Professional Documents
Culture Documents
Tüm bunlarla birlikte orucun asıl hikmeti emr-i ilahîye boyun eğip ibadet zevkini
tatmak, riya şaibelerinden ruhu temizlemek, ihlâsın kuvvetini artırmak ve kendini bizzat
1
Hak Dini, Kur’ân Dili, cild 1, sayfa 625
2
Büyük İslam İlmihali, sayfa 259
3
Hak Dini, Kur’ân Dili, aynı yer
4
Hak Dini, Kur’ân Dili, aynı yer
Allah’ın himayesine havale eyleyerek nefisle mücahede ve mücadele etmektir.” İşte bundan
dolayı Cenab-ı Hak bir hadis-i kudsî’de şöyle buyuruyor: “Oruçlu kişi yemesini, içmesini ve
diğer arzularını benim rızam için terk eder. Oruç, doğrudan doğruya benim rızam için yapılan
bir ibadettir. Her iyiliğin karşılığı on misli sevab olduğu halde, orucun mükâfatını ben
vereceğim.”5
Böylesine mühim bir ibadet olan ve birçok hikmetleri havi bulunan Oruç ibadeti
esnasında kişi tüm bu hususların farkında olarak orucuna zarar verebilecek her türlü amelden
kendini muhafaza etmeye çalışmalıdır.
Sadece yeme-içme gibi hususlarda değil, Allah-ü Teâlâ’nın razı olmadığı her hususta
nefsiyle mücadele edip orucu bir kalkan gibi nefsinin karşısına dikmelidir. Harama bakmak,
yalan söylemek, gıybet etmek gibi günahlardan uzak durmaya gayret göstererek bütün
uzuvlarını muhafaza etmeli, hatta kalbini dahi sağlam tutarak daima Allah (c.c.)’nun zikri ile
meşgul olmalıdır. Peygamber Efendimiz (s.a.v.) bu hususla alakalı olarak şöyle buyurmuşlardır:
“Oruç kalkandır. Biriniz oruç tuttuğu gün kötü söz söylemesin ve kavga etmesin. Şayet biri
kendisine kötü söz söyler yada çatarsa ‘ben oruçluyum’ desin.” 6 Başka bir hadis-i şerifte de
şöyle buyuruluyor: “Kim yalan söylemeyi ve yalan-dolanla iş yapmayı bırakmazsa, Allah’ın
onun yeme-içmeyi terk etmesine ihtiyacı yoktur.”7
Muhterem Mü’minler,
Oruç ibadetimizi tam ve kâmil manada yerine getirebilmek için mutlaka dikkate
almamız icab eden bir husus daha vardır ki, aslında bu husus her ibadet için geçerli olan çok
mühim bir husustur. Oruçlu kişi bu ibadet ile alakalı olarak Peygamber Efendimiz (s.a.v.)’in
sünnet-i seniyyesine müracaat etmeli ve Rasül-i Ekrem Efendimiz’in tavsiye ve tatbikatlarına
riayet etmelidir. Bu babdan olarak Ramazan-ı Şerif ayında cömert olmalı, mutlaka sahura
kalkmalı, sahuru te’hir edip iftarı acele yapmalı, iftarı eğer mümkünse hurma ile hurma
bulamazsa su ile yapmalıdır. Hulasa olarak Ramazan-ı Şerif ayında gerek oruç ibadeti
hususunda gerek teravih namazları, Kur’an-ı Kerim hatimleri ve mukabele ve sair evrad-ü ezkar
hususunda daha dikkatli olarak fırsatı ganimet bilmelidir. Böyle olursa, yani manevi bir
cem’iyyet hali (derlilik ve topluluk) elde edilirse, bu hal senenin tamamında da devam
edecektir. İmam-ı Rabbânî (k.s.) Hz. Mektûbât-ı Şerifesi’nde, bu mevzu ile alakalı olarak şöyle
buyuruyorlar: “Kim ki bu ayda hayırlara ve salih amellere muvaffak kılınırsa bu muvaffakiyet
senenin tamamında onun arkadaşı olur. Ve eğer bu ay manevi dağınıklık ile geçerse, senenin
tamamı da dağınıklık üzere geçer.”8
5
Sahih-i Buharî, Savm 3
6
Sahih-i Buharî, Savm 9; Sahih-i Müslim, Sıyam 163
7
Sahih-i Buharî, cild 2, sayfa 673
8
Mektûbât-ı İmam-ı Rabbânî, cild 1, m. 45