You are on page 1of 136

İKİNCİ YÜZYIL

DERGİ
Siyaset ve Toplum Ocak - Şubat 2022
Sayı: 6

EKONOMİ

• Faik Öztrak • Selin Sayek Böke • İlhan Kesici • M. Akif Hamzaçebi


• Rahmi Aşkın Türeli • Şevket Pamuk • Ziya Öniş • Selva Demiralp
• Alp Erinç Yeldan • Erol Taymaz • Öner Günçavdı • İpek İlkkaracan
• CHP Gençlik Kolları • İVME Hareketi • Murat Kubilay • Alican Özer
www.ikinciyuzyildergi.com
ikinciyuzyildergi

Ekonomide, ihracat odaklı ve katma değeri yüksek üretime öncelik veren bir
Planlama ve Teşvik Politikası yaşama geçirilecek, bunun için güçlü bir “Strate-
jik Planlama Teşkilatı” kurulacaktır. Üretim ve hakça paylaşım stratejik planla-
manın ana felsefesi olacaktır.

İkinci Yüzyıla Çağrı Beyannamesi


(Ankara - 2020)

Ocak - Şubat 3
Bu Sayıda
Ekonomik Buhranın Sebebi Ne?
Faik Öztrak .................................................................................................................................................... 7-11

Küresel Ticaret Yeniden Şekillenirken Türkiye: Fırsatlar ve Zorunluluklar


Selin Sayek Böke ...................................................................................................................................... 12-19

Devlet ve Planlama
İlhan Kesici ............................................................................................................................................... 20-27

Küreselleşme, Ekonomik Krizler ve Devletin Yeniden Keşfi


M. Akif Hamzaçebi ................................................................................................................................. 28-41

Kalkınma ve Planlama
Rahmi Aşkın Türeli ................................................................................................................................ 42-47

Türkiye’de İktisadi Gelişme ve Siyaset


Şevket Pamuk ......................................................................................................................................... 48-53

Çoklu Krizler Karşısında Ekonomi, Demokrasi ve Dış Politika


Ziya Öniş .............................................................................................................................................................................................. 55-61

2022 Yılına Girerken Para Politikası ve Merkez Bankacılığı


Selva Demiralp ................................................................................................................................................................................ 62-67

İklim Krizi ve Ekonomiye Etkileri


Alp Erinç Yeldan ............................................................................................................................................................................ 68-73
www.ikinciyuzyildergi.com

Yeni Sanayi Politikası ve Dijitalleşme


Erol Taymaz ....................................................................................................................................................................................... 74-81

İddiasını Kaybetmiş Ülke Türkiye


Öner Günçavdı ................................................................................................................................................................................ 82-87

İşsizlik ve Yoksullaşmaya Karşı Bir Yanıt Olarak Bakım


Ekonomisine Yatırımlar ve Mor Ekonomi
İpek İlkkaracan ................................................................................................................................................................................ 88-93

Gençliğin Ekonomisi
CHP Gençlik Kolları ..................................................................................................................................................................... 94-97

Restorasyondan Ötesi: Geleceğin Türkiye’si için Yeni Bir


Ekonomi ve Kalkınma Modeli, Yeni Kamuculuk
İVME Hareketi ............................................................................................................................................................................... 98-109

CHP Ne Diyor? .............................................................................................................................................................................. 110-125

Kur Korumalı Mevduat


Murat Kubilay ................................................................................................................................................................................ 126-129

Ekonomi ve İstatistiksel Düşünmenin Önemi


Alican Özer .................................................................................................................................................................................... 130-132

Bu Sayının Şiiri: Bedava ................................................................................................................................................................... 133

İkinci Yüzyıl İletişim - Yönetim Yeri


Yerel Süreli Dergi, Sayı 06/Ocak-Şubat 2022 Mustafa Kemal Mah. 2159. Cadde No: 3/3
Çankaya/Ankara 0 (312) 230 05 00
Genel Yayın Yönetmeni
info@ikinciyuzyildergi.com
Yunus Emre

Yayın Sahibi ve Sorumlu Yazı İşleri Müdürü


Basım
Hüseyin Can Güner
1001 Matbaa 2. Matbaacılar Sitesi 1. Kat C
Yazılarda ifade edilen görüşler Blok No: ZC14 Zeytinburnu/ İstanbul
yazarlarına aittir. 0 212 567 1001

Yayın Kurulu
4 İkinci
•Alican Yüzyıl
Özer Dergi
•Burak Cop •Düzgün Arslantaş •Ferhat Öz •Hüseyin Can Güner •Kerem Kılıçdaroğlu
•Merve Karadayı Aksu •Melih Morsünbül •Necdet Saraç •Yunus Emre •Yurtsever Şahin
ikinciyuzyildergi

Altıncı sayı ile merhaba…


Türkiye’de ekonomik krizin derinleştiği, sarayın yarattığı ranta ortak olan yüzde 1’in, top-
lumun yüzde 99’una sırtını döndüğü, gelir adaletsizliğinin daha da büyüdüğü bir dönem-
de bu sayımızın ana konusu ekonomi.

Yazılı belgelerine de yansıdığı gibi düşünsel olarak iktidara en hazır parti olan CHP “Tür-
kiye ekonomisini içine kıstırıldığı cendereden çıkaracağız. Korku ve umutsuzluğa karşı;
güven ve dayanışma ruhuyla değişimi yöneteceğiz, geleceğimizi inşa edeceğiz. Sosyal
devlet ilkesini tam anlamıyla hayata geçireceğiz. Ülkemiz dinamik bir nüfusa, pek çok
benzersiz ekonomik kaynağa ve olanağa sahiptir. Ülkemizin kalkınması, kalkınırken re-
fahın hakça paylaşılması ve her bir yurttaşımızın gelecek endişesi taşımadan, mutlu ve
huzurlu bir yaşama kavuşması en temel gayemizdir. Akılcı ve planlı ekonomik atılımlarla,
çağın sunduğu benzersiz fırsatları yakalayacağız. Her bir yurttaşımızın aşının ve işinin
olduğu, hiçbir yurttaşımızın gelecek endişesi taşımadığı, çocuklarımızın, gençlerimizin,
kadınlarımızın geleceğe güven ve umutla baktığı kalkınmış bir refah ülkesini el birliğiyle
yaratacağız” iddiasındadır.

Bölüşümde adaleti sağlamayı, teknoloji yoğun üretime odaklanan ve çağın fırsatlarını


kullanan yeni bir ekonomik yapı kurmayı hedefleyen CHP, İkinci Yüzyıla Çağrı Beyan-
namesi’nde bu hedef için “Ekonomide, ihracat odaklı ve katma değeri yüksek üretime
öncelik veren bir Planlama ve Teşvik Politikası yaşama geçirilecek, bunun için güçlü bir
‘Stratejik Planlama Teşkilatı’ kurulacaktır. Üretim ve hakça paylaşım stratejik planlamanın
ana felsefesi olacaktır. Vatandaşlarımıza asgari bir gelir düzeyi mutlaka sağlanacaktır. Bu
bağlamda ‘Aile Destekleri Sigortası’ uygulamaya konulacak, bu topraklarda hiçbir çocuk
yatağa aç girmeyecektir. Vatandaş, devlet yardımlarını ‘lütuf’ olarak değil, ‘hakkı’ olarak
alacaktır.” şeklinde bir belirleme yapmıştır…

Birazdan okuyacağınız “ekonomi” başlıklı bu sayıda hem ekonomideki yapısal krizi de-
ğerlendiren ve birçok farklı açıdan irdeleyen, hem de İkinci Yüzyıla Çağrı Beyannamesi
çerçevesinde çözüm yolları öneren önemli makaleler yer alıyor.

CHP Sözcüsü Faik Öztrak’a ekonomik buhranın sebeplerini sorduğumuz bu sayıda, CHP
Genel Sekreteri Selin Sayek Böke “Küresel Ticaret Yeniden Şekillenirken Türkiye: Fırsatlar
ve Zorunluluklar”, İstanbul Milletvekili M. Akif Hamzaçebi “Küreselleşme, Ekonomik Kriz-
ler ve Devletin Yeniden Keşfi”, Rahmi Aşkın Türeli “Kalkınma ve Planlama”, Şevket Pamuk
“Türkiye’de İktisadi Gelişme ve Siyaset” makalelerini yazarken Ekonomist Ziya Öniş ile de
geniş bir söyleşide bulunduk. Selva Demiralp “2022 Yılına Girerken Para Politikası ve Mer-
kez Bankacılığı” yazarken Alp Erinç Yeldan “İklim Krizi ve Ekonomiye Etkileri” başlığında
sorularımızı cevapladı. Erol Taymaz “Yeni Sanayi Politikası ve Dijitalleşme”, Öner Günçav-
dı “İddiasını Kaybetmiş Ülke Türkiye”, İpek İlkkaracan “İşsizlik ve Yoksullaşmaya Karşı Bir
Yanıt Olarak Bakım Ekonomisine Yatırımlar ve Mor Ekonomi, CHP Gençlik Kolları “Genç-
liğin Ekonomisi”, İvme Hareketi “Restorasyondan Ötesi: Geleceğin Türkiye’si için Yeni Bir
Ekonomi ve Kalkınma Modeli, Yeni Kamuculuk”, Murat Kubilay “Kur Korumalı Mevduat”,
Alican Özer “Ekonomi ve İstatistiksel Düşünmenin Önemi”, makalelerini yazarken Gaze-
teci Necdet Saraç da CHP belgelerinde yer alan ekonomi ile ilgili temel belirlemeleri “CHP
Ne Diyor?” başlığında derledi.

Eleştiri ve önerilerinizi bekliyoruz. Yeni sayıda buluşmak ümidiyle…

İKİNCİ YÜZYIL Dergisi Yayın Kurulu

Ocak - Şubat 5
faikoztrak
info@faikoztrak.com
www.ikinciyuzyildergi.com

İkinci Yüzyıl Yayın Kurulu sordu,


CHP Sözcüsü Faik Öztrak cevapladı:

Ekonomik Buhranın Sebebi Ne?


6 İkinci Yüzyıl Dergi
ikinciyuzyildergi

1)Cumhuriyet tarihinin en kapsamlı eko- bastı. O çok arzuladığı Başkanlık sistemi-


nomik krizi ile karşı karşıyayız. Ne oldu ne geçişin yolunu, önce OHAL şartlarında
da bu noktaya geldik? Bu ağır buhranın yaptığı şaibeli referandum ve ardından da
sebeplerini nasıl tahlil etmeliyiz? 2018 Haziran seçimleriyle, açtı.

Bu noktaya elbette bir günde gelmedik. Bu süreçte ülkemizde güven ve huzur ik-
Bu günlere gelişimizde önemli milatlar limi yok oldu, demokrasi ve hukuk devle-
var. Bunlardan ilki 6 Aralık 2014’tür. Er- ti hızla yıprandı. Ülkenin tüm kaynak ve
doğan’ın, o gün söylediği “Ben alışılmış enerjisi bu ucube rejimin inşası ve tahkimi
bir Cumhurbaşkanı olmayacağım” sözü, amacıyla kullanıldı. Devlette ciddi bir yö-
bugün yaşadıklarımızın habercisidir. Erdo- netim krizi yaşanmaya başlandı.
ğan, o günden sonra, tüm gücünü, enerjisi-
ni, milletimizin meselelerini çözmeye değil; Diğer taraftan Türkiye’de izlenen sıcak pa-
üzerine uyacak bir rejim elbisesi dikmeye rayla büyüme modeli, 2007’den itibaren
harcamıştır. tıkanmaya başladı. 2013’te Amerikan Mer-
kez Bankası’nın “artık ucuz para dönemini
7 Haziran 2015 seçimleri öncesinde, ise bitiriyorum” mesajıyla, Türkiye en kırılgan
millete “Verin 400 milletvekilini, bu iş hu- ekonomiler arasında anılır oldu.
zur içinde çözülsün” tehdidi bu yolda bir
diğer kilometre taşıdır. Milletimiz 7 Haziran Ama Erdoğan, ülkemizin rekabet gücünü
2015 seçimlerinde Erdoğan’ın bu tehdidi- artıracak, sanayi alt yapısını güçlendirecek,
ne pabuç bırakmamıştır. AKP’yi iktidardan cari açığı azaltacak kapsamlı bir kalkınma
düşürmüş, yeni bir hükümet kurulmasını ve reform programını uygulamadı.
istemiştir. Ancak Erdoğan yeni hükümetin
kurulmasını engellemek için elinden geleni Onun tek önceliği siyasal rejimi kendi be-
ardına koymamıştır. denine uydurmaktı. Bu hedefi gerçekleş-
tirmek için ekonomide popülist, günübirlik
7 Haziran seçimlerinden hemen sonra, ül- kararlara başvurdu.
kemizin dört bir yanında bombaların pat-
laması seçmende güvenlik endişesinin di- 2018’de Cumhurbaşkanlığı seçimleri,
ğer tüm sıkıntıların önüne geçmesine yol 2019’da da Mart Mahalli idare seçimleri ön-
açmıştır. cesinde Ekonomide sahte bir istikrar algısı
yaratmak için, millete ait 128 milyar dola-
Suruç katliamı, Ankara Gar katliamıyla rın, TCMB’nin arka kapısından kuralsız bir
yüzlerce yurttaşımız teröre kurban gitmiş- şekilde satılması buna en iyi örnektir.
tir. Erdoğan, bu korku ikliminde milli irade-
nin işaret ettiği koalisyon hükümetinin ku- Devlet yönetimindeki kriz ve kalkınma
rulmasını engellemiştir. Çok istisnai olarak stratejisinin iflası milletin cebini hızla bo-
kullanılması gereken tekrar seçim alterna- şaltmıştır.
tifini, çözümsüzlüğü körükleyerek hayata
geçirmiştir. Milleti cüzdanıyla yaşam kor- 2013’te 958 milyar dolar olan milli ge-
kusu arasında sıkıştırarak ülkeyi yeniden lir, 2021’de 800 milyar dolara kadar düş-
seçimlere götürmüştür. müştür. 2013’te yüzde 7,4 olan enflasyon
2021’de yüzde 36’ya sıçramıştır. 2013’te
1 Kasım 2015 seçimlerinin hemen ardından yüzde 9 olan işsizlik, 2021’de yüzde 11’leri
ise milletin seçtiği kendi partisinin Başba- geçmiştir. Gerçek işsizlik oranımız ise yüz-
kanını, parti içi darbeyle indirmiştir. Ana- de 22,8’i görmüştür.
yasaya göre tarafsız olan Cumhurbaşkanı,
partisinin yönetimine fiilen el koymuştur. Ucube tek adam rejiminin inşa ve tahkim
süreciyle başlayan “devlette yönetim krizi”
15 Temmuz 2016 hain darbe girişiminin he- ve büyüme modelinin tıkanmasıyla etkisini
men ardından gerçekleştirdiği 20 Temmuz gösteren “ekonomik kriz”, 2020’de başla-
OHAL darbesiyle, Erdoğan bu fiili durumu, yan Covid-19 salgınıyla birleşerek ağır bir
görünürde hukuki hale getirecek düğmeye buhrana dönüşmüştür.

Ocak - Şubat 7
www.ikinciyuzyildergi.com

2) İktidar sözcüleri kendi sorumlulukları- hurbaşkanıydım. Haberim yoktu” dedi. Bu


nı örtmek maksadıyla ekonomik krizi dış defa da suçu damadına yıktı.
güçlerin komplosu olarak sunmaya çalı-
şıyor. Türkiye’nin yaşadığı buhranın arka Sonuçta Merkez Bankasının rezerv silahını
planında bir uluslararası komplo söylemi elinden aldı. Erdoğan’a faiz sebep enflas-
hakkında ne düşünüyorsunuz? Kriz ne de- yon dedirten hangi dış güç? 3yılda üç mer-
rece yanlış politikalardan ne derece dış kez bankası başkanını kovduran hangi dış
güçlerin komplolarından kaynaklı olarak güç? Bunun sonucunda Merkez Bankasının
ortaya çıktı? faiz silahını elinden alan dış güç mü? Hayır
bunları yapan ekonominin kitabını yazdım
Atalarımızın güzel bir sözü var: “Serma- diyen Erdoğan.
yen bir yumurta ise taşa çal!” Erdoğan’da
her müflis siyasetçi gibi, boş sözlerle, türlü En son 20 Aralık finansal kumpasıyla bu
bahanelerle, kendisinin yapımı olan yıkı- millete tuzak kurup çarpan kim? Dış güç-
ma sorumlu bulmaya çalışıyor. Ama artık ler mi? Hayır! Erdoğan. Doları köpürten Er-
o da biliyor ki “siyasi sermayesi” tükendi. doğan milletin alın terini, emeğini, yılların
Elindeki son yumurtayı da artık taşa çaldı. birikimini köpük deyip bir gecede höpür-
Son üç yılda merkez bankasının kasasını detti. Ortada bir komplo, kumpas, tuzak
dış güçler mi boşalttı? Hayır! Emri Erdo- varsa hepsinin ardında Erdoğan var. Çünkü
ğan verdi. Damadı da 128 milyar doları sat- ülkemizde kural diye bir şey bırakmadı. Er-
tı. Sonra da çıktı “ben o dönemde Cum- doğan keyfine göre ülkeyi yönetirim sanı-

8 İkinci Yüzyıl Dergi


ikinciyuzyildergi

yor. Ama böyle ülke yönetilemiyor, oradan adımlar atmalı? Krizden çıkış için nasıl bir
oraya savruluyor. yol haritası izlenmeli?

Polatlı’da bir soğan üreticisinin söyledik- Türkiye yaşadığı bu buhranı hızla aşar. Tür-
lerini hiç unutmuyorum. “Ben kral değil, kiye’nin bunu yapacak imkânı, gücü ve ka-
kural istiyorum” demişti. Ne kadar doğru. biliyeti var.
Çünkü kuralın olmadığı yerde, adaletin ol-
madığı yerde güven de olmuyor, yatırım da 2001 krizinden sonra ekonomiyi krizden
olmuyor, üretim de olmuyor, bereket de ol- çekip, çıkaran ekipte, Hazine Müsteşarlığı
muyor, huzur da olmuyor. yaptım. “Doğru teşhis ve doğru tedaviyle”
Türkiye’nin içinde bulunduğu sıkıntıları hız-
Bunların hepsini 2014’ten bu yana yaşıyo- la atlatabildiğini biliyorum.
ruz. Milletimiz artık “Erdoğan’ın sebep, ya-
şadığımız buhranın sonuç” olduğunu gör- Ülkemiz başka ülkelerde olmayan, önem-
dü. li mukayeseli üstünlüklere sahip. Hala de-
mografik fırsat penceremiz açık. Genç ve
3) Türkiye’nin bu buhranı aşmak için na- dinamik bir nüfusa, tuttuğunu koparan bir
sıl bir ekonomi yönetimine ihtiyacı var? müteşebbis gücüne sahibiz. Ayrıca olağa-
Yeni dönemin ekonomi yönetiminin temel nüstü bir coğrafi avantajımız var. 4,5 saat
özellikleri neler olmalıdır? Yeni ekonomi uçuş mesafesinde 58 ülkeye, 1,5 milyar nü-
yönetimi hangi politika konularında farklı fusa, 22 trilyon dolarlık bir pazara erişim

Ocak - Şubat 9
imkânımız var. Covid-19 krizinden sonra layacağız. Yeni ve güçlü bir Refah Devleti
küresel tedarik zincirlerinin kısalması, yeni 3.0’ı gerçekleştireceğiz. Yine stratejimizin
üretim merkezlerinin oluşturulması gün- üçüncü sütununda, “Zenginliğini Hakça
demde. Sahip olduğumuz coğrafi avan- Paylaşan Türkiye” olacak. Örgütlü toplum,
tajla bu bizim için yeni ve önemli bir fırsat adil bölüşüm için vazgeçilmezdir. Çalışma
penceresi. Biz ekonomiyi içine düştüğü sı- hayatına ilişkin normları, uluslararası stan-
kıntılardan “Üç Yeni K” ve “Dört Ayaklı bir dartlara getireceğiz. Emeklilerimizin bü-
Strateji” ile çıkaracağız. yümeden pay almasını sağlayacağız. Aile
Destekleri Sigortasıyla kimseyi arkada,
“Üç Yeni K” ile formüle ettiğimiz Yeni Kad- geride bırakmayacağız. Bu ülkede hiçbir
rolar, Yeni Kurallar, Yeni Kurumlar. CHP çocuk bizim yönetimimizde yatağa aç gir-
kadroları zaten işinin ehli. Özellikle ekono- meyecek. Stratejimizin dördüncü ve son
mi yönetiminde “ehliyet” tek ölçüt olacak. ayağında ise “Bozmadan, Yok etmeden,
Bu ülkenin insan kaynaklarını liyakat düs- Kesintisiz Kalkınma” yani “sürdürülebilir-
turuyla seferber edeceğiz. Kimse ötekileş- lik” var. Ekosistem hakkı bizim yönetimi-
tirilmeyecek. Senden, benden diye ayrım mizde anayasal bir hak olacak. AB’nin Yeşil
artık bitecek. Namuslu, dürüst, liyakatli her Mutabakatına uyum öncelikli işlerimizden
bürokrat baş tacımız olacak. Yine bugün biri olacak.
ülkemizin en parlak beyinleri yurtdışına ka-
çıyor. Buna daha fazla izin veremeyiz. Kurumsal sürdürülebilirliğe dikkat edece-
ğiz. Düzenleyici ve denetleyici kurumlar
Gelelim dört ayaklı stratejimize. Gömleğin üzerinde siyaset gölgesini kaldıracağız.
iliklenecek ilk düğmesi, “ülkemizde can Polatlı’da bir üreticimizin dediği gibi “kral
www.ikinciyuzyildergi.com

ve mal güvenliğini sağlamak” olacak. Yani değil, kural olacak.” Ekonominin günlük iş-
devletin ve ülkenin “hukuk ve demokrasi leyişine hükümet keyfi müdahalelerde bu-
sütunu” güçlendirilecek. “Güçlendirilmiş lunmayacak. Maliye ve Para politikalarımız
demokratik parlamenter sistem” bu çerçe- sürdürülebilir olacak. Bütçe açıklarının ve
vede en kuvvetli yeni kurallarımızdan biri kamu borcunun kontrolden çıkmasına, ül-
olacak. Tarafsız Cumhurbaşkanı, Milletin kenin borca batmasına izin vermeyeceğiz.
vekilini yine milletin seçmesi, siyasi ahlak Para politikamız enflasyonu düşürmeye
yasası kısa sürede atılacak diğer adımlar odaklanacak. Merkez Bankasıyla birlikte
olacak. belirleyeceğimiz enflasyon hedefine ulaş-
makta, bankanın yasasındaki araç bağım-
Stratejimizin ikinci sütununda ise, “Borçla sızlığına müdahale etmeyeceğiz.
şişirilen değil, üreterek zenginleşen Türki-
ye” olacak. İç ve dış tasarrufları, üretime Biz bu ilke ve politikalarla hızlı ve sürekli
ve döviz kazandırıcı faaliyetlere yapılacak kalkınma sürecine gireceğiz ve orta gelir
yatırımlara yönlenmesini teşvik edeceğiz. tuzağından çıkacağız. Bu suretle küresel
Dijital ve yeşil ekonominin sunduğu yeni ekonominin ülkemize sunduğu yeni fırsat-
fırsat ve imkânları etkin bir biçimde kul- lardan yararlanacağız. Ülkemiz küresel are-
lanacağız. Eğitim ve işgücü planlamasını nada hakkettiği yeri alacak. Bu sütunlara
birlikte ele alacağız. İşgücümüzün verimli- yaslanan yeni büyüme modelimizi hızla ha-
liğini ve yarışma gücünü artıracak adımları yata geçireceğiz. Ancak 20 yıllık AK Parti
atacağız. Sağlık ve Gıda gibi temel alan- yönetimi bir yandan demokrasi ve ekono-
larda kamucu yaklaşımlarla, ülkenin kendi miyi tahrip ederken ülkede hesap verme-
kendine yeterliliğini sağlayacağız. yi saydamlığı bitirdiğinin de farkındayız.
TÜİK tarafından üretilen başta işsizlik, enf-
Devletin düzenleyici ve denetleyici fonksi- lasyon. Gelir olmak üzere verilere güven
yonlarından yararlanacağız. Kamu ve özel kalmadı. Merkez Bankasının bilançosuyla
kesim arasında yeni bir diyalog ve kurum- bile oynandı. Paralel bütçelerle hangi taah-
sal ilişki biçimini geliştirerek ekonomide hütler altına girildi, KÖİ sözleşmeleriyle ne
etkinliği artıracağız. Yatırım iklimini kalıcı kadar gizli yükümlülük altına girildi?
bir biçimde düzelteceğiz. Teknoloji kulla-
nımı ile istihdam arasındaki dengeyi sağ- Bu nedenle iş başına gelir gelmez ilk 15

10 İkinci Yüzyıl Dergi


ikinciyuzyildergi

Faik Öztrak

gün içinde, yıkımın gerçekçi bir fotoğrafını pamız okacak. Tavizsiz uyguladıkça eko-
çekmek istiyoruz. Bunun için çok hızlı bir nomide güveni ve istikrarı sağlayacağız.
şekilde Stratejik Planlama Kurumunu kura-
cağız. Yukarıda belirttiğimiz ilkelere uygun İstişareyle tüm sorunları çözeceğiz. Biz
olarak elbiseyi dikebilmek için elimizdeki Cumhuriyetimizin ikinci yüzyılında ülke-
kumaşı göreceğiz. Hızla 4 ayaklı strate- mizi yönetmeye hazırız. İlk yüzyılda devlet
jimize de uygun, tutarlı bir eylem planını kurduk, ülkemize çok partili hayatı ve de-
hazırlayacağız. Ardından Ekonomik Sosyal mokrasiyi getirdik, sosyal devleti kurduk.
Konseyi toplayacağız. Plan ve programı- İkinci yüzyılda da devletimizi gerçek de-
mızı ekonominin tüm oyuncularıyla istişare mokrasiyle taçlandıracağız. Küresel yarışta
edeceğiz. Yeni büyüme stratejimizi ve ey- ekonomimizi hak ettiği yere mutlaka taşı-
lem planımızı hızla uygulayacağız. İktidara yacağız. Biz geleceğiz, ülkede hayat bay-
gelir gelmez açıklayıp, bir zaman planına ram olacak.
bağlı kalarak yürüteceğimiz bu süreç, ça-

Ocak - Şubat 11
selin.sayekboke@chp.org.tr
selinsayekboke
www.ikinciyuzyildergi.com

CHP Genel Sekreteri


Doç. Dr. Selin Sayek Böke:
Küresel Ticaret Yeniden Şekillenirken
Türkiye: Fırsatlar ve Zorunluluklar
12 İkinci Yüzyıl Dergi
ikinciyuzyildergi

Covid-19 ve Sonrası:
Hiçbir Şey Eskisi Gibi Olmayacak
COVİD-19 salgını ile geçirdiğimiz ikinci yılı Geçtiğimiz iki yıla baktığımızda, COVİD-19
geride bırakıyoruz. Salgın, sağlıktan eko- salgını ile küresel tedarik zincirlerinde geç-
nomiye, tarımdan ticarete hayatın her ala- mişte yaşanan aksaklıkları fazlasıyla aşan
nında ciddi etkilere yol açtı, açmaya da de- arz kesintilerinin, lojistik sorunların, taşı-
vam ediyor. Aynı zamanda salgın, yarattığı macılık ve teslimat sürelerinde aşırı esne-
sonuçlar doğrultusunda başta ekonomi melerin yaşandığını görüyoruz. İklim krizi-
olmak üzere her alanda mevcut düzenin nin yarattığı yıkıcı etkiler ise bu sorunları
yeniden tartışılmasına neden oldu. daha da derinleştiriyor. Tüm bu süreç kü-
resel ticaret sisteminde ve tedarik zincirle-
Salgın Türkiye’ye sıçradığında Türkiye hali rinde büyük değişimlere yol açıyor.
hazırda tek adam rejiminin yarattığı çok
yönlü bir buhranın zaten içerisindeydi. Sal- TEDARIK ZINCIRLERINDE NELER OLU-
gına dair tek adam rejiminin politik tercih- YOR?
leriyle birlikte buhran derinleşti ve bugün
buhranın toplumun ezici çoğunluğu üze- Arz sıkıntıları ve belirsizlikler nedeniyle kü-
rindeki yıkıcı etkileri artarak sürüyor. Eko- resel tedarik zincirlerinde 1950’lerden beri
nomik buhrandan çıkış için topyekûn bir hâkim olan, üretim için ihtiyaç duyulan mi-
anlayış ve dolayısıyla düzen değişikliğine nimum stoka dayanan “tam zamanında”
gidilmesi gerektiği açık. (just in time) modeli yerini tedarik zincirle-
rinde şoklara karşı önlem amacıyla “ne olur
Cumhuriyetimizin ikinci yüzyılında, parti- ne olmaz” (just in case) modeline bırakı-
mizin öncülüğünde demokratik, eşitlikçi, yor. Bununla birlikte, maliyet ve verimlilik
hak temelli, üreterek refah yaratan yeni bir ile birlikte risklerin de gözetilmesi gerek-
düzenin kurulmasıyla ülkemizi bu buhran- liliğinin ortaya çıkmasıyla tedarik zincirle-
dan hızla çıkartacağız. Bu düzen değişikli- rinin ana üretim merkezlerine yakınlaştırıl-
ğinin en önemli ayaklarından birini Türki- ması ve aynı zamanda farklı coğrafyalara
ye’nin üreterek yarattığı refahı, bölüşerek dağıtılarak tek merkezde (örneğin Çin’de)
yaratacağı kalkınma oluşturacak. toplanmaması tartışılıyor. Salgının Çin’de
başlaması ve Çin’den tüm dünyaya yayılan
Refah yaratarak ve hakça bölüşerek kalkın- tedarik zincirlerinde salgın boyunca birçok
manın önemli koşulu Türkiye’nin üretim- sorunun yaşanması bu tartışmaları tetikle-
den ticarete ekonominin bütününde yeni di. Yani, tedarik zincirlerinin yurtiçine veya
bir anlayışı benimsemesi, küresel ekonomi- yakın bölgelere kaydırılması, zincirlerin tü-
de ve dünya ticaretinde hak ettiği konuma ketim pazarlarına yakın konumlandırılması
ulaşmasıdır. ve zincirlerin alternatiflerle çeşitlendirmesi
söz konusu.
DÜNYA TICARETI
YENIDEN ŞEKILLENIYOR Küresel ticaret ve tedarik zincirlerindeki
bu köklü değişim, üç kıtanın arasında bulu-
Salgın, dijitalleşme, iklim krizi; çağımızın nan, avantajlı bir coğrafi-jeopolitik konuma
bu yeni gerçekleri üretim biçimlerini ve sahip ülkemiz için olumlu bir fırsat doğuru-
üretim coğrafyalarını etkiliyor, dönüştü- yor. Bununla birlikte, yatırım yapıldığı tak-
rüyor. Küresel ticaret yeniden şekilleniyor. dirde potansiyeli yüksek beşeri ve maddi
Türkiye’nin yeniden şekillenen küresel tica- kaynakları da coğrafi konumuyla birlikte
rette hangi rolü üstleneceği ve bu büyük büyük bir imkân yaratıyor. Tedarik zincir-
dönüşümün nasıl parçası olacağı ise ülke- lerindeki değişime ayak uydurmak ülkemiz
mizin geleceği açısından kritik önemde. için fırsat olduğu kadar bir zorunluluk da.

Ocak - Şubat 13
www.ikinciyuzyildergi.com

Yani fırsat ve zorunlulukların birbirini ta- Modeli” gibi farklı isimlerle açıklamaya ça-
mamladığı bir konjonktürle karşı karşıya- lıştığı ekonomik anlayışın temelinde güya
yız. Türk Lirası’nda rekor değer kayıpları yara-
tarak ihracatı arttırmak yatıyordu. İktida-
İKTIDARIN TERCIHI: HALKI YOKSUL, rın tercihi milyonlarca emekçinin alın teri-
YABANCIYA UCUZ TÜRKIYE ni değersizleştirme, ülkemizin varlıklarını
ucuzlatarak yabancılara kelepir fiyatlara
İşte tam da bu noktada, küresel ekonomik pazarlama, Türkiye’yi yabancılara adeta bir
sistem ve uluslararası ticaret dönüşürken ucuzluk pazarına çevirmekten ibaret.
Türkiye’nin bu yeni uluslararası düzen içe-
risinde nasıl bir rol üstleneceği, siyasi ve Bu safsatanın ortaya atıldığı ilk günden
ekonomik tercihlerin temelini oluşturuyor. beri Cumhuriyet Halk Partisi’nin kadroları,
İktidarın bu konuda stratejik bir vizyona bilim insanları, akademisyenler, yazarlar bu
sahip olmadığını, söylemde ve uygulanan garabetin neden işlemeyeceğini ve yalnız-
ekonomi politikalarında sürekli zikzaklar ca büyük bir yoksullaşma dalgası yarata-
çizdiğini ve tüm bu sürecin ülkemizdeki cağını ortaya koydu.
buhranı daha da derinleştirdiğini biliyoruz;
ülke olarak hep birlikte yaşıyoruz. 1990’larda, özellikle Doğu Asya’da ihra-
cata-dayalı büyüme stratejileri ile kalkın-
İktidarın geçtiğimiz aylarda “rekabetçi kur, ma örnekleri yaygındı. Ancak artık küresel
cari denge, Çin modeli, Türkiye Ekonomi gerçekler farklı. Çin dahi iç talebe dayalı bir

14 İkinci Yüzyıl Dergi


ikinciyuzyildergi

büyüme anlayışını tartışmaya başladı. Bu- ki sıçrama ve TL’deki değer kaybı, bırakın
nunla birlikte, teknolojik gelişmeler ucuz tedarik zincirlerindeki yeniliklerden yarar-
emek gücü ihtiyacını dahi azaltacak konu- lanmayı, Türkiye’nin hem iç ticaretini hem
ma geliyor. Tüm ülkeler Sanayi 4.0 ve di- de dış ticaretini ciddi anlamda olumsuz
jitalleşmenin yaratacağı otomasyon ve ro- etkiledi. TL’deki değer kaybından yarar-
botlaşmanın işgücü talebini azaltacağına lanması beklenen ihracatçılar dahi istikrarlı
dair hazırlık peşinde. Bu gelişmeler ucuz kur taleplerini dile getirdi. Yani ucuzlayan
emek gücü üzerinden rekabet yaratmanın TL bir rekabet gücü değil ekonomi yöne-
sürdürülebilir bir politika olmayacağına timine duyulan güvensizliğin, belirsizlik ve
işaret ediyor. Uluslararası çalışmalar ucuz istikrarsızlığın fiyatlanması oldu.
işçi maliyeti arayışından kaynaklı ticare-
tin özellikle emek-yoğun imalat sanayin- İktidarın 19 yıl boyunca Türkiye’yi dış fi-
de azaldığını, 2005’de bu oranın %55’ten nansmana, ara malı ve hammadde ithala-
2020’lere doğru (2017’de) %43’e düştüğü- tına bağımlı kılmasından ötürü TL’nin de-
nü gösteriyor. ğersizleştirilmesinin iddia edilen sonuçları
ortaya koymadığı ve koymayacağı bir kez
Sonuçta TL değer kaybettikçe ülkemizin daha gün yüzüne çıktı. TL’deki rekor de-
rekabet gücü değil, ekonomiyi yöneten ik- ğer kaybına rağmen Kasım ve Aralık ayla-
tidara duyulan güvensizlik arttı. Kasım ve rında Türkiye dış açık vermeye devam etti.
Aralık aylarında yaşanan döviz kurlarında- 2021’de Türkiye 46 milyar dolar dış ticaret

Ocak - Şubat 15
açığı verdi, 2021 yılının Ocak-Kasım dö- ve ihracatımızda katma değerin payı çok
neminde cari açık 10.9 milyar dolar oldu. düşük. TÜİK’in dış ticaret verilerine göre,
Bir birim ihracat yaptığımızda kaç birim Türkiye’nin imalat sanayi ihracatı içindeki
ithalat ürün alabileceğimizi gösteren dış yüksek teknoloji ürünlerinin payı %3 ban-
ticaret haddi Ekim ayında 79,2 ile endeks dında. Dünya Bankası verilerine göre bu
tarihinin en düşük seviyesini gördü. Dış ti- oran Çek Cumhuriyeti ve Meksika’da %20,
caret haddinin 100’ün altında olması ihraç Brezilya’da %15, Bulgaristan’da %10 ban-
fiyatlarının ithal fiyatlarının altında seyret- dında. Öte yandan ihracatımızın kilogram
tiği, dış ticaretin aleyhte olduğu anlamına fiyatı da zaman içerisinde 1 dolara kadar
geliyor. Başarısız olacağı en başından beri geriledi.
açık olan bu deneyin sonucunda TÜİK ve-
rilerinde dahi üreticinin yıllık maliyet artışı Orta ve uzun vadeli stratejik planlar, yük-
%79,9 olurken tüketici fiyatlarındaki yıllık sek katma değerli üretim ile küresel tica-
artış %36,1’e yükseldi. TL’nin değer kay- rette Türkiye’nin rekabet gücünü arttırma-
bıyla birlikte aşırı oynaklığı, fiyatlama dav- yı hedeflemeli. Bu kapsamda, kuracağımız
ranışlarındaki bozulmalar ve belirsizlikler üretim ekonomisi ile tüm üretimin katma
öyle bir hal aldı ki bırakalım tedarik zincir- değerini arttırmayı hedeflerken bir yandan
lerindeki değişikliklerden avantaj sağlama- da üretimin ve dolayısı ile ihracatın ithal
yı, ülkedeki ekonomik faaliyet ve ticaret ara malı bağımlılığını da ortadan kaldırma-
toptan durma noktasına geldi. Çünkü ulus- yı hedefleyeceğiz
lararası ticarette maliyet ve verimlilik kadar
riskler de göz önünde bulunduruluyor. İktidar olur olmaz kuracağımız Stratejik
Planlama Teşkilatı’nın temel misyonların-
www.ikinciyuzyildergi.com

BIZIM TERCIHIMIZ: PLANLAMA, dan biri de bu olacak. Kamu yatırımlarının


KATMA DEĞERE DAYALI YENI BIR ranta, yandaşlara, beton projelerine değil
TICARET STRATEJISI, REFAH, EŞIT eğitime, teknolojiye ve verimlilik artışları-
BÖLÜŞÜM VE KALKINMA na yönlendirilmesi tercihinde bulunacağız.
Katma değeri arttırabilmek için verimliliği,
Tüm bunlar Türkiye’nin ekonomi ve tica- verimliliği arttırabilmek için eğitimin kali-
rette istikrarlı, güven telkin eden, planlı, tesini ve teknoloji altyapısını güçlendirece-
katma değerli, nitelikli istihdam yaratan, ğiz.
eşitlikçi bir bölüşümü ve kalkınmayı esas
alan yeni bir düzene ihtiyaç duyduğunu or- Refah yaratmak kadar refahı tüm topluma,
taya koyuyor. Aynı şekilde, değişen dünya tabana yaymak da önemli. Türkiye’yi ucuz
ekonomisinde ve uluslararası ticarette Tür- emek sömürü değil katma değerli üretim
kiye’nin rolünün de yeniden bu değişimin merkezi haline getirmenin temel koşulla-
ışığında tanımlanmasını gerekiyor. rından biri sosyoekonomik eşitlikten ve
gelir adaletinden ödün vermemek olmalı.
Küresel ticarette en dinamik unsur yüksek İktidar sık sık Türkiye’nin ihracata dayalı bir
teknolojili ürün ticaretinde. Dijitalleşme, büyüme anlayışını benimsediğini dile geti-
yapay zekâ, Sanayi 4.0, hızlanan otomas- riyor. İktidar bunu ihraç ettiğimiz ürünleri
yon ve inovasyon süreçleri ile birlikte bili- ucuzlatarak, bu ürünleri alın terleriyle yara-
şim sektörünün mal ve hizmet ticareti de tan emekçilerin ücretlerini baskılayıp alım
kuvvetleniyor. Dolayısıyla Türkiye’nin küre- güçlerini eriterek yapmaya çalışıyor. İşte
sel ticaretteki rolünün yeniden tanımlan- bu sömürü düzenini değiştireceğiz.
masında bu ürün yelpazesini hedefleyen,
küresel ticaretin en dinamik ürün sınıfla- Emekçilerin ücretlerini ve yaşam kalitele-
malarından aldığı payı artırmayı sağlaya- rini düşürmeyi, ülkeyi “ucuzluk pazarına”
cak teknolojik dönüşümün gerçekleşmesi çevirmenin bir aracı olarak gören bu çarpık
gerekiyor. zihniyetin sonuçları büyüme rakamlarına
da yansıyor. Emekçilerin milli gelirden al-
Ucuza üreterek değil nitelikli üreterek re- dıkları paya baktığımızda gözle görülür bir
kabet edecek bir stratejiye ihtiyacımız ol- gerileme yaşandığını görüyoruz. 2019 yılı-
duğu çok açık. Hali hazırda üretimimizde nın birinci çeyreğinde %39,1 olan pay 2021

16 İkinci Yüzyıl Dergi


ikinciyuzyildergi

Selin Sayek Böke

yılının üçüncü çeyreği itibariyle %29,8’e planlı bir düzende yatırımları nitelikli ve
geriledi. Refahı bir avuç imtiyazlıda top- verimli sektörlere yöneltmek, emek gücü-
layan, toplumun üreten ve çalışan geniş nün kolektif pazarlık gücünün yani sendi-
kesimlerini yoksullaştıran bu düzeni değiş- kalaşmanın önündeki yasal ve fiili engelle-
tirmek sosyal demokrat siyasetin önünde ri kaldırmak ve herkes için asgari bir gelir
duran en önemli görevlerden biri. güvencesini sağlayacak sosyal devlet po-
litikalarını (bizim programımızdaki adıyla
Emekçilerin ücret seviyesini yükseltmek Aile Destekleri Sigortası) kurmak bir siyasi

Ocak - Şubat 17
www.ikinciyuzyildergi.com

18 İkinci Yüzyıl Dergi


ikinciyuzyildergi

irade meselesi. Partimiz emekten yana işte ülkenin dört bir tarafında doğal dengeyi
bu iradeye sahiptir ve kararlıdır. bozmaya devam ediyor.

İKLIM KRIZI VE YEŞIL MUTABAKAT Türkiye ekonomisini ve ticaret sistemimizi


yeşil dönüşüme uyumlu hale getirmek için
Tedarik zincirlerinde ve küresel ticaret sis- yapıcı ve tüm toplum kesimlerini gözeten
teminde COVİD-19 salgını kadar etkili olan adımlar atmak da ancak bir plan ile başa-
bir diğer unsur iklim krizi oldu. Zaten orta- rılabilir. Herhangi bir istihdam kaybına yol
ya çıkan salgınları iklim krizinden ve kurulu açmayacak, üretim ve ticaret sistemini sek-
düzenin ekolojik denge üzerindeki oluştur- teye uğratıp yeni arz şokları yaratmayacak
duğu baskıdan bağımsız düşünmek müm- şekilde bu dönüşümün hayata geçirilmesi
kün değil. Ülkemizde de iklim değişikliği- için birkaç sayfalık soyut ifadelerle dolu
nin ve rant odaklı ekonomik düzenin yol metinleri aşan somut ve detaylandırılmış,
açtığı yangın, sel, heyelan gibi felaketlerin enerji ve iklim uzmanlarının katkı sağladığı
ağır sonuçlarını yaşıyoruz. İklim kriziyle bir plana ihtiyaç var. Bu planı biz hayata
göstermelik laflarla değil ama somut adım- geçireceğiz.
larla gerçekten mücadele etmek ülkemizi,
doğayı, tüm canlıları koruyabilmek için çok SONUÇ
önemli olduğu gibi Türkiye’nin küresel ti-
caretteki rolünün yeniden tanımlanması ve Tedarik zincirleri ve dünya ticareti üzerin-
ülkemizin uluslararası ekonomide hak etti- de salgının, dijitalleşmenin ve yeşil dönü-
ği konuma kavuşması için de elzem. şümün yarattığı değişim ve dönüşümlerin
ortağı olmanın, Türkiye’yi katma değerli
Türkiye’nin hacim olarak en büyük dış ti- üretim gücüyle rekabetçi hale getirmenin
caret ortağı olan Avrupa Birliği, yayınladı- zeminini güven ve istikrar oluşturuyor. Sü-
ğı Yeşil Mutabakat programıyla sanayiden rekli istikrarsızlık, belirsizlik ve güvensizlik
enerjiye, ulaştırmadan tarıma karbonsuz anlamına gelen Tek Adam Rejimi yerine
bir ekonomik modele geçiş öneriyor ve bu kuracağımız Güçlendirilmiş Parlamenter
sürecin kendisi ticareti de yeniden şekil- Sistem ile inşa edeceğimiz demokratik hu-
lendiriyor. Mutabakat çerçevesinde sınırda kuk devleti bu güven zeminini sağlamlaş-
karbon düzenlemesi uygulaması getirile- tıracak.
cek olması AB ile ticaret yapan tüm ülke-
ler açısından etkisi olacak bir politika. Yeşil Ülkemizin küresel ticarette oynayacağı
Mutabakatın ve sınırda karbon düzenleme- rolün temel girdisi emek sömürüsü değil
sinin iklim kriziyle mücadelede karbon salı- katma değer olacak. Türkiye ekonomisi-
nımlarını küresel çapta azaltma konusunda nin verimliliğini ve katma değerini arttıra-
ne kadar etkili olacağı tartışmalıdır. Ancak cak hem maddi kaynakları hem de insan
uluslararası ticaretin bu program ışığın- kaynağı var. Önemli olan bu kaynakların
da dönüşeceği bugünden bellidir. Sınırda verimli alanlara aktarılmasını sağlayacak
karbon düzenlemesinin Türkiye’nin ticaret bir siyasi irade. O siyasi irade de bizde var.
sistemine 2 milyar avroya yakın yük getire- Kuracağımız düzen ile üreterek yaratılan
bileceği hesaplanıyor. refahı hakça bölüşeceğiz. Büyüme ancak
“kimseyi arkada bırakmayacak kadar” kap-
İktidar ise Türkiye’yi bu sürece hazırlamı- sayıcı olursa gerçek bir kalkınmaya dönü-
yor. Paris Anlaşması 2021 yılında Glasgow şür. Hakça bölüşümün güvencesi sosyal
İklim Zirvesi öncesinde Türkiye’ye birkaç devlet olacak.
milyar dolarlık fon aktarımı için nihayet im-
zalanmış olsa da iklim kriziyle mücadelede Dünya yeniden şekillenirken zamanın ruhu
ve yeşil dönüşümde somut adımlar atılmı- sosyal demokrat bir ekonomik düzeni ça-
yor. Ticaret Bakanlığı’nın yayınladığı Yeşil ğırıyor! Cumhuriyetimizin ikinci yüzyılında
Mutabakat Eylem Planı ise yalnızca soyut ülkemizin küresel ekonomi ve uluslararası
bir niyet beyanı olarak ortada duruyor. İkti- ticaretteki rolünü planla tanımlayacak ve
dar, büyük çevre yıkımı yaratan rant proje- kurumsal bir çerçeveye oturtarak sürdürü-
lerini halkın vergileriyle finanse etmeye ve lebilir kılacağız. Biz kuracağız!

Ocak - Şubat 19
İlhan Kesici ilhankesici
İstanbul Milletvekili ilhankesici@tbmm.gov.tr

İkinci Yüzyıl Yayın Kurulu sordu, DPT Eski


Müsteşarı, İstanbul Milletvekili
İlhan Kesici cevapladı: Devlet ve Planlama
Türkiye’nin iktisat tarihi içinde planlama- çi Parti’nin iktidar döneminde yaşanmıştı.
nın yeri nedir? 1932 seçimlerine Demokrat Parti’nin Baş-
kan adayı Franklin Roosevelt New Deal,
İlhan Kesici: Türkiye Cumhuriyeti Devle- Yeni Düzen, yeni ekonomi programı ile se-
ti’nin ekonomi politikası başlangıç yılların- çimi kazandı ve tüm dünyada devletin eko-
da, İzmir Türkiye İktisat Kongresi’nde de nomide yeni rolü ortaya çıkmaya başladı.
tartışıldığı gibi, özel sektöre dayalı karma
ekonomi modeli diyebileceğimiz bir mo- Bankacılık sektörünün bütünüyle yeni baş-
deldir. Serbest ekonomi ve özel sektörden tan ele alınması, işçi işveren ilişkilerinin
yanadır. Sadece özel sektörün sermaye bi- yeni bir düzene geçmesi, kamu altyapı ya-
rikimi, müteşebbislik yatırımcılık kabiliyeti tırımlarının hemen tümünün devlet eliyle
www.ikinciyuzyildergi.com

ve kapasitesi, dünya bilgisi ve görgüsü baş- yapılması gibi Amerika’nın geleneksel eko-
langıç yıllarında zayıftır. Bu bakımdan özel nomik modeline göre çok büyük değişik-
sektörün gücünün yetmeyeceği alanlarda likler yapılan yeni bir yapıya geçilmiş oldu.
devlet devreye girecektir. Elbette devlet
sektörü de çok kuvvetli bir sektör değildir. 1935-1941 yılları arasında Amerika’da kamu
Kamu ve özel sektör birbirinin rakibi değil- altyapı yatırımlarına o zamanın parasıyla 13
dir, aksine birbirini tamamlayan iki aktör milyar dolarlık muazzam bir kaynak tahsisi
olarak ekonomik sistemde yer alacaklardır. yapılmıştı. Bu kapsamda 600 bin km yeni
Bu durum 1923 yılından 1930 yılına kadar karayolu, 80 bin köprü, 300 yeni havaalanı
başarıyla böyle devam etmiştir. yapılmıştı. O kadardır ki Amerika’nın hala
bugün bile kullandığı özellikle ulaştırma
Amerika’da 1929-1932 yıllarında yaşanan alt yapısı taa o zamandan kalan altyapı-
Büyük Ekonomik Buhran, Great Depressi- dır. Yani Amerika’da bile devlet ekonomik
on, sadece Amerika’yı değil tüm dünyayı sistemin tam göbeğine oturmuş oluyordu.
çok derinden etkilemiştir. Amerika’da bor- Alt yapı yatırımlarının yanında özel sektöre
sa, hisse senetleri piyasası çökmüş, banka- dayalı ama devletin de öncülüğü, düzenle-
lar batmış, gayrimenkul fiyatları yere çakıl- yiciliği, yol göstericiliğinde yeni bir kalkın-
mıştı. Dünya ticareti yüzde 65 daralmıştı. ma modeli başlıyordu.
Haliyle Amerika dahil tüm dünya ülkelerin-
de yeni ekonomik model arayışları ortaya Aynı dönemlerde kıta Avrupası’nda da
çıkmıştı. özellikle büyük İngiliz iktisatçısı John May-
nard Keynes’in de benzer istikametteki ik-
Bu kriz bir anlamda o zamana kadar başa- tisat teorileriyle dünyanın yeni iktisat poli-
rıyla da uygulanmış olsa bile biraz da ser- tikaları belirlenmeye başlamıştı.
best piyasa ekonomisi uygulamasının bir
sonucu olarak meydana gelen bir ekono- Hangi ihtiyaçların sonucu olarak kalkınma
mik kriz idi. Böyle olunca da hem dünyada planlaması Türkiye’de doğmuştur? Tarih-
hem de bizde yeni ekonomik model arayış- sel evrim içinde nasıl bir işlev yüklenmiş-
ları başlamıştı. tir?

Büyük Buhran Amerika’da Cumhuriyet- İlhan Kesici: Bizde de benzer istikamette

20 İkinci Yüzyıl Dergi


ikinciyuzyildergi

İlhan Kesici

bir yenilenme gecikmeden yapılmaya baş- lebilir. Devletin müdahaleciliği, düzenleyi-


lanıldı. Biz zaten 1800’lerin ortalarından ciliği, hatta doğrudan yatırımlar yapacağı
itibaren ana hatları itibariyle hep Batı dün- bir ekonomik model. Ekonomide devletin
yasıyla beraber hareket etmeyi kendimize gerekli ve yeterli bir kuvvete sahip olacağı
düstur edinmiştik. Zannedilenin aksine he- bir model, “etatizm”.
men her devirde bizim dünyadaki gelişim
ve değişimleri süratle kendimize adapte Böyle olunca da Celal Bayar’ın ekonomi
etmeye ve geri kalmamaya çalışan bir dev- direksiyonundan kalkması, yerine İsmet
let anlayışına sahip bir yapımız vardır. İnönü’nün Başbakanlıkla birlikte ekonomi
direksiyonunun da başına geçmesi gere-
Cumhuriyet’in birinci ekonomik model dö- kiyordu ve nitekim öyle de oldu.
nemi 1923-1930 dönemidir. Başbakanımız
İsmet İnönü idi ama ekonominin direksi- Biz kendimizi politik anlayış, kurumlar, ku-
yonunda Celal Bayar vardı. Celal Bayar ruluşlar itibariyle hep Batı dünyası içinde
tam anlamıyla özel sektörcü iktisat politi- görürüz ama doğumuzda Sovyetler Birliği
kalarından yana bir devlet adamıydı. Ama ile de hep iyi ilişkiler içinde olmaya ayrıca
dünyadaki hakim rüzgar artık devletçi bir özen göstermişizdir. Dünyada ve bizde de
ekonomik modele evrilmeye başlamıştı. bu büyük ekonomik kriz dolayısıyla katı bir
1923-1938 dönemi de Cumhuriyet’in ikinci devletçi ekonomik kalkınma modeli uygu-
ekonomik model dönemi olarak kabul edi- lanmakta olan Sovyetler Birliği’nde uygu-

Ocak - Şubat 21
lanmakta olan devletçi ekonomik model lendirilmesi, projelerin finansmanı nasıl
uygulamasına daha yakından bakmak ihti- olacaktı, hangi kuruluşlar bu konularla gö-
yacı ortaya çıkmıştı. revlendirilecekti, bunlar yoktu ve belli de
değildi. Özel sektör projelerinin finansma-
İsmet İnönü ekonominin de direksiyonu- nında 1924 yılında kurulmuş olan Türkiye İş
na geçer geçmez Rusya’da uygulanmakta Bankası yeterli destekleri sağlayabiliyordu
olan ekonomik faaliyetleri bizzat görmek, ama kamu sektörü projelerinin finansmanı
bizzat incelemek amacıyla 1932 yılında nasıl karşılanacaktı, bu yoktu. Bunun için
Rusya’yı iki kere ziyaret etti. Planlama fik- de bir kamu bankasına ihtiyaç vardı ve
ri, planlama nosyonu, anlayışı daha çok çözüm bulundu. 1933 yılında Sümerbank
Başbakan İsmet İnönü’nün bu 1932 Rusya kuruldu. Sümerbank daha çok dokuma,
seyahatinden itibaren bizim siyasi ve eko- tekstil, vb sektörlerde yoğunlaşacaktı. Bu
nomik literatürümüze girmiş olan bir kav- sektörlerin hemen yanında bir de maden-
ramdır. Bu Rusya seyahatinden İsmet Paşa cilik, demir sanayii, kimya sanayi vb pro-
şu tür bilgilerle dönmüştür. jeler vardı, bunlar ne olacaktı? Bunlar için
de 1935 yılında iki yeni kuruluş daha kuru-
Bir, ekonomik planlama modelinde mali lacaktı. Etibank ve Maden Tetkik ve Arama
kaynaklar nasıl bulunacaktır? Bulunacak Enstitüsü. Görüldüğü gibi Cumhuriyet he-
mali kaynakların nerelere ve nasıl tahsis men her konuyu neredeyse bugünün ge-
edileceği ve benzeri hususlar bu planlama lişmiş anlayışlarına çok paralel ve bilimsel
yaklaşımının içerisinde nasıl ele alınacak- bir şekilde ele alıyordu. Bunun semeresini,
tır. İki, Sovyetler Birliği’ndeki tam devletçi olumlu sonuçlarını da elbette elde edecek-
planlama modeli uygulamasının sonuçları ti.
www.ikinciyuzyildergi.com

nasıl olmuştur? Neler, hangi sonuçlar elde


edilmiştir ve biz Sovyetler Birliği’nde uy- Birinci Sanayi Planında geri kalmış bölge-
gulanmış olan modelin Türkiye şartlarına lerin geliştirilmesi konusu da yer almıştır.
ne kadarını ve nasıl adapte edebiliriz? Bü- Çok daha sonra 1960 yılında kurulacak
tün bu bilgilerle İsmet İnönü döndü. Yapı- olan Devlet Planlama Teşkilatı’nda, DPT,
lan görüşmelere uygun olarak İnönü’nün ayrı bir daire olarak kuracağımız “Kalkın-
ziyaretinin hemen ertesinde İktisat Profe- mada Öncelikli Yöreler Dairesi” de tam bu
sörü Orloff başkanlığında bir Rus ekonomi anlayışla kurulmuştur. Milli Savunma ile il-
heyeti de hemen Türkiye’ye geldi. gili projeler de bu sanayi planı içinde yer
almış bulunmaktadır. Bütün bunlar devlet-
Ekonomik heyet ilk “sanayi planı” diyece- çiliğin bir iktisat modeli olarak uygulanabi-
ğimiz bir plana esas olmak üzere çalışma- lirliğinin de bir öncüsü olmuştur.
lar yaptılar. 1933 yılında raporlarını hazır-
ladılar ve Hükümete sundular. Biz bununla Birinci Beş Yıllık Sanayi Planı 1934-1938 yıl-
da yetinmedik, bir de Amerika’dan da bir larını kapsar ama uygulamaya konulması-
ekonomik heyet davet ettik. 1933 yılında nın üstünden henüz iki yıl geçtikten sonra
New York merkezli bir Amerikan şirketi de İkinci Beş Yıllık Sanayi Planı hazırlanmıştır.
ekonomik raporlar hazırlamak üzere Tür- Bu bir anlamda da birinci planın uygulama-
kiye’ye geldi. Bunlar da ekonomik duru- daki bazı eksiklerinin görülmesi, yeni bazı
mumuzla ilgili 1934 yılında geniş kapsamlı bilgilerin plana enjekte edilmesi gereği vb
bir rapor verdiler. Biz de Hükümet olarak hususlar dolayısıyla olmuştur.
bu iki raporu kullanarak ilk “Beş Yıllık Sa-
nayi Planı” mızı hazırladık ve uygulamaya İkinci Beş Yıllık Sanayi Planı 1936-1939 yıl-
koyduk. Bu plana sanayi planı denmesinin larını kapsayacak şekilde hazırlanmıştır.
sebebi planın sadece sanayi sektörüyle il- Ama 1939’da İkinci Dünya Savaşı’nın başla-
gili olmasıdır. Tarım ve hizmetler sektörünü masıyla birlikte 1939 yılından itibaren tüm
kapsamıyordu. Sadece sanayi sektörü idi. planlar değişecektir ve her şey “milli sa-
vunma ihtiyaçları” na göre ele alınacaktır.
Planı hazırlamıştık, iyi güzel bir plan da Ama hemen şunu da ifade etmek lazımdır
olmuştu ama ihtiyaç duyulan özellikle fi- ki, 1934-1938 dönemi için yapılması öngö-
nansman kaynaklarının bulunması, değer- rülen 23 fabrika projesinden 19’u başarı ile

22 İkinci Yüzyıl Dergi


ikinciyuzyildergi

ve aynen planlandığı şekilde tamamlanmış ortaya çıkmıştır. Bunda kaynakların pek de


ve işletmeye alınmıştır. Çok büyük bir ba- verimli kullanılmadığı, hatta biraz da gelişi
şarıdır. güzel kullanıldığı, projelerin verimliliğinin
düşük olduğu, ekonomiyi bir bütün halin-
Dönemler itibariyle bakıldığında 1923- de ele almak yerine projelerin ve kaynak-
1938, büyük Atatürk’ün döneminde elde ların daha çok siyasi düşüncelerle ve bölük
edilen yıllık ortalama ekonomik büyüme pörçük kullanıldığı görülmüştür. Bütün bu
hızı yüzde 7.3’ tür ve tüm Cumhuriyet ta- ve benzeri ekonomik kararların sonucunda
rihinin dönemler itibariyle en yüksek bü- 1958 devalüasyonu gelip kapımızı çalmış-
yüme performansıdır. Ayrıca düşünülme- tır. Hem de yüzde 300’lük bir büyük deva-
lidir ki bu 15 yılın tam 4 yılı da, 1929-1932, lüasyon. Amerikan doları 2.8 TL’den 9.0
büyük dünya ekonomik krizi dönemini de TL’ye çıkarılmıştır. Haliyle tüm ekonomik
içine almaktadır. Dünya ekonomik buhra- dengeler bozulmuş ve özellikle dış finans-
nı olmamış olsa bu rakam 15 yıl üst üste man ihtiyacı had safhaya çıkmıştır.
muhtemelen yüzde 10’ları bulacak olan bir
ekonomik kalkınma sağlanmış olabilirdi. Durum bu noktaya gelince biz de Avru-
pa’dan destek ve yardımı aradık. Bizim de
Cumhuriyetin üçüncü ekonomik model 1948 yılında kurucusu olduğumuz OEEC,
dönemini 1950-1960 Demokrat Parti ile Avrupa Ekonomik İşbirliği Teşkilatı’na mü-
başlayan ekonomik model dönemi olarak racaat ettik. Bu teşkilat daha sonra 1961
almak mümkündür. Bu dönem tekrar Celal yılında OECD, Ekonomik İşbirliği ve Kalkın-
Bayar’ın Adnan Menderes’le birlikte eko- ma Teşkilatı’na dönüşecektir.
nominin direksiyonuna yeniden geçeceği
ve özel sektöre dayalı ekonomik kalkın- Avrupa Ekonomik İşbirliği Teşkilatı bize
ma modelidir. Devlet ekonomide yine var- destek için, 1958 yılında, daha sonra 1969
dır, olacaktır ama müdahaleciliği nisbeten yılında ilk Ekonomi Nobel ödülünü alacak
azaltılacaktır. olan meşhur Hollandalı iktisatçı Profesör
Jan Tinbergen başkanlığında bir ekonomik
İkinci Dünya Savaşı icabı sıkı bir tasarruf heyet gönderdiler. Araya 27 Mayıs 1960
altına alınmış olan her türlü ihtiyaçlar ve askeri darbesi girmesine rağmen bu çalış-
imkanlar birden bire ekonominin emrine malar devam etti ve 30 Eylül 1960 tarihin-
verilmiştir. Siyasi alanda olduğu gibi eko- de 91 Sayılı Kanun’la Devlet Planlama Teş-
nomide de bir büyük serbestlik dönemi kilatı kuruldu. 1961 Anayasası’nda da yer
hızla başlamıştır. Finansman imkanlarının alarak anayasal bir teşkilat oldu.
ortaya çıkarılışı, ekonomiye yeniden güve-
nin tesisi, özellikle genç insan gücünün as- Devlet Planlama Teşkilatı sadece normal
keri insan gücü olmaktan çıkıp ekonomik bir kamu kuruluşu değildi, daha büyük bir
insan gücü olarak seferber edilmesi bu dö- ekonomik kurulun Yüksek Planlama Ku-
nemi başarılı kılacak olan hususlardır. rulu’nun bir teşkilatı olarak kurulmuştu.
Yüksek Planlama Kurulu Başbakan’ın baş-
Demokrat Parti dönemi doğal olarak tarım kanlığında Bakanlar Kurulu’nun içinden
sektörü ağırlıklı bir dönemdir. Tarımda me- seçilecek ekonomi ile doğrudan ilgili dört
kanizasyon, gübre kullanımı, sulama pro- Bakan ve Devlet Planlama Teşkilatı üst yö-
jeleri, köylerin kasaba ve ilçelere ulaşması, netimi, Müsteşar ve üç Müsteşar Yardım-
kasaba ve ilçelerin illere bağlanması, ille- cısı’ndan müteşekkildi. Yüksek Planlama
rin birbirine ulaşımı bu dönemin en büyük Kurulu kararlarında 9 imza vardır. Başba-
ekonomik özelliğidir. Böylece özellikle ye- kan ve dört Bakan ve DPT Müsteşarı ve üç
rel tarımsal üretimin serbest piyasaya, Tür- Müsteşar Yardımcısı.
kiye’nin her tarafına arz edilmesini müm-
kün kılmıştır. 1961 Anayasası’nda bu bahis “IV. Bölüm,
Kalkınma planı ve Devlet Planlama Teşki-
Bu dönem 1957-1958 yılına kadar çok ba- latı” başlığı altında şöyle düzenlenmiştir,
şarılı sonuçlarla gelirken birdenbire eko- “Madde 129: İktisadi, sosyal ve kültürel
nomik kaynakların tükenmeye başladığı kalkınma plana bağlanır. Kalkınma bu pla-

Ocak - Şubat 23
www.ikinciyuzyildergi.com

na göre gerçekleştirilir”, denilmektedir. vardır. Ayrıca 1974 Kıbrıs Barış Harekatı,


DPT’nin asıl gücü ve kudreti işte buradan bu münasebetle Türkiye’ye konulan askeri
gelir. ve ekonomik ambargo dönemi de vardır.
Ayrıca bu dönemin içindeki bir on yıllık za-
Usulüne uygun plan uygulaması daha çok man dilimi içinde petrolün varilinin 1 ABD
ilk üç beş yıllık kalkınma planı dönemidir. dolarından 36 dolara, hemen daha sonra
Daha sonraki planların uygulaması siya- da 100 dolara çıktığı bir zaman dilimi de
seten de oldukça karışık, farklı düşünceli vardır.
Başbakanlar ve ekonomik kriz dönemleri-
ne rastlar ve uygulamalar bir plan disiplini Ayrıca bu 15 yılın sadece 5 yılında tek ba-
içinde olamamıştır. Bu bakımdan ben plan- şına bir iktidar dönemi vardır, Adalet Par-
lı kalkınma dönemi olarak daha çok ilk üç tisi-Süleyman Demirel Başbakanlığı. Geri
plan dönemini alırım. Yani 1963-1977, ke- kalan 10 yılda parlamento içi, parlamento
sintisiz 15 yıllık bir planlı kalkınma dönemi. dışı 7 Başbakan, 4-5 partili koalisyon hükü-
Bu 15 yıllık dönemi siyasi istikrarın olduğu metleri dönemi vardır. Gerçekten siyaseten
bir dönem de değildir. Hatta en istikrarsız çok istikrarsız ve karışık bir dönem. İstik-
dönem de denilebilir. Plan hazırlanmasının rarsızlık siyasetin kendi tabiatından gelme-
hemen başında 1960 askeri darbesi, orta- mektedir, 20 yıl içinde demokrasi ve siyasi
sında 1971 askeri müdahalesi, hemen erte- partiler yapısını allak bullak eden 3 askeri
sinde de yine 1980 askeri darbe dönemi darbe ve müdahale sebebiyledir. Ama bü-

24 İkinci Yüzyıl Dergi


ikinciyuzyildergi

tün bu kadar olumsuz ve istikrarsız bir si- AK Parti döneminde Planlamaya nasıl yak-
yasi döneme rağmen çok başarılı peş peşe laşıldı? DPT yerine Kalkınma Bakanlığı’nın
bir üç Beş Yıllık Kalkınma Planı uygulaması kurulması ardından bu Bakanlığın da orta-
vardır. Bu 15 yılın yıllık ortalama ekonomik dan kaldırılması gelişmelerini nasıl yorum-
büyüme hızı yüzde 6.0 dır. Çok iyi bir bü- luyorsunuz?
yümedir. En kötü yılda bile büyüme hızı
yüzde 3.1 in altına da düşmemiştir. Bu da İlhan Kesici: AK Parti Devlet Planlama Teş-
ayrıca belirtilmesi gereken çok önemli bir kilatını sevmedi. Aslında genel olarak aklı-
husustur. na geleni yapmak isteyen hükümetler de
pek sevmemişlerdir. DPT Hükümetlerin ya-
Siyasetin bu kadar dağınık ve istikrarsız pacakları ekonomik ve sosyal programlara,
olmasına rağmen nasıl olmuştur da eko- görevi gereği müdahil olan ve bir teşkilattır.
nomide istikrar ve düzen bozulmamıştır Normal şartlarda hükümetler yapacakları
sorusu çok önemlidir. Bunun tek bir cevabı her projede kendilerine hemen hiç bir ko-
vardır: Kamu bürokrasisinin siyasi vesayet nuda hiç kimse veya kuruluş hiç karışmasın
altında olmaması, ehliyet ve liyakatin her ve kendilerini alabildiğine serbest olsunlar
şeye rağmen korunması, tayin ve terfilerde ister. Ama medeni dünya ve demokrasiler
normal devlet usullerinin dışına çıkılmama- yüzlerce yıllık demokrasi ve ekonomi tec-
sı. Yani siyaset karışıktır, istikrarsızdır ama rübeleriyle bugün gelinen noktada bunun
devlet ve bürokrasi sapa sağlamdır. böyle olmaması lazım geldiğini öğrenmiş-

Ocak - Şubat 25
www.ikinciyuzyildergi.com

26 İkinci Yüzyıl Dergi


ikinciyuzyildergi

lerdir. Yapılan planlar, programlar, bütçe- verimliliğe yol açmaktan başka bir işe de
ler hep hükümet tasarruflarını bir düzene yaramaz. Şu andaki durum da budur. 2018
bağlamak amacını taşır ve yapılacak işler Anayasa değişikliği ile benzer fonksiyonla-
hep bir düzen içinde yapılır. rın bu sefer “Cumhurbaşkanlığı Strateji ve
Bütçe Başkanlığı” na alındığı görülmekte-
Devlet Planlama Teşkilatı da bu düzenle- dir. Ama elbette açıktır ki bu yeni birimin
melerin tam göbeğindedir. Hükümetlere DPT, Yüksek Planlama Kurulu yetki ve gö-
şu işler yapılmaz, yapılamaz; bu işler yapılır revleriyle bir ilgisi kalmamıştır.
ama ancak şu şekilde yapılır diye kurulmuş
olan bir teşkilattır. Bunu derken de gücünü Cumhuriyetimizin ikinci yüzyılına girerken
TC Anayasası’ndan alır. Biraz önce gördük. planlama ihtiyacını ve partimizin “Strate-
jik Planlama Teşkilatı” kurulması önerisini
Ama AK Parti yönetimleri en baştan itiba- nasıl değerlendiriyordunuz?
ren DPT’nin bu tür müdahalelerinden hoş-
nut olmamışlardır. Bu bakımdan siyaseten İlhan Kesici: Devletlerin planlama ihtiyacı,
uygun buldukları bir anda da, 2011, teşkilatı eski dille söylersek “izahtan vareste” dir.
bütünüyle kaldırıp yerine Kalkınma Bakan- Yani izaha bile ihtiyaç yoktur. Tekil insan
lığı kurmuşlardır. DPT’nin bütün kadrola- için günlük seviyede bile bir planlama ihti-
rı da Kalkınma Bakanlığı’na geçirilmiştir. yacı vardır. Planlama yapılmadan yapılacak
Böyle olmakla birlikte yeni bakanlık sa- günlük faaliyetler sadece başı boş ve gelişi
dece bir “danışman” bakanlık olabilmiştir. güzel faaliyetler olmaktan öte bir şey ol-
Zaten amaçlanan da budur. Kararlara ka- maz. Planlama sadece devletler için değil
rışmayan, işlerin nasıl ve ne zaman yapıla- her seviyedeki ticari, iktisadi tüm kuruluş
cağına karışmayan, evet veya hayır deme- ve kurumlar için de lazımdır. Planlamasızlık
yen bir kuruluş. Amaç budur. Buna rağmen gelişi güzellikten başka bir şey değildir. Bu
60 yıllık bir kamu bürokrasisi geleneği ve da kaçınılmaz olarak kaynak israfı ve verim
alışkanlıklarıyla bu istekleri de tam olarak düşüklüğü demektir.
yerine getirilmiş değildir. Kalkınma Bakan-
lığı uzmanları yine de alıştıkları üzere eski 60 yıllık DPT, Yüksek Planlama Kurulu,
fonksiyonlarını yapmaya çalışmışlardır. AK Beş Yıllık Kalkınma Planları, Özel İhtisas
Parti’nin de içinde çeşitli kademelerde gö- Komisyonları, Yıllık Programlar tecrübesi
rev alan, görev yapan, milletvekili ve ba- bize planlamanın ne kadar faydalı oldu-
kanlık yapan arkadaşlarımız da vardır. Bu ğunu tüm verilerle göstermektedir. Baş-
arkadaşlarımızın bir bölümü DPT’de en langıç yıllarında hem diğer kamu sektörü,
üst düzeyde görevlerde de bulunmuşlar- hem özel sektörün yeterince proje bilgisi
dır. Bunlar milletvekili olarak görev yaptı- olmaması veya az olması dolayısiyle biz,
lar, müsteşar olarak görev yaptılar, genel DPT olarak alt proje detaylarına da müda-
müdür olarak görev yaptılar, bakan olarak hil oluyorduk. Ama Türkiye’nin şimdiki in-
görev yaptılar, ekonomik işlerden sorumlu san kaynakları, kurum ve kuruluşların plan,
başbakan yardımcısı olarak da görev yap- program ve proje bilgileri yeteri kadar yük-
tılar. Bu görevlerinde AK Partililikleri kadar sek bir seviyeye ulaşmış bulunmaktadır. Bu
devlet planlamacılığı vasıfları ve anlayışla- bakımdan artık yapacağımız “planlama”
rının da hakim olduğunu görürüz. anlayışımızın daha üst bir “stratejik plan-
lama” seviyesine yükseltilmesi de gerek-
Bu bile Hükümete istedikleri tam serbestiyi mektedir.
tam olarak vermeyince sıra Kalkınma Ba-
kanlığı’nın da bütünüyle kaldırılmasına gel- Genel Başkanımız Sayın Kemal Kılıçdaroğ-
miştir. 2018 yılında yürürlüğe giren büyük lu yeni yılın ilk televizyon programında,
anayasa değişiklikleriyle bu bakanlık da tü- Habertürk-Fatih Altaylı-Teke Tek programı,
müyle kaldırılmıştır. Hükümet bakımından tam da programın ilk sorusuna verdiği ce-
mesele böylece önemli ölçüde halledilmiş vap çok net ve kesin olmuştur: “Güçlendi-
olmuştur. Ama elbette olan ülkeyedir, top- rilmiş ve İyileştirilmiş Parlamenter Sisteme
lumadır. Belli bir düzenin ortadan kaldırıl- geçtiğimizde Devlet Planlama Teşkilatı ilk
ması sonuç olarak da ekonomide düşük 15 günde yeniden kurulacaktır”. Budur!

Ocak - Şubat 27
akif.hamzacebi@tbmm.gov.tr
akif_hamzacebi
www.ikinciyuzyildergi.com

CHP İstanbul Milletvekili


İkinci
Mehmet YüzyılAkif
YayınHamzaçebi
Kurulu sordu yazdı:
CHP Genel Başkan Yardımcısı
Seyit Torun yanıtladı:
Küreselleşme, Ekonomik Krizler
CHP’nin Yerel Yönetim
ve Devletin Yeniden Vizyonu
Keşfi
28 İkinci Yüzyıl Dergi
ikinciyuzyildergi

Hamzaçebi: 20. yüzyılın en önemli olayı nedir sorusuna benim


vereceğim cevap Refah Devleti veya biraz daha farklı bir
ifadeyle Sosyal Devlettir.

İki kavram arasında farklar olduğu yönün- görüş iktisat literatüründe neoliberal eko-
deki görüşleri konumuz açısından ikinci nomi veya neoliberal ekonomi politikaları
plana bırakıyorum. 1929 Dünya Ekonomik olarak isimlendirildi ve küreselleşme süre-
Buhranından sonra çöken Avrupa ekono- cinde çok geniş bir uygulama alanı buldu.
milerini ayağa kaldırmak için Keynesyen Küreselleşme kavramı ile neoliberal ekono-
politikaların geniş uygulama alanı bulma- mi politikaları adeta birbirlerinin ayrılmaz
sı, İkinci Dünya Savaşının yarattığı yıkımın parçası oldular.
ardından tüm Avrupa ekonomilerinin yeni-
den kurulması ve toplumun mutluluğu için 1980’ler küreselleşmeyi bireysel ve top-
tıpkı 1929 Buhranından sonra olduğu gibi lumsal hayatımızda yoğun bir şekilde ya-
devletlerin görev üstlenmesi Refah Dev- şadığımız yılların başlangıcıydılar.
leti/ Sosyal Devletin doğuş nedenleridir.
1929 Buhranından sonra piyasanın yarata- İngiltere’de Margaret Thatcher’ın Ma-
madığı talebi Devletin kamu harcamaları yıs 1979’da ve ABD’de Ronald Reagan’ın
yolu ile yaratmasını öngören Keynesyen 1980’deki seçimleri kazanıp başkanlık gö-
politikalar İkinci Dünya Savaşından son- revine başladığı Ocak 1981’i 20. Yüzyıldaki
ra ekonomide talep yaratmanın ötesinde küreselleşme sürecinin başlangıç tarihleri
refah yaratan ve bunu dağıtan bir içeriğe olarak alabiliriz. Bu gelişmeleri “muhafaza-
kavuşmuştu. Öte yandan sosyal devlet ta- kar devrim” olarak isimlendirenler de var.
rihsel gelişim süreci içerisinde ulus-devleti 1980’li yıllar sonrasının önemli gelişmeleri-
güçlendiren bir fonksiyon da icra etmiştir. ni şöyle sıralayabiliriz:
Refah Devleti (Sosyal Devlet) insanlığın
Ulus-Devlete ulaştıktan sonra vardığı en 1. 1970’li yılların sonuna kadar özellikle sa-
büyük aşamadır. Sosyal devlet olmasaydı nayileşmiş ülkelerde uygulanmış olan Re-
tarihsel geçmişi 1648 Vestfalya Anlaşma- fah Devleti mutabakatının sona ermesi.
sına kadar giden ulus-devlet belki de bu
kadar uzun ömürlü olmayacaktı. 2. Sovyetler Birliği’nin dağılması, sosya-
lizmin çökmesi ve liberal piyasa ekonomi-
Ancak 1980’lerle birlikte Refah Devleti/ sinin yeni kurulan devletlerde de uygula-
Sosyal Devlet kavramları tartışılmaya baş- ma alanı bulması. Fukuyama bu gelişmeyi
landı. Devletin ekonomik hayatımızda bü- “Tarihin Sonu” olarak isimlendirmiştir.
yük bir ağırlıkla yer alıyor olması verimlilik,
büyüme, refah gibi kavramlar açısından ol- 3. Ulus-devletlerin ekonomik bağımsızlık-
duğu kadar özgürlükler açısından da eleş- larını koruma konusunda güç kaybetmesi.
tirilmeye başlandı. Bu görüşe göre Devleti Ulus-devletlerin egemenlik alanlarının da-
küçültmek, ekonomik faaliyetlerden çek- ralması.
mek, vergileri azaltmak ve sosyal devletin
çerçevesini daraltmak gerekiyordu. Piyasa 4. Bilgi ve iletişim teknolojilerindeki geliş-
bunları daha iyi halledebilirdi. Üretimde ve meler/ küreselleşme.
gelirde artış sağlamanın yolu buydu. Bire-
yin öne çıktığı, toplumsalın zayıfladığı bu 5. Endüstri 4.0
süreçte Foucault geleceği görür gibi “Top-
lumu Savunmak Gerekir” deme ihtiyacı 6. Ekonomik krizler
duymuştu.
Küreselleşmenin iki yönü var. Bir yönü bil-
Devleti ekonomik faaliyetlerden çeken, gi ve iletişim teknolojilerindeki gelişmenin
ekonomiye müdahalesini sadece düzen- hayatımızı kolaylaştırması. Bilgiye ulaş-
leyici ve denetleyici çerçeveye oturtan bu manın kolaylaşması devletler dâhil bütün

Ocak - Şubat 29
M. Akif Hamzaçebi

organizasyonları, yapıları çok derinden et- bu yana IMF politikaları çerçevesinde ülke-
kilemiş, toplumsal hareketlere ivme kazan- mizde 70 milyar dolarlık özelleştirme ya-
dırmış, özgürlük ve demokrasi konularında pılmıştır. Özelleştirmede sona gelindiğini
talepkâr bireyler yaratarak sivil toplumu söylemek de mümkün değildir. Öte yan-
www.ikinciyuzyildergi.com

güçlendirici bir rol oynamıştır. Küreselleş- dan AK Parti iktidarının ilk dönemlerinde
menin asıl önemli yönü ise sermaye hare- uygulanan yüksek faiz-düşük kur politikası
ketlerinin serbestleşmesi olmuştur. Küre- uluslararası likiditenin bolluğu ile birleşin-
selleşmenin bu yönünü düzenleyen ilkeler ce ülkemize büyük bir fon akışı olmuştur.
1989 yılında ABD Hazine Bakanlığının etki- AK Parti’nin 19 yıllık iktidar dönemi bo-
si altında hareket eden IMF ve Dünya Ban- yunca (2002 Kasım – 2021 Eylül) Türkiye
kası tarafından oluşturulmuştur. Bu ilkeler 588 milyar dolarlık cari açık vermiştir. Cari
bütünü Washington Uzlaşması (Konsensü- açık aynı zamanda ülkemizin tasarruf açı-
sü) olarak isimlendirilmektedir. Washing- ğını göstermektedir. Doğal olarak bu açık
ton Uzlaşmasını neoliberal ekonomi politi- yurtdışından ülkemize giren fonlarla finan-
kalarının anayasası olarak tanımlayabiliriz. se edilmiştir. “Cari açık finanse ediliyorsa
Buna göre devlet ekonomide üretim faa- sorun yoktur” anlayışının hakim olduğu bu
liyetinde bulunmayacak, KİT’ler özelleştiri- dönemde ülkemize portföy yatırımı, doğ-
lecek, döviz kuru piyasa tarafından belirle- rudan yatırım, devlet iç borçlanma senedi
necek, sübvansiyonlar kaldırılacak, ülkeye alımı, mevduat, kredi gibi yollarla yurt dı-
sermaye giriş-çıkışı serbest olacak, kamu şından net 588 milyar dolarlık kaynak girişi
açıklarını azaltacak bir maliye politikası uy- gerçekleşmiştir (Türkiye’ye giren kaynak-
gulanacak vb. gibi. Bu modelde, ekonomik tan Türkiye’den çıkan kaynak düşüldükten
faaliyetlerden çekilmesi nedeniyle Devlete sonraki net rakam). Ödemeler Dengesinin
düşen görev piyasaların başıboş kalmama- net hata ve noksan kalemindeki 66 milyar
sı için düzenleyici ve denetleyici bir rol ola- doları ve 70 milyar dolarlık özelleştirme
rak tanımlanmıştır. gelirini de ilave ettiğimiz zaman AK Parti
iktidarının bugüne kadar bütçe kaynakları
IMF ve Dünya Bankası bu ilkeleri kredi al- haricinde toplam 724 milyar dolarlık kay-
mak için kendilerine başvuran ülkelere nak kullandığı ortaya çıkmaktadır.
krediyi açma ve kullandırmanın şartı ola-
rak empoze etmiştir. Türkiye de IMF poli- Ne var ki bu politikalar ülkemizde refahı ar-
tikaları olarak isimlendirebileceğimiz bu tırmamıştır. Türkiye ekonomisi sık sık eko-
politikaları 1999 yılının Aralık ayından iti- nomik kriz veya daralma süreçleri yaşayan
baren uygulamaya başlamıştır. Örneğin bir ekonomiye dönüşmüştür. Zaman za-
AK Parti’nin iktidar olduğu 2002 yılından man dış kaynak girişiyle ortaya çıkan refah

30 İkinci Yüzyıl Dergi


ikinciyuzyildergi

artışı ise her defasında ekonomik krizlerle Bugünkü rakamlarla değerlendirdiğimizde


kesintiye uğramıştır. Ekonomi potansiyel ise Çin ekonomisinin Türkiye ekonomisini
büyümesini dahi gerçekleştiremeyecek bir geçtiğini görüyoruz. Türkiye’de kişi başına
süreci yaşamaktadır. Türkiye ekonomisinin düşen milli gelir 2000 yılında 4.337, Çin’de
bu süreçte nereden nereye geldiğini göre- 959 dolar iken 2020 yılında bu rakamlar
bilmek için rakamlara diğer ülkelerle kıyas- Türkiye’de 8.536, Çin’de 10.435 dolar ol-
lamalı olarak bakmak gerekir. muştur.

Türkiye ekonomisi 2000’li yılların başında Ayrıca Çin bilgi teknolojilerine ve eğitime
dünya hasılasının %0,8’ini üretiyordu, bu- yaptığı yatırımların sonucunu almaktadır.
gün de bu oran değişmemiş olup %0,8’dir. Bugün dünyanın en büyük 10 şirketinin 8’i
Kişi başına düşen gelir açısından yapılan teknoloji şirketi olup bunun içinde Çin’in
sıralamada da 2002’de 75’inci sıradayken 2 teknoloji şirketi vardır. Çin’in bu iki tek-
bugün 76. sıradayız. noloji şirketinin kuruluş tarihlerine baktı-
ğımızda 1998 ve 1999 yıllarını görüyoruz.
Bugünlerde örnek alınmak istenen Çin Mo- Türkiye 1999 Aralık ayında yapılan Helsinki
deli, “Çin de böyle kalkınmış” denilen mo- Zirvesinde AB’nin tam üye adayı ilan edil-
delde çok uzun yıllar boyunca emek ücret- mişti. Şimdi AB üyelik süreci Türkiye’nin
leri baskı altına alınmış ve Çin ucuz emek gündeminde olmadığı gibi milli gelir gös-
üzerinden uluslararası pazarlarda rekabet tergeleri açısından da Çin’in gerisine düş-
gücü kazanmıştır. Ancak bir dönem aylık müş durumdayız.
50-100 dolarlık işçi ücretlerinin konuşul-
duğu Çin’de bugün asgari ücret çok yük- Türkiye ise 2003 – 2021 döneminde (2021
selmiş, bazı eyaletlerde Türkiye’yi geçmiş- Ekim ayı itibarıyla) bütçe kaynakları dışın-
tir. Örneğin asgari ücret Şanghay’da 414 da 724 milyar dolarlık kaynak kullanmasına
dolar, Pekin’de 371 dolar seviyesindedir. rağmen ekonomide bir dönüşümü gerçek-
Ayrıca Devlet kapitalizmi veya otoriter ka- leştirememiştir. İmalat sanayimizin duru-
pitalizm olarak isimlendirilen Çin modeli, muna baktığımızda yüksek teknolojili ürün
otoriter rejim ve değeri düşük ulusal para- üretim ve ihracatında bir ilerlemenin olma-
nın (Yuan) varlığı yanında ekolojik kaygıla- dığını görüyoruz.
rın gözetilmediği, demokrasi, özgürlük gibi
kavramların konuşulmadığı bir modeldir. Türkiye’nin imalat sanayiinin teknoloji yo-
ğun üretimindeki durumu şudur:

Ocak - Şubat 31
Dikkat edilirse 2000’li yıllarda Türkiye ima- Türkiye’de de olan budur. Suriyeli ve Afgan
lat sanayiinde bir dönüşüm yapamadığı işgücü imalat sanayiimizin emek yoğun
için teknoloji yoğun ürün üretim ve ihraca- teknolojisi için bir fırsat olarak değerlen-
www.ikinciyuzyildergi.com

tında ileri gidememiş, adeta yerinde say- dirilmiş ve ucuz işgücü istihdamının yolu
mıştır. Düşük, orta-düşük ve orta-yüksek açılmıştır. Böylece tekstil gibi düşük katma
teknolojili ürünlerin dağılımında da önemli değerli ürünler üreten sektörler büyürken
sayılabilecek bir değişiklik olmamıştır. Tür- teknoloji yoğun ürünler üreten sektörler
kiye ekonomisi 1970’lerde ağırlıklı olarak ileri gidememiş ve nispi olarak küçülmüş-
tarımsal ürünlere dayalı iken; 24 Ocak 1980 tür. Yukarıda verdiğimiz rakamlar bunu
kararları sonrasında emek yoğun teknolo- göstermektedir.
jilerin hâkim olduğu sektörlere ve 1990’lı
yıllarda da orta-düşük ve orta-yüksek tek- Bunlar Türkiye’nin küreselleşme süreci-
nolojili sektörlere geçtiği halde 2000’li ni doğru yönetemediğini, dışardan gelen
yıllarda yüksek teknolojili sektörlere geçe- fonları fabrika kurmaya değil tüketime yö-
memiştir. nelttiğini ve küreselleşmeden yarar sağla-
yan değil, zarar gören ülkelerden biri oldu-
Bunun Türkiye’nin uyguladığı sanayileşme ğunu göstermektedir.
politikası yanında göç politikaları ile de
yakından ilgisi vardır. Türkiye’de sayıları 5 Ucuz emek üzerinden rekabet gücü ka-
milyonu bulan Suriyeli ve Afgan nüfus var- zanmayı amaçlayan politikalar Türkiye
dır. Bu durum şöyle bir sonuca yol açıyor: ekonomisinin çıkışı değil yıkımı olur. AK
Bir ekonomide nispeten bol bulunan üre- Parti iktidarının bu günlerde sunduğu, adı
tim faktörlerinden biri birdenbire daha da Yeni Ekonomi Modeli olan politikaların Tür-
bollaşırsa iki şey olur: kiye’yi Avrupa’nın ucuz emek deposu yap-
maktan başka bir sonucu olmayacaktır. Su-
1. O faktör ya da kaynağın daha yoğun kul- riyeli ve Afganlı işgücü olmasaydı Türkiye
lanıldığı ürünlerin üretiminde süratle bü- ekonomisi batardı anlayışı gerçekte yük-
yük bir artış meydana gelir. sek teknolojiye geçemeyeşimizin önünde-
ki en büyük engeldir.
2. Bollaşan üretim faktörünün dışındaki
üretim faktörlerinin daha yoğun kullanıl- Bu nedenle Türkiye’de göç politikasından
dığı ürünlerin üretimi azalır. sanayileşme politikalarına kadar Devletin

İBB, İklim Krizi, Engeller


32 İkinci Yüzyıl Dergi
ikinciyuzyildergi

üstlenmesi gereken birçok görev var. Bil- seviyesinin yüksek olmamasıdır. Bu neden-
gi teknolojilerindeki baş döndürücü ge- le madalyonun bir yüzü orta gelir tuzağı
lişme elbette önemli. Devletin bu konuda ise diğer yüzü orta demokrasi tuzağıdır.
yapacağı birçok şey var. Ancak imalat sa- Türkiye bu tuzağa girmiş, buradan çıkama-
nayiinde ihtiyaç duyduğumuz dönüşümü dığı gibi bir dönem ulaşmış olduğu seviye-
gerçekleştirmeden bilgi teknolojilerinde nin oldukça gerisine gitmiştir.
ileri gitmemiz mümkün değildir. Devlet bu
konuda doğrudan sorumluluk üstlenmek Bir uluslararası dergi ülkelerin kişi başına
zorundadır. Devletin doğrudan sorumluluk düşen geliri ile demokratik seviyesini yıl-
üstlenmesi yanında, KÖO (Kamu Özel Or- lar itibarıyla oluşturduğu endekste takip
taklığı) modeli ile (KÖİ, Kamu Özel İşbirliği etmektedir. Endekste ülkeler 4 gruba ay-
modeli değil) imalat sanayiindeki bu dönü- rılmışlardır. Tam Demokrasiler (8 puan ve
şümü gerçekleştirebiliriz. üstü), Kusurlu (Eksik) Demokrasiler (6-8
puan arası), Melez Rejimler (4-6 puan ara-
DEMOKRASI YOKSA BÜYÜME DE YOK sı), Otoriter Rejimler (4 puandan düşük).
Tam demokrasiler Kopenhag Kriterlerine
Demokrasi ile büyüme arasında ilişki ku- tam uyum sağlamış ülkelerdir. Demokra-
rulması uzunca sayılabilecek bir süredir si puanı 8’in üstünde olan bu 23 ülkenin
ekonomi yazınını meşgul etmektedir. Ne- 2020 yılında kişi başına gelir ortalaması
oklasik ekonomi büyümeyi fiziki sermaye 47.086 dolar seviyesindedir. Kusurlu (Ek-
birikimine dayalı bir olgu olarak görür. An- sik) Demokrasiler Kopenhag Kriterleri eşi-
cak salt fiziki sermaye birikimine dayalı bir ği olan 6 puan ila 8 puan arasında yer alan
ekonomi politikası büyüme-kalkınma-ge- ülkelerdir. Bunlar da Tam Demokrasi olma
lişme sürecinin sürdürülebilirliğini sağla- yolunda ilerlemektedir. 4 puanın altı otori-
yamamaktadır. Neoklasik görüş ülkenin ter rejimlerdir. 4-6 puan arasında yer alan
eğitim seviyesi, eğitimin kalitesi, işgücü ülkeler ise melez (hibrit) rejimlere sahiptir.
verimliliği, AR-GE harcamaları gibi unsur- Yani demokratik ülkelerde olması gereken
ların büyümedeki önemini ihmal etmek- siyasi partiler, düzenli aralıklarla seçimlerin
tedir. Oysa bu hususlar ülkenin demokrasi yapılması, parlamento, Anayasa’da kuv-
seviyesi ile yakından ilişkilidir. vetler ayrılığının yer alması gibi unsurların
varlığı yanında, otoriter rejimlere mahsus
Sürdürülebilir büyüme için ekonomik ku- uygulamaların da yer aldığı rejimler. Türki-
rumlar kadar ülkedeki demokrasinin sevi- ye bu gruptadır. Türkiye kişi başına gelirini
yesi ve demokratik kurumlar da önemlidir. 12.000 dolar seviyelerine çıkardığı 2012-
Ekonomik kurumların sağlıklı işleyişini sağ- 2013 yıllarında 5,76 puan ile Kopenhag Kri-
layacak olan da demokratik kurumlardır. terleri eşiğine yaklaşmış iken 2020 yılında
21. yüzyılda Çin örneğini bir kenara bıra- (8.597 dolar) 4,48 puan ile otoriter rejim-
kırsak “Demokrasi Yoksa Büyüme de Yok” lerin olduğu ülkeler grubuna çok yaklaş-
diyebiliriz. mıştır. Endekste Türkiye’nin 2014 yılından
itibaren irtifa kaybettiğini görüyoruz. De-
Öte yandan Türkiye’nin sorunu olan Orta mokraside geri giden Türkiye milli gelirde
Gelir Tuzağı kavramı ülkenin demokratik de geriye gitmiştir.
seviyesi ile yakından ilgilidir. Ekonomide
kişi başına düşen milli gelirde 10-11.000 Kişi başına düşen milli gelir sadece bir eko-
dolar ile 15.000 dolar seviyeleri eşik olmak nomik parametre değildir. Bu kavram aynı
üzere orta gelir tuzağından söz edilmekte- zamanda ülkenin demokrasi seviyesi, hu-
dir. Birçok ülke bu eşiklere kadar gelmekte, kuk devleti olup olmadığı, kuvvetler ayrı-
ancak bu eşikleri ya geçememekte ya da lığı, özgürlükler, fırsat eşitliği, kadın-erkek
geçmesi uzun yılları almaktadır. Bu eşikle- eşitliği gibi hususları da kapsar.
rin geçilememesi, bunlara takılıp kalınması
orta gelir tuzağı olarak adlandırılmaktadır. Kısaca demokrasinin seviyesi ile ekonomik
Orta gelir tuzağının gerisinde yatan neden büyüme, kalkınma, gelişme kavramları ara-
ülkenin fiziki sermaye birikimi seviyesi de- sında çok sıkı bir bağ vardır. Demokrasi ol-
ğildir. Gerçek neden, o ülkenin demokratik madan ekonomik büyüme olmaz.

Ocak - Şubat 33
LİBERAL DEMOKRASİNİN ğı “ekran bağımlı birey”, bireyin yükselişi,
MEŞRUİYET KRİZİ toplumsalın zayıflaması gibi. Brexit, AB ül-
kelerinde göç ve AB karşıtı siyasi partilerin
Batı’nın hem kendisinin hem de küreselleş- ve popülist akımların güçlenmesi, neolibe-
menin organizatör kurumları (IMF, Dünya ral ekonomi politikalarına tepki yanında li-
Bankası ve WTO-Dünya Ticaret Örgütü) beral demokrasinin sorunlarına işaret eden
vasıtası ile gelişmekte olan ülkelere empo- gelişmelerdir.
ze ettiği büyüme stratejisi artık sürdürü-
lebilir değil. Büyümenin herkesi kapsama- VERGI REKABETI VERGI
ması (kucaklayıcı olmaması) dünyanın her ADALETININ ÖNÜNE GEÇTI
tarafında eşitsizlik ve öfke yaratıyor. Servet
giderek daha küçük bir kesimin elinde top- Bu sürece paralel olarak ekonomilerde de
lanırken yoksulluk artıyor. Eğitimi düşük Devletin vergi gelirlerinde meydana gelen
olanların gelir düzeyi çok geriledi, teknolo- artışın (vergi yükündeki artış) ekonomiye
jideki gelişmelere paralel olarak geleneksel büyük bir yük oluşturduğu, kaynak dağı-
iş alanları ortadan kalkmaya başladı. İkti- lımını ve verimliliği olumsuz etkilediği, bu
darların uyguladığı esnek istihdam politi- nedenle özellikle gelir vergisi ve kurumlar
kaları işin artmasını değil, mevcut işin daha vergisi oranlarında indirime gidilmesi ge-
çok kişiye bölüştürülmesi ile istihdam so- rektiği görüşü ağır basmış ve ülkeler ver-
rununu aşmaya çalışıyor. Eğitimli kesimle- gi rekabetine girişmişlerdir. Vergi rekabeti
rin kitlesel işsizliği başladı (Prekaryalaşma) çerçevesinde gerçekleştirilen oran indirim-
Sonuçta Washington Uzlaşması/ Küresel- leriyle ülkeler daha fazla doğrudan yaban-
leşme Sosyal Devleti zayıflattı. Sosyal dev- cı yatırım çekmeyi hedeflemişlerdir. Türki-
letin zayıflaması dayanışma bağlarını çö- ye de bu gelişmenin dışında kalmamış ve
zerken otoriter rejimlerin/ liderlerin ortaya bir dönem kar payı üzerindeki vergi yükü-

çıkmasına neden olan popülist akımları nü yüzde 34’e kadar indirmiştir. 1980’lerle
güçlendirdi. Bu akımlar demokrasiler için birlikte vergi adaleti vergi rekabetine feda
bir tehdit unsuru olma yolunda ilerlemek- edilmiştir. Anılan vergilerde oran indirim-
tedir. Önümüzdeki yıllarda neoliberal poli- leri bu dönemdeki vergi politikalarının en
tikalarda ısrar edilmesi, insanlığın bugüne baskın karakteri olmuştur.
kadarki demokrasi mücadelesinde elde
ettiği kazanımları da tehlikeye sokacaktır. Bazı ekonomistler küreselleşme sürecinde
devletlerin vergi gelirlerinde azalma ol-
Bugün liberal demokrasinin krizinden söz duğunu ileri sürmekte iseler de bu eğilimi
edilmektedir. Kriz tartışmalarına yol açan 1980’li yıllarla sınırlı olarak değerlendirmek
nedenler muhteliftir ama sonuçları “liberal doğru olur. Zira 1990’lar ve sonraki yıllara
demokrasinin meşruiyet krizi” bağlamında ilişkin uluslararası istatistikler bunu doğru-
ele alınmaktadır. Krizin nedenleri konu- lamamaktadır. Bu yanılgı konuya gelir ve
sunda çeşitli görüşler ileri sürülmektedir. kurumlar vergilerindeki oran indirimlerinin
Medya-kitle iletişim araçlarının tekelleş- vergi gelirlerinde yarattığı azalma açısın-
mesinin düşünce ve haber alma özgürlüğü dan bakılmasından kaynaklanmaktadır.
üzerinde yarattığı engeller, küresel şirket-
lerin ulus-devletlerin egemenlik alanlarını OECD rakamlarına göre, ülkeler vergi re-
daraltması, özellikle Sovyetler Birliği’nin kabeti nedeniyle dolaysız vergilerde oran
dağılmasından sonra liberal demokrasi ile indirimine giderken buradan doğan kayıp-
özdeşleştirilmiş olan piyasa ekonomisinin larını dolaylı vergi oranlarında artışa git-
yeni türevi neo-liberal ekonomi politikala- mek suretiyle telafi etmişlerdir. Bu da vergi
rının kriz yaratma potansiyeli, bilgi ve ile- yükünün tüketicilere aktarılması anlamına
tişim teknolojilerinde gelişmenin yarattı- gelmektedir.

34 İkinci Yüzyıl Dergi


ikinciyuzyildergi

Örneğin; sıtlamak, sağlık ve tedavi ödemelerine si-


gortalıların katılımını sağlamak gibi yollarla
-Almanya’da Kurumlar Vergisi 1980 yılın- çözülmeye çalışılmıştır. Ancak bu politika-
da %56 oranında uygulanırken bu oran lar bütün ülkelerde emek kesiminin yoğun
kademeli olarak düşürülmüş ve 2010 yılın- tepkileriyle karşılaşmaktadır.
dan bu yana %15,83 olarak uygulanmakta-
dır. Katma Değer Vergisi ise 1975 yılında Şunu da ilave edelim ki gerek küresel şir-
%11 seviyesinde iken 2007’den bu yana ketlerin ulus devletlerin vergileme konu-
%19’dur. sundaki egemenlik alanını daraltmasına
bu devletlerin itirazı, gerekse Covid-19
-Benzer şekilde Hollanda’da 1980 yılında pandemi süreciyle birlikte Devletin artan
%48 oranında uygulanan Kurumlar Vergi- finansman ihtiyacı nedenleriyle vergilerde
si bugün %25 iken 1975 yılında %16 olan oran indirimleri dönemi sona ermiştir. Pan-
Katma Değer Vergisi bugün %21 oranında demi süreci nedeniyle ülkeler ihtiyaç duy-
uygulanmaktadır. dukları kaynak artışını dijital alanın vergi-
lendirilmesi (dijital alanın vergilendirilmesi
Ancak burada Türkiye’nin durumuna özel ihtiyacını yok saymıyoruz) veya gelir veya
olarak değinmekte yarar var. Türkiye’de kurumlar vergilerinde oran artışları yoluyla
vergi yükü OECD ortalamalarının altında karşılamaya başlamışlardır. Artık vergi re-
seyretmekle birlikte bu yükte son yıllarda kabeti sona ermiştir diyebiliriz. Esasen ver-
(2011 yılından itibaren) bir düşüş vardır. gi rekabeti kazananı olmayan, dibe doğru
Yani Türkiye bugün 2000-2003 dönemi- bir yarıştı.
ne kıyasla 3 puan, 2010 yılı vergi yüküne
kıyasla da 2 puan daha aşağıda bir yüke
sahiptir. Milli gelirin yüzde 2’sine göre he-

saplayacak olursak, 2022 vergi gelirlerinin ULUS-DEVLETLERIN


157,6 milyar TL tutarında daha az olması ULUSLARARASI FONLARA
demektir. BAĞIMLILIĞI – POST DEMOKRASI

Daha az vergi toplamak vergi ödemesi Gelir ve kurumlar vergilerindeki oran indi-
gereken kesimlerden verginin alınmama- rimlerinin vergi gelirlerinde yarattığı kaybın
sı, onların dolaysız vergi olarak ödeyeceği dolaylı vergilerdeki artışlarla telafi edilmek
vergilerin geniş toplum kesimlerinden do- zorunda kalınması ve vergi yükündeki ar-
laylı vergiler (KDV+ ÖTV+ Damga Vergisi tışın sonuna gelinmesi devletleri borçlan-
ve Harçlar gibi işlem vergileri) yoluyla alın- ma yoluna itmiştir. Bunu vergi devletinden
ması demektir. borç devletine geçiş olarak isimlendirebili-
riz. 1980’lerden itibaren hız kazanan küre-
Öte yandan vergi rekabeti nedeniyle ülke- selleşme ile birlikte borç yükünde bir artış
ler daha fazla doğrudan yabancı yatırım meydana gelmiştir. Artan sadece devletle-
çekebilmek amacıyla istihdam üzerindeki rin borcu değildir. Hanehalkının, şirketlerin,
vergi yükünü (istihdam üzerindeki vergi- sanayicilerin, kısaca ekonomideki bütün
ler gelir vergisi, işsizlik sigortası primi ile aktörlerin borç yükü artmıştır.
işçi ve işveren primleri ve diğer her türlü
vergilerden oluşmaktadır) düşürme yoluna Borç yükündeki artış devletleri uluslararası
gitmişlerdir. fonların açtığı kredilere bağımlı hale ge-
tirmiştir. Hükümetler egemenliğin kaynağı
Bu gelişmelerin sistemde yarattığı mali so- olan halkın refahını artıracak politikalarda
runlar emeklilik yaşını yükseltmek, sosyal geri adım atarak kendilerine kredi veren
güvenlik sisteminden yapılan ödemeleri kı- fon ve bankaları dikkate alan politikalar

Ocak - Şubat 35
www.ikinciyuzyildergi.com

uygulamak zorunda kalmışlardır. Türkiye rasiler üzerinde yarattığı baskı bugünkü


gibi küreselleşme sürecini doğru yönete- demokrasilerin tanımlanmasında kullanılan
meyen ülkeler bunun etkisini refah kaybı “Post-Demokrasi” kavramının doğmasına
olarak yaşamaktadır. Piyasalar dediğimiz yol açmıştır.
kavram aslında bu fonları o ülkelere veren
kreditörlerden başkası değildir dersek yan- SOSYAL DEVLETİN KARŞI
lış bir benzetme yapmış olmayız. Devletler KARŞIYA KALDIĞI SORUNLAR
böylece halktan kopmakta ve uluslararası
fonlara mecbur hale gelmektedir. Liberal Avrupa Birliği (AB) üyesi ülkelerin ço-
Demokrasinin ayrılmaz bir parçası olarak ğunluğu İkinci Dünya Savaşı sonrasından
görülen neoliberal politikaların yarattığı bu 1980’li yıllara kadar kapsamlı bir sosyal
sonuçlar liberal demokrasideki krizin gös- devlet uygulamasıyla geldiler. Küreselleş-
tergeleri olarak değerlendirilmektedir. Bu me sürecinin başladığı 1980’li yıllarla birlik-
elbette tartışılabilir ama değerlendirmeler te devletin ekonomideki rolü tartışılmaya
bu şekildedir. Avrupa Birliğinin krizi baş- ve vergi yükündeki artış toplum tarafından
lığı altında yapılan tartışmalar da aslında sorgulanmaya başladı. Bunun doğal uzan-
neoliberal politikaların yarattığı krizlerden tısı sosyal devletin tartışılmasıdır. Vergi
başka bir şey değildir. Krizleri (örneğin yükünün yüksekliğine ilişkin tartışma sos-
2008-2009 Dünya Ekonomik Krizi) aşmak yal devletin çerçevesine, kapsama alanı-
için uygulanan politikalar da başlangıçta na ilişkin bir tartışmayı da başlatmıştır. Bu
başarılı olsalar da ilerleyen süreçte yeni aşamada ileri sürülen temel eleştiri sağlık
ekonomik krizlerin nedeni olmuşlardır. harcamaları ve sosyal harcamaların, sos-
yal güvenlik sisteminin gelirlerinden veya
Ulus devletlerin üzerinde bir güce sahip vergi gelirlerinden daha hızlı bir biçimde
olan küresel şirketler ve fonların demok- artması olmuştur. Bu noktada ortaya çıkan

36 İkinci Yüzyıl Dergi


ikinciyuzyildergi

sorun sistemin sürdürülebilir finansmanı- şısına devletçe desteklenen özel emeklilik


nın nasıl sağlanacağıdır. 1970’li ve 1980’li sistemleri konulmuştur. Ancak bu sistemler
yıllar boyunca tartışmanın merkezinde bu hiçbir zaman arkasında Devletin olduğu
olgu yer almıştır. sosyal güvenlik sistemine alternatif olmaz.
Şili uygulaması da başarısız olmuştur.
1980’li yıllar ise finansal sorunun yanına
bir de ideolojik bir boyut eklemiştir. Kü- 1990’lar dünya ekonomisinde küreselleş-
reselleşme sürecinin ekonomi politikala- menin etkisini güçlü bir şekilde hissettirdi-
rının hâkim olduğu bu dönemde, devletin ği yıllar olmuştur. Bu dönem AB üyesi ül-
bu kadar güçlü bir sosyal güvenlik sistemi keler başta olmak üzere dünya genelindeki
kurmasının veya transfer harcamalarıyla güçlü sosyal devlet uygulamalarına karşın,
onu ayakta tutmaya çalışmasının gerekli sosyal güvenlik sistemlerinin sigortalaya-
olmadığı yönündeki görüşler güç kazan- madığı çeşitli risklerin ortaya çıktığı, yani
mıştır. Bu görüşe göre sosyal devlet de bir sosyal güvenlik sistemlerinin yetersizliği
yerde piyasaya müdahaledir ve piyasanın nedeniyle sosyal devlet felsefesinin tar-
işleyişini bozar. Ayrıca çalışma hayatında- tışıldığı bir dönem olmuştur. Yani çalışma
ki risklere karşı bireylerin ihtiyaç duyduğu hayatının veya toplumsal hayatın ortaya
güvenliği piyasa kendisi de sağlayabilir. çıkardığı yeni koşullar karşısında bireylerin
Çeşitli ülkelerdeki özel sigortalar bunun bir devletten daha çok talepte bulunmalarına
örneğidir. Hatta sosyal devlet bireyleri bi- karşın devletin bu talebe cevap veremedi-
rer sosyal devlet bağımlısı haline getirerek ği bir durum söz konusudur.
yaratıcılığı öldürür. Bu anlayış liberal veya
neo-liberal yaklaşımın “sosyal devlet”e ba- Modern toplumun vardığı bu yeni aşama-
kışını yansıtmaktadır. Bu dönemde devle- da, postmodern dönemde toplumlardaki
tin kurduğu sosyal güvenlik sisteminin kar- çalışma ilişkileri ve yoksulluk sorunu nite-

Ocak - Şubat 37
lik değiştirmiştir. Yeni dönemde modern dayanışma arasında bir ayırım yaşandığını
toplumun kuruluş aşamasındaki çalışma ve sigortacı dayanışma anlayışının riskleri
ilişkilerine ve yoksulluğa bakışı değişmiştir. karşılamada yetersiz kaldığını görüyoruz.
Modern toplumun kuruluş aşamasındaki Sosyal güvenliğin ortaya çıkışındaki var-
toplum sözleşmesi ve bu sözleşme üzeri- sayım oldukça geniş bir sorun yelpazesini
ne inşa edilmiş olan refah devleti bugünün homojen bir risk kategorisi altında topla-
ihtiyaçları karşısında yetersiz kalmaktadır. maya dayanıyordu. Ancak riskleri homo-
Sosyal Devlet uygulamalarının bugün karşı jenleştirerek sigortalama, çağdaş yaşamda
karşıya kaldığı ve çözemediği temel sorun- ortaya çıkan yeni riskler karşısında artık
ları birkaç cümleyle şöyle özetleyebiliriz: yeterli olmuyor.

• Kitlesel ve uzun süreli işsizlik: Refah Dev- YENİ BİR SOSYAL DEVLET
leti, tam istihdam varsayımına dayanıyor- ÇERÇEVESİ - GELENEKSEL
du. Bu varsayım insanların kısa bir süre için “SOSYAL HAK” KAVRAMININ
işsiz kalacağını dikkate alır. İşsizlik sigor- YENİDEN TANIMLANMASI
taları bu anlayışa göre şekillendirilmiştir. İHTİYACI
Oysa artık işsizlik bireysel bir olgu olmak-
tan çıkıp kitlesel ve geçici değil, sürekli bir Geleneksel “SOSYAL HAK” kavramı kısa
hale dönüşmüştür. süreli işsizlik, hastalık gibi geçici nitelik-
teki risklerden doğan zararları/harcama-
• Bugünkü bireyin temel sorunlarından ları karşılamaktadır. Bu kavram yukarıda
biri de “dışlanma”dır. Sosyal güvenlik ve saydığımız kitlesel ve uzun süreli işsizlik,
klasik sosyal sigorta tekniği “dışlanma”yı dışlanma gibi sorunları çözmekte yetersiz
www.ikinciyuzyildergi.com

çözememektedir. kalmaktadır. Bu nedenle “SOSYAL HAK”


kavramının günün ihtiyaçlarına göre yeni-
• Yaşlıların bağımlılık problemi (bir başka- den tanımlanması gerekmektedir. Dünya-
sının yardımı olmadan yaşayamama) da bu yönde bir arayış vardır.

• Uygun yaşam çevresinde yaşama hakkı. Dışlanma, Uzun Süreli İşsizlik genellikle ka-
lıcı durumlardır ve sosyal sigorta alanının
• Ulus-devletlerin egemenlik alanı dışın- dışında kalmaktadırlar. Yaşlıların Bağımlılık
da, başka ülkelerde yaşanan tehlikelerin Problemi ve Uygun Yaşam Çevresinde Ya-
o ulus-devletin sınırları içinde yaşayanlar şama Hakkı da benzer örneklerdir. Bugün
için risk oluşturması. nüfusun yaşlanması ve aile yapısındaki dö-
nüşümler nedeniyle çok sayıda yaşlı insan
Ukrayna’daki Çernobil felaketi, Japon- kendi işini göremez durumdadır. Ancak
ya’daki Fukuşima nükleer santralinde ya- bugünün sosyal sigorta anlayışı bu soru-
şanan kaza, küresel ısınma gibi. Bir başka nu bir risk olarak görmez çünkü bağımlılık
devletin veya diğer devletlerin yarattığı problemi geçici bir olgu değildir.
tehlikelerden kaynaklanan risk ve sağlık
sorunlarının maliyetinin sorumluluğu olan Günümüzde “RİSK” kavramı hala önemini
devletler tarafından değil de riske maruz korumaktadır. Yaşadığımız toplum RİSK
kalan devletlerin sosyal güvenlik sistemle- TOPLUMU’dur. Ancak artık riskler bireysel
rince karşılanıyor olması adil değildir. Aynı olmaktan çıkıp kitlesel hale dönüşmüştür.
şeyi küresel ısınma/ iklim değişikliği için de RİSK kavramının kapsamı çok genişlemiş-
söyleyebiliriz. tir. Örneğin “güçsüzlük” normal şartlarda
risk olarak isimlendirilmez. Ancak sosyal
Dayanışmanın eski mekanizması sosyal si- devlette bu da risk olarak değerlendiril-
gorta sistemine dayanıyordu. Dolayısıyla mek zorundadır. Ayrıca biraz önce belirt-
refah devleti anlayışı bir tür sigortacı top- tiğimiz gibi bugün tek tek bireyleri değil,
lumla özdeşleşmiştir. Oysa artık çalışma tüm toplumu, hatta tüm insanlığı tehdit
hayatının koşullarında meydana gelen de- eden riskler söz konusudur. Çevreye veri-
ğişim, yoksulluğun yeni biçimlerinin orta- len zararlar, nükleer kazalar, deprem, tsu-
ya çıkışı gibi nedenlerle sosyal güvenlikle nami, küresel ısınma, Covid-19 süreci gibi

38 İkinci Yüzyıl Dergi


ikinciyuzyildergi

risklerin bu şekilde kollektifleşmesi sigorta sayıcı, sürdürülebilir büyümenin önemini


tekniğinin gücünün yetersiz kalmasına yol artırmıştır. G7 ülkelerinin 2021’de İngilte-
açmaktadır. Artık sosyal güvenlik sosyal re’nin Cornwall kentindeki zirvesinde kap-
alanın tamamı değildir. sayıcı büyümenin önemi vurgulanmıştır.
Bazı ekonomistler tarafından Refah Devle-
Tıpta meydana gelen gelişmeler sonucun- ti 3.0 olarak isimlendirilen görüş artık bü-
da ömrün uzaması, ortalama yaşam bek- yümenin ne pahasına olursa olsun olanını
lentisinin yükselmesi, yaşlı nüfusun oransal değil, kapsayıcı olanını makbul buluyor. Bu
olarak artması, tam istihdam varsayımına gelişme en az Endüstri 4.0 ve Yeşil Ekono-
dayalı refah devletinin çalışanları bireysel mi (Yeşil Mutabakat) kadar önemli. Eşitsiz-
ve geçici risklere karşı sigortalayan prime liği azaltacak, refahı artıracak, demokrasiyi
dayalı sosyal güvenlik sistemlerini sorun- güçlendirecek bir model. Bunların hepsi
larla karşı karşıya bırakmıştır. bir arada gerçekleşirse insan-toplum mut-
lu olacaktır. Biri olmadan diğerini iyileştir-
Bütün bunlar daha güçlü sosyal güvenlik mek mümkün değildir.
sistemlerine duyulan ihtiyacı artırırken ne-
oliberal politikalar bunun karşısına çözüm Bilgi teknolojilerindeki gelişmeler, yapay
olarak özel emeklilik sistemlerini koymuş zeka, robot teknolojisinin yükselişi, insan-
ve Devletin vergi politikalarıyla bu sistem- internet ilişkisinin nesne- internet ilişkisine
leri desteklemesini istemiştir. Türkiye’de evrilmesi gibi başlıklarla ifade edebileceği-
de bu anlayış uygulama alanı bulmuş ve miz Endüstri 4.0 devrimi bir yandan ola-
Devlet özel emeklilik sistemine giderek ar- ğanüstü bir dönüşümü gerçekleştirirken
tan ölçüde vergi teşvikleri vermiştir. Ancak diğer yandan ülkelerin önüne yeni sorunlar
bunların hiçbiri derde deva olmayacaktır. koymaya adaydır.
Yapılması gereken bir ULUSAL DAYANIŞ-
MA MODELİ’nin ortaya konulmasıdır. Öte Endüstri 4.0 ile insan emeğinin yerini gide-
yandan sosyal güvenlik sistemlerinin güç- rek artan ölçüde robotların alacak olması
lendirilmesi ve yeni risklerin getireceği ma- emeğin açığa çıkması gibi insanlık tarihin-
liyetleri karşılaması konusunda uluslararası de görülmemiş bir sonuca yol açacaktır.
işbirliğine ihtiyaç vardır. Türkiye bu işbirli- Emeğin açığa çıkmasını klasik bir işsizlik
ğinin öncüsü olma konusunda bir rol üstle- olarak görerek sosyal güvenlik sistemleri
nebilir. Bütün insanlık için tehlike arz eden ile çözmeyi düşünmek mümkün değildir.
nükleer kazalar, küresel ısınma, tsunami, Böyle bir gelişme karşısında ülkeler vatan-
Covid-19 gibi olayların yarattığı risklerin daşlık geliri uygulamasına geçmek zorun-
bunlara sebep olmayan ülkelerin sosyal da kalacaklardır. Bu 1929 Dünya Ekonomik
güvenlik sistemlerinin sorumluluğuna bıra- Buhranından sonra uygulamaya koyulan
kılması kabul edilemez. Keynesyen politikaları çağrıştırmaktadır.
Nedenleri 1929’dan farklı olsa da vatandaş-
Zira meselenin ekonomik boyutu da vardır. lık geliri ekonomide talep yaratan bir unsur
Nükleer kazalara, küresel ısınmaya neden olacaktır.
olan ülkeler bu olaylarda sorumluluğu ol-
mayan ülkelerin sosyal güvenlik sistem- Teknolojideki gelişmeler nedeniyle işsizli-
lerinde yarattığı maliyet artışlarını karşı- ğin artmasını önlemek için devletlerin oto-
lamak zorunda olmalıdır. Bu maliyetlerin, masyon kullanımını sınırlandırması gerekti-
sorumluluğu olmayan ülkelerin sırtına bıra- ği yönünde görüşler ileri sürülmekte ise de
kılması o ülkelerin ekonomik büyümelerini gelişmelerin hangi yönde olacağı şimdiden
engelleyici bir etki yaratmaktadır. Türkiye öngörülememektedir.
bu konuda OECD üzerinden bir uluslarara-
sı işbirliğinin yaratmanın öncüsü olabilir. Ancak şu bir gerçek: Neoliberal politikala-
rın Devleti konumlandırdığı model çökmek
DEVLETİN YENİDEN KEŞFİ üzeredir. Piyasa ekonomisi yine olacaktır.
Ancak bu ekonomide Devletin görevleri
Küreselleşmenin dünya ekonomilerinde ve eskisinden farklı olacaktır.
gelir dağılımında yarattığı sorunlar kap-

Ocak - Şubat 39
“Demokrasi
yoksa
www.ikinciyuzyildergi.com

SONUÇ cı olarak faizleri yükseltmek veya indirmek


gibi bir ikilemin arasına sıkıştırmak, çözümü
2008-2009 Dünya Ekonomik Krizi neoli- burada aramak çözümsüzlüktür. Enflasyon
beral ekonomi politikalarının yarattığı bir yükselirken faizleri yükseltmek, düşerken
krizdir. Bir dönemin sihirli formülü Adam faizleri indirmek para politikasının doğal
Smith’in “görünmez eli”ne doğru atılan her gereğidir (Tabi bugün tersi yapılmaktadır).
adım ekonomik krizlerin nedenidir. Kamu Ancak para politikası her şeyin çaresi de-
müdahalesini dışlayan, devleti sadece dü- ğildir. Bugün para politikasına kaldırabile-
zenleyici ve denetleyici bir role indirgeyen ceğinin üzerinde bir yük yüklenmiştir. Para
liberal politikalar ülke ekonomilerini krize politikasının bu yükü kaldırması mümkün
taşırlar. Türkiye ekonomisinin tasarruf açı- değildir. Esas olan ekonomideki yapısal so-
ğı, ithalata bağımlı imalat sanayii, fiziki ser- runları nasıl çözeceğimizdir. Sürdürülebilir
maye yetersizliği, ortalama eğitim seviye- yüksek büyümeyi nasıl sağlayacağımız,
sinin düşüklüğü, verimlilik sorunu, ülkeye geliri nasıl adil dağıtacağımızdır.
gelen fonların sabit sermaye yatırımlarına
yöneltilememesi gibi yapısal sorunları ne- 2008-2009 Dünya Ekonomik Krizi ve Co-
oliberal ekonomi politikaları ile birleşince vid-19 Pandemi süreci Devletin önemini
ekonomik krizlere karşı oldukça kırılgan bir yeniden keşfetmemizi sağladı. Orta gelir
yapı ortaya çıktı. Buradan çıkış, Devletin tuzağındaki kişi başına düşen ortalama
düzenleyici, denetleyici rolle yetinmemesi- milli gelir sadece bir ekonomik parametre
ni, yeni sorumluluklar üstlenmesini gerek- olarak düşünülmemeli, eğitime daha fazla
tirmektedir. kaynak ayrılması ve eğitimin niteliğinin iyi-
leştirilmesi programlanmalıdır. Ülkenin dü-
Türkiye bu sorunları son yıllarda Merkez şük, orta-düşük ve orta-yüksek teknolojile-
Bankası’nın uyguladığı para politikası ile rinin kullanıldığı bölgeleri elbette olacaktır.
çözmek gibi bir yanlışlığın içerisindedir. İstihdamın korunması açısından buna ih-
Türkiye ekonomisini bir para politikası ara- tiyaç da vardır. Ancak diğer yandan yirmi

40 İkinci Yüzyıl Dergi


ikinciyuzyildergi

büyüme de
yok”
yıldır yüksek teknolojili ürün üretiminde Ekonomik büyüme ile demokrasi arasında
ileri gidememiş olan imalat sanayiinde bir yakın bir ilişki olduğunu biliyoruz. Demok-
yapısal dönüşüm ihtiyacı da o kadar acildir. rasinin yokluğu büyümenin önündeki en
Bu durum bugüne kadar uygulanan Kal- büyük engeldir. Sürdürülebilir refah yara-
kınmada Öncelikli Yöreler ve teşvik politi- tan bir büyüme için demokratik kurumlar,
kalarının yanlışlığını göstermektedir. Teşvik demokrasinin seviyesi en az ekonomik ku-
politikaları bu çerçevede yeniden kurgu- rumlar kadar önemlidir. Tekrar ifade ede-
lanmalıdır. lim, DEMOKRASİ YOKSA BÜYÜME DE
YOK.
Büyük sermaye gerektiren, özel sektörün
gücünü aşan teknoloji yatırımlarında Dev- Öte yandan Paris İklim Anlaşması – Yeşil
let doğrudan veya Kamu Özel Ortaklığı Mutabakat 2050 yılı için karbon nötr bir
Modeli (KÖO) ile sorumluluk üstlenmeli- dünya hedefliyor. Taraf ülkeler yüzyılın or-
dir. Örneğin otomobilden cep telefonları- tasına kadar sıfır emisyon hedefine ulaşma
na kadar çeşitli ürünlerde kullanılan çipler taahhüdünde bulunacaklar. Bu dönemde
dünyada bir-iki ülke (Tayvan, Çin) tarafın- Yeşil Ekonomi politikaları uygulanacaktır.
dan üretiliyor. Küresel otomobil endüstrisi Türkiye de anlaşmaya taraf olduğuna göre
37 milyar dolarlık çip satın alırken, sadece bu politikaları uygulamak durumundadır.
ABD merkezli mobil telefon üreticisi bir Yeşil Ekonomi politikasında Devlet sorum-
şirket 56 milyar dolar değerinde çip satın luluk üstlenmek zorundadır. Bir kısım yatı-
alıyor. Son çip krizi ABD’de çip kullanan rımlar bizzat Devlet tarafından veya KÖO
sanayii Asya’da üretim yaptırmak yerine Modeli çerçevesinde yapılacaktır. Yeşil
kendi ülkelerinde üretmeyi düşünmelerine Ekonomiyi Türkiye Ekonomisi açısından bir
yol açtı. Türkiye’de bu tip teknoloji yoğun fırsat olarak görüyoruz.
sanayiler ancak Devlet tarafından veya
KÖO modeli ile kurulabilir.

Ocak - Şubat 41
Rahmi Aşkın Türeli ratureli
rahmiaskin.tureli@
24. Dönem İzmir Milletvekili tbmm.gov.tr

Kalkınma ve Planlama
Bir ülkenin kaynaklarının nerelere ve nasıl 1961 ANAYASASI’NIN 129. MADDESI
kullanılacağı konusu iktisat literatürünün
en önemli konularından birisidir. Bu konu- “İktisadî, sosyal ve kültürel kalkınma plana
nun tartışılması bizi ekonominin kaynak bağlanır. Kalkınma bu plana göre gerçek-
tahsis mekanizmalarına götürmektedir. Bir leştirilir.
ekonomide iki temel kaynak tahsis meka-
nizması vardır. Bunlar piyasa ve planlama- Devlet Planlama Teşkilatının kuruluş ve gö-
dır. revleri, planın hazırlanmasında, yürürlüğe
konmasında, uygulanmasında ve değiştiril-
Kaynakların piyasa tarafından tahsisinde mesinde gözetilecek esaslar ve planın bü-
arz ve talep unsurlarının şekillendirdiği bir tünlüğünü bozacak değişikliklerin önlen-
yapı belirleyici olurken, planlamada eko- mesini sağlayacak tedbirler özel kanunla
nomideki kaynaklar siyasilerin de direkti- düzenlenir.” hükmünü taşımaktadır.
fiyle teknisyenler/plancılar tarafından belli
önceliklere yönlendirilir. Bu çerçevede, gerekli hazırlıklar yapılmış
www.ikinciyuzyildergi.com

ve 1963 yılından başlayarak beş yıllık kal-


Planlama uzun vadeli bir bakışla bir ülkenin kınma planları ve bu planların yıllık dilimle-
kaynaklarının etkin ve verimli kullanılma- rini oluşturan yıllık programlar uygulamaya
sında ve bu çerçevede kalkınmanın hızlan- konulmuştur. Ülkemizde uygulanan planla-
dırılmasında son derece etkili bir meka- ma anlayışı kamu için emredici, özel sektör
nizmadır. Burada da önemli olan kalkınma için yol göstericidir. Kalkınma planlarında
yolunda doğru stratejileri belirlemek, eko- yer alan perspektifler, konulan amaç ve
nomideki karar alıcılara doğru sinyaller ve- hedefler ve bu çerçevede uygulanması ön-
rebilmek ve bu çerçevede kaynakları akılcı görülen politikalar kamunun yanı sıra özel
yönlendirmektir. sektörün yatırım, üretim, istihdam kararla-
rının alınmasında önemli ölçüde belirleyi-
PLANLI KALKINMA DÖNEMI ci olmuştur. Böylece, piyasayı dışlamayan
ama planlamanın etkin olarak kullanılmaya
Türkiye’de planlama anlayışının gelişimi- başlandığı yeni bir dönem başlamıştır.
ne baktığımızda, 1929 Büyük Buhranı’nın
etkisiyle ortaya çıkan devletçilik akımının Türkiye’de planlı kalkınma dönemini uygu-
1930’lu yıllarda 1. ve 2. Sanayi Planlarının lanan iktisadi modelin özellikleri açısından
hazırlanmasında önemli bir rolü olduğu 1960-1980 dönemi ve 1980 sonrası dönem
görülmektedir. Bununla birlikte söz konu- olmak üzere iki alt dönemde inceleyebili-
su planlar ulusal ölçekte ve tüm ekonomiyi riz.
kapsayan makro planlar olmayıp sektörel
yatırım planları olarak hazırlanmıştır. 1960-1980 döneminde ekonomide ithal
ikamesine dayalı bir kalkınma modeli be-
Planlamanın ulusal ölçekte ve makro çer- nimsenmiş olup planlar bu çerçevede ha-
çevede bir kaynak tahsisi mekanizması zırlanmıştır. İthal ikamesine dayalı kalkın-
olarak ülkemizde uygulanmaya başlanma- ma modeli temel olarak yurtdışından ithal
sının tarihi 1960 sonrasıdır. Nitekim 30 Ey- edilen malların kamu veya özel sektör ta-
lül 1960 yılında Başbakanlığa bağlı Devlet rafından yurtiçinde üretilmesi ilkesine da-
Planlama Teşkilatı (DPT) kurulmuş, sonra- yanmaktadır. Bu çerçevede, yurtiçi üretim
sında da 1961 Anayasası ile planlı kalkınma bir taraftan yüksek gümrük vergileri, mik-
dönemine geçilmiştir. tar kısıtlamaları (kotalar) ile korunurken,

42 İkinci Yüzyıl Dergi


ikinciyuzyildergi

Rahmi Aşkın Türeli

diğer taraftan bu üretimi yapan şirketlere gelişmeler sağlanmıştır. Bununla birlikte,


çeşitli vergi avantajları, düşük faizli kredi- kamu tarafından demir-çelik, petro-kimya,
ler, vb. kolaylıklar sağlanmıştır. elektronik, gemi-inşa, çimento gibi sektör-
lerde yürütülen ara mallarının ikamesi sü-
İktisat literatüründe ithal ikamesine daya- recinde önemli bir yol kat edilmesine rağ-
lı modelde üç aşama olup, bu aşamalar men süreç 1970’li yılların kriz koşullarında
tüketim mallarının ikamesi, ara mallarının yarıda kesilmiştir. Bu durumun en önemli
ikamesi ve yatırım mallarının ikamesi ola- nedeni 1970’li yılların dünya ölçeğinde
rak belirtilmektedir. Ülkemizde 1963-1977 ekonomik kriz yılları olmasıdır. 1973 yılında
yılları arasında hazırlanan ilk üç plan döne- 1. Petrol Şoku ile başlayan ve sonrasında
mi belirlenen amaç ve hedeflere ulaşılması dünya ekonomilerini ‘stagflasyon’ olarak
açısından başarılı olmuştur. Bu çerçevede, adlandırılan durgunluk içinde enflasyon
özel sektör tarafından dayanıklı tüketim sürecine sürükleyen kriz Türkiye ekono-
mallarının yurtiçinde üretiminde önemli misini de son derece olumsuz etkilemiştir.

Ocak - Şubat 43
Türkiye bu dönemde hem petrolü hem de kalkmış olmasıdır. Anayasa ve yasalar ge-
gelişmiş ülkelerin ürettiği sanayi ürünlerini reği hazırlanmasına devam edilen kalkınma
daha pahalıya alırken, ağırlıklı olarak üret- planları, 5018 sayılı yasa ile mevzuatımıza
tiğimiz tarım ürünlerinin fiyatları artmamış giren ve 2006 yılından bu yana hazırlanan
ve ülke ciddi bir ödemeler dengesi krizi içi- orta vadeli programlar ve yıllık programlar
ne girmiştir. büyük ölçüde kâğıt üzerinde kalmakta ve
uygulanmamaktadır.
Bunun sonucunda 1979 yılında hazırlanan
dördüncü beş yıllık kalkınma planı uygu- Diğer taraftan, planların hazırlanmasından
lama olanağı bulamamış ve 24 Ocak 1980 ve uygulanmasından sorumlu olan DPT’nin
Kararları ile ithal ikamesine dayalı model yatırımlarla ilgili bir kısım yetkilerinin ilgi-
terkedilmiş ve ihracata dönük büyüme mo- li bakanlıklara devredilmesi, DPT’nin Baş-
deli uygulamaya konulmuştur. Bu dönemin bakanlığa bağlı olan statüsünün ortadan
temel özelliği ihracatı artırmak için tekstil, kaldırılarak klasik bir bakanlık yapısına
turizm, inşaat gibi emek yoğun sektörlerin dönüştürülmesi ve sonrasında da Cumhur-
desteklenmesi olmuştur. Dış ticaretin libe- başkanlığı içinde bir başkanlığın altında
ralize edilmesi, fiyatlar, faizler, kurlar üze- konumlandırılması, kadrolarının dağıtılma-
rindeki kontrollerin aşamalı olarak kaldı- sı ve tasfiye edilmesi planlamanın etkinli-
rılması ve devletin özelleştirmeler yoluyla ğinin azalmasının başka bir göstergesidir.
imalat sanayiinden çekilmesi sonucunda
ekonomideki ağırlığının azalması planla- DEVLET PLANLAMA TEŞKILATI
manın etkinliğini azaltmıştır. 12 Eylül aske-
ri darbesiyle emek kesiminin ve ücretlerin Daha 1961 Anayasası ile planlı kalkınma
www.ikinciyuzyildergi.com

baskı altına alındığı bu dönemde uygula- dönemine geçilmeden önce kurulan ve


nan ekonomik modelin doğal bir sonucu kuruluşunda kendisine tanınan görev ve
olarak piyasa ön plana çıkmıştır. yetkilerini en geniş biçimde kullanabilme-
si için Başbakanlığa bağlı bir kurum olarak
Bu dönemde ihracat artışında başarı sağ- konumlandırılan Devlet Planlama Teşkila-
lanmış, ancak ithal ikameci politikaların tı’nın ülkemizin gelişmesinde çok önemli
terk edilmesiyle birlikte sanayileşme süreci rolü ve payı olmuştur. DPT Türkiye ekono-
kesintiye uğramıştır. 1989 yılında sermaye misine makro düzeyde bakma imkanına
hareketlerinin kontrolsüz bir biçimde ser- sahip olan müstesna bir kurum olup, DPT
bestleştirilmesi sonucunda ekonominin kadroları, kuruma yarışma sınavıyla girmiş,
artan ölçüde dış kaynaklara bağımlı bir ya- yurtdışında yüksek lisans yapmış, ekonomi
pıya dönüşmesinin yarattığı istikrarsızlıklar konusunda bilgileri, birikimleri ve tecrübe-
sonraki dönemlerde etkili olmuş ve ekono- leriyle öne çıkan kadrolardı. Diğer taraftan,
mide ciddi krizlere yol açmıştır. Türkiye ekonomisindeki kriz dönemlerini
yaşayan ve bu krizlere çözüm üretmiş tek-
1980 sonrasında hazırlanan kalkınma plan- nisyenlerdi.
larında temel perspektifler ekonominin
dışa açılması, dünya ile bütünleşme ve Bugün ise artık DPT yok. DPT önce 2011
AB’ye uyum süreçleri olmuştur. Son ha- yılında bir KHK ile Kalkınma Bakanlığı’na
zırlanan planlarda da ekonomik istikrarın dönüştürülmüştür. Yeni oluşturulan Cum-
sağlanması, rekabet gücünün artırılması, hurbaşkanlığı Hükümet Sisteminde ise
bilgi toplumu olma, gelir dağılımın düzel- Kalkınma Bakanlığı da kapatılarak kad-
tilmesi perspektifleri öne çıkmıştır. roları Cumhurbaşkanlığına bağlı Strate-
ji ve Bütçe Başkanlığı adı altında Maliye
Burada vurgulanması gereken önemli bir Bakanlığı’ndan ayrılan bir yapıyla birlikte
nokta, Anayasanın 166. maddesinde plan- konumlandırılmıştır. Bununla birlikte, yeni
lama kavramının varlığının ve öneminin oluşturulan yapıda kurum çalışanlarının bir
devam etmesine rağmen planlamanın bir kısmına yer verilmemiş, DPT’ye ve sonraki
kaynak tahsis mekanizması olarak Türkiye adıyla Kalkınma Bakanlığı’na yarışma sı-
ekonomisine yön verme özelliğinin özellik- navıyla giren, üçlü kararnameyle Planlama
le 2000’li yıllarda büyük ölçüde ortadan Uzmanlığına atanan kadrolar önce Devlet

44 İkinci Yüzyıl Dergi


ikinciyuzyildergi

Personel Başkanlığı’nda bir havuza alın- yaratırken, KOBİ’lerden, esnafa, çiftçiye, iş-
mış, sonra da liyakat, bilgi ve birikimleriyle sizlere hemen bütün toplumsal kesimlerde
ilişkisiz biçimde başka kurumlara atanmış- çok büyük sıkıntılara yol açmıştır.
lardır.
Nitekim uzun dönem büyüme hızı yüzde 5
Bu durum AKP iktidarları döneminde olan Türkiye ekonomisi 2018-2020 döne-
kamu bürokrasisinin altüst edilmesinin, minde yıllık ortalama yüzde 1,9 oranında
kurumların ortadan kaldırılarak kurumsal büyürken, 2019-2020 döneminde istihdam
hafızanın yok edilmesinin ve kamu yöneti- yaklaşık 2 milyon kişi azalmıştır.
minde liyakat ilkelerinin ve kurallarının hiçe
sayılmasının en önemli örneklerinden birini Diğer taraftan ekonominin kötü yönetimi
oluşturmaktadır. içinde bulunduğumuz kriz ortamını daha
da büyütmüştür. Özellikle 2021 Eylül ayın-
EKONOMIK KRIZLER dan bu yana “faiz sebep, enflasyon sonuç”
gibi iktisat literatüründe yeri olmayan bir
Dünyada kapitalizmin yapısından ve iç işle- yaklaşımla enflasyonun yükseldiği bir or-
yişinden kaynaklanan krizler özellikle 1990 tamda Merkez Bankası’nın politika faizini
sonrası yaygınlaşmaya başlamış ve 2008 indirim yapmaya zorlanması Türkiye eko-
ve 2009 yıllarında küresel bir kriz dünya nomisini ciddi bir döviz krizine sokmuş ve
ekonomisini çok ciddi bir biçimde etkile- hem döviz kurları hem de enflasyon çok
miştir. Kriz dönemlerinde gelir dağılımı yüksek seviyelere çıkmıştır.
bozulurken, işsizliğin artması hem gelişmiş
hem de gelişmekte olan ülkelerde kamu Bugün baktığımızda Türkiye’nin adeta açık
müdahalelerinin artması yönünde bir inan- denizde pusulasız kalan ve oradan oraya
cı ve talebi ortaya çıkarmıştır. 2008-2009 savrulan bir gemi misali oradan oraya sü-
dönemi özellikle gelişmiş ülkelerde krizden rüklendiğini görmekteyiz.
çıkılması amacıyla devletin ekonomiye mü-
dahale ettiği ve batan şirketleri kurtardığı YENI KALKINMA STRATEJISI VE
bir dönem olmuştur. Diğer taraftan 2020 PLANLAMA
yılında başlayan ve hala etkilerini sürdü-
ren pandemi krizi devletin özellikle bölü- Türkiye ekonomisinin kırılgan bir yapıdan
şüm konusunda etkin müdahalelerde bu- kurtarılarak istikrarlı bir büyüme yapısına
lunduğu bir dönem olmuştur. Başta ABD kavuşturulmasında, ekonomik yapının bir
ve Avrupa ülkeleri olmak üzere dünyadaki bütünlük içinde ele alınmasının ve izlene-
hemen bütün ülkeler hane halklarına ve cek politikaların bir kalkınma stratejisinin
şirketlerine doğrudan destek vermişlerdir. alt bileşenleri olarak görülmesinin önemi
Ülkemizde ise gerek küresel alanda yaşa- büyüktür. Söz konusu kalkınma stratejisi,
nan krizlerin gerekse ekonomimizin yapısal sağlıklı bir ekonomik yapının fiziki ve beşe-
sorunlarının etkisiyle ekonomideki büyü- ri kaynaklar ile bilgi ve teknolojinin bir bü-
me hızları yavaşlamaya, işsizlik ve yoksul- tün olarak geliştirilmesi ve etkin bir şekilde
luk artmaya başlamıştır. 2013 yılından bu kullanılması ile mümkün olabileceği pers-
yana ekonomide yaşanan performans kay- pektifinde geliştirilmelidir.
bı 2018 yılından bu yana ivme kazanmış ve
pandemi krizi ile birlikte katlanılamaz bir Kalkınma stratejisinin odağında olan ve
boyuta taşınmıştır. Daha da vahimi Hükü- sürükleyici gücü oluşturan olan sanayileş-
metin pandemi krizi ile baş etmek için aldı- me perspektifi, üretim ve ihracat yapısının
ğı önlemlerin, krizden zarar gören, işyerini katma değeri yüksek mal ve hizmet üre-
kapatan veya işini kaybedenlere yapılacak timine geçişini sağlayacak bir çerçevede
doğrudan ödemelerden değil, ağırlıklı ola- tasarlanmalı ve bu çerçevede teknoloji yo-
rak kamuya yapılacak vergi ve sosyal gü- ğunluğu artırılarak orta-yüksek ve yüksek
venlik primleri ödemelerinin ertelenmesi, teknolojili malların ağırlıkta olduğu bir yapı
şirketlerin borçlarının yeniden yapılandırıl- oluşturulmalıdır.
ması gibi önlemlerden oluşması pandemi
döneminde reel kesimde büyük tahribat Yeni kalkınma stratejisinin başarıya ulaş-

Ocak - Şubat 45
masında kamunun, bir taraftan yeni ge- çerçevesinde ülkeye gelmesi sağlanmalıdır.
lişen, geliştirilmesi planlanan ve/ veya Ülke içindeki gelişmişlik farklarının azaltıl-
kamu müdahalesinin gerekli olduğu üre- masına yönelik olarak az gelişmiş illere ve
tim ve bölüşüme ilişkin alanlarda ekono- bölgelere yapılan kamu yatırımlarının ve
mik faaliyetlere aktif olarak katılırken, di- özel sektör yatırımlarının artırılması sağ-
ğer taraftan stratejik bir koordinasyonu lanmalıdır. Bölgesel eşitsizliğin azaltılması-
gerçekleştirerek kaynakların etkin ve ve- na yönelik doğrudan yatırımların yanında,
rimli kullanımına katkıda bulunması büyük insan kaynaklarının geliştirilmesi ve yetiş-
önem arz etmektedir. Konu bu çerçevede miş insan kaynağının bölgede tutulabilme-
ele alındığında, özel kesim yatırımlarının si için yaşam kalitesini artırıcı tedbirlerin
artırılması ve ticarete konu olan sektörler- alınmasına öncelik verilmelidir.
de yoğunlaşmasının yanı sıra ve ihracatın
artırılması da büyük önem arz etmektedir. STRATEJIK PLANLAMA ÖRGÜTÜ
Ülkemizde fiziki ve sosyal altyapının geliş-
mesinde kamu önemli rol oynamıştır. Şim- Türkiye gibi gelişmekte olan bir ülke için
di ise teknolojik altyapının gelişmesi için sadece bugünü değil, 20-30 yıl sonrasını
kamunun aktif bir biçimde müdahalesine öngörecek, uzun vadeli ve vizyoner bir ba-
ihtiyaç vardır. Bu çerçevede; araştırma ve kış açısına büyük ihtiyaç vardır. Bu durum,
geliştirme faaliyetlerine ayrılan ülke kay- yeni kalkınma stratejisinin başarıya ulaş-
nakları artırılmalı, ülkemizin üretim faali- masında piyasanın yanı sıra planlamanın
yetleri içinde olmadığı yüksek teknolojiye da bir kaynak tahsis mekanizması olarak
dayalı sektörlere giriş stratejileri oluştu- etkin bir biçimde kullanılmasını gerektir-
rulmalı, bu alanlarda üretim faaliyetlerine mektedir. Devletin ekonomik ve sosyal
www.ikinciyuzyildergi.com

başlanılması için kamu öncülük yapmalı fonksiyonlarını yeniden kazanması ve ge-


veya kamu-özel ortaklıkları eliyle bu alan- liştirmesi ancak planlama ile mümkün ola-
lara girilmelidir. Teknoloji ağırlıklı sektörle- bilir. Bu çerçevede, özel sektörün de önünü
re yönelik olarak ulusal üretici ve kaynakla- göreceği, yatırımlarını ve üretimini akılcı
rı kollayan bir politika oluşturulmalıdır. Bu bir biçimde gerçekleştireceği, dünya ile re-
çerçevede, gelişmiş bir yan sanayisi olan kabet edebileceği bir yapı oluşturulabilir.
ya da hızla gelişebilen bazı sektörler ile
güçlü yerel üreticilerin bulunduğu sektör- Cumhuriyet Halk Partisi’nin planlama ko-
lere girişin kısıtlanması, tedarik zincirinde nusundaki görüşü son derece açık ve net-
yerli şirketlere öncelik tanınması, yerli şir- tir. İktidarımızda bir Stratejik Planlama
ketlerin alt yüklenici olarak işin bir kısmını Örgütü kurulacak, dünyanın değişen şart-
yüklenmeleri, yerli parça oranının yüksek larına ve bu çerçevede Türkiye’nin ekono-
tutulması gibi seçici desteklerin uygula- mik ve sosyal kalkınma amaçlarına uygun,
maya konulabilmesinin olanakları yaratıl- demokratik ve katılımcı bir planlama anla-
malıdır. yışı hayata geçirilecektir.

Teşvik sistemi seçici, süreli ve performan- Demokratik ve katılımcı bir planlama anla-
sa dayalı bir çerçeve içinde uygulanmalıdır. yışı öncelikle özel sektörden, meslek kuru-
Teşvik sistemi bir taraftan yüksek katma luşlarına, sendikalardan sivil toplum örgüt-
değerli üretim yapan ve teknoloji kapa- lerine tüm toplumsal kesimlerin planlama
sitesini yükselten ekonomik faaliyetlere süreçlerine katıldığı bir anlayışı gerektir-
yönlendirilirken, diğer taraftan geleneksel mektedir. Bunun yanı sıra planlamayı sade-
sektörlerin üretim ve ihracat katkısının ar- ce yukarıdan aşağıya doğru çalışan, mer-
tırılması için finansman olanakları yaratıl- keziyetçi bir yapı olarak değil, aşağıdan
ması yoluyla sektörlerde ölçek artırılması, yukarıya doğru da işleyen, merkez-yerel
modernizasyon ve yenileme yatırımları ya- dengesinin göz önünde tutulduğu, yerelin
pılmalıdır. potansiyellerinin ve dinamiklerinin dikkate
alındığı bir yapı olarak tasarlamak doğru
Yabancı sermaye yatırımlarının, sanayileş- olacaktır.
me stratejisinin gerekleri doğrultusunda ve
teknolojik kapasitenin geliştirilmesi amacı Stratejik planlama konusunu kamu kuru-

46 İkinci Yüzyıl Dergi


ikinciyuzyildergi

luşlarının 5018 Sayılı Kamu Mali Yönetimi Buradaki “stratejik” sözcüğü rekabetçi
ve Kontrol Kanunu uyarınca hazırlamak- dünya koşulları içinde ekonomimizin or-
la yükümlü oldukları Stratejik Planlardan ta-uzun vadeli gelişme perspektiflerinin
ayırt etmek gerekmektedir. Söz konusu oluşturulması, odaklanılacak sektörlerin
stratejik planlar kamu kurum ve kuruluş- ve/veya alanların seçilmesi ve kaynakların
larının misyon, vizyon, amaçlar, hedefler bu sektörlere/alanlara aktarılması çerçeve-
çerçevesinde hazırlamış oldukları belgeler sinde şekillenmektedir.
olup, kamu kurumlarının daha etkin ve ve-
rimli çalışmalarını sağlamak üzere sistemi- Bu kapsamda, yüksek katma değerli üre-
mize girmişlerdir. time dayalı, teknoloji yoğunluğunu artıran,
nitelikli işgücüne dayanan, kayıt dışılığın
Stratejik planlama ise ulusal ölçekte ve ortadan kaldırıldığı, dışa açık ve ihracat
makro çerçevede yapılacak olup, Strate- odaklı sağlıklı ve sürdürülebilir bir ekono-
jik Planlama Örgütü’nün ülkemizin içinde mik yapı tesis edilecektir. Bunun yanı sıra
bulunduğu krizden çıkılmasında, ekonomi- sosyal devlet ilkesi öne çıkarılarak ülkede
deki yapısal problemlerin çözülmesinde ve yaratılan milli gelir daha adaletli paylaştırı-
ülkemizin yeniden ciddi bir kalkınma ham- lacak, yoksulluk ortadan kaldırılacaktır.
lesine sokulmasında büyük rolü ve önemi
olacaktır.

Ocak - Şubat 47
Şevket Pamuk SevketPamukNote
pamuk@boun.edu.tr
Akademisyen

Türkiye’de İktisadi Gelişme ve


Siyaset
UZUN DÖNEMLI İKTISADI Bugün iktisatçılar kişi başına gelirin yanısı-
GELIŞME SICILIMIZ ra insani gelişmeyi ve onun temel unsurla-
rı kabul edilen sağlık ve eğitimi de iktisa-
Türkiye’de kişi başına gelirler son 100 yılda di gelişmenin en önde gelen göstergeleri
yaklaşık oniki kat, son 70 yılda ise yakla- olarak kabul ediyorlar. Sağlık doğumda ya-
şık dokuz kat arttı. Bu gelir artışlarının te- şam beklentisi üzerinden, eğitimde de ye-
mel nedeni üretimde daha yüksek verimli- tişkin nüfusun okula gitme süresi üzerin-
lik sağlayan yeni teknolojiler ve eğitimdir. den ölçüldüğünde, son 100 yılda ve son
Türkiye’nin yeni teknolojiler geliştirme 70 yılda mutlak artışlar olarak bir hayli yol
kapasitesi yüksek olmasa da, ülke dışında aldığımız görülüyor. Ancak geçtiğimiz aynı
geliştirilen teknolojileri ithal ederek ve kul- dönemlerde diğer ülkeler de sağlık ve eği-
www.ikinciyuzyildergi.com

lanarak, nüfusumuzu eğiterek ve kurumla- tim alanında bir hayli mesafe aldılar. Sağlık
rımızı, kurallarımızı bir ölçüde dünyaya uy- açısından Türkiye’nin son 100 yılda ve son
durarak gelir artışlarını sağladık. 70 yıldaki gelişimi, dünya ortalamalarının
biraz üzerinde, eğitimde ise dünya ortala-
Ancak geçtiğimiz dönemlerde diğer ül- malarının biraz altında oldu. Önümüzdeki
keler de bir hayli mesafe aldılar. 19. yüzyıl dönemde eğitimde başarıyı ölçerken eği-
boyunca Türkiye ile bugünün gelişmiş ül- timde hem sayılara hem de kaliteye daha
keleri olarak kabul edilen Batı Avrupa ve fazla önem vermek gerekecektir.
ABD arasındaki gelir farklılıkları, onların
sanayileşmesi nedeniyle artmıştı. Bugünkü Türkiye’nin uzun dönemli iktisadi geliş-
Türkiye sınırları içinde kalan alanda (satın mesini değerlendirirken hiç şüphesiz baş-
alma paritesine göre hesaplanan) kişi başı- ka ölçütler de kullanmak gerekir. Örneğin
na gelir, 1820’den Birinci Dünya Savaşı ön- geçtiğimiz yaklaşık 100 yılda sanayileşme
cesine kadar gelişmiş ülkeler ortalamasının ve ileri teknolojiler kullanımı zayıf kaldı.
yüzde 60’ından yüzde 30’una gerilemişti. Bugün Türkiye dünyada gelirin daha eşit-
Geçtiğimiz 100 yılda ise, gelişen ülkelerin siz dağıldığı ülkeler arasında yer alıyor. İkti-
ortalamaları için olduğu gibi, Türkiye için sadi gelişmenin çevre üzerindeki etkisi açı-
de, aradaki fark bir miktar kapandı. Bugün sından bakıldığında da sicilimiz pek parlak
Türkiye’de kişi başına gelir, gelişmiş ülkeler değil.
ortalamasının yaklaşık yüzde 45’i düzeyin-
dedir. Özetleyecek olursak, Cumhuriyet döne-
minde ve son 70 yılda Türkiye’de kişi ba-
Geçtiğimiz 100 yılda Türkiye’de kişi başına şına gelirlerde ve yaşam standardlarında
gelir, gelişen ülkeler ortalamasına yakın ve önemli artışlar oldu. Bu süre içinde Türki-
onun biraz üzerinde seyretti. Ama aynı dö- ye’nin büyüme sicili dünya ortalamalarına
nemde İtalya, İspanya ve Kore gibi iktisadi yakın, ortalamaların biraz üzerinde ger-
gelişme yolunda daha başarılı olan ülkeler- çekleşti. İçinden geçmekte olduğumuz zor
de gelir artışları daha güçlü oldu. Bugün günlerde, dünya ortalamalarına yakın, hat-
İtalya, İspanya ve Kore’de kişi başına ge- ta onların biraz üzerinde olmak bize kötü
lirler gelişmiş ülke ortalamalarının yüzde gözükmeyebilir. Hiç olmazsa bardağın yarı
80’inden daha yüksektir. dolu olduğunu düşünebiliriz.

48 İkinci Yüzyıl Dergi


ikinciyuzyildergi

Şevket Pamuk

NIÇIN DAHA İYI DEĞIL? ğı, sanayileşmeye, daha yüksek verimlilik


ve gelir artışları sağlayan yeni teknolojile-
Ancak Cumhuriyeti kuranların ortaya koy- re geçişte güçlükler yarattığı hep söylenir.
dukları hedefin muasır medeniyet seviye- Son 100 yılda çok az sayıda gelişen ülke-
sine ulaşmak olduğunu da hatırlayalım. Bu nin gelişmiş ülkelerle aralarındaki farkı ka-
nedenle iktisadi gelişme açısından niçin patabildiklerine de bakarak, bu görüşlerde
daha iyisini gerçekleştiremediğimizin, ni- doğruluk payının yüksek olduğunu söy-
çin gelişmiş ülkelerle aramızdaki mesafeyi leyebiliriz. Ancak koşullar eşitsiz olsa da
daha fazla kapatamadığımızın, niçin örne- dünya ekonomisinden ve ileri teknolojilere
ğin bir İtalya veya İspanya ya da Kore gibi ulaşmaya çalışmaktan vazgeçmek doğru
olamadığımızın üzerinde durmakta yarar olmaz.
var.
Niçin daha iyisini yapamadık diye düşünür-
Bu konuda temel nedenler deyince hem ken, eksiklerimizi, sorunlarımızı kendi evi-
dış ve hem de iç nedenlerden söz etmek mizde de aramakta yarar var. Eğitim, araş-
gerekir. En başta, dünya ekonomisinin iş- tırma ve teknoloji alanındaki zayıflıklarımız
leyişinin, gelişmiş ülkeler tarafından belir- Türkiye’nin uzun vadeli iktisadi gelişmesini
lenen ve zaman içinde değişen kuralların olumsuz etkilemeye devam ediyor. Eğitim,
geç sanayileşen ülkelerin aleyhine çalıştı- araştırma ve teknoloji konularında başarı

Ocak - Şubat 49
www.ikinciyuzyildergi.com

ancak uzun vadeli bir yaklaşımla mümkün bugün iktisadi gelişme yolunda daha farklı
olabilir. Oysa aşağıda değineceğim diğer bir yerde olabilirdik.
sorun uzun vadeli yaklaşımları zorlaştırıyor.
Kapsayıcı bir siyasal rejim ve siyasal istikrar
SIYASET VE İKTISADI GELIŞME sağlıklı iktisadi gelişme için çok önemli bir
önkoşuldur. Siyasal sorunlar ve istikrarsız-
Bir diğer sorunumuz, tarihten gelen bazı lıklar ekonomide dengelerin bozulmasına
fay hatlarımız, toplumsal ayrılıklarımız. ve dalgalanmalara yol açmaktadır. Son 70
Bundan da önemlisi, gerginlikleri fırsat bi- yıllık çok partili rejim deneyimimiz, siyasal
lerek, çarpıtarak kullanan, kutuplaşmalar- gerginliklerin ve istikrarsızlıkların arttığı
dan medet uman siyasetçiler var. Zaman dönemlerde, iktisat politikalarının kalite-
zaman ekonomideki sorunlar da siyaseti sinin, hem makro hem de mikro düzeyde,
etkiledi, ama uzun dönemli olarak baktı- düştüğüne işaret ediyor. Siyasal gergin-
ğımızda, siyasal rejimin kırılganlıklarının, liklerin ve istikrarsızlıkların arttığı dönem-
siyasetteki istikrarsızlıkların daha sağlıklı lerde makroekonomik politikalarda kısa
iktisadi gelişme önünde önemli bir engel vadeli hedefler öne çıkmakta, enflasyon
oluşturduğu görülüyor. yükselmektedir. Mikro düzeyde ise parti-
zanlık, yandaşlara destek olmak daha fazla
İkinci Dünya Savaşının sona ermesinden ağırlık kazanmakta, kaynaklar daha kötü
bu yana, ekonomide daha başarılı dönem- kullanılmaya başlamaktadır. Bu dönemler-
ler yaşansa da, çoğu siyasetten kaynak- de iktisat politikası ortaya çıkan sorunları
lanan nedenlerle, bu dönemler fazla uzun ertelemeyi veya halının altına süpürmeyi
süremedi. Ekonominin gidişatı da siyase- tercih etmekte, kamu kesiminin borçları
ti etkiledi ama 1950’lerin ikinci yarısında, artmakta, kamu bankalarının bilançoları
1970’lerde ve 1990’larda dünya ekonomi- bozulmaktadır. Ekonomiye ve ekonomi yö-
sindeki dalgalanmalardan çok ülke içi siya- netimine olan güvenin kaybolmasıyla bir-
setteki istikrarsızlıklardan ya da iktisat po- likte yatırımların miktarında ve kalitesinde
litikası hatalarından kaynaklanan güçlükler de düşme görülmektedir. Bir süre sonra ik-
yaşadık. Bu zor dönemleri yaşamasaydık, tisadi sorunlarla siyasal sorunlar bir sarmal

50 İkinci Yüzyıl Dergi


ikinciyuzyildergi

halinde birbirlerini beslemeye başlarlar. ediliyor. Yapılanlara gerekçe aranırken,


Böylece iktisat politikaları ve ekonomi kısa düşük faiz ve düşük değerli TL politikası,
vadeli hedeflere yönelirken, eğitim, tekno- Çin modeli olarak sunuluyor. Oysa Çin’de
loji ve verimlilik gibi uzun vadeli hedefle- düşük kur çok daha istikrarlı koşullarda ve
rinden uzak düşülmektedir. uzun yıllar boyunca sanayileşme, teknoloji
ve eğitim politikalarıyla desteklendiği için
AKP DÖNEMI başarıya ulaşabilmişti. İçeriği ve derinliği
çok zayıf olan bugünkü uygulamalar, 80
AKP iktidarı döneminin 70 yıllık bu tarih milyonluk bir ülkeyi deney tahtası haline
içinde özel bir yeri var. AKP iktidarının ön- getiriyor.
cekilerden daha uzun sürmesi, AKP’ye ve
liderine köklü değişiklikler yapabilme fırsa- Bugünkü politikalarla önümüzdeki dönem-
tı verdi. Ancak bu uzun zaman dilimi eko- de ekonomi zayıflamaya, iktisadi istikrar-
nomiyi dönüştürmek ve güçlendirmek için sızlık artmaya devam edecektir. Hüküme-
değil, siyasi rejimi değiştirmek için kullanıl- tin enflasyonla mücadele konusunda ciddi
dı. Geçtiğimiz 19 yılda ekonomi siyasi he- bir politikası yoktur. Düşük faiz ve gevşek
deflere ulaşmak için bir araç olarak görül- para politikası da devam etmektedir. Res-
dü. Bugünlerde bol bol sözü edilen iktisadi mi istatistiklerle oynansa, veriler değiştiril-
bağımsızlık hedefi pek hatırlanmadı. se de, önümüzdeki dönemde enflasyonun
Siyasetin ekonomi üzerindeki olumsuz et- yükselmeye devam etmesi beklenmelidir.
kileri son dönemde çok daha farklı boyut- Yüksek enflasyon, örgütsüz, savunmasız,
lara taşındı. Toplumsal ayrılıkları kullanarak dar gelirli kesimleri en çok etkileyecek ve
yeni bir rejim kurmayı hedefleyen, siyasi gelir dağılımındaki eşitsizlikleri artıracaktır.
hedeflerini ekonominin önüne geçiren ve Böylece iktisat politikalarındaki yanlış ve
ortaya çıkan iktisadi bedelleri küçümseyen yanlı uygulamaların bedelini özellikle dar
otoriter bir rejim ekonomiyi olumsuz etki- gelirli kesimlerin ödemeye devam etmesi
ledi. kaçınılmaz gözüküyor.

Uzun iktidarı boyunca AKP’nin bir sanayi- Son dönemde pek çok veri gizlendiği veya
leşme modeli ya da politikası olmadı. Dün- değiştirildiği için, kamu kesimindeki du-
ya ekonomisindeki likidite bolluğunda dış rumu tam olarak bilemiyoruz. Ancak son
kredi sağlamak ve içeride para basıp ikti- yıllarda izlenen politikaların kamu kesi-
dara en yakın kesimlerden başlayarak kre- mi dengelerini giderek zayıflattığı açık-
di dağıtmak, ilerleyen yıllarda temel iktisat tır. Önümüzdeki dönemde, bütçe, kamu
politikası haline geldi. İnşaat gibi iktidara bankaları ve genel olarak kamu kesiminin
yakın kesimlere en uygun gelen sektörler dengeleri daha da bozulması gündeme
ve gösterişli altyapı projeleri tercih edildi. gelecektir. Ekonomideki sorunların artma-
İnşaat sektörü dışındaki yatırımlar geriler- sı, koşulların giderek ağırlaşmasıyla AKP
ken verimlilik son on yılda yerinde saydı. iktidarına olan toplumsal desteğin daha da
azalması beklenmelidir..
Bugünkü koşullara bir kaç yıl içinde gel-
medik. AKP iktidarının ilk yıllarından sonra Eğer önümüzdeki dönemde yapılacak bir
ekonominin yapısı giderek zayıfladı. Yargı- seçim sonrasında iktidar değişikliği gün-
nın bağımsızlığı ve hukuk devleti tümüyle deme gelirse, iktidar değişikliği süreci bü-
ortadan kalktı. Hem ülke içinde hem ülke yük olasılıkla bir hayli ağır iktisadi koşullar
dışında hukuka, ekonomi yönetimine ve altında gerçekleşecektir. Olası bir geçiş
ekonominin gücüne olan güven zaman döneminde, bir yandan bir siyasal koalis-
içinde kayboldu. Kaybolan güveni geri ge- yonu sürdürmek bir yandan da kamu kesi-
tirmek artık çok zor. minde ve genel olarak ekonomide bozulan
dengeler, yüksek enflasyon ve artan gelir
Şimdi dünyada rüzgarların değiştiği, mer- eşitsizlikleri gibi ağır sorunlarla mücadele
kez bankalarının faizleri yükseltme eği- etmek gerekeceğini şimdiden kabul ede-
limine girdikleri bir dönemde, para basıp rek hazırlık yapmak yerinde olur.
kredi dağıtma politikasında israr hatta inat

Ocak - Şubat 51
www.ikinciyuzyildergi.com

İKINCI YÜZYILA DOĞRU nomiye geçiş ancak siyasette


olumlu gelişmelerle mümkün
Ekonomide son dönemde yapı- olacaktır. Türkiye ekonomisinin
lan iktisat politikası yanlışları ve son 70 yılındaki iniş çıkışlı dö-
ortaya çıkan ağır koşullar, tek nemleri tekrarlamamak için, si-
kişiye dayalı bir siyasi rejimin yasal istikrarsızlıkları ve siyasal
sakıncalarını çarpıcı biçimde istikrarsızlıklardan kaynaklanan
ortaya koydu. Önümüzde dö- kısa vadeli iktisat politikalarını
nemde de bedeller ödenmeye da aşmamız gerekiyor.
devam edecektir. Bugünden Umarız yakın gelecekte, son
ileriye doğru bakarken, yapı- dönemden çıkarılacak derslerin
lan yanlışlardan, ödenilen be- de yardımıyla, geniş bir siyasal
dellerden dersler çıkarılacağını mutabakat ve daha farklı bir si-
ummak istiyoruz, hem iktisat yaset anlayışı ile daha güçlü si-
politikaları açısından, hem de yasal kurumlar oluşturulur, daha
son dönemdeki olumsuz gidişa- sağlam bir hukuk devleti ve de-
ta zemin hazırlayan siyasi rejim mokrasi anlayışı yerleşir.
açısından.
Yine umarız ki ileride siyasi ko-
Türkiye’de ekonomik dinamizm şullar daha elverişli olduğunda,
her zaman var oldu. Daha önce eğitime ve araştırmaya daha
olduğu gibi, Türkiye er ya da fazla önem veren, daha ileri tek-
geç bu zor günleri de geride nolojiler kullanan ve daha yük-
bırakacaktır. Ama ekonomide sek verimlilikle üreten, gelirlerin
yaratılan hasarı tamir etmek daha eşit paylaşıldığı, çevreye
uzun zaman alacaktır. Bugün- daha saygılı bir ekonomi kur-
kü ağır sorunların aşılması ve mak mümkün olur.
daha güçlü ve istikrarlı bir eko-

52 İkinci Yüzyıl Dergi


ikinciyuzyildergi

Ocak - Şubat 53
Ziya Öniş ZiyaOnis
Akademisyen zonis@ku.edu.tr

Prof. Dr. Ziya Öniş, Genel Yayın


Yönetmenimiz Doç. Dr. Yunus Emre’nin
sorularını yanıtladı: Çoklu Krizler Karşı-
sında Ekonomi, Demokrasi ve Dış Politika
Yunus Emre: Hocam müsaadenizle yazı- Parti, Adalet Partisi, ANAP çizgisinin de
larınızda da gündeme getirdiğiniz bir ko- devamı. O dönemde AB süreci olması da
nuyla başlayalım. Bir ülkedeki ekonomik çok önemliydi. 2001 krizi sonrası reform
durum ya da ekonominin performansı ile süreci, aslında koalisyon hükümeti ile baş-
yönetim kalitesi, demokrasi, insan hakları, ladı ama AKP ilk yıllarında bu reformcu çiz-
hukukun üstünlüğü ve tabii dış politikada- giyi devam ettirdi. Türkiye’nin o dönemde
ki yönelim, dış politika tercihleri, güvenlik çok boyutlu bir dış politika arayışı başladı.
siyaseti gibi konular arasındaki etkileşim, Zaten 90’larda Soğuk Savaş’ın bitişi ile bir-
birbirini etkileme durumunu sormak isti- likte farklı arayışlar başlamıştı ama temel
www.ikinciyuzyildergi.com

yorum. Türkiye’nin durumunu değerlen- referans noktası Batı idi. Ve sadece kurum-
dirirken bu üç başlıkta, tabii bunların al- sal anlamda Batının kurumları içinde yer
tında da birçok başlık var ama ilk olarak almanın ötesinde değerler olarak da daha
yönetim, demokrasi, hukuk, insan hakları Batıya yönelen, AB normlarına yönelen
bir başlık; ekonominin performansı bir bir ülke konumundaydı Türkiye. 2011 son-
başlık ve dış politika ve güvenlik siyaseti rası dönemde ise Batıdan uzaklaşan, Batı
bir başlık. Bu başlıkların birbiriyle ilişkisi normlarından uzaklaşan, giderek bizim ça-
bakımından nasıl görünüyor Türkiye? lışmalarımızda da belirttiğimiz gibi Rusya
ve Çin eksenine doğru kayan bir Türkiye
Ziya Öniş: Yunus Bey, AK Parti dönemine gördük. Batıdan kopuşu kurumsal anlam-
bir bütün olarak baktığımız zaman aşağı da kopuş olarak değerlendirmiyorum ama
yukarı yirmi senelik bir dönemden bah- giderek yörüngenin Batı dışı büyük güçle-
sediyoruz. Bu iktidar dönemini üç alt dö- re doğru kaydığı, bu çerçevede 2008 küre-
neme ayırabiliriz. 2002-2007/2008, sonra sel finans krizi de bir kırılma noktası.Birçok
2011 veya 2013 ve sonrası.. Yani kabaca yükselen güç Türkiye gibi daha özgüven-
erken dönem diyebileceğimiz yani 2011’e li, daha Batı dışı dünyaya bakıp, BRICS’in
kadar olan dönem en azından bunun ara- yükselişinden, Çin’in yükselişinden etkilen-
sına nasıl böleceğimizi tartışabiliriz ama di. Ama özellikle 2011 sonrası dönemde de-
2011’den sonra ciddi bir sapma olduğunu ğişen dünya sistemi ile birlikte Türkiye’nin
görüyoruz. Bu sapmalar aslında değişik de giderek daha bir Rusya Çin eksenine
kritik eşiklerle de, mesela 2013 önemli bir doğru kaydığı bir dönem görüyoruz. Türki-
dönüm noktası. Bildiğiniz gibi 2015 seçim- ye’nin Rusya ile olan ilişkileri 90’larda ciddi
leri önemli bir dönüm noktası. 2016 darbe olarak iyileşmeye başladı Soğuk Savaş’ın
teşebbüsü. Daha sonra bu başkanlık siste- bitmesiyle. 2000’li yıllarda da önemli atı-
mine geçiş. lımlar oldu. Ama Rusya ile olan ilişkiler
Türkiye’nin Batı ekseninde geliştirdiği iliş-
İlk dönemlerde AKP aslında daha reform- kilerdi. 2011 sonrasına bakıyoruz. Ciddi bir
cu ve daha geniş bir koalisyon içeren, yani şekilde Batıdan kopan, Batının değerlerin-
içinde çok farklı unsurlar olan, bir açıdan den kopan, Avrupalılaşma sürecinden ko-
Refah Partisi geleneğinin de bir devamı pan ve kademe kademe daha otoriter bir
ama bir taraftan da Türkiye’deki Demokrat yapıya doğru giden, Rusya tarzı bir baş-

54 İkinci Yüzyıl Dergi


ikinciyuzyildergi

Ziya Öniş

kanlık sistemine giden bir ülke görüyoruz. ler var. Kapitalizmin türleri var. Türkiye’de
Burada zaman zaman Özal dönemi ile de az önce çerçevesini çizdiğiniz siyasal sis-
karşılaştırma yapılabilir mesela. Özal’ın ka- tem, dış politika tercihleri ve ekonomik
fasında da biliyorsunuz bir başkanlık siste- durum düşünüldüğünde nasıl bir kapita-
mi modeli vardı. Son dönemdeki başkanlık lizm var. Yani Türkiye’ye özgü bir şey mi
sistemi çok daha Putin ve Rusya’dan et- bu? Yani dünya haritasında bir yere oturt-
kilenmiş bir yapı. Özal’ın kafasındaki yapı mak mümkün müdür? Bu yeni rejimin,
daha Batı tarzı belki Latin Amerika ya da tırnak içinde kullanıyorum bunu, nasıl bir
ABD’de gördüğümüz başkanlık sistemi gi- ekonomik modeli var, var mı ya da? Ne tür
biydi. Daha Batı merkezli bir başkanlık sis- bir kapitalizm var Türkiye’de?
temi idi. Son dönemde gördüğümüz daha
gücün merkezde toplandığı, Rusya’daki Ziya Öniş: Dediğiniz gibi bu yeni dünya
deneyimden etkilenen bir yöne doğru kay- eski Soğuk Savaş döneminden çok farklı.
maya başladı Türkiye. Eski Soğuk Savaş döneminde bir taraftan
Batı kapitalizmi vardı. Gelişmekte olan
Yunus Emre: Hocam bu noktada araya gi- üçüncü dünya vardı. İkinci dünyada ise bü-
rip bir konuyu açmanızı isteyeceğim. Eski- yük ölçüde Sovyetler Birliği’nin önderliğini
den sosyal bilimciler iki kutuplu dünyada yaptığı, Çin’in de içinde olduğu komünist
yani bir tarafta kapitalist ekonomi, bir ta- blok vardı. Birbirinden ayrışmış yapılardı
rafta sosyalist ülkeler varken daha rahattı. bunlar. Şimdiki dünya düzeni daha karma-
Şimdi böyle bir ikilik yok ama sosyal bilim- şık sizin de dediğiniz gibi. Bir taraftan yeni
cileri meşgul eden farklı farklı kapitalizm- bir Soğuk Savaş dönemindeyiz. Bir taraf-

Ocak - Şubat 55
tan da Çin’in ve Sovyetler Birliği çöktükten etkilenmiş ve daha düzenleyici neo-liberal
sonra Rusya’nın da 90’lı yıllardan itibaren bir miktar da sosyal politikalarla da besle-
dünya ekonomisine entegre olması geliş- nen bir durumdaydı. Washington konsen-
mesini yaşıyoruz. Giderek bu iki ülke kü- süs modelinin, neo-liberal modelin farklı
resel kapitalist sisteme entegre oluyorlar. bir varyantı uygulandı diye düşünüyorum.
Fakat bu ülkelerde ortaya çıkan kapitalizm 2011 sonrasında giderek bu daha farklı bir
farklı bir kapitalizm. Biz buna devlet ka- devlet kapitalizmine doğru gidiyor. İlk dev-
pitalizmi diyebiliriz. Devlet kapitalizmi de relerde daha kalkınmacı bir anlayışla belli
böyle homojen bir yapı değil. Çin’deki stra- sektörlerde öne çıkalım, güçlü bir ekonomi
tejik kapitalizm. Yani öncülük yaptığı ve yaratalım deniyordu. Daha kalkınmacı bir
belli sektörleri öne çıkardığı, özel sektörü boyutu öne çıkararak. Ama daha sonra za-
desteklediği için. Mesela Huawei örneğine man içinde giderek daha karma bir model
bakıyorsunuz, özel bir şirket. Ama ciddi bir halini aldı. Devletin merkezden ciddi şekil-
şekilde devlet desteği alıyor. Çok daha ve- de bir müdahale ettiği, kimin kazandığını
rimli ve dinamik bir yapı. Rusya’daki de bir ve kimin kaybettiğini devletin müdahale-
tarz devlet kapitalizmi. Putin döneminde leri ile belirlediği otoriter bir devlet kapi-
oluşan ve aslında Gorbaçov’un kafasındaki talizmi. Ama bu devlet kapitalizmi demek
model bu değildi. Gorbaçov 30 sene evvel mesela Uzak Doğu’daki başarılı kalkınma-
Sovyetler Birliği dağıldığı zaman çok daha cı devlet örnekleri gibi değil. Bazı istisna
Batılı tarz, daha sosyal piyasa ekonomisi sektörler dışında sanayinin daha geri plana
olacağını ve demokrasiye doğru kayaca- itildiği, inşaat, borçlanma ve tüketim üçge-
ğını düşünüyordu. Ama burada Batının da ninde şekillenen bir modele doğru dönüş-
büyük hataları var. tü.
www.ikinciyuzyildergi.com

Bunlar artık eskisinden farklı olarak kapi- Savunma sanayisinde belli bir başarı var
talist ülkeler ama farklı kapitalist ülkeler. ama savunma sanayisi sektörünün istis-
Arada asimetrik bir ilişki var. Çin çok daha na olduğunu not etmek gerekiyor. İnşaat,
güçlü bir konumda ekonomik performans borçlanma ve tüketim üçgeninde belli bir
açısından. Ama aralarında çok da büyük büyüme sağlanıyor ve dış kaynaklar da bu
bir işbirliği var. Yani bugün baktığımız za- büyümeyi destekliyor. Ama son derece kı-
man Türkiye’nin sadece Rusya ya da Çin ile rılgan da bir model. Ve devlet kapitalizmi
ilişkilerine bakmamak lazım. Giderek yük- derken aslında devlet kapitalizminin bazı
selen Rusya ve Çin çerçevesinde ele almak neo-liberal öğeleri de var. Mesela Türki-
lazım Batı dışı aktörlerle ilişkimizi. Burada ye finans piyasalarına bağımlı olmaya de-
da aslında şöyle bir şey görüyoruz yeni So- vam ediyor. Özelleştirme hala gündemde.
ğuk Savaş ortamında. Bir kere ABD eskisi Ama farklı tarz özelleştirmeler de yapılıyor.
kadar güçlü değil, Batı daha zayıflamış du- Daha kamu-özel işbirliği çerçevesinde ya-
rumda. Avrupa daha içe kapanmış, kendi pılıyor. Bu yeni devlet kapitalizmi modeli
sorunları ile baş etmek durumunda. Avru- çerçevesinde mesela özelleştirmenin şekli
pa’nın kendi içinde de ciddi demokratik- de değişiyor. Fakat burada bir paradoks-
leşme sorunları var. Macaristan ve Polonya tan, bir çelişkiden bahsedebiliriz. Bir ta-
örneklerinde de görüyoruz. Yani bu çer- rafta devletin çok merkezden müdahale
çevede bu yeni oluşan sistemde Sovyetler ettiği bir yapı. Gelir dağılımını da son de-
Birliği’nden çok daha güçlü bir aktör var. rece bozan. Bakıyorsunuz mesela servet
Otoriter kapitalizmi temsil eden yani eko- eşitsizliği ciddi şekilde artıyor Türkiye’de.
nomik olarak başarılı ama bir taraftan da Gelir dağılımında bir miktar düzelme var-
merkezi ve otoriter bir yapı var. dı AKP’nin ilk dönemlerinde. Son dönem-
lerde yine ciddi bir şekilde bozuluyor. Bir
Benim görüşüm Türkiye’deki iktidar bu de o çelişkiden bahsedeceğim. Kurumların
dünyadaki dönüşümden etkileniyor. Za- çok zayıfladığı bir süreç yaşanıyor. Çin mo-
ten ciddi bir Batı karşıtlığı var. Türkiye’deki deli tartışması var ona buradan gelebiliriz.
modeli farklı kapitalizmler içinde nereye Çin’de kurumların güçlü olduğu bir oto-
oturtmalıyız dersek Türkiye 2000’li yıllar- riter kapitalizm var. Bizde ise kurumların
da daha post-Washington konsensüsten işlevini kaybettiği, zayıfladığı bir devlet

56 İkinci Yüzyıl Dergi


ikinciyuzyildergi

kapitalizmi var. Bunun herkes farkında gö- beraber düşünülmeli malum DPT’nin ka-
rüyorsunuz. Merkez Bankası’nın kararlarına patılması, Kalkınma Bakanlığı’nın önce ku-
müdahale ediliyor. BDDK gibi kurumların rulması sonra onun da kaldırılması olayla-
zayıfladığı, kamu bankalarının giderek si- rını yaşadık. Türkiye’nin bugün gerçekten
yasi müdahalelere maruz kaldığı, TÜİK gibi planlamaya ihtiyacı var. Özellikle istihdam
kurumların giderek kurumsal olmaktan bahsinde planlama eksikliği açıklıkla gö-
uzaklaştığı bir süreç birçok kurumda yaşa- rülüyor. Gençlerin karşı karşıya bulunduğu
nıyor. Aslında eskiden çok daha güçlü olan “Ne Eğitimde, Ne İstihdamda” olan genç-
kurumlar giderek zayıflıyor. İngilizce ifade ler düşünüldüğünde hep akla planlama
edersek “state capitalism without state” konusu geliyor. İstihdam sorunu sadece
(devletsiz devlet kapitalizmi) gibi. Böyle bir örnek. Birçok konuda planlama ek-
bir şey de çıkıyor. Devletin zayıfladığı, dev- sikliği akla geliyor. Siz Türkiye’nin iktisat
letin kurumlarının zayıfladığı ama güvenlik tarihini de iyi bilen bir araştırmacı olarak
alanında güçlendiği bir durum. Devletin Türkiye’nin iktisadi evrimini de göz önün-
katı şekilde otoriter olduğu fakat giderek de bulundurarak bugünkü güncel demok-
kişiselleşen bir yapı içinde ekonominin bü- rasi sorunları, kurumsallıktan uzaklaşma
yük ölçüde tepeden yönlendirildiği çarpık sorunları da düşünüldüğünde planlama
bir devlet kapitalizmi olarak özetleyebili- bahsini nasıl değerlendiriyorsunuz? Tür-
riz. Buna bazıları Ahbap-Çavuş Kapitalizmi kiye’nin geleceği bakımından bu konuyu
diyor. Doğru olabilir ama 90’lı yıllarda da nasıl düşünmek gerekir?
daha neo-liberal bir çerçevede Ahbap-Ça-
vuş Kapitalizmi vardı. Ziya Öniş: Daha önce de tartıştığımız ko-
nularla da bağlantı kurarak ve sosyal de-
Burada paradigma olarak bence referans mokrat perspektiften bakarak çözümün
noktası merkezden kararların alındığı Rus- tamamen o yönde de olduğunu düşünüyo-
ya veya biraz da Çin’den esinlenen farklı rum. Yani güçlü düzenleyici kurumlara ih-
bir otoriter kapitalizm modeli. Son yaptık- tiyaç var ama yeni bir kalkınmacı anlayışa,
ları da daha ziyade Türkiye’yi Batıdan ko- yeni bir planlama anlayışına, yeni bir sana-
partmak. Batı ile ilişkileri tamamen kopar- yii politikası anlayışına da ihtiyaç olduğu-
mak anlamında değil ama giderek değerler nu düşünüyorum. Yani aslında Türkiye’nin
bağlamında Batı ile olan bağları zayıflatıp hem o 2000’li yılların düzenleyici neo-li-
jeopolitik anlamda ekseni Batı dışı dünya beralizmini hem de az önce tartıştığımız
ile birleştirmek. Bunu biraz da rejimi kon- çarpık devlet kapitalizmi modelini aşması
solide etmek için yapıyorlar. Türkiye’de gerekiyor. Bu devlet kapitalizmi bizim an-
oluşan rejim birçok siyaset bilimcinin de- ladığımız anlamda demokratik kalkınmacı
diği gibi rekabetçi otoriter bir yapıya doğ- bir model değil. Çarpık bir model. Tama-
ru dönüştü. Ama bu tabii hem bir taraftan men merkezden devletin birtakım müda-
dirençli, dönüştürmesi zor ama bir taraftan halelerle kimin kazandığını, kimin kaybet-
da kırılgan bir yapı. Bu yapıyı konsolide et- tiğini belirlediği bir model. Kur krizinde de
mek istiyorlar. Bu şekilde şey edebilmek bunu görüyoruz. Devlet çok önemli bir rol
için de ülkeyi daha da Batıdan uzaklaştırıp oynuyor ama optimal bir model de yarat-
daha da Çin Rusya ekseninin içine oturt- mıyor. Bölüşüm açısından da son derece
mak çabası var diye düşünüyorum. dengesiz. Yeni bir planlama anlayışına ihti-
yaç var. Bunun için yeni bir kurumsal yapı,
Yunus Emre: Teşekkürler Hocam. Şimdi bürokrasi ve devletin yeniden yapılanma-
biraz konuyu değiştirmiş olacağım. Ku- sına ihtiyaç var. Bu çerçevede bazı olumlu
rumlar, kurumsal işleyiş ve kurumsallığın trendler de görüyoruz. Batıda baktığımız
ortadan kalkması bahsinde ekonomi yö- zaman yeni böyle bir yeşil Keynesyen bir
netimi bakımından akla gelen bir konu da alternatifin ortaya çıktığı, Biden ile birlikte
planlama. Türkiye’nin iktisat tarihi düşü- birtakım sorunlar yaşamalarına da rağmen.
nüldüğünde 60’lı yıllarla beraber DPT’nin Devletin sadece sanayi politikası alanında
ve kalkınma planlaması ve 30’larda sanayi değil, bölüşüm alanında da, sosyal politi-
planları önemli dönemeçler. Ama AK Parti ka alanında da tekrar aktif olacağı ve bunu
döneminde yine küresel gelişmelerle de yeşil dönüşüm ile birleştirebileceği yeni

Ocak - Şubat 57
www.ikinciyuzyildergi.com

Keynesyen anlayış ortaya çıkıyor. Bunu Av- yapı içerisinde oluşması gerekiyor. Bura-
rupa’da da görüyoruz. Avrupa çok sorun- da aslında üç ayağı var böyle bir planlama
lar yaşadı Covid döneminde biliyorsunuz. anlayışının. Biri sanayi politikası, teknoloji
Sonradan da bir toparlanma süreci yaşadı. politikası olması lazım. Türkiye ciddi bir şe-
Almanya’daki oluşumlar. Bu Covid reco- kilde ihracatını arttıracaksa ve Uzak Doğu
very fund dediğimiz ciddi kaynaklar ya- deneyimleri bunu gösteriyor. Bizim araş-
ratıyorlar. Hem yeşil ekonominin çevreye tırma geliştirme alanında, insan sermayesi
duyarlı bir şekilde dönüşümünde hem de alanında, üniversitelerimizin kalitesi alanın-
dijitalleşme konusunda. Ayrıca sosyal po- da ciddi atılımlar yapmamız lazım. Ve daha
litikalar anlamında. Türkiye’nin de aslında teknoloji yoğun ihracatımızı arttırmamız
Batıdaki trendlere uyumlu olarak değişi- lazım. Bu sadece kurla yapılabilecek bir
mini bütün kalbimle umuyorum. Bu ancak şey değil. Suni bir politika kura dayalı poli-
bir iktidar değişikliği ile olabilir, bu iktidarla tika. Uzun vadeli sanayi ve teknoloji politi-
olmaz. CHP’nin muhalefet bloğunun oluş- kası bu. Yeni kalkınmacı planlama anlayışı-
turacağı yeni bir yapıda Türkiye’nin tekrar nın bir parçası. Ama onun ötesinde de bir
böyle bir demokratik kalkınmacılık yoluna ikinci bir boyut da bölüşüm. Sosyal politika
girmesi gerekiyor. Demokratik bir sistem çok önemli. Orada çok daha eğitimle, sağ-
içinde güçlü kurumların oluştuğu, güçlü lıkla, diğer unsurlarla devletin sosyal poli-
kurumların sadece meritoktarik olarak işle- tika alanında çok ciddi adımlar atması ge-
diği ve tepeden inme bir başkanlık sistemi rekiyor. Üçüncü boyutta, yani Türkiye’de şu
içinde değil, yeni bir sosyal kontratla top- ana kadar yeni yeni tartışılmaya başlayan,
lumsal bir tabanının olduğu, katılımcı bir yani daha çevreye duyarlı, çevreyle barışık

58 İkinci Yüzyıl Dergi


ikinciyuzyildergi

bunu bir arada da yapmak zor ama sanayi- rum. Yine bununla ilişkili olarak eğer ka-
de bir dönüşüm olacaksa bunu çevreyle de tılıyorsanız bunun ortadan kaldırılması ve
çok bağlantılı olarak ele alınması gerekiyor. Türkiye’de müreffeh ülkeler gibi, asgari
Bu çerçevede ben yine Türkiye’nin bu yeni ücretin kabaca işgücü piyasasında yüzde
modelinde tekrar Türkiye’nin Batı ile ve 8’lere veya 10’lara gelebileceği bir ortam
özellikle Avrupa Birliği ile yeniden ilişkile- nasıl mümkün olur? Bu iki soruyu bir arada
rini inşa ettiği bir dönem olacağını umuyo- sormuş olayım.
rum önümüzdeki dönemin. Türkiye’nin Av-
rupa ile ilişkisi iki açıdan bana çok önemli Ziya Öniş: Yani tespitinize katılıyorum. Şu
geliyor. Bir, yeniden böyle bir demokratik- anda daha önceki krizlerden farklı olarak
leşme ivmesinin kazanılması. O açıdan Batı çok daha güçlü bir kriz yaşıyoruz aslında.
hala önemli Türkiye’de. Bütün sorunlarına Ekonomik krizin yanında bir dış politika
rağmen. Batı demokrasileri bizim gelenek- krizi ve yönetim krizi var. Bunlar aslında
sel dış politikamızın referans noktasıydı. birbirini besliyorlar. Dış politikada yapılan
Tekrar öyle olmalı. Hem demokratikleşme bir takım yanlışların ciddi ekonomik ma-
açısından önemli hem de yeşil Türkiye, liyetleri var. S-400 konusu onun bir gös-
daha çevreye duyarlı bir takım stratejilerin tergesi. Rusya açısından çok mantıklı. Yani
geliştirilmesi açısından Avrupa ile ve Batı hem Türkiye’nin NATO ile olan bağını zayıf-
dünyası ile ilişkilerimizi tekrar rayına oturt- latıyorlar, hem silah satıyorlar. Türkiye’nin
mamız önemli gibi gözüküyor. Bu yeni ne faydası var bundan. Böyle bir güçlü kriz
planlamada demokratik kalkınmacılık an- içerisindeyiz. Kriz ileride daha farklı boyut-
layışında kurumlar, sanayi politikası, sosyal lara da gelebilir, belli ölçüde büyüme de-
politika kadar ben çevre politikalarını da vam ediyor dikkat ederseniz. Ondan evvel
çok ön plana çıkarmamız gerekiyor diye ki dönemlerde sert bir dış ödemeler den-
düşünüyorum. gesi krizi olunca, örneğin 1978’de, 2001’de,
büyüme süreci duruyor. Tekrar bir istikrar
Yunus Emre: Bölüşüm bahsinin altını çiz- programına girmişti ülke IMF ve DB prog-
diniz. Türkiye’de son dönemde yaşanan ramları ile. Bugün bir taraftan da bir bü-
gelişmelerin ardından kimi uzman ve göz- yüme var. Kriz şu şekilde aksediyor. Daha
lemciler birazdan ifade edeceğim görüşle- ziyade ciddi bir enflasyon, işsizlik, özellik-
ri ileri sürdü. Şöyle ki, malum asgari ücret le genç işsizliği ve bölüşüm sorunu olarak
yüzde 50 civarında arttı. Ancak Türkiye’de aksediyor. Son uygulamalar görüyorsunuz
asgari ücret ya da asgari ücretin yüzde 10 gelir dağılımını daha da bozdu. Burada
kadar üzeri ücretle çalışanlar emek piya- belli bir kesim iktidarın politikalarından
sasında yüzde 60’a yakın bir oranı oluş- çok faydalanıyor. Aslında iki grup özellik-
turuyor. Yani Türkiye’de git gide orta sı- le ciddi bir şekilde destek vermeye devam
nıfın çözüldüğü ve daha yoksullaşmada ediyor. Bir taraftan zayıflayan bir orta sınıf
ortaklaşılan bir dönem yaşanıyor. Diğer var. Daha ziyade muhalefet partilerine ya-
taraftan da siyasi yakınlığa göre iktisadi kın orta sınıf. Tepedeki gruplar çok kaza-
risklerin ortadan kaldırıldığı bir dönem de nıyorlar bu süreçten. Bir de altta bir grup
yaşanıyor. Malum kamu özel işbirliği çer- var. Onları da kimlik politikaları ile yanına
çevesinde döviz üzerinden paralar öde- çekebiliyorlar. Milliyetçilikle, dış politikay-
niyor, hiçbir risk aslında o müteahhitler la, din faktörüyle filan. Büyüme de devam
için bulunmuyor. En son bu döviz garantili ettiği müddetçe belli ölçülerde kendisine
mevduat hesaplarında kur riski ortadan yarayacak tarzdaki bölüşüm stratejilerini
kaldırılmış oldu mevduat sahipleri için. İki- de uyguluyor. Bu toplum açısından ortaya
li bir görünüm ortaya çıkıyor. Bir taraftan çıkan optimal bir çözüm olmuyor ama bir
siyasi yakınlığa göre hiçbir iktisadi risk ile taraftan da bu tür iktidarların kendilerini
karşılaşmayan bir sermaye sınıfı ama altını devam ettirebilmeleri için bir araç oluyor.
çizmek lazım siyasi yakınlığa göre. Diğer Ama bir taraftan da büyüme devam eder-
tarafta ise asgari ücrette eşitlenen çok ken giderek sağlıksız bir büyüme ortaya
geniş toplum kesimleri Özal’ın deyimiyle çıkmaya başladı. En büyük sorunlardan
orta direğin ortadan kalktığı bir evre. Bu biri hakikaten ciddi bir enflasyon var. Ve şu
gözlemlere katılıyor musunuz birinci so- andaki kriz çok daha büyük bir krize dönü-

Ocak - Şubat 59
“ Ziya Öniş: 2000’li yıllarda belli kural-
lar içerisinde bir işleyiş vardı, belli kurumlar
güçlendirilmişti ve belli bir istikrar içinde gi-
diyordu Türkiye. Şimdi tamamen o kuralların
ortadan kalktığı, tamamen keyfi müdahale-
lerin olduğu bir yapı söz konusu.
www.ikinciyuzyildergi.com

60 İkinci Yüzyıl Dergi


ikinciyuzyildergi

şebilir. Siz de biliyorsunuz bu son dövize vuş kapitalizmi diyor. Aslında kesişiyor bi-
bağlı mevduat ciddi bir şekilde parasal ge- zim söylediğimiz şeyler. Solda bir başka
nişlemeye yol açıp enflasyonu daha da art- ekol de Özgür Orhangazi, Pınar Bedirha-
tırabilir. Türkiye’de çok ciddi bir enflasyon noğlu gibi bir ekol de otoriter neo-libera-
riski var. Bir taraftan da rezervlerimiz çok lizm diyorlar. Onlara göre bu neo-liberaliz-
düşük durumda. Daha kapsamlı bir enflas- min yeni bir evresidir. Demokratik bir yapı
yon ve dış ödeme dengesi krizine girer- içinde olmadığı için otoriter bir yapı içine
sek bu durum iktidarı çok sert bir şekilde geçti. Ben mesela buna çok katılmıyorum.
etkileyebilir. Onların da elleri çok sıkışmış Muhakkak ki finansal sisteme entegrasyon
durumda gördüğüm kadarıyla. Ama soru- ve neo-liberal ögeler devam ediyor bir bi-
nuza cevap olarak farklı bir kriz 2018’den çimde. Yani tamamen hibrid bir modelden
beri yaşadığımız. Kurun ciddi bir şekilde bahsediyoruz. Hala özelleştirme var. Hala
dalgalandığı ama her şeye rağmen büyü- fiyat finans piyasalarına çok entegre. Fakat
menin devam ettiği, ama büyümenin çok neo-liberalizmden farklı olarak neo-libera-
sağlıksız ve kırılgan bir yapı içinde devam lizmi eleştirebilirsiniz ama neo-liberalizm
ettiği, eşitsizliğin ciddi şekilde arttığı böyle belli kurallar çerçevesinde hareket eden bir
bir yapı görüyoruz. Bu daha da büyüyüp model. Türkiye hakikaten devletin kuralları
bir krize doğru gidebilir. Onun riskleri de ortadan kaldırıp kendi müdahale ettiği ve
var şu anda. picking winners and losers şeklinde du-
rumu tamamladığı bir hal var. Arkadaşlar
Buradan çıkış nasıl olabilir? Kolay olmaya- diyorlar ki, bir taraftan da ciddi özelleş-
cak. Muhalefet seçimleri kazandığı anda tirme var. Kamu İktisadi Teşebbüslerinin
tekrar ekonomik yapıyı inşa etmek, kurum- payı azaldı sistem içinde. Doğru. KİT’lerin
ları inşa etmek hiç de kolay olmayacak. payı çok azaldı ama devlet hala kurucu
Zaman alacak. Zor bir soru. Onun üzerin- aktör olarak çok önemli rol oynuyor. Ka-
de ciddi bir şekilde düşünmek gerekiyor nal İstanbul projesine bakın, Varlık Fonuna
ama tekrar güveni tesis etmek, kurumları bakın. Burada hala önemli bir devlet var.
oluşturmak, ondan sonra çok daha kural- Ama tepeden inme bir şekilde müdahale
lara bağlı olarak, rule-based bir yapıya dö- ediyor. Ve bunu rule-based bir şeyden zi-
nüştürmek gerekecek Türkiye’yi. Şu anda yade kendi menfaatleri çerçevesinde ele
bizim bahsettiğimiz devlet kapitalizmi ku- alan bir yapı var. Dolayısıyla otoriter ne-
ralların da ortadan kalktığı bir kapitalizm. o-liberalizm tezinden ayrışıyorum. Neo-li-
Hiç olmazsa 2000’li yıllarda düzenleyici beral öğeler olan bir model. Ama 80’lerde
neo-liberal dönemde belli kurallar içerisin- başlayan Neo-liberalizmin yeni bir aşaması
de bir işleyiş vardı, belli kurumlar güçlendi- olarak görmektense bunu artık neo-libera-
rilmişti ve belli bir istikrar içinde gidiyordu lizm sonrası bir dönem olarak görüyorum.
Türkiye. Şimdi tamamen o kuralların orta- Dünyada da baktığımız zaman neo-libera-
dan kalktığı, tamamen keyfi müdahalelerin lizmin çok ciddi bir krizi olduğu görülüyor.
olduğu bir yapı söz konusu. Onu nasıl dö- Batıda post-neoliberal yada Keynesyen
nüştüreceğiz? O bence çok ciddi bir sorun döneme giriyoruz ABD’de, Avrupa’da da.
olarak ortaya çıkıyor. Türkiye’deki oluşum onlardan çok farklı.
Özellikle Uzak Doğu, Çin ve Rusya eksen-
Yunus Emre: Hocam son olarak sosyal bi- lerinden etkilenen birebir kopya etmek de-
limciler arasındaki Türkiye’de devlet kapi- ğil aslında ama onu da vurgulamak lazım.
talizmi tartışmasını sormak istiyorum. Bu Bu Çin modeli tartışmalarında Türkiye’deki
tartışmayı okurlarımız için biraz açar mı- Çin modeli değildir. Birebir kopya etmek
sınız? değil, esinlenmek söz konusu. Orada as-
lında esinlendikleri konu o rejimlerin oto-
Ziya Öniş: Şöyle canlı bir tartışma var as- riterliği. Onların uyguladığı belli politikalar
lında. Bu arkadaşların hiçbiri birbirinden değil. O otoriter yapıyı konsolide etmek.
çok farklı şeyler söylemiyor ama. Bir grup Yani tartışmanın ana ekseni o diye düşü-
diyor ki mesela biz Mustafa Kutlay ile Tür- nüyorum.
kiye’de devlet kapitalizminin farklı bir türü
var diyoruz. Berk Esen mesela Ahbap-Ça- Yunus Emre: Teşekkür ediyorum Hocam.

Ocak - Şubat 61
Selva Demiralp SelvaDemiralp
Akademisyen sdemiralp@ku.edu.tr

2022 Yılına Girerken Para


Politikası ve Merkez Bankacılığı
2022 yılına girerken para politikası konu- Hükümetler genellikle kısa vadeye odak-
sunda oldukça zor bir dönem bizi bekliyor. lanıp daha fazla büyüme hedefledikleri
2021 sene sonu enflasyonunun yüzde 5’lik için faizleri düşük tutarak kredi talebini ve
hedefin en az beş katı olması beklenirken, harcamaları artırmak isterler. Bu durum,
2022 yıl sonu beklentileri ise yüzde 30’ları uzun vadeli fiyat istikrarına odaklanması
aşıyor. gereken merkez bankaları ile hükümetler
arasında gerginlik yaratabilir. Daha fazla
İçerideki enflasyonist dinamiklere ek ola- büyümek, daha fazla istihdam imkânı sağ-
rak, pandemi kaynaklı global enflasyona lamak, refah seviyesinin artması şüphesiz
cevaben ABD Merkez Bankası FED’in mart tüm bireylerin dileğidir. Ancak enflasyon
ayından itibaren yaklaşık üç faiz artırımı- düşmeden, enflasyona rağmen faizleri dü-
www.ikinciyuzyildergi.com

na gitmesi bekleniyor. Hem içeride hem şürerek bu hedeflere varılmasının mümkün


de dışarıda enflasyonist baskılar artarken olmadığı araştırmalarla sabit bir gerçektir.
TCMB faiz artışının gündemde olmadığını Kısa vadede bazı kazanımlar elde edilmiş
not edip faiz indirimlerinin devamının ge- gibi görülse de uzun vadede hedeflerden
lebileceği sinyalini veriyor. Bu ortamda daha uzaklara savrulma söz konusu olur.
2022 yılında ekonomik açıdan en önemli 2021 son çeyreğinden itibaren ülkemizde
kırılganlığımızın kur ve enflasyon olacağını gözlemlediğimiz savrulma literatürdeki
düşünüyorum. öngörülerle tutarlı, kaçınılmaz bir sonuç-
tur.
Geleneksel para politikası, enflasyonist
baskılar oluştuğunda buna sıkı para poli- 2021’DE NE DEĞIŞTI?
tikası ile tepki vermeyi gerektirir. Merkez
Bankasının para musluklarını kısması ilk Hükümetin düşük faiz tercihi yıllardır farklı
aşamada borçlanma maliyetini artırarak platformlarda dile getiriliyor. Bu tercih sa-
enflasyonist baskıları artırıyor gibi görün- dece bizim ülkemize has bir durum da de-
se de orta vadede talepteki yavaşlama ğil. Kurumsallığın en gelişmiş olduğu ABD
enflasyonu aşağı çeker. Dünya genelinde Merkez Bankası Fed ya da Avrupa Merkez
fiyat istikrarını sağlamış ülkelerin hepsin- Bankası ECB’nin bile benzer telkinlere ma-
de bu anlayış benimsenmiş ve meyveleri ruz kaldıklarını gözlemliyoruz. Ancak ara-
alınmıştır. Enflasyon bir kere kontrol altına mızdaki fark merkez bankası bağımsızlı-
alındıktan sonra piyasa faizleri kalıcı ola- ğı. Araç bağımsızlığına sahip bir merkez
rak düşer, yatırımların ve sürdürülebilir bü- bankası siyasi baskılarla politikasını şekil-
yümenin kapıları açılır. Durum böyle iken, lendirmiyor. Hükümetle ortak belirlenmiş
TCMB’nin artan enflasyonist risklere karşı enflasyon hedefine ulaşmak için uygun
benimsemesi gereken sıkı duruşunun za- gördüğü faizi kendisi belirliyor. Bizde ise
man içerisinde giderek zayıfladığını ve son durum farklı. 2013 sonrası dönemde faiz
dönemde hepten terk edildiğini görüyo- indirimleri konusunda TCMB üzerindeki
ruz. Bilakis, enflasyonun faiz indirimleri ile baskıların giderek arttığını gözlemliyoruz.
düşürüleceğini savunan yeni model gerek İlave olarak, TCMB’nin de bu baskılara tep-
hükümet gerekse merkez bankası tarafın- kisiz kalmadığını, para politikasının gide-
dan benimsenmiş görülüyor. rek daha gevşek bir duruşa geçtiğini, buna

62 İkinci Yüzyıl Dergi


ikinciyuzyildergi

paralel olarak enflasyonun da giderek he- laması kanımca bu tedirginliği yansıtıyor.


deften uzaklaştığını gözlemliyoruz.
Piyasalarda oluşan paniği durdurmak ve
Uzunca bir süredir faiz indirim baskılarına kurdaki değer kaybını sınırlamak amacı
maruz kalan TCMB, 2021 yılına kadar hü- ile aralık sonunda piyasalara sunulan “Kur
kümetin düşük faiz tercihi ve fiyat istikrarı Korumalı TL Mevduatı (KKM)” aracı kısa
arasında orta yolu bulmaya çalıştı. Fazla vadede piyasaları sakinleştirmekte etkili
ikna edici olmasa da aldığı kararları ge- oldu. Öte yandan, TL’deki değer kaybının
leneksel çerçevede izah etmeye uğraştı. devam etmesi durumunda kur farkının Ha-
2021 son çeyreğinde ise TCMB’nin gele- zine ya da TCMB’den kaynak aktarılarak
neksel çerçeveyi bırakıp, düşük faiz poli- giderilecek olması enflasyonist baskıları
tikası ile enflasyonu düşüreceğini savunan artıracaktır. En iyi senaryo diyebileceği-
Yeni Ekonomik Model (YEM)’i benimsedi- miz, TL’deki değer kaybının durması duru-
ğine şahit olduk. Piyasalardaki panik fiyat- munda bile, enflasyonun yaklaşık 15 puan

Ocak - Şubat 63
www.ikinciyuzyildergi.com

altında negatif reel faiz söz konusu. Bu Bu ne anlama geliyor? Bugün politika fa-
nedenle KKM’nin tasarrufların enflasyona izini düşürmek demek uzun vadeli piyasa
karşı erimesini engelleyebilmesi mümkün faizlerini de düşürebileceğimiz anlamına
görülmüyor. Daha da önemlisi, yolun bun- gelmez. Kısa vadeli kredi faizleri politika
dan sonrasında daha da artan enflasyo- faizine daha yakın hareket ederken vade
nist baskılara rağmen merkez bankasının uzadıkça beklenti etkisi baskın çıkar. Bu
düşük faiz tercihinin devam etmesi duru- nedenle, Merkez Bankasının bugün yaptığı
munda enflasyonun ağır yüküne nasıl bir faiz indiriminin uzun vadeli faizleri de dü-
çözüm düşünüldüğü netlik kazanmış değil. şürebilmesi için öncelikle enflasyon bek-
Yüksek enflasyon ortamında gelen faiz in- lentilerini düşürebilmesi gerekir.
dirimleri ekonomiyi desteklemiyor.
Eylül 2021’de TCMB faiz indirim döngüsüne
Merkez bankasının kontrolü altında olan başladığında kısa vadeli kredi faizlerinde
faiz bankalar arası piyasadaki kısa vadeli bir parça aşağı yönlü hareket olurken uzun
fonlama faizidir. Reel ekonomiyi etkileyen vadeli faizler artış gösterdi. Faiz indirimleri
faiz ise uzun vadeli piyasa faizidir. Uzun devam ettikçe enflasyon ve risklerin gide-
vadeli faizler, kısa vadeli politika faizinden rek daha kısa vadelerde hissedilmesi sonu-
ziyade merkez bankasının attığı adımların cunda kısa vadeli kredi faizleri de artma-
ileriye yönelik enflasyon beklentisi ve risk- ya başladı. Buradan net bir sonuç çıkıyor:
leri ne şekilde etkilediğine göre şekillenir. Doğru şartlarda gelmeyen bir faiz indirimi,
ekonomi üzerinde genişleyici değil bilakis

64 İkinci Yüzyıl Dergi


ikinciyuzyildergi

daraltıcı bir etki yapar. Peki doğru şart ne- rak ihraç ürünlerinin fiyatlarını azaltmayı,
dir? Atılan adımın enflasyon beklentileri ile ithal ürünleri daha pahalı hale getirmeyi,
tutarlı olması ve merkez bankasının attığı bu şekilde de net ihracatı (yani ihracat ve
adımın enflasyonu düşüreceği konusunda ithalat arasındaki farkı) artırmayı hedef-
piyasaları ikna edebilmesi, yani kredibilite liyor. Net ihracatın artması döviz girişini
sahibi olması. artıracağı için TL’ye değer kazandırması
bu şekilde de kurdan enflasyona olan bas-
KREDIBILITE GIDEREK kının azalarak fiyat istikrarının sağlanması
ZAYIFLIYOR amaçlanıyor. Programla ilgili endişelerimi
burada maddeleyecek olursam:
2006 sonrası dönemde TCMB’nin faiz ka-
rarlarının uzun vadeli faizler üzerindeki 1) Ülkemizin ihraç ettiği ürünler fiyat has-
etkilerini incelediğimizde merkez banka- sasiyeti düşük, gelir hassasiyeti yüksek
sı kredibilitesi ile ilgili oldukça çarpıcı bir olan ürünler. Bu nedenle TL’yi değersiz
bulgu ile karşılaşıyoruz. 2009 yılına kadar kılarak sağlanacak avantaj sınırlı olacaktır.
TCMB’nin faiz indirimleri ve hatta faiz ar-
tışları sonrasında uzun vadeli faizlerde bir 2) Türkiye ithal ara malına dayalı bir üre-
iniş tespit ediyoruz. Bu bulgu, kredibilitesi tim yapısına sahip olduğu için ithal ettiği-
olan ve attığı adımla enflasyon beklentile- miz ürünlerin fiyatının artması nihai ihraç
rini düşürebilen bir merkez bankasına işa- ürününün de fiyatını artırır. Bu da değersiz
ret ediyor. Ancak zaman içerisinde giderek TL’nin getirdiği fiyat avantajını sınırlar.
azaldığını tespit ettiğimiz bu etki, 2010
sonrası dönemde istatistiksel olarak an- 3) Yukarıdaki faktörler nedeni ile değersiz
lamsızlaşıyor. Bu dönemde, siyasi baskılar TL’nin net ihracatı ne kadar artırabilece-
paralelinde merkez bankası kredibilitesinin ği şüphelidir. Ancak en iyi senaryoda net
kaybolduğunu, merkez bankasının enflas- ihracatın güçlü bir artış göstermesi duru-
yon beklentilerini ve uzun vadeli faizleri munda bile, YEM çerçevesinde enflasyo-
aşağı çekme becerisinin kalmadığını göz- nun düşmesi için TL’nin değer kazanması
lemliyoruz. öngörülmektedir. Bu durumda ise “re-
kabetçi kur” üzerine dizayn edilmiş olan
Bugün içinden geçmekte olduğumuz zor YEM’in ileriye yönelik olarak nasıl işleye-
süreç maalesef merkez bankası bağımsız- ceği soru işaretleri yaratmaktadır.
lığının iyice zayıfladığı bir döneme tekabül
ediyor. Merkez bankası kredibilitesinin bi- 4) YEM, kurdan gelen fiyat şoklarını ber-
rinci şartı sözünü tutan, koyduğu hedefleri taraf etmeyi amaçlayan bir aktarım kana-
yerine getiren bir merkez bankası ise ikinci lı. Öte yandan faiz indirimleri sonucunda
şartı ise şeffaf bir iletişim. Piyasalar merkez enflasyonist baskıları tetikleyen ve sayısı
bankasının neyi neden yaptığını anlamalı- onu bulan değişik aktarım kanalları mev-
lar ki merkez bankasının yönlendirmesi ile cut. Düşük faizin kredi maliyetini düşü-
tutarlı hareket etsinler, merkez bankasının rerek talebi artırdığı “para kanalı (Money
işini kolaylaştırsınlar. Bu uyumun sağlana- view)” dan tutun da borsadaki değerlen-
bilmesi içinse tutarlı ve güçlü bir iletişim meler üzerinden hareket eden varlık kana-
gerekiyor. Kredibilitesi zaten zayıflamış lı, Tobin kanalı, kredi arzı üzerinden, banka
olan merkez bankası birbiri ile çelişen, içsel bilançoları üzerinden, asimetrik bilgi yapı-
tutarlılığı olmayan mesajlarla para politika- sından kaynaklanan farklı aktarım kanalla-
sını yönlendirmeye çalışırsa istikrar yarat- rından hepsi bir ortak noktada buluşuyor:
mak şöyle dursun istikrarsızlığın kaynağı Faizlerdeki indirim talebi ve dolayısı ile
oluyor. enflasyonu artırır. Bu durumda YEM’in en
başarılı olduğu ve enflasyonu düşürdüğü
YENI EKONOMI MODELI (YEM) ILE ideal senaryoda bile geriye kalan 10 akta-
ENFLASYONU DÜŞÜREBILMEK MÜMKÜN rım kanalının enflasyonist etkilerini nasıl
OLUR MU? bertaraf edilebilir? Bertaraf edilememesi
durumunda enflasyon kurdaki değer kay-
Yeni Ekonomi Modeli, faizleri düşük tuta- bını da besleyeceği için KKM’deki kur far-

Ocak - Şubat 65
www.ikinciyuzyildergi.com

kının maliyeti ne olur? Hazine ve TCMB’nin tırıp para politikasının etkinlik alanını da-
kaynak aktarımları halihazırdaki enflasyo- ralttığı da bir gerçektir.
nu daha da tetiklemez mi?
Bu kısır döngüden nasıl çıkabiliriz? Hem
YEM’in nihai hedeflerine ulaşması konu- sıkı para politikası ile enflasyonu düşürüp
sunda ciddi şüphelerim olmakla birlikte hem de cari açığı küçültmek mümkün mü?
neden cari açığı azaltmak istediğini anlı- Literatür bize bu konuda ışık tutuyor. Ön-
yorum. Cari açığın ekonomimiz için bir kı- celikle hiçbir şekilde fiyat istikrarının geçici
rılganlık yarattığı, makul seviyelerde tutul- de olsa ikinci plana atılmadığını not edelim.
ması gerektiği konusunda hemfikiriz. Cari Fiyat istikrarı için bir süre faizleri yüksek
açık yüksek olduğunda, uluslararası yatı- tutmak gerekecektir. Kredibilite ne kadar
rım iştahındaki dalgalanmalara paralel ola- zayıfsa, merkez bankasının fiyat istikrarı
rak sermaye girişleri oynaklık gösteriyor ve konusunda kararlılığına olan inanç ne ka-
finansal istikrarı tehdit ediyor. Ancak bura- dar güçsüzse, faizlerin o kadar uzun süre
dan çıkacak sonuç enflasyon pahasına faiz yüksek kalması gerekebilir. Ancak liyakate
düşürmek ve cari açığı para politikası ara- dayalı kadroların kurulduğu, merkez ban-
cılığı ile düşürmek olmamalıdır. kasının hızlı güven kazandığı bir ortamda
enflasyon beklentileri o kadar çabuk aşa-
Yeri gelmişken not edelim, cari açık illaki ğı ineceğinden merkez bankası da faiz in-
cari fazlaya dönüşmek zorunda da değil- dirimlerine o kadar çabuk başlar. Peki acı
dir. Zira cari açık aslında tasarrufların öte- reçetenin içildiği yüksek faiz döneminde
sinde bir yatırım imkanına işaret eder. Bu cari açığın tetiklenmesinin nasıl önüne
yatırımların etkin ve verimli bir şekilde de- geçilebilir? Bu noktada makroihtiyati ön-
ğerlendirilmesi, arzu ettiğimiz teknolojik lemler önerilmektedir. Sermaye kontrolleri
atılım için uygun zemini sağlayabilir. Öte ile sıcak para girişinin yavaşlatılması ya da
yandan, enflasyonu düşürmek amacı ile zorunlu karşılıklarla döngü karşıtı düzenle-
faiz artırımlarına gidilmesinin cari açığı ar- meler düşünülebilir. TCMB’nin 2010 sonrası

66 İkinci Yüzyıl Dergi


ikinciyuzyildergi

dönemde kullandığı zorunlu karşılık aracı, için uygun zemini oluşturur.


tam da bu amaca yönelik olarak geliştiril-
mişti. Uluslararası risk iştahının güçlü oldu- İçinde bulunduğumuz şartlarda fiyat istik-
ğu dönemlerde faizi görece düşük tutup rarının sağlanabilmesi öncelikle tekrar mer-
ekonomideki sıkılaşmayı zorunlu karşılıkla- kez bankası bağımsızlığının temin edilme-
rı artırarak sağlamak hedeflenmişti. Bu tür sinden geçiyor. Sihirli bir reçete arayışına
önlemlerle kazanılan zaman içerisinde ya- girmemiz, tekerleği yeniden icat etmemiz
pısal bir dönüşümün sağlanması ve yüksek gerekmiyor. Zira 2001 sonrası dönemde
katma değerli bir üretim yapısına geçilme- biz bunu başardık. O dönemde önce mer-
si cari dengenin kalıcı olarak düzeltilmesi- kez bankası bağımsızlığı verilmiş arkasın-
ne imkân sağlar. dan sıkı para politikası ile faizler artmış,
bütçe disiplini sağlanmış ve gereken sabır
SONUÇLAR gösterilmişti. Merkez bankasının niyetinde
samimi olduğu anlaşıldıktan sonra enflas-
Bir ülkede merkez bankasının büyümeye yon beklentileri aşağıya inmiş, akabinde
vereceği en değerli katkı fiyat istikrarını piyasa ve politika faizleri inişe geçmişti.
sağlamaktır. Enflasyon bir kere kalıcı olarak Bugün de farklı bir yapılacaklar listesi yok.
hedefe düştükten sonra uzun vadeli faizler Ancak enflasyonu tetikleyen mevcut politi-
de sürdürülebilir şekilde aşağı iner. Bu sa- kalarda ne kadar ısrar edilirse buna paralel
yede yatırımlar artar. Üretim kapasitesi ve olarak artacak bir maliyet listesi var. Zira
istihdam imkanları artar. Fiyat istikrarı gelir enflasyon ne kadar yükselir ve insanlar ne
dağılımındaki bozuklukların, yoksulluğun kadar bu ortamda yaşarlarsa bu geçmişi
önüne geçer. Maliye politikasının dezavan- hafızalardan silmek ve beklentileri tekrar
tajlı gruplara yaptığı kaynak aktarımlarının aşağıya çekebilmek için gerekli olan faiz
enflasyon karşısında erimesinin önüne ge- de o kadar yüksek olacaktır.
çer. Ekonomiye olan güven ve öngörülebi-
lirliği artırır. Büyümeden kalkınmaya geçiş

Ocak - Şubat 67
ErincYeldan
erinc.yeldan@khas.edu.tr
www.ikinciyuzyildergi.com

Yayın Kurulu Üyemiz Alican Özer sordu,


Prof. Dr. Alp Erinç Yeldan cevapladı:

İklim Krizi ve Ekonomiye Etkileri


68 İkinci Yüzyıl Dergi
ikinciyuzyildergi

Alican Özer: Hocam ilk sorumuz iklim yeterli verimiz yok. Ama bilim insanları
kriziyle ilgili. İklim krizi dünya için neden örneğin buzullardaki iklim değişikliğinden
önemli? kaynaklı erimenin, ısınmanın buzullarda
sıkışmış, yakalanmış birçok bakteriyi, virü-
Erinç Yeldan: Birçok nedenden önemli. Bir sü, parazit canlıyı yaşama tekrardan dön-
defa her şeyden önce iktisatçının anladı- düreceği ve dünyaya yayacağı endişesini
ğı dilden konuşalım. İklim değişikliği iklim taşıyorlar. Örneğin tarih kitaplarımızda
krizine dayalı ısı stresine bağlı iş kayıpları okuduğumuz meşhur İspanyol Gribi.. 1910-
yaratıyor. Uluslararası Çalışma Örgütü’nün 15-20’nin İspanyol Gribi mikroplarının An-
verileri var bu konuda. Örneğin 1995 yılına tarktika’daki buzullar arasında sıkışmış ol-
geri dönersek Uluslararası Çalışma Örgütü duğunun ve buzulların erimesiyle beraber
diyor ki ısı stresine bağlı iklim değişikliğin- bu virüsün tekrardan canlanacağını öngö-
den kaynaklanan üretkenlik ve iş gücü ka- rüyorlar. Mesele sadece Hollywood filmle-
yıplarının 35 milyon tam zamanlı iş gücü rinde öngörüldüğü gibi deniz kıyılarındaki
kaybı anlamına geliyor. 2030’da bu rakam kentlerin sular altında kalması, büyük tsu-
80 milyon kişiye, 80 milyon tam zaman- namilerden mütevellit böyle bir felaket fil-
lı iş gücü kaybı anlamına gelecek. Bunun mi senaryosundan ibaret değil. Topyekûn
tutarı 2,5 trilyon dolar. Dünya milli gelirler insanlığın ve gezegenimizdeki yaşamın
toplamı içerisinde. Dolayısıyla her şeyden tehdit edildiği bir olgu iklim krizi. Dediğim
önce iktisatçının anladığı dilden teknik bir gibi iktisatçıların anladığı dilden basite in-
kayıp olarak işgücü kaybı, üretkenlik kay- dirgenmiş bir iş gücü ve gelir kaybı. Fakat
bı ve gelir kaybı. Ama tabii mesele iktisadi bunun ilerisinde insanlığın geleceğini ve
kayıplarla sınırlı değil. gezegenimizin tüm varlığının geleceğinin
tehdit edildiği bir unsur iklim krizi.
İklim değişikliği denince şöyle bir yanlış
algılama oluyor. Zannediliyor ki gezege- Alican Özer: Sayın Hocam siz iktisatçısı-
nimizin yüzey ısısı ortalama 16,5 santigrat nız. İklim krizi ekonomi politikalarını nasıl
derece. Bunun ısınması, işte sanayi devri- etkiliyor? Bunun yanında Yeni İklim Muta-
minden bu yana yaklaşık 1 derece ısındı. bakatını da biraz tanıtmanızı isteyeceğim.
Bu hızla devam edersek de çok yakında
1,5 - 2 derece hızlanarak devam edecek. Erinç Yeldan: Şöyle düşünelim. Küresel
Mesele sadece yer kürenin ısısının artması ısınma kapsamında sanayi devriminden
değil. Buna bağlı olarak deniz seviyesinin bu yana gezegenimizin ısısındaki artışı 1,5
yükselmesi, kutuplarda buzulların erime- santigrat derece ile sınırlamak için çevre
si, bundan ibaret değil. Adı üzerinde iklim bilimcileri 2500 milyar ton karbon bütçe-
değişikliği gezegenimizdeki su ve hava si olduğunu öngörüyor. Fakat 2500 milyar
akımının değişmesi, yönünün değişmesi tonluk bütçenin de neredeyse 2000 milyar
veya şiddetinin artarak değişmesi de de- tonu bugüne kadar tüketilmiş vaziyette.
mek. Yani örneğin Meksika’dan İngiltere’ye Santigrat olarak 1 santigrat derece zaten
akan Gulf Stream’in debisinin azalması ve ısınmış vaziyette. Dolayısıyla geriye kaba-
ya çoğalması.. Belirsiz.. Peş peşe gelen ca 500 milyar ton karbon bütçesi kaldı ki
doğa afetleri, orman yangınları, kasırgalar gezegenimizin ısınmasını o iklim değişikli-
veya kuraklıklar. Yani gezegenimizdeki ik- ği etkisini 1,5 santigrat derece ile atlatalım.
limin değişmesi ve çok daha şiddetli doğa Şimdi bu rakamı biz fikir vermesi açısından
olayları, çok daha şiddetli kuraklık, çok bu 500 milyar ton yılda gezegenimizde 50
daha şiddetli donma, soğuk, yoğun kışlar milyar ton sera gazı gezegene salınıyor.
ve çok daha şiddetli ısınmalar.. Hepsi bir Yani 10 yıl demek, 10 sene. Çevre bilimci-
arada. Buna iklim değişikliği diyoruz. Ve leri, ülkeler 2015’te Paris’te taraflar konfe-
artan doğa olaylarını da hepimiz izliyoruz. ransında ilk olarak bir dizi niyet beyanı or-
Bunların peş peşe yoğunluğu, frekansı ve taya attılar. Türkiye de hasbelkader kendi
şiddeti artış eğiliminde. İnsanlık bu süreci beyanını, bütün eksiklerine, bütün yanlışla-
yaşıyor. Sağlık problemleri, COVID pande- rına ve akademik olarak da çok değersiz
misi ortasındayız. Yani bunu birebir iklim bir belge olmasına karşı biz de bir şeyler
krizine bağlamak için elbette bu konuda önerdik. Şimdi her şeyden önce bir 10 se-

Ocak - Şubat 69
nemiz var efektif olarak. İkincisi Paris’te yüksek olduğunu ve bu istihdam genişle-
sunulan niyet beyanlarının dahi yeterli ol- mesi yoluyla da aynı zamanda da yeni işler
mayacağını, oradaki bütün iyi niyetlerle or- yaratılacağı konusunda bir strateji geliştir-
taya atılmış hedefler başarıya ulaşsa dahi miş durumdalar. Bunu bir fırsata çevirmek
hala çok büyük bir açık kalacağını, kabaca ekonomilerini dönüştürmek için detaylı bir
bu 50 milyar tonluk emisyonu yılda yakla- program tasarlıyorlar.
şık 20 milyon tonun altına çekmedikçe bu
doğrultuda önemli bir adım atılamayaca- Alican Özer: Hocam şu an Türkiye’de de
ğını belirtti. ciddi bir ekonomik kriz var ve seçim son-
rası yeni bir yapılanma olacak. Bütün siyasi
Dolayısıyla Avrupa Yeşil Mutabakatı, At- partiler kendi ekonomik programlarını or-
lantik’in öbür tarafında Alexandria Cortez, taya koymaya çalışıyorlar. Bugün 20 yıldır
ünlü ABD Kongre üyesi önderliğinde Biden iktidarda olan AK Parti bile yeni bir eko-
Başkanlığında da daha efektif olarak yeni nomi politikası iddiası ile karşımıza çıktı.
Yeşil Mutabakat, yani bu enerji dönüşümü- Bu kapsamda özellikle seçim sonrası için
nü sadece iklim krizi ile mücadele olarak Türkiye’nin ihtiyaç duyduğu iklim politika-
değil, aynı zamanda ekonomide yeşil işler, sı nedir, sürdürülebilir bir kalkınma nasıl
yeşil teknoloji, yenilenebilir enerji üzerin- oluşturulabilir? Temel hatlarıyla açıklaya-
den yaratılmış üretim, teknolojik ilerleme bilir misiniz Türkiye ile ilgili öngörünüzü?
ve istihdam. Biçim olarak yepyeni top-
yekûn bir iktisat modeli olarak kurgula- Erinç Yeldan: Şimdi her şeyden önce Tür-
mayı öngördüler. Avrupa Yeşil Mutabakatı kiye’nin iklim mücadelesi konusunda gü-
altında Avrupa 2030 yılına kadar 1990’a venilir, akademik, bilimsel ve iyi stratejik
www.ikinciyuzyildergi.com

görece yüzde 55, 2050’ye kadar da 0 ama olarak kurgulanmış bir söylem geliştirme-
net 0 emisyonlu bir ekonomi yaratmak ye çok ihtiyacı var. Biraz evvel bahsetti-
için döngüsel ekonomi, enerjide dönüşüm, ğim gibi Paris’te sunduğumuz niyet beyanı
daha akıllı, daha verimli bir şekilde ısıtıla- akademik olarak çok yetersiz bir belgeydi
bilen ve soğutulabilen binalar, ulaşımda ve Türkiye’de iklim krizi ile mücadele ko-
fosil yakıtlara dayalı, benzine ve dizele da- nusunda çok vakit kaybına neden oldu.
yalı enerji girdisi yerine doğrudan elektrik Ayrıca Türkiye’yi iklim krizi mücadelesinde
enerjisine dayalı ulaşım kanalları ve tarım- uluslararası düzeyde itibarsızlaştırmasına
da da organik tarım, tarladan sofraya diye neden oldu. Bunun üzerine bir de jeopo-
anılan bir besin devrimi diyeceğimiz, bunu litik kaygılarla Türkiye EK-1 listesindeydi,
gündemine aldı. Bu pahalı bir olay. Öbür EK-2 listesindeydi, Yeşil Finansmana ula-
taraftan da Avrupa için önemli bir tekno- şıyorduk ulaşamıyorduk, bir yığın gerekçe
lojik dönüşüm ve uluslararası rekabette arkasında Paris Anlaşması’nı meclisinde
Amerika ve Çin ile rekabetin de Avrupa onaylamayan, onaylamakta geciken 6-7
Birliği sadece iklim krizi ile mücadele de- ülkeden birisiydi. Diğer ülkeler de Güney
ğil, aynı zamanda da kendi ekonomilerine Sudan, Libya, Angola, İran, Suriye gibi yani
de dönüştürecek bir strateji olarak kurgu- Türkiye’nin içinde anılmaması gereken bir
luyor. Pahalı dedim. Tahminler 2050 yılına lige ait ülkelerdi. Eylül ayında bu adım ger-
kadar 30 trilyon avroluk bir kaynak ayrıl- çekleştirildi. Fakat ondan sonra çok rastge-
ması anlamına geleceğini vurguluyor. Yılda le bir hedef ilan edildi Cumhurbaşkanının
AB ekonomilerinde yatırımların oranını 2 ağzından. Arkasından herhangi bir bilimsel
puan kabaca yüzde 18 düzeyinde şu anda çalışma henüz yok, herhangi bir tasarım
AB Milli Geliri içinde 2 puan yükseltilmesi yok. Sadece Osmanlı’nın tarihçesine daya-
gerekeceğini düşünüyor. Bu bir teknolojik narak İstanbul’un Fethi’nin 600. Yılı, 2053
dönüşüm. Buradan hem daha kaliteli, daha dendi. Malazgirt’in 1000. Yılı 2071 de olabi-
sağlıklı bir yaşam hem de daha teknolojik lirdi. Hamaset ve milli değerler üzerinden
bakımdan verimli ve yeni iş sahaları ya- bu kadar önemli bir iktisadi, teknolojik ve
ratacak yeşil işler üzerinden yenilenebilir istihdam stratejisinin tarih hamaseti üzeri-
enerji, güneş, rüzgar, jeotermal, bunların ne hiçbir ön çalışma yapılmadan ilan edil-
emek katsayılarının var olan biçimiyle kö- mesi kulağa çok hoş geliyor. Fakat arka
mür santrallerine, doğalgaza görece daha planda Paris 2015’te olduğu gibi bilimsel

70 İkinci Yüzyıl Dergi


ikinciyuzyildergi

çalışmalarla desteklenmeyen bir hedef, he- de İstanbul, Kocaeli, Yalova, Bursa, Tekir-
def olmaktan çıkıyor ve Türkiye’yi itibarsız- dağ hinterlandı içine sıkışmış. İkili bir yapı
laştırıyor. var. İkisi arasında kopuk, sadece bir pazar
ve işgücü deposu olarak gören, üretimin,
Buna karşı olduğumuzdan filan değil sakın finansın, sermayenin, teknolojinin belli bir
yanlış anlaşılmasın. Ama iktisatta planlama coğrafyaya yığıldığı ve Türkiye’nin geri ka-
ve strateji belli bir hedef arar ve o hede- lan yoksulluk tuzağına düşmüş bölgesinin
fe ulaşmak için kaynak tahsisi nasıl olacak bütün Türkiye’de potansiyel kayba neden
sorularını sorar. Ve o kaynak tahsisinin ma- olduğu bir eşitsiz yapıyla karşı karşıyayız.
liyeti nasıl olacak planlama bu demek ik- Buna dualite, ikili yapı, iki hızdaki ekonomi,
tisatta. Eğer o kaynak tahsisini maliyetleri bağımlılık ekonomisi gibi kavramlar üreti-
ve getirileriyle beraber çalışmayıp sadece liyor.
slogan atarsanız bu bir plan ya da strate-
ji olmaz. Bu iyi niyet temennisi olur. Bizim Biz gene Sevil Acar ve Ebru Voyvoda ile
yaptığımız çalışmalarda şunların üzerinde yaptığımız bir çalışmada ki buna TUBİ-
duruyoruz: “Avrupa Yeşil Mutabakatı Türki- TAK destekli bir proje olarak da devam
ye’ye olası etkileri”, “net 0 emisyon hede- ettik. Burada kömür teşviklerinden çıkış,
fini Türkiye hangi aletlerle ve hangi zaman yani kömür sektörüne verilen Milli Gelirimi-
ufku içerisinde gerçekleştirebilir”. Örneğin zin kabaca binde 2’si civarında olan, milli
hiçbir şey yapmasak, olan bitene seyirci gelire büyüklüğü bakımından küçük ama
kalsak, Avrupa Yeşil Mutabakatı sonucun- kömür sektörünün yarattığı katma değer
da Avrupa’nın izleyeceği yaptırım politi- bakımından çok büyük, yaklaşık yüzde
kaları sonucunda ihracatımıza sınırda kar- 30-40’a varan bir teşvik sistemi var. Kö-
bon düzenlemesi altında bir vergi gelecek, mür santrallerine dayalı elektrik üretimin-
Avrupa’ya ihraç ettiğimiz malların içerdiği den çıkış. Buna verilmiş teşviklerden elde
karbon miktarı ve o karbonun piyasa fiya- edilen mali tasarruflarının karbonun daha
tından bir ihracat vergisi kaybı Türkiye ih- gerçekçi sosyal maliyeti yansıtacak bir şe-
racatı üzerine söz konusu olacak. Biz yap- kilde vergilenmesi. Kirleten öder prensibi
tığımız çalışmalarda Ahmet Aşıcı İTÜ’den, ile maliyetinin kirleticilere kullanılması. Ve
Sevil Acar Boğaziçi’nden, Ebru Voyvoda bu iki kaynağı birleştirip kabaca milli ge-
ODTÜ’den. Bunun Türkiye’ye olası kayıpla- lirimizin bu yüzde 2,5-3’ü büyüklüğüne
rının milli gelirimizin yılda binde 6’sı ile bin- ulaşan bir fon anlamına geliyor yılda. Bunu
de 8’i karbonun fiyatına bağlı olarak, 30, güneş, rüzgar ve jeotermal üzerinden uy-
50 ya da 100 avro ton başına fiyatına bağlı gulanacak ve elektrik dağıtım şebekesi-
olarak milli gelirimizin binde 8’i kadar yıl- nin daha güçlü, daha etkin, daha verimli
da kabaca 2 milyar avro ediyor bu para. Ve ve kayıpların aza indirgeneceği bir şekilde
bu birikimli olarak yani her sene her sene Ankara’nın doğusuna kaydıracağımız aynı
olduğu vakit ciddi anlamda bir gelir kaybı Avrupa Yeşil Mutabakatı’nın Türkiye coğ-
anlamına geliyor. rafyasında bir, yeni bir teknoloji, yeni bir
istihdam stratejisi olarak bir bölgesel kal-
Fakat bunun ötesinde net 0’ı gerçekçi bir kınma stratejisi olarak kullanabileceğimizi
şekilde nasıl kurguladığınıza da baktık. Ve öngördük. Ve buradaki yatırımların ulus-
bunu yaparken gerekecek dönüşümü Tür- lararası anlamda da destek görebileceğini
kiye’nin bölgesel eşitsizliklerini ortadan ve Türkiye’nin böyle bir yatırım hamlesinin
kaldıracak bir bölgesel kalkınma stratejisi uluslararası yeşil finansmanda da yankı
olarak nasıl uygulayabiliriz düşüncesiyle uyandıracağını bir ön tahmin olarak, milli
birleştirdik. Türkiye’de malumunuz kaba- gelirimize ek olarak yüzde 0,5 cari işlem-
ca Zonguldak’tan Hatay’a bir hat çizerse- ler açığımızın yüzde 5 - 6 olduğunu düşü-
niz bunun doğusu Türkiye’de işgücü de- nürseniz aslında çok mütevazi bir rakam.
posu, eğitim düzeyi çok düşük bir pazar Ama bunlar odaklanmış, doğrudan yaban-
olan köyden kente göçün kaynağı olarak cı sermaye yatırımı, kalıcı yatırım, finansal
kullanılan bir yoksulluk tuzağı içerisinde. spekülasyon yatırımına çarçur edilmiş, fi-
Öbür tarafta Türkiye’nin bütün sanayisi ve nansal sıcak para girişleri değil. Bütün bu
finans merkezi, dış dünya ile olan ilişkileri fonlar bir araya getirilirse ve üstüne üstlük

Ocak - Şubat 71
içindeki yap-işlet-devret, KÖİ gibi lafları istihdamda, üretimde çok faydalı olma-
altında pazarlanan mega projeler, dünya- yacağına yönelik karşı argümanlar, tezler
nın en büyük havalimanı, dünyanın en bü- var. Siz bu konuda ne düşünüyorsunuz?
yük köprüsü, dünyanın en büyük su kanalı, Bu gerçekten emperyalist devletler tara-
Çanakkale’ye bir gerdanlık gibi bir köprü… fından daha az gelişmiş ülkelere vurulmuş
Bütün bu israfı önleyecek ve denetleye- bir pranga mıdır? Ayrıca bundan bir kaçış
cek, gerekirse kamulaştıracak bu yatırım- da var mıdır? Sonuç olarak bugün birçok
ları daha rasyonel bir şekilde maliyetlerini Avrupa ülkesi ve Amerika bunu kabul edi-
düşürüp buradan elde ettiğimiz kamu har- yor. Türkiye bundan kaçabilir mi siyasi bir
camaları kaynağını, bu da milli gelirimizin tercih olarak?
yaklaşık yüzde 2’si civarında olacak, dikkat
ederseniz milli gelirin yüzde 6-7’sine varan Erinç Yeldan: Bir, bundan kaçış iklim dip-
bir kaynağın oluşmasından bahsediyoruz. lomasisi açısından bir siyasi tercih olarak
Bunun bir yatırım stratejisi, hamlesi olarak mümkün değil. Yani iklim diplomasisi ala-
biraz evvel bahsettiğim, kaynak tahsisinin nında yalnızlaşma ve itibarsızlaşma Tür-
maliyetinin karşılanabileceği bir fon ola- kiye’nin bütün ürettiği değerlerin itibar-
rak bölgesel kalkınmanın kullanılabilece- sızlaşması anlamına gelecektir. İkincisi
ğini düşündük. Böyle bir tasarım şu anda Osmanlı malumunuz 1. Sanayi Devrimini
Hükümetin gündeminde yok. Vizyonunda kaçırdı. Teknolojinin, reformun, Röne-
da yok. Şu anda hükümetin gündeminde sans’ın ve bilimin akılcılığın yarattığı 1. Sa-
Paris Anlaşması’nı meclisten geçirmesinde nayi Devrimi, İngiltere ve daha sonra kıta
de hissediyoruz, Fransa’dan kaynaklı ka- Avrupası ve Amerika üzerinden kurgula-
baca 5 milyar avroluk bir fon, yeşil finans- nan buhar, kimyasallar, demiryolları devri-
www.ikinciyuzyildergi.com

man üzerinden gelecek yeşil kredilere bel mini kaçırdı. İkincisi 1950 sonrası inşa edi-
bağlama ve karbon emisyon ticaret siste- len Fordist üretim tarzı, fosil yakıtları çok
mi içinden kurgulanacak bir finansal spe- ağır kullanan, demir-çeliğe, otomotive, tü-
külasyon oyunuyla yeni bir köpük üzerin- ketim mallarına dayalı 2. Sanayi Devrimi’ni
den Türkiye’ye sıcak para gelişinin tırnak Türkiye kapitalizmin artık çevresinde yer
içerisinde iklim değişikliği mücadelesi adı alan bir peripheral (çevre) ülke olarak buna
altında kurgulanması yatıyor. Bu bir strate- sadece bir uluslararası iş bölümü içerisinde
ji değil, bir sanayileşme stratejisi hiç değil. ucuz işgücü ve bir ithalat deposu olarak
Bu tamamıyla yeni gelişen finansal spekü- katılmak zorunda kaldı. Şimdilerde oto-
lasyon köpüğünün Türkiye’ye aktarılma- motiv üzerinden yarattığımız ihracat kat-
sından öteye geçen bir iyi niyet temennisi ma değeri de ithalata dayalı. Yani tasarımı
ötesine geçmiyor. Dolayısıyla bir adım ge- Türkiye dışından geliyor. Ara parçalar yatı-
riye gidersek bu bir kalkınma, sanayileşme rım malları Türkiye dışından geliyor. Türki-
ve yatırım stratejisi olarak iyi kurgulanmış ye AB içindeki Gümrük Birliği olanaklarını
bir kaynak tahsisi mekanizmasının Türki- kullanarak otomotiv ihracatçısı olarak, fa-
ye’ye uygulanmasıyla bir daha sürdürüle- kat buradan bizim yerli katma değerimiz
bilir, yüksek teknolojili, enerjiye dönüşümü toplam birim üretim değerinin yüzde 5’i,
hedefine koyan ve istihdam yaratan ve her yüzde 10’unu aşmıyor.
şeyden önemlisi artık Türkiye sanayisini
yurt sathına yayan ve bu ikili yapıyı da kı- Şimdi bir 3. Sanayi Devrimi, yenilenebi-
racak tarihi bir strateji olarak kullanabile- lir enerji, enerjide dönüşüme dayalı, diji-
ceğimizi düşünüyoruz. talizasyona dayalı, yapay zekâya dayalı
yepyeni bir sanayi devrimi eşiğindeyiz.
Alican Özer: Sayın Hocam son olarak bir Metafor olarak ben 1,2,3 diye, işte sanayi
karşı tezi tartışmanızı isteyeceğim. Denili- 4.0 oldu. Hangi 4.0? Japonlar 5’i yapıyor.
yor ki, kapitalizmin gelişmesine bakarsak Yani bu bir sayı kümesindeki 1,2,3,4,5 me-
gelişmiş ülkeler aslında bu mutabakatları selesi değil. Kavramsal olarak yepyeni bir
Türkiye’ye bir pranga olarak kullanıyorlar. dönüşüm içinde insanlar. Ve Türkiye var
Türkiye’nin bugün kapitalizmin gelmiş ol- olan coğrafi yapısı ve birikmiş teknolojik
duğu noktada sanayicilerin bu tarz yükün bilgi birikimiyle bu dönüşümün öncüsü
altına giremeyeceği ve bunların özellikle olabilecek ülkeler arasında. Ama bu rast-

72 İkinci Yüzyıl Dergi


ikinciyuzyildergi

Alp Erinç Yeldan

gele döviz kurumuzu biz rekabetçi kılalım, toyu kendi coğrafyasından çıkardı. Türkiye
cari fazlayı düşürelim, faizleri düşürelim dâhil olmak üzere. Dünyanın kirlilik cen-
gibi günlük spekülatif fiyat oyunlarıyla netlerine transfer etti. Şimdi onları kendi
veya Çin’e öykünüyoruz, yok vazgeçtik, ulusal parasını kıymetli kılarak ucuza bir
Türk Milli Ekonomisi olacak, kendi ekono- şekilde ithal ediyor. Bunun adına da iklim
mi modelimiz olacak söylemleriyle olmaz. mücadelesi deniyor. Türkiye’nin bu oyuna
Dediğim gibi rastgele yaratılmış sloganlar hiç gelmemesi, bunun bir parçası olma-
ağırlığında değil, iyi düşünülmüş alternatif- dan kendi ulusal stratejisi ve ulusal birikimi
ler, fırsat, fayda ve maliyet hesabına göre üzerinden bu teknolojik dönüşümü hem
sıralanmış stratejilerin uygulanmasıyla an- gerçekleştirebilir hem de bundan başka bir
cak mümkün olacak. O bakımdan Avrupa şansı yok. Yani kalkınma nihayetinde ulus-
Yeşil Mutabakatı, AB’nin de Çin, Amerika lararası işbölümü içerisinde daha yüksek
ve dünya küresel rekabette bir öncü ol- noktalara yükselmek, şimdi üretmediğiniz
ması için kurgulanmış, yani hiçbirimiz bu malları üretmek anlamına gelmekte. Türki-
topraklarda Büyük İskenderleri, Moğolla- ye kalkınacaksa bunu yapmak zorundadır.
rı, İngilizleri, emperyalizme yıllar boyunca Dolayısıyla bu emperyalist bir oyundur bizi
savaşmış coğrafyanın çocuklarıyız. Elbette hiç ilgilendirmiyor, biz kendi işimize baka-
bunları gördük. Elbette bu emperyalist ta- lım. Türkiye’de ucuz işgücüne dayalı, pa-
sarımın bir parçası. Biz ona uyum göster- muk ipliği, tekstil, ithalata dayalı otomotiv
mek zorunda değiliz. Bugünün deyimiyle malları üzerinden bu işe devam edelim, bu
yerli ve milli stratejik çıkarlar bilakis Avru- Türkiye için 3. Sanayi Devrimi’ne de, 4.0
pa’dan, Amerika’dan ucuz ithalata daya- deyin, 5.0 deyin, seyirci olarak geride kal-
lı, ucuz işgücünü değersizleştirerek elde masına neden olacak bir fırsat kaybı ola-
edilmiş ihracat rekabetinden değil, bu tür caktır.
stratejik dönüşümleri vizyona alıp bunun
hedeflenmesinden geçiyor. Avrupa kendi Alican Özer: Çok teşekkür ederiz Hocam.
kirletici endüstrilerini, demir-çeliği, çimen-

Ocak - Şubat 73
Erol Taymaz
Akademisyen etaymaz@metu.edu.tr

Yeni Sanayi Politikası ve


Dijitalleşme
“Dünle beraber gitti, cancağızım
Ne kadar söz varsa düne ait
Şimdi yeni şeyler söylemek lazım.”

Mevlana Celaleddin Rumi

Kriz dönemleri aynı zamanda arayış dö- krizlerinden sonra ekonomi politikaları ve
nemleridir. Krizden nasıl çıkılacağı, krizin gelişme dinamiklerinde radikal değişimler
bedelini kimin ödeyeceği, krizden sonra yaşandı. 2021’de de benzer ölçekte bir dö-
ne yapılacağına ilişkin arayışlar yoğunla- nüşümün zorunlu olduğu görülüyor.
www.ikinciyuzyildergi.com

şır. Son yıllarda Türkiye’de “Yeni Ekono-


mi Programı”, “Yeni Ekonomi Modeli” gibi Ekonomik krizler nedeniyle yıllık GSYİH ar-
kavramların gündeme gelmesi de yaşanan tış oranlarında şiddetli dalgalanmalar yaşa-
ekonomik krizin göstergelerinden biri. nıyor. Örneğin bir yıl %8 ile büyüyen eko-
nomi, ertesi yıl %5 daralabiliyor, bir sonraki
2018’de başlayan, 2020’de pandemi ile bir- yıl büyüme oranı tekrar %8’e çıkabiliyor. Bu
likte derinleşen kriz, 2021 sonunda kendi- tip şiddetli dalgalanmalar, ekonomik belir-
sini kur krizi olarak gösterdi. 2021 yılında sizlikleri artırarak uzun dönemli yatırımla-
dolar %75, tüketici fiyat endeksi %36 ve rı engelliyor ve ekonominin uzun dönemli
üretici fiyat endeksi %80 arttı. Böylece 20 sürdürülebilir büyüme hızının düşmesine
yıl sonra 2001 krizindeki enflasyon düzeyi- yol açıyor.
ne dönülmüş oldu.
Yıllık dalgalanmaların arkasında uzun dö-
Krizden nasıl çıkılacağını söylemek için nemli büyüme hızı nasıl değişti? Uzun dö-
krize neden girildiğini görmek gerekiyor. nemli büyüme hızını bulmak için çeşitli filt-
Bu nedenle son 60 yıllık dönemde Türkiye releme yöntemleri kullanılıyor. Şekil 1’deki
ekonomisinin nasıl değiştiğine hızlıca ba- sarı çizgi yaygın olarak kullanılan HP filtresi
kacağız. ile hesaplanmış uzun dönemli büyüme hı-
zını gösteriyor. Bu verilere göre Türkiye’nin
1. ÜRETIM uzun dönemli büyüme hızı son derece is-
tikrarlı: dönemler arasında küçük farklara
Önce üretim ile, gayri safi yurt içi hasıla karşın Türkiye ekonomisi 1960’tan günü-
(GSYİH) ile başlayalım. Bilindiği gibi Tür- müze yılda ortalama %4,5-5.5 bandı içeri-
kiye ekonomisi 1960’tan günümüze çeşitli sinde büyümüş. 2010’dan sonra uzun dö-
krizler yaşadı: krizlerin sonucu olarak 1980, nemli büyüme hızındaki düşüş eğilimi de
1994, 1999, 2001 ve 2009’da GSYİH’da dikkat çekici.
ciddi düşüşler yaşandı (Şekil 1). 1994 ve
1999 krizlerini 2001’in öncülü olarak gör- 2. ULUSLARARASI IŞ BÖLÜMÜ
mek mümkün. 2009 krizinin oluşmasında
2008’de dünya ekonomisinde yaşanan fi- Türkiye ekonomisi, diğer ekonomilerden
nansal krizin etkisi önemli. 1980 ve 2001 izole değil, aksine giderek dünya ekonomi-

74 İkinci Yüzyıl Dergi


ikinciyuzyildergi

Şekil 1. GSYİH BÜYÜME ORANLARI

si ile bütünleşen bir ekonomi. Bu nedenle ye’nin ihracat yapısında sürekli bir yapısal
Türkiye ekonomisinin gelişimini anlamak dönüşüm yaşandı (doğal kaynaklara dayalı
için dünya ekonomisi ile nasıl eklemlendi- ürünler → emek yoğun ürünler → orta tekno-
ğine, yani uluslararası iş bölümündeki ko- loji ürünleri). Bu dönüşümler sonucu tüm
numunun nasıl değiştiğine de bakmamız dönem boyunca Türkiye ekonomisi yılda
gerekiyor. Uluslararası iş bölümündeki ko- %4,5-5,5 büyüyebildi. Fakat aynı yıllarda
numu en iyi yansıtan göstergelerden biri gelişmiş ülkelerde yaşanan teknolojik ge-
ihracatın yapısı. lişme ve yapısal dönüşüm sonucu, bu süreç
Türkiye’nin uluslararası iş bölümü içerisin-
Şekil 2’de 1960-sonrası dönemde Türki- deki konumunda köklü bir değişikliğe yol
ye’nin ihracat yapısı görülüyor. 1960 ve açmadı.
1970’li yıllarda Türkiye geleneksel azgeliş-
miş ülkeler gibi tarım ve gıda ürünlerinin Türkiye’yi aynı dönemde hızlı bir büyüme
üretiminde uzmanlaşmış bir ülke, ihracatı- temposu yakalayan Güney Kore ile karşılaş-
nın çok büyük bir kısmını (%75’ten fazlası- tırmak bu konuda bir fikir verebilir. Güney
nı) bu ürünler oluşturuyor. Kore 1960’larda Türkiye’den çok daha yok-
sul olmasına karşın yapısal dönüşümü çok
1970’lerde başlayan ve 1980’lerde hızlanan Alişekilde
daha erken (20 yıl önce) ve hızlı bir Kılıç
yapısal dönüşüm sonucu Türkiye ihracatın- gerçekleştirdi ve uluslararası iş bölümünde
da emek yoğun (tekstil ve hazır giyim) sek- “teknoloji geliştiren ülke” konumuna ulaştı.
törlerinin payı hızla artarken tarım ve gıda Günümüzde Güney Kore ihracatının yak-
ürünlerinin payı düşüyor ve 1980’lerin son- laşık %60’ı makina ve ulaşım araçlarından
larına doğru tekstil ve hazır giyim en bü- oluşuyor.
yük ihracatçı sektör oluyor. 1990’larda ve
2000’lerin ilk yıllarında ise orta-teknoloji Türkiye’nin 2000’lerden sonraki uzmanlaş-
sektörlerin payında bir artış var, makina ve ma yapısını daha iyi görebilmek için maki-
ulaşım araçlarının payı artıyor, emek yoğun na ve ulaşım araçlarının detayına bakılabi-
sektörlerin payı düşüyor. 2008 dünya eko- lir. Şekil 3’te “elektrikli makina-elektronik
nomik krizinden sonra ihracat yapısında ürünler”, “makina” ve “ulaşım araçları”nın
ciddi bir dönüşüm yaşanmıyor. Türkiye ihracatındaki payları görülüyor.
Ulaşım araçları (büyük ölçüde otomobil)
Özetlersek, 1960-sonrası dönemde Türki- ihracatı özellikle 2000’li yılların başlarında

Ocak - Şubat 75
ŞEKİL 2. İHRACAT YAPISI

AB ile Gümrük Birliği sonucu hızlı bir şekil- ürünlerden orta teknolojili ürünlere yönelik
www.ikinciyuzyildergi.com

de artıyor. Otomobil ihracatının artmasın- bir yapısal dönüşüm sağlanmasına rağmen,


daki en önemli etkenlerden biri, bu dönem- tekstil ve giyim eşyası hala Türkiye’nin en
de yabancı firmaların AB’ye yönelik üretim önemli net ihracatçı sektörü. Türkiye’ye dö-
için yatırım yapması ve Türkiye’nin Avrupa viz kazandıran en büyük sektör emek yo-
otomobil üretim zincirleri ile bütünleşmesi. ğun sektörler. Makina ve ulaşım ve kimya
Elektrik-elektronik ürünleri ihracat payı da sektörleri ise en önemli net ithalatçı sektör-
aynı yıllarda daha yavaş artıyor ve 2005’ten ler.
sonra özellikle AB’ye televizyon ihracatının
azalmasından dolayı düşüyor. Makina ihra- Makina ve ulaşım araçlarının alt gruplarına
cat payı ise 1990’lardan sonra düzenli bir bakıldığında, ihracattaki hızlı artışa karşın,
şekilde artıyor. Bu şekilde de açıkça görül- ulaşım araçlarının aslında net ihracatçı ol-
düğü gibi Türkiye’nin orta teknolojili ürün- madığı görülüyor (Şekil 5). Ulaşım araç-
lerde uzmanlaştığı en önemli ürünler, metal larında 2020’de yaşanan pozitif net ihraç
işleme teknolojilerine dayanan otomobil değeri büyük ölçüde pandemi ile ithalatın
ve makina üretimi. Türkiye’deki üreticile- azalmasından kaynaklanıyor. Makina ve
rin elektrik-elektronik teknolojilerine dayalı elektrik-elektronik ürünlerinde ise Türkiye
ürünlerdeki göreli konumu 2000’lerin orta- tüm dönem boyunca net ithalatçı. Söyle-
sından itibaren giderek zayıflıyor. Dijital dö- meye gerek yok, Güney Kore elektrik-e-
nüşümün bu ürünler temelinde başladığını lektronik ve ulaşım araçlarında 1980’lerden
vurgulayalım. Türkiye’nin otomobil ihra- günümüze hep net ihracatçı konumunda.
catının temelinde Avrupa üretim zincirleri
ile bütünleşmesinin olduğunu belirtmiştik. Sonuç olarak, Türkiye ekonomisi gerçekle-
Bu sürecin bir yanı AB ülkelerine olan ih- şen yapısal dönüşümlere karşın hala emek
racat ise, diğer yanı da sektör-içi ticaretin yoğun sektörlerde net ihracatçı konumun-
gelişmesi. Bu nedenle ihracatın yapısına ek da. Orta teknoloji ürünlerindeki ihracat
olarak, net ihracata, yani ihracat-ithalat far- miktarı, emek yoğun ürünlerden daha faz-
kına da bakılması gerekli. la, fakat bu ürünlerde (özellikle uluslarara-
sı üretim zincirlerindeki konum nedeniyle)
Ana ürün grupları itibariyle net ihracat de- ithalat miktarı da yüksek. Yüksek teknoloji
ğerleri ’te yer alıyor. 1990’ların ortasından ve dijital teknoloji ürünlerinde ise Türki-
itibaren ihracat yapısında emek yoğun ye’nin ihracatı ihmal edilebilir düzeyde.

76 İkinci Yüzyıl Dergi


ikinciyuzyildergi

ŞEKİL 3. İHRACAT YAPISI


(Elektrik, elektronik, makine ve uaşım araçları)

3. DIJITAL DÖNÜŞÜM bir şey kaybetmeden kodlanabilmesi ve iş-


lenmesidir. Bu nedenle dijital dönüşüm bu
Dünyada üretim süreçleri 1970’li yıllardan sürecin içeriğini en iyi tanımlayan kavram
itibaren elektroniğe dayalı teknolojiler te- olmaktadır.
melinde değişime uğradı. Bu dönemde
yaygınlaşmaya başlayan sayısal kontrol Yapısal dönüşüme ilişkin değerlendirme-
(NC) teknolojileri ile makinaların program- de görüldüğü gibi, Türkiye’nin ihracatında
lanabilmesi sağlandı. 1980’li yıllardan itiba- elektrik-elektronik ürünlerinin payı son de-
ren bilgisayarların gelişmesi imalat süreç- rece düşük olduğu gibi, bu pay 2005’ten
lerinde bilgisayarlı sayısal kontrol (CNC) itibaren daha da düşme eğiliminde. Dijital
teknolojilerini yaygınlaştırdı, üretim ve teknoloji ürünlerinin alt yapısını oluşturan
tasarım süreçlerinin birleşmesini sağladı. elektrik-elektronik ürünlerinde Türkiye’nin
1990’lı yıllarda internet ve mobil teknolo- rekabetçi olamaması dijital dönüşümü en-
jilerin gelişmesi ile sadece imalat süreçle- gelleyen en önemli etkenlerden biri. Nite-
rinde değil, yaşamın tüm alanlarında dijital kim dijital teknoloji üretimi ve kullanımı-
teknolojiler başat hale geldi. Artık sadece na ilişkin pek çok göstergeye göre dijital
bilgisayar ağlarından değil, tüm nesneleri, dönüşüm konusunda Türkiye’nin istenilen
insanları ve kurumları içeren ağlardan bah- düzeyde olmadığı görülüyor. Dijital altya-
sediyoruz. pı ve insan gücüne ilişkin sadece iki temel
gösterge Türkiye’nin konumunu göstermek
Bu süreci tanımlamak için Yeni Ekonomi, açısından yeterli olacaktır.
İnternet Ekonomisi, Ağ Ekonomisi, Dijital
Ekonomi, Sanal Ekonomi, Bilgi Ekonomisi, Şekil 6’da internet altyapısının gelişiminin
Enformasyon Toplumu, Bilgi Toplumu, Bil- en önemli göstergelerinden biri olan sa-
giye-dayalı Ekonomi, Sanayi-sonrası Top- bit (sol eksen) ve mobil (sağ eksen) geniş
lum, Tekno-kapitalizm, Bilişsel Kapitalizm bant internet bağlantısı olan kişi verileri yer
ve Sanayi 4.0 gibi çok çeşitli kavramlar alıyor. Türkiye’de sabit geniş bant bağlan-
kullanıyoruz. Bu kavram ve teknoloji çeşit- tısı olan kişi sayısı %20, mobil geniş bant
liliğine karşın, süreci belirleyen temel dina- bağlantısı olan kişi sayısı da %79. Bu veri-
mik yazı, ses, resim, ozalit, model gibi çok lere göre Türkiye OECD ülkeleri arasında
farklı ortamlarda kaydedilen her türlü bilgi- en düşük geniş bant bağlantı sayısına sa-
nin dijital formatta rahatlıkla ve içeriğinden hip ülkelerden biri. Sabit hat fiber bağlantı

Ocak - Şubat 77
ŞEKİL 4. NET İHRACAT

ŞEKİL 5. NET İHRACAT


www.ikinciyuzyildergi.com

(Elektrik, elektronik, makine ve uaşım araçları)

sayısında ise durum daha olumsuz. Türkiye nı istihdamı açısından Türkiye’nin konumu,
yaşayanların sadece %4,8’i fiber bağlantı- altyapıdan da daha olumsuz bir tablo su-
ya sahipken, bu oran Güney Kore’de %36,5, nuyor. OECD ülkelerinde en düşük BİT is-
İsveç’te %30,3 ve Japonya’da %27.4’e ulaş- tihdam oranına sahip Polonya ve Portekiz
mış durumda. gibi ülkelerde bile bu oran Türkiye’nin iki
katından fazla. BİT istihdam oranının düşük
Dijital altyapı kadar önemli bir başka gös- olması hem yeteri kadar uzman yetiştirile-
terge de toplam istihdamda BİT uzmanla- memesi hem de firmaların bu konuda yete-
rının oranı. Şekil 7’de aynı ülkeler için BİT ri kadar talebinin olmamasının bir sonucu.
istihdam oranı verileri yer alıyor. BİT uzma- Firmaların talebinin yetersiz olmasının en

78 İkinci Yüzyıl Dergi


ikinciyuzyildergi

ŞEKİL 6. GENİŞBANT ABONE SAYILARI, 2020


(100 kişide)

önemli nedenlerinden biri de yapısal dönü- rüldüğü gibi, uzun dönemde sürdürülebilir
şüm konusunda görüldüğü gibi, Türkiye’de ve kapsayıcı bir büyüme için nelerin yapıl-
bilişim ve iletişim sektörlerinin gelişmemiş ması gerektiği az çok belli.
olmasıdır.
Bu açıdan bakıldığında Türkiye’nin önünde
4. “YENI” SANAYI POLITIKASI üç seçenek bulunuyor:

Türkiye ekonomisinin 1960’lardan günümü- • Mevcut uygulamaların devam etmesi, ya-


ze doğal kaynağa dayalı ürünlerden emek pısal dönüşüm ve dijital dönüşümün “piya-
yoğun ürünlere, bu ürünlerden de son ola- sa mekanizmasına” bırakılması: “Her şeyin
rak orta teknolojili ürünlere doğru bir yapı- eskisi gibi devam etmesi” olarak da tanım-
sal dönüşüm gerçekleştirdiğini, fakat orta lanabilecek bu seçenekte Türkiye açısından
teknoloji ürünlerdeki dönüşümün sürdürü- rakip olarak görülebilecek Doğu Avrupa ül-
lemediğini, dijital dönüşüm için gerekli sa- keleri ile Asya’nın gelişmekte olan ülkele-
nayi yapısının, dijital altyapının ve insan kay- ri (özellikle Çin, Hindistan ve Vietnam gibi
naklarının yetersiz kaldığını gördük. Son 20 ülkeler) hızla dijital teknolojileri kullanarak
yıldır uygulanan, inşaat sektörüne dayalı ve Türkiye’nin mevcut durumda rekabetçi ol-
dış kaynak destekli (yani cari açığa dayalı) duğu “geleneksel” sanayilerde üretkenlik-
büyüme politikaları, genel olarak imalat sa- lerini artıracaklar, Türkiye uluslararası iş-
nayiini, özel olarak da dijital teknolojilerin bölümü içerisindeki mevcut konumunu da
geliştirilmesi ve yaygınlaştırılmasında kilit koruyamayacaktır.
rol oynayan elektrik-elektronik sanayilerini
olumsuz etkiledi. Bu sürecin uzun dönem- • Dijital teknolojilerin mevcut sektörlerin
de sürdürülebilir olmadığı açık(tı). Nitekim üretkenliğini yükseltecek şekilde hızla yay-
son yıllarda Türkiye ekonomisi ciddi bir kri- gınlaşması: Bu seçenekte Türkiye mevcut
ze sürüklendi ve bunun sonucu olarak yeni sektörler (özellikle makina ve ulaşım araç-
“model” arayışları gündeme geldi. ları) temelinde rekabet gücünü ve dünya
ekonomisi içindeki konumunu koruyabile-
Mevcut durumda tutarlı ve bütünlükçü bir cektir.
sanayi politikası olmadığı için “yeni” bir sa-
nayi politikası yerine, sanayi politikasının • Üçüncü seçenek, dijital dönüşümü he-
yeniden gündeme gelmesi gerektiği söyle- defleyen bütüncül ve yenilikçi politikaların
nebilir, çünkü başarılı ülke örneklerinde gö- uygulandığı, bu politikaların gerektirdiği

Ocak - Şubat 79
www.ikinciyuzyildergi.com

Erol Taymaz

yatırımların yapıldığı ve dijital teknolo- Türkiye açısından en iyi seçeneğin üçüncü


ji sektörlerine doğru yapısal dönüşümün seçenek olduğu açık. Bu seçeneğin gerçek-
gerçekleştirildiği seçenektir. Bu seçenek leşmesi sağlayacak kamu politikalarının üç
için dijital teknoloji sektörlerinin hızla bü- temel bileşeninin olduğunu söyleyebiliriz:
yüyerek ekonomik büyüme ve üretkenlik
artışının motoru haline gelmesi gereklidir. • Altyapı ve çerçeve koşullarının sağlan-
Bu seçeneğin gerçekleşmesi durumunda ması: Dijital altyapıda, güçlü ağ dışsallık-
Türkiye uluslararası iş bölümü içindeki ko- ları ve ölçek ekonomileri bulunduğu için
numunu değiştirebilecek, gelir düzeyini altyapının oluşturulmasında devlet kaçınıl-
hızlı ve sürekli bir şekilde artırabilecektir. maz olarak belirleyici bir rol oynuyor. Dev-

80 İkinci Yüzyıl Dergi


ikinciyuzyildergi

ŞEKİL 7. BİT UZMAN İSTİHDAMI, 2016


(yüzde)

let, bizzat kamu yatırımları ve/veya uygun sektörlerinin gelişmesi ve dijital yenilik ka-
düzenlemeler ile gelişen dijital taleplere pasitesinin artırılması, gerekli işgücünün
cevap verecek şekilde altyapının yaygın- yetiştirilmesi ve bu sektörlerde talep sü-
laşmasını sağlamalı, yeni nesil erişim altya- rekliliğinin sağlanması gerekli. Kamu alım-
pıları tüm haneleri ve firmaları kapsayacak ları ve yatırımları bu sürekliliği sağlamada
şekilde geliştirilmeli. Ayrıca herkesin öz- kullanılabilecek önemli politika araçlarıdır.
gürce bilgiye erişimini ve internet açıklığını Dijital dönüşümün en önemli unsurların-
(“openness”) güvence altına alacak hukuki dan biri, dijital yenilik kapasitesinin artırıl-
düzenlemeler yapılmalı. masıdır. Bu yeteneklerin geliştirilmesi ve en
güncel gelişmelerin takip edilebilmesi için
• Dijital teknolojilerin yaygınlaşması: Mev- uluslararası yenilik ağlarında aktif olarak
cut koşullarda büyümenin motoru görevini yer alınması gerekiyor. Araştırmacıların ve
üstlenen otomobil ve makina gibi orta-yük- firmaların uluslararası yenilik ağlarına katıl-
sek teknoloji ve tekstil ve hazır giyim gibi masını sağlayacak politikalar tasarlanmalı.
emek yoğun sektörlerde dijital teknolojile- Bu kapsamda son yıllarda giderek artan
rin hızla yaygınlaşması için özgün politika- bir önem kazanan açık kaynak kod yazılım
lar geliştirilmeli. Türkiye’de dijital teknoloji- modelinin yaygınlaştırılması ve açık kaynak
lerin yaygınlaşmasında en önemli engeller kod yazılım topluluklarında yer alınması
firmaların gerekli dijital yeteneklere sahip için özendirici tedbir ve destekler geliştiril-
olmaması ve firma ölçeği olduğu için, özel- meli.
likle küçük ve orta boy işletmelerde bu tek-
nolojilerin kullanımı ve hızla yaygınlaşması Türkiye, dijital dönüşüm doğrultusunda
kamu tarafından desteklenmeli. Teşvik me- sanayi yapısını da dönüştürecek ve uzun
kanizmaları tek başına dijital teknolojilerin dönemde hızlı bir şekilde büyüyebilecek
yaygınlaşmasını sağlayamayacağı için ya- kaynaklara ve bilgi birikimine sahip. Sa-
sal düzenlemeler firmaları dijital teknoloji nayi politikası ile bu kaynakları ve birikimi
ve uygulamaları kullanmaya yönlendirecek koordineli bir şekilde harekete geçirmek
şekilde tasarlanmalı. de mümkün, yeter ki siyasi irade bu amaç
doğrultusunda sürekli ve bütüncül bir sa-
• Dijital dönüşümün sağlanması: Dijital nayi politikası uygulayabilsin.
teknolojilerin tüm potansiyelinden yarar-
lanılması için Türkiye’de dijital teknoloji

Ocak - Şubat 81
Öner Günçavdı onerguncavdi
Akademisyen guncavdi@itu.edu.tr

İddiasını Kaybetmiş Ülke Türkiye

Her gece TV’lerde sarf edilen sözlere siz ortaya çıkan siyasi bir krizin içine sürüklen-
bakmayın… Her hafta grup toplantıların- meye başladık. Bu krizden çıkış ne yazık ki
daki diklenmelere de… Gazete köşelerinde maliyetli ve sancılı olacak; bu kesin! Sahip
yazılan menkıbelere ise hiç kulak asmayın… olduğumuz varlıklarımızı bir önceki krizde
Ülke ekonomisi zorda, hem de çok büyük tükettiğimiz için, elimizde de satıp gelir
zorda. elde edebilecek çok bir şey kalmadı.

Bu zorluk salt ekonomik sorunlardan de- Önceki krizden çıkışın adı “Güçlü Ekono-
ğil, aynı zamanda yaşamakta olduğumuz miye Geçiş Programıydı”. Bu program
siyasi sorunlardan da kaynaklanmaktadır. ekonominin başlıca zaaflarını giderip, kay-
İktidar sadece maruz kaldığımız ekono- nak kullanımını rasyonel temellere dayan-
mik krizi çözme değil, bu sorunu çözer- dırarak, sürdürülebilir bir büyüme patikası
ken iktidarını da koruma derdinde. İktisa- yakalamayı amaçlıyordu. Ayrıca siyasal
www.ikinciyuzyildergi.com

di çözümlerin kendi iktidarı için yarattığı alanda küresel dünyanın, insan hakları ve
tehlikelerin farkında olan hükümet, birta- demokrasiye saygılı saygın bir üyesi olma
kım hurafelerle, teorilerin peşine takılmış, iddiası vardı o günlerde. Çok daha önem-
mucizeler aramaktadır. Her zaman yaptığı lisi 3 Kasım 2002 tarihinde genel seçimleri
gibi, umudunu Orta Doğu’dan gelecek ser- kazanan siyasi parti de bu iddiayı sahip-
mayeye bağlamış bir şekilde, en azından lenmişti. Ya da en azından sahiplenmiş gibi
kısa dönemi kurtarmanın peşindedir. görünmekteydi.

Türkiye ekonomi alanında uzun zamandır


öyküsünü yitirmiş bir ülke. Kendi kaderine PEKİ YA
BUGÜN?
terk edilmiş, tek bir kişinin inisiyatifine bı-
rakılmış şekilde, yönünü kaybetti. Nereye
gittiğini bilmeden, Doğu ile Batı arasında
gidip gelmekte; kendine sığınabileceği Bugün ekonomik ve siyasi tüm iddialarını
güvenli bir yer aramakta. Maalesef büyük terk etmiş bir ülke yönetimiyle karşı karşı-
beklentilerle başladığımız yeni milenyum- yayız. Bu tesadüf müdür? Kesinlikle değil.
da, elimize geçen fırsatları yeterince kulla- Daha çok AKP’nin, on dokuz yıl boyunca
namadık. Tercihlerimizi kötü yapıp, bugün- ülkeyi yönetme pratiğinin artık işe yarama-
kü ekonomik sıkıntıların önünü açtık. Ama masının ekonomik yansımalarıdır karşı kar-
çok daha kötüsü, Türkiye’nin dünya ekono- şıya kaldığımız kriz.
misindeki iddialarından vazgeçtik; vazgeç-
mek zorunda bırakıldık. Bu kriz sadece basit makroiktisadi ted-
birlerin alınması ve birtakım ekonomik
Hiç birimiz böyle olmasını istemezdik tabi. reformların hayata geçirilmesiyle geçiş-
Maalesef ülkemizdeki demokrasi pratiğinin tirilebilecek nitelikte değildir. Zira bu tarz
bizi getirdiği nokta da bu. Sistemin tüm tedbirler AKP’nin varlık nedenlerini orta-
zaaflarını sonuna kadar kullanan bir siyasi dan kaldırdığı gibi, yönetim pratikleriyle
anlayışın bizleri getirdiği nokta... bağdaşmıyor. O yüzden çıkış ancak iktida-
Tam, büyük bir ihtişamla Cumhuriyetimi- rın değişimi ile mümkündür.
zin yüzüncü yılını kutlamaya hazırlanırken,
ekonomik bir bunalımın ve beraberinde

82 İkinci Yüzyıl Dergi


ikinciyuzyildergi

Öner Günçavdı

NE OLDU DA BURAYA GELDIK? ülkede umut kaynağı oldu. Özellikle büyük


sermaye için… Seçim gecesi rahmetli Sakıp
AKP, on dokuz yıldır farklı farklı toplumsal Sabancı’nın, sevinçle TV’lere verdiği röpor-
kesimlerle iktidar yolculuğu yaptı. Buna tajlar hâlâ aklımda tüm tazeliğini korumak-
bağlı olarak da iktisadi öncelikleri sürekli tadır.
değişti. Gerçekleştirdiği kesimsel ittifak-
ların gerçeklerine uygun ekonomik poli- 2001 krizinin ardından IMF kontrolünde
tikaları uygulamakta da bir beis görmedi. devreye sokulan yeni ekonomik model,
Allahtan bu dönüşümlerinin maliyetlerini ülkemizde siyasi yapıyı toptan değiştir-
finanse edebileceği kaynakları uluslarara- di ve AKP iktidarının önünü açmıştı. Otuz
sı sistemden kolay ve ucuza bulabiliyor- iki numaralı kararnamenin çizdiği kurum-
du. Bugün karşı karşıya kaldığımız krizin sal sınırlar içinde uygulanan bu reformlar,
nedenlerinden biri de, AKP’nin en son devletin ekonomideki rolünü azaltırken,
gerçekleştirdiği ittifaka uygun ekonomik özellikle yurt dışı kaynaklardan elde edilen
modelin finansmanının zorlaşmasıdır. Çok mali kaynakların kullanımında özel sektörü
daha kötüsü, buradan yeni bir modele ge- öne çıkarmayı amaçlamıştır. Kamu kesimi-
çiş için kurulabilecek yeni bir ittifak imkâ- nin bu kaynakların kullanımı bakımından
nının da kalmamış olmasıdır. Bu kesimlerin 1990’lı yıllardan beri özel sektörle girdiği
desteğini kaybetmemek için körü körüne rekabetten büyük ölçüde çekilmiştir.
birtakım politikaların peşine takılmış, git-
mektedir. Bu dönemin en önemli sihri Türk Lirası (TL)
üzerinden yapıldı ve AKP’nin kamuoyun-
ASLINDA HER ŞEY 2003 YILINDA, dan aldığı siyasi desteğin de en belirleyici
BÜYÜK UMUTLARLA BAŞLADI unsuru oldu. Bu süreçte TL değerlenmesi,
yurtiçinde herkesin kendine göre sahip ol-
DSP-ANAP-MHP koalisyon hükümetinin dukları varlıkların değerlerinin döviz cin-
ülkeyi sürüklediği krizin ardından, tek parti sinden artmasına neden oldu. Kimisinin
liderliğinde kurulan AKP hükümeti, temel- hayatta sahip olduğu tek kaynak emeğiy-
de referansları siyasi İslam olsa bile, tüm di; onların yabancı mallar cinsinden satın

Ocak - Şubat 83
www.ikinciyuzyildergi.com

alma gücü arttı, fazla gayret sarf etmeden ğerlere ulaşmayı amaç edindi; ancak bir o
daha fazla refaha erişebildiler. Kimilerinin kadar da ulus devlet olmanın birtakım im-
de malı mülkü ve sermayesi vardı; onların tiyazlarından vazgeçti. Ya da vazgeçmiş
da döviz cinsinden değerleri artarken, de- gibi göründü. TÜSİAD gibi büyük sermaye
ğerli TL’nin sağladığı imkânlarla, yine çok kuruluşlarıyla kurulan birliktelikler ve be-
büyük gayret sarf etmeden birden daha nimsenen değerler AKP’nin dışarıdan da
da zengin oldular. İşte başlangıçta ülkede- destek görmesine imkân sağladı.
ki her kesim için bu, AKP’nin sihrini oluş-
turdu. Büyük bir krizde kayıplara uğramış On dokuz yıllık AKP iktidarında bu ilk dö-
bir toplumda, böyle bir sihri tersine çevire- nemdeki ekonomik kazanımların önemi
bilecek hiçbir farklı siyasi söyleme yaşam büyüktür. Zaten böyle bir kamuoyu deste-
hakkı tanınmadı. ğini başka türlü de elde edebilmesi müm-
kün değildi. Öncelikle sağlanan makroik-
AKP iktidara geldiğinde bu reformlar ül- tisadi istikrar ekonomik kazanımların en
kemizdeki büyük sermayenin destekleriyle başında gelmektedir.
başladı; iyi de sonuçlar alındı. AKP reform-
lardan geri dönmedi ve reform destekçi- Ekonomik ve siyasi reformların uluslara-
si olan kesimlerle ittifaka girerek, siyasi rası arenada destek görmesi neticesinde,
birtakım reformlara da ön ayak oldu. Bu Türkiye ciddi sermaye girişlerine sahne
dönemde AKP yönetimi ile TÜSİAD ara- oldu. 1990’lı yıllar boyunca yurtiçi ve yurt
sından su sızmadı; benzer değerleri temsil dışı tasarrufların aktığı kamu kesimi yeri-
etmeye başladılar. Yönetim küreselleşme ne, tasarrufların artık kamuda gideceği bir
yanlısı bir çizgide, evrensel demokratik de- adres kalmadığından ve bu kaynak girişin-

84 İkinci Yüzyıl Dergi


ikinciyuzyildergi

den büyük ölçüde özel sektör yararlandı. rülmesine imkân vermekteydi.


Tam gaz gidilen özelleştirmeler ve hatta
özel sektörün varlık satışları bu dönemde Ülke ekonomisi eşi benzeri görülmemiş
değer kazanan TL‘nin sağladığı imkânlar, cari açıklar verirken, buna tepki verilmiyor,
olması gerekenden çok daha fazla kaynak o günlerin imkânlarından sonuna kadar ya-
elde edilebilmesine olanak sağladı. Düşen rarlanılması tercih ediliyordu. Finansmanı
enflasyon ve faizler ve beraberindeki dü- bulunabilirken, yüksek cari açık vermek si-
şen reel kurlar geniş kitlelerin refaha eri- yasiler açısından da kabul görmekteydi.
şimini arttırdı. 1990’ların istikrarsızlıkları ve
krizlerinin ardından refaha ulaşan kitlelerin SIHRIN BOZULMAYA BAŞLAMASI VE
AKP’ye destekleri arttı ve bunun sonu- AKP’NIN YENI ARAYIŞLARI
cunda Temmuz 2007 seçimleri kazanıldı.
Amaç hâsıl olmuştu. AKP açısından ilk önemli dönüşüm 2008-
2009 dünya finansal kriziyle gerçekleşti.
Çok önemli bir husus ve on dokuz yıllık Türkiye ekonomisi %4,5 küçüldü. Bunun
AKP dönemi içinde en önemli farklılığı sonucunda 2009 yılında yapılan yerel se-
oluşturan da, AKP’nin ilk döneminde elde çimlerde, kamuoyu desteği bakımından
edilen büyümede, reformlarla birlikte or- AKP %38,4’lere geriledi. Aynı dönemde
taya çıkan verimlilik artışlarının oynadığı IMF ile yapılmış olan stand-by anlaşması-
inkâr edilemez roldür. nın da süresi doldu; böylece AKP ilk kez
kendi inisiyatifiyle ekonomi politikası ya-
AKP bu dönemde elde ettiği kaynaklarla, pabilme imkânına erişti.
tıpkı 1950’lerde Demokrat Parti’nin yaptığı
gibi, kırsal nüfusu kentleştirme projesine Bu dönemde gizli ittifak ortağı olan bü-
başladı. Bu aynı zamanda kırsal nüfusun yük sermaye, hükümetin IMF ile yeni bir
refaha erişimini sağlamanın bir yoluydu. anlaşma yapmasını isterken, siyasi ve eko-
Büyük sermaye ile girilen ittifakın bir ge- nomik reformlara da devam etmesini şart
reği olarak uygulanan ekonomik politikalar koşmaktaydı. Yerel seçimlerde düşen oy-
böyle bir yapısal dönüşümün mali kayna- larının etkisiyle, AKP kamuoyu desteğin-
ğını sağladı. Ama çok daha önemlisi onun de yaşanan azalmayı telafi edebilmek için
on dokuz yılı aşan iktidarını tahkim edecek yeni bir ittifak arayışına girdi. Bu yeni ara-
kamuoyu desteğini yarattı. Ancak asıl so- yış iktidarın reform arayışlarının da sonuna
run kırsal nüfusun kentlerde nasıl gelir sa- gelindiğinin işaretiydi. AKP bu dönemde
hibi yapılacağı noktasında çıktı. Ülkemizde Anadolu’daki küçük ve orta büyüklükteki
ve dünyadaki ekonomik koşullar tarımdan sermayenin desteğine talip oldu ve yeni
kopan fazla nüfusun, 1960 ve 1970’lerde dönemde kuracağı ittifakı bu kesimlerle
olduğu gibi artık sanayide istihdam edilip, yapmayı amaçladı. İstanbul temelli büyük
gelir elde edebilmesine imkân vermemek- sermayeyi tam olarak ikame edemese bile,
tedir. Sanayinin teknolojik düzeyi, dış re- temsil ettiği nüfusun oluşturduğu siyasi
kabete açıklığı ve kırdan gelenlerin sahip destek düzeyi yeterli seviyelerdeydi. Ter-
oldukları vasıfların bu teknolojilerle uyum cih yapıldı ve ülke çıkarları yerine iktidarın
gösterememesi böyle bir istihdamı zorlaş- kendi siyasi çıkarları tercih edildi.
tırmaktadır.
Uygulanan ekonomik politikalar itibariyle
Bu kırsal kökenli nüfusun kentlerde istihda- hâlâ uluslararası sermaye girişleri ve cari
mının tek bir yolu vardır. Bunların sermaye açık verebilirlik ve neticede yüksek bü-
sahibi olanlarını kentlerde esnaf, sermaye- yüme imkânları mevcuttu. Kur istikrarı ve
si olmayanı da onların yanında çalışan işçi düşük enflasyonla birlikte, düşük faizler
yapmak. Bu nüfusun alternatif istihdam küçük ve orta ölçekli Anadolu sermayesi-
alanları olarak ticaret-hizmet-inşaat sek- nin gelişimine, önünün açılmasına olanak
törleri bu ilk dönemde teşvik gördü. Zaten vermekteydi. Ekonomik şartlar uygun ol-
ekonomideki nispi fiyat yapısı da, yapılan masına rağmen, bu sermayenin üzerinde
bu tercihle uyumluydu; TL bu gibi yerel ni- bürokraside olduğu gibi, Fethullah Gülen
telikte faaliyetlerin daha fazla kazançlı gö- Örgütünün etkisi büyüktü.

Ocak - Şubat 85
Bu sermaye gruplarıyla kurulan ittifak ikti- de AKP iktidarı Fethullah Gülen Örgütü ile
dara, aynı zamanda Avrupa Birliği ile iliş- yürüttüğü ittifakında da sorun yaşamaya
kileri ve siyasi reformaları yavaşlatabilme başladı. Değişen uluslararası konjonktüre
olanağı sundu. Küreselleşmeden taviz ve- uyum gösteremeyen iktidar, geçmişteki ez-
rilmezken, Anadolu sermayesinin önemse- berlerini takip ederek düşük faiz ve daha
diği ulusa devletin öne çıkarılması, demok- da önemlisi değerlenmiş TL’nin imkânları-
ratik hakların sınırlanmasıyla sağlanabildi. nı kullanabilmeye özlem duyuyordu. Siya-
Demokratikleşmede hız kesen hükümet, si desteğini sağlayan kesimlerin konjonk-
küreselleşmeden taviz vermezken, içeride tür ile uyumlu şekilde refahında ayarlama
de ciddi bir siyasi mücadeleye girdi. Aslın- yapmaya direnmeye başlamıştır. Bu süreç
da ulus devletin öne çıkması ilk kez bu dö- Fethullah Gülen Örgütü ile kesin bir kopu-
nemde görüldü. Uluslararası mali sistemde- şa işaret eden 15 Temmuz darbe girişimine
ki konjonktürün o günkü koşulları AKP’ye kadar devam etti.
bu dönüşümü yapabilmesine olanak sağla-
dı. TÜRKIYE BEŞTEN BÜYÜKTÜR

Ekonomik koşulların hizmet-ticaret-inşaat Darbe girişiminin ardından AKP Anadolu


lehine oluşturduğu nispi fiyatlar ve yüksek sermayesi ile eskisi gibi bir ilişki kuramadı.
yurtiçi talep iktidarın o günlerdeki büyü- Zira FETÖ ile mücadele bir yönüyle Ana-
me pratiğinin temel unsurlarıydı. Dışarıdan dolu sermayesinin bir bölümünün de tas-
ucuza ve bolca borçlanarak desteklenen bu fiyesini gerekli kılmaktaydı. Bir yandan bu
talep de, özellikle ittifak içine girilen serma- mücadele, diğer yandan azalan mali imkân-
ye bakımından elverişli koşullar oluşturdu. lar, genel anlamda Anadolu’ya yönelik gelir
www.ikinciyuzyildergi.com

Dahası Anadolu sermayesinin bir kısmının transferlerindeki zorluklar bu ittifakın sür-


yurtdışına açılabilmesinde, Fethullah Gülen dürülmesini güçleştirdi.
Örgütünün etkili olduğu birtakım mesleki
organizasyonlar önemli roller oynadı. Hat- Ekonomide etkinliğini sürdürmeye çalışan
ta bu örgütlerin yükselişi ile kamuoyunda iktidar, bu dönemde kolayca kontrol edebi-
TÜSİAD’a alternatif sermaye grupları ilk leceği bir grupla ekonomik politikalara yön
kez görünür olmaya başladı. vermeye öncelik tanıdı. Ekonomiyi kamu
kesiminin altyapı yatırımlarını yapan bazı iş
Lakin dünya ve Türkiye ekonomisi 2013 adamları ve onların etrafında kümelenmiş
yılında önemli bir yol ayrımına geldi. FED bir grup ile yönetmeye çalıştı. Çoğu inşaat
başkanı Ben Bernanke görevi bırakırken, sektöründe tecrübe sahibi ve kamuoyun-
tüm dünyaya mali koşullarda değişimin da “beş büyük müteahhit” diye tanınan iş
işaretlerini vermişti. Çok geçmeden bunla- adamlarının, kamunun altyapı projeleri ile
rın etkisi Türkiye ekonomisinde de kendini enerji ve madencilik gibi alanlardaki faali-
gösteriyordu. Öncelikle enflasyon ve faiz- yetleriyle ekonomiye yön verildi. AKP’nin
ler artmaya, TL de sınırlı düzeyde de olsa zaman içinde edindiği iktisadi deneyim de
değer kaybı yaşamaya başladı. Çok daha zaten başka bir modelin uygulanabilmesi-
önemlisi o günün Başbakanı ile ekonomi yö- ne olanak vermiyordu. Aradan geçen onca
netimi arasında görüş ayrılıkları bu yıllarda seneden sonra ve partide yaşanan kopuşla-
daha görünür hale geliyordu veya gelmişti. rın ardından, AKP’nin yönetim kabiliyetin-
Hatta Sayın Cumhurbaşkanının “faiz neden, de de ciddi azalmalar yaşandı.
enflasyon sonuç” şeklinde özetlenebilecek
düşüncesinin ilk işaretleri de bu yıllarda be- Bu modelin uzun süre sürdürülebilirliği
lirgin bir şekilde ortaya çıktı. Aynı dönemde yoktu. Öncelikle böyle bir model, üreten,
ülke içinde sosyal ve siyasi değişimler de ülke ekonomisi için kaynak yaratan (özellik-
olmaya başladı. Örneğin Gezi protestoları le döviz cinsinden) değil bir model, büyük
yine 2013 yılında gerçekleşti. Bu protes- ölçüde kaynak tüketendi. Sermaye girişle-
tolar AKP’nin ilk döneminde gelişen sivil rinin yavaşlaması, artan enflasyon ve bera-
toplumun (en azından bir kesiminin) AKP berinde ortaya çıkan kur artışları artık bir
yönetim tarzına tepkisi olarak kayıtlara modelin geçmişe göre çok daha maliyetli
geçti. Ancak çok daha önemlisi bu dönem- olmasına yol açmaktaydı. Bu iktisat mo-

86 İkinci Yüzyıl Dergi


ikinciyuzyildergi

del, ekonomik paydaşların siyasi iktidara alma gücünü koruyabilmesine olanak ver-
bağımlılıkları ve itaat etmeleri, onların ikti- medi. Enflasyonla yapılmayan mücadele
dardan iktisadi olmayan herhangi bir talebi AKP tabanına karşı yapılmış olan ilk ihanet
dillendirmelerinin de önüne geçmekte ve oldu.
bu şekilde iktidarla, en azından görünür-
de, büyük bir uyum göstermelerine olanak 20 Aralık akşamı yapılan müdahaleyle re-
sağlamaktaydı. Fakat böyle bir modelin fahını koruyabilmek için dövize yönelmiş
yarattığı değerlerin, Türkiye gibi kesimsel AKP tabanı ciddi bir başka zararla karşı
çeşitliliği yüksek bir piyasa ekonomisinin karşıya bırakıldı. Gün boyu 18 TL seviye-
ihtiyaçlarını karşılayabilmesi mümkün de- sine kadar çıkışına izin verilen dolar kuru-
ğildi. Elbette iktidar iktisadi konulardaki nun, akşam açıklanan tedbirlerle birden 10
söylemini de bu ittifakta yer alan kesimlere TL seviyelerine düşmesi, tasarruflarını dö-
göre değiştirdi. Kontrol etmeyi arzuladığı vize yatırmış birçok küçük tasarruf sahibi-
ekonomide önceliği yerleştirmeye çalıştı- nin büyük zarara uğramasına neden oldu.
ğı ekonomik sistemin ucuz kredi talebi ve Burada AKP’nin tüm Türkiye’ye olduğu ka-
serbest piyasa sisteminin doğurduğu risk- dar, kendi tabanına karşı da yaptığı ikinci
lerin giderilmesi oldu. ihanet gerçekleşti.

Önceleri bu kesimlere AKP risklerden muaf Türkiye’nin bugün yaşadığı sadece bir eko-
gelir garantileri verirken, serbest piyasa nomik kriz değildir. Yaşanılan siyasi bir
ekonomisinin oluşturduğu ve piyasa katı- krizin iktisadi yansımalarıdır. Siyasi bir an-
lımcılarının üstlenmesi gereken risklerin ha- layışın tüm ülkeye dayattığı bir rejimin ve
zine tarafından yüklenilmesine vesile oldu. yönetim tarzının ödettiği bir bedeldir. Öyle
Bir yandan altyapı projelerinin finansma- ki toplumun tüm değer yaratan kesimlerini
nına yönelik iş adamlarına gelir garantileri dışlayarak, ihtiyaçlarını görmezden gele-
verilirken, bu gelirleri dövize endeksleye- rek, kendi iktidarını tahkim edecek kamu-
rek enflasyona ve kurdaki dalgalanmalara oyu desteğini yitirmesinin sonucudur. Bu
karşı da korunaklı bir hale getirdi. özelliği itibariyle bugünkü krizin ülkemizin
geçmişte yaşadığı krizlerden önemli bir
Bu iktisadi sistemin en son icraatı ise 20 farkı vardır.
Aralık akşamı yaşandı. TL’nin %15’lere va-
ran değer kaybına yol açan ciddi bir kur İktidarını sürdürebilmek ve bunun için ül-
şokunun ardından, TL’nin cazibesini art- kenin bütününü kapsayacak, değer yara-
tırmak için tasarruf sahiplerinin maruz tan bir ekonomik modele geçiş artık çok
kaldıkları kur riski hazineye devredildi. zor görülüyor. Bu zorluk böyle bir modelin
Böylece bir hedge-fon şirketi gibi Türkiye teknik olarak uygulanabilirliğinden değil,
ekonomisindeki her kesimin maruz kalabi- daha çok modelin başarısı için gerekli si-
leceği kur risklerinin finansmanı için hazine yasi şartları oluşturmakta AKP iktidarının
görevlendirilmiş oldu. Kurumsal olarak ser- isteksiz davranacağındandır. Bugüne ka-
best piyasa ekonomisinin bulunduğu Tür- dar ekonomik başarıları için çeşitli ittifak-
kiye ekonomisi, kur riskinden bağımsız bir lara girmiş olan AKP, ülkedeki tüm üretken
ekonomi haline getirildi. kesimlerle kurduğu ittifakları tükettiği gibi,
yeni ittifaklar için gerekli iktisadi kaynak-
Ancak 20 Aralık günü öncesinde döviz lar da azaldı. İktidarının devamı için ilişkiye
kurlarındaki yükselişi engellemeyen (hatta girdiği kesimlere yönelik gelir aktarımla-
söylemleriyle artmasını körükleyen) ikti- rı ise ekonominin geneli için giderek çok
dar, o akşam yaptığı müdahaleyle kurlarda daha fazla sorun yaratmaya başladı. Üste-
önemli miktarda düşüş sağladı. Bu, özel- lik daha az kaynağı kalan iktidarın, bunu
likle dövize yatırım yapmış olan küçük ta- giderek küçülen gruplara aktarırken, ayı
sarruf sahiplerinin zarar etmelerine neden zamanda marjinalleşmeye başladığı da
olmuştur. Bu basit bir kayıp değildir. Çok görülmektedir. Çözüm bu siyasi anlayışın
uzun süredir enflasyonla mücadelede is- değişimindedir.
teksiz davranan iktidar, kendi tabanını sağ-
ladığı gelir imkânları ve birikimlerinin satın

Ocak - Şubat 87
İpek İlkkaracan ipek_ilkkaracan
Akademisyen ilkkaracan@itu.edu.tr

İşsizlik ve Yoksullaşmaya Karşı Bir


Yanıt Olarak Bakım Ekonomisine
Yatırımlar ve “Mor Ekonomi”
Türkiye’nin 2018’de başlayan ekonomik daha fazla zamanı ev içi ücretsiz çalışmaya
krizi, 2020’de önce Covid-19 salgını ve ayırmakta.
hızla kötüleşen küresel ekonomik ortam
ile, 2021’de ise giderek istikrarsızlaşan ve Bu eşitsizlikler salgın koşulları altında ve
tutarlılığını yitiren ekonomi politikaları yö- ülkemizde gelişen ekonomik kriz ortamın-
netimi ile giderek derinleşmekte. Bu krizin da daha da derinleşti. Evde kal önlemleri,
en önemli etkileri artan işsizlik, derinleşen okulların çevrim içi eğitime geçmesi, sağ-
yoksulluk ve eşitsizlikler. Bu kısa yazı, Co- lık, eğitim, sosyal hizmetler ve ev hizmet-
www.ikinciyuzyildergi.com

vid-19 salgını ile önemi iyice ortaya çıkan lerine erişimdeki kısıtlar, artan hijyen ve
bakım ekonomisini ve toplumsal cinsiyet hasta bakımı gereksinimleri gibi sonuçlara
eşitliğini merkezine koyan Mor Ekonomi bağlı olarak ev içi ücretsiz emeğe olan ta-
perspektifinden bu sorunlara çözüm yolla- lepte bugüne kadar benzeri az görülen bir
rını tartışmayı hedefliyor. yükseliş gerçekleşti. Mayıs 2020’de KON-
DA araştırma şirketi ile yaptığımız bir saha
Covid-19 salgını ile eşitsizliklerin derinleş- araştırması evli çiftlerde ortalama %80 ar-
tiği önemli eksenlerden biri toplumsal cin- tan ev içi ücretsiz çalışma saatlerinin en az
siyet. Türkiye salgın öncesinde de çalışma üçte ikisinin (%67’sinin) kadınlar tarafın-
saatleri, istihdam ve gelirde Dünyadaki dan karşılandığını göstermekte. İngiltere
en yüksek toplumsal cinsiyet uçurumları- ve İspanya’da yapılan benzeri araştırmalar
na sahip ülkelerden biriydi. OECD ülkeleri ise salgınla artan ev içi ücretsiz iş yükün-
arasında en düşük kadın istihdam oranına de kadınların payının %53 ile %56 arasın-
ve buna dayalı olarak en düşük toplam is- da daha cinsiyet dengeli dağıldığına işaret
tihdam oranlarından birine sahip olduğu- etmekte. Saha araştırması salgın koşulla-
muz artık genel olarak bilinen bir gerçek. rında istihdamda kalmaya devam eden ka-
Çalışma yaşındaki nüfus için toplam istih- dınların ücretli ve ücretsiz toplam çalışma
dam oranımız 2020’de %47,5 ile Güney saatlerinin haftada takriben 10 saat yani 1
Afrika’dan sonra en düşük ikinci seviye- çalışma gününden daha fazla artarken, is-
de (OECD ortalaması %66,1). Yani ülke- tihdamdaki erkeklerin ücretli ve ücretsiz
mizde esas çalışma yaşındaki her iki kişi- haftalık toplam çalışma saatlerinde ortala-
den biri istihdam dışında. Kadın istihdam ma 1,9 saatlik bir arttığını bulgulamakta. İs-
oranımız %29,7 ile OECD içinde en düşük tihdamdaki kadınlar açısından salgın önce-
oran (OECD kadın istihdam oranı ortala- sinde zaten kırılgan olan iş-yaşam dengesi,
ması %58,9). Erkek istihdam oranımız da salgınla birlikte iyice güçleşmiştir.
(%65,2) OECD ortalamasının (%73,4) al-
tında, ancak aradaki fark kadınlardakin- Yukarıdaki verilerin de gösterdiği üzere
den çok daha düşük. Bunun bir yansıma- Covid-19 döneminde yoğunlaşan çifte me-
sı olarak, Türkiye OECD ülkeleri arasında sai yükü ile kadın işgücü arzı üzerindeki
kadın-erkek ev içi ücretsiz çalışma saatleri kısıtlar artmıştır. Bunun yanı sıra işgücü
arasında da en büyük uçuruma sahip. Or- talebinin de zayıflaması ve işsizliğin art-
talama olarak kadınlar erkeklerin 4,5 katı ması ile, TÜİK işgücü istatistiklerine göre

88 İkinci Yüzyıl Dergi


ikinciyuzyildergi

İpek İlkkaracan

2019’dan 2020’ye 1 milyona yakın işgücü nına göre (%9,6) neredeyse 5 yüzde puan
piyasasından ayrıldı (toplam kadın işgücü- daha yüksek (2019’da kadın-erkek işsizlik
nün %9’u). Erkeklerde 2019’dan 2020’ye oranları arasındaki fark 4 puandı).
işgücündeki azalma ise 650 bin çalışan ile
toplam erkek işgücünün %3,4’ünü oluş- Öte yandan kısa sürede hızla artan enf-
turmaktaydı. 2021’in ilk üç çeyreğinde lasyon ve makroekonomik istikrarsızlıklar,
salgının hafiflemesi ve istihdamda kısmi yatırım ortamını ve ekonomik büyümeyi
bir toparlanma görmemize rağmen, ka- olumsuz etkilemekte, işsizlik, yoksulluk ve
dınlardaki göreli artış erkeklere göre daha toplumsal cinsiyet ekseniyle de kesişen
kısıtlı kaldı: Kadın istihdam oranı 2019’daki sosyoekonomik eşitsizlikleri daha da de-
%28,7’lik seviyesinden 2021’in üçüncü çey- rinleştirmekte. Bu makroekonomik durum
reğinde %28,2’ye gerilerken, erkek istih- kadın-erkek herkes için olumsuz olmak-
dam oranı 2021’de %63,0 ile 2019 seviyesi- la birlikte, ekonomik açıdan daha kırılgan
ne (%63,1) geri döndü. Kadın işsizlik oranı olan düşük gelirli haneler ve kadınlar için
Kasım 2021’de %14,5 ile erkek işsizlik ora- daha da büyük tehlikeler içermektedir.

Ocak - Şubat 89
www.ikinciyuzyildergi.com

Yukarıda belirtildiği üzere mevcut durum- nin seyrini doğrudan etkiler. Riskli ve ön-
da ev içi ücretsiz emek yükünü sırtlanan, görülemeyen bir makroekonomik ortamda
yoksulluk ve yoksunluk riski daha yüksek zayıf büyüme kamu kaynaklarını olumsuz
olan kadınlar için, insana yaraşır işleri ya- etkiler, mali harcamaları kısıtlar ve kadınlar
ratan, ivmeli ve kaliteli bir ekonomik bü- için erkeklere göre ek olumsuz sonuçları
yüme stratejisi büyük önem taşır. Ancak beraberinde getirir.
böyle bir büyüme senaryosu altında is-
tihdamdaki kadınların koşulları iyileşecek, Bu arka plana dayalı olarak, Türkiye’de
işgücü piyasasına bağlılıkları güçlenecek, eşitlikçi, saydam, yetkinlikle tasarlanan
hane içinde ikincil işgücü konumundaki ve uygulanan, toplumsal cinsiyete duyarlı
ev kadınları için istihdama çekim kuvveti ekonomi politikaları müdahalelerine olan
oluşacaktır. Ayrıca kadınların bakım eko- gereksinim bugün her zamankinden daha
nomisindeki konumları gereği başta sosyal da çok aciliyet içermektedir. Toplumsal
bakım hizmetleri başta olmak üzere kamu cinsiyete duyarlı ekonomi politikaları için
tarafından sunulan hizmet ve destekleri Mor Ekonomi üç temel müdahale alanına
geliştirmek için yeterli kamu kaynaklarının dikkat çekiyor:
bulunması toplumsal cinsiyet eşitsizlikleri-

90 İkinci Yüzyıl Dergi


ikinciyuzyildergi

1. Bakım ekonomisine yatırımlar ile kaliteli Bu örnek, kamu harcamalarına ve mali po-
sosyal bakım hizmetlerinin (çocuk kreş- litikalara toplumsal cinsiyet perspektifin-
leri ve anaokulları, yaşlılar ve engelliler den yaklaşmanın, salt kadınları ekonomik
için bakım desteği ve önleyici hizmetlerin olarak güçlendirmenin ötesinde, erkek-ka-
verildiği gündüzlü aktif yaşam merkezle- dın herkes için yeni işler yaratmak, genel
ri, kurumsal sağlık hizmetlerinin yanı sıra olarak yoksulluğu azaltmak gibi önemli
uzun dönemli hastalar için evde profesyo- diğer sonuçlarını ortaya koymaktadır. Öte
nel bakım hizmetleri, vb.) herkes için eri- yandan yerel ekonomilerde bakım hizmet-
şilir hale gelmesi; lerinde yaratılacak mor işlerin emisyonu
düşük yeşil işler olduğu da göz önünde
2. İşgücü piyasasının iş-yaşam dengesi ve bulundurulursa, bakım hizmetlerine yatı-
toplumsal cinsiyet eşitliği için regülasyo- rımlar (mor yatırımlar) yeşil yatırımları ta-
nu; mamlar şekilde, sürdürülebilir büyümeyi
de destekleyecektir.
3. İnsana yaraşır işler yaratan, sürdürüle-
bilir ve kapsayıcı büyümeyi öncelikli hedef ILO (2018) tanımına göre sosyal bakım hiz-
alan makroekonomik politikalar. metleri sektörü, erken çocukluk bakım ve
okul öncesi eğitim (EÇBOÖE) yanı sıra eği-
Mor Ekonomi bu öncelikli politika müda- timde ilk ve ortaöğretim olarak diğer ka-
halelerinin salt toplumsal cinsiyet eşitliğini demeleri, ayrıca engelli/yaşlı/hasta bakım
sağlamakla kalmayıp, Yeşil Ekonomiye ta- ve desteğini içeren uzun dönemli bakım
mamlayıcı olarak, sürdürülebilir, kapsayıcı (UDB) yanı sıra sağlık hizmetlerini de içer-
ve şoklara karşı dayanıklı bir ekonominin mektedir. Bu tanıma uygun olarak İTÜ’de
inşası için de önemli katkılar sunacağına TÜBİTAK desteği ile gerçekleştirdiğimiz
işaret etmektedir. Emek yoğun bir sektör bir araştırmada Türkiye için sosyal bakım
olan sosyal bakım hizmetlerine yatırım- hizmetlerindeki açık, bu açığın kapatılması
lar ciddi bir istihdam (Mor İşler) yaratma için gerekli maliyet ve kamu harcamaların-
kapasitesi içermektedir. Türkiye de dahil da bu yönde bir tahsis yapılması durumun-
değişik ülkeler için yapılan simülasyonlar, da yaratılacak istihdam tahmin edilmiştir.
sosyal bakım hizmetlerine yapılan her bir Buna göre: Türkiye genelinde eğitim hiz-
birimlik harcamanın, diğer sektörlere, ör- metlerindeki açık (EÇBOÖE, ilk ve orta öğ-
neğin fiziksel altyapı ve inşaat sektörü har- retim dahil olmak üzere) 5,8 milyon çocuk/
camalarına göre iki buçuk – üç katı daha öğrenci, yatırım maliyeti (2020 fiyatları ile)
fazla yeni iş yaratacağını göstermektedir. 98,5 milyar TL, GSYH’ye oranı %2,28’dir.
Sağlık hizmetlerindeki açık (UDB de dahil
Türkiye verileriyle yaptığımız bir araştır- olmak üzere) 303 bin personel, gerekli ya-
mada, sadece okul öncesi çocuk eğitim ve tırım tutarı 52,9 milyar TL, GSYH’ye oranı
bakım hizmetleri sektörüne, OECD ortala- %1,23’tür. Bu ölçekteki kamu harcamaları-
masını yakalamak üzere kamu harcamala- nın sosyal bakım hizmetleri sektörüne yön-
rının arttırılması ile, sektörün kendisinde lendirilmesi ile eğitim ve sağlıkta 1,74 mil-
ve bağlantılı diğer sektörlerde en az 750 yon yeni iş, diğer bağlantılı sektörlerde 1,1
bin civarında yeni iş yaratılacağı, bu işle- milyon yeni iş (toplamda 2,84 milyon yeni
rin %73’üne kadınların istihdam edileceği, iş) yaratılacağı tahmin edilmiştir.
göreli yoksulluğun bir buçuk yüzde puan
düşeceği tahmin edilmektedir. Aynı mik- Yani bakım hizmetlerindeki açığı kapatmak
tardaki kamu harcamasının inşaat çekişli üzere yapılacak ek harcamalar, bir yandan
bir büyüme stratejisi çerçevesinde, fiziksel hanelerin (özellikle de kadınların) üzerin-
altyapı/inşaat sektörüne yönlendirilme- deki ücretsiz bakım emeği yükünü azal-
si ise sadece 290 bin yeni iş yaratılacağı tarak, işgücüne katılımlarındaki zaman kı-
(sosyal hizmetler aracılığı ile yaratılacak sıtlarını hafifletirken, bir yandan da (2020
işlerin üçte biri kadar), bu işlerin sadece itibariyle) 26,8 milyon çalışandan oluşan
%6’sında kadınlar istihdam edileceği, yok- mevcut istihdamı, %10,6 arttırma potansi-
sulluktaki azalmanın ise 0.5 yüzde puanla yeline sahiptir. İstihdamın mevcut cinsiyet
kısıtlı kalacağı tahmin edilmektedir. bileşimine dayalı olarak, yaratılacak her 3

Ocak - Şubat 91
yeni işten neredeyse 2’sinde (%63,1’inde) makroekonomik politikaları da öncelikli
kadınların istihdam edilmesi beklenmekte- müdahale alanları olarak saptamaktadır.
dir. İşsizlik azalırken, istihdamdaki toplum- Tamamlayıcı bu diğer müdahale alanları-
sal cinsiyet uçurumu da azalacaktır. nın hedefi hane yapısını “tek gelir kazanan
(erkek), tek haneye bakan (kadın)” (sing-
Bakım hizmetlerinin bu minvalde geliştiril- le male breadwinner, single female carer)
mesi ile Türkiye’deki bakım istihdamı içinde modelinden “çifte gelir kazanan, çifte ha-
bulunduğumuz Avrupa ve Orta Asya böl- neye bakan” (dual earner, dual carer) mo-
gesi ortalamasına yaklaşacaktır. Türkiye’de deline dönüştürmektir. Hedeflenen hane
hali hazırda toplam bakım istihdamı 3,7 yapısı (ikincisi) ekonomik ve sağlık krizle-
milyon çalışandan oluşmaktadır (eğitim, ri gibi şoklara karşı ailelerin ve toplumun
sağlık, yatılı ve gündüzlü bakım faaliyetleri direncini artırırken, makro çerçevede ve-
ve sosyal hizmetler, ev içi çalışan perso- rimlilik artışlarını ve kapsayıcı büyümeyi
nel). Bakım hizmetleri istihdamı toplam is- de destekleyecektir. Bu yazı yer kısıtı ne-
tihdamın %13,1’ine, toplam kadın istihdamı- deniyle öncelikli olarak bakım hizmetleri
nın %25,4’üne, toplam erkek istihdamının altyapısına yatırımlar üzerine odaklandı.
%7,4’üne denk gelmektedir. Toplam bakım Mor Ekonominin üç alanını da kapsayan
istihdamının (3,7 milyon çalışanın) %61,6’sı Türkiye’ye özgü somut öneriler Eşitlik için
(2,3 milyonu) kadınlardan oluşmaktadır. İzleme EŞİK Platformu için hazırladığımız
Avrupa ve Orta Asya bölgesinde ise bakım bir politika notunda ayrıntılı olarak tartı-
istihdamı toplam istihdamın %19,5’i, kadın şılmaktadır. Burada önemli bir başlangıç
istihdamının %33,1’i, erkek istihdamının ise noktası olarak Ulusal Bakım Altyapısı Ko-
%8,4’ü ile Türkiye’den çok daha yüksektir. ordinasyon Kurulu oluşturulması ve orta
www.ikinciyuzyildergi.com

Türkiye’de kamu harcamalarının sosyal ba- vadeli hedeflerle Türkiye çapında bir sos-
kım hizmetleri sektörüne yönlendirilmesi yal bakım hizmetleri altyapısının yüksek
yoluyla yaratılacak 1,74 milyon yeni bakım hizmet kalitesi ve insana yakışır işler kri-
sektörü işini mevcut bakım istihdamına terleri çerçevesinde kurulmasına ve işgücü
(3,7 milyon bakım hizmetleri çalışanına) piyasasında iş-yaşam dengesi düzenleme-
eklediğimizde, bakım hizmetlerinin toplam lerine yönelik koordineli çalışmaların baş-
istihdama oranı mevcut %13,1’deki düze- latılması öngörülmektedir.
yinden %17,5’e yükselmektedir. Kadın istih-
damı içerisindeki payı ise mevcut durumda Birleşmiş Milletler bu yıl salgına ve önce-
%25,4 iken %30,5’e artmaktadır. Bu haliyle sindeki eşitsizliklere çözüm olarak, herkes
Türkiye, Avrupa ve Orta Asya bölgesi için için eşit fırsatlar yaratan ve herkesin hak
gözlemlenen bakım hizmetleri istihdamı- ve özgürlüklerine saygı duyan Yeni Bir
nın toplam (ve kadın) istihdamı içerisin- Toplum Sözleşmesi ve Yeni Küresel Anlaş-
deki ortalama payına (sırasıyla %19,5 ve ma çağrısında bulundu ve geleceğe yöne-
%33,1) yaklaşmaktadır. lik daha adil ve sürdürülebilir bir yol için
somut öneriler sundu. Bu yeni sözleşme
Bu çerçevede Türkiye’de kamu kaynak COVID-19 salgınından sonra toparlanma-
ve harcamalarının tahsisinde, toplumsal nın ancak toplumsal cinsiyet eşitliğini he-
cinsiyete duyarlı bütçeleme yaklaşımı ile defleyen bir sosyoekonomik iyileşme ile
mevcut durumda az kalkınmış bir sektör olabileceğini ve toplumsal cinsiyet eşitli-
görünümünde olan sosyal bakım hizmet- ğindeki gerilemeleri durdurmak ve daha
leri sektörünün geliştirilmesi ve hizmet kapsayıcı, adil toplumlar inşa etmek için
kalitesinin arttırılmasının bir öncelik hali- toparlanma çabalarının buna göre değişti-
ne gelmesi gerekmektedir. Mor Ekonomi rilmesi gerektiğini vurgulamakta. Toplum-
yukarıda belirtildiği üzere, sosyal bakım sal cinsiyet eşitliği yaklaşımı ile bakım eko-
hizmetlerine yatırımların ötesinde işgücü nomisini hedefleyen politikalar Türkiye’nin
piyasasının iş-yaşam dengesi ve toplum- içinde bulunduğu ekonomik ve toplumsal
sal cinsiyet eşitliği için regülasyonu ve in- krizden çıkış için de önemli bir yol haritası
sana yaraşır işler yaratan, sürdürülebilir ve içermektedir.
kapsayıcı büyümeyi öncelikli hedef alan

92 İkinci Yüzyıl Dergi


ikinciyuzyildergi

Ocak - Şubat 93
chpgenclikgm
www.chpgenclikkollari.org.tr
www.ikinciyuzyildergi.com

CHP Gençlik Kolları:

Gençliğin Ekonomisi
94 İkinci Yüzyıl Dergi
ikinciyuzyildergi

Cumhuriyetimizin ikinci yüzyılına girer- arıyorlar!‘ söylemlerinin yalan olduğunu


ken; birinci yüzyılın son 20 yılını yöneten bilmesi.
AKP hükümetinin ekonomi politikalarının
tüm topluma ama başta gençlere bedel MASLOW’UN İHTIYAÇLAR
ödettiğini görmekteyiz. Özellikle kamu HIYERARŞISINDE GENÇLERIN FARKLI
kaynaklarının yanlış aktarımı sonucu öde- KONUM ALMASI
necek bedel artık ‘gençlerin geleceğinden’
öte gençlerin bile çocuklarının geleceğinin Bu durum bizim söylemlerimizin anlaşıla-
ipotek altına alındığını göstermekte. Belli mamasının sebeplerinden biridir; ülkenin
müteahhit ve çıkar gruplarına %99’a varan çoğunluğu psikolojik olarak fizyolojik ve
sapmalarla verilen yap-işlet-devret ihale- güvenlik ihtiyacını karşılama durumunda
lerinin süreleri 25 yıla dayanmakta, bu da yaşıyor. Maslow bu teoriye göre insanla-
bize sadece biz gençlerin değil, torunları- rın ihtiyaçlarını kişilik düzeylerine beş ka-
mızın bile bez/mama parasından alınacak tegoriye ayırıyor; fizyolojik gereksinimler,
vergilerin bu grupların ipoteği altında ol- güvenlik gereksinimi, ait olma/sevgi, say-
duğunu gösteriyor. gınlık, kendini gerçekleştirme. İnsanın ilk
kategorideki ihtiyacını karşılamadan son-
Gençlerin ekonomik beklentileri ülkemizde raki kategorideki ihtiyaçları beslemeyece-
homojen bir yapıda değil. Bu değişiklikler ğini söylüyor. Bizler yolsuzlukla mücadele,
sınıfsal, coğrafi ve diğer birçok farklılık- toplumsal cinsiyet eşitliği, hayvan hakla-
tan kaynaklanıyor. Bugün başka bir şehre rı ve adil bir yönetim gibi ihtiyaçlarımızı
üniversite okumaya giden gencin barınma güderken ve bunlar üzerinden söylemler
konusunda ekonomik zorlukları varken, oluştururken maalesef halkın bir kesimi
Anadolu’da esnaflık yapan gencin fiyat bu kategorilerdeki ihtiyaçlara gelmemiş
artışları konusunda, İstanbul’daki aileden durumda ve bunları önemseyemiyor. Hoş!
gelen yüksek sosyal-ekonomik seviyesine Zaten iktidar insanların ihtiyaç kategori-
rağmen Dünya’yı gezme isteğinin zorluğu sinin yükselmesini istemiyor. Çünkü yol-
konusunda ve ülkedeki gençlerin çoğunlu- suzluğa kin güden, adil bir yaşam ihtiyacı
ğu olan işsiz veyahut asgari ücretle çalışan olan, ekonomik olarak refaha kavuşmuş bir
gençlerin aile kurma konusunda ekonomik toplumun ihtiyaçlarını karşılayamaz. Ama
zorluğu var. Sorunlar bir değil ancak eko- makarna ve ekmeğe muhtaç ettiği insan-
nomik tablonun sorunlar yaşattığı gerçeği ların oyunu alabilir. Ancak gençler aynı
bir. sosyal-ekonomik düzeyde birlikte yaşadı-
ğı ailesinden bile farklı ihtiyaçlar güdüyor.
GENÇLER DÜNYAYI TANIYOR Bunun iki temel sebebi var birincisi Dün-
yadaki akranlarını görüyor, ikincisi artık
Teknolojinin verdiği imkanları gençler adaletsiz bir yönetimin ekonomik alanda
daha iyi kullanıyor, bu sayede de artık ma- da başarısız olacağı gerçeği ve bunun ken-
hallesinin dışını görebilen, internet aracılı- dilerine dokunması. Nerden dokunuyor
ğıyla dünyayı tanıyabilen gençlerin aklın- peki? KPSS’de dereceye girmesine rağ-
da sorular oluşuyor: Bizim neden batıdaki men atanamayınca, TÜGVA torpil listeleri
gençler gibi rahat bir hayatımız yok? İşte sosyal medyada yayınlanınca, elektrik fa-
bu soru ve gerçeği Z kuşağının sokak rö- turasındaki şişliğin; Cengiz İnşaat’ın silinen
portajlarındaki amcalara gülme sebebidir. vergi borçlarıyla ilişkisini düşününce!
Özellikle Z kuşağı gençliği dünyaya daha
hâkim, yaşadığı hayatı biliyor ve kıyaslama CHP GENÇLIĞININ GERÇEKLERLE
yapabiliyor, ‘batı bizi kıskanıyor’ söylemi KAZANMASI
onlar için gülünç bir durum. Çoğunluk bü-
yüklerinden farklı olarak ailesinin ve kendi- Yalan söylemek doğruları söylemekten
sinin yaşadığı hayatı zorluk olarak görüyor. zordur. Bizim kazanmamız için halkın doğ-
Bunun da sebebi gençlerin büyüklerinden ruları bilmesi lazımken, mevcut hükümetin
farklı ihtiyaç ve taleplerinin olması. Bu ta- kazanması için yalanlar söylemesi gereki-
leplere karşılık hükümetin Kuzey Kore hal- yor. O yüzdendir ki yandaşlarından para-
kında seslenir gibi ‘Batıda çöpten yemek lar toplayıp; havuz yapıp aldırdıkları med-

Ocak - Şubat 95
www.ikinciyuzyildergi.com

96
ikinciyuzyildergi

ya organlarında 7/24 yalan ve iftira haber rın gençlerinin diğer milletlerin gençliğin-
yaptırmak zorundalar. Kendi yalan oldu- den kötü koşullarda yaşamasını hiç dert
ğunu bildiği söylemleri, onurlarını ayaklar etmiyor! Bugün Bulgaristan’dan Edirne’ye
altına alarak söylemek zorundalar. Bizim yağmalamaya gelircesine alışveriş yapıp;
ise gençlere şu bağlantıları göstermemiz gülerek ‘Türkiye çok ucuz’ diyen Bulgar
gerekiyor. Neden KPSS’de derece yapıp zorlarına gitmiyor. Alman çocuğu ülkemize
mülakatta elendin biliyor musun? Çünkü gelip bizim yapamadığımız tatili yapıyor,
oraya yandaş vakıftan aldılar! Neden her bizim gençler de Almanya’da bulaşıkçı olur
tüketimimizde çılgınlar gibi vergi ödüyo- muyum diye planlar yapıyor. Bunlar CHP
ruz? Çünkü bazı sermaye grupları vergi Gençliği olarak bizim zorumuza gidiyor,
ödemediği için! Neden ABD’deki yaşıtımız Atatürkçü anlamda milliyetçi, bu düzen-
5 aylık garsonluk maaşıyla araba alırken bi- den çıkarı olmayan akılcı milliyetçilerin de
zim için araç almak hayal oldu? Birilerinin zoruna gittiğini biliyoruz. O yüzden eko-
çocukları gemi filosu yaptığı için. nomik anlamda gerçekleri göstererek, her
kesime dokunarak kazanacağız. Adil ve
Şu anda milliyetçi düşüncede olduğunu id- onurlu bir ekonomik düzende yaşayacağız.
dia eden hükümet ve ortakları bu toprakla-

Ocak - Şubat 97
İVME Hareketi ivmehareketi
toplumcuivme@gmail.com

Restorasyondan Ötesi:
Geleceğin Türkiye’si İçin Yeni Bir
Ekonomi ve Kalkınma Modeli,
“Yeni Kamuculuk”
Türkiye gerilimlerin ve krizlerin böylesine Macaristan, Polonya, Brezilya, Hindistan
kanıksandığı bir döneme 20 yıl boyunca ve tabii ki Türkiye bu ülkelerden sadece
adım adım örülen bir otoriterleşme ve ku- birkaçı. Tüm dünyada bir tıkanma ve ge-
rumsal yozlaşma ile ulaştı. Anayasa’nın ve çiş dönemi içindeyiz. Türkiye’nin kendi kri-
hukukun üstünlüğünün inkarının her gün zinin bu küresel demokratik ve ekonomik
yeniden pratik edildiği bir ortamda vatan- krizle üst üste binmesi bir rastlantı olarak
www.ikinciyuzyildergi.com

daşlığın hukuki bilinmezlikler karşısında görülmemeli. Türkiye bu krizi en ağır yaşa-


düştüğü durum ise devasa bir kuralsızlıklar yan örnek ülkelerden biri olarak karşımıza
bütünü ile tanımlanabilir. Bu kuralsızlıklar çıksa da halen dünyadaki siyasi ve ekono-
içinde yozlaşmış kurumlar tarafından key- mik trendin bir parçası. Dünyadaki farklı
fi, öngörülemez, iktidara yakın bir zümreyi ülkelerin siyasi ve ekonomik düzenlerini
beslemeye endekslenmiş, ücretli kesimle- daha sağlam bir yapıya oturtma arayışında
rin günbegün daha da büyük bir yoksul- olduğu bu dönemde ülkemizin buhranına
luğa itildiği bir siyasi ve ekonomik sistem çözümler ararken bu küresel dinamikleri
inşa edildi. ve zamanın ruhunu da göz ardı etmemek
gerekiyor.
Türkiye’nin yaşadığı siyasi ve ekonomik
buhranın üst üste binmesi tabii ki de bir Peki bu buhrandan çıkış nasıl mümkün ola-
rastlantı değil. Keyfiyetin hüküm sürdüğü bilir? Elbette temel demokratik kurumların
ve öngörülebilirliğin mümkün olmadığı, inşası ve hukukun üstünlüğüne dayalı bir
yolsuzluğun ve kayırmanın norm haline yönetim anlayışının hem yurttaşlar tara-
geldiği, her uygulamasıyla zengin ile faki- fından hem de elitler (ya da yöneticiler)
rin arasındaki uçurumun arttığı, yoksullu- tarafından kabul görmesi elzem. Ancak
ğun en derin hali yaşatılırken sosyal yar- bu dönüşüm, mevcut enkazı kaldırmak ve
dımların sadaka gibi dağıtılarak iktidara ülkemizin yaşadığı yapısal sorunlara kalıcı
minnettarlık devşirdiği yönetim anlayışının çözümler bulup Türkiye tarihinde yeni bir
ülkemizi ve bizleri bir yıkıma doğru sürük- sayfa açmak için yeterli olmama riskine
lediği aşikâr. sahip. Türkiye’nin mevcut krizinin derinliği
bizatihi bu iktidarla alakalı olmakla birlik-
Bundan öte, insanlık küresel olarak da ben- te bundan öte son 40 yılın da kaçınılmaz
zer bir buhranı farklı bölgelerde daha hafif olarak Türkiye’yi getirdiği yerdir. Yaşadı-
ya da ağır biçimlerde şu anda yaşamakta. ğımız sorunlar aktörlerle alakalı olduğu
Birçok geleneksel ve gelişmekte olan de- kadar sistemik de bir sorun ve köklerinin
mokraside otoriter ve popülist figürlerin 1980 darbesi tarafından inşa edilen siyasal
demokratik değerleri zedelediği ve ekono- ve ekonomik rejime kadar gittiğinin altını
mik eşitsizliklerin sürekli olarak arttığı bir çizmek yerinde olur.
sürecin içinden geçiyoruz. ABD, Fransa,

98 İkinci Yüzyıl Dergi


ikinciyuzyildergi

DÖNÜŞÜMÜN TARIHI Türkiye’de AKP rejiminin takip ettiği radi-


kal özelleştirme politikalarıyla başlayan,
1980 darbesiyle birlikte, önceki döneme kamu harcamalarının sosyal politikaları da
göre siyasal hakların daha kısıtlı olduğu, kapsayacak şekilde kısılmasını merkezi-
Türk-İslam sentezine dayalı ve neoliberal ne alan, sermayeye kârlılık açısından alan
doktrinleri temel alan yeni bir rejim inşa açarken acı reçeteyi alt ve bilhassa orta
edildi. Darbe öncesindeki Keynesyen, ka- sınıflara yükleyen bir model var. 2008 Kri-
munun piyasa üzerindeki denetim ve dü- zi veya Covid-19 pandemisi sonrasında da
zenlemesine dayanan ve sendikal hakların gördüğümüz yapısal sorunlar, kitlelerin re-
güçlü olduğu anlayış terk edilerek finans fahına değil sadece sermaye sahiplerinin
sektörü ve ticaretin siyaset ile birlikte de- gelirlerini artırmaya yönelik olarak tasar-
netimsiz piyasada yeni ekonomik yapıyı lanmış bu kapsayıcı olmayan sistemin tı-
keyfi şekilde inşa ettiği yeni bir düzleme kanıklığının tezahürü. Demokrasi ve hatta
geçildi. Darbe anayasası ile birlikte dönü- refah pahasına finansallaşmayla öne çıkan
şen emek rejimi bireyleri ekonomik aktör- bu yapı, Türkiye’nin kendine has, sistem
ler karşısında hukuken de yalnız bıraktı ve içinde yarı-çevre veya iç çeperde olarak
örgütlenme kapasitesi mütemadiyen eri- adlandırabileceğimiz konumuyla da ilişkili
di. Türkiye’nin politik ekonomi zemininde olarak ahbap-çavuş kapitalizmiyle sonuç-
yaşadığı kayma elbette bütün dünyada- landı. Bu ekonomik yapı kurallı kuralsızlık
ki gelişmelerden bağımsız ilerlemedi. İs- da diyebileceğimiz şekilde hukukun (bazı)
kandinav sosyal demokrasilerinden Asya sermaye grupları için enstrüman haline
ülkelerine kadar küresel tedarik zincirleri, gelmesiyle beraber hâlâ bireye karşı şirketi,
finansal derinleşme, borçlanma ekonomi- refaha karşı finansı, emeğe karşı sermayeyi
si, hiper-sömürü gibi yeni olgular üzerinde kayıran nitelikleriyle neoliberalizm aksın-
yükselen ekonomik genişleme ile Ortodoks da ilerliyor. Kısacası Türkiye gibi ülkelerde
ekonomi reçeteleri tartışılmaz hale geldi. neoliberalizm, ahbap çavuş kapitalizmini
dışlamıyor, hatta bilakis onunla sonuçla-

Ocak - Şubat 99
www.ikinciyuzyildergi.com

nıyor. Bütün bunların sonucu olarak emek çıkmazı en sert yaşayan ülkelerden biri
örgütsüzleşirken sermaye karşısında yalnız Türkiye. Var olan ekonomik ve siyasal dü-
kalan, emeğiyle hayatını kazanan bireyler zenin doğal sonucu olarak hiçbir rasyonel
fakirleşiyor, dolayısıyla da gelir ve servet veya bilimsel anlayışa uymayacak ve ülkeyi
eşitsizliği derinleşiyor. gittikçe daha derin bir yoksulluk ve yıkımın
içine sürükleyen bir yönetime hapsolmuş
Bugün dünya demokrasilerinde ve diğer durumdayız. Bundan öte, iktidarın eko-
gelişmekte olan demokrasilerde halkların nomide toplumun genelini hiçbir şekilde
mevcut siyasal ve ekonomik sistemden öncelemediği, kendi yakın çevresi, yandaş
dolayı hissettiği huzursuzluk arttı; otori- gruplarını ve sermayeyi zenginleştirdiği,
ter ve popülist zihniyetteki hareketler ve zengin ile fakir arasındaki uçurumun sü-
liderler güç kazanmaya başladı. Bu dönem rekli arttığı, orta sınıfın fiilen yok olduğu,
sonrasında Türkiye’deki otoriterleşme sü- ülkenin %75’inden fazlasının asgari ücret
reci de hız kazandı ve özellikle Gezi Dire- civarında bir gelir ile hayatta kalmaya ça-
nişi’nde iktidarın gösterdiği otoriter tepki lıştığı bir sömürü sistemi altında yaşıyoruz.
ile Türkiye ekonomik ve siyasal olarak geri Mevcut krizden çıkış için temel demokra-
dönülemez bir çöküşe doğru sürüklenme- tik ve ekonomik kurumların inşası gerek-
ye başladı. li olacaktır. Ancak hem sürdürülebilir bir
dönüşümün sağlanabilmesi ve hem de
BUGÜNÜN KONUSU kitlelere gerçekten yeni bir düzen sunula-
bilmesi için bugün dünyada her yerde çö-
Peki bugün neredeyiz? Türkiye tarihinin en küşte olan son 40 yılın baskın ekonomik
otoriter yönetiminin hâkim olduğu ve en anlayışının ötesinde bir ekonomik vizyon
ağır ekonomik çöküşün yaşandığı dönem- sunulması şart. Türkiye’yi ve dünyayı bu
lerinden birini yaşıyoruz. Şu anda dünyanın noktaya getiren 2000’lerdeki iktisadi an-
da deneyimlediği demokratik ve ekonomik layışa geri dönmemizin olanaksız olduğu

100 İkinci Yüzyıl Dergi


ikinciyuzyildergi

bir durumdayız. Daha adil bir ekonomik yaçlarını önceleyebilen bir ekonomik sis-
düzen kurgulanamadığı sürece en gelişmiş temin tesis edilebilmesi için kritik öneme
demokrasilerde bile demokratik değerlere sahip. Demokratik rejim, yurttaşların kendi
olan destek zayıflayabiliyor, demokratik ihtiyaçlarına ve taleplerine kulak verebilen
kurumlar gerileyebiliyor ve demokrasiye ve merkezine yurttaşı yani insanı yerleşti-
zarar veren yöneticiler ortaya çıkabiliyor. ren bir sistem olarak kurgulanmadığı süre-
Demokrasilerin ayakta kalabilmesi için yeni ce niteliğini yitirecektir. Geçerliliğini yitir-
bir ekonomik paradigmaya geçişin de şart miş olan neoliberal iktisadi modele karşılık
olduğu bir dönemden geçiyoruz. Bundan olarak halkın refahını yükseltmeyi, gelir ve
dolayı Türkiye’de gerçekleşecek herhangi servet eşitsizliklerini gidermeyi, istihdamı
bir demokratikleşme sürecinin kapsamlı arttırmayı, yoksulluğu bitirmeyi, eşit eği-
bir iktisadi dönüşümle birlikte gerçekleş- tim ve sağlık hizmeti standartlarını geliştir-
mesi gerekiyor. Yoksa yine aynı yapısal so- meyi, daha adil bir emek rejimi ortaya koy-
runlarla boğuşarak yeni kurulacak demok- mayı, çalışan haklarını ve sendikal hakları
ratik düzeni tehdit altına sokmamız gayet genişletmeyi, kadın ve erkeğin ekonomiye
olası. eşit katılımını sağlamayı, tüm toplumun
yararı için uzun vadeli getirileri olacak kal-
YERINE GELECEK OLAN NE kınma politikalarını uygulamayı, topluma
OLMALI? ve doğaya büyük zararlar veren ekoloji ve
iklim krizine karşı politikalar üretmeyi, te-
Gelecek dönemde Türkiye’de yeni bir ik- mel sosyal hakların ve hizmetlerin piyasa
tisadi anlayışın ihtiyaç olduğunu ortaya dinamiklerine mahkum edilmediği bir sos-
koyduktan sonra yazının ilerleyen bölü- yal güvenlik sistemini inşa etmeyi hedefle-
münde bu anlayışın içeriğini konuşacağız. yen “Yeni Kamucu” bir anlayışı koymamız
Bu iktisadi anlayışın temelinin tabii ki de gerekiyor. Türkiye’de yeni bir siyasal ve
bir önceki dönemde dünyayı ve Türkiye’yi ekonomik düzenin kapısı gerçek bir yapısal
buhrana sürükleyen neoliberal doktrinlerin dönüşüm ve yeni bir paradigmaya geçiş
eleştirisi üzerine kurgulanması gerekiyor. vaadi sunan bu “Yeni Kamucu” anlayış ile
Bu da birincil olarak serbest piyasayı tüm açılabilir. Aşağıda, bu “Yeni Kamucu” an-
ekonomik ilişkilerin temeline yerleştirerek layışın temel taşları olabilecek ekonomi ve
dokunulmaz ve kutsanmış bir pozisyona kalkınma politikası önerilerini sunacağız.
koyan, insanlar dahil fiziksel dünyanın tü-
münün finansallaştırılarak denetlenmeyen VERGILENDIRMEYI YENIDEN
piyasa dinamiklerine endekslendiği anlayı- DÜŞÜNMEK
şı bertaraf etmekle başlayabilir. Piyasanın
denetlenemediği bir anlayış en basit haliy- İlk olarak, Türkiye’nin kapsamlı bir vergi re-
le halkın ekonomik süreçlerde söz sahibi formuna ihtiyacı bulunuyor. Türkiye’de do-
olamadığı ve demokratik süreç üzerinden laylı vergiler toplanan tüm vergilerin yakla-
kolektif ekonomik kararlar veremediği bir şık %66’sını oluşturuyor. AB ülkelerinde ise
anlayıştır. Bu da demokratik yapının fiili bu ortalama %33 civarında. Bu da vergi yü-
olarak işlevsiz hale getirilmesi demektir. künün orantısız biçimde KDV ve ÖTV gibi
uygulamalar ile geniş kitlelere, yani orta ve
Yurttaşların kendi yaşamlarını birebir etki- alt kesimlere bindirildiğinin bir işareti. Tür-
leyen ekonomik dinamikler hakkında söz kiye’nin de AB ülkelerinin ortalamalarına
sahibi olabilmesi demokratik bir düzenin benzer biçimde dolaylı vergilerin toplam
sürdürülebilmesi için de şarttır. Geçmişin vergilerdeki oranının düşürülüp, doğrudan
“ortodoksi”sine alternatif olarak yeni dö- vergilerin oranının arttırılacağı bir vergi sis-
nemde halkın demokratik bir siyasi ve dev- temine geçmesi şart. ABD’de dahi Başkan
let yapısı üzerinden ekonomide söz sahibi Biden’ın yeni ekonomi planı altında kurum-
olabildiği bir sisteme geçilmelidir. Toplum lar vergisi %26,5’e çıkarılırken Türkiye’de
tarafından denetlenen şeffaf bir devle- bu oranın 2021 yılında %25’e ve 2022’de
tin piyasayı denetleyebilerek kamucu bir ise %23’e düşürülmesi planlanıyor. Daha
ekonomi ve kalkınma anlayışına yönelmesi adil bir ekonomik düzen için Türkiye’de ku-
hem daha demokratik hem de halkın ihti- rumlar vergisinin kademeli olarak yüksel-

Ocak - Şubat 101


tilmesi ve minimum %30 oranında olacak ları kalıcı olarak çözmek üzerine yeniden
şekilde hedeflenmesi gerekiyor. Bundan tasarlanmalı. Birden fazla konuta sahip
öte, mevcut iktidarın uyguladığı vergi affı olan bireylerin emlak vergilerinin kademeli
politikalarının ivedilikle sonlandırılması ve olarak yükseltilmesi, 5 milyon TL ve üzeri
vergi kaçırmanın önüne geçilmesi için sağ- sigorta değerine sahip konut sahiplerine
lam bir vergi denetleme mekanizmasının ekstra lüks vergisi getirilmesi ve bu vergi
devreye girmesi gerekiyor. Günümüz ikti- gelirlerinin konut sahibi olmayan bireylerin
darı altında yolsuzluklara karışmış serma- ihtiyaçlarının karşılanmasına yönelik büt-
ye gruplarının geçmişe yönelik incelemesi çelendirilmesi kaynak problemini çözme
yapılarak elde ettikleri haksız kazançların potansiyeline sahip. TOKİ gibi bir kurum
ortaya çıkarılıp bu grupların geçmiş döne- çatı girişimci olarak hem kentsel dönüşüm
me dönük borçlarının tahsilinin sağlanma- hem de konut üretimindeki planlamayı
sı, adaleti tesis etmek için önemli bir adım üstlenip gerektiği noktalarda üretimi taşe-
olacaktır. Bunun yanı sıra, kademeli gelir re ederse kısa vadede konut fiyat artışında
vergisi yaklaşımının güçlendirilerek üst ge- ciddi düşüşler sağlanabilir. Üstelik birden
lir gruplarından alınan vergilerin arttırılma- fazla konuta sahip olan bireyler, yüksek
sı ve orta/alt kesime bindirilen gelir vergisi vergi nedeniyle ellerindeki konutları satışa
yükünün azaltılması gelir eşitsizliğini gi- sunma eğilimi gösterecekleri için çift yönlü
dermek için gerekli bir adım. Bu vergilerin olarak konut arzı artacaktır. Yukarıda bah-
nasıl yeniden kaynak tahsisine dönük akta- settiğimiz vergilerle bireylerin konut talep-
rılacağı ise yine Yeni Kamuculuk için hayati leri oldukça ucuza kredilendirilebilir hale
bir öneme sahip. gelecektir. Bunlara ek olarak, kiralamaya
dönük konut kooperatifleri kurularak yu-
www.ikinciyuzyildergi.com

Türkiye’nin gelecekte düşünebileceği bir karıda bahsedilen politikalarla ev fiyatları


diğer vergi programı ise servet vergisi. düşse dahi ev alma imkânı olmayan dar
Malvarlığına dayalı bir vergi programı bir- gelirli vatandaşların, öğrencilerin, gençle-
çok farklı şekilde uygulanabilir. Türkiye’de- rin piyasa dalgalanmalarına bağlı olmayan
ki mevcut barınma ve konut sorunu göz maliyet-kira ekseninde desteklenmiş bi-
önünde bulundurulduğunda konut sahipli- çimde bütçeye uygun barınma olanağına
ğine endeksli bir vergi programından elde kavuşturulması mümkündür.
edilecek kaynaklar kamucu bir anlayış ile
sosyal konut inşası projelerine kaynak ak- SOSYAL DEVLETIN YENIDEN
tarmak için kullanılabilir. Türkiye’de büyük İNŞASI
bir inşaat sektörü bulunmasına rağmen
konut üretimi halkın ihtiyaçlarına cevap Piyasa mutlakıyetine dayanmayan bir
vermektense inşaat şirketlerinin çıkarlarını ekonomik düzenin inşası için gerekli olan
öncelemektedir ve konut fiyatlarını günbe- bir diğer yapı ise güçlü bir sosyal devlet.
gün arttırmaktadır. Geniş kesimler bütçe- OECD ülkeleri arasında kamunun sosyal
ye uygun konutlara erişim sorunu yaşıyor harcamalara ayırdığı oranın en düşük ol-
ve bu ihtiyaçlara yönelik konut üretimin- duğu ülkelerden biri Türkiye. Kâğıtta sos-
de bir arz sıkıntısı mevcut. Konut fiyatları yal devlet olarak tanımlansa da Türkiye
enflasyonu doğrudan etkileyen etmelerin Cumhuriyeti gerçek bir sosyal devlet ola-
başında geliyor. Barınma maliyetlerinin ar- rak işlev görmüyor. Aksine, mevcut iktidar
tışı enflasyonu dramatik olarak yükseltiyor. sosyal yardımları bir yurttaşlık hakkı ola-
Öncelikle, konut arzının kısıtlanması küre- rak değil, adeta bir sadaka dağıtma olarak
sel tedarik kriziyle de ilgili. Ancak iktidarın lanse ediyor. Kendine yakın vakıf, cemaat,
sektörle ilgili tasarımı da konut üreticileri- tarikat ve sermaye gruplarının halka sağ-
nin faaliyet gösteremeyecek noktaya gel- ladığı yardımlarla iktidarı için minnettarlık
mesine sebep oldu. devşiriyor. Bu düzen, vatandaşların temel
hizmetlere ve sosyal desteğe erişimlerinin
Konut üretimi ve kentsel dönüşüm (ye- temel bir hak olduğu algısına da zarar ve-
rinde dönüşüm değil) kent hizmetlerine rerek hem sosyal devlet anlayışını hem de
erişim, nüfusun düzensiz dağılımı, altya- vatandaş ile devlet arasındaki bağı zede-
pı maliyetlerinin yükselmesi gibi sorun- liyor. Gelecek dönemde toplumcu bir an-

102 İkinci Yüzyıl Dergi


ikinciyuzyildergi

layışa dayalı, siyasi çıkarlar tarafından ma- sürecine yönelmesinden geçiyor. Sadece
nipüle edilemeyecek ve temel önceliğinin hissedarların çıkarlarına göre şekillenen
kâr etmek olmadığı sağlam bir sosyal gü- bir sistem kısa dönem kazançlara endeks-
venlik ağının inşa edilmesi gerekiyor. Zaten lenmiş demektir. Lakin bu kısa dönemdeki
sosyal güvenlik sisteminin kendi kendini kazançlara odaklanma durumu, toplumun
sürdürülebilir kılamadığı ve yakın gelecek- ve ulusal ekonominin ihtiyaçlarına cevap
te iflas gibi bir riskle karşı karşıya kalacağı verememe riskine sahiptir.
çeşitli senaryolar mevcut. Bunun dışında
Türkiye, OECD ülkeleri arasında yaşlı nüfu- Uzun vadede refahın arttığı ve kalkınma-
sunun emeklilik sonrası çalışmak zorunlu- nın sürdürülebildiği bir sistemin ayakta ka-
luğunun en yüksek olduğu ülkelerden bir labilmesi için sadece kısa dönem çıkarları
tanesi. Bu durumda üretkenlik ve sosyal önceleyen bir ekonomik modelin ötesine
güvenlik sisteminin karşılama oranlarının geçmemiz gerekiyor. Bunun sağlanabilme-
riskler barındırdığı bir ülkede yoksulluğun si için üretim sürecinde rolü olan değişik
ve emeklilik hakkından mahrum olmanın grupların bu süreci belirleme kabiliyetinin
kronik bir problem haline gelmesi ihtimal arttırılması gerekiyor. Bunun bir yöntemi
dahilinde. Bu sosyal güvenlik ağının yok- devletin stratejik sektörlerde firmalarla or-
sulluk ve işsizlik gibi konularda insanlara taklığını güçlendirmesi ve toplumun uzun
güvence oluşturabilmesi, yüksek kalitede dönem çıkarlarına göre üretim stratejileri
eğitim ve sağlık hizmetlerine tüm yurttaş- geliştirilmesini sağlayabilmesinden geçi-
ların eşit erişimini sağlaması gerekiyor. yor. Bir diğer önemli atılım da şirketlerde
‘çalışan fonlarının’ kurulması ve çalışanların
Bundan öte, Türkiye’deki barınma krizinin çalıştıkları firmalara hissedar olabilmeleri
derinliğini göz önünde bulundurursak ba- (Örn: Başlangıç olarak çalışan maaşların-
rınmanın anayasal düzeyde temel bir hak dan kesintiyle oluşan bir birikim sayesin-
olarak tanınmasının zamanı da geldi. Tür- de kurulacak bir çalışan fonu). Böylelikle
kiye’de öğrencileri cemaat ve tarikatlara şirketler üretim süreçlerinde yer almayan
mahkûm eden bu barınma krizi, kamucu aktörlerin çıkarlarını öncelemektense bu
bir yurt sisteminin güçlendirilmesinin ge- süreçte aktif rol alan grupların çıkarlarını
rekliliğini ortaya koymaktadır. Gençlerin göz önünde bulundurmak zorunda kala-
dini grupların baskısı altında kalmadan caktır. Devlet, yeni firmaların kuruluşunda
özgürce eğitim hayatlarına devam edebi- çalışan fonları oluşturanlara ve mevcut şir-
leceği bir kamucu anlayış, seküler değer- ketlerin yapılarını dönüştürenlere teşvikler
lerin de güçlenmesine hizmet edecektir. sunabilir. Çalışan fonları zamanla büyüye-
Devletin sosyal harcamalar için üreteceği rek şirket hisselerinin gitgide daha büyük
kaynak, iktidarın kendi çevresindeki va- bir kısmına sahip olduğu bir süreç teşvik
kıflara, cemaatlere ve sermaye gruplarına edilirse hem çalışanların hem yerel halkın
haksızca dağıttığı kaynakların kesilmesiyle hem de ulusal ekonominin lehine kararlar
karşılanabilir. verilmesi ihtimalini arttıracaktır. Bu da hem
yerel ekonominin güçlenmesine hem de
ÜRETIM VE MÜLKIYET ulusal ekonomik eşitsizliklerin azaltılması-
İLIŞKILERINI YENIDEN na katkıda bulunacaktır.
DÜŞÜNMEK
Çalışan fonlarının ötesinde, gelecek dö-
Kısa dönemde kapitalist üretim ilişkilerinin nemde kooperatif modelini güçlendirmeye
bütünüyle değişip değişemeyeceği belirsiz ve işyeri demokrasisi kavramını toplumda
olsa da daha adil, demokratik ve eşitlikçi ve ekonomide yaygınlaştırmaya çalışan ka-
bir düzen için mevcut neoliberal model mucu bir anlayış, çalışanların işyerlerindeki
üzerine kurgulanmış şirket yapılarının ve karar alma mekanizmalarında yer almala-
emek-sermaye ilişkisinin yeni dönemde rını sağlayarak toplumun geniş çıkarlarına
dönüşmesi gerekiyor. Bu da sadece his- uygun bir ekonomik yapı inşa edilmesine
sedarların çıkarlarını tanımak durumunda katkıda bulunabilir. Çalışanların işyerlerin-
kaldığı şirket yapılarının birçok farklı pay- de söz sahibi olmasıyla birlikte üretim sü-
daşın çıkarlarını gözetebilen bir üretim recinde rol alan farklı paydaşların çıkarları

Ocak - Şubat 103


www.ikinciyuzyildergi.com

daha iyi dengelenebilecektir. Böylelikle ge- ragon Corporation”dır. Piyasa sistemi içe-
niş kesimlerin ihtiyaçlarına uygun bir eko- risinde işleyebilen ve işyerinde gelirlerin
nomik düzen kurgulanabilir. Devlet, koo- daha adil dağıtılmasını sağlayabilecek, ça-
peratiflerin ve işyeri demokrasisi modeline lışanların da karar süreçlerine dahil olarak
göre kurgulanan firmaların çoğalması için işyerleri ile bağlarını güçlendirerek moti-
teşviklerde bulunabilir ve kamu bankala- vasyonlarını arttıracak bu alternatif işyeri
rından kolektif girişimci gruplarına avan- yönetim yapıları gelecek dönem için Türki-
tajlı fiyatlardan kredi sunabilir. Çalışanla- ye’ye de büyük fırsatlar sunmaktadır.
rın işyerlerinin ortak hissedarları olmaları
üretim sonucunda elde edilecek kazancın Yeni dönemde çalışanların daha adil gelir-
da daha adil bölüşülmesini sağlayarak top- ler elde edebilmesi için sendikal faaliyetle-
lumdaki gelir eşitsizliğini azaltma işlevi rin baskı altında kalmadan pratiğe döküle-
görecektir. Çalışanların kendi yöneticileri- bileceği ve devletin sendikalaşma ve grev
ni atayıp denetleyebildiği işyeri modelleri hakkını korumayı garanti ettiği demokratik
ekonomik verimliliğe aykırı olmak zorunda bir yasal yapı kurgulanmak zorunda. Çalı-
değildir. Hatta birçok ülkede böyle şirket- şanların özgürce pazarlık masasına otura-
ler nitelikli ve yüksek verimlilikle üretimi- madığı bir ekonomik yapıda eşitsizliklerin
ne devam edip kazanç sağlayabilmektedir. günbegün artması kaçınılmaz hale geli-
Çalışanların da karar almasıyla yerel halkın yor. Çalışan haklarının bu kadar baskılan-
çıkarlarını önceleyebilen bir ekonomik an- ması işyerlerinin de iyice denetlenemez
layışın güçlenmesi sağlanabilir. Böylelikle hale gelmesine ve gittikçe daha fazla işçi
küçük bir zümrenin aldığı kararlar ile büyük cinayetine sebep oluyor. Toplumun ezici
bir il ya da ilçede istihdam olanakları keyfi çoğunluğunun ücretli çalışanlar olduğunu
biçimde kaybolmayacaktır. Bunun belki de göz önünde bulundurulursa, çalışanların
en başarılı örneklerinden biri İspanya’daki çağdaş ve demokratik toplumlardakine
en büyük holdinglerden biri olan “Mond- uygun düzeyde haklara sahip olamama-

104 İkinci Yüzyıl Dergi


ikinciyuzyildergi

sı daha adil, eşit ve demokratik bir toplu- tedarik zinciri yapılarını güçlendirme kararı
mun oluşmasını da engelleyecektir. Bu da aldı. Böylelikle şoklara karşı daha dirençli
birçok farklı siyasal ve toplumsal sorunu ve dışa bağımlılığı daha az olan, ulusal eko-
beraberinde getirerek demokratik düzene nominin daha güçlü olduğu bir ekonomik
olan inancı zayıflatıp rejimin altını oyabi- modele ağırlık verecek bir sürece yöneldi.
lecek dinamiklerin güçlenmesine sebep Küresel risklere karşı Türkiye de benzer
olma riskine sahip. şekilde ulusal ekonomiyi daha bağımsız
ve dirençli hale getirebilmek için tedarik
ARZ VE TALEP DENGESINDE zinciri yapısını gözden geçirerek iç paza-
DÖNÜŞÜM rındaki tedarik zinciri ağını güçlendirmek
için adımlar atmalı. İç pazarın güçlendiril-
Gelecek dönemde Türkiye ekonomisinin mesi halkın da gelir düzeyine olumlu bir
yapısal dönüşümünde tedarik zincirleri- etki yapma fırsatına sahip. Burada dikkat
nin nasıl kurgulanacağının önemli bir rolü edilmesi gereken konulardan bir tanesi de
olacaktır. An itibariyle dünya küresel bir küresel finansman gücüne sahip olan şir-
tedarik zinciri krizi yaşamakta. Şirketlerin ketlerin aynı seviyede farklı ülkelerde elde
kısa dönemde hissedarlara büyük getiriler ettikleri risk pozisyonlarını artırıyor olması.
sağlaması amacına göre kurgulanmış bir Bununla birlikte de sonuç olarak gelirlerini
model, küresel düzeyde oluşturduğu teda- ve vergi istisnalarına dönük elde ettikleri
rik zincirlerini verimliliği ve kârlılığı en yük- avantajların üzerinden daha derin finansal-
sek düzeyde tutacak şekilde tasarlarken laşmalar ile elde edilen kar yöntemlerinin
en küçük şoka karşı çökebilecek bir sistem karşılığı olmayan finansal pozisyonlar ya-
de yarattı. Son dönemde ABD’de Başkan rattığıdır. Bu derin finansallaşmanın yeni
Biden küresel tedarik zincirlerine bu kadar bir 2008 Finansal Krizi (CDO Krizleri) ile
bağımlı bir ekonomik düzenin şoklara karşı sonuçlanması muhtemel.
yarattığı riske karşılık olarak iç pazardaki

Ocak - Şubat 105


KALKINMANIN öneme sahip. Özellikle Sayıştay’ın yeni-
DEMOKRATIKLEŞTIRILMESI den yapılandırılması ve bağımsızlaştırılma-
sı gerekiyor. Sayıştay özelinde yapılacak
Gelecek dönemde Türkiye’nin yeni bir kal- yeniden yapılandırmanın bir kapsamı da
kınma vizyonuna da ihtiyacı var. Bu kalkın- denetlemelerin yerelleştirilmesinden geçi-
ma vizyonu yine kamucu bir perspektiften yor. Merkezde bulunan bir Sayıştay yerine
kurgulandığı zaman ülkenin ve toplumun yerelleşmiş denetim sistemleri hem Beşli
uzun vadeli çıkarlarına daha çok hizmet Çete’nin hem de başkalarının hukuksuz-
edebilme potansiyeline sahip. İlk yapılma- luklarını ortaya çıkarmakta önemli bir rol
sı gereken, Türkiye’nin yeniden bir plan- oynayabilir. Bu hukuksuzlukların oranı de-
lama ajansı yaratması ve doğa ile barışık recesinde bir cezalandırma üzerinden bir-
kalkınma ve refah politikalarını kamu eliy- çok projenin kamulaştırılması mümkündür.
le geliştirebilmesi. Bu sürecin demokratik Böylelikle hem halka yüklenen bedelleri
işleyebilmesi için yapılan planların tama- azaltacaktır hem de kilit altyapılar toplum-
men şeffaf biçimde topluma sunulması ve sal yarara göre yönetilebilecek bir kamusal
toplumun da gerekli gördüğünde istediği yapıya entegre edilebilecektir.
konularda devlete hesap sorabileceği öz-
gürlük ortamının oluşturulması şart. Bu- Yeni bir kamucu kalkınma sürecinin baş-
nun yanı sıra kamucu kalkınma politikaları langıcında Türkiye’ye ekonomik açıdan
konusunda vatandaşların ve toplulukların yüksek getirisi olacak stratejik sektörlerin
şikayetlerini ve önerilerini sunabileceği bir belirlenmesi ve katma değeri yüksek üre-
kurumsal mekanizmanın inşa edilmesi de- tim yapabilecek şekilde bu sektörlerin ge-
mokratik bir devlet anlayışının hâkim ola- liştirilmesi gerek. Türkiye’nin kısa vadede
www.ikinciyuzyildergi.com

bilmesi açısından önemli bir atılım olacak- geri dönüş sağlayabileceği birkaç sektör
tır. önerisi verecek olursak; tarım, turizm, ya-
zılım ve medikal (cihaz, ilaç vb.) olabilir. Bu
Toplumun stratejik öneme sahip olduğu- sektörlerin baştan aşağıya yeniden tasar-
nu düşündüğü kilit sektörlerde kamunun lanmaları gerekmektedir. Türkiye’nin en-
oynadığı rolün artması, ulusal ekonominin düstriyel ve hizmet alt yapısı bu sektörlerin
daha dayanıklı hale gelmesini sağlayabi- gelişimi; istihdam ve katma değer üretimi
lir. Covid-19 salgını ve iklim ve ekoloji kri- için en uygun sektörlerdir. Gelecek dö-
zi gösterdi ki, küresel bir kriz anında belli nemde katma değeri yüksek tarım üreti-
stratejik sektörlerde dışa ve hatta piyasa mini güçlendirecek atılımlar Türkiye’nin ti-
dinamiklerine olan bağımlılık azaltılmadığı cari kapasitesini geliştirmekle kalmayacak,
sürece toplumsal krizlerin ortaya çıkması yıllardır ülkemizin tarımdaki dışa bağımlılı-
gittikçe daha olası hale geliyor. Önümüz- ğını azaltacaktır. Katma değeri yüksek ta-
deki dönemde ekoloji ve iklim krizinin rım üretimi birçok farklı kesimin bu sektöre
gittikçe ağırlaşacağı göz önünde bulun- yönelmesiyle ülke içerisinde daha dengeli
durulursa, Türkiye’nin daha dayanıklı bir bir nüfus dağılımına da katkıda bulunabilir.
ekonomik düzen kurgulaması için stratejik
sektörleri dışa bağımlılıktan ve piyasa di- Türkiye’nin turizm sektöründe dünyanın
namiklerinden olabildiğince kurtarabilme- geri kalanına göre doğal bir avantajı bu-
si toplumsal çıkarlar için büyük önem arz lunmasına rağmen bu potansiyel yeterince
ediyor. değerlendirilmemektedir. Turizm sektörü-
nün dengeli bir planlama ile doğru getiri
Geçmiş dönemde şaibeli ihalelerle yapılan oranlarını yakalayacak bir model ile yığın
altyapı projelerinin kamulaştırılması önerisi & sürümden kazanç ile turistleri ağırla-
halk tarafından da büyük bir destek top- mak yerine yavaş şehir örneğinde olduğu
ladı. Bu gerçekliği göz önünde bulundura- gibi orantılı şekilde yeniden tasarlanması
rak, “beşli çete” olarak adlandırılan grup- ve standartlarının iyileştirilmesi Türkiye’ye
ların kamu ihaleleriyle giriştiği projelerde kısa dönemde büyük ekonomik kazançlar
gerçekleştirdikleri hukuksuzların incelen- sağlama potansiyeline sahiptir.
mesi gerekmektedir. Bu noktada hukuk
sisteminin baştan tasarlanması da büyük Yazılım sektörü Türkiye’deki yeni nesille-

106 İkinci Yüzyıl Dergi


ikinciyuzyildergi

rin işgücü potansiyelinin aktarılabileceği hem yeni iş kollarının oluşmasını hem ge-
önemli bir alan. Tüm dünyanın gittikçe diji- niş kesimlerin yeni beceriler elde etmesini
talleşmesiyle birlikte yeni nesiller de dijital hem de enerji ihtiyacında dışa bağımlılığı
dünya ile daha derin ilişkiler kurarak yetiş- azaltmasını sağlayacaktır. Türkiye enerjide
mektedir. Bu yeni gelişen dinamiklerin diji- dışa bağımlı bir ülke. Yani Türkiye’nin ye-
tal sektörde değerlendirilmesi yeni nesiller şil ve yenilenebilir enerjiye yönelmesi aynı
için istihdam olanakları sağlamakla birlikte anda dışa bağımlılığı da azaltmasını sağ-
Türkiye’nin de dijital sektörlerde rekabet layacaktır. Ulusal ekonomik bağımsızlığın
kapasitesini arttırma potansiyeline sahip- güçlendirilmesinde yenilenebilir enerji kilit
tir. Yazılım sektöründeki atılımların sadece bir role sahiptir. Uzun vadede enerjide dışa
dünyaya yeni bir ucuz iş gücü grubu yarat- bağımlı olmayan bir Türkiye’nin üzerinden
makla sınırlı kalmaması da önemli. Yazılım büyük bir harcama yükü kalkacak. Bu hem
sektöründe de inovasyona ve katma de- topluma büyük bir ekonomik refah sağla-
ğeri yüksek üretime dayalı bir yapı kurgu- yacaktır hem de cari açık riskini ciddi de-
lanmalı. Bunun için gerekli eğitim altyapısı recede azaltacaktır. Bu açıdan değerlendi-
oluşturulmalı. Yazılım sektörünün geliştiril- rildiğinde gelecek dönemde yeşil kalkınma
mesi için sanayi gibi diğer sektörlere göre vizyonu Türkiye için topluma yeni bir eko-
daha az altyapıya ihtiyacının olması da bu nomik hikâye sunma potansiyeline sahip.
alanda hızlı atılımlar yapma avantajı sağla- Yeşil dönüşümün kaçınılmaz bir süreç ol-
maktadır. Burada yaratılacak kamu kapasi- duğu da göz önünde bulundurulursa, bu
tesi dijital sektöre dönük sermaye birikimi vizyona dayalı bir kalkınma planının vaadi
ile oluşabilecek muhtemel asimetrileri gi- topluma da yeni bir ekonomik anlayışa da-
derebilecek bir unsur olabilir. yalı yeni bir toplumsal proje sunma imka-
nına sahip.
Türkiye’nin sağlık sektörü de küresel an-
lamda öncü olmakla birlikte daha da ge- BAĞIMSIZ BIR MERKEZ
liştirilerek dünyada lider bir konuma gele- BANKASI’NIN YENI HEDEFLERI
bilir. Türkiye’nin ilaç ve medikal sanayii ve
sağlık hizmetleri gelecek dönemde Türki- Yeni bir paradigmaya geçişte merkez ban-
ye’ye yüksek getiriler sağlamak için kilit kasının ekonomideki ve finans dünyasın-
öneme sahip. Özellikle katma değeri yük- daki rolünü de yeniden düşünmekte fayda
sek medikal cihazların üretimine yapılacak var. Son 40 yıldır merkez bankaları genel
yatırımlar ve bu sektörün daha inovatif bir olarak fiyat istikrarını amaçlayan dar bir
yapıya kavuşturulması, Türkiye’nin ihracat politika vizyonunu hedefledi. Karşılaşılan
potansiyelini kuvvetlendirebilir. Bu anlam- her krizde merkez bankalarının bu dar he-
da Türkiye’nin makro dengelerde yaşadığı defler çerçevesinde politikalar geliştirme-
krizlerde öne çıkan kırılganlıklarına bağlı si, krizlerin faturalarının orta ve alt sınıfla-
oluşan risklerden birisi de önlenmiş ola- ra tekrar tekrar yüklenmesine sebep oldu.
caktır. Bunun en önemli örnekleri AB ülkelerinde
kemer sıkma politikalarına karşı (anti-aus-
Önerdiğimiz bu dört stratejik sektörün terity) özellikle son 10 yılda Avrupa halkları
ötesinde Türkiye’nin tüm dünyayla birlikte tarafından gösterilen tepkilerden anlaşıla-
karşılaştığı acil bir sorun daha var: ekolo- bilir. Merkez bankalarının özerk kurumlar
ji ve iklim krizi. Gelecek dönemde Türki- olarak kalması, hedeflerinin gözden ge-
ye’nin kalkınma stratejisi içerisinde yeşil çirilmesine engel değildir. Neoliberal pa-
dönüşümün ve kalkınmanın bir rolü olmak radigmaların ışığında kurgulanmış dar bir
zorunda. Bu atılımlar sadece ekoloji ve ik- hedefe odaklanan merkez bankalarının ye-
lim krizine karşı daha dirençli bir ülke ve rini, yeni dönemde toplumun refahını ön-
ekonomi inşa etme potansiyeliyle sınırlı celeyebilen daha dengeli ve geniş hedefleri
değil. Yeşil dönüşümü merkeze koyan bir olan özerk merkez bankaları alabilir. Yasal
kalkınma stratejisi büyük altyapı yenileme düzenlemelerle merkez bankasının hedef-
projeleri ve istihdam olanakları demek. lerinin ve misyonun revize edilmesi gayet
Bundan öte, yeşil enerjiye yapılan yatı- mümkün. Bu yeni hedefler sadece fiyat is-
rımlar hem yeni teknolojilerin üretilmesini tikrarını değil, toplumun geniş kesimlerinin

Ocak - Şubat 107


refahını geliştirmeyi ve eşitsizlikleri tetik- riskleri giderici faaliyetlere yönlendirme-
leyecek süreçleri engellemeyi sağlayacak miz gerekiyor.
para politikalarına da odaklanabilir. Sorun
merkez bankalarının bağımsızlığı değil, Türkiye de dünya da çalkantılı bir siyasi ve
hangi hedefler çerçevesinde bağımsız şe- ekonomik süreçten geçiyor. Eskinin öldüğü
kilde hareket ettikleridir. Türkiye için ideal ancak yeninin doğamadığı sancılı bir süreç
www.ikinciyuzyildergi.com

para politikası hedefinin ne olduğu politik içerisindeyiz. Türkiye’deki mevcut iktida-


ve toplumsal tartışmadan muaf tutulan bir rın da artık yeniyi doğuramayacağı aşikâr.
tabu olarak bırakılamaz. Ancak bugün Türkiye’de karşılaştığımız yı-
kımın cevabı da geçmişe dönmek olamaz.
YENI KAMUCULUK Küresel ekonomik ve siyasi düzen son 20
yıl içerisinde radikal biçimde değişti. Batı
Toplumun yeniden yaratıcı, şeffaf ve de- demokrasileri de daha sağlam ve adil bir
mokratik özelliklerinin devreye sokularak ekonomik düzenin arayışı içerisinde. Eko-
kamucu anlayışı ele almamız elzem bir se- nomik eşitsizlikler çoğu ülkede ana akım
çenek önümüzde duruyor. Kaynaklarımı- bir tartışma haline gelmiş durumda. Yine
zın süreklileşen krizler, ekoloji ve iklim kriz aynı şekilde bu ülkelerin demokratik rejim-
gibi yeni riskler ile hiç olmadığı kadar kısıtlı leri de birçok anti-demokratik hareket ve
hale geleceği bir döneme giriyoruz. Bura- aktör tarafından tehdit altında. Demokra-
da önemli olan unsurlardan bir tanesi bü- sinin de ekonomik düzenin de yeni vaat-
tün toplumun yaşamını ele alırken hayatın ler sunması gereken küresel bir dönemden
temel olgularına dair geliştireceği bir bi- geçtiğimiz bugünlerde Türkiye’nin doğru
linci refah artırıcı bir şekilde geliştirmemiz atılımları gerçekleştirerek dünyaya bir ör-
gerekliliği. Yani gelişen bütün eşitsizlikleri nek olma potansiyeli bile bulunuyor. Ancak
telafi ederken toplumun kendisini demok- bunun için geçmişe dönük bir “restoras-
ratik bir kalkınma ve gelişme hamlesinin yon” değil, ileriye dönük yeni bir ekonomik
ana aktörü yapmak elimizde. Yukarıdaki projeye ihtiyacımız bulunuyor. Sadece yeni
bahsettiğimiz bütün dışsallıkları aşabilmek bir ekonomik vizyonla birlikte yeni bir top-
için “yatırımlar” adına süreklilik haline gel- lumsal anlaşmanın sağlanması mümkün
miş “istisnalar, imtiyazlar” ile üstü kapalı si- olacaktır. Bu yeni ekonomik vizyon geçmi-
yasallaşmış bir ekonomik hukuk düzeninin şin başarısızlıklarından ders alarak eşitsiz-
yerini eşitlerin hukuku ve demokrasisi al- likleri ve yoksulluğu gidermeyi hedefleyen,
malıdır. Örnek olarak kamunun finansman tüm ekonomik dinamiklerin mutlak biçim-
gücü olan varlıklarını Varlık Fonu gibi uy- de piyasaya endekslenmediği toplumcu
gulamalarla siyasi ajandanın aracı yapmak bir anlayıştan geçiyor. Daha adil, eşitlikçi,
yerine refahı yeniden oluşturabilecek kay- kamucu ve katılımcı bu modeli kısaca “Yeni
nak tahsisi için yaklaşmakta olan krizleri ve Kamuculuk” olarak tanımlayabiliriz.

108 İkinci Yüzyıl Dergi


ikinciyuzyildergi

Ocak - Şubat 109


www.ikinciyuzyildergi.com

Necdet Saraç hazırladı:

Ekonomi Hakkında CHP Ne Diyor?


110 İkinci Yüzyıl Dergi
ikinciyuzyildergi

Çokça Üretim, Hakça Bölüşüm


CHP’nin en kapsamlı çalışmalarından biri enflasyonu, yüksek büyümeyi, tam istih-
de ekonomidir. Onlarca çalışmanın ve özel dama yaklaşmayı, eşit koşullarda rekabe-
dosya çalışmalarının yanı sıra CHP’nin “Te- ti, çağdaş çalışma koşullarını sağlayacak,
mel Bildirgeleri” olan CHP 2008’de dü- sistemik riskleri önleyecek düzenleyici ve
zenlenmiş son Programı’nda, 2018 Seçim denetleyici rolünü bir araya getirerek ulu-
Bildirgesi’nde ve 2020’de yapılan Kurultay sumuzu uzun dönemli refaha kavuşturma-
Sonuç Bildirgesi de olan “İkinci Yüzyıla yı hedefliyoruz.
Çağrı Beyannamesi’nde ekonomi ile ilgili
öne çıkardığı bazı başlıklar şöyledir: Adaletli bir ekonomik yapı kurulacak-
tır: Milli gelirin, kişiler, bölgeler ve üretim
ADİL BİR EKONOMİK YAPI faktörleri arasında dengeli dağılımı sağla-
KURULACAKTIR narak adil bir ekonomik yapı kurulacaktır.
CHP, getireceği ekonomik düzende güç-
CHP Programı (2008) lünün değil hukukun üstünlüğünü savuna-
caktır. Emeğin verimliliğini ve örgütlülüğü-
Hedefimiz hızlı büyüyen, tam istihdama nü artırarak milli gelirden daha fazla pay
yaklaşan, çağdaş çalışma koşullarına sa- almasını sağlamak temel amaçlarımızdan
hip, eşit rekabet ortamında gelirini adil biri olacaktır. Irk, dil, inanç, mezhep, cinsi-
paylaşan, küresel ölçekte dinamik rekabet yet, sınıf, ayrımı yapmadan herkese hayata
gücüne sahip bir ekonomi; bilgi ekono- eşit şartlarda başlama fırsatı verilecektir.
misine dönüşen, yaşam kalitesi yükselen, Bu çerçevede ulusumuzun tüm bireylerine
sosyal barış içinde dengeli kalkınan Tür- kendini geliştirme, insan onuruna uygun iş
kiye’dir. Temel amacımız tarımda, sanayi- yapma, zenginleşme olanağı sağlanacaktır.
de ve hizmetlerde küresel rekabette öne
çıkan, ülkede uzun dönemli kalıcı, adil bir Devlet çocuk ana rahmine düştüğü andan
refah artışını hedefleyen çağdaş bir ekono- itibaren başta sağlık ve eğitim olmak üzere
miyi kurmaktır. her türlü hizmeti ailenin gelirine bağlı ol-
maksızın sunmayı taahhüt edecektir. Dev-
CHP spekülasyona değil üretime ve ürete- let herhangi bir nedenle üretme ve kazan-
ne odaklanan, yeni bir ekonomik program ma sürecine giremeyen veya dışına çıkmak
uygulayacaktır. Program, özel girişim ile zorunda kalan fertlerine sahip çıkacaktır.
kamunun düzenleyici ve denetleyici göre- Vatandaşlık hakkı olarak gördüğümüz sos-
vinin bir arada olduğu piyasa düzeninde, yal destek programlarının büyüklüğü Gayri
dünyaya açık, küresel riskleri yönetebilen, Safi Yurt İçi Hasılaya oran olarak AB orta-
istikrar içinde hızlı ve dengeli kalkınmayı lamalarına yükseltilirken yardımların ve-
ve sosyal politikaları ön planda tutan, stra- rilmesinde çağdaş yöntemlere geçilecek,
tejik planlamanın uzun vadeli bakış açısı öncelik yardıma muhtaç fertleri yeniden
ve geniş vizyonu içinde şekillenecektir. Bu çalışabilir hale getirerek kendi ayakları üze-
çerçevede; Cumhuriyet Halk Partisi, fırsat rinde durmalarını sağlamak olacaktır. Bilgi
eşitliğine ve verimliliğe odaklı, örgütlü, ekonomisine geçiş sağlanacak: Yeni dün-
kayıtlı, kurallı, adil, dünyaya açık, “sosyal ya düzeninde refah düzeyinin kalıcı olarak
piyasa ekonomisi”ne işlerlik kazandıracak- artırılabilmesi için insanımız bilgiyi ürete-
tır. İç ve dış piyasaların sürekli ve dönem- bilen, kullanabilen ve pazarlayabilen konu-
sel zafiyetleri dikkate alınarak, “pazarların ma getirilecek. Gelecek dönemde önem
kendiliğinden kendini düzelteceği” var- arz edecek olan biyoteknoloji, nanotekno-
sayımlarına tutsak olmadan, özel girişimi loji, mekatronik (mikroelektronik), yazılım,
desteklerken, devletin geliştirdiği düzen- genetik gibi jenerik teknoloji alanlarında
leyici ve denetleyici çerçevede ekonomik söz sahibi olabilmemiz için ekonomimizin
birimlerin kontrolsüz risk almasını önleyen, bu alanlardaki yenilikçi kapasitesini, uyum
akılcı ve çözüme yönelik politikalar uygu- ve uyarlama yeteneğini artıracak reformlar
lanacaktır. Özel girişimi ve kamunun düşük hızla gerçekleştirilecektir.

Ocak - Şubat 111


www.ikinciyuzyildergi.com

CHP İNSANİ GELİŞMENİN VE gerilemiş, toplu sözleşme ve grev hakları


HAKÇA BÖLÜŞÜMÜN PARTİSİDİR kullanılamaz hale gelmiş, ekonomik öngö-
rülebilirlik ortadan kalkmıştır. Türkiye eko-
CHP Seçim Bildirgesi (2018) nomisi olumsuz anlamda ayrışmış ve te-
mel göstergelerde dünya ortalamalarının
Tek adam rejimi altında Türkiye ekonomi- gerisine düşmüştür. Dışlayıcı ve ayrıştırıcı
sinin büyüme ortalaması gelişmekte olan kurumsal yapılar inşa eden, rantı vergilen-
diğer ülkelerin gerisinde kalmıştır. Tür- dirmeyip teşvik eden, kamu kaynaklarını
kiye’nin dış borç stoku 450 milyar dola- partizanca kullanan bu baskıcı rejim, mil-
rı aşmıştır. Özel firmaların birikmiş döviz letin geleceğini tehdit eder hale gelmiştir.
borçları ve yüksek cari açık nedeniyle dö- Ülkemizin teknoloji kullanımını artıran, re-
viz kurları sürekli artarken, ülkemiz yüksek kabetçi ve yüksek katma değer üreten bir
faiz ve yüksek kurdan oluşan karanlık bir ekonomiye ihtiyacı vardır. 21. yüzyıl, Türki-
döngünün içine çekilmektedir. AKP’nin ye’nin temel ekonomik sorunlarının aşılma-
rant ekonomisi bir avuç zengin yaratırken, sı için olanaklar sunarken AKP hükümetleri
milyonları yoksulluğa mahkûm etmiştir. (…) bu fırsatları heba etmektedir. AKP’nin israf
Bir avuç yandaş zenginleşirken, hanelerin ekonomisi yolsuzluğu yaygınlaştırmış, yok-
borçları harcanabilir gelirlerinin yarısına sulluğu derinleştirmiştir. (…)
ulaşmıştır. Milyonlarca emekçi, açlık sınırı-
nın altında asgari ücretle yaşamlarını sür- Sarayın yarattığı ranta ortak olan %1, top-
dürmektedir. Çalışanın ve üretenin hakkını lumun %99’una sırtını dönmektedir. CHP
vermeyen AKP, Türkiye ekonomisinin ana olarak bizler, toplumun yok sayılan %
gövdesini oluşturan çalışanlar, emekliler ve 99’undan yana, emekliden, esnaftan, çiftçi-
yoksul halkımızın ihtiyaçlarını karşılayabi- den, üretenden ve tüm yoksullardan yana
leceği bir refah ortamı yaratamamaktadır. olan bir gelecek amaçlamaktayız. Rant
OHAL döneminde temel hak ve özgürlük- ekonomisinin yerine, büyüme ve gelir ada-
ler askıya alınmış, işçilerin grev hakkını kul- leti programını uygulayarak toplumun tüm
lanmasına izin verilmemiştir. Sosyal adaleti kesimlerine nefes aldıracağız. Bir yandan

112 İkinci Yüzyıl Dergi


ikinciyuzyildergi

makroekonomik dengeleri gözetecek ve celikli konudur. Bunu sağlamak için olmaz-


istikrar sağlayacak, diğer yandan da Türki- sa olmaz koşul, yatırımların artarak devam
ye’nin ihtiyacı olan kalkınmacı atılımı ger- etmesidir. (…)
çekleştireceğiz. Ücretlerin yükselmesini
ve gelirin hakça paylaşılmasını sağlarken, KISA VADELİ HEDEFLER
üretimde teknoloji atılımıyla daha yük-
sek katma değer hedeflerimize ulaşaca- Orta ve uzun vadeli hedeflerimizi gerçek-
ğız. Bölüşümde adaleti sağlayacağız, mali leştirebilmek için, Türkiye ekonomisinde
dengeyi gözeteceğiz, teknoloji yoğun üre- var olan yangını söndürmek zorunludur. Bu
time odaklanan ve çağın fırsatlarını kulla- amaçla kısa vadeli hedeflerimiz şunlardır:
nan yeni bir ekonomik yapı oluşturacağız.
Ülke içindeki ticaret hacmini genişleterek, 1. Hukukun üstünlüğünün sağlanması ile
birbirine bağlı ekonomik bölgeler ortaya kontrat güvenliği, düzenlemelerde istikrar
çıkmasını sağlayacağız. İhracatta yüksek ve öngörülebilirlik tekrar inşa edilecektir.
ve orta yüksek teknoloji yoğunluğuna sa- Risk algısı düştükçe, ülkemize duyulan gü-
hip ürünlerin payını artıracağız. Cari açı- ven artacaktır. Yatırım için en önemli şart,
ğı kontrol edilebilir seviyelere getirecek; iş dünyasının hükümete ve ülkeye güven
enflasyon, yüksek faiz ve işsizlik sorununu duymasıdır.
çözecek, yoksulluğu alt edecek, kişi başına
düşen geliri zengin toplumlar seviyesine 2. Ülkemizin ekonomiden iç güvenliğe, dış
yaklaştıracağız. (…) politikadan eğitime her alanda, liyakat ve
ehliyet sahibi kadroları iktidarı devralacak-
EKONOMİ: ÇOKÇA ÜRETİM, tır. Devlet artık yetenek ve liyakate göre
HAKÇA BÖLÜŞÜM yönetilecektir.

Nüfusu hala artmakta olan ve son yıllarda 3. Ekonomide başta Merkez Bankası olmak
yoğun bir şekilde göç alan ülkemiz açısın- üzere tüm düzenleyici kurumlar bağımsız
dan, istihdam yaratan hızlı büyüme en ön- olarak işlevlerini yerine getirecektir. Enf-

Ocak - Şubat 113


www.ikinciyuzyildergi.com

lasyona karşı acil önlemler alınacak, buna lar, sağlık güvencesine kavuşturulacaktır.
uygun mali hedefler açıklanarak piyasalara
güven verilecektir. 7. KOBİ’ler öncelikli olmak üzere şirketlere
yönelik mevcut teşvikler daha kapsamlı ve
4. Kamu kaynaklarının heba edilmesine yol etkin kullanılacak; yeni iş projeleri, dijital
açan israf, kayırma ve yolsuzluğa derhal ortamda ve finansal sistemin desteği ile
son verilecektir. Kamuda tasarruf politika- çok kolaylaşacaktır.
ları hayata geçirilecektir. Politik istikrarla
birlikte güvenlik harcamaları düşürülecek- 8. Dijital dönüşüm ve Endüstri 4.0 odaklı
tir. Vergi reformu ile kayıt dışılık azaltılacak bir büyüme vizyonu, derhal tüm kamu po-
ve vergi adaleti sağlanacaktır. litikalarında ana eksen olacaktır. Özgür ve
hızlı İnternet ortamı, AR-GE teşvikleri, ya-
5. Ekonomide yaşanan aşırı ısınma göz ratıcı, girişimci gençlere yönelik politikalar
önüne alınarak ilk yıl büyüme hedefi makul ve insan kaynağımıza yatırım, tüm kamu
seviyede olacaktır. Orta vadede verimlilik politikalarına hâkim olacaktır. Türkiye’de
artışına, teknoloji hamlelerine, temiz enerji ulusal insan kaynaklarımızdan beslenen bir
kaynaklarına ve insana yatırıma öncelik ve- teknoloji baharı başlatılacaktır.
ren kapsayıcı ve yüksek oranlı bir büyüme
kalıcı kılınacaktır. 9. Kadın istihdamı ve girişimciliği için teş-
vik ve vergi kolaylıkları hızla yürürlüğe gi-
6. Aile Sigortası uygulaması ile tüm yoksul- recektir. Her mahallede kamu, belediye ve

114 İkinci Yüzyıl Dergi


ikinciyuzyildergi

özel kuruluşlar eliyle, çalışan anneler için 1. Katma değeri yüksek mal ve hizmet üre-
kreşler yaygınlaştırılacaktır. timinde uzmanlaşmak,

10. Avrupa Birliği tam üyelik süreci yeniden 2. İşgücünün niteliğini yükseltmek ve üc-
canlandırılacaktır. Üreticilerimizin çıkarları- retler genel seviyesini artırmak,
nı gözeten bir Gümrük Birliği revizyonu ile
Avrupa’yla daha sağlıklı ekonomik ilişkiler 3. İşletme ekosistemini dönüştürmek,
kurulacaktır. Bu ilişkilerle teknoloji seviye-
miz yükselecek, yabancı yatırımlar artacak 4. Bölgesel eşitsizlikleri gidermek,
ve istihdam artışı sağlanacaktır. Sürdürüle-
bilir ilişkiler ve sağlıklı entegrasyon ile kü- 5. Tüm yoksulları Aile Sigortası çatısı altına
resel ekonomik ilişkilerimiz geliştirilecek, almak.
ülkemiz doğrudan yabancı sermaye yatı-
rımları için bir cazibe merkezi haline geti- Bu amaçlara dönük olarak 5 yıl içinde 5 te-
rilecektir. mel hedefi tutturacağız:

ORTA VE UZUN VADELİ HEDEFLER 1. Kişi başı geliri 15 bin dolara çıkaracağız.

Ekonomi politikalarımızın orta ve uzun va- 2. Enflasyonu ve işsizliği % 5’in altına indi-
dede beş temel amacı vardır: receğiz.

Ocak - Şubat 115


3. Cari açığı, milli gelirin % 4’ünün altına içinde kuracakları ulusal tedarik zincirle-
düşüreceğiz. riyle, küresel markalar yaratan bir ekonomi
inşa edeceğiz. Yeni dijital çağın ihtiyaçları
4. Yoksulluğu bu topraklarda sıfırlayacağız. doğrultusunda büyük işletmelerle, yeni ku-
rulan küçük start-up şirketlerinin, güçlü iş
5. İmalat sanayi ihracatında yüksek ve orta birlikleri kurabileceği mekanizmalar gelişti-
yüksek teknolojili mal ve hizmet payını, receğiz. İşletme ekosistemini dönüştürme-
dünya ortalaması olan % 60’a yükseltece- nin yanı sıra öngörülebilir ve sürdürülebilir
ğiz. Türkiye ekonomisini içine kıstırıldığı bir yatırım ortamı oluşturacağız. Türkiye
cendereden çıkaracağız. Korku ve umut- ekonomisinin verimlilik ve uluslararası re-
suzluğa karşı; güven ve dayanışma ruhuy- kabet ortamında yaşadığı sorunları aşaca-
la değişimi yöneteceğiz, geleceğimizi inşa ğız. Ekonomimizi rant değil, üretim odaklı
edeceğiz. Sosyal devlet ilkesini tam anla- hale getireceğiz. Borçlanmayla değil, gelir
mıyla hayata geçireceğiz. Ülkemiz dinamik artışı ve adil bölüşümle büyüyeceğiz. Batı
bir nüfusa, pek çok benzersiz ekonomik ülkelerinin bizim gibi ülkelere ihraç ettiği
kaynağa ve olanağa sahiptir. Ülkemizin üretim ve hizmet alanlarını değil; tekno-
kalkınması, kalkınırken refahın hakça pay- loji, bilim ve AR-GE ile beslenen sektörleri
laşılması ve her bir yurttaşımızın gelecek geliştireceğiz. KOBİ’lerimizi geleceğin eko-
endişesi taşımadan, mutlu ve huzurlu bir nomisine hazırlayacak ve dijital çağın ön-
yaşama kavuşması en temel gayemizdir. cüleri kılacağız. (…)
Akılcı ve planlı ekonomik atılımlarla, çağın
sunduğu benzersiz fırsatları yakalayaca- Bu politikalar sayesinde dünyada aranan,
ğız. Her bir yurttaşımızın aşının ve işinin ol- adından bahsedilen ürünler, Türk Malı dam-
www.ikinciyuzyildergi.com

duğu, hiçbir yurttaşımızın gelecek endişesi gası taşıyacaktır. Türkiye’nin kendisi bir
taşımadığı, çocuklarımızın, gençlerimizin, marka olacaktır. Tasarım ve teknoloji gücü,
kadınlarımızın geleceğe güven ve umutla tüketiciye sunulan fayda ve hizmet, küresel
baktığı kalkınmış bir refah ülkesini el birli- çapta üretim hacmi, rekabetçilik ve kalite
ğiyle yaratacağız. açısından işletmelerimiz dünya pazarları-
nın aranan aktörleri haline gelecektir.
Ekonomide beş temel hedefe ulaşmak için
şu beş programı yürüteceğiz: 2. ANADOLU KALKINMA KUŞAKLARI VE
MERKEZ TÜRKİYE PROGRAMI
1. YÜKSEK KATMA DEĞERLİ
ÜRETİM PROGRAMI: Yurttaşının kaderini doğum yerinin belirle-
diği bir ülkede, toplumsal refahı sağlaya-
Yüksek Katma Değerli Üretim Progra- mayız. AKP iktidarında bölgesel eşitsiz-
mı’nın temel amaçları, mal ve hizmet üre- likler çok derinleşmiş, Türkiye’nin kişi başı
ten sektörlerimizin girdi maliyetlerini dü- en yüksek gelirli ili İstanbul ile en düşük
şürmek, kamusal yüklerini hafifletmek, gelirli ili Ağrı arasındaki uçurum yıllık 80
kümelenmelerle ortak giderleri düşürerek, bin TL’ye ulaşmıştır. Anadolu’yu yeniden
hedef pazarlara çok daha kolay ulaşma- kalkındırmak için Beş Kalkınma Kuşağı’nı
sını sağlamak olacaktır. Geleceğin üretim “Merkez Türkiye Projesi” çatısı altında eş
paradigması olarak adlandırılan Endüst- zamanlı olarak yaşama geçireceğiz. Bu
ri 4.0’ın sunduğu fırsatların ve tehditlerin projeler ile hem bölgelerarası eşitsizlikle-
farkındayız. Nesnelerin İnternet’i, büyük ri ortadan kaldıracak hem de Türkiye’nin
veri, artırılmış gerçeklik, üç boyutlu yazı- küresel ekonomiyle bütünleşmesini sağ-
cılar gibi maliyetleri düşüren, verimliliği ve layacağız. “Merkez Türkiye Projesi” içinde
ürün kalitesini artıran, tüketiciye yepyeni bütünleştirilmiş, her biri kendi bölgesinin
faydalar sağlayan; teknolojik araçları kul- karşılaştırmalı üstünlüklerini öne çıkaran 5
lanan, geliştiren ve üreten işletmelerin ku- Kalkınma Kuşağı, Türkiye’nin sürdürülebilir
rulmasının önünü açacağız. Bu yönde yeni büyümesine öncülük edecektir.
işler kurmak isteyen gençleri ve kadınları
destekleyeceğiz. Büyük ölçekli işletmeleri-
mizin, küçük ölçekli işletmelerle güç birliği

116 İkinci Yüzyıl Dergi


ikinciyuzyildergi

BEŞ KALKINMA KUŞAĞI nucu, bölgelerarası istihdam oranlarındaki


dengesizliktir. İstihdam yaratacak projeler
1. Doğu Kuşağı: Doğu ve Güneydoğu Ana- geliştirerek bu dengesizliği azaltmak te-
dolu bölgelerindeki illeri kapsayacaktır. mel hedefimizdir. İstihdamda bölgelerarası
Bölgenin ağırlaşan işsizlik ve göç sorununu yakınsama, gelir seviyesinde de yakınsa-
çözme hedefiyle istihdam odaklı olacaktır. mayı beraberinde getirecektir.

2. Güneş Kuşağı: İç Anadolu ve Doğu Ak- •Ticaret hacmi: Kalkınma kuşakları, bölge
deniz bölgelerindeki illeri kapsayacaktır. içi ve bölgelerarası ticaret hacminin artma-
Ankara’nın yanı sıra Konya, Sivas, Kayse- sını sağlayacaktır. Bölgesel ticaret hacmi-
ri, Gaziantep, Hatay, Adana ve Mersin gibi nin büyümesi, kümeleşme eğiliminin güç-
sanayileşmekte olan illerimiz arasındaki iş lenmesini temin edecektir.
birliğini, işbölümünü ve koordinasyonu ar-
tırarak, bölgesel bir dinamizm kazanmala- •Yüksek Katma Değerli Üretim: İstihdam
rını sağlayacaktır. ve ticaret hacmi açısından görece avantajlı
bölgelerin ortak sorunu, düşük katma de-
3. Karadeniz Kuşağı: Çekim merkezi, Orta ğerli üretimdir. Bu bölge ve illerde temel
ve Doğu Karadeniz bölgelerini kapsaya- hedefimiz, stratejik sektörlerde işletmeler
caktır. Bu stratejinin öncelikli hedefi, ta- arası sinerji ve eşgüdümü yaratarak, yeni
rımsal ürünün değerinden satılması ve is- teknolojilerin kullanımı ve üretimini artır-
tihdamda sektörel çeşitliliğin sağlanması mak olacaktır. “Merkez Türkiye Projesi” ile
olacaktır. Çin’den Avrupa’ya uzanan İpek Yolu’nun
ortaya çıkaracağı fırsatları değerlendire-
4. Marmara Kuşağı: Marmara Bölgesi’ne rek, Türkiye’nin hem lojistik hem de mamul
ek olarak Batı Karadeniz, Kuzey Ege ve İç mal üretiminde avantaj yakalamasını sağ-
Anadolu’nun kuzeybatısındaki illeri kapsa- layacağız. Ülkenin lojistik avantajlarını or-
yacaktır. Marmara Denizi’nin merkezinde taya çıkarmak üzere Karadeniz’i, Doğu ve
olduğu farklı coğrafi ve iktisadi bölgelerin İç Anadolu üzerinden Akdeniz’e bağlayan
bütünleşmesini sağlayarak, hizmetler ve demir yolu hatları inşa edeceğiz. Marma-
sınai sektörler etrafında çok merkezli bir ra Bölgesi’nin etrafında bir ulaşım çemberi
iktisadi çember ortaya çıkarmayı hedefle- oluşturacağız. Güneş Kuşağı kapsamın-
yecektir. daki iller başta olmak üzere, Anadolu’nun
sanayi üsleri arasındaki bağlantıları tahkim
5. Mavi Batı Kuşağı: Ege ile Batı Akdeniz edecek ve taşıma kapasitesini artıracak bir
ve İç Anadolu’nun batı illerini kapsayacak- ulaşım şebekesi kuracağız. Doğu Kuşağı
tır. Turizm faaliyetlerinin ürettiği katma kapsamındaki en büyük üç kentimize, özel
değerin artırılması ve sektörün bölgeye endüstri bölgesi niteliğinde sanayi komp-
özgü tarımsal faaliyetlerle geleneksel sınai leksleri inşa edeceğiz. 135’i Doğu Kuşa-
üretimi arasında bağlantı kurmasını hedef- ğı’nda olmak üzere kalkınmada öncelikli
leyecektir. Yüksek teknolojiye dayalı sınai yörelerde 400 orta-ölçekli kamu işletmesi
üretimin sinerji merkezi, Mavi Batı Kuşağı kuracağız.
olacaktır. Merkez Türkiye’nin kalbi, Doğu,
Güneş ve Karadeniz Kuşağı olacaktır. “Merkez Türkiye Projesi” ile ülkemizi, Doğu
Asya, Orta Doğu ve Avrupa’yı birbirine
MERKEZ TÜRKİYE PROJESİ bağlayan bir teknoloji ve lojistik üssü ha-
line getireceğiz. Demokratik planlama
“Merkez Türkiye Projesi”ni oluşturan kal- yoluyla gerçekleştireceğimiz bu yatırım-
kınma kuşakları ile kalkınmada öncelikli lar, bölgesel kalkınma kuşaklarını, kom-
bölgeleri, ülke ortalamasına ve diğer böl- şu ülkelerin ekonomileriyle de etkileşime
geleri AB ortalamasına yaklaştırarak şu he- sokacaktır. Bu sayede kalkınma kuşakları,
deflere ulaşacağız: bölgelerimizin üretim potansiyelini gelişti-
rirken, komşu oldukları ülkelere dönük ih-
•İstihdam: Bölgesel kalkınma farklarının racatın artmasına da olanak sağlayacaktır.
hem temel nedeni hem de doğrudan so-

Ocak - Şubat 117


www.ikinciyuzyildergi.com

3. SOSYAL İŞLETMELER VE GÜÇ BİRLİĞİ etkin yöntemlerinden biri olarak, Sosyal


PROGRAMI İşletme Modeli’ni bir alternatif olarak yay-
gınlaştırmayı amaçlıyoruz. Sosyal İşletme
Türkiye’nin üretim yapısının iki önemli soru- Modeli, çalışanların kardan pay almasına,
nu olduğunu görüyoruz. Birinci sorun KO- işletmelerin maliyetlerini düşürmek ama-
Bİ’lerimizin güçsüz, kırılgan ve kısa ömürlü cıyla sektörel veya bölgesel güç birliği
olmasıdır. İkinci sorun zayıf üretim yapısı- yapmasına, kurumsal büyük ölçekli şirket-
nın ağırlıklı olarak düşük ücretli ve nitelik- lerle iş birliği içerisinde, kurumsal kapasi-
siz istihdam yaratmasıdır. Bu sorunların so- telerinin güçlendirilmesine dayanmaktadır.
nucu olarak bir taraftan sürdürülebilir bir Bizim planladığımız Sosyal İşletme Modeli,
büyüme patikasına geçemiyor, diğer yan- Avrupa Komisyonu’nun çerçevesini çizdiği
dan gelir dağılımı adaletsizliğinin yarattığı sosyal işletme modelinden daha kapsamlı
sosyal sorunları çözemiyoruz. Bu sorunları olacaktır. AB’de öngörülen sistemde, sos-
çözebilmek için bir taraftan KOBİ’lerimizi yal işletmelerin faaliyet alanı sosyal amaç-
küresel rekabette güçlendirmemiz, diğer larla sınırlıyken, bizim modelimizde sosyal
taraftan sermayeyi tabana yayarak sosyal işletmeleri tüm sektörlerde özendireceğiz.
kırılganlıkları azaltmamız gerekmektedir. Sosyal işletmeler sayesinde, çalışanların
Her iki amacı birden gerçekleştirmenin en üretimde daha etkin olmasını sağlayarak

118 İkinci Yüzyıl Dergi


ikinciyuzyildergi

verimliliği artırmayı, gelir dağılımı adalet- kullanılabilmesine katkı sunmasını, dolayı-


sizliğini gidermeyi, çalışanların motivasyo- sıyla hayat standardını, yaşam kalitesini ve
nunu ve niteliğini artırmayı, kadın, genç, verimliliği artırmasını sağlayacağız.
engelli gibi dezavantajlı grupların ekono-
miye aktif katılımını hedefliyoruz. (…) Or- 5. HAKÇA PAYLAŞIM PROGRAMI
talama işletme ömrünün uzaması, karlılığın
artması ve çalışanların üretimin paydaşı ol- Ekonomimizin kendi haline bırakılmış üre-
ması neticesinde, ekonomimiz daha fazla tim yapısı, büyümeyi istihdamla taçlandı-
katma değer üretecektir. ramıyor. Büyüyen istihdam açığı nedeniyle
iş bulamayanların sayısı artmakta, gençle-
4. YÜKSEK ÜCRET İLE BÜYÜME rimiz ve kadınlarımız iş gücünden dışlan-
PROGRAMI maktadır. Çalışanlarımız ise kayıt dışı is-
tihdam ve iş güvencesizliği nedeniyle her
Çalışanların milli gelirden aldığı payı yük- an işlerini kaybetme riski altındadır. Bu
selterek büyümenin kapsayıcı olmasını nedenle, mevcut iktidarın yarattığı ekono-
hedefliyoruz. Çünkü çalışanların gelirinin mik istikrarsızlığın yol açtığı sorunlara aci-
yükselmesini ikincil hedef kabul eden, yu- len cevap vermek, çalışanlarımızın piyasa
karıdan damlama teorisine dayalı neolibe- mekanizmasındaki risklere karşı korumak
ral ekonomi politikalarının çöktüğünü gö- ve sosyal dışlanmışlığa maruz kalan yurt-
rüyoruz. taşlarımıza destek olmak için, tüm yoksul
ve dışlanmış kesimleri kapsayacak sosyal
Üretim ve verimlilik artışıyla destekleyece- politikaları uygulayacağız. Hakça Paylaşım
ğimiz yüksek ücret önceliğimiz sayesinde, Programı kapsamında uygulayacağımız
daha insani ücret ve çalışma koşullarıyla sosyal politikalar, iki ana bileşenden oluş-
çalışanların verimliğini artıracağız. Kamu- maktadır. Bunlardan birincisi Aile Sigorta-
nun ve servet sahiplerinin kısmi fedakar- sı, ikincisi ise yoksul kesimler lehine ger-
lığıyla birlikte aşamalı olarak yükseltece- çekleştireceğimiz vergi reformudur. Aile
ğimiz ücret seviyesi, bir taraftan iç talebi Sigortası Aile Sigortası’nın temel hedefi,
artırarak canlanma yaratırken, diğer taraf- yoksulluktan muzdarip hanelerin gelir se-
tan tasarruf miktarını artıracaktır. Ücret ar- viyesini, reel ortanca gelirin yarısına yük-
tışıyla nitelikli iş gücü oluşturma politika- seltmektir. Diğer bir deyişle, Aile Sigortası
larını destekleyeceğiz. Bu sayede küresel projemiz ile yoksul hanelere sabit miktarda
rekabette fiyat yerine, kalite ve katma de- bir destek sağlamayacağız. Hanelerin du-
ğer rekabetiyle cari açığımızı azaltacağız. rumuna ve mevcut gelirlerine göre değişe-
Yüksek Ücret ile Büyüme Programı kapsa- cek şekilde bir takviye yapacağız. (…)
mında uygulayacağımız yüksek ücret poli-
tikası iki eksenden oluşacaktır. KURUMSAL ALTYAPI

Birincisi, başta asgari ücret olmak üzere •Şeffaf, hesap verebilir, adil, rekabetçi ve
çalışanların net harcanabilir gelirini belirle- öngörülebilir bir ekonomik düzen kuraca-
yen unsurlara ilişkin, çalışanlar lehine dü- ğız.
zenlemeler gerçekleştirecek ve çalışanların
sendikalı olmasını teşvik edeceğiz. •Sayıştay’ın yeniden etkin denetim yap-
masını sağlayarak, vergilerimizin ve kamu
İkincisi, bir yandan kamu bütçesinin kulla- kaynaklarının yağmalanmasına engel ola-
nımını rasyonel hale getirerek, şeffaflaştı- cağız.
rarak ve etkinleştirerek, ücret seviyesinin
yükseltilmesi için gerekli kaynakları yara- •Bütçenin etkin denetimi için TBMM’de Ke-
tacağız. Diğer yandan, para ve maliye poli- sin Hesap Komisyonu kuracağız.
tikalarında istikrar ve adil bölüşümü hedef
olarak belirleyerek, rantiyeye aktarılan kay- •Ekonomide öngörülebilirliği ve güveni
nakların çalışanların ücretlerine yansıması- tesis etmek amacıyla Orta Vadeli Prog-
nı sağlayacağız. Ücretler genel seviyesin- ram’da ve Bütçe Kanunu’nda mali hedefler
deki yükselmenin, çalışanların vasıflarının belirleyeceğiz.

Ocak - Şubat 119


•Kamu ihalelerinde kurulmuş olan yağma yargı bağımsızlığını sağlayarak yatırımcı-
düzenini ortadan kaldıracak, adil ve reka- lar için öngörülebilir ve güvenilir bir ortam
betçi bir ihale düzeni oluşturacağız. oluşturacağız.

•Kamu İhale Kanunu’nu uluslararası stan- •Düzenleyici ve denetleyici kurumların tam


dartlara uygun hale getirecek, kanuna ge- bağımsızlığını tesis edeceğiz. Bu kurumla-
tirilen bütün istisnaları kaldıracağız. rın tekelleşmeyi önleyecek, kamu yararını,
rekabeti ve tüketici haklarını koruyacak bir
•Ekonomik ve Sosyal Konsey başta olmak yapıya kavuşmasını sağlayacağız.
üzere, çalışma hayatındaki sosyal diyalog
mekanizmalarını güçlendireceğiz. •Kanun ve düzenlemelere ilişkin öngörüle-
bilirlik ve istikrar sunacağız.
•Partizanca kesilen vergi cezalarının yarat-
tığı mağduriyetleri gidereceğiz. •İmtiyaz dağıtımı ve kapitülasyonlara dö-
nüşen, haksız rekabete yol açan özel teşvik
•Türkiye’nin üretim kapasitesini ve insan uygulamalarına derhal son vereceğiz.
kaynaklarını orta ve uzun dönemde plan- •Ücretler ve kazançlar genel seviyesini ar-
lamak üzere “İnsani Gelişme Stratejileri ve tırarak iç talebin canlanmasını sağlayacak,
Bilgi Politikaları Kurumu”nu kuracağız. bu sayede yatırım cazibesini artıracağız.

KALKINMA VE İSTİKRAR ODAKLI PARA •Yükselen eğitim kalitesi ve vasıflı iş gücü


VE MALİYE POLİTİKASI sayesinde, katma değerli yatırım hacmini
artıracağız.
www.ikinciyuzyildergi.com

•Merkez Bankası’nın kurumsal itibarını ve


bağımsızlığını onaracağız. Türkiye’de ma- •Cari açığı ve enflasyonu düşürerek döviz
liye ve para politikaları arasındaki ilişkiyi, kurlarında istikrar sağlayacak, ekonomik
büyüme ve fiyat istikrarının birlikte sağlan- öngörülebilirliği artırarak, istikrarlı bir yatı-
ması doğrultusunda yeniden tanımlayaca- rım ortamı yaratacağız.
ğız.
BİRLEŞİK BÜYÜME İÇİN SEKTÖREL
•Para Politikası Kurulu üyelerinin ağırlıkla ÖNCELİKLER
Merkez Bankası yöneticilerinden oluşması-
na son verecek, bağımsız üye sayısını artı- (CHP 2018 Seçim Bildirgesi’nde bütün sek-
racağız. törler için tespitler ve hedefler yer almış
olup bir kısmı aşağıdaki gibidir: )
•TBMM denetiminden kaçırmak için bütçe
dışına taşınan her türlü fon, özel hesap ve •Türkiye’yi tarımda ithalatçı olmaktan çı-
harcama uygulamalarını sonlandıracağız. karıp, ihracatçı haline getireceğiz.

•Varlık Fonu uygulamasına son vereceğiz. •Tarım Kanunu’nun 21. Maddesi’ni uygula-
yacağız. GSYH’nin % 1’i kadar vereceğimiz
•Yürütmenin ödenek transferi yöntemiyle tarım desteklerini iki katına çıkaracağız.
TBMM’nin bütçe yetkisini gasp etmesini
önleyeceğiz. •Tarımsal üretimde kullanılan tohum, güb-
re ve tarım ilacı gibi girdilerin vergilerini
•Kamuda israfı engelleyip verimliliği ar- düşürerek, maliyetleri aşağıya çekeceğiz.
tırarak borçlanma gereğini düşürecek ve
kamunun üzerine bindirilen faiz yükünü •Parçalı tarım arazilerinin tarım sigortası
azaltacağız. sorununu çözeceğiz.

YÜKSEK KATMA DEĞERLİ ÜRETİM •Çiftçilerimizin tarımsal kredi borçlarının


YATIRIMLAR İÇİN ELVERİŞLİ İKLİM faizlerinin tamamını sileceğiz.

•OHAL’i kaldıracak, hukuk güvenliği ve •Türkiye’deki tüm tarımsal ve hayvansal

120 İkinci Yüzyıl Dergi


ikinciyuzyildergi

üretimi kayıt altına alan, Üretici Kayıt Sis- rini iptal edeceğiz. Pancar Üreticileri Koo-
temi’ni oluşturacağız. Sisteme kayıtlı üre- peratifleri ve işçi sendikalarını fabrikalara
ticilerin SGK primlerinin tamamının devlet ortak ederek yönetime dahil edeceğiz.
tarafından karşılanmasını sağlayacağız.
•Şeker pancarı üretimini artıracağız.
•Tüm ürünleri, üretim araçlarını ve hayvan-
ları, sisteme kayıt edildikleri anda primleri •Nişasta bazlı şeker (NBŞ) üretimini sınır-
devlet tarafından karşılanacak şekilde, ta- layacak, yerli pancar şekerini destekleye-
rım sigortası kapsamına dahil edeceğiz. ceğiz. NBŞ kaçakçılığını ağır şekilde ceza-
landıracağız.
•Çiftçilere verilen desteklerden dosya pa-
rası, genel giderler vb. adı altındaki kesin- •Her köylüye evinin, ahırının, garajının çatı-
tilerin tamamını kaldıracağız. sına ya da bahçesine en az 10 kW gücünde
güneş paneli kurabileceği ekipman ve tek-
•Tarımsal destekleri çiftçinin girdi maliyet- nik yardımı 10 yıl vadeli ve sıfır faizli kredi
lerini hesaplayarak ve üzerine çiftçinin ka- ile sağlayacağız.
rını ekleyerek belirleyecek ve bir yıl önce-
den açıklayacağız. Destek tutarlarını en az •Sulama birliklerine ve su şebekesi pom-
enflasyon oranı kadar artıracağız. palama gereksinimi olan köylere sıfır faizli
10 yıl vadeli kredi temin ederek, enerji ihti-
•Tüm tarımsal KİT’lerin özelleştirme süreç- yaçlarını güneşten karşılamalarını sağlaya-
lerini durduracağız. cağız.
•Şeker fabrikalarının özelleştirme ihalele-

Ocak - Şubat 121


www.ikinciyuzyildergi.com

•Köylerde ve tarımsal sulamada su kullanı- •Kuracağımız Arazi Edindirme Ofisi ile ara-
mına destek sağlayacak; şebeke, sondaj ve zi toplulaştırma faaliyetlerini 5 yıl içinde
boru maliyetlerini merkezi bütçeden karşı- tamamlayacağız.
layacağız.
•Mera Yönetim Birlikleri’ni etkinleştirecek,
•Tarım ve hayvancılığa yönelik her türlü ıslah edeceğimiz meraların amaç dışı kulla-
teknik ve danışmanlık desteğini, koopera- nımına izin vermeyeceğiz. Meraların köyün
tifler aracılığıyla ve bölge üniversiteleri ile ortak malı olarak kalmasını sağlayacağız.
eşgüdüm halinde vereceğiz. Bu kapsamda
en az 40 bin ziraat mühendisi, veteriner ve • Yerel tohumlarımızı geliştirecek ve biyo-
tekniker istihdamı sağlayacağız. çeşitlilik koruyacak gen bankaları, labora-

122 İkinci Yüzyıl Dergi


ikinciyuzyildergi

tuvarlar ve üretim istasyonları kuracağız. •Üzüm üreticilerinin kooperatifler ve kura-


cakları sosyal işletmelerle, sirke ve alkollü
•Yerli sanayicilerin ve tütün üretici koope- içki üretebilmelerini sağlayacak kapasite
ratiflerinin, tütün mamulleri üretmelerini düzenlemelerini hayata geçireceğiz.
engelleyen kapasite sınırlamasını düşüre-
ceğiz. •“Fındık Borsası”nı Karadeniz’de kuraca-
ğız.
•Tütün üreticilerinin kooperatif çatısı altın-
da örgütlenmelerini destekleyecek, tütün •FİSKOBİRLİK’i piyasayı üretici lehine dü-
ithal eden Türkiye’yi yeniden tütün ihraç zenleyen özerk bir yapıya kavuşturacağız.
eden bir ülke haline getireceğiz. FİSKOBİRLİK’i dünyanın en büyük doğru-

Ocak - Şubat 123


dan fındık ihracatçısı ve çikolata üretimin- •Yerli ve yenilenebilir kaynakların elektrik
de bir dünya markası haline getireceğiz. üretimindeki paylarını yükselterek, enerji-
de dışa bağımlılık ve güvenlik sorunlarını
•Rekoltedeki dalgalanmaya karşı üreticinin çözeceğiz. (…)
gelirini garanti altına alacak bir taban fiyat
uygulaması geliştireceğiz. •Enerji alanında AR-GE çalışmalarını;
kamu, özel sektör ve üniversite iş birliği ile
•Çay-Kur’un ihtiyaç duyduğu finansmanı gerçekleştireceğiz. Sektördeki teknoloji ve
bütçeden sağlayacak, Çay-Kur’u kesinlikle ekipmanların yerli üretim oranını artıraca-
özelleştirmeyeceğiz. Çay-Kur’u kademeli ğız.
olarak üretici kooperatiflerine devredece-
ğiz. •Mevcut nükleer enerji teknolojilerine da-
yalı, sorunlarını giderememiş riskli santral-
•Çay alım kotasını kaldıracağız. Çay-Kur’un lerin, ülkemizde kurulmasına izin vermeye-
üreticinin bütün çayını almasını sağlayaca- ceğiz.
ğız.
•Madencilik sektöründe, aramadan son
•Zeytinlikleri koruyacağız. Zeytinyağı üre- ürüne kadar her aşamada ileri teknoloji
timi ve tüketimini yaygınlaştıracağız. kullanımını yaygınlaştıracağız.

•Zeytinyağına litre başına ve sofralık zeyti- •Madencilik faaliyetlerinde iş ve işçi gü-


ne kilo başına destekleme primi vereceğiz. venliğini birinci öncelik haline getireceğiz.
Destekleme primlerini, enflasyon oranında
www.ikinciyuzyildergi.com

her yıl artıracağız. •Bor madenlerinin özelleştirilmesine izin


vermeyeceğiz. Bor Enstitüsü’nü özerkleş-
•Tekstil tezgahlarımızda çiftçimizin yerli tirip geliştireceğiz.
tohumlardan ürettiği pamuğun işlenerek
ihraç edilmesini sağlayacağız. •Kamuya ait maden işletmelerindeki rödo-
vans sözleşmelerini iptal edip, kamuya ait
•Pamuk destekleme primini 5 yıllık dö- madenlerin kamu tarafından işletilmesini
nemler için açıklayacak ve üretim maliyeti sağlayacağız. (…)
ile dünya fiyatlarını dikkate alarak güncel-
leyeceğiz. KOOPERATIFLER

•Ayçiçeği ve mısır başta olmak üzere, yağlı •Rekabet gücünü artırmak isteyen esnaf
tohumların üretimine yönelik orta ve uzun ve sanatkarların, bölgesel kooperatifler
vadeli politikalarla üreticiyi destekleyece- yoluyla bir araya gelmelerinin önünü aça-
ğiz. Girdi maliyetlerini düşürerek, ithalat cağız.
bağımlılığını sona erdireceğiz.
•Kooperatiflerin yasal ve teknik altyapısını,
•Tarım Borsaları’nda küçük üreticinin işlem üretimi ve yeni işletme ekosistemini des-
yapabilmesini kolaylaştıracağız. (…) tekleyecek şekilde düzenleyeceğiz.

•Çevreye Duyarlı Enerji ve Maden Politika- •Kooperatif birlik ve merkez birliklerinin


ları geliştirilecek. uyumlu çalışabilecekleri bir modeli hayata
geçireceğiz.
•Sokak aydınlatmasında güneş enerjisine
dayalı ve verimi yüksek sistemler kullana- •Ekilip biçilmeyen parçalı tarım arazilerini
cağız. kooperatifler yoluyla kiralayacağız. Birleş-
tirilen arazilerde çiftçiler, ziraat fakülteleri
•Termik santrallerin, çevre dostu ve yüksek ve kamu kaynaklarıyla tarımsal üretime ye-
verimlilik sağlayan teknolojilerle kurulma- niden başlayacağız.
sını yasal zorunluluk haline getireceğiz.

124 İkinci Yüzyıl Dergi


ikinciyuzyildergi

AR-GE ODAKLI ÜRETIM 10. Gelecek nesiller için “Ekosistem Hakkı”


korunacaktır.
•Endüstri 4.0’ın yarattığı bütün fırsatları
değerlendirerek, Türkiye’yi teknolojik ge- Gelecek nesillere yaşanabilir bir dünya tes-
lişme üssüne dönüştüreceğiz. lim etmek için üzerimize düşen sorumlulu-
ğun bilincindeyiz. Canlı ve cansız varlıklar
•AR-GE harcamalarının GSYH’ye oranını olarak bir ekosistemin parçasıyız. Sağlıklı
hızla artıracak ve AB ortalaması olan %3’e işleyen bir ekosisteme sahip dünyaya doğ-
ulaştıracağız. (…) ma hakkı, henüz doğmamış olan nesillerin
hakkıdır. “Sürdürülebilir Yaşam” anlayışı
STRATEJİK PLANLAMA ışığında bu hak Anayasal güvence altına
TEŞKİLATI KURULACAK alınacaktır.

İKİNCİ YÜZYILA ÇAĞRI BEYANNAMESİ 11. Güçlü sosyal devletin ilk adımı olarak
(25 Temmuz 2020) “Aile Destekleri Sigortası Kurumu” kurula-
caktır.
8. Güçlü bir “Stratejik Planlama Teşkilatı”
kurulacaktır. Vatandaşlarımıza asgari bir gelir düzeyi
mutlaka sağlanacaktır. Bu bağlamda “Aile
Ekonomide, ihracat odaklı ve katma değeri Destekleri Sigortası” uygulamaya konula-
yüksek üretime öncelik veren bir Planlama cak, bu topraklarda hiçbir çocuk yatağa aç
ve Teşvik Politikası yaşama geçirilecek, bu- girmeyecektir. Vatandaş, devlet yardımla-
nun için güçlü bir “Stratejik Planlama Teş- rını “lütuf” olarak değil , “hakkı” olarak ala-
kilatı” kurulacaktır. Üretim ve hakça pay- caktır.
laşım stratejik planlamanın ana felsefesi
olacaktır.

Ocak - Şubat 125


Murat Kubilay mmkubilay
Akademisyen mmkubilay@gmail.com

Kur Korumalı Mevduat Hesabı: Riskler ve


Sonuçları
Kasım 2021 ile birlikte, uzun yıllardır benze- faiz gelirinin üzerinde olursa kayıpları te-
ri görülmemiş bir döviz kuru atağı başladı. lafi edilecek. Yani döviz kurundaki büyük
18 Kasım ve 16 Aralık tarihli Para Politika- sıçrama yaşanması halinde, ellerindeki dö-
sı Kurulu (PPK) toplantılarında da, yaşa- viz olmasa da dövize endekslendiği için
nan şoku sakinleştirici herhangi bir önlem tasarruf sahipleri kaybetmeyecekler. Buna
alınmadı. Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan karşılık TL değer kazanırsa, hem TL faizi
tarafından verilen beyanlarda, yatırımcıları kazanacak hem de anaparaları döviz cinsi
döviz ve altına iten sözler sürekli yinelen- değerlenmiş olacak. Bu mevduatta banka-
di ve gittikçe tonu arttı. 1 Aralık itibarıyla, lar asgari olarak politika faiz oranını (%14)
en son Ocak 2014’te uygulanan, doğrudan verecekler ve en fazla bunun %3 kadar üs-
döviz satım müdahaleleri başladı. Fakat tüne çıkarabilecekler. Vade sonunda, döviz
enflasyona ilişkin beklentiler çoktan bo- kuru artışından ötürü daha yüksek getiriye
zulduğu için, yapılan satışların çok üstün- hak kazanılırsa, aradaki farkı TCMB üstle-
www.ikinciyuzyildergi.com

de döviz talebi geldi ve kur atağı sürdü. necek ve bankalara ödeyecek.


Neticesinde 20 Aralık tarihinde dolar kuru
18,30 düzeyine ulaşarak rekor kırdı. Erken Benzer bir ürün dövize yeni kayışları en-
faiz indirimlerine ilişkin mesajın verildiği gellemek amacıyla, mevcut durumda TL
Eylül ayı başından itibaren geride kalan mevduatta birikimlerini tutanlara da ta-
3 buçuk aylık sürede; dolar kuru 8,30’dan nındı. Bu sefer döviz kurunun (dolar, avro
18,30’a sıçramış oldu. veya sterlin) artması halinde, TL faize ek
olarak, Hazine tarafından mudilere arada-
Yaşanan şok esnasında yerli ve bireysel ki farkın ödeneceği garantisi verildi. Döviz
yatırımcının ekonomi yönetimine güvenini kurlarında düşüş olursa, yatırımcılar yine
tümden yitirmesi ve TL’nin sürekli değer daha karlı olacaklar çünkü hem TL faizi ka-
kaybetmesiyle finansal sistemin sarsılabi- zanacaklar hem de TL’nin dövize kıyasla
leceği endişesiyle; yurt dışına ve yastık al- değer kazancını da elde edecekler.
tına sermaye kaçışını yeniden tetikleyecek
bir dönemi engellemek için; olağanüstü ni- Bu ürünlerin tamamı hem mevduat banka-
telikte yeni politikalar denenmeye başlan- larında hem de katılım bankalarında uygu-
dı. Çünkü faiz indirimlerine devam edilmek lanacak. Bu sürede müşterilerin üstlenece-
isteniyor ve döviz satım müdahaleleri ile ği tek sorumluluk; mevduatın vade sonuna
sonuç alınamadığı görülüyordu. Bu amaç- kadar (3, 6, 9 ve 12 ay) korunması olacak.
la, TL’deki değer kaybını kontrol altına al- Dövizden TL’ye geçecekler için TCMB’nin
mak ve yatırımcı paniğini sakinleştirmek garanti vererek sunulan ürün, Ocak 2022
için, döviz kuru riskinin devlete yüklenece- itibarıyla yurt içi yerleşik tüzel kişilere de,
ği ‘kur korumalı mevduat’ (KKM) uygula- altın hariç, tanındı. Fakat tüzel kişilerin
ması ilan edildi. mevcut TL hesaplarına Hazine garantili
olarak uygulanamayacak. Bu uygulama-
KUR KORUMALI MEVDUAT dan finansal sektörde yer alan kuruluşlar
doğrudan veya dolaylı olarak faydalana-
Bu yeni finansal ürüne göre; hâlihazırda mayacak. Eğer döviz tasarruflarının TL’ye
dolar, avro, sterlin ve altın hesaplarında dönüşümü ve mevduat bitimindeki getiri
birikimlerini tutanlara; TL’ye geçmeleri ha- hesaplamalarında taahhüt edilenlerin dı-
linde TL faizi verilecek ve döviz artışı bu şında bir uygulama yapılmazsa, 2022 yıl

126 İkinci Yüzyıl Dergi


ikinciyuzyildergi

kişilerin döviz bozdurduğuna ilişkin beya-


nın doğru olmadığı ortaya çıktı. Ötesi yerli
yatırımcıların dövize olan iştahı bitmemiş,
düşen kurdan faydalanabilmek için ye-
niden alımları başlamıştı. Yani bir ihtimal
yerlilerin döviz satışı olsa da aynı düzeyde
döviz alımı da gerçekleşmişti.

Ötesi, 20 Aralık gecesi ve takip eden gün-


lerde; TCMB’nin döviz rezervlerinin Hazine
üzerinden kamu bankalarına aktarılarak
satıldığı bu veriler sayesinde ortaya çık-
tı. Bu tarihe kadar yapılmış olan 8 milyar
Murat Kubilay dolarlık açık döviz müdahalesinden ayrı
olarak, 8 milyar dolar örtülü biçimde satıl-
mıştı. Buna ek olarak Londra ve New York
sonuna kadar geçerli stopaj muafiyeti de merkezli bankalarda büyük miktarda dö-
dahil edildiğinde, yatırımcılar açısından viz hesabı bulunan yerli bireylerin de satış
avantajları bulunmaktadır. Fakat kısa vade- yapma ihtimali bulunuyor. Fakat müşteri
li kar amaçlı döviz al-satı yapan veya altın gizliliğinden ötürü bunun kesin tespiti ve
ve hisse senedi gibi araçlara da kayabilen- açıklanması mümkün değil. Bir ihtimal yol-
ler için cazip değildir. suzluklar neticesinde kazanılmış ve yurt
dışında döviz cinsi olarak havuz hesaplar-
20 Aralık Gecesi ve Ertesinde Yaşananlar da tutulan paralardan önemli satışlar ger-
Dolar kurunun rekor kırdığı günün akşam çekleştirilmiş ve ardından düşen kur sevi-
saatlerinde, bakanlar kurulu toplantısı yesinden yerine konulmuş olabilir.
sonrasındaki basın açıklamasında, Cum-
hurbaşkanı Erdoğan KKM’yi tanıttı. Eş anlı KKM’NIN İKTISADI SONUÇLARI
olarak döviz kurunda keskin bir düşüş ya-
şanmaya başladı. Bu yeni enstrümanın TL KKM üzerine kurulu bir sistem, ülke ekono-
lehine sonuç yaratması sürpriz olmazdı; misinde üretim güçlü seyrettiği ve dış açık-
fakat kapsam ve içeriğe ilişkin ortada her- ların olmadığı durumlarda oldukça olumlu
hangi bir bilgi yoktu. Kimlerin katılabilece- sonuçlar yaratabiliyor. Döviz tutanlar bu
ği, katılıma ilişkin sınırlamalar ve zararın ne sisteme güvenip TL’ye geçerlerse, TCM-
ölçüde yüklenileceğine ilişkin çok sayıda B’nin döviz rezervleri güçleniyor. Böylece
önemli belirsizlikler vardı. Bu nedenle yurt döviz kuru istikrarını sağlamak kolaylaşı-
içinde ve dışındaki finans kurumlarının bu yor, kur patlamayınca da Hazine ve TCM-
ortamda ciddi büyüklükte döviz satımı ka- B’nin üzerine kur garantisi ödemesi kal-
rarı almaları mümkün değildi. Ötesi, geç sa- mıyor. Döviz kuru artışları ilk planda satın
atlerden dolayı hem döviz büfeleri hem de alma gücünü düşürüp yoksulluğa neden
banka şubeleri kapalıydı. Mobil ve internet olsa da işçilik gibi TL cinsi maliyetleri dü-
bankacılığında sunulan döviz kotasyonla- şürüyor ve dış ticarette rekabet gücü sağ-
rı çok açıktı, yani bu belirsizlik ortamında layarak dış dengenin oluşmasını kolaylaştı-
hatalı bir işlemin geriye döndürülmesi çok rıyor. Bu rekabet gücünü kıracak düzeyde
ağır kayba neden olacaktı. Buna rağmen TL değerlenirse eğer, TCMB’nin döviz alım
yeni uygulama nedeniyle çok hızlı ve bü- ihaleleri ile kurun rekabetçiliği yeniden
yük miktarda döviz satışlarının bireylerden sağlanabiliyor ve bu esnada rezervlerdeki
geldiği; Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin açık örtülebiliyor. Böylece döviz kuru kay-
Nebati ile Türkiye Bankalar Birliği Başka- naklı maliyet enflasyonu da kontrol altına
nı Alpaslan Çakar tarafından açıklanmaya alınabiliyor. Eski dönemlerden ayrı olarak
başladı. cari fazla verildiği için, yani mal ve hizmet
ticaretinden ötürü ülke içine giren döviz
BDDK ve TCMB’ye ait veriler yayınlandı- daha fazla olduğu için, dış borçları tahsil
ğında, sözlü açıklamalarda yer alan gerçek etmek isteyen yabancılar paniğe kapılmı-

Ocak - Şubat 127


yor, paralarını alma riskinin düştüğünü gö-
rüyorlar. Kısacası KKM üzerine kurulu bir
sistemde, yatırımcı güveni sağlanıp yüksek
katılım gerçekleşirse eğer, üretimde sorun
yaşanmaması ve ani sermaye çıkışı gerçek-
leşmemesi halinde, işler iyi gittikçe daha
da iyiye gidecek bereketli bir döngü haline
geliyor.

Bunun tam aksi yönde gelişebilecek senar-


yolarıysa daha çok dikkate almak gerek.
KKM’ye katılımın yüksek olduğu; ancak
üretimde büyümenin sağlanamadığı ve
dış açıkların örtülemediği durumlar ihtimal
dahilinde. Son aylarda yaşanan döviz kuru
dalgalanmaları, dış ticarete konu olsun
olmasın fark etmez; fiyatlama yapma ve nan sonuçlar yaşanmayabilir. Hatta yeni bir
tedarik akışını sağlamada ciddi sorunlara kur şoku yaşanırsa, 4 yıldır süren iktisadi
yol açtı. Hammadde almak, işçi ücretleri- buhranın ağırlığı üzerine, Hazine ve TCMB
ni belirlemek ve tüketiciler için uygun fiyat kur garantilerine ilişkin yükümlülüklerin ek
vermek zorlaştı. Dahası ekonomi yönetimi- ağırlığı binebilir.
ne dair güven kaybolunca, uygun koşullar
sağlansa dahi, yatırım yapma isteği azaldı. Peki, böylesi bir senaryoda işler ne derece
www.ikinciyuzyildergi.com

Haliyle yüksek döviz kuruna rağmen güç- kötüleşebilir? En kötünün gerçekleşme-


lü üretimle cari fazla sağlamak, kâğıt üze- si için öncelikle güven tesisiyle KKM’nin
rinde olduğu kadar kolay değil. Zamanla yaygınlaşması, ardından bu politikadan
döviz kuru istikrarı sağlansa bile, enflas- ilk dönemlerde olumlu sonuçlar alınma-
yona ilişkin beklentiler çok bozulduğu için sı, sonrasında beklenmedik bir şokla tüm
%30’un altında TL cinsi ticari kredi bulmak sistemin dağılması gerekiyor. Yani KKM’ye
imkânsız hale geldi. Hem yeni yatırımlar katılım sağlanacak, üretim güçlü seyredip
hem de işletmelerin devamlılığı için gerekli cari fazla verilecek, yabancıların endişe
olan kredi kanalları da daraldı. Çünkü yu- etmemesiyle sermaye çıkışı yaşanmaya-
karı giden kur banka sermaye yeterlilikle- cak, fakat bir anda yeni bir şokla sistem
rini düşürdüğü için bankaların kredi verme sarsılacak. Böyle bir durum olası İstan-
alanlarını daralttı ve isteklerini düşürdü. bul depremi gibi, nadir yaşanabilecek bir
Pandemi kaynaklı küresel toplam talebin gelişmede gerçekleşebilir. İmalat sanayi
toparlanamaması, tedarik zincirindeki ak- yıkımdan, hizmetler sektörü ise gelir kay-
samaların uzaması ve önemli bir döviz bından durur; kamu maliyesinin yükü arta-
kaynağı olan turizm sektöründen bu yılda cağı gibi vergi toplamak zorlaşır ve batık
hedeflenenin kazanılamaması mümkün. krediler daha da ciddileşir. Neticesinde eş
Türkiye’ye en çok yabancı ziyaretçinin gel- anlı cari açık ve sermaye çıkışı yaşanır. Ve-
diği Rusya’da pandemi en ağır döneminde rilen kur koruması taahhüdünden ötürü;
ve 2020’de vaka ve hasta sayısı verileriyle devlet deprem zamanında en yoksullara
oynandığı için AB üyeleri ve Britanya se- yardım yapmak yerine Hazine üzerinden
yahat serbestisini Türkiye’ye sağlamayabi- zengin mevduat sahiplerine ödeme yapar.
lir. Ötesi, 2022 yılında seçim hazırlıklarının Hatta TCMB yükümlülüklerini gerçekleş-
başlatılması halinde; hem kredi muslukla- tirebilmek için parasal genişlemeye gide-
rının açılması hem de kamu maliyesinde rek enflasyonu körükleyebilir. Nihayetinde
gevşek davranılması nedeniyle; TL’den benzeri görülmemiş işsizlik ve enflasyon
dövize yeni ve daha sert bir kayma yaşa- yaşanabilir; içeride kredi sistemi çöker ve
nabilir. İlk bakışta kendi kendini besleyen dış borç ödemeleri aksar. Her ne kadar bu
ve olumlu bir döngü yaratabilecek olan senaryo az olasılıklı olsa da 233 yıllık tarihe
KKM’ye yaygın talep olsa dahi; pandemi, sahip Londra merkezli Barings bankası da,
seçimler ve güvensizlik nedeniyle arzula- üstlendiği riskli ve karmaşık finansal ürün-

128 İkinci Yüzyıl Dergi


ikinciyuzyildergi

lerden ötürü, 1995’te yaşanan Kobe dep- seçim amaçlı büyük kredi genişlemesi
reminin tetiklediği borsa sarsıntıları netice- yapılmaması, bireyleri döviz ve altına iten
sinde yalnızca 1 ay içerisinde iflas etmiştir. açıklamaların son bulması, pandemi kay-
Yani olağan koşullarda yüksek riskli politi- naklı dış ticaret ve turizmin aksamaması
kaların ilk sonuçları olumlu olsa da koşullar gerekiyor. Bu etkenlerin bir kısmı iktidarın
olumsuz tarafa aniden geçtiğinde yaşana- kontrolü dışında, diğer kısmıysa Cumhur-
caklar tümden yıkıcı olabilmektedir. başkanı Erdoğan’ın hedefleriyle örtüşme-
mekte. Bu nedenle KKM’ye katılım, iktida-
GELECEK BEKLENTILERI rın umduğu kadar olmayacak. Böyle bir
durumda, işler kötüye gittiği haldeki kötü
Şu ana kadar, bazı cazibelerine rağmen, senaryo daha yumuşar, fakat bu sefer de
bu yeni ürüne olan talebin 7-8 milyar dolar mevcut halde zar zor sağlanan döviz kuru
arasında olduğu söyleniyor. BDDK verileri- istikrarı yeniden zayıflar. 2021 yılı sonun-
ne göre, 2021 sonu itibarıyla toplam mev- da yaratılmaya çalışılan iyimser hava da-
duat büyüklüğü 401,7 milyar dolar. Bunun ğılır. KKM’ye ilk katılanların Mart ayındaki
164,4 milyar doları gerçek kişilerde olmak ilk vade dönüşü sonuçları geleceğe ilişkin
üzere toplam 259,4 milyar dolar kadarı dö- daha net konuşulabilmesine imkân sağla-
viz ve altın mevduatlarında. Bu veriler ger- yacaktır. Aynı ay ABD ve AB merkez ban-
çek kişilerin KKM’ye henüz yüksek ilgi gös- kalarının pandemi sonrası parasal genişle-
termediğini açık bir şekilde ortaya koyuyor. me süreçlerini tamamlamalarında önemli
KKM’ye geçişlerin mevcut TL hesaplardan bir dönem olacaktır. Kuzey yarımkürede
gerçekleşmiş olması daha yüksek ihtimalli. kış mevsiminin geride kalması ve açık alan
Yastık altındaki döviz ve altınlardan siste- kullanımının artmasıyla Covid-19 salgını
me giriş gerçekleştiğine dair bir gösterge dinebilir; küresel emtia ve enerji fiyatla-
de bulunmuyor. Güven eksikliğinden ötürü rı normalleşirken turizm gelirleri yeniden
döviz tutanların KKM’ye geçişleri az ihti- artabilir. Dolayısıyla Türkiye ekonomisinin
malli. Yastık altı talebinin altında kamu ma- geleceğine ilişkin tahminlerdeki doğruluk
liyesi ve finansal sistemle devletin kanun oranını artırabilmek için Mart 2022’yi bek-
yapma gücüne olan güvensizlik yatıyor, lemekte fayda var. Yapılacak seçim anket-
yani hızlı geçiş çok zor. leri de bir baskın seçim ihtimalini daha net
ölçebilecektir.
Önümüzdeki dönemde katılımın artırılabil-
mesi için Anadolu’da AKP ve MHP teşki- Eğer Mart ayı sonunda bu yöntemlerle
latlarının tanıtım yapması ve iktidara yakın TL’de istikrar sağlanamaz ve enflasyon
medyanın kampanya başlatması denene- iyice kontrolden çıkarsa, TL’nin değerini
bilir. Ayrıca özel bankaların üzerindeki ma- koruyabilmek için rezervler yeterli gelme-
liyet Hazine ve TCMB’ye aktarıldığı için, bu yeceği için, aniden faiz artırımına gidilerek
kurumlar da ilerleyen zamanlarda reklam- olağan politikalara bir kez daha zorunlu
lar verebilir ve personelinden müşterileri dönülebilir. Diğer taraftan iktidar geri adım
yönlendirmesini talep edebilir. Bankaları atmak yerine, daha da ileriye giderek sabit
teşvik etmek için, döviz cinsi mevduatların kur ve sermaye kontrolü gibi hem yatırım-
zorunlu karşılık maliyetleri artırıldı; ancak cı hem de üreticilerin haz etmeyeceği bir
nihai karar verici tasarruf sahibi olduğu uygulamaya yönelebilir. İktidarın sermaye
için etki alanı yine sınırlı. serbestisinden yana olduğu biliniyor, fakat
sermaye kaçışı ve yastık altı çıkışı çok ar-
Tüm bu nedenlerden dolayı, döviz bozdu- tarsa, finansal sistemi ve uluslararası mali
rularak KKM’nin yaygınlaşması sürpriz olur. itibarı korumak adına bu bir tercihten öte
Diğer taraftan TL’den dövize yeni talebin zorunluluk haline geleceği için, beklentiler
durdurulması mümkün. Böylece ekonomi arasında değerlendirilmelidir. Kesin olansa
yönetimi; ilk hedeflediği düzeyde döviz mevcut ekonomi yönetiminin KKM ile kalıcı
kuru üzerinde kontrol sağlayamasa da, dö- istikrarı sağlaması, eş zamanlı olağanüstü
viz kurundaki hareketliliği azaltarak istikra- politikalarını sürdürmesi ve halk nezdinde-
rı başarabilir. Fakat bunun gerçekleştirile- ki popülaritesini korumasının 2023’e kadar
bilmesi için faiz indirimlerine son verilmesi, mümkün olmayacağıdır.

Ocak - Şubat 129


Alican Özer alicanozer
Halkla İlişkiler Uzmanı ozeralican@hotmail.com

Ekonomi ve İstatistiksel
Düşünmenin Önemi
Dünyadaki ve ülkemizdeki ekonomik sis- tamda ortaya çıkmıştır. Orta çağ boyunca
tem krize girdikçe kamusal alandaki “güm- Aristoteles’in ortaya koymuş olduğu fizik-
bürtü ve dedikodular”da giderek artıyor. sel gerçek en doğru gerçek olarak kabul
Bu sonuçsuz çabaları “gümbürtü ve dedi- ediliyordu. Bu dönemde araştırmacıların,
kodu” olarak nitelendiriyorum çünkü bilen düşünürlerin bir türlü devrim yapamama-
yapar değerli okuyucular, bilmeyense bol- larının sebebi, söz konusu kişilerin kendi-
ca konuşur. Nereden gelip, nereye gittiği lerini Aristoteles sistemine adamış olma-
belli olmayan, düşüncelerinin temellen- larından kaynaklanmaktaydı. Bu dönemin
dirmesi noktasında kendilerinin bile emin Aristoteles takipçilerinin bütünlüklü bir
olmadığı binlerce yorumcu her gün tele- Aristoteles eleştirisi yapması mümkün de-
vizyonlardan, gazetelerden, sosyal medya- ğildi. Çünkü onu takip edenlerin Aristo-
www.ikinciyuzyildergi.com

dan ekonomi hakkında konuşup duruyor. teles’i eleştirmeye çok az hevesleri vardı.
Herkesin dilediği gibi konuşması ve kamu- On dördüncü yüzyılın skolastikleri (Aristo-
sal alanda konuşma özgürlüğünün olması teles’in bilimsel dizgesini kiliseyle uyumlu
önemli ancak temeli sağlam olmayan dü- bir biçimde birleştirmeye çalışan ortaçağ
şünceler toplumsal alanda kuru gürültü- felsefesi) kozmolojide ve fizikte ilgi çekici,
den öteye gitmiyor. Bu konuşulanların bü- önemli varsayımsal sonuçlar ortaya koydu-
yük çoğunluğu evine ekmek götüremeyen lar. Vardıkları sonuçları fiziksel gerçekliğe
bir insanın yaralarına çare olamadığı gibi, uygulayabilseler Aristoteles fiziğini yıkıma
acıya sebep olan gerçeklerin önüne perde da uğratabilirlerdi. Ancak fiziksel gerçek-
çekmekten başka bir işe yaramıyor. liğe ulaşılamayacağını düşünmeleri onları
böylesi bir devrimden alıkoydu.
ORTA ÇAĞ GERÇEKTEN
KARANLIK MI? Fizik’te Aristotelesçi geleneğe Kopernik’e
gelinceye kadar meydan okuyan bir pa-
Bilim genellemelerle yol alır. Ancak günü- radigma oluşturulamadı. Kopernik dev-
müz dünyası arkası getirilmeyen genelle- riminin en önemli inancı “insanın fiziksel
melerle dolu. Mesela bunlardan biri, bugü- gerçekliğin bilgisine ulaşabileceği” düşün-
nün dünyasını bilimsel ve düşünsel olarak cesiydi. Kopernik sisteminin üzerinde her-
çok ilerlemiş sayıp Orta çağ dönemini ka- kesin anlaştığı basitliği ve açıklama gücü
ranlık olarak görmektir. Oysaki Orta çağ sistemin gerçeği yansıttığı yönünde bir
olarak adlandırılan dönem, büyük ölçüde haklılığı ortaya koyamazdı. Çünkü skolas-
ardından gelecek Aydınlanma’ya önemli tiklere göre Tanrı bu olması mümkün ol-
katkılar sağlayan bir dönem olmuştur. Orta muş dünyayı basit olmaktan çok karmaşık
çağ fiziksel gerçekliğin bilgisinin araştırıl- yapabilirdi ve insan aklı bu bilgiye erişme-
masına en çok ilgi duyulan zamandır. Çün- de yetersiz kalabilirdi. Kopernik döneme
kü Orta çağ’da sesi çok çıkanlar “fiziksel hâkim olan kötümser düşünceleri bir ke-
gerçekliğin gözlenebilir olmadığını” iddia nara bırakarak, aklına dünyanın yapısını
edenlerdi. Ancak büyük bilimsel ve top- yeniden düşünme izni vererek, daha sade
lumsal devrimler tam da bilim insanlarının, bir kozmoloji modeli kurdu. Modelin basit
toplumların bir kriz içine düştüğü zaman- olması onun için fiziksel gerçeğin algılan-
larda, serbest düşüncenin yasaklandığı or- ması açısından da bir güvence yaratıyordu.

130 İkinci Yüzyıl Dergi


ikinciyuzyildergi

Bilim devriminin ana maddesi işte tam da cesaretine sahip olmalıdır. Yani kendi ya-
buydu. Basitlik! rattığı modele âşık olmamalıdır.

EKONOMI’DE BILIMSEL Box’a göre kurulacak tüm modeller yan-


YÖNTEMIN ÖNEMI lıştır. Tüm modeller yanlış olduğundan,
bilimci ince ayrıntılara girerek “doğru” bir
Bu noktada ekonomi ve istatistik arasında- modele ulaşamaz. Bilimci yalın ama ol-
ki bağı kurabilmek için ardından bolca dua guyu canlandıran modeller tasarlamalıdır.
ettiğim, iyi ki bu dünyadan geçti dediğim, Tüm modeller yanlış olduğundan, bilimci
2013 yılında yitirdiğimiz George E. P. Box’ın yanlışa karşı da uyanık olmalıdır. Kendi ya-
1976’da kaleme aldığı “İstatistik ve Bilim” rattığı- savunduğu modele âşık olmak ve
(Science and Statistics) makalesinden siz- yanlışı kabul etmemek ne kadar da Türkiye
lere bahsetmek istiyorum. Onunla ilk defa siyaseti için tanıdık geliyor…
Gazi Üniversitesi İstatistik bölümünde eği-
tim alırken Prof. Dr. Mustafa Y. Ata sayesin- MATEMATIK BILMEDEN
de tanıştım. Box’ın istatistiksel bilgiyi hem GELIŞMEK MÜMKÜN DEĞIL!
yücelten hem de eleştiren tarzı, en beğen-
diğim yanı olmuştur. Box, bu önemli ma- Matematik ekonominin anadilidir. Ancak
kalesinde ilk olarak salt matematikçi
bilimsel yöntemin pratik sorunlarla
niteliklerini tanımla- ilgilenmez. Ekono-
maya çalışıyor. Box, mi, pratik sorunlara
bilimsel yöntemin eğilir. Matematiği;
niteliklerini tanım- fizik, ekonomi ve
larken, yeterli es- istatistik gibi ko-
neklik, tutumlu an- nulara uygularken
cak etkin bir model gerçek dünya hak-
tasarlama, model kında hatalı olduğu-
yetersizlikleri konu- nu bildiğimiz ancak
sunda yerinde kay- yine de yararlı ola-
gı duyma ve mate- bileceğine inandığı-
matiği ustaca ama mız geçici sayıltılar
kararında kullanma yaparız. Örneğin,
yeteneğinin önemi- İstatistikçi bilir ki
ne vurgu yapıyor. doğada ne normal
Box’a göre bilim ne dağılım vardır ne
yalnızca bir kuram- de düzgün bir doğ-
sal kurguyla ne de pratik gerçeklerin ba- ru, yine de gerçekte olmayan normallik ve
şıboş birikimiyle değil; daha çok kuramla, doğrusallık sayıltıları ile gerçek dünyada
uygulama arasında yönlendirilmiş bir ite- gözlenenlere yeterince yakın olan sonuçla-
rasyonla (tekrar eden) bilgiye ulaşılan bir rı genellikle elde edilebilir. Mantıksal sonuç-
araçtır. Eldeki gerçekler geçici bir kurama ları elde etmek bir istatistikçi için önemlidir
yol açar. Bu geçici kuramdan yapılan tüm- ancak buradan elde edilen sonuçlar doğal
dengelimlerin bilinen gerçeklerle uyumlu gerçeği betimleyemez. Bu yüzden geliştir-
olmadığı görülebilir. O zaman bu uyum- diğimiz bir istatistiksel tekniği onu kullan-
suzluklar, düzeltilmiş ya da bazı durumlar- madıkça yararlı olup olmadığını bilemeyiz.
da farklı bir kuramı savunmayı gerektirir. Bu noktada araştırmacının matematiksel
Bu böylece sürer. Ayrıca Box, etkin bilim- zekâsı, geçici varsayımların mantıksal so-
sel iterasyonun, geribesleme gerektirdiği- nuçlarının türetilmesine ve pratik gerçek-
ni ifade eder. Bu geribesleme döngüsün- lerle karşılaştırmasına olanak verecektir.
de bizi bilgilendirecek olan kuşkusuz hata Yani Türkiye’de uygulanan ekonomik mo-
sinyalidir. Yani olacak olanla, gerçek olan dellerin, pratik gerçeklerle arasındaki farkı
arasındaki farktır. İyi bir bilimci böyle hata- eleştirel bir çerçeveye oturtmak bile mate-
ları arama, bulma ve onlardan yararlanma matik dilini iyi kullanmayı gerektirir. Türki-

Ocak - Şubat 131


www.ikinciyuzyildergi.com

ye’de bu tip eleştirileri çok az görüyoruz. dığımız sistem karar vericilerin çevresinde
Yeni Kopernik’lere ihtiyaç var… sermaye sahiplerinin ya da onların temsil-
cilerinin yer almasına izin veriyor. Onların
Bilimsel bilgi üretmek zorlu ve sancılı bir da Ortaçağ’daki misyoner rahiplerden bir
yoldur. Dünyanın görmüş olduğu en de- farkı yok. Ancak aramızda “bilimsel yön-
ğerli zekâlardan biri olan Box’ın yöntemini temin yolundan yürüyen” insanların da ol-
incelediğimizde, siyasetçilerin ve uzman- duğunu, seslerini duyuramadıklarına inan-
ların ekonomi hakkında konuştuğu konu- cım tamdır. Gün gelir gerçek ve devrimci
larda kendinden çok emin olmalarına şa- düşünceler, tüm katılaşmış kurumları yıkar
şıp kalıyoruz. Görünürlüğün ve imajların ve yeni bir kurumsallık yaratır. Ülkemizin
kutsandığı dünyamızda en kolay olanının gerçekten “fikri hür, vicdanı hür, irfanı hür”
konuşmak ve ajitasyon olduğunu bir kez nesiller yetiştirebilmesinin tek yolu bilimsel
daha anlıyoruz. Ancak 21. Yüzyılda güm- yöntemin yolundan yürümektir. Ülkemiz-
bürtü ve dedikodular arasında kaybolan de herkes için “iyi” yaşamın yolu güçlü bir
gerçekliği aramak bütün gerçek araştır- ekonomi, çağa uygun akılcı politikalardan
macıların sorumluluğudur. Ortaçağ’da tıp- geçmektedir. Türkiye’nin geleceğini kur-
kı Aristoteles paradigmasına saplananlar tarmak isteyenler artık konuşmaktan çok
içinden çıktığı gibi, ekonomi alanında da akılcı yöntemlerle “yapmaya” odaklanma-
yeni Kopernik’ler çıkmalıdır. İçinde yaşa- lıdır.

132 İkinci Yüzyıl Dergi


ikinciyuzyildergi

Ocak - Şubat 133


Bedava
Bedava yaşıyoruz, bedava;
Hava bedava, bulut bedava;
Dere tepe bedava;
www.ikinciyuzyildergi.com

Yağmur çamur bedava;


Otomobillerin dışı,
Sinemaların kapısı,
Camekanlar bedava;
Peynir ekmek değil ama
Acı su bedava;
Kelle fiyatına hürriyet,
Esirlik bedava;
Bedava yaşıyoruz, bedava.

Orhan VELİ

134 İkinci Yüzyıl Dergi


www.ikinciyuzyildergi.com
www.ikinciyuzyildergi.com

TÜRKİYE’NİN ÜZERİNDEKİ
KARA BULUTLARI
DAĞITACAĞIZ!

ikinciyuzyildergi

You might also like