You are on page 1of 6

GENÇLİK VE ÖNEMİSÜLEYMAN GÜLEK

Dosya - Mart 2021

En iyi şekilde yaratılan insanoğlunun, hayatındaki en önemli dönem, gençlik


dönemidir. Gençlik dönemi, enerjinin, aksiyonun, verimliliğin doruğa
çıktığı, topluma ve fertlere faydalı olmanın, dünya ve âhiret için çalışmanın
mümkün olduğu en verimli çağıdır. Bu gerçeğe Hz. Peygamber (s.a.s.) de
işaret ederek: “Yaşlılık gelmeden gençliğin kıymetini bilin”1
tavsiyesinde bulunmuş ve gençliğe verilen önemi şu şekilde
belirtmiştir: “İnsanoğlu, Kıyâmet gününde; gençliğini nerede ve
nasıl harcadığından… Sorguya çekilmedikçe yerinden
ayrılamaz.”2 Gençlik büyük bir nimettir. İnsan Allah’ın verdiği bütün
nimetlerden hesaba çekilecektir. (Tekâsür, 102/8) Bu âyet ve hadislerden
gençliğin önemi anlaşılmaktadır. Bu sebeple gençliğin değeri bilinmeli ve
yaratılış gayesine uygun yaşanmalı. Gençlik, Allah’ın emirlerine uygun
geçerse dünya ve âhirette mutlu huzurlu bir hayat yaşanır.
İman ve Sâlih Amel Sahibi Genç
İman, her Müslümanın öncelikle sahip olması gereken bir özelliktir.
Müslümanın en önemli varlığı imanıdır. Çünkü insan, dünyada ve âhirette
huzur ve mutluluğa ancak imanla kavuşabilir. Kur’ân-ı Kerîm’de, iman edip
sâlih amel işleyenleri güzel bir gelecek ve mutluluğun beklediği ifade
edilerek şöyle buyrulmaktadır: “İman eden ve sâlih amel işleyenler
için güzel bir gelecek ve mutluluk vardır.” (Ra’d, 13/29). Allah
Teâlâ’nın rızası gözetilerek, O’nun emrine uygun olarak yapılan işler sâlih
ameldir. “Şüphesiz iman edip sâlih amellerde bulunanlara
gelince; onlar için altından ırmaklar akan cennetler vardır. İşte
büyük ‘kurtuluş ve mutluluk’ budur.” (Burûc, 85/11) Müslüman
gençler de iman edip sâlih ameller işlemeye gayret göstermelidir. Bu şekilde
dünya ve âhiret saadeti elde edilir.
İbadet Eden Genç
Allah, ibadete düşkün bir gençle meleklere karşı iftihar ederek şöyle
buyurur: “Kuluma bakın. Benim rızam için nefsânî (haram olan)
kötü arzularını, isteklerini terk etmiştir.”4 İman ilkelerinden sonra
bir başka önemli husus ise, ibadetlerdir. İnsanlar Allah’a ibadet/kulluk için
yaratılmıştır. Allah Teâlâ bu gerçeği Kur’ân-ı Kerîm’de şöyle
bildirmektedir: “Ben cinleri ve insanları, ancak Bana
kulluk/ibadet etsinler diye yarattım.”(Zâriyât, 51/56) Özetle ibadet,
kulu ile Rabbi arasında büyük bir mânevî yakınlık meydana getirir. Hz.
Peygamber (s.a.s.) şöyle buyurmuştur: “İslâm beş temel üzerine
kurulmuştur: Allah'tan başka bir ilâh bulunmadığına, Hz.
Muhammed'in Allah'ın elçisi olduğuna şehâdet etmek, namaz
kılmak, zekât vermek, haccetmek ve Ramazan orucunu
tutmaktır.”5 Belirlenmiş ibadetlerin başında gelen namaz, insanın
kötülüklerden alıkonmasını sağlar; en azından bu hedefe yardımcı olur.
Müslüman, namazda Allah'ın huzurunda olmanın mânevî zevkini yaşar,
dünya meşgalelerinden uzaklaşarak rûhen huzur bulur.
Güzel Ahlâklı Bir Genç
Müslüman genç; ahlâkî ve mânevî değerleri ön plana almalıdır. Hz.
Peygamber (s.a.s.) şöyle buyurur: “Cömert ve güzel ahlâklı bir genç;
cimri ibadet eden, kötü ahlâklı bir yaşlıdan Allah’a daha
sevimlidir.”6 “Sizin hayırlınız ahlâkça en güzel olanınızdır.”7 Din
güzel ahlâktır. Dinimiz her zaman güzel ahlâklı olmamızı ister. Çünkü güzel
ahlâk, mutlu olmayı sağlar. Gençlerimizin hayatına aktarmamız gereken
önemli husus; ahlâkî ilkelerdir. Ahlâksızlık bir insan için en büyük yıkımdır.
Bu yıkım hem maddî alanda, hem de mânevî alanda
gerçekleşmektedir. “Muhakkak ki Allah adâleti, ihsanı (güzel
davranışı) ve (muhtaç olan) akrabaya yardım etmeyi emreder;
haksızlıktan, fenalıktan, zulüm ve azgınlıktan meneder; iyice
anlayıp tutasınız diye size böylece öğüt verir.” (Nahl, 16/90) Âyette,
ihlâs, doğruluk, sabır, şükür, tevbe, takvâ, adâlet, kanaat ve cömertlik gibi iyi
davranışlar emrediliyor. İçki, kumar, zina, haksızlık, ahlâksızlık, hırsızlık,
kıskançlık, cimrilik, isrâf, gıybet, dedikodu, iftirâ ve yalan gibi kötü
davranışlar da yasaklanıyor. Dinimiz güzel ahlâk sahibi olmamızı ve kötü
huylardan da kaçınmamızı istiyor.
Anne Babaya İtaat Eden Genç
Anne-baba hakkı da çok önemlidir. Allah Teâlâ şöyle buyurur: “Ana-
babana ‘öf’ bile deme, onları azarlama (bağırıp, çağırma).
İkisiyle de güzel konuş.” (İsrâ, 17/23) Anne-babanın kalplerinin
kırılmaması gerekir. Hz. Peygamber (s.a.s), “Anne ve babası, yanında
ihtiyarladığı hâlde onları râzı ederek Cennete giremeyen
kimsenin burnu yere sürtülsün”8 buyurmuştur. Âyet ve hadislerden
görüldüğü gibi anne ve babaya iyi davranılması, onlara karşı gelinmemesi
gerekmektedir. Yüce Rabbimiz şöyle buyurur: “Onlara merhamet ve
tevâzu kanadını ger ve de ki: Ey Rabbim, nasıl onlar beni
küçükken besleyip büyüttülerse, Sen de onlara öylece merhamet
buyur.” (İsrâ, 17/23-24) Gençler, anne-babaya karşı çok iyi davranmalı ve
onları üzmemeye gayret etmelidir.
Kötü Alışkanlıklardan Sakınan Genç
Allah'ın emirlerine sarılıp günahlardan kaçınmak büyük bir fazilettir. Hele
bu, gençlik yıllarında gerçekleştirilmişse, her türlü takdirin
üstündedir. Peygamberimiz (s.a.s.) şöyle der: “Allah kötülüğe iltifat
etmeyen genci, emsallerine üstün tutar.”9 “Allah, gençliğini
Allah’a itaat yolunda geçiren genci sever.”10 “Ey iman edenler,
Allah’a itaat edin, Peygamber’e itaat edin ve kendi (yaptığınız)
amellerinizi geçersiz kılmayın.” (Muhammed, 47/33) Dinimizin
temeli; Allah’a ve Rasûlü’ne itaat esasına dayanmaktadır. Günümüz
gençliğine baktığımızda azgın bir hırs ve büyük bir tutku içerisinde dünyaya
yönelmektedirler. Zevk, keyif ve eğlence peşinde koşmaktadırlar.
Dünyevîleşen günümüz gençliği, nefsini tatmin için her türlü yola
başvurmaktadır. Sigara, içki, kumar ve uyuşturucu, zina, hırsızlık, yalan,
hile, aldatma gibi zararlı alışkanlıklar, kötü davranışlar edinmektedirler.
Böylece hem kendilerine hemde başkalarına zarar vermektedirler. “Ve siz,
mutlaka (dünyada) yaptığınız şeylerden sorumlu tutulacaksı-
nız.” (Nahl, 16/93) “Kim zerre miktarı hayır yapmışsa onu görür.
Kim de zerre miktarı kötülük yapmışsa onu görür.” (Zilzâl, 99/7-
8) Tabii ki, iyiliklerin faydası kötülüklerin zararı görülecektir. Dolayısıyla
Müslüman genç; sigara, içki, kumar, uyuşturucu, zina, hırsızlık, yalan, hile,
aldatma ve iftira, gıybet, dedikodu, haset gibi dinin haram kıldığı bütün
zararlı alışkanlıklardan, kötü davranışlardan uzak durmalıdır.
Gençlik ve Arkadaş
Peygamberimiz (s.a.s.), “Kişi dostunun dini/ahlâkı üzeredir. O hâlde
her biriniz dost edindiği kişiye dikkat etsin”11 “Yalnız mü'minle
arkadaş ol ve ekmeğini ancak takvâlı kimse yesin”12 tavsiyesinde
bulunur. Çünkü “Kişi sevdiğiyle beraberdir.”13 “Allah Teâlâ
kullarına lütufkârdır. Onlara her işte kolaylık gösterilmesine
memnun olur.”14 Bu âyet ve hadislerden de anlaşıldığı gibi gençler,
İslâmî anlayış ve davranış içersinde olan kişilerle arkadaşlık yapmalıdır.
Gençlik ve Evlilik
Kişilerin nefsini ve neslini korumakta en önemli faktör; aile kurumudur.
Evlilik, ailenin temel taşıdır. Peygamberimiz (s.a.s.) onu tavsiye etmiş,
evlenerek bizlere örnek olmuşlardır. Bu hususta: “Ey gençler topluluğu!
Kimin gücü yeterse evlensin. Çünkü evlilik, gözü, (haramdan)
sakındırır ve iffeti en iyi şekilde korur...”15 buyurmuşlardır. İslâm,
akıllı ve büluğ yaşını aşmış bütün Müslümanları aile yuvası kurmaya
çağırdığı gibi, evliliği ve aile hayatını da bir ibadet olarak
değerlendirir. “İçinizden, kendileriyle huzura kavuşacağınız eşler
yaratıp, aranızda sevgi ve rahmet var etmesi, Allah'ın
varlığının belgelerindendir. Bunlarda düşünen topluluk için
ibretler vardır.” (Rûm, 30/21) “Kadın dört özelliği için nikâhlanır:
Malı için, nesebi (soyu) için, güzelliği için, dini için. Sen dindarı
seç de huzur bul/mutlu ol.”16 Sevgili Peygamberimiz
(s.a.s.) “Evlenmenin hayırlısı, en kolay ve külfetsiz olanıdır.”17
buyurur. İslâm dini, evliliği tavsiye ettiği gibi, evlilik çağında olanların
evlenmesine yardımcı olunmasını da öğütlemiştir. Bu tür yardımı, anne ve
babaların görevleri arasında saymıştır.
Korku ve Ümit Arasındaki Genç
Peygamber Efendimiz (s.a.s.), ölüm döşeğinde olan bir gencin yanına girdi
ve ona, “Sen kendini nasıl buluyorsun?” diye sordu. Genç, “Ben
Allah'ın affını umarım Yâ Rasûlallah! Ve günahlarımdan da korkarım” dedi.
Bunun üzerine Rasûlallah (s.a.s.) buyurdu ki, “Bu vakitte herhangi bir
kulun kalbinde bağışlanma umudu ve günah korkusu birleşince
mutlaka Allah o kuluna dilediğini verir ve onu korktuğu
azabından emin kılar.”21 “İnsanlar imtihana tâbi tutulmadan
sadece iman ettik (biz de Müslümanız) demeleriyle
kurtulacaklarını mı sandılar? Andolsun ki Biz onlardan
öncekileri de imtihan ettik. Allah elbette (imanda) doğru
olanları bilir, yalancıları da bilir. Yoksa kötülükleri yapanlar
Bizden kaçabileceklerini (cezadan kurtulacaklarını) mi
sandılar? Ne kadar kötü (ne yanlış) hüküm veriyorlar!” (Ankebût,
29/2-4) buyrulmaktadır. Her türlü günahı, haramı işlediği halde “Ben de
cennete giderim” demek ahmaklıktır. Korku ile ümit beraber olmalı, sadece
korku ve sadece ümit yanlıştır. Yanlışlar da yanlışa götürmektedir… Bazı
kişiler de; “Biz günah işliyoruz, o yüzden cennete giremeyiz” diyorlar.
Allah’tan ümitlerini kesiyorlar ve günah işlemeye devam ediyorlar. Tabii ki
bu da yanlıştır. Günahlara tevbe edenlerin tevbesini Allah, kabul edeceğini
bildiriyor: “Allah tevbeleri kabul edicidir.” (Bakara, 2/160) Dolayısıyla
mü’minler; ümit ve korku içerisinde olmalıdır.
Gençlik ve Dünyevîleşme
Dünyevileşme; insanın kendisini dünyanın çekiciliğine kaptırması, onun
esiri konumuna gelmesidir. Dünyevîleşme, dünyaya aşırı meylin olduğunu,
nefsin arzuları çerçevesinde hareket etme şeklinde görülmektedir.
Dünyevîleşmenin tezâhürlerine baktığımızda şunları görüyoruz: İnanç
zayıflığı, ihlâs eksikliği ve amelsiz bir iman anlayışı. Namaz, oruç, zekât
ibadetlerinin terk edilmesi… Ahlâkî çöküntü, lüks yaşama arzusu, modaya
uymak… Bütün bunlar doğal olarak aşırılığa ve isrâfa neden olmaktadır.
Gençlik, aşk, para, eğlence, top peşinde koşmakta ve bunlarla kendini
ispatlama çabasındadır. Tesettür konusunda da dünyevîleşme söz
konusudur. Tesettür; kadınların eli, yüzü, ayakları dışındaki vücutlarının
bütün organlarını belli olmayacak şekilde örtmesidir. Bu örtünme yabancı
erkeklere karşı örtünmedir. Bu çarşaf, bol ve uzun pardesü, manto vs.
olabilir. Önemli olan vücut hatlarının belli olmamasıdır. Örtünmenin amacı
başkalarının bakışlarından korunmak ve meşrû olmayan cinsel isteklerden
sakınmaktır. Tesettür; vücut hatlarının belli olmaması ve câzibeyi gidermek
içindir. Zaten tesettür câzibeli, çekici olmamaktır. Tesettür, sadece başı
kapatmaktan ibaret değildir. Bazı genç kızlar da makyaj yapıyor, parfüm
kullanıyor bu sayede de câzibeli olmayı artırıyorlar. Bu şekilde sadece başını
örtmekle tesettür olmaz. Tesettür alanında yaşanan yozlaşmaya, tesettür
defileleri de katkı sağlamaktadır.
Gençlik ve İslamî Tebliğ
Yüce Allah şöyle buyurur: “Ey insanlar! Kendinizi ve ailenizi
(yakınlarınızı) yakıtı insanlar ve taşlar olan ateşten
(cehennemden) koruyun.” (Tahrîm, 66/6) Allah’ın emrettiklerini
yaparak ve yasak ettiği günahlardan sakınarak kendimizi ve yakınlarımızı
cehennem ateşinden korumaya gayret etmemiz gerektiği gibi, aynı şekilde
diğer insanların da cehennem ateşinden korunmaları için gücümüz yettiği
ölçüde onları da hakka çağırıp bâtıldan sakındırmaya gayret göstermeliyiz…
Çünkü Rabbimiz Allah şöyle buyuruyor: “(İnsanları) Allah’a çağıran,
iyi iş yapan ve ‘Ben Müslümanlardanım’ diyenden daha güzel
sözlü kim olabilir?” (Fussilet, 41/33) Allah’a dâvet; hakka, doğruya, iyi,
faydalı, İslâmî olan işlere dâvet... “Allah Teâlâ’nın, senin sebebinle
bir tek adama hidâyet etmesi, senin için dünyadan da,
dünyanın içindeki şeylerden de daha hayırlıdır.”22 İşte köşeyi
dönmek böyle olur. Âyet ve hadiste görüldüğü gibi, hakka çağırmanın ve
bâtıldan sakındırmanın önemi anlaşılmaktadır. Tabii ki, İslâm dâvetçisinin
önce İslâm’ı doğru bir şekilde öğrenmesi ve öğrendiğini uygulaması, sonra
da tebliğ etmesi gerekir.
Cennette Herkes Genç Olacak
Yüce Allah, âhirette mü’minleri ebedî kalmak üzere cennetle
mükâfatlandıracaktır. Cennet, Yüce Allah’ın, mü’min kulları için sayısız
nimetlerle süslediği huzur ve mutluluk yeridir. “İman edip yararlı iş
yapanlara gelince, onlar da cennetliktirler. Onlar orada
devamlı kalacaklardır.” (Bakara, 2/82) Peygamberimiz (s.a.s.) şöyle
buyurur: “Cennet ehli, Cennette 33 yaşında olacaklardır.”23
“Cennette, sizin için sağlık vardır; Artık ebediyyen Hasta
olmayacaksınız. Sizin için hayat vardır; Artık ebediyyen
ölmeyeceksiniz. Sizin için gençlik vardır; artık ebediyyen
ihtiyarlamayacaksınız. Sizin için nimetler (zenginlik) vardır;
artık ebediyyen fakirleşmeyeceksiniz.”24 “Azîz ve Celîl olan
Allah: ‘Ben iyi kullarım için cennette hiçbir gözün görmediği,
hiçbir kulağın işitmediği ve insanın kalbinden bile geçmeyen
nimetler hazırladım’ buyurdu.”25 Cennet en mükemmel yerdir.
Gerçek mutluluk sadece cennettedir!
Dipnotlar:
1- Müslim, İmâre, 46.
2- Tirmizî, Kıyâmet, 1.
3- İsmâil Mutlu, Câmiü’s-Sağîr Muhtasararı, Tercüme ve Şerhi, c. 1, s. 497,
H. 1072.
4- Câmiü’s-Sağîr, Terc. c. 1, . s. 490. H. 1056.
5- Buhârî, Îmân, 1.
6- Câmiü’s-Sağîr, Terc. 2, s. 494, H. 2433.
7- Buhârî, Menâkib, 23.
8- Tirmizî, De‘avât, 100.
9- Müsned, c. 4, s. 151.
10- Câmiü’s-Sağîr, Terc. c.1, s. 497, H. 1072.
11- Tirmizî, Zühd, 45.
12- Tirmizî, Zühd, 55.
13- Tirmizî, Zühd, 50.
14- Buhârî, İstitâbe, 4, İsti'zân, 22.
15- Buhârî, Nikâh, 15.
16- Buhârî, Nikâh, 15; Müslim, Radâ, 14.
17- Ebû Dâvûd, Nikâh, 32.
18- Câmiü’s-Sağîr, Terc. c. 3,s. 12. H. 2748.
19- Câmiü’s-Sağîr, Terc. c.1, s. 497, H. 1071.
20- İbn Mâce, Zühd, 30.
21- Nesâî, Zühd, 31.
22- Abdullah İbnu’l Mübârek, Kitâbü’z- Zühd ve’r-Rekâik, , Terc. s. 305,
Hds. 1375.
23- Bkz. Tirmizî, Cennet, 12.
24- Müslim, Cennet, 22.
25- Müslim, Cennet, 2-4.

You might also like