Professional Documents
Culture Documents
Meclis-i Mebüsan
Soruşturması
$BANKASI
•
TÜRKiYE
Kültür Yayınları
Genel Yayın: 4177
YAKIN TARİHTEN TEMEL KAYNAKLAR VE BELGELER
EDİTÖR
ALİ BERKTAY
GÖRSEL YÖNETMEN
BİROL BAYRAM
YAYINA HAZIRLAYAN
MUS TAFA YENİ
DİZİN
ERKAN IRMAK
TAKIM NO 978-605-295-439-3
ISBN 978-605-295-440-9
BASKI
VİZYON BASIMEVİ KAGITÇILIK M ATBAACILIK VE YAYIN CILIK
SAN. TİC. LTD. ŞTİ.
BEYLİKDÜZÜ ORGANİZE SANAYİ BÖLGESİ MAH. ORKİDE CAD. NO:r/z
BEYLİKDÜZÜ İSTANBUL
Tel: (0212) 671 61 51 Faks: (0212) 671 61 52
Sertifika No: 28640
Meclis-i Mebfisan
Soruşturfl1ası
İÇİNDEKİLER
Giriş . . . .. ... .................. ...... ......... . .... ...... ..... .......... ...... ..... . . ................ ... .. .......... .. ...... ................... .......... ............. ....... ............... . . . . . . ...... JX
Fuad Bey'in Takriri . . ... .. ........... .............. . .... ................................ ....... ......................... ...... 3
İbrahim Bey .......... .. . ........ ............. ..... . .. . ............. .......... . . .... ......... ...... . ... . .... ...... ....... .............................. . .. ... .. . .... . .. ......... ..79
Halil Bey . . . .
...... ...... ............. ................. .... ...... ............................ ......... . . . .... ...................... ... .... .. . .
... ............... .... ... . .. ... ........... .... . .. . . 201
Cavid Bey . ........ . ... .. . . . . . . . . .. ... . . . . . . .. . ... .......... .. . . . .. . .. .... . .. . . . .. . . . . . . . . . .. . . .. ........ . 227
.. . ......... . .. . . ... . . . .. . .... . .. . . . . .. .. . . . .. . ... . . .... .... . . . .... . . .. . . .. . ... . . . .. . . .
Ali Münif Bey... ... . ... .. . . . ..... .... .. ... .... .......... . . .. .. .. .. .. . ... 3 1 7
Mustafa Şeref Bey.... .......................... . . .. . . .. .. ........... .... ............. .. . . .... . . ....... ....... . .... ... 329
..
Kemal Bey ....... ............................................................... ....... ................. ............ ....... ....................... ..................................................... 3 85
Musa Kazım Efendi . ................................................. ................................... ............... ....... .................. ............................ 423
Dizin . . . . .
. ............ .. ......... ..... .... .. ..
................... .. ..... . .. ........... . ........ ........................ ...... ....... 429
Teşekkür
Erol Şadi Erdinç tara fından hazırlanan m etnin son o kumasının imlasında F erit D e
v ellioğlu'nun Osmanlıca-Türkçe Ansiklopedik Lugat'ının 1 9 9 9 baskısı esas alınmış
tır. Bu sözl ü kt e bulunmayan kelimel er için is e Ş ems eddin Sami'nin Kamus-ı Turki'si
nin 1989 baskısına başvurulmuştur -y.h .n.
x MECLIS-İ MEBÜSAN SORUŞTURMASI
Söz konusu tarihsel sürecin bir diğer özelliği de, mevcut siyasal
ortam içinde Osmanlı İttihad ve Terakki Cemiyeti'nin deyim yerin
deyse kendi muhalefetini kendisinin yaratmış olmasıdır. Cemiyet'in
karşısında oluşan küçük muhalefet kümeleri birleşerek bir ana baş
lıkla ortaya çıkmıştır: Hürriyet ve İtilaf Fırkası. Daha sonra Halas
kar Zabitan Hareketi ile birlikte muhalefetin fiili durumu değişmiş,
İttihad ve Terakki'nin tutumu konusundaki muhalefet artık bir ey
lem hareketine dönüşmüş, bu olayla birlikte birinci dönem sona
ermiştir. Ağırlığını Meclis dışına çeken İttihad ve Terakki karşısın
da muhalifler, kurdurdukları Gazi Ahmed Muhtar Paşa Kabinesi
ile Osmanlı'yı Balkan savaşlarına sokmuşlar, bu nedenle de ağır
yenilgilerin sorumluları olmuşlardır. Nitekim Gazi Ahmed Muhtar
Paşa' dan sonra hükumeti kurmakla görevlendirilen Kamil Paşa, ye
nilginin ağır koşulları karşısında ezilip kalmıştır.
Asli konumuz olan ikinci dönem ise, bir kırılma noktası olan
Babıali Baskını ile başlar. Bu olay sonrasında İttihad ve Terak
ki'nin çabaları ile sadarete getirilen Mahmud Şevket Paşa'nın kısa
bir süre sonra düzenlenen suikast sonucu ölümü üzerine, önce
vekaleten, bir gün sonra da asaleten göreve başlayan Said Halim
Paşa hükumeti ile [7 Receb 1 3 3 1112 Haziran 1 9 1 3], İttihad ve Te
rakki'nin tam hakimiyet ya da doğrudan hükumet etme dönemi
başlamış, bu dönem Talat Paşa hükumeti/hükumetleri4 ile de sür
dürülmüştür.
4 Talat Paşa'nın birinci h ükumeti 4 Şubat 1917-4 Temmuz 1918 tarihler i a rasındadır.
Sultan V. Mehmed Reşad'ın öl üm ü ve Sultan VI. Mehmed Vahdeddin'in tahta çıkışı
(tecdid- i sa ltanat) ü zer ine usulen görevden ayrılmıştır. Talat Paşa, Sultan Vahdeddin
tara fından yeniden görevlendi rilmiş (6 Temmuz 1918), bu ikinci h ükumeti görevden
çekilinceye kadar (8 Ekim 1918) s ürmüşt ür.
xıı MECLIS-1 MEBÜSAN SORUŞTURMASI
7 Bkz. Meclis-i Mebusiin Zabıt Ceridesi (III. devre-i intihabiye, 5. sene-i ictima, 11.
inikad; İstanbul, 1334), s. 76; Fuad Bey'in bu takriri günlük gazetelerde de yer al
mıştır. Örneğin, Vakit, no: 370, 3 Teşrin-i sani 1334; Hadisat, no: 15-16, 3-4 Teş
rin-i sani 1334; Tasvir-i Efkar, 3 Teşrin-i sani 1334; Fuad Bey'in 28 Teşrin-i evvel
1334 [28 Ekim 1918] tarihli takririnin tam metni için, bkz. s. 5-6.
8 Meclis-i Mebusan Zabıt Ceridesi (III. devre-i intihabiye, 5. sene-i ictima, 11. inikad,
İstanbul, 1334), s. 77.
GiRiŞ xv
Sorgulamalar
İctima Listesi
Birinci İctima/[Takrir]
Çarşamba, 6 Teşrin-i sani 1 334
(s. 5-6)14
16 Heyet üyeleri içinden sorgulama toplantılarına katılan üyelerin adları koyu renk ile
yazılmış, katıldıkları toplantıların sayıları da yanda belirtilmiştir.
GİRiŞ xxı
Numara
521
Said Halim
ve
Mehmed Talat
İstanbul
Meclis-i Mebusan Matbaası
1334
Beşinci Şube
Birinci İctima
Bed-i müzakerat
Saat Dakika
2 00
Hitam-ı müzakerat
Saat Dakika
4 00
Beşinci Şube
İkinci İctima
Bed-i müzakerat
Saat Dakika
1 30
ikinci bir emr-i vaki yapdılar ki ben yine bundan katiyyen haber
dar değildim; vaka, malumunuz olduğu vechle, şöyle olmuşdu: Bir
gün bizim filomuz Karadeniz'de Rus filosuna tesadüf etmiş, top
atmış ve ondan sonra öteki beriki limanları topa tutmuş ... Fakat
bu nasıl olabilirdi? Çünkü ben gemilerimizin Karadeniz'e çıkmasını
katiyyen istemiyordum ve hatta bir müddet donanmamızı çıkart
madım. Fakat bir gün donanma kumandanı Amiral bana geldi ve:
"Manevra yapmak lazım geliyor; halbuki Marmara Denizi rakid
olduğu cihetle manevra ve endaht hususunda müsaid (Sayfa: 1 0 )
değildir. Binaenaleyh Karadeniz manevraya müsaiddir" dedi ve
hatta bu hususda ısrar etdi. Bunun üzerine biz de meseleyi bir şart
ile muvafık gördük ve: "Bizim donanmamız, Yavuz ve Midilli, filo
halinde Karadeniz'e çıkmasın, yalnız bizim gemilerimiz teker teker
çıkıp Boğaz medhalinde manevra yapdıkdan sonra gece avdet et
sin! " dedik. Onlar bu minval üzere birkaç defa Karadeniz'e çıkdılar
ve geldiler; fakat mürettebat ve kumandanları bizim oldukca bu,
emniyet-bahş idi. İşte vaziyet bu merkezde iken vaka hadis oldu;
bana bu hadiseyi haber verdikleri vakit: "Memleketin hayatıyla oy
nuyorsunuz; ben mesul olduğum ve memleketde üç aydan beri na
sıl bir maksad takib etdiğim malum olduğu halde meselenin böyle
bir şekil aldığından artık duramam" dedim ve derhal istifa etdim.
Fil-vaki şimdi: "O vakit istifa etdi ama, niçin çekilmedi" diyenler
var. O vakit düşündüm ve memleketi böyle bir felaket içinde bıra
kıp çekilmeği vicdanen muvafık görmedim. Eğer böyle düşünmese
idim, kendi şahsımı kurtarırdım; fakat memleket felakete giderken,
ne olursa olsun ben çekileyim, derneğe vicdanım kail olmadı. Hatta
bana istifamı geri almaklığımı teklif etdikleri vakit hadiseyi tamir
etmek ve alakadarana tarziye vermek şartıyla mevki-i hükumetde
kalabileceğimi söyledim; bu teklifimi kabul etdikleri cihetle derhal
İtilaf hükumetlerine müracaat etdim -ki bu, resmi muamelat ile de
sabitdir- ve hadisenin suret-i cereyanı hakkında Harbiye Nezare
ti'nden verilen raporu da leffederek gönderdim; hatta onlara rica
etdim ve: "Biz bitaraflığımızı muhafaza etmek istiyoruz; bir kaza
olmuşdur. Binaenaleyh zarar ve ziyanın ne nisbetde olduğunu bir
komisyon marifetiyle tayin edelim; lazım gelen tarziyeyi verelim ve
bu vakayı keen-lem-yekün addediniz" dedim; fakat bu müracaat
SAiD HALIM PAŞA 11
Reis
- Sonra ifadat-ı alinizde: Bizim ittifakımız, bitaraf kalmak
içindir buyurdunuz.
Said Halim Paşa - Bitaraf kalmak için demedim; bir memleket
ittifak etdiği vakit kendi menfaatini temin eylemek için ittifak eder,
dedim.
Hüseyin Kadri Bey (Karesi) - Reis Beyefendi, müsaade ederse
niz maruzatım var.
Reis- Müsaade edin efendim; Paşa Hazretleri, ittifakın daha
evvel vaki olduğunu söylüyorsunuz, değil mi? . .
Said Halim Paşa - Evet efendim; ittifak meselesi daha muha
rebe sözleri olmadan evvel, vaki olmuşdur; malum-ı aliniz, ittifak
şöyle olsun, böyle olsun denilmekle olmaz. Evvela müzakerat ihzari
olur; sonra Zat-ı Hazret-i Padişahi'ye arz olunur ve mezuniyet is
tihsal edilir. Maa-mafih dediğim gibi Almanya'nın Dersaadet sefi
riyle bendeniz arasında ittifak için vukua gelen ilk mükaleme, pe
kiyi hatırımda yok, 1330 Temmuz'unun evasıtına, on dört veya on
beşinci gününe müsadifdir ve Harb-i Umumi Ağustos'da ilan edil
mişdir. Şurasını da söyleyeyim ki ittifak teklifi, Almanlar tarafından
vuku bulmuşdur; bilahire müzakerat cereyan etdi ve keyfiyeti Zat-ı
Şahane'ye arz ederek mezuniyet aldık ve ittifak muahedatının im
zalanması o zamana tesadüf eyledi.
Reis
- Şu halde ittifak seferberlikden evvel mi vakidir?
Said Halim Paşa - Evet efendim; seferberlikden evveldir ve
müzakeratın esası daha kadimdir. Muharebenin ilanını ise, Ağus
tos'un ya birinci veya ikinci günü haber aldık. Binaenaleyh zanne
dildiği gibi bu ittifak, bizi muharebeye sevk etmek için, yapılmış
değildir.
Reis
- Efendim, Hüseyin Kadri Bey Meclis-i A'yan'da hafi bir
celse akdedildiğinden Said Halim Paşa Hazretleri'nin ifadelerinin
tehir-i istimaını teklif ediyorlar.
Hüseyin Kadri Bey (Karesi) - Evet efendim, çünkü Paşa Haz
retleri Meclis-i A'yan'da bulunursa daha iyi olur; buradaki ifadat-ı
alilerini ne vakit olsa istima ederiz.
Reis
- Fakat sonra vaktimiz boş geçer; bizim işimizi bırakıp
Meclis-i A'yan'ın netice-i müzakeratına intizar etmekliğimiz müna
sib olmaz, zannındayım. (Sayfa: 1 3 )
14 MECLİS-1 MEBÜSAN SORUŞTURMASI
Hitam-ı müzakerat
Saat Dakika
1 55
SAiD HALIM PAŞA 17
İkinci Celse
Bed-i müzakerat
Saat Dakika
3 30
Said Halim Paşa - Buna dair katiyyen bir muhabere cereyan et
memişdir; maa-mafih belki Bahriye ve Harbiye nezaretleri vakıfdı.
Şemseddin Bey (Ertuğrul) - Kabine, Harb-i Umumi bidayetin
de bitaraf bir kabine iken, muharib devletlere aid bir donanmanın
limanımıza ilticası takdirinde harbe sürükleneceğimize vakıf değil
mi idi? Hükumetin malumatı ve bir kararı olmadan bu gemiler Ça
nakkale'den nasıl geçebildiler? Bundan başka madamki Almanya
devletine aid iki sefine-i harbiye Boğaz'dan geçdiler; o halde bu ge
milerin techlzatını çıkarmak lazım değil mi idi? ... Zannediyorum
ki bu gemileri bizim namımıza almak teşebbüsü, tabiatıyla Düvel-i
Mütelife'ce bir muvazaa telakki edilecek ve bu memleketi harbe sü
rükleyecek bir sebeb telakki olunacakdı. Madamki Zat-ı devletleri
o vakit harbi iltizam etmiyordunuz; o halde yapılacak iş basit idi:
duğu halde onlar teklifi kabul etmediler; şu halde nasıl bir vaziyet
tahaddüs etdi?
Said Hal im Paşa - Vaziyet bu oldu: Hal-i harbde bulunduk.
Reis - Dördüncü suale geçiyoruz, muvafık mı efendim?
(Muvafık sadaları) Bu sual: Harbi dirayetsiz ve istikametsiz elle
re tevdi ederek her cephede fünun-ı harbiyenin kabul edemeyeceği
mecnunane hareketlerin cereyanına ve sırf menafi-i hasise ve şahsi
ye uğrunda kuvve-i hayatiye-i milletin gasb ve israfına müzaheret
eylemesi hakkındadır ve bu, birinci ve ikinci kabinelere şamil bir
sualdir.
Said Halim Paşa - Bit-tabi bana terettüb edeni söyleyeceğim;
suali izah ediniz.
Reis - Bir defa harbi dirayetsiz ve istikametsiz ellere tevdi et-
mek meselesi var.
Said Halim Paşa - Bu sualin bana taallukunu görmüyorum.
Reis - Zat-ı alileri bildiğinize cevab veriniz.
Said Halim Paşa - Bunların bana taalluku yokdur.
[Bilahire tahriren cevab verilmişdir.]
Şemseddin Bey (Ertuğrul) - Başkumandanlık Vekaleti'ne tayin
edilen zat, doğrudan doğruya makam-ı saltanatdan mı tayin olun
du, yoksa makam-ı sadaretden arz olunarak mı tayin edildi?
Said Halim Paşa - İyi hatırlayamıyorum, haydi bunu hükume
tin yapdığını farz ediniz; malum ya o vakit ortada Enver Paşa'dan
başka kimse yokdu ve zannederim ki o zaman kahraman-ı hürri
yetler ortada durur iken siz de başkasını düşünmezdiniz.
Şemseddin Bey (Ertuğrul) - Fakat bir reis-i hükumetin daha
esaslı ve daha şümullü düşünmesi icab etmez mi? Esasen bu suali irad
etmekden maksadım Başkumandanlık Vekaleti'ne tayin edilen zatın
doğrudan doğruya hükumetin inhasıyla mı yapıldığını anlamakdır.
Said Halim Paşa - Hükumetin iştiraki yok değildir; fakat hüku
met tarafından doğrudan doğruya nasb edilse bile her halde Hak-i
Pay-i Şahane'ye arz edilir. Maa-mafih tekrar ederim ki o makam
için, o vakitler hiç kimse başka birini düşünmüyordu.
Şemseddin Bey (Ertuğrul) - Büyük bir harbe giriyorduk; binae
naleyh kabinenin memleketdeki erkan ve ümera-yı askeriyeyi ve
ordu kumandanlıklarında bulunmuş olan zevatı, (Sayfa: 25) velev
SAiD HALIM PAŞA 29
Said Halim Paşa - Bağdad'ın veya sair bir şehrin sukut etdiğini
o vilayet memurininden anlamak isterseniz bunu ancak iki ayda
öğrenırsınız.
Ragıb Nişaşibi Bey (Kudüs-i ş erif) - Fakat bu işler sadrazam
dan nasıl saklanır?
Said Halim Paşa - Cümlenizden saklandığı gibi...
Hilmi Bey (Basra) - Hükumet Sarıkamış veya Erzurum hak
kında da resmen tebligatda bulunmadı.
Ragıb Nişaşibi Bey (Kudüs-i şerif) - Bağdad'ın sukutu da ilan
edilmedi. Kudüs'ün sukutundan sonra söylenmeğe başlandı.
Hilmi Bey (Basra) - Biz, hepimiz filan saatde Basra'nın düşdü
ğünü, düşmanın Kurna'ya, Amare'ye geldiğini işidiyor idik. Halbu
ki hükumetin de bu hususda malumat alması tabii idi. Binaenaleyh
bu malumatı aldıkdan sonra Başkumandan vekili ve Harbiye nazırı
niçin teblig-i resmilerde sukut eden mahalleri ilan etmedi? Alman
ya her gün neşretdiği tebligat-ı resmiyesinde nereyi zabt etdiğini ve
nereyi tahliye eylediğini yazıyor ve herkesi haberdar ediyordu. Hal
buki biz böyle hareket etdiğimiz için bu hal, memleketde teşevvüş-i
ezhanı mucib oluyordu. (Sayfa: 33) Acaba Basra'nın sukut etdiği
gibi Bağdad'ın da düşdüğünü hükumet neden ketmediyordu? Zan
nımca hükumet, bunları günü gününe tebligat-ı resmiye ile ilan etse
idi hiçbir zarar mutasavver değildi. Halbuki hükumet hiçbir vakayi
enzar-ı ammeye vazetmedi.
Said Halim Paşa - O mesele Harbiye Nezareti'ne aiddir.
Reis - Fakat bu, Meclis-i Vükela'da mevzu-i bahsedilir ve her
kesin bu gibi hususatdan haberdar edilmesi için müzakere cereyan
edebilirdi.
Said Halim Paşa - Olabilir idi. Hatta Enver Paşa'ya birkaç defa
söyledim: "Tebligat-ı resmiyeler fena yazılıyor, geç kalıyor" dedim;
o da cevaben: "Bu kadar yapabiliyoruz" der idi.
Hilmi Bey (Basra) - Hatta Erzurum düşüyor, Bağdad sukut edi
yor ve hükumet yine buralara vali tayin ediyordu; gazeteler ile ilan
eyliyordu. Halbuki sukut eden yerlere vali tayin etmek nasıl olurdu?
Şemseddin Bey (Ertuğrul) - Paşa Hazretleri, Babıali'nin bun
lardan haberdar olmadığını, yalnız Harbiye Nezareti'nin bildiğini
söylüyorlar.
SAiD HALIM PAŞA 39
Hitim-ı müzakerat
Saat Dakika
5 00
Bed-i müzakerat
Saat Dakika
2 00
di! böyle bir şey yapİilişdır1' dedi ve mesele böyle kaldı. Sö:nra Ce
mal Paşa'yı aradık, kendisinin kulübde olduğoou öğrendik, Enver
Paşa'yı ise atamadım.
Reis� B.ürıun ü:ıııerine rtıi istifa etdiniz?
Mahmud Paşa -..... merasiminde
Vakamh ertesi günü muayede
bulunmak üzere sataya gitdi:k. 'İctima eyfediğimiz·oda�a meseleden
bahsolunuyordu, ·�ertdeniz de ttıeselenm gayet mühf'm olduğünu
68 MECLIS-İ MEBÜSIİN SORUŞTURMASI
yor musun, Mahmud Paşa ne diyor? Ben orduyu Mısır'a nasıl sevk
ederim? " dedi ... Sonra ayrıldık, gitdik. Ertesi günü gitdiğim vakit
Oskan Efendi, Süleyman el-Büstani Efendi dahi orada idi; Sadra
zam Paşa: "Bugün Meclis toplanmayacak, daha notayı yazmadım"
dedi. Halbuki o gün vakanın üzerinden üç gün geçmiş bulunuyor
du. Bize: "Tahriri ve şifahi vaki olan teşebbüsatımızın neticesine
intizar ediniz" dedi. Biz de tesriini rica ile oradan ayrıldık. Ertesi
gün ben yine Sadrazam Paşa'nın yalısına gitdim, yolda Oskan ve
Süleyman el-Büstani efendilere, avdet ederken, rast geldim. Yalıya
vardığım vakit, Halil ve Talat beylerin Sadrazam Paşa'nın yazıha
nesinde olduklarını öğrendim. Ben büyük odada oturdum; yazıha
neye mülasık olduğu için hararetle ve yüksek sesle cereyan eden
mübahasatı işidiyordum. Sadrazam Paşa'ya haber verdim ve bir
çeyrek kadar bekledikden sonra içeriye girdim; fakat Sadrazam Pa
şa'nın tavrını değişmiş buldum; çünkü Sadrazam Paşa daha safvetle
ve başaşetle konuşuyordu. Bendeniz ahvali ve: "Muharebe nerede
oldu? " diye sordum; Amiral o gün gelmiş idi. Halil Bey "Muha
rebenin Sivastopol ile Boğaz'ın orta yerinde olduğunu" söyledi.
Halbuki bu ifade evvelki resmi haberlere tamamıyla mutabık ol
madığı gibi esasen hadise, denildiği vechle vaki olmamış idi; çünkü
demin yukarıda söylemeği unutdum: Bayramın ikinci günü bir iki
torpido Karadeniz'den gelmişdi. Bu torpidolarda bulunan zabitan
dan tereşşuh eden malumat, tecavüzün bizim tarafımızdan oldu
ğunu teyid eder bir mahiyetde idi. Biraz daha görüşdükden son
ra ertesi gün Babıali'de ictima etmeğe karar verildiğini Sadrazam
Paşa söyledi. Badehu bendeniz de avdet etdim. Bu suretle ertesi gün
Babıali' de toplandık. Meclis-i Vükela'nın bu ictimaında İngilizlerin
Akabe'ye tecavüz ederek bombardıman eylediği ve Anadolu-i Şarki
hududunda bazı noktalarda Rusların tecavüzi hareketlerde bulun
duğu cihetle memleketimiz tecavüze maruz olduğundan vaziyetin
değişdiğini ve muhaberat-ı siyasiye netice vermeden İtilaf devletleri
harekat-ı hasmaneye başladıklarından mukabele mecburiyetinde
bulunduğumuzu, yani bir harb-i tedafüiyi kabul ıztırarında kaldığı
mızı Sadrazam (Sayfa: 59) Paşa söyledi.
Sadrazam Paşa, beyanatına hitam verdikden sonra Süleyman
el-Büstani Efendi bidayetden beri sulh tarafdarı olduğu cihetle ka-
Ç0R0KSULU MAHMUD PAŞA 71
Hitam-ı müzakerat
Saat Dakika
3 15
İBRAHİM BEY
Adliye nazır-ı esbakı I Meclis-i A'yan a'zasından
Bed-i müzakerat
Saat Dakika
3 50
Reis- Suallerin sfi.ret-i iradı hakkında bir usı11 takrir etmiş idik;
görüyorum ki o usul ihlal ediliyor, eğer muvafık ise sualler tahriri
olsun, değil mi efendim?
Necati Bey (Bolu) - Sualin lüzum ve adem-i lüzumu tarafınız
dan takdir edilecekdir.
Reis - Gerek tahriri, gerek şifahi sual soracağız; fakat tahriri
olursa münakaşayı mı1cib olmaz. Maa-mafih tahriri vermezlerse de
şifahi olarak sorabilirler.
Necati Bey (Bolu) - O halde müsaade eder misiniz efendim?
Anlaşıldığına göre donanma, Karadeniz'e Sadrazam'ın muvafaka
tıyla çıkdı, değil mi?
İbrahim Bey - Evvel emirde şunu söyleyeyim ki donanma
nın Karadeniz'e çıkması, Meclis-i Vükela kararıyla değildir ve bu,
Meclis'de tezekkür edilmemişdir. Maa-mafih Sadrazam Paşa bi
dayetde donanmanın çıkmamasına mümanaat ediyordu, halbuki
bilahire muvafakat etmiş. Bunun hikmetini sorduğumuz vakit, Sad
razam Paşa, yukarıda söylediğim şekilde teminat verdikleri cihetle,
müsaade etdiğini söyledi.
Necati Bey (Bolu) - Fakat, donanma Boğaz'dan çıkdıkdan
sonra tevakkuf etmiş ve Amiral, erkan ve zabitana kapalı zarflarla
emirler vermişdir.
İbrahim Bey - Emin olunuz ki efendiler, bu meseleden on beş,
yirmi gün evveline kadar malumatım yok idi ve zabitana kapalı
zarflarla emir verildiğini, bundan yirmi gün evvel, Daire-i A'yan'da,
aşağıdaki odada, bu meseleler mevzfi-i bahsolduğu vakit, Damad
Ferid Paşa ile Mahmud Paşa' dan işitdim. Binaenaleyh o güne kadar
bu meseleden hiç haberim yok idi.
Şeyh Tayyib Efendi (Ankara) - Almanya sefirinin Sadrazam
Paşa'ya verdiği teminat ve taahhüdat hakkındaki evrak, dosyasın
da mevcfid mudur?
İbrahim Bey - Tabii Babıali' de vardır; çünkü o vakit Hariciye
nazırı Sadrazam Paşa idi. (Sayfa: 7 1 )
Hilmi Bey (Basra) - Hükı1met-i seniyye bitaraflığı muhafaza
etmek için çalışmış. Fakat İtilaf devletleri bitaraflığın muhafaza
sı için Goeben ve Breslau sefinelerinin kumandanlarıyla mürette
batının tebdilini taleb eylediği zaman hükumet buna karşı ne yolda
cevab vermişdir?
86 MECLIS-1 MEBÜSAN SOAUŞTURMASI
hasıl olan itilaf üzerine olacak, vaziyet değişdi; yalnız şurasını anla
mak isterim ki bunun bu meselelerle alakası var mıdır? Zabta hacet
var mıdır?
Reis - Var efendim.
İbrahim Bey - Evet, İngilizler evvelce bu teklife muvafakat et
dikleri halde sonra rücu etdiler ve bize müzaheret etmemeğe baş
ladılar. Bilahire Vilayat-ı Şarkiye meselesi çıkdı, bunun için müza
kerata ibtidar edildi ve bu meselelerde bize en ziyade Almanlar
müzaheret etdi. Hatta Almanlar bize karşı: "Hukukunuzu müdafaa
ederiz" dediler ve gayr-i resmi birtakım vesayada bulundular. Bu
suretle biz de ona göre hareket etdik ve öylece iş gördük. Esasen bi
zim atalardan kalma bir darb-ı meselemiz vardır: Rus düşmanlığı ...
Fil-vaki Rusya asırlardan beri bizim düşmanımızdır; hatta bidayet-i
tesisinden beri memalikimizi istila ile meşhur ve meşguldür. Daima
gayesi bundan ibaret olan yegane hasmımız, Rusya hükumetidir.
İngilizlere gelince, bu devlet şimdiye kadar, yani Mısır ve Arabi me
selelerinin zuhuruna kadar bizim lehimizde idi. Fakat bu meseleler
den sonra İngilizler Mısır'a vaz-ı yed suretiyle Hindistan irtibatını
temin eyledikleri cihetle, maat-teessüf eski dostluğu terk etdiler ve
bizim hasmımız olan zümre-i ittifakiyeye dahil oldular. Bu tabir ile
Fransızların da hasmımız olduğunu kasdetmek istemiyorum, bizim
hasmımız, Moskoflar idi. Halbuki biz de bir tarafdan kendimize
zahir bulmak mecburiyetinde idik. Bunun için, tarihini tayin ede
mem, Avusturya-Macaristan hükumetinin Sırbistan hükumetine
karşı vaki olan hal-i harb ilanından hayli zaman mukaddem müza
kerata girişilmiş ve onun neticesi olarak itilaf hasıl olmuş idi ve Al
manlarla akdedilen bu ittifak, tedafüi olmak üzere yapılmışdır. Biz,
bu meseleye, ittifak takarrür etdikden sonra, muttali olduk ve hatta
malllmatımız olmayarak böyle bir vaziyete girdiğimizden dolayı,
kendi hesabıma söylüyorum, arkadaşlarımıza serzenişlerde bulun
duk. Bununla beraber ayrılmak elde idi; fakat şu mülahazalara ve
tedafüi ittifaka mebni ve İttifak-ı Müselles'ten -ki Almanya, Avus
turya ve İtalya'dan ibaretdi- İtalyanların o ittifaka dahil oldukları
halde, Fransızlarla itilaf erdiklerinden dolayı bizim ittifak, tedafüi
bir vaziyetde akdedilmiş ve İngilizlere karşı bazı kuyud var, zannın
dayım. Bu ittifak belki Rusya veya iki Balkan hükumeti tarafından
IBRAHIM BEY 93
reisi Asım Bey'dir ve kendisi gayet namuslu, afif bir adamdır. Diğe
ri başmüddei-i umumilik başmuavini Nihad Bey'dir; üçüncüsünü
pekiyi hatırlayamıyorum. Ben bunları çağırdım ve: "Beyefendiler!
Birtakım fecayi mevzu-i bahisdir ve bu, devletin, milletin namusu
na müteallik bir meseledir. Tahkikat yapacaksınız, yarın ahretde
elim sizin yakanızdadır, kim bu yolda harekete cüret etmiş ise onu
Zat-ı İlahi'nin huzurunda söyler gibi yazacaksınız" dedim. Bu ko
misyonlar Dahiliye Nezareti'ne merbut olduğundan muhabere ve
raporları Nezaret-i müşarün-ileyhaya aid idi. Bilahire de bendeniz
nezaretden çekilmiş idim.
Reis - Şimdi kavaid-i hukukiyeye ve ruh-ı insaniyete münafi
kanunlar tanzimi mevzu-i bahsoluyor; zaman-ı alinizde böyle
kanunlar yapılmadı mı?
İbrahim Bey - Bendenizin zaman-ı nezaretimde yapdığım
kanunlar, Sulh Hakimleri Kanunu ve heyet-i celilenizden geçen Ha
kim-i Münferid Kanunu, İcra Kanunu' dur ve bunlar ihtiyac-ı müb
rem olduğu cihetle muvakkat olarak neşredilmişdir. Sonra Katib-i
Adl Kanunu ile Ceza Kanunu'nun (Sayfa: 84) bazı maddeleri tadil
edildi. Mesela on beş yaşını ikmal edenlerin ihtidası kabul edili
yordu. Bunu yirmiye çıkardık ve ihtida muamelesi bu suretle tak
yid edildikden sonra bazı küçük çocuklar da, nikah ile alınıyordu,
binaenaleyh bunun da önünü almak maksadıyla yirmi yaşını ikmal
etmemiş inas için, ebeveyninin muvafakatı olmadıkca, nikah akdi
ne eimmenin adem-i mezuniyeti ve usul-i muhakemede mukavelata
dair olan mevadd ile halkın muamelatını tasib eden bazı maddeleri,
halkı müşkilatdan kurtarmak için, tadil etdim.
Reis - Meclis-i Vükela' dan geçen askeri kanunlar hakkında ne
buyuruluyor?
İbrahim Bey - Tabii Heyet-i Vükela, onları da kabul eder ve o
suretle Meclis' den geçerdi. Ben, nasıl kendi kanunlarımı kabul etdi
riyorsam, askeri kanunları da: "Harb-i hazır hasebiyle yapıyoruz"
dedikleri vakit istifa edip çekilecek değildim. Fakat şu insaniyete
mugayir olacak suretde yapılan kanun hangi kanundur? Bunu söy
lerseniz onun hakkında mütalaa-i hususiyemi arz edebilirim.
Reis- Mesela kumandanlar tarafından tatbik edilen Tehcir
Kanunu?
102 MECLIS-1 MEBÜSAN SORUŞTURMASI
" Bu Rabbinin b ir l ı'.'ıt fudur " an la mına g el en N emi Sures i'nin 40. ay etidir.
1 04 MECLiS-! MEBÜSİIN SORUŞTURMASI
Hitam-ı müzakerat
Saat Dakika
5 30
Bed-i müzakerat
Saat Dakika
2 00
Hitam-ı müzakerat
Saat Dakika
3 50
Bed-i müzakerat
Saat Dakika
4 00
hali kalmayan bir hayli na-kabil-i tavsif efal ve harekat baş göster
di. Heman her yerde silahlar, bombalar, istiklal bayrakları ve daha
bir hayli isyan istihzaratı keşfedildi. En müthiş düşmanımızla hayat
ve memat mücadelesinde bulunan ordumuzun zaten bin müşkilatla
temin olunan erzak ve mühimmat sevkiyatı ve bilhassa bir talihsiz
lik ihtimali önünde hatt-ı ric'ati tamamıyla taht-ı muhatarada idi.
Bir tarafdan harb etmek ve diğer tarafdan asilerin tedib ve muha
fazasıyla uğraşmak imkanı olmadığı salahiyetdar makamlar tara
fından teyid edilmekde idi. Bu hal-i hevl-nak önünde fevkelade bir
tedbire müracaat lüzumu kesb-i katiyyet eylemiş olduğunda ısrar
edildi. Başkumandanlık tarafından menatık-ı harbiyede ordumuzun
selameti tehdid edilen yerlerdeki ahalinin münferiden veya mücte
mian başka bir tarafa nakil ve iskan edilmesi teklif olundu. Bu da
bütün tedabir-i fevkalade misillu ancak bir zaruret-i katiye halinde
ve zaruret mikdarınca tatbik edilecek idi. Başkumandanın, ordunun
selameti ve emniyet-i harekatı namına vuku bulan ısrarı üzerine
ordu kumandanlarına böyle bir salahiyet verilmesine mecburiyet
hasıl olmuşdu. Eminim ki bu ahval-i mücbire-i fevkalade önünde
her hangi medeni devlet, her hangi heyet-i hükumet bulunsa idi aynı
suretle hareketde tereddüd etmezdi. Bu tedbire müracaat edilmese
idi bilahire hadis olan vaziyete göre ordumuzun, önden ve arka
dan iki ateş arasında kalmış olacağı iddia edilmişdi. Binaenaleyh
mevzu-i bahsolan kanun, ordunun ve bin-netice memleketin emn
ve selametini temin zaruret-i (Sayfa: 135) hakikiyesinden mütevel
lid bir tedbir-i askeri ve ihtiyatiden ibaretdi. Bu suretle kıyam ve
isyan edenler gayr-i muharib düşman ahalisinden olsa hukuk-ı bey
ned-düvel ahkamınca haklarında en şiddetli bir muamele tatbikinde
kumandanlar muhtar olacaklardı. Halbuki memleketin evladı ol
duklarına göre kabahatleri nisbet kabul etmez derecede daha büyük
olmakla beraber bahseylediğim mahall-i ahere nakil ve iskan tedbir
lerinin ittihazında epeyce tereddüd edildi. Maa-mafih bütün mem
leketin mukadderatıyla uğraşıldığı bir sırada ordunun selameti dahi
tehlikeye ilka edilemez idi. Beka ve mevcudiyeti için bütün millet
her türlü fedakarlıklara, her türlü mahrumiyet meşakkatlere katla
nır iken en can alacak bir zamanda düşmanla iştirak edenlere bütün
ümid-i necat ve halasımız feda olunamaz idi. Bu tedbirin en muva-
AHMED NESIMI BEY 1 63
fık bir suretde tatbikinden bile şikayetler işidileceği tabii: idi. işbu
kanunun neşrinden biraz sonra doktorların tavsiyesi üzerine bera-yı
tedavi: Karlsbad'a gitdim ve orada Temmuz' dan Ağustos nihayetleri
ne kadar iki ay kaldım. Binaenaleyh şikayet olunan ahvalin zaman-ı
vukuunun kısm-ı külli:sinde İstanbul'da bulunmadım. Avdetimden
sonra bu tedbirin hi:n-i tatbikinde bazı bed-tıynet eşhas tarafından
bir hayli su-i istimalat irtikab olunduğunu haber aldım. Bunun
üzerine o vakit Dahiliye nazırı bulunmuş olan Talat Bey'in nazar-ı
dikkatini kemal-i ehemmiyetle celbederek bu hususda en müessir
takibat ve tedabi:rin icrasını ve fazla olarak suret-i mahsusada teşkil
olunacak komisyonlar vasıtasıyla faillerinin meydana çıkarılıp teczi
ye edilmesini taleb eyledim. Fil-vaki a'zasının namuslarına ve efkar
ve hissiyatına bütün mevcudiyetimle itimad eylediğim komisyonlar
tayin edilerek vukuat mahallerine izam edildi. Bu komisyonların
icra eyledikleri tahkikat neticesinde bir hayli müttehemler mahkum
edilerek içlerinden bazıları asılmak suretiyle şiddetli cezalarla teczi
ye edildiklerini Dahiliye nazırı Bey kerraren beyan etmiş idi. Harbin
zaman-ı galeyan ve imtidadında memleketin hiil-i tabi:i:den pek uzak
bir vaziyetde bulunduğu bir sırada tahkikat-ı arnika ve vesaya icrası
müşkil olup faillerin kaffesinin bihakkın takib ve tecziye edileme
yeceği umfir-ı tabiiyeden idi. Maa-mafi:h bu tarzda hareket etmekle
a'zasından bulunduğum Hükumet'in mesleğini bütün aleme karşı
göstermiş olmakla beraber her halde bu icraatın ondan sonra büyük
fa.ideler husUle getirdiğine hiç şübhe yokdur.
Efendiler, bu suretle vazifelerini tecavüz edenler veyahud icra-yı
şekavet edenler, bu milletin şanına leke i:ras etmek isteyenler bugün
takib ve en ağır cezalar ile tecziye edilebilirler. Mizacımı, efkar ve
hissiyatımı bilenler emindirler ki haberdar olur olmaz elimden ge
leni yapmakdan geri kalmadım. Memleket hiil-i tabi:i:de olmayıp bu
kanunun tatbikinde dahi hiçbir vazife-i kanuniyem bulunmadığın
dan ve kanunun intişarından biraz sonra Karlsbad'a gidip iki ay gay
bubet eylediğimden memleket dahilinde bu kanunun tatbikatından
mütevellid mesuliyete hiçbir vechle muhatab olamayacağım umfir-ı
tabiiyedendir. Esasen kanunun zaman-ı tatbiki ile şikayet olunan
ahvalin (Sayfa: 136) zaman-ı vukuunun kısm-ı külli:sinde memuri
yetim başında olmayıp bera-yı tedavi Karlsbad'da bulunuyor idim.
1 64 MECLIS-1 MEBÜSAN SORUŞTURMASI
İlyas Sami Efendi (Muş) - Yani bunlar fena tutulmuş, fena tec
ziye edilmiş mi demek istiyorsunuz Ragıb Bey?
[Ahmed] Nesimi Bey (İstanbul) - Bilmiyorum; yalnız hal-i
harbde iken birtakım adamlar, düşmanlar ile münasebetde bulunur
ve onlar delail ve vesaiki ile divan-ı harblere verilir ise niçin kanu
nen ceza veriliyor der misiniz? Elbet demezsiniz. Fakat bunların
adedi çoğalırsa o vakit bu, bir nevi mesele-i siyasiye şeklini alır ve o
vakit itidal ve basiret tavsiye edersiniz; eğer yine itidal görmezseniz
başka tedab1re tevessül edersiniz.
Ragıb Nişaşibi Bey (Kudüs-i şerif) - Hissiyat-ı alilerinize mü
teşekkiriz; fakat ben de resmi bir muamele olup olmadığını soru
yorum, yani Meclis-i Vükela bu meseleyi tezekkür etmemiş midir?
[Ahmed] Nesimi Bey (İstanbul) - Meclis-i Vükela'da benim
huzurumla verilmiş bir karar yokdur.
Reis - Altıncı suale geçiyorum; muvafık mı efendim? (Muvafık
sadaları) Bu sualde: "Vakayi-i harbiyeden sevkül-ceyşe taalluk et
meyen ve binaenaleyh ketmi lazım gelmeyenleri mücerred muhafa
za-i mevki diiyesiyle ketm eylemesi ve her guna birer menfi sebeble
düşmana çiğnetdiği vatan-ı muazzez aksamının avakıb-ı elimesin
den milleti vakit ve zamanıyla haberdar etmemesi " soruluyor.
[Ahmed] Nesimi Bey (İstanbul) - Bundan haberim yokdur; va
kit ve zamanıyla teblig ve neşretmediği şeyler nedir?
Reis- Mesela sukut eden mahaller, ordunun ric'at veya bozul
ması gibi ahval?
[Ahmed] Nesimi Bey (İstanbul) - Katiyyen haberim yokdur;
yapanlar mesuldürler.
Reis- Her gün harekiit-ı harbiye ve sukut eden mahaller hak
kında malumat verilir mi idi ?
[Ahmed] Nesimi Bey (İstanbul) - Bize verilen malumat, harice
verilen malumat ile tetabuk ederdi; yani sizden saklamışlarsa, biz
den de saklıyorlardı.
Reis- Mesela meşhur şehirlerin sukutu gazetelerde yazılmazdı;
siz bunun için nazar-ı dikkati celbetmez mi idiniz?
[Ahmed] Nesimi Bey (İstanbul) - Daima söylenirdi ve hatta
ben bir defa sorduğum zaman Almanlar da böyle yapıyor, mesela
Bağdad sukut etdi denilecek yerde Bağdad'ın şimalinde bulunan
AHMED NESIMI BEY 1 71
Hitam-ı müzakerat
Saat Dakika
5 15
Bed-i müzakerat
Saat Dakika
2 00
mizle beraber bir uzlaşma sulh-i müctemi akdeylemek için kati bir
teklifde bulunmayı düşündük; fakat Malinof Kabinesi'ni düşürmük
pek kolay olmadığı için tabii planımız, sulh-i müctemi temin etmek
cihetinde temerküz etmişdi; Bulgaristan'ın bu temayülünden başka
Avusturya-Macaristan da iktisadi vaziyetinden dolayı sulhe hahiş
karlık gösteriyordu; binaenaleyh Sadrazam Paşa'nın Bulgaristan'la
görüşdükden ve Avusturya-Macaristan ile de mutabık kaldıkdan
sonra üç devletin Almanya'yı, fedakarlık etmek şartıyla, sulh-i mü
ctemiye iknaya ve hatta icbara sarf-ı mesai olunmasını ve olmadığı
takdirde, vaziyetimizi nazar-ı itibara alarak ve müttefikimize alenen
söylemek şartıyla üç devlet namına bir sulh-i müctemi teklif edil
mesini teklif etmek istedik. Fil-vaki bizim Almanya ve Bulgaristan
ile birtakım mesail-i muallakamız mevcud idi; binaenaleyh gerek
bunun için ve gerek Almanya ile münakid muahedatımızın menafi-i
esasiyesinden mahrum olmak tehlikesine maruz kalmamak için bu
meselede kemal-i maharet ve itidal ile hareket etmek iktiza ediyor
du; esasen henüz bir felaket yüz göstermemişdi; binaenaleyh düşü
nünüz; bu, ne büyük bir mesuliyeti müstelzim idi. Bunun üzerine
Sadrazam Paşa heman bu müzakeratın ihzarı için seyahate çıkdı;
İstanbul' dan müfarekat etmezden evvel, verilen karar üzerine, Bul
gar sefiri Mösyö Koloşef'e müracaat etdi ve Mösyö Malinof'un
Sofya istasyonunda elini sıkmak şerefine tavassut etmesini rica ey
ledi. Mösyö Koloşef bu hususda lazım gelen teminatı vermekle be
raber bu mülakatın temini teşebbüsünde bulundu. Lakin maa-t-te
essüf, Mösyö Malinof hastalığı hasebiyle, istasyona gelemedi ve bu
suretle mülakat kabil olmadı. (Sayfa: 148) Eğer bu mülakat vuku
bulmuş olsa idi Sadrazam Paşa, Mösyö Malinof'a atiyen de Bulga
ristan ile yapılacak ittifakın muhassenatından bahsedecekdi ve aynı
zamanda sulh-i müctemi planımızın esasını da ihzar etmiş olacakdı.
İşte o esnada Sofya sefirimizden aldığımız raporlarda Almanya' dan
Bulgaristan'a kundura ve elbise gönderilmiş ve erzak meselesi dahi
temin edilmiş olduğundan dolayı Bulgaristan ahvalinde esaslı asar-ı
salah meşhud olmağa başladığı bildiriliyordu; aynı zamanda bizim
de Suriye' deki vaziyetimizin müdafaa için kafi derecede iyi olduğu
nu ve yakınlarda bir hatta kadar ric'at etdikden sonra Almanların
yeni bir taarruza geçeceklerini Enver Paşa, Meclis-i Vükela'da söy-
AHMED NESIMI BEY 1 79
Hitam-ı müzakerat
Saat Dakika
4 00
Bed-i müzakerat
Saat Dakika
2 30
leyh doğru bir şey söylemeyeceğim. Zat-ı alileri öyle bir kanunun
Meclis'e verildiğinden emin misiniz?
Halid Bey (Divaniye) - Öyle zannediyorum.
Reis- Başka sorulacak sual var mı efendim? (Hayır sadaları)
Celse hitam bulmuşdur.
Hitam-ı müzakerat
Saat Dakika
3 45
HALİL BEY
Adliye nazır-ı esbakı / Meclis-i Mebfısan reisi
Bed-i müzakerat
Saat Dakika
3 15
gazetelere teblig etmek hal-i harbde fena bir netice verir" demiş idi.
Dahiliye Nezareti tarafından memfırin-i mülkiyenin sıkı bir takib
ve teftişe tabi tutulduğunu da Şura-yı Devlet'e vürud eden evrak-ı
tahkikiyenin kasretinden anlıyordum. Kavanin-i hazıra maat-tees
süf memfırin-i askeriye ve mülkiyenin vazifelerini icra esnasında ika
etdikleri ceraimden dolayı müddei-i umumileri takibden menediyor.
Reis - Dördüncü sual hakkında başka bir mütalaa var mı efen
dim? (Hayır sadaları) Bu sualde: "Kavfüd-i hukukiye ve insaniyeye
ve hassaten Kanun-ı Esasi'mizin ruh ve sarahatine külliyen münafi
muvakkat kanunlar ve emir ve nizamlar ısdar ederek memleketi bir
sahne-i fecayie kalbeylemesi" mevzu-i bahisdir.
Halil Bey (Menteşe) - Nezaret'de bulunduğum zamanlarda
Kanun-ı Esasi'nin ahkamına mugayir suretde kanun-ı muvakkat
tanzim edildiğini bilmiyorum ve böyle bir kanuna bilerek vaz-ı imza
etmedim. Maa-mafih kavanin-i muvakkatenin Kanun-ı Esasi'ye
mugayereti iki suretle olabilir: Biri ahkamı itibarıyla, diğeri de za
man ve esbab-ı neşri itibarıyladır. Zaman ve esbab-ı neşri meselesi,
sırf ictihadi ve takdiri bir meseledir. Binaenaleyh tatbikat-ı cezfü
yeye mevzu teşkil edemez. Takrir sahibinin bu hususdaki nokta-i
nazarını izah ederseniz cevab veririm.
İlyas Sami Efendi (Muş) - Bu, tehcir meselesidir.
Halil Bey (Menteşe) - Mucib-i şikayet olan Tehcir Kanunu,
ben Kabine'ye dahil olmadan evvel neşredilmişdir; hatta bu kanu
nu müteakıben tanzim ve mevki-i icraya vaz edilmiş olan Tasfiye
(Sayfa: 1 74) Kanunu da zaman-ı nezaretimde yapılmamışdır; bu
itibar ile bunlara da muhatab olmayacağım tabiidir. Kabine'ye ta
rih-i duhulüm olan 1 1 Teşrin-i evvel 1 33 1 [24 Ekim 1 9 1 5] tarihin
den sonra sahib-i takririn mevzfı-i bahsetdiği kavanin-i muvakkate
varsa onlara dair cevab vereyim; fakat Tehcir Kanfınu'nun zaman-ı
tatbikinde kabinede bulunmadığım için o tarihden evvelki zamana
füd kanunlara cevab veremem.
Ragıp Nişaşibi Bey (Kudüs-i şerif) -Lakin Tehcir Kanunu'nun
sfıret-i tatbikiyesi hakkındaki malfımatınızı lfıtfederseniz bizi tenvir
etmiş olursunuz.
Halil Bey (Menteşe) - Pekala efendim, izah edeyim: Bendeniz,
Tehcir Kanunu'nun esna-yı tanzim ve tatbikinde Berlin'de bulu-
HALiL BEY 207
için, Fransız konsoloshanesinde ele geçen bazı vesaik ile düşman ta
rafına temayülleri tahakkuk eyleyen bazı adamları ordu mıntakası
haricine tebide başlamışdı. Ben, bundan haberdar olunca Dahiliye
ve Harbiye nazırlarına müracaat ederek bu muamelenin doğru ol
madığını, tevkifi lazım geldiğini söyledim ve bu hususun temini için
emirler verdirdim; öyle zannediyorum ki Suriye tehcirinin mahdfıd
bir sahada kalmasında teşebbüsatımın pek ziyade tesiri olmuşdu.
(Sayfa: 1 76)
Şemseddin Bey (Ertuğrul) - Arabistan ve Suriye'de vaki olan
ahval-i malUme, Dördüncü Ordu kumandanı olan zatın aynı za
manda Bahriye nazırı sıfatını haiz bulunduğu zamana müsadifdir.
Halbuki irade-i seniyye istihsaline lüzum görülmeden idam olunan
bir A'yan a'zasının akıbetinden Kabine a'zası bilahire haberdar ol
muş imiş; binaenaleyh buna muttali oldukdan sonra Kabine a'zası
nın böyle bir zat ile teşrik-i mesaisine mahall var mı idi?
Halil Bey (Menteşe) - Pekala takdir buyurursunuz ki devletin
büyük bir harb ile meşgul olduğu esnada memleketde bir kabine
buhranı hasıl etmek müşkil bir mesele idi. Onun için bu tarik ih
tiyar edilmedi. Maa-mafih ahval-i adiyede olsa idi, bit-tabi siyasi
nokta-i nazardan meseleyi mevzu-i bahsedip Kabine buhranı da
vet edilebilirdi; fakat bu ciheti de epeyce düşündük; lakin netice
itibarıyla Kabine buhranı ihdasından dolayı memlekete mazarrat
geleceğini tahmin ederek bundan sarf-ı nazar eyledik. Zira buhran
tevlidiyle meselenin tamiri de kabil değil idi.
Şemseddin Bey (Ertuğrul) - Demek ki bu mesele düşünüldü.
Halil Bey (Menteşe) - Evet, düşünüldü; hatta ben kendi ken
dime düşündüğüm zaman Kabine buhranını memleket için muzırr
telakki etdim, çünkü ahval ve şerait buna müsaid değildi. Eğer ah
val müsaid olsa idi bu, mevki-i icraya vaz olunurdu. Nitekim he
yet-i celileniz de birçok meselelere karşı, yine mülahaza-i vataniye
ile sükut ve tahammül etmiş ve müsaid zamana intizar ederek ic
raata geçmemiş ve hakk-ı mürakabesini istimal etmemişdi. Vakayi-i
mallı.menin cereyan etdiği zaman zarfındaki ahval ve şerait nazar-ı
dikkate alınırsa zannederim ki, bunlar elbetde mazur görülür.
Ragıp Nişaşibi Bey (Kudüs-i şerif) - Şemseddin Bey'in dediği
gibi bir nazırın Kabine'den ihracı buhran-ı vükelayı mucib olmaz-
210 MECLİS-1 MEBÜSAN SORUŞTURMASI
dı; aynı zamanda Bahriye nazırı olan Cemal Paşa, Dördüncü Ordu
Kumandanı olmak itibarıyla, diğer bir nazırın kumandası altında
idi ve bu, gayet garib bir vaziyet idi. Eğer Hükumet istese idi, Kabi
ne buhranına hacet kalmadan, Cemal Paşa'yı nezaretine celbeder ve
kumandanlık vazifesini ref eyler idi. Çünkü Babıali Cemal Paşa'nın
harekatından, Beyrut'da on bir kişi idam olundukdan sonra haber
dar olmuş ve hatta bu gibi ahvalin tekerrür etmemesi için işaratda
bulunmuşdu. Halbuki Cemal Paşa, ikinci defa İstanbul'dan celbet
dirdiği A'yan a'zasından bir zatı ve saireyi de idam etdirmişdi; yani
işarata rağmen harekatını teşdid eylemişdi. Bundan başka birçok
ahallyi hiç cürmü olmadan bila sebeb tehcir etmiş ve Cemal Paşa,
Babıali'nin emirlerini dinlemez olmuşdu. Binaenaleyh böyle bir
adamın kabinede bulunması caiz değildi veyahud kumandanlıkdan
uzaklaşdırılarak Bahriye Nezareti'ne getirilebilirdi. (Sayfa: 1 77)
Halil Bey (Menteşe) - Nitekim geldi.
Ragıp Nişaşibi Bey (Kudüs-i şerif) - Bade harabül-Basra.
Halil Bey (Menteşe) - Bu hususda Babıali'nin vaki olan işarat
ve müdahalatı tesirsiz kalmış olduğu hakkındaki iddia doğru değil
dir. Çünkü Babıali'nin o müdahaleleri olmasa idi ihtimal ki Cemal
Paşa, tehcir muamelesini daha ziyade yapacakdı. Yani şunu demek
istiyorum ki Babıali'nin müdahalesi tehciri mahdud bir derecede
tevkif etmişdir.
Ragıp Nişaşibi Bey (Kudüs-i şerif) - Demek ki Cemal Paşa,
Babıali'yi dinlemeyerek hod-be-hod muamelatda bulunmuş! . .
Reis - Efendim, Zat-ı alileri Adliye Nezareti'nde bulunduğunuz
vakit Münakehat ve Müfarekat Kanun-ı Muvakkati neşredilmişdi;
halbuki bu kanun-ı muvakkat, Kanun-ı Esasi'nin ruh ve sarahati
ne külliyen münafi olarak Meclis-i Umumi'nin küşadından bir gün
evvel neşredilmişdi ki bu da Kanun-ı Esasi'nin ruh ve sarahatine
külliyen mugayir olarak zikredilen kavanin-i muvakkate idadına
dahil olmuşdur.
Halil Bey (Menteşe) - Münakehat ve Müfarekat Kanunu'nun
ne gibi esbab ve mülahazata binaen neşredildiğini geçen sene Adli
ye Encümeni'nde izah etmişdim; zannedersem Zat-ı alileri de orada
hazır idiniz.
Reis- Hayır, geçen sene Adliye Encümeni'nde yokdum.
HALiL BEY 211
Hitam-ı müzakerat
Saat Dakika
5 10
CAVİD BEY
Maliye nazır-ı esbakı I Biga mebusu
Bed-i müzakerat
Saat Dakika
2 30
Enver Paşa da bunu şahsına karşı bir emniyetsizlik telakki etdi ve:
"Emniyetsizlik izhar ediyorsanız işi o noktadan müzakere edelim"
dedi. Bunun üzerine ben de sözlerimi tekrar etdim ve: "Mesele;
emniyet, adem-i emniyet meselesi değildir; fakat madamki kuva
yı berriye ve bahriyenin kumandanı sizsiniz; o halde her şey sizin
emriniz ile cereyan etmelidir, mütalaasındayım" dedim. Aynı günde
veya bir gün evvel de Avusturya sefiri, Talat Bey'e müracaat ederek,
Romanya'nın Avusturya aleyhine yürümesi ihtimaline mebni do
nanmanın Karadeniz'e çıkıp bir nümayiş yapmasını teklif etmişdi.
Ben bu teklife karşı da itiraz etdim ve o ictimada hazır olan Cemal
Paşa dahi: "Ne Romanya'nın, ne de Bulgaristan'ın donanmamız
dan korkarak tebdll-i meslek etmeyeceklerini" söyledi; o zaman
Köstence'ye asker ihracı teklifleri bile oldu. Lakin Cemal Paşa da
şöyle mukabelede bulundu ve: "Siz Köstence'ye asker çıkartırsınız,
fakat Bulgarlar da İstanbul'a yürür, binaenaleyh bunu nasıl mene
dersiniz? " dedikden sonra: "Bizim donanma da Rus donanmasına
tesadüf etmeden döner, gelir" dedi.
Reis- Asker ihracını kim teklif etdi?
Cavid Bey (Biga) - Hazır bulunanlardan biri söylemişdi; ismi
ni tahattur etmiyorum. O ictimada birçok müzakereden sonra Al
manya ve Avusturya'ya bir hidmet olmak üzere Romanya hareket
etdiği takdirde bitaraf kalamayacağımızın bir lisan-ı münasib ile
Romanya'ya tebligine karar verilmişdi.
Gemilerin Karadeniz'e çıkmaması Heyet-i Vükela'ca karargir
olduğu halde Eylül'ün sekizinci günü o zaman burada bulunan
ve arz-ı veda etmek üzere nezdime gelen Bulgar rical-i siyasiyesin
den Monsieur Ganadiyef ile Sefir Monsieur Tochef'den Goeben ve
Breslau'nun Karadeniz'e çıkdıkları haberini aldım ve bunun üze
rine heman istifanamemi yazdım; sonra donanmaya müteallik bir
iş için beni görmek istemiş olan Bahriye Nazırı Cemal Paşa'nın
yanına gitdim; Cemal Paşa'nın yanına girdiğim vakit, bizim do
nanmamızı da Karadeniz'e beraberce çıkmağa davet eden Amiral
Souchon'un emrine karşı gemilerin çıkmaması için telefon ile emir
verdiğini gördüm. Biraz sonra da Goeben'in tekrar avdet etdiği ha
beri geldi; bunun üzerine ben de istifanamemi vermedim. Eylül'ün
on dördüncü günü Enver Paşa, Rus donanmasının Karadeniz'de
240 MECLIS-İ MEBÜSAN SORUŞTURMASI
him Bey'i buldum. İbrahim Bey de, vaki olan sualime karşı, ken
disinin bundan haberdar olmadığını ve fakat daha mühim bir me
sele için Sadrazam Paşa'yı görmekliğimin lazım olduğunu söyledi;
esasen aynı zamanda Sadrazam Paşa da beni davet etdi. Bunun
üzerine Babıall'ye gitdim; Sadrazam Paşa'nın nezdinde Enver Paşa,
İbrahim Bey dahi vardı. Said Halim Paşa, Rus donanmasının bizim
donanmamızın manevralarını ihlal etdiğine ve donanmamıza teca
vüz eylediğine ve binaenaleyh muhasamat başlamış olduğuna dair
bir telgrafname okudu.
Reis
- Sadrazam Paşa mı okudu?
Cavid Bey (Biga) - Evet, Sadrazam Paşa okudu ve fikrimi sor
du; ben de bu işin böyle olacağını evvelce söylediğimden bu husfıs
da ilave edecek bir fikrim olmadığını beyan etdim; biraz sonra Ce
mal Paşa ile Talat Bey de geldiler; fakat onlar benden evvel, Enver
Paşa vasıtasıyla, vakadan telefonla haberdar olmuşlardı zannında
yım. Sonra Odessa'nın bombardıman edildiğine dair gayr-i resmi
bir telgraf okundu; fakat bunun için de, aslı yokdur, dediler. Sadra
zam Paşa, cereyan eden ahvalden kendisinin haberdar edilmediğini
söyleyerek bu vakanın müstahzar olduğu zehabında bulunduğunu
anlatmak istedi veyahfıd bana öyle geldi. Çünkü "Ahvalden ben
haberdar edilmiyorum" dediği için "Bunlar biliniyor idi de bana
söylenilmedi" manası çıkarılabilir. Said Halim Paşa mütalaatına
devam etdi ve kendisinin şimdiye kadar sürüklenmiş olduğundan
ve fakat tefrika husule getirmemek için her şeyi kabul etdiğinden,
maa-mafih badema böyle yapmayacağından, arzu ederlerse harb
tarafdarlarının memleketin mukadderatını ellerine almalarından ve
kendisinin harb etmeyeceğinden bahseyledi. Bunun üzerine Enver
Paşa da meseleden haberdar olmadığını ve şimdiye kadar kendili
ğinden bir şey yapmamış olduğunu söyledi. (Sayfa: 214)
Harun Hilmi Efendi (Tekfurdağı) - O halde bunları kim yapı
yormuş; şeytanlar mı? ..
Cavid Bey (Biga) - Gece evime gelir gelmez, Fransa sefiri ya
kendisinin gelmesi veyahfıd benim sefarethaneye gitmekliğim için
telefon etdi. Bunun üzerine Fransa sefarethanesine gitdim. Sefir
Odessa'daki İngiliz konsolosundan gelen bir telgrafname ile Odes
sa'nın topa tutulduğundan haberdar olduklarını ve henüz Rusya
CAVİD BEY 255
Hitam-ı müzakerat
Saat Dakika
5 00
CAVİD BEY
Maliye nazır-ı esbakı / Biga mebusu
Bed-i müzakerat
Saat Dakika
3 15
-ki o zaman pek çok gelmeğe cesaret eden de yokdu- fikrimi daima
açıkça söylüyordum ve bundan dolayı muaheze ediliyordum. Her
halde ben bu hilaf-ı vaki beyanata hiçbir suretle iştirak etmedim ve
hatta iki sene kadar Meclis'in hiçbir ictimaında harb lehinde veya
aleyhinde söz söylememek mecburiyetinde kalmamak için vazifemi
Muvazene-i Maliye Encümeni'nde ifa etdim. Müsaadenizle şurası
nı da söyleyeceğim ki Kabine'den istifa eden yegane mebus oldu
ğum halde heman hiç kimse: "Kabine' den neye çekildiniz? " diye de
bana bir sual sormadı.
Mustafa Fevzi Efendi (Saruhan) - Hakikaten öyle oldu.
Reis - Bu sual hakkında başka bir mütalaa var mı ? (Hayır sa
daları) Üçüncü sualde: Seferberlikden sonra ve ilan-ı harbden evvel
İtilaf hükumetleri tarafından vuku bulan şerefli ve faideli teklifleri
reddeylemesi ve Almanya'dan bir guna taahhüd ve zaman almak
sızın ve bir faide-i gaiye temin etmeksizin harbe sürüklenmesi hak
kındadır.
Cavid Bey (Biga) - İtilaf devletleriyle cereyan eden müza
kerarı dün arz etdim. Maa-mafih seferberlik ile ilan-ı harb arasın
daki müddet zarfında Almanya ile akdedilen ilk muahede ile de
ğilse de diğer bazı vesaikle bazı taahhüdat alınmış ve bazı fevaid
temin olunmuşdur. Ancak bunların müzakeresi muahedenamelerin
Hükumet'ce Şubenize tevdiine vabestedir.
Reis - Yani seferberlikden sonra ve ilan-ı harbden evvel vaki
olan muamelatı söylediğinizi tekrar ediyorsunuz değil mi?
Cavid Bey (Biga) - Evet efendim, onları söyledim ve tabii Al
manlardan alınan taahhüd ve zamanın mahiyeti ve Almanya'nın
bize menfaat temin edip etmediği ilk muahede ile bu muahedeyi
muhtelif tarihlerde ikmal eden zeyllerinden anlaşılır.
Harun Hilmi Efendi (Tekfurdağı) - Bu meseleye dair 1 0420
numaralı ve 20 Teşrin-i san! 1334 [20 Kasım 1 91 8] tarihli Sabah
gazetesinde ber-vech-i ati bir fıkra görülmüşdür; müsaade ederse
niz okuyacağım: "Paşa Hazretleri, Londra'dan infikakimden evvel
Edward Grey'i gördüm idi. O zat, bana muharebeye girişimizin ne
büyük hata olduğunu uzun uzadıya anlatdıkdan sonra dedi ki: 'Ne
ise, olan oldu; bir kerre harbe (Sayfa: 228) karışdınız. Hiç olmazsa
bizim ile bitaraf kalınız ve Boğazları yine kapayınız, Hollanda'ya
CAVID BEY 271
bir muameledir.
Cavid Bey (Biga) - Hayır, meşru değildir ve bu muamelenin
meşru olduğunu kim söylemişdir? Katiyyen meşru değildir ve hır
sızlıkdan bir farkı yokdur, komisyon almak, hazineden para çal
makdır ve bunun her şekli gayr-i meşrudur ve irtikab edene de hır
sız denilir.
Ragıb Nişaşibi Bey (Kudüs-i şerif) - Avrupa' da maliye nazırları
istikraz yapdıkları vakit alırlar.
Cavid Bey (Biga) - Avrupa' da böyle bir itiyad mevcud olduğu
da doğru değildir; esasen komisyon olarak alınacak para bin-netice
hazineden çıkar ve bu takdirde istikraz hasılı olarak hazineye gire
cek meblağın mikdarı bu nisbetde azalır.
Ragıb Nişaşibi Bey (Kudüs-i şerif) - Ben böyle işitdim de ...
(Sayfa: 232)
Cavid Bey (Biga) - Hayır, Hayır.. Böyle bir şey katiyyen yok
dur ve bu, bizim memleketde bilmem hangi devirden kalmış bi-asl
ve esas bir şayiadır.
276 MECLIS-1 MEBOSAN SORUŞTURMASI
Hitam-ı müzakerat
Saat Dakika
5 20
CAVİD BEY
Maliye nazır-ı esbakı / Biga mebusu
Bed-i müzakerat
Saat Dakika
2 00
Reis
- Celse açılmışdır; sekizinci sual: Harbin ihdas eylediği
müşkilat karşısında halkın ihtiyacını tehvin edecek tedabire teves
sül eyleyecek yerde birtakım eşhas-ı maddiye ve hükmiyenin ihraz-ı
servet eylemesini teminen ihtikar ve su-i istimal yollarına saparak
memleketin iktisadiyatını batırması hakkındadır.
Cavid Bey (Biga) - Acaba, sahib-i sualin bundan maksadı ne
dir?
Reis- Müşteki; birtakım şirketler vücude getirildiğini ve bun
ları vücude getirmek için ihtikara sebebiyet verilmiş olduğunu, hal
kın iaşesini düşünmek lazım iken ferdi ve şahsi birçok adamlara
para kazandırıldığını söylüyor.
Cavid Bey (Biga) - Biliyorsunuz ki ben hadise-i harbin fer
dasında istifa etdim; mevzu-i bahsolan şirketlerin heman kaffesi
harbin ilanından sonra Talat Paşa Kabinesi'nin teşekkülüne kadar
geçen müddet zarfında teşkll olunmuşdur. Esnaf cemiyetleri ve siiir
şirketler ve cemiyetler o zamanın mahsulüdür ve bu şirketlerin te
şekkülü hususunda benim tarafımdan hiçbir tesir vaki olmamışdır.
Ben bu şirketlerin ne suretle teşekkül etdiklerini bilmiyorsam da
istidlalime göre o zaman memleketde doğrudan doğruya milll ser
maye ile müteşekkil şirketler mevcud olmadığını düşünmüşler ve
bu mülahazaya istinaden bu şirketleri vücude getirmeğe teşebbüs
eylemişlerdir. Bunların bidayet-i teşekküllerinde bir inhisar kas
dı olduğunu zannetmiyorum. Bunu sonra vakayi tevlid eylemiş
dir. Devlet himayesini, şu veya bu şirkete, şu veya bu sınıf ahaliye
kasretmek istediği zaman bundan birtakım fena netayic tevellüd
edeceği vareste-i iştibahdır. Her memleketin tarih-i iktisadisi buna
şahid olmuşdur. Ben gerek Hükumet'de bulunduğum ve gerek bu
lunmadığım zamanlarda ilmi prensiblerin iktizası olarak devletin
300 MECLiS-! MEBÜSAN SORUŞTURMASI
*
Met inde "müt en effi "' şek li nde yazı lmıştır. Doğrusu "mü ntefi " olma lıdır.
CAViD BEY 315
Hitam-ı müzakerat
Saat Dakika
3 15
Bed-i müzakerat
Saat Dakika
3 50
Reis - Bu sual hakkında başka sorulacak bir şey var mı? (Ha
yır sadaları) O halde sekizinci suale geçiyorum, bu sualde: Harbin
ihdas eylediği müşkilat karşısında halkın ihtiyacını tehvin edecek
tedabire tevessül eyleyecek [edecek] yerde birtakım eşhas-ı maddi
ye ve hükmiyenin ihraz-ı servet eylemesini teminen ihtikar ve sfı-i
istimal yollarına saparak memleketin iktisadiyatını batırması mev
zfı-i bahisdir ki bu sualden maksad, esnaf cemiyetlerinin teşekkülü
ve bunların ihtikarıdır.
Ali Münif Bey (Haleb) - Talat Paşa Kabinesi zamanında şirket
leri ihtikara sevk edecek hiçbir muamele mevzu-i bahsolmamışdır;
eğer bundan maksad iaşe meselesi ise ...
Reis - İaşe de var.
Ali Münif Bey (Haleb) - İstanbul'un iaşesi, Talat Paşa Kabinesi
teşekkül etdiği zaman, Talat Paşa'nın riyaseti altında bir komisyon
tarafından idare ve temin ediliyordu ve zannederim ki bu komis
yonda en ziyade faaliyet ibraz eden son zamanlarda İaşe Nezare
ti'nde bulunmuş olan Kemal Bey idi. Fakat bu halin devam edeme
yeceği Meclis-i Vükela'ca anlaşıldığından iaşe umun, Kabine'nin
teşekkülünden iki üç ay sonra bir kararname ile Harbiye Nezare
ti'ne devredildi ve o kararname de Meclis-i Mebfısan'da müzake
re edilerek çıkdı; aynı zamanda Talat Paşa Kabinesi ihtikarı tervic
değil, bilakis ihtikara meydan vermemek için bir kararname yapdı.
Binaenaleyh eğer ihtikar olmuş ise her halde bizim Kabine'de bu
lunduğumuz zamana aid değildir.
Halid Bey (Divaniye) - Beyefendi Hazretleri, Nafıa Nezareti'n
de bulunduğu cihetle kömür meselesi hakkında bazı şeyler sormak
istiyorum; malumunuz olduğu üzere her şeyde olduğu gibi memle
ketde kömür meselesinde de bir buhran görüldü ve bu husfısda pek
ziyade müşkilat çekildi. Fil-vaki kömür işi cihet-i askeriyece idare
edilmiş idi; fakat meselenin Nafıa Nezareti'ne de aidiyeti olduğun
dan bu babda bir muamele sebkat etmiş olması muhtemeldir.
Ali Münif Bey (Haleb) - Kömür meselesi, gerçi Nafıa Neza
reti'ne aid değildi, fakat bu husfısdaki malumatımı arz edeyim:
Maden İdaresi Ziraat Nezareti'ndedir ve bu meseleyi orası daha
iyi bilir; bizde kömür havzaları Ereğli ve Zonguldak'dır, ondan
başka iyi kömür çıkaran havzamız yokdur; vaktiyle Ereğli Fransız
ALİ MÜNiF BEY 325
Şirketi diye (Sayfa: 272) bir kömür şirketi vardı; o şirketin memur
ları harb ilanı üzerine çekildikden sonra meseleye cihet-i askeriye
vaz-ı yed etmişdi, daha doğrusu şirkete vaz-ı yed etmek üzere har
bin ibtidalarında İsmail Hakkı Paşa'nın riyasetinde bir komisyon
teşekkül eylemişdi. Fakat o vakit nakliyarda pek ziyade müşkilat
vardı; çünkü Ruslarla muharebe devam ediyor ve kömür nakli için
giden gemiler batırılıyordu. İşte bu nakliyat müşkilatından dolayı
memleketin muhtelif menatıkında bulunan linyit madenlerini iş
letmeğe başladılar. Bulgaristan muharebeye girdikden sonra, Sır
bistan ortadan kalkdığı cihetle Almanya'dan ayda, zannederim,
yirmi bin ton kadar kömür celbediliyordu. Bit-tabi Rusya inhilal
etdikden sonra yollar açıldı; binaenaleyh kömür nakliyatının teza
yüdü icab ederdi. Halbuki vaktiyle askerlikden tecil edilen amele
gerek ocak sahibleri ve gerek o şirketin yerine kaim olan heyet ile
Ragıb Paşa'nın kömür ocağını uhdesine almış olan İstines Kömür
Kumpanyası'nın adamları, istihsalatı hadd-i matluba iblağ edeme
diler. Demin de arz etdiğim gibi kömür istihsalatı günden güne
azaldı. En son zamanlarda ayda on beş bin tona tenakus etmiş
di; yani vaktiyle ayda doksan bin ton istihsal edilirken bu mik
dara tenezzül etmişdi. Bunun esbabını tedkik etmek için Ziraat
ve Nafıa nezaretleriyle Harbiye ve Bahriye nezaretleri erkanından
bir komisyon teşkil olunarak Ereğli havzasına göndermeğe teşeb
büs edildi. Harbiye ve Bahriye Nezareti'nden bu komisyona tayin
edilen zevatdan evvel Nafıa ve Ticaret nezaretlerinin komisyona
memur olan erkanı giderek müştereken tedkikat ve tahkikat yap
dı. Bunların verdikleri raporda bil-umfım ocaklarda çalışan amele
nin harbden evvelki usulde çalışdırılmadığı, yani her ay ameleden
bir kısmına izin verilerek köylerine gidip bir ay istirahat etdikden
sonra tekrar gelip çalışmaları icab ederken, bu münavebe usfılüne
riayet edilmiyerek umfım amelenin sfıret-i daimede istihdam olun
duğu ve bu amelelere her tarafda verilen amele ücretinden pek dun
bir derecede, yani yirmi kuruş kadar ücret verildiği ve bu kadar az
olan ücretlerin de altı aydan beri tesviye olunmadığı ve ameleye
verilen ekmeklerin ocak sahihlerinin sfı-i istimalatından dolayı akıl
edilecek bir halde olmadığı ve bundan dolayı amelenin ocakları
terk ederek kaçdığı cihetle istihsalatın tenezzül etdiği yazılmışdı.
326 MECLIS-1 MEBÜSAN SORUŞTURMASI
Hitam-ı müzakerat
Saat Dakika
4 15
Bed-i müzakerat
Saat Dakika
2 20
Hitam-ı müzakerat
Saat Dakika
3 30
Bed-i müzakerat
Saat Dakika
3 35
Reis
- Celse açılmışdır; birinci sual; sebebsiz ve vakitsiz harbe
girmeleri hakkındadır.
İsmail Canbolat Bey - Bendeniz Kabine'ye muahharen dahil
olduğum cihetle bu sual ile ikinci, üçüncü sualler hakkında söyle
yecek bir şeyim yokdur.
Reis - Birinci sualin ve: ilan-ı harbin esbab ve avamil-i hakiki
yesiyle suret-i cereyan ve vukuu hakkında Meclis-i Umumi'ye hilaf-ı
vaki beyanatda bulunmaları hakkındaki ikinci sualin ve: Seferber
likden sonra ve ilan-ı harbden evvel İtilaf hükumetleri tarafından
vuku bulan şerefli ve f:iideli tekllfleri reddeylemesi ve Almanya' dan
bir guna zaman ve taahhüd almaksızın ve bir f:iide-i gaiye temin et
meksizin harbe sürüklenmesi hakkındaki üçüncü sualin kendilerine
teveccüh edemeyeceğini söylüyorlar, bir mütalaa var mı efendim?
(Hayır sadaları) O halde dördüncü suale geçiyoruz; bu sualde: Har
bi dirayetsiz ve istikametsiz ellere tevdi ederek her cephede fünun-ı
harbiyenin kabul edemeyeceği mecnunane hareketlerin cereyanına
ve sırf menafi-i hasise-i şahsiye uğrunda kuvve-i hayatiye-i milletin
gasb ve israfına müzaheret eylemesi mevzu-i bahisdir.
İsmail Canbolat Bey - Bu sual, alel-ıtlak harbin idaresine mü
teallikdir ve ben Kabine'ye dahil olduğum zamanda harb devam
etmekde idi; binaenaleyh ben bu suali altıncı sual ile birleşdirerek
cevab vereceğim: Biliyorsunuz ki Başkumandanlık Vekaleti Mec
lis'ce de kabul edilmiş bir şekildir. Halbuki Başkumandanlık ile
Harbiye Nezareti'nin tevhidi büyük bir kusur olduğu cihetle ben
buna muarız idim. Nitekim Kabine'ye girmeden evvel Talat Paşa
bana Kabine'ye girmeyi tekllf etdiği vakit, bu hususdaki fikrimi de
tekrar söylemişdim, fakat Paşa : "Sen gel, bunu sonra hallederiz"
demişdi. Vazlfe-i Nezaret'i ifaya başladıkdan sonra, zannedersem
352 MECLIS-1 MEBÜSAN SORUŞTURMASI
Hitam-ı Müzakerat
Saat Dakika
3 50
Bed-i müzakerat
Saat Dakika
2 45
Reis [vekili]
- Ona cevab veriyorlar. Fakat ben de sorayım: Ha
rekat-ı harbiye hakkında hakikatin ketm edildiğine dair malumatı
nız var mı?
[Hüseyin] Haşim Bey (Karesi) - Bu noktada ketm edilmemişdi.
Ragıb Nişaşibi Bey (Kudüs-i şerif) - Telgraf ile verilen malumat
şifre ile gelmez mi?
[Hüseyin] Haşim Bey (Karesi) - Evet; telgraf başmüdirleri ben
denize şifre ile terk olunan yerler hakkında malumat verirlerdi, on
dan iki üç gün sonra da tebligat-ı resmiyede o yerlerin terk edildiği
ya sarahaten veyahud zımnen beyan edilirdi.
Reis [vekili]- Bu sual hakkında başka bir mütalaa var mı?
(Hayır sadaları) Yedinci sualde: Harb seneleri zarfında İtilaf hüku
metleri tarafından mükerreren vuku bulan ve bilhassa Rusya'nın
inhila!inden sonra edilen sulh tekliflerini reddeylemesi ve bin-netice
bugünkü akıbet-i meşumeyi davet eylemesi mevzu-i bahisdir.
[Hüseyin] Haşim Bey (Karesi) - Bendenizin böyle bir sulh
teklifinden hiç malumatım yokdur.
Necati Bey (Bolu) - Brest-Litovsk Muahedesi akd olunurken
Meclis-i Vükela'da bir teklif mevzu-i bahsolmuş ? (Sayfa: 3 1 3 )
[Hüseyin] Haşim Bey (Karesi) - Ne vakit efendim?
Necati Bey (Bolu) - Brest-Litovsk müzakeratı esnasında .. .
Hitam-ı müzakerat
Saat Dakika
3 30
KEMAL BEY
İaşe-i Umumiye nazır-ı esbakı
Bed-i müzakerat
Saat Dakika
3 30
ler teşkil edildiğini söylüyor. Gerçi Zar-ı alileri de, zaman-ı nezare
tinizde böyle bir şey olmadığını söylüyorsunuz. Fakat Hükfımet'in
bu husfısdaki teşebbüsat ve müzaherarına vakıf mısınız?
Kemal Bey - Milli Kantariye ve emsali şirketleri mi mevzfı-i
bahsediyorsunuz?
Reis- Evet, bunlar hakkında malumat verir misiniz?
Kemal Bey - Eğer vereceğim malG.matdan bir fa.ide hasıl ola
cak ise söyleyeyim, fakat bu şirketlerin tesisi meselesi benim husilsi
ve ferdi teşebbüsatımdan ibaretdir ve bu şirketler, bendenizin bir
sıfat-ı siyasiyemle yapılmış değildir. Lakin izahat almak Şube'nin
vazifesi dahilinde ise izahat vereyim.
Hasan Bey (Gümüşhane) - Bunların yalnız iaşeye müteallik
olan aksamını dinlemek suale biraz temas edebilir, fakat iaşeye
temas etmeyen aksamı Şube'nin tahkikatıyla hiç alakadar değildir.
(Sayfa: 325)
Reis- Kemal Bey burada bir nazır sıfatıyla bulunuyor, fakat
bendenizin sorduğum sual de nazır sıfatıyla değildir; Hükfımet'e
isnad olunan şu fiillerden malumatdar olması muhtemel olduğu ci
hetle, beyan-ı malumat kabllinden, bizi tenvir etmesi için sordum.
Kemal Bey de, Şube'ce tensib edildiği takdirde malumat vermeye
hazır olduğunu söylüyor.
Hasan Bey (Gümüşhane) - Bendeniz de verecekleri izahatın
iaşeye müteallik olan kısmının suale temas edebileceğini ve fakat
zaman-ı nezaretlerinden evvel olan hususatın suale müteallik olma
dığını söyledim; çünkü bu, bendenizce zaiddir.
Mustafa Fevzi Efendi (Saruhan) - Kemal Bey, şirketler meselesi
hakkındaki suale, Şube'nin vazifesi dahilinde olduğu halde, cevab
vereceğini söyledi ve bununla kendisinin burada sabık bir nazır sı
fatıyla ve Divan-ı Ali'ye müteallik tahkikata cevab vermek üzere
hazır bulunduğunu ima etdi. Reis Bey de nazır sıfatıyla değil, fakat
malumat kabilinden izahat taleb eyledi ki şu halde Şubemizin, şir
ketlerin sfıret-i teşkili ve saire hakkında izahat almağa salahiyetdar
ve vazifedir olup olmadığının taayyün etmesi icab eder.
Reis- O halde bu müzakereye geçmezden evvel, Kemal Bey' den
zaman-ı nezaretlerine aid mesai! hakkında izahat alalım.
390 MECLIS-i MEBÜSAN SORUŞTURMASI
ğildi. Bunu ele geçirmek için ise vesfüt-i ticariyeye müracaat zaru
reti hasıl oldu. Bir tarafdan ona müracaat etmek, diğer tarafdan
onları cem ve iddihar eyleyip buraya getirmek için de bir zaman
lazımdı ve o kadar mesaim neticesinde yalnız istasyonlarda dört
yüz vagon buğday dere edilmişdi ve o buğdaylar İstanbul'a gel
meyince işe başlamak imkanı yokdu. Çünkü aksi takdirde aynı
giriveye düşmek muhakkakdı. Bundan tevakki için de istihzarat
lazımdı ve bu dahi Ukrayna ve Anadolu'dan celbedilecek zahaire
mütevakkıfdı. Bendeniz Nezaret'de bir ay daha kalmış olsa idim
yine bu işi alamazdım. Nezaret odasının boyanmasına gelince, be
nim öyle cafcaflı şeylerden hoşlanmadığımı herkes bilir. Nezaret
binası olan yerden paket postahanesini çıkartdık, biz de bir gün
içinde birer masa koyup oturduk. Teşkilata gelince, evvel emir
de memur bulmak lazımdı. Çünkü bendenizin tasavvur etdiğim
(Sayfa: 330) teşkilat mucibince her vilayetin birer iaşe müdiriyeti
olacakdı ve bu teşkilatı da yapmak epey zamana mütevakkıfdı.
Fakat evvela merkezde mübayaat hususunda teşkilat yapdık; İs
tanbul ve taşra teşkilatını haricde bırakdık. Pek tabiidir ki bütün
orduyu beslemek, Memalik-i Osmaniye'deki es'ar üzerinde hakim
olabilmek için bir ay zarfında bir şey yapılamazdı; aynı zamanda
memleket içinde teşevvüş-i amal vardı ve bunu izale için de bazı
tedbirler ittihazı lazımdı. Binaenaleyh teşkilatın bati olduğunu
zannetmiyorum.
Hilmi Bey (Basra) - Ukrayna ve Romanya ile münakid mu
kaveleler mucibince Hükumet-i seniyye için hayli mikdarda erzak
alınacak idi; Nezaret' de bulunduğunuz esnada mahall-i mezkfıreden
ne kadar erzak alınmışdır ve ne kadar kalmışdır? Çünkü Nezaret'e
geçdiğiniz vakit, memleketin en dar bir zamanına müsadifdi; mahsul
yeni idi ve İstanbul'daki mübayaatı Hükumet lehine çevirmek için
her halde Ukrayna ve Romanya'daki hissemizi celbetmek lazımdı.
Kemal Bey - Nezaret'e gelince, Ukrayna ile münakid bir mu
kavele buldum; bu mukavele, esas itibarıyla Almanya ve Avusturya
ile Ukrayna arasında münakid mukaveleye iltihakımızdan ibaretdi.
Bu mukavele mucibince Almanların Ukrayna'da mübayaa ile veya
sair suretle elde edeceği buğday ve zahfürden yüzde on iki buçuk
ve diğer mevaddan yüzde beş nisbetinde bize hisse verilecek idi.
396 MECLIS-İ MEBÜSAN SORUŞTURMASI
geçecek olan başka bir sual var mı? (Hayır sadaları) Milli şirketler
meselesi hakkında da hatırıma bir şey geldi, Kemal Bey teşrif etsin;
biz malumat kabilinden izahat alınmasını tensib edersek ayrıca ken
disini davet ederiz, muvafık mı efendim? (Muvafık sadaları) Müza
kere hitam bulmuşdur.
Hitam-ı müzakerat
Saat Dakika
4 00
İfadat-ı ma zb fıta okuyup im za etm ek ü zer e k end isin e verilmiş is e d e iad e etm ed en
evv el H ük um et 'ce taht-ı t evk if e alındığından as lı imzası z olarak tab edilmişd ir.
Beşinci Şube
On Dördüncü İctima
KEMAL BEY
iaşe-i Umumiye nazır-ı esbakı
Bed-i müzakerat
Saat Dakika
3 10
Hiram-ı müzakerat
Saat Dakika
4 00
* İ fadat-ı ma zb ı1ta okuyup im za etm ek ü zer e k endisi ne v erilmiş is e d e iad e etm eden
evvel Hükfım et 'c e ta ht -ı t evkife alı ndığ ında n asl ı imzası z olarak tab edi lmişdir.
Beşinci Şube
On Beşinci İctima
Bed-i müzakerat
Saat Dakika
1 00
Şube, öğleden sonra saat birde akd-i ictima etmiş ve ifadatı is
tima edilmiş olan vükela-yı sabıkanın ifadat mazbfıtalarına naza
ran tanzimi iktiza eden kararnamenin tertibi için ifadelerin tekrar
kıraat edilmesi veya tab edilerek a'zaya tevzii meselesi müzakere
edilmiş ve esasen Heyet-i Umfımiye'ce bir karar verilebilmesi için
Mebfısan-ı kiramın ifadelere vakıf olmaları zaruri bulunmuş oldu
ğu gibi Şube'ce kararnamenin yazılabilmesi de ifadelerin a'za tara
fından tedkikine mütevakkıf bulunduğundan ifadelerin tabına ka
rar verilmişdir. Yalnız Reis Abdullah Azmi Efendi (Kütahya), İlyas
Sami Efendi (Muş), Sadık Bey (Kütahya) tab keyfiyetinin müza
keratın tehirini mfıcib olacağı mülahazasıyla ifadatın tab edilmeme
si reyini iltizam etmişlerdir. Müteakıben celseye hitam verilmişdir.
Hitam-ı müzakerat
Saat Dakika
2 00
Beşinci Şube
On Altıncı İctima
HAYRİ EFENDİ
Şeyhülislam-ı esbak / Meclis-i A'yan a'zasından
keli bir zamanda istifa edip çekilmek fikrinden sarf-ı nazar etdim.
Zaten istifa etmiş olsam bile harbe mani olmak ihtimali yok idi.
Sual - İlan-ı Harb'in esbab ve avamil-i hakikiyesiyle sı'.lret-i ce
reyan ve vukuu hakkında Meclis-i Umumi'ye hilaf-ı vaki beyanatda
bulunmaları?
Cevah - Beyanat-ı mezkure balada arz olunduğu vechle alaka
dar olan nezaretlerin vesfük-i resmiye ve ifüdat-ı katiyelerine müs
tenid bulunmasına nazaran aksi sabit oluncaya kadar mer'i ve mu
teber olmak lazım gelir. Aksi isbat edildiği takdirde yalnız Meclis-i
Umumi-i Milli'yi değil, acizleri, kendimi de iğfal edilmiş addederim.
Sual - Seferberlikden sonra ve ilan-ı harbden evvel İtilaf hüku
metleri tarafından vuku bulan şerefli ve fa.ideli tekllfleri reddeyle
mesi ve Almanya' dan bir guna taahhüd ve zaman almaksızın ve bir
füide-i gaiye temin etmeksizin harbe sürüklenmesi?
Cevab - Böyle şerefli ve fa.ideli tekllfler vukuuna dair
malumatım yokdur. İkinci fıkraya gelince: Biz Almanya'nın arzu
suna tabaen değil, Rusya'nın tecavüz ve tahrikine binaen harbi
kabule mecbur olduğumuzdan bu fıkranın iradına mahall kalmaz.
(Sayfa: 35 1 )
Sual - Harbi dirayetsiz ve istikametsiz ellere tevdi ederek her
cephede fünun-ı harbiyenin kabul edemeyeceği mecnunane hare
ketlerin cereyanına ve sırf menafi-i hasise-i şahsiye uğrunda kuvve-i
hayatiye-i milletin gasb ve israfına müzaheret eylemesi?
Cevab - Her nezaretin memurini o nezaret nazırı tarafından
intihab ve tayin olunduğu gibi harekat-ı harbiyenin idaresi ve
memudn-i askeriyenin intihab ve tayini dahi Harbiye Nezareti'yle
Başkumandanlık Vekaleti'ne mevdu olan vezaif cümlesinden olup
acizlerine taalluku yokdur.
Sual - Kavaid-i hukukiye ve insaniyeye ve hassaten Kanun-ı
Esasl'mizin ruh ve sarahatine külliyen münafi muvakkat kanunlar
ve emir ve nizamlar ısdar ederek memleketi bir sahne-i fecayie kal
beylemesi?
Cevab - Bundan maksad Tehdr Kanunu olduğu anlaşılıyor.
Menatık-ı harbiyeye civar olan mahallerde meskun ahaliden bir
kısmının ordunun harekatını tas'lb ve nakliyat-ı askeriyeyi işkal
ve düşmanla tevhid-i amal ve efül eylemek ve kuva-yı askeriye ve
420 MECLIS-1 MEBÜSAN SORUŞTURMASI
Hulasa
Abba s Halim Paşa 1 91 , 1 93-200 1 24- 1 26, 128- 1 32, 1 34, 1 54, 155,
Abdullah A zmi Efendi (K ütahya) 3, 7, 59, 160, 1 76- 1 80 , 1 82, 1 83, 1 89, 1 94,
79, 1 1 5, 151 , 1 9 1 , 20 1 , 227, 263, 195, 20 3, 2 1 3-216, 229- 234, 236-
297, 3 1 7, 329, 349, 385, 399, 41 1 , 238, 242, 245, 248-250, 255, 258,
413, 4 1 5, 423 259, 265, 268, 270, 272-277, 280-
Abd ülhamid Zöhrav i Efe ndi 45, 105, 282, 289, 291 -295, 304-309, 3 1 1 ,
106, 1 12, 20 8 3 1 2, 3 14, 3 1 � 3 1 9, 325, 331, 342,
Abraham Paşa K orusu 3 1 4 343, 34� 347, 351, 353, 371, 373,
Acem i stan 64 375, 376, 378, 387, 390, 395, 397,
Adalar 231, 232, 243 40 1, 419
Adliye Enc ümen i 100, 210, 211, 420 Almanya Hariciye na zırı (Arthur Z immer
Adliye Ne zaret i 102, 104, 205, 206, 210, mann) 237
21 8, 220, 224, 253 Almanya se fir i (Han s F. v on Wangenheim)
Ag op Hırla kyan Efend i (Maraş) 3, 1 91, 50, 84, 213, 232, 236, 245, 248, 249,
20 1, 369, 41 5, 423 274, 305
Ahmed Fethi Bey ayr. bkz. S ofya se fi ri 294 Amer i ka 177, 1 80, 1 89, 21 9, 289-295,
Ahmed İ zzet Paşa 67, 77, 374 337, 371, 375
Ahmed Ne sim i Bey (İ stanbul) ayr. bkz. Ameri ka se fareti 148
Hariciye na zırı; T icaret ve Ziraa t na Ameri ka, A B D se firi (Henry M orgenthau)
zırı 1 5 1 , 1 53- 1 6 1 , 164-1 71, 173, 1 75- 24, 71, 72, 87, 1 32, 1 33, 1 99, 292,
1 77, 1 79- 1 90, 290, 357, 365, 377 293, 295
Ahmed Şev ket Paşa 1 85 Anadolu 44, 63, 277, 302, 395, 396, 40 7
Ahmed Ş ü kr ü Bey (Kastam onu) 1 1 5, 1 1 7- Anad olu-i Şarki 70
149 Angl o- Filist in Ban ka sı 30 9
Ahmed Tev fi k Paşa (Londra se fi ri) 90, An kara 103, 1 0 7, 1 3 8, 379, 40 8
1 27, 1 28, 271 Antalya 129
A kabe 70, 41 7 Arabflar 1 2, 35, 36, 53, 54, 20 8
Ali Bey 375 Arabi 92
Ali Haydar Bey bkz. Seyyid Al i Haydar Arab i stan 58, 20 9
Bey Arnavudlu k 66
Al i M ünif Bey (Haleb) 3 1 9- 324, 326, 327, A sım Bey 1 0 1
365, 377 A sir 46
Allenby, Edmund (General) 374 A sya 289
Alman Bahr- i Sefid Fil osu 74 At ina 39, 243
Alman Heyet-i Islah iye-i A sker iyesi 53, At ina Ru s se firi 237
1 20, 1 22, 1 23, 248, 256 Avlonya 66
Alman M übayaat K omisy onu 341, 342 Avrupa 6, 26, 27, 41 , 42, 49, 56, 57, 62,
Almanya 5, 1 3, 1 8, 20- 22, 25- 27, 3 8, 91, 1 10, 147, 1 65, 1 89, 1 98, 20 7,
41, 42, 50- 52, 57, 62, 63, 74, 75, 21 8, 229- 232, 246, 248, 249, 275,
84, 85, 87, 89, 90, 92- 95, 1 1 8- 1 20, 287- 289, 292, 30 1 , 302, 304, 307,
o MECLIS-1 MEBÜSAN SORUŞTURMASI
308, 310, 313, 32 1 , 326, 336, 347, B erlin 128, 177, 179, 203, 206, 207, 249,
357-359, 362, 373, 378, 379, 381, 253, 276-278, 281, 284, 291, 301,
382, 390, 417, 421 306, 307, 309, 311, 314, 353, 358,
Avrupa Tarih-i Siyasisi 1 53 359, 361, 362, 365, 396
A vusturya 25, 26, 75, 92, 131, 142, 179, B edin Mua hedena mesi 129
183, 187, 214, 230, 232, 234, 239, B ern 176, 213, 215, 335
B ern s efiri (Fua d S eli m B ey) 175, 177,
291, 294, 307, 3 1 1, 314, 315, 395,
405 ayr. bkz. Av usturya- Macaristan
183, 214, 289, 290, 323, 336, 375
B eş Mart (18 Ma rt) Mu har eb esi 141
Avusturya s efiri Oo hann von Palla vi cini)
B eşi ktaş 41 7
75, 232, 239, 293
B eşinci Or du 364
Avusturya- Maca ristan 27, 92, 130, 178- B eşinci Şub e 1, 3, 5, 7, 59, 79, 115, 151,
180, 230, 232, 265, 305 173, 201, 227, 263, 297, 317, 329,
Ay dın 310 349, 369, 385, 399, 411, 415, 423, 425
B eyoğlu 68
Biib-ı M eşi hat 207, 420 B eyrut 105, 210
Babıali 26, 30, 35, 38, 43-45, 61, 65-67, B eyrut val isi (İsmail Ha kkı B ey) 352
70, 82, 83, 85, 88, 90, 120, 121, 129, Bingazi 279
140, 167-169, 210, 212, 214, 235, Bitlis 100, 136
246, 251, 254, 255, 260, 265, 268, Blagro d Ban kası 309
323, 375, 418, 420, 422 Bo mont 242
Bompar d, Mauric e (Fransa s efiri) 253
Ba ğda d 37, 38, 140, 170, 171, 269, 277,
Bosna 20
321, 334, 421
Bosna- Hers ek 230
Ba hr-i A hmer 154
Br eslau ayr. bkz. Mi dilli 9, 18, 19, 51, 64,
Ba hr-i Siyah ayr. bkz. Kara deniz 1 54, 155,
65, 83, 85-87, 119, 122, 153, 193,
258, 396 235, 238-240, 259, 266, 271
Ba hriy e nazırı (C emal Paşa) 12, 18, 23, Br est 176
120, 121, 209, 210, 239, 334, 382, B rest -Litovs k 1 76, 182, 183, 215
417 Br est -Litovs k Mua ha desi 182, 213-215,
Ba hriy e Nezar eti 19, 23, 24, 45, 46, 51, 291, 353, 373, 380
52, 122, 210, 241, 325, 334, 344 Bu da- P eşt e 362
Balkan Harbi 49, 50, 63, 77, 9 1 , 93, 130, Bulgar/lar 62, 66, 132, 177, 231, 239,
131, 229, 231, 265 243-245, 291, 294, 295, 336, 358,
Bal kanlar 9, 49, 62, 63, 232, 240, 244, 373, 374, 390
245 Bulgaristan 66, 176-180, 183, 185, 231,
Bar etyano (Ion 1. C. Bratianu, Romanya 235, 239, 240, 243, 267, 268, 294,
321, 323, 325, 337, 365, 374, 375, 403
baş vekili) 50
Bu rsa valisi (İs mail Ha kkı B ey) 361
Basra 37, 38, 55, 67, 210, 268, 269
B ü kreş 50, 243, 244, 380
Başku man dan vekili (En ver Paşa) 29, 37,
38, 87, 96, 97, 133-135, 165, 204,
Ca ğaloğlu 234
212, 255, 282, 283, 335, 337, 426 Ca hi d B ey 285, 308, 309, 357, 373
Baş ku man danlı k 97, 162, 204, 322, 332, Ca vi d B ey ayr. bkz. Maliy e nazı rı 61, 64,
351 66, 69, 72, 74, 76, 82, 95, 227, 229,
Baş ku man danlı k Vekal eti 28, 31, 51, 96, 235, 237, 239, 241-250, 252-263,
109, 133, 135, 156, 283, 351, 352, 265-287, 290-297, 299, 300, 303,
363, 419, 426 308-31 5, 358, 365, 391
Batu m 64, 67 C eb el-i L übnan 320, 321
Ba vyera 179 C elal B ey 341
B elçi ka 367 C elaleddin Mu htar B ey 302
DiZiN 431
Ça na kkale 18, 39, 56, 123, 235, 241, 417 E dir ne 31, 44, 53, 231
Ça na kkale Boğa zı 9, 5 1 , 82, 235, 241, E dwar d (İ ng iltere kralı) 91
267, 401 E kme kc iler Ş ir ket i 421
Çarbe ko f (Rus se fir i ?) 418 E nc üme n-i V ü kela 352, 359, 360, 363
Çer kes Ahme d 166 E nver Paşa ayr. bkz. Başkumanda n ve kil i,
Çür ü ksu 67 Harb iye na zırı 21, 28-30, 37, 38, 43,
Çür ü ksulu Mahmu d Paşa 14, 22, 59, 61, 46, 53, 61-67, 69, 74-77, 8 1 , 83, 84,
66-68, 70, 72-77, 82, 85, 111, 244, 87, 96, 97, 109, 131, 157, 178, 195,
256, 260 205, 212, 233-235, 237-239, 243,
253-255, 265, 272, 276, 277, 279,
Dah il iye hu ku k m üşav ir i 354 288, 289, 294, 304, 306, 314, 321,
Dah il iye na zırı (Talat Paşa) 31, 32, 56, 322, 334, 335, 346, 352-354, 357,
94, 137-139, 163-166, 207, 209, 360-362, 365, 375, 377, 380, 417, 4 1 8
403, 417 Ereğl i 324, 325, 344
Dah il iye Ne zaret i 107, 207, 352, 358, 403 Ereğl i Ş ir ket i 311, 324, 343, 345
Da ire- i A'ya n 85, 87 Erka n-ı Harb iye Dairesi 134
Damad Ferid P aşa 85, 90, 234 Er ka n-ı Harb iye R iy aset i 352, 363
Dar ül-eytam 146, 147 Er ka n-ı Harb iye-i Umum iye 98, 2 1 2
Dar ül-eytam M ü dlr iyet i 146, 147 Ermeni meseles i/tehcir i ayr. bkz. Tehcir
De Giers 81 Ka nu nu 12, 33-36, 109, 199, 285
Deb ideur 153 Ermeni/ler 33-36, 53, 54, 58, 100, 1 06,
De deağac 39, 56, 141, 404 161, 165, 207, 208, 283, 333, 356,
Defter-i Haka n! 107 420
Dem iryollar idares i ayr. bkz. Ş ime ndö fer Erzurum 37, 38, 55, 82, 96, 100, 108,
ler idares i 343, 347, 363, 402 109, 111
Dersaa det ayr. bkz. İsta nbul 13, 213 Esa d Bey 8 1
Deutsche Bank 272-274, 281, 301, 310,
314 Fal ke nhay n, Er ich vo n (Ge neral) 2 8 1 ,
Diva n-ı Ali 1, 5, 108, 169, 366, 389, 397, 282, 334
425, 426 Fav Boğa zı 268
Diva n-ı Muhasebat 205 Fe ner 73
Divan-ı Temyiz ve İsti na f 366 Feo dosya ayr. bkz. Ke fe 154
D iv izin Sa ntral 314 Fe rdina nd (Bulgar ista n kralı/çarı ) 180
D iyar-ı Be kr 103, 104, 137, 138, 207 Ferid Paşa bkz. Dama d Ferid Paşa
Dobruca 396 Feth i Bey bkz. Ahme d Feth i Bey
Do kt or Reşid Bey 1 03, 104, 138 F il ist i n 177, 1 82, 321, 352, 372, 376, 377
432 MECLIS-1 MEBÜSAN SORUŞTURMASI
Hayri Efendi bkz. Musta fa Ha yri E fend i İ hrac at He yet i Komis yonu 159, 1 60, 339,
Helfric (Almany a Mal i ye nazı rı) 307 340, 342, 344, 378, 381
Heyet -i Ta hki kiye 103, 104, 138 İ hracat Kan ı'.'ınu159, 160, 187, 188, 341,
Heyet-i Teşr iiye 168, 184, 188 342
Heyet-i V ü kela ayr. bkz. Meclis -i V ü kel a İ hrac at Müdi ri yeti 392
35, 101, 110, 111, 113, 124, 142, İkdam 138
220, 221, 224, 239, 241, 265, 266, İlyas Sa mi E fendi (Muş) 3, 7, 14, 24, 59,
283, 335, 344, 352, 354, 358, 362- 73, 74, 79, 107, 108, 110, 111 , 115,
364, 418, 421, 422 123, 126, 137, 151, 159, 164, 166,
Hıristiyan /la r 407 170, 173, 180, 181, 183, 191, 194,
Hic az 99, 363 198, 199, 201, 206, 227, 253, 255,
Hil mi Bey (Basra) 3, 7, 24, 26, 27, 30, 263, 273, 297, 317, 329, 349, 353,
38, 39, 44, 59, 72, 77, 79, 83-88, 94, 355, 361, 369, 375, 377, 385, 399,
9� 98, 105, 106, 115, 12� 131, 132, 403, 409, 411, 413, 415, 423
151, 173, 182, 183, 191, 201, 203, İn gili z/le r 30, 39, 63, 64, 67, 68, 70, 76,
223, 224, 227, 244, 260, 263, 268, 82, 86, 91-93, 128, 131, 135, 141,
269, 385, 395, 397, 415, 423 176, 182, 213-216, 235, 240-242,
Hindenbu rg, Paul v on 377 245, 246, 253, 254, 257, 267-269,
Hindistan 92 271, 287, 304, 305, 311, 312, 323,
H olland a 270, 271 335, 353, 358, 373, 375, 417
H oman (Almanya Ba hriye ataşesi) 5 1 İngilte re 26, 34, 42, 43, 49, 91, 93, 95,
H oy 76 110, 119, 127, 130, 132, 141, 147,
Hüc re-i Saadet 99 154, 213, 214, 216, 232, 240-244,
Hüseyin Haşi m Be y (Karesi, es ki P osta ve 246-248, 250-253, 265, 266, 271,
Tel gra f ve Telefon na zı rı) 301, 365, 273, 288, 28� 311, 323, 335, 33�
369-383 401, 417
Hüseyin Kad ri Bey (Ka res i) 3, 7, 13, 14, İ ran 49, 134
59, 79, 115, 124, 126, 127, 151, 173, İsla m 35, 76, 164, 224, 327, 426
191, 263, 297, 317 İs mail Canb olat Be y 349, 351, 353, 355-
Hüseyin Paşa 99 363, 365-367
Hüseyin Tosun Be y (E rzu ru m) 3, 20, 29, İsmail Ha kkı Be y/Paşa 157, 158, 185,
173, 191, 263, 276, 369, 411 199, 200, 325, 339, 343, 345, 353,
Hüsnü Bey (Mülki ye mü fettişi) 104 362
İstanbul ayr. bkz. De rsaadet 18, 54, 55,
Ira k 35, 112, 182, 321, 376 58, 83, 8� 120, 132, 140, 148, 153,
154, 160, 163, 178, 207, 210, 214,
İaşe Kanunu 217 221, 229, 239, 240, 258, 266, 272,
İaşe Meclisi bkz. Meclis-i İaşe 273, 288, 295, 300, 302, 304, 307,
İ aşe Müdir iyeti 303, 339, 358, 391, 396 311, 324, 338, 339, 343, 353-356,
İ aşe nazı rı (Kemal Bey) 393, 398, 409 358, 364, 365, 378, 380, 391, 394,
iaşe Ne za reti 187, 217, 218, 301, 302, 395, 401-403, 405, 407, 418
303, 324, 353, 354, 358, 368, 390- İstines Kö mü r Ku mpan yası 325
394, 403 İstinye d okla rı 200, 312
İb ra him Bey bkz. Mustafa İb ra him Bey İsveç 34
İb ra hi m Ha kkı Paşa (Be din se firi) 213, İsviç re 141, 175-177, 182, 183, 214, 287,
215, 229, 294, 308 291, 307, 314, 323, 375
İb rail 396 İtalya 20, 50, 92, 95, 128-130, 230, 258,
İcra Kanunu 101 404
İdare- i Ö rf iye Ka ra rnamesi 57, 148, 189, İtalyan /la r 66, 92
220, 221, 223, 347, 359 İtiba r-ı M illi Ban kası 300, 309, 338
434 MECLİS-İ MEBÜSAN SOAUŞTUAMASI
İtilaf h ü kum et leri ayr. bkz. Düv el -i İtilafiy e Kilyos 75, 256
6, 10, 17, 18, 24, 39, 52, 56, 89, 90, Koloş ef (B ulgar s efi ri) 178, 179
109, 122, 126, 140, 141, 155, 175, Konya 338, 403
177, 194, 197, 199, 203, 212, 248, Köpr ü 67
267, 270, 286, 319, 322, 331, 335, Köst enc e 239
351, 356, 371, 373, 387, 388, 419, 421 Kr edi- Liyon e Bankası (Cr edit Lyonnais)
İtilaf-ı M üs ell es ayr. bkz. D üv el-i Mütte 309
fi ka-i S elase 49, 244, 245, 247-250, K udüs 38, 140, 2 1 3, 214, 242, 321, 334,
252, 257 376, 377
İttifak-ı Müs elles 20, 50, 92, 95, 248 K urna 38
İttihad v e Terak ki Kongr esi 64, 277, 333, Kutül-amare 37
338 K üh lmann, Richard von (A lmanya S efare
İzmi r 141, 392-394 ti m üst eşarı) 305, 306
İzmit Kör f ezi 83
K ürd /ler 76
İzvols ky (Rusya'nın Paris s efiri) 251
K ürdistan 321
İzz et Paşa bkz. Ahm ed İzz et Paşa
Lahey 213, 214
Ka f kas c eph esi 30, 34, 50, 53, 179, 421
L evazımat-ı Ask eriye Müdiriy eti 391
Ka f kas ordusu 279
Liman Paşa 335 ayr. bkz. Von Sanders,
Ka f kasya 11, 30, 215, 225, 258, 283
Liman
Kambiyo Komisyonu 314
Limb erg 396
Kamil E f endi (Ka rahisar-ı Sahib) 3, 7, 27,
Lim pus, Arthur (Amiral) 241
59, 79, 115, 151, 173, 191, 201, 227,
Livre Orange (Turuncu Kitap) 235, 237
329, 349, 369, 385, 399, 411, 415, 423
Kan ı'.'.ın-ı Ceza ayr. bkz. Ceza Kan unu 222, Lloyd George, David 290, 291
367 Londra 65, 90, 127, 213-215, 229, 270,
Kan un -ı Esasi 5, 32, 53, 57, 97, 100, 103, 271, 291, 304, 305
1 04, 106, 135, 136, 139, 161, 189, Londra Kon f eransı 49
196, 205, 206, 210, 211, 219, 222, Ludendorf f, Erich 195, 377
283, 285, 319, 332, 333, 347, 354,
355, 359, 360, 362-364, 366, 367, Maan 242
372, 380, 387, 419, 422 Maarif N ezar eti 347, 354
Karaburun 73 Macaristan 159 ayr. bkz. Avusturya- Ma
Karadağ 64 caristan
Karad eniz ayr. bkz. Bahr-i Siyah 10, 12, 21, Maden İdar esi 324
22, 27, 29, 51, 55, 65, 67, 70-73, 76, Mahmud Muhtar Paşa (B erlin s efiri) 272-
81, 83-87, 117, 118, 120-123, 129, 274
131, 132, 136, 153, 154, 237-240, Mahmud N edim Paşa 276
252, 255, 258-260, 402, 417, 418 Mahmud Paşa bkz. Çür ü ksulu Mahmud
Karahisar-ı şar ki 136 Paşa
Karasu Efendi 347 Mahmud Ş ev ket Paşa 91, 229, 230
Karıştı ran ovası 341 Malino f, Al eksand er (Bu lgaristan başv e
Kar lsbad 163 ki li) 176-180, 223, 375
Kasım paşa 391 Ma liy e nazırı (Cavid B ey) 120, 205, 227,
Katib-i Ad i Kan unu 101 250, 263, 265, 273, 274, 280, 297,
K ef e ayr. bkz. F eodosya 73, 154 304, 391
K emal B ey (Kara) ayr. bkz. İaş e nazırı Ma liy e N ezareti 232, 233, 253, 266, 273,
112, 302, 324, 338, 339, 385, 387-
275, 276, 278, 279, 281, 282, 284,
395, 397-399, 401, 403, 405-409
285, 301-303, 314
Kıbrıs Muah ed enamesi 91
Mallet, Louis (İngi lt er e s efiri) 241
ı ıl/IN 435
Paris 153, 229, 231, 272, 3 04, 305, 377 Rusya 6, 25-27, 29, 39, 40, 49, 52, 53,
Paris M ua hed esi 52, 128 56, 57, 61, 62, 69, 81, 86, 91, 92, 95,
Paşalirnanı 391 109, 118, 121, 122, 124, 125, 130-
P elling 322, 335 132, 136, 140, 141, 154, 161, 175,
P et ers burg 86, 232, 251 182, 190, 197, 212, 215, 229-232,
Politis, N ikola os (Yunan i stan Hariciy e 234-236, 242, 244, 246, 247, 249-
na zırı) 243 254, 256, 257, 259, 265, 273, 274,
Posta N ezareti bkz_ Posta v e Telgra f ve T e 276, 286, 287, 292, 293, 322, 325,
l efon N ezar eti 335, 336, 356, 371, 373, 388, 417-
Posta ve Telgra f v e Telefon N ezar eti 46, 419, 421
142-144, 146, 303, 353, 371, 379
Prusya 276 Sabah 270
Sadar et 11, 12, 23, 28, 30, 34, 36, 37, 40,
Radosla vo f, Vas i ! (Bulgaristan başv ekili) 41, 44, 52, 54, 56-58, 66, 97, 106,
231, 294, 375 112, 135, 164, 167, 208, 354, 360,
Ragıb Nişaşib i B ey (Kudüs- i ş erif) 3, 7, 418
17, 20, 23, 24, 32, 33, 35, 36, 38, 3� Sadık B ey (Kütahya) 7, 59, 79, 115, 151,
42-47, 59, 79, 83, 84, 86, 93, 96, 98, 173, 201, 227, 263, 269, 295, 297,
102-106, 108, 115, 124, 127, 129, 315, 317, 326, 327, 369, 385, 411, 413
135, 137, 138, 140-143, 147, 151, Said Hal im Paşa ayr. bkz. Hariciy e nazırı
154, 157, 158, 160, 161, 164-170, 1, 5, 7, 9, 12-14, 17-47, 62, 63, 73,
173, 176, 180, 182, 185-191, 201, 81, 83, 84, 91, 95, 112, 113, 124,
206-210, 212, 208, 210, 212, 218, 125, 203, 204, 230-237, 243-245,
224, 225, 227, 263, 275, 280-282, 249, 254-257, 259, 271, 273, 284,
292, 297, 309, 310, 313, 317, 320, 287, 288, 290, 320, 332, 334, 353,
323, 346, 362, 365, 369, 372, 373, 417, 418, 422, 425
375, 377, 380-382, 385, 411, 415, Said Halim Paşa Kabin es i 5
423 Salim B ey (Kara hisar-ı sahib) 3, 7, 59, 79,
Ragıb Paşa 325 115, 144, 145, 151, 173, 227, 235,
Ragıbpaşa ocakları 343 259, 263, 277, 287, 292, 297, 317,
Rahmi B ey 67, 355, 357, 358, 373, 374 329, 341-343, 349, 385, 394, 397,
Raif Ef endi 108, 109 399, 407, 415, 423
Reji idar es i 143 Samsun 356
Reşadiy e zırhlı sı 65, 266 Saray- B osna 61
Reşid B ey bkz. Dokt or Reşid B ey Sarıkamış 11, 30, 38, 96, 157
Rı za B ey (Bursa) 3, 7, 33, 37, 147, 191, Sarıköy 408
201, 227, 263, 369 Sazanof, S erg ey (Rusya Har iciy e nazırı)
Rod wald Paşa 346 128, 235, 251
Romanya 20, 50, 160, 184, 185, 215, Sebilürreşad 224
231, 235, 239, 240, 258, 322, 336, s eferb erlik ayr. bkz. Umumi S ef erb erlik
395-397, 409 5, 13, 24, 52, 61-63, 71, 72, 75, 77,
Rum /lar 53, 356 90, 98, 11� 123, 12� 127, 131, 15�
Rus/lar 10, 12, 23, 49, 55, 67-69, 73, 76, 156, 194, 203, 223, 232, 242, 265,
81, 82, 84, 87, 89, 90, 92, 117, 118, 268, 270, 278, 283, 303, 331, 371,
125, 128, 130, 132, 136, 155, 161, 387, 401, 419
193, 230, 234, 237-239, 245, 246, S elan ik 141
250-252, 254, 256, 258, 259, 269, S elig er 188
274, 288, 292, 417, 418 S elmas 76
Ruscuk 274 S eyr- i S efa in 312, 363
1 11/IN
Seyyid Ali Haydar Bey (Asir) .1, 7, 'Ilı, .'i '!, Efendi (Musta fa Hayri Efen
'.:İ<'ylıii l isl.lııı
72, 79, 106, 1 12, 1 1 3 , ı ı .s , UY, ı s ı , di) 6 8 , 94, 258
173, 183, 184, 190, 1 9 1, 20 1 , 207, �inıcndö ferler idaresi ayr. bkz. Demiryol
263, 3 29, 3 49, 3 69, 3 85 , 3 99, 406 la r idaresi 342, 3 45 , 347, 3 5 8
Sırat-ı Müstakim 224 Şura -yı Devlet 41, 46, 56, 102, 206, 366
Sırb/la r 244 Ş ü kr ü Bey bkz. A hmed Ş ü kr ü Bey
S ırbista n 92, 177, 232, 234, 244
Si na 30, 3 9 Takvim- i Vekayi 265
Sivas 10 7, 195 Talat Bey /Paşa ayr. bkz. Da hiliye nazırı 1,
Sivasto pol 67, 70, 73 , 84, 90 5 , 12, 21, 30, 35, 3 9, 41, 47, 54, 56,
Sobra nya 177 5 8, 62- 64, 66- 70, 74, 81, 83, 87, 94,
So fya 177, 178, 179, 243, 295 109, 163, 165 , 167- 169, 183, 197,
So fya se firi ayr. bkz. A hmed Fethi Bey 198, 204, 207, 233 , 234, 236, 23 8-
295 , 3 74, 3 75 240, 243 , 244, 252-254, 256, 257,
Soşo n E fe ndi (Soucho n, Wil helm) 67 267, 274, 280, 283- 285 , 287, 291-
Souc ho n Paşa, Wil helm (Amiral) ayr. bkz. 293, 295, 296, 299-30 1, 304, 306-
Soşon E fe ndi 5 1, 73-75, 84, 85, 87, 3 1 1 , 3 13 , 3 14, 321, 323, 3 24, 326,
117, 1 2 1, 237-240 , 255, 25 8, 25 9 3 3 2-334, 3 3 7, 33 8, 3 47, 35 1-35 5 ,
Sto kholm 356 357- 3 5 9, 3 6 1 , 362, 3 65, 374, 380 ,
Streit 243 382, 3 87, 40 1, 417, 418, 422, 425
Sul h Hakimleri Ka nu nu 10 1 Talat Paşa Kabi nesi 197, 280, 284, 285,
Sulta n Osma n zır hl ısı 240 , 266 292, 299, 3 10, 3 14, 3 2 1, 324, 326,
Suriye 3 5 , 44, 45, 47, 54, 5 5 , 58, 63, 76, 3 32- 334, 3 47, 353, 382, 40 1, 422
99, 112, 138, 160, 167, 178, 179, Tas fiye Ka nu nu 206
188, 208, 20 9, 242, 283, 3 10 , 3 13, Te hcir Ka nu nu ayr. bkz. Ermeni meselesi /
334, 33 5 , 345 , 346, 40 7, 420 , 421 te hciri 34, 100 , 10 1, 103, 135, 136,
S üleyma n el-B üstanl 68, 70 , 72, 82, 154, 161, 166, 196, 206, 3 19, 320 , 3 3 2,
244, 256, 260 33 3 , 372, 41 9
S üveyş Ka nalı 242 Te kali f-i Harbiye Ka nu nu 15 8, 160
Teşkllat -ı Ma hsusa 30, 43, 110, 111, 148,
Şam 20 7, 322 149, 198, 224, 3 13, 327, 3 47, 360,
Şam- Hayfa demiryolu 3 22 38 1
Şebi nkara hisar 100 Tev fi k Paşa bkz. A hmed Tevfi k Paşa
Şe hrema neti 1 12, 3 3 8, 3 92, 404 Ticaret ve Ziraat nazırı (A hmed Nesimi
Şe hremi ni 3 5 8 Bey) 153- 155 , 157, 165, 167, 169,
Şemseddi n Bey (Ertuğrul) 3, 7 , 18- 23 , 25- 2 18, 25 8
29, 3 1, 32, 38, 42, 44- 46, 5 9, 74- 76, Ticaret ve Ziraat nazırı (Musta fa Şere f
79, 87, 115, 118- 122, 132, 133 , 141, Bey) 329, 3 3 9, 3 44, 3 45
148, 15 1, 173 , 183, 190, 191, 197, Ticaret ve Ziraat Nezareti 155 , 15 7, 15 9-
201, 205 , 20 9, 217, 219, 227, 237, 161, 164, 184-186, 188, 189, 3 24-
241, 25 2, 25 9, 261, 263, 265 , 266, 3 26, 33 8, 3 39, 344, 378
268, 273- 275, 281- 283 , 291, 297, Ticaret Odası 3 40
3 1 7, 329, 3 41, 3 49, 369, 3 85, 392, Toc he f (Bulgar sefiri) 178, 179, 243 , 245
393, 3 99, 406, 4 1 1, 4 15, 423 Trablus , Tra blusga rb 11, 53 , 279
Şey h Tayyib E fe ndi (A nkara) 3, 7, 85, Trabzo n 166
10 7, 115, 15 1, 173, 191, 20 1, 227, Tu nus 1 1
297, 3 17, 3 29, 349, 369, 385, 3 99, Tura n 11
415, 423 Tü nel şir keti 3 26
438 MECLIS-1 MEBÜSAN SOAUŞTURMASI
Tür kiye 49, 130, 154, 161, 175, 176, 182, Wangenheim , Hans E vo n ( B aro n) ayr.
229-231, 235, 240, 242, 243, 245, bkz. Alm any a se firi 83, 236, 249
249-252, 271, 276, 288, 289, 292, Weber (Alm anya Se fare tha nesi terc üm anı)
311, 312, 337 233
Tür kiye H ü kumeti 242 Wilson naz ariyatı 373
Tür kiye İmpar atorluğu 288 Witol 39, 56, 287
' lıı
/ pavutpaŞa Ortaokulu'ndan sonra Pertevniyal 1 1• ı · ı 'ı ı l ı lı•v 1 1 1 1 1 Ilı
: Daha lise yılları'nda dayısı, Türkiye Sosyalist Parti·.!
', kurucularından.Aziz Uçtay aracılığıyla sosyali. t fıklrlı ılı l 1111 .. 1 1
·İstanbul Çapq Yüksek Öğretmen Okulu'nu bllirdlktı rı •,0111 ı
İstanbul Üniversite·si Hukuk Fakültesi'ne girdi. ·
·
P.rof' .Or. Tar.ı k Zqfer Tun.aya'riın yanında, yakın tarih araştırmalarına özellikle il. Meşrutiyet, Milli MO .ııdı ıı
gibi ·a İanlara, İttihad ve Terakki'nin kuruluş ve gelişmesine ilişkin konulara yöneldi.
·
t974'yılında Akdenii Haber Ajansı'ria girdi, ardından Tercüman gazetesi bünyesindeki Kervan Ynyıııl ır ı'r 1 1 1 1
·
; , yönetieisi oldu. B u dönemde özellikle 1 001 Temel Eser başlığı altında pek çok Osmanlıca ve O mnıılı
· : . � tarihine ilişkin Çalışmanın Türkçeye çe.vrilerek basılmasına önayak oldu. Sermet Muhtar Alus, Ahrnı l l ı rıln
" • Yalman, Tarik Zafer Tunaya gibi isimlerin kitaplarının derlenmesi ve yayımlanmasını sağladı.
ı·: 2007-2012 yılları a�asında tarih dariışrr;ıanı olarak bulunduğu İş Bankası Kültür Yayınları'nda
: �. "Yakı'n Tarihten .Tertıel Kaynaklar Ve Şelgeler'' dizisinin danışmanlığını da üstlendi; Haluk Oral il tııı llklı
·
·!r·) .· Meclis-f 1908- 191 1 (2008) ve Sabahattin Özel ile birlikte Gençler İçin FotoGııılf,11/. r
·
·�;.,
.
· ; , . . . . . . .
:L Üzun yıllar bo'y��ca uze'r.ind� Çalıştığı, İttihad ve Terakki!ye ilişki� belgeler ve yargılamaları içer n h( 1 1 1 1 1
; t�mamla'fQak .üz,ernyk�n f.0 � 2 yılında hayatını kaybetti. ·
.
;,
,,;.� . ; ., 't''".,'t1 Lı ,:..ı··�"•:Hı , '��\;..u: ! ,.
.. .
..
... . . . >-
.
ı:tı "'·�,.:
, 'f
:•
. '--tı
. · -··· ··� '
Ö�ğerli ar�Ştırmacı ii� tarihçi·Erol Şadl ·Erdinç'in deyim yerindeyse bir ömür adadığı "İttihad ve
·
·.
ı� ·
' ı r ıkkl
Belgeleri" dizisinin ilk kitabı olan Osmanlı İttihad ve r:erakki Cemiyeti [Fırkası] Yargılamaları üç eliti 11 olu•,ııyııı
1. Cilt, Mecfis-i MebıJsan /3eşinci Şube Soruşturması, 1. Dünya Şavaşı bittikten hemen sonra başı llıl 111
' Meclis-i MebOsan soruşturmasının tutanaklarını; : ·
·
'" il. Cilt, Dlvan-ı Harb-i Örfi Yargılaması, İttihadcılarıiı,.1 91 9'da Mütareke istanbul'unda yapılan vo lclı ı ı vı
taktii olaylarıyl.a <;la suçlandıkları yargılamanin tutanaklarını"� .,�-,:�ıi:•< . : '. ,. ::· . ;
·
:;
,, 111. Cilt, Ankarad'stiklal Mahkemesi· ve Siyasi Yargılama ise"1 �26'öa İ�mi.r;de ortaya çıkarılan ulk H,I
, .
�· · girişimi ile ilgili 'yargılama kapsam.ı nda, ileri gelen İttihadcıların Ankqra'da yapılmasına karar verllı tı
� ..('.:'. Siyasi Yargılam� ? ının tutanaklarını içeriyor. :'. ı' '. . . , ''.;=·1r·;;
i : . · \�:;�� . . ' '
;!' Biı üç ciltlik derleme, gerek Osmanlı İmparatorluğu'nun son dönemi gerekse·Cemiyet/Fırka'nın li" ılıı
: açısından vazgeçilmez bir. kaynak olma özelliğini taşımaktadır._:' :, · · "'· . 1
•·
·
t"!.,.·._· ;.�, �,, . · ":
"
·
. 1
t�:�-<)ı·
'
� .:. . .
\_'
\ '\ '< •' .., ' ı'.,
.
.
• .
. :u�.,..h
ı .,. ' . :•
.·• t � ı'
'. · "
�1 ·••·
.
� /
,·
.· " �'' ' ,. ' -
· �.·�f�ı �' .,
���
-�. :: �'.�-,.-�
.
"
ııı'
09ıl�
'
'.: ,�
" "rHılJ91.090 L1ı9:1: 1., ,, o. ;,rı•'. '< , .'
':'\':�i\ .:
.
., . ' " " ·: ·
. ı:;::: : : 4J�;·'.�·. ·•ll'\ \i': ·.1'. :/
"ı :
; · ; : ,:.ı' ,'; <· :. .
. 1 '
,
' '�1tı ,,,
''ı ' ' '
� ,ı .
9 786052 954393
. '