You are on page 1of 4

Halkların birbirini tanıması dendiği zaman bir gidiş geliş, bir alışveriş veya bir temas

olması gerekiyor tanımak için. Sinoloji Avrupa'da doğduğu için Avrupa'yı esas
alarak bahsettiğimiz zaman, Çin ile Avrupa birbirinden uzak iki bölge, bunlar
coğrafi olarak statikler ve bulundukları yerde duruyorlar. Dolayısıyla birbirleriyle
temas imkanları yok
Antik zamanlarda Çin, İran, Antik Yunan, Roma ve Hint kültürlerinin hepsi ile tek
teması olan: Kuzeyli bozkırlılar. Hareketli bir yaşam tarzına sahip oldukları için
değişik kültürlerle temas içindeler.

Çin'in batıyı ilk tanıması (batı derken Avrupa değil, Çin'in hemen batısı, Çin
Seddi'nin bittiği yerde itibaren)
Çin'e Çin Dünyası dışından doğrudan ilk bilgi Zhang Qian ile geliyor. Önceden
bilgileri Hunlar yani bozkırlılar aracılığıyla alıyorlardı.
Mö 138 yılında Çin'den yola çıkıyor, Hun topraklarından geçiyor ve oradan
geçerken yakalanıyor. Onun için seyahati uzun sürüyor ve 10 yıl civarı Hunlarda
esir kalıyor. Hunlardan kurtulduktan sonra Çine dönmek yerine batıya devam
ediyor ve bugünkü Kırgızistan'a kadar gidiyor. Zhang Qian kendi ülkesine mö
126'da geri ulaşıyor.
Zhang Qian niye gitti, ne yapacaktı?
O zaman ki Çin hükümdarı tarafından Hunların Çin üzerindeki baskısını ortadan
kaldırmak için gönderiliyor. Hunlara düşman başka bir halk olduğu duyumu üzerine
bunlarla ittifak kurma amaçlı gönderiliyor. Hunların arkasındaki bir halka elçi olarak
gönderiliyor. Ama bu halk Hunlarla savaşmak istemediklerini söyleyerek ittifak
istemine ret cevabı veriyor. Bu toplumun adı Yuezhi (Yüeçiler).
Zhang Qian hükümdara rapor veriyor Bu raporda geçtiği yerleri, ülkeleri anlatıyor
ve oraların ekonomik ve özellikle askeri durumundan bahsediyor (bir nevi
seyahatname). Bu rapor hükümdarın ilgisini çekiyor ve sürekli batı ile ilgili bilgiler
duymak istiyor. Bunun sonucunda çeşitli toplumlara elçiler yollamaya başlıyor.
Çünkü şunu gördüler Doğu Türkistan'da birçok şehir var ve bu şehirlerin her biri
şehir devleti gibi ama bağımsız değil Hunlara bağlılar. Fakat Hunlar burada yoğun
bir askeri güç bulundurmuyorlar. Bu devletlerin askeri gücü az fakat ekonomik
güçleri fazla. Böylece Çin ilk defa Batıya doğru kendi dışında bir yerin insanlarından
haberdar oldu.
Bu hükümdar yayılmacı bir hükümdar ve Hun baskısını bertaraf etmek istiyor ve
Doğu Türkistan Hunlara büyük bir ekonomik güç verdiği için Doğu türkistan'ı
Hunlardan almak istiyor.
Çin'in dünyayı tanıması böyle başlıyor.

Avrupa tarafından bakıldığında


Avrupa ve Çin'in birbirlerini tanıması hep aracılı. Bozkırlıların anlattığı kadarını
biliyorlar ve gerisini hayal ediyorlar.
Bundan 1000 yıl sonra Avrupa'nın Çin'i aracılı tanıması artıyor fakat bazı şeylerin
hala Çin'den geldiğinin bilincinde değil. Burada dönüm noktası olan Haçlı Seferleri.
Haçlı Seferleri vasıtasıyla Müslümanlardan çeşitli yeni teknikler öğreniyorlar.
Müslümanlar da bu teknolojileri Çinden almışlar ve bunun neticesinde çeşitli
teknolojiler Avrupa'ya geçiyor.
Bundan kısa bir süre sonra Çin ve Avrupa'nın birbirini doğrudan tanıması
Cengizhan sayesinde artıyor. Cengizhan ve evlatları o zamanki bilinen dünyanın
büyük bir kısmını ele geçiriyorlar. Bunun sonucunda Avrupa ve Doğu birbirine biraz
daha yaklaşmış oluyor. İpek Yolu'nun olduğu büyük bir kısım tek bir hakimiyet
altına giriyor ve bu durum ticareti arttırıyor.
Cengizhan ve evlatlarının başkenti olan Karakurum o zamanın dünya başkenti
konumunda. Kurultaylar olduğu zaman bütün dünyadan insanlar oraya akın ediyor
ve Karakurumun nüfusu iyice artıyor. Kurultaya devletin içinden kurultaya
katılması gerekenler, onların takipçileri, vergi veren bağlı devletler, dış ülkelerden
temas kurmak isteyen elçiler ve tüccarlar gidiyor. Dolayısıyla Karakurumun nüfusu
iyice genişliyor.
Avrupa'dan Karakuruma giden 2 seyyah göze çarpıyor: Rubruck ve Carpini.
Misyonerlik (dini) ve siyasi amaçlı gidiyorlar. Bu iki isim seyahatlerinden döndükten
sonra kendi seyahatnamelerini yazıyorlar, bunlar Doğu ile ilgili Avrupa'daki ilk
bilgiler (daha çok moğollarla ilgili).
Bu iki isim Papa tarafından siyasi amaçlı olarak da gönderiliyor. Papa Moğollarla
Müslümanlara karşı ittifak kurmak istiyor. Dine karşı bakış açısı farkı sebebiyle
ittifak istemini kabul etmiyorlar.

Rubruck ve Carpini'den kısa bir süre sonra Marco Polo'yu görüyoruz. Marco Polo
Sinoloji'nin dayanacağı temeli atıyor. Marco Polo Çin'e giden ilk Avrupalı değil, bu
dönemde zaten tüccarlar seyahatlerini artırmışlar; özellikle Venedikliler ve
Cenevizliler. Coğrafi keşifler öncesi bir dünya olduğu için seyahatlerin büyük bir
kısmı karadan gerçekleştiriliyor.
Marco Polo babası ve amcası ile birlikte Çin'e giderek burada yaklaşık 30 yıl
kalıyorlar. Marco Polo babası ve amcası ile birlikte Kubilay zamanında Çin'de adeta
memuriyet yapıyorlar.
Kubilay hakimiyeti ele geçirdiğinde başkenti Karakurum’dan Pekin'e taşıyor.
Başkenti taşımakla Asya'nın büyük bir kısmındaki hakimiyetini bir ölçüde
kaybediyor. Karakurum Dünya başkentiyken Pekin doğunun başkenti oluyor.
Kubilay, Yuan hanedanlığının kurucusu.
Marco Polo uzun bir süre Çin'de kaldıktan sonra geri dönüyor ve döndükten sonra
14. yy başında anıları kitap olarak çıkıyor. Matbaanın olmaması nedeniyle bu
seyahatlerden sınırlı kişinin haberi oluyor ve Avrupa'da hemen etkisini
gösteremiyor. Marko Polo'nun eseri kendisinden 150-200 yıl sonra (16. Yyda)
etkisini gösteriyor.
Marco Polo eserinde doğudaki muhteşem bir devletten bahsediyor, iç barışı olan
ve sosyal devlet özelliği gösteren bir devlet. Marco Polo eserinde Kubilay'ın
başkentinin yiyecek yerlerine uzak oluşundan bahsediyor ve bu yiyecek sorununu
çözmek için Kubilay Güney'den Kuzey'e büyük bir kanal açtırıyor ve bu kanalla
Pekin'in iaşe sorununu çözdüğünden bahsediyor. Kubilay Hanlığı'nın Çin'in
kuzeyinde bazı kömür madenlerini işlettiğinden bahsediyor. Sosyal devlet
anlayışına örnek olarak mahsulün çok olduğu yıllarda devlet fazlasını satın alıyor
ama tam tersi kıtlık baş gösterdiğinde devlet deposundaki fazla ürünü çiftçilere
dağıttığından bahsediyor. Yangzi (Changjiang) nehrinden bahsediyor. Bu nehrin
çevresinde birçok büyük şehrin olduğunu söyler ve canlı bir ticaretin varlığından
bahseder.
Karşılaştırma olarak bu nehirde gidip gelen gemilerin sayısının bütün Hristiyan
dünyasının gemilerinden daha fazla olduğunu söylüyor.
Marco Polo'nun çağdaşları Kubilay zamanında Çin'de din savaşlarının
olmadığından da bahseder.
Marko Polo'nun 13 yüzyılda yayınladığı eseri etkisini ancak 16., 17. ve 18.
yüzyıllarda gösteriyor ama Marco Polo'nun anlattığı Çin bu tarihlerde çok daha
farklı bir yer. 17. yüzyılın Çin'i artık öyle değildir tam tersine kapanmacı bir politika
gütmektedir. Çin tarıma dayanan yerleşik bir medeniyettir ve bu nedenle genellikle
kapanmacıdır.Tabii bu kapanmacı politika genellikle Çinli, yerli hanedanlarda
görülür. Bozkırlı yabancı hanedanlar tam tersine dışarıyla ilişkilere açıktır. 16. -17.
yüzyıllarda Çin'e egemen olan hanedan izolasyonu en çok tercih eden hanedan'dır.
Bunun bir öncesi olan Yuan hanedanlığı Çin'in en açık dönemidir.
Marco Polo Çin'in en açık olduğu dönemi yazmıştır ama Avrupalılar bunu Çin'in en
kapalı döneminde okuyup çıkarım yapmakta.
Sinoloji'yi, Çin'i tanımaya yönelik ilk adımlar bir takım böyle yanlış algılarla da
doludur.
17 -18. yüzyıllarda Avrupalı çok ideal bir Çin düşünürken 19. yüzyılda durum
tersine dönmüştür. Avrupalılar bu sefer binlerce yıl hiç değişmeyen, despot ve
vatandaşına eziyet eden bir ülke hayal etmeye başladı. Tabii bu iki farklı algıda da
yanlışlıklar vardır.
Sinoloji'nin doğuşuna ve Çin'i tanımaya yönelik diğer önemli bir etki de coğrafi
keşiflerdir. Vasco de Gama Güney Afrika'dan dolaşarak Hint'e varıyor ve Asya'ya
giden yeni bir yol buluyor. Bu yeni yol sayesinde Asya'yı tanıma, Doğu'yu tanıma
işleri hız kazanıyor.
Hem coğrafi keşifler hem de matbaanın icadı bir süre sonra Avrupa'da aydınlanma
devrimine yol açacak. Bu aydınlanma gördüğünü anlatan bilgilerden gördüğünü
inceleyen bilgilere doğru geçişi getirecek. Yani bilimsel bilgiyi getirecek. Ve bu
dönemde Sinoloji dediğiniz bilim yavaş yavaş başlatılabilir.

You might also like