You are on page 1of 7

Kategoriler

Varlığın Tanımı Hakkında:

Aristoteles’e göre bir nesneyi anlamak ve diğerlerinden ayırt etmek için “bu
nedir?” sorusu sorulmakta ve ardından birincil töze ikincil tözler yüklenerek o
var olan diğerlerinden ayırt edilmektedir. Böylece o şeyin neliği hakkında bilgi
edinilir. Zira Aristoteles’e göre tanım: cins + ayrım ikilisinden oluşmaktadır. Bu
bağlamda “töz nedir?” sorusuna “varlık” diye cevap verilirken “varlık nedir”
sorusuna tam anlamıyla bir cevap verilememektedir çünkü varlık nedir sorusuna
cevap vermek için ondan daha tümel bir var olan olması gerekmektedir. Örneğin
“insan hayvandır” yargısında hayvan daha tümeldir. Kategorilerde şeylerin diğer
şeylere göre farkı ortaya konulurken varlık bu kategorilerinin tamamını
kapsadığından bir ayırt edici özelliği yoktur, ondan daha tümel bir var olan
yoktur, dolayısıyla tanımı da yoktur. Kısaca varlık her şeyi kapsamaktadır ve bu
nedenle bir tanımlama yapılamaz. Fakat Aristoteles’e göre varlık tanımlanamasa
bile varlığın neler olduğu, ne şekilde olduğu şeklinde betimleyici bir araştırma
yapılabileceğini söylemektedir. Bu incelemede töz öne plana çıkmaktadır. Töz
en belirleyici olandır bu yüzden onu kanıtlayamayız sadece serimleyebiliriz. Bu
pratik değil, teorik aklın bir ürünüdür.

Kategoriler:

Kategoriler Latince praedicamenta veya summa genera olarak


adlandırılmaktadır. Katêgoría terimi suçlama, suç yükleme, suç isnâd etme,
ithâm etme, yükleme, işaret etme, belirtme, gösterme, imâ etme ve delâlet etme
anlamlarını da içermektedir. Arapça karşılığı olan makûlat ise “söylenen söz”
anlamına gelmektedir. Kategoriler, ana yüklemler, ulamlar veya varlığa
yüklenen en genel özellikler ve nitelikler olarak tanımlanmaktadır.

Kategoriler varlıkların veya konuların yüklenen yüklem çeşitliliklerini ifade


eden çeşitli sınıflar olarak da görülebilir. Ancak kategoriler herhangi bir yüklemi
ifade etmeyen, tam aksine tüm kavramları içeren en genel yüklem biçimleridir.
Bu açıklama kategorilerin sadece kavramsal olarak ele alınmadığını aynı
zamanda dilsel terimleri ve ontolojik unsurları da içeren genellemeler olduğunu
göstermektedir. Kısacası, kategoriler var olanların en yüksek cinslerini ifade
etmektedir.

Aristoteles’in Kategorileri:

Töz-cevher-varlık (Ousia) ----- İnsan


Nicelik (Poson) ----- İki dirsek
Nitelik (Poion) ----- Beyaz
Bağıntı-Nispet-Göreli İlişki (Pròs Ti) ----- İki katı, daha fazla vb.
Nere-lik (Pou) ----- Çarşıda
Zamanda-lık (Poté) ----- Dün
Konum (Keisthai ) ----- Uzanmış, oturuyor
İyelik (Ekhein) ----- Ayakkabılı
Etki (Poiein) ----- Kesmek, yakmak
Edilgi (Paskhein) ----- Kesilmek, yakılmak

Aristoteles’in varlığa dair ortaya koyduğu kategorilerin biri cevher, dokuzu araz
olmak üzere on tanedir. Tek bir ilke arayışında yani birlik arayışında evrene
baktığımızda birbirine karşıt şeyler görünmektedir. Eğer tek bir ilke aranıyor ise
“bir” “çok” ile zıttır. Bu nedenle değillemek veya yoksunluğu göstermek
gerekmektedir. Aristoteles bu işin bir bilime, ilk felsefeye (metafiziğe) ait
olduğunu düşünmektedir. Aristoteles’e göre “bir” denen herhangi bir şey asli bir
şeye indirgeniyorsa bunun “aynı” “başka” ve “karşıt” için de aynı şekilde olması
gerekmektedir. Dolayısıyla Aristoteles kategorilerde bunların ya mutlak bir
şekilde bulunmadığını (ilineksellik) veya belli bir cinse ait olmadığı
gösterilmektedir. Kategoriler varlıkların sahip oldukları özelliklere ve niteliklere
göre belirlenmiştir. Örneğin canlı varlıkların kategorisi diğer varlıklardan
farklıdır zira canlılar belli bir şekilde hareket etmektedir ve çoğalma yeteneğine
sahiptirler. Benzer şekilde cansız varlıkların kategorisi de diğer varlıklardan
farklıdır zira hareket etme veya çoğalma yetenekleri yoktur. Dolayısıyla
kategoriler varlıkların daha iyi anlaşılmasına ve sınıflandırılmasına yardımcı
olmaktadır. Kısaca bir var olan hakkında birden fazla yargıya varılabildiğinden
kategorileştirme faaliyeti gerekliliğini göstermiştir.
Platon’un Kategorileri:

1-) Varlık
2-) Hareket
3-) Sükûn
4-) Aynılık
5-) Başkalık

Olmak üzere beş sınıftır. Platon için evrendeki varlıkların ve evrenin işleyişinin
açıklanmasındaki en büyük cinsler bunlardır. Platon’un beş büyük cinsi ve
Aristoteles’in on kategorisi dikkate alındığında bazı farklılıklar ortaya çıksa da
ontolojik ve epistemolojik kaygılarla en genel cinsleri konu edinmeleri, kategori
hakkında aralarındaki etkileşimi göstermektedir. Platon kategorilerinde aynılık
ve başkalık konusu üzerinde durmuştur zira karşıtları bir arada toplayacak bir
ilke varlıkları aynı olmak ve başka olmak anlamında sınıflandırmalıdır.
Aristoteles’in Metafizik’te ortaya koyduğu aksiyom veya temel ilke de esasında
bu düşünceden yola çıkılarak oluşturulmuştur:

1-) Birlik
2-) Aynılık
3-) Başkalık

Aynılık eşitlik ve benzerlik, başkalık eşitsizlik ve benzemezlik olarak ifade


edilebilir. Birlik ve çokluk temel araştırmaları işaret etmektedir. Bir şeyin bir
olduğunu ifade etmek için bir şeylere benzetip bir şeylerden ayırmak
gerekmektedir. Aristoteles’in ortaya attığı töz kavramındaki tözün durumları
(özsellik ve ilineksellik, aktüellik ve potansiyellik ve madde-form) da bir şekilde
karşıtları bir araya getirmektedir.

Kategorilerin Gerekliliği:
Bu açıklamalardan sonra belirtilmesi gereken bir diğer nokta kategorilerin
insanların bilişsel gelişimini ilgilendirdiğidir. İnsanlar fiziksel nesneleri, zihinsel
durumları ve soyut düşünceleri sınıflandırmak için kategorilere ihtiyaç
duymaktadırlar ve bu faaliyet insanın yürüttüğü yapısal bir faaliyettir. Kategori
oluşturma ve sınıflandırma, insanın algısal ve zihinsel süreçlerini etkilemekte ve
bilişsel gelişimlerinde önemli bir rol oymaktadır. İnsan kategorileştirmeye
ihtiyaç duymaktadır zira dünya sınırsız bir değişkenlik ve çeşitlilik içermektedir.
Bu nedenle insanlar bu karmaşıklığı anlamak için bu unsurları kategorilere
ayırarak anlaşılır bir düzeye indirgemeye çalışmaktadırlar. Benzerlik ve farklılık
indirgemecilik açısından önemli iki kavramdır. Bu kavramlar belirli bir şekilde
duyumsanan unsurlar arasındaki ortak ve farklı özellikleri vurgulayarak
indirgeme işlemini gerçekleştirmektedir. İndirgeme işlemi aynı zamanda
kategorize etmeyi de içermektedir. Bir fiziksel nesne zihinsel durum veya soyut
düşünce kategorize edilmeden açıklanamaz, öğrenilemez veya akıl yürütülemez.
Bu nedenle insanlar öğrenmelerini, açıklamalarını, akıl yürütmelerini ve hatta
alışkanlıklarını ve beklentilerini kategoriler aracılığıyla gerçekleştirmektedirler.
Örneğin otuz yaşında ve hiçbir zaman doğru düzgün duyumsama yetisine sahip
olmayan bir bireyin ilk kez duyumsama deneyimi henüz kategorize edilmemiş
bir olgu bütünüdür ve bu nedenle bireyin deneyimini açıklaması mümkün
olmayabilir. Basitçe “gördüğüm şey, gördüğüm şeydir” veya “işittiğim şey,
işittiğim şeydir” gibi totolojik açıklamalar bu deneyimi yeterince ifade etmek
için yeterli olmayacaktır.

Töz:

Aristoteles’e göre bir şeyi o şey yapan unsur tözdür. Nesnelerin tözleri
bilindiğinde ancak o nesne hakkındaki bilgiler güvenilirdir. Tözün temel
özelliği, bir öznenin yüklemi olamamasıdır. Ruhun hayvan varlığının nedeni
olduğu gibi, bir şeyin varlığının içkin nedeni olan şey tözdür. Bir tözün ortadan
kaldırabilecek olan şey de ancak bir tözdür. Tanımda dile getirilen şey de tözdür.
Dolayısıyla tözün temel olarak iki anlamı olduğu söylenebilir:

1-) Töz en önsel olandır ve başka bir şeyin yüklemi haline getirilemez.
2-) Töz bir varlığın şekli ya da formu olarak nitelendirilir ve maddeden
ayrılabilen bir unsurdur.
Nesnelerin bilinebilmesi sağlayan ve kimliklerini kazandıran şey töz olarak
adlandırılmaktadır. Töz nesnelerin ve bilginin sınıflandırılmasında elde edilen
bilgilerin kesin olup olmamasında belirleyicidir. Ayrıca on kategorinin ilki ve en
sağlam olanı tözdür ve diğer kategoriler töz olmadan var olamazlar. Asıl ve
mutlak anlamında varlık tözdür. Töz var olanların yapılarını açıklamak için
temel oluşturduğundan bilginin güvenilirliğinin sağlanmasındaki birincil unsur
olarak kabul edilmektedir. Töz kavramı varlığı varlık yapan daha fazla
bölünemeyen kendi kendisinin nedeni olan en küçük birlik halidir ve her şey
tözden çıkarsanmaktadır.

Aristoteles’e göre “belli bir insan” birincil töz olarak kabul edilir ve tüm varlık
bu birincil töz üzerine kurulur. Dolayısıyla tek tek var olanlar olmaksızın
varlıktan bahsedilemez. Bu tek tek var olanların tür ve cins adları ise ikincil
tözdür. Örneğin “belli bir insan” “insan” olacaktır. Tözler varlığın içinde
bulunmazlar. Birincil tözler ne bir var olan hakkındadır ne de içindedir. İkincil
tözler ise bir var olan hakkındadır fakat içinde değildir. Örneğin “insan
olmaklık” bir insanın içinde değildir. Bunlar varlığı varlık yapan temel
unsurlardır.

Bunların dışında kalanlar ise ilinekseldir. İlineksellik varlığın içindedir, ondan


ayrı var olamazlar. Örneğin gramer bilgisi (töz-olmayan tümel) varlığın
içindedir ancak hakkında değildir. Fakat bazıları varlığın hakkında
olabilmektedir. Örneğin “belli bir gramer bilgisi” “dilbilimci” (töz-olmayan
tekiller) gibi ifadeler varlık hakkındadır fakat yine de asla tanımı olamazlar.
“İnsan” “belli bir insanın” (zorunlu olarak) tanımı iken, ilineksel olanlar varlık
hakkında bir tanım olamazlar. Aristoteles bu ayrımı şöyle açıklamaktadır:

1-) “Birincil varlıklar” aslen ve özellikle hem hiçbir taşıyıcı için söylenmeyen
hem de hiçbir taşıyıcı içinde olmayandır, belli bir insan ya da belli bir at gibi.

2-) “İkincil varlıklar” ise asıl varlık denenlerin içinde bulunduğu türler [eidos]
ve bu türlerin cinslerine [genos] denir, mesela bir insan tür olarak insana aittir,
bu türün cinsi de hayvan. Öyleyse bunlara “ikincil varlıklar” denir, yani insan ve
hayvana.
Asıl varlık belirli bir şeye işaret eder ve doğrudur; işaret edilense hem bölünmez
hem de bir. İkincil varlıklar ise Aristoteles’e göre dile getirilme şekilleri ile
belirli bir şeye işaret eder gibi görünürler; fakat bu doğru değildir. Nitekim insan
ya da hayvan denildiğinde, bir şeye işaret edilmiş olunmaz. Bunlar ancak bir
niteliği göstermektedir ve taşıyıcı asıl varlıktaki gibi bir değildirler. Diğer
yandan “beyaz” sıfatı gibi mutlak bir niteliğe de karşılık gelmezler; beyaz,
yalnızca beyaza işaret etmektedir. Bu anlamda bir varlığın nasıl olduğuna dair
bilgi vermektedir. Cinsin sınırlandığı alan bu bakımdan türünkinden geniştir;
zira hayvan kapsayıcılık açısından insanı da içermektedir.

Özsellik ve İlineksellik:

Aristoteles varlığı on kategori altında toplamış ve on kategoriden ilkini töz


olarak adlandırmıştır. Bu kategori diğer dokuz kategoriden farklıdır. İlk kategori
bir varlığın neliği hakkındayken diğer dokuz kategori değişebilen özellik ve
durumları ifade etmektedir. Özsel özellikler olmadan bir var olan meydana
gelemez, var olan için hayati önem taşımaktadırlar. Fakat ilineksel özelliklerin
değişmeleri veya kaybolmaları durumunda o varlığın formundan bir şey
eksiltmezler. İlineksel özellikler kendilerine yüklendikleri şey ile var
olmaktadırlar. Örneğin Aristoteles’e göre kırmızı gibi nitelikler tek başlarına bir
taşıyıcıdan ayrı bir var olan olarak düşünülemezler. Bunlar “ilineksel” yani
varlığa eşlik eden niteliklerdir. Aristoteles bu anlayışı ile Platon’un “sarı ideası”
olarak bahsettiği, idea olarak sınıflandırdığı çoğu şeyin aslında var olmamaya
yakın (ilineksel) olduğunu ifade etmiştir. Bunlar kendi başlarına var olmayan,
varlıkların içinde olan varlıklardır. Bu bağlamda Platon’un sofizmin “var
olmayan hakkında” belirlemesi kötü değildir (Metafizik 6’ncı kitap). Zira
sofistlerin konuşmalarının her şeyden (logos) çok ilineksel olan üzerine olduğu
söylenebilir. İlineksel olan var olmayan olana yakındır.

Ek Bilgiler:

Var olanların bazıları “daima” öyledir ve bunlar zorunludur, olduklarından başka


olamazlar. Bazıları ise zorunlu olarak “çoğunlukla” öyledirler. İleneğin var
olmasının ilke ve nedeni bunlardır. Daima ya da çoğunlukla olmayana ilineksel
denmektedir. Örneğin yaz ayı boyunca fırtına meydana gelirse ve hava soğuk
olursa bunun ilineksel bir durumdur. Fakat bunaltıcı ve sıcak bir hava meydana
gelirse ilineksel değildir. İnsanın beyaz olması ilinekseldir zira ne daima ne de
çoğunlukla öyledir. Fakat insanın bir hayvan olması ilineksel değil, tözdür. Ya da
bir mimarin birini iyileştirmesi ilinekselken hekimin değildir. Benzer örnekler
vermek mümkündür.

Eğer ilineksel olan olmasaydı her şey daima ve çoğunlukla öyle olduğundan
“her şey olması zorunlu olduğu gibi” bir durum ile karşılaşılırdı (determinizm).
“Bilim daima veya çoğunlukla olan hakkındadır, ilineksellik bilimin değildir”
(Metafizik 6’ncı kitap). İlineksel olanın nedeni belirsiz, doğru olan ise akıl
yürütmenin bir hali ve ikisi birden var olanın geri kalan cinsine dair ve var
olanın bu cinsinin dışında bir doğayı açıklamazlar.

Bir şey hakkında söylenen söylendiği şeye göre daha genel olmak zorundadır.
“İnsan bir hayvandır” yargısında hayvan daha genel bir kavramdır. Bir nesne
başka bir nesneye taşıyıcı olarak yüklendiğinde yüklenen için söylenenlerin
hepsi taşıyıcı için de söylenecektir: “insan” belli bir insana yüklenir, “canlı” ise
insana. Öyleyse “canlı” da belli bire insana yüklenecektir. Belli bir insana hem
“canlıdır” hem de “insan”.

Ayrı cinsten olanların ve türce birbirinin altına dizilemeyenlerin ayırıcı


özellikleri başkadır. Hayvan ve bilginin ayrımından örnek verilecek olursa:
Hayvanın ayırıcı özellikleri karada yaşama, uçma, suda yaşama, iki ayaklı
olmadır. Oysa bilgininkiler bunların hiçbiri değildir. Fakat birbiri altına olan
cinslerin ayrıcı özelliklerinin aynı olmasına engel yoktur. Yukarıdakiler onların
altındaki cinslere yüklenmektedir. O halde yüklenenin ayrıcı özellikleri
taşıyıcının da ayırıcı özellikleri olmaktadır.

Tözlerin karşıtları olmaz, onlar karşıtları taşıyanlardır. Tözlerin derecesi olmaz,


daha az insan daha çok insan denemez. İkincil tözlerde tür cinsten daha çok
varlık olur çünkü ilk töze daha yakındır. İlk töze dair bir tanım verilmek istense
cins yerine tür verilirse daha yaklaşık bir tanım verilmiş olacaktır zira ikincil
tözler pek çok şey hakkında söylendiklerinden bireysel değildirler.

You might also like