıfat) nehrats ‫ח‬ ‫נחיץ‬
şartlı tahliye, şartlı salıverme şihrur al tnay ‫עזחרור על תנאי‬
şartlı, şarta bağlı, şart koşulmuş, şartıyla, kaydıyla, mutne ‫ת‬ ‫«תנה‬
gayri ihtiyari, tabi (sıfat)
şase, otomobil şasesi, otomobilin metal iskeleti şasi ‫עזאסי‬
şasi, motorlu kara taşıtlarının iskelet bölümü (oto- merkav ‫מךכב‬
mobil)
şasi, otomobil şasesi, arabanın demir akşamlı iskeleti şilda ‫שלדה‬
şaşı (dişil) pozelet ‫נ‬ ‫פתלו־נ‬
şaşı (eril) pozel ‫ז‬ ‫פוזל‬
şaşı bakmak, yan bakmak pazal, lifzol ‫פ‬ )‫פזל (לפזל‬
şaşılık, yan bakış pzila ‫פזילה‬
şaşırmak, ambale olmak, kafası karışmak itbalbel} ‫פ‬ ­ ‫התבלבל (להתב‬
leitbalbel )‫לבל‬
şaşırmak, şaşmak, afallamak, hayretler içinde kal- nidam, leidaem ‫פ‬ )‫נךהם (להדהם‬
mak, ürkmek
şaşırtıcı biçimde, hayret uyandıracak şekilde, işin lemarbe apele ‫למרבה הפלא‬
tuhafı, tuhaf olan şu ki
şaşırtıcı olmak, hayret uyandırmak ııifla, leipale ‫פ‬ )‫נפלא (להפלא‬
şaşırtıcı, aldatıcı (sıfat) mebalbel ‫ת‬ ‫מבלבל‬
şaşırtıcı, hayret verici maftia ‫מפתיע‬
şaşırtma, karıştırma, ambale etme, sersemletme, bilbul ‫בלבול‬
karışıklık, keşmekeş, kargaşa, karmaşıklık
şaşırtmak, afallatmak, büyülemek, sersemletmek imem, leamem ‫פ‬ )‫המם (להמם‬
şaşırtmak, afallatmak, hayrete düşürmek, ürkütmek idim, leadim s )‫הךהים (להךהים‬
şaşırtmak, hayrete düşürmek ifli, leafli ‫פ‬ )‫הפליא (להפליא‬
şaşırtmak, karıştırmak, ambale etmek, sersemlet- bilbel, levalbel ‫פ‬ )‫בלבל (לבלבל‬
inek

455
şaşırtmak, şaşkına çevirmek, hayret ettirmek itmi, leatmi S )‫החמיה (להתמיה‬
şaşkın, ambale, karışık, darmadağın (sıfat) mebulbal n ‫מבלבל‬
şaşkın, şaşırmış, sersem, ambale, afallamış (dişil)(‫־‬ amuma 3,n ‫המומה‬
sıfat)
şaşkın, şaşırmış, sersem, ambale, afallamış (sıfat)- artııım ‫המום‬
(eril)
şaşkın, şaşmış, hayret eden (sıfat) tamea n ‫תמה‬
şaşkınlaşmak, şaşakalmak, hayret etmek tama, litmoa s )‫תמה (לתמה‬
şaşkınlık, hayret, boş boş bakınma beiya ‫בה^ה‬
şaşkınlık, korku, dehşet, sarsıntı, şok, hayretten tadeema ‫תדהמה‬
donakalma, panik, hayret
şaşkınlık, şaşırma, ambale olma, kafası karışma itbalbelut ‫התבלבלות‬
şaşkınlık, şaşırma, hayret pliya ‫פליאה‬
şatafatlı, gösterişli, süslü, abartılı (sıfat) nimlats ‫ת‬ ‫נפלז‬
şatafatlı, tumturaklı, süslü, gösterişli, abartılı bombasti ‫בומבסטי‬
şato, büyük köşk, konak tira ‫טירה‬
şef, reis, lider, elebaşı Şef ‫שף‬
şeffaf, berrak, saydam (sıfat) şakuf ‫ה‬ ‫שקיף‬
şeffaflık, berraklık, saydamlık şkifut ‫שקיפות‬
şeffaflık, saydamlık, projeksyon, slayt, görüş açısı şekef ‫^קף‬
şefkat, merhamet, lütuf, acıma, sevecenlik hemla ‫חמלה‬
şefkatli, merhametli, sevecen (sıfat) rahum ‫ת‬ ‫רחום‬
şeftali (meyve) afarsek ‫אפרסק‬
şehem kapısı, şam kapısı, yeruşalayimin bir kapısı şaar şhem ‫קזער <טכם‬
şehir tiyatrosu teatron ironi ‫תאטר(ן עירוני‬
şehir, kent ir ‫עיר‬
şehirlerarası ben ironi ‫בין עירוני‬
şehirli, şehre ait, kentsel (sıfat) ironi ‫ת‬ ‫עירוני‬
şehit vermek, kurban vermek, aile bireyini savaşta şahal, lişkol s )‫שכל (לשכל‬
yitirmek, acı kayıp vermek
şehit, boşluk, uzay halal ‫חלל‬
şehit, islamda inanç uğruna ölen (ARAPÇADAN) şaid ‫שהיד‬
şehriye itriya, itriyot ‫אטו־יה ׳אטךיות‬
şekel, yeni şekel (israel para birimi), kısaltılmış şekel, şekel ‫ שקל חדש‬,‫שקל‬
söylenişi şah hadaş )‫(ש״ח‬
şeker sukar ‫סכר‬
şeker (hastalık), diabetik hastalık sukeret ‫סכרת‬
şeker hastası hole sukeret ‫חולה סכרת‬
şekerkamışı kne sukar . ‫קנה סכר‬
şekerleme(ler), bonbon, tatlı mamtak, ‫ ממתקים‬,‫ממתק‬
manıtakim
şekerleme, şeker, bonbon sukariya ‫סכריה‬
şekerlemeci, tatlıcı, şekerci dükkanı, pastahane migdaııiya ‫מגדניה‬
şekerlenmiş (sıfat) .... mesukar ‫ת‬ ‫מסקר‬
şekil tsivyon ‫צביון‬
şekil vermek, şekle sokmak, kuşatmak tsar, latsur ‫פ‬ )‫צר (לצור‬
şekil, biçim, suret, form, hal tsura ‫צורה‬
şekil, suret, görüntü, imaj, figür, sima, şahıs, rol, dmut ‫דמות‬
karakter (tiyatro, sinema)
şekillenmek, biçim almak, biçimlenmek, oluşmak, itrakem, ‫פ‬ )‫התרקם (להתרקם‬
vücut bulmak leitrakem
şelale, çağlayan . eşed ‫אקזד‬
şelale, çağlayan, çöp, artık, düşüş, çöküntü mapal ‫מפל‬
şemsiye mitriya ‫מטריה‬
şenlenmek, neşelenmek ranan, limon ‫פ‬ )‫רנן (לרנן‬
şer, kötülük, fenalık, kötü niyet bliyaal ‫בליעל‬
şeref, şan, haşmet, ihtişam, görkem, şaşaa, heybet, tiferet ‫תפארת‬
azamet, büyüklük, parlaklık, zarafet
şerefe! hayata! lehayım ‫לוויים‬
şereflenmek, saygı görmek, saygın olmak itkabed, ‫פ‬ ‫התכבד (להתכבד‬
leitkabed (be) (-3
şeriat (ARAPÇADAN) şeriya ‫שרי^ה‬
şerif, kasaba polis şefi (amerikada) şerif ‫שריף‬
şerit değişimi, sollama için şerit değiştirme, kavşak mehlaf ‫מחלף‬
şerit, bant retsua ‫רצו^ה‬
şevat, İbrani takviminin 5. ayı şvat ‫קזבט‬
şevk duymak, istemek, arzu etmek, canı çekmek, hişek, lahşok ‫פ‬ )‫חשק (לחשק‬
heveslenmek
şevk, heves, arzu, İstek heşek ‫חקזק‬
şey, söz davar ‫דבר‬
şeyh, arap kabile ve aşiret reisi, tarikat lideri şeyh ‫קזיחי‬
(ARAPÇADAN)
şeytan, iblis satan ‫שטז‬
şeytani (sıfat) ■ satanı ‫ת‬ . ‫שטני‬
şezlong kise noah ‫כסא נוח‬
şık giyimli, süslü (eril) mitgander ‫ז‬ ‫מתגנדר‬
şık giyimli, süslü, koket (dişil) . mitganderet J ‫מךגגנדרת‬

»®»‫■«מ‬.■..;;.••.:. -'•‫י‬.... ' ■■■■■'


457
şık olmak, faça giyinmek (argo) ithatehj ‫התחתך (להתחתך) פ‬
leithateh
şık, süslü (sıfat) meudar n ‫מהדר‬
şık, zarif, şık giyimli şik ‫קזיק‬
şımarık, şımarmış (sıfat) mefunak ‫ת‬
şımarmak itpanek, ‫פ‬ )‫תתפנק (להתפנק‬
leitpanek
şımartma pinuk ‫פנוק‬
şımartmak pinek, lefanek ‫פ‬ )‫פנק (לפנק‬
şıngırdatmak, korkmak şikşek, leşakşek ‫פ‬ )‫שקשק (לשקקזק‬
şıngırtı, tıkırtı, korku şikşuk ‫שקשוק‬
şırfıntı, aşifte, sürtük, şıllık, düşük, fahişe, orospu şarmuta ‫שךמוטה‬
(kaba argo)
şırınga, iğne, zerkedici, atıcı mazrek ‫מזרק‬
şiddet kullanmak, kırmak, incitmek, acıtmak, vur- paga, lifgoa ‫פ‬ )-‫פגע (לפגע ב‬
mak, çarpmak (be)
şiddet uygulayan, dayakçı alim ‫אלים‬
şiddet, kaba kuvvet alimut ‫אלימות‬
şiddet, kuvvet, kudret, güç otsma ‫?צמה‬
şiddete maruz kalmak, incinmek, kırılmak, alınmak nifga, leipaga ‫פ‬ )‫נפגע (להפגע‬
şiddetle eleştirmek (argo) gamaz, ligmoz ‫פ‬ )‫גמז (ל^מז‬
şiddetli, etkili, tesirli, kuvvetli rav otsma ‫עצמה‬-‫רב‬
şiddetli, sert, etkili, esaslı drasti ‫דרסטי‬
şifa, derman marpe ‫מךפא‬
şifa, ilaç refua ‫ךפואה‬
şifre koymak, kuzeye gitmek, kuzeyi kullanmak itspiıt, leatspin ‫פ‬ )‫הצפין (להצפין‬
şifre, gizli kod tsofen ‫צפן‬
şifre, gizli kod kod sodi ‫קוד םוךי‬
şifrelemek, gizlemek tsafan, litspon‫פ‬ )‫צפן (לצפ׳ן‬
şifresini çözmek, deşifre etmek, manasını izah pineah, pinah, ‫פ‬ ‫ פענח‬,‫פענח‬
etmek, anlamını çözmek,• tanı koymak lefaneah )‫(לפענח‬
şiirsel öykü, ezgi, lirik balada ‫?ליה‬
şikayet kvila ‫קבילה‬
şikayet etme, yakınma itlonenut ‫התלוננות‬
şikayet etmek, yakınmak itlonen, ‫פ‬ )‫י׳תלונן (להתלונן‬
leitlonen
şikayet, serzeniş, sitem, yakınma . tluna ‫תלונה‬
şikayetçi olmak, şikayet etmek kaval, likbol ‫י‬ ‫פ‬ ,‫קבל (לקבל על‬
(le al) )‫ל׳‬

458
şilep, yük gemisi oniyatmasa ‫אמת משא‬
şili (ülke) çili ‫דילי‬
şilte, döşek, yatak, minder mizran, mizron ‫ מץרון‬,‫מזרן‬
şimdi ahşav ‫?כשיו‬
şimdi, şu anda, halen ata ‫?תה‬
şimdiki zaman (dilbilgisi) —-zinan ove ‫ ןמןה’וה‬-
şimdiki, güncel, çağdaş (sıfat) ahşavi ‫ת‬ ‫?כשוי‬
şimdiki, şu an, şu anki ove ‫הוה‬
şimdilik leet ata ‫ל?ת ?הה‬
şimdiye kadar adko ‫?ד כה‬
şimşek, yıldırım, fevkalade parlaklık, zeka parlak- barak ?‫בר‬
lığı
şipşak, çabucak, hemencecik çik çak ‫דיק דק‬
şirket kurmak, gravat bağlamak iged, leaged S )‫אגד (לאגד‬
şirket, firma, kurum, toplum, sosyete, cemiyet, grup hevra, hav '‫ חב‬,‫חברה‬
şiş, şişlenmiş et şişlik ‫שישליק‬
şişe bakbuk ‫בקבוק‬
şişik, şişmiş, şişkin nafııah ‫נפוח‬
şişirme, hava basma, pompalama nipuah ‫נפוח‬
şişirme, kabarma, mayalanma (hamur) t^iho! ‫הפיחה‬
şişirmek, hava basmak, pompalamak nipeahi nipah, s )‫ נפח (לנפח‬,‫נפח‬
lenapeah
şişkin, şişirilmiş, kabarık (sıfat) menupah ‫ת‬ ‫מנפח‬
şişkinlik, şişlik, şiş nefihut ‫נפיחות‬
şişleme, şiş çubuğu, şiş, etlerin geçirildiği tahta yada şipud, şipudim ‫ שפודים‬,‫שפוד‬
demir çubuk
şişlemek, şişe geçirmek, adam mıhlamak şiped, leşaped 5 )‫שפד (לשפד‬
şişlik, deride şişkinlik avaabua ‫אבקבו^ה‬
şişlik, siğil, yumru, çıkıntı gavşuşit ‫גבשושית‬
şişman, şişko (sıfat) şamen ‫ת‬ ‫?ומן‬
şişmanlamak, şişmanlatmak, kilo aldırmak işinin, leaşmin ‫פ‬ )‫השמין (להשמין‬
şişmek itnapeah, ‫פ‬ ‫ התנפח‬,‫התנפח‬
itnapah, )‫(להתנפח‬
leitnapeah
şişmek tsava, lüsbot ‫פ‬ )‫צבה (לצבות‬
şive, aksan, telaffuz, diksyon, diyalekt, vurgu mivta ‫מבטא‬
şnitzel, et şnitsel ‫שניצל‬
şnorkel, tüpsüz dalışta suyun içinde nefes alinabilen şnorkel ‫שנורקל‬
boru

459
şoför naag ‫נהג‬
şok edici, sarsıcı, dehşet verici mezaazea ‫מזעזע‬
şok olmak, ürpermek, korkudan donakalmak itpalets, S )‫התפלץ (להתפלץ‬
leitpalets
şok, büyük şaşkınlık durumu (İNGİLİZCEDEN) şok ‫שלק‬
şok, darbe, sarsıntı elem ‫הלם‬
şort, kısa pantolon mihnasayim ‫מכנסים ?ןצךים‬
katsarim
şov, gösteri mofaa ‫מופע‬
şoven, kadınları hor gören erkek, aşırı milliyetçi şovenist ‫שרבניסט‬
şölen, ziyafet, yemekli eğlence (gürültülü sazlı hafta ‫חפלה‬
sözlü), cümbüş
şömine, ocak, ateşlik karnin ‫קמין‬
şömine, ocak, fırın, ateş, ev ocağı ah ‫אח‬
şövalyevari, centilmence, kahramanca, mertçe, abiri ‫ת‬ ‫אביך‬
kibar, kadınlara karşı ince, zarif (sıfat)
şöyle böyle kah vekah ‫?ד לכו‬
şu anda, şimdi, halen kaet ‫בעת‬
şubat ayı, miladi takvimde 2. ayın adı (İNGİLİZCE- februar ‫פברואר‬
DEN)
şube snif ‫סניף‬
şube açmak, branş ilave etmek, hat eklemek sinef lesanef E> )‫סנף (לסנף‬
şuracıkta, iki adımlık mesafede anlamında pesa ‫פסע‬
şurup sirop ‫סירופ‬
şükretme, şükran, şükür, hamdetme odaya ‫הודיה‬
şüphe yok en sapek ‫אין ספק‬
şüphe, kuşku, tereddüt, itimatsızlık safek ‫ספלו‬
şüphe, kuşkulanma haşad ‫חשד‬
şüphelendirme, kuşkulandırma, zan altında bırak- ahşada ‫החשדה‬
ma
şüphelendirmek, kuşkulandırmak, zan altında ehşid, leahşid ‫פ‬ )‫החשיד (להחשיד‬
bırakmak
şüphelenilmek, kuşkulanılmak nehşad, ‫פ‬ )‫נחשד (להחקזד‬
leihaşed
şüphelenmek, kuşkulanmak haşad, lahşod ' ‫פ‬ )-‫חשד (לחשד ב‬
(be)
şüpheli, vesveseli, şüpheci, kuşkucu haşdan ‫זזשדן‬
şüpheli, zanlı (sıfat) haşud ‫ת‬ ‫חשוד‬
şüphesiz, şüpheye mahal olmadan lelo safek ‫ללא ספק‬

460 ‫■ ־‬:<
T
T, sayısal değeri 400, (İbrani alfabesinde 22.ci harf) tav ‫ת‬
T, sayısal değeri 9, (İbrani alfabesinde 9.cu harf) tet ‫ט‬
taahhüt, üstlenme, zorunluluk, mükellefiyet, yü- mehuyavut ‫מחיבות ״‬
T \ •
kümlülük, mecburiyet, boyun borcu
tabak tsalahat ‫צלחת‬
tabaka, sosyal tabaka, kat, katman şihva ‫?זכבה‬
taban, ayak tabanı, pati, hayvan patisi kafregel ‫דגל‬
taban, ayakkabı tabanı sulya ‫סליה‬
tabanca ekdah 1‫??!יי‬
tabela, levha, pankart, döviz şelet ‫שלט‬
tabi, ...ye tabi, bağımlı, bağlı, mesul, ast (görev kafuf ‫ת‬ ‫כפוף‬
bakımın dan) (sıfat)
tabi, elbet, şüphesiz betah ‫בטח‬
tabiat, doğa, karakter, natura teva ‫טבע‬
tabii, tabii ki, gayet tabii, belli kamuvan ‫כמובן‬
tabiiyet, uyruk, tebaa, vatandaşlık netinut ‫נתינות‬
tabiri caizse, sözde, adeta, sanki, güya kivyahol ‫כמבול‬
tablet tavliya ‫טבליה‬
tabu, yasak, kural dışı, konuşulması ve yapılması tabu ‫טבו‬
yasaklanmış şey
tabur, müfreze gdud ‫גדור‬
tabure şrafraf ‫שרפרף‬
tabure, alçak iskemle, ayak taburesi dargaş ‫דרגש‬
tabut aroıı metim ‫ארון מתים‬
tacavüzcü anas ‫אנס‬
tacir, tüccar, iş adamı, esnaf tagar ‫תגר‬
taciz, sıkıntı, rahatsızlık atrada ‫הטורה‬
tacizci, sıkıntı verici, rahatsız eden / edici matrid ‫מטריד‬
taç keter ‫כתר‬
taç giydirmek, taçlandırmak ihtir, leahtir E) )‫הכתיר (להכתיר‬
taç yaprak ale koteret ‫עלה כותרת‬
taç, çelenk (kralların başına konan) atara ‫עטרה‬
taç, kafaya takılan çiçekli taç nezer ‫נ!ר‬
taçlandırma, taç giydirme ahtara ‫הכתרה‬
taçlanmış, taç giymiş (sıfat) muhtar ‫ת‬ ‫מכתר‬

461
tadılmak, tadına bakılmak ııitam, leitaem )‫נט^ם (להט?ם‬
tafsilat vermek, detay vermek, açıklamak parat, lefaret ‫פ‬ )‫פרט (לפרט‬
tafsilatli olarak, delil ileri sürerek, ayrıntılı, detaylı bifrotrot ‫בפרוטרוט‬
tahammül edilmek, göğüs gerilmek, dayanılmak, nisbal, leisabel ‫פ‬ )‫נסבל (להסבל‬
katlanılmak
tahammül gücü, dayanma gücü svolet ‫בלת‬°
tahammül, dayanıklılık, dayanma gücü, acıya kat- koah sevel ‫פח סבל‬
lanma / kaldırma gücü
tahin thina ‫טחינה‬
tahinli nohut ezmesi, nohut humus ‫חומוס‬
tahkikat yapmak, irdelemek, araştırma yapmak tihker, letahker ‫פ‬ )‫תחקר (לתחקר‬
tahkimat, sağlamlaştırma, güçlendirme, istihkam bitsur ‫בצור‬
tahliye etmek, yoksun bırakmak, dışarı atmak, nişel, lenaşel ‫פ‬ )‫נשל (לנשל‬
zorla çıkarmak, malına mülküne el koymak
tahliye ettirme, boşalttırma, yayma, salma (duman, aflata ‫הפלטה‬
gaz, atık, egzoz)
tahliye ettirmek, boşalttırmak, yaymak, salmak iflit, leaflit ‫פ‬ )‫הפליט (להפליט‬
(duman, gaz, atık, egzoz)
tahliye(atık sıvı, gaz, egzoz), çıktı (bilgisayardan pelet ‫פלט‬
alman yapılan işlemin çıktısı)
tahliye, boşaltım, ihraç, çıkartım, dışarı verme plita ‫פליטה‬
(baca, egzoz)
tahliye, dışarı atma, zorla çıkarma, el koyma, mal nişul ‫נשול‬
ve mülke el konulması, atma, yoksun bırakma
tahmin etmek.......... ................. ..... ............................ niheş, lenaheş ‫פ‬ )‫נחש (לנחש‬
tahmin, öngörü (hava durumu tahmini) tahazit ‫תחזית‬
tahmin, tahmin etme nihuş ‫נחרש‬
tahmini değerlendirme, değer biçme, değer takdir umdan ‫אמין‬
etme
tahmini, tahminen, takriben, yaklaşık (sıfat) moarah ‫ת‬ ‫מ?רי‬
tahmini, tahminen, yaklaşık, takribi, takriben, meşoar ‫ת‬ ‫מש^ר‬
farzedilen, zannedilen (sıfat)
tahribat, imha, harap etme, tahrip etme, yıkma ahrava ‫החרבה‬
tahrif etmek, çarpıtmak, aslını bozmak silef, lesalef ‫פ‬ )‫סלף (לסלף‬
tahrifat, çarpıtma, aslım bozma siluf ‫סלוף‬
tahrik etmek, azdırmak (cinsel açıdan) lıirmen, ‫פ‬ )‫חךמן (לחךמן‬
leharmen
tahrik etmek, kışkırtmak, saldırtmak şisa, leşasot ‫פ‬ )‫שסה (לשסות‬
tahrik etmek, uyarmak, kışkırtmak, meydan oku- gera, legarot ‫פ‬ )‫גרה (לגרות‬
mak, tahriş etmek (deriyi, cildi, teni)
tahrik kışkırtma şisuy . ‫שסרי‬

!5

462
tahrik olmak, azgınlaşmak, şehvete kapılmak itharmeıı, ‫פ‬ ‫התחרמן (להתח־‬
leitharmen )‫דמן‬
tahrik olmak, kışkırtılmak itgara, ‫התגרה (להתגרות) פ‬
leitgarot
tahrik, kışkırtma, fitleme, provokasyon CLSCttCL ‫הסתה‬
tahrik, uyarma, kışkırtma, provokasyon, tahriş geruy ............. ‫גרד‬
(deride tende ciltte) ...... ..
tahrip etmek, harap etmek, yıkmak herev, leharev ‫פ‬ )‫חרב (לחרב‬
tahrip etmek, harap etmek, yıkmak harav, lahrov ‫פ‬ )‫חרב (לוזרב‬
tahrip etmek, mahvetmek, yıkmak, şeklini ve biçi- işhit, leaşhit ‫פ‬ )‫השחית (להשחית‬
mini bozmak .
tahrip olmak, mahvolmak, yıkılmak nişhat, leişahet ‫פ‬ )‫נשחת (להשחת‬
tahriş olmuş (sıfat) ■ megore ‫ת‬ ‫מגרה‬
tahsil, öğrenim, eğitim, bilgelik, bilgi, öğretim askala ‫הקזכלה‬
tahsilat, alacak tahsil etme, para toplama gviya ‫ב*ה‬$
tahsildar gove ‫גרבה‬
tahsilli, eğitimli, okumuş (sıfat) mehunah ‫ח‬ ‫מחני‬
tahsilli, öğrenim görmüş, bilgili, allame (sıfat) melumad ‫ת‬ ‫מלמד‬
tahsisat, ayırma, tahsis etme aktsava ‫הקצבה‬
tahsisat, ödenek tiktsuv ‫תקצוב‬
tahsisat, ödenek, ayrılan para, harcama izni aktsaa ‫הקצאה‬
taht, saltanat kas ‫בס‬
tahta çıkarma, kral yapma amlaha ‫המלכה‬
tahta çıkarmak, hükmettirmek, kral yapmak imlik, leamlih s )‫המליך (להמליך‬
tahta kalas, takoz, kereste, sahne, oyun tahtası kereş ‫קרש‬
tahta, karatahta, levha, kadran (saat) luah ‫לוח‬
tahtakurusu (hayvan) ‫פשפש‬
tahvil, senet, bono neyarot erek ‫בירות <נךך‬
takati kalmamak, dermanı kesilmek, mecalsiz rafas, lirpos ‫פ‬ )‫רפס (לךפיס‬
olmak
takdim, tanıtım, gösterim matsag ‫מצג‬
takdir edilmek, hayran kalınmak neerats, ‫פ‬ )‫נ^רץ (להערץ‬
leiarets
takdir etmek, hayran olmak eerits, leaarits ‫פ‬ )‫ה^ריץ (להמריץ‬
takdir, kıymetlendirme, matrah, tahakkuk şuma ‫שרמה‬
takdir, tahmin, değerlendirme ' amida ‫אמידה‬
takdir, tahmin, değerlendirme, kıymetlendirme, aaraha ‫ה?נךכה‬
paha biçme, değer biçme

463
takdire şayan, beğenilen, hayranlık duyulan (sıfat) neerats, ‫ת‬ ‫ נערצת‬,‫נערץ‬
neeretset
takdire şayan, övgüye layık rauy leşevah ‫ראוי לשבח‬
takı takılmak (küpe yüzük vs.) neenad, 3 )‫נענד (להענד‬
leianed
takı takmak (küpe yüzük vs.) anad, laanod 3 )‫ענד (לענד‬
takılma, şaka, komiklik, gırgır, parodi maatala ■ ‫מהתלה‬
takılma, şaka, şakacılık, alaycılık, alay, mizah, itul ‫התול‬
güldürü, espri
takılmak, şaka yapmak, dalga geçmek, alaya almak, itel, leatel 3 )‫התל (להתל‬
gırgır geçmek
takım yıldız mazur ‫מזר‬
takım, ekip, grup kvutsa ‫קבוצה‬
takım, topluluk mahaııe ‫מהנה‬
takınmak, bürünmek, sarınmak, giymek ata, laatot 3 )‫עטה (לעטות‬
takıntı kibaon ‫קבערן‬
takıntı, saplantı obsesya ‫אובססיה‬
takip eden, izleyen, ardarda gelen, ardıl, ardışık okev ‫עוקב‬
takip etmek, dedektiflik yapmak balaş, livloş 3 )‫בלעז (לבל״ש‬
takip, izleme, gözetim, sürekli kontrol altında tutma maakav ‫מעקב‬
(hasta)
takip, kovalama, iz sürme, peşine düşme, arkasın- mirdaf ‫«ריף‬
dan koşma, sürek avı
takip, takip etme, kovalama redifa ‫ךךיפה‬
takipçi, kovalayan, peşine düşen.............. ....... rodef ..................‫רודף‬
takla, perende, salto salto ‫ סלטה‬,‫סלטו‬
taklit hikuy ‫הקרי‬
taklit edilme, izleme, takip, takip etme, sorgu, soruş- ithakut ‫התחקות‬
turma ‫־‬
taklit edilmek ithaka, 3 ‫התחקה (לההח־‬
leithakot )‫קות‬
taklit, sahte şey, uydurma^ suret deme ‫רמה‬
taklitçi hakyan
taklitini yapmak, taklit etmek, öykünmek, benzeme- hika, lehakot 3 )‫חקה (לחקות את‬
ye çalışmak (et)
takma diş(Ier), protez şen toteve't, ‫ שנים‬,‫שן תותבת‬
şinayim totavot • ‫תותבות‬
takma, protez (takma diş, takma el gibi) totav ‫תותב‬
takmak, takınmak, takıp takıştırmak, süslenmek ada, laadot 3 )‫עדה (לעדות‬
takoz friz ■ ‫טריז‬

464
■:>

taksi ' monit ‫מונית‬


taksim işareti (/), bölme işareti, klavyedeki slaş kav natuy ...............‫קו נטוי‬
işareti, eğik çizgi
taksit, ödeme, ücret taşlum ‫תשלום‬
taksit, Ödemeler taşlumim ‫תעזלומים‬
taksitle betaşlumim ‫בתצלומים‬
taktik, sezgi, ilişkilerde incelik kurnazlık takt ;....... .. ‫טקט‬
taktik, strateji, kurnazlık, manevra, aldatmaca, tahsis ‫תכסיס‬
üçkağıt, numara
taktik, yöntem (İNGİLİZCEDEN) taktika ‫טקטיקה‬
takunya, nalın kavkav ‫קבקב‬
takvim luah şana ‫לוח שנה‬
takviye etmek tigber, letagber ‫פ‬ )‫תגבר (לתגבר‬
takviye, katkı - tigboret ‫תגברת‬
talan, yağma, yağmacılık gzela ‫^זלה‬
talaş, kırıntı, kırpıntı, kıymık, yonga, çentik, küçük şvav ‫שבב‬
elektonik parça
talaş, yonga nesoret ‫נסרת‬
talep edilen, rağbet gören, revaçta olan, gereksinim nidraş ‫נדרש‬
duyulan
talep edilmek, kuvvetle istenilmek, gerekmek, icap nidraş, leidareş ‫פ‬ )‫נךר־ש (להדרש‬
etmek
talep etmek, kuvvetle istemek, gerektirmek daraş, lidroş ‫פ‬ )‫דרש (לדרש את‬
(et)
talep, iddia tviya ‫תביע!ה‬
talep, isteme drişa ‫דרישה‬
talepkar, ısrarcı, zorla isteyen, ısrarla isteyen (sıfat) tovani ‫ת‬ ‫תובעני‬
tali yol dereh mişnit ‫דרך משנית‬
tali, ikincil derecede önemli tafel ‫טפל‬
tali, ikincil, artçı, ardıl levay ‫לואי‬
talih, kader, yazgı pur ‫פור‬
talih, şans, baht, kısmet gad ‫גד‬
talih, şans, kader payis ‫פיס‬
talim, idman, antrenman imun ‫אמון‬
talimat vermek tidreh, letadreh ‫פ‬ )‫רך (לתדלך‬.‫תך‬
talimat, direktif, yönerge, emir, öğretim, tedrisat oraa ‫הוראה‬
talk show ' tohnii siyah ‫תכנית ׳עזיה י‬
talk, pudra talk ‫טלק‬
tam gün mesai, tam mesai, fultaym misra melea ‫מעזרה מלאה‬

!ra■■

465
tam hedefe, tam merkezîne, sapmadan, tam üstüne bul ‫בול‬
tam, bütün, bitmiş, tamamlanmış tam ‫הם‬
tam, kesin, müsamahasız, tamı tamına, dakik, ay- medukdak ‫ת‬ ‫מדקדק‬
T \«
nntılı, ince elenip sık dokunmuş, kusursuz yapılmış
(sıfat)
tam, kusursuz, hassas, kati, doğru, kesin (sıfat) meduyak ‫ת‬ ‫מייק‬
tamah, hırs taavat betsa ■‫האות בצע‬
tamahkar, açgözlü tama ‫טמע‬
tamahkar, haris, paragöz, açgözlü rodef betsa ‫רודף בצע‬
tamam, OK, iyi, düzende, düzenli, muntazam beseder ‫בסדר‬
tamamen, kesinlikle, büsbütün, tamamıyla lahalutin ‫לחלוטין‬
tamamen, tamamıyla, büsbütün, tümden legamre ‫לגמרי‬
tamamlama, bitirme, tamama erdirme aşlama ‫השלמה‬
tamamlamak, bütünlemek, bitirmek, barıştırmak, işlim, leaşlim s ‫השלים (להשלים‬
barışmak (im) )‫עם‬
tamamlanmak, bütünlenmek, bitmek ııişlam, ‫פ‬ )‫נשלם (להשלם‬
leişalem
tamamlanmamış, eksiği olan, güdük löke behaser ‫לרקןה בחסר‬
tamamlayan, tamamlayıcı, tümleyicİ, bütünleyici maşlim ‫משלים‬
tamı tamına, kesinlikle, kesinkes, tıpkı, tıpa tıp, bediyuk, ‫בדיוק‬
aynen bdiyuk
tamir etmek, tamirat yapmak, onarmak, düzeltmek tiken, letaken ‫פ‬ )‫הקן (לתקן את‬
(et)
tamir, tamirat, onarım tikun ‫תקון‬
tamlama (dilbilgisinde), iki kelimeden oluşan birle- smihut ‫סמיכות‬
şik söz (örneğin glil neyaı‫ = ־‬kağıt rulosu)
tampon, araba tamponu, çamurluk pagoş ‫פגוש‬
tampon, kompres, plaster, sargı, yara bezi retiya ‫רטיה‬
tamuz, İbrani takviminin 10. ayı ‘ tamuz ‫תמוז‬
taneli, tanecikli, granül, pürüzlü, kumlu gargeri ‫גתרי‬
tanga, ipkini hutini ‫חוטיני‬
tango dansı tango ‫טנגו‬
tanıdık makir ‫מכיר‬
tanıdık, akraba makar ‫מכר‬
tanıdık, bildik, tanışık, aşina (dişil) (sıfat) mukeret W ‫מכרת‬
tanıdık, bildik, tanışık, aşina (eril) (sıfat) mukar ‫ז‬,‫ת‬ ‫מכד‬
tanıma, tanışma, bilme akara ‫הכרה‬
tanımak, tanıştırmak, tanıtmak ikir, leakir (et ‫פ‬. ,‫הכיר (להכיר את‬
be) (-3

466
tanımlama, tarif agdara ‫הגדרה‬
tanımlamak, tarif etmek iğdir, leagdir D )‫הגדיר (להאדיר‬
tanımlanmak, vasıflandırılmak itafyen, S )‫ויהאפ״ז (לד׳האפין‬
leitafyen
tanımlanmamış, kimliği belirsiz bilti mezoe ‫בלתי מזהה‬
tanımlanmış bölge, ayrılmış alan, saha mitham ‫מתחם‬
tanımlanmış, kimliği belirlenmiş, kimliği saptan- mezoe ‫ת‬ ‫כ!זהה‬
mış, bütünleşmiş (bir görüşle, takımla, sporla vb.),
özdeşleşmiş (sıfat)
tanımlı, tarif edilmiş, belirli, muayyen (sıfat) mugdar ‫ת‬ ‫מגדר‬
tanışıklık, tanışma, tanıdıktık, aşinalık ekerut ‫הכרות‬
tanıtım, örnekleme, misal verme, örnek verme adgama ‫הדגמה‬
tank tank ‫טנק‬
tankçı, zırhlı birlik askeri. şiryonai ‫שןיונאי‬
tanksavar, antitank neged tankım, )‫נגר טנקים (נ״ט‬
nun”tet
tanrı buyruğu (has ve halila) has ‫חם‬
tanrıça, ilahe (dişil) elila j ‫אלילה‬
tanrılık vasfı, tanrısal konum, ilahiyat, ilahilik elout ‫אלהרת‬
tansiyon, kan basıncı lahats dam ‫לחץ דם‬
tanzanya (ülke) tanzanya ‫טנזמה‬
tanzim, düzen, uyarlama, adaptasyon ibud
tapa, tıkaç, tıpa, kapakçık setem ‫סתם‬
taparcasına sevmek, tapınmak, secde etmek sagad, lisgod B )‫סגד (לסגד‬
tapmak, mabet, ibadet yeri raka ‫רקה‬
tapınma, ayin pulhan 1?‫פל‬
tapir (hayvan) tapir ‫טפיר‬
tapu kadastro rişum karkaot ‫!־שרם קרקעות‬
tapu, gayrimenkul taşınmazların sahiplik belgesi, tabu ‫טבר‬
mülkiyet hakkını gösteren belge, kadastro
taraf tutmak, taraflı olmak, yandaş olmak tsided, letsaded B )‫צדד (לצדד‬
tarafından...... den, ...dan ‫־‬ meet ‫מאת‬
tarafsız, nötr (İNGİLİZCEDEN) (sıfat) netrali ‫ת‬ ‫ניטרלי‬
taraftar, destek veren oed ‫אוהד‬
tarak masrek ‫מסרק‬
tarama, arama, elektronik aletle tarama srika ‫סךיקה‬
taramak sirek, lesarek B )‫סרק (לסרק‬
taramak, sıyîrmak, elektronik aletle taramak, (bil- sarak, lisrok B )‫סרק (לסרק‬
gısayarda) scane edilmek
taşa dönme, taşlaşma, taş kesilme, fosilleşme, katı- itabııut ‫התאבנות‬
laşma
taşa dönmek, taşlaşmak, fosilleşmek, katılaşmak itaben, leitaben £> )‫התאבן (להתאבן‬
taşan taşkın goleş !‫גולה‬
taşıma, nakletme, evlendirme nesia ‫נשיאה‬
taşımak, kaldırmak, nakletmek, evlenmek, affet- nasa, laset (be) ‫פ‬ )-‫נשא (לעזאת ב‬
mek, bağışlamak
taşınabilir, seyyar, sarsılmış metultal ‫מטלטל‬
taşmırlık, taşmabilirlik, seyyarlık, hareketlilik nayadut ‫מדות‬
taşınmak (biri veya bir araç tarafından), evlenmek nisa, leinase ‫פ‬ )‫נשא (להנ^א‬
taşınmış, götürülmüş, taşınabilir nisa ‫נשא‬
taşıt, araç, vesait tahbura ‫תחבורה‬
taşıyan, taşıyıcı nose ‫א‬1‫נוק‬
taşıyıcı anne, sperm nakliyle hamile kalan kadın em pundakayit ‫אם פנרקאית‬
taşıyıcı kayış, konveyör masua ?‫מסר‬
taşıyıcı, hastalığın mikrobunu virüsünü taşıyan kişi nasa ‫נשא‬
(AIDS vs.)
taşla döşeme ritsuf ‫רצוף‬
taşlama, hiciv, yergi (edebi mizah) satıra ‫סטירה‬
taşlama, taşa tutma skila ‫סקילה‬
taşlama, taşa tutma, taş atma regima ‫ןגימה‬
taşlama, yergi, hiciv satira ‫סאטירה‬
taşlamak, taş atmak sikel, lesakel ‫פ‬ )‫סקל (לסקל‬
LaÇlalllftlV} 111 LUllllalk ıllğlıtflj ılığifllt & 1‫ג?ךגם‬ ‫רגם‬
taşlamak, taşa tutmak sakal, liskol S )‫סקל (לסקל‬
taşlanmak, taş atılmak niskal, leisakel ‫פ‬ )‫נסקל (להסקל‬
taşlanmak, taş fırlatılmak nirgam, ‫פ‬ )‫נרגם (להרגם‬
■ leiragem
taşma, sel basma, su baskını, furya atsafa ‫הצפה‬
taşmak, kaymak, sörf yapmak galoş, ligloş ‫פ‬ )‫גלש (לגל־ש‬
tat katma, lezzet verme, çeşnilendirme, baharat tibııl ‫תבול‬
koyma ’
tatılaştırma, şeker katma, tatlandırma amtaka ‫המתקה‬
tatil pagra ' ‫פגךה‬
tatil, izin hufşa ' ‫חפ^וה‬
tatil, serbestlik, özgürlük hofeş ‫חפש‬
tatile çıkmak, tatil yapmak, tatilde olmak ııafaş, linpoş ‫פ‬ )‫נפקז (לנפש‬
tatlı çeşidi, silindir biçiminde bir macar tatlısı çeşidi kiyurtuş ‫קיורטוש‬

470
tatlı kırmızı biber gamba ■ ‫גמבה‬
tatlı krema şamenet ‫שמנת מתוקה‬
metuka
tatlı patates balata ‫בטטה‬
tatlı, şirin (sıfat) matok ‫ח‬ ‫מתוק‬
tatlı, şirin, sevimli . rnotek ‫מתק‬
tatlılaştırmak, şeker katmak, tatlandırmak imtik, leamtik B ­ ‫המתיק את (להמ‬
)‫תיק את‬
tatmak, tadına bakmak taam, litom B )‫טעם (לטעם‬
tatmin etmek, takviye etmek, vermek, teslim etmek sipek, lesapek B )‫ספק (לספק‬
(ticari mal)
tatmin olma, yetinme, iktifa etme, kanaat etme, istapkut ‫הסתפקות‬
memnuniyet, hoşnutluk, kanaatkarlık
tatmin olmak, yetinmek, iktifa etmek, kanaat etmek istapek, B )‫הסתפק (להסתפק‬
leistapek
tatmin olmuş (sıfat) mesupak n ‫מספק‬
tatmin olmuş, memnun, hoşnut sva raison ‫שבע רצון‬
tatmin, memnuniyet sipuk ‫ספוק‬
tatmin, memnuniyet koratruah ‫קורת רוח‬
tatminkar, doyurucu tnasbia ratson ‫משביע רצון‬
tatminkar, doyurucu (sıfat) mesapek ‫ת‬ ‫מספק‬
tatsız tuzsuz, gereksiz, boşuna, beyhude hasar taam ‫חסר טעם‬
tatsız, lezzetsiz, yavan, tekdüze, sıkıcı tafel ‫תפל‬
tatsızlık, lezzetsizlik, gereksizlik hoser taam ‫חסר טעם‬
tattırmak, vurgulamak, üzerinde durmak, belirt- itim, teatim B )‫הטעים (להטעים‬
mek
tav edilmiş, tavlı (sıfat) mekusam ‫ת‬ ‫מחסם‬
tava mahvat ‫מחבת‬
tavan tikra ‫תקרה‬
tavan arası, çatı arası aliyai gag ‫עלית גג‬
tavan ile örtmek, çatı yapmak kera, lekarot B )‫קרה (לקרות‬
tavla (oyun) şeş beş ‫ש‬3 ‫שש‬
tavsiye etmek, önermek imlits, leamlits B ‫המליץ (להמליץ‬
(et al) )‫ על‬,‫את‬
tavsiye, tavsiye etme amlatsa ‫המלצה‬
tavşan (hayvan) arııav, arneve t ‫ אךנבת‬,‫אתב‬
tavşan, adatavşanı, dağ tavşanı (hayvan) şafan ‫??ז‬
tavuk (hayvan) (dişil) tarnegolet ‫נ‬ ‫תךנגילת‬
tavuk (hayvan), kuş ! of ‫עוף‬

471
tavuk budu, tavuk butları bacakları kerayim ‫ברעץם‬
tavus kuşu (hayvan) tavas ‫טוס‬
tay, at yavrusu, sıpa, eşek yavrusu (hayvan) syah ‫כדח‬
tayin etmek, atamak, iş vermek, istihdam etmek mina, lemanot S )‫מנה (למנות‬
tayin etmek, karelemek, yerleştirmek şibets, leşabels ‫פ‬ )‫שבץ (לשבץ‬
tayin, atama, istihdam minuy ‫מנוי‬
tayland (ülke) tailand ‫תא?לנר‬
taylandlı (dişil), taylandça taüandit j ‫תאילנדית‬
taylandlı (eril) tailandi ‫ז‬ ‫תאילנדי‬
taze fasulye, ayşe fasulye, yeşil fasulye şeuityeruka ‫שעועית ק־?ןה‬
taze, körpe (sıfat) tari ‫ת‬ ‫טךי‬
tazı, av köpeği (hayvan) kelev tsayid ‫כלב ציד‬
tazmin etmek, telafi etmek, bedel ödemek, eşitle- kizez, lekazez s )‫קזז (לקזז‬
mek, denge sağlamak
tazmin, telafi, karşılık, bedel pitsuy ‫פצוי‬
tazminat pitsuyim ‫פצוים‬
tazminat şilumim ‫שלומים‬
tazminat ödemek, karşılamak, tazmin etmek, telafi pitsa, lefatsot ‫פ‬ )‫פצה (לפצות‬
etmek, kurtarmak ağız açmak
teamül, üzerinde toplumca uzlaşılmış kural, örf, muskama ‫ת‬ ‫מסכמה‬
töre, konvansyon (sıfat)
teberru eden, bağışlayan, katkıda bulunan, donör törem ‫תורם‬
(organ, kan, doku, sperm), hayırsever
teberru etme, teberru toplama, yardım, bağış, iane atrama ‫התרמה‬
toplama
teberru etmek, bağışlamak, hibe etmek nidev, lenadev ‫פ‬ )‫נדב (לנדב‬
teberru, bağış, katkı, iane teruma ‫תרומה‬
tebeşir gir ‫גיר‬
tebrikler, hayırlı olsun, güle güle kullan (ARAPÇA- mabruk ‫ מברוק‬,‫מכרוב‬
DAN)
tebrikler, kutlama, İyi dilekler ihulim ‫אחולים‬
tecavüz etmek, ırza geçmek, iğfal etmek anas, leenos ‫פ‬ )‫אנס (לאנס‬
tecavüz, ırza geçiş ones ‫אנס‬
tecavüz, ırza geçme, iğfal aııisa ‫אניסה‬
tecavüze uğramak, ırzına geçilmek neenas, leianes ‫פ‬ )‫נאנס (להאנס‬
tecrübe yaşamak, başından geçmek, görüp geçirmek hava, lahvot ‫פ‬ . )‫חוה(לחו(ת‬
tecrübe, deneme, deneyim, deney nisayon ‫נסיה‬
tecrübeli, deneyimli (sıfat) menüse ‫ת‬ ‫מנסה‬

472
teçhizat, alet ve araçların oluşturduğu takım, dona- erka ‫זנרכה‬
tı, avadanlık, alet takımı, set
teçhizat, erzak, levazım, tedarik tseyda ‫צידה‬
teçhizatlanmak, kuşanmak, bürünmek itazer, leitazer B )‫התאזר (להתאזר‬
tedarik, iaşe, sağlama, temin sfika ‫ספיקה‬
tedarik, ikmal, tedarik edilen, iaşe aspaka ; ‫ אספקה‬,‫הספקה‬
tedarikçi, malı teslim eden sapak ‫ספק‬
tedavi amaçlı kan akıtma (eskiden) akazat dam ‫הקזת דם‬
tedavi edilemez, vahim, Ölümcül anuş ‫אנוש‬
tedavi etmek, iyileştirmek ripe, lerape B )‫רפא (לרפא אח‬
(et)
tedavi olmak, iyileşmek itrape, leitrape B ‫התרפא (להתרפא‬
(me)
)‫מ־‬
tedbirli, ihtiyatlı, ağzı sıkı, sır vermez, ketum diskreti ‫דיסקרטי‬
tedirgin olmak, korkuya kapılmak, huzursuz olmak, harad, lahrod B )‫חרד (לחרד‬
rahatsız olmak
tedirgini huzursuz, endişeli, kaygılı (sıfat) hared ‫ת‬ ‫חרד‬
tef (müzik aleti) tef miryam ‫תף מרים‬
teğet maşik ‫משיק‬
teğmen ‫־‬ segen ‫?גן‬
tehdit etme, tehdit, gözdağı iyum ‫איום‬
tehdit etmek, gözdağı vermek, korkutmak, gözünü iyem, leayem B ,‫אים (לאים על‬
korkutmak (al be) )-‫ב‬
tehlike, risk sakana ‫סכנה‬
tehlikeden kurtulma duası, kaza atlatana, ameliyat birkat agomel ‫ברכת הגומל‬
ya da hastalık sonrası duası
tehlikeli, riskli (sıfat) mesukan ‫ת‬ !?‫מס‬
tehlikeye atmak, tuzağa düşürmek, kapana kıstır- ipil bepah, B ‫הפיל בפח (להפיל‬
mak leapil bepah )‫בפח‬
tehlikeye girme, riske girme istaknut ‫הסתכנות‬
tehlikeye girmek, riske girmek istakeıı, B ‫הסתכן (להסתכן‬
leistaken (be) )-‫כ‬
tehlikeye sokmak, riske atmak, tehlike yaratmak siken, lesaken B )‫סכן (לסכן את‬
(et)
tek ebeveynli (dişil)(sıfat) had orit W ‫הוךית‬-‫חר‬
tek ebeveynli (sıfat)(erİI) ‫־‬ had ori ‫ז‬,‫ת‬ ‫הוךי‬-‫חד‬
tek haneli rakam, hane, basamak sıfra ‫ספרה‬
tek kullanımlık, bir kerelik, tek seferlik (plastik had paami ‫פ^מי‬-‫חד‬
bardak tabak vs.)

473
tek sayı . peret ‫פרט‬
tek taraflı, tek yanlı had tsdadi ‫צךךי‬-‫חד‬
tek tip yapmak, bir örnek yapmak, tek biçime eehid, leaahıd ‫פ‬ )‫האחיד (להאחיד‬
sokmak
tek yön had şiiri ‫סטרי‬-‫חד‬
tekdüze, monoton, yeknesak, rutin, sıradan, zarafet-■ şigrati ‫ת‬ ‫שט־הי‬
siz, sıkıcı, basmakalıp (sıfat)
teke(hayvan) tayiş ‫חיש‬
teke (hayvan) (eril) ez ‫ז‬ ‫?ז‬
tekel, kartel, piyasa hakimiyeti, rakipsizlik monopol ‫מונופול‬
tekelci, kartelci monopoli ‫מונופולי‬
tekerlek ofan ‫אופן‬
tekerlek galgal ‫גלגל‬
tekerlekli sandalye kise galgalim ‫בסא גלגלים‬
teklemek, tutukluk yapmak, iyi gitmemek (motor, kirtea, kirta, s ‫ קךטע‬,‫?ןךטע‬
makine, süreç) lekartea )‫(לקךטע‬
teklif eden matsia ‫מציע‬
teklif etmek, önermek, arzetmek, ileri sürmek, itsia, leatsia ‫פ‬ )‫הצי? (להציע‬
ortaya atmak
teklif, öneri, arz atsaa ‫הצעה‬
tekme, şut beita ‫בעיטה‬
tekmelemek, tepmek, şutlamak, şut atmak baat, livot ‫פ‬ )‫בעט (לבעט‬
tekmelenmek, tepilmek, şutlanmak nivat, leibaet ‫פ‬ )‫נבעט (להבעט‬
teknik olarak, ilnii, teknik kurallara göre (sıfat)(- tehni, iehnit ‫נ‬,‫ת‬ ‫טכנית‬
dişil)
teknik olarak, ilmi, teknik kurallara göre (sıfat)(- tehni ‫נ‬,‫ה‬ ‫טכני‬
eril)
teknik ressam sartat ‫סךטט‬
teknik ressam, çîzimci, desinatör şarlat ‫שךטט‬
teknik, yöntem, yordam (İNGİLİZCEDEN) tehnika ‫טכניקה‬
teknisyen tehnayi ‫טכנאי‬
teknoloji (İNGİLİZCEDEN) tehnologya ‫טכנולוגיה‬
teknoloji bilim ilim bakanı sar amada ‫שר המדע‬
tekrar birbirimizi dinlemek üzere leiştamea ‫להשתמע‬
tekrar çağırma (sahneye), tekrarını isteme, isteriz adraıt ‫הדיז‬
(sanatçıya yapılan tezahürat)
tekrar düzenlemek, yeniden örgütlemek şirgen, ‫פ‬ )‫?זרגן (ל׳עוךגן‬
leşargen
tekrar ele geçirmek, geri getirmek ihzer, leahzer ‫פ‬ )‫אחזר (לאחזר‬

474
tekrar etmek, tekrarlamak, yinelemek şana, lişnot ‫פ‬ )‫שנה (לשנות‬
tekrar gözden geçirme, tekrar göz gezdirme, müta- skira ‫סקירה‬
laa, inceleme, araştırma, genel bakış, umumi plan,
taslak
tekrar incelemek, yeniden düşünmek, tartmak nimlah, ‫פ‬ )‫נמלך (להמלד‬
leimaleh
tekrar incelemeye alınmak, doğruluk gücünü itarer, leitarer ..S:. ‫התערער (להתע־‬
yitirmek
0‫ךע‬
tekrar, yine, gene, bir daha şuv ‫שרב‬
tekst, metin tekst ‫טקסט‬
tektip, tek biçimli, türdeş, yeknesak, tekdüze . ahid ‫אחיד‬
tekzip, yalanlama, doğru olmadığını açıklama, otsaat diba ‫הוצאת דבה‬
aklama
tekzip, yalanlama, iddiayı çürütme afraha ‫הפרכה‬
tel örgü geder tail ‫גדר תיל‬
tel, iplik hut ‫חרט‬
tel, madeni tel, dikenli tel tail ‫תיל‬
telaffuz etmek, dile getirmek, ifade etmek, fikir aga, laagot ‫פ‬ )‫הגה (להגות‬
üretmek
telaffuz, diksyon, konuşma stili agiya ‫הג^ה‬
telaffuz, söyleniş, dümen kullanma, direksyon siste- iguy ‫הגוי‬
mi, yönlendirme
telafi, tazmin, zararı karşılama şipuy ■ ‫שפרי‬
telaş, acele hipazon ‫חפזרן‬
telaş, acele, acelecilik ats ‫אץ‬
telaşlı, heyecanlı nisar ‫נם?ר‬
teleferik, fenikular rahbal ‫רכבל‬
telefon telefon ‫טלפון‬
telefon aramak, tel. no. çevirmek hiyeg, lehayeg ‫פ‬ )‫חיג (לחיג‬
telefon etmek tilfen, letalfen ‫פ‬ )-‫טלפן (לטלפן ל‬
(le)
telefon etmek, telefon bağlantısı kurmak itkaşer, ‫פ‬ ‫התקשר (להתקשר‬
leitkaşer (le )‫ עם‬,‫ אל‬,-‫ל‬
el im)
telefon santralı, santral merkaziya ‫טרפדה‬
telefonlaşmak iîstalisel, ‫פ‬ ­ ‫הצטלצל(להצט‬
leitstaltsel )‫לצל‬
telegraf mivrak ‫מברק‬
telepati, uzaduyum, düşünceler arasında doğrudan telepatiya ‫טלפתיה‬
doğruya bağlantı

475
telepatik telepati ‫טלפתי‬
teleskop (İNGİLİZCEDEN) teleskop ‫טלסקופ‬
televizyon televizya ‫טלוידה‬
telif hakkı zhutyotsrim ‫זכוה יוצרים‬
telsiz telgraf radyo alhut ‫אלחות‬
tembel, aylak (sıfat) aisel ■‫ת‬ ... • .. ‫ •קצל‬.....
tembel, üşengeç, haylaz, aylak atslan ‫?צלז‬
tembellik, aylaklık, işsizlik, zamanı boşa harcama batala ‫בטלה‬
tembellik, aylaklık, miskinlik atslut ‫?צלות‬
tembellik, üşengeçlik, aylaklık atslanut ‫עצלנות‬
temel eğitim (genellikle askerlik için), acemilik tironut ‫טירונות‬
devresi
temel olarak, esasa ilişkin, temelde, temele ait, bsisi ‫בסיסי‬
kaidevi
temel taşı, mihenk taşı, en temel unsur, binanin even pina ‫אבן פנה‬
dikim tarihini yansıtan taş
temel, esas, menşe, köken, element yesod ‫יסוד‬
temel, kaide (heykel ayaklığı), esas, mesnet, üs, basis ‫בסים‬
askeri üs
temelini oturtmak, alt yapı hazırlamak, tesis etmek, iştit, leaştit ‫השהית (להשתית) פ‬
kurulumunu yapmak
temin etmek, edinmek, elde etmek, yetişmek isig, leasig ‫פ‬ )‫השיג (להשיג‬
teminat eravon ‫?רכון‬
temiz (sıfat) ııaki n ‫נליי‬
temiz, berrak, safi tsah ‫צח‬
temizleme, temizlik nikuy ‫נקוי‬
temizleme, temizlik nikuy ‫נקוי‬
temizlemek (bir şeyi) nika, lenakot ‫פ‬ )‫נקה (לנקות את‬
(et)
temizlemek, arıtmak, saflaştırmak, arındırmak, tier, letaer ‫פ‬ )‫טהר (לטהר‬
tasfiye etmek
temizlenmek (kendini) itııaka, ‫התנקה (להתנקות) פ‬
leitnakot
temizlenmek, arınmak, tasfiye olmak nitar, leitaer ‫פ‬ )‫נטהר (להטהר‬
temizlenmek, temize çıkmak, aklanmak (bir şeyin nikOj leinakot‫פ ־‬ )‫נקה (להנקות‬
temizlenmesi)
temizlik nikayon ‫נ?יין‬
temmuz ayı, miladi takvimde 7. ayın adı (İNGİLİZ- yuli ‫יולי‬
CEDEN)
tempo, ritim miktsav ‫מקצב‬
tempo, ritm , ketsev
tempolu, ritmik (sıfat) kitsbi ‫ת‬ ‫קצבי‬
temsil eden, temsil kabiliyeti olan, mümessil, tipik, meyatseg ‫מיצג‬
örnek
temsil edilen, vekalet edilen meyutsag ‫מיצג‬
temsil edilmek . ........................... ityatseg, . . ‫פ‬. )‫ההיצג (להתיצג‬
leitvatsee
temsil etme, vekalet etme yitsug ‫יצרג‬
temsil etmek, vekalet etmek yitseg, leyatseg s )‫יצג (ליצג‬
temsilci, delege, mümessil, murahhas natsig ‫נציג‬
temsilcilik, delagasyon, mümessillik netsigut ‫נציגות‬
temyiz etme, itiraz, bozma, uyarma, harekete erur ‫?דור‬
geçirme
tencere . sir ‫סיר‬
teneke kutu, bira meşrubat kutusu pahit ‫פחית‬
teneke kutu, konserve kutusu, çöp tenekesi pah ‫פך‬
teneke, saç, metal levha pah ‫פח‬
tenekeci pahah ‫פחח‬
tenha, ıssız, terkedilmiş, kuş uçmaz kervan geçmez şomem ‫ת‬ ‫מם‬1‫ש‬
(sıfat) •
tenhalaşmak, ıssızlaşmak, terkedilmek şamam, s )‫שמם (לשמם‬
lişmom
tenkit etmek, eleştirmek matah bikoret. s ‫מתח בקרת (למתח‬
limtoah bikoret C?y ‫בקרת‬
(al)
tenkitçi, tenkit eğilimli, her şeyi eleştirmeyi seven bikorti ‫בקךחי‬
kişi
tente, çardak, küçük dam gagon ‫גגון‬
tente, gölgelik, kameliye, sayeban, sayvan, tahtıre- apiryon ‫אפךיון‬
van, kralların ellerde taşındığı taht
tente, güneşlik, sayvan soheh ‫סוכך‬
tente, yahudi düğün merasimi tentesi, gölgelik, hupa ‫חפה‬
kameliye
tenteyle örtmek, sığındırmak, kol kanat germek, soheh, lesokeh ‫פ‬ )‫סוכך (לסוכך‬
koruması altına almak
tenya, şerit, mide asalağı, bağırsak kurdu (bir para-‫ ־‬tolaatseret . ‫תול^ת סרט‬
zit türü) (hayvan)
teori, kuram, nazariye ‫־‬ teorya ‫תאוךיה‬
teorik . iyuni ‫ייוני‬7
tepe ‘ giva ‫גבץה‬
tepe noktası, açının tepesi, uç, açı köşesi (geometri) kodkod ‫קדקוד‬

477
tepe, tepecik, toprak yığını tel ‫תל‬
tepeden tırnağa mikafregel ad ‫מכף רגל ?ד‬
aroş ‫הראקז‬
tepinmek, yere vurmak, ayaklarıyla yeri dövmek vaka, lirkoa D )‫ך?ןע (לרקע‬
tepki, tepkime, reaksiyon tguva ‫?גובה‬
tepme, geri tepme, savuşturma (tehlikeyi), geri adifa ‫הדיפה‬
püskürtme, çelme
tepmek, geri tepmek, savuşturmak (tehlikeyi), geri adaf, laadof ‫פ‬ )‫הדף (לןזדף‬
püskürtmek, çelmek
tepsi, tabla, sini magaş ‫מגש‬
ter zea ‫זעה‬
ter, ağır iş, zahmet yeza ‫זע‬:
terapi, tedavi, iyileştirme, kür ripuy ‫רפוי‬
teras, balkon, taraça mirpeset ‫מרפסת‬
terazi burcu mazal ‫מזל מאזנים‬
ınoznayim
terazi, kantar, tartı mozııayim ‫מאזנים‬
terbiye eden, eğitici, hayvan terbiyecisi mealef ‫מאלף‬
terbiye edilmiş, ehlileşmiş, evcilleştirilmiş (sıfat) meulaf ‫ה‬ ‫«אלד‬
terbiyesiz, arsız, küstah, yüzsüz, saygısız hatsuf ‫חצוף‬
terbiyesizleşmek, yüzsüzleşmek, arsızlaşmak ithatsef ‫פ‬ )‫התחצף (להתחצף‬
leithatsef
terbiyesizlik etmek, edepsizlik etmek hitsef, lehatsef ‫פ‬ )‫חצף (לחצף‬
tercih edilen, yeğlenen (sıfat) moadaf ‫ת‬ ‫מעדף‬
f TT; T

tercih etmek, yeğlemek eedif, leaadif ‫פ‬ ‫העדיף (להעדיף‬


(et) )‫את‬
tercih sebebi, tercih, öncelik adifut ‫עדיפות‬
tercih, tercih etme aadafa ‫העדפה‬
tercihen, tercih edilen adif ‫?דיף‬
tercihler, sık kullanılanlar (bilgisayardaki) moadafim ‫מעדפים‬
tercüman, çevirmen meturgeman ‫מתןגמן‬
tercüman, çevirmen, mütercim metargem ‫?תרגם‬
tercüme edilmek, çevir ilmek itargem, ‫פ‬ )‫התרגם (להתךגם‬
leitargem
tercüme etmek, çeviri yapmak tirgem, ‫פ‬ )‫תרגם (לתךגם‬
letargem
tereddüt etmek, duraksamak, kararsız kalmak, itlabetf leitlabet ‫פ‬ )‫התבלט (להתלבט‬
ikilemde kalmak
tereddüt etmek, duraksamak, kararsız kalmak, pikpek, ‫פ‬ )‫פקפק (לפקפק‬
itibar etmemek, güvenmemek, kuşkuyla bakmak lefakpek

478
tereddüt, duraksama, bocalama isus ‫הסוס‬
tereddüt, duraksama, kararsızlık asesanut ‫הססנות‬
tereddüt, duraksama, kararsızlık pikpuk ‫פקפוק‬
tereddütte olan, kararsız, duraksayan, bocalayan meusas ‫ת‬ ‫מהסס‬
(sıfat)
tereyağı ...... hema ......... ‫חמאה‬
terk edilmiş, bırakılmış, başıboş, korumasız mufkar ‫י‬1??‫מ‬
terkedilmek, yüzüstü kalmak nitaş, leinateş ‫פ‬ )‫נטקז (להנטש‬
terkedilmiş, ıssız, metruk, ücra, gayrımeskün azuva ‫עזובה‬
terkediş, terketme, yüzüstü bırakma netişa ‫נטישה‬
terketmek, bırakmak, ilgisiz davranmak ifkir, leafkir s )‫הפקיר (להפקיר‬
terketmek, yüzüstü bırakmak nataş, lintoş 5 )‫נטש (לנטש‬
terleme azaa ‫הז?ה‬
terlemek izia, leazia S )‫הזיע (להזיע‬
terli mezia ‫מזיע‬
terlik naaley bayii ‫נעלי בית‬
termik, termal, ısı ile ilgili (sıfat) termi ‫ת‬ ‫תך?ןי‬
terminal, son durak masof ‫מסוף‬
termit, beyaz karınca (hayvan) termit ‫טרמיט‬
termometre, derece, sıcaklık ölçer madhoın ‫מרחם‬
terör saldırısı, incitme, zarar verme, kötü olay pigua ‫פגוע‬
terör, tedhiş (İNGİLİZCEDEN) terör ‫טרור‬
terörist, tedhişçi mehabet ‫מחבל‬
terörist, tedhişçi (İNGİLİZCEDEN) terörist ‫טרוריסט‬
ters akım, ters akıntı, anafor zerem negdi ‫זלם גנרי‬
ters çevir ilmek, ters dönmek, ters yüz olmak neepah, leiafeh s )‫נהפך (לההפך‬
ters çevirmek, devirmek, döndürmek, dönüştürmek, afah, laafoh s ,‫הפך (להפך את‬
dönüşmek, ...laşmak, ‫״‬.!eşmek, haline gelmek (etle be) )"‫ ב‬,-‫ל‬
ters dönme, devrilme, altüst olma, alabora olma itaphut ‫התהפכות‬
ters dönmek, devrilmek, altüst olmak, alabora itapeh, leitapeh 5 )‫התהפך (להתהפך‬
olmak
ters, karşı, aksi, zıt afuh ‫הפול‬
ters, zıt, muhalif efeh ‫הפך‬
tersane mispana ‫מספנה‬
tersine, aksine, bilâkis naafoh u ‫נהפך הוא‬
tersine, aksine, bilakis, kontra . leefeh ‫להפך‬
terslik, aksilik; zıtlık, karşıtlık, muhalefet ipuh ‫הפוך‬
tertip, düzen ■ maarah ‫מערך‬
‫ז‬.?‫ד׳יי‬ ....... .

479
terzi (dişil) toferet ‫נ‬ ‫תופרת‬
terzi (eril) hayat T ‫חיט‬
terzi, dikici (eril) tofer î ‫תופר‬
tesadüf etmek, tesadüfen karşılaşmak, rast gelmek ııikra, leikarot ‫פ‬ )‫נקרה (להקרות‬
tesadüfen, kazara, tesadüfi, rastgele, rastlantısal, mikri ‫ת‬ ‫מקרי‬
şans eseri, hasbelkader (sıfat)
tesadüfler zinciri, rastlantı, tesadüf tsirufmikrim ‫צרוף מקךים‬
teselli edici, avutucu menahem ‫מנחם‬
teselli mükafatı, teselli ödülü pras tanhumim ‫פרס תנחומים‬
teselli, avunma, avuntu, taziye nihum ‫נחום‬
teselli, avuntu ııoham ‫נחם‬
teselli, avuntu nehama ‫נחמה‬
tesettüre girmek, gizlemek, saklamak (saç kol itsnia, leatsnia ‫פ‬ ‫הצניע (להצניח‬
bacak)
tesisat, mekanizma, teçhizat, tertibat, düzenek, mitkan ‫מתקן‬
cihaz, aygıt, aparat
tesisatçı instelator ‫אינסטלטור‬
tesisatçı, tesis eden matkin ‫מתקין‬
teslim almak, boyun eğdirmek, yenmek ihnia, leahnia ‫פ‬ :‫הכניע (להכניע‬
(et) )‫אח‬
teslim etmek, sağlamak, tedarik etmek nipek, lenapek ‫פ‬ )‫נפק (לנפק‬
teslim olan, feragat eden, teslimiyetçi nihna ‫נכנע‬
teslim olma, teslimiyet keniya ‫פני^ה‬
... .... ■ . . ■ ■■•■
teslim olmak, boyun eğmek nihna, leıkana ‫פ‬ )-‫נכנע (להכנע ל‬
de)
teslim olmuş, boyun eğmiş, ezik, yenik, yenilmiş, muhna ‫ח‬ ‫מכנע‬
T ‫ י‬%
mağlup (sıfat)
teslimiyet, itaatkarlık, boyun eğmecilik, teslimcilik İkanut ‫הפנעות‬
teslimiyetçilik, feragat edicilik, vazgeçicilik vatranut ‫ותרנות‬
tespih ağacı ezdarehet ‫אזדרכת‬
tespih ağacı izdarehet ‫אזדרכת‬
test test ‫טסט‬
test, imtihan bohan ‫בחן‬
testere masör ‫מסור‬
testere ile kesme, biçme nesira ' ‫נסירה‬
testereyle kesmek, biçmek, kafa ütülemek (mecaz) niser, lenaser ‫פ‬ ‫י‬ )‫נסר (לנסר‬
testi, küp tsapahat ‫צפחת‬
testis, taşak, yumurtalık (erkekte) eşeh, aşahim ‫ אשכים‬,‫אשך‬

480
testosteron, erkek cinsiyet hormonu (İNGİLİZCE- testosteron ‫טסטוסטרון‬
DEN)
teşebbüs edilmiş, girişilmiş, atılım yapılmış (sıfat) yazum ‫ת‬ ‫תום‬
teşebbüs etme, girişime, atılım yizum ‫יזום‬
teşebbüs, atılım, girişim, insiyatif yozma ‫תמוז‬
teşekkür ederim, teşekkürler, çok teşekkür ederim toda raba ‫תוךה רבה‬
teşekkür etmek, şükretmek, müteşekkir olmak, oda, leodot (le ‫ פ‬,-‫הודה (להודות ל‬
minnettar olmak, itiraf etmek, dile getirmek, açıkça al be) )-‫ ב‬,‫על‬
söylemek
teşekkür, mersi toda ‫חודה‬
teşhir etmek, ifşa etmek, görmek şaza/, lişzof ‫פ‬ )‫שזף (לשזף‬
teşhircilik, sergileme merakı (İNGİLİZCEDEN) ekzibitsyonizm ‫אקזיביציוניזם‬
teşhis etmek, tanılamak, tanı koymak (hastalık), ivhen, leavhen ‫פ‬ )‫אבחן (לאבחן‬
tespit etmek (arıza)
teşhis, tanı, belirti diagnoza ‫דיאגנוזה‬
teşhis, tanı, tanılama, bilimsel tetkik veya karar ivhun ‫אבחין‬
teşvik, teşvik edici, dürtü, uyarıcı tamrits ‫תמריץ‬
teşvik, teşvik etme, destek (futbol tribünlerinde idud ‫עדוד‬
taraftarın yaptığı)
tetanos, kazıklı humma (hastalık) tsafedet ‫צ?־דת‬
tetanoz (hastalık), kazıklı humma hastalığı tetanos ‫טטנוס‬
tetik edek ‫הדק‬
tetiklemek, başlatmak, motoru çalıştırmak, motora itnia, leatnia ‫פ‬ )‫התניע (להתניע‬
start vermek
tetikte, her an bir işi yapmaya hazır, basık, ezik daruh ‫ת‬ ‫דרוך‬
(ayakla basılmış ezilmiş çiğnenmiş) (sıfat)
tetkik, gözden geçirme, gözatma, bakış sıkur ‫סקור‬
tetkik, inceleme, tahkikat, dikkatle okuma iyun ‫עיון‬
tevet, İbrani takviminin 4. ayı tevet ‫טבת‬
tevkif, tutuklama, tutukluluk, mahpusluk, nezaret maatsar ‫מעצר‬
(karakoldaki)
tevratm ilk beş kitabı, tevrat humaş ‫חמש‬
teyp (İNGİLİZCEDEN) teyp ‫טןס‬
teyze, hala (dişil) doda ‫נ‬ ‫דודה‬
tez, iddia, sav teza ‫חזה‬
tezahürat, haykırış, feryat, neşe yada kızgınlığı terua ‫תרועה‬
ifade eden gürültü, şamata, vaveyla
tezgahtar zdban ‫זבן‬
tıbbi tedavi . tipul refui ‫טפול רפואי‬
tıbbi, medikal (sıfat) refui ‫ת‬ ‫רפואי‬

....... ....... . ' . :‫י‬....... ■..... ■.... ‘ .■■ ‫י‬ ‫■י‬ ■ ■■ ■ / ' .■:‫;ב‬,■;

. ■‫־‬ 481
tıka basa yedirmek, besleyip şişmanlatmak, semirt­ pitem, lefatem S )‫פטם (לפטם‬
mek, semiz hale getirmek
tıkabasa yedirme, ağzına lokma tıkıştırma, doyur­ alala ‫הלעטה‬
ma, zorla yedirme, sonda ile besleme
tıkabasa yedirmek, ağzına yemek tıkıştırmak ilit, lealit S )‫הלעיט (להלעיט‬
tıkaç, tampon haşam ‫הסם‬
tıkalı, kapalı, tıkanmış, contalahmiş atum ....... ‫אטום‬
tıkama atima ‫אטימה‬
tıkama, durdurma, tıkanıklık, tıkaç ötem ‫אטם‬, ‫אוטם‬
tıkama, izole etme eatmut ‫האטמות‬
tıkama, tıpa, dolgu, tıkanma, tıkaç, blokaj stima ‫סתימה‬
tıkamak (tıpayla), kapak koymak, tıkaçla kapat­ pakak, lipkok ‫פ‬ )‫פקק (לפקק‬
mak
tıkamak, dolgu yapmak satam, listom ‫פ‬ )‫סתם (לסתם‬
tıkamak, kapamak, contalamak, sızıntıyı önlemek atam, leetom ‫פ‬ )‫אטם (לאטם‬
tıkanık (sıfat) sattım n ‫סתום‬
tıkanmak nistam, ‫פ‬ )‫נסתם (להסתם‬
leisatem
tıkanmak, aptallaşmak neetam, ‫פ‬ )‫נאטם (להאטם‬
leiatem
tıkınmak, semirmek, semiz hale gelmek itpatem, ‫התפטם (להתפטם) פ‬
leitpatem
tıklama, tık tık (klavye, daktilo vs. gibi) tiktuk ‫תקתוק‬
tıklamak, bilgisayarda mausla tıklamak, kliklemek iklik, leaklik ‫פ‬ )‫הקליק (להקליק‬
tıklamak, tıkırdatmak, tıklatmak, tuşlamak (klav­ tiktek, letaktek ‫פ‬ )‫טקטק (לטקטק‬
ye), tık tık etmek
tıklamak, tıkırdatmak, tıklatmak, tuşlamak (klav­ tiktek, letaktek ‫פ‬ )‫תקתק (לתקתק‬
ye), tık tık etmek
tıklım tıklım, tıka basa, hıncahınç, ağzına kadar gaduş ‫גדוש‬
dolu
tıknazca, bodurca (sıfat) • nanasi ‫ח‬ ‫ננסי‬
tımarhane, akıl hastanesi, düzensiz veya çok gürül­ bet meşugaim ‫בית משגעים‬
tülü mekan
tıp heyeti vaada refuit ‫ועדה ךפואית‬
tıp, tedavi refua ‫רפואה‬
tıraş, sakal tıraşı üglahat ‫תגלחת‬
tıraş, ustura tıraşı, sakal tıraşı giluah ‫גלוח‬
tıraşlı, tıraş olmuş (sıfat) megulah ‫ה‬ ‫?גלח‬
tırmalama, tırmık srita ‫סריטה‬
tırmalamak, tırmıklamak sarat, lisrot s )‫סרט (לסרט‬

482
tırmalamak, tırmıklamak, pençelemek sarat, lisrot ‫פ‬ )‫שרט (לשרט‬
tırmalanmak, tırmıklanmak nisrat, leisaret s )‫נשרט (להשרט‬
tırmalanmak, tırmıklanmak nisrat, leisaret ‫פ‬ )‫נסרט (להסרט‬
tırmanan, sarmaşık metapes ‫מטפס‬
tırmanış, tırmanma tipus ‫טפדס‬
tırmanmak, yukarı çıkmak. .; tipes, letapes ■‫•פ‬.. )‫טפס (לטפס‬
tırmık (alet) magrefa ‫מגרפה‬
tırmıkla düzeltilmek, tırmıkla taranmak nigraf, leigaref ‫פ‬ )‫נגרף (להגרף‬
tırnak, tırnaklar tsiporen, ‫ צפרנים‬,‫צפירן‬
tipornayim
tırpan hermeş ‫חרמש‬
tırsmak (argo), korkmak, kaçınmak iştafen, ‫פ‬ )‫השתפן (להשתפן‬
leıştafen
tibet sığırı, yak (hayvan) yak ‫ק‬:
ticaret mishar ‫מסחר‬
ticaret yapılmak, alınıp satılmak nishar, ‫פ‬ )‫נסחר (להסחר‬
leisaher.
ticaret yapmak sahar, lishor ‫פ‬ )-3 ‫סחר (לסחר‬
(be)
ticaret, alım satım, alış veriş sahar ‫סחר‬
ticarete dökmek, kar amaçlı yapmak, ticarileştir- misher, ‫פ‬ )‫מסחר (למסחר‬
mek lemasher
ticarethane, iş yeri, dükkan bet mishar ‫בית מסחר‬
ticari (sıfat) mishari ‫ת‬ ‫מסחרי‬
ticarileşmiş, ticarete dökülmüş, kar amacına yönelik memushar ‫ממסחר‬
(sıfat)
ticarileştirme, kar amacı gütme mishur ‫מסחור‬
tifo, tifüs (hastalık) tifüs ‫טיפוס‬
tik, istemsiz hareket tik ‫טיק‬
tiksindirme, iğrendirme, mide bulandırma avhala ‫הבחלה‬
tiksindirmek, iğrendirmek igil, leagil ‫פ‬ )‫הגעיל (להגעיל‬
tiksindirmek, iğrendirmek, mide bulandırmak ivhil, leavhil ‫פ‬ )‫הבחיל (להבחיל‬
tiksinme, iğrenme, tiksinti verici, İğrenç, iğrenç goal nefeş ‫געל נפש‬
ruhlu
tiksinmek, iğrenmek ııigal, leigael ‫פ‬ )‫נגעל (להגעל‬
tiksinmek, iğrenmek, nefret etmek, hor görmek, bahal, livhol ‫פ‬ )‫בחל (לבחל‬
hakir görmek
tilki (hayvan) şııal ‫שר^ל‬
timsah (hayvan) tanin ‫תנין‬

483
tiner tiner ‫טינר‬
tip, karakter, doğa, mizaç, yaratılış mida ‫מדה‬
tip, tür, biçim, numune tipus ‫טיפוס‬
tipi, kar fırtınası sufat şlagitn ‫סופת שלגים‬
tiraj, baskı adedi, dağıtım, tevziat tfutsa ‫הפוצה‬
tirbuşon, açacak holets . .... ‫חולץ‬
tirbuşon, açacak, şişe mantarı çıkarıcı alet mehalets ‫החלץ‬
tire işareti ( -) makav ‫מקב‬
tire, kısa çizgi makaf ‫מקף‬
tişri, İbrani takviminin 1. ayı tişri ‫תעזרי‬
titiz, özenli, itinalı, çok dikkatli, kılı kırk yaran kapdatı ‫ת‬ ‫קפיז‬
(sıfat)
titizlenmek, ince eleyip sık dokumak, kusursuz yap- dıkdek, 3 )‫דקדק (לדקדק‬
mak, hatasızlaştırmak, tam manasıyla yapmak ledakdek
titizlik, itina, özen, kılı kırk yarma kfida ‫קפידה‬
titrek, titreşen, titreyen (sıfat) rotet ‫ת‬ ‫רוטט‬
titreme raad ‫רעד‬
titremek, sarsılmak nirad, leiraed ‫פ‬ )‫נרעד (להרעד‬
titremek, sarsılmak raad, lirod ‫פ‬ )‫רעד (לךעיד‬
titremek, ürpermek, çırpınmak, sarsılmak, zangır- pirper, ‫פ‬ )‫פרפר (לפרפר‬
damak leparper
titreşim retet ‫רטט‬
titreşmek, titreşim yapmak ratat, lirtot ‫פ‬ )‫רטט (לרטט‬
titreştirme, titreme, titreşme ritut ‫ךטוט‬
titreştirmek irtit, leartit ‫פ‬ )‫הו־טיט (להו־טיט‬
titreştirmek ritet, leratet ‫פ‬ )‫רטט (לרטט‬
titretme, sarsma arada
titretmek, sarsmak irid, learid ‫פ‬ )‫הרעיד (להךעיד‬
tiyatral, tiyatroya ait (sıfat) teatroni ‫ת‬ ‫תאטרוני‬
tiyatral, tiyatroya ait (sıfat) teatrali ‫ת‬ ‫תאטרלי‬
tiyatro teatroıı ‫תאטרון‬
tiz sesle çığlık atmak, canhıraş çığlık koparmak itstaveah, ‫פ‬ ‫ הצטרח‬,‫הצטוח‬
itstavah, )‫(להצטוח‬
leitstavah
tohum ekme, ekim zria ‫זריעה‬
tohum ekmek zara, lizroa ‫פ‬ )‫זרע (לזרע‬
tohum, sperm, meni, er suyu zera ‫זרע‬
tok, doymuş, aç olmayan (sıfat) savea ‫ת‬ ‫?וכע‬

.. ■-1

484
tokat, şamar stira ‫סטירה‬
tokat, şamar, vurma (argo) zapta ‫זפטה‬
tokatlamak, tokat atmak satar, listor S )‫סטר (לפטר‬
tokluk, doygunluk, bolluk şova ‫שבע‬
tokluk, doymuşluk, doygunluk şova ‫שבע‬
toksin, canlı organizmalarda görülen zehir, zıkkım raalan ' ■‫־‬
1‫ימ‬
toksin, canlı organizmalarda görülen zehir, zıkkım toksin ‫טוקסין‬
(İNGİLİZCEDEN)
tomar, deste, istif, öbek buhta ‫בוכטה‬
tombul, dolgun, şişmanca (sıfat) şmanman ‫ת‬ ‫שמנמן‬
tomurcuk tsits ‫ציץ‬
tomurcuk açma, sürgün verme, patlama, fışkırma, bitsbuts ‫בצבוץ‬
ansızın çıkıverme, dışarı sızma
tomurcuk açmak, sürgün vermek, patlamak, fışkır- bitsbets, ‫פ‬ )‫בצבץ (לבצבץ‬
nıak levaîsbets
tomurcuk, gonca nitsan ‫??ז‬
tomurcuklanmak, patlamak, fışkırmak itbatsbets, ‫פ‬ ‫התבצבץ (להתב־‬
leitbatsbets )‫צבץ‬
ton (bin kilo), ses tonu ton ‫טון‬
ton balığı, orkinos (hayvan) tuna ‫טונה‬
ton, ses tonu, ahenk tslil ‫צליל‬
tongo (ülke) tonga ‫טונגה‬
top (silah) totah ‫תותח‬
top atışı, salvo matah ‫מטח‬
top sürme, toplu dripling (futbol, basketbol) kidrur ‫בדרור‬
top sürmek, topla dripling yapmak (futbol, basket kidrer, ‫פ‬ )‫כדרר (לכדרר‬
vs.) lekadrer
top, mermi, hap, küre kadur ‫כדור‬
topaç sevivon ‫סביבון‬
topal (sıfat) tsolea ‫ת‬ ?‫צול‬
topal, aksak (sıfat) higer ‫ת‬ ‫חגי‬
topallama, aksama tslia ‫צליעה‬
topallamak tsala, litsloa ‫פ‬ )‫צלע (לצלע‬
toparlanma, iyileşme, düzelme, eski gücüne dönüş, itoşeşut ‫התאוששות‬
ayılma, kendine gelme, canlanma
topçu tothan ‫תותחן‬
toplam, miktar, meblağ, tutar, yekûn, total sah, sah akol ‫ סך הכל‬,‫סך‬
toplam, yekûn,■hepten, bütünüyle, topyekün, toptan totali ‫טוטלי‬
(İNGİLİZCEDEN)

485
toplam, yekûn, meblağ shum ‫סכום‬
toplama isuf ‫אסלף‬
toplama, bir araya getirme likut ‫לקוט‬
toplama, birikme, biriktirme tsvira ‫צבירה‬
toplama, odaklama, merkezleştirme, temerküz, kon-■ rikuz ‫ךכלז‬
santrasyon, düşünceyi bir noktaya yoğunlaştırma
toplamak isef feasef S )‫אסף (לאסף‬
toplamak lakatf lilkot 5 )‫לקט (ללקט‬
toplamak (yaprakları), tırmıkla süpürmek, çapa- geref, legaref S )‫גרף (לגלף‬
lamak
toplamak, bir araya getirmek asaf, leesof S )‫אסף (לאסף‬
toplamak, bir araya getirmek kavats, likbots D )‫קבץ (לקבץ‬
toplamak, bir araya getirmek, yığmak gibev, legabev S )‫גבב (לגבב‬
toplamak, biriktirmek, koleksyon yapmak, hazine atsar, feetsor S )‫אצר (לאצר‬
biriktirmek
toplamak, birleştirmek kibets, lekabets s )‫קבץ (לקבץ‬
toplamak, derlemek, koleksiyon yapmak, biriktir- liket, felaket s )‫לקט (ללקט‬
mek
toplamak, toplantı yapmak kines, fehanes s )‫בנם (לכנס את‬
(et)
toplanılmak, biriktirilmek, koleksyon yapılmak neesaf} feiasef 5 )‫נאסף (להאסף‬
toplanılmış, topluca, toplantı yapılmış (sıfat) mehunas ‫ת‬ ‫מכנס‬
toplanma, bir araya gelme easfut ‫האספות‬
toplanma, bir araya gelme, birleşim, asamble itkansut ______ ‫התכנסות‬
toplanma, bir araya gelme, toplantı yapma itasfut ‫התאספות‬
toplanma, toplantı, miting atseret ‫צךת‬£
toplanmak, bir araya gelmek itkanes, D )‫התכנס (להתכנס‬
leitkanes
toplanmak, bir araya gelmek, toplantı yapmak, itaseff feitasef ‫התאסף (להתאסף) פ‬
içtima etmek
toplanmak, kalabalık etmek, doluşmak, gruplaşmak tsava, litsbo ‫פ‬ )‫צבא (לצבא‬
toplanmış, yığılmış (sıfat) megubav ‫ת‬ ‫מגבב‬
toplantı asefa ‫אספה‬
toplantı kinus ‫כנוס‬
toplantı, kongre, brifing, seminer kenes ‫כנס‬
toplantı, oturma, dini okul yeşiva ‫ישיבה‬
toplantı, toplum, topluluk, toplama, birleştirme kibuts ‫קבוץ‬
toplaşmak, gruplaşmak, birikmek, derlenmek itlaket, feitlaket ‫התלקט (להחלקט) פ‬
toplayıcı, kollektör kofet ‫קולט‬

486
,toplusözleşme ....... . eskem sakar ‫הסכם שכר‬
toplu taşıma tahbura ‫תחבורה צבוךית‬
tsiburit
toplu, toplanmış asuf ‫אסוף‬
topluluk, birlik, grup, müzik ya da tiyatro grubu ansaınbel ‫א^סמכל‬
toplumdan uzaklaşma, kendini ayırma, uzak dur- ifbadlut ‫ההבדלות‬
ma, mesafe koyma
toprağı işlemek kilter, lekalter ‫פ‬ )‫קלטר (לקלטי‬
toprak adama ‫אדמה‬
toprak kap, güveç, kapaklı tencere kdera ‫קדרה‬
toprak parçası regev ‫רגב‬
toprak, toz toprak afar ‫?פר‬
toprakaltı, toprak altındaki□ tat karkai ‫תת״קרקעי‬
topraklama, toprak hattı bağlama (elektrik) aaraka ‫הארקה‬
topraklamak, toprak hattı bağlamak(elektrik) eerik, leaarik ‫פ‬ )‫אךיק (להאף־ק‬.‫ד‬
toptan, toptancılık sitonut ‫סיטונות‬
toptancı sitonayi ‫סיטונאי‬
topuk, ökçe akev ‫עקב‬
torba, çanta, sırt çantası tarmil ‫תו־מיל‬
torna, torna tezgahı mahreta ‫מחרטה‬
tornavida mavreg ‫מברג‬
torpido, arabanın torpido gözü ta kfafot ‫תא כפפות‬
torpil, kayırma, iltimas (İNGİLİZCEDEN) proteksiya ‫פרוטקציה‬
torpillemek, kösteklemek, baltalamak, zora koşmak, tirped, letarped. ‫פ‬ )‫טךפד (לטךפד‬
sekteye uğratmak, engel çıkartmak, yokuşa sürmek
(mecaz)
torpillenmiş, kösteklenmiş, baltalanmış, zora koşu- meturpad n ‫מטךפד‬
lan, sekteye uğratılmış, yokuşa sürülen (mecaz)
tortu, çökelti mişka ‫מעזקע‬
torun (dişil) nehda ‫נ‬ ‫נכדה‬
torun (eril) ııehed ‫ז‬ ‫נכד‬
torunun oğlu (dördüncü nesil) niıı ‫נין‬
tos vurmak, boynuzlamak, kafa vurmak ııagah, lingoah ‫פ‬ )‫נגח (לנגח‬
tos, boynuzlama, boynuz vurma, kafa atma negiha ‫נגיחה‬
totem, ilkel toplamların tanrı objesi (heykel, ağaç, totem ‫טוטם‬
hayvan vs.)
toto, loto, lotarya toto ‫טוטו‬
toy, saf, bön, naif (sıfat) naivi ‫ת‬ ‫נאיבי‬
toynak telef ‫טלף‬

487
toynak- kesmek, törpülemek, toynak bakımı yap- tilef letalef ‫פ‬ )‫טלף (לטלף‬
mak, nallamak (hayvanlarda)
toz avak
toz haline getirme, tozunu alma ibuk ‫אבוק‬
toz kaldırmak, tozlamak, pudralamak ibek, leabek ‫פ‬ )‫אבק (לאבק‬
tozlaşma aavaka ‫האבקה‬
tozlu (sıfat) meuvak n ‫מאבק‬
tören kıtası, merasim kıtası mişmar kavod ‫משמר בבור‬
tören, seramoni, merasim tekes ‫טקס‬
törenle açılmak, hizmete girmek, stajyer olmak nehndh, ‫פ‬ )‫נחנך (להחנך‬
leihaneh
törensel, merasimle ilgili tiksi ‫טקסי‬
törpüleme, rendeleme, eğeleme, zımparalama şîyuf ‫?זיוף‬
törpülemek, rendelemek patsar, liftsor ‫פ‬ )‫פצר (ל?צר‬
törpülemek, rendelemek, eğelemek, zımparalamak leşşiyef ayef ‫פ‬ )‫ש״ף (לשיף‬
trafik ışığı, trafik lambası ramzor ‫רמזור‬
trafik kazası teunat drahim ‫תאונת ררכיס‬
trafik levhaları dikmek, trafik işaretleri koymak timrer, ‫פ‬ )‫תמרר (לתמךר‬
letamrer
trafik polisi mişteret tnua ‫משטרת תנועה‬
trafik sıkışıklığı, trafik tıkanıklığı pkak tnua ‫פקק תנועה‬
trafik yoğunluğu, trafik yükü, trafik çilesi omes tnua ‫עמס תנועה‬
trafik, gidişgeliş, seyrüsefer taavura ‫תעבורה‬
trafik, hareket tnua ‫תנועה‬
trafo, transformatör şanay ‫׳טנאי‬
trahom (hastalık), bir göz hastalığı garenet ‫גרענת‬
trajedi, elim hadise, üzücü olay tragedya ‫טרגדיה‬
tramvay haşmalit ‫חשמלית‬
transformasyon, dönüşüm, biçim değişimi (ÎNGÎ- transformatsya ‫טרנספורמציה‬
LİZCEDEN)
trapez trapez ‫טרפז‬
traş etmek (sakal) gileah, gilah, ‫פ‬ )‫ גלח (לגלח‬,‫גלח‬
legaleah
traş olma itgalhut ‫התגלחות‬
traş olmak (sakal) itgaleah, ‫פ‬ ‫ התגלח‬,‫התגלח‬
itgalah, )‫(להתגלח‬
leitgaleah
travesti, erkekten dönme kadın, transseküel koksinel ‫קוקסינל‬
travma (İNGİLİZCEDEN) trauma ‫קראומה‬

.... . .. .... ...


tren rakevet ‫ד??ת‬-
tren istasyonu, gar tahanat ‫תחנת רכבת‬
rakevet
trinidad tobago (ülke) trinidad ‫טרינידד רטובאגו‬
vetobago
trompet çalmak, borazan çalmak hitstser, ‫פ‬ )‫חצצד (לחצצר‬
......... ■ ....... . . ........................................... - ‫'״‬...... lehatstser ■■..................... .. .. ...... ‫■ ׳־‬

TS, sayısal değeri 90, (İbrani alfabesinde 18.ci harf) tsadi ‫צ‬
TS, sona gelen TS, doksan (harf) tsadi sofit ‫ץ‬
tsunami, dev dalga (okyanusta) tsunami ‫צונאמי‬
tufan, çok şiddetli yağmur, büyük sel mabul ‫מבול‬
tugay (İNGİLİZCEDEN) brigada ‫?ריגדה‬
tugay, alay, birlik, kısım hativa ‫וזטיבה‬
tuğgeneral tat aluf ‫אלוף‬-‫הת‬
tuğla, tuğlalar levena, ‫ לבנים‬,‫לבנה‬
levenim
tuhaf, acaip, garip (sıfat) muzar ‫ח‬ ‫מתר‬
tuhaf, garip, acayip (sıfat) meşune ‫ה‬$‫מש‬
tuhafiye, manifatura galanterya ‫גל?טךיה‬
tuna nehri danuba ‫דנובה‬
tundra, kutup stepleri, kutup bozkırı tundra ‫טונח־ה‬
tunus (tunusun başkenti) tunis, tonus ‫טוניס‬
tunus (ülke) tunisia ‫תוניסיה‬
tunuslu (eril) tunisai ‫ז‬ ‫תוניסאי‬
turfanda, ilk ürünler, ilk ürün, ilk hasat bikurim ‫בבורים‬
turist tayar ‫תיר‬
turist olmak, gezmek, turistik seyahat yapmak tiyer, letayer 9 )‫תיר (לתיר‬
turistik (sıfat) tayaruti ‫ת‬ ‫ודרותי‬
turizm bakanı sar atayarut ‫שר התירות‬
turizm rehberi madrih tayarut ‫מדריך תירות‬
turizm, turistlik tayarut ‫תירות‬
turkuaz, cam göbeği, nil rengi (renk) turkiz ‫טוךקיז‬
turlamak, gezmek, tur yapmak, kolaçan etmek tar, lator ‫פ‬ )‫תר (לתור‬
turna kuşu (hayvan) agur ‫עגור‬
turnuva turnir ‫טורניר‬
turp (kırmızı turp) ‘ tsnon ‫צנוץ‬
turp (küçük kırmızı turp) tsnonit ‫צנונית‬
turp, yabanturpu, bayırturpu hazeret ‫הזרת‬

..‫•<•״‬. . ... .... ‫״‬:....... ■:.;......,..,:;■ -..;..:‫״‬.‫״״‬/...........■

; 489
turşu hamutsim ‫סטוצים‬
turşu yapılmış, salamura, ekşitilmş, kaçırılmış muhmats ‫ח‬ ‫מחמץ‬
(fırsatı, vapuru, maçı vs.) (sıfat)
turşu, turşusu kurulmuş (sebze vb.) (sıfat) kavuş ‫ת‬ ‫ז‬2?‫פבר‬
turuncu, kavuniçi, potakal rengi (renk) katom ‫כתם‬
tuş makaş £‫מ?ן‬
tutam, bir nebze, bir parça (tuz, şeker, biber baha- koret ‫קךט‬
rat vs. için söylenir)
tutarlı, istikrarlı, sürekli, devamlı (sıfat) ikvi ‫ת‬ ‫?נקבי‬
tutarlılık, istikrar, ahenk, uyum, süreklilik, devamlı ikviyut ‫?נקביות‬
olarak
tutma, bakım ahzaka ‫החזקה‬
tutma, tutuş, kavrama, kavrayış ahiza ‫אחיזה‬
tutma, yakalama, kavrayış, idrak, kavrama, intikal tfisa ‫תפיסה‬
kabiliyeti, algılama
tutmak ahaZf leehoz s )‫אחז (לאחז‬
tutmak, elde tutmak, alıkoymak ehzik, leahzik s ‫סחזיק (להוזזיק‬
(et be) )-3 ,‫את‬
tutturmak, kenetlemek, raptetmek ihez, leahez ‫פ‬ )‫אחז (לאחז‬
tutuklu atsur ‫?צור‬
tutulmuş, el konmuş, alıkonulmuş, elde tutulan muhzak ‫ת‬ ‫מחזק‬
(sıfat)
tutumlu, mutasarrıf, tasarruf eden hashan
tutunmak, destek bulmak neehaz, leiahez ‫פ‬
tu tuşnıak, alev almak................................................ notsat, leivatset ■‫פ‬
‫ר‬
J-;

tutuşmak, alevlenmek itlabot, ‫פ‬


leitlabot
tutuşturma, alevlendirme, körükleme, olayı büyüt- libuy
me, yangına körükle gitme .
tutuşturmak, alevlendirmek, körüklemek, olayı liba, lelabot ‫פ‬ )‫לבה (ללבות‬
büyütmek, yangına körükle gitmek
tuvalet . ııohiyut ‫נוחיות‬
tuvalet ‫־‬ şerutim ‫שרותים‬
tuvalet kağıdı neyar tualet ‫ניר טואלט‬
tuvalet, yüznumara, hela, kenef bet şimuş ‫כיח שמוש‬
tuz melah ■ ‫מלח‬
tuzağa düşmek, kapana kısılmak nafal bepah, ‫פ‬ ‫נפל בפח (לנפיל‬
$
lipol bepah )‫ לפיל בפח‬,‫כפח‬
tuzak kurmak, pusu kurmak, mayın döşemek, bubi milked, . ‫פ‬ )‫מלכד (למלכד‬ *

tuzağı kurmak lemalked

490
tuzak, kapan ' pah , ‫פח‬
tuzak, pusu milkud ‫מלכוד‬
tuzak, pusu, kapan malkodet ‫מלכדת‬
tuzdan arıtma, deniz suyununun tuzunu arındırıp atpala ‫התפלה‬
kullanılır hale getirme
tuzlama, tuz ekleme amlaha .‫המלחה‬
tuzlamak■ ' ‫־‬ ' imliah, B )‫המליח (להמליח‬
leamliah
tuzlanmış, feleğin çemberinden geçmiş, görmüş ge- memulah fl ‫ממלח‬
çirmiş, kurnaz, kaşarlanmış, açıkgöz, cin gibi (sıfat)
tuzlu (sıfat) maluah ‫ת‬ ‫מלוח‬
tüccar, iş adamı, esnaf soher ‫סלחר‬
tüfek rove ‫ולבה‬
tükenme, azalma azila ‫אזילה‬
tükenmek, azalmak azal, leezol B )‫אזל (לאזל‬
tükenmek, giderek azalmak, mum gibi erimek daah. lidoh B )‫דעך (לדעך‬
tükenmez kalem et ‫עט‬
tüketici fiyatları endeksi madad ‫מדד המחירים‬
amehirim ‫לצרכן‬
letsarhan
tüketici, kullanıcı, sarfeden, müstehlik, alıcı, muş- tsarhan ‫רכז‬.?
teri
tüketilmek, sindirilmek, hazmedilmek îtakelj leitakel B )‫התאבל (להתאבל‬
tüketim, israf titsrohet ‫תצרכת‬
tüketim, sarfiyat, kullanım miktarı tsriha ‫צריכה‬
tükürme yerika ‫יריקה‬
tükürmek yarak, liyrok B )‫רק (לירק‬:
tükürük rok ‫רק‬
tülbent, etamin, muslin (yumuşak kumaş) malmala ‫מלמלה‬
tülbent, ince ve seyrek dokunmuş kumaş, gaz bezi gaza ‫גאזה‬
tüm, tam, bütün, baştan sona mihlol ‫מכלול‬
tümen, askeri tümen ugda ‫אגדה‬
tümsek, tepecik tlulit ‫תלולית‬
tümü, tamamı, tamı, bütünü, bütünüyle mlo ‫מלוא‬
tünel kazılmak, toprakta delik açılmak, maden nehtsav, B )‫נחצב (להחצב‬
açılmak leihatsev
tünel kazma, toprakta delik açma, maden açma, taş hatsiva ‫חציבה י‬
ocağı açma
tünel kazmak, toprakta delik açmak, maden açmak, hatsav, lahtsov B )‫חצב (לחצב‬
taş ocağı açmak

‫־‬ ' 491


tünel, galeri, maden ocağı yolu, yeraltı yolu, dehliz, nikba ‫נקבה‬
geçit
tünel, yeraltı geçidi minara ‫מנהרה‬
tünik, uzun bluz tunika ‫טוניקה‬
tüp (ilaç, krem vs. tüpü), telefon ahizesi şfoferet ‫שפופרת‬
tüp bebek yeled mavhena ‫ילד מבחנה‬
tüp, deney tüpü mavhena ‫מבחנה‬
tür, çeşit, cins, nevi, kategori, grup sug ‫סוג‬
tür, çeşit, nevi, cins, seks, tip, biçim min ‫מיו‬
türbülans, düzensiz çalkantılı burgulu hava akımı, maarbolet ‫מערבלת‬
girdap, burgaç, çevrin ti, anafor
türemek, çıkmak, bir şeyin sonucu olarak ortaya nava, linvoa S )‫נבע (לנביע‬
çıkmak, bir şeyden kaynaklanmak
türetilmiş nigzar ‫נגזר‬
türev nigzeret ‫נגזרת‬
türeyen, kaynaklanan novea ?‫נוב‬
türk (eril) turla T ‫ טרךקי‬,‫תוךכי‬
türk kahvesi kafe turki, kafe ‫ קפה‬,‫קפה טורקי‬
şahor ‫שחר‬
türkçe turkit ‫ טורקית‬,‫תורכית‬
türkiye (ülke) turkiya ‫ טורקיה‬,‫תוךכיה‬
türlerine ayrıştırma, sınıflandırma, kategorize etme sivug ‫סווג‬
tütsü ktoret ‫קטרת‬
tütsü yakmak iktir, leaktir ‫פ‬ )‫הקטיר (להקטיר‬
tütün tabak ‫טבק‬
tüy pluma ‫קלומה‬
tüy dökme, deri değiştirme, ayrılma, bırakma ııeşira ‫נשירה‬
(okulu)
tüy kadar hafif, çok hafif kal kenotsa ‫קל ?נוצה‬
tüy sıklet mişkal notsa ‫משקל נוצה‬
tüy, kuştüyü notsa ‫נוצה‬
tüyler ürpertici, korkunç, dehşetli, korkutucu, norai n ‫נוךאי‬
ürkütücü (sıfat)
tüyme, ekin tiye getirme, kaytarma, ağaç etme avraza ‫הקרזה‬
tüymek, ekintiye getirmek, kaytarmak, ağaç etmek ivriz, leavriz ‫פ‬ )‫הכריז (להבריז‬
tüzük, nizamname, yönetmelik takanon ‫?נון‬1‫י‬
u
U dönüşü pniyat parsa ‫פנית פרסה‬
ucuz edebiyat (YİDÎŞTEN) kitş ‫קיטש‬
ucuz, bayağı, adi (sıfat) - zol ‫ת‬ ‫־‬ .... ‫זול‬
ucuzlatma, ucuzluk, ucuzlama, indirim ozala ‫זלה‬1‫ה‬
ucuzlatmak ozil, leozil E) )‫הוזיל (להוזיל‬
uç, kenar katse ‫קצה‬
uç, sivri uç (iğne ucu kalem ucu bıçak ucu vb.) hod ‫חד‬
uçak aviron ‫אוירון‬
uçak gemisi noset metosim ‫נושאת מטוסים‬
uçak postası, uçak ile posta igeret avir ‫אגדת אויר‬
uçak, teyyare matos ‫מטוס‬
uçakla taşıma, hava köprüsü etes ‫הטס‬
uçakla, havadan, uçurulmuş (sıfat) mutas ‫ת‬ ‫מוטס‬
uçaksavar neged )‫נגד מטוסים (נ״מ‬
matosim,
nun”mem
uçan daire (uzay aracı) tsalahat ‫צלחת מעופפת‬
meofefet
uçarı, hercai, hayta, kaypak, alemci, ahlaksız, olel ‫הולל‬
berduş
uçarılık, ahlaksızlık, utanmazlık, hovardalık, sefa- olelut ‫הוללות‬
hat, sefaya düşkünlük
uçma priha ‫פריחה‬
uçma, pilotaj tayis ‫טיס‬
uçmak, havalanmak af, lauf s )‫?ף (לעוף‬
uçmak, uçakla hareket etmek, uçak yolculuğu tas, latus (be) ‫פ‬ )-‫טס (לטוס ב‬
yapmak
uçmak, uyuşturucu etkisiyle hayal alemine dalıp ofef, leofef ‫פ‬ )‫עופף (לעופף‬
gitmek (argo)
uçucu, buharlaşan, geçici, gelgeç (sıfat) nadif ‫ת‬ ‫נייף‬
uçuk fikirli, kaçık, bir şeye aşırı meraklı olan (fut- frik ‫פריק‬
bol hastası, bilgisayar hastası vs. gibi)
uçuk, dudakta uçuklama (İNGİLİZCEDEN) erpes ‫הרפס‬
uçurma, uçak kullanma, pilotluk yapma ataşa ‫הטסה‬
uçurmak, pilotluk yapmak etis, leatis (et) ‫פ‬ )‫הטיס (להטים את‬
uçurmak, uçurtmak, havalandırmak eif, leaif ‫פ‬ )‫העיף (להעיף‬

493
uçurtma afîfon ‫עפיפון‬
uçurum matsak ‫ק‬1‫מצ‬
uçurum, sarp kayalık, yar, falez, uçurum tsuk ‫צוק‬
uçurum, yar teom ‫תהום‬
uçuş pisti, iniş kalkış pisti, uçak pisti maslul amraa / /‫מסלול המראה‬
nehita ‫נחיתה‬
uçuş, uçak seferi tisa ‫טיסה‬
uçuş, uçma, seyir, görüş, imgeleme, önsezi maof ‫מעוף‬
uçuş, uçuş gösterisi, uçakların resmi geçidi matas ‫מטס‬
uçuşan nadaf ‫נדף‬
uçuşmak, dağılmak, yayılmak(koku yaprak esinti itnadef, ‫פ‬ )‫התנדף (להתנדף‬
vs.) leitnadef
uçuşmak, savrulmak, uçup gözden kaybolmak itofef, leitofef ‫פ‬ ‫התעופף (להת־‬
)‫עויפף‬
uçuşturmak, havaya yaymak, buharlaştırmak(koku nidef lenadef ‫פ‬ )‫נדף (לנדף‬
yaprak esinti vs.)
uçuşup gitmek, dağılmak itpogeg, ‫התפוגג (להתפוגג) פ‬
leitpogeg
ufak kat ‫קט‬
ufaklık, minik (eril) katançik ‫ז‬ ‫קטנצייק‬
ufal fiil çatısı formu (dilbilgisi) binyan ufal ‫בנין הפעל‬
ufalama, öğütme, ezme, havanda dövme ktişa ‫כתישה‬
ufalamak, gevşetmek, çözmek tiheah, tihah, ‫ תחח (לתהח) פ‬,‫תהה‬
letaheah
ufalamak, parçalamak, yıkmak, kırıntı haline porer, leforer ‫פ‬ )‫פורר (לפורר‬
getirmek
ufalanmış, havanda dövülmüş, ezik, öğütülmüş katuş ‫ת‬ ‫כתוש‬
(sıfat)
ufaltmak, minik hale getirmek, fninimize etmek zier, lezaer s )‫זעו־ (לזער‬
ufo, uçan daire (etsem bilti mezue kısaltması) abam ‫עב״ם‬
ufo, uçan daire, tanımlanmamış cisim etsem bilti ‫עצם בלתי מזהה‬
mazue
ufuk ofek ‫איפק‬
Uganda (ülke) Uganda ‫אוגנדה‬
uğraş, uğraşı, gayret etme, çabalama iştadlut ‫השתדלות‬
uğraşmak, çabalamak, gayret sarfetmek iştadelj s )‫העזתדל (להקזתדל‬
leiştadel
uğuldama, uğultu inıum ‫הקהוס‬
uğuldamak, ses gelmek, hırıldamak, homurdamak am0f laamot ‫פ‬ )‫המה (להמרת‬
uğultu, ses, patırtı, hırıltı, çağıltı, homurtu emiya

494
uğursuzluk nahs ‫נחס‬
uğursuzluk, terslik, ters iş eşek biş ‫עסק ביש‬
ukala, kendini beğenmiş mitnase ‫מתנשא‬
ukrayna (ülke) . ukraina ‫אוקראינה‬
ulaşılabilir, kolay bulunur, yaklaşılabilir, yanma nagiş ‫נגיש‬
varılabilir . ........ ...... .. .. .............
ulaşma, ulaşım, erişme, erişim, varış, vasıl olma agaa ‫הגעה‬
ulaştırma bakanı sar atahbura ‫עזר התחבורה‬
ulaştırma, ulaşım, transport tahbura ‫תחבורה‬
ulema, bilge, saygın kişi raban !?‫ר‬
ultraviyole, mor ötesi (ışın) ultra sagol ‫אולטרה סגל‬
uluma, ağlama, miyavlama, uğuldama yilul ‫זלול‬
uluma, ağlama, uğuldama yelala ‫?ללח‬
ulumak, ağlamak, miyavlamak, uğuldamak yilel, leyalel B )‫ילל (לילל‬
uluorta, alenen, dünyanın gözü önünde, herkesin kval am veeda ‫קבל עם ועדה‬
gözü önünde, göz güre göre
ulus, millet, halk, kavim am ‫עם‬
ulusal, milli, popüler, halkın beğenisine uygun, halk amami ‫ת‬ ‫עממי‬
tipi ve halka ait, halka özgü, ammeye ait (sıfat)
uluslar arası, enternasyonal, beynelmilel ben leumi ‫בין לאמי‬
uluslararası yapma, beynelmilel hale getirme binum ‫בנאום‬
ummak, umut etmek, beklentisi olmak yihel, leyahel B )‫יחל (ל?חל‬
ummak, ümit etmek kava, likvot B )‫קוה (לקוות‬
umman (ülke)‫־‬ oman ‫עומאן‬
umum, kamu, amme, halk, topluluk, ahali, yığın tsibur ‫צבור‬
umumi, genel, umuma ait, kamusal (sıfat) tsiburi n ‫צבוךי‬
umumun elçisi, toplumun elçisi, duayı okuyan din şaliyah tsibur ‫שליח צבור‬
görevlisi (dini bir terim)
umutsuz, usanmış (sıfat) noaş ‫ת‬ ‫נואש‬
un kemah ‫קמח‬
unlamak, una bulamak, unla kaplamak kimeah, B )‫ קמח (לקמח‬,‫קמח‬
kimah,
lekameah
unsur, öğe, eleman, parça, bir bütünü oluşturan rehiv ‫רכיב‬
kısımların her biri
unut bunu 1 . tişkah mize ! ‫תשכח מזהו‬
unutkan şoheah ‫שוכח‬
unutkan (sıfat) şahehaıı ‫ת‬ ‫קזכחן‬
unutkanlık şiheha ‫עזכחה‬

495
unutmak şahah, lişkoah £> )‫׳שכח (לשכיח את‬
(et)
unutturmak işkiah, ‫פ‬ ‫השביח (להעזכיח‬
leaşkiah (et) )‫את‬
unutulma iştakhut ‫השתטחות‬
unutulmak iştakeah, ‫פ‬ ‫ הקצתכח‬,‫השתכח‬
iştakah, )‫(להשתכח‬
leiştakeah
unutulmak nişkah, ‫פ‬ )‫נעזכח (להעזכח‬
leişakah
unutulmaz bitti nişkah, ‫ כלתי‬,‫בלתי נעזבה‬
bitti nişkahat ‫נשכחת‬
unutulmuş (sıfat) şahuah ‫ת‬ ‫שכרה‬
ur, tümör, kitle gidul ‫גדול‬
uranüs gezegeni uranus ‫אורנוס‬
uranyum uranyum ‫אורךום‬
uruguay (ülke), uruguaylı urugvay, ‫אורוגואי‬
urugvayi
usandırmak, rahat vermemek, zırıltı yapmak, çın- tirter, letarter ‫פ‬ )‫טו״טר (לטרטר‬
gırtı yapmak(çıngırak)
uslup sergilemek, tarz yaratmak, stil yaratmak signeıı, ‫פ‬ )‫סגנן (לסגנן‬
lesagnen
usta, mahir, talimli, kalifiye (sıfat) meyuman ‫ת‬
ustalık, maharet, el çabukluğu, beceriklilik meyumaııut ‫מימנות‬
ustura.................................. taar- ‫תער‬
usul, tarz, üslup, eda, şekil, biçim ofen ‫אפן‬
ut, ud (müzik aleti) ud ‫עוד‬
utanca düşmek, madara olmak (başarısızlık, bece- itpaşel, ‫פ‬ -‫התפעזל (להתפ‬
riksizlik yüzünden) leitpaşel )‫של‬
utanç verici, yüz karası, rezil edici . meviş ‫מביש‬
utanç verici, yüz kızartıcı mahpir ‫מדופיר‬
utandırılmak, utanç duymak nihlam, ‫פ‬ )‫נכלם (להכלם‬
leikalem
utandırılmış, mahcup edilmiş (sıfat) muhlam ‫ת‬ ‫מכלם‬
utandırma, mahcubiyet ahlama ‫הכלמה‬
utandırma, mahcup etme biyuş ‫ביועו‬
utandırmak, mahcup etmek ihlim, leahlim ‫פ‬ )‫הכלים (להכלים‬
utandırmak, mahçup etmek biyeş, levayeş ‫פ‬ )‫כיש (לביש‬
utandırmak, yüzünü kızartmak ehpir, leahpir ‫פ‬ )‫החפיר (להחפיר‬
utangaç, çekingen, mahcup (dişil) bayşanit ■‫נ‬ ‫בישנית‬

496
utangaç, çekingen, mahcup (eril) bayşan ‫ז‬ !‫ביש‬
utangaçlık, çekingenlik, mahcubiyet bayşanııt ‫ביעזנות‬
utanma, mahcup olma, çekinme itbayşut ‫התביעזות‬
utanmak, mahçup olmak, çekinmek itbayeş, S )‫התביש (להתביש‬
leitbayeş
uyandırmak ekits, leakits S )‫הקיץ (להקיץ‬
uyandırmak örer, leorer ‫״‬B )‫עורר (לעורר את‬
(et)
uyandırmak, dikkati çekmek eir, leair (et al) B ,‫העיר (להעיר את‬
T ’ )‫על‬
uyanık, açıkgöz, vakıf, farkında (sıfat) erani ‫ח‬ ‫?רני‬
uyanık, tetikte (sıfat) eyrani ‫ת‬ ‫עידני‬
uyanık, tetikte (sıfat) er ‫ת‬ ‫ער‬
uyanıklık eranut ‫ערנות‬
uyanış, uyanma yekitsa
uyanma, uyanış itorerut ‫התעוררות‬
uyanmak itorer, leitorer ‫התעורר (להתעוירר פ‬
(me) )-‫מ‬
uyaran örer ‫עורר‬
uyarı, ihtar, dikkat, ikaz azara ‫אזהרה‬
uyarı, ikaz, ihtar, tembih, alarm atraa ‫התראה‬
uyarıcı meorer ‫מעורר‬
uyarma, ihtar etme, ikaz etme, tembih etme azara ‫הזהרה‬
uyarmak, ihtar etmek, ikaz etmek, tembih etmek izır, leazir ‫פ‬ )‫הזהיר (להזהיר‬
uyarmak, ikaz etmek, baştan söylemek, tembih itr0j leatrot ‫פ‬ )‫התרה (להתרות‬
etmek
uyarmak, ikaz etmek, itiraz etmek itria, leatria ‫פ‬ )‫התריע (להתריע‬
uydu lavyan ‫לה‬
uydurma, hayali uyduruk şeyler anlatma biduy ‫בדוי‬
uydurma, hayali, imgesel, gerçek dışı, uyduruk, baduy ‫בדוי‬
düzme, sahte
uydurma, uyduruk kurgu, uydurmaca mivde ‫מבדה‬
uydurma, yalan, palavra bduta ‫בדותא‬
uydurmak, hayali şeyler anlatmak, uyduruk şeyler bida, levadot ‫פ‬ )‫בדה (לבדות‬
kurgulamak, çelişkili konuşmak
uydurmak, kafadan atmak, hayal üretmek bada, livdot ‫פ‬ )‫בדה (לבדות‬
uygulama, ifa, icraat, icra, yerine getirme, tatbik bitsua ‫בצוע‬
etme, performans
uygulama, tatbik etme ehala ‫החלה‬

497
uygulama, tatbik, yürütme, yerine getirme, infaz, ifa yisum ‫ישרם‬
uygulamak, tatbik etmek, yerine getirmek, yürüt- yinem, leyasem ‫פ‬ )‫ישם (ל^שם‬
mek, infaz etmek, ifa etmek
uygulamak, uygulamaya koymak, tatbik etmek, ehil, leahil ‫פ‬ )‫החיל (להחיל‬
yürütmek, hayata geçirmek
uygulanabilir, etkin, etkili operativi ‫אופרטיבי‬
uygulanabilir, tatbik edilebilir yasini ■ ■ □‫ישי‬
uygulanabilir, tatbik edilebilir, yerine getirilebilir, yasini ‫ת‬ ‫ישים‬
ifa edilebilir (sıfat)
uygulanabilir, yapılabilir, olası bar bitsua ?‫בר בצו‬
uygulanmak, gerçekleşmek, ifa olmak ityasem, ‫פ‬ )‫התישם (להתבשם‬
leityasem
uygun biçimde, usulunce, kurala uygun, yolu yor- kaalaha ‫כהלכה‬
damınca
uygun şekilde, gerektiği şekilde, doğru olarak kayaut ‫כיאות‬
uygun şekilde, uygunca karauy ‫כראוי‬
uygun, kusursuz, münasip ııeot ‫נאות‬
uygun, münasip, müsait matim ‫מתאים‬
uygun, münasip, yakışır, cazip yae ‫יאה‬
uyku hapı / hapları kadurey şena ‫כדורי שנה‬
uyku tulumu sak şeyna ‫שק שנה‬
uyku, uyuma şena ‫שנה‬
uykucu, ayakta uyuyan, uykulu, mahmur yaşnuni ‫ישנוני‬
uykulu, uyuşuk, uyuşmuş (sıfat) radum ‫ת‬ ‫רדום‬
uykusuzluk, mahmurluk yaşnuniyut ‫ישנוניות‬
uykusuzluk, uyuyamama hastalığı, uyku kaçması nedudey şeyna ‫;דודי שנה‬
uyluk kemiği etsem ayareh ‫?צם הירך‬
uymak, uydurmak, uyarlamak, yakışmak itim, leatim E) ‫התאים (להתאים‬
(et,be) )-‫ ב‬,‫את‬
uymak, yakışmak, münasip olmak, yaraşmak, yakı- alanı, laalom ‫פ‬ )‫הלם (להלם את‬
şık almak, çarpmak, darbe vurmak (et)
uysal, itaatkar, boyun eğen, yumuşak başlı (sıfat) kanua ‫ת‬ ?‫כנו‬
uyuklama nimnum ‫נקנרם‬
uyuklama, kestirme, şekerleme num ‫נוס‬
uyuklamak nimnem, ‫פ‬ )‫נמנם (לנמנם‬
lenamııem
uyuklamak, kestirmek, şekerleme yapmak nam, lanum ‫פ‬ ’ )‫נם (לנום‬
uyum sağlama yeteneği, şartlara ve çevreye İntibak staglanut ‫סתגלנרת‬
etme yeteneği

498
uyum sağlama, adapte olma, intibak, kaynaşma, istaglut ‫הקתגלות‬
bağdaşma, adaptasyon
uyum sağlamak, adapte olmak, alışmak, intibak istagelj S )‫הסתגל (להסתגל‬
etmek, kaynaşmak, bağdaşmak leistagel
uyum, ahenk, uygunluk, mutabakat etem ‫התאם‬
uyum, ahenk, uyma, uydurma, yakışma, yaraşma, atama ‫התאמה‬
koordine, kifayet, yeterlilik, bağdaşma, münasip
olma
uyumak yaşan, lişon E) )‫ןשן (לי^זן‬
uyumlu, uyuşan, uygun, birbirini tutan, münasip toem ‫תואם‬
uyumsuzluk (İNGİLİZCEDEN) disonans ‫דיסוננס‬
uyumsuzluk, ahenksizlik, düzensizlik, uyuşmazlık i atama ‫אי התאמה‬
bağdaşmazlık, tezat, farklılık, çelişki
uyurgezer (sıfat) saaruri ‫ת‬ ‫סהררךי‬
uyurgezerlik saaruriyut ‫סהרוריות‬
uyuşturan, uyuşturucu, uyutan, yatıştırıcı, uyku mardim ‫מךדים‬
getiren
uyuşturmak, narkoz vermek, uyutmak irdim, leardim ‫פ‬ ‫הרדים (להךדים‬
(et) )‫את‬
uyuşturucu bağımlısı, uyuşturucu müptelası, esrar- narkoman ‫נרקומן‬
keş, eroinman
uyuşturucu bağımlısı, uyuşturucu verilmiş (sıfat) mesumam ‫ת‬ ‫מסמם‬
uyuşturucu eroin samim ‫סמים‬
uyuşturucu madde, narkotik sam ardama ‫סם הרדמה‬
uyuşturucu vermek(eroin hap esrar), uyuşturmak simem, ‫פ‬ )‫סמם (לסמם‬
lesamem
uyuşturucu, bayıltıcı, anestezik, anestezisyeıı, anas- mealheş ‫מאלחש‬
tezi yapan
uyuyakalmak, uyuklamak, uyuşmak nirdam, ‫פ‬ )‫נרדם (להרדם‬
leiradem
uyuz (hastalık) garedet ‫גרדה‬
uzak (sıfat) rahok ‫ת‬ ‫רחוק‬
uzak doğu mizrah arahok ‫מורח הרחוק‬
uzak durmak, soğuk ve ilgisiz olmak rahak, lirhok ‫פ‬ )‫רחק (לךח’ק‬
uzak ve ıssız yer, allahın unuttuğu yer şahuah el ‫שכוח אל‬
uzak, uzakta bulunan (sıfat) meruhak ‫ת‬ ‫מרחק‬
uzak, ücra, sapa (sıfat) nidah ‫ת‬ ‫נדח‬
uzaklaşma • itrahakut ‫התרחקות׳‬
uzaklaşmak ürahek, s )‫התרחק (להתרחק‬
leitrahek

499
i....

uzaklaştırma arhaka ‫הרחקה‬


uzaklaştırmak irhik, learhik S )‫הךחיק (להרחיק‬
uzaklık, mesafe, ara merhak ‫מרחק‬
uzakta, uzağa arhek ‫הרחק‬
uzama itarhut ‫התארכות‬
uzamak itareh, leitareh .‫פ‬ )‫התארך (להתארך‬
uzanmak, alan kaplamak istarea, istara, ‫פ‬ ‫ השתרע‬,‫השתרע‬
leistarea )‫(להשתר?נ‬
uzanmış, sere serpe, boylu boyunca uzanmış, alan sarua n ‫שרוע‬
kaplamış (sıfat)
uzatma kablosu kevel maarih ‫כבל מאךיך‬
uzatma, hat, dal, branş, kısım şluha ‫שלוחה‬
uzatma, temdit, uzantı, sürdürme aaraha ‫הארכה‬
uzatmak oşit, leoşit 5 )‫הושיט (להושיט‬
uzatmak, sürdürmek, temdit etmek eerih, leaarıh S )‫האךיך (להאריך‬
uzay aracı, uydu, peyk halalit ‫חללית‬
uzay istasyonu tahanat halal ‫תחנת חלל‬
uzay mekiği maaboret halal ‫מעברת חלל‬
uzlaşı, uzlaştırma, uzlaşma, barıştırma, barışma, piyus ‫פיוס‬
yatıştırma, teskin
uzlaşma, barış yapma, barışma, sulh, yatışma, itpaysut ‫התפיסות‬
teskin olma
uzlaşma, taviz pşara ‫פשרה‬
uzlaşmacı, tavizci paşraıı ‫פשרן‬
uzlaşmacılık, tavizcilik paşranut ‫פשרנות‬
uzlaşmak, anlaşmak itpaşer, S )‫התפשר (להתפשר‬
leitpaşer
uzlaşmak, barışık olmak, hoşnut olmak ifratsa, S )‫התרצה (להתרצות‬
leüratsot
uzlaşmak, barışmak, yatışmak, teskin olmak itpayes, ‫פ‬ )‫התפיס (להתפיס‬
leiipayes
uzlaştırmak, anlaşmaya vardırmak, aralarını pişer, lepaşer ‫פ‬ )‫פשר (לפשר‬
bulmak
uzlaştırmak, barıştırmak, yatıştırmak, teskin et- piyes, lefayes ‫פ‬ )‫פיס (לפיס‬
mek, gönlünü almak
uzman, kompetan, usta, erbap, ehli, mütehassıs, mumhe ■ ‫ח‬ ‫מתתה‬
bilirkişi, eksper (sıfat)
uzman, süper bilgili kimse, harikalar yaratan kişi, mehaşef ‫ז‬ ‫מכשף‬
büyücü (eril)

500
uzmanlaşmak, ihtisas yapmak, ihtisaslaşmak itmaha, S -‫התמחה (להתט‬
leitmahot )‫חות‬
uzmanlaşmak, meslek erbabı olmak, mesleğinde itmaktsea, ‫פ‬ ‫ התמק־‬,‫התמקצע‬
ilerlemek itmaktsa, )‫צע (להתמקצע‬
1 leitmaktsea
uzun (sıfat) aroh, araka ‫ ארפה‬,‫ארן‬
uzun atlama (spor dalı) ...... ■ ‫ ׳‬kfitsa lerohak ‫קפיצה <רחק‬
uzun vade, uzun menzil tvah aroh ‫טוח ארך‬
uzun ve yorucu yürüyüş yapmak, sıkıştırarak kitet, lekatet ‫פ‬ )‫כתת (לכתת‬
ezmek, izdiham yaratmak
uzun yaşam, uzun ömür, yaşasın . yeki ‫יחי‬
uzunlaşmak, boyu uzamak, yükselmek, büyümek itamer, ‫פ‬ )‫התמר (להתמר‬
leitamer
uzunluk oreh ‫ארד‬

1
501
ücret almak, kazanmak istaker, ‫השתכר (להשתפר) פ‬
leistaker
ücret, kira sakar. .,.‫שכר‬
ücret, vizite ücreti, ödenti agra ‫אגרה‬
ücretli işçi, kiralık işçi (sıfat) sahir ‫ת‬ ‫שכיר‬
üç (dişil) 3 şaloş ‫נ‬ ‫שלש‬
üç (eril) 3 şloşa ‫ז‬ ‫שלשה‬
üç ayaklı sehpa, şövale, tripod, ressam sehpası hatsuva ‫חצובה‬
üçe bölmek, emanet etmek işliş, leaşliş ‫ליש (להשליש) פ‬# ‫ה‬
üçgen, üç köşeli meşulaş ‫משלש‬
üçlemek, üç katma çıkarmak, üçle çarpmak şileş, leşaleş ‫פ‬ )‫שלש (לשלש‬
üçte bir şliş ‫שליש‬
üçüncü şlişi ‫שלישי‬
üçüncü tekil şahıs (dilbilgisi) guf şlişi ‫גרף שלישי‬
üçüncü tekil şahıs (guf şlişi) nistar ‫נסתר‬
üçüz, üçlü, üçü bir arada şlişiya ‫שלישיה‬
üfleme, fanlama, yelleme, yelpazeleme, esinti yapma afaha ‫הפחה‬
üflemek, nefes vermek naşaf linşof ‫פ‬ )‫נשף (לנשף‬
ülke, memleket, devlet, vatan medina ‫מךינח‬
ülke,’toprak, memleket, yeryüzü, dünyâ erets ‫אלץ‬
ülser (hastalık) ulkus ‫אולקוס‬
ülser, yara, iç yara (hastalık) kiv ‫כיב‬
ültimatom, muhtıra ültimatom ‫אולטימטום‬
ümidini kesmek, çaresizliğe kapılmak, usanmak, ityaeş, leityaeş ‫פ‬ )‫התיאש (להתיאש‬
bezmek, yılmak
ümidini kırmak, usandırmak, bezdirmek, yıldırmak yieş, leyaeş ‫פ‬ )‫יאש (ליאש‬
ümit tikva ‫תקוה‬
ümit etmek, umut etmek kive, lekavot ‫פ‬ )-‫קוה (לקוות ל‬
(le)
ümitlerini boşa çıkarmak, hayal kırıklığına uğrat- tiskelj letaskel ‫פ‬ )‫תסכל (לתסכל‬
mak, kösteklemek, güvendiği dağlara kar yağdır-
mak
ümitsiz, bezgin, yılgın, çaresiz, karamsar, meyus meyuaş ‫ת‬ ‫מייאש‬
(sıfat)
ümitsizlik, usanç, umutsuzluk, bezginlik, yılgınlık, yeuş ‫יאוש‬.
çaresizlik, yeis

502
ün salmak, meşhur olmak, reklamı yapılmak, yayın- itparsem, 5 ­ ‫הוזפךסם (להתפ‬
lanmak leitparsem )‫רסם‬
üniforma madim ‫מדים‬
üniforma, tek tip giysi tilboşet ahida ‫תלבשת אחידה‬
ünite, birim yehida ‫?חידה‬
üniversite ........................ . . ........... . universita. , -. ‫אוניברסיטה‬
üniversite, akademi, yüksek okul mihlala ‫מכללה‬
ünlem işareti (!) siman kriya ‫סימן ?!ריאה‬
ünlem, nida milat kriya ‫מלת קןריאה‬
Ürdün (ülke), şeria nehri yarden ‫יורן‬
üreme, çoğalma, artma, tenasül, yavrulama reviya ‫וביה‬
üretici, imalatçı yatsran ‫?צדן‬
üretilmek, yaratılmak notsar, 3 )‫נוצר (להוצר‬
leivatser
üretim, imal, yapım yitsur ‫יצור‬
üretkenlik, verimlilik, prodüktivite, doğurganlık piryon ‫פריון‬
üretmek, imal etmek yitser, leyatser 3 )‫יצר (ל?צר‬
ürkek, ürkmüş, korkmuş (sıfat) mevual ‫ת‬ ‫מבהל‬
ürkmek, korkmak, ürpermek, irkilmek nival, leibael 3 )‫נבהל (להבהל‬
ürkütmek, korkutmak, ürpertmek ivil, leavil 3 )‫הבהיל (להבהיל‬
ürolog, bevliyeci, idrar yolları hastalıkları uzmanı ürolog ‫אורולוג‬
üroloji, bevliye, idrar yolları hastalıkları urologya ‫אורולו^ה‬
ürpermek, titremek, tüyleri diken diken olmak itstamrer. 3 ­ ‫הצטמרר (להצט‬
leitstamrer )‫מרר‬
ürperti, hafifçe titreme, üşüme tsmarmoret ‫צמך־מךת‬
ürpertici, tüyleri diken diken edici metsamrer ‫מצמרר‬
ürpertmek, titretmek, tüylerini diken diken etmek tsimrer, 3 )‫צמרר (לצמרר‬
letsamrer
ürpertmek, tüylerini diken diken etmek simrer, 3 )‫סמדר (לסמרר‬
lesamrer
ürtiker, kurdeşen, ciltte oluşan kaşıntılı döküntü harelet ‫חדלת‬
(hastalık)
ürtiker, kurdeşen, ciltte oluşan kaşıntılı döküntü sirpedet ‫סרפדת‬
(hastalık)
ürtiker, kurdeşen, ciltte oluşan kaşıntılı döküntü urtikarya ‫אורטיקחה‬
(hastalık) (İNGİLİZCEDEN) .
ürün hakkında reklam amacıyla tanıtılan parça, promo ' ‫פרומו‬
fragman
ürün hakkında reklam amacıyla tanıtım, fragman kdimon ‫קדימון‬

503
ürün, mahsul mutsar ‫מוצר‬
ürün, mahsul tnuva ‫תנובה‬
ürün, mahsûl totseret ‫תוצרת‬
üst düzey, üst rütbeli, kıdemli, yetkin bahir ‫בכיר‬
üst, ali, üstün, yüksek, üst mertebede, ulvi elyon ‫עליון‬
üstte (yazıda) . eyl, leeyl . , .‫לעיל‬,‫עיל‬
üstte, yukarda (yazıda) leeyl ‫לעיל‬
üstteki elyona ‫עליונה‬
üstün başarı, yararlılık, üstün vasıflılık itstaynut ‫הצטינות‬
üstün başarılı olmak, yararlılık göstermek, üstün itstayen, ‫פ‬ )‫הצטין (להצטין‬
vasıflara haiz olmak, mükemmel olmak leitstayen
üstünde, üstte, üzerinde, dair, hakkında al ‫?ל‬
üstünde, üzerinde al gabey ‫?ל גבי‬
üstünden, üstünde, yukarısında, üst tarafında, meal ‫מעל‬
üzerinde
üstüne kapanmak, üzerine eğilmek (vücut ile) gaar, ligor ‫פ‬ )‫גהר (לגהר‬
üstüne üstlük, bundan başka, ayrıca, yanısıra, üste- nosafal ‫נוסף על‬
lik, ilaveten, ek olarak
üstünleşmek, baskın olmak, geçerlileşmek istarer, ‫השתרר (להשתרר) פ‬
leistarer
üstünlük, nüfuz elyonut ‫עליונות‬
üstüste yığmak, tepeleme yapmak, kurnazlık etmek, eerim, leaarim ‫פ‬ )‫הערים (להערים‬
açıkgözlük etmek, sinsi davranmak
üşenmek, yüksünmek, tembellik etmek itatsel, leiiatsel ‫פ‬ )‫התעצל (להתעצל‬
üşüme tsanan ‫צןז‬
üşütmüş, nezleli (sıfat) metsunan ‫ת‬ ‫מצנז‬
üşütmüş, soğuk almış (sıfat) mekurar ‫ת‬ ‫מקרי‬
üşüyor, üşüdü (dişil) karla ‫נ‬ ‫קר לה‬
üşüyor, üşüdü (eril) kar 10 ‫ז‬ ‫לו‬ ‫קר‬
üşüyorlar, üşüdüler (dişil) kar laen j ‫להן‬ ‫קר‬
üşüyorlar, üşüdüler (eril) kar laem r ‫להם‬ ‫קר‬
üşüyorsun, üşüdün (dişil) kar lak j ­‫לד‬ ‫קי‬
üşüyorsun, üşüdün (eril) kar leha ‫ז‬ ‫קר לך‬
üşüyorsunuz, üşüdünüz (dişil) kar laken ‫נ‬ ‫קי לכן‬
üşüyorsunuz, üşüdünüz (eril) kar lakem ‫ז‬ ‫קר לכם‬
üşüyorum, üşüdüm kar li ‫קר לי‬
üşüyoruz, üşüdük kar lanu ‫קר לנר‬
ütü mageets ‫מגהץ‬

504
ütüleme, ütü giuts ‫גהה‬
ütülemek giets, legaets S )‫גהץ (לגהץ‬
ütülenmek itgaets, B )‫התגהץ (להתגהץ‬
leitgaets
ütülenmiş, ütülü (sıfat) meguais ‫ח‬ ‫כ!גהץ‬
üvey (sıfat) horeg n ‫חורג‬
üvey baba, babalık av horeg ‫אב חורג‬
üyelik aidatı dmey haverut ‫דמי חברות‬
üzengi arkof ‫אךכוף‬
üzgün olmak, kederli olmak itatsev, B )‫התעצב (להתעצב‬
leitatsev
üzgün, kederli, hüzünlü, elemli (dişil)(sıfat) atsuva ‫עצובה‬
üzgün, kederli, hüzünlü, elemli (eril) (sıfat) atsuv ‫ת<ז‬ ‫עצוב‬
üzgün, müteessir mitstaer ‫מצטער‬
üzmek tsier, letsaer B )‫צער (לצער‬
üzmek, kederlendirmek eetsiv, leatsiv B )‫העציב (להעציב‬
üzücü, hüzünlü, müessif, acıklı, hazin maatsiv ‫מעציב‬
üzücü, müessif, acıklı metsa£r ‫מצער‬
üzülmek, üzgün olmak, esef etmek itstaer, leitstaer B )‫הצטער (להצטער‬
üzüm bağı kerem ‫כרם‬
üzüm koparmak, üzüm toplamak, üzüm haşatı batsar, îivtsor B )‫בצר (לבצר‬
yapmak
üzüm toplanmak, önlenmek, engellenmek, imkansız nivtsar, B )‫נבצר (להבצר‬
kılınmak leibatser
üzüm(1er) (meyve) enaVf anavim ‫ ענבים‬,‫ענב‬
üzüntü, hüzün, kasavet, teessür, keder, gam, kahır atsvut ‫עצבות‬
üzüntü, keder, hüzün, teessür, acı, dert tsaar ‫צער‬

505
V
V, sayısal değeri 2, (İbrani alfabesinde 2.ci harf) ve ‫ב‬
V, sayısal değeri 6, (İbrani alfabesinde 6.cı harf) vav ‫ו‬
vaad, söz verme, güven; itimat, teminat, güvenlik, avtaha ■ ‫הבטחה‬
koruma
vaaz verme, telkin etme, beyin yıkama, ahlak dersi atafa ‫הטפה‬
verme
vaaz vermek, ahlak dersi vermek, öğüt vermek, itif, leatif ‫פ‬ )‫הטיף (להטיף‬
telkin etmek, akıtmak(sıvı), damlatmak t‫•־‬

vaaz, nutuk, söylev deraşa ‫וירשה‬


vacip, zorunlu mehayev ‫מחיב‬
vade, ödeme tarihi, vade tarihi peraon !‫פרעו‬
>1
si
vade, zaman, mühlet moed ‫מו?ד‬
vadi vadi ‫ואדי‬
vadi kapısı (arapçası babelued, babel ved) şacr agay ‫שער הגיא‬ '‫׳‬
vadi, geçit, boğaz, sel çukuru, sel yolu, sel sularının gay, gey ‫גיא‬
açtığı kanal
vadi, havza, ova bikaa ‫?ה‬1?3
vadi, ova emek ‫עמק‬ ;4J

vafıl (waffle), kağıt helvaya benzer bir tür tatlı vafel ‫יפל‬
gözleme
vaftiz babası........... ................................... sandak ...... .........‫סנילו‬... -‫ן‬
vaftizci, vaftiz yapan, suya daldıran, sıvıya sokan, matbil ‫; מטביל‬
daldıran
vagon karon ‫| קיון‬
vaha□ neve midbar ‫ן נוח מךבר‬
vaha, oasis naot midbar ‫| נאותמךבר‬
vahamet, vahimleşme, vahimleştirme, kötüleşme, ahrafa ‫| החרפה‬
kötüleştirme, azma, azdırma
vahim, kritik, ciddi, şiddetli, haşin hamur ‫ חמור‬J
vahimleşme, kritikleşme, fenalaşma, kötüleşme, ahmara ‫| הוומרה‬
kötüye gitme
vahiy, ifşaat, kıyamet bildirimi hazon aharit ‫ חזון אחךית העןים‬İ
ayamim ‫־‬
vahşi, yırtıcı, yabani, ehlileşmemiş, vahşice, yabani- prai n ‫®ךאי‬::
ce (sıfat)
vahşi, yırtıcı, yabani, yaban, hırçın, yaramaz, azgın, pere
barbar
vahşileşme, hayvanlaşma itbaamut ‫היזכןזמלת‬
■ ' •:3» ‫־‬

506
*:*?

vahşileşmek itparea, itpara, ‫פ‬ ‫ התפרע‬,‫התפרע‬


leitparea )‫(להתפרע‬
vahşileşmek, hayvanlaşmak itbaem, ‫התבהם (להתבהם) פ‬
leitbaem
vahşileşmek, yabanileşmek, hırçınlaşmak itpare, leitpare ‫פ‬ )‫התפלא (להתפלא‬
vaiz, hatip, ahlak öğreten matif ‫מטיף‬
vajinâl (sıfat) ........... nartiki ‫ת‬ ..... ‫נרתיקי‬
vakum, emici (İNGİLİZCEDEN) vakum ‫ואקום‬
vakvaklamak, gıdaklamak gigea, giga, s ‫געגע‬,‫געגע‬
legaagea )‫(לגעגע‬
vakvaklamak, vırraklamak (kaz kurbağa sesi) kii'ker, ‫פ‬ )‫קרקר (לקרקר‬
lekarker
vali, eyalet reisi, hükümdar, hükmeden moşel ‫מועזל‬
valiz, bavul, bagaj ■ mizvada ‫מןורה‬
vals, vals dansı / müziği vals ‫ולס‬
vampir arpad ‫עלפד‬
vana, subap, ventil, valf şastom ‫שסתום‬
vanilya vanil ‫וניל‬
vanilya şenef ‫ענף‬
vantilatör, fan meavrer ‫מאולר‬
vantrolog, midesinden konuşan pitum ‫פיתום‬
vapur, gemi oniya ‫אניה‬
var olmama, yokluk eynut ‫איכות‬
var, vardır ‫יען‬
varan, ulaşan, vardı, ulaştı igia ‫הגיע‬
vardiya müdürü nıenael ‫מנהל משמרת‬
mişmeret
vardiya, mesai saati, çalışma süresi mişmeret ‫משמלת‬
vardiyalı çalışma mişmarot ‫משמרות‬
varış noktası, maksat, hedef, gönderilen yer, varış yaad ‫יעד‬
yeri
Varil, kazan, buhar kazanı dud ‫דוד‬
varis, mirasçı, mirasa konan yoreş ‫יולעז‬
varlık, varoluş, mevcudiyet, vücut, yeşut ‫ישות‬
varınak, ulaşmak, ermek, erişmek, kavuşmak, vasıl igia, leagia ‫פ‬ ,‫הגיע (להגיע אל‬
olmak, hak etmek ' (el le)
)-‫ל‬
varolmak, sürdürmek, hayatı devam ettirmek itkayem, ‫פ‬ )‫התקים (להתקים‬
leitkayem
varoluş, mevcudiyet, varlık, bulunma, olma ■ kiyum ‫קיום‬

. ” ;■‫'י‬ '......... • ‫' י‬ ‫י‬ '

507
varoluşçuluk (İNGİLİZCEDEN) ‫אקסיס^ציאליזם‬
varoş, dış mahalle, banliyö parvar, ‫ פרורים‬,‫פרור‬
parvarim
varoş, kenar mahalle, banliyö, kıyı kent parbar, parvar ‫ פתר‬,‫פרבר‬
varsayım, varsayma, farzetme, tasavvur, sanma, şiıır ‫?»עור‬
sanı
varsayım, zan, sanı, farz, faraziye, tahmin svara r - ■■ ■ ■ • ‫סברה‬
varsaymak, farzetmek, tahayyül etmek, tasavvur şier, leşaer S )‫שער (לעזער‬
etmek, zannetmek, sanmak
vasıf, nitelik kişur ‫מטור‬
vasıflandırma, karakterize etme, tanımlama, ayırt ifyun ‫אפיון‬
edici niteliği ortaya koyma
vasıta, araç, tertibat, önlem, tedbir, vesile emtsai ‫אמצעי‬
vasıtasıyla, sayesinde, ...nın sayesinde, aracılığı ile emtsaut, ­ ‫ באמ‬,‫אמצעות‬
beemtsaut ‫צעות‬
vasıtasıyla, tarafından, ...nın sayesinde, ...nın tara- al yedey ‫על ידי‬
fından
vasıtasıyla, yardımıyla (bemo eynav=kendi gözüyle, bemo ‫עמו‬
bemo oznav=kendi kulağıyla)
vasiyet, vasiyetname, son arzu tsava, tsvaa ‫צואה‬
vaşak, yaban kedisi (hayvan) hatul bar ‫חתול בר‬
vat, wat, elektrik birimi vat ‫ואט‬
vatan, anavatan, yurt moledet ‫מולדת‬
vatandaş olma, yurttaşlığa kabul itazherut ‫התאזרחות‬
vatandaş olmak............................... .......................... itazreah, S ‫ התאזרח‬,‫התאזרח‬
itazrah, )‫(להתאזרח‬
leitazreah
vatandaş yapmak, ferdi yapmak izreah, izrah. ‫פ‬ -‫ אז_רח (לאן‬,‫אזרח‬
leazreah (et) )‫רח את‬,
vatandaş, yurttaş, sivil (dişil) ezrahit ‫נ‬ ‫אזרחית‬
vatandaş, yurttaş, sivil (eril) ‫־‬ ezrah ‫ז‬ ‫אזרח‬
vatandaşlık, yurttaşlık bilgisi ezrahut ‫אזרחות‬
vatikan (ülke) ‫־‬ vatikan ‫יתי?ןן‬
vay canına, maazallah oy vavoy ‫אוי ואבוי‬
vay haline oy vavoy leha ‫אוי ואבוי לך‬
vay,ah,eyvah . oy ‫אוי‬
vazelin vazelin ■ ‫!!ליז‬,
vazgeçicı, feragat eden, teslimiyetçi (sıfat) vatran ‫ת‬ ‫יתיז‬
vazgeçme, feragat vitur ‫יתור‬

;................. -.‫״‬-;sffliH

508
vazgeçmek, feragat etmek, caymak, ödün vermek, viter, levater 3 )-‫ ל‬,‫ל‬2 ‫ותר (לותר‬
yelkenleri suya indirmek (mecazi) (al le)
vaziyet, hal, durum, tutum, davranış, tavır, vaziyet emda ‫^מרה‬
alış, saf
vazo, saksı agartal ‫אגךטל‬
ve, ile, hem ve ‫ו‬.‫ו<ו‬
veadar, İbrani takviminde 3 yılda bir eklenen ilave adar bet, ‫־‬ ‫אדיר בי‬
ay veadar
veba (hastalık), salgın hastalık dever ‫זיבר‬
vefat eden, dünyadan göçen, ölmüş kişi, ölü, mevta, şovek ‫שדבק‬
müteveffa
vefat etmek, ölmek, serbest kalmak, kurtulmak, niftar, leipater 3 )-‫נפטר (להפטר מ‬
uzaklaşmak (me)
vefat etmek, yaşamını yitirmek, dünyadan göçmek, şavak, lişbok 3 )‫שבק (לשבק‬
ölmek
vehamet, aciliyet, ivedillik humra ‫חמרה‬
vejetaryen, et yemez, sadece sebzeyle beslenen tsimhoni ‫ת‬ ‫צמחוני‬
(sıfat)
vekalet, vekaletname, temsil etme, yetki yipuy koah ‫יפוי ביה‬
velet, zıpır, sokak çocuğu, holigan, serseri, külhan- pirhah ‫פךחח‬
beyi
velhasılkelam, nihayetinde, sonunda besofo şel ‫בסופו של רבר‬
davar
veli, ebeveyn (tekil) ore ‫הורה‬
veliaht, taht adayı, tahtın sonraki sahibi yoreş etser ‫יורש עצר‬
venezuela (ülke) venetsuela ‫ונצואלה‬
venüs gezegeni venus ‫ונום‬
venüs gezegeni noga ‫נגה‬
veraset ve intikal vergisi mas yeruşa ‫מם ירשה‬
veraseten, mirasla geçen muraş ‫מורש‬
verem, tüberküloz (hastalık) şahefet ‫שחפת‬
verev (kumaşta çapraz çizgi), klapa, yaka devriği daş ‫דש‬
vergi kaçırma aalamat mas ‫ה^למת מס‬
vergi koyma, yükümlülük, yaptırım, yük, atma, etel ‫הטל‬
fırlatma, atış
vergi koymak itil mas, leatil 3 ‫הטיל מס (להטיל‬
mas )‫מס‬
vergi, vergiler mas, misim ‫ מסים‬,‫מס‬
veri tabanı (database) bsis netunim ‫בסים נתונים‬

509
veri tanımlama meafyen ‫מאפין נתונים‬
netunün
veri, done, data, bilgi, malûmat ııatun ‫נתון‬
veriler, doneler neftinim ‫נתונים‬
verilmek nitan, leinaten B )‫נתן (להנתן‬
verim, randıman yiul ‫?עול‬
verim, randıman, verimlilik, verim oranı netsilut ‫נצילות‬
verim, verimlilik nitsolet ‫נצלת‬
verim, verimlilik, randıman, yetenek yeilut ‫יעילות‬
verimli (İNGİLİZCEDEN) (sıfat) produktivi ‫ת‬ ‫פרודוקטיבי‬
verimli hale gelme ityaalut ‫התועלות‬
verimli hale gelmek ityael, leityael B )‫התועל (להת?על‬
verimli olmak, doğurgan olmak, ürün vermek para, lifrot B )‫פרה (לפרות‬
verme, bahşetme, alicenaplık netina ‫נתינה‬
vermek natan, laiet B )-‫ ל‬,‫נתן (לתת את‬
(etle)
vermek, halkın kullanımına sunmak, bağışlamak, inhil, leanhil B )‫הנחיל (להנחיל‬
miras olarak bırakmak
versiyon, değişik biçim, varyant, varyasyon girsa ‫ גרסא‬,‫גריסה‬
versiyon, stil, uslup, tarz nosah ‫נסה‬
vesaire, vs. vehuley, vehu ‫ ןכר‬,‫וכלי‬
vesikalık fotoğraf ftnunat darkon ‫תמונת דויבון‬
veteriner, baytar veterinar ‫וטרינר‬
veterinerlik, baytarlık (sıfat) veterinari ‫ת‬ ‫וטרינרי‬
•T

veto veto ‫וטו‬


veya, yahut, yada, yoksa o ‫|||' או‬
veznedar, kasadar gizbar ‫■|ך גזבר‬
veznedar, kasiyer, sayman (İngilizceden) teler
‫ טלר‬.:9H
vıcık vıcık, yapış yapış, kauçuk sütü gibi (sıfat) tsmigi ‫ח‬ ‫|־ צמיגי‬9■
vızıldamak, şarkı mırıldanmak zimzem, B )‫ זקזם (לזמזם‬-0■
lezamzem
vızıltı sesi veren zil zamzam
vızıltı, uğultu zimzum
vibratör vibratör
vicdan matspun
vicdan azabı yisurey
matspun
vicdan azabı nelâfot
matspun

510
vicdan azabı, pişmanlık (bakınız yisurey matspun) musar klayot ‫מוסר כליות‬
vida, cıvata boreg ‫ךג‬3
vidalama, vida dişilileri (girinti çıkıntılar) avraga ‫הברגה‬
vidalamak ivrig, leavrig S )‫הבריג (להבריג‬
vidalanma itbargut ‫התבךגות‬
vidalanmak, kendini sokuşturmak, sızıvermek itbareg, ‫ץ‬ S. .)‫התברג (להתברג‬
leitbareg
vidalanmış, yivli muvrag ‫מברג‬
video video ‫וידאו‬
video kaset kaletet video ‫קלטת וידאו‬
vietnam (ülke) vietnam ‫ויטנאם‬
villa, küçük ev, çiftlik evi, İsraele özgü bir krem kotec '‫קוטג‬
peynir çeşidi
villa, müstakil ev vila ‫וילה‬
vinç, maçuna aguran ‫עגורן‬
vinç, manivela, kaldıraç manof ‫מנוף‬
virgül psik ‫פסיק‬
virgül veya nokta koymak, ikide bir kesmek pişek, lepasek s )‫פסק (לפסק את‬
(et)
virüs negif ‫נגיף‬
virüs, bilgisayar virüsü, hata, yanlışlık bag ‫בג‬
virüs, mikrop (İNGİLİZCEDEN) virüs ‫וירוס‬
viski (içki) viski ‫ויסקי‬
viskon, viskoz, yapay selüloz elyafı viskoza ‫ויסקוזה‬
vitamin vitamin ‫ויטמין‬
vites iluh ‫הלוך‬
vitrin, camekan halon raava ‫הלון ראוה‬
viyadük, köprü (karayolunda) geşer drahiın ‫גשר דרכים‬
viyolonsel, çello (müzik aleti) çelo ‫צ'לו‬
vize, permi aşra ‫אשרה‬
volan, çark galgal tnufa ‫גלגל תנופה‬
vole (futbolda bir vuruş), smaç (voleybol) yaef ‫עף‬:
voleybol (spor dalı) kadur af ‫כדור עף‬
volt volt ‫וולט‬
votka (İçki) . vodka ‫וודקה‬
vuku bulmak, meydana gelmek, olmak, meşru hal, lahul ‫פ‬ )‫חל (לחול‬
nl tv*» 1-
olmak
<-l

511
vuku bulmak, nasip olmak, fırsat doğmak, şans izdamen, S )‫הזדמן (להזדמן‬
çıkmak leizdamen
vuku bulmak, vaki olmak, başa gelmek itraheş, S )‫(להתרחש‬ ‫התרחש‬
leitraheş
vukuat, oluş, olay, vaka, hadise itrahaşut ‫התרחשות‬
vurgu, esas nokta, ana fikir puenta ‫פואנטה‬
vurgu, önem, üzerinde duriılan nokta edgeş - ‫הדגש‬
vurgulama, üzerinde durma, önemini belirtme, adgaşa ‫הךגשה‬
ısrarla söyleme
vurgulama, vurgulu okuma, vurgu, tonlama, tattır- atama ‫הטקמה‬
ma, tadına baktırma
vurgulanmış, altı çizilmiş (sıfat) mudgaş ‫ח‬ ‫מדגש‬
vurgulanmış, tadılmış, tadına bakılmış (sıfat) mutam n ‫מטעם‬
vurgun, vurgun yeme, dip sarhoşluğu, derinlik şihron ‫שכרון מעמקים‬
basıncının dalgıça yaptığı narkoz etkisi maamakim
vurma, dövme, darbe havita ‫הביטה‬
vurma, vuruş, darbe, kapı çalınması nekişa ‫נקישה‬
vurma, vuruş, perküsyon, tıklama (daktilo, bilgisa- akaşa ‫הקשה‬
yar)
vurmak, çarpmak dafak, lidfok s )‫דפק (לךפ׳ק‬
vurmak, çarpmak nakaş, linkoş s )‫נקש (לנקש‬
vurmak, çarpmak, darbe vurmak kafalı, likpoah s )‫קפח (לקפח‬
vurmak, dövmek ehtif, leahtif s )‫החטיף (להחטיף‬
vurmak, dövmek, dayak atmak irbits} learbits ‫פ‬ )‫הרביץ (להו־ביץ‬
vurmak, kuvvetlice vurmak havatf lahvot s )‫חבט (לחבוט‬
vurmak, tıklamak, kadeh tokuşturmak, çarpmak ikiş, leakiş s )‫הקיש (להקיש‬
vurmalı çalgılar, perküsyon (davul, darbuka, bateri kley akaşa ‫?לי הקשה‬
vb.)
vurulmak (darbe yumruk sopa). nehbatf s )‫נחבט (להחבט‬ s
leihabet
vurulmak, çarpılmak nidpak, s )‫נךפק (להךפק‬
leidafek
vuruş, darbe tslifa ‫צליפה‬
vücut, isim, şahıs, kişi, beden guf ‫גוף‬

512
Y
Y, sayısal değeri 10, (İbrani alfabesinde lO.cu harf) yud ‫י‬
yaban asması, filbahar zalzelet ‫זלזלת‬
yaban domuzu (hayvan) hazirbar....... '... ‫חזיר בר‬
yaban ördeği (hayvan) brehiya ‫ברמה‬
yabancı nahri ‫נכרי‬
yabancı dil, ecnebi laaz ‫ל?ז‬
yabancı, ecnebi (sıfat) loazi ‫ת‬ ‫זי‬$‫א‬
yabancı, ecnebi, yabancı uyruklu (sıfat) nohri n ‫נכיי‬
yabancı, garip zar ‫זר‬
yabancılaşma, yabancılaştırma, uzaklaşma nikur ‫נברר‬
yabancılaşmak, arası soğumak itnaher, s )‫התנכר (להתנכר‬
leitnaher
yabancılaşmış, yabancılaşma, uzaklaşmış (sıfat) menukar ‫ת‬ ‫מנכר‬
yabani kekik koranit ‫קורנית‬
yabani kekik, kekik cinsinden bir bitki ve baharat timin ‫תימין‬
yabani, vahşi bar ‫בר‬
yadigar, hatıra mazkeret ‫מזכרת‬
yafo kapısı, yeruşalayimin bir kapısı şaaryafo ‫שער יפר‬
yağ şemen ‫שמן‬
yağ (vücutta, ette) (sıfat) şuman ‫ת‬ ‫שמן‬
yağ, iç yağı, donyağı, vücutta oluşan katı yağ, vücut helev ‫חלב‬
yağı, hayvan etinin yağlı kısmı
yağış miktarı mad geşem ‫גשם‬-‫מד‬
yağışlı, yağmurlu gaşum ‫גשום‬
yağlama, yağ sürme, yağ ile kutsama meliha ‫משיחה‬
yağlama, yağlayarak daha kolay işler hale getirme sika ‫סכה‬
yağlamak şimeıt, leşamen ‫פ‬ )‫שמן (לשמן‬
yağlamak, yağ sürmek, yağla takdis etmek maşah, s )‫משח (למשוח‬
limşoah
yağlanmak, yağ sürülmek, yağ ile kutsanmak ııimşah, s )‫נמשח (להמשח‬
leimaşeah
yağlanmış, yağlı, yağ sürülmüş, yağla kutsanmış ■ maşuah ‫ת‬ ‫מקווה‬
(sıfat) . ■
yağlı (sıfat) şdmnuni ‫ה‬ ‫שמנוני‬
yağlı (sıfat) ' şumani ‫ת‬ ‫שמני‬

■ . ■ ’ ' ‫׳‬ ‫יי‬ . . 513


yağlı, yağlanmış (sıfat) meşuman ‫ת‬ ‫משמן‬
yağma, talan, çapul biza ‫בזה‬
yağma, talan, çapul, soygunculuk, kıyım, pogrom praot ‫פרעות‬
yağmalamak, soymak (soygun), talan etmek bazaz, livzoz £> )‫בזז (לבזז‬
yağmalanmak, soyulmak(soygun), talan edilmek nivzaz, leibazez £> )‫נבזז (להבזז‬
yağmur matar ........ ‫מטר‬
yağmur (yağış) geşem ‫גשם‬
yağmur yağdırmak, yağmurlama yapmak, sulamak, imtir, leamtir s )‫המטיר (להמטיר‬
su serpmek, çiselemek
yağmurluk, anorak meil geşem ‫מעיל גשם‬
yahudi yeudi ‫ןהודי‬
Yahudi din adamı, çok bilgili haham, öğretmen rav, rabi ‫ רבי‬,‫_רב‬
yahudi inançlarına uygun, caiz, dinen sakıncasız, kaşer ‫בשר‬
nizami, meşru, mubah
yahudi temsilciliği, yahudi göçmenlik ajansı (muha- asoknut ‫הסוכנות היהוךית‬
cerat bürosu) ayehudit
yahudileşme, musevi dinine geçme ityaadut ‫התאדות‬
yahudileşmek, musevi dinine geçmek ityaed, leityaed ‫פ‬ )‫הןדהר (להתיהד‬
yahudileştirme (birisini veya bir bölgeyi) yiud ‫יהוד‬ ;,Yi

yahudileştirmek (birisini veya bir bölgeyi) yied, leyaed s )‫יהד (ליהד‬


yahudilik yaadut ‫קזדות‬
yaka, boyun tsavaron ‫צוארון‬
yakacak odun etsey asaka ‫עצי הסקןה‬
yakalamak, ele geçirmek, tutmak, kavramak, tafas, litfos (et ‫'פ‬ ,‫תפס (לתפיס את‬
algılamak, anlamak (hem sin ile hem sameh ile be) )‫ב־׳‬
yazılabilir)
yakalamak, tutmak, kavramak, algılamak, anlamak tafas, litfos (et ‫פ‬ ,‫תפש (לתפיש את‬
(hem sin ile hem sameh ile yazılabilir) be) (-3
yakalanmak, ele geçmek, tutulmak, yakayı ele nitpas, leıtafes ‫פ‬ )‫נתפס (להתפס‬
vermek ‫ו‬

yakasına yapışma, askıntı olma, asalaklık etme, itaflut ‫הטפלות‬


parazitlik etme
yakıcı soref ‫שורף‬
•V

yakıcı, kavurucu, tarayıcı (bilgisyar yazıcısındaki), tsorev ‫צורב‬


scanner
yakılmış, tutuşturulmuş (sıfat) mudlak' ‫ת‬ ‫?׳דלק‬
yakın doğu, akdeniz ülkeleri levant
‫ לונט‬, rı

‫׳ לונטיני‬
yakın doğulu, akdenizli (sıfat) levantini ‫ת‬ r1«

yakın, yakın arkadaş, kafadar, yandaş, akraba mekorav ‫מקרב‬

. I

514
yakın, yakında, akraba, hısım (sıfat) ' karov ‫ת‬ ‫קרוב‬
yakında ...................... bekarov ‫בקרוב‬
yakınlaşmak, yaklaşmak, yanaşmak itkarev, B ‫התקרב (להתקרב‬
leitkarev (le el) )‫ אל‬-‫ל‬
yakınlık, bağ, akrabalık kirva ‫קךבה‬
yakınma, şikayet etme, sızlanma, homurdanma, ... itonenut . ‫;התאוננות‬
söylenme, sızlanma, sitem etme .........
yakınmak, şikayet etmek, sızlanmak, homurdan- itoneıif B )‫התאונן (להתאונן‬
mak, söylenmek, sızlanmak, sitem etmek leitonen
yakıt ikmal etmek, benzin koymak tidlek, letadlek B )‫תדלק (לתךלק‬
yakıt ikmali, benzin mazot vs. koyma . tidluk ‫תךלוק‬
yakıt, benzin delek ‫דלק‬
yaklaşık, takriben, takribi, dolaylarında, aşağı plus minus ‫פלוס מינוס‬
yukarı, iiç eksik beş fazla (mecaz)
yaklaşık, yaklaşık olarak, takribi, takriben bekiruv ‫בקרוב‬
yaklaşım, yaklaşma, tutum, tavır gişa ‫גישה‬
yaklaşma, yaklaşım kiruv ‫קרוב‬
yaklaşmak karav, likrov B )‫קרב (לקרב‬
yaklaştırmak, yanaştırmak kirev, lekarev B ,‫קרב (לקרב את‬
(et le) )-‫ל‬
yakma, ateşleme, tutuşturma, ateşe verme avaara ‫הבעךה‬
yakma, bütün elektrikli aletleri çalıştırma adlaka ‫הדלקה‬
yakma, dağlama tsriva ‫צךיבה‬
yakma, tutuşturma, kökünü kurutma, yok etme biur ‫בעור‬
yakmak, ateşe vermek, kundaklamak, yangın saraf lisrof B )‫שרף (לשרף את‬
çıkarmak (et)
yakmak, ateşlemek ivir, leavir B )‫הבעיר (להבעיר‬
yakmak, ateşlemek, tutuşturmak, gaz vermek, yakıt idlik, leadlik B )‫הדליק (להדליק‬
vermek
yakmak, tutuşturmak bier, levaer B )‫בער (לבער‬
yakmak, yakıcı olmak, sıcak olmak laat, lilot B )‫להט (ללהיט‬
yalaka, yağcı, yardakçı, popülist, dalkavuk, kıç mithanef ‫מתחנף‬
yalayıcı, göze girmeye çalışan
yalaka, yardakçı lakekan !‫לקק‬
yalama lekika ‫לקיקה‬
yalamak likek, lelakek B )‫לקק (ללקק‬
yalan . şeker ‫?!י‬1?
yalan habercilik, uydurma habercilik, asparagas itonaut tseuba ‫עתונאות צהבה‬

515
yalan söylemek şiker, leşaker S ­ ‫שקר (לשקר ל‬
(le be) ‫" י‬....... " )­ ‫ב‬
yalan, beyhudelik şev ‫שוא‬
yalan, palavra, gerçek dişilik, temele dayanmayış kazav ‫כזב‬
yalancı (dişil) şakranit ‫נ‬ ‫שקרנית‬
yalancı (eril) şakran r _ ... . ..... ‫שקרן״‬
yalancı şahit ed şeker ‫?ד שקר‬
yalancılık, yalan söyleme şakranut ‫שקרנות‬
yalanı ortaya çıkma, kendi ağzıyla yakalanma, itbadut ‫התבדות‬
foyası meydana çıkma
yalanı ortaya çıkmak, kendi ağzıyla yakalanmak, itbada, s ­ ‫התבדה (להתב‬
foyası meydana çıkmak leitbadot )‫דות‬
yalanlanmış, inkar edilmiş (sıfat) mutihaş ‫ת‬ ‫מקחש‬
yalanma (kendi dudaklarını), gagasıyla tüylerini itlakekut ‫התלקקות‬
düzeltme (mecaz)
yalanmak itlakek, 5 )‫התלקק (להתלקק‬
leitlakek
yalınayak (sıfat) yahaf ‫ה‬ ‫?חף‬
yalıtılmışlık, inziva, toplumdan uzak yaşama, tek itbodedut ‫התבודדות‬
başınalık
yalıtım, izolasyon, tecrit bidud ‫בדוד‬
yalnız levad ‫לבד‬
yalnız bırakmak, ayırmak, rezerve etmek yihedf leyahed ‫פ‬ ,‫זחד (ליהד את‬
(etle) )-‫ל‬
yalnız kalma, tek kalma ityahadut ‫התיקדות‬
yalnız kalmak, inzivaya çekilmek (yalnız kalmayı itboded, ‫פ‬ ­ ‫התבודד (להת‬
istemek) leıtboded )‫בודד‬
yalnız kalmak, tek kalmak ityahed, ‫פ‬ ‫התיחד גלהתיתד‬
leityahed (im) (oy
yalnız, biricik (sıfat) yehidi ‫ת‬ ‫?חידי‬
yalnız, kimsesiz (sıfat) boded ‫ת‬ ‫בודד‬
yalnız, kimsesiz (sıfat) ‫־‬ arar ‫ת‬ ‫רץר‬2
yalnız, münzevi galmud ‫גלמוד‬
yalnız, sadece, ancak rak ‫רק‬
yalnız, sadece, onun dışında, hariç bilvad ■ ‫בלבד‬
yalnız, tek başına badad ‫כיד‬
yalnızlık, tek başınalık, inziva bdidut ‫בדידות‬
yaltaklanma, pohpohlama, dalkavukluk etme, yağ ahnafa ‫היונפה‬
çekme, kompliman

516
yaltaklanmak, dalkavukluk etmek, pohpohlamak, chnif, leahnif ‫פ‬ )‫החניף (להחניף‬
va& çekmek
yaltaklık, yalakalık, dalkavukluk, şakşakçılık itrapsut ‫התרפסות‬
yalvarış, yakarış tahanunim ‫תחנונים‬
yalvarma, yakarma, istirham etme, rica, acındırma ithanenut ‫התחננות‬
yalvarmak, yakarmak, istirham etmek, acındırmak ithanen, ‫פ‬ )‫התחנן (להתחנן‬
leithdrien
yalvarmak, yakarmak, umut etmek, dilemek pilel, lefalel ‫פ‬ )‫פלל (לפלל‬
yama tlay ‫טלאי‬
yamaç paraşütü, rüzgar sörfü (wind surf) galşan ruah ‫גלשן רוח‬
yamalama, yamama, yama yapma dtlud ‫הטלאה‬
yamalamak, yama yapmak itli, leatli ‫פ‬ )‫הטליא (להטליא‬
yamalanmış, yamanmış, yama yapılmış (sıfat) mutla ‫ת‬ ‫מטלא‬
yamuk, çarpık, eğim, yan (sıfat) aküm ‫ת‬ ‫?קום‬
yamyam, insan eti yiyen kanibal
yan etki tofaat levay ‫הופעת לואי‬
yan hakem, çizgi hakemi, hat çeken, hat döşeyen kavan ‫ןון‬7
yan, eğri, köşegen alahsoıı ‫אלכסון‬
yana doğru hareket ettirmek, kenara çekmek, yana tsoded, s )‫צורר (לצודד‬
itmek letsoded
yanak,avurt lehi ‫לחי‬
yanan, acele, şevkli, ateşli boer ‫בוער‬
yanardağ, volkan argaaş ‫הר געש‬
yanaşma, temas etme, ilişme, sokulma, bitişik olma itsamdut ‫הצמדות‬
yanaşma, temas etme, ilişme, sokulma, sabitleşme, itsamdut ‫הצמדות‬
indekslenme
yanaşma, yaklaşma, yakınlaşma itkarvut ‫התקרבות‬
yanaşmak, temas etmek, ilişmek, sokulmak nitsmad. s )‫נצמד (להצמד‬
leitsamed
yanda, yan tarafta, kenarda, tali, ikincil (sıfat) tsdudı ‫ת‬ ‫צירי‬
yandan sarmak, yandan gelmek, kanatlardan sal- igef, leagef ‫פ‬ )‫אגף (לאגף‬
dırmak, etrafını çevirmek
yandaş, taraftar, destekçi şoher ‫שוחר‬
yangın dleka ‫דלקה‬
yangın srefa ‫שרפה‬
yangın söndürücü mataf ‫מטף‬
yangın, ateş taveera ‫תבערה‬
yanıcı, tutuşucu (sıfat) sarif ‫ת‬ ‫שריף‬

517
yanıcı, tutuşucu, kolay alev alan (madde), patlama- dalik ‫ת‬ ... _.‫יליק‬
yâ hazır (sıfat) -■■‫■>■■־‬- • -
yanık, tutuşmuş, körkütük aşık, birisi için yanıp daluk ‫ת‬ ‫דלוק‬
tutuşan (mecaz), açık (radyo tv gibi aletler) (sıfat)
yanık, yanık yarası, tende ateş yanığı kviya ‫פדה‬
yanık, yanmış, takımına aşık fanatik taraftar (sıfat) saruf ‫ח‬ ‫&רוף‬
yanılan, yanlış yapan, hata eden şoge ; ‫■ ■י‬ ‫שוגה‬
yanılgı, hata, yanlışlık, yanlış şgiya ‫*טגיאה‬
yanılmak, hata etmek şaga, lişgot 5 )‫שגה (ל<טגרת‬
yanılmak, hata yapmak taa, litot (be) s )-‫טעה (לטעות ב‬
yanılsama, düş, kuruntu, hayal taatua ‫תעתוע‬
yanıltıcı, aldatıcı matee ‫מטעה‬
yanıltma, aldatma, yanlış yola sevketme, yanlış fikir ataya ‫הטעיה‬
verme
yanıltmak ita, leatot (et) ‫פ‬ ‫הטעה (להטעות‬
)‫את‬
yanıltmak, şaşırtmak, yanlış yola sevketmek, doğru ita, leatot ‫פ‬ )‫התעה (להתעות‬
yoldan saptırmak
yanında, beraberinde, mekanında, yerinde, de da etsel ‫אצל‬
bir yerde olma takısı etsel doda = teyzemde
yanında, lehinde, lehte leyad . ‫ליד‬
yanında, yakın al yad ‫על !ד‬
yanıp sönme, sinyal verme, ışık titreşmesi (deniz ivuv ‫י‬ ‫הבהוב‬
feneri, oto sinyal lambaları vs. gibi)
yanıp sönmek, sinyal vermek, ışık titreşmek (deniz ivev, leavev ‫פ‬ )‫הבהב (להבהב‬
feneri, oto sinyal lambaları vs. gibi)
yani (ARAPÇADAN) yanıt ‫!ענו‬
yani, demek ki deaynu ‫זיהינו‬
yani, demek oluyorki kri ‫?זרי‬
yankesici, cepçi kayas ‫בים‬
yankesicilik yapmak, cepçilik yapmak, araklamak kiyes, lekayes ‫פ‬ )‫כיס (לבים‬
yankesicilik, cepçilik, arakçılık, adam çarpma kiyus ‫כיום‬
yankı yapmak, yankı uyandırmak tied, letaed ‫פ‬ )‫תהד (לתהד‬
yankı, aksiseda ed ‫הד‬
yankılanmak, yankı yapmak, çınlamak ided, leaded '‫פ‬ )‫הדהד (להךהד‬
yanlışlığı kanıtlanmak, saklanmak, mahvolmak ııistar, leisater ‫פ‬ )‫נסתר (להסתר‬
yanma hissi, kaşınma hissi, batma hissi, sokulma iktsuts ‫עקצוץ‬
hissi, ısırılma hissi
yanma, tutuşma, alev alma dleka ‫דלקה‬
yanmak itlaet, leitlaet ■‫התלהט (להתלהט) פ‬
■■?.S•

518
yanmak ■ ■ ‫ ״‬.............................. ‫■■■•־‬ nidlakjleidalek S )‫נךלק(להדלק‬
yanmak nihva, leikavot ‫פ‬ )‫נכוה (להכוות‬
yanmak, alev almak baar, livor ‫פ‬ )‫בער (לבער‬
yanmak, tutuşmak dalak, lidlok ‫פ‬ )‫דלק (לדלק‬
yanmak, tutuşmak, alev almak nivar, leibaer ‫פ‬ )‫נבער (להבער‬
yanmak, yakılmak, ateşe verilmek ..... riisraf, leisaref ‫פ‬ )‫נעזרף (להשרף‬
yansıma, aksetme iştakfut ‫הקזתקפות‬
yansımak, aksetmek(aynadan), anlaşılmak iştakef, ‫פ‬ ‫השתקף (להשתקף‬
leiştakef (be) )-‫ב‬
yansıtmak, aksettirmek(aynadan) ■ şikef, leşakef ‫פ‬ )‫שקף (לשקף את‬
(et)
yapabilir‫ ״‬olabilir, muktedir . yahol ‫יכיל‬
yapabilmek, muktedir olmak yahol, liyhol ‫פ‬ )‫;כל (ליכ׳ל‬
yapağı, yünlü koyun postu giza ‫גזה‬
yapay reçine, boya ve tutkal yapımında kullanılan epoksi ‫אפוקסי‬
plastik madde
yapayalnız, çocuksuz, tek başına (sıfat) ariri ‫ת‬ ‫ערירי‬
yapı iskelesi pigum ‫פגום‬
yapı, yapılış, bünye, bina, inşaat mivne ‫מבנה‬
yapıcı, müspet, olumlu, geliştirici, inşa eden bone ‫בוינה‬
yapılmak, edilmek, olmak naasa, leiasot ‫פ‬ )‫נעשה (להעשות‬
yapılmamış yol, asfaltlanmamış yol bitti sahil ‫בלתי סלול‬
yapılmış yol, yapımı bitmiş yol, taşla döşenmiş, salul ‫סלול‬
asfaltlanmış
yapılmış, üretilmiş meyutsar ‫מ;צר‬
yapılmış, yapılı (sıfat) asuy ‫ת‬ ‫עשוי‬
yapım, prodüksyon, tiyatro konser vb. organizasyo- afaka ‫הפקה‬
nunun tümü
yapışıcı, yapış yapış davik ‫דביק‬
yapışık (sıfat) davuk ‫ת‬ ‫דביק‬
yapışkan etiket, sticker (İNGİLİZCEDEN) stiker ‫סטיקר‬
yapışkan, zamk, tutkal, yapıştırıcı madde devek ‫דבק‬
yapışmak, bulaşmak, sirayet etmek nidbak, ‫פ‬ )‫נףבק (להרבק‬
leidavek
yapışmak, yanında olmak, birleşmek davak, lidbok ‫פ‬ )‫דבק (לדבק‬
yapıştırma adbaka ‫הךבקה‬
yapıştırmak, bulaştırmak, arkadan yetişmek idbik, leadbik ‫פ‬ )‫הךביק (להדביק‬
yapıştırmak, bulaştırmak, birleştirmek dibek, ledabek ‫פ‬ )‫דבק (לדבק‬
yapma, etme, yapılış, yapış, eylem, iş, faaliyet asiya ‫עש;ה‬

519
yapmağa değer olmak, istifadeli .olmak, mesleki iştalem, .... B ‫השתלם (להשתלם‬
bilgiyi ilerletmek leiştalem (al) )‫?ל‬
yapmak, etmek asa, laasot (et B ,‫עשה (לעשות את‬
le) ‫י‬
yaprak dökümü şalehet ‫שלכת‬
yaprak, sahife, iskambilde maça ale -. ‫עלה‬
yaptırım, müeyyide, iş yavaşlatma sanktsiya ‫סנקציה‬
yaptırım, uygulama, zorlama, yürürlüğe koyma ahifa ‫אכיפה‬
yaptırımlar, müeyyideler, iş yavaşlatma . itsumim ‫עצומים‬
yaptırma, mecbur etme, koyma, yükleme, fırlatma, atala ‫הטלה‬
atma, atım, atış, savurma
yaptırmak, mecbur etmek, koymak, yüklemek, itil, leatil B )‫הטיל (להטיל‬
atmak, fırlatmak, savurmak, düşürmek
yara izi tsaleket ‫צל^ת‬
yara izli, yaralı mehutat ‫מחטט‬
yara sarılmak, sargılanmak ııehbaş, B )‫נחבש (להחבש‬
leihabeş
yara, bere petsa ‫פצע‬
yaradılış, yaratma ivatsrut ‫הוצרות‬
yaradılış, yaratma, dünyanın yaradılışı, acun, koz- bria ‫?ריאה‬
mos, alem, evren, kainat
yaralama, yara petsia ‫פציעה‬
yaralamak, berelemek patsa, liftsoa B )‫פצע (לפצע‬
yaralanmak, berelenmek................... ........................ niftsa, leipatsa B )‫נפצעגלהפצע‬
yaralı, yaralanmış, bereli (sıfat) patsua fl ‫פצוע‬
yaramak, yararı olmak, işe yaramak, faydalandır- oil, leoil B )‫הועיל (להועיל‬
mak, faydası olmak, faydalı olmak
yaramaz, şımarık, haşan, afacan, haylaz, kuduruk şovav ‫ת‬ ‫שובב‬
(sıfat)
yaramazca, haylazca, şımarıkça (sıfat) şovevani ‫ת‬ ‫שובבני‬
yaramazlık yapmak, kudurtmak, şaklabanlık yap- şovev, leşovev B )‫שובב (לשובב‬
mak, neşelendirmek
yaramazlık, şımarıklık, haşarılık, sululuk, zevzeklik şovavut ‫שובבות‬
yararlanmak, fayda sağlamak, ürün almak eniv, leaniv B )‫הניב (להניב‬
yararlanmak, istifade etmek, sömürmek, menfaat ııitsel, lenatsel B )‫נצל (לנצל את‬
sağlamak, istismar etmek (et) '
yararlı, faydalı, istifadeli (sıfat) toalti ‫ת‬ ‫י‬ ‫הועלתי‬
yararlı, faydalı, işe yarar, yapıcı (sıfat) moil ‫ת‬ ‫מועיל‬
yarasa (hayvan) atalef ‫עטלף‬
yaraştırmak,yakıştırmak, maletmek, atfetmek, yihes, leyahes ‫פ‬ . . ,‫׳ יחס (ליחס אה‬
isnat etmek (etle) ‫ל־> י‬

yaratıcı bore ‫בורא‬


yaratıcı, yaratan, var eden, kreatör, müsebbip, yotser ‫יוצר‬
yazar
yaratıcı, yenilikler yaratan (sanat müzik tasarım yeisirati, ........ ‫יציו־תית‬
vs.) (diş)l(sıfat) yetsiratit
yaratıcı, yenilikler yaratan (sanat müzik tasarım yetsirati ‫ז‬,‫ת‬ ‫יצירתי‬
vs.) (sıfat) (eril)
yaratıcılık, yenilikler yaratma yeteneği (sanat mü- yetsiratiyut ‫יצירתיות‬
zik tasarım vs.)
yaratık, mahluk, varlık yetsur ‫יצור‬
yaratılmak nivra, leibara ‫פ‬ )‫ךא‬3‫נברא (לה‬
yaratılmış, üretilmiş (sıfat) yatsur ‫ת‬ ‫יצור‬
yaratma, kreasyon, eser yetsira ‫יצירה‬
yaratmak bara, livro ‫פ‬ )‫ברא (לברא‬
yaratmak, var etmek yatsar, liytsor ‫פ‬ )‫יצר (ליצר‬
yarbay sgan aluf ‫?וגן אלוף‬
yarda (91,44 cm uzunluğunda ölçü birimi) yard ‫יארד‬
yardım almak, desteklenmek istayea, istaya, ‫פ‬ ‫ הסהיע‬,?‫חסתי‬
leistayea (be) )-‫(להסתיע ב‬
yardım edilmek, desteklenmek nisad, leisaed ‫פ‬ )‫נסעד (להסעד‬
yardım etmek azar, laazor ‫פ‬ )-‫עזר (לעיר ל‬
(et)
yardım etmek, destek olmak(iane), yemek yemek saad, lisod ‫פ‬ )‫סעד (לסעד‬
yardım etmek, desteklemek siyea, siya, ‫פ‬ ‫ סיע (לסיע‬,‫סיע‬
lasayea (le) )-‫ל‬
yardım görmek, yardım edilmek neezar, leiazer ‫פ‬ )-‫נעזר (להעזר ב‬
(be)
yardım, destek, iane saad ‫סעד‬
yardım, destek, iane siud ‫סעוד‬
yardım, destekleme, iane siyua ‫סיוע‬
yardım, yardım etme ezra ‫עזרה‬
yardımcı pilot, ikinci pilot, yön verici navat ‫נוט‬
yardımcı, asistan, muavin, yaver (dişil) ozeret ‫נ‬ ‫עתרת‬
yardımcı, asistan, muavin, yaver (eril) özer ‫ז‬ ‫עוזר‬
yardımcı, yedek ezer ‫עזר‬
yardımlaşma, karşılıklı yardımlaşma ezra adadit ‫עזרה הדדית‬

521
yardımsever olmak, iyilikseverlik taslamak, saf ithased, S, )‫החחסד (להתחסד‬
numarasına yatmak, tribünlere oynamak leithased
yardımseverlik, yardımsever olma, yardım etme ithasdut ‫התחסדות‬
yargı, hüküm, kanun, dini mahkeme, hukuk din ‫לין‬
yargı, yargılama şipul ‫?ופוט‬
yargıç, hakim, hakem şofet ‫שופט‬
yargılamak, mahkeme etmek şafat, lişpot ‫פ‬ ,‫שפט (לשפט את‬
(et al) )‫?ל‬
yargılamak, mahkeme etmek, tartışmak, görüşmek dan, ladun ‫פ‬ )!‫דן (לדי‬
yargılanmak nadon, leidon ‫פ‬ )‫נדון (להדון‬
yargılanmak, mahkeme edilmek nişpat, leişafet ‫פ‬ )‫נשפט (להשפט‬
yarı devre, yarım mehetsa, ‫ מחצית‬,‫מחצה‬
mahatsit
yarıçap radyus ‫_רךיום‬
yarıçap, yelkovan, ibre ınahog ‫מחוג‬
yarık, ayrık, çatlak şesa ‫שסע‬
yarık, çatlak, gedik, oyuk nakik ‫נקיק‬
yarık, çatlak, yırtık, kırık, fıtık (hernia tıpta) bekaa ‫בקע‬
yarık, yarılmış, ayrıklaşmış, çatlak, çatlamış (sıfat) şasua ‫ת‬ ?‫שסר‬
yarılabilir, bölünebilir, parçalanabilir bakia ‫בקיע‬
yarılamak, yarıya bölmek, ortadan yarıp geçmek, hatsa, lahtsot ‫פ‬ )‫חצה (לחצות‬
karşıdan karşıya geçmek
yarılanmış, yarıya bölünmüş, yarıp geçilmiş hatsuy ‫חצרי‬
yarılma, çatlama ıtbakut ‫התבקעות‬
yarılmak, ikiye bölünmek, ikiye ayrılmak nişsa, leişasa ‫פ‬ )‫נשסע (להשסע‬
yarılmak, patlak vermek itbakea, itbaka, ‫פ‬ ‫ התבקע‬,‫התבקע‬
leitbakea )‫(להיבקע‬
yarılmak, yarık açılmak nivka, leivaka ‫פ‬ )‫נ?קע (להבקע‬
yarım pansiyon hatsi pensyon ‫חצי פנסיון‬
yarım, buçuk hetsi ‫חצי‬
yarımada, üç tarafı denizle çevrili kara (sina, iber, helsi i ‫חצי אי‬
balkan, kapıdağ yarımadaları vb. gibi)
yarın mahar ‫מחר‬
yarıp geçme, içe girme, içine işleme, gol atma avkaa ‫הבקעזז‬
yarış arabası mehonit ‫מכונית מרוץ‬
merots
yarış atı, yarış atları (hayvan) sus merotsim ‫סוס מרוצים‬
yarış pisti maslul ‫; מסלול מרוצים‬
merotsim

522
yarış, müsabaka _ .......___.......... itharut ‫התחרות‬
yarışçı atsan ‫אצז‬
yarışçı, yarışmacı, rakip mithare ‫מסחרה‬
yarışırcasına, rekabet halinde, müsabaka tarzında tahruti n ‫תחרותי‬
(sıfat)
yarışma, yarış, müsabaka, rekabet. . . taharut > ‫תחרות‬
yarışmak, rekabet etmek, boy ölçüşmek ithara, S ­ ‫התחרה (להתח‬
leitharot )‫רו­ת‬
yarıya bölme, karşıdan karşıya geçme, yarılama hatsiya ‫חציה‬
yarıyarıya, kısmen lemehetsa ‫לכןחצה‬
yarma, bölme inkıta ?‫בקו‬
yarma, yarık açma, bölme bkia ‫בקיעה‬
yarma, yarık, gedik, kırık, ihlal, zorla girme, ev pritsa ‫פךיצה‬
soyma, soygun
yarmak bikea, bika, ‫פ‬ )‫ בקע (לבקע‬,‫בקע‬
levakea
yarmak, çatlatmak, ele geçirmek, fethetmek, gol ivkia, leavkia ‫פ‬ )?‫הבקיע (להבקי‬
atmak
yarmak, geçmek tsalahj litsloah ‫פ‬ )‫צלח (לצלח‬
yarmak, ikiye bölmek, ikiye ayırmak şaşa, lişsoa ‫פ‬ )‫שסע (לשסע‬
yarmak, yarık açmak baka, livkoa ‫פ‬ )‫בקע (לבקע‬
yas tutma, matemde olma itablut ‫התאבלות‬
yas tutmak, ağıt yakmak (matemde) ispid, leaspid ‫פ‬ )‫הספיד (להספיד‬
yas tutmak, matemde olmak itabel, leitabel ‫פ‬ ­ ‫התאבל על (להת‬
)‫אבל על‬
yas tutmak, matemde olmak, ardından ağlamak, konen, lekonen ‫פ‬ )‫קונן (לקונן‬
inleyerek yakınmak
yasa dışı, kanunsuz porea hok ‫פורע היק‬
yasak, memnu, tutuklu asar ‫אסור‬
yasaklama, men isur ‫אסור‬
yasaklama, men etme, tutuklama, gözaltı, tevkif asira ‫אסירה‬
yasaklamak, men etmek, tutuklamak, hapsetmek, asar, leesor {et ‫פ‬ ,‫אסר (לאסר אח‬
gözaltına almak, tevkif etmek le al) )‫ על‬-‫ל‬
yasaklanmak, men edilmek, tutuklanmak, hapsedil- neesar, leiaser ‫פ‬ )‫נאסר (להאסר‬
mek, tevkif edilmek
yasal, meşru, hukuki, kanuni, kanuna uygun, legal haki ‫ת‬ ‫חקי‬
(sıfat)
yasal, meşru, nizami (İNGİLİZCEDEN) (sıfat) legitimi ‫ת‬ ‫לגיטימי‬
yasallık, meşruluk, meşruiyet legitimiyut ‫לגיטימיות‬

523
yasama organı (meclis, senato) ..... bet mehokekim ‫בית מחוקקים‬
yasemin (çiçek) yasmin ‫בסמין‬
yassılaşmak, düzleşmek, yayvanlaşmak, hamur itraded, B )‫התרדר (להחרדד‬
açılmak leitraded
yassılaştırılmış (sıfat) merudad ‫ת‬ ‫מרדד‬
yassılaştırma, düzleştirme, yayvanlaştırma ridud,. ... ‫רדוד‬
yassılaştırmak, yassı yapmak, yayvanlaştırmak, rided, leraded B )‫רדד (לרדד‬
oklavayla hamur açmak
yastık keset ‫כסת‬
yastık kılıfı tsipit ‫צפית‬
yastık, minder kar ‫בר‬
yastık, minder, bant, bilardo bandı karıt ‫ברית‬
yaş, neşe gil ‫גיל‬
yaşa, hurra, bravo eydad ‫הידד‬
yaşam, yaşayış, geçim, geçinme, nafaka, mevcudiyet mihya ‫מךוןה‬
yaşama sevinci simhat hayim ‫שמחת חיים‬
yaşamak, geçinmek haya, lihyot B )‫חיה (לחיות‬
yaşatma, diriltme, canlandırma, hayata döndürme ahyaa ‫החץאה‬
yaşatmak, diriltmek, canlandırmak, hayata dön- ehye, leahyot B )‫החיה (להחיות‬
dürmek
yaşıt, akran ben gil ‫ן גיל‬5
yaşlanma, ihtiyarlama, yaşlılık, ihtiyarlık izdaknut ‫הזדקנות‬
yaşlanmak, ihtiyarlamak, kocamak izdaken, B )‫הזדקן (להזדקן‬
■’‫־‬................................... . ■ ............ '
leizdaken
yaşlı hasta insanların bakımının yapıldığı hastane siudi ‫סעודי‬
bölümü
yaşlılık, ihtiyarlık zkunim ‫זקונים‬
yat limanı, marina marina ‫מרינה‬
yat, kotra, tekne yahta ‫חבטה‬
yatacak yer, yatak, sedir, döşek, cinsel ilişki, seviş- mişkav ‫משכב‬
me .
yatak odası hadarşena ‫חדר שנה‬
yatak odası, ebeveyn odası hadar amitot ‫דוךר המטות‬
yatak takımları (çarşaf, yastık kılıfı,nevresim vs.) kley mita ‫כלי מטה‬
yatak, karyola mita ‫מטה‬
yataklara düştü, hastalandı nafal lemişkav ■ ‫נפל למשכב‬
yatalak merutak lamita ‫מרתק למטה‬
yatay, ufki, dengeli (sıfat) meuzan ‫ת‬ ‫קאזז‬
yatay, ufki, ufka paralel ofki ‫א?קי‬
yatık, uzanmış, eğimli, yatay şohev ...... ,‫שוכב‬
yatılı okul pnimiya ‫פנימיה‬
yatırılmak, uzandırılmak nişkav, £> )‫נשכב (להשכב‬
leişahev
yatırım, batırma aşkaa ‫הש?ן?ה‬
yatırma, uzandırma, defin, defnetme, sevişme amaç- aşkava . ‫השכבה‬
11 yatağa atma (argo)
yatırmak, uzandırmak işkiv, leaşkiv S )‫השכיב (להשכיב‬
yatış, yatma, uzanma şhiva ‫שכיבה‬
yatışmak, sakinleşmek, kendine gelmek, teskin nirga, leiraga S )‫נרגע (להרגע‬
olmak, dinmek
yatıştırıcı, teskin edici, müsekkin meşakeh ‫משפך‬
yatıştırma, teskin, sakinleştirme, dindirme, rahat- argaa ‫הרג^ה‬
latma
yatıştırmak, teskin etmek, sakinleştirmek, rahatlat- irgia, leargia ‫פ‬ ‫הךגיע (להךגיע‬
mak, dindirmek (et) )‫את‬
yatmak (hayvanlar için) tünemek ravats, lirbots ‫פ‬ )‫רבץ (לךב־ץ‬
yatmak, uzanmak şahav, lişkav ‫פ‬ )‫שכב (לשכב‬
yavaş at ‫אט‬
yavaş leat ‫לאט‬
yavaş yavaş, yavaşça leat leat ‫לאט לאט‬
yavaş, aheste, yavaşça iti ‫אטי‬
yavaş, yavaşla (emir) eet ‫האט‬
yavaşça akmak nizhal, leizahel ‫פ‬ )‫נץחל (להזחל‬
yavaşlama eata ‫האטה‬
yavaşlamak, yavaşlatmak eet, leaet ‫פ‬ )‫האט (להאט‬
yavaşlık itiyut ‫ות‬-‫אטי‬
yavru, çocuk, velet, bebek valad ‫ילד‬
yavru, hayvan yavrusu gur ‫גור‬
yavrulama (hayvan) amlata ‫המלטה‬
yavrulamak imlit, leamlit ‫פ‬ )‫המליט (להמליט‬
yavrulamak (kurbağa, balık vs. sürüngenler için) işrits, leaşrits ‫פ‬ )‫השריץ (להשריץ‬
yay (geometrik şekil), kemer, kiriş, yapılarda kulla- kemer ‫קמר‬
nilan kavisli yay şeklinde kemer
yay burcu mazot kaşat ‫מזל קשת‬
yay, helezon yay kfits ‫קפיץ‬
yay, kavis, eğri, kemer, ark keşet ‫קשת‬
yaya. oleh regel ‫הולןד רגל‬

525
yaya geçidi .. . ..... maavar ‫מעבר‬, ‫ חציה‬.‫מעבר‬
hatsaya, ‫חציה‬
maavar hatsiya
yaya, piyade, satrançta piyon raglay ‫הלי‬
yaygaracı, gürültücü, pervasız, kaba, sivri, sivri bote ‫בוטה‬
dilli, böğüren, yüksek sesle konuşan
yaygaracı, gürültücü, şamatacı, velveleci, çığırtkan, tsaakan n ..... ‫צ??!ן‬
çok bağıran (sıfat)
yaygın, ortak, müşterek, kabullenilmiş (sıfat) (dişil) rovdhat ‫נ‬,‫ת‬ ‫רווחת‬
yaygın, ortak, müşterek, kabullenilmiş (sıfat) (eril) roveah ‫ז‬,‫ת‬ ‫ר(וח‬
yaygın, yaygınlaşmış, revaçta, tutulan (dişil) (sıfat) nefotsa ‫נפוצה‬
yaygın, yaygınlaşmış, revaçta, tutulan (eril) (sıfat) nafots ‫ז‬,‫ת‬ ‫נפ(ץ‬
yayık, yayığa benzer süt kabı mahbetsa ‫מחבצה‬
yayılmak, mevzilenmek, konuşlanmak itpares, s )‫התפרש (להתפרש‬
leitpares
yayılmak, yayınlanmak, serpiştirilmek, saçılmak nivzak, ‫פ‬ )‫נבזק (להבזק‬
dağılmak leıbazek
yayımcı, yayınevi motsi leor ‫מוציא לאור‬
yayın şidur ‫קזדור‬
yayın (radyo, TV) mişdar ‫משדר‬
yayın, iletim, gönderme (radyo,TV) timsoret ‫תמסרת‬
yayıncı (mesleği yayıncılık olan kişi) şadran ‫שירז‬
yayıncı, yayınlayan şadar ‫שדר‬
yayınlama, basım, değerli kağıt (tahvil senedi, para nipuk ................. ‫נפוק‬
vs.) basımı, çıkarma, piyasaya sürme
yayınlama, piyasaya sürme, tedavüle çıkarma anpaka ‫הנפקה‬
yayınlamak şider, leşader ‫פ‬ )‫שדר (לשדר את‬
(et)
yayınlamak, ilan etmek, bildirmek, neşretmek, pirsem, ‫פ‬ )‫פרסם (לפרסם‬
reklam etmek lefarsem
yayınlamak, piyasaya sürmek, tedavüle çıkarmak inpik, leanpik ‫פ‬ )‫הנפיק (להנפיק‬
yayla, plato, yüksek düzlük, tepe rama ‫רמה‬
yayma, dağıtma, neşretme, neşriyat afatsa ‫הפצה‬
yayma, savaş düzeni alma prisa ‫פךיסה‬
yayma, serpme, dağıtım bzika ‫פזיקה‬
yaymak, açmak, sermek iştiali, leaştiah ‫השטיח (להשטיח) פ‬
yaymak, dağıtmak, neşretmek efits, leafits ‫פ‬ )‫הפיץ (להפיץ‬
yaymak, sermek, kanat açmak . paras, lifros ‫'פ‬ )‫פרש (לפרש‬
yaymak, sermek, uzatmak paşa, lifşot ‫פ‬ )‫פשה (לפשות‬
yaymak, yayınlamak, serpiştirmek, saçmak, dağıtım bazak, livzok S )‫בזק (לבזק‬
yapmak
yaz (mevsim) kayits ‫קיץ‬
yaz tatili kayit ‫קיט‬
yazar, kitap yazarı (dişil) soferet ‫נ‬ ‫סו?ךת‬
yazar, kitap yazarı (eril) ,, _ . ............................... sofer...... ‫ ז‬. ... . .. ‫סופי‬
yazar, muhabir katav ‫כתב‬
yazar, muhabir, muharrir mehaber ‫מחבר‬
yazdırılmış, dikte edilmiş (sıfat) muhtav ‫ת‬ ‫מכתב‬
yazdırmak, dikte ettirmek ihtiv, leahtiv s ‫הכתיב (להכתיב‬
(et le) )-‫את" ל‬
yazı ktav ‫כתב‬
yazı başlığı, başlık, manşet, gazete manşeti, filmatik koteret ‫כותרת‬
altyazı (filmlerde) ‫־‬
yazı masası, kürsü, çalışma masası mihtava ‫מכתבה‬
yazı, imla, yazım ktiv ‫כתיב‬
yazıcı, bilgisayarda klavyede yazı yazan kadın kaldanit ‫קלדנית‬
yazıcı, daktilo (dişil) katvanit j ‫כתבנית‬
yazıcı, daktilo (eril) katvan ‫ז‬ ‫כתבן‬
yazıcılık, steno, stenograf katsranut ‫קצרנרה‬
yazık, günah havai ‫ןובל‬
yazılı ifade abaa bihtav ‫הבעה בכתב‬
yazılı, yazılmış (sıfat) katuv ‫ת‬ ‫כתוב‬
yazılım, program, bilgisayar programı tohna ‫תכנה‬
yazılmak nihtaVf leikatev s )‫נכתב (להכתב‬
yazışma, mektuplaşma, mailleşme itkatvut ‫ההכתבות‬
yazışmak, mektuplaşmak itkatev, s ‫התכתב (להתכתב‬
leitkatev (im) )‫עם‬
yazıt, kitabe, mezar taşı yazısı (İNGİLİZCEDEN) epitaf ‫אפיטף‬
yazlık, dinlenme evi bet avraa ‫בית הבראה‬
yazlık, yaza özgü, yaza ait, yazla ilgili (sıfat) keytsi ‫ת‬ ‫קיצי‬
yazma, yazı, yazım ktiva ‫כתיבה‬
yazmak katav, lihtov 3 )‫כתב (לכתב את‬
(et)
ye doğru, ...ye yönelerek . klape ‫כלפי‬
ye göre, ...ye nazaran al pi ‫על פי‬
ye kadar . ad şe -‫עד עז‬
yedek kuvvet mensubu, ihtiyat askeri, yedek asker miluimnik ‫מלואימניק‬

527
yedek parça helkey hiluf ‫חלק!י חלוף‬
yedek parça, değişen parça helef ‫חלף‬
yedek, ihtiyat atuda ‫עתוןה‬
yedek, ihtiyat, sefer görev emri miluim ‫מלואים‬
yedekleme, destek, arka çıkma, takviye gibuy ‫גבוי‬
yedeklemek, desteklemek, takviye etmek, arka giba, legabot .‫פ‬ )‫גבה (לגבות‬
çıkmak
yedi (dişil) 7 şeva j ‫שבע‬
yedi (eril) 7 şıva r ‫שב^ה‬
yedi günlük matem süresi şiva ‫שב^ה‬
yedili, yedi parça şvüya ‫שביע;ה‬
yedinci şvii ‫שביעי‬
yedirmek eehil, leaahil ‫פ‬ ‫האכיל (להאכיל‬
(et) )‫את‬
yegane, eşsiz, benzersiz (sıfat) yihudi ‫ח‬ ‫ןחודי‬
yeğen (eril) ahyan ‫ז‬ ‫ן‬:‫אח‬
yeğen (kız), kardeş kızı (dişil) ahyanit ‫נ‬ ‫אחעית‬
yekpare, bütün ıııikşa ‫מקשה‬
yekûn almak saham, liskom ‫פ‬ )‫כם (לסכם‬0
yele, hayvan yelesi (aslan, at vb.) raama ‫רעמה‬
yelek efod ‫אפוד‬
yelken mifras ‫מפרש‬
yelkenli mifrasit ‫מפרשית‬
yelkenli tekne sırat mifras ‫סירת מפרש‬
yellenmiş (ateş), alevlendirilmiş, körüklenmiş (sıfat) melube ‫ת‬ ‫מלבה‬
yelpaze menifa ‫מניפה‬
yem, olta yemi, aldatma, cezbetme, cezbeden şey pitayon ‫פחיון‬
yemeği yakmak, yemeği berbat etmek ikdiah, ‫פ‬ )‫הקדיח (להקריח‬
leakdiah
yemek ahal, leehol ‫פ‬ )‫אכל (לאכיל את‬
- (et)
yemek borusu veşet ‫ושט‬
yemek duası, tokluk duası birkat amazon ‫ברכת המזון‬
yemek katılımcısı, ziyafete iştirak eden konuk, mesubin . ‫מסכין‬
yemeğe davetli misafir
yemek köşesi, yemek için ayrılmış bölüm pinat ohel ‫פנת אכל‬
yemek odası, yemekhane hadarohel ‫חדר אכל‬
yemek sonrası yenen tatlı yada meyve kinuah ‫קנוח‬

528
> S S:■?■' J . .1-

yemek sonrası yenen tatlı yada meyve, komposto Uflan ‫לפתן‬


yemek tarifi, reçete, formül matkon ‫מתכון‬
yemek, yiyecek ohel ‫אוכל אכל‬
yemek, yiyecek maahal ‫מאכל‬
yemen (ülke) teyman ‫תימן‬
yemeni, yaşmak, yazma, ince eşarp, bone, eski çağ- şavis . ‫שביס‬
larda kadın başına konan bir mücevher
yemenli (eril) teymani, ‫ז‬ ‫תימני‬
temani
yemin etmek, and içmek nişba, leişabea ‫פ‬ ‫נשבע (להשבע‬
(te, al) )‫ על‬."‫ל‬
yemin ettirmek işbia, leaşbia ‫פ‬ )‫השביע (להטביע‬
yemin, ant şvııa ‫שבו^ה‬
yeminli, ant içmiş (sıfat) muşba ‫ת‬ ‫משבע‬
yeminsiz, Allah kısmet ederse bli neder ‫בלי נדי‬
yemlik evus ‫אביס‬
yengeç burcu mazal sartan ‫מזל סרטן‬
yengeç dönencesi hug asartan ‫חוג הסרטן‬
yengeç, İstakoz, pavurya (hayvan) sartan ‫סךטן‬
yeni (sıfat) hadaş ‫ת‬ ‫חדש‬
yeni başlayan, başlangıç aşmasında olan, yakın, eli ara ‫הרה‬
kulağında
yeni bir iklime alışmak, yeni bir ortama alışmak itaklem, s ­ ‫התאקלם(להתא‬
leitaklem )‫קלם‬
yeni göçmen ole hadaş ‫עולה חדש‬
yeni kapı, yeruşalayimin bir kapısı aşaar ehadaş ‫השער החדש‬
yeni, modern (sıfat) hadış ‫ת‬ ‫חךיש‬
yenibahar baharatı pilpel angli ‫פלפל אנגלי‬
yeniden başlatmak, ilk durumuna getirmek (bilgi- ithel, leathel ‫פ‬ )‫אתחל (לאתחל‬
sayar)
yeniden çalıştırmak, aktif hale getirmek, canlandır- şipel, leşapel ‫פ‬ )‫שפעל (לשפעל‬
mak, harekete geçirmek, reaktive etmek
yeniden değerlendirme, yeni değer belirleme, yeni şiaruh ‫שעריך‬
kıymet takdir etme
yeniden değerlendirmek, yeniden hesaplamak, şireh, leşaareh ‫פ‬ )‫שערך (לשערך‬
ayarlamak
yeniden eğitme, meslek değiştirme, mesleki eğitim asava ‫הסבה‬
yeniden kopyalamak şitek, leşaatek ‫פ‬ )‫שעתק (לשעתק‬

529
yeniden kullanılır hale gelmek, işlemden geçip itmahzer, ‫פ‬ ‫התמחזר (להת־‬
tekrar kullanıma girmek, geri dönüşüm işlemi leitmahzer )‫מחזר‬
geçirmek
yeniden kullanılır hale getirmek, işlemden geçirip mihzer, ‫פ‬ )‫מחזר (למחזר‬
tekrar kullanıma sokmak, dönüştürmek lemahzer
yeniden kurmak, önceki haline getirmek, ıslah şikem, leşakem ‫פ‬ )‫שקם (לשקם‬
etmek, restore etmek, rehabilite etmek, iyileştirmek
yeniden kurulmak, önceki haline dönmek, restoras- iştakem, "‫פי‬ ­ ‫השתקם (להש‬
yon görmek leiştakem
)‫תקם‬
yeniden yazmak, yazıyı değiştirmek, aslını değiştir- şihtev, leşahtev ‫פ‬ )‫שכתב (לשכתב‬
mek
yeniden, tekrar, baştan mehadaş ‫מחדש‬
yenilebilir, yenilebilen (sıfat) ahit ‫ת‬ ‫אכיל‬
yenilemek hideş, lehadeş ‫פ‬ )‫חרש (לחדש את‬
(et)
yenilemek, tazeleştirmek, tazelemek rinen, teranen ‫פ‬ )‫רענן (לרענן‬
yenilenme, yenileşme ithadşut ‫התחךשות‬
yenilenmek ithadeş, ‫פ‬ ­ ‫התחרש (להתח‬
leithadeş )‫דש‬
yenilenmiş hudaş ‫חדש‬
yenilenmiş, bakım ve onarımı yapılmış (sıfat) mehudaş ‫ת‬ ‫?!חרש‬
yenilik, yenileme hiduş ‫חרוש‬
yenilikçi, modern (sıfat) hadşani ‫ת‬ ‫חדשני‬
yenilmiş, yenmiş, yenik, aşınmış ahul ‫אכול‬
yenmek, galebe çalmak, üstesinden gelmek, hakkın- gavar, ligbor ‫פ‬ )‫גבר (לגבר‬
dan gelmek
yenmek, kazanmak (spor, oyun) nitsedh, ‫פ‬ )‫ נצח (לנצח‬,‫נצח‬
netsah,
lenatseah
yenmek, yemek yenilmek neehal, leiahel ‫פ‬ )‫נאכל (להאכל‬
yer çekimi gravitatsya ‫גרביטציה‬
yer çekimi, gravitasyon kvida ‫כבידה‬
yer mantarı (bitki) kmea, kmein ‫כמהין‬, ‫כמהה‬
yer tespiti, hadef saptama, konumunu saptama ikun ‫אבין‬
yer tutmak, yer kapmak, tahsis etmek, ayırmak, şiryen, ‫פ‬ )‫שדין (לשרין‬
güvenceye almak leşaryen
yer, mahal, mekan makom ‫מקום‬
yer, mevki, mahal, konum, site link (internet) atar ‫אתר‬
yeraltı dünyası, yasa dışı işlerin döndüğü ortam aolam atahton ‫העולם התחתון‬
yeraltı sığınağı, korugan bunker ‫בונקר‬

530
yere serilme, bitkinlik, secde, sere serpe uzanma, iştathut ‫השתטחות‬
yüzü koyun yere serilme, yerlere kapanma
yere serilmek, halsiz kalmak, secde etmek, sere iştateah, S ‫ הפיתטח‬,‫השתטח‬
serpe uzanmak, yüzü koyun yere serilmek, yerlere iştatah, )‫(להשתטח‬
kapanmak leiştateah
yerel, yerli, mahalli mekomi ‫מקוימי‬
yeri değişmek, bir yerden bir-yere geçmek, sarsd- italtel, leitaltel S )‫הטלטל (להטלטל‬
mak, kımıldamak
yeri değiştirilmek, taşınmak neetak, leiatek ‫פ‬ )‫היתק (לה^תק‬
yeri gelmişken söyleme, ağzından kaçırma, gelişigü- aflara ‫הפטרה‬
zel laf etme
yeri gelmişken söylemek, ağzından kaçırmak, gelişi- iftİTf leaftir ‫פ‬ )‫הפטיר (להפטיר‬
güzel laf etmek
yerinde duramama, huzursuzluk hoser menuha ‫הסר מנוחה‬
yerinde duramayan, kıpır kıpır, huzursuz hasar menuha ‫הסר כונרחה‬
yerinde saymak, üzerinde yürümek, basmak, boses, levoses ‫פ‬ )‫בוסס (לבוסס‬
çiğnemek
yerinden çıkarma, yerinden etme edhek ‫הדחק‬
yerinden çıkmak(kemik çıkığı), burkulmak ııaka, linkoa ‫פ‬ )‫נקע (לנקע‬
yerinden çıkmak, kaybolmak nişmat, ‫פ‬ )‫נשמט (להקזמט‬
leişamet
yerine getirmek, teyid etmek, gerçekleştirmek, icra kiyem, lekayem ‫פ‬ )‫קים (לקים את‬
etmek (et)
yerine, ...nın yerine, onun yerine (herhangi bir şeyin bimkom ‫במקום‬
veya kişinin yerine)
yerini belirleme, bulma, saptama itur ‫אתור‬
yerini belirlemek, yerini saptamak, yerini sınırla- iter, leater ‫פ‬ )‫אתר (לאחר‬
mak
yerini bulmak, yerleşmek, kadrodaki yerini almak iştabets. ‫פ‬ ­ ‫השתבץ (להש‬
leiştabets )‫תבץ‬
yerini değiştirme alaka ‫התקה‬
yerini değiştirmek, sarsmak, şiddetle sarsmak tiltel, letaltel ‫פ‬ )‫טלטל (לטלטל‬
yerini tespit etmek, hedef saptamak, konumunu ikeıı, leakeıı ‫פ‬ )‫אבץ (לאבן‬
Öğrenmek
yerküre, yeryüzü, dünya kadur aarets ‫ברור הארץ‬
yerleşik, dayanan, temel atmış, temelleşmiş, hali mevusas ‫ת‬ ‫מבסס‬
vakti yerinde, tuzu kuru (sıfat)
yerleşik, iskan edilmiş, nufus yerleştirilmiş (sıfat) meyuşav ‫ת‬ ‫מישב‬
yerleşik, mukim, yerleştirilmiş (sıfat) memukam ‫ת‬
yerleşik, yerleşmiş tesis edilmiş, dayanmı meyusad ‫מיסד‬

531
yerleşim merkezi kurmak, iskan etmek, yerleşmek itnahel, ‫פ‬ )‫התנחל (להתנחל‬
leitnahel
yerleşim merkezi, yerleşke, yerleşme, tutunma yeri, eahzut ‫האחזות‬
destek noktası
yerleşim yeri, iskan yişuv ‫?שוב‬
yerleşimci mitnahel ‫מתנחל‬
yerleşimcilik, yerleşimcilerin kurduğu yerleşim yeri itnahalut ‫התנחלות‬
yerleşke, yerleşme, ikamet, oturma, konut neve ‫נוח‬
yerleşme ‫׳‬ ityaşvut ‫התושבות‬
yerleşme, ikamet etme iştaknut ‫הסתכנות‬
yerleşme, konuşlanma, mukim olma itmakmut ‫התמקמות‬
yerleşmek, ikamet etmek, kalmak iştakeıı, s ‫השתכן (להסתכן‬
leiştaken (be)
)‫?־‬
yerleşmek, konuşlanmak, mukim olmak itmakem, s )‫התמקם (להתמקם‬
leitmakem
yerleşmek, yerleşim yapmak itahles, s ­ ‫התאכלס (להתא‬
leitahles )‫כלס‬
yerleşmek, yerleşim yapmak ityaşev, ‫פ‬ )‫הודשב (להתישב‬
leityaşev
yerleştirilmiş, konulmuş, yeri belirlenmiş utsav ‫הצב‬
yerleştirme, yer tayini, yer, konum, mahal mikum ‫מקום‬
yerleştirme, yurtlandırma, boş bir yere insan yerleş-• ihlus . ‫אכלוס‬
tirme, iskan, insanlara iskan tedarik etme
yerleştirmek şiken, leşaken ‫פ‬ ,‫שבן (לשפן את‬
(et be)
>‫?־‬
yerleştirmek, iskan etmek, boş bir yere insan yerleş- ihles, leahles ‫פ‬ )‫אכלם (לאכלס‬
tirmek, yurtlandırmak, meskiin kılmak
yerleştirmek, iskan etmek, oturtmak yişev, ‫פ‬ ,‫ןשב (לישב את‬
leyaşev(et be)
)‫?־‬
yerleştirmek, konumunu belirlemek mikem, ‫פ‬ )‫מקם (למקם‬
lemakem
Yeruşalayimdeki kutsa! mabet bet amikdaş ‫בית המקדש‬
yeryüzü, dünya ‫־‬ tevel ‫תבל‬
yeşil (renk) yarok ‫יק‬:
yeşil alan, yeşil saha şetah yarok ‫שטח ירק‬
yeşil ışık or yarok ' ‫איר ןר־ק‬
yeşilimtrak, yeşilimsi (renk) (sıfat) yerakrak ‫ת‬ ‫י‬ ‫ירקרק‬
yeşillendiren . morik ‫מידיק‬
yeşillendirme, yeşile döndürme oraka ‫הודקה‬

532
yeşillendirmek, yeşile döndürmek , orik, teorik ‫פ‬ )‫הוריק (להוריק‬
yeşillik, zarzavat, sebze yerek ‫יךק‬
yetenek bahşedilmek, lütuf edilmek, affedilmek, affa nehnan, ‫פ‬ )‫נחנן (להחנן‬
uğramak leihanen
yetenek, kabiliyet, istidat, hüner, beceri, marifet, ldşaron ‫כשרון‬
meziyet
yeter ki aikar ‫העקר‬
yeter, kafi maspik ‫מספיק‬
yeter, kafi, yeterli day ‫רי‬
yeterince, kafi derecede, gereğinden fazla miday ‫מרי‬
yeterlilik, kifayet, güç, imkan, kapasite, potansiyel, yeholet ‫יכלת‬
iktidar, kudret, marifet, hüner
yetim kalma, öksüz kalma ityatmut ‫הרדתמות‬
yetim kalmak, öksüz kalmak . ityatem, ‫פ‬ )‫התיתם (להת?תם‬
leityatem
yetim kalmış, öksüz kalmış (sıfat) meyutam ‫ת‬ ‫מיתם‬
yetim, öksüz (sıfat) yaiom ‫ת‬ ‫יתום‬
yetimhane, öksüzler yurdu bet yetomim ‫בית יתומים‬
yetişkin, olgun (sıfat) mevugar ‫ת‬ ‫מבגר‬
yetişmek, büyümek (genellikle bitki) tsamah, ‫פ‬ )‫צמח (לצמה‬
litsmoah
yetiştirmek, büyütmek (genellikle bitki) itsmiah, ‫פ‬ )‫הצמיח (להצמית‬
leatsmiah
yetki belgesi, kanıt, tebliğ edilen evrak, referans asmahta ‫אסמכתה‬
yetki verme, delege tayin etme, paye verme, asilleş- aatsala ‫האצלה‬
tirme
yetki, otorite, selahiyet, bilirkişi, ehil, erbap samhut ‫סמכות‬
yetkilendirme, selahiyet verme, görevlendirme, asmaha ‫הסמכה‬
memur etme
yetkilendirmek, temsilci tayin etmek, sertifikala- ismih, leasmih ‫פ‬ ‫הסמיך (להסמיך‬
mak, yoğunlaştırmak, koyu(yoğun) hale getirmek (etle) )‫ ל־‬,‫את‬
yetkili raşay ‫רשאי‬
yetkili, güvenilir, uzman, diplomalı, kalifiye (sıfat) musmah ‫ת‬
yetkili, selahiyetli (sıfat) murşe ‫ת‬ ‫מרקזה‬
yetmek, kafi gelmek, yeterli olmak, yetişmek ispik, leaspik ‫פ‬ )‫הספיק (להספיק‬
yetmiş 70 şviim ‫שבעים‬
yetti, kafi ‘ ispik ‫הספיק‬
yeyiş, yemek yeme ahila ‫אכילה‬
yığılmak, kümelehmek, ağzına kadar doldurulmak ııigdaş, ‫פ‬ )‫נגרש (להגדש‬
leigadeş

533
yığılmak, toplanmak, birikmek nitsbar, ‫פ‬ )‫נצבר (להצבר‬
leitsaver
yığılmak, üstiiste birikmek, tepeleme olmak neeram, ‫פ‬ )‫נ?ךם (להערם‬
leiarem
yığın, küme, istif erum ‫?רום‬
yığın, küme, istif areına ‫?רמה‬
yığmak, yığın, birikinti, küme mitsbor ‫מצבור‬
yığma, kümeleme, abartma, aşırılık, mübalağa, agdaşa ‫הגדשה‬
büyütme
yığmak, kümelemek iğdiş, leagdiş ‫פ‬ )‫הגז־יש (להגדיל‬
yığmak, kümelemek, biriktirmek, aşırı doldurmak gadaş, ligdoş ‫פ‬ )‫גדש (לגרש‬
yığmak, üstüste yığmak, istif etmek aram, laarom ‫פ‬ )‫?רם (ל?רם‬
yıkama rehitsa ‫ךחיצה‬
yıkama, banyo yapma, yıkanma, deniz banyosu rahetsa ‫ךךוצה‬
alma
yıkamak rahats, lirhots ‫פ‬ )‫רחץ (לךחץ את‬
(et)
yıkanabilir (sıfat) kavis ‫ת‬ ‫בביס‬
yıkanılmak nirhats, ‫פ‬ )?‫נרחץ (להרה‬
leirahets
yıkanmak itrahets, ‫פ‬ )‫התרחץ (להתרחץ‬
leitrahets
yıkıcı, tahrip edici maşhit ‫מהזחית‬
yıkıcı, tahrip edici, mahvedici, zararlı (sıfat) arsaııi ‫ת‬ ‫הךסני‬
yıkıcılık, tahrip edicilik, mahvedicilik, zararlılık arsanut ■ ‫הךסנות‬
yıkık, yıkılmış, harap, viran, tahrip olmuş, mahvol­ arus ‫ת‬ ‫הרום‬
muş, helak olmuş (sıfat)
yıkılmak, harap olmak, tahrip olmak, helak olmak neeras, leiares ‫פ‬ )‫נהרס (לההרס‬ /'■
yıkım, imha, tahribat, harabat, haraplık, virane, hurban ‫^ך?ז‬
viranlık
yıkım, tahrip, yıkma, harap etme, mahvetme eres ‫הרס‬
yıkım, yıkıntı, virane, harabe, yıkma, tahrip, enkaz arisa ‫הריסה‬
yıkıntı(lar), göçük (deprem veya toprak kaymala­ arisot ‫הריסות‬
rında oluşan)
yıkıntı, enkaz iyey haravot ‫?יי חרבות‬
yıkma, tahrip aşhata ‫השחתה‬
’‫ן‬1’‫ל‬5
yıkma, tahrip kilayon
yıkmak, enkaza çevirmek, dövme yapmak kikea, kika, ‫פ‬. ?!??‫ק‬
lekaakea )?‫(ל?ו?ק‬
yıkmak, tahrip etmek, harap etmek ers, leares ‫פ‬ )‫הרס (לחרם‬

534
I

yıkmak, tahrip etmek, harap etmek, mahvetmek, araş, laaros ‫פ‬ )‫הרם (להרס את‬ ( '

helak etmek (et) •i

yıl dönümü, sene-i devriye yom aşana ‫יום השנה‬ ‫נ‬


yılan (hayvan) nahaş ‫נחש‬ !:
yılan balığı, müren (hayvan) tslofah ‫צלופח‬ ",
yılan ısırması, akrep sokması, zehirli hayvan sok- akaşa ‫הכעיה‬ ‫׳‬. ,
ması 1 :

yılanın döktüğü deri, böceklerin kabuğu neşel ‫נשל‬ :


yılbaşı roş aşana ‫רא השנה‬
yıldırmak, sindirmek, bunaltmak, acı vermek, baskı nagas, lingos ‫פ‬ )-‫נגש (לנגש‬
uygulamak .
yıldız kohav ‫כוכב‬
yıldız çiçeği, dalya dalya ‫דלןה‬
yıldızlaşma kihuv ‫ככרב‬
yıldızlaşmak (spor,tiyatro,sinema), rol almak kihev, lekahev ‫פ‬ )‫ככב (לככב‬
yıldızlaşmış, yıldızlı, yıldızlarla kaplı (sıfat) mehohav ‫ת‬ ‫מכוכב‬ ,
yıldızlı, yıldız gibi, yıldız biçiminde (sıfat) kohavi ‫ת‬ ‫כוכבי‬ !
yıllık şnatoıı ‫שנתון‬
yıllık, senelik (sıfat) şnati ‫ת‬ ‫שנתי‬ ■ ;
yıpranmış, aşmmş, eskimiş, eski, harap, haşat, hur- baluy ‫בלוי‬
1
da, pejmürde, yırtık pırtık, eski püskü ‫י‬

yıpranmış, aşınmş, eskimiş, pejmürde, eski püskü merupat ‫ת‬ ‫מרפט‬


(sıfat)
yıpratma, zayıflatma, bitkin düşürme, yıldırma, ataşa ‫התשה‬
bezdirme
yıpratmak, bezdirmek, yıldırmak, bitkin düşürmek, itiş, leatiş ‫פ‬ )‫התיש (להתיש‬
çok yormak, tüketmek
yırtıcı (kuşlar için) dores ‫דורם‬
yırtıcı hayvan hayat teref ‫חית טרף‬ ‫־‬
yırtıcı kuş of dores ‫עוף דורם‬
yırtıcı, yırtıcı hayvan toref ‫טורף‬
yırtıcılık, vahşilik, yabanilik praut ‫פראות‬ ■ .
yırtık kera ‫קרע‬
yırtık (sıfat) karua ‫ת‬ ‫ק!רוע‬
yırtılmak nikra, leikara ‫פ‬ )-‫נקרע (להקרע ל‬
(le)
yırtış, yırtma kriya ‫קריקה‬
yırtmak kara, likroa ‫פ‬ )‫קרע (לקרע את‬
(et)

535
yidişçe, aşkenazca, lehçe, doğu avrupa yahudilerinin yidiş ‫יידלט‬
lisanı
yiğit iş hayil ‫אלט חיל‬
yirmi 20 esrim ‫עקזךים‬
yirmialtı (harf) kafvav ‫כ״ו‬
yirmibeş (harf) kaf ey ‫כ״ה‬
yirmibir (harf) kafalef ‫כ*א‬
yirmidokuz (harf) kaftet ‫כ״ט‬
yirmidört (harf) kafdalet ‫כ״ד‬
yirmiiki (harf) kaf bet ‫נדיב‬
yirmisekiz (harf) kaf ket ‫כייח‬
yirmiüç (harf) kaf gimel ‫כייג‬
yirmiyedi (harf) kaf zayin ‫כ״ז‬
yoga yoga ‫יוגה‬
yoğun bakım, acil bakım tipul nimrats ‫טפול נמרץ‬
yoğunlaşmak, gücünü toplamak, güçlenmek itatsem, S )‫התעצם (להתעצם‬
leitatsem
yoğunlaşmak, koyulaşmak, kalınlaşmak (sıvı) itaba, leitabot S -‫התעבה (לההע‬ ‫י‬

)‫ברת‬ ■ •'1
yoğunlaştırma, koyulaştırma, kalınlaştırma (sıvı) ibuy ‫עברי‬
yoğunlaştırmak, koyulaştırmak, kalınlaştırmak iba, leabot 5 )‫?בה (לעברת‬
(sıvı) ■
■ $
yoğurma lişa ‫לישה‬ <3

‫י‬7|
yoğurmak, ovmak laŞflaluş S )‫לש (ללוש‬
yoğurt yoğurt ‫ירגוךט‬
yok en, eyn, ayin ‫ אק‬.‫אין‬
yok bir şey en davar ‫אין דבר‬ ‫וי׳‬
yok olma, imha olma, ortadan' kalkma, bitme, tasfi- ithaslut ‫התחפלרת‬
ye olma, lağvolma
yok olmak, imha olmak, ortadan kalkmak, bitmek, ithasel, ‫התוזסל (להתחסל) פ‬
tasfiye olmak, lağvolmak leithasel
yok olmak, orada olmamak, eksik olmak, ölmek, needar, leiader ‫פ‬ )‫געדר (להעדר‬ ‫י‬

çapalannıak
yoklama, el yordamıyla kontrol, algılamaya çalışma, gişuş ‫גשוש‬ s
iskandil etme, kolaçan etme, ağız arama
yoklamak, el yordamıyla aramak, algılamaya çalış- gişeş, legaşeş S (‫ (לגשש‬1?‫ גש‬I
mak, kontrol etmek, karıştırmak, kolaçan etmek, ■ ’ j
irdelemek, ağız aramak J
yokluk, eksilme, azalma hisur ‫ור‬0‫ח‬
yokluk, gıyap eeder . ‫| )??דר‬l
. ■ , ............ ................................■ ......... :............. ■ ■■' -:3•^‫־‬

536
yoksa, aksi halde, aksi takdirde . ... aheret ‫אחרת‬
yoksa, aksi takdirde valo ‫ולא‬
yoksullaşmak, servetini kaybetmek, varını yoğunu itroşeş, S ­ ‫?ט (להת‬5?1‫התר‬
yitirmek, sefalete düşmek leitroşeş )‫רושש‬
yoksullaştırmak, servetini kaybettirmek, sefalete roşeş, leroşeş S )‫רושש (לרושש‬
düşürmek
yoksun, eksiği olan, ...siz (sıfat) nıehusar ‫ח‬ ‫?י‬1?‫?׳‬
yol dereh ‫דיו‬
yol gösterme, bilgi verme, brifing tidruh ‫תדרוך‬
yol göstermek, eğitmek inha, leanhot s )‫הנחה (להנחות‬
yol inşa edilmek nislal, leisalel s )‫נסלל (להסלל‬
yol inşa etmek . ' salal, lislol s )‫סלל (לסלל‬
yol, yordam, kural, din ' alaha ‫תל?ה‬
yolcu, seyyah nosea ?‫נוס‬
yolculuk ettirmek, yolcu taşımak, taşımak, naklet- isia, leasia (et) s )‫הסי? (להסי? את‬
mek
yolculuk, seyahat nesiya ‫נסי^ה‬
yoldan çıkmak, doğru yoldan sapmak, ağır yürü- sereh, lesareh ‫פ‬ )‫שרך (לשרך‬
mek
yoldan çıkmak, kötü yola düşmek, dini yolu terket- itpaker, ‫פ‬ )‫התפקר (להתפקר‬
mek leitpaker
yollamak, göndermek şalah, Uşloah ‫פ‬ ,‫שלח (לשלח את‬
(et le el) )‫ל־־י אל‬
yollanmak, gönderilmek nişlah, ‫פ‬ )‫נעזלח (להשלח‬
leişaleah
yollanmış, gönderilmiş (sıfat) şaluah ‫ת‬ ‫שלוח‬
yolma, tüylerini yolma, koparma merita ‫מריטה‬
yolmak, tüylerin! yolmak, koparmak marat, limrot ‫פ‬ )‫מרט (למרט‬
yolsuzluk, dolandırıcılık onaa ‫הונאה‬
yolsuzluk, rüşvet yeme, edepsizlik, ahlaka aykırı şhitut ‫שחיתות‬
davranış, bozukluk
yoluk, yolunmuş, koparılmış nimrat ‫נמרט‬
yoluna baş koymak, bir amaca adanmak, hayvan nirtam, ‫פ‬ )‫נרתם (להרתם‬
koşulmak (faytona) leiratem
yolunmak, tüyleri yolunmak, kelleşmek, dazlaklaş- nimrat, ‫פ‬ )‫נמרט (להמרט‬
mak leimaret
yolunu kaybetmek, yönünü şaşırmak taa, litot ‫פ‬ )‫תעה (לתעות‬
yonca, ispati, sinek (iskambildeki) . tiltan ‫תלתן‬
yontma taşı, biley taşı even maşhezet ‫אכן משחזת‬
yontmak, oymak, kalem keskiyle İşlemek gilef legalef ‫פ‬ )‫גלף (לגלף‬

.-■‫■י־‬ .'■■-’‫י‬ . 537


yontulmak, oyulmak . .............. itgalef, S. .)‫התגלף (להוזגלף‬
leitgalef
yontulmuş (keskiyle) (sıfat) mesutat ‫ת‬ ‫מסתת‬
yorgan puh ‫פוך‬
yorgun, bitkin (sıfat) yagea ‫ת‬ ?‫ע‬
yorgun, bitkin (sıfat) ayef ‫ת‬ . ‫?יף‬.
yorgun, bitkin, bitap, suyu sıkılmış (meyve, çama- sahut ‫ת‬ ‫סחוט‬
şır) (sıfat)
yorgunluk, bitkinlik ayefut ‫?גיסות‬
yorgunluk, bitkinlik, helak olma, mecalsizlik leut ‫לאות‬
yorgunluk, yorulma itayfut ‫האיפות‬
yormak iyef, leayef s )‫עיף (לעיף‬
yormak, bitkin düşürmek, takatsiz bırakmak ilaa, lealaot ‫פ‬ )‫הלאה (להלאות‬
yorulmak iiayef leitayef ‫פ‬ )‫התעיף (להתקיף‬
yorum yapmak pirşen, lefarşen ‫פ‬ )‫פז־שן (לפרשן‬
yorumcu, tefsirci mefareş ‫קפרש‬
yorumcu, tefsirci parşan ‫פךשן‬
yorumculuk parşanut ‫פרשנות‬
yorumlamak, izah etmek, anlamlandırmak, anlam pereş, lefareş ‫פ‬ )‫פרש (לפרש‬
kazandırmak
yorumlanmak, izah edilmek, tanımlanmak, adde- itpareş, ‫התפרש (להתפרש) פ‬
dilmek leitpareş
yosma, kaltak, fahişe prutsa ‫פרוצה‬
yosun, su yosunu ............... atsa ‫אצה‬
yozlaşma, bozulma, alçalma, soysuzlaşma, dejene- itnavnut ‫התכונות‬
rasyon
yozlaşma, bozulma, karaktersizlik, dejenerelik nivun ‫נוון‬
yozlaşma, laçkalaşma, kirlenme, bozulma istaavut ‫הסתאבות‬
yozlaşmak, bozulmak, karakteri zayıflamak, deje- itnaven, ‫פ‬ )‫התנון (להתנון‬
nere olmak, dumura uğramak leitnaven
yozlaştırmak, bozmak, dejenere etmek niven, lenaven ‫פ‬ )‫נון (לנון‬
yön belirtme işaretleri - azimut ‫אזימות‬
yön belirtmek, işaret levhası dikmek, yönlendirmek şilet, leşalet ‫פ‬ )‫שלט (לשלט‬
yön, istikamet, cihet, taraf, akort etme (müzik kivun ■ ‫פוון‬
aletini)
yönelmek, dönmek, sapmak, eğilmek, germek, çadır nata, lintot ‫פ‬ )‫נטה (לנטות‬
kurmak, kastetmek
yöneltme, tevcih, yol belirleme, yön belirleme nituv ‫נתוב‬
yöneltmek, tevcih etmek, rota vermek, güzergah nitev, lenatev ‫פ‬ )‫נתב (לנתב‬
tesbit etmek

538
r >• :‫י‬

yönetilmek , itnael, leitnael S )‫התנהל (להתנהל‬


yönetilmek, kumanda edilmek nişlat, leişalet B )‫נשלט (להשלט‬
yönetim kurulu, idare heyeti, direktörlük direktoryon ‫דירקטוריון‬
yönetim, idare, idarecilik, yürütme (İNGİLİZCE- administratsya ‫אדמיניסטרציה‬
DEN)
yönetim, idare, müdüriyet....................... , . . anala ... ......... ‫הנהלה‬
yönetim, yönetme, idare niul ‫נהול‬
yönetme, idare etme (orkestra vs.) nitsuah ‫נצרה‬
yönetmek, idare etmek, yürütmek (işi) mel, lenael B )‫נהל (לנהל‬
yönetmelik, nizamname, kararname, tamim, genel- takana ‫?נה‬5
ge, düzenleme, çare
yönlendirici talimat, ön bilgilendirme, yol gösterme, tadrih ‫תדריך‬
bilgi verme, brifing
yönlendirilmiş, akort edilmiş, akortlu (müzik aleti), mehuvan ‫ת‬ ‫מכיז‬
ayarlı, ayarlanmış (saat, alet), kasti, kasıtlı (sıfat)
yönlendirilmiş, ayarlanmış kuvan ‫כוז‬
yönlendirme mekanizması‫ ״‬tevcih, yönlendirici, kavan ‫כיז‬
nişancı, akort (müzik aleti)
yönlendirme, rota belirtme, rota belirleme, pilotaj nivut ‫נווט‬
yönlendirme, yönelme, yön duygusu (İNGİLİZCE- oryentsya ‫אורינטציה‬
DEN)
yönlendirmek, rota belirlemek, rota belirtmek nivet, lenavet B )‫נוט (לנוט‬
yönlendirmek, yön vermek, ayarlamak, nişan Itiven, lehaven B )‫ אל‬,‫פון (לבון את‬
almak, akort etmek (müzik aletini) (et el)
yöntem, usul, metot, sistem, tarz, yordam şita ‫שיטה‬
yönünde, e doğru, ye karşı, karşı leever ‫לעבר‬
yönünü kaybetmek itbarber, B ‫התבךבר(להתב־‬
leitbarber )‫ךבר‬
yudum, gıdım, damla şluk ‫שלוק‬
yudum, yudumlama legima ‫לגימה‬
yudumlamak lagam, lilgom B )‫לגם(ללגם‬
yudumlanmak nilgam, B )‫נלגם (להלגם‬
leilagem
yufka batsek alim ‫בצק עלים‬
yugoslavya (ülke) yugoslavya ‫יוגוסלביה‬
yuh, hor görme, küçük görme, hakir görme, alay buz ‫בוז‬
yukarda zikredilen, yukarda söylenen neemar leeyl ‫לעיל‬. ‫נאמר‬
yukarı çıkış, yükselme itromemut ‫התרוממות‬
yukarı, üst (natsrat i üt yukarı nazeret yada üst ili, ilit ‫ עלית‬,‫עלי‬
bostancı gibi), elit, üst yapı

539
yukarı, yukarıya, yukarda lemala ‫למעלה‬.
yulaf şibolet şual ‫שבלת שו^ל‬
yumak pkaat fıutim ‫פקעת חוטים‬
yumru, topak, kütle, grup, cüsse, blok (bir gaye ‫גוש‬
etrafında birleşen parti veya milletler grubu)
yumruk egrof ‫א^רוף‬
yumruk sıkılmak, kasılmak, büzülmek, bir araya rıikmats, ‫פ‬ )‫נקמץ (להקמץ‬
gelmek leikamets
yumruk sıkmak, kasmak, büzmek kamats, ‫פ‬ )‫קמץ (לקמץ‬
likmots
yumruklamak, yumruk sıkmak, boks yapmak igref, leagref ‫פ‬ )‫אגרף (לא^רף את‬
(et)
yumruklaşma, dövüşme, boks etme itagrefut ‫הזזאגךפות‬
yumruklaşmak, dövüşmek, boks etmek itagref, ‫פ‬ ­ ‫התאגרף (להתאג‬
leitagref (im) )‫רף עם‬
yumulmuş, yumuk (göz), kapatılmış, kapanmış, atsum ‫ת‬ ‫^צום‬
örtülü (sıfat)
yumurcak, bebek, küçük, çocuk zaatut ‫זאטוט‬
yumurta akı, albümin, protein helbon ‫חלבון‬
yumurta sarısı helmon ‫חלמון‬
yumurta, testis, taşak, yumurtalık (erkekte) beytsa ‫ביצה‬
yumurtalık, dişi üreme hücrelerini veren organ şahala, şahalot ‫ שחלות‬,‫שחלה‬
yumurtlama, ovülasyon biyuts ‫ביוץ‬
yumurtlamak biyets, levayets ‫פ‬ )‫ ביץ (לביץ‬4
yumurtlamak itil beytsa, ‫פ‬ ­ ‫הטיל ביצה (לה‬
leatil beytsa )‫טיל ביצה‬ !
yumuşak (sıfat) rah ‫ת‬ ‫רך‬ |
yumuşak huyluluk, kibarlık, nezaket noam ■ ‫ניעם‬ 4
yumuşakça (biyolojide bir hayvan sınıfı) rakiha ‫רכיכה‬
yumuşaklık rakut ‫רכות‬
yumuşaklık, incelik, duyarlılık roh ‫יז־‬ 1
yumuşama, gevşeme ııimoah •‫ן‬
yumuşamak itrakeh, ‫פ‬ )‫התרכך (להתרכך‬ 1
leitrakeh
yumuşatmak rikeh, lerakeh ‫פ‬ )‫ רכך (לרבך‬J
yunanca, rumca yevanit ‫|| יונית‬
yunanistan (ülke) yavan ‫||‘ יון‬
yunanlı, rum (eril) yevani ‫ז‬ 1

540
yunanlılaşma, helen kültürü benimseme, aşimile ityaynut _ ‫התיונות‬
olma (yahudiler için)
yunanhlaşmak, helen kültürü benimsemek, asimile ityaveıı, S )‫התיון (להתען‬
olmak (yahudiler için) leityaven
yunus(hayvan) dolfin ‫דולפין‬
yurt dışı huts laarets ‫חיץ לארץ‬
yurt dışı (huts laarets kısaltması)........... 7 “ hul .... ‫חו״ל‬
yurttaş, vatandaş, uyruklu, teba natin ‫נתין‬
yusufçuk (hayvan) şapirit ‫שפירית‬
yutak, ağız ve burun boşluklarıyla gırtlak ve yemek loa ‫לע‬
borusu arasındaki boşluk
yutma, yutuş blia ‫בליעה‬
yutmak, yutkunmak bala, livloa S )‫בלע (לבלע‬
yutturmak, hasır altı etmek, örtbas etmek ivlia, leavlia S )‫הבליע (להבליע‬
yutulmak nivla, leibala s )‫נבלע (להבלע‬
yuva ken ‫קן‬
yuva yapmak kiııen, lekanen E> )‫קנן (לקנן‬
yuvarlak, daire igul ‫עגול‬
yuvarlak, daire, elektrik devresi maagal ‫מעגל‬
yuvarlak, toparlak agol ‫?גל‬
yuvarlaklaşmak, daire şekline girmek itagel, leitagel 5 )‫ההעגל (לההעגל‬
yuvarlama dirdur ‫דךדור‬
yuvarlama, döndürme, takla gilgul ‫גלגול‬
yuvarlamak dirder, ‫פ‬ )‫דךדר(לדךדר‬
ledarder
yuvarlamak, döndürmek gilgel, legalgel ‫פ‬ )‫גלגל (לגלגל‬
yuvarlanma, debelenme itbosesut ‫התבוססות‬
yuvarlanma, debelenme, kargaşa, patırtı, gürültü itgolelut ‫התגוללות‬
yuvarlanma, dönme, dönüş, başkalaşım itgalgelut ‫התגאלות‬
yuvarlanmak, dağılmak, daha kötüleşmek, kötü itdarder, ‫פ‬ ‫התדו־דר (להתד־‬
yola düşmek, yoldan çıkmak leitdarder )‫ךדר‬
yuvarlanmak, debelenmek itboses, ‫פ‬ ­ ‫התבוסס (להת‬
leitboses )‫בוסס‬
yuvarlanmak, debelenmek (çamurda, çimende vs.) itpaleş, ‫פ‬ ­ ‫התפלש (להתפ‬
leitpaleş )‫לש‬
yuvarlanmak, debelenmek, karmaşa çıkarmak, itgolel, leitgolel ‫פ‬ ­ ‫התגולל (להת‬
suçlu çıkarmak )‫גולל‬
yuvarlanmak, dönmek itgalgel, ‫פ‬ ­ ‫התגלגל (להתג‬
■ leitgalgel )‫לגל‬
■■ -......................................... ■‫'■ • ;א‬ ■■■■■■■ ‫־‬- ■■ - ■'7■‫•י י י‬ ■ ■ : ■ ■' - '

541
yüce, asil, şövalye ruhlu, centilmen, şövalye, kahra- abir ‫אביר‬
man, mert kişi
yüce, ulu, ulvi, ali, mağrur (sıfat) sagi n ‫שגיא‬
yücelik, ululuk, yükseklik, azamet, metanet segev ‫שגב‬
yücelmek, erişilemez olmak, ulaşılamaz olmak nisgav, S )‫נשגב (להשגב‬
leisagev
yücelmek, övünmek, gelişip değerlenmek iştabeah, D' ‫ השתבח‬,‫השתבח‬
iştabah, )‫(להשתבח‬
leiştabeah
yücelmek, yükselmek, kendini beğenmek, ukalalaş- itnase, leitnase S )‫התנשא (להתנשא‬
mak
yüceltmek, övmek, methetmek şibeah, şibah, S ‫ שבח‬,‫שבח‬
leşabeah )‫(לשבח‬
yük masa ‫משא‬
yük omes ‫עמס‬
yük omes ‫עמם‬
yük gemisi sfinat mehulot ‫ספינת תכולות‬
yük treni rakevet masa ‫רבבת משא‬
yük vagonu kron mitan ‫קרון מטען‬
yük, ağır iş maamasa ‫מעמסה‬
yüklem (dilbilgisinde) nasu )‫נשוא (בדקדוק‬
(bedikduk)
yükleme, doldurma aamasa ‫העמסה‬
yükleme, doldurma, şarj teina ‫טעינה‬
yükleme, doldurma, şarj etme atana ‫הטענה‬
yüklemek, doldurmak eemis, leaamis S )‫העמיס (להעמיס‬
yüklemek, iddia etmek, ileri sürmek taan, liton ‫פ‬ )‫טען (לטען‬
yüklemek, şarj etmek itin, leatin ‫פ‬ )‫הטעין (להטעין‬
yüklenmek, dolmak, şarj olmak neemas, ‫פ‬ )‫נעמס (להעמס‬
leiames
yüklenmek, şarj edilmek, iddia edilmek, öne sürül- nitan, leitaen ‫פ‬ )‫נטען (להטען‬
mek
yüklü (sıfat) taun ‫ת‬ ‫טעון‬
yüklü (sıfat) amus ‫ת‬ ‫עמוס‬
yüklü, doldurulmuş (sıfat) mutan ‫ת‬
yüksek (sıfat) ram ‫ת‬ ‫ים‬
yüksek ateşli, ateşi çıkmış, hummalı kodeah ‫קודח‬
yüksek atlama (spor dalı) kfitsa legova ‫קפיצה לגובה‬
yüksek dini konsey, yüksek ravlar kurulu, yüksek sanedrin ‫סנהדרין‬
dini divan

.. ... .. .
542
yüksek mahkeme, üst mahkeme ............. . betamişpat . ‫בית המשפט‬
T
aelyon
yüksek perdeden ses, yüksek perdeden şarkı söyle­ falset ‫פלסט‬
me
yüksek ses kol ram ‫קול רם‬
yüksek sesle, bağırarak bekol ram ..... .‫בקול רם‬
yüksek seviyeli, yüksek düzeyli rama gvoa ‫רמה גבוהה‬
yüksek, uzun boylu (sıfat) gavoa n ‫גבוה‬
yüksek, uzun boylu (sıfat) tamir n ‫תמיר‬
yüksek, üstün, harikulade, fevkalade (sıfat) naala ‫ת‬ ‫נעלה‬
yükseklik (dik açıyla inen doğru) nitsav ‫נצב‬
yükseklik korkusu pahad gvaim ‫פחד גבהים‬
yükseklik, boy, irtifa gova ‫גבה‬
yükseklik, irtifa rom ‫רום‬
yükselme, yükseliş, artma, israele göç, çıkma, zam aliya ‫עליה‬
yükselmek, boy atmak, uzamak gava, ligboa ‫פ‬ )‫גבה (לגבה‬
yükselmek, çıkmak, tırmanmak, irtifa kazanmak, nasak, linsok ‫פ‬ )‫נסק (לנסק‬
göğe tırmanmak
yükselmek, kabarmak gaa, ligot ‫פ‬ )‫גאה (לגאות‬
yükselmek, kabarmak, şişmek gea, legaot ‫פ‬ )‫גאה (לגאות‬
yükselmek, yukarı çıkmak, artmak, malolmak, ala, laalot (el ‫פ‬ ,‫עלה (לעלות אל‬
etmek, binmek leal) )‫ ?ל‬-‫ל‬
yükselmek, yücelmek, değere binmek, artmak(de- eemir, leaamir ‫פ‬ )‫האמיר (להאמיר‬
ğeri fiyatı)
yükselteç, amplifikatör magber ‫מגבר‬
yükselti ölçen alet, altimetre mad gova ‫גבה‬-‫מד‬
yükseltilmiş (sıfat) mugba ‫ת‬ ‫מגבה‬
yükseltme, irtifa, kaldırma, yükselti agbaa ‫הגבהה‬
yükseltmek, boyunu uzatmak igbia, leagbia ‫פ‬ )‫הגביה (להגביה‬
yükseltmek, yukarı çıkarmak, arttırmak, bindir- eela, leaalot ‫פ‬ ‫העלה (להעלות‬
mek, öne sürmek, ortaya atmak (et le) )-‫ ל‬.‫את‬
yükseltmek, yüceltmek, övmek rimem, ‫פ‬ )‫רומם (לרומם‬
leromem
yükseltmek, yükseklere erişmek, göklere erişmek irkia, learkia ‫פ‬ )‫הךקיע (להרקיע‬
yüksük etsbaon ‫אצבעון‬
yüksük otu . etsbaonit ‫אצבעונית‬
yün, yapağı tsemer ‫צמר‬
yünlü, yün gibi, yumuşak tüylü (sıfat) tsamri ‫ת‬ ‫צמרי‬

. ; ‫י‬ ‫י‬ ■ •" ■ 543


yüreklendirmek, cesaret yermek, gaza getirmek, odedf leoded B )‫עודד (לעודד את‬
teşvik etmek (et)
yüreklenmek, cesaret almak, gaza gelmek itoded, leitoded B ­ ‫עודד (להת‬1‫הך‬
)‫עודד‬
yürürlükte olmak, geçerli olmak, hüküm sürmek sarar, lisror B )‫שרר (לשדר‬
yürütmek, götürmek, iletmek olih, leolih B ‫הוליך (להוליך‬
(etle) )‫ ל־‬,‫את‬
yürüyen merdiven dragnoa ‫ךדגנוע‬
yürüyen merdiven madregot naot ‫מדרגות נעות‬
yürüyüş, gezi, uzun ve zahmetli yürüyüş (İNGİLİZ- trek ‫טרק‬
CEDEN)
yürüyüş, yürüme, gezinme italhut ‫הסהלכות‬
yürüyüşçü, yürüyen kişi alhan ‫הלבן‬
yüz 100, yüzyıl, asır mea ‫מאה‬
yüz karası kalori ‫יולמ‬
yüz karası, utanç utanma boşet patıim ‫שת פנים‬3
yüz kızarması, yüzü kızarma asmaka ‫הסמקה‬
yüz yüze, karşıkarşıya panim el ‫פנים אל פנים‬
panim
yüz, surat, çehre pan ‫ פנים‬,‫פן‬
yüzbaşı seren ‫רן‬.‫ס‬
yüzde ( % ) ahuz ‫אחת‬
yüzde yüz, %100, muhakkak, elbette, tamamıyla, mea ahuz ‫מאה אחת‬
tümüyle, kesinlikle...........
yüzey, satıh pney şetah ‫פני שטח‬
yüzeysel, sığ, derin olmayan, üstünkörü, gelişigüzel, şithi ‫ת‬ ‫שטחי‬
baştan savma (sıfat)
yüzgeç (balıklardaki) snapir ‫סנפיר‬
yüzkarası, ayıp, utanç verici şey, açık saçıklılık, toeva ‫תועבה‬
menfur şey, murdar
yüzme, yüzüş shiya ‫שחיה‬
yüzmek saha, lishot B )‫שחה (לשחות‬
yüzsüzlük, arsızlık, küstahlık, kabalık, terbiyesizlik, hutspanut ‫הצפנות‬
pişkinlik, münasebetsizlik, saygısızlık
yüzsüzlük, küstahlık, utanmazlık, terbiyesizlik, hutspa ‫חצפה‬
arsızlık, pişkinlik, münasebetsizlik, saygısızlık,
patavatsızlık, cüret
yüzücü sahyan ‫ן‬:‫קזה‬
yüzük parmak kmitsa ‫קמיצה‬
yüzük, halka tabaat ‫טבעת‬

544
yüzünden, yüzden, sebebiyle, dolayı, ötürü biglal ‫בגלל‬
yüzünü buruşturmak iva, leavot S (‫?ילה (לעוות‬
yüzünü buruşturmak, çarpıtmak eeva, leaavot 5 (‫הערה (להערות‬

‫־‬..-.r.:‫■ י‬.■‫ב‬ :■ : '.;.: :‫י‬ ‫׳‬ .‫י‬

545
z
Z, sayısal değeri 7, (İbrani alfabesinde 7.ci harf) zayin ‫ז‬
zaaf, zayıf taraf, basiretsizlik ııekııdat turpa ‫נקןך־ת תרפה‬
zafer narası atmak, sevinç çığlığı atmak, tezahürat eria, learia ‫פ‬ )?‫הריע (להרי‬
yapmak
zafer, galibiyet nitsahon ‫נצחון‬
zahmet etmek, uğraşmak, rahatsız olmak tarak, litroah ‫פ‬ )‫טרח (לטרה‬
zahmet verme, uğraştırma, rahatsız etme atraha ‫הטרחה‬
zahmet vermek, uğraştırmak, rahatsız etmek itriah, leatriah ‫פ‬ ‫הטריח (להטריח‬
(et) )‫את‬
zahmet, angarya, sıkıntı veren iş, rahatsızlık, tirha ‫טרחה‬ T : *
meşakkat
zahmet, külfet, sıkıntı, çaba, gayret tirha ‫טךחה‬
zahmete değer, dikkate değer, kazançlı, istifadeli, miştalem ‫משתלם‬
yapmaya değen
zakkum, ağı ağacı arduf ‫הךרוף‬
zalim, insafsız, acımasız, merhametsiz, imansız, ahzarit ‫אכזרית‬ *T Î ”
gaddar, menfur (dişil) (sıfat)
zalim, insafsız, acımasız, merhametsiz, imansız, ahzar ‫תת‬ ‫אכזר‬ T ”
gaddar, menfur (eril) (sıfat)
zalimce, gaddarca, acımasızca, insafsızca, merha- ahzari ‫ת‬ ■
‫אכזרי‬ ’T : ”
metsizce (sıfat)
zalimleşmek, gaddarlaşmak, merhametsiz davran- itahzer, ‫פ‬ ‫התאכזר (להתא־‬
mak, acımasızlaşmak leitahzer )‫מר‬
zalimlik, gaddarlık, insafsızlık, merhametsizlik, ahzariyut ‫אכזריות‬
vahşet, zulüm, eziyet, mezalim
zaman zaman, ara sıra, bazı bazı leitim ‫לעתים‬
zaman zaman, dönem dönem, bazen, ara sıra meet leet ‫מעת לעת‬
zaman, vakit, devir, çağ et ‫עת‬
zaman, vakit, süre Zinan ‫זמן‬
zamanı gelince, zamanla bevo aet ‫?בוא העת‬
zamanla eskime, kullanılarak aşınma, yıpranma itbalut ‫התבלות‬
zamanlama yapmak, zaman çizelgesi yapmak tizmen, . ‫פ‬ )‫תןמן (לתזמן‬
letazmen
zamanlama, eşzamanlılık, senkronizm tizmun ‫תזמון‬
zamanlama, zamanında davranma ituy ‫עתוי‬
zambak (çiçek) şoşan ‫שושן‬

■ ■ .......................... ■:

546
zambak, nergisgillerden bir çiçek havatselet ‫חבצלת‬
zambiya (ülke) zambiya ‫זמביה‬
zamir (dilbilgisinde) kinuy aguf ‫וי הגוף‬3‫כ‬
zamir (dilbilgisinde) kinuy aşem ‫פנוי השם‬
zan, sanı, kanı, farz, varsayım anaha ‫הנחה‬
zaplamak, hızlı hızlı geçmek, kumanda ile tv kanalı zipzep, •.‫פ‬... ‫זפזפ (לזפזפץ‬
değiştirmek lezapzep
zar, diyafram tofit ‫תופית‬
zar, ince tabaka duk ‫דוק‬
zar, kabuk krum ‫קרום‬
zar, oyun zarı, küp (geometrik şekil) kubiya
zarar görmek, hasar görmek, incinmek, ceremesini nizak, leinazek ‫פ‬ )‫נזק (להבזק‬
çekmek
zarar görmüş, kazaya uğramış,‫ ׳‬yaralı nifga ‫נפגע‬
zarar vermek, hasar yapmak, zedelemek izik, leazik ‫פ‬ )‫הזיק (להזיק‬
zarar yok 10 nora ‫לא נורא‬
zarar ziyan vermek, hasar vermek, incitmek, kötü havai, lahbol ‫פ‬ )‫חבל (לחבל‬
etmek, yazık etmek
zarar, hasar, zarar ziyan, tazminat nezikin ‫נזיקין‬
zarar, ziyan, hasar, cereme nezek ‫נזק‬
zararlı böcek, yaprak biti (hayvan) knima ‫פנימה‬
zararlı, zarar veren mezik ‫מזיק‬
zararsız yalan, beyaz yalan (mecazi) şeker lavan !‫שקי לב‬
zarf (dilbilgisinde) toar apoal ‫תאר הפעל‬
zarf, mektup vs. zarfı maatafa ‫מעטפה‬
zarfında, esnasında, iken beod ‫בעוד‬
zarif adımlarla yürüme, kısa adımlarla hızlı yürü- tftfa ‫טפיפה‬
me
zarif adımlarla yürümek, kısa adımlarla hızlı tafaf, litfof ‫פ‬ )‫טפף (לטפף‬
yürümek
zarif, şık eleganti ‫אלגנטי‬
zarifleşmek, nazikleşmek, kibarlaşmak, duyarlı ifaden, leitaden ‫פ‬ )‫התעדן (להתעדן‬
davranmak
zarifleştirmek, nazikleştirmek, kibarlaştırmek iden, leaden ‫פ‬ )‫עדן (לעדן‬
zariflik, nezaket, incelik idun ‫עדין‬
zariflik, zarafet, şıklık, incelik • elegantiyut ‫אלגנטיות‬
zarlar, oyun zarları kubiyot ‫קביות‬
zaten, her halükarda, nasıl olsa, neyse mimeyla ‫ממילא‬
zatürre, ciğer iltihabı (hastalık) . daleket reot ‫דלקת ראית‬

547
zavallı, acınacak halde, garip misken ‫מסבן‬
zayıf (sıfat) raze ‫ת‬ ‫חה‬
zayıf cılız (dişil) (sıfat) khuşa M ‫כחושה‬
zayıf ihtimal, zayıf olasılık sikuy kaluş ‫סבוי קלוש‬
zayıf, cılız (dişil))(sıfat) kahuş ‫כחוש‬
zayıf, cılız, kuru (sıfat) . ............. tsanum ‫ ת‬.. . ‫צנום‬
zayıf, gevşek, güçsüz (sıfat) ra/e ‫ת‬ ‫רפה‬
zayıf, yetersiz, güçsüz, cesaretsiz, korkak, tırsık, nemuşa ‫נמושה‬
ödlek
zayıflama, güçsüzleşme, kısma, etkisini azaltma, aklaşa ‫החלשה‬
güçten düşürme
zayıflamak raza, lirzot ‫פ‬ )‫רזה (לךזות‬
zayıflamak, azalmak, ihtimali azalmak, güçten niklaş, leıkaleş ‫פ‬ )‫נקלש (להקלש‬
düşmek
zayıflamak, cansızlaşmak kalaş, likloş ‫פ‬ )‫קלש (לקל״ש‬
zayıflatma, inceltme, rejim yaptırma arzaya ‫התיה‬
zayıflatmak İrza, learzot ‫פ‬ )‫התה (להךזות‬
zebra (hayvan) zebra ‫זברה‬
zehir (yılan, akrep, böcek vb.) eres ‫אךם‬
zehir, toksin raal ‫תל‬
zehirleme arala ‫החלה‬
zehirlemek (atıklarla çevreyi, zehir ile birini) iril, learil ‫פ‬ )‫החיל (להרעיל‬
zehirlenme, mide bozukluğu aralat keva ‫הרעלת קבה‬
zehirli atık (örneğin fabrikaların siyanürlü atığı) psoletreila ‫®סלת חילה‬
zehirli yılan (hayvan) ııahaş arsi ‫נחש ארסי‬
zehirli yılan (hayvan) tsefa ‫צפע‬
zehirli, toksik (sıfat) rail ‫ת‬ ‫רעיל‬
zeka ' pikhut ‫פקחות‬
zeka, akıl, entellektüellik . inteligentsya ‫אי?טלץ?ציה‬
zeki, akıllı, aydın, entelektüel, münevver, kültürlü iııteligenti ‫אינטליגנטי‬
(İNGİLİZCEDEN)
zeki, akıllı, kafalı, açıkgöz (sıfat) pikeah ‫ת‬ ‫פקח‬
zeki, anlayışlı, akıllı, dirayetli, aydın (sıfat) navon ‫ת‬ ‫נבון‬
zeki, çok akıllı, parlak fikirli (sıfat) şanun ‫ת‬ ‫שנון‬
zemin kat, giriş katı komot karka ‫קומת קרקע‬
zemin, toprak, arazi karka ‫זךקע‬2
zemin, yer, döşeme ritspa ‫רצפה‬

548
zemine oturtmak, yerde kalmaya zorlamak, kalkışı- kirkea, kırka, 5 ‫ קרקע‬,‫קךקע‬
na olanak tanımamak lekarkea )‫(לקךקע‬
zencefil zangevil ‫זנגביל‬
zenci kuşi ‫פרשי‬
zengin etmek, zenginleştirmek, renk katmak eeşir, leaaşir ‫ע‬ )‫העקזיר (להעשיר‬
zengin, paralı (sıfat) - ; . . . : aşir , n .‫?*טיר‬
zenginleşmek, zengin olmak itaşer, leitaşer ‫התעשר (להתעשר) פ‬
zenginleştirme, kuvvetlendirme aaşara ‫העשרה‬
zenginlik oşer, aşer ‫ע"שר‬
zeplin tseplin ‫צ^ליז‬
zerdeçal (baharat), hint safranı kürküm ‫פךפרם‬
zerk edilmiş, enjekte edilmiş (sıfat) muzrak ‫מזיק‬
zerre, parça, birazcık şemets ‫שמץ‬
zerre, partikül, parçacık helkik ‫חלקיק‬
zerre, zırnık kartov ‫קךטוב‬
zerre, zırnık kurtov ‫?ןךטו־כ‬
zevce, karı, eş, avrat raaya ‫רעיה‬
zevk oneg ‫ענג‬
zevk almak, haz almak, memnun olmak, eğlenmek itaneg, leitaneg S )‫התענג (להחעגג‬
zevk veren, zevk verici maaneg
zevk verme, haz verme inug ‫ענוג‬
zevk vermek, haz vermek, memnun etmek, eğlen- ineg, leaneg S )‫ענג (לענג‬
dirmek
zevk, haz taanug ‫תענרג‬
zevk, sefa, haz anaa ‫הנאה‬
zevkli, hoş, eğlenceli meane ‫מהנה‬
zevzeklik, gevezelik, boşboğazlık kaşkeşanut ‫קשקשנות‬
zeytin zayit ‫זית‬
zeytin toplama, zeytin haşatı masik ‫מסיק‬
zeytin toplamak, zeytin hasat etmek masak, limsok ‫פ‬ )‫מסק (למסק‬
zeytin toplanmak, zeytin hasat edilmek nimsak, S )‫נמסק (להמסק‬
leımasek
zımba menakev ‫מנקב‬
zımbırtı, zamazingo, dalga, adı akla gelmeyen şey, çııpçik ‫ציופצייק‬
çıkıntı -
zımpara neyar leteş ‫מר לטש‬
zımpara kâğıdı, zımpara neyar zhuhit ‫מר זכוכית‬
zıpkın . romah ‫רמח‬

549
zıplamak, sıçramak, atlamak, sekmek, hoplamak kafats, likfots S ,‫קפץ (לקפץ על‬
(aileme) ‫ל־‬
zıplatılmış (sıfat) mukpats ‫ת‬ jj

zıplatmak, atlatmak, sıçratmak, sektirmek ikpits, leakpits ‫פ‬ )‫הקפיץ (להקפיץ‬ ‫ג‬

zırh şiryon ‫שךיון‬ ‫י‬.

zırhlı . meşuryan ‫??ח‬


zırhlı askeri araç zalıal ‫זחל‬
zırhlı birlik hativat şiryon ‫חטיבת שחרץ‬
zırhlı personel taşıyıcı araç nagmaş ‫נגמ״ש‬
zırıltı, tıkırtı, şıngırtı tirtur ‫טךטור‬
zırva, saçma, ıvır zıvır, fasafiso, uyduruk evet, avalim ‫הבל וזבלים‬
;Sİ
zırvalamak, abuk sabuk konuşmak, boşboğazlık lıeg, lelaeg ‫פ‬ )‫להג (ללהג‬
etmek, zevzeklik etmek
zırvalık, boşboğazlık, zevzeklik, abuk sabuk söz, laag ‫להג‬
geveleme, boş laf
zıt gitmek, aleyhinde olmak, fikri çatışmak, çeliş- nagad, üngod ‫ ל") פ‬,‫נגד (לנגד את‬
mek (et le)
zıt, karşıt, tezat teşkil eden (sıfat) menugad ‫ת‬ ‫מנגד‬
zıtlaşmak, karşı çıkmak, itiraz etmek, muhalefet itnaged, s ‫נגד (להתנגד‬1‫הך‬
etmek, çelişmek, direnmek leitnaged (le) )‫ל־‬
zıtlaşmak, karşı karşıya gelmek, çatışmak, tartış- itamet, leitamet ‫התעמת (להתעמת) פ‬
inak, aksini savunmak, yüzleşmek
zifaf gecesi, gerdek gecesi leyi klulot ‫ליל כלולות‬
zifaf, gerdek ................................. klulot ‫כלולות‬
zifiri karanlık, kasvet, bulanık, puslu afela ‫אפלה‬
zift, katran, asfalt zefet ‫זפת‬
ziftleme, asfaltlama, katranlama ziput ‫ופות‬
ziftlemek, asfaltlamak, katranlamak zipetj lezafet ‫פ‬ )‫זפת (לזפת‬
zikredilen, denilen, söylenen, anılan, mezkûr, adı neemar ‫&מי‬
geçen, sözü edilen
zikzak çizmek zigzeg, ‫פ‬ )‫זגזג (לזגזג‬ KÎ

- lezagzeg
zil, zil çalma, çınlama tsiltsul ‫צלצול‬
zimbabve (ülke) zimbabve ‫זימבבוה‬
zimmetine para geçirme, suistimal meila . ‫?עילה‬ *g

zina naafufîm . ‫נאפופים‬


zina yapmak, boynuzlamak, aldatmak, ihanet etmek naaf, linof ‫פ‬ )‫?אף (לנאף‬
'M
zina, gayri meşru cinsel ilişki, evlilik dışı ilişki niuf ‫' נאוף‬

550
zincir olmak, zincir oluşturmak, link oluşturmak, iş/arşer, ■■ ■ ■ .S ‫ו (להש־‬$‫מר‬$
ard arda dizilmek leiştarşer )‫תךשר‬
zincir, gelişme, oluşum, evolüsyon şalşelet ‫שלשלת‬
zincir, zincir kolye, link şarşeret ‫ךת‬.‫שךש‬
zincire vurma, zincirleme, kelepçeleme, prangaya kvila ‫כבילה‬
vurma . .. ................... .. .. :

zincire vurmak, zincirlemek, bağlamak, prangaya kaval, lihbol S )‫כבל (לכבל‬


vurmak, kelepçelemek
zincire vurulmak, zincirlenmek, kelepçelenmek nihbal, s )‫נכבל (להכבל‬
leihabel
zincirleme reaksyon, birbiri ardına gelen birbirine tguvat şarşeret ‫תגובת שךשרת‬
bağlı olaylar zinciri
zincirleme, ard arda dizili, zincir gibi (sıfat) meşurşar ‫ת‬ ‫מש!־שר‬
zincirlemek, link haline sokmak, ard arda dizmek şirşer, leşarşer 5 )‫שרשר (לשרשר‬
zincirli, bağlı (sıfat) kovul n ‫כבול‬
zindan tsinok ‫צינוק‬
zindelik, ferahlık, tazelik, dinçlik, canlılık raananut ‫הגננות‬.
ziraat çatalı kilşon ‫קלשון‬
zirve, doruk, tepenin en yüksek yeri pisga ‫פסגה‬
ziyade olsun, Allah arttırsın ken yirbu ‫כן ירבו‬
ziyafet, şölen, içkili ziyafet, alem yapma inişte ‫משחה‬
ziyaret etmek, eleştirmek, tenkit etmek, kontrol biker, levaker ‫פ‬ )‫בקר (לבקר‬
etmek, denetlemek
ziyaret, vizite bikur ‫בקור‬
ziyaretçi mevaker ‫מבקר‬
zooloji, hayvan bilim (İNGİLİZCEDEN) zoologya ‫זואולוגיה‬
zor çalışmak, emek vermek amal, laamol ‫פ‬ )‫עמל (לץמיל‬
zor, güç, çetin, müşkül, ağır (durum) (sıfat) kaşe ‫ת‬ ‫קשה‬
zoraki, mecburi (sıfat) kafuy ‫ת‬ ‫כפוי‬
zoraki, zorlanmış, yapmacık, sunî (sıfat) meulats ‫ת‬ ‫מאלץ‬
zorba, zalim, despot arits ‫?ויץ‬
zorla girme, paldır küldür girme, patlak verme, itpartsut ‫התפךצות‬
indifa etme (yanardağ)
zorla girmek, kırıp girmek veya çıkmak, paldır itparets, ‫התפרץ (להתפרץ) פ‬
küldür girmek, patlak vermek, patlamak, indifa leitparets
etmek (yanardağ)
zorlama, dayatma, mecburiyet, zorunluluk, sebep, iluts ‫אלוץ‬
bahane, gerekçe, neden
zorlamak, zorunda bırakmak, köşeye sıkıştırmak ahaf, leehof ‫פ‬ )‫אכף (לאכיף‬
2orlanmak, zorunda kalmak, köşeye:sıkışmak neehaf, leiakef ‫פ‬ )‫נאכף (להאכף‬

551
zorlaştırmak, güçleştirmek ıfcşa, leakşot ■S ‫הקשה(להקשרת‬
(et al be) )-3 ,‫ ?ל‬,‫את‬
zorlu, zorca, çetince, fena halde, ağır (durum) kaşot ‫ת‬1#)‫ל‬
zorluk, güçlük, meşakkat, müşkülat koşi ‫י‬#‫ק‬
zorlukla, güçlükle, zorla, metazori, güçbela, ancak bekoşi ‫בקףטי‬
zorunda kalmak, mecbur olmak neelats, leialets S )‫נאלץ (להאלץ‬
zorunlu eğitim yasası, mecburi eğitim kanunu hok hinuh ‫חק חנוך חלבה‬
hova
zorunlu, elzem, kaçınılmaz, zaruri, lüzumlu, gerekli nahuts ‫ת‬ ‫נחוץ‬
(sıfat)
zula, bir şeyin gizlendiği yer mahbo ‫מחבוא‬
zula, gizli silah deposu, silah mühimmat yada gizli slik ‫סליק‬
evrak saklanan hücrelerin genel kod adı
zula, saklanma yeri, gizleme yeri, kuytu yer, barı- mistor ‫מסתור‬
nak
zulmetmek, ezmek, boyun eğdirmek, bunalıma dike, ledake ‫פ‬ )‫דכא (לרפא‬
sokmak, bunaltmak, yıldırmak, üzmek, hevesini
kırmak
zührevi hastalık mahala minit ‫מדולה מינית‬
zührevi hastalık mahalat min ‫מוולת מין‬
zümre, kategori, benzerlik arzeden grup, nevi, cins kategorya ‫ק!טגוךיה‬
zümrüt (değerli taş) hareket ‫לקח‬.?
züppe, süslü, fazla şık (eril) gandran ‫ז‬ ‫גנלרן‬
züppe, ukala, snob (İNGİLİZCEDEN) snob 31‫סנ‬
zürafa (hayvan) jirafa ‫גיירפה‬
‫‪:•iC‬׳‪.‬‬

‫‪(;..‬״■‬

‫ח‪•1‬‬
‫‪539‬‬
538
taksit, ödemeler taşlumim ‫תצלומים‬
dokuz (dişil) 9 teşa 2 ‫תשע‬
ondokuz (dişil) 19 teşa esre 2 ‫שרה‬# ‫תשע‬
dokuz (eril) 9 tlŞÜ r ‫תשעה‬
ondokuz (eril) 19 tişa asar ‫ז‬ ‫תשעה עשר‬
doksan 90 tişim ....... ‫תשעים‬
dökme, boşaltma, döküm, boşaltım tişpohet ‫תשפכת‬
tişri, İbrani takviminin 1. ayı tişri ,‫תשר‬
altyapı, altyapı sistemi taştit, taştiyot ‫ תחתיות‬,‫תשתית‬
alt tat -‫תת‬
tuğgeneral tat aluf ‫אלרף‬-‫תת‬
bilinçaltı tat akara ‫הכרה‬-‫תת‬
içgüdüsel, bilinçaltı ile algılanan tat akarati ‫הכרתי‬-‫תת‬
deniz altı, deniz yüzeyinin altı (gemi değil) tatyami ‫י«י‬-‫תת‬
bilinçaltı tat muda ‫מודע‬-‫תת‬
hafif makineli tüfek tat maklea ‫מקלע‬-‫תת‬
toprakaltı, toprak altındaki□ tat karkai ,?‫תת־^ךלו‬
düşük düzey, seviyesiz, basklas, düşük kalite tat rama ‫רמה‬-‫תת‬
koku almayan tatran ‫תחיו‬
koku almazlık, koku duyusu eksikliği, anozmi tatranut ‫תתךנות‬

537
onikiparmak bağırsağı (iç organ) , .... . tresaryon....... ; ‫תריסךיון‬
bileşim, iki maddenin bileşmesi, alaşım, terkip tirkovet ‫תךכבת‬
bağışlamak, teberru etmek, katkı sağlamak (para, taram, litrom ‫פ‬ ,‫תרם (לתרם את‬
kan) (et le) )-‫ל‬
kan bağışı yapmak taram dam, D ‫תרם דם (לתום‬
litrom dam ........ )‫דם‬
termik, termal, ısı ile ilgili (sıfat) termi ‫ת‬ ‫תךמי‬
kovan, mermi kovanı tarmil ‫תךמיל‬
torba, çanta, sırt çantası tarmil ‫תךמיל‬
dolandırıcılık, hilekarlık, sahtekarlık tarmit ‫תךמית‬
bayrak direği, gönder, gemi direği tören ‫תך‬
horoz (hayvan) (eril) tarnegol T ‫תתגול‬
hindi(hayvan) tarnegol odu ‫תתגו־ל הידו‬
tavuk (hayvan)(dişil) tarnegolet ‫נ‬ ‫תןנגלת‬
bahane uydurmak, mazeret göstermek terets, letarets s )‫תרץ (לתרץ‬
taslak, şema, çizelge, plan, grafik, diyagram, şekil tarşim ‫תרשים‬
safir, topaz, sa tarşiş ‫תךשיש‬
bitkin, çok yorgun (sıfat) taş ‫ת‬ ‫תש‬
soru sorma, soruşturma tişul ‫תשאול‬
soru yöneltmek, soru sormak, soruşturmak tişel, letaşel ‫פ‬ )‫תשאל (לתשאל‬
methiye, övgü, övme, sitayiş tişbahot ‫תשבחות‬
bulmaca, kareli bulmaca taşbets ‫תשבץ‬
gürültü, velvele, şamata, alkışlama, alkış tutma teşuot ‫תשואות‬
cevap, yanıt, karşılık, tepki, çözüm, dönüş, geri teşuva ‫תשובה‬
dönüş
dikkat, dikkat veriş, dikkat kesilme, ihtimam, tsumet lev ‫תשומת לב‬
üzerine titreme
arzu, ihtiras, heves, şehvet tşuka ‫תשוקה‬
cinsel arzu, seksüel istek, cinsel ihtiras tşuka minit ‫תשוקה מינית‬
bitkin, mecalsiz, dermansız, halsiz, takatsiz, kuvvet- taşuş ‫ת‬ ‫תשוש‬
siz, zayıf, cılız (sıfat)
dokuzuncu tşii ‫תשיעי‬
dokuzlu, dokuz parça tişiiya ‫תשיעיה‬
dokuzda bir tşiit ‫תשיעית‬
bitkinlik, zayıflık, cılızlık, kuvvetsizlik, mecalsizlik, tşişut ‫תשישות‬
dermansızlık, halsizlik, takatsizlik
unut bunu ! tişkah mize ! !‫תשכח מזה‬
taksit, ödeme, ücret taşlum ‫השלום‬

536
tahsisat, Ödenek tiktsuv ‫תקצוב‬
bütçe, ödenek, gelir gider çizelgesi taktsiv ‫תקציב‬
özet, hülasa taktsir ‫תקציר‬
lastik patlağı, patlak, delik teker ‫תקר‬
tavan tikra ‫תקרה‬
kan pıhtılaşması, tromboz r .............. takriş ‫תקריקז‬
olay, hadise, kaza takrit ‫תקרית‬
iletişim kurmak, iletişime geçmek tikşer, letakşer S )‫תקשר (לתקשר‬
iletişim, haberleşme, kominikasyon, basın, medya tikşoret ‫תק^רת‬
tıklama, tık tık (klavye, daktilo vs. gibi) tiktuk ‫תקתוק‬
tıklamak, tıkırdatmak, tıklatmak, tuşlamak (klav- tiktek, letaktek 5 )‫תקתק (לתקתק‬
ye), tık tık etmek
turlamak, gezmek, tur yapmak, kolaçan etmek tar, lator ‫פ‬ )‫תר (לתור‬
fes tarbuş ‫תךבוש‬
kültür, medeniyet, uygarlık, terbiye tarbut ‫תךבות‬
kültür, doku kültürü (mikrobiyoloji) tarbit ‫תךבית‬
kültürünü geliştirmek, medenileştirmek tirbet, letarbet s )‫תרבה (לתךבת‬
alıştırma, egzersiz, talim tirgul ‫תךגול‬
çeviri, tercüme, tercüme etme tirgum ‫תרגום‬
alıştırma, egzersiz, talim, temrin targil ‫תךגיל‬
alıştırma yapmak, egzersiz yapmak, talim yapmak tirgel, letargel s )‫תרגל (לתךגל‬
tercüme etmek, çeviri yapmak tirgem, s )‫תןגם (לתרגם‬
letargem
ıspanak (sebze) tered ‫לר‬.‫ת‬
derin uyku tardema ‫תךרמה‬
koma, koma hali tardemet ‫תרדמת‬
teberru, bağış, katkı, iane teruma ‫תרומה‬
kan bağışı trumat dam ‫תרומת דם‬
boru sesi, yahudi dininde boynuzdan yapılma şofar terua ‫תרו^ה‬
çalmışı
tezahürat, haykırış, feryat, neşe yada kızgınlığı terua ‫תרועה‬
ifade eden gürültü, şamata, vaveyla
ilaç trufa ‫תרופה‬
panzehir trufa neged ‫תרופה נגד רעל‬
raal '
bahane, kulp, sahte özür, kaçamak sözde gerekçe teruts ‫י‬ ?‫הרו‬
panjur, jaluzi . tris ‫הריס‬
düzine, 12 adet tresar ‫תריסר‬
gözetlemede olmak, dikizlemek, erketeye yatmak titspet, letatspit S )‫תצפה (לתצפה‬
tüketim, israf titsrohet ‫תצר׳כת‬
numune, emsal, timsal, prototip, sonrakilere örnek takdim ‫הקדים‬
olan
ümit tikva ‫תקרה‬
kalkma, kalkınma, canlanma , tekuma .‫תקומה‬
tamir, tamirat, onarım tikun ‫תקון‬
çakılı, takık, mahsur, takılıp kalmış (fişte, trafikte, takua ‫ת‬ ‫תקוע‬
tamirhanede, herhangi bir yerde vs.) (sıfat)
dönem, devir, zaman, süre, müddet, miat, periyot tkufa ‫תקופה‬
periyodik, dönemsel (sıfat) tkufati ‫ת‬ ‫תקופתי‬
muntazam, ahenkli, normal, düzenli, sağlam (sıfat) takın ‫ת‬ ‫תקין‬
standardizasyon, standartlaştırma tkina ‫הקינה‬
kuvvetli, güçlü, mütecaviz (sıfat) takif ‫ת‬ ‫תקיף‬
saldın, hücum, tecavüz, taarruz, saldırganlık tkifa ‫תקיפה‬
arıza, aksilik, aksaklık, engel, mani, takıntı takala ‫ימולה‬
plak taklit ‫תקליט‬
plak arşivi, disk arşivi, müzik arşivi takUtiya ‫תקליטיה‬
diskjokey . taklitarı ‫תקליטן‬
kadro, memur kadrosu teken ‫תקז‬
standart, norm, ölçüt teken ‫תקן‬
tamir etmek, tamirat yapmak, onarmak, düzeltmek tiken, letaken s )‫תקן (לתקן את‬
(et)
yönetmelik, nizamname, kararname, tamim, genel- takana ‫תקנה‬
ge, düzenleme, çare
tüzük, nizamname, yönetmelik takanoıı ‫תקנון‬
standartlara göre, normatif (sıfat) tikni ‫ת‬ ‫תקני‬
standartlaştırmak, standart saptamak, kalıcı bir tiknen, ‫פ‬ )‫תקנן (לתקנן‬
ölçüt belirlemek letaknen
fiş, elektrik fişi teka ‫תקע‬
çakmak, mıhlamak, sokmak, takmak (fiş), boru taka, litkoa ‫ע‬ )‫תקע (לתקע‬
çalmak (şofar)
meşru, yasal, geçerli, muteber takef ‫תקף‬
muteberlik, geçerlilik, hüküm, son kullanma tarihi tokef ‫תקף‬
saldırmak, hücum etmek, üstüne yürümek, tecavüz takaf, litkof 5 )‫הקף (לתקף את‬
etmek, taciz etmek • (et)
geçerliliğini kanıtlamak, geçerli kılmak tikef letakef 5 )‫תקף (לתקף‬
bütçelemek, istihkak tayin etmek, bütçe yapmak, tiktsev, ‫פ‬ )‫תקצב (לתקצב‬
tahsis etmek letaktsev

534
elma (meyve) tapuah, tapuah ‫תפלח עץ‬, ‫תפלח‬
ets
patates tapuah adama ‫אךמה‬
portakal (meyve), altın top tapuah zaav ‫תפלח זהב‬
meşgul, kavranmış, yakalanmış, tutulmuş (sıfat) tafus ‫ת‬ ‫תפלס‬
tiraj, baskı adedi, dağıtım, tevziat (futsa ‫תפלצה‬
diaspora tfutsot ‫הפלצלת‬
çıktı, çıkış gücü, verim, getiri (fuka ‫הפלקה‬
dikili, dikilmiş, terzi elinden çıkmış, ısmarlama, tafur ‫ת‬ ‫תפלר‬
biçilmiş kaftan (sıfat)
kabarmak, şişmek (hamur) tafah, litfoah S )‫תפח (להפיח‬
şişirme, kabarma, mayalanma (hamur) tfiha ‫הפיחה‬
tutma, yakalama, kavrayış, idrak, kavrama, intikal (fisa ‫תפיסה‬
kabiliyeti, algılama
dikiş, dikme (fira ‫הפירה‬
tatsız, lezzetsiz, yavan, tekdüze, sıkıcı tafel ‫תפל‬
ibadet, dua tefila ‫הפלה‬
yakalamak, ele geçirmek, tutmak, kavramak, tafas, litfos (et ‫פ‬ ,‫תפס (להפיס את‬
algılamak, anlamak (hem sin ‫ ס‬ile hem sameh ‫ ם‬ile be) )-‫ב‬
yazılabilir)
el kundağı (tüfeklerdeki) tafsan ‫תפסן‬
işletme, çalıştırma, faaliyete geçirme tiful ‫הפעלל‬
işletmek, çalıştırmak, faaliyete geçirmek tifel, letafet ‫פ‬ )‫הפעל (לתפעל‬
görev yapmak, vazife ifa etmek tifked, letafked ‫פ‬ )‫הפקד (לתפקד‬
görev, vazife, rol tafkid ‫תפקיד‬
dikiş, dikiş yeri, ek yeri, birleşme noktası, birleşme tefer ‫תפר‬
yeri
dikmek (dikiş) tafar, litfor ‫פ‬ )‫תפר (להפר‬
çiçeklenme, çiçek açma, ağaçların çiçeklenmesi tifrahat ‫הפרחת‬
menü, yemek listesi tafrit ‫תפריט‬
yakalamak, tutmak, kavramak, algılamak, anlamak tafas, litfos (et ‫פ‬ ,‫תפ& (לתפיש את‬
(hem sin Q ile hem sameh ‫ ם‬ile yazılabilir) be) )-‫ב‬
beyanname, yeminli beyan, yazılı yeminli ifade, tatsir ‫תצהיר‬
beyan, demeç, deklarasyon
sergi, teşhir, sergileme, gösteriş tetsuga ‫הצלגה‬
görünüş, görünüm tetsura ‫הצורה‬
foto, fotoğraf tatslum ‫תצלום‬
gözcülük, gözetleme, erkete ’ tatspit ‫תצפית‬
gözcü, gözcülük yapan kişi tatspitan ‫תצפיתן‬

533
göçmen belgesi teudai ole ‫סעודת עולה‬
ölüm kağıdı, ölüm ilmühaberi teudat ptira ‫תעודת פטירה‬
havacılık, uçma, uçuş teufa ‫תעופה‬
kanalize etmek, bir yöne sevk etmek tiel, letael S )‫תעל (לתעל‬
kanal, oluk teala ‫תעלה‬
oyun, numara, dolap, hile, aldatmaca .. * . ...... . taalul ....... ...... ‫תעלול‬
haşarı, numaracı, hilebaz taaluları ‫תעלולן‬
muamma, esrar, sır, giz, gizem taaluma ‫תעלומה‬
süveyş kanalı tealat suets ‫תעלת סואץ‬
propaganda, seçim kampanyası taamula ‫תעמולה‬
propagandacı taamları ‫תעמלן‬
zevk, haz taanug ‫תענוג‬
oruç taanit ‫תענית‬
istihdam, iş, iş verme, meşguliyet, uğraş, iştigal, taasuka ‫תעסוקןה‬
meşgale
ustura taar ‫תער‬
karışım, karıştırma taarovet ‫תערבת‬
fuar, sergi taaruha ‫תערוכה‬
tarife, fiyat listesi taarif ‫תעריף‬
sanayileştirmek ties, letaes ‫פ‬ )‫תעש (לתעש‬
sanayi, endüstri, imalat, imal, üretim taasiya ‫תעשיה‬
sanayici, fabrikatör, imalatçı taasiyan ‫תעש;ז‬
yanılsama, düş, kuruntu, hayal taatua ‫תעתוע‬
kopyalama, klonlama taatik ‫תעתיק‬
aldatmak, dolandırmak, alay etmek, aklını çelmek tıtea, tıtıij ‫פ‬ ‫תעתע׳ תעתע‬
letaatea )‫(לתעתע‬
davul, bateri (müzik aleti) tof ‫תף‬
kasnak tof ‫תף‬
kulak zarı tof aozen ‫ת’ף האזן‬
tef (müzik aleti) tof miryam ‫תף מחם‬
bateri davulu, trampet (vurmalı müzik aleti) tof sner ‫ת׳ף סנר‬
dekor, sahne dekoru tafura ‫תפאורה‬
dekoratör, dekor yapan, dekorcu tafuran ‫תפאורן‬
dekor yapmak, sahne düzeni kurmak tifer, letafer ‫פ‬ )‫תפאר (לתפאר‬
şeref, şan, haşmet, ihtişam, görkem, şaşaa, heybet, tiferet ‫תפארת‬
azamet, büyüklük, parlaklık, zarafet .
portakal (meyve), altın top tapuz ‫תפוז‬

:ss ■......... ‫׳‬... . . ■.............. -•■■■


.:■'‫■י‬ .‫ י‬:‫י‬- ‘ ‫י‬ 532
ivme, hareketlilik kazanma, hamle, hız kazanma tnufa ‫תנופה‬
fırın, soba tanur ‫תנור‬
başsağlığı, taziye, teselli tanhumim ‫תנחומים‬
timsah (hayvan) tanin ‫תנין‬
peçeli baykuş (hayvan) tinşemet ‫תנעמת‬
kompleks, (aşağılık kompleksi, büyüklük kompleksi tasbih ‫תסביך‬
vs. gibi)
karmaşa, karışıklık, arapsaçı, zorluk, karmaşıklık tisbohet ‫תסבכת‬
damar tıkanıklığı, emboli, kan pıhtısının damar tashif ‫תסחיף‬
tıkaması (hastalık)
hoşnutsuzluk yaratma, tahrik, galeyan, ajitasyon, tsisa ‫תסיסה‬
kargaşa (mecaz)
mayalanma, fermantasyon, köpürme, kabarma tsisa ‫תסיסה‬
hüsran, moral bozukluğu, engellenmiş olma hissi tiskul ‫תסכול‬
ümitlerini boşa çıkarmak, hayal kırıklığına uğrat- tiskelf letaskel ‫פ‬ )‫תסכל (לתסכל‬
mak, kösteklemek, güvendiği dağlara kar yağdır-
mak
sendrom, hastalık belirtisi tismonet ‫תסמנת‬
mayalanmak, köpürmek, galeyana gelmek tasas} litsos ‫פ‬ )‫תסס (לתסיס‬
şaç tıraşı, saç kesimi tisporet ‫תספרת‬
senaryo yazmak tisret, letasret ‫פ‬ )‫תסרט (לתסרט‬
senarist tasritay ‫תסריטאי‬
saç modeli, tarama şekli tisroket ‫תסרקת‬
defol! tistalek !‫תסתלק‬
nefret etmek, tiksinmek, iğrenmek, ikrah getirmek tiev, letaev ‫פ‬ )‫תעב (לתעב‬
trafik, gidişgeliş, seyrüsefer taavura ‫תעבורה‬
belgelemek, belge düzenlemek, belgeyle kanıtlamak tied, letaed ‫פ‬ )‫תעד (לתעד‬
yolunu kaybetmek, yönünü şaşırmak taa, litot ‫פ‬ )‫תעה (לתעות‬
nefret, nefret etme, tiksinme, tiksinti, ikrah getirme tiuv ‫תעוב‬
belge, doküman tiud ‫תעוד‬
belge, diploma, karne, sertifika, kokart teııda ‫תעודה‬
belgesel (sıfat) - tiudi ‫ת‬ ‫תערדי‬
belgesel, dokümanter (sıfat) tiudi ‫ת‬ ‫תעוךי‬
olgunluk diploması, bakalorya teudat bagrut ‫תעודת בגרות‬
nüfus kağıdı, kimlik kartı teudat zeut ‫תעודת זהות‬
doğum kağıdı, doğum belgesi teudat leda ‫תעודת לדה׳‬
geçiş belgesi (pasaport yerine kullanılabilen) teudat maavar ‫תעודת מעבר‬
gönderme belgesi, irsaliye teudat mişloah ‫תעודת משלוח‬

531
‫־‬ss . r 7‫־;־ג‬:/■?;■:?s:

metin, tekst tamlil ‫תקליל‬


metin yazmak, tekst yazmak, söz yazmak, güftele- timlel, letamlel S )‫תמלל (לתמלל‬
inek
ahtapot(hayvan) tmanun ‫המנון‬
eriyik, çözelti, solüsyon tınisa ‫תמסה‬
yayın, iletim, gönderme (radyo,TV) timsoret ‫תמסךת‬
özetleme, kısaca anlatma timtsut ‫תמצות‬
özet, öz, dem tamtsit ‫תמצית‬
özet halinde, az ve öz, özlü, muhtasar, kısaca, kısal- tamtsiti ‫ת‬ ‫תמציתי‬
tdmış, hülasa, fezleke (sıfat)
özetlemek, özünü çıkarmak, demlemek timtset, ‫פ‬ )‫תמצת (לתמצת‬
letamtset
hurma (meyve), palmiye ağacının meyvesi tamar ‫תמר‬
manevra, manevra yapma, askeri tatbikat timron ‫תמרון‬
ıtriyat tamrulâm ‫תמרוקים‬
işaret levhası (trafik) tamrur ‫תתרור‬
dur levhası (trafik) tamrur atsor ‫צ*ר‬£ ‫תתרור‬
teşvik, teşvik edici, dürtü, uyarıcı tamrits ‫תמריץ‬
manevracı, manevra yapan tamran ‫תמרן‬
manevra yapmak (uçak araba) Umren, ‫פ‬ )‫תמרן (לתמרן‬
letamren
dürtüklemek, harekete geçirmek, teşvik etmek timrets, ‫פ‬ )‫תמרץ (לתמרץ‬
letamrets
trafik levhaları dikmek, trafik işaretleri koymak timrer, ‫פ‬ )‫תמרר (לתמרר‬
letamrer
çakal(hayvan) tan ‫תן‬
kutsal kitap, kitab-1 mukaddes, tevrat (tora neviim tanah ‫תנ»ך‬
ketuvim ‫(תורה נביאים כתובים‬
şart, koşul, kayıt, kaydışart tnay ‫תנאי‬
ön koşul, ön şart tnay mukdam ‫תנאי מקדם‬
ifade etmek, anlatmak, tanımlamak, tarif etmek, tina, letaııot ‫פ‬ )‫תנה (לתנות‬
cinsel ilişki kurmak
ürün, mahsul tnuva ‫תנובה‬
salınım, hareket, titreşim tnuda ‫תנודה‬
pozisyon, poz, duruş, durma tnuha ‫תנוחה‬
kulak memesi tnuh aozen ‫תנוך האזן‬
kestirme, şekerleme,, hafif uyku, uyuklama tnuma . ‫תנומה‬
trafik, hareket ■ tnua ‫תנו^ה‬
akıcı trafik ‘ tnua zoremet ‫תנו^ה זורמת‬

530
koparma, yolma . tlişa ‫תליעזה‬
küme, yığın, yığışım talkid ‫תלכיד‬
çentik, yarık, yol telem ‫תלם‬
öğrenci, talebe talmid ‫תלמיד‬
koparmak, yolmak talaş, litloş ‫פ‬ )‫תלש (לתלש‬
bukle, saç kıvrımı taltal . . ‫תלתל‬
bukle yapmak, kıvırmak, saçları dalgalandırmak tiltel, letaltel ‫פ‬ )‫תלתל (לתלתל‬
yonca, ispati, sinek (iskambildeki) tiltan ‫תלתן‬
saf, toy, masum, deneyimsiz (sıfat) tam ‫ת‬ ‫תם‬
tam, bütün, bitmiş, tamamlanmış tam ‫תם‬
masumiyet, saflık, temizlik, mükemmellik, bitim, tom ‫תם‬
son, nihayet
sona erdirmek tam, latum ‫פ‬ )‫תם (לתם‬
iyi niyet, hüsnüniyet, içtenlik, açık kalpli, masuma- tom lev ‫תים לב‬
ne, hilesiz
şaşkın, şaşmış, hayret eden (sıfat) tamea ‫ת‬ ‫תמה‬
şaşkınlaşmak, şaşakalmak, hayret etmek tama, litmoa ‫פ‬ ‫י‬ )‫תמה (לתמה‬
hayret, şaşkınlık, şaşırma timaon ‫תמהון‬
kaçık, meczup, acayip, tuhaf, garip, yadırganan timoni ‫ח‬ ‫תמהוני‬
(sıfat)
acayip, tuhaf, anlaşılmaz, kafa karıştırıcı, şaşırtıcı tamua ‫ת‬ ‫תמוה‬
(sıfat)
tamuz, İbrani takviminin 10. ayı tamuz ‫תמוז‬
destekli, desteklenmiş (sıfat) tamuh ‫ת‬ ‫תמוך‬
resim, tablo ttnurıa ‫תמונה‬
vesikalık fotoğraf tmunat darkon ‫תמונת דךכרן‬
karşılık, telafi, bedel tmura ‫תמורה‬
fiyatlandırma, fiyatını belirleme, ücretlendirme timhur ‫תמחור‬
fiyatlandırılmış, ücretlendirilmiş (sıfat) tumhar ‫ת‬ ‫תמחר‬
fiyatlandırmak, fiyatını belirlemek, ücrettendirmek tinher, ‫פ‬ )‫תמחר (לתמחר‬
letamher
daima, her zaman, mütemadiyen, boyuna tamid ‫תמיד‬
daimi, daim, sürekli (sıfat) tamidi ‫ת‬ ‫תמידי‬
destek, yardım, destekleme tmiha ‫תמיכה‬
saf, masum, tam, bütün (sıfat) tamim ‫־‬ ‫ת‬ ‫תמים‬
masumiyet, saflık tmimut ■ ‫תמימות‬
yüksek, uzun boylu (sıfat) tamir ‫ת‬ ‫תמיר‬
desteklemek, yardım etmek, arka çıkmak, tarafını tamah, liimoh ‫• פ‬ )-‫תמך (לתמך ב‬
tutmak (be)

529
içerik, muhteviyat, içindeki, kapsamı, muhtevası, tohen ‫היכן‬
içindekiler (kitapta)
yazılım, program, bilgisayar programı tohna ‫תכנה‬
tasarım, dizayn, planlama, tasarlama, plan çizme tihnun ‫תלנון‬
prospektüs, Iivreto, tanıtıcı broşür tohniya ‫תכניה‬
program, tasarı, plan tohnit ‫תכנית‬
müfredat, öğrenim programı tohnit limudim ‫תכנית למוךים‬
talk show tohnit siyah ‫תכנית עזיה‬
tasarlamak, dizayn etmek, plan çizmek, porgram tihnen, S )‫תכנן (לתכנן‬
yapmak letahnen
porgramlamak, porgram yapmak, planlamak, tihnet, letahnet S )‫הכנת (לתכנת‬
tasarlamak
taktik, strateji, kurnazlık, manevra, aldatmaca, tahsis ‫תכסיס‬
üçkağıt, numara
derhal, hemen tehef, tehef ‫תכף ומיד‬, ‫תכף‬
umiyad
kefen tahrihim ‫תכריכים‬
mücevher, ziynet eşyası, kuyum, değerli takı tahşit ‫תכשיט‬
mücevherat, mücevherler, ziynet tahşitim ‫תכשיטים‬
kuyumcu tahşitan ‫תכשיטן‬
dikte, yazdırma, tahakküm tahtiv ‫תכתיב‬
tepe, tepecik, toprak yığını tel ‫תל‬
dert, bela tlaot ‫תלאות‬
elbise, giyecek, giysi, esvap, kıyafet, üstbaş, kostüm, tilboşet ‫הלבשת‬
forma
üniforma, tek tip giysi tilboşet ahida ‫הלבשת אחידה‬
asmak tala, litlot (et s ,‫הלה (לתלות את‬
al) )‫ל‬£
asılı, bağlı, tabi (sıfat) taluy ‫ח‬ ‫תלוי‬
dik (yokuş), sarp, yalçın (sıfat) talul ‫ת‬ ‫תלול‬
tümsek, tepecik tlulit ‫תלולית‬
şikayet, serzeniş, sitem, yakınma tluna ‫תלונה‬
koçan, senet koçanı, kupon tluş ‫הלו^ז‬
kopuk, müstakil, bağlantısız, bağımsız, alakasız taluş ‫ת‬ ‫תלוש‬
(sıfat)
bordro, maaş bordrosu tluş maskoret ‫תלוש משכרת‬
bağımlılık, tabi olma (birine yada bir maddeye) tlut - ‫תלות‬
asma, asış tliya ‫תל^ה‬
cellat talyan ‫ן‬:‫תל‬

528
orta, ortadaki tihon ‫תיכין‬
tel, madeni tel, dikenli tel tail ‫תיל‬
yabani kekik, kekik cinsinden bir bitki ve baharat timin ‫תימין‬
yemen (ülke) teyman ‫תי«ז‬
yemeni i (eril) teymanî, T ‫תימני‬
temani
bebek, küçük çocuk (eril) ........ tinok r “ ‫תינוק‬
bebek, küçük çocuk (dişil) tinoket ‫ג‬ ‫תיניקת‬
davul sesi, davul çalma tifuf ‫תיפוף‬
çanta, dosya, klasör tik ‫תיק‬
dosyalamak, klasöriemek, dosyaya koymak tiyek, letayek ‫פ‬ )‫תיק (לתיק‬
berabere kalma, yenişememe, pat (satranç) teku ‫תיקי‬
klasör, evrak klasörü, dosya dolabı, dosya (bilgis- tikiya ‫תיקיה‬
yardaki)
hamam böceği, karafatma (hayvan) tikan ‫תיקז‬
turist tayar ‫ת;ר‬
turist olmak, gezmek, turistik seyahat yapmak tiyer} letayer ‫פ‬ )‫תיר (לתיר‬
turizm, turistlik tayarut ‫ת^רות‬
turistik (sıfat) tayaruti ‫ת‬ ‫תחרותי‬
mısır, mısır buğdayı tiras ‫תירס‬
teke (hayvan) tayiş ‫תיש‬
kenarlık, siperlik (şapka siperliği) titora, titoret ‫תיתורה‬, ‫תיתורה‬
kapasite, muhteva, içerik, muhteviyat, hacim thula ‫תכולה‬
karakter, vasıf, nitelik, özellik thuna ‫כונה‬1‫ו‬
papağan (kuş) (hayvan) tuki ‫תכי‬
entrika, dolap, fesat, dalavere, komplo, hilekarlık, thahim ‫תככים‬
üçkağıtçılık
entrikacı, düzenbaz, fitneci (sıfat) tahehaıı ‫ת‬ ‫תככן‬
entrikacılık, düzenbazlık, fitnecilik tahehaııut ‫תקכנות‬
hedef, maksat, erek, gaye, niyet, karar, son sınır, taklit ‫תכלית‬
asıl şey
kararlı, niyetli, azimli, amacını bilen, gayesi olan tahlifi ‫ת‬ ‫תכליתי‬
(sıfat)
kararlılık, azmetmiştik tahlitiyut ‫תכליתיות‬
fiilen, fiiliyatta, gerçekte tahles ‫־‬ ‫תכלם‬
açık mavi, gök mavisi (renk) thelet ■ ‫תכלת‬
tasarı, tasarım, dizayn, taslak, model, proje teheıı ‫ת?ז‬
astronom tohen ‫ת־ק‬


527
dirilme, canlanma, yeniden doğuş, hayata dönme thiya ‫החיה‬
başlangıç, önce thila ‫החלה‬
hastalık, rahatsızlık, illet tahluim ‫תחלואים‬
değişiklik, değişim, dönüşüm, rotasyon, tedavül tahalufa ‫תחלופה‬
eşdeğer, başkasının yerini tutan şey tahlif ‫תחליף‬
konu belirlemek,.uzmanlık alanı saptamak, sınır . , tihem, letahem ‫■■■ פ‬ )‫תחם (לתחם‬
belirlemek, ihtisas alanı belirlemek
sınırlamak, limit koymak, tahdit etmek, hudut takam, lithom s )‫תחם (לתחם‬
belirlemek
salamura, terbiyeleme sosu karışımı (pirzola vs. tahmits ‫החמיץ‬
etler için) ■
madrabaz, düzenbaz, üçkağıtçı, entrikacı, komplo- takman ‫תחמן‬
cu, adam işleten, tongaya düşüren
ayak yapmak, kıvırmak, üç kağıda getirmek, tihmen, ‫פ‬ )‫תחמן (לתחמן‬
ınanipüle etmek, entrika çevirmek, oyuna getirmek, letahmen
komplo kurmak, işletmek, tongaya düşürmek
cephane, silah, mühimmat tahmoşet ‫תחמשת‬
durak, istasyon tahana ‫תחנה‬
yalvarış, yakarış tahanunim ‫תחנונים‬
uzay istasyonu tahanat halal ‫תחנת חלל‬
elektrik santralı, enerji santralı, güç ünitesi tahanat koah ‫תחנת פח‬
karakol, polis merkezi, emniyet amirliği tahanat ‫תחנת משטרה‬
miştara
indirgeme merkezi (elektrik) tahanat mişne ‫תחנת מ׳עזנה‬
tren istasyonu, gar tahanat ‫תחנת רכבת‬
rakevet
kostüm, kılık, kıyafet (kılık değiştirme, tebdili kıya- tahposet ‫תדופשת‬
fet maskeli baloda giyilen)
araştırma, tahkikat tahkir ‫תחקיר‬
tahkikat yapmak, irdelemek, araştırma yapmak tihker, letahker ‫פ‬ )‫קר (לתחקר‬1‫תן‬
rekabet doğurmak, rekabet yaratmak tiher, letaher ‫פ‬ )‫תחר (לתחר‬
yarışma, yarış, müsabaka, rekabet taharut ‫תחרות‬
yarışırcasına, rekabet halinde, müsabaka tarzında tahruti ‫ת‬ ‫תחרותי‬
(sıfat)
alt, altında, kıç, popo, göt takat ‫תחת‬
kilot, iç çamaşırı, aşağı, alttaki tahton ‫תחתון‬
dip, alt . tahtit ‫תדותית‬
fişlemek, etiketlemek, yaftalamak, damgalamak, tiyeg, letayeg ‫פ‬ )‫תיג (לתיג‬
adını çıkarmak
fişleme, etiketleme tiyug ‫תיוג‬

526
top (silah) totah ‫תותח‬
topçu tothan ‫תותחן‬
tez, iddia, sav teza ‫תזה‬
hareket, kıpırtı, kımıldama, kımıldanış tzuza ‫תזהה‬
diyetisyen, beslenme uzmanı tzunai ‫תזונאי‬
gıda, yiyecek, besin, besleme, besleyiş . tzuna , ‫תזונה‬
gıdasal, beslenmeyle ilgili, besleyici (sıfat) tzunati ‫ת‬ ‫תזונתי‬
koşturmak tizez, letazez s )‫תזז (לתזז‬
hatırlatma, not, pusula tizkoret ‫תזכרת‬
zamanlama, eşzamanlılık, senkronizm tizmun ‫תזמון‬
zamanlama yapmak, zaman çizelgesi yapmak üzmen, ‫פ‬ )‫תזמן (לתזמן‬
letazmen
orkestraya uyarlamak, orkestrasyon yapmak tizmer, ‫פ‬ )‫תזמר (לתזמר‬
letazmer
orkestra, bando tizmoret ‫תזמרת‬
akım, cereyan, akış, akış şeması tazrim ‫תזרים‬
saplamak, sokmak, sokuşturmak, hileyle kabul tahav, lithov ‫פ‬ )‫תחב (לתחב‬
ettirmek
hile, tertip, oyun, şike, dolap, entrika, elçabukluğu tahbııla ‫תחבולה‬
taşıt, araç, vesait tahbura ‫תחבורה‬
ulaştırma, ulaşım, transport tahbura ‫תחבורה‬
toplu taşıma tahbura ‫תחבורה צבורית‬
tsiburit
hobi, amatörce meşgale .................. tahbiv ‫תחביב‬
cümle bilgisi, cümle analizi, söz dizimi, nahiv, sen- tahbir ‫תחביר‬
taks, gramatiksel yazım kuralları
entrika yapmak, üçkağıt yapmak ühbel, letahbel ‫פ‬ )‫תתבל (לתחבל‬
sargı, bandaj, tampon, ped tahboşet ‫תחבשת‬
saplanmış, saplı, sokulmuş, sokuşturulmuş (sıfat) tahuv ‫ת‬ ‫תחוב‬
hudut, sınır, marj, saha, bölge, alan, branş, konu, thum ‫תחום‬
kapsam
his, algı, duyu, duygu, algılama, hissetme, duygu, thuşa ‫תחושה‬
sezi, sezgi, hissiyat
bakım, idame, muhafaza tahazuka ‫תחזוקה‬
tahmin, öngörü (hava durumu tahmini) tahazit ‫תחזית‬
hava durumu tahminî tahazit mezeg ‫תחזית מזג אויר‬
avir
bakım yapmak, bakıma almak . tihzek, letahzek ‫פ‬ )‫תמע (לתחזק‬.
ufalamak, gevşetmek, çözmek tiheah, ühah, ‫תתחי תחח (לתחח) פ‬
letaheah -

525
enflasyon zammı, hayat pahallılığı zammı tosefetyoker ‫תוספת יקר‬
apandisit (iç organ) toseftan ‫תוספתן‬
yüzkarası, ayıp, utanç verici şey, açık saçıklılık, toeva ‫תועבה‬
menfur şey, murdar
menfaat, çıkar, istifade, fayda, yarar toelet ‫תועלת‬
yararlı, faydalı, istifadeli (sıfat) toalti n ‫תועלתי‬
çıkarcı, menfaatçı toaltan ‫תועלתן‬
zar, diyafram tofit ‫תופית‬
doğal olay, tabii hadise, olgu, fenomen, görüngü tofaa ‫תופעה‬
yan etki tofaat levay ‫תופעת לואי‬
davul çalmak, bateri çalmak tofef, letofef S )‫תופף (לתופף‬
terzi, dikici (eril) tofer T ‫תופר‬
terzi (dişil) toferet ‫נ‬ ‫תופךת‬
sonuç, netice, çıkarım, skor, maç skoru, maç sonucu totsaa ‫תוצאה‬
ürün, mahsûl totseret ‫תוצךת‬
saldırgan, saldıran, mütecaviz tokfan ‫תוקפן‬
saldırganlık, agresiflik, saldın, saldırma, tecavüz tokfanut ‫תוקפנות‬
saldırgan, agresif (sıfat) tokfani ‫ת‬ ‫תוקפני‬
sıra, kuyruk, saf tor ‫תור‬
kanun, nazariye, doktrin, ilim öğretim tora ‫תורה‬
türk (eril) turki ‫ז‬ ‫ טוךקי‬,‫תוךכי‬
türkiye (ülke) turkiya ‫ טורקיה‬,‫תוךפיה‬
türkçe turkit ‫ טורקית‬,‫תוךכית‬
teberru eden, bağışlayan, katkıda bulunan, donör törem ‫תורם‬
(organ, kan, doku, sperm), hayırsever
nöbetçi toran ‫תורן‬
nöbet, nöbetçilik toranut ‫תורנות‬
soyaçekim, irsiyet, kalıtım toraşa ‫תורשה‬
irsi, kalıtımsal, kalıtımla geçen (sıfat) toraşti ‫ת‬ ‫תורשתי‬
izafiyet teorisi torat ayahasut ‫תורת היחסות‬
mukim, ikamet eden, semt sakini, vatandaş toşav ‫תושב‬
geçici vatandaş toşav arayi ‫תושב ארעי‬
geçici süreli vatandaş toşav zmani ‫תושב זפןבי‬
kızak, taşıyıcı parça, soket, makine yuvası toşevet ‫תושבת‬
dut (meyve) . ' tut . ‫תות‬
çilek (meyve) ■ tut sade ‫תות שרה‬
takma, protez (takma diş, takma el gibi) totav ‫תותב‬

524
değişim, değişiklik, hayattaki değişiklikler, hayatın taapuhot ... ‫תהפוכות‬
cilveleri, iniş çıkışlar, zikzaklar
harf, işaret, karakter, hat, nota, not tav ‫תו‬
güzergah, hat, rota, izlenen yol tvay ‫הואי‬
uyumlu, uyuşan, uygun, birbirini tutan, münasip toem ‫תואם‬
bahane, kulp (mecazi), özür, mazeret toaııa ‫תואנה‬
nakliye, nakliyat, nakil, taşıma tovala ‫תובלה‬
davacı tovea ‫תובע‬
savcı, genel davacı, amme davası açan tovea klali ‫תרבע פללי‬
talepkar, ısrarcı, zorla isteyen, ısrarla isteyen (sıfat) tovani ‫ת‬ ‫תובעני‬
teşekkür, mersi toda ‫תודה‬
teşekkür ederim, teşekkürler, çok teşekkür ederim toda raba ‫תוךה רבה‬
bilinç, şuur, idrak todaa ‫תודעה‬
arabuluculuk, araya girme, komisyonculuk, tellal- tivuh ‫תורך‬
lık, simsarlık, aracılık
beklenti, umar tohelet ‫תוחלת‬
ömür, ortalama yaşam müddeti, miat tohelet hayim ‫תוחלת חיים‬
etiket, yafta, tanım etiketi tavit ‫תוית‬
iç, orta, içinde, ortasında, zarfında toh ‫תוך‬
komisyonculuk yapmak, arabuluculuk yapmak, tiveh, letaveh ‫פ‬ )‫תלד (לחיו‬
araya girmek, aracılık etmek
esnasında toh kedey ‫תלך בדי‬
çıkarım, kanıtlara dayanarak sonuç çıkarma, sonuç, tolada ‫תולדה‬
netice, semere, ürün, istidlal
kronoloji, zaman dizini, zaman bilimi, tarihi olayla- toladot ‫תולדות‬
nn tarihi sırayla kaydı, vakayiname
biyografi, hayat hikayesi toldot hayim ‫תולדות חיים‬
solucan, tırtıl, kurt, mide kurdu, kurtçuk (hayvan) tolaat ‫תולעת‬
ipek böceği (hayvan) tolaat meşi ‫תולעת משי‬
kitap kurdu, okumaya ve kitaba düşkün tolaat sfarim ‫תולעת ספרים‬
tenya, şerit, mide asalağı, bağırsak kurdu (bir para- tolaat seret ‫תולעת סרט‬
zit türü)(hayvan) .
destekçi, destekleyen, dayanak veren tomeh ‫תומך‬
tunuslu (eril) tunisai ‫ז‬ ‫תוניסאי‬
tunus (ülke) tunisia ■ ‫תוניסיה‬
hayat dolu, köpürücü (soda gazoz kola gibi gazlı toses ■ ‫תוסס‬
köpüren)
katkı maddesi, ek, ilave tosaf ‫תוסף‬
ilave, ek, eklenti, artış, arttınm, zam tosefet ‫תוספת‬
zincirleme reaksyon, birbiri ardına gelen birbirine tguvat şarşeret ‫תגובת שרשרת‬
bağlı olaylar zinciri "....... -‫י‬-■ ■■' . ■ ■
tıraş, sakal tıraşı tiglahat ‫תגלחת‬
keşif, buluş taglit ‫תגלית‬
mukabele etme, karşılık verme, ödüllendirme tigmul ‫תגמול‬
ödül, mükafat, karşılık, mukabele tagmul ................‫תגמול‬
mükafat vermek, ödüllendirmek, geri ödeme yap- tigmel, ‫תגמל (לתגמל)' 'י פ‬
mak, mukabele etmek, aynen karşılığını vermek, letagmel
ödemek
kapışma, kavga, birbirini yeme, atışma, çekişme, tigar ‫תגר‬
sürtüşme
tacir, tüccar, iş adamı, esnaf lagar ‫תגר‬
kavga, döğüş, dalaş Uğra ‫תגרה‬
şaşkınlık, korku, dehşet, sarsıntı, şok, hayretten tadeema ‫תדהמה‬
donakalma, panik, hayret ‫־‬
sık, mutat, düzenli (sıfat) tadir ‫ת‬ ‫תדיר‬
sıklık, düzen, düzenlilik, düzenli olarak tadirut ‫תדירות‬
yakıt ikmali, benzin mazot vs. koyma tidluk ‫תךלוק‬
yakıt ikmal etmek, benzin koymak tidlek, letadlek 5 )‫תךלק (לתדלק‬
imaj, görünüm, görünüş, imge, verilen görüntü tadmit ‫תךמית‬
frekans, dalga boyutu, herz teder ‫תדר‬
yol gösterme, bilgi verme, brifing tidruh ‫תדרוך‬
yönlendirici talimat, ön bilgilendirme, yol gösterme, tadrih ‫תדריך‬
bilgi verme, brifing
talimat vermek tidreh, letadreh D )‫תידך (לתדרך‬
çay te ‫תה‬
yankı yapmak, yankı uyandırmak lied, letaed ‫פ‬ )‫תהד (לתהד‬
hayrete düşmek, şaşkına dönmek, afallamak, merak taa, litot ‫פ‬ )‫תהה (לתהות‬
etmek
boşluk tou ‫תהו‬
keşmekeş, karışıklık, karmaşa, kaos tou vavou ‫תיהו ובהו‬
uçurum, yar teom ‫תהום‬
dipsiz, uçsuz bucaksız, sonu gelmez (sıfat) teomi ‫ה‬ ‫תהומי‬
hayret, şaşırma, şaşkınlık teiya ‫תדדה‬
sağol, sağlıklı 01, sağlıcakla, esenlikle tiye bari . ‫תהיה בךיא‬
şan, ün, şöhret, övgü, övüş, övme teila ‫תתלה‬
resmi geçit, geçit töreni, yürüyüş taaluha ■ ‫תהלוכה‬
süreç, gidiş, gidişat, ameliye taalih ‫תהליך‬

522
akademik sıfat toar akademi ‫תארא?ןךמי‬
zarf (dilbilgisinde) toar apoal ‫תאר הפעל‬
master, yüksek lisans toarşeni ‫ני‬# ‫תאר‬
tarih, zaman taarih ‫תאריו‬
doğum tarihi taarih leida ‫תאךיו לדה‬
tarih mühürü, tarih basan mühür taarihon . .
tarih belirlemek, tarih saptamak, tarih tespit etmek tireh, letaareh S )‫תארו (לתארו‬
kutu, bavul, tahta, sandık, altı düz mavna (Nuhun teva ‫תבה‬
gemisi gibi)
mahsul, ürün, zahire, hububat tevua ‫תבואה‬
tat katma, lezzet verme, çeşnilendirme, baharat tibul ‫תבול‬
koyma
anlayış, anlama, kavrama, zeka tvuna ‫תבונה‬
hezimet, mağlubiyet, bozgun tvusa ‫תבוסה‬
bozguncu, yenilgiyi kabullenen tvustaıı ‫תבוסתן‬
bozgunculuk, yenilgiyi kabullenme tvustanut ‫תבוסתנות‬
talep, iddia tviya ‫תבי^ה‬
yeryüzü, dünya tevel ‫תבל‬
baharat koymak, tat katmak tibely letabel S )‫תבל (להבל את‬
(et)
kabartma tavlit ‫תבליט‬
baharat tavlın ‫תבלין‬
baharat katmak, bahara tlamak, tat katmak tivlen, letavlen ‫פ‬ )‫תבלן (לתבלן‬
saman teven ‫תבן‬
kalıp, model, bünye, yapı, şekil, biçim, form tavnit ‫תבנית‬
dava etmek, mahkemeye vermek, talep etmek, tava, litboa ‫פ‬ )‫תבע (לתבע‬
istemek
yangın, ateş taveera ‫תבערה‬
sağlık koruma, sanitasyon tavrua ‫תברואה‬
eline sağlık (kadına hitaben) tevorahna ‫תברכנה ידיו‬
yadeh
posta kutusu tevat doar ‫תכת דאר‬
laterna, müzik kutusu tevat negina ‫תבת נגינה‬
rozet, nişan, sembol, etiket, logo, alamet, amblem tag ‫תג‬
takviye etmek tigber, letagber ‫פ‬ )‫תגבר(לתגבר‬
takviye, katkı tigboret ‫גבךת‬,‫ת‬
tepki, tepkime, reaksiyon tguva ‫תגובה‬
aksitesir, ters tepki tguva şlilit ‫תגובה שלילית‬

521
^w,7‫ ״•״‬.-‫•״‬ ‫׳ 'י‬ ‫׳‬.‫־‬ .■■•■■ ■s•■• J J■ ‫>־‬.‫ג?״•■ ••• •י‬.‫•■״‬.■: •

T, sayısal değeri 400, (İbrani alfabesinde 22.ci harf) tav ‫ת‬


hücre, kabin, bölme, kompartıman ta ‫תא‬
kokpit, pilot kabini, uçağın kumanda odası ta atayas ‫תא הטיס‬
törpiilo, arabanın torpido gözü" * ta kfafot ..... ‫תא כפפות‬
bagaj kabini (arabanın otobüsün veya uçağın) ta mitan ‫תא מט?ז‬
iştah, afiyet teavon ‫תאבון‬
anonim şirket, tüzel kişi taagid ‫תאגיד‬
bufalo, bizon, kuzey amerika yabani sığırı (hayvan) teo ‫תאו‬
ihtiras, şehvet, arzu, tutku, iştah taava ‫תאוה‬
cinsel istek, cinsel arzu taava nıirıit ‫תאוה מינית‬
koordinasyon, koordine etme, uyum, ahenk, uzlaş- teum ‫תאום‬
ma, eşgüdüm
ikiz, ikizler teom, teomim ‫לאומים‬, ‫האום‬
kaza teuna ‫תארנה‬
trafik kazası teunat drahim ‫תאונת דרכים‬
ivme, süratlenme, hızlandırma, hızlanma teutsa ‫תאוצה‬
tasvir, tasvir etme, tanım, tanımlama, tarif, eşkal, teur ‫תאור‬
eşkal tarifi
aydınlatma, ışıklandırma, tenvirat teura ‫וזאורה‬
teori, kuram, nazariye teorya ‫תאותה‬
tamah, hırs taavat betsa ‫תאות בצע‬
tiyatro teatron ‫תאטרון‬
şehir tiyatrosu teatron ironi ‫תאטרון עירוני‬
tiyatral, tiyatroya ait (sıfat) teatroni ‫ת‬ ‫תאטרוני‬
tiyatral, tiyatroya ait (sıfat) teatrali ‫ת‬ ‫חאטרלי‬
hücresel, hücre ile ilgili (sıfat) tat ‫ת‬ ‫תאי‬
tayland (ülke) tailand ‫תאילנד‬
taylandlı (eril) tatlandı T ‫תאןלנדי‬
taylandlı (dişil), taylandça tailandit ‫נ‬ ‫תאןלנדית‬
selüloz tait ‫תאית‬
koordine etmek, düzene sokmak, ahenk sağlamak, teem, letaem 3 ■ )‫תאם (לתאם‬
” T : ‫•־ י־‬
kararlaştırmak, tanzim etmek
incir (meyve) . teena - ‫תאנה‬
sıfat, ünvan, paye, şekil, kademe, düzey toar ‫תיאר‬
tarif etmek, tanımlamak, tasavvur etmek, farzetmek teer, letaer s )‫תאר (לתאר‬

-‫־־‬.• • " ‫־י‬ . 520


içkili, içmiş, sarhoş (sıfat) şatuy ‫ת‬ ‫שתוי‬
ekili, dikili, tarım (sıfat) şatul ‫ת‬ ‫שתול‬
casus köstebek, ajan şatul, söken ‫ סוכן שתול‬,‫שתול‬
şatul
ortak etme, katma, iştirak ettirme, paylaşım, pay- şituf ‫שתוף‬
!aşma
iş birliği şitufpeula ‫שתוף סעלה‬
ortaklaşa, müşterek, kolektif, kooperatif şitufi, şitufît ‫ שתופית‬,‫שתופי‬
felç, inme, katalepsi, süküt, adalelerin donması ile şituk ‫שתוק‬
irade ve hissin kaybolması hastalığı (hastalık)
susturma, felce uğratma, durdurma, süküt şituk ‫שתוק‬
suskun, susan, sessiz (sıfat) şatuk ‫ת‬ ‫שתוק‬
çözgü (dokuma) Şii ‫שתי‬
içecek ştiya ‫שתיה‬
ikiside, her ikisi (dişil) şteen ‫נ‬ ‫שתיהן‬
fide, fidan ştil ‫שתיל‬
ekim, dikim, ağaç dikimi, plantasyon ştila ‫שתילה‬
iki (dişil) 2 ştayim ‫נ‬ □‫שתן‬
oniki (dişil) 12 ştayim esre ‫נ‬ ‫שתים ?שרה‬
içkıci, içkiye düşkün, ayyaş şatyan ‫שתין‬
süküt, susma, susuş ştika ‫שתיקה‬
içine yerleştirilen nesne, nakledilen doku (organ,sa- şetel ‫שתל‬
ç,fidan,aşı vs.), emplantasyon
fidan dikmek, içine yerleştirmek şataL, liştol ‫פ‬ )‫שתל (לשתל‬
söz geçiren, hükmeden, sert tabiatlı, dominant, ştaltaıı ‫ת‬ ‫שתלטן‬
baskın karakterli (sıfat)
çiş, idrar, sidik şeten ‫שתן‬
ortak, hissedar, partner ‫י‬ şutaf ‫שתף‬
katmak, ortak etmek, iştirak ettirmek şitef, leşatef ‫פ‬ )‫שתף (לשתף את‬
(et)
ortaklık şutafut ‫שתפרת‬
susturmak, felce uğratmak, durdurmak şitek, leşatek ‫פ‬ )‫שתק (לעותק‬
susmak, süküt etmek şatak, liştok ‫פ‬ )‫שתק (לשתק‬
suskun, konuşkan olmayan (sıfat) şatkan ■‫ת‬ ‫שתקן‬
çocuk felci (hastalık) şateket ‫׳‬ ‫שתקת‬
dumur, dumura uğrama, konuşma yetisi körelme, şateket ‫שתקת‬
kalakalma, sessizlik, sessizliğe bürünme
kan revan içinde kalmak şatat, liştot ‫פ‬. )‫שתת (לשתות‬

519
•: ..: . !-.3.... j!,.?, :1 •'‫״‬,.‫י‬ .‫* •י‬.*.‫״‬. ‫■׳*״‬. . ‫■י‬

yoldan çıkmak, doğru yoldan sapmak, ağır yürü- sereh, lesareh S )‫שרך (לעזרך‬
mek
ayakkabı bağı bağlamak saralı, lisroh .S )‫שרך (לעזרך‬
eğrelti otu sarah, şarah. ‫יו‬# ‫שיד‬
şarlatan, sahtekar, dolandırıcı şarlatan ‫שרלטן‬
şırfıntı, aşifte, sürtük, şıllık, düşük, fahişe, orospu şarmuta ‫שךמרטה‬
(kaba argo)
reçine saraf ‫שיח‬
yakmak, ateşe vermek, kundaklamak, yangın saraf, Usrof ‫פ‬ )‫שרך (לעזרך את‬
çıkarmak (et)
yangın srefa ‫שרפה‬
tabure şrafraf ‫שרפרף‬
solucan, kurt, sürüngen, iğrenç yaratık, iribaş, şerets ‫שרץ‬
larva, kurtçuk (hayvan)
sayıca çok olmak, çok sayıda olmak, dolu olmak, şarats, lişrots ‫פ‬ )‫ש_רץ (לשרץ‬
kaynamak, kümelenmek, sürü halinde tünemek
ıslık çalmak şarak, lişrok ‫פ‬ )‫שרק (למזרק‬
yürürlükte olmak, geçerli olmak, hüküm sürmek sarar, lisror ‫פ‬ )‫שרר (לשריר‬
kök şoreş ‫שרש‬
kökten yok etmek şereş, teşareş ‫פ‬ )‫שרש (לשרש‬
zincirlemek, link haline sokmak, ard arda dizmek şirşer, leşarşer ‫פ‬ )‫שךשר (לשךשר‬
zincir, zincir kolye, link şarşeret ‫שךשךת‬
sıradağ, sıradağlar şarşeret ariıtı ‫שרשרת הרים‬
hizmetli, uşak, hademe, kapıcı, odacı, server(bilgi- şarat ‫שרת‬
T T

sayar)
hizmet etmek, servis yapmak şeret, leşaret ‫פ‬ ,‫שרת (לשרת את‬
(et be) (-3
altı (dişil) 6 Ş«Ş ‫נ‬ ‫שש‬
çok sevinçli olmak, mutlu olmak sas, lasus D )‫שש (לשוש‬
tavla (oyun) şeş beş ‫שש בש‬
onaltı (dişil) 16 şeş esre ‫נ‬ ‫שש ??שרה‬
altı (eril) 6 şişa T ‫ששה‬
onaltı (eril) 16 şışa asar ‫ז‬ ‫ששה עשר‬
neşe, sevinç sason ‫ששון‬
altıncı şişi ‫ששי‬
altılı, altı parça, altılı takım şişiya ‫ששיה‬
altmış 60 şişim ‫ששים‬
but, kaba et şet ‫שת‬
içmek şato, liştot ‫פ‬ )‫שתה (לשתות‬

518
hayatta kalmak, yaşamı sürdürmek, sağ salim . sarad, Usrod ‫פ‬ )‫שרד (לשרד‬
kurtulmak
suya dalmak, suda durmak şara, lişrot ‫פ‬ )‫רה (לשרות‬#
can havliyle çabalamak, mücadele vermek, pençe- sara, lisrot ‫פ‬ )‫שרה (לשרות‬
leşmek, cebelleşmek, debelenmek, uğraş vermek
elbise kolu, manşet, manşon şarvul ‫שךוול‬
belirli bir durumda bulunuş, pozisyon almış, pozis- şaruy ‫ח‬ ‫שרוי‬
yonda (sıfat)
ayakkabı bağı, potinbağı, bağcık, kordon sroh ‫שרוף‬
ayakkabı bağı bağlanmış, potinbağı bağlı (sıfat) saruh ‫ת‬ ‫שרוך‬
bölge adı (Natanya Tel Aviv arasında bir bölge) şaron ‫שית‬
uzanmış, sere serpe, boylu boyunca uzanmış, alan sarua ‫ה‬ 5?‫שרר‬
kaplamış (sıfat)
yanık, yanmış, takımına aşık fanatik taraftar (sıfat) saruf ‫ת‬ ‫שרוף‬
hizmet, servis şîrut, şerut ‫שרות‬
iş verme bürosu şerut ataasuka ‫שרות הת^סוקןה‬
oda servisi şerut hadarim ‫שרות חדרים‬
tuvalet şerutim ‫שרותים‬
tırmalamak, tırmıklamak, pençelemek sarat, lisrot s )‫שרט (לשרט‬
çizim, plan, çizme, resmetme, teknik resim sirtut ‫שרטוט‬
sığlık, sığ kumsal sirton ‫שרטון‬
teknik ressam, çizimci, desinatör sartat ‫שרטט‬
çizmek, çizim yapmak sirtet, lesartet ‫פ‬ )‫שרטט (לשךטט‬
enkaz, kalıntı, geride kalan, sağ kurtulan, hayatta ■ sarid, sridim ‫ שרידים‬,‫שריד‬
kalan, kazazede
zırh şiryoıı ‫שריון‬
tankçı, zırhlı birlik askeri şiryonai ‫שריונאי‬
çizik, tırmık, tırmalama, deride yarık srita ‫שריטה‬
yer tutmak, yer kapmak, tahsis etmek, ayırmak, şiryen, ‫פ‬ )‫שדין (לעירין‬
güvenceye almak leşaryen
şeriat (ARAPÇADAN) şeriya ‫שתעה‬
şerif, kasaba polis şefi (amerikada) şerif ‫שריף‬
yanıcı, tutuşucu (sıfat) sarif ‫ת‬ ‫שריף‬
ıslık şrika ‫ש!־י?ןה‬
kas, adale şrir ■ ‫שךיר‬
geçerli, efektif, mevcut, baskın, dominant şarir ■ ‫שו־יר‬
keyfince, gönlünce, aklına estiği gibi (sıfat) şriruti ‫ת‬ ‫שרירותי‬
kaslı, adaleli, yapılı (sıfat) şriri ‫ת‬ ‫שרירי‬

517
yalancılık, yalan söyleme . şakranut ‫שקרנות‬
yalancı (dişil) şakranit ‫נ‬ ‫שקרנית‬
şıngırtı, tıkırtı, korku şikşuk ‫שקשוק‬
menemen, yumurta yemeği, yumurtayla yapılan bir şakşuka ‫שקשוקה‬
israel yemeği
şıngırdatmak, korkmak şikşek, leşakşek s )‫קזקשק (לשקשק‬
bakan, vekil sar ‫שד‬
şarkı söylemek şar, laşir ‫פ‬ )‫שר (לשיר‬
maliye hazine bakanı sar aotsar ‫שר האוצר‬
savunma güvenlik bakanı sar abitahon ‫שר הבטחון‬
iskan ve inşa bakanı (imar ve iskan bakanı) sar abinuy ‫שר הבנוי וחשבון‬
veaşikun
sağlık bakanı sar abriut ‫שר הבריאות‬
dış işleri bakanı sar dhuts ‫שר החוץ‬
eğitim ve kültür bakanı (milli eğitim ve kültür sar ahinuh ­ ‫שר החנון והת‬
bakanı) veatarbut ‫רבות‬
tarım bakanı sar ahaklaut ‫שר החקלאות‬
ekonomi bakanı sarakalkala ‫שר הכלכלה‬
teknoloji bilim ilim bakanı sar amada ‫שר המרע‬
adalet bakanı sar amişpatim ‫שר המשפטים‬
çalışma bakanı sar aavoda ‫שר הןנבו־דה‬
iç işleri bakanı sar apnim ‫שר הקנים‬
ulaştırma bakanı sar atahbura ‫שר התחבוךה‬
turizm bakanı sar atayarut ‫שר התירות‬
sanayi ve ticaret bakan! sar ataasiya ‫שר התקשיה‬
veamishar ‫והמסחר‬
iletişim bakanı sar atikşoret ‫שר התקשרת‬
din işleri bakani (diyanet işleri bakanı) sar leinyaney ‫שר ל?ימני דתות‬
datot
kuru sıcak, hamsin şarav ‫שרב‬
sokuşturmak, araya sıkıştırmak şirbev, leşarbev s )‫שךבב (לשרבב‬
karalama, çiziktirme şirbut ‫שךבוט‬
çiziktirmek, karalamak şirbet, leşarbet ‫פ‬ )‫שרבט (לשרבט‬
asa, değnek, orkestra şefinin değneği şarvit ‫שךביט‬
boru tamircisi, tesisatçı şravrav ‫שרברב‬
germek, aldatmak, kandırmak sereg, lesareg ‫פ‬ )‫שלג (לשלג‬
tekrar düzenlemek, yeniden örgütlemek şirgen, ‫פ‬ )‫שלגן (לשךגן‬
leşargen

516
sessizlik, sükun, sükunet, sakin, huzur, dinginlik şaket ‫שקט‬
susmak, yatışmak, işin peşini bırakmak şakat, lişkot ‫פ‬ )‫שקט (לשקט‬
gergin bekleyiş, sinir harbi, fırtına öncesi sessizlik şeket matuah ‫שקט מתוח‬
susunI, sessizlik! şeket! !‫שקט‬
azim, sebat, gayret, çaba, çalışkanlık, devamlılık şkida ‫שקידה‬
tartma, tartım, ölçüp tartma, düşünüp taşınma, göz şkila ‫שקילה‬
önüne alma
batma, batış, batım, suya dalma, gün batımı, grub şkia ‫שקי^ה‬
şeffaflık, berraklık, saydamlık şkifut ‫שקיפות‬
aşırı arzu, tutku, şehvet şkika ‫שקיקה‬
poşet, naylon torba, torba sakit ‫שקית‬
tartmak, düşünüp taşınmak, üzerinde düşünmek, şakal, lişkol ‫פ‬ ,‫שקל (לשקל את‬
nazarı dikkate almak, kaale almak (et be) (-3
şekel, yeni şekel (israel para birimi), kısaltılmış şekel, şekel ‫ שקל חדש‬,‫שקל‬
söylenişi şah hadaş )‫(ש»ח‬
ağırlıklı ortalama alma, bir karara varmak için şiklul ‫שקלול‬
dengeleri düşünme
ağırlıklı ortalama almak ‫פ‬
şiklel, leşaklel )‫שקלל (לשקלל‬
yeniden kurmak, önceki haline getirmek, ıslah şikem, leşakem ‫פ‬ )‫שקם (לשקם‬
etmek, restore etmek, rehabilite etmek, iyileştirmek
çınar ağacı, firavun inciri ağacı şikma ‫שקמה‬
pelikan kuşu (hayvan) saknai ‫שקנאי‬
alçak yer, girinti, çukur, oyuk, çöküntü, depresyon şeka ‫שקע‬
priz, soket, jak....................... ................. şeka............... ‫שקע‬
batmak, dalmak şaka, lişkoa ‫פ‬ )‫שקע (לשקע‬
batırmak, daldırmak, içine işlemek şikea, şika, ‫פ‬ ‫ שקע‬,‫שקע‬
leşakea )‫(לשקע‬
şeffaflık, saydamlık, projeksyon, slayt, görüş açısı şekef ‫שקף‬
yansıtmak, aksettirmek(aynadan) şikef, leşakef ‫פ‬ )‫שקף (לשקף את‬
(et)
sürüngen (hayvan) şekets ‫שקץ‬
dolu olmak, bir şeyle dolu olmak (lişkok hayim şakak, lişkok ‫פ‬ )‫שקק (לשקיק‬
‫ = לשקוק חיים‬hayat dolu olmak)
yalan şeker ‫שקר‬
yalan söylemek şiker, leşaker ‫פ‬ ,-‫שקר (לשקר ל‬
(le be) (-3
zararsız yalan, beyaz yalan (mecazi) şeker lavan ‫לבז‬
düzmece, yapmacık, asılsız, yalan (sıfat) şikri ‫ת‬ ‫שקרי‬
yalancı (eril) şakran ■‫ז‬ ‫שקה‬

E. :

515
sürtmek, ovalamak, sıvazlamak, sertçe silmek şifşef, leşafşef S )‫שפשף (לשפשף‬
pişik, kızartı (ciltte) şafşefet ‫שפשפת‬
ateşe koymak şafar, lişpot S )‫׳שפת (לשפת‬
deniz kenarı, deniz kıyısı sfat ayam ‫שפת מים‬
ruj, dudak boyası sfaton ‫שפתון‬
dudaklar sfatayim ‫שפתים‬
güçlü akıntı, hızlı akıntı şetsef ‫שצף‬
kuvvetle akmak, güçlü akıntı yaratmak, kızmak, şatsaf, liştsof ‫פ‬ )‫שצף (לשצף‬
ateş püskürmek
çek, çek karnesi şek ‫שק‬
çuval, çuval bezi sak ‫שק‬
uyku tulumu sak şeyna ‫שק שנה‬
badem (meyve) şaked ‫שקד‬
azmetmek, sebat etmek şakad, lişkod ‫פ‬ )‫שקד (לשקד‬
badem ağacı şkediya ‫שקזץה‬
bademcikler şkedim ‫שקדים‬
çalışkan, yılmaz, bezmez, usanmaz, azimli, sebatkar şakdan ‫ז‬ ‫קזקךן‬
(eril)
azimlilik, gayretli çalışma, itina ve titizlikle çalışma, şakdanut ‫שקדנות‬
çalışkanlık, gayretlilik
çalışkan, yılmaz, bezmez, usanmaz, azimli, sebatkar şakdani ‫ת‬ ‫שקרני‬
(sıfat)
hamarat (dişil) şakdanit ‫נ‬ ‫שקדנית‬
iksir şikuy ‫שקוי‬
tartma, fikir, düşünce, mülahaza, mütalaa şikul ‫שקול‬
ihtiyatlı, tedbirli, dikkatli, oturmuş, sakin, dingin, şakul ‫ת‬ ‫שקול‬
ağırbaşlı (sıfat)
tartılmış, tartılı (sıfat) şakul ‫ת‬ ‫שקול‬
aklıselim, irfan, anlak, izan, havsala, muhakeme, şikul daat ‫שקול דעת‬
düşünüp taşınma, akıllı uslu olma, usavurum,
mantık
restorasyon, onarım, bakım, yenileme, yeniden kur- şikum ‫שקום‬
ma, önceki haline getirme, gözetim, rehabilitasyon
(canlılara ve yapılara)
batık, sualtındaki batık, batmış gemi (sıfat) şakua ‫ת‬ ‫שקוע‬
aksettirme şikuf ‫שקוף‬
röntgen çekme şikuf ‫שקוף‬
şeffa f, b errak, saydam (sıfa t) şakuf ‫ת‬ ‫שקוף‬
slayt şkufit ‫שקופית‬
sessiz, sakin, süküt şeket ‫שקט‬

' '
514
cariye, kadın köle, besleme (dişil) şiflıa J r .‫שפחה‬
yargılamak, mahkeme etmek şafat, lişpot S ,‫שפט (לשפיט את‬
(et al) )‫על‬
aklı başındalık, ayıklık, kendindelik, bilinci yerin- şfiyut ‫שפילח‬
delik
dökme şfiha ‫שפיכה‬
kan dökme şfihut damim ‫שפיכות דמים‬
iyi huylu, habis olmayan (tümör için), halim selim, şapır ‫שפיר‬
munis
yusufçuk (hayvan) şapirit ‫שפירית‬
dökmek şafak, lişpoh S )‫שפך (לשפך‬
nehir ağzı, haliç şefeh naar ‫שפך נ?׳ר‬
idrar yolu, sidik yolu, üretra şofha ‫שפכה‬
ispatula, kazıma aleti (YİDİŞTEN) şpahtel ‫שפכטל‬
çöp, döküntü, artıklar şfahim ‫שפכים‬
moloz, moloz yığını, döküntü, birikinti şfohet ‫שפיכת‬
en aşağı, en alt, cezir olayı, denizin çekilmesi şefel ‫עופל‬
sefil, gurursuz, alçak, aşağı, adi, rezil, değersiz, şafel ‫ת‬ ‫׳טפל‬
mendebur (sıfat)
ova şfela ‫שפלה‬
alçaklık, sefillik, adilik, alçaklık, çıkarcılık, namus- şiflut ‫שפלות‬
suzluk
bıyık sofam ‫שפם‬
tavşan, adatavşam, dağ tavşanı (hayvan) şafan
kobay, deney hayvanı, denek şafaıı nisayon ‫שפן נסיון‬
bolluk, bereket, bol, çokluk, furya şefa ‫שפע‬
bereketli ve bol olmak, çok olmak, gür ve verimli şafa, lişpoa ‫פ‬ )‫שפע (לשפע‬
olmak, iri ve büyük olmak
cömertçe vermek, bonkörlük etmek, bolca vermek, şipea, şipa, ‫פ‬ ‫ שפע‬,‫שפע‬
fazlasıyla vermek leşapea )‫(לשפע‬
yeniden çalıştırmak, aktif hale getirmek, canlandır- şipel, leşapel ‫פ‬ )‫שפעל (לשפעל‬
mak, harekete geçirmek, r.eaktive etmek
grip (hastalık) şapaat ‫שפעת‬
diz çökmek ‫פ‬
şafaf, lişpof )‫שפף (לשפף‬
onarmak, restore etmek, yenilemek, tadilat tamirat şipets, leşapets ‫פ‬ )‫שפץ (לשפץ‬
yapmak
daha iyi duruma getirmek, geliştirmek, düzeltmek, şıper, leşaper ‫פ‬ )‫שפר (לשפר‬
ıslah etmek
daha iyi olmak, durumu düzelmek, gelişmiş olmak şafar, lişpor ‫פ‬ )‫שפר (לשפיר‬
oğuşturma, ovma, aşınma, yenme, sürtünme şîfşvf ‫שפשוף‬

513
şehem kapısı, şanı kapısı, yeruşalayimin bîr kapısı şaarşhem ‫שער שכם‬
saç, kıl, saçlar sear, searot ‫ שערות‬,‫שער‬
yeniden değerlendirme, yeni değer belirleme, yeni şiaruh ‫שערוך‬
kıymet takdir etme
mide kurdu (bir parazit türü) (hayvan) (hastalık) şaaronit (sug ‫שערונית (סרג‬
tapil) )‫טפיל‬
skandal, rezalet, kepazelik şaaruriya ‫שערוףה‬
skandal yaratıcı, rezilce, rezil, kepaze (sıfat) şaaruriyati ‫ת‬ ‫שערוךיתי‬
yeniden değerlendirmek, yeniden hesaplamak, şireh, leşaareh ‫פ‬ )‫שערך (לשערך‬
ayarlamak
eğlence, şamata şaaşua ‫שעשוע‬
bilmece, yarışmalı eğlence porgramı, animasyon şaaşııon ‫שעשועון‬
(eğlence)
eğlendirmek şişea, şişaa, ‫פ‬ ‫ שעשע‬,‫שעשע‬
leşaaşea )‫(לשעשע‬
olağanüstü durum anı, acil durum anı şeat herum ‫שעת חורם‬
fırsat, münasip zaman, şans, uygun an, fırsat bu şeat koşer ‫שעת כשר‬
fırsat, tam zamanı
çoğaltım, reprodüksyon, yeniden oluşturma, çoğalt­ şaatuk ‫שעתוק‬
ma
yeniden kopyalamak şitek, leşaatek ‫פ‬ )‫שעתק (לשעתק‬
şef, reis, lider, elebaşı Şef ‫שף‬
şişlemek, şişe geçirmek, adam mıhlamak şiped, leşaped s )‫שפד (לשפד‬
dudak, kıyı, kenar safa ‫שפה‬
lisan, dil safa ‫שפה‬
karşılığını vermek, tazmin etmek, telafi etmek, şıpa, leşapot ‫פ‬ )‫שפה (לשפות‬
zararını karşılamak
şişleme, şiş çubuğu, şiş, etlerin geçirildiği tahta yada şipud, şipudim ‫ שפודים‬,‫שפרד‬
demir çubuk
yargı, yargılama şiput ‫שפרט‬
telafi, tazmin, zararı karşılama şipuy ‫שפרי‬
ayık, aklı başında, kendinde, bilinçli (sıfat) şafuy ‫ת‬ ‫שפרי‬
dükük, dökülmüş, bitkin, tükenmiş, halsiz (mecaz) şafuh ‫ת‬ ‫שפוך‬
(sıfat)
meyil, eğim, bayır, yokuş şipua ‫שפרע‬
tüp (ilaç, krem vs. tüpü), telefon ahizesi şfoferet ‫שפרפרת‬
restorasyon, onarım, tamirat, tadilat, yenileme şiputs ‫שפרץ‬
daha iyi duruma getirme, geliştirme, düzeltme, . şipur ‫שפרר‬
ıslaha yenileme
iyileşme, ilerleme, gelişme, düzelme, nekahat şipur ‫שפור‬

512
saat (zaman) şna ‫ש?ה‬
kulak kabartmak, dinlemek, ilgilenmek, dikkate şaa, lişot S )‫שעה (לשעות‬
almak, aldırmak, kaale almak, önemsemek
balmumu şaava ‫שעוד׳‬
öksürük şiul ‫שעול‬
saat (alet) şaon ‫שעון‬
fasulye, barbunya şeuit ‫שעועית‬
taze fasulye, ayşe fasulye, yeşil fasulye şeuityeruka ‫שעועית ירקה‬
ders şiur ‫שעור‬
varsayım, varsayma, farzetme, tasavvur, sanma, şiur ‫שעור‬
sanı
karizma, büyüklük, değerlilik şiur koma ‫שעור קומה‬
arpa (bitki), arpacık (göz hastalığı) seora ‫שעורה‬
ev ödev(Ieri) şiurey bayii ‫שעורי בית‬
fazla mesai şaot nosafot ‫שעות נוספות‬
koşmak, dörtnala gitmek şaat, lişot B )‫שעט (לשעט‬
saçlı, kıllı (sıfat) sair ‫ת‬ ‫שעיר‬
kademe, adım, merhale, aşama, mertebe, gidişat şaal ‫שעל‬
(al kol tsaad veşaal ‫) על כל צעד ושעל‬
boğmaca (hastalık) şaelet ‫שעלת‬
mantar, şişe mantarı şaam ‫שעם‬
can sıkıntısı, sıkıntı şiamum ‫שעמום‬
sıkmak, can sıkıcı olmak şimem, B )‫שעמם (לשעמם‬
leşaamem
saatçi şean ‫ש?ז‬
kapı, nizamiye, kale (maç), gol(spor) şaar ‫שער‬
varsaymak, farzetmek, tahayyül etmek, tasavvur şier, leşaer B )‫שער (לשער‬
etmek, zannetmek, sanmak
aslanlar kapısı, yeruşalayimin bir kapısı şaar aarayot ‫שער האריות‬
çöp kapısı, yeruşalayimin bir kapısı şaar aaşpaot ‫שער האשפות‬
vadi kapısı (arapçası babelued, babel ved) şaar agay ‫שער הגיא‬
kur, döviz kuru, rayiç bedel şaar ahalifin ‫שער החליפין‬
çiçekler kapısı, yeruşalayimin bir kapısı şaar aprahim ‫שער הפרחים‬
merhamet kapısı, yeruşalayimin bir kapısı, kapalı şaararahamim ‫שער הרחמים‬
olan kıyamet günü açılıp mesihin gireceği kapı ■
yafo kapısı, yeruşalayimin bir kapısı şaar yafo 1‫שער יפ‬
günlük döviz kuru ortalama fiyatı, pazar ortalama- şaaryetsig ‫שער יציג‬
sı, ortalama rayiç, açılış fiyatı
siyon kapısı, yeruşalayimin bir kapısı şaar tsiyon ‫שער ציון‬

511
beleşçilik, bedavacılık, köftehorluk, dilencilik şnorerut ..... ‫שנחרדות‬
(YİDİŞTEN) ...... ..........
ikinci (eril), öteki şeni ‫ז‬ ‫שני‬
koyu kırmızı, al (renk) şanı ‫שני‬
değişiklik, ayrılık, farklılık şoni ‫שני‬
ikinci (dişil) şniya ‫נ‬ ...........‫שניה‬
saniye şniya ‫שניה‬
ikiside, her ikisi (eril) şneem ‫ז‬ ‫שניהם‬
iki (eril) 2 şnayim T ‫שנים‬
oniki (eril) 12 şneym asar T ‫שנים עשר‬
şnitzel, et şnitsel ‫שניעל‬
ikinci kez, ikinci defa, ikinci kere, tekrar, tekerrür, şenit ‫שנית‬
yine, gene
kızıl (hastalık) şanit ‫שנית‬
ezberlemek, hatırlamak amacıyla tekrarlamak, şinen, leşanen B )‫שנן (לשנן‬
bellemek
kuşak sarmak, hazırlanmak, kuvvet toplamak (maç şineSf leşanes B )‫שנס (לשנס‬
savaş sınav)
nakletmek, yerini değiştirmek şinea, şina, B )‫ שבע (לשנע‬,‫שנע‬
leşanea
vanilya şenef ‫שנף‬
ebedi istirahat, ebedi uyku, ölüm şenat netsah ‫שנת נצח‬
Öğle uykusu şeııat ‫שנת צהרים‬
tsaorayim
yıllık şnaton ‫שנתון‬
yıllık, senelik (sıfat) şııati ‫ת‬ ‫שנתי‬
tahrik etmek, kışkırtmak, saldırtmak şisa, leşasot B )‫שסה (לשסות‬
tahrik kışkırtma şisuy ‫שסוי‬
yarık, yarılmış, ayrıklaşmış, çatlak, çatlamış (sıfat) şasua ‫ת‬ ‫שסוע‬
yarık, ayrık, çatlak şesa ‫שסע‬
yarmak, ikiye bölmek, ikiye ayırmak şaşa, lişsoa D )‫שסע (לשסע‬
ayrıştırmak, parçalara ayırmak şisea, şisa, B ‫ שסע‬,‫שסע‬
leşasea )‫(לשסע‬
kesmek, doğramak, yarmak şisef, leşasef B )‫שסף (לשסף‬
malta eriği (meyve) şesek ‫שסק‬
vana, subap, ventil, valf‫׳‬ . şastom ‫שסתום‬
köle yapmak, esir etmek, rehin etmek şibed, leşaabed B )‫שעבד (לשעבד‬
esir etme, esaret, kölelik, tutsaklık, esirlik, kulluk şiebud ‫שעבוד‬
ipotek, rehin, tutu, borca karşılık gösterilen teminat şiebud ‫שעבוד‬

510
muhafazakar, tutucu (sıfat) ‫׳‬ şamrani .... ‫שמתי‬
güneş şemeş ‫שמש‬
hizmetkar, mübaşir, hademe, şarnaş mumu (hanu- şamaş ‫שמש‬
kiyada)
hizmet etmek, servis yapmak, faydası dokunmak şimeş, leşameş B ‫שמש (לשמש‬
(et te ke) )‫אתי ל‬
pencere camı şimşa ‫שמשה‬
araba arka camı şimşa ahorit ‫שקשה אחורית‬
araba ön camı şimşa kidrnit ‫שמשה קדמית‬
güneş şemsiyesi, şemsiye, güneşlik şimşiya ‫שמש^ה‬
susam (şumşum diye yazılsa da halk dilinde sum- şumşum, ‫ סומסום‬,‫שמשם‬
sum okunur samehli yazılışta geçerlidir) sumsum
diş şen ‫שן‬
hindiba şen ari ‫ז ארי‬#
akıl dişi şen bina ‫שן בינה‬
azı dişi şen tohenet ‫חנת‬1‫שן ט‬
takma diş(ler), protez şen totevet, ‫ שמם‬,‫שן תזיתבת‬
şiııayim totavot ‫תותבות‬
nefret etmek sana, lisno B )‫שנא (לשנא‬
nefret, hınç, garez, kin, düşmanlık sina ‫שנאה‬
trafo, transformatör şanay ‫שנאי‬
sebepsiz nefret, yersiz nefret, gereksiz kin, yok yere sinat hinam ‫שנאת חנם‬
düşmanlık, çekememezlik
ölesiye nefret, çok şiddetli kin, garaz sınat mavet ‫שנאת מות‬
uyku, uyuma şena ‫שנה‬
sene, yıl şana ‫זנה‬£
değiştirmek şina, leşanot B ,‫שנה (לשנות את‬
(et al)
tekrar etmek, tekrarlamak, yinelemek . şana, lişnot B )‫שנה (לשנות‬
fildişi, yaban domuzunun dişi şenav ‫שנהב‬
değişiklik, değişim . şinuy ‫שנוי‬
ihtilaflı, çekişmeli, tartışmalı, müphem, tartışılır şanuy ‫שנוי במחלקת‬
bemahloket
zeki, çok akıllı, parlak fikirli (sıfat) şanun fi ‫שנון‬
şnorkel, tüpsüz dalışta suyun içinde nefes alinabilen şnorkel ‫שנורקל‬
boru
beleşçi, bedavacı, köftehor, dilenci (YİDİŞTEN) şnorer ' ‫שנודר‬
otlakçılık yapmak, beleşten geçinmek, yardım şnorer, B )‫שנודר (לשנורר‬
dilenmek (argo) leşnorer .
ismin, adın (eril) şimha, şemha ‫ז‬ ..... ..‫שמך‬
ismin, adın (dişil) şmeh 3 ‫שמך‬
isimleriniz, adlarınız (eril) şimhem ‫ז‬ ‫שמכם‬
isimleriniz, adlarınız (dişil) şimhen ‫נ‬ ‫שמכן‬
elbise, entari simla ‫שכולה‬
isimleri, adları (eril) şnaııı ‫ז‬ ‫שמם‬
tenhalaşmak, ıssızlaşmak, terkedilmek şamam, ‫פ‬ )‫שמם (לשמם‬
lişmom
ıssız yer, tenhalık, ıssızlık şmama ‫שממה‬
isimleri, adları (dişil) şman T ‫שמן‬
yağ şemen ‫שמן‬
şişman, şişko (sıfat) şamen ‫ת‬ ‫שמן‬
yağ (vücutta, ette) (sıfat) şumaıı ‫ח‬ ‫שמן‬
yağlamak şimen, leşameıı s )‫שמן (לשמן‬
hint yağı şemen kik ‫שמן קיק‬
ismimiz, adımız, isimlerimiz, adlarımız şmenıı ‫שמנו‬
yağlı (sıfat) şamnuni ‫ח‬ ‫שמנוני‬
yağlı (sıfat) şumani ‫ת‬ ‫שמני‬
tombul, dolgun, şişmanca (sıfat) şmanmaıı ‫ת‬ ‫שמנמן‬
kaymak, krema, bir şeyin en iyi kısmı şamenet ‫שמ?ת‬
ekşi yoğurt, yüzde 15 yağlı yoğurt, krem şantiye şamenet ‫שמנת חמוצה‬
(pasta kreması yapmakta kullanılan) hamutsa
tatlı krema şamenet ‫שמנת מתוקה‬
metuka
duymak, işitmek, söz dinlemek, itaat etmek şama, lişmoa ‫פ‬ ‫שמע (לשמע את‬
(et al me le) )-‫ ל‬,-‫מ‬, ‫על‬,
şampuan şampu ‫שמפו‬
zerre, parça, birazcık şemets ‫שמץ‬
leke, şaibe, iftira, şüphe, damga şimtsa ‫שמצה‬
rezene, taze soğana benzer salatası yapılan bitki şumar ‫שמי‬
muhafaza etmek şimer, leşamer ‫פ‬ )‫שזמר (לשמר‬
korumak, muhafaza etmek, nöbet tutmak, alıkoy- şamar, lişmor ‫פ‬ )‫שמר (לשמר‬
mak, himaye etmek, esirgemek
koruma, bodyguard, kişisel koruma şomerroş ‫שמר ראש‬
çocuk bakıcısı, babysitter (eril) şmartaf ‫ז‬ ‫שמרטף‬
çocuk bakıcısı, babysitter (dişil) şmartafit j ‫שמרטפית‬
maya şmarim ‫שמרים‬
muhafazakar, tutucu, eski kafalı şamran ‫שמין‬

508
onsekiz (dişil) 18 , şmone esre J ‫שמונה עשרה‬
seksen 80 şmoııim ‫שמונים‬
duyum, söylenti, rivayet, şayia şmua ‫שמועה‬
muhafaza, koruma, himaye, koruyuculuk, doğal şimur ‫שמור‬
kaynakları koruma (orman, toprak, hayvan)
korunmuş, muhafaza edilmiş, korunaklı (sıfat) şamur ‫ת‬ ‫שמור‬
koruma altına alınmış bölgeler (park, bahçe) şmura ‫שמורה‬
konserve şmurim ‫שמורים‬
konserve (1er) şimurim ‫שמורים‬
doğal muhafaza, doğal koruma, doğal park, koru- şmurat teva ‫שמורת טבע‬
nacak doğa alanı
kullanım, kullanma, kullanış şimuş ‫שמוש‬
kullanışlı, pratik, yararlı, faydalı, iş görür (sıfat) şimuşi ‫ת‬ ‫שמושי‬
neşeli, sevinçli, mutlu, şen (sıfat) sameah ‫ת‬ ‫שמח‬
neşelenmek, sevinmek samah, ‫פ‬ )‫שמח (לשמח‬
listnoah
neşelendirmek, sevindirmek simeah, simah, ‫פ‬ ‫ שמח‬,‫שמח‬
lesameah )‫(לשמח‬
neşe, sevinç simha ‫שמחה‬
yaşama sevinci simhat hayim ‫שמחת חיים‬
düşürmek, kazayla elinden düşürmek şamat, lişmot ‫פ‬ )‫שמט (לשמט‬
düşürme, kazara elinden düşürme, bırakma şmita ‫שמטה‬
ismim, adım şmi ‫שמי‬
samı ırkından olan, semitik, samilere ait (sıfat) şemi ‫ת‬ ..................‫שמי‬
battaniye, yorgan smiha ‫שמיכה‬
gök, gökyüzü, sema şamayim ‫שמים‬
göksel, tanrısal, semavi, kutsal, ilahi, doğaüstü, şmeymi ‫ת‬ ‫שמימי‬
insanüstü (sıfat)
sekizinci şmini ‫שמיני‬
sekizli, sekiz parça şminiya ‫שמימה‬
lise son sınıf talebesi, lise son sınıfa giden öğrenci şminist ‫שמיניסט‬
sekizde bir şminit ‫שמינית‬
işitme, duyma şmia ‫שמיעה‬
dere otu, zımpara şamir ‫שמיר‬
nöbet, koruma, muhafaza, markaj (spor) şmira ‫שמירה‬
özel koruma (badigard), adam markajı, adam ada- şmira işit ‫שמירה אישית‬
ma markaj (spor)
kutsal cumartesi gününü gözetme, şabatı muhafaza, şmirat şabat ‫שמיו־ת שבת‬
şabat kurallarına uyma

507
indirme, içine sokma ........ şilşul . . .. ‫עזלשול‬
ishal, amel, diyare (hastalık) şilşul ‫שלשול‬
solucan, yer solucanı, toprak solucanı (hayvan) şilşul ‫שלשול‬
geçen gün, önceki gün şilşom ‫שלשום‬
otuz 30, matemin ay kesimi merasimi (yahudi şloşim ‫עזלשים‬
dininde)
ishal etmek, amel yapmak, indirmek, içine sokmak şilşel, leşalşel ‫פ‬ )‫שלשל (לשלשל‬
zincir, gelişme, oluşum, evolüsyon şalşelet ‫עזלשלת‬
soyağacı, şecere şalşelet ‫ולעולת יוחסין‬
yuhasin
isim, ad, nam şem ‫שם‬
orada,oraya şam ‫שם‬
değer biçmek, paha biçmek, kıymet takdiri yapmak, şam, laşum s )‫עזם (לשום‬
bedel belirlemek, keşide etmek
koymak sam, lasim s )‫עזם (לעזים‬
mastar, fiil adı şem apoal ‫עזם הפעל‬
eylem adı, yapılan iş adı, fiilin yaptığı iş adı şem apeula ‫עזם הפזילה‬
dikkat etmek, dikkatini vermek sam lev, lasim s )‫שם לב (לשים לב‬
lev
soyadı şem mişpaha ‫שם משפחה‬
cins isim, cansızlar için isim, dilbilgisinde isim şem etsem ‫שם עצם‬
özel isim şem praii ‫עזם פרטי‬
çelmelemek, çelme takmak, mani olmaya çalışmak, sam regel, s ‫שם רגל (לעזים‬
ayak koymak lasim regel )‫רגל‬
sıfat (dilbilgisinde) şem toar ‫שם האר‬
olması durumunda, şayet şema ‫שמא‬
sigorta eksperi, değer biOen şamay ‫שמאי‬
sol smol ‫שמאל‬
sola, sola doğru smola ‫שמאלה‬
solak, soldaki, solda olan (sıfat) smali ‫ת‬ ‫שמאלי‬
solcu, sol politik görüşlü (sıfat) smolani ‫ת‬ ‫שמאלני‬
imha etmek, yok etmek, harap etmek, tahrip etmek, şimed, leşamed ‫פ‬ )‫עומד (לשמד‬
din değiştirmeye zorlamak
ismi, adı (dişil) şma ‫נ‬ ‫שמה‬
oradaki, orada şama ‫שמה‬
ismi, adı (eril) şmo r ‫שמו‬
sekiz (dişil) 8 şmone ‫נ‬ ‫שמונה‬
sekiz (eril) 8' şmona ‫ז‬ ‫שמונה‬
onsekiz (eril) 18 . şmona asar ‫ז‬ ‫עזמונה עשר‬

506
hükümdar, hükmeden, egemen, dominant, baskın ■‫ ■׳‬şaZit ‫ת‬ ‫שליט‬
(sıfat)
hükmetme, kumanda etme, kontrol, hakimiyet, şlita ‫שליטה‬
hükümranlık, egemenlik, otorite, saltanat
inkar, ret, yoksunluk şlila ‫שלילה‬
olumsuzluk şlila ‫שלילה‬
olumsuz, negatif, menfî (sıfat) şlili ‫ת‬ ‫שלילי‬
üçte bir şliş ‫שליש‬
emir subayı, yaver şaliş ‫שליש‬
üçüncü şlişi ‫שלישי‬
üçüz, üçlü, üçü bir arada şlişiya ‫שליעזןה‬
senin (eril) şelha ‫ז‬ ‫שלך‬
senin (dişil) şelah ‫נ‬ ‫שלד‬
sizin (eril) şelahem ‫ז‬ ‫שלכם‬
sizin (dişil) şelahen ‫נ‬
yaprak dökümü şalelıet ‫שלכת‬
ganimet şalal ‫שלל‬
reddetmek, inkar etmek, tekzip etmek, mahrum şalal, lişlol s )‫שלל (לשלל‬
etmek, yoksun bırakmak, iddiasını çürütmek, hü-
kümden düşürmek
tastamam, bütün, tam, komple (eril) (sıfat) şalem ‫שלם‬
ödenmiş şulam ‫שלם‬
ödemek şilem, leşalem ‫פ‬ ,‫שלם (לשלם את‬
(etle) )‫ל־‬
tastamam, bütün, tam, komple (dişil) (sıfat) şlema ‫נ‬,‫ת‬ ‫שלמה‬
bütünlük, mükemmellik, kusursuzluk, tam olma şlemut ‫שלמות‬
hali
ruh bütünlüğü, kendiyle barışıklık şlemut nefeş ‫שלמות נ^ש‬
bizim şelanu ‫שלנו‬
anız, hasat artığı, sap saman şelef ‫שלף‬
dışarı çekmek, dışarı çıkarmak şalaf, lişlof ‫ע‬ )‫שלף (לשלף‬
sidik torbası, mesane şalpuhit aşeten ‫שלפוחית השתן‬
kaynar suda haşlamak şalak, lişlok ‫פ‬ )‫שלק (לשלק‬
üç (dişil) 3 şaloş '‫נ‬ ‫שלש‬
üçlemek, üç katına çıkarmak, üçle çarpmak şileş, leşaleş ‫פ‬ )‫שלש (לשלש‬
onüç (dişil) 13 şaloş esre ‫נ‬ ‫שלש ן?שךה‬
üç (eril) 3 şloşa ‫ז‬ ‫שלשה‬
onüç (eril) 13 şloşa asar ‫ז‬ ‫שלשה ^שר‬
devreye sokma, katma, dahil etme, karışım, birleş- şiluv ‫לוב‬#
Cirme, bileşim, bağdaşma, uyuşma, kaynaşma
sükünet, sakinlik, sessizlik, huzur şalva ‫לוה‬#
yollanmış, gönderilmiş (sıfat) şalııak ‫ת‬ ‫לוה‬#
uzatma, hat, dal, branş, kısım şluha ‫שלוחה‬
mahrum, yoksun, reddedilmiş, inkar edilmiş (sıfat) şalul n ‫לול‬#
su birikintisi şlulit ‫שלולית‬
ödeme şilum ‫לום‬#
selam, merhaba, alasmaladık, selamet, barış, sulh şatom ‫שלום‬
asayiş, halkın güvenliği, kamu güvenliği, umumun ştom atsibur ‫שלום הצבור‬
selameti
sakar şlumiel ‫שלומיאל‬
tazminat şilumim ‫שלומים‬
yudum, gıdım, damla şluk ‫לוק‬#
haşlanmış, kaynamış, kaynar suyla haşlanmış (sıfat) şalak ‫ת‬ ‫לוק‬#
yollamak, göndermek şalak, liştoah ‫פ‬ ,‫לח את‬#‫שלה (ל‬
(et le el) )‫ אל‬-‫ל‬
göndermek, fırlatmak, atmak şileah, şilah, ‫פ‬ ‫לח (לשלח‬# ,‫שלח‬
leşaleah (et) )‫את‬
masa şulhaıı !"‫של‬
sıra, okul sırası, yazı masası, yazıhane masası şulhan ktiva ‫שלחן כתיבה‬
tabela, levha, pankart, döviz şelet ‫לט‬#
kumanda etmek, hükmetmek, hakim olmak, haki- şalat, liştot (be ‫פ‬ ,-‫שלט (לשלט ב‬
miyet kurmak, iktidar olmak, yönetmek al) )‫על‬
yön belirtmek, işaret levhası dikmek, yönlendirmek şilet, leşalet ‫פ‬ )‫שלט (לשלט‬
kumanda, uzaktan kumanda aleti şalat, şalat ‫ שלט רחוק‬,‫שלט‬
rahok
iktidar, egemenlik, hakimiyet, saltanat şilton ‫שלטון‬
diktatörlük, mutlakıyet, tek lider sultası, otokrasi şilton yahid ‫לטון ןךויד‬#
benim şeli ‫שלי‬
plasenta, embriyoyu çevreleyen zar şilya ‫שליה‬
elçi, delege, haberci, kendisiyle bir şey gönderilen şaliyah ‫ליח‬#
kişi, ulak
göç sorumlusu olarak gönderilen göçmenlik görev- şaliyah aliya ‫שליח עליה‬
lisi
umumun elçisi, toplumun elçisi, duayı okuyan din şaliyah tsibur ‫שליח צבור‬
görevlisi (dini bir terim)
gönderme (bir yere) şlihut ‫שליחות‬

504
çoğaltmak, kopyalamak, fotokopi yapmak, eşini şihpelf leşahpel ‫פ‬ )‫?זכפל (לשלפל‬
yapmak, suretini çıkarmak, teksir etmek
ücret, kira sakar ‫שכר‬
sarhoş etmek şiker, leşaker ‫פ‬ )‫?מכר (לשכר את‬
(et)
kiralamak, ücretle tutmak sakar, liskor ‫פ‬ )‫שכר (לעזכיר את‬
(et)
kira bedeli, aylık kira, ev kirası shar dira ‫שכר דירה‬
öğrenim ücreti shar limud ‫שכר למוד‬
asgari ücret shar minimum ‫שכר מינימום‬
sarhoşluk şikaron !‫שכרו‬
vurgun, vurgun yeme, dip sarhoşluğu, derinlik şihron ‫?זכרון מנמקים‬
basıncının dalgıça yaptığı narkoz etkisi maamakim
sarhoşluk, ayyaşlık, içkicilik, içkiye bağımlılık, içki şihrut ‫?זכרות‬
müptelalığı
suyun içinde el ayak çırpmak, suyu karıştırmak şihşeh, ‫פ‬ )‫?זכ?זןי (לשכעזך‬
leşahşeh
yeniden yazmak, yazıyı değiştirmek, aslını değiştir- şihtev, leşahtev ‫פ‬ )‫?זכתב (ל?זכתב‬
mek
nm nun takısı, aidiyet belirten ek kelime (şel mi=ki- şel ‫של‬
min, şel aba=babanın )
şal şal ‫של‬
devreye sokmak, katmak, etaba dahil etmek şilev, leşalev ‫פ‬ )‫שלב (לשלב‬
aşama, evre, safha, etap, devre, kademe, merhale, şlav, şalav ‫ שלב‬,‫לב‬-‫ש‬
mertebe
kar (yağış) şeleg ‫שלג‬
kardelen (çiçek), pamuk prenses (masal kahrama- şilgiya ‫?זלג^ה‬
m)
iskelet, bina iskeleti şeled ‫שלד‬
şasi, otomobil şasesi, arabanın demir akşamlı iskeleti şfZda ‫?זלדה‬
onun (dişil) şela j ‫שלח‬
sudan çekmek, suyun dışına çıkarmak şala, lişlot ‫פ‬ )‫שלה (ל?זלות‬
alevlendirmek, tutuşturmak, heyecanlandırmak, şilev, leşalev ‫פ‬ )‫?זלהב (לשלהב‬
heyecan uyandırmak, kızıştırmak, ateşlemek,
coşturmak
son demler, kapanış, sonuç, bitim, son şiley ‫שלהי‬
onların (eril) şelaem ‫ז‬ ‫שלהם‬
onların (dişil) şelaen ‫נ‬ ‫שלהן‬
bıldırcın (kuş) (hayvan) slav ‫שלו‬
onun (eril) şelo ‫ז‬ ‫שלו‬
sakin, dingin, huzurlu, huzur verici (sıfat) şalev ‫ת‬ ‫שלי‬

503
körkütük sarhoş, körkandil, zilzıırna, Lot gibi sar- şikor kalot ‫שכור כלוט‬
hoş (Avraamın yeğeni Lot çok sık sarhoş olurmuş)
unutmak şakak, lişkoak ‫פ‬ )‫שכח (לשכת את‬
(et)
unutkanlık şiheha ‫שכחה‬
unutkan (sıfat) şahehan n ‫שכייז‬
yatış, yatma, uzanma şhiva ‫שכיבה‬
sık sık kullanılan, basit, sıradan, harcıalem, yaygın şahiyah ‫ת‬ ‫שכיח‬
(sıfat)
sık sık tekrarlanma, çok tekerrür etme şhihut ‫שכיחות‬
nur, ilahi ışık, parlaklık şehina ‫שכינה‬
ücretli işçi, kiralık işçi (sıfat) sahir ‫ת‬ ‫שכיר‬
paralı asker sahir herev ‫מזכיר חרב‬
kira shirut ‫שכירות‬
dindirmek, yatıştırmak, acıyı hafifletmek, azaltmak şikeh, leşakeh ‫פ‬ )‫שכך (לשכך‬
güçsüzleşmek, zayıflamak şahah, lişkoh ‫פ‬ )‫שכך (לשכך‬
akıl, zeka, dimağ, zihin sehel ‫שכל‬
bağdaş kurmak, kollarını kavuşturmak sikel, lesakel ‫פ‬ )‫שכל (לשכל‬
şehit vermek, kurban vermek, aile bireyini savaşta şaha!, lişkol ‫פ‬ )‫שכל (לשכל‬
yitirmek, acı kayıp vermek
ilerletme, düzeltme, iyileştirme, daha iyi hale şiklul ‫שכלול‬
getirme
akılcı, akıllı uslu, aklıselim sikli ‫שכלי‬
ilerletmek, mükemmelleştirmek, güzelleştirmek ve şihlel, leşahlel ‫פ‬ )‫שכלל (לשכלל‬
düzeltmek
nablus kenti şhem ‫שכם‬
omuz, sırt, sırtın üst kısmı şehem ‫שכם‬
kürek kemiği (omuzdaki) şihma ‫שכמה‬
pelerin şihmiya ‫שכמיה‬
komşu (eril) şahen ‫ז‬ ‫שכן‬
yerleştirmek şiken, leşaken ‫פ‬ ,‫שכן (לשכן את‬
(et be) )-‫ב‬
ikamet etmek, oturmak, yaşamak şakan, lişkon ‫פ‬ )-‫שכן (לשכן ב‬
(be)
komşu (dişil) şhena ‫נ‬. ‫שכנה‬
ikna, ikna etme şihnua ?‫שכני‬
ikna etmek şihnea, şihna, ‫פ‬ ‫ שכנע‬,‫שכנע‬
leşahnea (et) )‫(לשכנע את‬
çoğaltma, kopya etme, suret çıkarma, fotokopileme şikpul ‫שכפול‬

502
deniz yolculuğu, seyrüsefer şiyut ‫שיוט‬
mensubiyet, ait olma, mensup olma, atıf, atfetme şiyuZt ‫שיוך‬
törpüleme, rendeleme, eğeleme, zımparalama şiy«/ ‫שיוף‬
şeyh, arap kabile ve aşiret reisi, tarikat lideri şeyh ‫שיח׳‬
(ARAPÇADAN)
çalılık, funda siyah ‫שיח‬
konuşma, diyalog siyah ‫שיח‬
sohbet, konuşma, söyleşi, muhabbet siha ‫שיחה‬
denizde seyir, seyrüsefer, seyir şayit ‫ש?ט‬
dümenci, kürekçi, yatçı şayat ‫שיט‬
gemiyle gitmek, denizde seyretmek, tekneyle gez- şiyet, leşayet ‫פ‬ )‫שיט (לשיט‬
mek
akasya, akasya ağacı şita ‫שיטה‬
yöntem, usul, metot, sistem, tarz, yordam şita ‫שיטה‬
filo, deniz filosu, donanma şayetet ‫שיטת‬
ait, mensup şayah
atfetmek, isnat etmek, mal etmek, yakıştırmak şiyeh, leşayeh ‫פ‬ )‫שיך (לשיך‬
aidiyet, ait olma, mensubiyet şayahut ‫שיכות‬
törpülemek, rendelemek, eğelemek, zımparalamak leşşiyef, ayef ‫פ‬ )‫שיף (לש״ף‬
şık, zarif, şık giyimli şik ‫שיק‬
bırakmak, geride bırakmak şiyer, leşayer ‫פ‬ )‫שיר (לשיר‬
şarkı, şiir, manzume şir, şira ‫שיךה‬, ‫שיר‬
ninni şir eres ‫שיר ערש‬
kafile, konvoy, kervan şayara ‫שץ*ה‬
mermer şayış ‫שיש‬
şiş, şişlenmiş et şişlik ‫שישליק‬
yatmak, uzanmak şahav, lişkav ‫פ‬ )‫שכב (לשכב‬
tabaka, sosyal tabaka, kat, katman şihva ‫שכבה‬
unutulmuş (sıfat) şahuah ‫ה‬ ‫שכוח‬
uzak ve ıssız yer, allahın unuttuğu yer şahuah el ‫שכוח אל‬
acı kayıp, yakınının ölümü, kayıp (ölüm) şhol ‫שכול‬
acılı kişi, yakın akrabası ölen, matemli, yaslı (acılı şakul ‫ת‬ ‫שכול‬
anne = ‫) אם שכולה‬, (acılı baba = ‫() אב שכול‬sıfat)
halk tipi ev mesken . şikun ■ ‫שכון‬
mahalle, muhit, semt şhuna ■ ‫שכונה‬
sarhoş, ayyaş (sıfat) şikor ‫ת‬ ‫שכור‬
kiralık, kiralanmış, tutulmuş (sıfat) sahur ‫ת‬ ‫שכור‬

501
denizde seyretmek, denize açılmak, su üstüne şat, laşut ‫פ‬ )‫שט (לשוט‬
çıkmak
şablon, klişe (YİDİŞTEN) ştants ‫שטאנץ‬
aptal yerine koymak, dalga geçmek, alay etmek şita, leşatot ‫פ‬ )‫שטה (לשטות‬
düz, yassı (sıfat) şatuah ‫ת‬ ‫שטיח‬
çalkalanmış, yıkanmış (sıfat) şatuf ‫ת‬ ‫שטרף‬
saçma, saçmalık, safsata, zırva, fasarya ştut ‫־‬ ‫שטות‬
alan, arazi, saha, yüzölçümü şetah ‫שטח‬
düzlemek, yassılaştırmak şatah, Eştoah ‫פ‬ )‫שטח (ל׳עוטיח‬
hava sahası (ülkelerin hava sahası) şetah aviri ■‫שטח אויך‬
yeşil alan, yeşil saha şetah yarok ‫שטח ירק‬
düzleştirmek, yassılaştırmak şiteh, şitah, ‫פ‬ ‫ שטח‬,‫שטח‬
leşateah )‫(לשטח‬
yüzeysel, sığ, derin olmayan, üstünkörü, gelişigüzel, şithi ‫ת‬ ‫שטחי‬
baştan savma (sıfat)
saçmalık, saçma sapan laf, abuk sabuk söz, boş laf, ştuyot ‫שטיות‬
zırva, safsata
halı şatiyah ‫שטיח‬
kilim, küçük halı, hasır şatihon ‫׳שטיחון‬
çalkalama, yıkama, bulaşık, birine kızıp kalaylama ştifa ‫שטיפה‬
(mecaz)
beyin yıkama ştifat moah ‫עזטיפת מח‬
nefret etmek, kin duymak satam, listem ‫פ‬ )‫שטם (לשטם‬
şeytan, iblis satan ‫שטן‬
düşmanlık, nefret, kin, husumet, suçlama, itham, sitna ‫שקנה‬
kem söz, dedikodu, töhmet
şeytani (sıfat) satani ‫ת‬ ‫שטני‬
akıntı, akıcılık şetef ‫שטף‬
çalkalamak, yıkamak (bulaşık), durulamak şataf, liştof ‫פ‬ )‫שטף (לשטף‬
sel, su baskını, su taşkını şitafon ‫שטפון‬
senet, bono, kağıt para, banknot, resmi belge, ştar ‫שטר‬
değerli kağıt
armağan, hediye şay ‫שי‬
rekor, zirve, doruk, tepe, yükseklik, yüksek yer si ‫שיא‬
rekortmen siyan ‫שיאן‬
dönüş, yineleme, tekrarlama şiva ‫שיבה‬
ak saçlılık ' seyva ‫שיבה‬
gelsin, gelse, varsın gelsin şeyavo ‫שיברא‬
kuzu, genç dişi kuzu (hayvan) (dişil) seya ‫נ‬ ‫שיה‬

500
kesmek, boğazlamak, hayvan kesmek şahat, lişhot E) )‫שחט (לשחט‬
yüzme, yüzüş shiya ‫שחיה‬
kesim, kesme, boğazlama, katliam, katı dökme, şhita ‫שחיטה‬
hayvan kesimi, hayvan kurban etme
çıban şehin ‫שחין‬
yüzücü sahyatı ‫שחין‬
aşınma, yıpranma şhika ‫׳טרויקה‬
kurbağalama yüzme, kurbağalama yüzüş stili shiyat haze ‫שקית חזה‬
yolsuzluk, rüşvet yeme, edepsizlik, ahlaka aykırı şkıtut ‫שחיתות‬
davranış, bozukluk
aslan (hayvan) şahal ‫שחל‬
yumurtalık, dişi üreme hücrelerini veren organ şahala, şahalot ‫ שחלות‬,‫שקלה‬
granit kaya şakam ‫שחם‬
satranç şahmai ‫שחמט‬
siroz (hastalık) şalıemet ‫שחמת‬
martı (kuş) (hayvan) şahaf ‫שחף‬
verem, tüberküloz (hastalık) şakefet ‫שחי?ח‬
gurur, kibirlilik, aslan (hayvan) şahats ‫שחץ‬
kendini beğenmiş, kibirli, Öğüngen (sıfat) şahtsan ‫ת‬ ‫שחצן‬
oynamak sihek, lesahek ‫פ‬ )-‫שחק (לשחק ב‬
(be)
aşındırmak şakak, lişkok ‫פ‬ )‫שחק (לשחק‬
sema, gök, gökkubbe şehakim ‫שחקים‬
oyuncu, artist, aktör (eril)......... sahkaıı ‫ז‬ ‫שחקן‬
futbolcu sahkan ‫ז‬ ‫שחלון ?יירגל‬
kaduregel
oyuncu, artist, aktrist (dişil) sahkaııit ‫נ‬ ‫שהקנית‬
anlam, mana, çıkarım , şahar ‫שתר‬
seher, şafak, tan, gün ağarması, fecir şahar ‫שחר‬
siyah, kara (renk), kayıt dışı (ticari faaliyet) şahor ‫שחר‬
araştırmak, teftiş etmek, aramak şiher, leşaher ‫פ‬ )‫שחר (לשחר‬
serbest bırakma‫ ״‬özgürlrştîrme, kurtarma, azat şihrur ‫שחרור‬
etme, tahliye, salıverme, koyverme, kurtuluş
şartlı tahliye, şartlı salıverme şihrur al tnay ‫שחרור על קנאי‬
esmer (eril), siyahımsı (renk) (sıfat) şharhar ' ‫שחךחר‬
esmer (dişil)(sıfat) şeharhoret W ‫שחרחרת‬
özgürleştirmek, kurtarmak, serbest bırakmak, azat şihrer, leşahrer ‫פ‬ ‫שחרר (לשחרר‬
etmek, koyvermek, salıvermek, salmak, gevşetmek (et) )‫את‬
saman şahat ‫שחת‬

499
pazarlamak, satışa sunmak şıvek, leşavek ‫פ‬ )‫שרק (לשרק את‬
(et)
elektroşok şok haşmali ‫שרק חשמלי‬
karaborsa şuk şahor ‫שרק שחר‬
çikolatalı süt, kakaolu süt (İNGİLİZCEDEN) şoko ‫שרקר‬
çikolata şokolad ‫שוקולד‬
hareketli, hayat dolu, dinamik, canlı, curcunalı, şokek ‫שוקק‬
tantanalı, cafcaflı, gürültülü, patırtılı
boğa (hayvan) şor ‫שרר‬
kurtulan, sağ salim çıkan, hayatta kalmayı başaran sored ‫שורד‬
(felaketten, savaştan, soykırımdan) .
satır, sıra, dizi, saf şura ‫שררה‬
yakıcı soref ‫שורף‬
şarkı söylemek . şorer, leşorer s )‫שורר (לשורר‬
meyan kökü, kusturucu etkisi olan bir kök şuş ‫שרש‬
sağdıç (eril) şoşvin ‫שושבין‬
nedime (dişil) şoşvinit j ‫שושבינית‬
hanedan, sülale, şecere, silsile, soy, ecdat şoşelet ‫שושלת‬
zambak (çiçek) şoşan ‫שושן‬
sarızambak (çiçek) şoşan yom ‫שושן ירם‬
akzambak, beyaz zambak, lilyum (çiçek) şoşan tsahor ‫שושן צחור‬
gül (çiçek) şoşana ‫שושנה‬
kemik veremi, yılancık hastalığı (hastalık) şoşana ‫שושנה‬
bronzlaşma, bronzlaştırma şizuf ‫שזוף‬
esmer, bronzlaşmış şazuf ‫ח‬ ‫שזוף‬
erik (meyve) ‫שזיף‬
esmerleştirmek, bronzlaştırmak şizef, leşazef 5 )‫שזף (לשזף‬
teşhir etmek, ifşa etmek, görmek . şazaf, lişzof S )‫שזף (לשזף‬
sarmak, burmak şazar, lişzor S )‫שזר (לשזר‬
şah şah ‫שח‬
gezinmek, dolaşmak sah, lasııah ‫פ‬ )‫שח (לשוח‬
rüşvet şohad ‫שחד‬
rüşvet vermek şihed, leşahed ‫פ‬ )‫שחד (לשחד‬
yüzmek saha, lishot ‫פ‬ )‫שחה (לשחות‬
kara yağız, esmer ten rengi (renk) . şahum ‫שחום‬
aşınmış, yıpranmış (sıfat) şahuk ‫ת‬ ‫שחוק‬
restore etmek, elden geçirmek, yeniden kurmak, şihzer, leşahzer s )‫שחזר (לשחזר‬
yeniden düzenlemek

498
eşitlik, denklik, berabere kalma şivyon ‫שלון‬
hak eşitliği şivyoıı riıuyot ‫שןיון זכויות‬
eşitlik durumu, denklik, farksızlık şivyoniyut ‫שויוניות‬
İsviçre (ülke) şvayts ‫שויץ‬
İsviçre (ülke) şvitsarya ‫שויצריה‬
yatık, uzanmış, eğimli, yatay. şohev ‫שוכב‬
unutkan şoheah ‫שוכח‬
mukim, sakin (semt sakini) şohen ‫שוכן‬
kiracı, kiralayan, kiralamayla alan soher ‫שוכר‬
gönderen, yollayan, gönderici (eril) şoleah ‫ז‬ ‫שולח‬
hakim, hükümran, baskın, dominant, muktedir, şolet ‫ת‬ ‫שולט‬
meseleye vakıf (sıfat)
marjinal, uç, kenarda olan, düşük değerli (sıfat) şuli ‫ת‬ ‫שולי‬
banket (karayolunda) şuley dereh ‫שילי דךך‬
çırak, çömez şulya ‫שוליה‬
kenar, etek, sınır, banket şulayim ‫שולץם‬
retçi, inkarcı, reddeden, muhalif, karşıt, anti şolel ‫שולל‬
hiç, hiçbir, herhangi bir ‫־‬ şum ‫שום‬
sarımsak şum ‫שום‬
hiçbir şey şum davar ‫שום דבר‬
takdir, kıymetlendirme, matrah, tahakkuk şuma ‫שומה‬
tenha, ıssız, terkedilmiş, kuş uçmaz kervan geçmez şomem ‫ת‬ ‫שומם‬
(sıfat)
nöbetçi, muhafız, bekçi, koruyucu şomer ‫שומר‬
düşman, nefret eden sone ‫שתא‬
değişik, farklı, ayrı, başka, çeşitli, muhtelif (sıfat) şone, şona ‫ת‬ ‫שתה‬
soylu, asilzade, aristokrat şoa ‫שוע‬
feryat etmek, yardım çağırmak, imdat istemek, şivea, şıva, ‫פ‬ )‫ שוע (לשוע‬,‫שוע‬
medet ummak . leşavea
tilki (hayvan) şual ‫שועל‬
kaleci (spor), kapıcı şoer ‫שוער‬
yargıç, hakim, hakem şofet ‫שופט‬
bolluktan akan, dışa taşan şofea ?‫שום‬
koç boynuzundan borazan gibi üflemeli çalgı şofar . ‫שופר‬
but, oyluk, baldır şok . ‫שוק‬
şok, büyük şaşkınlık durumu (İNGİLİZCEDEN) şok ■ ‫שוק‬
pazar, çarşı, piyasa şuk ‫שוק‬

497
makbuz, fiş ‫־‬ şover, şovrim ‫ שוברים‬,‫שובר‬
grevci, grev yapan şovet ‫שובת‬
hatalı, kasıtsız yanlış yapan, kusurlu, istemeden şogeg ‫גג‬1‫ש‬
hata eden
yanılan, yanlış yapan, hata eden şoge ‫שו^ה‬
soyguncu, haydut, eşkiya, harami, şaki şoded ‫שודד‬
korsan, deniz eşkiyasi, deniz haydutu şöâedyaın ‫י‬ " ‫שודדים‬
isveçli (eril) şvedi ‫ז‬ ‫ שבדי‬,‫שודי‬
İsveç (ülke) şvedya ‫ךיה‬:‫ שב‬,‫שותה‬
isveçli (dişil), İsveççe şvedit 3 ‫ שבדית‬,‫שתיית‬
eşit, denk, eşdeğer, başabaş değerde (sıfat) şave n ‫שוה‬
eşit olmak, denk olmak şava, lişvot (le s ,-‫שוה (לשוות ל‬
be)
(-?
kıyaslamak, mukayese etmek, karşılaştırmak, şiva, leşavot ‫פ‬ )‫שרה (לשרות‬
tasavvur etmek
eşdeğer şve ereh ‫שוה ערד‬
eşkenar şre tslaot ‫שרה צלעות‬
kaçak mülteci, izinsiz yaşayan, bir ülkede izinsiz şoe ‫שוהה‬
yasadışı yollarla kalan
eşitleme şivuy ‫שרוי‬
denge, muvazene, denklik, balans şivııy mıskal ‫שורי משקל‬
pazarlama, satışa sunma şivuk ‫שרוק‬
oyuk, çukur, kovuk, kazılmış kablo veya boru geçen şufta ‫שוחה‬
çukur
konuşmak, sohbet etmek, muhabbet etmek soheah, sohah, ‫פ‬ ‫ שוחח‬,‫שוחח‬
lesoheah (im) )‫(לשוחח עם‬
mezbahacı, kesimci, yahudi dinine uygun helal et şohet ‫שוחט‬
olacak şekilde kesen hayvan kesicisi
yandaş, taraftar, destekçi şotıer ‫שוחר‬
kamçı, kırbaç şot ‫שוט‬
aylak, aymaz, sağda solda amaçsız dolanan, avare, şote ‫שוטה‬
serseri, aptal, budala
gezmek, dolaşmak, boşta gezmek, ortalıkta sürtmek, şotet, leşotet ‫) פ‬-‫שוטט (לשוטט ב‬
seyretmek (denizde) (be)
aylaklık, boşta gezme, avarelik, haylazlık, serserilik şotetut ‫שוטטות‬
aylak, boşta gezen, haylaz şotetan ‫שוטטן‬
çalkalayan, bulaşık yıkayan, durulayan, akıcı suyla şotef ‫שוטף‬
yıkayan
polis, polis memuru şoter ‫שוטר‬
değer, kıymet, paha, bedel, karşılık şovi ‫שוי‬

496
lobi, kulis faaliyeti, politik hareket grubu şdula ‫שדלה‬
mesaj, ileti, tebligat, tebliğ., bildiri şeder ‫שדר‬
yayıncı, yayınlayan şadar ‫עדר‬
yayınlamak şider, leşader B )‫עדר (לעדר את‬
(et)
model yükseltmek, güncel konuma getirmek, yeni- şidreg, B )‫עדרג (לשדרג‬
siyle değiştirmek, yenileme yapmak leşadreg
bulvar, cadde sdera ‫שדרה‬
model yükseltme, güncel konuma getirme, yenisiyle şidrug ‫עדרוג‬
değiştirme, yenileme
yayıncı (mesleği yayıncılık olan kişi) şadran ‫שךרז‬
kuzu, genç erkek kuzu (hayvan) (eril) se ‫ז‬ ‫שה‬
kalmak, bulunmak, konaklamak, eğleşmek, vakit şaa, lişot B )‫עהה (לשהות‬
geçirmek
hıçkırık, hıçkırma şiuk ‫שהוק‬
şehit, islamda inanç uğruna ölen (ARAPÇADAN) şaid ‫עהיד‬
kalma, durma, bekleme şeiya ‫שהיה‬
hıçkırmak, hıçkırık tutmak şiek, leşaek B )‫שהק (לעהק‬
hıçkırık tutması şaeket ‫שהקת‬
yalan, beyhudelik şav ‫שוא‬
elektrik süpürgesi şoev avak ‫עואב אבק‬
felaket, büyük facia, musibet, tamamen yıkım şoa ‫עואה‬
arzulu, çok istekli, hırslı şoef ‫שואף‬
tekrar, yine, gene, bir daha şuv ‫ערב‬
yaramaz, şımarık, haşarı, afacan, haylaz, kuduruk şovav ‫ת‬ ‫עובב‬
(sıfat)
yaramazlık yapmak, kudurtmak, şaklabanlık yap- şovev, leşovev B )‫ערבב (לעובב‬
mak, neşelendirmek
yaramazlık, şımarıklık, haşarılık, sululuk, zevzeklik şovavut ‫ערבברת‬
yaramazca, haylazca, şımarıkça (sıfat) şovevani ‫ת‬ ‫עובבני‬
rehin alan kişi, tutsak eden kişi şove ‫עיבה‬
gönülçelen, yürek hoplatıcı, kalpleri fetheden, aklını şove lev ‫עובה לב‬
başından alıcı, çekici, büyüleyici
güvercinlik, tünek, kümes şovah ‫ערבןד‬
şoven, kadınları hor gören erkek, aşırı milliyetçi şovenist ‫עובניסט‬
vefat eden, dünyadan göçen, ölmüş kişi, ölü, mevta, şovek ‫עובק‬
müteveffa
dalgakıran, mendirek şover galim ‫שובר גלים‬
gişe rekoru, hasılat rekoru kıran şover kupot ‫שובר קפות‬

495
fırlatma, yollama (füze, roket) şigıır ‫שגור‬
yüce, ulu, ulvi, ali, mağrur (sıfat) sagi ‫ת‬ ‫שגיא‬
yanılgı, hata, yanlışlık, yanlış şgiya ‫שגיאה‬
cinsel ilişkiye girmek şigel, leşagel ‫פ‬ )‫שגל (לשגל‬
cinsel ilişkiye girmek şagal, lişgol ‫פ‬ )‫שגל (לשגל‬
delirtmek, deli etmek, çıldırtmak . ; , .. ... şigea, şiga, ‫"פ‬ )‫ שגע (לשגע‬,‫שגע‬
leşagea
çılgınlık, delilik, enfes, nefis, harikulade (mecazi) şıgaon ‫שגעון‬
fırlatmak (füze), yollamak şiger, leşager ‫פ‬ )‫שגר (לשגר‬
adet, alışkanlık, rutin, her zaman yapılan iş şigra ‫שגרה‬
romatizma (hastalık) şigaron !‫שגרו‬
elçi, sefir, büyükelçi şagrir ‫ש?ךיר‬
elçilik, sefarethane şagrirut ‫שגרירות‬
alışılagelmiş, konvansiyonel, rutin, bilindik, basma- şigrati ‫ת‬ ‫שגרתי‬
kalıp, beylik (sıfat)
tekdüze, monoton, yeknesak, rutin, sıradan, zarafet- şigrati ‫ת‬ ‫שגרתי‬
siz, sıkıcı, basmakalıp (sıfat)
başarı göstermek, büyüyüp gelişmek, refah bulmak sigseg, ‫פ‬ )‫שגשג (לשגשג‬
lesagseg
refah, gelişme, başarı sigsug ‫שגשוג‬
cin, iblis, umacı, öcü şed ‫שד‬
soygun şod ‫שד‬
meme, memeler şad, şadayim ‫ שדים‬,‫שד‬
çapalamak, toprağın altını üstüne getirmek sided, lesaded ‫פ‬ )‫שדד (לשדד‬
soymak, soygun yapmak, yağmalamak şadad, lişdod ‫פ‬ )‫שדד (לשדר‬
komodin, şifonyer, konsol, çekmeceli dolap şida ‫שרה‬
tarla, çayır, alan sade ‫שדה‬
savaş alanı, er meydanı sde akrav ‫שדה ה?ןךב‬
hava alanı sde teufa ‫שדה תעופה‬
çöpçatanlık, eşleştirme, evlendirme, çöp çatma şiduh ‫שדוף‬
kavruk, kavrulmuş, yanık (sıfat) şaduf ‫ת‬ ‫שדוף‬
yaym şidur ‫שדור‬
canlı yayın, naklen yaym şidur hay ‫שדור חי‬
her şeye kadir, Allah şaday ‫שרי‬
çöpçatanlık yapmak, eşlemek, bir araya getirmek, şideh, leşadeh ‫פ‬ )‫שרף (לשרך‬
birleştirmek
çöpçatan, eşleştiren şadhan ‫^ךכן‬
azmettirmek, dil dökmek, ikna etmeye çalışmak, şidel, leşadel ‫פ‬ )‫שדל (לשדל‬
aklını çelmek, kışkırtmak

494
salyangoz (hayvan) şablul ‫שכלול‬
başak şibolet ‫שבלת‬
yulaf şibolet şual ‫שבלת שועל‬
yedi (dişil) 7 şeva J ‫שובע‬
tok, doymuş, aç olmayan (sıfat) savea ‫ת‬ ‫שבע‬
tokluk, doygunluk, bolluk şova ‫שבע‬
tokluk, doymuşluk, doygunluk şova ‫שבע‬
doymak sava, Usboa s )‫שבע (לשבע‬
onyedi (dişil) 17 şva esre ‫ג‬ ‫שבע עשרה‬
tatmin olmuş, memnun, hoşnut sva ratson ‫ן‬1‫שבע רצ‬
yedi (eril) 7 şiva ‫ז‬ ‫שבעה‬
yedi günlük matem süresi şiva ‫שבעה‬
onyedi (eril) 17 şiva asar ‫ז‬ ‫שבעה עשר‬
yetmiş 70 şviiın ‫שבעים‬
inme, felç şavats ‫שבץ‬
tayin etmek, karelemek, yerleştirmek şibets, leşabets s )‫שבץ (לשבץ‬
inme, felç, serebrovasküler(beyin damarlarında şavats mohi ‫שבץ מחי‬
tıkanma yada yırtılma) (hastalık)
vefat etmek, yaşamını yitirmek, dünyadan göçmek, şavak, lişbok s )‫שבק (לקזבק‬
ölmek
kesir şever ‫שבר‬
kırık, kırıklık, yarık, fay şever ‫שבר‬
kırmak, parçalamak şiber, leşaber 9 )‫שבר (לשבר את‬
(et)
kırmak şavar, lişbor 5 )‫שבר (לשבר את‬
(et)
ondalık kesir (desimal) şever esroni ‫שבר עשרוני‬
küçük parça, kırılmış yada bölünmüş olanın bir. şavrir ‫שבריר‬
parçası
kırılgan, dayanıksız, nazik, narin, çıtkırıldım (sıfat) şavriri ‫ת‬ ‫שברירי‬
bozmak, karmakarışık etmek, arap saçma çevir- şibeş, leşabeş ‫פ‬ )‫שבש (לשבש‬
mek, halel getirmek
fırıldak (oyuncak), rüzgar gülü şavşevet ‫שבשבת‬
cumartesi (gün) şabat ‫שבת‬
grev yapmak, dinlenmek, kesilmek şavat, lişbot ‫פ‬ )‫שבת (לשבות‬
satürn gezegeni şabtay ‫שבתאי‬
yücelik, ululuk, yükseklik, azamet, metanet segev ‫שגב‬
yanılmak, hata etmek şaga, lişgot ‫פ‬ )‫שגה (לשגות‬
hatalı, yanlış (sıfat) şaguy ‫ת‬ ‫שגוי‬

493
çip, küçük elektonik parça şvav ‫שבב‬
talaş, kırıntı, kırpıntı, kıymık, yonga, çentik, küçük şrav ‫עזבב‬
elektonik parça
esir etmek, tutsak etmek, rehin almak şavn, lişbot S )‫שבה (לשבות‬
esir şavuy ‫שבוי‬
hafta şavua ‫שבוע‬
yemin, ant şvua ~ ‫־‬ ‫שבועה‬
haftalık dergi şavuon ‫שבועון‬
haftalık (sıfat) şvui ‫ת‬ ‫שבועי‬
iki hafta şvuayim ‫שבועים‬
kırık, kırgın (mecaz) (sıfat) savur ‫ת‬ ‫שבור‬
hata, bozukluk, karmakarışıklık, deformasyon, şibuş ‫שבוש‬
bozulma, yayın esnasında kesilme
övgü, methiye, Övme, sitayiş şevah ‫שבח‬
Allaha şükür, şükürler olsun, hamdolsun şevah lael ‫שבח לאל‬
yüceltmek, övmek, methetmek şibeah, şibah, ‫פ‬ ‫ שבח‬,‫שבח‬
leşabeah )‫(לשבח‬
şevat, ibran! takviminin 5. ayı şvat ‫שבט‬
kabile, kavim, klan, boy, aşiret, topluluk şevet ‫שבט‬
sopa, değnek şevet ‫שבט‬
etnik, ırksal, kabilevari, kabile mensubu olma şivti ‫ת‬ ‫שבטי‬
(sıfat)
esaret, esirlik, tutsaklık, esir düşme şevi ‫שבי‬
esirler, bütün tutsaklar şeviya ‫שביה‬
kuyruklu yıldız şavit ‫שביט‬
patika, iz, dar yol şvil ‫שביל‬
Samanyolu şvil ekalav ‫שביל החלב‬
yemeni, yaşmak, yazma, ince eşarp, bone, eski çağ- şavis ‫שביס‬
larda kadın başına konan bir mücevher
gönül rahatlığı, memnuniyet, hoşnutluk, kanaat sviyut ratsoıı ‫שביעות רצון‬
yedinci ŞVİL ‫שביעי‬
yedili, yedi parça şvüya ‫שביעיה‬
kırılgan, kırılabilir, kırılabilen (sıfat) şavir ‫ת‬ ‫שביי‬
kırma, kırılma şvira ‫שבירה‬
kalp kırma şvirat lev ‫שבירת לב‬
grev şvita ‫שביתה‬
ateşkes, mütareke şvitat neşek ‫שביתת נשק‬
iz, dümen suyu, geminin veya kuyrukluyıldızın şovel ‫שבל‬
. ardında, bıraktığı iz, kuyruk, peşi sıra gelen

• ‫ י‬. ‫י‬ ■■ - . ..

492
‫ש‬
ki (tov şeba ‫ טוב שבא‬iyi ki geldi) şe ‫ש‬
Ş, sayısal değeri 300, (İbrani alfabesinde 21,ci harf) şi« ‫ש‬
S, sayısal değeri 300, (İbrani alfabesinde 21.cı harf) sin .... ‫ש‬
emmek, pompalamak, su veya hava çekmek şaav, lişov S )‫שאב (לשאב‬
gürlemek, kükremek şaag, lişog 5 )‫שאג (לשאג‬
kükreme, gürleme şeaga ‫שאגה‬
emilmiş, vakumlanmış (sıfat) şauv ‫ת‬ ‫שארב‬
gürültü, patırtı, velvele şaon !‫שאו‬
fırt, nefes (sigaradan vs.) şahta ‫שאחטה‬
iğrendirici, tiksindirici şaat ‫שאט‬
gına, bıkkınlık, bezginlik, nefret, istikrah, iğrenti şaat nefeş ‫שאט נפש‬
emme, emiş, su veya hava çekme, vakumiama şeiva ‫שאיבה‬
Ödünç, alıntı, borç şeila ‫שאילה‬
gensoru, mecliste hükümete sorulan soru şeilta ‫שאילתה‬
nefes alma, arzu, iştiyak emel, niyet, hırs, ihtiras, şeifa ‫שאיפה‬
tutku, güçlü istek, gaye edinme
ardında kalan, geride kalan (ölenin ardından) şair ‫שאיר‬
sormak, ödünç almak şaal, lişol (et D ,‫שאל (לשאיל את‬
al me) )-‫ מ‬,‫ל‬2
soru,sorgu,sual şeela ‫שאלה‬
soru listesi şeelon ‫שאלון‬
gamsız, dert etmeyen, aldırmaz, tasasız, lakayıt şaanan ‫ת‬ ‫שאנן‬
(sıfat)
gamsızlık, dertsizlik, durgunluk, vurdumduymazlık, şaananut ‫שאננות‬
lakayıtlık, gönül rahatlığı .
şase, otomobil şasesi, otomobilin metal iskeleti şasi ‫שאסי‬
nefes almak, çok arzu etmek, çok istekli olmak, şaaf, lişof ‫פ‬ )‫שאף (לשאף‬
gıpta etmek, can atmak, özlem duymak
hırslı, çok istekli, tutkun, başarma ve yükselme şaaftan ‫ת‬ ‫שאפתן‬
isteği olan (sıfat)
hırs, hırslılık, yüksek şeyler elde etme isteği şaaftanut ‫שאפתנות‬
diğerleri, geri kalan, arta kalan, küsur şear . ‫שאר‬
artık, artakalan, kalıntı, kalan, kalıt(miras), bakiye, şeerit • ‫שארית‬
küsurat, yemek artığı
geri gelme, dönme, eski haline dönme şav ‫שב‬
geri dönmek, tekrarlamak, yinelemek şav, laşuv ‫פ‬ )‫שב (לשוב‬

491
koşum takımı (at, eşek vs.için), emniyet kayışı ritına ‫רתמה‬
takımı (paraşütte, dağcılarda, kurtarma ekiplerinde
vs.)
irkilme, ürküntü reta ‫רתע‬
çengel, kanca, kopça, bağlama zinciri retek ‫רתק‬
büyülemek, ilgi yaratmak, alıkoymak, hareketsiz ritek, leratek S )‫רתק (לרתק‬
hale getirmek, hapsetmek, kapatmak. ; . .

490
tapu kadastro rişum karkaot ‫ךשלם קןךקןעז*ת‬
müsaade, izin, permi reşut ‫ךשות‬
otorite raşut ‫רשות‬
belediye, yerel otorite raşut mekomit ‫רשות מקומית‬
ehliyet, ruhsat, lisans, permi rişayon ‫רשיון‬
oto ehliyeti, oto lisansı . .. rişayon neiga ‫רשיון נהיגה‬
kayıt, liste, çizelge reşima ‫ךשימה‬
ihmalkar, dikkatsiz (sıfat) raşlan n ‫דשלז‬
ihmalkarlık, dikkatsizlik, savsaklama, boşlama raşlanut ‫רשלנות‬
dikkatsizce, ihmalkarca, savsaklarca (sıfat) raşlani n ‫רשלני‬
kayıt memuru, nüfus memuru, sicil kayıt memuru, raşam ‫רשם‬
kaydedici (alet veya insan)
izlenim, intiba, tesir, etki roşem ‫רשם‬
kaydetmek, yazmak, kayıt tutmak, not tutmak, not raşam, lirşom ‫פ‬ ,‫רשם (לרשם את‬
düşmek, riot almak (et le) )-‫ל‬
resmi (sıfat) rişmi ‫ח‬ ‫רשמי‬
resmiyet rişmiyut ‫רשמיות‬
kötülük, fenalık reşa ‫רשע‬
kötü (kişi) (sıfat) raşa ‫ת‬ ‫רשע‬
kötülük etme, fenalık yapma raşaut ‫רשעות‬
kıvılcım reşef ‫רשף‬
kıvılcım saçmak, flaş patlatmak raşaf, lırşof ‫פ‬ )‫רשף (לךש־ף‬
hışırtı, şırıltı rişruş ‫רשרוש‬
hışırdatmak, şırıldamak rişreş, leraşreş ‫פ‬ )‫רשרש (לרשרש‬
ağ, şebeke, file, ızgara reşet ‫רשת‬
ağ kurmak, şebeke oluşturmak rişet, leraşet ‫פ‬ )‫רשת (לרשת‬
retina, ağ tabaka riştit ‫ךשתית‬
kaynamış, haşlanmış (sıfat) ratuah ‫ת‬ ‫רתוח‬
koşum (faytona at vs. bağlama) ritum ‫ךתום‬
hareketsiz hale getirme, hapsetme, alıkoyma, rituk ‫רתוק‬
kapatma
kaynatmak, haşlamak ratah, lirtoah ‫פ‬ )‫רתח (לרת׳ח‬
kaynama retiha ‫ךתיחה‬
geri tepme retiya ‫ךתי?ה‬
kaynakçı ratah ‫רתך‬
kaynak etmek, kaynak yapmak riteh, lerateh ‫פ‬ )‫רתף (לדתו‬
hayvan koşmak(faytona) rakam, lirtom ‫פ‬ )‫רתם (לךתים‬

489
zemin, yer, döşeme ritspa ‫יצפה‬
yalnız, sadece, ancak rak ‫רק‬
tükürük rok ‫רק‬
çürüme, bozulma (bitkilerde) rekev ‫יקב‬
çürüme, çürük tikavon !‫רקבו‬
dans etmek, raksetmek . riked, leraked ‫פ‬.. )‫רקד (לרקד‬
dans etmek, raksetmek rakad, lirkod ‫פ‬ )‫רקד (לרקד‬
dansçı, dansör (eril) rakdaıı ‫ז‬ ‫יקדו‬
dansçılık, dansözlük rakdanut ‫רקדנית‬
dansöz, balerin, dansçı (dişil) rakdanit ‫נ‬ ‫רקדנית‬
tapmak, mabet, ibadet yeri raka ‫רקה‬
çürük (sıfat) rakuv ‫ת‬ ‫רקיב‬
dans, dans etme, raks rikud ‫רקיי‬
halk dansı, folklor rikud aam ‫רקוד העם‬
boşaltma tiktin ‫רקח‬
rakun (hayvan) rakun ‫דקח‬
eczacılık yapmak rakah, lirkoah ‫פ‬ )‫רקח (לרקה‬
roket (füze), raket (tenis raketi) raketa ‫רקטה‬
sema, gök, gökkubbe rakia ‫רקיע‬
kraker, bir tür gevrek ve tuzlu bisküvi, galeta, rakik ‫דקיק‬
peksimet, krikrak
nakış işlemek, oluşturmak (bağ,dostluk, ilişki) rakam, tirkom ‫פ‬ )‫רקם (לרק־ם‬
doku, vücut dokusu tikma ‫רקמה‬
nakış, işleme tikma ‫רקמה‬
arka plan, fon reka ‫רקע‬
tepinmek, yere vurmak, ayaklarıyla yeri dövmek raka, lirkoa ‫פ‬ )‫רקע (לךקיע‬
demir dövmek, metale son şeklini verecek şekilde tikea, rika, ‫פ‬ )‫ רקע (לרקע‬.‫רקע‬
vurmak, tav etmek lerakea
siklamen çiçeği, tavşankulağı çiçeği, çuha çiçeği rakefet ‫רקפת‬
(çiçek)
fakir, düşkün (sıfat) raş ‫ת‬ ‫רש‬
yetkili raşay ‫רשאי‬
ehliyet verme tişuy ‫ו־קזוי‬
kayıtsızlık, özensizlik, dikkatsizlik, ihmal, ihmal- tişul ‫רקזיל‬
karlık, vurdumduymazlık, savsaklama, savrukluk,
boşlama, boş verme
kayıt, grafik, çetele rişum ‫רשום‬
kayıtlı, yazılı, taahütlü (sıfat) raşum ‫ת‬ ‫רשום‬

‫י־‬ 488
koşmak rats, laruts S >‫רץ(לויז‬
kırpışmak (ekran), ışık titremek (floresan ışığı ritsed, leratsed ‫פ‬ )‫ךצד (לרצד‬
titreşimi)
koşu, koşma ritsa ‫רצה‬
istemek, arzu etmek rotsa, lirtsot ‫פ‬ )‫רצה (לרצות את‬
(et)
memnun etmek, beğendirmek, isteği yerine getir- ritsa, leratsot ‫פ‬ )‫רצה (לרצות‬
mek
istenen, arzu edilen, istek uyandıran, aranan, gerek- ratsuy ‫ת‬ ‫רצוי‬
li (sıfat)
istek, arzu, emel, rağbet, iştiyak, niyet ratson ‫רצון‬
bağ, kiriş, lif, tendon (vücudun eklem yerlerini retsua ‫רצו^ה‬
bağlayan lifler)
şerit, bant retsua ‫ףצו^ה‬
tasma, kayış, kamçı retsua ‫ךצו^ה‬
sahil şeridi retsuat ahof ‫רצועת החוף‬
taşla döşeme ritsuf ‫ךצוף‬
devamlı, devam eden, müteakip (sıfat) raisuf ‫ת‬ ‫רצוף‬
kırık, yorgun (sıfat) raisuts ‫ת‬ ‫רצוץ‬
katliam, cinayet retsah ‫לצה‬
katletmek, öldürmek, suikast yapmak, cinayet ratsah, lirtsoah ‫פ‬ )‫רצח (לרצח את‬
işlemek (et)
soykırım, genosit retsah am ‫רצח ?ם‬
ölümcül, öldürücü, amansız (sıfat) ratshani ‫ת‬ ______ ‫רצחני‬
makul, rasyonel, akılcı, akla uygun, akla yatkın, ratsyonali ‫רציונלי‬
mantıksal, mantığa uygun (İNGİLİZCEDEN)
rasyonalizm, akılcılık, usçuluk (İNGİLİZCEDEN) raisyonalizm ‫רציונליזם‬
rasyonalist, akılcı (İNGİLİZCEDEN) ratsyonalisti ‫רציונליסטי‬
katletme, Öldürme, cinayet , retsiha ‫ךציחה‬
ciddiyet, ağırbaşlılık retsinut ‫ךצינות‬
ciddi, ağırbaşlı, vakur (sıfat) reisini ‫ח‬ ‫רציני‬
devamlı, sürekli, peşpeşe, ardarda, bitişik, sınırdaş, ratsif ‫ת‬ ‫רציף‬
hemhudut (sıfat) ‫־‬
platform, peron, iskele, rıhtım ratsif ‫רציף‬
süreklilik, devamlılık retsifut ‫ךציפות‬
deldirmek, delik açmak (piersing için) rotsa, lirtsöa ‫פ‬ )‫רצע (לרצע‬
sürekli, devamlı, ardarda, peşpeşe retsef ‫ד?ף‬
taş ile döşeyen, taş ustası - ratsaf
‫רצף‬
taş döşemek ritsef, leratsef ‫'פ‬ )‫רצף (לרצף‬
raf, yükseklik ölçme çubuğu (yüksek atlamada) raf ‫רף‬
tedavi etmek, iyileştirmek ripe, lerape S )‫רפא (לרפא את‬
(et)
döşemeci, koltukçu rapad ‫רפד‬
döşemek (kumaş vs. ile) riped, leraped 5 )‫רפד (לרפד‬
zayıf, gevşek, güçsüz (sıfat) rafe ‫ח‬ ‫רפה‬
gevşetmek rip0j lerapot s ' )‫רפה (לרפות‬
gevşemek rafa, lirpot E) )‫רפה (לרפות‬
şifa, ilaç refua ‫ךפואה‬
tıp, tedavi refua ‫רפואה‬
tıbbi, medikal (sıfat) refui ‫ת‬ ‫רפואי‬
cumhuriyet (İNGİLİZCEDEN) republika ‫רפובליקה‬
cumhuriyetçi (İNGİLİZCEDEN) republikani ‫רפובליקני‬
döşemecilik, koltukçuluk ripud ‫רפוד‬
terapi, tedavi, iyileştirme, kür ripuy ‫רפוי‬
gevşek (sıfat) rafuy ‫ת‬ ‫רפוי‬
reform, yenilik, ıslah (İNGİLİZCEDEN) reforma ‫רפורמה‬
kaplama, dolgu malzemesi, astar, astarlama, keçe refida ‫ךפידה‬
(ayakkabı tabanına koyulan)
rafya, hasır lifi rafya ‫רפיה‬.
rehavet, gevşeklik, umursamazlık, ihmalkarlık, rifyon ‫רפיון‬
dermansızlık, halsizlik, mecalsizlik
ahmaklık, embesillik, geri zekalılık rifyon sehel ‫רפיון ?סכל‬
reflü, mide asit içeriğinin özofagustan geri çıkması refluks ‫רפלוקס‬
hastalığı
reflektör reflektör ‫רפלקטור‬
refleks, istemsiz hareket, tepke (İNGİLİZCEDEN) refleks ‫רפלקס‬
refleksif, tepkisel (İNGİLİZCEDEN) refleksivi ‫רפלקסיבי‬
takati kalmamak, dermanı kesilmek, mecalsiz rafas, lirpos s )‫רפס (לרפ׳ם‬
olmak
sal (ilkel bir deniz veya ırmak taşıtı) rafsoda ‫רפסודה‬
çoğaltım, reprodüksyon, yeniden oluşturma, çoğalt- reproduktsya ‫רפרודוקציה‬
ma (İNGİLİZCEDEN)
göz gezdirme, göz atma, üstünkörü geçme, uçuşma rifruf ‫רפרוף‬
kanat çırpmak, çırpınmak, titremek rifref, lerafref 2 )‫רפרף (לךפרף‬
puding, sütlü pelte . rafrefet ‫רפרפת‬
çamur, balçık, sulu çamur refeş ‫רפש‬
ağıl, inek ağılı, ahır refet ‫רפת‬
atlet, koşucu, haf, ulak, satraçtş fil . rats n

486
dizginlemek, gem vurmak, kendini frenlemek risetı, lerasen S )!‫רסן (לרם‬
ilaçlamak, püskürtmek, serpmek rises, lerases 3 )‫ךסם (לרסס‬
saygı, hürmet (İNGİLİZCEDEN) respekt ‫ל?פקט‬.
salça, ezme, püre, kıyılmış madde resek ‫_ךםק‬
parçalamak, ezmek, unufak etmek, ufalamak risek, lerasek S )‫ך&ק (לרסק‬
arkadaş, yoldaş . rea ‫רע‬.
kötü, fena (sıfat) ra ‫ת‬ ‫רע‬
kötülük, fenalık, kötü niyet roa ‫ריע‬
kötü kalplilik, gaddarlık, kötü ruhluluk roa lev ‫רע לב‬
aç, acıkmış (sıfat) raev ‫ת‬ ‫חב‬
acıkmak raav, lirov s )‫רעב (לרעב‬
açlık raav, raavon ‫ רעבון‬,‫רעב‬
açgözlülük, doymazlık raavtanut ‫ךעבתנות‬
titreme raad ‫רעד‬
titremek, sarsılmak raad, lirod 3 )‫רעד (לו־עד‬
kötülük, fenalık raa ‫ר?ה‬
otlatmak, gütmek raa, lirot S )‫רעה (לרעות‬
çürük, külüstür, kırık dökük, yıkık dökük, harap, raua ‫ת‬ ‫רעוע‬
yıkılmaya yüz tutmuş (sıfat)
sarsıntı reida ‫רעידה‬
deprem, zelzele, yer sarsıntısı reidat adama ‫ךעידת אדמה‬
zevce, karı, eş, avrat raaya ‫רעה׳‬
fikir, görüş, telakki raayon ‫רעיון‬
zehirli, toksîk (sıfat) rail ‫ת‬ ‫רעיל‬
zehir, toksin raal ‫רעל‬
fare zehiri raal ahbarim ‫רעל עכבךים‬
peçe, türban, kadınların Örtünme usulü reala ‫רעלה‬
toksin, canlı organizmalarda görülen zehir, zıkkım raalan ‫חלו‬
gök gürültüsü raam ‫רעם‬
gürlemek, gümbürdemek raam, lirom ‫פ‬ )‫רעם (לךע’ם‬
yele, hayvan yelesi (aslan, at vb.) raama ‫רעמת‬
ferah, dinç, taze, sağlıklı, canlı, zinde raaııan ‫רענן‬
yenilemek, tazeleştirmek, tazelemek rineH, leranen ‫פ‬ )‫רענן (לרענן‬
zindelik, ferahlık, tazelik, dinçlik, canlılık raananut ‫רעננות‬
kiremit, kiremitler raaf, reaflm ‫ רעפים‬,‫רעף‬
gürültü, patırtı, velvele, kargaşa, hengame raaş ‫רעש‬
gürültü yapmak, patırdı yapmak, şamata yapmak raaş, liroş ‫פ‬ )‫רעע (לךע־ש‬

485
:‫■■■־■'■ • י‬ ' ■'■■■ '"'■ ’‫■י‬ "•■‫י*־‬...... k■'• ■ ■■‫■■ ־‬

hilekarlık, hile, dolandırıcılık, aldatma, düzenbaz- ramaut ‫רמאות‬


iık, üçkağıtçılık, fetbazlık, madrabazlık
dolandırıcı, hilekar, daleveraci, üçkağıtçı, dalavere- ramay ‫רמאי‬
ci, madrabaz
kurtçuk, kurt, solucan, larva (hayvan) rima ‫רמה‬
düzey, seviye, standart, mertebe, kademe, basamak, rama ‫רמה‬
norm, derece, yüksek mevki, itibar, yükseklik
yayla, plato, yüksek düzlük, tepe rama ‫רמה‬
aldatmak, dolandırmak, kazıklamak, kandırmak, rima, leramot s )‫רמה (לרמות את‬
hak yemek, üçkağıtçdık yapmak (et)
yüksek seviyeli, yüksek düzeyli rama gvoa ‫רמה גבוהה‬
nar (meyve) rimon ‫רמון‬
el bombası rimon yad ‫דמון יד‬
ima, ipucu, alamet, emare, gösterge, kinaye remez ‫רמז‬
ima etmek, laf dokundurmak, sezindirmek, çıtlat- rimez, leramez D )‫רמז (לרמז‬
mak, ipucu vermek
ima etmek, üstü kapalı söylemek ramaz, lirmoz S )‫רמז ?ל (לךמ’ז על‬
trafik ışığı, trafik lambası ramzor ‫רמזור‬
mızrak, kargı romah ‫רמה‬
zıpkın romah ‫רמה‬
iskambil oyunu, remi, sporda yenişememe, berabere remi ‫ךמי‬
kalma
ezmek, ayaklar altına almak, küçük düşürmek ramas, lirmos ‫פ‬ )‫רמס (לרמים‬
rampa (yükleme rampası, fırlatma rampası vs.), rampa ‫רמפה‬
yüksek yer (İNGİLİZCEDEN)
köz, kor, ateş, yanmış kömür artığı, cüruf remets ‫רמץ‬
hoparlör, ses yükseltici ramkol ‫רמקול‬
sürüngen, böcek, haşarat, haşere (hayvan) remes ‫רמעז‬
hayat seviyesi, yaşam standardı ramat hayim ‫רמת חיים‬
şarkı, ilahi rina ‫תה‬
kara çalma, dedikodu(culuk), arkadan konuşma, rinunim ‫תונים‬
iftira etme .
röntgen rentgen ‫תטק‬
arkasından konuşmak, dedikodu yapmak, şarkı rinen, teranen ‫פ‬ )‫חן (לרנן‬
söylemek
şenlenmek, neşelenmek ranan, limon ‫פ‬ )‫רנן (לרנן‬
sevinç, haz, neşe, şarkı söyleme, mutluluktan renana ‫תנה‬
şakıma
parça, kırıntı, yonga resis ‫רמים‬
gem (atların ağzına konulan demir) resen ‫רסן‬

484
salya, sümük rir ‫ריר‬
salyalı, sümüklü (sıfat) riri n ‫דירי‬
yumuşak (sıfat) rah ‫ח‬ ‫רך‬
yumuşaklık, incelik, duyarlılık roh ‫רך‬
araç, vesait rehev ‫רכב‬
binmek (bisiklet at eşek) rahav, lirkov S )‫רכב (לרכיב על‬
(al)
teleferik, fenikular rahbal ‫רכבל‬
tren rakevet ‫רכבת‬
yük treni rakevet masa ‫משא‬
metro rakevet tahtit ‫רכבת תחתית‬
toplama, odaklama, merkezleştirme, temerküz, kon-■ rikuz ‫רכוז‬
santrasyon, düşünceyi bir noktaya yoğunlaştırma
servet, mülk, mülkiyet rehuş ‫ןכוש‬
mülkiyetçilik rehuşatıut ‫רכושנות‬
mülkiyetçi (sıfat) rehuşani ‫ת‬ ‫ךכושני‬
yumuşaklık rakut ‫רכות‬
merkezleştirmek, toplamak, konsantre etmek, rikez, lerakez ‫פ‬ )‫רכז (לרכז את‬
odaklamak (et)
unsur, öğe, eleman, parça, bir bütünü oluşturan rehiv ‫רכיב‬
kısımların her biri
binme, biniş rehiva ‫ךכיבזז‬
yumuşakça (biyolojide bir hayvan sınıfı) rakiha ‫רכיכה‬
dedikodu, dedikoduculuk rehilut ‫רכילות‬
edinme, sahip olma, satın alma, elde etme rehişa ‫רכישה‬
yumuşatmak rikeh, lerakeh s )‫רכך (לרכך‬
dedikodu yapmak, arkasından konuşmak, çekiştir- rihel, lerahel ‫פ‬ )‫רכל (לרכל‬
mek
dedikoducu (eril) rahlan T ‫רכלן‬
dedikoducu (dişil) rahlanit J ‫רכלנית‬
eğilmek (beden) rakaıı, lirkon ‫פ‬ )‫רכן (לןכן‬
dizi, alan, dağ sırtı rehes ‫לכס‬
sıradağ, sırt (dağ sırtları) rehes ‫לכם‬.
kapamak, düğmelemek rahas, lirkos ‫פ‬ )‫רכס (לרכס‬
kazanım, edinim, elde ediş, satın alma reheş ‫רכש‬
sahip olmak, elde etmek, edinmek, satın almak rahaş, lirkoş ‫פ‬ )‫רכש (לךכש‬
konu ile ilgili, alakalı, münasip, uygun, yerinde relevanti ‫רלונטי‬
(İNGİLİZCEDEN)
yüksek (sıfat) ram ■‫ת‬ ‫רם‬T

483
uzak durmak, soğuk ve ilgisiz olmak rahak, lirhok S )‫רחק (לר־חק‬
koklamak, dikkatle koklamak, koku almaya çalış- rihreah, S ‫ רחרח‬,‫רחרח‬
mak rihrah, )‫(לרחרח‬
lerahreah
fısıltı, hışırtı, cızırtı, cazırtı, parazit (ses) rahaş ‫רחש‬
fısıldamak, hışırdamak rahaş, lirhoş ‫פ‬ )‫רחש (לךחש‬
raket, tenis raketi rahat ‫רחת‬
kızartma küreği, tava küreme paleti, ispatula rahat tigun ‫רחת טגון‬
ıslaklık, rutubet, nemlilik retev ‫רטב‬
salça, sos, yemeğin suyu rotev ‫רטב‬
ıslak, nemli, rutubetli, yaş (sıfat) ratuv, ratov ‫ת‬ ‫ רטב‬,‫רטוב‬
titreştirme, titreme, titreşme ritut ‫רטוט‬
retorik, söylem, hitabet retorika ‫רטוריקה‬
rötuş rituş ‫רטוש‬
titreşim retet ‫רטט‬
titreştirmek ritet, leratet ‫פ‬ )‫רטט (לרטט‬
titreşmek, titreşim yapmak ratat, lirtot ‫פ‬ )‫רטט (לרטט‬
rutubet, nemlilik, ıslaklık retivut ‫רטיבות‬
tampon, kompres, plaster, sargı, yara bezi retiya ‫רטיה‬
söylenmek, mızmızlanmak, yakınmak, şikayet ratan, lirton ‫פ‬ )‫רטן (לרטן‬
etmek
rötuşlamak, rötuş yapmak, yarmak, hırpalmak, riteş, lerateş ‫פ‬ )‫רטש (לרטש‬
parçalamak
kavga, küslük riv ‫ריב‬
koku, rayiha reyah ‫ריח‬
fesleğen, reyhan (bazilikum) reyhan ‫ריחן‬
kokulu (sıfat) reyhani ‫ת‬ ‫ריחני‬
ritüel, gelenekselleşmiş adet (İNGİLİZCEDEN) ritual ‫ריטואל‬
romatizma (hastalık) rematizm ‫רימטיזם‬
kirpik ris ‫ריס‬
risk, riziko, tehlike (İNGİLİZCEDEN) risk ‫ריסק‬
resif, mercanlarin oluşturduğu su düzeyindeki sığ rif ‫ריף‬
kayalıklar
boşluk, vakum rik ‫ריק‬
boş, yoksun (sıfat) (eril) rek ‫ז‬,‫ת‬ ‫ריק‬.
boş (sıfat)(dişil) reyka ‫ריקה‬
boşluk, anlamsızlık reykanut ‫ריקנות‬
boş, kof, zırva, içeriksiz, ilgi uyandırmayan, aptalca, reykani ‫ח‬ ‫ריקני‬
amaçsız, anlamsız (sıfat)

482
ağı otu, baldıran otu, zehirli bir bitki roş ‫רחם‬
kıvılcım saçan, ateşli, yanan, hararetli roşef ‫ר^ף‬
yoksullaştırmak, servetini kaybettirmek, sefalete roşeş, leroşeş 5 )‫רושש (לרואים‬
düşürmek
sır, muamma raz ‫רז‬
zayıf (sıfat) raze ‫ת‬ ‫רזה‬
zayıflamak razju, lirzot ‫פ‬ )‫רזה (לרזות‬
rezerv, yedek, ihtiyat, fazla (sıfat) rezervi ‫ת‬ ‫ך!ךבי‬
geniş (sıfat) rahav ‫ת‬ ‫רחב‬
en, genişlik rohav ‫רחב‬
çok geniş rahav yadayim ‫רחב ץרים‬
saha, alan, meydan, dans pisti rehava ‫ךחבח‬
enine, enlemesine, genişlemesine (sıfat) rohbi ‫ת‬ ‫רחבי‬
ceza sahası, altıpas (futbol) rahavat aonşin ‫רחבת העוחםין‬
sokak,cadde rehov ‫רחוב‬
çıkmaz, çıkmaz sokak rehov lelo ‫ךחוב ללא מוצא‬
motsa
şefkatli, merhametli, sevecen (sıfat) rahum n ‫רחום‬
havada süzülme, uçuşma, esintiye kapılıp süzülme rihuf ‫רחוף‬
uzak (sıfat) rahok ‫ת‬ ‫ק‬1‫רח‬
hipermetrop, uzağı görememe (göz bozukluğu) rahok reiya ‫ךחוק ראיה‬
havada süzülme, uçuşma, esintiye kapılıp süzülme rehifa ‫ךחיפה‬
yıkama rehitsa ________ ‫רחיצה‬
hışırtı, fısıltı rehişa ‫ךחישה‬
koyun (hayvan) (eril) rahel ‫רחל‬
koyun, dişi koyun (hayvan) (dişil) rehela ‫נ‬ ‫וחלה‬
rahim, döl yatağı rehem ‫רחם‬
merhamet etmek, acımak rihem, lerahem ‫פ‬ )‫רחם (לרחם על‬.
(al)
merhamet, acıma, şefkat rahamim ‫רחמים‬
merhametli (sıfat) rahman ‫ת‬ ‫רחמן‬
merhametlilik, merhamet rahmanili ‫רחמנות‬
havada süzülmek, uçmak, uçuşmak, uçuk olmak riheff lerahef ‫פ‬ )‫רחף (לרחף‬
katamaran, deniz otobüsü, deniz yüzeyinde hızlı rahefet . ‫רחפת‬
giden araç
yıkamak rahats, Urhots ‫פ‬ )‫רחץ (לוחץ את‬
(et)
yıkama, banyo yapma, yıkanma, deniz banyosu rahetsa ‫רחצה‬
alma

1 .

481
titrek, titreşen, titreyen (sıfat) rotet ‫ת‬ ‫רוטט‬
doygunluk, doyum, doyma, tokluk revaya ‫ךדה‬
binici, sürücü, cokey, atlı, sipahi süvari rohev ‫רוכב‬
bisiklet binicisi rohev ‫רוכב אופנים‬
ofanayim
işportacı, seyyar satıcı rohel ‫רובל‬
fermuar rohsan ‫רוכסן‬
rom (içki) rom ‫רום‬
yükseklik, irtifa rom ‫רום‬
yükseltmek, yüceltmek, övmek rimem, S )‫רומם (לרומם‬
leromem
rumen, romanyalı (eril) romanı T ‫רומני‬
romanya (ülke) romaniya ‫רוממה‬
romence romanit ‫רומנית‬
lirik şarkılar, geleneksel öykü, halk ezgileri, aşk romansa ‫תמנסה‬
şarkıları
şarkı, müzik, musiki, melodi sesi ron ‫ריו‬
rus (eril) rusı ‫ז‬ ‫רוסי‬
rusya (ülke) rusya ‫רוסיה‬
rusça rusit ‫רוסית‬
çoban roe ‫רו?ה‬
gürleyen, gök gürültüsü gibi, gök gürültülü roem ‫רו??ם‬
doktor, hekim, tabip rofe ‫רופא‬
anestezisyen doktor, anestezi yapan doktor, nar- rofe mardim ‫רופא מרדים‬
kozcu
dahiliyeci doktor, iç hastalıkları uzmanı rofe pnimi ‫רופא פנימי‬
dişçi rofe şinayim ‫רופא שמם‬
gevşek, dayanıksız, zayıf, sağlam olmayan (sıfat) rofef ‫ת‬ ‫רופף‬
gevşetmek, zayıflatmak, güçsüzleştirmek rofef lerofef ‫פ‬ )‫רופף (לרופף‬
katil, cani rotseah ‫רוצח‬
kiralık katil rotseah sahir ‫רוצח שכיר‬
kırıp parçalamak, ezip geçmek rotsets, ‫פ‬ )‫רוצץ (לרוצץ‬
lerotsets
bekar (eril) ravak ‫ז‬ ‫יוק‬
bekar (dişil) ravaka ‫נ‬ ‫רוקה‬
bekarlık ravakut . ‫רוקות‬
eczacı rokeah ‫רוקח‬
boşaltmak roken, leroken ‫פ‬ ,‫תקן (לרוקן את‬
(etme) )-‫מ‬

480
eşyayla donatmak, dayayıp döşemek riet, leraet S )‫רהט (לרהט‬
mobilya, eşya, ev eşyası, möble rait ‫רהיט‬
akıcılık, akıcı anlatım, İfade düzgünlüğü, düzgün reitut ‫ךהיטות‬
konuşma
muhasebeci roe heşbon ‫רואה חשבון‬
ruanda (ülke) ruanda ‫רואנדה‬
tüfek rove ‫רובה‬
robot robot ‫רובוט‬
sapan, taş fırlatan alet rugatka ‫רוגטקה‬
çırpıntılı, hafif dalgalı (deniz,göl,nehir için) (sıfat) rogeş ‫ת‬ ‫רוגש‬
diktatör, zalim hükümdar, zorba, tiran, despot, rodan ‫רודן‬
" T
emrivaki hükmeden
diktatörlük, despotluk rodanut ‫רודנות‬
diktatörce, despotça, zorbaca, amirane, otoriter rodani ‫ת‬ ‫רודני‬
‫י‬ T
(sıfat)
takipçi, kovalayan, peşine düşen rodef ‫רודף‬
tamahkar, haris, paragöz, açgözlü rodefbetsa ‫רודף בצע‬
suya doymak, susuzluğu gidermek rava, lirvot ‫פ‬ )‫רוה (לךוות‬
yaygın, ortak, müşterek, kabullenilmiş (sıfat)(eril) roveah ‫ז‬,‫ת‬ ‫רווח‬
yaygın, ortak, müşterek, kabullenilmiş (sıfat)(dişil) rovahat 2,‫ת‬ ‫רווחת‬
doygun, doymuş (sıfat) ravuy ‫ת‬ ‫רווי‬
biberiye rozınarin ‫רוזמרין‬
kont, marki, baron (eril) rozen ‫ז‬ ‫רוזן‬
kontes, barones (dişil) rozenet ‫נ‬ ‫רוזנת‬
ruh, can, hayalet ruah ‫רוח‬
rüzgar ruah ‫רוח‬
ara, aralık, iki şey arası mesafe revah ‫רוח‬
kazanç, kar, yarar, istifade revah ‫רוח‬
rahatlamak, ferahlamak ravah, lirvoah ‫פ‬ )‫רוח (לרוח‬
hayat kaynağı ruah hayim ‫רוח חיים‬
hayalet, cin, iyi saate olsunlar, gulyabani, hortlak ruah refaim ‫רוח רפאים‬
rahatlatmak, ferahlatmak riveah, rivah, ‫פ‬ )‫ רוח (לרוח‬,‫רוח‬
leraveah
ferahlık, gönül rahatlığı revaka ‫ךוחה‬
kazançlı, karlı, kar getirici, harcanan emeğe değer rivhi ‫ח‬ ‫רוחי‬
(sıfat)
ruhani, manevi (sıfat) ruhani ‫ת‬ ‫רוחני‬
maneviyat ruhaniyut ‫רוחניות‬
T

479
an, lahza, zaman, bir dakika !, bekle I. rega ‫רגע‬
sükunet, huzur, sakinlik roga ‫יגע‬
sakin olmak, metin olmak, dingin olmak, itidalli raga, lirgoa D )‫רגע (לךגיע‬
olmak
duygu, his, heyecan regeş ‫רגש‬
heyecanlandırmak, duygulandırmak, hissettirmek rigeş, lerageş ‫פ‬ )‫רגש (לתש את‬
(et)
heyecanlı olmak, galeyana gelmek, hırçın olmak ragaş, lirgoş ‫פ‬ )‫רגש (לךג'ש‬
(deniz nehir)
suçluluk duygusu, utanç rigşot aşma ‫רגשות אשמה‬
duygusal, duygulu, hassas (sıfat) rigşi ‫ת‬ ‫רגשי‬
suçluluk duygusu, utanç rigşey aşam □‫רגשי אעז‬
duygusallık, duyarlılık, aşırı duygusallık ragşanut ‫רגשנות‬
dokunaklı, hissi, kolay heyecanlanır (sıfat) ragşani ‫ת‬ ‫רגשני‬
yassılaştırmak, yassı yapmak, yayvanlaştırmak, rided, leraded s )‫רדד (לרדד‬
oklavayla hamur açmak
diktatörlük etmek, zorbalıkla hükmetmek roda, lirdot D )‫רדה (לרדות‬
yassılaştırma, düzleştirme, yayvanlaştırma ridud ‫רדוד‬
sığ, derin olmayan (sıfat) radud ‫ת‬ ‫רדוד‬
uykulu, uyuşuk, uyuşmuş (sıfat) radum ‫ח‬ ‫ךדום‬
izlenen, takip edilen, mecazi olarak sabit fikirli olan raduf ‫ת‬ ‫רדוף‬
(sıfat)
folyo, alüminyum folyo, ince madeni levha redid ‫ךדיד‬
şal, fular, eşarp, başörtüsü, boyun atkısı redid ‫רריי‬
radyo radyo ‫רדיו‬
radyoaktif radyoaktivi ‫רדיואקןטיבי‬
yarıçap radyus ‫רדיוס‬
takip, takip etme, kovalama redifa ‫רדיפה‬
radikal, köklü, köktenci (İNGİLİZCEDEN) radikal ‫ודקל‬
kovalamak, peşine düşmek, takip etmek radaf, lirdof ‫פ‬ )‫רךף (לרדף‬
cüret, aşırı güven, kendini beğenme, böbürlenme, raav ‫רהב‬
kibir, kurum
böbürlenmek, şişinmek, övünmek, yeltenmek, raav, lirov ‫פ‬ )‫רהב (לרהב‬
cesaret etmek
küstah, kibirli, kendini beğenmiş, övüngen, yüksek- reavtani ‫ת‬ ‫רהבתני‬
ten atıp tutan (sıfat)
dayayıp döşeme, eşyayla donatma (mobilya) riut ‫רהוט‬
mobilyalar, mobilya takımı riut ‫ךהוט‬
akıcı, akıcılık, pürüzsüz, rahat, kesintisiz konuşma, raut, reuta ‫ךהוטה‬, ‫רהוט‬
akıcı dil

478
çoğul (dilbilgisinde) (eril) rabim ‫ז‬ ‫רבים‬
dördüncü revü ‫רביד‬
dördüz, kare, dört parça, dörtlü reviiya ‫ךביעיה‬
faiz, nema ribit ‫ךבית‬
ulema, bilge, saygın kişi raban ‫ר?ז‬
hahambaşılık ....... rabanut ■ ‫רבנות‬
çeyrek reva ‫רבע‬
mahalle rova ‫רבע‬
dörtgen yapmak, dörtlemek, dörtle çarpmak ribea, riba, 5 )‫ רבע (לרבע‬,‫רבע‬
lerabea
şiddetli, etkili, tesirli, kuvvetli rav otsma ‫^צמה‬-‫רב‬
yatmak (hayvanlar için) tünemek ravats, lirbots ‫פ‬ )‫רבץ (לךבץ‬
çalımcı, cakacı, fiyakacı, kendini beğenmiş kimse, ravrevan ‫ת‬ ‫דבךבז‬
palavracı (sıfat)
toprak parçası regev ‫רגב‬
casusluk rigul ‫רגול‬
casusluk, ajanlık, hafiyelik, çaşıtlık rigul ‫רגול‬.
sakin, dingin, gevşemiş, yatışmış, teskin olmuş, ragua ‫ת‬ ‫רגוע‬
durgun (sıfat)
dargınlık, kızgınlık, küslük rogez ‫ריגז‬
öfke, hiddet, kızgınlık rogez ‫רגז‬
küsmek, kızmak, darılmak, öfkelenmek ragaz, lirgoz ‫פ‬ )‫רגז (לךגז על‬
(al)
aksi, huysuz, geçimsiz, nalet (sıfat) ragzan n ‫רגזן‬
alışık (sıfat) ragil n ‫רגיל‬
normal, olağan, her zamanki (sıfat) (eril) ragil ‫ז‬,‫ת‬ ‫רגיל‬
normal, olağan, her zamanki (sıfat) (dişil) regUa W ‫ךגילה‬
taşlama, taşa tutma, taş atma regima ‫רגימה‬
sükunet, huzur, sakinlik, rahatlama, metanet, itidal regia ‫רגיעה‬
duygusal, hisli, hassas, duyarlı, alıngan (sıfat) ragiş ‫ת‬ #‫ךגי‬
duyarlılık, hassasiyet regişut ‫רגילות‬
ayak, bacak regel ‫יגל‬
casusluk etmek, ajanlık yapmak rigel, leragel ‫פ‬ )‫רגל (לרגל‬
semizotu (sebze) rgela ‫וגלה‬
casus yazılım, spyvvare (internette) ragla ‫רגלה‬
yaya, piyade, satrançta piyon raglay ‫רגלי‬
taşlamak, taş fırlatmak, taşa tutmak ragam, lirgom ‫פ‬ )‫רגם (לךג'ם‬
homurdanmak, söylenmek, şikayet etmek ragan, Urgon .‫פ‬ )‫רגן (לרגין‬
birincil, hazırlayıcı, ilk, ön hazırlık (sıfat) rişoni JJ ‫ראשוני‬
liderlik, Önderlik raşut ‫ראשות‬
baş, başlıca, önde gelen, ana, başta gelen (sıfat) raşi ‫ת‬ ‫י‬#‫ךא‬
kısaltma, kelimelerin kısaltılmış şekli, baş raşey tevot ‫ראשי תמת‬
harflerden oluşan sözcük ‫ ת״א־־־תל אביב‬gibi
başlangıç, herşeyden evvel reşit ‫ראשית‬
larva, kurtçuk (hayvan) roşan ‫ראשן‬
çok, bol, fazla, hayli, nice, büyük (sıfat) rav ‫ח‬ ‫_רב‬
kavga etmek, atışmak, çekişmek, sürtüşmek, dalaş- rav, lariv (im) £5 )‫רב (לריב ?ם‬
inak
orgeneral rav aluf ‫רב אלוף‬
maestro, şef rav aman ‫רב אמן‬
çok yönlü rav anpin ‫רב אנפץ‬
kaptan (gemide) rav hovel ‫_רב חובל‬
onbaşı rav turay, )‫רב טוראי (רב״ט‬
rabat
çok satan kitap (best seller) rav meher ‫רב מכר‬
başçavuş rav samal ‫רב סמל‬
binbaşı rav seren ‫רב סרן‬
hahambaşı rav raşi ‫_רב ראשי‬
çoğunluk, ekseriyet, çoğu, büyük bölümü rov ‫ רב‬,‫רב‬
Yahudi din adamı, çok bilgili haham, öğretmen rav, rabi ‫ רבי‬,‫_רב‬
kara leke, sabıka, kusur revav ‫רבב‬
lekelemek ribev, lerabev 5‫י‬ )‫רבב (לרבב‬
onbin, onbinlerce revava ‫רבבה‬
çok yönlü, çok renkli (sıfat) ravgoni fi1 ‫רבגוני‬
çok yönlülük, çok renklilik, çeşitlilik, varyasyon ravgoniyut ‫רבגוניות‬
katman, tabaka roved ‫רבד‬
katmanlar revadim ‫ךבךים‬
reçel, marmelat riba ‫ךבה‬
çoğalmak, artmak rava, lirbot 5‫י‬ )‫רבה (לךבות‬
çoğul, çokluk, çok sayıda olma, çoğalma ribuy ‫רבוי‬
bağımsızlık, özerklik, otonomi, egemenlik ribonut ‫רבונרת‬
bağımsız, müstakil, özerk, otonom, egemen (sıfat) riboni Jj‫׳‬ ‫רבוני‬
kare, dörtgen, dört köşe ■ ribua $?‫ךבו‬
çoğul (dilbilgisinde)(dişil) rabot J ‫רבות‬
baylar!, beyler! rabotay ! !‫רבותי‬
üreme, çoğalma, artma, tenasül, yavrulama . reviya ‫ךביה‬

........................ -
476
‫ר‬
R, sayısal değeri 200, (İbrani alfabesinde 20.ci harf) reş ‫ר‬
akciğer (iç organ) rea ‫ראה‬
görmek raa, lirot (et S ,‫ראה (לראות את‬
- ‫■ ■׳ ׳‬ , ■ ■ ■ ,- ... be le) )-‫ל‬,-?
layık, şayan, yakışır, gerek, müstahak (sıfat) rauy ‫ח‬ ‫ראוי‬
takdire şayan, övgüye layık rauy leşevah ‫ראוי לשבח‬
görüş reut ‫ראות‬
gösteriş budalası, gösteriş meraklısı raavtan ‫ראותן‬
gösteriş, hava, azamet, caka, çalım, teşhircilik raavtanut ‫ראותנות‬
gösterişli, çarpıcı, göz alıcı, göz kamaştırıcı, fiyaka- raavtani ‫ת‬ ‫ראותני‬
11, cakalı, dikkat çekici, alengirli (sıfat)
ayna rei ‫ואי‬
görüş, görgü, görme (duyusu), görme yetisi reiya ‫ראיה‬
delil, kanıt reaya ‫ךאיה‬
görüşme, röportaj, mülakat, randevu reayoıı ‫ראיון‬
röportaj yapmak, mülakat yapmak riayen, ‫פ‬ )‫ן‬.‫ואין (לראי‬
leraayen
bioskop, sessiz sinema, yirminci yüzyılın başında reinoa ?‫ראינו‬
kullanılan sinema gösterme makinesi
reel, gerçek, asıl, hakiki, sahici, gerçeğe uygun reali ‫ראלי‬
‫י‬T V
(İNGİLİZCEDEN)
antilop, afrika öküzü, bufalo (hayvan) reem ‫ראם‬
reaksyon, tepki (İNGİLİZCEDEN) reaktsya ‫לאקציה‬.
baş, kafa, ser, başlangıç, şef, başkan, üst roş ‫ראש‬
başbakan roş amemşala ‫ראש הממשלה‬
belediye başkanı roş air ‫ראש ה?יר‬
yılbaşı roş aşana ‫ראש השנה‬
seks düşkünü, azgın, şehvet düşkünü, aklı fikri roş kahol ‫ראש כחל‬
sekste olan, cinsellik tutkunu (mecaz)
departman sorumlusu, kısım şefi roş mador ‫ראש מדור‬
genelkurmay başkanı, genel karargah başkanı ramatkal, roş ‫ראש מטה הכללי‬
(ramatkal = roş mate aklalinin kısaltması) mate aklali )‫(רמטכ״ל‬
dekan roş segel ‫ראש סגל אקדמי‬
akademayi
dar kafalı, küçük düşünen roş katan ‫ראש קטן‬
birinci, ilk rişon ‫ראשון‬

475
‫■ י‬ ‫י י‬ ■ ‫■ ' ' ■י‬ ' '‫*־‬-•- , J ‘ ■ : 1 ... '. ■‫ י• י‬.- '‫י‬ "' "■'‫י‬1 ‫י‬: ‫י‬

moruk, ihtiyar (dişil) kşişa ‫נ‬ ‫קשישה‬


kepek, pul pul (balık sırlındakiler gibi) kaskas ‫קשקש‬
karalamak, çiziktirmek, saçmalamak, ıvır zıvır kişkeş, ‫פ‬ )‫קשקש (לקשקש‬
laflar etmek lekaşkeş
zevzeklik, gevezelik, boşboğazlık kaşkeşanııt ‫קשקשנרת‬
gevezelik ...... ... kaşkeşet ‫קשקשת‬
bağlantı, irtibat, bağ, düğüm, rabıta, ilişki, ilgi, keşer ‫י‬ ‫קשר‬
alaka, münasebet, ilinti
bağlamak, tutturmak kaşar, Ukşor ‫פ‬ ,‫קשר (לקשר את‬
(et le im) )‫לי ב־‬2
bağlamak (konuyu bağlamak, yayma yada birine kişer, lekaşer ‫פ‬ )‫קשר (לקשר‬
bağlamak)
kan bağı keşer dam ‫קשר רם‬
okçu . kaşat ‫קשת‬
yay, kavis, eğri, kemer, ark keşet ‫קשת‬
gökkuşağı keşet beanan ‫קשת ???ו‬
dipçik kat ‫קת‬
sandalye, iskemle, koltuk, makam, kürsü (kilise), katedra ‫קתדרה‬
rahle
katot, negatif elektrot katoda ‫קתודה‬
katolik katoli ‫קתולי‬
sonda, akaç, tedavi amacıyla damarlar içine konan kateter ‫קתקר‬
tüp
domuz pirzolası, jambon kotel hazir ‫קיתל חזיר‬

474
krep krep ‫קרפ‬
kurbağa, kara kurbağası (hayvan) karpada ‫קךפדה‬
sazan balığı (hayvan) karpiyon ‫קרפיון‬
göz kırpmak karats, likrots S )‫קרץ (לקרץ‬
kene (hayvan) kartsiya ‫קךצ;ה‬
ovmak, ovalamak, sürtmek, tımar etmek, kaşağıla- kirtsef ‫פ‬ )‫קרצף(לקךצף‬
mak kkartsef
kursak kurkevan ‫קרקבן‬
sirk kırkas ‫קרקס‬
zemin, toprak, arazi karka ‫קרקע‬
zemine oturtmak, yerde kalmaya zorlamak, kalkışı- kirkea, kirka, ‫פ‬ ‫קרקע! קרקע‬
na olanak tanımamak lekarkea )‫(לקרקע‬
vakvaklamak, vırraklamak (kaz kurbağa sesi) kirker, ‫פ‬ )‫קךקר (לקךקר‬
lekarker
soğutmak (şoreş kuraldışı istisna olarak ‫ קרר‬KOR) kirer, lekarer ‫פ‬ )‫קרר (לקרר את‬
(et)
tahta kalas, takoz, kereste, sahne, oyun tahtası kereş ‫קרש‬
pipet, kamış, saman çöpü kaş ‫קש‬
dinleyiş, dinleme, kulak kabartma keşev ‫קשב‬
sert, katı (sıfat) kaşe ‫ת‬ ‫קשה‬
zor, güç, çetin, müşkül, ağır (durum) (sıfat) kaşe ‫ת‬ ‫קשה‬
inatçı, dik kafalı, kalın kafalı (mecazi) kşe oref ‫קשה<רף‬
kabak, dolmalık kabak, yeşil kabak (sebze) kişu ‫קשרא‬
söz dinleyen, hizmete hazır olan, amade, dikkatli kaşuv ‫ת‬ ‫קשוב‬
(sıfat)
sert, rijit, dayanıklı, sağlam, çetin, haşin, katı, kaşuah n ‫קשיח‬
hissiz, nasır tutmuş, esnek olmayan, elastikiyetsiz
(sıfat)
süsleme, süs, dekorasyon kişut ‫קשוט‬
bağ, bağlılık, irtibat kişur ‫קשור‬
bağlı,bağlanmış, alakalı, bağlaşık, konu ile ilgili kaşur ‫ת‬ ‫קשור‬
(sıfat)
zorlu, zorca, çetince, fena halde, ağır (durum) kaşot ‫קשות‬
süslemek, bezemek kişet, lekaşet ‫פ‬ ‫קשט את (לקשט‬
(et) )‫את‬
zorluk, güçlük, meşakkat, müşkülat koşi ‫קשי‬
katı, sert, elastikiyetsiz, esnek olmayan, rijit (sıfat) kaşiah ‫ת‬ ‫קשיח‬
bağlama kşira ‫קשירה‬
moruk, ihtiyar (eril) kaşiş ‫ז‬ ‫קשיש‬

473
karikatür . karikatürü ‫קריקטורה‬
serin, soğuk, ilgisiz, kayıtsız (sıfat) karir ‫ת‬ ‫קריר‬
kariyer, meslek hayatı (İNGİLİZCEDEN) karyera ‫?ךה‬.‫?ןך‬
soğukluk, serinlik, ilgisizlik, kayıtsızlık krirut ‫קרירות‬
pıhtı kriş ‫קריש‬
pıhtılaşma -.... . ... krişa ‫״‬ . .‫קרישה‬
kan pıhtılaşması kruşat dam ‫קרישת דם‬
krem krem ‫קרם‬
kabuk bağlamak, meydana çıkmak, görünür hale karanı, likrom B )‫קרם (לקרם‬
gelmek
karambol karambolü ‫קרמבולה‬
seramikten yapılmış, seramik (sıfat) kerami ‫ת‬ ‫קדמי‬
seramik, fayans keramika ‫קו־מיקה‬
difteri (hastalık) karemet ‫קרמת‬
fon, vakıf, özsermaye, servet keren ‫קרן‬
ışın keren ‫קרן‬
korner (futbolaki köşe vuruşu) keren ‫קרו‬
korno (müzik aleti) keren ‫קרו‬
ışın saçmak, ışın yaymak, ışık yaymak karan, likron B )‫קרן (לקרן‬
katkı fonu, patron ve işçinin birlikte tamamladıkla- keren iştalmut ‫קרן השתלמות‬
rı bir fon
boynuz, ışın (1ar) keren, ‫ קךנים‬,‫קרן‬
kamayim
karnaval, eğlence karnaval
güneş ışınları karney şemeş ‫קרני שמש‬
kornea, gözün saydam zar tabakası kamil ‫קרנית‬
boynuz çıkmak, boynuz takmak, boynuzlamak, kimen, B )‫קרנן (לקתן‬
kocasını aldatmak, eşine ihanet etmek lekarnen
balyoz, ağır çekiç, varyos kumaş °‫קת‬
gergedan (hayvan) karnaf ‫קתף‬
çengel, kanca keres ‫קרם‬
çökmek, yıkılmak karas, likros B )‫קרם (לקרם‬
bilek, ayak bileği karsol ‫קרמל‬
ihtilaf, karşıtlık, zıtlık kera ‫קרע‬
yırtık kera ‫קרע‬
yırtmak kara, likroa B )‫קרע (לקרע את‬
(et)
mantı (YİDİŞTEN) krepaleh ‫קרעפלאך‬

472
bukle, saç buklesi, kıvrım kirzul ‫קתול‬
bukle yapmak, kıvrım yapmak kirzel-, lekarzel S )‫קךזל (לקתל‬
kel, dazlak (sıfat) kereah ‫ת‬ ‫קרח‬
kel, keleş, saçsız, dazlak kereah ‫קדח‬
buz kerah ‫קרח‬
buzul, buz dağı, aysberg, büyük buz kütlesi karhon W
kerhane karahana ‫קרחנה‬
kellik, saçsızlık, dazlaklık, kel, dazlak karahat ‫קרחת‬
kırat, elmas ayarının ölçü birimi karat ‫קיט‬
tutam, bir nebze, bir parça (tuz, şeker, biber baha- koret ‫ק'ךט‬
rat vs. için söylenir)
zerre, zırnık kartov ‫קךטוב‬
zerre, zırnık kurtov ‫קךטוב‬
kartograf, haritacı kartograf ‫קךט(גךף‬
kartografi, haritacılık kartografya ‫קרטוגרפיה‬
kireç taşı kirton ‫קך־טרז‬
karton, mukavva karton ‫קךטון‬
teklemek, tutukluk yapmak, iyi gitmemek (motor, kirtea, kirta, s ‫ קרטע‬,‫קךט<ג‬
makine, süreç) lekartea )‫(לקךטע‬
yani, demek oluyorki kri ‫קרי‬
okunaklı, okunabilir (sıfat) kari ‫ח‬ ‫קריא‬
çağırma, çağrı, nida, ünlem kriya ‫קריאה‬
okuma kriya ‫קריאה‬
savaş narası, savaş çağrısı kriyat krav ‫קריאת קרב‬
meydan okuma, kafa tutma kriyat tigar ‫קריאת הגר‬
kenar mahalle, kenar semt kiryaj krayot ‫קריהי קרירה‬
kritik, vahim, önemli (sıfat) kriti ‫ת‬ ‫קריטי‬
kriter, Ölçüt, kıstas kriteryon ‫קריטךירן‬
kriminoloji, suç bilim kriminologya ‫קרימינולוגיה‬
okuyucu, spiker, sunucu karyan ‫קחז‬
spikerlik yapmak kiryen, 5 )‫קריז (לקרין‬
lekaryen
radyasyon, ışın yayılması, ışın saçma krina ‫קרינה‬
çöküş, çökme, göçme, göçük, çöküntü, yıkılma, krisa ‫קריסה‬
yıkım
kristal, billur kristal ‫קריסטל‬
yırtış, yırtma kriya ‫קריעה‬
göz kırpıma kritsa ‫קרי?ה‬

471
yaklaştırmak, yanaştırmak ....... . kirev, lekarev S ,‫קרב (לקרב את‬
(etle) >‫ל־‬
yaklaşmak karav, likrov S )‫קרב (לקרב‬
dekatlon (on sporu birleştiren bir spor dalı) krav eser ‫שר‬# ‫קרב‬
yakınlık, bağ, akrabalık kirva ‫קרבה‬
savaşçı, muharip, mücadeleci (sıfat) . ■ kravi ‫ה‬ ‫קרבי‬
sakatat, iç organlar kravayim ‫קרבים‬
kurban, maktul korban ‫?וךבז‬
kan bağı, aynı soydan olma, akrabalık bağı kirvat dam ‫קךבת רם‬
kargo, yük (İNGİLİZCEDEN) kargo ‫ללגו‬
kardiyolog, kalp hastalıkları uzmanı kardiolog ‫קרדיולוג‬
kardiyoloji kardiologya ‫קרדיולוגיה‬
keser (tahta yontmaya ve çivi çakmaya yarayan kardom ‫קררם‬
alet)
olmak, vuku bulmak, meydana gelmek, cereyan kara, likrot ‫פ‬ )-‫קרה (לקרות ל‬
etmek (k)
tavan ile örtmek, çatı yapmak kera, lekarot ‫פ‬ )‫קרה (לקרות‬
misafir, konuk, davetli, çağrılmış kara ‫קרוא‬
hırvat (eril) kroatı T ‫קרואטי‬
hırvatistan (ülke) kroatya ‫קרואטיה‬
hırvatça, hırvat (dişil) kroatit j ‫קרואטית‬
kruasan, ay çöreği kruason ‫קרואסון‬
yaklaşma, yaklaşım kiruv ‫קרוב‬
yakın, yakında, akraba, hısım (sıfat) karov ‫ת‬ ‫קרוב‬
muhtemelen, büyük olasılıkla, kuvvetle muhtemel, karov levaday ‫קרוב לודאי‬
yakın ihtimal
kruton, küçük küp şeklinde kızartılmış ekmek kruton ‫קררטוץ‬
zar, kabuk krum ‫קרום‬
vagon karon ‫קריז‬
karavan karavan ‫קריו‬
karavan kron megurim ‫קרון מגוךים‬
yük vagonu kron mitan ‫ן‬#‫קרון מט‬
gazyağı kerosin ‫קרוסיו‬
atlıkarınca (lunaparktaki) karusela ‫קרוסלה‬
yırtık (sıfat) • karua ‫ת‬ #‫קרו‬
soğutma kirur ‫קרור‬
soğutma •- kerur ‫קריר‬
pıhtılaşmış, pelteleşmiş, ağdalaşmış . karuş, kruşa ‫ קרלעוה‬,‫קרוש‬

470
kısa (sıfat) katsar. ‫ת‬ ‫קצר‬
kısaltmak kitser, lekatser s )‫קצר (לקצר את‬
(et)
biçmek, hasat yapmak katsar, liktsor s )‫קצר (לקצר את‬
(et)
kısa devre (elektrik) ketser haşmali ‫קצר חקזמלי‬
nefes darlığı, astım (hastalık) kotser ııeşima ‫קצר^קזימה‬
miyop, yakını görememe (göz bozukluğu) ktsar reiya ‫קצר ךאיה‬
sabırsız, moralsiz ktsar ruah ‫קצר רוח‬
sabırsızlık, moralsizlik kotser ruah ‫קצר רוח‬
kısalık katsrut ‫קצרות‬
yazıcılık, steno, stenograf katsranut ‫קצרנות‬
kısacık (sıfat) ktsartsar ‫ת‬ ‫קצךצר‬
nefes darlığı, asma, astım (hastalık) katseret ‫קצךת‬
az, biraz, bir parça, küçük bir kısım (sıfat) ktsat ‫ת‬ ‫ק?ת‬
kakao kakao
kaka, dışkı, bok, tuvalet kakı ‫קקי‬
soğuk (sıfat) kar ‫ת‬ ‫קר‬
soğukluk kor ‫קר‬
üşüyor, üşüdü (dişil) karla ‫נ‬ ‫קר לח‬
üşüyorlar, üşüdüler (eril) kar laem T ‫קר להם‬
üşüyorlar, üşüdüler (dişil) kar laen ‫נ‬ ‫קר לז׳ז‬
üşüyor, üşüdü (eril) kar lo ‫ז‬ ‫קר לו‬
üşüyorum, üşüdüm kar li ‫קר לי‬
üşüyorsun, üşüdün (eril) kar leha T ‫קר לד‬
üşüyorsun, üşüdün (dişil) kar lah ‫ג‬ ‫קר לד‬
üşüyorsunuz, üşüdünüz (eril) , kar lakem ‫ז‬ ‫קר לכס‬
üşüyorsunuz, üşüdünüz (dişil) kar lahen ‫נ‬ ‫®•לכז‬
üşüyoruz, üşüdük kar lanu ‫קר לנו‬
soğukkanlı, serinkanlı, sakin, mutedil kar ruah ‫קר רוח‬
soğukkanlılık, sükunet, heyecansızlık, itidal, serin- korruah ‫קר רוח‬
kanlılık
okumak, çağırmak, çağrı yapmak, ad vermek, yük- kara, likro (et ‫פ‬ ,‫קרא (לקרא את‬
sek sesle söylemek, celb etmek be le) )‫ב־ ל־‬
meydan okumak, kafa tutmak kara tigar, ‫פ‬ ‫קרא הגר (לקרא‬
likro tigar )‫תגר‬
savaş, muharebe, dövüş krav ‫קרב‬
iç, iç kısım, yakınında, çevresinde, dahilinde kerev ‫קרב‬
sağlık sigortası kurumu, üyelerine genel sağlık kupat holim ‫קפת חולים‬
hizmeti veren kurum, sağlık ocağı
emekli sandığı, yardım sandığı, yardım fonu, ihtiyat kupat ‫קפת תגמולים‬
akçesi tagmulim
bıkmak kats, lakuts S )‫קץ (לקיץ‬
son, finiş, bitiş, nihayet, akıbet kets, ketsin ‫ קצין‬,‫קץ‬
tempo, ritm .... ketsev ........ . ............. ‫קצב‬
kasap katsav ‫קצב‬
saptamak, belirlemek, hakkını ayırmak, dilimlemek katsav, liktsov ‫פ‬ )‫קצב (לקצב את‬
(et)
ödenek (emekli maaşı, dul maaşı, çocuk parası vs.), kitsba ‫קצבה‬
tahsisat, aylık
tempolu, ritmik (sıfat) kitsbi ‫ת‬ ‫קצבי‬
emekli maaşı, yaşlılık maaşı kitsbat zikna ‫קצבת זקנה‬
çocuk yardımı, doğuran kadına verilen çocuk yardı- kitsbat yeladitn ‫קצבת ילדים‬
mı ödeneği
uç, kenar katse
istihkak, bütçeleme, vesikaya bağlama, tayına kitsuv ‫קצוב‬
bağlama
kısma, kısıtlama, kısıntı, azaltma, küçültme kitsuts ‫קציץ‬
kıyılmış, doğranmış, kesilmiş, kesik (sıfat) katsuts ‫ת‬ ‫קציץ‬
kısaltma, kısalık, bir fikrin kısaca ifadesi, bir söz- kitsur ‫קצור‬
cük veya söz grubunun kısaltılmış şekli
kestirme yol kitsur dereh ‫קצור ךרך‬
çörekotu ketsah ‫קצח‬
subay, zabit katsın ‫קצין‬
güvenlik subayı (kısaltılmışı kabat) kutsin bitahon, ‫קצין בטחון‬
kabat .
)‫(קב״ט‬
sevkiyat subayı katsin şalişut ‫קצין שלישות‬
bakım onarım subayı, lojistik destek subayı katsin tahzuka ‫קצין תחזוקה‬
köfte kısıtsa ‫קציצה‬
rekolte, hasat, toplam, ürün katsir ‫קציר‬
köpük ketsef ‫קצף‬
öfkelenmek, köpürmek katsaf, liktsof ‫פ‬ )‫קצף (לקצף‬
kaymak, krem katsefet ‫קצקת‬
kısıntı yapmak, kısmak, kısıtlamak, küçültmek, kitsets, ‫פ‬ )‫קצץ (לקצץ‬
azaltmak - lekatsets
küçük küçük doğramak, kıymak, dilmek, kesmek, katsuts, liktsots ‫פ‬ ‫י‬ )‫קצץ (לקצץ‬
baltayla kesmek
kısa devre (elk.) ketser ‫קצר‬

‫■־‬- ■

468
çok titiz, dikkatli, kılı kırk yaran bir şekilde (sıfat) kapdani ‫ת‬ ‫קפדני‬
kahve kafe ‫קפה‬
kasa, gişe, kumbara, fon, hasılat kupa ‫קפה‬
türk kahvesi kafe turki, kafe ‫ קפה‬,‫קפה טורקי‬
şahor ‫שחר‬
donmuş, donuk (sıfat) kofu ‫ת‬ ‫קפוא‬
kirpi(hayvan) kipod ‫קפוד‬
mağduriyet, yoksunluk, mahrumiyet, mağdur etme, kipuah ‫קפלה‬
horlama
kıvrım, kat kipul ‫קפול‬
vurmak, çarpmak, darbe vurmak kafah, likpoah ‫פ‬ )‫קפח (לקפח‬
mağdur etmek, mahrum etmek, yoksun bırakmak kipeah, kipah, ‫ קפח (לקפח) פ‬,‫קפח‬
lekapeah
kaptan, lider, şef, önder, yüzbaşı (İNGİLİZCE- kepten ‫קפטן‬
DEN)
kaftan kaftan ‫קפטן‬
kafeterya kafeterya ‫קפטךיה‬
donma, muhafazakarlık, tutuculuk kfiya ‫קפיאה‬
titizlik, itina, Özen, kılı kırk yarma kfida ‫קפידה‬
kapital, sermaye, ana para, maliyet kapital ‫קפיטל‬
yay, helezon yay kfîts ‫קפיץ‬
atlayış, atlama, sıçrayış kfitsa ‫קפיצה‬
sırıkla atlama (spor dalı) kfitsa be mot ‫קפיצה במוט‬
yüksek atlama (spor dalı) kfitsa legova ‫קפיצה לגובה‬
uzun atlama (spor dalı) kfitsa lerohak ‫קפיצה לרחק‬
balıklama atlama kfitsat roş ‫קפיצת ראש‬
kıvrım, kat kefel ‫קפל‬
katlamak, kıvırmak kipelj lekapel ‫פ‬ )‫קפל (לקפל אח‬
(et)
kutu kufsa ‫קפסה‬
kara kutu kufsa şhora ‫קפסה שחורה‬
kibrit kutusu kufsat ‫קפסת גפרורים‬
gafrurim
konserve kutusu kufsat şimurim ‫קפסת שמורים‬
zıplamak, sıçramak, atlamak, sekmek, hoplamak kafats, likfots ‫פ‬ ,‫קפץ (לקפץ ל‬
2

(al le me) )-«,-‫ל‬


hoplamak, zıplamak, sıçramak kipets, lekapets ‫פ‬ )‫קפץ (לקפץ‬
kıbrıslı (eril) kafrisayi ‫ז‬ ‫קפריסאי‬
kıbrıs (ülke) kafrisin ‫קפריסין‬

467
satın alma, alış veriş yapma kniya
kenya (ülke) kenya ‫קמה‬
büyük alış veriş merkezi kenyon ‫קניה‬
kanyon, çukur vadi kanyon ‫קניה‬
alış veriş kniyot ‫קניוית‬
mal, mülk, servet, mülkiyet, emlak. .............. kinyan ‫ן‬:‫קנ‬
satın almacı kanyan ‫קמן‬
tarçın kinamon ‫קנמיז‬
yuva yapmak kûıen, lekanen 3 )‫קנן (לקנן‬
ceza . knas ‫קנס‬
cezalandırmak, ceza vermek kanas, liknos 3 )‫קנס (לקנס את‬
(et)
sürahi, cezve, çaydanlık, demlik kankan ‫קנקן‬
çarşı, çarşı içi, şehir merkezi kasba ‫קסבה‬
miğfer, kask, baret, koruyucu başlık, zırhlı başlık kasda ‫קסדה‬
büyülü, sihirli, büyülenmiş (sıfat) kastım ‫ת‬ ‫קסום‬
kasti lyanca ispanya ve güney amerika ispanyolcası kastilyanit ‫קסטיליאנית‬
kastanyet, avuç içinde çalınan vurmalı tahta alet kastanyeta ‫קסטניטה‬
sihir, büyü, tılsım, cazibe, çekicilik, alımlılık kesem ‫קסם‬
sihir 1 emek, büyülemek, hoşa gitmek kasam, liksom 3 )-‫קסם (לקסם ל‬
(fe)
kışla ksarektin ‫קסרקטין‬
hokka, mürekkep hokkası keset ‫קסת‬
içbükey, obruk, konkav kaur ‫קעור‬
dövme (tattoo) kaakua ‫קעקוע‬
yıkmak, enkaza çevirmek, dövme yapmak kikea, lâka, S ‫קעקע׳ קעקע‬
lekaakea )‫(לקעקע‬
içbükey içe göçük, çukurvari kaar ‫קער‬
oyuklaştırmak, çukurlaştırmak, iç bükey şekli kier, lekaer 3 )‫קער (לקער‬
vermek
tas, çanak, kase, leğen keara ‫קעיה‬
donmak kafa, likpo 3 )‫קפא (לקפא‬
donma, duraklama, ilerlememe, çıkmaz, açmaz, kipaon ‫קפאה‬
içine girilen zor durum
kasiyer, kasadar, veznedar (eril) kupayi ‫ז‬ ‫קפאי‬
kasiyer, kasadar veznedar (dişil) kupayit ‫נ‬ ‫קפאית‬
kesmek, koparmak kiped, lekaped 3 )‫קפד (לקפד‬
titiz, özenli, itinalı, çok dikkatli, kılı kırk yaran kapdan ‫ת‬ ‫ק?ןן‬
(sıfat).

466
cimri, hasis, pinti, eli sıkı, varyemez (sıfat) hamtsan ‫ת‬ ‫קמצן‬
cimrilik, pintilik kamtsanut ‫קמצנות‬
yay (geometrik şekil), kemer, kiriş, yapılarda kulla- kemer ‫קמר‬
nilan kavisli yay şeklinde kemer
kavis şekli vermek, dışbükey şekil vermek, kemer kimer, lekamer s )‫קמר (לקמר‬
biçimine sokmak (kubbe)
kamerun (ülke) kamerun ‫?!מרין‬
yuva ken ‫קז‬
kuş yuvası ken tsiporim ‫קן צפךים‬
kıskanmak (birini), çok görmek, gözü kalmak, göz kine, lekane ‫פ‬ ,-‫קנא (לקנא ב‬
koymak (be le) ‫ל־) ׳‬
kıskançlık, haset kina ‫?!נאה‬
kıskançlık kanaut ‫קנאות‬
kıskanç, aşırı dinci, tutucu, bağnaz, mutaassıp kanay ‫ת‬ ‫קנאי‬
(sıfat)
kanguru (hayvan) kenguru ‫קנגורו‬
kanada (ülke) kanada ‫קנדה‬
muzır, kötü iş, yaramaz bir şey, yapılan zararlı iş kundas ‫קנדה‬
muzırlık kundasiyut ‫קנדסיות‬
namlu, kamış, bambu, saz, sap, soluk borusu kane ‫קנה‬
satın almak kana, liknot s ­ ‫קנה (לקנות ל‬
(le et) )‫את‬
ölçek, kriter, ölçüt, mikyas, kıstas kne mida ‫קנה מרה‬
kamış, sazlık, nehir kenarında yetişen sazlık kne suf ‫קנה סיף‬
şeker kamışı kne sukar ‫קנה סכר‬
sümkürme, silme kiııuah ‫קנוח‬
yemek sonrası yenen tatlı yada meyve kinuah ‫קנרח‬
satın alınmış (sıfat) kanuy ‫ת‬ ‫קנוי‬
kanola, kolza (bitki) kanola ‫קנרלה‬
komplo teorisi, entrika, fesat, kumpas, dolap, düzen, knuniya ‫קנוניה‬
hile, komplo hazırlayan grup, fesat maksatlı gizli
anlaşma, fesat tertibi
sarmaşık, bitkilerin sap kısmı knokenet ‫קנוקנת‬
silmek, burnunu sümkürmek, tatlı yemek (yemek- kineah, kinah, ■s )‫ קנח (לקנח‬,‫קנח‬
ten sonra) lekaneah .
kantin kantina ‫קנטינה‬
kızdırmak, dalga geçmek, nispet yapmak, alay ede- kinter, lekanter ‫פ‬ )‫קנטר (לקנטר‬
rek sataşmak, kışkırtmak, tahrik etmek
yamyam, insan eti yiyen kanibal ‫?!?’?ל‬

465
iskambil kağıdı ' klaf ‫?לד‬
parşömen kağıdı, üzerine tevratm yazıldığı özel klaf ‫קלף‬
kağıt
soymak, yontmak (kabuk deri) kilef, lekalef S )‫קלף (לקלף‬
soymak, yontmak (kabuk deri) kalaf, liklof S )‫קלף (לקלף‬
koz, avantaj kartı klaf mikuah ‫קלף מקרח‬
oy sandığı ...... kalpı .......... ‫קלפי‬
oyun kartları, iskambil kağıtları klafim ‫קלפים‬
kumarbaz kalpatı ‫קלפן‬
arıza, bozukluk kilkul ‫קלקול‬
bozmak kilkel, lekalkel ‫פ‬ )‫קלקל (לקלקל‬
klarnet (müzik aleti) klarinet ‫קלרנית‬
zayıflamak, cansızlaşmak kalaş, likloş ‫פ‬ )‫קלש (לקלש‬
ziraat çatalı kilşon ‫קלשון‬
hasım, düşman kam ‫קם‬
kalkmak, ayağa kalkmak kam, lakum ‫פ‬ )‫קם (לקום‬
kamboçya (ülke) kambodia ‫קמבודיה‬
dışbükey, tümsek, konveks kamur ‫קמור‬
un . kemali ‫קמח‬
unlamak, una bulamak, unla kaplamak kimeah, ‫ קמח (לקמח) פ‬,‫קמח‬
kimah,
lekameah
buruşuk, büküntü, büzgü, kırışık, kat, kıvrım, pli, kemet ‫קמט‬
Pile
buruşturmak, kırıştırmak, bükmek kimet, lekamet ‫פ‬ )‫קמט (לקמט‬
şömine, ocak, ateşlik karnin ‫קמין‬
yüzük parmak kmitsa ‫קמיצה‬
solmak, kurumak kamal, likmol ‫פ‬ )‫קמל (לקמל‬
muska, uğur, nazarlık, tılsım, efsun kamea 2‫קמ‬
perakendeci kimonayi ‫קמעונאי‬
kampus, yerleşke, okul arazisi kampus - ‫קמפוס‬
kampanya, etkinlik, propaganda dönemi (İNGÎ- kampeyn ‫לןמפיו‬
LİZCEDEN)
sesli harf, ünlü harf kamats ‫קמץ‬
avuç dolusu, bir avuç, tutam az miktarda komets ‫קמץ‬
tasarruf etmek, idareli kullanmak, dişinden tırna- kimets, ‫פ‬ )‫קמץ (לקמץ‬
ğından arttırmak lekamets
yumruk sıkmak, kasmak, büzmek kamats, ‫פ‬ )‫קמץ (לקמץ‬
likmots

.......... '.. ' ‫י‬ ;■ ‫י‬-'‫־‬ ■

. ‫ ׳‬.‫־‬ ‫י‬ 464


adapte etmek, kapsamak, bünyesine almak, emmek, kalat, liklot ‫פ‬ )‫קלט (לקלט את‬
anlamak (et)
toprağı işlemek kilter, lekalter ‫פ‬ )‫קלטר (לקלטי‬
kaset kaletet ‫קלפץת‬
video kaset kaletet video (‫קלטת וידא‬
kumpas (kalınlık ölçen hassas alet), kalibre kaliber ‫קליבר‬
müzik aletinde tuş klid ‫קליד‬
akılda kolay tutulan, çabuk öğrenilir (sıfat) kalit ‫ת‬ ‫קליט‬
intibak, kaynaşma, adaptasyon, entegrasyon, bütün-■ klita ‫קליטה‬
leşme, uyum, emme
hafifçe, kolayca, basitçe, basit, hafif katil ‫קליל‬
hafife alma, hoppalık, havailik kalilut ‫קלילות‬
klinik tedavi uzmanı, klinisyen, terapist (eril)(İN- klinayi r ‫קלינאי‬
GİLİZCEDEN)
klinik tedavi uzmanı, klinisyen, terapist (dişil)(İN- klinayit j ‫קלינאית‬
GİLÎZCEDEN)
müşteri, alıcı kliyent ‫קלינט‬
müşteriler, alıcılar kliyentura ‫קלינטררה‬
klinikal, klinikle ilgili, klinik vaka (sıfat) klini ‫ת‬ ‫קליני‬
mermi kalia ?‫קלי‬
isabet, isabet etme klia ‫קלי^ה‬
klip klip ‫קליפ‬
kabuk klipa ‫קליפה‬
klişe, basmakalıp söz (mecaz) klişaa ‫קלישאה‬
küfür etmek, sövmek, beddua etmek, lanet okumak, kilel, lekalel ‫פ‬ )‫קלל (לקלל‬
telin etmek
küfür, sövgü, lanet, beddua klala ‫?וללה‬
küfürler klalot ‫?ללות‬
mandalina (meyve) klemantina ‫קלמנטינה‬
kalem kutusu, kalemlik kalmar ‫קלמר‬
seksek (çocuk oyunu) klas ‫קלס‬
methetmek, yüceltmek, göklere çıkartmak kiles, lekales ‫פ‬ )‫קלס (לקלס‬
klostrofobi, kapalı yerde kalma korkusu klostrofobya ‫קלסטרופרביה‬
klasik (İNGİLİZCEDEN)(sıfat) klasi ­‫ת‬ ‫קלסי‬
robot resim, şüphelinin görünümünü yansıtan çizgi klasteron ‫קלסתרון‬
resim
isabet ettirmek kala, likloa (et ‫■ פ‬ ,‫קלע (לקלע אח‬
el le be) )-3 ,-‫ ל‬,‫אל‬
kulis, tiyatro kulisi, panolar, kanatlar klayim ‫קל?ים‬

463
mutlakiyet, mutlak idare, imparatorluk ’ keysarut ‫קיסרות‬
imparatoriçe (dişil) keysarit ‫נ‬ ‫קיסרית‬
yaz (mevsim) kayits ‫קיץ‬
aşın, ekstrem, en uç, sağ yada sol açık (futbolda) kitsoni ‫ת‬ ‫קיצוני‬
(sıfat)
aşırılık, aşırı uçta olma kitsoıûyut ‫קיצוניות‬
yazlık, yaza özgü, yaza ait, yazla ilgili (sıfat) keytsi 7 ‫ת י‬ ............... ‫קיצי‬
su kayağı kayak ‫ק‬:‫ק‬
kısa ömürlü, geçici (sıfat) Jdkyoni ‫ת‬ ‫קיקיוני‬
duvar kir ‫קיר‬
refüj, ayırma duvarı, tretuar (yolu ayıran bölen kir afrada ‫קיר הפרדה‬
kaldırım çit vs.)
kril alfabesi, eski slav alfabesi kirili ‫קירילי‬
çınlama, tınlama kış ‫קיש‬
hafif (sıfat) kal ‫ת‬ ‫קל‬
kolay, basit, zahmetsiz (sıfat) kal ‫ת‬ ‫קל‬
laubali, uçan, hoppa, hercai, sersem, umursamaz, kal daat ‫קל דעת‬
pervasız, hafif meşrep, şırfıntı
tüy kadar hafif, çok hafif kal keııotsa ‫קל כנוצה‬
debriyaj (İNGİLİZCEDEN) klaç >‫קלאץ‬
bilgisyarda klavyede yazı yazma (işin adı) kaldanut ‫קלדנות‬
yazıcı, bilgisayarda klavyede yazı yazan kadın kaldanit ‫קלדנית‬
kızartmak, tost yapmak kala, liklot ‫פ‬ )‫קלה (לקלות‬
kızarmış, kavrulmuş, tost yapılmış (sıfat) kaluy ‫ת‬ ,‫?ולו‬
yüz karası kalon ‫קליז‬
kabuk soyma küuf ‫קלוף‬
kalori kalori, ‫ קלוריות‬,‫קלורי‬
kaloriyot
kalori, ısı birimi kaloriya ‫קליךיה‬
seyrek, kıt, zayıf, cüzi, minimal, sınırlı, inandırıcı kaluş ‫ת‬ ‫קלוש‬
olmayan (sıfat)
kolaylık, hafiflik, basitlik kalut ‫קלות‬
laubalilik, hoppalık, uçarılık, sersemlik, umursa- kalut daat ‫קלות דעת‬
mazlık, pervasızlık, hafif meşreplik
sap, koçan kelah ‫קלח‬
akmak . kalak, likloah ‫פ‬ )‫קלח (לקלח‬
kargaşa, karışıklık, heyecan, gürültü, hengame, kalahat ‫קלחת‬
telaş
saplı tencere, kap, büyük yemek kabı, karavana kalahat ‫קלחת‬

462
ilginç tip, antika tip, çılgın, kafayı yemiş, sapıtmış, kuku ‫קוקו‬
sıyırmış
hindistan cevizi (meyve) kokos ‫קוקוס‬
kafkasya (coğrafî bölge) kavkaz ‫קוקז‬
kokteyl, içki karışımı kokteyl ‫קוקטיל‬
guguk kuşu (hayvan) kukiya ‫קוקיה‬
travesti, erkekten dönme kadın, transseküel koksinel ‫קוקסינל‬
örümcek ağı kur ‫קור‬
çöl kekliği (bir kuş türü) (hayvan) kore ‫קורא‬
okur, okuyucu kore ‫קורא‬
kuran, müslümanların kutsal kitabı (ARAPÇA- kuran ‫קיראן‬
‫ ז‬T 1 *
DAN)
fitilli kadife kordoroy ‫קורדרוי‬
kiriş, putrel (bina) kora ‫קורה‬
aşındırma, korozyon korozya ‫קורודה‬
sicil, geçmiş olaylar, yaşanmışlık korot ‫קורות‬
öz geçmiş korot hayim ‫קורות חיים‬
kortizon, böbrek üstü salgısı (İNGİLİZCEDEN) kortizon ‫קורטיזון‬
örümcek ağları kurey akaviş ‫קורי עפביש‬
kore (ülke) korea ‫קוריאה‬
karşılıklı ilişki, ilinti, bağıntı, değişkenlerin birbi- korelatsya ‫קוךלציה‬
riyle bağlantısı, korelasyon (İNGİLİZCEDEN)
karabatak (hayvan) kormoran ‫קוךמורן‬
ışıldayan, ışık saçan koren ‫קולן‬
yabani kekik koranit ‫קורנית‬
kuvars, kristal (şeffaf değerli bir taş) kvarts
‫קירץ‬
geçici barınak, sığmak, geçici mesken koratgag ‫קורת גג‬
tatmin, memnuniyet koratruah ‫ק רת רוח‬ 1

bir araya toplamak, yığmak koşeş, lekoşeş s )‫קושש (לקושש‬


tazmin etmek, telafi etmek, bedel ödemek, eşitle- kizez, lekazez ‫ע‬ )‫קזז (לקזז‬
mek, denge sağlamak
kazakistan (ülke) kazakistan ‫קזחסטן‬
kumarhane salonu, kazino kazino ‫קזינו‬
ufak kat ‫קט‬
katar (ülke) katar ■ ‫קטאי‬
kutup kotev ‫קטב‬
kutuplaştırmak, iki ayrı noktada toplamak kitev, lekatev ‫ פ‬. )‫קטב (לקטב‬
savcı kategor ‫קטגור‬

459
kontra, aksi, zıt, ters kontra ‫קונטרה‬
konik, koni biçiminde koni ‫קוני‬
lıelezonik deniz kabuğu kunhiya ‫קונכיה‬
yas tutmak, matemde olmak, ardından ağlamak, konen, lekonen S )‫קונן (לקונן‬
inleyerek yakınmak
konsolos konsül ‫קונסול‬
konsolosluk konsulya " ‫קונסוליה‬
konsorsyum konsortsiyum ‫קונסורציום‬
konsept, genel kavram, genel güşünce, üzerinde konsept ‫קונספט‬
anlaşmaya varılmış görüş, anlayış, tarz
komplo, tezgah (İNGİLİZCEDEN) konspiratsya ‫קונספירציה‬
konsept, fikir, görüş, kavram, mefhum, tasavvur konseptsya ‫קונספציה‬
(İNGİLİZCEDEN)
konfederasyon, ittifak (İNGİLİZCEDEN) konfederatsya ‫קונפדרציה‬
hile, tertip, oyun, şike, dolap, entrika, elçabukluğu kunts ‫קונץ‬
(YİDİŞTEN)
fikir birliği, ortak görüş, oybirliği (İNGİLİZCE- kontsenzus ‫קונצנזוס‬
DEN)
konser kontsert ‫קונצךט‬
konçerto konçerto ‫קונצץטו‬
am (kaba konuşmada), dişilik organı, kadın cinsel kus ‫קום‬
organı
ananın amı (küfür) kus ima, ‫ קוסאמק‬,‫קוס אמא‬
kusemak
kosta ı ika (ülke) kosta rika ‫קוסטה ריקה‬
sihirbaz, büyücü kösem ‫קוסם‬
kozmoz, evren, kainat, alem (İNGİLİZCEDEN) kosmos ‫קוסמוס‬
kozmopolit kimse, dünya vatandaşı kosmopoliti ‫קוסמופוליטי‬
kozmetik, ıtriyat, güzellik malzemeleri, makyaj kosmetika ‫קוסמטיקה‬
malzemeleri
kozmik, evrensel (İNGİLİZCEDEN) kosmi ‫קוסמי‬
kuskus, irmik kullanılarak yapılan bir tür pilav kuskus ‫קוסקוס‬
maymun (hayvan) kof ‫קיף‬
kipti, eski mısır hristyanları kopt ‫קופט‬
aşk tanrısı (eski romada) kupidon ‫קופידון‬
diken kots ‫קיץ‬
dikenli, batıcı (sıfat) ' kotsani ‫ת‬ ‫קוצני‬
kokain . kokain ‫קוקאין‬
at kuyruğu saç şekli kuku ‫קוקו‬

458
sinema kolnoa ‫קולנוע‬
gürülütülü (sıfat) kolaııi ‫ת‬ ‫קולני‬
isabetli, hedefe varan (eril)(sıfat) kolea ‫ז‬,‫ח‬ ‫קולע‬
isabetli, hedefe varan (dişil) (sıfat) kolaat w ‫קולעת‬
kabuk soyma aleti (salatalık, patates vs.) kolef ‫ק*ף‬
kolektif, katılımcı (İNGİLİZCEDEN) (sıfat) kolektivi ‫ת‬ ■ ‫קולקטיבי‬
kombinasyon, ahbap çavuş işbirliği, tertip, katakulli kombina ‫קומבינה‬
kombinasyon, birleştirme, birleşim kombinatsya ‫קומבינציה‬
güldürü, komedi komedya ‫קומדיה‬
kat, boy koma ‫קומה‬
komün, çalışarak geliri paylaşmak üzere bir araya komuna ‫קומונה‬
gelen topluluk
komünizm komünizm ‫קומוניזם‬
komünist komünist ‫קומוניסט‬
komik, gülünç (sıfat) komi ‫ת‬ ‫קומי‬
komedyen komikayi ‫קומיקאי‬
ayaklandırmak, isyan çıkarmak, ortalığı karıştır- komem, ‫פ‬ )‫קומם (לקומם‬
mak lekomem
komando, özel yetiştirilmiş seçkin asker komando ‫קומנדו‬
kompozisyon, düzenleme, tertip, dizgi (İNGİLİZ- kompozitsya ‫קומפוזיציה‬
CEDEN)
komposto kompot ‫קומפוט‬
kompliman, gönül okşama, teveccüh gösterme kompliment ‫קומפלימנט‬
(İNGİLİZCEDEN) ...........................................
çaydanlık, ibrik, kettle, elektrikli su ısıtıcı kumkum ‫קומקום‬
zemin kat, giriş katı komot karka ‫קומת קרקע‬
yan hakem, çizgi hakemi, hat çeken, hat döşeyen kavan ‫קון‬
konvansiyonel, mutat, geleneksel, adetlere uygun kon vantsyonali ‫קונבנציונלי‬
(İNGİLİZCEDEN)
kongo (ülke) kongo ‫קונגו‬
prezervatif . kondom ‫קונדום‬
pastacı ‫־‬ konditor ‫קונדיטור‬
pastahane kondiiorya ‫קונדיטוריה‬
müşteri, alıcı kone ‫קונה‬
çağrışım, andırma, anıştırma, bir kelimenin başka konotatsyd ‫קונוטציה‬
anlamlan olması
koni, külah koııus ‫קונוס‬
konteyner (İNGİLİZCEDEN) konteyner ‫קונטינר‬
bağlam, genel durum, kontekst (İNGİLİZCEDEN) kontekst ‫קונטקסט‬

457
‫«ר‬:‫׳‬ .■■■.ız‫'־‬:ü: ‫״ ״‬. ^:s1■ '•r ‫;־•ד‬-

düz çizgi, doğru..... , . , , . kav yaşar . ‫לוי ישר‬


ana hat, belirleyici ana unsur kav manhe ‫קו מנחה‬
taksim işareti ( /), bölme işareti, klavyedeki slaş kav natuy ‫קו נטוי‬
işareti, eğik çizgi
kooperatif, kolektif, elbirliği (sıfat) kooperativi n ‫קואופרטיבי‬
koalisyon koalitsya ‫קואליציה‬
küp (geometrik şekil) kub ........... ......... ‫קוב‬
küba (ülke) kuba ‫קובה‬
kübalı (eril) kubani T ‫קובני‬
belirleyici, tayin eden, saptayan, saptayıcı kovea ‫קובע‬
kask, başlık, miğfer kova ‫קובע‬
kobra yılanı (hayvan) kobra ‫קוברה‬
bilişsel (İNGİLİZCEDEN) (sıfat) kognitivi ‫ת‬ ‫קוגניטיבי‬
kod, numara kod ‫קוד‬
şifre, gizli kod kod sodi ‫קוד סודי‬
kadein, afyondan elde edilen bir alkaloid, bir tür kodein ‫קודאין‬
müsekkin, ağrı dindirici
kodlamak, şifrelemek koded, lekoded ‫פ‬ )‫קודד (לקודד‬
yüksek ateşli, ateşi çıkmış, hummalı kodeah ‫קידה‬
kasvetli, sıkıcı, karanlık (sıfat) koder ‫ת‬ ‫קודר‬
ümit etmek, umut etmek kive, lekavot s )-‫קוה (לקוות ל‬
(le)
ummak, ümit etmek kava, likvot ‫פ‬ )‫קוה (לקוות‬
kazak (kazakistanh kişi) (eril) kozak ‫ז‬ ‫קוזאק‬
villa, küçük ev, çiftlik evi, İsraele özgü bir krem kotec >‫קוטג‬
peynir çeşidi
havyar kavyar ‫קראר‬
oy kol ‫קול‬
ses kol ‫קיל‬
israelin sesi, israel radyo yayınlan kol israel ‫קול יהזראל‬
seda, cılız ses, ses seda kol anot ‫קול ענות‬
yüksek ses kol ram ‫קול רם‬
askı, elbise askısı kolav ‫קולב‬
kolej kolej . >‫קולג‬
meslekdaş, aynı işte çalışan iş arkadaşı kolega ‫קולגה‬
kolombiya (ülke) kolumbia ‫קולומביה‬
toplayıcı, kollektör kolet ‫קולט‬
paratoner kolet barak ‫קולט ברק‬

' ‫י‬ •• ‫י‬ ■• ■ .‫־•־‬.‫־‬ .■”‫־‬-. ‫י‬

.. ‫׳‬ ‫י‬ '•“ . 456


ürün hakkında reklam amacıyla tanıtım, fragman kdimon : > ‫קדימון‬
önek, önce, evvel, ön kda.m ‫קדם‬
eski çağ kedem ‫קדם‬
önce, evvel, önceki, evvelsi, önce gelen, mukaddem, kodem ‫קדם‬
önde
ilerletmek kidem, S . ,‫קדם (לקדם את‬
lekadem (et le) >‫ל־‬
ileride olmak, önce olmak, önünde olmak kadam, likdom S )-‫קדם (לקדם ל‬
(le)
ilk önce, evvela, her şeyden evvel, öncelikle kodem kol ‫קדם פיל‬
ilerleme, gelişme kidma ‫קדמה‬
eski, kadim, ezel, eski zamandan kalma (sıfat) kadmon ‫ת‬ ‫ךמרן‬ 2

eski zamana ait, çok eski, maziden kalma, ilkel, kadmoni ‫ת‬ ‫קדמוני‬
iptidai (sıfat)
alan kodu, telefon bölge kodu, önek, ismin önüne kidomet ‫קדמת‬
konan unvan
kafatası, kurukafa kodkod ‫קךקרד‬
karar merci, komutan (mecazi) kodkod ‫קךקוד‬
tepe noktası, açının tepesi, uç, açı köşesi (geometri) kodkod ‫קדקוד‬
arap (İsmail oğlu) kedar ‫קיר‬
çömlekçi kadar ‫קדר‬
kasvet vermek, karanlık olmak, sıkıcı olmak kadar, likdor s )‫קרר (לקדר‬
kazan, karavana, madeni kap kdera ‫קירה‬
toprak kap, güveç, kapaklı tencere..................... kdera ............... ‫קדרה‬
kasvet, hüzün, sıkıntı, karanlık, keder, melankoli kadrut ‫קדרות‬
çömlekçilik, çanakçılık kadarut ‫קדרות‬
kutsamak, kutsallaştırmak, takdis etmek, mübarek kideş, lekadeş ‫פ‬ ,‫קדש (לקדש את‬
kılmak, yüceltmek , (et al) ’ ‫על) י‬
kutsallık, kudsiyet, mukaddesat kodeş, keduşa ‫קדקזה‬, ‫קדש‬
kutsalların kutsalı, çok kıymetli, paha biçilmez, en kodeş ‫קדש הקדשים‬
mukaddes akodaşün
kör, kesmez, keskinliğîni'yitirmiş (bıçak makas kee ‫ת‬ ‫קהה‬
testere vs. için) (sıfat)
körlüğe yakın göz bozukluğu keut eynayim . ‫קהות ?גינים‬
ahali, halk, kitle, topluluk, bir toplantıda hazır kaal ■ ‫קהל‬
bulunanlar, dinleyiciler
camia, topluluk keila ‫קהלה‬
hat, çizgi, hiza kav ‫קי‬
orta saha çizgisi kav amerkaz ‫קו המ(־פז‬

455
karşılama ‫׳‬ kabalat panim, ‫קבלת פנים‬
kiblai panim
kalıcı, daimi, tespit keva ‫קבע‬
kesinleştirmek, belirlemek, kalıcı yapmak, sabitle- kava, likboa S )‫קבע (לקב? את‬
mek, çakmak (et)
sabitleştirmek, sabitlrmrk, fikslemek kibea, kıba, S )?‫ קבע (לקב‬,?‫קב‬
lekabea
takıntı Idbaon W
bilgisayar dosyası (computer file) kovets ‫קבץ‬
toplamak, birleştirmek kibets, lekabets ‫פ‬ )‫קבץ (לקבץ‬
toplamak, bir araya getirmek kavats, likbots ‫פ‬ )‫קבץ (לקבץ‬
dilenmek, sadaka istemek kibets nedavot, ‫קבץ נדברת (לקבץ פ‬
lekabets )‫נדבות‬
nedavot
dilenci kabtsan ‫קבצן‬
dilencilik kabtsanut ‫קבצנות‬
takunya, nalın kavkav ‫קבקב‬
mezar, kabir kever ‫קבר‬
gömmek, defnetmek kavar, likbor ‫פ‬ )‫קבר (לקבר את‬
(et)
mezarcı, ölü gömen kavran ‫קברן‬
kaptan (gemi yada uçak), lider, kumandan kabarnit ‫קבתיט‬
reverans yapmak, baş eğerek selamlamak, başını kad, lakud ‫פ‬ )‫קי (לקוי‬
eğmek, başıyla selam vermek
reverans, başıyla selamlama, eğilip selamlama kida ‫קדה‬
kodlama kidud ‫קדוד‬
sondaj, delme kiduah ‫קדוח‬
ilerletme, İlerleme, ilerleyiş kidum ‫קדום‬
kadim, antik, antika, tarihi, eski (sıfat) kadum ‫ת‬ ‫קדום‬
kutsama, takdis, mübarek kılma kiduş ‫קדוש‬
kutsal, mukaddes (eril) (sıfat) kadoş ‫ז‬,‫ת‬ ‫קדוש‬
kutsal, mukaddes (dişil)(sıfat) kedoşa ‫נ‬,‫ת‬ ‫קדושה‬
evlenme, evlilik kiduşin ‫קדושין‬
matkapla delmek, oymak, sondaj yapmak, sıtma kadah, likdodh ‫פ‬ )‫קדח (לקדח‬
olmak, ateşi çıkmak (vücut)
humma (hastalık) kadahat ‫קדחת‬
bataklık humması, bir sıtma türü (hastalık) kadahat abitsot ‫קדחת הבצות‬
ateşli, hararetli, hummalı, coşkun, telaşlı (sıfat) kadahtaııi ‫ת‬ ‫קדחתני‬
ileri, ilerde,‘ön, önde kadima ‫קךימה‬

... ..... . . • ' • ■ ‫״‬..


:‫י‬ ■ . . ‫ ׳‬,'* ’ ‫י‬ 454
‫ק‬
K, sayısal değeri 100, (İbrani alfabesinde 19.cu harf) kuf ‫ק‬
seçkin kadro, bir iş için yetiştirilmiş tim kader ‫קאדר‬
koltuk değneği, koltuk değnekleri kav, kabayım ‫ קבים‬,‫קב‬
kebap kabab ............. 3?‫ק‬
mide keyva ‫קבה‬
kabul etme, alma kibul ‫קביל‬
elektrik kapasitesi, kapasitans kibuliyut ‫קבוליות‬
sabitleme, fîksleme kibua ?‫קבי‬
kalıcı, daimi, sabit, değişmez, baki (sıfat) kavua ‫ת‬ ?‫קבי‬
kolektif köy(israelde) kibuts ‫קבוץ‬
toplantı, toplum, topluluk, toplama, birleştirme kibuts ‫קביץ‬
küçük kolektif köy(israelde) kvuisa ‫קבוצה‬
takım, ekip, grup kvutsa ‫קבוצה‬
kolektif köy mukimi, kibuts üyesi, kibuts azası kibutsnik ‫קבוצניק‬
gömme, defin, cenaze töreni kvura ‫קבורה‬
zar, oyun zarı, küp (geometrik şekil) kubiya ‫ה‬:3‫ק‬
zarlar, oyun zarları kubiyot ‫קבירת‬
kübizm (bir çeşit sanat akımı) kübizm ‫קביזם‬
kabullenilebilir, makbul, geçerli, muteber kavil ‫קביל‬
şikayet ........... kvila............... ............... ‫קבילה‬
kabine, bakanlar kurulu (İNGİLİZCEDEN) kabinet ‫קבינט‬
kalıcılık, süreklilik kviyut ‫קביעות‬
kondansatör (elektrik) kabal ‫קבל‬
kabul etmek, almak , kibel, lekabel ‫פ‬ ,‫קבל (לקבל את‬
(et meal) )‫ ?ל‬-‫מ‬
şikayetçi olmak, şikayet etmek kaval, likbol ‫פ‬ ,‫קבל (לקבל על‬
(le al) )-‫ל‬
ilham almak, ilham gelmek kibel aşraa, ‫פ‬ ‫ראה‬1?‫קבל ה‬
lekabel aşraa )‫(לקבל השראה‬
uluorta, alenen, dünyanın gözü önünde, herkesin kval am veeda ‫קבל עם ועדה‬
gözü önünde, göz güre göre
fatura kabala ‫קבלה‬
kabul, resepsiyon kabala ‫ק?לה‬
müteahhit kablan ‫קבלן‬
kapasite, alabilirlik, istiap haddi kibolet ‫קבלת‬

453
arındırmak, rafine etmek, metal eritmek ' tsaraf, litsrof S )‫צרף(לצרף‬
fransa (ülke) tsarfât ‫צןפת‬
fransız (eril) tsarfati T ‫צךפתי‬
fransızca tsarfatit ‫צרפתית‬
ağustos böceği, cırcır böceği (hayvan) tsartsar ‫צרצר‬
cırcır ötmek, kulak tırmalayıcı ses çıkarmak . tsirtser, Ş )‫צרצר (לצרצר‬
letsartser
çerkezistan çerkesya ‫צ׳ךקסתז‬
bohçalamak, balyalamak, demetlemek, peşpeşe tsarar, ütsror 3 )‫צרר (לצרר‬
koymak

-‫־‬ ' ' ■ ".'- ' ' 452


tırnak, tırnaklar tsiporen, ‫ צפךנים‬,‫צפו־ן‬
tipomayim
gözükmek, filizlenmek, birdenbire ortaya çıkmak tsats, laisuts S )‫צץ (לצוץ‬
cıkcıklamak, cıkcık etmek (hayret nidası) tsiktsek, S )‫צקצק (לצקצק‬
letsaktsek
çakra (yoga), bedendeki enerjiyi tüm vücuda dağı- çakra ...... ‫צ׳קרה‬
tan enerji noktaları)
dar, ensiz (sıfat) tsar ‫ת‬ ‫צר‬
düşman tsar ‫צר‬
şekil vermek, şekle sokmak, kuşatmak tsar, latsur s )‫צר (לצור‬
kavurmak, yakmak, dağlamak, kayıt yapmak, CD’- tsarav, litsrov s )‫צרב(לצרב‬
ye kayıt yapmak, CD'ye kaydetmek
mide ekşimesi, yanma veya ekşilik hissi tsarevet ‫צרכת‬
dert, bela, ızdırap, sorun, illet tsara ‫צרה‬TT

kısık ses tsarud ‫צרוד‬


katma, ekleme, ilave etme tseruf ‫צרוף‬
katma, ekleme, kombinasyon, birleşme, bitişik, ikili tseruf ‫צרוף‬
tesadüfler zinciri, rastlantı, tesadüf tsirufmikrim ‫צרוף מקרים‬
paket, bohça, balya tsror ‫צרור‬
çığlık atmak, avazı çıktığı kadar bağırmak, haykır- tsarah, litsroah s )‫צרח (לצרח‬
mak, yırtınmak
yakma, dağlama tsriva ‫צךיבה‬
kısıklık (ses) tseridut ‫צרידות‬
hisar, kale hisarı, burç, minare, taret (tank tareti), tsriyah .............. ‫צריח‬
rok hareketi (satrançta)
çığlık, haykırış tsriha, tsraha ‫ צרחה‬,‫צריחה‬
lazım, gerekli, lüzumlu tsarih ‫?ריף‬
tüketim, sarfiyat, kullanım miktarı tsriha ‫צריכה‬
baraka ' tsrif ‫צריף‬
gereksinim, gereklilik, ihtiyaç, lüzum, zaruret tsoreh ‫צרו‬
gerekmek, lazım olmak, ihtiyacı olmak, kullanmak, tsarah, litsroh ‫פ‬ )‫צרך (לצרך‬
sarf etmek, tüketmek
tüketici, kullanıcı, sarfeden, müstehlik, alıcı, müş- tsarhan
teri
koperatif dükkanı, market tsarhanya ‫צךכניה‬
kulak tırmalayıcı ses çıkarmak tsaram, liisrom s )‫צרם (לארם‬
eşekarısı, yabanarısı, sanca an (hayvan) tsira ‫אר?ה‬
cüzzam (hastalık) ■ tsaraat ‫צר^ת‬
katmak, ilave etmek, ekleme yapmak, yan yana tsiref, letsaref ‫פ‬ ,‫צרף (לצרף את‬
koymak, iliştirmek, dahil etmek (et le el) )‫ל־י אל‬

451
seyretmek, gözlemlemek, gözetlemek, öngörmek, tsafa, litspot ‫פ‬ )‫צפה (לצפות‬
evvelden görmek, müşahede etmek, beklenti duy-
m ak, beklentisi olmak
kaplama, örtme, örten tabaka, ince tabaka tsipuy ‫צפוי‬
olası, muhtemel, tahmin edilen, öngörülen (sıfat) tsafuy n ‫צפוי‬
kuzey, şimal (yön) tsafoıı ‫צפלן‬
kuzey irlanda (ülke) .... ‫׳‬ ..... tsfonirland ‫צפון אירלנד‬
kuzeye ait, kuzeyli, şimali (sıfat) tsfoni ‫ת‬ ‫צפוני‬
kuzeydoğu (yön) tsfon mizrah ‫צפון־מזרח‬
kuzeybatı (yön) tsfoıı maarav ‫מ?ךב‬-‫צפון‬
hıncahınç, sıkışık, kalabalık, tıklım tıklım, tıkış tsafuf ‫ת‬ ‫צפוף‬
tıkış, balık istifi gibi (sıfat)
kuş(hayvan) tsipor ‫צפור‬
testi, küp tsapahat ‫צפחת‬
öngörme, kestirme (tahmin) tsefi ‫צפי‬
gözlemleme, gözlem, seyretme, seyir, gözetleme, tsfiya ‫צפיה‬
müşahede
beklenti, ümit, ümit etme, arayış, bekleme, bekleyiş tsipiya ‫צפיה‬
küçük pasta, kek, gofret, ekler tsapihit ‫צפיחית‬
izdiham, sıkışıklık, tıkışıklık, sıklık, yoğunluk, tsefifut ‫צפיפות‬
kesafet
siren, siren sesi tsfira ‫צפירה‬
yastık kılıfı tsipit ‫צפית‬
zeplin tseplin ‫צפלין‬
şifre, gizli kod tsofen ‫צפן‬
şifrelemek, gizlemek tsafan, litspon 3 )‫צפן (לצפן‬
zehirli yılan (hayvan) tsefa ‫צפע‬
ötüş, ötme, cıvıldama tsiftsuf ‫צפצוף‬
ötmek, cıvıldamak tsiftsef, 3 )‫צפצף (לצפצף‬
letsaftsef
düdük,kavak ağacı tsaftsefa ‫צפצפה‬
karın zarı tsefek ‫צפק‬
karın zarı iltahabı (hastalık) tsafeket ‫צפ קת‬
kuşbilimci, kuş araştırmacısı, kuşların yaşamını tsapar ‫צפר‬
inceleyen kişi
siren çalmak, korna çalmak, ötmek, ıslık çalmak tsafar, litspor 3 )‫צפר (לצפר‬
kurbağa (hayvan) tsefardea ?‫צפךד‬
kalem ucu • tsiporeıı ‫צפרן‬
karanfil tsiporen ‫צפדן‬

450
sansürlemek, sansürden geçirmek tsinzer, S )‫צנזר (לצנזר‬
letsanzer
paraşütle atlamak tsanahj S )‫צנח (לצנח‬
litsnoah
paraşütçü tsanhan W
alçak gönüllülük, mütevazilik, iffet, namus, ar, tsniyut ‫צניעות‬
sadelik •••; -
üşüme tsanan ‫»ז‬
soğutmak, üşütmek tsiııen, s )‫צנן (לצנן‬
letsanen
şans, olasılık, ihtimal, ümit (İNGİLİZCEDEN) çans ‫צ׳נס‬
alçakgönüllülük, tevazu, azla yetinme, kanaatkarlık tsena ‫צנע‬
kavanoz tsintsenet ‫צנצנת‬
anjiyo, kateter, kalp damarlarının tıkanıklık oranı- tsintur ‫צנתור‬
nı anlamak için yapılan işlem
adım tsaad ‫צעד‬
adımlamak, adım atmak, yürümek tsaad, litsod ‫פ‬ )‫צעד (לצעד‬
adımlama, yürüyüş tsaada, tseida ‫ צעידה‬,‫צ^דה‬
kaşkol, atkı, şal, başörtüsü, eşarp tsaif ‫צעיף‬
genç (eril) (sıfat) tsair W ‫צעיר‬
genç (dişil) (sıfat) tseira w ‫צעירה‬
gençlik tseirut ‫צעירות‬
oyuncak tsaatsua ‫צעצוע‬
oyuncağa çevirmek, süsünü abartarak giyindirmek tsitsea, tsitsa, ‫פ‬ ‫ צעצע‬,‫צעצע‬
letsaatsea )‫(לצעצע‬
bağırmak tsaak, ütsok ‫פ‬ ,‫צעק (לצעק על‬
(al le) )‫ל־‬
bağırış, bağırma, çığlık tseaka
yaygaracı, gürültücü, şamatacı, velveleci, çığırtkan, tsaakan ‫ת‬ ‫צעקן‬
çok bağıran (sıfat)
gürültülü, patırdılı, dikkat çekici, aşırı süslü, şaşaalı tsaakani ‫ת‬ ‫צעקני‬
(sıfat)
üzüntü, keder, hüzün, teessür, acı, dert tsaar ‫צער‬
üzmek tsier, letsaer ‫פ‬ )‫צער (לצער‬
su yüzeyinde duran, yüzer, batmayan isaf ‫צף‬
su yüzeyinde kalmak, batmamak, taşmak tsaf, latsuf ‫פ‬ )‫צף (לצוף‬
tetanos, kazıklı humma (hastalık) tsafedet ‫??־דת‬
nevresim tsipa ‫צפה‬
örtmek, kaplamak, ihtimal dahilinde görmek, um- tsipa, letsapot ‫פ‬ )‫צפה (לצפות‬
mak, beklenti duymak

449
bitki tsemah ‫צמח‬
yetişmek, büyümek (genellikle bitki) tsamah, S )‫צמח (לצמח‬
litsmoah
vejetaryen, et yemez, sadece sebzeyle beslenen tsimhoni ‫ת‬ ‫צמחוני‬
(sıfat)
bitkisel, nebati (sıfat) tsimhi ‫ת‬ ‫צמחי‬
bitki örtüsü, bölgesel bitkiler, yerel bitki örtüsü tsimhiya ‫■צמחיה‬
dış lastik, oto lastiği(dış), lastik, tekerlek tsnıig, tsamig ‫צמיג‬
stepne, yedek lastik tsmig rezervi ‫צמיג רזרבי‬
vıcık vıcık, yapış yapış, kauçuk sütü gibi (sıfat) tsmigi ‫ת‬ ‫צמיגי‬
bilezik tsamid ‫צמיר‬
büyüme, yetişme, gelişim (genellikle bitki) tsmiha ‫צמיחה‬
sürekli, aralıksız, fasılasız, daimi, mütemadiyen tsamit ‫צמית‬
çimento tsement ‫צמנט‬
kısıtlama, azaltma, sınırlama, tahdit tsimtsum ‫צמצום‬
objektif, objektif kapağı, diyafram tsamtsam ‫צמצם‬
kısıtlamak, azaltmak, limit koymak, konsantre hale tsimtsem, s )‫צמצם (לצמצם‬
getirmek letsamtsem
kurutup büzmek, küçültmek, buruşturmak, arayı tsimek, ‫פ‬ )‫צמק (לצמק‬
kapamak letsamek
yün, yapağı tsemer ‫צמי‬
pamuk, ham pamuk tsemer gefen ‫צמר גפן‬
yünlü, yün gibi, yumuşak tüylü (sıfat) tsamri ‫ת‬ ‫צמרי‬
ürperti, hafifçe titreme, üşüme tsmarmoret ‫צמךמרת‬
ürpertmek, titretmek, tüylerini diken diken etmek tsimrer, ‫פ‬ )‫צמרר (לצמרר‬
letsamrer
ağaç tepesi, en üst, güzide, üst düzey, kalburüstü elit tsameret ‫צמרה‬
kişiler (mecaz)
kavşak, dörtyol ağzı, sapak tsomet ‫צמת‬
grip, nezle, soğuk algınlığı, üşütme, serinlik, soğuk- tsina ‫צנח‬
luk, ayaz, serin
çam fıstığı, çam kozalağının içindeki fıstık (meyve) tsnobar ‫צנובר‬
zayıf, cılız, kuru (sıfat) tsanum ‫ת‬ ‫צנום ־‬
turp (kırmızı turp) tsrıon ‫צנון‬
turp (küçük kırmızı turp) tsnonit ‫צנונית‬
alçak gönüllü, mütevazı', sade, gösterişsiz, kendi tsanua ‫ת‬ ^‫צנו‬
halinde, iffetli, najnuslu (sıfat)
boru, su borusu . tsinor ‫צנור‬
sansür, sansürleme tsenzura ‫צנזורה‬

K1 '.‫י‬

448
ton, ses tonu, ahenk tslil ‫צליל‬
çevir sesi, çevir tonu (telefonda) tslil hiyug ‫צליל חיוג‬
dalış, dalma istila ‫צלילה‬
hacı tsalyan ‫?ל;ז‬
haçlılar tsalyanim ‫צלמים‬
topallama, aksama tslia ‫צליעה‬
vuruş, darbe tslifa ‫צליפה‬
dalmak, batmak, (denize) balıklama atlamak tsalal, litslol S )‫צלל (לצלל‬
suret, prototip, figür, endam, görüntü, imaj, silüet, tselem ‫צלם‬
biçim, tasvir
fotoğrafçı, kameraman tsalam ‫צלם‬
fotoğraf çekmek tsilem, letsalem 5 )‫צלם (לצלם‬
insancıllık, hümanizm, insani duruş tselem enoş ‫צלם אנוש‬
kenar, üçgende kenar tsela ‫צלע‬
topallamak tsala, litsloa ‫פ‬ )‫צלע (לצלע‬
kaburga, kaburga kemiği, pirzola tsela, tslaot ‫ צלעות‬,‫צלע‬
keskin nişancı, gizlenerek ateş eden, baharat elde tsalaf ‫צלף‬
edilen bir bitki gebre otu
silaha davranmak, tetiğe davranmak tsalaf, litslof ‫פ‬ )‫צלף (לצלף‬
zil, zil çalma, çınlama tsiltsul ‫צלצול‬
çalmak, çaldırmak (zil, çan, telefon) tsütsel, ‫פ‬ )‫צלצל (לצלצל‬
letsaltsel
iz bırakmak(yara) tsilek, letsalek ‫פ‬ )‫צלק (לצלק‬
yara izi tsaleket ‫צלקת‬
oruç tutmak tsam, latsurn ‫פ‬ )‫צם (לצום‬
susamış, susuz (sıfat) tsame ‫ת‬ ‫צמא‬
susuzluk, susamışlık tsama ‫צמא‬
susamak tsama, litsmo ‫פ‬ )‫צמא (לצמא‬
kana susamış, hunhar tsame dam ‫צמא דם‬
susuzluk, susamışlık tsimaon ‫צמאון‬
çembaio, piyanoya benzer (müzik aleti) çembalo ‫צ׳מבלו‬
kauçuk tsemeg ‫צמג‬
çift, ikili tsemed ‫צמד‬
alaka kurmak, iîişkilendirmek, konular arasında tsimed, ‫פ‬ )‫צמד (לצמד‬
ilinti kurmak letsamed
bukle, saç örgüsü tsama ‫צמה‬
bitişik, bağlı, yanyana, ilişik tsamud ‫צמוד‬
kuru üzüm (meyve) tsimuk ‫צמוק‬

447
cıvıldamak,ötmek, ötüşmek tsiyets, ‫פ‬ )‫ציץ (ילציץ‬
letsayets
püskül tsitsa ‫ציצה‬
meme, göğüs tsitsi ‫ציצי‬
püskül, saçak, yalıudi dua şah olan talitin özel tsitsit ‫ציצית‬
düğümler atılmış püskülü
şipşak, çabucak, hemencecik çik çak ‫צ׳יק צ׳ק‬
siklon, girdap (fırtınalı havada), hortum (tabiat tsiklon ‫ציקלון‬
olayı)
delege tsir ‫ציר‬
eksen tsir ‫ציר‬
menteşe tsir ‫ציר‬
ressam tsayar ‫ציר‬
resim yapmak, çizmek, resim çizmek tsiyer, letsayer ‫פ‬ )‫ציר (לציר‬
doğum sancıları tsir, tsirim ‫ צירים‬,‫ציר‬
konsolosluk, diplomatik temsilcilik, sefarethane, tsirut ‫צירות‬
ataşelik
itaat etmek, uymak, riayet etmek, boyun eğmek tsiyet, letsayet ‫פ‬ )-‫צית (לצית ל‬
(le)
itaatkar, yumuşak başlı, söz dinleyen, uysal, göre- tsaytan ‫ציתן‬
vini bilen
itaatkarlık, yumuşak başlılık, uysallık, görev bilirlik tsaytaııut ‫ציתנות‬
çek cumhuriyeti (ülke) çehya ‫צ׳כיה‬
tsel
‫צלז‬
gölge
haç tslav ‫צלם‬
çarmıha germek tsalav, litslov ‫פ‬ )‫צלב (לצלב‬
kızartmak (ateşte) tsala, litslot ‫פ‬ )‫צלה (לצלות‬
viyolonsel, çello (müzik aleti) çelo ‫צ׳לו‬
ateşte kızartılmış, nar gibi kızarmış (sıfat) tsaluy ‫ת‬ ‫צלוי‬
berrak, duru, saf, açık, parlak, saydam, şeffaf, tsalul ‫צלול‬
temiz, açık
film, fotoğraf, fotoğraf çekme, röntgen, röntgen tsilum ‫צלום‬
çekme, fotokopi
yılan balığı, müren (hayvan) tslofah ‫צלופח‬
selofan, naylon poşet tselofan ‫?אפן‬
yarmak, geçmek tsalah, litsloah ‫פ‬ )‫צלח (לצלח‬
tabak tsalahai ‫צלחת‬
uçan daire (uzay aracı) tsalahat ‫צלחת מעופפת‬
meofefet
rosto, ızgara et isli ‫צלי‬

446
adını anmak, zikretmek, alıntı yapmak, bîrini misal tsitet, letsatet B )‫צטט (לצטט‬
olarak göstermek
donanma, filo, deniz kuvvetleri isi ‫צי‬
siyanür tsiyanid ‫ציאניד‬
medeniyet, uygarlık (İNGİLİZCEDEN) tsivilizatsya ‫ציביליזציה‬
av tsayid ‫ציד‬
avcı tsayad ‫ציי‬
donatmak, teçhiz etmek, malzeme tedarik etmek(- tsiyedj letsayed B )‫ציד (לציד‬
levazım)
teçhizat, erzak, levazım, tedarik tseyda ‫צידד‬
çöl tsiya ‫ציה‬
malzeme, gereç tsiyud ‫צידד‬
siyon (İsrael kavmi, vaadedilmiş topraklar, Yeruşa- tsiyon ‫ציון‬
layirn kutsal mabet)
işaretleme, belirtme, nişan, alamet, derece, marka, tsiyun ‫צירן‬
işaret, not
kahramanlık nişanı, övgü nişanı (kısaltması tsalaş tsiyun leşevah ‫ציון לשבח‬
‫(םם»ם‬
Siyonizm tsiyonut ‫ציונות‬
Siyonist (sıfat) tsiyoni ‫ת‬ ‫ציוני‬
cıvıldama, cıvıltı tsiyuts ‫ציוץ‬
resim, çizim tsiyur ‫ציור‬
itaat, riayet, uyma, baş eğme tsiyut ‫ציות‬
çita (hayvan) çita ‫צ׳יטה‬
kırmızı biber, çok acı kırmızı biber çili ‫צ׳ילי‬
şili (ülke) çili ‫צ׳ילי‬
silindir tsilinder ‫צילינדר‬
işaretlemek, not etmek, belirtmek tsiyerı, letsayen B )‫צין (לצין‬
zindan tsiııok ‫צינוק‬
alaycı, müstehzi, insan iyiliğine inanmayan, ahlakı tsini n ‫ציני‬
hor gören (sıfat)
alaycılık tsiniyut ‫ציניות‬
müstehzi, alaycı, alaycı kimse tsinikan ‫ציניקן‬
kist, yağ torbası, yağ dokusu tsista ‫ציסטה‬
etli kısım, meyvenin etli kısmı tsifa ‫ציפה‬
su üzerinde durabilme, batmama, yüzme, sıvının tsifa ‫ציפה‬
kaldırma gücü
cips, patates cipsi, patates kızartması çips ‫צ׳יפם‬
tomurcuk tsits ‫ציץ‬
'- y" ‫<־‬S3-S'jv1a:3;3;z7‫״־‬S‫־‬:K;:S?-
­ ‫'"—? '—ף‬ ■T, . •; ‫ ־‬, J...

zımbırtı, zamazingo, dalga, adı akla gelmeyen şey, çupçik ‫צ׳ופצ׳יק‬


çıkıntı
korna, klakson, alarm, siren tsofar ‫ציפי‬
küçücük, minicik (çocuk) tsutsik ‫־‬ ‫צוציק‬
uçurum, sarp kayalık, yar, falez, uçurum tsuk ‫צוק‬
kaya, çakmaktaşı tsur ‫ציר‬
sur, hisar tsur .............. ‫צור‬
yakıcı, kavurucu, tarayıcı (bilgisyar yazıcısındaki), tsorev ‫צורב‬
scanner
şekil, biçim, suret, form, hal tsura ‫צורה‬
dış görünüş tsura hitsonit ‫צורה חיצונית‬
reçine, ağaç özü, ilaç yapımında kullanılan bir öz tsori ‫צורי‬
ahenksiz, uyumsuz, kulak tırmalayıcı ses, detone, tsorem ‫צורם‬
kakafoni
kulak tırmalayıcı, ahenksiz, uyumsuz (sıfat) tsormani ‫ת‬ ‫צוךמני‬
kuyumcu, sarraf tsoref ‫צורף‬
düşman, hasım, zalim, baskıcı tsorer ‫צורר‬
ekip, takım, grup, personel, mürettebat, tayfa, efrat tsevet ‫צות‬
birlik tsavta ‫צוהא‬
başkalarını gizlice dinlemek, kulak misafiri olmak, tsotet, letsotet ‫פ‬ )‫צותת (לצותת‬
kapı dinlemek, telefon dinlemek
temiz, berrak, safı tsah ‫צח‬
gülüş, gülme, kahkaha tshok ‫צחוק‬
bembeyaz, apak, beyazdanda beyaz (sıfat) tsahor ‫ת‬ ‫צחור‬
çorak, kıraç (sıfat) tsahiah ‫ת‬ ‫צחיח‬
çoraklık, kıraçlık tshihut ‫צחיחות‬
pis koku, leş gibi kötü koku (sahana ‫צחנה‬
kokarca (hayvan) tsahanan ‫צחנן‬
fırçalama, cilalama, parlatma tsihtsuah ‫צחצוח‬
görgüsüz, kaba saba, yontulmamış çahçah ‫צ׳חצ׳ח‬
fırçalamak, cilalamak, parlatmak tsihtseah, ‫פ‬ ‫ צחצח‬,‫צחצח‬
tsihtsah, )‫(לצחצח‬
letsahtseah
gülmek tsahak, litshok ‫פ‬ )‫צחק (לצחק על‬
(al)
kıkırdama, gülüşme, sırıtma . tsihkuk ‫צחקוק‬
kıkırdamak, kıkır kıkır gülmek, kıs kıs gülmek, tsihkek, ‫פ‬ )‫צחקק (לצחקק‬
sırıtmak letsahkek
alıntı, iktibas, bir eserden diğerine aktarma tsiiut ‫צטוט‬

TtT? .‫™יר‬.

444
öğle tsaorayim
‫ם‬-‫ר‬-5?
emir, ferman, resmi karar, celp, celpname, çağrı, tsav ‫צו‬
tebliğ
sefer görev emri, askeri celpname, ordu çağrı belge-‫ ׳‬tsav giyus ‫צו גיוס‬
si, tebligat '
dışkı, bok tsoa ‫צואה‬
vasiyet, vasiyetname, son arzu tsava, tsvaa ‫י‬ ’ ‫צואה‬
boyun, boğaz tsavar ‫צואר‬
dar geçit, engel, tıkanıklık, darboğaz, şişe ağzı tsavar bakbuk ‫צואר בקבוק‬
rahim boynu, vajina kanalı tsavar arehem ‫צואר הלחם‬
yaka, boyun tsavaron ‫צוארוץ‬
işçi smfı, emekçi sınıfı (mavi yakalı) tsavaron kahol ‫צוארון כחל‬
idari smf, işveren, büroda çalışan, ofis elemanı, tsavaron tavan ‫צוארון לבן‬
serbest meslek sahipleri (beyaz yakalı)
yana doğru hareket ettirmek, kenara çekmek, yana tsodedj ‫פ‬ )‫צודד (לצודד‬
itmek letsoded
haklı tsodek ‫צודק‬
emretmek, buyurmak, buyruk vermek tsiva, letsavot ‫פ‬ ,‫צוה (לצוות) את‬
(etle al) - ‫לי ?ל‬
emir, buyruk tsivuy ‫צווי‬
çığlık atmak, feryat etmek, yırtınmak tsavah, ‫פ‬ )‫צוח (לצות‬
litsvoah
çığlık, feryat tsvaha !‫צוחד‬
çapraz tsolev .............. ‫צולב‬.
dalgıç, dalan tsolel ‫צולל‬
dalgıç, balıkadam tsolelan ‫צוללן‬
denizaltı, denizin altında yol alabilen gemi tsolelet ‫צוללת‬
topal (sıfat) tsolea ‫ת‬ ?‫ציל‬
oruç tsom 1‫צם‬
bitki, büyüyen, gelişen, filizlenen tsomeah ‫צומת‬
tsunamî, dev dalga (okyanusta) tsunamî ‫צונאמי‬
soğuk, soğuk almış, soğumuş, üşütmüş tsonen ‫צונן‬
çingene, roman, kipti tsoani ‫צו^ני‬
askeri öğrenci, harp okulu öğrencisi tsoer ‫צוער‬
balözü, nektar tsuf ' ‫צוף‬
izci, yavrukurt tsofe ‫צופה‬
peygamber . tsofe ‫צופה‬
seyirci, izleyici tsofe ‫צופה‬
sıkıştırmak, sıkılaştırmak, safları sıklaştırmak tsofef letsofef ‫פ‬ )‫צופף (לצופף‬

443
■ ■ ‫י‬ ' ■ '‫■י‬ ■ ‫־•־‬ ‫ י ■י‬-' :■■■........ ”'‫;'־ר‬-.‫־‬
‫־י■׳■־ •׳‬ ■‫■־‬ ■‫״•׳‬ ‫״‬ ■ ■■ -

renk, boya tseva ‫צבע‬


boyamak tsava, litsboa S )‫צבע (לצבע אח‬
(et)
lale (çiçek) tsivoni ‫צבעוני‬
renkli, rengarenk, alacalı, değişik tenli (sıfat) tsivoni rı ‫צבעוני‬
boyacılık..... ............. tsabaut ‫צבעות‬
boyacı tsabai ............ ‫־ ־‬ ■ •‫צבעי‬
israel doğumlu (eril) tsabar ‫ז‬ ‫צבר‬
kaktüs (bitki), israelde yetişen dışı dikenli bir tsabar ‫צבר‬
meyve
bir araya yığmak, toplamak, yığmak yapmak (savaş tsavar, litsbor ‫פ‬ )‫צבר (לצבר‬
için)
israel doğumlu (dişil) tsabarit ‫ג‬ ‫צברית‬
kerpeten, pense, kıskaç, yengeç veya pavurya tsvat ‫צבת‬
kıskacı
ekran, beyazperde tsag ‫צג‬
kenar, taraf, yan tsad ‫צד‬
avlamak, avlanmak, ava çıkmak tsadf latsud ‫פ‬ )‫צד (לצוד‬
taraf tutmak, taraflı olmak, yandaş olmak tsided, letsaded ‫פ‬ )‫צדד (לצדד‬
yanda; yan tarafta, kenarda, tali, ikincil (sıfat) tsdadi ‫ת‬ ‫צדדי‬
profil tsadidut ‫צדודית‬
dürüst, namuslu, iffetli, haklı, adil tsadik ‫צדיק‬
mabet, tapmak tseda, tsedaim ‫ צדעים‬,‫צדע‬
şakak, şakaklar tseda, tsedaim. ‫ צדעים‬,‫צדע‬
istridye kabuğu tsdaf ‫צדף‬
istridye, midye, küçük deniz kabuklusu tsidpa, tsdafot ‫ צדפות‬,‫צךפה‬
adalet, hak tsedek ‫ךק‬.‫צ‬
jupiter gezegeni tsedek ‫צךק‬
haklı olmak, dürüst ve adil olmak tsadak, litsdok ‫פ‬ )‫צדק (לצדק‬
sadaka, zekat, iane, hayırseverlik tsedaka ‫?יקה‬
sarı (renk) tsaov ‫צהב‬
sarımsı, sarımtrak (renk) (sıfat) tseavav ‫ת‬ ‫צהבהב‬
dedikodu gazetesi, paparazzi, magazin gazetesi tseubon ‫צהבון‬
sanlık (hastalık) tsaevet ‫צהבת‬
kişnemek, aşka gelmek, sevinç çığlığı atmak, sevinç tsaal, litsol ‫פ‬ )‫צהל (לצהל‬
gösterisi yapmak, galeyana gelmek
kişneme, sevinç çığlığı, aşka gelme . tsaala ‫צהלה‬
küçük pencere, küçük kapı, dam penceresi, boşluk, tsoar ‫צהר‬
delik . .

442
TS, sayısal değeri 90, (İbrani alfabesinde 18.ci harf) tsadi ‫צ‬
TS, sona gelen TS, doksan (harf) tsadi sofit ‫ץ‬
çad (ülke) çad ‫צ׳אד‬
küçükbaş hayvan (koyun, keçi), davar tson ‫צאן‬
ahfad, döl, evlatlar, çoluk çocuk, neslinden olan, tseetsa ‫צאצא‬ T 7«
zürriyet, gelecek kuşak, nesil
çar (rus çan) tsar ‫צאר‬
çarlık tsarizm ‫צאריזם‬
selametle, uğurlar olsun, iyi yolculuklar, güle güle tsetha leşalom ‫צאתך לשלום‬
anlamındaki söz
kaplumbağa, tosbağa (hayvan) tsav ‫צב‬
ordu tsava ‫צבא‬
toplanmak, kalabalık etmek, doluşmak, gruplaşmak tsava, litsbo E> )‫צבא (לצבא‬
israel savunma kuvvetleri, kısaltması tsahal tsava ağana ‫צבא הגבה לישראל‬
” T î r t T— ” TT

leisraelf tsahal )‫(צה»ל‬


askeri, askerlikle ilgili (sıfat) tsvai n ‫צבאי‬
şişmek tsava, litsbot £) )‫צבה (לצבות‬
sırtlan (hayvan) tsavoa ‫צבוע‬
iki yüzlü, riyakar tsavua ‫צבוע‬
renkli, boyalı, boyanmış (sıfat) tsavua ‫ת‬ ‫צבוע‬
çizgili sırtlan (hayvan) tsavua ‫צבוע מפספס‬
T t \ ! " T

tnefuspas
umum, kamu, amme, halk, topluluk, ahali, yığın tsibur ‫צפור‬
bir araya yığılı, toplu, yığınak yapılmış (savaş için) tsavur ‫ת‬ ‫צבור‬
(sıfat)
umumi, genel, umuma ait, kamusal (sıfat) tsiburi ‫ת‬ ‫צבירי‬
cimciklemek, çimdiklemek, mıncıklamak, kıstır- tsavat, litsbot s )‫צבט (לצבט‬
mak, kavramak
geyik, ceylan, ceren, karaca, antilop (hayvan) tsvi ‫צבי‬
karakter, tabiat tsivyon ‫צביון‬
şekil tsivyon ‫צביון‬
çimdik, çimdikleme, mıncıklama tsvita ‫עביטה‬
boyama tsvia ‫עביעה‬
iki yüzlülük, riyakarlık, samimiyetsizlik, yapma- tsviut ‫צביעות‬
cıklık
toplama, birikme, biriktirme tsvira ‫צבירה‬
gelişme, geliştirme, gelişim, kalkınma, tab, film pituah ‫פתוח‬
banyosu ■■■ ‫■■■•■■״‬
açık (sıfat) patuah n ‫פתוח‬
cezbetme, baştan çıkarma, ayartma, baştan çıkarıcı pituy ‫פתוי‬
şey
kıvrım, kıvırma, kavis, viraj, dönemeç, zikzak, pitul ‫פתול‬
bükme, büküm, büklüm, dolambaçlı yol
patolojik (sıfat) patologi .. ‫ת‬ "‫פתולוגי‬
halledilmiş, çözülmüş, giderilmiş (sıfat) patur ‫ת‬ ‫פתור‬
aralık, açıklık, boşluk, delik, gedik petah ‫תח‬9

başlangıç petah ‫פתח‬


açmak patak, liftoah s )‫פתח (לפתח‬
geliştirmek, kalkındırmak, tab etmek, film banyo piteah, pitah, ‫ פתח (לפתח) פ‬,‫פתח‬
etmek lefateah
budala, saf, enayi, kolay kanan peti ‫פתי‬
yem, olta yemi, aldatma, cezbetme, cezbeden şey pitayon ‫פתיון‬
açılış petiha ‫פתיחה‬
açıklık, serbestlik ptihut ‫פתיחות‬
fitil (lamba vs.), fitil (vajinal veya makattan tablet) ptU, ptila, ,‫ פתילה‬,‫פתיל‬
ptiliya ‫פתיליה‬
kandil, gazocagi (gazyera) ptiliya ‫פתיליה‬
çözme, giderme ptira ‫פתירה‬
kıvırmak, döndürmek, bükmek, anlamını saptır- pitel, lepatel ‫פ‬ )‫פתל (לפתל‬
mak, anlam çarpıtmak
engerek yılanı, çıngıraklı yılan (hayvan) peten ‫פתן‬
su engereği yılanı (hayvan) peten yam ‫פתן ים‬
kum engereği, çöl kobrası yılanı (hayvan) peten şahor ‫פתן עזחר‬
birdenbire, pat diye, aniden, ansızın peta, lefeta ‫לפתע‬, ‫פתע‬
not, tezkere, kağıt parçası, pusula petek, pitka ‫פתקה‬, ‫פתק‬
oy pusulası petek atsbaa ‫פסק הצב^ה‬
halletmek, çözmek, gidermek patar, liftor ‫פ‬ )‫פתר (לפהר את‬
(et)
çözüm, hal yolu pitaron ‫פתרון‬
nihai çözüm, nazilerin yahudileri yok etmeye ver- pitaron sofi ‫פתרון סופי‬
dikleri isim

440
iflas etmek paşat regel, ‫פ‬ ‫ל (לפשט‬3‫פשט ן‬
lifşot regel )‫רגל‬
sadelik, basitlik paştut ‫פשטות‬
bir tür börek, tepside pişen sebze ezmeli veya pey- paştida ‫פשטידה‬
nirli börek, mücver
faşizm faşizm ‫פשיזם‬
baskın, saldın pşita ‫פשיטה‬
soyunma pşita ‫פשיטה‬
el avuç açma, dilencilik pşitatyad ‫פשיטת יר‬
iflas, iflas etme pşitat regel ‫פשיטת רגל‬
faşist, faşizm yanlısı faşist ‫פשיסט‬
suç, cürüm pşiya ‫פשיעה‬
eline yüzüne bulaştırmak, becerememek, başarama- pişel, lefaşel ‫פ‬ )‫פשל (לפשל‬
mak, utandırmak, madara olmak
falso, hata, beceriksizlik faşla ‫פשלה‬
suç, cürüm, aşama, adım, etap peşa ‫פשע‬
suç işlemek paşa, lipşoa ‫פ‬ )‫פשע (לפשע‬
organize suç, mafya peşa meurgan ‫פשע מארגן‬
küçük kapı, bahçe kapısı pİşpeş ‫פשפש‬
tahtakurusu (hayvan) pİ^peş ‫פשפש‬
arama yapmak, araştırmak, incelemek pi^peş, ‫פ‬ )‫פשפש (לפשפש‬
lepaşpeş
başkasının bacaklarını iyice geniş açmak, aralamak pişek, lepasek ‫פ‬ )‫פשק (לפשק‬
kendi bacaklarını iyice geniş açmak, yaymak, pasak, lipsok ‫פ‬ )‫פשק (לפשק‬
aralamak
anlam, mana peşer ‫פשר‬
uzlaştırmak, anlaşmaya vardırmak, aralarını pişer, lepaşer ‫פ‬ )‫פשר (לפשר‬
bulmak
uzlaşma, taviz pşara ‫פשרה‬
uzlaşmacı, tavizci paşran ‫פשרן‬
uzlaşmacılık, tavizcilik paşranut ‫פשרנות‬
keten ‫־‬ piştan ‫פשתן‬
ekmek dilimi, ekmek parçası pat ‫פת‬
birdenbire, aniden, ansızın pitom ‫פסארם‬
ansızın, ani, birden, aniden, beklenmedik (sıfat) pitomi ' ‫ת‬ ‫פתאומי‬
atasözü, deyim, vecize, özlü söz, darbımesel pitgam ‫י‬ ‫גם‬1‫פך‬
pide, arap ekmeği . pıta ‫פתה‬
ayartmak, baştan çıkarmak, kandırmak, günaha pita, lefatot ‫פ‬ ‫י‬ )‫פתה (לפתות‬
sokmak, şeytana uydurmak

439
gedik, oyuk, yarık .. . perets, pritsa ‫?רצה‬, ‫פרץ‬
surat, yüz, çehre, yüz ifadesi partsuf ‫פךצוף‬
asık yüzlü, somurtkan, ekşi suratlı, suratsız partsuf hamuts ‫פךצוף חמוץ‬
bölüm, kısım, fasıl perek ‫פרק‬
eklem, mafsal perek ‫פרק‬
parçalara ayırmak, demonte etmek, yükünü boşalt- perek, lefarek .3 )‫פרק (לפרק‬
mak, indirmek, yerinden çıkarmak, sökmek
boşaltmak, deşarj etmek, yük indirmek parak, lifrok B )‫פרק (לפרק‬
pratik, kullanışlı, fonksiyonel, işlevsel prakti ‫פרקטי‬
pratiklik, kullanışlılik, fonksiyonellik, işlevsellik praktiyut ‫פרקטיות‬
avukat, dava vekili praklit ‫פרקליט‬
rahatlama, ferahlama, deşarj olma purkan ‫פר?!ז‬
atlı süvari, sipahi, satrançta at paraş ‫פלש‬
yorumlamak, izah etmek, anlamlandu‫־‬mak, anlam pereş, lefareş B )‫פרש (לפרש‬
kazandırmak
çekilmek, ayrılmak, emekli olmak paraş, lifroş B )‫פרש (לפרש‬
yaymak, sermek, kanat açmak paras, Ufros B )‫פרש (לפרש‬
hadise, olay, hikaye, serüven, macera paraşa ‫פרשה‬
atçılık, binicilik paraşüt ‫פרשות‬
yorumcu, tefsirci paışan !‫פלש‬
yorum yapmak pirşen, lefarşen B )‫פךשן (לפרשן‬
yorumculuk parşanut ‫פרשנות‬
aşk hikayesi, aşk serüveni, aşk macerası peraşat aavim ‫פרשת אהבים‬
dinlenmek, istirahat etmek, işe ara vermek, stres paş, lafaş B )‫פש (לפוש‬
atmak, tatil yapmak, tatilde olmak
yaymak, sermek, uzatmak paşa, lifşot B )‫פשה (לפשות‬
basit, sade, sadece, yalnızca paşut ‫פשוט‬
ahali, halk, fertler, amme, basit halk pşutey aam ‫פשוטי העם‬
bacaklarını açma, bacaklarını aralama pisuk ‫פשוק‬
basitçe, genel manada, genel anlamda peşat ‫פשט‬
basitleştirmek, kolaylaştırmak, soyutlamak pişet, lefaşet B )‫פשט (לפשט‬
soymak, deri yüzmek, uzatmak, saldırmak, baskın paşat, lifşot B )‫פשט (לפשט‬
yapmak
el açmak, avuç açmak, dilenmek paşat yad, B ‫פשט יד (לפשט‬
lifşot yad
>‫י‬:
deri yüzmek ■ paşat or, lifşot B ‫פשט עור (לפשט‬
or )‫עור‬

‫י־‬ ‫י‬ ' ■ ‫י‬ . 438


ilkyardım görevlisi, eğitilmiş sağlık görevlisi (İNGİ- paramedik ‫פרמדיק‬
LIZCEDEN)
format atmak, biçimini yenilemek (bilgisayar) firmetj S )‫פרמט (לפרמט‬
lefarmet
parametre, değişken parameter ‫פרמטר‬
prim, ikramiye, artı puan premya ‫פרמק‬
geçindirmek ■ pirmes, S )‫פלנס (ל?רנס‬
leparnes
geçim, geçinme, iaşe parnasa ‫פרנסה‬
ödül, mükafat, ikramiye, parsa pras ‫פרס‬
akbaba (hayvan) peres ‫פלס‬
İran (ülke) paras ‫פרס‬
dilimlemek, kesmek, parçalamak, yaymak, döşemek paras, Upros s )‫פרם (לפלס‬
teselli mükafatı, teselli ödülü pras tanhumim ‫פרס תנחומים‬
kaba güldürü, maskaralık, sulu güldürü, fars farsa ‫פרסה‬
(tiyatro)
nal, at nalı, U dönüşü parsa ‫פרסה‬
reklam, ilan, yayın, şöhret, ün pirsum ‫פרסום‬
reklamcı pirsomayi ‫פלסומאי‬
iranlı, acem (eril), acemce, farsça parsi ‫ז‬ ‫פרסי‬
iranlı, acem (dişil) parsiya ‫פרמיה‬
farsça, acemce parsit ‫פלסית‬
yayınlamak, ilan etmek, bildirmek, neşretmek, pirsem, ‫פ‬ )‫פרסם (לפרסם‬
reklam etmek lefarsem
reklam, ilan etme ■ pirsomet ‫פרסמת‬
borç ödemek, yağma etmek, soymak, soygunculuk, para, lifroa ‫פ‬ )‫פרע (לפריע‬
yapmak
firavun, eski mısır firavunu paro ‫פרעה‬
ödeme * peraon ‫פרעת‬
vade, ödeme tarihi, vade tarihi peraon ‫פרעת‬
pire (hayvan) paroş ‫פרעוש‬
yağma, talan, çapul, soygunculuk, kıyım, pogrom praot ‫פרעות‬
bela, felaket, musibet, afet puratıut ‫פלגנות‬
birbirine tutturmak, kopçalamak, düğmelemek, paraf, tiprof ‫פ‬ )‫פרף (לפר־ף‬
tokalamak
kelebek (hayvan) parpar ‫פרפר‬
titremek, ürpermek, çırpınmak, sarsılmak, zangır- pirper, ‫ פ‬. )‫פרפר (לפרפר‬
damak ■ leparper
kırmak, yarmak, gedik açmak, yıkmak, patlatmak, parats, lifrots ‫פ‬ )‫פרץ (לפרץ‬
fışkırmak, taşmak, ihlal etmek

437
ondan ayrı, ...dan gayrı, onun dışında pratle... ­­‫פרט ל‬
ayrıntı, detay, tafsilat, malûmat, kalem, madde, prat, pratim ‫ פרטים‬,‫פרט‬
teferruat, detay
özel, hususi, şahsi (sıfat) prati n ‫פרטי‬
partner, eş, iş arkadaşı, ortak partner ‫פךטנר‬
meyve(ler), yemiş(ler) pri, perot ‫פדות‬, ‫פרי‬
hayal ürünü, hayal mahsûlü " pri dimyon ‫פרי דמיון‬
narenciye, süs meyvesi, ihtişamlı meyve pri adar ‫פרי הדד‬
ayrıcalık, imtiyaz (İNGİLİZCEDEN) privilegya ‫פריבילגיה‬
bölünebilen, ayrılabilir, bölünebilir (sıfat) parid ‫ת‬ ‫פריד‬
üretkenlik, verimlilik, prodüktivite, doğurganlık piryon ‫פריין‬
çiçek açma priha ‫פריחה‬
gelişme, serpilme priha ‫פריחה‬
uçma priha ‫פריחה‬
isilik, terlemekten ciltte oluşan küçük pembe kabar- priha (baor) )‫פריחה (בעור‬
tılar (hastalık)
nesne,şey parit ‫פריט‬
gevrek, kıtır (sıfat) parih ‫ת‬ ‫פריד‬
assolist, diva, primadonna primadona ‫פרימדונה‬
ilkel, iptidai, medenileşmemiş, uygarlıktan uzak primitivi ‫ת‬ ‫פרימיטיבי‬
(İNGİLİZCEDEN) (sıfat)
prensip, ilke (İNGİLİZCEDEN) printsip ‫פרץציפ‬
yayma, savaş düzeni alma prisa ‫פריסה‬
yarma, yarık, gedik, kırık, ihlal, zorla girme, ev pritsa ‫פריצה‬
soyma, soygun
uçuk fikirli, kaçık, bir şeye aşırı meraklı olan (fut- frik ‫פריק‬
bol hastası, bilgisayar hastası vs. gibi)
sökülebilen, parçalarına ayrışabilir, demonte edile- parik ‫ת‬ ‫פריק‬
bilir (sıfat)
çıkık prika ‫פריקה‬
deşarj, boşaltım, yük boşaltma (kamyondan yük, prika ‫פריקה‬
elektrik vs.)
çekilme, ayrılma, terk, ayrılış, brakma, emekliye prişa ‫פרישה‬
ayrılma
kıvranma, çırpınma pirkus, ‫פרכוסים‬, ‫פרכוס‬
pirkusim
istem dışı refleksif hareket yapmak, seğirmek, çır- pirkes, lefarkes ‫פ‬ )‫פרכס (לפרכס‬
pınmak, kıvranmak(spazm), tiki olmak
parlamento, meclis (İNGİLİZCEDEN) parlament ‫פרלמנט‬
sökmek (dikiş örgü) param, liprom ‫פ‬ )‫פרם (לפרס‬

436
prostat (İNGİLİZCEDEN) prostata ‫פרוסטטה‬
darmadağın, intizamsız, karmakarışık, düzensiz, parua ‫ת‬ ‫פרוע‬"‫׳‬ T
hırpani (sıfat)
kanun tanımaz, dünyayı umursamayan parua leşimtsa ‫פרו? לקזמצה‬
oran, orantı, nispet (İNGİLİZCEDEN) proportsya ‫פתפוךצץה‬
orantılı, oranlı, orana göre, nispi (İNGİLİZCE- proportsyonali ‫פרופורציונלי‬
‫״‬. ‫ י‬- .
•• .* ■T.. **
DEN) .. — ■ ‫׳‬ -

profil profil ‫פרופיל‬


profesör profesör ‫פרופסור‬
kırık, yarık, ihlal edilmiş, harap, yıkık (sıfat) paruts ‫ת‬ ‫פריץ‬
yosma, kaltak, fahişe prutsa ‫פרוצה‬
boşaltma, indirme, kısımlara ayırma peruk ‫פריק‬
parçalara ayırma, sökme, sökerek dezmonte etme peruk ‫פריק‬
eklem bacaklılar prokey ‫פתקי הרגלים‬
araglayim
kırıntı perur ‫פרור‬
varoş, dış mahalle, banliyö parvar, ‫ פתךים‬,‫פתר‬
parvarim
ekmek kırmtı(ları) perurey lehern ‫פתרי לחם‬
mana, anlam, izah, yorum peruş ‫פרוש‬
ispinoz kuşu (hayvan) paruş ‫פרוש‬
serilmiş, yayılmış (sıfat) parus ‫ת‬ ‫פרוש‬
askerden arındırmak, silahsızlandırmak perez, lefarez ‫פ‬ )‫פרז (לפרז‬
demirçilik, demir dövme, demir.şekillendirme, pirzul ‫פרזול‬
demir hırdavat
parazit (İNGİLİZCEDEN) parazit ‫פרזיט‬
demir dövmek, demircilik yapmak, demire şekil pirzel, leparzel ‫פ‬ )‫פךזל (לפתל‬
vermek
sunum (İNGİLİZCEDEN) prezentsya ‫פרזנטציה‬
çiçek perah ‫פרח‬
çiçek açmak, gelişip güzelleşmek, serpilmek, uçmak parah, lifroah ‫פ‬ )‫פרח (לפרח‬
kaltak, hafifmeşrep, hoppa, fahişe, orospu (arapça- freha ‫פרחה‬
dan argo)
çiçekli, çiçeklerle bezenmiş, çiçeklendirilmiş, çiçek pirhoni ‫ת‬ ‫פךחוני‬
desenli (sıfat)
velet, zıpır, sokak çocuğu, holigan, serseri, külhan- pirhah ‫פרחח‬
beyi
tek sayı peret ‫פרט‬
tafsilat vermek, detay vermek, açıklamak parat, lefaret ‫פ‬. )‫פרט (לפרט‬
para bozmak, mızrapsız telli saz çalmak (parmakla) parat, lifrot ‫פ‬ )‫פרט (לפרט‬

435
iltifat, övgü, kompliman ‫־‬ firgun ‫פךגון‬
piliç (hayvan) pargit ‫׳‬ ‫פךגיה‬
pratik, kullanışlı, uygulanabilir, uygulanabilir (şey- pragmati ‫פרגמטי‬
1er için), pragmatik, uygulamacı (kişiler için), reel
pragmatizm, uygulamacılık, iş görücü düşünüş, pragmatizm ‫פרגמטיזם‬
yararcılık
Övmek;methetmek . firgun, . : .• •‫פ‬.... ‫ ״‬- >‫(לפרגן‬.‫פךגן‬,
lefargen
katır (hayvan) pered ‫פרד‬
ayrılık, ayrılma, veda preda, prida ‫ פרידה‬,‫פרדה‬
bostan, bahçe, portokal tarlası, turunçgil bahçesi, pardes ‫פךדס‬
narenciye bahçesi
bostancı, meyve bahçesi sahibi veya bahçıvanı pardesan ‫פרדסן‬
inek (dişil) (hayvan) para j ‫פרה‬
verimli olmak, doğurgan olmak, ürün vermek para, lifrot ‫פ‬ )‫פרה (לפרות‬
aleni, alenen, ayan beyan, umuma açık, herkesçe paresya ‫פרהכרה‬
bilinme, herkesin gözü önünde
peru (ülke) peru ‫פרי‬
provokasyon, tahrik, kışkırtma (İNGİLİZCEDEN) provoktsya ‫פרובוקציה‬
ayrılmış, veda etmiş (sıfat) parud ‫ת‬ ‫פרור‬
verimli (İNGİLİZCEDEN) (sıfat) produktivi ‫ת‬ ‫פרודוקטיבי‬
parodi, skeç parodiya ‫פרודיה‬
kürk, post, hayvan postu parva ‫פתה‬
silahsızlandırma, askerden arındırma peruz ‫פרוז‬
koridor, geçit prozdor ‫פרוזדור‬
düzyazı, nesir, sıkıcı yazı, yavan söz proza ‫פרוזה‬
açıklama perut ‫פרוט‬
ayrıntı, detay, teferruat, detaylı anlatım, tafsilat perut ‫פרוט‬
verme, döküm, hesap dökümü, ekstre
metelik, beş para, bozuk para, kuruş pruta ‫פרוטה‬
protokol (İNGİLİZCEDEN) protokol ‫פרוטוקול‬
torpil, kayırma, iltimas (İNGİLİZCEDEN) proteksiya ‫פרוטקציה‬
proje, tasarı, plan (İNGİLİZCEDEN) proyekt ‫פרויקט‬
sökük, sökülmiş (sıfat) parum ‫ת‬ ‫פרום‬
ürün hakkında reklam amacıyla tanıtılan parça, promo ‫פרומו‬
fragman
sivilce, çıban • farunkel ‫פרו?קל‬
dilimlenmiş, dilimli (sıfat) parus ‫ת‬ ‫פרום‬
dilim prusa ‫?רוסה‬

434
karton (10 paketlik sigara kartonu), koli paket • ‫פקט‬
memur, katip (eril) pakid ‫•ז‬ ‫פקיד‬
memure, katibe (dişil) pkida j ‫פקיךה‬
memuriyet, katiplik pkidut ‫פקידות‬
pakistan (ülke) pakistan ‫פקיסטן‬
son bulma, nihayete erme, miadı dolma , pkia ‫פקי^ה‬
hint fakiri, fakir fakir ‫פקיר‬
faks, suret faks ‫פקס‬
faks faksimiüya ‫פקסימיליה‬
çatlamak, kırılmak (civcivin yumurtadan çıkması) paka, lifkoa ‫פ‬ )‫פקע (לפקע‬
çiçek soğanı, bitkinin yumru kökü pkaat ‫פקעת‬
yumak pkaai hutim ‫פקעת תוטים‬
duraksama, tereddüt, itibarsızlık, güvensizlik, pikpuk ‫פקפוק‬
güven telkin etmeme
tereddüt, duraksama, kararsızlık pikpuk ‫פקפוק‬
tereddüt etmek, duraksamak, kararsız kalmak, pikpek, ‫פ‬ )‫פקפק (לפקפק‬
itibar etmemek, güvenmemek, kuşkuyla bakmak lefakpek
kapak, tıkaç, mantar, tıpa pkak ‫פקק‬
sıkışıklık, tıkanıklık, trafik sıkışıklığı pkak ‫פקק‬
tıkamak (tıpayla), kapak koymak, tıkaçla kapat- pakak, lipkok ‫פ‬ )‫פקק (לפקק‬
mak
elektrik sigortası pkak haşmali ‫פקק חשמלי‬
trafik sıkışıklığı, trafik tıkanıklığı pkak tnua ‫פקק תנו^ה‬
kan pıhtılaşması, tromboz....................... pakeket ............... ‫פקקת‬
es geçmek, ıskalamak, gözden kaçırmak pikşeş, lefakşeş ‫פ‬ )‫פקשש (לפקקזקז‬
öküz (eril) (hayvan) par ‫ז‬ ‫פר‬
vahşi, yırtıcı, yabani, yaban, hırçın, yaramaz, azgın, pere ‫פרא‬
barbar .
yırtıcılık, vahşilik, yabanilik praut ‫פראות‬
vahşi, yırtıcı, yabani, ehlileşmemiş, vahşice, yabani- prai ‫ת‬ ‫פךאי‬
ce (sıfat) .
enayi, keriz ‫־‬ frayer ‫פראיר‬
varoş, kenar mahalle, banliyö, kıyı kent parbar, parvar ‫ פתר‬,‫פךבר‬
afyon tohumu, haşhaş tohumu pereg ‫פרג‬
afyon, haşhaş, gelincik çiçeği parag ‫פרג‬
paraguay (ülke) paraguay ’ ‫פרגואי‬
perde, tiyatro veya sinema perdesi, pano pargod ‫פרגוד‬
kameriye, çardak pergola ‫פרגולה‬

433
yaralı, yaralanmış, bereli (sıfat) patsua ‫ת‬ ‫פצוע‬
patlama, infilak pitsuts ‫פצוץ‬
öne çıkmak, öne atılmak, açılışı yapmak, başlatma- patsak, liftsoah ‫פ‬ )‫פצח (לפצח‬
k(dans, şarkı)
çatlatmak, yarmak, şifre kırmak, çekirdek çitlemek pitseah, pitsah, ‫פ‬ )‫ פצח (לפצח‬,‫פצח‬
lefatseah
hasta, tedavi altındaki hasta (İNGİLİZCEDEN) patsyent ‫פצינט‬
yaralama, yara petsia ‫פצי^ה‬
eğe, törpü ptsira ‫פצירה‬
ortasından ayırmak, ikiye bölmek, ayırt etmek pitsel, lefatsel ‫פ‬ )‫פצל (לפצל‬
yara, bere petsa ‫פצע‬
yaralamak, berelemek patsa, liftsoa ‫פ‬ )‫פצע (לפצע‬
sivilce pitsoıı ‫פצעון‬
ergenlik sivilceleri pitsey bagrut ‫פצעי בגרות‬
minik, minicik, minnacık, ufacık, küçücük (sıfat) pitspon ‫ת‬ ‫פצפון‬
bomba ptsatsa ‫פצצה‬
törpülemek, rendelemek patsar, liftsor ‫פ‬ )‫פצר (לפצר‬
pekan cevizi (meyve) pekan ‫פקאן‬
saymak, emretmek, ziyaret etmek, tetkik etmek, pakad, lifkod ‫פ‬ ,‫פקד (לפקד את‬
hatırlamak (et al) )‫על‬
emretmek, komuta etmek, kumanda etmek pakad, lefaked ‫פ‬ )‫פקד (לפקד על‬
(al)
emir, komut, buyruk, ordino pkuda ‫פקדה‬
depozito, teminat, emanet pikadon ‫פקדוין‬
mermi kapsülü pika ‫פקה‬
komutanlık, kumandanlık, komuta, kumanda pikud ‫פקוד‬
sivil savunma (kısaltması ‫)פקע״ר‬ pikud aoref ‫פקוד הערף‬
denetleme, kontrol, teftiş, denetim, gözetim pikuah ‫פקוח‬
hayati tehlike mazereti, hayati tehlikesi olana önce- pikuah nefeş ‫פקוח נפש‬
lik verme
fakülte fakulta ‫פקולטה‬
zeki, akıllı, kafalı, açıkgöz (sıfat) pikeah ‫ת‬ ‫פקח‬
müfettiş, denetçi, kontrolör, müşavir pakah ‫פקח‬
gözetlemek, gözünü açmak pakah, lifkoah ‫פ‬ )‫פקח (לפקח‬
denetlemek, teftiş etmek pikeah, pikah, ‫פ‬ )‫ פקח (לפקח‬,‫פקח‬
lefakeah
zeka pikhııt ‫פקחות‬
gerçek, hakikat, olgu, unsur, durum (İNGİLİZCE- fakt ‫פקט‬
DEN)

■ '■ .' :‫׳‬.. - ' ■ ■•’‫־‬ ■ ...•■,. ;‫ל‬.:■-■ .

.‫'■־־‬.‫■־‬ . 432
melemek (koyun kuzu) . ...... paa, lifot D )‫פעה (לפעות‬
küçük, ufak, küçük çocuk, bebek (sıfat) paut ‫ת‬ ‫פעוט‬
kreş, yuva, bebek bakımevi paoton ‫פעוט(ן‬
ağzı açık, şaşkın, hayrete düşmüş peur pe ‫פעור פה‬
faal, aktif, hareketli, dinamik, etkin (sıfat) pail ‫ת‬ ‫פעיל‬
faaliyet, hareketlilik, aktivite, etkinlik peilut ‫פעילות ■ ■ • י■ י ־‬
seksüel faaliyet(ler), cinsel faaliyet(ler) peilut minit ‫פעילות מינית‬
kalp çarpması, kalp atışı, vuruş peima ‫פעימה‬
fiil (dilbilgisi), iş . poal ‫פעל‬
çalışmak, harekete geçmek paal, lifol s )‫פעל (לפעל‬
eylem, fiil, faaliyet, yapılan şey, iş peula ‫פעלה‬
cerrahi müdahele peula hirurgii ‫פעלה כירוךגית‬
etki, tesir, hüner, numara, marifet, akrobatik hare- paalul ‫פעלול‬
ket, aldatmaca, oyun, numara reklamı etkili kılan
özel sunuş
misilleme, misli ile mukabele, aynen karşılık verme peulat tagmul ‫פעלת תגמול‬
faal, aktif, hareketli, etkin paaltan ‫פעלתן‬
hareketlilik, aktivite, aktivizm, etkinlik paaltaııut ‫עעלתנות‬
defa, kez, kere, sefer paam ‫פעם‬
kalp çarpmak, kalbi atmak paam, lifom ‫פ‬ )‫פעם (לפעם‬
başka sefere, bir dahaki sefer, bir dahakine paam aheret ‫פעם אמרת‬
gelecek sefere paam aba ‫פעם הבאה‬
çan, zil, kampana, çıngırak paamon.......... ‫פעמון‬
iki kere, iki defa, iki sefer, iki kez paamayim ‫פעמים‬
deşifre, şifreyi çözme, şifresini kırma, yorumlama, pıanuah ‫פענוח‬
tanı koyma
şifresini çözmek, deşifre etmek, manasını izah pineah, pinah, ‫פ‬ ‫ פענח‬,‫פענח‬
etmek, anlamını çözmek, tanı koymak lefaneah )‫(לפענח‬
fokurdamak, kabarcıklar çıkarmak pipea, pipa, ‫פ‬ ‫ פעפע‬,‫פעפע‬
lefaapea )‫(לפעפע‬
açıklık, fark, ara . paar ‫פער‬
aralamak paar, lipor ‫פ‬ )‫פער (לפער‬
kırmızı toz biber paprika ‫פפריקןה‬
tazminat ödemek, karşılamak, tazmin etmek, telafi pitsa, lefatsot ‫פ‬ )‫פצה (לפצות‬
etmek, kurtarmak ağız açmak
ağzını açmak, konuşmak, söz etmek patsa, liftsot ‫ פ‬. )‫פצה (לפצות‬
tazmin, telafi, karşılık, bedel ' pitsuy ‫פצוי‬
tazminat pitsuyım ‫פצוים‬

431
psişik, doğa üstü, ruhsal psihi . . .. ‫פסיכי‬
diskalifiye, iptal, geçersiz sayma psila ‫פסילה‬
kötümser, karamsar, pesimistik (sıfat) peşimi n ‫פסימי‬
karamsarlık, kötümserlik, pesimizm (İNGİLİZCE- pesimiyut ‫פסימיות‬
DEN)
karamsar, kötümser, pesimist (İNGİLİZCEDEN) pesimist ‫פסימיסט‬
adım psia ‫פסי^ה‬
mozaik psefas ‫פסיפס‬
virgül psik ‫פסיק‬
madde (kanun maddesi, kontrat maddesi, anlaşma psika ‫פסיקה‬
maddesi vs. gib)
heykel pesel ‫פסל‬
heykeltraş pasal ‫פסל‬
heykel yapmak, oymak, yontmak pisel, lefasel £> )‫פסל (לפסל‬
geçersiz saymak, diskalifiye etmek, iptal etmek pasal, lifsol ‫פ‬ )‫פסל (לפסל‬
heykelcik, küçük heykel piston ‫פסלון‬
atık, kalıntı, posa, çöp, çöplük, süprüntü, mıcır, psolet ‫פסלת‬
mucur, moloz, cüruf
zehirli atık (örneğin fabrikaların siyanürlü atığı) psolet reila !‫פסלת תיילד‬
piyano (müzik aleti) psanter ‫פסנתר‬
piyanist psantran ‫פסנתרן‬
şuracıkta, iki adımlık mesafede anlammda pesa ‫?סע‬
adımlamak, basmak pasa, lipsoa s )?‫פסע (לפס‬
ıskalama, kaçırma, ıska, karavana atma, hedefi fisfus ‫פספוס‬
vuramama
ıskalamak, kaçırmak, hedefi tutturamamak fisfes, lefasfes 5 )‫פספס (לפספס‬
kanı, kanaat, hüküm, yargı, karar psak ‫פסק‬
virgül veya nokta koymak, ikide bir kesmek pişek, lepasek s )‫פסק (לפסק את‬
(et)
hükme varmak, kesmek, karar vermek, kanaate pasak, lifsok s )‫פסק (לפסק את‬
varmak, karar kılmak (et)
hüküm, karar, jüri kararı psak din ‫פסק יין‬
fetvaya benzeyen yahudi din adamlarının çıkardığı psak alaka ‫פסק הלכה‬
dini kurallar
paragraf, madde, bent, ibare piska ‫פסקה‬
film müziği paskol ‫פסקול‬
belirleyicilik, kesinlik, kararlılık, katiyet, mutlaki- paskaııut ‫פסקנות‬
yet, saltçılık •
kararlı, karat‫ ־‬alıcı, sonuca götüren (sıfat) paskani ‫ת‬ ‫פסקני‬

430
emekli, tekaüt, mütekait.. . pensyoner ‫פנסיוני‬
lastik patlağı, patlak, delik, sorun, mesele (mecazi) pançer ‫פנצ>ר‬
şımartmak pinek, lefanek S )‫ק‬3‫פנק (<פ‬
not defteri, bloknot, kağıt destesi pinkas ‫פנקס‬
not defteri, cüzdan, karne pinkas ‫פנקס‬
çek defteri pinkas çekim ■ ‫פנקסצ>קים‬
katip pinkesan ‫פנקסז‬
yemek köşesi, yemek için ayrılmış bölüm pinat ohel ‫ת אכל‬3‫פ‬
panter, puma (hayvan) panter ‫פנתר‬
bant, şerit, çizgi, hat pas ‫פס‬
bitirmek, nihayet vermek pas, lapus ‫פ‬ )‫פס (לפוס‬
elektrik bağlama çubuğu, çıta halinde bakırdan pas tsvira ‫פס צבירה‬
yapılan ve elektriğin bağlandığı plaka
zirve, doruk, tepenin en yüksek yeri pisga ‫פסגה‬
parça, tane pisa ‫פסה‬
heykel yapma, oyma, yontma, heykeltraşlık, heykel pisııl ‫פסול‬
sanatı
kusurlu, sakat, geçersiz, diskalifiye (sıfat) pasul ‫ת‬ ‫פסול‬
mısra, dize, ayet (tevrattan) pasuk ‫פסוק‬
ayakları iki yana açma pisuk raglayim ‫פסוק רגלים‬
sakat, kötürüm, topal piseah ‫פסח‬
pesah (musevi dini bayramı) pesah ‫פסח‬
atlamak, atlayıp geçmek, üstünden geçmek pasah, lipsoah s )‫פסח (לפסח‬
paskalya (hristyan bayramı) pasha ‫פסחא‬
makarnanın her türü, erişte, spagetti vs. (İTAL- pasta ‫פסטה‬
YANCADAN)
pastörize etme, mikroptan arındırma pistur ‫פסטור‬
pastoral, pastoral manzume, çobanlama (yazın pastorali ‫ת‬ ‫פסטורלי‬
edebiyatı), kırsal hayata dair (sıfat)
festival, fiesta (İNGİLİZCEDEN) festival ‫פסטיבל‬
pastörize etmek, mikroptan arındırmak pıster, lepaster ‫פ‬ )‫פסטר (לפסטר‬
pastırma pastrama ‫פסטרמה‬
pasif (sıfat) pasivi ‫ח‬ ‫פסיבי‬
sülün (kuş) (hayvan) pasyon ‫פסיון‬
psikolog (İNGİLİZCEDEN) psikolog ‫פסיכולוג‬
psikoloji bilimi (İNGİLİZCEDEN) psikologiya ‫פסיכולוגיה‬
psikopat, ruh hastası (İNGİLİZCEDEN) psikopat ‫פסיכופת‬
psikopati, ruh hastalığı (İNGİLİZCEDEN) psikopati ‫?סיכופתי‬

429
penaltı (sleng) petıdel .______ ‫פנדל‬
han, küçük otel, konaklanan yer, yolcu hanı putıdak ‫ק‬7?®
hancı, otelci, motelci pıındakayi ‫פנדקאי‬
köşe, kenar, dönemeç pina ‫פנה‬
boşaltmak, tahliye etmek pina, lefaııot ‫פ‬ )‫פנה (לפנות את‬
(et)
dönmek, yönelmek, hitap etmek, danışmak, müra- pano, lifnot ‫פ‬ ,-‫פנה (לפנות ל‬
cat etmek, başvurmak (le el) )‫אל‬
boşaltma, boşaltım, tahliye pinuy ‫פנוי‬
boş, serbest, müsait, hazır (sıfat) panuy ‫ת‬ ‫פנוי‬
şımartma pinuk ‫פנוק‬
pantomim, mim sanatı (İNGİLİZCEDEN) pantomima ‫פנטומימה‬
fantezi kurmak, hayal etmek fintez, lefantez s )‫פנטז (לפנטז‬
fanatik, tutucu (İNGİLİZCEDEN) fanati ‫פנטי‬
fanatizm, fanatiklik, tutuculuk (İNGİLİZCEDEN) fanatiyut ‫פנטיות‬
fantastik, ilginç, enteresan, ilgi çekici, inanılmaz, fantasti ‫פנטסטי‬
süper
fantezi, hayal, hayal gücü, imgelem, hayal etme fantasya ‫פנטסיה‬
deniz yüzeyi, su yüzeyi pney amayım ‫פני המען‬
yüzey, satıh pney şetah ‫פני שטח‬
dönüş, döndürme, yöneltme, başvuru, müracat, baş pniya ‫פניה‬
vurma
iç, dahil pnim ‫פנים‬
surat, yüz, çehre panim ‫פנים‬
yüz yüze, karşıkarşıya panim el ‫פנים אל פנים‬
panim
içeri pnima ‫פנימה‬
iç, dahili, içsel (sıfat) pilimi ‫ת‬ ‫פנימי‬
yatılı okul pııimiya ‫פנימיה‬
inci (değerli taş) pnina ‫פנינה‬
panik paııika ‫פניקה‬
U dönüşü pniyat parsa ‫פנית פרסה‬
panel, toplantı panel ‫פנל‬
panama (ülke) panama ‫פנמה‬
fener, el feneri, far (otomobil farı) panas ‫פנס‬
sinyal lambaları, flaşör (dörtlü flaşör) panasey itut .‫פנסי אתות‬
emeklilik, tekaüt pensiya ‫פנסיה‬
pansiyon, ucuz konaklama sağlayan ev pensyon ‫פנסיון‬

428
polemik, tartışma pulmuş ‫פלמוס‬
flamingo, su kuşu (hayvan) flamingo ‫פלמימי‬
flamenko (İspanyol dansı) flamenko ‫פלמנקו‬
gezegen (İNGİLİZCEDEN) planeta ‫פלנטה‬
flanel, flanelden yapılmış, keten ve yünden yapılmış flanel ‫פלנל‬
kumaş .....
flanel taklidi pamuklu kumaş flanelit ‫פלנלית‬
dümdüz, yüzey, denge, düzlük ölçme terazisi peles ‫פלס‬
düzleştirmek, düzlemek, aynı düzeye getirmek, pUes, lefales S )‫פלס (לפלס‬
dengelemek
yüksek perdeden ses, yüksek perdeden şarkı söyle- falset ‫פלסט‬
me
plastik plasti ‫פלסטי‬
plastik plastik ‫פלסטיק‬
biber pilpel ‫פלפל‬
biberlemek, biber atmak pilpel, lepalpel ‫פ‬ )‫פלפל (לפלפל‬
kırmızı biber pilpel adom ‫פלפל אדים‬
yenibahar baharatı pilpel angli ‫פלפל אנגלי‬
beyaz toz biber pilpel lavan ‫פלפל לבן‬
karabiber pilpel şahor ‫פלפל שהיד‬
pankart, plaket, döviz (İNGİLİZCEDEN) plakat ‫פלקט‬
flört etmek flirtet, leflartet ‫פ‬ )‫פלרטט (לפלרטט‬
istila etmek, sınırı ihlal etmek, başkasının (arazisine palaş, lifloş ‫פ‬ )‫פלש (לפלש‬
/ hakkına) tecavüz etmek
ilkel kenaan kavmi plişti ‫פלשתי‬
açık, sarih pumbi ‫פנןבי‬
ilan, neşir, teşhircilik, gösteriş pumbe ‫פמבי‬
şamdan pamot ‫פמוט‬
feminizm feminizm ‫פמיניזם‬
feminist (eril) feminist ‫ז‬ ‫פמיניסט‬
feminist (dişil) feministti ‫ג‬ ‫פמיניסטית‬
erkan, protokol, önde gelenler, kortej, şüreka, pamalya ‫פמלןה‬
maiyet
rende pumpiya ‫פמפיה‬
olmaması için,..... maması için,......olmasın diye pen ‫?ז‬
yüz, surat, çehre pan ‫ פנים‬,‫פן‬
boş vakit pnay ‫פנאי‬
panda (hayvan) panda ‫פנדה‬
. paslanmaz çelik plada bitti ‫פלדה כלתי‬
mahlida ‫מהלידה‬
ayıklamak, arama yapmak, karıştırmak, arayıp pila, lepalot ‫פ‬ )‫פלה (לפלות‬
bulmak
flor id, diş macununda bulunan madde (İNGİLİZ- flourid ‫פלואוךיד‬
CEDEN)
flöresân (İNGİLİZCEDEN) flourestseııti • ‫פלואורסצנטי‬
bölünme, ayrılma, hizipleşme, bölme, ayırma, püug ‫פלוג‬
taksim
plüton gezegeni pluton ‫פלוטון‬
tüy pluma ‫פלומה‬
falanca, meçhul, herhangi bîr kimse, kimse, hiç kim- ploni ‫?לוני‬
se, herhangi biri
artı plus ‫פלוס‬
yaklaşık, takriben, takribi, dolaylarında, aşağı plus miııus ‫פלוס מינוס‬
yukarı, üç. eksik beş fazla (mecaz)
pelüş, tüylü kumaş pelitsin ‫פלוסין‬
fellah, a rap köylüsü (eril) falah ‫ז‬ ‫פלח‬
dilim, parça pelah ‫פלח‬
dilimlere ayırmak, bölmek, araklamak, yürütmek, pileah, pilah, ‫פ‬ )‫ פלה (לפלח‬,‫פלח‬
aşırmak lefaleah
tapınma, ayin pulhan !‫פלח‬
tahliye(atık sıvı, gaz, egzoz), çıktı (bilgisayardan pelet ‫פלט‬
alınan yapılan işlemin çıktısı)
dışarı vermek, boşaltmak (baca egzoz), mırıldan- palat, liflot ‫פ‬ )‫פלט (לפלט‬
mak, söylenmek
platform, düzlem (İNGİLİZCEDEN) platforma ‫פלטפורמה‬
şaşkınlık, şaşırma, hayret pliya ‫פליאה‬
pirinç (madeni alaşım) pliz ‫פליז‬
mülteci, ilticacı, sığınmacı paltt ‫פליט‬
tahliye, boşaltım, ihraç, çıkartım, dışarı verme pltta ‫פליטה‬
(baca, egzoz)
suçlu, cinai, mücrim, cezai (sıfat) plili ‫ת‬ ‫פלילי‬
fiske, hafif darbe, hafifçe vurma (İNGİLİZCEDEN) flik ‫פליק‬
pelikan kuşu (hayvan) pelikan ‫פליקן‬
el ilanı, broşür (İNGİLİZCEDEN) flayer ‫פליר‬
istila, İstila etme . plişa ‫פליקזה‬
diyar, havali, mıntıka peleh ‫י‬ ‫פלך‬
yalvarmak, yakarmak, umut etmek, dilemek pilel, lefalel ‫פ‬ )‫פלל (לפלל‬
palamut balığı (hayvan) palmuda ‫פלמורה‬

426
cımbız pintseta ‫פינצטה‬
talih, şans, kader payis ‫פיס‬
uzlaştırmak, barıştırmak, yatıştırmak, teskin et- piyes, lefayes £> )‫פיס (לפיס‬
mek, gönlünü almak
fistül, kalın bağırsak kanalında cerahatli yara fistula ‫פיסטולה‬
(hastalık)
fıstık, şamfıstığı fistuk ‫פיסטוק‬
çiş, tuvalet pipi ‫פיפי‬
pizza pıtsa ‫פיצה‬
acılı, keskin, yakıcı, iştah açıcı, baharatlı, merak pikaııti ‫פיקנטי‬
uyandırıcı
piknik piknik ‫פיקניק‬
sabit fiks ‫פיקס‬
kurgu, uydurma, kurgusal, hayal ürünü (İNGİLİZ- fiktsiya ‫פיקציה‬
CEDEN)
sahanlık, apartman boşluğu, apartmanın havalan- pir ‫פיר‬
dırma boşluğu, asansör boşluğu, merdiven boşluğu
pirana, yırtıcı bir balık türü (hayvan) pirana ‫פיראנה‬
korsan (İNGİLİZCEDEN) pirat ‫פירט‬
firma, şirket firma ‫פירמה‬
piramit piramida ‫פירמירה‬
vantrolog, midesinden konuşan pitum ‫פיתום‬
piton yılanı (hayvan) piton ‫פיתון‬
teneke kutu, konserve kutusu, çöp tenekesi pah ‫פןד‬
ayık, aklı başında (sıfat) pikeah ‫ת‬ ‫פפה‬
mucize, harika pele ‫פלא‬
harika, olağanüstü, şahane, şaşılacak, harikulade, pili ‫ת‬ ‫פלאי‬
şaşılacak şey, hayret verici (sıfat)
dere, çay, küçük akarsu peleg ‫פלג‬
fraksyon, bölüm, kısım peleg ‫פלג‬
bölmek, ayırmak pileg, lefaleg ‫פ‬ )‫פלג (לפלג‬
bölük (askeri bölük) pluga ‫פלגה‬
ayrılıkçı, ayrılık yanlısı, hizipçi, bölücü, muhalif, palgan !‫פלג‬
karşıt görüşlü kimse
ayrılıkçılık, ayrılık yanlısı olma, hizipçilik, bölücü- palganut ‫פלגנות‬
lük, muhaliflik
ayrılıkçı, ayrılık yanlısı, hizipçi, bölücü, muhalif, palgani ‫ת‬ ‫פלגני‬
karşıt görüşlü (sıfat)
çelik plada ‫פלדה‬

425
iki misli, duble, iki kat, çift misli pişnayim ‫פי שנים‬
fibrozit, lif dejenerasyonu, hücre aralarındaki lifle- fibrozis ‫פיברהים‬
rin artması (hastalık)
mecazi, mecazlı, tasviri, sembolik (İNGİLİZCE- figurativi ‫פיגורטיבי‬
DEN)
fîji (ülke) fifi ‫פיג>י‬
pijama (FRANSIZCADAN) picama ■ ‫פיג>מה‬
pigment, renk maddesi, boya maddesi (FRANSIZ- pigment ‫פיגמנט‬
CADAN)
peri, iyilik perisi (dişil) feya ‫נ‬ ‫פ;ה‬
ağızlık (çalgının dudaklar arasına alınan kısmı) piya ‫פיה‬
sözcü, avukat, vekil piya ‫פיה‬
dinsel şiir, ilahi piyut ‫פירט‬
uzlaşı, uzlaştırma, uzlaşma, barıştırma, barışma, piyus ‫פילס‬
yatıştırma, teskin
fiyort, sığ girinti, dar koy, sığ kayalık (denizde) fiyord ‫פיורד‬
fiziksel, fiziki (sıfat) fizi ‫ת‬ ‫פיזי‬
is, kurum piyah ‫פיח‬
is kaplamak, kurum kaplamak piyeah, piyah, ‫פ‬ )‫ פיח (לפיח‬,‫פיח‬
lepayeah
fil (hayvan) pil ‫פיל‬
metres, kapatma, odalık (dişil) pilegeş j ‫פיל^ש‬
fileto, kemiksiz kılçıksız et file ‫פילה‬
leğen, çamaşır teknesi, büyük plastik kap (LADİ- payla, paylot ‫ פילות‬,‫פילה‬
NODAN)
filozof filosof ‫פילרסוף‬
filtre, süzgeç, elek filter ‫פילטר‬
filipinli (eril) filipini ‫ז‬ ‫פיליפיני‬
filipin (ülke) filipinim ‫פיליפינים‬
filipinli (dişil) fUipinit ‫ג‬ ‫פיליפינית‬
film film ‫פילם‬
gerdan, boyun pima ‫פימה‬
penis, erkeklik organı pin ‫פין‬
pim, tüfek pimi vs. pin mefatsel ‫פין מפצל‬
ping pong, masa tenisi (spor) pingpong ‫פינג פונג‬
fincan fincan ‫פינג>ז‬
finli, finlandiyali (eril), fince, finlandiyaca fini r ‫פיני‬
finlandiya (ülke) finland ‫פינלנד‬
fînansal, mali (İNGİLİZCEDEN) finansi ‫פיננסי‬

424
karbon .‫״‬ pahman . ‫פזח«ז‬
amortisman pehat ‫פחת‬
azaltmak, değer kaybettirmek, devalüe etmek piket, lefahet S )‫פחת (לפחת‬
pat satrançta beraberlik sonuçsuzluk durumu pat ‫פט‬
serap (İNGİLİZCEDEN) fata morgana ‫פטה מוז־גנה‬
muafiyet. ptor • ‫פטור‬
muaf, bağışık, hariç, serbest, ayrı tutulan (sıfat) potur ‫ת‬ ‫פטור‬
işten çıkarma, işten kovma, işten atma piturim, ‫ פטורין‬,‫פטורים‬
piturin
ölme, ölüm ptira ‫פטירה‬
çekiç patiş ‫פטיש‬
böğürtlen (meyve) petel ‫פטל‬
ahududu, ağaç çileği, kara dut (meyve) s petel şahor ‫פטל שחר‬
kaçınılmaz, mukadder, ölümcül, çok tehlikeli, önü- fatali . ‫ת‬ ‫פטלי‬
ne geçilemez (İNGİLİZCEDEN)(sıfat)
kadercilik, yazgıcılık, fatalizm (İNGİLİZCEDEN) fatalizm ‫פטליזם‬
kaderci kimse, fatalist (İNGİLİZCEDEN) fatalist ‫פטליסט‬
tıka basa yedirmek, besleyip şişmanlatmak, semirt- pitem, lefatem s )‫פטם (לפטם‬
mek, semiz hale getirmek
meme ucu, meme başı pitma ‫פטמה‬
patent (İNGİLİZCEDEN) patent ‫פטנט‬
gevezelik(ler), zevzeklik, boşboğazlık, çene çalma, pıtput, pitputim ‫ פטפוטים‬,‫פטפוט‬
çok konuşma, lafazanlık, boş laf
pikap, gramofon.......................................... paiefon......... ................‫פטפון‬
gevezelik etmek, çok konuşmak, zevzeklik etmek, pitpetj lepatpet s )‫פטפט (לפטפט‬
boşboğazlık etmek
geveze, zevzek, boşboğaz, lafazan, sır saklayama- patpetan !‫פטפט‬
yan, konuşkan
gevezelik, zevzeklik, boşboğazlık patpetanut ‫פטפטנות‬
işten kovmak, işten atmak, işine son vermek, azlet- piter, lefater ‫פ‬ ,‫פטר (לפטר את‬
mek, bertaraf etmek (et me) )-‫מ‬
serbest bırakmak, muaf tutmak patar, liftor (et ‫פ‬ ,‫פטר (לפטר את‬
me) )‫מ־‬
maydanoz petrozilya ‫פטרוזיליה‬
devriye patrol . ‫פטרול‬
mantar (bitki) pitriya ■ ‫פטך;ה‬
mantar (hastalık), deri hastalığı pitriya ‫פטךיה‬
devriyeye çıkmak, devriye gezmek pitrel, lepatrel ‫פ‬ )‫פטרל (לפטרל‬
makat, anüs pi atabaat ‫ת‬$?‫פי הטב‬

423
.‫־י‬.‫־׳ך‬
7:

nüfus dağıtım......... ..... pizur uhlusiya ‫פזור אוכלוסןה‬


dalgın, dikkati dağınık, şaşkın pazur ııefeş ‫פזור נפש‬
diaspora, dağılma, dağılım pzura ‫פזורה‬
neşeyle sıçramak, oynamak, dans etmek, sallanmak pizez, lefazez 5 )‫פזז (לפזז‬
aceleci, atılgan, girgin (sıfat) paziz ‫ת‬ ‫פזיז‬
acelecilik, atılganlık, girginlik, cüretkarlık, telaş pzizut ■ ‫פזיזות‬
şaşılık, yan bakış pzıla ‫פזילה‬
şaşı bakmak, yan bakmak pazal, lifzol D )‫פזל (לפז׳ל‬
şarkı mırıldanmak, şarkı söylemek pizeın, lefazem s )‫פזם (לפזם‬
nakarat, hafif şarkı, name pizmon ‫פזמון‬
dağıtmak, yaymak, savurmak, saçmak pizer, lefazer S )‫פזר (לפזר את‬
(et)
müsrif, israfkar, dağıtan pazraıı ‫פזיז‬
müsriflik, israf, savurganlık pazranut ‫פזרנות‬
teneke, saç, metal levha pah ‫פח‬
tuzak, kapan pah ‫פח‬
korku pahad ‫פחד‬
korkmak pahad, lifhod 5 )-‫פחד (לפחד מ‬
(me)
korkmak pihedj lefahed ‫פ‬ )‫פחד (לפחד‬
yükseklik korkusu pahad gvaim ‫פחד גבהים‬
korkak, ödlek, yüreksiz pahdaıı ‫פחדו‬
korkaklık, ödleklik pahdanut ‫פחדנות‬
basık, kutuplan yassılaşmış, ezik pahus ‫פחוס‬
devalüasyon pihut ‫פחות‬
daha az, eksi, eksik pahot ‫פחות‬
az çok, eksik veya fazla, ortalama olarak pahot 0 yoter ‫פחות או יותר‬
tenekeci pahah ‫פחח‬
kaporta tamiri, saç işleri pahahut ‫פחחות‬
teneke kutu, bira meşrubat kutusu pahit ‫פחית‬
içi samanla doldurulmuş hayvan puhlats ‫פחלץ‬
ölü hayvan doldurmak pihlets, ‫פ‬ )‫פחלץ (לפחלץ‬
lefahlets
kömür peham ‫פחם‬
kömüre çevirmek, kömür etmek, kömürleştirmek pihem, ‫פ‬ )‫פחם (לפחם‬
lepahem
karbonhidrat pahmema, ­ ‫ פחמי‬,‫פחמימה‬
pahmemot ‫מות‬

-‫י‬- ‫■י‬ ; ‫־‬-•.‫ ■•■*״־‬--• :•,.,‫־‬.^‫־‬.‫־ ־‬

■'■'■ •■■ 422


patlatmak potsets, S )‫ (לפוצץ‬.‫פוצץ‬
lefotsets
odak (İNGİLİZCEDEN) fokus ‫פוקוס‬
odaksal (sıfat) (İNGİLİZCEDEN) fokali ‫פוקלי‬
fuşya, çingene pembesi (renk), küpe çiçeği (çiçek) fuksya ‫פוקסיה‬
poker (iskambil oyunu) poker . ‫פוקר‬
talih, kader, yazgı pur ‫פור‬
bereketli, mümbit, verimli, doğurgan (sıfat) pore ‫ת‬ ‫פורה‬
forum forum ‫פורום‬
çıban furunkul ‫פורונקול‬
çiçek açan, çiçek açmış, çiçekli, uçan (sıfat) poreah ‫ת‬ ‫פורח‬
Portekizli (eril) portugezi T ‫פורטוגזי‬
Portekizli (dişil), potrekizce portugezit ‫נ‬ ‫פורטוגזית‬
portekiz (ülke) portugal ‫פוךטוגל‬
doğurganlık, bereket, mümbitlik, verimlilik poriyut ‫פוריות‬
bağnaz, tutucu, yobaz, gerici (İNGİLİZCEDEN)(- puriiani ‫ת‬ ‫פוריטני‬
sıfat)
bağnazlık, tutuculuk, yobazlık, gericilik, katı puritaniyut ‫פוריטניות‬
' T *
kuralcılık
purim bayramı (musevi dini bayramı) purim ‫פורים‬
muntazam, kurallara uygun şekilde, formalite icabı, formali ‫ת‬ ‫פוךמלי‬
biçimsel, şekilci, formal(INGİLİZCEDEN) (sıfat)
porno, pornografi (İNGİLİZCEDEN) pornografi, ‫ פוךנו‬,‫פורנוגרפי‬
...... ..................................... -............................ - porno
kabadayı, külhanbeyi, belalı, bıçkın, zorba, vahşi porea ?‫פור‬
yasa dışı, kanunsuz porea hok ‫פור? חיק‬
soyguncu, hırsız, ev hırsızı, davetsiz misafir porets ‫פורץ‬
ufalamak, parçalamak, yıkmak, ]kırıntı haline porer, leforer ‫פ‬ )‫פורר (לפורר‬
getirmek
serseri, kabadayı, it, kopuk, ciğeri beş para etmez puştak ‫פוקזטק‬
tip
suçlu, mücrim (sıfat) poşea ‫ת‬ ?‫פוש‬
ılık (sıfat) poşer ‫ת‬ ‫פו׳פזר‬
dişilik organı, vajina, vulva, ferç pot ‫פות‬
açacak pothan ‫פותחן‬
som altın paz ‫פז‬
faz (elektrik) faza ‫פזה‬
dağıtma, yayma, serpinti, saçılma, dağınıkldık pızur ‫פזור‬
dağınık, şaçılmış, dağılmış (sıfat) pazar .‫ת‬ ‫פזור‬
poz, duruş, tavır, yapmacık tavır, kurum, çalım, poza ‫פוזה‬
afra tafra
pozitivizm, olguculuk (İNGİLİZCEDEN) pozitivizm ‫פוזיטיביזם‬
şaşı (eril) pozel ‫ז‬ ‫פוזל‬
şaşı (dişil) pozelet j ‫פוזלת‬
havai, hoppa, uçarı, gelgeç, sorumsuz, atılgan, pokez ‫ת‬ ‫פוחז‬
kayıtsız, pervasız, düşüncesiz (sıfat) ;‫»!ג־־ד‬,•-'.• ‫ד —י‬ • ‫ג‬.‫־‬.‫׳‬. —
‫י‬

fotoelektrik (İNGİLİZCEDEN) fotoelekiri ‫פוטואלקטרי‬


fotojenik (İNGİLİZCEDEN) (sıfat) fotogeni ‫ת‬ ‫פוטוגני‬
fotosentez, özümleme (İNGİLİZCEDEN) fotosenteza ‫פוטוסינתזה‬
fotoşop, teknoloji sayesinde fotoğrafları değiştirme fotoşop ‫פוטושופ‬
sistemi (İNGİLİZCEDEN)
kalkan balığı (hayvan) putit ‫פרטית‬
potansiyel (İNGİLİZCEDEN) potentsyal ‫פוטנציאל‬
askeri darbe puts ‫פוטש‬
yorgan puh ‫פרך‬
bakla ful ‫פרל‬
kahve çekirdeği pol kafe ‫פול קפה‬
polyester (İNGİLİZCEDEN) polyester ‫פוליאסטר‬
politik, siyasi (İNGİLİZCEDEN) (sıfat) politi, potitit ‫ת‬ ‫ פוליטית‬,‫פוליטי‬
politikacı, siyasetçi, siyasi (İNGİLİZCEDEN) potitikay ‫פוליטיקאי‬
politika, siyaset (İNGİLİZCEDEN) politika ‫פוליטיקה‬
polonya (ülke) potin ‫פולין‬
poliçe, sigorta vesikası potisa ‫פוליסה‬
poliklinik, dispanser (İNGİLİZCEDEN) potiklinika ‫פוליקליניקה‬
polonyaca, leh lisanı polanit ‫פולנית‬
istilacı, saldırgan, ihlalci poleş ‫פולש‬
pomela, greyfurt benzeri (meyve) pomelo ‫פומלו‬
midilli, küçük at cinsi (hayvan) porti ‫פתי‬
fonksiyon, işlev (İNGİLİZCEDEN) funktsya ‫פונקציה‬
fosfor fosfor ‫פרספור‬
hakim, hüküm veren, son kararı veren mercii posek ‫פוסק‬
işçi, çalışan poel ‫פוזנל‬
pop, popüler (İNGİLİZCEDEN) pop ‫פופ‬
popülizm, popülarite (İNGİLİZCEDEN) popülizm ‫פופרלקם‬
popüler, revaçta, aranan, yaygın, tutulan (İNGİ- populari ‫ת‬ ‫פופולרי‬
LİZCEDEN) (sıfat)

420
incinebilir, kırılgan, savunmasız, alıngan (sıfat) pagia ‫ת‬. ‫פגיע‬
incitme, isabet pgiya ‫פגיעה‬
incinebilirlik, kırılganlık, savunmasızlık, alınganlık pegiut ‫פגיעות‬
randevu, buluşma, karşılaşma pgişa ‫פגישה‬
kör randevu, görücü usulü tanışma, çöpçatan aracı- pgişa iveret ‫פגישה עורת‬
lığıyla karşı cinsten tanımadığı biriyle ilk buluşma . ‫ י‬: -‫■י ד‬ :

kusur, defo, sakat, sakatlık, noksan, hasar pgam ‫פגם‬


bozmak, zarar vermek, defolamak, defolu hale pagam, lifgom s )‫פגם (לפגים‬
getirmek
pagan, putperest pagan
pagan, putperest, dinsiz (sıfat) pagani ‫ת‬ ‫פגני‬
hasar, kaza, kötü olay pega ‫פגע‬
şiddet kullanmak, kırmak, incitmek, acıtmak, vur- paga, lifgoa s )-‫פגע (לפגי? ב‬
mak, çarpmak (be)
ceset, leş, hayvan leşi, kadavra peger ‫פגר‬
geri kalmak, gecikmek piger, lefager s )‫פגר (לפגר‬
tatil pagra ‫ןךה‬9
rastlamak, görüşmek, buluşmak, randevulaşmak pagaş, lifgoş s )‫פגש (לפג״ש את‬
(et)
paraya çevirmek, kurtarmak (rehinden borçtan) pıda, lefadot s )‫פרה (לפרוח‬
bedelini verip geri almak, fidye ile kurtarmak, pada, lifdot s )‫פדה (לפדות‬
paraya çevirmek, tahsil etmek
kefaret, fidye, paraya çevirme pidyon ‫פךימ‬
pedal, ayaklık ....................... pedal................ .......... ‫פדל‬
pudralamak pider, lepader ‫פ‬ )‫פדר (לפרי‬
federal, federe (İNGİLİZCEDEN) federali ‫פדראלי‬
federasyon, federe devlet, ittifak (İNGİLİZCEDEN) federatsya ‫פדרצץה‬
ağız, delik % pe ‫פה‬
burada, buraya po ‫פיה‬
oy birliği, hep bir ağızdan pe ahat ‫פה אחת‬
esneme piuk ‫פהוק‬
esnemek piek, lefaek ‫פ‬ )‫פהק (לפהק‬
vurgu, esas nokta, ana fikir puenta ‫פואנטה‬
dağıtmak pogeg, lepogeg ‫פ י‬ )‫פוגג (לפוגג‬
pogrom, tertip edilmiş katliam (bir etnik sınıfı orta-‫ ׳‬pogrom ‫פוגרום‬
dan kaldırmaya yönelik örgütlenmiş kıyım)
puding, muhallebi (İNGİLİZCEDEN) puding ‫פודינג‬
pudra pudra ‫פודרה‬

419
‫פ‬
F, sayısal değeri 80, (İbrani alfabesinde 17.ci harf) fe ‫פ‬
F, sona gelen F, (harf) fe sofit ‫ף‬
P, sayısal değeri 80, (İbrani alfabesinde 17.ci harf) pe ‫פ‬
bar, içki içilen yer, pub " ........ ’ " .......... pa!> ...... . -‫׳■פאב‬
favori, yan bukle pea ‫פאה‬
kenar, köşe, taraf, yan pea ‫פאה‬
peruk, takma saç pea nohrit ‫פאק נכרית‬
derebeyce, despotça, feodal (İNGİLİZCEDEN) (sı- feodali ‫ח‬ ‫פאודלי‬
fat)
derebeylik, feodallik (İNGİLİZCEDEN) feodaliyut ‫פאודליות‬
derebeylik, feodalizm (İNGİLİZCEDEN) feodalizm ‫פאודליזם‬
poligon peon ‫פאון‬
parçalı bulmaca, bozyap oyunu, bilmece (puzzle)(- pazel ‫פאזל‬
İNGİLİZCEDEN)
haşmet, ihtişam, şan peer ‫פאר‬
süslemek, güzelleştirmek, övmek, methetmek peer, lefaer s )‫פאר (לפאר‬
park, alan, bahçe, dinlence ve piknik alanı (İNGİ- park ‫פארק‬
LİZCEDEN)
şubat ayı, miladi takvimde 2. ayın adı (İNGİLİZCE-■ februar ‫פבריאר‬
DEN)
blöf, uydurma, uyduruk, sahte kurgu, palavra, fibruk ‫פברוק‬
atmasyon
blöf yapmak, uydurmak, kurgulamak, yalan atmak fibrek, lefdbrek s )‫פברק (לפברק‬
prematüre, erken doğmuş bebek, olgunlaşmamış ‫פג‬
ham incir
süresi dolmak, sona ermek, miyadı dolmak, süresi pag, lafug s )‫פג (לפוג‬
bitmek
yapı iskelesi pigum ‫פגום‬
defolu, kusurlu, sakatlı, özürlü (sıfat) pagurn ‫ת‬ ‫פגום‬
terör saldırısı, incitme, zarar verme, kötü olay pigua ?‫פגו‬
incinmiş, yaralı, rencide, kırgın, gücenmiş, muzda- pagua ‫ת‬ ?‫פגו‬
rip, zarar görmüş (sıfat)
geri kalma, gecikme pigur ‫פגור‬
geri zekalılık pigur sihli ‫פגור עזכלי‬
tampon, araba tamponu, çamurluk pagoş ‫פגוש‬
gülle, top mermisi, top güllesi pagaz ‫פגז‬
hançer, kama pigyon ‫פ^נירן‬
‫י‬

' ' . ' ■. ‫' ־־‬ ‫י‬ 418


zenginlik oşer, aşer ‫עקזר‬
on (eril) 10 asara T ‫עשרה‬
ondalık (desimal) esroni ‫עשרוני‬
yirmi 20 esrim ‫עשרים‬
on emir aseret adibrot ‫?עזרת הדברות‬
gaz lambası - ‫״‬ aşaşit ‫עשש?ה‬
diş çürüğü. aşeşet ‫עששת‬
efkar, dağınık düşünceler, tam oluşmamış fikirler, eştonot ‫עשתונות‬
dirayet, muhakeme
zaman, vakit, devir, çağ et ‫עת‬
geleceğe hazırlık yapmak, yedeklemek, hazır hale ited, leated S )‫עתד (לעתד‬
getirmek, tahsis etmek, özgülemek
şimdi, şu anda, halen ata ‫עתה‬
ikmal, hazırlık, hazırlama, ayırma, muhafaza itud ‫עתוד‬
yedek, ihtiyat atlıda ‫עתודה‬
zamanlama, zamanında davranma ituy ‫עתרי‬
gazete iton ‫עתון‬
gazetecilik itonaut ‫עתונארת‬
yalan habercilik, uydurma habercilik, asparagas itonaut tseuba ‫עתונאות צהבה‬
gazeteci, basın mensubu itonayi ‫עתונאי‬
basın, gazeteler itonut ‫עתונות‬
gelecek istikbal atid ‫עתיד‬
gelecekle ilgili, gelecek için uygun olan, fütürist ütıdi ‫ת‬ ‫עתידי‬
(sıfat)
eski, antik, antika, kadim (sıfat) atik ‫ח‬ ‫עתיק‬
tarihi, eski, atika, antik, antika, kadim (dişil) atika ‫נ‬ ‫עתיקה‬
antika, tarihi eser yada yer atikot ‫עתיקות‬
bol, çok, dolu, nitelik açısından zengin (sıfat) atir ‫ת‬ ‫עתיר‬
dilekçe, istida, müracat atira ‫עתירה‬
çokça, bir yığın, bol, büyük, önemli, ulu, muazzam atek ‫עתק‬
kopya, suret, nüsha, örnek otek ‫עתק‬
müracat etmek, dilekçe vermek, başvuru yapmak atar, laator ‫פ‬ )‫עתר (לעתר‬

417
hamak, asma yatak arsal ‫עך?ל‬
itiraz, itiraz etme, temyiz irur ‫?ועדר‬
yalnız, kimsesiz (sıfat) arar ‫ת‬ ‫ערער‬
ardıç otu arar ‫ערער‬
itiraz etmek, temyiz etmek, bozmak, temelini irer, learer 5 )‫?רעי (לערער‬
çürütmek
ense, cephe gerisi, cephe arkası oref ‫ערף‬
boynunu vurmak, kafasını uçurmak, başını kesmek, araf, laarof S )‫?דף (לערף‬
kellesini kesmek
vampir arpad ‫ערפד‬
belirsizlik, müphemlik, bilinmezlik, muğlakta irpul ‫ערפול‬
geri, arka, arkadaki, artçı (sıfat) orpi ‫ת‬ ‫עךפי‬
sis, pus arafel ‫ערפל‬
sislendirmek, bulanıklaştırmak, belirsizleştirmek irpel, learpel s )‫ערפל (לערפל‬
sisli, puslu, bulanık, flu (sıfat) arpili ‫ת‬ ‫ערפלי‬
firar etmek, kaçak olmak, askerden kaçmak arak, laarok s )‫ערק (לעריק‬
beşik eres ‫לש‬.‫ע‬
güve (hayvan) aş ‫עש‬
ot esev ‫עשב‬
ot yolmak, yabani otları temizlemek isev, leasev s )‫עשב (לעשב‬
baharat, tat katicı otlar isvey tibul ‫עשבי תבול‬
yapmak, etmek asa, laasot (et 5 ,‫עשה (לעשות את‬
le) )"‫ל‬
yapılmış, yapılı (sıfat) asuy ‫ת‬ ‫עשוי‬
sigara içme, tüttürme işun ‫עשון‬
sömürülmüş, istismar edilmiş, mahrum edilmiş, bir aşuk ‫ח‬ ‫עשוק‬
çıkar için kullanılıp aşağılanmış (sıfat)
on yıl, on senelik zaman dilimi asor ‫עשור‬
yapma, etme, yapılış, yapış, eylem, iş, faaliyet asıya ‫עשיה‬
zengin, paralı (sıfat) aşir ‫ת‬ ‫עשיר‬
onuncu asiri ‫עשירי‬
onlu, on parça asiriya ‫עשיחה‬
duman aşan T m
sigara içmek, tüttürmek, füme yapmak, dumanda işen, leaşen ‫פ‬ )!‫עשן (לעש‬
pişirmek
sömürü, istismar, mahrumiyet oşek ‫עשק‬
sömürmek, istismar etmek, mahrum etmek aşak, laaşok ‫פ‬ )‫עשק (לעשיק‬
on (dişil) İÖ eser ‫נ‬ ‫עקור‬

: 416
kurnaz, sinsi, açıkgöz, uyanık, cin gibi, hilekar, arum ‫ח‬ ‫?רום‬
düzenbaz (sıfat)
kanal, tv kanalı aruts ‫?רוץ‬
temyiz etme, itiraz, bozma, uyarma, harekete erur ‫ערור‬
geçirme
soymak, elbisesini çıkartmak, çıplak bırakmak irtel, leartel S )‫ערטל (לערטל‬
derleme, tertipleme, kurgu, düzenleme ' ariha ‫?ריפה‬
beşik, bebek yatağı ansa ‫?ריסה‬
boynunu vurma, kafasını uçurma, başını kesme, arifa ‫עריפה‬
kellesinii kesme
zorba, zalim, despot arits ‫?ריץ‬
kaçak, firari, asker kaçağı, hapishane kaçkını vs. arık ‫?ריק‬
firar, ordudan kaçma, terk arika ‫?ריקה‬
yapayalnız, çocuksuz, tek başına (sıfat) ariri ‫ת‬ ‫?רירי‬
değer, kıymet, paha ereh ‫עו־ו‬
derlemek, düzenlemek arah, laaroh S ,‫?רך (לערך את‬
(et be) (-3
katma değer, artık değer ereh nosaf ‫ערך נוסף‬
nominal değer, kayıtlı değer, görünür değer, üzerin- ereh nakuv ‫ערך נקוב‬
de yazılı değer
teçhizat, alet ve araçların oluşturduğu takım, dona- erka ‫ערפה‬
tı, avadanlık, alet takımı, set
sünnetsiz, yahudi olmayan yabancı, budanmamış arel ‫ערל‬
ağaç
sünnet derisi, penis ucu derisi arla ‫?ילה‬
yığmak, üstüste yığmak, istif etmek aram, laarom ‫פ‬ )‫?רם (ל?ר’ם‬
yığın, küme, istif arema ‫ערמה‬
kurnazlık, açıkgözlük orma ‫?ךמה‬
kurnaz, hilekar, sinsi (sıfat) armumi ‫ת‬ ‫עךמומי‬
kurnazlık, hilekarlık, sinsilik, şeytanlık armumiyut ‫ערמומיות‬
kestane (meyve) armon ‫ערמון‬
kestane rengi (renk), kumral (sıfat) armoni ‫ת‬ ‫ערמוני‬
kastanyet, parmaklara takılan zil, İspanyol çalpa- armonit ‫ערמונית‬
rası
prostat (anatomi) armonit ‫עךמונית‬
uyanıklık eranut ‫ערנות‬
uyanık, açıkgöz, vakıf, farkında (sıfat) erani ‫ת‬ ‫?רני‬
serseri, kıro, piç (argo) (eril) ars ‫ז‬ ‫ערס‬
serseri, kıro, piç (argo) (dişil) arsit ‫נ‬ ‫ערסית‬

415
inatçı: (sıfat) s ‫ י‬. ........... . okşan ‫ת‬ ‫עקשן‬
inatçılık akşaııut ‫עקשנות‬
inatçı (sıfat) akşani n ‫עקעזני‬
uyanık, tetikte (sıfat) er ‫ת‬ ‫?ר‬
geçici, muvakkat (sıfat) arayı ‫ת‬ ‫עראי‬
rakı (içki) " '‘ '.. . arak ‫■׳‬-'•‫׳■׳‬ — ‫יעךאק‬
akşam, arife, arifesinde erev ‫עלב‬
hoş, şirin, memnuniyet verici (sıfat) arev ‫ת‬ ‫ערב‬
kefil, güvence, teminat veren, garantör (sıfat) arev ‫ת‬ ‫עלב‬
karıştırmak, dahil etmek, ortak etmek erev, learev ‫פ‬ )‫ערב (לערב‬
kefil olmak arav, laarov s )‫ערב (לערב‬
suudi arabistan (ülke) arav asaudit ‫ערב הסעודית‬
karıştırmak irbev, learbev s )‫עךבב(לעלבב‬
bozkır, step arava ‫ערבה‬
rehin, teminat, garanti, güvence aruba ‫ערבה‬
karıştırma, karışık irbuv ‫עלבוב‬
karışıklık, keşmekeş, kargaşa, karman çormanlık, irbuviya ‫עלממה‬
dağınıklık, çorba
karıştirma, birbirine karışma, karma, türbülans irbul ‫עךבול‬
rehin eravon !‫ערבו‬
teminat eravon ‫עלבון‬
kefalet, garanti arevut ‫ערבות‬
arap (eril) aravi, arvi ‫ז‬ ‫ערבי‬
arapça aravit ‫ערבית‬
ırak arapçası, arap çanın ırak lehçesi ve şivesi aravit irakit ‫ערבית עירקית‬
karıştırmak, karmak irbel, learbel ‫פ‬ )‫ערבל(לעךבל‬
can atmak, çok istemek, güçlü arzu duymak, hasre- arag, laarog ‫פ‬ )-‫ערג (לערג ל‬
tini çekmek (le)
alt tarafını bükmek, altını kıvırmak (metal) irgel, leargel ‫פ‬ )‫עלגל (לעלגל‬
galoş, ayakkabı üstüne giyilen naylon koruma ardal ‫ערדל‬
serum vermek, kan nakletmek (birisi tarafından) era, learot ‫פ‬ )‫ערה (לערות‬
çiçeklik aruga ‫ערוגה‬
ar, haya, hicap, ayıp erva ‫עלוה‬
sıvı nakli, damara sıvı zerketme, serum eruy ‫ערוי‬
kan nakli ‫׳‬ eruy dam ‫ערוי דם‬
yığın, küme, istif erıun ‫ערום‬
çıplak, giysisiz (sıfat) arum ‫ת‬ ‫ערום‬

414
çıkarılmış, sökülmüş, kökünden sökülmüş, yerinden akur ‫ת‬ -‫?קור‬
yurdundan edilmiş (sıfat)
bağlama, el ve ayakları sımsıkı bağlama akida, akeda ‫ ?קדה‬,‫?קידה‬
dolaylı, endirekt, dolambaçlı (sıfat) akif ‫ת‬ ‫עקיף‬
sollama, geçme, önündekini geçme akifa ‫עקיפה‬
iğneleme, ısırma, sokma (diken veya böcek), iğnele- akitsa . ‫עקיצה‬
yici söz, kinaye
sökme, yerinden etme, kökünden çıkarma akira ‫?קירה‬
haczetmek, kontrolü ele geçirmek, el altına almak ikel, leakel B )‫עקל (לעקל‬
çapraşık, çarpık, yamuk yumuk (sıfat) akalkal ‫ת‬ ‫?קלקל‬
bükmek, eğmek, burmak, yamultmak ikem, leakem b )‫עקם (לעקם‬
eğri (grafik, fonksyon, geometri) akuma ‫?קמה‬
kıvrık, kavisli, eğri büğrü aktnumi n ‫עקמומי‬
kıvrıklık, kavislilik akmumiyut ‫עקמומיות‬
sollamak, yetişip geçmek, yanmdan geçmek (otomo- akaf, laakof 3 )‫?קף (לעקף‬
bil, araç, vasıta)
diken okets ‫עקץ‬
sokmak, ısırmak, batırmak, iğnelemek (akrep, akais, laakots B )‫?קץ (לעקץ‬
yılan, böcek ,diken)
yanma hissi, kaşınma hissi, batma hissi, sokulma iktsuts ‫עקצוץ‬
hissi, ısırılma hissi
sokulma veya batma hissi vermek, ısırık hissi iktsets, B )‫עקצץ (לעקצץ‬
vermek leaktsets
asıl, esas, mahiyet, Öz, en önemli nokta ikar ‫עקר‬
çorak, kıraç, verimsiz (toprak için) (sıfat) akar n ‫?קי‬
kısır (eril) akar î ‫?קי‬
kısırlaştırmak, hadım etmek, sterilize etmek, dezen- iker, leaker B )‫עקר (לעקר‬
fekte etmek
sökmek, kökünden çıkarmak, yerinden etmek, akar, laakor B )‫?קר (לעקר‬
yerinden çıkarmak
akrep(hayvan) akrav ‫עקרב‬
kısır kadın (dişil) akara J ‫עקרה‬
prensip, ilke, düstur, kural, temel neden ikaron ‫עקריז‬
prensipte ekroni ‫עקרוני‬
kısırlık, verimsizlik, çoraklık akrut ‫?קרות‬
başlıca, ana, önemli, hayati, ehemmiyetli (sıfat) ıkari n ‫עקרי‬
ev kadını, ev hanımı akeret bayit ‫ךח בית‬.‫?ק‬
inatçı, dik başlı, sert, hoşgörüsüz (sıfat) ikeş ‫ת‬ ‫עקש‬
inatçılık, çetin cevizlik ikşut ‫עק<םות‬
tembel, üşengeç, haylaz, aylak .- aîslan ‫ע?לן‬
tembellik, üşengeçlik, aylaklık atslanut ‫עצלנות‬
cisim, madde etsem ‫עצם‬
kemik etsem ‫עצם‬
öz, esas etsem ‫עצם‬
gözlerini yummak, kuvvetlenmek atsam, laatsom S )‫?צם (לעצים‬
ufo, uçan daire, tanımlanmamış cisim etsem bilti ‫עצם בלתי מזרה‬
mazue
köprücük kemiği etsem aberiah ‫עצם הבז־יח‬
uyluk kemiği etsem ayareh ‫עצם הירך‬
özgürlük, hürriyet, hürlük, istiklal, bağımsızlık atsmaut ‫עצמאות‬
hür, serbest, bağımsız, kendi hesabına çalışan (sıfat) atsmayi ‫ת‬ ‫עצמאי‬
şiddet, kuvvet, kudret, güç otsma ‫?צמה‬
kendisi, kendi atsmo ‫עצמו‬
kendiliğinden oluşan, kendi kendine hasıl olan atsmoni n ‫עצמוני‬
(sıfat)
kendi kendine, kendime, şahsi atsmi ‫עצמי‬
durmak, durdurmak, duraklamak, fren yapmak, atsar, laatsor s ,‫?צר (לעצר את‬
tutuklamak, tevkif etmek (et be) )-‫ב‬
toplanma, toplantı, miting atseret ‫עצלת‬
dolayısıyla, bu nedenle ekev ‫עקב‬
topuk, Ökçe akev ‫?קב‬
izlemek, takip etmek, topuğunu tutmak, peşinden akav, laakov ‫פ‬ )‫?קב (לעקב‬
gelmek
kan revan içinde, kanla kaplı, kanla örtülü akov midam ‫?קב מדם‬
iz, ayak izi akev, ikva ‫ עקבה‬,‫?קב‬
ayak izleri ikvut ‫עקבות‬
tutarlı, istikrarlı, sürekli, devamlı (sıfat) ikvi ‫ת‬ ‫עקבי‬
tutarlılık, istikrar, ahenk, uyum, süreklilik, devamlı ikviyut ‫עקביות‬
olarak
bağlamak, sımsıkı bağlamak(ellerini ayaklarını) akad, laakod ‫פ‬ )‫?קד (ל?קד‬
stres, gerginlik, baskı, pres, zorlama, tazyik aka "‫?ק‬
izleme, takip, ardından gitme ikuv ‫עקוב‬
haciz, haczetme ikııl ‫עקול‬
kıvırma, kıvırım, kıvırılış, kavis, dönmeç, viraj ikül ‫עקול‬
bükülme, eğilme ikum ‫עקום‬
yamuk, çarpık, eğim, yan (sıfat) aküm ‫ת‬ ‫?קום‬
kısırlaştırma, hadım etme, sterı’lizasyon, dezenfekte ikur ‫עקור‬

412
göz kırpma, göz kırpıştırma, ışık kıpraşma (yanıp ifitf ‫עפעוף‬
sönme)
göz kapağı afaf ‫עפעף‬
göz kırpmak, göz kırpıştırmak, gözlerini açıp kapa- ifef, leafef S )‫עפעף (לעפעף‬
inak, ışık titreşmek
toprak, toz toprak afar ‫עפר‬
geyik yavrıisu, karaca yavrusu (hayvan) ofer ‫עפר‬
kurşun kalem iparon !,‫עפרו‬
kirletmek ipeş, leapeş B )‫עפעז (לעפעז‬
ağaç ets ‫?ץ‬
öğüt vermek, nasihat etmek, akıl vermek, salık ats, lauts 3 )‫עץ (לעוץ‬
vermek
kauçuk ağacı ets gumi ‫עץ גרמי‬
söğüt ağacı ets ara.va ‫עץ ערבה‬
hüzün, keder, üzüntü, sinir (vücuttaki) etsev ‫עצב‬
dekore etmek, dizayn etmek, biçimlendirmek itsev, leatsev B )‫עצב (לעצב‬
üzüntü, hüzün, kasavet, teessür, keder, gam, kahır atsvut ‫עעבות‬
sinirlendirmek, öfkelendirmek, asabileştirmek, asap itsben, leatsben B )‫עעבן (לעצבן‬
bozmak
asabiyet, sinirlilik atsbanut ‫עצבנות‬
asabi, sinirli (sıfat) atsbani n ‫עצבני‬
öğüt, nasihat etsa ‫עצה‬
dekorasyon, dekor, dizayn itsuv ‫עצוב‬
üzgün, kederli, hüzünlü, elemli (eril) (sıfat) atsuv W ‫עצוב‬
üzgün, kederli, hüzünlü, elemli (dişil)(sıfat) atsuva W ‫עצובה‬
heybetli, kocaman, kuvvetli, çok büyük, engin, sınır- atsum ‫ת‬ ‫עצום‬
sız (sıfat)
yumulmuş, yumuk (göz), kapatılmış, kapanmış, atsum ‫ח‬ ‫עצרם‬
örtülü (sıfat)
dilekçe, istida, arzuhal atsuma ‫עצומה‬
yaptırımlar, müeyyideler, iş yavaşlatma itsumiın ‫עצומים‬
sessiz harf itsur ‫עצור‬
tutuklu atsur ‫עצור‬
yakacak odun etsey asaka ‫עצי הפקןה‬
saksı atsits ‫עציץ‬
duraklama, duruş atsira ‫עצירה‬
kabızlık, peklik atsirut ‫עצירות‬
tembel, aylak (sıfat) atsel n ‫עצל‬
tembellik, aylaklık, miskinlik atslut ‫עצלות‬

411
müteyazi, alçak gönüllü, yumuşak başlı (sıfat) anav ‫ת‬ ... .... ... .. ‫עניו‬
fakirlik, yoksulluk, fukaralık aniyut ‫עניות‬
ilgi, alaka, mesele, konu, olay, husus inyan ‫ו‬:‫ענ‬
ilgilendirmek, alakadar etmek inyen, leanyen ‫פ‬ ‫ענין (לעג ין אתי‬
(et be) )-‫ב‬
konu ile ilgili, alakalı, konuya yönelik, güncel sorun-■ inyani ‫ת‬ .‫ י; י‬.. ‫עניני‬
ları ele alan, pratik (sıfat)
cezalandırma anişa ‫עניעזה‬
bulut anan ‫??ז‬
kasvet vermek, kasvetten dirmek, iç daralmasına yol inen, leanen s )‫ענן (לענן‬
açmak, gri bulutlar kaplamak
dal, kısım, kol, branş anaf ‫??ף‬
dev, devasa, çok büyük, koskocaman (sıfat) anak ‫ה‬ ‫ענק‬
gerdanlık (kolye) anak ‫ענק‬
ceza oneş ‫ענש‬
ceza, yaptırım, müeyyide oneş ‫ענש‬
cezalandırmak, ceza vermek anaş, laanoş s )‫ענש (לענש‬
bulamaç, hamur isa ‫עפה‬
hamur, bulamaç İsa ‫עסה‬
masaj yapmak, ovalamak isa, leasot s )‫עסה (לעפות‬
masaj, ovalama isuy ‫עסוי‬
meşguliyet, iş güç isuk ‫עסוק‬
meşgul (sıfat) asuk ‫ת‬ ‫עסוק‬
özsu, usare, meyvenin suyu asis ‫עסיס‬
sulu (meyve için), gösterişli, açık saçık (sıfat) asisi ‫ת‬ ‫עסיסי‬
sululuk (portokal, limon vb. için) asisıyut ‫עסיסיות‬
meşguliyet, iş, uğraşı, meşgale eşek ‫עסק‬
meşgul olmak asak, laasok ‫פ‬ )-‫עסק (לעסק ב‬
(be)
uğursuzluk, terslik, ters iş eşek biş ‫עסק ביש‬
işlem, muamele, alışveriş, uyuşma, anlaşma, sözleş- İska ‫עסקה‬
me, mukavele
cemiyet memuru, politik aktivist, sosyal işlerle askan ‫עסקז‬
meşgul olan aktif kişi
kuş, uçan af ‫עף‬
uçmak, havalanmak af, lauf ‫פ‬ )‫עף (לעוף‬
uçurtma afifim ‫עפיפון‬
.hamlık, vücut hamlığı, spor yapmayınca hamiaşan afitsut ‫עפיצות‬
vücut, helak, mecalsizlik, bitkinlik, yorgunluk

■ • 410
antreman yapmak, idman yapmak, egzersiz yapmak imel, leamel 5 )‫עמל (לעמל‬
zor çalışmak, emek vermek amal, laamol ‫פ‬ )‫עמל (לעמל‬
komisyon, komisyon ücreti amla ‫עמלה‬
kolalamak, nişastayla kolalamak, kolayla sertleştir- imlen, leamlen ‫פ‬ )‫עמלן (לעמלן‬
mek (kumaş, gömlek yakası vs.)
ulusal, milli, popüler, halkın beğenisine uygun, halk amami ‫ת‬ ‫עממי‬
tipi ve halka ait, halka özgü, ammeye ait (sıfat)
yük omes ‫עימם‬
yük omes ‫עמס‬
trafik yoğunluğu, trafik yükü, trafik çilesi omes tnua ‫עמס תנו^ה‬
karartma, kısma, loşlaştırma imum ‫עמעום‬
loşlaştırmak, karartmak, sönükleştirmek, donuk- imem, leamem ‫פ‬ )‫עמעם (לעמעם‬
taştırmak
vadi, ova emek ‫עמק‬
derin (sıfat) amok ‫ת‬ ‫עמק‬
derinlik omek ‫עמק‬
karşı gelmek, karşı durmak, tartışmak, çatışmak, imet, leamet ‫פ‬ )‫עמת (לעמת‬
yüzleştirmek
dernek, birlik, cemiyet amuta ‫עמתה‬
gravat takmak anav, laanov ‫פ‬ )‫ענב (לענב‬
üzüm(ler) (meyve) enav, anavim ‫ ענבים‬,‫ענב‬
küçük dil (ağızdaki), dilcik, çan dili, çanın ortasın- inbal ‫ענבל‬
daki madeni parça
kehribar, kehribar rengi, sarımsı bej (renk) itibar ‫ענבר‬
zevk oneg ‫ענג‬
zevk vermek, haz vermek, memnun etmek, eğlen- iııeg, leaııeg ‫פ‬ )‫ענג (לענג‬
dirmek
takı takmak (küpe yüzük vs.) anad, laaııod ‫פ‬ )‫ענד (לעניד‬
cevap vermek, yanıtlamak ana, laaııot ‫פ‬ ,-‫ענה (לענות ל‬
(le et) )‫את‬
işkence etmek, eziyet etmek ina, leanot ‫פ‬ )‫ענה (לענות‬
zevk verme, haz verme inug ‫ענוג‬
alçak gönüllülük, tevazu, mütevazilik, gösterişsizlik, anava ‫ענוה‬
yalınlık
işkence, eziyet inuy ‫ענוי‬
kırıtmak, kıç sallamak(argo) intez, leantez ‫פ‬ )‫ענטז (לענטז‬
fakir, fukara, yoksul (sıfat) ani ‫ ת‬. ‫עני‬
fakirlik oni ‫עני‬
gravat aniva ‫עניבה‬

409
:.‫־‬i . ‫י‬

bayıltmak ileff lealef ‫פ‬ .‫עלף(לעלףץ‬


baygınlık, bayılma ilafon ‫עלפון‬
neşe dolmak, çok sevinçli olmak, neşelenmek, hoş- alats, laalots ‫פ‬ )‫?לץ (לעלץ‬
nut olmak
hindiba, yaprakları acı küçük bir marul salata türü, oleş ‫עילש‬
frenk salatası, güneğik
ile, beraber im ‫עם‬
ulus, millet, halk, kavim am ‫עם‬
cahil am aarets ‫עם הארץ‬
sayfalamak, sayfa düzenlemek, mizanpaj yapmak imedf leamed ‫פ‬ )‫עמד (לעמד את‬
(et)
durmak, ayakta dikilmek amad, laamod ‫פ‬ ,‫?מד (לעמד על‬
(al be le) )-‫ ל‬-3
konum, yer, mevki, siper. emda ‫עמדה‬
vaziyet, hal, durum, tutum, davranış, tavır, vaziyet emda ‫עמדה‬
alış, saf
mevzi emdat hipuy ‫עמדת חפוי‬
direk, sütun, kolon amud ‫עמוד‬
sahife amud ‫עמוד‬
omurga, bel kemiği amud şidra ‫עמוד ?זרדה‬
loş, donuk, sönük, mat, belirsiz, müphem (sıfat) amum ‫ת‬ ‫עמום‬
yüklü (sıfat) amus ‫ת‬ ‫עמוס‬
fikir ayrılığı, uyuşmazlık, ihtilaf, münakaşa, çekiş- unut ‫עמות‬
me, yüzleştirme
dayanıklı, solmaz (renk için), bozulmaz (yemek amid ‫ת‬ ‫עמיר‬
için), mukavemetli, sağlam (sıfat)
durma, duruş, (ayakta) dikilme, ereksyon amida ‫עמידה‬
sınavı verme amida ‫עמידה במבחן‬
bemivhan
sözünde durma amida bamila ‫עמידה במלה‬
pazarlık, pazarlık etme amida al ‫עמידה על המ?ןח‬
amikah
dayanıklılık, mukavemet amidut ‫עמידות‬
devletin yeni vatandaşlara ucuz kira ile tahsis ettiği amidar ‫עמידר‬
ikamet evlerine verilen ad (İsraelde)
kola amilan !‫עמיל‬
iş arkadaşı, mudi, aza, üye, meslekdaş, mesai amit ‫עמית‬
arkadaşı
amele, işçi amel ‫עמל‬
emek, amel, zor iş amal ‫??ל‬

408
olası, muhtemel, olabilir (olumsuz olarak, negatif, alul ‫עלול‬
kötüye) (dikkat et yaralanabilirsin gibi)
gizleme, saklama, sümen altı etme, ortadan yok Hum ‫עלום‬
etme
meçhul, saklı, gizli, kayıp, gözden kaybolmuş (sıfat) alurn ‫ת‬ ‫עלום‬
meçhul, isimsiz, anonim ilum şem ‫עלום עזם‬
bülten, dergi, broşür, kitapçık, gazete alon ' ‫?ליו‬
sülük (hayvan) alaka ‫עלועה‬
maliyet, bedel, malolma, paha, değer, fiyat, serma- alut ‫עלות‬
ye, mal
seher vakti, şafak sökme, tan vakti alot aşahar ‫עלות העזחר‬
neşelenmek, şenlenmek alaz;, laaloz S )‫עלז (לעלז‬
karanlık, kasvet alata ‫עלטה‬
hakkımda, üstümde, üstüme, bana dair alay ‫עלי‬
yukarı, üst (natsrat ilit □OÜDD □□□□ yukarı nazeret Hi, ilit ‫ עלית‬,‫עלי‬
yada üst bostancı gibi), elit, üst yapı
yükselme, yükseliş, artma, israele göç, çıkma, zam aliya ‫עליה‬
hakkında, üstünde, üstüne, ona dair (dişil) alea J ‫עליה‬
haklarında, üstlerinde, üstlerine, onlara dair (eril) aleem T ‫עליהם‬
haklarında, üstlerinde, üstlerine, onlara dair (dişil) aleen J ‫עליהן‬
hakkında, üstünde, üstüne, ona dair (eril) alav T ‫?ל’י‬
üst, ali, üstün, yüksek, üst mertebede, ulvi elyoıı ‫עליון‬
üstteki elyona ‫עליונה‬
üstünlük, nüfuz ................................. elyonut ‫עליונות‬
neşeli, şen, şakrak, sevinçli, canlı, hareketli, (mecaz aUz ‫ת‬ ‫עליז‬
manada homo, ibne, nonoş, oğlan) (sıfat)
hakkında, üstünde, üstüne, sana dair (eril) aleha ‫ז‬ ‫עליו‬
hakkında, üstünde, üstüne, sana dair (dişil) alayih j ‫עליד‬
hakkınızda, üstünüzde, üstünüze, size dair (eril) alehem ‫ז‬ ‫עליכם‬
hakkınızda, üstünüzde, üstünüze, size dair (dişil) alehen ‫נ‬ ‫עליכן‬
iftira, karalama, çamur atma, fiil, iş, eylem, öykü altla ‫עלילה‬
hakkımızda, üstümüzde, üstümüze, bize dair alenu ‫עלינו‬
neşelilik, neşe, sevinç, sevinme alitsut ‫עליצות‬
tavan arası, çatı arası aliyat gag ‫עלית גג‬
delikanlı (eril) elem ‫ז‬ ‫עלם‬
genç kız, küçük hanım, matmazel, evlenmemiş alma ‫נ‬ ‫עלמה‬
bayan (dişil) .
gençlik almut ‫עלמות‬
sayfa çevirmek ilel, lealel ‫פ‬ )‫עלעל (לעלעל‬

407
rağmen, ...ye rağmen al af ‫?ל אף‬
üstünde, üzerinde al gabey ‫?ל גבי‬
ızgara, mangal, barbekü al aeş ‫?ל האש‬
berbat, rezil, yüz üstü, yüz üstüne alapanim ‫?ל הפנים‬
gündemde, aktüel al aperek ‫על הפרק‬
kılıfına uydurma, idare etme . al akombina ‫על הקומבינה‬
doğaüstü al tivii ‫על טבעי‬
yanında, yakın al yad ‫?ל יד‬
vasıtasıyla, tarafmdan, ...nın sayesinde, ...nın tara- alyedey ‫על ידי‬
fmdan
bundan dolayı al ken ‫על בן‬
için, gayesiyle, ...mek için, ...mek üzere al menat ‫על מנת‬
buna dayanarak, delile binaen, kanıta göre, refe- al smah ‫על סמך‬
ransa göre
eşiğinde, kıyısında, üzere al saf ‫על סף‬
ezbere, sözlü, şifahen, şifahi al pe, baal pe ‫ בעל פה‬,‫על ה‬
9

ye göre, ...ye nazaran alpi ‫על פי‬


ekseriyetle, genellikle, genelde, umumiyetle al pi rov ‫על פי רב‬
karşısında, huzurunda al pney ‫על פני‬
ilk izlenim, ilk bakış, ilk intiba, ilk bakışta olan, ilk alpanav ‫על פניו‬
izlenime göre, görünüşe göre, görünüşe bakılırsa
kısa zamanda al regel ahat ‫על _וץל אחת‬
gücendirmek, kalbini kırmak, rencide etmek, haka- alav, laalov 5 )‫עלב (לעלב‬
ret etmek
hakaret elbon ‫?לבין‬
kekeme (sıfat) ileg ‫ת‬ ‫עלג‬
gerekçe, mazeret, haklı neden, vesile, sebep, özür, ila ‫עלה‬
sevkedici unsur
yaprak, sahife, iskambilde maça ale ‫עלה‬
yükselmek, yukarı çıkmak, artmak, malolmak, ala, laalot (el d ,‫עלה (לעלות אל‬
etmek, binmek le al) )‫ על‬-‫ל‬
başardı, muvaffak oldu, elleriyle yükseldi, elinden ala beyado ‫עלה בידו‬
geldi
defne yaprağı ale dafna ‫עלה ך־פנה‬
taç yaprak ale koteret ‫עלה כותרת‬
aklına geldi . ala al daato ‫עלה על רעהו‬
sefil, zavallı (sıfat) aluv ‫ת‬ ‫עלוב‬
olağanüstü, şey, harika, dahi, üstün yetenek iluy ‫עלוי‬

: . 406
göz atmak, incelemek iyen, leayen £) )‫ן (לעין‬:?
çıplak göz, yalın göz ayin bilü ‫עין בלתי מדנת‬
mezuyenet
kem göz, nazar ayin ara ?‫עין הר‬
mercek, oküler (sıfat) eyni ‫ת‬ ‫עיני‬
gözcük, göz deliği, kapı deliği, mikroskop veya teles-■ eynit ‫עינית‬
kop merceği "'‫•י■ 'י‬ ‫“־‬ ■ ‫׳‬

yorgun, bitkin (sıfat) ayef n ‫עיף‬


yormak iyef, leayef 5 )‫יף‬.?‫ף (ל‬.*.?
yorgunluk, bitkinlik ayefut ‫פות‬:‫ע‬
şehir, kent ir ‫עיר‬
sıpa, eşek sıpası (hayvan) ayir ‫עיר‬
başkent ir abira ‫עיר הבירה‬
ırak (ülke) İrak ‫עיראק‬
ıraklı (eril) iraki ‫ז‬ ‫עיראקי‬
kasaba, kaza, ilçe, nahiye, bucak ayara ‫יה‬:?
şehirli, şehre ait, kentsel (sıfat) ironi ‫ת‬ ‫עירוני‬
belediye iriya ‫עיתה‬
çıplaklık erorn ‫עירם‬
uyanık, tetikte (sıfat) eyrani ‫ת‬ ‫עידני‬
alıkoymak, geciktirmek ikev, leakev s )‫עכב (לעכב‬
örümcek (hayvan) akaviş ‫עכביש‬
fare(hayvan) ahbar ‫עכבר‬
akko, israelin kuzey kıyısında şehir ismi ako ‫עכו‬
alıkoyma, engel olma, önleme, gecikme, geciktirme, ikuv ‫עכוב‬
rötar
kıç, but, kalça, kaba et (insan ve hayvan) akuz ‫עכוז‬
hazım, sindirim ikul ‫עכול‬
bulanık, tortulu, kokuşuk, çürük, bozuk, çamurlu ahur ‫ת‬ ‫עכור‬
(sıfat)
hazmetmek, sindirmek ikel, leakel ‫פ‬ )"‫עכל (לעכל ב‬
(be)
kırıtarak yürümek, kı□ sallayarak y r mek ikes, leakes ‫פ‬ )‫עכס (לעכס‬
bulandırmak, çamurlamak, bozmak, çürütmek ahar, laahor ‫פ‬ )‫עכר (לעכר‬
şimdiki, güncel, çağdaş (sıfat) ahşavi ‫ת‬ ‫עכשוי‬
şimdi ahşav ‫עכשיו‬
üstünde, üstte, üzerinde, dair, hakkında al ‫על‬
mesuliyet, sorumluluk, ağırlık, külfet, boyunduruk, ol ‫על‬
yük

405
keçi (hayvan) (dişil) iza ‫נ‬ ‫קה‬
gazze, gazze kenti aza ‫קה‬
bırakılmış, terkedilmiş (sıfat) azuv ‫ת‬ ‫קוב‬
terkedilmiş, ıssız, metruk, ücra, gayrımeskün azuva ‫קרבה‬
arsızlık, küstahlık, yüzsüzlük, saygısızlık, terbiye- azut metsah ‫?זרת מצח‬
sizlik
akbaba, kara akbaba (hayvan) ‫״‬ . - .. . ■ azniyaşhora ‫?זניח שחורה‬,
yardımcı, yedek ezer ‫קר‬
yardım etmek azar, laazor s )-‫קר (לקר ל‬
(et)
alet edevat, araç gereç, aksesuar ezer, azarım ‫ ?זרים‬.‫קר‬
yardım, yardım etme ezra ‫קרי׳‬
yardımlaşma, karşılıklı yardımlaşma ezra adadit ‫?זרה הדדית‬
ilk yardım . ezra rişona ‫?זרה ראשונה‬
tükenmez kalem et ‫?ט‬
hücum etmek, üstüne çullanmak, saldırmak at, laut s )‫?ט (לעוט‬
dolmakalem et novea ?‫?ט נוב‬
takınmak, bürünmek, sarınmak, giymek ata, laatot ‫פ‬ )‫?טח (לעטות‬
kaplama, sarma, örtme, sarmalama, paketleme(am- ituf ‫עטוף‬
balaj), bürüme
kaplı, örtülü, sarılı, sarınmış, sarmalanmış (sıfat) atuf n ‫?טוף‬
süs, nişan itur ‫עטור‬
süslenmiş, bezenmiş, takdire şayan, iltifata mazhar atar ‫ת‬ ‫?טור‬
olmuş, payelendirilmiş (sıfat)
döş, hayvanın göğüs eti atin ‫?טין‬
kaplama, paketleme, paket, örtme, örtü atifa ‫?טיפה‬
yarasa (hayvan) atalef ‫עטלף‬
kaplamak, sarmak, sarmalamak, paketlemek(am- ataf, laatof s )‫?טף (לעטף‬
balaj), bürümek
resimlemek, süslemek, taltif etmek, madalya vermek iter, leater s )‫עטר (לעטר‬
kuşatmak, çevirmek, daire içine almak atar, laator ‫פ‬ )‫?טר (לעטר‬
taç, çelenk (kralların başına konan) atara ‫עטרה‬
tetkik, inceleme, tahkikat, dikkatle okuma iyun ‫עיון‬
teorik iyuni ‫עיוני‬
kartal (hayvan) ayit ‫עיט‬
yıkıntı, enkaz . iyey haravot ‫עיי חרבות‬
üstte (yazıda) eyl, leeyl ‫לעיל‬. ‫עיל‬
göz . ayin ‫עין‬

■■/•••' 404
dikine, kalkık, kalkmış, erekte (sıfat) omed ‫ת‬ ‫עומד‬
mevsim, sezon ona ‫עונה‬
tavuk (hayvan), kuş of ‫ערף‬
yırtıcı kuş ofdores ‫עוף דורס‬
uçmak, uyuşturucu etkisiyle hayal alemine dalıp ofef leofef ‫פ‬ )‫ערפף (לעופף‬
gitmek (argo)
kurşun (element) oferet ‫עופרת‬
sokağa çıkma yasağı otser ‫עוצר‬
nefes kesen otser neşima ‫עוצר נשימה‬
takip eden, izleyen, ardarda gelen, ardıl, ardışık okev ‫עוקב‬
sollama şeridi okef ‫עוקף‬
iğneleyici, dikenli, batan cinsten, kinayeli (sıfat) oktsani ‫ת‬ ‫עוקצני‬
deri, cilt, kösele or ‫עור‬
kör (sıfat) iver ‫ת‬ ‫עיר‬
kör etmek, körleştirmek iver, leaver (et) ‫פ‬ )‫עור (לעור את‬
renk körü iver tsvaim ‫עור צבעים‬
karga, kuzgun, kara karga (hayvan) orev ‫עורב‬
körlük ivaron ‫עורון‬
renk körlüğü, daltonizm ivron tsvaim ‫עוררן צבעים‬
editör, derleyen, yazı işleri müdürü, yayıncı, basım- oreh ‫עורף‬
cı, kurgulayan, kurgucu
avukat oreh din ‫עולו דין‬
damar, atardamar örek ‫עולק‬
uyaran örer ‫עורר‬
uyandırmak örer, leorer ‫פ‬ )‫עורר (לעורר את‬
(et)
biçimsizleştirmek, tipini bozmak, şeklini değiştir- ivet, leavet ‫פ‬ )‫עות (לעות‬
mek, çarpıtmak
osmanlı otomanı ‫עותומני‬
müracat eden, dilekçe veren, başvuru yapan öter ‫עותר‬
teke (hayvan) (eril) ez T ‫עז‬
kuvvetli, güçlü, şiddetli, güçlü zorlu, kudretli (sıfat) az ‫ת‬ ‫עז‬
kuvvet, güç, kahramanlık, cesaret oz ‫עז‬
arsız, küstah, yüzsüz, saygısız, terbiyesiz az metsah ‫עו מצח‬
cehennem azazel ‫עזאזל‬
bırakmak, terketmek azav, laazov ‫פ‬ )‫עזב (לעזב את‬
(et)
miras, kalıt, veraset izavon ‫עובון‬

403
org, kilise orgu (müzik aleti) ugav ‫עוגב‬
kek, pasta, turta uga ‫עוגה‬
küçük pasta, bisküvi ugiya ‫עוגיה‬
daha, hala od ‫עוד‬
ut, ud (müzik aleti) ud ‫עוד‬
bir daha, gene, tekrar, yine ........ . od paam . . ‫עוד פעם‬
yüreklendirmek, cesaret vermek, gaza getirmek, oded, leoded S )‫עודד (לעודד את‬
teşvik etmek (et)
yüzünü buruşturmak iva, leavot ‫פ‬ )‫עוה (לעוות‬
biçimsiz, deforme, deformasyona uğramış, şekli avuy ‫עווי‬
bozulmş
suç, günah, taksirat, vebal avon, avonot ‫ עוונות‬,‫עוון‬
biçimsizleştirme, tipini bozma, şeklini değiştirme, ivut ‫עוות‬
çarpıtma .
yardımcı, asistan, muavin, yaver (eril) özer T ‫עוזר‬
yardımcı, asistan, muavin, yaver (dişil) ozeret ‫נ‬ ‫עוזרת‬
hizmetçi, yardımcı (ev işlerinde) ozeret bayit ‫עוזדת בית‬
klasör, kap, dosya kılıfı, risale otfan ‫עוטפן‬
düşmanca davranan, haşin, sadırgan, agresif, kötü oyen n ‫עוין‬
niyetli, art niyetli, düşman, hasım, kin besleyen
(sıfat)
düşmanlık, husumet, kötü niyet, art niyetlilik, sal- oynut ‫עועות‬
dırganlık, agresiflik
kramp, spazm, çırpınma, kasılma, kıvranma, nöbet, avit ‫עדת‬
kriz
spazm avitot ‫עויתות‬
spastik, kasılındı, spazmodik (sıfat) aviti ‫ת‬ ‫עדתי‬
bulandıran, bozan, çürüten, çamurlayan oher ‫עוכר‬
haksızlık, adaletsizlik, günah, şer, yanlışlık, zarar, avel ‫?ול‬
kötülük, kem, keder verici şey
göçmen, muhacir ole ‫עולה‬
yeni göçmen ole hadaş ‫עולה חדש‬
karaya vurma ole al sirton ‫עולה על שרטון‬
bebek olal ‫עולל‬
sebep olmak, neden olmak, sebebiyet vermek otel, leolel ‫פ‬ )‫עולל (לעולל‬
dünya olam ‫עולם‬
hayal dünyası. olam aşlayot ‫עולם אשליות‬
dünyevi, evrensel (sıfat) ■ olami ‫ת‬ ‫עולמי‬
umman (ülke) oman ‫עומאן‬

402
bu dereceye kadar, 0 denli ad kedey kah ‫עד כדי כך‬
şimdiye kadar adko ‫עד כה‬
görgü şahidi ed reiya ‫עד ראיה‬
ye kadar adşe ­ ‫עד ש‬
yalancı şahit ed şeker ‫עד ש?ןר‬
cemaat . . .............. eda - .‫עדה‬
içtima, toplantı, celse eda ‫עדה‬
şahit, tanık (dişil) eda ‫נ‬ ‫עדה‬
takmak, takınmak, takıp takıştırmak, süslenmek ada, laadot ‫פ‬ )‫עדה (לעדות‬
teşvik, teşvik etme, destek (futbol tribünlerinde idud ‫עדוד‬
taraftarın yaptığı)
zariflik, nezaket, incelik idun ‫עדון‬
çapalama idur ‫עדור‬
şahitlik, tanıklık, şehadet, kanıt, delalet edut ‫עדות‬
mücevher, ziynet adi ‫?די‬
hala, henüz, şimdiye kadar adayın ‫עדין‬
nazik, narin, kibar, zarif adin ‫עדין‬
nezaket, zarafet, naziklik, incelik, kibarlık adinut ‫עדינות‬
tercihen, tercih edilen adif ‫עדיף‬
tercih sebebi, tercih, öncelik adifut ‫עדיפות‬
çapa, çapalama işi adira ‫עדירה‬
güncelleme, güncelleştirme, revizyon idkun ‫עדכון‬
güncelleştirmek, güncellemek, revize etmek idken, leadken ‫פ‬ )‫עךכן (לעדכן‬
güncel, en son model, zamana uygun (sıfat) adkani ‫ת‬ ‫עדכני‬
devir, çağ, çığır, dönem idan ‫עדן‬
cennet eden ‫עדן‬
zarifleştirmek, nazikleştirmek, kibarlaştırmek . iden, leaden ‫פ‬ )‫עדן (לעדן‬
para üstü, artık, fazlalık odef ‫עדף‬
sürü eder ‫עדר‬
çapalâmak ‫־‬ adar, laador ‫פ‬ )‫עדר (לעדר‬
mercek adaşa, adaşot ‫ עדשות‬,‫עדשה‬
mercimek adaşa, adaşim ‫ עדשים‬,‫עדשה‬
lens, kontakt lens adşot mağa ‫עדשות מגע‬
işçi, çalışan, müstahdem, eleman, personel oved . ‫עובי‬
dinsiz, pagan, putperest oved elilim ‫עובד אלילים‬
devlet memuru oved medina ‫עובד מדינה‬
gelen geçen, ahali, sokakta yürüyenler över veşav ‫עובר ושב‬

401
suç, cürüm, günah, kanunu çiğneme, faul (futbol- aavera ‫?ברה‬
da), ihlal, kusurlu hareket
gazap evra ‫?ברה‬
ibraniceleştirme, ibraniceye çevirme ivrut ‫?בררת‬
İbrani (sıfat) ivri ‫ת‬ ‫?ברי‬
günahkar, suçlu, sabıkalı, suça meyilli, ihlalci avaryan ‫ז‬:‫?בך‬
suçluluk, günahkarlık avaryanut ‫?במנות‬
ibranice ivrit ‫?ברית‬
ibraniceleştirmek ivret, leavret S )‫?ברת (לעברת‬
küf oveş ‫?בש‬
cinsel arzu duymak, kur yapmak, tavlamaya çalış- agav, laagov S )‫עגב (לעגב‬
mak
domates agvaniya ‫ע^בניה‬
frengi (hastalık) agevet ‫עגבת‬
argo aga ‫?גה‬
yuvarlak, daire igul ‫?גול‬
kederli, üzüntülü, keyifsiz, hazin (sıfat) agum n ‫עגום‬
turna kuşu (hayvan) agur ‫?גור‬
vinç, maçuna aguran ‫?גורן‬
kur, kur yapma agiva ‫?גיבה‬
küpe ağıl ‫עגיל‬
dana, buzağı(hayvan) egel ‫עגל‬
yuvarlak, toparlak agol ‫?גל‬
daire şekline sokmak, yuvarlak hesap yapmak, igel, leagel ‫פ‬ )‫?גל (לעגל‬
yuvarlamak
el arabası agala ‫?גלה‬
arabacı eglon ‫?גלון‬
puset, bebek arabası eglat tinok ‫עגלת תינוק‬
hüzünlü olmak, kederlenmek, kasvet basmak, ağam, laagom ‫פ‬ )‫?גם (לעגם‬
gamlanmak
kasvetli, gamlı, hüzünlü, İç karartıcı (sıfat) agmumi ‫ת‬ ‫עגמומי‬
kasavet, gam, iç darlığı, daral, iç karartıcı hal agmumiyut ‫עגמומיות‬
çapa, gemi demiri ogen ‫עגן‬
demir atmak, demirlemek ağan, laagon s )‫?גן (לעגן‬
şahit, tanık (eril) ed T ‫ער‬
kadar, dek ad ‫עד‬
sonu gelmeyen, bitmez tükenmez, bitmek bilmeyen, ad bli day ‫עד בלי די‬
sonuna kadar, sınırsız, ilanîhaye

■ ■' ■ : ‫־‬ ■‫"־‬ "‫י‬ ‫״‬ ■■'‫"־‬ ‫'׳‬ ■‫י‬ ■'-■-‫■י‬ ‫־■■ ■ '׳‬ ■

400
A, sayısal değeri 70, gırtlaktan çıkan A harfi, (ibra- ayin ‫ע‬
nı alfabesinde 16.01 harf)
kalın, kaba, yoğun av ‫עב‬
ııfo, uçan daire (etsem bilti mazua ‫ עצם בלתי מזוהה‬abam ‫עב»־ם‬
kısaltması)
köle, kul eved ‫עבד‬
işlemek, işlem yapmak, düzenlemek, uyarlamak, ibed, leabed ,‫עבד (לעבד את‬
tanzim etmek (et le) )-‫ל‬
çalışmak, kandırmak, birini işletmek, dalga geçmek avad, laavod ,-‫עבד (לעבד ב‬
(mecaz) (be al) )‫על‬
gerçek, hakikat, olgu, realite, husus, durum, fiil, uvda ‫עבדה‬
eylem, vaka
emrivaki, fetakompli, oldu bitti avda ‫עבדה מגמרת‬
mugmeret
kölelik, esaret, kulluk avdut ‫עבדות‬
gerçeklere dayalı, fiili, aslına uygun, kelimesi keli- uvdati ‫עבדתי‬
meşine, defakto (sıfat)
kalın, yoğun, koyu (sıfat) ave ‫ע^ה‬
yoğunlaştırmak, koyulaştırmak, kalınlaştırmak iba, leabot )‫עבה (לעבות‬
(sıvı)
tanzim, düzen, uyarlama, adaptasyon ibud ‫עבוד‬
iş, eser avoda ‫עבודה‬
bedenen çalışılan iş avoda gufanit ‫ךה גופנית‬1‫עב‬
yoğunlaştırma, koyulaştırma, kalınlaştırma (sıvı) ibuy ‫עבוי‬
için avur ‫עבור‬
gebelik, hamilelik, gebe bırakma, dölleme ibur ‫עבור‬
kalınlık, yoğunluk, koyuluk ovi ‫עבי‬
lazımlık, ördek, hastaların ihtiyaç giderdiği kap avit ‫עביט‬
geçilebilir, aşılabilir avir ‫עביר‬
öte, ilerisi, taraf, öte yan ever ‫עבר‬
geçmiş, mazi, geçmiş zaman avar ‫ע?ר‬
embriyo, cenin, dölüt ubar ‫ע?ר‬
geçmek, aşmak avar, laavor )‫עבר (לעביר את‬
(et)
hamile bırakmak, döllemek iber, leaber )‫עבר (לעבר‬
sabıka, sabıka kaydı, suç geçmişi avar plili ‫עבר פלילי‬
sonbahar, güz, hazan (mevsim) stav ..... ‫סתו‬
tıkanık (sıfat) sattım ‫ת‬ ‫סתום‬
taş yontma (keskiyle) situt ‫סתרת‬
tıkama, tıpa, dolgu, tıkanma, tıkaç, blokaj stima ‫?ותימה‬
çelişki, tezat, paradoks, aykırılık stira ‫סתירה‬
öylesine, anlamsız, belirsiz, sadece, yalnızca stam, ........... - ... ‫סתם‬
tapa, tıkaç, tıpa, kapakçık selem ‫סתם‬
tıkamak, dolgu yapmak satam, listom ‫פ‬ )‫סתם (לסתם‬
öylesine, anlamsızca, rastgele (sıfat) stami ‫ת‬ ‫סתמי‬
saklı, gizli, sır seter ‫סהר‬
çelişmek, tezat teşkil etmek, çürütmek, yalanlamak, satar, listor 5 )‫סתר (לסחר‬
mahvetmek, aykırı düşmek
taş ustası, taş yontucu, taş yontan kişi satat ‫סתת‬
taş yontmak (keskiyle) sitet, lesatet ‫פ‬ )‫סתת (לסתת‬

398
film, şerit, kurdela seret ‫סרט‬
tırmalamak, tırmıklamak sarat, lisrot 5 )‫סרט (לסרט‬
korku filmi seret eyma ‫סרט אימה‬
seloteyp, yapışkan bant seret adbaka ‫סרט הךבקה‬
çizgi film seret metsuyar ‫סרט מציר‬
klip, kısa film ....... . sirton ... ‫סרטון‬
teknik ressam sartat ‫סרטט‬
çizim yapmak, teknik proje çizmek (sin ‫ ש‬ile de sirtet, lesartet S )‫סרטט (לסרטט‬
‫ לשרטט‬yazılır)
kanser (hastalık) sartan ‫סךטן‬
yengeç, İstakoz, pavurya (hayvan) sartan ‫סךטן‬
sri lanka (ülke) sri lanka ‫סרי לנקה‬
örme, örgü sriga ‫סריגה‬
tırmalama, tırmık srita ‫סריטה‬
hadım saris ‫סרים‬
tarama, arama, elektronik aletle tarama srika ‫סריקה‬
aks, dingil, mil seren ‫סרז‬
yüzbaşı seren ‫ןז‬9
kısırlaştırmak, hadım etmek, iğdiş etmek, enemek sires, lesares S )‫סרס (לסרס‬
pezevenk, muhabbet tellalı, kadın satıcısı sarsur ‫סןסיר‬
pezevenklik, kadın satıcılığı, fahişe pazarlama sirsur ‫סןסרר‬
pezevenklik yapmak, kadın satıcılığı yapmak, fahişe sirser, lesarser ‫פ‬ )‫סרסר (לסרסר‬
pazarlamak ..........................
diyafram, göğüs ve karın boşluklarını birbirinden sarefet ‫סר^פת‬
ayıran kas
ısırgan otu sirpad ‫סךפד‬
ürtiker, kurdeşen, ciltte oluşan kaşıntılı döküntü sirpedet ‫סךפדת‬
(hastalık) *
kolsuz uzun elbise sarafan ‫סרפו‬
boş, boşluk, kuru sıkı srak ‫סרק‬
taramak sirek, lesarek ‫פ‬ )‫סרק (לסרק‬
taramak, sıyırmak, elektronik aletle taramak, (bil- sarak, lisrok ‫פ‬ )‫סרק (לסרק‬
gisayarda) scane edilmek
asilik etmek, başkaldırmak, söz dinlememek, dik- sarar, lisror ‫פ‬ )‫סרר (לסרר‬
başlılık etmek
her duruma uyum sağlayan, adapte olma yetenekli staglan ‫סתגלן‬
kişi
uyum sağlama yeteneği, şartlara ve çevreye intibak staglanut ‫סתגלנית‬
etme yeteneği

397
taşlamak, taşa tutmak sakal, liskol S )‫סקל (לסקל‬
İskandinav skandinavi ............. ‫סקנדינבי‬
İskandinavya skandinavia ‫סקנדינביה‬
skandal, rezalet (İNGİLİZCEDEN) skandal ‫סקנדל‬
seks seks ‫סקס‬
saksafon (müzik aleti)......... ...... ........ saksofon .; ‫סקסוסיו‬
seksi, seks seksi ‫ת‬ ‫סקסי‬
araştırma, inceleme, mütala, teftiş seker ‫סקר‬
incelemek, araştırmak, tetkik etmek, gözatmak, siker, lesaker s )‫סקר (לסקר‬
gözden geçirmek
gözden geçirmek, teftiş etmek, mütalaa etmek, sakar, liskor 5 )‫סקר (לסקר‬
incelemek, araştırmak
meraklı, aşırı meraklı sakran ‫סקרן‬
meraklandırmak, merak ettirmek, merak uyandır- sikren, s )‫סקרן (לסקרן את‬
mak lesakren (et)
merak, meraklılık sakranut ‫סקרנות‬
moral bozukluğu, mahzun, üzgün, ağlamaklı, kız- sar ‫סר‬
gın, küskün, somurtkan
sapmak, kenara çekilmek, uğramak, gelmek sar, lasur s )‫סר (לסור‬
refüze etmek, geri çevirmek, reddetmek serev, lesarev s )-‫סרב (לסרב ל‬
(le)
sırp, sırbistanlı (eril) serbi ‫ז‬ ‫סרבי‬
Sırbistan (ülke) serbia ‫סךבתז‬
sırpça, sırp, sırbistanlı (dişil) serbit ‫נ‬ ‫סךבית‬
iş tulumu sarbal ‫סךבל‬
güçleştirmek, karmaşıklaştırmak, hantallaştırmak sirbel, lesarbel 5 )‫סךבל (לסרבל‬
refüze eden, reddeden, itiraz eden, karşı çıkan, sarvan ‫סרבן‬
muhalif
itaatsizlik, başkaldırma, reddediş sarvanut ‫סרבנות‬
örmek sarag, lisrog ‫פ‬ )‫סרג (לסרג את‬
(et)
cetvel sargel ‫סרגל‬
sardalya balığı (hayvan) sardin ‫סררין‬
refüze, ret, reddetme, geri çevirme seruv ‫סרוב‬
ret, reddetme seruv ‫סירב‬
kısırlaştırma, hadım etme serus ‫סדום‬
kötülük yapmak, kusurlu davranmak, kabahatli saralı, lisroah s )‫סרח (לסר׳ח‬
olmak, illegal işler yapmak
kokuşma, pis koku, kokuşmuşluk serahoıı ‫סרחון‬

es:
■ ' ‫יי‬ ’ . 396
tatmin etmek, takviye etmek, vermek, teslim etmek sipek, lesapek D )‫ספק (לספק‬
(ticari mal)
elleri kavuşturmak şafak, lispok S )‫ספק (לספק‬
spekülatör (İNGİLİZCEDEN) spekıılant ‫ספקולנט‬
spekülasyon (İNGİLİZCEDEN) spekulatsya ‫ספקולציה‬
şüpheli, tereddütlü, kuşkulu, itimatsız safkan • ‫ספקן‬
sınır, hudut sfar ‫ספר‬
kitap sefer ‫ספר‬
berber, kuaför sapar ‫ספר‬
saymak (sayı) safar, lispor ‫פ‬ )‫ספר (לספיר את‬
(et)
anlatmak, bahsetmek, saç kesmek siper, lesaper ‫פ‬ ,‫ספר (לספר את‬
(et le al) )‫י על‬-‫ל‬
ispanya (ülke) sfarad ‫ספרר‬
İspanyol (eril) sfaradi ‫ז‬ ‫ספרדי‬
İspanyolca sfaradit ‫ספרדית‬
sayı, numara, rakam sifra ‫ספרה‬
tek haneli rakam, hane, basamak sifra ‫ספרה‬
kitapçık, küçük kitap, broşür, risale, livreto sifron ‫ספרון‬
edebiyat sifrut ‫ספרות‬
berberlik, kuaförlük, saç kesimi saparut ‫ספרות‬
edebi, edebiyatla ilgili (sıfat) sifruti ‫ח‬ ‫ספרותי‬
kütüphane sifriya ‫ספריה‬
gezici kütüphane sifriya nayedet ‫ספריה בירת‬
sperm (İNGİLİZCEDEN) sperma ‫ספרמה‬
kütüphaneci, kütüphane memuru safran ‫??ח‬
numaralamak, numara vermek sifrer, lesafrer ‫פ‬ )‫ספרר (לספרר‬
sahne (bir filmden ya da oyundan bölüm) stsena ‫ס?נה‬
İskoç (eril) skoti ‫ז‬ ‫סקוטי‬
iskoçya (ülke) skotlaııd ‫סקוטלנד‬
tetkik, gözden geçirme, gözatma, bakış sikur ‫סקור‬
sektör, branş, kesim (İNGİLİZCEDEN) sektör ‫קקטור‬
taşlama, taşa tutma skila ‫סקילה‬
tekrar gözden geçirme, tekrar göz gezdirme, müta- skira ‫סקירה‬
laa, inceleme, araştırma, genel bakış, umumi plan,
taslak
genel bakış skira klalit ‫סקירה כללית‬
taşlamak, taş atmak sikel, lesakel ‫פ‬ )‫סקל (לסקל‬

395
sporcu, atlet, .... .... .......... . sportai , ‫ספורטאי‬
sportif, atletik, sporla ilgili (İNGİLİZCEDEN) sportivi ‫ח‬ ‫ספורטיבי‬
(sıfat)
apandisit, eklenti sefah ‫ספח‬
soğurmak, emmek, massetmek safah, lispoah s )‫ספח (לספח‬
ilhak etmek, katmak......... _........ ,. , sipeah, sipah, ‫ ספח (לספת) " פ‬,‫;ספח‬
lesapeah
sedef (hastalık), bir tür deri hastalığı psoriasis safahat ‫ספתח‬
eylül ayı, miladi takvimde 9. ayın adı (İNGİLİZCE- september ‫ספטמבר‬
DEN)
emme, soğurma, mas sfiga ‫ספיגה‬
gol yeme (futbolda) sfigat şaar ‫ספיגת שער‬
gemi sfina ‫ספינה‬
römorkör, yedeğinde özellikle deniz taşıtı götüren sfinat grar ‫ספינת גרר‬
taşıt
muhrip, torpidobot, füze atar askeri deniz aracı satil, sfinat ‫ספינת טילים‬
(sfinat tilim kısaltması) tilim )‫(סטי״ל‬
yük gemisi sfinat mehulot ‫ספינת מכולות‬
tedarik, iaşe, sağlama, temin sfika ‫ספיקה‬
safir, safir taşı (değerli taş) sapir, even ‫ אבן ספיר‬,‫ספיר‬
sapır
sayım, sayma, milat sfira ‫ספירה‬
manevi, ruhsal (İNGİLİZCEDEN) spirituali ‫ספיךיטואלי‬
kan sayımı sfirat dam ‫ספירת דם‬
mal sayımı, stok sayımı, envanter sayımı sfirat mlay ‫ספירת קלאי‬
fincan (büyük), geniş ağızlı büyük bardak sefel ‫ספל‬
fincan (küçük kahve fincanı) siflon ‫ספלון‬
gemici sapan ‫ספן‬
apaştık, beyinsel arıza sebebiyle istemsiz kasılımlı spasti ‫ספסטי‬
(İNGİLİZCEDEN)
sıra, oturma bankı safsal ‫ספסל‬
okul sırası safsal ‫ספסל הלמודים‬
alimudim
karaborsacı, spekülatör, vurguncu safsar ‫ספסר‬
karaborsacılık yapmak, spekülatörlük yapmak, sifser, lesafser ‫פ‬ )‫ספסר (לספסר‬
vurgunculuk yapmak
karaborsacılık, spekülatörlük, vurgunculuk safsarut ‫ספסרות‬
spesifik, özgün (İNGİLİZCEDEN) spetsifi ‫ספציפי‬
tedarikçi, malı teslim eden sapak ‫ספק‬
şüphe, kuşku, tereddüt, itimatsızlık safek ‫ספק‬

394
yüzgeç (balıklardaki) snapir ‫סנפיר‬
yaptırım, müeyyide, iş yavaşlatma sanktsiya ‫סנקציה‬
önlük, mama önlüğü, mutfak önlüğü, iş önlüğü sinar ‫מנר‬
sentez yapmak sintez, lesantez S )‫סנתז (לסנתז‬
cafcaflı, canlı, çok renkli, fazla süslü, gösterişli sasgoni ‫ת‬ ‫ססגוני‬
(sıfat)
parola, slogan sisma ‫ ססמה‬,‫ססמא‬
yardım, destek, iane saad ‫סעד‬
yardım etmek, destek olmak(iane), yemek yemek saad, lisod s )‫סעד (לסעד‬
sofra, ziyafet, yemek seuda ‫סערה‬
yardım, destek, iane siud ‫סעוד‬
yaşlı hasta insanların bakımının yapıldığı hastane siudi ‫סעודי‬
bölümü
suudi (eril) saudi ‫ז‬ ‫סעודי‬
suudi arabistan (ülke) saudia ‫סעודיה‬
paragraf, kısım, madde, fıkra, bent (kanun yada seif ‫סעיף‬
şartname bendi)
dallara ayırmak, branşlara ayırmak, paragraf sief, lesaef s )‫סעף (לסעף‬
ayırmak
fırtına patlamak, tayfun çıkmak, kargaşa çıkmak saar, üsor s )‫סער (לסער‬
fırtına seara ‫?־ערה‬
eşik, kenar, kıyı saf ‫סף‬
kaplıca spa ‫ספא‬
emmek, içine çekmek, soğurmak, massetmek safag, lispog s )‫ספג (לספיג‬
spagetti, İtalyan makarnası spageti ‫ספגטי‬
ponçik, hanuka ponçiği, reçel emdirilmiş hamur işi sufganiya ‫ספגניה‬
ağıt yakmak (matemde) safad, lispod 3 )‫ספד (לספד‬
kanape, sedir, divan, yatacak yer sapa ‫ספה‬
sünger sfog ‫ספוג‬
emdirilmiş, ıslanmış, içi sıvı emmiş (süngerin yap- safug ‫ת‬ ‫ספוג‬
tığı) (sıfat)
ilhak, katma, ilave etmen sipuah ‫ספוח‬
güverte sipun ‫ספון‬
paspas, yerleri paspaslama sponca ‫ספונגיה‬
spontane, kendiliğinden olan, önceden planlanma- spontani ‫ספונטני‬
mış, 0 anda yapılan (İNGİLİZCEDEN)
tatmin, memnuniyet sipuk ‫ספוק‬
hikaye, masal, anlatı sipur ‫ספור‬
spor (İNGİLİZCEDEN) sport ‫ספורט‬
‘■-'■'•-‫י •י‬ ■■ ...*•‫■■■״‬

paçavra, çaput...... smartut ‫סמרטוט‬


ürpertmek, tüylerini diken diken etmek sinırer, s )‫סמדר (לסמדר‬
lesamrer
san marino (ülke) san marino ‫סן מרינו‬
sincap (hayvan) snai ‫סנאי‬
sincap, amerikan sincabı (hayvan) snai mefuspas ‫סנאי מפספס‬
avukat, savunma avukatı, suçluyu müdafa eden sanegor ‫סנגור‬
savunma, müdafa, savunma avukatlığı sanegorya ‫סנגוריה‬
senegal (ülke) senegal ‫סנגל‬
savunmak, arka çıkmak, müdafa etmek, biri hak- singer, s )‫סנגר (לסנגר‬
kında olumlu konuşmak lesaııger
sandalet, sandaletler (ayakkabı) sandal, ‫סנדלים‬,‫סנדל‬
sandalım
kunduracı . sandlar ‫סנדלר‬
kunduracı dükkanı saııdlariya ‫סנדלריה‬
vaftiz babası sandak ‫סנדק‬
yüksek dini konsey, yüksek ravlar kurulu, yüksek sanedrin ‫סנהךרין‬
dini divan
züppe, ukala, snob (İNGİLİZCEDEN) snob ‫סנוב‬
kamaştırma sinvur ‫סנוור‬
süzme, elekten geçirme, eleme, ayıklama, süzgeçten sinun ‫סנון‬
geçirme, filtreleme
kırlangıç kuşu (hayvan) snunıt ‫סנונית‬
kamaştırmak, gözünü kamaştırmak, bir an için sinver, ‫פ‬ )‫סנור (לסבור‬
körleştirmek lesanver
küçümsemek, dudak bükmek, burun kıvırmak, sanat, lisnot ‫פ‬ )‫סנט (לסנט‬
istihza etmek
santimetre sentimeter ‫סנטימטר‬
çene santer ‫סנטר‬
bunak (İNGİLİZCEDEN) (sıfat) seııili ‫ת‬ ‫סנילי‬
bunaklık, bunama (İNGİLİZCEDEN) seniliyut ‫סניליות‬
şube snif ‫סניף‬
senkronlamak, senkronize etmek, eş zamanlı yap- sinkren, ‫פ‬ )‫סנכרן (לסנכרן‬
mak (İNGİLİZCEDEN) lesankreıı
süzmek, süzgeçten geçirmek, elemek, filtrelemek sinen, lesanen ‫פ‬ )‫סנן (לסנן‬
sansasyon (İNGİLİZCEDEN) sansatsya ‫סנסצץה‬
sansasyonel, medyatik, ses getiren (İNGİLİZCE- sansatsyoni ‫ת‬ ‫סנסציוני‬
DEN) (sıfat)
şube açmak, branş ilave etmek, hat eklemek sinef, lesanef ‫פ‬ )‫סנף (לסנף‬
palet (hızlı yüzmek için ayağa geçirilen araç). snapir ‫סנפיר‬

* ‫י‬ -
392
yüzgeç (balıklardaki) snapir .‫סנפיר‬
yaptırım, müeyyide, iş yavaşlatma sanktsiya ‫סלקציה‬
önlük, mama Önlüğü, mutfak önlüğü, iş önlüğü sinar ‫סנר‬
sentez yapmak sinteZf lesantez ‫פ‬ )‫סנהז (לסנתז‬
cafcaflı, canlı, çok renkli, fazla süslü, gösterişli sasgoni n ‫ססגוני‬
(sıfat) . . ■ - . ............

parola, slogan sisma ‫ ססמה‬,‫ססמא‬


yardım, destek, iane saad ‫סעד‬
yardım etmek, destek olmak(iane), yemek yemek saad, lisod s )‫סעד (לסעד‬
sofra, ziyafet, yemek seuda ‫ס;!דה‬
yardım, destek, iane siud ‫סעוד‬
yaşlı hasta insanların bakımının yapıldığı hastane siudi ‫סעודי‬
bölümü
suudi (eril) saudi ‫ז‬ ‫סעוךי‬
suudi arabistan (ülke) saudia ‫סעוךיה‬
paragraf, kısım, madde, fıkra, bent (kanun yada seif ‫סעיף‬
şartname bendi)
dallara ayırmak, branşlara ayırmak, paragraf sief, lesaef ‫פ‬ )‫סעף (לסעף‬
ayırmak
fırtına patlamak, tayfun çıkmak, kargaşa çıkmak saar, lisor ‫פ‬ )‫סער (לסער‬
fırtına seara ‫ס^רה‬
eşik, kenar, kıyı saf ‫סף‬
kaplıca spa ‫ספא‬
emmek, içine çekmek, soğurmak, massetmek safag, lispog ‫פ‬ )‫ספג (לספג‬
spagetti, İtalyan makarnası spageti ‫ספגטי‬
ponçik, hanuka ponçiği, reçel emdirilmiş hamur işi sufganiya ‫ספגניה‬
ağıt yakmak (matemde) safad, lispod ‫פ‬ )‫ספד (לספד‬
kanape, sedir, divan, yatacak yer sapa ‫ספה‬
sünger sfog ‫ספוג‬
emdirilmiş, ıslanmış, içi sıvı emmiş (süngerin yap- safug ‫ת‬ ‫ספוג‬
tığı) (sıfat)
ilhak, katma, ilave etmen sipuah !‫ספוד‬
güverte sipun ‫ספון‬
paspas, yerleri paspaslama sponca ‫ספונגיה‬
spontane, kendiliğinden olan, önceden planlanma- spontani ‫ספונטני‬
mış, 0 anda yapılan (İNGİLİZCEDEN)
tatmin, memnuniyet sipuk ‫ספוק‬
hikaye, masal, anlatı sipur ‫ספור‬
spor (İNGİLİZCEDEN) sport ‫ספ(ךט‬

393
‫י ■•־־‬ ‫'י• ־‬ ■‫י‬ • ‫י‬-.- --- ••................... .......... -.;‫•!י‬,.! ........ ........ ........ ■ - ’‫־־‬ '‫־־‬

paçavra, çaput ‫י‬ smartut ‫סמרטוט‬


ürpertmek, tüylerini diken diken etmek simrer, ‫פ‬....‫ך‬ )‫סמרר (לסמדר‬
lesamrer
san marino (ülke) san marino ‫סן מרינו‬
sincap (hayvan) snai ‫סנאי‬
sincap, amerikan sincabı (hayvan) snai mefuspas ‫סנאי מפספס‬
avukat, savunma avukatı, suçluyu müdafa eden sarieğor ‫'סנגור‬
savunma, müdafa, savunma avukatlığı sanegorya ‫סנגוריה‬
senegal (ülke) senegal ‫סנגל‬
savunmak, arka çıkmak, müdafa etmek, biri hak- singer, ‫פ‬ )‫סנגר (לסנגר‬
kında olumlu konuşmak lesanger
sandalet, sandaletler (ayakkabı) sandal, ‫ סנדלים‬,‫סנדל‬
sandalim
kunduracı saııdlar ‫סנדלר‬
kunduracı dükkanı sandlariya ‫סנדלריה‬
vaftiz babası sandak ‫סנדק‬
yüksek dini konsey, yüksek ravlar kurulu, yüksek sanedrin ‫סנהדרין‬
dini divan
züppe, ukala, snob (İNGİLİZCEDEN) snob ‫סנוב‬
kamaştırma sinvur ‫סנוור‬
süzme, elekten geçirme, eleme, ayıklama, süzgeçten sinun ‫סבון‬
geçirme, filtreleme
kırlangıç kuşu (hayvan) snunit ‫סנונית‬
kamaştırmak, gözünü kamaştırmak, bir an için sinver, ‫פ‬ )‫סנור (לסנור‬
körleştirmek lesanver
küçümsemek, dudak bükmek, burun kıvırmak, sanat, lisnot ‫פ‬ )‫סנט (לסנט‬
istihza etmek
santimetre sentimeter ‫סנטימטר‬
çene santer ‫סנטר‬
bunak (İNGİLİZCEDEN) (sıfat) senili ‫ת‬ ‫סנילי‬
bunaklık, bunama (İNGİLİZCEDEN) seniliyut ‫סניליות‬
şube snif ‫סניף‬
senkronlamak, senkronize etmek, eş zamanlı yap- sinkren, D )‫סנברן (לסנכרן‬
mak (İNGİLİZCEDEN) lesaııkren
süzmek, süzgeçten geçirmek, elemek, filtrelemek sinen, lesanen ‫פ‬ )!‫סנן (לסב‬
sansasyon (İNGİLİZCEDEN) sansatsya ‫סנסציה‬
sansasyonel, medyatik, ses getiren (İNGİLİZCE- sansatsyoııi ‫ת‬ ‫סנסציוני‬
DEN) (sıfat)
şube açmak, branş ilave etmek, hat eklemek sinef, lesanef ‫פ‬ )‫סנף (לסנף‬
palet (hızlı yüzmek için ayağa geçirilen araç) snapir ‫סנפיר‬

392
mürver ağacı sambuk ........ . ‫סמבוק‬
gizli, gizlenmiş, saklı, görünmeyen (sıfat) samuy ‫ח‬ ‫סמוי‬
bitişik, yanında, yakın (sıfat) samuh ‫ת‬ ‫סמוך‬
destek, takviye, dayanak, payanda smuha ‫סמוכה‬
referans simuhin ‫סמוכין‬
işaretleme, işaret etme simun ‫סמון‬
samur, gelincik, sansar (hayvan) samur ‫סמור‬
dar yol simta ‫סמטה‬
geçit, dar sokak, kuytu yol, çıkmaz simta ‫סמטה‬
bitişiklik, yakınlık, sınırdaşlık, hemhudutluk smihut ‫סמיכות‬
tamlama (dilbilgisinde), iki kelimeden oluşan smihut ‫סמיכות‬
birleşik söz (örneğin glil neyar ‫ גליל ניד‬kağıt
rulosu)
uyuşturucu eroin samım ‫סמים‬
kanıt, delil, referans smah ‫סמך‬
destek, mesnet, dayanak semeh ‫סמך‬
güvenmek, itimat etmek samah, lismoh s )‫סמך (לסמך ?גל‬
(al)
mezun etmek simeh, lesameh s )‫סמך (לסמך‬
yetki, otorite, selahiyet, bilirkişi, ehil, erbap samhut ‫סמכות‬
otoriter, sıkı idare yanlısı (sıfat) samhuti ‫ת‬ ‫סמכותי‬
sembol, simge, alamet, amblem semel ‫סמל‬
çavuş samal ........... ‫סמל‬
sembolize etmek, simgelerle anlatmak simel, lesamel s ‫סמל את (לסמל‬
)‫את‬
marka, ticari amblem, logo, alameti farika semel mishari ‫סמל מסחרי‬
sembolik, simgesel, az miktarda, karınca kararınca simli ‫ת‬ ‫סמלי‬
(sıfat) '
amblem, logo, işaret, ticari ad samlil ‫סמליל‬
uyuşturucu vermek(eroin hap esrar), uyuşturmak simem, D )‫סמם (לסמם‬
lesamem
koku, tat, baharat sameman ‫סממן‬
skorboard, işaretleyici, puan yazıcı, gösterge saman ‫סמן‬
işaretlemek, nişan koymak, işaret vermek, işaret sünen, lesamen ‫פ‬ )‫סמן (לסמן‬
etmek
allık, yüz kızarması somek ■ ‫סמק‬
sumak . sumak ‫סמק‬
dikleştirmek, çivilemek, mıhlamak, çakmak simer, lesamer ‫פ‬ )‫סמר (לסמר‬
dikleşmek, kaskatı olmak, diken gibi olmak şamar, lismor ■‫פ‬ )‫סמר (לסמר‬

391
salata . .......... ........................ . .......,... salat ,‫סלט‬
takla, perende, salto salto ‫ סלטה‬,‫סלטו‬
iğrenti, tiksinme, tiksinti, antipati, nefret slida ‫סלידה‬
taban, ayakkabı tabanı salya ‫סלט׳‬
affedilir, bağışlanabilir, hoş görülebilir, mazur saliah ‫ח‬ ‫סליה‬
görülebilir (sıfat)
pardon, atfedersiniz, af, özür, bağışlama stiha ‫סליחה‬
makara, bobin slil ‫סליל‬
zula, gizli silah deposu, silah mühimmat yada gizli silk ‫סליק‬
evrak saklanan hücrelerin genel kod adı
yol inşa etmek salak lislol B )‫סלל (לסלל‬
merdiven sulam ‫סלם‬
portatif merdiven, el merdiveni, skala, dereceli sulam ‫סלם‬
cetvel
somon balığı (hayvan) (İNGİLİZCEDEN) salmoıı ‫סלמון‬
somon füme salman ‫סלמון מ^זן‬
meuşatı
salam salami ‫סלמי‬
semender, su semenderi, karada ve suda yaşayabi- salamandra ‫סלמנדרה‬
len (hayvan)
argo (İngilizce) sleng ‫סלנג‬
saç kıvrımı, bukle, saç lülesi, şarkı söylerken gırt- silsul ‫סלסול‬
lakla yapılan ses oyunları
saçını kıvırmak, saçını dalgalandırmak, titreşim silsel, lesalsel B )‫סלסל (לסלסל‬
yapmak(ses)
küçük sepet (ekmek sepeti, çiçek sepeti, çamaşır salsela ‫סלסלה‬
sepeti vb.)
kaya, büyük taş . .sela ‫סלע‬
tahrif etmek, çarpıtmak, aslını bozmak silef, lesalef B )‫סלף (לסלף‬
pancar selek ‫סלק‬
def etmek, kovmak, kapı dışarı etmek, uzaklaştır- silek, lesalek B )‫סלק (לסלק‬
mâli
111441*« savüstUrmâkttehlikevil
T UÇLVll 1 LU t-V L. 1 llhV T M
‫ג‬ ‫ן‬

havale çıkarmak, borca karşılık ödeme göndermek salak, lislok B )‫סלק (לסלק‬
seçme, seçip ayırma, ayıklama (İNGİLİZCEDEN) selektsya ‫סלקצןה‬
kereviz (İNGİLİZCEDEN) seleri ‫סלרי‬
irmik solet ‫סלח‬
eroin, esrar, zehir, uyuşturucu ilaç sam ‫סם‬
uyuşturucu madde, narkotik sam ardama ‫סם הךדמה‬
körleştirmek,•kör etmek, gözlerini kamaştırmak sime, lesame B )‫סמא (לסמא‬
samba dansı, brezilya dansı samba ‫סמבה‬

‫■י״‬ - ‫יי‬ ‫י‬-

..: ‫י‬ ‫י‬ ■ ‫י‬ ■" 390


özetlemek, hülasa etmek, konuyu sonuçlandırmak şikem, lesakem D ,‫סכם ׳(לסכם את‬
(et im) )‫?ם‬
yekûn almak saham, liskotn ‫פ‬ )‫סכם (לספים‬
tehlikeye sokmak, riske atmak, tehlike yaratmak siken, lesaken ‫פ‬ )‫ספן (לסכן את‬
(et)
tehlike, risk sakana ‫סכנה‬
anlaşmazlık, sürtüşme, uyuşmazlık, ihtilaf, müna- sihsuh ‫סכסוך‬
kaşa, bozuşma
kan davası sishsııh damim ‫סכסוך דמים‬
iş anlaşmazlığı sihsuh avoda ‫סכסוך ?נבודה‬
kışkırtmak, ara bozmak, anlaşmazlığa düşürmek, sihseh, ‫פ‬ )‫סכסך (לסכסך‬
tahrik etmek lesahseh
entrikacı uzlaşmaz sahsehan ‫סכסכן‬
baraj, bent, su bendi, set, ayırıcı set seher ‫סכר‬
şeker sukar ‫סכר‬
kapamak, önüne set çekmek, baraj yapmak sahar, liskor ‫פ‬ )‫סכר (לסכר‬
gizli şeker (hastalık) sukar samuy ‫ספר סמוי‬
şekerleme, şeker, bonbon sukariya ‫סבתה‬
şeker (hastalık), diabetik hastalık sukeret ‫סכןת‬
çengelli iğne sıkat bitahon ‫סכת בטחון‬
saç tokası, firkete sikat roş ‫סכת ראש‬
sepet, küfe, pota (basket) sal ‫סל‬
bebek sepeti sal kal ‫סל קל‬
israelde yeni göçmenlere verilen yardım paketi sal klita ‫סל קליטה‬
iğrenmek, nefret etmek, antîpati duymak salad, lislod ‫פ‬ )‫סלד (לסלד‬
slovenya (ülke) slovenya ‫סלובניה‬
slovak, slovakyalı (eril) slovaki r ‫סלובקי‬
slovakya (ülke) slovakiya ‫סלובקןה‬
Slovakça slovakit ‫סלובקיה‬
yapılmış yol, yapımı bitmiş yol, taşla döşenmiş, salul ‫סלול‬ T
asfaltlanmış
hücresel, hücreli, bölmeli, çok sayıda bölme ve göze- selular ‫סלולר‬
T
neği olan (İNGİLİZCEDEN)
salon salon ‫?לין‬
tahrifat, çarpıtma, aslını bozma siluf ‫סלוף‬
defetme, kapı dışarı etme, kovma siluk ‫סלוק‬
affetmek, bağışlamak salah, lisloah ‫פ‬ )‫סלח (לסלח‬
affedici, bağışlayıcı salhaıı ‫סלחן‬
affedicilik, bağışlayıcılık salhanut ‫סלחנות‬

389
‫ ״‬- •. ..*• u-‫־‬.. . •- . .‫• ־‬

düdüklü tencere ..,r.,............ sir lahats ...... . ....‫סיר לחץ‬


kayık, sandal, filika, tekne, bot sira ‫סירה‬
sierra leone (ülke) syera leona ‫סירה לאונה‬
şurup sirop ‫סירופ‬
sirtakı, geleneksel yunan dansı sirtaki ‫סירטאקי‬
keşifçi'muharebe birliği, keşifçi özel harekat timi(- sayeret . ‫םירת‬
komando), keşif kolu, muharip öncü birliği
genelkurmay Özel harekat keşif timi, seçkin muha- sayeret matkal ‫סירת מטכ״ל‬
rebe keşif birliği(komando), seçkin muharip keşif
kolu
sürat teknesi, deniz motoru sirat manoa ‫סירת מנוע‬
yelkenli tekne sirat mijras ‫סירת מפרפז‬
kruvazör, ağır kruvazör, muhrip sayeret krav ‫סירת קרב‬
toplam, miktar, meblağ, tutar, yekûn, total sah, sah akol ‫ סך הכל‬,‫סך‬
broş, süs iğnesi, toplu iğne, firkete sika ‫סכה‬
yağlama, yağlayarak daha kolay işler hale getirme sika ‫סכה‬
çardak suka ‫סכה‬
çatal bıçak takımı (bıçak kaşık ve çatal) sokum ‫ כף‬,‫סכו״ם (סכין‬
)‫ומזלג‬
ihtimal, olasılık, ümit, şans sikuy ‫סכוי‬
kuvvetle muhtemel, büyük ihtimalle, güçlü olasılık sikuy hazak ‫סכוי חזק‬
zayıf ihtimal, zayıf olasılık sikuy kaluş ®‫סכוי קלו׳‬
Önleme, engelleme sikul ‫סכול‬
toplam, yekûn, meblağ shum ‫סכום‬
özet, hülasa sikum ‫סכום‬
risk, riziko, tehlike, tehlikeye sokma sikun ‫סכה‬
kapatılmış, önüne set çekilmiş, akıntısı kesilmiş sahur ‫ת‬ ‫סכור‬
(sıfat)
çardaklar sukot ‫סכות‬
siyatik (hastalık) shiyatika ‫סכיאטיקה‬
bıçak sakin ‫סכין‬
jilet, tıraş bıçağı sakin güuah ‫סכין גלוח‬
dam örtüsü, çatı (sukadaki) shah ‫סכך‬
bir maddeyle kaplamak, koruma amaçlı örtmek sahah, liskoh ‫פ‬ )‫סכך (לסכך‬
(tente, güneşlik, dam vs.)
kamelya, sundurma, duvarı olmayan dam örtüsü shaha ■
‫סככה‬
akılsız, aptal, budala, kafasız, sersem (sıfat) sahal ‫ת‬ ‫סכל‬
önlemek, engellemek sikel, lesakel ‫פ‬ )‫סכל (לספל את‬
(et)

‫׳‬ .‫יי‬ ■ 388


işaret, belirti, nişan, sinyal, gösterge ■ siman ‫סימן‬
ünlem işareti (!) siman kriya ‫סימן קריאה‬
soru işareti (?) siman şeela ‫נוימן שאלה‬
eşit işareti ( = ) siman şivyon ‫ן‬1‫סימן שף‬
noktalama, işaretleme G^*»^) simaney pisuk ‫סימני פסוק‬
kitapta sayfayı belirlemek için işaret simaniya ‫סימניה י‬
senfoni (İNGİLİZCEDEN) simfoniya ‫סימפוניה‬
emare, belirti, semptom (İNGİLİZCEDEN) simptom ‫סימפטום‬
sempatik (İNGİLİZCEDEN) (sıfat) simpaü ‫ת‬ ‫סימפטי‬
çın (ülke) sin ?‫ס‬
Singapur (ülke) Singapur ‫סינגפור‬
sendrom, hastalık belirtisi (İNGİLİZCEDEN) sindrom ‫סינדרום‬
çinli (eril), çin usulü sini T ‫סיני‬
sina (yarımadası, dağı, çölü) sinay ‫סיני‬
çince, çinli (dişil) sinit ‫נ‬ ‫סינית‬
senkronize, senkron, eş zamanlı (İNGİLİZCEDEN) sinkroni ‫ת‬ ‫סינכרוני‬
(sıfat)
senkronizasyon, zaman ayarı, zaman ayarlama sinkronizatsya ‫סינכרוניזציה‬
sentez (İNGİLİZCEDEN) sinteza ‫סינתזה‬
sentetik (İNGİLİZCEDEN) (sıfat) sinteti ‫ת‬ ‫סינתטי‬
seyis, at bakıcısı sayas ‫סיס‬
dağ kırlangıcı, ebabil kuşu (hayvan) sayas ‫סיס‬
sistem, yöntem, düzen, usul (İNGİLİZCEDEN) sistema ‫סיסטמה‬
sistematik, sistemli, düzenli olarak (İNGİLİZCE- sistemati ‫ת‬ ‫סיסטמתי‬
DEN) (sıfat)
sismik, yer katmanı hareketleriyle ilgili (sıfat) sesmi ‫ת‬ ‫סיסמי‬
yardım etmek, desteklemek siyea, siya, ‫פ‬ ‫ סיע (לסיע‬,‫סיע‬
lasayea (le) )-‫ל‬
hizip, hizipleşme, gruplaşma, ayrışma, topluluk sia ‫סיעה‬
içinde bölünme, fraksyonlara bölünme
eskrim, kılıç sayif ‫ס?ף‬
eskrimci, iyi kılıç kullanan kimse, kılıç ustası sayaf ‫ף‬:‫ס‬
kılıçla dövüşmek, eskrim yapmak siyef, lesayef ‫פ‬ )‫סיף (לסיף‬
sifon sifon ‫סיפון‬
tencere sir ‫סיר‬
seyyar, gezgin, gezici, devriye, keşifçi sayar ‫סיר‬
gezintiye çıkmak, tur yapmak, devriyeye çıkmak, siyer, lesayer ‫פ‬ )‫סיר (לסיר‬
keşife çıkmak, kolaçan etmek
yapışkan etiket, sticker (İNGİLİZCEDEN) stiker ‫סטיקר‬
tokat, şamar stira ‫סטירה‬
taşlama, hiciv, yergi (edebi mizah) satira ‫סטירה‬
sten, bir tür otomatik tüfek silah sten ‫סטן‬
tokatlamak, tokat atmak satar, listor S )‫סטר (לסטר‬
steril, sterilize, mikropsuz (İNGİLİZCEDEN) sterili ‫ת‬ . ‫סטרילי‬
(sıfat) ’ ........ ■ ‫י‬
seans (İNGİLİZCEDEN) seans ‫סיאנס‬
lif, elyaf siv ‫סיב‬
dönüş, dönemeç, tur, kavşak sivuv ‫סיבוב‬
raund (boks, güreş) sivuv ‫סיבוב‬
lifli, ipliksi, tel tel (sıfat) sivi ‫ת‬ ‫סיבי‬
sunta, kontrplak sivit ‫סיבית‬
limit, sınır, engel, vasıf, nitelik syag ‫סיג‬
çapak, metal artığı, cüruf sig ‫סיג‬
engel koymak, kısıtlama getirmek, çit çekmek siyeg, lesayeg 3 )‫סיג (לסיג‬
puro sigar ‫סיגר‬
sigara sigarya ‫סיגן־יה‬
badana, kireç sid ‫סיר‬
badanacı sayad "‫סח‬
badanalamak siyed, lesayed ‫פ‬ )‫סיד (לסיד‬
kalsiyum sidan ‫סידן‬
elma suyu sayder ‫סידר‬
kabus siyut ‫סיוט‬
sonlanma, sona erme, son, bitiş, nihayet siyam ‫סיום‬
sivan, İbrani takviminin 9. ayı sivan ‫סיון‬
yardım, destekleme, iane siyua 5‫סיח‬
gezinti, gezi, tur atma, dolaşma, devriye, kolaçan siyur ‫סיור‬
tay, at yavrusu, sıpa, eşek yavrusu (hayvan) syah rrç>
kabus görmek siyet, lesayet ‫פ‬ )‫סיט (לסלט‬
toptancı sitonayi ‫סיטונאי‬
toptan, toptancılık sitonut ‫סיטונות‬
boru silon ‫סילון‬
son vermek, sona erdirmek, sonlandırmak, bitirmek siyem, lesayem ‫פ‬ )‫סיס (לסים את‬
• (et)
simetrik (İNGİLİZCEDEN) (sıfat) simetri ‫ת‬ ‫סימטרי‬
simetri (İNGİLİZCEDEN) simetriya ‫סימטו־יה‬

■ ■‫•י‬..................... .................. : : .......... -

■ ' '■' . ' ■‫־‬- ' ' 386


acı biber ezmesi (kırmızısı ye yeşili bulunan yemen- shugf shuk, ‫ זחלק‬,‫ סחוק‬,‫סחוג‬
lilerin yaptığı acı biber ezmesi) zhuk
yorgun, bitkin, bitap, suyu sıkılmış (meyve, çama- sahut n ‫סחוט‬
şır) (sıfat)
kıkırdak shus ‫סחוס‬
kıkırdakımsı, kıkırdak gibi (sıfat) shusi n ‫סחוסי‬
mal, emtia skora ‫סחורה‬
şantaj yapmak, haraç kesmek, gasp etmek, zorla sakat, lishot S )‫סחט (לסחט‬
almak, sıkmak, sıkıp suyunu çıkarmak
şantajcı, gaspçı saktan ‫סחטן‬
sürükleme, çekme shiva ‫סחיבה‬
şantaj, haraç, gasp, zorla alma, sıkış, sıkma, sıkarak shita ‫סחיטה‬
suyunu çıkarma
salep (içecek) sakleb ‫סךולב‬
orkide (çiçek) sahlav ‫סחלב‬
sürüklenme, erozyon, alüvyon, sel ya da ırmak sahaf ‫סחף‬
suyunun biriktirdiği toprak yığını
akıntıya kaptırmak, suyun etkisiyle sürüklemek, sahaf, lishof ‫פ‬ )‫סחף (לסחף‬
silip süpürmek (sel)
ticaret, alım satım, alış veriş sahar ‫סחר‬
ticaret yapmak sakar, lishor ‫פ‬ )-‫סחר (לסחר ב‬
(be)
çevrinti, fırıl fırıl döndürme, baş dönmesi sihrur ‫סחרור‬
atlı karınca (lunaparktaki) sharhara, ‫ סחרחרת‬,‫סחרחרה‬
sharkeret
baş dönmesi sharhoret ‫סחרחרת‬
döndürmek, çevirmek, fırıl fırıl döndürmek, başını sihrer, lesahrer ‫פ‬ )‫סחרר (לסחרר‬
döndürmek, baş dönmesine neden olmak
set (voleybol tenis ping pong vs.) set ‫סט‬
set, seri, dizi, takım, yemek takımı set ‫סט‬
sapmak sata, listot ‫פ‬ )‫סטה (לסטות‬
öğrenci, talebe (İNGİLİZCEDEN) student ‫סטודנט‬
satürn gezegeni sattım ‫סטורן‬
statü, hal, durum, vaziyet, mertebe, merhale, seviye, status ‫סטטוס‬
statüko
statik, durağan (İNGİLİZCEDEN) (sıfat) stati n ‫סטטי‬
istatistik, istatistik bilimi (İNGİLİZCEDEN) statistika ‫סטטיםטי?ןה‬
damga, leke, ayıp, namus lekesi (İNGİLİZCEDEN) stigma ‫סטיגמה‬
sapma stiya ‫סטיה‬
biftek (İNGİLİZCEDEN) steyk ‫סטיק‬

385
solaryum solaryum ‫סולריום‬
destek veren, eşlik eden someh ‫סומך‬
somali (ülke) somalia ‫סומלחז‬
at, beygir, aygır (eril) (hayvan) sus T ‫סוס‬
su aygırı (hayvan) sus ayeor ‫סוס הןאור‬
yarış atı, yarış atları (hayvan) ....... ■ sus merotşim .,.‫סוס מרוצים ״‬
kısrak dişi at (dişil) (hayvan) susa J ‫סוסה‬
denizatı (hayvan) suson yam ‫סוסון ים‬
sofrada bulunan kişi, yemek yiyen soed ‫סועד‬
fırtınalı, heyecanlı, kızgın, hiddetli, öfkeli (eril) (sı- soer ‫ז‬,‫ת‬ ‫סוער‬
fat)
fırtınalı, heyecanlı, kızgın, hiddetli, öfkeli (dişil)(- soeret J^7 ‫סו?רת‬
sıfat)
son,sonuç sof ‫סוף‬
sazlık, saz, dere kenarlarındaki sulak yerlerde suf ‫סוף‬
yetişen bitki
fırtına, bora sufa ‫סלפה‬
nihai, kati, kesin, en son (sıfat) sofi ‫ת‬ ‫סופי‬
sondaki, sonunda, en sonunda sofit ‫סופית‬
nihayet, en nihayet, son olarak, en sonunda sof sof ‫סוף־סוף‬
yazar, kitap yazan (eril) sofer r ‫ס(פר‬
yazar, kitap yazarı (dişil) soferet j ‫סופרת‬
hafta sonu sofşavua ‫סופשבוע‬
tipi, kar fırtınası sufat şlagim ‫סופת שלגים‬
sosyolog, toplum bilimci (İNGİLİZCEDEN) sotsyolog ‫סוציולוג‬
sosyoloji, toplum bilim (İNGİLİZCEDEN) sotsyologya ‫סוציולוגיה‬
svitşort, uzun kollu pamuklu kaim tişört sveçer ‫םוצ>ר‬
rıhtım hammalı, liman hammalı savar ‫סור‬
parmaklık, pencere kafesi, ızgara soreg ‫סורג‬
Suriyeli (eril) suri ‫ז‬ ‫סלרי‬
suriye (ülke) . surya ‫סוךיה‬
surinam (ülke) surinam ‫סוךינם‬
asi, isyankar, inatçı, dik başlı, serkeş sorer ‫סורר‬
karşıt, anti, aykırı, zıt, tezat teşkil eden soter ‫סותר‬
sürüklemek, çekmek, aşırmak, yürütmek (mecazi) sahav, Hshov ‫פ‬ )‫סחב (לס חב‬
paçavra, çaput shava ‫׳‬1?‫סח‬
sürünceme, işi geciktirme, ayak sürüme, yokuşa sahevet ‫סחבת‬
sürme, iş yavaşlatma

•.■‫־‬..7‫׳‬1 .‫׳‬.‫י‬ /i 77:>7

384
hoşgörü, tolerans, müsamaha sovkmut .... ‫סובלנות‬
açık fikirli, toleranslı, liberal (sıfat) sovlani ‫ת‬ ‫סובלני‬
devlet desteği, sübvansiyon, para yardımı, mali subsidya ‫סוכסיךיה‬
destek
tür, çeşit, cins, nevi, kategori, grup sug ‫סוג‬
çeşitlendirmek, sınıflandırmak, türlerine ayırmak siveg, lesaveg . s )‫סוג (לסוג‬
kan grubu sug dam ‫סוג רם‬
konu, mevzu, tema, mesele, sorun sugiya ‫סוגיה‬
parantez sogrim ‫סוגו־ים‬
sır, giz, esrar, muamma, bilinmeyen şey sod ‫סוד‬
sudan (ülke) sudan ‫סודאן‬
soda, karbonat, bikarbonat (içecek) soda (leştiya) ‫סודה לשתיה‬
gizli, saklı, mahrem, herkesçe bilinmeyen (sıfat) sodi n ‫סוךי‬
gizlilik sodiyot ‫סוךיות‬
kazak, süeter sveder ‫סןדד‬
gardiyan soer ‫סוהר‬
türlerine ayrıştırma, sınıflandırma, kategorize etme sivug ‫סווג‬
swaziland (mozambik ile güney afrika cum. arasın- svazilend ‫סוזילנד‬
î T •T •
da bir ülke)
tüccar, iş adamı, esnaf soher ‫סוחר‬
sapık, yoldan çıkmış sote ‫סוטה‬
soya, soya fasulyesi soya ‫סויה‬
tente, güneşlik, sayvan soheh ‫סוכך‬
tenteyle örtmek, sığındırmak, kol kanat germek, soheh, lesokeh s )‫סובך (לסוכך‬
koruması altına almak
acente, temsilci, pazarlamacı, ajan sohen ‫סוכן‬
sigortacı sohen bituah ‫סוכן בטוח‬
çift taraflı casus, iki taraflı çalışan casus sohen kaful ‫סוכן בפול‬
gizli ajan sohen samuy ‫סוכן סמוי‬
acente, ajans sohnııt ‫סוכנות‬
sol notası, müzik notası - sol ‫סול‬
sulh (ARAPÇADAN) sulha ‫סולחה‬
dengeli, metin, vakur, temkinli, salim, istikrarlı, solidi ■‫ת‬ ‫סוליךי‬
emniyetli, muhafazakar, ılımlı (sıfat)
pil, batarya, tabya solela ‫סוללה‬
solist solan ‫סולז‬
mazot soler ‫סולר‬
güneşle ilgili, güneş etkisiyle oluşan, solar (sıfat) solari ‫ת‬ ‫סולרי‬

383
asteğmen .. ............... segen mişne ‫סגן משנה‬
stil, tarz, uslup, usul, tavır, eda signon ‫סגנון‬
uslup sergilemek, tarz yaratmak, stil yaratmak signeıı, ‫פ‬ )‫סגנן (לסגנן‬
lesagnen
alaşım sagsoget ‫סגס^ת‬
inzivaya çekilen, keşiş, dünya nimetinden elini sagfan ‫םג?ז‬
‫"י‬ "‫י‬ '‫י‬............ ''‫־י‬
çeken, kendini her türlü zevkten soyutlayan
kapanma, kapatma, kapama, sokağa çıkma yasağı seger ‫סגר‬
(sıkıyönetimde)
kapamak sağar, lisgor ‫פ‬ ,‫סגר (לסגר את‬
(et le be) ’ )‫ ב־‬,‫ל״‬
bulanık, yağışlı, bulutlu (sıfat) sagriri ‫ת‬ ‫סגרירי‬
çatlak, çatlamış, yarık (sıfat) saduk ‫ת‬ ‫סתק‬
düzen, nizam, tertip, tertipleme sidur ‫סדור‬
düzgün, muntazam, düzenli, sıralı, intizamlı (sıfat) siduri ‫ת‬ ‫סדוךי‬
çarşaf, yatak çarşafı sadin ‫?דין‬
sadist (İNGİLİZCEDEN) sadist ‫סדיסט‬
normal, olağan (sıfat) sadır ‫ת‬ ‫?דיר‬
örs sodan ‫סרן‬
atelye, atölye sadna ‫סדנה‬
çatlaklık sedek ‫סדק‬
çatlatmak sadak, lisdok s )‫סדק (לסדק‬
düzen, dizgi, tertip, nizam, intizam seder ‫סדר‬
düzeltmek, dizmek, ayarlamak, düzene sokmak, sider, lesader s )‫סדר (לסדר את‬
yayınlamak, derlemek (et)
aşağı yukarı, takribi, yaklaşık seder godel ‫סדר גידל‬
gündem seder yom ‫סדר יום‬
seri, dizi sidra ‫סדרה‬
kahya, teşrifatçı, yer gösteren, düzenlemeci (eril) sadran ‫ז‬ ‫סדרז‬
kahya, teşrifatçı, yer gösteren, düzenlemeci (dişil) sadranit ‫נ‬ ‫סדתית‬
hilal saar ‫סהר‬
ay çöreği saaron ‫סהרון‬
uyurgezer (sıfat) saaruri ‫ת‬ ‫סהרורי‬
uyurgezerlik saaruriyut ‫סהרוריות‬
gürültülü, patırdılı (sıfat) soen ‫ת‬ ‫סואן‬
savan, su kaynakları arasında yer alan geniş çayır savana ‫סואנה‬
(afrikada) .
döndürmek,‫ ־‬dolaştırmak, çevirmek, parmağında sovev, lesovev ‫פ‬ )‫סובב (לסובב‬
oynatmak . .

■ ::;‫'■ץ‬.■.:.■■:.■".'‫׳‬ ■..■::;■;‫י‬

• ’ " •‫י‬- ' . 382


çile çekmek, cefa çekmek, azap çekmek, acı çekmek, sayal, lisbol (et . 5 ,‫סבל (לסבל את‬
tahammül etmek, katlanmak, dayanmak me) )‫פ־‬
hamallık sabalut ‫סבלות‬
sabırlı kişi savlan ‫סבלן‬
sabır, tahammül savlanut ‫סבלנות‬
sabırlı, sabır gösteren, sabreden, katlanan (sıfat) savlani ‫ת‬ ‫סבלני‬
tahammül gücü, dayanma gücü svolet ‫סבלת‬
dayanıklılık, dayanma, tahammül, mukavemet sıbolet ‫סבלת‬
sabunlamak siben, lesaben s )‫סבן (לסבן‬
sübvanse etmek, mali destek vermek, paraca destek-• sibsed, s )‫סבסד (לסבסד‬
lemek lesabsed
rotadan çıkma, yalpalama, sağa sola sapma sivsuv ‫סבסוב‬
sübvansyon, mali destek, para desteği sibsud ‫סבסוד‬
izahat vermek, açıklama yapmak (lesaber et aozen siber, lesaber s )‫סבר (<סבר‬
‫זן‬1‫ =לסבר את הא‬akhnda olsun manasında)
farzetmek, addetmek, varsaymak, sanmak, zannet- savar, lisbor 5 )‫סבר (לסבר‬
inek, düşünmek
varsayım, zan, sanı, farz, faraziye, tahmin svara ‫סברה‬
büyükanne, nine (dişil) savta J ‫סבתא‬
geri çekilmek, gerilemek, caymak, geri adım atmak sag, laseget, ‫פ‬ )‫ לסוג‬,‫סג (לסגת‬
lasug
taparcasına sevmek, tapınmak, secde etmek sagad, lisgod ‫פ‬ )‫סגד (לסגד‬
skandal, olay çıkarma, münakaşa yaratma sağa ‫סגה‬
adapte etme, alıştırma, uyum sağlatma, bağdaştır- sigul ‫סגול‬
ma, uyarlama
kapalı (sıfat) sagur ‫ת‬ ‫סגור‬
secde, tapınma, taparcasına sevme sgida ‫סגידה‬
kapanma, kapanış, kepenk indirme sgira ‫סגירה‬
personel, tim, takım, heyet, kadro segel ‫סגל‬
mor, menekşe (renk) sagol ‫?גיל‬
adapte etmek, alıştırmak, uyum sağlatmak, bağdaş- sigel, lesagel ‫פ‬ )‫סגל (לסגל‬
tırmak, uyarlamak
diplomat heyeti, elçiler heyeti segel diplomatı ‫סגל דיפלומטי‬
morumsu, morumtrak (renk) (sıfat) sgalgal ■‫ת‬ ‫סגלגל‬
fazilet, erdem, yararlık, meziyet, iffet, karakter, sgula ‫סגלה‬
T \ !
özellik, üstünlük, seçkinlik mümtazlık
muavin, yardımcı sgan ‫סגז‬
teğmen segen ‫סגן‬
yarbay sgan aluf ‫סגן אלוף‬
•‫!־‬...‫—■י;־‬,.;.-.‫ •י־‬.. ‫׳‬.‫•■•־‬.‫•־‬r,‫ •י‬,!■■■■ ■; ; ‫ךי‬,<‫ץך’י׳נ‬--;i,!*•1 ■''7';:7'•■•■'

O
S, sayısal değeri 60, (İbrani alfabesinde 15.ci harf) sanıeh ‫ס‬
sadizm (İNGİLİZCEDEN) sadizm ‫סאךיזם‬
sauna, fin hamamı (İNGİLİZCEDEN) sauna ‫סאונה‬
taşlama, yergi, hiciv satira ; ‫סאטירה‬
gürültü, yapmak, gürültü etmek saan, lison S )‫סאן (לסאן‬
beybaba, dede, yaşlı adam (eril) sav r ‫סב‬T

çevirmek, sarmak, etrafında dönmek, çevrelemek sav, lasov ‫פ‬ )‫סב (לסב‬
büyükbaba, dede (eril) saba ‫ז‬ ‫סבא‬
aşırı içmek, haddinden fazla içmek sava, lisbo ‫פ‬ )‫סבא (לסבא‬
dönme, dönüş, devir, deveran, dolanma, tur dönme sevev ‫סבב‬
keyifli, İyi, hoş (ARAPÇADAN) sababa ‫סבבה‬
sebep, neden siba ‫סבה‬
hanımanne, yaşlı kadın, büyükanne (dişil) sava ‫נ‬ ‫סבה‬
karışıklık, kargaşa, keşmekeş, güç hale sokma, zora sibuh ‫סבוך‬
koşma
karman çorman, arapsaçı (sıfat) savuh ‫ת‬ ‫סבוך‬
sabun sabon ‫סבון‬
sabunluk saboniya ‫סבוניה‬
kani, düşünen, fikrinde olan, düşüncesinde olan, savur ‫ה‬ ‫סבור‬
kanaat getirmiş, farzedilmiş, addedilmiş, varsayıl-
mış, sanılmış (sıfat)
etrafında, civarında, çevresinde, dört bir yanında saviv ‫סביב‬
etraf, civar, dolay, muhit, çevre seviva ‫סביבה‬
topaç sevivoıt ‫סביבון‬
çevresel, civarla ilgili, etrafındaki (sıfat) svivati ‫ת‬ ‫סביבתי‬
pasif, edilgen fiil (sıfat) savil ‫ת‬ ‫סביל‬
kepek (unda, ekmekte) subin ‫סבין‬
makul, mantıklı, akla uygun, muhtemel, olası (sıfat) savir ‫ת‬ ‫מביר‬
olasılık, ihtimal, akla uygunluk, mantıklılık, fizibi- svirut ‫סבירות‬
lite
çalılık, ağaçlık svah ‫סבך‬
karışıklık, güçlük, labirent, çile, arapsaçı svah ‫סבך‬
karıştırmak, karmaşıklaştırmak, zorlaştırmak, güç sibeh, lesabeh ‫פ‬ )‫סבך (לסבך‬
hale sokmak, zora sokmak
azap, ızdırap, keder, dert, çile, cefa, acı sevel ‫סבל‬
hamal sabal ‫סבל‬

■ ' ' -'•■ ’ 380


rastlamak, karşısına çıkmak, karşılaşmak, takıl- nitkal, leitakel S )-‫נתקל (להתקל ב‬
mak, tökezlemek, çarpmak, toslamak (be)
sokulmak, takılmak (fış), boru çalınmak (şofar), nitka, leitaka ‫פ‬ )‫נתקע (להתקע‬
mahsur kalmak, yolda takılıp kalmak
saldırılmak, saldırıya uğramak, taciz edilmek nitkaf, leitakef ‫פ‬ )‫נתקף (להתקף‬
soda (yıkama), kostik soda, güherçile, potasyum ııeter ‫נתר‬
nitrat.
hoplamak, sıçramak, zıplamak, sekmek tıiter} lenater ‫פ‬ )‫נתר (לנתר‬
bağışlanmak, katkıda bulunmak, kendini bir işe nitram, ‫פ‬ )‫נתרם (לההרם‬
adamak leitarem
sodyum (element) natron !‫נתר‬

379
püskürtme, serpme, fışkırtma, sıçratma netez :. •, .?,‘■•i .... ‫ז‬1‫נו‬
püskürtülmek, serpilmek, fışkırtılmak, sıçramak nitaz, leinatez ‫פ‬ )‫נתז (להנתז‬
parça, dilim netah ‫נתת‬
ameliyat etmek, analiz etmek niteah, nitah, ‫פ‬ ‫ נתח (לנתח‬,‫נתח‬
lenatedh (et) )‫את‬
saplanmak, sokulmak . .................... nithav, leitahev s- )‫נסחב (להתחב‬
sınırlanmak, limit koyulmak nitham, s )‫נסחם (להתחם‬
leitahem
güzergah, yol, şerit, rota, tutulan yol, kulvar nativ ‫נתיב‬
sigorta, elektrik sigortası ııetih ‫נתיר‬
yurttaş, vatandaş, uyruklu, teba natin ‫נתין‬
verme, bahşetme, alicenaplık netina ‫נתינה‬
tabiiyet, uyruk, tebaa, vatandaşlık netinut ‫נתינות‬
alaşım neteh ‫נחו‬
metal eritilmek nitah, leinatah s )‫נתך (להבתך‬
muhtemel olmak, mümkün olmak, olası olmak nithaıı, s )‫כן (לחתכן‬1‫נן‬
leitahen
asılmak nitla, leitalot s ‫נתלה (להתלרת‬
(be) ‫י‬
koparılmak, yolunmak nitlaş, leitaleş s )‫נתלש (להתלש‬
desteklenmek, dayanmak nitmah, s )‫מך (להתמך‬1‫נך‬
leitameh
verilmek nitan, leinaten ‫פ‬ )‫נתן (להבתן‬
vermek natan, latet ‫) פ‬-‫ ל‬,‫נתן (לתת את‬
(etle)
ilham vermek, esinlemek natan aşraa, ‫פ‬ ‫נתן השראה (לתת‬
latet aşraa )‫השראה‬
iğrenç, nefret uyandıran, aşağılık nitav ‫ניז?ב‬
nefret edilmek, nefret uyandırmak nitav, leitaev ‫פ‬ )‫נתעב (להתעב‬
yakalanmak, ele geçmek, tutulmak, yakayı ele nitpas, leitafes ‫פ‬ )‫נתפס (להתפס‬
vermek
dikilmek (dikiş) nitpar, leitafer ‫פ‬ )‫נתפר (להתפר‬
kırılmak, parçalanmak nitats, leinatets ‫פ‬ )‫נתץ (להנתץ‬
kırmak, parçalamak nitets, lenatets ‫פ‬ )‫נתץ (לנתץ‬
kesiklik, kopukluk, temassızlık, bağlantısızlık netek ‫?תק‬
kesilmek, kopmak, bağlantı kesilmek, ilişkisi kesil- ııitak, leinatek ‫פ‬ )‫נתק (להבתק‬
mek
kesmek, koparmak, bağlantı kesmek, ilişki kesmek, nitek, lenatek ‫פ‬ )‫נתק (לנתק‬
ayırmak

378
kimyasal silah, kimyevi silah neşek kimi :.:‫ כימי‬:‫נשק‬
konvansiyonel silah neşek ‫נשק קונבנציונלי‬
konventsyonali
silah deposu, silahlık, cephanelik naşakiya ‫בנזקיה‬
tartılmak, düşünülmek nişkal, leişakel ‫פ‬ )‫נשקל (להשקל‬
gözetlenmek, bakılmak nişkaf, leişakef ‫פ‬ )‫נשקף (להשקף‬
kartal (hayvan) neşer ‫נשר‬
ayrılıp düşmek, kopup düşmek, ...den düşmek, naşar, linşor ‫פ‬ )‫נשר (לנשר‬
dökülmek (saç, tüy, yaprak)
suya daldırılmak, suya batırılmak, sırılsıklam nişra, leişarot ‫פ‬ )‫נשרה (להשרות‬
edilmek
tırmalanmak, tırmıklanmak ııisrat, leisaret s )‫נשרט (להשרט‬
kartalvari, kartalsı, kartal gibi (özellikle burun için nişri ‫ת‬ ‫נשרי‬
karga burunlu manasında) (sıfat)
arkadan izlemek, peşinden gitmek, arkada kalmak nisrah, s )‫נשרך (להשרך‬
leisareh
yanmak, yakılmak, ateşe verilmek nisraf, leisaref ‫פ‬ )‫נשרף (לח?זרף‬
ıslık çalınmak nişrak, leişarek ‫פ‬ )‫נשרק (להשרק‬
döküntü, radyoaktif döküntü, nükleer atık neşoret ‫נשרת‬
içilmek nişta, leişatot ‫פ‬ )‫נשתה (להשתות‬
fidan dikilmek, ekilmek, casusluk amaciyla yerleşti- niştal, leişatel ‫פ‬ )‫נשתל (להשתל‬
rilmek(köstebek)
yöneltmek, tevcih etmek, rota vermek, güzergah nitev, lenatev ‫פ‬ )‫נתב (לנתב‬
tesbit etmek
davalı, sanık nitba ‫נתבע‬
dava edilmek, mahkemeye verilmek, talep edilmek, nitba, leitavea ‫פ‬ )‫נתבע (להתבע‬
istenmek
yöneltme, tevcih, yol belirleme, yön belirleme nituv ‫נתוב‬
ameliyat, cerrahi müdahele, operasyon, analiz nituah ‫נתוה‬
otopsi (ölümden sonra cesede cerrahi müdahele) nituah leahar ‫נתוח לאחר המות‬
amavet
by pass ameliyatı nituah ‫נהרח מעקפים‬
- maakafim
estetik ameliyat nituah plasti ‫נתוח פלסטי‬
veri, done, data, bilgi, malûmat notun ‫נתון‬
veriler, doneler netunim , ‫נתונים‬
kırma, parçalama, tahrip nituts ‫גתוץ‬
kesme, koparma, bağlantı kesme, ilişiğini kesme, nituk ‫נהוק‬
birbirinden ayırma, fişten çekme
sekme, sıçrama nitur ‫נתור‬

‫ד* דיג׳‬
yollanmak, gönderilmek ' nişlah, S )‫נשלח (להשלח‬
leişaleah
yönetilmek, kumanda edilmek nişlat, leişalet B )‫נשלט (להשלט‬
reddedilmek, inkar edilmek nişlat, leişalet B )‫נשלל (להשלל‬
tamamlanmak, bütünlenmek, bitmek nişlam, B )‫נשלם (להשלם‬
leişalem
dışarı çekilmek, dışarı çıkarılmak nişlaf, leişalef B■ )‫נשלף (להשלף‬
iyice pişmek, iyice haşlanmak (argo) nişlak, leişalek B )‫נשלק (להשלק‬
nefes almak, soluk almak ııaşam, linşom B )‫נשם (לנשם‬
imha edilmek, yok edilmek, helak olmak, harap nişmad, B )‫נשמד (להשמד‬
edilmek, tahrip edilmek, itlaf edilmek, telef olmak leişamed
nefes, can, ruh neşama ‫נשמח‬
yerinden çıkmak, kaybolmak nişmat, B )‫נשמט (להשמט‬
leişamet
duyulmak, işitilmek, itaat etmek nişma, leişama B )‫נשמע (להשמע‬
korunmak, muhafaza edilmek, sakınmak, kaçınmak nişmar, B )‫נשמר (להשמר‬
leişamer
nefret edilmek, nefrete maruz kalmak nisna, leisane B )‫נשנא (להשנא‬
nüksetmek, tekrar olmak, yine vuku bulmak, tekrar uişna, leişanot B )‫נשנה (להשנות‬
meydana gelmek
boğulmak, tıkanmak (havasızlıktan) nişnak, B )‫נשנק (להשנק‬
leişanek
atıştırmak (argo) ııişneş, B )‫נשנש (לנשנש‬
lenaşneş
yarılmak, ikiye bölünmek, ikiye ayrılmak nişsa, leışasa B )‫נשסע (להשסע‬
dayanmak, yaslanmak nişan, leişaen B )‫נשען (להשען‬
balo, gece balosu ııeşef ‫נעיף‬
üflemek, nefes vermek naşaf, linşof B )‫נשף (לנשף‬
yargılanmak, mahkeme edilmek nişpat, leişafet B )‫נשפט (להשפט‬
dökülmek nişpah, B )‫נשפך (להשפך‬
leişapeh
silah neşek ‫נשק‬
silah görevlisi, silah uzmanı, silahtar, silâhçı, silâh naşak ‫נשק‬
yapımcısı, silah deposu görevlisi
öpmek ııişek, lenaşek B )‫נשק (לנשק את‬
(et)
öpmek, yakın olmak, temas etmek naşak, linşok B )‫נשק (לנשק‬
biyolojik silah ‘ neşek biyologi ‫נשק ביולוגי‬
nükleer silah . neşek garini ‫נשק גךעיני‬
ateşli silah’ neşek ham ‫נשק חם‬

376
tahliye, dışarı atma, zorla çıkarma, el koyma, mal ııişııl ‫נשול‬
ve mülke el konulması, atma, yoksun bırakma
mükellef, vergi mükellefi, vergilendirilen kişi nişom ‫נשום‬
öpme, öpüş nişuk ‫נשוק‬
öpülmüş (sıfat) naşuk n ‫נשוק‬
sarmalanmak, burulmak nişzar, leişazer 5 )‫נשזר (להשזר‬
kesilmek, boğazlanmak, hayvan kesilmek nişhat, leişahet ‫פ‬ )‫נשחט (להשחט‬
aşınmak nişhak, ‫פ‬ )‫נשחק (להשחק‬
leışahek
tahrip olmak, mahvolmak, yıkılmak nişhat, leişahet ‫פ‬ )‫נשחת (להשחת‬
çalkalanmak, yıkanmak niştaf, leişatef ‫פ‬ )‫נשטף (להשטף‬
kadınsı, efemine, kadın gibi, kadınca, kadınsal naşı ‫גשי‬
cumhurbaşkanı, cumhur reisi, reisicumhur, başkan nasi ‫נשיא‬
taşıma, nakletme, evlendirme nesıa ‫נשיאה‬
cumhurbaşkanlığı, başkanlık nesiyut ‫נשיאות‬
esinti, üfleme neşiva ‫נשיבה‬
kadınlık, kadınsılık naşiyut ‫נשיות‬
ısırık, ısırma, dişleme neşiha ‫נשיכה‬
kadınlar, karılar, avratlar naşim ‫נשים‬
nefes, nefes alma, solunum, soluk, teneffüs, bir neşima ‫נשימה‬
nefeslik zaman, an
nefesle ilgili, solunumla ilgili (sıfat) neşimati ‫ת‬ ‫נשימתי‬
nefes verme, üfleme neşifa ‫נשיפה‬
öpücük, buse neşika ‫נשיקןה‬
dökülen, dökülebilir, yaprak döken (sıfat) naşir n ‫נשיר‬
tüy dökme, deri değiştirme, ayrılma, bırakma neşira ‫נשירה‬
(okulu)
ısırılmak nişah, leinaşeh ‫פ‬ )‫נשך (להנשך‬
ısırmak naşah, linşoh ‫פ‬ )‫נשך (לנשך‬
yatırılmak, uzandırılmak nişkav, ‫פ‬ )‫נשכב (להשכב‬
leişahev
unutulmak nişkah, ‫פ‬ )‫נשכח (להשכח‬
leişakah
kiralanmak, eğlenmek niskar, leisaker ‫פ‬ )‫נשכר (להשכר‬
yılanın döktüğü deri, böceklerin kabuğu neşel ‫נשל‬
düşmek, inmek, azalmak ııişal, leinaşel ‫פ‬ )‫נשל (להנשל‬
tahliye etmek, yoksun bırakmak, dışarı atmak, nişel, lenaşel ‫■ פ‬ )‫נשל (לנשל‬
zorla çıkarmak, malına mülküne el koymak
düşürmek, indirmek, azaltmak naşal, Hnşol ‫פ‬ )‫נשל (לנשל‬

375
kaydolmak, yazılmak, kaydedilmek nirşam, ‫פ‬ )‫נרשם (להרשס‬ .
leiraşem
kaynamak, haşlanmak nirtah, ‫פ‬ )‫נרתח (להרתח‬
leiraîeah
kılıf, muhafaza, cüzdan, vajina, döl yolu nartik ‫נרתיק‬
vajinal (sıfat) nartiki ‫ת‬ ‫נרתיקי‬
yoluna baş koymak, bir amaca adanmak, hayvan nirtam, ‫פ‬ )‫נרתם (להרתם‬
koşulmak(faytona) leiratem
kaçınmak, çekinmek, caymak, usanmak, yılmak nirta, leirata ‫פ‬ )‫נךתע (להרתע‬
taşınmış, götürülmüş, taşınabilir nisa ‫נשא‬
taşıyıcı, hastalığın mikrobunu virüsünü taşıyan kişi nasa ‫נשא‬
(AIDS vs.)
taşınmak (biri veya bir araç tarafından), evlenmek nisa, leinase ‫פ‬ )‫נשא (להנשא‬
taşımak, kaldırmak, nakletmek, evlenmek, affet- nasa, laset (be) ‫פ‬ )-3 ‫נשא (לשאת‬
mek, bağışlamak
evlenmek nasa işa, laset ‫פ‬ ‫נשא אשת (לשאת‬
işa )‫אשה‬
emilmek, pompalanmak, içine çekilmek nişav,leişaev ‫פ‬ )‫נשאב (להשאב‬
sorulmak, ödünç alınmak ııişal, leişael ‫פ‬ )‫נשאל (להשאל‬
nefes çekilmek, soluk alınmak nişaf, leişaef ‫פ‬ )‫נשאף (להשאף‬
kalmak, durmak, yerinde kalmak nişar, leişaer ‫פ‬ )‫נשאר (להשאר‬
esinti neşev ‫נשב‬
esmek, üflemek nişev, lenaşev ‫פ‬ )‫נשב (לנשב‬
esmek, üflemek naşav, linşov ‫פ‬ )‫נעזב (לנשב‬
esir edilmek, tutsak edilmek, rehin alınmak nişba, leişavot ‫פ‬ )‫נשבה (להשבות‬
yemin etmek, and içmek nişba, leişabea ‫פ‬ ‫נשבע (להשבע‬
(le,al) )‫ ??ל‬.-‫ל‬
kırılmak nişbar, leişaver ‫פ‬ )‫נשבר (להשבר‬
ali, yüksek, kuvvetli, kudretli, yüce, haşmetli (sıfat) nisgav ‫ת‬ ‫נשגב‬
yücelmek, erişilemez olmak, ulaşılamaz olmak nisgav, ‫פ‬ )‫נשגב (להשגב‬
leısagev
cinsel ilişkiye zorlanmak nişgal, leışagel ‫פ‬ )‫נשגל (להשגל‬
soyulmak (soygun), yağmalanmak nişdad, ‫פ‬ )‫נשך־ר (להשדר‬
leişaded
yüklem (dilbilgisinde) nasu )‫נשוא (בךקרוק‬
(bedikduk)
evlilik, evlenme, izdivaç, nikah nisuyim, ‫ נשואין‬,‫נשואים‬
nisuyin
evli (sıfat) - nasuy ‫ת‬ ‫נשוי‬
ısırılmış (sıfat) naşuh ‫ת‬ ‫נשוך‬

374
heyecanlı olmak nirgaş, leirageş B )‫נךגש (להדגש‬
uyuyakalmak, uyuklamak, uyuşmak nirdam, B )‫נרדם (להרדם‬
leiradem
eşanlamlı, anlamdaş, aynı anlamlı nirdaf ‫נרדף‬
mazlum, zulme uğramış, ezilmiş nirdaf ‫נדיר‬
kovalanmak, peşine düşülmek, takip edilmek nirdaf, leiradef B )‫נרדף (לחריף‬
geniş, yaygın, geniş ölçüde, geniş kapsamlı (sıfat) nirhav ‫ת‬ ‫נךחב‬
yıkanılmak nirhats, B )‫נרחץ (להרחץ‬
leirahets
ıslanmak, nemlenmek nirtav, leiratev B )‫נרטב (להרטב‬
eğilmek, bükülmek, boynu bükülmek nirkan, B )‫נרכן (להרכן‬
leirahen
kapatılmak düğmelenmek, fermuar kapatılmak nirkas, leirakes B )‫נרכס (להרכס‬
sahip olunmak, elde edilmek, satın alınmak, edinil‫ ״‬nirkaş, B )‫נרכקז (להרכש‬
mek leiraheş
ima edilmek nirmaz, B )‫נרמז (להךמז‬
leiramez
normalleştirmek nirmel, B )‫נוימל (לנרמל‬
lenarmel
ezilmek, ayaklar altına alınmak, küçük düşürülmek nirmas, B )‫נרמס (להרמס‬
leirames
titremek, sarsılmak nirad, leiraed B )‫נך?ד (להרעד‬
iyileşmek, düzelmek nirpa, leirape B )-‫נרפא (לחרפא מ‬
(me)
maktül, öldürülmüş, katledilmiş nirtsah ‫נךצח‬
katledilmek, öldürülmek, suikasta uğramak nirtsah, B )‫נרצח (להרצח‬
leiratsah
çürümek nirkav, B )‫נרקב (להרקב‬
leirakev
dans edilmek, raksedilmek nirkad, B )‫נרקד (להרקד‬
leiraked
narkoz, anestezi (ameliyatlarda hastayı uyuşturmak narkoza ‫נרקרזח‬
için)
narkotik (sıfat) narkoti ‫ת‬ ‫נרקוטי‬
uyuşturucu bağımlısı, uyuşturucu müptelası, esrar- narkoman ‫נוקימן‬
keş, eroinman
karıştırılmak, merhem karışımı hazırlanmak, ecza- nirkah, B )‫נרקח (להרקח‬
cılık yapılmak, ilaç yapılmak leirakah
nergis (çiçek) narkis ‫נרקיס‬
nakış işlenmek, kurulmak, oluşmak, örülmek(bağ nirkam, B )‫נרקם (להרקם‬
dostluk sevgi) leirakem
parmağını oynatmak, zahmete girmek, kılını kıpır- nakaf, linkof S )‫נקף (לנ?!ף‬
datmak, zamaiı geçmek
kesilmek, koparılmak nikpad, S )‫נקפד (להקפד‬
leikaped
kapanmak nikpats, S )‫נקפץ (להקפץ‬
leikapets
bütçelenmek, istihkakı ayrılmak, tahsis edilmek, niktsav, s )‫נקצב (להקצב‬
zaman ayrılmak ........ leikatsev
küçük küçük doğranmak niktsats, s )‫נקצץ (להקצץ‬
leikatsets
biçilmek, hasat yapılmak niktsar, s )‫נקצר (להקצר‬
leikatser
patlak, delik (lastikte delik, patlak) neker ‫נקר‬
ağaçkakan (kuş) (hayvan) nakar ‫נקר‬
gagalanmak, didiklenmek, batırılmak, delik açıl- nikar, leinaker D )‫נקר (להנקר‬
mak
gagalamak, didiklemek, batırmak, delik açmak, niker, lenaker B )‫נקר (לנקר את‬
uyuklamak (et)
gagalamak, didiklemek, batırmak, delik açmak nakar, linkor B )‫נקר (לנקר‬
okunmak, çağırılmak, adlandırılmak nikra, leikara B )‫נקרא (להקרא‬
çatlak, yarık, gedik, mağara nikra ‫נקרה‬
tesadüf etmek, tesadüfen karşılaşmak, rast gelmek nikra, leikarot B )‫נקרה (להקרות‬
yırtılmak nikra, leikara B )-‫נקרע (להקרע ל‬
(le)
pıhtılaşmak, katılaşmak, pelteleşmek, üstü kaymak ııikraş, leikareş B )‫נקרש (להקרש‬
tutmak
vurmak, çarpmak nakaş, linkoş B )‫נקש (לנקש‬
inatçı, sert, dik başlı, hoşgörüsüz, müsamahasız, nukşe ‫ת‬ ‫נקשה‬
sert (madde olarak) (sıfat)
bağlanmak, bağlantı kurulmak nikşar, leikaşer B )‫נקשר (להקשר‬
mum, fitil (tıpta) ner ‫נר‬
görünür, kabul edilir, zahiri, görünürdeki, meydan- nire ‫?ראה‬
da, görünen
görülmek, görünmek, sanmak, öyle gelmek nira, leiraot B ‫נראה (להראות‬
(te) )-‫ל‬
nargile nargila ‫נרגילה‬
taşlanmak, taş fırlatılmak nirgam, B )‫נרגם (להרגם‬
leiragem
yatışmak, sakinleşmek, kendine gelmek, teskin nirga, leiraga B )‫נרגע (להרגע‬
olmak, dinmek .
heyecanlı‫( ־‬sıfat) nirgaş ‫ח‬ ‫נךגש‬

' . ".‫י‬- ‫י‬ ‫י‬ 372


kesilmek, ucu kesilmek, kenarı kesilmek niktam, S )‫נקטם (להקטם‬
leikatem
kesilmek, yarılmak, organı kesilmek, ara verilmek nikta, leikata ‫פ‬ )‫נקטע (להקטע‬
koparılmak niktaf, leikatef ‫פ‬ )‫נקטף (להקטף‬
temiz (sıfat) .. naki ‫ת‬ ,‫לי‬-‫י‬
temizlik nikayon ‫נקייז‬
burkulma nekia ‫נקיקה‬
vicdan azabı nekifot ‫נקיפות מצפון‬
maispun
yarık, çatlak, gedik, oyuk nakik ‫נקיק‬
vurma, vuruş, darbe, kapı çalınması nekişa ‫נקי^ה‬
aşağılık, rezil, alçak, adi, bayağı nikle ‫נקלה‬
kızartılmak, kavrulmak, ateşe tutulmak, tost edil- nikla, leikalot ‫פ‬ )‫נקלה (להקלות‬
mek
adapte olmak, intibak etmek, uyum sağlamak, alış- niklat, teikalet ‫פ‬ )‫נקלט (להקלט‬
mak(yeni bir yere ülkeye)
isabet almak, olmak, başına gelmek nikla, leikala ‫פ‬ -‫נקלע (להקלע ל‬
(le el) )‫אל‬
soyulmak (kabuk deri) niklaf, leikalef ‫פ‬ )‫נקלף (להקלף‬
zayıflamak, azalmak, ihtimali azalmak, güçten niklaş, leikaleş ‫פ‬ )‫נקלש (להקלש‬
düşmek
intikam, öç, hınç, kısas, misilleme (eril) nakam ‫נקם‬
intikam alınmak nikam, ‫פ‬ )‫נקם (להנקם‬
leinakem
intikam almak, öç almak, hıncını almak.................. nakam, Unkom ‫פ‬ )‫נקם (לנקם‬
intikam, öç, hınç, kısas, misilleme (dişil) nekama ‫נ‬ ™‫??ו‬
intikamcı, kinci nakman ‫נקמן‬
intikamcılık, kincilik nakmanut ‫נקמנות‬
intikamcı, kinci, kindar (sıfat) ' nakmani ‫ת‬ ‫נקמני‬
yumruk sıkılmak, kasılmak, büzülmek, bir araya nikmats, ‫פ‬ )‫נקמץ (להקמץ‬
gelmek leikamets
satın alınmak, temin edilmek nikııa, leikanot ‫פ‬ )‫נקנה (להקנות‬
sucuk, salam naknik ‫נקניק‬
sosis nakııikiya ‫נקניקיה‬
cezalandırılmak, ceza almak nıknas. ‫פ‬ )‫נקנס (להקנם‬
leikanes
sihirlenmek, büyülenmek niksam, ‫פ‬ )‫נקסם (להקסם‬
leikasem
çıkık, kemik çıkığı ııeka ‫נקע‬
yerinden çıkmak(kemik çıkığı), burkulmak naka, linkoa ‫■פ‬ )‫נקע (לנקע‬

371
tünel, galeri, maden ocağı yolu, yeraltı yolıi, dehliz, nikba ‫נקבה‬
geçit '
gözenekli, göz göz, delikli, mesamatlı (sıfat) nakbuvi n ‫נקבובי‬
gözeneklilik, gözenekli yapı (ciltte, deride) nakbuviyut ‫נקבוביות‬
kadınsı, kadın gibi, efemine, kadına mahsus nikvi ‫נקבי‬
sabitleşmek, kesinleştirilmek, çakılmak, tutturul- nikba, leikava ‫פ‬ )‫נקבע (להקבע‬
mak .
grup halinde toplanmak, grup haline gelmek nikbats, s )‫נקבץ (להקבץ‬
leıkabets
gömülmek, defnedilmek ııikbar, ‫פ‬ )‫נקבר (להקבר‬
leikaver
noktalamak, nokta virgül koymak, puanlamak lenaked ‫פ‬ )‫נקר (לנקי‬
puanlamak nakad, linkod ‫פ‬ )‫נקר (לנקד‬
nokta, puan, benek nekuda
matkapla delinmek, oyulmak nikdah, ‫פ‬ )‫נקרה (להקדת‬
leikadah
kontrol noktası nekudat ‫נקדת בקרת‬
bikoret
ben (ciltte, tende) nekudat ben ‫נקדת חן‬
bakış açısı, görüş açısı nekudat reut ‫נקדת ראות‬
zaaf, zayıf taraf, basiretsizlik nekudat turpa ‫נקרת תךפה‬
temizlenmek, temize çıkmak, aklanmak (bir şeyin nika, leinakot ‫פ‬ )‫נקה (להנקות‬
temizlenmesi)
temizlemek (bir şeyi) nika, lenakot ‫פ‬ )‫נקה (לנקות את‬
(et)
delme, delik açma nikuv ‫נקוב‬
delik, delikli, delinmiş (sıfat) nakuv ‫ת‬ ‫נקוב‬
nominal, kayıtlı (sıfat) nakuv ‫ת‬ ‫נקוב‬
noktalama, puanlama nikud. ‫נקיי‬
iki nokta üst üste (:) nekudotayim ‫נקודותןם‬
su birikmek, birikinti 01uşmak(su) ııikva, leikavot ‫פ‬ )‫נקוה (להקוות‬
drenaj, su çekme işlemi nikuz ‫נקוז‬
temizleme, temizlik ıtikuy ,‫נקו‬
temizleme, temizlik ıtikuy ‫נקיי‬
kuru temizleme nikuy yaveş ‫נקוי יבש‬
çıkmış, çıkık (kemik) (sıfat) nakua ‫ת‬ ?‫נקי‬
akıtmak, boşaltmak (sıvı), suyunu çekmek, drenaj nikez, lenakez ‫פ‬ )‫נקז (לנקז‬
yapmak
önlem almak, nakat, linkot ‫פ‬ )‫נקט (לנקט‬
katledilmek, öldürülmek niktal, leikatel ‫פ‬ )‫נקטל (להקטל‬

370
yararlanmak, istifade etmek, sömürmek, menfaat nitsel, lenatsel S )‫נצל (לנצל את‬
>■«.'‫־‬ •
sağlamak, istismar etmek (et)
çarmıha gerilmek nitslav, S )‫נצלב (להצלב‬
leitsalev
kızarmak (ateşte) nitslOf leitsalot s )‫נצלה (להצלות‬
beleşçi, bedavacı, sömürücü, başkasının sırtından natsları ‫נ?לז‬
geçinen .........................
sömürücülük, menfaatçilik, istismarcılık natslanut ‫נצלנות‬
verim, verimlilik nitsolet ‫נצ׳לת‬
yanaşmak, temas etmek, ilişmek, sokulmak nitsmad, ‫פ‬ )‫נצמד (להצמד‬
leitsamed
donup kalmak, donakalmak (korku, şaşkınlık veya nitsmat, ‫פ‬ )‫נצמת (להצמת‬
hayretten) kımıldayamamak, çakılı kalmak leitsamet
tomurcuk, gonca nitsan
parıldayıp sönmek, ışık kırpışmak, yanıp sönmek nitsnets, ‫פ‬ )‫נצנץ (לנצנץ‬
lenatstıets
beklenmek, beklentisi olmak, önceden tahmin nitspa, ‫פ‬ )‫נצפה (להצפות‬
edilmek leitsapot
parlamak, parıldamak natsats, lîntsots ‫פ‬ )‫נצץ (לנצץ‬
filiz, dal, sürgün netser ‫נצר‬
hristyanlaştırmak, hristyan etmek nitser, lenatser ‫פ‬ )‫נצר (לנצר‬
emniyet mandalını kapatmak, kilitlemek (silah) natsar, lintsor ‫פ‬ )‫נצר (לנצר‬
kavrulmak, yanmak, CD>ye kaydedilmek nitsrav, ‫פ‬ )‫נצרב (להצרב‬
leitsarev
sesi kısılmak nitsrad^ ‫ פ‬... )‫נצרד (להצרד‬
İpitsareri
emniyet mandalı, emniyet pimi (silahlarda), pim (el nitsra ‫נצרה‬
bombası pimi)
hristyanlık natsrut ‫נצרות‬
muhtaç, yoksul, fakir , nitsrah ‫נצרך‬
gereksinmek, lazım olmak nitsrah, ‫פ‬ )‫נצרך (להצרך‬
leitsareh
kaynamak, ısı etkisiyle birleşmek, arındırılmak, nitsraf, ‫פ‬ )‫נצרף (להצרף‬
kaynaşmak . leitsaref
bohçalanmak, demetlenmek, peşpeşe konulmak nitsrar, ‫פ‬ )‫נצרר (להצרר‬
leitsarer
delik nekev ‫נקב‬
delinmek nikaVf leinakev ‫פ‬ )‫נקב (להנקב‬
delik açmak, delmek nikev, lenakev ‫ פ‬. )‫נקב (לנקב‬
delmek, zımbalamak, sabitlemek, belirlemek nakav, linkov ‫פ‬ )‫נקב (לנקב‬
dişi, kadın nekeva ‫נ‬ ‫נקבה‬

369
hallolmak, halledilmek, çözülmek, giderilmek niftar, leipater ‫פ‬ )‫נפתר (להפתר‬
doğan, atmaca, çaylak (hayvan) nets ‫נץ‬
duran, ayakta duran, figüran nitsav ‫נצב‬
kabza, tutacak, tutma yeri nitsav ‫נצב‬
komiser, emniyet müdürü, polis amiri nitsav ‫נצב‬
yükseklik (dik açıyla inen doğru) nitsav ‫נצב‬
cimciklenmek, çimdiklenmek, mıncıklanmak nitsbat, ‫פ‬ )‫נצבט (להצבט‬
leitsavet
boyanmak, renklenmek itsahea, itsaba, ‫פ‬ )‫נצבע (להצבע‬
leitsabea
yığılmak, toplanmak, birikmek nitsbar, ‫פ‬ )‫נצבר(להצבר‬
leitsaver
avlanılmak (birisi tarafından avlanılmak), yakalan- ııitsod, leitsud ‫פ‬ )‫נצוד (לה צוד‬
mak, enselenmek
yönetme, idare etme (orkestra vs.) nitsuah ‫נצוח‬
sömürü, kullanma, yararlanma, istifade, istismar, nitsul ‫נצול‬
işletme
duygu sömürüsü nitsul regaşot ‫נצול ךגשות‬
hayatta kalan, kurtulan, sağ kalan, geride kalan, nitsol, nitsolim ‫ נצולים‬,‫נצול‬
ölümden dönen kimse
soykırım kurtulanı, soykırımzede, nazi soykırımın- nitsoley şoa ‫נצולי קזואה‬
dan sonra hayatta kalan
ablukaya alınmış, kuşatılmış, emniyet mandalı natsur n ‫נצור‬
kapalı (silah için) (sıfat)
fistiil, kalın bağırsak kanalında cerahatli yara ııatsur ‫נצור‬
(hastalık)
ebediyet, sonsuzluk, ölümsüzlük netsah ‫נצח‬
yenmek, kazanmak (spor, oyun) nitseah, ‫פ‬ )‫ נצח (לנצח‬,‫נצח‬
netsah,
lenatseah
zafer, galibiyet nitsahon ‫נצחון‬
ebedi, ölümsüz, baki (sıfat) nitshi ‫ת‬ ‫נצחי‬
eyalet valisi, komisyon üyesi netsiv ‫נציב‬
eyalet valiliği netsivut ‫נציבות‬
temsilci, delege, mümessil, murahhas natsig ‫נציג‬
temsilcilik, delagasyon, mümessillik netsigut ‫נציגות‬
verim, randıman, verimlilik, verim oranı netsilut ‫נצילות‬
mika natsits ?‫נצי‬
emniyet mandalı kapama, silah kilitleme netsira ‫נצירה‬
kurtulmak nitsal, leinatsel ‫פ‬ )‫נצל (להנצל‬

368
el sallamak, sallandırmak, yelpazelemek, ateşi yelle- nifnef, S )‫נפנף (לנפנף‬
mek, elinin tersiyle kovmak lenafnef
iptal olmak, geçersiz sayılmak, diskalifiye olmak nifsal, leipasel ‫פ‬ )‫נפסל (להפסל‬
kesilmek, ara verilmek, durulmak, karar verilmek, nifsak, B )‫נפסק (להפסק‬
kanaate varılmak, sona erdirilmek leipasek
hayrete düşmek nifam, leipaem s )‫נפעם (להפ^ם‬
patlama nefets ■ ‫נפץ‬
fünye, patlatıcı napats ‫נפץ‬
kırmak, paramparça etmek, tuzla buz etmek nipets, lenapets s )‫נפץ (לנפץ‬
yaralanmak, berelenmek niftsa, leipatsa B )‫נפצע (להפצע‬
teslim etmek, sağlamak, tedarik etmek nipek, leııapek B )‫נפק (לנפק‬
namevcut, hazır bulunmayan, yoklama kaçağı, ııifkad ‫נפקד‬
görevi başında olmayan
sayılmak, eksik olmak, hatırlanmak, anılmak, ııifkad, B )‫נפקד (להפקר‬
emredilmek leipaked
açılmış nifkah ‫נפקח‬
akıllanmak, gözü açılmak, anlamaya başlamak, nifkah, B )‫נפקח (להפקה‬
farkına varmak, ayıkmak leifakeah
ayrı, ayrılmış, birbirinden ayrı ve uzak (sıfat) nifrad n ‫נפרד‬
ayrılmak, veda etmek nifrad, B )‫נפרד (להפרד‬
leipared
para bozulmak (bozuk para) nifrat, leiparet B )‫נפרט (להפרט‬
sökülmek (dikiş örgü) nifram, B )‫נפרם (להפרם‬
leiparem
dilimlenmek, kesilmek, yayılmak, mevzilenmek, nifras, leipares B )‫נפרס (להפרם‬
konuşlanmak
kaba kuvvetle açılmak, kırılmak, patlatılmak, yarıl- nifrats, B )‫נפרץ (להפרץ‬
mak, ihlal edilmek leiparets
deşarj olmak, boşalmak nifrak, B )‫נפרק (להפרק‬
■ leiparek
ruh, can, kişi nefeş ‫נפהז‬
istirahat, dinlenme, dinlence nofeş ‫ו‬2<‫נפ‬
dinlenmek, tatil yapmak, İstirahat etmek ııipaş, leinafeş B )‫נפש (להנפש‬
tatile çıkmak, tatil yapmak, tatilde olmak nafaş, liıtpoş B )‫נפקז (לנפש‬
ruhsal (sıfat) ııafşi ‫ת‬ ‫נפעיי‬
günahkar, ahlaksız, kriminal (sıfat) nifşa ‫ת‬ ‫נפ׳טע‬
aralanmak, yer açılmak, iyice geniş açılmak nifsak, B )‫נפשק (להפקזק‬
leipasek
sıvı bal, akışkan halde olan bal nofet ‫ניפח‬
açılmak niftah, B )‫נפהח (להפתח‬
leipateah

367
.düşmüş, düşük . . ...... ...... nafül ... . ‫?פול‬
yaygın, yaygınlaşmış, revaçta, tutulan (eril) (sıfat) nafots ‫ז‬,‫ת‬ ‫נפרץ‬
yaygın, yaygınlaşmış, revaçta, tutulan (dişil) (sıfat) nefotsa ‫?פוצה‬
yayınlama, basım, değerli kağıt (tahvil senedi, para nipuk ‫בפרקן‬
vs.) basımı, çıkarma, piyasaya sürme
hacim, boyut nefah ‫נפח‬
..
demirci, nalbant napah ‫נפח‬
şişirmek, hava basmak, pompalamak nipeahi nipah, ‫פ‬ )‫ נפח (לנפח‬,‫נפח‬
lenapeah
korkutulmak, korkudan sindirilmek nifhad, ‫פ‬ )‫נפחד (להפחד‬
leipahed
demirci dükkanı napahiya ‫נפחיה‬
petrol, gaz, neft neft ‫נפט‬
ham petrol neft golmi ‫נפט גלמי‬
neptün gezegeni neptıın ‫נפטון‬
naftalin naftalin ‫נפטלין‬
merhum, rahmetli, müteveffa, vefat eden, ölü, niftar T ‫נפטר‬
ölmüş (eril) .
vefat etmek, ölmek, serbest kalmak, kurtulmak, niftar, leipater ‫פ‬ )-‫נפטר (להפטר מ‬
uzaklaşmak (me)
şişkinlik, şişlik, şiş nefihut ‫נפיחות‬
düşme, düşüş nefila ‫נפילה‬
patlayıcı (sıfat) nafits ‫ת‬ ‫נפיץ‬
patlayıcılık, patlayıcı özellikte, patlamaya ait nafîtsut ‫נפיצות‬
popülerlik, popülarite, yaygınlık, revaçta olma nefitsut ‫נפיצות‬
düşük, doğmadan rahimden düşen, patlamamış nefel ‫נפל‬
mermi, başarısız, faydasız
düşmek nafalf lipol ‫פ‬ )‫נפל (לפל‬
tuzağa düşmek, kapana kısılmak nafal bepah, ‫פ‬ ‫נפל בפח (לנפל‬
lipol bepah )‫ לפל בפח‬,‫בפח‬
yataklara düştü, hastalandı nafal lemişkav ‫נפל למשכב‬
fevkalade, şahane, muhteşem, harika nifla ‫נפלא‬
şaşırtıcı olmak, hayret uyandırmak nifla, leipale ‫פ‬ )‫נפלא (להפלא‬
mucize, keramet niflaot ‫נפלאות‬
dışa atılmak, tahliye olmak, yayılmak niflatf leipalet ‫פ‬ )‫נפלט (להפלט‬
napalm, napalm bombası, bomba yapımında kulla- napalm ‫נפלם‬
nılan yanıcı madde
serpinti (radyoaktif, toz vs.) nepolet ‫נפלת‬
sallama, el sallama, bayrak veya yelpaze gibi şeyleri nifnııf ‫נפנוף‬
sallandırma .
:‫״‬. ■?.‫״‬,‫׳׳׳■׳?י‬.;■.■77.‫;׳‬:‫■־‬ ‫■־׳‬.‫ י‬1;‫״״‬:■f *: ‫”״‬:‫’“״;״‬sS.7'‫'■<׳‬.?‫׳‬£; .;;3^7'‫״׳‬:-’7‫^>;״‬ı7!77;'7<'“‫!׳‬77;‫׳‬s‫;׳‬r7',’7r777.!7£S7r:7-7‫־‬r,s5;

. : '.......... ‫י‬..................■ ‫י‬ ..... '..............366


•‫־י‬ ' •
izlenmek, takip edilmek neekav, leiakev B )‫נעקב (להעקב‬
bağlanmak, sımsıkı bağlanmak (ellerini ayaklarını) neekad, B )‫נעקד (להעקד‬
leiaked
sollanmak, geçilmek (otomobil, araç, vasıta) neekaf, leiakef B )‫נעקף (להעקף‬
sokulmak, ısırılmak, batmak (akrep, yılan, böcek neekats, B )‫נעקץ (להעקץ‬
,diken) leıakets
sökülmek, kökünden çıkmak.... neekar, leiaker B )‫נעקלזלהעקר‬
genç çocuk, ergen, buluğ çağında oğlan (eril) naar r ‫נער‬
gençlik noar ‫נער‬
silkelemek, sarsmak, çalkalamak ııier, lenaer B )‫ר‬3?‫נער (< ב‬
anırmak naar, linor B )‫נער (לנער‬
genç kız, ergen, buluğ çağında kız (dişil) naara ‫נ‬ ‫נערה‬
gençlik naarut ‫נערות‬
hazırlanmak, hazırlık yapmak,, organize olmak neerah, leiareh B )‫נערף (להעיף‬
yığılmak, üstüste birikmek, tepeleme olmak neeram, B )‫נערם (להערם‬
leiarem
boynu vurulmak, kafası kesilmek, başı gövdesinden neeraf, leiaref B )‫נערף (לה?רף‬
ayrılmak, kafası uçurulmak
takdir edilmek, hayran kalınmak neerats, B )‫רץ (להערץ‬.‫נע‬
leiarets
takdire şayan, beğenilen, hayranlık duyulan (sıfat) neerats, ‫ת‬ ‫ נערצת‬,‫ךץ‬3?‫נ‬
neeretset
yapılmak, edilmek, olmak naasa, leiasot B )‫נעשה (להעטות‬
sömürülmek, istismar edilmek, mahrum kalmak neeşak, leiaşek B )‫נעשק (להעשק‬
yeri değiştirilmek, taşınmak neetak, leiatek B )‫נעתק (להעתק‬
kabul edilmek, kabul olmak, rıza gösterilmek neetar, leiater B )‫נעתר (להעתר‬
nepal (ülke) nepal ‫נפאל‬
bozulmak, berbat olmak, zarar görmek nifgam, B )‫נפגם(להפגם‬
leipagem
zarar görmüş, kazaya uğramış, yaralı nifga ‫נפגע‬
şiddete maruz kalmak, incinmek, kırılmak, alınmak nifga, leipaga B )‫נפגע (להפגע‬
rastlaşmak, karşılaşmak, buluşmak nifgaş, leipageş B )‫נפגש (להפגש עם‬
(im)
nakite çevirilmek, kurtarılmak (rehinden borçtan) nifda, leifadot B )‫נפדה (להפרות‬
elek nafa ‫נפה‬
elemek, elekten geçirmek, kevgirden geçirmek nipa, lenapot B )‫נפה (לנפות‬
şişirme, hava basma, pompalama nipuah ‫נפוח‬
şişik, şişmiş, şişkin nafuah ‫נפוח‬
elekten geçirme, eleme, ayıklama nipuy ‫נפוי‬
memnun oldum, tanıştığımıza memnun oldum naimmeod ‫ מאד‬.‫נק?ם‬
hoş, şirin neima ‫נקימה‬
hoşluk, tatlılık, letafet neimut ‫;קימות‬
raptetme, raptiyeleme, batırma, saplama neitsa ‫;קיצה‬
anrma, eşek anırması neira ‫;קירה‬
hazmedilmek, sindirilmek ııeekaly leiakel 3■ )‫(להקכל‬:‫נקפל‬
bulanmak, çamurlanmak, bozulmak, çürümek ııeekar, leiaher 3 )‫נקבר (להקכר‬
ayakkabı, papuç, iskarpin naal ‫נעל‬
kilitlemek, ayakkabı giymek ııaal, linol (et) 3 )‫נקל (לנעל את‬
küskün, gücenmiş, rencide olmuş, aşağılanmış, neelav ‫ת‬ ‫נקלב‬
onuru zedelenmiş (sıfat)
gücenmek, kalbi kırılmak, gücüne gitmek, rencide neelav, leialev 3 )‫נקלב (להקלב‬
olmak
yüksek, üstün, harikulade, fevkalade (sıfat) naala ‫ת‬ ‫נקלה‬
terlik naaley bayit ‫נקלי בית‬
spor ayakkabısı, kes, lastik ayakkabı naaley itamlut ‫נקלי התקמלות‬
meçhul, kayıp, bilinmeyen, gizli (sıfat) neelam ‫ת‬ ‫נקלס‬
kaybolmak (gözden kaybolmak), yok olmak ııeelam, 3 )‫נקלס (להקלם‬
leialem
yumuşak huyluluk, kibarlık, nezaket noam ‫נקם‬
hoş olmak, iyi olmak, keyifli olmak naam, linom 3 )‫נקם (לנקם‬
ayakta kalmak neemad, 3 )‫נקמד (להקמד‬
leiamed
yüklenmek, dolmak, şarj olmak neemas, 3 )‫נקמם (להקמם‬
leıames
takı takılmak (küpe yüzük vs.) neenad, 3 )‫נקנד (להענד‬
leianed
cevap verilmek, yanıtlanmak neena, leianot 3 )‫נקנה (להקנות‬
nane nana ‫נקנע‬
sallamak ııinea, ninaa, 3 ‫ נקנק‬,‫;קנק‬
lenaanea )‫(לנקנע‬
cezalandırılmak, ceza almak, ceza yemek neenaş, leianeş 5 )‫נקנש (להקנעז‬
raptiye ııaats ‫נעץ‬
raptiyelemek, batırmak, raptetmek, saplamak naats, linots 3 )‫נקץ (ל;עץ‬
kederlenmek, üzülmek, üzgün olmak neetsav, 3 )‫נקצב (להקצב‬
leiatsev
gözleri kapanmak neetsam, 3 )‫נקצם (להקצם‬
leiatsem
durdurulmak, tutuklanmak, tevkif edilmek neetsar, 3 )‫נקצר (להקצר‬
leiatser

364
izlenmek, takip edilmek . neekav, leiakev S )‫עקב (להעקב‬2
bağlanmak, sımsıkı bağlanmak(ellerini ayaklarını) neekad, S )‫נעקד (להעקד‬
leiaked
sollanmak, geçilmek (otomobil, araç, vasıta) neekaf, leiakef D )‫נעקף (להעקף‬
sokulmak, ısırılmak, batmak (akrep, yılan, böcek neekats, 5 )‫נעקץ (להעקץ‬
,diken) leiakets
sökülmek, kökünden çıkmak neekar, leiaker S )‫נעקר (להעקר‬
genç çocuk, ergen, buluğ çağında oğlan (eril) naar ‫ז‬ ‫נער‬
gençlik noar ‫ניער‬
silkelemek, sarsmak, çalkalamak ııier, lenaer 5 )‫נער (לנער‬
anırmak naar, linor D )‫נער (לנער‬
genç kız, ergen, buluğ çağında kız (dişil) naara J ‫נערה‬
gençlik naarut ‫נערלת‬
hazırlanmak, hazırlık yapmak,, organize olmak neerah, leiareh ‫פ‬ )‫נערך (להערך‬
yığılmak, üstüste birikmek, tepeleme olmak neeram, s )‫נערם (להערם‬
leiarem
boynu vurulmak, kafası kesilmek, başı gövdesinden neeraf, leiaref ‫פ‬ )‫נערף (להערף‬
ayrılmak, kafası uçurulmak
takdir edilmek, hayran kalınmak neerats, ‫פ‬ )‫נערץ (להערץ‬
leiarets
takdire şayan, beğenilen, hayranlık duyulan (sıfat) neerats, ‫ת‬ ‫ נעךצת‬,‫נערץ‬
neeretset
yapılmak, edilmek, olmak naasa, leiasot ‫פ‬ )‫נעשה (להעטות‬
sömürülmek, istismar edilmek, mahrum kalmak neeşak, leiaşek ‫פ‬ )‫נעשק (להעשק‬
yeri değiştirilmek, taşınmak neetak, leiatek ‫פ‬ )‫נעתק (להעתק‬
kabul edilmek, kabul olmak, rıza gösterilmek neetar, leiater ‫פ‬ )‫נעתר (להעתר‬
nepal (ülke) nepal ‫נפאל‬
bozulmak, berbat olmak, zarar görmek nifgam, ‫פ‬ )‫נפגם (להפגם‬
‫י‬ leipagem
zarar görmüş, kazaya uğramış, yaralı nifga ‫נפגע‬
şiddete maruz kalmak, incinmek, kırılmak, alınmak nifga, leipaga ‫פ‬ )‫נפגע (להפגע‬
rastlaşmak, karşılaşmak, buluşmak nifgaş, leipageş ‫נפגש (להפגש עם) פ‬
(im)
nakite çevirilmek, kurtarılmak (rehinden borçtan) nifda, leifadot ‫פ‬ )‫נפדה (להפרות‬
elek nafa ‫נפה‬
elemek, elekten geçirmek, kevgirden geçirmek nipa, lenapot ‫פ‬ )‫נפה (לנפות‬
şişirme, hava basma, pompalama ııipuah ‫נפוח‬
şişik, şişmiş, şişkin nafuah ‫נפוח‬
elekten geçirme, eleme, ayıklama ııipuy ‫נפר‬
memnun oldum, tanıştığımıza memnun oldum naim meod ..... ‫נעים מאד‬
hoş, şirin neima ‫נעימה‬
hoşluk, tatlılık, letafet neimut ‫נעימות‬
raptetme, raptiyeleme, batırma, saplama neitsa ‫נעיצה‬
anrma, eşek anırması neira ‫?עירה‬
hazmedilmek, sindirilmek -‫י‬ neekal, leiakel S ■• ‫נעכלגלהעכלץ‬
bulanmak, çamurlanmak, bozulmak, çürümek neekar, leiaher S )‫נעכר (להעכר‬
ayakkabı, papuç, iskarpin naal ‫נעל‬
kilitlemek, ayakkabı giymek naat, linol (et) S )‫נעל (לנעל את‬
küskün, gücenmiş, rencide olmuş, aşağdanmış, neelav ‫ת‬ ‫נעלב‬
onuru zedelenmiş (sıfat)
gücenmek, kalbi kırılmak, gücüne gitmek, rencide neelav, leialev s )‫נעלב (להעלב‬
olmak
yüksek, üstün, harikulade, fevkalade (sıfat) naala ‫ת‬ ‫נעלה‬
terlik naaley bayit ‫נעלי בית‬
spor ayakkabısı, kes, lastik ayakkabı naaley itamlut ‫נעלי התעמלרת‬
meçhul, kayıp, bilinmeyen, gizli (sıfat) neelam ‫ת‬ ‫?עלם‬
kaybolmak (gözden kaybolmak), yok olmak neelam, ‫פ‬ )‫נעלם (להעלם‬
leialem
yumuşak huyluluk, kibarlık, nezaket noam ‫נעם‬
hoş olmak, iyi olmak, keyifli olmak naam, linom ‫פ‬ )‫נעם (לנעם‬
ayakta kalmak neemad, ‫פ‬ )‫נעמד (להעמד‬
leiamed
yüklenmek, dolmak, şarj olmak neemas} ‫פ‬ )‫נעמס (להעמס‬
leiames
takı takılmak (küpe yüzük vs.) neenad, ‫פ‬ )‫נענד (להענד‬
leianed
cevap verilmek, yanıtlanmak neena, leianot ‫פ‬ )‫נענה (להענות‬
nane nana ‫נענע‬
sallamak ninea, ninaa, ‫פ‬ ‫ נענע‬,‫נענע‬
lenaanea )‫(לנענע‬
cezalandırılmak, ceza almak, ceza yemek ııeenaş, leianeş ‫פ‬ )‫נענש (להענש‬
raptiye naats ‫נעץ‬
raptiyelemek, batırmak, raptetmek, saplamak ııaats, linots ‫פ‬ )‫נעץ (לנעץ‬
kederlenmek, üzülmek, üzgün olmak neetsav, ‫פ‬ )‫נעצב (להעצב‬
leiatsev
gözleri kapanmak neetsam, ‫פ‬ )‫נעצם (להעצם‬
leiatsem
durdurulmak, tutuklanmak, tevkif edilmek ııeetsar, ‫פ‬ )‫נעצר (להעצר‬
leiatser

364
emilmek ........ nispag, ‫פ‬ )‫נספג (להספג‬
leisapeg
kurban, öldürülen, imha edilen, yok edilen, ortadan nispe ‫נספה‬
kaldırılan
öldürülmek, katledilmek, elim bir şekilde yaşamını nispa, leisapot s )‫נספה (להספות‬
yitirmek (kaza, deprem vs.)
eklenen, ekte iliştirilen, ekte sunulan nispah ■ ‫־‬ ‫נספה ״‬
sayılmak, numaralanmak nispar, leisaper £> )‫נספר (<הספר‬
yükselmek, çıkmak, tırmanmak, irtifa kazanmak, nasak, linsok S )‫נסק (לנסק‬
göğe tırmanmak
taşlanmak, taş atılmak niskal, leisakel ‫פ‬ )‫נסקל (להסקל‬
ayrıntılı olarak araştırılmak, iyice incelenmek nıskar, leisaker 3 )‫נסקר (להפקר‬
testereyle kesmek, biçmek, kafa ütülemek (mecaz) niser, lenaser S )‫נסר (לנסר‬
örülmek nisrag, leisareg ‫פ‬ )‫נסרג (להסרג‬
tırmalanmak, tırmıklanmak ‫פ‬ nisrat, leisaret )‫נסרט (להסרט‬
taranmak, (bilgisayarda) scane edilmek, sıyırılmak nisrakf leisarek ‫פ‬ )‫נסרק (להסרק‬
talaş, yonga nesoret ‫נסרת‬
tıkanmak nistam, ‫פ‬ )‫נסתם (להסתם‬
leisatem
gizli, saklı, gizlenmiş nistar ‫נסתר‬
üçüncü tekil şahıs (guf şlişi) nistar ‫נסתר‬
yanlışlığı kanıtlanmak, saklanmak, mahvolmak nistar, leisater ‫פ‬ )‫נסתר (להסתר‬
seyyar, hareketli, gezici, göçebe na ‫נע‬
hareket etmek ...................................................... na, tanıta — ‫ פ‬. ............ )‫נע (לנוע‬
göçebe, gezgin na vanad ‫נע תר‬
kayıp, namevcut, yok olan needar ‫נעדר‬
yok olmak, orada olmamak, eksik olmak, ölmek, needar, leiader ‫פ‬ )‫נעדר (לה^דר‬
çapalanmak
kilitli (sıfat) naul ‫ת‬ ‫נעול‬
raptiyelenmiş, batırılmış, raptedilmiş, saplı, çakılı nauts ‫ת‬ ‫נעוץ‬
(sıfat)
silkeleme, sarsma, çalkalama ııiur ‫נעור‬
gençlik, gençlik devresi, çocukluk, ergenlik, buluğ neurim ‫נעורים‬
çağı
bırakılmak, terkedilmek neezav, leiazev ‫פ‬ )‫נעזב (להעזב‬
yardım görmek, yardım edilmek neezar, leiazer ‫פ‬ )-3 ‫נעזר (להעזר‬
(be)
kaplanmak, sarılmak, paketlenmek(ambalaj) neetaf, leiatef ‫פ‬ )‫נעטף (להעטף‬
kilitleme, kilidi kapama, kilit atma neila ■ ‫נעילה‬
hoş, şirin, mülayim (sıfat) naim ‫ת‬ ‫נעים‬
kapanmak nisgar, leisager S )‫נסגר (להסגר‬
çatlamak nisdak, B )‫נסדק (להסדק‬
leisadek
denemek, tecrübe etmek nisa, lenasot 5 )‫נסה (לנסות את‬
(et)
gerilemek, geri çekilmek nasog, leisog ‫פ‬ )‫נסוג (להסרג‬
ifade etme nisuâh “ ‫נסות‬
deney, deneme, test etme nisuy ‫נסוי‬
nüsha, taslak, tekst nesah ‫נסח‬
versiyon, stil, uslup, tarz nosah ‫נסח‬
ifade etmek, cümle kurmak niseah, nisah, ‫פ‬ )‫ נסח (לנסח‬,‫נסח‬
lenaseah
sürüklenmek, çekilmek nishav, ‫פ‬ )‫נסחב (להסחב‬
leisahev
formül nüsha ‫נסחה‬
şantaj yapılmak, sıkılmak, sıkılıp suyu çıkarılmak nishat, leısahet ‫פ‬ )‫נסחט (להסחט‬
başıboş, serseri, akıntıyla sürüklenen, akıntıya nishaf ‫נסחף‬
kapılmış
akıntıya kapılmak, kapılıp gitmek, suda sürüklen- nishaf, leisahef ‫פ‬ )‫נסחף (להסחף‬
mek
ticaret yapılmak, alınıp satılmak nishar, B )‫נסחר (להסחר‬
leisaher
geri çekilme, geri adım, gerileme, ricat nesiga ‫נסיגה‬
tecrübe, deneme, deneyim, deney nisayon ‫נסיון‬
deneme amaçlı, denemelik, deneme mahiyetinde, nisyoni ‫ת‬ ‫נסיוני‬
deneysel (sıfat)
prens, iskambilde vale (eril) nasih J ‫נסיו‬
prenses (dişil) ııesiha J ‫נסיכה‬
prenslik, emirlik nesihut ‫נסיכות‬
yolculuk, seyahat nesiya ‫נסיעה‬
iyi yolculuk(lar) nesiya tova ‫נסיעה טובה‬
testere ile kesme, biçme ııesira ‫נ סירה‬
affedilmek, bağışlanmak nislah, leisalah ‫פ‬ )‫נסלח (להסלח‬
yol inşa edilmek ııislal, leisalel B )‫נסלל (להסלל‬
güvenilmek, itimat edilmek, sırt dayanmak, yaslan- nismah, ‫פ‬ )‫נסמך (להסמך‬
inak leisameh
seyahat etmek, yolculuk etmek (karada) (be olunca nasa, linsoa B ,-‫נסע (לנס? ב‬
araç içinde, el / le ile olunca yöne doğru) (be el le) )-‫ ל‬.‫אל‬
yardım edilmek, desteklenmek nısad, leisaed B )‫נסעד (להסעד‬
telaşlı, heyecanlı nisar ‫נסער‬

362
sürülmek, yayılmak, mayışmak nhnrah, J) )‫נמרח (להמרה‬
leimareah
yoluk, yolunmuş, koparılmış nimrat ‫נמרט‬
yolunmak, tüyleri yolunmak, kelleşmek, dazlaklaş- nimrat, S )‫נמו־ט (להמרט‬
mak leimaret
dinamik, enerjik, faal, canlı, hayat dolu, atik, azimli nimrats ‫ת‬
(sıfat)
çil, çiller, benek, yüzdeki küçük benek lekeler nemaş, ‫ נמ^זים‬,‫נמש‬
nemaşim
sudan çıkarılmak, dışarı çekilmek nimşa, s )‫נמשה (להמשות‬
leimaşot
yağlanmak, yağ sürülmek, yağ ile kutsanmak nimşah, 5 )‫נמ^ח (להמשח‬
leimaşeah
sürmek, süregelmek, devam edilmek, halen devam nimşah, s )‫נמ^זך (להמץטך‬
etmek, çekilmek leimaşeh
misal olmak, benzemek, idare edilmek, hükmedil- nirnşal. 5 )‫נקשל (להמשל‬
mek leimaşel
gerilmek, gergin olmak, aldanmak, kanmak nimtah, ‫פ‬ )‫נמתח (להמתח‬
leimateah
dişlenmek, ısırılmak, koparılmak, tadına bakılmak ningas, ‫פ‬ )‫ננגס (להנגס‬
leinages
durgun, dingin‫ ״‬durağan, sakin, ferah, rahat (sıfat) ninuah ‫ת‬ ‫ננוח‬
bodur, cüce, tıknaz ııaııas ‫ננס‬
tıknazca, bodurca (sıfat) nanasi ‫ת‬ ‫ננסי‬
kilitlenmek, ayakkabı giyilmek nitıal, leinael ‫פ‬ )‫ננ^ל (להנ^ל‬
raptiyelenmek, batırılmak, raptedilmek ninats, leinaets ‫פ‬ )‫ננ?ץ(להנ?ץ‬
emniyet mandalı kapanmak, kilitlenmek (silah), nintsar, ‫פ‬ )‫ננצר (להנצר‬
ablukaya alınmak, kuşatılmak leinatser
önlem alınmak niııkat, ‫פ‬ )‫ננקט (להנקט‬
leinaket
bayrak nes ‫נם‬
mucize nes ‫נס‬
kaçmak nas, lanus ‫פ‬ )‫נם (לנוס‬
hal, durum, keyfiyet, vaziyet, sebep, neden nesiba ‫נסבה‬
hafifletici sebepler ııesibot ‫נסבות מקלות‬
makelot
dayanılır, tahammül edilebilir, çekilir, katlanılır nisbal ‫ת‬ ‫נסבל‬T * ‫״‬
(sıfat)
tahammül edilmek, göğüs gerilmek, dayanılmak, nisbal, leisabel ‫פ‬ )‫נסבל(להסבל‬
katlanılmak
durumla ilgili, teferruata dair, talî önemde, ikinci ııesibati ‫ת‬ ‫נסבתי‬
‫י‬ T • !
derece önemli olan (sıfat)

361
liman namalj namel . ‫ נמל‬,‫נמל‬
doldurulmak nitnla, leimale S )‫נמלא (להמלא‬
karınca, karıncalar (hayvan) nemala, ‫ נמלים‬,‫נמלה‬
nemalim
karıncalanma, uyuşma nimlul ‫נמלרל‬
kaçmak, kurtulmak nimlat, 5 )‫נמלט (להמלט‬
leiınalet
tekrar incelemek, yeniden düşünmek, tartmak nimlahf 5 )‫נמלך (להמלך‬
leimaleh
sözbilime ait, tumturaklı, şatafatlı, abartılı, vecize- ııiınlats ‫נמלץ‬
lerle konuşan
şatafatlı, gösterişli, süslü, abartılı (sıfat) nimlats ‫ת‬ ‫נמלץ‬
sayılmak, kaale alınmak, ait olmak nimna, s )‫נמנה (להמנוח‬
leimanot
uyuklama ııimnum ‫נמנום‬
uyuklamak nimnem, s )‫נמנם (לנמנם‬
lenamnem
çekimser, tarafsız, bitaraf, kaçınılır, sakınılır, engel- ııimna ‫נמנע‬
lenebilir, önlenebilir
kaçınmak, çekimser kalmak, tarafsız olmak, engel- nimııa, s )-‫נמנע (להמנע מ‬
lenmek, sakınmak, çekinmek leimana (me)
eritici, yumuşatan, çözünür, erir nanıes ‫נמס‬
erimek names, ‫פ‬ )‫נמס (להנמס‬
leinames
zeytin toplanmak, zeytin hasat edilmek nimsak, ‫פ‬ )‫נמסק (להמסק‬
leimasek
iletilmek, teslim edilmek, verilmek, devredilmek, nimsar, ‫פ‬ )‫נמסר (להמסר ל־‬
intikal etmek leimaser (le)
ezilmek, sıkılmak, suyu çıkarılmak nimah, ‫פ‬ )‫נמעך (להמעך‬
leimaeh
alıcı (mektubun üstüne yazılan mektubun alıcısı) niman ‫נמ?ז‬
adres yazılmak niman, ‫פ‬ )‫נמען (להמען‬
leimaen
bulunmak (bir yerde bulunmak), mevcut olmak nimtsa, ‫) פ‬-‫נמצא (להמצא ב‬
leimatse (be)
emilmek nimtsats, ‫פ‬ )‫נמצץ (להמצץ‬
leimatsets
kangren (hastalık), nekroz, doku ölmesi nemek ‫נמק‬
bahane etmek, gerekçe göstermek, kanıtlamaya nimek, ‫פ‬ )‫נמק (לנמק‬
çalışmak lenamek
leopar, kaplan (hayvan) namer ‫נמר‬

360
streslenmek, sıkışmak, gerilmek, baskı altında nilhais, S )‫נלחץ (להלחץ‬
olmak leilahets
fısıldanmak nilhaş, leilakeş S )‫נלחש (להלחש‬
kuşatılmak, yakalanmak, esir düşmek, kapana nilkad, leilaked S )‫נלפד (להלכד‬
kısılmak
öğrenilmek nilmad, s )‫נלמד (להלמר‬
leilamed
çiğnenmek nilas, leilaes s )‫נלעס (להלעס‬
sıkı tutulmak, sıkıca tutulmak nilpat, îeilafet ‫פ‬ )‫נלפת (להלפת‬
alınmak (cisim, obje, madde) nilkah, ‫פ‬ )‫נלקח (לחלקה‬
leilakah
uyuklamak, kestirmek, şekerleme yapmak nam, îanum ‫פ‬ )‫נם (לנום‬
bıkmak, usanmak, bezmek nimas, leimaes ‫פ‬ -‫נמאס (לחמאם ל‬
(le)
ölçülmek nimdad, ‫פ‬ )‫נמדד (להמדד‬
leimaded
sulandırılmak, seyreltilmek, yoğunluğu azaltılmak nimal, leimael ‫פ‬ )‫נמהל (להמהל‬
aceleci, sabırsız, tez canlı, zıpır, delifişek (sıfat) nimar ‫ת‬ ‫נמהר‬
giderek etkisini yitirme namog ‫נמוג‬
yumuşama, gevşeme nimoah ‫נמלח‬
alçak, düşük, basık, kısa boylu, bodur (sıfat) namuh ‫ת‬ ‫נמלו‬
sünnetli, sünnet olmuş nimol ‫נמלל‬
sünnet olmak nimol, leimol ‫פ‬ )‫נמול (להמול‬
gerekçe, mazeret, bahane, delil, karşı tez, husus, nimuk ‫נמלק‬
argüman
zayıf, yetersiz, güçsüz, cesaretsiz, korkak, tırsık, nemuşa ‫נמושה‬
ödlek
dökülmek, sıvı içecek ikram edilmek, karıştırılmak nimzag, ‫פ‬ )‫נמזג (להמזג‬
leimazeg
silinmek, imha edilmek, protesto edilmek, veto nimha, ‫פ‬ )‫נמחה (להמחלת‬
edilmek leimahot
affedilmek, bağışlanmak nimhal, ‫פ‬ )‫נמחל (להמחל‬
leimahel
sıkıştırılmak, ezilmek nimhats, ‫פ‬ )‫נמחץ (להמחץ‬
leimahets
silinmek nimhak, ‫פ‬ )‫נמחק (להמחק‬
leimahek
sansar, firavun faresi (hayvan) nemiya ‫נמ;ה‬
satılmak nimkar, ‫פ‬ )‫נמכר (להמכר‬
leimaher
hava limanı namal teufa ‫נמל תעופה‬
' ■ ' ■ ' ' '■ ' '■■■ ‫ י־•־'׳'־' יי‬:............ 1 '■ ' '-‫‘ •־•■־‬ . ...... ... -'‫••־‬- ... ....... . ............ ■ • .......... ■ — ■ ■ ■ ■ • ■ ■.............

kemirilmek, tırnak yenilmek nihsas, s )‫נכסס (להכסס‬


■ ■. •‫ ׳‬. ■‫־‬. . . leikases
çok özlemek, çok istemek, can atmak nihsaf, leikasef s )‫נכסף (להפסף‬
saralı, epileptik, zora koşulmuş, mağdur nihpe ‫בכפה‬
bağlanmak, kelepçelenmek, eller ayaklar bağlan- ııihpa, leikapot ‫פ‬ )‫נכפה (להכסות‬
mak
çarpılan (matematik) . ııihpal . ‫בכפל‬
çarpılmak (sayısal olarak çarpım) nihpalf ‫פ‬ )‫בכפל (להכפל‬
leikapel
bağlanmak kelepçelenmek nihpatf ‫פ‬ )‫נכפת (להפפת‬
leikapet
kayda değer, hatırı sayılır, sarih, belirgin, aşikar, nikar ‫נכר‬
meydanda olan, takdire laik, hayli
yabancı nahri ‫נכרי‬
yabancı, ecnebi, yabancı uyruklu (sıfat) nohri ‫ת‬ ‫נכרי‬
ciltlenmek, sarılmak nihrah, ‫פ‬ )‫נכרך (להפוך‬
leikareh
kazınmak, kesilmek (uzuv kol bacak vs.), biçilmek, nihrat, leiharet ‫פ‬ )‫נכרת (להכרת‬
budanmak
ot yolmak, bilgisayardan hataları ayıklamak, virüs nıkeş, lenakeş ‫פ‬ )#‫נכש (לבפ‬
taraması yapmak
başarısız, kifayetsiz, sınıfta kalmış nıhşal ‫נכשל‬
başarısız olmak, yetersiz kalmak, ketlenmek, zayıf nihşal, leikaşel ‫פ‬ )‫נכשל (להפשל‬
kalmak, başaramamak
yazılmak nihtav, leikatev ‫פ‬ )‫נכתב (להפתב‬
lekelenmek nihtam, ‫פ‬ )‫נכתם (להכתם‬
leikaiem
ezilmek, öğütülmek nihtaş, leikateş ‫פ‬ )‫ (להפתש‬#‫נכת‬
sıkıştırılarak ezilmek, çırpılmak nihtat, leıkatet ‫פ‬ )‫נבתת (להפתת‬
yudumlanmak ııilgam, ‫פ‬ )‫נלגם (להלגם‬
leilagem
coşkulu, arzulu, istekli, şevkli, ateşli, hararetli, ııilav ‫נלהב‬
gayretli
refakatçi, refakat eden, eşlik eden, beraberinde olan nüve ‫נלוה‬
şey
eşlik edilmek, refakat edilmek, yanına katılmak, nilva, leilavot ‫פ‬ )‫נלוה (להלוות‬
iliştirilmek
çiğnen m ek (ağızla), ısırılmak nilhah, ‫פ‬ )‫נלחף (להלחך‬
leilaheh
savaş vermek, savaşmak, mücadele vermek nilham, ‫פ‬ ,-‫נלחם (להלחם ב‬
leilahem (be )‫ עם‬,‫את‬
et im)

: ' . ', ■■■ ‫־‬ 358


bürokrasi (mecbur tutulan form doldurma vs. kağıt ııayeret ‫מרת‬
kırtasiye angarya işler)
saygıdeğer, aziz, muhterem, sayın, saygılı, hatırı rıihbad ‫נכבד‬
sayılır
saygı görmek, sayılmak, saygıdeğer olmak nihbad, S )‫נכבד(להפבד‬
leihabed
söndürülmek, sönmek nihba, leihabot S )‫נכבה (להפברת‬
zincire vurulmak, zincirlenmek, kelepçelenmek nihbalf s )‫נכבל (להכבל‬
leihabel
işgal edilmek, zaptedilmek, fethedilmek, ele geçiril- nikbaş, s )‫נכבש (להפבש‬
mek, istila edilmek leikaveş
torun (eril) nehed ‫ז‬ ‫נכד‬
torun (dişil) nehda j ‫נכדה‬
sakat, malül, özürlü, fiziksel engelli, kötürüm nahe ‫נכה‬
çıkartmak, tenzil etmek (indirim), azaltmak, eksilt- nikdj lenakot s )‫נכה (לנכות‬
mek, hesaptan düşmek, mahsup etmek
yanmak nihva, leikavot s )‫נכוה (להכרות‬
mahsup, kesinti, hesaptan düşme nikuy ‫נכרי‬
doğru, tamam nahon ‫נכין‬
hazır, hazırlanmış, hazırlıklı (sıfat) nahon ‫ת‬ ‫נכין‬
doğruluk, hazır olma nehonut ‫נכונות‬
yabancılaşma, yabancriaştırma, uzaklaşma nikur ‫נפור‬
sakatlık, malûllük, özürlülük, fiziksel engellilik nahut ‫נכרת‬
ötürü, dolayı nohah ‫ניכה‬
mevcut olmak, bulunmak nahak, linkoah s )‫נכח (לנפח‬
İmha edilmek, yok edilmek nihhad, 5 )‫נכחד (להפחד‬
leikahed
hapsedilmek nihla, leikala S )‫נכלא (להכלא‬
dahil olmak, kapsanmak, içine katdmak ııihlal, leikalel Ö )"‫נכלל (להפלל ב‬
(be)
utandırılmak, utanç duymak ııihlam, ‫פ‬ )‫נכלם (להפלם‬
leikalem
girmek ııihnas, ‫פ‬ ,-‫נכנס (להכנס ל‬
leikanes (le )-‫ ב‬,‫אל‬
el be)
teslim olan, feragat eden, teslimiyetçi nihna ‫נכנע‬
teslim olmak, boyun eğmek nihna, leikana ‫פ‬ )-‫נכנע (להכנע ל‬
de)
servet, varlık, mal mülk ııehes ‫נכס‬
menkul değer, taşınabilir değer (tahvil, hisse senedi nehes nayad ‫נכס ניד‬
vb.)

357
terkedilmek, yüzüstü kalmak nitoş, leinateş s )‫נטש (להנטש‬
terketmek, yüzüstü bırakmak nataş, lintoş s ‫נטש (לנטשץ‬
köpek dişi (ağızdaki sivri dişlerin genel adı) ııiv ‫ניב‬
lehçe, diyalekt, lisanların bölgesel farklılıkları niv ‫ניב‬
nijerya (ülke) nigeria ‫ניגךיה‬
seyyar, hareketli, gezici, menkul, taşınır, portatif nayad ‫ניד‬
seyyar hale getirmek, transfer etmek, yerini değiş- niyedf lenayed D )‫ניד (לניד‬
tirmek
taşınırlık, taşınabilirlik, seyyarlık, hareketlilik nayadut ‫נידות‬
devriye arabası, gezgin hizmet aracı nayedet ‫נידח‬
dalgalanma, değişme, iniş çıkış, hareket kabiliyeti, niyud ‫ניוד‬
hareketlilik, mobilite
durağan, statik, duran nayah ‫ניח‬
pekala, öyle olsun, neyse niha ‫ניחא‬
koku, güzel koku, rayiha nihoah ‫ניחוח‬
tarafsız, nötr (İNGİLİZCEDEN) (sıfat) netrali ‫ת‬ ‫ניטרלי‬
sahipliğini almak, mülk edinmek, mülkünü almak, nihes, lenahes ‫פ‬ )‫ניכס (לנכס‬
servet sahibi olmak
naylon naylon ‫מלון‬
nil nehri, nil yeşili (renk) nilus ‫נילוס‬
kılcal damar, tel, uyuşuk, duygusuz, hissiz nim ‫נים‬
eda, ton, ses tonu, konuşma tonu, tarz, tavır nitelik nima ‫נימה‬
nezaket, görgü, incelik, kibarlık nimus ‫נימוס‬
nezaketli, görgülü, kibar, terbiyeli (sıfat) nimusi ‫ת‬ ‫נימוסי‬
torunun oğlu (dördüncü nesil) nin ‫נין‬
nisan, İbrani takviminin 7. ayı nisan ‫ניסן‬
hareket, kımıldama, devinim nia ‫ני?נ‬
hareket, devinim nia ‫ני^ה‬
kıvılcım nitsots ‫ניצוץ‬
nikotin nikotin ‫ניקוטין‬
nikaragua (ülke) nikaragua ‫מ?ןךגואה‬
kağıt neyar ‫ניר‬
saban, pulluk, çift sürme aleti nir ‫ניר‬
zımpara kâğıdı, zımpara neyar zhuhit ‫מר זכוכית‬
tuvalet kağıdı . neyar tualet ‫ניר טואלט‬
zımpara neyar leteş ‫מר לטיש‬
kurutma kağıdı neyar sofeg ‫מר סופג‬
tahvil, senet, bono neyarot erek ‫דר‬.? ‫מרות‬

................ ..

356
metruk, terkedilmiş (sıfat) natuş ‫ת‬ ‫נטוש‬
öğütülmek, kıyılmak nithan, 3 )‫נטחן (להטחן‬
leitahen
eğilim, meyil, temayül, istidat netiya ‫נטיה‬
alma, alış, ele geçirme, edinme, el yikama netila ‫נטילה‬
dikim (bitki ağaç dikme), fide ekme, fidan dikme netia ‫נטיעה‬
kin gütme, garez bağlama netira ‫נטירה‬
terkediş, terketme, yüzüstü bırakma netişa ‫נטי^ה‬
külfet, angarya, ayakbağı, fuzuli yüklenen iş, yük netel ‫נטל‬
içinden alınmak ayıklanmak, el yıkanmak tutat, leiııatel 3 )‫נטל (להנטל‬
içinden almak, seçip ayırmak(kurşunsuz benzin için natal, lintol, 3 )‫ לטל‬,‫נטל (לנטל‬
yapılan işlem gibi), ayıklamak, el yıkamak litol
kirlenmek, pis olmak, kutsiyetini saflığını yitirmek, ııitma, leitame s )‫נטמא (להטמא‬
murdar olmak
gömülmek, saklanmak, gizlenmek nitman, 3 )‫נטמן (להטמן‬
leitamen
asimile olmak, Özümlenmek, sindirilmek, sistem nitma, leitama 3 )‫נטמע (להטמע‬
içinde erimek
dikilmek (fide, fidan vs.) nitcif leinatea 3 )‫נטע (להנטע‬
dikmek (fide, fidan vs.) nata, lintoa 3 )‫נטע (לנטע‬
tadılmak, tadına bakılmak tıitam, leitaem 5 )‫נטעם (להטעם‬
yüklenmek, şarj edilmek, iddia edilmek, öne sürül- nitan, leitaen 3 )‫נטען (להטען‬
mek
damla, döküntü netef ‫נטף‬
damlamak ııataf, lintof 3 )‫נטף (לנטף‬
askıntı olmak, yakasına yapışmak, asalaklık etmek, nitpal, leitafel 3 )‫נטפל (להטפל‬
parazitlik etmek
aptallaşmak, aptala dönmek nitpaş, leitapeş 3 )‫נטפש (להטפש‬
gözetilmek, birinin gözetiminde olmak, korunmak nitar, leinater 3 )‫נטר (להנטר‬
denetlemek, izlemek, düzeni sağlamak niter, lenater 3 )‫נטר (לנטר‬
göz kulak olmak, gözetime almak, gözetmek, kolla- natar, lintor 3 )‫נטר (לנטר‬
mak, izlemek, kin gütmek, kin beslemek
kafası karışmak, rahatsız olmak, meşgul edilmek, ııitrad, leitared 3 )‫נטרד (להטרד‬
taciz edilmek
nötrleştirme, nötralizasyon nitrul ‫נטרול‬
nötralize etmek, etkisizleştirmek nitrel, lenatrel 3 )‫נטרל (לנטרל‬
parçalanmak, saldırılıp parçalanmak, avlanılmak, nitraf, leitaref 3 )‫נטרף (להטיף‬
çırpılmak (yumurta vs sıvı)
çarpılmak, hızla kapanmak, gürültüyle kapanmak ııitrak, leıtarek 3 )‫נטרק (להטךק‬
(kapı pencere)

355
î

düşünülmek, hesaba katılmak, dikkate alınmak nehşav, .. .)‫נחשב (להחשב‬


leihaşev
şüphelenilmek, kuşkulanılmak nehşad, S )‫נחשד (להחשד‬
leihaşed
dalga, dev dalga, büyük dalga nahşol ‫נחשול‬
geri kalmış, az gelişmiş, iptidai, geriden gelen (sıfat) nehşal ‫ת‬ ‫נחשל‬
ifşa olmak, açığa çıkmak, açıkta kalmak, deşifre nelısaf, '' " " ‫פ‬ )‫נחשף (להחעזף‬
olmak leihasef
arzu duyulmak, istenilmek nehşak, ‫פ‬ )‫נחשק (להח^ק‬
leihaşek
bakır nehoşet ‫נח־שת‬
pranga nehuştayim ‫נחשקים‬
rahatlık, huzur, mürüvvet, hoşnutluk, gönül rahat- nahat ‫נחת‬
lığı
denizci, bahriyeli, karaya çikmış denizci nahat ‫נחת‬
karaya inmek, konmak (havadan), karaya çıkma- nahat, linhot ‫פ‬ )‫נחת (לנחת‬
k(denizden)
kesilmek nehtah, ‫פ‬ )‫נחתך (להחתך‬
leihateh
imzalanmak, mühürlenmek, abone olmak nehtam, ‫פ‬ )‫נחתם (להחתם‬
leihatem
çıkartma gemisi nahetet ‫נחתת‬
katledilmek, doğranmak, kesilmek nitbah, ‫פ‬ )‫נטבח (להטבח‬
leitaveah
daldırılmak, batırılmak, vaftiz edilmek, ıslatılmak nitbal, leitavel‫פ‬ )‫נטבל (להטבל‬
batırılmak, boğulmak (suda birisi tarafından) nitba, leitabea ‫פ‬ )‫נטבע (להטבע‬
kızartılmak (yağda) nitgan, ‫פ‬ )‫נטגן (להטגן‬
leitagen
yönelmek, dönmek, sapmak, eğilmek, germek, çadır nata, lintot ‫פ‬ )‫נטה (לנטות‬
kurmak, kastetmek
temizlenmek, arınmak, tasfiye olmak nitar, leitaer ‫פ‬ )‫נטהר (להטהר‬
net neto ‫נטו‬
dokunmak, Örülmek, eğirilmek, birkaç lif bir araya nitva, leitavot ‫פ‬ )‫נטוה (להטוות‬
gelip ip oluşturmak
eğik, yan yatmış natuy ‫נטוי‬
sız, siz eki, onsuz, o olmadan, gayrı (netul oferet natul ‫נטול‬
‫ נטול עופרת‬kurşunsuz(
albenisiz, albenisi olmayan, zevksiz, güzelliği olma- natul hen ‫נטול חן‬
yan
dikili, ekili, kökleşmiş (sıfat) natua ‫ת‬ ‫נטוע‬
kollama, izleme, gözetme nitur ‫נטור‬

354
birikmek nehsah, 3 )‫נחסך (להחסך‬
leihaseh
kapanmak, engellenmek, kesilmek, barikat kurul- nehsam, ‫ע‬ )‫נחסם (להחסם‬
mak leihasem
acele etmek, telaşa kapılmak, aceleye gelmek nehpaz, s )‫נחפז (להחפז‬
leihapez
kazılmak, eşelenmek nehpar, 3 )‫נחפר (לחחפר‬
leihafer
tünel kazılmak, toprakta delik açılmak, maden nehtsav, 3 )‫נחצב (להחצב‬
açılmak leihatsev
ayrılmak, bölünmek nehtsats, 3 )‫נחצץ (להחצץ‬
leihatsets
kanun koyulmak, oyulmak, kazınmak nehkak, 3 )‫נחקק (להחקק‬
îeihakek
sorgulanan, sorguya çekilen nehkar ‫נחל!ר‬
sorgulanmak, sorguya çekilmek, araştırılmak, nehkar, 3 )‫נחקר (להחקר‬
soruşturulmak, incelenmek, tahkikat yapılmak leihaker
horlamak, horuldamak nahar, linhor 3 )‫נחר (לנחר‬
harap edilmek, tahrip edilmek, yıkılmak, harabeye nehrav, 3 )‫נחרב (להחרב‬
dönmek leiharev
korkmak, şok olmak nehrad, 3 )‫נחרד (להחרר‬
leihared
kazınmak, oyulmak, tornalanmak nehrat, 3 )‫נחרט (להחרט‬
leiharet
kavrulmak, hafifçe yakılmak, aleve tutulmak, nehrah, 3 )‫נחרך (להחרך‬
alazlanmak leihareh
şartlanmış, karar verilmiş, azimli (sıfat) nehrats ‫ת‬ ‫נחרץ‬
hükmü verilmek, karar verilmek, şartlanmak, nehrats, 3 )‫נחרץ (להחלץ‬
çentik açılmak leiharets
kesin, kati, nihai (sıfat) nehrats, ‫ת‬ ‫נחלצת‬,‫נחרץ‬
‫י‬ nehretset
şartlanma, azimlilik, kararlılık nehratsut ‫נחרצות‬
tarla sürülmek, çift sürülmek, sağır olmak, işitme nehraş, 3 )‫נחרש (להחלש‬
kaybına uğramak leihareş
oyulmak, kazınmak nehrat. 5 )‫נחרת (לה חרת‬
leiharet
yılan (hayvan) nahaş ‫נחש‬
tahmin etmek niheş, lenflheş 3 )‫נחש (לנחש‬
zehirli yılan (hayvan) nahaş arsi . ‫נחש ארסי‬
çıngıraklı yılan (hayvan) ııahaş ‫נחש הפזמונים‬
apaamonim
su yılanı (hayvan) nahaş mayim ‫נחש מ?ם‬
kararlılık, azim, eğilmezlik, azimlilik nehişut ‫נחישות‬
iniş (havadan karaya), konma (havadan bîr yere), nehita ‫נחיתה‬
çıkış (denizden karaya)
mecburi iniş nehitat ones ‫נחיתת אנס‬
kiralanmak, ücretle tutulmak (yer veya adam) nehkar, S) )‫נחפר (להחכר‬
leihaker
akarsu, dere, çay, vadi nahal ‫נחל‬
sahip çıkmak, sahiplenmek (başarıyı veya başarısız- nahal, lirihol S )‫נחל (לנחל‬
lığı, mirası, hakkını)
sağılmak (süt) nehlav, S )‫נחלב (להחלב‬
leihalev
pas tutmak, paslanmak nehlad, ‫פ‬ )‫נחלד (להחלד‬
leihaled
miras, kalıt, tereke, mülk, arazi nahala ‫נחלה‬
haşlanmak, kaynar su dökülmek ııehlat, leihalet s )‫נחלט (להחלט‬
kurtulmak (zor durumdan) nehlats, 5 )‫נחלץ (להחלץ‬
leihalets
bölünmek, ayrılmak nehlak, ‫פ‬ )‫נחלק (להחלק‬
leihalek
güçsüzleşmek, zayıflamak, ses volüm alçalmak ııehlaş, ‫פ‬ )‫נחלש (להחלקז‬
leihaleş
teselli, avuntu noharn ‫נחם‬
avutmak, teselli etmek, taziyede bulunmak, kedere nıhem, ‫פ‬ )‫נחם (לנחם‬
ortak olmak lenahem
sempatik, sevimli, şirin, çekici, hoş, sevimli, cana nehmad ‫ת‬ ‫נחמד‬
yakın (sıfat)
arzulanmak, göz dikilmek, arzu edilmek nehmad, ‫פ‬ )‫נחמד (להחמד‬
leihamed
teselli, avuntu nehama ‫נחמה‬
soyulmak, çalınmak, talan edilmek nehmas, ‫פ‬ )‫נחמם (להחמס‬
leihames
ekşimek, bozulmak(besin), fırsatı kaçırmak, şansını nehmats, ‫פ‬ )‫נחמץ (להחמץ‬
yitirmek leihamets
mumyalanmak nehnat, ‫פ‬ )‫נחנט (להחנט‬
leihanet
törenle açılmak, hizmete girmek, stajyer olmak nehnah, ‫פ‬ )‫נחנך (להחנך‬
leihaneh
yetenek bahşedilmek, lütuf edilmek, affedilmek, affa nehnaıı, ‫פ‬ )‫נחנן (להחנן‬
uğramak leihanen
boğulmak, b oğazlanmak nehnak, ‫פ‬ )‫נחנק (להחנק‬
leihanek
uğursuzluk nahs ‫נחס‬

352
çağırılmak, ,çağrılıp getirtilmek, bağırıp seslenmek nizak, leizaek ‫פ‬ )‫נז?ק (להזעק‬
azarlanmak,, fırça yemek nizaf, leinazef ‫פ‬ )‫נזף (להנזף‬
azarlamak, paylamak, fırça atmak rıazaf linzof ‫פ‬ )‫נזף (לנזף‬
zarar, ziyan, hasar, cereme nezek ‫נזק‬
zarar görmek, hasar görmek, incinmek, ceremesini nizak, leinazek ‫פ‬ )‫נזק (<ד!פזק‬
çekmek
kaldırılmak, ereksyon olmak, sayesinde oluşmak nizkaf, leizakef ‫פ‬ )‫נץקף (להזקף‬
muhtaç, yoksul, fakir, ihtiyaç sahibi, düşkün (sıfat) nizkak ‫ת‬ ‫נזקק‬
ihtiyaç sahibi olmak, yoksul olmak, bel bağlamak nizkak, ‫פ‬ )‫נזקק (להזקק‬
leizakek
taç, kafaya takılan çiçekli taç nezer ‫נזר‬
döllenmek, tohum ekilmek nizra, leizarea ‫פ‬ )‫נזרע (להזרע‬
atılmak, fırlatılmak nizrak, leizarek ‫פ‬ )‫נזרק (להזדק‬
dinlenme, istirahat nah ‫נח‬ T

dinlenmek, istirahat etmek nah, laııuah ‫פ‬ )‫נח (לנוח‬


saklanma, gizlenme nehba ‫נחבא‬
saklanmak, gizlenmek nehba, leihabe ‫פ‬ )‫נחבא (להחבא‬
vurulmak (darbe yumruk sopa) ııehbat, ‫פ‬ )‫נחבט (לחחבט‬
leihabet
sabotaja uğramak, sabote edilmek, teröre maruz nehbal, ‫פ‬ )‫נחבל (להחבל‬
kalmak, incinmek leihabet
yara sarılmak, sargılanmak nehbaş, ‫פ‬ )‫נחבש (להחבעז‬
leihabeş
kutlanmak nehgag, ‫פ‬ )‫נחגג (להחגג‬
leihageg
kemer takılmak nehgar, ‫פ‬ )‫נחגר (להחגר‬
leihager
teselli, avunma, avuntu, taziye nihum ‫נחום‬
zorunlu, elzem, kaçınılmaz, zaruri, lüzumlu, gerekli ııahuts ‫ת‬ ‫נחוץ‬
(sıfat)
tahmin, tahmin etme nihıış ‫נחוש‬
kararlı, azimli, şartlanmış, niyetli (sıfat) nahuş ‫ת‬ ‫נחוש‬
kesilmek, doğranmak (ağaç) nehtav, ‫פ‬ )‫נך טב (להחטב‬
1

leihatev
kaçırılmak, kapılmak nehtaf, leihatef ‫פ‬ )‫נחטף (להחטף‬
aciliyet, zorunluluk, zaruret, gereklilik, kaçınılmaz•‫ ־‬nehitsut ■ ‫נחיצות‬
lık, durumun aciliyeti
burun deliği, burun delikleri nehir, ‫ נחירים‬,‫נחיר‬
nehirayim
horlama nehira ‫נחירה‬

351
s

norveç (ülke) norvegya ‫נוךתיה‬


düğün çiçeği, altın tabak, altın çiçeği (çiçek) nurit ‫נורית‬
norm, ölçü, ilke, örnek norma ‫נוך«ה‬
normal, olağan (İNGİLİZCEDEN) (sıfat) normali n ‫נוךמלי‬
konu, mevzu, tema, mesele nose ‫נושא‬
özne (dilbilgisinde) nose ‫נושא‬
taşıyan, taşıyıcı nose ‫נושא‬
uçak gemisi noset metosim ‫נושאת כ?טוםים‬
alacaklı noşe ‫נושה‬
eski, çok eski, eski püskü noşan ‫נושן‬
kalan, artakalan, geriye kalan notar ‫נותר‬
kalmak, artmak, artakalmak notar, leivater 5 )‫נותר (להותר‬
dikkatli olmak, tedbirli olmak, gözünü açmak nizar, leizaer S )‫נזהר (להזהר‬
beslenmek, destek almak, kaynaklanmak nizon, leizon S )‫נזון (להזון‬
hasarlı nizok ‫נזרק‬
yavaşça akmak nizhal, leizahel ‫פ‬ )‫נזחל (להזחל‬
likit, hemen paraya çevrilebilir ııazil ‫?זיל‬
sızıntı, akma nezila ‫נזילה‬
likidite, hazır para durumu, akışkanlık nezilut ‫נזילות‬
azar, azarlama, paylama, zılgıt, ihtar, tekdir ııezifa ‫נזיפה‬
zarar, hasar, zarar ziyan, tazminat nezikin ‫נזיקין‬
rahip, keşiş, din uğruna dünyevi zevkleri feda eden nazır ‫ז‬ ‫נזיר‬
(eril)
rahibe (dişil) nezira ‫נ‬ ‫נזירה‬
manastır hayatı, manastır sistemi, rahibelik, rahip- nezirut ‫נזירות‬
lik, keşişlik
hatırlanmak, anımsanmak, anılmak, bahsetmek nizkar, ‫פ‬ )-‫נזכר (לחוכר ב‬
leizaher (be)
sıvılaştırmak, likit hale sokmak, akar duruma nizelf leııazel ‫פ‬ )‫נזל (לנזל‬
getirmek
akmak ııazal, linzol ‫פ‬ )‫גזל (לגזל‬
nezle (hastalık), sümük nazelet ‫נזלת‬
pirsing, buruna takılan halka, piercing nezem ‫נזם‬
ihmal edilmek, pas geçilmek niznah, ‫פ‬ )‫נזנח (להזנה‬
leizaneah
kızgın, çok sinirli, tepesi atmış, çileden çıkmışj sinir-■ nizam ‫ת‬ ‫נז^ם‬
den kudurmuş (sıfat)
hiddetlenmek^ parlamak, infiale kapılmak, öfkelen- nizam, leizaem ‫פ‬ )‫נז^ם (להזעם‬
dirilmek, sinirlendirilmek

350
dokuma tezgahı nul ‫נול‬
davranışını çirkinleştirmek, çirkefleştirmek, şirret- nıvel, lenavel 3 )‫נול (לבול‬
!eştirmek, çamurlaştırmak
doğan, doğmuş olan nolad ‫נולד‬
doğmak, dünyaya gelmek(çocuğun yaptığı) nolad, leivaled 3 )‫נולד (להולד‬
uyuklama, kestirme, şekerleme num ‫נום‬
yozlaştırmak, bozmak, dejenere etmek niven, lenaven 5 )‫גין (לנין‬
kurulum, tesis edilme ııosad ‫נוסד‬
kurulmak, tesis edilmek nosad, leivased 3 )‫נוסד (להוסד‬
nostalji (İNGİLİZCEDEN) nostalgia ‫נוסטלגיה‬
yolcu, seyyah nosea ?‫נוס‬
kaçak yolcu (uçakta, gemide) nosea samııy ‫נוסע סמוי‬
eklenti, ek, ilave, ekstra nosaf ‫נוסף‬
ilaveten, ek olarak, daha, fazla nosaf ‫נוסף‬
eklenmek, katılmak, ilave edilmek nosaf, leivasef 3 )‫נוסף (להוסף‬
ayrıca, ek olarak, buna ilaveten, bunun yanısıra nosaf leze ‫נוסף לזה‬
üstüne üstlük, bundan başka, ayrıca, yanısıra, üste- nosaf al ‫נוסף על‬
lik, ilaveten, ek olarak
hareket, eylem, faaliyet noa ‫נוע‬
buluşmak, istişare etmek, müzakere etmek, durum noad, leivaed 5 )‫נועד (להועד‬
değerlendirmesi yapmak
cüretkar, gözüpek, gözü kara, atılgan (sıfat) noaz n ‫נועז‬
manzara nof ‫נוף‬
sallamak, bir yandan diğer yana savurmak, bayrak nofef, lenofef 3 )‫נופף (לנופף‬
dalgalandırmak
tüy, kuştüyü notsa ‫נוצה‬
parlak, parlayan, pırıl pırıl (sıfat) notsets n ‫נוצץ‬
üretilmek, yaratılmak notsar, 3 )‫נוצר (להוצר‬
leivatser
hristiyan notsri ‫נוצרי‬
tutuşmak, alev almak ııotsat, leivatset 3 )‫נוצת (להוצת‬
nakavt, boksta yerden kalkamama (İNGİLİZCE- nokaut ‫נוקאאוט‬
DEN)
delici (sıfat) nokev ‫ת‬ ‫נו?ןב‬
müthiş, dehşetli, korku yaratan, heybetli, dehşet nora ‫ת‬ ‫נורא‬
verici, olağanüstü (sıfat)
tüyler ürpertici, korkunç, dehşetli, korkutucu, norai ‫ת‬. ‫נוראי‬
ürkütücü (sıfat)
ampul nura ‫נורה‬
aykırı, karşıt noged ‫נוגד‬
antikor, kana dışardan karışan yabancı cisimlere nogdan ‫נו?ךז‬
karşı koyan madde
dokunaklı, acıklı (sıfat) nuge ‫ה‬ ‫נו^ה‬
dokunan, dokunaklı nogea ‫נוגע‬
gezici, göçer, gezgin navad ‫נרד‬
göçebe, göçer, gezginci, yörük noded ‫נוךד‬
bezdiren usandıran kişi, çok üsteleyen, çok ısrarcı, nudnik ‫נוךניק‬
bunaltan, ağırlık veren
bilinen, tanınan, tanınmış, meşhur, ünlü (sıfat) noda ‫ת‬ ‫נודע‬
bilinmek noda, leivada s )‫נודע (להורע‬
yerleşke, yerleşme, ikamet, oturma, konut neve ‫נוח‬
hoş, biçimli, tatlı, harika (sıfat) nave ‫ת‬ ‫נוה‬
otlak, çayır nave ‫נוח‬
vaha□ neve midbar ‫ר‬3‫נוח מך‬
yönlendirme, rota belirtme, rota belirleme, pilotaj nivut ‫נווט‬
yozlaşma, bozulma, karaktersizlik, dejenerelik nivun ‫נתז‬
sıvı, likit, akar, mayi, akıcı nozel ‫נוזל‬
akıcı, akışkan, sıvı şekilde (sıfat) nozli ‫ת‬ ‫נוזלי‬
kolay, rahat, iyi huylu, anlaşması kolay (sıfat) noah ‫ת‬ ‫נוח‬
rahat, sükünet noah ‫נוח‬
rahatlık, konfor, kolaylık nohut ‫נוחות‬
kolaylık, rahatlık, konfor, refah nohiyut ‫נוחיות‬
tuvalet nohiyut ‫נוחיות‬
yardımcı pilot, ikinci pilot, yön verici ııavat ‫נוט‬
yönlendirmek, rota belirlemek, rota belirtmek nivet, lenavet ‫פ‬ )‫נוט (לברט‬
eğik, eğimli, meyilli (sıfat) note ‫ת‬ ‫נוטה‬
kunduz (hayvan) nutriya ‫נוטריה‬
noter ııoteryon ‫נוטריון‬
süs, güzellik noy ‫נוי‬
mevcut noheah ‫נוכח‬
İkna olmak, idrak etmek, emin olmak, anlamak nohah, s )‫נוכח (להוכח‬
leivahah
mevcudiyet, hazır bulunma, devamlılık (okuldaki nohehut ‫נוכחות‬
yoklama gibi), maiyet, varlık, duruş
mevcut, eldeki, halihazırdaki, şimdiki (sıfat) nohehi ‫ת‬ ‫נוכחי‬
şarlatan, sahtekar, dolandırıcı, dalavereci, iki yüzlü, nohel ‫נוכל‬
riyakar

348
basılmak (ayakla), ezilmek nidrah, S )‫נדרך (להדרך‬
leidareh
ezilmek, çiğnenmek nidras, leidares S )‫נךרס (להדרס‬
talep edilen, rağbet gören, revaçta olan, gereksinim ııidraş ‫נדר^ז‬
duyulan
talep edilmek, kuvvetle istenilmek, gerekmek, icap nidraş, leidareş S )‫נדרש (להדרש‬
etmek 2-- ■ ■- ■................... .

şoför naag ‫נהג‬


alışkanlık, adet noag ‫ניהג‬
araba kullanmak, davranmak naag, linog ‫פ‬ )‫נהג (לנהג‬
geri tepilmek, itilmek needaf, leiadef ‫פ‬ )‫נהדף (לההדף‬
fevkalade, şahane, harikulade, muhteşem, mükem- needar ‫נהדר‬
mel
onore edilmek, şeref verilmek, saydmak needar, leiader ‫פ‬ )‫נהדר (לההדי‬
peşinden gitmek, arkasına takılmak, ardı sıra naa, linot ‫פ‬ )‫נהה (לנהות‬
gitmek
alışılmış, alışılagelmiş, mutat (sıfat) naug ‫ת‬ ‫נהרג‬
yönetim, yönetme, idare niul ‫נהרל‬
araba kullanma, sürüş neiga ‫נהיגה‬
berrak (sıfat) nair ‫ת‬ ‫נהיר‬
prosedür, formalite, yordam, alışılagelen yöntem, noal ‫נהל‬
işin yönetilme tarzı
yönetmek, idare etmek, yürütmek (işi) niel, lenael s )‫נהל (לנהל‬
eğlenme, zevk alma neene ‫נהנה‬
eğlenmek, keyiflenmek, zevk almak, haz almak, neena, lianot ‫פ‬ )‫נהנה(להנות‬
tadını çıkarmak
keyfine düşkün, eğlenceyi ve lüks hayatı seven neentan ‫נהנתן‬
ters çevirilmek, ters dönmek, ters yüz olmak neepdh, leiafeh ‫פ‬ )‫נהפך (לההפך‬
tersine, aksine, bilâkis naafoh u ‫נהפך הוא‬
nehir, ırmak, akarsu naar ‫נהר‬
akın etmek, akmak naar, linor ‫פ‬ )‫נהר (לנהר‬
öldürülmek, katledilmek ‫־‬ neerag, leiareg ‫פ‬ )-‫נהרג (לההרג ב‬
(be)
yıkılmak, harap olmak, tahrip olmak, helak olmak neeras, leiares ‫פ‬ )‫נהרס (לההרם‬
hadi, evet nu ‫נר‬
konuşmacı, hatip, nutuk çeken, hitap eden noem ‫נואם‬
umutsuz, usanmış (sıfat) noaş ‫ת‬ ‫נוא^ן‬
kasım ayı, miladi takvimde 11. ayın adı (İNGİLİZ- november ‫נובמבר‬
CEDEN)
türeyen, kaynaklanan novea ‫נובע‬

347
sıkışmak, itilmek, itilip kakılmak nidhak, S ■ )‫(להדחלן‬.‫נךחק‬
leidahek
cömert, hovarda, eli açık, hayırsever, yardımsever, nadiv ‫ת‬ ‫נדיב‬
gönlü zengin (sıfat)
iyilik severlik, cömertlik, yardım severlik, eli açık- nedivut, ‫ נז־יבות לב‬,‫נדיבות‬
lık, zengin gönüllülük nedivut lev
göçebelik ■ '■'‫־ ־׳‬-■‫־‬-'-‫■־‬ ■ nedida ‫נז־ידה‬
uçucu, buharlaşan, geçici, gelgeç (sıfat) nadif ‫ת‬ ‫?ריף‬
nadir, ender, seyrek, nadide (sıfat) nadir ‫ת‬ ‫נדיר‬
mazlum, bezgin, yılgın, bastmılmış, umutsuz, meyus ııidka ‫ת‬ ‫נדכא‬
(sıfat)
çıyan, zehirli bir böcek (hayvan) nadal ‫נדל‬
mülkler, taşınmazlar, gayrı menkul mallar(nihsey nadlan ‫נדל»ן‬
delo naydey kısaltması ‫)נכסי דלא ניידי‬
yanmak nidlak, leidalek ‫פ‬ )‫נדלק (להדלק‬
süküt etmek, sessizliğe gömülmak, susmak, hazırol nadanı, tindom ‫פ‬ )‫נדם (לנדים‬
vaziyeti almak, sessizleşmek
benzer nidme ‫נךמה‬
benzemek, öyle gelmek nidma, ‫פ‬ )‫נךמה (להדמות‬
leidamot
gözleri dolmak, gözleri yaşarmak nidma, ‫פ‬ )‫נדמע (להדמע‬
leidama
km, kılıf nedan !‫נד‬
sallamak, dırdır etmek, kafa sıkmak, başının etini nidııed, ‫פ‬ )‫ם־נד (לנךנר‬
yemek, musallat olmak lenadned
salıncak nadneda ‫נדנדה‬
saçılmış, tarumar, havada uçuşmuş, dağınık nidaf ‫נדף‬
uçuşan nadaf ‫נדף‬
havaya yayılmak, dağılmak(koku yaprak esinti vs.), nidaf, leinadef ‫פ‬ )‫נדף (להנדף‬
buharlaşmak
uçuşturmak, havaya yaymak, buharlaştırmak(koku nidef, lenadef ‫פ‬ )‫נדף (לנדף‬
yaprak esinti vs.)
havaya yaymak, dağıtmak(koku yaprak esinti vs.) naclaf, lindof ‫פ‬ )‫נדף (לנדף‬
basılmak, tab edilmek nidpas, ‫פ‬ )‫נדפס (להדפס‬
leidapes
vurulmak, çarpılmak nidpak, ‫פ‬ )‫נךפק (להדפק‬
leidafek
saplanmak, batmak nidkar, ‫פ‬ )‫נדקר (להדקר‬
leidaker
akit, yemin, söz, ant, adak neder ‫נדר‬
niyet etmek, adak adamak, ahdetmek nadar, lindor ‫פ‬ )‫נדר (לנדר‬

346
römork, treyler, sürüklenen, çekilen nigrar ‫נגרר‬
sürüklenmek, çekilmek nigrar, leigarer ‫פ‬ )‫נגרר (להגרר‬
gitmek, yaklaşmak, yanaşmak lageşet (el le) s ,‫נגש (לגעות אל‬
/‫ל‬
k f
sindirilmek, yıldırılmak, bunalmak, acı çekmek nigas, leinages 5 )‫נגש (להנגש‬
yıldırmak, sindirmek, bunaltmak, acı vermek, baskı nagas, lingos ‫פ‬ )‫נגש (לנגעו‬
uygulamak
avarelik, yerinde duramama, ortalıkta amaçsızca nad ‫נד‬
sürtme
hareket etmek, gezgin olmak, göçer olmak nad, lanud ‫פ‬ )‫נד (לנוד‬
teberru etmek, bağışlamak, hibe etmek nidev, lenadev ‫פ‬ )‫נדב (לנדב‬
hibe, teberru, bağış, sadaka, iane, zekat nedava ‫נדבה‬
cömert, alicenap, eli açık nadvan ‫נךבן‬
cömertlik, alicenaplık, eli açıklık nadvanut ‫נךבנות‬
yapışmak, bulaşmak, sirayet etmek nidbak, ‫פ‬ )‫מ־בק (להדבק‬
leidavek
konuşma yapmak, karşlılıklı konuşmak, mülakat nitbar, leidaber ‫פ‬ ,‫נדבר (להדבר עם‬
yapmak, diyalog kurmak (im al) )‫על‬
kuluçkaya yatmak, kuluçkada olmak nidgar, ‫פ‬ )‫נרגר (להדגר‬
leidager
göç etmek, göçebelik yapmak, göçmek nadad, lindod ‫פ‬ )‫נדד (לנדיד‬
adet, aybaşı, regl nida ‫נרה‬
dışlamak, aforoz etmek nida, lenadot ‫פ‬ )‫נדה (לנדות‬
şaşırmak, şaşmak, afallamak, hayretler içinde kal- nidam, leidaem ‫פ‬ )‫נדהם (להדהם‬
mak, ürkmek
uykusuzluk, uyuyamama hastalığı, uyku kaçması nedudey şeyna ‫נדודי שנה‬
aforoz, dışlama, sürgün niduy ‫נדוי‬
hükümlü, mahkûm, sanık, yargılanan (sıfat) nidon ‫ת‬ ‫נדרן‬
yargılanmak nadon, leidon ‫פ‬ )‫נדון (להדרן‬
çeyiz, drahoma nedunya ‫נדוניה‬
banal, adi, bayağı, sıradan, alelade, modası geçmiş, nadoş ‫ת‬ ‫נדוש‬
basmakalıp, bayat, harcıalem (sıfat)
ıssız (sıfat) nidah ‫ת‬ ‫נרה‬
uzak, ücra, sapa (sıfat) nidah ‫ת‬ ‫נדה‬
ertelenmek, tehir edilmek, reddedilmek nidha, leidahot ‫פ‬ ‫נדחה (להדחות‬
(te) )-‫ל‬
sıkışmak, basınç uygulanmak, kalabalıkta sıkışmak, nidhas, ‫■פ‬ )‫נדחס (להדחס‬
itiş kakış olmak leidahes
itilmek, kendini sokuşturmak, itişip kakışmak nidlıaf, ‫פ‬ )‫נדחף (להדחף‬
leiddhef
virüs ' negif ‫נגיף‬
ulaşılabilir, kolay bulunur, yaklaşılabilir, yanma «ağış ‫נגיש‬
varılabilir
rulolanmak, sarılmak (makaraya, bobine vs), niglal, leigalel ‫פ‬ )‫נגלל (להגלל‬
sarmalanmak
zırhlı personel taşıyıcı araç (‫נושא גייסות משוריין‬ nagmaş ‫נגמ»ש‬
kısaltması) -
kötü alışkanlıktan arınmak (sigara, uyuşturucu) nigmalf ‫פ‬ )‫נגמל (להגמל‬
leigamel
bitmek nigmar, ‫פ‬ )‫נגמר (להגמר‬
leigamer
çalgıcı, müzik aleti çalan kişi, enstrüman çalan kimse ııagan ‫נגו‬
enstrüman çalmak (müzik aleti çalmak) nigen, lenagen ‫פ‬ )‫נגן (לנגן את‬
(le)
çalınmak . nignav, ‫פ‬ )‫ב^גב (להגנב‬
leiganev
saklanmak, gizlenmek, rafa kaldırılmak nigııaz, ‫פ‬ )‫□כבז (להגנז‬
leiganez
ısırık neges ‫מס‬
dişlemek, ısırıp koparmak, dişle koparmak, ısırık nagas, lingos ‫פ‬ )‫נגס (לנגם‬
atmak
illet, maraz, dert, hastalık, rahatsızlık nega ‫נגע‬
dokunmak, ellemek, değmek, temas etmek, ilgilen- naga, lagaat, ‫פ‬ ‫ לנגע‬,‫נגע (לגעת‬
dirmek lingoa (be) )-‫ב‬
ellenmek, dokunulmak niga, leinaga ‫פ‬ )‫נגע (להנגע‬
tiksinmek, iğrenmek ııigalj leigael ‫פ‬ )‫נ^על (להגעל‬
azarlanmak, tekdir edilmek, fırça yemek ııigar, leigaer ‫פ‬ )‫הגער‬$( ‫נגער‬
bozguna uğramak nigaff leinagef ‫פ‬ )‫נגף (להבגף‬
bozguna uğratmak nigef, lenagef ‫פ‬ )‫נגף (לנגף‬
marangoz, dülger nagar ‫נגר‬
akmak, sıvı akmak, dökülmek nigar, leiııager '‫פ‬ )‫נגר (להנגר‬
çorap giyilmek nigrav, ‫פ‬ )‫נגרב (להגרב‬
leigarev
marangozluk, dülgerlik nagarut ‫נגרות‬
marangozhane nagariya ‫נגריה‬
oluşmak, kaynaklanmak, vuku bulmak ııigram, ‫פ‬ )‫נגרם (להגרם‬
leigarem
ezilmek, ufalanmak, çiğnenmek, tahsil görmek nigras, leigares ‫פ‬ )‫נגרם (להגרם‬
azalmak, eksilmek, beter olmak ııigra, leigarea ‫פ‬ )‫גנרע (להגרע‬
tırmıkla düzeltilmek, tırmıkla taranmak ııigraf, leigaref ‫פ‬ )‫נגרף (להגיף‬

344
tanksavar, antitank ııeged tankim, )‫נגד טנקים (נ»ט‬
nun»tet
uçaksavar neged )‫נגד מטויסים (נ»מ‬
matosim,
nun»mem
karşıt, karşı, muhalif, aleyhte, karşı istikamette olan negdi ‫ת‬ ‫נגדי‬
(sıfat)
kesilmek (organ, uzuv) nigdam, )‫נגדם (להגדם‬
leigadem
kesilmek, düşürülmek ııigda, leigadea ‫פ‬ )‫נגדע (להגדע‬
çitle çevrilmek, engelle kapatılmak, yeri tanımlan- nigdar, ‫פ‬ )‫נגדר (להגדר‬
mak leigader
yığılmak, kümelenmek, ağzına kadar doldurulmak nigdaş, ‫פ‬ )‫נגדעז (להגדעז‬
leigadeş
venüs gezegeni noga ‫נגה‬
silme, kurulama niguv ‫נגרב‬
karşıtlık, muhalefet, zıtlık, tezat, kontrast nigud ‫נגוד‬
ortadan kalkmış, tarihe karışmış, yitmiş, kaybolup nagoz ‫נגוז‬
gitmiş, yok olmuş
çalma (müzik aleti, enstrüman) nigun ‫ן‬1‫נג‬
muzdarip, etkilenmiş, hastalıklı, tutulmuş, dertli, nagua ‫ת‬ ‫נגדע‬
marazlı (sıfat)
kırpılmak, kesilmek, kısalmak nigzaz, leigazez ‫פ‬ )‫נגזז (להגזז‬
gaspedilmek, soyulmak, soyguna uğramak, mahrum nigzal, leigazel ‫פ‬ )‫נגזל (להגזל‬
edilmek
budanmak, kırkılmak, kesilerek düzeltilmek nigzam, ‫פ‬ )‫נגזם (להגזם‬
leigazem
türetilmiş nigzar ‫נגזר‬
kesilmek (makas), alnına yazılmak, emredilmek, nigzar, leigazer ‫פ‬ )‫נגזר (להגזר‬
karar verilmek
türev nigzeret ‫נגזךח‬
tos vurmak, boynuzlamak, kafa vurmak nagah, lingoah ‫פ‬ )‫נגח (לנגח‬
kafa atmak, küçümsemek, saldırmak nigeah, nigah, ‫פ‬ )‫ נגח (לנגח‬,‫נגח‬
lenageah
negatif, olumsuz, kötümser (İNGİLİZCEDEN) (sı- negativi ‫ח‬ ‫נגטיבי‬
fat)
idari sorumlu, genel başkan, başkan, yürütme nagıd ‫נגיד‬
organı yetkilisi
tos, boynuzlama, boynuz vurma, kafa atma negiha ‫נגיחה‬
müzik, müzik çalma negina ‫נגינה‬
ısırma, ısırık, lokma, diş izi negisa ‫נגיסה‬
dokunma, dokunuş, değme, temas ııegia ‫נגיעה‬

343
lir, arp (müzik aleti) ... . nevel (kley... )‫ (כלי נגינה‬.‫נבל‬
negina)
küfürlü konuşmak, ağız bozmak, müstehcen laflar nibel, lenabel S> )‫נבל (לנבל‬
etmek
solmak navâl, linbol S )‫נבל (לנבל‬
çirkef, pis herif, iğrenç karaktersiz herif, boktan nevela ‫נבלה‬
adam (mecazi) .. ......
leş, hayvan ölüsü nevela ‫נבלה‬
kötülük, alçaklık navlut ‫נבלות‬
karma olmak, katılmak, karışmak nivlal, leibalel S )‫נבלל (להבלל‬
durdurulmak, frenlenmek, dizginlenmek nivlam, s )‫נבלם (להבלם‬
leibalem
yutulmak nivla, leibala s )‫נבלע (להבלע‬
inşa edilmek nivna, leibanot ‫פ‬ )‫נבנה (להבנות‬
türemek, çıkmak, bir şeyin sonucu olarak ortaya nava, linvoa ‫פ‬ )‫נבע (לנביע‬
çıkmak, bir şeyden kaynaklanmak
tekmelenmek, tepilmek, şutlanmak nivat, leibaet ‫פ‬ )‫נבעט (להבעט‬
sahiplenmek, koca olmak, cinsel temas kurmak nival, leibael ‫פ‬ )‫נבעל (להבעל‬
yanmak, tutuşmak, alev almak nivar, leibaer ‫פ‬ )‫נבער (להבער‬
dehşete düşmek, çok korkutulmak nivat, leibaet ‫פ‬ )‫נבעת (להבעת‬
üzüm toplanmak, önlenmek, engellenmek, imkansız nivtsar, ‫פ‬ )‫נבצר (להבצר‬
kılınmak leibatser
yarılmak, yarık açılmak nivka, leivaka ‫פ‬ )‫נבקע (להבקע‬
kurcalamak, karıştırmak, eşelemek ııavar, linbor ‫פ‬ )‫נבר (לנבר‬
yaratılmak nivra, leibara ‫פ‬ )‫נברא (להברא‬
fare, tarla faresi (hayvan) navran ‫נבח‬
inceleme geçirmek, seçilmek, bariz 01mak(açık nivrar, leibarer ‫פ‬ )‫נברר (להברר‬
seçik)
avize ııivreşet ‫נברשת‬
kurtulmak nigal, leigael ‫פ‬ )‫ננאל (להגאל‬
negev çölü, sına yarımadasındaki çölün adı negev ‫נגב‬
kurulamak, silmek nigev, lenagev ‫פ‬ )‫נגב (לנגב‬
borç tahsil olmak, ödenmek nigba, leigabot ‫פ‬ )‫ג<נבה (להגבות‬
aleyhinde, aleyhte, karşı, karşıt, zıt, muhalif, kont- ııeged ‫נגר‬
ra, anti
direnç (elektrik) nagad ‫נגד‬
zıt gitmek, aleyhinde olmak, fikri çatışmak, çeliş- nagad, lingod ‫) פ‬-‫ ל‬,‫נגד (לנגד את‬
mek . (et le)
antipersonel (mermi, mayın vb. için) neged adam, )‫נגד אדם (נ»א‬
nun»alef

342
kontrol edilmek, muayene edilmek, tahlil edilmek nivdak, S )‫נבדק (להבדק‬
leibadek
ürkmek, korkmak, ürpermek, irkilmek nival, leibael ‫פ‬ )‫נבהל (להבהל‬
kehanet, öngörü nevua ‫?בואה‬
oyuk, içi boş, kof, içeriksiz (sıfat) navuv ‫ת‬ ‫נבוב‬
kehanet, tahmin, öngörü nibuy ‫נבוי‬
mahcup, şaşkın, kafası karışmış, utangaç, çekingen navoh ‫ת‬ ‫נברך‬
(sıfat)
ağız bozma, açık saçık konuşma nibul ‫נבול‬
soluk, solgun, solmuş (sıfat) ııavul ‫ח‬ ‫נבול‬
ağız bozma, müstehcen, ayıp, küfürlü söz söyleme, nibul pe ‫נבול פה‬
küfürbazlık
zeki, anlayışlı, akıllı, dirayetli, aydın (sıfat) navon ‫ת‬ ‫נביז‬
alçak, adi, aşağılık, rezil, şerefsiz, kötü, art niyetli nivze ‫נבזה‬
alçaklık, adilik, rezillik ntvzut ‫נבזות‬
yağmalanmak, soyulmak(soygun), talan edilmek nivzaz, leıbazez ‫פ‬ )‫נבזז (להבזז‬
alçak, adi, kötü, art niyetli, ayıp, çirkin, edepsiz, nivzi ‫ת‬ ‫נבזי‬
müstehcen (sıfat)
yayılmak, yayınlanmak, serpiştirilmek, saçılmak nivzak, ‫פ‬ )‫נבזק (להבזק‬
dağılmak leibazek
havlamak navalı, linboah ‫פ‬ )‫(לנבח “על‬ ‫נבח‬
” ‫י י‬ “7
(al)
sınanmış, kontrol edilmiş nivhaıı ‫נבחן‬
.sınanmak, imtahan olmak nivhan, ‫פ‬ )-‫(להבחן ב‬ ‫נבחן‬
. j•*‫״‬.‫״ י— • ־ד‬. :
leibahen (be)
seçkin, seçilmiş, seçimi kazanmış nivhar ‫נבחר‬
seçilmek nivhar, ‫פ‬ )‫נבחר (להבחר‬
leibaher
milli takım nivheret ‫נבחרת‬
karıştırılmak nivhaş, ‫פ‬ )‫נבחש (להבחש‬
leibaheş
filiz, tomurcuk, sürgün, gonca, nebat, bitki nevet ‫נבט‬
filizlenmek, tomurcuklanmak navat, linbot ‫פ‬ )‫נבט (לנבט‬
peygamber, önceden haber veren, öngören, resul, navi ‫נביא‬
" T
nebi
peygamberler neviim ‫נביאים‬
boşluk, sersemlik nevivut ‫נביבות‬
havlama neviha ‫נביחה‬
filizlenme, çimlenme nvita ‫נביטה‬
alçak kimse, edepsiz, rezil, şerefsiz naval ‫נבל‬
TT

341
sadık (sıfat) neeman J‫־‬J ‫נאמן‬
güvenilir olmak, itimat edilmek neeman, 5 )‫נאמן (להאמן‬
leiamen
sadakat, bağlılık neemanut ‫נאמנות‬
zikredilen, denilen, söylenen, anılan, mezkûr, adı neemar ‫נאמר‬
geçen, sözü edilen
söylenmek, denmek ■ ‫־‬ neemar, )-‫נאמר (להאמר ל‬
leiamer (le)
yukarda zikredilen, yukarda söylenen (kısaltması neemar leeyl ‫יל‬9‫נאמד ל‬
‫( נ»ל‬
iç çekmek, öflemek, içini çekmek neenah, B )‫נאנח (להאנח‬
leianeah
tecavüze uğramak, ırzına geçilmek neenas, leianes 5 )‫נאנס (להאנס‬
inlemek, inildemek, figan etmek neenak, B )‫נאנק (להאנק‬
leianek
toplanılmak, biriktirilmek, koleksyon yapılmak neesaf, leiasef S )‫נאסף (להאסף‬
yasaklanmak, men edilmek, tutuklanmak, hapsedil- neesar, leiaser S )‫נאסר (להאסר‬
mek, tevkif edilmek
zina yapmak, boynuzlamak, aldatmak, ihanet etmek naaf linof ‫פ‬ )‫נאף (לנאף‬
fırınlanmak, fırında pişmek neefa, leiafot D )‫נאפה (להאפות‬
zina naafufim ‫נאפופים‬
hakaret etmek, küçük düşürmek, küfür etmek, niets, lenaets B )‫נאץ (לנאץ‬
sövmek
nazi, nazizm yanlısı natsi ‫נאצי‬
delege olmak, nüfuzlu olmak, bir kenara ayrılmak, ııeetsal, leiatsel B )‫נאצל (להאצל‬
bir iş için saklanmak
inlemek, sızlanmak, acı ve ıstıraptan dolayı sesler ııaak, linok B )‫נאק (לנאק‬
çıkarmak
inilti neaka ‫נאקה‬
paketlenmek, ambalajlanmak neeraz, leiarez B )‫נארז (להארז‬
sanık neeşarn ‫נאשם‬
suçlanmak, suçlu olmak, itham edilmek neeşam, B ‫נאקזם (להאשם‬
leiaşem (be) )-‫ב‬
önceden haber vermek, öngörmek, kehanette nibe, lenabe B ,‫נבא (לנבא את‬
bulunmak (et le) )-‫ל‬
çiçek tozu, polen, spor neveg ‫נבג‬
ihanete uğramak, aldatılmak nivgad, B )‫נבגד (להבגר‬
leibaged
ofsayt, farkedilme nivdal ‫נבדל‬
farkedilmek, ayırt edilmek, farkına varılmak, farklı nivdal, leibadel B )‫נבדל (להבדל‬
olmak

__
340
N, sayısal değeri 50, (İbrani alfabesinde 14.cü harf) nuıı ‫ב‬
N, sona gelen N harfi, elli (harf) nun sofit ‫ז‬
az pişmiş na ‫נא‬
lütfen na ‫נא‬
kaybolmak, yitmek, heba olmak neevad, leiaved S )‫נאבד (להאבד‬
semirmek, besili olmak neevas, leiaves D )‫נאבם (להאבס‬
mücadele etmek, savaşmak neevak, leiavek ‫פ‬ )‫נאבק (להאבק‬
ciltlenmek, sargılanmak(bandaj), bağlanmak neegad, ‫פ‬ )‫נאגד (להאגד‬
leiaged
çevrelenmek, kuşatılmak, kapana kısılmak neegaf, leiagef ‫פ‬ )‫נאגף (להאגף‬
istiflenmek, yığılmak, stok edilmek neegar, leiager ‫פ‬ )‫?אגר (להאגר‬
deriden yapılmış içki konulan mide şeklinde kap, nod ‫נאד‬
şarap tulumu, deri su kabı
osuruk nod ‫נאד‬
hoş, güzel, cazip, yakışıklı, zarif, uygun, yakışan nae ‫נאה‬
sevilen, aşık olunan (sıfat) jıeeav ‫ת‬ ‫נאהב‬
sevilmek neeav, leiaev ‫פ‬ )‫נאהב (להאהב‬
nutuk, söylev, hitabe, konuşma ııeum ‫נאלם‬
zina, gayri meşru cinsel ilişki, evlilik dışı ilişki ııiuf ‫נאוף‬
hakaret, sövme, küfür niuts ‫נאלץ‬
aydın, münevver, bilgili (sıfat) naor ‫ה‬ ‫נאור‬
uygun, kusursuz, münasip neot ‫נאות‬
vaha, oasis naot midbar ‫נאות מדבר‬
tutunmak, destek bulmak neehaz, leiahez ‫פ‬ )‫נאחז (להאחז‬
tıkanmak, aptallaşmak neetam, ‫פ‬ )‫נאטם (להאטס‬
leiatem
toy, saf, bön, naif (sıfat) naivi ‫ת‬ ‫נאיבי‬
yenmek, yemek yenilmek neehal, leiahel ‫פ‬ )‫נאכל (להאכל‬
zorlanmak, zorunda kalmak, köşeye sıkışmak ııeehaf, leiakef ‫פ‬ )‫נאכף (להאכף‬
dili tutulmak, dumura uğramak, kalakalmak, nutku neelam, ‫פ‬ )‫נאלם (להאלם‬
tutulmak şaşakalmak leialem
zorunda kalmak, mecbur olmak ııeelats, leialets ‫פ‬ )‫נאלץ (להאלץ‬
nutuk çekmek, söylev vermek, konuşma yapmak, naam, linom ‫פ‬ )‫נאם (לנאים‬
hitap etmek
değer biçilmek, kıymet takdir edilmek neemad, ‫■פ‬ )‫נאמד (להאמד‬
leiamed
parçalardan oluşmuş, parçalara ayrılabilen, dez- mitparek ‫מתפרק‬
monte ve monte edilebilen
tatlı, şirin, sevimli motek ‫מתק‬
makul, akla yatkın, akla uygun, mantıklı mitkabel al ‫מתקבל על הר?ת‬
adaat
başkaldıran, asi miikomem ‫מתקומם‬
tesisatçı, tesis eden . matkin ‫מתקין‬
onarılmış, tamir edilmiş, düzeltilmiş (sıfat) metukan n W?
tesisat, mekanizma, teçhizat, tertibat, düzenek, ınitkan ‫מתקז‬
cihaz, aygıt, aparat
saldın, hücum, taarruz, atak, ofans mitkafa ‫מתקפה‬
portatif, açılır kapanır, katlanabilir mitkapel ‫מתקפל‬
bütçelenmiş, tahsisat ayrılmış (sıfat) metaktsav n ‫מתקצב‬
patlamış, patlak, delinmiş (lastik) (sıfat) metukar ‫ת‬ ‫מתקי‬
serbest, mubah, sakıncasız, izinli, yapılması müm- mutar ‫ת‬ ‫מתר‬
kün, caiz, meşru, müsadeli, yasal (sıfat)
kültürlü, medeni, uygar, aydın, görgülü (sıfat) meturbat ‫ת‬ ‫מתךבת‬
tercüman, çevirmen, mütercim metargem ‫מתךגם‬
tercüman, çevirmen meturgeman ‫מתרגמן‬
barikat, engel, siper mitras ‫מתרס‬
bitkin, çok yorgun (sıfat) mutaş ‫ת‬ ‫מתש‬
hediye, armağan, Allah vergisi, doğuştan yetenek matat ‫מתת‬

338
yemek tarifi, reçete, formül matkon ‫מתכו׳ן‬
programcı, bilgisayar programcısı, yazılımcı, bilgi­ metahnet ‫מתכנת‬
sayar yazılım uzmanı
metal, maden matehet ‫מתכת‬
askı, yaylanma, süspansiyon, amortisör başı mitle ‫מתלה‬
fevri, agresif, hırçın, aksi, huysuz, hırçın mitlaem ‫מתלהם‬
dik kayalık, sarp kayalık, yar mitlol ‫מתלול‬
stajyer, öğrenmekte olan, çırak mitlamed ‫מתלמד‬
kıvırcık saçlı, bukleli saçlı (sıfat) metultal ‫ת‬ ‫מתלתל‬
boy ölçüşen, karşılaşan, kozlarını paylaşan, yarış- mitmoded ‫מתמודד‬
maçı
matematik matematika ‫מתמטיקה‬
devamlı, müdavim, sürekli, daimi, yılmaz, bezmez, matmid ‫מתמיד‬
usanmaz, gayretkeş, çalışkan
sekizgen, sekiz köşeli metuman ‫מתמן‬
dönüştürücü, çevirgeç, güç çevirici, belli bir enerjiyi matmer ‫מתמר‬
diğer bir enerji şekline dönüştüren alet
metan gazı metan ‫תתז‬
hediye, armağan (eril) matan T ‫מחן‬
kalça moten ‫מתן‬
ılımlılaştırmak, modore etmek, yatıştırmak, yumu­ miten, lematen s )‫מתן (למתן‬
şatmak, sükuneti sağlamak
gençlik kültür ve spor merkezi, merkaz tarbut matnas ‫מתנ״ס‬
‫ מרכז תרבות נוער וספורט‬noar vesport baş harfleri
muhalif, karşıt, hasım, karşı çıkan, direnişçi mitnaged ‫מתנגד‬
gönüllü mitnadev ‫מתנדב‬
hediye, armağan (dişil) matana ‫נ‬ ‫מהנה‬
şartlı, şarta bağlı, şart koşulmuş, şartıyla, kaydıyla, mutne ‫ת‬ ‫מתנה‬
gayri ihtiyari, tabi (sıfat) ■
metanol, metil alkol metanol ‫מתנול‬
yerleşimci münahel ‫מתנחל‬
suikastçı, katil, gizlice adam öldüren kimse mitnakeş ‫מתנקש‬
ukala, kendini beğenmiş mitnase ‫מתנשא‬
lumbago (hastalık) matenet ‫מתנת‬
hüsrana uğramış, morali bozulmuş, ümitleri suya metuskal ‫ת‬ ‫מתסכל‬
düşmüş (sıfat)
iğrenç, mide bulandırıcı, tiksindirici, yüz kızartıcı, metoav ‫ח‬ ' ‫מתעב‬
rezil, kepaze (sıfat)
sanayileşmiş (sıfat) metoas ‫ת‬ ‫מתעש‬
dikiş atelyesı, atelye, atölye mitpara ‫מתפרה‬

337
baharatlı, baharat katılmış, baharlı (sıfat) metubal ‫ת‬ ‫מתבל‬
şalter, elektrik butonu meteg
şalter indirmek, şalteri açmak, düğmeye basmak miteg, lemateg S )‫מתג (למתג‬
şık giyimli, süslü (eril) mitgander ‫ז‬ ‫מתגנדר‬
şık giyimli, süslü, koket (dişil) mitganderet ‫נ‬ ‫מתגנררת‬
laçkalaşan, bozulan, kötü yola düşen, dağıtan, mitdarder ........... ‫מתדרדר‬
yoldan çıkan
düğmeye basma, şalteri açma, şalteri kapama mitug ‫מתוג‬
taslak, kroki, eskiz, karalama, tertip mitve ‫מסח׳‬
gergin, gerili (sıfat) matuah ‫ת‬ ‫מתרח‬
komisyoncu, tellal, arabulucu, sismar metaveh ‫מתיך‬
içinden, ortasmdan mitoh ‫מתוך‬
durgunluk, piyasa durgunluğu, işsizlik mitun ‫מתון‬
ılımlılık, yavaşlatma mitlin ‫מתון‬
ılımlı, mutedil, dengeli, ölçülü (sıfat) matun ‫ת‬ ‫מתון‬
davulcu, baterist metofef ‫מתופף‬
tatlı, şirin (sıfat) matok ‫ת‬ ‫מתוק‬
sprey, serpinti, kıymık mataz ‫מתז‬
gerilim, gerginlik, stres, heyecan, voltaj metah ‫מתח‬
germek, aldatmak, kandırmak matah, limtoah ‫פ‬ )‫מתח (למתח את‬
(et)
tenkit etmek, eleştirmek matah bikoret, ‫מתח בקרת (למתח פ‬
limtoah bikoret )‫בקרת על‬
(al)
numaracı, sahtekar, takiyeci mithaze ‫מתחזה‬
başlangıç aşamasındaki kişi, bir işe yeni başlayan, mathil ‫מסחיל‬
acemi, çömez
ileri, teferruatlı, marifetli, hünerli (sıfat) metuhkam ‫ת‬ ‫מתחכם‬
değişken, geçici, değişebilir mithalef ‫מתחלף‬
tanımlanmış bölge, ayrılmış alan, saha mitham ‫מתחם‬
savuşturan, görmezden gelen, geçiştiren, atlatan mithamek ‫מתחמק‬
(birisini), kendini sakınan
yalaka, yağcı, yardakçı, popülist, dalkavuk, kıç mithanef ‫מתחנף‬
yalayıcı, göze girmeye çalışan
yarışçı, yarışmacı, rakip ımthare ‫מסחרה‬
altına, altında, altından, altta mitahat ‫מתחת‬
ne zaman ? malay ? ‫מתיז‬
germe, gerginlik metiha ‫מסיחה‬
gerginlik (hem fiziki hem manevi) metihut ‫מסיחות‬

336
zırhlı meşuryan ‫ז‬:‫מ?ך‬
krematoryum, fırın misrafa ‫משרפה‬
zincirleme, ard arda dizili, zincir gibi (sıfat) meşurşar ‫ח‬ ‫משךשר‬
hizmetkar, uşak (eril) meşaret ‫ז‬ ‫משרת‬
hizmetçi (dişil) meşaretet 3 ‫משרתת‬
ellemek, dokunmak, dokunarak algılama. , ;, mişeş,. lemaşeş ‫ ע‬.■ )‫משש (למשש‬
altıgen, altı köşe meşuşe ‫מששה‬
ziyafet, şölen, içkili ziyafet, alem yapma mişte ‫משסה‬
geciken, oyalanan, gecikmiş, geç kalmış miştaea ‫משתהה‬
çok istekli, arzulu, hevesli, şevkli, sabırsız, talip mıştokek ‫משתוקק‬
susturucu (patlama sesini gideren takma aparat), maştık, maştık ‫ משתיק‬,‫משתיק‬
ses azaltıcı kol ‫קול‬
zahmete değer, dikkate değer, kazançlı, istifadeli, miştalem ‫משתלם‬
yapmaya değen
kaypak, yükümlülükten kaçan (vergi, askerlik), yan miştamet ‫משתמט‬
çizen, kaytarıcı, kaçınan
kullanıcı, kullanan miştameş ‫משתמש‬
değişken miştane ‫משתנה‬
müşterek, ortak, ortaklaşa, paydaşlı (eril)(sıfat) meşutaf ‫ז‬,‫ת‬ ‫משתף‬
iş birlikçi, düşmanla işbirliği yapan meşatefpeula, ‫משתף פעלה‬
maştap )‫(משת״פ‬
kooperatif, işbirliği yapan kişi meşatefpeula, ‫משתף פעלה‬
maştap )‫(משת״פ‬
müşterek, ortak, ortaklaşa, paydaşlı (dişil) (sıfat) meşutefet vT ‫משתפת‬
felçli, paralize, inmeli, işlemeyen (eril)(sıfat) meşutak rz‫׳‬ ‫משתק‬
felçli, paralize, inmeli, işlemeyen (dişil) (sıfat) meşutak 3,‫ח‬ ‫משתקת‬
başın sağolsun, acını paylaşırım, üzüntüne katılırım miştatef ‫משתתף בצערך‬
betsaarha
ölü, ölmüş, mevta (sıfat) met ‫ת‬ ‫מת‬
ölmek met, lamut ‫ע‬ )‫מת (למות‬
intahar eden, intahar bombacısı, intahara eğilimli mitabed ‫מתאבד‬
kişi ‘
meze, iştah açıcı, aparatif, antipasti metaaven ‫מתאבן‬
güreşçi mitabek ‫מתאבק‬
boksör mitagref ' ‫מתאגרף‬
uygun, münasip, müsait matım ‫מתאים‬
ilinti, bağıntı, korelasyon mataem ‫מתאם‬
koordîneli, ahenkli, uyumlu, birbirine uydurulmuş, metoam ‫ת‬ ‫מתאם‬
simetrik, kararlaştırılmış (sıfat)

335
.kreş, çocuk yuvası mişpahton :... . . ‫מעזפחתון‬
ailevi, aileye ait, ailesel, ailece mişpahti ‫משפחתי‬
cümle mişpat ‫משפט‬
mahkeme, dava mişpat ‫משפט‬
adli mişpati ‫משפטי‬
aşağılayıcı, aşağılayan, -hor gören, küçük gören, ‫־‬..:.... ■ maşpil n - ■‫משפיל‬
küçültücü (sıfat)
huni, sıvı aktarma aleti maşpeh ‫משפך‬
bıyıklı (sıfat) mesufam n ‫משפם‬
eskitilmiş, eskimiş, eski püskü, yıpranmış, sıvazlan- meşufşaf ‫ת‬ ‫משפשף‬
mış, sertçe silinmiş, kaşarlanmış (mecazi) (sıfat)
çiftlik, çiftlik köyü, çiftlik evi, müştemelat, mal mülk, meşek ‫משק‬
emlak
ev idaresi, ekonomi meşek bayii ‫משק בית‬
içecekler maşkaot ‫משקאות‬
sulayan meşake ‫משקה‬
içki, içecek, meşrubat maşke ‫משקה‬
alkollü içecek, içki maşke harif ‫משקה חריף‬
halter, ağırlık mişkolot ‫משקולות‬
susturucu (patlama sesini gideren takma aparat), maşket ‫משקט‬
ses azaltıcı
gözlemci, müşahit maşkif ‫משקיף‬
ağırlık, siklet, terazi, tartı mişkal ‫משקל‬
tüy siklet mişkal notsa ‫משקל נוצה‬
halter, ağırlık mişkolet ‫משקלת‬
tortu, çökelti ınişka ‫משקע‬
güneş gözlüğü mişkafey şemeş ‫משקפי שמש‬
gözlük mişkafayim ‫משקפים‬
dürbün mişkefet ‫משקפת‬
bakanlık misrad ‫משרד‬
ofis, yazıhane, büro, devlet dairesi misrad ‫משיד‬
dış işleri bakanlığı misrad ahuts ‫משרד החוץ‬
içişleri bakanlığı misrad apnim ‫משרד הפנים‬
göçmen yerleştirme bakanlığı, göçmen kaynaştırma misrad aklita ‫משרד הקליטה‬
ve intibak işlerinden soeumlu bakanlık
iş, vazife, hizmet, mevki, mesai misra ‫מעזרה‬
tam gün mesai, tam mesai, fultaym misra melea ‫מעזרה מלאה‬
düdük * maşrokit ‫משרוקית‬

334
üçgen, üç köşeli meşulaş ‫משלש‬
müshil, laksatif, amel yapan ilaç ya da yiyecek, meşalşel ‫משלשל‬
bağısak temizleyici
sevindirici mesameah ‫משמח‬
yağlı, yağlanmış (sıfat) meşuman ‫ח‬ ‫משמן‬
anlam, mana maşmaut ‫משמעות‬
anlamlı, manidar, kayda değer, hatırı saydır (eri- maşmauti ‫ז‬,‫ת‬ ‫משמעותי‬
1) (sıfat)
anlamlı, manidar, kayda değer, hatırı saydır (dişi- maşmautit ‫ג‬,‫ת‬ ‫משמעותית‬
!)(sıfat)
disiplin, itaat mişmaat ‫משמעת‬
disiplinle ilgili, disiplinsel mişmaati ‫משמעתי‬
konservelenmiş, konserve edilmiş (sıfat) meşumar ‫ת‬ ‫משמר‬
muhafaza, nöbetçi kıtası mişmar ‫משמר‬
sahil güvenlik, sahil muhafaza, kıyı koruma mişmar ahofîm ‫משמר החופים‬
öncü birlik mişmar ‫משמר החלוץ‬
ahaluts
tören kıtası, merasim kıtası mişmar kavod ‫משמר בבור‬
vardiyalı çalışma mişmarot ‫משמרות‬
muhafaza, nöbet noktası, nöbet, nöbet yeri mişmeret ‫משמרת‬
vardiya, mesai saati, çalışma süresi mişmeret ‫משמרת‬
kullanılmış, müstamel (sıfat) meşumaş ‫ת‬ ‫משמש‬
kayısı (meyve) mişmeş ‫משמש‬
dokunarak hissetmek mişmeş, ‫פ‬ )‫משמש (למשמש‬
lemaşmeş
tuhaf, garip, acayip (sıfat) meşune ‫ת‬ ‫משנה‬
muavin, asistan, yardımcı, tali, ikincil mişne ‫משנה‬
ikincil, tali mişni ‫משני‬
dişli, diş diş, dişli, testere biçiminde (sıfat) meşunan ‫ת‬ ‫משנן‬
patika, yol, dar yol, geçit mişol ‫מעזעול‬
can sıkıcı (sıfat) meşaamem ‫ת‬ ‫משעמם‬
dayanak, mesnet, destek, payanda mişan ‫משען‬
arkalık, sırt dayanağı mişan gav ‫משען גב‬
baston, dayanak, destek, yaslanma yeri (koltuk, mişenet ‫משענת‬
iskemle vs.)
tahmini, tahminen, yaklaşık, takribi, takriben, meşoar ‫ת‬ ‫משער‬
farzedilen, zannedilen (sıfat)
matrak, eğlenceli, gülünç, komik (sıfat) meşaaşea ‫ת‬ ‫משעשע‬
aile, soy, familya mişpaha ‫משפחה‬
yağlama, yağ sürme, yağ ile kutsama meşiha ‫?שיחה‬
çekim, cazibe, çekiş meşiha ‫משיכה‬
görev, misyon, vazife, ödev mesima ‫משימה‬
askeri görev mesima tsvait ‫משימה צבאית‬
teğet maşik ‫משיק‬
süre, ■süresince,boyunca ‫־‬...... ::.r .‫־‬: meşeli . ‫משך‬
çekmek, çekici olmak, cezbetmek maşah, limşoh S ,‫משך (למשך את‬
(et me) )-‫מ‬
yatacak yer, yatak, sedir, döşek, cinsel ilişki, seviş- mişkav ‫משכב‬
ine
ipotek etme, rehin tutma mişkun ‫משכרן‬
rehin, tutu maşkon ‫משכון‬
kültürlü, okumuş, tahsilli, agah, münevver (eril) maskil T ‫משכיל‬
kültürlü, okumuş, tahsilli, agah, münevver (dişil) maskila ‫נ‬ ‫משכילה‬
yatıştırıcı, teskin edici, müsekkin meşakeh ‫משפך‬
ağrı kesici, ağrı dindirici meşakeh ‫משכך כאבים‬
keevim
akıllılık, zeka, anlayış, anlak, idrak, havsala miskal ‫משכל‬
gelişmiş (sıfat) meşuhlal ‫ת‬ ‫משקלל‬
mesken mişkan ‫משבן‬
ipotekli, rehinli, taksiti bitmemiş (sıfat) muşkan ‫ת‬ ‫מ?ז?ז‬
ipotek etmek, rehin tutmak mişken, ‫פ‬ )‫משכן (למשכן‬
lemaşken
ikna edici meşahnea ‫משכנע‬
ikna olmuş, inanmış (sıfat) meşuhna ‫ת‬ ‫משכנע‬
ev kredisi, ipotekli konut kredisi maşkaııta ‫משכנתה‬
maaş, aylık maskoret ‫משכרת‬
misal, örnek, atasözü, darbımesel maşal ‫משל‬
hükmetmek, saltanat sürmek, yönetmek, idare maşalf limşol ‫פ‬ )‫משל (למשל‬
etmek
birleşik (sıfat) meşulav ‫ת‬ ‫משלב‬
karlı, kar yağışlı, karlanmış (sıfat) muşlag ‫ת‬ ‫משלג‬
ortalığı karıştıran birbirine düşürücü, delifîşek, meşalev ‫משלהב‬
fesatçı, alevlendirici
dağıtım, gönderme, yollama, servis, nakliye, sevk mişloah ‫משלוה‬
delegasyon, heyet . mişlahat ‫משלחת‬
tamamlayan, tamamlayıcı, tümleyici, bütünleyici maşlim ‫משלים‬
mükemmel, ideal, komple, bütün, tamamlanmış, muştam ‫ת‬ ‫משלם‬
eksiksiz, kusursuz (sıfat)

332
her nedense, herhangi bir sebeple mişum ma ‫משום מה‬
çünkü mişum şe "‫מעום ע‬
ekvator maşvan ‫מעין‬
şair (eril) meşorer T ‫מעורר‬
şair (dişil) meşoreret ‫נ‬ ‫מעוררת‬
dokunma (duyusu), elleme, dokunarak algılama mişuş ■‫משלש‬
yağlamak, yağ sürmek, yağla takdis etmek maşah, s )‫מעת (למעות‬
limşoah
merhem, macun mişha ‫מעתה‬
bilenmiş, bileylenmiş, keskinleştirilmiş (sıfat) muşhaz ‫ת‬ ‫משחו‬
restore edilmiş, elden geçmiş, yeniden kurulmuş, meşuhzar ‫ת‬ ‫מעחזר‬
yeniden düzenlenmiş (sıfat)
mezbaha, kesimhane, kesimevi mişhata ‫מעחטה‬
yıkıcı, tahrip edici maşhit ‫משחית‬
oyun, maç mishak ‫משחק‬
rövanş maçı mishak gomlin ‫משחק גומלין‬
disk oyunu, disk oyunları mishak diskiot ‫משחק דסקיות‬
deplasman, dış saha maçı (spor) mishak huts ‫משחק חוץ‬
özgür, serbest, azat edilmiş, koyverilmiş, salıveril- meşuhrar ‫ת‬ ‫מעחרר‬
miş, gevşemiş, gevşetilmiş, gevşek (sıfat)
namussuz, fırsatçı, rüşvetçi, rüşvet alan (sıfat) muşhat ‫ת‬ ‫משחת‬
diş macunu mişhat şinayim ‫ןם‬3‫משחתע‬
hücumbot, destroyer, muhrip, torpido muhribi maşhetet ‫משחהח‬
deniz araçları gösterisi, filo halinde toplu denize maşat ‫משט‬
açılma, gemi resmi geçidi
palet (forkliftle kaldırılan tahta plastik yada demir miştah ‫משטח‬
palet), düz yüzey, düzlem
husumet, kin, kan davası, garez düşmanlık mastema ‫משטמה‬
rejim, yönetim, sulta mıştar ‫מעטר‬
sıkıyönetim, örfi idare, askeri idare miştar tsvai ‫משטר צבאי‬
karakol, polis karakolu miştara ‫משטרה‬
askeri inzibat, askeri polis’ miştara tsvait ‫מעטרה צבאית‬
trafik polisi mişteret tnua ‫משטרת תנועה‬
polisiye, polisle ilgili, polise ait, karakolluk miştarti ‫מעטרתי‬
ipek meşi ‫משי‬
suni ipek, sentetik ipek meşi melahuti ‫מעי מלאכותי‬
mesih maşlah ‫מעיה‬
sahte mesih maşiah şeker ‫מעיח שקר‬

331
kaynak maşav ‫מעזאב‬
pompa, tulumba maşeva ‫משאבה‬
insan kaynaklan maşabey enoş ‫משאבי אנוש‬
kamyon masait ‫משאית‬
referandum, halkoylaması, anket mişal am ‫משאל ?ם‬
dilek, arzu, istek mişala .‫משאלה‬
esinti, yel, meltem maşav ‫משב‬
seçkin, güzide, mutena, mükemmel, fevkalade, meşubah ‫ת‬ ‫קשבח‬
seçme, nitelikli (sıfat)
doyurucu, tatminkar (sıfat) masbia ‫ת‬ ?‫משבי‬
tatminkar, doyurucu masbia ratson ‫משביע רצון‬
yeminli, ant içmiş (sıfat) muşba ‫ת‬ ‫משבע‬
kare, ekose, küçük kare, pötikare, dörtgen mişbetset ‫משבצת‬
buhran, kriz, bunalım maşber ‫משבר‬
kusurlu, bozuk, hatalı, biçimsiz, okunaksız (sıfat) meşubaş ‫ת‬ ‫משבש‬
kavram, mevhum, konsept musag ‫משג‬
hisar, kale, sur, korunak misgav ‫משגב‬
hata, yanlışlık, kusur ınişge ‫מש^ה‬
kavramcılık musagiyut ‫משגיות‬
denetçi, kontrolör, nezaretçi, müfettiş maşgiah ‫משגיח‬
deli, çılgın, sapıtık (sıfat) meşuga ‫ת‬ ‫משגע‬
fırlatıcı, füze fırlatma rampası maşger ‫משגר‬
başarılı, refah bulan, iyi giden (sıfat) mesagseg ‫ת‬ ‫משגשג‬
yayın (radyo, TV) mişdar ‫משדר‬
sudan çıkarmak, dışarı çekmek maşa, limşot s )‫משה (למשות‬
bir şey, herhangi bir şey maşeu ‫משהו‬
çifte standart, iltimas, tarafgirlik masa panim ‫משוא פנים‬
denklem, eşitlik mişvaa ‫משואה‬
meşale masua ‫משואה‬
geri bildirim, feedback maşov ‫משוב‬
yağlanmış, yağlı, yağ sürülmüş, yağla kutsanmış maşuah ‫ת‬ ‫משוח‬
(sıfat)
kürek, kayık küreği maşot ‫משוט‬
kürekçi, kürek çeken meşotayi ‫משוטאי‬
çekilmiş, çekik (sıfat) maşuk ‫ת‬ ‫משוך‬
engel (engelli koşuda), mani, sorun, güçlük, atlatıl- mesuha ‫משוכה‬
ması gereken engel, mania
den dolayı, ...nın sebebiyle mişum ‫משום‬

330
‫י‬1
‫'׳‬1

enerji, dinçlik, şevk merets ‫מרץ‬


mart ayı, miladi takvimde 3. ayın adı (İNGİLİZCE- merts, mars ‫ מרם‬,‫מרץ‬
DEN)
memnun, hoşnut (sıfat) merutse ‫ת‬ ‫מרצה‬
öğretim görevlisi, konferans veren adam martse ‫מרצה‬
katil, cani meratseah ‫מרצח‬
biz, saraç ya da kunduracı bizi, delik açıcı alet, martsea ‫מרצע‬
çuvaldız
macun (nalburdan alman delik tıkamaya yarayan merek ‫מרק‬
macun)
çorba marak ‫מרק‬
parlatmak, perdahlamak, ovarak temizlemek merek, S )‫מרק (למרק‬
lemarek
et suyu çorbası marak tsah ‫מרק צח‬
merkür gezegeni merkuri ‫מוקירי‬
doku, yapı, bünye, oluşum, teşekkül mirkam ‫מרקם‬
hayatı zehir etmek, ağlatmak, gözyaşı döktürmek, merer, lemarer ‫פ‬ )‫מרר (למרר‬
gücendirmek, üzmek, acı hale getirmek
marş (müzik) marş ‫מלש‬
müvekkil, onaylayan, izin veren, müsaade eden marşe ‫מךשה‬
yetkili, selahiyetli (sıfat) murşe ‫ת‬ ‫מרשה‬
etkileyici, çarpıcı, olumlu izlenim bırakıcı (sıfat) marşim ‫ת‬ ‫מךשים‬
baştan savma, dikkatsizce, salaş (sıfat) meruşal ‫ת‬ ‫מרשל‬
reçete (ilaç), tarif (yemek tatlı vs. tarifi) mirşam ‫מרשם‬
kötücül, hayırsız, kötü, fena, habis, illet, şirret meruşa ‫ת‬ ‫מרשע‬
(sıfat)
bayan (dişil) marat ‫נ‬ ‫מרת‬
hoşnutsuzluk, beğenmeme, tasvip etmeme morat ruah ‫מות רוח‬
caydırıcı, caydıran, yıldıran, gözdağı veren martia ‫מרתיע‬
bodrum, mahzen, bodrum kat martef ‫מךתף‬
şarap mahzeni martef yeyinot ‫מךתף יינות‬
büyüleyen, büyüleyici, hayran bırakan, ilgi çekici, meratek ‫מרתק‬
çekici, sürükleyici
büyülenmiş, hayran kalmış, alıkoyulmuş (sıfat) merutak ‫ת‬ ‫«ייזק‬
yatalak merutak lamita ‫מרתק למטה‬
hareket etmek maş, lamuş ‫פ‬ )‫מש (למוש‬
yük masa ‫משא‬
obje, nesne muşa ‫משא‬
müzakere, pazarlık, görüşme (kısaltması □«□□) masa umatan )‫משא ומתן (מו»מ‬

329
merkezlemek, merkeze koymak mirkez, S )‫מרכז (למךכז‬
lemarkez
intibak merkezi, adaptasyon merkezi, göçmen kay- merkaz klita ‫מרכז קליטה‬
naştırma ve uyum sağlama merkezi
merkezi, merkezsel, ana, belli başlı (sıfat) merkazi n ‫מרכזי‬
telefon santralı, santral merkaziya ‫מרכזיה‬
santral memuru (eril) inerkazân ' T ‫מו־כזן‬
santral memuresi (dişil) merkazanit ‫נ‬ ‫מרכזנית‬
öğe, unsur, bileşiği meydana getiren parçalardan markiv ‫מרכיב‬
her biri
hile, aldatma, namussuzluk, sahtekarlık, düzenbaz- mirma ‫מרמה‬
lık, dalavere, fetbazlık
gücendirme, küstürme, kızgınlığa yol açma, infial minnur ‫מרמור‬
uyandırma
marmelat marmelada ‫מרמלדה‬
gücendirmek, kızgınlığa yol açmak, öfke yaratmak, mirmer, ‫פ‬ )‫מרמר (למרמר‬
infial uyandırmak lemarmer
neşelendiren, canlandıran, canlılık katan mantin ‫מרנין‬
mars gezegeni, merih mars ‫מךס‬
apse, iltahap, cerahat, irin mursa ‫מךסה‬
püskürtücü, flit, püskürteç, sprey merases ‫מרסס‬
parçalanmış, küçük parçalara ayrılmış, ufalanmış merusak t,‫ת‬ ‫מרסק‬
(eril) (sıfat)
parçalanmış, küçük parçalara ayrılmış, ufalanmış meruseket W ‫מרסקת‬
(dişil) (sıfat)
aç bırakılmış, açlıktan kıvranan, çok aç (sıfat) murav n ‫מר?ב‬
otlak, mera, çayır mire ‫מךעה‬
gürültücü, yaygaracı, gürültülü mariş ‫מרעיש‬
ferahlatıcı, tazeleyen, serinleten merdanen ‫קרענן‬
şifa, derman marpe ‫מךפא‬
revir, klinik, dispanser, sağlık ocağı (iş yerinde, mirpaa ‫מרפאה‬
askerde, okulda)
döşenmiş, kaplanmış (sıfat) merupad ‫ת‬ ‫מרפי‬
yıpranmış, aşınmş, eskimiş, pejmürde, eski püskü merupat ‫ת‬ ‫מרפט‬
(sıfat)
bıngıldak (anatomi) marpes ‫מרפס‬
teras, balkon, taraça mirpeset ‫מרפסת‬
dirsek marpek ‫מךסק‬
dirseklemek, diresekleyerek ilerlemek, başkalarını mirpek, 5 )‫מרפק (למרפק‬
ezerek yer etmek, adam harcayarak mevki sahibi lemarpek
olmak .

‫'־‬ ' 328


hareket alanı, hareket serbestisi, geniş yer, hareket merhav peula ‫מרחב פ?גלה‬
edilebilecek yer
geniş kapsamlı, haddini aşan, abartan, ileri giden, marhik lehet ‫מרחיק לכת‬
uzak ihtimalleri düşünen
hoverkraft (denizde ve karada seyredebilen araç) merhafa ‫מרחפה‬
banyo, hamam merhats W
katliam ' ..... merhats ‫מרחץ דמים‬
damim
uzak, uzakta bulunan (sıfat) meruhak ‫ח‬ ‫מרחק‬
uzaklık, mesafe, ara merhak ‫מרחק‬
parlatmak, cilalamak, yüzeyini pürüzsüzleştirmek meret, !emaret ‫פ‬ )‫מרט (למרט‬
yolmak, tüylerini yolmak, koparmak maral, limrot ‫פ‬ )‫מרט (למריט‬
ıslatan, ıslatıcı, altını ıslatma rahatsızlığı olan, martiv ‫מרטיב‬
sidikli
kavga, bozuşma, münakaşa, tartışma, çekişme, meriva ‫מריבה‬
uyuşmazlık, anlaşmazlık
ayaklanma, isyan merida ‫מרידה‬
burnunu çekme, burnuna çekme, koklama (leariah meriha ‫מריחה‬
□□□□□ fiilinden)
sürme, yayma, ovarak sürme (ekmeğe tereyağ vb. meriha ‫מריחה‬
gibi) (limroah ‫ □□□□ם‬fiilinden)
yolma, tüylerini yolma, koparma merita ‫מריטה‬
yat limanı, marina marina ‫מרינה‬
el arabası, tek tekerlekli iki ayaklı el arabası meritsa ‫מריצה‬
acılı, acımsı, üzüntülü, moralsiz, kederli, elemli, marir ‫מריר‬
acılı
acılık, moralsizlik, demoralize merirut ‫מרירות‬
ispatula, kazıma aleti marit ‫מרית‬
şasi, motorlu kara taşıtlarının iskelet bölümü (oto- merkav ‫מרכב‬
mobil)
karmaşık (sıfat) murkav ‫ת‬ ‫מרכב‬
monte edilmiş, birçok parçadan montajla oluşan, murkav ‫ת‬ ‫מרכב‬
kompleks, birleşik (sıfat).
ibaret, ...den oluşmuş, meydana gelmiş murkav mi... -‫מךכב מ‬
atlı savaş arabası, atlı yarış arabası (eski tarihlerde) merkava ‫מרכבה‬
karmaşıklık, müşkülat, güçlük murkavut. ‫מךכבות‬
merkezleme, merkeze koyma, odaklama mirkuz . ‫מרכוז‬
konsantre, yoğun, koyulaştırılmış (sıfat) merukaz ‫ת‬ ‫מרכז‬
merkez merkaz ‫מרכז‬

327
heyecan verici, duygulandırıcı (dişil) merageşet ‫ג‬ ‫מר־^שת‬
isyan, ayaklanma, başkaldırma mered ‫מרד‬
ayaklanmak, isyan etmek marad, limrod S )‫מרד (למרד‬
yassılaştırılmış (sıfat) merudad n ‫מרדד‬
uyuşturan, uyuşturucu, uyutan, yatıştırıcı, uyku mardim ‫מןדים‬
getiren
asi, isyancı mardan ‫«רח‬
asilik, başkaldırma, inatçılık, dik başlılık mardanut ‫מרדנות‬
takip, kovalama, iz sürme, peşine düşme, arkasın- mirdaf ‫«ולד‬
dan koşma, sürek avı
safra, öd, karaciğer salgısı ınara ‫מרה‬
mobilyalı, dayalı döşeli, möbleli (dişil) (sıfat) meroat r,n ‫מרהט‬
möbleli, eşya döşenmiş, dayalı döşeli (eril) (sıfat) meroetet W ‫מרהטת‬
olağanüstü, mükemmel, müthiş, harika mam ‫מרהיב‬
ada çayı marva ‫מתה‬
geniş, ferah (sıfat) meruvah ‫ת‬ ‫מתח‬
mesafe, yer, ara, aralık, süre, uzaklık, mehil mirvah ‫מתח‬
sürülmüş, yayılmış (ekmeğe tereyağ vb. gibi) (sıfat) maruah ‫ת‬ ‫מתח‬
engin, alabildiğine, uçsuz bucaksız, yükseklik marorn ‫מתם‬
sema, gök, gökkubbe meromim ‫מתמים‬
koşu, yarış merots ‫מתץ‬
parlatma, perdahlama, ovarak temizleme meruk ‫מתק‬
perdahlama, parlatma, ovarak temizleme meruk ‫מרוק‬
faslı (eril) marokay ‫ז‬ ‫מרוקאי‬
faşça, faslı (dişil) marokait ‫נ‬ ‫מרוקאית‬
fas (ülke) marokko ‫מתקו‬
hayatı zehir etme, ağlatma, gözyaşı döktürme, merur ‫מרור‬
üzme, acı hale getirme
acı ot, kereviz yaprağı (PESAH) maror ‫מתר‬
meteliksiz, cebi delik, yoksullaşmış, malını mülkünü meruşaş ‫ת‬ ‫מרושש‬
yitirmiş, varını yoğunu yitirmiş (sıfat)
otorite marut ‫מרות‬
oluk, çatı oluğu, suyolu, saçak marzev ‫מתב‬
sürmek, yaymak (ekmeğe tereyağ vb. gibi) maralı, ‫פ‬ )‫מרח (לקרח‬
limroah
geniş yer, açık alan, açıklık merhav ‫מךחב‬
genişletilmiş, uzatılmış (sıfat) murhav ‫ת‬ ‫מךחב‬
haya sahası merhav aviri ‫מך־חב האויךי‬

326
kutsal kitaba ait, kutsal kitapla ilgili mikrai ‫מקראי‬
yakın, yakın arkadaş, kafadar, yandaş, akraba mekorav ‫מקרב‬
hal, durum, vaziyet, olay, vaka, hadise, tesadüf, mikre ‫מקרה‬
rastlantı, halükar
tesadüfen, kazara, tesadüfi, rastgele, rastlantısal, mikri n ‫מקרי‬
şans eseri, hasbelkader (sıfat)
radyatör makren ‫מקרן‬
kaşağı mekartsefet ‫מקרצפת‬
üşütmüş, soğuk almış (sıfat) mekurar ‫ת‬ ‫מקרר‬
buzdolabı mekarer ‫ מקרר‬,‫מקרר‬
tuş makaş ‫מקש‬
mayın döşemek, mayınlamak nıikeş, lemakeş s )‫מקש (למקש‬
yekpare, bütün mikşa ‫מקשה‬
süslü, süslenmiş, dekoratif (sıfat) mekuşai ‫ת‬ ‫מקשט‬
bağlantı kuran, irtibat kuran, bağlayıcı mekaşer ‫מקשר‬
açı (tat) mar ‫מר‬
bay, bey (İngilizcedeki misterin kısaltılmışı) (eril) mar ‫ז‬ ­‫מו‬
bay, bey, İngilizce misterin kısaltması mar ‫מר‬
manzara, görüş, görünüş, görünüm mare ‫מראה‬
ayna mara ‫מךאה‬
benzerlik marit ayin ‫מךאית עין‬
baştan, önceden, ilkin, evvelden, kafadan meroş ‫מראקז‬
çoğunluk merav ‫מרב‬
kilim, keçe, küçük halı, seccade marvad ‫מרבר‬
çok, fazla, hayli marbe ‫מרבה‬
kırkayak (hayvan) marbe ‫מרבה רגלים‬
raglayim
azami, en çok, en yüksek düzeyde (sıfat) merabi ‫ת‬ ‫מרבי‬
ekseri, çoğu marbit ‫מךבית‬
dörtgen memba ‫מרבע‬
istirahat margoa ‫מךגרע‬
kızgın, kızmış, öfkeli (sıfat) murgaz ‫ת‬ ‫מרגז‬
casus, ajan, hafiye, çaşıt meragel ‫מרגל‬
alışık, alışkın (sıfat) murgal ‫ת‬ ‫מךגל‬
havan, dibek, havan topu (silah) margema ‫מרגמה‬
margarin, bitkisel yağ margarina ‫מךגרינה‬
heyecan verici, duygulandırıcı (eril) merageş ‫ז‬ ‫?׳רגש‬
hissedilen, hissedilir (sıfat) murgaş ■‫ת‬ ‫מךגש‬

325
sopa, baston, asa, değnek, çubuk makel ‫מקל‬
klavye, (müzik aleti, bilgisayar, daktilo vs.) klavyesi mikledet ‫מקלדת‬
duş miklahat ‫מקלחת‬
sığınak, barınak miklat ‫מקלט‬
alıcı cihaz maklet ‫מקלט‬
kayıt, kaydedilmiş, kayıtlı (ses veya görüntü) muklat............. -‫=>׳‬- ‫מקלט‬
lanetli, lanetlenmiş (sıfat) mekulal ‫ת‬ ‫לל‬1«
makineli tüfek, mitralyöz maklea ‫מקלע‬
sapan, taş fırlatan alet miklaaî ‫מקלעת‬
bozuk, arızalı (sıfat) mekulkal n ‫מקלקל‬
yerleştirmek, konumunu belirlemek mikem, ‫פ‬ )‫מקם (למקם‬
lemakem
buruşuk, bükük (sıfat) mekumat ‫ת‬ ‫מקמט‬
kıskanç (sıfat) mekane ‫ת‬ ‫מקנא‬
çekici, cazibeli, cazip, hoş, sevimli, cana yakm maksim M! ‫מקסים‬
(eril) (sıfat)
çekici, cazibeli, cazip, hoş, sevimli, cana yakın (dişi- maksima ‫מקסימה‬
1) (sıfat)
azami, en çok, maksimum (İNGİLİZCEDEN) maksimum ‫מקסימום‬
azami, eh yüksek düzeyde (İNGİLİZCEDEN) maksimali ‫ת‬ ‫מקסימלי‬
(sıfat)
tire, kısa çizgi makaf ‫מקף‬
mağdur, mahrum, yoksun (sıfat) mekupah ‫ת‬ ‫מקפח‬
dondurucu makpi ‫מקפיא‬
kanını donduran, korkunç, dehşet verici makpi dam ‫מקפיא דם‬
katlanmış, katlı (sıfat) mekupal ‫ח‬ ‫?׳??ל‬
zıplatılmış (sıfat) mukpats ‫ה‬ ‫מקפץ‬
tempo, ritim miktsav ‫מקצב‬
küme, grup, öbek□, □topluluk□ miktse ‫מקצה‬
bir uçtan bir uca, baştan başa mikaîse lekatse ‫מקצה לקצה‬
meslek miktsoa ‫מקצוע‬
serbest meslek miktsoa hofşi ‫מקצוע חפשי‬
planya, büyük marangoz rendesi mektsua ‫מקצועה‬
mesleki, profesyonel miktsoi ‫מקצועי‬
çırpma aleti, çırpan şey, yumurta çırpıcı, yumurta maktsef ‫מקצף‬
çırpan, köpürtücü .
kısaltılmış (sıfat) mekutsar ‫ת‬
böcek, hamarfı böceği (hayvan) makak ‫מקק‬

-‫־‬ ‫־־• ׳‬ ' 324


makedonya (ülke) makedonya ‫מקדרניה‬
matkap, burgu, delgi (matkap ucu) makdeah ‫מקדח‬
matkap aleti makdeha ‫מקדחה‬
katsayı mekadem ‫כ!קךם‬
erken (sıfat) mukdam ‫ח‬ ‫מקים‬
avans, kaparo, peşinat, pey mikdama ‫מקדמה‬
kutsanmış, kutsal, mübarek, mukaddes (eril) (sıfat) mekudaş ‫ז‬,‫ת‬ ‫מקדש‬
kutsal yer, mukaddes yer, tapmak, mabet mikdaş ‫מקדש‬
adanmış, vakfedilmiş, hasredilmiş, ithaf edilmiş, ımıkdaş ‫ת‬ ‫מקדש‬
tahsis edilmiş (sıfat)
kutsanmış, kutsal, mübarek, mukaddes (dişil) (sıfat) mekudeşet W ‫מקדשת‬
koro makela ‫מקהלה‬
odaklama mikud ‫מקוד‬
arınma havuzu, dinsei tören havuzu (Yahudiler mikve ‫מקרה‬
için), ananevi banyo
pazarlık mikuah ‫מקרח‬
yerleştirme, yer tayini, yer, konum, mahal mikum ‫מקום‬
yer, mahal, mekan makom ‫מקים‬
doğum yeri makom leida ‫קקרם לדה‬
ikametgah, mesken, ikamet edilen yer, oturulan yer makom ‫מקרם מגוו־ים‬
megurim
yerel, yerli, mahalli mekomi •‫מקומי‬
çevrim içi, internete bağlı, on Iine (sıfat) mekuvan ‫ת‬
çizgili, şeritli, kesik çizgili (sıfat) mekuvkav ‫ת‬ ‫מקוקי‬
gaga, kuş gagası makor ‫מקור‬
kaynak, pınar, memba, orijin, köken, menşe makor ‫מקור‬
hayat kaynağı, hayat pınarı mekor hayim ‫מקרר חיים‬
orijinal, hakiki, esas, asıl, özgün (sıfat) mekori ‫ת‬ ‫מקררי‬
mayın döşeme, mayınlama mikuş ‫מקרקז‬
alış, alım, elde ediş, edinim mekah ‫מקח‬
alım satım, alış veriş, pazarlık mikah ‫מקח וממכר‬
umimkar
kesik, kesintili, kesik kesik, fasılalı, aralıklı (sıfat) mekuta ‫ת‬ ‫מקטע‬
ceket miktoren ‫מקטרן‬
pipo mikteret ‫מקטךת‬
ayrıntdı, detaylı, etraflı, geniş kapsamlı, geniş içe- makif ‫מקיף‬
rikli, çevreleyen, kuşatan
müşfik, yumuşak, hafifletici, kolaylayıcı mekel ‫מקל‬

323
ürpertici, tüyleri diken diken edici metsamrer ‫מצמרר‬
sansürlü, sansürlenmiş (sıfat) metsunzar ‫ת‬ ‫מצנזר‬
sansürlü, sansürlenmiş, sansürden geçmiş (sıfat) metsunzar ‫ת‬ ‫מצנזר‬
paraşüt matsneah ‫מענת‬
üşütmüş, nezleli (sıfat) metsunan ‫ת‬ ‫מצ?ו‬
bone, şapkayken ar lıklı ve bağcıktı kadın ve çocuk mitsnefet ...... ‫מצנפת‬
şapkası
platform, alt yapı, taşıyıcı matsa ‫מצע‬
resmi geçit, yürüyüş, geçit töreni mitsaad ‫מצעד‬
nevresim takımı, yatak takımları (çarşaf, yastık matsaim ‫מצעים‬
kılıfı, nevresim vs.)
üzücü, müessif, acıklı metsaer ‫מצער‬
gözlem kulesi, gözlem evi, ileri karakol, dış mahalle mitspe ‫מצפה‬
vicdan matspun ‫מצפון‬
gözetleme yeri, gözetleme istasyonu mitspor ‫מצפור‬
pusula matspeıı ‫מצפן‬
emmek matsats, s )‫מצץ (למציץ‬
limtsots
kepçe matseket ‫מצקת‬
sıkıcı, üzücü, hazin, daraltıcı (fiziksel veya ruhsal) metser ‫מצר‬
boğaz, dar yer metsar ‫מצר‬
mısırlı (eril) mitsri T ‫מצרי‬
mısır (ülke) mitsrayim ‫מצך?ם‬
faydalı madde, gerekli şey, yararlı şey, satış ürün- mitsrah ‫מצרך‬
leri, mal
kumanya, gerekli gıda maddeleri mitsrehey ‫מצרכי מזון‬
mazon
gerekli şeyler . mitsrahim ‫מצרכים‬
cüzzamlı metsura, ‫מצרעת‬,‫מצרע‬
metsuraat
eklenti, mail eklentisi, attachment (sıfat) metsoraf ‫ת‬ ‫מצרף‬
ateşleyici, starter(floı‫־‬esan lambada), buji (araba) matsat ‫מצת‬
ateşlenmiş, tutuşturulmuş mutsat ‫מצת‬
tire işareti ( - ) makav ‫מקב‬
paralel, muvazi makbil ‫מקביל‬
paralelkenar, paralelogram ■ makbiUt ‫מקבילית‬
makbul, kabullenilebilir (sıfat) mekubal ‫ת‬ ‫מקבל‬
odaklamak . miked, D )‫מקד (למקד‬
lemaked

■t.

322
şamandra, duba, yüzme simidi matsof ‫מצוף‬
katılaştırma, katı hale sokma mitsuk ‫מצוק‬
uçurum ınatsok ‫מצילו‬
dert, sıkıntı, darlık, eza, cefa metsuka ‫מצוקה‬
abluka, kuşatma, muhasara matsor ‫מצור‬
alın ........ .. .... metsah ‫מצח‬
komik, gülünç matshik ‫מצחיק‬
ayakkabı boyacısı, lostracı metsahtseah ‫מצחצח נעל?ם‬
naalayim
birikmiş, yığılmış, birikerek çoğalan, ilavelerle mitstaber ‫מצטבר‬
genişleyen, toplanan
alçak gönüllü, mütevazı, gösterişsiz miistanea ‫מ?טנע‬
üzgün, müteessir mitstaer ‫מ^ט^ר‬
buluş, icat, fırsat, kelepir metsia ‫מציאה‬
realite, hakikat, mevcut olan, gerçek durum metsiut ‫מציאות‬
sunan, takdim eden, sergileyen kimse ınatsig ‫מציג‬
cankurtaran (plajlarda), kurtarıcı matsil ‫מציל‬
harika, fevkalade, mükemmel (sıfat) metsuyan ‫ת‬ ‫ז‬:‫מצ‬
mükemmellik metsuyanut ‫מצינות‬
teklif eden matsia ?‫מצי‬
püsküllü, saçaklı, süslü (sıfat) metsuyats ‫ת‬
emme, emiş, soğurma, oral seks (argo) metsitsa ‫מציצה‬
can sıkıcı, rahatsızlık verici metsik ............ ‫מציק‬
itaatkar, riayet eden, kurallara uyan metsayet ‫מצית‬
çakmak matsit ‫מצית‬
çapraz, çapraz biçimde (sıfat) metsulav ‫ח‬ ‫כזצלב‬
başarılı, muvaffak (sıfat) mutslah ‫ת‬ ‫מצלח‬
başarılı, muvaffak matsliah ‫מצליח‬
fotoğraflanan, fotoğrafı çekilmiş (sıfat) metsulam ‫ת‬ ‫מצלם‬
fotoğraf makinesi, kamera matslema ‫מצלמה‬
debriyaj, kavrama, bağlayan şey matsmed ‫מצמד‬
bitiştirilmiş, yan yana konulmuş (sıfat) mutsmad ‫ת‬ ‫מצמד‬
göz kırpıştırma mitsmuts ‫מצמוץ‬
susatıcı, susatan, susuzluk hissi veren matsmi ' ‫מצמיא‬
göz kırpmak, göz kırpıştırmak mitsmets, ‫פ‬ )‫מצמץ (למצמץ‬
lematsmets
kıt, kısıtlı, mahdut, sınırlı sayıda, çok az, sınırlı, az metsumtsam ‫ת‬ ‫מצמצם‬
sayıda (sıfat)

>‫נ‬

321
buz çözücü, eritici, gevşetiçi, buzdolabındaki eritme mafşir ‫מפשיר‬
tertibatı
kasık, apış arası mifsaa ‫מ?ש?די‬
baştan çıkarıcı, ayartıcı, karşı konulamaz, cezbedi- mefate ‫ת‬ ‫מפתה‬
ci, çekici, cazip (sıfat)
geliştiren, geliştirici unsur yada kişi, kalkındıran mefateah ‫מפתח‬
gelişmiş (sıfat) ■ mefutah ‫ת‬ ‫מפתח‬
anahtar mafteah ‫מפתח‬
şaşırtıcı, hayret verici maftia ‫מפתיע‬
eğribüğrü, girintili çıkıntılı, birçok dala ayrılan mefutal ‫ת‬ ‫מפתל‬
(sıfat)
eşik, kapı eşiği miftaıı ‫מפתן‬
bulmak matsa, limtso ‫פ‬ ,‫מצא (למצא את‬
(et,be) )-‫ב‬
gözüne hoş görünmek, hoşuna gitmek, beğenmek matsa hen ‫פ‬ ‫מצא חן בעיני‬
beenay, limtso )‫(למצא חן בעיני‬
hen beenay
envanter metsai ‫מצאי‬
durum, vaziyet, hal, pozisyon, konum matsav ‫מצב‬
mevzi, mevki mutsav ‫מצב‬
moral durumu, ruh hali, haleti ruhîye matsav ruah ‫מצב רוח‬
anıt, abide, mezar taşı matseva ‫מצבה‬
yığmak, yığın, birikinti, küme mitsbor ‫מצבור‬
başkomutan, askeri lider matsbi ‫מצביא‬
akü, akümülatör matsber ‫מצבר‬
taş anıt, kitabeli dikili taş matsevat even ‫מצבת אבן‬
takdim, tanıtım, gösterim matsag ‫מצג‬
ibraz olunan, vesika, belge, sunu, arz edilmiş, sergi- mutsag ‫ת‬ ‫מצג‬
lenmiş (sıfat)
sunu, sunum, tanıtım, icra, gösteri matseget ‫מצגת‬
hamursuz (kabarmamış ekmek) inatsa ‫מצה‬
posasını çıkarmak, sıkıp suyunu çıkarmak, özünü mitsa, lematsot ‫פ‬ )‫מצה (למצות‬
çıkarmak, çok sıkı incelemek
kale, hisar metsuda ‫מצודה‬
sevap, dini emir, sünnet, farz, vecibe, yükümlülük, miisva ‫מצוה‬
mükellefiyet
mevcut, mevcut.olan, bulunan, yaygın, alışılmış matsuy ‫מצוי‬
çokgen, poligon metsula ‫מצולה‬
derinlikler,‘ denizin derinlikleri metsulot ‫מצולות‬

' . 320
sayım mifkad ‫מפקד‬
nüfus sayımı mifkad uhlusin ‫מפקד אכלוסין‬
donanma komutanı, filo komutanı, amiral mefaked tsi ‫מפקד צי‬
nüfus sayımı mifkad toşavim ‫מפקד תוקובים‬
karargah mifkada ‫מפקדה‬
müfettiş mefakedh ‫מפקח‬
emanet eden, tevdi eden, mudi, para yatıran mafkid ‫מפקיד‬
odaklanmış, kendinde, fokuslanmış (İNGİLİZCE- mefukas ‫ת‬ ‫מפקס‬
DEN)(sıfat)
kararsız, kuşkulu, belirsiz, muğlak, mütereddit, mefukpak ‫ח‬ ‫מפקפק‬
"‫י‬ V «
şüphe yaratan (sıfat)
terk edilmiş, bırakılmış, başıboş, korumasız mufkar ‫מפקד‬
abartılı, abartılmış, haddinden fazla, mübalağalı, mufraz ‫מפרז‬
dengesiz, aşırı, fahiş (fiyat)
nalbant mefarzel susim ‫מפרזל סוסים‬
detaylı, ayrıntılı, tafsilatlı (sıfat) meforat n ‫מפרט‬
tarifname, teknik şartname, ayrıntılarıyla tanım- mifrat ‫מפרט‬
lama
mızrap, pena, saz çalmak için kullanılan küçük alet mafret ‫מפרט‬
güç, çetin, müşkül, gayret isteyen, yorucu, yıpratıcı mefareh ‫מפרו‬
asılsız, safsatalı, boş (eril)(sıfat) mufrah ‫ז‬,‫ת‬ ‫מפרו‬
asılsız, safsatalı, boş (dişil)(sıfat) mufrehet W ‫מפרכת‬
geçim temin eden, ekmeğini kazanan, rızkını çıka- mefarnes ‫מפךנם‬
ran
meşhur, ünlü, şöhretli (eril)(sıfat) mefursam ‫ז‬,‫ת‬ ‫מפךסם‬
meşhur, ünlü, şöhretli (dişil) (sıfat) mefursemet ‫נ‬,‫ח‬ ‫מפךסמת‬
avans mifraa ‫מפר^ה‬
körfez mifrats ‫מפרץ‬
koy, küçük körfez, haliç mifratson ‫מפךצון‬
eklem, mafsal, oynak yeri, boğum, düğüm(bitki) mifrak ‫מפרק‬
yorumcu, tefsirci mefareş ‫מפרש‬
aşikar, sarih, açık seçik, yorumlanmış, anlamlı meforaş ‫ת‬ ‫מפרקן‬
T :
(sıfat)
yelken mifras ‫מפרש‬
salgılanmış, ifraz edilmiş, tahsis edilmiş, ayrılmış mufraş . ‫ת‬ ‫מפרעז‬
TÎ \
(sıfat)
yelkenli mifrasit ‫מפרשית‬
soyut, kavramsal, manevi (sıfat) mufşat ‫ת‬ ‫מפשט‬

319
ayık, ayılmış, ölçülü, dengeli, kendinde, kendine mefukah ‫ת‬ ‫מפכח‬
hakim, realist, gerçekçi (sıfat)
şelale, çağlayan, çöp, artık, düşüş, çöküntü mapal ‫מפל‬
çağlayan, şelale mapal ınayim ‫מפל מים‬
bölünmüş, ayrılmış (sıfat) mefulag ‫ת‬ ‫פלג‬9
departman, bölüm miflag ‫מפלג‬
abartılı, mübalağalı, aşırı (sıfat) muflag ‫ת‬ ‫מפלג‬
parti, siyasi parti miflaga ‫מפלגה‬
düşüş, çöküş, mağlubiyet, bozgun, yıkılış mapala ‫מפלה‬
kaçış, sığınma yeri, barınak miflat ‫מפלט‬
egzos maflet ‫מפלט‬
seviye, düzey miflas ‫מפלס‬
su seviyesi miflas amayım ‫מפלס המים‬
grayder, kar küreme aracı, inşaatlarda vs. kullanı- mafleset ‫מפלסת‬
lan traktöre benzer iş makinası
azman, dev, canavar, ucube mifletset ‫מפלצת‬
çöküntü, göçme, göçük, yıkılma, hisse senetlerinin mapolet ‫מפלת‬
düşmesi
heyelan, toprak kayması mapolet adama ‫אדמה‬
çığ, dağdan kopan ve yuvarlandıkça büyüyen kar mapolet ‫מפלת השלגים‬
kümesi aşlagim
değişiklik, değişim, dönüş, dönüşüm mifne ‫מפנה‬
sebebiyle, zira, çünkü, ...den dolayı, bu nedenle mipne, mipne -‫ מפני ש‬,‫מפני‬
Ş£•..

içine kapanık, çevresiyle ilişki kurmayan (sıfat) mufııam ‫ת‬ ‫מפנס‬


şımarık, şımarmış (sıfat) mefunak ‫ת‬ ‫כ?פ?ק‬
keski, heykeltraş kalemi, kalemkeski, oymacı kale- mifselet ‫מפסלת‬
mi, oyma keskisi
ıskalanmış, kaçırılmış (hedef, fırsat, otobüs vs.) mefusfas ‫ת‬ ‫מפספס‬
(sıfat)
çizgili, şeritli (sıfat) mefuspas ‫ת‬ ‫מפספס‬
şalter mafsek ‫מפסק‬
fabrika, fiil, İşyeri, teşebbüs mifal ‫מפ?ל‬
çalıştırılmış, faaliyete geçirilmiş, çalışır vaziyette mufaal ‫ת‬ ‫מפ?ל‬
(sıfat)
patlama, infilak mapats ‫מפץ‬
kırıcı, kıran (fındık, ceviz, şifre vs.) çözen, çözümle- maftseah ‫מפצח‬
yen (kod, bilmece, şifre, ikilem vs.)
bombardıman uçağı maftsits ‫מפציץ‬
komutan, kumandan mefaked ‫מפקד‬

318
giyotin maarefet ‫מעךפת‬
eylem, fiil, iş, amel maaş ‫מעעז‬
olay, eylem, hadise, yapılan iş, öykü, hikaye, kıssa maase ‫מעעזה‬
pratik, kullanışlı, uygulanabilir, pragmatik, reel, maasi n ‫מ?שי‬
uygulamacı (sıfat)
masal, hikaye maasiya ‫מעעזיה‬
içilmiş (sigara), tüttürülmüş, duman altı, dumanlı, meuşan ‫״‬M ................ ‫מע׳עזז‬
füme (eril) (sıfat)
çok sigara içen, birbiri ardına sigara yakan meaşen ‫«עשן בשרשרת‬
beşarşeret
içilmiş (sigara), tüttürülmüş, duman altı, dumanlı, meuşenet ‫נ‬,‫ת‬ ‫מעש^ת‬
füme (dişil) (sıfat)
onda birini bir kenara ayırma maaser ‫מעעזר‬
zaman zaman, dönem dönem, bazen, ara sıra meet leet ‫«עת לעת‬
haritacı, kartograf mapay ‫מפאי‬
muhteşem, şanlı, haşmetli görkemli, şaşaalı (sıfat) mefuar ‫ת‬ ‫«פאר‬
gösterici, protestocu mafgin ‫מפגיז‬
gösteri, resmi geçit mifgan ‫מפגן‬
geri kalan, geciken, geri zekalı (argo) mefager ‫«פגר‬
buluşma, randevu, bir araya gelme mifgaş ‫מ«גש‬
harita mapa ‫מפת‬
masa örtüsü mapa ‫מפת‬
harita yapmak, haritasını çıkarmak mipüf lemapot ‫פ‬ )‫מפה (למפות‬
körük mapttah ‫מפוח‬
mızıka, ağız mızıkası (müzik aleti) ınapııhit pe ‫מפוחית פה‬
haritacılık, kartografi mipuy ‫«פוי‬
patlamış, patlak, tıka basa (sıfat) mefutsats ‫ת‬ ‫מפוצץ‬
dağınık, dağılmış, saçılmış, tarumar, savruk (sıfat) mefıızar ‫ת‬ ‫«פזר‬
korkutucu, ürkütücü mafhid ‫מפחיד‬
azaltılmış, düşürülmüş, indirimli (sıfat) mufhat ‫ת‬ ‫מפחת‬
işten kovulmuş, işten atılmış (eril)(sıfat) mefutar ‫ז‬,‫ת‬ ‫מפטר‬
işten kovulmuş, işten atılmış (dişil) (sıfat) mefuteret ‫ג‬,‫ת‬ ‫מפטרת‬
mafya, illegal suç örgütü (İNGİLİZCEDEN) mafya ‫מפיה‬
kararmış, kömürleşmiş (sıfat) mefuyah ‫ת‬ ‫מפיח‬
barışık, barışçıl, uzlaşmış, uzlaşımcı, yatıştırılmış, meftıyas ‫ת‬ ‫מפיס‬
T S İ
gönül alıcı (sıfat)
dağtıcı, yayan, neşriyatçı, neşreden, tevzi eden mefits ‫מפיץ‬
peçete mapit ‫מפית‬
.. ......... ‫! ■י' ■ '■ •י־‬ ■■ ‫'■ ־‬

tevkif, tutuklama, tutukluluk, mahpusluk, nezaret maatsar .‫מעצר‬


(karakoldaki)
kübik, küp şeklinde, kübümsü (sıfat) meukav n
takip, izleme, gözetim, sürekli kontrol altında tutma maakav ‫מעקב‬
(hasta)
parmaklık, korkuluk, trabzan, gemi küpeştesi maake ‫מעקה‬
haczedilmiş, eğribüğrü, girintili çıkıntılı (sıfat) ‫־־‬ rneukal ‫ת‬ " ‫?עקל‬
bükük, eğik, yamuk, paytak (sıfat) meukam ‫ת‬ ‫מעקם‬
kestirme, kısa yol maakaf ‫מעקף‬
kısırlaştırılmış, hadım edilmiş (sıfat) meukar ‫ת‬ ‫מעקר‬
batı, garp (yön) maarav ‫מערב‬
karışık, karıştırılmış, karma (sıfat) meurvav, ‫ת‬ ‫ מערב‬,‫מעךבב‬
meorav
kovboy filmi (western) maaravon ‫מערבון‬
karışma, katılım, bağlanma, bağlılık, ilintili olma, meoravut ‫מערבות‬
ilişki
batılı, batıdaki, batı ile ilgili (sıfat) maaravi ‫ת‬ ‫מערבי‬
mikser, blender, karıştırıcı mearbel mazon ‫מערבל מזון‬
türbülans, düzensiz çalkantılı burgulu hava akımı, maarbolet ‫מערבלת‬
girdap, burgaç, çevrinti, anafor
mağara, in, oyuk meara ‫מערה‬
çıplak, soyunuk, açılmış, örtüsüz (sıfat) meurtal ‫ת‬ ‫מערטל‬
hayran, ateşli taraftar, mürit, havari, takipçi maariîs ‫מעריץ‬
tertip, düzen maarah ‫מערך‬
değeri biçilmiş, değerlendirilmiş, değeri belirtilmiş moarah ‫ת‬ ‫מערד‬
(sıfat)
saygın, itibarlı (sıfat) moarah ‫ת‬ ‫י‬
‫מערך‬TT: T

tahmini, tahminen, takriben, yaklaşık (sıfat) moarah ‫ח‬ ‫מערד‬


savaş safı maarah lehima ‫מערך לחימה‬
düzen, perde (tiyatro) maaraha ‫מערכה‬
savaş, muharebe, dövüş maaraha ‫מערכה‬
skeç, parodi maarahon ‫מערכין‬
sistem maarehet ‫מערכת‬
güneş sistemi maarehet ‫מערכת השמש‬
aşemeş
insani ilişkiler maarehet ‫מערכת תזסים‬
yahasim
belirsiz, müphem, muğlak, anlaşılmaz, flu (sıfat) meurpal ‫ת‬ ‫מערפל‬
sisli, puslu, dumanlı (sıfat) meurpal ‫ת‬ ‫מערפל‬

316
üstünden, üstünde, yukarısında, üst tarafında, meaZ ‫מעל‬
üzerinde
aldatmak, dolandırmak, güveni suistimal etmek, ınaalf limol B )‫מעל (למעל‬
zimmetine geçirmek (para)
hele meal lakol ‫מעל לכל‬
mükemmel, çok iyi, harika, süper (sıfat) meule n ‫?!עלה‬
avantaj, üstünlük, yukarı, yukarısı, yukarda maala ‫ימעלה ־‬
erdem, fazilet, makam, derece, basamak maala ‫מעלה‬
geviş getiren nıaale gera ‫מעלה גרה‬
asansör maalit ‫מעלית‬
baygın, bayılmış, kendinden geçmiş (sıfat) meulaf ‫ת‬ ‫מעלף‬
mevki, durum, itibar, statü, konum, sosyal sınıf maamad ‫מעמד‬
aday, namzet, talip moamad ‫מעמד‬
sosyal konum, sosyal sınıf maamad ‫מעמד חבךתי‬
hevrati
adaylık moamadut ‫מעמדות‬
yük, ağır iş maamasa ‫מעמסה‬
derinlik, dip maamakim ‫מעמקים‬
adres maan ‫מען‬
gönderen (mektupta) moan ‫מעז‬
adres yazmak, adreslendirmek mieıı, lemaen B )‫מען (למען‬
zevk veren, zevk verici maaneg ‫מענג‬
cevap, karşılık maane ‫מענה‬
ilginç, enteresan, ilgilendiren meanyen ‫מענין‬
ilgili, alakadar, istekli (sıfat) meunyan ‫ת‬ ‫מעמן‬
bulutlu (sıfat) meunaıı ‫ת‬ W
bağış, burs, prim, ikramiye maanak ‫מענק‬
işveren maasik ‫מעסיק‬
küflenmiş, kokuşmuş, çürümüş (sıfat) meupaş ‫ת‬ ‫מעפש‬
dekoratör meatsev ‫מעצב‬
biçimli, şekillendirilmiş, dizayn edilmiş (sıfat) meutsav ‫ת‬ ‫קעצב‬
modacı, moda yaratıcısı, moda tasarımcısı meatsev ofna ‫מעצב אפנה‬
iç mimar, dekoratör meatsev pnim ‫מעצב פנים‬
asabi, sinirli (sıfat) meutsban ■ ‫ח‬ ‫מעצבן‬
engelleme, durdurma, engel, mani maatsor ‫מעצור‬
üzücü, hüzünlü, müessif, acıklı, hazin maatsiv ‫מעציב‬
süper devlet, büyük devlet maatsama ‫מעצמה‬
tercihler, sık kullanılanlar (bilgisayardaki) r moadafim , ; ‫מגדפים‬
çapa, bahçıvan çapası maader ‫מעדר‬
eski zamanlarda para birimi, bozuk para mea, meot ‫ מעות‬,‫מעה‬
asla, hiçbir suretle, hiç, katiyen meodo ‫מעורו‬
kale, korunak maoz ‫מעוז‬
azınlık,'ekalliyet miut : : .‫מעוט־‬
ezik, sıkılmış, suyu çıkarılmış (sıfat) mauh ‫ת‬ ‫מעוך‬
asla, hiçbir zaman meolam ‫מעולם‬
mesken, ikametgah, yerleşke, yurt (öğrenci yurdu maon ‫מעין‬
vs.)
karavan, tekerlekli seyyar ev meonoa ‫מעונוע‬
uçuş, uçma, seyir, görüş, imgeleme, önsezi maof ‫מעיף‬
kuş uçuşu maof tsipor ‫מעוף צפור‬
uyarıcı meorer ‫מעורר‬
biçimsiz, deforme, deformasyona uğramış, şekli meuvat ‫ת‬ ‫מעות‬
bozulmuş (sıfat)
az meat ‫מעט‬
seyrekleştirmek, çok azaltmak, nadirleştirmek miet, lemaet ‫פ‬ )‫מעט (למעט‬
çok az meat meod ‫מעט מאד‬
örtü, kılıf maate ‫מעטה‬
zarf, mektup vs. zarfı maatafa ‫מעטפה‬
örten katman, sarmalayan örtü maatefet ‫מעטפת‬
bağırsak (iç organ) mei ‫מעי‬
kalın bağırsak (iç organ) mei gas ‫מעי גם‬
ince bağırsak (iç organ) mei dok ‫מעי דק‬
sendeleme, tökezleme, sürçme, hata yapma, kusur meida ‫מעידה‬
işleme, kabahat etme
sıkma, suyunu çıkarma, ezme meiha ‫מעיכה‬
palto, ceket, mont, kalın giysi meıl ‫מעיל‬
yağmurluk, anorak meil geşem ‫מעיל גשם‬
zimmetine para geçirme, suistimal meila ‫מעילה‬
eşkenar dörtgen, baklava şekli meuyan
gibi meeyn ‫מעין‬
kaynak, pınar, memba maayan ‫מעץ‬
sıkıcı, sıkıntı verici, rahatsız edici, bunaltıcı meik ‫מעיק‬
ezmek, suyunu çıkarmak maah, limoh ‫פ‬ )‫מעך (למען‬
geciktirilmiş, alıkonulmuş, ertelenmiş (sıfat) meukav ‫ת‬ ‫מעכב‬

314
kısır, hadım edilmiş, kısırlaştırılmış, iğdiş edilmiş mesuras ‫ת‬ . . ‫מסרם‬
(sıfat)
taranmış (sıfat) mesurak D ‫קס;רק‬
tarak masrek ‫מ?רק‬
gelenek, anane, görenek, töre masoret ‫מסרת‬
geleneksel, ananevi, örf adet ve göreneklere bağlı, tnasorti ‫ת‬ ....‫מסרתי‬
töresel, muhafazakar (sıfat)
muhtemelen mistaber ‫מסתבר‬
zula, saklanma yeri, gizleme yeri, kuytu yer, barı- mistor ‫מסתור‬
nak
gizemli, esrarengiz mistori ‫מסתוךי‬
sır, giz, muamma, gizem, esrar mistorin ‫מסתורין‬
yontulmuş (keskiyle) (sıfat) mesutat ‫ת‬ ‫מסתת‬
labaratuar maabada ‫מעבדה‬
buhar yoğunlaştırıcı, buhar sıkıştırma makinesi, meabe ‫מעבה‬
kondansatör, meksefe
çok kalın, yoğun, koyu, sık (sıfat) meube ‫ת‬ ‫מעבה‬
işveren, çalıştıran, işletmeci maavıd ‫מעביר‬
geçit, geçiş maavar ‫מעבר‬
yaya geçidi maavar ‫ מעבר‬,‫מעבר חצ;ה‬
hatsaya, ‫חציה‬
maavar hatsiya
ardında, öteki tarafına, ötesinde, ‫״‬den ötede, ‫״‬den meeverle.... ­ ‫מעבר ל‬
fazla, ‫״‬nin dışında, ilerisinde
geçici kamp, geçici konaklama yeri, transit kamp maabara ‫מעברה‬
feribot, arabalı vapur maaboret ‫מעבךת‬
uzay mekiği maaboret halal ‫מעברת חלל‬
yuvarlak, daire, elektrik devresi maagal ‫מעגל‬
orta yuvarlak, spor sahasının orta yuvarlağı, daire- maagal ‫מעגל המרכז‬
nin merkezi amerkaz.
çember kavşak, göbek (trafikte), trafik kavşağı maagal tııua ‫מעגל תנועה‬
demirleme yeri, korunaklı yer, liman, rıhtım maagan ‫מעגן‬
sendelemek, tökezlemek, sürçmek, hata yapmak, maad, limod S )‫מעד (למעד‬
kusur işlemek, kabahat etmek
güncelleşmiş, up-to-date (İngilizce) (sıfat) meudkan n ‫מ?נךפז‬
İnce, zarif, kırılgan (sıfat) meudaıı n
lezzetli yemek, delikates maadan, ‫ מעדנים‬,‫מעדן‬
maadanim
mezeci, şarküteri maadaniya ‫מעךניה‬
tercih edilen, yeğlenen (sıfat) moadaf .fi ‫מעיף‬
çivilemek, perçinlemek, sabitlemek mismer, S )‫מסמר (למסמר‬
lemasmer
göz kamaştırıcı, parlak mesanver ‫קסנרר‬
kamaşmış (sıfat) mesunvar ‫ת‬ ‫מסנור‬
süzülmüş, filtre edilmiş, elekten geçirilmiş, elenmiş mesunan ‫ת‬ ‫מסנן‬
(sıfat)
filtre,süzgeç " ....... ‫״‬ ; ■.‫״‬. ; mesanen, -‫־‬ ■‫ מסנן‬,‫מסנן‬
masnen
süzgeç, kevgir, filtre misnenet, ‫ מסננת‬,‫מסננת‬
mesaneııet
seyahat, sefer, yolculuk masaa ‫מסע‬
destek, yardım misaad ‫מסקד‬
lokanta, restoran misada ‫מסעדה‬
haçlı seferleri masey atslav ‫מסעי הצלב‬
dallanmış, çok dalı olan, girift (sıfat) mesuaf ‫ח‬ ‫מס׳קף‬
saman, kuru ot, yem, hayvan yemi mıspo ‫מספוא‬
yeter, kafi maspik ‫מספיק‬
tersane mispana ‫מספנה‬
tatminkar, doyurucu (sıfat) mesapek ‫ת‬ ‫מספק‬
tatmin olmuş (sıfat) mesupak n ‫מספק‬
sayı, numara, rakam mispar ‫מספר‬
numaralamak, rakamlamak, sayılamak misper, 5 )‫מספר (למספר‬
lemasper
ondalık sayı, ondalık kesir mispar esroni ‫מספר עעזרוני‬
berber dükkanı mispara ‫מספרה‬
sayısal, rakamsal, sayıca, sayı belirten mispari ‫מספרי‬
makas misparayim ‫מספרים‬
zeytin toplamak, zeytin hasat etmek ınasak, limsok ‫פ‬ )‫מסק (למסק‬
kanaat, kanı, izlenim, sonuç, netice maskana ‫מסקנה‬
sert, budaklı, kertikli, seksi (slang mecazi) (sıfat) nıesukas ‫ת‬ ‫מסקס‬
şekerlenmiş (sıfat) mesukar ‫ת‬ ‫מסקר‬
ileti, mesaj meser ‫מסר‬
iletmek, teslim etmek, vermek, göndermek, pas masar, limsor ‫פ‬ )-‫מסר (למסר ל‬
vermek (spor) (le)
biçimsiz, sakar, hantal (sıfat) mesurbal ‫ת‬ ‫מסרבל‬
SMS, cep telefonu mesajı • misroıı ‫מסרון‬
kanserojen, kanser yapıcı mesarten !‫מסרט‬
kokmuş, kokuşmuş, pis kokan masriah ‫מסריח‬

312
iletme, iletim, tevzi, teslim, pas, pas verme (futbol mesira ‫מסירה‬
vb. sporlarda)
sadakat, vefa, bağlılık mesirut ‫מסירות‬
kışkırtıcı masit ‫מסית‬
ekran, beyazperde, sinema perdesi, tiyatro perdesi rnasah ‫מ?ו‬
perdelemek, kamufle etmek, maskelemek miseh, lemaseh ‫פ‬
içki karıştırmak, kokteyl yapmak masah, limsoh ‫פ‬
maske nıaseha ‫מסכה‬
mutabık, kararlaştırılmış, hemfikir (sıfat) muskam ‫ת‬ ‫מסכם‬
teamül, üzerinde toplumca uzlaşılmış kural, örf, muskama ‫ת‬ ‫מסכמה‬
töre, konvansyon (sıfat)
tehlikeli, riskli (sıfat) mesukan ‫ת‬ ‫מסק‬
zavallı, acınacak halde, garip misken ‫מסבן‬
stetoskop masket ‫מספת‬
ağ, dizi, zincirleme olaylar silsilesi (negatif, olumsuz masehet ‫מסכת‬
durumlar için sorun vukuat vs. gibi)
kronolojik dizin (bilimsel veya tarihsel sıralanmış masehet ‫מסכת‬
inceleme dizisi)
ray (perde rayı ve her türlü ray) mesila ‫מסלה‬
güzergah, rota, yörünge, kulvar, pist maslul ‫מסלול‬
uçuş pisti, iniş kalkış pisti, uçak pisti maslul amraa / /‫מסלול הקוראה‬
nehita ‫נחיתה‬
yarış pisti maslul ‫מסלול מרוצים‬
merotsim
müslüman muslemi ‫מסלמי‬
dalgalı saçlı, bukleli saçlı (sıfat) mesulsal ‫ת‬ ‫מסלסל‬
çarpıtılmış, tahrif edilmiş, biçimi değiştirilmiş, asıl- mesulaf ‫תת‬ ‫«®לף‬
sız, gerçeğe aykırı (eril) (sıfat)
çarpıtılmış, tahrif edilmiş, biçimi değiştirilmiş, asıl- mesulefet ‫ת<נ‬ ‫מסלפת‬
sız, gerçeğe aykırı (dişil) (sıfat)
demiryolu, tren yolundaki demir ray mesilat barzel ‫מסלת ברזל‬
belge, vesika, doküman, sertifika, varaka mismah ‫מסמו‬
yetkili, güvenilir, uzman, diplomalı, kalifiye (sıfat) musmah ‫ת‬ ‫מסמך‬
uyuşturucu bağımlısı, uyuşturucu verilmiş (sıfat) mesumam ‫ת‬ ‫מסמס‬
işaretli, işaretlenmiş (sıfat) mesuman ‫ת‬ ^‫מס‬
eritmek, ezmek, yumuşatmak mismes, ‫פ‬ )‫מסמס (למסמס‬
lemasmes
çivi masmer ‫מסמר‬
çivilenmiş, çakılmış (sıfat) musmar ‫ת‬ ‫מסמר‬

311
cami, mescit misgad ‫מסגד‬
becerikli, yetkili, muktedir (sıfat) mesugal ‫ת‬ ‫מסגל‬
demirci masger ‫מסגר‬
çerçevelemek, çerçeveye koymak misger, ‫פ‬ )‫מסגר (למסגר‬
lemasger
çerçeve misgeret ‫מסגךת‬
kurumlaştırmak mised, lemased ‫פ‬ )‫מסד (למסד‬
muntazam, düzenli, düzgün, nizamlı, mazbut (sıfat) mesudar ‫ת‬ ‫מסדר‬
içtima (askerlik), alay, gösteri, geçit töreni, düzen, ınisdar ‫מסדר‬
tertip
koridor, dehliz misderorı ‫מסדרון‬
küme, yığın, kütle, kitle, öbek, mezhep masa ‫מסה‬
kurumlaştırma misud ‫מסוד‬
kamuflaj, tebdili kıyafet, gizlenme, maskelenme, masve ‫מסוה‬
araziye uydurma, kisve
perdeleme, kamufle etme, maskeleme misuh ‫מסרך־‬
taşıyıcı kayış, konveyör ınasııa ‫מסוע‬
terminal, son durak masof ‫מסוף‬
helikopter ınasok ‫מסוק‬
testere masör ‫מסור‬
sadık, vefakar, sadakatli, bağlı (sıfat) masur ‫ת‬ ‫מסור‬
masaj (İNGİLİZCEDEN) masaj ‫מסד‬
ticarileştirme, kar amacı gütme mishur ‫מסחור‬
ticaret mishar ‫מסחר‬
ticarete dökmek, kar amaçlı yapmak, ticarileştir‫״‬ misher, ‫פ‬ )‫מסחר (למסחר‬
mek lemasher
ticari (sıfat) mishari ‫ת‬ ‫מסחרי‬
baş döndürücü, sersemletici mesahrer ‫מסחרר‬
başı dönmüş, sersemlemiş (sıfat) mesuhrar ‫ת‬ ‫בןסחרר‬
matiz, kafası iyi, uçmuş, kafayı bulmuş (uyuşturu- mestul ‫מסטול‬
cüdan) (ARAPÇADAN)
çiklet mastik ‫מסטיק‬
mest etmek, kafayı buldurmak uyuşturucudan mistel, lemastel ‫פ‬ )‫מסטל (למסטל‬
(ARGO ARAPÇA)
badanalı, badanalanmış (sıfat) mesuyad ‫ת‬ ‫מסיי‬
belirli, nihai, belli, spesifik (sıfat) mesuyam ‫ת‬ ‫מסים‬
eritilebilir, çözülebilir, eriyik masis ‫מסים‬
ateşçi, kazancı, ocakçı masik ‫מסיק‬
zeytin toplama, zeytin haşatı masik ‫מסיק‬

310
dozajı ayarlamak, porsiyon halinde ayarlamak, belli minen, ‫פ‬ )‫מנן (למנן‬
ölçekte vermek lemanen
tecrübeli, deneyimli (sıfat) menüse ‫ת‬ ‫מנפה‬
ifade edilmiş (sıfat) menusah ‫ת‬ ‫מנסח‬
önlemek, engellemek, mani olmak, önünü almak, mana, ümnoa ‫פ‬ .‫מנע (למנע את‬
bertaraf etmek (et me)
(-»
kilit manul ‫מנעול‬
şişkin, şişirilmiş, kabarık (sıfat) menupah ‫ת‬ ‫מנפח‬
galip, muzaffer, zafer kazanan menatseah ‫מנצח‬
orkestra şefi, maestro menatseah ‫מנצח‬
menfaat sağlanmış, kullanılan kişi, kullanılmış, menutsal ‫ת‬ ‫מנצל‬
sömürülmüş, istifade edilmiş (sıfat)
zımba menakev ‫מנקב‬
delinmiş, delik (sıfat) menukav ‫ת‬ ‫מנקב‬
noktalı, puanlı, puan tiye (sıfat) menukad ‫ת‬ ‫מנקי‬
ısırık, dişleme minşah ‫מנשך‬
beyanat, manifesto, bildiri, deklarasyon minşar ‫מנשר‬
için, gayesiyle menat ‫מ?ת‬
operatör, cerrah, ameliyat eden menateah ‫מנתח‬
kesik, kopuk, kesik (elektrik bağlantı vs.), fişten menutak ‫ת‬ ‫מנתק‬
çekik (sıfat)
kelle vergisi, adam başına toplanan vergi mas gulgolet ‫מס גלגלת‬
gelir vergisi mas ahnasa ‫מס הכנסה‬
veraset ve intikal vergisi mas yeruşa ‫מס ירשה‬
katma değer vergisi mas ereh ‫מס ערך מוסף‬
musaf
vergi, vergiler mas, misim ‫ מסים‬,‫מס‬
bilye, rulman mesav ‫מסב‬
meyhane, birahane, taverna, bar misbaa ‫מסבאה‬
parti, eğlence mesiba ‫מסבה‬
çevresinde, civarında, etrafında, çevresinden, civa- misaviv ‫מסביב‬
11‫ ־‬n dan, etrafından
yemek katılımcısı, ziyafete iştirak eden konuk, mesubin ?‫מסב‬
yemeğe davetli misafir
dostça, cana yakın, candan, samimi masbir panim ‫מסביר פנים‬
karışık, karmaşık, zor, muğlak, çapraşık, anlaşılma-• mesubah ‫ת‬ ‫מסבך‬
sı güç, arapsaçı, girift, çetrefilli (sıfat)
sübvanse, mali destekli, paraca desteklenmiş (sıfat) mesubsad ‫ת‬. ‫מסבסד‬
basın toplantısı mesibat ‫מסבת עיתונאים‬
itonaim
alçak insan, şerefsiz (sıfat) menuval ‫ת‬ ‫קברל‬
dejenere, yozlaşmış (sıfat) menuvan ‫ת‬ ‫מניז‬
dozaj, doz, miktar tayini minun ‫מגון‬
kaçış, geri dönüş (kaçışı yok, geri dönüşü yok der manos ‫מנוס‬
gibi)
motor nıanoa $‫מנוץ‬
engellenmiş, alıkonmuş, önlenmiş, mani olunmuş, manua ‫ת‬ ‫מנוע‬
men edilmiş (sıfat)
vinç, manivela, kaldıraç manof ‫מנוף‬
menopoz meııopanza ‫מנופאוזה‬
lamba, ampul menora ‫פ׳נררה‬
şamdan, yedi kollu şamdan, ışık . menora ‫מנורה‬
manastır minzar ‫מנזר‬
pozisyon manah ‫מנח‬
koyulmuş, bırakılmış (sıfat) munah ‫ת‬ ‫מנח‬
hediye, armağan, öğleden sonra duası minha ‫ממזה‬
sunucu, eğlence programı sunucusu marihe ‫מנחה‬
teselli edici, avutucu menahem ‫כןנחם‬
mantıklı, zihinsel, akılsal, mantıki (İNGİLİZCE- mentali ‫מנטלי‬
DEN)
manyak manyak ‫מניאק‬
hisse, aksiyon menaya ‫ממה‬
hisse senedi (çoğul) menayot ‫מניות‬
sayım, yahudilikte dua için gerekli on yetişkin erkek minyon ‫ממן‬
nereden ? minayin ? ?‫ממן‬
motivasyon, dürtü, güdü, itici, devindirici, harekete menia ?‫מני‬
geçirici his
Önlem, önleme, engelleme, mani olma, men etme menia ‫מניעה‬
yelpaze menifa ‫כ!מפה‬
manipulatif, çıkarcı (İNGİLİZCEDEN) manipulativi ‫מניפולטיבי‬
manipülasyon, kullanma, kendi amacı doğrultusun- manipulatsya ‫מניפולציה‬
da yönlendirme, tahrif (İNGİLİZCEDEN)
manifesto, bildiri, beyanat, deklarasyon (İNGİLİZ- manifest ‫מניפסט‬
CEDEN)
yabancılaşmış, yabancılaşma, uzaklaşmış (sıfat) menukar ‫■ ת‬ ‫מנכר‬
mahmur, uykulu, uyku mahmuru (sıfat) . menumnam ‫ת‬ ‫מנמנם‬
kibar, nazik, nezaketli, medeni, ince, saygılı (sıfat) menumas ‫ת‬ ‫מנמם‬
leopar desenli, kaplan postu desenli (sıfat) menumar ‫ת‬ ‫מנמר‬

. ; ' J • ’ . 308
hükümet, kabine memşala ‫ממשלה‬
disiplinli, itaat eden, uysal, söyleneni yapan (sıfat) memıışma n ‫כ?משמע‬
kesişim noktası, ara birim, ara yüz mimşak ‫ממשק‬
gözlüklü (sıfat) memuşkaf ‫ת‬ ‫קמשקף‬
ılımlı, mutedil, ılıman (sıfat) memutan ‫ת‬ ‫ממהז‬
şekerleme(ler), bonbon, tatlı mamtak, ...... - ‫ ממתקים‬,‫ממתק‬
mamtakim
zıt, karşıt, tezat teşkil eden (sıfat) menugad ‫ת‬ ‫מנגד‬
mango (meyve) mango ‫מנגו‬
melodi, tını mangina ‫מנגינה‬
mangal, barbekü, ızgara mangal ‫מנגל‬
mekanizma, makine tertibatı, düzenek manganon ‫מנגנון‬
mandolin (müzik alet!) mandolina ‫מנדולינה‬
manda, yetki, salahiyet, buyruk, vekillik (İNGLÎZ- mandal ‫מנדט‬
CEDEN)
bayağı kesir (matematik) mana ‫מנה‬
porsiyon, bölüm mana ‫מנה‬
tayin etmek, atamak, iş vermek, istihdam etmek mina, lemanot s )‫מנה (למנות‬
saymak mana;, limnot ‫פ‬ )‫מנה (למנות‬
kural, örf, adet, itiyat, alışkanlık minag ‫מנהג‬
lider, öncü, önder manig ‫מנהיג‬
liderlik, önderlik, öncülük manigut ‫מנהיגות‬
müdür, idareci, direktör, yönetici (eril) menael ‫ז‬ ‫מנהל‬
muhasebe müdürü menael ‫מנהל חשבונות‬
heşbonot
mankal ‫ מנכ״ל‬genel müdür (kısaltması) menael klali, ‫ מנפ״ל‬,‫מנהל פללי‬
mankal
depo müdürü menael ‫ן‬0‫מנהל מח‬
mdhsan
vardiya müdürü menael ‫מנהל משמרת‬
mişmeret
idari, yönetim ile ilgili minali ‫מנהלי‬
müdire, idareci, direktör, yönetici (dişil) menaelet j ‫מנהלת‬
tünel, yeraltı geçidi minara ‫מנהרה‬
kavram, terim, terminoloji minuah ‫מנוח‬
istirahat, merhum, rahmetli, müteveffa, ölmüş manoah ‫מנוח‬
istirahat, dinlence meııuha ‫מנוחה‬
tayin, atama, istihdam minuy ‫מנוי‬
abone, kombine manuy ‫מנוי‬

307
gerçekleştirilmiş (sıfat) memumaş n ‫מממש‬
finanse etmek, paraca desteklemek, siibvanse et- mimen, S )‫ממן (לממן‬
mek, sponsorluk etmek lemamen
atanmış, tayin edilmiş, görevli, sorumlu, üst (görev memuııe n ‫ממנה‬
bakımından) (sıfat)
ondan (dişil) mimena ‫נ‬ . ‫ממנה‬
ondan (eril) mitnenu T : . : ‫ממנו‬
bizden mimeııu, ‫ מאתנו‬,‫ממנו‬
meitanu
benden nâmeni ‫ממני‬
motorize, motorla donatılmış, otomotiv (sıfat) menıuna ‫ת‬ ‫קמנע‬
er itken, çözgen, çözücü madde (tiner gibi), ödeme ınemes ‫ממם‬
gücü olan, muteber
çerçeveli, çerçevelenmiş (sıfat) memusgar ‫ת‬ ‫ממ?גר‬
kurumsal, kurumlaştırılmış, teşekkül (sıfat) memusad ‫ת‬ ‫ממסד‬
ticarileşmiş, ticarete dökülmüş, kar amacına yönelik memushar ‫ממסחר‬
(sıfat)
bulgu, tespit, varılan sonuç mimtsa ‫ממצא‬
detaylı, etraflı, teferruatlı, ayrıntılı mematse ‫ממצה‬
mucit, icat eden, bulan mamtsi ‫ממציא‬
ortalama, vasati (sıfat) memutsa ‫ת‬ ‫ממצע‬
odaklanmış (sıfat) memukad ‫ת‬ ‫???י‬
yerleşik, mukim, yerleştirilmiş (sıfat) memukam ‫ת‬ ‫ממ?ןם‬
mayınlanmış, mayın döşeli (sıfat) memukaş ‫ת‬ ‫ממ?ןש‬
asi, itaatsiz, söz dinlemez, kafa tutan (sıfat) mamre ‫ת‬ ‫ממרה‬
sürülebilen macun kıvamında yenebilen madde mvmrah ‫ממרח‬
(macun, hamur, ezme, şokella vs.)
parlatılmış, cilalanmış, pürüzsüz (sıfat) memorat ‫ת‬ ‫ממלט‬
merkezlenmiş, merkeze konmuş (sıfat) memurkaz ‫ת‬ ‫קמלכז‬
gücendirilmiş, hayata küsmüş, dünyadan nefret memurınar n ‫ממלמד‬
etmiş, küskün, içerlemiş, kırgın (sıfat)
parlatılmış, perdahlanmış, ovarak temizlenmiş memorak ‫ת‬ ‫ממרק‬
(sıfat)
gerçekten, hakikaten, sahiden mamaş ‫ממש‬
gerçekleştirmek, realize etmek mimeş, ‫פ‬ )‫ממש (לממש‬
lemameş
gerçek, reel, hakiki, güncel, aktüel, şimdiki (sıfat) mamaşi ‫ת‬ ‫ממשי‬
sürekli, devamlı, süregelen, kronik, aralıksız, faslı- memuşah ‫ת‬ ‫ממשל‬
lasız mütemadiyen (sıfat)
ipotekli (sıfat) memuşkan ‫ת‬ ‫ממשכן‬

306
gerçekleştirme, realizasyon, ifa mimuş ‫ממוקז‬
mamut (hayvan) (eski çağlarda yaşamış olan filin mamuta ‫ממותה‬
büyüğü)
havası soğutulmuş, havalandırılmış (sıfat) memuzag ‫ח‬ ‫ממזג‬
minyatür, minyatürleştirilmiş, küçültülmüş, mini- memuzar ‫ת‬ ‫ממז^ר‬
mize (sıfat)
piç, fırlama; nikahsız doğan çocuk, gayri meşru mamzer • .... ‫ממזר‬
çocuk, becerikli
uzman, kompetan, usta, erbap, ehli, mütehassıs, mumhe ‫ת‬ ‫ממחה‬
bilirkişi, eksper (sıfat)
geri dönüşmüş, yeniden kazanılmış, yeniden işlenip memuhzar ‫ת‬ ‫ממחזר‬
kullanıma girmiş (sıfat)
mendil mimhata ‫ממחטה‬
belirgin, somut, besbelli, kullanım tarifi yapılmış mumhaş ‫ת‬ ‫ממחע‬
(sıfat)
bilgisayara yüklenmiş, bilgisayarla yapılmış, kom- memuhşav ‫ת‬ ‫ממחשב‬
putöre aktarılmış (sıfat)
çiseleme, yağmur çiseleme mimtar ‫ממטר‬
sulanmış, yağmurlama yapdmış, su serpilmiş, yağ- mumtar ‫ת‬ ‫ממטר‬
dirilmiş (sıfat)
fıskiye, sulama sistemi, yağmurlama mamtera ‫ממטרה‬
anam, anacım (hitap sözü) mami ‫ממי‬
zaten, her halükarda, nasıl olsa, neyse mimeyla ‫ממילא‬
sınıflandırılmış, türlerine ayrılmış, tasnif edilmiş memuyan ‫ת‬ ‫ממין‬
(sıfat)
dönüştürücü, adaptör, konvertör........................ memir ‫ממיר‬
senden (eril) mimha ‫ז‬ ‫ממך‬
senden (dişil) mimeh ‫נ‬ ‫ממל‬
mekanize, makineleştirilmiş (sıfat) memukan ‫ת‬ W
dolma, doldurulmuş, dolgu yapılmış (sıfat) memule ‫ת‬ ‫ממלא‬
tuzlanmış, feleğin çemberinden geçmiş, görmüş ge- memulah ‫ת‬ ‫ממלח‬
çirmiş, kurnaz, kaşarlanmış, açıkgöz, cin gibi (sıfat)
mayınlı, mayınlanmış, tuzaktanmış, bubi tuzağı memulkad ‫ת‬ ‫ממלכר‬
döşenmiş, patlaması için düzenek kurulmuş (sıfat)
krallık, devlet mamlaha ‫ממלכה‬
devletsel, milli, devlete ait (sıfat) mamldhii ‫ת‬ ‫ממלכתי‬
münasip, tavsiye edilebilir (sıfat) mumlats ' ‫ת‬ ‫מ?׳לץ‬
sponsor, finansör, sermayedar, mali destek veren, memamen ‫מממן‬
paraca destekleyen
finanse edilmiş, mali destek verilmiş, paraca destek- memuman ‫ת‬ ‫מממן‬
lenmiş (sıfat)

305
krallık, kraliyet, hükümdarlık, hükümranlık, salta- malhut ‫מלכות‬
nat, egemenlik, hakimiyet
kirli, pis (sıfat) melulılah ‫ת‬ ‫קלקלו‬
diyagonal, verev (sıfat) meluhsan ‫ת‬ ‫?ל??ז‬
sözler, laflar, lakırdı melel ‫מלל‬
dile getirmek, kelimeye dökmek, sözle ifade etmek ınilel, lemalel 5 )‫מלל (למלל‬
tahsilli, öğrenim görmüş, bilgili, allame (sıfat) melümad ‫י ת‬ ‫מלמד‬
mırıltı, mırıldanma, mızıltı, anlaşılmaz söz milmul ‫מלמול‬
mırıldanmak, mızıldanmak, anlaşılmaz sözler milmel, s )‫מלמל (למלמל‬
söylemek lemalmel
tülbent, etamin, muslin (yumuşak kumaş) malmala ‫מלמלה‬
melankoli, kasvet, keder melankoliya ‫מלנכוליה‬
iftiracı, müfteri, kara çalan maliz ‫מלעיז‬
sarılmış, sarılı (makaraya, bobine) (sıfat) melupaf ‫ת‬ ‫מלפף‬
salatalık, hıyar, acur melafafon ‫מלפפון‬
garson mellsar ‫?לצר‬
garsonluk yapmak mÜtser, ‫פ‬ )‫מלצר (למלצר‬
lemaltser
garsonluk meltsarut ‫מלצרות‬
kafasını kesmek, kellesini uçurmak, boynunu malak, limlok ‫פ‬ )‫מלק (לקלק‬
vurmak
son yağmur malkoş ‫מלקוש‬
maşa melkahayim ‫מלקחים‬
derlenmiş, bir araya toplanmış, toparlanmış melukat ‫מלקט‬
cımbız melaketet ‫מלקטת‬
sıtma (hastalık) malariya ‫מלריה‬
muhbir, gammaz, ihbarcı, jurnalci, ispiyoncu malşin ‫מלשין‬
bağlaç, bağlantı edatı, takı (dilbilgisinde) milat hibur ‫מלת חבור‬
edat, ılgeç, takı (dilbilgisinde) milat yahas ‫מלת?חס‬
ünlem, nida milat kriya ‫מלת קריאה‬
gardrop, vestiyer meltaha ‫מלתחה‬
habis, kanserli mamir ‫ממאיר‬
silo, tahıl ambarı memgura ‫מפזגורה‬
korumalı, koruma altına alınmış, kalkan oluşturul- memugan ‫ת‬ ‫ממגן‬
muş (sıfat)
boyut, ebat, ölçü, cüsse • memad ‫ממי‬
bölümlendirilmiş, ayrılmış (sıfat) memudar ‫ת‬ ‫קקלר‬
parasal karşılık, fon, para temini, sermaye, finans- mimun ‫ממון‬
man

304
sözlük, lügat milon ‫מלון‬
kavun (meyve) melon ‫מלון‬
otel malon ‫מלה‬
otelci mlonai ‫מלונאי‬
sözlükçü, sözlük yapan kişi, leksikograf, sözlük milonai ‫מלונאי‬
yazan
köpek kulübesi meluna ‫מלונה‬
tuz melah ‫מלח‬
denizci, gemici malah ‫מלח‬
bestekar, besteci malhin ‫מלחין‬
nemli, ıslanmış, yaş (sıfat) meluhlah n ‫מלחלח‬
lehimli, lehimlenmiş (sıfat) mulham ‫ת‬ ‫מלחם‬
savaş, harp, cenk milhama ‫מלחמה‬
iç savaş milhemet ‫מלחמת אזרחים‬
ezrahim
mengene melhatsayim ‫מלחצים‬
çimento melet ‫מלט‬
kaçırmak, kurtulmasını sağlamak, kaçmasına milet, lemalet ‫פ‬ )‫מלט (למלט‬
yardım etmek
malta (ülke) malta ‫מלטה‬
okşanmış, okşamak, sıvazlanmış (sıfat) melutaf ‫ת‬ ‫מלטף‬
parlatılmış, cilalı, cilalanmış, zımparalanmış, pü- melutaş ‫ת‬ ‫מלטש‬
rüzsüz, kertiksiz (sıfat)
pürüzsüz, cilalı, bitmiş, ince (sıfat) melutaş ‫ח‬ #‫מלט‬
birleşik oturum, toplantı meliya ‫מליאה‬
deyişbilim, sözcük seçme yöntemi, ifade tarzı melitsa ‫מליצה‬
gösterişli, ağdalı, afili, çalımlı, havalı, abartılı, melitsi ‫מליצי‬
tantanalı, cafcaflı
kral, iskambilde papaz (eril) meleh ‫ז‬ ‫מלו‬
hüküm sürmek, saltanat sürmek, krallık etmek malah, limloh ‫פ‬ )‫מלך (למלך על‬
(al)
bütünleşmiş, birleşmiş, birlikte (sıfat) melukad ‫ה‬ ‫מלכד‬
mayınlı, tuzak olan, bubi tuzağı olan (sıfat) mulkad ‫ת‬ ‫מלכד‬
tuzak kurmak, pusu kurmak, mayın döşemek, bubi milked, .‫פ‬ )‫מלכד (למלכד‬
tuzağı kurmak lemalked
tuzak, pusu, kapan malkodet ‫מלכדת‬
kraliçe, melike, ece, iskambilde kız (dişil) malka ‫נ‬ ‫מלכה‬
tuzak, pusu milkud ‫מלכוד‬

303
dolu, t>oş olmayan (sıfat) mafe. ‫ת‬ ‫מלא‬
doldurmak, yerine getirmek, uygulamak mile, lemale s )‫מלא (למלא‬
stok, rezerv, envanter mlay ‫מלאי‬
malağa (ülke) malaya ‫מלאקה‬
melek matah ‫מלאך‬
azrail, ölüm meleği ... matah amavet ‫מלאך המות‬
melek, koruyucu melek, esirgeyici melek, iyilik matah aşomer ‫מלאך השומר‬
perisi
hüner, zanaat, iş, çalışma melaha ‫מלאכה‬
suni, yapmacık, düzmece, yapay (sıfat) melahuti ‫ח‬ ‫מלאכותי‬
sunilik, yapmacık tavırlar, sahte samimiyet gösterisi melahutiyut ‫מלאכותיות‬
melek gibi, meleklere Özgü malahi ‫מלאכי‬
millileştirilmiş, devletleştirilmiş (sıfat) mutam ‫ת‬ ‫מלאם‬
den başka, ...den gayrı, haricinde, dışında milvad ‫מלבד‬
yellenmiş (ateş), alevlendirilmiş, körüklenmiş (sıfat) melube ‫ת‬ ‫מלבה‬
çamaşır suyu, beyazlatıcı, beyazlaştırıcı malbin ‫מלבין‬
dikdörtgen malben ‫מלבן‬
giyinik, giyinmiş, giydirilmiş (sıfat) mulbaş ‫ת‬ ‫מלבש‬
burs milga ‫מלגה‬
forklift, çatallı palet kaldırıcı araç malgeza ‫מלגזה‬
forklift sürücüsü malgezaıı ‫מל?זן‬
kelime, sözcük, laf, kelam mila ‫מלה‬
sünnet (söz) mila ‫מלה‬
coşkun, heyecan verici, hayran bırakıcı mativ ‫מלהיב‬
tümü, tamamı, tamı, bütünü, bütünüyle mlo ‫מלוא‬
dolgu, doldurma milo ‫מלוא‬
yedek, ihtiyat, sefer görev emri miluiın ‫מלואים‬
yedek kuvvet mensubu, ihtiyat askeri, yedek asker miluimnik ‫מלואימניק‬
refakatçi, eşlik eden, refakat eden melave ‫מלוה‬
kredi, borç, ödünç milve ‫מלוה‬
borç veren kişi malve ‫מלוה‬
tuzlu (sıfat) maluah ‫ת‬ ‫מלוח‬
kurtuluş, kurtulma, kurtarılma, kaçırma, kaçış, milut ‫מלוט‬
kaçma, firar
doldurma, dolgu yapma miluy ‫מלוי‬
başkasının yerini doldurma, yerini tutma miluy makorn ‫מלוי מקום‬
krallık, saltanat meluha ‫מלוכה‬

302
tanıdık, akraba makar ‫מפד‬
tanıdık, bildik, tanışık, aşina (eril) (sıfat) mukar ‫ז‬,‫ת‬ ‫מכר‬
satmak mahar, limkor ‫פ‬ ,‫מכר (למפר את‬
(et le) )-‫ל‬
bağımlı hale getirmek, müptela etmek, alıştırmak miker, lemaker ‫פ‬ )‫מכר (למפר‬
maden ocağı mihre . ... ..... ‫מכרה‬
ihale mihraz ‫מכרז‬
ilan edilmiş, beyan edilmiş, dünyaya duyurulmuş muhraz ‫ת‬ ‫מכך‬
mecbur, zorunlu (sıfat) muhrah ‫ת‬ ‫מכריו‬
çok önemli, çok ehemmiyetli, çok kritik, can alıcı mahria ?‫מכרי‬
kemirgen meharsem ‫מכרסם‬
kemirilmiş (sıfat) mehursam ‫ת‬ ‫מכךסם‬
kesinleşmiş hüküm, karara bağlanmış, kesin sonuç muhra ‫ת‬ ‫מכרע‬
tanıdık, bildik, tanışık, aşina (dişil)(sıfat) mukeret W ‫מכךת‬
engel, ket, mani, handikap mihşol ‫ממטו־ל‬
alet mahşir ‫ממטיר‬
engel, mani mahşala ‫ממטלה‬
uzman, süper bilgili kimse, harikalar yaratan kişi, mehaşef ‫ז‬ ‫מכשף‬
büyücü (eril)
büyülü, büyülenmiş, efsunlu (sıfat) mehuşaf ‫ת‬ ‫ף‬#‫מכ‬
cadı, büyücü (dişil) mahşefa ‫נ‬ ‫מכשפה‬
eğitimli, yetişmiş, kalifiye, kabiliyetli, becerikli, muhşar ‫ח‬ ‫ר‬#‫מכ‬
muktedir, yetenekli, marifetli, hünerli (sıfat)
elektrik çarpması makat haşmal ‫מכה ה*טמל‬
öldürücü darbe makat mavet ‫מכת מיה‬
mektup mihtav ‫מכתב‬
yazdırılmış, dikte edilmiş (sıfat) muhtar ‫ת‬ ‫מכתב‬
bonservis, referans, tavsiye mektubu mihtav amlatsa ‫המלצה‬
yazı masası, kürsü, çalışma masası miktara ‫מכתבה‬
lekeli, lekelenmiş (sıfat). ınuhtam ‫ת‬ ‫מכתם‬
omuzlanmış, omuza alınmış, yüklenilmiş (silah, muhtaf ‫ת‬ ‫מכתף‬
yük)
kuşatılmış, sarılmış, çembere alınmış, ablukaya mehutar . ‫ת‬ ‫מכתר‬
alınmış, muhasara (sıfat)
taçlanmış, taç giymiş (sıfat) muhtar ‫ת‬ ‫מכתר‬
havan, dibek mahteş ‫מכת*ט‬
oyuk, çukur, krater mahteş ‫מכתש‬
sünnet etmek mal, limol ‫פ‬ )‫מל (למול‬

301
bakkal dükkanı .. makolet ‫מכלת‬
sizden (eril) mikem r ‫מכם‬
radar (trafik), hız kontrol radarı mihmonet, ‫מבטנת‬, ‫מכמינת‬
mihmonet ‫מהירות‬
meirut
dalyan mihmoret ‫מבמרת‬
sizden (dişil) ............... miken............ J ...... ‫מבן‬
mekanikleştirmek, robotlaştırmak miken, ‫פ‬ )‫מבן (למכן‬
lemaken
payda, bölen, kesir çizgisinin altındaki değer(mate- mehane ‫מכבה‬
nıatik)
lakaplı, rumuzlu, takma isimli, kod adlı (sıfat) mehune ‫ח‬ ‫מכבה‬
ortak payda (matematik) (mecazi olarak fikren) mehane ‫מכבה משתף‬
meşutaf
mekanik mehani ‫מכני‬
misafirperver, konuksever mahnis orhim ‫מכניס און־הים‬
mekanik, hareket bilimi mehanika ‫מכניקה‬
bitli, bitlenmiş (sıfat) mehunam ‫ת‬ ‫מכנם‬
toplanılmış, topluca, toplantı yapılmış (sıfat) mehunas ‫ת‬ ‫מכבס‬
pantolon . mihnasayim ‫מכנסים‬
şort, kısa pantolon mihnasayim ‫מכנסים קצרים‬
katsarim
teslim olmuş, boyun eğmiş, ezik, yenik, yenilmiş, muhna ‫ת‬
mağlup (sıfat)
gümrük ınehes ‫מכס‬
Örtülü, örtülmüş, örtük, örtbas edilmiş, içine alın‫״‬ mehilse ‫ת‬ ‫מכסה‬
mış, kapsanmış, dahil edilmiş (sıfat)
örtü, kapak mihse ‫מכסה‬
kota, kontenjan, sayı sınırlaması, miktar sınırlama- mihsa ‫מכסה‬
sı, ayrılmış miktar
biçilmiş (çim), kazınmış (saç) (sıfat) mehusah ‫ת‬ ‫מכסח‬
meksika (ülke) meksiko ‫מכסיקו‬
çirkin (eril) (sıfat) mehoar ‫ז‬,‫ת‬ ‫מכי^ד‬
çirkin (dişil) (sıfat) mehoeret ‫נ‬,‫ת‬ ‫מכי^ת‬
tepeden tırnağa mikaf regel ad ‫מכף רגל ??ד‬
aroş ‫הראקז‬
çarpılmış, ikiye çarpılmış, iki katı, iki misli • mııhpal ‫ת‬ ‫מכפל‬
çamur atılmış, hakkında kötü konuşulmuş, adı leke-• muhpaş ‫ת‬ ‫מבפע‬
lenmiş, kara çalınmış, karalanmış (sıfat)
düğmeli, düğmelenmiş (sıfat) mekuftar ‫ת‬ ‫מכפתר‬

•.''■‫י‬. . 300
mekanizma, otomatik tertibatla donatım, otomas­ mihun ‫«פון‬
yon, makinalaşma, makinalaştırma
enstitü, okul mahon ‫מכין‬
randevu evi nıahon livuy ‫מכון לווי‬
adli tıp, patoloji enstitüsü mahon ‫מכון פתולוגי‬
patalogi
makinist, makineci, makine işçisi mehonai ‫^כרבאי‬
makine mehona ‫מכונה‬
otomobil, oto mehonit ‫מכונית‬
yarış arabası mehonit ‫?!כונית מרוץ‬
merots
ayarlanmış, ayar edilmiş (sıfat) mehuvnan n ‫מכןנן‬
çamaşır makinesi mehonat kvisa ‫מכונת כביסה‬
bulaşık maki naşı mehoııat ‫מכונת מריח‬
mediah
buruşuk, büzülmüş, çekmiş, küçülmüş, kasılmış mehuvats ‫ת‬ ■ ‫?כיץ‬
(sıfat)
bağımlı, tiryaki, müptela (içki, sigara, uyuşturucu, mahur ‫ת‬ ‫מכור‬
kumar) (sıfat)
satılmış (sıfat) mahur ‫ת‬ ‫מכור‬
satılmış, satılık (sıfat) mahur ‫ת‬ ‫מכור‬
kazma (alet) makoş ‫מכוש‬
fırça, boya yada resim fırçası mihhol ‫מכחול‬
yalanlanmış, inkar edilmiş (sıfat) muhhaş ‫ת‬ ...............‫מכחש‬
nedeniyle, bu nedenle, bu yüzden, içindir ki, bundan mikeyvan şe.. ­ ‫מכירן ש‬
ötürü, çünkü, zira
hazırlık sınıfı mehina ‫מכינה‬
çarpılmış, cebinden parası çalınmış (sıfat) mehuyas ‫ת‬ ‫מכיס‬
tanıdık • makir ‫מפיר‬
satış, satım mehira ‫מכיויה‬
müzayede, açık arttırma, mezat mehira pumbit ‫מכירה פמבית‬
depo, su deposu, su tankı, sarnıç, rezervuar, kazan, mehal ‫מכל‬
fıçı, her tür sıvı muhafaza kabı (gaz, su, petrol)
melez, kırma, çaprazlanmış (meyve, hayvan) (sıfat) muhla ‫ת‬ ‫מכלא‬
esir kampı, tutuklu yeri, telle çevrilmiş yer, ağıl, mihlaa ‫מכלאה‬
kafes, kodes
tüm, tam, bütün, baştan sona mihlol ‫־‬ ‫מכליל‬
genelleşmiş, yaygın muhlal ‫ת‬ ‫מכלל‬
üniversite, akademi, yüksek okul mihlala ‫מכללה‬
utandırılmış, mahcup edilmiş (sıfat) muhlam ‫ת‬ ‫מכלם‬

299
mikrofon ’ mikrofon ‫מיקרופון‬
oturaklı, ağırbaşlı, sağduyulu (sıfat) meyuşav ‫ת‬ ‫מישב‬
yerleşik, iskan edilmiş, nufus yerleştirilmiş (sıfat) meyuşav ‫ת‬ ‫מישב‬
biri, birisi, falanca kişi, herhangi biri, kimi, kimisi, mişeu ‫ז‬ ‫מישהו‬
kimse, şahsiyet (eril)
biri, birisi, falanca kişi, herhangi biri, kimi, kimisi, mışei ‫נ‬ ‫מישהי‬
kimse, şahsiyet (dişil) :
düzlük, yüzey, ova, plato mişor ‫מישור‬
demode, modası geçmiş, köhne, çok eski, eski kafalı meyuşan ‫ת‬ ‫מישן‬
(sıfat)
doğrulmuş, düzelmiş, doğrultulmuş (sıfat) meyuşar ‫ת‬ ‫מישר‬
ölüm miyta ‫מיתה‬
mitoloji (İNGİLİZCEDEN) mitologya ‫מיתולוגיה‬
mit, efsane, uydurma şey, masal, söylence, mitos mitos ‫מיתוס‬
yetim kalmış, öksüz kalmış (sıfat) meyutam ‫ת‬ ‫מיתם‬
fazla, fazlalık, gereksiz, lüzumsuz, fuzuli, lüzumun- mey utar ‫ת‬ ‫מיתר‬
dan fazla (sıfat)
çalgı teli (saz, keman, gitar vs. teli) meytar ‫מיתר‬
ses telleri (insan boğazındaki) meytarey kol ‫מיתרי קול‬
ağrı, sancı, acı mahov ‫מכאוב‬
buradan mikan ‫מכאן‬
kim senin gibi tanrılar arasında (diğer toplumların makabi (mi ‫מכב״י (מי כמוך‬
putperest olduğu çok tanrılı dönemde söylenmiş kamoha )‫באלים‬
yahu di inancı tek tanrısını övücü laf) baelim)
hürmetkar, saygılı mehabed ‫מכבד‬
saygın, nezih, saygıdeğer, haysiyetli, vakur, muhte- mehubad ‫ת‬ ‫מכבד‬
rem, aziz (sıfat)
söndürücü, küçük yangın söndürme tüpü mehabe ‫מכבה‬
firkete, saç firketesi, broş, süs iğnesi, saç tokası mahbeııa ‫מכבנה‬
çamaşırhane mihbasa ‫מכבסה‬
silindir, merdane, cendere mahbeş ‫מכבש‬
darbe, vuruş, dayak maka ‫מכה‬
sansasyonel, medyatik, ses getiren maka galim ‫מכה גלים‬
yıldızlaşmış, yıldızlı, yıldızlarla kaplı (sıfat) mehohav ‫ת‬ ‫מכוכב‬
konteyner (yük gemisiyle taşman yada tırların mehula ‫מכולה‬
arkasında bulunan büyük kasa)
yönlendirilmiş, akort edilmiş, akortlu (müzik aleti), mehuvan ‫ת‬ ‫מכיז‬
ayarlı, ayarlanmış (saat, alet), kasti, kasıtlı (sıfat)
hedefleme, nişan alma mihvan ‫מקין‬

298
ustalık, maharet, el çabukluğu, beceriklilik meyumanut ‫מימנות‬
özdeyiş, özlü söz, atasözü memra ‫מימרה‬
su toplanması, ödem meyamet ‫מימה‬
tür, çeşit, nevi, cins, seks, tip, biçim min ‫מין‬
sınıflandırmak, cinslerine göre ayırmak, tasnif miyeıı, £> )‫מין (למין‬
etmek lemayen
eksi, eksik miktar, daha az şey minus ‫מינוס‬
seksüel, cinsel, zührevi mini ‫מיני‬
asgari, en az, minimum (İNGİLİZCEDEN) minimum ‫מינימום‬
asgari düzey, minimal, en düşük düzey (İNGİLİZ- minimali ‫מינימלי‬
CEDEN)
sütanne meynika ‫מיניקה‬
iyonize, iyonize edilmiş (sıfat) meyunan ‫ת‬ ‫?ז‬:«
süt anne meyneket ‫מינקת‬
mineral, maden, madensel tuz mineral ‫מינרל‬
kurucu meyased ‫קיסר‬
yerleşik, yerleşmiş tesis edilmiş, dayanmı meyusad ‫מיסד‬
mistik, gizemli, esrarengiz (eril) (sıfat) misti ‫ז‬,‫ת‬ ‫מיסטי‬
mistik, gizem, esrarengiz, gizemcilik, mistizm, mistika ‫מיסטיקה‬
tasavvuf
mistik, gizemli, esrarengiz (dişil) (sıfat) mistit W ‫מיסטית‬
elim, elem verici, keder verici meyaser ‫כדסר‬
ızdıraplı, acılı, çilekeş (sıfat) meyusar ‫ת‬ ‫מ??ר‬
amaçlanmış, yönlendirilmiş, atanmış (sıfat) meyoad n ‫קי׳^ד‬
ağaçlık, ormanlık (sıfat) meyoar ‫ת‬ ‫?’יעי‬
meyve suyu veya sebze suyu mits ‫מיץ‬
ihraç edilmiş, ihraç malı meyutse ‫מיצא‬
dengeli, istikrarlı, stabil ' meyutsav ‫מיצב‬
temsil eden, temsil kabiliyeti olan, mümessil, tipik, meyatseg ‫בדצג‬
örnek
temsil edilen, vekalet edilen meyutsag ‫מיצג‬
yapılmış, üretilmiş meyutsar ‫מיצר‬
mikser, otomatik karıştırıcı alet (İNGİLİZCEDEN) mikser ‫מיקסר‬
değerli, itibarlıi muhterem, saygıdeğer meyukar ‫מיקר‬
mikro organizma (İNGİLİZCEDEN) mikroorganizm ‫מיקרואוךגניזם‬
mikrodalga mikrogal ‫מיקרוגל‬
mikroskop (İNGİLİZCEDEN) mikroskop ‫מיקרוסקופ‬
mikroskopik (İNGİLİZCEDEN) mikroskopi ‫מיקרוסקופי‬

297
L_

özel, hususi, mahsus, özellikli, spesifik, özgün (eri- meyuhad ‫ת׳ז‬ ‫נדהר‬
1) (sıfat)
özel, hususi, mahsus, özellikli, spesifik, özgün (dişi- meyuhedet ‫נ‬,‫ת‬ ‫מיתרת‬
])(sıfat)
olası, muhtemel, müstakbel, beklenen, umulan meyuhal ‫ת‬ ‫מיחל‬
(sıfat)
cinsel azgınlığı olan,-kızışmış, çiftleşme döneminde. . mey uham ‫מיהם‬
olan (hayvanlarda)
imtiyaz sahibi, özel hakları olan kimse, ayrıcalıklı, meyuhas ‫ת‬ ‫מיהם‬
imtiyazlı (sıfat)
en iyi meytav ‫מיטב‬
çökertme, çöktürme, yıkma, göçertme mitut ‫מיטוט‬
mil (1609 metrelik uzunluk ölçüsü birimi) (İNGİ- mil ‫מיל‬
LİZCEDEN)
ne olmuş yani, mühim değil, boşver, aldırma, takma meyla ‫מילא‬
ebe meyaledet ‫מילדת‬
milyar 1.000.000.000 milyard ‫מיליארד‬
milyarder milyarder ‫מיל^אךדר‬
milyon 1.000.000 milyon ‫מיליון‬
milyoner milyoner ‫מיליונר‬
militan, kavgacı, didişken (İNGİLİZCEDEN) militant ‫מיליטנט‬
militarizm, savaşçı siyaset, asker zihniyeti (İNGİ- militarism ‫מיליטריזם‬
LİZCEDEN)
militarist (İNGİLİZCEDEN) militarist ‫מיליטריסט‬
milimetre milimeter ‫מילימטר‬
milis, silahlı sivil (İNGİLİZCEDEN) militsya ‫מיליציה‬
su mayim ‫מים‬
karasuları (ülkelerin karasuları) mayim ‫מןם טךיטרתאליים‬
teritoryaliim
saf su, an su mayim ‫מים מזקקים‬
mezukakim
su, şişelenmiş iyi su, maden suyu mayim ‫מים מינרלים‬
mineralim
sulu, su içeren meymi ‫מימי‬
matara, su kabı meymiya ‫מימיה‬
sululuk (herhangi bir sıvı karışımı içindeki su oranı meymiyut ‫מימיות‬
sululuk hali boya vb. için)
mimik . mimika ‫מימיקה‬
usta, mahir, talimli, kalifiye (sıfat) meyuman ‫ת‬
hidrojen meyman ‫מימן‬

296
bakıcı (hasta, çocuk veya yaşlı bakıcısı vs.), bakım metapelet J ‫מטפלת‬
yapan, terapist, tedavi eden (dişil)
tırmanan, sarmaşık metapes ‫מטפס‬
metre meter ‫מטר‬
yağmur matar ‫מטר‬
sıkıntı, kuruntu, üzüntü, rahatsızlık mıtrad . ‫מטרד‬
sıkıntılı, üzgün, rahatsız, kafası karışık (sıfat) mutrad n ‫מטרד‬
hedef, maksat, amaç, niyet, gaye, nişan tahtası, matara ‫מטרה‬
nişangah
tacizci, sıkıntı verici, rahatsız eden / edici matrid ‫מטריד‬
şemsiye mitriya ‫מטריה‬
kalıp, baskı kalıbı, matris matritsa ‫מטריצה‬
çılgın, çıldırmış, kudurmuş, kaçık, çatlak, delice, metoraf ‫ז‬/‫י‬ ‫מטרף‬
üşütük, kafayı yemiş (eril) (sıfat)
torpillenmiş, kösteklenmiş, baltalanmış, zora koşu- meturpad ‫ת‬ ‫מטרפד‬
lan, sekteye uğratılmış, yokuşa sürülen (mecaz)
çılgın, çıldırmış, kudurmuş, kaçık, çatlak, delice, metorefet W ‫מטרפת‬
üşütük, kafayı yemiş (dişil) (sıfat)
bulanık, donuk, silik, mat (sıfat) metuştaş ‫ת‬ ‫מטשטש‬
gül suyu mey varadim ‫מי ורדים‬
salamura, tuzlu su mey melah ‫מי מלח‬
kolonya mey kolon ■ ‫מי קולון‬
embriyoyu çevreleyen sıvı (rahmin içinde) mey şafir ‫מי שפיר‬
kim ?........... .............. ........ .................. ini?............... ?‫מי‬
ümitsiz, bezgin, yılgın, çaresiz, karamsar, meyus meyuaş ‫ת‬ ‫מייאש‬
(sıfat)
mig (rus savaş uçağı modeli) mig ‫מיג‬
bıktırıcı, usandırıcı meyagea ‫קיגע‬
bezgin, bıkkın, sıkkın, yorgun (sıfat) meyuga n ■ ‫קיגע‬
migren, baş ağrısı (hastalık) migrena ‫מיגרנה‬
hemen tniyad ‫מיד‬
derhal, ivedilikle - miyadi ‫מידי‬
bildik, tanıdık meyuda ‫מידע‬
bilinen, belirli, kesin (sıfat) meyuda ‫ת‬ ‫?;דע‬
bilgi, haber, enformasyon meyda ‫־‬ ‫מידע‬
sınıflandırma, tasnif, sıralama miyun ■ ‫מיון‬
mayonez . mayonez ‫מיונז‬
girişim, yatırım, teşebbüs meyzam ‫מיזם‬
birleştirici meyahed ‫מיחד‬

295
öğütücü, blender, kıyma makinesi mathena ‫מטחנה‬
sıvanmış, sıvalanmış, sıva yapılmış, sıvalı metuyah ‫מטיח‬
külçe, metal kütle metil ‫מטיל‬
vaiz, hatip, ahlak öğreten matif ‫מטיף‬
atılmış, fırlatılmış, empoze edilen, tarhedilmiş (ver- mutal ‫ת‬ ‫מטל‬
gi), vergi koyulmuş (sıfat)
yamalanmış, yamanmış, yama yapılmış (sıfat) mutla ‫ת‬ ‫מטלא‬
misyon, görev, vazife, külfet malala ‫מטלה‬
taşınabilir, seyyar, sarsılmış metultal ‫מטלטל‬
menkul kıymet, taşınabilir mal, menkul mal, taşınır metaltelin ‫מטלטלין‬
mal
peçete, paçavra, toz bezi matlit ‫מטלית‬
murdar, iffetsiz, pis, kirli, saf olmayan, katışık metume ‫מטמא‬
saklanan nesne, bir yere gizlenmiş obje (gömü, matmon ‫מטמון‬
define, gizli hazine)
metamorfoz, başkalaşım metamorfoza ‫מטמוךפחה‬
sersem, aptal, çılgın (eril) metumtam ‫ז‬ ‫מטמטם‬
sersem, aptal, çılgın (dişil) metumtemet ‫נ‬ ‫מטמטמת‬
gömülü, saklanmış, gizlenmiş (sıfat) mutmaıı ‫ת‬ ‫מטמן‬
pis, kirli, pasaklı metunaf ‫ז‬ ‫מטנף‬
pis, kirli, pasaklı metunefet ‫נ‬ ‫מטנפת‬
uçuş, uçuş gösterisi, uçakların resmi geçidi matas ‫מטס‬
fidanlık, meyve ağaçları üretilen tarla mata ‫מטע‬
yanıltıcı, aldatıcı maiee ‫מטעה‬
hatalı (sıfat) mute ‫ת‬ ‫מטעה‬
vurgulanmış, tadılmış, tadına bakılmış (sıfat) mutam ‫ת‬ ‫מטעם‬
lezzetli yiyecekler mataamim ‫מטעמים‬
bagaj, kargo, yük (elektrik) mitan ‫ממען‬
yüklü, doldurulmuş (sıfat) mutan ‫ת‬ ‫מטען‬
yangın söndürücü mataf ‫מטף‬
bakımlı, derli toplu, şık, temiz, büyütülmüş, yetiş- metupah ‫מטפח‬
tirilmiş
mendil mitpahat ‫מטפחת‬
başörtü, eşarp, yemeni, yaşmak mitpahat roş ‫מטפחת ריאש‬
damlalık metaftef ‫מטפטף‬
bakıcı (hasta, çocuk veya yaşlı bakıcısı vs.), bakım metapel ‫ז‬ ‫מטפל‬
yapan, terapist, tedavi eden (eril)
bakım gören, tedavi gören, ilgilenilen, bakım yapıl- metupal ‫ת‬ ‫מטפל‬
iniş, bakılmış (sıfat)

294
hesap makinesi mahşevon ‫מחשמן‬
bilgisayara yükleme, biigisayarlaştırma mihşuv ‫מךושוב‬
dekolte, hanımların göğüs çatalı kısmı mahsof ‫מחשוף‬
güçlendirilmiş, kuvvetlendirilmiş, tavlanmış (sıfat) mehuşal ‫ת‬ ‫מחשל‬
elektriklenmiş (sıfat) mehuşmal ‫ת‬ ‫מחשמל‬
altı bedenmiş, kundağa sarılmış (çocuğa, hastaya, mehutal ‫ת‬ ‫מחתל‬
yaşlıya) (sıfat)
gizli teşkilat, yasa dışı örgüt mdhteret ‫מח^רת‬
meteor, göktaşı meteor, ‫ מטאוריט‬,‫מטאור‬
meteorit
süpürge matate ‫מטאטא‬
çağrışım, anıştırma, dokundurma, andırma, meta- metafora ‫מטאפורה‬
for, mecaz, eğretileme, istiare
metabolizma metabolizm ‫מטבוליזם‬
mutfak mitbah ‫מטבח‬
vaftizci, vaftiz yapan, suya daldıran, sıvıya sokan, matbil ‫מטביל‬
daldıran
dökülmüş (döküm), basılmış (madeni para) metuba ‫מטבע‬
madeni para, sikke, para birimi, geçerlilik, revaç, matbea ‫מטבע‬
tip
mühürlü, mühürlenmiş, içine işlemiş, batırılmış mutba ‫ת‬ ‫מטבע‬
(sıfat)
kızartılmış, kızartma, yağda kızarmış (sıfat) metugan ‫ת‬ ‫מטגז‬
yatak, karyola mita ‫מטה‬
karargâh, kadro, merkez büro, genelkurmay, ku- mate ‫מטה‬
manda merkezi
sopa, değnek, baston, çomak, çubuk mate ‫מ?ה‬
aşağı, alt mata ‫מטה‬
eğilmiş, yan yatmış (sıfat) . mute ‫ת‬ ‫מטה‬
çift kişilik yatak mita zugit ‫מטה זוגית‬
arıtılmış, saflaştırılmış, arındırılmış, tasfiye edilmiş metuar ‫מט׳הר‬
menzil, erim, atış alanı, poligon mitvah ‫מטוח‬
iplik fabrikası, iplikhane matviya ‫מטרה‬
projektör, ışıldak matol ‫מטול‬
uçak, teyyare matos ‫מטוס‬
kargo uçağı, nakliye uçağı matos ovala ‫מטוס הובלה‬
jet uçağı matos silon ‫מטוס סילון‬
savaş uçağı, avcı uçağı matos krav ‫מטוס ?!רב‬
top atışı, salvo matah ‫מטח‬

293
yoksun, eksiği olan, ...siz (sıfat) mehusar ‫ה‬ ‫מחסר‬
destek, mevzi mahape ‫מחפה‬
utanç verici, yüz kızartıcı mahpir ‫מחפיר‬
aranan, tebdili kıyafette, maske ya da değişik giysi- mehupas ‫ת‬ ‫מחפש‬
1er giymiş (sıfat)
sert darbe mahats ‫מחץ‬
sıkıştırmak, ezmek mahats, s )‫מחץ (למחץ‬
limhots
maden, mineral mahtsav ‫מחצב‬
paravan, tahtaperde, ayırıcı bölme mehitsa ‫מחצה‬
yarı devre, yarım mehetsa, ‫ מחצית‬,‫מחצה‬
mahatsit
paspas, hasır mahtselet ‫מחצלת‬
dışa dönük, çevresiyle ilgili (sıfat) muhtsan ‫ת‬ ‫מי׳צז‬
edepsiz, terbiyesiz, saygısız, küstah, arsız (sıfat) mehutsaf ‫ת‬ ‫מחצף‬
silmek mahak, limhok s )‫מחק (למחק את‬
(et)
silgi mahak, mohek ‫ מוחק‬,‫מחק‬
araştırma mehkar ‫מתקר‬
yarın mahar ‫מחר‬
sıçık, boktan, bombok, kötü, iğrenç (sıfat) mehurban n ‫מחרבן‬
kolye, zincir, potpuri (müzik) mahrozet ‫מחרזת‬
kışkırtıcı, provokatif, arabozucu, fesatçı, ortalığı meharher ‫מחו־חר‬
karıştıran, huzursuzluk yaratan
torna, torna tezgahı mahreta ‫מחרטה‬
korkunç, şok edici, dehşete düşüren, müthiş mahrid ‫מחריד‬
kulak tırmalayıcı, sağır edici, sağırlaştırıcı mahariş ‫מחריש‬
boykot edilmiş, dışlanmış, aforoz edilmiş (sıfat) muhram ‫ת‬ ‫מסרט‬
oluklu, çentikli (sıfat) mehorats ‫ת‬ ‫מחיץ‬
pulluk, saban mahreşa ‫מחרשה‬
ertesi gün, sonraki gün maharat, ‫למחרת‬, ‫מחרת‬
lemaharat
öbürgün, yarından sonraki gün mahartayim ‫מחרת?ם‬
hesaplanmış, hesap edilmiş, hesabını kitabını bilen, mehuşav ‫ת‬ ‫מחשב‬
dengeli fikirli, aklıselim, ihtiyatlı (sıfat)
bilgisayar mahşev ‫מסשב‬
bilgisayara yüklemek, bilgisayarlaştırmak mihşev, s )‫מחשב (למחשב‬
lemahşev
düşünce mahşava ‫מחשבה‬

®‫ •«®ע‬.• ‫ ׳‬. ■ ■. ‫י י‬ .. . ■
292
sara hastalığı, epilepsi (hastalık) mahalat ‫מחלת הנפילה‬
anefila
amnezi, unutkanlık hastalığı (hastalık) mahalat ‫מחלת הקזכחה‬
aşiheha
deniz tutması, deniz yolculuğu esnasında mide mahalaiyam ‫מחלת ים‬
bulantısı
zührevi hastalık . mahalat min. . ....., ‫מחלת מין‬
sara hastalığı, epilepsi (hastalık) mahalat nofliın ‫מחלת נופלים‬
hareket hastalığı, yol tutması, taşıt tutması, kara mahalat ııesiya ‫מחלת נסיעה‬
yolculuğunda mide bulantısı (araba, tren)
ruh hastalığı mahalat ııefeş ‫מחלת נפש‬
semaver, çaydanlık meham ‫מחם‬
iltifat, kompliman mahmaa ‫מחמאה‬
sert, haşin, hoşgörüsüz mahmir ‫מחמיר‬
ısıtıcı mehamem ‫מחמם‬
ısıtılmış, öfkeli, tepesi atmış, kızdırılmış (mecazi) mehumam ‫ת‬ ‫מחמם‬
(sıfat)
turşu yapılmış, salamura, ekşitilmş, kaçırılmış muhmats ‫ת‬ ‫מחמץ‬
(fırsatı, vapuru, maçı vs.) (sıfat)
beşgen, beş köşeli mehumaş ‫מחמש‬
kampçılık, kamp kurma, kamplaşma mahanaut ‫מחנאות‬
kamp, ordugah mahane ‫מןקנה‬
takım, topluluk mahane ‫מחנה‬
boğucu, bunaltıcı mahnik ‫מחניק‬
eğitimci, eğitici, eğitmen mehaneh ‫מחנך‬
tahsilli, eğitimli, okumuş (sıfat) mehunah ‫ת‬ ‫־‬W?
barınak, örtü, saklama, saklanma, siper mahase ‫מחסה‬
barikat, bariyer, korkuluk, mani, engel mahsom ‫מחסום‬
eksiklik, yoksunluk, mahrumiyet, yetersizlik, kifa- mahsor ‫מחסור‬
yetsizlik, noksan, yokluk, kıtlık
mahvolmuş, bitik, yok edilmiş (sıfat) mehusal ‫ת‬ ‫מחסל‬
tav edilmiş, tavlı (sıfat) mehusam ‫ח‬ ‫מחסם‬
bağışık, aşılı, bağışık kimse, etkilenmeyen (sıfat) mehusan ‫ת‬ w
depo, ambar, ardiye mahsan ‫מחסן‬
depocu (eril) mahsanayi ‫ז‬ ‫מחסנאי‬
depocu (dişil) mahsanayit ‫נ‬ ‫מחסנאית‬
şarjör mahsanit ‫מחסנית‬
engebeli, pürüzlü, pürtüklü, düzgün olmayan, kaba mehuspas ‫ת‬ ‫מחספס‬
saba, işlenmemiş (sıfat)

291
yara izli, yaralı ' mehutat ‫מחטט‬
beyinsel, ussal, beyinle ilgili, beynim, benim beynim mohi ‫מיחי‬
el çırpma mehiya ‫מחיאה‬
alkış mehiyot ‫מחיאות כפים‬
kapayim
vacip, zorunlu mehayev ‫כ?חיב‬
mecbur olan, zorunlu, borçlu, söz vermiş, taalîüt mehuyav...... ‫ת‬ ‫מהיב‬
etmiş (sıfat)
mükellef, yükümlü (sıfat) mehuyav ‫ת‬ ‫מחיב‬
taahhüt, üstlenme, zorunluluk, mükellefiyet, yü- mehuyavut ‫מחיבות‬
kümlülük, mecburiyet, boyun borcu
silme, siliş, silinti mehiya ‫מח;ה‬
yaşam, yaşayış, geçim, geçinme, nafaka, mevcudiyet mihya ‫מח;ה‬
askere alınmış, seferber mehuyal ‫מהיל‬
af, özür, bağışlama mehila ‫מחילה‬
sıkıştırma, ezme mehitsa ‫מחיצה‬
silme mehıka ‫מתיקה‬
fiyat, eder, bedel mehir ‫מחיר‬
fiyat listesi, tarife, fiyat çizelgesi mehiron ‫מחירון‬
affetmek, bağışlamak mahal, limhol ‫פ‬ )‫מחל (למתל‬
mandıra, süthane mahlava ‫מחלבה‬
hastalık mahala ‫מחלה‬
zührevi hastalık mahala miııit ‫מחלה מינית‬
mutlak, kati, kesin (sıfat) muhlat ‫ת‬ ‫מחלט‬
mide bulandırıcı, iğrenç, tiksindirici, hasta edici mahli ‫מחליא‬
şerit değişimi, sollama için şerit değiştirme, kavşak mehlaf ‫מחלף‬
değişmiş, değiştirilmiş (sıfat) muhlaf ‫ח‬ ‫מחלף‬
saç örgüsü, saç kıvrımı, saç karışıklığı mahlafot ‫מחלפות‬
tirbuşon, açacak, şişe mantarı çıkarıcı alet mehalets ‫קחלץ‬
dağıtımcı, dağıtım yapan, distribütör, paylaştıran mehalek ‫מחלק‬
bölünmüş, ayrılmış, parçalara ayrılmış, bölümlere mehulak ‫ת‬ ‫מחלק‬
ayrılmış (sıfat)
düzleştirilmiş, tıraşlı (sinekkaydı), kaydırılmış, muhlak ‫ת‬ ‫מדולק‬
paten kaymış (sıfat)
bölüm, reyon, kısım, sınıf, şube, takım(askeri mahlaka ‫מחלקה‬
takım, bölüğü oluşturan birim) .
ihtilaf, çekişme, tartışma, uyuşmazlık mahaloket ‫מסלקת‬
birinci sınıf, işadamı bölümü, business class, first mahleket ‫מחלקת עסקים‬
clâss asakinı

290
yeniden, tekrar, baştan mehadaş ‫מחדש‬
protesto etmek, silmek, imha etmek, veto etmek maka, limhot S )‫מחה (לקחוה‬
yarıçap, yelkovan, ibre mahog ‫מחוג‬
pergel mehuga •‫מחוגו‬
jest mehva ‫מחוה‬
bölge, mıntıka, kanton mahoz .... ‫מחוז‬
korse mahoh ‫מחוך‬
dans, bale mahol ‫מחול‬
affedilmiş, bağışlanmış makul ‫מחול‬
jeneratör, elektrik üreten makine, dinamo mekolel ‫מחולל‬
ileri zekalı, üstün zeka, çok yetenekli (sıfat) mehonan ‫ת‬ ‫מחוק‬
baştan başa, bir uçtan bir uca mekofelhof ‫מחוף אל חוף‬
sıkışık, sıkılmış, ezik, ezilmiş, tost olmuş (sıfat) mahuts ‫ת‬ ‫מחוץ‬
silinmiş, silik, sersemlemiş, karmakarışık, allak makuk ‫ת‬ ‫מחוק‬
bulak, bitkin, yorgun argın (mecazi) (sıfat)
piyes yazarı, tiyatro oyunu yazarı mahazayi ‫מחזאי‬
piyes, tiyatro oyunu mahaze ‫מחזה‬
geri dönüşüm, yeniden kazanım, yeniden işleyip mihzur ‫מחזור‬
kullanıma sokma
ciro, süreç, regl dönemi, aybaşı, süre, dönem, dönüş , mahzor ‫מחזור‬
devre, deveran, dolaşım
kan dolaşımı mahzor adam. ‫מחזור הדם‬
devirli, devinimli, dolaşımlı (sıfat) mahzori ‫ת‬ ‫מחזורי‬
dönemsellik, dönüşümlülük mahzoriyut ‫מחזוחרת‬
reflektör mahazir or ‫מחזיר אור‬
müzikal tiyatro oyunu mahazemer ‫מחזמר‬
kuvvetlendirici, kuvvet verici mehazek ‫מחזק‬
kuvvetlenmiş, güçlenmiş, mukavemeti yüksek, mehuzak ‫ת‬ ‫מחזק‬
direnci artmış, takviyeli (sıfat)
tutulmuş, el konmuş, alıkonulmuş, elde tutulan muhzak ‫ח‬ ‫מחזק‬
(sıfat)
kur yapan, flört eden mehazer ‫מחזר‬
yeniden kullanılır hale getirmek, işlemden geçirip mihzer, ‫פ‬ )‫מחזר (למחזר‬
tekrar kullanıma sokmak, dönüştürmek lemahzer
iğne makat ‫מחט‬
antiseptik, yara temizleyici madde mehate ‫מחטא‬
steril, sterilize, dezenfekte edilmiş, mikroptan arın- mehuta ‫ת‬ ‫מחטא‬
mış (sıfat)
biçimli, yakışıklı mehutav ‫מחטב‬
r ‫י‬

sakallı mezukan . ‫מזקן‬


damıtılmış, rafine, arı mezukak ‫מזקק‬
takım yıldız mazar ‫מזר‬
hızlandırıcı, katalizör, çabuklaştırıcı mezarez ‫מזיז‬
hızlandırılmış, çabuklaştırılmış (sıfat) mezoraz ‫ת‬ ‫מזרז‬
doğu, şark (yön) : mizrah . : ‫מזרח‬
uzak doğu mizrah arahok ‫מזרח מרחוק‬
orta doğu mizrah atihon ‫מזרח התיכון‬
doğulu, doğudaki, doğuya özgü, şarklı mizrahi ‫מזרחי‬
şilte, döşek, yatak, minder mizran, mizron ‫ן‬1‫ מזר‬,‫מזרן‬
mezra, ekili alan, ekim alanı, ekimlik, ekime elve- mizra ‫מזרע‬
rişli alan
şırınga, iğne, zerkedicİ, atıcı mazrek ‫מזרק‬
zerk edilmiş, enjekte edilmiş (sıfat) tnuzrak ‫ת‬ ‫«זיק‬
fıskiye mizraka ‫מזרקה‬
beyin moah ‫מח‬
ilik, kemik iliği moah atsamot ‫מח ?צמות‬
el çırpmak, vurmak maha, limho ‫פ‬ )‫מחא (למחא‬
alkışlamak maha kapaim, ‫פ‬ ‫מחא כפים (למחא‬
limho kapaim )‫כפים‬
protesto, veto mehaa ‫מחאה‬
saklı, gizlenmiş (sıfat) muhba ‫ת‬ ‫מחבא‬
zula, bir şeyin gizlendiği yer mahbo ‫מחבוא‬
saklambaç, saklanmaca (çocuk oyunu) mahboim ‫מתבזאים‬
raket (tenis, ping-pong) mahbet ‫מחבט‬
terörist, tedhişçi mehabel ‫מחבל‬
yayık, yayığa benzer süt kabı mahbetsa ‫מחבצה‬
sanlı, sarılmış, kucaklanmış (sıfat) mehubak ‫ת‬ ‫מח?ק‬
yazar, muhabir, muharrir mehaber ‫מחבר‬
birleşik, bağlı, bağlanmış, ekli, eklenmiş (sıfat) mehubar ‫ת‬ ‫מחבר‬
bağlayıcı, bağlantı parçası, konektör mahbar ‫מחבר‬
defter mahberet ‫מחברת‬
tava mahvat ‫מחבת‬
kalemtıraş mehaded ‫מחדד‬
keskin, sivri, bilenmiş, bileyli (sıfat) mehudad ‫ת‬ ‫מחדד‬
fiyasko, başarısızlık, muvaffakiyetsizlik, acizlik mehdal ‫מחדל‬
yenilenmiş, bakım ve onarımı yapılmış (sıfat) mehudaş ‫ת‬ ‫מחרקז‬

r■ "‫?יע־׳‬ •ysssw s~:


,‫'־‬ ‫י‬ 288
kova burcu mazal dli • ‫מזל דלי‬
iyi şans mazal tov ‫מזל טוב‬
koç borcu mazal lale ‫טלה‬
terazi burcu mazal ‫מזל מאזנים‬
moznayim
yengeç burcu mazal sartan ‫מזל סךטן‬
akrep burcu mazal akrav ‫מזל עקרב‬
yay burcu mazal kaşat ‫מזל קשת‬
boğa burcu mazal şor ‫מזל שור‬
ikizler burcu mazal teomim ‫מזל האומים‬
pilotsuz uçak, pilotsuz casus uçağı (matos zair lelo mazlat ‫מזל»ט‬
tayas kısaltması)
çatal mazleg ‫מזלג‬
aşağılayıcı, hor gören, küçümseyen, hakir gören, mezalzel ‫מזלזל‬
küçük gören
büfe, atıştırma yeri, snack bar mizlala ‫מזללה‬
püskürtücü, püskürteç, flit mazlef ‫מזלף‬
entrika, gizli plan, fesat, kurnazlık, şeytanlık, mari- mezima ‫מזמה‬
fet, hileli düşünce, kumpas, komplo
ilahi, mezmur, dini şarkı mizmor ‫מןמ(ר‬
okşamak, flört etmek, kur yapmak mizmeZf S )‫מזמז (למזמז‬
lemazmez
amade, hazır mezuman ‫מז?ז‬
nakit, peşin (sıfat).................................... mezuman ‫ת‬ ‫מזמד‬
çoktan, çoktan beri mizman ‫מזמן‬
davetli (sıfat) muzman ‫ת‬ ‫מזמן‬
büfe, kantin, servis masası, servant (yiyeceklerin miznon ‫מזנון‬
sunulduğu), dolap, yüklük
ihmal edilmiş, baştan savma, bakımsız, kılıksız, muznah n ‫מזנח‬
hırpani (sıfat)
asgariye indirme, minimize etme, miktar azaltma, mizur ‫מזעור‬
boyut küçültme
şok edici, sarsıcı, dehşet verici mezaazea ‫מזעזע‬
sarsılmış, korkmuş, şaşırmış, şaşkına dönmüş, kötü mezuaza ‫ז‬,‫ת‬ ‫מזעזע‬
etkilenmiş, şok olmuş (eril) (sıfat)
sarsılmış, korkmuş, şaşırmış, şaşkına dönmüş, kötü mezuazaat ‫נ‬,‫ת‬ ‫מזעזעת‬
etkilenmiş, şok olmuş (dişil)(sıfat)
asgariye indirmek, minimize etmek, minikleştirmek, mizer, lemazer ‫ פ‬. )‫מזער (למזער‬
boyutlarım küçültmek, daha küçük hale getirmek
kalitesiz, adi mezupat ‫מזפת‬

287
altın renginde, yaldızlı muzav ‫מזהב‬
tanımlanmış, kimliği belirlenmiş, kimliği saptan- mezoe n ‫מזהה‬
mış, bütünleşmiş (bir görüşle, takımla, sporla vb.),
özdeşleşmiş (sıfat)
kirli (sıfat) mezuam ‫ת‬ ‫מז׳הם‬
karışım, harman, birleşme, birleştirme, birlik mizug ‫מזוג‬
dökülmüş (sıvı), bardağına içecek koyulmuş, sunili- ınazug ‫ת‬ ‫מזוג‬
muş (sıfat)
soğuk hava sistemi, klima, havalandırma mizug avir ‫מזוג אדיר‬
valiz, bavul, bagaj mizvada ‫מזודה‬
antrepo, ambar, ardiye, tahıl ambarı, gıda deposu, mezave ‫מזוה‬
depo, küçük yer
mazoşizm, acı çekmekten zevk alma (İNGİLİZCE- mazohizm ‫מזויכיזס‬
DEN)
mazoşist, acı çekmekten zevk alan (İNGİLİZCE- mazohist ‫מזוכיסט‬
DEN)
gıda, yiyecek, yemek, besin, azık mazon ‫מזון‬
nafaka mezonot ‫מזונות‬
iskele, rıhtım mezah ‫מזח‬
kızak mizhelet ‫מזחלת‬
dökme (sıvı), bardağına içecek koyma, içki sunma mziga ‫קזיגה‬
silahlı, silahlanmış, sikik, sikilmiş (kabaca) (sıfat) mezuyan ‫ת‬ ‫מזזיו‬
besleyici, besin değeri yüksek mezin ‫מזיז‬
terli mezia ?‫מזי‬
sahte, yapay, kalp (sıfat) mezuyaf ‫ת‬ ‫ף‬:‫מז‬
zararlı, zarar veren mezik ‫מזיק‬
haşarat, zararlı(lar) mezikim ‫מזיקים‬
sekreter (eril) mazkir ‫ז‬ ‫מזכיר‬
sekreter (dişil) mazkira j ‫מזכירה‬
sekreterlik, sekreterya, yazmanlık mazkirut ‫מזכירות‬
not, zabıt, hatırlatma, hatırlatıcı mektup mizkar ‫מץכר‬
adı geçen, bahsedilmiş olan, anılan, sözü geçen muzkar ‫ת‬ ‫מזכר‬
(sıfat)
yadigar, hatıra mazkeret ‫מזכרת‬
şans, talih, baht mazal ‫מזל‬
aslan burcu mazal arye ‫מזל אריה‬
başak burcu mazal betula ‫מזל כתולה‬
oğlak burcu mazal gedi ‫מזל גדי‬
balık burcu mazal dagim ‫מזל דגים‬

286
J
bayır, yokuş, iniş morad ‫מורד‬
moral düşüklüğü morad ruah ‫מורד רוח‬
öğretmen (eril) more ‫ז‬ ‫מולח‬
öğretmen (dişil) mora ‫נ‬ ‫מורה‬
moratoryum, erteleme, öteleme (İNGİLİZCEDEN) moratoryum ‫מורטוךיום‬
yeşillendiren morik ‫מוריק‬
maneviyat, manevi güç moral ‫מורל‬
morfin morfyum ‫מורפיום‬
veraseten, mirasla geçen muraş ‫מורש‬
miras, kalıt moraşa ‫מודשה‬
miras, kalıt moreşet ‫מורשת‬
kooperatif köyü moşav ‫מושב‬
oturma yeri, koltuk, sinema koltuğu, oturak moşav ‫מושב‬
arka koltuk moşav akori ‫מושב אחורי‬
köy moşava ‫מושבה‬
sömürge, koloni, müstemleke moşava ‫מושבה‬
kurtarıcı moşiya ?‫מושי‬
çekici, alımlı, cazibeli (sıfat) moşeh ‫ת‬ ‫מועך‬
dizgin, dizginler (at, eşek) moşhOf moşhot ‫ מושכות‬,‫מועכח‬
vali, eyalet reisi, hükümdar, hükmeden moşel ‫מושל‬
ölüm, ölme mavet ‫מות‬
marka mutag ‫מותג‬
gerilim filmi mothan ‫מותחן‬
lüks, fazlalık motarui ‫מותרות‬
öldürmek, imha etmek, yok etmek, ortadan kaldır- motet, lemotet 5 )‫מותת (למותת‬
mak
sunak, sunak taşı, kurban kesilen yer mizbeah ‫מזבח‬
mezbele, çöp yığını, çöplük mizbala ‫מזבלה‬
mizaç, kişilik, tabiat, huy, yapı, bünye, karakter, mezeg ‫מזג‬
karışım
katıştırmak, karıştırmak,'harmanlamak, bileşti- mizeg, lemazeg ‫פ‬ )‫מזג (למזג את‬
mek, havayı soğutmak (et)
dökmek (sıvı), içecek vermek, içki sunmak mazag, limzog .‫פ‬ )‫מזג (למזג את‬
(et)
hava durumu mezeg avir ‫מזג אויר‬
camlı, cam kaplı (sıfat) mezugag ‫ח‬ ‫מזגג‬
klima, soğuk hava sistemi, havalandırma cihazı mazgan ‫מזגן‬
rastgele, tesadüfen mizdamen ‫מזדמן‬

285
mühlet, son mühlet, mehil, tanınan süre, vade moed aharon ‫מועד אחרון‬
kulüp moadon ‫מועדון‬
seyrek, az, çok az, bir avuç kadar miktarda, azıcık muat ‫ת‬ ‫מועט‬
(sıfat)
yararlı, faydalı, işe yarar, yapıcı (sıfat) moU ‫ת‬ ‫מועיל‬
konsey, heyet, komite, kurul, encümen, danışma moaisa ‫מועצה‬
kurulu, dîvan,' meclis ..... -.. ■‫ י‬- ■‫־‬.... ■‫■■י י‬
güvenlik konseyi moetset ‫מועצת הבטחת‬
abitahon
idare heyeti moetset ‫מועצת מנהלים‬
menaalim
gerilim, stres, basınç, baskı, bunalım, sıkıntı, izdi- muaka ‫מועקה‬
rap, acı
şov, gösteri mofaa ‫מופע‬
mucize mofet ‫מופת‬
Örnek (pozitif yönde), mükemmel örnek mofet ‫מופת‬
örnek alınacak, takdire şayan (sıfat) mofti ‫ת‬ ‫מופתי‬
kepek, tahılın dış kabuğu, döküntü, harmandan mots ‫מוץ‬
kalan saman
çıkış, çözüm, varılan sonuç motsa ‫מוצא‬
soy, zürriyet, nesil motsa ‫מוצא‬
yayımcı, yayınevi motsi leor ‫מוציא לאור‬
gölgeli mutsal ‫מוצל‬
emzik motsets ‫מוצץ‬
katı, sağlam, sert, sabit, kesin, güçlü, dayanıklı, mutsak ‫ת‬ ‫מוצק‬
yapılı (sıfat)
ürün, mahsul mutsar ‫מוצר‬
mamul, imalatı sonuçlanmış ürün, son mamul, mutsar sofi ‫מוצר סופי‬
kullanıma hazır hale gelmiş ürün
süt ürünleri mutsrey halav ‫מוצרי חלב‬
santral, merkez, odak moked ‫מוקד‬
santralci (eril) mokdan ‫ז‬ ‫מוקרן‬
santralci (dişil) mokdanit j ‫מוקדנית‬
soytarı, paylaço, maskara mukyon ‫מוקיון‬
mokasen ayakkabı, bağcıksız ayakkabı mokasın ‫מוקסין‬
mayın mokeş ‫מוקש‬
esans ' mor ‫מור‬
korku, saygı, kaygı, endişe, hürmet . mora ‫מורא‬
isyancı, isyankar, asi mored ‫מורד‬

284
moğolistan (ülke) mongolia ‫מונגוליה‬
pay, kesir çizgisinin üstündeki değer(matematik) mone ‫מונה‬
sayaç, sayıcı, kontör(telefon için değil), taksimetre, mone ‫מוינה‬
numaratör
monopoly (oyun) monopol ‫מונופול‬
tekel, kartel, piyasa hakimiyeti, rakipsizlik monopol ‫מונופול‬
tekelci, kartelci .................. monopoli ....... ..... ‫מונופולי‬
kavram, terim munah ‫מונח‬
karadağ cumhuriyeti (avrupada sırbistandan montenegro ‫מונטנגרו‬
ayrılan ülke)
nam, itibar, şan monitin ‫מוניטין‬
taksi monit ‫מונית‬
monarşi, tek erklik monarhya ‫מונרכיה‬
kurum mosad ‫מוסד‬
kurum, müessese mosad ‫מוסד‬
saptırılmış, yönü değiştirmiş, çark etmiş (sıfat) musat ‫ח‬ ‫מוסט‬
müzik musikcif ‫ מוזיקה‬,‫מוסיקה‬
muzika
müzikal, müzikli musikali ‫מוסיקלי‬
garaj, otomobil garajı, oto tamirhanesi musah ‫מוסך‬
oto tamircisi, oto tamirhanecisi musahnik ‫מוסכניק‬
eritmek, çözmek mises, lemoses s )‫מוסס (למוסס‬
eklenmiş, ilave edilmiş, katılmış (sıfat) musaf ‫ת‬ ‫מוסף‬
ekleme, ilave, aksesuar............................................... musâfit ‫מוספית‬
musakka, patlıcanlı musakka yemeği (ARAPÇA- musaka ‫מוסקה‬
DAN)
ahlak, düstur musar ‫מוסר‬
anafıkir, kıssa, kıssadan hisse, ibret musar eskel ‫מוסר העופל‬
vicdan azabı, pişmanlık (bakınız yisurey matspun) musar klayot ‫מוסר כליות‬
çifte standart musar kaful ‫מוסר כפול‬
ahlaki, etik, ahlaka uygun (eril)(sıfat) musari ‫י^ז‬ ‫סךי‬1‫מ‬
ahlaklılık, erdem, fazilet, düstur sahibi olma musariyut ‫מוסריות‬
ahlaki, etik, ahlaka uygun (dişil) (sıfat) musarit ‫מוסרית‬
fitlenmiş, kışkırtılmış, tahrik edilmiş, provoke musat ‫ת‬ ‫מוסת‬
edilmiş (sıfat)
ayarlı, ayarlanmış, ayar edilmiş (sıfat) mevusat ‫ת‬ ‫י?ת‬°
bayram . moed ‫מועד‬
vade, zaman, mühlet moed ‫מועד‬

283
müzisyen muzikayi .‫מוזיקאי‬
müzikal müzikali ‫מוזיקלי‬
daha ucuz, indirimli (sıfat) muzal ‫ת‬ ‫מוזל‬
mozambik (ülke) mozambik ‫מוזמביק‬
tuhaf, acaıp, garip (sıfat) muzar ‫ת‬ ‫מוזר‬
somut (sıfat) muhaşi ‫ח‬ ‫־‬ - ‫מוחשי‬
sırık, direk, çubuk, şaft, mil mot ‫מוט‬
daha iyi, tercihen mutav ‫מוטב‬
çökme, çöküş motet ‫מוטט‬
çökertmek, çöktürmek, yıkmak, göçertmek motel, lemotet ‫פ‬ )‫מרטט (למוטט‬
motif, desen, form, şekil motiv ‫מרטיב‬
motivasyon, güdülenme (İNGİLİZCEDEN) motivatsya ‫מוטיבציה‬
motel motel ‫מוטל‬
uçakla, havadan, uçurulmuş (sıfat) mutas ‫ת‬ ‫מוטס‬
mutasyon, değişim, dönüşüm (İNGİLİZCEDEN) mutatsya ‫מוטציה‬
pamuk topağı, pamuk tiftiği, tüy döküntüsü, ayva moh ‫מרף‬
tüyü, tüy (incecik)
kanıtlanmış, suçu ispatlanmış, denenmiş muhah ‫מוכח‬
dahil, içinde, kapsamında, kapsam dahilinde (sıfat) muhal ‫ת‬ ‫מוכל‬
hazır, razı (sıfat) muhan ‫ת‬ ‫מוכן‬
. gümrükçü, gümrük memuru mohes ‫מוכס‬
satıcı moher ‫מוכר‬
satıcı (dişil) moheret ‫מוכרת‬
karşı, karşıda, karşısında mul ‫מול‬
doğuştan, doğuştan olan (sıfat) molad ‫ת‬ ‫מילד‬
moldova (ülke) moldova ‫מולדרבה‬
vatan, anavatan, yurt moledet ‫מוללת‬
melez, anne babası farklı ırklardan olan insan mulati ‫מולטי‬
iletken, geçirgen molih ‫מוליד‬
iletkenlik, geçirgenlik molihut ‫מוליכות‬
parmakları arasında yuvarlamak, parmağında molel, lemolel ‫פ‬ )‫מולל (למולל‬
çevirmek, parmağında oynatmak
kusur, sakatlık, hata, özür, yetersizlik mum ‫מום‬
doğuştan sakatlık, doğuştan özürlü mum mileda ‫מום מלדה‬
dönme, dinini değiştirmiş, dönüştürülmüş (sıfat) mumar ‫ת‬ ‫מומר‬
öldürülmüş mumat ‫מרמת‬
monako (ülke) moııako ‫מונאקו‬
Çeyiz moar .‫־‬ ‫מהי‬
acele etmek, çabuk olmak mier, lemaer ‫פ‬ )~‫מהר (למהר ל‬
(le)
mihrace, hint prensi maaraca ‫מהרג׳ה‬
çabuk, çabuk tarafından meera ‫מהרה‬
dalgın, düşünceye dalmış (sıfat) meurar ‫ת‬. ‫מהרהר‬
takılma, şaka, komiklik, gırgır, parodi maatala ‫מהוזלה‬
müezzin, namaz vakitlerini bildirmek için ezan muazin ‫מואזין‬
okuyan müslüman din görevlisi
razı olan moil ‫מואיל‬
hızlandırılmış muats ‫מואץ‬
aydınlanmış, ışıl ışıl, ışıkları yanmakta olan (sıfat) muar ‫ת‬ ‫מואר‬
götürücü, taşıyıcı, çekici (eşya, kişi) movil ‫מוביל‬
su yolu, kemerli su yolu, akuadük movil mayim ‫מוביל מ?ם‬
mana, anlam, anlaşılmış, makul, idrak edilebilir, muvan ‫ת‬ ‫«ובן‬
anlaşılır (sıfat)
kendinden belli, besbelli, aşikar, apaçık, gayet tabii muvan meelav ‫מובן מאליו‬
mağlup, yenilmiş, yenik, hezimete uğramış (sıfat) muvas ‫ת‬ ‫מוכס‬
alçak, namert, yüreksiz, aşağılık, rezil mug lev ‫מוג לב‬
dayanıklı, korumalı, korunaklı, himaye altında, mugan ‫ת‬ !‫מוג‬
güvencede (sıfat)
ölçücü alet yada adam moded ‫מודד‬
müteşekkir, minnettar, itirafçı, itiraf eden mode ‫מוךה‬
itiraf ed ici, itirafkar (sıfat)..................................... mevade ‫ת‬ ................. ‫מודה‬
danışma, enformasyon, bilgi edinme, müracat, modün ‫מודיעין‬
istihbarat
model model ‫מודל‬
haberdar, farkında, vakıf, şuurlu, müdrik, bilinçli muda ‫ת‬ ‫מודע‬
(sıfat) '
ilan, afiş, malûmat, haber, bilgi, duyuru modaa ‫מודעה‬
bilinç mudaut ‫מודעות‬
modern, ileri, gelişmiş, çağdaş moderni ‫מודךני‬
sünnetçi nioel ‫מוהל‬
müze muzeon ‫מוזאון‬
içki sunan, saki, barmen (eril) mozeg ■ ‫ז‬ ‫«וזג‬
içki sunan, saki, barmaid (dişil) mozeget ‫נ‬ ‫־‬ ‫מוזגת‬
ilham muza ‫מוזה‬
kıpırdatılmış, kımıldatılmış, yeri değiştirilmiş muzaz ‫ת‬ ‫מוזז‬
(sıfat)

281
Seyreltilmiş, sulandırılmış, karışık, katışık (sıfat) maul ‫ח‬ ‫מהלל‬
kargaşa, gürültü, karışıklık, hadise, şamata meuma ‫מהומה‬
hız, sürat miur ‫מהלר‬
nitelik, mahiyet, içerik, esas maut ‫מהות‬
esaslı, anlamlı, içerikli (sıfat) mauti ‫ת‬ ‫מהותי‬
nereden? meeyhan? ?‫מהיכן‬
seyreltme, sulandırma, yoğunluğunu azaltma meila ‫קהילה‬
güvenilir, itimad edilir, itimada şayan (sıfat) meeman ‫ח‬ ‫מהימן‬
hızlı, çabuk, süratli (sıfat) mair ‫ת‬ ‫מהיר‬
hız, sürat, hızlılık, çabukluk, süratlilik meirut ‫מהירות‬
rüzgar hızı, rüzgar sürati meirut aruah ‫מהירות הרוח‬
azami hız meirut ‫מהירות מקסימלית‬
maksimalit
hız limiti, sürat tahdidi, azami hız meirut muteret ‫מהירות מתרת‬
sulandırmak, seyreltmek, su katıp değerini düşür- maal, limol s )‫מהל (למהל‬
mek, yoğunluğunu azaltmak
gidiş, seyir, adım, tutulan yol maalah ‫מהלו‬
esna, an, süre, sıra (zaman) maalah zinan ‫מהלו זמן‬
övülmeğe değer, takdire şayan, değerli, aziz, şanlı, meulal ‫ת‬ ‫מהלל‬
yüce (sıfat)
darbe, vuruş maaluma ‫מהלמה‬
onlardan (eril) meem ‫ז‬ ‫מהם‬
büyüleyici, şaşırtıcı (eril) meamem ‫ז‬ ‫מהמם‬
büyüleyici, şaşırtıcı (dişil)(sıfat) meamemet ‫ג‬,‫ת‬ ‫מהממת‬
kumarbaz meamer ‫מהמר‬
onlardan (dişil) meeıı ‫נ‬ ‫מהן‬
mühendis meandes ‫מהנדס‬
elektrik mühendisi meandes ‫מהנדס חשמל‬
haşmal
kaldırım mühendisi (espritüel cahil mesleği) meandes ‫מהנדס מדרכה‬
midraha
makine mühendisi meandes ‫מהנדס מכונות‬
mehonot
zevkli, hoş, eğlenceli meane ‫מהנה‬
tereddütte ola meusas ‫ת‬ ‫מהסס‬
değişiklik, altüst olma, ters yüz olma maapah ‫מהפך‬
ihtilal, devrim maapeha ‫מהפכה‬
ipnotize olmuş, büyülenmiş, çok etkilenmiş (sıfat) meupnat ‫ת‬ ‫מהפנט‬
hızlı, çabuk, acele maer ‫מהר‬

280
printer, yazıcı, matbaa makinesi, matbaacı, yayıncı madpeset ‫מדפסת‬
tam, kesin, müsamahası/, tamı tamına, dakik, ay- medııkdak ‫ת‬ ‫מדקדק‬
rmtıh, ince elenip sık dokunmuş, kusursuz yapılmış
(sıfat)
bölmelere ayırmak, ayırmak, tecrit etmek madar, 5 )‫מדר (למדר‬
lemader
dürtülmüş, kışkırtılmış, mahmuzlanmış, hızlandı- medurban ‫ת‬ ‫מדרבן‬
rılmış (sıfat)
derecelendirilmiş, basamaklanmış, teraslı, taraçalı medorag ‫ת‬ ‫מדרג‬
(sıfat)
merdiven, basamak madrega ‫מדרגה‬
yürüyen merdiven madregot naot ‫מדרגות נעות‬
bayır, yokuş, dik yamaç, dik kayalık, diklik, yar, midron ‫מדרון‬
falez
rehber, kılavuz, yol gösteren madrih ‫מדריך‬
turizm rehberi madrih tayarut ‫מךריך תירות‬
kılavuzlu, rehberli (sıfat) mudrah ‫ת‬ ‫מדיו‬
kaldırım midraha ‫מדרכה‬
kolej, yüksek okul midraşa ‫מדרשה‬
çimenlik, çimlik midşaa ‫מדשאה‬
semiz, şişko, kilolu, tombul, yağlı, gübrelenmiş meduşan ‫ת‬ ‫מדשן‬
(sıfat)
ne ? ma, ma, me ? ?‫מה‬, ‫מה‬, ‫מה‬
bana ne ? beni ilgilendirmez, beni alakadar etmez ma ihpat li ? ?‫מה אכפת לי‬
nasılsın?......... ....... .......................................... manişma? ........... ?‫מה נשמע‬
her halükarda, her ne olursa olsun ma şelo yiye ‫מה שלא יהיה‬
nasılsın ? (dişil) ma şlomeh? ‫נ‬ ?‫מה שלומך‬
nasılsın ? (eril) ma şlomha? ‫ז‬ ?‫מה עזלרמך‬
göçmen, muhacir , meager ‫מהגר‬
basım, baskı, yayın maadura ‫מהדורה‬
haber bülteni maadurat ‫מהדורת החדשות‬
ahadaşol
ataç, mandal, terminal (elektrik) meadek ‫מהדק‬
bağlı, bağlanmış, kenetlenmiş, sıkıştırılmış, sıkılmış meudak ‫ת‬ ‫מהדק‬
(vida gibi), sağlam (sıfat)
şık, süslü (sıfat) meudar . ‫ת‬ ‫קהדר‬
aşın titiz, ince eleyip sık dokuyan, aşırı itinalı (ge- meadrin ‫מהדרין‬
netlikle dini konularda aramice)
olduğu, olduğunu mau ?‫מהו‬
seyreltme, seyrelti, sulandırma, karıştırma miul ‫מהול‬

279
senede bir, her sene, yılda bir . midey şana ‫מדי עזנהפעזנה‬
beşana
ölçü, ölçme medida ‫מתךה‬
medya, basın, kitle iletişim araçları medya ‫מתה‬
medyum, doğa üstü güçleri olan, ruhlar alemiyle medyum ‫מתום‬
ilişki kurabilen kişi
bulaşıl( makinası mediah, ‫מדיח בלים‬, ‫מדיח‬
mediah kelim
üniforma madim ‫מדים‬
politikacı, siyasetçi, devlet adamı mediııayi ‫מדינאי‬
ülke, memleket, devlet, vatan medina ‫מדינה‬
dış politika mediniyut huts ‫מדיניות חוץ‬
tam, kusursuz, hassas, kati, doğru, kesin (sıfat) meduyak ‫ת‬ ‫מתק‬
bunaltıcı, sıkıcı, ezici, kasvetli■, kasvet verici (sıfat) medake ‫ת‬ ‫מדכא‬
bunalımda, depresyonda olan, bezgin, yılgın, keyif- meduka ‫ח‬ ‫מדפא‬
siz, neşesiz, bastırılmış(güdü, dürtü, duygu)(sıfat)
kederli, meyus, mahzun (sıfat) meduhdah ‫ת‬ ‫מדכדך‬
sarkık, cılız, yumuşak (sıfat) meduldal ‫ת‬ ‫מדלדל‬
madalya medaliya ‫מדליה‬
sulandırıcı, inceltici, seyreltici medalel ‫מדלל‬
sulandırılmış, seyreltilmiş, inceltilmiş (sıvı)(sıfat) medulal ‫ח‬ ‫מדלל‬
yakılmış, tutuşturulmuş (sıfat) mudlak ‫ת‬ ?‫«דל‬
kapıdan kapıya midelet ledelet ‫מדלת לדלת‬
benzetilmiş, hayali, düşsel, farazi, imgesel, sahte, medume ‫ח‬ ‫מדמה‬
taklit, yapma (sıfat)
hayalinde canlandırılmış, düşlenmiş, düşsel, farazi, medumyan ‫ת‬ ‫ז‬:«‫מד‬
uyduruk (sıfat)
göz yaşartıcı (sıfat) madmiya ‫ת‬ ‫מךמיע‬
bilim, ilim, fen mada ‫מדע‬
kurgubilim mada bidyoni ‫מדע בריוני‬
bilimsel, ilmi (sıfat) madai ‫ת‬ ‫מדעי‬
davranış bilimleri madeey ‫מדעי התנהגות‬
itnaagut
siyasal bilimler madeey ‫מדעי מתנה‬
medina
müspet bilimler, pozitif bilimler madaim ‫מדעים מתקים‬
meduyakim
bilim adamı, alim, bilgin . madan ‫מדען‬
raf. ‘ madaf ‫מדף‬
basılı, basılmış (sıfat) mudpas ‫ת‬ ‫מךפם‬

278
standartlaştırılmış, standardize edilmiş (sıfat) medugam ‫ת‬ ‫מדגם‬
örneklendirilmiş (sıfat) mudgam ‫ת‬ ‫מדגם‬
madagaskar, madagaskar adası (ülke) madagaskar ‫מךגם?ןד‬
kuluçka makinası madgera ‫מדגרה‬
vurgulanmış, altı çizilmiş (sıfat) mudgaş ‫ת‬ #‫מךג‬
yağış miktarı mad geşem - ‫גשם‬-‫מד‬
mezura, metre, aylık tüketici fiyat endeksi madad ‫מדד‬
ölçmek madad, limdod D )‫מדד (למדד את‬
(et)
tüketici fiyatları endeksi madad ‫מדד המחירים‬
amehirim
letsarhan
ebat, ölçü, boyut, miktar mida ‫מדה‬
tip, karakter, doğa, mizaç, yaratılış mida ‫מדה‬
müthiş, hayret verici, şaşırtıcı (sıfat) (eril) madima T,‫ת‬ ‫מךהים‬
müthiş, hayret verici, şaşırtıcı (dişil) (sıfat) madima W? ‫מך־הימה‬
Ölçülü, ölçülmüş, ağırbaşlı, hareketleri ölçülü kişi(- madud ‫ת‬ ‫מדוד‬
mecazi) (sıfat)
hastalık, rahatsızlık, illet, ızdırap, acı, ağrı madve ‫מתה‬
denizanası, medüz (hayvan) meduza ‫מדתה‬
depresif, depresyonda olan, moralman çökmüş ıneduke ‫ת‬ ‫מדופא‬
(sıfat)
kavga, didişme, çekişme, münakaşa madon ‫מדון‬
neden, niçin, niye ?...................................................... madııa ? ??‫מדו‬
bölmelere ayırma, ayırma, tecrit etme midur ‫מדור‬
bölüm, kısım mador ‫מד(ר‬
odun yığını (şenlik ateşi için lag baomerde yakılır), medara ‫מדורה‬
açık havada yakılan ateş
açı ölçer, iletki, minkale mad zavit ‫זוית‬-‫מד‬
akım ölçer, ampermetre mad zerem ‫זרם‬-‫מד‬
elenmiş (spor, oyun), tahttan indirilmiş, sabık mudah ‫ת‬ ‫מרח‬
(sıfat)
termometre, derece, sıcaklık ölçer madhom ‫מדהים‬
kompresör madhes ‫מדחם‬
pervane, uskur madhef ‫מדחף‬
yeterince, kafi derecede, gereğinden fazla miday ‫מדי‬
günden güne mideyyom ‫מדי יום‬
ara sıra, arada bir, arada sırada midey paam ‫מדי פ?ם‬
mıknatıs ‫־‬ magnet ‫מגנט‬
mıknatıslamak, çekmek, cezbetmek mignet, S )‫מגנט (למגנט‬
lemagnet
elektrikli mıknatıs magnet ‫מגנט חשמלי‬
haşmali
manyeto magneto ‫מגנטו‬
dokunma, değme, değiş, temas r ; . mağa ‫מגע‬
iğrenç (sıfat) magil ‫ת‬ ‫מגעיל‬
çizme, bot, potin magaf ‫ מגפים‬,‫מגף‬
magafayim
salgın magefa ‫מגפה‬
kökünü kurutmak, ortadan kaldırmak, yok etmek, miger, lemager D )‫מגר (למגר‬
yenmek
kaşındıran, kaşıntı yapan megared ‫מגרי‬
rendelenmiş (eril) (sıfat) megorad ‫ז‬,‫ת‬ ‫מגרר‬
rendelenmiş (dişil) (sıfat) meguredet ‫נ‬,‫ת‬ ‫מ<ךדת‬
çekmece, göz (masa veya dolap gözü) tnegera ‫מגךה‬
tahriş olmuş (sıfat) megore n ‫מגרה‬
dezavantaj, kusur, mahzur, çekince, sakınca, aleyh- migraat ‫מגרעת‬
te durum
tırmık (alet) magrefa ‫מגרפה‬
rende migreret ‫מגרדת‬
kovulmuş, sürülmüş, sürgün edilmiş, def edilmiş, megoraş #‫מגך‬
boşanmış
saha, alan, arsa migraş #‫מגך‬
otopark, park etme alanı migraş hanaya ‫ חניה‬#‫מגר‬
futbol sahası, stad, stadyum migraş ‫ כדורגל‬#‫מגר‬
kaduregel
tepsi, tabla, sini magaş ‫מגש‬
sunulmuş, sunulan (sıfat) mugaş ‫ת‬ ‫מגש‬
sakar, beceriksiz, hantal, kullanışsız (sıfat) meguşam ‫ת‬ ‫מגשם‬
ölçü, Ölçme aleti, gösterge tnad ‫מד‬
endişeli, kaygılı, meraklı, dertli, gamlı, tasalı, ku- mudag ‫ת‬ ‫מךאג‬
runtulu, tedirgin (sıfat)
bulaşıcı, yapışıcı, cazibeli, çekici medabek ‫מדבק‬
etiket madbeka ‫מךבקה‬
çöl ‘ midbar ‫מדבר‬
çölvari, çorak, kıraç (sıfat) midbari ‫ת‬ ‫מדברי‬
yükselti ölçen âlet, altimetre mad gova ‫גבה‬-‫מד‬
korku, terör, dehşet magor ‫מגור‬
mesken, ikametgah, oturulan yer megurim ‫מגורים‬
dergi magazin ‫מגזין‬
abartılı, mübalağalı, aşırı (sıfat) mugzam ‫ת‬ ‫ממם‬
sektör, kesim, işkolu migzar ‫מגזר‬
saçma, gülünç, absürt, abuk sabuk, zırva (sıfat) meguhah ‫ת‬ ‫־‬W

askere alınmış, silah altında (sıfat) meguyas ‫ת‬ ‫מגיס‬


sunucu, spiker, televizyon sunucusu / spikeri, garson megiş ‫מגיע‬
orak magal ‫מגל‬
destan, parşömene yazılı destan (megilat ester) megila ‫מגלה‬
iltihap, cerahat, irin, enfeksyon mugla ‫מגלה‬
radar, yön ve uzaklık keşfedici megale kivun ‫מגלה כולן מךחק‬
merhak )‫(מפ״ם‬
T ~
(makam)
falcı megale atidot ‫מגלה ?חידות‬
megaloman, kasıntı, kendini beğenmiş megaloman ‫מגלומן‬
megalomani, megalomanlık, büyüklük hastalığı, megalomaniya ‫מגלוממה‬
büyüklük kompleksi
tıraşlı, tıraş olmuş (sıfat) megulah ‫ת‬ ‫מגלח‬
aynak kuşu, bir tür balıkçıl (hayvan) maglan ‫מ?לן‬
çekirdekleri çıkarılmış (sıfat) megulan ‫ת‬ 1?‫מגל‬
oyulmuş, yontulmuş (sıfat) megulaf ‫ת‬ ‫מגלף‬
kekeme megamgem ‫מגמגם‬
bölüm, kısım (fen edebiyat vs.) megama ‫מגמה‬
meyil, eğilim, gaye, hedef, yönelme, istidat, gidişat megama ‫?!גמה‬
mağma, lav magma ‫מגמה‬
bitmiş, sona ermiş, başarılmış, yapılmış (sıfat) mugmar ‫ת‬ ‫מגמר‬
kalkan, koruyucu, müdafi, bek (futbolda) müdafa magen ‫מגן‬
oyuncusu
koruma yapmak, koruma oluşturmak, kalkan oluş- migen, s )‫מגן (למגן‬
turmak, defans yapmak lemagen
çamurluk magen bots ‫מגן בץ‬
israel acil tıbbi ilk yardım hizmetleri organizasyo- magen david ‫מגן דוד אדם‬
nu, ambulans (kısaltılmışı □«□U )(kızılay ve kızılhaç adom
gibi)
giyimine özenli, şık giyinen, titiz (eril) (sıfat) megundar ‫ז‬,‫ח‬ ‫מגנדר‬
giyimine özenli, şık giyinen, titiz (dişil)(sıfat) megunderet ‫מגנדרת‬
aykırı, terbiyeye aykırı, ayıp, abes megune ‫מגנה‬
manolya (çiçek) magnolya ‫מגנולןה‬

275
fırça, saç fırçası ■ • mivreşet ‫ממךשת‬
pişmiş, pişirilmiş (sıfat) mevuşal ‫ת‬ ‫?׳^ל‬
parfümlü, parfüm konulmuş, kokulu (sıfat) mevusam ‫ת‬ ‫מבשם‬
parçalara ayrılmış, kesilmiş, doğranmış (sıfat) mevutar ‫ת‬ ‫מבתר‬
kirli, mundar (sıfat) megoal ‫ת‬ ‫מגאל‬
kana bulanmış, eli kanlı megoalbedam ‫מגאל פרם‬
silecek magev ‫ ' י‬. ’"1‫י‬: ‫מגב‬
toplanmış, yığılmış (sıfat) megubav ‫ת‬ ‫מגבב‬
yükseltilmiş (sıfat) mugba ‫ת‬ ‫מגבה‬
kısıtlayıcı, sınırlandırıcı, sınırlayan magbü ‫מגביל‬
kampanya, yardım toplama, teberru toplama, bağış magbit ‫מגבית‬
toplama
sınırlı, limitli, kısıtlı, mahdut, yetersiz, özürlü (en- mııgbal ‫ת‬ ‫מגבל‬
gelli sakat anlamında) (sıfat) .
limit, sınır, tahdit, had, handikap migbala ‫מגבלה‬
kısıtlılık, sakatlık, maluliyet, yetersizlik mugbalut ‫מגבלות‬
yükselteç, amplifikatör magber ‫מגבר‬
kuvvetlendirilmiş, pekiştirilmiş, güçlenmiş, güçlen- mugbar ‫ת‬ ‫מגבר‬
dirilmiş (sıfat)
bütünleşmiş, biçimlenmiş, kristalleşmiş, oluşmuş megubaş ‫ת‬ ‫מגבש‬
(sıfat)
havlu magevet ‫מגבת‬
büyümüş, büyük, iri, yetişkin (sıfat) megudal ‫ת‬ ‫מגדל‬
kule migdal ‫מגדל‬
fener, fener kulesi migdal or ‫ מגדלור‬,‫מגדל אור‬
gözetleme kulesi, denetleme kulesi, kontrol kulesi migdal pikuah ‫מגדל פקוח‬
şekerlemeci, tatlıcı, şekerci dükkanı, pastahane migdaııiya ‫מ?ךניה‬
etrafını çit ile çevrilmiş, sınırlanmış (tel örgü çit megudar ‫ת‬ ‫מגרד‬
parmaklık) (sıfat)
tanımlı, tarif edilmiş, belirli, muayyen (sıfat) mugdar ‫ת‬ ‫מגדר‬
mega (süperden daha üstün) mega ‫מגה‬
ütülenmiş, ütülü (sıfat) meguats ‫ת‬ ‫מגהץ‬
ütü mageets ‫מגהץ‬
muhtelif, çeşitli, çok renkli, rengarenk (sıfat) meguvan ‫ת‬ ‫מגון‬
muhtelif, çeşitli, türlü türlü migvaıı
koruma, savunma, defans yapma, koruma oluştur- migun ‫מגון‬
ma, kalkan oluşturma, himaye
kökünü kurutma, ortadan kaldırma, yok etme, mıgur ‫מגור‬
bozguna uğratma, yenme

274
mahcup, utangaç, utandırılmış (sıfat) mevuyaş n ‫מביע‬
utanç verici, yüz karası, rezil edici meviş ‫מביע‬
şaşırtıcı, aldatıcı (sıfat) mebalbel ‫ת‬ ‫מבלבל‬
şaşkın, ambale, karışık, darmadağın (sıfat) mebulbal ‫ת‬ ‫מבלבל‬
darmadağınık, allak bullak, karmakarışık (sıfat) mevulgan ‫ת‬ ‫מבלגן‬
karışmış, aşimile olmuş, birbirine karışmış, melez- mevulal . -‫ת‬..... ‫מבלל‬.
lenmiş (sıfat)
surla çevrili yerleşim bölgesi, istihkam bölgesi, muvlaat ‫מבלעת‬
tehlike nedeniyle çit duvar örülmüş bölge
yapı, yapılış, bünye, bina, inşaat mivııe ‫מבנה‬
içine yerleştirilmiş, inşa edilmiş, içinde, hazır, dahi- muvne ‫ת‬ ‫מבנה‬
linde (sıfat)
memnun, hoşnut (ARAPÇADAN)(sıfat) mabsut ‫ת‬ ‫מבסוט‬
yerleşik, dayanan, temel atmış, temelleşmiş, hali mevusas ‫ת‬ ‫מבסס‬
vakti yerinde, tuzu kuru (sıfat)
ifade, yüz ifadesi maba ‫מבע‬
korkunç, ürkütücü, dehşet verici (sıfat) mavit ‫ת‬ ‫מב?ית‬
brülör, yakıcı, ateşleyici maver ‫מבער‬
fail, olayın faili, eden, işleyen, eden, gerçekleştiren mevatsea £‫מבצ‬
kampanya, ameliye, harekat, operasyon mivtsa ‫מלצע‬
müstahkem, sağlam, sağlamlaştırılmış, dayanıklı, mevutsar ‫ת‬ ‫מבצר‬
dirençli, takviye edilmiş (sıfat)
hisar, kale, burç mivtsar ‫מבצר‬
kontrolör, denetçi, eleştirmen, tenkitçi, münekkit, mevaker ‫מבקר‬
murakıp, denetleyici
ziyaretçi mevaker ‫מבקר‬
sivil toplum kuruluşu, sivil toplum örgütü, denetle- mevaker ‫מבקר המדינה‬
me mercii, denetleme kurumu amedina
rica edilen, aranan, îstenen (sıfat) % mevukaş ‫ת‬ ‫נןבקע‬
tornavida mavreg ‫מברג‬
vidalanmış, yivli muvrag ‫מברג‬
tebrikler, hayırlı olsun, güle güle kullan (ARAPÇA- mabruk ‫ מברוק‬,‫מברוכ‬
DAN)
kaçak mal, kaçak şey muvrah ‫מברה‬
nekahatte olan, iyileşme döneminde olan mavri ‫מבריא‬
kaçakçı, kaçıran mavriah ‫מבריח‬
parlak mavrik ‫מבריק‬
mübarek, kutlu, kutsanmış, kutsi (sıfat) mevorah, ‫ת‬ ‫מברר‬
mevurah
telegraf mivrak ?‫מבר‬

273
aydınlatılmış, izahlı, açıklanmış (sıfat) rnevoar ‫ת‬ ‫מבאר‬
yetişkin, olgun (sıfat) mevügar ‫ת‬ ‫מבגר‬
izole, izole edilmiş, yalıtılmış, tenha, kuytu, herkes- mevudad ‫ת‬ ‫מבדד‬
ten uzak (sıfat)
uydurma, uyduruk kurgu, uydurmaca mivde ‫מבדה‬
denetleme, denetim, kontrol mivdak ‫מברק‬
korkunç, korkutucu, ürkütücü ............. “ ‫־‬ mavil - ‫מבהיל‬
ışıldayan, parlak, parıltılı, ışıltılı, ışık saçan, frapan mavük ‫מבהיק‬
ürkek, ürkmüş, korkmuş (sıfat) mevual ‫ת‬ ‫קביהל‬
besbelli, düpedüz, açık, belirli, belirgin, bariz, kesin, muvak ‫מבריק‬
aleni (eril) (sıfat)
önsöz, giriş, başlangıç mavo ‫מבוא‬
açmaz, içinden çıkılmaz durum, arapsaçı, kısır mavoy satum ‫מברי סתום‬
döngü, kördüğüm
labirent, içinden çıkılmaz durum, karışıklık, kar- mavoh ‫מבוך‬
maşa, zorluk, keşmekeş
mahcubiyet, şaşkınlık, utanma, kafa karıştıran şey, mevuha ‫מבוכה‬
bozuntu
tufan, çok şiddetli yağmur, büyük sel mabut ‫מבול‬
harcanmış, sarf edilmiş (sıfat) mebuzbaz ‫ת‬ ‫מבזבז‬
rezil edici, küçük düşürücü, aşağılayıcı mevaze ‫מבזה‬
aşağılık, adi, rezil, alçak, hor (sıfat) tnevuze ‫ת‬ ‫מבזה‬
flaş haber, son dakika haberi mivzak ‫מבזק‬
dağıtılmış, yayılmış, ayrı merkezden idare edilir mevuzar ‫ת‬ ‫מבזי‬
hale getirilmiş (sıfat)
sınav, imtahan mivhan ‫מבחן‬
belli, farkedilebilir, göze çarpan muvhan ‫מבחן‬
tüp, deney tüpü mavhena ‫מבחנה‬
çeşit, seçilecek şey, çeşitli, türlü, değişik, muhtelif mivhar ‫מבחר‬
seçkin, güzide, en iyi, mutena muvhar ‫מבחר‬
bakış, bakma, görünüş mabat ‫מבט‬
şive, aksan, telaffuz, diksyon, diyalekt, vurgu mivta ‫מבטא‬
garanti, garantili, sigortalı, sağlam, emin, güvenli, muvtah ‫מבטח‬
güvencede
sigortalı (sıfat) mevutah ‫ת‬ ‫מבטח‬
iptal edilmiş, feshedilmiş, geçersiz, hükümsüz, de- mevutal ‫ת‬ ‫מבטל‬
ğersiz, anlamsız, cüzi, dikkate değmez (sıfat) ■
işsiz muvtal ‫מבטל‬
sahnelenmiş, rol icabı, yapmacık, doğal olmayan, mevuyam ‫ת‬ ‫מביס‬
tiyatrovari, düzmece (sıfat)

272
makale, yazı maamar ‫מאמר‬
başyazı, başmakale, başyazarın yazdığı makale maamar ‫מאמר מערכת‬
maarehet
reddetmek, refüze etmek, geri çevirmek, itiraz meen, lemaeıı ‫פ‬ )‫מאן (למאן‬
etmek
dikey (sıfat) meunah ‫ח‬ ‫מאנך‬
nefret etmek, tiksinmek maaş, limös ■ ‫־‬5 )‫מאס (למאס‬
koleksyoncu, toplayan, yoldan yolcu toplayan araç measef ‫מאסף‬
hapis, tutuklama, tevkif maasar ‫מאסר‬
müebbet hapis maasar olam ‫מאסר עולם‬
fırıncı meafe ‫מאפה‬
hamur işi, pasta maafe ‫מאפה‬
fırın, ekmek börek yada pasta fırını maafiya ‫מאפיה‬
mafya elemanı, mafya üyesi majyoner ‫מאפיונר‬
karakteristik, tipik, vasıf, hususiyet, kendine has, meafyen ‫מאפין‬
kendine özgü, nev'i şahsına münhasır
veri tanımlama meafyen ‫מאפין נתונים‬
netunim
kontrollü, sınırlı, ihtiyatlı, çekingen, kendini tutan meupak ‫ת‬ ‫מאפק‬
(sıfat)
makyajlı, makyajlanmış (sıfat) meupar ‫ת‬ ‫מאפר‬
küllük, kül tablası maafera ‫מאפרה‬
maço, kazak erkek maço ‫מאצ׳ר‬
pusu,tuzak maarav ‫מארב‬
örgü maarag ‫מארג‬
düzenleyici, organizatör, düzenleyen meargen ‫קאךגן‬
Örgütlenmiş, düzenli, organize (sıfat) meurgan ‫ת‬ ‫מאךגן‬
sandık, kasa, paket, ambalaj maaraz ‫מארז‬
konuk eden kimse, ağırlayan meareah ' ‫מארח‬
nişanlı, nişanlanmış (sıfat) meoras ‫ת‬ ‫מארס‬
olay, vaka, hadise meora ‫מאירע‬
suçlanan, suçlanmış muaşam ‫מאשם‬
hastaneye yatmış, tedavi görmekte olan (sıfat) meuşpaz ‫ת‬ ‫מאשפז‬
mutlu, mesut, bahtiyar (sıfat)(eril) meuşar W ‫מאשר‬
mutlu, mesut, bahtiyar (dişil) (sıfat) meuşeret ‫ג‬,‫ת‬ ‫מאשרת‬
kendine gelmiş, iyileşmiş, sağlam atlatmış (sıfat) meuşaş ‫נ‬,‫ת‬ ‫מאשש‬
tarafından,.... den, ...dan meet ‫מאת‬
ikiyüz 200 matayim ‫מאתים‬

271
birleşik, birleşmiş (dişil) (sıfat) meuhedet 3,‫ת‬ ‫קאקךת‬
arkada, arkasında, ardında, gerisinde meahorey ‫מאחורי‬
sap, kulp, kabza, tutacak, kavrama, tutak, yerleşim maahaz ‫מאחז‬
yeri
depolanmış, depo edilmiş, anbarda saklı (sıfat) meuhsan ‫ת‬ ‫מאחסן‬
geciken, gecikmiş, geç kalmış meaher ‫מאחר‬
geç, geç kalmış, gecikmiş (sıfat) meuhar ~~‫ת‬ ~ '‫ י‬....‫מאחר‬
dolayı, ..diği için, madem, çünkü, yüzünden meahar ‫מאחר‬
mayıs ayı, miladi takvimde 5. ayın adı (İNGİLİZ- may ‫מאי‬
CEDEN)
bilakis, aksine meyidah ‫מאידך‬
gözü korkmuş, gözdağı verilmiş, tehdit edilmiş meuyaın ‫ת‬ ‫מאים‬
(sıfat)
nereden ? nereli ? . meayiıı ? ?‫מאין‬
nefret etme, tiksinme meisa ‫מאיסה‬
hızlandıran, hızlandırıcı meits ‫מאיץ‬
resimlendirici, çizimci, tasvirci, karikatürcü meayer ‫מאיר‬
resmedilmiş, tasvir edilmiş (sıfat) meuyar ‫ת‬ ‫מאיר‬
aydınlatan, aydınlatıcı meir ‫מאיר‬
hayal kırıklığına uğratan, umut kırıcı, hüsrana meahzev ‫מאכזב‬
uğratan
hayal kırıklığına uğramış (sıfat) meuhzav ‫ת‬ ‫מאכזב‬
yemek, yiyecek maahal ‫מאכל‬
meskun (sıfat) meuhlas ‫ת‬ ‫מאכלס‬
kesim bıçağı, büyük bıçak, satır maahelet ‫מאכלת‬
uyuşturucu, bayıltıcı, anestezik, anestezisyen, anas- mealheş ‫מאלחש‬
tezi yapan
mali (ülke) mali ‫מאלי‬
kendiliğinden, otomatikman, kendi kendine meelav ‫מאליו‬
terbiye eden, eğitici, hayvan terbiyecisi mealef ‫מאלף‬
terbiye edilmiş, ehlileşmiş, evcilleştirilmiş (sıfat) meulaf ‫ת‬ ‫מאלף‬
zoraki, zorlanmış, yapmacık, suni (sıfat) meıılats ‫ת‬ ‫מאלץ‬
doğaçlama, hazırlıksız yapılan (sıfat) meultar ‫ת‬ ‫מאלתר‬
inançlı, inanan, inanır, mümin (sıfat) maamin ‫מאמין‬
antrenör meamen ‫מאמן‬
evlat edinen . ’ meamets ‫מאמץ‬
evlatlık, evlat edinilmiş, benimsenmiş (sıfat) . meumats ‫ת‬ ‫מאמץ‬
gayret, çaba, emek, efor ınaamats ‫מאמץ‬

270
‫מ‬
M, sayısal değeri 40, (İbrani alfabesinde 13.cü harf) mem ‫מ‬
M, sona gelen M harfi, kırk (harf) mem sofit ‫ם‬
den dan takısı mi, me, min ‫ מן‬,-‫ מ‬,-‫מ‬
güvenli, sigortalı, güvence altında (sıfat) meuvtah ‫ת‬ ‫מאבטח‬
fosil meuban ‫מא?ז‬
fosilleşmiş, taşlaşmış (sıfat) meuban ‫ת‬ ‫מאק‬
tozlu (sıfat) meuvak ‫ת‬
mücadele maavak ‫מאבק‬
stok, rezerv, istif, sarnıç, su deposu, rezervuar maagar ‫מאגר‬
çok, pek meod ‫מאיד‬
buğulu, buğulanmış, buharlaşmış, buharda pişmiş, mende ‫ת‬ ‫מאדה‬
,.‫ \ י‬:
buğulama (sıfat)
mars gezegeni maadim ‫מאדים‬
yüz 100, yüzyıl, asır mea ‫מאה‬
yüzde yüz, %100, muhakkak, elbette, tamamıyla, mea ahuz ‫מאה אחוז‬
7 T ’■
tümüyle, kesinlikle
aşık, sevgili, yar (eril) meaev T ‫מאהב‬
aşık, sevdalı, tutkun, vurgun, gönlünü kaptırmış meoav ‫ת‬ ‫כזאהב‬
(sıfat)
aşık, sevgili, yar (dişil) meaevet j ‫כןאהבה‬
kamp, çadır kampı, ordugah maal ‫מאהל‬
herhangi birşey, bir şey meum ‫מאום‬
bir şey, hiçbirşey, herhangi bir şey meuma ‫קאומה‬
itiraz, refüze etme, geri çevirme, ret meun ‫מאין‬
iğrenç, aşağılık, tiksin tili (sıfat) - maus ‫ת‬ ‫מאוס‬
aydmlatma, ışık, aydınlık maor ‫מאור‬
kovuk, in, küçük mağara, oyuk, hayvan çukuru, meura ‫?!אורה‬
yuva, tilki deliği
moritanya (ülke) mauritanya ‫מאוריטניה‬
vantilatör, fan meavrer ‫קאורר‬
0 zamandan beri meaz ‫מאז‬
dinleyici, dinleyen maazin ‫מאזין‬
yatay, ufki, dengeli (sıfat) meuzan ‫ת‬ ‫קאזיז‬

mizan, bilanço maazan !‫מאז‬


terazi, kantar, tartı moznayim ‫מאזנים‬
birleşik, birleşmiş (eril) (sıfat) meuhad r,n ‫כןאחר‬

?AO
alınmış (sıfat) . lakuah ‫ת‬ ‫לקוח‬
toplama, bir araya getirme tikut ‫לקרט‬
kusur, defo, sakatlık, arıza, hasar, hata, eksiklik, za- likuy ‫לקיי‬
yıflık, yetersizlik, tutukluk, tutulma, ışığını kapama
kusurlu, bozuk, arızalı, güdük, eksiklik, noksan lakuy n ‫לקוי‬
(sıfat)
güneş tutulması '" ’'*"’‫י'"""י‬......... likuy ahâma ‫לקרי החמה‬
ay tutulması likuy ayareah ‫לקרי הירח‬
ay tutulması, güneş tutulması, ışık tutulması likuy meorot ‫לקרי מאורות‬
ibret, ders, alıntı, çıkarım lekah ‫לקח‬
almak lakah, lakahat ‫פ‬ )‫לקח (לקחת את‬
(et)
derleme, toplama, seçme, koleksiyon, grup halinde, leket ‫לקט‬
toplu olarak
toplamak, derlemek, koleksiyon yapmak, biriktir- tikel, lelaket ‫פ‬ )‫לקט (ללקט‬
mek
toplamak lakat, tilkot ‫פ‬ )‫לקט (ללקט‬
alma, alış lekiha ‫לקיחה‬
yalama lekika ‫לקיקה‬
yalamak likek, lelakek ‫פ‬ )‫לקק (ללקק‬
yalaka, yardakçı lakekan ‫לקקו‬
e doğru, ...e karşı likrat ‫לקראת‬
çoğunlukla, ekseriyetle larov ‫לרב‬
dahil olmak üzere, ihtiva ederek lerdbot ‫לרבות‬
bu fırsatla, bu nedenle leregel ‫לתל‬
bir an için, kısa bir zaman için, bir müddet lerega ‫לרגע‬
boşa, boşuna, beyhude, nafile, abes larik ‫לריק‬
yoğurmak, ovmak taş, laluş ‫פ‬ )‫לעז (ללוש‬
boşu boşuna, beyhude yere laşav ‫לעזןא‬
dil (ağızdaki organ) laşon ‫לעוון‬
dilbilimci laşonayi ‫לשונאי‬
büro, oda, daire, ofis, resmi daire, loca tişka ‫לשכה‬
iş bürosu, iş ve işçi bulma kurumu tişkat aavoda ‫לשכת האבודה‬
ne diye ? ne için ? ne amaçla ? ne adına ? leşenı ma ? ?‫לשם מה‬
geçmişteki, sabık leşeavar ‫לש^בר‬
üstte, yukarda (yazıda) leeyl ‫לעיל‬
çiğneme, çiğneyiş, lokma leisa ‫לעיסה‬
mukabil, karşı, nazaran, diğerine göre, öbürüne leumat ‫לעמת‬
kıyasla, ötekine oranla
pelin otu laana ‫לענה‬
çiğnemek, defalarca aynı şeyi tekrarlamak laas, tilos . S ... .)‫(ללעס‬.‫לעס‬
şimdilik leet ata ‫לעת עתה‬
zaman zaman, ara sıra, bazı bazı leitim ‫לעתים‬
lavaş ekmeği, pidemsi ince hamurdan ekmek lafa ‫לפה‬
(ARAPÇADAN)
sarma (bir şeye, makaraya, bobine) lipuf ‫לפוף‬
en azından, hiç olmazsa lefahot ‫לפחות‬
nazaran, ...ye göre lefi ‫לפי‬
fikrimce, bence, bana göre lefi daati ‫לפי דעתי‬
kitabına uygun, kurallara göre, legal, yasal, resmen lefi asefer ‫לפי הספר‬
meşale lapid ‫לפיד‬
bundan dolayı lefihah ‫לפיכך‬
sıkı tutma, kavrama lefita ‫לפיתה‬
sabaha karşı, gün dönümü, seher vakti lifnot boker ‫לפנות ביקר‬
akşama doğru lifnot erev ‫לפנוית ערב‬
önce, evvel, önde, önünde, daha önce, huzurunda lifne ‫לפני‬
milattan Önce, M.Ö lifne asfira ‫לפני הספירה‬
bundan önce, daha önce, evvel, öncelikle lifne hen ‫לפניכן‬
bir şeyden önce, ...den önce (lifne şeyavo = lifne şe.. ­ ‫לפני ש‬
‫ לפני שיבוא‬gelmeden önce)
öndeki, ön, cephe lefanim ‫לפנים‬
bazen, bazı defalar lifaamim ‫לפגמים‬
sarmak (makara, bobin) lipefi lelapef S )‫לפף (ללפף‬
aralıklı, ara ara, ara sıra, bazen, arada sırada lifrakitn ‫לפרקים‬
şalgam lefet ‫לפת‬
sıkı tutmak lafat, lilfot ‫פ‬ )‫לפת (ללפת‬
yemek sonrası yenen tatlı yada meyve, komposto liftan !‫לפת‬
birdenbire, aniden, ansızın, damdan düşercesine lefeta, peta ‫ פתע‬,‫לפתע‬
alaycı, şakacı lets ‫לץ‬
ilanihaye, devamlı, her zaman litsmitut ‫לצמיתות‬
ne yazık ki, maalesef ki letsaari a rav ‫לצערי הרב‬
hasar görmek, zarar görmek, incinmek laka, lilkot ‫פ‬ )‫לקה (ללקות‬
müşteri, alıcı lakoah "‫לקי‬
aslında, esasen, bilfiil, fiilen, hakikatte, edimli lemaase ‫למעשה‬
olarak
önceden, evvelden, peşinen lemafrea ?‫למפר‬
mostralık, göstermelik, görünüşte, sözde lamarit ayin ‫למראית עץ‬
iyi ki, neyse ki, şansımız varmış ki lamarbe ‫המזל‬
amazal
şaşırtıcı biçimde, hayret uyandıracak şekilde, işin* lemarbe apele ‫למרבה הפלא‬
tuhafı, tuhaf olan şu ki
rağmen lamrot ‫למרות‬
herşeye rağmen lamrot akol ‫למרות הבל‬
buna rağmen lamrot zot ‫למרות זאת‬
mesela, örneğin, örnek olarak, farzımisal lemaşal ‫למשל‬
konaklamak, uyumak, gecelemek, gece yatısına lan, lalun ‫פ‬ )‫לן (ללין‬
kalmak
bizde, bize lanu ‫לנו‬
ebediyen, ilelebet, sonsuza dek, dünya durdukça lanetsah ‫ל^צח‬
sonsuza kadar, ebediyete kadar lanetsah ‫לנצח נצחים‬
ııetsahim
alüvyon, nehir deltasında bulunan birikmiş verimli les ‫לס‬
toprak
lezbiyen (sıfat) lesbi ‫ת‬ ‫לסבי‬
nöbetleşe, sıra ile, değişimli olarak, aralıklı olarak, lesirugin ‫לסרוגין‬
kesik kesik
çene, çene kemiği leset ‫לסת‬
namlu, namlu ağzı, silah namlusu, krater, yanardağ loa ‫לע‬
ağzı
yutak, ağız ve burun boşluklarıyla gırtlak ve yemek loa ?‫ל‬
borusu arasındaki boşluk
yönünde, e doğru, ye karşı, karşı leever ‫לעבר‬
alay etmek laag, lilog ‫פ‬ )‫לעג (ללעג‬
alay, alay etme laag, leiga ‫לעיגה‬, ‫לעג‬
ebedi, ilelebet, sonsuza kadar, hep, daima laad ‫לעי‬
ebediyen, ilelebet, dünya durdukça leolam ‫לעולם‬
dünyada olmaz, asla leolam 10 ‫לעולם לא‬
dünyanın sonuna kadar, sonsuza dek, hep, her daim leolmey ad ‫לעולמי עד‬
çiğnenmiş, çok konuşulmuş, defalarca tekrarlanmış laus ‫ת‬ ‫לעוס‬
(mecazi) (sıfat)
küçültücü söz, karalama, iftira, yergi laaz ‫לעז‬
yabancı dil, ecnebi laaz ‫לעז‬
cehenemin dibine! laazazel ! !‫לעזאזל‬

266
kıstırılmış, kapana kısılmış, tuzağa kıstırılmış, ele lahud ‫ת‬ ‫לכוד‬
geçirilmiş, esir alınmış (sıfat)
kıstırma, yakalama, ele geçirme, tuzağa düşürme, lehida ‫לכידה‬
esir alma, esir etme
kirlilik, pislik lihluh ‫לכליו‬
kirletmek, pisletmek, ağız bozmak, küfürlü konuş- lihlehj lelahleh 5 )‫לכלך (ללכלך‬
mak ..........
sizde, size (eril) lahem T ‫לכם‬
bundan dolayı, bu yüzden, bunun için, bundan laken ‫לכן‬
ötürü, bu nedenle, binaenaleyh
sizde, size (dişil) lahen ‫נ‬ ‫לכן‬
gidiş, gitme lehet ‫לכת‬
onsuz, 0 olmadan (lelo sukar=şekersiz) lelo ‫ללא‬
durmaksızın, durmadan, aralıksız, fasılasız lelo eref ‫ללא הרף‬
şüphesiz, şüpheye mahal olmadan lelo safek ‫ללא ספק‬
öğretmek limed} lelamed s ,‫למד (ללמד את‬
(et al) )‫על‬
öğrenmek, tahsil görmek, eğitim almak lamad, lilmod s ,‫למד (ללמד אה‬
(et al) )‫על‬
kafi derecede lemaday ‫למדי‬
bilgin, öğrenmiş, öğrenici lamdan ‫ל?ךז‬
bilginlik, alimlik, bilgelik lamdanut ‫למדנות‬
lama, güney amerika devesi (hayvan) lama ‫למה‬
neden ? niçin ? niye ? lama ? ?‫למה‬
öğretim, öğretme, öğreti limııd ‫למוד‬
öğretim, öğrenim limudim ‫למוךים‬
yarıyarıya, kısmen lemehetsa ‫למקצה‬
aşağıya, aşağı, aşağıda, altta lemata ‫למטה‬
kime ? lemi ? ?‫למי‬
öğrenme, öğrenim lemida ‫למידה‬
iyice, iyicene, enine boyuna lemeytav ‫למיטב‬
anladığım kadarıyla lemeytav ‫למיטב הבנתי‬
avanati
satılık lemehira ‫למכירה‬
yukarı, yukarıya, yukarda lemala ‫למעלה‬
için, diye, ...nin uğruna lemaan ‫למעז‬
ibreti alem için, başkalarına ders olsun diye, görüp lemaan yiru ‫למען יראו וייראו‬
korksunlar diye veyirau

265
1
libcrya (ülke) . ‫ליבתה‬
liberya
1
I!1;
liberal, açık fikirli, özgür düşünceli (sıfat) liberali ‫ת‬ ‫ליברלי‬ ‫י‬ Ü

liberalizm liberalizm ‫ליברליזם‬ 1 G

lig, küme Uga ‫ליגה‬ ■


yanında, lehinde, lehte leyad ‫ליד‬ ‫ן‬
lazer (ışın) ‫־‬ ‫״‬-■-■-.■.. -■ ■ .-... ■ leyzer .. . . ‫ליזר‬ ....
litvanya (ülke) liia ‫ליטא‬
litre (sıvı ölçü birimi) tiler ‫ליטר‬
lihtenştayn (ülke) lihtenştayn ‫ליכטנשטין‬
gece . layil ‫ליל‬ !•
zifaf gecesi, gerdek gecesi leyi klulot ‫ליל כלולות‬ !
gece layla ‫לילה‬ !
gececi, geceleyin yapılan, gece vakti (sıfat) leyli ‫ת‬ ‫לילי‬ ■

leylak (çiçek), leylak, lila (renk) Ulah ‫לילו‬ ||

limon limon ‫לימון‬ ■


■•‫ן‬

dilbilim, filoloji (İNGİLİZCEDEN) linguistika ‫לינגויסטיקה‬ !

konaklama, geceleme lina ‫לינה‬


muşamba (İNGİLİZCEDEN) linoleum ‫לינולאום‬ ! ?
linç, döverek taşlayarak veya asıp keserek öldürme linç ‫לינץ׳‬ ‫יו י‬
finansal kiralama, leasing (İNGİLİZCEDEN) lisiııg ‫ליסינג‬ ; ?
lif Uf ‫ליף‬ ‫ן ן‬
fibrozit, lif dejenerasyonu, hücre aralarındaki lifle- layefet ‫ליפת‬ 1 !
rin artması (hastalık) ,‫ן‬

soytarı, maskara, palyaço taytsan ‫ליצן‬ ;‫ן‬


,‫י‬

aslan (hayvan) layiş ‫ליש‬


■11'
yoğurma Uşa ‫לישה‬
sende, sana (eril) leha T ‫לו‬ •
J
sende, sana (dişil) lah j ‫לו‬
canın cehenneme 1, cehenneme kadar yolun var 1 leh kibinimat! !‫לך קיבינימט‬ i:!

(argo) !

görünürde, sözüm ona, adeta, görünüşte lihora ‫לכאורה‬


buraya lekan ‫ל?או‬ ■f

sayın, şerefine, onuruna lihvod ‫לכבוד‬


birleştirmek, birlik sağlamak, bir araya getirmek liked, leldked ‫פ‬ )‫לכד (ללכד‬
kıstırmak, yakalamak, ele geçirmek, tuzağa düşür- lahad, lilkod ‫פ‬ )‫לכד (ללכד‬
mek, esir almak
lake, vernik • laka ‫לכה‬
birleşme . likud ‫לכוד‬
: 1
.1
•1
264 .
nemlendirme, ıslatma, yaş etme lihluah ‫לחלוח‬
tamamen, kesinlikle, büsbütün, tamamıyla lahalutin ‫לחלוטין‬
nemlendirmek, ıslatmak, yaş etmek lihleah, lihlah, £> ‫ לחלח‬,‫לחלח‬
letahleah )‫(ללחלח‬
ekmek, geçim, rızk, nimet lekem ‫לחם‬
savaşmak, harbetmek ‫־‬- ‫■י‬ ■ laham,lilhom S) )-‫לחם (ללחם ב‬
(be)
kızarmış ekmek lekem kaluy ‫לחם קןלרי‬
harp hali, harp etme, savaşım durumu lokma ‫לחמה‬
göz küresini göz kapaklarıyla birleştiren ince zar, lahmit ‫לחמיה‬
konjonktiv
sandviç ekmeği lahmaniya ‫לחמניה‬
beste, melodi, name lahan ‫לחן‬
boşuna, beyhude lehinam ‫לחנם‬
stres, baskı, sıkıntı, basınç, tazyik lakats ‫לחץ‬
sıkıştırmak, baskı yapmak, pres yapmak, zorlamak lahats, lükots ‫פ‬ ,‫לחץ (ללחץ את‬
(et al) )‫על‬
hava basıncı lakats avir ‫לחץ אלר‬
tansiyon, kan basıncı lakats dam ‫לחץ דם‬
buton, düğme taktsan ‫ליז?ו‬
fermejup, çıtçıt laktsanit ‫לחצנית‬
fısıltı lahaş ‫לחש‬
fısıldamak, mırıldanmak (dua) lahaş, lilhoş ‫פ‬ )‫לחש (ללחש‬
suflör, fısıldayan, fısıl tıcı lakşaıı ‫לדושן‬
fısıldaşmak lihşeş, lelahşeş ‫פ‬ )‫לחשש (ללחשש‬
kertenkele (hayvan) letaa ‫לטאה‬
letonya (ülke) latviya ‫לטביה‬
okşama, okşayış lituff letifa ‫ לטיפה‬,‫לטוף‬
parlatma, cilalama, zımparalama lituş ‫לטוש‬
gözleri faltaşı gibi açılmış, gözünü dikmiş, dik dik laluş ‫ת‬ ‫לטוש‬
bakan, yan bakan (sıfat)•
latin (kısaltması <0D) latini ‫לטיני‬
okşamak litef lelatef ‫פ‬ )‫לטף (ללטף‬
parlatmak, cilalamak, zımparalamak liteş, lelateş ‫פ‬ )‫לטש (ללטש‬
gözlerini dikmek, gözleri faltaşı gibi açılmak, dik lataş, liltoş ‫פ‬ )‫לטש (ללטש‬
dik bakmak, yan bakmak
bende, bana li ‫לי‬
libido, cinsel dürtü, cinsel cazibe libido ‫ליבידו‬
savaşçı (dişil) ■ lohemet ‫נ‬ ‫לוחמת‬
loto (şans oyunu) loto ‫לוטו‬
nilüfer, lotus (çiçek) lotus ‫לוטוס‬
su samuru (hayvan) lutra ‫לוטרה‬
cenaze levaya ‫לדה‬
uydu ..... lavyan ‫להד‬
balina (hayvan) livyatan
kümes, bebek yatağı lul ‫לול‬
ilmik (ipe atılan ilmik), ilik (düğmenin geçtiği ilik) lulaa ‫לולאה‬
palmiye dalı lulav ‫לולב‬
mezse, ...medikçe luley, lüle ‫ לולא‬,‫לולי‬
cambaz, akrobat lulyan ‫ליליד‬
cambazlık lulyanut ‫לולינות‬
lumbago (hastalık) lumbago )‫לומבגו (מחלה‬
(mahala)
yakın doğu, akdeniz ülkeleri levant ‫לונט‬
yakın doğulu, akdenizli (sıfat) levantini ‫ת‬ ‫לונטיני‬
yabancı, ecnebi (sıfat) loazi ‫ת‬ ‫לועזי‬
tamamlanmamış, eksiği olan, güdük löke behaser ‫לוקה בחמר‬
lüks, konfor luksus ‫לוקסוס‬
lüksemburg (ülke) luksemburg ‫לוקסמבוךג‬
küpeşte, gemi küpeştesi lazbezet ‫לץבזת‬
nemli, rutubetli, yaş, ıslak (sıfat) lah ‫ת‬ ‫לח‬
balgam leha ‫לחה‬
ayrı, ayrıca lehud ‫לחוד‬
çiğneme, ısırma, dudaklarıyla koparma, otlama lihuh ‫לחוך‬
stresli, gergin, sıkışık, sıkışmış, baskı altında, ba- lahuts ‫ת‬ ‫לחוץ‬
sınçlı, sıkıştırılmış (sıfat)
nem, rutubet lahut ‫לחות‬
yanak,avurt lehi ‫לחי‬
şerefeI hayata! lehayim ‫לחיים‬
çiğneme, sıyırma, otlama lehiha ‫לחיכה‬
savaşma, harbetme lehima ‫לחימה‬
basma, sıkma, sıkıştırma, pres lehitsa ‫לחיצה‬
fısıltı, fısıldama, mırıldanma . lehişa ‫לווילה‬
çiğnemek, ısırmak, dudaklarıyla koparmak, otla- liheh, lelaheh s )‫לחך (ללחך‬
mak
çiğnemek, sıyırmak, otlamak lahah, lilhoh s )‫לחך (ללחיו‬

262
hokkabazlık yapmak, ilüzyon yapmak litet, lelaatet ‫פ‬ )‫להטט (ללהטט‬
hit, popüler şarkı lait ‫להיט‬
ilerde, aşağıda, altta (yazıda) lealan !‫להל‬
onlarda, onlara (eril) laem r ‫להם‬
onlarda, onlara (dişil) laen j ‫להד‬
tersine, aksine, bilakis, kontra leefeh , ‫להפך‬
hava filosu, hava kuvvetleri laak ‫להק‬
rol dağıtımı yapmak, grup kurmak liek, lelaek ‫פ‬ )‫להק (ללהק‬
grup, topluluk, küme laaka ‫להקה‬
kuş sürüsü laakat tsiporim ‫להקת צפרים‬
kiralık leaskara ‫להתפרק‬
tekrar birbirimizi dinlemek üzere leiştamea ‫להשתמע‬
görüşmek üzere leitraot ‫להתראות‬
onda, ona (eril) lo T ‫לו‬
eğer, şayet, ise lu ‫לוא‬, ‫לו‬
tali, ikincil, artçı, ardıl levay ‫לואי‬
libya (ülke) luv ‫לוב‬
lobi lobi ‫לובי‬
libyalı (eril) luvi T ‫לובי‬
logo, işaret, amblem, ticari ad (İNGİLİZCEDEN) logo ‫לוגו‬
mantık, rasyonel (İNGİLİZCEDEN) logUca ‫לוגינה‬
içki içme, içme, yudumlama logeıtı ‫לוגם‬
eşlik etmek, arkadaşlık etmek, refakat etmek live, lelavot S )‫לוה (ללוות‬
borçlanmak, borç almak, ödünç almak lava, lilvot ‫פ‬ )‫לוה (ללוות‬
hararetli loet ‫לוהט‬
refakat, eskort, eşlik livuy ‫לווי‬
fındık (meyve) luz ‫לוז‬
tahta, karatahta, levha, kadran (saat) luah ‫לוח‬
pota, basketbol potası luah asal ‫לוח הסל‬
ilan tahtası luah modaot ‫לוח מודעות‬
klavye, tuş tablası luah mikledet ‫לוח מקלדת‬
takvim luah şana ‫לוח שנה‬
levha, plaka, kitabe luhit ‫לוחית‬
savaşçı (eril) lohem r ‫לוחם‬
savaşçı (sıfat) (eril) lokmanı ‫ז‬,‫ת‬ ‫לוחמני‬
savaşçılık lohmaniyut ‫לוחמניות‬
savaşçı (dişil) (sıfat) lohmanit ‫נ‬,‫ח‬ ‫לוחמנית‬

261
sonunda, nihayetken sonunda, en nihayet, sön levasof ‫לבסוף‬
olarak
doğuştan beyaz kıllı lavkan ‫למוז‬
çok yaşa! (hapşırınca söylenen söz), yarasın, afiyet livriyut!, !‫לבריאות‬
olsun anlamında söylenen söz labriyut!
levrek balığı (hayvan) levrak ‫לבדק‬
giymek ........ lavaş, lilboş S )‫(ללבש את‬.‫לבש‬
(et)
hakkında, dair, nazaran legabey ‫לגבי‬
gölet, kıyı gölü, lagün laguna ‫לגונה‬
yasal, meşru, nizami (İNGİLİZCEDEN) (sıfat) legitimi ‫ת‬ ‫לגיטימי‬
yasallık, meşruluk, meşruiyet legitimiyut ‫לגיטימיות‬
yudum, yudumlama legima ‫לגימה‬
alay etmek ligleg, lelagleg ‫פ‬ )‫לגלג (ללגלג על‬
(al)
alaycı (sıfat) laglegan ‫ת‬ ‫ל?לגז‬
alay, alay etme liglug ‫לגלוג‬
nizami, yasal, yasaya uygun, kanuni, hukuki, legal legali ‫ת‬ ‫לגלי‬
(İNGİLİZCEDEN) (sıfat)
yudumlamak lagam, lilgorn ‫פ‬ )‫לגם (ללגם‬
tamamen, tamamıyla, büsbütün, tümden legamre ‫לגמרי‬
maalesef, üzülerek, esefle ledaavoni ‫לדאבוני‬
doğum, doğma, doğuş leda ‫לדה‬
onda, ona (dişil) la j ‫לה‬
alev laav ‫להב‬
bıçak ağzı, bıçağın keskin tarafı, falçata laav ‫להב‬
gelecekte, bundan sonra leaba ‫להבא‬
alev leava ‫להבה‬
zırvalık, boşboğazlık, zevzeklik, abuk sabuk söz, laag ‫להג‬
geveleme, boş laf
zırvalamak, abuk sabuk konuşmak, boşboğazlık lieg, lelaeg ‫פ‬ )‫להג (ללהג‬
etmek, zevzeklik etmek
istekli, hevesli, ateşli, şevkli, sabırsız (sıfat) laut ‫ת‬ ‫להוט‬
rol dağıtımı liuk ‫להוק‬
hararet, ateş, alev, şevk, tutku, ihtiras, heyecan, laat ‫להט‬
heves, ateşlilik, istek
yakmak, yakıcı olmak, sıcak olmak ‘ laat, lilot ‫פ‬ )‫להט (ללהט‬
hokkabazlık, hile, el çabukluğu . laatutim ‫להטוטים‬
hokkabaz ‫•־‬ laatutan ‫להטוטן‬

;■ >■‫־׳■ י‬.? .?; ‫־‬ v■/‫״‬:■-7.;;-.‫י‬:^■:::

:‫יי‬ '.'■■■ 260


candan, kalpten, samîmi, içten, yürekten, içtenlikle levavi ‫ ת‬. ‫לבבי‬
(sıfat)
içtenlik, açık yüreklilik, samimiyet levaviyut ‫לבביות‬
yalnız levad ‫לבי‬
keçe, çuha, kebe leved ‫לבד‬
kalbi, merkezi, çekirdek yeri, göbek, iç, nüve liba ‫לבה‬
lav, yanardağ p üskür tüsü laba ‫לבה‬
tutuşturmak, alevlendirmek, körüklemek, olayı liba, lelabot s )‫לבה (ללבות‬
büyütmek, yangına körükle gitmek
kalbi, onun kalbi (dişil) liba, lev şela ‫נ‬ ‫ לב שלה‬,‫לבה‬
kalbini fethetme, cezbetme, sevgi, muhabbet lıbuv ‫לברב‬
tutuşturma, alevlendirme, körükleme, olayı büyüt- libuy ‫לברי‬
me, yangına körükle gitme
körükleme, kışkırtama, gaza getirme, kötülüğe libuy yetsarim ‫לברי לצרים‬
teşvik etme
ağartma, beyazlaştırma, aklama, açıklık getirme, libun ‫לברן‬
netlik, yağ ve kirleri yüksek ateşte arıtma
giysi, elbise, giyim, esvap, kıyafet levuş ‫לבוש‬
aslan, erkek aslan (hayvan) lavi r ‫לביא‬
aslan, dişi aslan (hayvan) lavla ‫נ‬ ‫לביאה‬
lokma (hamur tatlısı) leviva !‫לביבי‬
giyme levişa ‫לבישה‬
pankreas (iç organ) lavlav ‫לבלב‬
filiz vermek, çiçeklenmek, tomurcuklanmak lıvlev, lelavlev £> )‫לבלב (ללבלב‬
filiz verme, çiçeklenme, tomurcuklanma livluv ‫לבלוב‬
katip, yazıcı lavlar ‫לבלר‬
ekşi yoğurt leben ‫לבז‬
beyaz (renk) lavan ‫לבז‬
beyazlık loven ‫לבז‬
aklanmış luban ‫לבן‬
açıklığa kavuşturmak, açıklık getirmek, netlik liben, lelaben ‫פ‬ )‫לבן (ללבן‬
kazandırmak
beyazımsı, beyazımtrak, bembeyaz (renk) (sıfat) levanvaıı ‫ת‬ ‫לבנבן‬
ay levana ‫לבנה‬
tuğla, tuğlalar levena, ‫ לבנים‬,‫לבנה‬
levenim
lübnan (ülke) levanon ‫לבניז‬
iç çamaşırı, çamaşır levanim ‫לבנים‬

259
‫ל‬
L, sayısal değeri 30, (İbrani alfabesinde 12.ci harf) lamed ‫ל‬
e, ye, ya, a ek takısı (TelAvive, Ankaraya, Aşkalo- le, li, la ‫ל‬, ‫ל‬,‫ל‬
na)
hayır, olmaz . - lo ‫לא‬
işime gelmez, hesabıma uymaz, olmaz 10 ba beheşbon ‫לא בא בחשבון‬
açık değil, net değil, flu, belirsiz lo barur ‫לא ברור‬
bilmiyordum lo ayiti yodea ?‫ ירד‬,‫לא יירה‬
önemli değil 10 haşuv ‫לא חשוב‬
iyi değil lo tov ‫לא טוב‬
inanılmaz lo yeuman ‫לא יאמן‬
güzel değil, hoş değil, nahoş loyafe ‫לא ןפה‬
değmez lo keday ‫לא כדאי‬
hiçbir şey lo klum ‫לא כלום‬
zarar yok lo nora ‫לא נורא‬
doğru değil lo nahon ‫לא נכון‬
hoş değil, nahoş, kaba lo naim ‫לא נעים‬
ladino, judeoespanyol lisanı ladino ‫לאדינו‬
hayır, olmaz lav ‫לאי‬
şart değil, olamasa da olur lav davka ‫לאו דוקןא‬
güpegündüz, gündüz gözüyle leor ayom ‫לאור היום‬
güpegündüz, gün ışığında leor yom ‫לאור יום‬
yorgunluk, bitkinlik, helak olma, mecalsizlik leut ‫לאות‬
geriye, arkaya leahor ‫לאחור‬
sonradan, hemen sonra, ardından leahar miken ‫לאחר מכן‬
yavaş leat ‫לאט‬
yavaş yavaş, yavaşça leat leat ‫לאט לאט‬
hemen, derhal, içinden geldiği gibi, irticalen lealtar ‫לאלתר‬
millet, ulus leom ‫לאם‬
milli, ulusal (sıfat) leumi ‫ת‬ ‫לאמי‬
milliyetçilik, şovenizm leumanut ‫לאמנות‬
milliyetçi, milletperver, şoven (sıfat) leumani D ‫לאמני‬
nereye ? leaıı ? ‫לאח‬
kalp, yürek, merkez, iskambilde kupa lev ‫לב‬
kalbini fethetmek libev, lelabev B )‫לבב (ללבב‬

' ‫■י‬ '‫י‬ ■ ■ ‫י‬ •;■


. ; ‫י‬ ■ ■' 258
sıkıştırarak ezme, çırpma ktita " ‫כתיתה‬
duvar, sur kotel ‫פתל‬
leke, şaibe (mecaz) ketem ‫כתם‬
turuncu, kavuniçi, potakal rengi (renk) katom ‫כתם‬
pamuk kutna ‫כתנת‬
sabahlık, gecelik kutonet -‫כתנת‬
omuz katef ‫כתף‬
apolet ktefa ‫כתפה‬
taç keter ‫פתר‬
kuşatmak, sarmak, etrafını çevirmek, çembere kiler, lehater ‫פ‬ )‫כתר (לכתר‬
almak, ablukaya almak, muhasara etmek
ezmek, ufalamak, havanda dövmek, öğütmek, izdi- kataş, liktoş ‫פ‬ )‫כתש (לכתש‬
ham yaratmak, itişip kakışmak
sıkıştırarak ezmek, çırpmak katat, liktot ‫פ‬ )‫כתת (לפתוח‬
uzun ve yorucu yürüyüş yapmak, sıkıştırarak kitet, lekatet ‫פ‬ )‫כתת (לכתת‬
ezmek, izdiham yaratmak
algılama yeteneği, algılama yetisi, sezgi, anlayış, koşer avhana ‫כשר הבחנה‬
ayırdetme kabiliyeti
Pesah bayramına uygun, kaşer lepesahın kısaltması kaşer lepesah, ‫פשר לפסח‬
kaşlap ‫כשל״פ‬,
liderlik yeteneği, önderlik yeteneği koşer manigut ‫פשר מנהיגות‬
yetenek, kabiliyet, istidat, hüner, beceri, marifet, kişaron ‫כשדין‬
meziyet''........ ,‫■' ־ ׳‬-.‫■ ■ •••־•׳־‬ ■■ . ■■

kabiliyetli, becerikli, muktedir, yetenekli, marifetli, kişroni ‫כשרוני‬


hünerli
nizama uygunluk, yasallık, meşruluk, meşruiyet, kaşrut ‫כשרות‬
yerindelik
mezhep, tarikat kat ‫כת‬
yazı ktav ‫כתב‬
yazar, muhabir kaiav ‫כתב‬
yazmak katav, lihtov ‫פ‬ )‫כתב (לכתיב את‬
(et)
feragatname, feragat belgesi ktav vitur ‫כתב ותור‬
hiyeroglif yazısı ktav hartumim ‫כתב חךטמים‬
el yazısı, el yazması ktav yad ‫כתב יד‬
çivi yazısı ktav yetedot ‫כתב יתרות‬
dergi ktav et ‫כתב ?ת‬
evlilik akdi belgesi (dini), evlilik cüzdanı, evlilik ketuba ‫כתפה‬
sözleşmesi
makale katava ‫כתבה‬
yazıcı, daktilo (eril) katvan T ‫כתבן‬
yazıcı, daktilo (dişil) . katvanit ‫נ‬ ‫כתבנית‬
adres ktovet ‫כתבת‬
sınıf, manga (askeri) kıta ‫כתה‬
başlık yazısı, yazı başlığı kituv ‫כתוב‬
yazılı, yazılmış (sıfat) katuv ‫ת‬ ‫כתוב‬
alt yazı (filimlerdeki) ktuvit ‫כתובית‬
abluka, etrafını çevirme, kuşatma kitur ‫כתור‬
ufalanmış, havanda dövülmüş, ezik, Öğütülmüş katuş ‫ת‬ ‫כתוש‬
(sıfat)
sıkıştırılarak ezilmiş, çırpılmış (sıfat) katut ‫ת‬ ‫כתות‬
yazı, imla, yazım ktiv ‫כתיב‬
yazma, yazı, yazım ktiva ‫כתיבה‬
et dövme çekici, tahta çekiç, döveç katiş ‫כתיש‬
ufalama, öğütme, ezme, havanda dövme ktişa ‫כתישה‬

256
neşeyle zıplamak, sevinçle hoplamak, sıçramak, kirker, 5 )‫כז־כר (לפרפר‬
oynamak, dans etmek lekarker
payton, at arabası kirkara ‫פרפרה‬
üzüm bağı kerem ‫כרם‬
göbek, karın keres ‫כרם‬
koltuk kursa ‫כךסה‬
kemirme, aşınma, aşındırma, erozyon kirsum ‫כרסום‬
kemirmek kirsem, ‫פ‬ )‫כרסם (לכרסם‬
leharsem
kemirgen, kemirici karseman ‫כךסמן‬
çölyak hastalığı, hazımsızlık, sindirim yetmezliği kareset, tselyak ‫ צליאק‬,‫כרסה‬
(hastalık)
diz çökmek, eğilmek karaa, lihroa ‫פ‬ )?‫כרע (לכר‬
tavuk budu, tavuk butları bacakları kereyim ‫כך??ם‬
kereviz (sebze), kereviz sapı ve yaprağı karpas ‫כרפס‬
prasa (sebze) kreşa ‫פרשה‬
kesmek, karar almak, biçmek, budamak(ağaç), karat, lihrot ‫פ‬ )‫כרה (לכרות‬
kesmek (uzuv kol bacak vs.)
anlaşma yapmak, ittifak kurmak karat brit, ‫פ‬ ‫כרת בריח (לכרת‬
lihrot brit )‫ברית‬
ne zaman ki, ‫״‬diği zaman ftşe.. -‫כש‬
geldiğinde, geldiği zaman kşeba ‫כשבא‬
büyü, efsun, sihir, keramet kişuf ‫כשרף‬
vasıf, nitelik kişur ‫כשור‬
kalifikasyon, iş başvurusunda nitelikler, yetenekler kişurim ‫כשורים‬
kuyruk sallama, gevezelik, çene çalma, gırgır geçme kişkuş ‫כשכוש‬
gırgır geçmek, gevezelik yapmak, kuyruk sallamak kişkeş. ‫פ‬ )‫כשכש (לכשכש‬
lekaşkeş
başarısızlık, yetersizlik, kifayetsizlik, yetmezlik keşel ‫כשל‬
becerememek, başaramamak kişel, lehaşel ‫פ‬ )‫כשל (לכשל‬
başarısız olmak, tökezlemek, hataya düşmek kaşal, lihşol ‫פ‬ )‫כשל (לכשל‬
başarısızlık, beceriksizlik; fiyasko kişalon ‫כשלין‬
gibi, benzeri gibi, tamda öyle keşem ‫כשם‬
büyülemek kişef lekaşef ■‫פ‬ )‫כשף (לכשף‬
büyü, sihir kşafim ‫כשפים‬
yahudi inançlarına uygun, caiz, dinen sakıncasız, kaşer ‫פשר‬
nizami, meşru, mübah
kabiliyet, beceri, yeti, yetenek, meleke koşer ‫כשר‬

255
karnabahar.(sebze) ; .,r, ; kruvit ..... . . . . ‫כרובית‬
bildiri, ilan kruz ‫כרת‬
çığırtkan, bağıran insan kanız ‫פרוז‬
kazılı, kazılmış, kesik, biçilmiş, budanmış (sıfat) karuy ‫ח‬ ‫פרוי‬
ciltli, bağlı, ciltlenmiş, kaplı, kaplanmış, kapsayan, koruk ‫ת‬ ‫כרוך‬
içine alan, içeren (sıfat) : : .
krom (maden) krom ‫כרום‬
kromozom, biri ana diğeri babadan geçen gen çifti kromozom ‫כרומוזום‬
kronolojik, zamandizinsel (sıfat) hroııologi ‫כרונולוגי‬
kronoloji hronologya ‫כרונולומה‬
kronometre hronometer ‫כרונומטר‬
kronik (sıfat) hroni ‫ת‬ ‫כרוני‬
kesik, budanmış, biçilmiş (ağaç, uzuv) (sıfat) karut ‫ת‬ ‫כרוה‬
pankart, döviz kraza ‫כרזה‬
gereksinim, zorunluluk, mecburiyet, gereklilik korah ‫פרח‬
bilet, kart, kartoteks, giriş kartı (işçi ya da abone) kartis ‫כרטיס‬
kredi kartı kartis aşray ‫כרטיס אשראי‬
simkart, telefon kartı kartis sim ‫כרטיס סיס‬
biletçi kartisan ‫כרטיסן‬
kartotekslemek, bilet kesmek kirtes, lekartes s )‫כרטס (לכרטס‬
kart indeksi, kartotekst karteset ‫כרטסת‬
madencilik, kazıcılık kriya ‫כריה‬
karizma, etkileyicilik karizma ‫כריזמה‬
sandviç karih ‫?ריר‬
ciltleme, sarma, cilt, kitap kabı kriha ‫כריכה‬
diz çökme, baş eğme kriya ‫כרי^ה‬
diz çökme, eğilme kria ‫כרי?ה‬
köpek balığı (hayvan) kariş ‫כריש‬
yastık, minder, bant, bilardo bandı karit ‫כרית‬
kesme, biçme, budama (organı, ağacı), karar alma krita ‫כריתה‬
kent, kasaba krah ‫כרי‬
cilt, fasikül, kitap bölümü kereh ‫כרי‬
ciltlemek, sarmak karah, likroh ‫פ‬ )‫כרך (לפריו‬
korniş, perde asmak İçin metal veya plastikten. karkov ‫כךכ’ב‬
yapılmış araç, çerçeve biçiminde oymalı çıkıntı
zerdeçal (baharat), hint safranı kürküm ‫כרכום‬
neşeyle zıplama, sevinçle hoplama, sıçrama, oyna- kırktır ‫כרכור‬
ma, dans etme

254
sara krizi, sara nöbeti, epilepsi (hastalık) kifyon !‫בפיו‬
dublör, artistlerin benzeri kafil ‫כפיל‬
ikilik, mislilik kfilut ‫כפילות‬
ast, rütbece düşük olan (sıfat) kafif ‫ח‬ ‫כפיף‬
eğilebilir, bükülebilen (sıfat) kafif ‫ת‬ ‫כפיף‬
eğme, bükme kfifa - ■ ; ■ ■■‫כפיפה‬
aslan (hayvan) kefir ‫כפיר‬
kafirlik, din kurallarına karşı olma kfira ‫כפירה‬
kaşık (küçük), çay veya tatlı kaşığı kapit ‫כפית‬
cebren, zor kullanarak, zorlayıcı, yaptırımcı, dayat- kfiyati ‫ת‬ ‫כפ;תי‬
maçı (sıfat)
dayatmacılık, zorlayıcılık, yaptırımcılık, zor kulla- kfiyatiyut ‫כפ^תיות‬
mm
çarpım, çarpma kefel ‫כפל‬
çarpmak, çarpım işlemi yapmak, katlamak kafal, lihpol s )‫כפל (לכפל‬
iki katı, iki misli kiflayim ‫כפלזם‬
eğmek, bükmek, domaltmak kafaf, lihfof ‫פ‬ )‫כפף (לכפיף‬
eldiven, eldivenler kfafa, kfafot ‫ כפפות‬,‫כפפה‬
köy kfar ‫כפר‬
fidye, karşılık, kefaret kofer ‫בפר‬
kefaretini ödemek, telafi etmek, günahını bağışlat- kiper, lehaper ‫פ‬ )‫כפר (לכפר‬
mak
inkar etmek, yalanlamak, tekzip etmek kafar, likfor ‫פ‬ )‫כפר (לכפיר‬
kurban, kefaret kapara ‫כפרה‬
köylü, köye ait, köysel, kırsal kafri ‫כפרי‬
düğmeleme, ilikleme kifiur ‫כפתור‬
düğme, buton kafior ‫כפתור‬
düğmelemek, iliklemek kifter, lekafier ‫פ‬ )‫כפתר (לכ^הר‬
otlak, çayır, mera kar ‫כר‬
yastık, minder kar ‫כר‬
uygun şekilde, uygunca karauy ‫בראוי‬
ibik (tavuk, horoz tepesindeki kırmızı parça) karbolet ‫כךבילח‬
monoton, her zamanki gibi, alışıldığı gibi, olağan, karagil ‫כרגיל‬
sıradan, alelade, rutin, tekdüze, yeknesak
kazmak (maden), kazımak, kazı yapmak karat, lihrot ‫פ‬ )‫כרה (לכרת‬
lahana (sebze) kruv ‫כרוב‬
melek keruv ‫כרוב‬
kırmızı lahana (sebze) kruv adom ‫כרוב אדם‬
parasal, finaıısal, nakdi, paraca, mali, (sıfat) kaspi .... ‫ת‬ ‫כספי‬
cıva (element) kasplt ‫כספית‬
kasa, para kasası, sandık kasefet ‫כספת‬
yastık keset ‫כסת‬
kıçını örtme, götü, kurtarma, kusur örtme (argo) kastah ‫כסת״ח‬
(lekasot tahat kısaltması) . ;, ....................
sonra, sonrasında, geçtikten sonra kaavor ‫י‬ ‫'כעבר‬
kızgın, Öfkeli, ateş püsküren (sıfat) kaus ‫ת‬ ‫כעוס‬
çirkinlik kiur ‫כעדר‬
gibi keeyn ‫פעיז‬
kraker, peksimet keah ‫כעך‬
öfke, hiddet, kızgınlık, asabiyet kaas ‫כעס‬
kızmak, öfkelenmek, ateş püskürmek kaas, lihos (al) S )‫כעם (לכעס ?ל‬
çirkinleştirmek kier, lehaer S )‫כער (לכער‬
şu anda, şimdi, halen kaet ‫כעת‬
kaşık, aya (el ayak ayası) ‫־‬ kaf ‫פף‬
aya, el ayası, avuç içi kaf ayad ‫כף היד‬
mala, sıva aleti kaftaydhim ‫כף טיחים‬
kefe, terazi kefesi kaf moznayim ‫כף מאזמם‬
taban, ayak tabanı, pati, hayvan patisi kafregel ‫כף דגל‬
kubbe, takke, bere kipa ‫כפה‬
sille, tokat (argo) kafa ‫כפה‬
dayatmak, zorla benimsetmek, zorunlu kılmak, kafa, lihpot ‫פ‬ )‫כפה (לכפות‬
zorunda bırakmak, mecbur etmek, zorlamak, ceb-
retmek, ellerini bağlamak, zincire vurmak
zoraki, mecburi (sıfat) kafuy ‫ת‬ ‫כפרי‬
nankör, kadir bilmez kfuy tova ‫כפרי טובה‬
misli, iki misli, çift (sıfat) koful ‫ת‬ ‫כפול‬
eğik, eğilmiş, bükük, bükülmüş, domalmış (sıfat) kafuf ‫ת‬ ‫כפרף‬
tabi, ...ye tabi, bağımlı, bağlı, mesul, ast (görev kafuf ‫ת‬ ‫כפוף‬
b akımından) (sıfat)
ayaz, don, kırağı kfor ‫כפור‬
kefaret, günahların affedilmesi, kipur kipur ‫כפרד‬
göre, gibi kefi, kfi ‫כפי‬
görünüşe göre, herhalde, galiba kefı anire ‫כפי הנראה‬
dayatma, yaptırım, zorlama, zorunda bırakma, kfıya ■ ‫כפיה‬
zorunlu kılma, cebir
başlık, kefiye, poşu, araplann başlarına taktıkları kafiya ‫כפיה‬
bez başlık (ARAPÇADAN) .

252
büsbütün, tamamen, külliyen katil ‫כליל‬
erguvan (pembe çiçekli ağaç) klil ahoreş ‫כליל החרש‬
beslemek, geçindirmek, iaşe sağlamak kilkel, lehalkel S )‫פלפל (לכלכל‬
ekonomi, geçim, iktisat kalkala ‫פלפלה‬
ekonomik, iktisadi (sıfat) kalkali ‫ת‬ ‫פלפלי‬
ekonomist, iktisatçı kalkalan ■ ‫כלכלן‬
kural, ilke, kaide, bütün klal ‫פלל‬
dahil etmek, kapsamak, ihtiva etmek, içine almak, kalal, lihlol ‫פ‬ )‫פלל (לכלל את‬
içermek (et)
hiçbir şekilde, hiçbir surette, katiyen, sureti kati- klal uhlal ‫פלל וכלל‬
yede
genel, umumi (sıfat) klali ‫ת‬ ‫פללי‬
genelde, genel, genel olarak, genellikle, umumiyetle klalit ‫כללית‬
herkes kulam ‫כלם‬
ayıp, utanç keüma ‫כלמה‬
dağ lalesi, anemon çiçeği, numan çiçeği (çiçek) kalanit ‫כלנית‬
ye doğru, ...ye yönelerek klape ‫כלפי‬
herhangi kolşeem ‫כלשהם‬
bence, bana göre, bana öyle geliyor ki, kanımca lâmedumani ‫כמדמני‬
güçlü istek, özlem, çok arzu edilen, yanıp tutuşulan kamea ‫ת‬ ‫כמה‬
(sıfat)
arzulamak, çok arzu etmek, yanıp tutuşmak kama, lihmoa ‫פ‬ )‫כמה (לכמה‬
kaç ? nice ? ne kadar ? kama ? ?‫כמה‬
yer mantarı (bitki) kmea, kmein ‫כמהין‬, ‫כמהה‬
keza, hakeza, aynı şekilde, ayrıca, üstelik, aynı kmo hen ‫כמו כן‬
zamanda, dahası, ek olarak, yanısıra
gibi kmo, kmot ‫ כמות‬,‫כמו‬
tabii, tabii ki, gayet tabii, belli kamuvan ‫כמובן‬
onun gibi (dişil) kamoa ‫נ‬ ‫כמוה‬
onun gibi (eril) kamou ‫ז‬ ‫כמוהו‬
onlar gibi (eril) kamoem ‫ז‬ ‫כמוהם‬
onlar gibi (dişil) kamoen ‫נ‬ ‫כמוהן‬
senin gibi (dişil) kamoh ‫נ‬ ‫כמוך‬
senin gibi (eril) kamoha ‫ז‬ ‫כמיד‬
sizin gibi (eril) kamohem ‫ז‬ ‫כמוכם‬
sizin gibi (dişil) kamohen ‫כמוכן‬
kimyon kamun, lamel ‫ קימל‬,‫כמון‬
bizim gibi kantonu ‫כמונו‬

249
kuduz (hastalık) kalevet ‫כלבת‬
cibinlik, haşarattan korunmak için kullanılan tül kila ‫כלה‬
gelin kala ‫כלה‬
bitirmek sona erdirmek, yok etmek, ortadan kaldır- kilo, lehalot S )‫כלה (לכלות‬
mak, kökünü kazımak, imha etmek
imha olmak, tükenmek, yok olmak, bitmek, sona kala, lihlot ‫פ‬ )‫כלה (לכלות‬
ermek, ortadan kalkmak '
aşağıdaki gibi . kilaalan ‫כלהלן‬
hepsi kulo ‫כלוי‬
mahpus, hapsedilmiş, kafeslenmiş, kafese kapatıl- kalu ‫ת‬ ‫כלוא‬
mış (sıfat)
kafes kluv ‫כלוב‬
dahil, içine alan, içinde, kapsayan, içeren (sıfat) kalul ‫ת‬ ‫כלול‬
zifaf, gerdek . klulot ‫כלולות‬
hiç, hiçbirşey klum ‫כלום‬
işe yaramaz, yararsız klumııik ‫כלומניק‬
demekki, yani klomar ‫כלומר‬
klor klor ‫כלור‬
kloroform, genellikle anestezide kullanılan yatıştın- kloroform ‫כלורופורם‬
cı ve uyuşturucu
demode, çağdışı (sıfat) kelah ‫ת‬ ‫כלח‬
alet, araç, araç gereç, alet edevat, enstrüman, aygıt, kli ‫כלי‬
cihaz
kan damarları (örek, vrid) kley dam ‫כלי רם‬
vurmalı çalgılar, perküsyon (davul, darbuka, bateri kley akaşa ‫כלי הקעזה‬
vb.)
çömlek, toprak kap, çanak (topraktan yapılan), kli keres ‫כלי חרס‬
toprak güveç kabı
mutfak eşyası, mutfak takımı kley mitbah ‫כלי מטבה‬
yatak takımları (çarşaf, yastık kılıfı,nevresim vs.) kley mita ‫כלי מטה‬
enstrüman, çalgı, her türlü müzik aleti kley negina ‫כלי נגינה‬
hazne, kap, muhafaza, yuva kli kibul ‫כלי קביל‬
hapsetme, kafesleme kliya ‫כליאה‬
böbrek(ler) (iç organ) kilya, klayot ‫ כליות‬,‫כליה‬
harap olma, yıkdma, yıkım, mahvolma, helak kilayon ‫כליון‬
yıkma, tahrip . kilayon ‫כליון‬
gözlerinde tüterek, hasretle, hasret çekerek, özlem kilyoıı eynayim ‫כליון ?יניס‬
duyarak
her şeye muktedir, her şeye kadir kol yehol ‫ןכל‬-‫כל‬

248
yankesicilik yapmak, cepçilik yapmak, araklamak kiyes, lekayes ‫פ‬ )‫כיס (לכיס‬
safra kesesi, öd kis amara ‫כיס המרה‬
mantı, içine kıyma konulmuş hamur lokması kisan ‫כיסז‬
kist, yağ torbası, yağ dokusu kista ‫כיסתה‬
keyiflenmek, keyif sürmek kiyef lekayef ‫פ‬ )‫כיף (לכיף‬
eğme, bükme, kıvırma kifuf ‫כיפוף‬
nasıl ? keytsad ? ‫כיצד ז‬
kilden heykel yapmak, seramik yapmak kiyer, lehayer ‫פ‬ )‫כיר (לכיר‬
ocak, ısıtıcı, gaz ocağı, elektrikli ocak, ocak gözü kira, kirayim ‫ כירים‬,‫כירה‬
(çoğul 0‫ םםםםם‬kirayim olarak kullanılır)
cerrah, operatör hirurg ‫כירורג‬
cerrahi hirurgiya ‫כירוךג;ה‬
böyle, şöyle, öyle, bu şekilde, bu suretle kah, kaha »?‫פי י‬
şöyle böyle kah vekah ‫?ו ו?ו‬
yıldızlaşmak (spor,tiyatro,sinema), rol almak kihev, lekahev ‫פ‬ )‫ככב (לככב‬
yıldızlaşma kihuv ‫ככוב‬
bulvar, meydan kikar ‫ככר‬
bulvar yeri, meydan yerleri, büyük meydanlık kikar atarim ‫ככר אתרים‬
ekmek somunu kikar lehem ‫ככר לחם‬
çember kavşak, yuvarlak kavşak, trafik kavşağı, kikar tnua ‫ככר תנו^ה‬
göbek (kavşakta)
her, hepsi, bütün kol ‫כל‬
herbiri, her bir, herkes, herhangi biri, her kim kolehad ‫כלאחר‬
bütün gün kol ayom ‫כל היום‬
her gün kol yom ‫כל יום‬
nice, bu kadar, bunca, onca kol kah ‫כל כן‬
her nevi, her türden şeyler, her çeşitten kol miney ‫כל מיני דברים‬
dvarim
hapishane, hapis kele ‫כלא‬
hapsetmek kala, lihlo ‫פ‬ )‫כלא (לכלא‬
köpek (hayvan)(eril) kelev ‫ז‬ ‫כלב‬
fok, ayı balığı (hayvan) kelev yam ‫?לב ים‬
su samuru (hayvan) kelev ııaar ‫כלב נהר‬
tazı, av köpeği (hayvan) kelev tsayid ‫כלב ציי‬
köpek (hayvan), dişi köpek, kancık, şirret kadın kalba ‫נ‬ ‫כלבה‬
t‫—ן‬
(dişil)
köpek yavrusu, enik, köpekçik (hayvan) klavlav ‫כלבלב‬
köpek yetiştiricisi kalvaıı ‫כלבן‬
beygir gücü koah sus ‫כח סוס‬
irade, itici güç, güçlü istek, gayret koah ratson ‫כח רצון‬
gizli tutmak, gerçeği saklamak kiked, lehahed B )‫בחד (לכחד‬
zayıf, cılız (dişil)) (sıfat) kahuş r,J7 ‫בחוש‬
zayıf cılız (dişil) (sıfat) khuşa 2,‫ת‬ ‫כחו^ה‬
güvenlik güçleri, güvenlik kuvvetleri kokot abitahon. " ».‫בחוה הבטחון‬
boğazını temizlemek, gırtlağını temizlemek (bal- kihkedhi B ‫ בטבח‬,‫כחכח‬
gam) kihkahf )‫(לכחכח‬
lekahkeah
mavi (renk), pornografik (argo) kahol ‫בחל‬
mavimsi, mavimtrak (renk) (sıfat) khalhal fi ‫בחלחל‬
güçlü, kuvvetli, güce dayalı, agresif (sıfat) kohani J‫־‬J ‫בחני‬
inkar etmek, yalanlamak, tekzip etmek, yalan kiheş, lekaheş B )‫כח*ט (לכחש‬
söylemek
çünkü ki ‫בי‬
uygun şekilde, gerektiği şekilde, doğru olarak kayaut ‫ב^אות‬
ülser, yara, iç yara (hastalık) kiv ‫ביב‬
süngü, kasatura, mızrak kidon ‫כידון‬
bilindiği gibi, bilindiği üzere kayadua ‫כידוע‬
kalibre, ince ayar, çapını ölçme kiyul ‫כיול‬
bugünlerde, bu sıralar, günümüzde, halen, şu anda kayom ‫ביום‬
çünkü, için keyvan, ‫ מפיון‬,‫ביון‬
mikeyvan
yankesicilik, cepçilik, arakçılık, adam çarpma kiyus ‫כיוס‬
keyiflenme, keyif sürme kiyuf ‫כיוף‬
lavabo, evye, kurna kiyor ‫כילד‬
kil ile şekillendirme, modellendirme, seramik kiyur ‫כיור‬
yapma
balgam kiyah ‫כיח‬
öksürerek balgam çıkarmak kiyeah, kiyah, B )‫ ב!ח (לכיח‬,‫כיח‬
lekayeah
ayarlamak, ince ayar yapmak, çapını ölçmek kıyelj lekayel B )‫כיל (לפיל‬
kimyager himai ‫כימאי‬
kemoterapi kemoterapya ‫כימותרפןה‬
kimyasal, kimyevi (sıfat) kimi ‫ח‬ ‫כימי‬
kimya kimya ‫כיבדה‬
kinin, sıtma hastalığının ilacı hinin ‫כינין‬
cep kis ‫כיס‬
yankesici, cepçi kayas ‫כים‬

246
hazırlık, seferberlik, tetikte olma, teyakkuz konenut ‫כוננות‬
raf, kitap rafı konanit ‫כוננית‬
silahın nişan akşamı (gez,arpacık) kavenet ‫כונת‬
bardak kos ‫בוס‬
kadeh, küçük bardak kosit ‫כוסית‬
dilber, güzel kız, piliç, fıstık (argo) . .. .... kusit -....... . . ..‫בוסית‬
kızgın, kızan, öfkeli, hiddetli koes ‫כו?ם‬
çarpan kofel ‫כופל‬
eğmek, bükmek, eğdirmek, inadını kırmak (mecazi) kofef, lekofef ‫פ‬ )‫כופף (לכופף‬
kafir, dinsiz, inkarcı kofer ‫כופר‬
buruşturmak, büzmek, kırıştırmak, çekmek, küçül- kivets, lehavets ‫פ‬ )‫כוץ (לבוץ‬
mek, kasmak
reaktör, pota, demirci ocağı, demir eritme fırını kur ‫כור‬
atom reaktörü, nükleer reaktör kurgarini ‫בור גך?ייני‬
koreograf koreograf ‫כוראוגרף‬
koreografı, dans yaratma, bale sanatı koreografya ‫כ(ראוגךפקז‬
kürt, kurt milletinden olan (eril) kürdi ‫ז‬ ‫כוךדי‬
kürdistan (coğrafi bölge) kürdistan ‫כוךדיסטן‬
ciltçi, mücellit koreh, korhan ‫ כורכן‬,‫בורך‬
bağcı, üzüm yetiştiren korem ‫כורם‬
arı yetiştiren, arıcılık yapan, kovancı kavran ‫כירן‬
arı kovanı, kovan kaveret ‫כורת‬
etopya (etopyanın tevrattaki ismi) (ülke) kuş ...... ‫בועז‬
zenci kuşi ‫בו?זי‬
başarısız koşel ‫כו?ןזל‬
apolet kotefet, kotfot ‫ כותפות‬,‫כותפת‬
yazı başlığı, başlık, manşet, gazete manşeti, filmatik koteret ‫כותרת‬
altyazı (filmlerde)
bunun gibi (dişil) kazot 3 ‫בזאת‬
yalan, palavra, gerçek dişilik, temele dayanmayış kazav ‫כזב‬
hayal kurmak, yalan konuşmak kizev, lehazev ‫פ‬ )‫כזב (לכזב‬
bunun gibi (eril) kaze ‫ז‬ ‫כזה‬
bunun gibi (dişil) kazu 3 ‫כזו‬
kuvvet, güç, takat, derman, mecal koah ‫כת‬
insan gücü, iş gücü, personel koah adam ‫כת אדם‬
caydırıcı güç, caydırıcılık koah artaa ‫כיח הךת^ה‬
tahammül, dayanıklılık, dayanma gücü, acıya kat- koah sevel ‫בת סבל‬
lanma t kaldırma gücü

245
görev yapmak, sürdürmek, iştigal etmek, vazife kien, lehaen S )‫כהן (לכהן‬
görmek
kahinlik, memuriyet devresi keuna ‫כהנה‬
kaşla göz arasında, göz açıp kapayana kadar, he- keeref ayin ‫כהרף ??ן‬
mencecik, bir çırpıda
bağlayıcı, tutucu kovel ‫כובל‬
çamaşırcı kadın koveset ‫■■■נ‬ ‫כובסת‬
şapka kova ‫כובע‬
kep, kasket kova mitshiya ‫כרבע מצח^ה‬
prezervatif kovaon ‫כובעון‬
şapkacı kovaan ‫כובען‬
fatih, fetheden, işgalci, cezbeden(mecazi) koveş ‫כובש‬
kuveyt (ülke) kuveyt ‫כווית‬
yön, istikamet, cihet, taraf; akort etme (müzik kivun ‫כוון‬
aletini)
büzme, büzüştürme, sıkma kivuts ‫כווץ‬
çekme, büzülme, küçülme kivuts ‫כווץ‬
düzmece, yapmacık, asılsız, yalan, aldatıcı, doğru kozev ‫ת‬ ‫כתב‬
olmayan (sıfat)
yanık, yanık yarası, tende ateş yanığı kviya ‫?ויה‬
oyuk, kapalı ufak yer, bölme kuh ‫כוך‬
yıldız kohav ‫כוכב‬
gezegen kohav lehet ‫כוכב לכת‬
kuyruklu yıldız kohav şavit ‫כוכב שביט‬
yıldızlı, yıldız gibi, yıldız biçiminde (sıfat) kohavi ‫ת‬ ‫כוכבי‬
küçük yıldız, yıldız işareti ( * ) kohavit ‫כוכבית‬
içeren, dahil, geniş kapsamlı, etraflı kolel ‫כולל‬
kolera (hastalık), lanet herif (argo hitap) kolera ‫כולדה‬
yönlendirme mekanizması‫ ״‬tevcih, yönlendirici, kavan ‫כין‬
nişancı, akort (müzik aleti)
yönlendirilmiş, ayarlanmış kuvan ‫כין‬
yönlendirmek, yön vermek, ayarlamak, nişan kiven, lehaven s )‫כון (לבון את< אל‬
almak, akort etmek (müzik aletini) (et el)
niyet, maksat, kasıt, amaç kayana ‫כונה‬
ayarlama, ayar etme kivnun ‫כןנון‬
kurmak, tesis etmek, yerleştirmek konen, ‫פ‬ )‫כונן (לכונן‬
lehonen
ayarlamak, ayar etmek, ayar yapmak kivneıı, ‫פ‬ )‫כתן (לכתן‬
lekavnen

244
çok sıcak yer klvşaıı ‫פב^יז‬
gibi kegon
sürahi, testi, maşrapa, küçük plastik bidon kod ‫כד‬
değer (değmezin karşıtı), layık, yakışır, yaraşır, keday ‫כדאי‬
kıymetli
karlılık, rantabılite kedaiyut ‫כדאיות‬
bu gibi, benzer şekilde, vesaire, ve bazı kedome ‫פדומה‬
top, mermi, hap, küre kadur ‫כדרר‬
kristal küre, cam fanus kadur bdolah ‫פדור בדילה‬
yerküre, yeryüzü, dünya kadur aarets ‫כדור הארץ‬
kurusıkı, kurusıkı mermi kadur srak ‫כדרר סרק‬
voleybol (spor dalı) kadur af ‫כדור עף‬
balon, uçan balon kadur poreah ‫כדור פורח‬
futbol, ayak topu (spor dalı) kaduregel ‫כדורגל‬
futbolcu kaduraglan ‫כדורגלן‬
küre şeklinde, küresel (sıfat) kaduri ‫ת‬ ‫כדורי‬
uyku hapı / hapları kadurey şena ‫כדורי שנה‬
alyuvar (1ar) kaduriyot ‫כדוריות אדמות‬
X ■ * “
adumot
basketbol, (spor dalı) kadursal ‫כדוךסל‬
için, ötürü, diye kedey ‫כדי‬
gel diye, gelmen için kedey şetavo ‫תבוא‬# ‫כדי‬
aşağıdaki gibi kedilalan ‫כדלהלן‬
aşağıdaki gibi kedilkaman ‫כדלקמן‬
top sürme, toplu dr ipli ng (futbol, basketbol) İddrur ‫כדרור‬
top sürmek, topla dripling yapmak (futbol, basket kidrer, ‫פ‬ )‫כדרר (לכדרר‬
vs.) lekadrer
bowling (oyun) kadoret ‫כדרת‬
böyle, şöyle ko ‫כה‬
doğru dürüst, gereği gibi, hakkıyla, tam manasıyla, keogen ‫כ הגן‬
usturuplu, usulünce
koyu, esmer, loş, sönük, mat (sıfat) kee ‫ח‬ ‫כהה‬
koyulaşmak, rengi koyuya dönüşmek kaa, lihot B )‫כהה (לכהות‬
koyulaşmış, matlaşmış, loşlaşmış, donuk renkli kauy ‫ת‬ ‫כהוי‬ T
(sıfat)
alkol koal ‫כהל‬
uygun biçimde, usulunce, kurala uygun, yolu yor- kaalaha ‫כהלכה‬
T T "Î “
damınca
kahin, din adamı, soyadı (kohen) koen ‫כהן‬

243
saygı gösterme, şeref verme, ikram kibud ‫כבוד‬
saygı, hürmet, şeref, namus, haysiyet, itibar, paye, kavod ‫כבוד‬
değer
Özsaygı, izzetinefis, haysiyet, kendine saygı kavod atsmi ‫כבוד עצמי‬
söndürme kibuy ‫כבדי‬
söndürme kibuy ‫כבוי‬
sönük (sıfat) kavuy n" ‫כבוי‬
zincirli, bağlı (sıfat) kovul n ‫כבול‬
fetih, işgal, zapt, zaptetme, fethetme, zor kullanarak kibuş ‫כבוש‬
ele geçirme
işgal edilmiş, zaptedilmiş (sıfat) kavuş ‫ת‬ ‫כבוש‬
konserve kavuş ‫בבוש‬
turşu, turşusu kurulmuş (sebze vb.) (sıfat) kavuş ‫ת‬ ‫כבוש‬
yer çekimi, gravitasyon kvida ‫כבידה‬
tabiri caizse, sözde, adeta, sanki, güya kivyahol ‫כביכול‬
zincire vurma, zincirleme, kelepçeleme, prangaya kvila ‫כבילה‬
vurma
yıkanabilir (sıfat) kavis ‫ת‬ ‫כבים‬
çamaşır yıkama, çamaşır kvisa ‫כביסה‬
kudretli, muazzam, heybetli, büyük, kocaman kabir ‫ת‬ ‫כביר‬
(sıfat)
asfalt yol, kara yolu kviş ‫כביש‬
otoban, otoyol, karayolu, çevre yolu (örneğin kviş kviş mair ‫כביש מהיר‬
ayalon)
ana yol kviş raşi ‫כביש ראשי‬
işgal etme, zaptetme, fethetme, ele geçirme, istila, kvişa ‫כבישה‬
turşu kurma
kablo, halat, palamar, çima kevel ‫כבל‬
zincire vurmak, zincirlemek, bağlamak, prangaya kaval, lihbol ‫פ‬ )‫כבל (לכבל‬
vurmak, kelepçelemek
uzatma kablosu kevel maarih ‫כבל מאךיןד‬
çamaşır yıkamak kibes, lehabes ‫פ‬ )‫כבס(לכבם‬
çamaşır kvasim ‫כבסים‬
artık, henüz, bile (geldi bile, gitti bile gibi) kvar ‫כבר‬
kalbur, elek, filtre, süzgeç, kevgir kevara ‫כברה‬
rampa, eğimli yol, güverte iskelesi keveş ‫כבש‬
koyun (hayvan) keves ‫כבש‬
işgal etmek, zaptetmek, fethetmek, ele geçirmek, kavaş, lihboş ‫פ‬ )‫כבש (לכבש‬
istila etmek, tuirşu kurmak

242
‫כ‬
H, sayısal değeri 20, (İbrani alfabesinde ll.ci harf) haf ­‫כ‬
H, sona gelen H harfi, yirmi (harf) haf sofît ‫ד‬
gibi (kmo kısaca kullanılışı kmo hamor = kehamor ke, ka ‫כ‬
= eşek gibi)
K, sayısal değeri 20, (İbrani alfabesinde ll.ci harf) kaf 3
yirmibir (harf) kafdlef ‫כ״א‬
yirmiiki (harf) kaf bet ‫כ״ב‬
yirmiüç (harf) kafgimel ‫כ״ג‬
yirmidört (harf) kafdalet ‫כ״ד‬
yirmibeş (harf) kaf ey ‫כ״ה‬
yirmialtı (harf) kafvav ‫כ״ו‬
yirmiyedi (harf) kafzayin ‫כ״ז‬
yirmisekiz (harf) kafhet ‫כ״ה‬
yirmidokuz (harf) kaftet ‫כ״ט‬
ağrı, sancı, acı, sızı keev ‫פאב‬
ağrımak, acımak, sızlamak, sancımak, canı yanmak, kaav, lihov 5 )‫פאב (לכאב‬
gücüne gitmek, ağırına gitmek
ağrılı, sancılı, acı çeken, mtızdarip (sıfat) kauv ‫ת‬ ‫כאוב‬
bunlar gibi kaele ‫כאלה‬
sanki, güya, sözde, sözüm ona, adeta keilu ‫כאלו‬
burada, burası kan ‫?אן‬
ne zamanki, iken, 0 zaman, esnasında kaaşer ‫כא?»ר‬
itfaiyecilik kabaut ‫כבאות‬
itfaiyeci, söndürücü kabay ‫כבאי‬
itfaiye arabası, itfaiye aracı kabayit ‫כבאית‬
ağır, okkalı, sıkıcı (film oyun için örneğin), yavaş (iş kaved ‫ת‬ ‫בבר‬
görme anlamında), hareketsiz (sıfat)
karaciğer, ciğer (İç organ) ■ kaved ‫כבי‬
ağırlık koved ‫בבי‬
saygı göstermek, hürmet etmek, şeref vermek, kibed, lehabed ‫פ‬ )‫כבד (לכבד את‬
ikram etmek (et)
kekeme, peltek kevad pe ‫כבד פה‬
bagaj, yük kvuda ‫כבדה‬
ağırlık, yavaşlık, uyuşukluk, cansızlık kvedut ‫כבדות‬
söndürmek, kapatmak (ışığı sigarayı ateşi) kâba, lehabot ‫פ‬ )‫כבה (לכבות‬
sönmek kava, lihbot ‫■פ‬ )‫כבה (לכבות‬

241
çöl, çorak, ıssız yer yeşimon ‫!שימון‬
fizibilite, uygulanabilirlik, yapılabilirlik, gerçekleş- yesimut ‫ישימות‬
tirilebiiirlik, tatbik edilebilirlik
direkt, dolaysız, doğru, doğrudan doğruya, dobra yaşir ‫ישיר‬
çok ihtiyar (sıfat) yaşiş ‫ת‬ ‫ישיש‬
uygulamak, tatbik etmek, yerine getirmek, yürüt- yisem, leyasem 3 )□‫ישם (ליש‬
mek, infaz etmek, ifa etmek
eski (sıfat) yaşan ‫ת‬ ‫שז‬:
eskilik, antikalık, köhnelik yoşen ‫ישן‬
eskitmek yişen, leyaşeıı 3 )‫ישן (לישן‬
uyumak yaşan, lişon 3 )!‫!שן (ליש‬
uykucu, ayakta uyuyan, uykulu, mahmur yaşnuni ‫!שנוני‬
uykusuzluk, mahmurluk yaşnuniyut ‫!שנוניות‬
kurtuluş yeşa ‫!שע‬
dürüst, namuslu, doğru, düz (sıfat) yaşar ‫ת‬ ‫!שר‬
dürüstlük, doğruluk, erdem, fazilet yoşer ‫ישר‬
doğrultmak, düzeltmek yişer, leyaşer 3 )‫ישר (לישר‬
israel (ülke) israel ‫ישראל‬
îsraelli (eril) isreeli T ‫ישראלי‬
israelli (dişil) isreelit ‫נ‬ ‫ישראלית‬
mandal, kama, takoz, kazık yated ‫יתד‬
yetim, öksüz (sıfat) yatom ‫ת‬ ‫!תום‬
sivrisinek (hayvan) yatuş, yatuşim ‫ !תושים‬,‫!תלש‬
muhtemelen, mümkün, olabilir, belki, olası, ola ki yitahen ‫יתכן‬
öksüz bırakmak, yetim bırakmak yitem, leyatem 3 )‫יתם (ל!תם‬
artık, fazlalık, kalan, gerisi, kusurat, bakiye yeter ‫יוזר‬
halat, ip, urgan, sicim yeter ‫יתר‬
hipotenüs (dik üçgendeki) (geometri) yeter ‫!תר‬
fahiş, çok, büyük, haddinden fazla yater ‫!תר‬
gerekenden fazla yapmak, yeterinden fazla yapmak, yiter, leyater 3 )‫יתר (ל!תר‬
fuzuli hale sokmak(artık, fazlalık)
kalan, artan yitra ‫יחרה‬
avantaj, üstünlük yitron ‫יתרון‬

240
otomatik silahla tarama yeri betsror ‫ירי בצרור‬
rakip, hasım, karşı çıkan, muhalif yariv ‫יריב‬
ezelî rakip yariv muşba ‫יריב משבע‬
rekabet, çekişme yerivut ‫יריבות‬
panayır, fuar, kermes, birçok sergiden oluşan yer ya yerid ‫יריד‬
da organizasyon
iniş yerida ‫ירידה‬
silah atışı, atış (top, tüfek, tabanca) yeriya ‫?דיה‬
çarşaf, yaprak, gazete, tabaka, katman yeria ‫ירי?ה‬
tükürme yerika •‫יריל)ה‬
baldır, uyluk, but yareh ‫רד‬:
pupa, kıç, geminin kıç tarafı yerhatayim ‫ק־כתים‬
yeşillik, zarzavat, sebze yerek ‫רק‬:
yeşil (renk) yarok ‫יק‬:
tükürmek yarak, liyrok ‫פ‬ )‫רק (לירק‬:
sebze yerakot ‫ירקות‬
manav, zarzavatçı, sebzeci yarkan
‫ירקן‬
yeşilimtrak, yeşilimsi (renk) (sıfat) yerakrak ‫ת‬ ‫ירקרק‬
miras kalmak, varis olmak(veraset) yaraş, lareşet s )‫ש (לרשת‬-‫ק‬
miras, veraset yeruşa ‫ירעווז‬
var, vardır ‫יש‬
yerleştirmek, iskan etmek, oturtmak yişev, s ,‫ישב (לישב את‬
............. -............. - -............... - ................ leyaşevfet be) )-‫ב‬
oturmak yaşav, laşevet ‫פ‬ ,-‫ישב (לשבת ב‬
(be al) )‫על‬
kaba et, but, popo, kıç, göt (argo) yaşvan ‫ישבן‬
yerleşim yeri, iskan yişuv ‫?שלב‬
oturmuş yaşuv ‫ישלב‬
uygulama, tatbik, yürütme, yerine getirme, infaz, ifa yisum ‫ישלם‬
eskitme, yıllandırma (şarap) yişun ‫ישוץ‬
kurtuluş yeşua ‫ישועה‬
doğrultma, düzeltme, düzelme, hizaya gelme yişur ‫ץשור‬
varlık, varoluş, mevcudiyet, vücut, a yeşut ‫שלת‬:
toplantı, oturma, dini okul yeşiva ‫שיבה‬:
elde edilebilir, bulunabilir yasig ‫ישיג‬
uygulanabilir, tatbik edilebilir yasim ‫ישים‬
uygulanabilir, tatbik edilebilir, yerine getirilebilir, yasim ‫ת‬ ‫שים‬:
ifa edilebilir (sıfat)

239
negatif dürtü, kötü dürtü ‫־‬ yetser ara ‫יצר הרע‬
hayatta kalma dürtüsü, yaşama içgüdüsü yetser isardut ‫יצר הורדות‬
içgüdüsel, insiyaki yitsri ‫?צרי‬
üretici, imalatçı yatsran ‫יצרן‬-
tibet sığırı, yak (hayvan) yak ‫ק‬:
şaraphane, şarap imalathanesi ........ ...... yekev ... .,...... ‫?קב‬
alev almak, yakmak, yüksek hararette olmak yakad, liykod S )‫?קד (ליקי‬
evren, kainat, alem, acun, kozmoz, cihan yekum ‫?קום‬
pahalılaştırma, zam yapma, fiyatını arttırma yikur ‫יקור‬
alev alma, yakma, yüksek hararette olma yekida ‫יקירה‬
sümbül (çiçek) yakinton ‫?קץתון‬
uyanış, uyanma yekitsa ‫יקיצה‬
kıymetli (sevgili), değerli yakir ‫?קיר‬
kıymetli, pahalı, değerli, sevgili, aziz (sıfat) yakar ‫ת‬ ‫?קי‬
pahalılık yoker ‫יקר‬
pahalılaştırmak, zam yapmak, fiyatını arttırmak yiker, leyaker ‫פ‬ )‫יקר (ל?קר‬
prestij, saygınlık, itibar, nüfuz yukra ‫יקרי׳‬
pahalıcı (sıfat) yakran ‫ת‬ ‫יקרו‬
prestijli, saygın (sıfat) yukrati ‫ת‬ W:
dehşete düşmek, ürkmek, korku duymak yara, liyro ‫פ‬ )‫ירא (לירא‬
korku, dehşet yira ‫יראה‬
korku, huşu, saygıdan dolayı çekinme yirat kavod ‫בוד‬3
allah korkusu yirat şamayım ‫יראת קזמים‬
inmek, alçalmak yarad, laredet ‫פ‬ )-‫?רד (לרדת מ‬
(me)
ürdün (ülke), şeria nehri yarden ‫?ךרן‬
ateş etmek, ateş açmak, silahla taramak yara, liyrot ‫פ‬ )‫?רה (לירות‬
inik, alçak yarud ‫?רודי‬
durdurma, yolunu kesme, atılan füzeyi başka bir yerut ‫?רוט‬
füzeyle imha etme
ateş edilmiş yaruy ‫ירוי‬
ay yaredh ‫ירח‬
balayı yerah dvaş ‫ירח דבש‬
dolunay yareah amale ‫?רח המלא‬
aylık dergi ' yarhon ‫ךחון‬1
durdurmak, yolunu kesmek, atılan füzeyi başka bir yeret, leyaret ‫פ‬ )‫ירט (לירט‬
füzeyle imha etmek
silah atışı yeri ‫ירי‬

238
japon (eril) yapani r ‫יפני‬
japon (dişil), japonca yapanit ‫יפנית‬
ihtişam, görkem, güzellik yifaa ‫י?עה‬
ihraç etmek, ihracat yapmak, dışa mal satmak yitse, leyatse ‫פ‬ )‫יצא (ליצא את‬
(et)
çıkmak (dışarı) yalsa, latset ‫פ‬ )-‫יצא (לצאת מ‬
(me)
orospu, fahişe yatsanit ‫ץצאנית‬
dengede tutmak, dengelemek, istikrar sağlamak yitsev, leyatsev ‫פ‬ )‫יצב (ליצב‬
temsil etmek, vekalet etmek yitseg, leyatseg ‫פ‬ )‫יצג (ליצג‬
ince, rafine edilmiş yağ, halis katışıksız yağ yitsar
ihracat yetsu ‫יצוא‬
ihracatçı yetsuan ‫יצואן‬
dengeleme, dengede tutma, istikrar, muvazene yitsuv ‫יצוב‬
temsil etme, vekalet etme yitsug ‫יצוג‬
döküm yapılmış, metal veya beton dökülmüş, yatsuk ‫ת‬ ‫יצוק‬
dökme (sıfat)
yaratık, mahluk, varlık yetsur ‫ןצור‬
üretim, imal, yapım yitsur ‫יצור‬
yaratılmış, üretilmiş (sıfat) yatsur ‫ת‬ ‫יצור‬
çıkış, çıkma yetsia ‫ןציאה‬
dengeli, sabit, isrikrarlı, durağan, stabil, sağlam yatsiv ‫ת‬ ‫יציב‬
(sıfat)
sabitlik, değişmezlik, dengelilik, kararlılık, sarsıl- yalsivut ‫יציבות‬
mazlık, durağanlık, istikrar, stabilite
balkon (sinema, tiyatro), stadyumdaki maç tribünü, yatsia ‫יציע‬
galeri
döküm, kalıba döküm yetsika ‫יציקה‬
yaratma, kreasyon, eser yetsira ‫יצירה‬
yaratıcı, yenilikler yaratan (sanat müzik tasarım yetsirati ‫ז‬,‫ת‬ ‫יצירתי‬
vs.) (sıfat) (eril)
yaratıcılık, yenilikler yaratma yeteneği (sanat mü- yetsiratiyut ‫יצירתיות‬
zik tasarım vs.)
yaratıcı, yenilikler yaratan (sanat müzik tasarım yetsirati, ‫נ‬,‫ת‬ ‫יצירתית‬
vs;) (diş) 1 (sıfat) yetsirati!
döküm yapmak, dolum yapmak, doldurmak, çorba yatsak, . ‫פ‬ )‫ ליצק‬,‫יצק (לצקת‬
koymak, kalıba dökmek (eritilmiş metali vb.) latseket, Uytsok
içgüdü, insiyak, bilinçaltı yetser ‫יצר‬
üretmek, imal etmek yitser, leyatser ‫פ‬ )‫צר‬2‫צר (ל‬:
yaratmak, var etmek yatsar, liytsor ‫פ‬ )‫יצר (ליצר‬

237
revalüe etmek, değer ilavesi yapmak, yeniden değer- yisef, leyasef ‫פ‬ )‫ף‬0‫יסף (לי‬
lendirmek, ülke parasının değerini yükseltmek
ızıdrap vermek, acı çektirmek yiser, leyaser s )‫יסר (ל;סר‬
varış noktası, maksat, hedef, gönderilen yer, varış yaad ‫;עד‬
yeri
kanalîze etmek, bir amaca yöneltmek, ayırmak yiedj leyaed ‫פ‬ )‫;עד (ל;עד‬
faraş ......... . yae ‫יעה‬
görev, vazife, maksat, hedef, gönderilen yer, varıla- yeud ‫יעוד‬
cak yer
maksat, niyet, gaye, istikamet, varış yeri yiud ‫יעוד‬
verim, randıman yiul ‫יעול‬
öğüt, nasihat, danışma, istişare yiuts ‫יעוץ‬
ağaçlandırma, ormanlaştırma yiur ‫יעוד‬
faydalı, yararlı, verimli, etkili, elverişli (sıfat) yail ‫ת‬ ‫יעיל‬
verim, verimlilik, randıman, yetenek yeilut ‫יעילות‬
dağ keçisi (hayvan) yael ‫על‬:
faydalı hale getirmek, verimli hale sokmak yiel, leyael ‫פ‬ )‫יעל (ליעל‬
deve kuşu (hayvan) yaen ‫עז‬:
yani (ARAPÇADAN) yanu ‫ענר‬2
vole (futbolda bir vuruş), smaç (voleybol) yaef ‫עף‬:
nasihat etmek, fikir vermek, öğüt vermek yietsf leyaets ‫פ‬ )-‫יעץ (ל;עץ ל‬
(le)
salık vermek, öğütlemek, tavsiye etmek yaais, liyots ‫פ‬ )‫עץ (ליעץ‬:
orman yaar ‫;ער‬
ormanlaştırmak, ağaçlandırmak, ağaç dikerek yier, leyaer ‫פ‬ )‫;ער (ל;ער‬
orman yaratmak
ormancı yaaran ‫;ערן‬
güzel (sıfat)(eril) yafe ‫ז‬,‫ת‬ ‫;פה‬
güzel (dişil) (sıfat) yafa ‫נ‬,‫ת‬ ‫;פה‬
güzelleştirmek yipa, leyafot ‫פ‬ )‫;פה (ל;פות‬
çok güzel yafe meod ‫;פה מאיד‬
asil ruhlu, yüce ruhlu, adil, erdemli, faziletli, dürüst yafe nefeş ‫יפה נפש‬
çok güzel, hoş, etkileyici (sıfat) yefefe ‫ת‬ ‫יפהפה‬
güzelleştirme yipuy ‫;פוי‬
vekalet, vekaletname, temsil etme, yetki yipuy koah ‫;פוי כיח‬
güzellik, güzel yofi ‫יפי‬
çok güzel, dilber (sıfat) yafeyfiya ‫ת‬ ‫יפיפ;ה‬
japonya (ülke)' yapan ‫יפן‬
‫י‬ ‫ ד‬t

236
memeli, memeliler, memeli hayvanlar yonek, ‫ יונקים‬,‫יונק‬
yonekim
danışman, müşavir, müsteşar, nasihat eden, öğüt yoets ‫ייעץ‬
veren, akıl hocası
jupiter gezegeni yupiter ‫יופיטר‬
müstesna, garip, acaip, alışılmadık, istisnai, fevka- yotse dofen ‫יוצא רפץ‬
İade, kural dışı, az bulunur, meziyetli, olağan dışı,
özel
istisna, kuraldışı, müstesna, olağanüstü yotse min aklat ‫יוצא מן הכלל‬
yaratıcı, yaratan, var eden, kreatör, müsebbip, yotser ‫יוצר‬
yazar
inen, iniş yapan, ısraelden ayrılan vatandaş yored ‫יורד‬
ilk yağmur yöre ‫יורה‬
euro (avrupa para birimi) yuro ‫יורו‬
varis, mirasçı, mirasa konan yoreş ‫יורעז‬
veliaht, taht adayı, tahtın sonraki sahibi yoreş etser ‫צר‬# ‫יורקז‬
başkan yoşev roş ‫יו?פב ראעז‬
daha, fazla, bir kat daha yoter ‫יותר‬
lüzumundan fazla, gereğinden fazla. yoter miday ‫יותר מדי‬
hele, hepsinden fazla, herşeyden çok yoter mikol ‫יותר מכל‬
teşebbüs etme, girişime, atılım yizum ‫חום‬
teşebbüs edilmiş, girişilmiş, atılım yapılmış (sıfat) yozum ‫ת‬ ‫יזום‬
girişimde bulunmak, teşebbüs etmek, başlatmak yazanı, lizom s )‫יזם (ליזם‬
teşebbüs, atılım, girişim, insiyatif .... yozma............... .... ‫יזמה‬
ter, ağır iş, zahmet yeza ‫יזע‬
beraber, bir arada, birlikte yahad ‫יחד‬
yalnız bırakmak, ayırmak, rezerve etmek yihed, leyahed s ,‫יחד (ליחד את‬
(etle) ‫י‬ ‫ל־> י‬
beraber, bir arada yahdav ‫יחדי‬
özellik, hususiyet yihud ‫?חוד‬
yegane, eşsiz, benzersiz (sıfat) yihudi ‫ת‬ ‫ץחודי‬
beklenti, bekleyiş, umu, umma yihul ‫?חול‬
kızışma, kösnüme, çiftleşme arzusu, cinsel azgınlık yihurn ‫ןחום‬
dönemi (hayvanlarda)
alaka, münasebet, ilgi, atıf, havale etme yihus ■ ‫יתום‬
münasebet, soy, seçere, silsile, atfetme, atıf yihus - ■ ‫יחוס‬
uzun yaşam, uzun ömür, yaşasın yeki ‫יהי‬
biricik, tek, yegane, özge, tekil (eril) yahid ‫ז‬ ‫;חיד‬
biricik, tek, yegane, özge, birlik, tane, tekil (dişil) yehida j ‫?הייה‬

233
ellinci yıl, jübile ‫־‬ yovel ‫י^בל‬
dere, çay, akarsu yuval ‫יובל‬
yoga yoga ‫יוגה‬
yugoslavya (ülke) yugoslavya ‫יוגוסלביה‬
yoğurt yoğurt ‫יוגורט‬
iyot ■........ .... . ........ _. , . y°d ‫ד‬1‫י‬
girişimci, müteşebbis yozem ‫יחם‬
lohusa, yeni doğum yapmış kadın yoledet ‫יולדת‬
temmuz ayı, miladi takvimde 7. ayın adı (İNGİLİZ- yuli ‫יולי‬
CEDEN)
gün yom ‫יום‬
doğum günü yom uledet ‫יום הלדת‬
milli felaket günü, soykırım felaketini anma günü yom aşoa ‫יום השואה‬
yıl dönümü, sene-i devriye yom aşana ‫יום השנה‬
Perşembe, beşinci gün yom hamişi ‫יום חמישי‬
Pazar, ilk gün, birinci gün yom rişon ‫יום ך־אשון‬
Çarşamba, dördüncü gün yom revii ‫יום ךבי?י‬
Cumartesi, şabat günü yom şabat ‫יום שבת‬
Salı, üçüncü gün yom ştişi ‫יום שלישי‬
Pazartesi, ikinci gün yom şeni ‫יום שני‬
Cuma, altıncı gün yom şişi ‫יום ששי‬
günlük gazete yomon ‫יומון‬
günlük, gündelik (eril) yomi T ‫יומי‬
günbegün, hergün, günden güne yomyomi ‫יומיומי‬
iki gün yomayım ‫יומ?ם‬
günlük, gündelik (dişil) yomit ‫נ‬ ‫יומית‬
günlük, hatıra defteri, cep takvimi, günce, ajanda yoman ‫יימן‬
nöbetçi polis, günlük tutan kimse, ajanda tutan, yomanai ‫יומנאי‬
resmi kurumlarda (polis) günlük olayları yazan kişi
iyon (element kimyada) yon ‫יין‬
çamur, batak, pislik yaven ‫יז‬:
yunanistan (ülke) yavan ‫יו‬:
güvercin (hayvan) yoııa ‫יונה‬
haziran ayı, miladi takvimde 6. ayın adı (İNGİLİZ- yuni ‫יוני‬
CEDEN) .
yunanlı, rum (eril) yevani ‫ז‬ ‫י‬ ,?‫יי‬
yunanca, rumça yevanit ‫יונית‬

232
bezdirmek, bıktırmak, usandırmak yağa, leyagea S )‫;גע (ליגע‬
el yad ‫;ד‬
birinci el, aracısız, ilk el, ilk elden yad rişona ‫;ד ראשונה‬
ikinci el, kullanılmış (eşya, araba vs.) yad şniya ‫יד שניה‬
atılmış, fırlatılmış yuda ‫ידה‬
fırlatmak, atmak . ■ yida, leyadot S )‫ידה (ל!דות‬
fırlatma, atma yiduy ‫?דרי‬
fırlatma, atma yiduy ‫?דד‬
bilinen, tanınmış, belli, bildik, malüm, muayyen, yadua ‫ת‬ ?‫ית‬
belirli (sıfat)
adı kötüye çıkmış, kötü nam salmış yadua leşimtsa ‫;דוע לשמצה‬
dost yadid ‫יריד‬
dostluk, arkadaşlık, ahbaplık yedidut ‫ידידות‬
dostça, arkadaşça, dostane, zarar vermeyen /sıfat( yediduti ‫ת‬ ‫ידידותי‬
çevre dostu, çevreye zarar vermeyen, çevreci yediduti lesviva ‫ידידותי לסביבה‬
bilgi, bilme, biliş, haber, havadis yedia ‫ידיעה‬
bülten, bildiri, bilgilendirme ilanı yedion ‫ידיעון‬
kulp, sap, tutamaç, tutamak yadit ‫;דית‬
elle, el aracılığıyla yedani ‫?דני‬
bilgi yeda ‫;דע‬
bilmek yada, ladaat s ,‫ידע (לדעת את‬
(et al) )‫על‬
bilgilendirmek, bildirmek, haberdar etmek yideayyida, s ‫?ךע(ל!דע‬,‫?דע‬
layadea (et)
)‫אח‬
bilirkişi, üstad, eksper, uzman, çok bilgili kimse, çok yadan ‫!רען‬
bilen
bre, ulan (kabaca hitap sözü ARAPÇADAN) ya ‫יי׳‬
yahudileştirmek (birisini veya bir bölgeyi) yied, leyaed ‫פ‬ )‫יהד (ל?הד‬
yahudilik yaadııt ‫?הרות‬
yahudileştirme (birisini veya bir bölgeyi) yiııd .‫?הוד‬
yahudi yeudi ‫יהוךי‬
olacak yei ‫יהי‬
ne olursa olsun, ne olacaksa olsun yiye ma şeyiye ‫ידדה מה ש?ה;ה‬
kibirli, mağrur, kendini beğenmiş, küstah (sıfat) yair ‫ת‬ ‫;היד‬
kibir, trip, afra tafra, kendini beğenmişlik, kurum, yeirut ‫יהירות‬
çalım, şişinme, böbürlenme
elmas (değerli taş), iskambilde karo yaalom ‫!הלום‬
elmas tüccarı, elmas kesimcisi yaaloman ‫?האמן‬

231
‫י‬
Y, sayısal değeri 10, (İbrani alfabesinde İO.cu harf) yud ‫י‬
onbir (harf) yud alef ‫י״א‬
oniki (harf) yud bet ‫י״ב‬
onüç (harf) yud gimel ‫י‬ ! .... ‫י"ג‬
ondört (harf) yud dalet ‫ל״ך‬
onbeş (harf) yud tet ‫י" ט‬
uygun, münasip, yakışır, cazip yae ‫יאה‬
ümitsizlik, usanç, umutsuzluk, bezginlik, yılgınlık, yeuş ‫!אוש‬
çaresizlik, yeis
yarda (91,44 cm uzunluğunda ölçü birimi) yard ‫ץארד‬
ümidini kırmak, usandırmak, bezdirmek, yıldırmak yieş, leyaeş ‫פ‬ )‫!אש (ל^אש‬
getirtmek, ithal etmek yibe, leyave ‫פ‬ )‫יבא (ל!בא‬
hıçkıra hıçkıra ağlamak, yırtınmak, dövünmek, yibev, leyabev ‫פ‬ )‫!בב (ליבב‬
feryat etmek
ağlama, sızlanma, inleme, mızıldanma yevava ‫יבבה‬
ithalat yevu ‫יבוא‬
ithalatçı yevuan ‫יביאו‬
hıçkıra hıçkıra ağlama, yırtınma, dövünme, feryat yibuv ‫יבוב‬
etme
mahsul, ekin, rekolte, ürün, üretim yevul ‫!בול‬
kardeşin dul karısıyla evlenme yibum ‫!בום‬
kurutma yibuş ‫יבוש‬
nasır (ayakta), siğil (ellerde) yabelet ‫!בלת‬
kayınbirader, eşin kardeşi (eril) yavam ‫ז‬ ‫יבס‬
kardeşinin dul karısıyla evlenmek yibem, leyabem ‫פ‬ )‫יבם (ליבם‬
baldız, karının kız kardeşi (dişil) yevama ‫נ‬ ‫יבמה‬
kuru (sıfat) yaveş ‫ת‬ ‫יבש‬
kuraklık, kuruluk, çoraklık yoveş ‫ייבש‬
kurutmak yibeş, leyabeş ‫פ‬ )‫יבש (ליבש‬
kara,toprak yabaşa ‫!בשה‬
kıta, anakara yabeşet ‫!בשת‬
kıtasal, kontînental, karasal, karada (sıfat) yabaşti ‫ת‬ ‫!בשתי‬
kahır, cefa, azap, çile, üzüntü, keder yagon ‫י\ין‬
evham, daral, darlanma, boğuntu, iç sıkıntısı yigua ?‫!גו‬
yorgun, bitkin (sıfat) yagea ‫ת‬ ^‫י‬

230
usandırmak, rahat vermemek, zırıltı yapmak, şın- tirter, letarter ‫פ‬ )‫טרטר (לטרטר‬
gırtı yapmak(çıngırak)
taze, körpe (sıfat) tan n ‫טרי‬
önemsiz, ehemmiyetsiz, abes, eften püften, havadan, trivyali ‫טרידאלי‬
sudan
takoz triz ‫קריז‬
bölge, arazi, kara parçası, diyar (İNGİLİZCEDEN) teritorya ‫טךיטוריה‬
trinidad tobago (ülke) trinidad ‫טרינידד רטובאגו‬
vetobago
aldatmaca, hile, numara, oyun (İNGİLİZCEDEN) trik ‫קריק‬
çarpma, vurma (kapı, pencere vs.) trika ‫טריקה‬
başının etini yemek, beynini kemirmek, deli etmek, tirlel, letarlel ‫פ‬ )‫טרלל (לטרלל‬
terelelli hale sokmak (argo)
henüz değil, daha değil, evvelden, Önce, henüz terem ‫טלם‬
termit, beyaz karınca (hayvan) termit ‫טרמיט‬
otostop (sokak dilinde) tremp ‫טרמפ‬
transformasyon, dönüşüm, biçim değişimi (İNGİ- transformatsya ‫טרנספורמציה‬
LİZCEDEN)
av, kaşer olmayan teref ‫טרף‬
çıldırtmak, kudurtmak, deli etmek teref, letaref ‫פ‬ )‫טרף (לטלף‬
parçalamak, saldırıp parçalamak, avlamak, çırp- taraf, litrof ‫פ‬ )‫טרף (לטרף‬
mak (yumurta vs sıvı)
dedenin dedesi (LADİNODAN) tarapapu ‫טרפאפו‬
torpillemek, kösteklemek, baltalamak, zora koşmak, tirped, letarped ‫פ‬ )‫טרפד (לטרפד‬
sekteye uğratmak, engel çıkartmak, yokuşa sürmek
(mecaz)
mundar, yenilmesi dinen caiz olmayan, kaşer olma- trefa ‫טרפה‬
yan yiyecek
köstekleme, baltalama, zora koşma, sekteye uğrat- tirpud ‫טו־פוד‬
ma, engel çıkartma, yokuşa sürme
trapez trapez ‫טרפז‬
yürüyüş, gezi, uzun ve zahmetli yürüyüş (İNGİLİZ- trek ‫טלק‬
CEDEN) ■
çarpmak, hızla kapatmak, gürültüyle kapatmak tarak, titrok ‫פ‬ )‫טרק (לטלק‬
(kapı pencere)
salon traklin ‫טרקלין‬
arterioskleros, damar tıkanması, damar tıkanıklığı tareşet orkim ‫טרשת עורקים‬
(hastalık)
bulanıklık, donukluk, siliklik tiştuş ‫טשטוש‬
donuklaştırmak, silikleştirmek tişteş, letaşteş ‫פ‬ )‫טשטש (לטשטקז‬

229
bakmak, bakıcılık yapmak, bakım yapmak ; .... tipel, letapel S )"‫טפל (לטפל ב‬
(be)
iftira atmak, isnat etmek tafal, litpol (al) S) )‫טפל (לטפל על‬
form, doldurulması.gereken evrak, rapor sayfası tofes ‫טיפס‬
tırmanmak, yukarı çıkmak tipes, letapes £) )‫טפס (לטפס‬
zarif adımlarla yürümek, kısa adımlarla hızlı tafaf, litfof S )‫טפף (לטפף‬
yürümek ■
pençe(ler), hayvan pençesi tfarim ‫טפרים‬
aptal, bön, avanak, ahmak, budala, akılsız, kuş tipeş ‫ת‬ ‫טפש‬
beyinli (sıfat)
aptallık, akılsızlık, budalalık, ahmaklık, saçmalık tipşut ‫טפשות‬
aptalca, akılsızca, budalaca, saçma (sıfat) tipşi n ‫טפשי‬
taktik, sezgi, ilişkilerde incelik kurnazlık takt ‫טקט‬
taktik, yöntem (İNGİLİZCEDEN) taktika ‫טקטיקה‬
tıklamak, tıkırdatmak, tıklatmak, tuşlamak (klav- tiktek, letaktek ‫ע‬ )‫טקטק (לטקטק‬
ye), tık tık etmek
tören, seramoni, merasim tekes ‫טקס‬
tekst, metin tekst ‫טקסט‬
törensel, merasimle ilgili tiksi ‫טקסי‬
travma (İNGİLİZCEDEN) trauma ‫טראומה‬
trajedi, elim hadise, üzücü olay tragedya ‫טרגךיה‬
sıkıntı vermek, rahatsızlık vermek, stres yaratmak, tarad, litrod S )‫טרד (לטריד‬
taciz etmek
dara, net ile brüt arasindaki fark, birlikte tartılan tera ‫טרה‬
bir nesnenin kabının ağırlığı
sıkıntılı, yoğun (sıfat) tarud ‫ת‬ ‫טרוד‬
baştan, önek, önce, evvel, ön trom ‫טרום‬
çılgınlık, delilik, kudurma, cinnet, hengame teruf ‫טרוף‬
paramparça, parçalanmış, lime lime, çırpılmış taruf ‫ת‬ ‫טרוף‬
(sıfat)
hızla kapatılmış, gürültüyle kapatılmış, çarpılmış tarak ‫טרוק‬
(kapı pencere)
terör, tedhiş (İNGİLİZCEDEN) terör ‫טרור‬
terörist, tedhişçi (İNGİLİZCEDEN) terörist ‫טרוריסט‬
zahmet etmek, uğraşmak, rahatsız olmak tarak, litroah ‫פ‬ )‫טרח (לטרה‬
zahmet, angarya, sıkıntı veren iş, rahatsızlık, tirha ‫טרחה‬
meşakkat ‫־‬
zahmet, külfet, sıkıntı, çaba, gayret tirha ‫?יחה‬
zırıltı, tıkırtı, şmgırtı tirtur ‫טרטור‬

..‫י־‬ ’■■■‫י‬ 228


uçmak, uçakla hareket etmek, uçak yolculuğu tas, latus (be) ‫פ‬ )-3 ‫טס (לטוס‬
yapmak
test test ‫טסט‬
testosteron, erkek cinsiyet hormonu (İNGİLİZCE- testosteron ‫טסטוסטרון‬
DEN)
yanılmak, hata yapmak taa, litot (be) ‫פ‬ )-3 ‫טעה (לטעות‬
mazeret, özür, gerekçe ......’ tiun ‫טעון‬
yüklü (sıfat) taun ‫ת‬ ‫טעון‬
hata, yanılgı, yanlış, yanlışlık taut ‫טעות‬
lezzetli, leziz, tatlı (sıfat) taitn ‫ח‬ ‫טעים‬
yükleme, doldurma, şarj teina ‫טעינה‬
lezzet, tat taam ‫טעם‬
tatmak, tadına bakmak taam, litom ‫פ‬ )‫טעם (לטעם‬
yüklemek, iddia etmek, ileri sürmek taan, liton ‫פ‬ )‫טעז (לטען‬
iddia, sav taana ‫טענה‬
çocuk, bebek taf ‫טף‬
damla, azıcık, gıdım tipa ‫טפה‬
bakım, itina, büyütme, yetiştirme tipuah ‫טפוח‬
bakım, tedavi, muamele tipul ‫טפול‬
yoğun bakım, acil bakım tipul nimrats ‫טפול נמרץ‬
tıbbi tedavi tipul refui ‫טפול ךפואי‬
tırmanış, tırmanma tipus ‫טפום‬
karış, bir karış boyu, el açıklığı boyutu tefah ‫טפח‬
sıvazlamak, hafifçe vurmak (destek mahiyetinde tafah, litfoah ‫פ‬ )‫טפח (לטפח‬
sırtına, yanağına vurmak)
bakmak, büyütmek, yetiştirmek, geliştirmek tipeah, tipah, ‫ טפח (לטפח) פ‬,‫טפח‬
letapeah
duvar halısı, duvar kağıdı tapet ‫טפט‬
damlama tiftuf ‫טפטוף‬
damlamak tiftef, letaftef ‫פ‬ )‫טפטף (לטפטף‬
damlalık taftefet ‫טפטפת‬
el ile hafifçe vurma dokunma (destek anlamında tfiha ‫טפיחה‬
sırtına, yanağına)
asalak, parazit tapil ‫טפיל‬
iftira atma tfîla ‫טפילה‬
zarif adımlarla yürüme, kısa adımlarla hızlı yürü- tfifa ‫טפיפה‬
me
tapir (hayvan) tapir ‫טפיר‬
tali, ikincil derecede önemli tafel ‫טפל‬

227
toynak telef ‫טלף‬
toynak kesmek, törpülemek, toynak bakımı yap- tilef, letalef S )‫טלף (לטלף‬
mak, nallamak (hayvanlarda)
telefon telefon ‫טלפון‬
cep telefonu, telsiz telefon, tel ile bağlı olmayan telefon nayad ‫! ניד‬,‫טלפו‬
seyyar el telefonu
telefon etmek tilfeıı, letalfen S )-‫טלפן (לטלפן ל‬
(le)
telepatik telepati ‫טלפתי‬
telepati, uzaduyum, düşünceler arasında doğrudan telepatiya ‫טלפהיוי‬
doğruya bağlantı
talk, pudra talk ‫טלק‬
veznedar, kasiyer, sayman(ingilizceden) teler ‫טלר‬
murdar, pis, mundar, mekruh (dini) tame ‫טמא‬
murdarlaşmış, pislenmiş, mundar olmuş, saflığını turna ‫ת‬ ‫טמא‬
kaybetmiş, kirlenmiş (dinen)(sıfat)
kirletmek, pisletmek, kutsiyetini saflığını bozmak, time, letame ‫פ‬ )‫טמא (לטמא‬
murdar etmek
ahmak, budala, aptal, geri zekalı (argo ARAPÇA- tembel ‫טמבל‬
DAN)
gizlenmiş, saklı, gizli tamun ‫טמין‬
aptallık, sersemlik timtum ‫טמטום‬
sersemletmek, aptallaştırmak, çıldırtmak timtem, ‫פ‬ )‫טמטם (לטמטם‬
letamtem
saklama, gizleme tmina ‫טמינה‬
saklamak, gizlemek, gömmek taman, litmon ‫פ‬ )‫טמן (לטמן‬
tamahkar, açgözlü tama ‫טמע‬
derece, ısı derecesi temperatura ‫ךטורה‬91‫טכ‬
meyve tabağı, yemiş sepeti tene ‫טנא‬
tango dansı tango ‫טנגו‬
kirletme, pislik yapma, batırma, mundar etme tinuf ‫טנוף‬
tanzanya (ülke) tanzanya ‫טנזניה‬
masa tenisi, ping pong tenis şulhan ‫טנים שלחן‬
pislik, kirlilik tenef ‫טנף‬
kirletmek, pislik yapmak, batırmak, mundar etmek tinef, letanef ‫פ‬ )‫טנף (לטנף‬
pislik, kirlilik, mundarlık, kir, açık saçıklık, çerçöp, tinofet ‫טנפת‬
iğrençlik, kokuşmuşluk
tank tank ‫טנק‬
metal tepsi, tabla, metal levha tas ‫טס‬

226
tiner tiner ‫טיבר‬
uçma, pilotaj tayis ‫טיס‬
pilot tayas ‫טיס‬
astronot tayas halal ‫טיס חלל‬
ikinci pilot, kopilot, yedek pilot tayas mişne ‫טיס משנה‬
uçuş, uçak seferi tisa ■ ‫טיס׳ה‬
model uçak tisan ‫טיסן‬
bahşiş tip ‫טיפ‬
nasihat, tavsiye, tüyo, herkesin bilmediğini açıklama tip ‫טיפ‬
teyp (İNGİLİZCEDEN) teyp ‫ט?פ‬
tifo, tifüs (hastalık) tifüs ‫טיפוס‬
tip, tür, biçim, numune tipus ‫טיפוס‬
tik, istemsiz hareket tik ‫טיק‬
şato, büyük köşk, konak tira ‫טירה‬
acemi, toy, acemi asker, acemi er, acemi çaylak, tiron ‫טירון‬
temel eğitime yeni başlamış kişi
temel eğitim (genellikle askerlik için), acemilik tironut ‫טירונות‬
devresi
istişare etme, tiyo alma, akıl danışma, düzenleme, tikus ‫טכרס‬
ayarlama, düzen
teknisyen tehnayi ‫טכנאי‬
teknoloji (İNGİLİZCEDEN) tehnologya ‫טכנולוגיה‬
teknik olarak, ilmi, teknik kurallara göre (sıfat)(- tehni ‫נ‬,‫ת‬ ‫טכני‬
eril)
teknik, yöntem, yordam (İNGİLİZCEDEN) tehnika ‫טכני?ןה‬
teknik olarak, ilmi, teknik kurallara göre (sıfat)(- tehni, tehnit W ‫טכנית‬
dişil)
istişare etmek, tiyo almak, akı] danışmak tikes, letakes ‫פ‬ )‫טכס (לטפס‬
hile, oyun, entrika, dalavere, dolap, düzen tahsis ‫טכסיס‬
çiy damlası, şebnem tal ‫טל‬
yama tlay ‫טלאי‬
kuzu (hayvan) tale ‫טלה‬
televizyon televizya ‫טלוידה‬
sallama, titretme, sarsma tütül ‫טלטול‬
yerini değiştirmek, sarsmak, şiddetle sarsmak tiltel, letaltel ‫פ‬ )‫טלטל (לטלטל‬
sarsma, sarsıntı taltala ‫טלטלה‬
dua şalı talit ‫טלית‬
teleskop (İNGİLİZCEDEN) teleskop ‫טלסקופ‬

•225
toksin, canlı organizmalarda görülen zehir, zıkkım toksin ‫טוקסין‬
(İNGİLİZCEDEN)
sıra, dizi, sütun (gazete makalesi sütunu) tur ‫טור‬
er, nefer, rütbesiz asker turay ‫טוראי‬
elektrik türbini turbina ‫טורבינה‬
çapa turiya ‫טוריה‬
turnuva ........................ turnir ‫טורניר‬
yırtıcı, yırtıcı hayvan toref ‫טורף‬
turkuaz, cam göbeği, nil rengi (renk) turkiz ‫טוךקיז‬
hint mürekkebi tuş ‫טוש‬
küf, nem, rutubet, nemlilik tahav ‫טחב‬
küflenmiş, yosun tutmuş, nemli, küflü (sıfat) tahuv ‫ת‬ ‫טחוב‬
dalak (iç organ) thol ‫טחול‬
öğütülmüş, kıyılmış, çekilmiş(et) (sıfat) tahun ‫ת‬ ‫טחון‬
basur, hemaroid (hastalık) thor, thorim ‫ טחורים‬,‫טחור‬
öğütme, kıyma thina ‫?וחינה‬
tahin thiııa ‫טחינה‬
öğütmek, kıymak, kıyma yapmak takan, lithon ‫פ‬ )‫טחן (לטחן‬
değirmen. takana ‫טחנה‬
tetanoz (hastalık), kazıklı humma hastalığı tetanos ‫טטנוס‬
kalite, nitelik tiv ‫טיב‬
daha iyi etmek, daha iyi hale getirmek, ıslah etmek tiyev, letayev s )‫טיב (לטיב‬
kaplan (hayvan) tigris ‫טיגךים‬
düzelme, düzeltme, ıslah, iyileştirme tiyuv ‫טיוב‬
sıvama, sıva tiyuah ‫טיוח‬
müsvedde teyuta ‫טיוטה‬
gezi, gezinti tiyul ‫טיול‬
sıva, harç tiyah ‫טיח‬
sıvacı tayah ‫טיח‬
sıvalamak, sıva yapmak, üstünü örtmek, sıvamak tiyeah, tiyah, ‫פ‬ )‫ טיח (לטיח‬,‫טיח‬
letayeah
balçık, kil, çamurlu toprak, sulu çamur tit ‫טיט‬
füze, roket til ‫טיל‬
gezmek, gezinmek, dolaşmak, seyahat etmek tiyel, letayel ‫פ‬ )-‫טיל (לטיל ב‬
(be)
gezinti yeri tay elet ‫טילה‬
deniz kıyısında gezinti yeri, kordon tay elet kof ‫טילת חוף‬
kin, garez, düşmanlık, husumet, hınç tina ‫טינה‬

,‫"■"""■ך"■־‬ ■•■‫■■׳‬7 •‫־■־י‬...‫•־‬.;•:•-‫ר‬.‫־‬


224
arıtım, arıtma, arındırma, temizleme, saflaştırma, tiur ‫טהור‬
tasfiye
saf, halis, temiz, berrak, an, katıksız, som (sıfat) taor n ‫טהור‬
temizlemek, arıtmak, saflaştırmak, arındırmak, tier, letaer ‫פ‬ )‫טהר (לטהר‬
tasfiye etmek
saflık, katıksızlık, katışıksızlık, temizlik, arı olma taara ‫טהרה‬
TT: T

hali
iyi (sıfat)(eril) tov 1,‫ת‬ ‫טוב‬
çok iyi, ala tov meod ‫טוב מאיד‬
iyi (sıfat) (dişil) tov, tova M ‫טובה‬
iyilik, hayır, yarar tova ‫טובה‬
mal, eşya, ticaret eşyası, emtia tubin ‫טובין‬
batak, bataklık gibi, bataklıktı, içine batma olasılığı tovani n ‫טובעני‬
olan (sıfat)
kamu yararı, genele fayda tovat aklat ‫טובת הבלל‬
dokumak, örmek, eğirmek tava, litvot ‫פ‬ )‫טוה (לטוות‬
menzil belirleme tivuah ‫טווח‬
dokunmuş, örülmüş, örülü (sıfat) tavuy ‫ת‬ ‫טווי‬
menzil, erim, vade, alan, saha, kapsam tvah ‫טוח‬
uzun vade, uzun menzil tvah aroh ‫טוח ארך‬
duyma mesafesi, duyma uzaklığı, işitme menzili tvah şmiya ‫טוח <טמי^ה‬
menzil belirlemek tiveah, tivah, ‫פ‬ )‫ טוח (לטוח‬,‫טוח‬
letaveah
değirmenci tohen ‫טוחן‬
toto, loto, lotarya toto ,‫טוטו‬
toplam, yekûn, hepten, bütünüyle, topyekün, toptan totali ‫טוטלי‬
(İNGİLİZCEDEN)
totem, ilkel toplumlarm tanrı objesi (heykel, ağaç, totem ‫טוטם‬
hayvan vs.)
iplikçilik, eğirme, ip dürme tviya ‫טדה‬
ton (bin kilo), ses tonu ton ‫טון‬
toııgo (ülke) tonga ‫טונגה‬
tundra, kutup stepleri, kutup bozkırı tundra ‫טונדרה‬
ton balığı, orkinos (hayvan) tuna ‫טונה‬
tunus (tunusun başkenti) tunis, toııus ‫טוניס‬
tünik, uzun bluz tunika ‫טוניקה‬
tavus kuşu (hayvan) tavas ‫טוס‬
kırıtmak, salına salma yürümek, sekmek tofef, letofef ‫פ‬ )‫טופף (לטופף‬

223
.-i
‫ט‬
T, sayısal değeri 9, (İbrani alfabesinde 9.cıı harf) tet ‫ט‬
ondokuz (harf) tet yud ‫ט״י‬
süpürmek tite, letate ‫פ‬ )‫טאטא (לטאטא‬
süpürme, süpürüş tiatua ‫טאטוא‬
tabu, yasak, kural dışı, konuşulması ve yapılması tabu ‫טבו‬
yasaklanmış şey
tapu, gayrimenkul taşınmazların sahiplik belgesi, tabu ‫טבו‬
mülkiyet hakkını gösteren belge, kadastro
daldırılmış, batırılmış, sıvı içinde bulunan (sıfat) tavul ‫ת‬ ‫טבול‬
boğma, suda batırma tibua ‫טבוע‬
katliam tevah ‫טבח‬
aşçı tabak ‫טבח‬
cani, katil tavah ‫טבח‬
katletmek, doğramak, kesmek tavah, litvoah s )‫טבח (לטבח‬
aşçılık, yemek pişirme işi, mutfak işleri tabahut ‫טבחות‬
katletme, doğrama, kesme tviha ‫טביחה‬
suya ya da sıvıya daldırma batırma, vaftiz tvila ‫טבילה‬
batma, boğulma (denizde) tviya ‫טביעה‬
parmak izi, parmak izleri tviat etsbaot (‫טביעת אצבע‬
daldırmak, dalmak, bandırmak, banmak (ekmek tavdl, litbol s )‫טבל (לטבל‬
banmak gibi)
çizelge, tablo, cetvel, döküm, skor tabelası tavla ‫טבלה‬
tablet tavliya ‫טבליה‬
tabiat, doğa, karakter, natura teva ‫טבע‬
batmak, boğulmak (suda), madeni para basmak, tava, litboa ■ s )‫טבע (לטבע‬
damgasını vurmak
boğmak, birisinin suda boğulmasına neden olmak, tibea, letabea s )‫ טבע (לטבע‬,‫טבע‬
batırmak
doğal, tabii, normal, natürel (sıfat) tivii ‫ח‬ ‫טבעי‬
yüzük, halka tabaat ‫טבעת‬
halka şeklinde, dairesel tabaatı ‫טבעתי‬
tütün tabak ‫טבק‬
tevet, İbrani takviminin 4. ayı tevet ‫טבת‬
kızartma tigun ‫טגון‬
kızartma, tavada yağda kızartma tigun ‫טגון‬
kızartmak (yağda) tigen, letagen ‫פ‬ )‫טגן‬1?( ‫טגן‬

‫־‬iz:‫״‬:■■,

222
- düğün, evlenme, izdivaç hatuna ‫חתנה‬
adam kaçırma, gasp hataf ‫חתף‬
oymak, baltalamak, entrika çevirmek, komplo kur- hatar, lahtor S )‫חתר (לדות׳ר‬
mak, kürek çekmek
korku, dehşet, ürküntü hatat ‫חתת‬
elektrik ' Jıaşmal ‫חשמל‬
elektrik vermek, elektrik bağlamak, elektriklemek hişmel, B )‫חשמל (לחשמל‬
tehaşmel
elektrikçi kaşmalai ‫חשמלאי‬
elektrikli, elektrikle ilgili, elektro, elektriksel haşmali ‫חשמלי‬
tramvay . haşmalit ‫חשמלית‬
kardinal başman ‫חשמן‬
ifşa etmek, açığa çıkarmak, teşhir etmek hasaf, lahsof B )‫חשף (לחשף‬
striptizci hasfan, ‫ חשפנית‬,‫חשפן‬
hasfanit
striptiz, striptizcilik hasfanut ‫חשפנות‬
şevk, heves, arzu, istek heşek ‫חשק‬
sıkıca bağlamak, kımıldatmamak, sıkıca tutturmak haşak, lehaşek B )‫זק‬2?‫חשק (לח‬
şevk duymak, istemek, arzu etmek, canı çekmek, hişek, lahşok B )‫חשק (לחשק‬
heveslenmek
endişe, çekince, merak, kuruntu, vesvese, kaygı, zan haşaş ‫חשש‬
endişelenmek, kuruntu yapmak, kaygılanmak, çekin- haşaş, lahşoş B )‫חשש (לחשש‬
inek, korkmak
kesme, kesim hituh ‫חתוך‬
kesik, kesilmiş (sıfat) hatuh ‫ת‬ ‫חתוך‬
alt bezi, ped (bebek hasta ve yaşlılarda) hitul ‫חתול‬
kedi(hayvan) hatul ‫חתול‬
vaşak, yaban kedisi (hayvan) hatul bar ‫קתול בר‬
mühürleme, damgalama hitum ‫חתום‬
imzalı, imzalanmış (sıfat) haturn ‫ת‬ ‫חתום‬
evlendirme hitun ‫חתון‬
parça hatiha ‫חתיכה‬
imza, imzalama katima ‫חתימה‬
kürek çekme, kürek sporu, yüzme sporunda serbest hatira ‫חתירה‬
stil
kesit hatah ‫חתי‬
kesmek hatah, lahtoh B )‫חתך (לחתך‬
çocuk bezi koymak, altını bezlemek, altını bağlamak hitelj lehatel B )‫חתל (לחתל‬
(çocuğa, hastaya, yaşlıya)
imzalamak, mühürlemek, bitirmek, tamamlamak hatam, lahtom B ,‫חתם (לחתם את‬
(et al) )‫?ל‬
damat, güvey hatan !‫חת‬
evlendirmek , hiten, lehaten B )‫חתן (לחתן את‬
(et)

‫׳‬ :............... : - - >■.■:>/ ■

. -‫־‬ ‫י‬ : '••' ' . 220


düşünmek, zannetmek, sanmak haşav, lahşov 3 ,‫חשב (לחשב על‬
(al et) )‫את‬
hesap, fatura, matematik, aritmetik heşbon ‫חשבון‬
banka hesabı heşbon bank ‫חשבון בנק‬
adisyon, hesap, hesap pusulası, fiş heşbonit ‫וזשבונית‬
hesaplamak, hesap etmek hîşben, 3. )‫חשבן (לחשבן‬
lehaşben
şüphe, kuşkulanma haşad ‫חשד‬
şüphelenmek, kuşkulanmak haşad, lahşod 3 )-‫חשד (לדושד ב‬
(be)
şüpheli, vesveseli, şüpheci, kuşkucu kaşdan ‫חשדן‬
güvensizlik, şüphecilik, kuşkuculuk haşdanut ‫חשדנות‬
sessizliğe bürünmek, suskun kalmak kaşa, lahşot 3 )‫חשה (לחשות‬
hesaplama hişuv ‫חשוב‬
önemli, mühim haşuv ‫חשוב‬
şüpheli, zanlı (sıfat) haşud ‫ת‬ ‫חשוד‬
karanlık (sıfat) haşuh ‫ח‬ ‫חשוך‬
güçlendirme, demir tav etme hişul ‫חשול‬
heşvan, İbrani takviminin 2. ayı heşvan W?
açıkta, korumasız, korunmasız, çıplak, yalın (sıfat) hasuf ‫ת‬ ‫חשוף‬
çember, daire, halka, kasnak, sıkıca tutturma hişuk ‫חשוק‬
arzu edilen, istenen (sıfat) haşuk ‫ת‬ ‫חשוק‬
sıkıca kapalı, sımsıkı kapalı (sıfat) koşuk ‫ת‬ ‫חשוק‬
düşünme, beyin faaliyeti, düşünce, beyin jimnastiği haşiva ‫חשיבה‬
önem, ehemmiyet haşivut ‫חשיבות‬
ifşa, ifşa etme, açığa vurma, teşhir etme, ortaya hasifa ‫חשיפה‬
çıkarma
arzu, rağbet, şevk, istek haşika ‫חשיקה‬
esrar, haşhaş haşiş ‫חשיש‬
karanlık hoşeh ‫חשך‬
karanlık (sıfat) hoşeh ‫ת‬ ‫חשך‬
kararmak haşah, lahşoh 3 )‫חשך (לחשך‬
karanlık, kararma haşeha ‫חשכה‬
karanlık, kasvet haşeha . ‫חשכה‬
güçlendirilmiş, kuvvetlendirilmiş, tavlanmış, dövüle- huşal ‫חשל‬
rek şekillendirilmiş (metal vs.)
güçlendirmek, demir tavlamak hışel, lehaşel 3 )‫חשל (לחשל‬
elektrik verme, elektrik bağlama, elektrikleme hişmul ‫חשמול‬

219
ambargo, aforoz, boykot, müsadere . herem ‫חרם‬
haram (ARAPÇADAN) (sleng) haram ‫חרם‬
ateşli, şehvetli, azgın, azmış, abazan harman w
tahrik etmek, azdırmak (cinsel açıdan) kirmen, 5 )‫ךמן (לחךמן‬1‫ך‬
leharmen
tırpan ■. . . . lıermeş .. .. . .‫חךמש‬
balçık, kil heres ‫חרם‬
porselen, fayans, çini harsına ‫חרסינה‬
rağmen, karşın heref ‫חרף‬
kış (mevsim) horef ‫חריף‬
gözünü budaktan sakınmamak, tehlikeye atılmak, hireff leharef S )‫חרף (לחרף‬
lanetlemek, sövmek, hakaret etmek
kış uykusuna yatmak, kışı geçirmek, kışlamak, haraf, lahrof ‫פ‬ )‫חרף (לחרף‬
lanetlemek
rezalet, rezillik, utanç, utanılacak şey, ayıp, yüz herpa ‫חרפה‬
karası
deli etmek, delirtmek, çılgına çevirmek, kafayı yedir- hirfen, ‫פ‬ )‫חרפן (לחרפן‬
mek leharfen
hüküm vermek, kaderini tayin etmek, karar vermek, karats, lahrots ‫פ‬ )‫חרץ (לחרץ‬
çentik açmak
kasımpatı, krizantem çiçeği (çiçek) hartsit ‫חרצית‬
gıcırdamak, çatırdamak harak, lahrok ‫פ‬ )‫חרק (לחרק‬
böcek, haşere, böcekler harak, ‫ חרקים‬,‫חרק‬
harakim
sağır hereş ‫חרש‬
gizli, gizlice, el altından hereş ‫חרש‬
tarla sürmek, çift sürmek haraş, lahroş ‫פ‬ )‫חרש (לחריש‬
koru, çalılık, koruluk (çalılıklardan meydana gelmiş horeş, hurşa ‫ חרשה‬,‫חרש‬
küçük orman)
koru horşa ‫חךשה‬
sağırlık hereşut ‫חךשות‬
imal, atelye işi haroşet ‫חרשת‬
oymak, kazımak karat, lahrot ‫פ‬ )‫חרת (לחרית‬
hissetmek, acele etmek hoş, lahuş (et ‫פ‬ ,‫חש (לחוש את‬
be) )"‫ב‬
gizli, saklı, gizemli, esrarlı, örtülü, el altından, kaça- haşai ‫חשאי‬
mak ‘
gizlilik, saklılık, gizemlilik . haşaiyut ‫חשאיות‬
hesaplamak ‫־‬ hişev, lehaşev ‫פ‬ )‫חשב (לחשב את‬
(et)

218
sövme, küfür, küfretme, bağlılık, sadakat, düşkünlük heruf ‫חרוף‬
özverili, canla başla, gözünü budaktan sakınmadan, herufnefeş ‫חרוף נפש‬
cesaret
çalışkan, hamarat (sıfat) haruts ‫ת‬ ‫חרוץ‬
delme, delik açma herur ‫חרור‬
hürriyet, serbestlik, özgürlük herut . ‫חרות‬
kafiyelemek, kafiye uydurmak haraz, lahroz S )‫חרז (לחריז‬
hırıltı, hırlama, homurdanma, burnundan soluma hirhur ‫חרחור‬
provokasyon, tahrik, kışkırtma hirhur ‫חךחור‬
hırlamak, homurdanmak, tahrik etmek, çekişmek, hirher, B )‫חרחר (לחרחר‬
kavga çıkarmak, karışıklığa yol açmak leharher
oymacı, hakkak, tornacı harat ‫חרט‬
kazımak, oymak, kabartma yapmak, tornalamak harat, lahrot B )‫חרט (לחרט‬
pişmanlık, nedamet, hayıflanma, tövbe harata ‫חרטה‬
pruva, geminin baş tarafı, burun (geminin burnu) hartom ‫חרטום‬
çulluk (kuş) (hayvan) hartoman ‫חךטומן‬
kural dışı, istisnai, kaidelere uymayan, tuhaf, anor- harig ‫חריג‬
nıal
kural dışı oluşum, tuhaflık, alışılmadık, anomali, hariga ‫חריגה‬
anormallik, haddini aşma
kafiyeleme, kafiye uydurma hariza ‫חריזה‬
oyma, oymacılık, tornacılık, kazıma harita ‫חריטה‬
kavurma, hafifçe yakma, aleve tutma, alazlama, kariha ‫חריכה‬
dağlama
acı, yakıcı, keskin zekalı, aldanmaz, akıllı, kurnaz harif ‫ת‬ ‫חריף‬
(sıfat)
kış uykusu, kışı geçirme harifa ‫חריפה‬
acılık (tad), keskin zekalılık harifut ‫חריפות‬
çentik, kertik, yarık hcuits ‫חריץ‬
çentik açma, oyma haritsa ‫חריצה‬
çalışkanlık haritsut ‫חךיצות‬
gıcırtı, çatırtı, çıtırtı harika ‫חריקה‬
oyuk, boşluk harir ‫חריר‬
çift sürme harişa ‫חרישה‬
oyma, oymacılık harita ‫חריתה‬
kavurmak, hafifçe yakmak, aleve tutmak, alazlamak, harah, lahroh B )‫חרף (לחריף‬
dağlamak
ürtiker, kurdeşen, ciltte oluşan kaşıntılı döküntü harelet ‫חרלח‬
(hastalık)

‫ר‬-\‫ח‬
çiftçi, tarımcı, zirai rençber haklay ‫חקלאי‬
tarımsal, zirai, tarımla ilgili haklayi ‫חקלאי‬
lavman, tenkiye, şırınga hoken ‫חקז‬
kanun koymak, kanun yapmak, oymak, kazımak, hakak, lahkok B )‫חקק (לחקק‬
hakketmek
sorgulamak, sorguya çekmek, kovuşturmak, araştır- kakar, lahkor B )‫חקר (לחקר‬
'■',',"■‫־‬,■‫יי‬ ?.‫׳‬:■
mak, soruşturmak, incelemek, tahkik etmek: i ‫יי‬ ' ........‫•־‬: -J '• ■■ '‫'־ יי־ י‬

sorgulayan, araştırıcı, kovuşturan, soruşturan, hakrani ‫חקרני‬


meraklı
anayasal, anayasaya uygun (sıfat) hukati ‫ת‬ ‫חקתי‬
delik, oyuk hor ‫חר‬
bok hara ‫חרא‬
kılıç herev ‫ךב‬.‫ח‬
tahrip etmek, harap etmek, yıkmak herev, leharev B )‫חרב (לחרב‬
tahrip etmek, harap etmek, yıkmak harav, lahrov B )‫חרב (לחרב‬
çift tarafı keskin kılıç, iki taraflı bıçak herev pipiyot ‫חךב פיפיות‬
harabe, virane hurva ‫דוךבה‬
yıkım, imha, tahribat, harabat, haraplık, virane, hurban ‫חך?ז‬
viranlık
sıçmak hirben, B )‫חךבן (לחרבן‬
leharben
aşmak, aşırıya kaçmak, ölçüyü kaçırmak, haddini harag, lahrog B )‫חרג (לחריג‬
aşmak, çizmeyi aşmak
çekirge(hayvan) hargol ‫חךגול‬
tedirgini huzursuz, endişeli, kaygılı (sıfat) hared ‫ת‬ ‫חרד‬
tedirgin olmak, korkuya kapılmak, huzursuz olmak, harad, lahrod B )‫חרד (לחרד‬
rahatsız olmak
korku, endişe, vesvese, kuruntu, huzursuzluk, tedir- harada ‫חררה‬
ginlik
kertenkele (hayvan) hardon ‫תרריז‬
dindar, inançlı, sofu haredi ‫חרדי‬
hardal, hardal bitkisi hardal ‫חרדל‬
keçiboynuzu (meyve) haruv ‫חרוב‬
boncuk, gerdanlık, kafiye, uyak haruz ‫חרוז‬
koni, külah harut ‫חרוט‬
oyuk, oyulmuş, kazınmış hamt ‫חרוט‬
konik, koni biçiminde harnti ‫חרוטי‬
kavruk, kavrulmuş, yanık, yanmış hamh ‫חריר‬
olağanüstü hâ'I, ani tehlike, acil vaka, aniden ortaya herum ‫חרום‬
çıkan güç durum

216
terbiyesizlik etmek, edepsizlik etmek hitsef lehatsef S )‫חצף (לחצף‬
yüzsüzlük, küstahlık, utanmazlık, terbiyesizlik, arsız- hutspa ‫רוצפה‬
lık, pişkinlik, münasebetsizlik, saygısızlık, patavatsız-
lık, cüret
arsız, yüzsüz, sırnaşık, saygısız, küstah, haddini hutspan ‫חצפן‬
bilmez, terbiyesiz (eril) (sıfat)
yüzsüzlük, arsızlık, küstahlık, kabalık, terbiyesizlik, hutspanut . ... ‫הצפנות‬
pişkinlik, münasebetsizlik, saygısızlık
arsızca, yüzsüzce, küstahça (sıfat) hutspani ‫ת‬ ‫חצפני‬
arsız, yüzsüz, sırnaşık, saygısız, küstah, haddini hutspanit ‫הצפנית‬
bilmez, terbiyesiz (dişil)(sıfat)
çakıl taşı, moloz hatsats ‫חצץ‬
ayırmak, bölmek hatsats, ‫פ‬ )‫חצץ (לחצץ‬
lahtsots
borazan çalma, trompet çalma hitstsur ‫חצצור‬
trompet çalmak, borazan çalmak hitstser, ‫פ‬ )‫חצצר (לחצצר‬
lehatstser
avlu, iç bahçe hatser ‫חצר‬
kapıcı, odacı, kahya hatsran ‫חצרן‬
kanun, kaide, kural, hak, hukuk, yasa hok ‫חק‬
asayiş, kurallar ve düzen fıok vaseder ‫חיק וסדר‬
zorunlu eğitim yasası, mecburi eğitim kanunu hok hinuh ‫חיק חנוך חובה‬
hova
anayasa huka ‫חקה‬
anayasa, tüzük, nizamname ............ hııka............ ...............‫חקה‬
taklitini yapmak, taklit etmek, öykünmek, benzemeye hika, lehakot ‫פ‬ )‫חקה (לחקות את‬
çalışmak (et)
taklit hikuy ‫חקוי‬
oyulmuş, hakkedilmiş, oyuk, kabartma yapılmış hakuk ‫חקלק‬
(taşa, metale, tahtaya vs.) -
haki yeşil (renk) haki ‫חקי‬
yasal, meşru, hukuki, kanuni, kanuna uygun, legal huki ‫ת‬ ‫חקי‬
(sıfat)
legal ite, yasallık, meşruluk, meşruiyet, hukuki, hukiyut ‫חקיות‬
kanuni
hukuk, kanunlar, yasalar hakim . ‫הקים‬
taklitçi hakyan ■ ‫ן‬:‫חק‬
kanun yapma, kanunlaştırma, kararname çıkarma hakika ‫י׳קיקה‬
sorgu, araştırma, tahkikat, kovuşturma, soruşturma, kakıra ‫חקירה‬
inceleme
tarım, ziraat, çiftçilik haklaut ‫חקלאות‬

215
dilemek, arzu etmek, istemek hafats, lahpots ‫פ‬ )‫חפץ (לחפץ‬
kazmak, eşelemek hafar, lahfor ‫פ‬ )‫חפר (לחפר‬
köstebek (hayvan) hafarperet ‫חפךפרת‬
tatil, serbestlik, özgürlük hofeş ‫חפש‬
aramak hipes, lehapes ‫פ‬ )‫חפש (לחפש את‬
(et)
ifade özgürlüğü hofeş bituy ‫ש בטדי‬£‫ח‬
hastalık izni hofeş mahala ‫חיפש מחלה‬
tatil, izin hufşa ‫חפשה‬
serbest, özgür (sıfat) hofşi ‫ת‬ ‫חפשי‬
serbestlik, özgürlük hofşiyut ‫חפשיות‬
kol düğmeleri, manşet düğmeleri hefet, hafatim ‫ ח פתים‬,‫חפת‬
ok (yayla atılan ok) hets ‫הץ‬
etek, eteklik hatsait ‫חצאית‬
ada soğanı (çiçek ismi) hatsav ‫חצב‬
tünel kazmak, toprakta delik açmak, maden açmak, hatsav, lahtsov ‫פ‬ )‫חצב (לחצב‬
taş ocağı açmak
kızamık (hastalık) hatsevet ‫חצבת‬
yarılamak, yarıya bölmek, ortadan yarıp geçmek, katsa, lahtsot ‫פ‬ )‫חצה (לחצות‬
karşıdan karşıya geçmek
oyulmuş, oyuk hatsuv ‫חצוב‬
üç ayaklı sehpa, şövale, tripod, ressam sehpası hatsuva ‫חצובה‬
yarılanmış, yarıya bölünmüş, yarıp geçilmiş hatsuy ‫חצרי‬
terbiyesiz, arsız, küstah, yüzsüz, saygısız hatsuf ‫חצוף‬
borazan, boru (çalgı), trompet (müzik aleti) hatsotsera ‫חצוצרה‬
rahim kanalı, fallop borusu, dölyatağı kanalı, fallop hatsotsrot ‫דזצוצרית הרחם‬
tüpleri arehem
gece yansı hatsot ‫חצות‬
yarım, buçuk hetsi ‫חצי‬
yarımada, üç tarafı denizle çevrili kara (sina, iber, hetsi i ‫חצי אי‬
balkan, kapıdağ yarımadaları vb. gibi)
yarım pansiyon hatsi pensyon ‫חצי פנסיון‬
senede iki kez, altı ayda bir hatsi şnati ‫חצי שנתי‬
tünel kazma, toprakta delik açma, maden açma, taş hatsiva ‫חציבה‬
ocağı açma
yarıya bölme, karşıdan karşıya geçme, yanlama hatsiya ‫חציה‬
patlıcan (sebze) hatsil ‫חציל‬
bölme, ayırma hatsitsa ‫חציצה‬
saman, kuru ot hatsir ‫חציר‬

214
tatsız tuzsuz, gereksiz, boşuna, beyhude hasar taam ‫ןקסר טעם‬
tatsızlık, lezzetsizlik, gereksizlik hoser taam ‫חסר טעם‬
şanssız, bahtsız, talihsiz, kısmetsiz hasar mazot ‫חסר מזל‬
şanssızlık, talihsizlik, bahtsızlık, kısmetsizlik hoser mazal ‫חסר מזל‬
yerinde duramayan, kıpır kıpır, huzursuz hasar menuha ‫חסר מנוחה‬
yerinde duramama, huzursuzluk ..... .... . , ... . ■. hoser menuha .‫חסר מנוחה‬
meteliksiz, zibidi, yolsuz hasar pruta ‫חסר סרוטה‬
dezavantaj, eksiklik hisaron ‫חסרון‬
faydasız, boş, yararsız, nafile, beyhude hasrat toelet ‫חסרת הועלת‬
masum, günahsız, zararsız haf ‫חף‬
suçsuz hafmipeşa ‫חף מפשע‬
tente, yahudi düğün merasimi tentesi, gölgelik, hupa ‫חפה‬
kameliye
destek vermek, gözetmek, korumak, örtbas etmek hipa, lehapot S )‫חפה (לחפו׳ת‬
alelacele, tez, çabuk, telaşla, acele, aceleyle, seri, hafuz ‫חפוז‬
süratli, aceleyle yapılan iş
destekli, desteklenmiş, gözetilmiş, korumalı, örtbas hafiıy ‫חפוי‬
edilmiş
destek verme, gözetme, koruma, birisinin kabahatini hipuy ‫חפוי‬
örtbas etme
kazılı, kazılmış, hafriyat yapılmış hafur ‫חפור‬
arama, yoklama, araştırma, bulmaya çalışma hipus ‫חפועז‬
acele etmek, telaş etmek, aceleye getirmek hafaz, lihpoz 2 )‫חפז (לחפז‬
telaş, acele....... ........................... .................... hipazon ...... ‫הפזיז‬
paket (sigara), kutu (kibrit), deste (iskambil) hafisa ‫חפיסה‬
baş yıkama (şampuanla) hafifa ‫חפיפה‬
örtüşme, belirli bir zamanda birlikte olma, kısmen hafifa ‫חפיפה‬
üstüste binme
hendek, kale hendeği hafir ‫חפיר‬
kazı, kazma, hafriyat hafira ‫הפירה‬
şölen, ziyafet, yemekli eğlence (gürültülü sazlı sözlü), hafta ‫חפלה‬
cümbüş -
avuç dolusu hofen ‫חפן‬
kavramak, avuç dolusu almak, avuçlamak, sıkıca hafan, lihpon .S )‫חפן (לחפץ‬
tutmak
hafife almak, önemsememek hifef lehafef S )‫חפף (לחפף‬
başını yıkamak(şampuanla), örtüşmek hafaf lahfof ‫ פ‬. )‫חפף (לךופף‬
obje, şey, nesne, cisim, eşya hefets ‫חפץ‬
istek, dilek, arzu hafets ‫חפץ‬

213
engelleme, önünü kesme, set çekme, barikat‫ ׳‬kurma, hasima ‫חסימה‬
blokaj..... •
dirençli, dayanıklı, karşı koyan, bağışık, etkilenme- haşin ‫חסיז‬
yen
ateşe dayanıklı, yanmaz haşin eş ‫חסין אעז‬
bağışıklık, dayanıklılık, dirençlilik hasinut ‫חסינות‬
imtiyaz, politik dokunulmazlık ... hasinut . r • . .‫חסינות‬
biriktirmek, tasarruf etmek, tutumlu olmak, masrafı hasah, lahsoh S ,‫חסך (לתסך את‬
kısmak, ekonomi yapmak, idareli kullanmak, kıyma- (et be te) )-‫ב־< ל‬
mak, esirgemek
tasarruf, birikim, ekonomi, para biriktirme, tutum hisahon ‫חסכון‬
(tutumluluk)
birikmiş para, tasarruf hesapları heshonot ‫חסכונות‬
ekonomik, tasarruflu, hesaplı (sıfat) hishoni ‫ת‬ ‫חסכוני‬
tutumlu, mutasarrıf, tasarruf eden hashan ‫חסכן‬
imha etmek, yok etmek, ortadan kaldırmak, bitir- hisel, lehasel ‫פ‬ )‫חסל (לחסל את‬
mek, tasfiye etmek, lağvetmek (et)
tıkaç, tampon haşam ‫חסם‬
durdurmak, geçişi önlemek, önünü kesmek, tıkamak, hisem, lehasem S )‫חסם (לחסם‬
engellemek, metal tav etmek
engellemek, önünü kesmek, tıkamak, barikat kur- haşam, lahsom ‫פ‬ )‫חסם (לחסם‬
mak, bloke etmek
kuvvetli, iriyarı, yapılı hason ‫חסן‬
direnç, dayanıklılık, güçlülük (sağlık, vücut) hosen ‫חסן‬
aşılamak, bağışıklık kazandırmak, kuvvetlendirmek hisen, lehasen ‫פ‬ )‫חסן (לחסן‬
pürüz, pürüzlülük, pürtük, engebe, kabalık, işlenme- hispus ‫חספוס‬
mişlik, hoyratlık, haşinlik
pürüzlendirmek, girintili çıkıntılı yapmak, engebeli hispes, ‫פ‬ )‫חספם (לחספם‬
hale getirmek, pütür pütür etmek lehaspes
eksik, noksan haser ‫חסר‬
eksiklik hoser ‫חסר‬
eksiltmek, azaltmak hiser, lehaser ‫פ‬ )‫חסר (לחסר את‬
(le)
eksilmek, azalmak hasar, lahsor ‫פ‬ ,‫חסר (לחסר את‬
(etle) )-‫ל‬
çaresiz, biçare, aciz hasar onirn ‫חסר אונים‬
çaresizlik hoser onirn ‫חסר אונים‬
güvensizlik, itimatsızlık ‫׳‬ hoser imun ‫חסר אמון‬
pısırık, özgüveni olmayan, kendine güveni olmayan haser bitahoıı ‫חסר בטחון‬
evsiz barksız, sokaklarda yaşayan hasar bayit ‫חסר בית‬

■. ‫־‬ ‫־‬:■■‫■־‬ .■■-■.—.:■■‫■י‬ ‫■י‬

: ‫י‬ . ‫־‬ ‫י‬ 212


affetmek, acımak hanan, lahnon S )‫חנן (לחנן‬
cana yakm, zarif, latif, sevimli, sempatik, dost canlısı, hinani, hinanit ‫חנני‬
albenili (sıfat) (eril)
cana yakın, zarif, latif, sevimli, sempatik, dost canlısı, hinanit ‫חנניה‬
albenili (dişil)(sıfat)
papatya, ilkbahar çiçeği, margarita hinanit ‫חנניה‬
dalkavukluk, yalakalık — hanupa ‫חנפה־‬
dalkavukluk, yalakalık, yaltaklanma, pohpohlama, hanupa ‫חנפה‬
yağcılık
dalkavuk, yalaka (sıfat) (eril) hanfan ‫חנפן‬
dalkavuk, yalaka (sıfat) (dişil) hanfanit ‫חנפניה‬
boğazlama, gırtlaklama, boğarak öldürme, boğma, henek ‫חנק‬
boğulma
boğmak, boğazlamak, gırtlaklamak hanak, lahnok ‫פ‬ )‫חנק (לחנק‬
nitrat hanka ‫ה‬$‫ח‬
azot, nitrojen hankan ‫חנקן‬
tanrı buyruğu (has ve halita) has ‫חם‬
acımak, merhamet etmek has, lahus s )‫חם (לחום‬
Allah muhafaza, Allah korusun, Allah göstermesin, has ve halila ‫חם וחלילה‬
maazallah, haşa, Allah vermesin, Allah esirgesin, has ve şatom ‫חס ושלום‬
Allah korusun
iyilik, hayırseverlik, hayır işi, lütuf, ihsan, şefaat, hesed ‫חסד‬
fazilet, erdem, yardımseverlik
salata, marul hasa ‫חסה‬
koruma altına almak, himaye etmek, saklamak, hasa, lahsot s )‫חסה (לחסות‬
gözetmek, barındırmak, barınmak, sığınmak
barınak sundurma, sığmak, refüj hisuy ‫חםוי‬
gizli, saklı, korunmuş, muhafazalı, korumalı, koruma hasuy ‫חסוי‬
altına alınmış
tasarruf edilmiş, arttırılmış, biriktirilmiş hasuh ‫חסוך‬
tasfiye, bitirme, imha, yok etme, ortadan kaldırma hisul ‫הסול‬
durdurma, geçişi önleme, önünü kesme, tıkama, hisunı ‫חסום‬
engelleme, metal tav etme
engellenmiş, bloke edilmiş, tıkanmış, tıkanık (sıfat) hasum ‫ת‬ ‫חסום‬
bağışıklık, muafiyet, aşı hisun ‫חסון‬
yokluk, eksilme, azalma hisar ‫חסוד‬
himaye, sponsorluk, barınak, sığınak hasut ‫חסוה‬
dindar, mürit, dürüst, doğru hasid ‫חסיד‬
leylek (kuş) (hayvan) hasida ‫חסידה‬
bağışıklık, hastalığa karşı direnç, dokunulmazlık hisayon ‫חסיון‬

211
maddi ' homri ‫חקרי‬
maddi (sıfat) homri ‫ת‬ ‫חכ!רי‬
alüminyum hamran !‫חמר‬
beş (dişil) 5 hameş ‫חמש‬
tevratm ilk beş kitabı, tevrat kumaş ‫חמש‬
silahlandırmak, silah ye mühimmatla donatmak himeş, lehameş 3 )‫חמש (לחמש את‬
‫■■■ י‬ ■ ■ ‫־‬ 1 •‫יי‬ ‫;ב‬- • ‫■י‬ ■
(et) ...............
onbeş (eril) 15 hameş esre ‫חמש עשרה‬
beş (eril) 5 hamişa ‫חמישה‬
onbeş (dişil) 15 lıamişa asar ‫חמישה עשר‬
elli 50 hamişim ‫חמשים‬
mani, beş mısralık esprili şiir hamşir ‫חמשיר‬
gayda, İskoçların tulum çalgısı heuıet halilim ‫חמת חלילים‬
cazibe, güzellik, albeni, zarafet, beğeni hen ‫חן‬
mersi, teşekkür ederim hen hen ‫דון חן‬
park etmek, kamp kurmak, konaklamak hana, lahnot B ,-‫חנה (לחנות ב‬
(be al) )‫על‬
eğitim, terbiye hinuh ‫חנוך‬
eğitimsel, eğitici, öğretimle ilgili hinuhi ‫חנוכי‬
dükkan sahibi henvani ‫חנוני‬
boğulmuş, boğazlanmış, gırtlaklanmış, boğuk hanuk ‫חנוק‬
dükkan, mağaza hanut ‫חנות‬
kitapevi, kitapçı hanut sfarim ‫חנות ספךים‬
çalım satma, işve cilve yapma hınhun ‫חנחון‬
çalım satmak, işve cilve yapmak hinhen, s )‫חנחן (להבחן‬
lehanhen
mumyalamak kanat, lahnot B )‫חנט (לחניט‬
park yeri, park etme hanaya ‫חניה‬
otopark kanyon ‫ח?יון‬
mumyalama, mumyalanma hanita ‫חניטה‬
acemi, talebe, çırak hanik ‫חניך‬
af hanına ‫דונינה‬
boğma, boğazlama, gırtlaklama, nefesini kesme hanika ‫חניקה‬
mızrak, kargı hanit ‫חנית‬
eğitmek, terbiye etmek, yetiştirmek • hineh, lehaneh B )‫חנך (לחנך‬
açılış töreni yapmak, hizmete açmak hanah, lahnoh B )‫חנך (לדונך‬
bedava, karşılıksız, külfetsiz, caba, ücretsiz, masraf- hinariı ‫חנם‬
sız, yok yere, gereksiz yere, sebepsiz

210
turşu hamutsim ‫חמלצים‬
eşek, merkep (hayvan) hamor ‫חמור‬
vahim, kritik, ciddi, şiddetli, haşin hamur ‫חמור‬
ordu donatım, teçhizat, cephane, silahlandırma himuş ‫חמוש‬
silahlı (sıfat) lıamuş fi ‫חמוש‬
kayınvalide, kaynana hamot ‫חמות‬
sıcakça, ılık, sıcak, samimi hamim ‫חמים‬
sıcaklık, içtenlik, samimiyet hamimut ‫חמימות‬
ekinliye getirme, kaytarma, kaçınma, tüyme, sıvışma, hamika ‫חמיקה‬
kaçıverme, yakayı sıyırma, başından savma
beşli, beş parça hamişiya ‫חמישיה‬
acımak, merhamet etmek hamal, lahmol Q )‫חמל (לחמל‬
şefkat, merhamet, lütuf, acıma, sevecenlik hernla ‫חמלה‬
ısıtmak (şoreş kuraldışı istisna olarak ‫ □□ם‬HUM) himem, S )‫חמם (לחמם את‬
lehamem (et)
sera hamama ‫חממה‬
günebakan çiçeği, ay çiçeği (güneşe doğru yönelen hamaniya, ‫חמנית‬, ‫חמניה‬
çiçek) hamaııit
soymak, çalmak, talan etmek hamas, lahmos Q )‫חמס (לחמס‬
çok sıcak rüzgar hamsin ‫חמסין‬
sirke homets ‫חמץ‬
asit humtsa ‫חמצה‬
kezzap, nitrik asit hamtsa ‫חמצה הנקנית‬
hankanit
oksidasyon, oksitleme himtsun ‫חמצון‬
oksijen hamtsan ‫ח?צן‬
oksitlemek, oksijen suyuyla saçları sarartmak himtsen, s )‫חמצן (לחמצן‬
lehamtseıı
klorik asit humtsat klor ‫חמצת כלור‬
ekintiye getirmek, kaytarmak, tüymek, sıvışmak, hamak, E) )‫חמק (לחמק‬
kaçıvermek, yakayı sıyırmak, paçayı kurtarmak lahmok
kaypak, kaçamakçı, kaygan, hilekar, yakalanmaz, ele hamakmak fi ‫חמקמק‬
geçmez (sıfat)
kil (bir toprak cinsi) hemar ‫חמר‬
madde, malzeme, gereç, içerik, husus homer ‫חמר‬
eşek sürmek, eşeği takip etmek himer, lehamer ‫פ‬ )‫חמר (לחמר‬
hammadde homer gelem ‫חמר גלם‬
patlayıcı madde homer nefets ‫חמר נפץ‬
vehamet, aciliyet, ivedillik humra ‫חמרה‬

209
fikir ayrılığı yaratmak, fikri paylaşmamak halak, lahlok ‫פ‬ )‫ל‬5 ‫חלק (לחלק‬
(al)
bölmek, paylaştırmak, ayırmak, dağıtmak, dağıtım hilek, lehalek ‫פ‬ )‫חלק (לחלק‬
yapmak
arsa, parsel helka ‫חלקה‬
kısmi, kısmen, sadece bir bölümü kapsayan, bir helki ‫חלקי‬
parçayı belirten .
yedek parça helkey hilaf ‫חלקי חלוף‬
zerre, partikül, parçacık helkik ‫חלקיק‬
dermansız, kuvvetsiz, zayıf, güçsüz, halsiz (sıfat) halaş ‫ת‬ ‫חלש‬
egemen olmak, hakim olmak, tahakküm etmek halaş, lahloş ‫פ‬ )‫חלש (לחלש‬
dermansızlık, kuvvetsizlik, güçsüzlük, halsizlik, kırık- hulşa ‫חלשה‬
lık, kuvvetten düşme, zaaf
çelimsiz, sıska, dayanıksız, kuvvetsiz halaşluş ‫חלשלוש‬
sıcak (sıfat) ham ‫ת‬ ‫חם‬
kayınpeder ham ‫חם‬
sıcaklık, ısı hom ‫חם‬
sıcak hissediyor, sıcak bastı, sıcaktandı (dişil) ham la ‫נ‬ ‫חם לה‬
sıcak hissediyorlar, sıcak bastı, sıcaktandılar (eril) ham laem ‫ז‬ ‫להם‬ ‫חם‬
sıcak hissediyorlar, sıcak bastı, sıcaktandılar (dişil) ham laen 3 ‫להן‬ ‫חם‬
sıcak hissediyor, sıcak bastı, sıcaklandı (eril) ham lo ‫ז‬ ‫לו‬ ‫חם‬
sıcak hissediyorum, sıcak bastı, sıcaktandım ham li ‫לי‬ ‫חם‬
sıcak hissediyorsun, sıcak bastı, sıcaktandın (eril) ham leha ‫ז‬ ‫לך‬ ‫חם‬
sıcak hissediyorsun, sıcak bastı, sıcaktandın (dişil) ham lah ‫נ‬ ‫לך‬ ‫חם‬
sıcak hissediyorsunuz, sıcak bastı, sıcaktandınız (eril) ham lahem ‫ז‬ ‫לכם‬ ‫חם‬
sıcak hissediyorsunuz, sıcak bastı, sıcaktandınız ham lahen ‫נ‬ ‫לכן‬ ‫חם‬
(dişil)
sıcak hissediyoruz, sıcak bastı, sıcaklandık ham lanu ‫חם לנו‬
tereyağı hema ‫חמאה‬
arzulamak, şehvet duymak, imrenmek, gıpta etmek, hamad, ‫פ‬ )‫חמד (לחמיד‬
göz dikmek, tamah etmek lahmod
hırslı, açgözlü, tamahkar, şehvetli, azgın hamdani ‫ חמדני‬,‫חמדן‬
açgözlülük, tamahkarlık hamdanut ‫חמדנות‬
güneş hama ‫חמה‬
hoş, sevimli, cici (eril) hamud T ‫חמוד‬
hoş, sevimli, cici (dişil) hamuda ‫נ‬ ‫חמודה‬
ısıtma ' himum ■ ‫חמום‬
fevri, çabuk kızan, öfkeli hamum moah ‫ןזמום מח‬
ekşi hamuts ‫חמוץ‬

208
ek iş, ekstra iş, ikinci iş, esas işin dışında yapılan . haliura ‫חלטורה‬
ekstra, ikincil iş
ekstraya gitmek, ek iş yapmak, ekstra iş almak (argo) hilter, lehalter D )‫חלטר (לחלטר‬
hastalık holi ‫הלי‬
sağma haliva ‫חליבה‬
halka (zincir), eklem, mafsal (makina), takım, ekip, hülya ‫חליה‬
T * %
tim, manga, küçük grup, omur
demleme, sıcak su ile pişirme hlita ‫חליטה‬
flüt, kaval (müzik aleti) halil ‫חליל‬
olmaz, olmaz öyle şey, hiç bir şekilde, imkanı yok halila ‫חלילה‬
flütçü, kavalcı halitan ‫חלילן‬
rüya görme, düşleme halıma ‫חלימה‬
halife hatif ‫חליף‬
elbise, kostüm, değişme halifa ‫חליפה‬
değişme, takas, mübadele halifin ‫חליפין‬
çıkarma, çekip çıkarma (şişeden mantar kapak), halitsa ‫חליצה‬
ayakkabı çıkarma
dul kadının kayınbiraderi tarafından azat edilmesi halitsa ‫חליצה‬
ritüeli
şehit, boşluk, uzay lıalal ‫חלל‬
flüt çalmak, kutsala saygısızlık etmek, halel getirmek, hilel, lehalel 5 )‫חלל (לחלל‬
kutsallığını bozmak, ihlal etmek
atmosfer, hava katmanı halal avir ‫חלל אויר‬
uzay aracı, uydu, peyk halalit ‫חללית‬
rüya görmek, düşlemek, hayal etmek halam, lahlom S )‫חלם (לדזלום‬
yumurta sarısı helmon ‫חלמון‬
çakmaktaşı halamiş ‫חלמיקז‬
yedek parça, değişen parça ‫י‬ helef ‫חלף‬
geçip gitmek, tarihe karışmak halaf, lahlof ‫פ‬ )‫חלף (לחלף‬
dövizci, döviz büfesi, para değiştiren kişi, sarraf, halfan ‫חלפן‬
kambiyocu
kurtarmak, çıkartmak hilets, lehalets ‫פ‬ )‫חלץ (לחלץ‬
çıkarmak, çekip çıkarmak (şişeden mantar kapak), halats, lahlots ‫פ‬ )‫חלץ (לחלץ‬
ayakkabı çıkarmak
gömlek, bluz hultsa ‫חלצה‬
kalça, kalça kemiği halatsayim ‫חלצים‬
kısım, kesim, aksam, bölüm, pay helek ‫חלק‬
düz, düzgün, kaygan (sıfat) halak ‫ת‬ ‫?לק‬

207
şabat ekmeği, francola hala ‫חלה‬
niyaz etmek, dilemek, istirham etmek, rica etmek, hila, lehalot S )‫חלה (לחלות‬
yakarmak
hastalanmak hala, lahlot S )‫חלה (לחלות‬
paslı (sıfat) halud ‫ת‬ ‫חלוד‬
pas, paslanma haluda ‫חלודה‬
helva halva ‫הלוה‬
el koyma, müsadere etme, haczetme, haciz hilut ‫חלוט‬
haşlanmış, suda kaynatılmış (sıfat) halut ‫ת‬ ‫חלוט‬
niyaz etme, dileme, istirham etme, rica etme, yakar- hiluy ‫תלוי‬
ma
flüt çalma, kutsallığı bozma, kutsala saygısızlık hilal ‫חלול‬
içi boş halul ‫חליל‬
rüya, hayal halom ‫חלום‬
hayallere dalma, uyanıkken rüya görme halom baakits ‫חלום בהקיץ‬
pencere halon ‫חלין‬
vitrin, camekan halon raava ‫חלון ראוה‬
laik, seküler hiloni ‫חלוני‬
değiştirme, takas, değiş tokuş, mübadele hiluf ‫חלוף‬
alternatif, seçenek, şık halufa ‫וזלופה‬
mevsim değişikliği hilufey onot ‫חלופי עונות‬
kurtarma, hayat kurtarma, çıkartma (şişe kapağı hiluts ‫חלוץ‬
mantar vs. çıkartma)
Öncü, santrfor, forvet oyuncusu (futbol) haluts ‫חלוץ‬
dağıtım, dağıtma, bölme hilıık ‫חלוק‬
sabahlık, önlük haluk ‫חלוק‬
bornoz haluk rahetsa ‫חלוק רחצה‬
paylaşım, taksim, bölüşüm, ayırım, dağıtım, dağıtma haluka ‫חלוקה‬
fikir ayrılığı, hizip, ihtilaf hilukey deot ‫חלוקי דעות‬
fikir ayrılığı, ihtilaf, anlaşmazlık hilukey deot ‫חלוקי דעות‬
cılız, güçsüz, kuvvetsiz, zayıf (sıfat) haluş ‫ת‬ ‫חלוש‬
salyangoz, sümüklü böcek (hayvan) hilazoıı ‫חלזון‬
nüfuz etme, içine işleme, şok etme, sarsma, titretme hilhul ‫חלחול‬
nüfuz etmek, içine işlemek, şok etmek, sarsmak, hilhel, lehalhel S )‫חלחל (לחלחל‬
titretmek
el koymak, müsadere etmek, haczetmek hilet, lehalet s )‫חלט (לחלט‬
haşlamak, kaynar su dökmek halat, lahlot s )‫חלט (לחלט‬

206
kına (doğu geleneklerinde kadınların ellerine yakılan hina ‫חינה‬
kına)
bariyer, tampon, çit korkuluk hayits ‫חיץ‬
dış, harici, dışsal (sıfat) hitsoni n ‫חיצוני‬
sine, bağır, göğüs, kucak heyk ‫חיק‬
çabuk çabuk, çarçabuk, alelacele hiş ‫חיקז‬
hissetme, duyumsama hişa ‫חי׳שה‬
sezici alet, sensor, algılayıcı kayşan ‫חיקזן‬
yırtıcı hayvan hayat teref ‫ךף‬.‫חית ט‬
hayvanca, vahşice, vahşiyane hayati n ‫חיתי‬
hayvanlık hayatiyut ‫חיתיות‬
damak, damak tadı heh ‫חו‬
olta haka ‫חפה‬
beklemek hika, lehakot ‫פ‬ )-‫חכה (לחכות ל‬
(fe)
sürtünme, sürtüşme hikuh ‫חכוך‬
kiralama, ücretle tutma hahira ‫חכירה‬
sürtmek, sürtüştürmek hikeh, lehakeh ‫פ‬ )‫חכך (לחכך‬
ovuşturmak, ovarak sürmek, kaşımak, kaşınmak, hahah, lahkoh ‫פ‬ )‫חכך (לחכך‬
tereddüt etmek, duraksamak, kararsızlık etmek
egzema, mayasıl (hastalık) hakehet ‫חככת‬
akilli, zeki (sıfat) haham n ‫הכס‬
akıl, bilgelik, hikmet hohma ‫חכמה‬
kiralamak, ücretle tutmak (yer veya adam), anlaş- hahar, lahkor ‫פ‬ )‫חכר (לחפר‬
mak, mukavele yapmak
alelade, sıradan, normal, kutsal olmayan hol ‫חל‬
vuku bulmak, meydana gelmek, olmak, meşru olmak hal, lahul ‫פ‬ )‫חל (לחול‬
cüruf, atık, pislik, alçak, iğrenç, aşağılık, çirkef, kenef hela ‫חלאה‬
(mecazi insan için aşağılık herif gibi)
yağ, İÇ yağı» donyağı, vücutta oluşan katı yağ, vücut helev ‫חלב‬
yağı, hayvan etinin yağlı kısmı
süt halav ‫חלב‬
sağmak (süt) halav, lahlov ‫פ‬ )‫חלב (לחלב‬
çemen, baharat olarak kullanılan bir tohum hüba ‫חלבה‬
yumurta akı, albümin, protein helbon , ‫חלבון‬
sütlü (sıfat) halavi ‫ת‬ ‫חלבי‬
sütçü halban ‫חלבן‬
pas heled ‫חלד‬
sıçan, iri fare (hayvan) kulda ‫חלדה‬

205
çerez, cips g ibi atıştırma yiyeceği ‫־‬ hatif ‫חטיף‬
kapma, kapış, kaçırma (zorla) hatifa ‫חטיפה‬
burun (argo) hotem ‫חטם‬
kaçırmak, kapmak hataf, lahtof B )‫חטף (לחט׳ף‬
dal, kol (ağaç gövdesinden çıkan kol), çubuk, değnek hoter ‫חיטר‬
oğul, evlat, ahfat : ....... . hoter . ‫ח?*ר‬
‫י‬
canlı, diri, sağ (sıfat) hay ‫ת‬
canlı, sağ (eril) (sıfat) hay ‫חי‬
mecbur, zorunlu, borçlu, yükümlü (sıfat) hayav ‫ת‬ ‫חיב‬
mecbur etmek, borca sokmak, borçlandırmak hiyev, lehayev B )‫חיב (לחיב‬
telefon aramak, tel. no. çevirmek hiyeg, lehayeg B )‫חיג (לחיג‬
bilmece, bulmaca hida ‫חידה‬
mikrop, bakteri, virüs, mikroskobik yaratık haydak ‫חןד?ן‬
canlı, sağ (dişil) (sıfat) haya ‫חחז‬
hayvan haya ‫ח;ה‬
yaşamak, geçinmek haya, lihyot B )‫חיה (לחיות‬
borç, yükümlülük hiyuv ‫חיוב‬
olumlu, pozitif, müspet (sıfat) hiyuvi ‫ת‬ ‫חיובי‬
numara çevirme (telefon) hiyug ‫חיוג‬
direkt arama hiyugyaşir ‫חיוג ישיר‬
gülümseme, tebessüm, gülücük, gülümseyiş hiyuh ‫חיוך‬
askere alma, asker toplama, silah altına alma hiyul ‫חיול‬
hayati, yaşamsal, can alıcı, kritik, mühim, önemli, hiyuııi ‫ת‬ ‫חיוני‬
elzem, zaruri, asli, gerekli olan şey (sıfat)
hayatiyet, önemlilik, gereklilik, zaruret hiyuniyut ‫חיוניות‬
canlılık, dirilik, hayatiyet, fer hayut ‫חיות‬
terzi (eril) hayat ‫ז‬ ‫חיט‬
hayat, yaşam, ömür hayim ‫חיים‬
gülümsemek, tebessüm etmek hiyeh, lehayeh B )‫חיך (לחיך‬
güleryüzlü, güleç (sıfat) hayhatı ‫ת‬ ‫חיכן‬
kolordu, sınıf (askeri) hayil ‫חיל‬
asker, er (eril) hayal ‫ז‬ ‫חיל‬
askere almak, silah altına almak hiyel, lehayel B )‫חיל (לחיל‬
hava kuvvetleri heyl avır ‫חיל אויר‬
askeri muhabere ■ heyl keşer ‫חיל קשר‬
asker (dişil) hayelet 2 ‫ודלת‬

;‫— ■יי‬ ‫׳‬:‫■״‬.‫׳‬ ‫י‬ ‫י‬ ..‫״‬. . . .‫י‬ ■■ ■

204
ani parlayan ateş, şule, kıvılcım, patlayıcı ve ışık haziz ‫חזיז‬
veren, maytap, havai fişek
domuz (hayvan), hınzır hazir ‫חזיר‬
yaban domuzu (hayvan) hazir bar ‫חזיר בר‬
ön,cephe hazit ‫חזית‬
kantor, dini ezgilerle dua eden din görevlisi, müezzin hazan ‫חזיז‬
kuvvetli, sağlam, güçlü (sıfat) kazak ‫ת‬ ‫חזק‬
kuvvet, güç, mukavemet, direnç hozek ‫ח!ק‬
kuvvetlendirmek, güçlendirmek, şiddetlendirmek, hizek, lehazek ‫פ‬ )‫חזק (לחזק את‬
sağlamlaştırmak, pekiştirmek, takviye etmek (et)
sağlıklı ve güçlü 01 kazak veemats ‫הזק ואמץ‬
dönmek, tekrarlamak, vazgeçmek hazar, lahzor )‫ אל‬,-‫חזר (לוזזר ל‬
(le, el)
kur yapmak, tavlamak, elde etmeye çalışmak hizer, lehazer s )‫חזר (לחזר‬
dönüş, tekrarlama, geri, prova hazara ‫חזרה‬
kabakulak (hastalık) hazeret ‫סזךת‬
turp, yabanturpu, bayırturpu hazeret ‫חזרת‬
fildişi, yaban domuzu dişi hat ‫חט‬
dezenfekte etmek, mikroptan arındırmak, sterilize hite, lehate ‫פ‬ )‫חטא (לחטא‬
etmek
günah işlemek, hata etmek hata, lahto ‫פ‬ )‫חטא (לחטא‬
günah, suç, taksirat, vebal het, hataim ‫ חטאים‬,‫חטא‬
oymak, yontmak, şekil vermek hitev, lehatev ‫פ‬ )‫חטב (לחטב‬
kesmek, doğramak (ağaç) hatav, lahtov ‫פ‬ )‫חטב (לחטב‬
buğday hita ‫חטה‬
oyma, oymacılık, yontma, şekil verme hituv ‫חטוב‬
kesilmiş, kesik, doğranmış, biçimli, düzgün vücutlu hatuv ‫חטוב‬
eşeleme, karıştırma, her işe burnunu sokma hitut ‫חטוט‬
kambur, sırtında taşıdığın dertler (mecaz) hatoteret ‫זזטרטרת‬
dezenfekte hituy ‫חטוי‬
kaçırılmış, kaçırılan, kişi, kapılmış, kaçamak, bir hatuf ‫ת‬ ‫חטוף‬
anlık, çabuk, tez, süratli (sıfat)
eşelemek, karıştırmak hitet, lehatet ‫פ‬ )‫חטט (לחטט‬
kurcalayıcı, kusur bulmaya çalışan (sıfat) hatetan ‫ת‬ ‫חטטן‬
kesme, kesim, doğrama hativa ‫חטיבה‬
tugay, alay, birlik, kısım hativa ‫חטיבה‬
ortaokul hativat ‫זזטיבח בימם‬
beııayim
zırhlı birlik hativat şiryon ‫דזטיכח שךיון‬
nın dışında, den başka, nın haricinde ' huts me.. ­ ‫חוץ מ‬
açıortay (ikiye bölmekten) hotse ‫חוצה‬
ayraç (dosya aralarına konan) hotsets ‫חוצץ‬
kanunlaştırmak, yasalaşmak, kanun yapmak hokek, lehokek Q )‫חוקק (לחוקק‬
araştırıcı, araştırmacı, soruşturmacı, sorguya çeken, hoker ‫חוקר‬
kovuşturma«, dedektif
solgun, renksiz (sıfat) hiver ‫ת‬ ‫חור‬
üvey (sıfat) horeg ‫ת‬ ‫ךג‬1‫ח‬
delmek, delik açmak horer, lehorer B )‫חורר (לחורו‬
his, duyu huş ‫חוש‬
altıncı his, öngörü huş şişi ‫חוש ששי‬
hisli, hissi, şehvetli, şehvet uyandıran (sıfat) huşani ‫ת‬ ‫חושני‬
kanı, fikir, teşhis, yargı, ekspertiz raporuî bilirkişi havaidaat ‫חות דעת‬
raporu
hayvan çiftliği havai ahayut ‫חות החיות‬
mühür, damga, kaşe, etki, intiba hotam ‫חותם‬
mühür, damga, kaşe hotemet ‫חותמת‬
kayınpeder (eril) hoten ‫ז‬ ‫חותן‬
kaynana (dişil) hotenet ‫נ‬ ‫חותנת‬
kürekçi, kürek çeken hoter ‫חותר‬
meteoroloji uzmanı, hava durumunu anlatan kişi hazay ‫חזאי‬
göğüs, meme haze ‫חזה‬
öngörmek, tahmin etmek, önceden bildirmek, hava hiza, lehazot ‫פ‬ )‫חזח (לחזות‬
tahmini yapmak
Öngörmek, tahmin etmek, önceden görmek, hava haza, lahzot ‫פ‬ )‫חזה (לחזות‬
tahmini yapmak
kehanet, önceden haber verme, tahmin hizuy ‫חזוי‬
beklenen, beklenti, öngörü, tahmin dahilinde hazuy ‫חזוי‬
ideal, ülkü, hayal, hülya, hedef, vizyon hazon !‫חזו‬
vahiy, ifşaat, kıyamet bildirimi hazon aharit ‫חזון אחרית הימים‬
ayamim
kuvvetlendirme, güçlendirme, takviye hizuk ‫חזוק‬
kur, kur yapma hizur ‫חזור‬
sima, görünüş, suret, çehre hazut ‫חזות‬
görsel (sıfat) hazuti ‫ת‬ ‫חזותי‬
sutyen ‫׳‬ haziya ‫'חדה‬
görme, vizyon, olgu, fenomen, algılanabilen şey hizayoıı ‫חזיון‬
serap, halisünasyon, sanrı hizyon taatuim ‫חזיון תעתועים‬

202
çiftlik hava ‫חרה‬
tecrübe yaşamak, başından geçmek, görüp geçirmek hava, lahvot 5 )‫חוה (לסדרת‬
kontrat, mukavele, anlaşma hoze ‫חרזה‬
müneccim, kahin, peygamber, öngörü sahibi, tahmin-■ hoze ‫חרזה‬
ci, olacağı kestirebilen
tel, iplik hut ‫חרט‬
diş ipi hut dentali ‫חרט דנטלי‬
omurilik, omurga, belkemiği hut aşidra ‫חרט השררה‬
oduncu, ormancı, ağaç kesen hotev ‫חוטב‬
tanga, ipkini hutini ‫חוטיני‬
kaçıran, kapıp kaçıran, hava korsanı hotef ‫חרטף‬
başından geçen, tecrübe, deneyim havaya ‫חדה‬
kum hol ‫חול‬
hasta hole ‫חרלה‬
ruh hastası, psikopat hole nefeş ‫חרלה נפש‬
şeker hastası hole sukeret ‫חולה ספרת‬
ruh hastası, akıl hastası, deli hole ruah ‫חרלה ררח‬
kumlu, kum gibi holi ‫חרלי‬
holigan, serseri, kabadayı huligan ‫חוליגן‬
kum tepeciği, kumul kolit ‫חרלית‬
oluşturmak, yaratmak, neden olmak, dans etmek holel, leholel S )‫חרלל (לחרלל‬
hayalperest, hayalci, dalgın, aklı başka yerde olan holmani ‫ת‬ ‫חרלמני‬
(sıfat)
geçici, gelip geçici holef ‫חולף‬
tirbuşon, açacak holets ‫חילץ‬
kahverengi (renk) hum ‫חרם‬
kızıl kahve (renk), kırmızımsı kahve, pas rengi, hum adamdam ‫חרם אדמדם‬
fındık rengi, kestane rengi, kına rengi
cazibe, arzulanan, çekici homed ‫חומד‬
sur, duvar homa ‫חרמה‬
tahinli nohut ezmesi, nohut humus ‫חומוס‬
hoş görmek, anlayış göstermek honen, ‫פ‬ )‫חו־בן (לחונן‬
lehonen
kıyı, sahil, deniz kenarı, kumsal, plaj hof ‫חרף‬
fildişi sahilleri (ülke) hof aşenav ‫חוף השנהב‬
baş yıkayan (şampuanla), örtüşük ardışık hofef ‫חרפף‬
dışarı, dış taraf, hariç huts ‫חוץ‬
yurt dışı huts laarets ‫חוץ לארץ‬
acil servis, acil odası, hasta tasnif bölmesi (haştaha- kadar miyun ‫חדר מירן‬
nede)
morg hadar metim ‫דודו־ מתים‬
ameliyathane, ameliyat odası kadar nituah ‫חדר נתוח‬
yatak odası hadar şena ‫חדר ?סנה‬
odacık, küçük oda, bölme, yüklük kadron ‫חדרון‬
oda hizmetlisi, odacı, otellerde vs. oda düzenleyen kadran ‫ז‬ ‫הדרן‬
(eril)
oda hizmetlisi, odacı, otellerde vs. oda düzenleyen hadranit ‫נ‬ ‫חדרנית‬
(dişil)
yeni (sıfat) hadaş ‫ת‬ ‫חדש‬
ay hodeş ‫חיש‬
yenilenmiş hudaş ‫חרש‬
yenilemek hideş, lehadeş s )‫חרש (לחדש את‬
(et)
haber kadana ‫חרשה‬
haberler hadaşot ‫חדשות‬
aylık hodşi ‫חךשי‬
yenilikçi, modern (sıfat) hadşani ‫ת‬ ‫חדשני‬
sivri dil, sivri dilli, hırçın badat laşon ‫חרת לשון‬
yurt dışı (huts laarets kısaltması) kul ‫חו»ל‬
çiftçi, çiftlik sahibi, yetiştirici, rençber havay ‫הואי‬
borç, verecek, takıntı kov ‫ח(ב‬
amatör, meraklı hovev ‫חובב‬
amatörce, amatör ruhla, acemice (sıfat) hovevani ‫ת‬ ‫חובבני‬
mecburiyet, zorunluluk, yükümlülük, mükellefiyet, kova ‫חובה‬
boyun borcu, vazife, ödev
denizci, gemici, tayfa, bahriyeli hovel ‫חובל‬
broşür, mecmua, kitapçık, Iivreto hoveret ‫חוברת‬
sıhhiye eri, sağlık görevlisi, hasta bakıcı yardımcısı hoveş ‫ז‬ ‫חובש‬
(eril)
grup, topluluk, öğrenim grubu, zümre, çevre, dönen- hug ‫חוג‬
ce
oğlak dönencesi hug agdi ‫חרג הגךי‬
yengeç dönencesi hug asartan ‫חוג הפךטן‬
kadran,skala huğa ‫חוגה‬
erbaş, çavuş, onbaşı, er, nefer, asker, İşçi, asker hoger ‫חוגר‬
karınca (hayvan)
içeri sızıcı, içine işleyici, nüfuz edici, duhul edici hodrani ‫ת‬ ‫חודרני‬
(sıfat)

• 200
bayramlık, şenlikli (sıfat) hagigi ‫ת‬ ‫חגיגי‬
kemer takma, kemer bağlama hagira ‫חגירה‬
keklik (kuş) (hayvan) huğla ‫חגלה‬
topal, aksak (sıfat) higer ‫ת‬ ‫חגר‬
kemer takmak hagar, lahgor ‫פ‬ )‫חגר (לתגר‬
sivri, keskin, uyanık, sivri akıllı, keskin zeka (sıfat) had ‫ת‬ ‫חד‬
uç, sivri uç (iğne ucu kalem ucu bıçak ucu vb.) hod ‫חד‬
bilmece sormak had, lahud ‫פ‬ )‫חד (לחרד‬
monoton, tekdüze, değişiklik göstermeyen (sıfat) hadgoni ‫ת‬ ‫גרני‬-‫ חד‬,‫חדגוני‬
sivrileştirmek, keskinleştirmek, bilemek hided, lehaded ‫פ‬ )‫חדר (לחדד‬
tek ebeveynli (sıfat)(eril) had ori ,‫ת‬ ‫הררי‬-‫חד‬
‫ז‬
tek ebeveynli (dişil) (sıfat) had orit ‫הוךית‬-‫חד‬

bileme, sivrileştirme, keskinleştirme hidud ‫חדרד‬


coşku, sevinç, neşe, canlılık, hayatiyet hedva ‫חדרה‬
içine işlemiş, nüfuz etmiş, duhul etmiş, ile dolu hadur ‫חדור‬
yenilik, yenileme hiduş ‫חדרש‬
keskinlik, sivrilik hadut ‫חדרת‬
kesilme, durma, durdurma, ara, fasıla, inkıta hadila ‫חדילה‬
nüfüz etme, içine girme hadira ‫חדירה‬
yeni, modern (sıfat) hadiş ‫ת‬ ‫חדיקז‬
kesmek, bırakmak, devam etmemek, durdurmak, bir hadal, lahdol s )‫חדל (לחדל‬
süreliğine durdurmak, ara vermek
kesinti, duruş, durma, devam etmeme hidalon ‫חדלון‬
tek yön had sitri ‫סטרי‬-‫חד‬
tek kullanımlık, bir kerelik, tek seferlik (plastik had paami ‫פעמי‬-‫חד‬
bardak tabak vs.)
tek taraflı, tek yanlı had tsdadi ‫צדדי‬-‫חר‬
kütük, ağaç gövdesi, hortum (filin hortumu) hedek ‫חדק‬
oda heder ‫חדר‬
içeri sızmak, süzülmek, izinsiz girmek, nüfuz etmek, Jıadar, lahdor ‫פ‬ )‫חדר (לחדר‬
içine işlemek, duhul etmek
yemek odası, yemekhane hadar ohel ‫חדר אכל‬
yatak odası, ebeveyn odası hadar amitot ‫חדר המטות‬
bekleme odası hadar amtana ‫חךר המתנה‬
oturma odası hadar ‫חדר מגרדים‬
megurim

199
sabotaja uğrayan, teröre maruz kalan, sabote edilen, hubal ‫חבל‬
zarar gören
sabote etmek, sabotaj yapmak, terör yapmak, zarar hibel, lehabel ‫פ‬ )‫חבל (לתבל‬
vermek, berelemek
zarar ziyan vermek, hasar vermek, incitmek, kötü havai, lahbol ‫פ‬ )‫חבל (לחבל‬
etmek, yazık etmek
sabotaj,yıkım,helak, terör, tedhiş . .... .kabala . ‫חבלה‬
istihkam eri, mayıncı asker hablan ‫חבלו‬
sabotajcı, terörist, tedhişçi hablan ‫ח?לז‬
çalkalamak, çırpmak, yayık yapmak hibets, lehabets 2 )‫חבץ (לחפץ‬
ayran, yayık ayranı huvtsa ‫חבצה‬
zambak, nergisgillerden bir çiçek havatselet ‫סבצלת‬
kucaklamak, sarmak, bağrına basmak hibek, lehabek ‫פ‬ )‫חבק (לחבק את‬
(et)
sarmak, kucaklamak, çevrelemek havak, lihbok ‫פ‬ )‫חבק (לחבק‬
arkadaş, aza, üye haver ‫חבר‬
birleştirmek, toplamak, eklemek, bağlamak hiber, lehaber ‫פ‬ ,‫חבר (לחבר את‬
(et le el) )‫ל־ אל‬
birleşmek, katılmak havar, lahvor ‫פ‬ )‫חבר (לחבר‬
milletvekili, mebus haver kneset ‫חבר כנסת‬
encümen azası, kurul üyesi haver moatsa .‫חבר מו^צה‬
hevra, hav ‫ חב׳‬,‫חברה‬
arkadaşlık, azalık haverut ‫חברות‬
arkadaş canlısı, sosyal, hoş sohbet, samimi, sıcakkanlı havruti ‫ת‬ ‫חברותי‬
(sıfat)
arkadaşlar (hitap tarzı) hevraya ‫חבריא‬
etopya, habeşistan (ülke) habaş ‫חבש‬
başa giymek, şapka giymek, yara sargılamak, bandaj-■ havaş, lahboş ‫פ‬ )‫חבעז (לחבש‬
lamak, eyerlemek, semer vurmak
fıçıcı, fıçı yapan, fıçı imalatçısı havtan ‫חבתז‬
bayram hag ‫חג‬
daire çizmek, etrafında turlamak hag, lahug ‫פ‬ )‫חג (לחוג‬
no el hag amolad ‫חג המולד‬
çekirge (hayvan) hagav ‫חגב‬
kutlamak, bayram yapmak hagag, lahgog ‫פ‬ )‫חגג (לחגג את‬
lahog (et)
kemer, kayış, kuşak hagora ‫וזגורה‬
emniyet kemeri hagurat ‫דןגורת בטיחות‬
betihut
kutlama, müsamere ■ hagiga ‫חגיגה‬

198
bağlantı, ilişki, irtibat, eğilim, yakınlık zika ‫זקה‬
yaşlılık, ihtiyarlık zkunim ‫זקונים‬
dik, dimdik, ayakta duran, dikili, dik olarak ayağa zakuf ‫זקיף‬
kalkmış, erekte
arıtma, damıtma, arıtım, damıtım, rafine etme 7j.kuk ‫זקיק‬
muhtaç zakuk ‫זקיק‬
havai fişek zikuk, zikukim ‫זקיקי זקוקים‬
folikül, tek hücreli basit meyva, bezcik zakik ‫זקיק‬
bukalemun (hayvan) zikit ‫זקית‬
ihtiyar, yaşlı zaken ‫זקן‬
sakal zakan ‫זקו‬
ihtiyarlatmak, yaşlandırmak zokan, lizkon )‫מו (לזקן‬
ihtiyarlık, yaşlılık zikna ‫זקנה‬
kaldırmak, erekte etmek (ereksyon), ayağa dikmek zikef, lezakef ‫פ‬ )‫זקף (לזקף‬
kalkmak, ereksyon olmak zakaf, lizkof ‫פ‬ )‫זקף (לזקף‬
dikme, kurma, ereksiyon, erkek cinsel organında zikpa ‫זקפה‬
sertleşme
arıtmak, damıtmak, rafine etmek zikek, lezakek ‫פ‬ )‫זקק (לזקק‬
fırlamak, pırtlamak öne çıkmak, göze batmak zakar, lizkor ‫פ‬ )‫זקר (לזקר‬
buket, çelenk zer ‫זר‬
yabancı, garip zar ‫זר‬
cezve yada ibriğin akıtma ucu, içinden su akan ağız, zarbuvit ‫וביונ‬3‫זר‬
ağızlık
jargon, belli kriterlere özgü konuşma biçimi (tıp jargon ‫דרגון‬
jargonu, kabadayı jargonu vb.)
filiz, sürgün, saz, ince dal zered, zradim ‫ זרדים‬,‫זרד‬
saçmak, serpmek zara, lizrot ‫פ‬ )‫זרה (לזרות‬
hızlandırma, çabuklaştırma zeruz ‫זרוז‬
saçık, saçılmış, serpilmiş (sıfat) zaruy ‫ח‬ ‫זרוי‬
kol, dal zroa ‫זרוע‬
ekili, ekilmiş, tohum ekilmiş (sıfat) zarua ‫ת‬ ‫זריע‬
atılmış, fırlatılmış, terkedilmiş, kenara atılmış zamk ‫ת‬ ‫זריק‬
(sıfat)
hızlandırıcı, katalizör zaraz ‫זיז‬
çabuklaştırmak, hızlandırmak zirez, lezarez ‫פ‬ )‫זרז (לזרז‬
sığırcık kuşu (hayvan) zarzir ‫זךזיר‬
parlamak, ışımak, ışıldamak, doğmak (güneş). zarah, lizroah ‫פ‬ )‫זרח (לזר־ח‬
şafak sökmek
fosfor zarhan ‫!ריוז‬

195
ihmal edilmiş, terkedilmiş (sıfat) ‫־‬ zanuah ‫ת‬ ‫זנוח‬
depar, hamle, ok gibi fırlama, atlama, atlayış zinuk ‫זנוק‬
fuhuş, orospuluk mut ‫ןברת‬
ihmal etmek, pas geçmek, aldırmamak, ilgilenme- zaııah, liznoah ‫פ‬ )‫זנח (לזבח‬
mek
kayda değer olmayan, ihmal edilebilir, cüzi zaniah ‫זניח‬
ihmal, ihmalcilik, dikkatsizlik zniha ‫זניחה‬
atlamak, fırlamak, hamle yapmak, depara kalkmak, zinek, lezanek ‫פ‬ )‫זנק (לזגלן‬
ok gibi fırlamak
hareket etmek, yerinden oynamak za, lazua ‫פ‬ )?‫זע (לזר‬
ter . zea ‫זעה‬
kızgın, kızmış, hırsh, hiddetli, öfkeli, hiddetlenmiş, zaum ‫ת‬ ‫זעום‬
parlamış, infiale kapılmış (sıfat)
nebze, zerre, minik, minicik, minnacık, ufacık, zaum ‫ת‬ ‫זעום‬
önemsiz, değersiz, cüzi (sıfat)
sarsıntı, şok zaazua ‫זעזוע‬
sarsmak, şok etmek, şiddetle sarsmak zizea, lezaazea ‫פ‬ ‫ זעזע‬,‫זעזע‬
)‫(לזעזע‬
mini, küçük (sıfat) zair ‫ת‬ ‫זעיר‬
öfke, hiddet, parlama, infial zaaın ‫זעם‬
hiddetlenmek, parlamak, infiale kapılmak zaam, lizom ‫פ‬ )‫זעם (לזעם‬
kızgınlık, öfke, hışım, hiddet, galeyan, Öfke zaaf ‫זעף‬
gözü dönmüş, çok kızgın, hiddetli (sıfat) zaaf ‫ת‬ ‫זעף‬
kızmak, somurtmak, surat asmak zaaf, lizof ‫פ‬ )‫זעף (לזעף‬
safran zofran ‫זעפרן‬
bağırmak, haykırmak zaak, lizok ‫פ‬ )‫זעק (לזעק‬
bağırma, bağırış, çığlık, feryat, yaygara, haykırış zaaka ‫זעקה‬
ufaltmak, minik hale getirmek, minimize etmek zier, lezaer ‫פ‬ )‫זער (לזער‬
kekik türü, susamlı kekik karışımı bir tatlandırıcı zaatar ‫זעתר‬
baharat
ziftleme, asfaltlama, katranlama zıput ‫זפות‬
zaplamak, hızlı hızlı geçmek, kumanda ile tv kanalı zipzep, ‫פ‬ )‫זפזפ (לזפזפ‬
değiştirmek lezapzep
tokat, şamar, vurma (argo) zapta ‫זפטה‬
kursak, gırtlak, boğaz, guatr zefek ‫זעק‬
zift, katran, asfalt zefet ‫זפת‬
ziftlemek, asfaltlamak, katranlamak zipet, lezafet ‫פ‬ )‫זפת (לזפת‬
alaka, ilinti, ilişki, bağıntı, herhangi bir şeyde hak ' zika ‫זקה‬
iddiası

194
sızmak, akmak, damlamak zalaf, lizlof ‫פ‬ )‫זלף (לזלף‬
zambiya (ülke) zambiya ‫זמפיה‬
düdüklemek, kazıklamak zimber, ‫פ‬ )‫זמבר (לזמבר‬
lezamber
entrika, dalavere, seks düşkünlüğü, ensest, zampa- zima ‫זמה‬
ralık, müstehcen
çağrı, celp, toplanmaya davet........ zimun ‫זמין‬
vızıltı, uğultu zimzurn ‫זמזום‬
vızıltı sesi veren zil zamzam ‫זמזם‬
vızıldamak, şarkı mırıldanmak zimzem, ‫פ‬ )‫זמזם (לזמזם‬
lezamzem
hazır, amade, müsait, erişilir, meşgul olmayan, zamin ‫ח‬ ‫זמיז‬
mevcut, piyasada bulunan (sıfat)
hazır bulunma, muteber olma, kullanılırlık zminut ‫זמינות‬
bülbül (hayvan) zamir ‫זמיר‬
el altından işler çevirmek, komplo kurmak, entrika zamam, ‫פ‬ )‫זמם (לזמם‬
çevirmek, dolap çevirmek lizmom
zaman, vakit, süre zman ‫זמן‬
davet etmek, randevu saptamak, toplantıya çağır- zimeıı, lezamen ‫פ‬ )‫זמן (לזמן את‬
mak (et)
şimdiki zaman (dilbilgisi) zman ove ‫זמן ה{ה‬
geçmiş zaman (dilbilgisi) zmaıı avar ‫זמן ??ר‬
gelecek zaman (dilbilgisi) zman atid ‫זמן ?תיד‬
geçici zmani ‫זמני‬
kısa bir zaman için, bir müddet, bir süre zman ma ‫ץמף־מה‬
şarkı zemer ‫זמר‬
şarkıcı (eril) zamar r ‫זמר‬
şarkı söylemek zimer, İezamer ‫פ‬ )‫זמר (לזמר‬
şarkı, şarkı söyleme, şakıma, ötme, müzik, musiki zimra ‫ץמרה‬
şarkıcı (dişil) zameret j ‫זמרת‬
assolîst zameret raşit ‫זמרת ראשית‬
süet zamş ‫זכןעז‬
çeşit, tür, varyasyon, cins, nevi zan ‫ן‬1
kuyruk zanav ‫זנב‬
at kuyruğu (saç modeli) zanav sus. )‫זנב סוס (תסרקת‬
(tisroket)
zencefil zangevil ‫ז?גביל‬
fahişelik yapmak, orospluk yapmak, zina yapmak, zana, lizııot ‫פ‬ )‫זנה (לזנות‬
kahpelik yapmak

193
hak etmek, ermek, beraat etmek, kazanmak zaha, lizkot S. )‫זכה (לזכות‬
beraat, suçsuzluk, ibra, aklama, temize çıkarma zikuy ‫זכוי‬
hak ediş, liyakat, kazanım zikuy ‫זכרי‬
arıtma, temizleme, tasfiye, berraklaştırma zikuh ‫זכוף‬
cam zhuhit ‫ןכוכית‬
büyüteç ■‫ ־‬-■ : : zhuhit . ‫זכוכית מגדלת‬
magdelet
hatırlanan, unutulmayan, anılan zahur ‫זכור‬
hak, imtiyaz, aktif hesap zhutj zehut ‫זכות‬
telif hakkı zhutyotsrim ‫זכות יוצךים‬
geçiş üstünlüğü, ileri gidiş hakkı (trafik) zhut kadima ‫זכות קדימה‬
kazanma, galibiyet, ikramiye, ödül, getiri, kar, hak zhiya . ‫זכיה‬
etme, kazanım, erme
ayrıcalık, imtiyaz, hak, ruhsat, herhangi bir yeri zikayon ‫ז?יון‬
işletme hakkı
haklar, elde edilmiş kazanımlar zhuyot ‫זכיות‬
insan hakları zhuyot aadam ‫זכיות האדם‬
hatırlama, anma, hatıra, hafıza zhira ‫זכירה‬
arıtmak, arındırmak, temizlemek, berraklaştırmak zikeh, lezakeh ‫פ‬ )‫זכןד (לזכך‬
hatıra, anı zeker ‫זכר‬
erkek zahar r ‫זכר‬
hatırlamak, anmak, anımsamak zahar} lizkor ‫פ‬ )‫זכר (לזכר את‬
(et)
hafıza, bellek, hatıra, anı zikaron ‫זכרין‬
hatırası aziz olsun, ruhu şadolsun, başharflerle zihrono ‫זכרונו לברכה‬
kısaltması ( 0“□) livraha, (z”l) ‫ז‬ )‫(דל‬
akmak, sızmak, kaçak yapmak (elektrik) zalag, lizlog ‫פ‬ )‫זלג (לזלג‬
damlatma, püskürtme ziluf ‫זלוף‬
hor görme, küçümseme, önemsememe, hiçe sayma, zilzul ‫זלזול‬
hafife alma, tenezzül etmeme
hor görmek, küçümsemek, önemsememek, hiçe zilzel, lezalzel ‫פ‬ )‫זלזל (לזלזל‬
saymak, hafife almak, tenezzül etmemek
yaban asması, filbahar zalzelet ‫זלזלת‬
sızıntı, sızma, kaçak zliga ‫זליגה‬
oburluk, pisboğazlık zlila ‫זלילה‬
oburluk etmek, pisboğazlık etmek, mideye indir- zalal, lizlol ‫פ‬ )‫זלל (לזלל‬
mek, hırsla yemek, habire atıştırmak
sağanak, şiddetli yağış, bardaktan boşanırcasına zalafot ‫זלעפות‬
yağmur '
damlatmak . zilef, lezalef ‫פ‬ )‫זלף (לזלף‬

: ‫י‬ ‫■י‬ ‫־־■• ׳‬ ‫י‬ . 192


çok kızgın, asabi, hiddetli, çok öfkeli (sıfat) zoem ‫ת‬ ‫זועם‬
korkunç, dehşetli, iğrenç (sıfat) zvaati ‫ת‬ ‫זו^תי‬
parlak, ışıltılı, ışıl ışıl zoreah ‫זורח‬
kımıldamak, hareket etmek, kıpırdamak zaz, lazuz (me) 5 )-‫זז (לזרז מ‬
sürünme, emekleme, sürünerek ilerleme, çok yavaş zhila ‫זחילה‬
ilerleme (mecaz)
larva, tırtıl, kurtçuk, kurt (hayvan) zahal ‫זחל‬
zırhlı askeri araç zuhal ‫זחל‬
sürünmek, emeklemek, sürünerek ilerlemek, çok zahal, lizhol ‫פ‬ )‫זחל (לזחל‬
« ’ “ T
yavaş ilerlemek (mecaz)
belsoğukluğu (hastalık) (akıntılı bir erkek zührevi ziva ‫זיבה‬
hastalığı), akıntı, sızıntı
ihtişam, parıltı, parlaklık, ışıltı, haşmet, nur, ziv ‫זיו‬
aydınlık
sikiş, sikme, silahlandırma ziyun ‫זיון‬
sahte, taklit, sahtecillik, sahtesini yapma, taklit etme ziyuf ‫זיוף‬
sudan ucuz, nerdeyse bedava zil azol ‫זיל הזול‬
hor görme, hakir görme, hürmetsizlik, zillet, küçük zilut ‫זילות‬
görme
zimbabve (ülke) zimbabve ‫זימבבוה‬
solungaçlar zimim ‫זימים‬
penis, sik, erkeklik organı zayin r!
sikmek (kabaca), silahlandırmak ziyen, lezayen ‫פ‬ )‫זיז (לזין‬
bitki tüyü, kılı az, sakalın kısa kılı âf ‫זיף‬
sahtesini taklidini yapmak, yapmacık davranmak, ziyef lezayef ‫פ‬ )‫זיף (לזיף‬
kandırmak
sahtekar, kalpazan, detone (müzikte) zayfaıı ‫זיפן‬
sahtekarlık zayfanut ‫זיפנות‬
kıvılcım zik ‫זילו‬
arena, ring, meydan, alan, mücadele alanı, savaş zira ‫זירה‬
alanı, mahal, olay mahalli
zeytin zayii ‫דת‬
saf, berrak, temiz, lekesiz, katıksız, katışıksız, halis, zah ‫זך‬
arı, has
masumiyet, suçsuzluk, hak sahipliği yetkisi, selahi- zakaut ‫זכאות‬
yet, liyakat, layık olma, müstahak
masum, suçsuz, beraat etmiş, aklanmış, hak sahibi, zakay ‫ת‬ ‫זכאי‬
hakkı olan, yetkisi olan (sıfat)
beraat ettirmek, temize çıkarmak, hak vermek, zika, lezakot ‫פ‬ )‫זכה (לזכות‬
kazanmak
kimlik saptama, tanıma, teşhis etme ziuy ‫דהוי‬
enfeksyon, iltihap, iltihaplanma zium ‫זהום‬
kirlilik zium ‫זהום‬
hava kirliliği zium avir ‫זהום אויר‬
kimlik, hüviyet, aynılık zeut ‫זהות‬
dikkatli, uyanık, tedbirli, ihtiyatlı, özenli, sakıngan; zair .. ‫זהיר‬
ışık saçma, parıldama, ısı yayma, kendini belli etme zeira ‫זהירה‬
dikkat, dikkatli olma, ihtiyat zeirut ‫זהירות‬
kirletmek, pisletmek ziem, lezaem 3 )‫זהם (לזהם‬
pislik, murdarlık, aşırı kir, iğrençlik, kirlilik, zuama ‫זהמה‬
enfeksyon
kabala kitabı, erkek ismi (bir kabala üstadının zoar ‫זיהר‬
ismi)
parlaklık, aydınlık, ışık, fer zoar ‫זהר‬
ışık saçmak, parıldamak, ısı yaymak, kendini belli zaar, lizor 3 )‫זהר (לזהר‬
etmek
bu, şu (dişil) zo, zu ‫נ‬ ‫זו‬
zooloji, hayvan bilim (İNGİLİZCEDEN) zoologya ‫זואולוגיה‬
çift, eş, iskambilde benzer zug ‫זוג‬
çiftleştirilmiş, eşleştirilmiş, eşli hale gelmiş zuvag ‫זוג‬
çiftleştirmek, eşleştirmek, eşli hale getirmek ziveg, lezaveg 3 )‫זוג (לזוג‬
çift kişilik, iki kişilik (sıfat) zugi ‫ת‬ ‫זוגי‬
iskambilde per, iskambilde çift (iki tane) zugim ‫זוגיים‬
donatmak, teçhiz etmek, gerekli ekipmanı sağla- zived, lezaved 3 )‫זוד (לזרי‬
mak, paketlemek
bu, şu (dişil) zoi ‫נ‬ ‫זוהי‬
aydın, şaşaalı, frapan zoer ‫זוהר‬
çiftleştirme, çiftleşme, eşleştirme, eşleşme, eşli hale zivug ‫זווג‬
getirme
donanım, teçhizat, araç gereç, ekipman zivud ‫זווד‬
ıvır zıvır, önemsiz şeyler zuta ‫ זוטא‬,‫זלטה‬
açı, zaviye, köşe zavit ‫זוית‬
ucuz, bayağı, adi (sıfat) zol ‫ת‬ ‫זול‬
obur (sıfat) zolel ‫ת‬ ‫זולל‬
dan başka zulat ‫זולת‬
orospu, fahişe zona ‫זונה‬
sosyetik fahişe, sosyete orospusu ■ zonat tsameret ‫זונת צמרת‬
dehşet, korku, yılgı, tiksinme, iğrenç, menfur, zvaa ‫זו?י׳‬
büyük kötülük

190
‫ז‬
Z, sayısal değeri 7, (ibranı alfabesinde 7.ci harf) zayin ‫ז‬
onattı (harf) zayin tet ‫דט‬
onyedi (harf) zayin yud ‫די‬
kurt(hayvan) zeev ‫זאב‬
yumurcak, bebek, küçük, çocuk zaatut ‫זאטוט‬
bu, şu (dişil) zot, zoti ‫נ‬ ‫זאת‬
demek ki, bu demek ki, demek oluyor ki, başka bir zot omeret ‫זאת אומרת‬
deyişle
akıntı, sızıntı zav ‫זב‬
sızıntı yapmak, akıntı yapmak(sıvı) zav, lazuv s )‫זב (לזוב‬
sinek (hayvan) zvuv ‫זבוב‬
at sineği (hayvan) zvtıv asus ‫זבוב הטוס‬
gübreleme zibul ‫זבול‬
saçmalık, abuk sabuk laflar, saçma sapan söz, boş zibuley moah ‫זבולי מה‬
laf, zırva
kurban zevah ‫זבח‬
kurban kesmek zavah, Uzboah s )‫זבח (לזבח‬
kurban kesme, kurban etme zviha ‫זביחה‬
çöp, gübre zevel ‫זבל‬
gübrelemek zibel, lezabel ‫ע‬ )‫זבל (לזבל‬
tezgahtar zaban M
zebra (hayvan) zebra ‫זברה‬
camcı zagag ‫זגג‬
cam takmak zigeg, lezageg 5 )‫זגג (לזגג‬
cam takma, camcılık, şekerli beyaz karışım, krema zigug ‫זגוג‬
ile pasta kaplama
zikzak çizmek zigzeg, S )‫זגזג (לזגזג‬
lezagzeg
kötülük, art niyet, kötü niyet, kem gözlülük, garez zadon ‫זדון‬
fesatça, art niyetli, nispetçi (sıfat) zdoni ‫ת‬ ‫זדוני‬
bu, şu (eril) ze T ‫זה‬
altın zaav ‫זהב‬
aynı, eşdeğer, denk, benzer zee ‫זהה‬
kimliğini teşhis etmek, hüviyet tespiti yapmak, zia, lezjaot (et) ‫'פ‬ )‫זהה (לזהות את‬
kimliğini saptamak, tanımak
altuni, altın renginde, yaldızlı (sıfat) zauv .‫ת‬ ‫זהוב‬

189
tartışma, münakaşa ‫׳‬ vikuah ‫וכוח‬
vesaire, vs. vehuley, vehu ‫ וכר‬,‫וכלי‬
yoksa, aksi takdirde valo ‫ולא‬
yavru, çocuk, velet, bebek valad ‫ילד‬
vals, vals dansı / müziği vals ‫ולס‬
venüs gezegeni ■.,. ...... ....... venus ‫ונום‬
vanilya vanil ‫תיל‬
venezuela (ülke) venetsuela ‫ונצואלה‬
ayar visııt ‫וסות‬
regl, aybaşı kanaması, adet görme (kadınlarda) veset ‫ןסת‬
regülatör, ayarlayıcı vasat ‫וסת‬
ayarlamak, uyarlamak, düzenlemek, uyumlu hale viset, levaset ‫פ‬ )‫וסת (לוסת‬
getirmek
heyet, komisyon, kurul, temsil eden komite vaad ‫ועד‬
işçi kurulu vaad ovdim ‫ועד עובדים‬
komite, kurul, heyet, komisyon vaada ‫ועדה‬
tıp heyeti vaada refuit ‫הגדה ךפואית‬
kongre, konsey, toplantı veida .‫ועירה‬
vafıl (waffle), kağıt helvaya benzer bir tür tatlı vafel ‫ופל‬
gözleme
gül (çiçek) vered ‫ורד‬
pembe (renk) varod ‫וריד‬
kuşburnu (bitki) vered abar ‫ורד הבר‬
gülyağı vardinon ‫ורדינון‬
damar, toplardamar vrid ‫יריד‬
yemek borusu veşet ‫הצע‬
vazgeçme, feragat vitur ‫ותור‬
kıdemli, gedikli, eski (sıfat) vatik n ‫וחיק‬
vatikan (ülke) vatikan ‫יהיקן‬
kıdem, kıdemlilik vetek ‫ותק‬
vazgeçmek, feragat etmek, caymak, Ödün vermek, viter, levater ‫) פ‬-‫ ל‬,‫ותר (לותר על‬
yelkenleri suya indirmek (mecazi) (al le)
vazgeçici, feragat eden, teslimiyetçi (sıfat) vatran ‫ת‬ ‫יתרו‬
teslimiyetçilik, feragat edicilik, vazgeçicilik vatranut ‫וחרבות‬

■ ■ ‫־‬ ■ ■■ ‫י‬ ‫■י‬ "‫י‬ :■■‫י‬ :: ‫י‬ ■‫׳‬:•:/<■

-• ‫י‬ ‫י‬ . '■.'- ‫י־‬ ‫י‬ 188


‫ו‬
V, sayısal değeri 6, (İbrani alfabesinde 6.cı harf) vav ‫ר‬
ve, ile, hem ve ‫ ו‬.‫ ו‬.‫ו‬
vadi vadi ‫ואדי‬
vat, wat, elektrik birimi vat ‫ואט‬
itibaren, şimdiden tezi yok, o andan beri, ...den
sonra
vaelah ‫יאילו‬
vakum, emici (İNGİLİZCEDEN) vakum ‫ואקום‬
böylece, bu şekilde uvhen ‫ובכן‬
doğrulamak, tasdiklemek, teyit etmek vide, levade S) )‫ודא (לורא‬
kesinlik, katiyet vadaut ‫ודאות‬
kati, kesin, şüphesiz, emin, kaçınılmaz, muhakkak, vaday ‫ודאי‬
mutlak
itiraf, ikrar, günah çıkarma viduy ‫ודוי‬
çengel, kanca, olta iğnesi vav ‫וו‬
votka (içki) vodka ‫וירקה‬
kaba, terbiyesiz, görgüsüz, pespaye, bayağı, aşağılık vulgar ‫וולגר‬
kaba, terbiyesiz, görgüsüz, nezaketsiz, seviyesiz vulgari ‫ת‬ ‫וולגרי‬
•T Î
(sıfat)
kabalık, bayağılık, aşağılık, terbiyesizlik vulgariyut ‫וולגריות‬
volt volt ‫וולט‬
çin tavası, Çinlilerin yemek pişirdiği yuvarlak saç vok ‫ורק‬
tava
vazelin vazelin ‫מליז‬
veto veto ‫וטו‬
veteriner, baytar veterinar ‫וטרינר‬
veterinerlik, baytarlık (sıfat) veterinari ‫ת‬ ‫וטרינרי‬
vibratör vibratör ‫ויברטור‬
video video ‫וידאו‬
vitamin vitamin ‫ויטמין‬
vietnam (ülke) vietnam ‫מטנאם‬
villa, müstakil ev vila ‫וילה‬
perde vilon ‫וילון‬
galler (ülke) veyls ‫וילס‬
vîskon, viskoz, yapay selüloz elyafı viskoza ‫ויסקוזה‬
viski (içki) viski ‫ויסקי‬
virüs, mikrop (İNGİLİZCEDEN) virüs ‫וירוס‬

187
gevşemek, yavaş hareket etmek, uyuşmak itrapa, ..... , ,5, )‫תתרפה (להתרפתת‬
leitrapot
aşınmak, yıpranmak, zedelenmek, iyice eskimek itrapet, ‫פ‬ )‫הת_רפט (להתרפט‬
leitrapet
kendini alçaltmak, yaltaklanmak, dizlerine kapan- itrapes, 5 )‫התרפס (להתרפס‬
mak, yalakalık yapmak leitrapes
yaltaklık, yalakalık, dalkavukluk, şakşakçılık itfapsut - ‫הךנךפסות‬
sıkıca dört elle sarılmak, kapısında kul köle olmak itrapekf 3 )‫התרפק (להתרפק‬
leitrapek
çamurlanmak, çamura bulanmak, balçığa batmak, itrapeş, 3 )‫התרפש (להתרפש‬
üstü başı çamur olmak leitrapeş
uzlaşmak, barışık olmak, hoşnut olmak itratsa, 3 )‫התרצה (להתרצות‬
lettratsot
şekillenmek, biçim almak, biçimlenmek, oluşmak, itrakem, 3 )‫התרקם (להתרקם‬
vücut bulmak . leîtrakem
dikkatsiz olmak, dikkat etmemek, ihmal etmek, itraşel, leitraşel 3 )‫התרשל (להתרשל‬
kayıtsız kalmak
etkisinde kalmak, hayran kalmak, kanı edinmek, itbonen, 3 ‫התרשם (להתרשם‬
intiba edinmek (□□□□□ □□ □□□□DD) ieitbonen (me) )-‫מ‬
izlenim, intiba itraşmut ‫התרשמות‬
hiddetlenmek, tepesinin tası atmak, köpürmek, itrateah, 3 ‫ התרתח‬,‫התרתח‬
kızgın olmak itratah, )‫(להתרתה‬
leitrateah.
kaptırmak, büyütenmişçesine bağlanmak, ipnotize itratek, 3 )‫התרתק (לתתרתק‬
olmak leitratek
yıpratma, zayıflatma, bitkin düşürme, yıldırma, ataşa ‫התשה‬
bezdirme

186
yıkanmak itrahets, S )‫התרחץ (להתרחץ‬
leitrahets
uzaklaşmak itrahek, S )‫התרחק (להתרחק‬
leitrahek
uzaklaşma itrahakut ‫התרתקות‬
vuku bulmak, vaki olmak, başa gelmek itraheş, S )‫התרחש (להתרחעז‬
leitraheş
vukuat, oluş, olay, vaka, hadise itrahaşut ‫התרחקזרת‬
ıslanmak, nemlenmek itratev, ‫פ‬ )‫התרטב (להתרטב‬
leitratev
bağışlatmak, finanse etmek, katkı sağlamak İtrim, leatrim ‫פ‬ ‫התרים (להתרים‬
(et) )‫את‬
kafa tutmak, diklenmek, meydan okumak, karşı itris, leatris ‫פ‬ )‫התריס (להתריס‬
gelmek, baş kaldırmak
uyarmak, ikaz etmek, itiraz etmek itria, leatria ‫פ‬ )‫התריע (להתריע‬
bileşim haline gelmek(madde) itrakev, ‫פ‬ )‫התרבב (להתרכב‬
leitrakev
konsantre olmak, odaklanmak, bir hedefe yönelmek itrakez, ‫פ‬ ‫התרכז (להתרכז‬
leitrakez (be) )-‫ב‬
merkezleşme, temerküz, toplama, konsantrasyon, itrakzut ‫התרכזות‬
düşüncede bir noktaya yoğunlaşma
yumuşamak itrakeh, ‫פ‬ )‫התרכך (להתרכך‬
leitrakeh
teberrü etme, teberru toplama, yardım, bağış, iane atrama ‫התרמה‬
toplama
kafa tutma, meydan okuma, karşı gelme, karşı atrasa ‫התרסה‬
koyma, başkaldırma
dizginlenmek, yatışmak, kendini tutmak itrasen, ‫פ‬ )‫התרסן (להתרסן‬
leitrasen
ilaçlanmak, püskürtülmek, serpilmek itrases, ‫פ‬ )‫הת_רסם (להתרסס‬
leitrases
parçalanmak, parça parça olmak, ezilmek, unufak itrasek, ‫פ‬ )‫התרסק (להתרסק‬
olmak, ufalanmak leitrasek
parçalanma, parça parça.olma, öğütülme, topu itraskut ‫התרסקות‬
atma(iflas), çökme
ihtarname, uyarı, ihtar, ikaz, uyarma atraa ‫התרעה‬
ateş püskürmek, çok kızgın olmak, burnundan itraem, ‫פ‬ )‫התרעם (להתרעם‬
solumak, gürlemek leitraem
ferahlamak, dinçleşmek, tazelenmek, yenilenmek itranen, ‫התרענן (להתרענן) פ‬
leitranen
tedavi olmak, iyileşmek itrape, leitrape ‫פ‬ ‫התרפא (להתרפא‬
(me) t-»
gösteriş yapmak, caka satmak, fiyaka yapmak, hava itravrev, B ­ ‫התרברב (להתר‬
atmak, böbürlenmek, övünmek leitravrev )‫ברב‬
çalım, caka, fiyaka itravrevut ‫תתרבךבות‬
küsmek, kızmak, öfkelenmek, darılmak, sinirlen- itragez, B ‫התרגז (להתרגז‬
mek leitragez (al) )‫על‬
kızgınlık kızma itragzut ‫התרגזות‬
alışmak itragel, B ‫התרגל (להתרגל‬
leitragel (le) )-‫ל‬
tercüme edilmek, çevirilmek itargem, B )‫התרגם (להתרגס‬
leitargem
heyecanlanmak, duygulanmak, hislenmek itrageş, B ‫תתרגש (להתרגש‬
leitrageş (me) )-‫פ‬
heyecan, duygulanma, hislenme itragşut ‫התקשות‬
yassılaşmak, düzleşmek, yayvanlaşmak, hamur itraded, B )‫התררד (לתתררי‬
açılmak leitraded
uyarmak, ikaz etmek, baştan söylemek, tembih itra, leatrot B )‫התרה (להתרות‬
etmek
rahat oturmak, geniş oturmak, rahatlamak itraveah, B ‫התריתי תתרוח‬
itravah,
leitraveah
)‫(לתתרית‬
kalkmak, yükselmek itromem, B ­ ‫התרומם (להת‬
leitromem )‫רומם‬
yukarı çıkış, yükselme itromemut ‫תתרוכןמות‬
aşka gelme, coşkunluk, moral yüksekliği, kıvanç, itromemut ‫התרוממות רוח‬
sevinç ruah
neşesi yerinde olmak, neşelenmek, şarkı söyleme itronen, B )‫התרונן (לתתרונן‬
modunda olmak leitroneıı
arkadaşlık etmek, dost olmak, arkadaş canlısı itroea, itroaa, B ‫ תתרועע‬.‫התרועע‬
olmak leitroea )‫(להתרועע‬
gevşemek, güçsüzleşmek, çözülmek, kesinleşmemek itrofef, leitrofef B ‫התרופף (לתת־‬
)‫רופף‬
koşuşmak, koşuşturmak itrotsets, B ­ ‫התרוצץ (להת‬
leitrotsets )‫רוצץ‬
boşalmak, boşalmış olmak itroken, B ‫תתרוקן (להתרוקן‬
leitrokeıı (me) )-‫מ‬
boşalma, boşalmış olma, boşluk itroknut ‫התרוקנות‬
yoksullaşmak, servetini kaybetmek, varını yoğunu itroşeş, B ‫התרושש (לתת־‬
yitirmek, sefalete düşmek leitroşeş ‫רושש) י‬
genişlemek itrahev, B )‫תתרחב (להתרחב‬
leitrahev

184
küçük küçük doğranmak itkatsets, B )‫התקצץ (להתקצץ‬
leitkatsets
kısalmak itkatser, B )‫התקצר (להתקצר‬
leitkatser
kendini adlandırmak, kendini addetmek itkare, leitkare B )‫התקרא (להתקרא‬
yakınlaşmak, yaklaşmak, yanaşmak itkarev, B ‫התקרב (להתקרב‬
leitkarev (le el) ‫ז‬ )‫אל‬,-‫ל‬
yanaşma, yaklaşma, yakınlaşma ükarvut ‫התקרבות‬
bukleleşmek, kıvrıklaşmak (saç) itkarzel, B ‫התקחל (להתק־‬
leitkarzel )‫חל‬
kelleşmek itkareah, B ‫התקרה התקרה‬
itkarah, )‫(להתקרח‬
leitkareah
kelleşme , itkarhut ‫התקרחות‬
soğumak, soğuklaşmak, soğuk almak, üşümek (şo- itkarer, B )‫התקרר (לדיהקרר‬
reş kuraldışı istisna olarak 000 KOR) leitkarer
soğuk alma, soğuma itkarerut ‫התקררות‬
sertleşmek, katılaşmak, zorlanmak, zorlaşmak, ttkaşa, leitkaşot B ‫ההקשה (להתלר‬
zorluk çekmek, güçlük çekmek, zora gelmek (be) )~‫שותב‬
sertleşme, katılaşma, zorlanma, zorluk çekme itkaşut ‫ההקשות‬
sertleşmek, katılaşmak, haşinleşmek, taviz verme­ itkaşeah, B ‫ התקשח‬,‫התקשח‬
mek itkaşah, )‫(להתקשח‬
leitkaşah
süslenmek, bezenmek itkaşet, B ‫התקשט (לההק־‬
leitkaşet ................ )‫שט‬
telefon etmek, telefon bağlantısı kurmak itkaşer, B ‫ההקשר (להתקשר‬
leitkaşer (le )‫ עם‬,‫ אל‬,-‫ל‬
el im)
bağlanma, irtibat, bağlantı itkaşrut ‫התקשרות‬
kavisleşmek, yay biçimine dönüşmek, kavis halini itkaşet, B ­ ‫התקשת (להתק‬
almak leitkaşet )‫נת‬
müsaade, izin, permi, lisans, ruhsat eter ‫התר‬
uyan, ikaz, ihtar, tembih, alarm atraa ‫התראה‬
görüşmek itraa, leitraot B ‫התראה (להתראות‬
(ün) ‫ז‬ ')‫עם‬
röportaj vermek, mülakat vermek itraayen, B )‫התראין (להתרא״ז‬
leitraayen
katmanlaşmak, katman oluşturmak, tabakalaşmak itrabed, B )‫התרבר (לההרבד‬
leitrabed
çoğalmak, artmak, üremek itraba, B )‫התרבה (להתרבות‬
leitrabot

183
ayaklanma ‫ ״ ״‬, itkomemut ‫התקוממות‬
hesaplaşmak, ödeşmek, telafi olmak, eşitlenmek ttkazez, S )‫התקזז (להתקזז‬
leitkazez
hataya düşürmek, tökezletmek, yanlış yaptırmak itkil, leatkil S )‫התקיל (להתקיל‬
varolmak, sürdürmek, hayatı devam ettirmek itkayem, ‫פ‬ )‫התקים (להתקים‬
leitkayem
kurmak, aygıt bağlamak, tesis etmek itkin, leatkiıı ‫'׳פ‬ ‫תתקין (להתקין‬
(et) )‫את‬
saldırmak, hücum etmek, agresif olmak, taciz etmek itkif, leatkif ‫פ‬ ‫התקיף (להתקיף‬
(et) )‫את‬
duş almak, duş yapmak, yıkanmak itkaleah, ‫פ‬ ‫ התקלח‬,‫התקלח‬
itkalah, )‫(להתקלח‬
leitkaleah
soyulmak (kabuk deri) iikalef, ‫פ‬ )‫התקלף (להתקלף‬
leitkalef
bozulmak, arızalanmak, işlemez hale gelmek, itkalkel, ‫פ‬ ­ ‫תתקלקל (להתק‬
laçkalaşmak leitkalkel )‫לקל‬
buruşmak, kırışmak, bükülmek itkamet, ‫התקמט (להתקמט) פ‬
leitkamet
cimri olmak itkamtsen, ‫פ‬ ­ ‫תתקמצן (להתק‬
leitkamtsen )‫מצן‬
kavis biçimi almak, dış bükey şekli almak, konveks itkamer, ‫פ‬ )‫התקמר (להתקמר‬
şekli almak (kubbe) leitkaıner
cihaz, aygıt, tertibat etken ‫התקן‬
kıskanmak (birbirini) itkane, leitkane ‫פ‬ )‫התקנא (להתקנא‬
kurulum, kurma, tesis etme, alet bağlama atkana ‫התקנה‬
çukurlaşmak, oyuklaşmak, iç bükey şekil almak itkaer, leitkaer ‫פ‬ )‫התקער (להתק?נר‬
kriz, hastalık nöbeti, spazm, atak etkef ‫התקף‬
panikatak etkef harada ‫התקף חרדה‬
kalp krizi etkef lev ‫התקף לב‬
hücum, saldırı, taarruz, atak, akın, kriz atkafa ‫התקפה‬
kontratak (futbol) atkafa ‫התקפה מתפרצת‬
mitparetset
mağdur olmak, mahrum olmak, yoksun kalmak itkapeah, ‫פ‬ ‫ התקפח‬,‫התקפה‬
itkapah, )‫(להתקפה‬
leıtkapeah
atak, saldırgan, ofansif (futbolda)(sıfat) etkefi ‫ת‬ ‫התקפי‬
katlanmak, kıvrılmak itkapel, s )‫התקפל (להתקפל‬
leitkapel
kalp krizi atkafat lev ‫התקפת לב‬
karşı şaldın, karşı hücum atkafat neged ‫התקפת נגד‬

..........;...... ..................... ‫־ ׳‬....... .. . .... . ‫”'־ 'ו'" ■י־‬.....................................................


182
soyunmak, yayılmak, genişlemek, genleşmek itpaşet, S ­­‫תתפשט (להתפ‬
leitpaşet )‫שט‬
soyunma, yayılma, genişleme, genleşme itpaştut ‫התפשטות‬
utanca düşmek, madara olmalc (başarısızlık, bece- itpaşel, S ‫תתפשל (להתפ־‬
riksizlik yüzünden) leitpaşel )‫של‬
uzlaşmak, anlaşmak - .. ‫■ל‬ ..... - itpaşer, s )‫התפשר (להתפשר‬
leitpaşer
ayartılmak, ayartılmaya meyilli olmak, baştan itpata, leitpatot ‫פ‬ ­ ‫התפתה (להתפ‬
çıkartdmak, şeytana uymak )‫תות‬
gelişmek, kalkınmak, evrim geçirmek itpateah, ‫פ‬ ‫ התפתח‬,‫תתפתח‬
itpatah, )-‫(להתפתח ל‬
leitpateah (le)
gelişme, kalkınma, gelişim, evrim ıtpathut ‫התפתחות‬
gelişimsel, kalkınmacı (sıfat) itpathuti n ‫תתפתחותי‬
kıvrılmak, bükülmek itpatelj lettpatel ‫תתפתל (לתתפתל) פ‬
kıvrılma, bükülme itpatlut ‫תתפתלות‬
kabul edilmek, alınmak, karşılanmak itkabel, ‫תתקבל (לתתקבל) פ‬
leitkabel
sabitleşmek, çakılı olmak, kımıldamadan duracak itkabea, itkaba, ‫פ‬ ‫תתקב?! תתקבע‬
şekilde tutturulmuş olmak leitkaba )^‫(לתתקב‬
gruplaşmak, toplaşmak itkabets, ‫תתקבץ (לתתקבץ) פ‬
leitkahets
ilerlemek, yol almak, katetmek itkadem, ‫תתקדם (לתחקרם) פ‬
leitkadem
ilerleme................. .......... itkadmut ‫תתקרמות‬
karanlıklaşmak, kararmak, kasvet çökmek, karan- itkader, ‫פ‬ )‫תתקרר (לתתקיר‬
Iık basmak, sıkıntı basmak, sıkıntılı hal almak leitkader
kutsanmak, kutsallaşmak, takdis olmak itkadeş, ‫תתקרהז (לתתקרש) פ‬
leitkadeş
yerini değiştirme ataka ‫התקה‬
körelmek, keskinliğini yitirmek itkaa, leiikaot ‫פ‬ ‫התקהה (לתתק־‬
)‫הות‬
kalabalıklaşmak, toplanmak, topluluk oluşmak, itkaelj leiikael ‫פ‬ )‫התקהל (להתקהל‬
üşüşmek
kalabalık, izdiham, bir araya toplaşma itkaalut ‫התקהלות‬
israel milli marşı atikva . ‫התקוה‬
dövüşmek, kavga etmek, atışmak, münakaşa etmek, itkotet, leitkotet ‫פ‬ "‫התקוטט (לתת‬
kapışmak )‫קוטט‬
ayaklanmak, baş kaldırmak(isyan), ayağa kalkmak, itkomem, ‫פ‬ ‫תתקומם (לתת־‬
karşı çıkmak leitkomem )‫קומם‬

181
açıklığa kavuşmak, ortaya çıkmak, çözümlenmek, Üpaaneah, S ‫ התפענח‬,‫התפענח‬
deşifre olmak itpaatıah, )‫(להתפענח‬
leitpaaneah
çatlamak, yarılmak, bölünmek itpatseah, ‫פ‬ ‫ התפצח‬,‫התפצח‬
itpatsah, )‫(להתפצח‬
leüpatseah
ayrılmak, bölünmek itpatselj .‫ פ‬, )‫(להתפצל‬. ‫התפצל‬
leitpatsel
bölünme, ayrılma, ikiye bölünme itpatslut ‫התפצלות‬
paramparça olmak, tuzla buz olmak itpatspets, ‫פ‬ ‫התפצפץ (להתפ־‬
leitpatspets )‫צפץ‬
sayılmak, toplanmak, emredilmek itpaked, ‫פ‬ )‫התפקד (להתפקד‬
leitpaked
çatlamak (civcivin yumurtadan çıkması), son nefe- itpakea, ıtpaka, ‫פ‬ ‫ התפקע‬,‫התפקע‬
sini vermek leıtpakea )‫(להתפקע‬
yoldan çıkmak, kötü yola düşmek, dini yolu terket- itpaker, ‫פ‬ )‫התפקר (להתפקד‬
mek leitpaker
gözden kaçırılmak, boşa gitmek, ıskalanmak, es itfakşeş, ‫פ‬-‫התפקשש (להתפ‬
geçilmek leitfakşeş )‫קשש‬
vahşileşmek, yabanileşmek, hırçınlaşmak itpare, leiipare ‫הספרא (להתפרא) פ‬
geçinmek itparnes, ‫פ‬ ‫התפתם (להתפ־‬
leitpames )‫תם‬
ün salmak, meşhur olmak, reklamı yapılmak, yayın- itparsem, ‫התפרסם (להתפ־ פ‬
lanmak leitparsem )‫ךסם‬
vahşileşmek itparea, üpara, ‫פ‬ ‫ התפרע‬,‫התפרע‬
leitparea )‫(להתפרע‬
kaytarmak, zamparalık yapmak, arazi olmak itparper, ‫פ‬ ‫התפרפר(להתפ־‬
leitparper )‫ךפד‬
zorla girmek, kırıp girmek veya çıkmak, paldır ttparetSf ‫פ‬ )‫התפרץ (להתפרץ‬
küldür girmek, patlak vermek, patlamak, indifa leitparets
etmek (yanardağ)
zorla girme, paldır küldür girme, patlak verme, itpartsut ‫התפרצות‬
indifa etme (yanardağ)
parçalara ayrılmak, parçalanmak itparek, ‫פ‬ )‫התפרק (להתפרק‬
leitparek
deşarj, boşalma, parçalanma itparkut ‫הספרקות‬
yorumlanmak, izah edilmek, tanımlanmak, adde- itpareş, ‫התפרש (להתפרש) פ‬
dilmek leitpareş
yayılmak, mevzilenmek, konuşlanmak itpares, ‫התפרש (להתפרש) פ‬
leitpares

180
uzlaşma, barış yapma, barışma, sulh, yatışma, itpaysut ‫התפיסות‬
teskin olma
ayılmak, kendine gelmek, enayilikten çıkıp gözünü itpakeah, S ‫ התפכח‬,‫התפכח‬
açmak, ayıkmak itpakah, )‫(להתפכח‬
leitpakeah
hayret etmek, donakalmak, çok şaşırmak itpale, leitpale B )‫התפלא (להתפלא‬
bölünmek, ayrılmak,hizipleşn1ek . . , itpaleg, ..... ‫התפלג (להתפלג) פ‬
leitpaleg
bölünme, ayrılma, hizipleşme îtpalgut ‫התפלגות‬
tuzdan arıtma, deniz suyununun tuzunu arındırıp atpala ‫התפלה‬
kullanılır hale getirme
sinsice girmek, davetsiz gitmek itpaleah, B ‫ התפלח‬,‫התפלח‬
itpalah, )‫(להתפלח‬
leitpaleah
dua etmek, ibadet etmek itpalelj leiipalel B )‫התפלל (להתפלל‬
polemiğe girmek, tartışmak, kanıtlamaya çalışmak itpalmes, ‫פ‬ ­ ‫התפלמס (להתפ‬
leitpalmes )‫למס‬
felsefe yapmak, palavra kafa şişirmek itpalsef, ‫התפלסף (להתפ ­ פ‬
leitpalsef )‫לסף‬
polemiğe girmak, müzakere etmek itpalpel, ‫התפלפל (להתפ ­ פ‬
leitpalpel )‫לפל‬
şok olmak, ürpermek, korkudan donakalmak itpalets, ‫התפלץ (להתפלץ) פ‬
leitpalets
yuvarlanmak, debelenmek (çamurda, çimende vs.) itpaleş, B -‫התפלש (להתפ‬
leitpaleş .....’ .....)‫לש‬
boşalmak, boş kalmak, serbest kalmak, tahliye itpana, B ‫התפנה (להתפנות‬
edilmek leitpanot (me) )-‫מ‬
keyfini çıkarmak, keyfini sürmek itfaııen, ‫פ‬ )‫התפנן (להתפנץ‬
leitfaııen
aksiliğe uğramak (argo), lastiği patlamak itpançer, B -‫התפנציר (להתפ‬
leitpançer )‫נצ'י‬
şımarmak itpanek, B )‫התפנק (להתפנק‬
leitpanek
ıskalanmak ‫־‬ ilfasfes, B ­ ‫התפספס (להתפ‬
leitfasfes )‫ספס‬
hayran kalmak, şaşırmak, hayrete düşmek itpael, leitpael B )‫?ל (להתפיל‬7‫התפ‬
hayranlık, hayret etme, hayret itpaalut ' ‫התפילות‬
kalbi çarpıntı yapmak, heyecanlanmak, şok olmak itpaem, B )‫התפעם (להתפץנם‬
leitpaem
karışmak, karıştırılmak, karılmak ' itarbel, ‫פ‬ ­ ‫התערבל (להתכ‬
leitarbel ■ )‫רבל‬
striptiz yapmak, soyunmak ttartel, leitartel B ­ ‫התערטל (להתע‬
)‫רטל‬
soyunma itartelut ‫התערטלות‬
tekrar incelemeye alınmak, doğruluk gücünü itarer, leitarer B ‫התעךער (להתע־‬
yitirmek .......................... " ' ' ‘‫י‬ " ’
)‫ךער‬
sislenmek, puslanmak, bulanıklaşmak, belirsizleş- itarpel, B -‫התערפל (להתע‬
mek leitarpel )‫ךפל‬
zenginleşmek, zengin olmak itaşer, leîtaşer B )‫התעשר (להתעשר‬
kendine gelmek, aklı başına gelmek itaşet, leitaşet B ­ ‫חתעשת (להתע‬
)‫שת‬
niyetlenmek, niyet etmek, kendini bu işe tahsis itated, leitated B )‫התעתד (להתעתר‬
etmek, kendini hazırlamak, hazır olmak
övünmek, kendini beğenmek, kendini methetmek, itpaer, leitpaer B )‫התפאר (להתפאר‬
bUb rlenmek, iftahar etmek
nalları dikmek, ölmek (argo), zıbarmak (argo) itpager, B )‫התפגר (להתפגר‬
leitpager
uçuşup gitmek, dağılmak itpogeg, B )‫התפוגג (להתפוגג‬
leitpogeg
patlamak, infilak etmek itpotsets, B ­ ‫התפוצץ (להת‬
leitpotsets )‫פוצץ‬
patlama itpotsetsut ‫התפוצצות‬
parçalanmak, paramparça olmak, ufalanmak, itporer, B ­ ‫התפורר (להת‬
kırıntı haline gelmek leitporer )‫פורר‬
dağılmak, yayılmak, saçılmak itpazer, B )‫התפזר (להתפזר‬
leitpazer
dağılma, dağıtılma itpazrut ‫התפזרות‬
kömürleşmek itpahem, B )‫התפחם (להתפחם‬
leitpahem
tıkınmak, semirmek, semiz hale gelmek itpateın, B )‫התפטם (להתפטם‬
leitpatem
İstifa etmek, işten çıkmak itpater, B ‫התפטר(להתפטר‬
leitpater (me)
)‫מ־‬
istifa, çekilme itpatrut ‫התפטרות‬
kabartmak, kabarmasını sağlamak, şişirmek (ha- itpiah, leatfiah B )‫התפיח (להתפיח‬
mur)
suyu tuzdan arındırmak, tuzlu sudan içecek su elde itpil, leatpil B )‫התפיל (להתפיל‬
etmek .
uzlaşmak, barışmak, yatışmak, teskin olmak Üpayes, B )‫התפיס (להחפים‬
leitpayes

178
bayılmak, kendinden geçmek Halef, leitalef ‫פ‬ )‫התעלף (להתעלף‬
bayılma, baygınlık italfut ‫התעלפות‬
idman yapmak itamel, leitamel ‫התעמל (להתעמל) פ‬
jimnastik, idman, beden eğitimi, atletizm itamlut ‫התעללות‬
artistik jimnastik itamlut ‫התעמלות אמנו־‬
omanutii ‫תית‬
loşlaşmak, kararmak, sönükleşmek, donuklaşmak itamem, ‫פ‬ -‫התעמעם (להתע‬
leitamem )‫מעם‬
derinleşmek, derinine inmek, iyice araştırmak itamek, ‫פ‬ ‫התעמק (להתעמק‬
leitamek (be)
(-3
zıtlaşmak, karşı karşıya gelmek, çatışmak, tartış- iiamet, leitamet ‫התעמת (להתעמת) פ‬
mak, aksini savunmak, yüzleşmek
zevk almak, haz almak, memnun olmak, eğlenmek iianeg, leitaneg ‫פ‬ )‫התענג (להתענג‬
işkence görmek, eziyet çekmek itana, leitanot ‫התענה (להתענות) פ‬
ilgilenmek, alakadar olmak, ilgisini çekmek itanyen, ‫התענין (להתענין פ‬
leitanyen (be) (-3
ilgi, ilgilenme itanyenut ‫התענעות‬
meşgul olmak, iştigal etmek, çalışılmak, iş yapılmak, itasek, leitasek ‫פ‬ ‫התעסק (להתעסק‬
iş tutmak seksi faaliyette bulunmak (argo) (be) (-3
küflenmek itapeş, leitapeş ‫פ‬ ‫התעפש (להתע־‬
)‫פקז‬
üzgün olmak, kederli olmak itatsev, ‫התעצב (להתעצב) פ‬
leitaisev
sinirlenmek, öfkelenmek, asabileşmek.................... itatsbeıı,....... ‫פ‬ ‫התעצבן (להתע־‬
leitatsben )‫צבן‬
üşenmek, yüksünmek, tembellik etmek itatsel, leitatsel ‫התעצל (להתעצל) פ‬
yoğunlaşmak, gücünü toplamak, güçlenmek itatsem, ‫התעצם (להתעצם) פ‬
leitatsem
haczedilmek, kontrolü el altına alınmak itakel, leitakel ‫התעקל (להתעקל) פ‬
bükülmek, eğilmek, burulmak, yamulmak itakem, ‫התעקם (להתעקם) פ‬
leitakem
inat etmek, diretmek, dayatmak, ısrar etmek itakeş, leitakeş ‫פ‬ ‫התעקעז (להתע־‬
)‫קקז‬
inatçılık itakşut ‫התעקשות‬
karışmak, müdahele etmek, işe karışmak, iddiaya itarev, leitarev ‫פ‬ )‫התערב (להתערב‬
tutuşmak
karışmak, karıştırılmak itarbev, ‫פ‬ ‫התעךבב (להתע־‬
leitarbev )3‫ךב‬
karışma, bahse iddiaya girme itarvut ‫התערבות‬

177
kesiklik, kopukluk, bağlantı kopukluğu, ilişik kes- itnatkut ‫התנתקות‬
m e, alaka kesme, irtibatı koparma
mayalandırmak, galeyana getirmek, kışkırtmak, itsis, leatsis ‫פ‬ )‫התסיס (להתסיס‬
provoke etmek, tahrik etmek
yoğunlaşmak, koyulaşmak, kalınlaşmak (sıvı) itaba, leitabot ‫פ‬ ‫ה (לתתע־‬3‫ו!תע‬
)‫ברת‬
hamile kalmak, döllenmek itaber, leitaber ‫פ‬ )‫תתעבר (לתתעכר‬
yuvarlaklaşmak, daire şekline girmek itagel, leitagel ‫פ‬ )‫התעגל (להתעגל‬
güncelleşmek, bilgi edinmek, malûmat almak itadken, ‫פ‬ ‫תתעךפן (לתתע־‬
leitadken
>‫ז‬5‫ך‬
zarifleşmek, nazikleşmek, kibarlaşmak, duyarlı . ifaden, leitaden ‫פ‬ )‫התעדן (להתעדן‬
davranmak
yanıltmak, şaşırtmak, yanlış yola sevketmek, doğru ita, leatot ‫פ‬ )‫התעה (להתעות‬
yoldan saptırmak
yüreklenmek, cesaret almak, gaza gelmek ­ ‫תתעודד (להת‬
itoded, leiîoded ‫פ‬
)‫עודד‬
uçuşmak, savrulmak, uçup gözden kaybolmak itofef, leitofef ‫פ‬ ­ ‫התעופף (להת‬
)‫עופף‬
kör olmak, körleşmek itaver, leitaver ‫פ‬ )‫התערר (להתעור‬
uyanmak itorer, leitorer ‫תתעורר (להתעורר פ‬
(me) )-‫מ‬
uyanma, uyanış itorerut ‫התעוררות‬
biçimsizleşmek, şekli bozulmak itavet, leitavet ‫התעות (להתעות) פ‬
kaplanmak, sarınmak, sarmalanmak, paketlenmek, itatef, leitatef ‫תתעטף (להתעטף) פ‬
bürünmek
hapşırmak, aksırmak itateş, leıtateş ‫פ‬ ­ ‫התעטעז (להתע‬
)‫טש‬
yorulmak itayef, leitayef ‫פ‬ )‫תתעיף (לתתעיף‬
yorgunluk, yorulma itayfut ‫תתעיפות‬
duraklamak, duraksamak, gecikmek itakev, leiîakev ‫פ‬ )‫התעכב (להתעכב‬
hazmolmak, sindirilmek itakel, leitakel ‫פ‬ )‫תתעכל (לתתעכל‬
öne çıkmak, çok başarılı olmak, daha iyi olmak itala, leitaalot ‫פ‬ ‫התעלה (לתתעלות‬
(al le) )-‫עלי ל‬
kıvanç, manevi yükselme hissi, maneviyat italut ‫התעלות‬
eziyet etmek italel, leitalel ‫פ‬ )‫תתעלל (להתעלל‬
aldırmamak, umursamamak, önemsememek, gö- italem, leitalem ‫פ‬ )‫תתעלם (להתעלם‬
zardı etmek, görmezden gelmek
aldırmama, umursamama, önemsememe, gözardı ■ italmut ‫התעלמות‬
etme, görmezden gelme
sevişmek, aşk oyunları yaşamak itales, leitales ‫פ‬ )‫תתעלם (להתעלס‬

176
silkinmek, silkelenmek itnaer, leitnaer 3 )‫התנער (להתנזר‬
şişmek itnapeah, 5 ‫ התנפח‬,‫התנפח‬
itnapah, )‫(להתנפח‬
leitnapeah
saldırmak, üzerine çullanmak, hücum etmek itnapel, 3 )‫התנפל (להתנפל‬
leitnapel
saldırma, saldırı , . .... . itnaplut . .. . ‫התנפלות‬
kırılmak, paramparça olmak, tuzla buz olmak itnapets, 3 )‫התנפץ (להתנפץ‬
leitnapets
dinlenmek, tatile çıkmak itnapeş, 3 )‫התנפש (להתנפל‬
leitnapeş
kapışmak, çekişmek, atışmak itnatseah, 3 ‫ התנצח‬,‫התנצח‬
ıtnatsah, )‫(להתנצח‬
leitnatseah
özür dilemek itnatsel, 3 )‫התנצל (להתנצל‬
leitnatsel
özür, özür dileme itnatslut ‫התנצלות‬
hristyanlaşmak itnatser, 3 )‫התנצר (להתנצר‬
leitnatser
temizlenmek (kendini) itııaka, 3 )‫התנקה (להתנקות‬
leitnakot
boşalmak, bir yere akmak, süzülmek (sıvı) itnakez, 3 )‫התנקז (להתנקז‬
leitnakez
intikam alınmak, kan davası gütmek itnakem, 3 )‫התנקם (להתנקם‬
leitnakem
suikast yapmak, birinin hayatına kastetmek itnakeş, 3 )‫התנקש (להתנקש‬
leitnakeş
suikast itnakşut ‫התנקמות‬
yücelmek, yükselmek, kendini beğenmek, ukalalaş- itnase, leitnase 3 )‫התנשא (להתנבא‬
mak
azamet, kibir, kibirlilik, küstahlık itnasut ‫התנשאות‬
nefes nefese kalmak, soluğu tutulmak itııaşem, 3 )‫התנשם (להתנחם‬
leitnaşem
solumak, nefesini bırakmak, püflemek, üflenmek itnaşef, 3 )‫התנשף (להתנשף‬
leitnaşef
soluma, nefesini bırakma, püfleme, üflenme itnaşfut ‫התנשפות‬
Öpüşmek itnaşek, 3 )!‫התנשק (להתנשל‬
leitnaşek
ameliyat olmak, analiz olmak itnateah, 3 ‫ התנתח‬,‫התנתה‬
itnatah, )‫(להתנתח‬
leitnateah
kesilmek, kopmak, bağlantı kesilmek, ilişkisi kesik itnatek, 3 )‫התנתק (להתנתק‬
mek leıtnatek

175
çirkefleşmek,.şirretleşmek., çamuriaşmak, davranışı itnavel, S .)‫התנול (להתנול‬
çirkinleşmek leitnavel
yozlaşmak, bozulmak, karakteri zayıflamak, deje- itnaven, ‫פ‬ )‫התנון (להתנין‬
nere olmak, dumura uğramak leitnaverı
yozlaşma, bozulma, alçalma, soysuzlaşma, dejene- itııavnut ‫הסנןנרת‬
rasyon
dalgalanmak (bayrak, flama vs.) itııoses, ‫פ‬ ­ ‫התנוסס (להת‬.
leitııoses )‫נוסס‬
hareketlenmek, ileri geri sallanmak, meyletmek itnoea, itnoaa, ‫פ‬ ‫ התנועע‬,‫התנועע‬
leitnoea )‫(להתנועע‬
sallanmak, dalgalanmak, bir yandan diğerine itnofef, ‫התנופף (להתנופף) פ‬
savrulmak leitnofef
parıldamak, parlak olmak itnotsets, ‫פ‬ ­ ‫התנוצץ (להת‬
leitnotsets )‫נוצץ‬
inzivaya çekilmek, el etek çekmek, mahrumiyete itnazer, ‫פ‬ )‫התנזר (להתנזר‬
katlanmak, manastıra kapanmak, uzak durmak leitnazer
(rahiplik papazlık gibi)
inzivaya çekilme, el etek çekme itnazrut ‫הסנץרות‬
yerleşim merkezi kurmak, iskan etmek, yerleşmek itnahel, ‫פ‬ )‫התנחל (להתנחל‬
leitnahel
yerleşımcilik, yerleşimcilerin kurduğu yerleşim yeri itnahalut ‫התנחלות‬
avunmak, teselli olmak itnahem, ‫פ‬ )‫התנחם (להתנחם‬
leıtnahem
kıvrılarak ilerlemek (ydan şeklinde) itııahşel, ‫פ‬ ‫התנחשל (להתנ־‬
leitnahşel )‫ךושל‬
seyyar olmak, gezici olmak, gezgin olmak, transfer itnayed, ‫פ‬ )‫התניד (להתניד‬
olmak leitnayed
koşul, şart, kayıt, şart koşma atnaya ‫החמה‬
tetiklemek, başlatmak, motoru çalıştırmak, motora itnia, leatnia ‫פ‬ )‫התניע (להתניע‬
start vermek
komplo Kurmak, kotulugiınu istemek, kotuluk planı unakel, ‫פ‬ ‫התנכל (להתנפל‬
yapmak leitnakel (al) )‫על‬
yabancılaşmak, arası soğumak ilııaher, ‫פ‬ )‫התנכר (להתנכר‬
leitnaher
denenmek, tecrübe kazanmak itnasa, ‫פ‬ ‫התנסה (להתנסות‬
leitnasot (be) )-‫ב‬
kendini ifade etmek ttnaseah, ‫פ‬ ‫ התנסח‬,‫התנסח‬
itnasah, )‫(להתנסח‬
leitnaseah
sallanmak itııaanea, ‫פ‬ ‫ התנענע‬,‫התנענע‬
itnaanaa, )‫(להתנענע‬
leitnaaııea

174
devam etmek, sürmek, süregelmek itmaşeh, S ­ ‫התמשך (להת‬
leitmaşeh
)‫משך‬
devam etme, süregelme, sürme itmaşhut ‫התמיכות‬
gerinmek itmateah, S ‫ התמתח‬,‫התמתח‬
itmatah, )‫(להתמתח‬
leitmateah
gerinme itmathııt ‫התמתחות‬
ıhmlılaşmak, dengeli ve ölçülü olmak itmaten, ‫פ‬ )‫התמתן (להתמתן‬
leitmaten
d engeldik, ölçülülük, ölçülü olma, ılımlılık, itidal itmatnut ‫התמתנות‬
kendine özen göstermek, hoş olmak itnaa, leitnaot ‫התנאה (להתנאות) פ‬
sezinlemek, olacakları hissetmek, öngörü sahibi itna.be, leiinabe ‫התנבא (להתנבא) פ‬
olmak, içine doğmak
kurulanmak, silinmek itnagev, ‫פ‬ )‫התנגב (להתנגב‬
leitnagev
zıtlaşmak, karşı çıkmak, itiraz etmek, muhalefet itnaged, ‫פ‬ ‫התנגד (להתנגד‬
etmek, çelişmek, direnmek leitnaged (le) )-‫ל‬
karşı gelme, karşıtlık, muhalefet, direniş itnagdut ‫התנגדות‬
sataşmak, kavga çıkarmak, savaşmak itnageah, s ‫ התנגח‬,‫התנגח‬
itnagah, )‫(להתנגח‬
<■ leitnageah
melodi çalınmak itnagen, ‫פ‬ )‫תת נגן (להתנגן‬
leitnagen
çatışmak, çarpışmak, çakışmak itnageş, ‫פ‬ ‫התנגש (להתנגש‬
leitnageş (be)
)‫?־‬
çarpışma, çatışma itnagşut ‫התקשות‬
gönüllü olmak itnadev, ‫פ‬ )‫נךב‬1‫התנדב (להך‬
leitnadev
gönüllülük itnadvut ‫התנדבות‬
sallanmak itnadned, ‫פ‬ ­­‫התנדנד (להתנ‬
leitnadned )‫דנד‬
uçuşmak, dağılmak, yayılmak(koku yaprak esinti itnadef, ‫פ‬ )‫התנדף (להתנדף‬
vs.) leitnadef
şart koşmak, şart koymak itna, leatnot (et ‫פ‬ ‫התנה (להתנות‬
al im) )‫ ??ם‬,‫ ?ל‬,‫את‬
davranmak, hareket etmek itnaeg, leiinaeg ‫פ‬ )‫התנהג (להתנהג‬
davranış, tavır, tutum itnaagut ‫התנהגות‬
yönetilmek itnael, leitnael ‫פ‬ )‫התנהל (להתנהל‬
sürdürme gidişat, muamele süreci itnaalut ‫התנהלות‬
sallanmak, yalpalamak itnoded, ‫התנודד (להתנת־ד) פ‬
leitnoded
erimek, çözülmek (maddenin eriyik içinde ya da sıvı itmasmes, ‫פ‬ ‫חתמ־‬.‫התמסמס (ל‬
içinde) leitmasmes )‫סמס‬
adamak, vakfetmek, kendini vermek itmaser, ‫פ‬ ‫תתמסר (להתמסר‬
leitmaser (le) )-‫ל‬
bağlılık, sadakat, düşkünlük itmasrut ‫התמסרות‬
azalmak .,. .; . ........ ..... ... . .. . . ..... itmaet, leitmaeıt ,.s )‫התמעט (להתמעט‬
azalma, az olma itmaatut ‫התמעטות‬
fikir sahibi olmak, fikri olmak, aşina olmak, eliyle itmatse, s )‫התמצא (להתמצא‬
koymuşçasına bulmak (tarif vs.) leitmatse
aşinalık, yön duygusu, yönelme itmatsut ‫התמצאות‬
bitap düşmek, pestili çıkmak, tükenmek itmatsa, s ­ ‫התמצה (להתמ‬
leitmatsot )‫צות‬
katılaşmak, sertleşmek itmatsek, s )‫התמצק (להתמצק‬
leitmatsek
katılaşma, sertleşme itmatskut ‫התמצקות‬
odaklanmak itmaked, s )‫התמקד (להתמקד‬
leitmaked
odaklanma itmakdııt ‫התמקדות‬
pazarlık etmek itmakeah, ‫פ‬ ‫ תתמקח‬,‫תתמקח‬
itmakah, )‫(להתמקח‬
leitmakeah
pazatlık itmahkut ‫תתמקחות‬
yerleşmek, konuşlanmak, mukim olmak itmakem, ‫תתמקם (לתתמקם) פ‬
leitmakem
yerleşme, konuşlanma, mukim olma itmakmut ‫תתמקמות‬
uzmanlaşmak, meslek erbabı olmak, mesleğinde itmaktsea, ‫פ‬ ‫תתמקצ?< תתמק־‬
ilerlemek itmaktsa, )‫צע (להתמקצע‬
leıtmaktsea
uzunlaşmak, boyu uzamak, yükselmek, büyümek itamer, ‫פ‬ )‫תתמר (לתתמר‬
leitamer
ayaklanmak, isyan etmek itmared, ‫פ‬ )‫תתמרד (לתתמרד‬
leitmared
isyan, ayaklanma, başkaldırma itmardut ‫תתמרדוה‬
dönüştürme, transformasyon, transforme etme atmara ‫התמרה‬
sürülmek, yayılmak, mayışmak itmareah, ‫פ‬ ‫ דיתמרח‬,‫תתמרח‬
itmarah, )‫(לתתמרח‬
leitmareah
gücenmek, içerlemek, kızmak, infiale kapılmak ’ itmarmer, ‫פ‬ ‫תתמךמר (לתתמ־‬
leitmarmer )‫ךמר‬
içerleme, hoşnutsuzluk, gücenme, infial itmarmerut ‫תתמךמרות‬

172
sevişmek, okşaşmak, birbirine sarılmak, vakit itmazmez, ‫פ‬ ­ ‫התמזמז (להת‬
öldürmek, oyalanmak leitmazmez )‫מזמז‬
uzmanlaşmak, ihtisas yapmak, ihtisaslaşmak itmaha, ‫פ‬ ­ ‫התמחה (להתמ‬
leıtmahot )‫חות‬
ihtisas, uzmanlık, ustalık, beceri, hüner itmahut ‫התמחות‬
yeniden kullanılır hale gelmek, işlemden geçip... itmahzer,, ‫פ‬ -‫התמחזר(להת‬
tekrar kullanıma girmek, geri dönüşüm işlemi leitmahzer )‫מחזר‬
geçirmek
süreklilik arzetmek, çizgisini korumak, daim olmak, itmid, leatmid ‫פ‬ ‫התמיד (להתמיד‬
üstelemek, üzerinde durmak (be) (-3
şaşırtmak, şaşkına çevirmek, hayret ettirmek itini, teatini ‫פ‬ )‫התמיה (להצמיח‬
sınıflanmak, türlerine ayırılmak, tasnif edilmek, itmayen, ‫פ‬ )‫התמין (להתמין‬
ayrışmak leitmayen
dönüştürmek, farklı formata çevirmek, değişime itmir, leatmir ‫פ‬ )‫התמיר (להתמיד‬
uğratmak
mekanikleşmek, robotlaşmak itınaken, ‫פ‬ )‫התמכן (להתמכן‬
leitınaken
bağımlı olmak, müptela olmak, alışmak itmaker, ‫פ‬ ‫התמכר (להתמכר‬
leitmaker (le) )-‫ל‬
bağımlılık, alışkanlık, tutkunluk, tiryakilik, müp- itmakrut ‫התמכרות‬
telalık
dolmak itmale, leitmale ‫התמלא (להתמלא) פ‬
doluluk, dolu olma itınalut ‫התמלאות‬
masum numarası yapmak, saf ayaklarına yatmak, itamem, ‫פ‬ )‫התמם (להתמם‬
aptal! oynamak............................................................. leitamem
saf ve masum ayaklarına yatma, iki yüzlülük, rol itamemut ‫התממות‬
yapma
finanse edilmek, parası karşılanmak, sübvanse itmamen, ‫פ‬ )‫התממן (להתממן‬
edilmek leitmamen
gerçekleşmek, realize olmak ' itmameş, ‫פ‬ ­ ‫התממ^ז (להת‬
leitmameş )‫ממש‬
realizasyon, gerçekleşme itmamşut ‫התממשות‬
göreve gelmek/getirilmek, atanmak, tayin edilmek, itmaııot, ‫התמנה (להתמנות) פ‬
iş başına getirilmek/gelmek leitmanot
atanma, tayin, göreve getirilme itmanut ‫התמנות‬
kurumlaşmak, teşkilatlanmak, kuruluş olmak itmased, ‫התמסד (להתמכר) פ‬
leitmased '
kurumlaşma, kökleşme, temeli sağlamlaşma itmasdui ‫התמסרות ־‬
mest olmak, kafayı bulmak uyuşturucudan (ARGO itmastel, ‫פ‬ ‫התמסטל (להתמ־‬
ARAPÇA) leitmastel )‫סטל‬
kirlenmek, pislenmek itlahleh, B -‫התלכלך(להתל‬
leitlahleh )‫כלך־‬
kirlenme, pislenme itlahlehut ‫התלכלכות‬
öğrenme aşamasında olmak, staj yapmak itlamed, B )‫התלמד (להתלמד‬
leitlamed
öğrenme, staj itlamdut ‫הסלמדות‬
sarılmak (makaraya, bobine) itlapef, B )‫התלפף (להתלפף‬
leitlapef
alevlenmek, tutuşmak, ateş almak, parlamak itlakeah, B ‫ התלקח‬,‫התלקח‬
itlakah, )‫(להתלקח‬
leitlakeah
alevlenme, parlayıverme, parlama, tutuşma itlakhut ‫התלקחות‬
toplaşmak, gruplaşmak, birikmek, derlenmek itlaket, leitlaket B )‫התלקט (להתלקט‬
yalanmak itlakekf B )‫התלקק (להתלקק‬
leitlakek
yalanma (kendi dudaklarını), gagasıyla tüylerini itlakekut ‫התלקקות‬
düzeltme (mecaz)
devamlılık, gayret, ihtimam atmada ‫התמדה‬
ağırdan almak, zaman harcamak, sallanmak itmaamea, B ­ ‫ התמה‬,‫התמהמה‬
itmaama, )‫מה (להתמהמה‬
leitmaamea
ağırdan alma, zaman harcama, sallanma itmaameut ‫התמהמהות‬
haz almak, zevk almak itmogeg, B ­ ‫התמוגג (להת‬
leitmogeg )‫מוגג‬
haz alma, zevk alma itmogegut ‫התמוהות‬
başa çıkmak, göğüslemek, göğüs germek, boy itmoded, B ­ ‫התמודד (להתמו‬
ölçüşmek leitmoded (im) )‫דד עם‬
göğüs germe, başa çıkmaya çalışma, rekabet, boy itmodedut ‫התמודדות‬
ölçüşme, yarışma
çökmek, yıkılmak, göçmek itmotet, B ­ ‫התמוטט (להת‬
leitmotet )‫מוטט‬
çökme, çöküş, yıkılma, yıkım, göçme, sinir krizi itmotetut ‫התמוטטות‬
erimek, çözülmek itmoses, B ­ ‫התמוסס (להת‬
leitmoses )‫מוסס‬
çözülme, erime, sıvılaşma itmosesut ‫התמוססות‬
birbirine karışmak, kaynaşmak, bileşik olmak, itmazeg, B ‫התמזג (להתמזג‬
katıştırılmak, karıştırılmak leitmazeg (im) (oy
karışım, bileşim, birleşme, birleşim itmazgut ‫התמזגות‬
şanslı olmak, kısmetli olmak itmazel, B )‫התמזל (להתמזל‬
leitmazel

170
didişmek, atışmak, tartışmak, çatışmak itkateş, ‫פ‬ ‫התפהש (להתב־‬
leitkateş ...................... )‫תש‬
didişme, atışma, tartışma, çatışma itkatşut ‫בתעזות‬1‫הך‬
takılmak, şaka yapmak, dalga geçmek, alaya almak, itel, leatel ‫ע‬ )‫התל (להתל‬
gırgır geçmek
tutuşmak, alevlenmek itlabot, B ‫התלבה (להתל־‬
..... ■■■■■■'‫־‬ ■ ... . leitlabot )‫ברת‬
kararsızlık, tereddüt, duraksama, ikilemde kalma itlabtut ‫התלבטות‬
açıklığa kavuşmak, netlik kazanmak, anlaşılmak itlaben, B )‫החלבן (להתלבן‬
leitlaben
giyinmek itlabeş, B ‫התלבש (להתלבש‬
leitlabeş (be )‫ על‬.-‫ב‬
al)
giyinme itlabşut ‫התלבשות‬
coşmak, alevlenmek, hayran kalmak iÜaev, leitlaev B )‫התלהב (להתלהב‬
coşma, alevlenme, heyecanlanma, galeyan, şevk itlaavut ‫התלהבות‬
yanmak itlaet, leitlaet B )‫התלהט (להתלהט‬
agresifleşmek, hırçınlaşmak, aksileşmek, fevrileş- itlaem, leülaem B )‫התלהם (להתלהם‬
mek, damarı kabarmak
fevrilik, agresiflik, hırçınlık itlaamut ‫התלהמות‬
refakatçi olmak, yaren olmak, yoldaş olmak itlava, leitlavot B )‫התלוה (להתלוות‬
şikayet etmek, yakınmak itlonen, B )‫התלונן (להתלונן‬
leitlonen
şikayet etme, yakınma itlonenut ‫התלוננרת‬
şakalaşmak itlotsets, B ­ ‫התלוצץ (להת‬
leitlotsets )‫לוצץ‬
şakalaşma itlotsetsut ‫התלוצצות‬
nemlenmek, rutubetlenmek, ıslanmak, yaş olmak itlahleah, B ‫ התלהלח‬,‫התלחלח‬
- leitlahleah )‫(להתלחלח‬
nemlenme, rutubetlenme, ıslanma itlahlehut ‫התלחלחות‬
fısıldaşmak, fısıltı halinde konuşmak itlaheş, B ­ ‫התלחש (להתל‬
leîtlaheş )‫חש‬
fısıldaşma, fısıltılı konuşma itlahaşut ‫התלהבות‬
gizlice fısıldaşmak itlahşeş, B ‫התלחשש (להתל־‬
leitlahşeş )‫חשש‬
okşaşmak birbirini okşamak (karşılıklı) itlatef, leitlatef B )‫התלטף (להתלטף‬
birleşmek, birlik olmak itlaked, B )‫התלכד (להתלכד‬
leülaked
bütünleşme, bağlılık, birliktelik itlakdut ‫התלכדות‬

169
koyulaşmak (renk) . itkaa, leitkaot S "‫התכהה (לתתפ‬
‫י‬: İ
f )‫הות‬
kastetmek, amaçlamak, niyet etmek itkaveıı, S )‫התפוז (להתכון‬
leitkaven
i
kastetme, niyet etme ıtkavnut ‫הוזפןנות‬
hazırlanmak itkonen, S )‫התכונן (להתכונן‬
“ ■ ‫ ' ־־‬3 - ‫־ ־‬ ' - ------- . "-■'■■•‫׳‬,■’•-■‫’י‬ ‫י‬
leitkorıeıı ■ ‫־‬ ‫'־ • י‬-■ ‫ י‬-• ■-

hazırlanma, hazırlık itkonenut ‫התכונות‬


eğilmek, bükülmek, domalmak (argo) itkofef, s ­ ‫תתכופף (להת‬
leitkofef )‫כופף‬
eğilme itkofefeut ‫התכופפות‬
büzüşmek, kırışmak, buruşmak, çekmek, çekilmek, Ukavets, s )‫תתפוץ (לתתפוץ‬
küçülmek, kasılmak leitkavets
büzüşme, buruşma, kırışma, çekme, çekilme, küçül- itkavtsut ‫התכוצות‬
me, kasılma
reddetmek, inkar etmek, yalanlamak itkaheş, s ­ ‫התכחש (להתכ‬
leitkaheş )‫חש‬
inkarcılık, inkar etme, yalanlama, yadsıma itkahaşut ‫התכחשות‬
ayarlanmak, ince ayar edilmek, çapı ölçülmek itkayelj 2 )‫תתכיל (להתפיל‬
leitkayel
‫י‬ ,1
imha edilmek, kökü kazınmak, tükenmek Ukala, leitkalot ‫פ‬ ­ ‫התפלה (להתכ‬
)‫לות‬
solmak, kurulaşmak, sararmak itkameş, ‫פ‬ -?‫תתכמש (לתת‬
leitkameş )‫מש‬
toplanmak, bir araya gelmek Ukanes, ‫פ‬ )‫תתכנס (להתכנס‬
leitkanes
toplanma, bir araya gelme, birleşim, asamble itkansut ‫תתכנסות‬
örtünmek itkasa, ‫פ‬ ‫כםה (לתתכ־‬1‫תך‬
leitkasot )‫סות‬
Örtünme itkasut ‫התכסות‬
kızgınlaşmak, öfkeden deliye dönmek, çileden itkaes, leitkaes ‫תתפ^ם (לתתפ^ס) פ‬
çıkmak
çirkinleşmek ithaer, leithaer ‫פ‬ )‫ר (לתתפ^ר‬5?‫התכ‬
kıvrılıp yatmak, büzülerek yatmak itkarbel, s -‫תתכךבל (לתתב‬
leitkarbel )‫ךבל‬
kıvrılıp yatma, büzülerek yatma ükarbelut ‫התכךכלות‬
yazışmak, mektuplaşmak ‫׳‬ itkatev, ‫פ‬ ‫תתכתב (להתכתב‬
leitkatev (im) (oy
yazışma, mektuplaşma, mailleşme itkatvut ‫תתכתבות‬
• 1

. 1/
168
islenmek, is kaplanmak, üstü kurumla dolmak itpayeah, S.. ‫ התיפח‬,‫התיפח‬
itpayah, )‫(להתיפח‬
leitpayedh
hıçkıra hıçkıra ağlama, iç çekip ağlama ityaphut ‫התיפחות‬
süslemek, süsleyip püslemek, süslenmek, üstünü ityafyef, D )‫הת?פיף (להתיפ?ף‬
başını düzeltmek, giyimine çeki düzen vermek leityafyef
süsleme, süsleyip püsleme, süslenme, üstünü başını ityafyefut - - ■ '1'‫התיפיפות י■■־‬
düzeltme, giyimine çeki düzen verme
dengelenmek, istikrara kavuşmak, yanında bulun- ityatsev, ‫פ‬ )‫התהנב (להתיצב‬
mak, öne çıkmak leityatsev
dengelenme, bulunma, hazır bulunma ityatsvut ‫הועצבות‬
temsil edilmek ityatseg, ‫פ‬ )‫התהוג (להתיצג‬
leityatseg
ilişiğini kesmek, bağlantısını kesmek, alakasını ilik, leatik ‫פ‬ )‫התיק (להתיק‬
koparmak
pahalılaşmak, değerlenmek ityaker, ‫פ‬ )‫התיקר (להידקר‬
leityaker
pahalılaşma, pahalılık ityakrut ‫התיקיות‬
izin vermek, serbest bırakmak, müsaade etmek, itir, leatir ‫פ‬ )‫התיר (להתיר‬
çözmek, mümkün kılmak
dehşete kapılmak, ürkmek, çok korkmak ityare, leityare ‫פ‬ )‫התירא (להתירא‬
yıpratmak, bezdirmek, yıldırmak, bitkin düşürmek, itiŞf leatiş ‫פ‬ )‫התיש (להתיש‬
çok yormak, tüketmek
yerleşmek, yerleşim yapmak ityaşev, ‫פ‬ )‫התישב (להתישב‬
leityaşev
yerleşme ityaşvut ‫התישברת‬
uygulanmak, gerçekleşmek, ifa olmak ityasem, ‫פ‬ )‫התישם (להתישם‬
leityasem
eskimek ityaşen, ‫פ‬ )‫התישן (להת!שן‬
leityaşen.
eskime, modası geçme, demode olma, zaman aşımı ityaşnut ‫התישנות‬
doğrulmak, düzelmek ityaşer, ‫פ‬ )‫הו־דשר (להתאשר‬
leityaşer
doğrulma, düzelme ilyaşrut ‫הרדשרות‬
yetim kalmak, öksüz kalmak ityatem, ‫פ‬ )‫התיתם (להתיתם‬
leityatem
yetim kalma, öksüz kalma iiyatmut ‫הרדתסות‬
şereflenmek, saygı görmek, saygın olmak itkabed, ‫פ‬ ‫התכבד (להתכבד‬
leitkabed (be)
çamaşır yıkanmak itkabes, ‫פ‬ )‫התכבס (להתכבם‬
leitkabes
eritme (metal) ataha ‫התכה‬

167
dost olmak, arkadaşlık etmek, arkadaş edinmek ityaded, £> )‫התידד (להתתיד‬
■ leityaded .
dost olma, arkadaşlık etme, arkadaş edinme ityadedut ‫ה^דדות‬
yahudileşmek, musevi dinine geçmek ityaed, leityaed S )‫הרדהד (להתיהד‬
yahudileşme, musevi dinine geçme ityaadut ‫היהדות‬
mağrurlanmak, kasılmak, şişinmek, böbürlenmek ityaer, leityaer ‫פ‬ )‫הרדהר (להתקזר‬
kasıntılık, kibirlilik^ ukalalık, mağrurlanma, şişin- ityaarut ‫׳‬-•,’■■‫י‬ .... ‫התיהרות‬
me, böbürlenme
yunanlılaşmak, helen kültürü benimsemek, asimile ityaveıı, ‫פ‬ )‫הת_יון (להתיין‬
olmak (yahudiler için) leityaven
yunanlılaşma, helen kültürü benimseme, asimile ityavnut ‫הרדונות‬
olma (yahudiler için)
püskürtmek, serpmek, fışkırtmak, sıçratmak itiz, leatiz ‫פ‬ )‫התיז (להתיז‬
yalnız kalmak, tek kalmak ityahed, ‫פ‬ ‫הודחד (להתקתד‬
leityahed (im) )‫זלם‬
yalnız kalma, tek kalma ityahadut ‫התיחדות‬
kızışmak, kösnümek, cinsel azgınlık dönemine gir- ityahem, ‫פ‬ )‫הרדחם (להתהזם‬
mek, çiftleşme arzusuna kapılmak(hayvanlar için) leityakem
ilgilenmek, alakadar olmak, davranmak itydh.es, ‫פ‬ ‫התיחס (להתיחם‬
leityahes (le )‫ זלל‬-‫ל‬
al)
ilgi, alaka, alakadar olma, alaka gösterme, ilgilen- ityahasut ‫התיחסות‬
me, tavır, davranış, tutum
metal eritmek itih, leatih ‫פ‬ )‫ההיך (להתיך‬
taslamak, yapar gibi görünmek ityamer, ‫פ‬ )‫הת?מר (להתימר‬
leityamer
taslama, yapar gibi görünme ityamrut ‫החימרות‬
eziyet çekmek, izdirap çekmek, acı çekmek ityaser, ‫פ‬ )‫הודפר (להתיפר‬
leityaser
eziyet çekme, ızdırap çekme, acı çekme ityasrut ‫התיפרות‬
verimli hale gelmek iiyael, leityael ‫פ‬ )‫התיעל (לייתי^ל‬
verimli hale gelme ityaalut ‫דיתתללרת‬
fikir danışmak, nasihat almak ityaets, ‫פ‬ ‫הרדעץ (להרדעץ‬
leityaets (be) )-‫ב‬
danışma, istişare, konsültasyon, müzakere ityaatsut ‫התץעצות‬
güzelleşmek ityapa, ‫פ‬ )‫התיפה (להתיפות‬
leityapot
hıçkıra hıçkıra ağlamak, iç çekip ağlamak • ityapeah, ‫פ‬ ‫ הודפת‬,‫הודפח‬
ityapah, )‫(להוזיפה‬
leityapeah

:su
166
pişman olmak, pişmanlık duymak, tövbe etmek, itharet, ‫התחרט (להתחרט) פ‬
vazgeçmek, hayıflanmak leitharet
pişmanlık, tövbe ithartut ‫התחךטרת‬
tahrik olmak, azgınlaşmak, şehvete kapılmak itharmen, ‫פ‬ ‫התחךמן (להתח־‬
leitharmen
>‫ךמד‬
deliye dönmek, çılgına dönmek, kafayı yemek itharfen, s ‫התחךפן (לההח־‬
: _ ■ . ■‫ ■•־־••־ ־‬--........ • . >■ . • - . ■ - •‫ ־‬.i •• , leitharfen
)‫רפן‬
sağırlaşmak, sağır olmak ithareş, D )‫התחרש (להתחרש‬
leithareş
sağırlaşma, işitme kaybı itharşut ‫התחךשות‬
hesaplaşmak, hesaba katmak, dikkate almak, kaale ithaşev, s ‫התחשב (להתחשב‬
almak leithaşev (al )-‫ ב‬,‫על‬
be)
hesaba katma, nazarı dikkate alma ithaşvut ‫התחשבות‬
hesaplaşmak, hesap görmek, alacak verecek hallet- ithaşbeıı, ‫פ‬ ­ ‫התחשבן (להתח‬
mek, intikam almak (mecazi) leithaşben )‫שבן‬
hesaplaşma, hesap görme, alacak verecek halletme, ithaşbenut ‫התחשבנות‬
intikam alma (mecazi)
güçlenmek ithaşel, ‫פ‬ ­ ‫התחשל (להתח‬
leithaşel )‫של‬
güçlenme,kuvvetlenme, tavlanma (metal vs.) itkaşlut ‫התחשלות‬
elektriklenmek, cereyana kapılmak ithaşmel, ‫פ‬ ‫התחשמל (להןנח־‬
leithaşmel )‫שמל‬
elektriklenme, cereyana kapılma, elektrikle çarpıl­ ithaşmelut ‫התחשכןלות‬
‫ןןן‬3 ........... - ............................ ............................
heveslenmek ithaşek, ‫פ‬ ‫התחשק (להתח־‬
leithaşek
)‫שק‬
şık olmak, faça giyinmek (argo) ithateh, ‫התחתןי (להתחתך) פ‬
leithateh
evlenmek ithaten, ‫פ‬ )‫ההחתן (לההחתן‬
leithaien
ümidini kesmek, çaresizliğe kapılmak, usanmak, ityaeş, leityaeş ‫התיאש (להתיאש) פ‬
bezmek, yılmak
bıkkınlık, bezginlik, umutsuzluk, yılgınlık, usanç, ityaaşut ‫הרדאשות‬
çaresizliğe kapılma, ümidini kesme
kurumak ityabeş, ‫פ‬ )‫בש (להתיבש‬2‫הס‬
leityabeş .
kuruma ityabşut . ‫התיבשות‬
kendini yormak, yırtınmak, çok çaba sarfetmek, ityagea, ‫פ‬ )?‫התעע (לההע‬
çetin şartlarda çabalamak leityagea

165
dalkavukluk, yağcılık, yalakalık, yaltaklanma ‫־‬ ithanfut ‫התחנפות‬
yardımsever olmak, iyilikseverlik taslamak, saf ithasedf )‫התחסד (להתחסד‬
numarasına yatmak, tribünlere oynamak leithased
iki yüzlülük, riyakarlık, namusluluk taslama, tri- ithasdut ‫התחסדות‬
bünlere oynama, saf numarasına yatma
yardımseverlik, yardımsever olma, yardım etme ithasdut ‫התחסדות‬
yok olmak, imha olmak, ortadan kalkmak, bitmek, ithasel, , . ‫הרנחסל (להתתסל) פ‬
tasfiye olmak, lağvolmak leithasel
yok olma, imha olma, ortadan kalkma, bitme, taslı- ithaslut ‫התחסלות‬
ye olma, lağvolma
aşılanmak, bağışıklık kazanmak ithasen, s )‫התחסן (להתחסן‬
leithasen
bağışıklık kazanma, aşılanma ithasnut ‫התחסנות‬
pürüzlenmek, pürtükleşmek, girintili çıkıntılı ithaspes, ‫פ‬ ‫התחספס (להתח־‬
olmak, engebeli hale gelmek leithaspes )‫קפם‬
kazınmak, eşelenmek, kazının eşiğine girmek ithaper, ‫פ‬ )‫התחפר (להתחפר‬
leithaper
kazınma, eşelenme, kazının eşiğine girme ithaprut ‫התחפרות‬
kılık değiştirmek, kıyafet değiştirmek, maskeli balo ithapes, ‫התחפש (להתחפעז פ‬
........................... ■

kıyafeti giymek (balo veya karnaval için) leithapes (le)


kılık değiştirme, kıyafet değiştirme, maskeli balo ithapsut ‫התחפשות‬
kıyafeti giyme (balo veya karnaval için)
terbiyesizleşmek, yüzsüzleşmek, arsızlaşmak ithatsef, ‫התחצף (להתחצף) פ‬
leithatsef
saygısızlık, küstahlık, arsızlık, terbiyesizlik, yüz- ithatsfut ‫התחצפות‬
süzlük
taklit edilmek ithaka, ‫פ‬ ­ ‫התחקה (להתח‬
leithakot )‫קות‬
taklit edilme, izleme, takip, takip etme, sorgu, soruş-• ithakut ‫התחקות‬
turma
İçine edilmek, içine sıçılmak, bombok olmak (argo) itharben, ‫פ‬ ‫התהרכן (להתח־‬
leitharben ‫י י‬ )‫רבן‬
İçine edilme, içine sıçılma, bombok olma (argo) itharbenut ‫התחרבנות‬
dine daha fazla bağlanmak, daha çok dindarlaşmak ithared, ‫פ‬ )‫התחדד (להתחרד‬
(Yahudi dinine) leithared
yarışmak, rekabet etmek, boy ölçüşmek ithara, ‫פ‬ ­ ‫התחרה (להתח‬
leitharot )‫רות‬
yarış, müsabaka , itharut ‫התחרות‬
kafiyelenmekj kafiye uyarlanmak itharez, ‫פ‬ )‫התחת (להתחרז‬
leitharez

164
kendine akıllı süsü vermek, bilge numarası yapmak, ithakem, B )‫התחכם (להתחכם‬
hava atmak leithakem
akıllılık yapma, açık gözlülük ithakmut ‫התחכמות‬
başlangıç athala ‫התחלה‬
nüfuz edilmek, içine işlenmek, şok olmak, titremek, tthalhel, B ­ ‫התחלחל (להתח‬
sarsılmak leiihalhel )‫לחל‬
nüfuz edilme, içine işlenme, şok olma, titreme, ithalhelut ‫התחלחלות‬
sarsılma
değişmek, değiş tokuş etmek , ithalef, B )‫התחלף (להתחלף‬
leıthalef
değişme, değişimli olma, değiş tokuş etme, yer değiş­ ithalfut ‫התחלפות‬
tirme, yerine geçme
paylaşmak, bölüşmek, dağılmak, bölümlere ayrıl­ ithalek, B )‫התחלק (להתחלק‬
mak leithalek
paylaşma, bölüşme, dağılma, dağıtım, bölümlere ithalkui ‫התחלקות‬
ayrılma
ısınmak, sıcaklaşmak (şoreş kuraldışı istisna olarak ithamem, B )‫התחמם (להתחמם‬
‫ פםם‬hum) leithamem
ısınma ithamemut ‫התחממות‬
oksitlenmek ithamtsen, B ‫התחמצן (להתח־‬
leithamtsen )‫מצן‬
oksitlenme tthamtsnut ‫התחמצנות‬
kaçınmak, sıvışmak, kaçamaklı yol aramak, atlat­ ithamekş B )‫התחמק (להתחמק‬
mak (birisini), yakayı sıyırmak, görmezden gelmek, leithamek
geçiştirmek, kendini sakınmak, savuşturmak,
başından savmak..... ......... ............................
savuşturma, kaytarma, başından savma, geçiştirme, ithamkııt ‫התחמקות‬
atlatma (birisini)
silahlanmak, silah ve mühimmatla donanmak, silah ithameş, B ‫התחמש (להתח־‬
kuşanmak leithameş )‫מש‬
silahlanma ithamşut ‫התחמשות‬
çalımlı olmak, edalı işveli cilveli olmak ithanhen, B ­ ‫התחנחן (להתח‬
leithanhen ’ ‫י‬ )‫נחן‬
cilvelenme, işve yapma, çalımlı olma tthanhenut ‫התחנחנות‬
eğitilmek, terbiye olmak, öğrenim almak iihaneh, B )‫(להתחנך‬
leithaneh
eğitim alma, terbiye alma, öğrenim iihanhut ‫התחככות‬
yalvarmak, yakarmak, istirham etmek, acındırmak ittıanen, B )‫ן (להתחנן‬3‫התח‬
leithaııeıı
yalvarma, yakarma, İstirham etme, rica, acındırma ithanenut ‫התחננות‬
dalkavuklaşmak, gözüne girmeye çalışmak, yalaka­ ithanef, B )‫?ף (להתחנף‬#’*
lık yapmak, yardakçılık yapmak leithanef

163
.‫־‬. ‫־‬23
birleşmek, toplanmak, arkadaş olmak, bağlanmak ithaber, S ‫התחבר (להתחבר‬
(elektrik, telefon hattı vs.) leithaber (im )-‫ ל‬.‫?!ם‬
le)
birleşme, katılım, birleşim, bağlantı, bağlanış, ithabrut ‫התחפרות‬
koalisyon
sivrileşmek, keskinleşmek, bilenmek ithaded, ‫התחדד (להוזחדד) פ‬
leithaded
sivrileşme, keskinleşme, bilenme ithadedut ‫התהדרות‬
yenilenmek ithadeş, ‫פ‬ ­ ‫תתחדש (להתח‬
leithadeş )‫דש‬
yenilenme, yenileşme ithadşut ‫התחדשות‬
oluşmak, meydana gelmek, vuku bulmak itholel, ‫פ‬ ‫התחולל (להת־‬
leitholel )‫חוילל‬
oluşma, oluşum, meydana gelme itholelut ‫התחרללות‬
açıklanmak, belirtilmek, irdelenmek ithaver, ‫פ‬ )‫התחור (להתחור‬
leithaver
numara yapmak, sahte tavırlar takınmak, takiye ithaza, ‫התחזה (להתחזות) פ‬
yapmak, olduğundan farklı görünmek, ...mış gibi leithazot
yapmak, kendine.... süsü vermek,... numarası
yapmak, kılık değiştirmek (tebdili kıyafet)
numara yapma, sahte tavırlar takınma, takiye ithazut ‫התחזות‬
yapma, sahte kimliğe bürünme, olduğundan farklı
görünme, ...mış gibi yapma, kendine .... süsü
verme,... numarası yapma, kılık değiştirme (tebdili
kıyafet)
kuvvetlenmek, güç kazanmak ithazek, ‫פ‬ )‫תתחזק (להתחזק‬
leithazek
güçlenme, kuvvetlenme ithazkut ‫התחזקות‬
oyulmak, yontulmak, şekil almak, vücudu güzelleş- ithatev, ‫התחטב (להסחטב) פ‬
mek leithatev
mecbur olmak, taahüt etmek, borca girmek, borç- ithayev, ‫פ‬ )‫תתחיב (להתחיב‬
Ianmak leithayev
mecburiyet, zorunluluk, taahüt, yükümlülük, mü- ithayvut ‫תתחיבות‬
kelleflik, borçlanma, vaad
başlamak ithilj leathil (et ‫פ‬ ‫התחיל (להתחיל‬
im) )‫ ?ם‬,‫את‬
asker olmak, askerlik yapmak, silah altına alınmak ithayel, ‫פ‬ )‫התחיל (להתחיל‬
leithayel
asker olma, askerlik yapma, silah altına alınma ithaylut ‫התהילות‬
sürtünmek, sürtüşmek, zıtlaşmak itlıakeh, ‫התחכך (להתחכך) פ‬
leithakeh
sürtünme, sürtüşme, zıtlaşma ithakhut ‫התחככות‬

162
gezinmek italeh, leitaleh S )‫הלך (להתהלך‬1‫הן‬
yürüyüş, yürüme, gezinme italhut ‫התהלכות‬
övünmek, böbürlenmek italel, leitalel S )‫הלל‬1‫התהלל (להך‬
ters dönmek, devrilmek, altüst olmak, alabora itapeh, leitapeh s )‫התהפך (להתהפך‬
olmak
ters dönme, devrilme, altüst olma, alabora olma itaphut ‫התהפכות‬
doğrulanmak, onaylanmak, teyit edilmek, kesinleş- itvade, leitvade s )‫התודא (להתודא‬
mek
itiraf etmek, günah çıkarmak, ikrar etmek itvada, ‫פ‬ ‫התודה (להתודות‬
leitvadot (le al) )‫על‬-‫ל‬
günah çıkarma, ikrar, itiraf etme itvadut ‫התודות‬
ifşa etmek, farkına varmak (ilk kez öğrenmiş 01- itvadea, itvada, ‫פ‬ ‫ התריע‬,‫התודע‬
mak), kendini tanıtmak, duyurulmak leitvadea )‫(להתודע‬
ifşa etme, farkına varma (ilk kez öğrenmiş olma), itvadut ‫התודעות‬
kendini tanıtma, duyurulma
taslak yapmak, müsvedde yapmak itva, leatvot ‫פ‬ )‫הסוה (לההורת‬
tartışmak, atışmak, münakaşa etmek, ağız dalaşma itvakeah, ‫פ‬ ‫ התופח‬,‫התופח‬
girmek itvakah, )‫(להתופח עם‬
leitvakeah (im)
tartışma, atışma, münakaşa etme, ağız dalaşına itvakhut ‫התוכחות‬
girme
takılma, şaka, şakacılık, alaycılık, alay, mizah, itul ‫התול‬
güldürü, espri
eklenmek, ilave edilmek, artmak, çoğalmak itvasef, ‫פ‬ )‫התוסף (להתוסף‬
leitvasef -....... -■ ... --
eklenme, ilave edilme '‫׳ ׳‬ itvasfui ‫התוספות‬
ayarlanmak, uyarlanmak, düzenlenmek, uyumlu itvaset, ‫פ‬ )‫התוסת (להתוסת‬
hale gelmek leitvaset
ayarlanma itvastut ‫התוסחות‬
püskürtme ' ataza ‫התזה‬
saklanmak, gizlenmek ithabe, leithabe ‫פ‬ ‫התחבא (להתחפא‬
(be)
)‫?־‬
saklanma, gizlenme . ' ithabut ‫התחבאות‬
hoşlanılan biri olmak, sevimli olmak, sempati ka- ithabev, ‫פ‬ )‫התחבב (להתחבב‬
zanmak, hoşlanılmak, beğenilmek, sevilmek leithabev
hoşlandan biri olma, sevimli olma, sempati kazan- ithabevut ‫התחבבות‬
ma, hoşlanılma, beğenilme, sevilme
kucaklaşmak, sarılmak ithabek, ‫פ‬ ‫התחבק (להתחבק‬
leithabek (im) ‫י י‬ )‫עס‬
kucaklaşma, sarılma ithabkut ‫התחבקות‬

161
sevgiyle sarılmak, kucaklaşmak, okşaşmak ' ügafef, ‫פ‬ )‫התגפף (להתגפף‬
leitgapef
kucaklama, sarılma itgafefiıt ‫חהגפפות‬
kaşınmak, sürtünmek, kazınmak, rendelenmek itgared, ‫פ‬ )‫התגרד (להתגרד‬
leitgared
kaşınma ıtgardut ‫התגרדות‬
tahrik olmak, kışkırtılmak ............. .. • ■: ‫־‬ ügara, ■ ■ .. ? ‫ פ‬. )‫התגרה (להתגרות‬
leitgarot
provokasyon itgarut ‫הךנגרות‬
boşanmak itgareş, ‫התגרש (להתגדל) פ‬
leitgareş
boşanma itgarşut ‫התגךשות‬
gerçekleşmek, realize olmak itgaşem, ‫התגשם (להתגשם) פ‬
leitgaşem
realizasyon, tahakkuk, gerçekleşme itgaşmut ‫התגשמות‬
fikir teatisinde bulunmak, bir konuyu muhakeme itdayen, ‫פ‬ )‫התנין (להחדין‬
etmek, istişare etmek, müzakere etmek leitdayen
depresyona girmek, bunalmak, bunalıma girmek, itdahdeh, ‫פ‬ ‫התדכרך(להתד־‬
üzüntüye kapılmak, ezilmek leildahdeh )‫כדך‬
cılızlaşmak, zayıflamak, zayıf düşmek, seyrelmek, itdaldel, ‫פ‬ ­ ‫התדלדל (להתד‬
yavaş yavaş azalmak, giderek azalmak leitdaldel )‫לדל‬
fakirleşme, güçsüzleşme, seyrelme, azalma itdaldelut ‫התדלדלות‬
kapı vurmak, aralıksız kapı tıklatmak itdapek, ‫פ‬ )‫התדפק (להתדפק‬
leitdapek
kapı tıklatma (aralıksız) itdapkut ‫התדפקות‬
yuvarlanmak, dağılmak, daha kötüleşmek, kötü itdarder, ‫פ‬ ‫התדךדר (להתך־‬
yola düşmek, yoldan çıkmak leitdarder )‫רדד‬
dejenerasyon, laçkalaşma, yoldan çıkma, ahlaki itdarderut ‫התךךדרות‬
düşüş, bozulma, yuvarlanıp düşme
bağlanmak, sıkılaşmak, yakınlaşmak, kenetlenmek itadek, leitadek ‫פ‬ )‫התהדק (להתהדק‬
bağlanma, sıkılaşma, yakınlaşma, kenetlenme itadkut ‫התהדקות‬
bezenmek, lüks giyinmek, süslü olmak, övünmek itader, leitader ‫פ‬ )‫התהדר (להתהדר‬
çok süslü olma, bezenme itadrut ‫התהדרות‬
olmak, yaşama geçmek, varolmak itava, leitavot ‫פ‬ )‫התהוה (להתהוות‬
olma, oluşum, yaşama geçme, varolma, yaradılış, itavut ‫התהוות‬
dünyanın yaradılışı
azıtmak, dağıtmak, taşkınlık yapmak itolel, leitolel ‫פ‬ ­ ‫התהולל (להת‬
)‫הולל‬
alemcilik, alem, cümbüş, sefahat, taşkınlık, gürül- itolelut ‫התהרללות‬
tücülük

160
museviliğe geçmek, musevileşmek, din değiştirmek itgayer, ‫פ‬ )‫התגיך (לתתגיר‬
leitgayer
museviliğe geçme, din değiştirme itgayrut ‫ההגירות‬
yuvarlanmak, dönmek itgalgel, ‫פ‬ ­ ‫התגלגל (להתג‬
leitgalgel )‫לגל‬
yuvarlanma, dönme, dönüş, başkalaşım itgalgelut ‫התגלגלות‬
keşfedilmek, açıklanmak, ifşa edilmek, meydana itgala, leitgalot ‫התגלה (להתגלות) פ‬
çıkmak, farkedilmek
açığa çıkma, meydana çıkma, tecelli, tezahür, itgalut ‫התגלות‬
görünme, vahiy
traş olmak (sakal) itgaleah, ‫פ‬ ‫ התגלח‬,‫התגלח‬
itgalah, )‫(להתגלח‬
leitgaleah
traş olma itgalhut ‫התגלחות‬
biçim almak, şekil almak, vücut bulmak, somutlaş- itgalem, ‫פ‬ )‫תתגלם (להתגלם‬
mak leitgalem
biçimlenme, belirme, şekil alma, şekillenme, cisim itgalmut ‫התגלמות‬
haline gelme
yontulmak, oyulmak itgalef, ‫פ‬ )‫תתגלף (לתתגלף‬
leitgalef
kaymak (paten sörf kayak) itgaleş, ‫תתגל^ז (לתתגלש) פ‬
leitgaleş
kayakçılık, kayak yapma, kayma, kayış itgalşut ‫התגלשות‬
cüceleşmek, çok küçülmek itgamed, ‫פ‬ )‫התגמד (להתגמד‬
leitgamed
cüceleşme, çok küçülme itgamdut ‫התגמדות‬
esnek olmak, esnekleşmek, elastik olmak, yumuşa- itgameş, ‫תתגמ^ז (להתגמש) פ‬
mak leitgameş
esnekleşme, esnek olma, yumuşama itgamşut ‫תתגמשות‬
gizli girmek, içeri sızmak itganev, ‫פ‬ )‫התגנב (להתגנב‬
leitganev
gizlice girme, içeri sızma itganvut ‫התגנבות‬
süslenmek, güzelleşmek, şık giyinmek iigander, ‫פ‬ ­ ‫התגנדר (להתג‬
leitgaııder )‫נדר‬
süslenme, güzelleşme, şık giyinme, fiyaka, gösteriş itgandrut ‫התגנדרות‬
yapma
özlemek ügaagea, ‫פ‬ -‫תתגץג? (לתתגץ‬
leitgaaged (le) )-‫ג? ל‬
özleme, hasret duyma îtgaagut ‫התגקגעות י‬
sinirinden kudurmak, patlamak itgaeş, leitgaeş ‫ (להתגעש) פ‬2*?‫התג‬
sinirinden kudurma, patlama itgaaşut ‫תתגזנשות‬

159
gurur duymak, iftahar etmek, övünmek, böbürlen- itgaa, leitgaot ‫התגאה (להתגאות) פ‬
mek
gurur duyma, iftahar etme, övünme, böbürlenme itgaut ‫התגאות‬
kamburlaşmak, kesilmek(süt), peynirleşmek itgaben, ‫פ‬ )‫הסגבן (להתגבן‬
leitgaben
hakkından gelmek, güçlükleri yenmek, üstesinden itgaber, ‫פ‬ ‫התגבר (להתגבר‬
gelmek, kotarmak, şiddetlenmek, aftmak, büyümek, leitgaber (al )‫ אל‬,‫?ל‬
kuvvetlenmek el)
hakkından gelme, güçlükleri yenme, üstesinden itgabrut ‫התגברות‬
gelme, kotarma, şiddetlenme, artma, büyüme,
kuvvetlenme
birleşmek, bütünleşmek, yek vücut olmak, bir araya itgabeş, ‫גבש (להתגבש) פ‬1‫הך‬
gelip kuvvetlenmek, kristalleşmek leitgabeş
birleşme, bütünleşme, yek vücut olma, bir araya itgabşut ‫התגבשות‬
gelip kuvvetlenme, kuruyup katdaşma, kristalleşme
büyümek itgadel, ‫פ‬ )‫התגרל (להתגדל‬
leitgadel
ayırmak, ayrı kılmak itgader, ‫פ‬ )‫הוזגדר (להךנגדר‬
leitgader
ütülenmek itgaets, ‫פ‬ )‫הךגגהץ (להךנגהץ‬
leitgaets
kalabalık etmek, doluşmak, gruplaşmak, toplaşmak itgoded, ‫פ‬ ‫התגודד (להה־‬
leitgoded )‫גודד‬
kalabalık etme, doluşma, gruplaşma, toplaşma itgodedut ‫התגוךדות‬
yuvarlanmak, debelenmek, karmaşa çıkarmak, itgolel, leitgolel ‫פ‬ ­ ‫התגולל (להת‬
suçlu çıkarmak )‫גולל‬
yuvarlanma, debelenme, kargaşa, patırtı, gürültü Ügolelut ‫ההגוללות‬
renklenmek, alacak renklere bürünmek, değişikliğe itgaven, ‫פ‬ )‫הזזגון (להסגין‬
uğramak leitgaven
korunulmak, savunulmak, müdafa edilmek itgonen, ‫פ‬ )‫התגונן (להתגונן‬
leitgonen
korunma, savunma itgoııeııut ‫התגוננות‬
ikamet etmek, oturmak, mukim olmak itgorer, ‫פ‬ ‫התגורר (להתגורר‬
leitgorer (be) )‫ב־‬
güreşmek, boğuşmak itgoşeş, ‫פ‬ ‫־‬1‫גושש (להך‬1‫הך‬
leitgoşeş )‫גושש‬
güreşme, boğuşma itgoşeşut ‫התגוששות‬
askere alınmak, seferber olmak itgayes, ‫פ‬ ‫התגים (להתגיס‬
leitgayes (be) )‫ל־‬
askere alınma, seferber olma, bir amaç için el ele itgaysut ‫התגיסות‬
verme

158
sağlamlaşma, bir temele dayanma, ekonomik olarak itbasesut ‫התבססות‬
büyüme
tomurcuklanmak, patlamak, fışkırmak itbatsbets, S ‫התבצבץ(להתב־‬
kitbatsbets )‫צבץ‬
gerçekleşmek, icra olunmak, uygulanmak, ifa itbatsea, S ‫ התבצע‬,‫התבצע‬
edilmek itbatsa, )‫(להתבצע‬
leitbatsea
gerçekleşme, uygulanma, uygulanabilirlik, icra itbatsut ‫התבצעות‬
olunma
mevzilenmek, siper almak, gizlenmek itbatser, S )‫התבצר (להתבצר‬
leitbatser
mevzilenme, siper alma, gizlenme itbatsrut ‫התבצרות‬
yarılmak, patlak vermek itbakea, itbaka, s ‫ התבקע‬,‫התבקע‬
leitbakea )‫(להתבקע‬
yarılma, çatlama itbakut ‫התבקעות‬
rica edilmek, rağbet görmek itbakeş, s ‫התבקש (להתב־‬
leitbakeş )‫קש‬
rağbette olma, istenirlik itbakşut ‫התבקשות‬
yönünü kaybetmek itbarber, s ­ ‫התברבר (להתב‬
leitbarber )‫רבר‬
vidalanmak, kendini sokuşturmak, sızıvermek itbareg, s )‫התברג (להתברג‬
leitbareg
vidalanma itbargut ‫התברגות‬
burjuvalâşmak itbargen, B )‫התברגן (להתבךגן‬
leübargen 1

burjuvalaşma itbargenut ‫התבונות‬


kutsanmak, hayır duası almak, kutlanmak, tebrik itbareh, S )‫התברך (להתברך‬
edilmek leitbareh
hayır duası alma, kutsanma itbarhut ‫התברכות‬
açıklanmak, barizleşmek itbarer, B )‫התברר (להתברר‬
lettbarer
açıklanma, barizleşme itbarerut ‫התבך־רות‬
pişmek, olgunlaşmak itba^elf B )‫(להתבשל‬ ‫התבשל‬
leitbaşel
olgunluk, ergenlik itbaşlut ‫התבשלות‬
parfüm kokmak itbasem, B ­ ‫התבשם (להתב‬
leitbasem )‫שם‬
parfüm kokma, parfümlenme itbasmut ‫התבשמות‬
müjdeli haber almak itbaser, B )‫התבשר (להתבשר‬
leitbaser
müjdeli haber alma itbasrut ‫התבשרות‬
dikkatle bakmak . . Itbonen, S ‫התבונן (להתבונן‬
leiibonen (be )‫ על‬,‫ אל‬,-‫ב‬
el al)
düşünme, tasarlama, tefekkür, göz önünde bulun- itbonenut ‫התבוננות‬
durma
yuvarlanmak, debelenmek itboses, D ‫התבוסס (להת־‬
leitboses , : )‫בוסס‬
yuvarlanma, debelenme iıbosesut ‫התבוססות‬
ayıp olmak, mahçup olmak, utanç duymak, rötar ıtboşeş, £> ‫התבושש (להת־‬
yapmak, ertelenmek leitboşeş )‫בושש‬
rezil olmak, kendini rezil etmek, küçük düşmek, itbazot, S )‫התבזה (להתבזות‬
saygınlığını yitirmek, madara olmak leitbazot
rezil olma, küçük düşme, saygınlığını yitirme, itbazut ‫התבזות‬
aşağılanma
ifade edilmek, telaffuz edilmek itbate, leitbate S )‫התבטא (להתבטא‬
ifade, söz, anlatım, ifade etme itbatut ‫התבטאות‬
iptal edilmek, işsiz olmak, boş oturmak, avare 01- itbatel, leitbatel ‫התבטל (להתבטל) פ‬
mak, işten kaytarmak, vakit öldürmek, oyalanmak
aylaklık etme, tembellik etme, boş oturma itbatlut ‫התבטלות‬
utanmak, mahçup olmak, çekinmek itbayeş, ‫פ‬ )‫התבייש (להתביש‬
leitbayeş
utanma, mahcup olma, çekinme itbayşut ‫התבישות‬
evcilleşmek, odaklanmak, bir amaca yoğunlaşmak, itbayet, ‫פ‬ )‫התבית (להתבית‬
konsantre olmak leitbayet
evcilleşme, odaklanma, bir amaca yoğunlaşma, itbaytut ‫התביתות‬
konsantre olma
şaşırmak, ambale olmak, kafası karışmak itbalbel) ‫פ‬ ­ ‫התבלבל (להתב‬
leitbalbel )‫לבל‬
şaşkınlık, şaşırma, ambale olma, kafası karışma itbalbelut ‫התבלבלות‬
karmakarışık olmak, altüst olmak itbalgen, ‫פ‬ ‫התבלגן (להתב־‬
leitbalgen )‫לגן‬
eskimek, yıpranmak, zamanla değerinden kaybet- itbala, leitbalot ‫פ‬ ‫התבלה (להתב־‬
mek (makine, oto vs. için amortisman) )‫לדת‬
zamanla eskime, kullanılarak aşınma, yıpranma itbalut ‫התבלות‬
dikkat çekici olmak, öne çıkmak, sivrilmek itbalet, leitbalet ‫התבלט (להתבלט) פ‬
tereddüt etmek, duraksamak, kararsız kalmak, itlabet, leitlabet ‫התבלט (להתלבט) פ‬
ikilemde kalmak
dikkat çekici olma, öne çıkma, sivrilme itbaltut ‫התבלטות‬
kurulmak, büyümek(ekonomik olarak), bir temele ■ itbases, ‫התבסס (להתבסם) פ‬
dayanmak (konu) leitbases

156
nişanlanmak (sin □DDDDD ile de, sameh □□□□□□ ile de itares, leitares S ‫ש (להתא־‬/‫התארס‬
yazılabiliyor) )‫ש‬/‫ךס‬
söz, nişanlanma, sözleşme, nişan itarsut ‫התאךסות‬
hastaneye kaldırılmak itaşpeZf ‫פ‬ ‫התאשפז (להתא־‬
leitaşpez
)‫עזפז‬
hastaneye yatırılma, hastanede müşahede altına itaşpezut . . . ‫התאשפזות‬
alınma
doğrulanmak tasdik edilmek, onaylanmak itaşer, leitaşer ‫זר) פ‬£‫א‬1‫אשר (לךןך‬1‫הך‬
açıklanmak, izah edilmek itbaer, leitbaer ‫התבאר (להתבאר) פ‬
olgunlaşmak, yetişmek, büyümek itbager, ‫התבגר (להתבגר) פ‬
leitbager
olgunlaşma iibagrut ‫התבגרות‬
yalanı ortaya çıkmak, kendi ağzıyla yakalanmak, itbada, ‫פ‬ ­ ‫התבדה (להתב‬
foyası meydana çıkmak leitbadot )‫דות‬
yalanı ortaya çıkma, kendi ağzıyla yakalanma, itbadııt ‫התבדות‬
foyası meydana çıkma
şakalaşmak, gülmek, eğlenmek, espri yapmak itbadeah, ‫פ‬ ‫ התבדח‬,‫התבדח‬
itbadah, )‫(להתבדח‬
leitbadeah
şakalaşma, şaka yapma, takılma, şakacılık, espri itbadhut ‫התבדחות‬
yapma, fıkra anlatma
kendini ayrı tutmak, diğerlerinden ayrılmak itbadel, ‫פ‬ )‫התבדל (להתבדל‬
leitbadel
toplumdan uzaklaşma, kendini ayırma, uzak dur- itbadlut ‫התבדלות‬
ma, mesafe koyma
hayatını yaşamak, eğlenmek, dağıtmak ıtbader, ‫פ‬ )‫התבדר (להתבדר‬
leitbader
eğlenme, dağıtma, hayatını yaşama itbadrut ‫התבךרות‬
vahşileşmek, hayvanlaşmak itbaem, ‫התבהם (להתבהם) פ‬
- leitbaem
vahşileşme, hayvanlaşma itbaamut ‫החבהמות‬
belirginleşmek, anlaşılır olmak, bariz olmak, açık ıtbaer, leitbaer ‫פ‬ )‫התבהר (להתבהר‬
seçik olmak, aşikar olmak .
belirginleşme ‫־‬ itbaarut ‫ההבהרות‬
yalnız kalmak, inzivaya çekilmek (yalnız kalmayı itboded, ‫פ‬ ­ ‫התבודד (להת‬
istemek) leitboded )‫בודד‬
yalıtılmışlık, inziva, toplumdan uzak yaşama, tek itbodedut ‫־‬ ‫התבוךדות‬
başmalık
asimile olmak, karışmak, kaynaşmak itbolel, leıtbolel ‫פ‬ ­ ‫התבולל (להת‬
)‫בולל‬
kaynaşma, karışma, asimile olma, asimilasyon itbolelut ‫התבוללות‬

155
gayret etmek, çabalamak, efor sarfetmek, zorlan­ itamets, S )‫התאמץ (להתאמץ‬
mak, ıkınmak, yüreklenmek, cesaretlenmek leitamets
çabalama, gayret, uğraş verme, zorlanma itamtsut ‫תתאמצות‬
doğrulanmak, doğruluğunu araştırmak itamet, leitamet ‫תתאמת (לתתאמת) פ‬
doğrulama, soruşturma, tahkik, tetkik itamtut ‫התאמתות‬
sataşmak, kışkırtmak, tahrik etmek, kızıştırmak, itana, leitanot ‫התאנה (להתאנות) פ‬
provoke etmek, belasını aramak, aranmak
sataşma, kışkırtma, tahrik etme, kızıştırma, provo- itanut ‫התאנות‬
ke etme, belasını arama, aranma
ah etmek, figan etmek, inlemek, inildemek Hanek, leitanek ‫פ‬ )‫התאנק (להתאנק‬
müslüman olmak, İslamlaşmak . itaslem, ‫פ‬ ­ ‫התאסלם (להתא‬
leitaslem )‫סלם‬
İslamlaşma, müslümanlığa geçme itaslemut ‫התאסלמות‬
toplanmak, bir araya gelmek, toplantı yapmak, itasef, leitasef ‫פ‬ )‫תתאסף (להתאסף‬
içtima etmek
toplanma, bir araya gelme, toplantı yapma itasfut ‫התאספות‬
tanımlanmak, vasıflandırılmak itafyen, ‫התא פין (לתתאפין) פ‬
leitafyen
sıfırlanmak, değeri sıfıra inmek, sıfırlaşmak, kendi- itapes, leitapes ‫פ‬ )‫תתאפס (להתאפס‬
ne gelmek
sıfırlanma, değeri sıfıra inme itafsut ‫תתאפסות‬
kendini tutmak, kontrollü olmak, kendini dizginle- itapek, leitapek ‫פ‬ )‫תתאפק (לתתאפק‬
mek
kendini tutma, kendine hakim olma itapkut ‫תתאפקות‬
makyaj olmak, makyaj lanmak itaper, leitaper ‫פ‬ )‫תתאפר (לתתאפר‬
makyaj lanma itaprut ‫תתאפרות‬
mümkün olmak, olanaklı olmak itafşer, ‫פ‬ ­ ‫תתאפשר (להתא‬
leitafşer )‫פשר‬
yeni bir iklime alışmak, yeni bir ortama alışmak itaklem, ‫פ‬ ­ ‫התאקלם (להתא‬
leitaklem )‫קלם‬
iklime alışma, yeni bir ortama alışma itaklemut ‫התאקלמות‬
örgütlenmek, organize olmak, teşkilatlanmak itargen, ‫פ‬ ‫תתארגן (להתא־־‬
leüargen )‫ךגן‬
organizasyon, örgütlenme, organize olma itargenut ‫התאךגנות‬
misafir olmak, konaklamak, ağırlanmak itareah, itarah, ‫פ‬ ‫תתארח« תתארח‬
leitareah )‫(לתתארח‬
misafirlik, konaklama, ağırlanma itarhut ‫תתארחות‬
uzamak itareh, leitareh ‫פ‬ )‫התאוו (לתתאיך‬
uzama ‘ itarhut ‫תתאו־כות‬

y.

154
teçhizatlanmak, kuşanmak, bürünmek itazer, leitazer S )‫התאזר (להתאזר‬
vatandaş olmak itazreah, S ‫ התאזרח‬,‫התאזרח‬
itazrah, )‫(להתאזרח‬
leitazreah
vatandaş olma, yurttaşlığa kabul itazherut ‫התאזךחות‬
birleşmek, birlik olmak, beraber olmak, tek vücut italıed, leitahed ‫פ‬ ‫התאחד (להתאחד‬
olmak ‫■ ׳‬ . (im) )‫עם‬
birlik, birliktelik, dernek, federasyon itakadut ‫התאחדות‬
futbol federasyonu itahadut ­ ‫התאחדות הכדו‬
akaduregel ‫רגל‬
depolanmak, yerleştirilmek, misafir olmak itahsen, ‫פ‬ ‫התאחסן (להתא־‬
leıtahsen )‫ךוםן‬
gecikmek, geç kalmak itaher, leitaher ‫פ‬ )‫התאחר (להתאחר‬
buharlaşmak, uçmak, gaza dönüşmek itayed, leitayed ‫פ‬ )‫התאיד (להתאיד‬
buharlaşma, uçma, gaza dönüşme itaydut ‫התאבדות‬
uymak, uydurmak, uyarlamak, yakışmak itim, teatim ‫פ‬ ‫התאים (להתאים‬
(et,be) )-3 ,‫את‬
hayal kırıklığına uğramak, hüsrana uğramak, itahzev, ‫פ‬ ­ ‫התאכזב (להתא‬
umudu kırılmak leitahzev )‫כזב‬
hayal kırıklığına uğrama, hüsrana uğrama, umudu itahzevut ‫התאכזבות‬
kırılma
zalimleşmek, gaddarlaşmak, merhametsiz davran- itahzer, ‫פ‬ ­ ‫התאכזר (להתא‬
mak, acımasızlaşmak leitahzer )‫כזר‬
acımasızlık, gaddarlık itahzerut ‫התאכזרות‬
tüketilmek, sindirilmek, hazmedilmek itakel, leitakel ‫פ‬ )‫התאכל (להתאבל‬
yerleşmek, yerleşim yapmak itdhles, ‫פ‬ ­ ‫התאכלס (להתא‬
leitahles )‫כלס‬
konaklamak, barınmak, misafir olmak itahsen, ‫פ‬ ­ ‫התאכסן (להתא‬
leüahsen )‫כסן‬
dul kalmak itdlmen, ‫פ‬ ‫התאלמן (להתא־‬
leitalmen )‫למן‬
dul kalma, dulluk, eşi ölme iialmenut ‫התאלמנות‬
uyum, ahenk, uygunluk, mutabakat etem ‫התאם‬
uyum, ahenk, uyma, uydurma, yakışma, yaraşma, atama ‫התאמה‬
koordine, kifayet, yeterlilik, bağdaşma, münasip
olma
idman yapmak, antreman yapmak, alıştırma itamen, ‫פ‬ )‫התאמן (להתאמן‬
yapmak, egzersiz yapmak, prova yapmak, talim leitamen
yapmak
idman, talim, eğitim itamııut ‫התאמנות‬
katılım, katılma, iştirak iştatfut . ‫השתתפות‬
sesi kesilmek, felce uğramak, suskunlaşmak, sessiz- iştatek. S ­ ‫הקזתתק (להש‬
leşmek leiştatek )‫תתק‬
intahar etmek (leabed atsmo ladaat) □□□0□□□ □□□□ ‫ ס‬itabed, leitabed ‫פ‬ )‫התאבד (להתאבד‬
intahar, intaharcılık itabdut ‫התאבדות‬
kaplamak, bürümek, basmak, yayılmak (duman, itabehf leitabeh ‫פ‬ )‫התאבך (להתאבן‬
sis, pus)
yas tutmak, matemde olmak itabel, leitabel ‫פ‬ ­ ‫התאבל ?ל (להת‬
)‫אבל ?ל‬
yas tutma, matemde olma itablut ‫התאבלות‬
taşa dönmek, taşlaşmak, fosilleşmek, katılaşmak itaben, leitabeıı ‫פ‬ )‫התאבן (להתאבן‬
taşa dönme, taşlaşma, taş kesilme, fosilleşme, katı- itabnut ‫התאבנות‬
laşma
güreşmek, boğuşmak itabek, leitabek ‫פ‬ )‫התאבק (להתאבק‬
birleşmek, birlik 01uşturmak(kartel), sendikalaş- itaged, leitaged ‫התאגד (להתאגד) פ‬
mak
birleşme, birlik, sendika, sendikalaşma, örgütlenme itagdut ‫התאגדות‬
yumruklaşmak, dövüşmek, boks etmek itagref, ‫התאגרף (להתאג ­ פ‬
leitagref (im) )‫רף ?ם‬
yumruklaşma, dövüşme, boks etme itagrefut ‫התאספות‬
buharlaşmak itada, leitadot ‫פ‬ ­ ‫התאדה (להתא‬
)‫דות‬
kırmızılaşmak, kızarmak, yüzü kızarmak itadem, ‫התאדם (להתאדם) פ‬
leitadem
övünmek, kendisiyle gurur duymak itader, leitader ‫פ‬ )‫התאדר (להתאדר‬
aşık olmak, sevdalanmak, abayı yakmaK itaev, leitaev ‫התאהב (להתאהב) פ‬
aşık olma, abayı yakma, sevdalanma itaavut ‫התאהבות‬
arzu duymak, arzu etmek, istemek itava, leitavot ‫פ‬ )‫התאוה (להתאוות‬
yakınmak, şikayet etmek, sızlanmak, homurdan- itonen, ‫פ‬ )‫התאונן (להתאונן‬
mak, söylenmek, sızlanmak, sitem etmek leitonen
yakınma, şikayet etme, sızlanma, homurdanma, ıtonenut ‫התאוננות‬
söylenme, sızlanma, sitem etme
havalanmak, hava almak itavrer, ‫פ‬ ‫התאורר (להת־‬
leitavrer )‫אן־רר‬
havalanma, hava alma itavrerut ‫ויתאןךרות‬
ayılmak, toparlanmak, kendine gelmek, canlanmak, itoşeş, leitoşeş ‫פ‬ ­ ‫התאושש (להת‬
iyileşmek, düzelmek, kuvvetlenmek, güçlenmek ■ )‫אושש‬
toparlanma, iyileşme, düzelme, eski gücüne dönüş, itoşeşut ‫התאוששות‬
ayılma, kendine gelme, canlanma
dengelenmek, göz önünde bulundurmak itazen, leitazen ‫פ‬ )‫התאזן (להתאזן‬

152
dökülmek, taşmak, içini dökmek, hissettiklerini iştapeh, S )‫השתפך (להשתפך‬
açıklamak leiştapeh
dökülme, taşma, efüzyon, açılma, coşkunluk, taş- iştaphut ‫השתפכות‬
kinlik
tırsmak (argo), korkmak, kaçınmak iştafen, ‫פ‬ )‫השתפן (להשתפן‬
leiştafen
düzelmek, daha iyi hale gelmek iştaper, ‫הקזתפר (להסתפר) פ‬
leiştaper
düzelme, daha iyi hale gelme iştaprut ‫השתפרות‬
sürtünmek, ovalanmak, zor çalışmak, bir işte piş- iştafşef, ‫פ‬ ­ ‫השתפשף (להש‬
mek, kaşarlanmak leiştafşef )‫תפשף‬
sürtünme, ovalanma, zor çalışma, bir işte pişme, iştafşefut ‫העזתפשפות‬
kaşarlanma
susturma, sesini kesme aştaka ‫השתקה‬
yeniden kurulmak, önceki haline dönmek, restoras- iştakem, ‫פ‬ ‫השתקם (להעז־‬
yon görmek leiştakem )‫תקם‬
daimi yerleşmek, batırılmak iştakea, iştaha, ‫פ‬ ‫ השתקע‬,‫השתקע‬
leiştakea )?!‫(להקזתל‬
daimi olarak yerleşme, batırılma iştakut ‫השתקעות‬
yansımak, aksetmek (aynadan), anlaşılmak iştakef, ‫פ‬ ‫השתקף (להשתקף‬
leiştakef (be) )-3
yansıma, aksetme iştakfut ‫השתקפות‬
sokuşturulmak, araya sıkıştırılmak, aralarına iştarbev, ‫פ‬ ‫השתךבב (להעז־‬
girmek, sıkışmak leiştarbev )‫ב‬3‫תך‬
karışmak, dolaşmak, arap saçına dönmek istareg, ‫פ‬ )‫השתרג (להשתרג‬
leistareg
ağır yürümek, geride kalmak, arkadan izlemek istareh, s )‫השתרך (להשתרך‬
leistareh
uzanmak, alan kaplamak istarea, istara, ‫פ‬ ‫השתרעי וישתרע‬
leistarea )‫(להשתרע‬
üstünleşmek, baskın olmak, geçerlileşmek istarer, ‫השתרר (להשתרר) פ‬
leistarer
kök tutmak, kökleşmek, uyum sağlayıp tutunmak iştareş, ‫פ‬ ‫השהרש (להש־‬
leiştareş )‫ו‬2‫תל‬
zincir olmak, zincir oluşturmak, link oluşturmak, iştarşer, ‫פ‬ ‫השתךשר (להש־‬
ard arda dizilmek leiştarşer )‫תרשר‬
katılmak, ortak olmak, iştirak etmek iştatef, leiştatef ‫פ‬ ­ ‫השתתף (להש‬
)‫תתף‬
acısını paylaşmak, taziyet sunmak, üzüntüsüne iştatef betsaar, ‫פ‬ ‫השתתף בצער‬
katılmak, başsağlığı dilemek leiştatef )‫(להשתתף בצער‬
betsaar
yapmağa değer olmak, istifadeli olmak, mesleki iştalem, S ‫השתלם (להשתלם‬
bilgiyi ilerletmek leiştalem (al) )‫על‬
mesleki bigiyi veya tahsili ilerletme iştalmut ‫השתלמות‬
kayarak inmek, ipten kaymak iştalşel, D ‫השתלשל (להש־‬
leiştalşel )‫תלשל‬
gelişme, gelişim, olaylar zinciri, olaylar dizisi iştalşelut ‫השתלשלות‬
mahvolmak iştamed, S ‫השתמד (להש־‬
leiştamed )‫תמד‬
kaçınmak, görevden kaçınmak, atlatmak, işin için- iştamet, ‫פ‬ ­ ‫השתמט (להש‬
den sıyrılmak leiştamet )‫תמט‬
kaypaklık, yükümlülükten kaçma (vergi, askerlik), iştamtut ‫השתמטות‬
yan çizme, kaytarma, kaçınma
karşılıklı konuşup birbirini dinlemek, görüşmek iştamea, ‫פ‬ ‫ השתמע‬,‫השתמע‬
(talk to you soon), anlaşılmak . ıştama, )‫(להשתמע‬
leiştamea
korunmak, muhafaza edilmek iştamer, ‫פ‬ ­ ‫השתמר (להש‬
leiştamer )‫תמר‬
korunma, muhafaza edilme iştamrut ‫השתמרות‬
kullanmak iştameş, ‫פ‬ ­ ‫השתמש (להשת‬
leiştameş (be) )-‫מש ב‬
işeme, çiş yapma, su dökme, sık işeme hastalığı aştana ‫השתנה‬
değişmek, başkalaşmak iştana, ‫פ‬ ­ ‫השתנה (להשת‬
leiştaııot )‫נות‬
değişim, başkalaşım iştanut ‫השתנות‬
boğulmak iştanek, ‫פ‬ )‫השתנק (להשתנק‬
leiştanek
köle olmak, köleleşmek, esir olmak iştaabed, ‫פ‬ ­ ‫השתעבד (להש‬
leiştaabed )‫תעבד‬
köle olma, köleleşme, esir olma iştaabdut ‫השתעבדות‬
öksürmek iştaelf leiştael s ­ ‫השתעל (להש‬
)‫תעל‬
öksürme, öksürüğe tutulma iştaalut ‫השתעלות‬
sıkılmak, canı sıkılmak iştaaınem, ‫פ‬ ­ ‫השתעמם (להש‬
leiştaamem )‫תעמם‬
can sıkıntısı iştaamemut . ‫השתעממות‬
eğlenmek, oynamak . iştaaşea, ‫ השתע ­ פ‬,‫השתעשע‬
)‫שע (להשתעשע‬
■ leiştaaşea
eğlenme, oynamâ iştaaşeut ‫השתעשעות‬

150
artakalmak iştayer, ‫פ‬ )‫השתיר (להשתיר‬
leiştayer
temelini oturtmak, alt yapı hazırlamak, tesis etmek, iştit, leaştit ‫פ‬ )‫השתית (להשתית‬
kurulumunu yapmak
unutulmak i^takeah, s ‫ השתכח‬,‫השתכח‬
iştakah, (‫)להשתכח‬
leiştakeah
unutulma îştakhut ‫השתכחות‬
mükemmelleşmek, daha iyi hale gelmek iştahiei, ‫פ‬ ‫השתכלל (להש־‬
leiştahlel (‫תכלל‬
mükemmelleşme, daha iyi olma iştahieiut ‫השתכללות‬
yerleşmek, ikamet etmek, kalmak iştaken, s ‫השתכן (להסתכן‬
leiştaken (be) / -
yerleşme, ikamet etme iştaknut ‫השתכנות‬
ikna olmak iştahnea, ‫פ‬ ­ ‫השתכנע (להש‬
leiştahnea )‫תכנע‬
ikna olma iştahneut ‫השתכנעות‬
çoğalmak, kopyalanmak, fotokopisi çıkmak iştahpel, ‫פ‬ -‫השתבפל (להש‬
leiştahpel )‫תכפל‬
sarhoş olmak, kafayı bulmak iştaker, ‫השתכר (להשתכר) פ‬
leiştaker
ücret almak, kazanmak istaker, ‫השתכר (להשתכר) פ‬
leiştaker
suda oynaşmak, suda gezinmek, suda el ayak çırp- iştahşeh, ‫פ‬ ­ ‫השתכשך (להש‬
mak, su sıçratmak leiştahşeh )‫תכשך‬
suda oynaşma, suda gezinme, suda el ayak çırpma, iştahşehut ‫השתכשכות‬
su sıçratma
devreye girmek, katılmak, etaba dahil olmak iştalev, ‫(להשתלב) פ השתלב‬
leiştalev
bütünleşme, entegrasyon, devreye girme, katılma, iştaivut ‫השתלבות‬
etaba dahil olma
organ nakli, nakletme (doku, organ, saç, fidan, aşı) aştaia ‫השתלה‬
alevlenmek, alev almak, tutuşmak iştalev, s ‫השתלהב (להש־‬
leiştaiev (‫תלהב‬
sataşmak, sözlü saldırıda bulunmak, laf atmak iştaieah, s ‫ השתלח‬,‫השתלח‬
iştalah,
leiştaleah ■
idareyi ele almak, kontrol altına almak, üstün gel- iştaiet, kiştaiet ‫השתלט (להשתלט פ‬
m ek, hakimiyet kurmak (aD (5‫?ל‬
idareyi ele alma, kontrol altına alma, üstün gelme, iştaitut ‫השתלטות‬
hakimiyet kurma

149
bükülmek, eğilmek(vücut) iştoheah, S ‫ השתוחח‬,‫השתוחח‬
ıştohah, )‫(להשתוחח‬
leiştoheah
azmak, kudurmak, kendini dağıtmak, taşkınlık iştolel, leiştolel S -tf‫השתוילל (לה‬
yapmak )‫הולל‬
hayret etmek iştomem, ‫פ‬ ­ ‫ה?טתומם (להש‬
leiştomem . . ... )‫תומם‬
çömelmek, eğilip bükülerek diz çökmek iştofef, leiştofef S ­ ‫המתופף (להש‬
)‫תופף‬
çok istemek, can atmak, şiddetli arzu duymak, heves iştokek. S ‫הקזתוקק (להש־‬
etmek, şevke gelmek, sabırsızlanmak leiştokek
esmerleşmek, yanmak, güneşlenmek, bronzlaşmak iştazef, S )‫השתזף (להשתזף‬
leiştazef
diz çökmek, Önünde eğilmek iştahava, ‫פ‬ ­ ‫השתחוה (להשת‬
leiştahavot )‫חוות‬
restorasyon görmek, elden geçmek, yeniden kurul- iştahzeıy ‫פ‬ ‫השתךוזר (להש־‬
mak, yeniden düzenlenmek leiştahzer )‫תחזר‬
araya gir iver mek, kendini sokuşturmak iştahel, ‫פ‬ ­ ‫תחל (להש‬# ‫ה‬
leiştahel )‫תחל‬
hava atmak, kibirlenmek, caka satmak iştahtsen, ‫פ‬ ­ ‫השתחצן (להש‬
leiştahtsen )‫תחצן‬
kararmak, siyahlanmak (renk) iştaher, ‫פ‬ )‫השתחר (להשתחר‬
leiştaher
kurtulmak, serbest bırakılmak iştahrer, ‫פ‬ ­ ‫השתחרר (להשת‬
leiştahrer (me)
)-‫חרר מ‬
saçmalamak, aptalca davranmak iştata, leiştatot ‫פ‬ ­ ‫השתטה (להשת‬
)‫טות‬
maskaralık, saçmalama, aptalca davranış iştatut ‫השתטרת‬
yere serilmek, halsiz kalmak, secde etmek, sere iştateah, ‫פ‬ ‫ השתטח‬,‫ה^זתטח‬
serpe uzanmak, yüzü koyun yere serilmek, yerlere iştatah, )‫(להשתטח‬
kapanmak leiştateah
yere serilme, bitkinlik, secde, sere serpe uzanma, iştathııt ‫השתטחות‬
yüzü koyun yere serilme, yerlere kapanma
ait olmak, mensup olmak ıştayeh, ‫פ‬ )‫השתין (להמתין‬
leiştayeh
mensubiyet, aidiyet, ait olma, mensup olma iştayhut ‫השתיכות‬
organ nakli yapmak (saç organ vs.) iştil, leaştil ‫פ‬ )‫ה^זתיל (להשתיל‬
işemek, çiş.yapmak, idrar yapmak iştin, leaştiıı ‫פ‬ )‫ה^זתין (להמתין‬
susturmak, sesini kesmek iştik, leaştik ‫פ‬ )‫השתיק (להשתיק‬

148
batırmak, sulamak, yatırmak, işletmek, yatırım işkia, leaşkıa ‫פ‬ )‫השקי? (לההזקיע‬
yapmak (para)
gözetlemek, bakmak, gözlemek işkif, leaşkif ‫פ‬ ‫השקיף (להשקיף‬
(al) 6‫ע‬

yatırım, batırma aşkaa ‫השקעה‬


bakış, görüş, bakış açısı aşkafa ‫השקפה‬
siyasi görüş, politik görüş aşkafa politit ‫השקפה פוליטית‬
dünya görüşü aşkafat olam ‫השקפת עולם‬
ilham, esin, vahiy, induksiyon (elektrik) aşraa ‫השראה‬
hayatta kalma, sağ kalma, yaşamı sürdürme, sağ isardut ‫הורדות‬
kalım
suya bastırmak, suya koymak işra, leaşrot ‫פ‬ ‫השרה (להשרות‬
(be) ‫’ י‬ )-‫ב‬
yavrulamak (kurbağa, balık vs. sürüngenler için) işrits, leaşrits ‫פ‬ )‫השריץ (להשו־יץ‬
kök salmak işriş, leaşriş ‫פ‬ )‫השריש (להשריש‬
bu yıl, bu sene aşata ‫השתא‬
yücelmek, övünmek, gelişip değerlenmek iştabealı, ‫פ‬ ‫ השתבח‬,‫השתבח‬
iştabah, )‫(להשתבח‬
leiştabeah
yerini bulmak, yerleşmek, kadrodaki yerini almak iştabetS} s ‫השתבץ (להש־‬
leiştabets )‫תבץ‬
kırılmak iştaber, ‫השתבר (להשתבר) פ‬
leiştaber
bozulmak, karmakarışık olmak, altüst olmak, suya iştabeş, ‫פ‬ ‫השתבש (להש־‬
düşmek (plan program) ......................... leiştdbeş.......... ............ )‫תבש‬
cinsel ilişkiye girmek iştagel, ‫השתגל (להשתגל) פ‬
leiştagel
delirmek, çıldırmak, sapıtmak, kafayı yemek, iştagea, iştaga, ‫פ‬ ‫ השתגע‬,‫השתגע‬
tozutmak leiştagea )‫(להשתגל‬
uğraşmak, çabalamak, gayret sarfetmek iştadel, ‫השתדל (להשתדל) פ‬
leiştadel
uğraş, uğraşı, gayret etme, çabalama iştadlut ‫השתדלות‬
oyalanmak, takılıp kalmak,- geçmemek, gecikmek iştaa, leiştaot ‫פ‬ ‫השתהה (להשת־‬
)‫הות‬
afacanlaşmak, yaramazlaşmak, kudurmak iştovev, ‫פ‬ ‫השתובב (להש־‬
leiştovev . )‫תובב‬
karşılaştırılmak, mukayese edilmek, kıyaslanmak, ,ştava, leiştavot ‫פ‬ ‫השתוה (להשתוות‬
eşitlenmek (le) )"‫ל‬

147
hükmetmek, hakim olmak işlit, leaşlit (et) 5 ‫השליט (להשליט‬.
)‫את‬
fırlatmak, atmak, savurmak işZiZı, leaşlih B )‫השליך (להשליך‬
tamamlamak, bütünlemek, bitirmek, barıştırmak, işlim, leaşlim ‫פ‬ ‫השלים (להשלים‬
barışmak (im) )‫?ם‬
üçe bölmek, emanet etmek işliş, leaşliş S )‫ (להשליש‬,‫השליש‬
fırlatma, atma, savurma, çıkarım, anıştırma aşlaha ‫השלכה‬
tamamlama, bitirme, tamama erdirme aşlama ‫השלמה‬
Allah aşem ‫השם‬
imha etme, yok etme, itlaf aşmada ‫השמדה‬
katmama, dahil etmeme, hariç tutma, eleme, çıkar- aşmata ‫השמטה‬
ma, saymama
imha etmek, yok etmek, helak etmek, harap etmek, işmid, leaşmid B )‫השמיד (להשמיד‬
tahrip etmek, itlaf etmek, telef etmek
katmamak, dahil etmemek, hariç tutmak, elemek, işmit, leaşmit B )‫השמיט (להשמיט‬
çıkarmak, saymamak, atlamak
sola sapmak, sola dönmek, solcu eğilimi olmak ismil, leasmil B )‫השמיל (להשמיל‬
şişmanlamak, şişmanlatmak, kilo aldırmak işmin, leaşmin B )‫השמיץ (להשמין‬
duyurmak, işittirmek, ses çıkarmak, bildirmek, ilan işmia, leaşmia B ‫השמיע (להשמין‬
etmek, haber vermek (et le) )-‫ ל‬.‫את‬
iftira etmek, kötülemek, karalamak, kara çalmak, işmits, leaşmits B )‫השמיץ (להשמיץ‬
leke sürmek, dillere düşürmek
kullanılır aktif hale getirmek, onarmak, hizmete işmiş, leaşmiş B )‫השמיש (להשמיש‬
sokmak
iftira etme, kara çalma, hakaret aşmatsa ‫השמצה‬
nefret ettirmek isni, leasni B )‫השניא (להשניא‬
boğmak (havasızlıktan) işnik, leaşnik B )‫השניק (להשניק‬
dayamak, yaslamak işin, leaşin B )‫השעין (להשעין‬
yeni kapı, yeruşalayimin bir kapısı aşaar ehadaş ‫השער החדש‬
farz, sanı, tahmin, ipotez aşaara ‫השערה‬
sperm dökmek, sperm fışkırtmak işpih, leaşpih B )‫השפיך (להשפיך‬
aşağılamak, küçük düşürmek, alçaltmak, küçült- işpil, leaşpil B )‫השפיל (להשפיל‬
mek, rezil etmek
etkilemek, tesir etmek işpia, leaşpia B )‫השפיע (להשפיע‬
aşağılama, küçük düşürme aşpala ‫השפלה‬
etki, tesir, etkileme aşpaa ‫השפעה‬
sulamak, içecek koymak işka, leaşkot B )‫השקה (להשקות‬
sulama . aşkaya ‫השקיה‬
susturmak, teskin etmek, yatıştırmak işkit, leaşkit B )‫השקיט (להשקיט‬

146
bileme, bileyleme, keskinleştirme aşhaza ________ ‫השחזה‬
bilemek, bileylemek, keskinleştirmek işhiz, leaşhiz ‫פ‬ )‫השחיז (להמחיז‬
delikten geçirmek, delikten sokmak işkil, leaşhil ‫האוויל (להכחיל) פ‬
kavurmak, kızartmak (et tavuk soğan gibi yiyecek- îşhim, leaşhim ‫פ‬ )‫השחים (להדהים‬
1er için), bronzlaştırmak
karartmak, siyahlaştırmak, rengini karalamak işhir, leaşhir ‫פ‬ )‫השחיר (להשחיר‬
tahrip etmek, mahvetmek, yıkmak, şeklini ve biçi- işkil, leaşhit ‫פ‬ )‫השחית (להנחית‬
mini bozmak
delikten geçirme, delikten sokma aşhala ‫השדולה‬
yıkma, tahrip aşhata ‫השחתה‬
yaymak, açmak, sermek iştiah, leaştiah ‫פ‬ )‫השטיח (להשטיח‬
evlendirmek, önermek, tavsiyede bulunmak isi, leasi ‫פ‬ )‫השיא (להשיא‬
karşılık vermek, cevaplamak, iade etmek, geri eşiv, leaşiv ‫פ‬ )‫השיב (להשיב‬
vermek, yanıtlamak
temin etmek, edinmek, elde etmek, yetişmek isig, leasig ‫פ‬ )‫השיג (להשיג‬
söyleşmek, sohbet etmek esiah, leasiah ‫פ‬ )‫השיח (להשיח‬
düşürmek, indirmek, azaltmak, deri değiştirmek(- işil, leaşil ‫פ‬ )‫השיל (להשיל‬
yılan)
denize indirmek(gemi), dokundurmak, temas et- işik, leaşik (et) ‫השיק (להחזיק את) פ‬
mek, teğet geçmek, lanse etmek, piyasaya sürmek
düşürmek, dökmek (saç, tüy, yaprak) işir, leaşir ‫פ‬ )‫השיר (להשיר‬
yatırma, uzandırma, defin, defnetme, sevişme amaç- aşkava ‫השכבה‬
11 yatağa atma (argo)
yatırmak, uzandırmak işkiv, leaşkiv ‫פ‬ )‫השכיב (להשכיב‬
unutturmak işkiah, ‫פ‬ ‫השכיח (להשביח‬
leaşkiah (et) )‫את‬
akıllı ve zeki olmak, bilgili olmak, münevver olmak, işkil, leaskil ‫פ‬ )‫השכיל (להשכיל‬
öğrenmek
erken kalkmak, uyandırmak . işkim, leaşkim ‫פ‬ )‫השכים (להשכים‬
ikamet ettirmek, yerleştirmek işkin, leaşkin ‫פ‬ ‫השכין (להשכין‬
(et be)
)"‫ ב‬,‫את‬
kiralamak, kiraya vermek iskir, leaskir ‫פ‬ ‫השכיר (להשכיר‬
(et) )‫את‬
tahsil, öğrenim, eğitim, bilgelik, bilgi, öğretim askala ‫השכלה‬
erken aşkem ‫השכם‬
erken kalkma, uyanma, uyandırma aşkama ‫השכמה‬
kiralama askara ‫־‬ ‫השכרה‬
hayali umutlar vermek işla, leaşlot ‫פ‬ )‫השלה (להשלות‬
atış, atma aşlaha ‫השלחה‬

145
kaynatmak, haşlamak, kızdırmak irtiah, leartiah S )‫הךתיח (להרתיח‬
caydırmak, yıldırmak, usandırmak, gözdağı vermek irtia, leartia 5 )‫הךתיע (להךתיע‬
caydırma, usandırma, yıldırma artaa ‫הךתעה‬
çekinme, kaçınma eratut ‫הרהערת‬
ödünç vermek işiL, leaşil (et S ‫השאיל (להשאיל‬
le) )-‫אתי ל‬
bırakmak, yerinde bırakmak, geride bırakmak, işir, leaşir (et ‫פ‬ ‫השאיר (להשאיר‬
ardında bırakmak le) )-‫אתי ל‬
ödünç verme, metafor, istiare, emaneten alma, aşala ‫השאלה‬
anıştırma
bırakma, yerinde bırakma, geride bırakma, olduğu aşara ‫השארה‬
gibi bırakma
geri verme, iade etme aşava ‫השבה‬
değerini arttırma, geliştirme aşbaha ‫השבחה‬
değerini arttırmak, geliştirmek, daha iyi yapmak işbiah, ‫פ‬ )‫השביח (להשביח‬
leaşbiah
yemin ettirmek işbia, leaşbia ‫פ‬ )‫השביע (להשביע‬
doyurmak isbia, leasbia ‫פ‬ )‫השביע (להשביע‬
satmak, gıda satmak işbir, leaşbir ‫פ‬ )‫השביר (להשביר‬
greve sokmak, durdurmak, grev yaptırmak işbit, leaşbit ‫פ‬ ‫העזבית (להשבית‬
(et) )‫את‬
durdurma, durma, stop etme, işe son verme, kapat- aşbata ‫השבתה‬
ma, kapama, son verme
edinim, kazanım, elde edilen, başarma, meydana eseg, eseg ‫השג‬
getirme
elinin altında, çok yakın, ulaşılması cok kolay eseg yad ‫השג יד‬
elde etme, edinme asaga ‫השגה‬
denetim, gözetim, yoklama, teftiş, kontrol, nezaret aşgaha ‫השגחה‬
etme
nezaret etmek, gözkulak olmak, denetlemek, yokla- işgiah, ‫פ‬ )‫השגיח (להשגיח‬
mak, bakmak, teftiş etmek leaşgiah
geciktirmek, rötar yapmak, ertelemek işaa, leaşot ‫פ‬ )‫השהה (להשהות‬
gecikme, rötar, tehir aşaya ‫השהיה‬
mukayese, karşılaştırma, kıyaslama aşvaa ‫השואה‬
karşılaştırmalı, mukayeseli, nispi, orantılı aşvaati ‫השואתי‬
karşılaştırmak, mukayese etmek, kıyaslamak, işva, leaşvot ‫פ‬ ‫השוה (להשוות‬
eşitlemek (et im) )‫ עם‬,‫אה‬
gösteriş yapmak, caka satmak, hava atmak işvits, leaşvits ‫פ‬ )‫השויץ (להשויץ‬
ortak pazar aşuk ameşutaf ‫השוק המשתף‬

144
bağırmak, birine çok kızıp bağırmak, ateş püskür- irim, learim S )‫הךעים (להרעים‬
m ek, gürlemek, sesini yükseltmek
çoğaltmak, bollaştırmak, bereket katmak irif, learif S )‫הך?ניף (להרעיף‬
gürültü yapmak, patırdı yapmak, şamata yapmak iriş, leariş ‫פ‬ )‫הךעיעז (להרעיקז‬
zehirleme arala ‫הרעלה‬
zehirlenme, mide bozukluğu aralat keva ‫הרעלת קבה‬
gürültü yapma, patırtı etme araaşa ‫הךעשה‬
ara, fasıla, mola, durma, an, inkita, kısa zaman eref ‫הרף‬
gevşetmek, salmak, bırakmak, koyvermek irpa, learpot ‫פ‬ )‫הךפה (להךפות‬
dominik cumhuriyeti (ülke) arepublika ‫הרפרבליקה הדו־‬
adominikanit ‫מיניקנית‬
gevşeme, gevşetme, rahatlama arpaya ‫הךפיה‬
uçuk, dudakta uçuklama (İNGİLİZCEDEN) erpes ‫הרפס‬
macera, serüven, sergüzeşt arpatka ‫הךפתקה‬
maceraperest, maceracı, serüvenci arpatkan ‫הרפהקן‬
hertz, frekans birimi erts ‫הךץ‬
konferans artsaa ‫הרצאה‬
koşturma, rodaj (motor alıştırılması) aratsa ‫הרצה‬
konferans vermek irtsa, leartsot ‫פ‬ ‫הרצה (להךצות‬
(et) )‫את‬
ciddileşmek irtsin, leartsin ‫פ‬ )‫הרצין (להךציץ‬
montaj, bindirme, takma, aşı (bitki) arkava ‫הרקבה‬
dans ettirme arkada ‫הרקדה‬
boşaltma, tahliye araka ‫ר?וה‬5
dans ettirmek irkid, learkid ‫פ‬ ‫הךקיד (להרקיד‬
(et) )‫את‬
yükseltmek, yükseklere erişmek, göklere erişmek irkia, learkia ‫פ‬ )‫הךקיע (להךקיע‬
dağlık, dağlı, dağlık tepelik arazi arari ‫הירי‬
izin, ruhsat, cevaz, icazet, tensip, uygun görme arşaa ‫הךשאה‬
müsaade etmek, izin vermek irşa, learşot ‫פ‬ ‫הרשה (להרשות‬
‫־‬ (et le) )-‫אתי ל‬
etki bırakmak, hayran bırakmak, intiba bırakmak, irşim, learşim ‫פ‬ ‫הרשים (להרשים‬
izlenim vermek, kanı oluşturmak (et be) )-‫ פ‬,‫את‬
suçlu bulmak, suçlu çıkarmak, mahkûm etmek irşia, learşia ‫פ‬ )‫הרשיע (להךשיע‬
kayıt, kaydetme arşama ‫הר^מה‬
suçlama, suçlu bulma urşaa ‫הרשע‬
suçlu bulma, mahkûm etme, hüküm giydirme arşaa ‫הרעועה‬
kaynatma, kaynama artaha ‫הרתחה‬

143
işte arey ‫זזרי‬
öldürme ariga ‫חריגה‬
hamilelik, gebelik erayoıı ‫הריון‬
kokmak, koklamak, kokusunu almak, sezmek, eriah, leariah ‫ע‬ )‫הריה (להךיח‬
sezinlemek
kaldırmak, yukarı kaldırmak, yükseltmek erim, learim 5 )‫הרים (להרים‬
işte ben, işte geldim, işte hazırım areyni ‫הריני‬
yıkım, yıkıntı, virane, harabe, yıkma, tahrip, enkaz arisa ‫הריסה‬
yıkıntı(lar), göçük (deprem veya toprak kaymaia- arisot ‫הריסות‬
rında oluşan)
zafer narası atmak, sevinç çığlığı atmak, tezahürat eria, learia ‫פ‬ )?‫הריע (להרי‬
yapmak
koşturmak, çalışmasını sağlamak (motor, insan vs.) erits, learits ‫פ‬ )‫הריץ (להריץ‬
boşaltmak, tahliye etmek erik, learik ‫פ‬ )‫הריק (להריק‬
ekip, terkip, bileşim, alaşım, parçaları birleştirip erkev ‫הרכב‬
bütünü oluşturma, kompozisyon
montaj, birleştirme arkava ‫הרכבה‬
bindirmek, monte etmek, takmak, aşılamak (ağaç) irkiv, learkiv ‫פ‬ ‫הרכיב (להרכיב‬
(al) )‫?ל‬
eğmek (beden), baş eğmek (saygı duruşu gibi) irkin, learkin ‫פ‬ )‫הרכין (להןכיץ‬
kaldırma, yukarı kaldırma, yükseltme arama ‫הרמה‬
hârem armon ‫הרמון‬
armoni, ahenk, uyum (İNGİLİZCEDEN) armonya ‫הרמוניה‬
neşelendirmek, sevindirmek, mutlandırmak, şenlen- imin, tearnin ‫פ‬ )‫הרנין (להרנין‬
dirmek
yıkım, tahrip, yıkma, harap etme, mahvetme eres ‫הרם‬
yıkmak, tahrip etmek, harap etmek, mahvetmek, araş, laaros■ ‫פ‬ )‫הרס (להרס את‬
helak etmek (et)
yıkmak, tahrip etmek, harap etmek ers, teares ‫פ‬ )‫הרס (להרס‬
yıkıcılık, tahrip edicilik, mahvedicilik, zararlılık arsanut ‫הרסנית‬
yıkıcı, tahrip edici, mahvedici, zararlı (sıfat) arsani ‫ת‬ ‫הרסני‬
kötüleştirmek, daha kötü etmek erea, era, ‫פ‬ )?‫ הרע (להר‬,‫הרע‬
learea
aç bırakma, acıktırma arava ‫הך^בה‬
titretme, sarsma arada ‫הן^ךה‬
kötülük yapma, kötüleşme araa ‫הי?ה‬
acıktırmak, aç bırakmak iriv, leariv ‫פ‬ )‫הךעיב (להרעיב‬
titretmek, sarsmak irid, learid ‫פ‬ )‫הרעיד (להךעיי‬
zehirlemek (a iril, tearil ‫פ‬ )‫הךעיל (להרעיל‬

142
yatıştırmak, teskin etmek, sakinleştirmek, rahatlat- irgia, leargia S ‫דךגיע (להךגיע‬
mak, dindirmek (et) )‫את‬
hissetmek irgiş, leargiş E) )‫הךגיקז (להךגיש‬
alışkanlık, adet, itiyat ergel ‫הךגל‬
yatıştırma, teskin, sakinleştirme, dindirme, rahat- argaa ‫הךג^ה‬
latma
sakinleşme, yatışma, rahatlama eragut ... ‫הרגעות‬
heyecan, his, duygu argaşa ‫התשה‬
zakkum, ağı ağacı arduf ‫הרדוף‬
uyuşturmak, narkoz vermek, uyutmak irdim, leardim S ‫הךדיס (להתיים‬
(et) )‫את‬
anastezi, uyutma, duyum yitimi, uyuşturma, narkoz ardama ‫הךדמה‬
gebe, hamile ara ‫הרה‬
yeni başlayan, başlangıç aşmasında olan, yakın, eli ara ‫הרה‬
kulağında
hamile bırakmak, gebe kalmak , hamile olmak ara, learot ‫פ‬ )‫הרה (להרות‬
derin düşünce, düşünüp taşınma, kafa yorma irur ‫הרהור‬
cesaret etmek, kalkışmak, cüret etmek iriv, leariv ‫פ‬ )‫הרהיב (להרהיב‬
düşünmek, iyice düşünmek, kafa yormak, düşünüp irer, learer ‫פ‬ )‫הךהר (להךהר‬
taşınmak
ölü, maktul, öldürülmüş arug ‫הרוג‬
su vermek, doyum noktasına getirmek, emdirmek, irva, learvot ‫פ‬ )‫הרוה (להךרות‬
iyice ıslatmak
kazanmak, kâr etmek irviah, learviah ‫פ‬ )‫הך־ויה (להתיח‬
yıkık, yıkılmış, harap, viran, tahrip olmuş, mahvol- arus ‫ת‬ ‫הרוס‬
muş, helak olmuş (sıfat)
zayıflatmak İrza, learzot ‫פ‬ )‫התה (להךזות‬
zayıflatma, inceltme, rejim yaptırma arzuya ‫התיה‬
genişletme arhava ‫הרהבה‬
genişletmek irhiv, learhiv ‫פ‬ ‫הרחיב (להרחיב‬
(et) )‫את‬
uzaklaştırmak irhik, learhik ‫פ‬ )‫הרחיק (להרחיק‬
ileriye gitmek, haddini aşmak irhik lehet, ‫הךחיק לכת (להר ­ פ‬
learhik lehet )‫חיק לכת‬
uzakta, uzağa arhek ‫הרחק‬
uzaklaştırma arhdka ‫הךחקה‬
ıslatma, ıslama, altına kaçırma (idrar) artava ‫הו־טבה‬
ıslatmak, ıslamak, altına kaçırmak irtiv, leartiv ‫פ‬ )‫הךטיב (להרטיב‬
titreştirmek irtit, leartit .‫פ‬ )‫הרטיט (להרטיט‬

141
okutmak, okutturmak, birine okutmak ikri, leakri (et) S ‫הקריא (להקריא‬
)‫את‬
kurban etmek, feda etmek, gözden çıkarmak ikriv, leakriv D ‫הקריב (להקריב‬
(et) )‫את‬
kel olmak, saçları dökülmek ikriah, 3 )‫הקריח (להקריח‬
leakriah
oynatmak, ekrana yansıtmak ................ ilerin, leakrin 3 ■ )‫הקרין (להקרין‬
pelteleştirmek ikriş, leakriş S )‫הקריש (להקריש‬
pıhtılaşma, pelteleşme akraşa ‫הקישה‬
analoji, benzeşim, örnekseme, kıyas ekeş ‫הקש‬
dinleme akşava ‫הקשבה‬
vurma, vuruş, perküsyon, tıklama (daktilo, bilgisa- akaşa ‫הקשה‬
yar)
zorlaştırmak, güçleştirmek . ikşa, leakşot 3 ‫הקשה (להקשות‬
(et al be) )-? ,‫ ?ל‬,‫את‬
dinlemek, dikkatle dinlemek ikşiv, leakşiv 3 ‫הקשיב (להקשיב‬
(le) )‫ל־‬
serteştirmek, katılaştırmak ikşiah, 3 ‫הקשיח (להקשיח‬
leakşiah (et) )‫את‬
kavis çizmek, kubbe şekline sokmak, kemer şekline ikşit, leakşit 3 )‫הקשית (להקשית‬
sokmak
bağlam, genel durum, kontekst ekşer ‫הקשר‬
dağ ar ‫הר‬
yanardağ, volkan ar gaaş ‫הר געש‬
göstermek era, learot (le 3 ‫הראה (להראות‬
et al) )‫ ?ל‬,‫ את‬,-‫ל‬
çok, bol (sıfat) arbe ‫ת‬ ‫הרבה‬
çoğaltmak, arttırmak, gerekenden fazla yapmak, irba, learbot 3 ‫הרבה (להרבות‬
sıkça yapmak (le,et) )‫ את‬,-‫ל‬
çiftleştirmek, eşleştirmek(hayvan) irbia, learbia 3 )‫חרבי? (להךביע‬
vurmak, dövmek, dayak atmak irbits, learbits 3 )‫הךביץ (להרביץ‬
katliam, kıyım ereg ‫הרג‬
öldürmek, katletmek arag, laarog 3 )‫הרג (לזזרג את‬
(et)
kızdırma, öfkelendirme argaza ‫הךגזה‬
kızdırmak, sinirlendirmek, öfkelendirmek ■ irgiz, leargiz 3 )‫הרגיז (להךגיז את‬
(et)
alıştırmak irgily leargil 3 ‫הרגיל (להרגיל‬
(et le) )‫אתי ל־‬

140
kolaylaştırmak, hafifletmek ekel, leakel S )‫הקל (לז׳יול‬
kolaylık, rahatlık veren, sıkıntıdan kurtarma akala ‫הקלה‬
kaydetme (ses veya görüntü) aklata ‫הקלטה‬
kaynaşabilirlik, entegre olabilirlik, uyum sağlaya- ikaltut ‫הקלטות‬
bilirlik
klavye ile yazmak, tuşlamak iklid, leaklid S )‫הקליד (להקליד‬
kaydetmek, kayıt yapmak, aygıta ses veya görüntü iklit, leaklit S ‫הקליט (להקליט‬
kaydetmek, teybe almak, plak yapmak (et) )‫את‬
tıklamak, bilgisayarda mausla tıklamak, kliklemek iklik, leaklik s )‫הקליק (להקליק‬
seyreltmek, sulandırmak, zayıflatmak, güçten ikliş, leakliş ‫פ‬ )‫הקליעז (להקליקז‬
düşürmek
kaldırma, kurma, tesis etme akama ‫הקמה‬
sağlamak, temin etmek, vermek, bağışlamak, ikna, leaknot ‫ פ‬,‫הקנה (להקנות את‬
sunmak (et le) )"‫ל‬
kızdırmak, dalga geçmek, küçümsemek iknit, leaknit ‫פ‬ )‫הקניט (להקניט‬
sihirlemek, büyülemek, cezbetmek, aklını çelmek iksim, leaksim ‫פ‬ ‫הקסים (להקסים‬
(et) )‫את‬
çevre, kapsam, sınır, faaliyet alanı, büyüklük, görüş ekef ‫הקף‬
uzaklığı
dondurma (eylemi), konjelasyon akpaa ‫הקפאה‬
itina, ihtimam, titizlik, işi sıkı tutma akpada ‫הקפדה‬
çevirme, etrafını sarma, kuşatma, dönme akafa ‫הקפה‬
dondurmak ikpi, leakpi ‫פ‬ )‫הקפיא (להקפיא‬
özen göstermek, ihtimam etmek, itina etmek, titiz- ikpid, leakpid ‫יפי‬ ‫הקפיד (להקפיד‬
lenmek, kılı kırk yarmak (al im) )‫ ??ם‬,‫על‬
zıplatmak, atlatmak, sıçratmak, sektirmek ikpits, leakpits ‫פ‬ )‫הקפיץ (להקפיץ‬
tahsisat, ödenek, ayrılan para, harcama izni aktsaa ‫הקצאה‬
tahsisat, ayırma, tahsis etme aktsava ‫הקצבה‬
ayırmak, bir kenara koymak, tahsis etmek, hasret- iktsa, ledktsot ‫פ‬ )‫הקצה (להקצות‬
mek
istihkak saptamak, istihkak ayırmak, tahsis etmek, iktsiv, leaktsiv ‫פ‬ )‫הקציב (להקציב‬
bütçelemek
aşırıya kaçmak, aşırılık yapmak ‫פ‬
ikisin, leaktsin )‫הקצין (להקצין‬
düzleştirmek, düzlemek□, traşlamak, rendeleyerek□ iktsia, leaktsia ‫פ‬ )?‫הקצי?ג (להקצי‬
□rendelemek□ ,□pürüzlerini düzeltmek
çırpmak, krema yapmak, köpürtmek iktsif, leaktsif ‫פ‬ )‫הקציף (להקציף‬
okuma, okutma, okunma akraa ‫הקראה‬
fedakarlık, özveri akrava ‫הקרבה‬

139
adım attırmak, yürütmek itsid, leatsid ‫פ‬ )‫הצעיר (להצעיד‬
gençleştirmek itsir, leatsir ‫פ‬ )‫הצעיר (להצעיר‬
iş teklifi atsaat avoda ‫הצעת עבודה‬
taşma, sel basma, su baskını, furya atsafa ‫הצפה‬
şifre koymak, kuzeye gitmek, kuzeyi kullanmak itspin, leatspin ‫פ‬ )‫הצפין (להצפין‬
göz atmaj dikizleme . atsatsa . . . ■.‫הצצה‬
daraltmak etser, leatser ‫פ‬ )‫הצר (להצר‬
gerektirmek, icap etmek, lazım gelmek itsrih, leatsrih ‫פ‬ )‫הצריך (להעריך‬
ateşleme, yakma, çakma, tutuşturma, kundaklama atsata ‫הצתה‬
kusma akaa ‫הקאה‬
paralelleştirmek, paralel olmak, karşılamaya ikbil, leakbil ‫פ‬ )‫הקביל (להקביל‬
çıkmak
paralel, benzerlik, paralellik, mukayese, karşılaştır- akbala ‫הקבלה‬
ma, benzetme
yemeği yakmak, yemeği berbat etmek ikdiah, ‫פ‬ )‫הקריח (להקריח‬
leakdiah
önderlik etmek, önünden gitmek, erken varmak ikdim, leakdim ‫פ‬ ‫הקרים (להקדים‬
(le) )‫את‬
kasvete neden olmak, karartmak, karanlık etmek, ikdir, leakdir ‫פ‬ )‫הקריר (להקליד‬
sıkıntıya neden olmak
adamak, vakfetmek, hasretmek, ithaf etmek, tahsis ikdiş, leakdiş ‫פ‬ ‫הקדיש (להקדיש‬
etmek (et le) )-‫אתי ל‬
evvelden yapılan, önce halledilen, vaktinden evvel ekdem ‫הקרם‬
olan, erken gelen
ilerleme, önsöz, mukaddeme akdama ‫הקרמה‬
adama, vakfetme, ithaf, tahsis akdaşa ‫הקדשה‬
kütleştirmek, köreltmek, keskinliğini kaybettirmek ikaa, leakot ‫פ‬ )‫הקהה (להקהות‬
ekvator, ekvator çizgisi kav amaşve ‫הקו המשוה‬
tedavi amaçlı kan akıtma (eskiden) akazatdam ‫הקזת דם‬
küçültmek ikün, leaktin ‫פ‬ )‫הקטין (להקטין‬
tütsü yakmak iktir, leaktir ‫פ‬ )‫הקטיר (להקטיר‬
kusmak eki, leakı ‫פ‬ )‫הקיא (להקיא‬
kanatmak, kan akıtmak, vahşet yapmak ikiz, leakiz ‫פ‬ )‫הקיז (להקיז‬
kaldırmak, kalkındırmak, kurmak, tesis etmek ekim, leakim ‫פ‬ )‫הקים (להקים את‬
(bina kibuts iş ülke vs.) (et)
sarmak, kuşatmak, etrafını çevirmek, çevrelemek, ekif, leakif ‫פ‬ )‫הקיף (להקיף‬
ablukaya almak, kapsamak, etrafını dolaşmak,
veresiye vermek
uyandırmak ekits, leakits ‫פ‬ )‫הקיץ (להקיץ‬
vurmak, tıklamak, kadeh tokuşturmak, çarpmak ikiş, leakiş ‫פ‬ )‫הקיש (להקיקז‬

138
konumlandırmak, yerleştirmek, koymak, yerini itsiz, leatsiv ‫פ‬ )‫הציב (להציב‬
belirlemek, dikmek, sabitlemek
sunmak, ibraz etmek, takdim etmek, tanıştırmak, itsig, leatsig ‫פ‬ )‫הציג (להציג את‬
göstermek, dinletmek, sergilemek, tiyatro yapmak (et)
kurtarmak itsil, leatsil ‫פ‬ )‫הציל (להציל‬
teklif etmek, önermek, arzetmek, ileri sürmek, itsia, leatsia ‫פ‬ )‫הציע (להציע‬
ortaya atmak
su basmak, sel basmak, su içinde bırakmak, taşır- etsif, leatsif ‫פ‬ )‫הציף (להציף‬
mak
gözetlemek, dikizlemek, göz atmak etsits, leatsits ‫פ‬ )‫הציץ (להציץ‬
sıkmak, can sıkmak, rahatsız etmek, usandırmak, etsik, leatsık ‫פ‬ )‫הציק (להציק‬
başının etini yemek
ateşlemek, ateşe vermek, tutuşturmak, çakmak itsit, leatsit ‫פ‬ )‫הצית (להצית‬
(kibrit vs.), kundaklamak, yangın çıkartmak, ateş
yakmak
gölgelendirmek, gölge yapmak, gölgelemek etsel, leatsel s )‫הצל (להצל‬
kurtarma atsala ‫הצלה‬
başarı, muvaffakiyet atslaha ‫הצלחה‬
çarmıha germek, çaprazlama yapmak, çaprazlamak, itsliv, leatsliv s )‫הצליב (להצליב‬
iki ayrı cinsi bir araya getirmek
başarmak, muvaffak olmak itsliah, ‫פ‬ ‫הצליח (להצליח‬
leatsliah (be)
)‫?־‬
kendine getirmek, aklını başına toplamak, gölgelen- itslil, leatslil ‫פ‬ )‫הצליל (להצליל‬
dirmek
kamçılamak, kırbaçlamak itslif, leatslif ‫פ‬ )‫הצליף (להצליף‬
kırbaçlama, kamçılama atslafa ‫הצלפה‬
dayama, yanyana koyma, yaklaştırma, birleştirme, atsmada ‫הצמדה‬
bitişik yapma, endeksleme
yanaşma, temas etme, ilişme, sokulma, bitişik olma itsamdut ‫הצמדות‬
yanaşma, temas etme, ilişme, sokulma, sabitleşme, itsamdut ‫הצמדות‬
indekslenme
susatmak, susuz bırakmak, susamaya sebep olmak itsmi, leatsmi ‫פ‬ )‫הצמיא (להצמיא‬
dayamak, yanyana koymak, yaklaştırmak, birleştir- itsmid, ‫פ‬ )‫הצמיד (להצמיד‬
mek, bitişik yapmak, bitiştirmek leatsmid
yetiştirmek, büyütmek (genellikle bitki) itsmiah, ‫פ‬ )‫הצמיח (להצמיח‬
leatsmiah
paraşütle atmak itsniah, ‫פ‬ )‫הצניח (להצניח‬
leatsniah
tesettüre girmek, gizlemek, saklamak (saç kol itsnia, leatsnia ‫פ‬ )‫הצניע (להצניע‬
bacak)
arz, sağlama, tedarik etsa ‫הצע‬
teklif, öneri, arz atsaa ‫הצעה‬

137
kendi kendine gülmek, içten içe gülmek, bıyık altın- itstahek, B )‫הצטחק (להצטחק‬
dan gülmek, kıs kıs gülmek leitstalıek
donatılmak, donanmak, teçhizatlandırmak, teçhiz itstayed, B )‫הצטיד (להצטיד‬
edilmek leiistayed
üstün başarılı olmak, yararlılık göstermek, üstün itstayen, B )‫הצטין (להצטין‬
vasıflara haiz olmak, mükemmel olmak leitstayen
üstün başarı, yararlılık, üstün vasıflılık itstaynut ‫הצטינות‬
portre çizilmek, izlenim vermek, intiba bırakmak itstayer, B )‫הצטיר (להצטיר‬
leitstayer
çarmıha gerilmek, kesişmek, çizgileri çakışmak itstalev, B )‫הצטלב (להצטלב‬
leitstalev
kesişme, kavşak, kesişen yol . itstalvut ‫הצטלבות‬
ayılmak, sarhoşluğun etkisinden çıkmak itstalel, B )‫הצטלל (להצטלל‬
leitstalel
ayılma, kendine gelme, sarhoşluktan çıkma itstalelut ‫הצטללות‬
fotoğraf çektirmek itstalem, B )‫הצטלם (להצטלם‬
leitstalem
telefonlaşmak itstaltsel, B ­ ‫הצטלצל (להצט‬
leitstaltsel )‫לצל‬
iz kalmak, yara izi kalmak itstalek, B )‫הצטלק (להצטלק‬
leitstalek
kısıtlanmak, Ümitlenmek, azaltılmak, konsantre itstamtsenı, B ­ ‫הצטמצם (להצט‬
hale gelmek leitstamtsem )‫מצם‬
pörsümek, kuruyup büzülmek, büzüşmek, buruş- itstamek, B )‫הצטמק (להצטמק‬
mak leitstamek
ürpermek, titremek, tüyleri diken diken olmak itstamrer, B ­ ‫הצטמרר (להצט‬
leitstamrer )‫מרר‬
soğumak, üşümek, soğuk almak, nezle olmak itstanen, B )‫הצטנן (להצטנן‬
leitstanen
soğuk algınlığı, nezle olma itstanenut ‫הצטננות‬
alçak gönüllü olmak, gösterişsiz olmak itstanea, B ‫ הצטנע‬,‫הצטנע‬
itstana, )‫(להצטנע‬
leitstanea
örtünmek, kaplanmak, katlanmak, kıvrılmak itstanef, S )‫הצטנף (להצטנף‬
leitstanef
peçe takmak, yüzünü örtmek, yüzünü gizlemek itstaef, leitstaef B )‫הצטעף (להצטעף‬
üzülmek, üzgün olmak, esef etmek itstaer, leitstaer B )‫העטער (להצטער‬
gerekmek, lazım olmak, icap etmek itstareh, B )‫הצטרף (להצטרף‬
■ leitstareh
katılmak, iştirak etmek, dahil olmak itstaref, B ‫הצטרף (להצטרף‬
leitstaref (el,le) )‫ ?ל‬.-‫ל‬
katılım, katılma, iltihak . itstarfut ‫הצטרפות‬

136
buzlarını çözme, eritme, erime afşara ‫הפשרה‬
sürpriz yapmak, hayrette bırakmak iftia, leaftia S )‫הפתיע (להפתיע‬
sürpriz aftaa ‫הפתעה‬
yerleştirilmiş, konulmuş, yeri belirlenmiş utsav ‫הצב‬
konumlandırma, yerleştirme, koyma, yerini belirle- atsava ‫הצבה‬
me, dikme, sabitleme
işaret etmek, parmakla göstermek, oy vermek itsbia, leatsbia ‫פ‬ )‫הצביע (להצביע‬
işaretle oy verme, seçme atsbaa ‫הצבעה‬
sunu, sunma, oyun sahneleme etseg ‫הצג‬
gösteri, rol yapma, tiyatro, temsil, takdim atsaga ‫הצגה‬
kenara, yana, bir tarafa, bir yana, atsida ‫הצדה‬
selamlamak, selam durmak itsdia, leatsdia ‫פ‬ )‫הצדיע (להצדיע‬
hak vermek, doğrulamak, hakkını teslim etmek itsdik, leatsdik ‫פ‬ )‫הצדיק (להצדיק‬
hak verme, hak, haklılık, tasdik, doğrulama, gerek- atsdaka ‫הצדקה‬
ce
TC
beyan etmek, ilan etmek, deklare etmek, resmen ve itsir, leatsir ‫פ‬ )‫הצהיר (להצהיר‬
açıkça söylemek, demeç vermek
beyan, beyan etme, beyanat, tebliğ, beyanname, atsara ‫הצהרה‬
deklarasyon, demeç
iğrenç kokutmak, iğrenç bir koku yaymak, leş gibi itshin, leatshin ‫פ‬ )‫הצחין (להצחין‬
kokmak
güldürmek itshik, leatshik ‫פ‬ )‫הצחיק (להצחיק‬
kendini boyamak, kendine boya sürmek iistabea, ‫פ‬ ‫ הצטבע‬,‫הצטבע‬
itstaba, ........... )‫(להצטבע‬
. ........... ................. . .................. ..... ■ ....... ■ •• •
leitstâbea
bir araya yığılmak, toplanmak, birikinti oluşturmak itstaber, ‫פ‬ )‫הצטבר (להצטבר‬
leitstaber
birikinti, birikim, yığın, toplanma itstabrut ‫הצטברות‬
haklılığını kanıtlamak, dürüstlüğünü ispat etmek, itstadek, ‫הצטדק (להצטדק) פ‬
temize çıkmak leitstadek
neşesini bulmak, neşeli bir duruma gelmek, neşe- iîstael, leitstael ‫פ‬ )‫הצטהל (להצטהל‬
lenmek
emredilmek, buyruğu altına girmek itstava, ‫הצטוה (להצטוות) פ‬
leitstavot
tiz sesle çığlık atmak, canhıraş çığlık koparmak itstaveah, ‫פ‬ ‫ הצטוח‬,‫הצטוח‬
itstavah, )‫(להצטוה‬
leitstavah.
sıkışmak, kalabalık içine girmek itstofef, ‫פ‬ ­ ‫הצטופף (להצ‬
leitstofef )‫טופף‬
cilalı olmak, parlamak, iyice temizlenmek itstahtseah, ‫פ‬ -‫ הצטךן‬,‫הצטךוצח‬
■ itstahtsah, )‫צח‬1‫צח (להצטך‬
leitstahtseah

135
terketmek, bırakmak, ilgisiz davranmak ‫־‬ ifkir, leafldr B )‫הפקיר (להפקיר‬
istimlak, kamulaştırma, el koyma afkaa ‫הפקן^ה‬
sorumsuzluk, anarşi, kuralsızlık, keşmekeş efkerut ‫הפקרות‬
ihlal etmek, bozmak, uymamak, riayet etmemek, efer, leafer B )‫הפר (להפר‬
çiğnemek(kural yasa düzen)
ayırma afrada ‫הפרדה‬
ayrılık, ayrılma, veda ipardut ‫הפרדות‬
ihlal, riayetsizlik afara ‫הפרה‬
döllemek, doğurganlaştırmak ifra, leafrot B )‫הפרה (להפרות‬
mübalağa, abartı, aşırılık, ileri gitme, haddini aşma, afraza ‫הפרזה‬
ifrat
çiçeklendirıne, havaya salma, uçurma (balon,uçurt- afraha ‫הפרחה‬
ma,kuş vs.)
söylenti, asılsız haber afraha ‫הפרחה‬
özelleştirme (ekonomide şirket özelleştirmesi) afrata ‫הפרטה‬
ayırmak, ayrı koymak, birbirlerinden ayırmak, ifrid, leafrid B )‫הפריד (להפריד‬
ayrıştırmak
dölleme afraya ‫הפךיה‬
suni dölleme (tüp bebek yapma işlemi) afraya ‫הפריה מלאכותית‬
melahutit
abartmak, mübalağa etmek ifriZ) leafriz B )‫הפריז (להפריז‬
çiçeklendirmek, havaya salmak, uçurmak (balo- ifriah, leafriah B )‫הפריח (להפריח‬
n,uçurtma,kuş vs.) söylenti yaymak, asılsız haber
pompalamak
özelleştirmek (ekonomide şirket Özelleştirmek) ifrit, leafrit B )‫הפריט (להפריט‬
çürütmek, aksini ispat etmek, reddetmek, yanlışlığı- ifrih, leafrih B )‫הפריך (להפריך‬
m kanıtlamak, tekzip etmek, yalanlamak
rahatsız etmek, engel olmak ifria, leafria B )‫ (להפריך‬5?‫הפךי‬
salgılamak, ifraz etmek, çıkartmak, kenara ayır- ifriş, leafriş B )‫הפךיש (להפריע‬
mak, tahsis etmek
tekzip, yalanlama, iddiayı çürütme afraha ‫הפרכה‬
rahatsızlık, rahatsız etme, engel afraa ‫הפוץה‬
fark, aradaki fark efreş ‫הפרש‬
salgı, ifrazat afraşa ‫הפריטה‬
suistimal, güveni kötüye kullanma afarat emmi ‫ךןפ_רת אמון‬
soyutlama afşata ‫הפשטה‬
soymak, elbisesini çıkartmak, soyundurmak . ifşit, leafşit B )‫הפשיט (להפשיט‬
kıvırmak, kolları sıvamak, yukarı kaldırmak(kol ifşil, leafşit B )‫הפעיל (להפשיל‬
manşeti etek kenarı vs.)
buzlarını çözmek, eritmek, gevşetmek ifşir, leafşir B )‫הפשיר (להפשיר‬

134
tahliye ettirmek, boşalttırmak, yaymak, salmak iflit, leaflit ‫פ‬ )‫הפליט (להפליט‬
(duman, gaz, atık, egzoz)
suçlamak, iftira etmek, tongaya düşürmek iflil, teaflil s )‫הפליל (להפליל‬
osurmak, gaz çıkarmak iflits, leaflits ‫פ‬ )‫הפליץ (להפליץ‬
suçlama, iftira etme, tongaya düşürme aflala ‫הפללה‬
sevketmek, döndürmek, yöneltmek, müracat ettir‫״‬ ifna, leafnot ‫ פ‬,-‫הפנה (להפנות ל‬
inek, kanalize etmek (le el) )‫אל‬
ipnotize etme, ipnoz, ipnotizma ipnut ‫הפנוט‬
ipnotize etmek, büyülemek, çok etkilemek (mecazi ipnet, leapnet ‫פ‬ )‫הפנט (להפנט‬
anlamda)
döndürme, yöneltme, sevk, çevirme, müracaat, afnaya ‫הפניה‬
başvuru
içine almak, özümsemek, dahil etmek ifnim, leafnim ‫פ‬ )‫הפנים (להפנים‬
içine alma, özümseme, dahil etme afnama ‫הפנמה‬
kayıp, zarar efsed ‫הפסד‬
kaybetmek, zarar etmek, ziyan etmek, yenilmek ifsid, leafsid ‫פ‬ )‫הפסיד (להפסיד‬
ara vermek, bırakmak, durdurmak, paydos etmek ifsik, leafsik ‫פ‬ ‫הפסיק (להפסיק‬
(et) )‫את‬
ara, aralık, mola, teneffüs, antrakt, perde arası afsaka ‫הפסקה‬
(film, tiyatro), fasıla, paydos
kesilme, durulma, ardı kesilme ipaskut ‫הפסקות‬
ateşkes, mütareke afsakat eş ‫הפסקת אש‬
çalıştırmak, harekete geçirmek ifîj, leafil ‫פ‬ )‫הפעיל (להפעיל‬
çalıştırma, faaliyete geçirme, faal hale getirme, aktif afaala--- ..................‫הפעלה‬
hale getirme
yayma, dağıtma, neşretme, neşriyat afatsa ‫הפצה‬
kırıp çıkmak, patlak vermek iftsia, leaftsia ‫פ‬ )‫הפציע (להפציע‬
bombalamak, bomba atmak iftsits, leaftsits ‫פ‬ )‫הפציץ (להפציץ‬
istirham etmek, üstelemek, yalvarmak, çok rica iftsir, leaftsir ‫פ‬ ‫הפציר (להפציר‬
etmek, ricada bulunmak, ısrarla istemek (be) )‫ב־‬
bombardıman, bombalama aftsatsa ‫הפצצה‬
istirham, ısrarla isteme, yalvarma, ricada bulunma, aftsara ‫הפצרה‬
rica, niyaz
depozit olarak yatırma afkada ‫הפקדה‬
yapım, prodüksyon, tiyatro konser vb. organizasyo- afaka . ‫הפקה‬
nunun tümü
görevlendirmek, depozit yatırmak ifkid, leafkid ‫פ‬ ‫הפקיר (להפקיד‬
(al et be) )-‫ ב‬,‫ את‬,‫על‬
istimlak etmek, kamulaştırmak, yasal yollarla el ifkia, leafkia ‫פ‬ )‫הפקיע (להפקיע‬
koymak (parasını ödeyerek)

133
korkutmak ........ ifhid, leafhid B ‫הפחיד (להפחיד‬
(et) )‫את‬
azaltmak, kısmak ifhit, leafhit S )‫הפחית (להפחית‬
azaltma, kısma, eksiltme afhata ‫הפחתה‬
yeri gelmişken söylemek, ağzından kaçırmak, gelişi- iftir, leaftir S )‫הפטיר (להפטיר‬
güzel laf etmek. ... t ........
yeri gelmişken söyleme, ağzından kaçırma, gelişigü- aflara ................ ‫ה?טרה‬
zel laf etme
sona erdirmek, gitgide bitirmek, azaltmak, hafiflet- efig, leafig 5 )‫הפיג (להפיג‬
mek, dindirmek, defetmek, gidermek
fanlamak, yellemek, yelpazelemek, üflemek, esinti. ipiah, leapiah S )‫הפיח (להפיח‬
yapmak
dönüştürülebilir, tersine çevrilebilir afih ‫הפיר‬
çevirme, ters yüz etme, devirme, darbe, askeri dar- afiha ‫הפיכה‬
be, hükümet devirme
düşürmek ipil, leapil S )‫הפיל (להפיל‬
tehlikeye atmak, tuzağa düşürmek, kapana kıstır- ipil bepah, S ‫הפיל בפח (להפיל‬
mak leapil bepah )‫בפח‬
yaymak, dağıtmak, neşretmek efits, leafits B )‫הפיץ (להפיץ‬
elde etmek, çıkarım sağlamak, türetmek, temin efik, leafik B )‫הפיק (להפיק‬
etmek, sağlamak, kanalize etmek
ibret almak, tecrübelerden ders çıkarmak efik lekahim, B ‫הפיק לקחים‬
leafik lekahim )‫(להפיק לקחים‬
ters, zıt, muhalif efeh ‫הפך‬
ters çevirmek, devirmek, döndürmek, dönüştürmek, afalı, laafoh B ,‫הפך (לזהפך את‬
dönüşmek, ...laşmak, ...leşmek, haline gelmek (et le be) )-3 -‫ל‬
dönek, değişken, kaypak, yön değiştiren, kararsız, afahpah ‫הפכפך‬
maymun iştahlı, kararsız
mucize eseri olarak, inanılmaz, İnanilacak gibi değil afle vafele ‫הפלא ופלא‬
deniz seyahati, seyir (denizde), mübalağa, abartı aflaga ‫הפלגה‬
düşürme, düşük yapma, çocuk düşürme, kürtaj apala ‫הפלה‬
kayırmak, fark gözetmek, farklı davranmak, farklı ifla, leaflot B )‫הפלה (להפלות‬
muamele etmek, ayırımcılık yapmak
tahliye ettirme, boşalttırma, yayma, salma (duman, aflata ‫הפלטה‬
gaz, atık, egzoz)
şaşırtmak, hayrete düşürmek ifli, leafli B )‫הפליא (להפליא‬
denizde seyretmek, gemiyle seyahat etmek, denizde iflig, leaflig B )‫הפליג (להפליג‬
yol almak, mübalağa etmek (mecaz)
ayırımcılık, ayırım, kayırma, farklı muamele, fark ■ aflaya ‫ אפליה‬,‫הפליה‬
gözetme, kayırmacılık, taraf tutma

132
meşgul etme, çalıştırma, oyalama, istihdam etme, iş aasaka ‫העסקה‬
verme, görevlendirme
doruğa erişmek tırmanmak yükselmek israele ille- eepil, leaapil S )‫העפיל (להעפיל‬
gal yollardan gelmek
doruğa erişme, tırmanma, yükselme, israele illegal aapala ‫העפלה‬
yollardan gelme,
üzmek, kederlendirmek - eetsiv, leatsiv ‫פ‬ )‫העציב (להעציב‬
yeter ki aikar ‫ה??ו‬
açıklama, not, izah eaıa ‫הערה‬
sıvı nakletmek(içecek ilaç kan vs.) eerüf leaarot ‫פ‬ )‫הערה (להערות‬
değerlendirmek, takdir etmek, farzetmek, var say- eerih, leaarih ‫פ‬ ‫העריך־ (להעריך‬
mak, paha biçmek (et be)
)-3 ‫אתי‬
üstüste yığmak, tepeleme yapmak, kurnazlık etmek, eerim, leaarim ‫פ‬ )‫הערים (להערים‬
açıkgözlük etmek, sinsi davranmak
takdir etmek, hayran olmak eerits, leaarits ‫פ‬ )‫העריץ (להעריץ‬
takdir, tahmin, değerlendirme, kıymetlendirme, aaraha ‫הערכה‬
paha biçme, değer biçme
hayranlık, takdir, beğeni aaratsa ‫הערצה‬
dipnot earat şulayim ‫הערת שולים‬
zengin etmek, zenginleştirmek, renk katmak eeşir, leaaşir ‫פ‬ )‫העשיר (להעביר‬
zenginleştirme, kuvvetlendirme aaşara ‫העשרה‬
kopyalamak, taşımak, aktarmak eetik, leaatik ‫פ‬ ‫העתיק (להעתיק‬
(et) )‫את‬
fazlasıyla vermek, gani gani vermek, mütabık eetir, leaatir ‫פ‬ )‫העתיר (להעתיר‬
olmak
kopya, nüsha etek ‫העתק‬
kopyalama, aktarma aataka ‫העתקה‬
bombardıman, bombalama afgaza ‫הפגזה‬
bombalamak, bombardıman etmek ifgiz, leafgiz ‫פ‬ )‫הפגיז (להפגיז‬
gösteri yapmak, miting yapmak ifgin, leafgin ‫הפגין (להפגין את) פ‬
(et)
buluşturmak, karşılaştırmak ifgiş, leafgiş ‫פ‬ ‫הפגיש (להפגיש‬
(et) )‫את‬
gösteri, miting, nümayiş afgana ‫הפגנה‬
ara, fasıla, durma afuga ‫הפוגה‬
terslik, aksilik, zıtlık, karşıtlık, muhalefet ipuh ‫הפוך‬
ters, karşı, aksi, zıt afuh ' ‫הפלד‬
korkutma . afhada ‫הפחדה‬
üfleme, fanlama, yelleme, yelpazeleme, esinti yapma afaha ‫הפחה‬
artış, zam, arttırma, arttırım aalaa ‫העלאה‬
hakaret, gücendirme, kırma, incitme, rencide etme aalava ‫העלבה‬
yükseltmek, yukarı çıkarmak, arttırmak, bindir- eela, leaalot S ‫העלה (להעלות‬
mek, öne sürmek, ortaya atmak (et le) )-‫אתי ל‬
geviş getirmek eela gera, ‫פ‬ ­ ‫העלה גרה (להע‬
leaalot gera >‫לות גךה‬
kalbini k eeliVf leaaliv ‫פ‬ ‫העליב (להעליב‬
(et) )‫את‬
karalamak, kara çalmak, iftira etmek eeliz, leaaliz ‫פ‬ )‫העליז (להעליז‬
iftira etmek, kara çalmak, çamur atmak eelilf leaalil ‫פ‬ )‫העליל (להעליל‬
gizlemek, saklamak, ortadan yok etmek, ortadan celim, leaalim ‫פ‬ )‫העלים (להעלים‬
kaybetmek
gizleme, saklama, sümen altı etme, ortadan yok aalama ‫העלמה‬
etme
kaybolma (gözden kaybolma), kayboluş, ortadan ealmut ‫העלמות‬
kaybolma, yok olma
vergi kaçırma aalamat mas ‫העלמת מם‬
durdurma, ayağa dikme, dikme, yerleştirme, yerine aamada ‫העמדה‬
koyma,
taslama, taslayış, yapar gibi görünme, rol kesme, aamadat ‫העמךת פנים‬
rol kesiş panim
taslamak, yapar gibi görünmek, rol kesmek eemid panim, ‫פ‬ ‫העמיד פנים‬
leaamid panim )‫(להעמיד פנים‬
durdurmak, ayağa dikmek, dikmek, yerleştirmek, eemid, leaamid ‫פ‬ ‫העמיד (להעמיד‬
yerine koymak (et al be) )-‫ ב‬,‫ על‬,‫את‬
yüklemek, doldurmak eemis, leaamis ‫פ‬ )‫העמיס (להעמיס‬
derinleştirmek, derin derin düşünmek, derinlemesi- eemik, leaamik ‫פ‬ ‫העמיק (להעמיק‬
ne düşünmek (et be) )‫ ב־‬,‫את‬
yükleme, doldurma aamasa ‫העמסה‬
derinleştirme, derinleşme aamaka ‫העמקה‬
armağan etmek, vermek, bağışlamak, hediye etmek, eenik, leaanik ‫פ‬ )‫העניק (להעניק‬
bahşetmek, ihsan etmek
cezalandırmak eeniş, leaaniş ‫פ‬ ‫העניש (להעניש‬
(et) )‫את‬
bahşetme, ihsan etme, armağan etme, verme, hediye aanaka ‫הענקה‬
etme
cezalandırma, ceza aanaşa ‫הענשה‬
meşgul etmek, çalıştırmak, oyalamak, istihdam eesik, leaasik ‫פ‬ ‫העסיק (להעסיק‬
etmek (et) )‫את‬

130
tatmin olmak, yetinmek, iktifa etmek, kanaat etmek istapek, ‫פ‬ )‫הסתפק (להסתפק‬
leistapek
tatmin olma, yetinme, iktifa etme, kanaat etme, istapkut ‫הסתפקות‬
memnuniyet, hoşnutluk, kanaatkarlık
saç traşı olmak, saç kestirmek istaper, ‫פ‬ )‫הסתפר (להסתפר‬
leistaper
meraklanmak, işine burnunu.sokmak, aşırı meraklı istakren, . ‫פ‬ ‫הסתקרן (להסת־‬
olmak leistakren
W
kendini zora sokmak, hantallaşmak, tabakalarca istarbel, ‫פ‬ ‫הסתרבל (להסה־‬
örtünmek leistarbel i )‫דבל‬
gizleme, saklama, sır tutma astara ‫הסתךה‬
taranmak istarek, ‫פ‬ )‫הסתרק (להסתרק‬
leistarek
saklanmak, gizlenmek istater, leistater ‫פ‬ ‫הסתתר (להסתתר‬
(me be) )-‫ ב‬,"‫מ‬
saklanma, gizlenme istatrut ‫הסתתרות‬
çalıştırmak, istihdam etmek, işletmek eevid, leaavid ‫פ‬ ‫העביד (להכביד‬
(et)
)‫את‬
geçirmek, aktarmak, iletmek, intikal ettirmek eevir, leaavir ‫פ‬ ‫העביר (להגביר‬
(et) )‫את‬
geçirme, aktarma, iletim, intikal, nakil, transfer, aavara ‫העברה‬
tevzi
tercih etmek, yeğlemek eedif, leaadif ‫פ‬ ‫העדיף (להעדיף‬
(et) )‫את‬
tercih, tercih etme.......................................... aadafa ........ .............. ‫העדפה‬
yokluk, gıyap eeder ‫העדר‬
olmama, yokluk, bulunmama, eksiklik, namevcudi- eadrut ‫העדרות‬
yet, gıyap
yüzünü buruşturmak, çarpıtmak eeva, leaavot ‫פ‬ )‫העוה (להעוות‬
yeraltı dünyası, yasa dışı işlerin döndüğü ortam aolam atahton ‫העולם התחתון‬
kalkışmak, cüret etmek, yeltenmek eez, leaez ‫פ‬ )‫העז (להעז‬
cüret, cesaret etme, yeltenme, kalkışma eaza ‫העזה‬
bıraktırmak terkettirmek ayrılığa sebep olmak eezıv, leaaziv ‫פ‬ )‫זזעזיב (להעז־יב‬
şahitlik etmek, tanıklık yapmak eid, leaid (al) ‫פ‬ )‫העיד (להעיד על‬
uçurmak, uçurtmak, havalandırmak eif, leatf ‫פ‬ )‫ה?יף (להעיף‬
sıkıntı vermek, rahatsızlık vermek, sıkmak, bunalt- eik, leaik ‫פ‬ )‫העיק (להעיק‬
mak
uyandırmak, dikkati çekmek . eir, leaır (et al) ‫יפ‬ ,‫העיר (להעיר את‬
‫י‬ T )‫?ל‬
bulandırmak, çürütmek, bozmak eehir, leaahir ■‫פ‬ )‫העכיר (להעכיר‬

129
özetlenmek, yekünü alınmak istakem, S ‫הסתכם (להסתכם‬
leistakem (be) )‫ב־‬
tehlikeye girmek, riske girmek istaken, B ‫הסתכן (להסתכן‬
leistaken (be) )-‫ב‬
tehlikeye girme, riske girme istaknut ‫הסתכנות‬
bozuşmak, sürtüşmek, münakaşa etmek, anlaşama- istahseh, B ­ ‫(להסת‬. ‫הסתכסןי‬
inak leistahseh )‫כסך‬
bozuşma, sürtüşme, münakaşa, anlaşamama istahsehut ‫הסתכסכות‬
dalga geçmek, kafaya almak, taşak geçmek istalbet, B ‫הסתלבת (להסת־‬
leistalbet )‫לבת‬
saçı kıvrılmak, saçı dakgalanmak, titreşmek(ses) istalsel, B ­ ‫הסתלסל (להסת‬
leistalsel )‫לסל‬
deforme olmak, tahrif olmak, aslı bozulmak, çarpı- istalef, leiştatef B )‫הסתלף (להסתלף‬
tılmak, anlamı çarpılmak
defolmak, defolup gitmek, uzaklaşmak istalek, B )‫הסתלק (להסתלק‬
leistalek
defol! istalek ! !‫הסתלק‬
defolma, defolup gitme, uzaklaşma, ayrılış, çekilme, istalkut ‫הסתלקות‬
ölüm
körleşmek, gözleri kamaşmak istame, B )‫הסתמא (להסתמא‬
leistame
dayanmak, güvenmek, zikretmek istaıneh, B ‫הסתמך (להסתמך‬
leistameh (al) )‫על‬
sembolleşmek, simgeleşmek istamelf B )‫הסתמל (להסתמל‬
leistamel
işareti olmak, belirtisi olmak, delalet olmak, göster- istamen, B )‫הסתמן (להסתמן‬
gesi olmak leistamen
kamaşmak, gözü kamaşmak, bir an için körleşmek, istaııver, B )‫הסתנלר (להסתנרר‬
ışıktan rahatsız olmak leistanver
kamaşma, göz kamaşması istanverut ‫הסתנןרות‬
süzülmek, elenmek, filtrelenmek, sızmak, gizlice istanen, B )‫הסתנן (להסתנן‬
girmek leistaııen
süzülme, elenme, filtrelemne, sızma, gizlice girme istaııenut ‫הסתננות‬
dallanıp budaklanmak, dal budak salmak, kollara istaef, leistaef B )‫הסתעף (להסתעף‬
ayrılmak
dallanma, dal budak salma, kollara ayrılma istaafut ‫הסתעפות‬
hücum etmek, saldırmak, hamle yapmak istaer, leistaer B )‫הסתער (להסתער‬
hücum, saldırı, saldırma, hamle, atak istaarut ‫הסתברות‬
ilhak olmak, katılmak istapeah, B ‫ הסתפח‬,‫הסתפח‬
istapahf )‫(להסתפח‬
leistapeah

128
uyum sağlama, adapte olma, intibak, kaynaşma, istaglut ‫הסתגלות‬
bağdaşma, adaptasyon
inzivaya çekilmek, dünya nimetlerinden elini eteğini istagef, S )‫הסתגף (להסתגף‬
çekmek leistagef
kapanmak, içine kapanmak, inzivaya çekilmek istager, ‫פ‬ )‫הסתגר (להסתגר‬
leistager
kapanma, içine kapanma, inzivaya çekilme, içe istagrut ‫הסתגרות‬
dönüklük
düzene girmek, düzene oturmak, tertiplenmek, yer- istader, s ‫הסתדר(להסתדר‬
leşmek, toparlanmak, anlaşılmak, derlenmek leistader (be) (-3
işçi teşkilatı, teşkilat, sendika istadrut ‫הסתדרות‬
tahrik, kışkırtma, fitleme, provokasyon asata ‫הסתה‬
dönmek, dolaşmak, dolanmak, turlamak istovev, ‫פ‬ ­ ‫הסתובב (להס‬
leistovev )‫תובב‬
dönme, dönüş, dolaşma, dolanma, turtama istovevut ‫הסתובבות‬
söyleşmek, hasbihal etmek, karşılıklı konuşmak, istoded, ‫פ‬ ­ ‫הסתודד (להס‬
sohbet etmek, ayrı bir kenarda konuşmak leistoded )‫תודד‬
kamufle olmak, gizlenmek istava, leistavot ‫פ‬ )‫הסתוה (להסתוות‬
başı dönmek, fırıl fırıl dönmek, sersemlemek istahrer, ‫פ‬ ­ ‫הסתחרר (להסת‬
leistahrer )‫חרר‬
baş dönmesi istahrerut ‫הסתחררות‬
ihtiyatlı ve temkinli olmak, çekincesi olmak istayeg, ‫פ‬ )‫הסחיג (להסתיג‬
leistayeg
çekince, ihtiyat, temkin, duraksama, tereddüt, istaygut ‫הסתיגות‬
kararsızlık, kuşku
kireçlenmek (kemiklerde ve damarlarda oluşan) istayed, ‫פ‬ )‫הסתיר (להסתיר‬
leistayed
kireçlenme istaydut ‫הסתירות‬
sona ermek, sonlanmak, son bulmak, bitmek, nîha- istayem, ‫פ‬ )‫הסתים (להסתים‬
yete ermek leistayem
sonlanma, sona erme, son bulma, bitim, nihayet istaymut ‫הסתימות‬
yardım almak, desteklenmek istayea, istaya, ‫פ‬ ‫ הסתיע‬,‫הסתי?ג‬
- leistayea (be) )"‫(להסתיע ב‬
saklamak, gizlemek, örtmek istir, leastir (et ‫פ‬ ‫הסתיר (להסתיר‬
be) ’)‫?־‬,‫את‬
baktı bakan istakel ‫הסתבל‬
bakmak, izlemek, görmek istakel, ‫פ‬ ‫הסהבל (להסתבל‬
leistakel (be) )‫?־‬
bakma, bakış, görüş, izleme, seyir, seyretme, göze- istaklut ‫הסתכלות‬
tim altına alma

127
kızarmak, yüzü kızarmak ismik, leasmik £> )‫הסמיק (להסמיק‬
yetkilendirme, selahiyet verme, görevlendirme, asmaha ‫הסמכה‬
memur etme
yüz kızarması, yüzü kızarma asmaka ‫הסמקה‬
burnuna çekmek isnif, leasnif S )‫הסניף (להסניף‬
duraksamak, tereddüt etmek, bocalamak ises, leases S .)‫הסס (להסס‬
kararsız olan kimse, mütereddit, tereddüt eden, asesan ‫ת‬ ‫’הססן‬
duraksayan (sıfat)
tereddüt, duraksama, kararsızlık asesanut ‫הססנות‬
servis, nakletme, taşıma asaa ‫הסעה‬
fırtına koparmak, kışkırtmak, tahrik etmek, ortalı- isir, leasir ‫פ‬ )‫הסעיר (להסעיר‬
ğı karıştırmak
ağıt, ölüye ağlama esped ‫הספד‬
emdirmek, emdirerek kuı‫־‬utmak(sünger, paspas) ispig, leaspig ‫פ‬ )‫הספיג (להספיג‬
yas tutmak, ağıt yakmak (matemde) ispid, leaspid ‫פ‬ )‫הספיד (להספיד‬
yetti, kafi ispik ‫הספיק‬
yetmek, kafi gelmek, yeterli olmak, yetişmek ispik, leaspik ‫פ‬ )‫הספיק (להספיק‬
milat (genel olan sayım) asfirat aklalit ‫הספירה הכללית‬
kapasite, güç, kuvvet, enerji espek ‫הספק‬
tedarik, ikmal, tedarik edilen, iaşe aspaka ‫ אספקה‬,‫הספקה‬
sonuç, netice, anlam eşek ‫הסק‬
çıkarım, kanı, sonuç, netice, karar, hüküm asaka ‫הסקה‬
ısıtma asaka ‫הסקה‬
merkezi ısıtma asaka 1ne1ka7.it ‫הסקה מךכזית‬
giderme, çıkarma, sıyırma, çekip alma asara ‫הסרה‬
film çevirme, film oynatma, film çekme asrata ‫הסרטה‬
pis kokmak, pis kokutmak isriah, leasriah ‫פ‬ )‫הסריח (להסריח‬
film çevirmek, film oynatmak isrit, leasrit ‫פ‬ )‫הסריט (להסךיט‬
yozlaşma, laçkalaşma, kirlenme, bozulma istaavut ‫הסתאבות‬
karışmak, güç hale girmek, zora girmek, arapsaçına istabeh, ‫פ‬ )‫הסתבך (להסתבך‬
dönmek leistabeh
karmaşa, karışıklık, arapsaçı, zorluk, karmaşıklık, istabhut ‫הסתבכות‬
dolaşıklık
sabunlanmak istabeıı, ‫פ‬ )‫הסתבן (להסתבן‬
îeistaben
sabunlanma istabnut ‫הסתכנות‬
muhtemel, olası istabrut ‫הסתברות‬
uyum sağlamak, adapte olmak, alışmak, intibak istagel, ‫פ‬ )‫הסתגל (להסתגל‬
etmek, kaynaşmak, bağdaşmak leistagel

126
kamuflaj, kamufle etme asvaa ‫הסואה‬
kamufle etmek, gizlemek isva, leasvot S )‫הסוה (להסוות‬
yahudi temsilciliği, yahudi göçmenlik ajansı (muha- asohnut ‫הסוכנות היהודית‬
cerat bürosu) ayehudit
tereddüt, duraksama, bocalama isus ‫הסוס‬
ilgisini başka yöne çekme, dikkatini dağıtma, saptır- asaha ‫הסחה‬
ma, oyalama, aklını çelme
sürüklenme, kapılıp gitme, akıntıya kapılma isahafut ‫הסחפות‬
dikkatini dağıtma, ilgisini başka yöne çekme, saptır-■ asahat daat ‫הסחת דעת‬
ma, oyalama
sapma eset ‫הסט‬
saptırma, yönünü değiştirme, seyrini değiştirme, cıscLta ‫הסטה‬
çark etme
geriletmek, geri çekilmeye neden olmak isig, leasig E) )‫הסיג (להסיג‬
dikkatini dağıtmak, ilgisini başka yöne çekmek, esiah, leasiah ‫פ‬ )‫הסיח (להסיח‬
saptırmak, oyalamak, aklını çelmek (et adaat) )‫(את הדעת‬
saptırmak, yönünü değiştirmek, seyrini değiştir- eşit, leasit ‫פ‬ )‫הסיט (להסיט‬
mek, çark etmek
yolculuk isia, leasia (et) ‫פ‬ )‫הסיע (להסיע את‬
sonuç çıkarmak, anlam çıkarmak, kanaat edinmek, isik, leasik ‫פ‬ )‫הסיק (להסיק‬
neticeye varmak
gidermek, çıkarmak, sıyırmak, çekip almak esir, leasir ‫פ‬ )‫הסיר (להסיר‬
fitlemek, kışkırtmak, tahrik etmek, provoke etmek işit, leasit (et ‫פ‬ ,‫הסית (להסית את‬
fe) )-‫ל‬
kabul etmek, anlaşmak, kabullenmek, razı olmak, iskim, İeaskim ‫פ‬ ‫הסכים (להסכים‬
mütabık olmak, uyuşmak, hemfikir olmak (le im) )‫ל־ עם‬
alışkanlık haline getirmek, adet edinmek, olağan iskin, leaskin ‫פ‬ )‫הסכין (להסכין‬
görmek
anlaşma, akit, sözleşme, kontrat, mukavele eskem ‫הסכם‬
toplu sözleşme eskem sahar ‫כר‬5‫הסכם ע‬
mutabakat, tasdik, kabul etme, razı olma, rıza, askama ‫הסכמה‬
tasvip, muvafakat, onay
fikir birliği, ortak görüş, oybirliği, genel kanı askama klalit ‫הסכמה כללית‬
affettirmek, bağışlatmak isliah, leasliah ‫פ‬ )‫הסליח (להסליח‬
durumu kötüleştirmek, tansiyonu yükseltmek, islim, leaslim ‫פ‬ )‫הסלים (להסלים‬
kızıştırmak
kızıştırma, kızışma (savaş anlaşmazlık), tansiyon aslama ‫הסלמה‬
yükseltme, kötüleştirme
yetkilendirmek, temsilci tayin etmek, sertifikala- ismih, leasmih ‫פ‬ ‫הסמיך (להסמיך‬
mak, yoğunlaştırmak, koyu (yoğun) hale getirmek (et le) )-‫אתי ל‬
alçaltmak, ses kısmak inmih, leanmih S )‫הנמיך (להנמיך‬
alçaltma, ses kısma aıımdha ‫הנמכה‬
gerekçe gösterme, sebep göstererek açıklama anmaka ‫הנמקה‬
itici güç, motivasyon aııaa ‫הנ?ה‬
ayakkabı giydirmek inil, leanil D )‫הנעיל (לה?עיל‬
hoş bir. hava yaratmak, hoş etmek, keyif vermek inim, leanim S )‫הנעים (להטעים‬
ayakkabı giydirme anaala ‫הנעלה‬
hoş bir hava yaratma, keyif verme anama ‫הנעמה‬
kaldırma, yukarı kaldırma, çıkartma (vincin yaptı- aııafa ‫הנפה‬
ğı iş), el sallama, bayrak sallama
yayınlamak, piyasaya sürmek, tedavüle çıkarmak iııpik, leanpik ‫פ‬ )‫ה;פיק (להנפיק‬
canlandırmak (tiyatro), animasyon yaratmak, çizgi iııpiş, leaııpiş ‫פ‬ )‫הנפיש (להנפיש‬
Film yapmak
yayınlama, piyasaya sürme, tedavüle çıkarma anpaka ‫הנפקה‬
animasyon, canlandırma, çizgi film yapma, çizgi anpaşa ‫הנפשה‬
film
ebedileştirme, anma antsaha ‫הנצחה‬
ebedileştirmek, anıtlaştırmak, ölümsüzleştirmek, intsiah, ‫פ‬ )‫הנציח (להנציח‬
anmak, yad etmek leantsiah
emzirme, süt verme aııaka ‫הנקה‬
nefes vermek, suni teneffüs yapmak inşim, leanşim ‫פ‬ ‫הנשים (להנשים‬
(et) )‫את‬
nefes verme, teneffüs yapma anşaına ‫הנשמה‬
suni teneffüs anşama ‫הנעזמה מלאכותית‬
ınalhutit
sus, hişt, şışt as ‫הם‬
neden olmak, sebep olmak, sebebiyet vermek esev, leasev ‫פ‬ )‫הסב (להסב‬
yeniden eğitme, meslek değiştirme, mesleki eğitim asava ‫הסבה‬
açıklamak, izah etmek, anlatmak isbir, leasbir ‫פ‬ )‫הסביר (להסביר‬
açıklama, izahat esber ‫הסבר‬
açıklama, izahat, anlatma, izah etme asbara ‫הסברה‬
kapatmak, teslim etmek(suçluyu), ele vermek, suç- isgir, leasgir ‫פ‬ ‫הסגיר (להסגיר‬
luyu ülkesine iade etmek (et le) )-‫ ל‬,‫את‬
kapatma, karantina, tutuklama esger ‫הסגר‬
kapatma‫ ״‬teslim etme(suçluyu), ele verme, suçluyu asgara ‫הסגרה‬
ülkesine iade etme
düzenlemek, derlemek isdir, leasdir ‫פ‬ ‫הסדיר (להסדיר‬
(etle) )"‫ ל‬,‫את‬
düzenleme, tanzim, anlaşmaya varma esder ‫הסדר‬

124
hangar (uçak, araba vb.) angar ‫הנגר‬
hafifçe sallama (baş, göz kapağı), gözünü kırpıştır- anada ‫הנדה‬
ma, kafa sallama
mühendislik yapmak indes, leandes S )‫הנדס (להנדס‬
mühendislik, geometri andasa ‫הנדסה‬
istihkam andasa kravit ‫הנדסה קןרביח‬
geometrik, mühendislik ile ilgili andasi ‫הנדסי‬
işte ine ‫הנה‬
burada, buraya ena ‫הנה‬
eğlendirmek, zevklendirmek, keyif vermek ina, leanot S )‫הנה (לחנות‬
idare, yönetim anaga ‫הנהנה‬
idare etmek, yönetmek inig, leaııig S )‫הנהיג (להנהיג‬
yönetim, idare, müdüriyet anala ‫הנהלה‬
muhasebe, hesap yönetimi analot aheşbon ‫הנהלת החשבון‬
başını sallamak inen, leanen 5 )‫הנהן (להנהן‬
koyuş, yerleştirme anaha ‫הנחה‬
zan, sanı, kanı, farz, varsayım anaha ‫הנחה‬
indirim, tenzilat, iskonto anaha ‫הנחה‬
yol göstermek, eğitmek inha, leanhot S )‫הנחה (להנחות‬
direktif(1er), talimat(lar) anhaya, ‫ הנחיות‬,‫הנדדה‬
anhayot
vermek, halkın kullanımına sunmak, bağışlamak, inhil, leanhil S )‫הנחיל (להנחיל‬
miras olarak bırakmak
çıkartma yapmak (denizden karaya askeri harekat), inhit, leanhil S )‫הנחית (להנחית‬
karaya indirmek, konmak, kondurmak(havadan),
karaya çekmek(denizden)
aksiyom, kabul edilmiş gerçek, temel kanı anahat yesod ‫הנחת יסוד‬
çıkartma(denizden karaya askeri harekat), karaya anhata ‫הנחתה‬
indirme, hava indirme, konma, kondurma(hava-
dan), karaya çekme(denizden)
caydırmak, vazgeçirmek, olmasını önlemek, bir eni, leani D )‫הניא (להניא‬
şeyden alıkoymak
yararlanmak, fayda sağlamak, ürün almak eııiv, leaniv S )‫הניב (להניב‬
sallamak, kıpırdatmak, sarsmak enid, leanid s )‫הניד (להניד‬
koymak, bırakmak, farz etmek, varsaymak iniah, leaniah s )‫הניח (להניח‬
kaçırmak, rahatsız edip gitmesine neden olmak enis, leanis ‫פ‬ )‫הנים (להניס‬
hareket ettirmek, motoru çalıştırmak, yol vermek enia, leania ‫פ‬ )‫הניע (להניע‬
el sallamak, bayrak sallamak, kaldırmak (vinçle) enif, leaııif ‫פ‬ )‫הניף (להניף‬
emzirmek enik, leanik ‫פ‬ )‫הניק (להניק‬

123
bahse girmek, kumar oynamak, iddiaya girmek, . imerf kamer S )‫המר (להמר‬. -
tahminde bulunmak
kalkış, havalanma, uçuşa geçme, uçma (uçak, kuş, amraa ‫המראה‬
helikopter gibi şeyler için)
ayaklandırma, isyan çıkarma amrada ‫המרדה‬
dönüştürme, dönüşüm amara ‫המרה‬
itaatsizlik etmek, söz dinlememek, emirlere uyma- imrOj leamrot ‫פ‬ )‫המרה (להמרות‬
mak, başkaldırmak, boyun eğmemek
havalanmak, yükselmek, kalkmak, kalkışa geçmek imri, leamri ‫פ‬ )‫המריא (להמריא‬
(uçak)
ayaklandırmak, isyan çıkarmak imrid, leamrid ‫פ‬ )‫המריד (להמריד‬
itaatsizlik, direniş, karşı koyma, meydan okuma, amraya ‫המריק‬
hiçe sayma
gaz vermek, enerji vermek, hızlandırmak, harekete imrits, leamrits ‫פ‬ )‫המריץ (להמריץ‬
geçirmek, motive etmek
motive etme, motivasyon, teşvik, teşvik etme, hız- amratsa ‫המרצה‬
!andırma
din değiştirme amarat dat ‫המרת דת‬
devam etmek, sürdürmek imşih, leamşih ‫פ‬ ‫המשיך (להמשיך‬
(et) )‫את‬
kıyaslamak, karşılaştırmak, mukayese etmek, imşil, leamşil ‫פ‬ )‫המשיל (להמשיל‬
benzetmek
devam emşeh ‫המשך‬
devam etme, sürme, uzama, zaman alma, çekim imaşhut ‫המשכרת‬
duyma
devamlılık, süreklilik emşehiyut ‫המשכיות‬
kıyas, karşılaştırma, mukayese, teşbih, benzetme amşala ‫המשלה‬
öldürme, infaz amata ‫המתה‬
gerilme (biri tarafından) imathut ‫המתחות‬
beklemek, kısa bir süreliğine beklemek (daha nazik imtin, leamtin ‫פ‬ )‫המתין (להמתין‬
hitap şekli)
tatlılaştırmak, şeker katmak, tatlandırmak imtik, leamtik ‫פ‬ ­ ‫המתיק את (להמ‬
)‫תיק את‬
bekleme, bekleyiş amtaııa ‫המתנה‬
tatılaştırma, şeker katma, tatlandırma amtaka ‫המתקה‬
ötenazi, ümitsiz hastanın ilaçla öldürülmesi amatat hesed ‫המתת הסד‬
onlar (dişil) en ‫נ‬ ‫הן‬
zevk, sefa, haz aııaa ‫הנאה‬
çimlendirme, filizlendirme anbata ‫הנבטה‬
filizlendirmek, çimlendirmek iııbit, leanbıt ‫פ‬ )‫הנביט (להנביט‬

122
sulama, yağmurlama yapma, yağdırma amtara . ‫המטרה‬
uğultu, ses, patırtı, hırıltı, çağıltı, homurtu emiya ‫המ;ה‬
değiştirmek, adapte etmek, dönüştürmek emir, leamir ‫פ‬ )‫המיר (להמיר‬
din değiştirmek emir dat, ‫פ‬ ‫המיר זית (להמיר‬
leamir dat ‫דת) י‬
öldürmek, infaz etmek emit, leamit ‫פ‬ )‫המית (להמית‬
patırdı, gürültü, karışıklık, şamata, kargaşa, curcu- amula ‫המלה‬
na, izdiham, telaş
tuzlama, tuz ekleme amlaha ‫המלקה‬
yavrulama (hayvan) amlata ‫המלטה‬
kaçış, kaçma, firar imaltut ‫המלטות‬
tuzlamak imliah, ‫פ‬ )‫המליח (להמליח‬
leamliah
yavrulamak imlit, leamlit ‫פ‬ )‫המליט (להמליט‬
tahta çıkarmak, hükmettirmek, kral yapmak imlih, leamlih ‫פ‬ )‫המליך (להמליך‬
tavsiye etmek, önermek imlits, leamlits ‫פ‬ ‫המליץ (להמליץ‬
(et al) )‫אתי ?ל‬
tahta çıkarma, kral yapma amlaha ‫המלכה‬
tavsiye, tavsiye etme amlatsa ‫המלצה‬
şaşırtmak, afallatmak, büyülemek, sersemletmek imem, leamem ‫פ‬ )‫המם (להמם‬
abartı, mübalağa amama ‫הממה‬
britanya birleşik krallıklar, İngiltere (ülke) amamlaha ‫הממלכה המאחדת‬
ameuhedet şel ‫;שלבדיטניה‬
T t " ‫ ״‬:
britanya
milli marş imnoıı ‫המנון‬
çekinme, kaçınma, sakınma imanut ‫המנעות‬
eritmek emes, leamis ‫פ‬ )‫המס (להמיס‬
eritme anıasa ‫המסה‬
azaltma, eksiltme amaia ‫המ^טה‬
kör bağırsak (iç organ) amei aatum ‫המעי האטום‬
kör bağırsak (iç organ) amei aiver ‫המעי העור‬
azaltmak, değerini düşürmek, küçümsemek, hafife imit, leamit ‫פ‬ )‫המעיט (להמעיט‬
almak
icat, buluş, uydurma amtsaa ‫המצאה‬
olma, bulunma, yer alma, hazır bulunma, varlık, imatsut ‫המצאות‬
yön bilirlik, yön duygusu, yer bulma yeteneği,
çevreyi tanıma
bulmak, icad etmek, uydurmak, tuluat yapmak imtsi, leamtsi ‫פ‬ ‫המציא (להמציא‬
(et) )‫את‬

‫ו־ר•!־‬
alay etmek, alaya almak, birisinin veya bir şeyin ilig, lealig ‫פ‬ )‫הלעיג (להלעיג‬
haline gülüp eğlenmek
kara çalmak, iftira atmak, lekelemek, çamur atmak, iliz, leaaliz ‫פ‬ )‫הלעיז (להלעיז‬
bok atmak(mecaz)
tıkabasa yedirmek, ağzına yemek tıkıştırmak ilit, lealit ‫פ‬ )‫הלעיט (להלעיט‬
şaka alatsa ‫הלצה‬
falaka, kırbaçlama alkaa ‫הלקאה‬
sopayla değnekle dövmek, falakaya çekmek, sopayla ilka, lealkot ‫פ‬ )‫הלקה (להלקות‬
vurmak
ihbar etmek, ispiyonlamak, gammazlamak, muhbir- ilşiıı, lealşin ‫פ‬ )‫הלשין (להלשין‬
lik etmek
ihbar, ihbar etme, ispiyon, gammazlama alşana ‫הלשנה‬
onlar (eril) em ‫ז‬ ‫הם‬
bıktırmak, usandırmak, yıldırmak imiş, leamis ‫פ‬ ‫המאיס (להמאיס‬
(et) )‫את‬
bıktırma, usandırma, yıldırma amasa ‫המאסה‬
uğuldamak, ses gelmek, hırıldamak, homurdamak ama, laamot ‫פ‬ )‫ת‬1‫המה (לןהמ‬
uğuldama, uğultu imum .‫המהום‬
şaşkın, şaşırmış, sersem, ambale, afallamış (sıfat)- amum ‫ז‬,‫ת‬ ‫המום‬
(eril)
şaşkın, şaşırmış, sersem, ambale, afallamış (dişil)(- amuma ‫המומה‬
sıfat)
çok sayıda, bir sürü, bir dünya, bir çok, kalabalık, amon ‫המין‬
dolu, kitle
kalabalığa ait, basit, çok görünen, umuma mahsus, amoni ‫המוני‬
halka ait, avam
hemofili, kanın pıhtılaşmaması (hastalık) emofiliya. ‫ דממת‬,‫המופיליה‬
damemet
bahis, bahse girme, iddia, kumar imur ‫המור‬
havale, çek amhaa ‫המחאה‬
sahneleme, oyunlaştırma, sahneye uyarlama, dra- amhaza ‫המחזה‬
matize etme
sahnelemek, oyunlaştırmak, sahneye uyarlamak, imhiz, leamhiz ‫פ‬ )‫המחיז (להמחיז‬
dramatize etmek
örneklemek, kulanılışını tarif etmek, gösteri yap- imhiş, leamhiş ‫פ‬ )‫המחיע (להמחיש‬
mak, somutlaştırmak, belirtmek
Örnekleme, örneklerle açıklama, tarif etme, somut- amhaşa ‫המחשה‬
!aştırma, belirtme
genelkurmay, genel karargah erkanı, erkanıharbi- mate aklali, ‫המטה הכללי‬
yeiumumiye (mate aklalinin kısaltması) maikal ,‫מטכ״ל‬
yağmur yağdırmak, yağmurlama yapmak, sulamak, imtir, leamtir ‫פ‬ )‫המטיר (להמטיר‬
su serpmek; çiselemek

120
borç vermek, ödünç vermek, borçlandırmak ilva, ledlvot ‫) פ‬-‫הלוה (להלוות ל‬
(le)
cenaze alayı, cenaze töreni alvaya ‫קלויה‬
vites iluh ‫הלוך‬
gidiş aloh ‫הלוך‬
gidiş dönüş, gidip dönme aloh vaşov ‫הלוך ושוב‬
övme, övgü, methiye, sitayiş ilııl, ilulim ‫ הלולים‬,‫הלול‬
alem, eğlence, kutlama, cümbüş, içki alemi, işret üula ‫הלולה‬
meclisi
kazazede, vurgun yemiş, şokta olan, muzdarip, olum ‫הלום‬
sersem
harp malulü, malül gazi, savaş travması geçirmiş alum krav ‫הלום קרב‬
kişi, savaş gazisi
burada, buraya alom ‫ הלם‬,‫הלום‬
lehimlemek, lehim yapmak ilhim, lealhim ‫פ‬ )‫הלחים (להלחים‬
bestelemek ilhin, lealhin ‫פ‬ )‫הלחין (להלחין‬
sıkıştırmak, baskı yapmak, zorlamak ilhits, lealhits ‫פ‬ )‫הלחיץ (להלחיץ‬
lehimleme, lehim alhama ‫הלחמה‬
besteleme, bestekarlık, kompozitörlük alhana ‫הלחנה‬
prosedür, yordam, süreç, usul, muamele alih ‫הליך‬
gitme, yürüme, yürüyüş aliha ‫הליכה‬
helikopter elikopter ‫הליקופטר‬
gezinmek, ağır ağır yürümek, dolaşmak ileh, lealeh ‫פ‬ )‫הלך (להלך‬
gitmek, yürümek.......................... alahj lalehet ‫פ‬ ,~‫הלך (ללכת ל‬
(le me) )-‫מ‬
yol, yordam, kural, din alaha ‫הלכה‬
yürüyüşçü, yürüyen kişi alhan ‫יילכן‬
övgü, şükran, methiye, sitayiş alel ‫הלל‬
övmek, methetmek, yüceltmek ilet, lealel ‫פ‬ )‫הלל (להלל‬
onlar alalu ‫הללו‬
şok, darbe, sarsıntı elem ‫הלם‬
uymak, yakışmak, münasip olmak, yaraşmak, yakı- alam, laalom ‫פ‬ )‫הלם (להלם את‬
şık almak, çarpmak, darbe vurmak (et)
elektroşok, beyinden elektrik akımı geçirilerek elem haşmali ‫הלם חקזמלי‬
yapılan tedavi
savaş travması, savaş şoku elem krav ‫סלם קרב‬
kara çalma, iftira atma, lekeleme, çamur atma, bok alaza ‫הל^זה‬
atma (mecaz)
tıkabasa yedirme, ağzına lokma tıkıştırma, doyur- alata ‫הלעטה‬
ma, zorla yedirme, sonda ile besleme

119
yazdırmak, dikte ettirmek ihtiv, leahtiv ‫פ‬ ‫הכתיב (להכתיב‬
(et le) )‫אתי ל־‬
lekelemek İhtım, leaktim ‫פ‬ )‫הכתים (להכתים‬
omuzlamak, omuza almak ihtif, leahtif ‫פ‬ )‫הכתיף (להכתיף‬
taç giydirmek, taçlandırmak ihtir, leahtir ‫פ‬ )‫הכתיר (להכתיר‬
batı duvarı (ağlama duyarı);. . .... kotel amaaravi ‫הכתל המערבי‬
lekeleme ahtama ‫הכתמה‬
omuzlama, omuza alma, yüklenme ahtafa ‫הקתפה‬
taçlandırma, taç giydirme aktara ‫הכתרה‬
kakule (bir tür baharat araplar kahveye, yemenliler el "‫הל‬
bir sürü şeye katar)
ilerde, ilerdeki, ötede, ötedeki, daha uzak, ileri, ala ‫הלאה‬
ilerde
yormak, bitkin düşürmek, takatsiz bırakmak ilaa, lealaot ‫פ‬ )‫הלאה (להלאות‬
millileştirmek, ulusallaştırmak, devletleştirmek, ilim, lealiln ‫פ‬ )‫הלאים (להלאים‬
kamulaştırmak
millileştirme, devletleştirme alama ‫הלאמה‬
aklamak, beyazlatmak, ağartmak, anlamaya çalış- ilbin, lealbin ‫פ‬ )‫הלבין (להלבין‬
mak, soruşturmak
giydirmek . ilbiş, lealbiş ‫פ‬ ‫הלביש (להלביש‬
(et) )‫את‬
aklama, beyazlaştırma albana ‫הלבנה‬
karapara aklama, servet aklama albanat on ‫הלבנת הון‬
para aklama albanat ksafim ‫הלבנת כספים‬
gururunu kırma, utandırma, alçaltma albanat panim ‫הלבנת פנים‬
giydirme, giyecek, giyim, konfeksyon, hazır giyim albaya ‫הלבשה‬
doğum, doğma, doğuş uledet ‫הלדת‬
ışık halkası, aurora, görkem, hale (azizlerin başın- ila ‫הלה‬
daki ışık halkası)
coşku, coşturma, alevlendirme, kızıştırma, hayran alava ‫הלהבה‬
bırakma
ateşleme, heyecan uyandırma, yakma alata ‫הלהטה‬
coşturmak, alevlendirmek, kızıştırmak, hayran üiv, lealiv ‫פ‬ )‫הלהיב (להלהיב‬
bırakmak
ateşlemek, heyecan uyandırmak, yakmak ilit, lealit ‫פ‬ )‫הלהיט (להלהיט‬
gerçekten, muhakkak ki, gerçekte, aslında alo ‫ הלא‬,‫הלוא‬
ödünç, borç alvaa . ‫הלואה‬
inşallah, keşke alevay, alvay ‫הלואי‬
inşallah ki, keşke alevay şe‫״‬ -‫הלואי ש‬

118
kızdırmak, öfkelendirmek, çileden çıkarmak ihis, leahis (et) ‫פ‬ ‫הכפיים (להכלים‬
)‫את‬
öfkelendirme, kızdırma, çileden çıkarma ahasa ‫הכ^סה‬
ikilemek, çiftlemek, ikiye katlamak, çarpmak, iki ihpilf leahpil ‫פ‬ )‫הכפיל (להכפיל‬
misli yapmak
emrine vermek, birinin emrinin altına vermek, ihpif, leakfif ‫פ‬ )‫הכפיף (להכפיף‬
emrine amade etmek, boyun eğdirmek....
çamur atmak, kara çalmak, karalamak, adını lekele-■ ikpiş, leahpiş ‫פ‬ )‫הכפילו (להכפיש‬
mek, hakkında kötü konuşmak
çarpma, iki misli yapma ahpala ‫הכפלה‬
emrine verme, emrine amade etme, boyun eğdirme ahpafa ‫הכפפה‬
çamur atma, hakkında kötü konuşma, adını lekele- ahpaşa ‫הבפעזה‬
me, kara çalma, karalama
bilinç, vukuf, idrak, kavrama, idrak kabiliyeti akara ‫הכרה‬
tanıma, tanışma, bilme akara ‫הכרה‬
tanışıklık, tanışma, tanıdıktık, aşinalık ekerut ‫הכרית‬
beyan etme, beyanname, duyuru, ilan ahraza ‫הכרזה‬
lüzum, gereklilik, mecburiyet ehreah ‫הכרח‬
mecbur etme, zorlama ahraha ‫הכרחה‬
mecburi, zorunlu, zaruri, lüzumlu, gerekli, vacip ehrehi ‫ת‬ ‫הכרחי‬
(sıfat)
ilan etmek, beyan etmek, dünyaya duyurmak ihriz, leahriz s )‫הכריז (להכריז‬
mecbur etmek, zorlamak, zorunda bırakmak ihriah, ‫פ‬ ‫הכריח (להכריח‬
leahriah (et) )‫את‬
hüküm vermek, kesin sonuca gitmek, boyun eğdir- ihria, leahria ‫פ‬ )‫ (להכריע‬:‫הכריע‬
mek, sindirmek
harap etmek, mahvetmek, yok etmek ihritj leahrit ‫פ‬ )‫הכרית (להכרית‬
hüküm, kesin, kati karar ahraa ‫הכרעה‬
bilinçli, bilerek, farkında olarak, kasıtlı, kasti, kas- akarati ‫ת‬ ‫הכרתי‬
ten, taammüden (sıfat)
yılan ısırması, akrep sokması, zehirli hayvan sok- akaşa ‫הכשה‬
ması
engellemek, ket vurmak, başarısız kılmak ihşil, leahşil ‫פ‬ )‫הכשיל (להכשיל‬
eğitmek, hazırlamak, yetiştirmek, yahudi inançları- ihşir, leahşir ‫פ‬ )‫הכשיר (להכעזיר‬
na uygun duruma getirmek
engelleme, ket vurma, başarısız kılma ııhşala ‫הכשלה‬
hazırlık, hazırlama, yetiştirme afışara ‫רה‬#‫הכ‬
mesleki hazırlık ahşara miktsoit ■ ‫הב שרה מקצועית‬
dikte, yazdırma ahtava ‫העתבה‬

117
hayal kırıklığına uğratmak, hüsrana uğratmak ihziv, leahziv S )‫הכזיב (להכזיב‬
nesli tükenme, imha, yok etme ahhada ‫הכחדה‬
imha etmek, yok etmek, neslini tüketmek ihhid, leakhid ‫פ‬ )‫הכחיד (להכחיד‬
morarmak, mavileşmek ihhil, leahhil ‫פ‬ )‫הכחיל (להכחיל‬
inkar etmek, yalanlamak, yadsımak ihhiş, leakhiş ‫פ‬ )‫הכחיש (להכחיש‬
morarma, maviye dönme, mavileşme ahehala ‫הבחלה‬
inkar, inkar etme, yalanlama, yadsıma ahhaşa ‫־ י‬:‫'י‬,'‫י"־‬
‫הקח^ה‬
en,çok ahi ‫וזכי‬
en büyük ahi gadol ‫הכי גדול‬
en iyi, en iyisi ahi tov ‫הכי טוב‬
en güzel ahi yafe ‫הכי יפה‬
içermek, ihtiva etmek, içine almak, kapsamak ehil, leahil ‫פ‬ )‫הכיל (להכיל‬
hazırlamak ehin, leahin ‫פ‬ )‫הכין (להכין‬
tanımak, tanıştırmak, tanıtmak ikir, leakir (et ‫פ‬ ,‫הכיר (להכיר את‬
be) )-‫ב‬
akrep yılan vs. gibi zehirli hayvan sokmak ikiş, leakiş ‫פ‬ )‫הכיש (להכיש‬
hepsi akol ‫הכל‬
melezleme, çaprazlama, melez elde etme ahlaa ‫הכלאה‬
melezlemek, kırma yapmak, çaprazlamak (meyve, ihli, leahli ‫פ‬ )‫הכליא (להכליא‬
hayvan)
genellemek, tamamlamak, dahil etmek ihlil, leahlil ‫פ‬ ‫הכליל (להכליל‬
(et) )‫את‬
utandırmak, mahcup etmek iklim, leahlim ‫פ‬ )‫הכלים (להכלים‬
genelleme, içerme ahlata ‫הכללה‬
utandırma, mahcubiyet ahlama ‫הכלמה‬
hazırlık, hazırlama ahana ‫הכנה‬
sokmak ihnis, leahnis ‫פ‬ ‫הכניס (להכניס‬
(et) )‫את‬
para yatırmak, para sokmak ihnis kesef, ‫פ‬ -‫הכנים כסף (<הכ‬
leahnis kesef )‫ניס כסף‬
teslim almak, boyun eğdirmek, yenmek ihııia, leahnia ‫פ‬ ‫הכני^ (להכני?נ‬
(et) )‫את‬
sokma, sokuş, gelir, girme, irat, getiri, girdi, içeriye almasa ‫הכנסה‬
getirme
misafirperverlik, konukseverlik ahnasat orhim ‫הכנסת אורחים‬
boyun eğdirme, teslim alma, yenme ahnaa ‫הכנ?ה‬
teslimiyet, itaatkarlık, boyun eğmecilik, teslimcilik ikanut ‫הפנערת‬

116
mabet, tapmak, saray, palas eyhal ‫היכל‬
nerede ? nereye ? eyhan ? ?‫היכן‬
ege denizi ayam aegey ‫הים האגאי‬
adriyatik denizi ayam aadriyati ‫הים האדריאטי‬
baltık denizi ayam abalti ‫זדם הבלטי‬
hazar denizi ayamakaspi .. .. ‫הים הכספי‬
karadeniz ayam aşahor ‫הים השחר‬
akdeniz, orta deniz ayam atihon ‫הים התיכון‬
demekki aynu ‫העל‬
aynı şey aynu ah ‫העל הך‬
duvak inama ‫העלמה‬
tarihi, tarihsel, tarihle ilgili (sıfat) istori ‫ת‬ ‫היסטוךי‬
tarih istorya ‫היסטוריה‬
tarihçi istoryon ‫היסטוריון‬
isteri krizi, isteri nöbeti, histeri isterya ‫היסטריה‬
evham, vesvese, hipokondri, hastalık hastalığı ipohondriya ‫היפוכתדךיה‬
su aygırı (hayvan) (İNGİLİZCEDEN) ipopotam ‫היפופוטם‬
farazi, nazari, varsayıma dayanan, varsayımsal, ipoteti ‫היפותטי‬
varsayımlı, kuramsal, hipotetik
hipnoz, trans hali, yarı uyku hali, yapay derin uyku ipnoza : ‫היפנוזה‬
hiyerarşik, rütbe kıdem ve derece düzenince iyerarhi ‫היררכי‬
hiyerarşi, astı üste bağlayan alaka, rütbe kıdem ve iyerarhiya ‫הי_רךכיה‬
derece düzeni, aşama sırası -------- - -- ---- -
önüne bakmak, direk karşıya bakmak eyşir, leayşir s )‫הישיר (להישיר‬
doğrudan doğruya, dümdüz, direkt olarak, dosdoğ- ayşer ‫הישר‬
ru
acıtma, canını yakma, gücendirme, rencide etme ahava ‫הכאבה‬
acıtmak, canını yakmak, ağrıtmak', gücendirmek, ihiv, leahiv (et) s ‫הכאיב (להכאיב‬
rencide etmek )‫את‬
ağırlaştırma, ağırlık verme, sıkma, sıkıntı verme, ahbada ‫הכבויה‬
yük olma, zorlaştırma
ağırlaştırmak, ağırlık vermek, sıkmak, sıkıntı ver- ihbid, leahbid s ‫הכביד (להכביד‬
mek, yük olmak, zorlaştırmak (al) )‫על‬
abartmak, mübalağa etmek, çok konuşmak ihbir, leahbir s )‫הכביר (להכביר‬
bekleyen, bekleyici ika ‫הבה‬
dövmek, darbe vurmak, dayak atmak ika, leakot s )‫הכה (להכות‬
koyulaştırmak (renk) ihaa, leakot £) )‫הקהה (להכהות‬
hazır, başla !, hazır 01! (emir) ikon ‫הפון‬

115
uçurma, uçak kullanma, pilotluk yapma GtüSd ‫הטסה‬
yanıltmak ita, leatot (et) 5 ‫הטעה (להטעות‬
)‫את‬
yanıltma, aldatma, yanlış yola sevketme, yanlış fikir ataya ‫הטעיה‬
verme
tattırmak, vurgulamak, üzerinde durmak, belirt- itim, teatim S )‫הטעים (להטעים‬
mek ■ •'‫'׳ '־‬ ■ ‫'־‬ ' .
yüklemek, şarj etmek itin, teatin S )‫הטעין (להטעין‬
vurgulama, vurgulu okuma, vurgu, tonlama, tattır- atama ‫הטעמה‬
ma, tadına baktırma
yükleme, doldurma, şarj etme atana ‫הטענה‬
vaaz verme, telkin etme, beyin yıkama, ahlak dersi atafa ‫הטפה‬
verme
yakasına yapışma, askıntı olma, asalaklık etme, itaflut ‫הטפלות‬
parazitlik etme
taciz, sıkıntı, rahatsızlık atrada ‫הטרדה‬
cinsel taciz atrada minit ‫הטרדה מינית‬
zahmet verme, uğraştırma, rahatsız etme atraha ‫ה?וךחה‬
kafasını karıştırmak, rahatsız etmek, meşgul etmek, itrid, leatrid S )‫הקזךיד (להטריד‬
taciz etmek, musallat olmak
zahmet vermek, uğraştırmak, rahatsız etmek itriah, leatriah S ‫הטריח (להטריח‬
(et) )‫את‬
çıldırtmak, kudurtmak, deli etmek itrif, leatrif s )‫הטריף (להטךיף‬
bulanıklaşmak, donuklaşmak, solgunlaşmak, silik- itaşteş, leitaşteş S ‫הטשטש (להט־‬
leşmek, renksizleşmek )‫שטש‬
bulanıklaşma, donuklaşma, solgunlaşma, silikleşme, itaşteşut ‫הטשטשות‬
renksizleşme
ileri teknoloji, yüksek teknoloji (İNGİLİZCEDEN ay tek ‫הי טק‬
High Tech)
0 (dişil) i J ‫היא‬
hijyen, temizlik, sağlık koruma igyena ‫הץינה‬
yaşa, hurra, bravo eydad ‫הידד‬
olmak, varolmak, bulunmak aya, liyot ‫פ‬ )‫היה (להיות‬
memnun olmak aya merutse, ‫פ‬ ‫היה מרצה (להיות‬
liyot merutse )‫מרצה‬
bugün ayom ‫היום‬
olduğundan dolayı eyot şe, eyot ve -‫היות ש‬
iyi, iyice eytev ' ‫היטב‬
iyilik yapmak, iyileştirmek, düzeltmek, iyi davran- eytiv, leitiv ‫פ‬ )‫היטיב (להיטיב‬
mak

114
deşifre olma, ortaya çıkma, sırrın ortaya çıkması ehasfut ‫החשפרת‬
imzalatmak, mühürletmek ehlim, leahtim ‫פ‬ ‫החתים (להחתים‬
(et) )‫את‬
imzalatma, mühürletme ahtama ‫החתמה‬
düzelme, iyileşme, kolaylık, fazladan ödenen meb- atava ‫הטבה‬
lağ, prim, ikramiye
daldırmak, suya batırmak, vaftiz etmek, ıslatmak itbilyleatbil )‫הטביל (להטביל‬
batırmak, boğmak (suda), daldırmak, mühürlemek itbia, leatbia S )‫הטביע (להטביע‬
suya ya da sıvıya daldırma, batırma, vaftiz atbala ‫הטבלה‬
batırma, boğma (suda), daldırma, mühürleme atbaa ‫הטב^ה‬
eğmek, saptırmak, yöneltmek, başka yöne çevirmek, ita, leatot s )‫הטה (להטות‬
yön değiştirmek, kelimenin halini değiştirmek
arınma, temizlenme itaarut ‫הטהרות‬
saptırma, yöneltme, yönlendirme, yönünü çevirme, ataya _________‫הטיה‬
şaşırtma, kelimenin halini değiştirme (dilbilgisinde)
sıvalamak, sıva yapmak, üstünü örtmek, sıvamak etiah, leatiah s )‫הטיח (להטיח‬
yaptırmak, mecbur etmek, koymak, yüklemek, itil, leatil ‫פ‬ )‫הטיל (להטיל‬
atmak, fırlatmak, savurmak, düşürmek
yumurtlamak itil beytsa, ‫פ‬ ­ ‫הטיל ביצה (לה‬
leatil beytsa )‫טיל ביצה‬
vergi koymak itil mas, leatil ‫פ‬ ‫הטיל מס (להטיל‬
mas )‫מס‬
uçurmak, pilotluk yapmak etis, leatis (et) ‫הטיס (להטים את) פ‬
vaaz vermek, ahlak dersi vermek, öğüt vermek, itif, leaiif ‫פ‬ )‫הטיף (להטיף‬
telkin etmek, akıtmak (sıvı), damlatmak
vergi koyma, yükümlülük, yaptırım, yük, atma, etel ‫הטל‬
fırlatma, atış
yamalama, yamama, yama yapma atlaa ‫הטלאה‬
yaptırma, mecbur etme, koyma,,yükleme, fırlatma, alala ‫הטלה‬
atma, atım, atış, savurma
yeri değişmek, bir yerden bir yere geçmek, sarsıl- italtel, leitaltel ‫הטלטל (להטלטל) פ‬
mâk, kımıldamak
sarsılma, yeri değişme, bir yerden bir yere geçme italtelut ‫הטלטלות‬
yamalamak, yama yapmak itli, leatli ‫פ‬ )‫הטליא (להטליא‬
saklamak, gizlemek, gömmek itmin, leatmin . ‫פ‬ )‫הטמין (להטמין‬
asimile etmek, özümlemek, sindirtmek, sistem itmia, leatinia ‫פ‬ )‫הטמיע (להטמיע‬
içinde eritmek
saklama, gizleme, gömme atmana ‫הטמנה‬
asimilasyon, özümleme, sindirim atınaa ‫הטמ^ה‬
uçakla taşıma, hava köprüsü etes ‫הטם‬

113
ekşime, turşu kurma, kaçırma (fırsatı, vapuru, maçı ahmatsa ‫החמצה‬

vahimleşme, kritikleşme, fenalaşma, kötüleşme, ahmara ‫החמרה‬


kötüye gitme
park etmek ehna, leahııot B ‫החנה (להחנות‬
(et) )‫את‬
yaltaklanmak, dalkavukluk etmek, pohpohlamak, ehnif,leahnif : ‫ פ‬.. )‫החניף (להחניך‬
yağ çekmek
boğmak, bunaltmak, iç darlığı getirmek ehnik, leahnik B )‫החניק (להחניק‬
yaltaklanma, pohpohlama, dalkavukluk etme, yağ ahnafa ‫החנפה‬
çekme, kompliman
boğma, bunaltma, daral getirme, azotlama ahnaka ‫החנקה‬
eksiltmek, azaltmak ehsir, leahsir ‫פ‬ )‫החסיר (להדוסיר‬
eksiltme, indirim, düşürme, azaltma, çıkarma, aksara ‫החסרה‬
kesinti .
utandırmak, yüzünü kızartmak ehpir, leahpir B )‫החפיר (להדופיר‬
dışa döndürmek, dışarı çıkarmak, dışa dönük yap- ekisin, leahtsin B )‫החצין (להחצין‬
malt, dışa vurmak, yansıtmak, açığa vurmak
dışa dönüklük, dışavurum ahtsana ‫החצנה‬
tahribat, imha, harap etme, tahrip etme, yıkma ahrava ‫החרבה‬
korkutma, şok etine ahrada ‫החרךה‬
harap etmek, tahrip etmek, yıkmak ehriv, leahriv B )‫החריב (להחריב‬
korkutmak, şok etmek ehrid, leahrid B )‫החריד (להחריד‬
dışlamak, aforoz etmek, boykot etmek, kanunen ehrim, leahrim B )‫החרים (להחרים‬
veya cebren el koymak, haczetmek, kamulaştırmak
kötüleşmek, durumu ciddileşmek, şiddetlenmek, ehrif, leahrif B )‫החריף (להחריף‬
vahim duruma girmek
sağırlaştırmak, sağır etmek ehriş, leahriş B )‫החריש (להחרי׳עז‬
el koyma, kamulaştırma, aforoz etme, boykot etme ahrama ‫הדורמה‬
vahamet, vahimleşme, vahimleştirme, kötüleşme, ahrafa ‫החרפה‬
kötüleştirme, azma, azdırma
sağır olma, işitme kaybına uğrama eharşut ‫החרשות‬
şüphelendirme, kuşkulandırma, zan altında bırak­ ahşada ‫החשדה‬
ma
hızlandırma, çabuklaştırma, acele ettirme, ivme ahaşa ‫החשה‬
hesaba katmak, dikkate almak, değer biçmek, ekşir, leahşiv B )‫החשיב (להחקזיב‬
takdir etmek
şüphelendirmek, kuşkulandırmak, zan altında • ehşid, leahşid B )‫הח׳עזיד (להחשיד‬
bırakmak ‫־‬
karartmak ehşih, leahşih B )‫החשיך (להחקזיך‬
karartma ahşaha ‫החשכה‬

112
günaha sokmak, günah işletmek, ıskalamak, hata ehti, leahti (et) ‫פ‬ ‫החטיא (להחטיא‬
ettirmek
)‫את‬
vurmak, dövmek ehtif, ledhtif ‫פ‬ )‫הקטיף (להקטיף‬
yaşatma, diriltme, canlandırma, hayata döndürme ahyaa ‫הקיאה‬
yaşatmak, diriltmek, canlandırmak, hayata dön- ehye, leahyot s )‫החיה (להחיות‬
dürmek
uygulamak, uygulamaya koymak, tatbik etmek, ehil, leahil ‫יפ‬ )‫החיל (להחיל‬
yürütmek, hayata geçirmek
acele ettirmek, hızlandırmak, çabuklaştırmak leâhış ‫פ‬ )‫החיהז (להחיש‬
bilgilenmek, bilgi edinmek, akıllanmak ehkim, ‫פ‬ )‫החכים (להחכים‬
leahldm
kiraya vermek, kiralatmak, ücretle tutturmak (yer ehkir, leahkir ‫פ‬ )‫החכיר (להחכיר‬
veya adam)
kiralama, kiraya verme ahkara ‫החכרה‬
itibaren, ....den başlamak üzere ahel ‫החל‬
başlamak, girişmek, koyulmak, başlatmak ehel, leahel ‫פ‬ )‫החל (להחל‬
paslanma, pas tutma ahlada ‫הקלדה‬
uygulama, tatbik etme ehala ‫החלה‬
karar, karar verme ahlata ‫החלטה‬
kararlı, azimli ehleti ‫החלטי‬
kararlılık, azim, azimlilik ehletiyut ‫הקלטיות‬
hasta etmek, iğrendirmek ehli, leahli ‫פ‬ )‫הקליא (להקליא‬
paslanmak ehlid, ‫פ‬ )‫קחליד (להחליד‬
karar vermek ehlit, leahlit ..S )‫החליט (להחליט‬
iyileşmek, nekahatte olmak ehlim, leahlim ‫פ‬ )‫החלים (להקלים‬
değiştirmek ehlif, leahlif ‫פ‬ )‫קחליף (להקליף‬
kaydırmak, paten kaymak eklik, leahlik ‫פ‬ )‫החליק (להחליק‬
güçsüzleştirmek, zayıfltamak, ses volüm kısmak ehliş, leahliş ‫פ‬ )‫קחליש (להחליש‬
nekahat, iyileşme ahlama ‫החלמה‬
değiştirme, değiş tokuş, trampa ahlafa ‫הדולפה‬
kayma, kaydırma, patinaj . ahlaka ‫החלקה‬
buz pateni ahlaka al ‫החלקה ??ל הקרח‬
akerah
zayıflama, güçsüzleşme, kısma, etkisini azaltma, aklaşa ‫החלשה‬
güçten düşürme
iltifat etmek, kompliman yapmak ehmi, leahmi ‫פ‬ )‫חחמיא (להדזמיא‬
ekşitmek, turşu yapmak, fırsatı değerlendirenle- ehmits, ‫פ‬ )‫החמיץ (להחמיץ‬
mek, kaçırmak (fırsatı, vapuru, maçı vs.) leahmits
kritikleştirmek, vahimleştirmek, daha kötüleştir- ehmir, leahmir ‫יפ‬ )‫החמיר (להחמיר‬
mek, ciddileştirmek

111
atlatmak, fırlatmak, hamle yaptırmak İznik, leaznik 3 )‫הזניק (להזניק‬
başlama, start, başlangıç, çıkış aznaka ‫הזנקה‬
terleme azaa ‫הז?ה‬
kızdırmak, hiddetlendirmek, çileden çıkarmak izim, leazim S )‫הזעים (להזעים‬
kızdırmak, çileden çıkarmak izif, leazif 3 )‫הזעיף (להזליף‬
kaşlarını çatmak izifgabot, v. \ 3... ‫הזעיף גבות (להך‬
leazifgabot )‫עיף גבות‬
çağırmak, alarma geçirmek, alarm vermek, dikkat izik, leazik 3 )‫הזעיק (להזעיק‬
çekmek
boyutunu azaltmak izir, leazir 3 )‫הזעיר (להזעיר‬
alarm, tehlike işareti azaka ‫הזעקה‬
ihtiyarlatmak, yaşlı göstermek, yaşlandırmak izkin, leazkin 3 )‫הזקין (להזקין את‬
(et)
akıtmak, akım yaratmak izrim, leazrim 3 )‫הזרים (להןרים‬
döllemek, tohumlamak izria, leazria 3 )?‫הזריע (להזרי‬
iğne yapmak, zerketmek, enjekte etmek izrik, leazrik 3 )‫הזךיק (להזריק‬
akıtma, akım yaratma, piyasaya sürme azrama ‫הזרמה‬
dölleme, tohumlama azraa ‫הץך?ה‬
enjeksiyon, zerketme, zerk, iğne, iğne yapma, enjek- azraka ‫הזרקה‬
te etme, lavman
saklama, gizleme ahbaa ‫ההבאה‬
saklamak, gizlemek ehbi, leahbi 3 ‫הדוביא (להחביא‬
(et) )‫את‬
içeri sızdırmak, sokmak, duhul ettirmek, nüfuz ehdır, leahdir 3 )‫החדיר (להחדיר‬
ettirmek
içeri sızdırma, sokma, duhul ettirme, nüfuz ettirme ahdara ‫החדרה‬
solgunlaşmak, rengi solmak, beti benzi atmak ehvir, leahvir 3 )‫החויר (להחויר‬
solgunlaşma, rengi solma, beti benzi atma ahvara ‫הדורך־ה‬
tutmak, elde tutmak, alıkoymak ehzik, leahzik 3 ‫החזיק (להזזזיק‬
(et be) )-3 ,‫את‬
dayanmak, direnmek, mukavemet göstermek ehzik maamad, 3 ‫החזיק מעמד‬
leahzik )‫(להחזיק מעמד‬
maamad
iade etmek, döndürmek, geri vermek, geri ödemek ehzir, leahzir 3 ‫החזיר (להחזיר‬
(et) )‫את‬
tutma, bakım ahzaka ‫החזקה‬
iade, geri ödeme elızer ‫החזר‬
iade, geri yerme ahzara ‫החזרה‬
ıskalama, gol kaçırma, atış kaçırma ahtaa ‫החטאה‬

110
dikleşmek, dikilmek, dimdik durmak izdakef, 3 )‫הזדקף (להזדקף‬
leizdakef
ereksiyon, dikleşme, dikilme izdakfut ‫הזדקפות‬
muhtaç olmak, ihtiyacı olmak, gereksinmek, arıtıl- izdakek, 3 )‫הזדקק (להזדקק‬
mak, rafine edilmek leizdakek
gereksinme ihtiyaç duyma, arıtılma, rafine edilme izddkekut ‫הץדקקות‬
dışına çıkmak, öne çıkmak, göze batmak, göze izdaker, ‫־־‬ "3 )‫הזדקר (להזדקר‬
çarpmak leizdaker
göze batma, göze çarpma, öne çıkma, dışına çıkma, izdakrut ‫הזדקרות‬
çıkıntı, dürtülme, itilme, kakılma
hızlanmak, çabuk olmak, acele etmek izdarez, 3 )‫הזדרז (להזדרז‬
leizdarez
acelecilik, çabukluk, hızlılık izdarzut ‫הזךרזות‬
hayal kurmak, halüsinasyon görmek aza, laazot 3 )‫הזה (להזות‬
uyarmak, ihtar etmek, ikaz etmek, tembih etmek izir, leazir 3 )‫הזהיר (להזהיר‬
uyarma, ihtar etme, ikaz etme, tembih etme azara ‫הזהרה‬
garip, acaip, hayal ürünü azuy ‫הזוי‬
kımıldama, kımıldatma, kıpırdatma azaza ‫הזזה‬
halüsinasyon, sanrı, hezeyan azaya ‫הדה‬
kıpırdatmak, kımıldatmak, hareket ettirmek eziz, leaziz (et) 3 )‫הזיז (להזיז את‬
akıtmak, damlatmak izil, leazil 3 )‫הזיל (להזיל‬
beslemek ezin, leazin 3 )‫הזין (להזין‬
terlemek izia, leazia 3 )?‫הד? (להד‬
zarar yermek, hasar yapmak, zedelemek izik,leazik 3 . )‫הזיק (להזיק‬
hatırlatmak, aklına getirmek, andırmak, çağrıştır- izkir, leazkir 3 ‫הזכיר (להזכיר‬
mak, anmak (et) )‫את‬
mevlut, hatırlatma, anma azkara ‫הזכרה‬
hatirlama, akla gelme izahrut ‫הזכרות‬
sızdırmak, akıtmak, damlatmak izlif, leazlif 3 )‫הזליף (להזליף‬
sızdırma, akıtma, damlatma azlafa ‫הזלפה‬
davet etmek, ısmarlamak, sipariş etmek, yer ayırt- izmin, leazmin 3 ,‫הזמין (להזמין את‬
mak, rezervasyon yapmak (et le) ‫י‬ )"‫ל‬
davetiye, sipariş azmana ‫הזמנה‬
rezervasyon azmanat ‫הזמנת מקרם‬
1 . makom meroş
1 1 > ‫מראש‬
besleme, elektrik bağlama, enerji verme azana ‫סזנה‬
ihmalkarlık, ihmal, ihmal etme aznaha ‫הזנחה‬
ihmal etmek, pas geçmek, bakımsız bırakmak, izniah, 3 )‫הזניח (להזניח‬
boşlamak leazniah

109
kurtarmak oşia, leoşia S )?‫הו־שי? (להושי‬
bırakmak, şerbet bırakmak, izin vermek, meydan otir, leotir 5 )‫הותיר (להותיר‬
vermek, arkada bırakmak »

kimliğini göstermek, kendini tanıtmak, aynı fikirde izdaa, leizdaot 5 ‫הזדהה (להזדהות‬
olmak, dayanışmak, özdeşleşmek (im) )‫?ם‬
dayanışma, özdeşleşme, kimlik belirtme izdaut ‫הזדהות‬
kirlenmek, pislenmek, enfeksyon kapmak, mikrop izdaem, İ )‫הזדהם (להץדהם‬
kapmak, iltihaplanmak leizdaem
kirlenme, pislenme, enfeksyon kapma, mikrop izdaamut ‫הזדהמות‬
kapma, iltihaplanma
çiftleşmek, cinsel ilişki kurmak izdaveg, S )‫הזדוג (להץדרג‬
leizdaveg
çiftleşme, cinsel münasebet, cinsel birleşme, cinsel izdavgut ‫הזדוגות‬
ilişki
sürünmek, emeklemek, sürünerek ilerlemek izdahel, E> )‫הןדחל (להזדחל‬
leizdahel
sürünme, emekleme, sürünerek ilerleme izdahalut ‫הזדחלות‬
sikişmek (kabaca), silahlanmak izdayen, S )‫הזדין (להזדץ‬
leizdayeıı
silahlanma, donanım izdaynut ‫הזדינות‬
aklanmak, temize çıkmak, beraat etmek, zimmetin- izdaka, ‫פ‬ )‫הזדכה (להזדכות‬
dekileri teslim etmek leizdakot
aklanma, temize çıkma, beraat, suçsuzluğu belli izdakut ‫הזדכות‬
olma, zimmeti devretme
arınmak, arıtılmak, berraklaşmak izdakeh, ‫פ‬ )‫הזדכך (להזדכך‬
leizdakeh
arınma, temizlenme, durulma, berraklaşma izdakhut ‫הזדככות‬
vuku bulmak, nasip olmak, fırsat doğmak, şans izdamen, ‫פ‬ )‫הזד&ן (להזרמן‬
çıkmak leizdamen
fırsat, şans, vesile izdamnut ‫נות‬0‫הזד‬
kuyruk olmak, sıra oluşturmak, ardından gitmek, izdaneVf ‫פ‬ )‫הץדנב (להןדנב‬
peşinden sürüklenmek leizdanev
kuyruk olma, sıra oluşturma, ardından gitme, izdanvut ‫הזתבות‬
peşinden sürüklenme
sarsılmak, şok olmak izdaazea, ‫הזד^ז? (להזדעזע) פ‬
leizdaazea
sarsılma, şok olma, sarsıntı izdaazut ‫הזדעזעות‬
hiddetlenmek, parlamak, infiale kapılmak izdaem, ‫פ‬ )‫ם‬5?‫הזך?ם (להןד‬
leizdaem
yaşlanmak, ihtiyarlamak, kocamak izdaken, ‫פ‬ )‫הזדקן (להזדקן‬
leizdaken
yaşlanma, ihtiyarlama, yaşlılık, ihtiyarlık izdaknut ‫הזדקנות‬

s»................... ■.‫־‬: ■ ■
108
çıkarma, neşriyat otsaa ‫הוצאה‬
masraf, harcama, gider otsaa ‫הוצאה‬
çıkarma, yayma, neşretme, yayınlama otsaa leor ‫הוצאה לאור‬
idam, infaz otsaa leoreg ‫הוצאה להורג‬
icra, icraat, fiiliyata geçirme, haciz, haciz etme otsaa lepoal ‫הוצאה לפעל‬
tekzip, yalanlama, doğru olmadığını açıklama, otsaatdiba - ■-■*‫הוצאת^רבה‬
aklama
çıkarmak (yerinden), yayınlamak otsi, leotsi (et) S ‫הוציא (להוציא‬
)‫^ת‬
para çekmek, para çıkarmak, harcamak otsi kesef, ‫פ‬ ­ ‫הוציא פסף (להו‬
leotsi kesef )‫ציא פסף‬
yaradılış, yaratma ivatsrut ‫הוצרות‬
kınamak, damgalamak, lekelemek, itham etmek, okia, leokia ‫פ‬ )‫הוקיע (להוקיע‬
lanet etmek, lanetlemek
değer bilmek, paha biçmek, takdir etmek, saymak, okir, leokir ‫פ‬ )‫הוקיר (להוקיר‬
saygı göstermek, itibar etmek, paye vermek
kınama, itham etme okaa ‫הוקעה‬
itibar etme, paye verme, rağbet etme, saygı göster- okara ‫הוקרה‬
me
talimat, direktif, yönerge, emir, öğretim, tedrisat oraa ‫הוראה‬
otomatik ödeme talimatı, sürekli kalıcı direktif oraat keva ‫הוראת קבע‬
indirme, indirim orada ‫הורדה‬
veli, ebeveyn (tekil) ore ‫הורה‬
göstermek, talimat vermek, öğretmek ora, leorot (et ‫ פ‬,‫הורה (להורות את‬
le) )-‫ל‬
indirmek orid, leorid (et) ‫פ‬ ‫הוריד (להוריד‬
)‫את‬
ebeveyn, anne ve baba, veliler (çoğul) orim ‫הורים‬
yeşillendirme^ yeşile döndürmek orik, teorik ‫פ‬ )‫הוריק (להוריק‬
kasırga, bora (İNGİLİZCEDEN) urikan ‫הוריקן‬
miras bıra'kmak, vasiyet etmek oriş, leoriş ‫פ‬ )‫יש‬-‫הוריש (להת‬
hormon hormon ‫הקדמון‬
boşaltma ’* ‘ oraka ‫הורקה‬
yeşillendirme, yeşile döndürme oraka ‫הורקה‬
miras bırakma, vasiyet etme oraşa ‫הורשה‬
oturtma oşava ‫הושבה‬
oturtmak oşiv, leoşiv (et) ‫פ‬ ‫הושיב (להושיב‬
)‫את‬
uzatmak oşit, leoşit '‫פ‬ )‫הושיט (להושיט‬

107
uçarı, hercai, hayta, kaypak, alemci, ahlaksız, olel ‫הולל‬
berduş
azgınlaşmak, çıldırmak, kudurmak, huzuru bozmak olel, leolel S )‫הולל (להולל‬
uçarılık, ahlaksızlık, utanmazlık, hovardalık, sefa- olelut ‫הוללות‬
hat, sefaya düşkünlük
münasip, yakışık, uygun, yerinde, cazip, yaraşan olein ‫הולם‬
hollanda (ülke) .... ■ oland ‫הולנד‬-
hollandalı (eril) olandi T ‫הולנדי‬
hollandalı (dişil), hollandaca, flamenkçe olandi ‫נ‬ ‫הולנדית‬
bitki ile tedavi, benzeri ile tedavi yöntemi omeopatya ‫הומאופתיה‬
gürültülü, patırtılı ome ‫הזימה‬
ibne, gey, nonoş omo 1‫הומ‬
eşcinsel, homoseksüel omoseksual ‫הומוסקסואל‬
mizah, espri, nükte umor ‫הומור‬
esprili, şakacı, komik, gülünç, nükteli umoristi ‫הומוריסטי‬
insancıl, hümanist, iyiliksever umani ‫הומני‬
insani, insancıl, yardımsever, iyiliksever, hayırsever umanitari ‫הומניטרי‬
(İNGİLİZCEDEN)
servet, kapital, sermaye on ‫הין‬
yolsuzluk, dolandırıcılık onaa ‫הונאה‬
macar (eril) ungari ‫ז‬ ‫הונגרי‬
macaristan (ülke) ungarya ‫הונגךיה‬
macar (dişil) ungariya ‫הונגריה‬
macarca ungarit ‫הונגרית‬
honduras (ülke) onduras ‫הונדורס‬
aldatmak, kandırmak, dolandırmak, yolsuzluk ona, leonot ‫פ‬ )‫הונה (להונות‬
yapmak
kurulum, kuruluş, tesis edilme, tesis etme ivasdut ‫הוסדות‬
eklemek, katmak, ilave etmek osif, leosif ‫פ‬ )‫הוסיף (להוסיף‬
katma, ilave, zam osafa ‫הוספה‬
buluşmak, istişare, müzakere, durum değerlendir- ivadut ‫ההגדות‬
mesi yapma
amaçlamak, hedef saptamak, amaç edinmek oid, leoid ‫פ‬ )‫ההגיד (להחגיד‬
yaramak, yararı olmak, işe yaramak, faydalandır- oil, leoil ‫פ‬ )‫הו?יל (להואיל‬
mak, faydası olmak, faydalı olmak
belirmek, görünmek, ortaya çıkmak, gözükmek, ofia, leofia ‫פ‬ ‫הופי? (להופיע‬
sahneye çıkmak (be) )-‫ב‬
görünüş, görünme, açığa çıkma, belirme, perfor- ofaa ‫הופ^ה‬
mans, gösteri, konser

106
kurutmak, üstünü kurutmak oviş, leoviş ‫פ‬ )‫הוביש (להו־ביש‬
nakliyat, transport, taşıma, götürme, taşımacılık ovala ‫הובלה‬
filozof oge ‫הו^ה‬
düşünür, filozof oge deot ‫הו־גה דעות‬
bıktırmak, bezdirmek, usandırmak ogia, leogia B )‫הוגיע (להוגיע‬
dürüst, adil,..etik, ahlaklı, insaflı ........... ogen ‫הוגן‬
şan, haşmet, heybet, görkem od ‫הוד‬
itiraf, teşekkür etme, şükretme odaa ‫הודאה‬
teşekkür etmek, şükretmek, müteşekkir olmak, oda, leodot (le B ,-‫הודה (להודות ל‬
minnettar olmak, itiraf etmek, dile getirmek, açıkça al be) )"‫ ב‬,‫על‬
söylemek
sayesinde, sayede, ...nın sayesinde odotle -‫הודות ל‬
şükretme, şükran, şükür, hamdetme odaya ‫הוריה‬
bildirmek, duyurmak, anons etmek, ilan etmek, odla, leodia (et B ‫הודיע (להודיע‬
haberdar etmek, tebliğ etmek al le) )-‫ ל‬,‫ על‬,‫את‬
haber, mesaj, tebligat, bildiri, duyuru odaa ‫הוךלה‬
şimdiki, şu an, şu anki ove ‫היוה‬
oluşturmak, var etmek, olmasına neden olmak, iva, leavot B )‫הרה (להרות‬
içermek, ihtiva etmek
paraya çevrilmiş avon ‫הרון‬
sermayeye katma, sermaye arttırımı, sermayelen- ivun ‫הרון‬
dirme
hayalperest, hayal peşinde koşan, garip fikirleri oze ‫הרזה‬
olan .... .................. . _ ________ ___ -.
ucuzlatmak ■. ,1 ozil, leozil B )‫הוזיל (להוזיל‬
ucuzlatma, ucuzluk, ucuzlama, indirim ozala ‫הוזלה‬
hayat tarzı, folklor, adetler davranışlar dizisi avay ‫הרי‬
oluş, varoluş, olma avaya ‫הדה‬
ispat, kanıtlama ohaha ‫הוכחה‬
ispatlamak, ispat etmek, kanıtlamak ohiah, leohiah B )‫הוכיח (להוכיח‬
doğurma, doğum oluda ‫הולדה‬
doğuş, doğum, doğma, bebeğin annesinden doğması, ivaldut ‫הולדות‬
kaynaklanma
doğurtturmak, vucuda getirmek, hamile bırakmak olid, leolid (et) . B ‫הוליד (להוליד‬
(babanın yaptırdığı) )‫את‬
yürütmek, götürmek, iletmek altlı, leolih B ‫הוליד (להוליד‬
(et le) )‫אתי ל־‬
yaya oleh regel ‫לגל‬. ‫הילד‬
iletim, iletme, ileticilik olaha ‫הילכה‬

105
benzetim,jsimülaşyon, yalandan yapma rr._.., . . admaya ‫ך>דמיה‬
susturmak, arabayı stop etmek idnıim, S )‫הדמים (להדמים‬
leadmim
gözyaşı döktürmek, gözlerini yaşartmak idmia, leadmia S )?‫הרמי? (להךכ׳י‬
suskunlaştırma, sessizleştirme admama ‫הדממה‬
mersin ağacı ,... .... adaş ........ ‫הדס‬
itme, tepme, zıt, kutupların iticilik gücü, tepkime edef ■ 1 ‫י‬ ‫הדף‬
tepmek, geri tepmek, savuşturmak (tehlikeyi), geri adaf, lâadof s )‫הדף (להדף‬
püskürtmek, çelmek
basmak, tab etmek idpis, leadpis ‫פ‬ ‫הדפיס (להדפיס‬
(et be) )‫ פ־‬,‫את‬
baskı, emprime, emprime kumaş, kumaş üstü desen edpes ‫הרפס‬
baskısı
baskı . adpasa ‫הדפסה‬
tetik edek ‫הדק‬
sıkmak, bağlamak, kenetlemek (kemer), sıkıştır- idek, leadek ‫פ‬ )‫הדק (להדק‬
mak, darlaştırmek, sağlamlaştırmak, raptetmek
görkem, süs, güzellik, ün, ihtişam adar ‫הךד‬
narenciye, turunçgil adar ‫הדר‬
süslemek, güzelleştirmek, övmek, methetmek ider, leader ‫פ‬ )‫הדר (להדר‬
onore etmek, şeref vermek, saymak adar, laador ‫פ‬ )‫הדר (להדר‬
kademe, aşama, derece, merhale adraga ‫הךרגה‬
aşamalı, kademeli, derece derece, azar azar adragati ‫הדרגתי‬
çökme, çöküş, gerileme bozulma, kötüye gitme idarderut ‫הדךדרות‬
rehberlik yapmak, kılavuzluk etmek, önderlik idrih, leadrih ‫פ‬ )‫הךריך (להדריך‬
etmek
güneye yönelmek, güneye gitmek idrim, leadrim ‫פ‬ )‫הדרים (להךרים‬
rehberlik, kılavuzluk, yol gösterme, öğretim, eğitim, adraha ‫הךרכה‬
tedrisat, bilgilendirme
güneye yönelme, güneye gitme adrama ‫הךרמה‬
tekrar çağırma (sahneye), tekrarını isteme, isteriz adran ‫הךרן‬
(sanatçıya yapılan tezahürat) .
ikinci baskı için derlemek, yeniden neşretmek, yeni eedir, leaadir ‫פ‬ )‫ההריר (לההריר‬
baskı yapmak, baskıya sokmak
0 (eril) u ‫ז‬ ‫הוא‬
razı olmak oil, leoil ‫פ‬ )‫הואיל (להואיל‬
dığından ....dığından, bu yüzden oil ve... -‫הואיל ו‬
getirilmiş, konulmuş uva ‫הובא‬
nakletmek, götürmek, taşımak ovil, leovil (et) ‫פ‬ ‫הוביל (להוביל‬
)‫את‬
." .. .'Z' '■‫־■־‬.. "‫‘י‬ -■ZZ..

104
yankılanmak, yankı yapmak, çınlamak ided, leaded S )‫הךהד (להדהד‬
akis, yansıma, yankılanma idud ‫הךהוד‬
şaşırtmak, afallatmak, hayrete düşürmek, ürkütmek idim, leadim S )‫הךהים (להךהים‬
hızlandırmak, dörtnala koşturmak, süratlendirmek idir, leadir ‫פ‬ )‫הךהיר (להדהיר‬
hindi (hayvan) odu ‫הדו‬
hindistan (ülke) ' . - .. odu ■■'‫■״‬ ....‫הדן‬
ayaklık, ayak dayayacak yer adom ‫הדום‬
bağlama, sıkma, darlaştırma iduk ‫הדוק‬
bağlı, sıkı, yapışık, gergin aduk ‫הדילו‬
kemeri sıkma iduk ahagura ‫הדוק החגורה‬
süs, görkem, şatafat, havalılık idur ‫הדור‬
süslü, haşmetli, ünlü adur ‫הדור‬
azletme, yol verme, görevden alma, el çektirme, adaha ‫הדחה‬
eleme (spor maçla eleme)
bulaşık yıkama, durulama adaha ‫הדחה‬
1
düşünceyi bastırmak; kafandan uzaklaştırmak, idhik, leadhik s )‫הךחיק (להךחיק‬
düşünmeme^ çalışmak
yerinden çıkarma, yerinden etme edhek ‫הדחק‬
bastırma (duygu veya düşünceyi), kafandan uzak- adhaka ‫הךחקה‬
!aştırma, düşünmemeye çalışma
güçlükle ilerleme, itip kakma, sokulma idahakut ‫הרחקות‬
hintli, hindu (eril) odi T■ ‫הד‬
bulaşık yıkamak, azletmek, görevden almak, işten el edıah, leadiah ‫ פ‬...... )‫הדיח (להריח‬
çektirmek j yöl vermek, elemek (spor maçta elemek)
müzakere, görüşme idaynut ‫הריבות‬
sürüklemek, taşımak (rüzgarla/dalgayla hava, su idif, leadif S )‫הדיף (להדיף‬
koku yaprak esinti vs.), yaymak, saçmak
tepme, geri tepme, savuşturma (tehlikeyi), geri adifa ‫הדיפה‬
püskürtme, çelme
hintli, hindu (dişil), hintçe odit J ■ ‫הדית‬
güçsüzleşme, fakirleşme, yoksunluk, mahrumiyet idaldelut ‫הדלדלות‬
sızdırmak (sıvı, gaz, sır, bilgi, haber) idlif, leadlif ‫פ‬ ‫הךליף (להדליף‬
(et) )‫את‬
yakmak, ateşlemek, tutuşturmak, gaz vermek, yakıt idlik, leadlik ■‫פ‬ )‫הדליק (להדליק‬
vermek
sızdırma (bilgi haber) adlafa . ‫הןלפה‬
yakma, bütün elektrikli aletleri çalıştırma adlaka ‫הדלקה‬
benzetim yapmak, yalandan yapmak idma, leadmot ‫פ‬ )‫וזךמה (להךמות‬
benzerlik, benzeyiş, andırma idamut ‫הדמות‬
gizlice içeri sızdırmak, çaktırmadan sokmak,‫ ־‬sezin- igniv, leagniv S )‫הגניב (להגניב‬
dirmeden içeri sokmak
defansif anlayış, müdafa edici anlayış, savunmacı aganati ‫הגנתי‬
davranış
ulaşma, ulaşım, erişme, erişim, varış, vasıl olma agaa ‫הג?ה‬
tiksindirmek, iğrendirmek igU, leagil ‫פ‬ )‫הגעיל (לה^יל‬
kaynar suda hametsten arındırma, kaşer lepesah agaala ‫הגעלה‬
haline getirme
kaynar suda hametsten arındırma, kaşer lepesah agaalat kilim ‫הגעלת כלים‬
haline getirme (kap kacak alet tencere vesaireyi)
göç etmek, muhaceret yapmak, iltica etmek, sığın- iger, leager ‫פ‬ )‫הגר (להגר‬
mak
kura çekmek igrilj leagril ‫פ‬ )‫הגדיל (להגדיל‬
kura çekme, çekiliş agrala ‫הגרלה‬
sunma, takdim agaşa ‫הגשה‬
gerçekleştirmek, realize etmek, ifa etmek, yerine igşim, leagşim ‫פ‬ ‫המטים (להגשים‬
getirmek (te) )-‫ל‬
gerçekleştirme, realizasyon, ifa agşama ‫הגקזמה‬
yankı, aksiseda ed ‫הד‬
meraklandırma, endişelendirme, kaygılandırma adağa ‫הדאגה‬
meraklandırmak, endişelendirmek, kaygılandırmak idig, leadig (et) ‫פ‬ ‫הדאיג (להדאיג‬
)‫את‬
beyaz ayı, kutup ayısı (hayvan) adov alavan ‫הריב הלבן‬
yapıştırmak, bulaştırmak, arkadan yetişmek idbik, leadbik ‫פ‬ )‫הדביק (להךביק‬
ilaçlama yapmak (zararlılara karşı haşarat,fare vs.) idbir, leadbir ‫פ‬ )‫הךביר (להןביר‬
yapıştırma adbaka ‫הךבקה‬
bulaşma, bulaştırma, yapışma idabkut ‫הדבקות‬
bulaşma, yapışma, sirayet idabkut ‫הדבקות‬
ilaçlama (haşarata ve zararlılara karşı) adbara ‫הדברה‬
diyalog, iletişim kurma, anlaşmaya varma idabrut ‫הדברות‬
örnek vermek, misal vermek idgim, leadgim ‫פ‬ )‫הדגים (להדגים‬
kuluçkaya yatırmak idgir, leadgir ‫פ‬ )‫הךגיר (להדגיר‬
belirtmek, betimlemek, vurgulamak, altını çizmek idgiş, leadgiş ‫פ‬ )‫הדגיעז (להךגיש‬
tanıtım, örnekleme, misal verme, örnek verme adgama ‫הדגמה‬
kuluçkaya yatırma, civciv çıkarma, kuluçka adgara ‫הךגרה‬
vurgu, önem, üzerinde durulan nokta edgeş ‫דידגקז‬
vurgulama, üzerinde durma, önemini belirtme, adgaşa ‫הךגקזה‬
ısrarla söyleme
karşılıklı adadi ‫הדיי‬

. .‫י‬- ’ 102
abartı, mübalağa, aşırılık, büyütme agzama ‫הגזמה‬
karşılık vermek, mukabele etmek, tepki vermek, egiv, leagiv S )‫הגיב (להגיב‬
cevap vermek
söylemek igid, leagid S )‫הגיד (להגיר‬
telaffuz, diksyon, konuşma stili agiya ‫חמה‬
hatalarını gidermek, düzeltmek, tashih etmek, imla igia, leagia S )‫הגיה (להגיה‬
hatalarını düzeltmek, edite etmek •
mantık, sağduyu, aklıselim igayon ‫הגיון‬
makul, mantıki, mantıklı, akılcı igyorti, egyoni ‫הגיוני‬
sorti yapmak, ani saldırı yapmak, ansızın hücum egiah, leagiah ‫פ‬ )‫הגיח (להגיח‬
etmek, ansızın çıkıvermek, patlak vermek
dürüstlük, tarafsızlık, hakkaniyet, doğruluk, iffet, agınut ‫הגינות‬
tutarlılık
varan, ulaşan, vardı, ulaktı , igia ‫הגיע‬
varmak, ulaşmak, ermek? erişmek, kavuşmak, vasıl igia, leagia ‫פ‬ ,‫הגיע (להגיע אל‬
olmak, hak etmek ‫'׳‬ * (el le) ‫י‬ ’ )‫ל־‬
kapatmak, kitlemek, sürgülemek, kilit altında tut- igif, leagif ‫פ‬ )‫הגיף (להגיף‬
mak, kepenk pancur indirmek
göç, muhaceret agira ‫הגייה‬
giden, yaklaşan, çarpışan, çatışan, sunucu, takdim igiŞ ‫הגיש‬
eden
servis etmek, sunmak, takdim etmek igiş, leagiş (et) ‫פ‬ )‫הגיש (להגיע את‬
kabuk bağlama, kabuklanma (yara), pıhtılaşma, aglada ‫הגלדה‬
iyileşme
sürmek,. sürgün etmek, sürgüne yollamak, tehcir igia, leaglot - - -‫פ‬ )‫הגלה (להגלות‬
etmek, sınır dışı etmek
kabuk bağlamak (yara), pıhtılaşmak, iyileşmek, iglid, leaglid ‫פ‬ )‫הגליד (להגליד‬
dondurmak
sürgün etme, sürgüne gönderme, sınırdışı etme, ağlaya ‫הגליה‬
tehcir .
olmakla beraber, olmasına rağmen, olmasına kar- ağam ‫הגס‬
şm, mamafih
piskopos egmon ‫הגמון‬
egemenlik, hegemonya ‫־‬ egmonya ‫הגמוניה‬
esnekleştirmek, elastikiyet kazandırmak iğmiş, leagmiş ‫פ‬ )‫הגמיש (להגמיש‬
esnekleştirme, yumuşatma, esneklik kazandırma agmaşa ‫הגמשה‬
korumak, savunmak, müdafa etmek, kalkan olmak eğen, leagen ‫פ‬ )‫הגן (להגן ?ל‬
(al)
gizlice içeri sızdırma, çaktırmadan sokma, sezindir- agnava ‫הגנבה‬
meden içeri sokma
savunma, müdafaa, koruma, defans (futbol) ağana ‫חגגה‬

101
fırçalamak, saç fırçalamak,, fırçayla temizlemek ivriş, leavriş S ‫הבריש (להבריא‬
(et) )‫את‬
İncil abrit ahadaşa ‫הפרית החדשה‬
parlatma, parlaklık, parlak fikir avraka ‫ה?!ךקןה‬
fırçalama, fırçayla temizleme avraşa ‫ךשה‬:‫הב‬
olgunluğa erişmek, serpilmek, gelişmek ivşil, leavşil £> )‫ץל‬2‫להבז‬1^‫ה?שי‬
olgunlaşma, olma, pişme avşala ‫הבשלה‬
dümenci (gemide) agay ‫הגאי‬
kik serdümeni, yarış kayığı idare eden kişi, tekne agai sıra ‫הגאי סירה‬
dümeni kullanan kişi, dümenci
mukabele, tepki, reaksyon, karşılık, cevap agava ‫הגבה‬
yükseltme, irtifa, kaldırma, yükselti agbaa ‫הגבהה‬
yükseltmek, boyunu uzatmak igbia, leagbia ‫פ‬ )‫הגביה (להגביה‬
sınırlamak, sınırlandırmak, kısıtlamak igbil, leagbil ‫פ‬ ‫הגביל (להגביל‬
(et) )‫את‬
kuvvetlendirmek, şiddetlendirmek igbir, leagbir ‫פ‬ ‫הגביר (להגביר‬
(et) )‫את‬
sınırlama, kısıtlama, tahdit agbala ‫הגבלה‬
kuvvetlendirme, şiddetlendirme, takviye, güçlendir- agbara ‫הגברה‬
me, amplifikasyon
efsane, destan, söyleme, anlatı ağada ‫הגדה‬
büyütmek, arttırmak igdil, leagdil ‫פ‬ ‫הגדיל (להגריל‬
(el) )‫את‬
tanımlamak, tarif etmek iğdir, leagdir ‫פ‬ )‫הגדיר (להגדיר‬
yığmak, kümelemek iğdiş, leagdiş ‫פ‬ )‫הגדיש (להגדיש‬
büyütme agdala ‫הגילה‬
tanımlama, tarif agdara ‫הגירה‬
yığma, kümeleme, abartma, aşırılık, mübalağa, agdaşa ‫הגדשה‬
büyütme
dümen, direksiyon, ses ege ‫הגה‬
telaffuz etmek, dile getirmek, ifade etmek, fikir aga, laagot ‫פ‬ )‫הגה (להגות‬
üretmek
imla hatalarını düzeltme, tashih etme, provaları agaa ‫הגהה‬
düzeltme
telaffuz, söyleniş, dümen kullanma, direksyon siste- îguy ‫הגוי‬
mi, yönlendirme
dürüst, nezih, iyi ahlaklı, uygun agun ‫הגון‬
meditasyon, düşünceye dalma, düşünüp taşınma agut ‫הגות‬
abartmak, şişirmek, mübalağa etmek igzim, leagzim ‫פ‬ )‫הגזים (להגזים‬

100
zırva, saçma, ıvır zıvır, fasafîso, uyduruk evel, avalim ‫הבלים‬
kendini tutma, dizginleme, kendini frenleme, itidal avlağa ‫הבלגה‬
dikkat çektirme, vurgulama, önem verme, üzerinde avlota ‫הבלטה‬
durma, belirginleştirme, kabartma yapma
kendini tutmak, iradesini kontrol etmek, duyguları- ivlig, leavlig s )‫הבליג (להבליג‬
nı bastırmak
göz kırpıştırmak, göz kırpmak, ışıldamak, parılda- ivliah, leavliah S ■■
)‫הבליה (להבליח‬
mak ‫׳‬
dikkat çektirmek, vurgulamak, önpm vermek, üze- ivlit, leavlıt ‫פ‬ )‫הבליט (להבליט‬
rinde durmak, belirginleştirmek, kabartma yapmak
yutturmak, hasır altı etmek, örtbas etmek ivlia, leavlia ‫פ‬ )‫הבליע (להבליע‬
içerme, içine alma, özümsenme, dahil etme, araya avlaa ‫הבלעה‬
ekleme, özümseme, özümleme
anlayış, kavrama, idrak avana ‫הבנה‬
abanoz ağacı ovne ‫הבנה‬
hezimete uğratma, bozguna uğratma, farklı yenme avasa ‫הבסה‬
ifade, tabir, yüz ifadesi, mimik abaa ‫הבעה‬
yazılı ifade abaa bihtav ‫הבעה בכתב‬
sözlü ifade, şifahen, şifahi abaa baalpe ‫הבעה בעל פה‬
yakmak, ateşlemek îvir, leavir ‫פ‬ )‫הבעיר (להבעיר‬
dehşete düşürmek, çok korkutmak ibit, leabit ‫פ‬ )‫הבעית (להבעית‬
yakma, ateşleme, tutuşturma, ateşe verme avaara ‫הבערה‬
soğan şeklinde büyümek (bitki) ivtsilf leavtsil ‫פ‬ )‫הבציל (להבציל‬
yarmak, çatlatmak, ele geçirmek, fethetmek, gol ivkia, leavkia ‫פ‬ ‫הבקיע (להעקיעץ‬
atmak
gol attı ivkia şaar ‫העקיע שער‬
gol atmak ivkia, şaar, ‫פ‬ ‫הבקיע שער‬
leavkia şaar )‫(להבקיע שער‬
yarıp geçme, içe girme, içine işleme, gol atma avkaa ‫הבקעה‬
iyileşme, şifa bulma . avraa ‫העראה‬
vidalama, vida dişilileri (girinti çıkıntılar) avraga ‫הברגה‬
hece avara ‫הברה‬
tüyme, ekintiye getirme, kaytarma, ağaç etme avraza ‫הברזה‬
kaçırma, kaçakçılık avraha ‫הברחה‬
iyileştirmek, iyileşmek, sıhhatlenmek ‫פ‬ ivri, leavri )‫הבריא (להבריא‬
vidalamak ivrig, leavrig ‫פ‬ )‫הבריג (להבריג‬
tüymek, ekintiye getirmek, kaytarmak, ağaç etmek ivriz, leavriz ‫■פ‬ )‫הבריז (להבךיז‬
kaçırmak, kaçakçılık yapmak ivriah, leavriah ‫פ‬ )‫הברית (להבריח‬
parlatmak ivrik, leavrik .‫פ‬ )‫הבריק (להבריק‬

., ............ ........ .. .............................. - ...... ........ . ... ... .......... ..._ ... ............... ............ . ...... ■ .- .-;‫י‬

99
yanıp sönmek, sinyal vermek, ışık titreşmek (deniz ivev, leavev ‫פ‬ )‫הבהב(להבהב‬
feneri, oto sinyal lambaları vs. gibi)
yanıp sönme, sinyal verme, ışık titreşmesi (deniz ivuv ‫הבהוב‬
feneri, oto sinyal lambaları vs. gibi)
ürkütmek, korkutmak, ürpertmek ivil, leavil ‫פ‬ )‫הבהיל (להבהיל‬
parıldatmak, ışık saçmak, parlatmak ivik, leavik ‫פ‬ )‫הבהיק (להבהיק‬
açıklamak, anlaşılır hale getirmek",' aşikar etmek ivir, leavir' ‫פ׳‬ )‫־ הבהיר (להבהיר‬
korkutma, ürkütme avala ‫הבהלה‬
ışıltı, parlama, şimşek, yıldırım, flaş evek ‫הבהק‬
açıklık getirme, açıklama, izahat, aydınlatma, tenvir avara ‫הבהרה‬
flaş çakmak, parlamak ivzik, leavzik ‫פ‬ )‫הבזיק (להבזיק‬
flaş, anlık yanıp sönen ışık evzek ‫ו!בזק‬
tiksindirmek, iğrendirmek, mide bulandırmak ivhil, leavhil ‫פ‬ )‫הבחיל (להכחיל‬
farkına varmak, farketmek, algılamak, seçmek, ivhin, leavhin ‫פ‬ ‫הבחין (להבחין‬
ayırdetmek (be) )-‫ב‬
seçtirmek, izah etmek, açıklamak ivhir, leavhir ‫פ‬ )‫הבהיר (להבהיר‬
tiksindirme, iğrendirme, mide bulandırma avhala ‫הבחלה‬
ayırdetme, teşhis, hastalık teşhisi, tanı, algılama, avhana ‫הבחנה‬
idrak
bakış, bakış açısı, görüş, veçhe, cihet ebet ‫הבט‬
vaad, söz verme, güven, itimat, teminat, güvenlik, avtaha ‫הבטחה‬
koruma
söz vermek, vaadetmek, temin etmek, güven ver- ivtiah, leavtiah ‫פ‬ ‫הבטיח (להבטיח‬
mek, garanti etmek (le) )-‫ל‬
işi durdurmasına neden olmak, iş yapmasını engel- ivtil, leavtil ‫פ‬ )‫הבטיל (להבטיל‬
lemek
işsizlik avtala ‫הבטלה‬
getirmek evi, leavi (etle) ‫פ‬ ,‫הביא (להביא את‬
)-‫ל‬
bakmak ıbit, leabit ‫פ‬ )‫הביט (להביט‬
mahçup etmek, utandırmak evih, leavih ‫פ‬ )‫הביך (להביך‬
anlamak evin, leavin (et ‫פ‬ ,‫הבין (להבין את‬
bele) )"‫ ל‬,-‫פ‬
hezimete uğratmak, farklı yenmek, bozguna uğrat- evis, leavıs ‫פ‬ )‫הביס (להביס‬
mak
ifade etmek, dile getirmek ibia, leabia ‫פ‬ )?‫הביע (להבי‬
ilk doğmak, bohor olmak, erken olgunlaşmak (mey- ivkir, leavkir ‫פ‬ )‫הבכיר (להכביר‬
ve ya da bitki)
buğu, buhar evel ‫הבל‬

'■■\77‫׳‬V"?7/ . ‫־‘״ י‬..".‫י‬ ‫י‬7'•17‫'׳‬.7. .‫ י י‬-'.',!'.:‫י■״‬ . ... '‫; יי‬

98
inanmak, güvenmek, itimat etmek eemin, leaamin ‫פ‬ ‫האמין (להאמין‬
(le,be) )-‫ ב‬,-‫ל‬
yükselmek, yücelmek, değere binmek, artmak (de- eemir, leaamir ‫פ‬ )‫האמיר (להאמיר‬
ğeri fiyatı)
birleşik arap emirliği (ülke) 'cfemiriyot ‫הא מיריות הער־‬
aaraviyot ‫ביות המאחדות‬
ameuhadot t % t -

doğrulama, onaylama, onama aamana ‫האמנה‬


hakikaten mî ? sahi mi ? gerçekten öyle mi ? aumııam ? ?‫האמנם‬
övgü, övme, methiye, artış, artma aamara ‫האמרה‬
kişilik vermek, insancıllaştırmak eeniş,,leaaniş ‫פ‬ )‫האניש (להאניש‬
kişilik verme, insanlaştırma, canlı örnek aanaşa ‫האנשה‬
toplanma, bir araya gelme easfut ‫האספות‬
karartmak, karanlık etmek, gölgede bırakmak eefil, leaafil ‫פ‬ )‫האפיל (להאפיל‬
grileştirmek, griye çevirmek eefir, leaafir ‫פ‬ )‫האפיר (להאפיר‬
karartma aafala ‫האפלה‬
grileşme, grileştirme, kırlaşma (saçlara ak düşmesi) aafara ‫האפרה‬
süratlenme, hızlandırma, hızlanma, ivme eatsa ‫האצה‬
delege tayin etmek (birisini), yetki vermek eetsil, leaatsil ‫פ‬ )‫האציל (להאציל‬
yetki verme, delege tayin etme, paye verme, asilleş- aatsala ‫האצלה‬
tirme
ışık saçma, ışık yayma, aydınlatma, izah, açıklık eara ‫הארה‬
getirme
misafir etme, ağırlama, konuklama aaraha ‫הארחה‬
uzatmak, sürdürmek, temdit etmek eerih, leaarih ‫פ‬ )‫האריך (להאריך‬
topraklamak, toprak hattı bağlamak(elektrik) eerik, leaarik ‫פ‬ )‫האריק (להאריק‬
uzatma, temdit, uzantı, sürdürme aaraha ‫הארכה‬
kutsal topraklar, mukaddes topraklar, israel, siyon aarets akedoşa ‫ךץ הקדושה‬.‫הא‬
topraklama, toprak hattı bağlama (elektrik) aaraka ‫הארקה‬
suçlamak, itham etmek eeşim, leaaşim ‫פ‬ ‫האשים (להאשים‬
(et) )‫את‬
suçlama, itham aaşama ‫האשמה‬
getirme avaa ‫באה‬5
kokutmak, pis kokutmak, karalamak, iftira atmak iriş, leaviş •‫פ‬ )‫הבאיש (להבאיש‬
kokutma, pis kokutma, karalama, iftira avaşa ‫הבאשה‬
ayırt etmek, diğerlerinden ayırmak, fark gözetmek ivdil, leavdil ‫פ‬ )‫הבדיל (להבדיל‬
fark, ayırım, ayrdık evdel ‫הבדל‬
ayırt etme, diğerlerinden ayırma, fark gözetme avdala ‫הכילה‬
hadi, haydi ava !‫הבה‬
‫ך‬. ... . — . - - ------- - ‫״‬- ..... .... ... . . . ._‫י‬........................... ... ... . --- ... ................ . ... ________
97
belirleyici tarif edici harf takısı (masa = şulhan a ‫ה‬
D□□□□ ) (0 masa = aşulhan □□□□D□ ) gibi
E, sayısal değeri 5, (İbrani alfabesinde S.ci harf) ey ‫ה‬
semirtmek, besleyip şişmanlatmak, besiye çekmek eevis, leavis ‫פ‬ )‫האביס (להאביס‬-
polenlemek, polen transferiyle dölleme yapmak eevik, leaavik ‫פ‬ )‫האביק (להאביק‬
besleme aavasa ‫האבסה‬
tozlaşma aavaka ‫האבקה‬
boğnşma, güreş eavkut ‫האבקות‬
birleştirmek, dahil etmek, içine almak eegid, leaagid ‫פ‬ )‫האגיד (להאגיד‬
övmek, yüceltmek, paye vermek eedir, leaadir ‫פ‬ )‫האדיר (להאדיר‬
övme,yüceltme, paye verme aadara ‫האדרה‬
çadır kurmak, kamp kurmak eeil, leail ‫פ‬ )‫האהיל (להאהיל‬
atlantik okyanusu, atlas okyanusu aokyanos ­ ‫האוקינוס האט‬
aatlantı ‫לנטי‬
hint okyanusu aokyanos aodi ‫הארקינוס ההדי‬
pasifîk okyanusu, büyük okyanus aokyanos ‫האוקינוס הקזקט‬
aşaket
dinlemek, kulak vermek eezın, leaazin ‫פ‬ )‫האזין (להאזין‬
dinleme, kulak verme aazana ‫האזנה‬
yerleşim merkezi, yerleşke, yerleşme, tutunma yeri, eahzut ‫האחזרת‬
destek noktası
tek tip yapmak, bir örnek yapmak, tek biçime eehid, leaahid ‫פ‬ )‫האחיד (להאחיד‬
sokmak
yavaş, yavaşla (emir) eet ‫האט‬
yavaşlamak, yavaşlatmak eet, leaet ‫פ‬ )‫האט (להאט‬
yavaşlama eata ‫האטה‬
tıkama, izole etme eatmut ‫האטמות‬
haiti (ülke) haiti ‫האיטי‬
hızlandırmak, çabuklaştırmak, ivme kazandırmak, eits, leaits ‫פ‬ )‫האיץ (להאיץ‬
dürtmek
aydınlatmak, ışıklandırmak eir, leair ‫פ‬ )‫האיר (להאיר‬
yedirmek eehil, leaahil ‫פ‬ ‫האכיל (להאכיל‬
(et) )‫את‬
besleme, yemek yedirme, doyurma aahala ‫האכלה‬
putlaştırmak, aşırı hayranlık duymak, tapmak eelil, leaalil ‫פ‬ )‫האליל (להאליל‬
acaba, eğer, eğer öyleyse aim ?‫האם‬
.talep, isteme drişa ‫ה‬#‫דךי‬
selam, selamlama, selam söyleme (drişat şatomun drişat şalom, ‫ ד״ש‬,‫אם‬# ‫ת‬#‫דךי‬
kısaltması daş □D) daş
yol dereh ‫דדו‬
basmak (ayakla), ezmek darah, lidroh ‫פ‬ * )‫דרך (לךר׳ר‬
sırası gelmişken, bu vesileyle, bu yolla, yeri gelmiş- dereh agav ‫ורך אגב‬
ken
görgü, terbiye dereh erets ‫דיד ארץ‬
çıkmaz yoV bir yere varmayan yol dereh lelo ‫דרך ללא מוצא‬
motsa
tali yol dereh mişnit ‫דרך משניה‬
pasaport darkon ‫דךכרן‬
idrar yolları darhey aşeten ‫ח־כי השתן‬
drahmi (yunan para birimi), dirhem, dört gram drahma ‫דרכמה‬
(eski yunan ağırlık birimi)
dram drama ‫דרמה‬
dermatoloji, cildiye, hekimliğin deri hastalıkları ile dermatologiya ‫דרמטולוגיה‬
ilgili dalı
dramatik dramati ‫דרמטי‬
ezmek, çiğnemek, ayak altına almak, pençe atmak, daras, lidros ‫פ‬ )‫דרס (לדרים‬
pençelemek
şiddetli, sert, etkili, esaslı drasti ‫דרסטי‬
bok (aynı bok gibi) (YİDİŞTEN) drek ‫דרעק‬
ejderha, ejder, canavar drakon ‫דרקיז‬
talep etmek, kuvvetle istemek, gerektirmek daraşt lidroş ‫פ‬ )‫ את‬#‫ (לךר‬#‫דר‬
(et)
vaaz, nutuk, söylev deraşa ‫דרשה‬
verev (kumaşta çapraz çizgi), klapa, yaka devriği daş ‫דש‬
harmanlamak, harman dövmek, bir konu üzerinde daş, laduş ‫פ‬ )#‫דש (לדו‬
konuşmaya devam etmek, müzakere etmek
çim, çimen deşe ‫דשא‬
basma, yerinde sayma, ayaklarını sürükleme dişduş ‫דשדוש‬
ağır yürümek, yerinde saymak, ağır aksak basmak dişdeş, ‫פ‬ )‫דש‬#‫דשדש (לר‬
ledaşdeş
gübreleme dişun ‫ון‬#‫ד‬
gübre deşen ‫דשן‬
gübrelenmiş duşan ‫דשן‬
gübrelemek dişen, ledaşen ‫פ‬ )‫ן (לדשן‬#‫ד‬
din dat ‫דת‬
dindar, sofu dati ‫דתי‬
.. dürtme, dürtükleme, mahmuzlama, kışkırtma, gaz... dirbun
verme, fışekleme (mecaz)
darbuka, vurmalı çalgı (müzik aleti) darbuka ‫דךבוקה‬
kirpi(hayvan) darban ‫דו?ז‬
mahmuz dorban ‫יובן‬
dürtmek, dürtüklemek, mahmuzlamak, kışkırtmak, dirben, £> .. . )‫דרבן (לדרבן‬
gaz vermek, fîşeklemek (mecaz) ledarben
kademe, basamak, aşama dereg ‫דרג‬
derecelendirmek, rütbelendirmek, sıralamak, basa- direğ, ledareg S )‫דרג (לדרג‬
maklamak
derece, rütbe, barem darga ‫דרגה‬
yürüyen merdiven dragnoa ?‫דרגנו‬
eczane, ilaç ve kozmetik ürünleri satılan süpermar- dragstor ‫דרגסטרר‬
ket (İNGİLİZCEDEN)
tabure, alçak iskemle, ayak taburesi dargaş ‫ח־גש‬
sakatlık derecesi dargat tıahut ‫דךגת נכות‬
yuvarlama dirdur ‫דו־דרר‬
yuvarlamak dirder, S )‫דךדר (לדדדר‬
ledarder
peygamber çiçeği dardar kahol ‫דרדר כחל‬
derecelendirme ................. derug ‫דרוג‬
dürzi (eril) druzi ‫ז‬ ‫דרוזי‬
derviş (FRASÇADAN) darviş ‫דרויש‬
tetikte, her an bir işi yapmaya hazır, basık, ezik daruh ‫ת‬ ‫דרוך‬
(ayakla basılmış ezilmiş çiğnenmiş) (sıfat)
güney, cenup (yön) darom ‫דרום‬
güney amer ika (kıta) drom amerika ‫דרום אמריקה‬
güney afrika (ülke) drom afrika ‫דרום אפריקה‬
güneydoğu (yön) drom mizrah ‫דרום־מזרח‬
güneybatı (yön) drom maarav ‫מ?ךב‬-‫דרום‬
ezik, çiğnenmiş, ayak altına alınmış, pençe atılmış, darus ‫ת‬ ‫דרום‬
pençelenmiş (sıfat)
özgürlük, hürriyet dror ‫דרור‬
serçe kuşu (hayvan) dror ‫דרור‬
gerekli, zaruri, lüzumlu daruş ‫דרוש‬
aranıyor, talep ediliyor . druşim ‫דרושים‬
basma, ezme, çiğneme drıha ■ ‫דריכה‬
ezme, ayakla basma, çiğneme, ayak altma alma, drisa ‫דריסה‬
pençe atma, pençeleme

94
duvar mantolama, astarlama, kaplama difıın ‫דפון‬
matbaa, basım, matbaa makinesi dfus ‫דפוס‬
çarpık, çarpılmış, vuruk dafuk ‫דפוק‬
kusur, özür, leke, hata dofi ‫דפי‬
bütçe açığı, zarar, hesap açığı (İNGİLİZCEDEN) defitsid ‫דפיציט‬
çarpma, vurma dfika ‫דפיקה‬
çeper, duvar dofen ‫יפז‬
duvarla çevrelemek, duvar oluşturmak difen, ledafen S )‫דפן (לדפן‬
duvara sıkıştırmak dafan, Udfon ‫פ‬ )‫דפן (לךפ־ן‬
defne dafna ‫דפנה‬
çarpıntı, nabız dofek ‫דפק‬
vurmak, çarpmak dafak, lidfok ‫פ‬ )‫דפק (לךפ־ק‬
defo, kusur, sakat, sakatlık, noksan, hasar (İNGİ- defekt ‫דפקט‬
LİZCEDEN)
desibel (ses şiddeti birimi) detsibel ‫דציבל‬
desimetre detsimeter ‫דצימטר‬
aralık ayı, miladi takvimde 12. ayın adı (İNGİLİZ- detsember ‫דצמבר‬
GEDEN)
ince dak ‫דק‬
dilbilgisi, gramer, hatasız dikduk ‫דקדוק‬
titizlenmek, ince eleyip sık dokumak, kusursuz yap- dikdekf ‫פ‬ )‫דקדק (לדקדק‬
mak, hatasızlaştırmak, tam manasıyla yapmak ledakdek
aşın titiz, çok dikkatli, kılı kırk yaran, müşkülpe- dakdekan ‫דקדקן‬
sent
dakika daka ‫דקה‬
akupunktur, batırma, delme, saplama dikur ‫דקור‬
incelik dakut ‫דקות‬
ayrıntılar, detaylar, en ince teferruat dakuyot ‫דקיות‬
incecik dakik ‫דקיק‬
saplama, batırma, deşme dekira ‫דקירה‬
palmiye, hurma ağacı dekel ‫דקל‬
hitabet, söz söyleme sanatı, ezbere okuma, rolünü diklum ‫דקלום‬
okuma, ezber okuma
nutuk çekmek, söylev vermek, nakletmek, ezbere diklem, ‫פ׳‬ )‫דקלם (לדקלם‬
okumak ledaklenı •
dekan (fakülte ve üniversitede idari görevli) dekan, dikan - ‫דקן־דיקן‬
kazma (alet) dakar ‫דקר‬
saplamak, delmek, batırmak diker, ledaker ‫פ‬ )‫דקר (לדקר‬
saplamak, batırmak, deşmek, sokmak dakar, lidkor ■‫פ‬ )‫דקר (לדקר‬
harcırah, yol parası. dmey nesiya ‫דמי נסיעה‬
avans, pey, depozit, ön ödeme dmey kadıma ‫דמי ?!דימה‬
komisyon ücreti dmey tivuh ‫דמי תווך‬
benzerlik, benzeyiş, benzeme, hayal gücü, hayal, dimyon ‫דמית‬
düş, imge
hayali, gerçek olmayan, faraziye, hayal ürünü, dimyoni ‫ת‬ ‫דמיוני‬
imgesel (sıfat)
para, ücret, paha, karşılık damim ‫דמים‬
tasavvur etmek, hayalinde canlandırmak, düşlemek, dimyen, B )‫דמין (לדמין‬
fantezi kurmak, imgelemek ledamyen
kanamak, kan kaybetmek, kanı akmak dimem, B )‫דמם (לדמם‬
ledamem
suskunluk, sessizlik dmama ‫דממה‬
gözyaşı dema ‫דמע‬
gözyaşı dökmek dama, lidmoa B )‫דמע (לדמע‬
gözyaşları dmaot ‫דמעות‬
dama (oyun) damka ‫דכ!?!ה‬
şam (suriyenin başkenti) damesek ‫דמשק‬
yargılamak, mahkeme etmek, tartışmak, görüşmek dan, ladun B )‫דן (ליה‬
tuna nehri danuba ‫דנובה‬
dental, dişlerle ilgili (İNGİLİZCEDEN) dentali ‫דנטלי‬
danimarkalı (eril) deni ‫ז‬ ‫דני‬
denye, tekstilde iplik numarası birimi (9000 metre denyer ‫דניר‬
uzunluğundaki ipliğin gram cinsinden değeri)
danimarkalı (dişil), danimarkaca, danimarka lisanı denit ‫נ‬ ‫דנית‬
danimarka (ülke) denmark ‫דנמרק‬
künye (askerlerin boy diskit ‫דסקית‬
konuşmak, tartışmak diskes, B )‫דסקס (לדסקס‬
ledaskes
fikir, bakış açısı, görüş noktası, bilgi, düşünce dea ‫דעה‬
önyargı, peşin hüküm dea kduma ‫דעה קדומה‬
fikir birliği, yaygın kanı, müşterek düşünce dea rovahat ‫דעה רווחת‬
solma, rengi atma, zayıflama, tükenme, giderek deiha ‫דעיכה‬
azalma, mum gibi erime
tükenmek, giderek azalmak, mum gibi erimek daah, lidoh B )‫לעד (לךע'ו‬
fikir, bilgi, anlayış dacıt ‫דעת‬
sayfa, levha daf ‫דף‬
sayfa çevirme difduf ‫דפדוף‬
sayfa çevirmek difdef, ledafdef B )‫דפדף (לדפדף‬

92
kolit, kalın bağırsak iltihabı (hastalık) daleket amei ‫דלקת המעי הגס‬
agas
gastrit, mide yangısı, mide iltahabı (hastalık) daleket akeva ‫דלקת הקבה‬
mafsal iltahabı (hastalık) daleket prakim ‫דלקת פרקים‬
zatürre, ciğer iltihabı (hastalık) daleket reot ‫דלקת ראות‬
sistit (hastalık), mesane iltahabı (kadınlarda) daleket ‫דלקת שלפוחית‬
şalpuhit aşeten ‫ה^תן‬
kapı delet ‫דלת‬
delta, üç köşe, çatalağız, nehirin denize dökülen delta ‫דלתא‬
çatal ağzı
kan dam ‫דם‬
hazırol, esas duruş, susma, suskunluk dom ‫דם‬
kalp durması dom lev ‫דם לב‬
nefes durması, soluk kesilmesi dom neşima ‫דם נשימה‬
demagog (İNGİLİZCEDEN) demagog ‫דמגוג‬
demagoji (İNGİLİZCEDEN) demagogya ‫דמגוגיה‬
taklit, sahte şey, uydurma, suret deme ‫דמה‬
benzemek dama, lidmot S )-‫דמה (לדמות ל‬
de)
benzetmek, mukayese etmek dima, ledamot S )‫דמה (לדמות‬
demografik, nüfusbilimci demografi ‫דמוגרפי‬
demografi, coğrafi nüfus yapısı, nüfusbilim demografiya ‫דמוגרפץה‬
gibi, şeklinde, biçiminde dmuy ‫דמוי‬
İmaj, benzetme, görün tü,imge dimuy ‫דמוי‬
imge, hayal, hayal gücü, benzetme, imaj, görüntü, dimuy ‫דמוי‬
tasfir
kanama dimum ‫דמום‬
sessiz, suskun (edebi) damum ‫דמום‬
beyin kanaması (hastalık) dimum mohi ‫דמום מוחי‬
demokrat (İNGİLİZCEDEN) demokrat ‫דמוקרט‬
demokratik, demokrat (İNGİLİZCEDEN) demokratı ‫דמוקרטי‬
demokrasi (İNGİLİZCEDEN) demokraiya ‫דמוקרטיה‬
şekil, suret, görüntü, imaj, figür, sima, şahıs, rol, dmut ‫דמות‬
karakter (tiyatro, sinema)
kanlı, kanla ilgili, kan gibi dami ‫דמי‬
üyelik aidatı dmey haverut ■ ‫דמי חברות‬
harçlık, cep harçlığı dmey kis ‫דמי כיס‬
giriş ücreti dmey knisa ‫דמי כניסה‬
nafaka dmey mezonot ‫־‬ ‫דמי מזונות‬

91
buhran, depresyon, bunalım, keyifsizlik dihduh ‫דכדוןד‬
depresyona sokmak, bunaltmak, bunalıma sokmak, dihdeh, S )‫דכדך (לו־כדך‬
üzmek, ezmek ledahdeh
baskı, ezme, pres, boyun eğdirme, sindirme, zulüm dikuy ‫דברי‬
dük (unvan) (eril) dukas ‫ז‬ ‫דפס‬
dükalık, düklük, düklükle idare edilen dukasut . ‫דבסות‬
düşes (ünvan) (dişil) dukasit ‫נ‬ ........... ‫דכסית‬
cılız, fakir, zayıf, az, yoksun, yetersiz, aciz, yavan dal ‫דל‬
atlamak, sıçramak, sekmek ‫פ‬
dileg, ledaleg )‫דלג (לדלג‬
cılızlaştırmak, zayıflatmak, zayıf düşürmek, sulan- dildel, ledaldel ‫פ‬ )‫דלדל (לדלדל‬
dırmak, seyreltmek, inceltmek (sıvıyı)
çekip çıkarmak, içinden biraz almak, seçip çekmek dala, lidlot ‫פ‬ )‫דלה (לדלות‬
atlama, sıçrama dilug ‫דלוג‬
sulandırma, seyreltme, inceltme (sıvıyı) dilul ‫דלול‬
yanık, tutuşmuş, körkütük aşık, birisi için yanıp daluk ‫ת‬ ‫דלוק‬
tutuşan (mecaz), açık (radyo tv gibi aletler) (sıfat)
cılızlık, fakirlik, zayıflık dalut ‫דלות‬
kova dli ‫דלי‬
çekip çıkarma, içinden biraz alma, seçip çekme dliya ‫דליה‬
yıldız çiçeği, dalya dalya ‫דל;ה‬
sızıntı, sızma, kaçak (sıvı, gaz, sır, bilgi, haber) dlifa ‫דליפה‬
yanıcı, tutuşucu, kolay alev alan (madde), patlama- dalik ‫ת‬ ‫דליק‬
ya hazır (sıfat)
sulandırmak, seyreltmek, akışkan hale getirmek, diki, ledalel ‫פ‬ )‫דלל (לדלל‬
sıvı yoğunluğunu inceltmek
kabak, bal kabağı, su kabağı (meyve) dlaat ‫דלעת‬
sızmak (sıvı, gaz, sır, bilgi, haber) dalaf, lidlof ‫פ‬ )‫דלף (לךלף‬
banko, bar, tezgah, kontuar delpek ‫דלפק‬
resepsyon (otelde, büroda hastanede vs.) delpek kabala ‫דלפק קבלה‬
yakıt, benzin delek ‫דלק‬
yanmak, tutuşmak dalak, lidlok ‫פ‬ )‫דלק (לדלק‬
kurşunsuz benzin, kurşundan arındırılmış yakıt delek netul ‫דלק נטול עופרת‬
oferet
yangın dleka ‫דלקה‬
yanma, tutuşma, alev alma dleka ‫דלקה‬
iltahap, enfeksyon, cerahat ■ daleket ‫דלקת‬
anjin (hastalık) daleket garon ‫דלקת גרון‬
farenjit, yutak iltahabı (hastalık) daleket aloa ‫דלקת הלע‬

90
dinamik, enerjik, hareketli, aktif (İNGİLİZCE- dinami . ‫־‬. ‫דינמי‬
DEN)
dinamizm, dinamiklik (İNGİLİZCEDEN) dinamiyut ‫דינמיות‬
dinamit (İNGİLİZCEDEN) dinamit ‫דינמיט‬
dinamik, dinamik bilimi (İNGİLİZCEDEN) dinamika ‫דינמיקה‬
dinar (para birimi) dinar . ... ‫דינר‬
lapa, un çorbası, yulaf lapası, pelte, suya batırılıp doysa ‫דעוה‬
yumuşatılmış katı yiyecek kıvamı
ahenksizlik uyumsuzluk, düzensizlik (İNGİLİZCE- disarmonya ‫דיסהרמוניה‬
‫ז‬: ‫* ! “י‬
DEN)
uyumsuzluk (İNGİLİZCEDEN) disonans ‫דיסוננס‬
orantısızlık, nispetsizlik (İNGİLİZCEDEN) disproportsya ‫פוךצ;ה‬1‫ךיספר‬
disko, diskotek (İNGİLİZCEDEN) diskotek ‫דיסקוטק‬
disk atma (spor) diskus ‫דיסקוס‬
tedbirli, ihtiyatlı, ağzı sıkı, sır vermez, ketum diskreü ‫דיסקרטי‬
diplomat (İNGİLİZCEDEN) diplomat ‫דיפלומט‬
diplomatik (İNGİLİZCEDEN) diplomatı ‫דיפלומטי‬
diplomasi (İNGİLİZCEDEN) diplomatya ‫דיפלומטיה‬
difteri, kuş palazı (hastalık) difteriya ‫דיפהךיה‬
işi tam zamanında ve doğru yapmak, dakik olmak, diyek, ledayek B )‫ד״ק (לדיק‬
titiz olmak
kontrplak dikt ‫דיקט‬
diktatör diktatör ‫דיקטטור‬
diktatörlük, dikta rejimi dikatatura ‫דיקטטורה‬
dakik, işi tam vaktinde yapan, titiz (sıfat) daykan ‫ת‬
dakiklik, titizlik, kusursuzluk, hatasızlık daykanut ‫ריקנות‬
dakik, işi tam vaktinde yapan, titiz (sıfat) daykani ‫ת‬ ‫ייקני‬
hassas, duyarlı kesinlikte, dakik, zamanında gelen daykani ‫ריקני‬
diksyon, telaffuz, konuşma tarzı diktsya ‫דיק^ה‬
ağıl, küçükbaş hayvan ahırı, evcil hayvan barınağı, dir ‫ריר‬
ahır
kiracı, mukim dayar ‫דיר‬
daire, apartman dairesi, ev, mesken, hane, konut dira ‫דירה‬
yönetim kurulu, idare heyeti, direktörlük direktoryon ‫דירקטוריון‬
harman dayiş ‫דיקז‬
zulmetmek, ezmek, boyun eğdirmek, bunalıma dike, ledake ‫פ‬ )‫דכא (לדכא‬
sokmak, bunaltmak, yıldırmak, üzmek, hevesini
kırmak
depresyon, bunalım, buhran, ruhsal çöküntü dikaon ‫דכאון‬
buldozer, hafriyat makinası dahpor ‫דחפור‬.
izdiham, itiş kakış, baskı, sıkışıklık, kalabalık, dohak ‫דחק‬
güruh
sıkıştırmak, itmek, itip kakmak dahak, lidhok ‫פ‬ )‫דחק (לרחק‬
belirlemeci (İNGİLİZCEDEN) (sıfat) deterministi ‫ת‬ ‫דטרמיניסטי‬
epey, epeyce dey ‫די‬
yeter, kafi, yeterli day ‫די‬
teşhis, tanı, belirti diagnoza ‫דיאגנוזה‬
diyet, rejim, perhiz (İNGİLİZCEDEN) diyeta ‫דיאטה‬
diyetisyen, beslenme uzmanı diyetan !‫דיאט‬
diyetik, diyet olan, şişmanlatmayan, perhizle ilgili diyeteti ‫דיאטתי‬
diyalog (İNGİLİZCEDEN) diyalog ‫דיאלוג‬
diyafram diyafragma ‫דיאפרגמה‬
balıkçılık, balık tutma dayig ‫דע‬
balıkçı dayag ‫דע‬
dijital (İNGİLİZCEDEN) digitali ‫דיגיטלי‬
öğretici, öğretsel, didaktik, eğitici (İNGİLİZCE- didakti ‫דידקטי‬
DEN)
mürekkep dyo ‫דיו‬
diyot, kristaldiyot, akım doğrultucu diyoda ‫דיודה‬
assolist, diva, primadonna diva ‫דיוה‬
müzakere, görüşme, münakaşa, fikir teatisi, istişare, diyun ‫דיין‬
münazara
kumul, kum tepeciği, çöllerdeki kum yığınları dyuna ‫דיונה‬
mürekkep balığı (hayvan) dyunon ‫דיונון‬
kesinlik, doğruluk, titizlik, ihtimam, hassasiyet diyuk ‫דיוק‬
ikamet, oturma, ev diyur ‫דיור‬
dizel, mazotla çalışan motor, motorin çalışan motor dizel ‫דיזל‬
dizanteri, kanlı ishal (hastalık) dizanterya ‫דיזנטריה‬
hoşt, hostesin erkek olanı (eril) dayal T ‫דיל‬
ikilem, açmaz, çıkmaz, tereddüt, güç durum dilema ‫דילמה‬
hostes (dişil) dayelet ‫ג‬ ‫דילח‬
yargı, hüküm, kanun, dini mahkeme, hukuk din ‫דיז‬
hakim, yargıç, dini yargı üyesi dayan ‫הז‬
rapor, tutanak, zabıt (kısaltılmışı doh) din veheşbon ‫דין וחלבון‬
. dinozor (nesli tükenmiş hayvan) dinozor ‫דינוזאור‬
dinamo; üreteç, sürükleyici (mecazi) (İNGİLİZCE- dinamo ‫דינמו‬
DEN)

88
dokümanter, belgesel (İNGİLİZCEDEN) dokumentari ‫דוקומנטךי‬
çift kutuplu, iki kutuplu du kotvi ‫קטבי‬-‫דו‬
doktor, hekim, tabip (İNGİLİZCEDEN) doktor ‫דוקטור‬
doktora (İNGİLİZCEDEN) doktorat ‫דוקטורט‬
doktrin, Öğreti (İNGİLİZCEDEN) doktrina ‫דוקטרינה‬
düello dukrav . ‫קרב‬-‫דו‬
buz kıracağı, sivri uçlu delici alet, delgi dokran ‫דוקרן‬
nesil, jenerasyon, kuşak, çağ dor ‫דור‬
postacı davar ‫דור‬
iki ayaklı du ragli ‫דו״רגלי‬
hediye doron ‫דורון‬
yırtıcı (kuşlar için) dores ‫דורם‬
pedal davşa ‫מקזה‬
diyalog, karşılıklı konışma du siyah ‫דו־־שיח‬
çifte kültürlü, iki kültürlü du tarbuti ‫תךבותי‬-‫דו‬
ertelemek, tehir etmek, reddetmek, tecil etmek, daha, lidhot S )‫דחה (לדחות את‬
V : * T T
ötelemek (et)
ertelenmiş, ileri atılmış, tecilli, tehir edilmiş, ötelen- dahuy ‫דחוי‬
miş
sıkışık, tıkışık, dopdolu, tıklım tıklım, iç içe, sıkıştı- dahus ‫דחוס‬
rılmış, kesif, yoğun, kalabalık
acil, acele, ivedi dahuf ‫דחוף‬
itilmiş, itik, sıkıştırılmış, sıkışık dahuk ‫דחוק‬
başarısızlık, yetersizlik dehi ‫דחי‬
erteleme, ileri atma, tecil, tehir, öteleme, morator- dhiya ‫זיחיה‬
yum
sıkıştırma, tazyik, kompresyon dhisa ‫דחיסה‬
itme, itiş, itip kakma, teşvik dhifa ‫דחיפה‬
aciliyet, acillik, ivedilik dhifut ‫דחיפות‬
itme, itiş, itip kakma, sıkıştırma, presleme, sıkma, dhika ‫דחיקה‬
basma
korkuluk dahlil ‫דקליל‬
darı, akdarı dohan ‫ר־חן‬
sıkıştırmak, basınç uygulamak, iterek sokmak dahas, lidhos ‫פ‬ )‫דחס (לרחם‬
itiş kakış dahaf ‫דחף‬
dürtü, güdü dahaf ‫רחף‬
itmek, dürtmek, itip kakmak dahaf, lidhof ‫פ‬ )‫דחף (לךחיף‬
içgüdü, dürtü, insiyak dahafpnimi ‫דחף פנימי‬

......... ................................ .......... . ......... ‫״‬........ . ■...... ................................ .. : .,. ... ..... _‫״‬.............. . ..... ......... .. ............ .

87
rapor, rapor etme divuah ‫חוח‬
iki açılı, çift açılı du zaviti ‫זויתי‬-‫דו‬
rapor, tutanak, bildiri, hesap özeti (din ve heşbon duah ‫דוח‬
kelimelerinin başharflerinden oluşur)
park ceza bildirisi, park cezası tutanağı duah hanaya ‫דוח חמה‬
rapor etmek, bildirmek diveah, divalı, & )‫ דוח (לדוח‬,‫דוח‬
ledaveah
iki aylık, iki ayda bir, iki aylığına du hodşi ‫דו״חדשי‬
sıkıştıran, tazyik eden, sıkıştırıcı, tazyik edici dohes ‫דוחס‬
darlık dohaf ‫דוחף‬
ibibik kuşu (hayvan)(çift takkeli manasında İbrani- duhifat ‫דוכיפת‬
ce kuş ismi)
kürsü, platform, satış sergisi, stand, tezgah duhan ‫דוכץ‬
konuşma kürsüsü dukan ‫דוכן מנדטים‬
manaamim
dolomi, bir tür mermer taş, kireç taşı, beyaz tebeşir dolomit ‫דולומיט‬
taşı, kalsiyum ve magnezyumlu taş
yunus (hayvan) dolfin ‫דולפין‬
dolar (para birimi) dolar ‫דולר‬
iki lisan konuşabilen, iki dilli du laşoni ‫לשוני‬-‫דו‬
benzer dome ‫דומה‬
sessizlik dumiya ‫דומיה‬
domino (oyun) domino ‫דומינו‬
çift cinsiyeti!, biseksüel du mini ‫מיני‬-‫דו‬
baskın, dominant, hakim, egemen (İNGİLİZCE- dominanti ‫דומיננטי‬
DEN)
cansız varlık, cansız domem ‫דומם‬
sanırım, sanırsam, zannederim domani ‫דומני‬
iki anlamlı, iki manası olan, çift anlamlı du maşmai ‫משמעי‬-‫דו‬
balmumu donag ‫דתג‬
dönüm (bin metrekare) dunam ‫דונם‬
iki değerli du erki ‫?ךכי‬-‫דו‬
iki yüzlü, riyakar du partsufl ‫פרצופי‬-‫דו‬
çift taraflı, iki cepheli, iki yönlü du tsadadi ‫צךךי‬-‫דו‬
çift eksenli du tsiri ‫צירי‬-‫דו‬
doçent dotsent ‫דוצנט‬
zar, ince tabaka duk '‫דוק‬
inadına, mahsus, bilakis, bilhassa, kasten, bile bile, davka
nispet olsun diye

86
misal, örnek, numune dugma ............ ‫דגמא‬
manken, modelist (eril) dugmaıı ‫ז‬
manken (dişil) dugmanit J ‫דגמנית‬
buğday, hububat, tahıl dagan ‫לגז‬
kuluçkaya yatmak dağar, lidgor ‫פ‬ )‫דגר (לדגו‬
harf içine konan nokta vurgu dageş - ‫דגש‬
sekmek, seke seke yürümek, sendeleyerek yürümek dida, ledadot ‫פ‬ )‫דדה (לדדות‬
sekme, seke seke yürüme diduy ‫דדוי‬
solmak (renk), rengi atmak daa, lidot ‫פ‬ )‫דהה (לדהות‬
soluk, solmuş dauy ‫דהרי‬
yani, demek ki deaynu ‫דהינו‬
dörtnala gitme, uzun adımlarla koşma detra ‫להירה‬
dörtnala gitmek, acele etmek, hızlanmak, süratlen- daar, Udor ‫פ‬ )‫דהר (לדהר‬
: ■ “ T
mek
dörtnala, doludizgin daara ‫דהרה‬
do, müzik do notası do ‫דו‬
iki, iki kere, iki defa, çift (tavladaki iki sayısı gibi) du ‫דר‬
iki metalden oluşmuş, iki metal karışımı, bimetal du matahti ‫דר מתכתי‬
bir arada varoluş, ikili birliktelik du kiyum ‫דו קיום‬
iki yılda bîr du şnati ‫דו שנתי‬
endişeli, kaygılı, meraklı (sıfat) doeg ‫ת‬ ‫דואג‬
düet (müzikte) düet ‫דואט‬
konuşturmak, seslendirmek, dublaj yapmak dovev, ledovev S )‫דובב (לדובב‬
sözcü döver ‫דובר‬
ordu sözcüsü, israel savunma kuvvetleri tsahal döver tsahal )‫דובר צה״ל (רל'צ‬
sözcüsü
mavna, salapurya, büyük kayık çeşidi, sal dovra ‫דוברה‬
dogma, inak, kesin söz veya fikir dogma ‫דו^מה‬
dogmacılık, dogmatizm, inakçılık dogmatizm ‫דו^מטיזם‬
amca, dayı (eril) dod ‫ז‬ ‫דוד‬
varil, kazan, buhar kazanı' dud ‫דוד‬
güneş enerjili su ısıtıcısı araç (silindir biçimlidir dud şemeş ‫דוד שמש‬
damda bulunur)
teyze, hala (dişil) doda ‫נ‬ ‫דודה‬
kuzen, amca dayı teyze hala çocuğu, amcazade, dodan ‫ז‬ ‫דודן‬
teyzezade (eril)
kuzen, amca dayı teyze hala çocuğu, amcazade, dodanit ‫נ‬. ‫רודנית‬
teyzezade (dişil)
bağlılık, yapışkanlık dvekut ‫דבקיה‬
buyruk, emir (aseret adibrot □□□□ on emir) diber ‫דבר‬
veba (hastalık), salgın hastalık dever ‫דבר‬
şey,söz davar ‫דבר‬
konuşmak diber, ledaber S )‫דבר (לדבר‬
tarih divrey ayartılın ‫דברי הימים‬
bir şey davar ma ‫מה‬-‫דבר‬
spiker, geveze, sözü uzatan, hatip, konuşkan dabran ‫דברו‬
bal dvaş ‫דב^ז‬
hörgüç dabeşet ‫דבשת‬
balık (hayvan) dag ‫דג‬
balık tutmak dag, ladug s )‫דג (לדוג‬
akvaryum balığı, süs balığı (hayvan) dagzaav ‫דג זהב‬
balık füme, füme edilmiş balık dag meuşan ‫דג‬
gıdıklamak digdeg, s )‫דגדג (לדגדג‬
ledagdeg
klitoris, bızırcık dagdegan ‫דגדגן‬
gıdıklama digdug ‫דגדוג‬
bayrak çekme, selam durma, şan, şeref, ihtişam digul ‫דגול‬
seçkin, saygıdeğer, mümtaz, meziyetli, kalburüstü, dagul ‫דגול‬
ünlü, şöhretli
numune alma, örnekleme digum ‫דגום‬
küçük balık, balıkçık dagig ‫דגיג‬
bayrak sallama, bir fikri savunma, bayraktarlığını dgila ‫דגילה‬
yapma
örnek, numune dgima ‫דגימה‬
kuluçka dgira ‫דגירה‬
bayrak degel ‫דגל‬
bayrak çekmek, selam durmak digel, ledagel ‫פ‬ )‫דגל(לדגל‬
bayrak sallamak, bir fikri savunmak, bayraktarlı- dagal, lidgol ‫פ‬ )‫דגל (לךג־ל‬
ğını yapmak
bandıra, geminin hangi devlete ait olduğunu göste- degel oniya ‫דגל אניה‬
ren bayrak
flama, fors diglon ‫דגלון‬
bayraktar, bayrak taşıyan dağlan ‫דגלן‬
model, maket degem ‫דגם‬
standartlaştırmak, kuralına göre düzenlemek digem, ‫פ‬ )‫דגם (לדגם‬
ledagem
numune almak, örneklemek, örnek olarak denemek dagam, lidgom ‫פ‬ )‫דגם (לךג’ם‬

i-. ■ -- - —-- ‫’■"' "י‬,‫‘י‬ J. .. . -----


84
D, sayısal değeri 4, (İbrani alfabesinde 4.cü harf) dalet ‫ד‬
hüzünlü olmak, dertli olmak, keyifsiz olmak daav, lidov ‫פ‬ )‫דאב (לדאב‬
elem, dert, keder, hüzün, acı, ızdırap deava ‫דאבה‬
keder, esef, hüzün, gam, dert verici şey deavon ‫דאבא‬
meraklanmak, endişelenmek, kaygılanmak, tasa- daag, lidog (le) ‫פ‬ )-‫דאג (לדא׳ג ל‬
' » * “ T
lanmak
kaygı, endişe, tasa, merak, vesvese, kuruntu deaga ‫ויאגה‬
süzülmek, havada süzülmek, uçmak daa, lidot ‫פ‬ )‫דאה (לדאות‬
deodorant deodorant ‫דאודוו־נט‬
hava atma, trip, afra tafra (ARAPÇADAN) daavin ‫דאוין‬
planör daon ‫דאון‬
süzülme, akış, planör ile uçma, havada süzülme deiya ‫ראיה‬
postahane, posta doar ‫דאר‬
hava postası doar avir ‫דיאר אויר‬
elektronik posta, e-mail doar elektrotıi ‫דאר אלקטרוני‬
)‫(דוא*ל‬
ayı(hayvan) dov ‫דב‬
kutup ayısı (hayvan) dov akotev ‫דיב הקטב‬
buz ayısı, kutup ayısı (hayvan). dov akerah ‫דב הקרח‬
karınca yiyen (hayvan) dov nemalim ‫דב נמלים‬
kiraz, vişne (meyve) duvdevan ‫דבךבן‬
iftira diba ‫דבה‬
iftira, hakaret diba ‫רבה‬
dublaj, seslendirme dibuv ‫דבוב‬
saplantı, takıntı, musallat olan kötü ruh, cin, haya- dibuk ‫דבוק‬
let, eklenti
yapışık (sıfat) davuk ‫ת‬ ‫דבוק‬
konuşma, söz dıbur ‫דבור‬
eşek arısı (hayvan) dabur ‫דבור‬
arı, bal arısı (hayvan) dvora ‫דבורה‬
araç kiti (cep telefonunun araca monte edildiği alet) diburit ‫דבירית‬
yapışıcı, yapış yapış davik ‫דביק‬
yapışkan, zamk, tutkal, yapıştırıcı madde devek ‫דבק‬
yapıştırmak, bulaştırmak, birleştirmek dibek, ledabek ‫פ‬ )‫דבק(לדבק‬
yapışmak, yanında olmak, birleşmek davak, lidbok ‫פ‬ )‫דבק (לךב־ק‬
yağmur (yağış) geşem ‫גשם‬
karla karışık yağmur (yağış) geşem meurav ‫גשם מערב בשלג‬
beşeleg
maddi, maddesel, cismi gaşmi ‫גשמי‬
köprü geşer ‫גשר‬
köprü kurmak, bağlamak, birleştirmek gişer, legaşer S )‫גשר (לגשר‬
köprü kurmak, bağlamak, birleştirmek gaşar, ligşor 3 ‫'י‬ )‫גשר (לגשר‬
viyadük, köprü (karayolunda) geşer drahim ‫גשר דרכים‬
keşifçi, içgüdü sahibi gaşaş ‫גשש‬
yoklamak, el yordamıyla aramak, algılamaya çalış- gişeş, legaşeş 3 )‫גשש (לגשש‬
mak, kontrol etmek, karıştırmak, kolaçan etmek,
irdelemek, ağız aramak
sarnıç, üzüm sıkacağı, sinüs(anatomi) gat ‫גת‬
boşanma giraşı«, ‫ גרושים‬,‫גרושין‬
gîruşim
balta garzen ‫גלזן‬
kürtaj, çocuk ald grida ‫רידה‬$
sebep olma, sebebiyet verme, neden olma, yol açma, grima ‫גרימה‬
vesile olma, oluşturma
ezme, ufalama, öğütme ....... ........ grisa........... ‫ךיסה ־‬31
azaltma, kötü etme gria ‫גריעה‬
çekme, sürükleme, yedeğe alma, yedekte çekme grira ‫גרירה‬
(taşıt)
sebep olmak, sebebiyet vermek, neden olmak, yol garam, ligrom ‫פ‬ ,‫גרם (לגרים ל־־‬
açmak, vesile olmak, oluşturmak (le et) )‫אח‬
alman (eril) germani ‫ז‬ ‫גרמני‬
almanya (ülke) germanya ‫גלמניה‬
alman (dişil) germaniya ‫ת‬ ‫גרמניה‬
almanca germanit ‫גרמנית‬
granada, antil denizinde bir ada devlet (ülke) grenada ‫גרנדה‬
ezmek, ufalamak, dişiyle çiğnemek garas, ligros ‫פ‬ )‫גרם (לגרם‬
versiyon, değişik biçim, varyant, varyasyon girsa ‫ גרסא‬,‫גרסה‬
azaltmak, beter etmek, kötü etmek gara, ligroa ‫פ‬ )?‫גרע (לגר‬
bütçe açığı, zarar, hesap açığı, yokluk, eksiklik geraon ‫גרעין‬
çekirdek, atom çekirdeği, nüve garin ■ ‫גרעין‬
nükleer garini ‫גלעיני‬
trahom (hastalık), bir göz hastalığı garenet ‫גלענת‬
toplamak (yaprakları), tırmıkla süpürmek, çapa- geref legaref ‫פ‬ )‫גרף (לגרף‬
lamak
grafiker, teknik ressam grafikay ‫גרפיקאי‬
çekme, sürükleme, çekme aracı, çekici grar ‫־‬m
sürüklemek, çekmek, rendelemek gerer, legarer s )‫גרר (לגרר‬
sürüklemek, çekmek garar, lıgror ‫פ‬ )‫גרר (לגרר‬
kesme işareti ( < ), apostrof, ayraç (örneğin ıstan- gereş ‫גרש‬
bul’a) -
boşamak, kovalamak, kovmak, sürmek, sürgün gireş, legareş ‫פ‬ )‫גרש (לגרש‬
etmek, tehcir etmek, defetmek, sepetlemek
kesme işareti çiftli, üstten ikili tırnak işareti, üstten gerşayim ‫גלשןם‬
çiftli ayraç ( « )
yağışlı, yağmurlu gaşum ‫־‬ ‫גשום‬
köprü kurma, arayı bulma gişur ‫גשור‬
yoklama, el yordamıyla kontrol, algılamaya çalışma, gişuş ‫גשוש‬
iskandil etme, kolaçan etme, ağız arama
------ - - ■ :
81
kıvılcım, parlama, parıldama gets ‫גץ‬
dönme, yabancı, başka dinden museviliğe geçen ger ‫גר‬
ikamet etmek, oturmak, yaşamak gar, lagur S )‫גר (לגרר‬
çorap giymek garav, ligrov S )‫גרב (לגרב‬
çorap, çoraplar gerev, ‫ גךבים‬,‫גרב‬
garbayim
yer çekimi gravitatsya ‫גרביטציה‬
gargara girgur ‫גךגור‬
granül, tanecik, zerre, tane, habbe gargir, garger ‫ גרגר‬,‫גך־גיר‬
gargara yapmak girger, ‫פ‬ )‫גרגר (לגךגר‬
legarger
taneli, tanecikli, granül, pürüzlü, kumlu gargeri ‫גךגרי‬
kaşımak, sürtmek, kazımak, rendelemek, raspala- gired, legared ‫פ‬ )‫גרד (לגרד‬
inak
idam, darağacı gardorn ‫גךדום‬
uyuz (hastalık) garedet ‫גרדה‬
geviş gera ‫גרה‬
tahrik etmek, uyarmak, kışkırtmak, meydan oku- gera, legarot ‫פ‬ )‫גרה (לגרות‬
mak, tahriş etmek (deriyi, cildi, teni)
geviş, geviş getirmek gera, teaalot ‫ להבלות גרה‬,‫גרה‬
gera
gırtlak çıkıntısı, boyundaki ses telleri çıkıntısı grogeret ‫גרוגרת‬
kuru incir (meyve) grogeret ‫גרוגרת‬
kaşıntı, kaşınma, kazıma gerud ‫גרוד‬
gürcistan (ülke) gruzia, ‫ גאוךגיה‬,‫גרוזיה‬
georgiya
gürcü (eril) gruzini r ‫גרוזיני‬
gürcü (dişil), gürcüce gruzinit ‫נ‬ ‫גרוזינית‬
hurda, ıskarta, süprüntü, döküntü, külüstür gruta, grutaa ‫ גרוטאה‬,‫גרוטה‬
tahrik, uyarma, kışkırtma, provokasyon, tahriş geruy ‫גרוי‬
(deride tende ciltte)
sıska, zayıf, bir deri bir kemik, kemikleri görünen, garum □‫גרד‬
kemikleri çıkıntılı
boğaz garon ‫גריז‬
beter, kötü garua ?‫גרו‬
çekilmiş, sürüklenmiş garur ‫גרור‬
boşama, kovalama, kovma, sürgün, tehcir, tehcir geruş #‫גךו‬
etme, def etme, tahliye
boşanmış (eril). garus. ‫ז‬ ‫גרוש‬
boşanmış (dişil) gruşa ‫נ‬ ‫גרושה‬

2•. "

. • ‫־‬ ' L *•
80
.1;

general (İNGİLİZCEDEN) general ‫גנרל‬


genel (İNGİLİZCEDEN) generali ‫גנרלי‬
kaba, işlenmemiş, ham, çiğ, kaba kimse, görgüsüz, gas ‫גס‬
hoyrat
kaba, kültürsüz (insan için) gas ruah ‫גם רוח‬
kabalık, çirkeflik, hakaret, tahkir gasut ‫גסות‬
kabalık, kültürsüzlük, bayağılık, nezaketsizlik, gasutruah ‫גםותררח‬
terbiyesizlik
jest, iyi niyet gösterisi (İNGİLİZCEDEN) jesta ‫ג׳סטה‬
can çekişme, son nefesini verme gsisa ‫גסיסה‬
can vermek, son nefesini vermek, ölüm döşeğinde gasas, ligsos S )‫גסס (לגסס‬
olmak, can çekişmek
özleme gaagua ‫געגוע‬
özlem, Özleyiş, hasret gaaguyim ‫געגועים‬
vakvaklamak, gıdaklamak gigea, giga, ‫פ‬ ‫ געגע‬,‫געגע‬
legaagea )‫(לגעגע‬
böğürmek, mölemek, inek sesi çıkarmak, kahkahay-■ gaa, ligot ‫פ‬ )‫ג?ה (לגערת‬
la gülmek, acı acı ağlamak
azarlanmış, tekdir edilmiş, paylanmış, kusur bu- gaur ‫געור‬
lunmuş
böğürme, möleme, inek sesi çıkarma, kahkahayla geiya ‫געיה‬
gülme, acı acı ağlama
azar, azarlama, kınama, paylama geira ‫?עירה‬
hiddetlenme, tepesi atma, dalgalanma, kabarma geişa ‫געישה‬
(deniz)----- -----
iğrenme, iğrenç, tiksinti, tiksinme goal ‫געל‬
tiksinme, iğrenme, tiksinti verici, iğrenç, iğrenç goal nefeş ‫געל נפש‬
ruhlu
azarlamak, tekdir etmek, paylamak, kusur bulmak, gaar, ligor ‫פ‬ )‫גער (לגער‬
sitem etmek
azar, azarlama, tekdir, paylama, sitem geara ‫??יה‬
hiddetlenmek, tepesi atmak, dalgalanmak, kabar- gaaş, ligoş ‫פ‬ )‫געש (לגעיש‬
mak (deniz)
kanat, kanatlar, kanat kasları, eller ve ayaklar, el gaf, gapayim ‫ גפים‬,‫גף‬
ayak
kucaklama, sarma, sarılma, bağrına basma gipuf ‫גפוף‬
asma, bağ, üzüm kütüğü gefen Î??
sevgiyle sarmak, bağrına basmak, kucaklamak, gipef, legafef ‫פ‬ )‫גפף (לגפף‬
okşamak
kibrit, kibritler gafrur, ‫ גפרורים‬,‫גפרור‬
gafrurim

79
bahçe gan ‫גן‬
hayvanat bahçesi gan hayot ‫גן חיות‬
anaokulu gan yeladim ‫גן ילדים‬
cennet gan eden ‫גן ?דן‬
oyun bahçesi, çocuk bahçesi gan şaaşııim ‫גן שןנש^יים‬
hırsız . ganav .‫גנב‬
çalmak, hırsızlık yapmak ganav, lignov ‫ מ­־) פ‬,‫גנב (לגנב את‬
(et me)
hırsızlık gııeva ‫גנבה‬
gangster gangster ‫גנגסטר‬
kangren (hastalık) gangrena ‫גנגרנה‬
gardiyan, bekçi, muhafız gundar ‫גנדר‬
süslemek, giydirip süslemek, şıklaştırmak giııder, ‫פ‬ )‫גנדר (לגנדר‬
legander
züppe, süslü, fazla şık (eril) gandran ‫ז‬ ‫גנדרן‬
koket, giyimine özen gösteren, kokona, süslü, çok gandranit ‫נ‬ ‫גנדרנית‬
şık giyimli (dişil)
bahçe, küçük bahçe gina ‫גנה‬
kınamak, ayıplamak, yermek, telin etmek, lanet gina, leganot s )‫גנה (לגנות‬
etmek, şiddetle aleyinde bulunmak, karşı çıkmak
çalıntı, çalınmış (sıfat) ganuv ‫ת‬ ‫גנוב‬
kınama, suçlama ginuy ‫גנרי‬
bahçıvanlık, bahçe işleri ginun ‫גנון‬
görgü, adabı muaşeret, görgü kuralları ginunim ‫גנונים‬
karalama, iftira, hakaret rezillik, utanç, ayıp, reza- gnut ‫גנות‬
let, yüzkarası
saklamak, gizlemek, rafa kaldırmak ganaz, lignoz ‫פ‬ )‫גנז (לגנז‬
arşiv ganzah ‫גנזך‬
inlemek, inildemek ganah, lignoah ‫פ‬ )‫גנח (לגנה‬
solunum yetmezliği, nefes darlığı, astım (hastalık) ganahat ‫גנחת‬
saklama, gizleme, arşivleme, gizli yere depolama gniza ‫גניזה‬
inilti, inleme gniha ‫גניחה‬
jenital, tenasül organlarıyla ilgili, üreme organlany-■ genitali ‫גניטלי‬
la ilgili (İNGİLİZCEDEN)
bahçıvan ganan ‫גנן‬
bahçıvanlık yapmak gineıı, leganen ‫פ‬ )‫גנן (לגנן‬
cinnet, delilik, çılgınlık, kafayı yeme (argo) canana ‫ג׳ננה‬
anaokulu öğretmeni ganenet ‫גננת‬
jeneratör (İNGİLİZCEDEN) generator ‫גנרטור‬

‫ה‬:■• ■-‫י‬..‫׳‬.,.‫ ״‬. __


----- ‫־‬

dahi, de, da, hem, hem de, yine, aynı zamanda, keza gam
keza, hem, hem de, de, da, dahi, ayrıca, aynı zaman-■ gam ken
................. ‫גם‬
‫גם כן‬
1$
da
tatlı kırmızı biber gamba
w
‫גמבה‬
gambiya (ülke) ‫*ן‬
gambia ‫גמביה‬
kekeleme gimgurn ‫ג^גום‬
?‫׳‬H
kekelemek gimgem, S )‫גמגם (לגמגם‬
legamgem '.1İ
. ‫ י‬-‫ויו'׳־‬
cüce gamad ‫גמד‬
cüceleştirmek, çok küçültmek gimed, ‫פ‬ )‫גמד (לגמד‬
legamed
cüce gibi, pigme gibi, tıknazca, bodurca gamadi ‫גמדי‬
cüceleştirme, çok küçültme gimud ‫גמור‬ ’‫■■־׳‬W■

ödül, mükafat, karşılık, hizmet karşılığı□, telafi□, gmul ‫גמול‬


mukabele, kısas
bitiş, finiş, son hali, son halini verme, son rötuşu gimur ‫גמור‬ ■ ' ■■

verme
bitik, bitmiş, tamamlanmış (sıfat) gamur ‫ת‬ ‫גמור‬
şiddetle eleştirmek (argo) gamaz, ligmoz ‫פ‬ )‫גמז (לגמז‬
sütten kesme, telafi, karşılama, karşılığını verme, gmila ‫גמילה‬
madde bağımlılığı tedavisi (alkol, uyuşturucu)
iyilik, ihsan, hayır gmilut hesed, ,‫גמילות חסד‬
hasadını ‫חסדים‬
bitiş, bitim, bitme, bitirme, cinsel tatmin (boşalma) gmira ‫גמירה‬
esnek, elastiki (sıfat) gamiş ‫ת‬ ‫גמיש‬
esneklik, elastikiyet gmişut ‫גמישות‬
deve (hayvan) gamal ‫גמל‬
sütten kesmek, olgunlaşmak, mukabele etmek, gamal, ligmol ‫פ‬ )‫גמל (לגמל‬

hizmetinin karşılığını vermek . ‫י‬
peygamber devesi, yırtıcı avcı bir böcek (hayvan) gamal şlomo ‫גמל שלמה‬
emekli, tekaüt gimlayi ‫גנןלאי‬ ■ .• ‫•;*>׳‬

emeklilik gimla, gimlaot ‫ גמלאות‬,‫גמלה‬


hımbıl, uyuşuk, mıymıntı, miskin, sünepe, ağır, gamloni ‫ת‬ ‫גבןלוני‬ ‫״‬W

yavaş, hantal, biçimsiz (sıfat)


bitirmek, orgazm olmak (argo) gamar, ligmor ‫פ‬ ,‫גמר(לגמר את‬
(et im) )‫עם‬
son vermek, yok etmek, son rötuşu vermek, orgazm gimer, legamer ‫פ‬ ■ )‫גמר (לגמר‬
olmak (argo) i» ‫־‬
. ,5-. t ;
final, bitirme, son, nihayet gmar, gemer ‫גמר‬, ‫גמר‬
esnekleştirmek, elastikiyet vermek gimeş, legameş .‫פ‬ )‫גמש (לגמש‬ £'

77
oyma, yontma (taş, tahta) giiyf . ‫גליף‬
klişe, kalıp (baskı için kullanılan metal levha) glufa ‫לופה‬$
gurbetlik, sürgün galut ‫גלות‬
traş etmek (sakal) gileah, gilah, S )‫ גלח (לגלח‬,‫גלח‬
legaleah
jelatin (İNGİLİZCEDEN) r ...................... jelatin, jelatina ‫ ג׳לטינה‬,‫ג׳לטין‬
jöle, pelte jeli, celi ............ ‫ג׳לי‬
dalgalı, çalkantılı, çırpıntılı (sıfat) gali ‫ת‬ ‫גלי‬
dondurma glida ‫גלידה‬
sayfa, kağıt yaprak, folyo güayon !‫גליי‬
galil bölgesi, bölge adı, israel kuzeyindeki bölge galil ‫גליל‬
GALİL
rulo, tomar glila ‫גלילה‬
sılindirik, silindir biçiminde . glili ‫גלילי‬
cüppe, kaftan, pelerin glima ‫גלימה‬
gliserin glitserin ‫גליצרין‬
sörf, kayma, taşma glişa ‫גלישה‬
rulo yapmak, sarmak (makaraya, bobine vs), galal, liglol s )‫גלל(ל{לל‬
sarmalamak
ham, işlenmemiş, kaba, rafine edilmemiş (maddenin gelem ‫גלם‬
doğal hali)
ahmak, budala, gerizekalı, bön, avanak, ipek böceği golem ‫גלם‬
kozası, krizalit
rol oynamak, canlandırmak, tipleme yapmak, kişi- gilem, legalem s )‫גלם (לגלם‬
lik vermek, biçimlendirmek
yalnız, münzevi galmud ‫גלמוד‬
ham, işlenmemiş, kaba, rafine edilmemiş (maddenin golmi ‫גלמי‬
doğal hali)
tuhafiye, manifatura galanterya ‫גלנטךיה‬
taş yığını halinde abide, anıt, lahit, taş gömüt, taş galed ‫גל?ד‬
mezar, anıt mezar veya işaret noktası, kurgan
meyvanın çekirdeğini ayıklamak gilen, legalen D )‫גלען (לגל^ן‬
yontmak, oymak, kalem keskiyle işlemek gilef, legalef S )‫גלף (לגלף‬
galaksi galaksya ‫גלקסיה‬
galeri, sergi salonu galerya ‫גלךיה‬
taşmak, kaymak, sörf yapmak galaş, ligloş ‫פ‬ )‫גלש (לגלש‬
planör . gilşon . ‫{לשון‬
yamaç paraşütü, rüzgar sörfü (wind surf) ■ galşan ruah ‫גלשן רוח‬
dorukların doruğu, ulaşılabilecek en yüksek nokta, gulat akoteret ‫גלת הכותרת‬
şahika

. ‫'־־‬ ' ■ ‫׳‬ ‫י‬ .‫י‬ . 76


zürafa (hayvan) jirafa ■ ‫ג׳ירפה‬
yaklaşım, yaklaşma, tutum, tavır gi^a ‫גי^זה‬
jel, jöle, pelte jel, cel ‫ג׳ל‬
dalga, küme, yığın gal ‫גל‬
detektör, algılayıcı, sezici alet, sensör galay ‫גלאי‬
yuvarlama, döndürme, takla............ gilgul .. .. ■ - ■ ‫גלגול‬
tekerlek galgal ‫גלגל‬
yuvarlamak, döndürmek gilgel, legalgel ‫פ‬ )‫גלגל (לגלגל‬
canurtaran simidi galgal atsala ‫גלגל הצלה‬
dönme dolap galgal anak ‫גלגל ?נק‬
çark, dişli çark, çark dişlisi galgal şinayim ‫גלגל שנים‬
volan, çark galgal tnufa ‫גלגל תנופה‬
palanga, kasnak, makaralardan ve zincirden oluşan galgelet ‫גלגלת‬
vinç, kenarı oluklu çark
kafatası gulgolet ‫גלגלת‬
kabuk bağlamış yara, yara kabuğu, kurumuş deri geled ‫גלד‬
lonca, esnaf loncası gilda ‫גלדה‬
bilye, misket gula ‫גלה‬
keşfetmek, açıklamak, ifşa etmek, farketmek gila, legalot 5 )‫גלה (לגלות‬
küre, dünya, glop globus ‫גלובוס‬
küresel, global (İNGİLİZCEDEN) globali • ‫גלובלי‬
küreselleşme, globalleşme, globalizasyon (İNGİLİZ- globalizatsya ‫?לובליזציה‬
CEDEN) ....... -....................... -.......... - ...................... ..
tıraş, ustura tıraşı, sakal tıraşı giluah ‫גלוח‬
keşif, açıklama, ifşa gilııy ‫גלוי‬
açık, açık seçik, sarih, aşikar, net, açık konuşan, galuy ‫ת‬ ‫גלוי‬
dobra (sıfat)
fikir beyanı, beyanat, bildiri, deklarasyon giluy daat ‫גלוי דעת‬
içten, samimi, tarafsız ■ galuy lev ‫גליי לב‬
samimiyet, içtenlik, açık kalplilik giluy lev ‫גלוי לב‬
ensest (akraba ile cinsel ilişki) giluy arayot ‫גליי ?דירת‬
kartpostal, kart gluya ‫גלויה‬
açık yüreklilik, direkt, açıklık, açıkça, dobra dobra, gluyot ‫גלויות‬
alenen
hap, tablet gelula . ‫גלולה‬
rol oynama, canlandırma, tipleme yapma, kişilik gilum ‫גלום‬
verme, biçimlendirme ‫׳‬
galon galon ‫גלון‬
kaprisli, huysuz gahmani ‫גחמני‬
öne eğilmek, diz çökmek, vücudunu eğmek gahan, lighon ‫פ‬ )‫גחן (לגהץ‬
boşanma belgesi, ayrılma belgesi get ‫גט‬
geto geto ‫?טי‬
gey, homoseksüel, yumuşak, ibne gey ‫גי‬
vadi, geçit, boğaz, sel çukuru, sel yolu, sel sularının gay,gey ‫גיא‬
açtığı kanal
guyana (ülke) giyana ‫גיאנה‬
leğen, küvet gigit ‫גיגית‬
lif (kasları kemiğe bağlayan doku), bağ, tendon, gid ‫גיד‬
kiriş
cehennem geinom ‫גיהנום‬
askere alma, asker toplama, temin, tedarik giyus ‫גיוס‬
genel seferberlik, umumi seferberlik giyus klali ‫גיוס כללי‬
dinini değiştirtme, dininden museviliğe döndürme giyur ‫גיור‬
gayzer, kaynaç, volkan bölgelerinde su ve buhar geyzer ‫גיור‬
fışkırtan sıcak kaynak, şofben
sorti, ani saldırı, kısa süreli uçak dalışı giha ‫גיחה‬
gitar (müzik aleti) gitara ‫גיטרה‬
yaş, neşe gil ‫גיל‬
neşe, sevinç gila ‫גילה‬
giyotin gilyoüna ‫גיליוטינה‬
numeroloji, kabalanın temeli, ibranice harflerden gimatriya ‫גימטריה‬
oluşturulan numeroloji bilimi
dikkat çekmek için yapılan aldatmaca, reklamı etki- gimik ‫גימיק‬
Ii kılan özel sunuş, hile, numara (İNGİLİZCEDEN)
lise gimnasya ‫גימנסיה‬
gine (ülke) giııea ‫גינאה‬
kızılsaçlı cinci ‫ג׳ינג׳י‬
kot, blucin, kot pantolon (İNGİLİZCEDEN) jins ‫ג׳ינס‬
kayınbirader, enişte, bacanak (eril) gis ‫ז‬ ‫גיס‬
kolordu, birlik, kıta, kuvvet (askeri) gayis ‫ג?ס‬
askere almak, seferber etmek, tedarik etmek giyes, legayes ‫פ‬ )‫גיס (לגיס‬
baldız, yenge, görümce, elti (dişil) gisa ‫נ‬ ‫גיסה‬
cip, jip, jeep (İNGİLİZCEDEN) fiP ‫ג׳יט‬
tebeşir gir ‫גיר‬
museviliğe döndürmek, dinini değiştirtmek giyer, legayer ‫פ‬ )‫גיר (לגיר‬
porsuk (hayvan), porsuk kürkü girit ‫גירית‬

......... . . ........ ....


74
veznedar, kasadar gizbar ‫ר‬3‫גץ‬
yapağı, yünlü koyun postu giza ‫גזה‬
kesik, kesilmiş, kırpılmış gazur ‫גזור‬
kırpmak, kesmek, kısaltmak gazoz, ligzoz ‫פ‬ )‫גזז (לגזז‬
balkon gzuztra ‫™טרה‬
saçkıran (hastalık), saç derisi mantarı (deri hasta- gazezet . ... . - ;-‫גזזת‬
hğı)
kırpma, kesme, kısaltma gziza ‫גזיזה‬
kesme, kesim, biçki, makasla kesme, makasla kesil- gzira ‫גזירה‬
miş parça
gaspetmek, soymak, soygun yapmak, zorla almak, gazal, ligzol ‫פ‬ )‫גזל (לגזל‬
mahrum etmek, yağmalamak, talan etmek
ganimet, çalıntı mal, yağma malı, soygun malı gzela ‫גזלה‬
talan, yağma, yağmacılık gzela ‫גזלה‬
gaspçı, soyguncu, yağmacı, çapulcu, serseri gazlan ‫גזלז‬
budamak, kırkmak, keserek düzeltmek gazam, ligzom ‫פ‬ )‫גזם (לגזים‬
kütük, ağaç gövdesi, ırk, soy ağacı geza ‫גזע‬
safkan, katışıksız ırk, etnik, soylu, cins (hayvanlar- gizi ‫גזעי‬
da),
ırkçı gizan ‫גץ?ן‬
ırkçılık gizanut ‫גןענות‬
havuç gezer ■ ‫ןןי‬
kesmek (makas), makaslamak, kırpmak, emretmek, gazar, ligzor ‫פ‬ )‫גזר (לגזר‬
karar vermek, türetmek.................. ................. ....................... -
hüküm, karar, ferman gzar din H ‫גזר‬
ölüm hükmü, ölüm fermanı gzar din mavet ‫גזר דין מרת‬
hüküm, ferman, emir, yazgı, alın yazısı gzera ‫גזיה‬
makastar, kesimci gazran ‫גןרן‬
sırıtma, sırıtış, kıkırdama, kıs kıs gülüş gihuh ‫גהיך‬
göbek, karın gahon ‫גחיז‬
öne eğilme, diz çökme, vücudunu eğme ghina ‫גחינה‬
sırıtmak, pis pis gülmek, kıkırdamak, gülerek tepki giheh, legaheh ‫פ‬ )‫גחך (לגחך‬
vermek, hafifçe kahkaha atmak
kor ateş (1er) gahal, gehalim ‫ גחלים‬,‫גחל‬
ateş böceği (hayvan) gahlilit . ‫גחלילית‬
cüruf, yanmış kömür artığı gahelet ■ ‫גחלת‬
şarbon hastalığı (hastalık) gahelet ‫גחלת‬
kapris, huysuzluk, geçici heves, düşüncesizce değiş- gahama ‫גןזמה‬
ken istek

________ _, .........

73
golf (spor) golf ... ..... ‫גולף‬
taşan taşkın goZeş ‫גולש‬
gulaş, tas kebabı tarzında et yemeği guZaş ‫גולש‬
sünger (banyoda kullanılan) gumavir ‫גומאויר‬
girinti, çukur, çöküntü, gamze guma, gumot ‫ גומות‬,‫גומה‬
kauçuk,lastik - .... •.. gumi .. . ....... ‫גומי‬
sakız gumi leisa ‫גומי לעיסה‬
karşılıklı, mukabil, karşılık, rövanş (sporda) gömün ‫גוכןלין‬
gamze gumat hen ‫גומת חן‬
renk, renk tonu, ayırtı, ince fark, nüans, çeşni . gavan
renklendirmek, renk katmak, farklı renk tonu given, legaven S )‫גון (לגין‬
vermek, çeşitlendirmek
korumak, sakınmak, kollamak gönen, legonen E) )‫גונן (לגונן על‬
(al)
ölmek, gebermek, son nefesini vermek gava, ligvoa 3 )‫גוע (לגוע‬
vücut, isim, şahıs, kişi, beden gaf ‫גוף‬
birinci tekil şahıs (dilbilgisi) gufrişoıı ‫גוף ראשון‬
üçüncü tekil şahıs (dilbilgisi) gufşlişi ‫גוף שלישי‬
ikinci tekil şahıs (dilbilgisi) gufşeni ‫גוף שני‬
ceset, ölü vücudu, naaş, mevta gafa ‫גופה‬
fanila, iç fanila, atlet gufiya ‫גופיה‬
harf karakteri, harf büyüklüğü, font gofan ‫גופן‬
bedensel, bedeni gufani ‫גופני‬
sülfür, kükürt gofrit ‫גופךית‬
bodur, tıknaz, güdük, bıdık, kısa boylu şişman kişi guts ‫ת‬ ‫גוץ‬
(sıfat)
karafatma, hamam böceği (hayvan) (kanatlı olanla- cuk ‫ג׳וק‬
rıda vardır)
yavru, hayvan yavrusu gur ‫גור‬
goril (hayvan) (İNGİLİZCEDEN) gorila ‫גורילה‬
kader, yazgı, talih, şans, baht, kısmet, nasip, akıbet, goral ‫גורל‬
alın yazısı
kader tayin edici, kritik, vahim, hayati önem taşı- gorali ‫גורלי‬
yan, nazik
sebep, neden, etmen, etken, faktör gorem ‫רם‬1‫ג‬
çekici, çekme aracı, araç çekicisi • gorer, goreret ‫ גוררת‬,‫גורר‬
yumru, topak, kütle, grup, cüsse, blok (bir gaye guŞ ‫י‬ ‫גוש‬
etrafında birleşen parti veya milletler grubu)
gaz gaz ‫גז‬
i:■:?::.

bacağı veya kolu kesik kişi, kötürüm, sakat, tek gidem ‫ת‬ . ‫גדם‬
bacaklı, çolak, kolsuz (sıfat)
kütük, ağaç kütüğü, her kesilmiş parça gedem ‫גדם‬
kesmek, budamak (ağaç, dal, uzuv) nigdam, s )‫גדם (לגדם‬
legadem
kesmek (organ, uzuv) gadam, ligdom s )‫גדם (לגרים‬
ağaç kesildikten sonra dibinde toprağın üstünde geda........... . " ‫גדע יי‬
'‫י‬

kalan kütük kısmı


kesmek, düşürmek gada, ligdoa s )‫גדע (לגדע‬
hakarete uğramışş, küfredilmiş, sövülmüş, onuru gudaf ‫גדף‬
kırılmış, aşağılanmış
hakaret etmek, küfretmek, sövmek, onurunu kır- gidef legadef s )‫גדף (לגדף‬
mak, aşağılamak
çit, parmaklık geder, gader ‫גדר‬
etrafını çevirmek, çit çekmek, sınırlamak (tel örgü gider, legader s )‫גדר (לגדר‬
çit parmaklık)
çit çevirmek, engelle kapatmak, tel örgü çekmek gadar, Ugdor s )‫גדר (לגדר‬
tel Örgü geder tail ‫גדר היל‬
kütle, yığın, birikintiden oluşmuş katı parça, küme gödeş ‫ג!ש‬
yığmak, kümelemek, biriktirmek, aşırı doldurmak gadaş, ligdoş ‫פ‬ )‫גדש (לגדיש‬
ütüleme, ütü giuts ‫גהוץ‬
geğirti, geğirme giuk ‫גהוק‬
ütülemek giets, legaets ‫פ‬ )‫גהץ (לגהץ‬
geğirmek giek, legaek ‫פ‬ )‫גהק (לגהק‬
üstüne kapanmak, üzerine eğilmek (vücut ile) gaar, ligor ‫פ‬ )‫גהר (לגהר‬
guatemala (ülke) guatemala ‫גואטמלה‬
kurtarıcı, kurtaran, akraba goel ‫גואל‬
tahsildar gove ‫גובה‬
bitişik, sınırdaş, hemhudut govel ‫גובל‬
kuvvetlenen, güç kazanan, güçlenen, pekişen, ağır gover ‫גובר‬
basan, galip gelen
renklendirme, renk katma, çeşitlendirme givun ‫גוון‬
kuş yavrusu, yavru kuş, civciv, palaz (hayvan) gozal ‫גוזל‬
musevi olmayan, gayrı yahu di soy ‫גוי‬
ceset, kadavra, mevta gviya ‫גויה‬
gol gol . ‫גיל‬
gurbetçi, yurtdışında gurbette yaşayan gole ‫גולה‬
sürgün, gurbet gola ‫גולה‬
ayrıntılı anlatmak, tafsilat vermek golel, legolel ‫פ‬ )‫גולל (לגולל‬
yenmek, galebe çalmak, üstesinden gelmek, hakkın- gavar, ligbor S )‫גבר (לגבר‬
dan gelmek
erkeksi gavri ‫גברי‬
bayan, hanım, hanımefendi (dişil) gveret ‫גברת‬
bütünleştirmek, biçimlendirmek, kristalleştirmek, gibeş, legabeş 5 )‫גבש (לגבש‬
oluşturmak, vücuda getirmek
engebeli, tümsekli, yamriı yumru, inişli çıkışlı, yum- gavşuşi n ‫׳‬ ‫גבשושי‬
rulu, boğumlu (sıfat)
şişlik, siğil, yumru, çıkıntı gavşuşit ‫גבשושית‬
dam, çatı gag ‫גג‬
tente, çardak, küçük dam gagon ‫גגון‬
talih, şans, baht, kısmet gad ‫גד‬
kıyı, sahil, kenar gada ‫גדה‬
tabur, müfreze gdud ‫גדוד‬
büyütme, ekin (tarlada), ürün gidul ‫גדול‬
ur, tümör, kitle gidul ‫גדול‬
büyük, iri, kocaman, cüsseli, yüksek ruhlu (sıfat)- gadol ‫גדול‬
(eril)
habis tümör, habis ur gidul mamir ‫גדול מבזאיר‬
iyi huylu tümör, habis olmayan tümör, iyicil ur gidul şafir ‫גדול שפיר‬
büyük, iri, kocaman, cüsseli, yüksek ruhlu (dişil)(- gdola ‫נ‬,‫ת‬ ‫גדולה‬
sıfat)
organın alınması, uzvun kesilmesi gidum ‫גדום‬
kesik, kesilmiş, budanmış, bir uzvu/organı kesik gadum ‫ת‬ ‫גרום‬
(kol, bacak) (sıfat)
kesik, kesilmiş gadua ‫גדוע‬
hakaret, aşağılama, sövgü, küfür, lanetleme giduf ‫גרוף‬
çit çekme, etrafını çevirme, sınırlama (tel örgü çit gidur ‫גדור‬
parmaklıkla)
tıklım tıklım, tıka basa, hıncahınç, ağzma kadar gaduş ‫גדוש‬
dolu
oğlak, keçi yavrusu (hayvan) gdi ‫גדי‬
büyüme, artma gdila ‫גדילה‬
kesme gdia ‫גךי?ה‬
büyüklük, ebat godel ‫גדל‬
büyütmek, yetiştirmek gidel, legadel ‫פ‬ )‫גדל (לגדל את‬
(et)
. büyümek, artmak gadalf ligdol ‫פ‬ )‫גדל (לגדל‬
büyüklük, itibar. gdula ‫גדלה‬
:0
kaş gaba ‫גבה‬
yükseklik, boy, irtifa gova ‫גבה‬
yükselmek, boy atmak, uzamak gava, ligboa S )‫גבה (לגבה‬
yedeklemek, desteklemek, takviye etmek, arka giba, legabot 5 )‫גבה (לגבות‬ 4
çıkmak
alacak tahsil etmek, tahsilat yapmak gava, ligbot 5 )‫גבה (לגבות‬
birikim, yığın, toplanma, yığma gibuv ‫גבוב‬
yüksek, uzun boylu (sıfat) gavoa ‫ת‬ ‫גבוה‬
yedekleme, destek, arka çıkma, takviye gibuy ‫גבוי‬
sınır, hudut, marj gvul ‫גבול‬
sınırda, had safha, marjinal gvuli, gvulit ‫ גבולית‬,‫גבולי‬ >' ■'7S
'■oSe

gabon (ülke) gabon ‫גבון‬


alçılama, alçıya alma, alçıyla sıvama gibus ‫גבוס‬
kahraman, kuvvetli, cesaretli gibor ‫גבור‬
kahramanlık, yiğitlik, kuvvet, cesaret gevura ‫גבורה‬
bütünleşme, birlik, biraraya gelme, biçimlenme, gibuş ‫גבו^ז‬
birliktelik oluşturma
sırta ait, arkaya ait, arkadan gelen gabi
tahsilat, alacak tahsil etme, para toplama gviya ı‫׳‬c*

ödemeli telefon konuşması guvayna


i
peynir gvina
kupa, şampiyona verilen kupa, kadeh, dondurma gaviya
külahı
dünya kupası gaviya aolarn
bayanlar I, hanımlar! gvirotay !
kristal gaviş
kristalize, kristalimsi, kristal gibi gvişi
sınırdaş olmak, hudut çizmek gaval, ligbol S
(be,im)
kambur (eril) giben ‫ך‬
kamburlaştırmak, peynir yapmak giben, legaben S
kısa kambur, küçük boyutlu hörgüç, sırt çıkıntısı gavnun
kambur (dişil), sırttaki kambur çıkıntısı gibenet 3
alçı geves
alçıya almak, alçıyla sıvamak gibes, legabes S
tepe giva
bitki sapı, gövde givol
erkek, erkek adam, mert, maço (eril) gever T

69
‫ג‬
G, sayısal değeri 3, (İbrani alfabesinde 3.cü harf) gimel ‫ג‬
gururlu, asil, yüce ge ‫גא‬
gururlu, onurlu, mağrur gee ‫גאה‬
yükselmek, kabarmak, şişmek gea, İegaot ‫פ‬ )‫גאה (לגאות‬
yükselmek, kabarmak gaa, Hgot S )‫גאה (לגאות‬
coğrafya (İNGİLİZCEDEN) geografya ‫גאוגרפיה‬
gurur, onur, övünç, iftihar, kibir, kurum, büyüklük gaava ‫גארה‬
kompleksi
jeoloji (İNGİLİZCEDEN) geologya ‫גאולומה‬
geometri (İNGİLİZCEDEN) geometriya ‫גאומטךה‬
dahi insan, deha gaon ‫גאון‬
dahice, dahiyane, yaratıcı biçimde geoni ‫גאוני‬
jeopolitik (İNGİLİZCEDEN) geopolitika ‫גאופוליטי?ןה‬
jeofizik (İNGİLİZCEDEN) geofisika ‫גאופיסיקה‬
kabarma, met olayı, denizin yükselmesi, suların geut ‫גאות‬
kabarması, doğa olayı
met ve cezir, ayın dünyaya yaklaşmasına bağlı geut vaşefel ‫גאות ושפל‬
çekim gücüyle suların yükselip alçaldığı doğa olayı
gururlu, onurlu, kibirli, kompleksli, büyüklük gaavtan ‫ת‬ ‫גאןתן‬
kompleksi olan kişi (sıfat)
gururluluk, onurluluk, büyüklük kompleksi gaavtanut ‫גאותנות‬
jeotermal, yer altından geçtiği için ısısı yüksek olan geo termi ‫גאוועךמי‬
(İNGİLİZCEDEN)
tülbent, ince ve seyrek dokunmuş kumaş, gaz bezi gaza ‫גאזה‬
kirletmek, lekelemek, mundar etmek, manen kir- geelj legael ‫פ‬ )‫גאל (לגאל‬
letmek
kurtarmak gaalj ligol ‫פ‬ )‫גאל (לגאל‬
kurtuluş geula ‫גאלה‬
kan davası geulat dam ‫גאלת דם‬
gana (ülke) gana ‫גאנה‬
sırt, bel, arka gav ‫גב‬
in, mağara, oyuk gov ‫גב‬
bayan, hanım (gveretin kısaltılmışı) gv• ‫גב‬
elin tersi gav ayad ‫גב ודד‬
havra idarecisi gabay ‫גבאי‬
toplamak, bir araya getirmek, yığmak gibev, legabev ‫פ‬ )‫גבב (לגבב‬

68
pişirmek bişel, levaşel S )‫בשל (לבשל‬
olgunlaşmak, yetişmek, kıvama gelmek boşal, livşol B )‫בשל (לבשל‬
parfüm bosem ‫בשם‬
parfüm sıkmak bisem, levasem 5 )‫בשם (לבשם‬
bol, bereketli beşefa ‫בשפע‬
ateş püskürerek,.çok kızgınlıkla, sinirinden köpürerek beşetsefketsef ,■ ‫ק?ף‬,‫^שצף‬
et basar ‫בשר‬
müjdelemek, delcdet etmek, kehanette bulunmak biser, levaser B )‫בשר (לבשר‬
sığır eti basar bakar ‫בשר בקר‬
kıyma basar tahon ‫בשר טחון‬
dondurulmuş et basar kafu ‫בשר קפוא‬
etli, etile ilgili (sıfat) basari ‫ת‬ ‫בשח‬
etine dolgunluk, etlilik, semizlik basranut ‫בשתות‬
etli, semiz, dolgun (sıfat) basrani ‫ת‬ ‫בשתי‬
_yüz karası, utanç utanma boşet panim ‫בשת פנים‬
kız, kız evlat, kerime (dişil) bat ‫נ‬ ‫בת‬
eş, çiftin dişisi, zevce (dişil) batzug ‫נ‬ ‫בת זוג‬
orospu kızı (dişil) bat zona ‫נ‬ ‫בתזונה‬
afiyet olsun beteavon ‫בתאבון‬
içinde, içerde, betoh ‫בתוך‬
bakir (eril) batul r ‫בתול‬
bakire, kız (dişil) betüla ‫נ‬ ‫?תולה‬
bakire, el değmemiş, saf, temiz, masum, namuslu betuli ‫בתולי‬
bekaret betulim ‫בתולים‬
nüfuz etme, içine girme, duhul, yırtarak açma, kızlık bituk ‫בתוק‬
zan bozma, deşme, delme, delip geçme, sokma
olarak, sıfatıyla betor ‫בתור‬
şartıyla, koşuluyla betnay ‫בתנאי‬
nüfuz etmek, içine girmek, duhul etmek, yırtarak bitek, levatek B )‫בתק (לבתק‬
açmak, kızlık zarı bozmak, deşmek, delmek, delip
­­‫נ‬
geçmek, sokmak
kesip parçalara ayırmak biter, lebater B )‫(לבתר‬.'‫כתר‬
taksitle betaşlumim ‫בתשלומים‬
sünnet (söz kesimi) brit mila ‫ברית מלה‬
kutsamak, hayır duası etmek, kutlamak, tebrik etmek bereh, levareh S )‫בלו (לבדל‬
diz, dizler, kucak bereh, ‫ בדפים‬,‫בלו‬
birkayim
havuz breha ‫בלכה‬
dua, hayırduası, takdis, kutsama, bereket, tebrik, braha .. ‫בלכה‬
kutlama
yaban ördeği (hayvan) brehiya ‫ברכיה‬
tehlikeden kurtulma duası, kaza atlatana, ameliyat ya birkat agomel ‫ברבת הגומל‬
da hastalık sonrası duası
yemek duası, tokluk duası birkat amazon ‫בןכת המזון‬
bermuda bermuda ‫ברמודה‬
herif, adam, arkadaş, ahbap, kafadar (argo) barnaş ‫ברנש‬
borsa (hisse senedi, tahvil) bursa ‫ברסה‬
memnuniyetle, istekle, cidden beratson ‫ברצון‬
birbiri ardına, peş peşe, ard arda birtsifut ‫ברציפות‬
şimşek, yıldırım, fevkalade parlaklık, zeka parlaklığı barak ‫?רק‬
barraküda, yırtıcı bir balık (hayvan) barakuda ‫ברקודה‬
zümrüt (değerli taş) bareket ‫בלקת‬
açıklamak, izah etmek, incelemek, tetkik etmek berer, levarer ‫פ‬ )‫ברר (לברר‬
araştırmak, açıklamak, seçmek barar, livror B )‫ברר (לברר‬
çare, seçenek, şık, opsiyon, alternatif brera ‫בררה‬
seçici, müşkülpesent, zor beğenen bareran ‫בררן‬
seçicilik, müşkülpesentlik, zor beğenirlik bareranut ‫בררנות‬
kolay seçenek, kolayı seçme, varsayılan seçenek brerat mehdal ‫בררת מחדל‬
beşamel sosu, beyaz sos f □□□□O □□□□ ^) (FRAN- beşamel ‫בשאמל‬
SIZCADAN)
için bişvil ‫בשביל‬
ne için ? bişvil ma ? ?‫בשביל מה‬
pişirme (yemek) bişul ‫בשול‬
hiç, hiçbir beşum ‫בשום‬
hiçbir şekilde, hiçbir surette, katiyetle, kesinlikle hayır beşum panirn ‫בשום פנים ואפן‬
vaofen
kokulu, ıtırlı, parfüm sürmüş bosum, bsuma ‫ בשומה‬,‫בשום‬
havadis, müjde bsora ‫בשורה‬
kara haber, kötü haber, kötü havadis (ölüm, felaket bsorat iyov ‫בשורת איוב‬
vs.)
olgunlaşma, yetişme, kıvama gelme bşila ‫בשילה‬
olmuş, olgunlaşmış, olgun (meyva.ve insan için) başel ‫בשל‬

66
kukuletalı cübbe, rahip giysisi, baca şapkası bardas ‫בךדם‬
karmaşa, düzensizlik bardak ‫ריק‬5
ördek (kuş)(hayvan) barvaz ‫בתז‬
ördek yavrusu, palaz (kuş)(hayvan) barvazon ‫במזון‬
brüt bruto ‫ברוטו‬
acjmasız^ insafsız, vahşi, yabanice, hayvani,-gaddar, brutali ‫ ■ברוטאלי‬,‫ברוטלי‬
merhametsiz, insanlıktan uzak (İNGİLİZCEDEN)
mübarek, kutsanmış, takdis olunmuş baruh ‫בריר‬
hoş geldin baruh aba ‫ברון הבא‬
Allaha şükür baruh aşem ‫ברון השם‬
brom (maden) brom ‫ברום‬
burnei (ülke) brunei ‫ברוני‬
bronşit (hastalık) bronhit ‫ברונכיט‬
brokoli brokoli ‫ברוקולי‬
inceleme, açıklama, tetkik etme berur ‫ברור‬
belirgin, belirli, bariz, açık, sarih, anlaşılır barur ‫ברור‬
selvi ağacı broş ‫?רוש‬
musluk, çeşme berez ‫ברז‬
şadırvan, yanyana çeşmeler bereziya ‫ברזיה‬
brezilya (ülke) brazil ‫ברזיל‬
brezilyalı (eril) brazilayi ‫ז‬ ‫ברזילאי‬
brezilyalı (dişil) brazilayit ‫נ‬ ‫ברזילאית‬
demir (maden) barzel ‫בחל‬
demirden, demirden yapılmış mamul barzeli ‫ברזלי‬
muşamba, tente, katranlı muşamba brezent ‫בחנט‬
kaçmak, firar etmek, tüymek, fiymak barah, livroah s )‫ברח (לברה‬
sağlıklı, sıhhatli, sağlam, esen bari ‫בריא‬
yaradılış, yaratma, dünyanın yaradılışı, acun, kozmos, bria ‫בריאה‬
alem, evren, kainat
sağlık, sıhhat, esenlik briyut ‫בךיאות‬
tugay (İNGİLİZCEDEN) ‫־‬ brigada ‫בךיגדה‬
briç (iskambil oyunu) bridc ‫בחוג׳‬
kabadayı, holigan biryon ‫כריח‬
hafif rüzgar, esinti, meltem, yel briza ‫בריזה‬
kapı sürgüsü, kilit, kapı mandalı, kapı çengeli, kol beriah ‫בריח‬
demiri
kaçma, kaçış, firar briha ‫בריחה‬
anlaşma, pakt, ittifak brit ‫ברית‬
özeleştiri bikoret atsmit ‫בקרת ?צמית‬
tenkitçi, tenkit eğilimli, her şeyi eleştirmeyi seven kişi bikorü ‫בקךתי‬
eleştiricilik, tenkitçilik bikortiyut ‫ב?ןךהיות‬
rica etmek, arzu etmek, dilemek bikeş, levakeş S )‫בקש (לבקש‬
rica, arzu, dilekçe, maruzat bakaşa ‫בקשה‬
zorlukla, güçlükle, zorla, metozori, güçbela, ancak bekoşi ....... ‫בקשי‬
bahşiş, rüşvet bakşiş ‫בקשיש‬
kulübe bikta ‫בקתה‬
kulübe, bungalov, kır evi bikta ‫בקתה‬
oğul, muteber bar ‫בר‬
yabani, vahşi bar ‫בר‬
bar, içki içilen yer, pub bar ‫בר‬
hububat, tahıl bar ‫בר‬
uygulanabilir, yapılabilir, olası bar bitsua ?‫בר בצר‬
değişebilir, değiştirebilir, dönüşebilir, tahvili mümkün bar amara ‫המרה‬
tarıma uygun, sürülüp ekilebilir, işlenebilir (toprak) bar harişa ‫חרישה‬
şanslı, talihli, ballı bar mazal ‫בר מול‬
geçerli, muteber, sağlam, meşru bar kayma ‫בר קימא‬
geçerli, kullanılabilir bartokef ‫בר תקף‬
ağaç kesmek, kökünden sökmek, yok etmek bere, levare ‫פ‬ )‫ברא (לברא‬
yaratmak bara, livro s )‫ברא (לברא‬
başta, başında baroş ‫בראש‬
ilk önce, ilk başta, ilkin herşeyden önce, evvelemirde baroş ‫בראש ובראשונה‬
uvarişona
başlangıçta bereşit ‫בראשית‬
barbados, karaip adalarından biri barbados ‫בךבדוס‬
gevezelik, çok konuşma, kafa ütüleme, kafa şişirme birbur ‫ברבור‬
kuğu (hayvan) barbur ‫ברבור‬
barbar, vahşi, ilkel (eril) (İNGİLİZCEDEN) barbar ‫ז‬ ‫בךבר‬
çene çalmak, gevezelik etmek, kafa ütülemek, kafa birber, ‫פ‬ )‫ברבר (לברבר‬
şişirmek, çok konuşmak lebarber
barbar, ilkel (sıfat) (İNGİLİZCEDEN) barbari ‫ת‬ ‫ברברי‬
barbarlık, vahşet, ilkellik (İNGİLİZCEDEN) barbariyut ‫בךברירת‬
vida, cıvata boreg ‫ברג‬
dargın, dargınlık, küs, kızgınlık brogez ‫ברגז‬
dolu (yağış) barad ‫ברד‬
pars, puma, panter, yırtıcı bir kedigil ftrü (hayvan) bardelas ‫ברדלס‬

64
kukuletalı cübbe, rahip giysisi, baca şapkası bardas
karmaşa, düzensizlik bardak
ördek (kuş) (hayvan) barvaz
ördek yavrusu, palaz (kuş) (hayvan) barvazon
brüt bruto
acımasız, insafsız, vahşi, yabanice, hayvani, gaddar, . brutali
merhametsiz, insanlıktan uzak (İNGİLİZCEDEN)
mübarek, kutsanmış, takdis olunmuş baruh
hoş geldin baruh aba
Allaha şüiür baruh aşem
brom (maden) brom
burnei (ülke) brunei
bronşit (hastalık) bronhit
brokoli brokoli
inceleme, açıklama, tetkik etme berur
belirgin, belirli, bariz, açık, sarih, anlaşılır barur
selvi ağacı broş
musluk, çeşme berez
şadırvan, yanyana çeşmeler bereziya
brezilya (ülke) brazil
brezilyalı (eril) brazilayi
brezilyalı (dişil) brazilayit
demir (maden) - barzel
demirden, demirden yapılmış mamul barzeli
muşamba, tente, katranlı muşamba brezent
kaçmak, firar etmek, tüymek, fıymak barah, livroah
sağlıklı, sıhhatli, sağlam, esen bari
yaradılış, yaratma, dünyanın yaradılışı, acun, kozmos, bria
alem, evren, kainat
sağlık, sıhhat, esenlik briyut
tugay (İNGİLİZCEDEN) ‫־‬ brigada
briç (iskambil oyunu) bridc
kabadayı, holigan biryon
hafif rüzgar, esinti, meltem, yel briza
kapı sürgüsü, kilit, kapı mandalı, kapı çengeli, kol beriah
demiri
kaçma, kaçış, firar briha
anlaşma, pakt, ittifak brit
özeleştiri __ bikoret atsmit ‫בקרת ?צמית‬
tenkitçi, tenkit eğilimli, her şeyi eleştirmeyi seven kişi bikorti ‫בקךתי‬
eleştiricilik, tenkitçilik bikortiyut ‫בקךתיות‬
rica etmek, arzu etmek, dilemek bikeş, levakeş ‫פ‬ )‫בקש (לבקש‬
rica, arzu, dilekçe, maruzat bakaşa ‫בקשה‬
zorlukla, güçlükle, zorla, metozori, güçbela, ancak bekoşi : ...‫בקשי‬.
bahşiş, rüşvet bakşiş ‫בקשיש‬
kulübe bikta ‫בקתה‬
kulübe, bungalov, kir evi bikia ‫בקתה‬
oğul, muteber bar ‫בר‬
yabani, vahşi bar ‫בר‬
bar, içki içilen yer, pub bar ‫בר‬
hububat, tahıl bar ‫בר‬
uygulanabilir, yapılabilir, olası bar bitsua ?‫בר בצו‬
değişebilir, değiştirebilir, dönüşebilir, tahvili mümkün bar amara ‫בר המרה‬
tarıma uygun, sürülüp ekilebilir, işlenebilir (toprak) bar harişa ‫חרישה‬
şanslı, talihli, ballı bar mazal ‫בר מזל‬
geçerli, muteber, sağlam, meşru bar kayma ‫בר קן;מא‬
geçerli, kullanılabilir bar tokef ‫בר תקף‬
ağaç kesmek, kökünden sökmek, yok etmek bere, levare ‫פ‬ )‫ברא (לברא‬
yaratmak bara, livro ‫פ‬ )‫ברא (לקרא‬
başta, başında baroş ‫בראש‬
ilk önce, ilk başta, ilkin herşeyden önce, evvelemirde baroş ‫בראש ובראשונה‬
uvarişona
başlangıçta bereşit ‫בראיית‬
barbados, karaip adalarından biri barbados ‫ברבדוס‬
gevezelik, çok konuşma, kafa ütüleme, kafa şişirme birbur ‫ברבור‬
kuğu (hayvan) barbur ‫בךבור‬
barbar, vahşi, ilkel (eril) (İNGİLİZCEDEN) barbar ‫ז‬ ‫בךבר‬
çene çalmak, gevezelik etmek, kafa ütülemek, kafa birber, ‫פ‬ )‫בךבר (לבו־בר‬
şişirmek, çok konuşmak lebarber
barbar, ilkel (sıfat) (İNGİLİZCEDEN) barbari ‫ת‬ ‫ברברי‬
barbarlık, vahşet, ilkellik (İNGİLİZCEDEN) barbariyut ‫בךבריות‬
vida, cıvata boreg ‫ברג‬
dargın, dargınlık, küs, kızgınlık brogez ‫ז‬£‫בר‬
dolu (yağış) barad ‫ברד‬
pars,, puma, panter, yırtıcı bir kedigil Zürü (hayvan) bardelas ‫ברדלס‬

64
ödem, bazı iç organlarda aşın miktarda sıvı birikmesi batseket ‫בצקת‬
(hastalık)
kuvvetlendirmek, sağlamlaştırmak, berkitmek, tahkim biiser, levatser S )‫בצר (לבצר‬
etmek
üzüm koparmak, üzüm toplamak, üzüm haşatı yapmak batsar, livtsor S )‫בצד (לבצר‬
kuraklık batsoret ‫בצרת‬
batak, bataklık gibi, bataklıktı bitsati ‫בצתי‬
şişe bakbuk ‫בקבוק‬
küçük şişe bakbukon ‫בקבוקון‬
yüksek sesle, bağırarak bekol ram ‫בקול רם‬
yarma, bölme bikua ?‫בקו‬
ziyaret, vizite bikur ‫בקור‬
hasta ziyareti bikur holim ‫בקור חולים‬
rica, talep bikuş ‫בקוש‬
bakteri (İNGİLİZCEDEN) bakteriya ‫בקטריה‬
ehil, aşina, erbap, becerikli, eli yatkın, usta, alışık, balâ ‫בקי‬
tanıdık
aşinalık, alışıklık, beceriklilik, eli yatkınlık bekiyut ‫?קיאות‬
yanlabilir, bölünebilir, parçalanabilir balda ?‫בקי‬
yarma, yarık açma, bölme bkia ‫בקי?ה‬
morina balığı (hayvan) bakala ‫מולה‬
kolaylıkla, kolayca, rahat rahat, bol bol bekalut ■ ‫בקלות‬
yarık, çatlak, yırtık, kırık, fıtık (hernia tıpta) bekaa ‫בקע‬
yarmak, yarık atimak baka, livkoa s )‫בקע (לבקע‬
yarmak bikea, bika, ‫פ‬ )‫ בקע (לבקע‬,‫בקע‬
levakea
vadi, havza, ova bikaa ‫בק?ה‬
kısaca bekitsur ‫בקצור‬
kısaca biktsara ‫בקצרה‬
sığır bakar ‫מי‬
sığır yetiştiricisi, kovboy boker ‫בקר‬
ziyaret etmek, eleştirmek, tenkit etmek, kontrol etmek, biker, levaker ‫פ‬ )‫בקר (לבקר‬
denetlemek
günaydın boker tov ‫בקר טוב‬
kontrol, kumanda bakara ‫בקרה‬
yaklaşık, yaklaşık olarak, takribi, takriben bekiruv ‫בקרוב‬
yakında bekarov ‫בקרוב‬
eleştiri, tenkit, kontrol bikoret ‫בקרת‬

63
akabinde, takiben, arkasından, ardından, ...den beikvot . .. . - ‫בעקבות‬
sonra, izleyen
mütemadiyen, devamlı olarak, düzenli aralıklarla, beikviyut ‫בעקביות‬
habire
aslında, bilhassa, özellikle baikar ‫בעקר‬
yakmak, tutuşturmak bier, levaer S )‫בער (לבער‬
yanmak, alev almak baar, livor ‫פ‬ )‫בער (לבער‬
alev, alev alma, yanma, tutuşma beera ‫עערה‬
aşağı yukarı, takriben, tahminen, yaklaşık, beereh ‫בערו‬
dolaylarında
fobi, korku baat ‫בעת‬
kapalı yerfobisi, kapalı yerde kalma korkusu, kloş- baatseger ‫בעת סגר‬
trofobi
korkutma, dehşete düşürme, korku, dehşet beata ‫בעתה‬
alenen, uluorta, düpedüz, herkesin gözü önünde befumbi ‫בפמבי‬
içerde, içinde bifnim ‫בפנים‬
tafsilaili olarak, delil ileri sürerek, ayrıntılı, detaylı bifrotrot ‫בפרוטרוט‬
çamur, balçık bots ‫בץ‬
tomurcuk açma, sürgün verme, patlama, fışkırma, bitsbuts ‫בצבוץ‬
ansızın çıkıverme, dışarı sızma
tomurcuk açmak, sürgün vermek, patlamak, biisbets, S )‫בצבץ (לבצבץ‬
fışkırmak levaisbets
kenarda, bir yanda, bir tarafta batsad ‫בצד‬
bataklık bitsa ‫בצה‬
öğlende öğleyin batsaorayim ‫בצהתם‬
uygulama, ifa, icraat, icra, yerine getirme, tatbik bitsua ‫בצוע‬
etme, performans
tahkimat, sağlamlaştırma, güçlendirme, istihkam bitsur ‫בצור‬
beraberce, grup halinde, ekipçe betsavta ‫בצוחא‬
dilimleme, doğrama, kesme, koparma betsia ‫בציעת‬
bağ bozumu batsir ‫בציר‬
bağbozumu, mahsul btsira ‫בצירה‬
soğan batsal ‫בצל‬
T T

hırs, tamah, çıkarcılık, doymazlık, menfaatçilik betsa ‫בצע‬


kesmek, koparmak, larmak batsa, livtsoa ‫פ‬ )‫בצע (לבצע‬
gerçekleştirmek, icra etmek, uygulamak, ifa etmek, bitsea, bitsa, ‫פ‬ )‫ בצע (לבצע‬,‫בצע‬
performans göstermek• levatsea
hamur batsek ‫בצק‬
yufka batsek alim ‫בצק עלים‬
veri tabanı (database) ... bsis netunim ‫בסים נתונים‬
kışla, askeri tesis basis tsvai ‫בסיס צבאי‬
temel olarak, esasa ilişkin, temelde, temele ait, kaidevi bsisi ‫בסיסי‬
kurmak, oluşturmak, konuyu bir şeye dayandırmak, bises, levases B )‫בסס (לבסס‬
bir temele oturtmak (hem fiziki hem mecazi)
ham, çiğ, olgunlaşmamış(meyve), çömez, tecrübesiz, böser . ‫בסר‬
çaylak (mecazi)
bostan, meyve bahçesi bustan ‫בסתן‬
gizlice, gizli olarak, gizliden beseter ‫בסהר‬
karşılığında, mukabilinde baavur ‫בעבור‬
fokurdamak, köpürmek, kabarcık çıkarmak bibea, biba, B ‫ בעבע‬,‫בעבע‬
levaabea )‫(לבעבע‬
eskiden, evvelce, geçmişte, mazide beavar ‫בעבר‬
lehinde, lehte, uğrunda, uğruna bead ‫בעד‬
zarfında, esnasında, iken beod ‫בעוד‬
yakma, tutuşturma, kökünü kurutma, yok etme biur ‫בעור‬
inşallah, Allahın yardımıyla beezrat aşem ‫בעזו־ת השם‬
tekmelemek, tepmek, şutlamak, şut atmak baat, livot B )‫בעט(לבעט‬
problem, sorun, mesele boaya ‫בעץה‬
bedensel problem, vücut anzası, sakatlık, vücutsa! baaya gufanit ‫בעיה גופנית‬
özür, engellilik
tekme, şut beita ‫בעיטה‬
röveşata (futbolda bir vuruş) beitat ‫בעיטת מספרים‬
misparayim
ceza vuruşu, penaltı beitat on ‫בעיטת עונשין‬
cinsel birleşme, cinsel ilişki, sikme beila ‫?׳!’לה‬
koca, sahip baal ‫כעל‬
sahip olmak, kocalık etmek, cinsel'temas etmek(kan baal, livol B )‫כעל(לבעל‬
koca) . .■.•»!.•‫•ו‬

karakter sahibi, kişilik sahibi, düzgün karakterli baal ofi ‫?על־ אפי‬/
ev sahibi baal bayit ‫בעל בית‬
müttefik baal brit ‫??ל ?דית‬,,
patron, mal sahibi, ev sahibi baal abayit ‫כעל הבןת‬
canlı, hayvan baal hayim ‫??לס״ם‬
mecburen, istemeden, zorunda kalarak beal korhö !‫;• ??ל ?יה‬
özürlü, bedensel engelli, sakat baal mum • ‫על מום‬3
meslek sahibi baal miktsoa ‫בעל מקצוע‬
beetsem
‫בעצם‬.,
aslında, gerçekte, esasında
banal, adi, bayağı, şıradan, basmakalıp banali______ ______________ ‫בנאלי‬
banallik, bayağılık, adilik banaliyut ‫בנאליות‬
beynelmilel yapmak, uluslar arası yapmak binem, ‫פ‬ )‫בנאם (לבנאם‬
levanem
haydut, eşkiya bandit ‫בנדיט‬
inşa etmek bana, livnot .‫פ‬ )‫בנה (לבנות‬
bizde, bize, içimizde banu ‫בנו‬
imar, bayındırlık binuy ‫בנוי‬
inşa edilmiş, bayındır, mamur banuy, bnuya ‫ בנדה‬,‫בנוי‬
huzurunda,, onun yanında benohehut ‫?נוכהות‬
benzin benzin ‫בנזין‬
inşaat, yapı, inşa etme bniya ‫בניה‬
bina, yapı binyan ‫ז‬:«
ifıl fiil çatısı formu (dilbilgisi) binyan ifil ‫במן ה^^ייל‬
ufal fiil çatısı formu (dilbilgisi) binyan ufal ‫בנין הפ^ל‬
itpaelfiil çatısı formu (dilbilgisi) binyan itpael ‫במן התפעל‬
nifalfiil çatısı formu (dilbilgisi) binyan nifal ‫במן נפזגל‬
piel fiil çatısı formu (dilbilgisi) binyan piel ‫בנין פעל‬
paal fiil çatısı formu (dilbilgisi) binyan paal ‫במן פעל‬
pualfiil çatısıformu (dilbilgisi) binyan pual ‫במן פ?ל‬
paalfiil çatısıformu (dilbilgisi) binyan kal )‫במן קל (פעל‬
(paal)
ikiz binalar, ikiz kuleler binyaney ‫בניני התאומים‬
ateumim
muz (meyve) banana ‫בננה‬
ayrı, münferit olarak, birbirinden ayrı, müstakil benifrad ‫בנפרד‬
banka bank ‫בנק‬
bankacılık bankaut ‫בנקאות‬
bankacı, banker bankai ‫בנקאי‬
bas sesi, kalın ses bas ‫בס‬
levrek balığı (hayvan) bas ‫בם‬
tamam, OK, iyi, düzende, düzenli, muntazam beseder ‫?סדר‬
kurma, bir şeye dayandırma, bir temel üzerine otur- bisus ‫בסוס‬
tma
en sonunda, nihayet, son olarak basof ‫בסוף‬
velhasılkelam, nihayetinde, sonunda besofo şel ‫בסופו של דבר‬
davar
temel, kaide (heykel ayaklığı), esas, mesnet, üs, askeri basis ‫בסיס‬
üs
bambu, hint kamışı bambuk ‫במבוק‬
epeyce, çokça, oldukça, büyük ölçüde, çoğunlukla, bemida roba ‫במרה רבה‬
açık farkla
eşit ölçüde, aynı ebatta bemida şava ‫במרה שוה‬
sahne bama ‫במה‬
ne ile ? neyle ? bema ? bame ? ?‫במה? במה‬
süratle, hızla, çabuk bimeirut ‫במהירות‬
esnasında bemaalah ‫במהלך‬
vasıtasıyla, yardımıyla (bemo eynav=kendi gözüyle, bemo ‫במו‬
bemo oznav=kendi kulağıyla)
reji, sinema veya tiyatro yönetimi bimuy ‫במוי‬
lütfen, zahmet olmazsa, zor değilse (ARAMİCEDEN) bematuta ‫במטותא‬
özellikle, hele, hususiyetle, bilhassa bimeyuhad ‫במיחד‬
düpedüz, doğrudan doğruya, direkt olarak bemeyşarin ‫במישרין‬
bir darbede, bir kerede bemaka ahat ‫במכה אחת‬
kesinlikle, katiyetle, belirli olarak, açıkça, bilhassa bemeforaş ‫במפרקז‬
er geç, er ya da geç bemukdam 0 ‫במקדם או במאחר‬
bemeuhar
yerine, ...nın yerine, onun yerine (herhangi bir şeyin bimkom ‫במקום‬
veya kişinin yerine)
birisinin yerine bimkom mişeu ‫במקום מישהו‬
kazara, rastgele, tesadüfen, tesadüfi, hasbelkader bemikre ‫במקרה‬
boyunca, süresince, esnasında, zarfında bemeşeh ‫?משך‬
oğul, erkek evlat, mahdum (eril) ben ‫ז‬ .... ‫בן‬
insanoğlu, insan, adam ben adam ‫ אדם‬Î?
yaşıt, akran ben gil ‫בן גיל‬
kuzen, amcazade (eril) ben dod r ‫?ן דוד‬
erkek arkadaş, eş, çiftin erkek olanı, koca (eril) ben zug r ‫בן זוג‬
orospu çocuğu (eril) ben zona T ‫בן זונה‬
hür doğan, özgür ben horin ‫בן חורין‬
melez ben kilayim ‫בן כלאים‬
kaç yaşında ? ben kama u ? ?‫בן כמה הוא‬
hemşeri, hemşehri ben ir ‫פן עיר‬
rehine, kaçırılıp alıkonulan, esir tutulan kişi ben aruva ‫בן ערבה‬
muhatap ben siyah ‫בן שיח‬
kırma, melez, karışım ben taarovet ‫בן תערבת‬
uluslararası yapma, beynelmilel hale getirme binum ‫בנאום‬
inşaatçı banay ‫בנאי‬
.,, onlarsız, onlar, olmadan, onların dışında, onların biladeem .. ‫ז‬. ‫בל^היהם‬. .
haricinde (eril)
onlarsız, onlar olmadan, onların dışında, onların biladeen ‫נ‬
haricinde (dişil)
onsuz, 0 olmadan, onun dışında, onun haricinde bilado î ‫בל?י’י‬
(eril)
sensiz, sen olmadan, senin dışında, senin haricinde biladeha ■ r.
‫׳‬ ■ ■ ‫בלעדיך‬
(eril)
sensiz, sen olmadan, senin dışında, senin haricinde biladayih J ‫בלעדיו‬
(dişil)
sizsiz, siz olmadan, sizin dışınızda, sizin haricinizde biladehem r ‫בלעדיכם‬
(eril) ’
sizsiz, siz olmadan, sizin dışınızda, sizin haricinizde biladehetı ‫ג‬ ‫בלעדיכן‬
(dişil)
bizsiz, biz olmadan, bizim dışımızda, bizim har- biladenu ‫בלאדינו‬
içimizde
blöfyapmak, aldatıcı tavır takınmak, yalan söylemek bilef, lebalef 3 )‫בלף (לבלף‬
balkan, balkan yarımadası balkan !‫בללו‬
dedektif, hafiye balaş ‫בלעו‬
takip etmek, dedektiflik yapmak balaş, livloş ‫פ‬ )‫בלעו (לבלש‬
dilbilimci balşan ‫?לשן‬
dilbilim, filoloji balşanut ‫בלשנות‬
olumsuzluk eki, sız siz eki, negatife çevirme eki, bilti ‫בלתי‬
gayrı, olmaksızın, olmadan (bilti nimna ‫בלתי נמנע‬
engellenemez)
insanlık dışı, gayn insani, insanlık harici, insanlıktan bilti enoşi ‫בלתי אנועזי‬
binasip
döndürülemez, geri çevrilemez, geri dönüşü olmayan, bilti afih ‫בלתי הפיך‬
geri dönülemez (karar, adım)
illegal, yasadışı, gayn meşru, usulsüz, kanunsuz bilti hukı ‫בלתי חקי‬
tanımlanmamış, kimliği belirsiz bilti mezoe ‫בלתי מזקה‬
kaçınılmaz, önlenemez, engellenemez bilti nimna ‫בלתי נמנע‬
unutulmaz bilti nişkah, ‫ בלתי‬,‫בלתי נשכח‬
bilti nişkahat ‫נעובחת‬
sabırsız bilti savlani ‫בלתי סבלני‬
yapılmamış yol, asfaltlanmamış yol bilti salul ‫בלתי סלול‬
kesintisiz, durmaksızın, aralıksız, fasılasız, biteviye bilti posek ‫בלתי פוסק‬
olağan dışı, alışılmadık, fevkalade, müstesna bilti ragil . ‫בלתי רגיל‬
onlarda, onlara, içlerinde (eril) • bam ‫ז‬ ‫בם‬
rejisör, yönetmen, sahneleyen (eril) bamay ‫ז‬ ‫במאי‬
. rejisör, yönetmen? sahneleyen (dişil) bamait ‫נ‬ ‫במאית‬

58
‫■~־״־ד‬

blöfyapma, aldatıcı tavır takınma, yalan söyleme biluf . . ‫בלרף‬


kahkül, perçem, perçe, zülüf, alın üzerine sarkan saç belorit ‫בלורית‬
demeti
bale balet ‫בלט‬
göze çarpmak, göze batmak, sivrilik etmek, dikkat balat, livlot ‫פ‬ )‫בלט (לבלט‬
çekmek, dışına çıkmak, belirgin olmak
siz, sız eld (D□□ □□□ = parasız, OODDD DQ□ = elsiz) bli ‫?לי‬
aralıksız, durmaksızın, arasız, fasılasız bli eref ‫בלי הרף‬
yeminsiz, Allah kısmet ederse bli neder ‫בלי נדר‬
sonsuz, sonu olmayan, durmadan, bitmek tükenmek bli sof ‫בלי סוף‬
bilmeksizin, sonu gelmeyen
kem gözlerden uzak, nazar değmesin, allah nazardan bli ayin ara ‫בלי ?ין הרע‬
saklasın
amortisman, yıpranma, eskime bliya ‫כליה‬
çıkıntı, şiş, tümsek blita ‫בליטה‬
karmakarışık şey blil ‫?ליל‬
bulamaç, lapa, karışım blila ‫בלילה‬
frenleme, fren yapma, durdurma, engelleme blima ‫כלימה‬
balistik, mermi ile ilgili balisti ‫בליסטי‬
balistik, mermilerin atışı veya hareketleriyle ilgili halisti ‫ת‬ ‫בליסטי‬
(sıfat)
balistik, balistik bilimi balistika ‫בליסטיקה‬
mancınık (taş güllelerfırlatan eski bir silah) balistra ‫בליסטרה‬
yutma, yutuş....... .................................................... blia----- ............ ‫?לי?ה‬
şer, kötülük, fenalık, kötü niyet bliyaal ‫?ליעל‬
karma etmek, katmak, karıştırmak balal, livlol ‫פ‬ )‫בלל (לבלל‬
fren belem ‫בלם‬
bek, futbol takımında defans beki . balam ‫בלם‬
durdurmak, frenlemek, fren yapmak, dizginlemek balam, livlom ‫פ‬ )‫בלם (לבלם‬
nöbet, cinnet, taşkınlık, coşku, heyecan, aşın iştah, bulmuş ‫בלמוס‬
yeme isteği ■
blender, karıştırıcı, mikser (İNGİLİZCEDEN) blender ‫?לנדר‬
erken gelişmesine neden olmak, erken olgunlaşmaya balas, livlos ‫פ‬ )‫בלס (לבלם‬
yol açmak (bitki ve ağaç için)
yutmak, yutkunmak bala, livloa ‫פ‬ )‫?לע (ל?לע‬
ayncalıklı, özel, yegane biladi . ‫?ל?די‬
bensiz, ben olmadan, benim dışımda, benim har- biladay ‫?לעדי‬
içimde
onsuz, 0 olmadan, onun dışında, onun haricinde biladea ‫נ‬ ‫בלעדיה‬
(dişil)
........... . .... ‫ י‬.... ... •‫־■־■'׳‬ •..... . •‫־־־‬:‫י‬:‫־‬:::::‫״‬::‫־’־‬
..—:
her defasında behol paam ‫בכל פעם‬
asla, hiçbirzaman bihlal ‫בכלל‬
hiç de değil, asla bihlal lo ‫בכלל לא‬
sizde, size, içinizde (eril) bahem ‫ז‬ ‫בקם‬
kaça ? bekama ? ‫בכמה ז‬
sizde, size, içinizde (dişil) r .. . bahen ‫ג‬ .. . . ..: - ‫ככן‬
piston, itenek buhna ‫בכנה‬
samimiyetle, dürüstlükle, doğrulukla, iffetle, açık behenut ‫בכנות‬
sözlülükle, dobra
İlk doğana vermek, tercih etmek biker, lebaker ‫פ‬ )‫בכר (לבכר‬
amortisman, eskime blay ‫בלאי‬
belarus, beyaz rusya (ülke) belarus ‫בלארום‬
yalnız, sadece, onun dışında, hariç bilvad ‫בלבד‬
şaşırtma, karıştırma, ambale etme, sersemletme, bilbul ‫בלבול‬
karışıklık, keşmekeş, kargaşa, karmaşıklık
bülbül(hayvan) bülbül ‫בלבול‬
çük, çocuk erkeklik organı bülbül ‫בלבול‬
şaşırtmak, karıştırmak, ambale etmek, sersemletmek bilbel, levalbel ‫פ‬ )‫בלבל (לבלבל‬
belçika (ülke) belgia ‫בלגיה‬
karışıklık, karmaşa, kargaşa, karman çorman balagan ‫בלגן‬
‫י‬ T T T

karmakarışık etmek, karmaşa yaratmak, altüst etmek bilgen, ‫פ‬ )‫בלגן (לבלגן‬
levalgen
şiirsel öykü, ezgi, lirik balada ‫בלדה‬
kurye, haberci, taşıyıcı, götürücü baldar ‫בלדר‬
eğlenmek, vakit geçirmek, eskitmek bila, levalot ‫פ‬ )‫בלה (לבלות‬
hararetli, ateşli, tutkulu, ihtiraslı, heyecanlı bir belaat ‫בלהט‬
şekilde
harç, vergi harcı, kesinti blo ‫בלו‬
beze, ifrazat bezi, gudde hücresi baluta ‫בלוטה‬
eğlence, vakit geçirme biluy ‫בלוי‬
yıpranmış, aşınmş, eskimiş, eski, harap, haşat, hurda, baluy ‫בלוי‬
pejmürde, yırtık pırtık, eski püskü
karışık, karma, katışık (sıfat) balul ‫ת‬ ‫בלול‬
kapalı, kapanmış, dopdolu, tıkalı balum ‫בלום‬
balon, hava kabarcığı, sıkıştırılmış hava veya gaz dolu balon ‫בלון‬
küre •
sarışın (eril) blondini ‫ז‬ ‫בלונדיני‬
sarışın (dişil). blondinit 3 ‫בלונדינית‬
blöf, aldatıcı tavır, yalancılık . . blöf ‫בלוף‬

. ‫׳‬ * ' ■ ■■‫'־‬ . 56


ilk okul orta okul, temel öğrenim, temel eğitim bet sefer yesodi ,‫בית ספר יסוך‬
meslek okulu bet sefer ‫בית ספר מקצועי‬
miktsoi
lise bet sefer tihon ‫בית ספר תיכון‬
kabristan, mezarlık bet almin ‫בית עלמין‬
mezarlık, kabir, kabristan bet kvarot ‫בית קברות‬
kafeterya, kahvehane bet kafe ‫בית קפה‬
tuvalet, yüznumara, hela, kenef bet şimuş ‫בית שמועז‬
kültür evi bet tarbut ‫בית תךברת‬
evcil, evcimen beyti ‫ביתי‬
kulübe, baraka, satış pavyonu, stant, pavyon, gece biytan ‫ביתן‬
kulübü
daha yoğun, daha fazda, daha güçle, daha bir hışımla, beyeter set ‫ביתר עזאת‬
daha coşkulu
sende, sana, içinde (eril) beha, bah f ‫?ו‬
sende, sana, içinde (dişil) bah J ‫?ו‬
bizzat, şahsen bihvodo ‫בכבודו ובעצמו‬
uveatsmo
beyhude, boş, yararsız, sonuçsuz, boşu boşuna bihdi ‫בכדי‬
amaçlı, maksatlı bihdey ‫בכדי‬
ağlamak baha, tivkot 5 )‫בכה (לבכות‬
kasten, kasıtlı, isteyerek, bilerek bilinçti, bile bile, behavana ‫בכונה‬
mahsus
ilk doğan (eril) behor ‫ך‬ .................. ‫בכור‬
öncelik, tercih, tekaddüm hakla, ilk doğan (dişil), bhora J ‫בכורה‬
gala, ilk temsil, ilk gösterim
turfanda, ilk ürünler, ilk ürün, ilk hasat bikurim ‫בבורים‬
ağlama, ağlayış behi ‫?כי‬
ağlama bhiya ‫בכיה‬
sulugöz, ağlamış, mızmız bahyan ‫?קן‬
ağlamış, mızmız bahyani ‫בכעי‬
keyifle, seve seve, memnuniyetle bekeyf ‫בכיף‬
üst düzey, üst rütbeli, kıdemli, yetkin bahir ‫בכיר‬
hepsinde, her behol ‫בכל‬
her nasılsa, zaten, her şekilde, her halükarda, ne de behol ofen . ‫בכל אפן‬
olsa, mutlaka
herşeye rağmen, buna rağmen, her halikarda beholzot ‫בכל זאת‬
her halükarda, her durumda, her vaziyette, ne olursa behol mikre ‫?כל מקרה‬
olsun

55
ES

utangaç, çekingen, mahcup (dişil) bayşanit J ‫בישנית‬


ev, mesken, hane bayii ‫בית‬
evcilleştirmek, ehlileştirmek biyet, levayet S )‫בית (לבית‬
ihtiyarlar yurdu betavot ‫בית אבות‬
genelev, umumhane, kerhane bet boşet ‫בית ב"שת‬
dini yargı kurulu, haham ravlar kurulu, dini konsey bet din arabani ‫ן״ה_רבני‬.‫בית רי‬
basımevi, matbaa bet dfus ‫בית דפוס‬
konukevi, misafirhane bet aaraha ‫הארחה‬
yazlık, dinlenme evi bet avraa ‫הבראה‬
göğüs kafesi bet ehaze ‫בית החץה‬
Yeruşalayimdeki kutsal mabet bet amikdaş ‫בית המקדש‬
yüksek mahkeme, üst mahkeme bet amişpat ‫בית המשפט‬
aelyon ‫העליון‬
koltukaltı bet aşehi ‫בית השחי‬
genelev, kerhane, umumhane, orospu evi betzonot ‫בית זונות‬
rafineri betzikuk ‫בית זקוק‬
hastane bet holim ‫בית חולים‬
sahra hastanesi, seyyar hastane bet holim sade ‫בית חולים שדה‬
fabrika, büyük atelye, imalathane bet haroşet ‫בית חרשת‬
yetimhane, öksüzler yurdu bet yetomim ‫בית יתומים‬
sinagog, havra betkneset ‫בית כנסת‬
yasama organı (meclis, senato) bet mehokekim ‫בית מחוקקים‬
düşkünler yurdu, darülaceze, sığınma evi bet mahase ■‫בית מהסה לא‬
leevyonim ‫ביונים‬
mezbaha, kesimhane, kesim yeri bet miibahayim ‫מטבחים‬
atelye, atölye, imalathane bet melaha ‫בית מלאכה‬
otel bet malon ‫בית מלון‬
ticarethane, işyeri, dükkan bet mishar ‫בית מסחר‬
mabet, tapmak, kutsal mekan bet mikdaş ‫בית מקרש‬
meyhane bet marzeah ‫בית מרזח‬
hamam, banyo bet merhats ‫בית מויחץ‬
eczjdhane bet mirkahat ‫בית מךקחת‬
tımarhane, akıl hastanesi, düzensiz veya çok gurultum betmeşugaım ‫בית משגבים‬
mekan
mahkeme bet mişpat ‫בית משפט‬
hapishane, cezaevi, tutuk evi betsoar ‫בית סהר‬
okul bet sefer ‫בית ספר‬

54
imtihan, sınav, yoklama bhina ‫בחינה‬
seçkin, seçme, önde gelen, önemli bahir ‫בחיר‬
seçme, seçim, seçenek, tercih bhira ‫בחירה‬
seçim bhirot ‫בחירות‬
erken seçim bhirot ‫בחירות מקדימות‬
makdimot
çalkalama, sallama, karıştırma bhişa ‫בחי^ה‬
bilgiyle, bilgelikle, akıllıca behohma ‫בחכמה‬
tiksinmek, iğrenmek, nefret etmek, hor görmek, hakir bahal, livhol S )‫בחל (לבחל‬
görmek
test, imtihan bohan ‫בחן‬
sınamak, imtahan etmek, yoklamak, tecrübe etmek, bahan, livhon S ,‫בחן (לבחן את‬
denemek (et be al) )‫ ?ל‬."‫ב‬
bedavaya, caba, parasız, boşuna behinam ‫בחגם‬
memnuniyetle, yürekten dileyerek, içtenlikle behafets lev ‫בחפץ לב‬
seçmek, oy vermek bahar, livhor ‫פ‬ )‫בחר (לבחיר את‬
(et)
bahreyn (ülke) bahreyn ‫במריו‬
karıştırmak bdhaş, livhoş ‫פ‬ )‫בחש (לבחיש‬
gizlice, saklıca, sessizce, sinsice bahaşay ‫בחיטאי‬
ifade etmek, telaffuz etmek bite, levate ‫פ‬ )‫בטא (לבטא‬
sigorta, emniyet, güvenlik bituah ‫בטוח‬
emin, güvenli, korkusuz, tehlikeden uzak, şüphesiz, batuah ‫בטוח‬
kati, kesin,kaçınılmaz, muhakkak, itimada şayan...
milli sigorta, emeklilik sigortasi, emekli sandığı bituah leumi ‫בטוח לאמי‬
sağlık sigortası bituah.refui ‫בטוח ךפואי‬
ifade, anlatım, deyiş, deyim, atasözü bituy ‫בטוי‬
iptal, iptal etme, cayma, fesih, feshetme, lağvetme bitul ‫בטול‬
betonlama, beton dökme bitun ‫בטון‬
beton. beton ‫בטון‬
betonarme, karkas beton mezuyan ‫בטון מדן‬
tabi, elbet, şüphesiz betah ‫בטח‬
sigortalamak, sigorta etmek biteah, ‫פ‬ )‫בטח (לבטח‬
levateah
güvenmek, emniyet etmek, emin olmak batah, livtoah ‫פ‬ )‫בטח (לבטח‬
emniyet, güven, güvenlik, teminat, koruma bitahon ■ ‫בטחון‬
özgüven, kendine güven bitahoıı atsmi ‫י‬ ‫בטחון ןנצמי‬
tatlı patates batata ‫פטטה‬

51
i?. .^7

şahin (yırtıcı kuş) (hayvan) baz ............ ‫בז‬


hor görmek, hakir görmek, küçük görmek baz, lavuz ‫פ‬ )‫בז (לבוז‬
pazar, çarşı bazar ‫בזאר‬
harcama sarfiyat, çarçur bızbuz. ‫בזבוז‬
harcamak, sarf etmek, israf etmek, çarçur etmek, bizbez, s )‫בזבז (לבזבז‬
heba etmek . lebazbez
müsrif, savurgan, tutumsuz bazbezaıı ........ ‫בץ?זן‬
yağma, talan, çapul biza ‫בזה‬
hor görmek, hakir görmek, küçümsemek, aşağılamak, biza, levazot ‫פ‬ )‫בזה (לבזות‬
bozmak, bozum etmek
dikkatle, dikkatlice, ihtiyatlıca bizeirut ‫בזהירות‬
aşağılama, küçümseme, hor görme bizuy ‫בזרי‬
aşağlık, rezil, hakir, rüsva, kepaze bazuy ‫בזוי‬
bazuka, roketatar bazuka ‫בזוקןה‬
merkezden uzaklaştırma, dağıtma, merkezden uzağa bizur ‫בזרר‬
yayma, ademi merkeziyet
yağmalamak, soymak(soygun), talan etmek bazaz, livzoz ‫פ‬ )‫בזז (לבזיז‬
rezalet, skandal, rezillik, ayıp, utanç verici, utanılacak bizayon ‫בזיון‬
durum
soygun, yağma, soygunculuk, talan bziza ‫בזיזה‬
fesleğen, reyhan (bitki) bazilikum ‫בזיליקום‬
yayma, serpme, dağıtım bzika ‫בזיקה‬
bazalt, volkanik kara taş bazelet ‫בזלת‬
yaymak, yayınlamak, serpiştirmek, saçmak, dağıtım bazak, livzok ‫פ‬ )‫בזק (לבזק‬
yapmak
dağıtmak, saçmak, yaymak, merkezden kaydırmak bizer, levazer ‫פ‬ )‫בזר (לבזר‬
dışarda bahuts ‫בחוץ‬
delikanlı, genç erkek (eril) bdhur ‫ז‬ ‫בחור‬
genç kız (dişil) bahura ‫נ‬ ‫בחורה‬
karıştırılmış bahuş ‫בחרש‬
kuvvetlice, zorla behozka ‫בחזקה‬
hayatım için, hayatım üzerine, vallahi behayay ‫בחיי‬
allahaşkına, allahını seversen, hayatın için, hayatın behayeha T ‫בחייו‬
üzerine, tanrı aşkına (eril)
allahaşkına, allahını seversen, hayatın için, hayatın behayayih ‫נ‬ ‫בחייך‬
üzerine, tanrı aşkına (dişil)
allahınızı severseniz, allahaşkınıza, hayatınız için, behayehem ‫בחייכם‬
hayatınız üzerine ■
bulantı, mide bulantısı, iğrenme, öğürme, kusma bhila ‫בחילה‬
isteği ‫י‬ .

‫־־‬ ‫י‬ '‫י‬ - ‫י■ ׳‬- ’ . 50


süs/ü şeker kutusu bonbonyera ‫בו^בונירה‬
bungalov bungalo ‫בונגלו‬
kunduz (hayvan) bone ‫בונה‬
yapıcı, müspet, olumlu, geliştirici, inşa eden bone ‫בוינה‬
yeraltı sığınağı, korugan bunker ‫בונקר‬
patron hoş ‫בוס‬
boşnak (eril) bosni ‫ז‬ ‫בוסני‬
bosna hersek (ülke) bosniya ‫בוסניה הךצגובינה‬
ertsegovina
boşnak (dişil) bosnit ‫נ‬ ‫בו?זניח‬
yerinde saymak, üzerinde yürümek, basmak, boses, levoses ‫פ‬ )‫בוסס (לבוסס‬
çiğnemek
bostancı, bahçeci bustanayi ‫בוסתנאי‬
kabarcık, hava kabarcığı bua ‫בו^ה‬
yanan, acele, şevkli, ateşli boer ‫בוער‬
bufalo (hayvan) bufalo ‫בופאלו‬
embesil, ahmak, ebleh, moron, aptal, beyinsiz, bok ‫בוק‬
kafasız, sersem, salak (YİDtŞTEN SLENG)
kayın ağacı tahtası, şimşir buk ‫בוק‬
sabah boker ‫בוקר‬
çukur, hendek bor ‫בור‬
cahil, bilgisiz, kara cahil, cühela bur ‫בור‬
foseptik, foseptik çukuru borşfahim, ‫ בור‬,‫בור עזפכים‬
.............. ‫י‬..................................... ................... borşofhin ........... . ‫שופכין‬
yaratıcı bore ‫בולא‬
dünyanın yaratıcısı, Allah (kreador del mundo) bore olam ‫בורא עולם‬
bulgur burgul ‫בורגול‬
burjuvazi, orta sınıf burganut ‫פוךגנות‬
burjuva, orta sınıf burgani ‫בוךגני‬
bordo (renk) bordo ‫בוךדו‬
burundi (ülke) burundi ‫בורו?ךי‬
cehalet burot ‫בורות‬
kefal balığı (hayvan) buri ‫בלדי‬
börek (LADİNODAN) burekas ‫בורקס‬
hakem, iki taraf arasında kesin karar verme yetkisi borer ‫בורר‬
olan tarafsız kimse
ayıp, utanç, utanma buşa ‫בושה‬
oyalanmak, gecikmek boşeş, levoşeş ‫פ‬ )‫בושש (לכושש‬
olgun, mezun, reşit, ergin, erişkin boger ‫בוגר‬
elbette, şüphesiz, kesinlikle, tabiatiyle, bittabi bevaday ‫בוראי‬
yalnız, kimsesiz (sıfat) boded ‫ת‬ ‫בוךד‬
izole etmek, tecrit etmek, yalıtmak, yalnız bırakmak boded, levoded s )‫בודד (לבודד את‬
(et)
muayene eden, analiz eden, kontrol eden, tahlil eden bodek . ‫בידק‬
bohem, sanatçı mizaçlı boemi ‫בוהמי‬
yuh, hor görme, küçük görme, hakir görme, alay buz ‫בוז‬
sınavı yapan kimse, sınayan, denetçi, denetmen, bohen ‫בוחן‬
kontrolörD
seçmen, seçen, seçici boher ‫בוחר‬
bariz, besbelli, aşikar bote ‫בוטה‬
yaygaracı, güruZ/ücü, pervasız, kaba, sivri, sivri dilli, bote ‫בוטה‬
böğüren, yüksek sesle konuşan
butik butik ‫בוטיק‬
botanik botani ‫בוטני‬
botsvana (ülke) botsvana ,‫בוטסוואנה‬
‫בוצרואנה‬
tomar, deste, istif, öbek buhta ‫בוכטה‬
Özbek (eril) buhari ‫ז‬ ‫בוכרי‬
Özbekçe buharit ‫בוכרית‬
pul bul ‫בול‬
tam hedefe, tam merkezine, sapmadan, tam üs/üne bul ‫בול‬
fcüfüfc, ağaç ftüZüğü bul ets ‫בול ?ץ‬
bulgar (eril) bulgari T ‫בולגרי‬
bulgaristan (ülke) bulgarya ‫בולגריה‬
bulgar (dişil), bulgarca bulgarit ‫נ‬ ‫בולגרית‬
buldozer buldozer ‫בולדוזר‬
aşikar, bariz, dikkat çeken, göze çarpan, belirgin, bolet ‫בולט‬
çıkıntı
bolivya (ülke) bolivya ‫בוליביה‬
asimile etmek, karıştırmak, melezlemek bolel, levolel E) )‫בולל (לבולל‬
frenleyici bolem ‫בולם‬
amortisör, darbe emici bolem zaazuim ‫בולם זעזועים‬
aşın iştah, doymazlık, doymama hastalığı, oburluk bulimya ‫בולמיה‬
hastalığı
gizli polis . boleşet ‫בולשת‬
şatafatlı, tumturaklı, süslü, gösterişli, abartılı bombasti ‫בומבסטי‬

............................... .‫״‬ ____ : ...... .... T*


r.‫ן ״‬- ------------------------------- ■‫ך‬

48
emekli, tekaüt bedimos ‫בדימוס‬
geçmişe dönük, geriye dönük, eskiye bakıldığında bdiavad ‫בדיעבד‬
muayene, analiz, kontrol, tahlil bdika ‫בדיקה‬
kan tahlili bdikat dam ‫בךיקת דם‬
izmarit, sigara izmariti bdal ‫בדל‬
kristal bdolah . ‫בדלח‬
soğukkanlılıkla, gözünü kırpmadan, acımasızca, göz bedam kar ‫בדם קר‬
göre göre, bile büe
kontrol etmek, muayene etmek, tahlil etmek, denetle- badak, livdok ‫פ‬ )‫בדק (לבדק‬
mek, karşılaştırmak
eğlendirmek bider, levader ‫פ‬ )‫בדר (לבדר‬
genellikle, umumiyetle, ekseriya bedereh klal ‫בדרך בלל‬
onda, ona içinde (dişil) ba j ‫בה‬
anlamsızca bakmak baa, livot ‫פ‬ )‫בהה (לבהות‬
kesinlikle, mutlaka, katiyetle beehlet ‫בהחלט‬
şaşkınlık, hayret, boş boş bakınma beiya ‫בהיה‬
ışıldama, ışıltı, parlama, parıldama beika ‫בהיקה‬
net, açık (görüntü, renk), aydınlık, berrak bair ‫בהיר‬
belirginlik, açıklık, berraklık, netlik beirut ‫בהירות‬
panik, telaş, ürkme, ürküntü, ürkme irkilme beala ‫בהלה‬
onlarda onlara, içlerinde (eril) baem r ‫בהם‬
hayvan, sığır, davar, hayvanca davranan kaba kimse beema ‫?המה‬
onlarda: onlara, içlerinde (dişil) baeıı .‫נ‬ ‫בהד‬
parıltılı, ışıltılı boek ‫בהק‬
parlamak, parıldamak, ışımak, ışıldamak baak, livok ‫פ‬ )‫בהק (לבהיק‬
erkenden, çok geçmeden beekdem ‫ב?ז?ןךם‬
kıyasla, oranla, nispetle (ötekine birine yada bir şeye beaşvaa le... -‫כהשואה ל‬
kıyasla)
mucibince, ...e uygun olarak beetem le... ­ ‫בהתאם ל‬
onda, ona içinde (eril) bo ‫ז‬ ‫בו‬
eş zamanlı, senkronize, aynı anda, aynı zamanda ho zmani, bo ‫ זמנית‬,‫ בו‬,‫בו זמני‬
zmanit
gel (emir) bo (tsivuy) !‫בוא‬
kokarca (hayvan) boeş ‫בויאש‬
hain, aldatan, ihanet eden boged ‫בוגד‬
ihanet, hainlik, hıyanet, kalleşlik, vefasızlık, sadakat- bogdanut ‫בוגדנות‬
sizlik
kalleş, hain, aldatan, ihanet eden bogdani ‫בוגדני‬

. ................‫״‬... .. .. ....... ...................... .... ................................... .......... ........ ..... ......... ............ . ... .......... ................ ... ............... .. ....... ............. . ._ . ........ .....
47
giysi, giyim, giyecek beged, ‫ בגדים‬,‫בגד‬
begadim
içinde, merkezinde, içerde, ortada bego ‫בגו‬
giysi, giyim, konfeksyon bigud ‫בגוד‬
baget, francola, fransız ekmeği baget ‫בגט‬
ihanet, aldatma (eşini), kalleşlik, ihanet etme, hıyanet bgida ;... . ‫בגידה‬
nedeniyle begin ‫בגין‬
reşit, ergin, erişkin bagir ‫בגיר‬
açıkça, apaçık, düpedüz, basbayağı, uluorta begaluy ‫בגלוי‬
yüzünden, yüzden, sebebiyle, dolayı, öfüriı biglal ‫בגלל‬
olgunlaştırmak, yetiştirmek, büyütmek biged, levager S )‫בגר (לבגר‬
olgunlaşmak bagar, livgor S )‫בגר(לבגר‬
olgunluk, büyüme çağı, ergenlik bagrut ‫בגרות‬
kumaş, bez, sinema perdesi bad ‫בד‬
bununla beraber, aynı zamanda, aynı anda bad bevad ‫בד בבד‬
pamuklu bez, pamuklu kumaş, pazen, basma bad kutna ‫בד כסנה‬
palavracı, uydurukçu, yalancı baday ‫בדאי‬
yalnız, tek başına badad ‫בדד‬
uydurmak, hayali şeyler anlatmak, uyduruk şeyler bida, levadot S )‫בדה (לבדות‬
kurgulamak, çelişkili konuşmak
uydurmak, kafadan atmak, hayal üretmek bada, livdot ‫פ‬ )‫בדה (לבדות‬
bedevi, çölde yaşayan arap göçebe bedui ‫בדואי‬
yahtım, izolasyon, tecrit bidud ‫בדור‬
uydurma, hayali uyduruk şeyler anlatma biduy ‫בדוי‬
uydurma, hayali, imgesel, gerçek dışı, uyduruk, baduy ‫בדוי‬
düzme, sahte
kontrol edilmiş, test edilmiş, kontrolden geçmiş, baduk ‫בדלק‬
denenmiş, denetlenmiş
eğlence, eğlenti, eğlendirme bidur ‫בדור‬
uydurma, yalan, palavra bduta ‫בדותא‬
şaka yapmak, güldürmek, eğlendirmek bideah, bidah, ‫פ‬ )‫ ברח (לבדח‬,‫בדה‬
levadeah
şakacı, esprili, espriküel badhan !‫בדה‬
ayn, farklı, soyut, ayrık bdid ‫בדיד‬
yalnızlık, tek başmalık, inziva bdidut ‫בדידות‬
tamı tamına, kesinlikle, kesinkes, tıpkı, tıpa tıp, aynen bediyuk, ‫בדיוק‬
bdiyuk
şaka; espri, fıkra bdiha ‫?ריחה‬
kalay, simgesi SN olan element bdil ‫בדיל‬
‫ב‬
V, sayısal değeri 2, (İbrani alfabesinde 2.ci harf) ve ‫ב‬
B, sayısal değeri 2, (İbrani alfabesinde 2.ci harf) bet ‫ב‬
de da takısı, içinde (TelAvivde, Ankarada, Aşkalonda) be, ba, bi ‫ ב‬,‫ ב‬,‫ב‬
gelen, geldi, geliyor ba ‫בא‬
gelmek ba, lavo (be ‫פ‬ ,‫ אל‬,-‫בא (לבוא ב‬
el le) )"‫ל‬
bovling, bonling, dokuz kuka oyunu bauling ‫באולינג‬
açıklama, izahat beur ‫באור‬
izah açıklama, yorum, tefsir, mana beur ‫באור‬
isteksizce, istemeye istemeye, istemeden bei ratson ‫באי רצון‬
ortada, ortaya beemtsa ‫באמצע‬
gerçekten, hakikaten, cidden beemet ‫באמת‬
kuyu beer ‫?אר‬
açıklamak, izah etmek beer, levaer ‫פ‬ )‫באר (לבאר‬
artezyen kuyusu beer artezit ‫באר אךטזית‬
karşılıklı, karşı karşıya, aramızda bearbaa ‫באו־בע עימם‬
eynayim
dair, ilişkin, alakalı, ilgili baaşerle... -‫באקזר ל‬
kredili, veresiye beaşray ‫באעזראי‬
bebek büba ‫בבה‬
zamanı gelince, zamanla bevo aet ‫בבוא העת‬
saçmalık, saçma sapan söz, boş laf, zırva (AÇILIMI bablat ‫בבל״ת‬
‫(בלבול ביצים ללא טעם‬
lütfen, buyurun bevakaşa ‫בב^שה‬
açık seçik, çok net, açıkça beverur ‫בברור‬
gözbebeği, kere, defa, batın bavat ‫בבת‬
bir seferde, bir defada, bir batında, bir çırpıda bevatahat ‫בבת אחת‬
virüs, bilgisayar virüsü, hata, yanlışlık bag ‫בג‬
en yüksek mahkeme, adalet yüksek mahkemesi bagats, bet ‫ בית הרין‬,‫בג״צ‬
adin gavoa ‫גבוה לצדק‬
letsedek
ihanet etmek, aldatmak, hainlik etmek, güveni kötüye bagad, livgod ‫פ‬ )-‫בגד (לבגד ב‬
kullanmak (be)
mayo, streç, vücudu sımsıkı saran tek parça esnek begedguf ‫בגד גוף‬
giysi (güreşçijimnastikçi bale akrobat dansçı giysisi)
mayo beged yam ‫??י ים‬

45
siz, sîzler (dişil) aten J ‫אתן‬
bizimle itanu ‫אתנו‬
etnografya, kavim ve ırk bilgisi, kavimler ilmi etnografya ‫אתנוגרפיה‬
etnoloji etnologya ‫אתנולו^יה‬
durma, mola etnahta ‫אתנחתא‬
etnik, ırksal ‫■■׳‬: etni ........ ‫אתני‬
yer, mevki, mahal, konum, site link (internet) atar ‫אתר‬
eter, lokman ruhu (bayıltıcı uyutucu madde) eter ‫אתר‬
yerini belirlemek, yerini saptamak, yerini sınırlamak iter, leater ‫פ‬ )‫אתר (לאתר‬
ağaç kavunu (meyve), limona benzer bir turunçgil etrog ‫אתרוג‬
meyvesi
‫••׳‬-‫"י‬--—-—‫ —־‬------------------------------------------------- ....... ‫~־——י‬ ™‫״‬ ....----------------

vize, permi aşra ‫אשרה‬


ek izin, pekiştirme, yeniden onay, teyit işrur ‫אשרור‬
mutlu, huzurlu, kutsal aşrey ‫אשרי‬
pekiştirmek, yeniden onaylamak, teyit etmek işrer, leaşrer 5 )‫אשדר (לאשרר‬
geçen sene, geçen yıl eştakad ‫אשתקד‬
kürekj ziraat küreği, iskambilde maça et ■ •;:•■ ‫את‬
i, ‫״‬e, 1‫״‬, ..a yönlendirme takısı (TelAvivi, Ankarayı, et ‫את‬
Aşkalonu)
sen (dişil) at ‫נ‬ ‫את‬
etan gazı, hidokarbon gazı, kokusuz ve renksiz bir etan ‫אתאן‬
gaz
meydan okuma, ulaşılmak istenen amaç etgar ‫אתגר‬
meydan okumak, kalkışmak, cüret etmek itger, leatger s )‫אתגר (לאתגר‬
onunla (dişil) ita ‫נ‬ ‫אתה‬
sen (eril) ata ‫ז‬ ‫אתה‬
onunla (eril) ita ‫ז‬ ‫אתו‬
eşek, dişi eşek atim ‫אתיז‬
yerini belirleme, bulma, saptama itur ‫אתור‬
sinyal verme, sinyal, işaret verme itut ‫אתות‬
yeniden başlatmak, ilk durumuna getirmek (bilgisa- ithel, leathel D )‫אתחל (לאתחל‬
yar)
benimle İÜ ‫אתי‬
etik, ahlaka uygun, ahlaki etik ‫אתי‬
etopyalı etiopi r ‫אתיופי‬
etopya (ülke) etiyopiya ‫אתירפץה‬
etopyalı (dişil) etyopit ‫נ‬ ‫אתיופית‬
etilen, bir gaz etilen ‫אתילן‬
ahlak kuralları, ahlakiyat, ahlak,törebilim etika ‫אתיקה‬
seninle (eril) itha ‫ז‬ ‫־־אסו‬
seninle (dişil) itah ‫נ‬ ‫אתך‬-
sizinle (eril) ithem T ‫אתכם‬-
sizi (eril) othem ‫ז‬ ‫אתכם‬
sizinle (dişil) itken .‫נ‬ ‫אתכן‬-
sizi (dişil) otken ‫נ‬ ‫אתכן‬
onlarla (eril) itam ‫ז‬ ‫אתם‬-
siz, sizler (eril) atem ‫ז‬ ‫אתם‬
dün etmol ‫אתמול‬
onlarla (dişil) itan ‫נ‬ ‫אתן‬-

777777 7;;7;77;777;;:7;7;_7;7;7 7777;7-7:7;-;_77;-;777;7-7777-7;-~:ıL7:ir‫ ■״■־‬..... ;•-;-;■;7—777.77. ......... ■ ■■ •‫״■ך״‬.

43
dünyevi, maddeci, materyalist artsi ‫אךצי‬
maddecilik, dünyevi oluş, materyalizm artsiyut ‫אךציות‬
ağrı dağı (nuhun gemisinin konduğuna inanılan dağ) ararat ‫אררט‬
ifade, söz, anlatım, ifade etme, yüz ifadesi areşet ‫ארשת‬
ateş eş ‫אש‬
çapraz ateş eş tsolevet .. ‫אש צולבת‬
mısır koçanı eşbol ‫אשבול‬
şelale, çağlayan eşed ‫אשד‬
kadın, eş, zevce, karı, avrat işa ‫אשה‬
suçlama iştim ‫אשום‬
izin, tasdik, tasdikname, onay, onaylama, teyit, işur ‫אשור‬
doğrulama
kayın ağacı aşur ‫אשור‬
inşaat izni, imar izni işur bniya ‫אשור בניה‬
testis, taşak, yumurtalık (erkekte) eşek, aşahim ‫ אשכים‬,‫אשך‬
ölülerin ruhu için dua, yahudi mevlut duası aşkava ‫אשכבה‬
salkım eşkol ‫אשבול‬
greyfurt, altıntop (meyve) eşkolit, ­ ‫ אשכו‬,‫אשכולית‬
eşkoliyot ‫ליות‬
ılgın (ağaç) eşel ‫אשל‬
potas aşlag ‫אשלג‬
potasyum aşlagan !‫אשלג‬
hayal, hülya, düş, kuruntu, aldanma, imge, iiüzyon aşlaya ‫אשלץה‬
suçlu, kabahatli aşem ‫אשם‬
suç, kabahat aşma ‫אשמה‬
duvar penceresi, amerikan mutfağı penceresi, mut- eşnav ‫אשנב‬
faktan salona bakan pencere
sihirbaz, büyücü, uzman, usta, ehil aşaf ‫אשף‬
Çöp aşpa ‫אשפה‬
hastaneye kaldırma, bakıma alma işpuz ‫אשפוז‬
hastaneye kaldırmak işpez, leaşpez D )‫אשפז (לאשפז‬
misafir (edebi) uşpiz ‫אשפיז‬
konuklar, ziyaretçiler uşpizin ‫אשפיזין‬
ok kılıfı, sadak, okluk aşpat hitsim ‫אשפת חצים‬
ki (şu kİ, olan, kim ki) aşer ‫אשר‬
mutluluk, saadet, bahtiyarlık oşer ‫אשר‬
izin vermek; tasdik etmek, onaylamak, teyit etmek işer, leaşer (et) S )‫אשר (לאשר את‬
kredi aşray ‫אשראי‬
aslan (hayvan) ‫אריה‬
ambalaj, paket arıza
‫אייזה‬
fayans ariyah ‫אריח‬
ırgat, maraba, ağanın toprağında karın tokluğuna aris ‫אריס‬
çalışan
uzunluk oreh ‫ארד‬
uzun (sıfat) aroh, aruka ‫ ארכה‬,‫אריך‬
demode, modası geçmiş, geçmişe ait, antik, artık arhai ‫ארכאי‬
kullanılmayan, köhne
diz, diz eklemi arkuba ‫ארכבה‬
üzengi arkof ‫ף‬1‫אךפ‬
arşiv arhiyon ‫ארכיון‬
mimar (İNGİLİZCEDEN) arhitekt ‫אךכיבזקט‬
mimari (İNGİLİZCEDEN) arhitektoni ‫ארכיטקטוני‬
mimarlık (İNGİLİZCEDEN) arhitektura ‫אךכיטקטורה‬
saray, palas armon ‫ארמון‬
ordu (askeri birim) (İNGİLİZCEDEN) armiya ‫ארמיה‬
aramice, aramca, aram lisanında aramit ‫ארמית‬
ermeni (eril) armeni T ‫אר־^ני‬
ermenistan (ülke) armenya ‫אךמניה‬
ermeni (dişil), ermenice armenit ‫נ‬ ‫אךמנית‬
çam, çam ağacı ören ‫ארן‬
tavşan (hayvan) amav, arnevet ‫ ארנבת‬,‫אתב‬
belediye hizmet vergisi, çöp fener vergisi, belediyeye amona ‫ארנונה‬
ödenen vergi
cüzdan arnak ‫א־ינק‬
zehir (yılan, akrep, böcek vb.) eres ‫ארס‬
nişanlanmak, nişan takmak, söz kesmek (sin OÜOD ile eresf leares ‫ש) פ‬/‫ש (לארס‬/‫ארס‬
de, sameh ODDD ile de yazılabiliyor)
arsenik arşen ‫אךסן‬
cereyan etmek, meydana gelmek, vuku bulmak, era, learea ‫פ‬ )‫ארע (לארע‬
oluşmak
geçici, muvakkat arai ‫ארעי‬
geçicilik araiyut ‫ארעיות‬
ülke, toprak, memleket, yeryüzü, dünya erets ‫ארץ‬
anavatan, ata toprağı, baba yurdu, yurt erets avot ■ ‫ארץ אבות‬
birleşik devletler, amerika birleşik .devletleri (ülke) artsot aberit ‫ארצות הברית‬
amerika birleşik devletleri (kısaltması ‫() □םם״ם‬ülke) artsot aberit şel ‫ארצות הפרית של‬
amerika ‫אמריקה‬
arjantin (ülke) argentina ‫א!ץנטינה‬
rahatlatma, rahatlama argaa ‫אךג^ח‬
bronz, tunç arad ‫אךד‬
dokunmuş, örülmüş arug ‫ארוג‬
erojen, cinsel yönden duyarlı (vücudun bazı kısımları erogeni ‫גני‬1‫אר‬
ilp iloîü nlarakVİNGİT .TZfT.nF.N'l
ahır, hara urva ‫ארוה‬
paketlenmiş aruz ‫ארוז‬
erozyon eroziya ‫ארודה‬
misafirlik, ağırlama, misafir etme, davet eruah ‫ארית‬
öğün, yemek öğünü aruha ‫ארוחה‬
kahvaltı, sabah yemeği aruhatboker ‫ארוחת בו?ןר‬
erotik eroti ‫ארוטי‬
erotizm erotika, ‫ ארוטיות‬,‫ארוטי?ןה‬
erotiyut
aroma, güzel koku, ıtır aroma ‫ארומה‬
aromatik, güzel kokulu, ıtırlı aromati ‫ארומטי‬
dolap aron ‫ארון‬
tabut aron metim ‫ארון מתים‬
küçük dolap, malzeme dolabı, dolapçık, s a 11 dikçik aronit ‫ארונית‬
aşk tanrısı (mitoloji) eros ‫ארים‬
nişanlı, nişanlı kimse arus ‫ארוס‬
nişan merasimi, nişanlanma erusiıı ‫ארוסין‬
olay, vaka, hadise erua ‫ארוע‬
inme, felç, serebrovasküler (beyin damarlarında erua mohi ‫ארוע מחי‬
tıkanma yada yırtılma) (hastalık)
lanet olası, lanetli, melun, allahın belası, menfur, artır ‫ארור‬
talihsiz, hırçın
sedir ağacı erez ‫אךז‬
pirinç, pilav orez ‫אח‬
paketlemek, ambalaj yapmak, ambalajlamak araz, leeroz ‫פ‬ )‫ארז (לארז‬
misafir etmek, ağırlamak ereah, erah, ‫פ‬ ‫ ארח (לארח‬,‫ארח‬
leareah (et) )‫את‬
enginar (sebze) artişok ‫אךטישוק‬
beyaz yer elması (sebze) artişok ‫ארטישוק ירושלמי‬
yeruşalmi
aslan (hayvan) ari ?‫ארי‬
dokuma, klımaş arig ‫אריג‬
dokuma işi ariga ‫אךיגה‬

40
aktivizm, bir şeylerin değişmesi için yapılan faaliyet- aktivizm ‫אקטיביזם‬
1er
iklim aklim ‫אקלים‬
okaliptüs ağacı ekaliptus ‫אקליפטוס‬
akne, sivilce akne ‫אקנה‬
eski, önceki, sabık eks ___ _ ‫אקס‬
kendinden geçme, coşkunluk, coşku, vecit ekstaza ‫אקסטזה‬
ekstra, fazladan, ek olarak, ilave olarak (İNGİLİZ- ekstra ‫אקסטרה‬
CEDEN)
kaza (İNGİLİZCEDEN) aksident ‫אקסידנט‬
varoluşçuluk (İNGİLİZCEDEN) ‫אקסיסטנ^אליזם‬
aksan, şive (İNGİLİZCEDEN) aksent ‫אקסנט‬
eksantrik, garip, alışılmışın dışında, eksenleri aynı aktsentri ‫אקסצנטרי‬
olmayan (geometri) (İNGİLİZCEDEN)
soğuk hava deposu, dondurucu, döndürüş, dondurma akpaa ‫אקפאה‬
(bir nesneyi dondurma)
arazi ölçüsü birimi yaklaşık dört dönümlük gibi akr ‫אקר‬
rastgele, gelişigüzel, lalettayin akrai ‫אקראי‬
akrobasi, akrobatik akrobatika ‫אקרובטיקה‬
pusuya yatmak, tuzak kurmak, pusu kurmak arav, leerov S )‫ארב (לאויב‬
baca aruba ‫ארפה‬
çekirge (hayvan) arbe ‫אךבה‬
dört (dişil) 4 arba ‫נ‬ ‫אך?ע‬
ondört (dişil) 14 ....... ..................... arba esre......... ‫אךבעעשרה‬
dört (eril) 4 arbaa ‫ז‬ ‫אךבעה‬
ondört (eril) 14 arbaa asar ‫אךבעה קשר‬
kırk 40 arbaim ‫ארבעים‬
göz çukuru . arubataayin ‫ארבת העץ‬
erg, fizikte enerji birimi erg ‫ארג‬
dokumak arag, leerog ‫פ‬ )‫ארג (לאריג‬
örgüt, teşkilat, organizasyon irgun ‫אךגון‬
örgütsel irguni ‫ארגוני‬
sandık, kasa argaz ‫אךגז‬
mor, eflatun (renk) argaman ‫ארגמן‬
örgütlemek, organize etmek, teşkilatlamak, düzenle- irgen, leargen ‫פ‬ )‫ארגן (לארגן‬
mek, ayarlamak, yoluna koymak
arjantinli (eril) . argentinai ‫ז‬ ‫ארגנטינאי‬
arjantinli (dişil) argentinait ‫נ‬ ‫ארגנטינאית‬

39
sende, yanuıda, beraberinde, mekanında, yerinde etselha ‫ז‬ ‫אצלד‬
(eril)
sende, yanında, beraberinde, mekanında, yerinde etsleh J ‫אצלו‬
(dişil)
sizde, yanınızda, beraberinizde, mekanınızda, yeri- etselhem ‫ז‬ ‫אצלכם‬
nizde (eril)
sizde, yanınızda, beraberinizde, mekanınızda, yeri- etselhen : ■ .. ‫נ‬ - ‫אצלכן‬
nizde (dişil)
onlarda, yanlarında, beraberlerinde, mekanlarında, etslam ‫ז‬ ‫אצלם‬
T : V
yerlerinde (eril)
onlarda, yanlarında, beraberlerinde, mekanlarında, etslan j ‫אצלן‬
yerlerinde (dişil)
bizde, yanımızda, beraberimizde, mekanımızda, etslenu ‫אצלנו‬
yerimizde
yarışçı atsan ‫א?ז‬
toplamak, biriktirmek, koleksyon yapmak, hazine atsar, leetsor ‫פ‬ )‫אצר (לאצר‬
biriktirmek
tabanca ekdah ‫אקדח‬
akademisyen, akademi üyesi, ünversiteli akademayi ‫אקדמאי‬
akademik, bilimsel akademi, ‫ אקדמית‬,‫אקדמי‬
akademit
akademi, yüksek okul akademiya ‫אקדמיה‬
ekvator (ülke) ekvador ‫אקידור‬
akut, aşın, had, keskin, sivri, şiddetli (İNGİLİZCE- akuti ‫אקוטי‬
DEN)
ekolojik, çevrebilimsel (sıfat) ekologi ‫ת‬ ‫אקולוגי‬
ekoloji, çevrebilim ekologiya ‫אקולרגקז‬
ekonomist, iktisatçı ekonorn ‫אקומם‬
ekonomik, iktisadi, hesaplı ekonomi ‫אקונומי‬
ekonomi, iktisat, tasarruf ekonomiya ‫אקונומקז‬
akordiyon (müzik aleti) akordyon ‫אקורדיון‬
akvaryum akvarium ‫אקוריום‬
egzotik ekzoti ‫אקזוטי‬
teşhircilik, sergileme merakı (İNGİLİZCEDEN) ekzibitsyonizm ‫אקזיביציתיזם‬
egzema (hastalık) ekzema ‫אקזמה‬
güncel, gündemde, geçerli, aktüel aktuali ‫אקטואלי‬
aktör, erkek oyuncu (İNGİLİZCEDEN) aktör ‫אקטור‬
aktif, faal (İNGİLİZCEDEN) aktivi ‫אקטיבי‬
aktivite, faaliyet (İNGİLİZCEDEN) aktiviyut ‫אקטיביות‬
ırk ayrımcılığı, ırk ayrımı (güney afrikadaki siyah aparteyid ‫אפרטהיר‬
beyaz ayrımı) (İNGİLİZCEDEN)
tente, gölgelik, kameliye, sayeban, sayvan, tahtırevan, apiryon ‫ן‬1‫אפךי‬
kralların ellerde taşındığı taht
nisan ayı miladî takvimde 4. ayın adı (İNGİLİZCE- april ‫א?ריל‬
DEN)
afrika (kıta) . .... . .. . ... afrika . ‫אפריקה‬
nektari (meyve), şeftali benzeri bir meyve, tüysüz afarsemon ‫אפרסמון‬
şeftali
şeftali (meyve) . afarsek ‫אפרסק‬
grimsi, solgun renk afarpar ‫אפךפר‬
mümkün, olabilir efşar ‫אפשר‬
mümkün kılmak, imkan tanımak, olanak sağlamak ifşer, leafşer S ‫אפשר (לאפשר‬
(et le) )-‫ ל‬,‫את‬
imkan, mümkünat, olanak, ihtimal efşarut ‫אפשרות‬
duygusuz, ilgisiz, kayıtsız, soğukj miskin apaü ‫אפתי‬
duygusuzluk, ilgisizlik, kayıtsızlık, soğukluk, miskin- apatiyut ‫אפתיות‬
lik
telaş, acele, acelecilik ats ‫אץ‬
aceleye getirmek, acele etmek ats, laııts S )‫אץ (לאוץ‬
müzikte parmakları kullanma usülü itsbua ‫אצבוע‬
parmak, işaret parmağı etsba ‫אצבע‬
yüksük etsbaon ‫אצבעון‬
parmak çocuk, küçük balık, parmak büyüklüğünde etsbaoni ‫אצבעוני‬
balık ........ ........... .......
yüksük otu etsbaonit ‫אצבערנית‬
yosun, su yosunu atsa ‫אצה‬
raf iistaba ‫אצטבה‬
stadyum, stad ‫־‬ itstadyon ‫אצטריון‬
kozalak, çam kozalağı üstrubal ‫אצטרבל‬
asil, asilzade atsil ‫אציל‬
asillik, asalet atsilut ‫אצילות‬
yanında, beraberinde, mekanında, yerinde, de da bir etsel ‫אצל‬
yerde olma takısı etsel doda = teyzemde
asilzadeler, aristokratlar, aristokrasi, asalet erkanı atsula ‫אצלה‬
onda, yanında, beraberinde, mekanında, yerinde etsla ‫נ‬ ‫אצלה‬
T « V

(dişil)
onda, yanında, beraberinde, mekanında, yerinde etslo î ‫אצלו‬
(eril)
bende, yanımda, beraberimde, mekanımda, yerimde etsli ‫אצלי‬

37
ayırıcı nitelik, karakteristik, kendine özgü, nevi şah- ofyan
sına münhasır, tipik
karakterize etmek, ayırt edici niteliği ortaya koymak, ifyen, leafyen ‫פ‬ )‫אפין (לאפין‬
tanımlamak, vasıflandırmak
karakteristik, tipik, kendine has, kendine özgü, nevi ofyani ‫ת‬ ‫אפיני‬
şahsına münhasır (sıfat)
güç kaybı, kuvvet yitimi, yorgunluk, bitkinlik afisatkohot ‫אפיסת פחות‬
papa apifyor ‫אפיפיור‬
bisküvi, çörek afifö ‫אפיפיח‬
nehir yatağı, akak afik ‫אפיק‬
pesah yiyeceği afikoman ‫אפיקומן‬
kasvetli, karanlık (sıfat) afel ‫ת‬ ‫אפל‬
zifiri karanlık, kasvet, bulanık, puslu afela ‫אפלה‬
bile, hatta afllu ‫אפלו‬
loş, sönük, bulanık, belirsiz, kasvetli, sıkıcı (sıfat) aftuli ‫ת‬ ‫אפלולי‬
donukluk, loşluk, müphemlik afluliyut ‫אפלוליות‬
usul, tarz, üslup, eda, şekil, biçim ofeıı ‫איפז‬
moda ofna ‫אפנה‬
modülasyon ifnun ‫אפנון‬
modelini yapmak, kalıbını çıkarmak, modülasyon ifnen, leafnen 5 )‫אפנן (לאפנן‬
yapmak
modaya uygun ofnati, ofnatit ‫ אפנתית‬,‫אפנתי‬
sıfır efes ‫אפס‬
sıfırlamak ipes, leapes S )‫אפס (לאפם‬
stoklamak, ambarda muhafaza etmek ifsen, leafsen S )‫אפסן (לאפסן‬
engerek yılanı (hayvan) efaa ‫אפ?ה‬
rağmen, bir şeye rağmen, gerçi, her ne kadar ise de afalpi şe... -‫פי ש‬-‫על‬-‫אף‬
buna rağmen afal pi heri ‫כן‬-‫פי‬-‫גל‬7~‫אף‬
kuşatmak, çevrelemek (koku hava) afaf leefof S )‫אפף (לאפף‬
ufuk ofek ‫אפק‬
efekt efekt ‫אפקט‬
işe yarar, etkili, tesirli, efektif efektivi ‫אפקטיבי‬
yatay, ufki, ufka paralel ofki ‫אפקי‬
kül efer ‫אפר‬
gri, kül rengi, kurşuni (renk) afor ‫אפר‬
makyaj yapmak, makyajlamak, kül dökmek iper, leaper ‫פ‬ )‫אפר (<אפר‬
civciv, yavru kuş efroah ‫אפרוח‬
grimsi, grileşmiş, kırlaşmış, kurşuni (renk) afruri ‫אפרורי‬

--- -.-r.
36
estetik estetika ‫אסתטיקה‬
burun af ‫אף‬
dahi, hem of ‫אף‬
hiçbiri, hiç kimse af ehad ‫אף אחד‬
hiçbir zaman, hiçbir defa afpaam ‫אף פעם‬
afgan, afganlı (eril) afgani T ‫אפגני‬
afganistan (ülke) afganistan ‫אפגניסטן‬
afgan, afganlı (dişil) afganit ‫נ‬ ‫אפגנית‬
hırka afuda ‫אפדה‬
fırında pişirmek, fırınlamak, fırına vermek afa, leefot (et) 5 )‫אפה (לאפות את‬
yelek efod ‫אפוד‬
can yeleği efod atsala ‫אפוד הצלה‬
fırınlanmış, fırında pişmiş afuy ‫אפוי‬
karartma, karartı, gölge, leke ipul ‫אפול‬
bezelye (sebze) afuna ‫אפונה‬
sıfırlama, ayarlama ipus ‫אפוס‬
manzum hikaye, kahramanlık şiiri, destan, öykü epos ‫אפוס‬
çevrelenmiş, kuşatılmış, etrafı sarılmış afuf ‫אפוף‬
kendini tutma, sınırlama ipuk ‫אפוק‬
kıyamet, dünyanın sonu apokalipsa ‫אפוקליפסה‬
yapay reçine, boya ve tutkal yapımında kullanılan epoksi ‫אפוקסי‬
plastik madde
makyaj ipıır ‫אפור‬
epik, destansı epi ‫אפי‬
karakter, huy, tabiat, kişilik, vasıf, nitelik, hususiyet, ofi ‫אפי‬
özellik
salgın, salgın hastalık, epidemi epidemiya ‫אפידמיה‬
fırında pişirme, fırınlama afiya ‫אפיה‬
vasıflandırma, karakterize etme, tanımlama, ayırt ifyun ‫אפיה‬
edici niteliği ortaya koyma
serüven, olay, hadise, vaka, bölüm (romanda, filmde, epizoda ‫אפיזודה‬
dizide)
yazıt, kitabe, mezar taşı yazısı (İNGİLİZCEDEN) epitaf ‫אפיטף‬
son söz; sonuç bölümü epilog ‫אפילוג‬
saralı, sara hastası olan, epileptik epilepti ‫אפילפטי‬
sara hastalığı, epilepsi (hastalık) (İNGİLİZCEDEN) epilepsiya ‫אפילפסיה‬
burun delikleri apayim ‫אפעז‬
astronomi, gök bilim astronomiya ‫אסטרונומיה‬
stratejik estrategi ‫אסטרטגי‬
starteji (İNGİLİZCEDEN) estrategya ‫אסטרטמה‬
asya (kıta) asya ‫אסיה‬
jeton asimon ‫אסימון‬
asimilasyon asimilatsya ‫אסימילציה‬
asistan, yardımcı (İNGİLİZCEDEN) asistent ‫אסיסטנט‬
hasat, mahsul toplama, ürün, semere asif ‫אסיף‬
esir, mahkûm, mahpus, tutsak, tutuklu, hükümlü asır ‫אסיר‬
müteşekkir, minnettar, şükran borçlu olan asir toda r ‫אסיר תודה‬
yasaklama, men etme, tutuklama, gözaltı, tevkif aşıra ‫אסירה‬
minnettarlık asirut toda ‫אסירות תודה‬
müteşekkir, minnettar, şükran borçlu olan (dişil) . asirattoda ‫נ‬ ‫אסי־רת תורה‬
asyalı asyati ‫אסהזי‬
ızgara, et balık vb. mangal yapmak için kullanılan askala ‫אסכלה‬
araç, parmaklık
difteri (hastalık) askara ‫אסכרה‬
İslamiyet, müslümanlık İslam ‫אסלאם‬
klozet, tuvalet klozeti asla ‫אסלה‬
gerçek, hakiki, asıl, asli, birincil, esas asli ‫אסלי‬
müslüman etmek, İslamlaştırmak işlem, leaslem s )‫אסלם (לאסלם‬
ambar, tahıl ambarı, silo, çiftlik ambarı, asam ‫אסם‬
stoklamak, tahıl veya ürün depolamak (ambarlarda isem, leaseın s )‫אסם (לאסם‬
silolarda)
yetki belgesi, kanıt, tebliğ edilen evrak, referans asmahta ‫אסמכתה‬
toplamak isef, leasef 5 )‫אסף (לאסף‬
toplamak, bir araya getirmek asaf, leesof £) )‫אסף (לאסף‬
toplantı asefa ‫אספה‬
koleksyoncu, biriktiren asfan ‫אספן‬
ayaktakımı, aşağı tabaka asafsuf ‫אספסוף‬
kuşkonmaz (bitki) asparagas ‫אספרגוס‬
esperanto, esperanto dili esperanto ‫אספרנטו‬
espresso, İtalyan kahvesi espreso ‫אספרסו‬
eskimo, kuzey kutbunda yaşayan topluluk eskimo ‫אסקימו‬
yasaklamak, men etmek, tutuklamak, hapsetmek, asar, leesor (et s ,‫אסר (לאסר את‬
gözaltına almak, tevkif etmek le al) )‫ל־ ׳על‬
estetik, narin, göze hoş görünen esteti ‫אסתטי‬
estetiklik, güzellik ilmi estetiyut ‫אסתטיות‬
.‫ ■י‬.:.'.■J-‫״‬.'/ ‫״‬.!.‫יי‬.■’:;;

: ■ '‫■־‬ ' ■• ‫־־‬ '


34
kansız, anemik anemi ‫אנמי‬
anemi, kansızlık (hastalık) anemiya ‫אנמיה‬
ananas (meyve) ananas ‫אננס‬
tacavüzcü anas ‫אנס‬
tecavüz, ırza geçiş ones ‫אינם‬
tecavüz etmek, ırza geçmek, iğfal etmek anas, leenos B )‫אנס (לאנס‬
seri tecavüzcü, sapık anas sidrati ‫אנס סדרתי‬
topluluk, birlik, grup, müzik ya da tiyatro grubu ansambel ‫אנסמבל‬
anestezi, duyu yitimi, uyuşturma anastesiya ‫אנסתס^ה‬
balıkçd kuşu (hayvan) anafa ‫אנפה‬
burnundan konuşma inpuf ‫אנפוף‬
burnundan konuşmak, genzinden konuşmak inpef, leanpef D )‫אנפף (לאנפף‬
ansiklopedi entsiklopedya ‫אנציקלופךיה‬
inleme, sızlanma, inilti, iç çekiş, ah etme anaka ‫אנל)ה‬
anakonda yılanı, dev piton türü (hayvan) anakonda ‫אנקרנדה‬
serçe kuşu (hayvan) ankor ‫אנקור‬
çengel, kanca, kopça, olta iğnesi unkal ‫??*ל‬
dinamik, enerjik energeti ‫אנרגטי‬
enerji (İNGİLİZCEDEN) energia ‫אנךג;ה‬
anarşi, kargaşa, başıboşluk (İNGİLİZCEDEN) anarhiya ‫אנךכיה‬
anarşizm (İNGİLİZCEDEN) anarhizm ‫אנךכיזם‬
anarşist (İNGİLİZCEDEN) anarhist ‫אנרכיסט‬
insanlar, elalein anaşim .......... ‫אנקזים‬
önemli kişiler V.LP (kısaltması ahmaş □‫)□□□״‬ anaşim ‫אנשים השובים‬
haşuvim meod ‫מאד‬
as, iskambilde birli as ‫אם‬
depolama, stoklama (tahıl için) ' isum ‫אפום‬
felaket, facia, bela, musibet, afet ason ‫אס(ן‬
toplama isuf ‫אסוף‬
toplu, toplanmış asuf ‫אסוף‬
yasaklama, men isur ‫אסור‬
yasak, memnu, tutuklu asur ‫אסור‬
estonya (ülke) estonya ‫אסטוניה‬
astigmat (göz bozukluğu) astigmati ‫אסטיגמטי‬
astım (hastalık) astma ‫אסטמה‬
ostrojen, dişi cinsiyet hormonu (İNGİLİZCEDEN) estrogen ‫אסטרוגן‬
astrolog, müneccim, yıldız falcısı (İNGİLİZCEDEN) astrolog ‫אסטרולוג‬

33
tedavi edilemez, vahim, ölümcül anuş ‫אנוע‬
insanlık, insaniyet, beşeriyet enoşut ‫אנלעות‬
insani, insancıl enoşi ‫אנושי‬
enzim, organizmada kimyasal reaksyonu hızlandıran enzim ‫אנזים‬
madde
iç çekme anaha ______ ‫אנקה‬
biz, bizler anahnu ‫אנךונו‬
antartika (kıta) antarktika ‫אנטארקטיקה‬
husumet, düşmanlık antagonizm ‫אנטגוניזם‬
anatomi anatomya ‫אנטומיה‬
aleyhte, karşıt, muhalif, hasımane, düşmanca, anti anti ‫אנטי‬
(İNGİLİZCEDEN)
antibiyotik antibiyotika ‫אנטיביוטיקה‬
antiseptik (İNGİLİZCEDEN) antisepti ‫אנטיספטי‬
antipati (İNGİLİZCEDEN) antipatia ‫אנטיפתיה‬
antisemit, yahudi düşmanı antişemi ‫אנטישמי‬
antisemitizm, yahudi düşmanlığı antişemiut ‫אנטישמיות‬
antisemitlik antişemitiyut ‫אנטישמיטיות‬
antitez, karşı tez, karşı sav antiteza ‫אנטיתזה‬
anten antena ‫אנטנה‬
antrikot, et antrekot ‫אנטרקוט‬
ben ani ‫אני‬
vapur, gemi oniya ‫אמה‬
çizgi film yapımcısı, animatör (İNGİLİZCEDEN) animatör ‫אנימטור‬
çizgi film, çizgi film yapma, canlandırma, animasyon animatsya ‫אנימציה‬
(İNGİLİZCEDEN)
ehil, erbap, titiz, ince düşünceli anin ‫אנין‬
damak zevkine sahip kimse, ağzının tadını bilen anin taam ‫אנין טעם‬
kimse, gurme
anason anis ‫אניס‬
tecavüz, ırza geçme, iğfal anisa ‫אמסה‬
savaş gemisi oniyat ‫מלחמה‬
milhama
şilep, yük gemisi oniyat masa ‫אמת משא‬
dik, dimdik anah ‫אנו‬
dikleştirmek ineh, leaneh S )‫אנך (לאנך‬
dikine, diklemesine, düşey, çekül anahi ‫אנכי‬
ben, birinci tekil şahıs (zamir) anohi ‫אנ׳כי‬

32
söz, atasözü, deyiş, özdeyiş, özlü söz imra ‫אמרה‬
amerikalı (eril) amerikai ‫ז‬ ‫אמריקאי‬
amerikalı (dişil) amerikait ‫נ‬ ‫אמריקאית‬
kuzey amerika (kıta) amerika ‫אמךיקה הצפונית‬
atsfonit
administratör, idareci amarkal ‫אמרכל‬
dün gece emeş ‫אמש‬
gerçek, doğru, hakikat, sahi, asıl emet ‫אמת‬
doğrulamak, doğruluğunu tasdik etmek, teyit etmek imet, leamet ‫פ‬ )‫אמת (לאמת‬
heybe, çıkın amtahat, ‫ אמתחות‬,‫אמתחת‬
amtahot
asıl, doğru, hakiki, gerçek, esas amiti ‫אמתי‬
bahane, özür, kaçamak, sözde sebep, mazeret, vesile amatla ‫אמתלה‬
lütfen ana ‫א|א‬
anal, anüs ile ilgili, anüsten yapılan (İNGİLİZCE- anali ‫אנאלי‬
DEN)
angola (ülke) angola ‫אנגולה‬
anjin (İNGİLİZCEDEN) angına ‫אנגינה‬
İngiliz (eril) angli ‫ז‬ ‫אנגלי‬
İngiltere (ülke), İngiliz (dişil) anglia ‫נ‬ ‫אנגליה‬
İngilizce anglit ‫אנגלית‬
iç deri endoderm ‫אנדודרם‬
endoskopi, vücudun içini muayene, teşhis ve tedavi endoskopiya ‫אנדוסקופיה‬
için endoskop kullanılan yöntem - . ....... ......... - ■ - ■ *—‫—י‬- ‫י‬-

endoplazma, iç plazma, hücrenin yumuşak iç tabakası endoplasma ‫אנדופלסמה‬


(biyoloji)
andora (ülke) andora ‫אנדורה‬
anıt, abide andarta ‫אנדרטה‬
kaos, karışıklık, kargaşa, keşmekeş andralamusya ‫אנדרלמוסיה‬
nereye ? ana ? ? ‫אנה‬
biz, bizler anıt ‫אנו‬
anot, artı kutup, elektrik pozitif kutup anoda ‫אנודה‬
bencil, egoist, kendini düşünen, benmerkezci (sıfat) anohi ‫ת‬ ‫אנוכי‬
bencillik, egoistlik anohiyut ‫אנוכיות‬
mecbur edilen, tecavüz edilen anüs ‫אנוס‬
anofel, sıtmayı yapan sivrisinek türü anofeles ‫אנופלם‬
iştahsızlık anoreksya ‫אנורקסיה‬
insan, insanlık enoş ‫אנוש‬
emirlik . . emiruyot ‫אמידות‬
bedbaht etme imlul ‫אקלול‬
bedbaht, mutsuz, biçare, sefil, perişan, zavallı, acına- umlal ‫ת‬ ‫אקלל‬
cak halde (sıfat)
bedbaht etmek, sefil etmek, perişan etmek, acınacak imlelj leamlel s )‫אקלל (לאקלל‬
hale getirmek
amen, amin amen ‫אמן‬
sanatkar, sanatçı, artist aman ‫אמן‬
idman ettirmek, antreman yaptırmak, alıştırma imen, leamen ‫פ‬ )‫אמן (לאמן את‬
yaptırmak (et)
anlaşma, pakt amana ‫אמנה‬
sanat, artistlik, sanatkarlık, maharet omanut ‫אמנות‬
sanatsal, artistik, sanat yanı olan, güzel sanatlara ait omanuti ‫אמנותי‬
gerçi, olmasına rağmen, fakat omnam ‫אקנם‬
hafıza kaybı, bellek yitimi, amnezi (hastalık) amnesiya, ‫ אקנדה‬,‫אקנסןה‬
amneziya
amfibi, karada ve suda hareket edebilen (araç, canlı), amfibi ‫אמפיבי‬
iki yaşamlı, yüzergezer(İNGİLİZCEDEN)
amfi tiyatro amfiteatron ‫אמפיתאטרון‬
empati, kendini başkasınm yerine koyabilme (ÎNGİ- empatya ‫אמפתיה‬
LİZCEDEN)
cesaret, mertlik, yüreklilik, gözüp eklik, yiğitlik omets ‫אמץ‬
evlat edinmek, koruması altına almak, benimsemek, imets, leamets ‫פ‬ )‫אמץ (לאמץ‬
cesaret vermek
cesaret, yiğitlik, yüreklilik omets lev ‫אימץ לב‬
icat, buluş, uydurma amtsaa ‫אמצאה‬
biftek umtsa ‫אמצה‬
orta, ortada, ortaya emtsa ‫אקצע‬
vasıtasıyla, sayesinde, ...nın sayesinde, aracılığı ile emtsaut, ‫ באק־‬,‫אקצעות‬
beemtsaut ‫צעות‬
ortadaki, ortada yer alan emtsai ‫אמצעי‬
vasıta, araç, tertibat, önlem, tedbir, vesile emtsai ‫אמצעי‬
doğum kontrol tedbiri, korunma önlemi (hamilelik emtsai menia ‫אקצעי קניעה‬
önleyici hap spiral prezervatif vs.)
karşıt tedbir, kontra tedbir emtsai neged ‫אקצעי נגד‬
imkanlar, olanaklar, zenginlik, servet, varlık emtsaim ‫אמצעים‬
söylemek, demek amar, leemor, ‫ לומר פ‬,‫אמר (לאמר‬
lemorf tomar )-‫אתי ל‬
(et le)
empresaryo., organizatör amargan ‫אמךגז‬

30
taşıyıcı anne, sperm nakliyle hamile kalan kadın em pundakayit ‫אם פנדקאית‬
askeri istihbarat dairesi aman, agaf ‫אגף מודיעין‬, ‫אמ״ן‬
modiin
amip (tek hücreli) ameba ‫אמבה‬
ambulans, cankurtaran ambulans ‫אמבולנס‬
banyo, hamam, küvet, kurna . ambat ambatya ‫ אמבטקז‬,‫א?!בט‬
ambargo embargo ‫אמברגו‬
değer biçmek, kıymet takdir etmek amad, leemod S )‫אמד (לאמיר‬
tahmini değerlendirme, değer biçme, değer takdir umdan ‫אמיז‬
etme
orta parmak, elin üçüncü parmağı ama ‫אמה‬
arşın (eski bir ölçü birimi), bir kol boyu ama ‫אמה‬
millet, ulus uma ‫אמה‬
anaç, ana gibi imai ‫אמהי‬
etopyaca, habeşçe, habeş resmi dili amarit ‫אמהרית‬
dalgıç amodai ‫אמידאי‬
talim, idman, antrenman imun ‫אמון‬
batıl inanç, batıl itikat emuna tfela ‫אמונה טפלה‬
inanç, iman, itikat, kanaat, itimat, emniyet, güven emuna, emun ‫ אמון‬,‫אמונה‬
amonyum amonya ‫אמוניה‬
sadakat emunim ‫אמונים‬
amonyak amonyak ‫אמוניק‬
evlat edinme, benimseme imuts ...................‫אמוץ‬
duygulanma, his, duygu, heyecan (İNGİLİZCEDEN) emotsiya ‫אמוציה‬
duygusal, duygulu, hassas (İNGİLİZCEDEN) emotsyonali ‫אמוציונלי‬
cinnet amok ‫אמוק‬
farzedilmiş, zannedilen, varsayılan amur ‫אמור‬
doğrulama, gerçekleme, tasdik, teyit unut ‫אמות‬
birleşmiş milletler (umot meuhadot kısaltması ‫ ) אר״ם‬umot ‫אמות מאחדות‬
meuhadot ‫או״ם‬,
müreffeh, refah içinde, zengin, varlıklı amid ‫אמיד‬
takdir, tahmin, değerlendirme amida ‫אמידה‬
emaye, mine emayl ‫אמ?ל‬
inanılır, güvenilir, emin, itimada şayan amin ' ‫אמין‬
emniyet, güvenlik, güvenilirlik, inanılabilirlik aminut • ‫אמינות‬
cesur, gözüpek, yürekli, yiğit, yaman amits ‫אמיץ‬
emir (arap krallıklarındaki gibi kuveyt emiri vs. gibi) amir ‫אמיר‬
söylem, retorik, hitabet amira ‫אמירה‬
bin 1000 elef ‫אלף‬
ehlileştirmek, terbiye etmek, eğitmek (hayvan) ileff lealef(et) 5 )‫אלף (לאלף את‬
alfabe alef bet ‫אלף־כית‬
binlerce alfey ‫אלפי‬
binlik, bin kağıt, bin lira (argo) alpiya ‫אלפ;ה‬
ikibin2000 . alpayim .‫אלפים‬
binde bir alpit ‫אלפית‬
stüdyo, dershane ulpan ‫א<?ז‬
mecbur etmek, zorlamak, dayatmak ilets, lealets B )‫אלץ (לאלץ את‬
(et)
elektrikle ilgili, elektrikli, elektro, elektriksel elektro ‫אלק^רו‬
elektrot elektroda ‫אלקכזרודה‬
elektrodinamik (İNGİLİZCEDEN) elektrodinamikti
‫אלקטרודינמיקה‬
elektrokimya, kimyasal elektrik elektrokimya ‫אלקטרוכימ;ה‬
elektroliz, elektrikle ayrıştırma elektroliza ‫אלקטרוליזה‬
elektrolit, elektrikle ayrışabilen madde elektrolit ‫ליט‬1‫אלקטר‬
elektromanyetik (İNGİLİZCEDEN) elektromagneti ‫מגנטי‬1‫אלקטר‬
akımı harekete geçirici, elektrik akımının geçmesini elektromenia ‫אלקטר^מניע‬
sağlayan, elektromotiv
elektron (İNGİLİZCEDEN) elektron ‫אלקטרי‬
elektronik (İNGİLİZCEDEN) elektroni ‫אלקטרוני‬
elektronik bilimî, elektronik mesleği (İNGİLİZCE- elektronika ‫אלקטרוניקה‬
DEN)
statik elektrik, durağan elektrik, statik elektrik bilimi elektrostatika ‫אלקטרוסטאטיקה‬
elektrokardiyografi, kalbin çalışmasının grafiğinin elektrükardiograma, ‫אלקטרוקרךי^גך־‬
e.k.g
çıkarılması, halk dilinde elektro, e.k.g, ‫ג‬.‫ק‬.‫ א‬,‫אמה‬
alerji (İNGİLİZCEDEN) alergiya ‫אלךג;ה‬
doğaçlama yapma, uyduruverme, tuluat iltur ‫אלתור‬
somon balığı (hayvan) iltit ‫אלתית‬
doğaçlama yapmak, uyduruvermek, tüluat yapmak ilter, lealter B )‫אלתר (לאלתר‬
eğer, şayet, ise im ‫אם‬
somun om ‫אם‬
anne, ana, valide em ima ‫ אמא‬,‫אם‬
öyle ise im ze kaha ‫אם זה ככה‬
rağmen im ki ‫אם כי‬
öyle ise im kah ‫אם כך‬
öyleyse im ken ‫אם כן‬
sütanne em menika ‫אם מיניקה‬

. ‫יי‬
28
onlara (dişil) eleen ‫נ‬ ‫אליהן‬
ona (eril) elav T ‫אליו‬
elit tabaka, seçkinler, seçkin sosyal sınıf, yüksek elita ‫אליטה‬
tabaka
sana (eril) eleha ‫ז‬ ‫אליו‬
sana (dişil) elayih ‫נ‬ ‫אליו‬
size (eril) elehem T ‫אליכם‬
size (dişil) elehen 3 ‫אליכן‬
put, tapı, tanrı, ilah (eril) elit r ‫אליל‬
tanrıça, ilahe (dişil) elila j ‫אלילה‬
şiddet uygulayan, dayakçı alim ‫אלים‬
şiddet, kaba kuvvet alimut ‫אלימות‬
bize elenu ‫אלינו‬
şampiyonluk, şampiyona alifut ‫אליפות‬
eliptik, elips şeklinde, oval elipti ‫אליפטי‬
elips, oval elipsa ‫אליפסה‬
yan, eğri, köşegen alahson ‫אלכסון‬
sakatat, artık, süprüntü, hayvanlardan kalan yenme- aidi ‫אלל‬
yen artık
Allah (ARAPÇADAN) alla ‫אללה‬
dilsiz ilem ‫אלם‬
sessizlik, şaşakalma, nutku tutulma, dumur elem ‫אלם‬
demetlemek, demet yapmak ilem, lealem ‫פ‬ )‫אלם (לאלם‬
mercan almog ‫אלמג‬
mercan adası, mercan resifi almogim ‫אלמנים‬
demet, deste, tomar atama ‫אלמה‬
meçhul, isimsiz, anonim almoni ‫אלמוני‬
dilsizlik ilmut ‫אלמות‬
aksi halde, yoksa ilmale hen ‫אלמלא כן‬
dul, eşi ölmüş (eril) alman ‫ז‬ ‫אלמן‬
dul, kocası ölmüş (dişil) almana ‫נ‬ ‫אלמנה‬
element element ‫אלמנט‬
esas, başlıca, sade, öz elementari ‫אלמנטרי‬
metal olmayan element almatehe't ‫אלמתכת‬
sedye alunka ‫אלנ?!ה‬
elastik, esnek elasti ‫אלסטי‬
elastikiyet, esneklik elastiyut ‫אלסטיות‬
arnavut (dişil), arnavutça ...... albanit , ■ ‫אלבניה‬
cebir (matematik ilmi) algebra ‫אלגברה‬
cezayir (ülke) aljeria ‫אלג׳יתה‬
zarif, şık elegarıti ‫אלגנטי‬
zariflik, zarafet, şıklık, incelik elegantiyut ‫אלגנטיות‬
ilahe, tanrıça ■ ■■■■.. ela ‫•■■■••י‬ - ‫■אלה‬
bunlar ele ‫אלה‬
cop, değnek, baston, asa (da ‫אלה‬
tanrılık vasfı, tanrısal konum, ilahiyat, ilahilik elout ‫אלתרה‬
eğer, şayet, ise ■ ilu ‫אלו‬
onlar elu ‫אלו‬
keşke ilu rak ‫אלו רק‬
enfeksyon, iltihap . iluah ‫אלוה‬
elul, İbrani takviminin 12. ayı elul ‫אלול‬
şap, sıcak suda eriyen tadı buruk antiseptik bir madde ahım ‫אלום‬
alüminyum alüminyum ‫אלומיניום‬
meşe, meşe ağacı alon ‫אלון‬
evcilleştirme, ehlileştirme, hayvan terbiye etme iluf ‫אלוף‬
general, şampiyon aluf ‫אלוף‬
albay alufmişne ‫אלוף משנה‬
şampiyon alufa ‫אלופה‬
dünya şampiyonası alufot aolam ‫אלופות העולם‬
zorlama, dayatma, mecburiyet, zorunluluk, sebep, iluts ‫אלרץ‬
bahane, gerekçe, neden
bulaştırmak, bozmak, çürütmek ileah, ilah, S )‫ אלת (לאלה‬,‫אלח‬
lealeah
kablosuz, kordonsuz, telsiz, tel olmadan alhuti ‫אלחוטי‬
anastezi yapma, narkoz verme, d uyumsuz! aştırma ilhuş ‫אלחוש‬
anastezi, duyum yitimi, hislerin iptal olması alhuş ‫אלחוש‬
telsiz telgraf radyo alhut ‫אלחות‬
anastezi yapmak, narkoz vermek, duyumsuzlaştır- ilheş, lealheş S )‫אלחש (לאלחש‬
mak
alternatif, seçenek (İNGİLİZCEDEN) alternativa ‫אלטרנטיבה‬
T ’1‫אלי‬
bana elay
mazeret (suç esnasında başka yerde olduğunu kanıt- alibi ‫אליבי‬
lama) ‫־‬
ona (dişil) elea ‫נ‬ ‫אליה‬
onlara (eril) eleem T ‫אליהם‬
yemek ahalj leehol )‫אכל (לאכלאת‬
(et)
aşınmak, yenmek, yıpranmak, yanıp yok olmak ikelf ledkel )‫אפל (לאפל‬
yerleştirme, yurtlandırma, boş bir yere insan yerleş- ihlus ‫אכלום‬
tirme, iskan, insanlara iskan tedarik etme
yerleştirmek, iskan etmek, boş bir yere insan yerleş- ihles, leahles )‫אכלם (לאכלס‬
tirmek, yurtlandırmak, meskûn kılmak
böğürtlen, kara dut, ayı dutu, yaban mersini (meyve) uhmanit, ‫אכמניות‬, ‫אכמנית‬
uhmaniyot
kesinlikle, mutlaka, elbette, doğru, gerçek, gerçekten, ahen ‫אכן‬
hakikat, hakikaten
yerini tespit etmek, hedef saptamak, konumunu iken, leaken )‫אכן (לאכן‬
öğrenmek
dehliz, koridor, geçit, antre, veranda, camlı taraça ahsadra ‫אכסדרה‬
ağırlama, barındırma, misafir etme, konaklayacak ihsun ‫אכסון‬
yer sağlama, konaklamta
ağırlamak, barındırmak, misafir etmek, konaklaya- ihsen, ledhsen )‫אכסן (לאכסן‬
cak yer sağlamak
han, motel, pansiyon, yurt, konaklama yeri ahsanya ‫אכסמה‬
semer, eyer ukaf ‫א?ר‬
zorlamak, zorunda bırakmak, köşeye sıkıştırmak ahaf, leehof )‫אכף (לאכף‬
alaka, ilgi, kaygı, tasa ihpat ‫אכפת‬
alakadarlık, Önemseme, umursama, ilgilendirme ihpatiyut ‫אכפתיות‬
alakadar, ilgili, umursayan, önemseyen ihpatnik ‫אכפתניק‬
çiftçi, rençber -..................................... ikar .................. ‫אפר‬
ilan, deklarasyon, bildiri, beyanat, demeç, duyuru, ahraza ‫אכרזה‬
anons
e, ye, ya takısı el ‫אל‬
olumsuzluk eki np=al ‫=אל תקח‬alma jrf=ver al ‫אל‬
‫סממ^־־אל תתן‬
Allah bilir elyodea, eloim ‫ אלהים‬,‫אל יוחג‬
yodea
‫יידע‬
el Salvador (ülke) el Salvador ‫ אל‬,‫אל סלודור‬
‫סלבדור‬
Allah, Tanrı el, eloim ‫ אלהים‬,‫אל‬
ancak, halbuki, oysa ela ‫אלא‬
albüm albüm ‫אלבום‬
albatros, büyük bir deniz kuşu (hayvan) albatros ‫אלפכזרוס‬
arnavut (eril) albani ‫אלפני‬
arnavutluk (ülke) albanya ‫אלבניה‬
XI‫־‬

tasvir etmek, resmetmek, resimle izah etmek, resimle iyer, leayer ‫פ‬
süslemek
İran (ülke) İran ‫איראן‬
istihza, hiciv, ironi, ince alay ironiya ‫אירוניה‬
avrupa (kıta) eropa ‫אירופה‬
İrlandalI (eril) iri T ‫אירי‬
iris (çiçek) iris ‫אירים‬
irlandaca, irlandalı (dişil) irit ‫נ‬ ‫אירית‬
İrlanda (ülke) irland ‫אירלנד‬
akıl dışı, irrasyonel, mantık dışı (sıfat) iraîsyonali n ‫אירציונלי‬
adam, insan, kişi, şahıs *Ş ‫איש‬
adam yerleştirmek, işe adam tayin etmek iyeş, leayeş 5 )‫איש (לאיש‬
yiğit iş hayil ‫איש חיל‬
sırdaş, sır tutan, sır saklayan güvenilir kişi iş sod ‫איש סוד‬
gözbebeği işon ‫אישון‬
gece yarısı, gecenin ortası, gecenin kör karanlığı işon layla ‫אישון לילה‬
kişisel, özel, şahsi, bireysel işi ‫אישי‬
kişilik, şahsiyet işiyut ‫ז‬ ‫אישיות‬
hecelemek, kodlamak, kodlayarak söylemek iyet, leayet (et) s )‫אית (לאית את‬
kuvvetli, sağlam eytan ‫איתן‬
fakat, yalnız, sadece ah ‫אך‬
aşınma, yenme, yıpranma, erozyon ikul ‫אכול‬
yenilmiş, yenmiş, yenik, aşınmış ahul ‫אכול‬
yer tespiti, hadef saptama, konumunu saptama ikun ‫אפון‬
hayal kırıklığına uğratmak, hüsrana uğratmak, ümit-■ ihzev, leahzev 5 )‫אכזב (לאכזב את‬
lerini boşa çıkarmak, umudunu kırmak (et)
hayal kırıklığı, hüsran, ümidi boşa çıkma ahzava ‫אכזבה‬
zalim, insafsız, acımasız, merhametsiz, imansız, gad- ahzar ,‫ת‬ ‫אכזר‬
dar, menfur (eril) (sıfat) j

zalimce, gaddarca, acımasızca, insafsızca, merhamet- ahzari ‫ת‬ ‫אכזרי‬


sizce (sıfat)
zalimlik, gaddarlık, insafsızlık, merhametsizlik, vah- ahzariyııt ‫אכזריות‬
şet, zulüm, eziyet, mezalim
zalim, insafsız, acımasız, merhametsiz, imansız, gad- ahzarit ,‫ח‬ ‫אכזרית‬
dar, m enfur (dişi 1) (sıfat) j
yenilebilir, yenilebilen (sıfat) ahil J‫־‬J ‫אכיל‬
yeyiş, yemek yeme ahila ‫אכילה‬
yaptırım, uygulama, zorlama, yürürlüğe koyma ahifa ‫אכיפה‬

24
entelektüel (sıfat) intelektuali ‫ת‬ ‫אינטלקטואלי‬
internet internet ‫אינטךנט‬
çıkar, menfaat, istifade (İNGİLİZCEDEN) interes ‫אינטרס‬
çıkarcı, menfaatçı (İNGİLİZCEDEN) interesant ‫אץטדסנט‬
dahili telefon sistemi (İNGİLİZCEDEN) interkom ‫אינטרקום‬
insiyatif (İNGİLİZCEDEN) initsiyativa .... ‫איניציאטיבה‬
değilsin (olumsuzluk eril) eynha T ‫אינך‬
değilsin (olumsuzluk dişil) eyneh ‫נ‬ ‫אינך‬
değilsiniz (olumsuzluk eril) eynhem ‫ז‬ ‫אינכם‬
değilsiniz (olumsuzluk dişil) eynhen ‫נ‬ ‫אינכן‬
değiller (olumsuzluk eril) eynam ‫ז‬ ‫אינם‬
değiller (olumsuzluk dişil) eynan ‫נ‬ ‫אינן‬
değiliz (olumsuzluk) eynenu ‫איננו‬
değilim (olumsuzluk) eyneni ‫אינני‬
sonsuz, sonu yok eynsof ‫אץסוף‬
sonsuz, uçsuz bucaksız eynsofi ‫אינסופי‬
sonsuzluk, devamlılık eynsofiut ‫אינסופיות‬
içgüdüsel (İNGİLİZCEDEN) instinktivi ‫אינסטינקטיבי‬
tesisatçı instelator ‫אינסטלטור‬
kanalizasyon instalatsya ‫אינסטלציה‬
sayısız, hesaplanamaz, çok, bitmez, namütenahi eynsfor ‫אינספר‬
serum infuzya ‫אינפוזיה‬
enflâsyon (İNGİLİZCEDEN) enflatsya ‫אינפלציה‬
enfeksyon infektsya ‫אינפקצץה‬
kızılötesi infra adom ‫אינפרה אדם‬
inç, 2.54 cmlİk uzunluk ölçüsü birimi, 1/12 ayak inç '‫אינץ‬
kuvöz inkubator ‫אינקובטור‬
engizisyon enkvizitsya ‫אינקויזיציה‬
inşallah (ARAPÇADAN) inşalla ‫אינקזאלה‬
İzlanda (ülke) islaııd ‫איסלנד‬
eski İbrani tahıl ölçüsü (37 litreye eşdeğer) eyfa ‫איפה‬
nerede ? eyfo ? ? ‫איפה‬
çifte standart, ayrım gözetme, taraf tutma eyfa veeyfa ‫איפה ואיפה‬
her nerede, her nereye, bir yere eyfoşeu . ‫איפהשהו‬
ikon, ikona ikonin ‫איקונין‬
havyar, balık yumurtası, tarama ikra ‫איקרה‬
iyar, İbrani takviminin 8. ayı iyar ‫איר‬
nasıl ki eh şe... -‫איך קז‬
kalite, nitelik eyhut, ehut ‫איכות‬
çevrebilim, ekoloji eyhut asviva ‫איכות הסביבה‬
kaliteli, nitelikli, mutena eyhuti ,‫איכות‬
her nasılsa, her halükarda, her nedense, bir türlü, bir ehşeu ‫איכשהו‬
şekilde ....... ... ___ ... .,‫״‬.T ..
koç(hayvan) ayil ‫אןל‬
geyik, erkek geyik (hayvan) ayal ‫א;ל‬
kodaman, kalantor, para babası eyl on ‫איל הון‬
ceylan, ceren, dişi geyik (hayvan) ayala ‫א^לה‬
hangileri ? eylu ? ‫אילו‬
ağaç ilan ‫אילן‬
soyağacı, şecere ilan yuhasin ‫אילן יוחסין‬
sabah yıldızı, sabahın ilk ışıkları ayelet aşahar ‫אילת השחר‬
dehşetli, dehşet veren, korkunç ayom ‫אים‬
tehdit etmek, gözdağı vermek, korkutmak, gözünü iyem, leayem 5 ,‫אים (לאים על‬
korkutmak (al be) )-‫ב‬
korku, dehşet, büyük korku eyma ‫אימה‬
mail, e-mail, elektronik posta imeyil, meyil ‫ מיל‬,‫אימיל‬
imparatorluk (İNGİLİZCEDEN) imperya ‫אימפריה‬
korkunç, ürkütücü, dehşetli eymtani ‫אימתני‬
yok bir şey en davar ‫דבר‬ ‫אין‬
sonsuz ebedi, namütenahi eyn sofi ‫סופי‬ ‫אין‬
şüphe yok en sapek ‫ספק‬ ‫אין‬
sayısız, hesapsız, pek çok, hesabı tutulamayacak en sfor ‫ספיר‬ ‫אין‬
sayıda
yok en, eyn, ayin ‫אין׳ אין‬
endonezya (ülke) indonezia ‫אינדונדה‬
kızılderili indiani ‫אינדיאני‬
indikasyon, gösterge (İNGİLİZCEDEN) indikatsya ‫אינדיקציה‬
değil (olumsuzluk dişil) eyna ‫נ‬ ‫אינה‬
değil (olumsuzluk eril) eyno T ‫אינו‬
var olmama, yokluk eynut ‫אינרת‬
sezgi, içine doğma, altıncı his (İNGİLİZCEDEN) intuitsya ‫אינטואיציה‬
zeki, akıllı, aydın, entelektüel, münevver, kültürlü inteligenti ‫אינטליגנטי‬
(İNGİLİZCEDEN)
zeka, akıl, entellektüellik inteligentsya ‫אינטליגנציה‬
entellektüel intelektual ‫אינטלקטואל‬

22
rahatsızlık i nohut ‫אי נו־חות‬
düzensizlik, intizamsızlık, karışıklık i seder ‫אי סדר‬
kalp yetmezliği (hastalık) i sflkat lev ‫אי ספיקת לב‬
herhangi bir zamanda ey paam ‫אי פעם‬
adaletsizlik, haksızlık i tsedek ‫אי צדק‬
itaatsizlik, riayet etmeme, uymama, baş eğmeme i tsiyut ‫אי ציות‬
isteksizlik, gönülsüzlük i ratson ‫אי רצון‬
memnuniyetsizlik, hoşnutsuzluk i sviyut ratson ‫אי שביעות רצון‬
bilinçsiz durumda olma hali, kendinde olmama i şfiyut ‫אי שפיות‬
huzursuzluk, tedirginlik, merak, endişe i şeket ‫אי שקט‬
geçilmez, trafik hareketinin yasak olduğu beyazla itnua ‫אי תנועה‬
çizilmiş yer, emniyet şeridi çizgisi, gidiş ve geliş yolla‫״‬
rını ayıran orta refüj çizgi veya tretuar
düşmanlık, nefret, husumet, kin, garez, haset, hınç eyva ‫איבה‬
organ, uzuv, terim (cebirde) eivar ‫איבר‬
buharlaştırmak, gaz haline dönüştürmek iyed, leayed i‫ן‬ )‫איד (לאיד‬
ideoloji, düşünce tarzı, hayat görüşü (İNGİLİZCE- ideologya ‫אידאולוגיה‬
DEN)
aptal, bön, avanak, ahmak, şapşal idiot ‫אידיוט‬
aids, AIDS hastalığı
hani ?, nerede ?
eyds AIDS
‫אזדם‬
aye ? ‫איה‬
buharlaşma, buharlaştırma iyud ‫איוד‬
tehdit etme, tehdit, gözdağı iyum ‫איום‬
adacık iyon ‫איון‬
resim, şema iyur ‫איור‬
adam yerleştirme, işe adam tayin etme iyuş ‫איוש‬
kodlama, heceleme iyut ‫איות‬
hangi ? (eril) eyze ? Jr ‫איזה‬
ne komediydi:), ne bölümdü:) eyze keta ‫איזה קטע‬
hangi ? (dişil) eyzo ? ‫זג‬ ‫איזו‬
herhangi bir, bazı eyzeşen ‫איזשהו‬
İtalya (ülke) İtalya ‫איטליה‬
İtalyan, italyalı (eril) italki J ‫איטלקי‬
İtalyan, italyalı (dişil) italkiya ■ J‫ז‬ ‫איטלקיה‬
İtalyanca italkit ■ ‫איטלקית‬
bahama adaları (ülke) iyey bahama ‫איי בהאמה‬
seyşel adaları (ülke) iyey seyşel ‫איי סיקיל‬
nasıl ? ne şekilde ? eh? ‫איד‬

21
sonuncu (dişil) ‫י‬ ahrona J ‫אחרונה‬
sonra ahrey ‫אחרי‬
milattan sonra M.S ahrey asfira ‫אחרי הספירה‬
sonra, ondan sonra ahrey hen ‫אחרי כן‬
sorumluluk, mesuliyet ahrayut ‫אחריות‬
son. ... . .... ■...................................... ,. aharit ‫אחרית‬
yoksa, aksi halde, aksi takdirde aheret ‫אחרת‬
bir (dişil) 1 ahat J ‫אחת‬
onbir (eril) İL ahat esre ‫שרה‬:‫אחת ע‬
yavaş at ‫אט‬
mandal, ataç, klips, kanca, tutturucu etev ‫אטב‬
böğürtlen çalısı atad ‫אטד‬
mercan adası atol ‫אטול‬
kapama, kapatma, contalama, tıkama, mühürleme, itum ‫אטום‬
geçirmez hale getirme
atom atom ‫אטום‬
tıkalı, kapalı, tıkanmış, contalanmış otum ‫אטום‬
atomik, atomsal, atomla ilgili atomi ‫אטומי‬
yavaş, aheste, yavaşça iti ‫אטי‬
yavaşlık itiyut ‫אטיות‬
tıkama alıma ‫אטימה‬
kasap dükkanı itliz ‫אטליז‬
conta, tıkaç atam ‫אטם‬
contalamak, sımsıkı kapatmak, su ve hava geçirmez item, leatem ‫פ‬ )‫אטם (לאטם‬
hale sokmak
tıkamak, kapamak, contalamak, sızıntıyı önlemek atam, leetom ‫פ‬ )‫אטם (לאטם‬
atmosfer, hava katmanı atmosfera ‫אטמוספירה‬
kulak tıkaçları atmey oznayim ‫אטמי אזנים‬
solak iter ‫אטר‬
atrofi, körelme, dumur atrofya ‫אטרופיה‬
şehriye itriya, itriyot ‫אטךיות‬, ‫אטריה‬
ada, etrafı suyla çevrili kara i ‫אי‬
olumsuzluk eki i ‫אי‬
mümkün değil, imkanı yok, imkansız i efşar ‫אי אפ?זר‬
belirsizlik ‘ i beirut ‫אי בהירות‬
uyumsuzluk, ahenksizlik, düzensizlik, uyuşmazlık i atama ‫אי התאמה‬
bağdaşmazlık, tezat, farklılık, çelişki
çift olmayan, tek izugi ‫אי זוגי‬

20
yüzde ( %) ahuz ‫אחח‬
eritme, eritme yoluyla birleştirme, kaynaşma, kayna- ihuy ‫אחדי‬
ma, füzyon
kutlama, tebrik etme, tebrik ihul ‫אחול‬
tebrikler, kutlama, iyi dilekler ihulim ‫אחולים‬
gecikme, geç kalma ihur ‫אחור‬
arka, geri; ard ' ....... ‫"־‬ ‘ ‫־‬: ahor ‫אחור‬
geride, arkada, ardında, geriye ahora ‫אהודה‬
arkadaki, arkası ahori ‫אחורי‬
kulis, sahne arkası : ahore aklayim ‫אחורי הקלחים‬
kıç, popo, kalça, arka, geri, arka taraf ahorayim ‫אחו־רים‬
hemşire ahot ‫אחות‬
kızkardeş, bacı ahot ‫אחות‬
tutturmak, kenetlemek, raptetmek . ihez, leahez 5 )‫אחז (לאחז‬
tutmak ahaz, leehoz ‫פ‬ )‫אחז (לאחז‬
çiftlik, arazi, malikane ahuza ‫אחזה‬
geri getirme, geri alma, yeniden ele geçirme, geri ihzur ‫אחזור‬
döndürme (bilgisayarda bilgi vs.)
bakım, onarım, nafaka, geçindirme, koruma, el ahzaka ‫אחז?ןה‬
koyma
tekrar ele geçirmek, geri getirmek ihzer, leahzer ‫פ‬ )‫אחזר (לאחזר‬
tektip, tek biçimli, türdeş, yeknesak, tekdüze ahid ■ ‫אחיד‬
tutma, tutuş, kavrama, kavrayış ahiza ‫אחיזה‬
göz boyama....................... .. .............................. ahizat eynayim ‫אחיזת ?ינים‬
yeğen (eril) ahyan ‫ז‬ ‫ז‬:‫אח‬
yeğen (kız), kardeş kızı (dişil) ahyanit ‫נ‬ ‫אחינית‬
kutlamak, tebrik etmek, temenni etmek, dilemek ihelj leahel ‫פ‬ )‫אחל (לאחל‬
harika, mükemmel, çok iyi, 0 biçim, müthiş (argo) ahla ‫אחלה‬
depolama, saklama ihsun ‫אחסון‬
depolamak, yerleştirmek ihsen, leahsen ‫פ‬ )‫אחסן (לאחסן‬
depolama, saklama, ardiye, depo, ambar ahşana ‫אחסנה‬
gecikmek, geç kalmak . iher, leaher ‫פ‬ )‫אחר (לאחר‬
sonra ahar, aharey ‫אחרי‬, ‫אחר‬
sonra, daha sonra, ondan sonra, sonradan ahar kah ‫אחר כך‬
başka, öteki, diğer, öbür, gayri, sair, ayrı aher, aheret ‫ אחךת‬,‫אתר‬
sorumlu, mesul (sıfat) ahrayi ‫ת‬ ‫אחראי‬
benden sonra, arkamda, arkamdaki, peşimdeki aharay ‫אחראי‬
sonuncu (eril) aharon ‫ז‬ ‫אחרון‬

19
sanayi bölgesi ezor taasiya ‫אזור תןנעזיח‬
bölgesel ezori ‫אזורי‬
tükenme, azalma azila ‫אזילה‬
yön belirtme işaretleri azimut ‫אזימות‬
referans, anma, söyleme, ima izkur ‫אזכור‬
referans vermek, gönderme yapmak, isnat etmek izker, leazker .‫פ‬.. )‫אזכר (לאזכר‬
mevlut, anma, hatırlama azkara ‫אזכרה‬
tükenmek, azalmak azal, leez/01 ‫פ‬ )‫אזל (לאזל‬
çaresizlik, acizlik, etkisizlik ozlatyad ‫אזלת יד‬
neşter, bisturi, teşrih bıçağı, falçata, keski, murç izmel ‫אזמל‬
dengelemek, tartmak, kıyaslamak izan, leazen ‫פ‬ )‫אזן (לאזן את‬
(le et)
kulak, kulaklar özen, oznayim ‫ אזנים‬,‫אזן‬
kulaklık (müzik dinlemek için) ozniya ‫אןניה‬
kulaklıklar, ikili kulaklık (müzik dinlemek için) ozniyot ‫אץניות‬
alarm, siren, çağırış, çağırma azaka ‫אן??ןה‬
kelepçe(ler) azikim ‫אזקןים‬
kuşanmak, beline kuşak bağlamak azar, leezor ‫פ‬ )‫אזר (לאזר‬
azerbeycan (ülke) azerbayjan ‫אזךביגץ‬
vatandaş, yurttaş, sivil (eril) ezrah ‫ז‬ ‫אזרת‬
vatandaş yapmak, ferdi yapmak izreah, izrah, ‫ אזרח (לאך־ פ‬,‫אזרח‬
leazreah (et) )‫רח את‬
vatandaşlık, yurttaşlık bilgisi ezrahut ‫אץרחות‬
sivil, medeni ezrahi ‫אזרחי‬
vatandaş, yurttaş, sivil (dişil) ezrahit ‫נ‬ ‫אזרחית‬
hastabakıcı (eril) ah T ‫אח‬
kardeş (eril) ah T ‫אח‬
şömine, ocak, fırın, ateş, ev ocağı ah ‫אח‬
bir (eril) 1 ehad T ‫אחד‬
birleştirmek, ünitelemek ihed, leahed ‫פ‬ )‫אחד (לאחד את‬
(et)
on bir (dişil) 11 ahad asar ‫אחר עעזר‬
birlik, bağlılık ahdııt ‫אחדות‬
birkaç, tektük ahadim ‫אחךים‬
birleştirmek, birbirine dikmek, yamamak İha, leahot ‫פ‬ )‫אחה (לאחות‬
çayır, yeşil alan, çimenlik ahu ‫אחו‬
birlik, birleşme, konsorsyum ihud ‫אחוד‬
kardeşlik ahva ‫אחוה‬
.. ‘....... __ , ----
18
ürtiker, kurdeşen, ciltte oluşan kaşıntılı döküntü (has- urtikarya ‫אולטיקריה‬
talik) (İNGİLİZCEDEN)
doğuya özgü, şark medeniyetini andıran oryentali ‫אולינטלי‬
yönlendirme, yönelme, yön duygusu (İNGİLİZCE- oryentsya ‫אורינטציה‬
DEN)
havadar avriri ‫אווירי‬
guguklu saat . . ■ ‫ ■׳‬- ‫־‬: örlogin ‫אורלוגין‬
uranüs gezegeni uranus ‫אורנוס‬
uranyum uranyum ‫אורניום‬
everest (dünyanın en yüksek tepesinin adı) everest ‫אורסט‬
ses ve ışık gösterisi, odiovizüel orkoli ‫אורקולי‬
havalandırmak ivrer, leavrer ‫פ‬ )‫אולר (לאודר‬
Ortodoks, dinsel inançlarına sadık ortodoks ‫אורתודוקס‬
ayıltmak, kendine getirmek, cesaret vermek, kuvvet- oşeş, Zeoşeş ‫פ‬ )‫אוקזש (לאושש‬
lendirmek, güçlendirmek
harf, işaret, sinyal, gösterge ot ‫אות‬
namus lekesi, yüz karası ot kalan ‫אות קלון‬
onu (dişil) , ota j ‫אותה‬
aynı, aynısı oto ‫אותו‬
onu (eril) oto r ‫אותו‬
aynı şey oto davar ‫אותו דבר‬
beni , oti ‫אותי‬
seni (eril) otha r ‫אותך‬
seni (dişil)..................... otah................ j ................. ‫אותך‬
onları (eril) otam r ‫אותם‬
onları (dişil) otan ‫נ‬ ‫אותן‬
bizi ‫י‬ otanu ‫אותנו‬
otantik, orijinal, aslına dayanan, özgün özelliklerini otanti, otantit ‫ אותנטית‬,‫אותנטי‬
taşıyan
işaret vermek, sinyal vermek otet, leotet ‫פ‬ )‫אותת (לאותת‬
Öyleyse, 0 halde, 0 zaman az, azay ‫ אזי‬,‫אז‬
tespih ağacı ezdarehet ‫אזדרכת‬
tespih ağacı iz/darehet ‫אץדלכת‬
uyarı, ihtar, dikkat, ikaz azara ‫אזהרה‬
karabaş otu azovyon, ‫ לבנדר‬,‫אזוביון‬
levander
denge, muvazene, balans, dengeleme izun ‫אז־ון‬
bölge, mıntıka, havza, dolay, yöre ezor ‫אזור‬

— ..........----------------- ------‫״‬...----- ..---------------- --------------------- --------- - ------------------ ---------- -- ---------------- --------.- ........................ ...... ,. ..... ............. ------------------------------------ --------- ---- _

17
tekerlek ‫י‬ ofan ‫אופן‬
motorsiklet ofnoa ‫אופנוע‬
motorsiklet binicisi / sürücüsü ofiıoan ‫אדפנוץן‬
bisiklet ofanayim ‫אופנים‬
saran, çevreleyen ofef ‫אופף‬
opsiyon, seçenek (İNGİLİZCEDEN) ..... optsya . ‫אופציה‬
uygulanabilir, etkin, etkili operaiivi ‫אופרטיבי‬
hazine, maliye, servet otsar ‫אוצר‬
kelime haznesi, kelime dağarcığı otsar milim ‫צר מלים‬1‫א‬
doğal kaynaklar otsrot teva ‫אוצרות טבע‬
ekim ayı, miladi takvimde 10. ayın adı (İNGİLİZCE- oktober ‫אוקטובר‬
DEN)
okyanus okyanos ‫אוקינוס‬
Ukrayna (ülke) ukraina ‫אוקראינה‬
ışık, aydınlık or ‫אור‬
kırmızı ışık oradom ‫אור אדם‬
gün ışığı oryorn ‫אור יום‬
yeşil ışık oryarok ‫אור ;רק‬
sarı ışık or tsaov ‫אור צהב‬
kutsal ışık, nur or kodoş ‫אור קדוש‬
oral, oral yolla, ağızdan, ağızla ilgili (İNGİLİZCE- oralı ‫אוראלי‬
DEN)
dokumacı oreg ‫אורג‬
orgazm (İNGİLİZCEDEN) orgazma ‫אוךגזמה‬
orijinal, asıl (İNGİLİZCEDEN) orginal ‫אוךגינל‬
org, elektro org (müzik aleti) organ ‫אוךגן‬
kekik (baharat) oregano ‫אירגנו‬
organik organı, organit ‫ אורגנית‬,‫אורגני‬
organizma (İNGİLİZCEDEN) organizm ‫אורגניזם‬
ışık, aydınlık, saadet ora ‫אורה‬
uruguay (ülke), uruguaylı urugvay, ‫אורוגואי‬
urugvayi
ürolog, bevliyeci, idrar yolları hastalıkları uzmanı ürolog ‫אורולוג‬
üroloji, bevliye, idrar yolları hastalıkları urologya . ‫אורולוגיה‬
havalandırma . ivrur ‫אורור‬
paketçi, paket yapan orez ‫י‬ ‫אורז‬
•misafir, konuk oreah ‫אורח‬
misafirhane, konaklama istasyonu, han orhan ‫אורחן‬
ültimatom, muhtıra ültimatom ‫אולטימטום‬
nihai, esas, en son, sonuncu (İNGİLİZCEDEN) ultimativi ‫אולטימטיבי‬
ultraviyole, mor ötesi (ışın) ultra sagol ‫אולטרה סגל‬
belki, olabilir ulay ‫אולי‬
olimpik (sıfat) olimpi ‫ת‬ ‫אולימפי‬
olimpiyat, olimpiyat oyunları olimpyada ‫אולימפיאדה‬
fakat, lâkin, mamafih, oysa, halbuki ulam ‫אולם‬
salon, lüks salon (sinema tiyatro konser gazino vs. ulam ‫אולם‬T
salonu)
ülser (hastalık) ulkus ‫אולקוס‬
çakı otar ‫אולר‬
aptallık, ahmaklık, kerizlik, sersemlik ıvelet ‫אולת‬
dadı omenet ‫אומנת‬
söyleyiş, söyleme, ifade, deyiş omer ‫אומר‬
derler ki..‫״‬, diyorlar ki.... omrim şe... -‫אומרים קז‬
kudret, güç, dayanıklılık, cinsel iktidar on ‫און‬
çevrim içi, internete bağlı, on üne (İNGİLİZCEDEN) on layn ‫און לין‬
hile, hilekarlık, düzenbazlık, kazık, dolandırıcılık onaa ‫אונאה‬
meme (kulak), lober, parçalı organların (kara/akci- une ‫אונה‬
ger) bir bölümü, lop, parça, bölüm
cinsel kudret, cinsel iktidar, cinsel güç onut ‫אונות‬
üniversite universita ‫אוניברסיטה‬
evrensel universali ‫אוניברסלי‬
mastürbasyon yapmak, kendini tatmin etmek önen, leonen ‫פ‬ )‫אונן (לאונן‬
mastürbasyon, kendi kendine tatmin onenut ‫אוננות‬
ons (ağırlık) unkya ‫אונקיה‬
avusturya (ülke) ostria ‫אוסטתה‬
avustralya (ülke) (kıta) ostralya ‫אוסטרלןה‬
koleksiyon, topluluk, toplanmış şeyler, derleme, eser osef ‫אוסף‬
toplama
fırıncı, ekmekçi ofe ‫אופה‬
muhalefet, karşıtlık (İNGİLİZCEDEN) opozitsya ‫אופוזיצןה‬
fırsatçılık, fırsat düşkünlüğü, menfaatperestlik oportünizm ‫אופורטוניזם‬
fırsatçı, fırsat düşkünü, menfaatçi oportünist ‫אופוךטוניסט‬
coşku, mutluluk ve neşe, aşırı derecede mutlu ve uforya . ‫אופוריה‬
çoşkulu hissetme
iyimser (İNGİLİZCEDEN) (sıfat) optimi ‫ת‬ ‫אופטימי‬
afyon opyum ‫אופיום‬

15
ağustos ayı, miladi takvimde 8. ayın adı (İNGİLİZ- ogust ‫אוגוסט‬
CEDEN)
uganda (ülke) uganda ‫אוגנדה‬
hamster, fareye benzeyen hayvancık (hayvan) oger ‫אוגר‬
stokçu, istifçi, biriktirici oger ‫אוגר‬
köz, kor, yanan odun parçası ud ‫אור‬
hakkinda, dair, ilgili odot ‫אודות‬
arzu, şevk, istek ava ‫אוח‬
taraftar, destek veren oed ‫אוהד‬
kaz (kuş)(hayvan) avaz ‫אוז‬
Özbek uzbeki ‫אוזבקי‬
Özbekistan (ülke) uzbekistan ‫אוזבקיסטן‬
Özbekçe uzbekit ‫אוזבקית‬
puhu kuşu (hayvan) oah ‫אוח‬
oto otomobil oto ‫אוטו‬
otobüs otobüs ‫אוטובוס‬
otomatik, otomatik vites otomat ‫אוטומט‬
kendiliğinden, otomatikman, kendi kendine, resen otomatit ‫אוטומטית‬
otizm, içekapanıklık, içe yöneliktik (hastalık) otizm ‫אוטיזם‬
ofistik, içekapanık, içe yönelik otisti ‫אוטיסטי‬
tıkama, durdurma, tıkanıklık, tıkaç ötem ‫אטם‬, ‫אוטם‬
otantik, eskiye özgü özellikte, orijinal, asıl, esas otenti ‫אוטנטי‬
(FRANSIZCADAN)
vay, ah,eyvah oy ‫אוי‬
vay canına, maazallah oy vavoy ‫אח ואבוי‬
vay haline oy vavoy leha ‫אוי ואבוי לך‬
düşman oyev ‫אויב‬
aptal, ahmak, keriz, kafasız, salak evil ‫אייל‬
aptallık, ahmaklık, kerizi ik, sersemlik evilut ‫אוילות‬
aptalca, ahmakça, kerizce, kafasızca, salakça (sıfat) evili D ‫איילי‬
hava avir ‫אויר‬
atmosfer, ortam, ambiyans avira ‫אוירה‬
uçak aviron ‫אוירון‬
yemek, yiyecek ohel ‫אוכל אכל‬
etobur ohel basar . ‫אוכל בשר‬
otobur ohel esev ‫אוכל עשב‬
nüfus, popülasyon (bölge nüfus sayısı) uhlusiya ‫אוכלוסיה‬

14
pişik, kızarıklık, kırmızılık, kızıllık admumit ‫אדמומית‬
kızılsaçlı, kırmızımsı, kızılımsı, kızılca (renk) admoni ‫אךמוני‬
yönetim, idare, idarecilik, yürütme (İNGİLİZCE- administratsya ‫אדמיניסטרציה‬
T!~;J ‫י‬ ■ J **
DEN)
amiral, deniz generali (İNGİLİZCEDEN) admiral ‫אךמירל‬
kızamıkçık (hastalık) ademet, ‫אדמתי אדמדמת‬
adamdemet
kapı eşiği, pervaz, taban, pencere pervazı eden ‫אח‬
adar, İbrani takviminin 6. ayı adar, adar alef ‫אדר א׳‬
veadar, İbrani takviminde 3 yılda bir eklenen ilave ay adar bet, ‫אדר ב׳‬ T ‫ד־‬
veadar
bilakis, aksine, tersine, üstüne üstlük, inadına adraba ‫אדרבה‬
kılçık, balık kılçığı idra ‫אודי׳‬
mimar adrihal ‫אדריכל‬
mimarlık adrihalut ‫אךריכלות‬
mimarî adrihali ‫אדריכלי‬
adrenalin (İNGİLİZCEDEN) adrenalin ‫אדרנלין‬
palto, manto aderet ‫אדרת‬
sevmek aav, leeov S )‫אהב (לאהב‬
aşk, sevgi, sevda aava ‫אוזבה‬
duygularını paylaşmak, yakınlık duymak, taraftar aad, leeod 5 )‫אהד (לאהד‬
olmak(takım)
sempati aada ‫אןזדה‬
sevgili, yar, aşkım ‫( אהובי‬eril) auv '7 .................‫אהוב‬
sevilen, tutulan, gözde, popüler, favori, sevimli, cici auv ;7 ‫אהוב‬
(sıfat)
sevgili, yar, aşkım ‫( אהובתי‬dişil) auva J ‫אהובה‬
kıymetli sevgili, değerli sevgili auva yekara ‫אהובה י?ןךה‬
sevilen aud ‫אהוד‬
abajur ail ‫אהיל‬
çadır, otağ oel ‫אהל‬
veya, yahut, yada, yoksa ‫־‬ 0 ‫או‬
okey, peki, tamam, kabul, oldu (İNGİLİZCEDEN) okey ‫או לוי‬
çaresiz, aciz, biçare oved etsot ‫אובד ?צות‬
objektif, nesnel, tarafsız, yansız (İNGİLİZCEDEN) obyektivî ‫אוביקטיבי‬
oval, yumurta biçiminde ovali ‫ארבלי‬
takıntı, saplantı obsesya ‫ארבססעז‬
klasör, evrak dosyası klasörü ogdan ‫אוגדן‬

13
ücret, vizite ücreti, ödenti agra ‫אגרה‬
sözlük egron ‫אגרון‬
boks (spor), yumruklama igruf ‫אגרוף‬
yumruk egrof ‫אגרוף‬
boksör egrofan ‫אגרופן‬
:vazo, saksı ■ ■ . _ -...... . ■ . .... .... ..._... agartal .... .. ... ‫אגרטל‬
agresif, saldırgan (İNGİLİZCEDEN) agresivi ‫אמפיבי‬
agresiflik, saldırganlık (İNGİLİZCEDEN) agresiviyut ‫אגךסיביות‬
yumruklamak, yumruk sıkmak, boks yapmak igref, leagref B )‫אגרף (לאגרף את‬
(et)
bildiri, yazılı ileti, mektup, bildirge igeret ‫אגרת‬
uçak postası, uçak ile posta igeret avir ‫אגרת אויר‬
bono, senet, borç senedi, tahvil, hazine bonosu igeret hov ‫אגרת חרב‬
buhar, buğu ed ‫אד‬
buharlaştırmak ida, leadot B )‫אדה (לאדרת‬
buharlaşma, buharlaştırma, buğulanma iduy ‫אדרי‬
bay, bey, beyefendi, efendi, sahip adon ‫אדון‬
dünyanın efendisi, Tanrı adon olam ‫אדון עולם‬
Allah, Tanrı, efendim, efendimiz adonay ‫ אדני‬,‫אדוני‬
sofu, softa, dindar aduk ‫אדוק‬
nazik, kibar, terbiyeli, centilmen, hoşgörülü, müsa- adiv ‫אריב‬
mahakar
nezaket, kibarlık, terbiye, medeni davranış, çentil- adivut ‫אדיבות‬
menlik, hoşgörü, müsamaha
kudretli adir ‫אדיר‬
ilgisiz, kayıtsız, lakayıt, vurdumduymaz, umursamaz, adiş ‫ת‬ ‫אדיש‬
gamsız (sıfat)
kayıtsızlık, vurdumduymazlık, umursamazlık, laka- adişut ‫אדישות‬
yıllık, gamsızlık, miskinlik
insan, adam adam □‫אף‬
kırmızı (renk) adom ‫ארם‬
ruj, dudak boyası ödem ‫אדם‬
sabıkalı adam baal ‫אדם בעל עבר‬
avar plili ‫פלילי‬
kızıl rengi, kırmızımsı (renk) adom keşani ‫אדם בשני‬
kırmızımsı, kırmızımtrak, kırmızıya çalan (renk), adamdam ‫אדמדם‬
kan rengi .
toprak , adama ‫אדמה‬
kızarıklık admumiyut ‫אךמרמיות‬

• •• ■ ■ ■........ ‫־‬.;/:'":;•..•.-.■■‫■■ך‬

12
kabartma tozu avkat afiya ‫אבקת אפיה‬
süt tozu avkat halav ‫אבקת חלב‬
organ, uzuv ever ‫אבר‬
sırası gelmişken, bu vesileyle agav ‫אגב‬
demet, deste, sargı bezi eged ‫אגד‬
şirket kurmak, gravat bağlamak iged, leaged ‫ם‬ )‫אגד (לאגד‬
ciltlemek, sargılamak(bandaj), bağlamak, örgütle- agad, laagod ■ ‫פ‬ ■ - )‫אגד (לאגד‬
mek
dernek, cemiyet, birlik, toplum aguda ‫אגדה‬
destan, efsane, öykü, masal ağada ‫אגדה‬
tümen, askeri tümen ugda ‫אגדה‬
efsanevi, dillere destan, destansı, inanılmaz, müthiş, agadi ‫אגדי‬
fevkalade
ego, ben ego ‫אגו‬
egoizm, bencillik egoizm ‫אגואיזם‬
egoist, bencil, benmerkezci egoist ‫אגואיסט‬
dernek, sendika, kurum, cemiyet, birlik, kartel, top- igud ‫אגוד‬
lum, topluluk, birleşme, örgüt, örgütlenme
başparmak agudal ‫אגודל‬
ceviz (meyve) eg0Zf egozey ‫אגוזי מלך‬, ‫אגוז‬
meleh
fındık(lar) (meyve) egoz luz ‫אגוזי ליז‬
etrafını çevirme iguf ‫אגוף‬
ben merkezci, bencil, sadece kendini merkez alan kişi egoisentri ‫אגוצנטרי‬
kuruş, en küçük para birimi agora ‫אגורה‬
solungaç agid ‫אגיד‬
istif, istifleme, stoklama, yığma agira ‫אגירה‬
göl < ağam ‫אגם‬
su kamışı, saz, hasır sazı agmon ‫אגמון‬
leğen, tas, kase, leğen kemiği, kalça kemiği, havsala, ağan ‫אגן‬
havza, bölge .
ara parça, makine parçası,‫ ־‬flanş ogen ‫איגן‬
armut (meyve) agas ‫אגס‬
bölüm, kısım, daire, departman agaf ‫אגף‬
yandan sarmak, yandan gelmek, kanatlardan saldır- igef, leagef B )‫אגף (לאגף‬
mak, etrafım çevirmek
çevrelemek, kuşatmak, kapana kıstırmak agaf, laagof ‫פ‬ )‫אגף (לאגף‬
istiflemek, istif etmek, yığmak, stok etmek, rezervle- ağar, leegor ‫פ‬ )‫אגר (לאגד‬
mek
asıl numune, ilk örnek, orijinal model veya numune avtipus ‫אבטיפוס‬
işsizlik avtala ‫אבטלה‬
aort, ana atardamar avi aorakım ‫אביהערךקים‬
ilkbahar (mevsim) aviv ‫אביב‬
düşkün, muhtaç, fakir, yoksul, züğürt, çulsuz evyon ‫אבית‬
aksesuar, tiyatro doranımı, alet, teçhizat, eşya, avizar ‫אביזר‬
demirbaş
puslu, sisli, dumanlı, bulanık, anlaşılmaz, müphem avih ‫אביו‬
imbik avik ‫אביק‬
yüce, asil, şövalye ruhlu, centilmen, şövalye, kahra- abîr ‫אביר‬
man, mert kişi
şövalyevari, centilmence, kahramanca, mertçe, kibar, abiri ‫ת‬ ‫אבירי‬
kadınlara karşı ince, zarif (sıfat)
pus, sis oveh ‫אבו‬
ama, fakat, lâkin, halbuki aval ‫אבל‬
matem, yas evel ‫אבל‬
matemli, yaslı avel ‫אבל‬
matemlilik, yasta olma avelut ‫אבלות‬
taş even ‫א?ז‬
taşa çevirmek, katılaştırmak, fosilleştirmek iben, leaben ‫פ‬ )‫אבן (לאבן‬
inşaatlarda kullanılan kesme veya yontma kare taş even gazit ‫אבן גזית‬
kilometre taşı, dönüm noktası even dereh ‫אבן ירו‬
değerli taş, mücevher taş even yekara, ‫ אבן חן‬,‫אבן יקרה‬
even hen
yontma taşı, biley taşı even maşhezet ‫אבן משחזת‬
temel taşı, mihenk taşı, en temel unsur, binanin dikim even pina ‫אבן פנה‬
tarihini yansıtan taş
kaldırım taşı even safa ‫אבן שפה‬
kuşak, kemer avent ‫אבנט‬
taş, taşlaşma, diş taşı, kazan taşı avnit ‫אבנית‬
şişlik, deride şişkinlik avaabua ‫אבעבועה‬
su çiçeği (hastalık) avaabuotruah ‫אבעבועות רוח‬
çiçek hastalığı (hastalık) avaabuot ‫אבעבועות שחררת‬
şhorot
çinko avats ‫א?ץ‬
toz avak ‫אבק‬
toz kaldırmak, tozlamak, pudralamak ibek, leabek ‫פ‬ )‫אבק (לאבק‬
barut, barut tozu avak srefa ‫אבק שרפה‬
pudra, maddenin toz hali avka ‫ אבקה‬.‫אבקה‬
A, sayısal değeri 1, (İbrani alfabesinde l.ci har!) alef ‫א‬
aort, ana atardamar aorta ‫אאורטה‬
av, İbrani takviminin 11. ayı av ‫אב‬
baba, ata, peder av ‫אב‬
üvey baba, babalık av horeg ‫אב חורג‬
baba aba ‫אבא‬
kaybetmek, yitirmek ibed, leabed ‫פ‬ )‫אבד (לאבד את‬
(et)
kontrolü elden brakmak, dellenmek, dirayetini kay- ibed eştonot, ‫פ‬ ‫אבד עשתונות‬
betmek, kendini kaybetmek, dağıtmak leabed eştonot )‫(לאבד עשתונות‬
kayıp avedaj ovdan ‫ אבדן‬,‫אבדה‬
kabadayı (ARAPÇADAN) abaday ‫אבדי‬
obua (çalgı), tüp abuv ‫אבוב‬
obua çalan abuvan ‫אבובן‬
kaybetme, kaybediş, yitim, yitiriş, kayıp ibud ‫אבוד‬
kaybolmuş, kayıp, yitik, ümitsiz avud ‫אבוד‬
kan kaybı , ibud dam ‫אבוד דם‬
hay allah, eyvah, tüh, yazık, ah, of, öf, ya avoy ‫אבוי‬
evrim, tekamül, inkişaf (İNGİLİZCEDEN) evolutsya ‫אבולוציה‬
fosilleşme, taş kesilme, katılaştırma ibun ............. ‫אבון‬
yemlik evus ‫אבוס‬
toz haline getirme, tozunu alma ibuk ‫אבוק‬
avokado (meyve), perse ağacının meyvesi avokado ‫אבוקדו‬
meşale avuka ‫אבוקה‬
atalar, cet ' avot ‫אבות‬
kopça, toka avzem ‫אבזם‬
aksesuar, marifetli küçük araç, donanım avzar ‫אבזר‬
teşhis, tanı, tanılama, bilimsel tetkik veya karar ivhun ‫אבחון‬
teşhis etmek, tanılamak, tanı koymak (hastalık), ivhen, leavhen ‫פ‬ )‫אבחן (לאבחן‬
tespit etmek (arıza)
güvenlik sağlamak, güvence altına almak ivteah, ‫פ‬ ‫ אבטח‬,‫אבטח‬
leavteah )‫(לאבטח‬
güvenlik sağlama, güvence altına alma, koruma, avtaha ‫אבטחה‬
muhafaza, himaye, söz verme, vaad etme
karpuz (meyve) avatidh ‫אבטיח‬
‫ב‬-‫א‬
ALEF ‫א‬ 1 NUN ‫ב‬ 50

BET ‫ב‬ 2 NUN (sofît) ‫ן‬ 50

VE ‫כ‬ 2 SAMEH ‫ס‬ 60

GİMEL ‫ג‬ 3 AYİN ‫ע‬ 70

DALET ‫ד‬ 4 PE ‫פ‬ 80

EY ‫ה‬ 5 FE ‫פ‬ 80

VAV ‫ר‬ 6 FE (sofît) ‫ף‬ 80

ZAYİN ' ‫ז‬ 7 TSADÎK ‫צ‬ 90

TSADİK
HET ‫ח‬ 8 (sofît) ‫ץ‬ 90

TET ‫ט‬ 9 KUF ‫ק‬ 100

YUD ‫י‬ 10 REŞ ‫ר‬ 200

KAF ‫כ‬ 20 ŞİN ‫ש‬ 300

I-IAF ‫כ‬ 20 SİN ‫ש‬ 300

HAF (sofît) ‫ך‬ 20 TAV ‫ח‬ 400

LAMED ‫ל‬ 30

MEM ‫־‬ ‫מ‬ 40

MEM. (sofît) ‫ם‬ 40


‫מכוא‬
‫־מי‪-‬לוןעברי‪-‬תורכי‪ ,‬תורכי עברי זח הנו מילון שובח לחלוטין ממילוגים אחרים‪.‬‬
‫הוא מקיף הרבה יותר ממילונים שונים ומצומצמים שהודפסו בשנים עברו‪.‬‬
‫הוא מכיל יותר מ‪ 16,000-‬מילים שימושיות בשפה העברית בת ימינו‪.‬‬
‫התכונה העיקרית למילון הזה ‪ :‬ליד המילים בעברית מובאות מילים בעברית‬
‫כפי שהוגים אותן בתורכית‪ ,‬וגם תרגום המילה בעברית לכל מונח אפשרי‬
‫בשפה התורכית‪ .‬השיטה מאפשרת לתלמיד לקרוא בקלות את הכתב העברי‪.‬‬
‫בסוף רשימת המילים שבמילון‪ ,‬הוספנו לוח של פעלים וצורת הטייתס יחד‬
‫עם מידע שימושי‪ .‬בראשית המילון תמצאו רשימה אלפבית של אותיות‬
‫עבריות שתקל עליכם את מלאכת החיפוש של המילה הנדרשת‪ .‬באותה‬
‫רשימה ליד כל אות הוספו ערכים ‪,‬מספריים כנהוג לשימוש בציון תאריכים‬
‫עבריים‪.‬‬
‫ליד מילים רבות בעברית תמצאו קיצורים המציינים את תכונתן הדקדוקיות‪.‬‬
‫משמעות אותיות אלה מופיעה בחלק (קיצורים או ‪ )KISALTMALAR‬של‬
‫המילון‪................................................. .......... .............. _.......... .‬‬
‫אנו מאמינים שמילון זה יהיה לעזר רב‪ .‬אנו משוכנעים שבלעדיו לימוד‬
‫העברית יקשה על כל הלומדים אותה‪.‬‬

‫‪ -‬יהודה סיליקי‬ ‫ישראל בן יקר‬


‫התאחדות יוצאי תורכיה כישראל‬
‫מודה ל‪-‬י שראל בן יקר‬
‫יוזם פרויקט המילון ועורכו העיקרי‪ ,‬וגם למי‬
‫שהצטרף אליו כשותף לדרך‬
‫יהודה סיליקי‬
‫ומברכת אותם על השלמת כתיבת המילון בהצלחה רבה‪,‬‬

‫כמו כן ההתאחדות מודה ומביעה הערכה ל ­‬


‫אסתר יהודה חקימוגלו‪,‬‬
‫שלא חסכו מאמץ והרימו תרומה כספית משמעותית‪,‬‬
‫ל‪-‬משדד העלייה והקליטה של ממשלת ישראל‪,‬‬
‫לכל חברי הנהלת התאחדות יוצאי תורכיה ובראשם‬
‫נסים גובניש‪ ,‬סלים אמדו ובטי אלובי‬
‫למזכיר ההתאחדות‬
‫דק אבורסי‬
‫לפרוס׳ דניאל סיון‬
‫עבור ניקוד המילון והבדיקה הסופית‪ ,‬ל ­‬
‫■‬ ‫מורים מזרחי‬
‫שתרומותיהם החשובות אפשרו את הוצאתו לאור של המילון‪.‬‬

‫מומו עוז סיני ‪ -‬יר״ר‬


‫תל אביב‪ ,‬ינואר ‪2011‬‬

‫‪5‬‬
‫הקדמה‬
‫המילון שלפנינו ברתך מענה לדוברי תורכית החפצים ללמוד את השפה העברית‪ .‬כל אדם הרוצה ללמוד‬
‫שפה זרה או המבקש להיעזר במלאכת התרגום זקוק למילון בשפת היעד‪ .‬למרבה הצער‪ ,‬עד כה לא הייתה‬
‫לדוברי תורכית הרוצים ללמוד עברית אפשרות להיעזר במילון עברי‪ -‬תורכי או תורכי‪ -‬עברי‪ ,‬משום‬
‫שמילון כזה לא היה קייס‪ .‬בעבר נעשו כמה יוזמות בכיוון זה ויצאו לאור כמה מילונים‪ ,‬אך אלה הכילו‬
‫‪-..‬כמות מילים מצומצמת ביותר שלא ענתה לדרישה‪ ,‬כמו כן‪ ,‬אין אפשרות להשיג היום את‪ .‬המילונים הללו‪.‬‬
‫במצב שנוצר לא היה מנוס לחפצים ללמוד את השפה העברית אלא להיעזר במילון בשפה אחרת‬
‫ובאמצעותו למצוא את המילה בעברית המתאימה‪ .‬כעולה מתורכיה אשר חי את המצוקה הזאת שמתי‬
‫לעצמי מטרה למלא את החסר החשוב הזה‪ .‬מאז שנת‪ 2001‬ועד היום שקדתי על מלאכת הכנת המילון‪,‬‬
‫תוך שאני נעזר במילונים ישנים ובמילונים בשפות אחרות‪ .‬בשלב ראשון הגעתי ל‪ 7800-‬מילים‪ .‬אך‬
‫המילון נראה לי דל מאוד והיה ברור לי שיש צורך להרחיב את כמות המילים‪.‬‬
‫על מנת להתגבר על המכשולים שבדרך נזקקתי לעזרה‪ .‬באותה התקופה ידידי הוותיק יהודה סיליקי‪.‬‬
‫שחי מזה ‪ 30‬שנה בעיר חיפה הסכים להצטרף לפרויקט ‪,‬וכך המאמצים ליצירת מילון קיבלו תאוצה‬
‫מחודשת‪ .‬במהלך התקדמות בעבודה‪ ,‬נערמו מכשולים שהיה עלינו לגבור עליהם‪ .‬הבנו היטב שדרוש לנו‬
‫מומחה לדקדוק עברי כדי לקבוע את השורש של כל פועל‪ .‬כעזרת עמית כהן מומחה בתחומו‪ ,‬התגברנו‬
‫על הקושי‪ ,‬והמילון היגיע לשלביו האחרונים‪ .‬כאשר המילון היגיע לשלב הסופי לפני ההדפסה‪,‬‬
‫התאחדות יוצא תורכיה בישראל לקחה על עצמה את הוצאתו לאור של המילון‪ ,‬וכך התגברנו גם על‬
‫בעיות הטכניות והכספיות‪ .‬עכשיו‪ ,‬לראשונה‪ ,‬יש לעולם החינוך בישראל מילון דו לשוני‪:‬‬
‫עברי״תורכי ותורכי‪-‬עכרי‪.‬‬
‫המילון בידכם חינו פרי עבודה מאומצת של דבקות במטרה ושל יחסי חברות‪.‬‬
‫בין אלה שתרמו להשלמתו‪ ,‬אני חייב תודה בראש ובראשונה ל­‬
‫עמית כהן‬
‫שתרם רבות בנושא המבנה והשורשים של הפועלים‪ ,‬ולידידיי ‪............ .........‬‬
‫מורדו עובדיה‪ ,‬בטי גרון‪-‬סומה‪ ,‬רפאל סדי‪,‬‬
‫ד״ר אברהם מיזרחי‪ ,‬יצחק דואנייס‪ ,‬משה גררמז‪,‬‬
‫על עבודתם המסודרת ועל סבלנותם בסיקור ובדיקה של כל המילים שבמילון במהלך שנה שלמה‪.‬‬
‫אני מלא תודה והערכה ל‪'-‬‬
‫מומו עוז‪ .‬סיני‬
‫יו" ר התאחדות יוצא תורכיה בישראל על תמיכתו בפרויקט המילון לאורך כל הדרך‪ ,‬ל­‬
‫_‬ ‫מורים מזרחי‬
‫אשר השלים בהצלחה את העבודות הטכניות להבאת הספר לדפוס‪ ,‬ובסוף תודה והערכה מקרב‬
‫לב לליווי‪ ,‬לעזרה ולתרומה עצומה של ידידי ושותפי לדרך‬
‫יהודה סיליקי‬ ‫‪.‬‬
‫ברצוני להדגיש שכל העוסקים במלאכה עשו זאת בהתנדבות‪.‬‬
‫הידיעה שהעולים מתורכיה נעזרים במילון הזה בתקופת לימוד השפה העברית באולפנים השונים‬
‫וגם לאחר מכן מביאה לנו סיפוק רב‪ ,‬ובזה באנו על שכרנו‪.‬‬

‫ישראל בן יקר‬
2

You might also like