You are on page 1of 11

YAZILI HUKUK VE SÖZLÜ HUKUK AÇISINDAN

EVLENME PRATİKLERİ VE “TÖRE CİNAYETLERİ”


Les pratiques de mariage et les « crimes coutumiers » au regard du droit
écrit moderne et du droit coutumier

Prof. Dr. M. Öcal OĞUZ*

ÖZ
Sadece çağdaş yazılı hukuka önem atfeden modernist aydınlara göre sözlü hukuk, eskimiş gele-
neklerdir. Böyle düşünen aydınlar töre terimini ilkel, kırsal veya köy kökenli uygulamalar anlamında
kullanmaktadırlar. Oysa uzlaşı ve demokrasi kültürüne sahip toplumlarda yazılı hukuk ile sözlü hu-
kuk yan yana ve birlikte hukuk kurallarını oluşturur. Hatta bu toplumlarda büyük çoğunlukla ku-
rallar önce sözlü hukuk alanında oluşur, toplumun ekseriyeti tarafından benimsendikten sonra yazılı
hukuk kuralı hâline gelir. Toplumlardaki sosyal ve kültürel değişmeler nedeniyle bazı yazılı ve sözlü
kurallar zaman içinde rol ve önemlerini kaybederler. Modern toplum tarafından artık kullanılmayan
eskimiş kurallar sözlü hukuk alanında olduğu gibi yazılı hukuk alanında da bulunabilir. Günümüz-
de sözlü hukukun geçersizliği ve değersizliği fikri, folklor disiplininin XIX. yüzyıldaki eski teorilerine
bağlı kalan aydınların yanılgısıdır. Bu aydınlara göre sözlü hukukun artık modern ve çağdaş toplum-
larda yeri yoktur. Bu bakış açısının doğal sonucu olarak töre terimi sistematik bir şekilde negatif bir
yaklaşımla analiz edilir. Oysa kentli ve çağdaş toplum tarafından kullanılan “kamuoyu” veya “kamu
vicdanı” terimleri, sözlü hukuktan kaynaklanmaktadır. Buna bağlı olarak, sözlü hukukun da yeni ve
çağdaş normları oluşabilmektedir. Bazı cinayetler için “töre cinayetleri” teriminin kullanımı, sözlü hu-
kuk alanındaki değişmeleri ve dinamizmi dikkate almamaktadır. Bu nedenle “töre cinayetleri” terimi-
nin kullanımı kamuoyunun veya kamu vicdanının yani kentsel törenin hiçbir şekilde kabul etmediği
öldürmeleri meşrulaştırdığı için son derece hatalıdır.
Anah­tar Kelimeler
Yazılı Hukuk, Sözlü Hukuk, Evlenme, Töre Cinayeti, Kamuoyu.
RÉSUMÉ
Les droits coutumiers sont des traditions anciennes pour les intellectuels modernistes qui prêtent
uniquement de l’importance au droit écrit contemporain. Les intellectuels, spécialistes de ce domaine,
utilisent le terme “coutume” au sens des pratiques primitives, rustiques ou villageoises. Or, le droit
écrit et le droit coutumier forment ensemble et côte à côte les règles de droit dans les sociétés qui ont
une culture consensuelle et démocratique. D’ailleurs, d’abord toutes les règles se forment dans le doma-
ine du droit coutumier dans ces sociétés par un consensus exclusif, ensuite ces règles se transforment
en droit écrit. En raison des changements sociaux et culturels dans les sociétés modernes, certains ju-
gements des droits écrits ou coutumiers perdent dans le temps leurs rôles et importances. Tels quels les
jugements invalides, qui ne sont plus dans la société moderne, se trouvent dans le domaine du droit cou-
tumier. Cette invalidité peut se trouver dans le domaine du droit écrit. De nos jours, l’idée de l’invalidité
et de la futilité du droit coutumier est une erreur des intellectuels qui sont attachés aux théories anci-
ennes sur la discipline du folklore restées au XIXe siècle. Selon ces intellectuels, le droit coutumier n’a
plus de place dans une société moderne et contemporaine. Tandis que les termes “opinion publique” ou
“conscience publique”, qui s’utilisent pour la société urbaine et moderne, résultent du droit coutumier.
En conséquence, le droit coutumier peut être source de jugement nouveau et moderne. L’utilisation
de terme “crimes coutumiers”, qui n’ont pas été proposent par certains assasinats, elle ne prend pas
considération les changements et le dynamisme dans le domaine du droit coutumier. Pour cette raison,
l’utilisation du terme “crimes coutumiers” est une erreur extrême pour qu’elle justifie les meurtres que
l’opinion publique ou la conscience publique, à savoir le coutumier urbain, n’acceptent jamais.
Mot-Clès
Droit écrit, Droit coutumier, Mariage, Crime coutumier, Esprit public

* Gazi Üniv. Edebiyat Fakültesi Türk Halkbilimi Bölümü Öğretim Üyesi, ocaloguz@gazi.edu.tr

http://www.millifolklor.com 103
Millî Folklor, 2012, Yıl 24, Sayı 95

Türklerin Karluk, Kıpçak, Oğuz halkı arasında da bilinen şekliyle töre


gibi farklı boy, soy ve bunların daha alt hukuku, çok eski dönemlerden beri ev-
gruplarının İslam öncesi din, inanç ve lenme kural, biçim ve süreçlerini belir-
mitolojilerden beslenen kültür kodları, lemekte, bunlar kendi içinde değişim
Osmanlı İmparatorluğu’nun elden çı- ve dönüşümler yaşamakta ve çağa uy-
kan topraklarından gelen muhacir ve gun yeni formlar kazanabilmektedir.
mübadillerin iskânları, Anadolu’nun Mümtaz Turhan’ın 1951 yılında var-
farklı dil, din veya kültürlere sahip lığına ve kaçınılmazlığına işaret ettiği
diğer unsurlarının bunlarla zaman kültür değişmeleri (Turhan 2010) ol-
içinde oluşan temas ve yakınlaşmaları gusuna analitik bakamayan kimi kişi
ile son iki yüzyılda etkinliğini arttı- ve çevrelerce yaratılan imaj doğrultu-
ran çağdaş kent kültürü içinde ortaya sunda yaygın olarak sanıldığı gibi töre
çıkan yeni gelenekler veya ödünçle- hukukunun değişmezliğinden ve yüz-
meler, Türkiye’de günümüz çağdaş yıllar boyunca aynı kaldığından söz
kentindeki evlenme pratiklerini biçim- edilemez. Töre hukukunun hükümleri
lendirmektedir. Bu çeşitlilik nedeniy- de tıpkı yazılı hukukun hükümleri gibi
ledir ki Türkiye’de Evlenme Âdetleri eskimekte ve buna bağlı olarak da de-
gibi bir başlık altında tek tip pratikler- ğişmektedir. Ancak değişenin veya gö-
den söz etmek mümkün değildir. Her rece daha kolay değişenin ne olduğunu
bölgenin, her yörenin hatta her köyün iyi kavramak ve yorumlamaları buna
kendine göre diğerlerinden az veya çok göre yapmak gerekir. Eğer her şeyin
farklı -eski dile göre söyleyecek olur- başkalaşma anlamında değiştiğini
sak- evlenme örf, anane veya âdetleri varsayarsak, o zaman ortada kültür
bulunabilmektedir. Türkiye’nin birçok kalmaz ki, bin yıllar boyunca süren ve
il ve ilçesini içine alan sayısız folklor günümüz hayatını da biçimlendiren
derlemeleri ve bu derlemeler üzerine köklü kültürel yapılara bakıldığında
bilim insanlarınca yapılan sayısız yo- bunun söz konusu olmadığı kendiliğin-
rumlar halk bilimi literatüründe yer den ortaya çıkar.
almakta olup bu yazıdaki fikirlerin İnsanoğlunun bugüne kadar or-
oluşumuna kaynaklık edenleri Kay- taya koyduğu kanunlar olarak sözlü
nakçada gösterilmiştir. hukuk ve yazılı hukuk birbirine benzer
Anadolu evlenme gelenek ve gö- bir mantığa ve işleyişe sahiptir. Hatta
reneklerinde kültüre, coğrafi veya insanlığın tarihinde yazıdan önce söz,
tarihî neden ve etkileşimlere dayalı yazılı hukuktan önce sözlü hukuk oldu-
olarak karşımıza çıkan farklılıklar, ğu için birçok yazılı hukuk uygulaması
evlilik kurumunun oluşumunu sağla- daha çok sözlü hukuk deneyimlerinden
yan temel dinamikler ve töre dikkate ortaya çıkmıştır denilebilir. Bu neden-
alındığında çoğunun ayrıntıda kaldı- le yazılı hukukun daha sonra yasaya
ğı, ayrıntılardaki farkların da çağdaş dönüştürdüğü kurallar, sözlü huku-
kent ortamında süratle azalmakta ve kun daha önceden hatta binlerce yıldır
uygulamaların tek-tipleşmekte olduğu uygulana gelen ve genellik kazanmış
görülmektedir. kuralları olabilmektedir. İki hukuk sis-
Türkiye’de sözlü hukuk veya gü- temi arasındaki mantıksal ve içeriksel
nümüz medyasında yaygın olarak paralellik fikrini Öcal Oğuz’dan (2007)
kullanılan ve bu nedenle çağdaş kent alarak şöyle bir tabloda gösterebiliriz:

104 http://www.millifolklor.com
Millî Folklor, 2012, Yıl 24, Sayı 95

Sözlü Hukuk Yazılı Hukuk


Eski Dilde Yeni Dilde Eski Dilde Yeni Dilde
Örf Töre Kanun-i Esasi Anayasa
Anane Gelenek Kanun Yasa
Âdet Görenek Talimatname Yönetmelik

Öcal Oğuz’un da “Töre Cinayetleri yokluğundan kaynaklandığını hatırda


Töre Cinayetleri mi” başlıklı yazısın- tutmak gerekir.
da işaret ettiği sözlü ve yazılı hukuk Şimdi bu tablodan evlilik kuru-
sistemi tablo üzerinden karşılaştırıldı- muna ve yukarıdaki açıklamalara
ğında kolaylıkla görülebileceği gibi, en bağlı olarak bu makalenin yazarı ola-
üsttekiler yani töre ve anayasa en zor rak kabul etmediğimi ve yaygın kabu-
değişebilenler ve yaptırım gücü en faz- le dayalı olarak kullanmak durumun-
la olanlardır. Yine tablodan görüleceği da olduğumu vurgulamak için başlıkta
gibi -yeni dilde söyleyecek olursak- tırnak içinde, yazıda ise italik veya tır-
sözlü hukukun anayasası töre, yasa- nak içinde göstereceğim töre cinayetle-
sı gelenek ve yönetmeliği görenektir. ri konusuna geçebiliriz.
Nasıl ki yazılı hukukta yönetmelik Yazılı hukukta anayasa, toplum-
değiştirmek yasa değiştirmekten, yasa sal mutabakatın en üst metni olarak
değiştirmek anayasa değiştirmekten yasa ve yönetmeliklerle düzenlenebi-
daha kolaysa, sözlü hukukta da gö- lecek ayrıntılardan arındırılmış özlü
renek değiştirmek gelenek değiştir- ve daha güçlü bir toplumsal mutaba-
mekten, gelenek değiştirmek de töre kat metni olarak tanımlanabilir. Sözlü
değiştirmekten daha kolaydır. Nasıl kültürdeki töre veya onun toplumsal
ki demokrasi çağındaki Türk yazılı işlevselliğini ve gerekliliğini vurgu-
hukukunda anayasa değişikliğinde layan yeni bir bakış açısıyla adlandı-
meclisin 2/3 çoğunluğu veya tercihan racak olursak kamuoyu da böyledir.
mutabakatı isteniyorsa, sözlü hukuk- Yani töre denilen üst uzlaşma fikri
ta da töre değişikliğinde toplumun bü- veya mantığı, gelenek ve görenek de-
yük çoğunluğunun onayı ve uzlaşması nilen ve görece daha az bağlayıcı alan-
gerekiyor. Batılılaşma, modernleşme larda tanzim edilebilecek konu ve ay-
ve kentlileşme süreçlerinde, bazı yöre- rıntıları içermez. Tıpkı yazılı hukukun
lerde veya öldürme eğilimli sorunlu ki- anayasası gibi sözlü hukukun töresi de
şilerde karşımıza çıkan ve günümüzde gelenek ve göreneklerden daha güçlü
kabul görmeyen kültürel tutum ve uy- ve esasa yönelik toplumsal mutaba-
gulamaların genelleştirilerek “batsın katlara işaret etmektedir.
bu töre” yaklaşımı içinde ele alınma- Yazılı hukukta karşımıza çıkan
sının tamamen bir aydın yanılması ol- anayasa, yasa ve yönetmelik hiyerar-
duğunu ve ele alınan konuların “töre” şisi gibi sözlü hukukta da töre, gelenek
olarak takdiminin önyargılardan ve ve görenek hiyerarşisi bulunmaktadır.
daha çok sözlü hukuka yönelik analiz Şu hâlde öncelikli olarak evlilik kuru-

http://www.millifolklor.com 105
Millî Folklor, 2012, Yıl 24, Sayı 95

munun töresi nedir diye sorabiliriz. ima eder. Törenin koyduğu bu ensest
Son yıllarda bu konuda yapılan yayın- yasağında ortaya çıkan bir güçlen-
lar, yazılı ve görsel basında yer alan me alanı olarak -her ne kadar ensest
haber ve tartışmalar ve özellikle sözlü tanımına girmese de- kentli toplum
kültür üzerine yapılmış araştırma ve içinde amca/dayı-hala/teyze çocukla-
derlemeler göstermektedir ki evlenme rının evlenmelerinin sakat doğumlar
konusunda Türkiye’de herkesin veya nedeniyle önerilmemesi gösterilebi-
büyük bir çoğunluğun üzerinde uzlaş- lir. Belki de bu durum gelecekte yedi
tığı üç temel töre kuralı vardır: göbek sayan diğer kültür gruplarının
1) Ensest evlilik yasağı: Bu etkisiyle amca/dayı, hala/teyze çocuk-
kural çerçevesinde Türkiye’de evlen- larının da ensest tanımına alınması
meler tanımlanmış ve onaylanmış şeklinde töre hukukunun etki alanını
akrabalık ilişkilerine göre düzenlen- genişleten ve güçlendiren bir uygula-
mektedir. Daha açık söyleyecek olur- maya dönüşebilir. Nitekim amca ço-
sak ana-oğul, baba-kız, bacı-kardeş, cuklarının aşklarını ve ilişkilerini an-
dede-torun, amca (dayı, hala, teyze) latan “emmim oğlu” ve “emmim kızı”
yeğen evliliği töre tarafından yasak- içerikli veya nakaratlı türkülerin, çağ-
lanmıştır. Türkiye’de bazı yörelerde daş kentli toplumun ve evlilikte “yedi
amca çocuklarının evliliği onaylanır- göbek” sayan grupların eleştirilerinin
ken bazılarında “yedi göbek saymak” etkisiyle duygusal düzeyde değerini
yani evlenmek için en uzak akraba- yitirmekte olduğu söylenebilir. Diğer
lık ilişkisini dahi kontrol ve akraba- yandan evlilik ilişkilerini “yedi göbek”
lık riskini bertaraf etmek gerekir. temelinde yürüten grupların genç kız
Türkiye’de karşımıza çıkan bu iki uç ve erkeklerinin tanışma ve evlenme
noktayla birlikte, herkes için genelle- fırsatlarını oluşturan “kızlar bayramı”
nebilir bir ifadeyle ensest tanımında (Oğuz vd. 2010) gibi uygulamaları, eş
ana ile oğul, baba ile kız, dede ile to- seçiminde çağdaş kent uygulamaları-
run, kız kardeş ile erkek kardeş, teyze, na daha sağlam bir geleneksel temel
hala, amca ve dayı ile yeğen arasında oluşturmaları yönüyle yorumlanabilir.
evlenmenin olamayacağı şeklinde top- 2) Tecavüz ve çocukla evlilik
lumsal ve değiştirilemez bir mutaba- yasağı: Çok çeşitli sosyal ve kültü-
katın varlığı kesindir. Toplumdaki bu rel nedenlerle geleneksel uygulama
tartışmasız ve güçlü mutabakat nede- olarak özellikle kızlarda evlenme
niyle yazılı hukuk, sözlü hukukun bu yaşı, 14-15 olarak kabul ediliyordu.
temel yasasına uygun olmayan hiçbir Dadaloğlu’nun “At dördüne kız on dör-
hüküm içermez. Aksine ensest konu- düne gelince/Severim kıratı bir de gü-
su evlenmenin temel şartlarından biri zeli” (Sakaoğlu, 1986) mısraları, “ayın
olarak görülür ve Nikâh Memuru ta- on dördü ile kızın on dördü” arasında
rafından zikredilen “evlenmenize ma- kurulan benzetmeler ve “yaş-name”
hal hâl görülmemiştir” ifadesi diğer (Doğan Kaya,Yaşnameler) adı verilen
kurallarla birlikte ensest yasağını da halk şiirlerindeki 14 yaş vurgusu vb.

106 http://www.millifolklor.com
Millî Folklor, 2012, Yıl 24, Sayı 95

örnekler, bu konudaki sözlü kültür bir toplumsal uzlaşma yaratmakta-


yargılarını ve kurallarını yansıtmak- dır. Örneğin aldatılan eş tarafından
tadır. Geleneksel toplumsal yapıda işlenen cinayet günümüz çağdaş kent
çok yaygın olmamakla ve geniş kabul toplumu tarafından “büyük bir onay”
görmemekle birlikte bazı durumlarda almamakta, bu tür durumlarda artık
ve görece daha küçük kültürel grup- sözlü hukuk da “ayrılma”yı telkin et-
larda bu sınır bir veya iki yaş aşağı çe- mekte, buna karşılık çocuk istismarı
kilebiliyordu. Zaman içinde törede ve ve tecavüzü, suçlunun ölümle ceza-
kamuoyunda kısmi değişmeler oldu ve landırılması konusunda sözlü ve yazılı
15-16 yaş geniş halk tabakaları tara- hukuk alanında büyük bir mutabakat
fından uygun görüldü ve yaygınlaştı. yaratmaktadır. Çocuğa tecavüzden
Geleneksel kültürde ve sözlü hukukta cezaevine düşenlerle ilgili “şişlenme”
bu yaşların altındakiler çocuk sayıldı haberleri, bu törel mutabakatın boyut-
ve evlilikleri hoş görülmemeye baş- ları hakkında bir fikir verebilir. Yazı-
landı. Bu kabul ve kural çerçevesinde lı hukuk da bu tür suçlarda mümkün
günümüz sözlü kültür alanında 12-13 olan en ağır cezayı vererek, hükmü
yaşındaki bir çocuğun evlendirilmesi icra edenler de mahkuma yeteri kadar
veya cinsel istismara maruz kalma- koruma sağlamayarak, basın ise bu
sı, geniş toplum katmanlarında ve tür durumlardaki “şişlenme” haberle-
bilhassa çağdaş kent kültürü içinde rini “ettiğini buldu” şeklinde haberleş-
şiddetli tepkiye ve infiale neden ola- tirerek sözlü hukukla olan zımni mu-
bilmektedir. Evlenme yaşı konusunda tabakatını göstermektedir. Aldatma
yazılı hukukun anne ve babanın rızası suçlarının “bireysel”liğini korumasına
olması durumunda 16 yaşı onaylama- karşılık, tecavüzün özellikle çocuklara
sı, yasa yapıcıların sözlü hukuktaki tecavüz suçlarının linç girişimleri de
fiili durumu dikkate aldıklarını ve bu dâhil olmak üzere “toplumsal”laşması
alanla uzlaşma içinde kural koydukla- konusu, yaptırımları yönüyle sözlü
rını göstermektedir. hukuk ile yazılı hukuk arasındaki pa-
Toplumsal kabullere göre teca- ralelliği göstermesi yönüyle dikkat çe-
vüz töre kapsamında ağır suç olarak kicidir.
tanımlanmaktadır ve şiddetli ceza 3) Aynı cinsten olanların ev-
gerektirmektedir. Ancak tecavüze uğ- lenme yasağı: Türk töresi erkeğin
rayanın çocuk olmaması, toplumsal erkekle kadının kadınla evlenmesi-
konumu gibi birçok ayrıntı törenin ni veya ilişkisini yasaklamaktadır.
uygulanmasında esneklik alanları ya- Dünyada çok az geleneksel toplumda
ratmakta, yazılı hukuk ise bu konuda hoş görülebilen veya çeşitli mit ve ri-
törel alanı ve kamuoyunu eşitlik ilkesi tüellerle kutsallaştırılan bu durum,
temelinde zorlamaktadır. Öte yandan günümüzde kimi toplumlarda, grup-
hangi yaşta ve durumda olursa olsun larda veya ülkelerde bireysel hak ola-
çocuklara tecavüz ise, suçluyu ölümle rak tanımlanmakta ve bu nedenle de
cezalandırma bakımından daha büyük törel alanda ve kamuoyunda çok sert

http://www.millifolklor.com 107
Millî Folklor, 2012, Yıl 24, Sayı 95

tartışmalara yol açılmaktadır. Belli basında çıkan yazılara ve halk bilimi


bir kamuoyu desteği elde edilen kimi derlemelerine bakıldığında Türk ka-
ülkelerde bu tür yaşama biçimlerine muoyu enseste de, küçük çocukların
daha hoşgörülü bakılabilmekte veya evlendirilmesine de, aynı cinsten olan-
bu tür evliliklere izin verilebilmek- ların evlenmesine de karşıdır ve bun-
tedir. Buna bağlı olarak çağdaş Türk ların şiddetle cezalandırılmasından,
toplumunda da bu töre kuralı ensest önlenmesinden veya aynı cinsten olan-
veya çocuk istismarı kadar yüksek bir ların evlenmeleri konusunda olduğu
yaptırım gücüne sahip olma özelliğini gibi genç ve gelecek kuşakların özen-
koruyamamaktadır. Türkiye’de gele- dirilmemesinden yanadır. Bu neden-
neksel sözlü hukukta olumlayıcı an- ledir ki kamuoyunun veya törenin bu
lamda tartışması bile yapılmayan bu hükmünü dikkate almayan herhangi
konu çağdaş sözlü hukuk alanı olarak bir düzenleme yazılı hukuk alanında
kamuoyunda ve basında da taraftar yapılamamaktadır. Örneğin geçmişte
bulamamakta ve bu nedenle de yazılı ve günümüzde hiçbir partinin veya
hukukun ve kanun yapıcılarının gün- milletvekilinin bu üç törel alandaki
demine gelememektedir. yasağı kaldırmaya yönelik bir deği-
Görüldüğü üzere sözlü hukukun şiklik teklifiyle Türkiye Büyük Millet
yani törelerin belirlediği evlenmeye yö- Meclisi’ne geldiğine tanık olunmamış-
nelik bu üç temel kural, herkesin üze- tır. Bir başka ifadeyle töre kavramı ve
rinde uzlaştığı, çiğneyenlerin şiddetle onun çağdaş kentteki karşılığı olan
cezalandırıldığı evlenme anayasası kamuoyu veya kamu vicdanı yazılı hu-
olarak harfiyen Türk yazılı hukuku kuku da kontrol eden güçlü bir sözel
tarafından da benimsenmiştir. Esasen mekanizma olarak varlığını ve etkinli-
özü itibariyle yazılı hukukun tanımını ğini sürdürmektedir.
toplum vicdanının veya kamuoyunun Bu açıklamalardan sonra anaya-
belirlediği kuralların uygulanmasını sa veya törelerden daha kolay değişe-
belli bir forma bağlamak şeklinde ya- bilir ve yaptırım gücü daha düşük olan
pabiliriz. İstisnaları bir yana bugün ve yazılı hukukta yasa, sözlü hukukta
toplumu kültürel anlamda yakından gelenek olarak adlandırılan alandan
ilgilendiren bir kanun yapılırken konu bakılınca evlilik kurumu ne tür kural-
ilgili gruplar tarafından tartışılıyor, lara sahiptir diye sorabiliriz. Buradaki
lehte veya aleyhte kamuoyu oluşuyor kuralları da üç başlık altında toplaya-
ve yasal düzenleme ona göre yapılıyor. biliriz:
En azından demokratik toplumlarda 1) Ataerkil otoriteye itaat:
yasa yapma süreçleri böyle işliyor. Bu Türk toplumu gerek kırsal gerekse
durumda günümüz çağdaş kent top- kentsel alanlardaki geleneksel uygu-
lumunda töre kavramının karşılığı lamalar bakımından bulunduğu böl-
olarak kamuoyu veya kamu vicdanı gedeki diğer toplumlara göre -bozkır
terimlerinin kullanıldığı söylenebi- kültürünün özelliklerini de yansıtan-
lir. Bugün yapılan araştırmalara ve daha esnek ve daha eşitlikçi nitelikte

108 http://www.millifolklor.com
Millî Folklor, 2012, Yıl 24, Sayı 95

bir ataerkil yapıya sahiptir. Yani baba veya affedip düğün yapma gibi birçok
ve erkek otoritesi geleneksel yapının farklı uygulamayı içermektedir. Sözlü
temel taşlarından biridir. Ataya ve hukukun bu denli çeşitlenme yarattığı
babaya karşı gelmek, onların sözün- ve nihayet kerhen de olsa onayladığı
den çıkmak şu ya da bu şekilde ceza bu durum, yazılı hukuk tarafından sa-
gerektiren bir suçtur. Evlilik kurumu dece gençlerin reşit olup olmaması yö-
özelinde bu konu, evlenecek gençlerin nüyle ele alınmakta yani töre alanına
kimlerle evleneceğine ailenin ve daha yerleşen çocukların evlenme yaşından
çok erkeklerin karar vermesini veya bakılmaktadır. Reşit bir gencin baba
en azından onların bütün gelenek bi- otoritesini çiğnemesi yazılı hukuk ta-
çimleri korunarak alınan rızalarını rafından ceza gerektiren bir durum
içermektedir. Kız isteme, söz kesme, olarak görülmemektedir. Bu konuda
nişan, kına gecesi, düğün vb. törenler sözlü hukuk veya bugünkü karşılı-
bu otoriteyi tanıyan, tanımlayan ve ğıyla kamuoyu gençlerin ayıplama ve
destekleyen pratiklerdir. Bu önemli kınama gibi cezalar dışında şiddetle
gelenek uygulamaları bütün güçlü ve cezalandırılmasından yana değildir ve
törensel yönlerine rağmen geçmişte ve yazılı hukuk düzenlemelerini büyük
geleneksel toplumda da bir töre alanı çoğunlukla desteklemektedir.
olamamış ve törel bir yaptırım gücüne 2) Bekâret: Türk toplumu ataer-
ulaşamamıştır. Aile veya baba otorite- kil olduğu gibi aynı zamanda baba-soy-
si gençler tarafından her çağda çiğnen- ludur. Yani doğan çocuklar babanın so-
miştir ve bunun sonucu olarak yaygın yuna aittir ve soy erkek çocukla devam
bir evlenme modeli olarak anlaşmalı eder. Bu nedenle doğan çocukların ba-
kaçma, daha seyrek görülen biçimiyle basının kim olduğu bilinmelidir. Dede
kızın oğlan evine kendiliğinden gitme- Korkut Kitabı’nda geçen “Oğul kimden
siyle ortaya çıkan “otura kalma” veya olduğun anası bilir” (Ergin 1994) ata-
rızası olmayan kızı zorla kız kaçırma sözü konuyla ilişkili okunabilir. Türk
durumları ortaya çıkmıştır. Kızın kaç- toplumunda yaygın olarak kullanılan
ması veya kaçırılması karşısında aile- “tarla ve tohum” metaforu da bu ba-
nin ve babanın ortaya koyduğu tepki, kımdan önemlidir. Babası bilinmeyen
sosyo-kültürel ve sosyo-ekonomik ya- çocuklarla ilgili gelenek uygulamaları
pıya ve çevreye, kaçanın ve kaçıranın ve bu çocuklara yönelik hakaret amaç-
aileleri arsındaki ilişki biçimlerine vb. lı adlandırmalar bu konu kapsamında
nedenlere bağlı olarak değişebilmek- ele alınabilir. Bekâret uygulamasının
tedir. Yani günümüzde bazı küçük diğerleri yanında en önemli nedeni
gruplarda görüldüğü gibi bu konu, soyun sürme güvencesini vermesidir.
öldürmeye kadar götürüldüğü gibi, Telli duvaklı gelin olmak deyimi, baba
evlatlıktan reddetme, belli bir müd- veya erkek kardeş tarafından bele
det (birkaç gün, gelecek bayrama veya bağlanan kuşak, şimdiki gelinliklerde
torun doğana kadar) küs kalma, çeyi- görülen kırmızı kurdele vb. uygulama-
zini yollama ama düğününe gitmeme lar bu güvencenin kız tarafından oğlan

http://www.millifolklor.com 109
Millî Folklor, 2012, Yıl 24, Sayı 95

tarafına verildiğinin, gerdek sabahı Töre/kamuoyu ve yasa çatışması en


kanlı çarşaf asma veya silah atma gibi fazla bu alanda yaşanmaktadır.
uygulamalar ise kızın ailesi tarafın- Sözü hukukta gelenek yazılı hu-
dan verilen güvencelerin doğru çıktı- kukta yasa olarak adlandırılan yaptı-
ğının sembolleridir. Bugün kamuoyu rım alanındaki uygulamaların görül-
bu konuda eski gelenekleri sürdürme düğü gibi kamuoyunda törel alandaki
noktasında ortak bir fikre sahip değil- suçlar kadar ağır cezalar içermediği,
dir. Konuyu suç kavramı dışına itme suç vasfının törel alana göre daha hızlı
ve bireysel alanda tutma eğilimi art- değiştiği ve halk arasında çağdaş kent
maktadır. Buna paralel olarak yazılı kültürüne ait yeni formların egemen
hukuk da bekâretsizliği kamu adına olmaya başladığı görülmektedir.
cezalandırmaya yönelik bir hüküm ta- Sözlü hukukun görenek yazılı hu-
şımamaktadır. kukun yönetmelik olarak adlandırdığı
3) Zina: Zina, sözlü ve/veya yazılı alandan evlilik kurumuna bakınca,
hukukta tanımlanan evlilik kurumu- çok kolay değişebilir ve yaptırım gücü
nun dışındaki cinsel ilişkileri tanımla- son derece düşük olan kurallar karşı-
maktadır. Sözlü hukukun töre dışında mıza çıkmaktadır. Bunları da üç baş-
ve gelenek kapsamında en ağır ve en lık altında toplayabiliriz:
yaygın ceza uyguladığı alan burasıdır. 1) Nişan-düğün uygulamaları:
Türk toplumunda hâlâ zina, ölüm- Evlenme kurumunun sözlü hukukta
cül suç vasfını töre alanındaki kadar en kolay değişebilir uygulamaları bu
taraftar bulamasa da korumaktadır. alanda toplanmaktadır. Görenekler,
Bununla birlikte toplumdaki sosyal ve hem geçmişte hem de günümüzde çok
kültürel değişmeler, zina kavramının farklı uygulamalarla karşımıza çık-
görece daha hafifletilmişi olan ve ara- maktadır. Nasıl ki yönetmelikler çok
larında evlilik vb. bağ bulunan kişiler kolay ve hızlı bir şekilde pratik gerek-
arasındaki sadakatsizliği tanımlamak çelerle değişiyorsa, görenekler de aynı
üzere aldatma teriminin kullanılma- şekilde değişmektedir. Bu nedenle
sına yol açmıştır. Toplumun özellikle toplumda göreneklerle ilgili uygulama
çağdaş kent alanında yer alan daha yanlışları, dışlama, yadırgama, ayıp-
okur-yazar ve daha ekonomik refah lama, kınama gibi görece daha hafif
sahibi kesimlerine gidildikçe zina veya cezalara çarptırılmaktadır. Kız iste-
aldatma suçlarının yaptırımı, ölüm meye kimlerin gideceği, hediye olarak
dışı cezalar olarak karşımıza çıkmak- ne götürüleceği, merasimlerin nerede
tadır. Bu durum yazılı hukukta da ve nasıl yapılacağı, nişanda ve düğün-
kendini göstermekte ve zina veya al- de ne takılacağı, ne giyileceği veya ne
datma, talep eden açısından boşanma yenileceği, kimlerin davet edileceği vb.
nedeni olarak kabul edilmektedir. Bu konular görenek uygulamalarıdır ve
konuda sözlü hukukun ceza talebi ile yaygın alışkanlıkların ve beklentile-
yazılı hukukun yaptırımları arasında rin dışına çıkılması durumu ayıplama
kısmi bir uyumsuzluk görülmektedir. vb. hafif cezalar dışında bir yaptırım

110 http://www.millifolklor.com
Millî Folklor, 2012, Yıl 24, Sayı 95

gerektirmemektedir. Bu nedenle de 3) Akrabalık ilişkileri: Gelinin


yazılı hukukta ceza hukuku içinde ta- başta damadın baba ve annesi olmak
nımlanmamıştır. üzere geldiği evin aile bireylerine ita-
2) Ev ve yerleşme: Yerleşik ha- ati ataerkil aile yapısının ortaya çı-
yata geçen Türklerin ataerkil aile kardığı göreneklerdendir. Bu itaatin
yapısında baba-yerlilik esastır. Yani gösterilmemesi aile içi huzursuzluklar
evliliklerde düğünden sonra kadın er- yaratsa da ceza olarak toplumsal kar-
keğin evine gider. Gelin sözü buradan şılığı ayıplamadan ibarettir. Bitmek
gelmektedir. Yani gelen kişi demek- tükenmek bilmeyen ve binlerce folk-
tir. Bu görenek geçmişte ‘iç güveysi’ lor materyali oluşturan gelin-kaynana
günümüzde ‘ayrı oturma’ biçiminde çatışması bu ilişkilerle ilgili suçlarda
farklı uygulamalarla değişebilmekte- göreneğin yaptırım gücünün ne denli
dir. Göçebe Türklerin ev ve yerleşme zayıf olduğunu gösterir. Bu konuda
biçimleri daha fazla bugünkü çekirdek sözlü hukuk kayda değer bir ceza uy-
aileye benzemektedir. Dede Korkut gulamamaktadır. Bu nedenle yazılı
Kitabı’nda Bamsı Beyrek’in okunun hukuk da konuyla ilgili bir hüküm ge-
düştüğü yere gerdek çadırını kurma- liştirmemiştir.
sı (Ergin 1994) ve Türkçede eşlenme Bu açıklamalardan sonra, bugün
anlamında evlenme teriminin kulla- basında töre cinayetleri olarak ad-
nılması her evlenenin bir ev sahibi ol- landırılan ve failleri tarafından güya
duğunu göstermesi bakımından önem- sözlü hukuka dayanılarak işlenen ci-
lidir. Bu da eski Türklerdeki çekirdek nayetlere baktığımız zaman bu ceza
aileye işaret etmektedir. Bugünkü ge- uygulamalarının yazılı hukuka göre
linlerin ayrı ev istemeleri ve kaynana anayasa, yasa, yönetmelik, sözlü hu-
ile aynı evde oturmama taleplerinin kuka göre töre, gelenek ve görenek
ayıplamaya dahi maruz kalmamasının sırası gözetmediği ve kamuoyu uzlaş-
kültür kökleri kent yaşantısının doğal malarına dayanmadığı görülür. Yani
durumu yanında eski Türk kültürün- törel alanda yer alan ensest veya ço-
deki çekirdek aile uygulamaları ile de cuklara tecavüz suçu ile sevmediği
ilişkilendirilebilir. Sözlü hukukun so- biriyle zorla evlendirilmek istenen
runlaştırmadığı bu konuda yazılı hu- kızın evden kaçması veya baba otori-
kuk da herhangi bir hüküm geliştir- tesinden izin almadan evlenmesi, ya
memiştir. Sözlü hukukta yeri olmayan da kaynanası ile aynı evde oturmak
evlendikten sonra kadının kızlık soya- istemeyen gelinin baba evine dönme-
dını taşıma hakkı yazılı hukukta çok si ne geçmişte ne de günümüzde sözlü
yeni ortaya çıkmıştır. Bununla birlik- hukuk tarafından aynı ceza ile yani
te Türk kültüründeki baba-yerli olma ölümle cezalandırılmıştır. Eğer töre
geleneğinin de desteklediği şekliye veya yeni adıyla kamuoyu veya kamu
gelinin nüfusunun damadın kütüğüne vicdanı küçük bir çocuğa tecavüz edip
taşınması uygulaması, gelin gitmenin öldürenin ölümle cezalandırılmasını
yazılı hukuka ve belgelere yansıması istiyorsa, babasını dinlemeyip sevdiği
olarak ilgi çekicidir.

http://www.millifolklor.com 111
Millî Folklor, 2012, Yıl 24, Sayı 95

gençle kaçan ve yeni bir yuva kuran lerin eseri olan cinayetleridir. Ensest,
kıza ne ceza verecektir? Binlerce yılın çocuklara tecavüz gibi suçlar nedeniy-
deneyimlerinin bir sonucu olarak orta- le suçlunun cezalandırılmasına yöne-
ya çıkan sözlü hukukun da tıpkı yazılı lik olarak işlenen cinayetler ise hem
hukuk gibi güçlü bir mantığa, muha- toplumda hem de basında daha sessiz
kemeye ve adalet duygusuna dayalı karşılanmakta, en azından kamu vic-
olması gerekmez mi? danının suçlu bulduğunu cezalandı-
Kimi sosyal bilimcilerin ve onları ran cinayetler daha az infiale neden
izleyen kimi basın mensuplarının ya- olmaktadır. Oysa ataerkil otoriteye
zılı hukuk kuralları dışında ve sözlü itaat etmedikleri için öldürülenler ko-
hukuka dayalı olarak ortaya çıkan bu nusunda töre/kamuoyu duyarlılığı en
tarz öldürmeleri töre cinayetleri olarak yüksek seviyede karşımıza çıkmakta
adlandırmaları, hem kategorik olarak ve basın da konuya bu duyarlılıkla
yanlıştır hem de törenin ensest ve ço- yaklaşmaktadır. Buna bağlı olarak da
cuklara tecavüz gibi suçlara uyguladı- yazılı hukuk yeni düzenlemeler yapma
ğı cezanın toplumda var olan olumlu ihtiyacını duymaktadır. Bugün sözlü
algısı nedeniyle katili onurlandırıcı hukuk anlamında kamuoyunun, yazılı
ve cinayet işleyecekleri teşvik edici ol- hukuk anlamında kanun yapıcıların
maktadır. Eğer sözlü hukuka iyi ba- en fazla üzerinde durdukları konu ata-
kılırsa bu tür cinayetlerde toplumun erkil otoriteye ve üzerlerindeki erkek
büyük çoğunluğunun katil veya ka- egemenliğine karşı kadınların nasıl
tilleri haklı görmediği durumlar, töre korunacağı konusudur. Ataerkil oto-
alanında değil daha çok gelenek ve rite ve erkek egemenliği kurbanı olan
görenek alanında ortaya çıkmaktadır. kadınlar hakkında yapılan haberler
Yani bu cinayetler ataerkil otoritenin ve toplumda oluşan infial güçlü bir
çiğnendiği gerekçesiyle işlenmekte- kamuoyu veya törel baskı oluşturdu-
dir. Buna karşılık günümüz kamuoyu ğu için kanun yapıcılar buradan güç
dahi, çocuklara karşı işlenen tecavüz alarak eyleme geçmektedirler. Bu da
ve öldürme suçunda katilin bir şekilde göstermektedir ki yazılı hukuk sözlü
(cezaevinde şişlenmesi vb.) öldürülme- hukuktan yani kamuoyundan sonra
sini “ettiğini buldu” denilerek olumlu harekete geçebilmektedir.
karşılanmakta, basın da bu konuda Törenin sözlü hukuk alanının ve
sessiz kalarak bu tür cezalandırmaları köylü kültürünün bir parçası olduğu,
onaylamaktadır. yazılı hukuk alanının ise kenti ve mo-
Şunu tekrar vurgulamak gerekir derniteyi yansıttığı algısı ve folklorun
ki, günümüzde töre cinayetleri ola- statik yani değişmez olduğu sanısı, pe-
rak adlandırılan cinayetlerin büyük riferik grupların geniş mutabakatlara
çoğunluğu ataerkil otoriteye itaat ve değişim süreçlerine entegre olama-
etmemeye dayalı gelenek ve görenek yan ve kamuoyu oluşum süreçlerinin
alanında yer alan tercihlere yönelik dışında kalan tutumlarının ‘töre’ ola-
olarak işlenmiş çoğu patalojik kişilik- rak adlandırılmasına neden olmuştur.

112 http://www.millifolklor.com
Millî Folklor, 2012, Yıl 24, Sayı 95

Batsın bu töre diye başlayan ve marji- sitesi Sosyal Bilimler Dergisi, 2. Sayı, s. 163-193,
Elazığ 2000.
nal toplulukların veya suça meyilli ki- Eker, Gülin Öğüt, Türk Düğün Geleneği
şilerin kamuoyu süreçlerinin dışında- İçinde Karakeçili Türk Düğünü, Hacettepe Üni-
ki uygulamalarının örneklendiği ağa versitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Yüksek Li-
sans Tezi, Ankara 1998.
ve yanaşma filmleri, zaman içinde son Eker Gülin Öğüt, “Türk Kültürü İçinde Ge-
derece yanlış algılanan ve kullanılan leneksel Bolu Evlenme Adetlerinin Yeri”, Milli
töre cinayetleri terimini doğurmuştur. Folklor, Sayı: 40, s.15-30, Ankara 1998.
Eker, Gülin Öğüt. “Türk Düğün Geleneği
Geniş toplum kesimlerinin küs- İçinde Karakeçili Türk Düğününün Ritüel Açı-
me veya kınama ile geçiştirdiği bir çok dan Değerlendirilmesi”, Millî Folklor, C. VI, Yıl:
sözlü hukuk suçunun veya anlaşmazlı- 12, S. 46, Yaz, Ankara 2000.
Erdentuğ, Nermin, “Türkiye’nin Karadeniz
ğının küçük kapalı gruplar veya çeşit- Bölgesinde Evlenme Gelenekle ve Törenleri I”,
li nedenlerle suça meyilli hâle gelmiş Antropoloji Dergisi, 4. Sayı Ankara 1969.
marjinal kişiler tarafından orantısız Ergin, Muharrem, Dede Korkut Kitabı 1,
TDK Yayını, Ankara 1994.
güç kullanılarak şiddetle cezalandırıl- Karaboğa, Figen, Evlenme Geleneğinin De-
masını töre cinayeti olarak adlandır- ğişen Karakteri Üzerine Bir İnceleme: Sanal Or-
mak, kültür ve hukuk bilgisizliğinin, tam ve Evlenme, Gazi Üniversitesi, Sosyal Bilim-
ler Enstitüsü Yüksek Lisans Tezi, Ankara 2008.
her durum ve olayın istatistiklerle ve Kaya, Doğan, Yaşnameler, Akçağ: Ankara.
grafiklerle anlaşılabileceğini sanan bir Nahya, Zümrüt, 1987, “Kız İsteme ve Söz
Kesme Gelenekleri Üzerine Bir Atlas Denemesi”,
takım bilim insanlarının ve bu akın-
III.Milletlerarası Türk Folklor Kongresi Bildiri-
tıda sürüklenen yarı aydınların ortak leri IV. Cilt,(Gelenek, Görenek ve İnançlar), Kül-
yanılgısıdır. Töreler eski ve köylü top- tür ve Turizm Bakanlığı MFAD Yayını, Ankara
1987.
lumların giyim tarzı, evleri veya ve
Oğuz, Öcal, “Töre Cinayetleri Töre Cinayet-
kente uyum sağlayamayan kültürleri leri Mi”, Edebiyat ve Dil Yazıları Mustafa İsen’e
değildir. Töreler bizim bu gün çağ- Armağan (Editörler: Ayşenur Kahyaoğlu İslam,
Süer Eker) Grafiker Yayını, Ankara 2007.
daş kentli toplum olarak kamuoyu ve
Oğuz, Öcal. Vd. Türkiye’de 2010 Yılında
kamu vicdanı diye adlandırdığımız Yaşayan Ramazan ve Kurban Bayramı Gelenek-
toplumsal sözlü mutabakatlardır. sel Kutlamaları, Gazi Üniversitesi THBMER Ya-
yını, Ankara 2010.
Unutmayalım ki onlar aracılığıyla
Örnek, Sedat Veyis, Türk Halkbilimi (2.
sağladığımız yüksek düzeyli geniş uz- Baskı), Ankara 2000.
laşmalar daha sonra yazılı hukuka dö- Sakaoğlu, Saim, Dadaloğlu, Kültür ve Tu-
rizm Bakanlığı Yayını, Ankara, 1986.
nüşmektedir.
Sezen, Lütfi. “Türkiye’de evlenme Biçimle-
ri”, Atatürk Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları
KAYNAKLAR Enstitüsü Dergisi, 27. Sayı, Erzurum 2005.
Aksu, Aysu. “Diyarbakır Düğünleri”, Millî Turhan, Mümtaz, Kültür Değişmeleri (Sos-
Folklor, Sayı: 34, s.72-77, Ankara 1997. yal Psikoloji Bakımından Bir Tetkik), 6. Baskı,
Akyüz, Kenan, “Yozgat’ta Evlenme Adetle- Çamlıca Yayınları, İstanbul 2010.
ri”, I. Uluslararası Türk Folklor Kongresi Bildi-
rileri, IV. Cilt, Kültür Bakanlığı, MFAD Yayını,
Ankara 1976.
Balaman, Ali Rıza, Akrabalık, Evlilik ve
Türleri, İleri Kitap Yayın ve Dağıtım, Ankara
1982.
Boratav, Pertev Naili, 100 Soruda Türk
Folkloru, İstanbul 1973.
Çopuroğlu, Y. Cemalettin. “Fırat Havzası
Evlilik Kültürü 1: Düğün Öncesi” Fırat Üniver-

http://www.millifolklor.com 113

You might also like