You are on page 1of 15

NotaBene Yayınları

Felsefe Tarihi
1. Cilt - hales'ten Platon'a Grek Felsefesi

Georg Wilhelm Friedrich Hegel

© 1892 by Kegan Paul, Trench, Trubner & CO., LTD


Eser ilk defa 1982 yılında Londra'da Kegan Paul, Trench, Trubner & CO., LTD tarafından
basılmıştır.

Çeviren: Doğan Barış Kılınç

Kitap editörü: Ersin Vedat Elgür

Kapak tasarımı ve dizgi: Can Kaya

Baskı ve Cilt: Deniz Matbaa Mücellit - Nazlı Koçak, Sertiika No: 40200
Gümüşsuyu Cad. Odin İş Merkezi B Blok No: 403 Zeytinburnu/İstanbul

1. Baskı
2018
İstanbul

ISBN: 978-605-2036-40-2

www.notabene.com.tr facebook.com/NotaBeneYayinlari twitter.com/NotaBeneY


© Renas Yayıncılık Matbaacılık Filmcilik Reklam Yazılım Donanım Bilişim San. ve Tic. Ltd. Şti.
Rasimpaşa Mah. Duatepe Sok. 59/B Yeldeğirmeni Kadıköy/İstanbul Tel: 0 216 337 20 26
Sertiika No: 18074
İçindekiler

Hegel ve Felsefe Tarihi 9

Açılış Konuşması 15

Hazırlık Notu 19

Giriş 23

Felsefe Tarihi Kavramı 28


Felsefe Tarihi Hakkında Genel Fikirler 31
Felsefe Tarihinin Tanımı Üzerine Açıklayıcı Değerlendirmeler 38
Felsefe Tarihi Kavramıyla İlgili Olarak Ulaşılan Sonuçlar 46

Felsefenin Diğer Bilgi Alanlarıyla Olan İlişkisi 64


Söz Konusu Bağıntının Tarihsel Yanı 64
Felsefenin Müttefik Diğer Bilgi Alanlarından Ayrılması 68
Felsefenin ve Felsefe Tarihinin Başlangıcı 100

Felsefe Tarihinin İrdelenişinde Benimsenen Bölümleme,


Kaynaklar ve Yöntem 106
Felsefe Tarihinin Bölümlenişi 106
Felsefe Tarihinin Kaynakları 114
Bu Felsefe Tarihinde Benimsenen İrdeleme Yöntemi 117

Doğu Felsefesi 119

Çin Felsefesi 121

Hint Felsefesi 126


Birinci Kısım

Grek Felsefesi 143

Giriş 143

Birinci Dönem
Thales’ten Aristoteles’e 157

Birinci Dönem, Birinci Bölüm


Thales’ten Anaksagoras’a 159
İyonya Felsefesi 163
Thales 163
Anaksimandros 175
Anaksimenes 178
Pythagoras ve Pythagorasçılar 183
Elea Okulu 221
Ksenophanes 222
Parmenides 229
Melissos 236
Zenon 240
Herakleitos 255
Empedokles, Leukippos Ve Demokritos 272
Leukippos ve Demokritos 272
Empedokles 283
Anaksagoras 290
Birinci Dönem, İkinci Bölüm

Sofistlerden Sokratesçilere 317


Sofistler 319
Protagoras 336
Gorgias 341
Sokrates 346
Sokratesçiler 399
Megaralılar 404
li es 404
ili es 406
il o 413
Kirene Okulu 416
ris i os 417
Theo oros 422
Hegesias 423
i eris 425
Kinik Okulu 425
is he es 427
ioge es 429
o ra i i i ler 432
Hegel ve Felsefe Tarihi

H Felsefesi’nde Hegel (1770-1831) felsefeyi çağın düşünce-


lerde kavranması olarak tarif eder;1 filozof, buna göre, içinde yaşadığı
çağın en karakteristik özelliklerini özümseyip onu a ra formunda
ifade eden kişidir. O halde felsefe eğer tam da güncel olanla, şimdiyle,
mevcut durumla ilişkiliyse tozlu ralardaki eserlere dönmek, unutul-
maya yüz tutmuş isimleri yeniden gündeme getirmek, hafızadan çok-
tan silinmiş düşünceleri bulup çıkarmak için derinlere kazmak da ne-
den? Kendini tüm karmaşıklığı içinde sunan çağı kavrama görevi, bu
zorlu görev tutup bir de eski filozolarla haşır neşir olmaya çalışmakla
giderek daha da karmaşık bir hal almayacak mı? Ya da felsefe tarihi
çalışmasını, felsefenin mevcut görevinden tamamen bağımsız olarak,
sadece artık sonsuza dek geride bırakılmış felsefi düşüncelere ilişkin
özel bir arkeolojik çalışma olarak mı görmek gerekiyor? Felsefe ve
Felsefe Tarihi birbirinden çok ayrı şeyler mi? Felsefenin kendisi açı-
sından belirleyici olmayan, sadece onun geçmişte ne gibi süreçlerden
geçtiğini gösteren nostaljik bir fotoğraf albümünü mü anlamak gere-
kiyor felsefe tarihinden?
1
Georg Wilhelm Friedrich Hegel, T e Felsefesi, çev. Aziz Yardımlı, İdea Yayınevi, İstan-
bul, 2006, s. 24.
10 Felsefe Tarihi - . il

Şüphe yok ki Hegel felsefe tarihine, daha tam olarak ifade etmek
gerekirse, felsefeyle tarih arasındaki ilişkiye özel bir önem atfediyor-
du. Bu nedenledir ki, büyük önem verdiği mantık ve hukuk alanla-
rının yanı sıra tarih felsefesi ve felsefe tarihi de onun düşüncesinin
yöneldiği başlıca ilgi noktalarındandır. Bilindiği üzere, görkemli eseri
Ti i Fe o e olo isi de tarihsel karakterde bir çalışmadır; “bilincin
kendisinin Bilime e i i i i ayrıntılı tarihidir.”2 Tarih konusu neden
Hegel’in ilgisini bu denli çekmiş, bunu uzun uzadıya anlatmayacağız,
zira Hegel buna dair bir açıklamayı hemen hemen her eserinde ve ay-
rıca elinizdeki kitabın “Giriş” bölümünde zaten yapıyor. Ama yine de
birkaç noktayı vurgulamakta yarar var.
Hegel zamanı ve giderek de tarihi, geçip gitmiş veya geçip gitmek-
te olan ardışık bir anlar bütünü olarak ya da öznenin iradesine bağlı
tesadüfi eylemlerin kronolojik bir sıralanışı olarak görmenin çok uza-
ğında olan bir düşünürdür. Çağımızı bizim çağımız yapan şeyin, onu
önceki çağlardan ayıran temel karakteristiğin kuşkusuz bizim emeği-
miz olduğu doğrudur. Fakat çağımız boşlukta oluşmadı ya da yerden
mantar gibi bitmedi. Onu bizim kılan temel bir belirlenimin olduğu
kesindir, ama bir o kadar da doğrudur ki biz ancak önceki çağların
emeği sayesinde, bu emeğin üzerinde işgörmekteyiz. Kaynağımız ya
da hammaddemiz budur ve esas itibarıyla çağa ait bir form kazanmış-
tır ve böylelikle şimdinin belirlenimini taşır, ama halen varlığını sür-
dürmektedir; yok olduğunu veya tamamen geride bırakıldığını değil,
ancak muhafaza edilerek aşıldığını söyleyebiliriz. O halde çağımızı
kavramak aynı zamanda önceki çağları kavrama yoluna girmek de-
mektir ki tersi de doğrudur: Önceki çağları kavradığımızda şimdiden
kendi çağımızı kavramaya başlamışız demektir.
Hegel –belki de tüm büyük filozolar gibi– şüphesiz ne yaptığının
çok iyi farkındaydı, tarihin ulaşmış olduğu mevcut aşamada en son
felsefenin kendi felsefesi olduğunun bilincindeydi. Henüz hiçbir fel-
sefe tarihçisi buna karar vermemiş olsa da kendisi, bir felsefe tarihçisi
olarak, geliştirmiş olduğu felsefe sisteminin çağın ulaştığı en yetkin

2
Georg Wilhelm Friedrich Hegel, Ti i G r g ili i, çev. Aziz Yardımlı, İdea Yayınevi,
İstanbul, 2004, § 78, s. 70.
Hegel e Felsefe Tarihi 11

felsefe olduğundan emindi. Felsefenin Kant’la beraber kaçınılmaz bir


şekilde girmiş olduğu yol Fichte ve Schelling dolayımıyla Hegel’de
–en azından belli bir dönemin kapanışı olarak– nihai tamamlanışına
varmıştı.
Bilindiği ve Marx’ın güçlü bir şekilde vurguladığı üzere, Hegel fel-
sefe tarihinde çeşitli biçimlerde karşımıza çıkan i ale i i bilinçli ve
kapsamlı biçimde ortaya koymuş ilk filozoftu.3 Diyalektik şüphesiz
en azından Herakleitos ve Zenon’dan beri felsefe tarihi açısından gün-
demdeydi, fakat artık metafizikle özdeş hale getirdiği ve geleneksel
sınırlarının çok ötesinde bir boyut kazandırdığı a la Hegel, di-
yalektiği düşüncenin ayrılmaz bir parçası, belki de asli parçası haline
getirmişti. Hem varlık açısından hem de düşüncenin işleyişi açısından
çelişki, olumsuzluk özsel bir yanı oluşturuyordu. Diyalektiğin özel-
likle de felsefe tarihi kavrayışı bakımından özel bir önemi bulunuyor
ki bu aynı zamanda Hegel’in genel olarak tüm sisteminin üzerinde
yükseldiği zemini oluşturuyor.
Tek tek filozoların, çeşitli dönemlerde ortaya konmuş tek tek fel-
sefi düşüncelerin önemi nedir? Bunlar keyfî bir şekilde geliştirilmiş
düşünceler olarak değil de hakikati kavramanın ya da bizzat hakikatin
kendisinin zorunlu bileşenleri olarak görülebilir mi? Kısacası felsefe
tarihinde kendine yer bulan ve görünüşte çeşitli dönemlerde yaşamış
her bir filozofun kendi olumsal ilgi ve eğilimine göre ürettiği bu dü-
şünceler çokluğu bir birlik altına getirilebilir mi? Eğer felsefenin bu
kendi içerisindeki çokluğu, çeşitliliği birlik olarak kavramak müm-
künse –ki Hegel bu zorlu göreve girişecektir– felsefe tarihinin kendisi
genel olarak felsefenin ayrılmaz bir bileşeni haline gelecektir. Bunu
gerçekleştirmek ise esas olarak felsefe tarihinde olumsallığı değil, zo-
runluluğu görmeye, çeşitli felsefeler arasındaki salt türlülüğü değil,
geçişleri kavramaya dayanacaktır.
O halde geçmişte kaldığı, çürütüldüğü, ötesine geçildiği düşünülen
her büyük felsefenin en son, en yeni felsefede bir yeri bulunmaktadır.
Bunlar bir daha geri gelmemek üzere püskürtülmüş düşman orduları
3
Karl Marx, a i al o o i oli i i le irisi, I. Cilt, çev. Mehmet Selik ve Nail Satlı-
gan, Yordam Kitap, İstanbul, 2011, s. 29.
12 Felsefe Tarihi - . il

ya da bir daha başını kaldırmaya cesaret edemeyecek yenilmiş rakip-


ler olmayıp en son felsefenin kapsamak zorunda olduğu düşüncenin
gelişiminin farklı evrelerini temsil etmektedirler. Bir teorinin çürü-
tülmesi de böylece anlamını değiştirmektedir, çürütülüp def edildiği
düşünülen şey gerçekte kapsanarak aşılmaktadır; süreç içerisinde kav-
rayışın derinleşmesi, kapsamlı hale gelmesi ve başka bir form alması
söz konusudur.4 Hegel bunu öyle radikal bir biçimde formüle eder ki,
tüm bir felsefe tarihi boyunca düşünen aslında tek bir öznedir, tek bir
‘Tin’dir.
Felsefe Tarihi türlülük içinde görünen felsefelerde bir yandan salt
değişik basamaklarındaki e ir felsefeyi sergiler, ve öte yandan
her biri bir dizgeye temel olan tikel il eleri yalnızca bir ve aynı
bütünün allar olduklarını gösterir.5
Bundan dolayı, örneğin, Hegel’in a ’ının Varlık bölümün-
deki Oluş kategorisinde Herakleitos’u, Ti i Fe o e olo isi’nin ilk
bölümü olan Duyusal Kesinlik’te Megara Okulu’nu, vb. çok açık bir
şekilde görebiliriz. Yanlış anlaşılma ve kabalaştırma pahasına söyle-
yebiliriz ki, Hegel’in sisteminde, a felsefe tarihinin mantık te-
rimlerinde, Felsefe Tarihi de mantığın tarihsel terimlerde ifade edil-
mesinden ibarettir.
Yine tüm bu söylenenlerle uyum içinde olan başka bir kritik nokta
da Hegel’in hakikat kavrayışıdır. Hakikat bir önermeye sığdırılamaya-
cak denli zengin ve kapsamlıdır. Bilinecek olan her zaman için somut
bir şeydir ki çok çeşitli, karşıt, hatta çelişkili belirlenimlerin birliği
olarak karşımıza çıkar. Dolaysız olmayıp hep bir gelişme içindedir,
bir sürecin ürünüdür. Bu nedenle hakikati çıplak bir ifade içinde bil-
dirmek onun mutlak surette eksik –ve dolayısıyla da yanlış– bir kav-
ranışı olacaktır; hakikat kadar hakikate ulaşma süreci de önemlidir,
hatta hakikatin bizzat bu sürecin kendisi olduğu söylenebilir. “[E]lde-
ki sorun a a a değil ama eri e ge irili i e tüketilir; salt so
değil, ama oluş süreci ile birlikte sonuç e i sel bütündür.”6 Bunun,
4
Ti i G r g ili i, § 2, s. 22.
5
Georg Wilhelm Friedrich Hegel, Felsefi ili ler si lo e isi a ili i, çev. Aziz
Yardımlı, İdea Yayınevi, İstanbul, 2004, § 13, s. 65.
6
Ti i G r g ili i, § 3, s. 22.
Hegel e Felsefe Tarihi 13

başka şeyler yanında, felsefe tarihi ile tikel bir felsefe arasındaki ilişki
açısından imlemi açıktır.
Son olarak, felsefe tarihinde en başta gelen filozolardan biri olarak
Hegel’in bizzat felsefe tarihi üzerine defalarca dersler verip bu konuda
önemli notlar tutmuş olması özel bir önem arz etmektedir. Pek çok fel-
sefe tarihi çalışması bulunur, ama Hegel’inki bir filozofun gözünden,
bir filozofun perspektifiyle oluşturulmuş bir eserdir. Felsefe tarihinde
bunun bir emsaline Aristoteles’te rastlıyoruz; bilindiği üzere, e afi-
i ’te Aristoteles kendinden önceki filozoların düşüncelerini ele alıp
değerlendirmektedir. Kuşkusuz, bir filozofun değerlendirmeleri ile
sıradan bir felsefe tarihçisinin değerlendirmeleri arasında bir fark var-
dır. Felsefeyi bilim düzeyine yükseltme amacı taşıyan Hegel’in, filo-
zoların düşüncelerinde özsel olarak neyi aldığını, neyi onların ilkesi
olarak belirlediğini görmek hem Hegel’in kendi düşüncelerini hem de
felsefe tarihini anlamak açısından muazzam bir önem taşımaktadır.
***
Hegel 1805’ten 1831’e dek defalarca felsefe tarihi dersleri verdi.
Ölümünden sonra öğrencisi Karl Ludwig Michelet hem Hegel’in biz-
zat kendi elyazmalarından hem de bu farklı tarihlerde (başta 1805-
1806 Jena dersleri olmak üzere) verilen derslerden öğrencilerin tuttu-
ğu ders notlarından faydalanarak Hegel’in Ge hi h e er hiloso hie
eserini yayınladı. Eser İngilizceye 1892 yılında E. S. Haldane ve F. H.
Simson tarafından çevrildi.
Elinizdeki kitabın, orijinal Almanca dilinden çevrilmiş olmayıp
bahsedilen bu İngilizce çeviriye dayanmak gibi ‘afedilmez’ bir ku-
suru bulunuyor. Afedilmezliği mutlak tutmakla birlikte, gene de buna
şöyle bir aklama sunmak mümkün: Hegel’in Felsefe Tarihi ölümün-
den hemen birkaç yıl sonra yayınlandı, İngilizceye yaklaşık altmış
yıl sonra çevrildi ve aradan yaklaşık yüz seksen yıl geçmiş olmasına
rağmen hâlâ Türkçeye çevrilmiş değildi. Elinizdeki çeviriyle Hegel’in
Felsefe Tarihi’nin artık Türkçede bulunmayışına bir son vermeyi ol-
duğu gibi, orijinal dilden yapılacak çeviriyi de kışkırtmayı amaçlıyor,
eserin Marx’ın a i al’inin Türkçedeki serüvenine benzer bir yol
14 Felsefe Tarihi - . il

izleyeceğini öngörüyoruz. Marx’ın a i al’i ilk olarak 1867 yılında


yayınlanmıştı, Türkçeye ilk defa tam olarak Alaattin Bilgi tarafından
İngilizceden çevrildi ve eser Sol Yayınları tarafından 1975’ten itibaren
yayınlandı; Mehmet Selik, Nail Satlıgan ve Erkin Özalp’in emeğinin
ürünü olan eserin orijinal Almanca dilinden tam çevirisi ise ancak son
yıllarda Yordam Kitap tarafından yayınlanabildi.
Hegel’in Felsefe Tarihi üç ciltten oluşuyor: Birinci cilt uzun bir Gi-
riş’le başlayıp Doğu Felsefesi’ni ve Thales’ten Platon’a kadarki filo-
zoları ve felsefi okulları ele alıyor. İkinci cilt Platon’dan Ortaçağ’a
kadarki dönemi kapsıyor. Üçüncü cilt de Ortaçağ felsefesiyle başlayıp
modern felsefeye geçiyor ve Hegel’in kendisine kadar ilerliyor. Eliniz-
deki kitapla birlikte Birinci cildin çevirisini yayınlamış oluyoruz, diğer
iki cildin çevirisini de 2018 yılı içerisinde yayınlamayı umuyoruz.
Metni gözden geçirip son Türkçe okumasını yapan Dr. Ersin Vedat
Elgür'e ve hiçbir desteğini esirgemeyen Dr. Aydın Gelmez'e, Fransız-
ca pasajın çevirisi konusunda yardımını esirgemeyen hocam Prof. Dr.
Halil Turan’a ve Eski Yunanca kelimelerin yazılışı ve okunuşu ile ilgi-
li olarak büyük katkı sağlayan ve önemli öneri ve değerlendirmelerde
bulunan Dr. Güvenç Şar’a teşekkürü borç bilirim.

Doğan Barış Kılınç


Diyarbakır/Şubat 2018

You might also like