You are on page 1of 11

See discussions, stats, and author profiles for this publication at: https://www.researchgate.

net/publication/333813943

Rule-Governed Behavior: A Basic Process for Psychopathology and


Psychotherapy

Article in Journal of Cognitive-Behavioral Psychotherapy and Research · January 2019


DOI: 10.5455/JCBPR.45688

CITATIONS READS

0 269

2 authors:

Fatih Yavuz Huseyin Sehit Burhan


Istanbul Medipol University Bakirkoy Training and Research Hospital for Psychiatry, Neurology and Neurosurg…
60 PUBLICATIONS 414 CITATIONS 22 PUBLICATIONS 125 CITATIONS

SEE PROFILE SEE PROFILE

All content following this page was uploaded by Fatih Yavuz on 05 March 2020.

The user has requested enhancement of the downloaded file.


REVIEW / DERLEME https://doi.org/10.5455/JCBPR.45688
JCBPR 2020; 9(1):57−66

Kural-Güdümlü Davranış: Psikopatoloji ve Psikoterapilerde


Temel Bir Süreç
Kaasım Fatih YAVUZ1 , Hüseyin Şehit BURHAN2

Öz
1
İstanbul Medipol Üniversitesi Psikoloji
Bölümü, İstanbul, Türkiye
İnsan kompleks davranışlarının anlaşılmasında, B.F. Skinner’ın (1966) öne sürdüğü kural-takibi
2
Karaman Devlet Hastanesi, Psikiyatri
Kliniği, Karaman, Türkiye
ve kural güdümlü davranış yaklaşımının önemli katkıları olmuştur. Kurallar tanımlayabilme ve
bu kuralları takip edebilme becerileri sayesinde insanlar, doğrudan tecrübe ederek öğrenmeye yani
edimsel koşullanma süreçlerine ihtiyaç duymadan hızlı ve ekonomik bir şekilde davranışlarını
düzenleyebilmekte ve daha önce karşılaşmadıkları durumlarda nasıl işlevsel bir şekilde eyleme
geçebileceklerini seçebilmektedirler. Yine kural-takibi sayesinde insanlar, içinde bulundukları
bağlama göre değil, uzun vadeli hedef ve amaçlarına göre eylemlerini planlayabilirler. Bununla
birlikte kural-takibinin baskın hale gelmesi ve davranışın üzerinde kuralların diğer uyaranlardan daha
belirgin bir biçimde etkide bulunmaya başlaması, uygunsuz ve işlev bozucu yanıtların sergilenmesine
yol açabilir. Bu derlemede bağlamsal-davranışçı yaklaşım ve ilişkisel çerçeve teorisi açısından kural-
takibinin ve kural güdümlü davranışların genel çerçevesi verilecektir. Daha sonra ise kural davranış
ilişkisine değinilecek, itaat, izlek ve güçlendirme olarak tanımlanan kural-güdümlü davranış tiplerine
ve klinik alanda ilişkili oldukları sorunlara ayrıntılı olarak değinilecektir. Son olarak ise bilişsel-
davranışçı psikoterapi yaklaşımlarının kural-güdümlü davranışlar ile ilişkisi ele alınacaktır.
Anahtar Kelimeler: Kural-takibi, kural-güdümlü davranış, itaat, izlek, güçlendirme, bağlamsal
davranışçı bilimler, ilişkisel çerçeve teorisi, bilişsel-davranışçı terapi, kabul ve kararlılık terapisi

Abstract
Rule-Governed Behavior: A Basic Process for Psychopathology and Psychotherapy
In understanding human complex behaviors, B.F. Skinner’s (1966) rule-following and rule-governed
behavior approach have made important contributions. Through the ability to formulating rules
and rule-following, human beings are able to organize their behaviors quickly and economically
without having to experience them by means of direct experience, ie without the need for operant
conditioning processes, and they can choose how they can act in a functional way if they have
not met before. Again, with rule-following, people can plan their actions not according to their
actual context, but based on long-term goals and abstract purposes. However, dominance of rule-
Correspondence / Yazışma:
following and the governance of rules over behavior become stronger than other stimuli, may lead
Kaasım Fatih YAVUZ
to inappropriate and disruptive responses. In this review, the general framework of rule-tracking
İstanbul Medipol Üniversitesi, Psikoloji
Bölümü, İstanbul, Türkiye and rule-governed behaviors will be given in terms of contextual-behavioral approach and relational
Tel: +90 216 681 51 00 frame theory. Then the rule-behavior relationship will be mentioned, the types rule-governed
E-mail: kfatihyavuz@yahoo.com behaviors which defined as pliance, tracking and augmenting, and clinical problems related to them
will be discussed in detail. Finally, the relationship of cognitive-behavioral psychotherapy approaches
Received / Geliş: April 27, 2019 with rule-governed behaviors will be discussed.
Accepted / Kabul: June 10, 2019 Keywords: Rule-following, rule-governed behavior, pliance, tracking, augmenting, contextual-
behavioral science, relational frame theory, cognitive-behavioral therapy, acceptance and commitment
©2019 JCBPR, Available online at therapy
http://www.jcbpr.org/

57
58 Bilişsel Davranışçı Psikoterapi ve Araştırmalar Dergisi 2020; 9(1):57-66

GIRIŞ artırabilir ve pekiştirme olarak tanımlanır. Eğer bir yanıt,


İnsanlar olarak sıklıkla eylemlerimizin sonuçlarından bir organizma için rahatsız edici bir sonuç ortaya çıkarıyorsa
şeyler öğrenir, bununla da kalmaz öğrendiklerimizden ku- davranışın tekrarlanma olasılığı azalabilir ve bu durum da
rallar geliştirerek gelecekteki eylemlerimize yön vermeye ceza olarak tanımlanır. Davranışın sonucu, pozitif sonuç
çalışırız. Kurallarımızın ne derece önemli işlevlere sahip olarak adlandırılan belirli uyaranların ortama eklenmesi
olduğunu hepimiz biliyoruz. Bununla birlikte bazı du- veya negatif sonuç olarak adlandırılan belirli uyaranların
rumlarda kuralların hayatımızı olumsuz yönde etkilediği ortamdan kaldırılması olabilir. Öncüller (A, Antecedents),
de bir gerçektir. Bu durumu dikkate alan bazı klinik yakla-
Davranış (B, Behavior) ve Sonuçlar (C, Consequences)
şımlar, kural güdümlü davranmanın birçok psikopatolojik
olarak üç bölümden oluşan (Yavuz & Alptekin, 2017) bu
modelin şeması Tablo-1’de görülmektedir.
durumla ilişkili olabileceğini vurgulamaktadır. Bu derle-
mede, insan davranışlarında kuralların etkisinin nasıl or-
Tablo 1: Dört-terimli etkilenim ve davranışın işlevsel analizi
taya çıktığı ve bu etkinin klinik durumlara nasıl yansıdığı, (ABC Analizi)
bağlamsal davranışçı bakış açısıyla ele alınacaktır.
A (Öncüller) B (Davranış) C (Sonuçlar)
• Çevre (ayırt edici • Yanıtlar • Pozitif/negatif
uyaranlar) (örtük/içsel ve Sonuçlar
• Kurucu Olgular görünür/dışsal
BAĞLAMSAL DAVRANIŞÇI YAKLAŞIM (düşünceler, davranışlar)
Kuralların önemi, bilişsel-davranışçı terapilerde ele alınıyor kurallar, duygu,
olmakla birlikte (Dryden & Branch, 2008; Beck, Rush, bedensel belirtiler,
Shaw, & Emery, 1979) kural-davranış etkileşimine dair anılar vs.)

çalışmalar daha çok davranışçı geleneği takip eden araştır-


Edimsel öğrenmenin bize gösterdiği şudur ki; belirli ko-
macılar tarafından ortaya konulmuştur. Dolayısıyla, bu et-
şullarda organizmanın sergilediği bir davranışı takip eden
kileşimin daha net anlaşılmasına zemin sağlaması açısından
sonuçların o organizmada ortaya çıkardığı etki, benzer du-
kısaca davranışçı ilkelere değinmek faydalı olacaktır.
rumlarda organizmanın benzer bir davranışı sergileme ih-
B.F. Skinner (1974), radikal davranışçılık (radical beha- timalini etkilemektedir. Örneğin; -önceki tecrübelerimiz
viorism) adını verdiği psikoloji okuluyla birlikte orga- doğrultusunda şekillenen- canımız çektiğinde bir bardak
nizma davranışlarının objektif davranışsal kriterlere göre sıcak çaya uzanma ya da yanmamak için sıcak bir sobadan
anlayabilme yolunda önemli katkılar ortaya koymuştur. uzaklaşma davranışlarımızı, edimsel koşullanma prensip-
Günümüz davranışçı yaklaşımlarının temelini oluşturan leri (örn. pekiştirme ve ceza) objektif bir yöntemle açıkla-
davranışın işlevsel analizi de Skinner’ın çalışmalarına da- yabilmektedir. Bununla birlikte, kural-güdümlü davranış
hakkında Türkçe’de ilk olacak bir metin yazma veya gele-
yanmaktadır (Yavuz & Alptekin, 2017). Bu doğrultuda
cek yaz -hakkında çok az bilgi sahibi olduğumuz- yabancı
bir davranışın analizi, dört terimli etkilenim1 (four-term
bir şehirde tatil yapma planlarını hazırlama gibi, herhangi
contingency) ile yapılmaktadır: Kurucu Olgular, Ayırt
bir öğrenme geçmişimizin bulunmadığı ya da halihazırda
edici Uyaranlar, Yanıt ve Sonuçlar. Kurucu Olgular (KO)
bulunmayan uyaranlar üzerine sergileyeceğimiz karmaşık
olarak tanımlanan belirli bir yoksunluk veya doygunluk
eylemleri açıklamaya sıra geldiğinde, davranış analizi mo-
‘durumu’nun ortaya çıkması ve çevrede bazı Ayırt edici
delinin edimsel öğrenme dışındaki ilkelere de ihtiyacı ol-
Uyaranların (AU) bulunması ile kişi, belirli bir Yanıt (Y)
duğu görülebilmektedir.
sergileyecektir ve bu yanıtı (davranışı) da bir Sonuç (S)
takip edecektir. Yine Skinner’in temel ilkelerini ortaya İlk kez yine Skinner’in (1966) kullandığı ve edimsel öğ-
koyduğu edimsel öğrenme doğrultusunda bu etkilenimi renme ilkeleriyle açıklamaya çalıştığı kural ve yönergelerin
inceleyebiliriz: Bir yanıt, arzu edilen bir sonuç ortaya çı- çok daha karmaşık süreçlerle davranışları etkilediği artık
karıyorsa bu durum davranışın tekrarlanma olasılığını bilinmektedir (Barnes-Holmes & ark., 2002). Daha
güncel bir yaklaşımla kurallar, dil (language) sahibi tek tür
1 Etkilenim (contingency): Davranış analizinin temel kavramlarından olan etkilenim; davranış, öncüller
ve sonuçlar arasında var olan ilişkiye atıf yapar. Bir davranışın ortaya çıktığı veya çıkacağı bağlamda
olan insanın -tek başına edimsel öğrenme ile açıklanama-
bulunan öncüllerin ve sonuçların, o davranış üzerinde etkide bulunması ve bu üçlünün karşılıklı olarak
birbirleriyle etkileşimi olarak tanımlanabilir. Klasik davranışçı gelenekte dış/çevresel faktörlerin (ayırıcı
yan- kompleks eylemlerini açıklayabilen davranışsal bir
uyaranların) davranış üzerinde etkide bulunması vurgulanırken, özellikle İlişkisel Çerçeve Kuramı’nın ilkeyi temsil etmektedir. Bir dil ürünü olan kuralları daha
katkılarıyla- içsel olaylar (düşünceler, duygular, dürtüler, bedensel duyumlar vs.) da etkileç (contingent)
olarak ele alınmaya başlamıştır. Daha ayrıntılı bilgi için bkn. K.F. Yavuz, F.B. Alptekin. Davranışın ayrıntılı ele almadan önce, dil-kural-davranış ilişkisine
İşlevsel Analizi ve Klinikte Kullanımı. Bilişsel Davranışçı Psikoterapi ve Araştırmalar Dergisi 2017;
6(2)88−94. ampirik ilkeler doğrultusunda değinmek yararlı olacaktır.
Yavuz ve Burhan n Kural-Güdümlü Davranış 59

KURAL VE DAVRANIŞ ARASINDAKI Bu aşamada ilişkilendirme becerisinin kural-davranış iliş-


KAYIP HALKA: İLIŞKISEL kisinde nasıl devreye girdiğine değinebiliriz. Kuralların,
ÇERÇEVELEME ilişkisel çerçeveleme yoluyla davranışları etkilediği ve de-
Kuralların ne zaman devreye girdiği, dil üzerinden diğer ğiştirdiği araştırmalarla ortaya konulmuştur (O’Hora,
Barnes-Holmes, Roche ve Smeets, 2004). Bu değişiklik;
etkileçlerle (yani öncüller ve önceki sonuçlarla) nasıl iliş-
eşgüdüm ilişkisel çerçevesi (A=B) ile gerçekleşir. Kişinin
ki kurduğu ve etkileçlerin işlevini nasıl değiştirdiği üze-
sahip olduğu kural, bir davranışla eşgüdüm çerçevesi ile
rine yürütülen çalışmalar sonucunda geliştirilen İlişkisel
ilişkilendirildiğinde, o davranışı sergilemek kişi açısından
Çerçeve Kuramı (İÇK, Relational Frame Theory) kural ve
‘tutarlı olma’ (coherent) özelliği kazanır. Çocukluk döne-
davranış arasındaki ilişkinin anlaşılmasında belirgin katkı-
minden itibaren kurallarla tutarlı davranmanın çevremiz
lar ortaya koymuştur (Hayes 2004).
tarafından pekiştirilmesi, kurala uygun davranma mo-
İÇK; insanların, normal dil gelişimi sürecinde uyaranları tivasyonunu açıklayabilir. Zamansal ve nedensel çerçeve-
fiziksel özelliklerinden bağımsız şekilde yani keyfî (arbitra- ler ise davranış ile sonucunun ilişkilendirilmesini sağlar.
rily) olarak ilişkilendirebilmeyi öğrenmeye başladıklarını Örneğin ebeveynlerin kurallarına uyduğu için daha önce
olumlu (tutarlı) sonuçlar elde eden (edimsel öğrenme)
göstermiştir (Hayes 1991). Bu ilişkilendirme davranışları;
bir çocuk, onların “arabalar çarpmasın diye kırmızı ışıkta
ilişkisel çerçeveleme (relational framing) olarak tanımlan-
durulur” şeklinde yeni bir kural sunmaları durumunda;
maktadır. Yaşamın ilk yıllarında yalnızca fiziksel uyaran-
‘kırmızı ışıkta geçersem araba çarpar’ (nedensel), ‘önce kır-
ları ilişkilendirmede kullanılan bağlamsal işaretler (örn.
mızı ışık söner, sonra geçilir’ (zamansal) ve ‘araba çarpma-
aynı, benzer, zıt, büyük, küçük, az, çok vb.) zamanla so-
sı istenmeyen bir şeydir’ (eşgüdüm) vb. ilişkilendirmeleri
yut uyaranları ilişkilendirmekte de kullanılmaya başlar ve
kurmuş olur. Bu kuralın çocuk tarafından takip edilme-
keyfî olarak yeni uyaranlara uygulanır (Törneke 2010).
si; çocuğun, daha önce bu konuda bir öğrenme öyküsü
Örneğin, küçük bir çocuk sadece fiziksel özelliklerini dik-
olmaması ya da ilgili çevresel etkilenimlerin (araçlar vb.)
kate alarak değerlendirme yaptığı için -sayıca daha çok ol-
ortamda bulunmaması halinde bile kırmızı ışıkta durma-
masına rağmen- 10 adet 5 kuruşun 1 ₺’den daha ‘değersiz’
sını açıklayabilmektedir. Kural; davranış analizinde öncül
olduğunu anlayamaz, ta ki çocuğun dil gelişimi ‘az/çok’
rolündedir ve hem davranışı (kırmızı ışıkta durmak) hem
ilişkilendirmesini madeni paraların fiziksel özellikleriyle
de sonucu (arabalardan korunmak) tayin eder. Bu nokta-
değil de para biriminin özellikleriyle keyfî olarak (bu ör-
da kuralların insan davranışlarını kontrol etmede önemli
nekte toplumsal kabule göre) ilişkilendirebilecek aşamaya işlevlere sahip olduğu aşikardır. Böylece çocuk, herhangi
gelene kadar. Dil gelişimi bu aşamaya geldiğinde, artık ço- bir kaza tecrübesi (edimsel öğrenme) olmadan güvenli şe-
cuk ‘çok’ sözel uyaranının her zaman ‘değerli’ anlamına kilde karşıdan karşıya geçmeyi kısa sürede öğrenmiş olur
gelmeyebileceğini öğrenir ve fiziksel özellikleri açısından ve bu kural doğrultusunda davranabilme imkanını elde
‘az’ olan bir adet 1 ₺ yeni bir işlev (‘değerli’ olma) kazanır. eder. Sonuç olarak ilişkilendirme becerimiz, kurallarımızı
Tabii ki bu işlevler, sosyal bağlamın pekiştirdiği alanlarda tanımlamamıza ve onlarla uyumlu davranarak daha hızlı
oluşur. Yani çocuk 1 ₺’nin 10 adet 5 kuruştan ‘değerli’ ve kolay bir şekilde öğrenmemize olanak vermektedir.
olduğu ilişkisini sosyal hayatında karşılaştığı pekiştirme
süreçleriyle öğrenir.

Yine insanlar, keyfî ilişkilendirme becerisi sayesinde hiçbir KURAL-GÜDÜMLÜ DAVRANIŞLAR VE


fizikî benzer özelliği olmayan uyaranları ilişkilendirme ye- TIPLERI
teneği edinebilmekte ve bu uyaranlar da ilişkilendirme yo- Yukarıda vurgulanan pekişme süreci, kuralların yerleşme-
luyla yeni işlevler kazanabilmektedir. Örneğin bir yetişkin si açısından temel motivasyonu oluşturur. Böylece, sözel
kişi, kolaylıkla ‘timsah’ kelimesini -hayvan türü olma özel- uyaranlar olarak kurallar giderek davranışın öncüllerine
liği dışında- ‘Bursaspor klübü’ ile eşgüdüm (coordination) dahil olmaya ve davranış üzerinde etkin olmaya başlar.
işaretiyle çerçevelendirebilir (ki bu kelimenin Bursaspor Bütün bu süreçte, kural takibinin gerçekleşmesinin -yuka-
klübünün fiziksel özellikleriyle bir ilişkisi olmadığı ma- rıda vurgulanan süreçler dışında- kişiyle ilgili bazı koşulla-
lumdur) ve bu ilişkilendirme sayesinde ‘timsah’ kelimesi- ra ihtiyaç duyduğu da belirtilmelidir. İlk koşul, kuralın o
ni kullanarak Bursaspor hakkında tutarlı ve anlaşılabilir kişi tarafından anlaşılmasıdır. Fakat anlaşılan kuralın takip
bir konuşma gerçekleştirebilir. Dolayısıyla iki olay fiziksel edilen kural olma zorunluluğu da yoktur. Yani bir kural
özelliklerine bakılmaksızın birey tarafından -sosyal bağla- anlaşılıp uygulanmayabilir. Anlaşılan kuralların takip edil-
ma uygun olduğu için- keyfî olarak ilişkilendirilebilir. me aşamasındaki gerekli koşul ise, kural doğrultusunda
60 Bilişsel Davranışçı Psikoterapi ve Araştırmalar Dergisi 2020; 9(1):57-66

sergilenecek davranışsal yanıtın kişinin repertuarında çocuğu çok sık aralıklarla tuvalete götürüp yeni davranı-
mevcut bulunmasıdır. Örneğin bir danışan, maruz bırak- şın pekişmesini sağlayabilirler. Başka bir yöntem olarak
ma tedavisinin mantığını anlayabilir ancak nasıl yapılaca- ise çocuğa ‘çişini salona yapma yoksa küserim’ veya ‘çişini
ğına dair bir eğitim almamış olabilir. Bu da tedavinin ku- tuvalete yapan çocuklar sevilir’ diyerek çocuğun davranışı-
ralı doğrultusunda davranamamasıyla sonuçlanır. Üçüncü nı söndürmeye çalışabilirler. Dolayısıyla salona tuvaletini
koşul, kuralı veren kişinin dinleyici açısından güvenilir yapmamak, tuvalet ihtiyacını ertelemekten öte ‘cezalandı-
olmasıdır. Örneğin, terapistinden uygun yönergeleri ve rılmama’ veya ‘sosyal bağlamda istenileni elde etme’ işlevi
teknikleri öğrenen bir danışan, henüz terapistiyle arasında kazanır. Böyle bir davranış kontrolü yöntemi ile hem sos-
güvenilir bir ilişki oluşmadıysa bunları uygulamayabilir. yal bağlamda davranışla ilgili yeni sonuçlar öğrenilir, hem
Dördüncü koşul, kural takibinin kişide pekişme hikayesi- de davranışın doğrudan sonuçları ile temas etmeden daha
ne sahip olmasıdır. Mesela kişi kendisine öneride bulunan uzak sonuçlara yönelme sağlanır. Yani toplumun genç bi-
iki arkadaşının önerileri arasından daha önceki önerilerin- reyleri, diğer bireyler tarafından kelimeler ve cümlelerle
den fayda gördüğü arkadaşının kuralını uygulamayı tercih ortaya konan uzun dönem sonuçları takip ederek, her bir
edebilir. Beşinci ve son koşul ise kuralın içeriğinin kişinin sonucun tecrübe edilmesine gerek kalmadan davranışla-
öğrenme hikayesi ile çelişmemesi veya ilgisiz olmamasıdır. rını kontrol etmeyi öğrenir. İtaat, ilk gelişen ve en basit
Örneğin bir kişiye şahsi çıkarları için usulsüzlük yapması- kural güdümlü davranış tipidir, daha sonra ise izlek gelişir
nın önerilmesi durumunda kişinin bu kuralı uygulaması (Barnes-Holmes & ark., 2002).
beklenmeyecektir (Barnes-Holmes & ark., 2002).

Kural takibi için gerekli koşullar ve ilkelere değindikten


sonra, davranışçı literatürde -pekiştirme kaynakları dikka- İZLEK
te alınarak- tanımlanan (Zettle & Hayes, 1982) üç çeşit İzlek (tracking) söz konusu olduğunda davranış; kural ve
kural-güdümlü davranış (Rule-governed behavior, KGD) mevcut dış bağlam arasındaki uyumun kontrolü altında-
tipine ayrıntılı olarak bakabiliriz. dır. İzlek; bir davranış ile fiziksel dünyada ortaya çıkardığı
sonuç arasındaki bağın takibini tanımlamaktadır. Kişi bir
davranışta bulunur ve dış dünyada bir sonuçla karşılaşır,
böylece izlek pekişir. Örneğin bir kişiye “otobana girmek
İTAAT istiyorsan yeşil tabelaları takip et” denildiğinde, kişinin
İtaat (pliance); bir öncül olan sözel uyaran (kural) ve il- davranışı kuralın içeriği ve yeşil tabelalar arasındaki uyum
gili davranış arasındaki bağın, konuşmacıyla -yani kural tarafından kontrol ediliyor ise izlekten bahsedebiliriz.
sahibiyle- ilgili sonuçların kontrolü altında olmasıyla açık- Dikkat edilmelidir ki konuşmacı burada itaate aracılık et-
lanır. Bir başka deyişle itaat söz konusu olduğunda kural memektedir. İzlek, sözel olarak alınan yönergelerden ziya-
ve ilişkili davranışın sonuçlarının kural verici tarafından de, bir kitapta yazılan yönergelerin uygulanmasında daha
kontrol edilmesi söz konusudur. Örneğin, bir kişi diğer net olarak anlaşılabilir (Barnes-Holmes ve ark., 2002).
bir kişinin kuralını -dış dünyada ortaya çıkacak olumlu Demonte mobilya parçalarını yapım kılavuzuna göre
sonuçlar için değil- sırf o kişinin beğenisini kazanabilmek birleştirmek, izlek için başka bir örnek olabilir. Parçaları
için yerine getiriyorsa, bu davranış bir itaattir. Bir diğer belli bir şekilde birleştirme davranışı sonucunda istenilen
itaat çeşidi, kişinin diğer insanlar aracılığıyla geliştirdiği mobilyanın ortaya çıkması, kılavuzdaki kurallara uymaya
öz-kurallardır (self-rules). Mesela, ‘arkadaşım benden bir- bağlıdır, yani nasıl bir mobilya ortaya çıkacağı kişi ile kıla-
şey istediğinde yaparsam aramız iyi olur’ veya ‘aidatımı za- vuzu hazırlayanların ilişkisi kontrolünde değildir.
manında ödersem apartmandakilerle aramızda sorun çık-
maz’ gibi kurallar sosyal sonuçlar aracılığıyla belirlenen ve Kişide izleğin ortaya çıkması için itaatin belirli bir seviyede
sürdürülen itaat örnekleridir. İtaat, kısaca ‘öğretildiği gibi yerleşmiş olması gereklidir. Mesela küçük bir çocuğa “çok
davranmak’tır ve ahlakî gelişimin erken evrelerinde önem- geç oldu, dinlenmek için hadi yat ve uyu” denildiğinde
li bir yer ediniyor gibi görünmektedir (Barnes-Holmes & bunu ifade eden kişi, yapıldığı takdirde -herhangi bir sos-
ark., 2002). yal sonuç eklemeden- küçük çocuğun nasıl dinleneceğini
tasvir eder. Başka bir örnek olarak, bir ebeveynin çocuğu-
Küçük bir çocuğun tuvaletini evin bir köşesine yaptığı- na “bisikletin pedalına bas ve ne olduğuna bak” dedikten
nı düşünün. Çocuğun ebeveynleri de doğal olarak çocu- sonra çocuğun pedala basınca ne olduğunu tecrübe etmesi
ğun bu davranışının ortadan kalkmasını -davranışçı terim gösterilebilir. Sonuç olarak, çocuklar zamanla sosyal bağ-
olarak, sönmesini- istemektedirler. Bunu sağlamak için lamın verdiği pekiştirici veya cezalandırıcı sonuçlardan
Yavuz ve Burhan n Kural-Güdümlü Davranış 61

(yani itaatten) bağımsız olarak önem verdikleri kişilerin ardından ortaya çıkacak sonucun değeri artırılır ve kırmızı
kurallarına -daha önce benzer bağlamlarda tutarlı sonuç- çerçeveli gözlük takma davranışı üzerinde etkide bulunu-
larla karşılaştıkları için- güvenmeye başlarlar. Dolayısıyla lur. İşte, bu bir motive edici güçlendirmedir. Ve son olarak
izlek, itaate göre daha yüksek sözel işlevsellik gerektirir. eğer ifade “Bu kırmızı çerçeveli çok janjanlı, yakışır sana!
Denesene!” şeklinde olsaydı ve Furkan’da ‘janjan’ ifadesi
ilk kez bir pekiştireç etkisine sahip olsaydı, bu bir biçim-
lendirici güçlendirme olurdu.
GÜÇLENDIRME
Daha kompleks bir KGD olan güçlendirme (augmenting)
ile bir davranışın sonucu belirlenmez, itaat ve izlek ile belir-
lenmiş bir sonucun gücü ve/veya işlevi değiştirilir (Zettle & KURAL-GÜDÜMLÜLÜĞÜN KLINIK
Hayes, 1982). Güçlendirici (augmental), kuralda belirtilen YANSIMALARI
etkilenimlerin ve sonuçların pekiştirme gücünü değiştiren İnsanın psikolojik, ahlâki ve sosyal gelişiminde olmazsa
(güçlendiren) kural tipidir. Kısaca güçlendirme, motivasyon olmaz gerekliliklerden olan KGD sayesinde her bilgiyi
ile ilişkili olan KGD tipidir. Uzun vadeli, halihazırda pekiş- bizzat tecrübe etmeden, diğer insanlardan öğreniriz ve
tirme gücü olmayan hedeflerimize ulaşmak için gerekli mo- bu oldukça ekonomik bir yoldur. Yine kurallar sayesinde
tivasyonu güçlendirme sayesinde elde ederiz. Örneğin in- sosyal yapılar kurabiliriz. Bir KGD tipi olan izlek ile biz-
sanlar; ancak ölümlerinden sonra ortaya çıkabilme ihtimali zat tecrübe ettiğimiz sonuçlardan yola çıkarak kendimize
olan, daha önce kimsenin yaşarken tecrübe etmediği ‘ütop- gelecekteki yaşamımızda kullanabileceğimiz ilkeler geliş-
ya’ gibi sonuçlara vurgu yapan kurallara göre davranabilir. tirebiliriz. Güçlendirme sayesinde anlamlı bir yaşam için
Literatürde iki tip güçlendirme tanımlanmıştır: Motive edici uzun vadeli soyut hedefler ve değerler belirleyip, davra-
(motivative) güçlendirme; halihazırda pekiştirici veya ceza- nışlarımızı bunlara göre düzenleyebiliriz. Bununla birlikte
landırıcı sonuçları olduğu bilinen bir uyaranın bu değerini kural takibi, işlevselliğin bozulması ve psikopatolojiyle de
geçici olarak değiştiren ilişkisel ağlara bağlı kural-güdümlü doğrudan ilişkilidir.
davranışlardır. Biçimlendirici (formative) güçlendirme ise
daha öncesinde pekiştireç veya cezalandırıcı etkisi olmayan KGD ile ortaya çıkan en önde gelen sorun, kişinin içinde
bir uyaranın ortaya çıkacak bir sonuç ile ilişkilendirilmesi- bulunduğu etkilenimlere duyarsız hale gelmesidir (Hayes &
dir (Barnes-Holmes & ark., 2002). Gifford, 1997). Sıklıkla ‘bağlam duyarsızlığı’ olarak tanım-
lanan bu durum, kuralların davranış üzerindeki baskınlıkla-
Şimdi, bir kişinin arkadaşına yönelik ‘Furkan! Şu kırmızı rı sonucunda içsel ve dışsal uyaranların davranış üzerindeki
çerçeveli olanı taksana! Harika görünmek istemez misin?” etkilerinin zayıflaması şeklinde tanımlanabilir. Böylece kişi
ifadesini edimsel öğrenme ve kural-güdümlü davranışların belirli bir eylem sergileyeceği sırada, içinde bulunduğu bağ-
tümü üzerinden ele alalım: Daha öncesinde benzer renk ve lamda bulunan uyaranlardan ziyade kuralını dikkate alır.
dizaynda bir gözlük takmasıyla ilgili Furkan’ın olumlu bir Örneğin, ‘yaramazlık’ yapan çocuğuna bağırarak tepki ve-
tecrübesi varsa; arkadaşının yönergesine göre değil, doğru- ren bir ebeveynin, çocuğun benzer davranışlar sergilemeye
dan tecrübe ederek söz konusu gözlüğü takmaya yönelebi- devam etmesine rağmen bağırmaya devam etmesi kural bas-
lir. Bu durumda bir edimsel öğrenme süreci devrede olur kınlığına bağlı bağlam duyarsızlığı ile açıklanabilir. Burada
ve KGD olarak değil, etkilenimle biçimlenen davranış (con- arzu edilen sonucu (çocuğun ‘yaramazlık’ yapmaması) sağ-
tingency shaped behavior) olarak tanımlanır. Eğer Furkan, lamayan davranışın (bağırmak) devam etmesinde “çocukla-
kuralı sunan ile ilişkisini gözeterek (örn. “reddedersem iliş- ra bağırırsam uslu dururlar” veya “yaramazlık yapan çocuğa
kim zedelenir”) veya sosyal beğeni alma amacıyla gözlüğü bağırılır” gibi bir kuralın takibi mevcut olabilir. Yine bir
takmaya yönelirse bu bir itaat takibi olabilir. Başka bir ola- kişinin; belirli düşüncelerinden kurtulmak için kompulsif
sılık olarak, eğer Furkan “kırmızı çerçeveli gözlük takma- davranışlar geliştirmesiyle bir süre başarılı olması, ancak
lıyım, her zaman bana yakışıyor” gibi bir öz-kuralı takip uzun vadede sonucun tersine dönerek düşünceleriyle daha
ediyorsa bu durumda izlek takibinden bahsedebiliriz. Ama sık temas etmeye başlamasına rağmen ‘bu düşüncelerden
eğer Furkan ‘harika görünmek’ sözel uyaranını dikkate kurtulmalıyım’ kuralını takip ederek kompulsif davranışla-
alır ve gözlüğü takarsa, artık bu kural (‘harika görünmek’) rını sürdürmesi, kural baskınlığına bağlı bağlam duyarsızlı-
sözel bir ayırıcı uyaran değil sözel bir kurucu olgu işlevi ğına örnek olarak verilebilir.
görmeye başlar ve uygulandığı (gözlük takıldığı) takdir-
de ortaya çıkacak sonuçların duyusal ve algısal işlevlerini Kural-güdümlülük üzerine yapılan çeşitli araştırmalar da
öne çıkarır. Böylece, henüz gözlük takılmadan, takılması tekrarlayan şekilde bu durumu net bir şekilde göstermiştir
62 Bilişsel Davranışçı Psikoterapi ve Araştırmalar Dergisi 2020; 9(1):57-66

(McAuliffe, Hughes & Barnes-Holmes, 2014). Yapılan bir olarak pozitif geribildirim alabileceği kişi ve topluluklarda
deneyde (Hayes, Brownstein, Zettle, Rosenfarb & Korn, bulunmaya gayret göstermesi ve olumsuz geribildirimle
1986) iki gruba ayrılan katılımcılarla puan kazanma ödüllü karşılaşma ihtimaline karşı belirli kişi ve topluluklardan
bir oyun oynanmıştır. Katılımcılardan lamba yandığı zaman uzak durması; kişinin sosyal ve mesleki davranış dağarcı-
düğmeye basmaları istenmiştir. Birinci grup katılımcılara ğını daraltabilir ve bu da kişinin karşısına çıkacak birçok
oyundaki en iyi stratejinin ne olduğu başlangıçta söylenmiş, yeni fırsat ve tecrübelerden mahrum kalmasına yol açarak
“ışık yandığında düğmeye bas” yönergesi ile düğmeye bas- işlevselliğinin bozulmasına sebep olabilir. Genelleştirilmiş
maları pekişmeyle öğretilmiştir. İkinci grup katılımcılara ise itaat (generalized pliance) takibi olan kişiler; mesleki ter-
yönerge verilmemiş, oyunun stratejisini kendilerinin bul- cihlerinde aileleri veya önem verdiği insanların fikirlerini
ması istenmiş, deneme ve yanılma ile ne zaman düğmeye kendi istekleri yerine koyabilir, herhangi bir konuda kendi
basacaklarını anlamaları sağlanmıştır. Beklendiği gibi ilk inandıklarından ziyade içinde bulundukları sosyal çevrede
grup, kendi başlarına en iyi stratejiyi belirlemek zorun- önem verdikleri insanların hoşuna gidecek fikirleri öne sü-
da olan ikinci gruba göre çok daha hızlı bir şekilde daha rebilirler. Bekleneceği üzere sürekli olarak sosyal ilişkilerini
fazla puan kazanmışlardır. Her iki grup da oyunun kura- onay alma üzerine kuran bireylerin hoşa gidecek davranış-
lını öğrendikten sonra deneyin ikinci bölümüne geçilmiş lar sergilemelerine rağmen pozitif geribildirim ve yakınlık
ve oyunun koşulları katılımcılardan habersiz bir şekilde görme gibi sonuçlarla her zaman karşılaşma imkanları da
değiştirilmiştir. Koşulların değişmiş olduğunun farkında olmayacaktır. Bu da var olan ilişkilerinde kişinin hayal kı-
olmasalar da, katılımcılar uygun yanıt verdiklerinde puan rıklığı ve öfke tecrübe etmesine yol açacak ve ikincil psiko-
biriktirdiklerini görebilmişlerdir. Sonuçta ise herhangi bir patolojik sorunları beraberinde getirecektir.
ön bilgilendirme yapılmayan ve ilk aşamada doğrudan de-
neyimleyerek öğrenen katılımcıların bulunduğu ikinci gru- İtaat ile ilgili başka bir durum ise aksi-itaattir (counter-pli-
bun, birinci gruba göre yeni duruma çok daha hızlı uyum ance) (Barnes-Holmes & ark., 2002). Burada kişinin ku-
sağladıkları saptanmıştır. Oyun stratejisinin önceden söy- ral takibiyle sergilediği davranış, öngörülen pozitif sosyal
lendiği grup için kural, onların daha çabuk öğrenmelerine sonuçların tersini amaçlıyor gibi görünmektedir. Örneğin,
yardımcı olmuş, ancak bu kuralın onları çevrelerinde ortaya kapalı yerde sigara içilmemesi kendisine söylenen bir kişi,
çıkan beklenmeyen değişikliklere karşı nispeten duyarsız- tam da bu yönerge nedeniyle normalde yapmayacağı halde
laştırdığı görülmüştür. Araştırma sonuçları, kural takibinin orada sigara içiyorsa, bu durumda sonuç olarak söylenenin
insana sayısız avantaj sağladığına; bununla birlikte davranış tersini yapıyor olsa da kural sahibine göre hareket etmiş ol-
alanındaki birçok zorlanmanın da odağında bulunabildiği- maktadır ve itaatin bir örneğini sergilemektedir. Zira, kişi
ne işaret etmektedir. davranışını başkaları ile ilişkilerini dikkate alan bir kurala
göre belirlemektedir. Özellikle çocuk ve gençlerde daha sık
İtaatte sonucun kural koyucu tarafından belirlenmesi ve görülebilen aksi-itaatin, akranların sunduğu (örn. ‘cesur ço-
yönetilmesine karşılık, izlekte belli bir bağlamın tespit cuk!’) veya kendisinin sahip olduğu (örn. özgürlük) güçlen-
edilmesi ve kural ile tespit edilen bağlam arasında uyu- diriciler üzerinden pekişebildiği dikkate alınmalıdır.
mun mevcudiyetinin gözetilmesi, bağlamsal uyaranlara
duyarsızlığın itaatte izleğe göre daha fazla olabileceğini dü- İtaatin baskınlık kazanması ve genelleştirilmesi sonucunda
şündürebilir (Henley, Hirst, DiGennaro Reed, Becirevic ortaya çıkan bir diğer problem ise kişinin izlek takibine ge-
& Reed, 2017; Miller, Hirst, Kaplan, DiGennaro Reed, çişinin engellenmesidir (Törneke, Luciano & Salas, 2008).
& Reed, 2014). Nitekim, Kissi ve ark. tarafından yürütü- Bir kişide itaat baskın ise, o kişi tarafından davranışın -için-
len bir araştırmada da itaatin pekiştirildiği grupta izleğin de bulunduğu fiziksel şartlarda ortaya çıkan- sonuçları dik-
pekiştirildiği gruba göre duyarsızlık etkisinin daha belir- kate alınmaz ve bu doğrultuda öğrenme gerçekleşmez. Kişi
gin olduğu saptanmıştır (Kissi, Hughes, De Schryver, De sadece diğer insanların tutum ve davranışlarını gözeterek
Houwer & Crombez, 2018). davranır ve davranışları istemediği gibi sonuçlansa dahi
sadece diğer insanlar tarafından onaylanıp onaylanmadı-
ğını dikkate alır. Örneğin, ergenlik dönemindeki bir genç
erkek, sınıf arkadaşları tarafından onaylanma beklentisiyle
İTAAT VE İLIŞKILI SORUNLAR futbola ilgi duymamasına rağmen lig maçlarını takip edip
İnsanın ilk edindiği kural takibi tipi olan itaat, sık ve yay- futbol hakkında bilgi edinebilir. Bu da aslen kendi sevdiği
gın olarak uygulandığında (teknik bir terimle; genelleş- spor olan basketbola yeterince ilgi ve alaka gösterememesi
tirildiğinde) bazı klinik sorunlar ortaya çıkabilmektedir ve basketbol ile ilgili izlek takibinin pekişmemesi ile sonuç-
(Luciano, Salas & Ruiz, 2012). Örneğin, bir kişinin sürekli lanır. Sonuç olarak hem kişinin ilişkileri yapaylaşır hem de
Yavuz ve Burhan n Kural-Güdümlü Davranış 63

izlek yoluyla daha geniş arkadaş çevresi ve başka pekiştirici GÜÇLENDIRME VE İLIŞKILI
ilgi alanları ile karşılaşması gerçekleşmez. Dahası, gencin bu SORUNLAR
davranış kalıbı arkadaşlarından onaylanma yanıtı alacağını Güçlendirme, kural güdümlü davranışların en kompleks
garantilemez ve sıklıkla başka konularda olumsuz tutumlar- olanıdır (Hayes, Gifford & Hayes, 1998). İtaat ve izlek
la karşılaşmaya da devam eder. ile etkileşerek, bağlam duyarsızlığını daha da artırabilir.
Güçlendirmede referans alınan daha soyut sonuçlar; dav-
ranışın üzerindeki somut uyaranların doğrudan etkilerini
İZLEK VE İLIŞKILI SORUNLAR zayıflatır. Bunun nasıl olduğuna kısaca değinelim:
İzlek, belirli yollarla psikopatolojik durumların yerleşme- Genelleştirilmiş itaat; ‘sağlam bir arkadaş olmak’, ‘iyi bir
sinde rol alır. Takip edilen kuralın fiziksel bağlama uy- insan olmak’ gibi sosyal ilişkiler üzerinden pekiştirilen
gun olmaması bunlardan biridir (Zettle & Hayes, 1982). daha soyut sonuçların (yani güçlendiricilerin) kontrolü al-
Örneğin ‘uyumaya çalışmalıyım’ şeklinde bir kuralı ele tındadır. Bu durumda kişi, bahsettiğimiz soyut hedeflerle
alırsak, uyumanın çalışıp çabalayarak gerçekleşmesi müm- ilgili sonuç alabilmek için diğer insanların uygun görme-
kün değildir. Kişi bu şekilde merkezi sinir sistemini sürekli yeceği şekilde davranışlar sergilemekten geri durur, davra-
olarak aktif halde tutacağından, uykuya geçişin gerçekleş- nışlarını önem verdiği insanlar ve sosyal çevrenin kriterleri
mesi giderek daha da zorlaşır. Yani izlek, kuralda belirtilen doğrultusunda yönlendirir. Örneğin, ‘sağlam bir arkadaş
davranışın fiziksel dünyada beklenilen sonuçlar ile uyum- olmak için arkadaşımın kalbini kırmamam ve her dediğini
suz olması durumunda işe yaramaz. Güncel bir araştırma yapmam gerekir’ gibi bir kuralı olan kişide genelleştirilmiş
da uyku ile ilişkili endişe etmenin insomniada bir aracı itaat (‘arkadaşımın isteklerini yapmalıyım’) güçlendirme
değişken olabileceğini göstermiştir (Lancee & ark., 2019). (‘sağlam bir arkadaş olma’) ile ilişkilendirilir (ilişkisel çer-
çeveleme bölümünü hatırlayın) ve kişinin motivasyonunu
İzlek takibinin sorunlu olabildiği bir diğer yol; kuralın
artırarak davranışını daha güçlü bir şekilde kontrol eder.
işlevsel bir yaşama uygun olmaması nedeniyle arzu edil-
Kısa vadede olumlu ve olumsuz pekiştirme süreçleriyle de
meyen sonuçları ortaya çıkarmasıdır (Törneke, Luciano &
yerleşen güçlendirme; yine uzun vadede kişinin sosyal ve
Salas, 2008). Örneğin “Gün içinde çarpıntım olmamalı”
mesleki yaşamında davranış dağarcığının genişlemesine
kuralını takip eden bir kişi çarpıntının ortaya çıkabilece-
izin vermeyerek olumsuz sonuçlara yol açabilir.
ği spor, merdiven çıkma gibi eylemlerden uzak durduğu
zaman çarpıntısı olmayabilir ancak kendini arzu ettiği Başka bir örnek olarak, cinsellikle ilgili rahatsız edici dü-
bir yaşamdan da uzak tutmuş olur. Burada çarpıntıdan şüncelerinden yakınan bir kişiyi ele alalım: kişi ‘ahlâklı
kaçma; olumsuz pekişme sürecinin devreye girmesi ve bu olmalıyım’ gibi bir güçlendirmeyi takip ediyor ve ahlâk-
KGD’nin giderek başka ortamlarda da yerleşmesi, zaman- sız olmak ile bu düşüncelere sahip olmak arasında bir eş-
la hareket alanının azalması ve psikopatolojik durumların güdüm ilişkisi kuruyorsa, bu düşüncelerden kurtulmak
(örn. Depresyon, anksiyete bzk., bağımlılık vb.) ortaya gerektiği kuralını (izlek) takip eder. Kişi kendini oldukça
çıkmasıyla sonuçlanabilir. Genelleştirirsek; sürekli olarak ahlâklı hissetse dahi -kural takibi nedeniyle- bu düşünceler
kısa dönem sonuçları gözeten kurallar takip edildiğinde, geldiğinde onlardan kurtulmaya çalışır, giderek düşünce-
uzun dönem sonuçlara (sağlıklı hayat, sosyal ve mesleki iş- lerin ortaya çıktığı bağlamlardan uzaklaşmaya başlar ve za-
levsellik vb.) ulaşmak mümkün olmayacaktır. Bu durum- manla bu kaçınma ve kaçmalara bağlı olarak ek sorunlarla
da ise şöyle bir soru ise kaçınılmaz olacaktır: Madem en yüzleşir. Görüldüğü gibi güçlendirme; itaat ve izlek ile
sonunda kişinin istemeyeceği gibi bir sonuç ortaya çıkıyor, etkileşime girerek psikolojik sorunların ortaya çıkmasın-
bu izleğin sönmesi yani kişinin artık bu kuralı takip etme- da, süreğenlik kazanmasında ve ağırlaşmasında önemli rol
yi bırakması gerekmez mi? Buradaki kritik nokta, kişinin oynayabilmektedir.
kendisine -davranışının fiziksel dünyada ortaya çıkan so-
nuçlarını değil- kurallarıyla tutarlı davranmayı yani ‘doğ-
rusunu yapma’yı referans olarak almasıdır. Bu durumda
uzun vadede istemediği sonuçlara yol açsa bile, kişi ‘ku- KURAL-GÜDÜMLÜ DAVRANIŞ VE
ralına uymuş ve doğrusunu yapmış’ olmaktadır. Böylece PSIKOTERAPILER
izlek sönmemekte, bilakis pekişerek devam etmektedir. Kural güdümlülük her kişilerarası ilişkide olduğu gibi psi-
‘Doğruyu yapma’ da tahmin edebileceğiniz gibi bizi di- koterapi sürecinde de dikkat edilmesi gereken bir mesele-
ğer bir kural-güdümlü davranış tipi olan güçlendirmeye dir. Psikoterapi sürecinin başlarında danışanın itaat takibi,
getirmektedir. terapistin yönergelerine uyumunu sağlayacaktır. Örneğin
64 Bilişsel Davranışçı Psikoterapi ve Araştırmalar Dergisi 2020; 9(1):57-66

-terapist pekiştirmese de- öz-kural şeklinde bir itaat (örn. Olumsuz içsel yaşantıların sıklığının ve/veya yoğunluğunun
“Egzersizleri yapmazsam, terapistimle ilişkim bozulur”) ta- azaltılması veya ortadan kaldırılmasına yönelik kullanılan
kibi, danışanın öğrendiklerini seans aralarında uygulama- yöntemler kısa vadede sıklıkla etkili olur ve olumsuz pekiş-
sını sağlayacak ve böylece izlek gelişimine olumlu etkide tirme süreci ile pekişerek davranışsal kalıplar olarak yerleşir.
bulunacaktır. Bununla birlikte, bir danışanın baskın olan Bu süreç, hem itaat (örn. “diğerlerinin istediği gibi davran-
itaat doğrultusunda sürekli olarak terapistinin isteklerine malıyım ki beni yalnız bırakmasınlar”) hem de izlek (örn.
uygun davranması kendi tecrübelerinden öğrenmesini “konuşmayı yapabilmem için kaygı hissimi azaltmalıyım”)
engelleyebilir ve dolayısıyla bağlam duyarsızlığının daha takibi ile gerçekleşebilir. Yeni kuşak bilişsel-davranışçı tera-
da yerleşmesine yol açabilir. Terapistin bu süreci öngöre- pilerden olan Kabul ve Kararlılık Terapisi (Acceptance and
rek ilk seanslarda itaati gözlemlemesi, süreç içerisinde ise Commitment Therapy, ACT) ‘yaşantısal kaçınma’ olarak
itaatin tedricen izleğe dönüşmesini -yani danışanın kendi tanımladığı bu süreci psikopatolojinin temel noktaların-
tecrübesinden öğrenmesini- gözetmesi önemlidir. Tahmin dan biri olarak görür ve bu sürecin zayıflatılmasını amaçlar
edilebileceği gibi eğer terapist, seans sürecinde didaktik (Hayes, Strosahl & Wilson, 1999). ACT, danışanlarda tes-
bir tutum sergiler ve ‘doğrular’ ve ‘olması gerekenler’e atıf pit edilen genelleştirilmiş itaat ve/veya uygun olmayan izlek
yaparsa itaati pekiştirecek ve danışanın yine izlek takibi takibinin zayıflatılmasını, fiziksel etkilenimlere duyarlı ve
becerilerinin gelişmesini zayıflatabilecektir. uygun itaat ve izlek takibinin yerleşmesini amaçlar. Bu doğ-
rultuda, kural takibi ile (davranış), bunun ortaya çıkardığı
Bilişsel-davranışçı terapi ekolleri başta olmak üzere son olumsuz çıktılar (sonuçlar) arasında, danışanın şartlı (con-
dönem psikoterapi yaklaşımları, sözel (verbal) ilişkilen- ditional, örn. ‘… yaparsam … olur’) çerçeveleme ile ilişki-
dirmelerin davranış üzerindeki kontrolüne merkezi önem lendirme yapabilmesini amaçlayan yaratıcı umutsuzluk, bağ-
atfetmişlerdir. Örneğin bilişsel terapistler, bilişlerin (yani lam duyarsızlığına yol açan kural baskınlığının azaltılması
sözel ilişkilendirmelerin) etkisini değiştirmek için çeşitli amacıyla uygulanan temel bir ACT müdahalesidir. Yaratıcı
yöntemler kullanır. Bu yöntemlerin daha didaktik olanları umutsuzluk müdahalesi ile danışanın o ana kadar uyguladı-
(örn. Beck’in Bilişsel Terapisi’nde bilişsel çarpıtmaların ve ğı çözüm yöntemlerinin (yani var olan kural tanımlamala-
Ellis’in Rasyonel-Duygusal Davranışçı Terapisi’nde irras- rı ve kural takiplerinin) uzun vadede işe yaramadığını fark
yonel inançların sunumu vb.) itaat üzerinden yürütülüyor etmesi (yani yeni bir izlek formülasyonu yapması ve bunu
gibi görünürken, diğer bazıları ise (örn. işbirlikçi deney- takip etmesi) amaçlanır. Dolayısıyla ACT’in çabası, işlevsel
cilik, anketler düzenleme, seans arası ödevler, davranışsal olmayan sözel kontrolü yani kural güdümlülüğü zayıflat-
deneyler vb.) kişinin davranışlarının doğal sonuçları ile mak ve daha uygun, uyumlu ve esnek kural takibinin (örn.
‘Kaygı, birşeylere değer verdiğimin işaretidir, kaygım varken
daha fazla temas etmesine imkân verir ve fiziksel dünya-
de konuşmamı yapabilirim’) pekişmesini sağlamaktır.
ya uygun izlek takibini güçlendirebilir (Zettle & Hayes,
1982).
Sözel ilişkisel ağlar olarak kuralların ve düşüncelerin dav-
ranış üzerindeki baskınlığı ACT yaklaşımında bilişsel bir-
Değişimin ana süreci olarak terapist-danışan ilişkisi-
leşme (cognitive fusion) olarak tanımlanmaktadır (Yavuz
ne odaklanan ve radikal davranışçı yaklaşımı takip eden
2015). Bu doğrultuda, ACT sürecinde bilişsel birleşmeye
Fonksiyonel Analitik Psikoterapi (FAP) de psikoterapi
yönelik bilişsel ayrışma (defusion) müdahaleleri kullanı-
sürecinde kural-güdümlü davranışları dikkate almakta-
lır ve kuralların davranış üzerindeki etki ve baskınlığının
dır (Abreu, Costa, & Lucchese, 2012). FAP müdahale-
azaltılması amaçlanır. Böylece kişi, davranış üzerinde et-
leri, ilk aşamada danışanın özellikle seans içi davranışla-
kili olabilecek olan diğer etkilenimleri de dikkate alabile-
rına odaklanır ve klinik açıdan ilgili bulunan davranışlar
cek bağlamsal duyarlılığı kazanmaya başlar. Sonuç olarak
ortaya çıktığında terapist tarafından uygun bir etkilenim ACT, kural-güdümlü davranışlar ve (itaat, izlek ve güç-
oluşturularak danışanın işlevsel davranışı sergilemesini lendirme) etkilenimle biçimlenen davranışların işlevsel bir
amaçlar. Daha sonra ise amaç, danışanın davranışlarının şekilde dengelenebilmesini amaçlar.
ortaya çıktığı etkilenimleri fark edebilmesi ve daha işlevsel
bir davranış sergilemesiyle ilgili takip edeceği öz-kuralla-
rını netleştirebilmesidir (Villas-Bôas, Meyer, Kanter &
Callaghan, 2015). FAP terapisti, itaat yerine pekiştirme SONUÇ
ve sönme süreçleriyle davranışı doğrudan biçimlendirme- Kural-güdümlü davranışlar, kompleks insan davranışları-
ye, danışanın uygun izlek oluşturmasına ve izlek takibinin nın açıklanmasında ve anlaşılmasında önemli bir boşluğu
yerleşmesine odaklanır. dolduran, düşünce-kural-davranış ilişkisini ampirik olarak
Yavuz ve Burhan n Kural-Güdümlü Davranış 65

gösterebilen temel bir süreçtir. Bir sözel ilişkilendirme ve Hayes, S.C. (1991). A relational control theory of stim-ulus equivalence.
L.J. Hayes & P.N. Chase (Ed.), Dialogues on verbal behavior içinde
davranış olarak kural takibi, insanoğluna halihazırda- (17-40). Reno, NV: Context Press.
ki etkilenimlere göre değil, henüz mevcut bulunmayan Hayes, S.C., Brownstein, A.J., Zettle, R.D., Rosenfarb, I., & Korn,
uzun vadeli sonuçlara göre davranabilme imkânı sağlar. Z. (1986). Rule-governed behavior and sensitivity to changing
Bununla birlikte, genelleştirilmiş itaat sosyal isteklere aşırı consequences of responding. Journal of Experimental Analysis of
Behavior, 45(3), 237-256. https://doi.org/10.1901/jeab.1986.45-237
duyarlılığa sebep olarak izlek takibinin yerleşimini engel-
Henley, A.J., Hirst, J.M., DiGennaro Reed, F.D., Becirevic, A., & Reed,
leyebilir; uygun olmayan izlek takibi, dünyanın düzenle-
D.D. (2017). Function-altering effects of rule phrasing in the
nişine aykırı sonuçlar elde edilmesine rağmen davranışın modulation of instructional control. The Analysis of Verbal Behavior,
sönmesine engel olabilir ve güçlendirme de mevcut bağla- 33(1), 24-40. https://doi.org/10.1007/s40616-016-0063-5
ma yönelik duyarsızlığa sebep olduğu için yıkıcı sonuçlar Kissi, A., Hughes, S., De Schryver, M., De Houwer, J. & Crombez, G.
(2018). Examining the moderating impact of plys and tracks on the
ortaya çıkarabilir. KGD baskınlığı birçok klinik proble-
insensitivity effect: a preliminary investigation. The Psychological
min gelişimi ve sürdürümde önemli yer tutar. Bu sözel Record, 68(4), 431-440. https://doi.org/10.1007/s40732-018-0286-z
süreçlerin davranışlar üzerindeki etkisinin zayıflatılmasını Lancee, J., Effting, M., van der Zweerde, T., van Daal, L., van Straten,
amaçlayan psikoterapi yaklaşımları geliştirilmiş ve halen A. & Kamphuis, J.H. (2009). Cognitive processes mediate the
effects of insomnia treatment: evidence from a randomized wait-list
de geliştirilmektedir.
controlled trial. Sleep Medicine, 54, 86-93. https://doi.org/10.1016/j.
sleep.2018.09.029
Teşekkür
Luciano, C., Valdivia Salas, S., & Ruiz F.J. (2012). The self as the context
Bu derlemenin hazırlanma ve yazım sürecinde değerli dost ve for rule-governed behavior. L. McHugh & I. Stewart (Ed.), The self
and perspective taking: Research and applications içinde (143-160).
çalışma arkadaşlarımız Merve Terzioğlu, F. Betül Esen, Şengül
Oakland, CA: Context Press.
İlkay ve Ahmet Nalbant’a destek, katkı ve önerileri için teşekkür
McAuliffe, D., Hughes. S. & Barnes-Holmes, D. (2014). The dark-side
ederiz. of rule governed behavior: an experimental analysis of problematic
rule-following in an adolescent population with depressive
symptomatology. Behavioral Modification, 38(4), 587–613. https://
doi.org/10.1177/0145445514521630
KAYNAKLAR Miller, J.R., Hirst, J.M., Kaplan, B., DiGennaro Reed, F.D., & Reed,
Abreu, P.R., Costa Hübner, M.M. & Lucchese, F. (2012). The role of shaping D.D. (2014). Effects of mands on instructional control: A laboratory
the client’s interpretations in functional analytic psychotherapy. The simulation. Analysis of Verbal Behavior, 30(2), 100-112. https://doi.
Analysis of Verbal Behavior, 28, 151-157. https://doi.org/10.1007/ org/10.1007/s40616-014-0015-x
BF03393117 O’Hora, D., Barnes-Holmes, D., Roche, B., & Smeets, P.M. (2004).
Beck, A.T., Rush, A.J., Shaw, B.F. & Emery, G. (1979). Cognitive therapy Derived relational networks and control by novel instructions: A
of depression. New York: Guilford Press. possible model of generative verbal responding. The Psychological
Barnes-Holmes, D., O’Hora, D., Roche, B., Hayes, S.C., Bissett, R.T. & Record, 54(3), 437-460. https://doi.org/10.1007/bf03395484
Lyddy, F. (2002). Understanding and verbal regulation. S.C. Hayes, Skinner, B.F. (1966). An operant analysis of problem solving. B Kleinmuntz
D. Barnes-Holmes & B. Roche (Ed.), Relational Frame Theory içinde (Ed.) Problem solving: Research, method and theory içinde (133-
(103-117). Boston, MA: Springer. 171). New York: John Wiley & Sons.
McAuliffe, D., Hughes, S., & Barnes-Holmes, D. (2014). The dark-side Skinner, B.F. (1974). About Behaviorism. Oxford, England: Alfred A.
of rule-governed behavior: An experimental analysis of problematic Knopf.
rule-following in an adolescent population with depressive Törneke, N. (2010). Learning RFT: An introduction to relational frame
symptomatology. Behavior Modification, 38, 587–613. https://doi. theory and its clinical application. Oakland, CA, US: Context Press/
org/10.1177/0145445514521630 New Harbinger Publications.
Dryden, W. & Branch, R. (2008). The fundamentals of rational emotive Törneke, N., Luciano, C. & Salas, S.V. (2008). Rule-governed behavior
behaviour therapy: a training handbook (2. baskı). West Sussex: John and psychological problems. International Journal of Psychology and
Wiley & Sons Ltd. Psychological Therapy, 8(2), 141–56. https://www.ijpsy.com/volumen8/
Hayes, S.C., Strosahl, K.D. & Wilson, K.G. (1999). Acceptance and num2/191/rule-governed-behavior-and-psychological-EN.pdf
commitment therapy: An experiential approach to behavior change Villas-Bôas, A., Meyer, S. B., Kanter, J. W. & Callaghan, G. M. (2015).
(1. baskı). New York: Guilford Press. The use of analytic interventions in functional analytic psychotherapy.
Hayes, S.C. (2004). Acceptance and commitment therapy, relational frame Behavior Analysis: Research and Practice, 15(1), 1-19. https://doi.
theory, and the third wave of behavioral and cognitive therapies. org/10.1037/h0101065
Behavior Therapy, 35(4), 638-665. https://doi.org/10.1016/s0005- Yavuz, F. (2015). Kabul ve kararlılık terapisi (ACT): genel bir bakış. Turkiye
7894(04)80013-3 Klinikleri Psychiatry-Special Topics, 8(2), 21–27.
Hayes, S.C. & Gifford, E.V. (1997). The trouble with language: experiential Yavuz, F. & Alptekin, F.B. (2017). Functional analysis of behavior and its
avoidance, rules, and the nature of verbal events. Psychological clinical application. Journal of Cognitive-Behavioral Psychotherapy
Science, 8(3), 170-173. https://doi.org/10.1111/j.1467-9280.1997. and Research, 6(2), 88-94. https://doi.org/10.5455/jcbpr.264400
tb00405.x Zettle, R.D. & Hayes, S.C. (1982). Rule governed behavior: A potential
Hayes, S.C., Gifford, E. V. & Hayes GJ (1998). Moral behavior and the theoretical framework for cognitive behavior therapy. P.C. Kendall
development of verbal regulation. The Behavior Analyst, 21(2), 253– (Ed.), Advances in cognitive behavioral research and therapy içinde
279. https://doi.org/10.1007/bf03391967 (73-118). New York: Academic.
66 Bilişsel Davranışçı Psikoterapi ve Araştırmalar Dergisi 2020; 9(1):57-66

EXTENDED ENGLISH ABSTRACT

Over a century, the behavioral approach has made crucial is experiencing. Thus, while taking a certain action, the person takes
contributions to understand the behavior of organisms. The operant into account the rule rather than the stimuli in the context in which he
learning process, one of the leading of these contributions has shown is. Through this context insensitivity, excessive rule-following widely
us that; the effect of the results following behavior of the organism associated with many psychopathological conditions.
under certain conditions affects the possibility of the organism to People with generalized pliance follow the ideas of others they care
exhibit similar behavior in similar situations. When it comes to about instead of their own wishes. Rather than their own beliefs,
explaining complex behaviors without any learning history, we they often state ideas that people they care about will appreciate. For
need further principles other than operant learning. In behavioral example, a young man can read a lot about football even though he
tradition, the term ‘rules’ firstly used by Skinner (1966) to explain is not interested in anticipation of approval by his classmates.
these behaviors. In this line, a current approach called Relational
Frame Theory (RFT) considers rules as a product or result of the One of the problems with tracking occurs when the rule-following
language. According to RFT, in the development process, children is not suitable for a functional life. For example, when a person who
become able to understand relationships between stimuli beyond follows the rule “palpitation should not be present during the day”,
physical relationships through language development. For example, may only free from palpitation when he is away from the activities
a banknote that is lighter can be valued more than 100s of coins, such as sports, stair climbing, but he also keeps himself away from a
brighter, heavier and taking up more space in total. It is delivered meaningful life he desires. Tracking leads to the emergence of many
by language and based on special ability called arbitrarily applicable psychopathological conditions.
relational responding in RFT literature. It is all about social More abstract results like reinforced through social relationships
consensus rather than inherent qualities. such as ‘being a solid friend’ or ‘being a good person’ referenced in
Rules describe consistent results of behavior via language. For augmenting; weakens the direct effects of stimuli on behavior. In this
example, consider a child who has previously obtained positive case, people direct their behaviors in line with the expectations of the
(consistent) results (operant learning) because of following the people and the social environment.
rules of his/her parents. The child can learn to cross the street safely Rules are considered as an important focus of treatment, especially
without any direct accident experience if their parents present a new in cognitive-behavioral therapies. For example, the dominance
rule as “stop when it’s red so that the car doesn’t hit you”. Our ability of rules and thoughts on behavior as verbal relational networks is
to relate symbolically, allows us to define rules and learn quickly defined as ‘cognitive fusion’ in the Acceptance and Commitment
and easily. We, verbal organisms, learn not only from the results of Therapy (ACT). Rules that especially address reducing the frequency
our actions but also develop rules from what we learn, which could and intensity of negative internal experiences or eliminating them
influence our future actions. can lead to avoidance in a wide range of life domains. In the ACT
Three kinds of rule-governed behavior have been explained called approach, cognitive defusion interventions are often used to reduce
pliance, tracking, and augmenting. the effect and dominance of the rule on a particular behavior. Thus,
the person begins to gain contextual sensitivity that can take into
Pliance: In case of pliance, the link between verbal stimulus (rule)
account other contingencies that may have an effect on his or
and related behavior and the results depicted are under the control
her behavior. The goal of ACT is to weaken dysfunctional verbal
of the speaker, the owner of the rule. For example, if someone obeys
control, namely rule-following, and to reinforce more appropriate,
another person’s rule just to gain the likes of that person. It is also
harmonious and flexible rule tracking to achieve long-term life goals.
a ‘pliance’ to try to extinguish the child’s behavior by saying to the
child, ‘Do not run in the living room or I will be angry.’ If the person Rule-governed behavior is an essential process that empirically
follows his/her self-rule in order to act in accordance with the rule, it demonstrates the thought, rule and behavior relationship, filling
is again considered as pliance. an important gap in explaining and understanding complex
Tracking: In case of tracking, the behavior is under the control of human behavior. Rule-following as a behavior allows humans to
the coherence between the rule and the existing external context. act according to long-term consequences that are not yet available,
For example, when someone says, “follow the green signs if you want beyond current contingencies. However, generalized pliance may
to go to the highway”, the person’s behavior is controlled by the prevent the development of tracking, causing hypersensitivity to
consistency between the green signs and location of the highway. social desires.
Combining the disassembled furniture pieces according to the guide Tracking may prevent the extinction of behavior despite being
can be another example of ‘tracking’. inconvenient to the order of a person’s environment. And augmenting
Augmenting: Augmenting does not determine the outcome of the can also lead to devastating consequences, as it causes insensitivity
behavior, however, change the strength and/or function of a result to the current context. Rule-governed behavior dominance has an
determined by pliance and tracking. It is associated with the concept important place in the development and maintenance of many
of motivation. With augmenting, people can act according to rules clinical problems. Psychotherapy approaches that aim to weaken the
that refer to the conceptualized future results such as ‘utopia’, which is effect of these verbal processes on behaviors have been developed and
likely to arise after their death, and that no one has experienced before. are still being developed.
Rule-following provide countless benefits for the human such as Key words: Rule-following, rule-governed behavior, pliance,
learning without the need for experiencing, but it also allows for many tracking, augmenting, contextualbehavioral science, relational frame
negativities. The main problem that arises with excessive rule-following theory, cognitive-behavioral therapy, acceptance and commitment
is that it makes the person insensitive to the contingencies he or she therapy

View publication stats

You might also like