Professional Documents
Culture Documents
Zamanlar, Mekanlar,
III •
insanlar
Kevork Pamukciyan
ARAS
usul gereği
yayıncının notu
ZAMANLAR, MEKANLAR,
İNSANLAR
Ar a s Ya yın c ıl ık
İstiklal Caddesi, Hıdivyal Palas 465{Z
80050 Tünel, Beyoğlu-İstanbul
Tel: (0212) 252 65 18 - 243 06 02
Fax: (0212) 252 65 19
info@arasyayincilik.com
www.arasyayincilik.com
Kevork Pamukciyan
Ermeni Kaynaklarından Tarihe Katkılar
1. İstanbul Yazıları
2. Ermeni Harfli Türkçe Metinler
3. Zamanlar, Mekanlar, İnsanlar
4. Biyografileriyle Ermeniler
Düzelci
Rober Koptaş
Dizin
Sedat Şenoğlu
Kapak Tasarımı
Rauf Kösemen, Myra
Kapak Uygulama
Evrim Savaş, Myra
Kapak
Ermeni harflerinin bulunuşunun 1500. ve ilk
Ermeni matbaasının kuruluşunun 400. yıldönümü vesilesiyle
İstanbul'da H. Matteosyan Matbaası'nda basılmış bir kartpostal.
Brlando Carlo Calumeno Koleksiyonu
ISBN 975-7265-53-5
Baskı
Sena Ofset
Tel: (02 1 2) 6 1 3 03 2 1
CİLT III
ZAMANLAR, MEKANLAR,
İNSANLAR
KEVORK PAMUKCİYAN
YAYINA HAZIRLAYAN
OSMA N K Ö KER
ARAS
İçindekiler
Sunuş IX
vıı
Kayserili Hassa Mimarı Hovhannes Amira Serveryan 1 36
Hassa Mimarı Edirneli Agop Kalfa 1 46
Mimar Sinan'la İlgili Bazı Açıklamalar 1 49
Nuruosmaniye Camii'nin Mimarı Simeon Kalfa Hakkında 1 52
Üsküdar'daki Selimiye Camii'nin Mimarı Kimdir? 155
Foti Kalfa'ya Dair İki Kaynak Daha 160
İzmit Saat Kulesinin Mimarı.Kimdir? 162
17. Yüzyıl lstanbul'unda Ermeni Asıllı Mimar ve Kalfalar 16.3
Ünlü Hassa Ressamı Rapayel ve Eserleri 17.3
Fatih'in Meşhur Saray Ressamı Gemile Bellini 185
Fausto Zonaro'nun Bilinmeyen Bazı Tabloları 1 88
Sultan Aziz'in Bilinmeyen Bir Resmi / 197
Osmanlı Döneminde İstanbul Sergilerine Katılan Ermeni Ressamlar 199
1 867 Yılı Paris Sergisine Katılan Osmanlı Sanatkarları 213
Osmanlı Döneminde Fotoğrafçılık 219
Roberı Anhegger Armağanı 224
Eremya Çelebi Kömürciyan'ın Osmanlı Padişahları İarihi 228
Ayvazovski'nin Osmanlı Tarihi 2.39
Osmanlı Padişahları ve Sadrazamları Hakkında Ermenice Bir Eser 247
Bir Bizans Tarihçisinin Kaleminden Fatih Sultan Mehmed 252
Ermenice Elyazma Bir Kaynağa Göre Fatih Sultan Mehmed 256
Kanuni Sultan Süleyman'ı Ölümden Kurtaran Ermeni 262
Ermenice Bir Elyazmaya Göre Vezir-i Azam Mahmud Paşa 267
Atatürk'ü Ermeniler de Sevmişlerdi 276
Atatürk'ün Hayat Kitabından Kapalı Kalmış Bir Sayfa Daha 280
Enver Paşa Nasıl Öldü ? 282
Veliaht Yusuf lzzeddin İntihar mı Etti, Öldürüldü mü? 287
Osmanlı lmparatorluğu'nda Ermeni Nüfusu 289
Bir Ermeni Tarihçisine Göre Osmaniye ve Çevresi 29.3
İnciciyan'a Göre Erzincan 296
1855 Bursa Depremi .304
İzmir'in Büyük Yer Sarsıntıları .312
Ağrı mı, Ağra mı? .3 1 7
Birkaç Düzeltme ve Bir Rica .320
Mıkhitaristler Hakkında .3 2 1
Mıkhitaristler Hakkında Yeni Açıklamalar .326
Dizin .329
vııı
Sunuş
IX
larbaşı Ermeni Mezarlığı'ndaki mezar taşı kitabelerini derlemekle başla
mış ve bu mezarlığın yanı sıra Edimekapı ve Balıklı mezarlıklarındaki iki
bin kadar eski ve önemli mezar taşı kitabesini ve lstanbul'daki on kadar
Ermeni kilisesinin vaftiz ve vefiyat kütüklerini derlemişti.
Biyografi yazılarında dikkati çeken ikinci özellik ise yazarın, inceledi
ği kişilerin ataları ve ahfadı hakkında da bilgi vermeyi önemsemesi, bi
yografilerin bir anlamda aile/sülale tarihi halini almasıdır. Bu sayede, an
latılan kişinin hem nasıl bir ortamda yetiştiğini daha iyi kavrar hem de
başka kaynaklarda birbirinden bağımsız şekilde hakkında bilgi sahibi ol
duğumuz kişiler arasındaki bağları öğreniriz.
Bu ciltte yer alan diğer ma� leleri üç ana grupta toplayabiliriz. Bun
lardan biri, Erzincan, Osmaniye, İzmir ve Bursa gibi yerlerin tarihine iliş
kin yazılardır. Diğer iki grubu ise Ermeni tarihçilerin Osmanlı tarihi hak
kındaki eserlerini tanıtan makaleler ve Fatih Sultan Mehmed, Kanuni
Sultan Süleyman, Enver Paşa, Mustafa Kemal Atatürk gibi Türk hüküm
dar ve devlet adamları hakkında, özellikle bunların Ermenilerle ilişkisi
çerçevesinde kaleme alınmış yazılar oluşturuyor.
Birkaç cümleyle de bu cildin kapağında yer alan kartpostala değinmek
istiyorum. Orlando Carlo Calumeno Koleksiyonu'ndan aldığımız" bu kart
postal, Ermeni harflerinin bulunuşunun 1 500. ve Ermeni matbaasının ku
ruluşunun 400. yıldönümü vesilesiyle (tahminen 1 9 1 2'de) lstanbul'da H.
Matteosyan Matbaası'nda basılmış. Altında Ermenice olarak "Alfabenin
bulunuşunun 1 500., Ermeni matbaacılığının 400. yıldönümü" yazılı. Sol
da ilk Ermeni matbaasının kurucusu Hagop Meğabard'ın, sağda Ermeni
harflerini bulup geliştiren Surp Mesrob ve Surp Sahak'ın, ortada ise bir
manastırın resmi yer alıyor. Bu resmin Mesrob Maşdots'un mezarının bu
lunduğu Oşagan'daki (Ermenistan'da) manastıra ait olabileceğini tahmin
etmek zor değildi. Ermeni matbaacılığı üzerine temel kitap kabul edilen
Teotik'in Dib u Dar (Baskı ve Harf, İstanbul, 1 9 1 2 ) adlı eserinden de bu
tahmini doğrulattık: Kitabın 2 1 . sayfasında aynı resim "Surp Mesrob'un
mezarı, Oşagan'da" açıklamasıyla yer alıyordu. Ancak daha sonraki araş
tırmalarımız bu resmin Oşagan'a değil Sanahin Manastırı'na (yine Erme
nistan'da) ait olduğunu açığa çıkarttı. Doksan yıl öncenin kitap ve kart
postallarında görülen bu hata, o dönemde iki coğrafya arasındaki kopuk
luğun da yansıması olmalıydı.
Osman Köker
x
Eremya Çelebi Kömürciyan *
Ailesi
Eremya Çelebi'nin ataları, doğudan Erzincan'ın Kemah bölgesine hic
ret etmişlerdir. Dedesi Sarkis, mezkur şehrin Hocayents köyündendir.
Eremya Çelebi'ye göre, Celali isyanları zamanında batıya sığınmak mecbu
riyetinde kalmıştır.• Hrand Der-Andreasyan'a ( 1 892- 1978) göre, 1 590'da
Gelibolu'da vefat etmiştir.2 Eskiden, araştırmacı ve kitapçı Bimen Zartar
yan'a ( 1 880- 1956) ait olan ve halen şahsi arşivimizde bulumm, Kömürci
yan soyunun bilinmeyen yazma bir şeceresine göre, Sarkis'in oğlu Naha
bed 1 600'de Gelibolu'ya göç etmiş ve 1 6 1 2'de orada ölmüştür. Zevcesi
Huğita ise 29 Aralık 1 655'te İstanbul'un Balat semtinde vefat etmiştir. Bu
bilgiler şimdiye kadar meçhuldü.
İşbu ailenin iki erkek ve üç kızı dünyaya gelmiştir. Birincisi Papaz Mar
diros, elimizdeki şecereye göre 1 608'de doğup, 1 68 1 yılı Ocak ayında ve
fat etmiştir. 1 639'da ruhani hayata atılmıştır. Hisardibi'ndeki Surp Sarkis
Kilisesi'nde görevde bulunmuştur. Zevcesi Huğita ise 1663'te ölmüştür. Üç
erkek ve bir kız evlatları olmuştur. Büyüğü Eremya Çelebi'dir. İkincisi Ke
vork, 1 639'da doğup 16 Ağustos 1 703'te vefat etmiştir. 1 2 Mart 1 682'de
papaz takdis olunarak, Mardiros adını almıştır. Üçüncüsü Papaz Gomidas,
• Tarih ve Toplum dergisinde ( no. 54, Haziran 1 988, s. 26-29) "Doğumunun 350. Yılın
da Eremya Çelebi Kömürciyan" başlığıyla yayınlanmıştır. Makalenin başında "Ab
lam Bercuhi Semizoğlu'nun bir buçuk ay süren ağır hastalığı ve müteakiben vefatı
dolayısıyla, üç dön aydır Tarih ve Toplum için maalesef yeni bir yazı hazırlayamadım.
Bu sebeple okurlarımızdan özür dilerim" notu yer almaktadır.
Makaleyi aynı derginin 56. sayısında (Ağustos 1988, s. 3 ) "Okuyucu Mektupları" kö
şesinde yer alan "Düzeltme" başlıklı yazıdaki düzeltmeleri de girerek yayınlıyoruz.
1
22 Nisan 1 656'da doğup 25 Ekim 1 707'de şehit olmuştur. Zevcesinin adı
Huri'dir. İkisi erkek, beşi kız, yedi evlatları dünyaya gelmiştir. Birincisi Na
habed, 1 707'de Roma'da ölmüştür. Diğerlerinin adları Soğome, Tartipça,
Hovhannes, Maryane, Hıripsime { ?- 1 699) ve Ağavni'dir.
Bunlardan Hovhannes Kömürciyan, İspanya'nın İstanbul Sefaretha
nesi 'nin baştercümanı olmuştur. Büyük oğlu Bedros, 1 772'de Viyana'da
ölmüştür. İkinci oğlu Kozmas Gomidas ( 1 749-?) da İspanya'nın İstanbul
Elçiliği'nin baştercümanlığını ifa etmiştir. İtalyanca çok kıymetli iki eser
bırakmıştır. Birincisi, Descrizione Tupögyafica di Costantinopoli (İstanbul'un
Topografik Tasviri) 1 794'te Bassano'da, Primi Principi della Grammatica
Turca (Türkçe Gramerin İlk Kaideleri) ise aynı yıl Roma'da basılmıştır.
Hıripsime adında bir kızı ile Hovhannes, Hovsep ve Andan isminde üç
oğlu doğmuştur. Kardeşi Boğos ise 1 803'te Messina'da ölmüştür.
Eremya Çelebi'nin pederi Papaz Mardiros Kömürciyan'ın Haren adın
da bir kardeşi ile Aşkhen, Sofya ve Kayane adında üç kız kardeşi bilin
mektedir. Eremya Çelebi'nin ise 1 700'den sonra vefat eden Yeranik veya
lrene adında bir kardeşi vardır.
2
Eremya Çelebi, annesi Huğita ve velinimeti Hacı Ampagum'la birlik
te, 5 Ağustos 1 649'da deniz yolu ile Kudüs'e hareket edip aynı ayın 28'in
de oraya varmış ve 27 Mayıs 1 650'de İstanbul'a dönmüştür. 27 N isan
1 653'te Başpatrik 1. Pilibbos'la ( 1 592 - 1 65 5 ) beraber Sivriada'ya gidip, er
tesi gün lstanbul'a avdet etmiştir. Kefeli Patrik Mardiros'un ( 1 620?- 1 683 )
gününde ( 1 659- 1 660), Patrikhane'nin başkatibi ve danışmanı olmuştur.
1 2 Temmuz 1 659'da Başpatrik Yeğyazar ( 1 6 1 0?- 1 69 1 ) Bursa'ya giderken
refakat etmiştir. 1 7 Mart 1 660'ta mezkur Patrik Mardiros'la birlikte Edir
ne'ye giderek, 25 Nisan'da avdet etmişlerdir. 1 Ağustos 1 660'ta ise yine
Patrik Mardiros'la birlikte Tekirdağ'ı ziyaret etmiştir. 1 66 1 'de pederi ile
İzmit yakınlarındaki Armaş Manastırı'na gitmiştir. 26 Nisan 1 663'te, an
nesinin ölümü münasebetiyle tekrar mezkur manastıra gitmiştir. 7 14 Ey
lül 1 664'te Eremya Çelebi'yi Halep'te buluyoruz. İstanbul Patrikhanesi,
Başpatrik Yeğyazar'ı Osmanlı Devleti hudutları dahilinde ayrı bir başpat
riklik tesis etmek niyetinden vazgeçirmesi için oraya göndermiştir. Mez
kGr şehirden de ertesi yıl Kudüs'e geçmiş ve Paskalya yortusunu orada
kutlamıştır. 1 677'de lstanbul'da, Abra Çelebi'nin ( 1 62 1 - 1 676) himaye
sinde bir matbaa da kurmuştur. Ancak, iki küçük kitap basabilmiştir. Bun
lardan birincisi, Kudüs'teki mukaddes yerler hakkında kendisinin telif et
tiği manzum bir methiyedir. 1 685 yılı Mayıs ayında, oğlu rahip Krikoris'i
görmek için Eçmiyadzin'e gitmiştir. Bu vesile ile Ani, Kars ve Erzurum şe
hirlerini de ziyaret etmiştir. Ertesi yıl İstanbul'a döndükten sonra, artık
cemaat işlerinden elini çekmiş ve sırf kitapları ile meşgul olmuştur.8 Genç
yaşta ölen Soğome adındaki kızı ve oğlu Rahip Krikoris'in vefatının de
rin acıları ömrünü kısaltmıştır. Mağakya Çelebi Cevahirciyan'ın ( 1 665-
l 733'ten sonra) ]amanagakrutyun (Kronoloj i) adlı eserine göre, 15 Tem
muz 1 695 tarihinde vefat etmiştir. Ölümünün ayı ve günü son yıllara ka
dar bilinmemekteydi. llk defa tarafımızdan açıklanmışcır.9 Balıklı Ermeni
Mezarlığı'na gömüldüğü malum ise de bugüne kadar kabir taşına tesadüf
edilememiştir.
Evlatları
Eremya Çelebi, Patrik Nişanyan ve sair bazı araştırmac ılara göre 22
Mayıs 1 654'te evlenmiştir.JO Filhakika, Orakrutyun (Ruzname ) adlı ese
rinde, kapalı olarak bir düğün merasiminden bahsediyorsa da, kime ait ol
duğunu açıklamıyor. 1 1 Bazı tarihçilere göre ise l 657'de evlenmiştir. 12
Zevcesinin adı bilinmemektedir.
3
Evlatlarına gelince, büyük oğlu Ampagum, 1 659 yılı Mayıs ayında
doğmuştur. 1 680'de ruhani hayata intisap ederek Krikoris adını almıştır.
1 682'de tahsil için Eçmiyadzin'e gitmiş ve 1 685'te lstanbul'a·dönmüştür.
Müteakiben tekrar Eçmiyadzin'de bulunmuş ve 1 69 1 yılı Aralık ayı son
larında İstanbul'a avdet etmiştir. 13 Eski takvimle 6 Ağustos 1 692'de vefat
ederek Balıklı Mezarlığı'na gömülmüştür. Nefis minyatür bir portresi,
"Ruzname"sinin önsözünde dercedilmiştir. Sanatkar, kardeşi Mağakya ve
ya Margos Dzağkarar olabi,ir.
ikinci oğlu minyatürist N-fağakya, 1 Mart 1662'de doğmuştur. 2 Ağustos
168S'te pederi ile birlikte Eçmiyadzin'de bulunmuştur. 6 Temmuz 169 l 'de
ise lstanbul'da idi. 14 8 Mart 1 700'de ismi meçhul bir oğlu dünyaya gelmiş
tir. Bu sıralarda Roma'da bulunmakta idi. 10 Ekim l 700'de ise Livorno'da
idi. Diğer bazı şehirleri de ziyaret ettikten sonra, 3 Temmuz 1 701 'de Istan
bul'a avdet etmiştir. 4 Mayıs 1 702 tarihinden sonra ölmüştür.
Kızı Soğome 1 670'te doğmuş, 1 684'te evlenmiş, 1 685'te Hovsep adın
da bir oğlu olmuş ve 2 7 Aralık 1 690 tarihinde ölmüştür. Bugün izi kalma
yan Pangaltı Ermeni Mezarlığı'na gömülmüştür. Eremya Çelebi, kızının
vefatı münasebetiyle, 7+ 1 1: 1 8 kıtadan mürekkep Ermeni harfli Türkçe bir
mersiye kaleme almıştır. Ayrıca, Yeremya akrostişi ile, her biri 22 satırlık
yedi kısımdan ibaret, Ermenice bir ağıtla hatırasını ebedileştirmiştir. 1 5
Eremya Çelebi'nin üçüncü oğlu Hovsep'in ömrü ise pek kısa olmuştur.
1 68 1 yılı Mayıs ayında doğup, 1 682 yılı Temmuz ayında hayata veda et
miştir. 1 6
Eserleri
Eremya Çelebi'nin eserleri hakkında en geniş bilgiyi Rahip Nerses
Aginyan vermiştir. Sayıları 40 kadardır. 17 Bunlar arasında ancak, İstan
bul ve Osmanlı tarihi, keza Türk edebiyatı ile ilgili olanları kaydedeceğiz.
Başlıca kaynağımız Aginyan'ın çalışmasıdır. Eserler mümkün mertebe
kronoloj ik sıra ile tasnif edilmiştir. Tarihsizler ise sona bırakılmıştır.
1 . Orakrutyun (Ruzname): Tek yazma nüshası Kudüs Ermeni Patrikha
nesi'nde bulunmaktadır (no. 1 893 ) . 1 1 Haziran 1 648 ile 1 1 Kasım 1 663
tarihlerini kapsamaktadır. 1939'da Mesrob Piskopos N işanyan'ın etraflı
bir önsözü ve sonunda, Eremya Çelebi'nin Ermenice ve Türkçe mensur
yazıları ve şiirleriyle birlikte Kudüs'te neşredilmiştir.
2. Badmutyun Hıragizman Gosdanmubolso { lstanbul'un Yangın Tarihi ) :
Yegane yazma nüshası Kudüs Ermeni Patrikhanesi'nde bulunmaktadır
4
(no. 892) . Eski takvimle 14 Temmuz 1 660'ta başlayan ve yaklaşık bir bu
çuk gün devam eden lstanbul'un en büyük yangınının tarihidir. 1 672'de·
kaleme alınmıştır. Yaklaşık 100 sayfadır.
3 . Badmutyun Abra Çelebii (Abro ÇeJebi'nin Tarihi): 1 666- 1 672 yılla
rı arasında telif olunan ve beş kısımdan mürekkep işbu eser, 1 930'da Ra
hip Aginyan tarafından, Münih'te kitapçı Ludwig Rosenthal nezdinde
görülmüştür. Halen akıbeti meçhuldür. Eserin ikinci ve beşinci kısımları,
Girit Adası'nın fethine hasredilmiştir.
4. Badmutyun Hamarod 400 Darva Osmantsots Takavoratsın (Osmanlı
Padişahlarının 400 Yıllık Muhtasar Tarihi): Tek nüshası, Erivan Mesrob
Maşdots Kütüphanesi'nde bulunmaktadır (no. 1675 ) . Mevcut olmayan
aslı 1678'de telif olunmuş, kopyası ise l732'de istinsah edilmiştir. lşbu
eser, 1 970 sıralarında, Ermenistan Jlimler Akademisi Tarih Enstitüsü baş
görevlilerinden, rahm� tli dostumuz Hagop Anasyan ( 1 904- 1 988) nezdin
de yaptığımız teşebbüsler neticesinde, 1 982'de, adı geçen akademinin
Şarkiyat Enstitüsü tarafından, Sayın Jozef Avedisyan'ın kıymetli ve mu
fassal notlarıyla birlikte neşredilmiştir ( 414+ 1 sayfa) .
5 . Karozakirk (Vaazlar Kitabı): Viyana Mıkhitaristler Kütüphanesi'nin
408 no'lu yazması ve kısmen Ermenice, kısmen de Türkçe olan bu eser, bu
güne kadar araştırmacıların gözünden kaçmıştır. Sebebi de isminin yalnız
Bizanslı Eremya şeklinde kaydedilmiş olmasıdır. 1679'da oğlu Rahip Kri
koris tarafından Eçmiyadzin'de istinsah edilmiştir. 1 16 sayfadan ibarettir.
6. Gıdag Khaçelutyan Hisusi Kırisdosi ( Hazreti lsa'nin Çarmıha Gerili
şinin Vasiyeti): Ermenice ve Türkçe işbu küçük çalışması, Viyana Mıkhi
taristler Kütüphanesi'nin 408 no'lu ve 1 679 tarihli elyazmasında bulun
maktadır (s. 94a- l 15b).
7 . Badmutyun Isdanbolo ( İstanbul Tarihi): 1 662- 1684 yılları arasında
fasılalarla telif edilen ve manzum olan bu çok önemli eserinin üç yazma
sı mevcuttur. Birincisi Mesrob Maşdots Kütüphanesi'nde bulunmaktadır
(no. 1 345 ). İkincisi Kudüs Ermeni Patrikhanesi'ndedir (No. 1030).
Üçüncüsü ise eskiden Dr. Vahram Torkomyan'ın nezdinde bulunmakta
idi. Bitlis'teki ünlü Amırdol Manastırı'nın başkanı Vartan Başpiskopos'un
( 1 630? - 1 704) telkini ile telif edilen işbu eseri, Dr. Torkomyan tarafından
kıymetli ve çok etraflı notlarla birlikte üç cilt halinde, Viyana' da, 1 9 1 3 ,
1932 v e 1938 yıllarında neşredilmiştir. Türkçe tercümesi ise müteveffa
Hrand Der-Andreasyan'ın ilginç notlarıyla birlikte 1952'de İstanbul Üni
versitesi Edebiyat Fakültesi tarafından basılmıştır.
5
8. Hamarod Haysmavurk (Muhtasar Aziz Biyografileri) : Türkçe olan
bu eseri, 1 685'te Eçmiyadzin'de hazırlanmıştır. Kudüs Ermeni Patrikhane
si'nin 1076 no'lu elyazması olup, 139 sayfadan ibarettir.
9. Darekrutyun (Vekayiname) : 1 648- 1 690 yılları arasında, bilhassa ls
tanbul'da geçen olayları ihtiva etmektedir. Yegane elyazması, Venedik'te
Mıkhitaristlerin kütüphanesinde bulunmaktadır (no. 509).
1 0. "Davud Peygamber'in Mezmurları": 1 692'de, Ermeni asıllı hassa
mimarı Kayserili Dügünci Kalfa'nın teklifi ile Ermeniceden Türkçeye çe
virmiştir. iki elyazması da Mesrob Maşdots Kütüphanesi'nde bulunmakta
dır (no. 1 644 ve 1 645 ) . 1 645 no'lu kopyası 1 7 1 5 tarihlidir. Sırf muhtıra
kısmı ise Viyana Mıkhitaristlerinin 988 no'lu elyazmasındadır (s. lOla) .
. 1 1 . Hamarod Badmutyun Osmantsots Takavorats (Osmanlı Padişahları
nın Muhtasar Tarihi): Bilinen en son eseri olan işbu tarih, 1 695'te telif
edilmiştir ve Mesrob Maşdots Kütüphanesi'nin 1 786 no'lu ve 1 723 tarih
li yazmasıdır (40 s.)
12. Hikaye-i Faris ve Vena: 187 l 'de lstanbul'da, Zartaryan Biraderlerin
matbaasında basılmıştır ve 140 sayfadır. istifade ettiği Ermenice metin, Der
zinli Hovhannes ve oğlu Haçadur tarafından 1587'de Marsilya'da Fransızca
dan çevrilmiştir. Ermenice tercümesi, Viyana Mıkhitaristler Kütüphane
si'nin 88 no'lu elyazmasıdır. Türkçe tercümesinin yazması ise kayıptır.
1 3 . Kitab Hikaye-i Cihangir lskender Zülkameyn: Ermeniceden Türkçe
ye çevrilmiştir. Aslı Kudüs Ermeni Patrikhanesi'nin 988 no'lu yazmasıdır
(yaprak 6a- l 78a). Tercüme edildiği tarih belli değildir. Büyük lskender
için "zülkarneyn" (iki boynuzlu) kelimesinin kullanılmış olması önemlidir.
1 4. "Ermeni Tarihi": Rahip Mikayel Çamçiyan'a ( 1 738- 1 823 ) göre,
Türk ediplerinin teklifi ile hazırlamıştır. 18 Maalesef günümüze kadar ulaş
mamıştır.
1 5 . Horenli Movses'in Muhtasar Tarihi: Çamçiyan'a göre, bu tercümesini
de Türk ediplerinin arzusu üzerine yapmıştır. 18 Akıbeti bugün meçhuldür.
16. Kitab-ı Mukaddes'in Ahd-ı Cedidi: Bu çevirisi de yalnız Çamçiyan
tarafından zikredilmiştir. zo
Eremya Çelebi, on beş kadar Türkçe şiir ve mektup da kaleme almış
tır ki, bazıları eski yazma ve basma cönklerde dahi bulunmaktadır.•
6
mühimlerinden biri olan, 1 4 Temmuz 1 660 yangını hakkındaki, henüz
basılmamış tarihinden bahsedeceğiz.•
İstanbul'un işbu en büyük yangını, Haliç'teki Ayazmakapı'dan başla
mış ve şiddetli rüzgarın tesiriyle oradaki keresteler tutuşarak, surlardan
içeriye sirayet etmiştir. Bir gündüz ve iki gece süren afet esnasında, şehrin
üçte ikisi kül olmuştur.21
Eserin bugün mevcut olan yegane nüshası, Kudüs Ermeni Patrikhane
si'nin 892 no'lu elyazmasıdır (s. 1 72b-270a ) . Birinci kısmı, 1 675'te İstan
bul'da, Amidli ( Diyarbakırlı) Rahip Minas (bilahare Kudüs Patriği, 1 630?-
1 704) için Papaz Hovhannes tarafından, Kumkapı Meryem Ana Kilise
si'nde istinsah edilmiştir. İkinci kısmının da , aynı sıralarda yazılmış olma
sı muhtemeldir; zira 7 1 . sayfada 1672 tarihine tesadüf edilmektedir.
Yazmanın ilk sayfasında, eserin ayrılmış olduğu altı faslın başlıkları kay
dedilmiştir ki, ilk harfleri EREMİA ismini teşkil etmektedir. Kömürciyan,
akrostişi çok seven bir şair ve yazardır. Metnin birinci sayfasının üst kısmın
da, yanmakta olan İstanbul'un bir köşesinin minyatürü bulunmaktadır. Al
tında ise adı geçen Rahip Minas'ın mührü görülmektedir.
Eserin ilginç bir hususiyeti, yangın hakkında verilen bilgiler arasında
şiirlere de tesadüf edilmesidir. Şiirlerin muhteviyatı, umumiyetle yanan
yerlerle veya binalarla ilgilidir. Bazıları ise öğütler yahut hayıflanmalar ih
tiva etmektedir ve mersiye mahiyetindedir.
Mensur kısımlarda, bazı hanların ismine de tesadüf edilmektedir, me
sela Valide Hanı (s. 9), Bodrum ve Kebeci Hanları (s. 7 ) . Üçüncünün
içinde bir mescit bulunduğu ve yandığı da işar olunmuştur (s. 7 2 ) . Balka
pan Han'ın karşısında, o günlerde Papazoğlu isminde bir han da varmış
(s. 74). 77. sayfada , gayet muhkem Hoca Han'ın adı geçmektedir. Keza ,
93 . ve 138. sayfalarda, Büyük Valide Han zikredilmektedir. 1 2 1 . sayfada,
1 564 yılında vuku bulan bir yangın neticesinde, Kapalıçarşı'nın harap ol
duğu bildirilmiştir. 141 . sayfada , Çatladıkapı'daki burçlardan birinin çat
lamış olduğu kaydedilmiştir. 143 . sayfada Çemberlitaş'ın bir resmi vardır
ki, bugünkünden pek farklı değildir.
Metinde, bazı Türkçe, Yunanca ve İbranice kelimeler de kullanılmıştır.
Yazısı kaligrafik sayılabilir; ancak güçlükle okunan kelimeler de mevcuttur.
Muhtelif sayfalarda, yangınla ilgili yedi sekiz minyatür manzara görül
mektedir. Bunlar arasında, 107. sayfadaki, Patrik Kefeli Mardiros'un büyük
gayreti ile yangından kurtulan Kumkapı'daki Meryem Ana Kilisesi'ni ve
• Daha sonra Kevork Pamukciyan tarafından yayma hazırlanmıştır: Badmuryun Hıra
gi:ıman Gosdantnubolso (1 660 Darvo), İstanbul, l 991.
8
Kozmas Gomidas Kömürciyan *
Hayatı
Kozmas Kömürciyan, 1 7. yüzyıl Ermeni edebiyatının medar-ı iftiharı
olan Eremya Çelebi Kömürciyan'ın ( 1637- 1 695) küçük kardeşi, ünlü şe
hit ve yatır Papaz Gomidas Kömürciyan'ın ( 1 656- 1 707) torunudur. Baba
sı ise Sicilya Krallığl'nın İstanbul Elçiliği'nin tercümanı Hovhannes Kö
mürciyan'dır ( 1 700?- 1 763 ) ki, bilahare soyadım lcalyanlaşcırarak, "Car
bognano" şeklinde değiştirmiştir.
Önce birkaç satırla pederinden bahsedelim. Babasının şahadetinden
sonra Roma'ya gitmiştir. 1 720 yılı Kasım ayında burada hastalanmıştır.
İyileşince aynı ayın ortalarında papa tarafından kendisine maaş bağlan
mıştır.2
Venedik Mıkhitarist rahiplerinden İknadios Haçaduryan'ın ( 1 7 10-
1 780) , tarikat başkanı Abba lstepannos Melkonyan'a ( 1 7 1 7 - 1 799) yazdı
ğı, 19 Mayıs 1 763 tarihli mektubuna göre, Hovhannes Kömürciyan, evi
nin yüksek bir kısmından aşağı düşerek, eski takvimle 23 N isan 1 763'te
vefat etmiş, ve Sicilya elçisinin emriyle Beyoğlu'ndaki Sanca Maria Dra
peris Kilisesi'nin haziresine gömülmüştür.3 İşbu kilisenin vefiyat kütüğü-
• Cosimo Comidas de Carbognano'nun 18. Yüzyılın Sonunda İstanbul adlı eserinde
(çev.: Erendiz Özbayoğlu, Eren Yayıncılık, lstanbul, 1 993 , s. 13-22) "Cosimo Comi
das de Carbognano ( 1 749- 1 807)" başlığıyla yayınlanmıştır.
9
ne göre, yeni takvimle 4 Mayıs 1 763'te ölmüştür ki, tarihler birbirini tu
tuyor.4 Zira, 1 8. yüzyılda eski ve yeni takvimlerin farkı 1 1 gündü.
Kütükte yaşı 54 olarak kaydedilmişse de, kanaatimizce bunda yaklaşık
on yıllık bir noksanlık mevcuttur. Çünkü uzun müddet ltalya'da Propa
ganda Fide Teşkilatı'nın mektebinde tahsilde bulunduktan sonra lstan
bul'a avdet etmiştir.5
Hovhannes Kömürciyan, Mohrenheim soyadım taşıyan, muhtemelen
Avusturyalı bir Ermeni Katolikle evlenmiştir. Her ne kadar soyadı Erme
nilerin lakaplarına benzemiyorsa da, Papaz Hovhannes Ariman veya Ari
manyan adında bir din adamı, Trieste'den Venedik Mıkhitarist tarikatı
başkanı lstepannos Melkonyan'a yazdığı 2 1 Ekim 1 7 7 1 tarihli mektubun
da, onun kardeşinden bahsederken "bizim millete mensup" ifadesini kul
lanmıştır. 6
Eş.LMohrenheim ise 13 Aralık 1 766'dan önce ölmüştür. Zira bu tarihi
taşıyan ve yukarıda adı geçen Hovhannes Arimanyan tarafından Viya
na'dan Abba lstepannos Melkonyan'a yazılan bir mektupta, Hovhannes
Kömürciyan'ın hem babadan ve hem de anadan yetim olan bir oğlunun
orada bulunduğunu kaydetmiştir ki, bu da Bedros Kömürciyan'dır.7
İşbu izdivaçtan Kozmas Gomidas, Bedros ve Boğos isminde üç erkek
evlatları dünyaya gelmiştir.
Bunlardan en büyüğü olan Kozmas Gomidas Kömürciyan'ın doğum ta
rihi son zamanlara kadar meçhul kalmıştır. Öldüğü tarih ise bugüne kadar
·
bilinmemektedir.
Bundan on yıl kadar önce, Venedik Mıkhitarist rahiplerinden, daha
fazla müzikolog olarak tanınan Ôevont Dayyan'ın ( 1 884- 1968), "Venedik
Mıkhitaristlerinin San Lazzaro'daki Ana Divanı" adındaki Ermenice
önemli eserini gözden geçirirken, Rahip Zakarya Aliksanyan'ın ( 1 7 1 1 -
1 793 ) , tarikat başkanı lstepannos Melkonyan'a yazdığı 26 Nisan 1 77 1 ta
rihli bir mektuba rast geldik.8 Muhteviyatında, Der Gomidas'ın torunu
olan ve aynı ismi taşıyan 22 yaşındaki bir gencin, dedesinin biyografisini
hazırlamakta olduğu işar edilmişti. Böylece, Kozmas'ın 1 749'da doğduğu
meydana çıkmıştı. Kitabın dizinine adı geçmediği için, bu bilgi karanlıkta
kalmıştı. Kendisinin de, Napoli elçisinin dil oğlanı olduğu kaydedilmişti.
Kömürciyan'ın, bu hususta, Beyoğlu'ndan yine Melkonyan'a yazdığı
İtalyanca 3 Eylül 1 772 tarihli ikinci bir mektubu da mevcuttur ki, aslı Ve
nedik Mıkhitaristlerinin arşivindedir. Rahip Cemcemyan, tesadüfen
meydana çıkardığı işbu mektubun fotokopisini de tarafımıza göndermek
10
lücfunda bulundu. Muhteviyatında Comidas de Carbognano, dedesinin
Katolik mezhebini kabul edip etmediğini sormaktadır.
Tarihçi Arşag Alboyacıyan'a ( 1 879- 1 962) göre, Kozmas Kömürciyan
tahsilini İtalya'da tamamlamıştır.9
E. Dalleggio d'Alessio isminde bir araştırmacı, Kömürciyan'ın, Napo
li Krallığı'nın İstanbul Elçiliği'ndeki dil oğlanlığı dönemine dair Fransız
ca olarak şu bilgileri vermektedir: lO
Kozmas Kömürciyan, 1781 Ekim ayından 1 786 Mayıs ayına kadar İs
tanbul'da bulunan lcalyan rahibi Giambattista Toderini ( 1728- 1 799) ta
rafından, İspanya Elçiliği'nin tercümanı ve Chevalier unvanını haiz ola
rak zikredilmiştir. 12 Sefarethane'de büyük nüfuz elde etmiştir. 13
Papa \/,il. Puis ( 1 742 - 1823 ) onu Saint-Sylvestre nişanının Chevalier
rütbesiyle taltif etmiştir. 14
11
Gomidas Kömürciyan 1 794'te mezkur elçilikte tercümanlık görevini
sürdürmekte idi. Bu husus, aynı yıl ltalya'nın Bassana şehrinde neşredilen
Descrizione Topografica di Costantinopoli �e Roma'da basılan Primi Principi
della Grammatica Turca adlı İtalyanca eserlerinin isim sayfalarında belirtil
miştir. Vazifesinden ne zaman ayrıldığı bilinmemektedir. Ancak, 1807'de
basılan ve üçüncü İtalyanca eseri olan, dedesinin muhtasar biyografisinin
sonunda bulunan, Kömürciyan ailesinin şeceresinde, isminin yanında İs
panya'nın tercümanı olduğu kaydedilmiştir.
Kozmas Gomidas Kömürciyan'ın ölüm tarihi maalesef karanlıkta kal
mıştır. 29 Ekim 1 805 tarihine kadar sağ olduğu katidir. Zira, kendisi tara
fından kaleme alınan, dedesinin biyografisinin önsözü, işbu tarihi taşı
maktadır. Diğer taraftan, kitabın 7. sayfasındaki, 22 Eylül 1 807 tarihli
baskı müsaadesinin metninde, Kömürciyan'ın adı da zikredilmektedir. Bu
husus, mezkur tarihte henüz hayatta olduğunu kanıtlayabilir.
Ag
1 99 1 yılı ustos ayında, Taksim'deki eski Latin Mezarlığı'ndan Feri
köy'deki yeni Latin Mezarlığı'na 1 864'te nakledilmiş eski mezar taşlarını
gözden geçirirken, maalesef onun kabir taşına tesadüf edemedik. Ecnebi
bir memle�ette ölmüş olması muhtemeldir. Zira Sama Maria Draperis Ki
lisesi'nin vefiyat kütüğünde de kaydı bulunamadı.
Müteakiben, Kömürciyan'ın hangi tarihe kadar görevini sürdürdüğü
nü tespit etmek için, Ankara'daki İspanya Elçiliği'ne müraacatta bulun
duysak da, arşiv sandıklarında saklı olduğu ve tasnif edilmediği için, bir
sonuç alamadık.
Biagio Pace adında bir İtalyan araştırmacı da, Pontaniana Akademi
si'nin Atti ismindeki yıllığının dördüncü cildinde neşredilen, "Topografia
e monumenti di Costantinopoli nei rilievi e nella descrizione di Comidas de
Carbognano" (Gomidas Kömürciyan'ın Resimlerinde ve T,svirlerinde İs
tanbul'un Topografyası ve Abideleri) başlığını taşıyan İtalyanca makale
sinde, hayatından şu satırlarla bahsetmektedir:IS
12
8 Ağustos 1 778'de mezkur elçilikteki iki tercümandan biri istifa etmiş oldu
ğundan, Elçi Ludolf onun yerine, bu sahada gerekli kabiliyeti ve meyli haiz
olmamasına rağmen, Kömürciyan'ı atamak istemiştir. Kral da onun, 10
Ekim'de senelik 600 kuruş ücretle tercümanlık görevine yükseltilmesine ka
rar vermiştir. 8 Mayıs 1 7 79'da ise Babıali'ye uygun bir kıyafette çıkması için
gerekli üniformanın hazırlanmasını emretmiştir.
Elçi Ludolf, Kömürciyan'ın dürüst bir insan ve Doğu dilleri ile İtalyanca ve
Latinceye bihakkın vakıf olmasına rağmen, reissülküttabla l6 Sefarethane
işlerini müzakere etmek kabiliyetinden ve cesaretinden mahrum olduğunu
kaydetmiştir.
1 7 80 yılı Mayıs ayı sonunda Kömürciyan hastalanarak kan kusmaya başlı
yor. Tabibi Napolili D. Antonio Lucci hava tebdili için onun Marmara'da
ki Prens Adaları'na gönderilmesini tavsiye ediyor. 20 Haziran'da oraya va
rıyor. Kral hastalığını işitince 2 Eylül'de onu tedavi ettirmesi ve her türlü
şefkati göstererek yardım etmesi için Elçi Ludolf'a talimat veriyor.
iki Sicilya Kralı iV. Ferdinand'ın gösterdiği işbu müstesna yardım dolayısıy
la Kömürciyan, "İstanbul'un Topografik Tasviri" adlı kitabının isim sayfasın
da, kendisini, "kralın yaratığı"l 7 addederek, minnettarlığını izhar etmiştir.
Sıhhati düzeldikten sonra, Ekim ayında Beyoğlu'na dönüyor. Fakat tedavi
si devam ediyor ve ancak 1 79 1 18 yılı Temmuz ayında iyileştiği anlaşılıyor.
Mektuplarının birinde, Belgrad'a gitmesinin icap ettiğini, lakin hastalığı
dolayısıyla bunun mümkün olmadığını yazmıştır. 19
Napoli'deki arşivde bulunan müteakip belgeler artık ondan bahsetmiyor.
Sebebi de o sıralarda İspanya Elçiliği'ne tercüman nasbedilmesidir.
Kardeşleri ve Evlatları
Kozmas Kömürciyan'ın, Bedros veya Pietro ve Boğos veya Paolo adın
da iki küçük kardeşi olduğunu daha önce kaydetmiştik.
Bunlardan birincisi, Ermeni Katolik papazı Hovhannes Arimanyan'ın
Venedik Mıkhitaristler tarikatı başkanı lstepannos Melkonyan'a Tries
te'den yazdığı 2 1 Ekim 1 77 1 tarihli mektubuna göre, babasının ve anne
sinin ölümünden sonra, Viyana'da imparatorluk kuryesi görevinde !'ulu
nan dayısı, Hovhannes Mohrenheim onu yanına almış ve ona saraydan
tayin bağlamak için çaba sarf etmiştir. Mektubun aslı Venedik Mıkhita
ristler Arşivi'ndedir. Sayın Rahip Sahak Cemcemyan suretini tarafımıza
göndermek lütfunda bulunmuştur.
Bedros Kömürciyan, dedesi Papaz Gomidas Kinnürciyan'ın 1807'de
Roma'da neşredilen İtalyanca biyografisinin sonunda bulunan, "Kömür
ciyan Ailesinin Şeceresi"ne göre 1 772'de Viyana'd;ı iılmü�tür.
13
Diğer kardeşi Boğos Kömürciyan ise aynı kaynağa göre, Napoli Kra
lı'nın bayraktarlığını ifa etmiş ve 1 803'te Messina'da ölmüştür.
E. Dalleggio d'Alessio'ya göre, Kozmas Kömürciyan, Beyoğlu'nda mu
kim Mari Komnena adında biri ile evlenmiş, yedi evlatları dünyaya gel
miştir. 20 Bu şahsın, Üsküdar'daki Selimiye Camii'nin mimarı olduğu ta
rafımızdan meydana çıkarılan21 hassa mimarı Foti Komnenos Kalfa'nın
kız kardeşi veya kızı olması muhtemeldir.
Yukarda sözü ger:en şecereye göre evlatlarının adları şunlardır: Gi
ovanni ( Hovhannes) , Elena-Maria (Hıripsime ) , Guiseppe (Hovsep) ,
Antonio (Andan), Roza, Elena v e Giuliana ( Hulyane). Her birinin ba
basının adının yanında annesinin soyadı da zikredilmiş, erkekler için
Komneno ve kızlar için Komnena şeklinde kaydedilmiştir.
E. Dalleggio d'Alessio, Beyoğlu'ndaki Sanca Maria Draperis Kilise
si'nin vaftiz ve vefiyat kütüklerinden, bunlardan bazılarının doğum ve
ölüm tarihlerini bulabilmiştir.22 işbu kayıtlara göre, Elena l 790'da doğup,
19 Haziran l 792'de vefat ederek, mezkur kilisenin haziresine gömülmüş
tür. Antonio l 794'te doğup 3 1 Ağustos 1 797'de ölerek, kız kardeşinin ya
nına gömülmüştür. ikiz olan Roza ve Antoinette-Maria 4 Eylül 1 798'de
doğmuşlardır. Giuliana ise 7 Temmuz 1 802'de ispanya Elçiliği'nin şape
linde vaftiz olmuştur. Bu husus, o sıralarda, Kömürciyan'ın mezkıir sefa
rethanedeki tercümanlık görevinin devam ettiğini kanıtlamaktadır.
Eserleri
Kozmas Gomidas Kömürciyan'ın, üç adet İtalyanca eseri mevcuttur.
Bunlardan en önemlisi, Sayın Prof. Dr. Erendiz Özbayoğlu tarafından ter
cümesi yapılan Descrizione Topografica dello stato presente di Costantinopoli
( İstanbul'un Bugünkü Durumunun Topografik Tasviri) adlı kitabıdır.
1 794'te ltalya'nın Bassana şehrinde neşredilen çalışmasının metin kısmı,
80 sayfadan (dizgi: 1 2x 1 8 cm) ibarettir. Muhteviyatı, 13 bölüm ve 26 kıs
ma ayrılmıştır. 8 1 . sayfada 3 1 Mayıs 1 793 tarihli baskı müsaadesinin met
ni bulunmaktadır.
Sonunda, ilave olarak 26 adet planş mevcuttur ki, hepsi de "Cosimo
Comidas del" imzasını taşımaktadır. Kanaatimizce, isminin sonunda bu
lunan "del" harfleri, çizen manasına gelen, ltalyanca "delineatore" keli
mesinin kısaltılmış şeklidir. Baştaki birinci planş Marmara Denizi'nin,
ikincisi ise İstanbul şehrinin ve Boğaziçi'nin haritalarıdır. Diğerleri i se
umumiyetle lstanbul'un önemli abidelerine hasredilmiştir.
14
Kitabın isim sayfasında Kozmas Kömürciyan'ın Papalığın Müzehheb
Chevalier N işanı'nı taşıdığı ve İspanya Kralının İstanbul'daki elçiliğinin
tercümanı olduğu kayıtlıdır. Eser 28 Haziran 1 793 tarihli iki sayfalık kısa
bir yazı ile Sicilya Kralı iV. Ferdinando'ya ithaf edilmiştir.
İkinci eseri, Primi Principi della Grammatica Turca, ad usa dei Missionari
Apostolici di Costantinopoli Ostanbul'daki Apostolik Misyonerlerin İstimali
İçin Türkçe Gramerin Başlıca Kuralları) adını taşımaktadır. Yine 1794'te,
Roma'da Papalığın Propaganda Fide Teşkilatı'nın matbaasında basılmıştır
ve XVII+ 730 sayfadır (dizgi: 12,5x20 cm). Bu kitabını, Propaganda Fide'nin
başkanı ve Filistin Piskoposu Kardinal Leonardo Antonelli'ye ( 1 730- 181 1 )
sunmuştur. Bu eserinin de isim sayfasında, Papalığın Müzehheb Chevalier
Nişanı ile taltif edildiği ve İspanya Krallığı'nın İstanbul'daki elçiliğinin ter
cümanı olduğu kayıtlıdır. Baştaki iki sayfalık ithafnamesi 12 Ağustos 1786
tarihini haizdir. Bundan anlaşılıyor ki, kitabın baskısı epeyce uzun sürmüş
tür. Sunuş metninin sonunda Kömürciyan dedesine de atıfta bulunmuştur.
Eser dört kısımdan ve 6+ 19+4+ 20 babdan ibarettir. Sonunda, ilave bir kıs
ma (s. 62 1-722) ve düzeltmelere de (s. 723-730) yer verilmiştir.
Adı Ristretto della vita e martirio del servo di Dio D. Cosmo de Carbognano
(Allah'ın Kulu Der Gomidas Kömürciyan'ın Ömrünün ve Şahadetinin
Özeti) olan, üçüncü eserinin mevcudu ise çok mahduttur. Sayın Rahip
Sahak Cemcemyan, kütüphanelerinde bulunan nüshanın mühim sayfala
rının fotokopilerini tarafımıza göndermek lütfunda bulundu.
1 807'de Roma'da Francesco Bourlie Matbaası'nda basılan 40 sayfalık
(dizgi ebadı 1 0x l 4 cm) bu kitap Fransa'nın İstanbul Elçiliği'nin maslahat
güzarı, Pietro Maria Ruffin'e ithaf edilmiştir. 19 satırdan ibaret olan sunuş
metni Beyoğlu'nda kaleme alınmıştır ve 29 Ekim 1 805 tarihlidir.
Müteakiben Gulielmus Marquis Vic. Generalis imzasıyla yine Beyoğ
lu'nda yazılmış 20 Kasım 1805 tarihli bir önsöz mevcuttur. Burada, Papaz
Gomidas Kömürciyan'ın biyografisini hazırlayan sekiz şahsın adları zikre
dilmiştir ki, şunlardır: Kapuçin misyoneri Rahip Giacinto Francesco di Pa
rigi, ressam Francesco Yalmour veya Vanmour ( 167 1 - 1737), İngiliz seyya
hı Aubry de la Motraye (aralarında yegane Protestan olanı), Fransa'nın İs
tanbul'daki elçisi Marquis de Ferriol ve Ermenilerden de Beytüllahim Pis
koposu Mgr. Sarkis, Tokat M isyoneri Rahip Krikor, Mıkhitarist rahibi
Matteos (Karakaşyan, 1689- 1772), yazar Mağakya Cevahirci veya Ceva
hirciyan ( 1665- 1 733'ten sonra) ve Ankaralı Yeğyazar.
Kömürciyan, işbu yazarların eserlerinden istifade ederek, dedesinin
muhtas;;lr bir biyografisini meydana getirmiştir.
ıs
Tarihçi Harutyun Mırrnıryan'a ( 1 860- 1 926) göre, Kozmas Gomidas
Kömürciyan, Rahip Ôugas lnciciyan'ın ( 1 7 58- 1833) Aşkharhakrutyun
Çorits Masants Aşkharhi ( Dünyanın Dört Kısmının Coğrafyası, Venedik,
1 802 - 1 808, 1 2 cilt) adlı muazzam eserine de yardımda bulunmuştur.23
KAYNAKLAR
Arşag Alboyacıyan, "Azkayin Sahmanatrutyun" (Nizamname-i Millet-i Ermeni
yan), lntartzag- Oraısuyıs Surp Pırgiçyan Hivantanoısi Hayots (Surp Pırgiç Erme
ni Hastanesi'nin Mufassal Takviıyi [Salname] ) , lstanbul, 1 9 1 0, s. 225.
Hrand Asadur, "Gosdanmubolso Hayerı yev lrents Badriarknerı" {lstanbul Erme
nileri ve Patrikleri), lnrartzag Oraısuyıs Azkayin Hivantanoısi (Milli Hastane'nin
Mufassal Takvimi [Surp Pırgiç Hastanesi Salnamesi]), lstanbul, 190 1 , s. 1 63.
Auguste Boppe, Les peintres du Bosphore au XVIIIe siecle ( 1 8. Yüzyılda Boğaziçi Res
samları ), Paris, 1 989, s. 278.
"Kozmas Komidas Carbognano-Kömürciyan", Görsel Büyük Genel Kültür Ansiklope
disi, lstanbul, 1 984, c. 4, s. 1 987.
E. Dalleggio d'Alessio, "Le Chevalier Cosiıno Comidas de Carbognano", Echos
d' Orient, 1 929, s. 42-47.
Ôevont Dayyan, Mayr Tıvan Mıkhitaryants Venedıgo i Surp Ôazar (Venedik Mıkhi-
taristlerinin San Lazzaro'daki Ana Divanı), Venedik, 1930, s. 267, 283.
Selçuk Erez, "Türk Evinin Kökenleri", Cumhuriyet-Dergi, no. 205, l 1 Şubat 1990, s. 12.
Ôugas lnciciyan, Amaranoıs Püzantyan (Bizans'ın Sayfiye Yeri ), Venedik, 1 794, s. VI.
Ôugas lnciciyan, Aşklıarlıakrutyun Çoriıs J(ı{asants Aşklıarhi (Dünyanın Dört Kısmı-
nın Coğrafyası), Venedik, 1 804, c. V {lstanbul), s. 1 56, 182.
Ôugas lnciciyan, 18. Asırda lsranbul, tercüme ve tahşiye eden: Hrand Der-Andre
asyan, lstanbul, 1 956, s. 83.
Eremya Çelebi Kömürciyan, Badmutyun Hıragizman Gosdantnubolso ( 1 660 Darvo)
Ostanbul'un 1 660 Yılı Yangını Tarihi), baskıya hazırlayan ve tahşiye eden: Ke
vork Pamukciyan, lstanbul, 1 99 1 , s. 2 1 -22.
Matteos Mağak-Theopilyants, Vark Yereveli Arants (Ünlü Şahısların Biyografileri ),
Venedik, 1 839, c. 1 , s. 538b-539a.
Hagop Martayan (Dilaçar) , "Hamaynabadger Hay Mışaguyti" (Ermeni Kültürü Pa
noraması), Marmara, 27 Kasım 1 963.
Harutyun Mırmıryan, Masnagan Badmutyun Hay Medzadunneru (Ermeni Zenginle
rinin Kısmi Tarihi) , lstanbul, 1910, s. 73.
Biagio Pace, "Topografia e monumenti di Costantinopoli nei Rilievi e nella Desc
rizione di Comidas de Carbognano" (Gomidas Kömürciyan'ın Resimlerinde ve
Tasvirlerinde İstanbul'un Topografyası ve Abideleri ), Atti deli' Accademia Pon
taniana ( Pontantiana Akademisi'nin Bildirileri ), Napoli, 1 952, s. 347-353.
Kcvork Pamukciyan, "Doğumunun 350. Yılında Eremya Çelebi Kömürciyan", Ta
rih ve Toplum, no. 54, Haziran l 988, s. 26-29 [Bkz. EKTK, c. III, s. 1 -8 -Ed.).
Pamukciyan, Gensakragan Noter Hayoıs Masin (Ermeniler Hakkında Biyografik
' Notlar, yayınlanmamış çalışma), bölüm III.
16
Annenak Bey Sakızyan, "Manasneru Goğme Nıgarvadz Gayserakan Gentanakir
ner Topkapui Tankaranin Meç" (Topkapı Müzesi'nde Manaslar Tarafından Çi
zilmiş Padişah Portreleri), Rahip Gomidas Çarkçıyan, Kidagan Darekirk (Bilgi
Salnamesi ), İstanbul, 1944, s. 36b.
L'Abbe Dominique Sestini, Lettres de M. l'Abbe Dominique Sestini (Mektuplar),
Fransızcaya çeviren: M. Pingeron, Paris, 1 789, c. III, s. 399-400.
Giambattista Toderini, De La Litterature des Turks (Türklerin Edebiyatından), Pa
ris, 1 789, c. il, s. 56 ve 1 33.
Vahram Torkomyan, Yeremya Çelebi Kömürciyan Isdambolo Badmutyun (Eremya Çe
lebi Kömürciyan'ın İstanbul Tarihi), Viyana, 1 9 1 3 , c. 1, s. 1 5 1 ; Viyana, 1 932, c.
il, s. 4 75, 492, 593; Viyana, 1 938, c. III, s. 263.
1 . Sayın Selçuk Erez'in "Türk Evinin Kökenleri" yazısında (Cumhuriyet Dergi, no.
205 , 1 1 Şubat 1990, s. 12) onun bir İtalyan seyyahı olduğu kaydedilmiştir.
2. Dayyan, age, s.)83.
3. Venedik Mıkhitaristlerinin arşivinde bulunan mektubun fotokopisini Sayın
Rahip Sahak Cemcemyan tarafımıza göndermek lütfunda bulunmuştur. Keza
bkz. Dayyan, age, s. 2 1 7 .
4 . d'Alessio, age , s . 43.
S. Pace, age, s. 350.
6. Dayyan, age, s. 270.
7. Dayyan, age, s. 239.
8. Dayyan, age, s. s. 267-268.
9. Alboyacıyan, age, s. 225.
1 0. d'Alessio, age, s. 43-44.
1 1 . Sestini, age , c. I II, s. 399-400; keza, d'Alessio, age, s. 45.
1 2 . Toderini, age , c. il, s. 54 ve 133.
13. d'Alessio, age, s. 44.
14. d'Alessio, age, s. 44.
1 5 . Pace, age, s. 3 5 1 .
1 6. İtalyancada "ministri della Pona", yani "Babıali nazırları" kelimeleri kullanılmıştır.
1 7. Aziz dostumuz Sayın Rahip Charles Renoux'ya göre işbu kelime burada "tebaa"
manasını haizdir.
1 8. Bu tarih muhtemelen bir baskı hatası sebebiyle 1 79 1 olarak kaydedilmiştir.
Doğrusunun 1 78 1 olması daha akla yakındır. Zira, 1 786'da Abbe Toderini'nin
eserinde ispanya Sefarethanesi'nin tercümanı olarak adı geçtiğine göre, hasta
vaziyette bu gibi önemli görevi deruhte etmesi düşünülemez.
19. Mektubun tarihi maalesef kaydedilmemiştir.
20. d'Alessio, age, s. 44.
2 1 . Kevork Pamukciyan, "Üsküdar'daki Selimiye Camii'nin Mimarı Kimdir?", Ta
rih ve Toplum, no. 74, Şubat 1990, s. 2 1 -23 [Bkz. EKTK, c. il, s. 1 5 5-159 -Ed.J.
22. d'Alessio, age, s. 44.
23. Mırmıryan, age, s. 73.
17
;; Kömürciyan Ailesinin Şeceresi * 1 . Ampagum
bilahare
:[
rahip Krikoris
( 1659- 1 692)
2. M•;;.kY'
Omi m<çhul
1 . Eremya bir oğlu
( ressam)
1 . Mardiros
( 163 7 - 1 695) 0 7 00- ?)
( 1662- 1 702'den
{
( papaz) 2. Kevork sonra)
Nahabed ( 1 608- 1 68 1 ) bilahare Hovsep
3 So"gome
Mardiros
·
�
3. Aşkhen
1 . Nahabet
4. Sofya ( ?- 1 707) 1 . Hıripsime
3. Gomidas 2. Gomidas veya
( papaz) 2. Soğome Kozmas 2. Hovhannes
5. Kayane
( 1656- 1 707 ) 0 749- 1 807'den
3. Tartipça 3. Hovsep
Zevcesi: sonra)
Eremya Çelebi Kömürciyan'ın İstanbul Tarihi: 1 7. Asırda 4. Hovhannes 4. Andon
Huri
•
• Tarih ve Toplum dergisinde (no. 49, Ocak 1 988, s. 42-48) "Sayın Doçent Dr. Arsen
Zarfçı'ya" ithaf notuyla yayınlanmıştır.
19
Alacahamam değirmeninde, Gasmalı Noradunk'un oğlu, Harutyun Us
ta'nın senelik taahhüdü bir kuruştur.
20
23 Ekim 1 8 1 7'de Kuruçeşme'deki Patrik Boğos Krikoryan'ın ( 1 763 -
1 853 ) evinde toplanan Apostolik v e Katolik Ermeniler arasındaki dini
mahiyetteki toplantıya katılanlar arasında bulunmuştur. 7
1 2 Haziran 1 8 1 9'da yeni Kudüs Ermeni patriğini seçmek için, İstan
bul'daki amiraların yaptığı toplantıya iştirak etmiştir.8
24 Kasım 1 823 Cuma günü, Ermeni ileri gelenleri padişaha Patrik Bo
ğos Başpiskopos'u istemediklerine dair arzuhal vermişlerdir. Fakat sulta
nın yaptığı soruşturma neticesinde, bunun amilinin kıskançlık olduğu an
laşılmıştır. Bunun üzerine, dilekçenin başlıca yazarı, "Kör" tesmiye edilen
Artin Amira sürgüne gönderilmiştir.9 Müellifi Hovhannes Piskopos
Şahkhatunyants ( 1 799- 1 849), her ne kadar yılını 1 823 olarak kaydetmiş
se de, doğrusu 1 822 olmalıdır, zira Boğos Başpiskopos'un patrikliği 1 8
Ekim 1 823'te sona ermiştir. 10 Sürgün edildiği yeri ve teferruatını Sivaslı
Hovhannes Başpiskopos'tan ( 1 770- 1 829) öğreniyoruz. Bu hususta şunla
rı yazmaktadır:
21
Noradunkyan Amira'nın hayratı hakkında da az çok bilgiler elde ede
bildik. Bunları da kronolojik sıra ile kaydediyoruz.
1 8 14 yılının Temmuz ayında yeniden inşası tamamlanan ve yaklaşık
1 720'den beri mevcut olan Kadıköy'deki Surp Asdvadzadzin (bilahare
Surp Takavor) Kilisesi'nin masraflarını kendi kesesinden ödemiştir. 14
İkinci mühim hayratı, 1 828'de onarılan Sivas'taki Surp Nişan Manas
tırı'dır ki, müsaadesini de kendisi temin etmiştir. Bu hususta Hovhannes
Başpiskopos şunları yazmaktadır:
Yine 1 828'de, bugün Hasköy'deki çevre yoluna kurban gitmiş olan Surp
Istepannos Kilisesi'nin yeni inşaatını yöneten şahıslardan biri olmuştur.
Tekrar 1 828'de, sarraf Mardiros Amira ile birlikte, Tokat'taki Hova
gim-Anna Manastırı kilisesinin sol taraftaki şapelini inşa ettirmiştir. Bu
husus, kapı üzerindeki mermer kitabede kayıtlıdır. 16
1 830'da yeniden inşa edilen Üsküdar'daki Surp Haç Kilisesi'ne başlı
ca maddi yardımda bulunanlar arasında bulunmuştur. 183 1 'de Mağakya
Tıbir Kevorkyan tarafından bu hususta kaleme alınan bir yazmada, Surp
Harutyun Şapeli'nin mum masraflarını deruhte ettiği işar olunmuştur.
1 83 2 'de ise onun gayretleriyle Koçhisar'daki Bedros Köyü'nün Surp
Hagop Kilisesi inşa edilmiştir. Bu husus, kapısının üzerindeki on satırlık
manzum kitabede yazılıdır ki, sureti şahsi arşivimizde mevcuttur.
Toros Azadyan'a ( 1 893- 1 955) göre, Sis (bugün Kozan) Gatağigoslu
ğu'nun katedraline çok kıymetli eşyalar bağışlamıştır. ı 7
Artin Amira yaklaşık 1 790'da Zımruht (Zümrüt) isminde bir kızla ev
lenmiştir. Üsküdar Ermeni Mezarlığı'nda bulunan 22 satırlık manzum ka
bir taşı kitabesinde, 1 772'de doğup 25 Aralık 1 834'te öldüğü ve fakirleri
koruyan hayırsever bir kadın olduğu beyan edilmiştir.
Üsküdar Surp Haç Kilisesi'nin vaftiz kütüğünden ve bazılarının mezar
taşı kitabelerinden tespit ettiğimiz evlatları şunlardır:
1 . Garabed: Yaklaşık olarak 1 790'da doğduğunu kabul edebiliriz, zira
oğlu Boğos 1 1 Eylül 1 8 1 0'da vaftiz olup 1 8 1 8'de ölmüştür. Kızı Lusaper ise
7 Haziran 1 8 1 4'te vaftiz olmuştur. Pederi gibi Amira tesmiye edilmiştir.
2. Aliksan: Vaftiz kaydına rastlamadık. Surp Haç Kilisesi'ndeki ölüm
kaydına ve mezar taşı kitabesine göre, 12 Ağustos 1 8 1 9'da, henüz 12 ya
şında iken vefat etmiştir.
22
3 . Haçadur veya Haçik: Nizamyan soyadı ile de zikredilmiştir. 1 7 Ekim
1 876'dan sonra ölmüştür. Sarraflıkla iştigal etmiştir. 1 830'da Surp Haç
Kilisesi yeniden inşa edilirken, başlıca maddi yardımda bulunanlardan bi
ri olmuştur. 5 Kasım 1 876'da, Üsküdar'da tasarrufunda bulunan bir arsası
hakkında, Babıali'den Ermeni Patrikhanesi'ne bir takrir gönderilmiştir.
Haçik Noradunkyan iki defa evlenmiştir. Birinci zevcesi Maryane,
mezar taşı kitabesine göre Hagopyan Ağa Misakyan'ın kızıdır ve 1 8 1 5'te
doğup 2 Mayıs 1 843'te ölmüştür. Evlatları şunlardır: Takuhi ( 1 836-?), Ze
nopya ( 1 839- ?) ve Aliksan.
İkinci karısı Maryam ise geçen asır İstanbul Ermenilerinin ekabirin
den, Eğinli sarraf Mikayel Amira Pişmişyan'ın ( 1 785- 1 849) kızı Mar
yam'dır ki, 1 Haziran 1 826'da vaftiz olup 1 Kasım 1 860'ta ölmüştür. İkin
ci eşinden de beş evladı dünyaya gelmiştir. Adları şunlardır: Zümrüt
( 1 844- ?), Harutyun ( 1 845-?), Harutyun il ( 1 85 1 -?), Garabed ( 1 85 2- ?) ve
Noyemzar ( 1 85 3 - ?).
4. Gadarine: İşbu yegane kızı 8 Ocak 181 l 'de vaftiz olmuştur. Kocası
nın adı Hovhannes'tir.
5 . Bedros: Ekmekçilik yapmıştır. Varvare adındaki kızı 1 1 Temmuz
1 843'te vaftiz olmuştur. Artin Amira'nın oğlu olduğu kati değildir. Karde
şi Bağdasar'ın oğlu da olabilir.
Artin Amira'nın kayınvalidesi Maryam Hatun ise mezar taşı kitabesi
ne göre 1 758'de doğup 1 8 1 8'de vefat etmiştir.
Bağdasar Noradunkyan
Noradunkyan ailesinin dördüncü eski şahsıdır ve Artin Amira'nın
kardeşidir. Doğduğu tarih bilinmemektedir. Öldüğü tarih ise Üsküdar
Surp Haç Kilisesi'nin vaftiz kütüğüne göre, 2 Eylül 1 863'tür. Aynı kay
nakta bulunan ve mezar taşından alınan diğer bir kayıtta ise 4 Mayıs 1 858
tarihi mevcuttur.
Şayhan ailesine mensup zevcesi Haci Koharik, mezar taşının kitabesi
ne göre 1 784'te doğup 19 Eylül 1 854'te vefat etmiştir. Binaenaleyh, ken
disi de 1 775- 1 780 yılları arasında doğmuş olmalıdır.
Bağdasar Noradunkyan'ın hayatı hakkında, ölüm tarihinden maada
bir bilgimiz olmamasına rağmen, üç oğlu da tanınmış şahıslardır. Birinci
si Hagop Noradunkyan askeriye ekmekçibaşısı olarak da bilinmektedir.
1 8 1 2'de doğup 20 Ocak 1 896'da vefat etmiştir. IS Alboyacıyan ise 1 803'te
doğduğunu kaydetmiştir. 19 Kasımpaşa'daki Surp Hagop Kilisesi'nin bah-
* Meliha Yetkin, "Osmanlı Basınında Yüz Yıl Önce Bu Ay: Mekteb-i Mülkiyye·i
Şahane ve ldadiyyelerinde Tedris Olunan Kitaplar", Tarih ve Toplum, no. 46, Ekim
1 987, s. 5 .
24
Hrand Bey Noradunkyan'ın yeğeni Sayın Doç. Dr. Arsen Zarfçı, işbu
satırlar temize alındıktan sonra, dayısı hakkında aşağıdaki mütemmim
bilgileri tarafımıza lütfetti.
1 884- 1 886 yıllarında Mekteb-i Sultani'de okumuştur. 1 886'da Getro
nagan Lisesi'ne girmiştir. Fransa'daki Aix şehrindeki ve İstanbul'daki üni
versitelerin hukuk fakültelerinden mezun olmuştur. 1903'te Rumeli De
miryolları Arbitraj Komisyonu katipliğine atanmıştır. 29 Aralık 1 9 1 2'de
St. Petersburg Büyükelçiliği başkatibi nasbolmuştur. 4 Mart 1 9 14'te Belg
rad Sefarethanesi müsteşarı ve maslahatgüzarı tayin edilmiştir. Birinci Ci
han Harbi patlayınca, İstanbul'a avdet ederek Tabiiyet müdür muavini
olmuştur. 191 8'de Viyana Büyükelçiliği Başkatipliği'ne atanmıştır. 22 Ka
sım 1 928'de emekliye ayrılmıştır.
Kendisine tevcih kılınan diğer rütbeler ve nişanlar şunlardır:
25 Mart 1904'te Saniye Rütbesi, 15 Kasım 1900'de Dördüncü Sınıf
Osmaniye Nişanı, 16 Nisan 1 9 1 0'da Üçüncü Sınıf Mecidiye Nişanı, 8
Ocak 1 909'da Couronne de Roumanie N işanı, 25 Şubat 1913'te ise Ro
manof madalyası.
Hrand Bey'in, 1957'de La Turquie Modeme Matbaası'nda basılan Le
Coup de Telephone isminde telif bir romanı da mevcuttur. Keza birçok şi
irler de yazmıştır.
Yaklaşık 1950'de Vers la Guerre balkanique (Balkan Harbine Doğru)
adını taşıyan Fransızca siyasi hatıraları kitap halinde neşredilmiştir. La
Turquie Modeme dergisinde makaleleri de intişar etmiştir. Ömrünün son
yıllarında ticaretle meşgul olmuştur. 1957'de Beyoğlu'nda vefat etmiştir.
Üçüncü oğlu Nerses Noradunkyan 1 88 1 'de doğup 1 944'te vefat etmiş
tir. Vapur acentalığı yapmıştır. Oğlu Norad 1 920'de doğup 20 Ekim 1 960
tarihinde bir trafik kazasına kurban gitmiştir. La Turquie Modeme dergi
sinde yazıları çıkmıştır. Said Naum Duhani'nin, 1956'da şehrimizde bası
lan ve Türkçeye çevrilen Quand Beyoğlu s 'appelait Pera adlı Fransızca ese
rinin örisözünü de kaleme almıştır.
Kızı Markarid ( 1 889- 1 969) ise Dr. Kevork Zarfciyan'la ( 1 877- 1 922)
evlenmiştir. Evlatları, Doç. Dr. Arsen Zarfciyan'la (do. 1 9 14) Yetvart
Zarfciyan'dır (do. 1920) .
Bağdasar Noradunkyan'ın ikinci oğlu Simeon veya Simon Noradunk
yan da ekmekçibaşılık yapmış ve hayırsever bir şahıs olmuştur. Ayrıca, Er
meni cemaatinin yönetim işlerinde de görevler deruhte etmiştir. 1 Ekim
1 846'da, Üsküdar'daki Cemaran Mektebi yeniden açılırken danışman ol-
25
muştur.22 Kartal ve Kasımpaşa kiliselerinden maada, 1 860'ta yeniden in
şa edilen Surp Haç Mektebi'ne maddi yardımda bulunmuştur.Z3
Siman Noradunkyan'ın, Arsen Mihrtad ( 1 856- ?), Levon-Mıgırdiç
( 1 859- ?) ve Sımpad-Garabed ( 1 862-?) isminde üç oğlu ile Gadarine-Sa
tenik ( 1 864- ?) ve Yiktorya ( ?- ?} isminde iki kızı olmuştur. Büyük oğlu
Mihrtad Noradunkyan, 1 908'de Ermeni Patrikhanesi'nin Tedrisat Heye
ti'nin sekreteri idi.Z4
Bağdasar Noradunkyan'ın üçüncü oğlu Haci Krikor Noradunkyan da
ekmekcibaşı olmuştur. Üsküdar'da bulunan mezar taşı kitabesine göre,
1 8 1 l 'de doğup 1 870'te vefat etmiştir. Cemaat vazifeleriyle daha fazla ta
nınmıştır. Ezcümle, 4 Aralık 1 860'ta teşekkül eden Surp Haç Kilisesi'nin
ilk idari heyetine aza seçilmiştir. Aynı yıl Surp Haç Mektebi'ne mütevel
li tayin edilmiştir. Mezkur tarihte yapılan onarımı esnasında, inşaatı yö
neten heyete üye olmuş ve maddi yardımda da bulunmuştur.ıs
Birinci zevcesi Arusyak (doğuşu Papazyan), mezar taşı kitabesine göre
1831 'de doğup, 28 Haziran 1 857'de genç yaşta vefat etmiştir.
Krikor Noradunkyan'ın işbu zevcesinden Lugiya veya Lusya ( 1 85 1 - ?) ,
Kapriyel ( 1 852- 1936) ve Hampartzum ( 1 855-?} isminde üç evladı olmuş
tur. Adı meçhul ikinci eşinden ise Anna ( 1 858-?), Zaruhi ( 1 860- ?), Bağ
dasar-Keğam ( 1 86 1 - ?) ve Garabed-Muşeğ ( 1 863- 1 930) isminde dört ev
ladı daha dünyaya gelmiştir.
26
nes Deroyents'in ( 1 801 - 1 888) sansüründen geçirmiştir.27 llk tahsilini ev
de yaptıktan sonra, Kadıköy'deki Saint Joseph Fransız Koleji'ne girerek,
1 869'da mezun olmuştur. Önce, birkaç ay ticaretle iştigal etmiştir. 1 870
yılı Ağustos ayında babası vefat edince, Hariciye Nezareti Tahrirat Oda
sı'na muavin aza seçilmiştir. Aynı yılın sonlarına doğru, mezkı1r nezaretin
Harici Muhaberat Odası'na üye atanmışsa da, tahsilini ikmal etmek üzere,
Paris'e gitmiştir. Burada, 1 870- 1 876 yılları arasında, diplomat olmak için
hazırlanmıştır. Önce, College de France'da ve Sorbonne Üniversitesi'nde
okumuştur. Müteakiben, Hukuk Fakültesi'nden parlak surette mezun ol
muştur. Bununla da iktifa etmeyerek, Ecole des Sciences Politiques'e de
vam etmiştir. Henüz Paris'te talebe iken, 3 Eylül 1 873'te, Osmanlı Sefa
rethanesi tarafından kendisine fahri ataşe unvanı tevcih kılınmıştır.
1 875 yılı Aralık ayında, Paris sefiri Ali Paşa ile birlikte İstanbul'a dön
müştür. Hariciye Nazırı Raşid Paşa'nın nezaretin hukuk işlerini tanzim et
mek için yeni tesis ettiği Tahrirat Kalemi'ne, bu sahada iyi hazırlanmış bir
şahıs olarak, Kapriyel Efendi katip atanmıştır. Yedi aylık kısa bir hizmet
ten sonra, mütemayiz rütbesiyle, Hariciye Muhaberat Kalemi'ne nasbo
lunmuştur.
1 878 yılı Ekim ayında, Osmanlı Devleti ile Sırbistan arasındaki sınır
ları tayin eden Beynelmilel Komisyon'a birinci sekreter atanmıştır. Müte
akiben, Arap-Tabya meselesi dolayısıyla, Silistre'de toplanan Avrupa
Muhtelit Komisyonu'na katılan Osmanlı Heyeti'nin ikinci delegesi ol
muştur. Daha sonra, Osmanlı-Rus hudutlarını çizen beynelmilel komisyo
na aza seçilmiştir. Keza, La Haye'deki beynelmilel komisyona da Osman
lı delegesi olarak iştirak etmiştir.
23 Temmuz 1 908'de ilan edilen İkinci Meşrutiyet'ten sonra, 6 Ağus
tos 1 908'de kurulan ve 1 7 Kasım 1 908'de tadil edilen Kamil Paşa ( 1 832-
1 9 1 3 ) kabinesinde ticaret ve nafıa nazırı nasbolmuşsa da, İttihatçıların
hükümet aleyhinde açtıkları kampanya sebebiyle, sadrazam 1 4 Şubat
1909 tarihinde istifa etmek mecburiyetinde kalmıştır.28 Böylece, hazırla
dığı çok mühim nafıa programının tatbiki gerçekleşmemiştir. Bu hususta,
eski Moskova elçilerimizden müteveffa Galip Kemali Söylemezoğlu, ez
cümle şunları yazmaktadır:
Gabriyel Efendi, hakikaten çok değerli bir hukukçu ve çalışkan bir devlet
adamı olup, Meşrutiyetten sonra nafıa nazırlığına getirilmiş ve eğer o zaman
hazırladığı nafıa programının tatbikine imkan kalmış olsaydı, Anadolu'da
çoktan birçok yollar, silolar, şimendiferler yapılmış olurdu.29
27
1 1 Aralık 1 908'de lstanbul'da yapılan mebus seçiminde, aday olma
masına rağmen, 8 oy almıştır.30
14 Şubat 1 909'da kurulan Hüseyin Hilmi Paşa ( 1 85 5 - 1 923) hüküme
tinde yeniden ticaret ve nafıa nazırı olmuştur. Hariciye Nazırı Rıfat Pa
şa'nın 30 Mart 1909'da Londra'dan dönüşüne kadar da, vekaleten işbu
makam kendisine tevdi kılınmıştır.3 1 3 1 Mart 1 3 27/13 Nisan 1 909'da
Tevfik Paşa'nın başkanlığında kurulan yeni kabinede tekrar ticaret ve na
fıa nazırlığını deruhte etmiştir.32
1 4/27 Nisan 1909'da tahta çıkan Sultan Mehmed Reşad'ın ( 1 844-
1 9 1 8) cülusunu ecnebi devletlere bildirmek gayesiyle teşkil olunan heye
te de. riyaset etmiştir.
Aynı yılın Mayıs ayında, Osmanlı Devleti'nin yüzde dört olan gümrük
resmini yüzde on beşe yükseltmek için, Avrupa'da müzakereler yapmakla
görevlendiri imiştir. 33
19 lO'da Ayan Meclisi üyesi olduğu sırada, 30 Ağustos'ta Brüksel'de
toplanan Beynelmilel Hukuk Kongresi'ne üye seçilmiştir. Bu gaye ile 1 8
Haziran'da lstanbul'dan hareket etmiştir. Heyete İstanbul mebusu Krikor
Zohrab Efendi ( 1 86 1 - 1 9 1 5 ) de katılmıştır.
9/22 Temmuz 1 9 1 2'de teşekkül eden Gazi Ahmed Muhtar Paşa ( 1 839-
1 9 1 8 ) kabinesinde, hariciye nazırlığını deruhte etmiştir. Fakat Balkan
Harbi'nden evvel vuku bulan Babıali baskınından sonra, 29 Ekim
1 9 1 2 'de kabine istifa etmek zorunda kalmıştır.
26 Ocak 1 9 1 3 'te ailesi ile birlikte Avrupa'ya hicret etmiş ve ölümüne
kadar Paris'te yaşamıştır. Fransa'da iken, Boğos Nubar Paşa'nın ( 185 1 -
1930) vefatından sonra, Ermeni Milli Delegasyonu'nun başkanlığına atan
mış ve bu meyanda, 1923'te toplanan Lozan Konferansı'na gözlemci olarak
iştirak etmiştir.
Kapriyel Efendi, Osmanlı Devleti ile ecnebi şirketler arasındaki çetin
meseleleri halletmek hususunda da büyük başarı göstermiştir. Onun dira
yeti sayesinde, halkı uzun müddet meşgul eden Hirsch meselesi sona er
miştir. Demiryollarının Sırbistan'la birleşmesinde, lran'la yapılan posta
anlaşmasında, Osmanlı-Yunan muahedesinin hazırlanmasında, Anadolu
demiryolları tarifesinin ıslahında ve birleşiminde büyük rol oynamıştır.
Birleşik sıhhiye tarifelerini ve lstanbul rıhtımının işlerini tetkik etmek
için teşekkül eden beynelmilel komisyonların toplantılarına da başkanlık
etmiştir. Keza uzun yıllar, Babıali'nin istatistik Komisyonu'nun ve Şirket-i
Hayriye'nin idari meclisinin üyeliğinde ve Osmanlı Sigorta Şirketi'nin
başkanlığında bulunmuştur.
28
Tedrisatta da faaliyet gösteren Kapriyel Efendi, Hukuk Mektebi'nde
bir müddet siyasal bilgiler ve devletler hukuku dersleri vermiştir. 1 886'da
tesis edilen Galata'daki Getronagan Lisesi'nin ilk muallimleri arasında
bulunmuştur.
Noradunkyan Efendi 5 Nisan 1 884'te Ü la Sanisi, 8 Mayıs 1 888'de Ü la
Evveli ve 2 Ağustos 1894'te ise Bala rütbelerine yükselmiştir.
1 892'de sultan tarafından ikinci sınıf Mecidiye, 1 898'de önce ikinci
sınıf Osmaniye ve birinci sınıf Mecidiye, bilahare birinci sınıf Osmaniye
ve Murassa Mecidiye, 1901 yılı Mart ayında ise altın Liyakat nişanlarıyla
mükafatlandırılmışcır. Keza, lran, Sırbistan, Rusya, İtalya, Fransa, Kara
dağ, Yunanistan, Romanya, İspanya ve Almanya devletleri tarafından da,
yüksek nişanlarla taltif edilmiştir. Aynı zamanda, birkaç Fransız ve Alman
akademisine de üye seçilmiştir.
Kapriyel Efendi'nin siyasi cephesini, Osmanlı Fırkası reisi İsmail Hak
kı Bey'in, onun hakkında söylediği şu sitayişkar sözleriyle bitiriyoruz:
29
lığında bulunmuştur. Yaklaşık 1 898'den 1 9 1 0 yılına kadar, Erzurum'daki
Sanasaryan Yüksek Mektebi'nin lstanbul'daki Yönetim Kurulu riyasetini
de deruhte etmiştir. 1 908'de Beyoğlu-Kasımpaşa seçim bölgesinden Pat
rikhane Umumi Meclisi'ne aza intihap olmuştur.
Takriben 1 9 1 0'da, 1906'da Kahire'de kurulan Ermeni Hayırsever
Umumi Cemiyeti'nin İstanbul Şubesi'nin başkanı idi. Rahmetli pederi
miz Mikayel Pamukciyan ( 1873- 1970) , bu sıralarda, dostu Diran Mardik
yan'la beraber mezkur cemiyete üye seçildiklerini ve belgelerini almak
için Kapriyel Efendi'nin evine gittiklerini açıklamıştı.
l 9 1 2'de Kudüs Ermeni Patrikhanesi'ni ziyaret etmiştir.35
Fikir adamı olarak, Noradunkyan Efendi, bilhassa Osmanlı lmparator
luğu'nun yabancı devletlerle akdettiği muahedeler hakkında uzun seneler
araştırmalar yapmıştır. İşbu çalışmaların mahsulü olarak, 1 897- 1 903 yılla
rı arasında Paris'te, Cotillon, F. Pichon Kitabevi tarafından neşredilen
Recueil d'Actes Imemationaux e l'Empire Ottoman (Osmanlı lmparatorlu
ğu'nun Beynelmilel Muahedeler Külliyatı) adlı dört ciltlik muazzam ve
çok önemli eseri meydana getirmiştir. Fransız Akademisi tarafından da
takdir gören telifatının birinci cildi Ermeni Patrikhanesi'nde bulundu
ğundan, hakkında bilgi vermeyi lüzumlu addettik.
İşbu birinci cilt, 1 1 ,5 x l 8 cm dizgi ebadında 4 1 2 + 1 sayfadan mürekkep
olup, 1 300- 1 789 yıllarını kapsamaktadır Noradunkyan Efendi elimizin al
tındaki nüshayı, 27 Aralık 1898 tarihli Ermenice bir ithafname ile eski
dostu Mıgırdiç Efendi Norikyan'a hediye etmiştir. Başlangıçta, 1 5 sayfalık
bir önsöz mevcuttur. Müteakiben Osmanlı padişahlarının gününde, Bi
zans, Alman İmparatorluğu, Fransa, İngiltere, İspanya ve Rusya'da tahtta
bulunan hükümdarların bir tablosu yer almaktadır (s. XVIl-XXIII). Bun
dan sonra o�manlı vakanüvislerinin bir sayfalık bir listesi vardır. Bunu da,
istifade ed ikn kaynakların bir bibliyografyası takip etmeketedir (s. XXV
XXVIII ) . t-.1ı ı ahedelerin kronoloj ik listesi, 3-80. sayfaları kapsamaktadır.
llk anlaşın�•. l licri 707 ve Miladi 1 307 yılında Ulubad'ın Rum valisi ile ak
dedilmiştir. Kapriyel Efendi, 389 adet ahitname kaydetmiştir ve altlarında
her birinin kaynaklarını da zikretmiştir. Bilahare, muahedelerin metinle
rine yer verilmiştir (s. 383-384 ). Sonunda, devletlerin alfabetik sırası ile
anlaşmaların kronoloj ik bir tablosu bulunmaktadır (s. 385-4 1 2 ) . En son
sayfa ise fihriste tahsis edilmiştir.
Noradunkyan Efendi, aynı zamanda, sanatsever ve zengin bir kitaplı
ğa malik bir şahsiyet olarak da bilinmektedir.36 Kitapları daha sonra va-
30
risleri tarafından Belediye Kütüphanesi'ne (bugün Taksim'deki Atatürk
Kitaphğı) hibe edilmiştir. Bunlar arasında 1500 kadar Ermenice kitap da
vardır ki, 1 967'de tarafımızdan eski baskıların bir listesi hazırlanmıştır.
Sayın Çelik Gülersoy, Noradunkyan Efendi'nin güzel cepheli eski za
man taş konağının Taksim'de, Etap Oteli'nin yakınında bulunduğunu ve
Yat Kulübü'nün bir süre buraya yerleşmiş olduğunu beyan etmiştir.37
Kapriyel Efendi, tarihçi Sarkis Sarraf-Hovhannesyan'ın ( 1 730- 1 805 )
torunu, kuyumcu Hagop Çobanyan'ın büyük kızı Mari ile evlenmiştir. İş
bu izdivaçtan, birkaç yıl önce vefat eden Anayis isminde bir kızı ile Di
ran isminde bir oğlu dünyaya gelmiştir.
Diran Bey Noradunkyan, pederi gibi diplomasiye intisap etmiştir. 1 0
Haziran 1 884'te Üsküdar'daki Surp Haç Kilisesi'nde vaftiz olmuştur.
1 903'ten 1 904 yılı Ekim sonlarına kadar, Babıali'de muavin hukuk müşa
viri görevinde bulunmuştur. Mezkı1r tarihte Brüksel Sefarethanesi'ne
üçüncü katip nasbedilmiştir. 1906'da ise ikinci katipliğe yükselmiştir.
1 925'te Paris'te Rue du Rocher, No. 85'te ikamet etmekteydi.38 Öldü
ğü tarihi maalesef tespit edemedik. Evlenmiş, Krikor isminde bir oğlu ol
muştur.
Mangasar Noradunkyan
1 798'de zikredilen bu şahsın ismini, yazımızın başlarında kaydetmiş
tik. On iki yıl kadar önce, Ermeni Patrikhanesi'nin arşivinde, onun ahfa
dı hakkında bir vesikaya tesadüf etmiştik.
Gasma veya Kesme Köyü'nün kilisesinin yönetim kurulu tarafından ve
rilen ve Divrik Marhasalığı tarafından onaylanan işbu belge, 20 Ağustos
1 895 tarihlidir. Muhteviyatında, Divrik'in Gasma köyü ahalisinden, Nora
dunk Noradunkyan'ın oğlu Mangik'in (Mangasar'ın kısaltılmış şeklidir),
yaklaşık 59 yıl önce ( 1 836'da) vefat ederek, Hovhannes ismindeki oğlunu
yegane varis bıraktığı, bu sonuncunun da vefat ederek, varis olarak zevcesi
Maryam ile Donik ve Mangik isminde iki erkek ve Hayots, Gülvart ve
Möhrübe isminde üç kız evlat bıraktığı, bunlardan Donik'in halen İstan
bul'un Kadıköy semtinde ikamet ettiği, Mangik'in ise yaklaşık sekiz yıl ön
ce ( 1887'de) vefat edip, varis olarak zevcesi İskuhi ile Harutyun ve Hov
hannes isminde iki erkek ve Dzağik isminde bir kız evladı bıraktığı ve hep
sinin hayatta ve Osmanlı tebaası oldukları tasdik edilir, denilmektedir.
İkinci Hovhannes Noradunkyan uzun ömürlü olmuştur, zira 6 Ağus
tos 1 96 1 'de vefat ederek, Kadıköy Ermeni Mezarlığı'na defnedilmiştir.
31
Sarraflıkla iştigal etmiş ve hayratı ile de tanınmıştır. Bunlar arasında,
1 936'da Kadıköy Ermeni Kilisesi'ni tamir ettirdiğini ve Üsküdar'daki
Surp Haç Lisesi'ne bir mülk hibe ettiğini zikredebiliriz. Ayrıca, mezkur ki
lisenin yönetim kurulunun üyesi ve adı geçen mektebin yönetim kurulu
nun da başkanı olmuştur. Ölüm ilanında, zevcesinin ismi Hıripsime ola
rak geçmiş ve çocukları olduğu kaydedilmiştir. Diğer taraftan, aynı kay
nakta, Paris'te mukim evli bir Donik Noradunkyan zikredilmiştir ki,
muhtemelen yukarıdaki belgede adı geçen şahıstır.39
Diğer Noradunkyanlar
Noradunkyan ailesi hakkında senelerden beri yaptığımız araştırmalar
neticesinde, yukarıda bahsettiğimiz üç kolla akrabalık bağını tespit ede
mediğimiz bazı şahıslara da rast gelmişizdir. Eskiden beri başka yöreli bir
Noradunkyan ailesi malum olmadığı için, bunların da aynı soydan geldik
lerini kabul edebiliriz. İsimlerini kronoloj ik sıra ile sunuyoruz.
1 . Kayane Noradunkyan: İşbu kadının ismi, 1 862'den az sonra lstan
bul'da basılan Ermenice bir gramer kitabının sonunda bulunan, Haygaz
yan Cemiyeti'nin daimi aboneleri arasında ve müteveffa olarak üçüncü
sırada yer almaktadır.
2. Haren Noradunkyan: 1 897'de Kumkapı'daki Meryem Ana Kilise
si'nin papazları arasında ismine tesadüf edilmektedir.
3 . Tovmas Noradunkyan: Keza papaz olan bu şahsa, 25 Mart 1 907'de
kardeşi Mardiros Noradunkyan Siirt'ten bir mektup yazmıştır.
4. Serovpe Noradunkyan: Eğitimci olup, 1 884'te Siirt'te doğmuştur ve
28 Temmuz 1 9 1 5 'te ölmüştür. Erzurum'daki Sanasaryan Mektebi'nden
mezundur. Darülfünun'da da tahsil görmüştür. 1 903 - 1 9 1 5 yılları esnasın
da, Türkçe lisan dersleri vermiştir. Siirt'ten Patrikhane Umumi Mecli
si'ne üye de seçilmiştir.
5. Sofi Noradunkyan: Dul olarak zikredilen bu kadın, 10 Ağustos 191 5'te
Üsküdar'ın Selamiye Mahallesi'nde ölmüştür.
6. Hayk Noradunkyan: 23 Kasım 1922'de Üsküdar'da vefat etmiştir.
7. Zaruhi Noradunkyan: Adı, Üsküdar Surp Haç Kilisesi'ne muhtelif
cins eşya hibe edenler arasında geçmektedir.40
Noradunkyan ailesinin ahfadı, bugüne kadar gerek lstanbul'da, gerek
se hariçte varlıklarını sürdürmektedirler. Hatta, 1 950 yıllarında, Kesme
Köyü'nde dahi Noradunkyanlar mevcuttu. Bu hususu, o sıralarda mezkı1r
köyden lstanbul'a gelen Ermeni asıllı bir vatandaş bizzat bize söylemişti.
32
Eski Noradunkyanlar ve bu meyanda bilhassa Anin Amira ve hafitle
ri, Üsküdar'ın Selamiye veya Selamsız Mahallesi'nde, Surp Haç Kilise
si'ne yakın, büyük ve bahçeli bir evde ikamet etmişlerdir. 1 878'de bu bi
naya, ünlü müderris Reteos Berberyan'ın ( 1 848- 1 907) , iki yıl önce Kadı
köy'de tesis ettiği Berberyan Mektebi yerleşmiştir ve halefleri tarafından
1927 yılına kadar faaliyeti devam etmiştir. Yaklaşık 1 935'te bina, ikinci
derecedeki kuzenimiz müteveffa Garabed Zambakciyan ( 1 892- 1 947) ve
hayatta olan kardeşi Artaki Zambakciyan tarafından satın alınmıştır.
1970 yılına kadar mülkiyetlerinde kalan bina, bundan sonra bir müddet
lmam-Hatip Okulu olmuş ve birkaç yıl sonra da, bir yangına kurban git
miştir. Sokağı bugüne kadar, Noradunkyanlara izafeten Ekmekçibaşı adı
nı taşımaktadır.
Gasm, Türkçe Kesme: Dağlık Ermeni köyü ki, az ötesinde o yörenin beyle
rinin tasarrufunda bulunan zengin demir cevheri mevcuttur. Cihannüma bu
madeni demir cevheri adlandırarak zikretmektedir. Buraya yakın, kuzeyba
tı tarafında, kaliteli mıknatıs taşı madeni de mevcuttur.4ı
33
ğini, 50 talebesi bulunduğunu, köyde 100 hane veya 500 Ermeni ve 40
hane veya 200 Türk yaşadığını asrımızın başlarında işar etmiştir.43
Burada sözümüz sona ererken, Noradunkyan ailesinin eski ve yeni geç
mişlerini rahmetle anıyoruz.
34
22. Asadur, age, s. 232.
23. Ekserciyan, age, s. 63.
24. lnıam;ag Oratsuyts Azkayin Hivanıanotsi ( Milli Hastane'nin Mufassal Takvimi
[Surp Pırgiç Hastanesi Salnamesi] ), İstanbul, 1 909, s. 3 1 2.
·
35
Varit Olmayan Bir İddia *
• Tarih ve Toplum dergisinde (no. 53, Mayıs 1 988, s. 2-3) "Okuyucu Mektupları" say
fasında yayınlanmıştır.
•• Kevork Pamukciyan, "Divrikli Noradunkyan Ailesi ve Kapriyel Noradunkyan Efen
di", Tarih ve Toplum , no. 49, Ocak 1 988, s. 42-48. Bkz. EKTK, c. III, s. 1 9-35.
••• Necdet Sakaoğlu, "Kesme, Gasman veya Gasm'dan Türkçeleşmemiştir", Tarih v e Top
lum, no. 5 1 , Mart 1 988, s. 2.
36
Petrol Kralı Kalust Bey Gülbenkyan *
• Tarih 11e Toplum dergisinde (no. 1 30, Ekim 1 994, s. 38-40) "Doğumunun 1 25 . Yıldö
nümünde Petrol Kralı Kalust Bey Gülbenkyan ( 1 869- 1955)" başlığıyla yayınlanmış
tır. Makalenin başında şöyle bir giriş yer almaktadır:
" 1 994 yılı, dön ünlü Ermeni şahsiyetin doğumunun 1 25. yıldönümüne tesadüf et
mektedir. Bunlardan birincisi ve uluslararası şöhrete sahip olanı, Kalust Bey Gül
benkyan'dır. İkincisi, müzikolog, maestro ve bestekar. Rahip Gomidas Kevorkyan ve
ya Soğomonyan ( 1 869- 1935), üçüncüsü şair Hovhanhes Tumanyan ( 1 869- 1923 ) ,
dördüncüsü ise mizah yazarı ve romancı Yervant Odyan'dı r ( 1 869- 1 926). İşbu yazı
mızda bunlardan birincisini tanıtmayı arzu ettik."
37
doğup 14 Nisan 1869'da, Ban
dırmalı papaz Krikor Aram
yan'ın ( 1 804- 1 887) eli ve am
cası Serovpe Gülbenkyan'ın
( 1 83 3 - 1 886) sağdıçlığı ile vaftiz
olmuştur. Daha önce, Talas'ta
doğduğu zannedilmekteydi.
Kalust Gülbenkyan ve Gül
benkyan ailesi hakkında, doğu
munun 1 00. yıldönümü müna
sebetiyle bundan önce Ermeni
ce iki yazımız neşredilmiştir. Bi
rincisi, 16 Nisan 1969 tarihli
Mamıara gazetesinde, ikincisi
ise 1 970 senesi Şoğagat yıllığın
da (s. 49-65) dercedilmiştir. Bilhass<1 ikinci kaynaktan istifade ederek bi
yografisini sunuyoruz.
llk eğitimi hakkında bilgi yoktur. Ancak, yaklaşık 1 873'te Kadıköy'e
nakledildiklerinden buradaki Aramyan-Unciyan Mektebi'nde tahsilde
bulunmuş olması muhtemeldir. Müteakiben, önce Fransa'da eğitimine
devam etmiş, sonra da İngiltere'de Oxford Üniversitesi'nden mühendis
olarak diplomasını almıştır. 1891 - 1 892 yıllarında Kafkasya'da seyahatte
bulunmuştur. Genç yaşta muharrirliğe de başlamıştır. 1 891 'de Revue des
deux Mondes dergisinde, Baku petrol kuyuları hakkında bir çalışması neş
redilmiştir. O yıllarda, La Transcaucasie et la Peninsule d'Apcheron adlı
Fransızca önemli bir kitabı da basılmıştır.
lstanbul'a döndükten sonra, Sirkeci'de ·bulunan eski Gülbenkyan Ha
nı'ndaki babasının yazıhanesinde çalışmaya başlamıştır. Rahmetli pede
rim Mikayel Pamukciyan'ın ( 1 873- 1 970) anlattığına göre, yazıhaneleri
nin karşısında, Baku petrollerini işleten Aleksandr Mantaşyants'ın veya
Mantaşof'un ( 1 842- 1 91 1 ) İstanbul temsilcisi Diran Gümüşgerdan'ın ya
zıhanesi bulunmakta idi. Gülberikyan, çok defa yazıhanelerinden ayrılıp
buraya gelir ve petrol sanayii hakkında bilgilerini genişletirmiş. Binaena
leyh, Gülbenkyan'ın bu mesleğe yönelmesinde işbu komşuluğun büyük
etkisi olduğu çok muhtemeldir.
1 895'te İngiliz-Hollanda Petrol Şirketi'nin müdürü Henri Deterding'le
teşrik-i mesaide bulunmuştur. Gülbenkyan'ın çabaları ile, 1 900'de lrak'ta
38
geniş bir petrol tabakası meydana çıkmıştır. Osmanlı Devleti'nin, İngiliz
teknik heyetine de üye olmuştur. 1902'de İngiliz uyruğuna geçmiştir.
191 1 - 1 9 1 2 yıllarında, onun önderliğinde Türk Petrol Şirketi kurulmuştur
ki,.gayesi lrak'taki zengin petrol yataklarını işletmek olmuştur. Önce bu
radan uf.ık bir toprak parçası satın almıştır. Sonra da onun tavassutu ile
İngilizler Osmanlı Devleti'ne ait hisseleri satın almışlardır. Böylece Irak
petrollerinin dörtte üçünü ele geçirmişlerdir. Kendisi de komisyon olarak
safi kardan yüzde beş hisse almıştır.
Gülbenkyan, Osmanlı Devleti'nin Paris ve Londra elçiliklerinin ikti
sadi müşavirliğini de ifa etmiştir. Muhtemelen bu münasebetle "Bey" un
vanını almıştır.
Kısa bir müddet millet işleri ile de meşgul olmuştur. Ezcümle, 1 930'da
Boğos N ubar Paşa'nın ( 185 1 - 1930) vefatından sonra, 1 906'da Kahire'de
kurulan Ermeni Genel Hayırsever Kurumu'na başkan seçilmiş ve 1932 yı
lının sonlarına kadar bu görevde kalmıştır.
Büyük hayırsever, 1940 yılına kadar Paris'te lena Caddesi'nde bulu
nan muhteşem bir otelde yaşamıştır. Alman işgali esnasında, Petain-La
val Hükümeti ile Yichy'ye yerleşmiştir. 1 942 yılı N isan ayında ise refika
sı ile birlikte Lizbon'a naklolunmuştur. Burada da, dünyanın en modern
otellerinden biri olan Aviz'de, kalan ömrünü geçirerek, 20 Temmuz
1955'te vefat etmiştir.
Kalust Gülbenkyan, gençliğinden itibaren kıymetli antika sanat eser
lerini elde etmek için büyük çaba sarf etmiştir. Koleksiyonlarında, İran
halıları, tablolar, elyazma eserler, çiniler vs bulunmaktadır. Tablolar ara
sında, Rubens ( 1577- 1 640), Van Dick ( 1 599- 1 64 1 ) , Rembrandt ( 1 606-
1 669), François Boucher ( 1 703 - 1 770) gibi ünlü ressamların eserleri mev
cuttur. Gülbenkyan, yalnız bir koleksiyoncu olarak kalmamış, aynı za
manda asıllarını ve taklitlerini birbirinden ayırabilecek ehliyette bir anti
ka mütehassısı olarak da tanınmıştır.
Gülbenkyan'ın hayratı da önemlidir. Ezcümle, 1906'da amcazadeleri
ile birlikte, mimar Krikor Melidosyan'a ( 1 845- 1914) Yedikule Ermeni
Hastanesi'nde Gülbenkyan Pavyonu'nu yaptırmıştır. 1 922'de Londra'da
Surp Sarkis isminde bir kilise inşa ettirmiştir. 1 929'da Kudüs Ermeni Pat
rikhanesi'nin Gülbenkyan Kütüphanesi'ni yaptırmıştır. Ölümünden bir
kaç yıl önce, Üsküdar'daki Surp Haç Kilisesi'nin müştemilatını, betonar
me olarak yeniden inşa ettirmiştir. Eçmiyadzin Katedrali'nin tamiri için
400.000 dolar tahsis etmiştir. Eminönü'ndeki Selamet Hanı'nı da Yediku
le Hastanesi'ne vasiyet etmiştir.
40
Vakıf; Portekiz, Irak, İngiltere gibi bazı ülkelerin kültür ve eğitim mü
esseselerine destek sağlamakta, bazı memleketlerdeki Ermeni hayırsever
kurumlarına, okullarına yardım etmekte ve üniversite talebelerine de
burs vermektedir. Bu satırların yazarına da, 1 967'de Ermeni Pacrikhane
si'nde göreve başladıktan beri, senelik bir tahsisatı mevcuttur.
Gülbenkyan ailesi hakkında, araştırmacı ve yazar Papaz Dırtad Uğur
luyan'ın ( 1873- 1 942) etraflı ve değerli, neşredilmemiş bir çalışması mev
cuttur. 1 99 1 - 1 992 yılları arasında yeni bir redaksiyonunu yaptıksa da, ma
alesef Gülbenkyan Vakfı basılmasını arzu etmedi.
41
Manas Ailesi *
42
okudu. Padova Konservatuvarı'nın kontrpuan ve füg bölümlerinden me
zun oldu ve maestro unvanını aldı. 1 905'te lstanbul'a dönerek, Union
Française'in yeni teşekkül eden Gallia Korosu'na yönetmen atandı. 1 9 1 2-
192 1 arasında, Darülelhan'da armoni, kontrpuan ve piyano hocası oldu.
1923- 1933 arasında ise Belediye Konservatuvarı'nda armoni ve kompozis
yon dersleri verdi. Konservatuvarın kadınlar korosunun ve orkestrasının
yönetmenliğini de yaptı. 193 7'de Patrikhane Meryem Ana Kilisesi'nin
Koğtan Korosu'nun yönetmeni oldu ve yirmi yıl bu görevde kaldı. 1954'te
Atlas Sineması'nda musiki hayatının 60. yıldönümü kutlandı. Ermeni
okullarında solfej dersleri de verdi. İstiklal Marşı'nın orkestrasyonu da Ed
gar Manas'ındır.
Eserlerine gelince, ilk bestesi "Menue Valsi"dir ( 1 905) . Diğer bestele
ri arasında "Kudas-ı Şerif Ayini", "Oratoryo", çocuklara mahsus iki ope
ret, "Andante Symphonique", "Tantum Ergo", "Quartette", "Prens Ada
ları" (piyano için), "Suite" (üç kısımlı) , prelüdler ve fügler, "Rapsodie de
l'Orient", "Symphonique Allegro", beş Ermenice, beş de Türkçe şarkısı
( 1934'te neşredilen "Ahmet", "Kara Tavuk", "Aşkın", "Yalı Havası" ve
"Dama Çıkma" adlı) vardır.
Edvar Manas ( ?- 1 4 Ocak 1 927 ): Gazete yönetmeni Antuan Manas'ın
oğludur. 1 900'de Fransızca Servet dergisinin yazı işleri yönetmeni idi ve
Ula Sanisi rütbesini haizdi. İstanbul'da neşredilen Fransızca Stamboul ga
zetesinin de yazı işlerini yönetmiştir. Fransız Akademisi tarafından da
ödüllendirilmiştir.
Greguar Manas ( ?-Selanik, 1 1 Ekim 1 885) : 1 870'te Altıncı Daire-i
Belediye'de sır katibi muavini ve muhakeme mümeyyizi idi. 8 Mayıs 1 860
tarihli bir mektuba göre uzun yıllar bu görevde kaldı.
Jozef Manas ( 1835- 1 9 1 6): Manas ailesinin son saray ressamıdır. Ze
nop Manas'ın kardeşi Mıgırdiç'in oğludur. Abdülmecid döneminde
( 1 839- 1 86 1 ) Avrupa'da öğrenim görmüştür. Saray ressamı olarak Sebuh
Manas'm yerine geçmiştir. Birçok eser bırakmıştır. Bunlar arasında, Al
manya İmparatoriçesi Augusta Viktorya'nın minyatürü kayda değer. Tab
loları arasında ise Deli Fuad Paşa'nın yağlıboya portresi önemlidir.
Kaspar Manas ( ?- 1885?, Paris): Hariciye görevlisi ve saray ressamı;
Zenop Manas'ın oğludur. Önce, 3 1 yıl Osmanlı Devleti'nin Viyana Elçi
liği'nde birinci katiplik ve tercümanlık yapmış, sonra da aynı vazifeyi Pa
ris'te sürdürmüştür.
Manase Manas: Saray ressamı Rafayel'in oğludur. 1. Abdülhamid'in
gününde ( 1 774- 1 7 89) saray ressamı olmuştur. Sultanın büyük boy birkaç
43
tablosunu çizmiştir. Yaklaşık 1 785'te, Giambattista Toderini ( 1 728- 1 799)
Fener'deki atölyesini ziyaret etmiş ve Kantemiroğlu'nun Osmanlı tarihiy
le ilgili kitabı için sultanların portreleri hususunda ona müracaatta bulun
muştur.
Rafayel veya Rapayel Manase ( 1 7 10?-27 Ocak 1 780) : Ünlü saray res
samı ve musikişinas, kilisede muganni olduğu için "Diratsu" (Çelebi) laka
bı ile anılmıştır. Edirnekapı Ermeni Mezarlığı'nda medfundur.
Resim eğitimini ltalya'da yapmıştır. 1 . Mahmud ( 1 730- 1 754), III. Os
man ( 1 754- 1 7 5 7 ) ve III. Mustafa ( 1 75 7 - 1 774) dönemlerinde saray ressa
mı olmuştur. Toderini'ye göre, bu padişahların portrelerini de çizmiştir.
Son zamanlarda bulunan ve tarihçi Sarraf-Hovhannesyan ( 1 740- 1 705 )
tarafından kaleme alınan 2: Mart 1 778 tarihli, Balat Ermeni Kilisesi'nin
muganniler heyetinin elyazma tüzüğünün isim sayfasında, başmuganni
olarak adı geçmektedir. "Diratsu" denilmesinin sebebinin de bundan ile
ri geldiği anlaşılmaktadır. Binaenaleyh, Toderini'nin sitayişle bahsettiği
Tanburi Rafayel ile aynı şahıs olması muhtemeldir. Zira Rapayel veya Ra
fayel Ermeniler arasında nadir olarak kullanılan bir isimdir. Sarraf Hov
hannesyan Vibakrutyun Gosdantnubolso (İstanbul Tarihi ) adlı eserinde,
1 747'de vefat eden Tanyel Piskopos'un mezar taşının kitabesini hakketti
ğini de yazmıştır ve bu vesileyle kendisini "dahi ressam" tesmiye etmiştir.
Diğer eserleri de şunlardır: "Hamamda Anne ve Kızı" ( 1 745 ) . "Sağ
Elinde Yaylı ve Sırtında Tirkeşli Kadın" ( 1 747) . "Mahşer Günü" ( 1 758).
"Sağ Elinde Bir Ok ve Sol Elinde Bir Salkım Tutan Kadın" "Nedime",
"Gülabdan Tutan Delikanlı", "Küçük Venüs", "Karpuz Dilimi Tutan Sa
ray Kadını".
Rupen Manas ( 1 8 1 0?- 1875'ten sonra): Hariciyeci ve saray ressamı;
Zenop Manas'ın büyük oğludur. Mayıs 1 850'de, Babıali Tercüme Odası
azalığında bulunduğu esnada, Abdülmecid'in emriyle, resim tahsilini ik
mal etmek üzere Paris'e gönderilmiştir. Daha sonra Paris Elçisi Süleyman
Paşa'nın tercümanı olmuştur. 1 869'da Milano başkonsolosu idi. 1 Tem
muz 1 875'te Darülfünun'da açılan ikinci resim sergisine katılmıştır.
Eserleri arasında, i l . Mahmud'un resmi dairelere asılan portreleri, Fat
ma Sultan'ın minyatür resmi ( 1 850), Damat Fethi Ahmed Paşa'nın gra
vür portresi, oğlu Mehmed Besim Paşa'nın ve kızı Yegane Hanım'ın yağ
lıboya portreleri zikredilebilir. Paris'te iken Avrupa elçiliklerine gönderi
len padişah tasvirlerinin bir kısmını da hazırlamıştır. Eserlerini Rubens
Manasse şeklinde imzalamıştır.
44
Sebuh Manas ( 1 8 1 6- 1 889): Hariciyeci ve saray ressamı; Zenop Ma
nas'ın ikinci oğludur. Avrupa'da öğrenim görmüştür. Abdülmecid ( 1 839-
1 86 1 ) ve Abdülaziz'in ( 1 86 1 - 1 876) dönemlerinde saray ressamı olmuştur.
Kasım 1 852'de, Paris'teki Osmanlı Elçiliği'nin baştercümanı olarak adı
geçmektedir. Otuz yıl kadar bu görevde kalmıştır. 1 854 sonlarında, Çıra
ğa� Sarayı'ndan kendisine çekilen bir telgrafta, Abdülmecid'in minyatü
rü için memnuniyet izhar olunmakta, beş adet daha sipariş edilmektedir.
1858'de, Abdülmecid'in portresini İsveç-Norveç kraliçesine sunması mü
nasebetiyle, bir nişanla taltif edilmiştir.
Eserleri arasında, 1 833'te i l . Mahmud tarafından Kazaz Arcin'e sunu
lan Tasvir-i Hümayun nişanını ihtiva eden fildişi minyatür, bir Türk su
bayının portresi ( 1 857) ile Abdülmecid'in ve Abdülaziz'in ( 1 868) yağlı
boya tabloları bilinmektedir.
Sırapyon Manas ( 1 837-?): Tıyatro yönetmeni, mütercim, müellif ve
aktör; Türkiye Ermenileri arasında ilk defa müzikli tiyatro eseri yazan ve
temsil eden şahıstır.
Hagop Baronyan'a göre, lstanbul'da bir Fransız tiyatrosunun kurucu
sudur. Yedi yıl burada yönetmenlik yapmıştır. Daha sonra Mısır'a giderek,
Kahire'deki tiyatroların yönetmenliğin; deruhte etmiştir. Oradan da Pa
ris'e geçerek, Dejazet Tıyatrosu'nun müdürü olmuştur. Ancak Paris'te ba
şarı elde edemediğinden lstanbul'a dönmüştür. 1 874'te tekrar bir Fransız
tiyatro heyetine yönetmen ve Beyoğlu'ndaki Palais de Cristal Tıyatro
su'na müdür tayin edilmiştir. Bugünkü Tokadıyan Hanı'nın yerinde
1 883'te inşa edilen Yeni Tıyatro'ya 1 886'da yönetmen atanmıştır.
Eserleri arasında, "Değirmencinin Kızı" ve "Pamela" adlı (Ermenice)
vodviller ile, La Vie a M ilan adlı bir kitap ve Victor Hugo'dan çevirdiği
Angelo ismindeki dram kayda değerdir.
KAYNAKLAR
R. Çervati, TaTif-i Dar-el Saadet (Ermeni harfli Türkçe yıllık), İstanbul, 1 870.
Armenak Bey Sakızyan, "Dasnıinnerort Taru Sultannerun Hay Manranıgariçnerı"
( 1 9. Yüzyıl Sultanlarının Ermeni Minyatüristleri ) , lntartzag Daretsuyts (Mufas
sal Yıllık-Yedikule Ermeni Hastahane Salnamesi), İstanbul, 1932, s. 144- 148.
Armenak Bey Sakızyan, "Manasnerı, Hay Nıgariçneru Harısdutyun mı" ( Manaslar,
Bir Ermeni Ressamlar Hanedanı), lntartzag Daretsuyts (Mufassal Yıllık-Yediku
le Ermeni Hastahane Salnamesi), İstanbul, 1 932, s. 52-57.
Armenak Bey Sakızyan, Pages d' Art Annenien, Paris, 1940, s. 97- 1 0 1 .
Armenak Bey Sakızyan, "Manasneru Goğme Nıgarvadz Gayseragan Gentanakirner
45
Topkapui Tankaranin Meç" (Topkapı Müzesinde Manaslar Tarafından Çizilmiş
Sultan Portreleri), Kidagan Darekirk ( Bilgi Salnamesi), İstanbul, 1944, s. 33-36.
Y. G. Çark, Türk Devleri Hivneıinde Ermeniler, İstanbul, 1953.
Onnik Avedissian, Peintres et Sculpteurs Anneniens, Kahire, 1959.
Varujan Köseyan, "Prof. Edgar Manas", Jamanak, 18 Ocak 1990.
Berç Şigaher, "Edgar Manas", Marmara, 29 Ocak 1990. ·
Günsel Renda, Baulılaşma Döneminde Türk Resim San' an, 1 700- 1 850, Ankara,
1977. s. 5 1 -57 ve 1 87.
Kevork Pamukciyan, "Ünlü. Hassa Ressamı Rapayel ve Eserleri'', Tarih ve Toplum,
no. 40 (Nisan 1987), s. 28-33.
Kevork Pamukciyan, Gensakragan Noter Hayots Masin (Ermeniler Hakkında Biyog
rafik Notlar, yayınlanmamış çalışma).
46
Krikor Margosyan'a Dair *
' Tarih ve Toplum dergisinde ( na. 2 7, Mart 1 986, s. 2-3 ) "Okuyucu Mektupları" sayfa
sında yayınlanmıştır.
•• Tarih ve Toplum , na. 22, Ekim l 985, s. 55-56.
47
Hindistan'la ticari ilişkilerde de bulunan Krikor Efendi, bu meyanda,
Koca Gazar isminde zengin bir Enneni'nin vasiyetnamesini meydana çı
karıp, Türkiye'deki mirasçıların, onun bir kısmını tahsil etmelerini sağla
mıştır. Bir müddet de Londra'da, Hindistan'a giden gemilerin acenteliği
ni ifa etmiştir.
Başlangıçta kaydedildiği üzere, Margosyan'ın Ermeni milletine hiz
metleri de önemlidir. Ezcümle, 30 Haziran 1 855'te Ermeni Patrikhanesi
Meclis-i Alisi'ne üye seçilmiştir. 1 6 Kasım 1 857'de aynı meclise tekrar aza
ve başkan vekili olmuştur. 22 Mart 1 857'de Ermeni Milleti Nizamname
si'ni müzakere etmek gayesiyle toplanan mecliste, başkan veya loğothet
olarak bir nutuk irat etmiştir. 30 Kasım 1 858'de yeni bir nizamname ha
zırlamak gayesiyle seçilen komisyona da üye olmuş ve redaksiyon çalışma
larında büyük rol oynamıştır. 25 Ağustos 1 860'ta yeni Patrikhane Nizam
namesine göre yapılan seçimde, Cismani Meclis'e aza ve başkan olmuştur.
23 Mart 1 863'te Nizamname-i Millet-i Ermeniyan'ın lcra Komi'tesi'nin
üyeliğine atanmıştır. 20 Eylül 1 863'te Patrikhane Cismani Meclisi'ne tek
rar aza seçilmiştir. 4 Haziran 1876 ve 1 7 Eylül 1 887 tarihlerinde, yeniden
aynı meclise üye intihap olunmuştur.
Margosyan'ın İstanbul Ermeni basını tarihinde de yeri vardır. 28 Şu
bat 1 852'de, Sahak Efendi Abroyan'la ( 1 823- 1900) birlikte, Noyyan
Ağavni (Nuh'un Güvercini) isminde, 46x30 cm ebadında 4 sayfalık, siya
si, filolojik ve ticari mahiyette haftalık bir gazete çıkarmaya başlamıştır.
llk sayısının ilk sayfasının sureti, istifade ettiğimiz eserin 2 1 5. sayfasında
dercedilmiştir. Başmakalede, amaçlarının para kazanmak değil, alicenap
Sultan Abdülmecid Hazretlerinin, her sahadaki iyiliklerini açıklamak ve
Ermeni cemaatinin kültür seviyesini yükseltmek olduğu kaydedilmekte
dir. Müteakiben, gazete şayet Ermeniler arasında rağbet görürse, yıllık
abonman ücreti olan 1 20 kuruşun, geniş halk kitlelerinin istifade edebil
mesi için indirileceği bildirilmektedir (bugünkü durumun tam aksine).
Bilahare, gazetenin bitaraf bir siyaset takip edeceği işar olunmaktadır. Ni
hayet, evvel Allah denip, gazetenin üç yıl devam edeceği umularak, oku
yuculardan haber ve rnakale göndermeleri rica olunmaktadır. Diğer iki
sütunda ise 23 Şubat 1 852'de, Reşid Paşa'nın tekrar sadrazamlık mevki
ine getirildiği kaydedildikten sonra kortejin Bahçekapı'dan Babıali'ye ka
dar geçidi tasvir olunmaktadır. Sonunda ise Sultan Abdülmecid' in, Vezir
Rauf Paşa'ya hitaben irat ettiği nutkun özeti mevcuttur. Muhteviyatında,
Rifat Paşa'nın yerine, tekrar Reşid Paşa'yı sadrazamlığa getirmeyi lüzum-
48
lu gördük denildikten sonra Reşid Paşa'nın devlet işlerindeki tecrübekar
lığı ve dirayeti övülmektedir.
Yazılarının büyük kısmı Margosyan'ın kaleminden çıkan gazete, önce
ünlü matbaacı ve harf dökümcüsü Hovhannes Mühendisyan'ın ( 1 8 10-
1 89 1 ) matbaasında basılmıştır. 1 852 yılı Eylül ayında hususi bir matbaaya
sahip olmuş ve ebadı da büyümüştür. 1 4 Mart 1 853'te, matbaası kapan
dıktan sonra, Canik Aramyan'ın ( 1 820- 1 879) basımevinde neşredilmeye
başlanmıştır. 74 sayı çıktıktan sonra, 8 Ağustos 1 853'te kapanmıştır.
Krikor Margosyan'ın, 1 865 sıralarında bir müddet Kahire'de yaşadığı
anlaşılmaktadır. Zira aynı yıl, Apraham Muradyan'la birlikte, Amıaveni
(Hurma Ağacı) isminde, 4 7x3 1 cm ebadında dört sayfalık ve yarım aylık,
siyasi ve filolojik, yalnızca dört sayısı bilinen bir gazete çıkarmıştır.
Margosyan Efendi iki eserin de müellifidir. Birincisi, 1859'da Istan
bul'da neşredilen Türkçe izahlı Fransızca bir gramer kitabıdır. ikincisi ise
Manır Usmunk Krisdoneagan Havado (Hıristiyan İtikatları Hakkında Muh
tasar Bilgiler) adlı bir mektep kitabıdır ki, ilk baskısı 1 855'te, son baskısı
ise 1 897'de olmak üzere, 3 1 veya 32 defa yine Istanbul'da intişar etmiştir.
49
Hilal-i Ahmer Kurucusu Dr. Dikran Paşa *
• Tarih ve Toplum dergisinde (no. 1 34, Şubat 1 995, s. Z 1 ) "Ölümünün Yüzüncü Yılın
da Hilal-i Ahmer Kurucusu Dr. Dikran Paşa" başlığıyla yayınlanmıştır.
50
Manugneru Aroğçabahutyun (Çocukların H ıfzıssıhhası, 1 . baskı 1 9 1 2,
2. baskı 1 9 23 ) , Hüdzakhti Tem Baykar yev Başdbanutyun (Vereme Karşı
Mücadele ve Korunma, 1 93 2 ) , Hay yev Dzakumov Hay Pıjişkner (Erme
ni ve Ermeni Asıllı Tabipler, alfabetik fihrist, 1 940), Anuşig Tıbrotsıs ( Se
vimli Okulum, 1 946, Hay yev Dzakumov Hay Pıjişkner (Ermeni ve Erme
ni Asıllı Tabipler, mufassal biyografiler, c. 1: 1 688- 1 863 meztınları, 1 950).
Dr. Mezburyan, 19 Ocak 1957'de vefat ederek, Şişli Ermeni Apostolik
Mezarlığı'na defnedilmiştir. Ruhu şad olsun. Şimdi de Dr. Mezburyan'ın,
Dr. Dikran Paşa Peştemalciyan hakkında yazdıklarına geçiyoruz. Şahsıyla
ilgisi olmayan bazı isimleri koymadık, birkaç bilgiyi de tarafımızdan ekledik.
--,,. .:,.
_ ,. -�···,
I
halen arşivimizde bulunmaktadır.
51
Refikasının veya kızının ölümünden sonra, diğer evrakla birlikte, o da Dr.
Mezburyan'a intikal etmiştir. Dr. Mezburyan'ın ölümünden sonra da, kızı
Madam Alis Gamsaragan onu tarafımıza hediye etmek lütfunda bulunmuş
tur. 15 Şubat 1877 - 1 5 Şubat 1 878 döneminde ise Cemiyet'in başkanlığını
ifa etmiştir. Cemiyete sunduğu Fransızca bildiriler şunlardır:
"Travaux et discussions: Les cosmeciques a Constantinople et leurs
dangers", "La prostitution a Constantinople", "I.:Institut vaccinogene",
"La thoracentese", "Un estomac porcant des cicatrices", "Presence un ma
lade opere pour calcul vesical par la tailla bilacerale", "Tumeur cancere
use du colon descendanc", "Etude clinique sur les abces du foie, la lichi
ase biliaire et sur !es splenomegalies", "Rapporce un cas de gangrene de
l'index due a la morsure legere par un eleve".
1 880- 1 88 1 yıllarında Yedikule Surp Pırgiç Ermeni Hastanesi'nin baş
hekimlik görevinde bulunmuştur.2 1 884'te Sultan Abdülhamid'in tıbbi
müsteşarlığına atanmış ve aynı yıl Sociece Française d'Hygiene'e aza se
çilmiştir. 1 892'de miri miran (paşalık) rütbesine yükselmiştir.
Dr. Dikran Paşa, Kızılhaç'la Hilal-i Ahmer'in aralarında ilişki kurma
larında başlıca rol oynamıştır. Uluslararası Kızılhaç Teşkilatı 1 864'te Na
poli'den Dr. Palaciano'nun, Paris'ten Henri Arnault'nun ve Cenevre'den
Henri Dunant'ın teşebbüsleri ile meydana gelmiştir.
1 863 yılı Ekim ayında, La Societe Genevoise d'Utilite Publixue cemi
yetinin başkanı Gustave Moynier, bir sirkülerle yapılan teşebbüsleri ve
çalışmaları açıklayarak, istişare için Cenevre'ye heyetler gönderilmesini
gelişmiş devletlerden rica etmiştir. Cenevre'deki ilk istişare kongresinde,
bütün hükümetlere, harp esnasında tıbbi ve sıhhi hizmet teşkilatlarının
ve heyetlerinin tarafsızlıklarını korumalarının teklif edilmesi kararlaştırıl
mıştır. Bu maksatla, bakımla yükümlü teşkilatların hususi bir nişan kul
lanmaları ve kollarının üzerinde bir şerit bağlamaları, keza, tüm seyyar ve
seyyar olmayan hastaneleri için tek bir bayrak kabul etmeleri önerilmiş·
tir. lsviçre'nin Birleşik Şurası (Le Conseil Federal Suisse) Avrupa'daki ve
Amerika'daki devletlerden, kati çarelere başvurmak ve nihai bir karara
varmak için, heyetler gönderilmesini rica etmiştir.
8 Ağustos 1 864'te İsviçre Genelkurmay Başkanı General G. H. Dufo
ur'un başkanlığında ve 16 devletin temsilcilerinin katkısıyla ilk uluslara
rası resmi toplantı (Convention de Geneve) Cenevre'de yapılmıştır.
5 Temmuz 1865'te Osmanlı Devleti de anlaşmayı imzalar. 1869'da ne
ticesiz, belirsiz ve verimsiz bir devreden sonra, Osmanlı hükümetinin ka
rarı ile bir cemiyet kurulur ki, gündemi harp esnasında yaralıların sorunu-
52
nu, esirlere karşı tarafsız davranmak meselesini ve sair sorunları tetkik et
mek idi. Derneğin adı, Askeri Yaralılara Yardım Cemiyeti idi. Uzun süren,
çetin istişarelerden ve müzakerelerden sonra, mülki ve askeri makamların
işbirliğinin avantajlarını ve mahzurlarını tartışmak üzere, yüksek şehir şu
rasına müracaat etmeye karar verilmiştir. Bu maksatla, Dr. Serviçen Efen
di'nin ( 1 8 1 5 - 1 897) başkanlığında bir heyet teşekkül etmiştir. Kızılhaç teş
kilatının lehinde sunulan rapora rağmen, resmi makamların rızası gecik
miştir. Bu oyalama siyasetini gören Başkan Gustave Moynier, Uluslarara
sı Kızılhaç Kurulu adına, Cemiyet-i Tıbbiye-i Şahane üyesi ve şahsi dostu
Dr. Peştemalciyan'a müracaat edip, rica ve telkinde bulunur ki, gecikme
den işe başlanılsın ve Osmanlı Devleti'nin işbirliğini temin etmek için,
resmi makamlar nezdinde teşebbüse geçilsin. Dr. Peştemalciyan da Moy
nier'nin yazısını Cemiyet-i Tıbbiye-i Şahane'ye sunar. Cemiyet tarafından
seçilmiş ve Dr. Hovsep Nurican ( 1 828- 1 898) , Dr. Margosyan3 ve Dr. Peş
temalciyan'dan müteşekkil bir komisyon, Sadrazam Mehmed Rüşdü Pa
şa'ya ( 1 8 1 1 - 1 882) müracaat eder. lrade-i seniye ile komisyon onaylanır ve
Sadrazam tarafından, Mecruhin ve Zuafa-i Askeriyeye İmdad ve Muave
net Cemiyeti'nin (Yaralı ve Hasta Askerlere Yardım Cemiyeti) teessüsüne
müsaade olunur.
1 2 Ağustos 1 876'da ilk istişare toplantısı Mekteb-i Tıbbiye-i Şahane
Müdürü Marka Paşa'nın ( 1 824-1888) başkanlığında yapılır. Diğer azalar
da şu şahıslardan ibaret olmuştur:
Adı geçen mektebin öğretim görevlilerinden Dr. Serviçen Efendi ve
Kırımlı Aziz Bey; Mülki Tıbbiye Meclisi tarafından Dr. Kastro ve Dr. Vu
çino; Askeri Tıbbiye Şı1rası'ndan lstepan Paşa Arslanyan ( 1 822 - 1 90 1 ) ve
Rifat Bey; Karantina'dan Dr. Toleti Efendi ve Şakir Bey; Cemiyet-i Tıb
biye-i Şahane'den Dr. Hovsep Nurican, Dr. Mordtmann (Andreas David,
1 83 7 - 1 9 1 2 ) , Dr. Dikran Peştemalciyan ve Dr. Polyak; Bahriye Nezareti'n
den Dr. Kapriyel Bey (sonradan Paşa) Sevyan ( 1 822- 1905 ) ve Hüsnü Bey;
Zaptiye Nezareti'nden Ömer Bey.
İşbu kongrede, diğer kararlar meyanında, Kızılhaç yerine Hilal-i Ah
mer isminin benimsenmesi kararlaştırılmıştır. 14 N i"san 1 877'de Hilal-i
Ahmer'in Merkez Komitesi resmen teşekkül etmiştir. 19 Nisan 1 877'de,
Osmanlı Hilal-i Ahmer Cemiyeti Merkez-i Umumiyesi (Comite Central
du Croissant-Rouge, Societe Ottomane de Secours aux Blesses et aux
Malades Militaires) adını alan teşkilat, ilk toplantısını Beşiktaş ( Dolma
bahçe) Sarayı'nın Paşa adını taşıyan dairesinde yapmıştır.
53
Merkez idare kurulu azaları şunlardır:
Daire-i Umur-ı Sıhhiye ikinci başkanı Hacı Arif Bey (reis), Mekteb-i
Tıbbiye-i Şahane müderrislerinden, lngiliz cerrah Dr. Sarell (reis vekili),
Şura-yı Devlet azası Hovhannes Nuryan Efendi ( ikinci reis, 1 839- 1 900),
Osmanlı Bankası Umum Müdürü M. Foster (veznedar), lngiliz Stadfort
House teberru toplama komiseri Barrington Kennet, Sıhhiye umumi mü
fettişi Dr. Bartoletti, lngiliz Sefarethanesi tabibi Dr. Dickson, Daire-i
Umur-ı Sıhhiye'den Eşref Efendi, Askeri Sıhhiye Şurası'ndan Della Sudda
Faik Paşa ( 1 835- 1 9 1 3 ) , Osmanlı Bankası müdür muavini M. Von Has,
mühendis M. Leval, Amerikalı General Mott, Dr. Baron Mundy, Saray-ı
Hümayun katibi Nuri Bey, Ayan Meclisi azası Dr. Serviçen (Serovpe Vi
çenyan) Efendi, Dr. Dikran Peştemalciyan ve Dr. Sevasdapulo.
Müteakiben Dr. Mezburyan, Hilal-i Ahmer Cemiyeti'nin 50. yıldönü
mü münasebetiyle, Türkiye Hilal-i Ahmer Cemiyeti Mecmuası'nın 23 Ara
lık 192 7 tarihli nüshasında çıkan bir yazının, Fransızca tercümesine yer
vermiştir. Biz de onu yeniden Türkçeye çevirerek sunuyoruz.
54
tevcih olunmuştur.4 1 894'te do
ğan M ihran adında bir oğulları ve
Luiz adında bir kızları dünyaya
gelmiştir. Birincisi, Torino'daki Fi
at Şirketi'nin şeflerinden biri ol
muş ve 1 946'da ölmüştür. Verj in
Peştemalciyan da 1 Şubat 1 930'da
vefat ederek, Şişli Ermeni Mezarlı
ğı 'na defnedilmiştir.
Dr. Dikran Paşa Peştemalciyan
ise 3 Aralık 1 894'te Beyoğlu'nda
aniden irtihal ederek, 5 Aralık'ta
aynı mezarlığa gömülmüştür. Va
han Zanaryan'a ( 1 872- 1945) ve
Teotik'e (Teotoros Lapçinciyan,
( 1 873- 1 928) göre, ölümünün sebebi bir sır olarak kalmıştır. Abdülha
mid'in kurbanlarından biri telakki edilmiştir.5
Dr. Peştemalciyan, doktora tezinden maada, üç basılı ve bir de basılma
mış eser bırakmıştır ki şunlardır: Aroğçabahutyun yev Dadzumın Araçin Man
gutyan (Hıfzısıhha ve llk Çocukluk Bakımı), İstanbul, 1 880, 52 sayfa; Bad
mutyun Martgayin Badvasdman (İnsanlık Aşısı Tarihi) , İstanbul, 1884, 237
sayfa; Aroğçabahutyun yev Marmnagan Dadzumın Yergrort Mangutyan (Hıf
zıssıhha ve İkinci Çocukluğun Vücut Bakımı}, İstanbul, 1880, 38 sayfa.
Basılmamış çalışması ise Fransızca idi ve "La Flevre Dengue" adını ta
şımaktaydı. Dr. Mezburyan'ın nezdinde bulunan ve yaklaşık 300 mektup
sayfalık bu eseri, 1 957'de kızı tarafımıza hediye etmişti. Biz de 1 96 l 'de,
Başpartik müteveffa Birinci Yazken İstanbul'a geldiğinde, kendisine he
diye vermiştik. Ancak, seneler sonra, rahmetli dostumuz, değerli tarihçi
ve bibliyograf Hagop Anasyan ( 1 904- 1 988) vasıtasıyla yaptırdığımız araş
tırmalarda, Başpatriklik kütüphanesinde maalesef bulunamadı. Şu hususu
da belirtelim ki, Başpatriğe sunulan hediyeler, uzun müddet İstanbul Pat
rikhanesi'nde kalmıştır. İşbu kıymetli eserin akıbetinin meçhul kalması,
bugüne kadar bizim için büyük bir üzüntü kaynağı olmuştur.
Dr. Peştemalciyan'ın, İstanbul'daki ve hariçteki basında da yazıları neş
redilmiştir. Bunlardan biri, "De l'Assistance Obstetricale a Constantinop
le" { İstanbul'daki Ebelik Yardımı Hakkında) başlığını taşımaktadır.6 Dr.
Dikran Paşa'nın sunduğumuz nefis litograf portresi, 1 884'te ünlü hakkak
Dr. Vahram Torkomyan'a ( 1 858- 1 942) göre kızı, Teotik'e ve Dr. Mez
buryan'a göre de kız kardeşi, Dr. Gobernik Hünkarbeğendiyan ( 1 85 1 - 1925 )
ile evlenmiştir. .
56
Kayserili Karakoçyan Ailesi ve
Ünlü Hukuk Bilgini Sarkis Karakoç Efendi *
Karakoç ailesinin üç yüz yıldan fazla bir mazisi vardır. Aslı, Kayseri'nin
Derevank veya Derevenk köyünden olan işbu _soyun, şimdiye kadar bili
nen en eski şahsı, Koca Zakar'ın oğlu Karakoç'tur ki, eskiden mezkur kö
yün Surp Sarkis Manastırı'nda bulunan 1 669 tarihli elyazma bir İncil'in
muhtırasında adı geçmektedir. I Karakoçyan soyadının bu şahsın ismin
den ileri geldiği bu kayıttan anlaşılmaktadır.
1 942- 1 945 yılları arasında Üsküdar'daki Ermeni Mezarlığı'nın eski ki
tabelerini asıllarından toplarken, aynı sülaleye mensup, 3 1 Ağustos 1 769'da
ölen Bedros adlı ve 3 1 Ağustos 1 770'de ölen Karakoç isminde iki şahsın
manzum kitabelerine de tesadüf etmiştik.
Eskiler arasında bu ailenin en ünlü şahsı, Boğos Başpiskopos Karakoç
yan'dır. Onun da pederinin adı Karakoç'tur. 1 75 1 'de aynı köyde doğmuş
tur. 1 773'te lstanbul'a gelmiştir. Önce kereste ticareti ile meşgul olmuştur.
Takriben 1 780'de ruhani hayata intisap etmiştir. 1 783'te rahiplik mertebe
sine yükselmiştir. 3 Temmuz 1 787'de Bursa Ermenilerinin marhasası tayin
* Tarih ve Toplum dergisinde (no. 37, Ocak 1 987, s. 20-22) yayınlanmıştır. Makalenin
başında şöyle bir giriş yer almaktadır:
"Takriben bir yıl kadar önce, Fransa'nın Cannes şehrinde mukim, Arşag Karakoç is
minde eski bir vatandaş, Ermeni Patrikhanesi'ne bir mektup göndererek, kendisinin
Sarkis Karakoç Efendi'nin oğlu olduğunu bildirdikten sonra, İstanbul Ermeni patrik
lerinden Hovhannes Başpiskopos Arşaruni'nin ( 1 854- 1 929) biyografisini rica etmiş
ti. Biz de arzusunu yerine getirdikten sonra, rahmetli pederi hakkında bilgiler ve res
mini rica etmiştik. O da dileğimize karşı hüsnüniyet göstererek, pederinin fotoğrafı
ile birlikte, bazı Ermenice eski gazete kupürlerinin fotokopilerini de tarafımıza gön
dermek lütfunda bulunmuştu. işbu kaynaklardan ve elimizin altında bulunan diğer
bazı mehazlardan istifade ederek, yakında basılacak Ermenice bir yıllık için, bundan
altı ay kadar önce pederi hakkında bir yazı hazırlamıştık. Türk hukuk tarihine sebke
den müstesna hizmetlerini nazar-ı itibara alarak, onu Tarih ve Toplum dergisinin sa
yın okuyucularına da tanıtmayı faydalı gördük."
Aynı derginin 39. sayısında "Okuyucu Mektupları" sayfasında (Mart 1 987, s. 3 -4) yer
alan "Sarkis Karakoç'un En Büyük Yapıtı" başlıklı yazısında Rona Aybay, Karakoç'un
Külliyat-ı Kavanin adlı eseri hakkında tamamlayıcı bilgi vermiş, Kevork Pamukciyan
ise daha sonra yayınlanan bir yazısının sonunda ("Hassa Ressamı Rapayel", Tarih ı•e
Toplum, no. 43, Temmuz 1 987, s. 2) bu katkı için teşekkür etmiştir.
57
edilmiştir. 1 791 'de Eçmiyadzin'de piskopos takdis olunmuştur. 1 794'te
Bursa'daki Surp Asdvadzadzin Kilisesi'ni yeniden inşa etmiştir. 1 8 10'da
Rumların, Kudüs'teki Ermenilere ait mukaddes yerleri Yeniçeriler vasıta
sıyla zapt etmelerinden sonra, aynı yıl Nisan ayında Paşakapı'sında yapı
lan mahkemeye Ermeniler tarafından katılmıştır. Aynı yıl Temmuz ayında
ise İzmit civarında bulunan Armaş Manastırı başkanlığına atanmıştır.
1 820'de mezkur manastırın Surp Asdvadzadzin Kilisesi'ni yeniden inşa et
miş ve 6 Ağustos 1 825'te orada hayata gözlerini kapamıŞtır.
Muasır Karakoçyanlar arasında ise en ünıüsü büyük hukuk tarihçisi ve
adliyeci Sarkis Karakoç Efendi'dir ( 1 865�1944) . Terceme-i halini, hazır
ladığımız Ermenice yazıdan istifade ederek sunuyoruz.
Sarkis Efendi'nin pederi Vosgiyan Karakoçyan, 1 880- 1 900 yılları ara
sında Edime'de subayların üniformalarını hazırlamıştır. Büyük oğlu Sarkis
Efendi'den .maada, Dr. Levon Karakoç isminde bir oğlu daha olmuştur ki,
müteveffa değerli araştırmacı Dr. Arto Mezburyan'a ( 1 879- 1957) göre,
1 896'da Paris Üniversitesi Tıp Fakültesi'nden mezun olmuştur.2 Yeğeni
Sayın Arşag Karakoç'a göre de, Fransa'da mühim vazifeler deruhte etmiş
ve yaklaşık 1 965'te ölmüştür.
Sarkis Karakoç Efendi 1 Eylül 1 865'te Hasköy'de doğmuştur. İlk tah
silini oradaki Nersesyan Mektebi'nde yapmıştır. Orta tahsilini ise Edir
ne'deki "Freres Assomptionistes"lerin Fransız Mektebi'nde almıştır.
1 889'da İstanbul'daki Hukuk Mektebi'nden mezun olmuştur. Müteaki
ben önce avukatlık yapmıştır. 1 897'de Beyrut'taki Ticaret Mahkemesi'ne
müsteşar tayin edilmiş ve bir buçuk yıl işbu görevde kalmıştır. Bundan
sonra, yine bir buçuk yıl, Selanik'teki Birinci İstinaf Mahkemesi'nin ha
kimi olmuştur. 1 901 'de Preveze'deki Ticaret Mahkemesi'ne reis nasbedil
miştir. 1 906'da aynı vazife ile Rodos Adası'na naklqlunmuştur. 1907'de
Kosova'daki Fevkalade Mahkeme'nin müsteşarlığına atanmıştır. 26 Ağus
tos 1908'de ise Üsküp'teki Fevkalade Mahkeme'nin azası bulunmaktaydı.
Diğer taraftan, 1 908 ve 1 909 yılları Yedikule Ermeni Hastanesi salname
lerinde, Cezayir-i Bahr-i Sefid Ticaret Mahkemesi reisi olarak adı geç
mektedir (s. 1 6 1 ve 264). 1909.'da Beyoğlu Noteri olmuştur. Birkaç ay
sonra, İstanbul ve Beyoğlu İstinaf Mahkemesi hal<.imi tayin edilmiştir.
1 9 1 0'da Adliye Nezareti Düstur Encümeni'nin reisi nasbolmuştur. 1 4 Ma
yıs 1 9 1 1 'de kurulan ve önce Adliye Nezaretine, 1 1 Şubat 1 9 1 4 tarihinden
itibaren de Sadrazamlığa bağlı, Müdevvenat-ı Kanuniye'ye müdür atan
mıştır. 1925 yılına kadar işbu görevde kalmıştır. Son resmi vazifesi ise Dü-
58
yun-ı Umumiye'de hukuk müşavfrliğidir. Oğlu Arşag Karakoç'a göre, Ha
riciye Nazırı Kapriyel Noradunkyan Efendi'nin ( 1 85 2 - 1 936) de danışma-
nı olmuştur. .
Sarkis Efendi, önce Ula evveli rütbesiyle, 1 9 1 4'te ise Osmaniye ve
Maarif nişanlarıyla taltif edilmiştir. Sayın Arşag Karakoç, ikisinin berat
larının fotokopilerini de tarafımıza göndermek lütfunda bulunmuştur.
Karakoç Efendi 1 925- 1928 yılları zarfında, Galata'daki Agopyan Ha
nı'nda lstepan Karayan'la ( 1 855- 1 933) birlikte avukatlık yapmıştır. Aynı
zamanda, Ermeni cemaatinin idare işlerinde de vazifeler deruhte etmiştir.
Ezcümle, Ermeni Patrikhanesi Adli Heyeti'ne başkan seçilmiştir. Patri_k
hane Merkez İdare Kurulu'na da üye olmuştur. 27 Mayıs 1 926'da işbu gö
revden ayrılmıştır. 193 1 'de Fransa'nın Cannes şehrine göç etmişse de, ik
tisadi sebeplerle, bir müddet sonra geri dönmek mecburiyetinde kalmıştır.
Rahmetli Prof. Krikor Kömürciyan veya Kömürcan ( 1 868- 1958), onun
aynı zamanda büyük bir antika mütehassısı olduğunu bildirmektedir.3 Bu
vesile ile, oğlu Arşag Karakoç'un da bir İslam sanatı uzmanı olduğunu
kaydedelim.
Sarkis Karakoç Efendi 8 Mart 1944'te Büyükada'daki evinde ebediye
te intikal etmiştir. Cenaze merasimi, Kınalıada'daki Ermeni kilisesinde ic
ra kılınmış ve naaşı oradaki mezarlıkta, 'zevcesinin yanına defnedilmiştir.
Karakoç Efendi yaklaşık 1 895'te Kanallı Sırpuhi Mutafyan'la ( 1 868-
1914) evlenmiştir. İkisi erkek ikisi kız, dön evladı olmuştur. Büyük oğlu
Krikor Karakoç ( 1 897- 1979); Birinci Cihan Harbi'nde Karpatlar cephe
sinde, Galiçya'da, Osmanlı Ordusu'nda diş hekimi olarak hizmette bulun
muştur. İkinci oğlu M. Arşag Karakoç ise 1 5 Ekim 1 904'te Preveze'de
doğmuştur. 1 923'te Galata'daki Getronagan Lisesi'nden mezun olmuştur.
193 1 'den beri Cannes'da ikamet etmektedir. Kızlarından birincisi üç ya
şında ölmüştür. İkincisi Heranuş 1 1 Temmuz 190l'de doğup 1980'de ve
fat etmiştir; bir Fransız'la evlenmişti.
Sarkis Efendi, Fatih Sultan Mehmed'den ( 1430- 1 48 1 ) başlayarak, Os
manlı ve Cumhuriyet devri Türkiye kanunları üzerinde yaptığı geniş araş
tırmalar ve neşriyatla, büyük takdir kazanmış ve ün salmıştır. Oğlu Arşag
Karakoç'un beyanına göre, adliye nazırı kendisine yazdığı mektuplara,
"Muhterem Üstadım" kelimeleriyle başlarmış. Bu da onun kazandığı bü
yük itibarı kanıtlamaktadır. O, Türkiye'deki kütüphanelerle iktifa etme
yerek, Berlin, Viyana, Dresden ve Paris'teki kütüphanelerde bi.ılunan,
yazma eski Osmanlı kanunlarını da tetkik etmiştir. Haddinden fazla çalış-
59
ması dolayısıyla, hayatının son yıllarında gözlerinin nurunu kaybetmişse
de, çalışma şevkini kaybetmemiş ve yardımcılar vasıtasıyla neşriyatına
devam etmiştir.
Müteveffa avukat lstepan Gülbenkyan, onun matbu ve gayri matbu
eserlerini ölümünden sonra tanıtmıştır.4 Başlıca işbu kaynaktan istifade
ederek, onları kısaca kaydediyoruz:
1 . Miftah-ı Kavanin-i Osmaniye (Osmanlı Kanunları Anahtarı) : 1 890
yılında neşredilmiştir.
2 . Tahşiyeli Ceza Kanunu: Bilinmeyen bir tarihte basılmıştır.
3 . Külliyat-ı Kavanin: Fatih Sultan Mehmed zamanından İkinci Meş
rutiyet'e kadar, Osmanlı Devleti'nin bütün kanunlarını ihtiva eden ve el
li yazma ciltten mürekkep olan işbu eser, 1927'de hükümet tarafından sa
tın alınmıştır.
4. Düstur: Meşrutiyet devri kanunlarını ihtiva etmektedir ve muhte
melen basılmamıştır.
5. Mecmua-i Mukarrerat-ı Temyiziyye: Batı sistemiyle tasnif edilmiş
olup, on iki ciltten ibarettir ve muhtemelen basılmamıştır.
6. Külliyat-ı Kavanin-i Cedide: İki cilt olarak 1 9 14'te basılmıştır.
7. Tahşiyeli Kavanin: Prof. Krikor Kömürciyan'a göre, iki cildi 1 9 14'te
basılmıştır. Kalan sekiz cilt basılmamıştır.
8. Sicill-i Kavanin: Cumhuriyet devri kanunlarına hasredilmiş olup, 24
ciltten ibarettir ve 1 943 yılına kadar varmaktadır.
9. Direktif No. 1 : Victor Dalloz'un ( 1 795-1 869) sistemiyle hazırlanmış
ve basılmış olup, 1 8 1 5- 1935 yılları arasında Türkiye'de mer'i kanunların
genel bir listesidir.
10. Süpleman (Supplement) : Direktifin ilavesidir. İşbu matbu eserde, es
ki kanunlardan yalnız 1939'da meriyette olanlar nazar-ı itibara alınmıştır.
1 1 . Pullar ve Kıymetli Evrak: 1939'da meriyette olan ve haşiyeler ihti
va eden bir kanunnamedir.
1 2 . Huzur Kanun/an (Codes d'audience) : Dört cilt halinde bir kanun
namedir. 1940 yılına kadar nazar-ı itibara alınmıştır.
1 3 . Direktif No. 2: 1943 yılına kadar meriyette olan kanunları kapsa
maktadır.
14. Patrikhaneler: Basılmamış olan bu eserde, Rum ve Ermeni Patrik
hanelerine verilen fermanlardan, beratlardan ve sair resmi evraktan bah
sedilmektedir.
1 5 . Zabıtan: Polislere ve jandarmalara ait basılmamış bir çalışmadır.
60
16. Vergiler: Vergilere hasredilmiştir ve gayri matbudur.
1 7 . Vilayetler: Vilayetlere mahsus elyazma bir kanunnamedir.
Yukarda zikredilen eserlerin cilt sayısı 1 l O'a erişmektedir. Bu miktar
bile, Karakoç Efendi'nin ne kadar enerj ik, sabırlı ve çalışkan bir araştır
macı ve müdekkik olduğunu ispat etmeye kafidir.
Burada, Sarkis Efendi'nin oğlunun fotokopisini tarafımıza göndermek
lütfunda bulunduğu bir resimden de bahsetmek istiyoruz. 7 Eylül 1 323
( 1907) tarihinde, Kosova'da Mekteb-i Sanayi'nin bahçesinde çekilmiş
olan işbu fotoğraf, mezkı1r şehirdeki Siyasi Fevkalade Mahkeme'nin üye
lerini göstermektedir. Sayın Arşag Karakoç, isimlerini kaydetmek zahme
tine de katlanmıştır. Biz de burada onları tanıtıyoruz. Tabiidir ki, eski
harfleri bilenler aslından da okuyabilirler.
A. Sağdan sola doğru, oturmuş vaziyette:
1 . Karakoç Sarkis Efendi (aza)
2. Avramaki Efendi (aza)
3. Asım Bey (müddeiumumi)
4. Abdullah Efendi (reis)
5 . Muharrem Efendi (aza)
6. Davud Efendi (aza)
B. Ayakta:
7. Fazıl Efendi (tercüman)
8. Süreyya Efendi (başkatip)
9. Hüsnü Efendi (müstantik)
61
Karakoç ailesinin başlıca fertlerini tamamlamak için Sarkis Efendi'nin
amcazadesi, ünlü zührevi ve deri hastalıkları mütehassısı Dr. Avedis Ka
rakoç'tan da birazcık bahsetmeyi lüzumlu görüyoruz. istifade ettiğimiz
kaynak, ömrünün son yıllarında, kendisini yakından tanımak bahtiyarlı
ğına eriştiğimiz Prof. Krikor Kömürciyan'ın, 10 Aralık 1 943 brihli ]ama
nak gazetesinde neşredilen bir yazısıdır.
Dr. Avedis Karakoç 1 8 Mayıs 1 868 tarihinde Hasköy'de doğmuştur.
Sırmakeş Hagop Ağa'nın oğludur. Tahsilini, Hasköy' deki Nersesyan l lko
kulu'nda ve Soğukçeşme'deki Askeri Rüştiye'de yapmıştır. 1 892'de Mek
teb-i Tıbbiye-i Şahane'den mezun olmuştur. Önce, Serez'de ve Bandır
ma'da Belediye Tabipliği görevinde bulunmuştur. Müteakiben Beyoğlu'na
yerleşmiştir. 1 908'de Paris'te Saint-Louis Hastanesi'nde, Prof. Darrier'nin
nezdinde staj görmüştür. Avdetinde, Kumbaracı Yokuşu'nda bir klinik aç
mış ve 1 932'de vefatına kadar, orada hizmette bulunmuştur. İhtisası da
lında Türkçe risaleler neşretmiştir. Keza, Tercüman-ı Hakikat, Malumat ve
ikdam gazetelerinde, kıymetli tıbbi yazıları intişar etmiştir. Cilt hastalık
larına mütedair mufassal bir eseri ise maalesef gayri matbu kalmıştır. Ay
nı zamanda hazık bir operatör de olmuştur.
Dr. Karakoç'un kardeşi Karla Karakoç da, diş hekimi olarak tanınmış
tır. Birinci Cihan Harbi'nde Bandırma'da, yüzbaşı rütbesiyle orduda hiz
mette bulunmuştur. Mütarekeden sonra lstanbul'a dönerek, Karaköy'de,
köprünün karşısındaki Piyankocu Hanı'nda mesleğini sürdürmüştür.
lşbu yazımızla da, Kayserili diğer şöhretli bir ailenin tablosunu çizme
ye çalıştık. Ruhları şad olsun.
revanki" (Armaş Ruhban Okulu'nun Tarihi), Şoğagat, İstanbul, 1958, sayı 4-5,
s. 156.
2. Arto Mezburyan, Hay yev Dwkumov Hay Pıjişkner (Ermeni ve Ermeni Asıllı Ta
bipler), İstanbul, 1 940, s. 26.
3. Hotvad:ıaşark ( Makaleler Serisi), İstanbul, 1947, s. 47.
4. lstepan Gülbenkyan, "Tırkahay Hımud Orensked Heğinagi Mı Mahı: İr Giyankı
yev lr Kordzı" (Türkiye Ermenisi Vakıf Bir Hukukçunun Ölümü: Hayatı ve Eser
leri) , lntart:ıag Daretsuyts (Mufassal Yıllık-Yedikule Ermeni Hastahane Salna
mesi), İstanbul, 1945, s. 403-410. Makale, 8 ve 9 Mart 1946 tarihli Marmara
gazetesinde iktibas edilmiştir.
62
Camcioğlu Ermeni Tercümanlar Ailesi *
63
quis de Ferriol, bir iş için kendisini Tokatlı Avedik Piskopos'a ( 1 657-
1 7 1 1 ) göndermiştir. Diğer taraftan, o yıllarda İstanbul'da bulunan Tokat
lı Sarkis Piskopos Sahatçi'yi ( 1 65 1 - 1 7 3 1 ) bulmak için, düşmanları Tercü
man Sarkis'in evine baskın düzenlemişlerdir. Paris'teki Nubaryan Kütüp
hanesi'nin müdürü M . Raymond-Harutyun Kevorkyan, bu iki şahsı birbi
rine karıştırarak, Sarkis Piskopos'un tercüman olduğunu yazmıştır. 7
Sahatçi Sarkis'ten sonra, 1 8 . yüzyılda, Ermeni tercümanlarının sayısı
hissedilir derecede artmaktadır. Allah kısmet ederse, onları da ayrı bir
makaleye bırakarak, asıl mevzumuza geçiyoruz.
Camcioğlu tercümanlar ailesi hakkında en etraflı araştırmayı rahmet
li Bimen Zartaryan ( 1880- 1 956) yapmıştır. Makale halinde olan çalışma,
rahmetli salnameci Pakarad Tevyan'ın ( 1 893- 1 976) çıkardığı 1950 yılı
Yerçanik (Mutlu) salnamesinde dercedilmiştir (s. 1 1 5 - 1 1 9 ) . İşbu ve sair
kaynaklardan istifade ederek yazımıza başlıyoruz.
Camcioğlu ailesinden bilinen en eski şahıslar, Papaz Garabed, Papaz
Mıgırdiç ve Yeğya kardeşlerdir. Adları, 4 Aralık 1 706 tarihli elyazma bir
mahzarda geçmektedir ki, 1 863'te Tıflis'te yayınlanan Gırunk (Turna) ad
lı dergide intişar etmiştir. Zartaryan işbu kaynaktan istifade ederek, bu bil
giyi vermiştir.
Mezkur üç kardeşten birincisi, Samatya'daki Surp Kevork Kilisesi'nde
görevde bulunan Garabed Camcioğlu, Hrand Asadur tarafından, İstanbul
Patriği İzmirli Hovhannes Piskopos'un gününde ( 1 707-1 708), ileri gelen
Ermeni Katolik ruhaniler arasında zikredilmiştir.8
Patrik Mağakya Başpiskopos Ormanyan ( 1 84 1 - 19 1 8) ise Patrik Ave
dik'in, Fransız Elçisi Marquis de Ferriol'un tertibi ile kaçırılmasından do
layı, suç ortağı olarak, 2 1 Ekim l 707'de, Papaz Gomidas Kömürciyan'la
( 1 656-1 707 ) beraber, Garabed Camcioğlu'nun da tevkif edilerek, hususi
bir evde tutulduklarını yazmıştır. Ancak, sair birkaç Ermeni Katolikle bir
likte, rüşvet veya para cezası sayesinde, o da serbest bırakılmıştır.9
Papaz Mıgırdiç Camcioğlu hakkında maalesef hiçbir bilgi yoktur.
Üçüncüsü Yeğya Camcioğlu hakkında ise ancak Tercüman Hagop'un ba
bası olduğuna dair bilgi vardır.
I. Hagop Camcioğlu
Tercüman Hagop Camcioğlu veya Camcizade, bu ailenin en tanımmış
şahsiyetidir. Bilhassa Batı dillerinden Ermeniceye çevirdiği eserlerle bi
linmektedir. Zartaryan, makalesinde, kaynağı bildirmeden önce ilginç bir
anekdot anlatmaktadır ki, şudur:
64
1 699'da Kral XIV. Louis, elçi olarak lstanbul'a Marquis de Ferriol'u gön
derir. Padişahın ve vezirlerin huzuruna çıkacağı sırada, elbisesinin içinde
saklı bir kılıcın sapı müşahede edilir. Osmanlı Sarayı kanunlarına göre, kı
lıcın teslim edilmesi teklif olunur. Sefir ise kızarak, kılıcını teslim etmek ye
rine, huzura çıkmadan Elçiliğe geri dönmeyi tercih ettiğini beyan eder.
Kral Louis bu hadiseyi işiterek canı sıkılır ve bu gibi nahoş olaylara
ilerde meydan vermemek gayesiyle, tercüman yetiştirmek üzere, Paris'te
bir okul açılmasını emreder. Mektep, Louis-le-Grand Koleji'nin içinde ve
Cizvitler'in (Jesuites) himayesinde açılarak "Genç Dil Oğlanları veya Er
meniler" adı verilir. ı o Okula niçin Ermenilerin de isminin verildiği bilin
memekle beraber, sebebi kanaatimizce, talebelerin büyük kısmının Erme
ni olmasıdır. llk öğrenci kafilesi 1 6 Haziran 1 700'de, ikincisi ise 20 Ara
lık 1 700'de Paris'e varır. Bunlar arasında dördünün Ermeni olduğu bilin
mektedir. Diğer Ermeni talebeler ise tespit edilememiştir.
Bunlardan ikincisi, Kevork Mıkhlayim ( 1 68 1 - 1 7 58), ilerde Katolikle
re muhalif bir rahip olarak ve basılmış dini eserleriyle tanınmıştır. Bun
lardan biri Ermeni harfli Türkçedir ve 1 730- 1 8 1 8 yılları arasında sekiz de
fa basılmıştır. Bir asır kadar önce, Pangaltı Ermeni Mezarlığı'nda, araştır
macı Vahan Zartaryan ( 1 872-1945 ) tarafından lahti bulunmuştur. Üçün
cü olarak Hagop Camcıl l zikredilmiştir. Birincisi Zakarya Mısırlı ve dör
düncüsü Kapriyel meçhul kalmışlardır. Ancak birincisi, geçen yüzyılda,
Boğos Bey Mısırlı ( 18 1 2- 1 873) gibi önemli bir devlet adamı yetiştirmiş
olan tanınmış Katolik ailenin bilinen en eski şahsıdır.
Mektebe kaydedilen öğrencilerin yaşları 5 ile 1 9 arasında değişmekte
dir. Zartaryan buna istinaden, Hagop'un 1 695'te doğduğunu kaydetmiştir.
Ancak bunların bir yaş listesi bulunmadığından, bu tahminin ne kadar
doğru olduğunu kestirmek güçtür. Tarihçi Arakel Saruhan ( 1 863 - 1 949)
ise onun İstanbul'daki Latin misyonerlerin okulunda tahsil gördüğünü
yazmışnr. 1 2 Bu bilgi doğru ise Paris'ten dönüşünden sonra olmalıdır. Fran
sa Ermenilerinin mezkGr yıllığında, Ermeni öğrencilerin 20-26 yaşları ara
sında mezun oldukları da kayıtlıdır (s. 35 ) .
Yine Zartaryan'a göre, Hagop Camcioğlu 1 7 1 5'te okulu bitirerek İs
tanbul'a dönmüştür. 1 72 1 'de ise İsveç Elçiliği'ne tercüman atanmış ve
ölümüne kadar bu görevde kalmıştır. Zartaryan'ın tahminine nazaran,
yaklaşık 1 775'te vefat etmiştir.
Camcioğlu, dostu olan Partik Hagop Başpiskopos Nalyan'ın ( 1 706-
1 764) teklifi ile beş veya altı eseri Fransızca, Latince ve Yunancadan Er
meniceye tercüme etmiştir ki, şunlardır:
65
l . Khırad Hokegan (Ruhani Tembih) : 1 723 'te Franstzcadan çevrilmiş
tir ve Patrik Hovhannes Başpiskopos Golod'un ( 1678- 1 74 1 ) emriyle,
1 736'da Sivash Diratsu Parseğ'in ve kardeşi Diratsu Hagop'un yeni açtlan
matbaasmda bastlmtşttr. Çift sütun 1 7 sayfadan ibarettir. Bazt araşttrm_a
ctlar, kitabm isim sayfasmda kaydedilen tercüme ythm, bir nokta noksan
lığt yüzünden, birinci baskt tarihi zannetmişlerdir. Tanmmtş bibliyograf
Rahip Arsen Ô azikyan'a ( 1 870- 1 932) göre, aym ytl onun Ermeni harfli
Türkçe basklSl da yaptlnuşttr. 13
2. Kirk Usutsmants Vasın Parvok Gentsağavarelo, Vor Goçi Kadon (Ka
don Tesmiye Olunan, İyi Ömür Sürmek İçin Bilgiler Kitabt) : Kudüs Er
meni Patrikhanesi'ne ait 772 no'lu elyazmanm ikinci ktsmtdtr ( 1 7 7 1 , s.
393a-43 6b) . İsim sayfasmdaki bilgiye göre, 1 723'te Latinceden Ermenice
ye çevirmiştir. 14 Camcioğlu'nun "Valerius" soyadt ile tasrih ettiği üçüncü
Katan veya Latince imla ile Cato, MÖ 1 . yüzytlda yaşamtş Romalı bir şa- .
ir ve dilcidir. 1 5 Aym tercüme eserin, aynı tarihli ikinci bir kopyast, yine
Kudüs Ermeni Patrikhanesi'nin 1 465 no'lu elyazmastdtr. 1 726 tarihli
üçüncü bir sureti de, araşttrmact Tateos Mihrtadyants'm ( 1 8 1 6 - 1 873 )
nezdinde bulunmuştur. 16
İşbu tercümesi, Kudüs Ermeni Patrikhanesi'nin resmi orgam olan Sion
dergisinin 1 870 ytlı Eylül-Aralık saytlarmda neşredilmiştir. 1 7 Bu vesile
ile, yazt heyeti tarafmdah mütercim hakkmda verilen bilgilerde, ezcümle
kendisinin Gregoryen KHisesi'ne mensup ve Patrik Nalyan'm dostu oldu
ğu açtklanmtşttr.
3 . Oroloğion (Saat veya Kilise Ayinleri) : İşbu tercüm�si, Ermeni Orto
doks cemaati için 1 74 1 'de Yunancadan yaptlmtşttr. Muhteviyau dini ma
hiyette olup, gü!lün 24 saatinde okunacak Ortodoks Kilisesi'nin dualan
na hasredilmiştir. Şimdiye kadar tercümenin 1 749'da yaptldtğt bilinmek
teydi. Ancak, birkaç ytl önce tespit ettiğimize göre ;ifi nli araşurmact
Hovsep Canikyan ( 1 830- 1920) , Eğin'in Ortodoks Ermenilerle meskun
Vank (Manasur) Köyü'ndeki Surp Kevork Kilisesi'nde, 1 Ocak 1 74 1 ta
rihli elyazma bir suretinin mevcudiyetini kaydetmiştir. 18
İkinci bir tercümeyi ise 1 757'de Hact Murad Lazaris'in teklifi ile yap
mtşttr. Böylece, Tercüman Hagop'un mezkur tarihe kadar hayatta olduğu
ispatlanmaktadu. Zartaryan işbu elyazmayt bir şahsm yanmda görmüş ve
muhttrasmt da kopya etmiştir. Buna göre, 1 762- 1 767 ytllan arasmda,
Aynaroz Dağt'ndaki Ayios İoannis Prodromos Manastm'nda istinsah
edilmiştir. İşbu kitap da, Ermeni Ortodokslann kiliselerinde kullamlmak
66
üzere, 1 800'de İstanbul'da Matteos Tıbir'in ( 1 741 - 1 827) matbaasında
basılmıştır.
4. lsaac Newton'un ( 1642- 1 7 2 1 ) Felsefe'si olan bu tercüme, Kudüs Er
meni Patrikhanesi'nin 55 no'lu elyazmasıdır (s. 8 1 8-949). Muhtıra kıs
mında, 1 744'te Fransızcadan tercüme edildiği işar olunmuş ve kendisi için
de, "Camconts Terciman Hagop" ismi kullanılmıştır. Soyadının "onts"
ekini taşıması, ailesinin muhtemelen aslen Eğinli olduğuna bir kanıt sa
yılabilir. Zira ekseriyetle Eğinli eski ailelerin soyadlarının sonunda,
"yents", "ints", "onts" ve "unts" gibi ekler mevcuttur. Eser 25 fasıldan mü
rekkeptir ve bir sunuşla Patrik Nalyan'a ithaf edilmiştir.
Newton'un işbu eseri, 1 687'de Philosophiae naturalis principia mathema
tica adı ile basılmıştır.
5. Pınapanutyun (Fizik): Mezkur 55 no'lu elyazmanın birinci kısmıdır
ve dört ciltten ibarettir (818 sayfa). Müellifi kaydedilmemişse de, New
ton'un Felsefe'sinin ilk kısmı olabilir, zira mevzuu da uymaktadır. Patrik
Nalyan'ın ricası ile tercüme edilen eserin birinci cildinin sonunda (s.
209) bulunan kısa muhtırada, çevirinin, "Camcioğlu Yeğya'nın mahdu
mu, İsveç tercümanı hakir ve değersiz Hagop tarafından, İstanbul Patriği
Hagop Başpiskopos'un ricası üzerine, 1 745'te İstanbul'da yapıldığı" beyan
edilmiştir. 19
6. Galata Ermeni Milli Kütüphanesi'nin 23 no'lu elyazması olan Bad
mutyun Yepesosi Surp ]oğovuyn (Kutsal Efes Konsili'nin Tarihi) adlı eserin
de Yunancadan ve Latinceden mütercimi, muhtırasına göre Hagop Tıbir
isminde bir şahısnr.20 Yazısının türüne göre, 1 8. yüzyıla ait olduğundan,
bunun da çevirmeni muhtemelen Camcioğlu'dur. Çünkü 18. yüzyılda İs
tanbul'da Yunancadan ve Latinceden tercüme yapan ikinci bir Hagop Tı
bir yoktur. Diğer taraftan, Camcioğlu da, tercüme ettiği eserlerde, "Tıbir"
(katip) lakabı ile de anılmıştır.
7. Arakel Saruhan'a göre, Papaz Gomidas Kömürciyan'ın şahadeti
hakkında, 1 722 tarihli telif bir eseri de mevcuttur. 2 1
67
sonra, Bedros'un kardeşi olduğunu kaydetmiştir.23 Doğduğu tarih 1 720-
1 730 yılları arasına tesadüf etmelidir. Çünkü az sonra göreceğimiz üzere,
kardeşi Bedros 1 727'de doğmu�tur.
lstepan Camcioğlu, 2 Kasım 1 772'de Paris'ten İstanbul'a gelen Joseph
ve Jean isminde iki Fransız kağıt imalatçısı ile beraber, onların tercüman
ları olarak Eçmiyadzin'e gitmiştir.24 Mezkur iki Fransızın Eçmiyadzin'e
gitmelerinin, o yıl Başpatriklik nezdinde kurulan matbaa ile ilgili olduğu
anlaşılmaktadır. Orada bulunduğu yıllarda, Sen-Sinod'da dahi tercüman
lık yapmıştır. Öinrünün son aylarında felçli olduğundan ve soğuklar sebe
biyle, İstanbul'a avdet edememiştir. Muhtemelen pederinin vefatından
sonra, kendisi de İsveç Elçiliği'ne tercüman atanmıştır.
68
şeklinde kaydedilmiştir. Kaynak olarak da, Paris'te mukim dostumuz Dr.
Onnik Jamgoçyan'ın, Les Firıances de I'Empire Ottoman et les Firıanciers de
Constantinople ( I 732- 1 853) isimli ve 1 988 tarihli doktora tezi gösterilmiş
tir (s. 74-75).
Bedros Camcioğlu, tablodaki kitabeye göre 1 9 Mayıs 1 727'de doğmuş
tur. İsveç Kralı'nın baştercümanı ve katip Jak ( Hagop) Camcioğlu'nun
mahdumudur. Sol alt köşede yüzü görünen çocuk, muhtemelen torunu
dur. Resim Aralık 1 787 tarihlidir.
Kitapta verilen diğer iki bilgiye göre de, 1 790'da İsveç Elçiliği'nin hi
maye ettiği beratlı tercümanlar arasında adı geçmektedir. 1 802'de ise İs
tanbul'un en ünlü Ermeni şahsiyetlerinden biri olarak zikredilmiştir.
Makalemiz burada sona ermektedir. Allah kısmet ederse, İstanbul'da
ki diğer elçiliklerde görevlendirilmiş Ermeni tercümanlar hakkında, kap
samlı bir çalışma hazırlamayı tasarlamaktayız. Zira uzun senelerden beri,
bunların büyük kısmını tespit etmiş ve haklarında önemli miktarda bilgi
toplamış bulunmaktayız.
69
1 2 . Arakel Saruhan, Harkank Hay Nahadagin (Ermeni Şehide Hürmet), Viyana,
1 930, s. 3 7.
13. Arsen Ôazikyan, Haygagan Nor Madenakidutyun (Yeni Ermeni Bibliyografyası),
Venedik, 1912, s. 1 1 81.
14. Norayr (Baş)Piskopos Boğaryan, Mayr Tsutsag Tzerakrats Sırpots Hagopyants
(Kudüs Ermeni Patrikhanesi Elyazmalar Kataloğu), 1968, c. lll, Kudüs, s. 2 1 7.
15. AnaBritannica, c. V, s. 399b.
16. Zartaryan, agm, s. 1 1 7 -1 1 8.
17. Zartaryan, agm, s. 1 1 7.
18. Hovsep Canikyan, Hınutyunk Agna (Eğin'in Eski Eserleri), Tiflis, 1 895, s. 100-
101.
1 9. Boğaryan, age, c. I, Kudüs, 1966, s. 1 82- 1 85.
20. Papken Gatoğigos Güleseryan, Tsutsag Tzerakrats Ôalacyo Azkayin Madenaıarani
Hayots (Galata Milli Kütüphanesi Elyazmalar Kataloğu), Antilyas, 196 1 , s. 74.
2 1 . Saruhan, age, s. 36.
22. Zartaryan, agm, s. 1 1 7a.
23. Papaz Küd Ağanyants, Tıvan Hayots Badmuıyan (Ermeni Tarih Divanı), c. XI,
Tifüs, 1913, sütun 1 1 4.
24. Ağanyants, age, G. Vlll, s. 328; Zartaryan, agm, s. 1 1 7.
25. Ağanyants, age, c. XI, üçüncü kısım, sütun 2 1 8.
26. Ağanyantş, age, c. XI, üçüncü kısım, sütun 3 1 9 ve 3 29.
70
Botanist ve Dilci Armenak Bedevyan *
72
Dilci Artin Hindoğlu Hakkında *
llgi ile izlediğimiz Tarih ve Toplum dergisinin 1 984 Aralık sayısının so
nunda dercedilen, Sayın Hüsrev Hatemi'nin "Fransızca-Türkçe tık Söz
lükler" başlıklı yazısında, ikinci sözlük olarak, Artin Hindoğlu'nun lüga
tinden•• bahsedilerek, Fransızca önsözünün tercümesi de sunulmuştur.•••
Ancak müellif hakkında ayrıca herhangi bir bilgi verilmemiştir. İşbu ya
zımızla bu boşluğu doldurmaya çalışacağız.
Artin Hindoğlu üzerine araştırmacı Bimen Zartaryan'ın ( 1 880- 1956)
1 5 Ağustos 1 944 tarih ve 13828 sayılı Jamanak gazetesinde bir yazısı der
cedilmiştir. Rahmetli yazarın, İstanbul Ermeni basınında şehrimizin eski
abide, ibadethane ve semtlerine, keza Türk devleti ile Türk kültürüne
hizmet eden Ermenilere dair birçok ilginç makaleleri neşredilmiştir.
Zartaryan'ın verdiği bilgileri, diğer iki kaynaktan da faydalanarak, aşa
ğıda sunuyoruz.
Artin Hindoğlu 1 780'de Kütahya'da doğmuştur. Buradaki Ermenilerin
anadili, Kayseri'dekiler gibi Türkçe olduğu için Türkçesi kuvvetli olmuş
tur. Yaklaşık 1 795'te şehrimize gelip, on yıl burada kaldıktan sonra Vene
dik'e geçmiş, 1 8 1 2 tarihine kadar San Lazzaro adacığındaki Mıkhitarist
lerin manastırında tahsilde bulunmuş ve Ermenice ile birlikte bazı Batı
dillerini de öğrenmiştir. Zartaryan, aynı tarihte, rahip olmadan, oradan
ayrılıp Viyana'ya yerleşmiştir, diyorsa da Fransızca-Türkçe sözlüğünün ön
sözünden, 1 8 1 7 - 1 8 1 8 sıralarında Viyana'ya gittiği anlaşılmaktadır. Bura
da Almancayı da öğrenerek, 1 824- 1 83 1 yılları arasında Türk lisanı mü
derrisi olmuştur. Daha sonra, aynı şehrin İmparatorluk Yüksek Mahkeme
si'nde tercümanlık yapmıştır.
Eserlerinde, Venedik Mıkhitaristler Akademisi'ne üye olduğunu da
ima zikretmiştir. t ık çalışması, Fransızca izahlı Türkçe öğreten bir kitaptır.
Zartaryan, basıldığı yeri ve tarihini maalesef kaydetmemiştir. 1 829'da Al
manca izahlı Türkçe öğreten bir grameri Viyana'da basılmıştır. 1 830'da
'
Tarih ve Toplum dergisinde (no. 1 6, Nisan 1 985, s . 8) yayınlanmıştır.
" Anin Hindoğlu, Dicıionaire Abreege Français-Turc, Viyana, 1 83 ! .
"' Hüsrev Hatemi, "Fransızca-Türkçe llk Sözlükler", Tarih ve Toplum, no. 1 2 , Aralık
1 984, s. 70-72.
73
ise Ermenice izahlı Deutsch-Amıenische Sprachlehre (Almanca-Ermenice
Gramer) adlı Almanca öğreten bir kitabı, Venedik'te, Mıkhitarisderin
matbaasında basılmıştır ( 1 2+292 s.). 1 83 1 'de, Sayın Hüsrev Hatemi'nin
tanıttığı Fransızca-Türkçe sözlüğü Viyana'da basılmıştır. Müteveffa dilci
Agop Dilaçar'ın (Martayan, 1 895- 1 979) "Hamaynabadger Hay Mışaguy
ti" (Ermeni Kültürü Panoraması) adlı Ermenice mufassal tefrikasında
(Mamıara, 8 Aralık 1 963 ) , 1 838'de işbu sözlüğün ikinci baskısının da ya
pıldığı ve 564 sayfadan ibaret olduğu açıklanmıştır. Zartaryan ve Dilaçar,
Hindoğlu'nun Türkçe-Fransızca sözlüğünün de Hazne-i Lügat adı altında
1 938'de Viyana'da neşredildiğini bildirmişlerdir. Dilaçar, sayfa adedinin
5 1 6 olduğunu da kaydetmiştir. Zartaryan ise önsözden birkaç satırın ter
cümesini sunmuştur. Ancak mühim olmadığı için burada sarf-ı nazar edi
yoruz.
Zartaryan, biyografik notlarını Hazne-i Lügat'ından aldığı Hindoğ
lu'nun, 1 840 sıralarında Viyana'da öldüğünü tahmin etmektedir. Fransız
ca-Türkçe sözlüğünün mukaddemesinde, henüz yayınlamadığını bildirdi
ği Ermenice-Almanca-Türkçe ve Türkçe-Ermenice-Almanca lügatleri
nin, ileride de neşredilmemiş olduğu nazar-ı itibara alınırsa, Zartaryan'ın,
tahmininde yanılmadığını kabul edebiliriz.
74
Dr. Mikayel Resden ve Dokuz Dildeki Tıp Sözlüğü *
Büyük bir zevkle takip ettiğimiz Tarih tıe Toplum dergisinin 1 984 Ara
lık sayısında dercedilen, Sayın Prof. Dr. Hüsrev Hatemi'nin "Fransızca
Türkçe İlk Sözlükler" başlıklı yazısında, ikinci sözlük olarak, Artin Hin
doğlu'nun lügatinden bahsedilerek, Fransızca önsözünün tercümesi de
takdim edilmişti.•• Burada müellif, hazırladığı eserinde, tıp ve botanik te
rimleri için, Resden'in sözlüğünden istifade ettiğini bildirmişti. Sayın ya
zar bu meyanda şunları kaydetmişti:
Türkiye'de varlığından hiç bahsedilmeyen "Ermenice-Latince-ltalyanca
Fransızca-Rumca-Farsça-Türkçe" · Resden sözlüğünü arayarak incelememiz,
dilimizin bir asır öncesi bakımından önemli olsa gerektir.
75
lunmuştur. Burada musiki bilgisini de ikmal etmiştir. Flüt ve keman icra
etmiştir. Dr. Arto Mezburyan'a ( 1 879- 1 95 7 ) göre 1 789'da,3 "Ermeni Sov
yet Ansiklopedisi"ne göre de 1 792'de4 lstanbul'a dönerek, Beyoğlu'nda,
ağırlığı musiki olan bir mektep tesis etmiştir. Burada musikiden maada, Er
menice, İtalyanca ve tarih dersleri de vermiştir. 1 793'te iftiraya uğrayarak
Tiflis'e kaçmış ve orada ilk Ermeni mektebini açmıştır.
Serovpe Badganyan'ın üç oğlundan birincisi Papaz Kapriyel Badgan
yan ( 1 802- 1 889) da, pederi gibi ünlü bir kültür adamıdır ve birçok eser
ler bırakmıştır. Oğlu Papayel Badganyan ( 1 830- 1 892) veya müstear adıy
la Kamarkatiba, şöhretli bir şairdir.
Serovpe Badganyan'ın üçüncü oğlu Mikayel Badganyan ( 1 8 14- 1 895 )
ise tanınmış bir piyes müellifi, sahne sanatkarı ve mütercimdir.
Papaz Bedros Minasipyan'ın ikinci oğlu Dr. Mikayel Resden'dir. Kana
timizce Resden soyadının aslı Rasdyan'dır. Zira, 1 8. yüzyılın ilk yarısından
itibaren Kumkapı'da yaşamış, işbu soyadı taşıyan ve Katolik mezhebine
mensup bir aile mevcuttur. Hatta ünlü İstanbul Patriği Hovhannes Baş
piskopos Golod ( 1 678- 1 74 1 ), kendisini makamından indirmek gayesiyle
1 737'de düzenlenen bir komplo esnasında, zengin Ermeni ailelerinden
Rasdyanların evine sığınmıştır.5
Pederinin ismi ile Der-Bedrosyan soyadım da taşıyan Dr. Mikaye,l Res
den, Dr. Mezburyan'a göre 1 774'te,6 "Ermeni Sovyet Ansiklopedisi"ne
göre de 1 775'te7 lstanbul'da doğmuştur. llk tahsilini ünlü müderris Tak
vor Aslanyan'dan ( 1 746- 1 836) almıştır. Bu şahıs 1 782'de Beyoğlu'nda
veya Galata'da bir mektep açmıştır. Zira eski Ermeni kaynaklarında, Be
yoğlu ismi daha fazla Galata için kullanılmıştır. Aynı zamanda, Galata' da
mukim bir Ermeni Mıkhitarist rahibinden de muhtemelen İtalyanca öğ
renmiştir. Bu sıralarda pederi iki oğlunu, Mıkhitarist rahiplerinin mekte
binde eğitim görmek üzere Venedik'e göndermiştir. Serovpe lstanbul'a
dönmüşse de, Mikayel orada kalarak bir İtalyan tacirin himayesinde, Pisa
şehri üniversitesinin tıp fakültesine kabul olunmuştur. Dr. Mezburyan
1 797-1 799 yılları arasında, "Ermeni Sovyet Ansiklopedisi" ise 1 799'da
mezun olduğunu kaydetmektedir. Bu sıralarda Dr. Mikayel, Minasipyan
yerine Resden soyadım kullanmaya başlamıştır. Müteakiben ltalya'nın
muhtelif şehirlerinde mesleğini ifa etmiştir. Bu meyanda, Trieste'de dahi
bulunmuştur. Aynı zamanda araştırmalarla ve eserler hazırlamakla da
meşgul olmuştur.
1 8 1 8'de Mısır'a yerleşmiştir. Burada, Hıdiv Mehmed Ali Paşa'nın
76
( 1 769- 1 849) tercümanı ve danışmanı Boğos Bey Yusufyan'ın ( 1 768 veya
1 775- 1 843 ) tavassudu ile, Hıdiv'in şahsi tabipliğine atanmıştır. Dr. Mez
buryan'a göre 1 830'da, "Ermeni Sovyet Ansiklopedisi"ne göre ise 1833 'te
Mısır'dan ayrılarak lstanbul'a avdet etmiştir. Kısa bir müddet sonra Ada
pazarı ve lzmit'e gitmiştir. Bir sene sonra oradan Armaş Manastırı'na geç
miştir.
Buradaki ikameti hakkında, İstanbul Patriği, ünlü tarihçi ve ilahiyat
bilgini Mağakya Başpiskopos Ormanyan ( 1 84 1 - 1 9 1 8), "Armaş Ruhban
Okulu Tarihi" adlı Ermenice eserinde şu bilgileri vermektedir:B
77
Dr. Mikayel Resden iki defa evlenmiştir, zira ilk zevcesi erken ölmüş
tür. İlk izdivacından olan km, ünlü kasacı Bedros Ağa ile evlenmiştir.
1 834'te tekrar evlenmiş, dört evladı dünyaya gelmiştir. Ancak adları bi
linmemektedir.
Dr. Resden, tıp eserleri müellifi olarak, geçen asrın en ünlü Ermeni ta
bibidir. Neşrettiği kitaplara gelince, bunlardan birincisi Pıjışgaganutyun
(Tabiplik) adını taşımaktadır ve iki ciltten ibarettir. Birinci cilt, 1 822'de
Venedik'te, Mıkhitaristierin matbaasında, masrafını kendisi karşılayarak
neşredilmiştir ve 20+400 sayfadır (dizgi ebadı 7,5x 14 cm). Muhteviyatın
da, o tarihlerde bilinen bütün hastalıkların tasviri, sebepleri, tedavisi, sıt
maların tasnifi, dahili uzuvların patoloj isi, muhtelif organların iltihapları
ve bilhassa cinsel ve kadın hastalıkları mufassal surette izah olunmuştur.
İkinci cildi ise yine aynı yerde, aynı yıl, masrafını kendisi karşılayarak
neşredilmiştir ve 542 sayfadır. Dokuz dilde bir tıp ve botanik sözlüğü olup,
bütün lisanlardaki kelimeler, Ermeni harfleri ile yazılmıştır. Her .iki cilt,
1 832'de aynı matbaada tekrar basılmıştır. Birinci cilt 10+ 382 sayfa (dizgi
ebadı 7,5 x 1 4,5 cm) , ikincisi ise 502 sayfadır. İkinci cilt elimizin altında
bulunduğu için, onu layıkıyla tanıtmaya çalışacağız.
İsim sayfası her ne kadar noksansa da, eski sahibi müteveffa gazeteci,
matbaacı ve araştırmacı Hovnan Palakaşyan ( 1 860- 1 95 1 ) tarafından,
karşı sayfada elle ilave olunmuştur. İkinci cilt olduğu için, kitabın önsözü
de yoktur. Ancak, birinci sayfasının üst kısmında "Pararan" (Sözlük) baş
lığı vardır ve altında da şu izahat verilmiştir:
Muhtelif hastalıkların, ilaçların, nebatların, madenlerin, mayi cisimlerin,
havada, karada ve suda yaşayan bazı hayvanların ve vücudun muhtelif yer
lerinde bulunan uzuvların, Latince, İtalyanca, Fransızca, İngilizce, Yunan
ca, Arapça, Farsça, Türkçe ve Ermenice adları ile birlikte izahları.
78
458-459 sayfalarda bulunan son isim de şudur:
Bu kısmın sonunda, iki kıtalık Ermenice bir şiir vardır ki, tercümesi
şudur:
79
Arabyan'ın ( 1 742- 1 836) Ortaköy'deki matbaasında basılmıştır ve 414
sayfadır (dizgi ebadı 7x l 2 cm). Bu cilt sırf sıtmalara hasredilmiştir. Üçün
cü ve dördüncü ciltleri birleşik olarak 1 838'de aynı matbaada basılmıştır.
Sayfa adedi 96+ 1 26+ 1 3 1 'dir. Beşinci ve altıncı ciltleri birleşik olarak
1 839'da yine aynı matbaada basılmıştır. Sayfa adedi: 1 84+ 1 59'dur. İkinci
cilt ise iki kısım olarak 1 84 l 'de mezkur matbaada tab edilmiştir. Sayfa
adedi 2 1 0+ 1 3 1 +96'dır. Sonunda ilavesi de vardır.
"Ermeni Sovyet Ansiklopedisi" işbu eserin muhteviyatı hakkında şu
bilgileri vermektedir:
1. Simon Kapamaciyan, Kamer Pokrig Camporıı Averelki Meç (Küçük Seyyah Ka
mer Şarkta), lstanbul, 1 9 1 1 , s. 1 53-1 54.
2 . Hrand Asadur, "Gosdantnubolso Hayerı yev lrents Badriarknerı" ( İstanbul Er
menileri ve Patrikleri ), Inıartzag Oratsuyts Azkayin Hivanıanotsi (Milli Hasta-
• Kevork Pamukciyan, "Ermeni Harfli Türkçe Yazma Sözlükler", Tarih ve Toplum, no.
25, Ocak 1 986, s. 52-54. Bkz. EKTK, c. 11, s. 132-1 38.
80
ne'nin Mufassal Takvimi [Surp Pırgiç Hastanesi Salnamesi)), İstanbul, 1 90 1 ,
s . 162.
3. Arta Mezburyan, Hay yev Dzakumov Hay Pıjişkner (Ermeni ve Ermeni Asıllı Ta
bipler) , İstanbul, 1950, Birinci Kısım, s. 29.
4. Haygagan Sovedagan Hanrakidaran (Ermeni Sovyet Ansiklopedisi), Erivan, 1 983 ,
c. ıx. s. 1 52b.
5. Rahip Krikoris Kalemkaryan ( 1 862- 1 9 1 7 ) , Gensakruryun Sarkis Arkyebisgobosi
Sarafyan, 1 698- 1 773 (Sarkis Başpiskopos Sarrafyan'ın Biyografisi), Viyana, l 908,
s. 34-35.
6. Mezburyan, age, s. 29.
7. Haygagan Sovedagan Hanrakidaran, c. IX, s. 645b.
8. Mağakya Başpiskopos Ormanyan, "Badmutyun Armaşu Tıbrevanki" (Armaş
Ruhban Okulu'nun Tarihi), Şoğagat (yıllık), İstanbul, 197 1 - 1 972, s. 8 1 .
9. Hagop Topciyan, Tsutsag Tzerakrats Armaşi Vankin (Armaş Manastırı Elyazma
lar Kataloğu}. Venedik, 1962, s. 246.
81
Kevork Terzihaşıyan ve
Fuzuli Hakkındaki Eseri *
• Tarih 11e Toplum dergisinde (no. 56, Ağustos 1 988, s. 20-22) "Rahmetli Hocam Şev
ket Rado Bey'in aziz hatırasına ithaf olunur" notuyla yayınlanmıştır.
Kevork Pamukciyan daha sonra yayınlanan "Manchester Ermenilerine Ait Ermeni
Harfli Eski Bir Türkçe Belge" (Tarih 11e Toplum, no. 58, Ekim 1 988, s. 26-27 [bkz.
EKTK, c. il, s. 1 7 1 - 1 73)) başlıklı makalesinde, Şevket Rado'ya ait ikinci bir hatıra
sını kaydetmeyi unutmuş olduğunu belirterek şu eklemeyi yapmıştır:
"Bir gün dersimiz esnasında, şimdi ismini hatırlayamadığımız bir şairin, aşağıda sun
duğumuz beytinde geçen 'var' kelimesinin manasına itiraz etmiştik.
'Aşkın belası yok deyüben aşka düşme var,
Kim aşık oldu dedi kim aşkın belası yok.'
Merhum Necmettin Halil Onan'ın ( 1 902- 1 968) h:ahlı Türk Edebiyatı Antolojisi adlı
eserinde, birinci mısradaki 'var' kelimesinin, 'var, git' anlamında kullanıldığı yazıl
mıştı. Biz ise bu kelimenin 'mevcut olmak' manasını taşıdığını beyan etmiştik. Yani,
şu şekilde bugünkü Türkçeye çevirmiştik:
'Aşkın belası yok diyerek aşka düşmek vardır,
Kim aşık olduktan sonra, aşkın belası yok dedi.'
Rahmetli, ara sıra bu hususta bize takılırdı ve 'Hala itirazında ısrar ediyor musun?' di
ye sorardı.
Tanrı, ebedi mekanını cennet eylesin."
82
edebilecek kabiliyeti bizde müşahede ettiği için, çok memnun kalmıştık.
Esasen başka bir defa da takdirine mazhar olmuştuk.
1 950'de, biraz da hocamızın sözünden cesaretlenerek, önce lstanbul An,
siklopedisi'nde Ermenilere ait maddeleri hazırlamaya, daha sonra da
1956'dan itibaren, Türkçe tarih dergilerine yazı vermeye başlamıştık. Rah
metlinin imtiyazı altında neşredilen Hayat Tarih Mecmuası'nda da, 1969 yı
lı Mayıs ayından itibaren makalelerimiz dercedildi. Bir gün bu vesile ile
kendilerini ziyaret de etmiştik. Aramızda geçen sohbet esnasında, dostları
nın, edebiyatçı yetiştirip yetiştirmediğini sorduklarını beyan etmişlerdi.
Merhum hocamız çok nazik, asil ruhlu, güleryüzlü ve hoşsohbet bir
şahsiyetti. Hiçbir öğrencisini incitecek bir söz sarf etmiş olduğunu hatır
lamıyoruz. Bütün talebelerin� karşı, sanki bir muallim değil de bir ağabey
miş gibi muamele yapardı. Tanrı mağfiretini esirgemesin ve gani gani rah
met eylesin.
Şimdi asıl mevzuya geçiyoruz. Önce başrahip Kevork Terzibaşıyan'ın
biyografisini sunuyoruz.
2/1 4 Ekim 1 859'da Bağdat'ta doğmuştur. 1 Bazı kaynaklar, doğum tari
hini 1 862 olarak da kaydetmişlerdir. Fuzı1li'nin işbu şehirde doğduğu sa
nıldığı için, Terzibaşıyan'ın bu büyük şairle ilgilenmesinde bu hususun da
rol oynadığı tahmin edilebilir. Henüz küçük yaşta babasını kaybetmiştir.
Adı bilinmemektedir. Annesinin ismi Maryam, ablasınınki ise Anna'dır.
Mayıs ve Haziran aylarına hasrettiği mufassal eserini onların hatırasına it
haf etmiştir.
Önce, Ankara'daki Ruhban Mektebi'nde tahsil görmüştür.2 Müstesna
zeka ve kabiliyetlerini gören hocaları, tahsil için onu Roma'daki Urban
yan Mektebi'ne göndermişlerdir. Diğer bir kaynağa göre, 1 878'de mezkur
şehre giderek, Vatikan'daki Propaganda Fide Üniversitesi'nde felsefe ve
ilahiyat tahsilinde bulunup, ünlü Kardinal Satoli'nin talebesi olmuştur.3
1 883'ün Ekim ayında, aynı sene tesis edilen Roma'daki Levonyan Er
meni Katolik Ruhban Mektebi'nin ilk beş talebesi arasında bulunmuştur.
13 Nisan 1 884'te tahsilini tamamlayarak ruhani hayata intisap etmiştir.
1 8 Mayıs 1 885'te Vatikan'da Papa XIII. Leon'un ( 1 8 1 0- 1 903 ) , 1 6 kar
dinalin, 70 piskoposun, sefirlerin, profesörlerin ve talebelerin huzurunda,
açık bir imtihan (atto pubblico) geçirmiş ve 1 50 talebe arasında birinciliği
k<1zanmıştır. Bu büyük başarısından dolayı, Papa'nın teveccühüne nail ol
muştur. Müşarünileyh, onun yeni terlemiş sakalını okşayarak, "Bu benim
Ermenimdir" demiştir. Kendisini altın ve gümüş liyakat madalyaları ile
taltif etmiş ve doktorluk payesinin diplomasını tevdi etmiştir.
83
30 Mayıs 1 885'te Roma'dan ayrılmıştır. Müteakiben, Adana'da, Ha
cın'da (bugün Saimbeyli), Erzurum'da, Ankara'da ve lstanbul'da mühim
dini, idari görevler deruhte etmiştir.
Gatoğigos lstepannos Azaryan' ın ( 1 826- 1 899) gününde ( 1 886- 1 899),
Ermeni Katolik Patrikhanesi'nde sekreterlik vazifesinde bulunmuştur. Bo
ğos Emmanuelyan ( 1829- 1 904) ve Boğos Sabbağyan ( 1 836- 1 9 1 5 ) Gato
ğigosların günlerinde ( 1 899- 1 904 ve 1 904- 1 9 1 0) ise Patrikhane'nin şan
seliyesi olmuştur.4 1 908'de istifa etmiştir.
1 902'de Patrikhane'nin Ruhani Meclisi'ne üye seçilmiştir.5 1 904'te
aynı zamanda Talimatlar Heyeti azalığında da bulunmuştur.6
Patrik Terziyan'ın ( 1 861 - 1 93 1 ) gününde ( 1 9 1 0- 1 93 1 ) iki defa Sakıza
ğacı'ndaki (Taksim) Surp Krikor Lusavoriç Katolik Mektebi'nin müdür
lüğünü ifa etmiştir.
1 890- 1901 yılları arasında İstanbul'da intişar eden Badger (Resim) ad
lı yarım aylık ve Ermeni Katolik Patrikhanesi'nin organı olarak 1 9 1 2 -
1 9 1 5 yılları arasında neşredilen Gatoğige Artzakank (Katolik Yankısı) is
mindeki haftalık dergilerin yazı işleri müdürlüğünde bulunmuştur.? Aynı
zamanda, işbu mecmualarda makaleleri de dercedilmiştir.
Keza Papa'nın gizli odacı (camerarii a secretis) görevini de ifa etmiştir.
Ömrünün sonlarına doğru, Ermeni Katolik ruhanilerle cismani yöne
ticiler arasında zuhur eden ihtilafın hallinde büyük rol oynamıştır.
Terzibaşıyan, Latinceye, İtalyancaya, Fransızcaya ve Yunancaya bihak
kın aşina idi. Keza Sanskritçe, Farsça, Arapça, İngilizce ve Felemenkçe li
sanlarına da vakıftı. 8
Başrahip Kevork Terzibaşıyan, uzun süren bir hastalığı müteakip, 1 929
yılı Ocak ayı başlarında vefat etmiştir. Taksim'deki Meryem Ana Patrik
hane Kilisesi'nde icra kılınan mutantan bir cenaze töreninden sonra, na
aşı Şişli Ermeni Katolik Mezarlığı'ndaki aile kabrine defnedilmiştir. Ge
çen Nisan ayında, aziz dostumuz Sayın Turgut Kut Bey'le mezar taşını ara
dıksa da, maalesef bulamadık.
Ertesi gün Ermenice Jamanak (Vakit) , A�tarar ( Haberci) , Nor Lur (Ye
ni Haber) , Tidak (Dürbün) ve Şepor (Boru, Trompet) , Türkçe Vakıt ve
Fransızca Stamboul gazetelerinde, hayatı ve eserleri hakkında sitayişkar
yazılar dercedilmiş ve cenaze merasimi hakkında etraflı bilgi verilmiştir.
Rahmetlinin Vensan, Onnik, Kevork ve Jozef Kasapyan isminde dört
erkek ve Kilotild, Jozefin ve Mari adında üç kız yeğeni olmuştur ki, onla
ra hamilik yapmıştır. Aralarında en tanınmışı, Taksim'deki Surp Agop
84
Hastanesi'nde başhekimlik görevinde bulunan Dr. Vensan Kasapyan'dır.
Rahmetli Dr. Arto Mezburyan'a ( 1 879- 1 95 7 ) göre, 1 907'de Lyon Üniver
sitesi'nin Tıp Fakültesi'nden mezun olmuştur.9
Terzibaşıyan'ın Fuzuli hakkındaki muazzam eserine gelince, onu bir
edebiyat, felsefe, fıkıh, ilahiyat ve dilcilik okyanusu olarak tarif edebiliriz
ki, müellifin bu sahalardaki derin ve müstesna bilgi hazinesini ispatla
maktadır. İşbu yazıyı hazırlarken, birinci ve ikinci ciltleri sayfa sayfa göz
den geçirdikten sonra bu kanaate vardık.
Eseri, maalesef bugüne kadar ciddi bir tetkik mevzuu olmamıştır. Ölü
mü münasebetiyle, yazar Arşag Çobanyan ( 1 872- 1 954) tarafından Pa
ris'te neşredilen Anahid dergisinde biraz etraflı bir makale çıkmıştır. 23
Mayıs 1937 tarih ve 4678 no'lu Cumhuriyet gazetesinde ise Mamıara ga
zetesinin müessisi Suren Şamlıyan'ın ( 1899- 1 95 1 ) imzasını (S. Şamlı) ta
şıyan, "Şair Fuzuli ve Ermeni Rahibi Terzibaşıyan" başlıklı bir makale
mevcuttur ki, yazımızı hazırladıktan sonra gördük.
Her iki cildin de muhteviyatı çok ayrıntılıdır. Birinci ve ikinci cildin
başına koyulan bir sayfalık şemada, eser iki büyük kısma ayrılmıştır. Birin
ci kısmı giriş (Neradzutyun) , ikincisi ise derleme (Havakadzo) tesmiye et
miştir. Birinci kısım da kendi içinde üç cilde ayrılmıştır. Birinci cilt "Fu
zuli'nin Tarihçesi" başlığını taşımaktadır ve şu fasıllara ayrılmıştır:
1. Fuzuli Devri
il. Doğum Yeri ve Çevresi
III. Ömründen iki Vaka
iV. Edebi Değeri ve Eserleri
V. Lisanı ve Şiirinin Hususiyetleri
VI. Diğer Türk Şairleri
Vll. Fuzuli ve Petrarca
85
1. Allah
il. Kendilerini Allah'a Adamış insanlar
IIJ. Felsefe Bahisleri
Böylece, eser aslında beş ciltten ibarettir. Ancak, bazı yazarlar ikinci
kısmını bir cilt telakki ederek, dört cilt olarak kaydetmişlerdir.
Basılı birinci ciltte yer alan önsözde (s. 9-36), kitabı hazırlarken nazar-ı
itibara aldığı hususlar açıklanmaktadır. Ezcümle, dostu, tanınmış maliye
ci ve edip Garabed Karakaş'ın ( 1 840- 1 902) teşviki ile bu çalışmayı hazır
lamaya teşebbüs ettiğini yazmaktadır. 44-49. sayfalarda, Gazi Mustafa Ke
mal Paşa'ya muhatap bir methiye bulunmaktadır. Bundan sonra, Kanuni
Sultan Süleyman'a ( 1495-1566) (s. 50-58) ve ünlü sadrazam İbrahim Pa
şa'ya ( 1 493 - 1 536) (s. 59-75) hasredilen iki hah y�r almaktadır. Müteaki
ben, "Fuzuli ve İbrahim Paşa" (s. 75�S 7 ) -..e "Fuzuli ve Sultan Süleyman"
başlıklı iki baba tesadüf ediyoruz. Altıncı babda ise Fuzuli'ye muasır ede
biyattan bahsedilmektedir (s. 98- 1 06): Bilahare, Fuzuli'nin doğum yerine
ve çevresine ait ikinci fasıl başlamaktadır (s. 1 0 7 ) .
Her iki ciltte d e tafsilatlı dipnotları mevcuttur. Hatta bunlar arasında
Arap harfli Türkçe, Farsça, Arapça, Latin harfli Latince, İtalyanca ve
Fransızca, keza Ermenice şiirler de vardır.
Ölümünden birkaç ay sonra neşredilen ikinci cilt hakkında da şunla
rı söyleyebiliriz. Başta, vefatı dolayısıyla yakınlarının bir yazısı, cenaze tö·
reninde Başpiskopos Rokosyan'ın irat ettiği nutkun metni, muhtelif din
adamlarının ve sivillerin taziye mektuplarının suretleri ve basında hak
kında çıkan yazılar bulunmaktadır (32 sayfa) . Bu kısmı fihrist takip et·
mektedir (s. 2-9). Bundan sonra da metin başlamaktadır.
Terzibaşıyan'ın işbu ünlü eserinin Türkçe bir özetinin hazırlanması
için, yaklaşık on iki yıl kadar önce, Ermeni Patrikhanesi'nin o zamanki
genel sekreteri ve aziz dostumuz Sayın Krikor Abacıyan'a müracaat edil
mişse de maalesef bir neticeye varılamamıştır.
Paris'te veya Venedik'te basılan üçüncü cildi görmek nasip olmadığı
için muhteviyatı hakkında bir şey söyleyemeyeceğiz.
86
tırasına karşı gösterdiğimiz naçizane saygımız, ruhunu şad etmiştir. Bu hu
sus da minnettar talebesini çok mutlu kılmıştır.
TERZIBAŞIYAN'IN ESERLERi
Keraganutyun Lıdineren Lezvi (Latin Dili Grameri), Viyana, 1 889, 272 sayfa.
Car Tampanagan i Sıkali Malı Kerabadiv Hovsep Vartabedi Kırnuz:yan (Muhterem
Rahip Hovsep Kırmızyan'ın Elim Vefatı Münasebetiyle Cenaze Nutku), ls
tanbul, 1 890, 39+5 s. (matbaanın adı kaydedilmemiştir).
Arakelagan lngerutyun (Apostolik Cemiyeti), lstanbul, 1 89 1 .
Tuğt Şırçaperagan Hağalas Kordzavorats Levon XIII. Babi (XIII. Papa Leon'un iş
çiler Hakkında Sirküleri, Tercüme), lstanbul, 1 89 1 - 1 892, Karekin Bağdat
lıyan Matbaası.
Hırahanlak Ladineren Keraganutyan (Latince Gramer Egzersizleri), Viyana, 1 892,
272 s.
Nerpoğ i Badiv Anvan Amenorhniyal Gusin Mariamu (Cümleten Takdis Edilen
Bakire Meryem'in ismi Şerefine Methiye), lstanbul, 1 898, Dikran Civelek
yan Matbaası, 16 s.
Hayk yev Konstantinos (Ermeniler ve Konstantin), lstanb':11, 1913.
Mayis yev Hunis Sırpazan yev Orhniyal Amisnerı (Mukaddes ve Muazzez Mayıs ve
Haziran Ayları),ıO lstanbul, 1928, Hagop Asaduryan Oğulları Matbaası, 687 s.
Nımuş Arevelyan Misdik Panasdeğdzutyan gam Füz:uli Megnapanvadz (Şarkın
Mistik Şiirinden Numune veya Fuzuli'nin Şerhi), lstanbul, 1 928, c. I, Ha
gop Asaduryan Oğulları Matbaası, 45 1 +4 s.
FuzUlf, lstanbul, 1 929, c. il, aynı matbaa, 720 s.
Fuzalı, Paris veya Venedik, 1 950, c. III.
Tarih ve Toplum dergisinin 1 986 Temmuz sayısında, Sayın Ayşe Şen ta
rafından hazırlanan ve her ay zevkle takip ettiğimiz "Osmanlı Basınında
Yüz Yıl Önce Bu Ay" başlıklı yazının, "İlan ve Reklamlar" bölümünde,
Hacı Emin Bey'in, piyano ve sair musiki aletleri için, Batı Notası ile ka
leme aldığı şarkıların, Zartaryan Efendi'nin matbaasında, mükemmel ve
nefis bir şekilde tab edildiği işar olunmuştu.
Derginin, Ermeni .asıllı okuyucularından bazıları hariç, eminiz ki di
ğerlerinin, mezkur Zartaryan Efendi'nin kimliğini bilmeleri pek muhte
mel değildir. Binaenaleyh, yeni yazımızı, Türk kültürüne de hizmette bu
lunan işbu dirayetli şahsa ve soyuna hasretmeyi arzu ettik.
Kevork Efendi Zartaryan ( 1 834- 1 888), Kayseri Ermenilerinin eski, za
degan ve hayratı ile tanınan ünlü bir ailesine mensuptur. 1 974'te, bu ai
lenin ahfadından olan yakın bir akrabamızın ölümü münasebetiyle, Zar
taryanlar hakkında mahdut bir çalışma hazırlamaya başlamıştık. Ancak,
diğer bazı acele yazılarımız sebebiyle maalesef tamamlayamadık. İşbu te
tebbümüzden istifade ederek, önce bu ailenin eski simalarını tanıtacağız.
Kayserili Zartaryan ailesinin tespit edebildiğimiz en eski şahısları, Ga
rabed, oğlu Boğos ve bunun da oğlu Hagop isimlerini taşımaktadır. Ha
gop'un da Boğos, Kevork, Gabed, Garabed ve Hagop adında beş oğlu ol
muştur. Bu bilgileri, 1 796'da lstanbul'da ünlü matbaacı, salnameci, müder
ris ve müstensih Balatlı Macceos Tıbir Hovnanyan'm ( 1 74 1 - 1 82 7 ) matba
asında, bazı nüshaların Hagop Zartaryan'ın maddi yardımı ile basılan İn
cil'in muhtırasından elde edebildik. Burada, Zartaroğlu Hacı Hagop'un
annesinin adının Zartar olduğu kaydedilmiştir. Bu sebeple, soyadlarının
mezkur Zartar'dan kaynaklandığı anlaşılmaktadır.
Yukarıda sözü geçen kardeşler hakkında, şahsi arşivimizde Ermeni
harfli Türkçe üç vesika mevcuttur ki, 1 970'te, işbu ailenin ahfadından,
ikinci derecedeki kuzenimiz Artaki Zambak(ciyan) tarafımıza hediye et
mişti.
' Tarih ve Toplum dergisinde (no. 34, Ekim 1 986, s.- 1 7 - 1 9) yayınlanmıştır.
88
İşbu vesikaların birincisinde, Hacı Boğos Zartaryan'ın, Hicri 1 0 Sefer
1 2 1 4'te ( Miladi 1 4 Temmuz 1 799) ölen pederi Hacı Hagop Zartaryan'ın
(ismi kaydedilmemiştir) vasiyetnamesini, Hicri l Zilkade l 2 16'da (Mila
di 5 Mart 1 80 1 'de) yerine getirdiği beyan olunup, nerelere ne miktar pa
ra ödediği üçgenler içinde kaydedilmiştir.
1 8Z6'daki Vaka-yı Hayriye'den sonra, daha önce tanımış olduğu Kazaz Ar
tin (nam-ı diğer Harutyun Amira Bezciyan, 1 77 1 - 1 834) ve Darphane emini
Düzyanlar sayesinde, saray-ı hümayun nezdinde büyük nüfuz elde etmiştir.
89
Kayseri'ye yen: gelen bir şehremini, Sultan il. Mahmud'a, Zartaroğlu aley
hinde tezviratla dolu bir ithamname gönderir. Ancak, şahsi dostu olan müf
tü, vaziyetten Zartaroğlu'nu haberdar eder. Bunun üzerine derhal İstanbul'a
hareket ederek, gönderilen yazıdan daha önce oraya varıp, keyfiyeti ahbabı
Kazaz Artin'e anlatır. O da kendisini padişahın huzuruna çıkarır. Sultan
Mahmud, Kazaz Artin'e şöyle der:
"Bu adam tıpkı bana benzemektedir; binaenaleyh, o yazının muhteviyatına
inanmıyorum."
Müteakiben, Zartaryan'a hitap ederek, şunları söyler:
"Şehreminin görevinden alındığına dair fermanımı şahsen ona tevdi ede
ceksin ve bundan sonra Kayseri'nin gayri resmi şehremini olacaksın."
90
1 895) ve Magaryos ( 1 868- 1 895 ) adlı iki oğlu ile, Paris ( 1865- 1 957) ve
Gülşeni ( 1870- 19 1 6) adlı iki kızı olmuştur. Ayrıca Zartaryanların iş icabı
lstanbul'a gelip gittiklerini de tarafımıza beyan etmiştir.
Şimdi de asıl mevzumuza, Kevork Zartaryan'ın biyografisine geçiyoruz.
Alboyacıyan, pederi Hacı Apraham Zartaryan'ın, Garabed Zartar
yan'ın oğlu olduğunu yazıyorsa da,2 hakikatte kardeşi Kevork Zartaryan'ın
oğlu olması daha muhtemeldir, zira Apraham'ın oğlu aynı ismi taşımakta
dır. Diğer taraftan, Garabed Zartaroğlu'nun, Kevork adında bir kardeşi ol
duğu eskiden bilinmemekteydi. Apraham Zartaryan 185 l 'de Kayseri'de
vefat etmiştir ve Kevork Zartaryan'dan maada üç oğlu daha dünyaya gel
miştir. Bunlardan Rupen, 1870'te Hasköy'de genç yaşta ölmüştür.
Kevork Zartaryan, 1834'te Kayseri'de doğmuştur. Pederi öldükten son
ra aynı yıl, lstanbul'da bulunan dayısı Agop Efendi Frenkyan'ın ( 1 827-
1905 ) yanına gönderilmiştir. Mumaileyh, 1 885 'ten sonra, epeyce zaman
Emniyet Sandığı müdürlüğünde bulunmuştur. Dayısı, onu Kumkapı'daki
Bezciyan Mektebi'ne göndermiştir. Mektebi bitirdikten sonra, birkaç yıl
Valide Hanı'nda sarraflıkla meşgul olmuştur. 1 863'te Hagop Arşag{ yan)'la
( 1 832- 1 890) birlikte, Zartaryan adını taşıyan kırtasiye mağazasını açmıştır.
1870'te bir matbaa, daha sonra bir mücellithane ve bir de sigara kağıdı ima
lathanesi tesis etmiştir. 1872'de ise Yedikule'de bir mukavva fabrikası kur
muştur. Bir müddet sonra, işsizlik yüzünden iflas etmişse de, iki sene sonra
borçlarının tamamını, faizleri ile birlikte ödemeyi başarmıştır.
Matbaasını yeniliklerle geliştirerek, lstanbul'da ilk defa sekiz lisanda
bir duvar takvimi neşretmiştir. 1 873'ten itibaren de bir halk takvimi ile
mufassal ve muhtasar cep takvimleri çıkarmıştır.
Keza, litografiyi ve tipografiyi de geliştirmiştir. Hatta kromolitografiyi
dahi gerçekleştirebilmiştir. Ali Paşa tarafından hazırlanan ve 24 paftadan
mürekkep olan Osmanlı Devleti haritasını da Zartaryan Efendi basmıştır.
Diğer taraftan, notacı ve hakkak Hacı Emin Bey'le birlikte, piyano ve ke
man için Batı notalarıyla hazırlanan, 3 1 adetten oluşan bir şarkılar serisi
de basmıştır. Bunlardan 28 numaralısı Rifat Bey'in ( 1 820- 1 890?) bir şar
kısıdır ki, bir nüshasına müteveffa yazar Sarkis Sakayan'ın ( 1 870- 1 952)
arşivinde tesadüf ettik. İşbu kaynaktan, matbaasının, Bahçekapı, Sultan
Hamam Caddesi, No. 1 4'te bulunduğunu öğreniyoruz.
Zartaryan Matbaası'nda, Ermeni harfli Türkçe birkaç kitap da neşre
dilmiştir. Bunlardan, 187 l 'de basılan Eremya Çelebi Kömürciyan'ın ( 1637-
1 695 ) Hikaye-i Faris ve Vena adlı 139 sayfalık manzum eseri kaydedilme
ye değerdir.
91
Kevork 'Efendi Zartaryan, Ermeni cemaatinde yönetim görevlerinde
de bulunmuştur. Ezcümle; 1 865'te Patrikhane Cismani Meclisi azası seçil
miştir. Keza, Patrikhane Umumi Meclisi üyesi de olmuştur. 1 872 yılı Ey
lül ayında, Yedikule Surp Pırgiç Ermeni Hastanesi Yönetim Kurulu baş
kanlığına atanmıştır ve 1 Ağustos 1 874 tarihine kadar bu vazifede kalmış
tır. lşbu dönemde, hastanedeki mumhane yeniden faaliyete geçerek,
epeyce bir gelir sağlamıştır. 1 880 Mayıs-Kasım ayları arasında ise Patrik
hane Meryem Ana Kilisesi'nin ldare Heyeti başkanlığında bulunmuştur.
Keza, Hagop Arşag'la birlikte, Şark İktisadi Cemiyeti'nin kurucularından
olmuştur. Aynı zamanda, Makriköy (bugün Bakırköy) Meclis-i ldare üye
si de seçilmiştir.
Zartaryan Efendi 1 Kasım 1 870'te, Osmanlı Devleti'nin ilk Hıristiyan
nazırı Krikor Efendi Ağaton'un ( 1 823 - 1 868) yeğeni Ardaşam'la evlen
miştir. Genç yaşta kaybettiği Armine ismindeki kızının ölümü kendisini
çok sarsmıştır. Teselli bulmak için, 1 887 yılında, Kudüs'teki mukaddes
yerleri ziyarete gitmişse de, acısı dinmeyerek, 30 Mayıs 1 888'de lstan
bul'da vefat etmiştir.
Kevork Efendi'nin, yazar ve araştırmacı iki oğlu vardır. Büyüğü Vahan
Zartaryan 27 Kasım 1 872'de lstanbul'da doğup 1 3 Kasım 1 945'te Kahi
re'de ölmüştür. Pederinin vefatına kadar Bezciyan Mektebi'nde okumuş
tur. Müteakiben babasının işini devam ettirmek zorunda kalmıştır. An
cak, çok genç ve tecrübesiz olduğu için, 1 892'de kağıt atölyesini ve mat
baayı kapatmak zarureti zuhur etmiştir. Bundan sonra, 1 90 1 yılına kadar
yalnız olarak, 1901 - 1923 yılları arasında ise kardeşi Bimen Zartaryan'la
birlikte, kitapçılığa ve neşriyat işine devam etmiştir. 1 923 'te ailesi ile bir
likte Kahire'ye yerleşmiştir.
Vahan Zartaryan 1 9 1 0- 1 9 1 4 yılları arasında İstanbul' da, kardeşinin de
yardımı ile Hişadagaran (Abide) adı altında, Ermeni ünlülerinin biyogra
filerini, fotoğraflar ve vesikalarla birlikte, üç cilt halinde (372 sayfa) neş
retmiştir. İkinci baskısını ise Kahire'de 1 933- 1 935 yılları arasında beş cilt
halinde gerçekleştirmiştir. Bugün de aranılan işbu eseri, 1 9 1 2'de Hovsep
lzmiryants ( ?- 1 883 ) Edebiyat Ödülü'nü kazanmıştır. 22 Kasım 1 905'te do
ğan Kevork isminde bir oğlu olmuştur.
Yakından tanıdığımız ikinci oğlu Bimen Zartaryan ise 1 1 Temmuz
1 880'de doğup 1 956 yılının ilk günlerinde vefat etmiştir. Tahsilini Gala
ta'daki Gecronagan Lisesi'nde yapmıştır. Cemaat işlerinde görevler üslen
miştir. 1 923'ten itibaren yalnız olarak, Çakmakçılar Yokuşu'nda bir kira-
92
bevi de işletmiştir. 1 983'te vefat eden Berç Zarter isminde yüksek mimar
ve 1 950 sıralarında genç yaşta ölen iki oğlu olmuştur. İstanbul Ermeni ba
sınında, şehrin abideleri, Türk kültürüne hizmette bulunan Ermeniler, Er
meni asıllı Osmanlı devlet adamları ve Ermeni harfli Türkçe basın hak
kında değerli yazıları intişar etmiştir.
Yazımızın sonunda, Zartaryan ailesinden üç kişi daha tanıtmayı arzu
ediyoruz. Ölüm sırasıyla birincisi Rahip Dırtad Zartaryan'dır ( 1 874- 1 9 1 1 )
ki, Kayseri Ermenileri ruhani reisi olmuştur. İkincisi aynı yerin marhasa
vekili Papaz Mardiros Zartaryan' dır ( 1 84 1 - 1 9 1 4) . Üçüncüsü Dr. Mihran
Zartaryan ise 1 857'de İstanbul'da doğup 2 1 Haziran 1 926'da orada vefat
etmiştir. 1 88 1 'de Paris Üniversitesi Tıp Fakülcesi'nden mezun olmuştur.
1 894- 1 908 yılları arasında Yedikule Ermeni Hastanesi başoperatörü vazi
fesinde bulunmuştur.
Tanrı cümlesinin ruhlarını şad eylesin.
93
Hrand Der-Andreasyan *
• Ereınya Çelebi Köınürciyan'ın İstanbul Tarihi: 1 7 . Asırda İsıanbul adlı eserinin Kevor!:
Pamukciyan tarafından yayına hazırlanan 2. baskısında (Eren Yayıncılık, İstanbul,
1988, s. XXV-XXVll) "Hrand Der-Andreasyan ( 1 892- 1978)" başlığıyla yayınlanmıştır.
94
1 6 Nisan 1 972'de jübilesi yapılmıştır. 1 1 Eylül 1 978'de Bakırköy'deki
ikametgahında vefat ederek, cenaze merasimi Beyoğlu'ndaki Üç Horan
Kilisesi'nde icra kılınmış ve naaşı Şişli Ermeni Mezarlığı'na defnedilmiştir.
Der-Andreasyan 1 939'da Şake Mehteryan'la ( 1 9 14- 1 956) evlenmiş
ve bu izdivaçtan 10 Haziran 1 94 1 'de Jenya isminde bir kızı dünyaya gel
miştir. Küçük kardeşi Krikor Andreasyan ise 1 897'de doğmuş olup, Erivan
Üniversitesi'nde öğretim üyesidir ve Almancadan Ermeniceye mufassal
bir sözlüğün müellifidir.
Der-Andreasyan tarafından Ermeniceden tercüme ve tahşiye oluna
rak, büyük kısmı İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi tarafından neş
redilen tarihi eserler şunlardır:
"Müverrih Yardan, Türk Fütuhatı Tarihi (889-1 269}'', Tarih Semineri Dergisi,
1 937, c. 1/2, s. 1 53-244.
"Türk Tarihine Ait Ermeni Kaynakları", Tarih Dergisi, no. 1 , 1949, s. 95- 1 1 8;
no. 2, 1 950, s. 401 -438.
95
"Mary Lucille Shay, The Ottoman Empire from I 702 to I 734, as revealed in des
patches of ıhe Venetian Bailli", Tarih Dergisi, no. 5 -6, 1 95 1 - 1 952, s. 1 74-1 78.
"Ermeni Seyyahı Polonyalı Simeon'un Seyahatnamesi, 1 608- 1 6 1 9", Türkiyat
Mecmuası,, c. 10, 1 95 1 - 1953, s. 269-276.
"Balatlı Kevork'a Göre Edime Vak'ası", Tarih Dergisi, no. 1 5 , 1960, s. 47-64.
"III. Selim ve iV. Mustafa Devirlerine Ait Kevork Oğullukyan'ın Ruznamesi",
Tarih Dergisi, no. 1 6, 1 96 1 , s. 63-70.
"Bir Ermeni Kaynağına Göre Celali isyanları", Tarih Dergisi, no. 1 7- 1 8, 1 962-
1 963, s. 27-42.
"Aktamar Kilisesi", Tarih Dergisi, no. 2 1 , 1 966, s. 77-82.
"Abaza Mehmed Paşa", Tarih Dergisi, no. 22, 1 967, s. 1 3 1 - 1 42.
"ikinci Viyana Muhasarası ve Müteakip Harplere Ait Orijinal Bir Ermenice
Kaynak", Güney-Dolu Awupa Araşurmalan Dergisi, c. 1, 1 97 1 , s. 1 95- 1 96.
"14. ve 15. Yüzyıl Türk Tarihine Ait Ermenice Ufak Kronoloj iler ve Kolofon
lar", Tarih Enstitüsü Dergisi, no. 3, 1 972, s. 83- 148.
"Eremya Çelebi'nin Yangınlar Tarihi", Tarih Dergisi, no. 27, 1 973, s. 59-84.
"Osmanlı Rumelisi Tarih ve Coğrafyası", Güney-Dolu Avrupa Araşnrmaları
Dergisi, no. 2-3, 1 973- 1 974, s. 1 1 -85; no. 4-5, 1 975- 1976, s. 101-152.
"Celalilerden Kaçan Anadolu Halkının Geri Gönderilmesi", 1smail Hakkı
Uzunçarşılı Armağanı, Ankara, 1 975, s. 45-53.
96
Aktör Çobanyan'ın Otobiyografisi *
OTOBiYOGRAFi
1 86 l 'de, Kumkapı'da, mütevazı bir ailenin çatısı altında dünyaya geldim.
Tahsilimi aynı semtteki Bezciyan Mektebi'nde sürdürürken, göz ve burun
hastalığım sebebiyle, doktorlar okula gitmemi men ettiler. Bundan dolayı,
• Tarih \le Toplum dergisinde ( no. 1 25, Mayıs 1 994, s. 43-44) yayınlanmıştır.
97
henüz on dört yaşındayken, annem beni okuldan çıkarıp akrabalarımızdan
bir sedefçinin yanına koydu. Bu iş de hastalığıma zarar verdi. Pederimi er
kenden kaybetmiş olduğum için, annem beni Patrikhane Kilisesi'nin dahi
li işleri sorumlusu Papaz Sukias'a yardımcı yaptı. O sıralarda, mezkur kilise
de işbu görevde bulunan dört kişi vardı. Birincisi Hacı Sebuh, Üsküdar'da
ki Surp Haç Kilisesi'nin başmugannisi Yennok'un (Kuyumciyan, 1866-
1945 ), halen hayatta olmayan amcası idi ki, sonradan papaz takdis edilerek,
Der Haçadur adını aldı. İkincisi Diratsu Haçadur idi. Üçüncüsü, Diratsu
Ôazaros da ilerde papaz olmuştur ve halen Makriköy (Bakırköy) Kilisesi'nde
görevlidir. Dördüncüsü de ben oldum. Fakat uzun müddet bu vazifede kal
madım. Çok küçük yaştan beri tiyatro meraklısı olduğum için, l 7 yaşında
iken, Gedikpaşa Tiyatrosu'nda Agop Vartovyan'ın
. (Güllü Agop, 1 840- 1902)
yanında aktör kaydedildim.
Birkaç yıl geçtikten sonra, 1 88 l 'de (Mardiros) M ınakyan ( 1 837-1 920) Tif
lis'ten lstanbul'da döndü ve Dramatik Tiyatro Kumpanyası'nı yeniden teş
kilatlandırdı. Zira Vartovyan Saraya alınmıştı. 1 884'te Serovpe Benliyan
( 1 835 - 1 900) Operet Heyeti ile Yunanistan'a gittim. 1 885'te aynı heyet ile
Mısır'a turneye çıktık. Bu defa, Mınakyan da Benliyan'ın heyeti ile beraber
di. Kumpanya altmış kişiden ibaretti. Bunlar arasında, Asdğik (Kantarci
yan, 1852- 1 884) ve kız kardeşi Siranuş ( 1 862- 1932), (Yeranuhi) Karakaş
yan ( 1 848- 1 924) ve kız kardeşi (Verkine) Karakaşyan ( 1 856- 1 933), Madam
(Zabel) Hekimyan ( 1 856- 1938), Ağavni-Zabel (Çilingiryan, 1 859- 1922)
ki, sonradan (Rupen) Binemeciyan ( 1 857 - 1 9 10) ile evlendi, Büyük Çap
rasd ( Mikayel Çaprasdciyan, 1848- 1907 ) , Tavit Tıryants ( 1 840- 1 899), Ru
pen Binemeciyan ve sair sahne sanatkarları vardı.
10 Mayıs l 885'te lstanbul'a avdet ettik ve Mınakyan yine heyetin dümeni
ni eline aldı. O sıralarda kumpanyanın teşkilatı şu şekilde idi: Rejisör: Mı
nakyan; aktörler: Manuk Sisak (Setyan, 1 839- 1897), Seferyan, (M ikayel)
Çaprasdciyan, (Dikran) Matosyan, (Harutyun) Aleksanyan ( 1 857- 1 9 18),
(Dikran) Sancakciyan ( l 845-191 4'ten sonra); suflör: Ardaşes ve ben. Ak
trisler ise şu sahıslardan ibaretti: Mari-N ıvart ( 1 853-1885 ), (Zabel) Hekim
yan, Verkine Karakaş(yan), Satenik ki, sonradan Matosyan'ın eşi oldu,
Matmazel Azniv ( 1 866- 1 929) ise Mınakyan'ın oğlu (Aram) ile evlendi ve
Koharik Şirinyan ( 1 860- !}.
işbu kumpanya birçok değişiklikler geçirdi. Mesela, Madam Kınar (Sıvaci
yan, l 876- l 950) da iştirak etti. Ancak, Mınakyan yaşlanmış olduğundan, ar
tık işine devam edemedi. Devam etmek isteseydi bile, arkadaşlarından he
men hemen hiçbir kimse kalmamıştı. Sisak (Setyan), (Kevork) Holas ( 1 858-
1907 ), Binemeciyan, Aleksanyan, Matosyan, Sancakciyan, Madam Satenik
vefat etmişlerdi. Mari-Nıvart ise hayat sahnesinden çok erken uzaklaşmıştı.
Ben, komedyen Naşid Bey'le (Özcan, 1886- 1 943 ) sevdiğim işi devam etme
ye mecbur kaldım. Naşid Bey bana karşı çok hürmetkar davranırdı. Beni pe-
98
deri gibi sayardı ve daima elimi öperdi. Artık benim de istirahat zamanım
gelmişti. İşten çekilerek, Amerika'ya gidip sevgililerimin yanında müreffeh
bir ömür geçirmek gerekiyordu.
l O Aralık 1 93 1 'de İstanbul'dan ayrıldım ve 6 Ocak l 932'de bizim Noel gü
nü New York'a vardım. Geçmiş günlerimin birçok tatlı ve acı hatıralarını
da beraber götürdüm. Orada, büyük oğlum Vahram'ın evine yerleştim. Do
kuz buçuk ay New York'ta kaldıktan sonra, aynı yılın Ekim ayının ZZ'sinde,
oradan gemiye binerek, altı günde Galveston'a vardım. Oradan da iki gün
ve iki gece trenle seyahat ederek, Los Angeles'a geldim. Burada, ikinci oğ
lum Yervant, gelinim ve iki torunum beni karşıladılar. Böylece, 3 1 Ekim
1 93 2 tarihinden beri, Los Angeles'ta sevgililerimle birlikte yaşamaktayım.
5 Mart 1 933'te, dostlarımın ısrarı üzerine, amatör sanatkarlarla bir temsil
verdik. Sahneye koyduğumuz piyes, Evliliğin Sürprizleri isimli üç perdelik bir
komedi idi ki, çok başarılı geçti. Fakat, ülke işsizlik içinde çalkalanıyordu,
bu yüzden 1 85 dolarlık masrafını ancak karşılayabildik.
işbu temsilde, dünyaca ünlü rejisör Rupen Mamulyan'ın (Rouben Mamo
ulian, 1 897- 1 987) annesi, oğlu kadar istidatlı olan sahne sanatkarı Verkine
Mamulyan ( 1 876- 1 972) da hazır bulunmuştu. Her sene hayır işleri için
temsiller tertip eder. Beni evine davet etti ve bu gibi temsillere katılmamı
rica etti. Ben de memnuniyetle kabul ettim.
23 Mart l935'te New York'taki büyük gelinim ki, henüz 34 yaşına yeni ayak
basmıştı, menfur bir hastalığın kurbanı oldu. Böylece, 74 yaşımda böyle büyük
bir kayba uğradım. Ömrüm çok fırtınalı ve aynı zamanda neşeli geçmiştir.
1 888'de Madam Azniv Mınakyan'ın kız kardeşi ile evlendim. 1 898'de iki ök
süz bırakarak vefat etti. Tekrar evlenmemeye kararlıydım. Ancak, annemin
ihtiyarlığı, evlatlarımın küçük yaşta olmaları, iş icabı evde bulunamamam se
bebiyle ve bilhassa kız kardeşimin ısrarı üzerine, ikinci defa olarak, harf dö
kümcüsü Hagop Dzerunyan'ın ( 1 866- 1 93S 'ten sonra) küçük kız kardeşi ile
evlendim. İki evladım daha dünyaya geldi. Fakat mukadderat beni tekrar hır
paladı. Dokuz yaşındaki küçük oğlum Jirayr, menenjit denilen meşum hasta
lığın kurbanı oldu. Cenaze günü Kurban Bayramı'na tesadüf etmişti. Kum
panyamızın gece gündüz temsilleri vardı. Evimiz Kadıköy'de idi. Cenaze me
rasiminde kilisede bulunan arkadaşlarım, ayinlerden sonra mezarlığa gitme
me imkan vermeden, adeta beni zorla vapura bindirdiler ve Şehzadebaşı'nda
ki tiyatroya götürdüler. O gün temsil edilecek piyes, Pierre Duchemin veya Ya
bancı Kız idi ki, içinde önemli rolüm vardı. Ve en acıklı husus şu idi ki, kan
ağlayan yüreğimle, hem ben gülecektim, hem de başkalarını güldürecektim...
O gün, ömrümün en bedbaht günlerinden birini yaşadım.
Yine de Allah'a şükürler olsun ki, aktörler arasında en şanslısı ben olmu
şumdur. Zira bu yaşımda hem ben, hem eşim, evlatlarım sayesinde kaygısız
bir hayat sürmekteyiz.
99
Leblebici Horhor Operetinin Söz Yazarı
Takvor Nalyan *
1 00
fer de sene uymamaktadır. Zira bu takdirde 1 877 yılı Aralık ayında vefat
etmiş olması gerekmektedir. Kayda değer bir başka husus da, Istepan
yan'ın eserinin üçüncü cildinin sonunda (s. 3 89-407) bulunan Batı Erme
nileri aktör, rej isör ve piyes müelliflerinin listesinde (s. 3 79), Nalyan'ın
ölüm tarihinin 1 879 olarak kaydedilmesidir. Kanaatimizce bunun bir bas
kı hatası olması daha muhtemeldir. Zamanın Ermenice gazetelerinin ko
leksiyonları elimizin altında bulunmadığı için, maalesef bu hususları ay
dınlatamadık.
Aktör, muallim, mütercim, bariton ses sanatkarı ve müellif Takvor
Nalyan 1 843'te Hasköy'de doğmuştur. Tahsilini, eskiden Yedikule Erme
ni Hastanesi'nin bitişiğinde bulunan Surp Pırgiç (Aziz Kurt�rıcı) adlı
mektepte yapmıştır. Zekası, çalışkanlığı, kuvvetli iradesi ve lisan öğrenme
istidadı ile muhitinin nazarı dikkatini celbetmiştir. Parlak surette mezun
olduktan sonra, bir müddet lstanbul'da, 1 865 - 1 868 yıllarında ise Mısır'da
öğretmenlik yapmıştır.
1 868'de lstanbul'a döndükten sonra, sahne hayatına atılarak, Güllü
Agop'un (Hagop Vartovyan) Gedikpaşa'daki tiyatro heyetine intisap etmiş
ve kısa sürede bu topluluğun başlıca şahsiyetlerinden biri olmuştur. Ölümü
ne kadar da hemen hemen yalnız bu kampanyada çalışmıştır. Ancak bir de
fa Dikran Çuhacıyan'ın ( 1836- 1 898) operet kumpanyasına katılmıştır.
Üzerine aldığı başlıca roller şunlardır:
Valante ( iki Çavuşlar), Bravadura (Ben Leil), Yitelli (Sez:ar Barcia), Pal
(lman, Ümit ve Muhabbet), Jonatan (Amerikalı Korsanlar) , Kont Peniye
(Malta Karsan/an) , Gaspar Kadrus (Monte Kristo), Hırsız Şopar (Lyon Ta
tarı). Bu son iki rolde büyük başarı kazanmıştır. Bu rollerde hiçbir kimse
onun seviyesine ulaşamamıştır.
Noble Pere rolleriyle komedilerde de muvaffak olmuştur. Gali Buyant
(Perrük ), Kombua (Dr. Şiendan), Şaponye (Madam Uyuyor) ve Memiş
Ağa (Ayyar Hamz:a) rollerinde büyük muvaffakiyet elde etmiştir. Operet
lerde ise premier bariton roller almıştır.
Takvor Nalyan aynı zamanda üretken bir mütercim olmuştur. Vartov
yan'ın Türkçe piyeslerinin, vodvillerinin ve operetlerinin büyük kısmını
o tercüme etmiştir. Offenbach'ın ( 1 8 1 9- 1 880) Güz:el Ellen (La Belle Hel
lene) opereti, Schiller'in ( 1 759- 1 805) 1 782'de yazdığı Hırsız:lar dramı ve
Telemak Diana'nın Mabedinde adlı eser en mühim tercümeleridir. Solo ve
düet Ermenice iki şarkısı da mevcuttur. Düet şarkısının adı Vatansever Bir
Askerin Gayreti'dir ki, kadın sahne sanatkarları Azniv-Hıraçya ( 1 853-
101
1 920) veya Verkine Karakaşyan'la ( 1856- 1 933 ) birlikte icra etmiştir. Ay
nı zamanda mizahi yazılar da kaleme almış ve şöhretli Ermeni komedi
müellifi Hagop Baronyan'ın ( 1 842- 1 89 1 ) yakın dostları arasında bulun
muştur.
Nalyan'ın ismini ebedileştiren, 1 873'te tamamladığı ünlü şaheseri
Leblebici Horhor Ağa operetinin librettosu olmuştur. Bu eseri, Türk operet
tiyatrosu repertuvarında eskiden beri parlak ve mümtaz bir yer işgal et
mektedir. Bu operet yalnız İstanbul'da değil, aynı zamanda bütün Şark
aleminde sürekli alkış toplamıştır. Mevzuu, biraz Moliere'in ( 1 622- 1 673 )
Monsi.eur de Pourceaugrıac'ına benzerse de, şahıslar ve örfler tamamen Şar
ka ve bilhassa Türkiye'ye aittir. Eser Sultan il. Mahmud'un ( 1 784- 1 839)
son devrini canlandırmaktadır. Nalyan bu eserini, Vartovyan Kumpanya
sı'nın suflörü olan Dikran Kalemciyan'ın ( 1 844- 1 920) teklifi ile hazırla
mıştır. İlk temsili 1 7 Kasım 1 875'te Fransız Tiyatrosu'nda, Çuhacıyan'ın
yeni teşkil ettiği Operet Kumpanyası tarafından verilmiştir. Bu ilk temsil
de, Leblebici Horhor Ağa rolünü Nalyan kendisi oynamıştır. Eser sonra
dan Ermeniceye, Yunancaya ve Almancaya da tercüme edilerek muhtelif
memleketlerde sahneye konmuştur. Operetin gerek manzum, gerekse
mensur kompozisyonu, tiyatro dili bakımından zengindir. Nalyan, Türk
çedeki derin vukufu ile, Türk edipleri tarafından da bir otorite sayılmış
tır. Diğer eserleri ise maalesef kaybolmuştur.
Takvor Nalyan'ın, Vartovyan Kumpanyası'nın Selanik turnesinden
dönüşünde, veremden mustarip olduğu anlaşılmıştır. Doktorlar sahneye
çıkmamasını tavsiye etmişlerse de dinlememiştir. Son defa, 1 877 yılı Ka
sım ayında Lyon Tatan adlı piyeste rol almıştır.
Orta boylu, tıknaz, kırmızı yanaklı ve bakışları tesirli bu ı::enç ve isti
datlı sanatkar, ne yazık ki henüz 35 yaşında iken ölmüştür.
1 02
Kendi Kalemiyle Mardiros Mınakyan *
Ölümünün üzerinden yarım asırdan fazla bir zaman geçen Mardiros Mı
nakyan, 1 854'te henüz 17 yaşında iken ilk defa sahneye çıkmış ve 1 9 1 9'a
kadar tam 65 yıl sahnede kalarak 300 kadar rol almıştır. Tiyatroya büyük
bir aşkla ve şevkle bağlanmıştır. Buna misal olarak şu vaka gösterilebilir:
1 890 sıralarında Edime'de, bir temsil esnasında, oğlu Arşag'ın vefatı
nı kendisine bildirirler ve oyunun yarıda bırakılmasını teklif ederler. Fa
kat o, bu teklifi kabul etmez, ender bir başarı ile rolüne devam eder.
Son zamanlara kadar Türkiyeli Ermeni sahne sanatkarları hakkında
mevcut en mühim eser, Sarkis Tütünciyan'ın "Şarasan" mahlasıyla
1 9 15 'te lstanbul'da neşrettiği kitaptı. Geçen yıl, mizah muharriri ve sah
ne sanatkarı N işan Beşiktaşlıyan'ın Taderagan Temker (Tiyatro Simaları)
adlı 1 . 1 40 sayfalık muazzam bir eseri Beyrut'ta intişar etti. 139- 1 93 . sayfa
ları Mardiros Mınakyan'a hasredilen eserde, ilk defa Mınakyan'ın otobi
yografisine tesadüf ettik.
Müellif, bu otobiyografiyi 1 90 1 yılı Kasım ayında bazı dostlarının ısra
rı üzerine kaleme aldığını ve 1 872 yılına kadarki zamanı ihtiva ettiğini
kaydettiği halde, kaynağını maalesef bildirmemektedir. Bu terceme-i ha
lin Türk tiyatro tarihi ile uğraşanlara meçhul kaldığını tahmin ederek,
Türkçeye çevirmeyi faydalı bulduk. Eserin 1 40- 1 44. sayfalarını işgal eden
metnin tercümesini sunuyoruz.
OTOBiYOGRAFi
1 83 7'de Hasköy'de doğup, çocukluğumda orada tahsil gördüm. Ebeveynim
fakirdi. Pederim beylik terzisi idi. Küçükken, aileme yük olmamak için, sa
bahları mektebe gitmeden, pederimin hazırladığı pantolonların düğmeleri
ni dikerdim. Mektepten dönüşümde eve su taşımak da benim vazifemdi.
Mektepte öğle yemeğimi şunun bunun artıklarından temin ederdim. ilk
tahsilimde epeyce başarılı idim; dolayısıyla üst kısma çabuk terfi ettim. Ho
calarım beni çok severdi, bilhassa müdür Toros Zorayan ki, her sene iki de
fa elbisemi ve mektep ihtiyaçlarımı temin ederdi. Her yılbaşında bir kitap,
bir takvim veya bir resim hediye verirdi. 13 yaşında iken, zavallı annem, ar
tık sefaletten bıkarak, ağabeyimi bir çömlekçinin, beni de komşumuz değir-
Bu Çocuğu Kurtarın
"Yahu Mardik neredesin, o ne kıyafettir?"
Keyfiyeti öğrendikten sonra, kolumdan tutup, kilisenin idare heyetinin ya
nına götürüp:
"Ağalar, bu çocuk tahsilde epeyce başarılıdır, bir şey olabilir, fakat ebevey
ni, yoksulluk sebebiyle onu değirmenci yanına çırak olarak vermiş, rica ede
rim onu kurtarın" dedi.
Hagop ve Hovhannes Burunsuzyan biraderler derhal teklifi kabul ederek,
pederimi çağırtmak üzere, zangocu eve gönderdiler. Pederim evde bulunma
dığından annem geldi. Günde bir okka ekmek vaat ederek, annemin rıza
sıyla beni himayeleri altına aldılar. Evlerinin vekilharcı Nikoli, beni derhal
Galata'ya hamama götürdü. Temizlendim, yeni elbise ve ayakkabı giydim ve
çamaşırlarımı alarak Hasköy'deki hamilerimin ellerini öptükten sonra eve
döndüm. Tam beş yıl böylece devam ettim. Artık bir gençtim. Bir zengin
evladı gibi yemeğim gelirdi. Benim de yemeğime ortak bir fakir vardı. Sev
gili hamilerimin hatırası aziz olsun. Beş sene büyük bir hevesle çalıştım. Er
meni lisanı hocam Diratsu2 Kambur Garabed'di; Fransızca için önce H.
Tüysüzyan, sonra da Karekin Çaprasdcıyan'dı; matematik için Simon Mi
kayelyan'dı. Alicenap hamilerimin vefatında epeyce ilerlemiştim. Artık
mektepte yardımcı muallim olabilirdim. Yavaş yavaş dışarıya atıldım. Ge
dikpaşa'da, Eyüp'te, Yedikule Ermeni Hastanesi mektebinde matematik ho
cası oldum. Hasköy'deki Nersesyan Mektebi'nin salonunda da bazen tem
siller veriyorduk.
1 04
Naum'un sahnesinde ilk rolüm, kız bulunamadığından, Aristotheme trajedi
sinde Gesira rolü idi. Ekşiyan, Aristotheme rolünde takma sakal takıyordu.
Ölen kızının mezarına girdikten sonra kuliste bir sigara içecek kadar vakti
kalıyordu. O gün nasılsa vakti geciktirir. Sonra ansızın vaktinin geldiğini ha
tırlayarak, sakalını takmayı unutur ve sakalsız olarak sahneye çıkar. Galeri
den bir yaramaz:
"Aristotheme, kederinden içerde sakalını yolmuş" diye bağırmaz mı?
Birkaç yıl sonra, yani 1 859'da, Altunyanların, Meryemkulilerin teşebbüsü
ile ve Hurdacıyan'ın müdüriyeti tahtında Şark Tiyatrosu açıldı. Muallimli
ğin ağır yükünden kurtulmak vakti gelmişti. Aktör oldum.
Ekşiyan, Mağakyan, Acemyan büyüklerimizdi. Benliyan, Fasulyeciyan, Tır
yants, Çerazi, Sedefciyan, Lıcetsi, Mirasyediyan, Madam Arusyak ve kız
kardeşi Madam Ağavni arkadaşlarımızdı. Üstadımız da eski İtalyan aktörü
M . Asti idi.
ilk temsilimiz iki Çavuşlar dramı ile Pulçinella komedyası idi. Kışları tam
maaşla temsiller veriyorduk, yazları ise yarım maaşla prova yapıyorduk. Ter
ziyan, Tığlıyan, Beşiktaşlıyan, hepsi de tercüme ve telif eserlerle yardımda
bulunuyorlardı.
İki sene bu şekilde devam etti. Bir gece, ikinci devrenin sonunda, kaçıncı kı
sımda hatırlamıyorum, Ekşiyan oyuna devam etmek istemiyor, "Para iste
rim" diye haykırıyordu. Dışarıda el ayak gürültüsü, içerde ise para münaka
şası vardı. Nihayet perdenin arkasından dışarı çıkıp, "Aç çalışamam, bu
adamlar bize ekmek parası vermiyorlar" diye bağırdı. Localardan birkaç kişi
içeri girdiler. Senet mi, söz mü, para mı verdiler bilmiyorum, temsile devam
ettik. Fakat ertesi gün tiyatro kapandı. Aynı yılın kış mevsiminde, bir turne
yapmak için grup halinde İzmir'e gittik. Başlangıçta çok muvaffak olmuştuk,
fakat gitgide başarımızı kaybettik. O mevsimde Matmazel Baydzar Papazyan
ve Tovmas Fasulyeciyan tekrar sevişip Traşgan'a giderek evlendiler.
Avdetimizde Sırapyon Hekimyan, Şark Tıyatrosu'nu kiraladı. Çok geçme
den Simon Tıngıryan da ona ortak oldu. Bu esnada Vartovyan'la Karakaş
yanlar, müteakiben 1 867'de Sırapyon Manas'ın tavassutu ile bir Fransız
opera heyeti geldi, biz de açıkta kaldık.
Öğretmenliğe Dönüş
Tekrar muallimliğe müracaat etmek lüzumu hasıl oldu. Vartovyan, Benliyan
ve diğerleri birleşerek ötede beride temsiller veriyorlardı; ben ise Gedikpa
şa taraflarında vazifeme devam ediyordum. Bu esnada Aramyan Cemiyeti,
Kayseri'ye bir muallim ve bir de muallime göndermek istiyordu. Senekerim
Manukyan'a beni takdim ettiler. Kabul olundum. Sonra Yedikule Ermeni
Hastanesi gardiyanı -Boğos Hovhannes'in vasıtasıyla Üsküdar'da muallime
Matmazel İmasduhi'yi buldum ki, 2 1 Ekim 1 869'da Madam Mınakyan ol
du. Samsun tarikiyle Kayseri'ye gittik.
1 05
Bir vaka anlatayım. Yolda Çakmak adlı Ermeni köyüne uğradık, muallimlik
için Kayseri'ye gittiğimizi biliyorlardı. "Birader, kendisi de, zevcesi de oku
yandır" dediler. Biri sıtması için elime bir pamuk parçası veriyordu, diğeri
de zevcemi ölüm döşeğinde olan bir hasta için dua etmeye davet ediyordu.
Refikam dua etti ve hasta öldü. Sağır ve dilsiz bir kız için de dua etti, avde
timizde kızın konuştuğunu işittik. Mükafat olarak bize bulgur ve hamurişi
hediye ettiler. Bu şekilde Kayseri'ye varıp, dört sene yorucu muallimlik va
zifesi ile orada kaldık. Artık sıkılıyordum. Manukyan'ın müsaadesi ile 1 873
yılı sonlarında, üç evladımla birlikte İstanbul'a döndüm.
Kayseri'de iken, tiyatro ilanlarını ve Vartovyan'ın müdüriyeti tahtında veri
len temsillerin haberlerini gazetelerde okuyarak içim sızlıyordu. İşte bundan
dolayı avdet ediyordum. Zevcem İstanbul'da aktörlük mü, muallimlik mi ya
pacağımı sorduğu zaman, tabiatıyla ben ikincisini söylüyordum. Fakat İstan
bul'a ayak bastığım gün, köprünün üzerinde, Ortaköy'de bir tiyatro heyeti teş
kil eden Kalemciyan'la karşılaştım ki, avdetimi işiterek beni bekliyormuş.
Tıflis Ziyareti
Yapılan davet üzerine ertesi gün Ortaköy'e gittim ve orada başarılı temsiller
veren Mağakyan'ı, Atamyan, Sisak, Tıryants, Matteosyan, Madam Hıraçya,
Matmazel Asdğik, Siranuş'un kız kardeşini vs'yi gördüm. Gedikpaşa Tiyat
rosu'nda da Vartovyan'ın idaresinde Türkçe temsiller verilmekte idi. O da
beni istediği halde, ben diğer heyeti tercih ettim. Burada beş aylık karlı bir
devremiz_ oldu. Başarılı yardım temsileri veriyorduk.
Agop Balyan'ın sayesinde, devreyi neşe ve büyük memnuniyetle bitirdik.
Yaz mevsiminde ise ben ve Tıryants, Vartovyan'ın heyetine girdik. Seneler
geçti. Sonra Tiflis'e davet olundum. Apkar Hovhannesyants İstanbul'a gel
mişti. Atamyan ve Karakaşyanlar'la birlikte bir sezon geçirdim. Ertesi yıl
Amaduni İstanbul'a geldi ve Madam Hıraçya, Matmazel Mari-N ıvart ve
Sancakcıyan'la birlikte beni tekrar Tiflis'e götürdü. Atamyan yine orada idi.
İyi bir mevsim geçirdik. Hususi tiyatro heyeti lağvolundu. lstanbul'da Var
tovyan'ın yanına döndük. Vartovyan, padişahın yüksek takdirlerine nail ol
muştu. Şimdiye kadar idare ettiği işi ben deruhte ettim. Kabiliyetime göre
piyesler seçerim. Tercüme eder veya ettiririm. Az çok heyeti idare ederim.
Birini gücendiririm, diğerini kendi tarafıma celbederim. Birinin yüzüne gü
lerim, diğerininkine ağlarım. Birine ciddi bir rol vaat ederim, diğerine han
çer ve zehir. Bazen birini memnun ederim, bazen de diğerini. Lafa çok
ehemmiyet vermem. Bilhassa, kanatlarımın altına iltica edip, ateşli yalvar
malardan sonra beni kötülemeye yeltenenlere acırım.
1 06
Aslanyan Kardeşler Triosu *
' Rqad Ekrem Koı,:u'nun lsıanbul Ansiklopedisi'nde (c. il, İstanbul, 1 959, s. 1 1 2 l - l 1 22 )
Y'" ı nlanmı�tır.
1 07
Nıvak Osmanyan Musiki Dergisinin 1 0. Sayısı*
' Tarih tıe Toplum dergisinde (no. 82, Ekim 1990, s. 22-23) yayınlanmıştır.
1 08
1 87 l 'de meçhul bir matbaada neşredilen Yerkaran Akalryan Vatjarani
(Akabyan Okulu Şarkıları) adlı 1 4 sayfalık ( 1 4x 1 9 cm) bir mecmuada,
Taşciyan'ın Ermenice yedi ve Ermeni harfli Türkçe dört şarkısı mevcut
tur. Güftelerin üçünü Hayri Efendi, dördüncüsünü ise Rifat isminde bir
şahıs kaleme almıştır. Bunlardan maada, Ermenice dini ve ladini sair bes
teleri de vardır.
1 873'te Başpatrik iV. Kevork ( 1 8 13 - 1 882) onu Eçmiyadzin'e davet et
ti. Oradaki Kevorkyan Ruhban Mektebi'nde musiki dersleri verdi.
1 874'te aynı yerde Tasakirk Yegeğetsagan Yerajışdutyan (Kilise Musiki Ders
Kitabı) adlı bir çalışması neşredildi. Aynı yıl, Tzaynaknyal Yerketsoğutyunk
Sırpo Badaraki (Notalı Kudas-ı Şerif Ayini) ismindeki eseri de yayınlandı.
1 875'te ise Tzaynaknyal Şaragan Hokevor Yerkots (Notalı Şaragan llahile
ri) tesmiye olunan 1 .000 sayfalık şaheseri basıldı. 1 877'de notalı yeni bir
ilahiler kitabı daha neşredildi.
1 879'da lstanbul'a dönerek, Kumkapı'daki Patrikhane Meryem Ana Ki
lisesi'ne başmuganni, Bezciyan Okulu'na ise musiki öğretmeni tayin edildi.
Ölümüne kadar işbu görevlerini sürdürdü.
9 Eylül 1 885'te aniden vefat ederek, Hasköy Mezarlığı'na gömüldü.
Taşciyan, 1 869'da Vasiluhi Mısırlıyan'la evlenmiş ve üç kızı dünyaya
gelmiştir. Eşi, Udi Hapet Mısırlıyan'ın ( 1 850- 19 1 9) kız kardeşi olabilir, zi
ra o da Kumkapı'da ikamet etmiştir ve yaşı da uymaktadır.
Yetiştirdiği şakirtleri arasında, Krikor Mehteryan ( 1 866- 1 93 7 ) , Krikor
Çulhayan ( 1 868- 1 938), Aram Pıjişkyan ( 1 846- 1 908) , Mihran Cerrahyan
( 1 866- 1 922'den sonra), Rupen Civanyan ve Oikran Keresteciyan kayda
değer.
Nigoğos Taşciyan'ın biyografisini, bir anekdotla noktalamak istiyoruz.
Onu bizzat, ünlü riyaziyeci Prof. Krikor Kömürciyan-Kömürcan ( 1 868-
1 958) yaklaşık kırk yıl önce tarafımıza anlatmıştı.
Çalışkanlığın emsalsiz bir timsali olan rahmetli müderris ve müellif,
1 880 sıralarında Bezciyan Mektebi'nde Taşciyan'ın talebeleri arasında bu
lunmuştu. Bir gün sınıfta soytarı bir talebe onun dersinde yaramazlık ya
par. O da her nedense Kömürciyan'dan şüphelenir ve yavaş yavaş sessizce
yanına gelerek aniden kuvvetli bir tokat indirir. Kömürciyan ise neye uğ
radığını anlayamaz ve kendisinin suçsuz olduğunu haykırır. Rahmetli öm
rünün sonuna kadar bu tokadı unutamamıştı ve Taşciyan'ı da affetmemiş
ti. Onun çok değerli bir musikişinas olmasına rağmen, çok öfkeli olduğu
nu beyan etmişti. Bu son husus esasen simasından da anlaşılmaktadır.
1 09
Şimdi de dergi hakkında bilgiler verelim. Dizgi çapı 24x33 cm'dir. Sa
yın Prof. Kemal Beydilli ve Sayın Turgut Kut Beylere göre, isim sayfasın
daki Türkçe adı NağamaH Osmaniye'dir. Bugünkü ifade ile "Osmanlı
Nağmeleri" diyebiliriz. Yine aynı sayfadaki Ermenice yazıların tercümesi
de şudur:
1 10
Yazımızın sonunda, matbaacı Hovsep Kavafyan'dan da birkaç satırla
bahsetmek istiyoruz. Kaynağımız Teotik'in (Teotoros Lapçinciyan, 1873-
1928) Dib u Dar (Baskı ve Harf, İstanbul, 1 9 1 2, s. 90-92) adlı eseridir.
1 6 Ekim 1 837'de, İstanbul'un Balat semtinde doğdu. Önce Mahınud
paşa'da bir kitabevi açtı. 1 860'ta aynı yerde bulunan Kürkçü Hanı'nda bir
matbaa tesis etti. 1 892'de işten çekilerek, kitabevini Boğos Balents'e
( 1 862- 1 944) , matbaasını ise işçilerinden Mihran Papazyan'a devretti.
1895 - 1 896 yılları Ermeni vukuatı esnasında Bulgaristan'a hicret ederek,
önce Razgrad'a sonra da Şumnu'ya yerleşti. Yaklaşık 1 9 1 2 'de ikinci şehir
de hala yaşamakta idi. Sözümüzü bitirirken, Taşciyan'a çağdaş ve N iğogos
ismini taşıyan iki ünlü Ermeni musikişinasının da mevcudiyetini kaydet
meyi lüzumlu görüyoruz. Birincisi meşhur bestekar Topkapılı Nigoğos
Ağa Melkonyan'dır ki, 1 890'da öldüğünü Ermeni Patrikhanesi'nin arşi
vinden tespit ettik. Doğumu 1820'dedir. İkincisi ise, saray kemancısı, yi
ne Topkapılı Nigoğos Hüdaverdiyan'dır. Beykoz Ermeni Kilisesi'nin vefi
yat kütüğünde, 25 Ağustos 1 884'te Beykoz'da 55 yaşında iken veremden
öldüğü kayıtlıdır.
111
Biyografik Notlar *
Mart sayınızda gözüme ilişen birkaç hatayı düzeltip, ilgili şahıslar hak
kında biyografik bilgiler vermeyi arzu etmekteyim.
1 . 1 5. sayfadaki Sayın Efdal Sevinçli'nin yazısında, il. Meşrutiyet dev
rinde, birkaç defa azınlıklardan söz edilmektedir. Halbuki Osmanlı İmpa
ratorluğu devrinde, ekalliyet veya azınlık terimi kullanılmamaktaydı.
Çünkü Osm::ınlı Devleti'nin toprakları üzerinde yaşayan bütün kavimler
"millet" olarak zikredilmekteydiler.
2. 2 1 . sayfadaki Tiyatro Programının ikinci kısmında geçen, Ermeni
ce "Horodik" veya "Khorodik" şarkısının kelime manası "sevimli"dir. Şar
kının, Rozali Hanımla Benelyan Efendi tarafından söyleneceği kayıtlıdır.
Soyadının doğru şekli "Benliyan" olacaktır. Küçük adı ise Arşag'dır. 1 865
veya 1 868'de Balat'ta doğup, 9 Nisan 1 923'te Beyoğlu'nda vefat etmiştir.
Tovmas Fasulyeciyan'ın ( 1 843- 1901 ) talebelerindendir. Uzun yıllar Bal
kanlar'da ve bilhassa Bulgaristan'da temsiller vermiştir. il. Meşrutiyet'ten
sonra İstanbul'a gelerek, Benliyan Operet Kumpanyası'nı kurmuştur ki,
umumiyetle Dikran Çuhacıyan'ın ( 1 836-1 898) operetlerini sahneye koy
muştur.
· Aslen Bulgar olan Rozali ise bilahare Benliyan'ın zevcesi olmuştur. İş
bu tarihte ( 1 8 Ocak 1 909) henüz evlenmedikleri anlaşılmaktadır, zira
Fransızca metinde, adının yanında "Matmazel" kelimesi bulunmaktadır.
"Primadonna" rolleri ile ün kazanan bu değerli sanatkar, 1 882'de muhte
melen Bulgaristan'da doğmuş ve 1 9 5 1 yılı Mart ayında yine orada vefat
etmiştir. Kocasının Operet Heyeti'nde, başlıca rolleri deruhte ederek, çok
güzel sesi ve başarılı oyunu ile ilgi çekmiştir. Bilhassa, Çuhacıyan'ın Leb
lebici Horhor Ağa operetinde, Fatime rolü ile büyük takdir kazanmıştır.
Rozali Benliyan hakkındaki işbu bilgiler, ölümü münasebetiyle, şehri
mizde münteşir Ermenice Kulis sanat dergisinin 1 Nisan 1 95 1 tarihli sa
yısında neşredilen bir yazıdan alınmıştır.
1 12
. Programın üçüncü kısmında adı geçen Kınar Hanım (Sıvacıyan) ,
1 878'de lstanbul'da doğup, 1 4 Ağustos 1 950'de orada vefat etmiştir. tlk
defa 1 89 1 'de Tekirdağ'da sahneye çıkmıştır. Fasulyeciyan'ın ve Mınak
yan'ın ( 1 83 7 - 1 920) kumpanyalarında faaliyet göstermiştir. Darülbeda
yi'nin ilk kadın sanatkarlarındandır. 1 947'de Şehir Tiyatrosu'nda jübilesi
yapılmıştır.
3 . 29. sayfadaki, Ubicini'nin Türkiye'ye dair mektuplarının mütercimi
Ayla Düz'ün adı Ayda olacaktır. Ayda Hanım, annesi tarafından, hassa mi
marı ve saray ressamı Kapriyel Mıgırdiçyan'ın ( 1 857- 1 94 1 ) torunudur.
Mesleği avukatlık olup, Fransızcadan çevirdiği bilhassa romanlarla tanın
mıştır. A. Malkhasyants adlı iki ciltlik bir romanın da müellifidir. Hayat
Tarih Mecmuası'nda birçok tercüme yazıları dahi neşredilmiştir.
ı n
Rahmetli Dedem
Rif'ath1 Hacı Mardiros Efendi Lusararyan *
Kırk yedi yıllık Ermenice ve kırk yıllık Türkçe amatör muharrirlik ha
yatımızda, tanıdık veya tanımadık, ünlü veya ünsüz, yüzlerce şahıs ve aile
hakkında, Ermenice, Türkçe ve bir tek de Fransızca, bin adet kadar yazı
mız, gerek İstanbul'da, gerekse hariçte neşredilen altmışa yakın gazete, der
gi, yıllık, ansiklopedi ve tarihi eserlerde dercedildi. Ancak, bunlar arasında
ailemizle ilgili olanların sayısı devede kulak mahiyetindedir. İrademiz dı
şındaki işbu kusurumuzu kısmen kapatmak için, annemiz tarafından aile
mizin en mühim şahsiyeti olan, rahmetli dedemizin ölümünün 75. yıldönü
mü münasebetiyle, aziz hatırasına hürmeten, bir yazı hazırlamayı arzu ettik.
Başka vesile ile de beyan ettiğimiz üzere, hem anne hem de baba tara
fından ailemiz Kayserilidir.
Ermeniler uzun asırlardan beri Kayseri'de yaşamalarına rağmen, mühim
bir kısmı, 1603'te Şah Abbas ( 1 5 1 7- 1 629) Tebriz'i, Erivan'ı ve Nahiçevan'ı
Osmanlılardan geri aldıktan sonra, buradaki Ermenileri lran'a göçe zorla
yınca, bir kısım Ermeniler de gidip Kayseri'ye yerleşmişlerdir. Bunlar ara
sında, Zartaryanların, Frenkyanların, Hovhanyanların, Arzumanyanların,
Manukyanların ve sair tanınmış ailelerin ataları da bulunmaktadır. Anne
annemizin annesi, mezkur sülalelerden Hovhanyanlara mensuptur.
Asıl mevzuya geçerek, önce şunu ifade edelim ki, dedemiz hakkında
sunduğumuz bilgilerin bir kısmını rahmetli annemizden, bir kısmını Kay
seri'deki evlerinin vekilharcı olan rahmetli Hovhannes Kademyan'dan
ve cüzi bir kısmını da sair kaynaklardan elde etmişizdir.
Dedemizin ailesine mensup en eski şahsın işi, muhakkak ki kilisede
ışıkları yakmak olmuştur. Zira "lusarar" Ermenicede "ışıklandıran" mana
sını haizdir. İşbu kelime, bugüne kadar, aynı görevde bulunan şahıslar için
kullanılmaktadır.
Kayserili Lusararyan ailesinden tespit ettiğimiz en eski şahıs, Hacı Bo
ğllS Lusararyan'dır ki, Tanyel ve Hovhannes Gümüşyan kardeşler tarafın
dan, Kayseri' deki Surp Krikor Lusavoriç Kilisesi'nin müştemilatı arasında
l 14
inşa ettirdikleri Gümüşyan Mektebi'nin, 8 Şubat 1 873 tarihli vasiyetna
mesini, Surp Sarkis Kilisesi'nin yönetim kurulu üyesi olarak imzalamıştır.
Dedemizin evi de bu mahallede bulunduğu için, işbu şahıs ya onun büyük
babası veyahut amcası olmalıdır. Nispeten yakın zamanlarda dahi, Kayse
rili bir Boğos Lusararyan'ın adına rastladık ki, muhtemelen onun torunu
olmalıdır.
Dedemizin babası ise Hagop Lusararyan'dır. Adına iki yerde tesadüf
ettik. Bunlardan birincisi, İstanbul'da neşredilmiş olan, Ermeni harfli
Türkçe Varaka-yı Havadis gazetesinin 7 Mart 1 864 tarih ve 76 sayılı nüs
hasıdır. Burada intişar eden Kayseri Ermenilerinin Aramyan Cemiye
ti'nin 1 863 yılı bilançosunda, 22 Ocak 1 864'te onun cemiyete 500 kuruş
teberruda bulunduğu kayıtlıdır. Adı "Hagop Lusararoğlu" şeklinde geç
mektedir. İkinci defa ise Ermeni Patrikh.. nesi'nde bulunan, büyücek dini
bir kitabın içinde imzasına rast geldik. Bu da kendisinin okumuş bir şahıs
olduğunu kanıtlamaktadır. 1 895 yılı Paskalya yortusu münasebetiyle aile
si ile birlikte Kudüs'e hacca gitmiş ve avdetinden kırk gün sonra vefat et
miştir. Resmi çevrelerde, Ermeni cemaati nezdinde, hatırı sayılır bir kim
se olmuştur. Lusararoğlu soyadı, muhtemelen babasından kendisine inti
kal etmiştir. Zira, 1 8 1 0'da Kayseri'den Kudüs Ermeni Patrikhanesi'ne te
berruda bulunan Ermenilerin isimlerini ihtiva eden bir defterde, işbu so
yadını taşıyan bir kimseye rastlayamadık.
Ailevi hayatına gelince, Diruhi Şekerciyan'la evlenmiştir ki, tıbba da
ir eserler de yazmış olan, hekim Mardiros Şekerciyan'ın kızıdır. Aynı za
manda, rahmetli pederimiz tarafından büyük annemizin halasıdır: Üç kız
ve üç erkek evladı dünyaya gelmiştir.
Birincisi Anna Dudu, Kayseri'de evlenip Kırşehir'e yerleşmiştir. Üç
oğlu olmuştur. lstanbul'a geldikten sonra, Gedikpaşa'da oturmuştur. Yak
laşık 1 935'te ölmüştür.
İkinci kızı Mayreni, Güdükyan soyadlı biri ile evlenmiştir. Dört evla
dı dünyay::ı gelmiştir.
Üçüncü kızı Nuritsa, Kayseri'de Artin Yağmuryan'la evlenmiştir. İki
oğlu ve bir kızı doğmuştur.
Birinci oğlu dedemiz olmuştur ki, kendisinden etraflıca bahsedeceğiz.
İkinci oğlu Hovhannes, yaklaşık 1 870'te doğmuştur. Hayganuş Keşiş
yan adında bir kızla evlenmiştir. Birinci Cihan Harbi'nin arifesinde, Kay
seri civarında hafriyat yaptırmış ve deniz ilahını (Poseidon) meydana çı
karmıştır. lki oğlu ve iki kızı dünyaya gelmiştir. Birinci Cihan Harbi'nden
sonra Buenos Aires'e yerleşmişlerdir.
1 15
Üçüncü oğlu Dikran, 1 8 yaşında iken meçhul bir hastalığın kurbanı
olmuştur.
Dedem Rif'atlu Hacı Mardiros Lusararyan Efendi ise yaklaşık 1 860'ta
doğmuştur. Kayseri'nin başlıca bankeri ve deve celebi olmuştur. Aynı za
manda, Kayseri Mutasarrıflığı Meclis-i İdare azalığında bulunmuştur. Tah
sili hakkında bir bilgi mevcut değildir.
Adına ilk defa, Ermeni Patrikhanesi Arşivi'nde bulunan ve 1 1 Kasım
1 889'da Sivas'ın Vorpaser (Yetimsever} Cemiyeti'nin yönetim kurulu ta
rafından Patrik Haren Aşıkyan'a ( 1 842- 1 899) yazılan bir mektubu imza
layanlar arasında tesadüf edilmektedir. Kayseri Ermenilerinin cismani
meclisi tarafından, yörenin marhasası Rahip ( 1 899'dan sonra Piskopos}
Dırtad Baliyan ( 1 850- 1 923 } aleyhine Patrikhane'ye gönderilen 5 Mart,
24 Mart, 14 Nisan ve 2 1 Mayıs 1 892 tarihli mektupların altında imzası
bulunmaktadır.
1 5 Kasım 1 895'te, Sultan Abdülhamid'in emriyle başlayan Kayseri vu
kuatı esnasında, dedem Atpazarı denilen semtte bulunuyormuş. Güruh
ona da hücum etmek istemişse de, dükkanı orada bulunan ve bir hafta ön
ce kendisinden 50 altın lira borç para alan, Musa isminde alicenap bir
Türk dostu, derhal onu mağazasına alıp, arpa çuvallarının arkasına gizle
miş ve kepengi de indirerek, dükkanın önünde nöbet beklemiş. Bunu gö
renler dedemi kendilerine teslim etmelerini ısrarla talep etmişlerse de,
Musa Efendi şu cevabı vermiş:
"Şayet beni öldürürseniz, ancak o zaman onu ele geçirebilirsiniz."
Akşamüstü hadiseler yatıştıktan sonra, Musa Efendi dedemi alıp Hü
kümet Konağı'na götürür. Orada toplanan sair Ermenilerin de üzerleri
aranır ve bir çakı dahi bulunmaz. Bunun üzerine keyfiyet ertesi gün Sa
ray'a bildirilir. Gelen emir üzerine hepsi serbest bırakılır.
Bu insaniyetli ve merhametli şahıs, 1 5 Ağustos 1 9 1 5 'te annemgil Kay
seri'den ayrılırken, ailenin ilk çocuğu olan Hagopik'in• kendisine teslim
edilmesini teklif eder, çünkü yollardaki meşakkate dayanamayacağını tah
min eder. Ancak annem evladından ayrılmaya razı olmaz. Maalesef, Musa
Efendi'nin tahmini Halep şehrine sekiz saat kala gerçekleşir. Zira henüz bir
buçuk yaşında olan yavrucak dizanterinin pençesinden kurtulamaz.
Yaklaşık 1 895'te, Kayseri'ye gönderilen büyük posta, yolda haydutlar
tarafından soyulur. Bu sıralarda Kayseri'de henüz banka yokmuş ve dedem
yegane bankermiş. Bunun üzerine rahmetli, bütün alacaklıların yaklaşık
1 16
2.000 altın lira tutarındaki parasını kendi cebinden öder. Böylece posta
idaresini müşkül vaziyetten kurtarır.
Takriben 1 908'de ise hükümet sair idari teşkilatlar meyanında, Kayse
ri'den de 500 altın lira bir istikraz yaptığı zaman, mutasarrıf paşa, eşraftan
ve Meclis-i İdare üyelerinden 65 kişiyi Hükümet Konağı'na davet eder.
Sıra 62. mevkide oturan dedeme gelince, 48,50 lira toplanmış olduğu an
laşılır. Dedem bakiye kalan 45 1 ,50 lirayı ödemeyi teklif eder. İşbu centil
men hareketi, gerek mutasarrıf, gerekse sair zevat tarafından büyük bir
memnuniyetle karşılanır. Paşa keyfiyeti derhal Saray'a bildirir. Birkaç gün
sonra, irade-i seniye ile, dedeme Salise rütbesi tevcih kılınır ki, askeriye
de karşılığı binbaşılıktır. Bu son iki bilgiyi, daha önce sözü geçen, eczacı
ve lran'ın Halep fahri konsolosluğunu ifa eden, uzaktan akrabamız rah
metli Hovhannes Kademyan, ricamız üzerine, 1 954'te mektupla tarafımı
za iletmişti. Metni Ermeni harfli Türkçe olduğu için, hafifçe rötuştan ge
çirerek aşağıda sunuyoruz.
1 17
"Madem ki böyle söylüyorsunuz, 500 lira veriniz, bir ilmühaber ile iş bitsin"
der. Lusararyan ise:
"Hazırin kabul ederse vereyim" der.
Hepsi bir ağızdan, "Muvafıktır !" diye nida ederler.
Aynı gün, Hacı Mardiros Ağa 500 lirayı Maliye'ye teslim eder.
Bundan çok memnun kalan mutasarrıf, keyfiyeti olduğu gibi Yıldız Sara
yı'na telgrafla bildirir. Muhteviyatında, "Bu gibi bir vatandaşı takdir ettim,
takdim buyurulmasını istirham eylerim" der. Mesele Padişah'a intikal edin
ce memnuniyetini bir irade ile ve telgrafla Kayseri Mutasamflığı'na bildirir.
içeriğinde şöyle denir:
"Rif'atlu Hacı Mardiros Efendi Lusararyan'ın resmi elbisesi, kılıncı ve fer
manı postada, kendisini hanesinde, askeri ve mülki bil'uınum memurların
tebrik etmesi için, evinin karşısında bütün asker ve polis dizilerek, resmi
tebrikat yapılsın."
1 18
1 9 1 5'te Kayseri'de ölen ilk kocası Dr. Toros Nazlıyan'la beraber olduğunu
beyan etmiş.
Şimdi de biraz ailesi ve ahfadı hakkında bilgi verelim.
Dedem, 1 883'te, Kayseri'nin Türk ve Ermeni çevrelerinde tanınmış bir
şahsiyet olan ve resmi bir görevde bulunan, Hacı Artin Zambakciyan'ın
büyük kızı Dikranuhi ile evlenmiştir. Hacı Artin çok hayırsever bir kimse
imiş ve resmi görevi sayesinde, Türklerin fakir ailelerine hükümetten ma
aş bağlatmıştır. Şöyle ki, öldüğünde, yardım alan bütün Türkler evine ge
lip, "Babamız öldü" diye ağlayıp sızlamışlar. Cebinden ise ancak 40 para
çıkmıştır. Zira gelirinin büyük kısmını hayır işlerine harcamış. 1 894 kole
ra salgınının kurbanı olmuş.
Büyükannemin annesi Gülizar ise Hovhanyan ailesine mensuptur.
1 9 15'te Halep'te hastalanarak ölmüştür. Kardeşi Garabed Hovhanyan
Efendi ( 1 840- 1 93 1 ) de çok hayırsever bir şahıstı. 1 930'da inşa. edilen Ba
kırköy Ermeni Kilisesi yönetim kurulunun binasının masraflarını kendisi
ödemiştir. Evinde, yemek masasında ise daima muhtaç misafirler bulunur
du. O da rahmetli pederim gibi, bir düşmenin kurbanı oldu.
Rahmetli büyükannem de çok hayırsever ve dindar bir kadındı. Yuka
rıda sözü geçen mektepten maada, 1 888'de, Kayseri'deki Surp Sarkis Ki
lisesi yeniden inşa edilirken, iç avlusunun masraflarını karşılamıştır.
1 868'de Kayseri'de doğup 1 3 N isan 1 947'de Üsküdar'daki evimizde vefat
etmiştir.
İkisi kız ikisi erkek, dört evlatları dünyaya gelmiştir.
Birincisi Nazeli, 1 888'de doğup 1891 'de kuşboğan hastalığına yakala
narak ölmüştür.
ikincisi Garbis, 1 89 l 'de doğup altı aylıkken dizanteriden hayatını
kaybetmiştir.
Üçüncü evlatları annemin de ilk adı Nazeli olmuştur. Ancak, 1 895'te
ailesi ile birlikte Kudüs'e hacca gittikten sonra, "Hacı Nazeli" demek uzun
olur diye, "Hacı Gül" adını almıştır. 1 2 Ekim 1 892'de Kayseri'de doğup 9
Mart 1 9 8 1 'de Yedi kule Ermeni Hastanesi 'nde vefat etmiştir.
1 905'te Kayseri'deki Aramyan Mektebi'nden mezun olmuştur. 22
Ocak 1 9 1 2'de Everekli Operatör Dr. Toros Nazlıyan'la ( 1 882- 1 9 1 5 ) ev
lenmiştir. Kocası, Balkan ve Birinci Cihan Harplerinde, Kayseri'de, Ulu
kışla ve İstanbul'da Maltepe Hastanesi'nde askeri tabiplik yapmıştır. Mü
teveffa annem, Birinci Umumi Harp'te yedi türlü görevi bulunduğunu
söylerdi.
1 20
lşte alim diyor inanmayın sakın,
Sözüne aldanıp varmayın pek yakın,
Sizden evvelini yoklayın bakın,
Ne etti onlara bu zalim cihan.
.r.\
121
İkincisi ise, 1 902'de Kayseri'de, S. lstepanyan'ın fotoğrafhanesinde ai
lece çekilmiş bir resimdir. Soldan sağa doğru, büyük annem, kaynanası ve
dedem görülmektedir. Ayakta duranlar ise annem ve dayımdır. Fotoğraf,
dedem tarafından, İstanbul'da mukim, büyük annemin dayısı Garabed
Hovhanyan'a hediye edilmiştir. Arkasında, dedemin imzasını taşıyan, Er
meni harfli Türkçe şu ithafname vardır:
Der Aliye'de, mürüvvetlı'.i Hacı Garabed Ağa Hovhanyan Hazretlerine tak
dim, S Noyemper (Kasım) 1 902, Kayseri.
1 22
Amiralık *
KAYNAKLAR
Toros Azadyan, Agın (Eğin) , İstanbul, 1 956.
Püzant Keçyan, Badmutyun Surp Pırgçi Hivantanotsin Hayots (Surp Pırgiç Ermeni
Hastanesi Tarihi), İstanbul, 1 887.
Harutyun Mırmıryan, Hin ürer u Ayı Orerun Hay Med:ı:adunnerı , 1 550- 1 870 (Eski
Günler ve O Günlerin Ermeni Zenginleri, 1 550- 1 870), Venedik, 1 901.
Kevork Pamukciyan, "Agıntsi Hin Kertasdanner u Temker" (Eğinli Eski Aileler ve
Simalar, yayınlanmamış çalışma).
1 23
Balyan Ailesi ve Menşei *
• Reşad Ekrem Koçu'nun lstanbul Ansikİopedisi'nde (c. iV, lstanbul, 1960, s. 2095-
2097) yayınlanmıştır.
1 24
tir. Kitabeye göre vefatı 1 76 1'dedir. Emest Mamboury dahi mezkfü cami
nin mimarının Simeon Kalfa olduğunu kaydetmektedir.
Şimdiye kadar, ilk defa Balyan soyadım taşıyan Krikor Amira'nın işte
bu Makar Kalfa'nın oğlu olduğu zannedilmekteydi. Halbuki, zaman mef
humu bakımından bile, Minas Kalfa'nın ölüm tarihi olduğu söylenen
1 703 ile torunu zannedilen Krikor Kalfa'nın öldüğü 1 83 1 tarihleri arasın
da iki neslin değil en az beş neslin meydana gelmesi lazımdı. Binaenaleyh
mezkur şecerenin hiçbir esasa dayanmadığı aşikardır. Tarafımızdan mey
dana çıkarılan iki vesikaya istinaden, Balyan Krikor Kalfa'nın, hassa mi
marı Merametçi Bali Kalfa'nın oğlu olduğu belirmiştir. Merametçi lakabı
nı taşıyan kalfalar ailesi ise, mevsuk menbalar olan, Bağlarbaşı Ermeni
Kabristanı'nda tarafımızdan tespit edilen mezar taşı kitabelerine göre,
Kayseri'nin Derevenk yahut Derevank köyündendirler. Mezkfü kaynakla
ra istinaden, bu aileden Merametçi Kalust Kalfa 2 1 Mart 1 779'da, Rahip
Toros'un oğlu olan Merametçi Sarkis Kalfa ise 1 796'da vefat etmişlerdir.
Diğer taraftan, Balyanların aslen Kayserili olmaları hususunda, Krikor
Amira'nın 1820'de Kayseri'ye sürgün edilmesini ve damadı Serveryan
Hovhannes Amira'nın da Kayserili olduğunu nazar-ı itibara almak icap
eder. Esasen, 16., 1 7., 1 8. ve hatta 19. asırlarda lstanbul'da faaliyette bu
lunan Ermeni mimarların takriben yüzde sekseni Kayserilidir. Krikor Kal
fa'nın katibi yazıcı Boğos Ağa'nın da Kayserili olduğunu unutmamak la
zımdır.
Balyanlar hakkında en mühim mehazlar, eskilerde Vahan Zartaryan'ın
Hişadagaran (Abide, İstanbul, 1 9 1 O) adlı eseri ile Teotik'in 1921 yılı sal
namesidir. Yenilerden ise, genç müdekkik ve desinatör Berç Erziyan'ın
şehrimizde münteşir Surp Pırgiç mecmuasının 1 952- 1 957 yıllarının muh
telif sayılarında intişar eden yazı serisini zikretmek lazımdır. Burada, Bal
yanların eserleri hakkında dolgun malumatla birlikte, onlardan birçokla
rının zengin resimlerine de tesadüf etmek kabildir.
1 25
Balyan Ailesi Kütüğü *
1 26
Dadyan Ailesi*
• Reşad Ekrem Koçu'nun Jsııınbul Ansiklopedisi'nde (c. VIII, İstanbul, 1966, s. 4 1 88)
"Dadyan, Dadyan Ailesi" başlığıyla yayınlanmıştır.
1 27
Dadyan Ailesi Şeceresi*
Nigoğos Amira
Barutcubaşı
Dad Arakel Amira
1 753- 1 8 1 2
Barutcubaşı Kemani
Boğos Bey Tovmas
1 800- 1863 1802-1 828
1
1 1
Simon Bey Muharrir
1834-1 889 Mıgırdiç Bey
1844- 191 1
' Reşad Ekrem Koçu'nun lsıanbul Ansiklopedisi'nde ( c . Vlll, lstanbul, 1966, s . 41 89)
yayınlanmıştır.
1 28
Beyleroğlu veya Beyleryan Ailesi *
• Reşad Ekrem Koçu'nun lsıanbul Ansiklopedisi'nde (c. V, İstanbul, 1961 , s. 2699) "Bey·
leroğlu yahut Beyleryan" adıyla yayınlanmıştır.
1 29
Cezayirliyan Ailesi *
• Reşad Ekrem Koçu'nun lsranbul Ansiklopedisi'nde (c. VII, İstanbul, 1 965, s. 353 7) ya
yınlanmıştır.
130
Çobanyan Amiralar Ailesi *
• Reşad Ekrem Koçu'nun lsıanbul Ansiklopedisi'nde (c. VIII, İstanbul, 1966, s. 4057 )
yayınlanmıştır.
131
Azadyan Amiralar Sülalesi *
• Reşad Ekrem Koçu'nun İstanbul Ansiklopedisi'nde (c. lll, İstanbul, 1 960, s. 1 673 ) ya
yınlanmıştır.
132
Aznavor veya Aznavoryan Ailesi *
133
Pişmişyan Ailesi *
• Söz dergisinde ( no. 49, 20 Ocak 1996, s. 9) "Pişmişoğlu Sokağı" başlığıyla yayınlan
mıştır.
1 34
ren ilk ktz öğrenci olmuş ve 1 7 N isan 1 93 7'de mezkur şehirde Liszt'in
eserlerini sunduğu çok başarılı bir konser vermiştir.
l 907'de Ortaköy'de, Pişmişoğlu adında bir sokak mevcuttu.
Mari Sukiasyan'ın babası Sukias Pişmiş, 1 95 1 'de Üsküdar'daki Surp
Haç Kilisesi'nden, Patrikhane Genel Meclisi'ne üye seçilmiştir. Kendisi,
Apraham veya Hagop Sukiasyan'ın oğlu ve sarraf Sukias Pişmişyan'ın to
runudur.
Mari Pişmiş'in ablası Arşaluys Sukiasyan, askeriye tabibi Miralay Dok
tor Sebuh Bey Ütüciyan'ın oğlu, dostumuz Berç Ütüciyan'la evlenmiştir
ve 1 987'de vefat etmiştir. Genç yaşta ölen bir oğulları olmuştur.
1 36
Serveryan ailesinden tanınan en eski şahıs, Hovhannes Amira'nın de
desi olan Hagop Serveroğlu'dur. Üsküdar Bağlarbaşı Ermeni Mezarlı
ğı'nda, 1 942'de tarafımızdan bulunan mezar taşının kitabesine göre,
1 80 1 'de vefat etmiştir. Mensur ve kısa yazıtta, Kayseri'de doğduğu da ka
yıtlıdır. Diğer taraftan, mezar taşının alt kısmında bir örsle çekiç resmi gö
rülmektedir ki, onun demirci olduğuna bir delil sayılabilir.
Pederi Kevork Serveryan ise mütevazı bir terzi olmuştur. Bu husus, ge
çen asrın başlarında, Rusya'nın İstanbul Sefarethanesi'nin baştercüman
lığında bulunan, Kevork Ağayekyan'ın oğlu Hovhannes Ağayekyan'ın,
1 87 1 - 1 876 yılları arasında Kuzguncuk'ta kaleme aldığı çok kıymetli yaz
ma otobiyografisinin ikinci cildinde (birinci cildi maalesef kay ıptır), biz
zat Hovhannes Amira tarafınqan kendisine verilen etraflı bilgiler meya
nında işar olunmuştur. Serveryan Amira, pederinin adı ile, bazı Ermeni
kaynaklarında Kevorkyan soyadı ile zikredilmiştir. Pederinin öldüğü tarih
bilinmemektedir. İsmi meçhul kalan annesi ise 1 800 sıralarında genç yaş
ta vefat etmiştir.
Serveryan'ın Hayatı
Tarihçi Arşag Alboyacıyan'a ( 1879- 1962) göre, Hovhannes Amira
Serveryan, Kayseri'nin Derevenk veya Muncusun köyünde doğmuştur. 1
Doğduğu yıl, Ermenice eski kaynaklardan bilindiği üzere, 1 786'dır. Ken
disi ise doğum yerini ve tarihini açıklamamıştır. Bizzat kendi ifadesine gö
re, 1 3 yaşında iken biraz okuyup yazmak öğrenmiştir. Pederine destek sağ
lamak gayesiyle, Kuzguncuk'ta, muhtelif ihtiyaç maddeleri satan bir dük
kan açmayı tasarlamışsa da, pederi kendisini, kereste ticareti ile uğraşan
ismi meçhul kayınpederinin yanına koymayı teklif etmiştir. Fakat oğlu bu
işten hoşlanmadığı için, önce reddetmesine rağmen, sonradan istemeye
rek razı olmuştur.
Ünlü hassa başmimarı Krikor Amira Balyan ( 1 764- 1 83 1 ) , Server
yan'ın dayısı ile alışverişte bulunduğu için, kendisini devamlı olarak gö
rürmüş. Krik.or Amira, tavrını bir müddet denetledikten sonra, onu yanı
na almaya karar verir. O da bu teklifi memnuniyetle kabul eder. Server-
· yan burada mimarlığı Balyan'dan öğrenir ve bir müddet sonra da onun
damadı olur. 1 5 Kasım 1 83 1 'de, kayınpederi vefat ettikten sonra, Kazaz
Artin (nam-ı diğer Harutyun Amira Bezciyan, 1 77 1 - 1 834), onun yalnız
başına halefi tayin edilmesini ister. Zira, Krikor Amira'nın oğlu Garabed
Amira Balyan ( 1 800- 1 866), gevşek bir tabiata sahip olduğu ve o zamana
137
kadar toplumdan uzak kaldığı için, bu vazifeye münasip görülmez. Server
yan ise velinimetinin hatırasına hürmeten, görevin Balyan'a tevcih kılın
masını ve kendisinin de vekaleten işleri yürütmesini teklif eder. Fakat Ka
zaz Artin, onun sadakatini Sultan Mahmud'a methedince her ikisi birden
saraya davet olunarak, hususi fermanlarla ve müsavi haklarla, hassa mi
marı tayin edilirler.2
Ağayekyan, Hovhannes Amira hakkındaki şahsi intibalarını ve hatı-
ralarını ise ezcümle şu satırlarla anlatmaktadır:
Uzun boylu ve gösterişli meşhur bir şahıstı. Her ne kadar iyi kalpli idiyse de,
konuşma tarzı biraz sertti. Mamafih, bütün tanıdıkların teveccühünü kazan
mıştı. Tahsilinin mahdut olmasına rağmen, zeki ve eğitime meyilli idi. Hat
ta, bütün sözleri bu mevzularla ilgiliydi. Üst makamlara yetişince, Üsküdar'da
Cemaran adlı yüksek mektep kurmayı tasarlamış ve büyük çabalar sarf ede
rek, keza hudutsuz maddi fedakarlıklar yaparak, bu deruni necip arzusunu ger
çekleştirmişti. Fakat muhalifleri veya daha doğrusu kendisini kıskanan bazı
Ermeni ileri gelenleri, bu irfan çeşmesini kurutmaya yeltenmişler ve gayele
rinde de muvaffak olmuşlardı. Kurucunun hayatını bile tehlikeye maruz bıra
karak, onu 3.000 kese kadar zarara sokmuşlardı.3 Ancak o, yalnız mektebin
kapanmasına hayıflanmaktaydı, maddi zararını hiç düşünmemekteydi.
Serveryan'ın ikinci bir arzusu da, gençlerin içinde sanat sevgisini yaymaktı.
Zira, o zamanlara kadar, sanatlar bir nevi nesilden nesile intikal eden aile
vi bir inhisar halindeydi. Şöyle ki, taş yontmacılığı Kayserili Türklere, du
varcılık Arnavut Rumlara, demircilik ve kerestecilik ise yerli ve taşralı Er
menilere hastı. Her ne kadar, kalfalık ve mimarlık bu son iki millete muva
zi olarak girmiştiyse de, ilerleme kaydedilmemişti.
Bu maksatla, İtalya'dan bir mimarı hususi olarak buraya getirtti ve evinde
oğulları ile birlikte, birçok Ermeni gençlerine de desinatörlük öğrenirdi.
Böylece, mimarlık Türkiye'de, muntazam tedrisat mahiyetini aldı ve bazı
ünlü Ermeni ustalar da yetişti. Keza, hassa inşaatlarındaki nüfuzu sayesinde,
ecnebi ustalar yanında Ermeni gençlerini çalıştırarak, meşhur sanatkarlar
da yetiştirdi:+
138
yummuştur. Ölümünden evvel, işten çekildiğinden beri yanına gelmeyen
Garabed Amira da kendisini ziyaret ederek, bir emrin var mı, diye sormuş
tur. Cenazesi çok mutantan olmuştur. Maalesef, Ağayekyan bu hususta taf
silat vermemiştir. Yerli Masis ve ondan alarak da Paris'teki Masyats Ağav
ni gazeteleri rahmetliden sitayişle bahsetmişlerdir. Bu meyanda, Batıdaki
taş ve ağaç oymacılık sanatının, ilk defa onun sayesinde yurdumuza girdi
ğini kaydetmişlerdir. Naaşı, çok muhtemelen, Üsküdar Ermeni Mezarlı
ğı'nda gömülü ilk zevcesinin yanına defnedilmiştir. Ağayekyan'a göre, ölü
münde altı erkek ve dokuz kız evlat ve kendilerine de hatırı sayılır bir ser
vet bırakmış olmasına rağmen, onlar, pederlerinin üzerine basit bir mezar
taşı yaptırmak minnettarlığını dahi maalesef göstermemişlerdir.
Eserleri
Ağayekyan, Hovhannes Amira'nın hassa inşaatlarına daima nezaret
ederek, mükemmel olmaları için gayret sarf ettiğini beyan etmiştir.
1 849'da ise Beşiktaş Sarayı'nın inşaatı ile meşguldü, demektedir. Bundan
anlaşılıyor ki, kalfalığını kendisi yapmıştır. Binaenaleyh, Dolmabahçe Sa
rayı'nın başlıca mimarları Garabed ve Nigoğos Balyan'ların meyanında,
Serveryan'ın ismi de zikredilmelidir. Hovhannes Amira, mütevazı bir ka
raktere sahip olduğu için gösterişten kaçınmış ve sarayla olan münasebet
lerini daima kayınbiraderine terk etmiştir.
Hovhannes Amira'nın eserleri birer birer bilinmiyorsa da, Garabed
Amira ile müşterek çalıştıkları için, ona atfedilen inşaatlarda Server
yan'ın himmeti büyüktür. Bu husus, gerek Sultan Mahmud'un, gerekse
Sultan Abdülmecid'in nezdinde daima müsavi tutulmasından da anlaşıl
maktadır. Şöyle ki, 1 Nisan 1 844'te, Dadyanlar'la birlikte, Garabed ve
Hovhannes Amira'ların da feslerinin üzerinde altın Tuğra Nişanı taşıma
hakkı padişah5 tarafından lütfedilmiştir. Keza, 1 3 Mayıs 1 844'te, Sultan
Abdülmecid, Barutçubaşı Hovhannes Bey Dadyan'ın ( 1 798- 1 869) neza
retinde bulunan, İzmit'teki çuha fabrikasını ve Bursa kaplıcalarını ziyaret
ederken, Hovhannes ve Boğos Bey Dadyan'ı ( 1 800- 1 863 ) , Garabed Ami
ra Balyan'la birlikte Hovhannes Amira Serveryan'ı, keza Garabed ve Ha
gop Bey Düzyan'ları da refakatine almıştır. Bu sırada, sadıkane hizmetle
rinden dolayı, onları birer murassa kutu ile de mükafatlandırmıştır.6
Rahmetli araştırmacı Bimen Zartaryan ( 1 880- 1956), eski İstavroz Sa
rayı'nın (bugünkü Beylerbeyi Sarayı), Krikor Amira Balyan'ın vefatın
dan7 sonra Hovhannes Amira tarafından tamamlandığını yazıyorsa da,8
1 39
zamanının tarihçisi Avedis Berberyan ( 1 798- 1 873 ), aşağıdaki satırlarla
bu hususu tekzip etmektedir:9
"( 1 829) - Bugünlerde, hassa mimarı Krikor Amira, padişahın İstavroz
Köyü'ndeki büyük sarayının inşaatını tamamladı. Sultan da onu murassa
nişanla taltif etti ve kıyafetini değiştirdi." Yani, İslamlar gibi giyinip ku
şanmasına müsaade etti, demek istiyor.
Alboyacıyan'a göre, eski Çırağan Sarayı'nın mimarlığını da Hovhan
nes ve Garabed Amiralar ifa etmişlerdir. 10 Barutçubaşı Hovhannes Bey
Dadyan'ın kısmen matbu Ermenice "Kronoloji"sinde, Çırağan Sarayı'nın
temelinin 1 843 yılı Ekim ayında, Garabed Amira tarafından atılmış .
oldu-
'
ğu ve 1 856'da tamamlanarak, lstanbul'un muhteşem yapıları arasında bi-
rinci yeri işgal ettiği kayıtlıdır. 1 1
Serveryan'ın Ermeni cemaatine ait eserleri arasında, Ü sküdar'daki
Surp Haç Kilisesi ( 1830), çevre yoluna kurban giden Hasköy'deki Surp
lstepannos Kilisesi ( 1 83 1 ) ve Yedikule Ermeni Hastanesi ( 1 833 ) bulun
maktadır.
1 40
Alboyacıyan'a göre, Hovhannes Amira 1 845'te Kayseri' deki Surp Ga-.
rabed Manastırı'nda yatılı bir okul da açtırmış, fakat bu okul ba:ı cemaat
ihtilafları yüzünden kapanmıştır. 12
1 838'de ünlü edip Hovhannes Deroyents'in ( 1 80 1 - 1 888) hazırladığı Er
menice bir gramer kitabını, Ortaköy'deki Arabyan Matbaası'nda bastırmış
tır. 1 844'te aynı yazara 196 sayfalık ikinci bir gramer kitabı daha hazırlat
mıştır ki, halen Kudüs Ermeni Patrikhanesi'nin 3 1 1 7 no'lu elyazmasıdır.
Üsküdar'daki Cemaran Mektebi'nde bir matbaa da tesis etmiştir ki,
1840- 1 842 yılları arasında burada dört adet kitap basılmıştır.
141
10. Boğos: 26 Aralık 1 83 7'de aynı kilisede vaftiz olmuştur. Mezkur ki
lisenin idare heyeti üyeliğinde bulunmuştur. Kilisenin hayırseverlerinden,
Bedros Şalciyan'ın kızı Diruhi ( 1 84 7 - 1 9 1 1 ) ile evlenmiştir. Sofi ve Fulik
adlı iki kızı doğmuştur. 1907 yılı Ocak ayı sonlarında orada ölmüştür.
22 Ocak 1 877'de vefat eden ikinci zevcesi Arusyak veya Arus ile
1 839'da evlenmiş olmalıdır. Bu eşinden de şu evlatları dünyaya gelmiştir:
1 . Yeranuhi: 24 Ocak 1 840'ta Kuzguncuk Kilisesi'nde vaftiz olmuştur.
2. Makruhi: 1 0 Haziran 1 84 1 'de aynı kilisede vaftiz olmuştur.
3 . Kristine: 16 Temmuz 1 842'de aynı kilisede vaftiz olmuştur.
4. Lusya: 3 1 Ocak 1 844'te aynı kilisede vaftiz olmuştur. Sarkis Yüzba
şıyan'la evlenmiştir.
5 . Vasiluhi: 23 N isan 1 846'da aynı kilisede vaftiz olmuştur.
6. N işan: 3 Nisan 1 S50'de aynı kilisede vaftiz olmuştur. 1 869 veya
1870'te, Hariciye Nezareti Tercümanlık Kalemi'nde görevli olarak adı
geçmektedir. Bilahare avukatlıkla iştigal etmiş ve kilisenin idare heyeti
üyeliğinde bulunmuştur. 24 Nisan 1927'de Kuzguncuk'ta vefat etmiştir.
Ağayekyan'a göre, Hovhannes Amira ölürken altı erkek ve altısı evli
dokuz kız evlat bırakmıştır. 15 Bir kızı kendinden önce ölmüş olmalıdır, zira
tespit ettiğimiz kızların sayısı ondur. Yine Ağayekyan'a nazaran, Hovhan
nes Amira üç defa evlenmiş ve üçüncü eşini dört yetimle dul bırakmıştır. 1 6
Oğlu Harutyun Serveryan'a gelince, Ağayekyan ondan uzun uzadıya
bahsetmektedir. Zira kendisi ile yakın ticari ilişkilerde bulunmuştur. Mü
ellif, hakkında ezcümle şunları yazmaktadır:
1 849'dan beri, Harutyun Serveryan yalnız olarak mimarlıkla iştigal ediyordu.
Bir nazırın himayesinde sultanla da tanışarak, onun samimiyetini kazanmış
tı. Önce pederi ona bir kereste mağazası açmıştı ve Tersane'ye de kereste ve
riyordu. Bu vesile ile, Sultan Mahmud'un büyük damadı olan Bahriye Nazırı
Halil Rıfat ile tanışıp, onun da teveccühünü kazanmıştı. Bu sıralarda, paşa bir
köşk inşa ettirmek arzusunda olduğundan, bu işi onun nezaretine bırakmıştı.
Serveryan, bu binayı ve birkaç ufak tefek yapıyı da başarı ile neticelendirdi
ğinden, Rıfat Paşa padişahı ikna ederek, "Ebniye-i Miriye Kalfası" namı altın
da, ona yeni bir vazife verdikten maada, bir nişanla taltif ettirmişti.
142
vermişti. Bir müddet sonra, çoktan beri yanıp harabe halinde bulunan Or
taköy Camii'nin yeniden inşaasını da ona teslim etti. ıs
Ancak, genç bir mimarın, padişahla tesis ettiği bu samimiyet, bazı kimsele
rin ve bilhassa dayısı Garabed Amira'nın kıskançlığına mucip olmuştu.
Bugünlerde, Mısır Hıdivi, Boğaziçi'nin Anadolu kıyısının yukarı kısmında
büyük masraflı bir binanın inşaatına başlamış ve bu işi de bir Rum ustaya
tevdi etmişti.ı9 Fakat bina emini, Rum kalfa ile arası açılmış bulunduğun
dan, bu inşaatı da Serveryan'ın deruhte etmesini kendisine teklif eder. O da
razı olarak, yeni ve daha geniş bir proje hazırlayıp, onu hıdivin onayına sun
mak üzere, pederinin muhalefetine rağmen Kahire'ye gider. Lakin, hıdiv ora
da bulunmadığı için, ancak üç ayda geri dönebilir. Gaybubeti esnasında, düş
manları ve bilhassa Rum kalfa, padişaha jurnal vererek, Serveryan'ın suiisti
mal yaparak işleri yüzüstü bırakıp kaçtığına, sultanı ikna ederler. Akabinde,
hususi fermanla, bütün miri binaların inşaatı sözü geçen Rum'a tevdi olu
nur ve Se.rveryan'ın suiistimal yapıp yapmadığı hususunda tahkikat açtırılır.
Keyfiyetten haberdar olan hıdiv de, kasrının inşaatını Rum kalfaya teslim
eder. Soruşturma neticesinde Serveryan büyük borçlar altında kalır. Bunun
üzerine padişaha arzuhal vererek, sanıldığı gibi yolsuzluk yapmadığını, an
cak tahkikat heyetinin keşif hesaplarında yanıldığını iddia eder. Sultanın
emriyle yeni bir soruşturma yapılarak, Serveryan'ın Hazine'ye borçlu olma
dığı gibi, 700.000 kuruş kadar alacaklı olduğu da meydana çıkar.
Bir Anekdot
Yazımızı Hovhannes Amira ile ilgili bir anekdotla bitirmek istiyoruz.
Anlatan yine Ağayekyan'dır ki, bu fıkrayı, Sultan Mahmud'un Kazaz Ar
tin'e ne kadar müsamahakar davrandığını ispatlamak için kayda almışrır.20
1 43
Sultan Mahmud, Beylerbeyi Sarayı'nın içinde, acilen bir havuz yapılmasını
mimarlara emreder. Onlar da diğer işlerini bırakarak, gece gündüz çalışıp,
birkaç haftada tamamladıktan sonra, kenardaki taşları dizmeye başlarlar. O
sıralarda bir gün padişah, Göksu Kasrı'nı ziyaret etmek ister ve giderken mi·
marlara sıkı sıkı tembih eder ki, akşamleyin dönüşünde havuz su ile dolu ol
sun. Müteakiben, Kazaz Anin oraya varır ve mimarlara:
"Buraya havuz yakışmaz, derhal sökün, ben efendimize söylerim ki, yukarda
inşa edilsin" der.
Mimarlar iki kılıç arasında kalırlar, zira padişahın gazabı ile Kazaz Artin'in
kini aynı seviyede tehlikeli idi. Bunun uzerine, rica ederler ki, önce hünka
rı ikna etsin. Fakat, o tekrar ısrar eder ve bunun üzerine havuzu sökmeye baş
larlar. Artin Amira, havuz doldurulduktan sonra oradan uzaklaşır. Akşamle
yin geç vakit, sultan avdet ederken, Garabed Amira korkusundan kaçar. Zi
ra, henüz cellatlık devri kapanmamış olduğundan, öfkeli bir bakışı, onların
idam edilmelerine kafi idi. Hovhannes Amira yalnız kalıp, aslan gibi dehşet·
li sultanın huzuruna büyük korku ile çıkar. Padişah, havuzun harabesini gö
rerek, uzakta duran Serveryan'ı hiddetle yanına çağırır. O da sebebini anla
tırken, Kezaz Artin'in ismini işitince, Sultan Mahınud'un alnından öfke bu
lutlarının dağıldığını müşahede eder. Teskin olan padişah sükunetle:
"Öyle ise derhal yerini bellisiz yapın" diyerek oradan ayrılır.
1 44
dan sonra binası birkaç yıl askeri hastane olmuştur� 1 846'da tekrar açılmışsa da,
l 85 l 'de Yedikule Ermeni Hastanesi'ne nakledilmiştir.
4. Ağayekyan, age, s. 2 1 5-2 1 8.
5. Avedis Berberyan, Badmutyun Hayots (Ermeniler Tarihi), İstanbul, 1871, s. 5 1 9.
6. age, s. S 1 9-520.
7. Elyazma bir eserden, tarafımızdan tespit edildiğine göre, 15 Kasım 1 838'de vu-
ku bulmuştur.
8. Mamıara, 24 Mayıs l 95 1 .
9 . Berberyan, age, s. 203.
10. Alboyacıyan, age, c. ll, s. 1 538.
l 1. Toros Azadyan, Dadyan Kertasdanı (Dadyan Ailesi), İstanbul, 1 952, s. 20.
l 2. Alboyacıyan, age, c. l, s. 1 13 1 .
1 3 . Ağayekyan, age, s . 3 70.
14. Arto Mezburyan, Hay yev Dz;akumov Hay Pıjişkner, 1 688-1 940 (Ermeni ve Er-
meni Asıllı Tabipler, 1688- 1 940), İstanbul, 1 950, s. 1 1 4.
1 5. Ağayekyan, age, s. 447.
1 6. Ağayekyan, age, s. 449.
1 7 . Rahip Yeprem Boğosyan, Balyan Kertasdanı (Balyan Ailesi) , 1 98 1 , s. 99- 100.
1 8. Ortaköy Camii'nin mimarının, şimdiye kadar Balyan Nigoğos Bey olduğu zan
nedilmekteydi.
19. Bu bina muhtemelen eski Çubuklu Hıdiv Kasrı'dır.
20. Ağayekyan, age, s. 772-775.
1 45
Hassa Mimarı Edirneli Agop Kalfa *
İşbu yazı, Sayın Rebii Baraz Bey'in hazırlamakta olduğu çok mufassal
"Beylerbeyi Tarihi" için bir yıl kadar önce hleme alınmıştı. Ancak, çalış
masının ne zaman tamamlanacağı ve basılacağı belli olmadığından, lstan
bul'un mimari tarihi ile ilgilenen araştırmacılar ve okuyucular için, biraz
geç de olsa, Agop Kalfa'nın ( 1 738- 1 803 ) doğumunun 250. yıldönümü ve
silesiyle neşredilmesini arzu ettik.**
Boğaziçi'nin Beylerbeyi semti, eskiden beri umumiyetle Müslümanlar
la meskun olmuştur. Gayrimüslimlerden tek tük Ermeni fırıncılar orada
ikamet etmişlerdir. Bunlardan bizce bilinen en eskisi, Pilibbos adını taşı
maktadır ki, 20 Şubat 1 807'de, Üsküdar'daki Surp Haç Kilisesi'nin vaftiz
kütüğünde adı geçmektedir. Zamanımızda Beylerbeyi'nde ikamet eden
Ermenilerden biri de, fırıncı Vartan Misakyan olmuştur. Uzun yıllar Kuz
guncuk'ta, Arapzade Sokağı'nda komşuluk yapmışızdır. Biri rahmetli olan
iki oğlu ve kızı ile beraber büyümüşüzdür. Yanılmıyorsak, Beylerbeyi'nde
oturan en son Ermeni vatandaş da, lcadiye'deki Nersesyan-Yermonyan
Mektebi'nden sınıf arkadaşımız, müteveffa Harvart Mezburyan olmuştur.
Ünlü Ermenilerden ise Beylerbeyi'nde ikamet eden tek kişi bilinmekte
dir ki, o da hassa mimarı Edirneli Koca Agop Kalfa'dır. Rahmetli araştırma
cı Bimen Zartaryan ( 1 880- 1956) tarafından, Balıklı Ermeni Mezarlığı'nda
bulunmuş olan ve 1950 sıralarında dahi mevcut olmayan mezar taşının 1 2
mısralık manzum kitabesine göre, 1 738'de doğup 1 803'te vefat etmiştir. Ke
sin ölüm tarihine ise yaklaşık 19SO'de, Arapgirli Mardiros Başsargavak
( 1 743- 1 8 1 3 ) tarafından 1 79 1 'de başlanan Üsküdar'daki Surp Haç Kilise
si'nin vaftiz kütüğünde rastgelmiştik ki, 26 Ekim 1 803'tür.
• Tarih ve Toplum dergisinde (no. 72, Aralık 1989; s. 24-25 ) yayınlanmıştır. Makalenin
başında derginin editörü tarafından konmuş şöyle bir spot yer almaktadır:
"Ermenilerin Osmanlı kültüründe önemli yerlerini vurgulayan bir biyografik incele
me daha. Müslümanlar içinse, başvurulabilecek, kilise kayıtları gibi bir araştırma
kaynağının bulunmayışı, çok yazık. Fakat bu yazının yararlandığı mezar taşı kitabele
ri, Müslümanlar açısından da -yeterince kullanılmayan- bilgi depoları."
• • Kitap daha sonra yayınlanmıştır: Mehmed Rebii Hatemi Baraz, Beyzade Takımının
Oturduiu Bir Kibar Semt: Beylerbeyi, İstanbul Büyükşehir Belediyesi Kültür İşleri Da
ire Başkanlığı Yayınları, 2 cilt, İstanbul, 1994.
1 46
Koca Agop Kalfa'nın kabir taşı kitabesinin başlığında, hassa mimarı
ve soyadının da Yeğyazaryan olduğu kayıtlıdır. Bu husus, şimdiye kadar bi
linmeyen, pederinin isminin Yeğyazar olduğuna delalet etmektedir. Ayrı
ca, kitabesinde, fakirlerin, yetimlerin ve dulların koruyucusu olduğu, ke
za üç oğlu bulunduğu ve 65 yaşında vefat ettiği kaydedilmiştir.
Bildiğimiz kadarıyla, mezar taşının kitabesi, Zartaryan tarafından neş
redilmemiştir. Metni, l 965'te rahmetli yayınCı, matbaacı ve kitapçı Ha
gop Aprahamyan-Seyhan'dan aldığımız, Zartaryan'ın Osmanlı mimarla
rına ait birçok notları ve bu meyanda Mimar Sinan'ın ( 1480'ler - 1 588)
bütün eserlerinin bir listesini ihtiva eden bir defterde bulunmaktadır.
Edirneli Agop Kalfa'ya ait iki kısımdan ibaret Ermenice bir makale
miz, 1 967 yılına kadar New York'ta neşredilen Hayasdani Goçnak (Erme
nistan Çanı) adlı haftalık derginin, 23 ve 30 Ağustos 1 958 tarihli nüsha
larında dercedilmiştir. İşbu yazıyı .hazırlarken, sözü geçen makale başlıca
kaynağımız olmuştur.
Yanılmıyorsak, Agop Kalfa'nın adı, Ermenice basılı ve yazma eserler
de ancak bir defa geçmektedir ki, o da şu münasebetledir: 1 2 Nisan 1 800
tarihinde Patrikhane'de yapılan bir mecliste, Başpiskopos Partoğimeos
Gabudikyan ( 1 749- 1 809) Eçmiyadzin gatoğigosu seçilmiştir. Ancak Ka
lust Piskopos Kumkapı'daki Meryem Ana Patrikhane Kilisesi'nde vaaz
verirken, Gabudikyan'ın rakibi Tavit Başpiskopos'un ( ?- 1 8 10) tahriki ile,
Gabudikyan aleyhinde konuşmuştur. Mükeakiben, yaptığından korkarak,
önce Darphane görevlisi Minas Amira'nın Ortaköy'deki evine sığınmış,
sonra da Beylerbeyi'ne giderek, Agop Kalfa'nın evinde birkaç gün saklan
mıştır. ı Bu hadiseden, mezkur şahısların, zamanının en nüfuzlu Ermenile
ri arasında bulundukları anlaşılmaktadır.
Tarafımızdan yapılan araştırmalar neticesinde, Agop Kalfa'nın aile ef
radı hakkında bilgiler elde etmek mümkün oldu. Kronolojik sıra ile bun
lardan birincisi, Balıklı Ermeni Mezarlığı'nda bulduğumuz ilk zevcesi Vo
ğida ile Sırapyon ve Garabed adındaki iki oğlunun müşterek mezar taşı
dır. Voğida'nın üç dörtlük ve iki oğlunun da birer kıtalık kitabelerinin al
tında, 25 Kasım l 775'te öldükleri kayıtlıdır. Voğida'nın kitabesinde geçen
"yeğeragan" (trajik) kelimesi, bir kaza veya salgın hastalık neticesinde ha
yatlarını kaybetmiş olduklarını düşündürmektedir. Keza, üçünün de aynı
tarihte vefat etmesi, bu hususta kanıt sayılabilir. İşbu tarihten iki veya üç
yıl sonra, l 778'de, İstanbul'da büyük bir kolera salgını vuku bulduğu bi
linmektedir. Başlangıcı 1 775 yılının son aylarına tesadüf edebilir. Zira ha-
1 47
zı şiddetli veba salgınları birkaç yıl devam etmiştir. Voğida'nın kitabesin
de, Agop Kalfa'nın Edirneli ve hassa mimarı olduğu zikredilmişt\f.
ikinci kaynağımız ise Üsküdar Surp Haç Kilisesi'nin sözünü �ttiğimiz
vaftiz kütüğüdür. Adı bilinmeyen ikinci zevcesinden doğan evlatlarının
ilk kaydı, 19 Aralık 1 792'de vaftiz edilen Takuhi adlı kızına aittir. Bura-.
da, aile papazı olarak, Samatya'daki Surp Kevork Kilisesi'nde görevli Tov
ma'nın adı geçmektedir. Bundan da, Agop Kalfa'nın daha önce o semtte
oturduğu anlaşılmaktadır. Esasen, birinci zevcesinin ve küçük yaşta ölen
iki oğlunun Balıklı Mezarlığı'nda gömülmüş olmaları, bu hususu kanıtla
maktadır. Birinci oğlu Yeğya 1 2 Ekim 1 796'da, ikinci oğlu Krikor 9 Tem
muz 1 799'da, üçüncü oğlu Harutyun ise 24 Mayıs 1 804'te vaftiz edilmiş
lerdir. Görüldüğü üzere, bu sonuncusu babasının ölümünden sonra doğ
muştur. Zira geçen asrın ortalarına kadar, Ermeniler çocuklarını iki veya
üç haftalık iken vaftiz ettiriyorlardı. Birinci zevcesinden ismi bilinmeyen
bir kızı daha vardır ki, yaklaşık 1 795'te, Ayan isminde bir Ermeni ile ev
lenmiştir.
Koca Agop Kalfa'nın, sırf Müslümanlarla meskun Beylerbeyi'ne yer
leşmesinin sebebine gelince, kanaatimizce, 1 777-1 778 (Hicri 1 1 9 1 - 1 1 92)
yıllarında burada Barok üslubunda inşa edilen Rabia Sultan veya iskele
Camii'nin, medresenin, imaretin ve hamamın kalfalığını ifa etmiş olma
sıdır. Tahsin Öz'e ( 1 887- 1973) göre,2 mimarı Mehmed Tahir Ağa ve bi
na emini de Mustafa Efendi'dir. Ancak, Barok stilindeki camilerin mi
marları umumiyetle Rum veya Ermeni olduklarından, birinci husus bizce
·biraz şüphelidir. Son sözü, şayet bugüne kadar muhafaza edilmişlerse ca
minin ve müştemilatının inşaat defterleri söyleyebilir.
1 48
Mimar Sinan'la llgili Bazı Açıklamalar *
• Tarih ve Toplum dergisinde (no. 22, Ekim 1985, s. 3 -4) "Okuyucu Mektupları" sayfa
sında yayınlanmıştır.
•• Nejac Göyünç, "Mimar Sinan'ın Aslı Hakkında", Tarih ve Toplum, no. 19, Temmuz
1985, s . 38-40; Hagop Sıvaslıyan, "Mimar Sinan'ın Kökeni Neden Tartışılır?", Tarih
ve Toplum, no. 19, Temmuz 1985, s. 4 1 -43 .
1 49
Saray-ı Hümayun'da tanınmış bir zat olduğunu ve bazı kitapları Türkçe
ye çevirmesi için, ünlü yazar Eremya Çelebi Kömürciyan'a ( 1 635- 1 695 )
telkinde bulunduğunu, "Venedik Mıkhitaristler Tarikatının Elyazmalar
Kataloğu"na ( Parseğ Yartabed Sarkisyan, Mayr Tsutsag Hayeren Tz:erak
rats Madenataranin Mıkhitaryants i Venedig, c. 1 , Yenedik, 1 9 14, s. 370) is
tinaden bildirmektedir. Muhtemelen bu iki isim aynı şahsa aittir. Zira,
Dugunciyan veya Düğüncüyan. Döğenci veya Düğüncü'nün çoğuludur.
Bu takdirde, Döğenci Kalfa'nın hassa mimarı olduğunu kabul etmek ge
rekir. Filhakika, müteakip asırlarda dahi, Saray-ı Hümayun nezdinde nü
fuzlu olan Ermenilerin ekseriyeti, hassa mimarlarıdır.
3 . 1 7. paragrafta, Prof. Göyünç çok uzaklara giderek, "Ulisa" veya
"Ulitsa" adının, Moğolcadan alınmış olduğunu beyan etmektedir. Halbu
ki, Kayseri Ermenileri arasında, günümüze kadar "tsa" ekli birçok kadın
ismi mevcuttur; mesela: Diruhitsa, Maritsa, Nuritsa, Sırpuhitsa vb.
4. Müteakip 1 8. paragrafta ise muharrir, "Bu kelimenin Kod N işan
okunması mümkün değildir" diyerek, Ahmed Refik Altınay ( 1 880- 193 7 )
ve İbrahim Hakkı Konyalı ( 1 894- 1 983 ) gibi otoritelerin derin bilgilerini,
en hafif bir tabirle küçümsemektedir. Sonra da, zoraki etimolojilerle, hiç
de muhtemel olmayan bazı isimler öne sürmektedir. Bilahare, bunların
Gregoryen Kilisesi'ne bağlanmış Türkler olabileceğini zannetmektedir.
Her ne kadar, bilhassa Anadolu'daki Ermeniler arasında, Türkçe kelime
ler ve tek tük adları, şahıs ismi olarak kullanılmışsa da, bu husus bunların
Türk asıllı olduklarına hiçbir surette delalet etmez. Çünkü, çok defa,
Türkçe isimler taşıyan Ermenilerin evlatları, halis Ermeni isimleri taşı
mıştır. Keza, aksi de varittir. Yani, halis Ermeni isimli kimselerin çocukla
rı Türkçe adlar taşımışlardır. Veyahut, erkeğin ismi Ermeni ismi, eşininki
ise Türkçe olmuştur. Bazen de tersine tesadüf edilmektedir. Bu memleket
te, ekseriyeti teşkil eden bir milletin isimlerini taşımak, hiçbir surette
onun ırkından olduğunu ispatlamaz.
Sözümü bitirirken, Mimar Sinan' dan sonra hassa mimarı olarak görev
de bulunan diğer Ermeni asıllı ustaların yaklaşık dörtte üçünün de Kayse
ri kökenli olduklarını hatırlatmak lazımdır.
1 50
( 1880- 1 94 1 ), 1 93 8'de New York'ta münteşir Hayasdani Goçnak (Erme
nistan Çanı} adlı dergide (no. 43, s. 1 024) dercedilen "Uzak Geçmişten
Tarihi Notlar" başlıklı yazısına rastgeldik. Burada, Ulisa adının Yeğisa
okunması gerektiği ve Yegisapet'in kısaltılmış şekli olduğu iddia edilmek
tedir. Yeğisa ismi bugün dahi Ermeniler arasında bayanlar için kullanıl
maktadır.
• İTÜ Mimarlık Fakülıesi Mimarlık Tarihi ı•e Restorasyon Ensıiıüsü Bülıeni'nde (no. 1 3-
14, Nisan 1 98 1 , s. 2 1 - 23) yayınlanmıştır.
152
kat başkanları Mıkhitar Abba'ya ( 1676- 1 749) veya lstepannos Başpiskopos
Melkonyan'a (öl. 1 800'de) yazılan mektuplar veyahut mektup ekstreleri
koleksiyonudur. Muhteviyatlarında, İstanbul tarihi için çok kıymetli ve
gün görmemiş bilgiler mevcuttur. Rahip Öevont Dayyan tarafından hazır
lanan ve 1930'da adı geçen tarikatın matbaasında basılan kitap elimize ge
çince, sayfa sayfa tetkik ederken, 201 . sayfada Rahip Hagop Çamçiyants'ın
tarikat başkanı Melkonyan'a muhatap, 18 Ağustos 1 759 tarihli bir mektu
buna tesadüf ettik. Muhteviyatında, Sultan III. Mustafa'nın ( 1 7 16- 1 773 )
Boğaziçi'nde Bebek'te yaptığı bir gezintiden ve Simeon Kalfa'dan bahsedil
mekteydi. Önce mektubun tercümesini sunuyoruz:
1 1 Ağustos Cumartesi günü, Padişah alayla Bebek'e gitti. Yollardaki halk çok
korku içinde idi. Bebek'te otururken, Kandilli'de, kıyıda, koyu kırmızı bir ev
gördü (zira Kandilli Bebek'in karşısındadır). Bu evi, Sultan Mahmud'un inşa
ettirdiği Yeni Cami'nin3 mimarı Kızıl4 Simon Kalfa yaptırmıştır. Çünkü Sul
tan Mahmud v� ondan sonra da Sultan Osman, bu yeri mimarlığına karşılık
olarak ihsanda bulunmuşlardı. imdi, Padişah bu evi görünce kime ait olduğu
nu sordu. Onlar da Siman Kalfa'ya ait olduğunu söylediler. Padişah da:
"Gavur,5 Müslümanlar arasinda niçin ikamet etmektedir?" dedi. Ve evin
anahtarlarını göndermesini emretti. Derhal ev sahibine tebligat yapıldığın
dan, evi boşalttı ve Ortaköy'de, Şöhretoğlu'nun bostanına nazır kızıl eve
naklolundu. Kandilli'deki evi satılıktır. Bazılarına göre, Sultan Bostancıba
şı'ya: " 1 5 kese verip sen al" demiştir. Fakat sahibi 18 kese talep etmektedir.
Bu sebeple, yeni ev yapmak veya evlerini tamir etmek isteyen Rumların ile
ri gelenleri arzularından vazgeçtiler. Onlardan birçoğu ve bilhassa kadınla
rı, serbestçe dışarı çıkmaktan dahi korkmaktadırlar.
İşbu satırların son paragrafı, Simeon Kalfa'nın Rum olduğuna dair bir
delil sayılabilir. Zira, şayet Ermeni olsaydı, mektubu yazan, Ermeniler ye
ni bina yapmaktan kaçınıyor veya dışarı çıkmaya korkuyorlardı, diyecek
ti. Bu bakımdan Rahip Dayyan'ın mektuba başlık olarak, "Sultan III.
Mustafa tarafından bir Ermeni mimarının başına gelen" cümlesini koy
ması hayretimizi mucip oldu. Bu da gösteriyor ki, son paragrafı dikkatini
celbetmemiştir.
Zakarya Aleksanyan adında diğer bir Mıkhitarist rahibi de, yine İstan
bul'dan tarikat başkanı Melkonyan'a yazdığı 19 Ağustos 1 759 tarihli
mektubunda, Sultan III. Mustafa'nın reayaya karşı husumetle davrandığı
nı kaydettikten sonra, misal olarak Buğdan beyinin başkapukahyasını, hir
halayık yüzünden astırdığını ve Simavon Kalfa'nın da Kandilli'deki yalı
sını zapt edip, Türklere verdiğini bildirmektedir.
1 5)
Bundan üç yıl kadar önce, Sayın Dr. Nevzat ilhan, Sayın Doç. Dr. Ay
da Arel'in 1 975'te İstanbul'da basılan 1 8. Yü:ıyıl Osmanlı Mimarisinde Ba
tılılaşma Süreci adlı eserini tarafımıza hediye etmek lütfunda bulunmuştu.
Bu eserde dahi Simeon Kalfa'nın Rum asıllı olduğu yazılı idi. Ancak, Sa
yın Pars Tuğlacı'nın tarafımıza verdiği izahata göre, müellif sırf adına isti
nat ederek Rum olduğunu kaydetmiştir. Halbuki Simeon adı eskiden be
ri Ermenilerde dahi kullanılmaktadır.
Binaenaleyh, Simeon Kalfa'nın Ermeni asıllı mı, yoksa Rum asıllı mı
olduğu hususunda içimizde bir tereddüt hasıl olmuştu. Ermeni olduğuna
dair eski Ermeni kaynaklarında herhangi bir vesika bulunmadığı için,
Rum olduğuna dair Rum kaynaklarında bir vesika bulmak gayesiyle, Rum
Patrikhanesi'ne müracaat etmeyi düşündük. Sayın Patrik Vekili Metropo
lit Melitinis Yuvakim, iki kaynak bildirmek lütfunda bulundu. Kendileri
ne burada dahi teşekkür ediyoruz.
Bunlardan birincisi, Athanasiu Komninu İpsilantu'nun, Ta meta tin
Alosin (Fetihten Sonra) adlı 1 789'da neşredilen eseridir (s. 75 1 ) . Burada
Katolik taraftarı Patrik V. Kirillos için şöyle denilmektedir:
18. asrın ortalarında, Türklerin nezdinde nüfuzlu olan muasır mimar, lstan
bul'da muhteşem Nuruosmaniye Camii'ni inşa eden ( 1 754) Simeon idi.
Hassa mimarı olan Simeon dahi, Komninos İpsilantis'in kaydettiğine göre,
karaktersiz patrik V. Kirillos'u destekledi.
1 54
Üsküdar'daki Selimiye Camii'nin Mimarı Kimdir? *
• Tarih ve Toplum dergisinde (no. 74, Şubat 1990, s. 2 1 -23 ) yayınlanmıştır. Makalenin
başında dergi editörü tarafıdan konmuş şöyle bir spot yer almaktadır:
"Değerli araştırmacımız Kevork Pamukciyan bu yazısında, bugüne kadar yapılan çe
şitli araştırmalarda mimarının kim olduğu konusunda bilgi verilmeyen Selimiye Ca
mii'nin mimarının hassa mimarı Foti Kalfa olduğunu belirterek, konuya açıklık geti
riyor. Pamukciyan'ın bu konuda sunduğu belge de bir hayli ilginç."
•• Kevork Pamukciyan, "Hassa Mimarı Edirneli Agop Kalfa", Tarih ve Toplum, no. 7 2 ,
Aralık 1989, s . 24-25. Bkz. EKTK, c. I I I , s. 1 46- 1 48.
1 55
üzerine beş kubbe ile örtülüdür. iki yönde mahfiller, tek şerefeli iki minare
ve iki katlı hünkar dairesi bulunmaktadır. Dört duvar üzerine oturan ve ete
ğinde Z4 pencere bulunan büyük kubbeyi köşelerindeki ufak kuleler destek
lemektedir. Caminin içi, mermer ve tahta oyma işçiliği bakımından zengin
dir. Mihrabı ve minberi somaki mermerden yapılmıştır. 1 964'te onarılmıştır.
156
tanbul, gerek Anadolu şehirleri ve gerekse Osmanlı tarihi için Ermeni
kaynaklarının ne kadar önemli olduğunu ispatlamaktadır.
Sözümüz burada sona ererken fermanın Ermenice metninin Türkçe
tercümesini aşağıda sunuyoruz. Türkçe kelimelerin imlasını aynen muha
faza ettik.
Pek muhterem İstambol Kadisi Efendimin, Segbanbaşi Efendimin ve İstam
bol Cizyedari Efendimin bilgilerine:
Daha önce, mühr-i hümayunumu, Krikor Bali ı 7 Kalfa 'nın vergiden muaf
tutulması zımnında, bana sunulan takririn üzerine koydum, tıpkı Foti Kal
fa'ya ihsan buyurulduğu gibi.
Mamafih, dilekçe sahibinin elindeki vergi muafiyetinin beratı diğer Hıristi
yan reayasına ihsan edilenlerin aynısı olduğundan, işbu rica kabul edilmedi.
Sözü geçen dilekçe sebebiyle, Divan-ı Hümayunumdan Foti Kalfa'ya veri
len beratın ve Maden tesmiye olunan Divanhane'den Krikor Kalfa'ya veri
len beratın kayıtlarını çıkardık. Buna göre sabık kadı benim pek muhterem
Yusuf'um, Foti Kalfa'ya lütfedildiği gibi, Krikor Kalfa'ya da bir ferman veril
mesini bir takrirle istirham eylemiştir.
Divan-ı Hümayunumun kayıtlarını tetkik ederek tevsik ettik ki, Foti Kalfa,
bir müddet önce, Üsküdar'daki Selimiye adı verilen caminin ve sair resmi bi
naların inşaatında görevlendirilmiştir. Bu gibi yapılarda, hizmeti ve sadakacı
ile şöhret kazanmıştır. Bizim saray ananelerine göre, bu gibi hizmetkarlara lu
tuflarda bulunmak adet olduğundan, Foti Kalfa'nın vergiden muaf tutulması
için kendisine bir ferman ihsan edildi ki, mensup olduğu cemaatı nezdinde
ün kazansın. İşbu irade-i seniye, benim selefim cennetmekan Sultan Musta
fa'nın mühr-i hümayunu ile tasdik edilmiştir. Keza, Hicri 1 224 yılı Rebiülev
velin gurresinde,18 benim mühr-i hümayGnumla da onaylanmıştır.
Krikor Kalfa için de, gereğinin ifası Divan-ı HümayGnumdan istirham ey
lenmişti. Mühr-i hümayun ile tasdik edilmiş bir ferman da Krikor Kalfa'ya
ihsan buyuruldu. Binaenaleyh, öncekilerin tam benzeri olarak, usulü veçhi
le, Maden adı verilen Divan'a bir ilmühaber yazıldı. Fermanın sadır olması
ve beratın tanıtılması için, irade-i seniyem Divan-ı HümayGnumdan Hicri
1 224 yılı Şevval ayı gurresindel9 ita kılındı.
Benim halihazırdaki pek muhterem kadım bana takdim ettiği takririnde be
yan ediyor ki, Krikor Kalfa'nın ifadesine göre, kendisine ihsan buyurulan
fermanım, Ortaköy'de vuku bulan bir yangın esnasında, evinin eşyaları ile
birlikte yanmıştır. Bundan ötürü yeni bir ferman istirham eylemiştir.
Ancak daha önce sadır olan bir irade-i seniyyeme göre, ihsan buyurulan fer
manlarımın yenilenmesine, İstanbul kadısı tarafından, hakiki kayıp sebep
leri hakkında tahkikat yapılmasına kadar müsaade edilmemektedir. Bina
enaleyh, keyfiyet saltanatpenahıma işar olundu. Böylece, Krikor Kalfa'ya
ihsan edilen fermanın yenilenmesi kararlaştırıldı.
1 57
Krikor Kalfa'yı, alelade insanlardan saymak mümkün olamayacağından ve
uzun yıllardan beri yaptığı hizmetlerde sadakacı ve dürüstlüğü ile şöhret ka
zanmış olduğunu nazar-ı itibara alarak, keza fermanının kaybı da tahakkuk
ettiğinden, mühr-i hümayunumla sadır olan tasdikname mucibince, baş
defterdarım pek muhterem Mehemmed Rauf Bey'e, Divan-i Hümayunum
da yeni bir fermanın tahriratını emrettim.
Divan-i Hümayunumdaki kayıtlara başvurarak tespit ettim ki, mezkur ta
rihte irade-i seniyyem sadır olmuştur. Binaenaleyh, işbu fermanımla, kendi
sine lutfettiğim vergi muafiyeti ve imtiyazlar, başkalarına raci olmamak ve
evveliyat yaratmamak şartiyle, vergi muafiyeti irademin, Divan-i Hümayu
numdan sadır olmasını tmrettim.
imdi, siz ey Mevlana, Segbanbaşi ve Isdambol Cizyedarı, Krikor Kalfa'nın
hizmetlerini mükafatlandırmak için, mensup olduğu cemaatin nezdinde,
kendisine şöhret kazandırmak gereği lüzumlu görüldü. Malum ola ki, şahsı,
oğulları ve iki hizmetkarları kanuni cizyeden, Divan masraflarından, cebri
ve keyfi vergilerden muaftırlar. Binaenaleyh, cizyedarlar onlara tezkere tek
lif etmeyecekler ve herhangi bir sebeple mahkemeye çağırmayacaklardır.
Hiçbir kimse, hiçbir suretle onların giydiği elbiseye, bindiği beygire veya
merkebe, kullandıklara alet ve edevata, bindiği kayığa karışmayacaktır. Es
bic,20 kol, cariye, bağ tarla, kasabiye, kürekci vs vergilerinden muaf tutul
muştur. Keza, askeri vergi de kendisinden talep edilmeyecektir. Bundan ma
ada, ikametgahı konak olarak kullanılmayacaktır. Kasem bina vergisi için
kendisine baş vurmayacaktır. Şahsi veya evine ait eşyalar için, gümrük ver
_gisi veyahut masdariyye2l talep edilmeyecektir. Bağının veya tarlasının
mahsulünü evine naklederken, devlet memurları iskelede veya sur kapıla
rında karşı gelmeyecekler veyahut harç talep etmeyeceklerdir.
Hiçbir devlet memuru cebren evine giremeyecektir. Üçüncü bir şahısla alış
veriş esnasında, şer'i mahkemelerinin müdahalesi icap ederse, kendi eli ile
şer'i kanunlarının müsaade ettiği yazılar veya vesikalar yazmış olmadığı tak
dirde hiçbir surette aleyhine dava açılmayacaktır. Mezkur şartlar altında,
dava�ı ancak Divan-ı Asaf22 huzurunda görülecek ve sair divanlar önünde
görül �eyecektir. Denizde veya karada seyahat ettiği takdirde, hiçbir kimse
ona mani olamayacaktır. Tehlikeli yerlerde ise devlet görevlileri onun refa
katine güvenilir şahıslar temin edecekler ki, sağ selamet tasarladığı mahale
yetişsin. Her bakımdan korunacaktır. Diğer taraftan, zeralar, mir-i miranlar,
kadılar, voyvodalar ve diğer görevliler kendisini sebepsiz olarak rahatsız et
meyecekler veya rahatsız edenlere yardımda bulunmayacaklardır.
İşbu fermanımı, mezkur selahiyetleri teyid etmek üzere lutfettim. Binaena
leyh, irade-i seniyyemin hükümlerine boyun eğmek ve karşı gelmekten ka
çınmak zaruridir.
Hicri 1 227 yılı Rebiülevvel ortasında sadır oldu.
158
l. Selçuk Batur, "Üsküdar'da Selimiye Camisi", Ord. Prof. lsmail Hakla Uzunçar-
şılı'ya Amıağan içinde, Ankara, 1 976, s. 376.
2. Halil Edhem, Camilerimiz, İstanbul, 1 932, s. 9 1 .
3. Tahsin Öz , lsıanbul Camileri, 2. baskı, Ankara, 1 987, c . il, s . 58.
4. Ayda Arel, 1 8 . YüZ:Yıl lsıanbul Mimarisinde Batılılaşma Süreci, İstanbul, 1975, s. 90.
5. Orhan Bayrak, Türkiye Tarihf Yerler Kılavuzu, ikinci baskı, İstanbul, 1 982, s.
336.
6. Hikmet Ülgen, lstanbul Camileri, İstanbul, 1 966, s. 9 1 .
7. Godfrey Goodwin, A History of Ottoman Architecture, Londra, 1 97 1 , s . 413.
8. Orhan Bayrak, age, s. 336.
9. Doğrusu 1 804 olacaktır.
10. Tahsin Öz, age, c. il, s. 58.
1 1 . Ayda Arel, age; s. 90.
1 2. Müteakip iki paragraftan sarf-ı nazar edilmiştir.
13. Vahan Zartaryan, Hişadagaran (Abide), İstanbul, 1 910, c. !, s. 1 63a.
14. Miladi 1 8 1 2 Mart.
15. Avedis Berberyan, Badmuıyun Hayots (Ermeniler Tarihi), İstanbul, 1 87 1 , s.
449.
16. Godfrey Goodwin, age, s. 413.
17. Kendisi gibi hassa mimarı olan pederinin adıdır. 1 94S'te Üsküdar Ermeni Me
zarlığı'nda bulduğumuz mezar taşının kitabesine göre, Kayseri'nin Derevank kö
yünden olup 1 803'te vefat etmiştir.
18. Miladi 1809 N isan.
19. Miladi 1 809 Kasım.
20. Beygirle ilgili bir vergi olmalıdır.
2 l. Tanzimat'tan önce, şaraptan ve sair içkilerden alının vergi.
22. Sadrazamın mahkemesi.
1 59
Foti Kalfa'ya Dair İki Kaynak Daha *
ikinci Mahmud tahta geçince, hassa mimarı Krikor Balyan'a, Beşiktaş Sa
rayı'nı onarım görevini verdi. Bu onarıma, Londra sefiri Yusuf Agah Efendi
de katıldı. 1 809 yılında, mimar Hafız Mehmed Efendi, Foti Komyanoz,2
Yorgi ve Todori kalfaların işbirliği ile onarım inşaatına başladı.
• Tarih �·e Toplum dergisinde (no. 75, Mart 1 990, s . 2) "Okuyucu Mektupları" sayfasın
da yayınlanmıştır. Aynı dergide (no. 74, Şubat 1 990, s. 2 1 -23) yayınlanan " Ü skü
dar'daki Selimiye Camii'nin Mimarı Kimdir?" başlıklı makaleye ( Bkz. EKTK, c . lll,
s. 1 5 5 - 1 59) katkı niteliğindedir.
1 60
mezkur caminin mimarının Mehmed Tahir Ağa ve bina emininin de Ali
Ağa olduğu işar edilmiştir.4 Cami Barok üslubunda inşa edildiği için, mi
marının Simeon Kalfa olması kanaatimizce daha muhtemeldir. Zira, Nu
ruosmaniye Camii de aynı mimari tarzda yapılmıştır.
Bu vesile ile, Simeon Kalfa hakkında, İstanbul Teknik Üniversitesi,
Mimarlık Tarihi ve Restorasyon Enstitüsü'nün bülteninde bir yazımızın
dercedildiğini de kaydetmeyi, ilgililer için faydalı görüyoruz ["Nuruosma
niye Camii'nin Mimarı Simeon Kalfa Hakkında", ITO Mimarlık Fakülte
si Mimarlık Tarihi ve Restorasyon Enstitüsü Bülteni, no. 13- 14, Nisan 1 98 1 ,
s. 2 1 -23. Bkz. EKTK, c. III, s . 1 5 2 - 1 54 -Ed.].
Keza, İzmir Alman Arkeoloji Enstitüsü'nün müdürünün kızı, Sayın Pia
Hochhut'un da, Berlin'de müteveffa Klaus Schwarz tarafından neşredilen
Die Moschee Nuruosmaniye in lstanbul adlı değerli bir monografisi vardır.
Apoyevmatini gazetesinin yazı işleri müdürü Sayın lstefan Papadopu
los'a göre, Foti Kalfa'nın soyadının doğru şekli "Komyanos" yerine "Kom
nenos" olmalıdır. Bu hususu nazar-ı itibara alarak, onun, 1 2. yüzyılda Bi
zans tahtında hüküm süren Komnenos Hanedanı'mn ahfadından olduğu
düşünülebilir.
Yine Papadopulos'a göre, Simeon Kalfa'nın soyadı da, Komnenos ve
ya Komyanos'tur. Değerli yazarın emin olmadığı işbu bilgi şayet doğru ise
bu takdirde Foti Kalfa, Simeon Kalfa'nın oğlu da olabilir.
İşbu kısa makalemiz burada sona ererken, Foti Komnenos Kalfa hak
kında, aziz dostumuzun, Rumca kaynaklardan maalesef hiçbir malumat
elde edemediğini de beyan etmek istiyoruz.
161
İzmit Saat Kulesinin Mimarı Kimdir? *
Derginizin 1 995 Şubat sayısında (no. 1 34, s. 32-38), Sayın Emre Dö
len'in "Kartpostallarla Geçmişte İzmit" başlıklı yazısı yayınlanmıştı. Maka
lenin 36. sayfasında, 1902'de inşa edilmiş görkemli Saat Kulesi hakkında
verilen bilgiler beni yakından ilgilendirdi. Zira, kulenin mimarının Vedat
Bey olduğu kaydedilmişti ki, şüphesiz Vedat Tek ( 1873 - 1 942) olacaktır.
Fakat, gerek AnaBritannica ansiklopedisinde (c. 20, s. 484-485 ) , gerek
se Dünden Bugüne lstanbul Ansiklopedisi'nde (c. 7, s. 232) dercedilen biyog
rafisinde, eserleri arasında İzmit Saat Kulesi'nin kaydı yoktur. Keza, Arki
tekt dergisinin 1993 Mayıs sayısında, İzmit hakkında çıkan bir makalede
dahi (s. 9 1 ), kulenin mimarının adına tesadüf edilmemektedir. Ancak, Yurt
Ansiklopedisi'ndeki "Kocaeli" maddesinde Vedat Bey'in ismi zikredilmiştir.
Binaenaleyh, yazarın bu bilgiyi işbu kaynaktan aldığı anlaşılmaktadır.
Hakikatte ise adı geçen kulenin mimarı Mihran Azaryan'dır. Bu hu
sus, bizzat mimarın oğlu, müteveffa dostumuz, yazar Nubar Azaryan
( 19 1 3 , lzmit- 1 99 1 , İstanbul) tarafından açıklanmıştır. Binaenaleyh, bir
yanlışlık mevzubahis olamaz.
Azaryan, 1914- 1915 yıllarında inşa edilen Büyükada vapur iskelesinin
de mimarıdır (Dünden Bugüne lstanbul Ansiklopedisi, c. il, s. 353 ).
Şişli Ermeni Mezarlığı'ndaki kaydına göre, M ihran Azaryan 1 876'da
İzmit'te doğmuş ve 28 Mayıs 1 952'de lstanbul'da vefat etmiştir. lstan
bul'dan mezun olan, B�ıhçecik'te ve şehrimizde birçok binalar inşa eden
ve yaklaşık 1 905'te ölmüş olan, Bedros Kalfa Azaryan'ın oğludur. Kız kar
deşi Yeğisapet ( 1 867- 1 947) de, rahmetli değerli araştırmacı ve müterdm
Hrand Der-Andreasyan'ın ( 1 892 - 1 978) pederi Mihran Der-Andreasyan'la
( 1 860- 1 902) evlenmiştir.
Mihran Azaryan'ın kızı Zaruhi, eğitimci, riyaziyeci ve şair Hampartzum
Harutyunyan'la ( 1 893, Harput-29 Ocak 1962, İstanbul) evlen� iştir. Şiir
lerinde "Zohagan" mahlasını kullanan şair, 1953'ten ölümüne kadar, Gala
ta'daki Getronagan Lisesi'nin müdürlüğünde bulunmuştur.
Büyük oğlu Bedros Azaryan ise hayatta olup halen ABD'de yaşamaktadır.
1 62
1 7. Yüzyıl İstanbul'unda
Ermeni Asıllı Mimar ve Kalfalar*
1 63
miştir ve dış duvarlardaki Kitab-ı Mukaddes'ten alınan kabartma resimle
riyle bütün dünyada eşsizdir. Altıncısı, 989- 1 00 1 yılları arasında dünyaca
meşhur başmimar Dırtad tarafından inşa edilen Ani'deki katedraldir. Bu
kilise de bin yıldan beri bütün tabiat afetlerine ve bakımsızlığına rağmen,
1 3 1 9 depreminde yıkılan kubbesi haricinde ilk inşa şeklini bugüne kadar
muhafaza etmiştir. Bu vesileyle, şu hususu da kaydedelim ki, İstanbul'un
989 yılı büyük depreminde yukarıdan aşağıya ikiye bölünen Ayasofya'yı da
işbu dahi başmimar Dırtad eskisinden daha mükemmel bir tarzda onar
mıştır.
Ermeni mimarisinin orijinal bir numunesi de, Erivan'ın 40 km güne
yinde bulunan ve 1 3 . yüzyılda inşa edilen Keğart Manastırı'dır ki, külliye
yi teşkil eden kiliselerden ikisi, kaya içinde oyulmuştur. Bunların bir ben
zeri de Erzurum civarında bulunmaktadır.
Ermeni mimarları, hisar, köprü, kervansaray vb inşaatlarda dahi başa
rılı olmuşlardır. Anadolu'nun Selçuklular tarafından fethinden ve Os
manlı İmparatorluğu'nun kuruluşundan sonra da mimarlıkta önemli bir
rol oynamışlardır.
Anadolu'da faaliyette bulunan şöhretli eski Ermeni mimarlardan bazı
ları şunlardır:
Boğos: Vitali Cuinet'ye göre, Hicri 648 (M. 1 25 1 ) yılında Tozanlı
Nehri'nin üzerinde inşa edilen, dört veya beş kemerli köprünün mühen
disidir. !
Kayluk veya Keluk: 13. yüzyılda yaşamıştır ve ihtida etmiştir. 1 25 1 'de
inşa edilen Konya'daki İnce Minareli Medrese'nin, 1 258'de Larende'deki
caminin ve yaklaşık 1 260'ta Nalıncı Mescidi'nin mimarıdır.2
Yeğyazar Kalfa: 1 5 . yüzyılda yaşamıştır. 1 4 1 4-24 yılları arasında Sul
tan Çelebi 1 . Mehmed tarafından inşa ettirilen Bursa'daki Yeşil Cami'nin
ve Türbe'nin mimarıdır.3
Mimar Diradur: 1 7 . yüzyılda yaşamıştır. 1 980'de Van'da vuku bulan
büyük depremden sonra, aynı yıl tarafımızdan okunan büyük kapının üze
rindeki kitabeye göre 1648'de Varak'taki Surp Haç Manastırı'nı onarmıştır.
lstepannos veya Panos: 18. yüzyılda yaşamıştır. Hamaloğlu Ahmed
Paşa'nın dostu olmuştur ve Urfa' da beş cami inşa etmiştir.4
İstanbul'a gelince, 1 5 . ve 16. yüzyıllarda Ermeni tarihi kaynakları kı
sır olduğu için, bu dönemlerde burada faaliyette bulunan Hıristiyan Er
meni mimarlara tesadüf edilmemektedir. Şüphesiz mühtedi Ermeni mi
marları olmasına rağmen, bunlardan ancak dahi sanatkar Koca Sinan
1 64
( 1490- 1 588) bilinmektedir. Mimar Sinan'ın Ermeni asıllı olduğunu, ün
lü tarihçi Ahmed Refik Altınay ( 1 880- 1 93 7 ) meydana çıkarmıştır. Dev
let Arşivi'nden bulup, Türk Tarih Encümeni Mecmuası'nın yeni seri l . sa
yısında ( 1930 Haziran- 1 93 1 Mayıs, s. 1 0) neşrettiği, 9 Ramazan 98 1 (Mi
ladi 2 Ocak 1 574) tarihli Akdağ kadısı Hüseyin Çavuş'a gönderilen bir
emirnamede, Mimar Sinan'ın üç akrabasının Kıbrıs'a sürülmemeleri talep
edilmiştir. Birincinin adı Sarıoğlu Dügenci'dir. Rahmetli araştırmacı dos
tumuz Bimen Zartaryan'a ( 1880- 1 956) göre, bu ismin kelime manası,
buğday döven aletler imal eden demektir.5 Filhakika, eskiden bilhassa
Kayseri Ermenileri arasında, Türkçe birçok kelime şahıs ismi olarak kul
lanılmıştır. Görüleceği üzere, 1 7 . yüzyılın sonlarında, aynı ismi taşıyan bir
Ermeni hassa mimarının mevcudiyeti de, Mimar Sinan'ın Ermeni asıllı
olduğunu kanıtlamaktadır. Binaenaleyh, bazı araştırmacıların hala ona
başka asıllar atfetmesi yersiz ve manasızdır. İkinci isim Ulisa'nın doğru
şekli Hulitsa olacaktır ki, Hulyane'nin Kayseri Ermenileri arasında kulla
nılan şeklidir. Zira, bu yöredeki Ermeniler bazı kadın isimlerinin sonuna
"tsa" ekini ilave etmişlerdir. Mesela, Nuritsa, Maritsa, Sırpuhitsa vb gibi.
Üçüncü, N işan adı ise eskiden beri sırf Ermeniler arasında görülen Erme
nice bir isimdir. Kelime manası işarettir ve Hazreti İsa'nın haçı için de
kullanılmıştır. Mimar Sinan'ın Müslüman ettirdiği kardeşinin adının da
Mikayel olduğu Devlet Arşivi'nden tespit edilmiştir.
lslam Ansiklopedisi'nin yeni Leiden baskısındaki "İstanbul" maddesine
göre, 1 604'te İstanbul'da 1 5 kadar Hıristiyan mimar mevcuttu.6 Bunların
yaklaşık yarı yarıya Ermeni ve Rum olduklarını kabul edebiliriz.
Bugüne kadar, Ermeni kaynaklarından, 1 7. yüzyılda İstanbul'da faali
yette bulunan, 1 9 adet Ermeni asıllı hassa ve sair mimar ve kalfa tespit
edebildik. Bunlar hakkında elde ettiğimiz bilgileri, aşağıda alfabetik sıra
ile sunuyoruz.
Arakel Kalfa
Kayseri'de doğup İstanbul'da yaşamıştır. Oğlu Kapriyel, 1673 'te ölüp
Balıklı Ermeni Mezarlığı'na gömülmüştür. Yaklaşık 1 950'de mezar taşına
rastgelmiştik.
1674'te, muhtemelen ölen oğlunun hatırasına, Balat'taki Surp Hıreş
dagabeJ Kilisesi'nde istinsah edilen Haysmavurk (Azizlerin Biyografileri)
adlı yazma bir eseri, Kayseri'nin Muncunus köyündeki Surp Hıreşdagabed
Kilisesi'ne hediye etmiştir. Muhtıra kısmında, kendisinin, pederi Gira-
1 65
gos'un, annesi Mıtkhali'nin, zevcesi Hıripsime'nin, oğlu Kapriyel'in ve
kızı Nazlı'nın adları zikredilmiştir. Zevcesi Hıripsime, Vlanga veya Lan
ga'da bulunan Çinili Hamam'ın karşısındaki mülk evini, 1 Mart l 7 1 8'de
Kudüs Ermeni Patrikhanesi'ne vakfetmiştir. Zevcesi de 1 Aralık 1 7 1 9'da
ölmüştür.
KAYNAKLAR
Kevork Pamukciyan, "Balıklı Ermeni Mezarlığı Kitabeleri" (Ermenice, yayınlanma
mış çalışma); Luys (Işık, dergi ), İstanbul, 1 906, s. 9 1 1 ; Ermeni Patrikhanesi Ar
şivi'nin 1 643 no'lu defteri; Arşag Alboyacıyan, Badmuryun Hay Gesaryo (Kay
seri Ermenileri Tarihi), Kahire, 1 937, c. il, s. 1 876.
Asdvadzadur Kalfa
Ünlü hassa mimarıdır. "Bolbolci" lakabıyla da anılmıştır. Divriği'de
doğup, 1 600-30 yılları arasında İstanbul'da faaliyette bulunmuştur.
1 608'de Tekirdağ'daki Ermeni göçmenlerine faydalı olmuştur. 1 6 1 0- 1 6 1 7
yıllarında Sultan Ahmed Camii'nin inşaatına katılmıştır. Sultan il. Os
man'ın döneminde ( 1 6 1 8 - 1 622) sarayda çok nüfuzlu olmuştur. 1 628'de,
bir yıl önce Ermenilere teslim edilen ve Bizans zamanından kalma, Ayia
Strati adlı metruk bir ibadethane olan Balat'taki Surp Hıreşdagabed Kili
sesi'nin onarımının ruhsatını temin etmiştir. Bu vesile ile, Kemahlı Rahip
Krikor kendisinden sitayişle bahsetmektedir. Vezir Tıryaki Hasan Pa
şa'nın ( ?- 16 1 1 ) da yakın dostu olmuştur.
KAYNAKLAR
Hrand Asadur, "Gosdantnubolso Hayerı yev frents Badriark�erı" Ostanbul Erme
nileri ve Patrikleri), lntartzag Oratsuyts Azkayin Hivantanotsi (Milli Hastane'nin
Mufassal Takvimi [Surp Pırgiç Hastanesi Salnamesi)) , İstanbul, 1 90 1 , s. 88 ve
92; Harutyun Mırmıryan, Masnagan Badmutyun Hay Medzadunneru (Ermeni
Zenginlerinin Kısmi Tarihi), İstanbul, 1 9 1 0, s. 24; Eremya Çelebi Kömürciyan,
lsdanbolo Badmutyun (!stanbul Tarihi), Viyana, 19U, c. l, s. 3 1 2; Rahip Ke
mahlı Krikor, Jamanagakrutyun (Kronloji), Kudüs, 1 9 1 5 , s. 1 88, 202 ve 552;
Sarkis Paçacıyan, Rodoswyi Hayerı (Tekirdağ Ermenileri) , Sofya, 1 929, s. 29.
Bali Kalfa
Hassa mimarıdır, ancak eserleri bilinmemektedir. 1 4 Mayıs 1 700'de,
Kudüs Ermeni Patriği Amidli (Diyarbakırlı) Minas Başpiskopos'un Erme
nice "Ruzname"sinde adı geçmektedir. Verilen bilgilerin tercümesini aşa
ğıda sunuyoruz.
1 66
Sabah erkenden Sulumanastır'dan (Samatya) kalktık ve kayıkla Vezir'in
yalısına gittik. Saltanat kayıkları da bizimle �eraber Begdere'ye (Büyükdc
re) geldiler. Oradan Valide'yi (Sultan) gemilerle getirdiler. Dönüşte bizim
le şarap sefası (yapıldı). İki defa bahçede oturduk. Hürmet Bali Kalfa'ya ma
tuftu. Mümessil Rahip Haçadur, Baba Kiro, Gomidas, Bahşi ve bizim çocuk
lar (da vardı). Akşama kadar hava bulutlu idi. Kayıkların ücretini ve diğer
bütün masrafları Bali Kalfa kesesinden ödedi. Akşamüstü Surp Kevork Ki
lisesi'ne geldik.
KAYNAKLAR
Eremya Çelebi Kömürciyan, Orakrutyun (Ruzname) , Kudüs, 1 939, s. LXXXII.
Bali Usta
1 3 Mayıs 1 653'te Eremya Çelebi tarafından zikredilmiştir. Verilen bil
giye göre, Rahip Yeğyazar (sonradan Kudüs Patriği ve Eçmiyadzin Başpat
riği, 1 6 10- 1 69 1 ) kendisini, manastırın inşaatı için göndermiştir. Bu mak
sada, Eremya Çelebi de Usta Bali'yi Kuzguncuk semtine götürmüştür. Us
ta kelimesi, eskiden mimar veya kalfa manasıyla da kullanılmıştır.
KAYNAKLAR
Kömürciyan, Orakruryun, s. 39.
KAYNAKLAR
Eremya Çelebi Kömürciyan, Badmutyun Hıragivnan Gosdantnubolso ( 1 660 Darvo)
(İstanbul'un Yangın Tarihi) , lstanbul, 1 99 1 , s. 1 2, 6 1 -63, 1 22, 1 23.
KAYNAKLAR
Alboyacıyan, Badmutyun Hay Gesaryo, c. il, s. 1 927-28; Rahip Nerses Aginyan,
Eretnya Çelebi Kömürciyan, Viyana, 1 933, s. 132; Eremya Çelebi Kömürciyan, ls
tanbul Tarihi, lstanbul, 1952, s. XXVI; Pamukciyan, "Balıklı Ermeni Mezarlığı ... ";
Ermeni Patrikhanesi Arşivi'nin 1 643 no'lu defteri.
Mimar Haçadur
Adı 1 690 tarihli bir çeşmenin kitabesinde geçmektedir. Yeri kaydedil
memişse de, İstanbul olması muhtemeldir. Bilnen Zartaryan da kendisini
36 sıra numarasıyla zikretmiştir.
KAYNAKLAR
Püzantion (Bizans, gazete) , lstanbul, 1 7/30 Kasım 1 9 14; Dr. Yahram Torkomyan,
Hay Pıjışgagan Artwnakrapanutyun (Ermenice Tıbbi Kitabeler), Venedik, 1 93 1 ,
s . 45; Bimen Zartaryan, "Ermeni Mimarlar Listesi" (elyazma, arşivimizde) .
Haçer Kalfa
Balat'taki Surp Hıreşdagabed Kilisesi'nin 1 628 yılı onarımının, Musa
Kalfa ile birlikte mimarıdır. Kudüs'teki Surp Hıreşdagabed bahçesinin bi
tişiğinde muhteşem bir konağa malik olmuştur ki, yaklaşık 1 730'da yeni
den yapılmıştır.
KAYNAKLAR
Asadur, Gosdantnubolso Hayerı , s. 92; Norayr (Baş)Piskopos Boğaryan, Mayr
. . .
1 68
Hıdır Kalfa
Hassa mimarıdır. Vezir Abaza Hasan Paşa'nın ve Bayram Paşa'nın dos
tu idi. Kudüs'teki Dzırazadik (Eğri Paskalya) kargaşalıkları sebebiyle, Is
tanbul'da 1 634 yılı Nisan ayında idam edilen Papaz Der Minas ve Alaca
cı Sefer'in cesetlerini Abaza Paşa'dan istemişse de, arzusu yerine getiril
memiştir.
KAYNAKLAR
Rahip Kemahlı Krikor, ]amanagakrutyun, s. 2 7 1 ; Dikran Savalanyants, Badmutyun
Yerusağemi (Kudüs Tarihi), Kudüs, 1 93 1 , c. II, s. 586.
•
Hüdaverdi Kalfa
5 Ağustos 1 649'da, lstanbul'dan gemi ile Kudüs'e hareket eden hacı
namzetlerinin ileri gelenleri arasında, Eremya Çelebi tarafından zikredil
miştir.
KAYNAKLAR
Kömürciyan, Orakrutyun, s. 7.
Krikor Kalfa
Aslen Bayburtludur. Araştırmacı Serge Gabriel'e göre, 1 595- 1 603 yıl
ları arasında, Sultan III. Mehmed'in en ünlü hassa mimarlarından biri ol
muştur.
KAYNAKLAR
Serge Gabriel, "Qui est l'Architecte Sinan?" ( Mimar Sinan Kimdir?), Abaka ( İsti.k
bal, gazete), Montreal, 17 Eylül 1990, s. 8.
Musa Kalfa
Balat'taki Surp Hıreşdagabed Kilisesi'nin 1 628 yılı onarımının iki mi
marından biridir.
KAYNAKLAR
Asadur, Gosdantnubolso Hayen . , s. 92; Melkon Asadur, Yerektaryan Badmuıyun
. .
Palakyan, Kapriyel
Ağaton ailesinin ceddidir. Yaklaşık 1 670'te Palu'dan lstanbul'a hicret
etmiştir. Şahsi çabalarıyla hassa mimarlığına kadar yükselmiş ve Sultan il.
1 69
Süleyman'ın ( 1687- 1 690) dostu olmuştur. Ancak, onun ölümünden son
ra, düşmanlarına izini kaybettirmek için, asrın sonlarında Yalova'ya yer
leşmiştir. Orada ölümüne kadar ziraatle meşgul olmuştur. Oğlu Baron Ya
lova'da bir çiftlik tesis etmiştir. Bimen Zartaryan'a göre, Kapriyel Kalfa
1 720 yılına kadar hayatta idi.
KAYNAKLAR
Dr. Nazaret Dağavaryan, Krikor Agaıon, Venedik, s. 7-8; Kevork Mesrob, Haygaran
(Ermenilik), Sofya, 1 93 1 , s. 253-254; Bimen Zartaryan, "Nevşehirli Damad İb
rahim Paşa" (Ermenice), Marmara, 25 Eylül 1 945.
Şahin Kalfa
Din adamı olmamasına rağmen, 1 690-92 yılları arasında patrik kay
makamı görevinde bulunmuştur. Kudüs Patriği Amidli Minas, kendisini
hem "kalfa", hem de "patrik" unvanıyla anmıştır. Eremya Çelebi de "pat
rik" olarak zikretmiştir. Hrand Asadur ise, onu "Hamamcı" lakabıyla kay
detmiştir. Bundan, hamam inşa eden bir kalfa olduğu anlaşılmaktadır.
KAYNAKLAR
Kömürciyan, Orakrutyun, s. CV, 482; Asadur, Gosdantnubolso Hayerı . . . , s. 1 1 2.
Şirin Kalfa
Oğlu Harutyun ve yakınları, 1 67 1 'de, Kayseri'nin kasabalarından To
marza'daki Surp Asdvadzadzin Manastırı'na bir aziz resmi hediye etmişlerdir.
KAYNAKLAR
Püzantion, no. 2552; Alboyacıyan, Badmutyun Hay Gesaryo, c. 1, s. 101 1 .
KAYNAKLAR
Ari Araradyan (Ararat'ın Nuru, dergi), İzmir, 1 854, s. 1 23 - 1 25 ; Alboyacıyan, Bad
mutyun Hay Gesaryo, c. i l , s. 1 928-1 929; Zora Kasapyan, "Tosunents Arzuman
Kalfa", Hayasdani Goçnak (Ermenistan Çanı, dergi), New York, 1 968, s. 229.
1 70
Vartan Kalfa
İşbu mimar, Bimen Zartaryan tarafından hazırlanan ve halen arşivi
mizde bulunan elyazma kronolojik bir Ermeni mimarları listesinde, 4 1 sı
ra numarası ve 1 683 tarihiyle zikredilmiştir. Yeri kaydedilmemişse de, ya
nındaki mimarlar İstanbul'da faaliyette bulunduğu için, kendisini de ma
kalemize dahil ettik.
Zakarya Kalfa
Pederinin adı Krikor, annesinin adı Padik, zevcesinin adı Yeğisapet'tir.
Hovhannes adlı oğlu ile Boğos, Yeğya, Sahak ve Asdvadzadur adlı dört
kardeşi de bilinmektedir.
1 654'te Ankara'daki Surp Asdvadzadzin Manastm'na elyazma bir ki
tap, 167 1 'de ise Kandiye'deki Surp Garabed Kilisesi'ne bir İncil hediye et
miştir. Ağustos 1 680'de İstanbul'da vefat eden Culfah Başpatrik iV. Ha
gop'un eskiden Pangaltı Ermeni Mezarlığı'nda ve l 940'tan beri de, Gala
tasaray'daki Üç Horan Ermeni Kilisesi'nde bulunan lahdini hazırlamıştı.
Kendi ismiyle eskiden bir vakfı da mevcuttu.
KAYNAKLAR
Kömürciyan, Isdanbolo Badmuryun, c. 1, s. l 75, c. Il, s. 602; Hagop Varjabedyan,
Harüramya Hopelyan Mayr Yegegetstıo (Patrikhane Ana Kilisesi'nin Yüzüncü Yılı
J übilesi), İstanbul, l 928, s. 62; Papken Gatoğigos Güleseryan, Tsutsag Tzerakrats
Angurio Garmir Vanuts Yev Şırçagayits, ( Ankara Garmir Manastırı'ndaki ve Ci
varındaki Elyazmalar Kataloğu), Antilyas, l 957, sütun 769.
Zümbül Kalfa
Kayseri'nin N irze köyünde doğmuştur. Hovhannes adında bir oğlu ol
muştur ki, bunun da oğlu Hovsep Başpiskopos, 1 75 l'de Tokat Ermenileri
ne ruhani reis atanmış ve 1770'te İstanbul'da vefat ederek, Pangaltı Mezar
lığı'na gömülmüştür. 1940'ta kabir taşı Şişli Mezarlığı'na nakledilmiştir.
KAYNAKLAR
Mıgırdiç Piskopos Ağavnuni, Miapank yev Aytseluk Hay Yerusatemi (Ermeni Ku
düs'ün Mensupları ve Ziyaretçileri) , Kudüs, 1 929, s. 392; Arşag Alboyacıyan,
Badmutyun Yevtogyo Hayots (Tokat Ermenileri Tarihi), Kahire, 1952, s. 658.
171
3. Teotik (Teotoros Lapçinciyan) , Amenun Daretsuytsı (Herkesin Yıllığı), İstan
bul, 1923 , s. 2 1 4.
4. Kevork Pamukciyan, Gensakragan Noter Hayots Masin (Ermeniler Hakkında
Biyografik Notlar, yayınlanmamış çalışma).
5. Bimen Zartaryan, "Cardarabed Medzın Sinan" (Mimar Koca Sinan) , Kırbani
Daretsuys (Cep Takvimi), İstanbul, 1 932, s. 206.
6. Maddenin tİi;münün fotokopisini 20 yıl kadar önce Hollanda Arkeoloji Enstitü
sü Başkanı Sayın Van Donzel tarafımı�a lütfetmişti. Ancak, 19 Aralık 1 982'de
vuku bulan evimizin yangınında. kül olduğu için, tam referans veremiyoruz.
7. Eremya Çelebi'nin lstanbul Tarilıi'nde adı sehven Dügüncıyan olarak kaydedil
miştir.
1 72
Ünlü Hassa Ressamı Rapayel ve Eserleri *
• Tarih ve Toplum dergisinde (no. 40, N isan 1 987, s. 28-33) yayınlanmıştır. Makalenin
1 73
ma Kitab-ı Mukaddes'i, Kumkapı semtinin yakınında bulunan Hisardi
bi 'ndeki Surp Sarkis Kilisesi'nde minyatürlerle süslemiştir.4 1 653'te ise
Yeğyazar namında bir rahip ressam, Galata'da Meryem Ana'nın yağlıbo
ya bir tablosunu hazırlamıştır ki, 20. asrın başlarında Ergani'deki Partzra
hayyats Surp Asdvadzadzin Manastırı'nda bulunmakta idi.5 Müteakiben,
aynı asrın ortalarında, Margos isminde ünlü bir minyatürist ve ressam ye
tişmiştir. Cemaat işleri ile ilgili olarak, Eremya Çelebi Kömürciyan
( 1 63 7 - 1 695) tarafından da birkaç defa zikredilmiştir.6 Yine tanınmış bir
minyatürist olan oğlu Kapriyel Tıbir'le birlikte, tarihçi Garabed Basmaci
yan ( 1 864- 1 94 2) tarafından, hassa ressamı oldukları beyan edilmiştir. 7
Filhakika, Kapriyel Tıbir'in Ermenice manzum mezar taşı kitabesinde,
"Milletlerin medar-ı iftiharı idi" denilmektedir. 1 950 sırasında, Balıklı Er
meni Mezarlığı'nda tarafımızdan meydana çıkarılan müşterek mezar taşı
nın kitabelerine göre, pederi 1676'da, oğlu ise 17 l Z'de vefat etmiştir.
1 686'da tarihçi Kanakerli Zakarya Sargavak ( 1 627- 1 699) , dostları ara
sında İstanbullu alim Eremya ile delikanlı oğlu, ressam ve minyatürist
Mağakya'yı zikretmektedir. Aynı yılda, Eçmiyadzin Gatoğigosu 1. Naha
bed'in ( 1 691 - 1 705) , henüz gatoğigos olmadan, yazma Kitab-ı Mukad
des'ini de o tezyin etmiştir ki, bugün Erivan Devlet Elyazmalar Kütüpha
nesi'nin (Madenataran) 349 no'lu elyazmasıdır.8 Yukarıda adı geçen
Eremya ise Kömürciyan'dır.
Kömürciyan ailesinin nezdimizde bulunan yazma şeceresine göre,
1662'de doğmuştur. Kudüs Ermeni Patriği Amidli Minas'ın ( 1 630- 1 704)
"Ruzname"sine göre de, 1 700- 1 702 yılları arasında, Roma, Livomo, Tri
poli ve Kudüs şehirlerini ziyaret etmiştir.
18. yüzyılda ise önce Sivaslı Parseğ (öl. takriben 1 745'te) ve kardeşi
Hagop, usta sanatkarlar olarak bilinmektedir. 1 735'te onlar Kumkapı
Meryem Ana Kilisesi'nde bir matbaa da tesis etmişlerdir ki, 1 740 yılına
kadar faaliyette bulunmuştur. Müteakiben, Kayserili Esayi adlı ressamı da
zikretmek gerekir. Bu şahıs da, Galaca'daki Surp Krikor Lusavoriç Kilise
si'nin 1 733 yılı onarımında, duvarlarını azizlerin resimleriyle süslemiştir.
1 737'de lstanbul'da Asdvadzadur Tıbir'in matbaasında basılan Eçmi
yadzin Gatoğigosu Çahuklu Ôazar'ın ( 1 73 7- 1 75 1 ) Yerkaran (Şarkı kitabı)
�dlı eserinin muhtırasında, Şorotlu usta Hovnatan'ın oğlu istidatlı ressam
Diratsu Harutyun'un, kitabı baskıya hazırladığı işar olunmaktadır.
1 8. asırda lstanbul'da faaliyette bulunan ve tarafımızdan izlerine rastla
nan diğer Ermeni ressamlarını da kaydetmekte fayda görmekteyiz. Yüzyıl
başlarında, Çalgıcıyan soyadım taşıyan bir ressamın, Mukaddes Kitap'tan
1 74
alınan bir mevzu üzerine çizmiş olduğu yağlıboya tablo, 1 904'te İstanbul' da
bir Amerikalı tarafından satın alınarak New York'a gönderilmiştir.9
Birkaç yıl önce, Galata'daki Surp Krikor Lusavoriç Kilisesi'nin en eski
vaftiz kütüğünü tetkik ederken, aynı yüzyılın son çeyreğinde yaşamış üç
meçhul ressamın kayıtlarına tesadüf ettik. Bunlardan birincisi Bedros, 18
Eylül 1 782 tarihinde vaftiz edilen, Kuyumcu Harutyun'un oğlu Kevork'un
sağdıçı olmuştur. 1 9 Mayıs 1784'te ise Bedros'un Andon ismindeki bir oğlu
aynı kilisede vaftiz edilmiştir. 16 Ocak 1788'de Haçadur adında bir ressamın,
Terzi Takvor'un oğlu Garabed'in vaftizinde sağdıç olarak adı geçmektedir.
2 Ocak 1 799'da ise Andon adında bir ressam, Tütüncü Manuk'un kızı
Marta'nın vaftizinde sağdıç olmuştur. Birbirine yakın tarihlerde, Galata'da
üç ressamın mevcudiyeti, bu sıralarda burada, bir resim atölyesinin faaliyet
te bulunmasını muhtemel kılmaktadır. Hovhannes Sakız Paşa'nın ( 1 836-
1 9 1 2) oğlu, Divan-ı Muhasebat reisi ve tanınmış sanat tarihçisi Armenak
Bey Sakızyan ( 1 872-1944), Rapayel'in oğlu Manase'nin Galata'nın Fanal
Mahallesi'nde işlettiği atölyeyi, Rahip Toderini'nin ziyaret ettiğini kayde
diyorsa da, 1 0 görüleceği veçhile aslında Galata ismi Balata, yani Balat'tır.
Seneler önce, şehrimizdeki Ermeni kiliselerinde yaptığımız araştırma
larda, 18. yüzyılın sonlarından ve 1 9. yüzyılın başlarından kalma, üstün va
sıflı yağlıboya dört eseri bugüne kadar mevcut olan, Hovhannes Devlet
yan isminde bir ressama daha rastladık. Kronolojik sıra ile bunlardan bi
rincisi 21 Ağustos 1 790 tarihini ve "Hazreti lsa'nın Kalbi" adını taşımak
ta ve Beyoğlu'ndaki Üç Horan Kilisesi'nde bulunmaktadır. İkincisi 1 790
veya 1 799 tarihini taşımakta, ilk Hıristiyan şehidi Aziz lstepannos'u tem
sil etmekte ve Ortaköy'deki Surp Asdvadzadzin Kilisesi'nde bulunmakta
dır. Üçüncüsü 1 0 Şubat 1807 tarihini haiz olup, Sivas'ta bir gölde, Bizans
İmparatorluğu zamanında şehit edilen kırk askeri temsil etmekte ve Ba
lat'taki Surp Hıreşdagabed Kilisesi'nde bulunmaktadır, dördüncüsü ise
1808 tarihini haiz olup, Meryem Ana'yı kalbine bir kılıç saplanmış vazi
yette göstermekte ve Üsküdar'daki Surp Haç Kilisesi'nde bulunmaktadır.
1 8. asrın sonlarına doğru, lstanbul'da faaliyette bulunan Ermeni asıllı
ressamlar arasında, Papaz Gomidas Kömürciyan'ın ( 1656- 1 707 ) torunu,
İspanya Elçiliği baştercümanı Kozmas Gomidas Kömürciyan'ı (Carbogna
no, 1 749- !) zikredebiliriz. Zira, 1 794'te İtalya'nın Bassana şehrinde bası
lan, Descrizione Topografica di Costantinopoli ( lstanbul'un Topografik Tav
siri) adlı çok kıymetli İtalyanca eserinin sonunda bulunan İstanbul gra
vürleri, "Cosimo Comidas" imzasını taşımaktadır. M. Boppe, 1 9 1 1 'de Pa
ris'te neşredilen Les peintres du Bosphore au dix-huitieme siecle ( 18. Yüzyıl
1 75
Boğaziçi Ressamları) adlı eserinde, eski Boğaziçi ressamları arasında onun
ismini de kaydetmiştir.
18. yüzyıl Ermeni asıllı hassa ressamları hakkında şunları söyleyebili
riz. Önce şu hususu belinelim ki, Rahip Toderini'ye göre, Sultan 1. Os
man'dan (hd. 1 299- 1 325) Sultan III. Ahmed'e (hd. 1 703- 1 730) kadar,
Osmanlı padişahlarının ponrelerini İranlı minyatüristler hazırlamışlardır.
Ondan sonrakileri ise Ermeni ressamlar çizmişlerdir. 1 1 Yazar, Sultan 1. Os
man'ı sehven "III." olarak kaydetmiştir. Armenak Bey Sakızyan'a göre,
Sultan III. Ahmed de, Sultan 1. Ahmed (hd. 1 603 - 1 6 1 7 ) olmalıdır. 12
Yukarda sözü geçen Kapriyel Tıbir'den sonra, Kayserili Parseğ'e veya
Parseğ'e tesadüf ediyoruz ki, daha önce zikredilen Esayi'nin kardeşidir.
Rahip Ôugas lnciciyan ( 1 758- 1 833 ) , onun Sultan III. Ahmed'in ve Sul
tan 1. Mahmud'un ( 1 730- 1 754) portrelerini çizmiş olduğunu yazmakta
dır. 13 Toderini'ye göre ise yalnız Sultan III. Ahmed' in portresi onundur. 14
Doğduğu ve öldüğü tarihler bilinmemektedir. Ancak, ünlü şair, yazar ve
müderris Bağdasar Tıbir'in ( 1683 - 1 768) talebesi ve Sultan III. Ahıned'in
hassa ressamı olduğu için, 1 7 . yüzyılın sonlarında veya 1 8 . yüzyılın ilk se
nelerinde dünyaya geldiğini kabul edebiliriz. Ermeni Patrikhanesi'nin ar
şivinde bulunan, Kudüs Ermeni Patrikhanesi'ne ait eski bir vakfiye defte
rinde mevcut l Ağustos 1 738 tarihli bir kayıttan, pederinin ismi Gara
bed, zevcesinin ismi Maryam, kayınpederinin ismi Kalust veya Kaluk ve
Hacı olduğu anlaşılmaktadır. Aynı defterde bulunan 1 0 Şubat 1 742 tarih
li bir kayıtta da, Kumkapı Meryem Ana Kilisesi'nin yönetmenleri arasın
da adı geçmektedir. 1 0 Kasım l 750'de Patrik Hagop Nalyan ( 1 706- 1 764)
kendisine ve kardeşi Esayi'ye bir mektup yazmıştır. Muhteviyatında ez
cümle, Kudüs Ermeni Patrikhanesi'nin kanını emen sülüklere bir çare
bulmasını rica etmektedir. IS Bu husus, o sıralarda onun çok nüfuzlu bir
şahıs olduğunu göstermektedir. Tarihçi Arşag Alboyacıyan'a ( 1 879- 1 962)
göre, l 760'ta henüz hayatta idi.16 Sayın Günsel Renda'ya göre, hazırladı
ğı her iki sultanın da portreleri kaybolmuştur. 17
Kronoloj ik sıra ile üçüncüsü Rapayel'dir ki, az sonra kendisinden etraf
lıca bahsedeceğiz. Dördüncüsü ise Manase'dir. Ünlü Katolik Manas ailesi,
soyadım bu şahsın veya aynı adı taşıyan dedesinin isminden almıştır. To
derini'ye göre Rapayel'in oğludur. 1 8 Galata Ermeni Kilisesi'nin l 772'de
başlayan ve İstanbul Ermeni kiliseleri arasında en eskisi olan vaftiz kütü
ğünde, Manase'nin de kaydına tesadüf ettik. Buna göre, 1 1 Ağustos 1 784
tarihinde, Darphane'de görevli Rapayel isminde bir şahsın, Gadarine
adındaki kızının vaftizinde sağdıç olmuştur. Öldüğü tarih belli olmadığı
1 76
için, işbu kayıt önemlidir. Toderini, Menasi'nin (Manase) , Balat'ta veya
Fanal'da (Fener} bir resim atölyesi işlettiğini bilmektedir. 19 Daha önce
kaydettiğimiz gibi, Armenak Bey Sakızyan, Manase'nin atölyesinin seh
ven Galata'nın Fanal Mahallesi'nde bulunduğunu yazmıştır. Sayın Günsel
Renda da aynı hatayı tekrarlamıştır.20 Toderini, hassa ressamı olarak zik
rettiği Menasi'nin, Sultan 1. Abdülhamid'in ( 1 773- 1 789) tabii boyda
portrelerini hazırlamış olduğunu kaydetmiştir.21 Keza, Balat'taki atölye
sinde, Türk stilinde çizilmiş iki orman tablosunu gördüğünü, fakat her iki
sindeki gerek insanların, gerekse hayvanların sanat değerinden mahrum
ve biçimsiz olduklarını işar etmiştir.22 Diğer taraftan Toderini, Kante
mir'in ( 1 673-1 723) Incrementa atque Aulge Othomanicae (Osmanlı İmpa
ratorluğu'nun Yükseliş ve Çöküş Tarihi) adlı eserinin 1 734 Londra ve
1 735 Hamburg baskılarında bulunan, ilk Osmanlı hassa ressamı Musav
ver'in çizdiği padişah portreleri hakkında bilgi edinmek üzere, Balat'taki
Menasi'nin atölyesine gittiğini ve suluboya ile çizilmiş olan bu portreleri,
onun Hazine'de saklı bir kitapta gördüğünü bildirmektedir.23
Şimdi de asıl mevzumuz olan hassa ressamı Oiratsu Rapayel'e geçiyo
ruz. İsminin başında bulunan "diratsu" kelimesi "çelebi" manasına gel
mektedir. İşbu kelime eskiden umumiyetle Ermeni yazarları veya ilim
adamları için, sonradan da sırf muganniler için kullanılmıştır. Sanatkar
lar için pek istimal edilmemiştir.
Rapayel'in hayatı hakkında dahi bilgimiz azdır. J . D. Manas'ın Sakız
yan'a verdiği bilgiye göre, işbu ailenin de menşei Kayseri'dir ve birkaç asır
önce İstanbul'a yerleşmişlerdi.24
Rapayel hakkında bilgi veren, zamanından kalma ecnebi dilde iki kay
nak mevcuttur. Bunlardan birincisi daha önce adı geçen Giambattista
Toderini'dir. Önce, lll. Ahmed'den sonra Saray-ı Hümayun ressamlarının
Ermeni olduklarını, muasır sultanların büyük ebatta ve tuval üzerine
portrelerini hazırladıklarını ve Parseğ'in de Sultan Ahmed'in resmini çiz
diğini kaydettikten sonra, şunları yazmaktadır:25
Ermeni asıllı Rafael, Sultan Mahmud, Sultan Osman ve Sultan Mustafa ol
mak üzere, üç imparatorun portrelerini tersim eylemiştir.
Aynı sayfanın altında verdiği bir dipnotta ise ressam hakkında şu ma
lumatı vermektedir:
Ermeni asıllı Rafael değerli bir ressam olmuştur. Onun eserleri arasında kü
çük ebatta ve büyük ustalıkla çizilmiş bir Venüs gördüm. Keza, büyük çapta
da, saraya mensup küçük bir kızın resmine tesadüf ettim ki, elinde bir tepsi
1 77
içinde kesilmiş kırmızı bir karpuz tutmakta idi. Resim ve renkleri üstün va
sıflı idi. K!zcağız mücevherler, kolyeler ve bilezikler taşımaktaydı. Türk ka
dınlarının resmi adeti mucibince, tırnakları kırmızıya boyanmıştı (kınalı).
ikinci kaynağı ise ·Ermeni asıllı ünlü tarihçi ve diplomat lknadios Mou
radja d'Ohsson'a ( 1 740- 1 807) borçluyuz. O da, Tableau General de l'Em,
pire Ottoman (Osmanlı lmparatorluğu'nun Umumi Tablosu) adlı çok mü
him eserinde, Rapayel hakkında şunları yazmaktadır.26
Son iki sultanın ressamı Rafayel Manase isminde bir Ermeni idi ki, bu gö
revde pederinin halefi oldu. Gençliğinde İtalya'ya giderek, sanatının ilk bil
gilerini öğrendi. Meslektaşlarından daha kabiliyetli olup, memleketinde as
rının Rafayel'i telakki edildi.
1 78
"dahi ressam Rapayel" hakketmiştir.28 Bu kayman, onun usta bir hakkak
olduğu da anlaşılmaktadır. Kabir taşının etrafındaki zarif kabartma süsle
rin de Rapayel'in elişi olması çok muhtemeldir. Kendisi için "dahi" sıfatı
nın kullanılması, büyük ve şöhretli bir sanatkar olduğunu kanıtlamakta
dır. O sıralarda en az 27 yaşında olduğunu tahmin edersek, en geç takri
ben 1 720'de doğduğunu kabul edebiliriz. 1 949'da işbu kabir taşını gördük
ve epeyce uğraşarak, kitabesini okuyup kopya ettik.
İkinci kaynağı da, Darphane-i Amire'de hattat olan Harutyun Tıbir
dedanyan'a borçluyuz. Bugün mevcut olmayan, Pangaltı Ermeni Mezarlı
ğı'nda seneler önce bulunan mezar taşı kitabesine göre, 1 743'te doğup, 1
Mart 1 799'da vefat etmiştir. Mumaileyh, hocası olan ve o sıralarda Avru
pa'da bulunan Sarkis Başpiskopos Sarrafyan'a ( 1 699- 1 773) lstanbul'dan
yazdığı 7 Kasım 1 772 tarihli mektubunda, diğer bazı şahıslar meyanında,
Diratsu Rapayel'in de selamını kendisine iletmiştir.29
Üçüncü kaynak ise Hovhannes Başpiskopos Şahkhatunyants'ın ( 1 799-
1 849) , 1 765- 1 83 1 yıllarını kapsayan "Kronoloj i"sidir ki, Başpapaz Küd
Ağanyants'ın ( 1 856- 1920) neşretmiş olduğu Tıvan Hayots Badmutyan (Er
meni Tarih Divanı) adlı Ermenice tarihi kaynaklar ve eski vesikalar kolek
siyonunun 10. cildinde bulunmaktadır.30 işbu eserde, Diratsu Rapayel'in
20 Ocak 1 780'de vefat ettiği kaydedilmiş olduğu için, biyografisi bakımın
dan çok mühimdir. Mezkur tarih, Dr. Vahram Torkomyan ( 1 858- 1 942)
hariç, şimdiye kadar kendisinden bahseden diğer araştırmacılara meçhul
kalmıştır. Verilen muhtasar bilgide, ölüm tarihinden maada, onun için
"meşhur bir şahsiyet olan usta portre ressamı" denilmektedir.
1949 yılı yaz mevsiminde, Edirnekapı Ermeni Mezarlığı'nın eski ve mü
him kitabelerini toplarken, ressam Rapayel'in kayınpederi olduğu anlaşılan
ressam Esayi'nin aile efradın!n kitabelerine de tesadüf ettik. Rapayel'in
adının geçtiği kitabelerden birincisi, 1 7 5 1 'de ölen Pırapyon adlı kızma ait
tir. Kronolojik sıra ile ikincisi 1 763 tarihlidir ve tercümesi şudur:
Hocasar oğlu Ohan'ın oğlu Esayi'nin kızı Antaran'ın ressam Rapayel'dir. Er
meni takvim yılı ı z ı z, Miladi 1 763 .
Daha önce gördüğümüz gibi, hassa ressamı Parseğ'in pederinin adı Ga
rabed ve Esayi de Parseğ'in kardeşi olduğu için, burada geçen Ohan ismi
yanlıştır. Esasen kitabe, zamanından olmadığından, dokümanter bir kıy-
meti haiz değildir. .
Okuyucuların da müşahede edeceği üzere, yukardaki kitabenin muh
teviyatı müphemdir. Yani mezar taşının Antaran'a (Antaram) mı, yoksa
1 79
kocası Rapayel'e mi ait olduğu sarih değildir. Bellidir ki, okuyup yazması
kıt bir kimsenin kaleminden çıkmıştır. Keza, yazı ile üst tarafta, Tamia
nosyan ailesinden, 1 6 Ocak 1 872'de, 28 yaşında Yemen'de vefat eden Dr.
lstepan Efendi ile, muhtemelen kardeşi olan ve 1 6 Mayıs 1870'te 1 7 ya
şında ölen, Sultaniye Mektebi (bugün Galatasaray Lisesi) talebesi Hagop
Efendi'nin kitabeleri mevcuttur. Bundan anlaşılıyor ki, muhtemelen Ra
payel'e ait eski kitabe silinmiş ve başkalarına dair yeni bir isim yazılmış
tır. Yukarıda dercedilen kitabe de, eskisinin hatalı bir özeti olabilir. Res
sam Rapayel l 780'de vefat ettiğine göre, 1 763 tarihli kitabenin, zevcesi
Antaran'a ait olduğunu kabul etmek lazımdır.
Müdekkik Dr. Vahram Torkomyan da, bu kitabeyi görmüş ve metnini
neşretmiştir.3 1 Kitabenin zamanından olmadığının farkına varmadığı için,
Rapayel'in l 763'te öldüğünü kabul etmiştir. Sonradan Şahkhatunyants'ın
kaydını bularak, eserinin ikinci cildinin sonuna ilave etmiştir.32 Ancak,
mezar taşının kitabesine daha fazla güvenerek, Şahkhatunyants'ın bildirdi
ği tarihin yanlış olduğuna kanaat getirmiştir. Halbuki, şayet Bedanyan'ın
1 772 tarihli sözü geçen mektubuna vakıf olsaydı, mezar taşındaki tarihin
doğru olmadığını ve kitabenin eşine ait olduğunu anlayacaktı.
Bulduğumuz üçüncü kitabe ise l 764'te 1 7 yaşında ölen ve yine Pırap
yon adını taşıyan ikinci kızına aittir. Aile efradının ve çok muhtemelen
kendisinin de Edimekapı'da öldüğünü nazar-ı itibara alarak, onun da oğ
lu gibi Balat'ta veya Fener'de ikamet ettiğini kabul edebiliriz.
Ressam Rapayel'in diğer eserlerine gelince, bu hususta Sayın Günsel
Renda'nın, l 977'de Ankara'da, Hacettepe Üniversitesi yayınları arasında
neşredilen Batılılaşma Döneminde Türk Resim San'a�ı: 1 700- 1 850 isminde
ki çok kıymetli eseri de ışık tutmaktadır. Burada, önce, Topkapı Sarayı
Müzesi Kitaplığı'nda bulunan H. 2 1 43 no'lu albümden (s. 4a) alınan bir
kadın portresi bulunmaktadır (s. 56) ki, tipinden ve kıyafetinden bir Er
meni kadın olduğu anlaşılmaktadır. Ressam hakkında Sayın Renda şu iza
hatı vermektedir (s. 56-57):
1 80
yer görülen çatlamalar, değişik bir boya tekniğinin kullanıldığını gösterir.
Sanki tuval resim teknikleri, albüm yaprağına indirgenmiştir. 4a'daki Refa
il imzalı, eliyle eteğini hafifçe kaldırmış kadın portresi yüzyılın birinci yarı
sında Levni ve Buhari tarafından yapılmış figürlerden çok farklıdır. Açık
kahve bir zemine yerleştirilmiş, içinden beyazı görünen bordo giysiler için
de, ağırlığını sağ bacağına vermiş bu kadın figürü gerçek vücut oranlarına
sahiptir. Hiçbir süsleme ayrıntısına yer vermeyen, yalnız ışık gölge uygula
maları ile bazı çizgileri kuvvetlendiren ressamın, batı resim anlayışını tüm
den benimsemiş bir sanatçı olduğu anlaşılmaktadır. ilerde tekrar üzerinde
durulacağı gibi Refail, 18. yüzyılın ikinci yarısında saray çevrelerinde çok
tutulan Ermeni ressamlardan biriydi. 1. Abdülhamid döneminde beş yıl ka
dar lstanbul'da kalmış olan Abbe Toderini, Refail'in III. Osman ve III. Mus
tafa'nın portrelerini yaptığını ve sarayda birçok eserinin bulunduğunu yazar.
D'Ohsson, Refail'in İtalya'da yetişmiş olduğunu ve döneminin Rafaello'su
sayılabileceğini söyler.
181
Refail'in oğlu ressam Manas ya da Menasi ismi de kaynaklarda geçmektedir.
Bu ressamın 1. Abdülhamid'in tam boy portresini yaptığı söylenir. Gerçi
Topkapı Sarayı resim galerisinde 1. Abdülhamid'in tam boy yağlıboya port
releri vardır, fakat sanatçının üslubunu tanımadığımızdan, bunların hangi
sinin Menasi tarafından yapılmış olabileceği kesinlikle söylenemez.
1 82
retini de ekliyoruz. Resmin aslı, merhum Tahsin Öz'ün ( 1 887- 1973 ) Gü
zel San'atlar dergisinden alınmıştır.34 işbu mecmuayı istifademize sunan,
nümizmat ve desinatör, aziz dostumuz Garo Kürkman'a burada da teşek
kür ederim. Keza, Toderini'nin eserinden, Rapayel'e ve Manase'ye ait ve
sair birkaç sayfanın fotokopisini temin eden ve biz istemeden tercümele
rini de yapan, Türk-Ermeni tiyatro ilişkileri hakkında ilginç bir tez hazır
layan Raffi Demiryan'a da şükranlarımızı beyan ederiz.
Makalemizin sonunda, Rapayel hakkında ilk mühim bilgileri veren
Toderini'nin muhtasar biyografisini, "ltalyan Ansiklopedisi"nden fayda
lanarak aynen sunuyoruz. Şu hususu da belirtelim ki, küçük ismi, "Türk
Edebiyatı" adlı ltalyanca eserinde "Giambattista", "ltalyan Ansiklopedi
si"nde ise "Gian Battista" şeklinde farklı olarak yazılmıştır.35
1 84
Fatih' in Meşhur Saray Ressamı Gentile Bellini *
Fatih Sultan Mehmed'in büyük bir asker olduğu kadar ilmi ve sanatı
da seven bir kimse olduğu bilinmektedir. Buna misal olarak zamanının
ilim adamlarını himaye etmesini ve bilhassa Yenedik'ten sarayına bir res
sam getirtmesini gösterebiliriz. İşte bu büyük İtalyan ressamı Fransızca
eşerlerden istifade ederek tanıtmaya çalışacağız.
Bellini ailesinden birçok ressam çıkmıştır. Bunlar arasında en meşhur
ları, bahsedeceğimiz Gentile Bellini ve kardeşi Giovanni Bellini olmuş
tur. Bu iki kardeşin babaları Jacopo Bellini de zamanında tanınmış \:ıir res
samdır. 1 400 tarihinde Venedik'te doğmuş ve 1 464'te ölmüştür. Eserleri
dini mahiyettedir. İki oğluyla beraber N ikolosia isminde bir de kızı olmuş
tur ki, ilerde yine meşhur bir ressam olan Andrea Mantegna ( 1 430- 1 506)
ile evlenmiştir.
Bellini kardeşler resim sanatını ilk defa babalarının atölyesinde öğren
mişlerdir. İki kardeşten küçüğü Giovanni 1 427'de Venedik'te doğmuş ve
1 5 1 6'da ölmüştür. Venedik sanat mektebinin yağlıboya üstatlarındandır.
Büyüğü Gentile Bellini de aynı şehirde dünyaya gelmiştir. Doğduğu tarih
henüz kati olarak bilinmiyorsa da, 1 42 1 yahut 1426 olarak tahmin edili
yor. Gentile ismini, babası ona kendi ustası olan Gentile da Fabriano'ya
( 1370- 1 450) izafeten vermiştir. tlk defa resim sanatını babasının yanında
öğrendikten sonra Girolamo Mattini'den perspektif dersleri aldığı da söy
lenir. Fakat sanatkar olarak daha fazla eniştesi Andrea Mantegna'nın ne
zareti altında yetişmiştir. tık eserlerini babası ile müştereken yapmıştır.
1459 yılında babası Padova'da Santo Kilisesi'nde çalışırken yanında bu
lunuyordu. 1 460 tarihinde Yenedik'e avdetinde kendisine birçok iş veril
di. 1 464'te yaptığı "Saint Lorenzo Giustiniano" ismindeki tablosu sanat
aleminde bir yenilik oldu. 1474'te kardeşi Giovanni ile beraber Yivari
ni'nin başlamış olduğu dükalık sarayının içini resimlerle süslemeye tayin
olundu. Bunların içinde Barbaros'la Venedik filosunun arasında geçen bir
deniz muharebesini gösteren tablosu meşhurdur. Büyük sanat münekkidi
1 85
Giorgio Vasari ( 15 1 1 - 1 574) bunlardan uzun uzadıya bahseder. Ne yazık ki
1 577 tarihinde sarayda vuku bulan büyük bir yangın neticesinde bunlar
dan hiçbir iz kalmamıştır.
Bellini aynı zamanda yağlıboya ile de birçok resim yapıyordu. O zaman
için bir yenilik olan bu tarzı, kardeşi gibi o da 1 473'te
lı Antonnello'nun (öl. 1 493 ) yanında çalışarak öğrenmişti. Anton
nello, Flandre seyahatinden dönüşünde ltalya'da tanınmış olmakla bera
ber, henüz kullanılmayan bu tarzı meydana koymuştu.
Fatih Tablosu
Bellini o sıralarda hakiki ustalığını henüz göstermemiş olmakla bera
ber, dünyaca tanınmıştı. İspatı, Fatih Sultan Mehmed'in Venedik Cum
huriyeti'nden en büyük ressamın gönderilmesini talep ettiğinde onların
Gentile Bellini'yi tayin etmeleri oldu. Büyük sanatkar 3 Eylül 1 479'da
Venedik'ten İstanbul'a hareket etti. Orada büyük iltifatlarla kabul olun
du. İstanbul'da iken Fatih'in portresini yaptı. Bu eser şimdi lngiltere'de
Sir Henry Layard'ın koleksiyonunda bulunmaktadır. Aynı zamanda onun
güzel bir madalyasını da hakketti. Çok kıymetli olan bu eserin bir benze
ri Paris'te Tresor Numismatique'te bulunmaktadır. Yine İstanbul'da iken
Saint Jean Baptiste'in ölümünü gösteren bir tablo yaptı. Venedik'e döner
ken Sultanahmet Meydanı'ndaki dikilitaşın altındaki o zaman kamil.en
mevcut olan kabartmaların desenlerini beraberinde götürdü. Bu desenle
rin bir kopyası Louvre Müzesi'ndedir. Villot'nun tahminine göre bu kop
ya 16. yüzyılda Battista Franco ( 1 5 10-1580) tarafından yapılmıştır. Louvre
Sarayı'nda onun eserlerinden "İstanbul'da Bir Venedik Elçisinin Kabulü"
isminde kıymetli bir tablo da mevcuttur. Bu eser, onun ne kadar kuvvet
li renklerle Doğunun insan tiplerini, elbiselerini, mimarisini ve hatta se
masını canlandırmaya muvaffak olduğunu gösterir.
Diğer Eserleri
Vatanına dönüşünde, Venedik sanat mektebinin henüz yanaşmadığı
bir sanat tarzına girişti. Dini ressamcılığın mahdut formüllerinden ve si
metrik çizgilerinden kurtularak, geniş kadrolar dahilinde, halk merasim
lerini gösteren tablolar yapmaya başladı. Ancak, bilhassa renkleriyle dik
kati çeken bu eserlerin çoğu mahvolmuştur. Bugün Venedik'te Güzel Sa
natlar Akademisi'nde iki eseri kalmıştır. Biri "Saint Marc Meydanındaki
Dini Merasim Alayı" ( 1496), diğeri de "Mukaddes Haç'ın Mucizesi"dir
1 86
( 1 500). Buniar yalnız sanat bakımından büyük bir kıymet ifade etmekle
kalmamakta, aynı zamanda arkeolojik bir değer de taşımaktadırlar. Çün
kü bu iki eser 1 5 . yüzyıl sonlarına doğru Venedik şehrinin arzettiği man
zara hakkında da bize fikir vermektedir.
Milano'da Brera Galerisi'nde onun aynı tarzda yapılan "Saint Marc'ın
lskenderiye'de Vaazı" isminde bir tablosu bulunmaktadır. Bu tablo Belli
ni'nin son eserlerindendir; çünkü öldüğü 1 507 tarihini taşımaktadır. Pon
reler ve elbiseler bakımından enteresan olan bu tablonun sahnesi Şarktan
getirdiği hatıralarla örülmüş hayali bir lskenderiye'de geçmektedir. Sanat
kar son eserlerinde eski metotları bırakmış ve Veronese'in ( 15 28- 1 5 88)
ilerde kullanacağı prensipleri meydana çıkarmıştır.
Bellini konularını yalnız tarihi:en alan bir ressam olmamıştır. O aynı za
manda Madonna'lar da yapmıştır. Bunlardan biri Berlin müzesinde bulun
maktadır. Portre yapmakta da büyük maharet göstermiştir. Fatih'inkinden
başka bir dojun da portresini yaptığı söylenir (Venedik'te Correr Müze
sl'ndedir) . Keza Budapeşte galerisinde Kraliçe Comaro'nun ve Louvre'da
iki gencin portrelerini yan yana gösteren tabloları vardır. Bu son eserin iki
kardeşin portreleri olduğu rivayet edilir.
ltalya'nın büyük sanatkarlarından biri olan Gemile Bellini 23 Şubat
1 507 tarihinde ölürken, Venedik sanat tarzını da eski kaidelerinden kur
tarmış bulunuyordu.
1 87
Fausto Zonaro'nun Bilinmeyen Bazı Tabloları*
1 88
Ressam, 1 8 Eylül 1 854'te Padova'nın Masi kasabasında doğup 19 Temmuz
1929'da San Remo'da vefat etmiştir. Önce dekoratörlük yaptı. Müteakiben
Verona'da, Roma'da, Napoli'de ve Venedik'de ressamlık eğitimi gördü.
l 888'de Paris'e gitti ve orada bazı tablolarını teşhir etti. Yurduna döndük
ten sonra, kısa bir müddet Venedik'te kaldı ve 1 892'de2 deniz yolu ile İstan
bul'a hareket etti. Orada şöhret kazanarak, Sultan Abdülhamid'in sarayına
ressam tayin edildi.
Sanatkar, bütün güzelliklerin hakikat üzerine kurulmuş olduğunu kabul
eden, kolay ve iddiasız bir sanat teorisini, tarih, giyim ve yerli hayat gibi
muhtelif dallara tatbik etmiştir.
1 9 1 l 'de, Osmanlı-ltalyan Harbi'nin başlaması üzerine, Zonaro ltalya'ya av
det ederek, San Remo'daki villasında, güzel kız ve kadın portreleri ile bü
yük boyutta memleket ve deniz manzaraları çizmeye devam etti.
Şarka ait eserleri arasında başlıcaları şunlardır: "tlahi Söyleyen Dervişler",
"Galata Köprüsü", "Tulumbacılar", "Türk Hamamı ve Bayram", "Muharre
min Onu".
ltalya'da ise 1 883 yılı Milano Sergisi'nde ezcümle, "San Elmo'dan Pincio'ya";
aynı yıl Roma'da "ineklerin Geçişi", "Hasta Kadın", "Napolili Kadın Terzi
ler", "Çöven Bitkisi"; 1 884'te Torino'da "Fırtına", "ilk Doğan", "Napoli'nin
Ayakkabıcıları"; 1887'de Venedik'te ise "Bekleyiş", "Halaskar", "İnci İşçile
ri" tablolarını teşhir etmiştir.
Kaynaklar: "Fausto Zonaro, peintre de Sa Majeste Le Sultan", Figaro illust
re, Şubat 1 907; M. L. 'Danieli-Camozzi, "Fausto Zonaro", Nuova Antologia,
1 Ekim 1 908.
1 89
Zonaro, lscanbul'da kişisel sergiler açan ilk yabancı ressamdır. Tespitlerimi
ze göre, ilkini 1 898 yılında, ev ve atölye olarak kullandığı sarayın emrinde
ki Akareder'de 50 no'lu, üç kadı evde (Akareder'de yokuşun başladığı sağ
daki, köşebaşındaki büyük bina) açtı.
Ülkemizi ziyaret eden devlet başkanlarının, saraylarımızda hayranlıkla onun
tablolarını seyrettikleri bilinmektedir. Bu takdirlerden onurlanan padişah,
Zonaro'ya paşalık rütbesi vermek istedi. Uzayan formaliteler cam sonuçlana
cağı sırada, Türkiye ile lcalyanlar arasında savaş çıktı ve Türk hizmetinde ça
lışan bütün lcalyanların sınırdışı edilmesi kararlaşcmldı. Zonaro'yu bu karar
dışında bırakmak mümkün olmadı. Kendisine üç gün mühlet verildi. Akaret
ler'deki, müzeyi andıran evde bulunan 300 tablosu yok pahasına satıldı.
lstanbul'dan ayrılan Zonaro, San Remo'ya yerleşti. 1929 yılında ölümüne
kadar orada yaptığı tablolarda, hep lstanbul'dan kalan anılarla, tuvallere
Boğaziçi'ni işledi.
Tespitimize göre, Zonaro'nun eserleri, bugüne kadar altmıştan fazla yerde
sergilendi. İtalyan saraylarını süsleyen eserleri dolayısıyla, kral tarafından
şövalyelik nişanıyla onurlandırdı.
Bugün Floransa'da oturan 84 yaşındaki kızı Mafalda Zonaro Meneguzzer'de
lstanbul'a ait görkemli tablolar bulunmaktadır.
1 90
Türk sanatının bu parlak ürünleri, yabancı bir ustanın fırçasından çıkmış ol
malarına rağmen, yerli renkleri ve ilhamlarını ihtiva etmektedirler. Hiçbir
gayri tabii renk, gölge veya yarım gölge bulmak mümkün değil. Her şey ken
di yerindedir. Her bir cisim, uygun bir renkle tablonun bütünlüğüne katıl
maktadır. Sanatkar nadir istidadı sayesinde, en fazla ilham veren ve en parlak
manzarayı, tabii renklerle tuvaline aksettirmek imkanını elde edebilmiştir.
M. Zonaro'nun, ilhamları ile yerli güzellikler arasında kuvvetli bir yakınlık
meydana getirmek idealinin tahakkukunda, ne kadar çalıştığı ve başarılı ol
duğu hakkında umumi bir fikir verebilmek için, şu hususu kaydedebiliriz.
1901 'denl beri, lstanbul'un tabiatına gerçek bir aşık olarak, yalnız onun gü
zelliklerini gözler önünde sermek için fırçasını kullanmıştır ve sırf Türkle
rin hayatından alınan binden fazla eser hazırlamıştır ki, aralarında genel sa
nat bakımından da şaheserler mevcuttur.
M. Zonaro'nun galerisi, mükemmel bir resim müzesi intibamı vermektedir.
Orada, bir tek sanatkarın hünerinin nefesi, bütün tablolar üzerinde hakim
dir. Hepsi de aynı ateşli üslubun ve aynı güneşli zerafetin damgasını taşı
maktadır. Ancak, üslubun aynı olması, bir monotonluk zehabını uyandır
mamaktadır. İşbu orijinal sanat eserleri muhteşem olduğu kadar, onların ya
ratıcısının kabiliyeti de geniş kapsamlı ve verimlidir. En küçük boydaki tab
lolar bile, inanılmayacak kadar süratli çizilmiş olup, derin duygular ilham
etmektedir. Bunların büyük kısmı hakiki hayattan alınmıştır ve onları gö
renler o hatıraları tekrar yaşamaktadırlar.
Bir saatlik kısa bir zaman içinde, Zonaro'nun galerisinde hissettiğim umumi
intiba işte budur. Her bir manzara, kendisininkini hissettirmek için, bir ön
cesinin tesirini siliyor veya değiştiriyor. Böylece, binbir çehrenin ve manza
ranın birbirini takip etmesi, insanı duygulandırıyor.
Binaenaleyh, işbu emsalsiz koleksiyondaki, yağlıboya, pastel veya suluboya
her bir resmin üzerinde durmak imkansızdır. Mümkün olsa bile, derginin
birçok sayısı onların tasvirine kafi gelmeyecekti. Mamafih, bazı tablolar
vardır ki, derin ve sürekli bir intiba bırakmaktadır. Zira, sanatkarın dehası
nın bütün kudreti, muhtelif karakteristik yönleriyle, bu gibi büyük emek
sarf edilen eserlerde belirmektedir. Dolayısıyla, üstadın bu mahiyetteki tab
lolarından birkaçını tanıtacağım.
"Hücum": Büyük boyda nefis bir şaheserdir. Burada, Türk askerinin kahra
manlığı belirtilmiştir. Kumandanın ateşli sözlerinden irşad olunarak, alay
süngü takmış vaziyette hücuma geçmiştir. Her ne kadar düşman görünmü
yorsa da, askerlerin yüzlerinin korkusuz ifadesi, ordunun düşman karşısında
bulunduğunu göstermektedir. Uzakta ilerleyen kıtaların çıkardığı toz bulut
ları sebebiyle, harp meydanının ufku hafifçe görünmektedir. 1898'de hazır
ladığı bu tablonun ilki, bundan daha büyüktür ve bir senelik titiz bir çalış
manın ürünüdür ki, sultanın yüksek takdirine mazhar olarak, tarafından sa
tın alınmıştır.
191
"Bayram": İşbu büyük tuval üzerinde, ressam Türkl�rin en çok sevdiği bay
ramın ne.şesini yansıtmaktadır. On kadar güçlü ve iri yarı hamal, uygun ve
ağır adımlarla, zuma ile davulun iştirakiyle hora tepmektedir. Etraftaki te
pelerden ise her cinsiyetten, her yaştan ve her sınıftan meraklı kimseler, se
vinçle oyunu seyretmektedirler. Bütün tabloyu, altuni renkte bir sis kapla
mıştır. Yüzlerin ve elbiselerin renkleri ise sanki güneşle yoğrulmuştur. Şahe
serlerinden biri olan işbu yağlıboya resimde bulunan şahıslarla, bizzat kendi
ifadesine göre, birçok defa beraber kahve, nargile içerek, teker teker onları
tetkik etmiştir.
"Yangın Haberi": Bu tablosundaki şahıslar, muazzam bir tuval üzerinde, he
men hemen normal büyüklükte çizilmiş olup, Karaköy Köprüsü'nden geçen
bir mahalle tulumbacılar topluluğunu canlandırmaktadır. Uzun bir çalışma
nın mahsulü olan bu eser, ilk bakışta korku uyandırmaktadır. Tablonun gö
rüş merkezi, manzaranın ortasında yer almaktadır. Şöyle ki, tulumbacıların
güruhu, kendilerinden geçmiş koşuşmalarıyla, sanki seyredenin üzerine doğ
ru ilerlemektedir. Saçları dikilmiş yüzler, acayip bir heyecanla gergin çehre
ler, sanki sana bakmaktadırlar. Ön planda, tabii büyüklükte görünen ku
mandan, acele olarak kaldırıma çıkmaktadır. Tabloyu gören seyirci, tulum
bacılara yol vermek için, gayri ihtiyari yana doğru bir hareket yapmaya
mecbur kalmaktadır. Köprünün kenarındaki kaldırımda duran meraklılar
hariç, diğerlerinin hepsi hareket halindedirler ve koşmaktadırlar. Sol taraf
taki kaldırımdan yürüyenler arasında, ressamın refikası da görünmekte ve
hızla ilerleyen bu acayip topluluğu gözlükleriyle seyretmektedir. Güneşin al
tında kavrulmuş ve soğukla cipinin tesir etmediği yarı çıplak bu insanlar,
yangının etkisiyle böyle delice koşmaktadırlar. Biri hortumu boynuna at
mış, diğeri feneri kapmış, birkaç kişi tulumbayı omuzlarına almış, bir diğeri
ise madeni boruyu yukarı kaldırıp başlarına geçerek, yangın mahalline ka
dar tıknefes koşmakcadırlar.4
M. Zonaro'nun zengin koleksiyonunda, temsili hiçbir resme rastlamadım.
Her şey tabiattan alınmıştır. Tablolarındaki eşyalar veya şahıslar, şayet tabi
atta bulunsalardı, bize aynı duyguları telkin edeceklerdi.
Şaheserlerinden olan ve "Dervişler" ismini taşıyan tablosu, henüz tamam
lanmamış olmasına rağmen, şimdiden derin bir huşu ifade etmektedir. İnsan
hakikaten bir tekkede bulunduğunu hissetmektedir. İşbu eserinin ön planın
da, ressam kendisini küçük bir sandalye üzerine oturmuş, paletini yere koy
muş ve hayran bir halde, dini merasimi seyrederken temsil etmektedir.
İtalyan sanat akımının tesiriyle çizmiş olduğu "Venedik'teki San Salvacore
Yortusu" tablosu da, çok tabii bir ifade taşımaktadır. Eski bir kilisenin kapı
sındaki mermer basamakların önündeyiz. Merdivenlerin üzerinde, devamlı
harekette olan bir kalabalık mevcuttur. Bazıları acele kiliseye girmekte, di
ğerleri ise yavaş yavaş aşağıya inmektedirler. İşbu resim, köylü kadınların,
1 92
işçilerin ve asılzadelerin bir topluluğudur. Hepsi de, neşeli Venedik halkının
göze çarpan tipleridir. Ön planda kenarda durmuş çiçek satıcıları, gidenlere
şirin buketler takdim etmektedirler.5
Bu gibi büyük ebattaki tablolarda, çehre, elbise ve eşya birikintisi mevcut
tur. Ressam, istidadı sayesinde bu ayrıntılar içinde birliği muhafaza edebil
miştir. M. Zonaro'nun bütün başarısı buradadır. O, eserlerinin tiplerini te
ker teker tetkik etmiştir ve onlardan sayısız krokiler ve çok defa şaheser yağ
lıboya tablolar ve pasteller meydana getirmiştir. Koleksiyonundaki, "Hü
cum" tablosu için acele olarak hazırladığı cesur Türk askerlerinin portrele
ri, karmakarışık vaziyette teşhir edilmiştir. "Dervişler" tablosu için çizdiği
dervişlerin pastel portreleri, birer sanat pırlantasıdır.
M. Zonaro'nun miıstakil tabloları arasında, kendisini üçgenin önünde otur
muş, paleti elinde çalışıyor vaziyette temsil eden "Otoportre"si kayda değer.
Başına hasırdan beyaz bir fes geçirmiştir ve saçları Türklerin üslubu ile dü
zeltilmiştir. Sanatkar, çok sevdiği ve temsil ettiği Türk tipleri ile tamamen
birleşmiştir.
Zevcesinin iki, büyük oğlu Faustus'un, küçük oğlunun, küçük iki kızının ve
büyük annelerinin portreleri·, mesut ve sevgi dolu bir ailenin atmosferinde
hazırlanmış şirin tablolardır. Diğer küçük resimleri ise mebzul miktardadır.
Bunlar arasında bulunan deniz, kısmi bahçe ve balıkçı manzaraları, kitapçı
Baudin'in portresi, kayıklar ve Doğu ile ilgili diğer görünümler, süratle çizil
miş eserlerdir.
M. Zonaro'nun çok zarif tabloları da vardır ki, bunlar umumiyetle Şarkla il
gili değillerdir ve çalışma tarzı, Simon Efendi Yazıcıyan'ın6 üslubunu hatır
latır. Bunlar arasındaki bir tuval üzerinde üç seneden beri çalıştığı "Hurile
rin Dansı" adlı tablosu, natamam vaziyette bile, en başarılı eserlerinden bi
ri olacağını vaat etmektedir. Resimleri hakkında bir makale yazmak niye
tinde olduğumu anlayan sempatik üstat, şöyle dedi:
"Bütün sanatseverler için atölyemin daima açık bulunduğunu da hatırlatın."
M. Zonaro, öğleye kadar atölyesinde çalışır, öğleden sonra da, büyük bir mi
safirperverlikle, vaktini ziyaretçilere tahsis eder. Aile ve atölye aynı çatı al
tında bütünleşmiştir. Bir taraftan, sanatın cömertçe kendisine bahşettiği de
runi mezuniyeti, diğer taraftan, fedakar ve sanatkar bir refikanın, müşfik bir
kız kardeşin ve sevimli evlatlarının sevgisi, ömrünü devamlı olarak neşeye
gark etmektedir. Bir ömür ki, uzakta, sanatçıların vatanındaki doğduğu ka
sabada, o kadar mütevazı bir şekilde başlamıştı.
1 93
5 16. sayfadaki ilk resim, sanatkarın fesli bir fotoğraftdır. Boynunda,
muhtemelen sultandan aldığı bir nişan göze çarpmaktadtr.
İkinci resim 5 1 7. sayfadadır ve bir tabloya aittir. Muhtemelen Şişman
yan'ın bahsettiği "Venedik'te San Salvatore Yortusu" adlı eseridir.
Üçüncü resim 5 1 8. sayfadadır ve genç bir kızı temsil etmektedir ki, bü
yük kızı olabilir.
Dördüncü resim 5 19. sayfadadır. Genç bir kadına aittir ki, muhteme
len 'zevcesidir. Ancak, Beymen'in prospektüsündeki resimde, refikasının
gözleri siyahtır. Halbuki burada, ela gözlü görülmektedir.
Beşinci resim 520. sayfadadır. Bir masanın önünde, abajur ışığı altında,
bir erkek çocukla, arkasında kendisinden birkaç yaş büyük görünen bir kız
vardır. Bu da Şişmanyan'ın bahsettiği çocuklarına ait tablo olmalıdır.
Altıncı resim 5 2 1 . sayfadadtr ve büyük bir ihtimalle Şişmanyan'ın zik
rettiği otoportresidir.
Yedinci resim 522. sayfadadır ve muhtemelen bir tulumbacı portresidir.
Sekizinci resim aynı sayfadadır ve tahminimizce Üsküdar'dan alınmış
bir manzaradır.
Dokuzuncu resim 523. sayfadadır. Kucağında bir bebek tutan ve yüzünü
öpen bir anneyi temsil etmektedir. Kanaatimizce, kadın Zonaro'nun eşi, ço
cuk ise küçük kızı Mafalda'dır ki, Sayın Taha Toros'a göre, halen 84 yaşında
olduğu halde hayattadır. Buradaki bayanın saçlarındaki fotoz, Beymen'deki
tabloda da görüldüğü için, tahminimizi kuvvetlendirmektedir. Onuncu re
sim 524. sayfadadır ve muhtemelen bir dervişi canlandırmaktadır.
On birinci resim 525. sayfadadır ve genç bir kız portresidir. Kanaati
mizce, bu da üstadın büyük kızıdır.
On ikinci ve son resim 526. sayfadadır: Köhne birkaç evle, ön planda
tablasını yere koymuş bir tadıcı, etrafında birkaç kişi ve köpekler, keza,
yerde oturmuş kadınlar müşahede edilmektedir. Bu tabloların hiçbirinin
Beymen'in prospektüsünde kaydı yoktur.
Zonaro'nun diğer görkemli bir tablosu da, Fatih Sultan Mehmed'i, at
üzerinde, kumandanları ve askerleri ile birlikte, deniz kıyısında göstermek
tedir. Aslının nerede bulunduğunu bilmediğimiz bu eserinin renkli bir su
reti, 1930 sıralarında liselerde kullanılan bir tarih kitabında mevcuttur.
Nihayet Beymen'de sergilenen tabloları da burada tanıtmak istiyoruz.
Çünkü eminiz ki, Tarih ve Toplum dergisinin sayın okuyucularının cüzi bir
kısmı, sergiyi gezmek fırsatını elde edebilmişlerdir. İstanbul haricinde bulu
nanlar ise tabiatıyla büsbütün bu manevi ziyafetten mahrum kalmışlardır.
1 94
Dercedilen listeyi aşağıda aynen kaydediyoruz:
1 95
kızı da, muhtemelen nezdindeki tablolarını yeni açacak müzeye hediye
etmek arzusunda bulunacaktır.
Son sözümüz ise Beymen Sergisi'nin prospektüsünü temin eden, de
ğerli nümizmat ve aziz dostumuz Sayın Garo Kürkman'a teşekkür borcu
muzdur.
1 96
Sultan Aziz' in Bilinmeyen Bir Resmi *
197
ismine tesadüf edilmemektedir. Yalnız, yine Ermeni Patrikhanesi Arşi
vi'nde mevcut, eskiden Edimekapı'da bulunan Surp Arakelots adlı muhte
lit Ermeni mektebine ait 20 Ocak 1888 tarihli muhtasar bir raporda, Mat
mazel Şahin Sarkisyan'ın, orada elişi muallimi olduğu zikredilmektedir.
Eserinden, usta bir ressam olduğu anlaşılan sanatkarın bugüne kadar karan
lıkta kalması, muhtemelen genç yaşta ölmüş olmasına hükmedilebilir.
Bu meyanda şunu da kaydetmek isteriz ki, Şahin adı eskiden beri Er
meniler arasında erkek ismi olarak kullanılmıştır. Mesela 1 7 . yüzyılda ls
tanbul'da yaşamış, devlet nezdinde nüfuzlu, Şahin Çelebi adlı bir Ermeni
vardır ki, Eremya Çelebi Kömürciyan'a ( 1 63 5 - 1 695) göre, 1 635'te vefat
eden İstanbul Ermeni Patriği Kayserili Krikor Vartabed, onun sayesinde
Galata'daki Surp Krikor Lusavoriç Kilisesi'nin haziresine gömülmüştür.
Kanaatimizce, Şahin Sarkisyan'ın asıl adı Şahinar olup, kısaltılarak Şahin
şeklini almıştır. Mesela, 1 9 . asrın meşhur Ermeni sarraflarından Khıntir
Amira Papazyan'ın (şimdiye kadar bilinmeyen ölüm tarihi, 1 854 olarak
tarafımızdan tespit edilmiştir) 1 835'te genç yaşta ölen ve Üsküdar Erme
ni mezarlığına defnedilen Şahinar adlı evli bir kızı vardır.
Mevzu ile ilgili olduğu için, biraz da bu tablonun asıl sahibi olan
Akabyan Mektebi ve onun müessisi ünlü gazeteci Garabed Panosyan
hakkında bilgi vermek istiyoruz:
Akabyan Mektebi, Garabed Panosyan tarafından 1 869'da, önce Sa
matya'da kızlar için yatılı olarak açılmıştır. Kısa bir müddet burada tedri
satta bulunduktan sonra, Üsküdar'ın Doğancılar semtinde bulunan bir
eve taşınmış ve bu sefer de yine yatılı olarak, erkek talebelere tahsis edil
miştir. Fakat burada da ancak birkaç yıl faaliyette bulunabilmiştir. ı
Garabed Panosyan'a gelince, 1826 veya 1 828 yılında Kayseri'de doğup
25 Mart 1905'te İstanbul'da vefat etmiştir. tık tahsilini Kayseri'de yaptık
tan sonra, 1842'de İstanbul'a gelerek muhtelif işlerde çalışmıştır. 1 846-
1 847 yıllarında Mekteb-i Tıbbiye-i Şahane'de, 1 848-1 850 yıllarında ise Zi
raat Mektebi'nde tahsilde bulunmuştur. 1 859'da gazetecilik mesleğine inti
sap ederek, 1 Haziran 1 859 tarihinde Ermeni harfli Türkçe olarak Münadi
i Erciyas adlı haftalık gazeteyi çıkarmaya başlamıştır. 1860 Eylül ayında si
yasi mahiyet alan işbu gazete 1 863'te kapanmıştır. Garabed Panosyan daha
sonra, 2 Şubat 1 866'da, yine Ermeni harfleriyle Türkçe olarak Manzume-i
Efkar günlük gazetesini neşretmeye başlamıştır. 1 896 yılına kadar devam
eden mezkur gazete, son iki yıl zarfında, haftada iki defa intişar etmiştir.
l . Vahram Torkomyan, Yeremya Çelebi Kömürciyan lsdambolo Badmutyun (Eremya
Çelebi Kömürciyan'ın İstanbul Tarihi), Viyana, 1 938, c. III, s. 167.
1 98
Osmanlı Döneminde İstanbul Sergilerine Katılan
Ermeni Ressamlar *
Viçen Abdullah(yan)
Sarraf Mikayel Abdullahyan'ın ( 1 809- 1 882) oğlu ve saray fotoğrafçı
ları Kevork ( 1 839- 1 9 1 8 ) ve Hovsep Abdullah'ın ( ?- 1 902) kardeşidir. Da
ha fazla minyatürist olarak tanınmıştır. Yaklaşık 1 900'de ölüp Maçka Me
zarlığı'na defnedilmiştir.
1 856'da Alman kimyager Rabach'ın Beyazıt'ta açtığı stüdyoda retouc
heur (rötuşçu) olarak yardımda bulundu. Sultan Abdülmecid'in ve Sultan
Abdülaziz'in ve bazı ünlü askeri paşaların fildişi üzerine ponrelerini hazır
ladı. 1 892'de Salise rütbesini haizdi ve dördüncü sınıf Osmaniye ve üçün-
• Tarih ve Toplum dergisinde (no. 80, Ağustos 1990, s. 34-41 ) yayınlanmıştır.
Simeon Agopyan
1 857 yılı Şubat ayında Samatya'da doğdu ve 16 Mayıs 192 1 'de İstan
bul'da öldü. Manzara ve portre ressamı olarak tanınmıştır.
llk tahsilini Narlıkapı'daki Horenyan ve Samatya'daki Sahakyan
mekteplerinde yaptı. İkinci okulda Telemak Ekserciyan'ın talebesi oldu.
Feridiye'deki atölyesinde ondan hususi dersler de aldı. 1 884'te Sanayi-i
Nefise Mektebi'ne girdi ve 1 888'de bitirdi. Mezuniyet çalışması, Eminö
nü'ndeki Hünkar Mahfili'nin büyük ebattaki birincilik kazanan tablosu
olmuştur ki, Yüksek Ticaret Mektebi'nin ve İstanbul Erkek Lisesi'nin mi
marı olan Valori veya Vallaury tarafından satın alınmıştır. 1 895 yılına ka
dar, Samatya'da, sonradan Beyoğlu'na naklettiği bir atölyesi vardı ki,
1 9 1 1 'de Apollon Fotoğrafhanesi'nin üst katında bulunmakta idi. 1 883'ten
itibaren Sahakyan, Üsküdar'daki Berberyan ve Mezburyan, keza Tak
sim'deki Esayan mekteplerinde resim hocalığı yaptı. Şehzadelere ve ama
törlere hususi resim dersleri de verdi.
1 896'da Beyoğlu'nda Cadde-i Kebir No. 33 1 'de Angelidis mağazasın
daki ve son defa da Societa ltaliana'nın resim sergilerine katılmıştır.
Bilinen diğer eserleri şunlardır: "Babasının Portresi" (Marsilya sergi
sinde ödül kazanmıştır), "Vanlı Bir Dilenci", "Müslüman Bir Dilenci",
"Karaköy Köprüsünden Geçen Hamallar", "Bir Türk Mahallesi Manzara
sı", "Sultan Abdülhamid'in Büyük Boy Portresi", "Sultan Abdülaziz'in
Ortaköy'deki Selamlığı", "Gazi Ahmed Muhtar Paşa'nın Şark Muharebe
si'ndeki Zaferlerinden Altı Görünüm", "Kadırga'daki Sofulu Seyyid Meh
med Paşa Camii'nin Medresesi" (ödül kazanmış ve bir Fransız sanatkarı
tarafından satın alınmıştır), "Eğitimci Reteos Berberyan'ın ( 1 848- 1 907 )
Portresi", "Üsküdar'daki Mihrimah Camii'nin Avlusunda Dilenci Bir
Derviş" ( 19 1 1 ) ve "Mahruklzade Cafer Bey'in Portresi" ( 1 894, 40x60 cm,
halen torunu Sayın Cem Mahruki Bey'in nezdindedir) .
Ayrıca, kiliseler için, azizlerin de yağlıboya resimlerini hazırlamıştır.
Bunlar arasında, Samatya'daki Surp Kevork Kilisesi için çizdiği, Hazreti
İsa'nın şakirclerinden azizler Tateos'un ve Partoğimeos'un tablosu zikredi
lebilir ( 1 888, 280x 153 cm). Ressam Vahram Manavyan ( 1 880- 1952) onun
talebesidir.
200
Anna Aslanyan
Hayatı hakkında bir bilgi yoktur. Muhtemelen Viçen Aslanyan'ın kız
kardeşidir. O takdirde, ya kendisi veya kız kardeşi N ıvart Aslanyan, Yer
vant Oskan Efendi'nin eşidir. Ressam ve sanat tar�hçisi Onnik Avedisyan
( 1 898- 1 974), kendisini de, muhtemel kız kardeşini de zikretmemiştir.
1 5 N isan 1 902 ve Mayıs 1 903 tarihlerinde Beyoğlu'nda Cadde-i Ke
bir'de açılan karma sergilere birer tablo ile katılmıştır.
Nıvart Aslanyan
Muhtemelen Anna Aslanyan'ın kız kardeşidir. Bu kız ressam hakkın
da dahi bilgi yoktur.
O da, 1 5 Nisan 1 902 tarihindeki Beyoğlu sergisine katılmıştır.
Viçen Aslanyan
Kendi ifadesine göre 1 866'da İstanbul'da doğmuştur. Ölümü ise 1942'de
yine İstanbul'da vuku bulmuştur.
1 88 l 'de Sanayi-i Nefise Mektebi'ne girdi. 1 884 yılı Haziran ayında
henüz talebe iken, birinci sınıf ikinci ödül kazandı. 1 887'de birinci sınıf
diploma ile mezun oldu. Galatasaray Lisesi ile, Aramyan, Bezazyan, Bez
ciyan, Esayan, Getronagan, Mıkhitaryan ve Nar Tıbrots adındaki Erme
ni okullarında resim öğretmenliği yaptı.
llk defa, 1 903 yılı Mayıs ayında, Beyoğlu'nda açılan sergiye dört eser
le katıldı. İsmi Viçen yerine Yensan [Yincent] olarak yazılmıştır ki, Batı
lılarda kullanılan şeklidir. 1 92 1 yılı Ağustos ayında üç tablo ile Galatasa
ray sergisine katıldı. Adları şunlardır: "Tahtakale'de Bir Çeşme", "Ayasof
ya'dan Bir Köşe", "Sultan Selim'in Türbesi". İşbu eserleri diğerleri arasın
da en fazla beğenilmiştir.
Sair tablolarından bildiklerimiz şunlardır: "İstanbul" (suluboya, 1 894,
24x35 cm), ikinci bir "İstanbul Manzarası" (suluboya, 1 894) , "Natür
mort" (yağlıboya, tarihsiz, 1 9x28 cm). Bu üç eseri 5 Kasım 1989'da Yıldız
Sarayı'ndaki müzayedede satışa çıkarılmıştır. "Rüstem Paşa Camii'nin Ka
pısı" adlı yağlıboya tablosu ise l 930'da İstanbul'da teşhir edilmiştir.
Yetiştirdiği Ermeni talebeleri arasında, minyatürist ve araştırmacı Berç
Erziyan'la, desinatör Filip Elmok zikredilebilir.
Aram Bakkalyan
Sayın İpek Aksüğür Duben işbu sanatkarı da Pera Ressamları, 1 873-1 908
adlı broşürde zikrediyorsa da, sergilere katıldıgı hususunda bir şey söyle-
201
miyor. Ermenice ve Türkçe kaynaklarda hakkında çok az bilgi mevcut ol
duğu için bildiklerimizi kaydediyoruz.
1 874'te Üsküdar'ın lcadiye Mahallesi'nde doğdu ve 1 959'da Paris'te
öldü. Kabri Pere Lachaise Mezarlığı'ndadır. lstepan Bakkalyan'ın oğludur.
llk öğrenimini lcadiye'deki Nersesyan-Yermonyan, lise tahsilini ise
Selamsız'daki Berberyan mekteplerinde yaptı. 1 890'da Sanayi-i Nefise
Mektebi'ne girdi. 1 893 - 1 896 yılları arasında Üsküdar'daki Surp Haç
Mektebi'nde resim dersi verdi. Eğitimini tamamlamak üzere, 1 902'de Pa
ris'e gitti ve Academie Julian'dan mezun oldu. Meşrutiyet'ten sonra İstan
bul'a döndü. 1 9 1 9'da nihai olarak Paris'e yerleşti. Orada Fransız sanatkar
larının sergilerine katıldı. 1 932'de ise hususi bir sergi açarak, yüz kadar
tablosunu teşhir etti ve büyük takdir gördü. "Palme d'officer academique"
nişanı kendisine tevcih kılındı. Daha fazla natürmortları ve İstanbul man
zaraları ile şöhret kazandı.
Mıgırdiç Civanyan
1 848'de Beşiktaş'ta doğup 1 4 Şubat 1 906'da yine İstanbul'da ölmüştür.
Sultan Abdülmecid'in saray kemancısı Hovhannes Civan'ın oğludur.
Yaklaşık 1 860'ta Beşiktaş'taki Ermeni mektebinde ressam Apraham
Sakayan'ın talebesi oldu. 1 874'te Beyoğlu'nda Hamalbaşı Sokağı'nda
Fransız ressam Pierre Desire Guillemet'nin açtığı desen ve resim akade
misinde resim bilgilerini geliştirdi. 1 880'de meskeni Beyoğlu Ağa Hamam
Sokağı No. 1 7'de bulunmakta idi. 1 876- 1 879 yılları arasında İtalya'da da
hi eğitim gördü. 1 849- 1 905 yıllarında Odessa'da ve Sen Petersburg'da ya
şadı. Şarkıcı olarak İtalyanca opera temsillerine de katıldı.
·3 Nisan 1 88 1 'de Tepebaşı'nda Petits-Champs Belediye Bahçesi'nde
Elifba Kulübü tarafından açılan sergiye, çiçek motifli dört tablo ile katıl
dı. 1 849'da Beyoğlu'nda Cadde-i Kebir'de (No. 466) Rus Sefarethane
si'nde bir resim sergisi açtı.
"Ermeni Sovyet Ansiklopedisi"ne göre başlıca eserleri şunlardır: "llk
bahar", "Fırtınadan Önce Dalgalı Deniz", "Fenerbahçe", "Lord Byron'un
Rüyası", "İstanbul'da Yangın" ve "Deniz Üzerinde Sabah". "Fırtınaya Tu
tulan Gemiler" adlı tarihsiz yağlıboya bir tablosu 5 Kasım 1 989'da Yıldız
Sarayı'nda mezata çıkarılmıştır. Tophane'den Sarayburnu'nu gösteren ta
rihsiz bir tablosunun tıpkıbaskısı ise Üsküdar Surp Haç Lisesi'nden Yeti
şenler Derneği'nin çıkardığı 1989 yılı takviminde dercedilmiştir. Aslının
bulunduğu yer kaydedilmemiştir. Eserlerinin bazıları da Pangaltı Lise
si'nin merasim salonunda bulunmaktadır.
202
İstanbul tiyatroları için dekorlar da hazırlamıştır. Keza, Beylerbeyi, Çı
rağan ve Yıldız saraylarının duvar süslemeleriyle de uğraşmıştır.
Küçük kardeşi Harutyun Civanyan da tanınmış bir ressam ve resim
hocasıdır.
Sarkis Diranyan
Yaklaşık 1 860'ta lstanbul'da doğmuştur. Ölümü muhtemelen Paris'te
vuku bulmuştur, ancak tarihi bilinmemektedir. Bu hususta, ricamız üzeri
ne, yazar Sayın N azar Tobalian kilise ölüm kayıtlarında araştırma yaptı ise
de maalesef bir netice elde edemedi.
1 875'te Pierre Desin! Guillemet'nin Desen ve Resim Akademisi'nde ta
lebe idi. 1883'te Beyoğlu'nda Abdullah Biraderler'in fotoğrafhanesinde
"Büyücü Kadın" adlı tablosunu teşhir etti. Satışından temin ettiği para ile
Paris'e gidip, ressam Jean-Leon Gerome'un atölyesinde eğitim gördü. 1 883
veya 1884'te Paris'te bulunduğu esnada, Osmanlı Devleti tarafından beşin
ci sınıf Mecidiye nişanıyla taltif edildi. 1887'de ise Maarif Nezareti tarafın
dan kendisine aylık bir tahsisat bağlandı. 1889'da Paris'teki Güzel Sanatlar
Akademisi'nden mezun oldu. 1910 yılına kadar mezkur şehirde Salon de la
Societe des Artistes Français adlı cemiyetin sergilerine katıldı. 1 892 yılı Pa
ris ve 1 900 yılı Uluslararası Paris sergilerinde şeref ödülü kazandı. 1908'de
aynı şehirde hususi bir sergi açtı. 1909'da ise Münih'teki sergiye katıldı.
Eserlerine gelince, "Büyücü Kadın"dan maada şunlar bilinmektedir:
1 989'da Beymen'de sergilenen "Gül Bağlayan Kadın" ( 1897) , 1 9 1 0'da
Paris'te teşhir edilen "Dansöz" ve "Five O'clock", Dolmabahçe Sara
yı'ndaki "Çıplak Kadın" ve Ankara'da Çankaya Köşkü'nde bulunan
"Aşık Oynayan Çocuklar".
Telemak Ekserciyan
Daha fazla portre ressamı olarak tanınmıştır. 1 840'ta lstanbul'da do
ğup 1 89 1 veya 1 894'te orada ölmüştür. Apraham Sakayan'ın talebesidir.
Latin harfli kaynaklarda küçük adı Fransızca imla ile yazılmış olduğu için,
bazı araştırmacılar tarafından aslen Fransız zannedilmiştir.
1 870- 1 872 yıllarında Beyoğlu'nda ikamet etmekte idi. 1 873'te Patrik
hane Tedrisat Heyeti'nin sekreteri idi. 26 Mayıs 1 876'da Sultan Abdül
hamid'in cülusunu tebrik eden Ermeni heyetine üye oldu. 1 872 veya
1 875'te Üsküdar'daki Surp Haç, 1 880- 1 8 8 1 ders yılında Kumkapı'daki
Bezciyan, 1 880- 1 883 yılları arasında ise Samatya'daki Sahakyan-Nunyan
203
ve Vartuhyan mekteplerinde resim öğretmenliği yaptı. 1 880 sıralarında,
Beyoğlu Feridiye Sokak No. 1 9'da resim atölyesi de vardı. 1 883'te Ameri
ka'ya gittiyse de, geri döndüğü tarih belli değildir.
27 Nisan 1 873'te Sultanahmet'te Mekteb-i Sanayi'de ve 1 Temmuz
1 875'te Darülfünün'da açılan ilk resim sergilerine katıldı.
Ekserciyan'ın tespit edebildiğimiz eserleri şunlardır:
Birincisi, 1 865'te Paris'te çizdiği Hazreti İsa'nın, Meryem Ana'nın ve
Hazreti Yusuf'un yağlıboya resmidir ki, Rafael'den kopya edilmiştir. İkin
cisi, 1 868'de hazırladığı Hazreti İsa'nın yağlıboya resmidir. Her ikisi de
Galata'daki Surp Krikor Lusavoriç Ermeni Kilisesi'nde bulunmaktadır.
Üçüncüsü, 1 873 tarihli bir kadın, dördüncüsü yine 1 873 tarihli fesli bir
genç ve beşincisi de tarihsiz yaşlı bir kadın yağlıboya portreleridir. Bu üç
eseri de 1 98 1 'de Kadıköy'de mukim bir Ermeni vatandaşın nezdinde bu
lunmakta idi ve satışa çıkarılmıştı. Altıncısı ise Üsküdar'daki Surp Haç
Kilisesi papazlarından Kapriyel Basmaciyan'ın ( 1 825- 1 893 ) 1 882 tarihli
nefis suluboya portresidir ki, 1 985'te Kayseri Ermenilerinin ileri gelenle
rinden Garabed Camciyan'ın ( 1 870- 1 9 1 5 ) torunu Sayın Verjin Basmaci
yan tarafından Ermeni Patrikhanesi'ne hediye edilmiştir.
Tiyatro tarihçisi ve araştırmacı Kamik lstepanyan'a ( 1 909- 1989) gö
re, şu tablolar da onun fırçasından çıkmıştır:
"Türk Hamamı", "Çeşme Başında Aşk", "Beyoğlu'nun Büyük Yangı
!lı" ve "Mıgırdiç Hırimyan Gatoğigos'un Portresi".
İşbu satırları temize çektikten sonra, ressa'a-ı hakkında tesadüfen iki ye
ni bilgi daha elde ettik. Birincisine göre, 24 Mayıs 1 870'te vuku bulan Be
yoğlu'nun en büyük yangınında harap olan Naregyan Ermeni Okulu'nun
yerine yeni bir bina inşa etmek gayesiyle, yaklaşık 1 875'te kurulan Eğitim
Komisyonu'na üye seçilmiştir. İkincisine göre de 1 880'de Beyoğlu Erme
ni Okullarının Yönetim Kurulu azalığında bulunmuştur.
Esayan
Bu ressam da meçhul kalmıştır. Genç yaşta ölmüş olduğu düşünülebi
lir. Diğer taraftan, 1 850'de Talas'ta doğan ve 1 937'de Halep'te hayatta bu
lunan Şavarş Esayan isminde bir desinatör ve ressam vardır ki, 1 899'dan
önce İstanbul'da da öğretmenlik yapmıştır. Bilahare, Kayseri'de halı desi
natörlüğü ve ömrünün son kısmında Halep'te ressamlıkla uğraşmıştır. Bi
naenaleyh, bu şahıs olabilir.
1 896'da Beyoğlu'nda Cadde-i Kebir No. 3 3 1 'de Angelidis mağazasın
da açılan sergiye katılmıştır.
204
Krikor Köçeoğlu
Kadıköy'ün Ermeni zenginlerinden Hovsep Köçeyan'ın ( 1 809- 1 883 )
ikinci oğludur. Yaklaşık 1 845'te orada doğmuştur ve takriben 1 883'te be
kar olarak Paris'te ölmüştür. Soyadının kökü Türkçe "köçek" kelimesidir.
Küçük kardeşi Hovhannes Köçeyan'la beraber, 1 857'de açılan Pangal
tı'daki Viyana M ıkhitaristler Mektebi'nin ilk talebelerinden biri oldu.
Müteakiben, 1 865 yılına kadar Paris'teki Yenedik Mıkhitaristlerinin Mu
radyan Mektebi'nde tahsil gördü.
1 Temmuz 1 875'te Darülfünun'daki, Eylül 1 880 tarihinde Tarabya'da
Rum Kız Mektebi'ndeki ve 8 Nisan 1 88 1 'de Tepebaşı'ndaki Elifba Kulü
bü'nün sergilerine katılmıştır. Bu son sergide, karakalem iki portresi ile,
"Nevbahar" adlı tablosunu teşhir etmiştir. Yağlıboya çiçek motifli iki tab
losu ile annesi Lusi Köçeyan'ın ve kız kardeşi Nektar Köçeyan'ın karaka
lem portreleri, yaklaşık 1 920'de İstanbul'daki Ermeni Güzel Sanatlar Ce
miyeti tarafından, Venedik'teki Mıkhitaristlerin manastırına hediye edil
miştir. Diğer karakalem bir eseri de Ahmed Midhat Efendi'nin ( 1 844-
1 9 1 3 ), muhtemelen Paris'te bulunduğu esnada yaptığı portresidir.
Kızıltoprak'taki Zühtü Paşa Camii'nin dahili kitabeleri de onun elinin
emeğidir. Halil Edhem Bey'e ( 1861 - 1 938) göre, Kafi harflerin ve motifle
rin Türkiye'de gelişmesinde katkısı olmuştur.
Rupen Manas
Devlet adamı ve Sultan Abdülmecid döneminde ( 1 839- 1 86 1 ) saray
ressamı Zenop Manas'ın büyük oğludur. 1 8 1 0- 1 8 1 5 yılları arasında İstan
bul'da doğmuştur. 1 875'ten sonra muhtemelen İstanbul'da ölmüştür.
1 847'de Paris'teki Osmanlı Sefarethanesi'nin baştercümanı idi. Bu sı
ralarda Osmanlı Devleti'nin Avrupa'daki elçiliklerine gönderdiği tasvir-i
hümayunların bir kısmını Paris'te kendisi hazırlamıştır. 1 869'da ise Os
manlı Devleti'nin Milano başkonsolosu idi.
1 Temmuz 1 875'te Darülfünun'da açılan ikinci sergiye katılmıştır.
1 850'de Abdülmecid'in büyük kızı Fatma Sultan'ın ( 1 840- 1 883 ) min
yatür bir portresini çizmiştir.
Mihran Mardikyan
Doğduğu yer ve tarih belli değildir. 2 7 Kasım 1 907'de Beyoğlu'nda öl
müştür. 1 9 1 2 yılı "Teotik Salnamesi"nde resmi de mevcuttur (s. 246).
1 896'da Beyoğlu'ndaki sergiye katılmıştır.
205
Mıgırdiç Melkonyan
Son zamanlarda meydana çıkan bir kaynağa göre, 1 9. yüzyılın başla
rında doğmuş olduğu anlaşılmaktadır. Öldüğü tarih de bilinmemektedir.
Büyük ebattaki İstanbul manzaralarıyla ün salmıştır. Hayatı hakkında bil
gimiz azdır.
8 Nisan 1 88 1 'de Tepebaşı'ndaki sergiye iki portre ile katılmıştır. Bun
lardan 97 numaralısı Abdullah Biraderler'e, 98 numaralısı ise Madam Le
val'a aittir. Osmanlı gazetesinde Abdullah Kamil imzasıyla çıkan bir yazı
da, her iki eserden de sitayişle bahsedilmiştir.
Kanaatimizce, işbu iki portrenin Mıgırdiç Melkonyan'a değil de, ünlü
bir portre ressamı olan Melkon Diratsuyan'a ( 1 837- 1 904?) ait olması daha
muhtemeldir. Esasen, serginin kaydında Melkonyan soyadı yerine, Melkon
ismi geçmektedir. Diğer taraftan, Mıgırdiç Melkonyan manzara tablolarıyla
tanınmıştır ve geçen yüzyılın başlarında doğmuş olduğuna göre, 1880'lerde
hala ressamlıkla uğraşması ve hatta hayatta olması bile şüphelidir.
Diğer kayda değer bir eseri de, Topkapı Sarayı Müzesi'ndeki Y. 454
no'lu yazı kutusunun üzerinde bulunan ve yağlıboya aplike ve kabanına
tekniği ile yaptığı, eski Beşiktaş Sarayı'nın ve müştemilatının denizden
görünen manzarasıdır. 1 850'de Rupen Manas tarafından çizilen Fatma
Sultan'ın minyatürünün etrafındaki süs motifleri de onundur.
İki yıl kadar önce, değerli dostumuz Sayın Garo Kürkman, tarafımıza
Melkonyan hakkında önemli bir belge sundu ki, Hindistan'ın Kalküta
şehrinde neşredilmiş olan Az:kaser (Milliyetperver) adlı gazetenin 30 Ma
yıs 1 846 tarih ve 42 no'lu sayısında çıkan bir haberdi. İşbu gazetenin kay
nağı da, İzmir'de yayınlanmış olan Arşaluys Araradyan (Ararat'ın Şafağı)
adlı gazetenin 8 Şubat 1 846 tarihli nüshasıdır. Verilen bilgiye göre, mez
kur tarihte Melkonyan, mozayik usulü küçük tahta parçalarla, İstanbul'un
ve Boğaziçi'nin minyatür manzaralarını hazırlamış ve onları Paris'e götü
rerek teşhir etmiştir. O günlerde orada bulunan İngiltere kraliçesi, bunla
rı görerek hayran olmuştur. Keza, Fransa kralı da onları çok takdir etmiş
ve maddi yönden de kendisini ödüllendirmek istemişse de, arzusunu yeri
ne getirememiştir. Yazının sonunda, işbu usta sanatkarın, çoktan beri ec
nebi milletler arasında ünlü olduğu kaydedilmiştir. Bu da kendisinin ge
çen yüzyılın başlarında doğduğunu kanıtlamaktadır.
O. Miaser
Küçük adı belli değilse de, soyadından Ermeni asıllı olduğu anlaşıl
maktadır. Hayatı hakkında bir bilgi elde edemedik.
206
1 903 yılı Mayıs ayında Singer mağazasında açılan sergiye üç eserle iş
tirak etmiştir.
Misak Efendi
Bu ressam hakkında da malumatımız yoktur. Diğer taraftan, Misak'ın
küçük ismi mi, yoksa soyadı mı olduğu da belli değildir.
8 Nisan 1881 'de Tepebaşı'nda açılan sergiye katılanlar arasında adı geç
mektedir.
207
li müdürlük görevlerinde bulundu. 1 885'te Alman hükümeti tarafından
madalya ile taltif edildi. 1 89 l 'de Asar-ı Atika (Arkeoloji) Müzesi tekrar
kurulurken, Osman Hamdi Bey'le işbirliği yaptı. 190l 'de Beyoğlu'nda açı
lan "İstanbul Salonu" adlı resim ve heykel sergisine altı mermer büstle ve
üç tablo ile iştirak etti. 1 5 Nisan 1 902'de yine Beyoğlu'nda tertiplenen
aynı isimli sergiye de üç tablo ve iki heykelle katıldı. 1 904 yılı Ağustos
ayında üçüncü sınıf Mecidiye nişanı ile ödüllendirildi. 1 907'de Babıali'de
düzenlenen Osmanlı Sanat Sergisi'ne iştirak etti. 3 Şubat 1 9 1 1 'de Sana
yi-i Nefise Mektebi'nin müdür muavinliğine atandı.
Eserleri arasında en başarılısı, kendi ifadesi ile Bayard'ın ( 1473- 1 524)
büstüdür. Diğer heykelleri meyanında, Osman Hamdi Bey'le zevcesi Na
ile Hanım'ın ve Dikran Çuhacıyan'ın ( 1 836- 1 898) büstleri, keza, "Kılıç
la Dans Eden Zeybek", "Dafne", ve "Otobüst"ü zikredilebilir. Tabloları
arasında ise "Pederinin Portresi" ( 1 889), "Muzaffer Venüs" ve "Tavuk Sa
tan Kadın" kayda değer. Eserlerinin _büyük kısmı, Erivan'daki Devlet Sa
nat Galerisi'nde bulunmaktadır. 1 878'de Sayda'daki kazılar esnasında
meydana çıkan Büyük İskender'in (MÖ 356-323 ) lahtinin restorasyonu
da, Oskan Efendi'nin emeği ile gerçekleşmiştir.
1 883'te Osman Hamdi Bey'le beraber Nemrut Dağı üzerinde yaptıkla
rı kazılar hakkında Le Tumulus de Nemroud Dagh adında Fransızca bir ki
tap da neşretmişlerdir ( İstanbul, 1 883 , 56 sayfa).
Oskan Efendi, ressam Yiçen Aslanyan'ın kız kardeşi ile evlenmiştir ki,
Anna veya Nıvart Aslanyan olmalıdır. 1 945- 1 950 yılları arasında İstan
bul'da ölmüştür. İşbu izdivaçtan üç kızları dünyaya gelmiştir. Birincisi Eva
Oskan-İpekyan, yazar Alis Devletyan-Jamgoçyan'a göre heykeltıraş ol
muştur ve Mısır'da yaşamıştır. Piyanist Yarujan Aslanyan'a göre, ikincisi
Rebeka Oskan dişçi olmasına rağmen, Pangaltı Caddesi'nde bir tuhafiye
dükkanı işletmiştir. 1 955 sıralarında bekar olarak ölmüştür. Üçüncüsü
Mari Oskan-Kantar, 1 899'da doğup 1 0 Nisan 1 964'te İstanbul'da ölmüş
tür. Tanınmış bir piyanist ve piyano öğretmenidir. Musiki eğitimini Ce
nevre'de yapmıştır ve ödülle mezun olmuştur. Birçok değerli talebe yetiş
tirmiştir. Ölümünden birkaç yıl önce otelci Hagop Kantar'la evlenmiştir.
Apraham Sakayan
1 82 1 'de İstanbul'da doğup, 1 7 Aralık 1 876'da Üsküdar'da ölmüştür.
Vanlı saka Atam'ın oğludur. Ebedi istirahatgahı Bağlarbaşı Ermeni Me
zarlığı'ndadır. Kabir taşından mahrum olduğu için yeri belli değildir. Port
re ressamı olarak ünlüdür.
208
llk tahsilini, Krikor Odyan Efendi'nin ( 1 834- 1 887) pederi Yazıcı Bo
ğos Odyan-Bedrosyan'ırı ( 1 795 - 1 862) evindeki sınıfta yaptı. Önce, saray
ressamı Hovhannes Umed Beyzad'ın ( 1 809- 1 874) talebesi oldu. 1 838'de
resim eğitimini tamamlamak üzere, Boğos Odyan tarafından Paris'e gön
derildi. Dönüşünde, Mekteb-i Tıbbiye-i Şahane'de resim hocalığı yaptı.
1 860 sıralarında Beşiktaş'taki Ermeni okulunda dahi aynı görevde bulun
du. Bir müddet Üsküdar Surp Haç Kilisesi yönetim kurulu üyesi de oldu.
1 Temmuz 1 875'te Darülfunun'da açılan sergiye katıldı.
Eserleri arasında şunlar bilinmektedir: "Yazar N igoğayos Zorayan'ın
( 182 1 - 1 859) Portresi" ( Paris, 1 844; 1 9 1 1 'de, Zorayan'ın kızı Krisdine Pa
pazyan'ın Üsküdar'daki evinde bulunmakta idi), şaheseri telakki edilen,
saka kıyafetiyle, "Atam'ın Portresi", velinimeti "Boğos Odyan'ın Portre
si" ( 1 9 1 l 'de kızı mütercim Yevpime Odyan'ın [ 1 847-1 91 8] evinde idi).
1 867'de, hassa mimarı Garabed Amira Balyan'ın ( 1 800- 1 866) ölümün
den sonra çizdiği portresi Beşiktaş Ermeni Kilisesi'ndedir. Bazı dini mahi
yetteki tabloları da Üsküdar'daki Ermeni kiliselerinde bulunmaktadır. Sa
ir eserleri 2 Ağustos 1 887'de Üsküdar'ın Yenimahalle semtine vuku bulan
büyük yangında heba olmuştur.
Rupen Seropyan
1 875 veya 1876'da Van'ın Erciş (Ermenice Arceş) kazasında doğmuş
ve 2 1 Ocak 1 9 1 7'de lstanbul'da ölmüştür. Sırapyon Seropyan'ın oğludur.
Sanayi-i Nefise Mektebi'nden ve Paris'teki Academie Julian'dan me
zundur. Balat'taki Horenyan ve Gedikpaşa'daki Mesrobyan mekteplerin
de resim hocalığı yaptı. Nuruosmaniye'nin köhne bir sokağında bir atöl
ye de işletti. 3 Ekim 1 907'de Babıali yakınlarında açılan sergiye katılmış
ve ödül kazanmıştır.
Eserlerinden, iki tane "Davut Peygamber'in Portresi", "Meryem Ana
ile Kucağında Hazreti lsa" ( 19 1 3 ) ve "Halaskar lsa" ( 1 9 1 4) tabloları
192 1 'de Yenikapı'daki Ermeni kilisesinde bulunmakta idi. "Diken Taçlı
Hazreti lsa'nın Portresi" eskiden bir Ermeni şahsın nezdinde mevcuttu.
Ermeni Patrikhanesi'ndeki, eski patriklerin karakalem portrelerinden ba
zılarını da o çizmiştir. 1 3 Mayıs 1 990'dd Yıldız Sarayı'nda düzenlenert mü
zayedede ise yağlıboya bir manzara tablosu görülmüştür.
Serpasyan
Kanaatimizce, işbu kız ressamın soyadının doğru şekli "Çırpaşyan" ol
malıdır. Zira, bu soyadım taşıyan Vanlı tanınmış bir aile mevcuttur ki, bir
209
kısmı halen Erivan'da, bir kısmı da Paris'te yaşamaktadır. Bu sanatkar
hakkında da bir bilgiye tesadüf edemedik.
1 Temmuz 1 875'te Darülfünun'da açılan sergiye katılanlar arasında adı
geçmektedir.
Serviçen
Bu kız ressam, ünlü tabip ve devlet.adamı Dr. Serviçen'in (Serovpe Vi
çenyan, 1 8 1 5 - 1 897) meçhul bir kızı olmalıdır. Zira bilinen Mari ve Verjin
adlı kızları 1880'de evli idiler. Birincisi Dr. Mikayel Horasanciyan Efendi
( 1 835 - 1 903) ile, ikincisi ise Dr. Oikran Paşa Peştemalciyan'la ( 1 838- 1 894)
evlenmişlerdir. Binaenaleyh, matmazel olarak zikredilemezlerdi.
Matmazel Serviçen, en geç 1 845 sıralarında doğmuş olmalıdır. Zira,
1 867'de Paris'teki Beynelmilel Sergi'ye Osmanlı lmparatorluğu'ndan ka
tılanlar arasında, birinci kısım, "Kahve Taşıyan Çerkes Esire" adlı yağlı
boya tablosu ile ismi kayıtlıdır. Bu husus, kendisinin o yıllarda dahi ünlü
bir ressam olduğunu ispat etmektedir.
Boğos Şaşiyan
Saray tabipleri yetiştirmiş Katolik Şaşiyan ailesine mensup olması çok
muhtemeldir. Filhakika, bu ailenin ilk saray tabibi Dr. Boğos Şaşiyan'ın
( 1 744- 1 798) 1 775 sıralarında doğan Tovmas adlı eczacı oğlunun, Boğos
Şaşiyan isminde hukukçu bir evladı dünyaya gelmiştir ki, yaklaşık
1 800'de doğmuş olmalıdır. Binaenaleyh, ressam Boğos Şaşiyan, muhte
melen bu şahsın torunudur. Diğer taraftan, ressam Boğos Şaşiyan, Dr. Bo
ğos Şaşiyan'ın büyük oğlu Dr. Manuel Şaşiyan'ın ( 1 775 - 1 858) oğlu Dr.
Boğos veya Paulaki'nin ( 1 806- 1 887) torunu olamaz; zira, Dr. Arto Mez
buryan'a ( 1 879- 1 95 7 ) göre, bu sonuncu evlenmişse de, evladı olmamıştır.
1 880 yılı Eylül ayında, Tarabya'daki Rum Kız Mektebi'nde Elifba Ku
lübü tarafından düzenlenen sergiye iştirak etmiştir. 8 Nisan 1 88 1 'de ise
Tepebaşı'nda aynı kulübün tertip ettiği sergiye iki resimle katılmıştır. Os
manlı gazetesi 76. sayısında kendisinden sitayişle bahsetmiştir.
Edhem Paşa ( 1 8 1 8- 1 893 ) , kendisine ve ressam Pierre Montani'ye,
"Usul-i Mimari-i Osmani" (l'Architecture Ottomane, Viyana, 1 873 ) adlı
eserinin planşlarını hazırlatmıştır. Yine Edhem Paşa'nın himmetiyle mey
dana gelen, Les costumes populaires de la Turquie en 1 873 ( 1 873'te Türki
ye'de Halk Kıyafetleri) adlı albümün planşlarına da Krikor Köçeoğlu ile
birlikte katkıda bulunmuştur.
210
EK:
Melkon Diratsuyan
Mıgırdiç Melkonyan'ın biyografisinde de beyan ettiğimiz mülahazata is
tinaden, 8 Nisan 1881 tarihli sergiye katılan ressam, Melkonyan yerine iş
bu sanatkar olmalıdır. Binaenaleyh terceme-i halini yazımıza ilave ediyoruz.
1 Şubat 1 837'de Beyoğlu'nda doğup yaklaşık 1 904'te yine lstanbul'da
ölmüştür. Portre ressamı olarak ün salmıştır.
1 857'de Venedik'teki Murad Rapaelyan Mektebi'nden, sonra da aynı
şehirdeki Güzel Sanatlar Akademisi'nden mezun oldu. Müteakiben lstan
bul'a döndü. Taksim'deki, Yeniköy'deki ve Bursa'daki Ermeni Katolik kili
seleri için yağlıboya aziz resimleri ve Devlet Şurası azası Hovhannes Tıngır
Efendi'nin ( 1 789-1 868) portresini hazırladı. Bir müddet sonra Feriköy'de
bir atölye açtı ki, 1 870 yılı büyük Beyoğlu yangınında, Venedik'ten beraber
getirdiği 40 kadar tablosu ile birlikte kül oldu. Afetin akabinde, Muradof
isminde bir Ermeni sarrafın desteğini gördü. Az sonra, Ermeni Katolik Baş
patriği lstepannos Azaryan'ın ( 1 826- 1899) siparişi ile, İstanbul ve Anado
lu Ermeni Katolik kiliseleri için aziz resimleri hazırladı. 1 880 ve 1 881 yılla
rında, Beyoğlu'nda, Sakızağacı'ndaki Venedik Mıkhitaristlerinin mektebin
de resim öğretmeni idi. Beyoğlu'ndaki Saint Esprit Kilisesi'ndeki "Sacre
Coeur de Jesus" adlı büyük boy tablo da onun eseridir. Sakızağacı'ndaki Er
meni Katolik Başpiskoposluğu'nun salonunda bulunan, Başpatrik Azar
yan'ın büyük boy yağlıboya portresi şaheseri addedilmiştir. Keza, Mikayel
Portukal Paşa'nın ( 1 842- 1 897), hayırsever Esayan'ın ve Dikran Karagöz
yan'ın ( 1 834- 1 896), Dr. Simonof'un portrelerini de hazırlamıştır. Mıkhita
ristlerden maada, Kadıköy'deki Aramyan ve Beşiktaş'taki Makruhyan mek
teplerinde resim hocalığı yapmıştır. Yetiştirdiği en tanınmış talebeleri, Ed
gar Şahin'le ( 1874- 1 947 ), Garabed (Charles) Atamyan'dır ( 1872- 1 947).
KAYNAKLAR
Arşaluys Araradyan (Ararat Şafağı), İzmir, 8 Şubat 1 846.
Sibel Asna, Pera Ressamlannın Biyografileri, lstanbul, 1 990.
Onnik Avedissian, Peintres et Sculpteurs Anneniens, Kahire, 1959.
Toros Azadyan, Harüramya Hopelyan Bezciyan Mayr Varjarani 1 830-1 930 (Bezciyan
Okulu 100. Yıl Jübilesi), lstanbul, 1930.
Toros Azadyan, Badmuıyun Esayan Varjarani 1 895-1 945 Hisnamya Hişadaragan
(Esayan Okulu Tarihçesi, 50. Yıl Jübilesi) , lstanbul, 1945 .
·
211
Yeprem Boğosyan, Köçeyan Kertasdanı (Köçeyan Ailesi), Viyana, 1 96 1 .
Arisdages Bohcalyan, Agnarg Mı Hay Nıgarçutyan Vıra (Ermeni Resim Sanatına Bir
Bakış), Viyana, 1 989.
Raphael Cervati (Rafayel Çervati), Vindicaıeur Otıoman , Annuaire-Almanac du
Commerce et de l'Indusırie, Constantinople, 1881 ve 1 882.
Mustafa Cezar, Sanatta Banya Açılış ve Osman Hamdi, İstanbul, 1 97 1 .
Y. G . Çark, Türk Devleti Hitmetinde Enneniler, İstanbul, 1 953.
Engin Çizgen, Phoıography in The Ottoman Empire 1 839- 1 9 1 9, İstanbul, 1 987.
ipek Aksüğür Düben, Pera Ressamlan , 1 873- 1 908, İstanbul, 1 989.
Hımayak Ekserciyan, Hişadaragan Hınkyag Hopelyani Surp Haç Yegeğetsvo Osküdaru,
1 676-1 926 (Üsküdar Surp Haç Kilisesi'nin Beşinci Elli Yılı Jübilesi), İstanbul,
1926.
Ermeni Patrikhanesi Arşivi.
Exposition Universelle de 1 867 a Paris - Caıalogue general publie par la Commission Im
periale, 2. baskı, Paris, 1 867(!).
Bedros Garabedyan, Hınkaıaryan Hişadagaran Samatyo S. Kevork Yegeğetsvo (Beş
Yüz Yıllık Samatya Surp Kevork Kilisesi Tarihçesi), İstanbul, 1 935.
Haygagan Sovedagan Hanrakidaran (Ermeni Sovyet Ansiklopedisi), Erivan, c. VII,
1 98 1 ; c. VIII, 1 982.
Hınçak (Çan, dergi) , İstanbul, 12 Nisan 1 888, sayı 14.
Kamik lstepanyan, Gensakrakan Pararan (Biyografik Sözlük), Erivan, 1 973.
Inıarızag Oratsuyıs Surp Pırgiçyan Hivanıanoısi Hayots (Surp Pırgiç Ermeni Hastane-
si'nin Mufassal Takvimi [Salname)), İstanbul, 1 892, 1 898, 1 899, 1 93 1 .
Simon Kapamaciyan, Kırbani Oraısuyıs (Cep Takvimi), İstanbul, 1922.
Reşad Ekrem Koçu, lsıanbul Ansiklopedisi, c. VIII.
Teorik (Teotoros Lapçinciyan), Amenun Dareısuyısı (Herkesin Yıllığı) , İstanbul,
1 908, 1 9 1 2, 1 9 1 3 , 1 922.
Arto Mezburyan, Hay yev Dzakumov Hay Pıjişkner (Ermeni ve Ermeni Asıllı Tabip
ler), İstanbul, 1 950.
Harutyun Mırmıryan, Isdverk Hin Temkeru 1 635- 1 900 (Eski Simaların Gölgeleri),
İstanbul, 1 908.
Nor Lur (Yeni Haber, gazete), İstanbul, 20 Ağustos 1 934.
Kevork Pamukciyan, "Yervant Efendi Oskan ( 1 85 5 - 1 9 14): Dzmıntyan 1 25 Amya
gin Artiv" (Yervant Oskan Efendi: Doğumunun 1 25. Yılı Münasebetiyle), Ku
lis, no. 805, 1 Temmuz 1 980, s. 20-2 1 , 2 6.
Günsel Renda, Batılılaşma Döneminde Türk Resim San'an, Ankara, 1 977.
Armenak Bey Sakızyan, Anahid (dergi) , Paris 1 933, no. 1-2 ve 3-4; Pages d'Art Ar
menien, Paris, 1 940.
Sovedagan Arvesd (dergi), Erivan, 1957 Ocak.
Vahram Torkomyan, Yeremya Çelebi Kömürciyan Isdambolo Badmutyun (Eremya Çe
lebi Kömürciyan'ın İstanbul Tarihi), c. 1, Viyana 1 9 13; c. III, Viyana, 1938.
Pars Tuğlacı ( Parseğ Tuğlacıyan), Ayvazovski Türkiye'de, İstanbul, 1 983.
Bimen Zartaryan, "Yervant Oskan", ]amanak, 28 Ocak 1 945.
212
1 86 7 Yılı Paris Sergisine Katılan
Osmanlı Sanatkarları *
213
Sergisi'nden önce 1 867 yılı Paris Sergisi'ne de katıldığı için, mezkur tarih
te dokuz yaşında olmasına imkan yoktur. Matmazel Serviçen, muhtemelen
Dr. Serviçen'in Akabi, Maritsa, Sırpuhi ve Acip adlı dört kız kardeşinden
biridir. Zira, bunlardan ancak ikincisinin evli olduğu bilinmektedir.
Bu hususu kaydettikten sonra, asıl mevzuya geçiyoruz. Bundan birkaç
yıl önce, 1 867 Paris Sergisi hakkında geniş bilgiler veren Exposition Uni
verselle de 1 867 a Paris-Catalogue general publie par la Commission Imperial
Oeuvres d' Art adlarını taşıyan Fransızca bir kataloğa rastlamıştık ve bize
lüzumlu olan sayfaların fotokopilerini almıştık. Paris'te basılan, fakat bas
kı yılı kaydedilmeyen kitapta, sergide teşhir edilen sanat eserlerinden
bahsedilmektedir.
288+6 sayfadan ibaret olan gördüğümüz nüsha, kataloğun ikinci bas
kısıdır.
Sergiye katılan ve eserleri katalogda kaydedilen devletler, sergideki sı
ralarıyla şunlardır.
Fransa (s. 6), Hollanda (s. 10), Lüksemburg (s. 1 1 2 ) , Belçika (s. 1 13 ) ,
Almanya (s. 1 3 1 ), Hesse (s. 143 ) , Bade (s. 1 44) , Wurttemberg (s. 1 47 ) ,
Bavyera (s. 1 49), Avusturya (s. 1 6 5 ) , İsviçre (s. 1 76), İspanya ( s . 1 86),
Portekiz (s. 1 92), Yunanistan (s. 196), Danimarka (s. 1 99 ) , İsveç (s. 202),
Norveç (s. 206), Rusya (s. 209), İtalya (s. 2 15 ) , Vatikan (s. 227 ), Roman
ya Prensliği (s. 232) , Türkiye (s. 234), Mısır (s. 237), Çin (s. 238), Japon
ya (s. 239 ) , İran (s. 240), Amerika Birleşik Devletleri (s. 241 ) , Brezilya (s.
247 ) , Amerika Cumhuriyetleri (s. 249), İngiltere (s. 25 1 ).
Yukarda görüldüğü üzere, kataloğun 234-236. sayfaları Osmanlı İmpa
ratorluğu'na hasredilmiştir. Sanatkarlar ve sanatlar beş sınıfa ayrılmıştır.
Birincisinde yağlıboya tablolar, ikincisinde muhtelif resimler ve desenler,
üçüncüsünde madalya üzerine oymalar ve gravürler, dördüncüsünde de
senler ve mimari modeller, beşincisinde ise gravürler ve litografyalar yer
almaktadır.
Sayın Germaner'in kaydettiği şahıslar mahdut olduğu için, ilerde sa
nat tarihçilerine faydalı olabilmek arzusu ile, biz burada hepsini eserleriy
le birlikte tanıtıyoruz. Sanatkarların soyadları alfabetik sıra ile dizilmiştir.
I . YAGLIBOYA TABLOLAR
Ahmed Ali Efendi (İstanbul)
1 . "Sultan Abdülaziz'in Portresi"
Not: Bilahare Şeker Ahmed Paşa olarak tanınan ressam,
1 841 'de lstanbul'da doğup 5 Mayıs 1 907'de vefat etmiştir.
214
Bal (İstanbul)
2. "La Guzla"
Not: Gerek ressam, gerekse eserinin adının anlamı hakkında bir
bilgi elde edemedik.
C. Labbe (İstanbul)
6. "Avı Koruyan Köpek"
7. "Leylek ve Çaylak"
8. "Ara ( !) ve Kakatoes'in (kuş) Mücadelesi"
9. "Natürmort"
10. "Türk Kadını ve Çocuğu"
1 1 . "Portakalların Hasadı"
1 2 . "Natürmort"
Not: Hayatı hakkında bir bilgi elde edemedik. Sayın Germa
ner'e göre, çoktan beri İstanbul'a yerleşmiş bir Fransız ressamdır.
De Launay (İstanbul)
1 3 . "Palermo'da Rahiplerin Gece Bekçiliği"
14. "Malborough Şarkısı"
1 5 . "Sicilya Karakolu"
216
Hükümet (İstanbul)
3. "Kaidesi ve Kuması ile Çeşme"
Groppler (İstanbul)
4. "Somaki Vazolar"
Abdullah (Suriye vilayeti, Kudüs şehri)
5. "Kabartma ve Hakkedilmiş Kıymetli Taşlar"
Didob (Suriye vilayeti, Beytüllahim şehri)
6. "Sedef Üzerine Gravürler"
Hanno Habaci (Bağdat eyaleti, Musul şehri)
7. "Çivi Yazılı Kitabeler"
8. "Yarım Kabartma Parçalar"
İlyas (Suriye vilayeti, Babülmusa köyü)
9. "Mozayikler"
Mübarek ve Atik (Suriye vilayeti, Beytüllahim şehri)
10. "Haçlar"
iV. DESENLER VE MiMARi MODELLER
Dethier (Avusturya'nın imparatorluk ve krallık mektebinin müdürü,
Beyoğlu)
1. "İstanbul'un Eski Abidelerinin Etütleri ve Restorasyonları"
Not: Bir yıl kadar önce, Feriköy Latin Mezarlığı'nda, Charles
Dethier adında bir şahsın mezar taşına tesadüf etmiştik. Ancak,
aynı şahıs olduğunu düşünmek biraz güçtür. Zira, 2 2 yaşında
önemli bir mektebin müdürü olması pek muhtemel değildir.
Hükümet (İstanbul)
2 . "Boris Bonça Tarafından Çizilen, Bursa'daki Abidelerin Planları,
Kesitleri ve Cephe Projeleri"
Hükümet (İstanbul)
3. "Barborini ve Montani Tarafından Çizilen, Osmanlı Sergisi'nin
Planları, Kesitleri ve Cephe Projeleri"
Not: Sayın Germaner'in makalesinde, Barborini soyadı, Barbe
rini şeklinde yazılmıştır.
Hükümet (İstanbul)
4. "Montani ve Barborini Tarafından Çizilen, İstanbul Abidelerinin Plan
ları, Kesitleri ve Cephe Projeleri"
Leon Parville (İstanbul)
5. "Mimari Proje, Mezar"
V. GRAVÜRLER VE LİTOGRAFYALAR
Ali Efendi (İstanbul'daki Takvimhane ressamı)
1 . "Taş Üzerine Hakkedilen Padişah Tuğrası ve Sureti"
2. "Üsküdar'daki Selimiye Camii'nin Bakır Üzerine Planşı ve Sureti"
3. "Bakır Üzerine Çiçek Sepeti Planşı"
4. "Tuğra Planşının Sureti"
Bourgeois (İstanbul)
5. "Arap Sanatları"
Uon Parville (İstanbul)
6. " I S. Yüzyıla Ait Türk Mimarlık ve Dekorasyonlar Defteri"
218
Osmanlı Döneminde Fotoğrafçılık *
• Tarih tıe Toplum dergisinde (no. 48, Aralık 1 987, s. 27-29) yayınlanmıştır. Pamukci
yan aynı derginin bir sonraki sayısında "Okuyucu Mektupları" sayfasında (no. 49,
Ocak 1 980, s. 2) yayınlanan "Osmanlı Dönemi'nde Fotoğrafçılık'a Ek Bilgi" başlıklı
kısa yazısında, bu makaleden sonra eline iki mektup geçtiğini belirtmiş ve bu mek
tuplar hakkında şu bilgiyi vermiştir:
"3 Ağustos 1 908 tarihini taşıyan birincisinde, Üsküdar'daki Surp Haç Kilisesi'nin
çevresinde ikamet eden, Hovhannes Şakaryan'ın oğlu fotoğrafçı Bedros Şakaryan'ın,
7 Nisan 1 9 1 9 tarihini taşıyan ikincisinde ise yeri açıklanmayan, fotoğrafçı Mıgırdiç
Sakayan'ın isimleri geçmektedir. Bunlardan birincisinin yalnız soyadı bilinmekteydi,
ikincisi ise tamamen meçhuldü."
Makalede ele alınan kitabın yazarı Engin Çizgen [Özendes] cevabi yazısında ('"Os
manlı Döneminde Fotoğrafçılık' Eleştirisi Üzerine", Tarih tıe Toplum, no. 50, Şubat
1 988, s. 2), Pamukciyan'ın eleştiri ve katkılarından, il. Abdülhamid'in saltanat süresi,
fotoğrafçı Ernest de Caranzo/Caranza'nın soyadı ve fotoğrafçı Weinberg'in Alman ola
bileceği konusunda yazdıklarına karşı çıkmış ve fotoğrafçılar Pascal Sebah ve Aşil Sa
mancı'nın Ermeni Katolik olduklarına ilişkin yeterli kanıt bulunmadığını belirtmiştir.
219
toğrafçılık dönemine ait Osmanlı padişahlarının bir şeceresine tesadüf et
mekteyiz. 190-205 . sayfalarda 1829- 1 9 1 8 yılları arasında, yurdumuzda ge
çen önemli vakaların muhtasar bir kronoloj isi bulunmaktadır. 206-2 14.
sayfalarda dipnotları dercedilmiştir. 2 1 5-219. sayfalar bibliyografyaya ayrıl
mıştır. Ve nihayet, 220-23 1 . sayfalar da indekse tahsis edilmiştir.
Yazımızm ikinci kısmında, kitapta tesadüf ettiğimiz bazı ehemmiyetsiz
hataları 've bazı yeni bilgileri açıklayacağız ki, şayet ikinci baskısı yapılır
sa, bu hususlar da nazar-ı dikkate alınsın.
1. 1 5 . sayfada, fotoğrafçı Papazyan Biraderler'den biri olarak takdim
edilen resimdeki şahıs, aslında tanınmış aktör Haçik Papazyan'dır ( 1 845-
1877) ve kendisini Amerika Korsan/an adlı piyesteki Andre rolünde temsil
etmektedir. I Biyografisinde ise, fotoğrafçılıkla uğraştığına dair herhangi bir
kayıt yoktur. Hata, bir soyadı benzerliğinden meydana gelmiş olacaktır.
2. 1 8. sayfada, Galata Köprüsü hakkında verilen bilgide, Haliç'te ilk
köprünün muhtemelen 1 836'da inşa edildiği kaydedilmiştir. lşbu tarih
doğrudur. Filhakika, tarihçi Avedis Berberyan ( 1 798- 1 873 ), köprünün 6
Ekim 1 836'da hizmete girdiğini bildirmiş ve yerini de, Azapkapı ile Un
kapanı arasında olarak açıklamıştır ki, bugünkü mahalde bulunduğu an
laşılmaktadır. 2
3. Aynı sayfadaki üçüncü paragrafın altıncı satırında geçen 1 836 tari
hi, kanaatimizce 1 863 olmalıdır. Zira üçüncü ve dördüncü rakamların yer
değiştirdiği anlaşılmaktadır.
4 . 20. sayfada, Takvim-i Vekayi'nin Rumca ve Ermenice olarak da neş
redildiği kaydedilmemiştir.
5. 23 . sayfada, Sultan Abdülhamid'in padişahlığının süresi, 32 yerine
33 yıl olmalıdır. Zira, 1 9/3 1 Ağustos 1 876'ta tahta çıkmış ve 27 Nisan
1 909'da tahttan indirilmiştir.
6. 26. sayfada bahsedilen Beyoğlu'nun büyük yangını_ 1 87 l 'de değil,
24 Mayıs 1870'te vuku bulmuştur ve Feridiye Sokağı'ndan başlamıştır.3
7. 28. sayfada zikredilen fotoğrafçılara, 1 843'te Galata'da faaliyette
bulunan Alman Abresche'yi veya Apresche'yi ilave etmek lazımdır. Mez
kur şahsın 2 1 Mart 1 843'te Galata'da çekmiş olduğu N igoğos Hovyan'ın
( 1 797- 1 858) daguerreotype bir fotoğrafını, seneler önce rahmetli Dr. Arto
Mezburyan'ın ( 1 879- 1 957) nezdinde görmüştük.
8. 46. sayfada kaydedilen, Kayseri'de faaliyette bulunan dördüncü fo
toğrafçının soyadı "Youssofian" yerine "Youssoufian"; İzmir'deki fotoğraf
çılardan beşincisinin soyadı "Bayadjian" yerine "Boyadj ian" olmalıdır.
220
9. 48. sayfadaki Erzincan fotoğrafçılarından birincisinin adı "Hima
yeh" yerine "Hımayak", Maraş'taki yegane fotoğrafçının soyadının imlası
"Varzabedian" yerin·e "Varzhabedian" (Varjabedyan) olmalıdır. İkinci sü
tundaki "de Caranza" soyadı, Yetvart Alyanakyan'a ( 1 874- 1 949) göre "de
Caranzo"dur.4 Üçüncü sütundaki dördüncü soyadı "Hougassian" yerine
"Ghougassian" ve "Mazian" da "Moziyan" veya "Mozyan" ol-malıdır.
10. 49. sayfadaki "Tchamlidjian" yanlıştır. Bu soyadım taşıyan bir fo
toğrafçı yoktur. Ancak, Takvor Çırakyan'ın Üsküdar'ın Selamsız Mahal
lesi'nde açtığı fotoğrafhane, "Çamlıca" adını taşımıştır.
1 1 . 78. sayfada, Paskal Sebah'ın Levanten olduğu kaydedilmiştir. Ha
kikatte kendisi Ermenidir ve çok muhtemelen Katolik dinine mensuptur.
Bu husustaki delilimiz, Katolik rahibi Boğos Boynueğriyan'ın, bir eserinin
fotoğrafçılar bölümünün başında, "Abdullahyanlar ve Sebahyanlar mille
timize büyük şeref ve iftihar kazandırmışlardır" demesidir.5
1 2. 144. sayfada adı geçen Aşil Samancı'nın aslen Ermeni Katolik ol
duğu kaydedilmemiştir. Bu hususu, 1983'te, Üsküdarlı fotoğrafçı mütevaf
fa Jirayr Amiryan tarafımıza açıklamıştı.
1 3 . 1 80. sayfada yalnız soyadı kaydedilen S. Torosyan'ın, küçük adı
Sarkis'tir. Eserinin adı Risale-i Fotografya yerine, Risale-i Fotograf olmalı
dır. Kaydedilmeyen sayfa adedi ise 43'tür.6 İşbu listeye, H. Terziyan'ın,
l 905'te İstanbul'da neşredilen Lusanıgarçutyun (Fotoğrafçılık) adlı Erme
nice kitabı da ilave edilmelidir.
14. 207 . sayfadaki 8. notta ismi geçen Ruhen Manassa'nın soyadının
doğru şekli Manas'tır.
1 5 . 2 1 8. sayfanın altındaki 1 998 tarihi, 1 898 olarak düzeltilmelidir.
16. 225. sayfadaki "Kessirbachian" soyadı kanaatimizce "Kessikbachi
an" olmalıdır.
Yazımızın sonunda, birkaç fotoğrafçı ve fotoğrafhane hakkında, eserde
kaydedilmeyen bazı bilgiler sunuyoruz.
1 . Tarafımızdan görülen M. S. Papazian Freres Fotoğrafhanesi'nde çe
kilmiş bir fotoğrafın arka kısmında, İstanbul'dan maada, Paris, Yama, Üs
küdar ve Bursa'da dahi şubeleri bulunduğu işar olunmuştur. İstanbul'daki
adresi ise Beyazıt, Okçularbaşı Sokak No. 45'tir.
2. Tarafımızdan görülmüş, "Photographie Mezak" adlı bir fotoğrafhane
de çekilen bir resmin arkasında, Ermenice olarak da adı kaydedilmiştir. Ma
jak, Kayseri'nin Ermenice eski adı olduğuna göre, fotoğrafçının Kayseri'de
doğduğu veya fotoğrafhanenin Kayseri'de bulunduğu tahmin edilebilir.
221
3. Kuzenim Bay Artaki Zambakciyan'ın nezdinde, K. K. Dildilyan'ın
Kastamonu'daki fotoğrafhanesinde çekilmiş, 5 Aralık 1 892 tarihli bir fo
toğraf mevcuttur. Fotoğrafçı her ne kadar biliniyorsa da, faaliyette bulun
duğu yıllar için, mezkür tarih ehemmiyeti haizdir.
4. Rahmetli dedem Kevork M. Pambukciyan'ın ( 1 83 2- 1 895 ) kardeşi
Mesya Pambukciyan'ın, Loğofet ve Makarios isimli oğullarının bir fotoğ
rafı, 1900 sıralarında Adana'da, Nersesyan Fotoğrafhanesi'nde
. çekilmiştir
ki, Engin Hanım'ın kitabında kaydı yoktur.
5. Tokat'ta kain Yervant Nalbantyan isminde bir fotoğrafçının adı, İs
tanbul'da neşredilmiş olan Hanrakidak (Ansiklopedi) dergisinin 28 Hazi
ran 1 903 tarihli sayısında geçmektedir ( s. 5 5 ) .
6. Fotoğrafçı Hagop Semerciyan ( 1 898- 1 95 5 ) , 1909'da Aram Bali
yan'ın Pangaltı'daki Venüs Fotoğrafhanesi'nde çalışmaya başlamıştır. İşbu
notumuz, 1 987 yılı Ocak ayında verildiği için, kitaba geçmemiş olduğu
anlaşılmaktadır.
7. Torunu, Bayan Madeleine Kepekliyan-Dionyan'ın tarafımıza verdi
ği şifahi bilgiye göre, dedesi Jerom Sıvaciyan ( 1 880- 1 920) da, "Apollon"
isminde bir fotoğrafhane işletmiştir. Ancak, işbu fotoğrafhanenin, Aşil
Samancı'nın aynı adı taşıyan fotoğrafhanesi ile ilişkisi olup olmadığı bi
linmemektedir.
8. Eğitimci Kalust Malatyan ( 1 860- 194 1 ) Patrik Mağakya Başpisko
pos Ormanyan'a ( 1 841 - 19 1 8) Üsküdar'dan yazdığı 1 0 Haziran 1 903 ta
rihli bir mektupta, akrabası Mınatsagan Sabancalıyan'ı, Beyoğlu'nda, Al
man fotoğrafçısı Vahenberg'in hizmetine verdiğini beyan etmiştir. Bu şa
hıs Jean Weinberg olabilir. Ancak, Engin Hanım'ın kitabında, o Polon
yalı Yahudi olarak zikredilmiştir (s. 2 14).
Sözümüz burada sona ererken, bu gibi muazzam bir eseri meydana ge
tirmeye muvaffak olduğundan dolayı, müellifine candan tebriklerimizi su
nar, Anadolu'daki fotoğrafhaneler hakkında da böyle etraflı bir çalışma
hazırlamasını temenni eder ve kendilerine engin başarılar dileriz.
222
5. &ğos &ynueğriyan, Kordz Ga Kordzot Çiga (İş Var Çalışan Yok) , İstanbul,
1 879, s. 79.
6. H. A. lstepanyan, Hayadar Turkeren Kırkeri Madenakidutyun (Ermeni Harfli
Türkçe Kitaplar Bibliyografyası), Erivan, 1 985, s. 75.
223
Robert Anhegger Annağanı *
Bundan yaklaşık iki yıl önce, aziz dostumuz Dr. Robert Anhegger'in
doğumunun 75. yıldönümü münasebetiyle bir hatıra kitabı neşredileceği
ni işitince, çok sevinmiştik. Az sonra, bizim de bir yazı ile katkımız teklif
edilince, memnun kalmıştık.
Kitap, Fransız Anadolu Araştırmaları Enstitüsü tarafından, Varia Tur
cica serisinin IX. cildi olarak neşredilmiştir. Neşriyatı yöneten heyette,
Sayın Jean-Louis Bacque-Grammont, Sayın Barbara Flemming, Sayın
Macit Gökberk ve Sayın llber Ortaylı bulunmuştur. Redaksiyonu ise Sa
yın Gudrun Schubert deruhte etmiştir. ,
Kapak resminin ve isim sayfasının ortasında, Dr. Robert Anhegger'in,
Sayın Hans Schubert tarafından çizilmiş karakalem portresi görülmekte
dir. İsim sayfasının arkasında, son yıllarda çekilmiş bir fotoğrafına yer ve
rilmiştir. Müteakiben Önsöz bulunmaktadır. Bunu da Fihrist takip et
mektedir.
Makaleler, yazarların soyadlarının alfabetik sırasıyla tasnif edilmiştir.
Birinci yazı Sayın Gudrun Schubert tarafından hazırlanmış olup, Dr.
Anhegger'in biyografisine hasredilmiştir (s. 1 -4).
İkinci yazı "Dr. Robert Anhegger ve İstanbul Türk-Alman Kültür Mer
kezi" başlığını ve Sayın Macit Gökberk'in imzasını taşımaktadır (s. 5-7).
Üçüncü yazı Almancadır ve Sayın Martin Mooij'in imzasını haizdir.
Yazar, Dr. Anhegger'in Hollanda'daki faaliyetlerinden bahsetmektedir (s.
9- 1 7 ) .
Dördüncü yazı "Değişen Kütüphane Anlayışı v e Münif Paşa" başlığını
ve Sayın Meral Alpay'ın imzasını taşımaktadır. Yazar, Münif Paşa'nın
( 1 828- 1 9 1 O) yurdumuzdaki kütüphaneciliğin gelişmesinde oynadığı rol
üzerinde durmaktadır (s. 19-24).
• Tarih ve Toplum dergisinde (no. 5 7 , Eylül 1 988, s. 57-58) "Kitabiyat" sayfasında ya
yınlanmıştır.
224
Beşinci yazı İngilizce. olup, Sayın Edith Gülçin Ambros'un imzasını ta
şımaktadır. Muhteviyatında, methiye yazan şairlerden bahsedilmektedir
(s. 25-3 3 ) .
Altıncı yazı "Harem Onarımlarında Bir Rastlantı Sonucu Ortaya Çı
karılan Büyük Havuz" başlığını ve Dr. Anhegger'in zevcesi Sayın Mualla
Anhegger-Eyüboğlu'nun imzasını taşımaktadır. Araştırmacı, 196 l 'de Top
kapı Sarayı içinde meydana çıkardığı havuz hakkında bilgi vermektedir
(s. 3 5 -43 ) .
Yedinci yazı Fransızca olup, Sayın Jean-Louis Bacque-Grammont'un
ve Sayın Nicolas Vatin'in imzalarını taşımaktadır. Muhteviyatında, Şi
le'deki Açıkhava Müzesi'nde bulunan eski mezar taşı kitabeleri, Latin
harfleriyle sunulmuştur (s. 45-54). 55-6 1 . sayfalarda ise 2 1 adet mezar ta
şının fotoğrafları görülmektedir.
Sekizinci yazı "Sırp-Hırvat Halk Destanlarında Üç Yeniçeri Destanı" baş
lığını ve Sayın Duşanka Bojaniç-Lukaç'ın imzasını taşımaktadır (s. 63-68).
Dokuzuncu yazı "Nasreddin Hoca'nın Kişiliğini ve Fıkralarını Yorum
lama Denemeleri Üzerine" başlığını ve Sayın Pertev Naili Boratav'ın im
zasını haizdir (s. 69-83 ). Arkasında bir Bibliyografya (s. 83-84) ve Fran
sızca bir özet mevcuttur (s. 85 ).
Onuncu yazı Sayın Alexander von Bormann'ın imzasını taşımakta
olup, Almancadır. Batı Almanya'da yaşayan ve Almanca lirik şiirler ya
zan Türk şairleri tanıtılmaktadır (s. 87-102 ) .
Fransızca olan on birinci yazı Sayın Marie-Christine Boines-Varol'un
imzasını taşımaktadır. Geçen asrın sonlarında ve yüzyılımızın başlarında, İs
tanbul'un Balat semtindeki beslenme sorunu incelenmektedir (s. 103- 1 1 5 ).
İngilizce olan ve Sayın Suraiya Faroqhi'nin imzasını haiz on ikinci yazı,
16. yüzyılın sonlarında ve 17, yüzyılın başlarında, Anadolu'yu kasıp kavuran
Celali İsyanlarına hasredilmiştir. Araştırma bilhassa istifade edilen muhtelif
dillerdeki kaynakların zenginliği ile göze çarpmaktadır (s. 1 1 7- 1 30).
Almanca olan ve Sayın Barbara Flemming'in imzasını taşıyan on
üçüncü makale, Abdülhamid'in saltanat yıllarında Batıdan lstanbul'a ge
len romantik yazarlara tahsis edilmiştir ( s. 1 3 1 - 1 43 ) .
Yine Almanca olan ve Sayın Erika Glassen'in imzasını taşıyan on dör
düncü yazıda Osmanlı düşünce tarihinden bahsedilmektedir. Yazar, muh
telif dillerdeki birçok kaynaktan istifade etmiştir (s. 1 45- 1 66).
On beşinci yazı "Divan Edebiyatında Şehirler" başlığını taşımaktadır
ve sayın üstat Orhan Şaik Gökyay'ın kaleminden çıkmıştır. İşbu makale,
kitabın en ilginç ve değerli yazılarından biridir (s. 1 67 - 1 78 ).
225
On altıncı yazı, Sayın Lili Jampoller'e aittir ve Almancadır. Yazar, res
sam Marius Bauer'in ( 1 867- 1 925'ten sonra) 1 888'de lstanbul'a yaptığı ilk
seyahatinde, şehrimizden yazdığı altı mektubu tanıtmaktadır (s. 1 79-
1 85 ) . Sonunda, ihtiva ettikleri resimlerle göze çarpan mektupların ve di
ğer iki vesikanın fotokopileri mevcuttur ( s. 1 86- 1 9 1 ).
On yedinci yazı Sayın Cemil Koçak tarafından kaleme alınmıştır ve
Almancadır. Mevzuu, Birinci Dünya Savaşı'ndan sonraki Türk-Alman
ilişkileridir (s. 1 93 - 1 98).
On sekizinci yazı Sayın Klaus Kreiser'in imzasını taşımaktadır ve yine
Almancadır. Muhteviyatında, Osmanlı ve Cumhuriyet dönemlerindeki
Türkçe tercümelerden bahsedilmektedir (s. 1 99-2 1 1 ) .
On dokuzuncu yazının başlığı, "İstanbul Tekkelerine Ait Bir Kaynak:
Dergehname"dir ve Sayın Günay Kut ve Sayın Turgut Kut tarafından ha
zırlanmıştır. Önce, Mü'min-zade Seyyid Ahmed Hasib Efendi ve "Dergeh
name" adlı şiiri tanıtılmaktadır. Vesika, İstanbul tekkelerinin tarihi için
mühim bir mehazdır. Müteakiben, İstanbul tekkeleriyle ilgili yazma ve
basma kaynakların bibliyografyası mevcuttur. Sonunda ise tekkelerin al
fabetik bir fihristi bulunmaktadır (s. 2 1 3 -236).
Yirminci yazı Sayın Bernard Lewis tarafından İngilizce olarak kaleme
alınmıştır ve Ortaçağ İslam dünyasının yurdu, parası ve hakimiyeti ile il
gilidir (s. 237-242).
Almanca olan yirmi birinci yazı Sayın Nicolette Mout'un imzasını ta
şımaktadır. Yazar, 1 6 . yüzyılda Batıda basılan Türklere dair eserleri tanıt
maktadır (s. 243-25 2 ) .
Yirmi ikinci yazı Sayın Wolfgang Müller-Wiener tarafından Almanca
kaleme alınmış olup, lstanbul'daki Tersane-i Amire'nin tarihi incelen
mektedir. Zaman kapsamı, Fatih Sultan Mehmed devri ile Birinci Cihan
Harbi arasındadır. 42 no'lu dipnotta, iki yanlış müşahede ettik. Birincisi,
Melling'in doğum tarihi 1 763 yerine 1 773 olmalıdır. Eserinin adının doğ
ru şekli ise Voyage pittoresque a Constantinople et sur les rives du Bosphore'dur
(s. 253-267). Makalenin sonunda, kıymetli eski gravürler ve planlar da
mevcuttur (s. 268-273 ) .
Yine Almanca olan yirmi üçüncü yazı Sayın Rudolf Nunn'un imzası
nı haizdir. Muhteviyatında, Goethe Enstitüsü ile Türk-Alman kültür iliş
kilerinden bahsedilmektedir (s. 275-278).
Yirmi dördüncü yazı Sayın Cüneyt Ölçer'e ait olup, "Osmanlı Delege
lerinin Katıldığı Kongrelere Ait Yedi Madalya" başlığını taşımaktadır (s.
279-285).
226
Yirmi beşinci yazı İngilizcedir ve muharriri Sayın l lber Omylı'dır.
Mevzuu, 1 740- 1 770 yılları arasındaki Osmanlı-Habsburg ilişkileridir (s.
287-298).
Yirmi altıncı yazı Almanca olup, Sayın Katharina Otto-Dom tarafın
dan kaleme alınmıştır. Konusu, Sivrihisar'daki Haznedar Camii'dir. 1 5 .
yüzyıla ait işbu ibadetgahın mukaddes yerleri, diğer camilere nazaran bir
özellik taşımaktadır (s. 299-307) . Yazının 308-3 1 6. sayfalarında ise muh
telif gravürler ve resimler bulunmaktadır.
Yirmi yedinci yazı " 1 7 1 6 Yılı Varadin Harbi Hakkında Ermeni Harfli
Türkçe Bir Destan" başlığını ve imzamızı taşımaktadır. Bazı hususlara is
tinaden, şairinin Venedik Mıkhitarist rahiplerinden Hagop Puzayan
( 1 690?- 1 73 7) olduğuna kanaat getirilmiştir. Yazımız basıldıktan sonra eli
mize geçen, Viyana Mıkhitaristler Kütüphanesi'nin, 1 895'te mezkôr şe
hirde neşredilen ilk elyazmalar kataloğunu gözden geçirirken, 1 60 ve 5 1 4
no'lu elyazmalarda, işbu destanın iki metnine daha rastladık. Her ikisin
de de, şairin, adı geçen Rahip Puzayan olduğu kaydedilmiştir. Böylece, ka
naatimizin doğru olduğu meydana çıkmıştır (s. 3 1 7-329).
Almanca olan yirmi sekizinci yazı, Sayın Annemarie Schimmel'in im
zasını haizdir ve Yahya Kemal Beyatlı ( 1 884- 1 958) ve zamanı ile ilgilidir
(s. 33 1 -347 ).
Yine Almanca olan yirmi dokuzuncu ve son yazı Sayın Andreas Tıet
ze'ye aittir. Mevzuu, Türkçe sözlükler ve Evangelinos Misailidis'in ( 1 820-
1 890) eseridir (s. 349-368). Sayın Dr. Robert Anhegger'in, 80. doğum yıl
dönümünde de, bu gibi değerli bir armağanla kutlanmasını candan dileriz.
227
Eremya Çelebi Kömürciyan'ın
Osmanlı Padişahları Tarihi *
Ataları
Eremya Çelebi'nin atalannın Kafkasyalı olduğu anlaştlmaktadtr. Zira,
tarafımtzdan neşredilen "lstanbul'un 1 660 Yangınt Tarihi"nde, bizzat ken
disi, cetlerinin doğudan Taranağ (Kemah) bölgesine geldiklerini kaydet
miştir. l Buradan da, 16. yüzytlın sonlarında ve 1 7. yüzyılın ilk çeyreğinde,
Anadolu'yu kastp kavuran Celali lsyanlan esnasında, yine kendi ifadesi
ne göre, Gelibolu'ya stğınmtşlardtr. Soylarının bilinen en eski şahst Sar
kis'tir ki, rahmetli Hrand Der-Andreasyan'a ( 1 892- 1978) göre, 1 590'da
Gelibolu'da vefat etmiştir.2 Aile şeceresine göre de, onun oğlu Naha
bed'dir ki, 1 600'de Kemah'ın Hocayents köyünden Gelibolu'ya gelmiş ve
1 6 1 2'de orada ölmüştür. Eşi Huğita ise 29 Aralık 1 655'te lstanbul'un Ba
lat semtinde vefat etmiştir. Nahabed'in büyük oğlu Papaz Der Mardiros
da, yine aym kaynağa göre, 1 608'de Gelibolu'da doğup 1 68 1 yılı Ocak
ayında lstanbul'un Langa semtinde vefat etmiştir. 1 639'da Kudüs'te papaz
takdis edilmiştir. Hisardibi'ndeki, bugün mevcut olmayan Surp Sarkis Ki
lisesi'nde başpapazlık görevinde bulunmuştur.
• Müteferrika dergisinde ( no. 5, Bahar 1995, s. 147- 1 56) "Eremya Çelebi Kömürci
yan'm ( 1 63 7 - 1 695) Dört Yüz Yıllık Osmanlı Padişahları Tarihi" başlığıyla yayınlan
mıştır.
228
Biyografisi
Eremya Çelebi, yukarıda adı geçen Der Mardiros'un büyük oğludur.
1 2 Mayıs 1 63 7'de lstanbul'un Vlanga veya Langa semtinde doğmuştur.
Dokuz yaşında iken, Ermenice okuyup yazmayı öğrenmiştir. Surp Sarkis
Kilisesi'nin papazlarından Der Hovhannes hocası olmuştur. 14 Şubat
1 649'da mugannilik derecesini almıştır. 5 Ağustos 1 649'da, annesi Huği
ta ( ?- 1 663 ) ve onun dayısı Hacı Ampakum'la beraber, deniz yolu ile Ku
düs'e gitmişler ve 27 Mayıs 1 650'de İstanbul'a dönmüşlerdir. 1 65 l 'de
Hacı Ampakum kendisini evlatlık edinmiştir. Bir müddet yanında ek
mekçilikle uğraşmışsa da, az sonra işinden ayrılmıştır. 27 Nisan 1 653'te
Eçmiyadzin Gatoğigosu 1. Pilibbos ( 1 592- 1 65 5 ) İstanbul'dan ayrılırken,
onunla beraber Sivriada'ya gitmiş ve ertesi gün İstanbul'a avdet etmiştir.
1 6 Mayıs 1 653'te ise Başpatriği teşyi etmek için, babası ile birlikte Bur
sa'ya hareket etmiştir. Ertesi gün oraya varıp, zenginliği ile ünlü �ndon
Çelebi'nin misafiri olmuşlardır. 2 Haziran 1 653'te geri dönmüşlerdir. 1 5
Nisan 1 65 6'da Türkçe öğrenmeye başlamışsa da, hocasının kim olduğu
bilinmemektedir. tleride Farsça, Arapça, Yunanca ve İbranice lisanlarına
da vakıf olmuştur.
25 Mayıs 1 659'dan 1 660 yılı Aralık ayının sonlarına kadar görevde
bulunan İstanbul Patriği Kefeli Mardiros Piskopos'un ( 1 630?- 1 683 ) gü
nünde, Patrikhane'nin divan başkanı ve danışmanı olmuştur. 1 2 Temmuz
1 659'da Antepli Yeğyazar Gatoğigos'un ( 1 61 O - 1 69 1 ) refakatinde tekrar
Bı.irsa'ya gitmiştir. 1 7 Mart 1 660'ta Patrik Mardiros'la birlikte Edirne'ye
hareket etmiş ve 22 Mart'ta oraya varmıştır. 26 Nisan'da İstanbul'a dön
müşlerdir. 1 Ağustos 1660'ta mezkur patrikle Tekirdağ'ı ziyaret etmiştir.
1 66 1 Mayıs ayında, Kışla köyünde inşa edilen .Surp Kevork Kilisesi'nin
küşat törenine katılmak üzere, pederi ile birlikte, İzmit yakınında bulu
nan Armaş Manastırı'na gitmiştir. 1662'de 1 660 yangınında yanan Hisar
dibi'ndeki Surp Sarkis Kilisesi'nde bir mektep açmıştır. 26 Nisan 1 663'te
annesinin ölümü münasebetiyle tekrar Armaş Manastırı'nı _ziyaret etmiş
tir. Dönüşte Bursa'ya ve Marmara adalarına uğramiştır. 1 4 Eylül 1 664'te,
Osmanlı toprakları üzerinde yeni bir başpatriklik kurmak niyetinden Pat
rik Yeğyazar'ı caydırmak için, Patrikhane'nin talimatı ile Halep'e gitmiş
tir. Ertesi yıl, oradan Kudüs'e geçerek, Paskalya yortusunu kutladıktan
sonra, Şam tarikiyle İstanbul'a avdet etmiştir. Yol üzerinde, birkaç Erme
ni ruhani ile birlikte Konya'daki Mevlevihane'ye de uğramış ve ayinlerde
hazır bulunmuştur.
229
1 677'de Istanbul'da bir matbaa açmışsa da, ancak iki yıllık bir ömrü
olmuştur. 1 677'de burada Başpatrik Nerses Şınorhali'nin ( 1 1 02- 1 1 73 ) 96
sayfalık bir kitabı ile ertesi yıl, kendi telifatından olan, Kudüs'teki mukad
des yerler hakkında 3 1 sayfalık manzum bir risalesi basılmıştır. 1 683 'te
Kudüs Rum ve Ermeni patrikleri arasındaki ihtilafı, Rum Patriğinin dos
tu olması sayesinde halletmeyi başarmıştır.
1 685 yılı Mayıs ayında oğlu Rahip Krikoris'i görmek için Eçmiyadzin'e
azimet etmiştir. Bu münasebetle, Erzurum, Kars ve Ani'ye uğramıştır. Ke
za, Garpi Köyü'nün yakınında bulunan, Ermeni Sörlerinin manastırını da
ziyaret etmiş ve bu vesile ile manzum bir methiye yazmıştır. Surp Hov
hannes Manastırı'na da gitmiş ve burada tarihçi Zakarya Sargavak'la
( 1 627- 1 699) tanışmıştır. 1 686'da Kırım yolu ile Istanbul'a avdet etmiştir.
Meçhul bir tarihte, Muş'taki veya Kayseri'deki Surp Garabed Manastı
rı'nı da ziyaret etmiş ve bu münasebetle manzum bir methiye yazmıştır.
1 691 ve 1 692 yılları Ağustos aylarında Tekirdağ'da da bulunmuştur. Bun
dan sonra millet işlerinden el çekmiş ve sırf edebi çalışmaları ile meşgul
olmuştur. 27 Aralık 1 690'da, yirmi yaşındaki Soğome adlı kızını ve 6
Ağustos 1 692'de ise oğlu Rahip Krikoris'i kaybetmiştir. Üst üste vuku bu
lan bu zamansız ölümler Eremya Çelebi'yi çok sarsmış ve acılarının tesi
rinden üç yıl sonra da vefat etmiştir.
Son zamanlara kadar, 1 695 yılında öldüğü bilinmesine rağmen, ayı ve
günü meçhul kalmıştır. Bundan yirmi yıl kadar önce, aslı Venedik Mıkhi
taristlerinin kütüphanesinde bulunan, Mağakya Çelebi Cevahirciyan'ın
( 1 665 - 1 754) elyazma "Kronoloj isi"nden, ayının Temmuz ve gününün de
1 5 olduğunu tespit ettik. Naaşı Balıklı Ermeni Mezarlığı'na defnedilmiş
se de kabir taşına maalesef tesadüf edilememiştir.
Ahfadı
Eremya Çelebi, Kömürciyan ailesinin şeceresine göre 22 Mayıs 1654'te,
Rahip Nerses Aginyah'a ( 1 883- 1 963 ) göre ise 1 657'de evlenmiştir. Eşinin
adı bilinmemektedir.
Üç erkek ve bir de kız evladı dünyaya gelmiştir. Büyük oğlu Ampa
kum 1 659 yılı Mayıs ayında doğmuştur. 1 680'de Krikoris adıyla keşiş tak
dis edilmiştir. 6 Ağustos 1 692'de vefat etmiştir. Balıklı Ermeni Mezarlı
ğı'na gömülmüştür. ikinci oğlu minyatürist Mağakya 1 Mart 1 662'de doğ
muş ve 3 Temmuz 1 70 1 tarihinden sonra ölmüştür. Üçüncü oğlu Hovsep
çok kısa ömürlü olmuştur. 1 681 yılı Mayıs ayında doğup 1 682 yılı Tem
muz ayında ölmüştür.
230
Kızı Soğome ise 1 670'te doğup 27 Aralık 1 690'da ölmüştür. 1686'da
evlenerek, Hovsep adında bir oğlu olmuştur. Pangaltı Ermeni Mezarlı
ğı'na gömülmüştür. Eremya Çelebi, kızının vefatı dolayısıyla, biri Ermeni
ce, diğeri ise Ermeni harfli Türkçe iki mersiye telif etmiştir ki, Nişanyan
tarafından neşredilmiştir.3
Eserleri
Eremya Çelebi'nin eserlerini beş kısma ayırabiliriz. Birincisine basılı
Ermenice eserlerini, ikincisine basılmamış Ermenice olanları, üçüncüsü
ne basılı Ermeni harfli Türkçe eserlerini, dördüncüsüne basılmamış Türk
çe olanları, beşincisine ise kaybolmuş eserlerini dahil edebiliriz. Bilhassa
tarihi bakımdan önemlilerini aşağıda kaydediyoruz.
Birinci kısımda en başta, 1 66 1 - 1684 yılları arasında telif ettiği lstanbul
Tarihi vardır ki, etraflı notlarla, kitabelerle ve vesikalarla, 1 9 1 3 , 193 2 ve
1 938 yıllarında Viyana'da Dr. Vahram Torkomyan ( 1 858- 1 942 ) tarafın
dan neşredilmiştir. Türkçe tercümesi de Hrand Der-Andreasyan tarafın
dan yapılmış ve mufassal haşiyeler eklenerek, 1 952'de basılmıştır. İkinci
baskısı ise tarafımızdan hazırlanarak 1 988'de intişar etmiştir.
İkincisi, 1 648- 1 662 yıllarını kapsayan Orakrutyun (Ruzname) adlı ese
ridir ki, Mesrob Başpiskopos Nişanyan ( 1 872 - 1 944) tarafından, önemli
ilavelerle 1 939'da Kudüs'te neşredilmiştir.
Üçüncüsü, Badmutyun Hamarod 400 Darva Osmantsots Takavoratsın'dır
(Osmanlı Padişahlarının 400 Yıllık Muhtasar Tarihi) ki, Jozef Avedisyan
tarafından yayına hazırlanarak, 1 982'de Erivan'da basılmıştır.
Dördüncü ise "İstanbul'un 1 660 Yangını Tarihi"dir ki, geniş ilavelerle
tarafımızdan baskıya hazırlanmıştır ve 1 99 1 'de şehrimizde neşredilmiştir.
İkinci kısımda önce, "Vekayiname"sini kaydedebiliriz ki, Venedik Mık
hitaristler Kütüphanesi'nin 509 no'lu elyazmasıdır.
İkincisi ise "Viyana'nın 1683 Yılı İkinci Kuşatma Tarihi"dir ki, yine
Venedik Mıkhitaristler Kütüphanesi'nin 476 no'lu elyazmasıdır ve Hrand
Der-Andreasyan tarafından meydana çıkarılmıştır.
Üçüncüsü, Aşkharhakrutyun (Coğrafya) adı ile daha önce bilinen, bü
yük boy haritasıdır ki, 169 1 'de Avusturya Elçisi Kont Luigi veya Lodovi
co Ferdinando Marsili'nin ( 1 658-1 730) teklifi üzerine hazırlanmıştır. İş
bu çalışması, 1 99 1 'de ltalya'nın Bologna şehri üniversitesinin kütüphane
sinde Prof. Gabriella Uluhocyan tarafından bulunmuştur. 358x 1 20 cm
ebadında olup, muhteviyatında önemli Ermeni kiliselerini ve manastırla
rını göstermektedir.
Osmanlı Tarihi
l 965'te Erivan'da, eski adıyla Miyasnikyan Kütüphanesi tarafından
hazırlanmakta olan " 1 5 1 2- 1 800 Yılları Arasındaki Ermenice Baskılaı;ın
Mufassal Bibliyografyası"na, müteveffa değerli bibliyograf ve tarihçi Ha
gop Anasyan'ın (Söylemezyan, 1904- 1 988) teklifi ile yardımda bulunma
ya başlamıştık. Birkaç yıl sonra, yegane elyazma nüshası Erivan'daki Mes
rob Maşdots Kütüphanesi'nde bulunan · ( no. 167 5 ) , "Dört Yüz Yıllık Os
manlı Padişahlarının Muhtasar Tarihi"nin neşredilmesi hususunda kendi
sine teklifte bulunmuştuk. Anasyan, bir veya iki sene sonra, Jozef Avedis
yan adında genç bir araştırmacının, eseri baskıya haz�rlamakta olduğunu
23 2
müjdelemişti. Lakin, çalışması ve kitabın baskısı epeyce uzun sürdü ve an
cak 1 982'de neşredilmiş olduğunu birkaç sene sonra öğrenebildik. Zira,
bu sıralarda Anasyan, ailesi ile birlikte Amerika'ya hicret etmişti. 1 987'de
Mesrob Maşdots Kütüphanesi'nin müdür muavini Sayın Papken Çukasız
yan hediye olarak bir adet tarafımıza göndermek lütfunda bulundu. Ken
disine burada da teşekkür etmek isteriz, zira, bu makaleyi sayelerinde ha
zırlamak mümkün oldu.
Önce kitap hakkında genel bilgiler verelim:
Eser, Ermenistan l limler Akademisi'nin Şarkiyat Enstitüsü tarafından
neşredilmiştir. Redaksiyonunu B. M. Haçaduryan yapmıştır. Kitap, Eçmi
yadzin şehrinde 1 .000 adet basılmıştır ve 4 1 4 sayfadır. Dizgi çapı 1 1 ,Sx 1 7
cm'dir.
Muhteviyata gelince, 5-59. sayfalarda, Eremya Çelebi ve eseri hakkın
da geniş bilgiler verilmiştir. Buna göre, elyazma 1 73 1 - 1 73 2 yıllarında Ge
libolu'da, Papaz Haçko tarafından istinsah edilmiştir. Bu da ispat ediyor
ki, Eremya Çelebi'nin eserleri, eskiden de İstanbul haricinde ilgi uyandır
mıştır. Osmanlı padişahlarının tarihi, elyazmanın 2- 1 74. sayfalarını kap
samaktadır. Kömürciyan, çalışmasını 1 675- 1678 yılları arasında, Eçmi
yadzin gatoğigosu, lstanbul'da medfun Culfalı iV. Hagop'un ( 1 598- 1 680)
teklifi üzerine hazırlamıştır. Metin manzum olup, 1 8 1 1 beyitten ibarettir.
Eser iki kısma ayrılmıştır. Birincisi Osmanlı Devleti'nin kuruluşundan
1 648 yılına kadar gelmektedir. ikincisi ise 1 648- 1 678 yıllarını kapsamak
tadır. Müellifin ifadesine göre, birinci kısımda Türkçe, Farsça, Kürtçe ve
Arapça kaynaklardan istifade etmiştir. Avedisyan'a göre, Eremya Çelebi
bilhassa Lutfi'nin ( 1 488- 1 563 ) Tevarih-i Al-i Osman eserinden istifade et
miştir. Diğer Osmanlı-tarihçileri arasında, Müneccimbaşı (Ahmed Dede)
( 1 63 1 - 1 702 ), Solakzade, Katip Çelebi ( 1 609- 1 657) ve sair müverrihler
bulunmaktadır. Avedisyan'a göre, 1 7 . yüzyılda lstanbul'daki Ermeni nüfu
su 1 00.000 kadardı.
60-288. sayfalarda, "Tarih"in metni mevcuttur. Muhteviyatında, 65 1 -
738. mısralar lstanbul'un fethine hasredilmiştir ki, daha önce yukarda sö
zü geçen Anasyan'ın, l 957'de Erivan'da neşredilen Haygagan Ağpümerı
Püzantiayi Angman Masin (Bizans'ın Düşmesine Dair Ermeni Kaynakları )
adlı kitabında intişar etmiştir (s. 82-88).
ikinci önemli bir bahis de, Cem Sultan'ın ( 1459?- 1 495 ) maiyetindeki
şairlerden Saadi'nin kasidesidir. Jozef Avedisyan ön;özünde (s. 33) kasi
denin Cem Saadi tarafından yazıldığını Latifi'nin bildirdiğini kaydetmiş-
233
tir. Keza, Cem Sultan'ın ölümünden sonra Saadi'nin onun Divan'ını be
raber getirdiğini açıklamıştır. Eremya Çelebi'ye göre, Cem Sultan Kabe
dönüşünde kardeşi Bayezid'e bir kaside yazmıştır (s. 33 ) . Avedisyan Arap
harfli kasidenin 26 beyit olduğunu kaydetmiştir (s. 34). Aradaki on bey
tin Eremya Çelebi tarafından ilave edildiğini ve bazı beyitlerin değiştiril
diğini de beyan etmiştir. Keza Cem Sultan'ın adı geçen son iki beytin de
Kömürciyan tarafından ilave edildiğini kaydetmiştir.
Avedisyan bir başka notunda ise Solakzade'nin kasideyi Cem Sul
tan'a atfettiğini yazmış,4 ayrıca Eremya Çelebi tarafından ilave edilen
veya değiştirilen mısraların numaralarını da açıklamıştır ( s. 3 1 O). Bu se
beple, Ermeni harfli imlaya aynen uyarak, kasideyi burada neşretmeyi lü
zumlu gördük:S
234
Sana bu hüsnile şahzade sağ u sundugi,
Taht-i Çinde milket-i İran ile Turandur.
235
Kimının elınde yeşim, lal-i ahmerden kadeh,
Her kim içse ol kadehden mesd-i cavidandur.
Bayezid'in cevabı:
236
İhdibarın ve eyi adın var ise, dünyanın mali senindir.
Alma mazlumin ahin, çıkar ahesde ahesde
Bazılarına göre, Sultan Bayezid, kardeşi Cem Sultan'ın Fransa kralı nezdin
de izzetlendirildiğini işitince, ona fermanla elçi gönderdi. Krala hitaben de
şöyle dedi:
"Şayet muhabbetimizin ve dostluğumuzun ilerde de mazbut kalmasını isti
yorsan, yanında m_uhafaza edilen Cem'i, gecikmeden bir yol bulup öldürme
lisin."
Fransa Kralı da, apansız başının saçlarını ustura ile tıraş ettirdi ve (kullanı
lan) çok basit bir zehir, Cem'in başına tesir ettiğinden, orada öldü. Arzusu
nun yerine getirildiğinden haberdar olması için, ölümü Sultan Bayazid'e
bildirildi.
237
l. Eremya Çelebi Kömürciyan, Badmutyun Hıragizman Gosdantnubolso ( 1 660
Darvo) (lscanbul'un Yangın Tarihi), İstanbul, 1 99 1 , s. 15.
2. Eremya Çelebi Kömürciyan, 1 7. Yüuılda lstanbul, İstanbul, 1952, s. X.
3. Eremya Çelebi Kömürciyan, Orakrutyun (Ruzname), Kudüs, 1 939, s. 627-634.
4. Eremya Çelebi Kömürciyan, Badmutyun Hamarod 400 Darvo Osmantsots Taka
voratsın (Osmanlı Padişahlarının 400 Yıllık Muhtasar Tarihi), Erivan, 1 982, s.
3 10, not 272.
5. Yazımız tamamlandıktan sonra Walter G. Andrews imzalı ve "Osmanlı Kültü
rüne Dışarıdan Bakmak" başlıklı bir makale yayınlandı (Tarih ve Toplum, no.
136, Nisan l 995, s. 1 3-20). Bu yazıda da yer alan söz konusu kaside ile bizim
neşrettiğimiz arasında bazı farklar bulunmaktadır.
6. Pür, dolu.
7. Doğrusu muhtemelen seciyet olmalıdır ki, töre demektir.
8. Doğrusu meygfın, yani şarap rengi.
9. Doğrusu çeşm-i olmalıdır ki göz demektir.
10. Yüzü.
l l . Muhtemelen doğrusu bedra olmalıdır, zira, bedr veya bedir ayın yuvarlak şekli
dir, her halde bir baskı hatası vardır. Zira Ermenicede E ve D harfleri birbirine
çok benzer.
1 2. Özge.
13. Muhtemelen doğrusu ol yüce olmalıdır ki Allah için kullanılmıştır.
14. Aslı meyvelik olabilir.
1 5 . Vurup.
16. Doğrusu şehdap olmalıdır ki bal suyu demektir.
l 7. Yüzünde.
18. Yanaklı.
l 9. Mül, şarap, burada kırmızı demek istiyor.
20. Veya mevz ki incir demektir.
2 l . Yatak veya yastık.
BB
Ayvazovski'nin Osmanlı Tarihi *
• Tarih ve Toplum dergisinde ( no. 3 5 , Kasım 1 986, s. 60-63) "Kicabiyat" sayfasında ya
yınlanmıştır. Makaleyi, Kevork Pamukciyan'ın aynı derginin 39. sayısında (Mart
1 987, s. 1 6) yayınlanan "İnciciyan'a Göre Galata Kulesi" başlıklı makalesinin sonun
da yer alan düzelti notlarını girerek yayınlıyoruz.
239
ris'teki Haygazyan Mektebi'ni kurmuşlardır ki, ömrü kısa olmuştur. 1 855-
1 858 yıllarında, yine Paris'te, Masyats Ağavni (Masis [Ararat] Dağı'nın
Güvercini) adlı Ermenice ve Fransızca bir dergi neşretmiştir. Muhteviya
tında Osmanlı Devleti ile ilgili makaleler de mevcuttur. 1 858'de Rusya'ya
dönerek, Nor Nakhiçevan (Şimali Kafkasya'da) ve Besarabya Ermenile
rinin dini önderi tayin edilmiştir. 1858'de Feodosya'da Khalipyan Mekte
bi'ni tesis etmiş ve 1 858- 1 865 yıllarında müdürü olmuştur. 1 860- 1865 yıl
ları esnasında mezkur şehirde, bu defa Ermenice ve Rusça olarak Masyats
Ağavni dergisini yeniden neşretmiştir. 1 867'de Eçmiyadzin'de piskopos
takdis olunmuştur. 1 87 1 'de başpiskoposluk unvanını alarak Eçmiyadzin
Gatoğigosluğu Sinodu'na üye seçilmiştir. 1 875'te iV. Kevork Gatoğigos
( 1 8 1 2- 1 882) tarafından Eçmiyadziiı'deki Kevorkyan Semineri'nin müdü
rü tayin edilmiş ve iki yıl aynı görevde kalmıştır. Müteakiben, Tıflis Er
menileri ruhani reisi nasbolunmuş ve işbu görevde iken 8 N isan 1 880'de
Tıflis'te vefat etmiştir.
Ayvazoski kayda değer 1 2 telif eser bırakmıştır. Bunlar muhtelif mevzu
ları kapsamaktadır. Tarihi mahiyette olanlar, "Osmanlı Tarihi"nden maada
şunlardır:
1 . Hamarod Badmutyun Rusats (Rusların Muhtasar Tarihi), Venedik,
1 836, 463 sayfa.
2. Nikol Piskopos yev Badmutyun Tartzin Haygazants Lehastani i Katoli
kutyun (Nikol Piskopos ve Polonya Ermenilerinin Katolikliğe İntisap Et
melerinin Tarihi), Vağarşabad, 1 877, 1 30 sayfa.
3 . Badmutyun Khalipyan Usumnaranin 1 858- 1 87 1 (Khalipyan Mekte
bi Tarihi), Tıflis, 1 880, 393 sayfa.
On iki lisana vakıf olan Ayvazovski'nin, sekiz de tercümesi vardır.
Bunlar arasında, Silvio Pellico'nun ( 1 789- 1 854) "Benim Hapishanele
rim" isimli romanını 1 853'te İtalyancadan, Joseph Droz'un ( 1 773 - 1 850)
Pensees du christianisme (Hıristiyanlık Tefekkürleri) adlı dini eserini 1 854'te
Fransızcadan ve İ van Kriloff'un ( 1 7 68- 1 844) mesellerini ise meçhul bir
tarihte Rusçadan çevirerek neşretmiştir.
Ayrıca, Ermeniceden İtalyancaya tercüme ettiği, 5 . yüzyıl ünlü Erme
ni tarihçisi Horenli Movses'in ve 4. veya 5 . yüzyıl tarihçisi Akatanke
ğos'un tarihleri, 1 84 1 ve 1 843 yıllarında basılmıştır.
Venedik Mıkhitarist rahiplerinden Mıgırdiç Boduryan'a ( 1 88 1 - 1 956)
göre, Ayvazovski San Lazzaro'da bulunduğu esnada, 1 836- 1 83 7 yıllarında
büyük ebatta iki cilt halinde neşredilen Nor Parkirk HaygazYan Lezvi (Er-
240
meni Dilinin Yeni Sözlüğü) ve 1 846'da neşredilen Artzem Pararan Hay
gazYan Lezvi (Ermeni Dili El Sözlüğü) adlı kamusların hazırlanmasında
teşrik-i mesaide bulunmuştur.2
Şimdi de "Osmanlı Tarihi"ni tanıtmaya başlıyoruz.
Ayvazovski'nin eseri, benzeri Ermenice basma tarihler arasında en
mühimi ve en mufassalıdır. Müellif, hem Türk, hem Ermeni, hem de ec
nebi dillerdeki kaynaklardan istifade etmiştir. Daha doğrusu bu lisanlar
daki eserlerin bir sentezini meydana getirmiştir. Bu bakımdan da yapıtı
nın müstesna bir önemi vardır. Ancak, edebi eski Ermenice ile kaleme
alındığı için, Ermeni tarihçiler ve araştırmacılar tarafından bile, kaynak
olarak pek yararlanılmamıştır.
Ayvazovski kitabını, lstepannos ve Bağdasar Nepisyants adlı iki kar
deşe ithaf etmiştir ki, muhtemelen baskı masraflarını temin etmişlerdir.
Beş buçuk sayfalık önsözde, ezcümle şu hususlar belirtilmektedir:
Zira, tarihimizin başlıca kaynağı, derin vukfu ile tanınan Alman Hammer
Purgstall'ın ( 1 774- 1 856) eseri olmuştur. O, müteaddit ciltlerden mürekkep
Osmanlı tarihini hazırlamak için otuz yıl çalışmıştır ve doğrudan doğruya,
iki yüz kadarını zikrettiği Türklerin tarihi kitaplarından istifade etmiştir. Ese
ri, Avrupa milletleri tarafından umumiyetle takdir kazanmıştır ve şimdiden
241
bile muhtelif dillere çevrilmiştir. Diğer taraftan, yalnız Muradca (d'Ohson,
Tosunyan, 1 740- 1 807), Kantemir ( 1673- 1 723 ), Tocc ( 1 733-1 793), Toderi
ni ( 1 728- 1 799), Alix, Jouannin ( 1 783 - 1 844) vs Avrupalı müverrihlerden
istifade etmekle yetinmeyerek, bizim için olduğu gibi, belki Hammer için de
mühim olan, Ermeni tarihçilerden de birçok mevzularda oldukça yararlan
dık. Bunlar arasında, Medzopalı Rahip Tovmas ( 1 4.- 15. yüzyıl), Eremya Çe
lebi (Kömürciyan, 1637- 1 695 ), Mağakya Tıbir Cevahirciyan ( 1 665-?), Ba
ladı Kevork Tıbir (Der-Hovhannesyan, 1 736- 1 8 1 1 ) , Trabzonlu Kevork
Oğullukyan ( ?- 1 828) zikredilebilir.
Ayvazovski müteakiben, ayrı bir fasıl olarak, müellifleri Türk olan yaz
ma ve basma Osmanlı tarihlerini beş sayfada sunmaktadır. Önce yazma
lar kaydedilmiştir.
1 . "Tarih-i Aşıkpaşazade" - Çok kıymetli bir tarihtir. Müellif Derviş Ah
med isminde biridir ki, Aşık Paşa'nın torunu ve Yahya'nın oğludur. İkinci
Bayezid'in nezdinde kalmıştır. Tarihi ise Sultan Orhan' ın görevlilerinden
Elias'ın (llyas) oğlu Yahşi isminde bir kimsenin eserinden alınmıştır.
2. "Cihannüma" - Müellifi, Aşıkpaşazade'ye muasır Neşri'dir.
3 . "Heşt Bihişt" - "Yedi cennet" manasına gelen Farsça işbu tarih, il.
Bayezid'in emriyle Molla İdris tarafından telif olunmuştur.
4. "Tarih-i Al-i Osman" - Lutfi Paşa tarafından kaleme alınan bu eser
1 553 yılına kadar gelmektedir.
5 . "Tarih-i Al-i Osman" - Müellifi Muhiyeddin Cemali'dir.
6. "Taccüt-tevarih" - Tarihlerin tacı anlamına gelen bu kitap, ilk va
kanüvis Şeyhülislam Saadeddin Efendi tarafından zengin bir ifade ile ya
zılmıştır.
7. "Tarih-i Al-i Osman" - Üçüncü Sultan Mehemmed'in ölümüne
( 1 603 ) kadar gelen ve tarafsız bir şekilde telif olunan bu eserin müverri
hi, Ali isminde bir zattır.
8. "Tarih-i Al-i Osman" - Müellifi Hasanbegzade'dir. Saadeddin Efen
di'nin, Sultan Süleyman'ın (Kanuni) padişahlığına kadarki zamanı ihtiva
eden tarihinin bir özetidir. Müverrih ayrıca, ölüm tarihi olan 1 636 yılına
242
kadarki vakaları da ilave etmiştir. işbu tarih ve bazı kimselerin yaptığı ila
veler, Baladı Kevork Tıbir tarafından tercüme edilerek, iki ciltlik nata
mam bir Osmanlı Tarihi hazırlanmıştır.
9. "Tarih-i Al-i Osman" - Tarihçi Solakzade tarafından yazılan eser, 1644
yılına kadar olan zamanı kapsamaktadır.
Ayvazovski'ye göre, toplumun tarihini anlatan işbu yazardan sonra,
aşağıdakiler de ünlüdür.
Celalzade Mustafa, Karaçelebizade Abdülaziz Efendi, Peçuyi veya Pe
çevi İbrahim Efendi, Selanikl, Şemsi Paşa, Kemalpaşazade, Vecihi, Na
suhpaşazade, Nuri, Süheyli, Mehemmed Halife, Hacı Halife, Katip Çele
bi, Veyzi (Veysi), Melek Efendi, Resmi Ahmed Efendi vs. Bunlardan ba
zıları Osmanlı padişahlarının icraatından, bazıları harplerden, bazıları ise
saraydaki ihtilallerden bahsetmişlerdir.
Ayvazovski müteakiben, (kronolojik sıra ile) basma Osmanlı tarihle
rinin bir listesini vermektedir ki, onu da aynen takdim ediyoruz.
1 . "Töhfet-ül-kübar fi esfar-ül-ehbar" (Büyük Deniz Seferleri Armağa
nı) - Yazarı, birçok tarihi eserler bırakmış olan Katip Çelebi'clir. 1 728'de
basılmıştır.
2. "Gülşen-i Hülefa" (Halifelerin Gül Bahçesi) - Nazmizade tarafın
dan telif olunup, 1 730'da basılmıştır.
3 . "Takvimat-ı Tevarih" - Katip Çelebi'nin, bazı diğer müelliflerin ila
veleriyle kronolojik bir eseridir. 1 732'de basılmıştır.
4. "Naima" - Vakanüvis olup, iki ciltten mürekkep tarihi, 1 659 yılına
kadar varmaktadır. 1 734'te basılmıştır.
5 . "Raşid" - Tarihi 1 66 1 - 1 7 2 1 yıllarını kapsamaktadır ve üç ciltten
ibarettir. 1 74 1 'de basılmıştır.
6. "Çelebizade" - 1 722- 1 728 yıllarını ihtiva eden dönemin dünya
olaylarından bahsetmektedir. 1 74 1 'de basılmıştır.
7. "Sami, Şakir ve Subhi" - işbu üç tarihçi, 1 730- 1 743 yılları arasında
ki Sultan 1. Mahmud devrini anlatmaktadır. 1 783'te bir cilt halinde ba
sılmıştır.
8. "İsi" - 1 744- 1 750 yılları arasındaki devletle ilgili vakalardan bahset
mektedir. 1 784'te basılmıştır.
9. "Ahmet Vasıf Efendi" - 1 774 yılına kadar, lsi'nin tarihini devam et
miştir. l 8 l 4'te basılmıştır.
l O. "Üss-i Zafer" - Vakanüvis Esad'ın eseridir ki, Yeniçeriler Ocağı'nın
lağvını ve tenkil olaylarını anlatmaktadır. Basıldığı tarih maalesef kayde
dilmemiştir.
243
Yukarıdaki isimlerin Ermenicedeki imlalarını aynen muhafaza ettik.
Müteakiben, Sultan il. Mahmud'un, Viviani İnciso imzasını, Ermeni
ce Sultan Mahmud ismini, ortasında tuğrasını ve altta da "Mahmoud il,
Empereur des Turcs" Fransızca ismini taşıyan bir gravürü yer almaktadır.
Nihayet, Badmutyun Osmanyants (Osmanlılar Tarihi) başlığı ile, me
tin kısmı başlamaktadır. Fasılları, başlıkları ve sayfaları ile birlikte kayde
diyoruz.
l . Osmanlıların Atalarının Menşei (s. 1 -7)
2. Sultan 1. Osman Gazi (s. 8-1 7)
3 . Sultan Orhan Gazi (s, 1 8-25)
4. Sultan 1. Murad Gazi Hüdavendigar (s. 26-40)
5. Sultan 1. Bayezid Yıldırım (s. 4 1 -78)
6. Sultan 1 . Mehemmed Çelebi (s. 79-94)
7. Sultan il. Murad Ebülhayrat (s. 95- 1 2 7 )
8. Sultan i l. Mehemmed Fatih (s. 1 28-2 14)
9. Sultan il. Bayezid Veli (s. 2 1 5-256)
10. Sultan 1. Selim Yavuz (s. 257-304)
1 l . Sultan 1. Süleyman Kanuni (s. 305-402 )
1 2. Sultan il. Selim Halim (s. 403-428)
1 3 . Sultan III. Murad (s. 429-465 )
14. Sultan III. Mehemmed (s. 466-494)
1 5 . Sultan 1. Ahmed (s. 495-524)
1 6. Sultan 1 . Mustafa (s. 525-526)
1 7 . Sultan il. Osman (s. 527-547)
18. Sultan 1. Mustafa ( ikinci defa) (s. 548-560)
19. Sultan iV. Murad (s. 561 -637)
20. Sultan (1.) İbrahim (s. 638-670)
2 1 . Fihrist (s. 67 1 -672)
İkinci cildin muhteviyatı da şudur:
l . Sultan iV. Mehemmed (s. 1 -69)
2. Sultan il. Süleyman (s. 70-75)
3 . Sultan il. Ahmed (s. 76-79)
4. Sultan il. Mustafa (s. 80-1 00)
5 . Sultan ili. Ahmed (s. 1 1 1 - 1 93 )
6. Sultan 1 . Mahmud (s. 194-277)
7. Sultan III. Osman (s. 278-285)
8. Sultan III. Mustafa Gazi (s. 286-367)
244
9. Sultan 1. Abdülhamid (s. 368-401 )
1 0. Sultan III. Selim {s. 402-454}
1 l . Sultan iV. Mustafa (s. 455-472}
1 2. Sultan il. Mahmud Adli (s. 473-603}
Müteakip 605-676 sayfalar, karışık olarak şahıs ve yer isimlerinin fih
ristine hasredilmiştir. Son sayfada ise ikinci cildin fasıllarının endeksi der
cedilmiştir. Ermeni Patrikliği'nin kütüphanesinde bulunan ikinci cildin
sonunda Osmanlı İmparatorluğu'nun Avrupa ve Asya'daki topraklarını
gösteren birer Ermenice harita da mevcuttur. Ancak her ikisinin de bü
yük kısmı maalesef yırtılmış olduğundan, tarihi ve hakkakı belli değildir.
Yazımızın sonunda, Ayvazovski'nin, Vezir-i Azam Mahmud Paşa'nın
son günlerine dair yazdıklarını aktarmak istiyoruz. İşbu derginin 1986
Ağustos sayısında çıkan makalemizde• mumaileyhin, Vezir-i Azam İbra
him Paşa tarafından tertiplenen bir komploya kurban gittiği açıklanmış
tı. Halbuki burada başka iki sebep gösterilmektedir.
Fatih Sultan Mehmed, 1 473'te Uzun Hasan'a karşı çıktığı seferde, Ka
rahisar'a vardıkları zaman, Mahmud Paşa, Sultana, önce işbu kaleyi zapt
etmelerini teklif eder. Padişah ise hiddetlenerek:
"Biz buraya kaleyi fethetmek için değil, düşmanın ordusunu yenmek
için geldik" der.
İstanbul'a döndükten sonra, Mahmud Paşa, tekrar vezir-i azamlıktan
azledilmiştir. Sebebi, muhtemelen padişaha telkinde bulunmak cesareti
olmuştur. Bazılarına göre ise, Şehzade Mustafa'nın o sıralarda ölmesinden
sonra, Mahmud Paşa siyah elbiseler giyinip yas tutacağı yerde, beyaz elbi
selerle oturup tavla oynamıştır. Bu sebeple ölüme mahkum edilmiştir.
Bundan sonra, Ayva;ovski, Mahmud Paşa hakkında şu bilgileri ver
mektedir (s. 1 9 1 - 192):
İşbu Mahmud Paşa, Osmanlı vezirleri arasında ilkidir ki, eğitimi ve imarı se
ven meziyetleriyle ölümsüz bir hatıra bırakmıştır. Zira, o yalnız alimlere hür
met edip, onları ağırlamakla kalmayarak, kendisi dahi şiirler yazmıştır. İstan
bul'da, Edime:cle, Ankara'da ve Sofya'da yaptırdığı camiler, hamamlar ve
hanlar, bugüne kadar onun ismini taşımaktadır. Her hafta perşembe günleri,
alirııleri yemeğe 'davet edip, diğer yemekler meyanında, bir tabak pirinç ve
nohut ikram ederdi. Nohutların büyük kısmı dökme altından idi. Her birini-
• Kevork Pamukciyan, Er men ic e Bir Elyazmaya Göre Yezir-i Azam Mahmud Paşa
"
( !- 1 474)", Tarih ve Toplum, no. 32, Ağustos 1 986, s. 9- 1 3 . Bkz. EKTK, c. ili, s. 267-
275.
245
nin kaşığına ne kadar gelirse onun hakkı
olurdu. Mahmud Paşa bu hususta şöyle derdi:
"Şansı bol olan bir kimsenin ağzına, altın
kendiliğinden gelir."
Mahmud Paşa'nın Padişaha söylediği basi
retli sözler meşhurdur. Bunlardan biri şudur:
Bir gün Padişah bir bilgine, Kırım'da ilimle
rin gerilemesinin sebebini sorar. Zira eski
den orada, 401 0'dan fazla alim varmış. o da
şu cevabı verir:
"Bunun kabahacı vezir-i azama aittir. Zira,
ilim adamlarını takdir etmediği için, dünya
nın cenneti olan Kırım'ı ıssız çöle çevirdi."
Bunun üzerine, Fatih Su ltan Mehemmed, Mahmud Paşa'ya hitap ederek, ay
dınları takdir etmesini ve ilimlerin bir an evvel inkişafı hususunda kendisi
ne telkinde bulunur. Dahi Mahmud Paşa ise çekinmeden şu cevabı verir:
"Hakikaten bunlar vezirinizin kabahatidir, ancak daha mümtazım seçeme
diği için, Padişah daha fazla kabahatlıdır."
Söylendiğine göre, Mahmud Paşa vasiyetnamesinde şunları yazmıştır:
"Bir yürük atla, bir kılıçla ve 500 akçe ile padişahın tahtına vardım. Bun
dan sonra ne kazandımsa padişaha aittir. Oğlum Mehemmed'in hayatını
onun merhametine emanet ediyorum, mülklerimin muhafazasını ise toplu
mun yararına terk ediyorum."
246
Osmanlı Padişahları ve Sadrazamları Hakkında
Ermenice Bir Eser *
Yazımızın başlığında adı geçen kitabı, bundan yaklaşık otuz yıl kadar
önce, kitapçı, matbaacı ve naşir rahmetli Hagop Aprahamyan-Seyhan'ın
kitabevinde görmüştük. Muhteviyatı bizi yakından ilgilendirdiği için,
derhal onu satın alıp zevkle okumuştuk. Ancak, nadir bulunan bu kitap
da 1 9 Aralık 1 982'de vuku bulan evimizin yangınında heder olmuştu.
1 989'da, rahmetli mesai arkadaşımız, Ermeni Patrikhanesi'nin uzun
yıllar başkatipliğini ifa eden ve geniş kültürü ile tanınan Krikor Abacı
yan'ın vefatından sonra, refikası Sayın Ovsanna Abacıyan kitaplığını ve
arşivini tanzim etmemizi arzu etmişti. Zamanımızın pek müsait olmama
sına rağmen, rahmetli kocasının hatırı için ricasını kabul etmiştik. Esasen
bizim için zevkli bir işti. Kitaplar arasında bu esere de tesadüf edince çok
sevinmiştik ve onu satın almak istemiştik. Eşi ise ısrarla kitabı bize hedi
ye etmek lütfunda bulunmuştu. Kendisine burada tekrar teşekkür ederiz.
Zira işbu yazıyı onun sayesinde hazırlamak imkanını elde ettik.
Şimdiye kadar, Ermeni müellifler tarafından telif edilen yaklaşık iki
düzine basılı veya elyazma Osmanlı tarihi tespit etmişizdir. Allah kısmet
ederse, bunlar hakkında da bir makale hazırlamayı arzu etmekteyiz.
Tanıtacağımız kitap işte bunlardan biridir. Adı Hadındir Badmutyunk
Varuts Osmanyan Takavorats yev Vezirats 'tır (Osmanlı Padişahlarının ve
Vezirlerinin Hayatlarından Seçme Hikayeler). Eserin müellifinin adı ma
alesef kaydedilmemiştir. Tahminimizce, o sıralarda heni..z bir Mıkhitarist
rahibi olan Kapriyel Ayvazosvki'dir ( 1 81 2- 1 880). Zira 1 84 l 'de yine Ve
nedik'te basılan iki ciltlik mufassal bir Osmanlı Tarihi'nin yazarıdır. Eser,
1 848'de Venedik'te M ıkhitaristlerin matbaasında, masrafı Osmanlı Dev
leti'nin Paris Elçisi Süleyman Paşa tarafından karşılanarak basılmıştır. Ki
tap 1 5 2 rakamsız sayfadan ibarettir. Sayfa büyüklüğü 1 2x 1 9 cm, dizgi eba
dı ise 8x 1 4,5 cm'dir.
• Müteferrika dergisinde (no. 4, Kış 1 994, s. 105- 1 09) "Osmanlı Padişahları ve
Sadrazamları Hakkında 1 848'de Venedik'te Basılan Ermenice Bir Eser" başlığıyla ya
yınlanmıştır.
248
Her ne kadar Osmanlı milletine mensup ünlü kişilerin sayısı sanıldığından
çok daha fazla olup, büyük eserlere mevzu teşkil edebilirlerse de, biz burada
ancak padişahların ve vezirlerin (sadrazamların) biyografilerini verebildik.
Zira, bunların milletimize tanıtımını daha lüzumlu ve faydalı gördük. Esa
sen, hayırseverin arzusu da bu idi. Temennimiz, bu naçit çalışmamızın onun
hatırasını ebedileştirmesidir.
249
Katip Çelebi'nin başlıca eserleri şunlardır:
1 . Keşfüz-Zunun: "Fikirlerin Açıklaması" demektir. Bu eseri, alfabetik
sıra ile Arapça bir ilimler ve sanatlar bibliyografyasıdır. Muhteviyatında,
yaklaşık 1 8.000 Arapça, Farsça ve Türkçe kitabın ve müelliflerinin isim
leri ve biyografileri yer almaktadır. Bunun birkaç elyazma sureti, Paris'te
ki Bibliotheque Nationale'de bulunmaktadır. Alman müsteşriki Hammer
onun muhtasar bir baskısını yaptı.
2. Tuhfet-ül-Kibar:2 Anlamı "Büyüklere Armağan"dır. 1 728'de İstan-
bul'da basılan işbu eseri, Osmanlıların deniz muharebelerinin tarihidir.
3 . Tuhfet-ül Ahbar: Tarihi, felsefi ve manzum nasihatlardır.
4. Konstantiniye Tarihi:3 İstanbul'un fethinin tarihidir.
5. Fezleke:4 Arapça genel tarihtir. Dünyanın yaratılışından, Hicri
1065'e (Miladi 1 654) kadarki dönemi kapsamaktadır. Kendisi tarafından
telif olunan bunun kısaltılmışı da vardır ki, Hicri 1 000- 1 065 yıllarını ih
tiva etmektedir.
6. Takvim-üt Tevarih: Farsça ve Türkçe kronolojidir ki, dünyanın baş
langıcından Miladi 1 640 tarihine kadar varmaktadır. Bu eseri Avrupa dil
lerine de çevrilerek basılmıştır.
7. Cihannüma: "Dünyanın Aynası" demektir. Arapça telif ettiği ve
sonra da Türkçeye çevirerek basılan çok kıymetli bir coğrafyadır. Bunun
Latincesi de 1 784'te Almanya'da neşredHmiştir.
Başka kısa eserleri de vardır ki, hepsi de derin vukfunu ve ender deha
sını ispat etmektedir.
Kitabın numaralandırılmamış 1 5 1 - 1 52. sayfalarında muhteviyat fih
risti bulunmaktadır.
Eserin içinde bir tek gravür de vardır ki, o da Sultan il. Mahmud'un
portresidir. Altında Ermenice, "Muradyan Mektebi'nin talebesi H. Mel
kuments'in litografyası" yazılıdır. Bu şahıs, ilerde İran'da ünlü bir devlet
adamı olan, Merza Melkum veya Melkon Han'dır. Önemli bir şahsiyet ol
duğu için, biyografisini tanıtmak istiyoruz.
1 83 1 'de Tahran'da veya Yeni Culfa'da (İsfahan'a yakın) doğup 30 Ha
ziran 1 908'de İsviçre'nin Bem şehrinde ölmüştür.
tık eğitimini Tahran'da yaptı. 1 845'te Paris'e giderek, beş sene oradaki
Muradyan Kolej i'nde tahsilde bulundu. Tahran'a döndükten sonra, 1852'de
Hariciye Nezareti'nde göreve başladı. Bir müddet sonra, "han" unvanını al
dı. Tahran'da ilk Franmason Cemiyeti'ni kurdu. Müteakiben, İran hüküme
ti tarafından Avrupa devletleri nezdine gönderildi ve onlarla dostluk anlaş
maları imzaladı. Bu vesile ile, muhtelif onur nişanları ile taltif edildi.
2 50
Franmason teşkilatının İran'da lağvından sonra, 1 860'ta Türkiye'ye sı
ğındı. 1 872'de, dostu olan İran'ın İstanbul elçisi başvekil atandı ve ken
disini Tahran'a davet etti. 10 Mart 1 872'de İstanbul'dan hareket etti. Ön
ce başvekil müsteşarı, sonra da dahiliye nazırı oldu. Bu münasebetle Şah
tarafından kendisine "Nizamü'l-Mülk" unvanı verildi. 1 878'de, İran'ın
menfaatlerini korumak için, Şah tarafından Berlin Kongresi'ne gönderil
di. Nüfuzu sayesinde, Godur İran'ın eline geçti. Bu başarısı için Şah ken
disine "Prens" unvanını da verdi. Aynı yıl, Londra'ya ve Berlin'e elçi nasb
oldu ve Londra'da ikamet etti. Müteakiben ölümüne kadar Roma elçiliği
görevinde bulundu. İran Anayasası'nın h�zırlanması için senelerce çalış
tı. Doğu sorunlarında derin vukfu ile tanındı. Tıme ve Revue des deux
Mondes dergilerinde makaleleri intişar etti.
Farsça mizahi yazılar da kaleme aldı. Aynı dilde on bir eser de telif etti.
Melkum Han, yaklaşık 1 870'te İstanbul'da, Barutcubaşı Boğos Bey
Dadyan'ın ( 1 800- 1 863) torunu ve Barutcubaşı Arakel Bey Dadyan'ın
( 1 82 1 - 1 9 1 1 ) kızı, Herika Dadyan'la ( ?- 19 1 0) evlenmiş ve dön kız ve bir
erkek evlatları dünyaya gelmiştir. Çok güzel bir kadın olduğu fotoğrafın
dan anlaşılan Herika'nın resmi, rahmetli dostumuz, Viyana Mıkhitarist
rahiplerinden, değerli araştırmacı Yeprem Boğosyan'ın ( 1 897- 1 972) telif
ettiği ve bizim de teşrik-i mesaide bulunduğumuz, Dadyan ailesine hasret
tiği iki ciltlik kıymetli monografinin ikinci cildinde bulunmaktadır.5 İşbu
eser, yukarıdaki biyografide başlıca kaynağımız olmuştur.
Yazımızın sonunda, Süleyman Paşa ile ilgili bir bilgiyi de burada kay
detmek istiyoruz. Osmanlı Devleti'ne değerli hizmetlerde bulunan An
don Yaver Paşa Tıngıryan ( 19 1 2- 1 908), henüz devlet görevlerinin ilk ka
demelerinde iken, 1 846'da Paris Sefarethanesi'nde müşarünileyhin tercü
manı olmuştur.6
1 . Doğrusu 1657 olacaktır. On yıllık fark, muhtemelen bir baskı hatası neticesidir.
Zira Fetleke'nin 1 654 yılına kadar geldiği kaydedilmiştir.
Z. Ermenice metinde Töhfet-ül-Kibar yazılıdır.
3. İşbu eseri Türkçe kaynaklarda zikredilmemiştir.
4. Ermenice metinde "Fezlike" yazılıdır.
5. Yeprem Boğosyan, Dadyan Kertasdaıu (Dadyan Ailesi), Beyrut, 1970, s. 103.
6. Yeprem Boğosyan, Kuyumciyan ye11 Tıngıryan Kertasdannen (Kuyumciyan ve Tın
gıryan Aileleri ) , Viyana, 1 95 1 , s. 103.
25 1
Bir Bizans Tarihçisinin Kaleminden
Fatih Sultan Mehmed *
Geçen sene özel bir kütüphanede, eski Ermenice çok enteresan tarihi
bir yazmayı tetkik etme fırsatı buldum. Müellifi Yeorgios Françes, son Bi
zans hükümdarı Konstantin'in baş "loğothet"i (başvekil) olmuştur. Eser
de, Paleologoslar hanedanına mensup son Bizans imparatorları ve ilk Os
manlı padişahları, keza müellifin şahsi hayatı hakkında çok kıymetli bil
giler mevcuttur. Bilhassa İstanbul'un fethine geniş yer verilmiştir.
Eser dört kısımdan mürekkeptir. İlk üç kısmının tercümesi 1 766'da, son
kısmınınki ise 1 772 tarihinde sona ermiştir. Mütercimi tanınmış Ermeni fi
lologu Balatlı Melkisetek Tıbir'dir. Gördüğümüz nüshanın büyük kısmı,
1 797'de ünlü matbaacı, salnameci ve müderris Matteos Tıbir ( 1 741 - 1 827)
ve sonlarına doğru ufak bir kısım da, kız kardeşi Pırapyon Notar ( 1 750-
1 835) tarafından istinsah edilmiştir.
Eserin tamamı 399 sayfadır ve çok temiz ve okunaklı bir yazı ile kaleme
alınmıştır. Sonunda, büyük dilci ve tarihçi Balatlı Kevork Tıbir ( 1 73 7-
1 8 1 2) tarafından hazırlanan ve eserde zikredilen yer isimlerini izah eden bir
fihrist mevcuttur. Ermeniceye hangi lisandan tercüme edildiği meçhuldür.
Burada, eserin muhteviyatına ait mühim bir noktaya temas etmek is
tiyoruz. Françes, Fatih'in 32 sene saltanat sürdüğünü kaydetmektedir.
Halbuki Türkçe kaynaklara göre 30 sene padişahlık etmiştir. Vezirlerin,
ikinci saltanatında oğlu hakkında Sultan Murad'a telkinde bulunmaları,
Fatih' in ikinci defa da pederinin ölümünden evvel tahta çıkmış olmasına
delalet etmektedir. Esasen Françes, büyük cihangirin 1 450'de iktidarı ele
aldığını kaydetmektedir. Pederinin vefat tarihi ise 3 Şubat 1 45 1 'dir. Ken
disininkine gelince, yine eski Ermenice elyazma bir Osmanlı tarihine gö
re, Hicri 3 Rebiyülevvel 886 (Miladi 3 Mayıs 1 48 1 ) Perşembe günüdür.
Metne geçmeden önce, La Grande Encyclopedie'den ve ünlü tarihçi ve
akademi üyesi Hagop Manandyan'ın ( 1 873- 1 952) Ermenice bir eserin
den istifade ederek, Françes hakkında biyografik bilgi vermeyi de lüzum
lu addediyoruz.
252
Kanaatimizce, Yeorgios veya İtalyanca şekli ile Giorgio Françes'in as
len Cenovalı olması muhtemeldir. Zira Fatih için, "Şayet Allah ömrüne
son vermeseydi, aynı akıbet bizi ve İtalyanları da bekliyordu" demektedir.
Mümtaz tarihçi 1 401 'de İstanbul'da doğmuştur. Bizans İmparatoru 11.
Manuel'in ( 13 9 1 - 1425) sekreteri olmuş ve müteakiben yüksek siyasi ve
askeri vazifelerde bulunmuştur. İstanbul fethedildiği sırada, başloğothet
makamında iken servetini kaybetmiş ve Türklerin eline esir düşmüştür.
Esaretten kurtulduktan sonra bir müddet Peloponez'de, müteakiben hal�
ya'da oturmuştur.
Bilahare, Korfu adasına geçerek oradaki manastırlardan birinde rahip
olmuştur. 1 477'de tamamladığı eserini burada kaleme almış ve 1 478'de
orada vefat etmiştir. Kronoloj isinde, 1 258-1 476 yılları arasındaki vakalar
etraflıca tasvir edilmektedir.
Françes'in tarihi birkaç defa basılmıştır. 1 83 8'de Bonn'da 1. Bekker ta
rafından Corpus Scriptorum Historiae Byzantinae adlı Bizans tarihçileri kül
liyatında tekrar neşredilmiştir. La Grande Encyclopedie'deki maddeyi (c.
26, s. 800) yazan ünlü tarihçi Charles Diehl, müellifin doğru görüşlü, is
tihbaratı kuvvetli ve ihtisas sahibi olduğunu, eserinin ise Paleologoslar
devri tarihi edebiyatının en mükemmelleri arasında bulunduğunu kaydet
mektedir.
Yılmaz Öztuna'nın belirtiğine göre, Françes'in tarihi Türkçeye çevril
mişse de, henüz basılmamıştır.
Aşağıda sunduğumuz Fatih Sultan Mehmed hakkındaki yazı, eserin fa
sıllarından birini teşkil etmektedir. Parantez içindeki izahat tarafımızdan
eklenmiştir.
253
Ravius'un ve lspanya'dan gelip lstanbul'da hüküm süren Theodosyus'un
kahramanlıklarını ve hayat hikayelerini okumayı severdi. Diğer taraftan,
padişahlığının hudutlarını genişletmek ve herkesten üstün olmak gayesiyle,
makineleri tetkik edip, onları ele geçirmeye gayret sarf ederdi. Ve gayesin
de muvaffak da oldu.
Karaman Beyi, Sultan Murad'ın ölümünü işitince, dağlardan inerek birçok
yeri zapt etti. Genç Sultan Mehemmed kuvvetlerini hazırlayarak üzerine
yürüyüp onu tekrar püskürttü ve dağların tepelerini işgal etti. Az bir müd
det sonra onu tamamıyla helak etti. Müteakiben Gelibolu'ya geçti ve ora
dan da Edime'ye vardı. Burada hazırlık yapıp şehrin (İstanbul'un) ve Roma
(Bizans) lmparatorluğu'nun üzerine yürüyerek, böyle ünlü bir beldeyi ele
geçirdi. Bizi hem esir aldı, hem helak etti, hem de oradan kovdu.
Bundan sonra Trabzon lmparatorluğu'na karşı hazırlıklar yaptı ve kısa süren
bir harple ve kolaylıkla bütün memleketi zapt etti. Kral David Komnenos'u
esir alarak lstanbul'a getirdi. Atalarının vergiye tabi tuttuğu ünlü Sinop
şehrinin emirini mağlup ederek, o devletin de tamamen sahibi oldu.
254
dinlerdi ve çok defa onunla konuşurdu. Bazılarına göre, yıldızların hareke
tinden, kralları kendisine tabi tutacağını ve birçok yerleri hakimiyeti altına
alacağını kati olarak biliyordu.
1 . Milattan 5509 yıl önce başlayan Bizans tarihidir. Karşılığı 1 449 yerine 1450 ol
malıdır; zira, lstanbul'un fetih tarihi için 6961 kaydedilmiştir.
Z. Latince "indictio"dan gelmekte olup, eskiden Roma İmparatorluğu'nda kulla
nılan 1 5 yıllık vergi dönemidir.
3. Kalavriya veya Kalavrita, Kevork Tıbir'e göre Rumeli'de bulunan bir kalenin
adıdır.
4. İtalya'nın güneydoğu eyaleti.
255
Ermenice Elyazma Bir Kaynağa Göre
Fatih Sultan Mehmed *
Dikkate şayan bir tesadüfle, İstanbul'u zapt eden hakan Fatih Sultan
Mehmed'in vefatının 500. ytldönümü, İstanbul'u düşmanların elinden
kurtaran büyük kumandan ve önder Atatürk'ün doğumunun 1 00. senesi
ne tesadüf etmektedir, hem de aynı ay olarak.
Bundan evvel, Hayat Tarih Mecmuası'nın 1 969 yth Nisan sayısında,
ünlü Bizans tarihçisi Yeorgios Frantzes'in (Françes) eserinin 1 8. yüzytlm
ikinci yarısında Balat'ta Melkisetek Tıbir tarafından yaptlan Ermenice
tercümesinden istifade ederek, Fatih Sultan Mehmed hakkında verdiği
bilgileri sunmuştuk.
Büyük hükümdarın ölümünün 500. yıldönümü münasebetiyle, bu de
fa da, 18. asırdan kalma Ermenice elyazma bir Osmanh Tarihi kompilas
yonundan, hakkmda yazılanları takdim ediyoruz.
Önce, Ermeni kaynaklarınm Fatih'in ölümü hakkında verdikleri bil
gileri kaydetmeyi lüzumlu görüyoruz. Zira, son zamanlarda, her ne kadar
kanıtlayıcı bir vesika mevcut değilse de, onun Musevi asıllı hekimbaşısı
tarafmdan zehirlendiği kanaati yaygınlaşmaya başlamıştır. Halbuki, Er
meni kaynakları Fatih'in hastalıktan öldüğünü bildirmektedirler, hatta
bunlardan biri, görüleceği veçhile, hastalığınm adını da zikretmektedir.
Mesela, dünyada şöhreti olan deniz ressamı Hovhannes Ayvazovs
ki'nin ( 1 8 1 7 - 1 900) kardeşi ünlü tarihçi Kapriyel Başpiskopos Ayvazovski
( 1 8 1 2- 1 880), Fatih'in takriben 1480'de, tababette ehliyeti olan kimsele
ri meşhur Rum kilini incelemek üzere Lemnos Adası'na gönderdiğini yaz
maktadır. l Dipnotunda ise "Eskiden bu kilin zehirlenmelere ve yaralara
karşı tesirli bir ilaç olduğu zannedilmekteydi, fakat şimdi ise itibardan
düşmüştür" denilmektedir. İşbu kayıttan anlaşılmaktadır ki, padişah bu
tabipleri hastalığından dolayı oraya göndermiştir.
Bir zamanlar tarihçi Dr. Vahram Torkomyan'a ( 1 858- 1 942) ait olan
ve halen Erivan Devlet Elyazmaları Kütüphanesi'nde (Madenataran, no.
10716) ve diğer bir sureti de Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya
256
Fakültesi'nde bulunan, Sarkis Sarraf-Hovhannesyan'ın ( 1 730?- 1 805) çok
kıymetli "Osmanlı Tarihi"nde (s. 25), Fatih Sultan Mehmed'in vefatı
hakkında şöyle denilmektedir:
885 yılında, büyük ordu ile Anadolu'ya geçip, Maltepe yakınında otağ kur
du. Orada nikris hastalığı şiddetlenerek ve başka hastalıklardan da musta
rip olarak, tahtına oğlu Bayezid'ı vasiyet edip, 5 Rebiülevvel'de vefat etti.
3 1 yıl tahtta bulundu. 5 1 yaşında idi. (Naaşını) lstanbul'a naklederek, ken
di ismine izafeten yaptırdığı caminin karşısına gömdüler.
148 1 yılı bahar mevsiminde, Sultan Mehmed büyük hazırlıklarla tekrar Üs
küdar'a geçti. Her zaman olduğu gibi, bu defa da sayısız ordusu ile kime kar
şı sefere çıktığı bilinmiyordu. Mısır'a karşı mı, yoksa Rodos'a mı? Fakat, or
dunun Üsküdar'dan hareketini müteakip, Gevize'ye (bugün Gebze) yakın
bir ovada otağ kurduktan sonra, o sırada hastalıklı olan Sultan Mehmed, 3
Mayıs'ta 52 yaşında olduğu halde vefat etti. 30 yıl padişahlık yaptı. Ölür
ken, oğlu Bayezid'in tahta çıkmasını ve naaşının lstanbul'daki kendi cami
inde gömülmesini vasiyet etti.3
257
Müteakiben Hicri 853'te (Miladi 1 449), Sultan Murad, Rumeli ordusu ile
Begelerbegi Karaca Begi Yergök Hisarı'nı tamir etmeye gönderdi.
Sonra Yuan (Yunan!) memleketine inerek Amavutluk'u zapt etti. Akçe Hi
sar üzerine yürüdü, fakat ele geçiremeyerek 854'te Edime'ye geldi.
Otuz yıl saltanat sürdü. Sultan Muhammed o gün cülus ederek padişahlığa
başladı. Vezirleri: Halil Paşa, İshak Paşa, Hadım Paşa, Sarıca Paşa idi. Sonra
İshak Paşa'yı azlederek Anadolu Beglerbegi tayin etti. Bu taraftan, Karama
noğulları'nın ayaklandıklarını işiterek Sultan Muhammed Anadolu ve Ru
meli ordularını birlikte onların üzerine gönderdi. Fakat Karamanoğlular mu
kavemet edemeyerek sulh yaptılar. Edime'ye gelip yeni sarayı inşa etti. Mü
teakiben Boğazkesen Hisarı'nı (Rumeli Hisarı) inşa etmek istedi. Paşaları ve
begleri toplayarak inşaata başladılar. Yirmi kulaç kadar temel kazdıktan son
ra, aniden bir ahermen(?) hamamı kapısı meydana çıktı. Tarihini kimse bil
meden, aynı aylarda hisarı muhkem olarak yaptılar. Akdeniz'den Karadeniz'e
gemi geçirmemek için, deniz tarafına toplar yerleştirdiler. 856'da, softalardan,
dervişlerden, abdallardan asker toplayarak, gaza-yı ekber diyerek İstanbul
üzerine yürüdü. Edime'de ejderha yüzlü toplar döktürerek, Hisarın önüne ge
tirmelerini Yeniçerilere emretti. Böylece hazırlandılar. Harp eden kral gayret
sarf etti ise de başarı kazanamadı, fakat teslim de olmadı. Sultan da gayret sarf
etti. Her taraftan içeri girerek, yağmaya müsaade etti. Hepsini kılıçtan geçir
di (muharipler kastediliyor). Kızları ve çocukları esir aldı. Mallarını ve mülk
lerini kim aldıysa onun oldu. 21 Rebiülevvel 857'de salı günü şehri zapt etti.
Aynı yıl gelip İpsala'da ikamet etti. Asker gönderip Enuz'u (Enez olacak) ele
geçirdi. 858'de Lazeli'ne giderek, Sivricehisar'ı zapt etti. Oradan gelerek
859'da Nevabirid'i ele geçirdi. Sonra Belgrad'a giderek büyük muharebeler
yaptı. Hisarın bir tarafı yıkılıp zapt edileceği sırada, Beglerbegi Karaca Beg
vurularak öldü. Engeros (Macaristan) kralı Yanko ile çarpışırken öldü. Bu ta
raftan Sultan Muhammed Rumeli Beglerbegliğini Mahmud Paşa'ya verdi.
Aynı zamanda vezirdi. Anadolu beglerbegi İshak Paşa idi. 860'ta magreb (ba
tı) tarafında kuyruklu yıldız göründü. Müteakiben Edime'ye giderek, 861 'de
Hungruslar (Macarlar) memleketine akın yaptı. 862'de Mahmud Paşa'yı La
zistan'a göndererek Gögerçinlik ve sair birçok kaleleri zapt etti.
Sonra asker toplayarak Semendre üzerine yürüdü. Despot soyundan ünlü bir
kale muhafızı vardı ki, Semendre'yi teslim etti. Lazeli sancağı Minnetoğlu
Mahmud Beg'e aitti. 863'te Hüseyin Beg'in oğlu İsa Beg'e Arnavut diyarını
yağma etmek emrini verdi.
Müteakiben Sultan Muhammed asker toplayarak, Mora taraflarına akın dü
zenledi. Mahmud Paşa'yı Rumeli ordusu ile Mora'ya gönderdi. O da giderek
şehirlerin surlarını zapt etti. 29 Ramazan 864'te Cem Sultan doğdu.
Tekrar Sultan Muhammed Rumeli ve Anadolu ordusu ile Anadolu'ya geçe
rek, Anadolu Beglerbegi Gedik Ahmed (Paşa), Kastamoni, Sınab (Sinop)
ve Trabizan'ı ele geçirdi. Sınab begi İsmail Beg'e Filibe'yi verdi, Trabizan te-
258
kirini (tekfur, kral) getirterek, birkaç gün muhafaza ettikten sonra öldürdü.
Mezkur üç şehri Rebiülevvel 86S'te zapt etti. Sultan Muhammed oradan av
det ederek, Valakya'ya (Eflak) geçip, Drakul Beg'le harp etti. Karşı karşıya
çıkmayıp, gece baskını yaptı, fakat başarı kazanamadı. Oradan uzaklaşarak
Ungrular (Macarlar) memleketine girdi. 866'da Sultan Muhammed deniz
yolu ile gemilere asker göndererek ve kendisi Anadolu'ya geçerek, Midilli
kalesini ve adasını zapt etti.
867'de İstanbul'a dönüp, veziri Mahmud Paşa'yı göndererek Mora'yı ele geçirdi.
869'da bizzat padişah Bosna'yı ve bütün memleketi kendine tabi kıldıktan
sonra, İstanbul'a döndü.
87 l 'de Arnavutluk'la harp ederek Yuaneli'ni (Yunanistan olacak) tama
miyle ele geçirip İstanbul'a geldi.
872'de yine Amavutluk'a karşı harp açarak, Yuaneli'ni tamamiyle ele geçir
di. Müteakiben Karaman'la harp ederek, Günhisar'ı zapt edip geldi. Sonra
İshak Paşa kendi ordusu ve Anadolu Beglerbegi Gedik Ahmed (Paşa) Ana
dolu ordusu ile Eregli'yi ve Aksaray'ı ele geçirdiler. 873'te Mahmud Paşa az
ledilerek, yerine Muhammed Paşa geçti.
Bundan sonra harp etmeyerek, Rumeli Beglerbegi Muhammed Paşa'yı Ka
raman'a gönderdi ve 874'te Karanlıkhisar'ı inşa etti.
Müteakiben, Eğriboz'a karşı harp açarak, kendisi karadan, Mahmud Paşa da
Gelibolu deniz yolu ile 1 2.000 asker ve azeblerle (deniz eri), Eğriboz kalesi
ne gemilerle akın yaptı. Rumeli beglerbegi Has Murad'ın ordusu ve Gedik
Ahmed Paşa'nın Anadolu ordusu, toplar yerleştirerek müteaddit harpler
yaptılar. Hisarın bir tarafını tahrip ettiler ve kaleyi müşkül durumda bırak
tılar. Bunun üzerine birçok gemiyle Frengistan'dan yardıma geldiler. Sultan
Muhammed'in gemileri ilerleyerek, denizin iki tarafına toplar yerleştirip
Frenk gemilerinin yaklaşmalarına mani oldular. Eğriboz teslim olmadığı
için, yağma emri verdi. Kaleyi şiddetle . . . (Burada 2-3 kelime eksik.)
Sonra İstanbul'a dönerken, Gedik Ahmed Paşa'yı vezir tayin etti. O da gi
dip Alaiye kalesini zapt etti. 877'de onun yerine Has Murad'ı Anadolu beg
lerbegi atadı.
Müteakiben İstanbul'a gelip, Vezir Gedik Ahmed Paşa'yı Karaman'a gönde
rerek, kendine luzumlu olan hisarları ele geçirdi. Aynı yıl Uzun Hasan'ın or
dusu hücuma geçti. Yusuf Han ve Beglerbegi Emirze Beg 40.000 askerle To
kat şehrini yağma etti. Yusuf Han Karakoyunlu askerle Karaman diyarına
gitti. Sultan Mustafa Karaman askerleriyle Yusuf'un kuvvetlerine baskın
yaptı. Askerlerini püskürttü ve imha etti. Yusuf'u esir alarak İstanbula ge
tirdiler. 877'de ağırlığı ile altın mukabilinde iade ettiler.
Bundan sonra, Sultan Muhammed Rumeli'den ve Anadolu'dan 10.000 azap
ve 10.000 yeniçeri, keza Sırplardan, Bosna'dan, Mora'dan, Karaman'dan, Yu
nanlılardan ve Kastamonu'dan, Sinab'dan ve Trabzon'dan asker toplayarak
259
ve çerehur( ?) çıkararak, 1 20.000 kişi topladı. 50.000'ini pulad (çelik) içine
koyup gark etti. Top arabaları çekilerek, tüfekler, zenberekler ve bütün takım
lar hazırlanarak, Uzun Hasan'ın memleketine karşı sefer açmaya karar verdi.
Vardığında Karahisar'ı ve şab madenini (Şebinkarahisar?) zapt etti. Uzun Ha
san dahi Acemistan'a giderek, Akkoyunlu ve \(arakoyunlu 60.000 asker top·
layıp geldi. Önce baş taraftan hile ile leşker (asker) yolladı ve sonra da, Ru
meli Beglerbeyi Has Murad'ın Rumeli ordusu ile muharebe etti. Uzun Hasan
aniden hücum ederek, Has Murad muhasaraya alınıp öldürüldü. Rumeli or
dusu darmadağın oldu. Haber Sultan Muhammed'e yetişti. O da birlikleri tef
tiş ederek, sıraya koydu ve askerlerini donattı. Uzun Hasan'ın nerede olduğu
nu bilerek, takip etmeye başladı. O da başarısız olduğundan, tekrar mücade
leye girişti. Kaptan-ı deryayı orduya müfettiş tayin etti. Arayıp muharipleri
buldu. Toplar ve tüfekler yağmur gibi yağdı. Kılıçlar kınlarından çıktı. Oklar
yaylarından fırladı. Padişah, yeniçeriler ve azeblerle cephede mevzi aldı. Sağ
kolunda Rumeli ordusu ile Bayezid Çelebi, sol kolunda ise Karaman ordusu
ile Mustafa Çelebi, Uzun Hasan üzerine yürüyerek başarılı bir muharebe yap
tı. Tatarları korku bürüdü. Uzun Hasan'ın ... {3-4 kelime eksik) gözlerine Dec
cal (Antechrist) gibi göründü, zira tüfek ve top harbi görmemişti. Mukave
met edemeyerek kaçtı. Oğlu Gürzünlük'ün başını kesti. Orduları yendi. Bir
çok Tatarları kılıçtan geçirdi. Arkasından bir birlik hücum etti. Uzun Ha
san'a yetişemedi. Ordu otağını talan etti. Turhan Beg'in oğlu Ömer Beg esir
düştüğünden kurtuldu. Uzun Hasan 878 tarihinde mağlup oldu.
Oradan da lstanbul'a avdet etti. Bu taraftan Mihal oğlu Ali Beg 2.000 akın
cı ve 3.000 kafir,4 yani Rum toplayarak Bıranc ovasından, Burunhisar
önünden ve Unguruslar memleketinden geçerek, çok büyük ve ünlü bir pa
yitaht olan Yarat (Varadin) şehrine arka taraftan vardı. Şehirdekilerin ha
beri olmayarak, sekizinci günü aniden hücuma geçip, Yarat şehrini yağma
ve tahrip etti. Şehirden o kadar ganimet ve kıymetli eşya götürdüler ki, sa
yısını Allah bilir. Oradan gelen 32.000 esirin penciğiniS alarak Sultan Mu
hammed'e gönderdiler. Bu taraftan padişahın beglerbegi Süleyman Paşa'yı
lskenderiye üzerine gönderdiler. Yeniçeri, azeb ve Rumeli askerleriyle gide
rek, (kalenin) bir tarafını yıktıysa da zapt edemedi. Üzerinden geri döndü.
Padişah burada Mahmud Paşa'yı öldürdü. Ötede, Buğdan muharipleri ile
muharebe etmeye gitti. Birçok harp yaptı. Mevsim kıştı ve çok soğuktu. Or
du lskenderiye harbi dolayısıyla yorgundu. Buğdan ordusuna karşı koyama·
dı. Osmanlılar mağlup oldular. Gedik Ahmed Paşa 879'da Karaman'a gide
rek Silike (Silifke) ve Ermenak'ı zapt eti.
880'de kendisi lstanbul'da kalarak, Vezir Gedik Ahmed Paşa'ya harp gemi
leri tahsis etti. O da denizden Kefe'ye varıp, bütün kaleleri ve memleketi
zapt etti. Kırım ordusu ve Deşta muharipleri ona itaat ettiler.
Sonra padişah Çokya'ya gitti. Malkucoğlu Bali Beg'i Sırem adasına gönder
di. Hazırlıklar yapıldıktan sonra büyük muharebe başladı. iki taraftan da
260
çok zayiat oldu. Sonra Türkler başarı kazandı. Birçok düşmanı kırdıktan
sonra büyük ganimetle döndüler.
Bu yıl Mihal oğlu Ali Beg 10.000 den fazla askerle gidip Dünbeki Tuzla'yı
ele geçirip, geri döndü.
881 'de Sultan Muhammed pek çok sayıda asker toplayarak, Karabuğdan se
ferine çıktı. Memleketi ve etraftaki yerleri yaktı. Karabuğdan ordusu ile bir
derbentte (dar boğaz) karşılaştı. Civardaki harpten vazgeçti. Her taraftan
top ve tüfekle darbeler indirdi. Bugdan begi bunu görerek, Tukat'ın bir ta
rafından dışarı çıkıp kaçtı. Padişah orada kalarak, kafirleri kılıçtan geçirdi.
Ötede, ishak Begoğlu lsa Beg, Mora'daki iki Ağaçhisarları Engerosların
elinden alarak, daha muhkemleştirmişti. Gidip mezkur hisarları tahrip etti.
882'de Padişah lstanbul'da bulunurken, Beglerbegi Hadım Süleyman Pa
şa'yı Mora'ya gönderdiyse de, başarılı olamadı. Müteakiben, Mihal oğlu Ali
Beg Valakya'ya (Eflak) geçerek akın yaptı. Fakat o da muvaffak olamadı ve
geri döndü.
Bilahare, Sultan Muhammed asker toplayarak İskenderiye üzerine sefere çık
tı. Top ve tüfek kullanarak, günlerce akınlar düzenledi. Düşman hisarın bir ta
rafını teslim etmemeye gayret sarf etti. Padişah da üzerinden indirme yaptı.
Şehrin üzerine asker yığdı. İçerdeki mücahitler çaresiz kalarak teslim oldular.
884'te Padişah İstanbul'da bulunurken, Mihaloğlu Ali Beg, Hasanbegoğlu
İsa Beg ve Malkucoğlu Bali Beg, 1 50.000 akıncı ile Valakya'ya geçerek,
Ungruslar memleketine yayıldılar. Her tarafa dağıldıklarından ve hazırlıksız
bulunduklarından, Ungrusların ordusu ise teşilatlı olduğundan, silahlı ve
zırhlı düşmanlar, çıplak akıncılar üzerine hücum ettiler. iki ordu birbirine
girip, şiddetli çarpışmalar oldu. Türklerden çoğu hayatını kaybetti. Hasa
noğlu lsa Beg orada şehit oldu. Ali Beg ve Bali Beg'le birlikte hepsi muhte
lif taraflara kaçarak, kendi yerlerine avdet ettiler.
885'te Padişah veziri Mesih Paşa'yı sayısız leşkerlerle birlikte Rodos'a sefere
gönderdi. 20.000'den fazla insan denizden gemilerle gittiler. Çok adam tah
sis etmesine rağmen, muvaffak olamayarak geri döndü. Gedik Ahmed ge
milerle sefere çıkıp, Polya adasını ve kalesini zapt etti.
Sultan Muhammed, 3 Rebiülevvel 886'da Perşembe günü vefat etti (müte
akip yarım satır kesiktir).
261
Kanuni Sultan Süleyman'ı
Ölümden Kurtaran Ermeni *
Sultan 1. Süleyman, Sultan Selim'in oğlu idi ki, asrının en ünlü hükümdar
larından biri oldu.
Sultan Süleyman, kanuni, ıslahatçı ve cihangir olarak şöhret kazanmıştır.
Saltanatının ilk yılı olan 1 520'de, Süryanilerin yurdunun valisi Canberli 1
Gazali ( ?- 1 5 2 1 ) , Osmanlı Devleti'ne karşı isyan etmek istiyordu. Sultan Sü
leyman, Ferhad Paşa'yı göndererek, isyanı bastırdı ve isyancıların önderini
de idam ettirdi. Bundan sonra, Padişah Acemlerle mütareke aktederek, er
tesi sene 200.000 askerle, Kudüs'teki Saint-Jean Şövalyelerinin hakimiyeti
altında bulunan Rodos adasını muhasara etti. Altı ay süren kuşatma esna
sında, Osmanlılar büyük kayıplara uğradılar. Mahsur kalanlar her ne kadar
kahramanca karşı koydularsa da, nihayet yiyeceklerinin ve harp malzeme-
262
!erinin tükenmesi yüzünden, 1 522'de teslim olmaya mecbur kaldılar. Şöval
yeler, kumandanları Williers de L'Isle-Adam'ın ( 1 464- 1 534) önderliğinde
Rodos'tan ayrılarak, Alman İmparatoru V. Karolos (Charles-Quint, 1 500-
1558) tarafından kendilerine tahsis edilen Malta adasına yerleştiler ve bun
dan sonra "Chevaliers de Malte" tesmiye olundular.
Sultan Süleyman Sırplara karşı da savaşarak, Belgrad'ı fethedip, çok miktar
da esirle lstanbul'a döndü. Tutsak Sırplar Yukarı Boğaziçi'ne yerleştiler. Bu
rada, bugüne kadar, Büyükdere yakınında, başkentlerinin adı ile Belgradcık
köyü bulunmaktadır.
1 526'da Mohatz (Mohaç) denilen ovada Sultan Süleyman Macarlara karşı
büyük bir zafer kazandı ve kralları il. Ludovikos ( 1 506- 1 526) maktul düş
tü.2 Üç yıl sonra, Buda şehrini de zapt ederek Viyana'yı kuşattı. Şiddetli yir
mi saldırıdan sonra, yeniçerilerin intizamsızlığı ve iaşe sıkıntısı yüzünden,
Osmanlılar muhasarayı kaldırmaya mecbur oldular. Sultan Süleyman, Av
rupa'dan döndükten sonra Asya'ya geçip, lran Şahı 1. Tahmasb'ı ( 1 5 14-
1 576) yenerek, Yukarı Mezopotamya'nın kalan kısmı ile birlikte, Van, Ah
lat ve Bağdat gibi önemli şehirleri elinden aldı. Alman imparatoru Karlos
ile, dostu ve müttefiki olan Fransa Kralı 1. François ( 1494- 1 547 ), onun za
manında yaşamışlardır.
Sultan Süleyman, Avusturyalıların tahriki ile Macarların tekrar baş kaldır
malarını işiterek, son bir defa daha Avrupa'ya sefer yapmaya macbur kaldı.
Burada düşman ordusunu yenip, Siged kalesini zapt ederek, muzaffer olarak
geri döndü.
Sultan Süleyman, yeni ve mantıki kanunlar koyduğu için "Kanuni" tesmiye
olundu. Tahsili seven, ilimlerle sanatları koruyan ve cömert bir hükümdardı.
Açtığı büyük ve uzun süren harplerde, on üç defa orduya bizzat kumanda et
ti ve daima zafer kazandı.
264
!arın büyük kudretini ve nüfuzunu bizzat görmüş ve keyfiyeti evlatlarına an
latmıştır.
Karaseferyan soyunun atası Manuk Ağa bir defa daha lstanbul'a gelerek,
orada vefat edip elde ettiği mezarlığa gömülür. Garabed Ağa Gabudikyan is
minde diğer bir Vanlı, mezar taşının resmini de çizdirir.
Tanzimat'tan sonra, diğer yerli idare amirleri gibi, Karaseferyanlar da tedri
cen nüfuzlarını ve zenginliklerini kaybettiklerinden, geçinmek için arazile
rini satmak mecburiyetinde kalmışlardır. Ellerindeki vergiden muafiyet fer
manı, il. Abdülhamid'e kadar, Kanuni Sultan Süleyman'ın halefleri tarafın
dan yenilenmiştir. Ben onların son ahfadı olan Kaspar ve Mıgırdiç Karase
feryanlar'ı tanımıştım. Onlar birkaç defa lstanbul'a gelerek, işbu fermanı
Abdülhamid'in de onayından geçirmek için çok çaba sarf ettilerse de, başa
ramadılar. Netice itibariyle, ellerinde ancak birkaç ev kaldığı bir sırada, on
lar da vergiye tabi tutuldular. Mezkur Mıgırdiç Karaseferyan, kendilerine
yapılan haksızlığı ve maddi yönden müşkül durumlarını, gençliğimde birkaç
defa bana esefle anlatmıştı. Cesur ve hoşsohbet bir kimse olan Kaspar Ka
raseferyan da muhtaç bir durumda idi. Çok defa valileri ziyaret ederek, soy
larına yapılan haksızlığı dile getirirdi. Onlar ise asaletine hürmeten ona kar
şı sempati gösterir, sultanın bir gün fermanlarını tasdik edeceği hususunda
ümit verirlerdi.
Halen Karaseferyan ailesinden herhangi bir kimsenin kalıp kalmadığını bil
memekteyim.
265
ödemiştir. Bu meblağdan yaklaşık 1 2.000 lira ile Ermeni Patrikhanesi'nin
bugünkü binası inşa edilmiştir.
1 93 1 'de belediye dava açarak, mezarlığa tekrar sahip çıkmak istemiş
tir. Müverrih Ahmed Refik Altınay ( 1 880- 1 93 7 ) bilirkişi olarak mahke
mede şahadette bulunmuş ve Ermenilerin elindeki hüccetin sahte oldu
ğunu iddia etmiştir.5 1 939'da dava sona ererek, mezarlık tamamıyla istim
lake uğramıştır. Akabinde, cadde üzerinde bugün görülen büyük apart
manlar inşa edilmiştir. Mezar taşlarının büyük kısmı ise �minönü Meyda
nı 'nın onarımında kullanılmıştır.
1 . Görsel Büyük Genel Kültür Ansiklopedisi nde, adı Canberdi olarak geçmektedir.
'
266
Ermenice Bir Elyazmaya Göre
Vezir-i Azam Mahmud Paşa *
Bundan on sekiz ytl önce, yaklaştk iki yüz senelik yazma bir Osmanh
tarihi kompilasyonu istifademize sunulmuştu. Müellifi ve yeri belli olma
yan eserin muhteviyatmda iki ktymedi yazt bulunmaktaydt. Birincisi, Fa
tih Sultan Mehmed'in ( 1430-1 48 1 ) fütuhatt hakkmda idi ki, tercümesi
saym hocamtz Şevket Rado Bey'in Tarih ve Edebiyat Mecmuası'nm, 1 98 1
yth Haziran saytsmda neşredilmiştir.•• İkinci yazt ise, işbu makalemizin
mevzuu olan, Fatih devrinin ünlü vezir-i azamt Mahmut Paşa'nm ( ?-
14 7 4) birçok yeni ve ilginç bilgi ihtiva eden biyografisidir. Kaynağtmmn
35-44. sayfalannda bulunan ve "Mahmud Paşa Hikayesi" başhğmt taştyan
yazmm dili eski Ermenice olmakla beraber, bazt konuşma dili terkipleri
ne ve bir hayli de Türkçe kelimeye rasdanmaktadtr. Metindeki bazı cüm
lelerin manast güçlükle anlaştlmaktadu. Zira cümle yaptst ve gramer de
biraz farkhdtr. Keza, bazt imla hatalan da mevcuttur. Yazmm diğer bir ku
suru da, tarih kullamlmamtş olmastdtr.
Mümkün mertebe aslma sadtk kalarak ve yorucu olmasın diye yeni pa
ragraflar düzenleyerek, tercümesini sunuyoruz.
267
"Her sene adet edinmişiz ki, Mukaddes2 Kitap'ta anlamadığımız ve şüphe
miz olan hususları burada müzakere edip, bunları şerh edebilen kimseyi bi
ze başkan seçelim."
Sultan Murad tarafından gönderilen şahıs bunu işiterek, onların konuşma
larına kulak misafiri oldu ve gördü ki, uzun yıllardan beri çözülemeyen ve
toplantıya katılan o kadar ihtiyarların halledemediği çetin meseli, uzun
boylu bir nevcivan genç ayağa kalkarak, yaklaşıp halletti. Bunun üzerine,
mecliste bulunanlar başlarını eğerek, ona karşı büyük hürmet gösterdiler.
Bunu gören Sultan Murad'ın adamı, yapılan bu kadar hürmetin sebebini so
rar. Derler ki, bu genç lncil'deki o çetrefil meseli açıklığa kavuşturdu. Bina
enaleyh, onu tarikatımızın başkanlığına getireceğiz ve bundan dolayı ona
bu kadar hürmet ediyoruz.
Padişah tarafından gönderilen şahıs günün birinde Edime'ye gelip, Sultan
Murad'a icraatı hakkında bilgi verir ve sonra da, M anastır kasabasında
olup biteni anlatır. Yani o kadar yaşlı ve büyüklerin halledemediği çetin bir
meselenin yeni yetişmiş bir genç tarafından çözüldüğünü. Onun çok akıllı
ve üstün zekalı olduğunu beyan ettikten sonra, Padişahımızın büyük icra
atına3 fayda sağlayacağını bildirir. Sultan razı olarak, onu huzuruna getir
melerini emreder. Derhal mektuplar yazılarak, memurlar hazırlanır. Manas
tır'da kasaplık yapan pederine varan mektuplarda, oğlunu gelen şahıslarla
padişahın sarayına göndermesi emredilerek, devletin işlerine layık olduğu
ifade edilmekte idi. Gönderilen kimselerle mektup pederine vardığında, şu
cevabı verir:
"Halihazırda, benim sözüm oğluma geçmez. Şimdi o din adamıdır ve din
adamlarının hükmü altındadır. Gidip din adamlarına ve oğluma söyleyin ki,
bir yerde toplanarak, meclis ne karar verirse öyle olsun."
Bunun üzerine meclis toplanır. Hepsi de fikrini beyan edip, biri verilsin, di
ğeri verilmesin diyerek, uzun münakaşalara düşerler. Nihayet kasap Rado'yu
meclise davet ederek, kendisiyle bu hususta görüşürler. Şayan-ı hayret olan
bir husus da şudur ki, o yakışıklı delikanlı rüyasında, Müslümanlığa4 dönece
ğini ve Sultan Murad'ın yanına gideceğini görürmüş. Bu sebeple daima yol
lardan geçenleri gözetlermiş. Bu haberi işitince, yürekten Allah'a şükreder.
En nihayet din adamlarından biri şöyle der:
"Verilmesin diyenlerle, verilsin diyenler ikiye ayrılsın."
Neticede, verilsin diyenler çoğunluk kazanır. Böylece, aralarında ihtilaf çık
masın diye saraydan gelen memurlara teslim ederler. Görevliler onu teslim
alır alma:, kendisine Mahmud ismi verirler. Manastır kasabasının halkı ise
toplanarak, arabaya mermer bir sütun yükleyip, onu uğurlamaya gelirler ve
ayrıldıkları yere hatıra olarak sütunu dikerler ki, kasabadan bir mil kadar
uzakta idi. Şimdi işbu sütuna mola taşı denmektedir.
268
Nihayet Mahmud Paşa'yı Edime'de Sultan Murad'ın huzuruna çıkarırlar.
Tavırları ve mahcubiyeti padişahın hoşuna giderek, onu tasavvur ettiğinden
daha üstün bulur. Bu sıralarda Molla GüraniS Sultan Mehemmed'in hocası
idi. Sultan Murad onu yanına çağırarak der ki:
"Hoca Efendi, bu delikanlı lncil'e hakkıyla vakıftır, arzu ediyorum ki, Ku
ran'a6 da vakıf olsun."
O da tam iki sene ona ders verir. Ve günün birinde padişah, bütün ulema
nın saray-ı hümayununa gelerek, yeni saadetli kulunu görmelerini emreder.
Sultanın emri üzerine, hepsi sarayında toplanır ve onlara hil'atlar ihsan
eder. Teşrifatçı emreder ki, iyi bir insan olan Kazasker Ali Efendi içeri gir
sin. O da, siyah elbiseler giyinmiş olan Mahmud Paşa'yı birlikte getirir. Ali
Efendi tülbent sarık takmasını emreder ve bu şekilde huzura çıkar. Herkes
ayağa kalkar. Mahmud ise, orada bulunan efendilerin ellerini öperek, en ge
ride bir yere oturur. Müteakiben, her taraftan alimler ona çetrefil ve güç
meseller sorarlar. O da, siz alimsiniz diye cevap verip, elini öperek yerine
oturur. Ali Efendi de ona şunları söyler:
"Aferin, berhudar? olasın. Bu meseli bilirdin amma, hürmeten onu tefsir et
mekten kaçındın."
Sonra da, hepsine dönerek, şöyle devam eder:
"Kardeşler, bu kardeş herkesten daha asil ve mümtaz bir şahıstır ki, padişa
ha göndermeye karar verdiler."
Sultan da onu kabul ederek, tekrar ulemaya hil'atlar hediye eder.
Bundan sonra Padişah, vezir8 Büyük İbrahim Paşa'ya mektup yazıp der ki:
"Alim bir kulum vardır. Hikmetine hürmet etmek için, onu vezir yapmayı
arzu etmekteyim. Yüksek emrim, senin de onu layık görmendir."
Üç gün sonra vezir olup; üç yıl makamında kalır. Sonra aleyhinde Sultana
tezviratta bulunurlar. Padişah da bundan müteessir9 olarak, saray-ı hümayu
nu önünde idam edilmesini emreder.
Sultan Murad için de, sarayın önünde yer hazırlanarak, oraya oturur. Mah
mud Paşa'yı elleri bağlı vaziyette padişahın huzuruna getirirler. Saray erka
nı ise öldürülmemesi için istirham eder. Fakat sözleri dinlenmediğinden,
serseme dönerler. Sonra da hepsi birden:
"Bu gibi iyi bir kimseyi kıskançlık yüzünden öldürmek doğru değildir; ica
bında padişah onun kabahatini affetsin" diyerek, celladı zorlarlar. O da, iyi
niyetle sultana müracaat eder. Padişah ise hiddetlenerek:
'.'Benim emrim emir değil mi? Muhakkak idam olunsun" der ve bir iki adım
ilerleyerek, kılıcını havaya kaldırır. Aynı anda, Mahmud Paşa durduğu yer
den kayıplara karışır ve sonra da, mucizevi bir şekilde peyda olur.
Sultan Murad üç ay sonra vefat ederek, oğlu Sultan Mehemmed saltanat sü
rer. Ananeye göre kırk gün yas tuttukları için, Kırım Hanı padişahın vefa-
269
tını işiterek, otuz veya kırk bin Tacarla, geceyi gündüze katarak Edime'ye
gelir ve bundan sonra padişahlık bizimdir diyerek, şehrin ettafında ordugah
kurar. Sulcan Mehemmed de, Mahmud Paşa'yı yanına çağırarak, bir çare
düşünmesini emreder. Mahmud Paşa da der ki:
"Hünkarım, senin büyük devletinle onların tertibi bertaraf edilecektir."
Sulcan da "Seni göreyim" der. Mahmud Paşa ise derhal Tatarların otuz ve
ya kırk kadar ünlü nazırlarına zehirli kafcan hediye eder ve sair armağanlar
la onları ağırlar. Sonra da, bizzat Tatarların ordugahına giderek, ihsanlarda
bulunup, bundan sonra padişahlık sizindir, der. Ancak, matemlerinin sona
ermesi ve mallarının taşınması için on beş gün sabretmelerini rica eder. Ta
tar beyleri dahi, elindeki hil'acları, onun eliyle hepsine giydirirler.
Müteakiben geri dönerek, alelacele padişahın huzuruna çıkar ve şöyle der:
"Sultanım, Allahın inayetiyle Tatar ordusunun musibetine bir çare buldum.
Zehirli ve vadeli kafcanlar hazırlayarak, hepsine elimle giydirdim."
Sulcan Mehemmed bunun üzerine biraz rahaclar. Müteakiben Mahmud Pa
şa, Edime şehrindeki bekarlardan bir ordu teşkil ederek, on bin kılıçlı süva
riye tembih ecci ki, on beş gün sabretsinler. Sonra da, şayet Allah muvaffak
olursa, Tanrının emriyle Tatarların malları sizin olacakcır, der. Keza, Tatar
ların beyinin zehirli kafcanı daima giymekce ve vadesinin dolmasını bekle
mekte olduğunu bilmektedir.
On altıncı gün, Tatar hanının ömrü sona erer. Orduda kötü haber işitilin
ce, hepsi de dağılırlar. Bunun üzerine, Mahmud Paşa, hazırladığı askerlere
hücum emri verir. Askerler, Tatar mücahiclerini öyle bir kılıçtan geçirirler
ki, üç veya dört bin kişi ancak kurtulabilir. Keza, Mahmud Paşa, vaad üze
re, yağma edilen mallara el sürmeyip, kaffesini askerlere bağışlar ve bu ter
tiple Osmanlı ordusunu Tatarların elinden kurtarır. İşbu Tatar olayı yasın
4 1 . günü vuku bulur.
Müteakiben, Mahmud Paşa, devlet huducları dahilinde donanma merasimi
yapılması için emirname çıkardı. Sonra da Sultan Mehemmed'e dedi ki:
"Hünkarım, bundan sonra İstanbul'un fethine karar verelim."
O zamanki Osmanlı ordusu ile sefere çıkarak ve Gelibolu'dan geçerek, Bur
sa'ya gittiler. Sultan Mehemmed, ecdadını ziyaret eccikten sonra İznik'e va
rıp, üç ay kadar orada kaldılar. Mahmud Paşa, İznikli Eşrefzade 10 adındaki
şahısla istişarede bulunarak ve Hacı Bayram Sultan'dan da yardım alarak,
üç ay sonra İznik'ten hareket edip, İstanbul'un üzerine varırlar. Kocaeli de
nilen taraflarda bulunan Eskihisar'da oturup, İstanbul'daki Bey'e 1 1 adam
gönderirler ve kendisine tembih ederler ki:
Şayet, Sulcan Mehemmed'in bu taraflara gelişi hususunda soru tevcih edi
lirse, bu memleketin suyu ve bu yörenin havası mülayim olduğu için, nefsi
nin bir nebze istifadesi mülahazasiyle, birkaç gün sizinle komşuluk yapmak
için gelmiştir, desin. Ve orada birkaç ay ikamet ederler.
270
Günün birinde Mahmud Paşa sultana der ki:
"Padişahım, şayet karşı tarafta 12 ikamet edecek yer bulunmazsa, bu şehri
fethedemeyiz."
Sultan Mehemmed de:
"Lala, bildiğin gibi hareket et" der.
Bunun üzerine Mahmud Paşa:
"Sultanım bir gön kadar yer isteyelim" diye cevap verir. Bu maksatla bir sı
ğır gönünü bir önlüğün içine yerleştirir. Deriyi İstanbul beyine gönderirler.
Giden adam şu dilekte bulunur:
"Padişah bazen eğlenmek için, sizden bu sığır kadar yer rica etmektedir."
lstanbul'un beyi de itiraz etmeden, baş üstüne diyerek razı olur. Mahmud
Paşa haberdar olunca, derhal karşı sahile geçer ve bayrağı elbisenin keme
rine sıkıştırarak, deriyi keskin bir bıçakla dar ve uzun şekilde bir tirişe 13 gi
bi keser. Bundan sonra da, ihtiva ettiği yer kadar tirişeyi dolaştırır ve hemen
orada bir hisar ve kale inşa etmeye başlar.
lstanbul beyi onları görerek, yaptığı iş için pişman olup, endişe etmeye baş
lar. lstanbul'un bütün iaşesi Karadeniz'den geldiğinden ve Gelibolu Osman
lıların elinde bulunduğu için, Karadeniz'denl4 zahire geldiği zaman, Geli
bolu'dan topla gemileri vurup batırdıklarından, tarif edilemeyecek tarzda
yiyecek sıkıntısı çektiler. Bundan sonra aniden bin kadar adam gidip, 33.
gün fethederler. Müteakiben Mahmud Paşa bir gece Padişaha der ki:
"Padişahım biz buraya nasıl yerleşeceğiz?"
Padişah da nasıl olacağını sorar. Mahmud Paşa da şöyle cevap verir:
"Sultanım, Rum alimlerinin hükmü şudur ki, Türkler ta ki karadan gemi
yürütmezlerse, lstanbul şehri zapt edilemez. işte, şimdi zat-ı şahanenizin yü
ce kudreti ile bu sözlere intibak edelim.
M üteakiben, Gedik Paşa'yı beraber alarak, Okmeydanı denilen yerde bir
kadırga inşa edip, tekerleklerie yürütürler ve müsait bir saatte denize indi
rirler. içine de insan ve top yerleştirerek, yelken açıp, karşı taraftaki Fener
denen kapıya doğru ilerleyip, topla döğerek yıkarlar. O gece bin kadar mü
cahit geri dönerek, Galata'yı muhasara etmekle görevlendirirler. On bin ka
dar mücahide de, Topkapı ve Silivrikapı'yı dövmek vazifesi verilir. !çerden
küffar1 5 hakisar16 dışardan da Osmanlıların askerleri, iki gü� iki gece dur
madan cenkleştikten sonra, üçüncü gün Rumlar istirahat edemediklerinden
takatsiz kalarak, kaçmaya gayret ederler. Türk askerleri ise, sevinçli ve ne
şeli olarak, ümitlerini kılıçla ifa ederler. ' 7
Sultan Mehemmed ve Mahmud Paşa ise, Yahudi kapusu18 denen kapının
yanından yüksek bir yere çıkarak, birer ok atarlar ve şart koşarlar ki, Aya
sofya'ya hangisinin oku yetişirse, onun olsun. Buna da rıza göstermeyerek,
sen bir taraftan ben de diğer taraftan, kim önce yetişirse onun olsun derler
271
ve koşa koşa giderler. Mahmud Paşa Camii'nin yerinde, o sıralarda Ayasof
ya gibi büyük ve ünlü bir kilise varmış. 19 Mahmud Paşa oraya gider. Fatih
Sultan Mehmed ise caddeden doğruca Ayasofya'ya varır.
Meğer süngülü olan Rumlar Ayasofya'nın içinde saklanmışlar. Mahmud Pa
şa dahi, rastladığı kilisede epeyce din adamı bulur ve hepsini kılıçtan geçi
rir. Sonra da üzerine nöbetçi dikerek, Padişahı müteakip Ayasofya'ya gider.
Halbuki, onun içinde dahi epeyce Rum varmış. Onların da hepsini kılıçtan
geçirir. Bakiye kalan küffar, cehennemde dahi yer bulamayarak, kaleye sığı
nırlar. On gün sonra, Yedikule'yi dahi fethederler.20 Bütün lstanbul'u sıkı
bir idare altına alırlar ve her sınıftan herkes rahata kavuşup, muhtelif köy
lere yerleşirler. Müteakiben Sultan Mehemmed der ki:
"Lala, karadan gemi yürüttüğümüz için, kaptan-ı deryalık vazifesini de sana
teslim ediyorum." Mahmud Paşa da kabul ederek, yerini Gedik Paşa'ya terk
ediyor. Kendisi de kadırgalarla, bir yıl denizlerde seferler yaptıktan sonra, İs
tanbul civarında bulunan Çatalca'da içinde beş altı bin kadar Rumla mes
kun, muhkem bir kalenin mevcudiyetini işitiyor. Bunlar devamlı olarak, ls
tanbul'un etrafına akınlar düzenleyerek, vurup, harap edip, birçok kimseyi
de kaçırırlarmış. Mahmud Paşa bu olaylardan haberdar olunca, gidip Çatal
ca'yı fetheder ve gelip Sultan Mehemmed'in elini öper. O da Mahmud Pa
şa'ya şu telkinde bulunur:
"Lala, bundan sonra Rumeli tarafında da muharebe edelim. Rumeli'nin yö
netimini de sana tevdi ediyorum."
Üç ay sonra, Kazasker Ali Efendi2 1 Kabe'ye gitmeyi arzu etti. Sultan da ona:
"Yerine kendinden daha üstün birini tayin et, ondan sonra git" dedi. O da:
"Kendimden daha iyi biri, Mahmud Paşa kulunuz olabilir" dedi. Hünkarda ona:
"Bunu da yapabilir misiniz?" diye sorar. O da, "emir padişahımızındır" der.
Ali Efendi Kabe'ye gidip, orada vefat eder. Mahmud Paşa da, hem vezir-i
azam, hem kaptan-ı derya, hem Rumeli beylerbeyi, hem de kazasker olur.
Bu dört şerefli makamı birlikte deruhte eder. Hepsinde de başarı gösterir.
Camiinin yerinde büyük bir kilise bulunmakta idi. Padişahtan, kiliseyi yıktı
rıp, yerine bir cami inşa etmek için ricada bulunur. O da müsaade eder. Bu
nun üzerine, kilise yıktırılıp temeller kazılırken birdenbire, ağzına kadar altın
la dolu, iki büyük küp meydana çıkar. Keyfiyetten sultanı haberdar eder: O da:
"Lala, emrediyorum ki hepsi de senin olsun" der.
Mahmud Paşa da, altınlardan sikke keserek, camiin inşaatında çalışan usta
lara, kalfalara ve işçilere der ki:
"Camimin masrafları yüzünden malım kalmadı. Para yerinden çıktı. İsteğim
ve muradım şudur ki, herkes kendi iradesi ile çalışsın." Ve yedi yıl zarfında
cami tamamlandı.22
Bundan sonra, caminin temelinden çıkan altınları bana getirin diye emreder.
Ye kese ile getirip önüne dökerler. Yanında bulunan devlet ricaline der ki:
272
"Türkler, şahit olun ki, avucumun içi.ne ne kadar altın gelirse, Allah'ın bin
bir ismi için, Medine'deki fakirlere verilsin." Ve elini uzatarak, altını avu
cuna alır. Önünde sayarak, bir.ı bir altın bulurlar. Bunu üzerine her yıl Me
dine'deki yoksullara bin bir altın gönderilmesine karar verilir.
Kısa bir bahis de kaydedelim. Meğer Mahmud Paşa'nın vezirliğinden önce,
vezir-i azam olan İbrahim Paşa'nın2l zevcesi ölünce, ona Sultan Mehem
med'in odalıklarından güzel bir hare verirler.
Sultan Murad, zekasından ötürü, Mahmud Paşa'yı vezir-i azam atadı ve İb
rahim Paşa ikinci sınıf vezir oldu. Fakat bu kadar zaman geçmiş olmasına
rağmen, vezir-i azamlık sevdasından soğumamış ve Mahmud Paşa'ya karşı
içindeki kıskançlık zail olmamıştı. Bundan maada, daha önce İbrahim Pa
şa'nın hizmetine bir delikanlı vermişti ki, onun ölümüne sebep oldu. Zira,
bir gün İbrahim Paşa gizlice ona haber yollar ve der ki:
"Seni göreyim, ne yapıp yap, Mahmud Paşa'nın mührünü taşıyan beyaz bir
kağıt yolla." O da bilmeyerek bu kağıdı mühürleyip, İbrahim Paşa'ya gön
derir. Müşarünileyh de, Mahmud Paşa'nın ağzından, refikasına hitaben bir
mektup yazar ve şöyle der:
"Sen bir nazlısın, İbrahim Paşa ise bir ihtiyardır. Senin gibi güzel ve nazik
biri, onun gibi bitap ve kudretsiz bir erkeğe layık mı? Şimdi ne yapıp yap,
lbrahim Paşa'yı zehirledikten sonra, benim eşim olacaksın." Ve buna ben
zer birçok şeyler yazar. Mektubu bitirdikten sonra, İbrahim Paşa derhal, ge
ce yarısı doğruca saray-ı hümayuna giderek, Sultan Mehemmed'in huzuru
na çıkmak için ricada bulunur. Zira, o zamanlar dahi, vezirlerin padişahla
görüşmesi için herhangi bir engel yokmuş.24 Sultan da, İbrahim Paşa'nın
huzuruna çıkmasını emreder. lbrahim Paşa, padişahın önünde riyakarca ağ
lamaya başlar ve sözde Mahmud Paşa tarafından yazılan mektubu sultana
gösterir. Hünkar muhteviyatını okuyunca, Mahmud Paşa'nın geceleyin Ye
dikule'ye hapsedilmesini emreder. On beş nöbetçi nefer sarayına giderek,
Yedikule'ye sevk edip, hapse atarlar. Hizmetine dört nefer tesis ederler. Ha
pishaneden, İznik'te bulunan Eşrefzade Efendi'ye bir mektup yazar.25 Eline
geçince, Mahmud Paşa'nın başına gelen bu musibetin sebebi anlaşılır. Eğri
boz kalesinin fethi26 esnasında kumandan iken, kendi milletinden, yani
Müslüman27 bir çocuğu esirgemeyerek, tesadüfen öldürür. Çocuğun annesi
onu lanetler ve böylece sultandan cezasını bulur.
Eğriboz'un fethinden bugüne kadar 14 yıl geçmiştir.28 Efendi (Eşrefzade)
verdiği cevapta, 'bundan sonra ahret için hazırlan, demişti. Müteakiben,
Ahmed adında bir cellat gelip, kementle onu boğduktan az sonra, hünkar
tarafından öldürülmemesi için bir adam gönderilir. Cesedi arabaya konula
rak, camiinin önüne getirilip, orada defnolunur. Padişah da çok ağlar.29
Rebiülevvelin gurresinde (ilk gün), sene esni (sekiz) ve sitein (sittin, alt
mış) ve elf (bin).30
273
Yazımızın sonunda, işbu biyografinin ihtiva ettiği başlıca yenilikleri de
kaydediyoruz. tlk önce, Mahmud Paşa'nın şimdiye kadar bilinmeyen do
ğum yerinin Yugoslavya'nın Manastır şehri olduğu meydana çıkmaktadır.
lnciciyan ise Alacahisarlı olduğunu yazmaktadır.3 I Alacahisar, Yugoslav
ya'nın Niş şehri yakınında bulunmaktadır ve Kruşevaç adı ile de bilin
mektedir.32 Doğum tarihine gelince, kanaatimizce, takriben 1 400 olma
lıdır. Zira, Sultan Murad devrinde, kendisinden önce vezir-i azamlık gö
revinde bulunan İbrahim Paşa 1429'da vefat etmiştir. Mahmud Paşa'nın,
Sultan Murad zamanında, üç yıl vezir-i azamlık yaptığı meçhuldur. Üçün
cü yenilik ise pederinin Rado isminde bir kasap olmasıdır. Böylece, Sırp
veya Hırvat asıllı olduğu ağırlık kazanmaktadır. Tatarların akını da yanıl
mıyorsak bir yeniliktir. Nihayet, idam edilmesinin sebebinin bir komplo
olduğu da bu kaynaktan meydana çıkmaktadır.
Diğer taraftan, birkaç şahıs ismiı::ı in yanında bulunan doğum ve ölüm
tarihlerinin, tarafımızdan ilave edildiğini belirtmek istiyoruz.
274
1 665 yılları arasında tamamlanan Yeni Cami'nin inşasına kadar, burası Karai
Yahudileriyle meskun olduğu için bu ad verilmiştir.
1 9. Şimdiye kadar bu husus bilinmemekte idi. Kilisenin adı maalesef kaydedilme-
miştir.
20. Bu kayıt da Yedikule'nin Bizans zamanında mevcut olduğunu teyit etmektedir.
2 1 . Bu şahıs hakkında bir bilgi elde edemedik.
22. 1462 veya 1 463 yılında.
23. Burada bir anakronizm veya bir isim hatası göze çarpmaktadır. Zira, Sultan Mu
rad zamanında vezir-i azam olan İbrahim Paşa, 1 4 1 1 'de makama geçip 1429'da
vefat etmiştir.
24. Bu cümle de, işbu terceme-i halin Mahmud Paşa'dan epeyce sonra yazıldığını
ispatlamaktadır.
25. Eşrefzade Efendi'nin şimdiye kadar yaklaşık 1470'te İznik'te vefat ettiği malum
du. Ancak, işbu kayıttan, 1474'te hala hayatta olduğu anlaşılmaktadır.
26. Ege Denizi'nde bulunan ve Yunanca "Evripos" denilen işbu adanın fethi
1 470'tedir.
27. Ermenice metinde "Daciklerden" kelimesi bulunmaktadır ki, eskiden hem
Türkler, hem de umumiyetle Müslüman milletler için kullanılmıştır. Kendisi
aslen Türk olmadığından, burada Müslüman manasıyla istimal edildiği daha
muhtemeldir.
28. Doğrusu dört yıldır.
29. Son dakikada, Sultanın birini göndermesinden ve çok ağlamasından, ölüm
hükmünün infazından az sonra, tertiplenen komplonun meydana çıktığı anla
şılmaktadır.
30. Hicri 1068 yılı, Miladi 1 65 8 senesine tekabül etmektedir. Binaenaleyh, işbu bi
yografinin aslının mezkGr tarihte yazıldığı tebeyyün etmektedir. Ermeni takvim
yılı veya Miladi tarih yerine, Hicri tarih taşımasından, Türkçeden çevrildiği an
laşılmaktadır. Filhakika, lslam Ansiklopedisi, Üniversite Kütüphanesi'nde bulu
nan bir menakıpnamesini kaydetmektedir (c. Vll, s. 183 ). Burada babasının ka
sap ve kendisinin de rahip olduğu işar edildiği için, aynı kaynak olabilir.
3 1 . Ôugas İnciciyan, Amaranots Püz:antyan (Boğaziçi), Venedik, 1 794, s. 80.
32. İsmail Hami Danişmend, lz:ahlı Osmanlı Tarihi Kronolojisi, İstanbul, 1 97 1 , s. 87.
275
Atatürk'ü Ermeniler de Sevmişlerdi*
2 76
1 934 - 1942 yılları arasında müstakil Afyon milletvekili olmuş ve bu sıfat
la iktisadi mevzularda meclis müzakerelerine katılmıştır. 1 936'da Atatürk
kendisine "Türker" soyadım lütfetmişlerdir. 26 Temmuz 1 949'da lstan
bul'da vefat etmiştir.
1 9 1 9 yılı Mayıs ayında, Atatürk ve mesai arkadaşları deniz yoluyla
Samsun'a gidecekleri sırada, Berç Keresteciyan, Mustafa Kemal Paşa'ya,
avukatı Sadeddin Ferid Bey (Talay) vasıtasıyla, İngilizlerin Karadeniz'de
kendilerini taşıyan gemiyi torpilleyeceklerini gizlice haber vermiştir. Bu
sebeple bindikleri Bandırma vapuru, bizzat Büyük Önder'in emriyle, da
ima kıyıdan seyretmiştir.
Sayın Cemal Kutay tarafından neşredilmiş olan Tarih Konuşuyor mec
muasının 1 964 Mayıs tarihli 4. sayısında çıkan " 1 9 Mayıs 1 9 1 9 Kırk Beş
Yaşında" başlıklı makalede bu hususta şunlar yazılıdır:
277
yadı verirken, Berç Keresteciyan Efendi'yi de unutmamış, kendisine Türker,
Türk'ün Er'i soyadım vermişti. Sanılır ki, bu gönülden ve hiçbir menfaat
beklenmemiş olan ikazın üzerindeki mahremiyeti, olduğu gibi muhafaza
edebilmek için de, ne kendisi, ne Sadeddin Ferid Bey, vapurun batırılacağı
yolundaki ikaz ve haberin nereden ve kimden geldiğini asla ifşa etmemişler,
Mustafa Kemal o günleri anlatan notlarında ise, sadece, vapurun Boğaz'ı
geçtikten sonra batırılacağı yolunda haber aldığını ve habere itimat etmek
le beraber, kara yolundan gitmenin zaman kaybını düşünerek, Anadolu'nun
içine geçebilecek en yakın ve yolları en müsait liman olarak Samsun'u ter
cih ettiğini anlatır. (s. 280-28 1 )
278
"Ulan Garabed, aşkolsun, canımı kurtardın ! " der.
Bir müddet sonra Atatürk, Halep'e götürmek üzere kendisine para tes
lim eder. Yolda silahlı mütecavizlerin hücumuna uğrarlar; yanındaki as
kerlerden biri hayatını kaybeder. Soygunculardan da birkaç kişi telef olur.
Bunun üzerine Tombalyan geri dönerek, paraları Atatürk'e iade eder.
Onun Şam'dan ayrılmasına kadar yanında kalır.
Garabed Tombalyan 1 922'de Beyrut'a yerleşir. 1 938'de ağır hasta ol
duğu zaman, Atatürk'ün vefatını işitince çok üzülür ve yukarıda anlattık
larımızı ziyaretçilerine nakleder. Karısı da haşta olduğundan, misafirlere
ikramda bulunmak için oğlu Hagop'a, yanından ayrılmamasını tembih
eder. O da babasından, ancak ömrünün sonlarına doğru, bu söyledikleri
ni ilk defa olarak işitir. Tuhaf bir tesadüfle, yaklaşık bir ay sonra da Gara
bed Tombalyan vefat eder.
Büyük Önder Atatürk'ün ebedi hatırası yanında, onu çok sevmiş olan,
cesur, vatansever ve insaniyetli vatandaşları Berç Keresteciyan-Türker'le
Garabed Tombalyan'ı da hayırla anmak yerinde olacaktır.
280
Cemiyeti'nin sekreterliğini yapmış ve cemiyetin organı olan Aravod (Sa
bah) gazetesinin Türkçe kısmının neşriyatını tedvir etmiştir. Sonra da,
muhasebecilik ve ticaretle meşgul olmuştur.
Sahakyan hakkında verdiği bilgileri, kendi kaleminden aynen aşağıda
sunuyoruz.
281
Enver Paşa Nasıl Öldü? *
282
miş. Keza bilinen hususlar hakkında kendisine sual tevcih olunmaması
için, biyografisini okuduktan sora yanına gelmesini tavsiye etmiş.
Hayrabetyan da, Aleksandr Dotorski'nin "İhtilalin Askeri" başlıklı ya
zısını okumuş.' Buradan, Melkumov'un Karabağ'da doğduğuna, keza tah
sil ve iş bulmak için Aşkabat'a gittiğine vakıf olmuş. Aynı kaynağa göre
Birinci Cihan Harbi'ne ve Doğu Prusya cephesindeki muharebelere katıl
mış. Yaralanıp iyileştikten sonra Türk cephesine gönderilmiş. Süvari ala
yında, Erzurum yakınlarında Türklere karşı savaşmış ve Van'la Bitlis'teki
çarpışmalara iştirak etmiş. Müteakiben subay olmuş. Kanı ile, üç adet
Sen-Jorj nişanı ve üç adet de madalya kazanmış. Bolşevik ihtilalinden az
önce, yüksek süvari eğitimi görmüş. llk defa ihtilalcilerin saflarına geçen
lerden biri olmuş ve iç savaşlarda yararlılıklar göstermiş.
1 920'de Basmacılar'a ve ihtilalin düşmanlarına karşı kanlı muharebe
ler yapılırken Türkistan'a gönderilmiş.
Cumhuriyet Erkan-ı Harbiye Konseyi'nin 20 Temmuz 1 920 tarih ve
1 59 sayılı emirnamesinde, Türkistan'ın birinci süvari tümeni birinci tu
gayı kumandanı Hagop Melkumov'un, 1 6 Şubat'ta düşmanın mevzilerini
zapt ettiği; Deynau ve Yurçi şehirlerine akınlar düzenleyip, düşmanın son
direnişini başarısızlığa uğrattığı; 1 3 Mart'tan 9 N isan'a kadar Karateğin
Beyliği'ni Basmacılar'dan temizlediği; 9 Mayıs'la 9 Haziran tarihleri ara
sında ise Khost Kışla yakınında vuku bulan muharebelerin başarı ile ne
ticelenmesinde, akılcı kumandası ile büyük etkisi olduğu; burada düşma
nın tamamen yok edildiği; 1 9 Mayıs'ta süvari tümeninin kumandanının
yaralanmasından sonra, kendisi komutanlığı üstlenerek, başlanan operas
yonu başarı ile sonuçlandırdığı ve düşmana ağır kayıplar verdiği için, Kı
zıl Bayrak nişanıyla taltif edildiği açıklanmı�tır.
İkinci bir emirname ile de, Buhara Halkı Sovyet Sosyalist Cumhuri
yeti tarafından, birinci sınıf Kızıl Ay nişanı ile mükafatlandırılmıştır.
3 1 Mart 1 924 tarih ve 82 sayılı üçüncü bir emi�ame ile ise 1 92 1 yılı
akınlarında ve 1 922'de Enver Paşa'nın kuvvetlerinin imhasında gösterdi
ği etkinlik için, ikinci defa Kızıl Bayrak nişanına layık görülmüştür.
1 9 1 4- 1920 yılları arasında, Kafkas Cephesinde, Doğu Prusya'da, Don
ve Volga kıyılarında çarpışmış, 1 920- 1 932 yıllarında ise, Doğu Buhara'da,
keza Horezm dağlarında ve çöllerinde vuku bulan savaşlara iştirak etmiş
tir. Tek kelime ile, 1 9 yıl kılıcını kınına takmamıştır.
Muharrir, bundan sonra Melkumyan'ın evine yaptığı ziyaretten bahse
dip ezcümle şunları yazmaktadır:
283
Odası yarı karanlık idi. Eski ve büyük bir masa üzerinde, elyazmaları, kitap
lar, muharebe harekat planları, Orta Asya cumhuriyetleri haritaları, eski Er
menistan haritası ve topografik birkaç sair harita bulunmakta idi ki, bunlar
dan birinin üzerinde, Van Gölü'nün güney sahili görülmekte idi. Üzerinde
de şunlar yazılı idi: "Atamov Blatov'un adını taşıyan 1 5 . Kazak Alayı'nın
yeniden teşekkülü, çizen: Melkumov."
- İşittiğime göre, Türkistanlılar adı altında, hatıralarınızı ihtiva eden bir ki
tap yazmaktasınız, dedim. Biliyorum ki, Emir Seyyid Ali Han'ın, İbrahim
Bek Korşermat'ın, Cünayit Han'ın ve daha az önemli diğer on hanın ve yüz
lerce sair hanların ve beklerin imhasına katılmışsınız. Fakat, beni daha faz
la Enver Paşa'nın ölümünün teferruatı ilgilendirmektedir.
Melkumov bana şu cevabı verdi:
- Cinayetlerinden dolayı, İttihatçıların önderliğini, henüz 191 9'da İstan
bul'da, ilk defa bizzat Türkler muhakeme etmişlerdir. Başları olan Talat, En
ver ve Cemal Paşalar ölüme mahkum edildiler. Ancak, Divan-ı Harp Mah
kemesi'nin kararlarını dış memleketlerde Ermeni fedaileri infaz ettiler.
Müteakiben, Melkumyan Enver Paşa hakkında şunları söyledi:
- O, Sultanın kızı ile evlenmişti. Bundan dolayı Doğudaki Müslüman ülke
lerinde müstesna bir mevkiye sahipti. Osmanlı Devleti'nin harpte yenilme
sinden ve kendisinin de Divan-ı Harp Mahkemesi tarafından ölüme mah
kum edilmesinden sonra, memleketinden kaçtı. İki yıl Doğu ülkelerinde ye
ni macera olanakları aradı. İran'dan ve Orta Asya halklarından müteşekkil
yeni bir İslam devleti kurmak gayesinde idi. Uluslararası düzeyde bir mace
raperest olan Enver Paşa, kendisi de bu devletin başına geçmek hayalinde
idi. Baku'da toplanan Doğu Halkları Kongresi'ne, yazılı bir bildiri ile murah
haslara müracaat edip, kendisini komünistlerin milli siyasetine taraftar ola
rak ilan etti. Bu hareketi aldatıcı idi. Bazı kimseler ise ona inandılar. 1 92 1
yılı Kasım ayında, Buhara'daki silahlı kuvvetlere başkumandan tayin edildi.
Buhara Cumhuriyeti Bakanlar Kurulu başkanı, halk düşmanı Feyzullah Ho
cayev'le birlikte, Buhara'da ihtilalcilere karşı ayaklanma hazırladı.
Sonra, masanın üstünde, 1 920 sıralarındaki Buhara'nın yıpranmış bir hari
tasını açarak:
- İşte burada, Enver Paşa Doğu Buhara'daki askeri kuvvetlerini mevzilen
dirmişti. Ordugahı Kofrun Kışlası'nda bulunmakta idi. Bu mevkide munta
zam birlikler teşkil etmeye başlanmıştı. Buradan, Sovyet hakimiyetini de
virmek ve İslamın yeşil bayrağı altında birleşmek için, Müslümanlara de
vamlı bildiriler göndermekte idi. Keza, lngiliz süvari birliklerinin ve Türk
gönüllü kıtalarının, fillere yerleştirilmiş toplarla, kendi kuvvetleri ile birle
şecekleri hususunda haberler yayılmakta idi. Ancak, bütün strateji uzman
ları bilmekte idiler ki, filler dağlardaki muharebeler için hiçbir zaman elve
rişli değiller. Zaten Büyük İskender de, ananelere göre, fillerle Orta Asya'ya
gelmiş değil miydi? Enver Paşa ondan nesi ile geri kalırdı ki ?
284
Bu esnada kapı çalınarak, Orta Asyalı dosclan içeri girdiler. Bunlar da En
ver Paşa'ya karşı yapılan harekata iştirak etmişler. Bunun üzerine ben evin
den aynldım.
Melkumov'un karısı Frantziska Yakopleva'ya göre, kocası aniden Karabağ'da
ki doğduğu Kherkhan köyüne gitmiş ve oradan da Aşkabat'a geçmiş. Niha
yet, ikinci defa Semerkanc'ta Melkumov'la görüşme fırsatını elde ettim.
İkimiz birlikte bir otomobil içinde, dağlık yollardan yukanya doğru tırman
maya başladık.
Melkumov, Termiz'deki dolambaçlı yolları göstererek şunları söyledi:
- Bu eski stratejik yoldan kimler geçmemiştir ki? Buradan Büyük İskender Or
ta Asya'yı istila etmiştir. Keza, Cengiz Han'la Timurlenk buradan geçmiştir.
Müteakiben, Melkumov'a şunları söyledim:
- 1 920'de bu yoldan geçerek, Buhara Emiri'nin kıtalarını imha etmişsiniz.
1922 yılı Haziran ayında ise süvarilerinizi aynı yoldan ilerleterek, Enver Pa
şa'ya karşı harekatı başlatmışsınız.
Melkumov da şu şekilde karşılık verdi.
- Enver Paşa, Basmacılar'ın alelade bir çetebaşısı değildi. Almanya'da aldı
ğı akademik askeri eğitim, emperyalistlere karşı yaptığı muharebelerde elde
ettiği tecrübekarlığı ve kuvvetlerinin sayı itibarı ile üstünlüğü, onu tehlike
li bir hasım haline getirmişti. 1 7.000 kişilik seçkin bir süvari ordusuna ma
likti. Benim ise ancak 1 .500 süvari ve 800 piyade askerim vardı.
Düşmanın kuvvetlerini tehdit etmek ve sayı üstünlüğünden faydalanması
nı önlemek için, onun bütün yığınağına birdeh darbe indirmeyi kararlaştır
dım. Bu maksada, kanatların derinine dalarak, geniş harekat stratejisini tat
bik ettim. Saldırıyı, Müslümanların sabah namazından önce, şafak sökerken
ani olarak düzenlemeye karar verdim.
Dağların tepelerinden esen rüzgar vadileri sisle kaplamıştı. Sisin örtüsü al
tında, düşmana yaklaşmamız fark edilmedi. Dağların arkasından güneş doğ
duktan sonra, sis dağılmaya başlayınca dürbünle bakarak, Kofrun Kışlası'nın
ucunda, büyük bir dağ içinde, altın renginde hilalli yeşil bayrağı müşahede
ettim. Bayrağın yanında ise kırmızı sarıklı nöbetçiler görülmekte idi. Enver
Paşa'nın, muhafızları ile birlikte orada bulunduğunu anlayarak sevindim.
Sarıkamış yakınında kaçabilmişti, fakat bu sefer elimden kaçamayacaktı.
Emrim üzerine toplar ateş açtı. Süvariler süngü takarak düşmanın üzerine
hücum ettiler. Bizim bu cesurca saldırımıza düşman mukavemet edemedi.
Kılıçlarımız pencerelerin önünde parladığı zaman, Enver Paşa henüz yatak
ta idi. Elbisesiz ve yalınayak atına binerek, dağlara doğru süratle uzaklaştı.
Yirmi beş verse ' takip ettikten sonra, onu Çağan Kışlası'nda yakaladık.
Kanlı süngü savaşında Enver Paşa'yı öldürüp çeteyi de imha ettik.
"İslam ordularının başkumandanı, Halife'nin damadı ve Hazreti Muham
med'in vekili" kelimeleri yazılı büyük çaptaki gümüş şahsi Kuran'ını ve mü
zehhep hilatını ise yöredeki resmi makamlara teslim ettim.
285
Enver Paşa, suç ortağı Cemal Paşa'dan ancak on gün fazla yaşadı.
4 Ağustos 1 922 tarihinde, Çağan Kışlası 'nda, camiye yakın bir mevkide,
Enver Paşa'nın hayatına son verdik.
1. Eskiden Rusya'da kullanılan bir uzunluk ölçüsüdür ki, karşılığı 1067 metredir.
286
Veliaht Yusuf İzzeddin İntihar mı Etti,
Öldürüldü mü? *
• ilk kez yayınlanmakta olan bu makaleyi, Kevork Pamukciyan, vefatından kısa süre
önce hasta yatağında M. Sabri Koz'a dıkte etmiştir. M. Sabri Koz makaleyi bize, şöy
le bir notla birlikte teslim etti:
"Merhum Kevork Pamukciyan'ın Surp Agop Hastanesi'nde ölüm döşeğinde iken 1 8
Ağustos 1 996 Pazar günü saat 1 7.00'de yazdırmaya başladığı iki yazıdan biridir. Diğer
yazı Tarih ve Toplum'da (no. 1 65 , Eylül 1 997, s. 1 1 - 1 2) yayımlanmıştı [Bkz. "Saim
Joseph'teki Müslim Hocalarım", EKTK, c. 1, s. 204-206). Yayımlanmadan kalan bu
yazıyı da yazılarının toplu basımında, herhangi bir değerlendirmeye tutmadan ve
onun anlatımına müdahale etmeden bir 'aziz dost'un vasiyetini yerine getirmek ama
cıyla yayınlıyoruz."
287
dan tabanca ile vurmuş. Enver Paşa da mukabil olarak onu kalbinden vur
muş ve öldürmüş. Naaşını o gece gizlemişler. Kendisi bu bilgiyi görgü şa
hidi arkadaşlarından almış.
Çok samimi arkadaşlarından birinin Kadıköy taraflarında ikamet eden
babası, benim de çok samimi tanıdıklarımdan birinin babası, Yervanc
Kapriyelyan o günlerde askermiş ve usta demirciymiş. Ye oradaki bir pa
şanın istihdamındaymış. Bu sebeple her gece evine gidip yatmasına mü
saade etmiş paşa. Saat 1 2 sıralarında motorla Dolmabahçe'den karşıya ge
çermiş. Tesadüfen o gece saat 1 2'de Yervant Kapriyelyan evine giderken
bakmış ki bir cenaze . . . Motor Dolmabahçe Sarayı'nın rıhtımına yanaşı
yor. Kapriyelyan ordaki nöbetçiye soruyor:
"Bu saatte gizli olarak kimin cenazesi?"
O da Veliaht Yusuf lzzeddin'in olduğunu söylüyor. Oradan da yine giz
lice Zincirlikuyu'daki köşküne getiriyorlar. Ve orada ölüm döşeğinde inti
har süsü veriyorlar.
Bugüne kadar gizli kalan bu hakikati ifşa etmeyi tarih namına bir vic
dan borcu saydım. Gerek Aşık Sıvacı Kalust'u ve gerekse oğlu Karekin
Dedeyan'ı rahmetle anıyoruz.
288
Osmanlı İmparatorluğu'nda Ermeni Nüfusu *
289
Barutçubaşı Boğos Bey Dadyan'ın ( 1800- 1 85 3 ) oğlu Mıgırdiç Bey
Dadyan'ın ( 1844- 1 9 1 1 ) 1 867'de Paris'te yayınlanmış La Societi Anneni
enne Contemporaine adlı eserinde,6 3 .400.000 rakamı mc:vcuttur.
Evangelinos Misailidis'in Temaşa-i Dünya adlı eserine göre, 1 870'te bu
sayı 2.325.000 idi.
1 87 l 'de Feodosya'da (Kefe) basılmış Oratsuyts (Takvim) adlı Ermeni
ce takvim de, 2.500.000 kaydetmiştir (s. 1 3 1 ) .
1 872'de lstanbul'da neşredilmiş Pınagan Daretsuyts (Tabii Yıllık) adlı
salnameye göre 2 .400.000 idi (sayfalar numarasızdır).
1 873'te İstanbul'da basılan Diye�eragan Daretsuyts (Cihanşümul Yıllık)
da, 2.500.000 rakamı vermiştir (s. 264).
Trabzon'daki İtalyan Konsolosu Gaetano Aslanelli'ye göre? de, 1885 se
nesindeki Asya'daki Ermeni nüfusu iki milyon, Avrupa'daki ise 400.000 idi.
1 897'de yapılan istatistikte, bu sayı 2.300.000 olarak kaydedilmiştir.8
Patrikliğin verdiği bilgilere göre, 1 9 1 2'de Osmanlı lmparatorluğu'nun
Avrupa bölümünde 530.000 Ermeni yaşamaktaydı. Ermeni bölgesi olarak
adlandırılan vilayet-i sittede (Erzurum, Van, Bitlis, Diyarbekir, Harput ve
Sivas), Ermenilerin toplam nüfusa oranı yüzde 38.9 idi. Aynı yıl yapılan
nüfus sayımında elde edilen sonuçlara göre, tüm Anadolu'daki Ermeni
nüfusu 1 .465. 1 48 idi ve genel nüfusun yüzde 1 8.7'sini oluşturuyordu.9
1 9 1 3 yılı Londra'daki Elçiler Kongresi'nde ise Osmanlı Devleti hudut
ları dahilindeki Ermmilerin sayısı 2 . 103.000 olarak takdir edilmiştir. ıo İş
bu kaynağın müellifi Vartan Malcom, 1 9 1 2'de Patrikhane'nin verdiği ra
kamlara göre, vilayet-i sittedeki Ermeni nüfusunu 1 .0 1 8.000, diğer vila
yetlerdeki Ermenilerin sayısını da, 1 .082.000, yani ceman 2. 100.000 ola
rak kaydetmiştir.
Aynı yıl, İstanbul'da Hagop Varjabedyan ( 1 87 2 - 1 932) tarafından neş
redilen Ermeni harfli Türkçe Nevsal-ı Ennenyan adlı salnamede (s. 86) ise
iki milyon rakamı mevcuttur.
Simon Kapaınaciyan'ın ( 1 863- 1 942) , 1920'de lstanbul'da neşredilen
Kırbani Daretsuyts (Cep Yıllığı) adlı salnamesinde dahi, harp öncesi Er
menilerinin nüfusu 2 . 1 00.000 olarak gösterilmiştir.
Elimizin altında, Osmanlı Devleti hudutları dahilinde yaşayan Erme
nilerin, kiliselerinin, manastırlarının, mekteplerinin ve sair müesseseleri
nin sayısını ve nüfuslarını şehir şehir gösteren bir liste de vardır ki, her ne
kadar tarih taşımıyorsa da, Patrik Ormanyan'ın gününde ( 1 896- 1 908) ha
zırlandığı, üstteki birkaç kelimelik el yazısından anlaşılmaktadır.
290
işbu vesikaya göre, o sıralarda Gregoryen Ermenilerinin sayısı 1 . 7 18. 700
idi. Buna, Katolik, Protestan ve sair mezheplerdeki Ermenileri de ekler
sek, aşağı yukarı iki milyonu bulur. Listede, Gregoryen Ermenilerin şehir
lerde 1 63 , köylerde 1 7 1 4 kiliseye, 2 1 9 manastıra, 4 hastaneye, 3 1 yetim
haneye, 5 seminere, 1 1 orta mektebe, 942 erkek ve 44 1 de kız ilk mekte
bine malik oldukları kayıtlıdır.
Yukarıda kaydettiğimiz kaynakların ışığı altında, 1 878 yılına kadar, Os
manlı lmparatorluğu'ndaki Ermenilerin nüfusunu, yaklaşık iki buçuk mil
yon olarak kabul edebiliriz. Ancak, mezkur tarihte Kars ve Ardahan vila
yetleri Rusya'nın eline geçtiğinden, bu sayı yaklaşık 2.400.000'e düşmüştür.
1 895 yılı Kasım ayında ise Abdülhamid'in emriyle Anadolu'da vuku
bulan katliamlar sebebiyle ve vukuatlardan sonra Ermenilerin dış memle
ketlere göç etmeleri dolayısıyla, işbu rakam yaklaşık 2 . 100.000'e düşmüş
tür ve Birinci Cihan Harbi'nin arifesine kadar pek değişmemiştir. Zira,
doğumlarla artan miktar kadar, dış ülkelere hicret de devam etmiştir.
Birinci Cihan Harbi'ndeki Ermeni zayiatına gelince, bazı kimseler sa
yısını az göstermek için, Ermeni nüfusunun sayısını azaltmaktadır. Halbu
ki, bu çok yanlış bir taktiktir. Zira, farkında olmadan oranı yükseltmekte
dirler. Çünkü bir Fransız haritacının verdiği yaklaşık 1 .300.000'lil{ nüfus
üzerine, söz misali yarım veya bir milyon zayiat vuku bulmuşsa, orantı çok
yüksek olur. Halbuki, 2 . 1 00.000 üzerine yarım veya bir milyon zayiat ol
muşsa, oran yaklaşık yarısına düşer.
1 9 1 5 - 1 9 1 6 yıllarında İstanbul'da görevde bulunan, La Gazette de Co
logne gazetesinin muhabiri Dr. Harry Stuermer, 1 9 1 7'de Paris'te neşretti
ği Deux Ans de Guerre a Constantinople adlı eserinde (s. 40) , Ermeni ka
yıplarının miktarının en az yarım milyon olduğunu işar etmiştir. Kalan bir
buçuk milyonu da tasalı akıbet beklediğini yazmıştır. Bu da gösteriyor ki,
muharrir Ermeni nüfusunun iki milyon olduğunu kabul etmiştir.
Bizim yaptığımız hesaplara göre, Stuemer'in verdiği rakam kabule şa
yandır. Ermenistan Cumhurbaşkanı Sayın Levon Der-Bedrosyan da, 1 990
yılı sonbaharında Amerika'da bulunduğu esnada, Washington Tımes gaze
tesine verdiği beyanatta, ölü sayısının 600.000 kadar olduğunu ifade et
miştir. 1 ı Esasen, Ermeniler zayiatlarını bir buçuk milyon olarak gösteri
yorlarsa, ölülerin zürriyetlerinin sayısını da eklemektedirler. Zira, İkinci
Cihan Harbi'ne kadar, bu rakamı yuvarlak hesap bir milyon olarak tah
min etmişlerdir. Hatta, bu sayıyı ihtiva eden bir broşür de yayınlanmıştır.
Bizim yaptığımız hesap şu şekildedir:
291
Teotik'in (Teotoros Lapçinciyan, 1 873- 1928) 1 922 yılı Amenun Dare
tsuytsı (Herkesin Yıllığı) adlı salnamesine göre (s. 261 -265 ), Harpten ön
ce Osmanlı Devleti sınırları içinde 2.026. 700 Ermeni yaşamaktaydı. 1 N i
san 1 92 l 'de ise bu rakam 592.000'e düşmüştü. Yuvarlak hesap bu sayıyı
600.000 kabul ederek, 2. 1 00.000'den tenzil edersek, 1 .500.000 kalır. Ay
nı. kaynağa göre, Kafkasya'ya hicret edenlerin sayısı 400.000'dir. Bu raka
mı da 1 .500.000'dan çıkarırsak, 1 . 1 00.000 kalır. Katolik ve Protestan Er
meniler genellikle sürgüne tabi tutulmadıklarından, bunların yaklaşık tu
tarı olan 200.000'i de indirirsek 900.00Q kalır. 1 00.000 kişinin de Müslü
manlığı kabul edip yerlerinde kaldıklarını farz edersek -ki şimdiye kadar
bu husus nazar-ı itibara alınmamıştır- tehcire tabi tutulanların sayısını
800.000 olarak kabul edebiliriz.
Bu miktardan yaklaşık yarım milyonunun yollarda ve Deyr-i Zor çöl
lerinde çeteciler tarafından yapılan katliamlardan, bulaşıcı hastalıklar- ·
dan, bu meyanda bilhassa tifüsten ve açlıktan öldüklerini kabul edersek,
kalan 300.000 kadarı da şüphesiz kurtulmuştur. Zira bu yıllarda Avru
pa'ya, Amerika'ya ve muhtelif ülkelere büyük göçler vuku bulmuştur ki,
bu husus Ermeni kaynaklarında dahi yazılıdır.
Osmanlı İmparatorluğu'ndaki Ermeni nüfusunun ve Birinci Cihan
Harbi'ndeki Ermeni tehcirinin hakikate en yakın panoraması kanaati
mizce budur.
3. M. A. Ubicini, Lettres sur La Turquie, Deuxieme partie: Les Raias, Paris, 1854,
s. 299.
4. Harvey Newcomb, Cyclopedia of Missions New York, 1 854, s. 752.
5. Haçadur Oskanyan, The Sultan and His People, New York, 1 857, s. 34 1 .
6 . Pars Tuğlacı, Dadyan Ailesi'nin Osmanlı Toplum, Ekonomi ve Siyaset Hayatındaki
Rolü, İstanbul, 1 993, s. 255.
7. Paz:maveb, Nisan-Haziran 1 885, s. 290 _
292
Bir Ermeni Tarihçisine Göre Osmaniye ve Çevresi *
OSMANiYE VE ÇEVRESi
işbu kalelere• mukabil, bu tarafta veya buraya yakın taraflarda, doğuda Ara
nehrinin başında ve Amanos dağlarının eteğinde iki kale bulunmaktadır.
Biri Çardak, diğeri ise Toprak veya Toprakkale'dir. Birincisi en şarkta ve
Amanos dağlarının bitişiğinde ormanlarla kaplı yüksek bir tepededir, fakat
mahiyeti bence meçhuldür. Eteğinde aynı ismi taşıyan bir de köy vardır.
işbu kalenin garbında, bir fersah ötede, Karadağlıların hakimiyeti altına
alındıktan sonra yeni tesis edilen Osmaniye veya bazılarının yazdığına göre
Asmaniye kasabası bulunmaktadır. Halkını, Çerkesler ve Amanos'un dağ
lıları teşkil etmektedir ve bunların ticari merkezidir. 1 50 haneden ibaret
olup, bunların beşi Ermenilerle meskundur. lngiliz papazı Davis2 28 Nisan
1 875 günü bu beş Ermeni hanesinden birinde kaldı. Etrafı tenha olduğu için
sık sık vahşi hayvanlar ve kışın da bilhassa kurtlar görünmektedirler. Birkaç
yıl önce bir pars, bir erkekle dört çocuğu paralamıştı.
Toprak tesmiye olunan diğer kale, epeyce garpta, nehrin kenarında, takri
ben 80 mZ'lik konik bir tepe üzerinde bulunmaktadır. Volkan taşı olan si
yah bazalttan inşa edilmiştir ki, tepenin alt tabakalarının da bundan teşek
kül ettiği zannedilmektedir. Şimalde, surların tepesinden, hemen hemen ta
Toros dağlarına kadar geniş bir saha göze çarpmaktadır. Sağda ve solda ise
Misis ve Amanos dağları ve Misis'in şimalinde de Anazarba ve Sis'in surla
rı görünmektedir.
• Hayat Tarih Mecmuası'nda (no. 1 , Şubat 1 973, s. 75-79) "Bir Ermeni Tarihçisine Gö
re Bir Asır Önceki Osmaniye ve Çevresi" başlığıyla yayı nlanmıştır.
293
Çift surlu olduğu için kale tamamen harap değildir. İç tarafındaki sur çok
muhkemdir. İç kale büyük kemerli olup, dahili ve etrafı küçük minber şek
linde odalıdır. Avlunun ortasında sarnıç, altında da ambarlar ve ahırlar bu
lunmaktadır. Tepe tamamıyla fundalarla kaplı ve yılanlıdır. Eteğinde eski
kasabanın harabeleri görünmektedir. Yalnız, siyah bir taştan yapılan cami
nin minaresi, bir de sütunların bakiyeleri ayakta durmaktadır. Bunlardan bi
rinde, beyaz mermerden yapılı korent tarzındaki üst başlığı da mevcuttur.
Cenuptan bunun içinde ve şimalden Yılankale'de Ceyhan'ın kıyısında Ca
miliköy bulunmaktadır. Bu ismi taşımasının sebebi epeyce uzaktan gört;nen
minaresidir. Bir rivayete göre, köylüler tarafından inşa edildiğinden, onda
lık vergisinden muaf tutulmak ihsanına nail olmuşlardır. Toprakkale'ye en
yakın olan Azizli köyüdür. Latin rakamlı eski mezarlar buna yakın bulun
maktadır.
Biraz uzakta, Osmaniye'nin şimal-i garbisinde, Yalbuz adlı bir ırmak bulun
maktadır ki, Amanos dağlarının sırtlarından inerek Budrun ve Hamadiye
kalelerinin karşısında Ceyhan'a dökülmektedir. Nisan ayının ortalarında
Davis buradan geçerken, kuşlar ve güzel sesli bülbüller neşe saçmakta idiler.
Şarktan ırmağın ve büyük Amanos dağlarının içinde ufak bir dağ siİsilesi
vardır ki, Devrişli veya Devrişbeli Geçidi buradadır ve geçmesi güçtür. En
dar yerinde halen yarı harabe halinde olan ve Türkler tarafından Köpek Ka
lesi denen bir kale vardır. Dar geçitten, şimal tarafından Billeli veya Beli
tesmiye olunan diğer bir boğaza varılmaktadır. Bu adı taşıyan bir de dağ var
dır. Vadi gitgide genişlemektedir. Burada Maraş hududuna bitişik olarak
Bağçe isimli bir köy vardır. Davis'e göre halkı yüz elli hane Ermeni Protes
tandan ve az miktarda da Müslümandan ibarettir. Yalbuz nehrinin iki küçük
vadisine bitişik olarak inşa edilmiş olan köyün hudutları, muhtelif şekiller
de rengarenk kayaların ve ağaçların manzarası ile dehşet verici bir güzellik
taşımaktadır. 1 875'te, Devrişli ve Billeli boğazlarından geçerek Osmaniye
kasabasından Maraşia giden İngiliz papazı Davis, yoldaki taş tepeleri uçu
rumsu ve çok korkunç olarak tasvir etmektedir. Şöyle ki, şayet bu tepeler
den bir taş kopacak olursa, doğrudan doğruya yüzlerce ayak aşağıda bulunan
Yalbuz nehrine inecektir. Gavur dağları boğazlarının manzaraları muhteşem
ve güzeldir. Keza, ormanlarla ve bilhassa nehrin derin vadisi çınar, ceviz ve
sair ağaçlarla kaplıdır. Nehir dahi duru ve berrak suyu ile, bazı yerlerde kuv
vetlice çağlayarak, diğer bir yerde kırmızı ve yeşil mermer taşların arasından
geçerken köpürerek, bazen ihtiyar ağaçların heybetli kütüklerinin etrafın
dan geçerek ve bazen de, etraftan küçük dereleri kabul edip sakin bir batak
lık meydana getirerek güzel bir manzara arz etmektedir. Kıyıları tarafından,
ulaşılmaz yüksekliklerde, birkaç çiftlikle beraber birbine yakın münzevi ku
lübeler görünmektedir. Davis, sakinlerini, aynı şartlar altında yaşayan Av
rupalılardan daha mesut addetmektedir. Zira, her ne kadar fakir iseler de,
ihtiyaçları az olup, aynı zamanda safderun, dürüst ve dindar adamlardır. Mu-
294
maileyh, dört saat boğazlardan geçerek, 3.500 metre yükseklikteki nehrin
ve bir kolunun birleştiği yere vardı. Oradan şarka doğru saparak, 29 Ni
san'da, Kızılağaç-odusu adlı Ermeni dağ köyüne yetişip 35 yaşında zengin ve
faziletli bir genç olan muhtar Toros Çakıryan'ın evinde misafir kaldı. Emla
kı ve ç.iftlikleri Hovdu denen mahalde idi. Davis, böyle işgüzar bir kimsenin
mühim bir idare makamında bulunmadığı için hayıflanmıştı. Muallim ve
talebelerden bahsettiğinden dolayı, köyde mektep mevcut olduğu anlaşıl
maktadır. Keza, kilisenin inşası için Anazarba'dan getirtilmiş beyaz mermer
'den sütun başlıklarını zikretmektedir.
Buradan ötesi, şimalde bulunan Ceyhan. bölgesine mensup Maraş'ın hudu-
dudur.
296
Müteakiben, 5 1 . sayfanın ortasına kadar, birinci kısmı Ermenistan'ın
adı, mevkii, mesahası, halkları, nehirleri, havası, mahsülleri, ihraç malla
rı, yönetimi ve taksimatı hakkında genel bilgiler verilmiştir.
5 1 . sayfanın ortasından itibaren de, "Büyük Ermenistan" başlığı altın
da, 58. sayfanın başlarına kadar, yine genel bilgiler bulunmaktadır.
58. sayfada, birinci eyalet olan Erzunım'dan, asıl metin başlamaktadır.
Müteakiben, eyalete dahil olan Hınıs ve Tekman, Pasin, Tortum, İspir ve
ya Hunud, Bayburt (Ermenice Papert), Tercan, Erzincan, Kemah, Kalküt
veya Kelkit, Kıği (Ermenice Geği) , Kuziçan, Dujik ( Dersim), Malazgirt
(eski adı Manazkert) hakkında bilgi verilmiştir.
1 13 . sayfadan, ikinci eyalet olan Bayezid başlamaktadır. Müteakiben,
Diyadin, Nahya veya Nahin, Alaşkerd (Ermenice adları Vağarşagert v�
Pakrevanc) hakkında bilgi mevcuttur.
1 19. sayfadan, üçüncü eyalet olan Kars başlamaktadır. Müteakiben,
Kağl.zman, Zarişad, Khucvan (Ermenice Khoşavank) , Şoregel veya Şore
ger hakkında bilgi mevcuttur.
1 22. sayfadan, dördüncü eyalet olan Akhaltzkha başlamaktadır. Müte
akiben, Nariman (eski adı Mamruan), Olti (eski adı Okhdik), Fenek ve
Azzor, Akhalkelek veya Akhal, Şavşet, Ardariuş, Ardahan, Artvin, Sin
kot ve Mackhel, yukarı ve aşağı Acara, Barkhal, Gisgim ve Petekrek (Er
menice Pertakrak) hakkında bilgi mevcuttur.
1 34. sayfadan, beşinci eyalet olan Van (Ermenice Vaspurakan veya
Dosp) başlamaktadır. Müteakiben, Hoşab, Hakkari ( eski adı Culamerk
veya Çulamark) , Akhlat (eski adı Khlat) , Adilcevaz (Ermenice Ardzıge) ,
Erciş veya Arceş, Bargiri (t'.rmenice Pergri) , Bitlis (Ermenice Pağeş) , Hi
zan veya Khizan, Zırıkhan veya Zırıkan, Muş, Sasun ve Susan hakkında
bilgi mevcuttur.
202. sayfadan, altıncı eyalet olan Diyarbekir (eski adı Amit) başlamak
tadır. Müteakiben, Terci! ve Müfarğin, Mihrani ve Atak, Egil (eski adı Agıl)
ve Cabağçur, Palu, Çarsancak (aslı Çeharsancak, yani dört sancak, Ermeni
ce eski adı Karayr'dır ki, mağara demektir), Çimişgezek (Ermenice Çımış
gadzak),3 Severek (Ermenice Sevaverak), Savur, Siirt (Ermenice Sığert),
Khızu veya Hızu, Hasankef (doğrusu Hısnıkiyf, yani Kiyf kalesi), Karput
(Harput, Ermenice Kharperc veya Karpert), Çermuk veya Çermik, Arğni
veya Arğana, İsyan veya İskan, Aşidi ve Amedya hakkında bilgi mevcuttur.
248. sayfadan, Büyük Ermenistan'ın İran sınır bölgesi başlamaktadır.
275. sayfadan itibaren, Ermenistan'ın Gürcülerin veya Rusların hudut
bölgesinden bahsedilmektedir.
297
281 . sayfadan itibaren de Küçük Ermenistan'a yer verilmiştir.
282. sayfadan, birinci eyalet olarak Sivas başlamaktadtr. Müteakiben,
Tokat, Mecidözi ve Ytldtzeli, Zile ve Sunisa, Niksar ve Artikabad veya
Artikova, Turhal ve Gürün veya Gürin, Kangal ve Hact Murad Kalesi
hakkmda bilgi vardır.
296. sayfadan, Bozok livast veya sancağt başlamaktadır.
298. sayfadan Divriği livası veya sancağt başlamaktadır. Müteakiben,
Derende'den bahsedilmektedir.
300. sayfadan Arapgir (eski adt Aravisos)4 livast veya sancağt başla
maktadtr. Müteakiben, Egin (Ermenice Agm, _yani kaynak su, bugün Ke
maliye) hakkmda bilgi mevcuttur.
309. sayfadan, ikinci eyalet olan Kayseriye veya Kapadokya başlamak
radtr. Müteakiben, İncesu, Karahisar-i Develü ve Güstere'den bahsedil
mektedir.
3 18. sayfadan, üçüncü eyalet olan Niğde l>aşlamakradtr. Müteakiben,
Ürgüp, Bor ve Arebsun hakkmda bilgi vardır.
3 20. sayfadan, dördüncü eyalet olan Malariye (Malarya) başlamakra
dtr. Müteakiben, Kahte ve Gerger, Semisat (Şamşat), Htsnimansur ve Be
hesni'den bahsedilmektedir.
325. sayfadan, beşinci eyalet olan Şahin Karahisar başlamaktadtr. Mü
teakiben Akşehrabad veya Akşarabad, veyahut avam dilinde Akşarova,
Koylu veya Koyunlu Hisar ve Zağaba hakkmda malumat bulunmakradtr.
3 29. sayfadan itibaren, eskiden Küçük Ermenisran denilen Kilikya Er
meni Kralltğt'nm hakimiyeti alrmda bulunmuş olan şehirlere yer veril
miştir.
330. sayfadan, birinci eyalet olan Urfa başlamaktadtr. Müteakiben,
Cemase, Habur, Haran ve Koçhisar'dan bahsedilmektedir.
338. sayfadan Birecik veya Bire (eski adt Birborum) livast veya sanca
ğı başlamaktadır. Müteakiben, Rumkale (Ermenice Hromkla), Seruc, Ne
sibin (Ermenice Mtdzpin, bugün Nusaybin), Sincar (eski adt Sangar) , Ce
zire veya Cizre ve Merdin (Mardin) hakkmda bilgi mevcuttur.
354. sayfadan, ikinci eyalet olan Adana ve İçeli (eski adt Savria) baş
lamaktadtr. Müteakiben, Sis (bugün Kozan) , Ulaş, Ayas, Tersis veya Tar
sus (Ermenice Darson), Kusun, Silifke (eski adt Selevkia) ve Ermenak
hakkmda malumat vardtr.
370. sayfadan, üçüncü bölge olan Fırat çevresi başlamaktadtr. Bahsedi
len şehirler şunlardır: Maraş (eski adt Germanik), Ayntab veya Antep,
Kars-i Zülkadriye, Zamanti (Ermenice Dzımmtav), Elbistan veya Albistan.
298
3 78. sayfadan, dördüncü eyalet olan Khağdik ( Haltiler) başlamakta
dır. Bahsedilen şehirler şunlardır: Trabzon, Tirebolu ve Sürmene, Of, Ri
ze veya lrize (eski adı Rizion), Batum, Gönye veya Günye (Ünye olacak) ,
Hamşen (Hemşin, eski adı Haıııameşen), Gümüşhane, Giresun (eski adı
Gerasonte), Maçka veya Maçuka.
401 . sayfadan itibaren de Azerbaycan (Ermenice Adırbadagan) başla
maktadır..
413. sayfadan ise Ağvanlar ülkesi (bugün Şirvan) yer almaktadır.
4 1 9-424. sayfalarda muhteviyatın fihristi vardır. Müteakiben, 1 -38.
sayfalarda yer isimlerinin dizini bulunmaktadır.
lnciciyan, her bir eyaletin şehir ve kasabalarından sonra, köylere de
epeyce yer ayırmıştır. Bunların birer birer kaydı çok uzun süreceğinden,
sarf-ı nazar ettik.
İsimlerin Ermenicedeki imla şekillerini de aynen muhafaza etmeye
gayret sarf ettik. Metnin sonuna tarafımızdan dipnotları da ilave ettik.
lnciciyan'ın bu çok mühim eseri, bir an evvel Türkçeye çevrilmelidir.
Zira, hem kitabın, hem de eski Ermeniceyi ve Türkçeyi birlikte layıkıyla
bilenlerin sayısı, bugün bile parmakla sayılabilecek kadar azalmıştır.
Şimdi de asıl mevzuya geçerek, müellifin Erzincan hakkında verdiği
kıymetli bilgileri sunuyoruz. Mevzuları ayıran başlıklar tarafımızdan ek
lenmiştir.
GENEL BİLGİLER
YEZINGA, ERZINGA VEYA ERZİNCAN, ESKİDEN YEGEÔYATS5
İşbu sancak, Erzurum'un birçok sancaklarından daha hoş ve verimlidir. Ha
vası sıhhatli, suyu bol ve lezzetli, dağları görkemli ve çiçeklerle kaplıdır. Fı
rat nehri yanından geçer. Her türlü hububat ve her çeşit nebat ve meyve ye
tişir. Bunlar arasında, pamuk, yün, armut, elma, şeftali, erik, lezzetli, iri ve
nefis karpuz, yüksek vasıflı ve çok kuvvetli üzüm ve şarap, türlü türlü kayı
sı ve nihayet, iri, tatlı ve bol olan kayısı eriği sayılabilir. işbu bütün ürünler,
Gümüşhane'ye kadar muhtelif yerlere gönderilir. Burada, dağın üzerinde bir
mağara vardır ki, tavana akan su damlaları yavaş yavaş toplanarak, taşa dö
nerler.6 Eskiden burası Taranağyats sancağına dahildi, şimdi ise büyük kıs
mı Kemah adını taşır. Bu yörenin Ermenileri, eskiden beri kuvvetli ve ce
sur insanlardır. Kelimeleri ve telaffuzları ile farklı bir diyalekte de sahiptir
ler. Burada çok miktarda Türk de yaşamaktadır. Keza, Kürtler de bulunmak
tadır ki, Katip Çelebi bunların soyunu Dınbıli adlandırmakta ve Segmana
bad'dan geldiklerini söylemektedir. Bu hususta, Büyük Ermenistan'ın ikin
ci kısmına bak. 7
299
Bazılarına göre, eskiden Erzincan'a bağlı 250 köy vardı. Halen, beglerin
(beylerin) zulmu sebebiyle, birçok köy terk edilmiştir ve insan yaşamamak
tadır. Bazı köyler ise tamamen veya kısmen harap vaziyettedirler. Nispeten
çok sayılabilecek manastırları vardır. Eski zamanlarda bu bölge, Surp Krikor
Lusavoriç'in8 çektiği işkenceler ve kanı, keza burada, kendisinin ve Azize
Manya'nın sürdükleri münzevi hayat ile ün salmıştır. Diğer taraftan, Erme
nilerin atalarından aziz pederlerin kabirleri de burada bulunmaktadır. Bu
yörenin yegane mahzuru, sık sık vuku bulan depremlerdir. Zira bu bölgenin
alt yapısı yer yer genellikle güherçiledir.9
Erzincan Şehri
Eski adı Eriza'dır. Bütün bölgenin başlıca şehridir. Erzurum'un güneydoğu
sunda ve ondan üç günlük mesafededir. Eskiden Kay! KedlO tesmiye olunan
çayın ovasında inşa edilmiştir. Çay, şehirden uzak olmayan bir yerde Fırat'la
birleşmektedir. Şehir hisarla çevrilmiştir ki, son depremden ı ı önce, harap
vaziyette olduğu için, Alaeddin Paşa tarafından onarılmıştı. Şehrin işgal et
tiği mesaha genişse de, nüfusu nispeten azdır ve yaklaşık 8.000 haneden iba
rettir.
Yukarıda sözü geçen deprem, 3 1 Temmuz 1 784'te Sultan Hamid'in günün
de ve bizim zamanımızda vuku buldu. Çok şiddetli ve kuvvetli idi. Dolayı
sıyla, şehrin büyük kısmı, ahalisi ile birlikte toprağa gömüldü. 8.000 hane
den ancak 500 veya 600 hane kaldı. Keza, şehre yakın üç köy, genellikle
halkı ile birlikte yerle yeksan oldu. Çavuşbaşılıktan tuğ alan Süleyman Pa
şa, lstanbul'dan Erzincan'a varmasına kadar, pek çok zulüm ve haksızlıklar
yaptı. Deprem esnasında, maiyeti ile birlikte toprağa gömüldü ve bu sebep
le Yerebatan adını aldı. Deprem şiddetli olarak Erzurum'a kadar hissedildi
ve şehir üç dört gün sallandı. Ancak evlere veya ahaliye biı' zarar vermedi .
Bütün bunlar Vezir ve Sultan Divanında tespit edildi. Buradaki depremler
hakkında Eski Ermenistan'danl2 bilgi elde edilebilir.
Erzincan'ın (Ermeni) kiliseleri şunlardır: Piskoposluk makamı olan Surp
Sarkis ki, depremde güney tarafındaki duvarı yıkıldı, Surp Yerrortutyun
(Aziz Üçleme) , Surp Amenapırgiç (Herkesi Kurtaran Aziz), Surp Nişan ve
depremde yıkılan Surp Asdvadzadzin (Meryem Ana).
Erzincan şehrinin yakınında ve etrafında görkemli ve suyu bol dağlar var
dır. Bunların başında, Kohanam (Hamd Ederim) veya Sebuh (Asil) 13 dağı
bulunur. işbu dağların üzerinde ve sefalı mevkilerde, yer yer manastırlar var
dır. Yerli halkın ifadesine göre, Ermeniler Hıristiyanlığı kabul etmeden ön
ce bunlar puthanelerdi ki, sonradan manastıra çevrildiler. Yerlilere göre, es
kiden burada 24 manastır bulunmakta idi. Söylentilere nazaran, bunların
birçoğunu Aziz Krikor Lusavoriç tesis etmiştir. Fakat zamanla bunlardan an
cak birkaçı kalmıştır.
300
Manastırlar
Nerses Hayrabed: l4 Şehrin ruhani reisinin makamıdır. Söylentilere göre,
işbu manastırı Ermeni kralı OiranlS inşa ettirmiştir ve bu sebeple önce Di
ranaşen adını taşımıştır. Fakat, Aziz Nerses'in naaşının Tıl16 kasabasından
buraya nakledilmesinden sonra, birinci ismi terk edilip, başpatriğin adı ile
anılmıştır.
Kohanam Dağı
Eski adı Manya Mağaraları veya Sebuh'tur. Coğrafyacı Vartan20 da, bu da
ğı avam dilindeki "Kohaman" adı ile zikretmiştir. Daha önce kaydettiğimiz
gibi, büyük, yüksek ve sarp dağlara ve bilhassa adak yeri veya adak yerleri
ne yakın olanlara, bu ismi vermiştir. Sanki, bu gibi sarp dağlara kazasız çı
kan kimse (Allah'a) hamd eder. işbu dağ, Erzincan şehrinin güneydoğusun
da, Surp Giragos Manastırı'nın yakınında bulunmaktadır. Kayalık, nebat
tan yoksun ve yüksek tepelidir; zira, sair dağların üzerindedir.
Dağların eteğinde ve derin vadide bir ayazma vardır. Buraya adak için gelen
ler, büyük huşu ile yaklaşırlar. Çünkü aynı pınardan, aziz pederimiz Krikor
301
Lusavoriç de su içmiştir. Dağın eteğinin biraz yukarısında, Surp Krikor'un
(Lusavoriç) vefat ettiği yerde, küçük bir manastır vardır. Yanında ufak bir ki
lise de mevcuttur ki, ilk defa Başpatrik Hovhannes2 1 tarafından tesis olun
duğu rivayet edilmektedir. Kilisenin bir köşesinde bir taş yığını, veya mezkur
Başpatrik Hovhannes'in ifadesine göre "yıkılan set" bulunmaktadır ki, ço
banlar tarafından Aziz Pederimizin22 mübarek naaşı örtülmüştür.
Buradan yukarı hiçbir yol yoktur. Zira genellikle inişli çıkışlı yokuş sarp ka
yalıktır. Eteği ise derin uçurumdur. Buralarda yer yer mağaralar ve ulaşılmaz
dereler görülmektedir. Bundan dolayı adak sahipleri diz çökerek ve karın üs
tü tırmanarak müşkülatla yukarı çıkabilirler. Dağın tepesinde, küçük çapta
bir düzlük vardır. Burada, Azize Manya'nın ve Aziz Krilcor'un Erzingatsi'ye23
göre otuz yıl çile çektikleri mağara bulunmaktadır. Dağın tepesinde durur
ken, muhteşem manzara önce çekilen zahmetleri unutturmaktadır. Zira, Er
zincan yöresiyle yakındaki mahaller, gözün alabildiği kadar, bir tek panora
ma halinde görülmektedir.
Köyleri
Cimin: Bu kasabanın gayet siyah ve katı, tatlı ve çok kuvvetli şarabı civar
daki yörelerde ünlüdür.
Açıkbaş: Ermenilerle meskun bir köydür ki, kilisesinin damı yoktur ve bu
sebeple "açık baş" adını almıştır. Bu hususta anlattıklarına göre, birçok de
fa kiliseyi damla örtmüşlerse de, her defasında da onu harabe halinde bul
muşlardır.
Khozıntsik (Domuzcular): Erzincan Sancağı'nda bir köydür. Surp Asdvadz
adzin ve Surp Garabed adında iki kilisesi vardı ki, 1 5 1 2 tarihli (Ermenice)
bir elyazmanın muhtırasında zikredilmektedirler.
Çardaklı: Küçük bir köydür.
302
8. Ermeni Kilisesi'nin kurucusu ve ilk başpatriğidir. 239'da doğup 325'te vefat et
miştir. "Lusavoriç" aydınlatıcı demektir.
9. Gögerçile şeklinde de yazılmıştır.
10. "Kay!" Ermenice kurt, "ked" ise nehir demektir. Mıgırdiç Boduryan'ın "Ermeni
Ansiklopedisi"ne göre (Hay Hanrakidak, Bükreş, s. 456) Yunanca adı Likos,
Türkçesi de Çardaksu'dur.
1 1 . 3 1 Temmuz l 784'te vuku bulan büyük zelzele kastediliyor.
1 2. 1822'de Venedik'te basılan, iki ciltlik Isdorakrucywn Hin Hayasdanyats (Eski Er
menistan'ın Tasviri) adlı eserini ima etmektedir.
13. Haygagan Sovedagan Hanrakidaran'a (Ermeni Sovyet Ansiklopedisi) göre, dağın
bugünkü adı Karadağ'dır (c. X, s. 302) .
1 4. Başpatrik veya Gatoğigos Nerses 326'da doğup 373'te vefat etmiştir. 353-373
yıllarında başpatrik olmuştur. 3 5 1 ve 36'i'te lstanbul'a gelmiştir.
15. Kral Diran 338-350 yılları arasında tahtta bulunmuştur.
16. Til kasabası, Erzincan'ın kuzeybatısında, 8 km uzaklıkta idi. Tarihçi Horenli
Movses, Başpatrik I. Nerses'in buraya gömüldüğünü yazmıştır.
17. Surp Krikor Lusavoriç'in küçük oğludur. 264-333 yıllarında yaşamıştır. 325 'ten
ölümüne kadar başpatrik olmuştur. 325'te İznik Konsiline katılmıştır.
18. Aziz Krikor Lusavoriç'in büyük oğludur. 261 'de doğup 34 l 'de vefat etmiştir.
333-341 yılları arasında başpatrik olmuştur.
1 9. Başpatrik Vırtanes'in küçük oğludur. 294'te doğup 347'de vefat etmiştir. 341-
347 yılları arasında başpatriklik makamında bulunmuştur.
20. Ünlü bir tarihçi de olan Rahip Vartan, yaklaşık l l98'de Gence'de doğup
1 2 7 l 'de Khor Virab'da (Ermenistan) vefat etmiştir.
2 1 . Tarihçiliğinden bahsettiği için, Başpatrik V. Hovhannes olduğu anlaşılmaktadır.
899'dan, 93 l 'de vefatına kadar mezkur makamda bulunmuştur.
22. Aziz Krikor Lusavoriç kastediliyor.
23. Rahip ve ilahiyatçı olup, 1 250'de Erzincan'da doğup 1332'de orada öldü.
303
1 855 Bursa Depremi *
• Tarihve Toplum dergisinde (no. 3 1 , Temmuz 1 986, s. 22-25) "Ermenice Yazma Bir
Kaynağa Göre: Bursa'nın 1 855 Yılı Büyük Depremi" başlığı ve "Sayın Engin Çizgen
[Özendes -Ed.] Hanım'a sunulur" ithaf notuyla yayınlanmıştır.
·• Ergun Türkcan, "lngiliz Konsolosluk Raporlarına Göre 1 9. Yüzyılın İkinci Yarısında
Bursa'', Tarih ve Toplum, no. 24, Aralık 1 985, s. 34-40.
3 04
vuku bulan büyük depreme hasredilmiştir. Üçüncüsü 24. fasıl olup Bur
sa'daki yangınlardan ve sair olaylardan bahsetmektedir. Dördüncüsü 34.
fasıl olup 7 Eylül 1 863'te zuhur eden büyük yangın hakkındadır. Beşinci
si ise 35. fasıl olup Ahmed Vefik Efendi'nin (sonradan Paşa, 1 823- 1 89 1 )
Bursa müfettişliğine dairdir.
Bursa'nın 1 85 5 depremi hakkında, son Ermeni klasik tarihçisi Avedis
Berberyan ( 1 798- 1 873 ) kronolojisinde kısaca şunları yazmıştır:l
Bursa'da müthiş deprem; camiler, türbeler, çarşılar ve hanlar gibi çok sayı
da bina harap oldu. Yıkıntılardan çıkan yangın, ahşap binaları ve üç bin ka
dar evi yaktı. Zarar ziyan yüz bin kese altın olarak tahmin edilmektedir. Ha
rabeler altında iki binden fazla insan hayatlarını kaybetti. Terecik köyü yer
le yeksan oldu ve 48 kişi öldü.
305
1 868- 1 8 70 yılları arasında, Gatoğigosluğun resmi organı olan Araraı
dergisinde yazıları intişar etmiştir. Keğart Manastırı hakkında 1 87 l 'de
Vağarşabad'da3 neşredilen bir broşürü de mevcuttur. Aynı zamanda musi
kişinas olarak da tanınmıştır.
Manguni Başpiskopos'un, işbu eserini nerede hazırladığı bilinmemek
tedir. Ancak cenazesini de anlattığı için Başpatriğin vefatından sonra ka
leme aldığı anlaşılmaktadır.
Deprem hakkında yazdıklarını aşağıda sunuyoruz. Müellif, o sıralarda
henüz dokuz yaşında olmasına rağmen, görüleceği üzere çok ilginç, kıy
metli ve etraflı bilgileri hafızasında saklayabilmiştir.
FASIL xxııı
BURSA'NIN DEPREMİ HAKKINDA
Bursa ve halkları hakkında mühim olan bilgileri kısaca verdikten sonra,
deprem felaketini tasvir etmeye başlıyoruz.
1855 yılı Şubat ayında, kesif bir sis tabakası ve hafif bir yağmur günlerden
beri Bursa'yı kaplamıştı. Mezkur ayın 16'sında,4 Çarşamba günü, Büyük
Orucun5 ikinci haftasında, aynı durum devam ediyordu. Ve işte öğleden
sonra, erkekler ve kadınlar kendi işleri ve ihtiyaçları ile meşgul iken saat do
kuzda yer sarsıntıları başladı ve güneyden kuzeye doğru birkaç saniye sürdü.
Çeyrek saat sonra, deprem korkunç bir uğultu ile gökgürültüsü gibi aksede
rek, yaklaşık on saniye devam etti ve muhtelif sarsıntılarla sona erdi. Aynı
saatte çok şiddetli olarak İstanbul'da dahi hissedilmiştir. Depremin korkunç
sonuçları görülmekteydi: Gürültüler, ah u figanlar ve şehirdeki halkın pani
ğe kapılarak kaçışmaları.
Birinci sarsıntıdan sonra evlerine, dükkanlarına ve meşguliyetlerine dönen
ler, tahripkar ikinci depremin başlamasıyla korku ve dehşete kapılarak, av
lulara, bahçelere ve meydanlara doğru kaçışmaya başladılar. Büyük panik
geçtikten sonra, titreyen birçok kimsenin gözlerinden yaşlar akmaktaydı,
ağlayıp sızlamakta ve Allah'tan yardım dilemekteydiler. Ailelerine faydalı
olmak için, erkekler koşarak evlerine dönmekteydiler. Evlatlarını bulup
kurtarmak için sokağa çıkmakta veya mekteplere yönelmekteydiler. Her bir
millet ve şehirli derin eleme ve ruhi depresyona duçar olmuştu.
Depremin gürültüsünün akisleri meyanında, dağlardan kopan kayaların
uğultusu; yıkılan evlerin, muazzam ve meşhur camilerin, kagir binaların,
hamamların, hanların, depoların, duvarların, minarelerin ve sair binaların
korkunç gürültüsü işitilmekte idi.
İkinci sarsıntıda, Ermeni Kilisesi'nin büyük geçidinin bitişiğinde bulunan
Boğosyan Mektebi'nin güneydeki duvarının bir kısmı yıkıldı. Talebeler he
nüz dağılmamış oldukları ve kızlarla erkek çocuklar mektepte bulundukları
306
için, kötü haber Ermeniler arasında büyük üzüntü ile yayılarak panik, kar
gaşalık, büyük endişe ve ah u figana neden oldu.
ilk s�rsıntıda, mekteplere yakın olan ve hemen hemen bitişikte bulunan ki
lisenin avlusuna ve açık yerlere kaçıştık. Yönetmenler çocukları tekrar
mekteplere topladılar ve diz üstüne getirerek bize "Ya Rabbi merhamet ey
le" duasını terennüm ettirdiler. Halbuki, çocukları tehlikelerden ve saire
den kurtarmak için, derenin kenarında bulunan mekteplerin geniş bahçesi
ne toplamak daha kolay ve lüzumlu idi. Ve işte, daha kuvvetli ve daha sü- .
rekli olan ikinci sarsıntıda, sefertaslarımızı koyduğumuz yerde, mektebin
büyük duvarının bir kısmı yıkılınca, binanın büyük kapısinın geçidi içerden
hemen hemen tamamıyla kapandı. Biz ise tozların karanlığında korku ve
hıçl<ırıkla ağlayarak, bazılarımız kilisenin avlusunun yoluna çıkan güneyd·e
ki küçük kapıya, bazılarımız da doğudaki büyük çifte kapıya doğru ilerledik,
ana sınıfı çocuklarının girip çıktıkları avludaki büyük kapı müstesna olarak.
Dahili büyük kapı ise yıkılan duvarın molozları ile içerden kapanmış vazi
yette idi. Çoğumu� bilmediğimizden, küçük delikten dışarı fırlayıp kaçarak
ve yıkintılardan geçerek mektepten dışarı çıkıyorduk. Büyük teyzem Beng
zade'nin oğlu olan Onnik adlı dokuz yaşındaki çocuk yıkıntıların altında
kalmıştı. Bu haber anasını ve babasını elim acılara gark etti. Ağlayıp sızla
yıp evlatlarını �ramakta idiler. iki saat esnasında çocuğun hüviyeti tespit
edildi. Benim ikazıma rağmen sarsıntıların devam etmesine kulak asmaya
rak, pederi ve akrabaları çocuğu aranaya başladılar. Şayet yerini bilselerdi,
onu derhal kurtarmak mümkündü. Halbuki, onu başka yerde ararken, far
kında olmayarak üzerine toprak ve taş yığınları doldurmuşlardı. Çocuğu an
cak ertesi gün ölmüş halde bulmak mümkün oldu. ·
307
tardılar. ikinci sarsıntıda tamamen yıkılan ünlü müesseseler veya binalar, di
ğerleri meyanında şunlardır: Davullu Camii, Hisar'daki manastır ki, bir za
manlar Rum manastırı olmuştur ve Büyük Kayağan (Kayan? -K.P.) Camii vs.
Birkaç gün sonra, halk arasında korku ve endişe henüz tamamen zail olma
masına rağmen, meskenlerine dönerek, herkes evindeki, çarşıdaki ve fabri
kalardaki şahsi işleriyle uğraşmaya başladı. Ve böylece kırk gün tamamlandı.
29 Mart gecesi ise saat birde, bazıları müstesna, birçok kimseler çarşıdan ve
işyerlerinden dönüp, yemekten sonra evlerinde istirahat ederlerken, tekrar
şehirdeki bütün halk arasında korku ve büyük endişe hüküm sürmeye başla
dı. Depremin ilk darbesi hafifti, fakat, ancak bir dakika kadar geçtikten son
ra çok şiddetli olarak tekrarlandı ve on saniyeden fazla sürerek güneyden ku
zey istikametinde yeri titretti. Her iki sarsıntıda da zemin altından uğultular
ve gürültüler işitilmekte idi. Sanki yer ve gök inleyip kükremekte idi. Top
ların korkunç gürültülerle toprağın altını sarstığı intibamı uyandırmakta idi.
ilk sarsıntılarda fena bir koku her tarafa yayıldı ise de tedricen zail oldu.
Tekrar kalpleri ezen ve üzen, elim bir manzara zuhur etti.
Herkes evlerinden, hanlardan ve kapalı çarşılardan dışarı kaçışıp meydan
lara ve bilhassa bahçelere toplanmaya başladı. Bulutlardan hafif yağmur in
mekte ve insan çığlıklarıyla ah u figanları göğü inletmekteydi. Erkek ve ka
dın ve her bir millet Allah'a yalvararak ve inleyerek hıçkırıkla ağlamaktay
dı. Ya çocuklara ne diyelim? Onların hazin ah u zarları dehşetle birleşerek
mahşer gününü andırmaktaydı.
Henüz kış mevsimi olduğundan, birçok ailenin mangalları, tandırları ve so
baları sarsıntılardan devrilerek muhtelif yerlerde yangınlar başladı. Bunla
rın en büyüğü Kayağan Çarşısı'nda vuku buldu. Yangın birçok kollara ayrı·
larak ve yer yer şiddetlenerek ateşten sütunlar gibi göğe yükselip, Bursalıla
rı ikinci bir ümitsizliğe sevk etmekteydi. Zira, bazı taraflarda yer çatlayıp
hendekler açılmıştı. Yıkıntılar sokakları doldurarak trafiği aksatmaktaydı.
Setbaşı Köprüsü tamamen yıkılıp üst kenar ve lrgant'ın dükkanları harap
olmuştu. Bu sebeple : bilhassa Ermenilerin Gökdere'nin bir tarafından diğer
tarafına geçmesi imkansız hale gelmişti. Büyük Çarşı yangını ise derenin sol
tarafındaydı. Bir yönden sarsıntıların devam etmesi ve yeraltı uğultuları, di
ğer yönden halkın çığlıkları, dehşeti ve ah u figanları, yangınların ve yıkı
lan binaların çatırtıları, ahaliyj korku ve ümitsizlik içinde bırakmıştı. Her
kes canına sığınarak, önce hiçbir kimse bulunduğu yerden uzaklaşmaya ce
saret edemiyordu. Bilhassa kadınlar ve çocuklar çığlıklar atarak erkeklerin
ve sevgililerinin başka yerlere gitmelerine müsaade etmiyorlardı. Diğer ta
raftan, çarşı yangını Büyük Çarşı'nın bütün dükkanları ile birlikte tüm şeh
ri de tehdit ediyordu. Bu felaket, zanaatkarların ve dükkancıların son nefe
sini sanki daha da tüketiyordu. Bu meyanda, yıkılan büyük Kayağan Ca
mii'nin batı tarafında bulunan ve o gece yanan kahvehanenin sahibi olan
pederim de son nefesini tüketmek üzereydi.
308
Fakat dükkancıların ve zanaatkarların kalbi kaynayıp yanıyordu. Bu sebep
le, yarı geceden sonra sanki akıllarını kaybederek ve sarsıntılarla yıkıntıları
bilmezlikten gelerek, birçok kimse yangın taraflarına ve bilhassa çarşıya doğ
ru gittiler ve canla başla ateşi söndürmeye başladılar. Diğer taraftan, yıkıntı
lar altında sağ kalan şahısları da çıkarıp kurtarmaya gayret sarf ediyorlardı.
Bunlar "bizi yangından ve ölümden kurtarın" diye haykırıyorlardı. Bazı yer
lerde artık yanacak bir şey kalmadığı veya yüksek duvarlara, kagir hamamla
ra ve yarı yıkık hanlara rastladığı için yangın kendiliğinden sönüyordu.
Şafak söktükten ve güneş doğduktan sonra, açık gözle yolları ve her şeyi
görmek mümkün olduğu zaman, herkes yangın mahalline gitti. Yardımlar
çoğalıp ümitsiz gayretler sarf ederek, on sekiz saat süren tahribatından son
ra, birçok yere yayılan ve büyük zararlara sebebiyet veren yangını güçlükle
söndürmeyi başardılar. Canlar bitkin; güçlü ve kuvvetli kollar ise, son dere
ce yorgun ve takatsiz halde idiler. Buna rağmen, kendilerini üzen ve yıpra
tan cefalarını hiçe sayarak, tekrar harabeleri karıştırıp yarı canlı kimseleri
ve çok defa tanınmaz hale gelen ve ezilmiş veya yarı yanmış cesetleri, şuuru
yerinde olanları ve olmayanları meydana çıkardılar. Keza, çadırlar kurdular
veya çadır bezlerini açık meydanlarda veyahut bahçelerde gererek onların
ailelerini barındırdılar. Bazen dört, altı veya sekiz aile birden dar bir yerde,
bir tek çadır altına sığınmışlardı. Mahdut miktarda bazı kimseler evlerinde
oturmak cesaretini göstermişlerdi.
Haftalarca deprem devam etti ve sevgililerini kaybedenlerin yürekleri sızla
tan ah u zarı sona ermedi.
Bu defa hanlar, minarelerin üst kısımları, camiler ve birçok hamam, Uluca
mi denilen büyük caminin bazı kemerleri ve kubbeleri, sayısız ev ve dükkan,
yananlar hariç yıkılıp harap oldular.
Bazı yerlerde yeni çeşmeler peyda oldu, bazı yerlerdeki çeşmeler ise kurudu.
Şubat ayında vuku bulan birinci depremden sonra, kurumuş olan Kükürtlü
denen kaplıcanın ve erkeklerle kadınların kullandığı iki hamamın suyu ye
niden ve daha bol akmaya başladı.
Kırlarda bile korkunç görünümlü çatlaklar açılmıştı. Bazı cesim ve yaşlı
ağaçlar devrilmişti.
Hapistekilerden bahsetmeyelim. Şayet deprem gece vuku bulsaydı, insan
zayiatı iki veya üç misli daha fazla olacaktı.
işbu felaket haberine muttali olan yerli hükümet, mühim ihtiyaçları derhal
temin ettiği gibi, merkezi Osmanlı hükümeti de halkın merhametli pederi
olan Haşmetlu Sultan Mecid'in emri üzerine kazazedelerin yardımına yetiş
mekte gecikmedi. Derhal çadır, para, ilaç ve sair ihtiyaç maddeleri gönde
rerek, hiçbir ayrım veya ihmalcilik yapmadan bütün milletlerin muhtaç ai
lelerine dağıttı ve Bursalıları teselli etmeye gayret sarf etti. Korku içinde
olanları ve göç etmek isteyenleri ücretsiz lstanbul'a nakletmek için iki ge-
3 09
mi tahsis etti. Birçok kimse de civar şehirlere, Bandırma'ya, İstanbul'a ve
sair yerlere hicret ettiler.
Bir sene önce Bursa'dan ayrılmış olan ve İstanbul'da bulunan Kevork Pis
kopos ise işbu afeti işiterek Patrik ve başlıca Ermeni amiralarla istişarelerde
bulundu ve 8 Nisan'da, o sıralarda Sarraflar Kethüdalığı görevinde bulunan
Canik Amira Papazyan'ın6 müessir ve gayretkeş himmeti ile, Bursa Erme
nilerine yardımda bulunmak ve ihtiyaçlarını temin etmek gayesiylı: Büyük
Çarşı'da teberru toplamaya başladı. ·
3 10
Bir ay sonra sarsıntılar tedricen azaldı. Bazıları evlerine döndüler. Fakat
çokları yaz mevsiminin sonuna kadar çadırlarda ve ahşap barakalarda kaldı
lar. Bundan sonra, hiçbir kimse açık havada ikamet etmedi, bilhassa, yakla
şan kış mevsimi birçok güçlükler yarattığı için.
Mahdut kimseler, felaket anında ve tehlikeli sarsıntılar esnasında evlerini
terk etmediler. Bunlar arasında, komşularımızdan biri olan camcı Krikor
Ağa Maviyan'ı ailesiyle birlikte zikredebiliriz.
lstanbul'dan gelen ve yardımları getiren temsilciler, Bursa'da yaklaşık ola
rak bir hafta kaldıktan sonra lstanbul'a hareket ettiler ve 27 Nisan'da ora
ya vardılar.
• Tarih t•e Toplum dergisinde (no. 70, Ekim 1 989, s. 5 1 -5 2 ) "İzmir'in Büyük Yer Sarsın
tıları ( 1 688 Depreminin 300. Yıldönümü Münasebetiyle)" başlığıyla yayınlanmıştır.
312
183 1 'de Malta'da aynen yeniden basılmıştır. Kitabı tercüme ve tahşiye eden
İzmirli Bonaventure F. Slaars'ın elinin altında, işbu ikinci tabı bulunmuştur.
Önce mütercimin 6 N isan 1 868 tarihli üç sayfalık bir önsözüne tesa
düf ediyoruz. Müteakiben kitabın asıl yazarı lkonomos'un başlıklarının
fihristine yer verilmiştir (s. iV). Bilahare, kitabın mevzularını ihtiva eden
alfabetik bir liste bulunmaktadır (s. V-VII). VIII. sayfada ise düzeltme lis
tesine rasgeliyoruz. Bundan sonra asıl eser başlamaktadır. Sayfaların altla
rında lkonomos ve Slaars tarafından eklenen çok mufassal notlar mevcut
tur ki, umumiyetle metne nazaran birkaç misli yer kaplamaktadır. 8 1 . say
fadan itibaren şehrin eski devirleri hakkında bir ilave bulunmaktadır.
1 0 1 - 1 18. sayfalarda, Meles Nehri'nin mevkiine dair bir fasıla tesadüf edi
yoruz. 1 19- 1 25 . sayfalarda Pagus Dağı'nın eski harabeleri ve lzmir'in eski
kapalı limanı hakkında bilgiler vardır. 1 26- 1 2 7. sayfalarda Temnos şehri
nin mevkii araştırılmaktadır. 1 28- 1 3 1 . sayfalarda 1 688 depremi hakkında
tafsilat verilmektedir. 1 3 2- 1 33 . sayfalarda 1 778 depremi hakkında malu
mat mevcuttur. 1 3 4- 1 37. sayfalarda Aziz Polikarpes'in ( MS 7 1 - 1 66) şaha
detine dair İzmir Kilisesi'nin mektubu bulunmaktadır. 1 3 8- 1 43 . sayfalar
da enterasan bir istatistiğe rastlıyoruz. Burada, 1 63 1 'den 1 868 yılına ka
dar, öncelikle muhtelif seyyahlara göre şehirdeki Türklerin, Rumların, Er
menilerin, Musevilerin ve Avrupalıların miktarları kaydedilmiştir. 1 44-
14 7. sayfalarda İzmir Ermenilerinin tarihçesinden bahsedilmektedir. 148-
1 50. sayfalarda İzmir' in Katolik kiliseleri tanıtılmaktadır. Nihayet, 1 5 1 -
1 5 2 . sayfalarda ise ilavenin fihristi yer almaktadır. Kitapta hiçbir resim ve
şahıs veya yer isimleri dizini bulunmamaktadır.
Eser İzmir tarihi için çok mühim bir kaynaktır ve Türkçeye çevrilme
si temenniye şayandır.
1 688 depremi hakkında ezcümle şunlar yazılıdır:
Büyük felaket 10 Temmuz'da (Hicri 1 2 Ramazan 1 099) vuku bulmuş
tur. lstanbul'daki Fransız Elçisi Pierre Girardin afeti başka bir kanaldan
işitiyor; zira lzmir'deki Fransız Konsolosu M. Fabre depremde hayatını
kaybediyor. Fransızlarla bir toplantı yaparak, aşağıdaki kararlar alınıyor:
1 . lzmir'in durumu ve depremin ne şekilde şehri etkilediği.
2. Ticareti yeniden ihdas etmek için alınacak tedbirler.
3 . Felaketten sonra alınan kararlar.
Fransızların toplantısı iki gün sürüyor ve görgü şahitlerinin ifadeleri
kayda geçiyor. Slaars deprem hakkında verdiği bilgileri işbu belgeden
özetliyor. Biz de onun yazdıklarının önemli kısımlarını aşağıda sunuyoruz:
313
Sarsıntılar öğleden az önce başlayıp, körfezin ağzında yükselen ve l 656'da in
şa edilen Sancak Kalesi'ni harap etti. işbu hisar, mazgallarının orta yerine ka
dar toprağa gömüldü ve tamamen sularla doldu. Şöyle ki, toplar görülmez ol
du. Civardaki evlerin dörtte üçü yıkıldı. Eski Gümrük binasının duvarlarının
ve çatısının bir kısmı çöktü. l 5.000- l 6.000 kadar insan öldü. Türklerin ka
yıpları daha fazla oldu. Avrupalılar ise az kurban verdiler. Buna karşılık, bil
hassa zuhur eden korkunç yangın sebebiyle, onların mahallesi en fazla zarar
gördü. Burada hiçbir duvar ayakta kalmadı. Yangın Ermeni mahallesine de si
rayet etti ki, o zamanlar Rumların Apano-Makhala (Yüksek Mahalle) dedik
leri yerde bulunuyordu. Keza, çarşıya da sıçrayıp, hemen hemen şehrin yarı
sını harabeye çevirdi. Yeni Gümrük binası ise kurtuldu. Hanlar ve mağazalar
da tamamen harap oldu. Ancak Pamukçular Hanı kurtuldu. Kervancıların
kaldıkları üç han da yıkıldı ve içindekilerin hiçbiri kurtulamadı. Kagir ve
kurşunla örtülü olan Küperli Hanı da yandı. Fransızlar, İngilizler ve Hollan
dalılar l .000.000 kuruş kadar zarara uğradılar. Fransız, İngiliz ve Hollanda
konsoloshanelerinin arşivleri de tamamen kül oldu. Katolik Capucines'lerin,
]esuites'lerin ve Recollets'lerin üç kilisesi harap oldu ve iki din adamı da alev
ler içinde can verdi. Rumların ana kilisesi de yıkıldı ve yandı. Mezarlıkların
cia bulunan Ayios Yiorgis adlı şapel ise kısmen hasara uğradı. Keza, Ermenile
rin yegane kilisesi (Surp lstepannos -K.P.) de tamamen yıkıldı ve yandı. On
yedi büyük camiden ancak üçü ayakta kaldı, fakat onlar da hasar gördü.
1 648'de kışla olarak kullanıldığı bilinen Pagus dağı hisarı ile, Sen Piyer hisa
rı az zarara uğradı. llk sarsıntı esnasında yer yarılıp, çok fena kokan siyah
· renkte kaynar su fışkırdı. Yarıklar üzerinde ölü balıklar görüldü ki, suyun de
nizden geldiğini kanıtlıyordu. Bir ayak yükseklikten fazla yer çöktü ve deniz
Fransızların iskelesinin seviyesi ile bir oldu. İzmir'den üç mil uzaklıktaki Sev
diköy kasabasında çeşmeler kurudu ve yeni menba suları akmaya başladı.
Bunlardan biri, iki değirmeni çevirebilirdi. Yoksul kimselerin yağmaya teves
sül ettikleri de görüldü. 10 Temmuz'dan 3 l Temmuz'a kadar, hemen hemen
her gün sarsıntılar devam etti. Bazı kimseler limandaki gemilere sığındılar.
Beş Fransız kaptanı, muhtelif milletlere mensup bin kişi kadar felaketzedeyi
gemilerine kabul ettiler. Birden on güne kadar onları beslediler; fakirleri ise
uzun müddet barındırdılar. Keza, yaralıları gemilerinde tedavi ettirdiler. O za
manlarda lzmir'e işleyen gemileri olmayan Hollandalıların mallarını da kabul
ettiler. İngilizler, Bedesten'in ve Kervansaray'ın sahiplerine, binaları onarma
yı teklif ettiler. Hollandalılar ise Mustafa Paşa'nın varislerine bir kervansaray
onarmayı önerdiler. Ancak, her iki teklif de neticesiz kaldı. Fransızların ileri
gelenlerinden 40 kişi, Kios (Sakız) Adası'na, Halep'e ve Sayda'ya hicret etti
ler. Konsolosluğun baştercümanı Janetin Marchocy, ailesinden 13 kişi ile bir
likte, harabelerin altında can verdi. Konsoloshane ise Buca'ya nakledildi.
3 14
Tarihçi Mağakya Çelebi Cevahirciyan ( 1 665- 1 733'ten sonra) , aslı Ve
nedik Mıkhitaristler Kütüphanesi'nde bulunan Ermenice Elyazma Krono
lojisi'nde (no. 1 645), depremin 20 Temmuz'da vuku bulduğunu ve büyük
hasara sebebiyet verdiğini yazmaktadır. Şayet verdiği tarih doğru ise 1 0
Temmuz'u eski takvim olarak kabul etmek icap ediyor. Zira, 1 7. yüzyılda
eski ve yeni takvimlerin farkı on gün idi.
lşbu depremde, İzmir Ermenilerinin ünlü simalarından Abra Çele
bi'nin ( 1 62 1 - 1 676) oğlu Matos Çelebi Abroyan'ın Apraham ve Murad
han8 adlı evlatları, müşterek mezar taşlarının kitabesine göre harabelerin
altında can vermişlerdir.9 Abra Çelebi, bilhassa Girit Seferi'nde Osman
lı Ordusu'nun iaşesini temin etmesiyle tanınmaktadır. Bu vesile ile şu hu
susu da kaydedelim ki, Fransa Kralı XIV. Louis ( 1 643- 1 7 15 ) yukarıda sö
zü geçen Matos Abroyan'a asalet unvanı tevci kılmıştır. 1 0
İzmir'in müteakip kayda değer depremi 1 723'te meydana gelmiş ve 60
kadar evin yıkılmasına ve 500 kişinin de ölümüne sebebiyet vermiştir. 1 1
Çok şiddetli bir deprem de, 1 739 yılı Nisan ayında vuku bulmuş ve bü
yük tahribata ve zayiata neden olmuştur. Zelzele esnasında İzmir'de bulu
nan İngiliz seyyahı Richard Pococke ( 1 704- 1 765 ) , depremin şehirdeki
yer sarsıntılarının en şiddetlisi olduğunu, birçok evin yıkıldığını, sayısız
insanın yataklarında ezildiklerini, halkın bütün yaz mevsimini bahçeler
de ve açık yerlerde geçirdiğini, bazılarının da başka şehirlere göç ettikle
rini yazmaktadır. 12 İslam Ansiklopedisi de Gediz lrmağı'nın İzmir Körfe
zi'nde bıraktığı alüvyonlar ile meydana gelen kara parçasının, işbu dep
remde sular altında kaldığının rivayet olunduğunu kaydetmektedir. 13
16 Haziran 1 778'de saat 1 9.00 sularında kuvvetli bir deprem daha ol
muştur. Büyük cami ile minareler yıkılmış ve birçok kişi evlerinin hara
beleri altında can vermiştir. 14
Yine B. F. Slaars'a göre, büyük bir yangına sebebiyet veren yıkıcı bir
deprem de aynı yılın 2 Temmuz'u 3 Temmuz'a bağlayan gecesi saat 02.30'da
vuku bulmuş ve taş üstünde taş bırakmamıştır. 4 Temmuz günü de sarsıntı
lar aralıksız devam ettiğinden halk kırlara ve bahçelere sığınmıştır. 4 Tem
muz'u 5 Temmuz'a bağlayan gece, Fransız Konsoloshanesi'nin yakınında
bulunan bir Rum'un evinden çıkan yangın, Derviş Hanı'na sirayet ederek,
kuvvetli bir batı rüzgarının tesiriyle kısa bir zamanda yayılmıştır. Yaklaşık
36 saat devam etmiştir. Mezkur handan maada, Küçük Vezir Hanı, kısmen
Büyük Han ve diğer yirmi han da harap olmuştur. Keza, Fransız, İngiliz, Ye
nedik, Napoli ve Raguza konsoloslukları ve Avrupalıların Gümrük binası
315
da yanmıştır. 1 6 Haziran'dan itibaren sarsıntılar kırk gün kadar devam et
miştir. Birçok kimse, 1 688 depreminde olduğu gibi gemilere sığınmıştır. 15
1 80 1 ve 1 846 yıllarında vuku bulan iki şiddetli deprem daha bilin
mektedir. 1 850 yılı ilkbaharında kırk gün süren orta şiddette bir deprem
de keza B. F. Slaars tarafından kaydedilmiştir. 16 Daha yakın zamanlarda
ise 1 883 ve 1 928 yer sarsıntıları zikredilebilir.
Makalemizin sonunda, yukarıda sözü geçen matbaacı Bedros Tatik
yan'ın kardeşi Hoca Boğos'un ünlü bir yağlıboya ve suluboya ressamı, ke
za litograf olduğunu açıklamak istiyoruz. Mumaileyh takriben 1 850'de 3 1
Osmanlı padişahının renkli ve müzehhep portrelerini çizmiş ve iki yıl
sonra da litograf resimlerini hazırlayarak İzmir'de ve İstanbul'da satışa çı
karmıştır. Diğer kıymetli bir eseri de Osmanlı Kıyafetleri Albümü'dür. O ay
nı zamanda, 1 859'da lzmir'de ilk fotoğrafhaneyi açıp, aynı yıl litografha
nesini de kardeşi Bedros Tatikyan'a teslim etmiştir. Hoca Boğos, eskiden
Ermeni Kilisesi'nde bulunan ve 1 845 yangınında kenarlarından zarar gö
ren muazzam Mahşer Günü tablosunun (5x2,4 m) ressamı da olabilir. Zi
ra, lzmir'de bir Ermeni, Kosyan'a tablonun Boğos isminde biri tarafından
çizildiğini, dedesinden işitmiş olduğunu beyan etmiştir. 1 7
l. Bonaventure E Slaars, Eıude sur Smyrne, İzmir, 1 868, s. 47, not 83.
2. Slaars, age, s. l, not 3.
3. Slaars, age, s. 46, not 83.
4. Yurt Ansiklopedisi, c. VI, s. 4266.
5. Jean-Baptiste Tavemier, Les six Voyages de ]. B. Tavemier en Turquie, en Perse eı
aux lndes, Paris, , 676, c. 1, s. 363; Slaars, age, s. 46, not 83.
6. Rahip Hagop Kosyan, Hayk i Zımümiya yev i Şırçagayits ( İzmir ve Çevresinde
Ermeniler), Viyana, 1 899, c. 1, s. 23.
7. Yurt Ansiklopedisi, c. VI, s. 4266.
8. Kanaatimizce doğrusu "Muradcan" olmalıdır.
9. Kosyan, age, s. 85.
10. Haygagan Sovedagan Hanrakidaran (Ermeni Sovyet Ansiklopedisi), Erivan, 1 983 ,
c. 1, s. 5 1 7 .
1 l . Yurt Ansiklopedisi, c . V I , s . 4266.
1 2 . Richard Pococke, Deseription de l'Orienı, c. V, s. 20; Slaars, age, s. 47; Kosyan,
age, s. 23.
13. lslam Ansiklopedisi, c. V/11, s. 1 246.
14. Slaars, age, s. 132.
1 5. Slaars, age, s. 132-133; Kosyan, age, s. 24-25.
1 6. Slaars, age, s. 47.
1 7 . Kosyan, age, s. 76.
316
Ağrı mı, Ağra mı? *
7 Eylül 1 986 tarihli Milliyet gazetesinde, Sayın Prof. Dr. Mecit Ooğ
ru'nun "Tufan Efsanesi ve Ağrı Dağı'nın Önemi" başlıklı bir yazısı intişar
etmişti.
Önce bir iki düzeltmede veya açıklamada bulunmak istiyoruz. Birinci
si, Ahura köyünün doğru adı Agori ve eski ismi de Arguri'dir. Köyü yerle
bir eden depremin tam tarihi ise eski takvimle 20 Haziran, yeni takvime
göre de 2 Temmuz 1 840'tır. Venedik Mıkhitarist rahiplerinden Sukias Ep
rikyan ( 1 873- 1952) , depremle birlikte, dağın indifa ettiğini ve köyün lav
lar altında kaldığını yazmaktadır. Müteakiben, müşahit bir şahsın ifadesi
ne istinaden, 1 4/26 Temmuz'da, ikinci şiddetli bir depremin vuku buldu
ğunu ve her iki depremden, bağlarda bulunan ancak 1 2 1 kişinin kurtul
duğunu kaydetmektedir. 1
Bu vesile ile, Eprikyan'ın natamam "Coğrafya Ansiklopedisi"nden ve
"Ermeni Sovyet Ansiklopedisi"ndenZ istifade ederek, köyün tarihçesi
hakkında muhtasar olarak bilgi vermek istiyoruz.
Agori ilk defa, 5 . yüzyıl Ermeni tarihçilerinden Ôazar Parbetsi tarafın
dan zikredilmiştir. Ermeni kralı 1. Ardavazt (MÖ 2. "Üzyıl) bu taraflarda
avlanırken, bu köyün yakınında bulunan derin uçuruma yuvarlanmıştır.
Miladi 702 yılında, Arapların baskısına karşı ayaklanan Ermeniler, işbu
köye yakın mevkide, onları yenilgiye uğratmışlardır. Ortaçağda büyük bir
kasaba ve dinsel idari merkez olmuştur. 1 840 depreminin arifesinde, kö
yün nüfusu üç yüz haneden ibaretmiş ve bunun iki yüzü Ermeni imiş. Ki
lisenin adı Surp Arakelots'tur. lki de mektebi varmış. Fransız seyyahları
Dubois de Montperot, Boulay de Couze ve aslen Fransız olan Estonyalı
Friedrich Parrot ( 1 79 1 - 1841 ), Ağrı'ya tırmanırlarken bu köyde konakla
mışlardır. Alman jeoloğu Hermann-Wilhelm Abich ( 1806- 1 886) ise
1 844'te depremin sebeplerini araştırmak gayesiyle köye ziyarette bulun
muştur. Başpatrik Agorili 1. Anastas (66 1 -667) tarafından inşa edilen
• Tarih t1e Toplum dergisinde (no. 37, Ocak 1987, s. 23-24) yayınlanmıştır. Makalenin
sonunda, Kevork Pamukciyan'ın aynı derginin 33. sayısında ( Eylül 1 986, s. 2-3) ya
yınlanan "Mıkhicaristler Hakkında Yeni Açıklamalar" başlıklı yazısı hakkında düzel
ci notları yer almakcadır.
317
kubbeli kilise de deprem esnasında harap olmuştur. Keza, köye yakın ve
daha yüksekte bulunan Surp Hagop adlı manastır da, yanındaki şifa ve
ren ünlü bir çeşme ile birlikte yıkılmıştır. Dubois de Montperot, tesis ta
rihi belli olmayan işbu manastırda, 1 3 . ve 1 4. yüzyıllara ait Ermenice ki
tabeler bulmuştur. Depremden sonra, yakınında yeni bir Agori köyü inşa
edilmiştir ki, nüfusu geçen asrın sonlarında elli hane imiş. Aynı zamanda,
köyde bir kilise ile, Rusların hisar şeklinde bir karakolu varmış.
Nahçıvan şehrinin, Ermenicede "ilk iniş yeri" manasına gelen isminin
doğru şekli ise Nakhiçevan'dır.
Şimdi ise asıl mevzumuza geçiyoruz.
Sayın Prof. Doğru, Pekarski'nin "Yakut Dili Sözlüğü"ne istinaden,
"Ağrı" adının, Şamanizm devri Türkçesinde kullanılan ve kocaman veya
tanrı manasını haiz "ağr" kelimesi ile ilişkisi olduğunu muhtemel görmek
tedir. Ancak, bu devirlerde Türklerin Ararat Dağı ile hiçbir ilişkisi olma
dığı aşikardır, çünkü bu sıralarda Orta Asya'da bulunmakta idiler.
Bundan birkaç ay evvel, Amerika'dan şehrimize gelen, eski Kudüs Er
meni Patriği Sayın Diran Başpiskopos Nersoyan'la görüşmüştük. Konuş
mamız esnasında Ağrı Dağı'nın isminin manasını sormuştu. Bu hususta
bir araştırmamız olmadığı için, kati bir cevap verememiştik. Bunun üzeri
ne, bu ismin aslının Arapçada muhteşem anlamına gelen "ağra" olduğu
mı beyan etmişti.
Keyfiyeti tespit etmek için, işbu kelimeyi Latin harfli Türkçe bazı bü
yük sözlüklerde aradıksa da, maalesef bulamadık. Bunun üzerine, Ermeni
harfli Türkçe lügatlere başvurduk. Elimizin altında bulunan, Rahip Hago
pos Bozaciyan'ın ( 1 808- 1 883 ) 1 84 l 'de Viyana'da basılan Türkçe-Ermeni
ce Sözlüğünde (s. Z l b), "ağra" kelimesine tesadüf ettik. Arapça menşeli
olduğu kaydedildikten sonra, karşılığında Ermenice "keğetsgakuyn" keli
mesi mevcuttu ki, "en güzel" demektir. 1 883'te yine Viyana'da basılan,
Rahip Ambrosios Küpelyan'ın ( 1853 - 1 93 5 ?) Türkçe-Ermenice-Fransızca
Sözlüğünde (s. 23b), ilaveten, aynı manayı da haiz "aznıvakuyn" kelime
si de bulunmakta idi. "Ermeni Ansiklopedisi"nin "Ararat" maddesinde
(c. 1, s. 69lc) ise Ermenice eski ismi Masis için kullanılan sıfatlar meya
nında, önce "azat" kelimesi kaydedildikten sonra, Pehlevi veya Zend lisa
nındaki "yazara" kelimesinden alındığı ve anlamının da mukaddes, tapın
maya şayan ve güzel olduğu işar olunmuştur.
Ağra isminin eski Ermenistan'ın bazı bölgelerinde, 8.-1 1 . yüzyıllarda
hüküm süren Arap emirlikleri zamanında, Ermenice "azad" sıfatının kar-
318
şılığı olarak, Araplar tarafından Ararat Dağı'na verilmiş olması çok muh
temeldir. Esasen, Türkçe "ağrı" kelimesinin manası, hiçbir surette mezkur
dağ ile bağdaşamaz. "Ağra" kelimesinin anlamının ise pek uygun olduğu
nu nazar-ı itibara alarak, "ağra"nın halk dilinde "ağrı"ya döndüğünü ve
sonra da yazı diline de geçtiğini kabul edebiliriz.
Bilindiği üzere Ağrı, eskiden beri dünyanın en görkemli dağı telakki
edilmiştir. Zaten "Ararat" adı da, Urartu dilinde "dağların dağı" manası
nı haizdir.3
Yazımızın sonunda bir noktaya daha temas etmek arzusundayız. Bazı
kimselere göre, Amerikalıların ve Batılıların Nuh'un gemisini aramak ba
hanesiyle, Ağrı Dağı'na tırmanmalarının asıl gayesi, Türk-Sovyet-lran
hudutlarının kavşağında tarassutta bulunmaktır. Filhakika, Türkiye'de bu
kadar yüksek dağlar mevcutken, bunlardan hiçbirine tırmanmamaları
herkesin nazar-ı dikkatini celbetmektedir. N itekim, son defa Ağustos
ayında dağa çıkan astronot James lrwin'in üzerinde bulunan fotoğraf film
leri, bu şüpheyi haklı çıkarmıştır.
Bu hususta eski bir kanıtı da biz açıklayacağız. Yanılmıyorsak, Cumhu
riyet devrinde ilk defa 1949'da, Mr. Smith isminde bir Amerikalı Protes
tan vaizin başkanlığında bulunan heyet, Ağrı Dağı'na yükselmişti. O za
manlar, Üsküdar'daki 1 982'de yanan evimizde oturmakta idik. Thoınas
Kozmadis isminde bir Rum Protestan çocukluk arkadaşımız vardı. Nasıl
olmuşsa, işbu heyetin başkanı ile tanışmak fırsatını elde etmiş. Kendisi de
Robert Kolej'de tahsil görmüştü ve iyi İngilizce bilirdi. Bir akşam onu evi
ne davet etmişti. Rahmetli pederimizle bizi de çağırmıştı. Mr. Smith ko
nuşması esnasında mühim bir ifşaatta bulunmuştu ve kendisinin haberi
olmadan, heyetine CIA tarafından gizlice bir ajanın da dahil edildiğini
sonradan öğrendiğini bildirmişti.
3. age , c. 1, s. 69la.
319
Birkaç Düzeltme ve Bir Rica *
3 20
Mıkhitaristler Hakkında *
321
Müteakip paragrafa ait notta (no. 1 6), Sayın Şakiroğlu, Mıkhitar'ın
Eylül 1 70 1 'de Madon şehrine gittiğini kaydetmiştir. Halbuki, 8 Eylül
.
1 70 1 tarihinde İstanbul'da tarikatını kurmuş, Madon'a veya Meton'a ise
1 703'te hicret etmiştir. Papa ile Roma'da görüşmesine gelince, 1 705'tedir.
Müteakip sütunun birinci paragrafında, İnançalp, Mıkhitar'ın Vene
dik'te bir matbaa açtığını yazıyorsa da, 1 789 tarihine kadar, tarikat hususi
matbaaya malik olmamış ve kitaplarını Venedik'teki İtalyan matbaalarında
bastırmıştır. Bunlar arasında, Anton Bortoli'nin matbaası başta gelmektedir.
Aynı sütunun dördüncü paragrafında, Agop tesmiye olunan şahsın
1 5 1 2 ve 1 5 1 3 yıllarında Venedik'te bastırdığı, beş adet kitabın üzerinde
ismi mahkuk olduğu kaydediliyorsa da bunlardan ancak 1 5 1 3'te basılan
Badarakadedr (Missal) kilise kitabında adı geçmektedir. Her beş kitabın
sonunda da Latince D. 1. Z. A. rumuzları bulunmaktadır. İşbu harflerin
muamması bugüne kadar kati olarak çözülememiştir. Keza, bunların
Agop'a mı, yoksa matbaacıya mı ait olduğu da belli değildir. Zira o zaman
lar, Venedik'te ecnebilerin matbaa açmasına müsaade yoktu. Agop'un bir
hakkak olduğu daha muhtemeldir. Ama kanaatimizce işbu baskılar müte
harrik harflerle yapılmamıştır. Çünkü harflerin şekli satırdan satıra ve
hatta kelimeden kelimeye değişmektedir. Satır hatları da muntazam de
ğildir. Diğer taraftan, o sıralarda Venedik'te, yukarda kaydedilen rumuzla
rı haiz bir matbaa bilinmemektedir. Binaenaleyh, işbu rumuzların Hakkak
Agop'a ait olduğunu kabul edebiliriz.
Aynı sütunun beşinci paragrafında, en eski ve en yüksek Ermeni mat
baasının Mıkhitarisdere ait olduğu kaydedilmişse de, bu doğru değildir.
En eski Ermeni matbaası, 1 565'te Venedik'te Tokatlı Apkar Tıbir tarafın
dan kurulmuştur.
Üçüncü sütunun ikinci paragrafının sonunda sitayişle bahsedilen sözlük,
1836- 1837 yıllarında San Lazzaro'da neşredilen HaygazYan Parkirk (Ermeni
Sözlüğü) adını taşıyan iki ciltlik büyük lügattır ki, Ermenice kelimeler eski
ve yeni başlıca lisanlarla ve bu meyanda Türkçe ile de izah olunmuştur. Bir
kaç yıl önce Erivan'da, bu sözlüğün yeni bir ofset baskısı yapılmıştır.
3 13 . sayfanın birinci sütununun birinci paragrafında "Çahçak" adı ile
zikredilen Rahip Manuel Çakçakyan'ın ( 1 770- 1 83 5 ) Ermenice-İtalyanca
sözlüğü, 1 837'de San Lazzaro'da basılmıştır. 1 508 sayfadan ibaret olup,
yaklaşık 60.000 kelime ihtiva etmektedir.
Aynı sayfanın birinci sütununun beşinci paragrafında geçen ve tarikat
başkanvekili olan Alişan'ın ( 1 820- 1 90 1 ) küçük ismi Leon yerine Ôevont
(Leonce) olmalıdır.
322
Aynı sütun sonunda adı geçen Oskan, başpiskopos rütbesinde bir din
adamıdır. 1 6 1 4'te Yeni Culfa'da (İran) doğup 1 674'te Marsilya'da vefat
etmiştir. llk defa, Ermenice Tevrat ve İncil'i bir arada, 1 666- 1 668 yılların
da resimli olarak Amsterdam'da basmıştır.
Aynı sayfanın ikinci sütununun ikinci paragrafında, Ermeniler Marsil
ya'daki meşhur matbaalarını Amsterdam'a nakletmişlerdir, deniliyorsa
da, hakikatte tam tersine olarak, matbaa önce 1 660'ta Amsterdam'da
açılmış, 1 670'te oradan ltalya'nın Livomo şehrine, 1 673'te ise Marsil
ya'ya taşınmıştır.
Aynı sayfanın üçüncü sütununun dördüncü paragrafında bahsedilen
Rahip Harutyun Avkeryan'ın ( 1 774- 1 854) Fransızca-Ermenice-Türkçe
sözlüğü 1 840'ca neşredilmiştir ve 1 2+ 739 sayfadan ibarettir. 1 8 1 7'de neşre
dilen lügatı ise Ermenice-Fransızca muhtasar bir sözlüktür (24+684 sayfa).
Müteakip paragrafta kaydedilen Rahip Arsen Pakraduni'nin (veya
Bagratuni, 1 790- 1 866) Fransızca-Ermenice Grameri 1 8 l 2'de değil,
1 82 1 'de basılmıştır ve 8+608 sayfadır.
Az sonra zikredilen Rahip Samuel Kantaryan'ın ( 1 838- 1 908) Fransız
ca-Ermenice-Türkçe kamusu, 1 886'da basılmış olup 572 sayfadır. İkinci
baskısı ise 1 9 1 2'de yapılmıştır ( 1 236 sayfa).
Aynı sütunun dokuzuncu paragrafında adı geçen müverrih Suriyeli
Mihail ( 1 1 26- 1 1 99) Ermeni değil, Süryani'dir.
Aynı saVfanın sonunda ve müteakip sayfanın başında bahsedilen ve
Ermenilerin Heredot'u tesmiye olunan Horenli Movses 4. değil, 5 . asırda
yaşamıştır.
Yine 3 1 4. sayfanın birinci sütununda sitayişle bahsedilen, Venedik
Mıkhitarist rahiplerinden Hagopos lsaverdents, 1 83 5 'te lzmir'de doğup
1 902'de Venedik'te vefat etmiştir. "Ermenistan ve Ermeniler" adlı İngiliz
ce eseri 1 874'te neşredilmiştir. On adet kadar başka matbu çalışmaları da
vardır.
Aynı sütunun sekizinci paragrafında kaydedilen, tarikat başkanı Suki
as Başpiskopos Somalyan'ın ( 1 776- 1 846) İngilizce-Ermenice-Türkçe cep
lügatı 444 sayfadır. Ermenice-İngilizce-Türkçe olan ikinci cildi de 237
sayfadır. Türkçe-İngilizce-Ermenice olan üçüncü cildi ise 237+2 sayfadır.
Böylece, her üç cildin sayfa yekunu 1 090 yerine 920 olmalıdır. lngilizce
Ermenice ve Ermenice-İngilizce sözlükleri ise 1 2+274 ve 8+3 1 0 sayfadan
ibarettir. Tarihleri 1 835 yerine, sehven 1 836 yazılmıştır.
Aynı kolonun dokuzuncu paragrafında kaydedilen, Rahip Minas Pı
jişkyan'ın ( 1 777- 1 85 1 ) Poliglot Grameri, 1 844'te neşredilmiştir ve 1 89+2
3 23
sayfadır. İkinci isim sayfası Fransızcadır ve şudur: "grammaire polyglotte,
contenant les principes des langues Arabe, Persane, Turque et Tatare,
avec des remarques an-alytiques d'autres langues". Üçüncü isim sayfası ise
Rusçadır ve şöyle okunmaktadır: "Grammatika mnogoyaziçnaya, soderja
şaya naçalniye osnovaniya yazikov Arabskogo, Persidskogo, Turetzkogo i
Tatarskogo s primeçaniyami o razliçnikh yazikakh".
Aynı paragrafta zikredilen, aynı müellifin Rusça-Ermenice Grameri
1 828'de neşredilmiştir ve 1 4+2+444+ 1 =461 sayfadır. Ön tarafta, Pıjişk
yan'ın Rus Çarı 1. Aleksandr'a muhatap Fransızca bir ithafnamesi mevcut
tur. Ermenice-Rusça Grameri ise 1 840'ta neşredilmiş olup, 20+273+4=299
sayfadır.
Müteakip paragrafta evliya olarak bahsedilen Nerses, Başpatrik veya
Gatoğigos il. Nerses'tir ( 1 1 02- 1 1 73 ) . İnançalp'ın kaydettiği "imanla ikrar
ederim" kelimeleriyle başlayan duası, eskiden beri Ermeniler arasında çok
yaygındır ve 24 haneden mürekkeptir. Her biri günün 24 saati için yazıl
mıştır. Rahmetli annem, Hacıgül Pamukciyan ( 1 892- 1 98 1 ) , (ki Kayseri
Ermenileri eşrafından, Meclis-i İdare azası ve Sultan Abdülhamid'den Sa
lise rütbesini haiz, Hacı Mardiros Efendi Lusararyan'ın ( 1 860- 1 9 1 5 ) kızı
ve ilk izdivacından, Birinci Cihan Harbi'nde, Kayseri'de ve İstanbul'da
askeriye tabibi görevinde bulunan, Dr. Toros Nazlıyan'ın ( 1 882- 1 9 1 5 )
zevcesi idi) bu duayı her gün yatağa girmeden önce ezbere okurdu.
İkinci sütunun birinci paragrafında, Venedik Mıkhitaristlerinin kırk
tan fazla Ermeni harfli Türkçe kitap neşrettikleri kaydedilmiştir. Bunların
tam sayısı yetmiştir. İstanbul'da neşredilen Ermeni harfli Türkçe gazete,
mecmua ve yıllıkların sayısı elli kadardır.
Aynı sütunun dördüncü paragrafında zikredilen, Schröder'in neşretti
ği Latince-Ermenice kamusun adı, Thesaurus Lingue Anneniacae'dir (Er
meni Dili Hazinesi).
Üçüncü sütunun ilk kısmında ismi geçen Çamiç'in ( 1 738- 1 823) soya
dı Ermenicede "Çamçiyan" şeklinde yazılmaktadır ki, Sayın Şakiroğ
lu'nun kaydettiği gibi, aslı Camcıyan olabilir.
Aynı sütunun dördüncü paragrafında bahsedilen ve 1 840- 1 878 yılları
arasında lzmir'de neşredilen Ararat gazetesinin tam adı Arşaluys Ararad
yan'dır (Ararat'ın Fecri) . Sahibi ve neşriyat müdürü ise Ôugas Baltazar
yan ( 1 8 1 0- 1 878) olmuştur.
Aynı paragrafta geçen Gosdanyan soyadı Gosdantyan olmalıdır. Kü
çük ismi Kalust'tur ( 1 840- 1 898). Tanınmış bir ilim adamıdır. Memur-
H4
yan'ın doğru şekli ise Mamuryan'dır. Küçük ismi Matteos'tur. 1 830'da İz
mir'de doğup 1 90 l 'de orada vefat etmiştir. 1 8 7 1 'den ölümüne kadar Are
velyan Mamul ( Doğu Basını) adlı bir dergi neşretmiştir.
3 1 5 . sayfanın ilk sütununun ikinci paragrafında adı kaydedilen, matba
acı ve gazeteci Mihran Efendi'nin soyadı Nakkaşyan'dır. 1 850'de Kayse
ri'de doğup 1 944'te Fransa'nın Nice şehrinde ölmüştür. Rahmetli pederim
Mikayel Pamukciyan'ın ( 1 873- 1 970) üvey dayısı ve annesi tarafından
Mihran Efendi'nin akrabası olan, keza, İstiklal Harbi'nde Anadolu'nun ba
zı şehirlerinde tren istasyonu direktörlüğünde bulunan Melkon Şekerci
yan'ın ( 188 1 - 1 963) , tarafıma verdiği bilgiye göre, Sultan Abdülhamid Ba
bıali'den geçerken, Mihran Efendi ile karşıdan karşıya sohbet edermiş.
Aynı sayfanın ikinci sütununda adı geçen, ünlü hurufat dökümcüsü
Haçik Efendi'nin soyadı Kevorkyan'dır. 1 856'da İstanbul'da doğup
1932'de orada vefat etmiştir. Merhum mümtaz tarihçi Reşad Ekrem Koçu
( 1905 - 1 975) da ondan sitayişle bahsederdi.
Sayın Şakiroğlu tarafından verilen notlar kısmına gelince, diğer ilave
lerimiz şunlardır:
20. notta, ilk olarak Musevi ve Ermenilerin ülkemizde matbaa açtık
ları kaydedilmişse de, tarihleri açıklanmamıştır. Musevilerin ilk matbaası
İstanbul'da 1 492'de veya 1 493'te, Ermenilerinki ise 1 567'de açılmıştır.
Ancak, Musevilerin bastıkları kitaplardan hiçbiri günümüze intikal etme
miştir. Bahsedilmeyen Rumların ilk matbaası da 1 624'te, yanılmıyorsak
yine İstanbul'da faaliyete geçmiştir.
2 1 . notta adı geçen Başrahip lstepannos Melkonyan ( 1 7 1 7- 1 799) .
2 2 . notta, 1 773'te bir kısım rahibin Venedik'ten ayrılıp Trieste'ye yer
leştikleri kaydedildikten sonra, 60 yıl burada kalıp terk ettiler, denilmek
tedir. 1 8 1 l 'de oradan Viyana'ya naklolunduklarına göre, ancak 38 yıl
sonra Trieste'yi terk etmiş olabilirler. 8 Haziran 1 8 1 1 'de tarikat Avustur
ya hükümeti tarafından resmen tanınmıştır.
24. notta kaydedilen, Rahip Çamçiyan'ın Gülzar-ı Tevarih adlı kitabı,
önce 1 8 1 2'de (V+SOO sayfa), ikinci defa 1 850'de (4+661 sayfa) ve üçün
cü defa da 1 862'de ( 742 sayfa) Venedik'te basılmıştır.
Sözümüz burada sona ererken, Sayın Şakiroğlu'na, az bilinen bir ma
kaleyi tanıttığı için teşekkür eder, dışarda bıraktığı kısımları da, ikinci bir
yazı ile neşretmesinin dilerim. Zira, kendisi için ilginç görülmeyen işbu
bahisler, başkaları için ilginç olabilir. Bilhassa Türkçe yazan Ermeni mü
ellifler ve muharrirler, araştırmacıları yakından ilgilendirebilirler.
3 25
Mıkhitaristler Hakkında Yeni Açıklamalar *
Tarih ve Toplum dergisinin 1986 N isan sayısında (s. 46-47), Sayın Mah
mut Şakiroğlu'nun aynı derginin 1985 Kasım sayısında (s. 2 1 -2 7) çıkan,
Mıkhitaristlerle ilgili bir makalesi hakkında, bazı düzeltmelerde, açıklama
larda ve ilavelerde bulunmuştum. Mahmut Bey, işbu derginin Haziran sa
yısının Mektuplar köşesinde dercedilen bir yazısında, bazı düzeltmelerime
itiraz etmektedir. Tabiidir ki okuyucular, bunda haklı olup olmadığını me
rak ederler. Diğer taraftan, hataların düzeltilmemesi, ilerde başkalarını da
yanıltabilir. Bundan dolayı, bu hususta daha mevsuk kaynaklar takdim et
meyi lüzumlu gördüm. Şöyle ki;
1 . Mahmut Bey, bugünkü Modan şehir isminin aslının Methon oldu
ğunu kabul etmemektedir. Halbuki Enciclopedia Italiana ( İtalyan Ansiklo
pedisi), "Metone" şeklinde de kaydetmektedir. Modone şeklinde verdiği
izahatta ise, eski isminin Metone olduğunu ve bu ismin de Yunanca
"Mothony" veya "Methony"den veya Latince "Methone"den kaynaklan
dığını bildirmektedir (c. XXIII, s. 529). Binaenaleyh, l 7 1 5'te, henüz bu
tarzda kullanıldığı anlaşılmaktadır. Esasen Ermenicede dahi Methon şek
linde yazılmıştır.
2. 1 8 . yüzyılın başlarında, Apostolik (Gregoryen) ve Katolik mezhep
lerine mensup Ermeniler arasında baş gösteren dini ihtilaflar esnasında,
Bayezid'in Parmakkapı mevki inde 26 Ekim r707 tarihinde 5 1 yaşında
idam edilen ve bugüne kadar Balıklı Ermeni Mezarlığı'nda bulunan kab-
• Tarih ve Toplum dergisinde (no. 33, Eylül 1 986, s. 2-3 ) "Okuyucu Mektupları" sayfa
sında yayınlanmıştır. Pamukciyan'ın aynı derginin 28. sayısında yer alan "Mıkhitarist·
ler Hakkında" başlıklı yazısında (Bkz. EKTK, c. III, 3 2 1 -3 2 5 ) eleştirdiği makalenin
yazarı Mahmut Şakiroğlu'nun cevabi yazısı ("Yine Mıkhitaristler", Tarih ve Toplum ,
no. 30, Haziran 1 986, s. 2 ) üzerine kaleme alınmıştır. Şakiroğlu yazısında, özellikle,
Mıkhitar'ın Modan kentine gidişinin 1 70 1 yılında olduğu, hiçbir zaman Roma'ya git·
mediği, lstepannos Melkonyan'ın ölüm tarihinin 1 800 olduğu, Venedik'teki merkez·
den ayrılıp Trieste'ye giden rahiplerin burada 60 yıl kadar kaldıkları ve Alişan'ın ön
adının Leon olarak yazılmasının doğru olacağı noktalarında ısrar etmiştir.
Kevork Pamukciyan'ın, aynı derginin 37. sayısında (Ocak 1 987, s. 23-24) yer alan
"Ağrı mı, Ağra mı ?" başlıklı makalesinin sonunda bu yazıya ilişkin düzelti notları ya
yınlanmıştır. Yazıyı, düzeltileri girerek yayınlıyoruz.
326
ri ziyaretgah olan Papaz Gomidas Kömürciyan, 1 7 . asır Ermeni edebiyatı
nın medar-ı iftiharı olan Eremya Çelebi Kömürciyan'ın ( 163 7 - 1695) ak
rabası değil, özbeöz kardeşidir. Söz Erernya Çelebi' den açıldığı için, bu ve
sile ile hakkında yeni bir açıklam?da bulunmak istiyorum. 1 939'da Ku
düs'te, Mesrob Başpiskopos Nişanyan ( 1 872- 1 944) tarafından neşredilen
"Ruznamesi"ni geçenlerde gözden geçirirken, 1 73 . sayfada mühim bir
kayda rastgeldim ki şudur:
1 2 Mayıs 1 656 tarihli işbu kayıtta, 1 9 yaşını bitirip, 20'ye basmış oldu
ğunu bildirmektedir. Binaenaleyh, doğduğu tarih günü gününe 1 2 Mayıs
1637'dir. Öldüğü tarih ise bundan evvel açıkladığım gibi, 15 Temmuz 1 695'tir.
3 . Bundan evvelki yazımda, Başrahip Mıkhitar'ın 1 705'te Roma'da
Papa ile görüşmüş olduğunu kaydetmiştim. işbu bilgiyi "Ermeni Sovyet
Ansiklopedisi"nden almıştım (c. VII , s. 633 ) . Halbuki, üçüncü tarikat
başkanı lstepannos Başpiskopos Akontz-Küver'in ( 1 740- 1 824) 1 8 1 0'da
ve Rahip Hovhannes Torosyan'ın ( 1860- 1 940) da 1 93 2'de Venedik'te
ikinci kez neşredilen Mıkhitar biyografilerinden, bunun doğru olmadığı
anlaşılmaktadır. Zira rnezkı'.lr tarihte kendisi değil, müritlerinden Yeğya ve
Hovhannes ismindeki iki rahip, tarikat nizamnamesinin Papa tarafından
onaylanması için Roma'ya gitmişlerdir. Varışlarının tarihi, Eylülün so
nunda veya Ekimin başlarındadır.
Ancak, Mahmut Bey, "Mıkhitar hiçbir zaman Roma'ya gitmedi" de
rnekle yanılmaktadır. Zira, hem Akontz-Küver'in {s. 2 1 8-226), hem de
Torosyan'ın (s. 239-249) eserlerinde, Mıkhitar'ın 1 7 1 8 yılında Rorna'ya
yaptığı seyahat hakkında etraflıca izahat verilmektedir. Bu meyanda, ta
rikat mensuplarından Rahip Hovhannes ve Rahip Kevork'la birlikte Ma
yıs ayının başlarında yola çıktıkları, Haziran'da Roma'ya vasıl oldukları,
Papa Xl. Clement'la görüştükleri ve Aralık ayında Venedik'e avdet ettik
leri işar olunmaktadır. Seyahatinin sebebi ise bu sıralarda lstanbul'dan,
muhtemelen Apostolik Ermeniler tarafından, M ıkhitar ve rnüridleri aley
hinde yapılan ithamlar olmuştur.
4. Mahmut Bey, ikinci tarikat başkanı lstepannos Başpiskopos Mel
konyan'ın 1 800'de vefat ettiği hususunda ısrar etmektedir. Elindeki kay
nak veya kaynakların sıhhati hakkında bir bilgim yoktur. Ancak, benim
elimin altında bulunan biri Ermenice, diğer ikisi de Fransızca olmak üze
re güvenilir üç mehaz, bu tarihi tekzip etmektedir. Bunlardan birincisi,
bizzat Venedik Mıkhitarisleri tarafından, tarikatlarının kuruluşunun 200.
yıldönürnü münasebetiyle 1 90 1 'de Venedik'te neşredilen Mıkhitar adlı Er-
3 28
Dizin
3 29
Ahmed (Şeker, Paşa) 2 1 4 Albistan (bkz. Elbistan) Altıncı Daire-i Belediye
Ahmed Midhat (Efendi) Alboyacıyan, Arşag 1 1 , 16, 42, 43
205 1 7n, 24, 26, 34n, 89, Altunyan ailesi 105
Ahmed Muhtar (Gazi, 9 l n, 93n, 137, 140, 1 4 1 , Alus, Sermet Muhtar 97
Paşa) 28 144n, 1 45n, 1 49, 1 66n, Alyanakyan, Yetvart 1 24,
Ahmed Nureddin (Efendi) 168, 168n, 1 70n, 1 7 1n, 1 5 2, 22 1 , 222n
1 55 1 76, 184n Amaduni 1 06
Ahmed Refik Altına)' 266n Aleksandr 1 324 .Amanos Dağları 293, 294
Ahmed Resmi (Efendi) Aleksanyan (Hacı) 1 29 Amaranots Püzant)'an 1 6n,
243 Aleksanyan, Harutyun 98 275n
Ahmed Vefik ( Paşa) 305 Aleksanyan, Zakarya 1 53 Ambros, Edith Gülçin 225
"Ahmet" 43 Ali (Ağa) 1 6 1 Amedya 297
"Ahmet Vasıf Efendi" 243 Ali (Mihaloğlu, Beg) 260, Amenun Daretsu)'tsı 56,
Ahura (bkz. Agori) 261 1 72n, 2 1 2n, 292
Aix (Fransa) 25 Ali (Efendi, ressam) 2 1 8 Amerika (ABD) 5 2 , 99,
Akabyan Mektebi Ali (Emir, Seyyid, Han) 162, 1 73, 1 83n, 204,
(Samatya) 108, 109, 284 2 1 4, 233, 29 1 , 292, 3 1 8
197, 198 Ali (Kazasker, Efendi) 269, "Amerika Korsanları" 220
Akaretler 1 26, 190, 195 272 Amerikalı Korsanlar 101
Akatankeğos 240 Ali (müverrih) 242 Amerikalılar 54, 1 75 , 289,
Akbayar, Nuri 292n Ali (Paris Sefiri, Paşa) 27 3 19
Akçe Hisar 258 Ali ( Paşa) 91 Amırdol Manastırı (Bitlis)
Akdağ 165 "Ali Karni Akyüz'ün 5
Akdeniz 258, 274n Portresi" 195 Amid (bkz. Diyarbakır)
Akhalkelek (Akhal) 297 Aliksanyan, Zakarya Amir Dovlat 1 23
Akhaltzkha 297 (Rahip) 1 0 Amiryan, Jirayr 221
Akhtamar 163 Alişan, Ôevont 293, 295n, Ampagum (Hacı) 2, 3, 229
Akkoyunlu 260 322, 326n Amsterdam 323
Akmeşe 7 7 Alix, Jouannin 242 AnaBriıannica 70n, 161 n,
Akontz-Küver, lstepannos Aliyev, Haydar 282 162
(Başpiskopos) 327 Alman Arkeoloji Enstitüsü Anadolu 2 7 , 29, 77, 1 24,
Akrak köyü (Erzincan) (İzmir) 1 6 1 1 43, 1 50, 1 57, 1 6t 1 73,
301 Almanoch de l'Empire 2 1 1 , 2 19, 222, 225, 228,
Aksaray Ostanbul) 126 Oııoman pour l' annee 257-259, 277, 278, 291 ,
Aksaray (Konya) 259, 278 1 849 289 296, 325
Aksüğür Duben, ipek 201 , Almanoch de Paris 289 Anadolu Demiryolları 28
2 1 2n Almanca IX, 72- 74, 95, Anahid 85, 2 1 2n
Akşarabad (bkz. Akşarova) 102, 183, 224-227, 276, Anastas 1 ( Agorili,
Akşarova (Akşarabad, 289 Başpatrik) 3 1 7
Akşehrabad) 298 Almanlar 29, 30, 39, 199, Anasyan (Söylemezyan),
Akşehrabad (bkz. 208, 2 1 4, 2 1 9n, 220, Hagop 5, 5 5 , 232, 233
Akşarova) 225, 226, 241 , 250, 263, Anazarba 293, 295
"Aktamar Kilisesi" 96 264, 289, 3 1 7 Ancyre (bkz. Ankara)
Alacahamam 20 Almanya 29, 43, 232, 250, "Andante Symphonique"
Alacahisar 274 263, 285 43
Alaeddin ( Paşa) 249, 300 Alpay, Meral 224 Andon 1 75
Alaiye (Alanya) 259 Altınay, Ahmed Refik Andon (ressam) 1 75
Alaşkerd (bkz. Eleşkirt) 1 50, 1 65 , 266 Andon Çelebi 229
330
Andonyan, Aram 190 Arabistan 296 Arif ( Hacı, Bey) 54
Andreas ( Der) 94 Arabyan Matbaası 80, 1 34, Ariman ( Arimanyan),
Andreasyan, Krikor 95 141 Hovhannes ( Papaz)
Andrews, Peter Alford Arabyan, Boğos 79, 80 10, 1 3
292n Arakel (Kalfa) 165 Arist ides ( filozoO 3 1 2
Andrews, Walter G. 238n Arake/agan lngenıtyun 87 Arkeoloji ( Asar-ı Atika)
Anesti (ressam) 2 1 6 Aramyan Cemiyeti Müzesi 207, 208
Angelidis ( mağaza) 200, ( Kayseri) 105, 1 1 5 Arkirııkt 162
204 Aramyan Mektebi Arınaş 3, 58, 62, 7 7. 80,
Angelo 45 ( Kadıköy) 29, 201 , 2 1 1 8 l n, 229
Angora, Angürya (bkz. Aramyan Mektebi Arınaveni 49
Ankara) (Kayseri) 1 19 Arnault, Henri 52
Anhegger, Robert 224, Aramyan-Unciyan Amawı Ekmekçi Dimo ile
225, 227 Mektebi 38, 50 . Yahudi Mırkada'nın Aşk
Anhegger-Eyüboğlu, Aramyan, Canik 49 Hik":yesi 232
Mualla 225 Aramyan, Krikor Arnavutköy 1 26
Ani 3, 164, 230 ( Bandırmalı, Papaz) 38 Arnavutlar 1 38
Ankara 8, 1 2, 36, 46n, 83, Arap harfli Türkçe 86, Arnavutluk 258-259
84, 148n, 1 59n, 1 61n, 108, 234, 237, 248 Arotçabahuıyun yev
1 7 1 , 1 80, 1 84n, 203, "Arap Sanatları" 2 1 8 Dad:ıumın Araçin
2 1 2n, 245, 302n, Arapça 2, 72, 78, 84, 86, Manguryan 55
Ankara Üniversitesi Dil ve 1 23, 1 5 5 , 229, 233, 249, Arotçabahuryun yev
Tarih-Coğrafya Fakültesi 250, 254, 257, 3 1 8 Mannnagan Dad:ıumın
256, 257 Arapgir (Aravisos) 71, 298 Yergrort Manguryan 5 5
"Anonk Vor Antartz Arredamento Dekorasyon
Araplar 78, 3 1 7-3 19, 328
Pajnıvetsan" 87n 163n
Arap-Tabya meselesi 2 7
Antep ( Ayntab) 298 Arslanyan, lstepan ( Paşa)
Arapzade Sokağı
Antilyas 70n, 100, 1 7 1 n 53
( Kuzguncuk) 146
Antonelli, Leonardo Arşag(yan), Hagop 9 1 , 92
Ararat 306
(Kardinal) 1 5 Arşaluys Araradyan 206,
Ararat Dağı 3 18, 3 1 9
Antonnello (Messinalı) 2 1 l n, 324
Aravisos (bkz. Arapgir)
1 86 Ar§aruni, Hovhannes
Araood 87n, 28 1
·
331
Asdvadzadur ( Kalfa, Aşkharhakrut:yun Ayas 298
Bolbolci) 1 66 (Kömürciyan) 231 Ayasofya 1 64, 271, 272
Asdvadzadur (Tıbir) 1 74 Aşkharhakrut:yun Çorits "Ayasofya'dan Bir Köşe"
Asdvadzadur (Zakarya Masants Aşkharhi 201
Kalfa'nın kardeşi) 1 7 1 (İnciciyan) 16, 1 6n, 35n Ayazağa Kasrı 1 26
Asdvadzadur ( Patrik, "Aşkın" 43 Ayazmakapı 7
Başpiskopos) 2 1 Atak 297 Aybay, Rona 57n
Asım (Bey) 61 Atam (Vanlı, saka) 208 Aydemir, Şevket Süreyya
Askeri Rüştiye "Atam'ın Ponresi" 209 282n
(Soğukçeşme) 62 Atamyan 1 06 Ayia Strati Kilisesi (Balat)
Askeri Sıhhiye Şurası 54 Atamyan, Garabed 1 66
Askeri Tıbbiye Şurası 53 (Charles) 2 1 1 Ayios İoannis Prodromos
Askeri Yaralılara Yardım Atatürk Ansiklopedisi 35n Manastırı ( Aynaroz) 66
Cemiyeti 53 Atatürk Kitaplığı Ayios Yiorgis Şapeli
Aslanelli, Gaetano 290 (Belediye Kütüphanesi) (İzmir) 3 1 4
Aslanyan Kardeşler Triosu 31 Aymelek ( Aymelik) 149,
107 Atatürk, Mustafa Kemal X, 168
Aslanyan, Andon 141 86, 107, 256, 276-281 Aynalıkavak Kasrı 126
Aslanyan, Anna 201 , Atıcılar ( Bursa) 3 10 Aynaroz 66
208 Atik (ressam) 2 1 6 Ayvansaray 104
Aslanyan, lstepan (Dr., Atlas Sineması 43 Ayvaz, Agop 97
Paşa) 1 4 1 Atpazarı (Kayseri) 1 16 Ayvazovski (Ayvazyan),
Aslanyan, Kevork Atti deU' Accademia Kapriyel (Başpiskopos)
( Başpikopos) 107 Pontaniana 12, 16n 239-243, 245-247, 256,
Aslanyan, Nıvan 201 , Augusta Viktorya 43 257, 261n
208 Augustus 253 A:y11azo11ski Türkiye'de 2 1 2n
Aslanyan, Soğome (doğuşu Avedik ( Patrik) 64 Ayvazovski, Hovhannes
Serveryan) 1 4 1 Avedik (Tokatlı, Piskopos) (İvan) 197n, 239, 256
Aslanyan, Takvor 76 64 Ayvazovski (Ayvazyan)
Aslanyan, Vahakn 107 Avedisyan, Jozef M. 2, 5 , Konstantin (Kevork)
Aslanyan, Vanan 107 Sn, 23 1 -233, 237 239
Aslanyan, Varujan 107, Avedisyan (Avedissian), Ayvazyan, Apraham H. 26,
208 Onnik 64, 1 84n, 197, 35n
Aslanyan, Viçen 199, 201 , 201 , Z l l n Ayvazyan, Kevork (bkz.
"08 "Avı Koruyan Köpek" 2 1 5 Ayvazovski, Konstantin)
Asna, Sibel 199, 2 1 1 n Aviz Oteli 39 A:y:yar Ham:ıa 101
Asti, M. 105 Avkeryan, Harutyun Az�dyan amiralar IX, 132
Astrakan 75 (Rahip) 323 Azadyan, Bağdasar (Hacı)
Asya 245, 249, 263, 289, Avramaki (Efendi) 6 1 132
290, 296 Avrupa 28, 43-45, 47, 52, Azadyan, Bedros (Hacı)
"Aşık Oynayan Çocuklar" 1 79, 1 80, 1 83, 205, 241 , 132
203 245, 249, 250, 263, 290, Azadyan, Hovhannes
Aşık ( Paşa) 242 292 132
Aşıkyan, Civan 1 50 Avrupalılar 242, 294, Azadyan, Nigoğos 132
Aşıkyan, Horen ( Patrik) 3 1 3-3 1 5 Azadyan, Toros 1 9 , 22,
1 16 Avusturya(lılar) 10, 2 1 4, 34n, l 23n, 1 3 1 , l 45n,
Aşidi 297 2 1 7, 23 1 , 263, 265, 325 Zlln
Aşkabat 283, 285 Ayan Meclisi 28, 54 Azapkapı 220
332
Azaryan, Bedros 1 62 Badganyan, Papayel Badmuıyun Yevtogyo Hayoıs
Azaryan, Bedros (Kalfa) (Kamarkatiba) 76 34n, l 7 l n
94, 162 BadgeT S4 Bağçe 294
Azaryan, lstepannos Badmagan Pank Üro Bağdasar (tercüman) 63
(Katolik Başpatriği) S4, }amanagi 232 Bağdasar (Tıbir) 1 76,
211 Badmuıyun Abro Çelebii 5 , 1 7S
Azaryan, Mihran 1 62 232 Bağdat S3, 216, 263
Azaryan, Nubar 162 Badmuıyun Anıvıs 34n Bağdatlıyan, Karekin S7
Azerbaycan "Badmutyun Armaşu Bağlarbaşı (Üsküdar)
(Adırbadagan) 299 Tıbrevanki" 62n, 77, Ermeni Mezarlığı X, 20,
Aziz (Kırımlı, Bey) 53 Sln 22, 57, 125, 132, 134,
Aziz Polikarpes 3 1 3 Badmuıyun Esayan 137, 1 39, 1 4 1 , 1 59n,
Azizli köyü (Osmaniye) Varjarani l S95-l 945 19S, 20S
294 Hisnamya Hişadaragan Bahçecik 94, 162
A:ıkabadum 69n 21 l n Bahçekapı 4S, 91
"Azkayin Badmuıyun Hamarod 400 Bahçeköy 126
Sahmanatrutyun" 1 6n D�a Osmanısoıs Bahriye Matbaası l SSn
A:ıkaser 206, 2 1 1 n Takaooratsın 5, Sn, 2 3 1 , Bahriye Nezareti 5 3 , 1 26
Aznavor(yan) ailesi 133 23Sn
Bahşi 167
Aznavoryan, Tavit 133 Badmuıyun Hay Gesaryo
"Bakır Üzerine Çiçek
93n, 144n, 149 , 1 66n,
Aznavuryan, Garabed 123 Sepeti Planşı" 2 1 S
16Sn, 1 70n, 1S4n
A:ııarar S4, 94 Bakırköy (Makriköy) 92,
Badmuryun Hay
Azzor 297 94, 95, 1 19
T:ıaynakruıyan l OS
Bakırköy Dokuma
Badmuıyun Hayoıs Sn,
B Fabrikası 126
34n, 1 59n, 222n, 232,
Baba Kiro 1 67 Bakkalyan, Aram 201
3lln
"Babasının Portresi" 200 Bakkalyan, lstepan 202
Badmuıyun Hrragitman
Babıali 13, l 7n, 23, 2S, 3 1 , Gosdanınubolso ( 1 660 Baku petrolleri 3S
4S, 20S, 209, 325 D�o) 4, 7n, Sn, 1 6n, Bal (ressam) 2 1 5
Babıali baskını 2 S 167n, 23Sn Balat 1 , 1 1 1 , 1 1 2, 134,
Babıali Harici Muhaberat Badmuıyun Isdanbolo 5 165, 166, 168, 169,
Kalemi Müdürlüğü 276 Badmuıyun Khalipyan 169n, 1 75, 1 77 , 1 7S,
Babıali İstatistik Usumnaranin l S58- l 87 l 180, 182, 209, 225, 22S,
Komisyonu 28 240 256
Babıali Tercüme Odası 44 Badmuryun Martgayin "Balatlı Kevork'a Göre
Babülmusa köyü 2 1 6 Badtıasdman 5 5 Edime Vak'ası" 96
Bachelet, Th. 32S Badmuryun Osmanyan Balents, Boğos 1 1 1
Bacque-Grammont, Jean- Beduıyan 239, 26ln Balıklı Ermeni Mezarlığı X,
Louis 224, 225 Badmuryun Osmanyanıs 3, 4, S, 19, 50, 123, 146,
Badarakadedr 322 244 1 47 , 1 65 , 1 68, 1 74, 23 1 ,
Bade 2 1 4 Badmuıyun Sepasdio 34n 326
Bademlik (Bursa) 3 1 0 Badmuıyun Surp Pırgçi "Balıklı Ermeni Mezarlığı
Badganyan (Patkanyan), Hi11anıanoısin Hayoıs Kitabeleri" 166n, 16Sn
Serovpe (bkz. 1 23n Balıkpazarı (Bursa) 307
Minasipyan, Serovpe) Badmuıyun Yepesosi Surp Bali (Belen) köyü (Maraş)
Badganyan, Kapriyel ]oğowyn 67 1 24
(Papaz) 76 Badmuıyun Yerusağ'emi Bali (Malkoçoğlu, Bey)
Badganyan, Mikayel 76 34n, 169n 260, 261
333
Bali ( Kalfa) 1 66 Banoletti (Dr.) 5 4 Belgrad Sefarethanesi 2 5
Bali (Merametçi, Kalfa) Basmacılar 283, 285 Belgradcık köyü 263
1 25, 1 26 Basmaciyan, Garabed 1 74 Beli (bkz. Billeli)
Bali (Usta) 167 Basmaciyan ( Basmadjian), Bellini ailesi 1 85
Baliyan, Aram 222 Kapriyel 1 84n, 204 Bellini, Gentile 1 85 - 1 87
Baliyan, Dırtad (Piskopos) Basmaciyan, Verjin 1 1 8, Bellini, Giovanni 185
1 16, 232 204 Bellini, Jacopo 185
Balkan Savaşı 28, 50, 54, Bassano 2, 12, 14, 1 75 Benardette, Geri 195
1 19 Baıılı�ma Döneminde Türk Benardette, Jinet 195
Balkanlar 1 12 Resim San'aıı , 1 700-1 850 Bengzade 307
Balkapan Han 7 46n, 1 80, 1 84n, 2 1 2n &n l..eil 101
Baltazaryan, Ôugas 324 Batum 299 Benliyan Operet
Balyan ailesi IX, 42, 1 24- Batur, Afife 136n Kumpanyası 1 1 2
1 26, 136, 145n, 156 Batur, Selçuk 1 55, 1 59n Benliyan, Arşag 105, 1 1 2
Balyan Kertasdanı 145n Baudin (kitapçı) 193 Benliyan, Rozali 1 1 2
Balyan, Agop 106, 1 26 Bauer, Marius 226 Benliyan, Serovpe 98
Balyan, Bali (Kalfa) 1 24 Bavyera 2 1 4 Berberyan Mektebi 33, 50,
Balyan, Garabed (Amira) Bayard 208 1 29, 200, 202
1 23, 1 26, 137-139, 143, Baybun (Papert) 1 24, 169, Berberyan, Avedis 1 40,
209 297 144n, 1 45n, 1 56, 1 59n,
Balyan, Krikor (Amira) Bayezid 1 2 4 1 , 244, 249 220, 222n, 305 , 3 l ln
5 1 , 1 23, 1 25 , 1 26, 137- Bayezid il 234, 236, 237, Berberyan, Nişan 246
1 4 1 , 152, 1 5 6, 160 242, 244, 249, 257, 260 Berberyan, Reteos 33,
Balyan, Levon 1 26 Bayezid (eyalet) 297 200
Balyan, Makar 1 24 Bayrak, Orhan 1 5 5 , 1 59n Bertin 59, 1 6 1 , 187, 2 5 1
Balyan, Minas (Kalfa) 1 24 Bayram (Hacı) 270 Bertin Kongresi 2 5 1
Balyan, Nigoğos (Bey) Bayram (Paşa) 1 69 Bem 250
1 26, 139, 145n "Bayram" 192 Bemecke Kütüphanesi 1 73
Balyan, Sarkis 1 26 Bebek 1 53 Besarabya 240
Balyan, Senekerim 1 26 Bechetti, Enrico 207 Besni ( Behesni) 298
Balyan, Simon 1 26 Bedanyan, Harutyun BeŞiktaş 1 26, 1 4 1 , 143 ,
Balyan, Sopya (Sofya) 1 4 1 (Tıbir) 1 79, 180 190, 202, 207, 209, 2 1 1
Bandırma 38, 62, 3 10 Bedesten (İzmir) 3 14 Beşiktaş ( Dolmabahçe)
Bandırma vapuru 2 77 Bedevyan, Armenak IX, Sarayı 53, 1 39, 1 60, 206
Baptiste, Jean 1 86 7 1 , 72 Beşiktaşlıyan, Nişan 100,
Baraz, Mehmed Rebii Bedros (kasacı, Ağa) 78 103, 105
Hatemi 1 46, 146n Bedros (ressam) 1 75 Beşpınar, Kamil 3 1 1
"Barborini ve Montani Bedros köyü (Koçhisar) 22 Beyatlı, Yahya Kemal 22 7
Tarafından Çizilen, Beethoven 107 Beyazıt (semt) 1 10, 199,
Osmanlı Sergisi'nin Behesni (bkz. Besni) 22 1 , 326
Planları, Kesitleri ve Bekker l 253 Beyazıt Yangın Kulesi 1 26
Cephe Projeleri" 2 1 7 "Bekleyiş" 189 Beydilli, Kemal l 10
Bargiri ( Pergri ) 297 Belçika 2 14 Beykoz 1 1 1
Barkhal 297 Belediye Konservatuvarı Beyler(yan), lstepan 1 29
Barok 148, 1 52, 1 55, 161 43 Beylerbeyi 1 46- 1 48
Baronikyan, Melkon 143 Belen (bkz. Bali) Beylerbeyi Sarayı 1 26, 1 39,
Baronyan, Hagop 45, 102, Belgrad 13, 258, 262n, 144, 203
196n 263 Beyleroğlu Bahçesi 129
33 4
Beyleroğlu ( Beyleryan), " l 7 1 6 Yılı Varadin Harbi Boğosyan Mektebi (Bursa)
Agop 1 29 Hakkında Ermeni Harfli 306
Beyleryan ( Beyleroğlu) Türkçe Bir Destan" 227 Boğosyan, Yeprem 136,
ailesi ıx, l 29 Binemeciyan, Ağavni- 145n, 2 1 2n, 2 5 1 , 25 ln
Beyleryan, Aleksan l 29 Zabel (doğuşu Bohcalyan, Arisdages 2 1 2n
Beymen (mağaza) 188, 199 Çilingiryan) 98, 105 Boines-Varol, Marie-
Beymen Sergisi 188, 1 88n, Binemeciyan, Rupen 98 Christine 225
189, 194, 196, 1 96n, 203 "Bir Derviş Tarafından Bojaniç-Lukaç, Duşanka
Beynelmilel Hukuk Ruhların Çağırılması" 225
Kongresi 28 215 Bolbolci (bkz. Asdvadzadur
Beyoğlu 9- 15, 24, 25, 30, "Bir Ermeni Kaynağına Kalfa)
45, 50, 5 1 , 55, 58, 62, Göre Celali isyanları" 96 Bologna 23 1
63, 68, 76, 95, 104, l 1 2, "Bir Işık Doğuyor" 100 Bolşevikler 283, 286
1 75, 200-205, 207, 208, "Bir Türk Mahallesi Bonn 253
2 1 1 , 2 1 7, 222 Manzarası" 200 Boppe, Auguste 16n, l 75
"Beyoğlu Argosunda Birborum (bkz. Birecik) Bor 298
ltalyanca ve Grekçe Birecik (Bire, Birborum) Boratav, Penev Naili 225
Kökenli Sözcükler" 320 298 "Boris Bonça Tarafından
Beyoğlu Ermeni Birinci Dünya Savaşı 25, Çizilen, Bursa'daki
Mektepleri Yönetim 50, 54, 59, 62, 1 1 5 , 1 19, Abidelerin Planları,
Kurulu 29, 204 144, 226, 278, 278n, Kesitleri ve Cephe
Beyoğlu sergileri l 99 280, 283, 286, 29 1 , 292, Projeleri" 2 l 7
"Beyoğlu'nun Büyük 324 Bortoli, Anton 322
Yangını" 204 Bitlis ( Pağeş) 5 , 283, 290, Bosna 259
Beyrut 58, 103, 1 20, 2 5 l n, 297 Boston 292n
276, 279, 292n Biyografileriyle Enneniler IX Boucher, François 39
Beytüllahim 2 1 6 Bizans 5 , 30, 3 7 , 1 32, 1 6 1 , Bourgeois (ressam) 2 18
Bey:.ade Takımının 166, l 75, 233, 252-255, Boyadjian (fotoğrafçı) 220
Oıurdufu Bir Kibar Semt: 256, 274n, 275n, 328 Boynueğriyan, Boğos 22 l ,
Beylerbeyi l 46n Blatov, Atamov 284 223n
Beyzad, Hovhannes Umed Bodrum Hanı 7 Bozaciyan, Hagopos
209 Boduryan, Mıgırdiç 2 1 l n, (Rahip) 257, 3 1 8
Bezazyan Mektebi 94, 201 240, 246n, 303n Bozok 298
Bezciyan Mektebi 9 l , 92, Boğaryan, Norayr Brera Galerisi 187
97, 109, 201 , 203, 2 l l n ( Başpiskopos) 70n, Brezilya 2 l 4
Bezciyan, Harutyun (Kazaz 168n, 183n Brüksel 28
Anin Amira) 20, 2 1 , Boğaziçi 1 1 , 14, 143 , 1 46, Brüksel Sefarethanesi 3 l
45, 89, 90, 123, 137, 153, 1 76, 190, 206, 263, Buca 3 1 4
138, 143, 144 274n, 275n Budapeşte 134, 187, 232,
Bıranc 260 Boğazkesen Hisarı 258 263, 264
Bibliotheque Nationale Boğos (Mısırlı, Bey) 65 Budrun Kalesi 294
250 Boğos (mimar) 164 Buenos Aires l 1 5
Bidzak, Sarkis l 73 Boğos (yazıcı, Ağa) l 25 Buğdan 1 53, 260, 261
Bilecik 77 Boğos (Zakarya Kalfa'nın Buhara 283-286
Billeli (Beli) Boğazı 294 kardeşi) l 7 l Buhari 181
" 1 826 Yılı Hocapaşa Boğos Hovhannes 105 Bulgarlar 1 12
Yangını Hakkında Bir "Boğos Odyan'ın Ponresi" Bulgaristan l l l , l l 2
Destan" 197n 209 Burgaz su kemeri l l
335
Bursa X, 3, S7, 63, 77, 139, Camiliköy (Osmaniye) Cevahirciyan, Mağakya
164, 2 1 S , 22 1 , 229, 270, 294 Çelebi 3, ı s , 2 3 1 , 242,
304-3 1 1 Canikyan, Hovsep 66, 70n 2S7, 3 1 S
"Bursa'da, Sultan Mehmed Cannes 40, S7n, S9 Ceyhan 294, 29S
Çelebi'nin Mezarı Car Tampanagan i Sıkali Cezar, Mustafa 2 1 2n
Başında Dua" 21 S Mah Kerabadi" Ho"sep Cezayir 1 30
Burunhisar 260 Vartabedi Kınnızyan 87 Cezayir·i Bahr-i Sefid S8
Burunsuzyan, Hagop 104 Caranzo/Caranza, Ernest Cezayirliyan ailesi IX, 130
Burunsuzyan, Hovhannes de 2 19n Cezayirliyan, Mıgırdiç
104 Carbognano, Cosimo (Amira) 1 30, 1 23
Bükreş 2 1 1 n, 246n, 303n Comidas de (bkz. Cezayirliyan, Sarkis 1 30
"Büyücü Kadın" 203 Kömürciyan, Kozmas Cezayirliyan, Yeğya 1 30
Büyük Çarşı ( Bursa) 308 Gomidas) Cezire (bkz. Cizre)
Büyük Çarşı (İstanbul) 3 1 0 "Cardarabed Medzın "Champ de Mars
Büyük Errnenistan 296, Sinan" l 72n Park'ındaki İnşaatların
297, 299 Casa, Jean Michel 63 Desenleri" 2 1 6
Büyük Han (lzmir) 3 1 S Catalogue of ılıe Medie"al CIA 3 1 9
Büyük Kayağan Camii Annenian Manuscripts in Cıngıdıryan, Adrine 136
(Bursa) 308 ılıe Uniıed Sıates 183n Cıngıdıryan, Hagop 136
Büyük Mezarlık ( Bursa) Cato (Valerius, Katon) 66 Cıngıdıryan, Hulyane
310 Cedrenus, Georges 3 1 2 (Fulik) (doğuşu
Büyük Oruç 306, 3 1 1 n Celali İsyanları 1 , 42, 22S, Serveryan) 1 36, 142
Büyük Valide Han 7 228, 232 Cıngıdıryan, Mari 136, 287
Büyük Teferic 3 1 0 "Celalilerden Kaçan Cıngıdıryan, Meline 1 36
Büyükada S9, 1 62 Anadolu Halkının Geri Cihannüma (Katip Çelebi)
Büyükdere i l, 1 67, 263 Gönderilmesi" 96 33, 2S0, 296
Celalzade Mustafa 243 Cihannüma (Neşri) 242
c Celile (Hanım) 189 Cimin köyü (Erzincan)
Cabağçur 297 Cem (Sultan) 233-237, 302
Cadde-i Kebir 200-202, 2S8 Civanyan, Harutyun 203
204 Cem Saadi 233 Civanyan, Mıgırdiç 202
Calumeno, Orlando Carlo Cemal (Paşa) 284, 286 Civanyan, Rupen 109
x Cemaran Mektebi 2S, 1 38, Civelekyan, Dikran 87
Camcioğlu (Camcizade) 140, 141 Cizre (Cezire) 298
ailesi 63, 64 Cemase 298 Cizvitler (Jesuites) 6S,
Camcioğlu, Bedros (Piyer) Cemcemyan, Sahak 183, 3 1 4
67-69 (Rahip) 9, ıo, 13, ı s , Clement X I (Papa) 327
Camcioğlu, Garabed 1 7n College de France 2 7
(Papaz) 64 Cemiyet·i Tıbbiye-i Coltelini, Louis 1 1
Camcioğlu, Hagop 64-69, Şahane SO-S3 Comaro (Kraliçe) 1 87
69n Cenanyan Koleji (Konya) Corpus Scriptorum Historiae
Camcioğlu, lstepan 67, 68 278 B:yıantinae 2S3
Camcioğlu, Mıgırdiç Cenanyan, Harutyun 278 Correr Müzesi 187
(Papaz) 64 Cenevre S2, 208 Coşar, Ömer Sami 3Sn
Camcioğlu, Yeğya 64, 67 Cengiz Han 28S Cournaut (çevirmen) 1 83
Camciyan, Garabed 1 18, Cenova 2S3 Csele Irmağı 266n
204 Ceride-i Bahriye l88n Cuinet, Vitali 164, 1 7 l n
Camilerimiz l S9n Cerrahyan, Mihran 109 Culamerk (bkz. Hakkari)
336
Cumhuriyet 60, 226, 3 19 Çayyan, Elyas 5 1 Çobanyan, Yervant 99
Cumhuriyet 85, 282 "Çelebizade" 243 Çoker, Fahri 1 88n
Cumhuriyet Dergi 1 6n, 1 7n Çemberlitaş 7 Çokya 260
Cünayit Han 284 Çemişgezek (Çımışgadzak) "Çöven Bitkisi" 1 89
Cyclopedia ofMissions 289, 297, 302n Çubuklu 145n
292n Çengiler (Şengüler) köyü Çuhacıyan, Dikran 1 0 1 ,
(İzmit) 50 102, 1 08, 1 1 2
ç Çerazi 105 Çukasızyan, Papken 233
Çağan Kışlası 285, 286 Çerkesler 293 Çulamark (bkz. Hakkari)
Çağatay, Neşet 1 6 l n Çerme, Tomas 63 Çulhayan, Krikor 109
Çağlayan Kasrı 1 26 Çermik (Çermuk)
Çakçakyan, Manuel 297 D
(Rahip) 322 Çervati, Rafayel 45n, D'Alessio, E. Dalleggio 1 l ,
Çakıryan, Toros 295 2 1 2n 1 4, 16n, 1 7n
Çakmak köyü 106 "Çeşme Başında Aşk" 204 D'Ohsson, lknadios
Çakmakçılar Yokuşu 92, Çıfıt Kapısı 274n Mouradja 42, 1 78, 1 8 1 ,
1 10 Çımışgadzak (bkz. 184n, 242
Çamçiyan, Mikayel Çemişgezek) Da Fabriano, Gentile 185
(Rahip) 6, Sn, 34n, 95, "Çıplak Kadın" 203 Dacik 275n
232, 325 Çırağan Sarayı 45, 1 26, Dadyan ailesi IX, 42, 127,
Çamçiyants, Hagop 1 40, 203 1 28, 1 39, 145n, 25 1 ,
(Rahip) 153 Çırakyan, Takvor 2 2 1 25ln
Çamlıca 2 76 "Çiçekli Natürmort" 195 Dadyan Ailesi'nin Osmanlı
Çamlıca ( Bursa) 3 10 Çifte Saraylar 1 26 Toplum, Ekonomi ve
Çamlıca Fotoğrafhanesi Çilciyan, Vağarşag 2 1 3 Siyaset Hayatındaki Rolü
221 Çilingiryan, Ağavni-Zabel 292n
Çanakkale Harbi 287 (bkz. Binemeciyan, Dadyan Kertasdanı 1 45n,
Çankaya Köşkü 203 Ağavni-Zabel) 25ln
Çapa Hastanesi 1 20 Çin 2 14, 235, 296 (Dadyan), Arakel (Hacı)
Çaprasdcıyan, Karekin 104 "Çingene" 195 127
Çaprasdciyan, Mikayel "Çingenelerin Molası" 2 1 5 Dadyan, Arakel
( Büyük Çaprasd) 98 Çinili Hamam 1 66 ( Barutcubaşı, Bey) 1 40,
Çarazlıyan, Kevork 1 23 "Çivi Yazılı Kitabeler" 251
Çarçaranats (Diken) 216 (Dadyan) , Arutyun (Hacı)
Manastırı (Erzincan) Çizgen, Gültekin 2 1 9 1 27
301 Çobanyan amiralar IX, 1 3 1 (Dadyan) , Beroz 1 2 7
Çardak 293 Çobanyan, Arşag IX, 85, (Dadyan), Boroz 1 2 7
Çardaklıköyü (Erzincan) 131 (Dadyan), Dad Arakel 1 27
302 Çobanyan, Artin (Hacı) ( Dadyan), Konstantin 1 2 7
Çardaksu 303n 131 ( Dadyan), Mıgırdiç 1 2 7
Çark(çıyan), Y. Gomidas Çobanyan, Arutyun (Dadyan), Mihrtad 1 27
(Rahip) 1 7n, 42 , 46n, (Hacı) 1 3 1 (Dadyan) , Nigoğos
2 1 2n, 292n Çobanyan, Boğos 1 3 1 (Amira) 1 28
Çarsancak ( Çeharsancak, Çobanyan, Hagop 3 1 (Dadyan), Nigoğos (Hacı,
Karayr) 297 Çobanyan, Jirayr 99 Amira) 1 27
Çatalca 272 Çobanyan, Krikor 97-99 ( Dadyan), Simon 127
Çatladıkapı 7 Çobanyan, Mardiros 1 3 1 (Dadyan), Vahram 1 2 7
Çaykovski 107 Çobanyan, Vahram 99 (Dadyan), Zad 127
337
Dadyan, Arakel Sisak Darülelhan 43 "Deniz Manzarası" 2 1S
(Bey) ı 28 Darülfünun 32, 44, 204, Deniz Müzesi ve Arşivi
Dadyan, Artin ( Paşa) ı 28 20S , 209, 2 ı0, 280 Mektubt ve. Şüra-yı
Dadyan, Boğos Darüşşafaka Cemiyeti ı 9S Bahri dosyaları ı88n
(Barutcubaşı, Bey) ı 23, "Dasnıinnerort Taru "Deniz Üzerinde Sabah"
1 28, 139, 2 S l , 290 Sultannerun Hay 202
Dadyan, Boğos (Miralay, Manranıgariçnerı" 4Sn deprem (Ağrı, ı 840) 3 1 7
Bey) ı 28 Davis, Edwin John 293, ( Bursa, ı8SS ) 304-310
Dadyan, Dad Arakel 294, 29Sn (Erzincan) 296
(Amira) 127, 128 Davud (Hz. ) 232 ( lzmir, ı 80) 3 1 2
Dadyan, Dtrtad ( Bey) 1 28 Davud (Efendi) 6 ı (lzmir, 1 02 S ) 3 ı 2
Dadyan, Diran ( Bey) 1 28 "Davud Peygamber'in (lzmir, ı048) 3 ı 2
Dadyan, Herika 2S ı Mezmurları" 6 (lzmir, ı 6S4) 3 ı 2
Dadyan, Hovhannes Davullu Camii 308 (lzmir, ı 688) 3 1 2 , 3 13,
( Barutçubaşı, Bey) 1 23, Davut (Tavit, Koca, 3 1 S , 3 ı6
ı 28, 139, 1 40 mimar) ı67 (lzmir, l 723 ) 3 ı S
Dadyan, Krikor Mihran "Davut Peygamber'in ( lzmir, ı 739) 3 ı s
(Bey) ı 28 Portresi" 209 (lzmir, 1 778) 3 13, 3 ı S
Dadyan, Mıgırdiç (Bey) Davutpaşa Kışlası ı 26 (lzmir, ı 80 l ) 3 ı 6
1 28, 290 Dayyan, Ôevont (Rahip) (lzmir, 1 846) 3 1 6
Dadyan, Nerses Hosrov 10, 16n, 1 7n, 1 S3 (lzmir, ı8SO) 3 1 6
(Bey) ı 28 De Caranzo 22 l ( lzmir, 1883 ) 3 1 6
Dadyan, Simon (Amira) De Couze, Boulay 3 ı 7 (lzmir, ı 928) 3 ı6
ı 28 De Ferriol (Marquis) ıs, Der-Andreasyan, Hrand
Dadyan, Simon (Bey) 1 28 63-6S IX, ı , 2, S, 1 6n, 94-96,
Dadyan, Simon (Bey, De la Jonquiere, A. 292n ı62, 228, 23 ı , 302n
Mühendis) ı 28 De la Motraye, Aubry ı s Der-Andreasyan, Jenya
Dadyan, Tateos 128 "De l'Assistance 9S
Dadyan, Tovmas 1 28 Obstetricale a Der-Andreasyan, Mihran
Dadyan, Vahram (Bey) Constantinople" SS 94, 1 62
ı 28 De Launay (ressam) 2 ı S , Der-Andreasyan, Şake
"Dafne" 208 216 (doğuşu Mehteryan) 9S
Dağavaryan, Nazaret ı 70n De Montperot, Dubois 3 l 7 Der-Andreasyan, Yeğisapet
Daire-i Umur-ı Sıhhiye S4 Dedeyan, Kalust (Talaslı, (doğuşu Azaryan) 94,
Dalloz, Victor 60 Aşık, Sıvacı) 287, 288 162
"Dama Çıkma" 43 Dedeyan, Karekin 287, Der-Andreasyan, Yervant
Danieli-Camozzi, L. 1 89 288 94
Danimarka 2 l 4 Defterdar Sahilsarayı 1 26 Der-Bedrosyan, Levon 29 ı
Danişmend, lsmail Hami Degor (bkz. Digor) Der-Boğosyan, Bedros 286
27Sn "Değirmencinin Kızı" 4S Der-Hovhannesyan,
"Dansöz" 203 "Değişen Kütüphane Kevork (Balatlı, Tıbir)
Darekrutyun 6 Anlayışı ve Münif Paşa" 242
Darende (Derende) 298 224 Derevank (Derevenk,
Darphane 89, 1 26, 147, Dejazet Tiyatrosu 4S Muncusun) köyü
ı 76, ı 79, 207 Demiryan, Raffi 183 (Kayseri) S7, 1 2S, 137,
Darrier ( Prof. ) 62 Denikin 286 1 S9n, 16S
Darson (bkz. Tarsus) Derıi:ı Kuwetleri "Dergehname" 226
Darülbedayi 1 13 Komuıanlıfı Dergisi 188n Der-Hovhannes ( Papaz) 2
338
Der-lstepannosyan, Bedros Dickson (Dr.) 54 Doğu Halkları Kongresi
(Rahip) 3 1 0 Dictionaire Abreege 284
Der-Mikayelyan, Nubar 7 1 Français-Turc 73n "Doğumunun 350. Yılında
Der-Minasyan, Vahan Dictionaire General de Eremya Çelebi
(Rahip) 190 Biographie et d'Histoire Kömürciyan" 16n
Deroyents, Hovhannes 26, 328 Dolmabahçe 288
27, 108, 141 Didob ( ressam) 216 Dolmabahçe Sarayı 1 26,
Dersim (Dujik) 297 Die Moschee Nuruosmani-ye 1 38, 1 39, 203, 288
Dersim Dağı 301 in lstanbul 161 Don 283, 286
Derviş Hanı (İzmir) 3 1 5 Diehl, Charles 253 Donanma Mecmuası 188n
"Dervişler" 1 92, 1 93 Digor (Degor) Kilisesi 1 63 Dosp (bkz. Van)
"Des Nevralgies "Diken Taçlı Hazreti Dotorski, Aleksandr 283
Congestives" 5 1 İsa'nın Ponresi" 209 Döğüncü (Doyunci,
Description de l'Orient 3 16n Dikran Civelekyan Döğenci, Döğüncü,
Descri:ıione topografica dello Matbaası 87 Dugunciyan,
stato presence di Dil Oğlanları Okulu 68 Dügüncıyan, Dügünci,
Costantinopoli 2, 1 2 , 14, Dilaçar, Agop (bkz. Düğenci, Düğüncü,
68, 1 75 Manayan, Agop) Düğüncüyan) (Sarıoğlu)
Desen ve Resim Dildilyan, K. K. 222 (Kalfa, Kayserili) 6, 1 49,
Akademisi 203 Dilman, Karni 195 1 50, 1 65 , 1 67, 1 72n,
"Desenler" 2 1 6 Dilman, Zekiye 195 232
Deşta 260 Diradur (Mimar) 1 64 Dölen, Emre 162
Deterding, Henri 38 Diran (kral) 301 , 303n Dördüncü Ordu 286
Dethier, Charles 21 7 Diranyan, Sarkis 199, 203 "Dr. Roben Anhegger ve
Deutsch-Annenische Diratsuyan, Melkon 206, İstanbul Türk-Alman
Sprachlehre 74 21 1 Kültür Merkezi" 224
Dem: Ans de Guerre it "Direklerarası Ramazan Dr. Şiendan 101
Constantinop/e 291 Piyasası" 97 Drakul (Bey) 259
Devlet Arşivi 156, 1 65 Direktif 60 Dramatik Tıyatro
Devlet Şurası 21 1 Diruhitsa 1 50 Kumpanyası 98
Devletyan, Hovhannes "Divan Edebiyatında Dresden 59
1 75 Şehirler" 225 Droz, Joseph 240
Devletyan-Jamgoçyan, Divanhane 126 Duchateau, Jean François
Alis 208 Divan-ı Asaf 158 68
Devrişli (Devrişbeli) 294 Divan-ı Harp 284 Dufour, G. H. Dufour 52
Deynau 283 Divan-ı HümayQn 1 57, Duhani, Said Naum 25
Deyr-i Zor 292 158 Dujik (bkz. Dersim)
Dezobry, Ch. 328 Divan-ı Muhasebat 1 75 Dunant, Henri 52
Dınbıli (Dındıli) Künleri Divit Matbaası 224 "Duvardaki Kan" 1 90
299, 302n Divriği (Divrik) 19, 3 1 , 33, Duvemois, Henri 96
Dınad (mimar) 1 64 75, 132, 1 66, 298 Dünbeki Tuzla 261
Di Ludolf, Guglielmo Diyadin 297 Dünden Bugüne lstanbul
1 1-13 Diyarbakır (Amid) 290, Ansiklopedisi 42n, 1 23n,
Di Parigi, Giacimo 297 162
Francesco 1 5 Di-ye:ıeragan Daretsu-yts 290 Düstur 60
Diakonesler Okulları Doğancılar (Üsküdar) 1 98 Düyun-ı Umumiye 58, 59,
216 Doğru, Mecit 3 1 7 134
Dib u Dar X, 11 1 Doğu Dilleri Okulu 63 Düz, Ayda 1 13
339
Düzyan ailesi 42, S9 Ekserciyan, Hımayak 34n, Ergani 1 74
Düzyan, Garabed (Bey) 35n, 2 1 2n Erhan, Kemal 195
139 Ekserciyan, Telemak 200, Erivan Sn, 34n, 71, S l n,
Düzyan, Hagop (Bey) 1 39 203 S7n, 1 00, 1 14, 164, 20S,
Düzyan, Hovhannes Ekşiyan 104, 105 2 10, 2 1 2n, 223n, 23 1 -
(Çelebi, Darphane Elbistan ( Albistan) 29S 233, 23Sn, 246n, 2S2,
Emini) 20 Elçiler Kongresi (Londra) 2S6, 302n, 3 1 6n, 3 1 9n,
Dvorjak 107 290 322
Dzağkarar, Margos Eleşkirt (Alaşkerd, Erivan Devlet Elyazmalar
(Mağakya) 4, S Vağarşagert, Pakrevant) Kütüphanesi
Dzerunyan, Hagop 99 297 (Madenataran) 1 74, 256
Dzımıntav (bkz. Zamanti) Elias (llyas) 242 Erivan Devlet Sanat
Dzırazadik 1 69 Elifba (ABC) Kulübü 54, Galerisi 20S
202, 205, 207, 2 10 Eriza (bkz. Erzincan)
E "Elle Renklendirilmiş Ermenek (Ermenak) 260,
Echos d'Orienı 16n Planşlar Albümü" 2 1 6 29S
Ecole des Sciences Elmok, Filip 201 "Ermeni Alfabesiyle
Politiques 27 Emin (Hacı, Bey) SS, 91 Türkçe" Sn
Eçmiyadzin 3-6, 5S, 67, 6S, Eminönü 39, 200, 266, Ermeni Genel Hayırsever
72, 109, 1 10, 1 47, 1 67, 274n Kurumu 30, 39
1 7S, 1S3n, 230, 233, Emiroğlu, Kudret 320 Ermeni Güzel Sanatlar
240, 305, 31 l n Emirze (Bey) 259 Cemiyeti 205
Eçmi:yadvn 1S3n Emmanuelyan, Boğos S4 Ermeni harfleri X
Eçmiyadzin Katedrali 39, Emniyet Sandığı 9 1 Ermeni harfli Türkçe X, 4,
1 63 Enciclopedia lıaliana 1S4n, 65, 66, SO, SS, 9 1 , 93,
Edhem ( Paşa) 2 1 0 lSSn, 196n, 326 109, 1 1 5, 1 1 7, 1 20, 1 22,
Edhem, Halil 1 55, 1 59n Enez 25S 19S, 23 1 , 234, 236, 290,
Edime 3, 5S, 103, 1 46, Enfant.s de l..angue eı 3 1S, 324
1 4S, 229, 245, 254, 25S, Drogmans - Dil Olfanlan Ermeni Harfli Türkçe
267-270 ve Tercümanlar 63 Metinler IX
Edimekapı lSO, 19S Engeroslar (bkz. Macarlar) Ermeni Katolik Kilisesi
Edimekapı Ermeni Engürü (bkz. Ankara) (Bursa) 2 1 1
Mezarlığı X, 44, 1 7S, Enver (Paşa) X, 1 S9, 2S2, Ermeni Katolik
1 79 2S2n, 2S3-2SS Patrikhanesi S4
Efes Konsili 67 Eprikyan, Sukias 33, 35n, Ermeni Katolik
Eflak 259 1S3n, 3 1 7, 3 19n Patrikhanesi Ruhani
Ege Denizi 275n Erciş (Arceş) 209, 297 Meclisi S4
Egil (Agıl) 297 Ereğli 259 Ermeni Katolik Başpisko-
Eğin (Kemaliye) 2, 19, 23, Erem:ya Çelebi Kömürci:yan posluğu (Sakızağacı) 2 1 1
34n, 36, 66, 67, 70n, Sn, 1 6Sn, IS4n Ermeni Katolikler 2 1 9n
123, 1 27, 130- 1 32, lSS, Erem:ya Çelebi Kömürjian's "Ermeni Mesai-i ilmiyesi:
29S Amıeno-Turkish Poem, Venedik'te 'Saint Lazare'
"Eğitimci Reteos The JewiJh Bride 232 Dervişler Akademisi"
Berberyan'ın Portresi" "Eremya Çelebi'nin 321n
200 Yangınlar Tarihi" 96 Ermeni Mezarlığı (Bursa)
Eğriboz 259, 273 Eren Yayınları 9n, !Sn, 6S, 3 10
Ekmekçibaşı Sokağı 94n Ermeni Mezarlığı (Kayseri)
(Üsküdar) 33 Erez, Selçuk 1 6n, l 7n S9, 90
3 40
Ermeni Milleti 157, 1 65 , 168, 1 73n, Esayan Mektebi 200, 20 1 ,
Nizamnamesi 48 1 74, 1 78, 1 79, 1 88, 190, 2lln
Ermeni Milli Delegasyonu 197, 202, 209, 2 13, 220, Esayan, Araksi 40
28 22 1 , 229, 23 1 , 236, 237, Esayan, Hovhannes 40
"Ermeni Mimarlar Listesi" 238n, 240, 24 1 , 244- Esayan, Kevork 40
1 68n 246, 248, 250, 25ln, Esayan, Mıgırdiç 40, 1 29
Ermeni Patrikhanesi 252, 256, 257, 26ln, Esayan, Mikayel 40
(İstanbul) 3, 19, 23, 30, 262, 267, 274n, 276, Esayan, Rita 40
3 1 , 4 1 , 5 7n, 60, 77, 86, 282, 290, 292n, 293,
Esayan, Şavarş 204
97, 108, 1 1 5 , 1 16, 1 23, 297-299, 302, 304, 3 1 5 ,
Esayan, Vahan 40
147, 1 76, 204, 209, 229, 3 1 8, 320, 322-324, 326-
Esayi ( Kayserili, ressam)
245, 247, 266, 290, 304, 328
l 74, l 76, 1 78, 1 79
305 Ermeniler (hemen her
Eskihisar 2 70
Ermeni Patrikhanesi Adli sayfada)
Estonya 3 1 7
Heyeti 59 Ermenilerin Birleşik
Eşref ( Efendi) 54
Ermeni Patrikhanesi Arşivi Cemiyetleri 56
Eşrefzade (Eşrefoğlu,
89, 90, 97, 1 1 1 , 1 16, Ermenilerin Tedrisat
Efendi) 270, 273, 274n,
149, 1 66n, 168n, 197, Heyeti (Bahçecik) 94
275n
198, 2 1 2n Ermenistan X, 147, 1 50,
1 70n, 284, 29 1 , 296, Etap Oteli 3 1
Ermeni Patrikhanesi
297, 300, 303n, 3 1 8 "Etude clinique sur les
iktisat Heyeti 29
Ermenistan ilimler abces du foie, la lithiase
Ermeni Patrikhanesi
Akademisi Şarkiyat biliaire et sur les
Merkez idare Kurulu 59
Enstitüsü 5, 233 splenomegalies" 52
Ermeni Patrikhanesi
Ermenistan ilimler Eıude sur Smyme 3 l 2,
meclisleri 24, 29, 30, 32,
Akademisi Tarih 3 1 6n
48, 54, 92, 134, 135,
Enstitüsü 5 Everek l 19
140, 305
Ermeşe 77 Evripos 275
Ermeni Patrikhanesi
Nizamnamesi 5 l Enuğrul (gemi) 1 88n, 1 89 Exposiıion UnitJerselle de
Ermeni Patrikhanesi ErıujtTul Fırkateyni Faciası 1 867 a Paris-Caıalogue
Tedrisat Heyeti 26, 29, 1 88n general publie par la
"Enuğrul ve Refah Commission lmp&ial-
203
Faciaları ve Şehitlerim- Oeuvres d'Arı 2 1 2n, 2 1 4
"Ermeni Seyyahı Polonyalı
Simeon'un iz" 188n Eynatyan (Koca) 107
Seyahatnamesi, "Enuğrul'un Zıya-ı Fecii" Eyüp 104, 1 26
1608- 1 6 1 9" 96 1 88n "Eyüp Sebili" 2 1 6
Ermeni Sörlerinin Erzınga (bkz. Erzincan)
Manastırı (Garpi köyü) Erzincan (Yezınga, Eriza, F
230 Erzınga, Yegeğyats) X, 1 , F. Pichon Cotillon
"Ermeni Tarihi" 6 22 1 , 296, 297, 299-302, Kitabevi 30
Ermeni vukuatı ( 1895- 302n, 303n Fabre, M. 3 1 3
1896) 1 l 1 , 1 16 Erzingatsi 302 Faik (Della Sudda, Paşa)
Ermenice IX, 4-6, 9, 10, Erziyan, Berç 125, 201 54
19, 30-33, 36, 38, 43, Erzurum 3, 30, 32, 84, 164, Fana! Mahallesi (bkz.
5 l , 56, 5 7n, 58, 64-66, 230, 283, 290, 297, 299, Fener)
7 1 -79, 84, 86, 94-97, 300, 321 Faroqhi, Suraiya 225
101, 102, 104, 108- 1 1 0, Esad (vakanüvis) 244 Farsça 2, 47, 75, 78, 84,
1 1 2, l 1 4, 1 1 6n, 136, Esayan (hayırsever) 2 l l 86, 229, 233, 242, 249-
137, 140- 1 42, 1 47, 1 56, Esayan (ressam) 204 25 1 , 254
341
Fatma (Sultan) 44, 20S, Foster, M. S4 Frenkyan ailesi l 14
206 Foti Kalfa (bkz. Frenkyan, Agop (Efendi)
"Fausto Zonaro" 1 89 Komnenos, Foti) 91
"Fausto Zonaro peintre de Francesco Bourlie Freres Assomptionistes S8
Sa Majeste Le Sultan" Matbaası I S Frunze, Mikhail 282, 286
189n Franco, Battista l 86 Fuad ( Paşa, Deli) 43
Fasulyeciyan, Baydzar IOS Françes (Frantzes), Fuzuli 82, 83, 8S-87
Fasulyeciyan, Tovmas IOS, Yeorgios (Giorgio) 2S2, Fuzuli 87n
ı 12, 1 13 2S3, 2S6
Fazıl (Efendi, tercüman) François 1 (Fransa Kralı) G
61 263 Gabriel, Serge 169, 1 69n
Felemenkçe 84 Franmason 2SO, 2S 1 Gabudikyan, Garabed
Felsefe 67 Fransa 1 l, IS, 2S, 28-30, (Ağa) 26S
Fendyan, Antranik S6 38, S7n, S8, S9, 6S, 69n, Gabudikyan, Partoğimeos
Fenek 297 1 22, 1 36, 206, 2 14, 237, ( Başpiskopos) 1 47
Fener (Fana!) l 7S, l 77, 248, 263, 3 1 S , 32S Gadar 1 68
1 80, 271 Fransalıay Darekirk 3Sn, Gadar (Gadarine) 1 49
"Fenerbahçe" 202 69n
Galata 1 2 , 20, 24, 29, 59,
Feodosya (bkz. Kefe) Fransız Akademisi 30, 43
67, 75 , 76, 92, 94, 104,
Ferdinand (V. Charles- Fransız Anadolu 162, 1 74- 1 77, 1 98, 204,
Quint'in kardeşi) 264 Araştırmaları Enstitüsü 220, 2 7 1 , 280, 321
Ferdinand iV (İki Sicilya 224
Galata Ermeni Milli
Kralı) 1 3 , I S Fransız Elçiliği 63
Kütüphanesi 6 7
Ferhad ( Paşa) 262 Fransız Konsoloshanesi Galata Köprüsü (Karaköy
Feridiye 200 (İzmir) 3 1 S
Köprüsü) 192, 220
Feridiye Sokağı 204, 220 Fransız Mektebi (Edime)
"Galata Köprüsü" 189
S8
Feriköy 12, 2 1 l , 2 1 7 Galatasaray 1 7 1 , 199, 201 ,
Fransız Sarayı 63
Fethi Ahmed ( Paşa, 213
Damat) 44 Fransız Tıyatrosu (İstan-
Galatasaray Mektebi
bul) 4S, 102
Fezleke 2SO, 2S 1 n (Mekteb-i Sultani) 2S,
Fransızca IX, 6, l l , 1 7n,
Fırat 127, 298-301 1 26, 1 80, 201 , 276
2S, 36, 38, 43, 49, S2,
"Fırtına" 1 89 Galatz 24
S4, SS, 63, 6S-67, 69n,
"Fırtınadan Önce Dalgalı Galiçya S9
72-7S, 78, 84, 86, 104,
Deniz" 202 Gallia Korosu 43
1 1 2-1 1 4, 94, lOS, 1 83,
"Fırtınaya Tutulan Galveston 99
18S, 197, 203, 208, 2 1 4,
Gemiler" 202 Gamsaragan, Alis SO, S2
22S, 240, 244, 276, 282,
Fıstıkağacı 2 76 3 1 2 , 3 1 8, 320, 324, 327, Garabed (Amira) 22, 139,
Fiat S5 328 1 40, 1 44
Figaro iUustre 1 89n "Fransızca-Türkçe ilk Garabed ( Diratsu,
Filarmoni Derneği 107 Sözlükler" 73, 73n, 7S, Kambur) 104
Filibe 2S8 7Sn Garabed (Kayserili) l 79
Filistin 1 5 Fransızlar 9 , 29; 40 , S9, 63, Garabed (Sivaslı, Piskopos,
"Five O'clock" 203 64, 68, 1 24, 200, 202, Patrik vekili) 3 1 0
Flandre 186 203, 2 1 S , 291, 3 1 2, 3 1 3- Garabed (Terzi Takvor'un
Flavius 2S4 3 1 5, 3 1 7 oğlu) l 7 5
Flemıning, Barbara 224, Franz Liszt Musiki Garabedyan Mektebi
225 Akademisi 134 (Üsküdar) 280
Floransa 190 Frenkler 63, 23S Garabedyan, Bedros 2 1 2n
342
Garmirvank Manastırı Gerger 298 Görsel Büyük Genel Kültür
(Ankara) 8 Gennaner, Semra 2 1 3 -2 1 7 Ansiklopedisi 16n, 266n
Gamier (ressam) 2 1 6 . Gennanik (bkz. Maraş) Görüp işittiklerim 35n
Garpi köyü 230 Gerome, Jean-Leon 203 Göyünç, Nejat 1 49, 1 49n,
Garzoni, Agostino 1 83 Getronagan Lisesi 24, 25, 1 50
Gasm (bkz. Kesme) 29, 59, 92, 94, 162, 201 , Gregoryen (Apostolik)
"Gasman" 36 203, 280 Ermeniler 1 9-2 1 , 75 , 77,
Gatogige Amakank 84 Gıdag Khaçelutyan Hisusi 291 , 326, 327
Gavur Dağları 294 Kırisdosi 5 Gregoryen (Apostolik)
Gayrimüslimler 1 46 Gıduts (Van) 19 Kilisesi 66, 1 50, 239
Gazali (Canberdi, Gırtut)'un Pıjışgagan Arvesdi Grigor (Aknerli) 95
Canberdi) 262n, 266n 79 Groppler (ressam) 2 1 6
Gazar (Koca) 48 , Gırunk 64 Guillemet, Pierre Desire
"Gazi Ahmed Muhtar Gigi 207 202, 203
Paşa'nın Şark Gilanents, Petros di Sarkis Gulielmus (Marquis) 15
Muharebesi'ndeki 95 Güdükyan, Mayreni
Zaferlerinden Altı Giragos (Arakel Kalfa'nın (doğuşu Şekerciyan) 1 1 5
Görünüm" 200 babası) t65, 166 "Gül Bağlayan Kadın" 203
Gebze 257 Giragos (Genceli) 95 "Gülabdan Tutan
Gedeon, Manuil 1 54 Girardin, Pierre 3 1 3 Delikanlı" 44
Gedikpaşa 90, 1 0 1 , 104, Giresun (Gerasonte) 299 Gülbenkyan ailesi 3 7, 38,
105, 1 1 5 , 209 Girit 5, 1 70, 232, 3 1 5 40, 41
Gedikpaşa Tıyatrosu 98, Gisgim 297 Gülbenkyan Hanı 38
106 Gizeh 7 1 , 72 Gülbenkyan Kütüphanesi
Gedikyan, Ardaşes 1 90 Glassen, Erika 225 (Kudüs) 39
Gediz Irmağı 3 1 5 Godur 251 Gülbenkyan Pavyonu 39
Geği (bkz. Kıği) 297 Goethe Enstitüsü 226 Gülbenkyan Vakfı 40, 41
Gelibolu 1 , 228, 233, 254, Golod, Hovhannes Gülbenkyan, Ağasi 3 7
259, 270, 2 7 1 (Patrik, Başpiskopos) 66, Gülbenkyan, Diruhi 40
Gence 303n 76 Gülbenkyan, Françoise 40
"Genç Dil Oğlanları veya Gomidas 1 67 Gülbenkyan, Georges 40
Ermeniler" 65 Goodwin, Godfrey 1 5 5 , Gülbenkyan, Haçadur 37
"Genç Kız Portresi" 2 1 6 1 59n Gülbenkyan, Harutyun 3 7
"Gensakragan: "Gosdantnubolso Hayerı Gülbenkyan, Hayganuş 40
Noradunkyan Kapriyel yev İrents Badriarknerı" Gülbenkyan, lstepan 60,
Efendi" 35n 16n, 34n, 56, 69n, 80n, 62n
"Gensakragan Noter 148n, 166n, 168n-1 70n Gülbenkyan, Kalust (Bey)
Hayots Masin" 1 6n, Gosdantyan, Kalust 324 ıx, 37, 37n, 39-40
46n, 1 72n Gotoğyan, Oskan 207 Gülbenkyan, Kamik 40
Gensakrakan Pararan 2 1 2n Govara (Kure) Kalesi 285n Gülbenkyan, Kevork 37
Gensakruı,un Harutyun Gögerçinlik (kale) 258 Gülbenkyan, Malvine 40
Bezciyani 34n Gökberk, Macit 224 Gülbenkyan, Nıvarc
Gensakrutyun Sarkis Gökdere (Bursa) 308 (doğuşu Esayan) 40
Arkyebisgobosi Sara/yan , Gökman, Muzaffer 266n Gülbenkyan, Nubar 40
1 698-1 773 8ln, 1 84n Göksu Kasrı 144 Gülbenkyan, Nubar-Sarkis
Gensakrutyunner 69n Gökyay, Orhan Şaik 225 40
Gensaveb 144n Göneralp, O. 7 1 , 7 1 n Gülbenkyan, Rita 40
Gerasonte (bkz. Giresun) Gönye (bkz. Ünye) Gülbenkyan, Roberto 40
344
Harbiye Mektebi 1 26, 264, Hasköy Ermeni Mezarlığı Hayk yev Konstanıinos 87
281 109, 1 3 1 Hayrabedler Kilisesi
Harbiye Nezareti 1 26 "Hasta Kadın" 189 ( Erzincan) 301
Harem 320 Haşet Kitabevi 2 1 9 Hayrabetyan, Hayk 282,
"Harem Onarımlarında Bir Hatemi, Hüsrev 73, 73n, 283
Rastlantı Sonucu Ortaya 74, 75, 75n Hayreddin ( Barbaros,
Çıkarılan Büyük Havuz" Hausleutner, W. O. 183 Paşa) 1 85
225 Hay Bıırperakan Mamuli Hayrenik 56
"Harem Parkının İçinde Mad.enakidur:yun 87n Hayri (Efendi) 109
Eğlence" 2 1 5 Hay Hanrakidak 2 1 1 n, Haysmawrk 165
Hariciye 24, 27, 42, 43, 47, 246n, 303n Haznedar Camii 227
1 42, 250 Hay Pıjışgagan Havıe-i Lügat 74
Hariciye Hi:cmeıinde Otu:ı: Amanalmıpanur:yun "(Hazreti İsa'nın) Haçtan
Sene 35n 168n İndirilmesi" 2 1 5
Harkank Hay Naluıdagin Hay Pusaşklıarhı 72 Hekimbaşı Çiftliği Köşkü
70n Hay yev Dz.akumov Hay 1 26
Harput (Karput, Kharpert, Pıj�kner, 1688-1 940 5 1 , Hekimyan, Sırapyon 105
Karpen) 162, 290, 297, 62, 8ln, 87n, 145n, Hekimyan, Zabel 98
298 2 1 2n Hellenistik 1 56
Harutyun (Diratsu, ressam) Hayodar Turkeren Kırkeri Hemşin ( Hamşen,
1 74 Mad.enakidur:yun 223n Hamameşen) 299
Harutyun ( Kuyumcu) 1 75 Hayasdani Goçnak 14 7 , Hepimize Bir Bayrak 26
Harutyun (Şirin Kalfa'nın 1 5 1 , 1 70n Heredot 323
oğlu) 1 70 Hayastan 142 Hereke Fabrikası 1 26
Harutyunyan, Hayat Tarih Mecmuası 83, Hesse 2 1 4
Hampartzum 1 62 103n, 1 13, 197n, 252n, "Heşt Bihişt" 242
Harutyunyan, Zaruhi 256, 293n Hıdır (Kalfa) 169
(doğuşu Azaryan) 162 Hayat Tarih ve Edebiyat Hıdiv Kasrı 145n
Harüramya Hopelyan Mecmuası 185n Hımayak (fotoğrafçı) 22 1
Bez.ciyan Mayr Varjarani Haydn 107 Hınçak 2 1 2n
1 830-1 930 21 i n Haygagan AtlJümerı Hınıs 297
Harüramya Hopelyan Mayr Püz.anıiayi Angman Hınkataryan Hişadagaran
Yege,fetsvo 1 7 1 n Masin 233 Samar:yo S. Kevork
Harürkısanıhinkamya Haygagan Gınaran Yege.fetsvo 2 l Zn
Hopelyan Perayi Surp (Kıbrıs) 7 1 Hınutyurık Agna 70n
Yerrortur:yun Yege.fetsvo Haygagan Nor Hıraçya (Madam) 1 0 1 ,
34n, 222n Madenakidur:yun 70n 106
Has, Can 195 Haygagan Sovedagan Hırahankık Ladineren
Hasan ( Abaza, Paşa) 1 69 Hanrakidaran 77, 78, 80, Keraganuıyan 87
Hasan (Kayserili, Ağa) 90 8 l n, 2 1 2n, 246n, 286, Hırimyan, Mıgırdiç
Hasan (Tıryaki, Paşa) 166 302n, 303n, 3 1 6n, 3 19n (Gatoğigos) 204
Hasan (Uzun ) 245, 259, Haygaran 1 70n Hıripsime (Arakel
260 Haygazyan Cemiyeti 32 Kalfa'nın zevcesi) 166
Hasanbegzade (müverrih) Haygazyan Mektebi (Paris) Hıristiyanlar 1 54n, 1 5 7,
242 240 1 64, 165, 1 75 , 1 8 1 , 254,
Hasankeyf ( Hısnıkiyf) 297 Hayga:ıyan Parkirk 322 3 1 ln
Hasköy 22, 5 1 , 58, 62, 9 1 , Hayk i Zımümiya yev i Hıristiyanlık 1 63, 264, 300
1 0 1 , 103, 104, 108, 1 40 Şırçagayits 3 16n Hırka-i Şerif Dairesi 142
345
Hırsızlar 101 HorenU Mooses'in Muhtasar Hovnanyan, Matteos
Hırvat 274 Tarihi 6 (Balatlı, Tıbir) 88
Hısnimansur 298 Horenyan Mektebi (Balat) Hovnatan (Şorotlu) 174
Hikaye-i Faris ve Vena 6, 209 Hovsep ( Başpiskopos) 1 7 1
9 1 , 232 Horenyan Mektebi Hovsep ( Kömürciyan'ın
Hilal-i Ahmer (Kızılay) (Narlıkapı) 200 torunu) 4, 18, 23 1
50, 52-54, 276, 277 Horezm Dağları 283 Hovsep İzmiryants
Hin Orer u Ayı Orerun Horizon 282 Edebiyat Ödülü 29, 92
Hay Medzadunnerı, Hoşab 297 ( Hovyan), Sarkis 130
1 550-1 870 1 23n Hotvadzaşark 62 Hovyan (Cezayirliyan),
Hindistan 48, 56, 206, Hovagim-Anna Manastırı Hovhannes (Ağa) 130
286, 296 (Tokat) 22 Hovyan, Diran (Bey) 1 3 1
Hindoğlu, Artin IX, 73, Hovdu 295 Hovyan, Hermine 1 3 1
73n, 74, 75 Hovhannes V ( Başpatrik) Hovyan, Nigoğos 220
Hintzk köyü (Erzurum) 321 302, 303n Hromkia-Huşamadyan 87n
Hirsch meselesi 28 Hovhannes (Amira) 139, Hromkla (bkz. Rumkale)
Hisar ( Bursa) 307, 308 140 Hugo, Victor 45
Hisardibi l, 2 , 1 74, 228, Hovhannes (Başpiskopos) Hukuk Mektebi 29, 58
229 22, 34n Hulitsa 1 65
Hisarlıyan, Aristakes Hovhannes (Der) 229 Hulyane 165
( Papaz) 108 Hovhannes (Derzinli) 6 Hunud (bkz. ispir)
Hisıoire de l' Empire Hovhannes (minyatürist) Hurdacıyan 1 05
Ottoman 292n 1 73 "Hurilerin Dansı" 193
Hişad.agaran 47, 56, 92, Hovhannes Huzur Kanunları (Codes
125, 1 56, 1 59n (Noradunkyanların d'audience) 60
Hişadaragan Hınkyag damadı) 23 "Hücum" 1 9 1 , 193
Hopelyani Surp Haç Hovhannes (Sivaslı, Hüdaverdi (Kalfa) 1 69
Yegeğetsvo Üsküdaru, Başpiskopos) 2 1 Hüdaverdiyan, Nigoğos
1 676- 1 926 34n, 35n, Hovhannes (Papaz) 7 (Topkapılı) 1 1 1
2 1 2n Hovhannes (lzmirli, Hüdzakhti Tem Baykar yev
Hitzel, Frederic 63 Piskopos) 64 Başdbanuıyun 5 1
Hizan (Khizan) 297 Hovhannes (Rahip) 327 Hükümet Konağı (Kayseri)
Hoca H� n 7 Hovhannes (Zakarya 117
Hocasar 1 79 Kalfa'nın oğlu) 1 7 1 Hünkar Kasrı
Hocayents köyü (Erzincan) Hovhannes Brusatsi ( Küçükçekmece) 1 26
1 , 228 Deroyenıs, 1 80 1 - 1 888 Hünkar Köşkü (lzmit)
Hocayev (Feyzullah) 284 35n 1 26
Hochhut, Pi� 1 6 1 Hovhannes Civan 202 Hünkar Köşkü (Yeşilköy)
Holas, Kevork 98 Hovhannesyan, Onnik 287 1 26
Hollanda(lılar) 2 1 4, 224, Hovhannesyants, Apkar Hünkarbeğendiyan,
314 106 Gobemik (Dr.) 56
Hollanda Arkeoloj i Hovhanyan ailesi 1 14 Hürriyet 32 1
Enstitüsü 1 72 n Hovhanyan, Garabed Hüseyin (Uzun, Efendi)
Horasanciyan, Mari (Hacı, Efendi) 1 1 9, 122 155
(doğuşu Serviçeıı, Hovhanyan, Gülzar 1 22 Hüseyin Çavuş (kadı) 165
Viçcnyan ) 2 1 0, 2 1 3 Hovivyan (Havyan) 1 3 1 Hüseyin Hilmi (Paşa) 28
Horasanciyan, tvlikayel Hovnanyan Mektebi Hüsnü (Bey) 53
(Dr., Efendi) 2 1 0 (Tekirdağ) 94 Hüsnü (Efendi) 61
346
1 İcadiye (Üsküdar) 1 46, İnebolu 2 76
lena Caddesi 39 202 "İneklerin Geçişi" 1 89
Ihlamur Kasrı 1 26 İçel ( İçeli, Savria) 298 İngiliz Sefarethanesi 54
lnıartlag Daretsuyts İdros 254 İngilizce IX, 47, 72, 78, 84,
(Oratsuyts) Alkııyin lerapolis 302n 225, 227, 232, 276, 282,
Hivantanotsi (Surp Pırgiç İftihar 54 289, 3 19, 323
Ermeni Hastanesi ikdam 62 lngiliz-Hollanda Petrol
Salnamesi) 16n, 34n, iki Çaw.şlar 101, 105 Şirketi 38
3Sn, 4Sn, 56, 62n, 69n, ikinci Dünya Savaşı 291 "İngiliz Konsolosluk
80n, 8 1 n, 87n, 1 48n, ikinci Meşrutiyet 27, 54, Raporlarına Göre 19.
166n, 184n, 2 1 2n 60, 202 Yüzyılın ikinci Yarısında
Irak 38, 39, 4 1 , 274n "İkinci Viyana Muhasarası Bursa" 304n
lrgant ( Bursa) 308 ve Müteakip Harplere lngilizler 1 5 , 39, 54, 2 77,
lrwin, James 3 19 Ait Orijinal Bir 284, 286, 294, 29Sn,
Isdanbolo Badmuryun 1 66n, Ermenice Kaynak" 96 304, 3 14, 3 1 5
1 71 n lkonomos, Konstantin İngiltere 1 1 , 30, 38, 4 1 , 47,
Isdorakruryun Hin 312, 313 1 86, 2 1 4
Hayasdanyats 303n "İlahi Söyleyen Dervişler" loannis I, Tzimiskes 302n
Isdtıerk Hin Temkeru 1 635- 1 89 lonik 156
1 900 2 1 2n İlhan, Nevzat 1 54 İpsala 258
lskevra Kalesi 29Sn "İlk Doğan" 189 İpsilantis, Komninos
lstepan (kemani) 182 "İlkbahar" 202 ( Athanasiu Komninu
lstepannos ( Panos, mimar) IUustraıed Polyglothic lpsilantu) 154
164 Dicdonary of Planı lran 28, 29, 39, 1 76, 2 1 4,
lstepanyan, H. A. 223n Names 7 1 235, 250, 25 1 , 26 l n,
lstepanyan, Kamik (Dr.) İlyas (ressam) 2 1 6 263, 2 76, 284, 297,
100, 1 0 1 , 204, 2 1 2n iman, Ümit ve Muhabbet 302n, 3 19, 323
lstepanyan, S. 1 22 101 lrize (bkz. Rize)
lstepanyan, Torkom 26 İmparatorluk Yüksek İsa (Hz. ) 5, 165, 1 75 , 200,
lstrati (ressam) 1 78, 1 80 Mahkemesi (Viyana) 73 204
Işıklar ( Bursa) 3 10 lmtaş (ittihadı Milli Türk lsa (Bey) 258
Anonim Şirketi) 195, İsa ( İshakbegoğlu, Beg)
ı 196n 261
lbrahim 1 244 İnançalp, M. Cevdet 3 2 1 , İsa ( Hasanbegoğlu, Beg)
İbrahim ( Büyük, Paşa) 269 32 l n, 322, 324 261
lbrahim ( Paşa) 249 ince Minareli Medrese lsaverdents, Hagopos 323
İbrahim ( Paşa) 273, 274, (Konya) 1 64 Isfahan 250
27Sn İncesu 298 İshak (Paşa) 258, 259
İbrahim ( Paşa) 245 "İnci İşçileri" 1 89 "İsi" 243
lbrahim ( Paşa, Mehmed İnciciyan, Ôugas Sn, 16, İskender ( Büyük) 6, 208,
Ali Paşa'nın oğlu) 7 7 16n, 33, 3Sn, 1 52, 1 54n, 235, 253, 284, 285
İbrahim (Sadrazam, Paşa) 1 76, 1 84n, 274, 275n, lskenderiye 260
86 296, 299, 302n İslam(iyet) 59, 200, 226,
İbrahim (Nevşehirli, İncil 57, 1 7 1 , 1 73, 268, 284, 285
Damat, Paşa) 1 70 269, 323 lslam Ansiklopedisi 165,
İbrahim ( Peçuyi/Peçevi, İnciso, Viviani 244 27Sn, 3 1 5 , 3 1 6n
Efendi) 243 /ncremenıa aıque Aulge İsmail ( Bey) 258
İbranice 2, 7, 229 Oıhomanicae 1 77 İsmail Hakkı (Bey) 29
347
İspanya 2, 1 1 , 1 2, 1 5 , 29, lstanbul Camileri (Öz) İstiklal Marşı 43
30, 2 1 4, 254 148n, 1 59n, 1 6 1 n İstiklal Savaşı 54, 276, 325
ispanya Elçiliği 1 2- l 4, lstanbul Camileri (Ülgen) İsveç 45, 67, 69, 2 1 4
1 7n, 1 75 1 59n İsveç Elçiliği 63, 65, 68
İspanyolca IX, 276 İstanbul Erkek Lisesi 200 İsviçre 52, 2 l 4, 250
İspir (Hunud) 297 "İstanbul Manzarası" 195, İsyan ( İskan) 297
İstanbul IX, X, l -7, 8n, 9- 201 İtalya 10- 1 2 , 1 4, 29, 42,
1 1 , 9n, 1 4, 15, 1 6n- 1 8n, İstanbul Radyosu 107 44, 76, 1 38, l 75, 1 8 1 ,
19-2 1 , 25-33 , 34n, 35n, İstanbul Salonu 208 1 87, 1 89, 195 , 202, 2 1 �
38, 42, 42n, 43, 45 , 45n, İstanbul Sergisi 2 13, 2 1 4 23 1 , 253-255, 323
46n, 47, 49, 50, 55, 56, İstanbul Şehir Orkestrası İtalyan Akademisi l 1
57n, 58, 62-65, 67-69, 107 İtalyanca IX, 2, 9, 10, 1 2-
69n, 73, 75- 77, 80n, lstanbul Tarihi 1 68n 14, l 7n, 68, 72, 75-80,
8ln, 84, 87, 87n, 88, 90- lstanbul Tarihi: 1 7. Asırda 84, l 75, 202, 240, 253,
94, 94n, 95, 96, 98- 104, lsr.anbul 8n, 1 8n, 94n 276, 322
106, 107n, 1 08-1 1 1 , "İstanbul Tekkelerine İtalyanlar 1 1 , 12, 1 7n, 76,
1 1 3- 1 1 5 , 1 1 7, 1 19, 120, Ait Bir Kaynak: 78, 1 85, 1 88-190, 253,
122, 1 23n, 1 24, 1 24n, Dergehn�me" 226 254, 290, 322, 326
125, 1 26n- l 28n, 130,
İstanbul Teknik İttihatçılar 284
l JOn, 1 3 1 , 1 3 l n, 132,
Üniversitesi, Mimarlık ITO Mimarlık Fakültesi
132n, 1 33, l33n, 134,
Tarihi ve Restorasyon Mimarlık Tarihi ve
136, 140- 1 42, 144n-
Enstitüsü 16 l Restorasyon Enstitüsü
1 46n, 147, 148n, 1 49,
İstanbul Teknik Bülteni 1 52n, 161
1 5 2 - 1 54, 1 54n, 1 56,
Üniversitesi Radyosu izahlı Osmanlı Tarihi
1 5 7, 1 59n, 1 6l n, 1 62-
107 Kronolojisi 2 75n
165, 166n, 1 67n, 168,
lstanbul Touriscique 152 İzmir X, 47, 133, 1 6 1 ,
169, 1 69n, l 70, l 7 1 ,
1 7 ln, 1 72n, 1 73-1 75, İstanbul Üniversitesi 126 1 70n, 206, 2 1 ln, 2 1 6,
l 77, l 79, 183, 183n, İstanbul Üniversitesi 220, 3 1 2-3 16, 3 16n,
184n, 1 86, 1 88, 188n, Edebiyat Fakültesi 5 323-325
189- 1 9 1 , 196n, 198-209, lstanbul Üniversitesi İzmir Körfezi 3 l 5
21 l, 2 l l n, 2 1 3-222, Kütüphanesi 1 8 1 , 275n İzmiryants, Hovsep 29, 92
222n, 223n, 224-226, lsr.anbul Yazılan ıx İzmit 3, 50, 58, 77, 1 26,
228-230, 232, 233, lsr.anbul'da Bir Fransı:t 1 39, 1 62, 229
238n, 245, 249-265, Sarayı 63 İzmit Çuha Fabrikası 1 26,
266n, 2 70-272, 274n, "İstanbul'da Bir Venedik 139
275n, 276, 2 77, 280, Elçisinin Kabulü" 1 86 İzmit Saat Kulesi 1 62
284, 289-29 1 , 292n, "İstanbul'da Yangın" 202 lznik 2 70, 2 73, 275n
300, 303n, 305, 309- "İstanbul'un 1 660 Yangını İznik Konsili 303n
3 1 1 , 3 1 l n, 3 13, 3 1 6, Tarihi" 228, 23 1
3 2 1 , 322-325 , 327, 328 "İstanbul'un Eski J
"İstanbul" 165, 201 Abidelerinin Etütleri ve ]amanagakrutyun ( Kemahlı
lstanbul Ansiklopedisi 83, Restorasyonları" 2 l 7 Krikor) 69n, 1 66n, 169n
l07n, 1 24n, 1 26n- 1 33n, "İstanbul'un Muhtelif ]amanagakruıyun
2 1 2n, 287 Kıyafetleri ve El (Cevahirciyan) 3
İstanbul Boğazı 277, 278 Sanatları" 2 1 6 ]amanagakrutyun
İstanbul Büyükşehir İstavroz köyü (Beylerbeyi) (Şahkhatunyants) 34n
Belediyesi Kültür 140 ]amanak 35n, 46n, 62, 7 1 ,
İşleri Daire Başkanlığı İstavroz Sarayı (bkz. 73, 84, 1 52, 2 1 2n, 222n,
146n Beylerbeyi Sarayı) 292n
348
Jamgoçyan, Onnik 69 Kalender Köşkü 1 26 Karaca (Bey) 258
Jampoller, Lili 226 Kalecin (General) 286 Karadağ/Karadağlılar 29,
Japonya 188n, 1 89, 2 1 4, Kalfayan (Lusinyan), 293, 303n
296 Ambrosios (Rahip) 239 Karadeniz 258, 2 7 1 , 277
Jean (kağıt imalatçısı) 68 Kalküt (bkz. Kelkit) Karadeniz Kıyılan Tarihi ve
Jesuites (bkz. Cizvitler) Kalküta 206, 2 1 1 n Coğrafyası , 1 81 7- 1 8 1 9
Joseph (kağıt imalatçısı) Kalust (Merametçi, Kalfa) 95
68 125 Karagözyan Biraderler 265
Kalust (Kaluk, Hacı) 1 76 Karagözyan, Dikran 2 1 1
K Kalust (Piskopos) 1 47 Karagümrük 1 73
"Kabail-i Çerakisiyye" 7 1 , Kalustyan Mektebi Karahisar 245, 260
7ln (Kahire) 7 1 Karahisar-i Develü 298
"Kabartma ve Hakkedilmiş Kalustyan, Şınork "Kara Tavuk" 43
Kıymetli Taşlar" 2 1 6 ( Başpiskopos) 1 83n Karai Yahudileri 275n
Kabasakalyan, Krikor 75 Kamarkatiba (bkz. Karakaş, Garabed 86
Kabe 234, 272 Badganyan, Papayel)
Karakaşyan, Matteos
Kademyan, Hovhannes Kamarakap köyü 12 7 (Rahip) 1 5
1 1 4, 1 1 7, 1 1 8 Kamer Pokrig Camportı Karakaşyan, Verkine 98,
Kadıköy 22, 27, 29, 3 1 -33, Averelki Meç 80n
102, 105, 106
38, 40, 50, 99, 204, 205, Kamil ( Paşa) 27
Karakaşyan, Yeranuhi 98,
2 1 1 , 288 Kanada 282
105, 106
Kadıköy Ermeni Mezarlığı Kandilli 143, 1 53
(Karakoçyan), Karakoç 5 7
31 Kandiye 1 7 1
(Karakoçyan), Zakar
"Kadırga'daki Sofulu Kangal 298
(Koca) 5 7
Seyyid Mehmed Paşa Kantar, Hagop 208
Karakoç, Arşag 57n, 58,
Camii'nin Medresesi" Kantarciyan, Asdğik 98,
59, 61
200 106
Karakoç, Avedis (Dr.) 62
Kafkas Cephesi 283 Kantarciyan, Siranuş 98,
Karakoç, Heranuş 59
Kafkas Hanı 281 106
Karakoç, Karlo 62
Kafkasya 38, 1 67 , 228, Kantaryan, Samuel
240, 292 Karakoç, Levon (Dr.) 58
(Rahip) 323
Kağızman 297 Kantemir (Kantemiroğlu), Karakoç, Sarkis IX, 57,
Dimitri 44, 1 77, 242 5 7n, 59, 6 1 , 62, 64
Kahire 30, 34n, 39, 45,
46n, 49, 7 1 , 72, 92, 93n, Kapadokya 298 Karakoç, Sırpuhi (doğuşu
1 43, 144n, 1 66n, 1 7 ln, Kapalıçarşı 7 (Mutafyan) 59
1 84n, 197, 21 l n Kapamaciyan, Simon 80n, Karakoçyan ailesi 57, 62
Kahta (Kahte) 298 149, 2 12n, 290 Karakoçyan, Bedros 57
"Kahve Taşıyan Çerkes Kappuçinler (Capucines) Karakoçyan, Boğos 2 1 , 57
Esire" 2 10, 216 12, 1 5 , 314 Karakoçyan, Karakoç 57
"Kaidesi ve Kuması ile Kapriyel (dil oğlanı) 65 Karakoçyan, Yosgiyan 58
Çeşme" 2 16, 2 1 7 Kapriyel (Arakel Kalfa'nın Karakoyunlular 259, 260
Kalavriya (Kalavrita) 254, oğlu) 165, 166 Karaköy 62
255 Kapriyel (Tıbir, miny- "Karaköy Köprüsunden
Kalayciyan, Sahak 8 atürist, mimar) 1 74, 1 76 Geçen Hamallar" 200
Kalemciyan, Dikran 102, Kapriyelyan, Yervant 288 Karamanoğulları 234, 254,
106 Kaptan, Özdemir 320 258-260
Kalemkaryan, Krikoris Karabağ 282-286 Karanlıkhisar 259
(Rahip) 69n, Bin, 1 84n Karabuğdan 261 Karantina 53
349
(Karaseferyan), Manuk Katolik Ermeniler 10, 13, Keresteciyan, Dikran 109
(Ağa) 265 19-21 , 64, 65, 82, 1 76, Keresteciyan, Kevork lV
Karaseferyan, Ahican 2 10, 2 1 1 , 2 2 1 , 240, 29 1 , (Gatoğigos) 109, 240,
(Ağa) 264 292, 32 1 , 326 304, 305, 3 10
Karaseferyan, Hagop (Ağa) Katolik Kilisesi 87n Keresteciyan-Türker, Berç
264 Katolikler 1 1 , 63, 65, 75, 276-279
Karaseferyan, Harutyun 76, 1 54, 3 13 Kervan Basımevi 2 1 9
265 Katon (bkz. Cato) Kervansaray (lzmir) 3 1 4
Karaseferyan, Kaspar 265 Kavafyan, Hovsep 1 10, 1 1 1 Kesme (Gasm, Gasma)
Karaseferyan, Manuk 264 Kayağan Camii 308 köyü 19, 24, 3 1 -33, 36
Karaseferyan, Mıgırdiç Kayağan Çarşısı 308 "Kesme, Gasman
265 "Kayık" 195 veya Gasm'dan
Karateğin Beyliği 283 "Kayıklar" 195 Türkçeleşmemiştir" 36,
Karayan, lstepan 59 Kay! Ked (çay) 300 36n
Karayr (bkz. Çarsancak) Kayluk (Keluk, mimar) Keşf-üz-Zunun 250
Karekin Bağdadıyan 164 Kevork (Balatlı, Tıbir)
Matbaası 87 Kayseri 42, 5 7, 62, 73, 243, 252, 255
Karni Mabedi 163 75, 88-9 1 , 93, 93n, 105, Kevork (Kesme köyü
Karlos (Karolos) V 106, 1 14 - 1 20, 1 22, 1 24, papazı) 33
(Charles-Quint) 263 125, 129, 136-138, 1 4 1 , . Kevork (Kuyumcu
149, 150, 1 52, 1 59n, Harutyun'un oğlu) 1 75
Karozakirk 5
165, 166n, 167, 1 70, Kevork (Rahip) 327
Karpatlar 59
1 7 1 , 1 73 , 1 77 , 198, 204, Kevork Mesrob 1 70n
"Karpuz Dilimi Tutan
220, 22 1 , 230, 232, 280, "Kevork Mikayeli
Saray Kadını" 44
286, 298, 305, 324, 325 Pamukciyan
Kars 3, 230, 29 1 , 297
Kayseryan, Hovhannes (Otobiyografi)" IX
Kars-i Zülkadriye 298
190 Kevorkyan Semineri
Kanal 24, 26, 59
Kazaklar 284 (Ruhban Mektebi) 109,
"Kartpostallarla Geçmişte
Kebeci Hanı 7 240, 305
İzmit" 162
Keçyan, Püzant 1 23n Kevorkyan (Soğoınonyan)
Kasapyan, Jozef 84
Kefalonya 254 Gomidas (Rahip) 37n
Kasapyan, Jozefin 84 Kevorkyan, Ardaşes 286
Kefe (Feodosya) 239, 240,
Kasapyan, Kevork 84 260, 290 Kevorkyan, Haçik 325
Kasapyan, Kilotild 84 Keğart Manastırı 1 64, 306 Kevorkyan, Mağakya
Kasapyan, Mari 84 Keldanice 254 (Tıbir) 22
Kasapyan, Onnik 84 Kelkit (Kalküt) 297 Kevorkyan (Kevorkian),
Kasapyan, Vensan 84, 85 Keluk (bkz. Kayluk) Raymond-Harutyun 64.
Kasapyan, Zora 1 70n Kemah (Taranağ) 1 , 228, 69n, 292n
Kasımpaşa 23, 30, 1 26 297, 299 Khağdik (Haltiler) 299
Kasman (\:ıkz. Kesme köyü) Kemaliye (bkz. Eğin) Khalipyan Mektebi
Kaspar 149 Kemalpaşazade 243 (Feodosya) 240
Kaspar 168 Kennet, Barrington 54 Kharpert (bkz. Harput)
Kastamonu 222, 258, 259 Kepekliyan-Dionyan, Kherkhan köyü (Karabağ)
Kastro (Dr. ) 53 Madeleine 222 285, 286
Katip Çelebi 233, 243, Keraganutyun l.Mineren Klurad Hokegan 66
249, 250, 296, 299, Lezvi 87 Khızu (Hızu) 297
302n Keresteciyan, Bedros Khizan (bkz. Hizan)
"Katledilen Zeybek" 2 1 5 (Efendi ) 276, 305 Khlat (bkz. Ahlat)
350
Khor Virab (Ennenistan) Kocaeli 270 Köçeyan, Hovsep 205
303n "Kocaeli" 162 Köçeyan, Lusi 205
"Khorodik" 1 1 2 Kocamustafapaşa 3 1 1 n Köçeyan, Nektar 205
Khost Kışla 283 Koçak, Cemil 226 Kömürcan ( Kömürciyan),
Khoşavank (bkz. Koçhisar 22, 298 Krikor 24, 59, 60, 62,
Khucvan) Koçu, Reşad Ekrem 107n, 109
Khoy (İran) 302n 1 24n, 1 26n- 133n, 197n, Kömürciyan ailesi 12, 18
Khozıntsik (Domuzcular) 2 1 2n, 287, 325 "Kömürciyan Ailesinin
köyü (Erzincan). 302 Kod Nişan 1 50 Şeceresi" 13
Khucvan (Khoşavank) 297 Kofrun Kışlası 284, 285 Kömürciyan
Khul; Hovhannes ( Patrik) Ko�an Korosu 43 ( Carbognano ),
63 Kohanam Dağı 300, 301 Antoinette-Maria 14
Kıbrıs 7 1 , 165, 254 Komnenos Hanedanı 1 6 1 Kömürciyan
Kıği (Geği) 297 Komnenos, David (kral) (Carbognano), Antonio
"Kılıçla Dans Eden 254 ( Andon) 2, 14, 1 8
Zeybek" 208 Komnenos (Komyanos) , Kömürciyan
Kınalıada 59 Foti (Kalfa) 14, 1 55 , (Carbognano), Bedros
Kınar Haygagan 108 1 5 5n, 1 56, 1 5 7, 1 60, (Pietro) 2, 8, 1 0, 13, 1 8
Kırbani Daretsuys 17Zn, 290 1 6 1 , 161n Kömürciyan
Konstantin (Bizans (Carbognano), Boğos
Kırbani Oraısuyıs 2 lZn
hükümdarı) 252 ( Paolo) 2, 10, 13, 14, 18
Kırım 230, 239, 246, 260,
Konstantin (Büyük) 253 Kömürciyan
269
(Carbognano), Elena 1 4,
Kırım Harbi 47 Konstantin (ressam) 1 78,
18
Kınnızyan, Hovsep 1 80
Kömürciyan
(Rahip) 87 Konstantiniye Tarihi 250
( Carbognano ),
Kırşehir 1 1 5 Konya 164, 229, 278
Hıripsime (Elena-Maria)
Kışla köyü (Tekirdağ) 229 Konyalı, İbrahim Hakkı
14, 1 8
Kızılağaç-odusu 295 1 50
Kömürciyan
Kızılay Hanı 281 Kordz Ga Kordzog Çiga (Carbognano), Giovanni
Kızılhaç 52, 53 223n
( Hovhannes) 2, 14,'18
Kızıltoprak 205 Korfu Adası 253 Kömürciyan
Kidagan Darekirk 1 7n, 46n Korşennat, İbrahim Bek (Carbognano), Giuliana
Kilikya 293, 328 284 (Hulyane) 14, 1 8
Kilikya Ermeni Krallığı Kosova 58, 61 Kömürciyan
1 73, 298, 328 Kosyan, Hagop (Rahip) (Carbognano), Guiseppe
Kios (bkz. Sakız) 3 1 6, 3 16n ( Hovsep) 2, 14, 18
Kir Yennadios (Patrik) 254 Koşuyolu 1 26 Kömürciyan
Kiragosyan, Amelya 87n Koylu Hisar (Koyunlu (Carbognano), Roza 1 4,
Kirillos V (Patrik) 1 54 Hisar) 298 18
Kirk Usutsmants Vasın Koz, M. Sabri 248, 287n Kömürciyan, Ağavni 2, 18
Parvok Genısata�arelo, Kozan (bkz. Sis) Kömürciyan, Ampagum/
Vor Goçi Kadon 66 Kozmadis, Thomas 3 19 Krikoris 3-5, 18, 230
Kitab Hikaye-i Cihangir "ı<ozmas Komidas Kömürciyan, Aşkhen 2, 1 8
lskender Zülkameyn 6 , Carbognano· Kömürciyan, Eremya
232 Kömürciyan" l 6n Çelebi IX, 1 -6, 8, Sn, 9,
Kitab-ı Mukaddes 1 64, 1 74 Köçeoğlu, Krikor 205, 2 1 0 16n, 18, 18n, 1 9 , 34n,
Kitab-ı Mukadd.es 'in Ahd-ı Köçeyan Kertasdanı 2 l 2n 63, 69n, 9 1 , 94n, 95,
Cedidi 6 Köçeyan, Hovhannes 205 1 50, 1 66n- l 7Zn, 1 67-
351
1 70, 1 74, 183n, 184n, Kömürciyan, Yeranik Kuran 269, 274n, 285
198, 228, 229, 231 -234; (İrene) 2, 1 8 Kurban Bayramı 99
237, 238n, 242, 257, Königsberg 1 83 Kurdakul, Necdet 4 7
263, 266n, 327 Köpek Kalesi 294 Kurdoğlu Mezarlığı (Bursa)
Kömürciyan, Gomidas Köseyan, Varujan 46n 310
(Rahip) 1 , 9-1 1 , 1 3 , 1 5 , Kreiser, Klaus 226 Kure (bkz. Govara)
18, 64, 67, 1 75 , 327 Krikor Agaıon l 70n Kuruçeşme 2 1
Kömürciyan, Hıripsime 2 , Krikor Bali (Kalfa) 1 57, Kusun 298
18 158 Kuşadası 94
Kömürciyan, Horen 2, 18 Krikor Çelebi 167 Kut, Günay 226
Kömürciyan, Hovhannes Krikor (Efendi) 48 Kut, Turgut 84, 1 10, 226
(Jean de Carbognano) 2, Krikor (Kalfa) 169 Kutay, Cemal 2 77
9- 1 1 , 18 Krikor (Kayserili, "Kuyudan Su Çeken
Kömürciyan, Hovsep 4, Vartabed, Patrik) 198 Kadın" 1 95
18, 230 Krikor (Kemahlı, Rahip) Kuyumciyan ailesi 25ln
Kömürciyan, Huğita l , 1 8 63, 69n, 1 66, 1 66n, Kuyumciyan yev
Kömürciyan, Huğita 3, 1 8 , 1 69n Tıngıryan Kenasdannerı
228, 229 Krikor (Tokat Misyoneri, 25ln
Kömürciyan, Huri 2, 18 Rahip) 1 5 Kuyumciyan, Haçadur
Kömürciyan, Kayane 2, 1 8 Krikor (Zakarya Kalfa'nın (Der, Hacı Sebuh) 98
Kömürciyan, Kozmas babası) 1 7 1 Kuyumciyan, Yermok 98
Gomidas Krikoris (Rahip) 230 Kuzguncuk 1 37, 138, 1 40-
(Cosimo Comidas de Krikoryan, Boğos ( Patrik, 142, 1 46, 1 67
Carbognano) IX, 2, 9, Başpiskopos) 2 1 Kuziçan 297
9n, 1 1 - 16, 18, 68, 1 75 Krikoryan, Krikor (Dr.) Küçük Ermenistan 297,
Kömürciyan, Mağakya 4, 292 298
18, 1 74, 231 Kriloff, lvan 240 Küçük Teferic 3 10
Kömürciyan, Mardiros/ Kronoloji (Gilanents) 95 "Küçük Venüs" 44
Kevork 1 , 18 Kruşevaç (Alacahisar) 274 Küçük Vezir Hanı (lzmir)
Kömürciyan, Maryane 2, "Kudas-ı Şerif Ayini" 43 315
18 Küçükçekmece 1 26
Kudüs 2-4, 7, Sn, 20, 2 1 ,
Kömürciyan, Nahabed l , 34n, 35n, 47, 58, 69n, Küçüksu Kasrı 1 26
2, 1 8, 228 70n, 92, 1 1 5, 134, 144, Külliyaı-ı Kavanin 5 7n,
Kömürciyan, Nahabed 2, 1 66, 166n, 1 67n, 1 68, 60
18 169, 169n- 1 7 l n, 1 74, Külliyaı-ı Kavanin-i Cedide
Kömürciyan, Mardiros 183n, 1 84n, 2 16, 228- 60
(Papaz) 1 , 2, 18, 228, 23 1 , 238n, 262, 327 Kültür Bakanlığı 42n,
229 Kudüs Ermeni Patrikhanesi 1 23n
Kömürciyan, Mari (doğuşu 4-8, Sn, 30, 34n, 39, 66, Küpelyan, Ambrosios
Komnena) 1 4 6 7 , 70n, 89, 1 1 5, 141 , (Rahip) 3 18
Kömürciyan, Sarkis 1 , 18, 166, 168n, 1 73, 1 76, Küperli Hanı (lzmir)
228 183n, 232 314
Kömürciyan, Sofya 2, 1 8 Kulis 97, 1 1 2, 2 1 2n, 278n, Kürkçü Hanı 1 1 1
Kömürciyan, Soğome 2, 18 280n Kürkman, Garo 3 7, 1 2 1 ,
Kömürciyan, Soğome 3, 4, Kumbaracı Yokuşu 62 183, 1 96, 206
18, 231 Kumkapı 7, 32, 76, 77, 9 1 , Kürtçe 233, 299, 301 ,
Kömürciyan, Tartipça 2 , 9 7 , 108, 109, 1 47, 1 74, 302n
18 203 Kütahya 73
352
L Latin Mezarlığı (Taksim) Levni (ressam) 181
l'Architecture Ouomane 2 1 0 12 Levon VIII 328
L'lsle-Adam, Williers de Latin misyonerler 65 Levonyan Ermeni Katolik
263 Latince 13, 65-67, 72, 75, Ruhban lvıektebi
L'indicateur Oııoman, 78, 79, 84, 86, 87, 250, (Roma) 83
Annuaire-Almanac du 254, 255, 322, 324, 326 Lewis, Bemard 226
Commerce et de Layard, Henry (Sir) 186 "Leylek ve Çaylak" 2 1 5
l 'lndusırie 2 l 2n Lazaris, Murad (Hacı) 66 Lezvoz (bkz. Midilli)
La Flewe Dengue 55 Lazaryan (Lazarev) Lıcetsi 105
La Gazeıte de Cologne 291 Enstitüsü 47 "L'lnstitut vaccinogene" 52
La Grande Encyclopedie Lazistan (Lazeli) 258 Life in Asiaıic Turkey.
252, 253, 328 "Le Chevalier Cosimo A }oumal of Trat1el in
"La Guzla" 2 1 5 Comidas de Cilicia (Pedias and
La Haye 27 Carbognano" 16n Trachaea, lsauria, and
"La prostitution a Le Coup de Telephone 25 Parıs of Lycaonia and
Constantinople" 52 Le Tumulus de Nemroud Cappadocia) 295n
La Sociere Armenienne Dag/ı 208 Likos 303n
Contemporaine 290 Leblebici Horhor Ata 100, Lim Adası (Van) 19
La Societe Genevoise 102, 1 1 2 Liszt, Franz 135
d'Utilite Publixue 52 Leiden 1 65 Livomo 4, 1 74, 323
"La thoracentese" 52 Lemnos 256 Lizbon 39
La Transcaucasie et la Leon XIII (Papa) 83, 87 Londra 28, 39, 40, 48,
Peninsule d'Apcheron Les Amıbıiens dans 1 59n, 160, 1 77, 182,
38 l'Empire Oııoman 292n 25 1 , 276, 290, 295n
La Turquie a l'Exposition Les cosıumes populaires de la Londra Elçiliği 39
Uniwrselle de 1 867 2 1 3 Turquie en 1 873 2 1 0 "Lord Byron'un Rüyası"
La Turquie Moderne 25 Les Finances de l'Empire 202
La Turquie Modeme Oııoman et les Financiers Los Angeles 99, 1 83n
Matbaası 25 de Consıancinople 69 Louis XIV 65 , 3 1 5
La Vie a Milan 45 Les Maiıres !'Arı Ancien des Louis-le-Grand Koleji
Labbe (ressam) 2 1 5 Armeniens 1 84n ( Paris) 65
Laleli Camii 1 60 Les peintres du Bosphore au Louvre Müzesi 1 86, 187
Lambron Kalesi 285n dix-huicibne siecle 1 75 Lozan Konferansı 28
Langa (Vlanga) 2, 166, Les peintres du Bosphore au Lucci, D. Antonio 1 3
228, 229 XVllle siecle 16n Ludovikos il 263
Lapçinciyan, Teotoros Les six Voyages de } . B. Lusanıgarçuıyun 221
(Teotik) X, 55, 56, 1 1 1 , Tat1emier en Turquie , en Lusararyan ailesi 1 1 4
1 24, 1 25 , 1 72n, 2 1 2n, Perse et aux lndes 3 16n Lusararyan, Boğos (Hacı)
292 Leıteraıura Turchesca deU' 1 14
Larende 164 Abaıo Giambaıcisıa Lusararyan, Boğos 1 1 5
Larousse du XXe siecle Toderini 183, 184n Lusararyan, Dikranuhi
266n Leııres de M. l'Abbe (doğuşu Zambakciyan)
Latifi 133 Dominique Sestini l 7n 1 19, 1 22
Latin 321 Lettres sur La Turquie 289, Lusararyan, Dikranuhi
Latin harfleri 86, 225, 248, 292n (Hacı) 1 1 8
318 Leval (Madam) 206 Lusararyan, Diruhi (doğuşu
Latin Mezarlığı (Feriköy) Leval (mühendis) 54 Şekerciyan) 122
12, 2 1 7 Levantenler 221 Lusararyan, Garbis 1 19
3 53
Lusararyan, Hagop l l 5 Mahmud il Türbesi 1 26 Manas, Gadarine l 76
Lusararyan, Harutyun 122 Mahmud (Minnetoğlu, Manas, Greguar 43
Lusararyan, Mardiros Bey) 258 Manas, J. D. l 7 7
(Hacı, Efendi, Ağa) 1 1 4, Mahmud (Paşa) 245, 246, Manas, Jozef 43
1 1 6- 1 18, 1 2 1 , 1 22, 280, 258-260, 267-274, 275n Manas, Kaspar 43
324 Mahmud Paşa Camii 272 Manas, Mıgırdiç 43
Lusararyan (Gümüşcü), Mahmutpaşa l l l Manas, Manase 43, l 75-
Artin (Hacı) 1 20 Mahrukt, Cem 200 l 78, 1 82, 1 83
Lusaşavig 134 "Mahruktzade Cafer Bey'in Manas, Rafayel (Rapayel,
Lusya (Hanım) 1 26 Portresi" 200 Diratsu, ressam) 42-44,
Lutft 233 "Mahşer Günü" 44, 3 16 46n, l 73, l 73n, 1 75- 183
Lutf'ı ( Paşa) 242 Majak 221 Manas, Rupen (Rubens
Luys 1 66n, 1 88, 190 Makar (Kalfa) 125 Manasse) 39, 42, 44,
Lübnan 100 Makedonya'dan Orta 205, 206, 221
Lüksemburg 214 Asya'ya Enver Paşa 282n Manas, Sebuh 43, 45
Lycee Louis-le-Grand Makriköy (bkz. Bakırköy) Manas, Sırapyon 45 , 105
(Paris) 5 1 Makruhyan Mektebi Manas, Zenop 42-45, 205
Lyon Tatan 101 , 102 ( Beşiktaş) 202, 207, "Manasnerı, Hay
Lyon Üniversitesi 85 209, 2 1 1 Nıgariçneru
Malatya (Malatiye) 298 Harısdutyun mı" 45n
M Malatyan, Kalust 222 "Manasneru Goğme Nıgar-
M. S. Papazian Freres Malazgirt (Manazkert) 297 vadz Gayseragan
Fotoğrafhanesi 221 "Malborough Şarkısı" 2 l 5 Gentanakimer Topkapui
Maarif Nezareti 203 Malcom, Vartan 290, 292n Tankaranin Meç" l 7n,
Macaristan 258, 262n, 264 Maling 304 45n, 46n
Macarlar (Engeroslar, Malkhasyants, A. 1 13 Manastır (şehir) 267, 268,
Unguruslar) 258-26 1 , Malta 2 16, 3 1 3 274
263, 264 Malta Korsanları 1O1 Manavyan, Vahram 200
Mackhel 297 Maltepe 257 Manazkert (bkz. Malazgirt)
Maçka (Maçuka) 299 Maltepe Hastanesi ( lscan- 297
Maçka Kışlası 1 26 bul) 1 19 Manguni, Vahram
Maçka Mezarlığı 199 Malumat 62 ( Başpiskopos) 304-306,
Madam Uyuyor 1O1 Mamoulian, Rupen 3lln
Maden (Meton) 322 (Rupen Mamulyan) 99 Manır Usmunk
"Madonna" 187 Mamboury, Emest 1 25 , Kıisdoneagan Havado 49
Madras (Hindistan) 56 152 Mansur ( Halepli) 1 30
Magar (Kalfa) 1 52 Mamruan (bkz. Narman) Mantaşof 38
Mağak-Theopilyants, Mamulyan, Verkine 99 Mantaşyants, Aleksandr 38
Matteos 16n Mamuryan, Matteos 325 Mantegna, Andrea 1 85
Mağakyan 104-106 Manandyan, Hagop 252 Mantegna, N ikolosia
Mahmud 1 44, 90, 102, Manas ailesi IX, 42, 43, l 76 (doğuşu Bellini) 1 85
1 24, 1 52, 1 76, 1 77 , 1 8 1 , Manas, Aleksandr (Aleko) Manuel (mimar) 163
243, 244, 249 42 Manuel il 253
Mahmud il 2 1 , 44, 45, Manas, Aleksi 42 Manuelyan, Hagop 1 4 l
138, 139, 142- 1 44, 160, Manas, Antaram l 78-180 Manuelyan, Pırapyon
1 8 1 , 182, 244, 245, 249, Manas, Antuan 42, 43 (doğuşu Serveryan) 1 4 1
250 Manas, Boğos 42 Manuelyan, Vahan (Dr.,
Mahmud il Bendi l 26 Manas, Edgar 42, 43 Paşa) 1 4 1
354
Manugneru Arotçabahutyun Masis (dağ) 3 1 8 Mehmed (Karamani,
51 Masis 139, 184n N işancı, Paşa) 249
Manuk (Tütüncü) 1 75 Masnagan Badmutyun Hay Mehmed (Rumeli
Manuk (değirmenci, Ağa) Medtadunneru 16n, 34n, Beylerbeyi, Paşa) 259
104 129, 1 54n, 166n Mehmed Ali (Hıdiv, Paşa)
Manukyan ailesi 1 14 Masyats Agami 139, 240 76, 77
Manukyan, Senekerim Matosyan, Dikran 98 Mehmed Besim ( Paşa) 44
105, 106 Matosyan, Satenik 98 Mehmed Elmas ( Paşa) 249
Manya Mağaraları 301 Matteos (Tıbir) 67, 252 Mehmed Rasim (Dr., Paşa)
Mantume-i Efkar 198 Matteos (Urfalı) 95, 296 189
Maraş (Germanik) 1 24, Matteosyan 106 Mehmed Rüşdü ( Paşa) 53
22 1 , 294, 295, 298 Matteosyan, Hayk-Baronik Mehmed Tahir (Ağa) 148,
Marchocy, Janetin 3 14 (Dr.) 56 161
Marcus Avrelius (Roma Mattini, Girolamo 185 Mehmet ( Bey) 281
İmparatoru) 3 1 2 Maviyan, Krikor (Ağa) Mehteryan, Krikor 1 09
Mardikyan, Diran 30 311 Mekteb-i Sanayi 47, 6 1 ,
Mardikyan, Mihran 205 Mayis yev Hunis Sıı·pazan 204
Mardin (Merdin) 298 yev Orhniyal Amisnen Mekteb-i Tıbbiye-i Şahane
Mardiros (Arapgirli, 87 53, 54, 62, 198, 209
Başsargavak) 1 46 Mayr Tıvan Mıkhiıaryanıs Melek (Eferdi) 243
Mardiros (Kefeli, Patrik, Venedıgo i Surp Ôazar Meles Nehri 3 1 3
Piskopos) 3, 7 , 229 16n Melidosyan, Krikor 39
Margos (minyatürist, Mayr Tsuısag Tzerakrats Melkisetek ( Balatlı, Tıbir)
mimar) 1 74 Sırpoıs Hagopyanıs 70n, 252, 256
Margosyan (Dr.) 53, 56 168n, 1 83n Melkon (Melkum, Han)
Margosyan, Krikor 4 7, 49 Mecidiye Kasrı 126 250, 251
Maritsa 1 50, 165 Mecitözü (Mecidözi) 298 Melkonyan, lstepannos
1Mari-Nıvart 98, 106 Mecmua-i Mukarrerat-ı ( Başpiskopos) 9, 10, 1 3 ,
Mark, Hayganuş 190 Temyivyye 60 1 53, 325, 326n, 327,
Markaryan, Krikor 262 Mecruhin ve Zuafa-i 328
Marko (Paşa) 53 Askeriyeye İmdad ve Melkonyan, Mıgırdiç 1 99,
Marmara 13, 16n, 38, 46n, Muavenet Cemiyeti 53 206, 2 1 1
62, 7 1 , 74. 85, 1 36, Medine 273 Melkonyan, Nigoğos ( Ağa,
145n, 1 70n, 1 7 l n Meğabard, Hagop X Topkapılı) 1 1 1
Marmara adaları 229 Mehemmed Halife 243 Melkuments, H. 250
Marmara Denizi 14 Mehemmed Rauf 158 Melkumyan, Arşag 286
Marsili, Lodovico (Luigi) Mehmed 1 164, 2 1 5 , 244, Melkumyan (Melkumov),
Ferdinando (Kont) 231 249 Hagop 282-286, 282n
Marsilya 6, 200, 323 Mehmed i l X, 59, 60, 1 23, Melling 226
Marta (Tütüncü Manuk'un 185-187, 194, 226, 244· Menasi (bkz. Manase)
kızı) 1 75 246, 249, 252-254, 256- Mençikof, Aleksandr
Martayan (Dilaçar), Hagop 26 1 , 26ln, 267, 269- Sergieviç 47
16n, 1 7 l n, 74 273, 275n Meneguzzer, Mafalda
Maryam (Kayserili Mehmed ili 1 24, 1 69, 242, (doğuşu Zonaro) 190,
Parseğ'in zevcesi ) 1 76 244 194, 196
Maryam (Hatun) 23 Mehmed iV 244 "Menue Valsi" 43
Masi ( Padova) 1 89 Mehmed V 28 Mer Dareısuyısı 26
Masini, Girolaıno 207 Mehmed ( Hafız) 160 Mercan Suyu 301
355
Meryem Ana (Surp Mıkhitarisder (Viyana) 5, Minas (Kalfa) 1 25
Asdvadzadzin) 33, 87, 6, 136, 1 68, 205 , 2 5 1 Minas (Papaz) 169
87n, 1 74, 1 75 , 204 Mıkhitaryan Mektebi 201 Minasipyan (Minasipoğlu) ,
"Meryem Ana· ile Mıkhlayim, Kevork 65 Bedros (Diratsu Pogas)
Kucağında Hazreti İsa" Mınakyan, Aram 98 75
209 Mınakyan, Arşag 103 Minasipyan, Bedros
Meryemkuli 105 Mınakyan, Azniv 98-101 ( Papaz) 76
Merza Melkum Mınakyan, İmasduhi 105 Minasipyan, Serovpe 75,
(bkz. Melkon rlan) Mınakyan, Mardiros IX, 76
Mesih 261 98, 99, 103- 106, 1 1 1 , Mirasyediyan 105
Mesrob Maşdots 1 13 Misailidis, Evangelinos
Kütüphanesi 5, 6, 232, Mındikyan, Tateos 1 18 227, 290
233 Mırmıryan, Harutyun 16, Misak (Efendi) 207
Mesrobyan Mektebi 16n, 1 7n, 2 1 , 26, 34n, Misakyan, Hagopyan
(Gedikpaşa) 209 35n, 98, 101 , 1 23n, 1 24, (Ağa) 23
Mesrobyan Mektebi 1 29, 152, 1 54n, 166n, Misakyan, Misak 1 23
(İzmir) 47 2 1 2n Misakyan, Vartan 146
Messina 2, 1 4 Mısır 45 , 7 2 , 76, 77, 98, Misis 293
Mevlevihane 229 1 0 1 , 1 43, 208, 2 1 4, 257 Miyasnikyan Kütüphanesi
Mezburyan Mektebi 108, Mısırlıyan, Hapet 109 (Erivan) 232
200 Mısırlıyan, Vasiluhi 109 Mnia ton Pro Emu 1 54
Mezburyan, Arto (Dr.) 50- Mıtkhali (Arakel Kalfa'nın Modon (Methon) 326
52, 54-56, 58, 62, 76, annesi) 166 Moğol Tarihi 95
77, 8ln, 85, 87, 145n, Miapank yev Ayıseluk Hay Moğolca 1 50
2 10, 2 1 2n, 2 13, 220 Yerusatemi 35n, 1 7 ln Mohatz ( Mohaç) 263
Mezburyan, Harvart 1 46
Miaser, O. 206 Mohrenheim, Hovhannes
Mezburyan, Nerses (Dr.)
Midhat ( Paşa) 50, 1 23 10, 1 3
50
Midilli (Lezvoz) 254, 259 Moldavya 239
Mezmurlar 232
Miftalı-ı Kavanin-i Moliere, Jean-Baptiste 5 1 ,
Mezopotamya 263
Osmaniye 60 102
Mıdzpin (bkz. Nusaybin)
·
356
Moskova 27, 47, 286 Musi (Şapçı) 20 N
Mott (General) 54 Mustafa 1 244 "Nadir Şah Tarihi" 95
Mout, Nicolette 226 Mustafa il 244, 249, 257, Naj!amat-ı Osmaniye 1 10
Movses ( Horenli) 240, 259 Nahabed 228
303n, 323 Mustafa lII 44, 1 53, 1 54n, Nahabed 1 (Gatoğigos)
Movses (Kağangaydualı) 95 1 5 7, 1 77, 1 8 1 , 244, 249 1 74
Moynier, Gustave 52, 53 Mustafa iV 245, 249 Nahçıvan 1 1 4, 3 1 8
Mozart 107 Mustafa Çelebi 260 Nahya (Nahin) 297
"Mozayikler" 2 1 6 Mustafa (Efendi) 1 48 Naile (Hanım) 208
Moziyan (Mozyan) 221 Mustafa (Kazancı, Hacı) 20 "Naima" 243
Muallimler Mecmuası 3 2 1 , Mustafa (Paşa) 3 1 4 Nakkaşcizade, Avedik
321n Mustafa (şehzade) 245 (Hacı, Ağa) 89
Muayede Kasrı 1 26 Mustafa Nuri (Paşa) 160, Nakkaşyan, Mihran
Muayede Salonu 161n (Efendi) 89, 325
(Dolmabahçe Sarayı) Musul 2 1 6 Nalbantyan, Yervant
1 26 Muş 230, 297 222
Muhammed (Hz.) 285 "Muzaffer Venüs" 208 Nalıncı Mescidi 164
Muharrem (Efendi) 61 Mü'minzade Seyyid Nalyan, Hagop ( Patrik)
"Muharremin Onu" 1 89 Ahmed Hasib (Efendi) 37, 65-67, 1 76, 184n
Muhiyeddin Cemali 242 226 Nalyan, Takvor IX, 98,
"Mukaddes Haç'ın Mübarek (ressam) 2 1 6 1 00- 1 02
Mucizesi" 1 86 Müdevvenat-ı Kanuniye Napoli 10-14, 1 6n, 52,
Mukaddes Kitap 267, 268 58 189, 3 15
Muncusun (bkz. Müfarğin 297 "Napoli'nin
Derevank) Mühendisyan, Hovhannes Ayakkabıcıları" 189
Mundy (Dr., Baron) 54 49 "Napolili Kadın Terziler"
Murad 1 244, 249 Mülki Tıbbiye Meclisi 53 189
Murad il 244, 249, 252, Müller-Wiener, Wolfgang Naregyan Ermeni Okulu
253, 258, 267-269, 273, 226 204
274, 275n Müminzadeler (firma) 281 Narlıkapı 200
Murad lil 244, 249 . Münadi-i Erci:yas 1 98 Narman (Nariman,
Murad iV 244 Müneccimbaşı (Ahmed Mamruan) 297
Murad (Has, Rumeli Dede) 233 "Nasreddin Hoca'nın
Beylerbeyi) 259, 260 Münif (Paşa) 224 Kişiliğini ve Fıkralarını
Murad Rapaelyan Mektebi Münih 5, 203, 232 Yorumlama Denemeleri
(Venedik) 42, 2 1 1 "Müslüman Bir Dilenci" Üzerine" 225
Muradcan 3 1 6n 200 Nasuh ( Paşa) 249
Muradof (sarraO 2 1 1 Müslümanlar 1 40, 146, Nasuhpaşazade 243
Muradyan Mektebi (Paris) 148, 153, 165, 275n, Natanyan, Bedros 264
42, 5 1 , 205, 239, 250, 284, 285, 294, 3 1 2 Natanyan, Margos 263
276 Müslümanlık 292 National Gallery of Art
Muradyan, Apraham 49 Mütareke dönemi 54, 276, (Washington ) 262
Muradyan, l. 282 280 "Natürmorr" 201 , 2 1 5
Muradyan, S . 232 Müteferrika 228, 228n, Naum (Efendi) 104, 105
Musa (Efendi) 1 1 6 247n Navrer (Narver) köyü
Musa (Kalfa) 168, 169 "Müverrih Vardan, Türk (Eğin) 2
tv' ..ısavver (ressam) 1 71 Fütuhatı Tarihi (889- Nazlı ( Arakel Kalfa'nın
Museviler 256, 3 1 3, 325 1 269)" 95 kızı) 166
357
Nazlı (Düğünci Kalfa'nın Nım� Arevelyan Misdik Noradunkyan, Bağdasar-
kızı) 149, 1 68 Pano.sdegd�an gam Keğam 26
Nazlıyan, Hagop(ik) 1 16, Füzuli Megnapanv� 8 7 Noradunkyan, Bedros 23
1 20 Nıvak Osmanyan 108 Noradunkyan, Boğos 22
Nazlıyan, Toros (Dr. ) 1 19, Nice 325 Noradunkyan, Diran 3 1
280, 324 Niğde 298 Noradunkyan, Donik 3 1 ,
Nazmizade 243 Nikol (Piskopos) 240 32
"Nedime" 44 Nikol Piskopos yev Noradunkyan, Dzağik 3 1
Nemrut Dağı 208 Badmutyun Tamin Noradunkyan, Gadarine 23
Nepisyants, Bağdasar 241 Haygaı;ants Leha.stani i Noradunkyan, Gadarine·
Nepisyants, lstepannos 241 Katolikutyun 240 Satenik 26
Nerpog i Badiv Anvan Niksar 298 Noradunkyan, Garabed 23
Amenorhniyal Gwin Ninova 3 1 l n Noradunkyan, Garabed-
Mariamu 87 Nine (Nize) köyü Muşeğ 26
Nerses l (Gatoğigos) 303n (Kayseri) 1 24, 152, 1 7 1
Noradunkyan, Gülvan 3 1
Niş 274
Nerses l l (Gatoğigos) 324 Noradunkyan, Hagop 23,
Nişan 1 65
N erses l l l (İşkhants i, 24
Nişanyan, Mesrob
Gatoğigos) 163 Noradunkyan,
( Başpiskopos, Patrik)
Nerses (Şınorhali, Hampartzum 26
2-4, Sn, 23 1 , 327
Başpatrik) 230 Noradunkyan, Harutyun
Nizamname-i Millet·i
Nerses Hayrabed (Artin, Amira) 20-23,
Emıeniyan 48
(Diranaşen) Manastırı 33
Nizamü'l-Mülk 251
(Erzincan) 301 Noradunkyan, Harutyun
Nize (bkz. Nine)
Nerses Şuşanyan Mektebi 23, 24
Noel 99
( Bahçecik) 94 Noradunkyan, Harutyun
Nor Lur 84, 197n, 2 1 2n
Ne·rsesyan Fotoğrafhanesi 31
Nor Nakhiçevan 240
222 Noradunkyan, Harutyun ll
Nor Park.irk Haygazyan
Nersesyan Mektebi 23
Leı;vi 240
(Hasköy) 5 1 , 58, 62, Noradunkyan, Hayk 32
Nor Tıbrots Mektebi 201
104, 108 Noradunkyan, Hayots 3 1
Nor Yerker 108
Nersesyan-Yermonyan Noradunkyan, Hıripsime
(Noradunkyan),
Mektebi 146, 202 32
Nor(a)dunk 19, 20
Nersoyan, Diran Noradunkyan, Horen 32
Noradunkyan (Nizamyan),
(Başpiskopos, Patrik) Haçadur (Haçik) 23 Noradunkyan, Hovhannes
318 31
Noradunkyan ailesi 1 9 , 20,
Nesibin (bkz. Nusaybin) 23, 32-34, 36 Noradunkyan, Hrand
Neşri 242 Noradunkyan, Aliksan 22, (Bey) 24, 25
Net.ayicü'l-Vukuaı 160, 23 Noradunkyan, lskuhi 3 1
16ln Noradunkyan, Anayis 3 1 Noradunkyan, Kapriyel IX,
"Nevabirid 258 Noradunkyan, Anna 26 19, 26-3 1 , 59
"Nevbahar" 205 Noradunkyan, Arsen Noradunkyan, Kayane 32
Nevsal-ı Ermenyan 290 Mihrtad 26 Noradunkyan, Koharik 24
New York 99, 147, 1 50, Noradurikyan, Arusyak Noradunkyan, Krikor
l 70n, 1 75 , 182, 289, (doğuşu Papazyan) 26 (Hacı) 24, 26, 3 1
292n Noradunkyan, Bağdasar Noradunkyan, Levon-
Newcomb, Harvey (Rev. ) 23-25 Mıgırdiç 26
289, 292n Noradunkyan, Bağdasar l l Noradunkyan, Lugiya
Newton, lsaac 67 24 (Lusya) 26
358
Noradunkyan, Lusaper 22 Nurkan, Hovsep (Dr. ) S3, "14. ve IS. Yüzyıl Türk
Noradunkyan, Makruhi 24 S3 Tarihine Ait Ermenice
Noradunkyan, Mangasar Nuritsa l SO, 16S Ufak Kronolojiler ve
20, 3 1 Nuruosmaniye 1 24, 209 Kolofonlar" 96
Noradunkyan, Mangik 3 l Nuruosmaniye Caddesi 1 8. Asırda lstanbul Sn,
Noradunkyan, Mardiros 32 110 1 6n, 9S, 1 S4n, 1 84n
Noradunkyan, Mari Nuruosmaniye Camii 1S2, 1 8 . YüZyıl lstanbul
(doğuşu Çobanyan) 3 l 1 54, 1 S4n, ! S6, 160, Mimarisinde Baıılıla.şma
Noradunkyan, Maryam 161 Süreci 1 S4, IS9n
(doğuşu Pişmişyan) 23 "Nuruosmaniye Camii'nin 1 8 . YüZyılın Sonunda lstan-
Noradunkyan, Maryam 3 1 Mimarı Simeon (Kalfa) bul 9n
Noradunkyan, Mıgırdiç 24 Hakkında" 161 1 7. Yü:zyı/da lsıanbul 34n,
Noradunkyan, Mikayel 24 Nuryan, Hovhannes 238n
Noradunkyan, Möhrübe (Efendi) 20, S4 Onnik 307
31 Nusaybin (Nesibin, Orakrutyun (Kömürciyan)
Noradunkyan, Nerses 2S Mıdzpin) 298 3, 4, 69n, 167, 167n,
Noradunkyan, Norad 2S Nusretiye Camii 1 26 1 69n, 1 70n, 183n, 23 1 ,
Noradunkyan, Noyemzar Nutku, Süleyman 188n 238n
22 Orakrur.yun (Nişanyan) Bn
Noradunkyan, Serovpe 32 o "Oratoryo" 43
Noradunkyan, Sımpad- Odessa 202 Oratsu)'ts 290
Garabed 26 Odyan, Boğos (Ağa) S l , Ord. Prof. lsmail Hakkı
Noradunkyan, Simeon 209 Utunçarşılı')'a Amıagan
(Simon) 2S, 26 Odyan, Haçik S l 96, 1 S9n
Noradunkyan, Simon 24 Odyan, Krikor (Efendi) S l , Orhan (Gazi) 242, 244,
Noradunkyan, Sofi 32 209 249
Noradunkyan, Takuhi 23 Odyan, Nişan S l Onnanyan, Mağakya
Noradunkyan, Tovmas 32 Odyan, Yervant 37n ( Başpiskopos, Patrik) 62,
Noradunkyan, Varvare 23 Odyan, Yevpime 209 64, 69n, 77, 8ln, 222,
Noradunkyan, Viktorya 26 Odyan-Bedrosyan, Boğos 290
Noradunkyan, Zaruhi 26, (Yazıcı) 209 Oroloğion 66
32 Of 299 Orta Asya 284-286, 3 1 8
Noradunkyan, Zenopya 23 Offenbach 101 Ortadoğu 276
Noradunkyan, Zımruht Oğullukyan, Kevork 9S, Ortaköy 24, 80, 94, 106,
(Zümrüt) 22 242 1 34, 13S, 1 4 1 , 1 47, 1 S3,
Noradunkyan, Zümrüt 23 Ohan (mimar) 163 1 S6, 1 S7, 1 7S, 2 1 6, 30S
Norikyan, Mıgırdiç Okçularbaşı l 10 Ortaköy Camii 1 26, 1 43,
(Efendi) 30 Okçularbaşı Sokak 22 l 14Sn
Norveç 4S, 2 1 4 Okhdik (bkz. Oltu) 297 Ortaylı, llber 224, 227
Notar, Pırapyon 2S2 "Okmeydanı Çayırı Ortodoks Ermeniler 66
Noy)'an Afavni 48 Manzarası" 2 1 S Ortodoks Kilisesi 66
Nubar, Boğos (Paşa) 28, 39 Oltu (Olti, Okhdik) 297 Oskan (Başpiskopos) 323
Nubaryan Kütüphanesi 64 " I S . Yüzyıla Ait Türk Oskan, Hagop 207
Nuh (Hz) 319 Mimarlık ve Oskan, Rebeka 208
Nunn, Rudolf 226 Dekorasyonlar Defteri" Oskan, Yervant (Efendi)
Nuova Antologia 189 218 199, 201 , 207, 208,
Nuri ( Bey) S4 " 1 9 Mayıs 1919 Kırk Beş 2 1 2n
Nuri, Süheylt 243 Yaşında" 277 Oskan-İpekyan, Eva 208
360
Pangaltı 205, 222 Paris Üniversitesi Tıp Viçenyan) 54, 55, 2 10,
Pangaltı Caddesi 208 Fakültesi 50, 5 l , 58, 93, 213
Pangaltı Ermeni Mezarlığı 141 Petain-Laval Hükümeti 39
4, 47, 65, 75, 77, 1 24, Parrnakkapı 326 Petar (kral) 24
1 52, 167, 1 7 1 , 1 79, 23 1 , Parrot, Friedrich 3 1 7 Petekrek ( Penakrak) 297
263, 264, 265 Parseğ (ressam) l 8 l Petits-Champs Belediye
Pangaltı Lisesi 94 Parseğ (Kayserili) l 76 . Bahçesi 202
Panosyan, Garabed 198 Parseğ (Sivaslı, ressam) Petrarca 85
Papadopulos, lstefan l 56, l 74. 1 77- 1 79 Philosoplıioe natüralis
161 Parseğ (Sivaslı, Diratsu) 66 prİTICİpia maıhematica 6 7
Papazoğlu Hanı 7 Parville, Leon 2 16-2 1 8 Photographie Mezak
Papazyan ( Bahçevanoğlu), Parunakyan, Krikor 47 (fotoğrafhane) 2 2 l
Kevork (Amira) 50, 1 23 Pasin 297 Photography in The
Papazyan Biraderler 220 Paskalya yonusu 3, l l 5, Ottoman Empire 1 839-
Papazyan, Baydzar (bkı. 229, 3 l l n 1 9 1 9 2 1 Zn, 2 1 9
Fasulyeciyan, Baydzar) Paşakapı 58 Pıjışgaganuıyun 78
Papazyan, Canik (Amira) PatTikhmıeler 60 Pıjişkyan, Aram 109
310 Pavnaveb 69n, 239, 292n Pıjişkyan, Minas (Rahip)
Papazyan, Haçik 220 "Pederinin Portresi" 208 95, 323, 324
Papazyan, lstepan 20, 34n Pehlevi lisanı 3 1 8 Pınagan Daretsuyts 290
Papazyan, Karekin 5 1 Peintres et Sculpteurs Pınapanutyun 67
Papazyan, Khıntir (Amira) Amuiniens 46n, 1 84n, Pına.şkharhik Pararan 35n,
1 98 197, 197n, 2 1 ln 183n, 3 19n
Papazyan, Krisdine 209 Pekarski 3 18 Pırapyon (Rafayel'in kızı)
Papazyan, Mihran 1 l l Pellico, Silvio 240 1 79, 1 80
Papazyan, Simeon ( Amira) Peloponeı 253, 254 Pıtaric köyü (Erzincan)
3 1 ln Penga (bkz. Pingyan) 301
Papazyan, Şahinar 1 98 Pensies du christianisme 240 Pierre Duchemin veya
Papazyan, Vanan 108 Pera Palas 54 YabaTICı Kız 99
' '"
Pişmişyan, Movses 134 Q Reşid (Paşa) 48, 49
Pişmişyan, Peruz 1 34 Quand Beyoglu s'appelaiı Reşid (Raşid) Efendi 1 10
Pişmişyan, Sukias 135 P&a 25 Revan (bkz. Erivan)
Pışmişzade, Garabed "Quartecte" 43 Revue des deux Mondes 38,
(Sarraf, Amira) 134 Querena, Luigi 207 251
Piyankocu Hanı 62 "Qui est l'Architecte Revue Medico-
Pococke, Richard 3 1 5, 316n Sinan?" 169n Pluımıaceuıique 56
Pogas (Diratsu, bkz. Rıfat ( Paşa, Hariciye
Minasipyan, Bedros) R Nazırı) 28
Pokuzyan, Zakaryan 67 Rabach 199 Rıştuni, Teotoros 3 7
Polonya(lı) 189, 222 , 240 Rabia Sultan (İskele) Rıza (ressam, Efendi) 2 1 5
Polya Adası 261 Camii ( Beylerbeyi) 148 Rıza (Paşa) 289
Polyak (Dr. ) 53 Rado (kasap) 268, 274 Rıza Paşa Yokuşu 287
Pontaniana Akademisi 1 2 Rifat ( Bey) 53
Rado, Şevket 82, 83, 267
"Portakalların Hasadı" 2 1 5 Rifat (Bey) 91, 109
Radyo orkestraları 107
Portekiz 41, 2 1 4
Rafaello 1 78, 1 8 1 , 204 Rifat (Paşa) 47, 48
Portekizce IX
Rafayel (tamburi) 1 82 Risale-i Foıograf 2 2 1
Portukal, Mikayel (Paşa)
Rafayel (bkz. Manas, Ristretto della vita e martirio
211
Rafayel) del Ser\IO di Dio D.
Poseidon 1 1 5
Raguza 3 1 5 Cosmo de Carbognano
Prens Adaları 1 3 15
Rağib Mehmed (Paşa) 249
"Prens Adaları" 43
Rameau, Jean 96 Rize (İrize, Rizion) 299
"Presence un malade opere
Rapayelyan Mektebi Rizion (bkz. Rize)
pour calcul vesical par la
(Venedik) 207, 239 Roben Kolej 276, 3 1 9
tailla bilaterale" 52
"Rappone u n cas d e gan· Rocher (cadde) 3 1
Preveze 5 8 , 5 9
grene de l'index due a la Rodos 58, 254, 257, 261-
Preziosi ( Pregiosi), Amado
morsure legere par un 263
216
Primi Principi della eleve" 52 Rodostcryi Hayerı l66n
Grammaıica Turca, ad "Rapsodie de l'Orient" 43 Rokosyan ( Başpiskopos)
uso dei Missionari Raşid ( Paşa) 2 7 86
Apostolici di "Raşid" 243 Roma 2, 4, 9, 12, 13, 1 5 ,
Costantinopoli 2, 12, 15 Rauf ( Paşa) 48 63, 83 , 84, 87n, 1 74,
"Prof. Edgar Manas" 46n Razgrad 1 1 1 184n, 189, 207, 322,
Propaganda Fide 10, 1 5 , Recollets 3 1 4 326n, 327
63, 83 Recueil d'Actes Roma Elçiliği 2 5 1
Protestan Ermeniler 2 78, lntemationaux e l'Empire Roma imparatorluğu 254,
291 , 292, 294 Oııoman 30 255
Protestanlar 1 5 , 3 1 9 Reji 134 Roma Kilisesi 63
Prusya 283 Rembrandt 39 Roma Üniversitesi
Puis VII (Papa) 1 1 Renchy (Konsolos) 207 Türkoloji Şubesi 1 83
Puliya 254 Renda, Günsel 46n, 1 76, Romalı 66
Pul.çinella 105 1 78, 180, 1 8 1 , 1 84n, Romanof madalyası 25
Pullar ve Kı:ymetli Evrak 60 2 1 2n Romanya 24, 29, 2 1 4
Purasdan Mangants 56, 246 Renoux, Charles 9, l 7n Romence IX
"Pusu kuran Zeybek" 2 1 5 Resden (Rasdyan, Der· Rosenthal, Ludwig 5, 232
Puzayan, Hagop (Rahip) Bedrosyan, Roslin, Thoros 1 73
227 Badganyants), Mikayel Rossi, Ettore 183
Pü�anıion 35n, 168n, 1 70n (Dr.) ıx, 75-90 Ruffin, Pietro Maria 1 5
362
Rum Kız Mektebi Sahakyan (tüccar) 280, "Sami, Şakir ve Subhi" 243
(Tarabya) 205 281 Samsat (Semisat, Şamşat)
Rum Kız Mektebi 210 Sahakyan Mektebi 298
Rum Patrikhanesi (Fener) (Samatya) 200 Samsun 105, 278
60, 1 54 Sahakyan-Nunyan "San Elmo'dan Pincio'ya"
Rum Protestanlar 3 19 Mektebi 203 189
Rumca 75, 1 56, 1 6 1 , 220, Sahakyan, Ha5mik 2 San Lazzaro (bkz. Surp
276 Sahatçi, Sarkis 63, 64 Ôazar)
Rumeli 255, 260, 267, 272, Saint Esprit Kilisesi San Remo 1 89, 190
274n (Beyoğlu) 2 1 1 Sanahin Manastırı IX
Rumeli Demiryolları 25 Saint Joseph Koleji 27, 82 Sanasaryan Mektebi
Rumeli Hisarı 258 "Saint Joseph'teki Müslim (Erzurum) 30, 32
Rumkale ( Hromkla) 298 Hocalarım" 287n Sanatseverler Cemiyeti 56
Rumlar 20, 30, 58, 1 38, "Saint Lorenzo Sanaır.a Banya Açılış ve
143 , 148, 1 53-1 56, 160, Giustiniano" 1 85 Osman Hamdi 2 I Zn
165 , 1 70, 1 78, 230, 260, "Saint Marc Meydanındaki Sanayi-i Nefise Mektebi
2 7 1 , 272, 307, 308, 3 13- Dini Merasim Alayı" 200-202, 207-209
3 1 5 , 325 186
Sancak Kalesi ( İzmir) 3 1 4
"Saint Marc'ın
Rus Sefarethanesi 13 7, 202 Sancakciyan, Dikran 98,
lskenderiye'cfe Vaazı"
Rusça IX, 47, 237, 240, 106
187
324 Sancıyan (Sandj ian),
Saint Mary (İngiliz mekte-
Ruslar 239, 240, 297, 3 1 8, Avedis 2, 1 83n, 232
bi, Kahire) 7 1
324 Sandison 304
Saint-Jean Şövalyeleri 262,
Rusya 29, 30, 47, 75, 137, Sangar (bkz. Sincar)
263
2 14, 240, 286n, 291 Sanskritçe 84
Saint-Louis Hastanesi
Ruzname (Oğullukyan) 95 Santa Maria Draperis
(Paris) 62
"Rüstem Paşa Camii'nin Kilisesi ( Beyoğlu) 9, 12,
Saint-Martin 124
Kapısı" 201 14
Sakaoğlu, Necdet 36, 36n
Santo Kilisesi (Padova)
Sakayan, Apraham 202,
s 1 85
203, 208
S. lstepanyan Sarafim, M. 1 10
Sakayan, Mıgırdiç 219n
Fotoğrafhanesi 1 22 Sakayan, Sarkis 9 1 Sarafyan, Sarkis (Başpisko-
Saadeddin (Efendi ) 242 pos) 1 84n
Sakız (Kios) 254, 3 1 4
Saadeddin (Şeyhülislam, Saray Sineması 107
Sakızağacı 84, 2 1 1
Efendi) 242 Sakız, Hovhannes ( Paşa) Saraybumu 1 26, 202
Sabancalıyan, Mınacsagan 1 75 "Saray-ı Hümayun
222 Sakızyan, Armenak (Bey) Muhafızlarının Kıyafet·
Sabbağyan, Boğos 1 7n, 45n, 1 75 - 1 78, !eri" 2 1 6
(Gatoğigos) 84 184n, 2 1 2n Sarell (Dr. ) 54
"Sacre Coeur de Jesus" 2 1 1 Salahaddin (Bey) 213 Sarıca ( Paşa) 258
"Sağ Elinde Bir Ok ve Sol Salıpazarı Sahilsarayı 126 Sarıkamış 285
Elinde Bir Salkım Tutan Salon de la Sociece des Sarıyer 50
Kadın" 44 Arcistes Français 203 Sarimyan, Maksud 123
"Sağ Elinde Yaylı ve Samancı, Aşil 2 l 9n, 221 , Sarkis (Beycüllahiın
Smında Tırkeşli Kadın" 222 Piskoposu) 1 5
44 Samacya 29, 64, 108, 1 48, Sarkis (Kudüslü, Hacı) 63
Sahak (Zakarya Kalfa'nın 1 67, 198, 200, 203, 207, Sarkis (Meraınetçi, Kalfa)
kardeşi) 1 7 1 2 1 2n, 305 125
3 63
Sarkis (tercüman) 63 Selanik 43, 58, 102 Serveryan, Hovhannes
"Sarkis Karakoç'un En Selanikt 243 (Amira) IX, 1 23, 125,
Büyük Yapıtı" 5 7n Selçuklular 164 1 36- 1 44
Sarkisyan, Parseğ Selevkia (bkz. Silifke) Serveryan, lstepan 1 4 1
(Vanabed) 150 Selim 1 244, 249, 262 Serveryan, Kevork 13 7
Sarkisyan, Şahin 197, Selim il 244 Serveryan, Krikor 1 4 1
197n, 1 98 Selim ili 1 5 5 , 1 8 1 , 182, Serveryan, Kristine 142
Sarraf-Hovhannesyan, 245, 249 Serveryan, Makruhi 142
Sarkis 3 1 , 44, 1 78, 184n, Selim (Mollazade, Efendi) Serveryan, Maryam 141
257 1 34 Serveryan, Nişan 142
Sarraflar Kethüdalığı 3 1 0 Selimiye Camii (Üsküdar) Serveryan, Sofi 1 42
Sarrafyan, Sarkis 14, 155-157, 1 55n, 160 Serveryan, Takuhi 141
( Başpiskopos) 8ln, 1 79, Selimiye Kışlası 126 Serveryan, Takuhi 143
1 84n Semerciyan, Hagop 222 Serveryan, Vasiluhi 1 42
Saruhan, Arakel 65, 67, Semerkant 285 Serveryan, Yeranuhi 142
70n Semisat (bkz. Samsat) Sen.ıeı 43
Saruhanyan, Karabağlı 282 Semizoğlu, Ardaşes 280 Serviçen (Matmazel,
Sassel, K. 289 Semizoğlu, Bercuhi ressam) 2 10, 213, 2 1 6
Sasun (Susan) 297 (doğuşu Nazlıyan) l n, Sestini, Domenico 1 1 , 12,
Satoli (Kardinal) 83 1 20 1 7n
Savalanyants, Dikran 2 1 , Semizoğlu, Hagop 1 20 Setbaşı Köprüsü (Bursa)
34n, 169n Sen Petersburg 202 308
Savanı Hernıes 3 1 2 Sen Piyer Hisarı (lzmir) Setenönü (Kayseri) 90
Savria ( bkz. !çel) 314 Setyan, Manuk Sisak 98
Savur 297 Sen-Sinod 68 Setyan, Nerses (Piskopos)
Sayda 208, 3 14 Senekerim (kral) 37 87n
Schiller 101 Sepetçiler Köşkü 320 Sevasdapulo (Dr.) 54
Schimmel, Annemarie 227 Serez 62 Sevaverak (bkz. Siverek)
Schröder 324 Seropyan, Agop Sevdiköy kasabası (lzmir)
Schı ben, Franz 107 ( Başpiskopos) 1 30 3 1 4'
Schuben, Gudrun 224 Seropyan, Rupen 209 Sevengil, Refik Ahmed 100
Schuben, Hans 224 Seropyan, Sırapyon 209 Sevinçli, Efdal 1 1 2
Schwarz, Klaus 1 6 1 , 262n Seropyan, Vağarşag 1 23n Sevyan, Kapriyel (Dr.,
Sebah, Paskal 2 1 9n, 221 Serpasyan (Çırpaşyan) Paşa) 5 3
Sebuh 301 209 Seyahatname ( Polonyalı
Sebuh Dağı 300 Seruc 298 Simeon) 95
"Sedef Üzerine Gravürler" Serveroğlu, Hagop 13 7 Se:ıaT BOTcia 101
216 Serveryan ailesi 137 Sığen (bkz. Siirt) 297
Sedefciyan 105 Serveryan, Anna 141 Sımpad ( Kon�estabi) 95
Sefer (Alacacı) 169 Serveryan, Apraham 141 Sırabyan, Bedros l97n,
Seferyan (tiyatrocu) 98 Serveryan, Arusyak (Arus) 215, 216
Segmanabad 299, 302n 1 42 Sırbistan 24, 27-29, 254
Seğpos (Amira, sarraO 1 3 1 Serveryan, Boğos 136, 142 Sırem Adası 260
Selamet Hanı 39 Serveryan, Diruhi (doğuşu "Sırp-Hırvat Halk
Selamiye (Selamsız) Şalciyan) 1 42 Destanlarında Üç
Mahallesi (Üsküdar) 32, Serveryan, Hagop 144 Yeniçeri Destanı" 225
33, 37, 5 1 , 1 29, 202, Serveryan, Harutyun 1 38, Sırplar 259, 262n, 263,
221 1 4 1 - 143 274
3 64
Sırpuhicsa 1 50, 165 Socieca Colombaria 1 1 "Sulcan'ın Büscü" 2 1 6
Sırvanczdiyancs, Karekin Socieca l caliana 200 Sulcanahmec 204
(Piskopos) 33, 35n Sociece Française Sulcanahmec Meydanı
Sıvacıyan, Kınar 98, 1 1 3 d'Hygiene 52 186
Sıvaciyan, Jerom 222 Sofya 166n, l 70n, 197n, Sulumanasm (bkz. Surp
Sıvaslıyan, Hagop 1 49n 2 1 6, 245 Kevork Kilisesi
SiciU-i Kavanin 60 Sofya (Hanım) 126 [Samacya))
Sicilya 13, 1 5 Soğukçeşme 62 Sunisa 298
"Sicilya Karakolu" 2 1 5 Solakzade 233, 234, 243 Suriye 2 16, 286
Sicilya Krallığı 9 "Somaki Vazolar" 2 1 6 Surp Agop Hascanesi 84,
Siged Kalesi 262n, 263 Somalyan, Sukias 85, 287n
Siin (Sığen) 32, 297 (Başpiskopos) 323 Surp Agop Kilisesi
Silifke (Selevkia) 260, 298 Sorbonne Üniversicesi 27 ( Bahçecik) 94
Silime 27 Socheby 182 Surp Amenapırgiç Kilisesi
Silivrikapı 271 Sovedagan Anıesd 2 1 2n ( Erzincan) 300
Simeon (Kalfa) 1 24, 125, Sovedagan Hayasdan 282 Surp Arakelocs Kilisesi
1 52-154, 1 56, 160, 1 6 1 Sovyeder 76, 202, 282, ( Agori köyü, Ağrı) 3 1 7
Simeon (Gacoğigos) 67, 68 284, 296, 319, 3 19n Surp Ariscakes 301
Simeon ( Polonyalı) 95 (Sovyeder Birliği) Surp Arakelocs Mekcebi
Simonof (Dr.) 2 1 1 Komünisc Parcisi 286 (Edimekapı) 1 98
Sinan (Mimar) 144, 147, Söke 94 Surp Asdvadzadzin (bkz.
149, 1 50, 164, 1 65 , 167, Söylemezoğlu, Galip Meryem Ana)
169n, l 72n, 232 Kemali 27, 35n Surp Asdvadzadzin Kilisesi
Sinanyan, Agop (Rahip) Söz 134n (Armaş) 58
77 Spon, Jacob 3 1 2 Surp Asdvadzadzin Kilisesi
Sincar (Sangar) 298 Sc. Benoic Macbaası 289 ( Bakırköy) 98, 1 19
Singer (mağaza) 207 Sc. Pecersburg Surp Asdvadzadzin Kilisesi
Sinkoc 297 Büyükelçiliği 25 (Beşikcaş) 1 4 1 , 209
Sinop 254, 258, 259 Scadfon House 54 Surp Asdvadzadzin Kilisesi
Sion 66 Sıamboul 43, 84 ( Bursa) 58
Sirkeci 38, 281 Scuenner, Harry (Dr. ) 291 Surp Asdvadzadzin Kilisesi
Sis (Kozan) 22, 293, 298 "Suice" 43 (Erzincan) 300
Sis Gacağigosluğu 22 Sukias ( Papaz) 98 Surp Asdvadzadzin Kilisesi
Sisak 106 Sukiasyan, Apraham 135 (Kayseri) 89
Sisuan 293 Sukiasyan, Hagop 135 Surp Asdvadzadzin Kilisesi
Sivas 19, 2 1 , 22, 34n, 37, Sukiasyan, Mari 135 (Khozıncsik köyü,
1 1 6, 1 1 7, 127, 1 32, 133, "Sulcan Abdülaziz'in Erzincan) 302
1 73, 175, 290, 298, 321 Onaköy'deki Selamlığı" Surp Asdvadzadzin Kilisesi
Siverek (Severek, 200 ( Kumkapı) 7, 32, 43, 92,
Sevaverak) 297 "Sulcan Abdülaziz'in 98, 109, 147, l 7 ln, 1 74,
Sivriada 3, 229 Ponresi" 2 14, 2 1 6 1 76
Sivricehisar 258 "Sulcan Abdülhamid'in Surp Asdvadzadzin Kilisesi
Sivrihisar 22 7 Büyük Boy Ponresi" 200 (Orcaköy) 24, 1 75, 305
Skeıches of Turkey 289 Sulcan Ahmed Camii 1 66 Surp Asdvadzadzin
Slaars, Bonavencure F. 3 1 2 , Sulcan Çifdiği ( İzmic) 1 26 (Kacolik) Kilisesi
3 1 3, 3 1 5 , 3 1 6, 3 16n Sulcan Hamam Caddesi 9 1 (Taksim) 84, 2 1 1
Smich (Procescan vaiz) "Sulcan Selim'in Türbesi" Surp Asdvadzadzin
3 19 201 Manasmı (Ankara) 1 7 1
365
Surp Asdvadzadzin Surp Hagop Kilisesi Surp Lusavoriçyan
Manastırı (Erzurum) 321 (Kasımpaşa) 23, 26 Mektebi (Kesme köyü)
Surp Asdvadzadzin Surp Hagop Manastırı 33
Manastırı (Tomarza) 1 70 (Agori köyü, Ağrı) 3 1 8 Surp Manya 300, 302
Surp Asdvadzadzin Surp Harutyun Şapeli Surp Mardiros Mektebi
( Partzrahayyats) (Kumkapı) 22 (Trieste) 75
Manastırı (Ergani) 1 74 Surp Hıreşclagabed Bahçesi Surp Mesrob X
Surp Eçmiyadzin Katedrali (Kudüs) 168 Surp Mesrobyan Mektebi
40 Surp Hıreşclagabed Kilisesi (Kesme köyü) 33
Surp Garabed Kilisesi (Balat) 134, 165, 166, Surp Minas Ermeni
(Kandiye) 1 7 1 168, 1 69, 1 69n, 1 75 , Mezarlığı (Kahire) 72
Surp Garabed Kilisesi 182 Surp Nerses 301
(Khozıntsik köyü, Surp Hıreşclagabed Kilisesi Surp Nigoğayos Kilisesi
Erzincan) 302 (Kayseri) 1 65 (Beykoz) 1 1 1
Surp Garabed Manastırı Surp Hıripsime Kilisesi Surp Nigoğayos Manastırı
(Erzincan) 301 (Eçmiyadzin) 163 (Pıtaric köyü, Erzincan)
Surp Garabed Manastırı
Surp Hovhannes Manastırı 301
(Kayseri) 1 4 1 , 230 230 Surp Nigoğos Kilisesi
Surp Garabed Manastırı
Surp Husik 301 (Kefeli Camii,
(Muş) 230
Surp lstepannos 1 75 Karagümrük) 1 73
Surp Giragos Manastırı
Surp lstepannos Kilisesi Surp Nişan Kilisesi
(Erzincan) 301
(Hasköy) 22, 1 40 (Erzincan) 300
Surp Giragos ve Annesi
Surp lstepannos Kilisesi Surp Nişan Kilisesi
Huğida Manasurı
(lzmir) 3 1 4 (Kartal) 24, 26
(Erzincan) 301
Surp Kevork Kilisesi (Kışla Surp Nişan Manastırı
Surp Ôazar (San Lazzaro)
köyü, Tekirdağ) 229 (Sivas) 2 1 , 22
10, 73, 239, 240, 296,
3 2 1 , 322 Surp Kevork Kilisesi Surp Partoğimeos 200
Surp Haç Kilisesi (Sulumanastır, Samatya) Surp PıTgiç 56, 125
(Akhtamar) 163 64, 1 48, 1 67, 200, 2 1 2n Surp Pırgiç Hastanesi (bkz.
Surp Haç Kilisesi Surp Kevork Kilisesi Yedikule Ermeni
(Üsküdar) 22-24, 26, 29, (Vank köyü, Eğin) 66 Hastanesi)
3 1 -33, 37, 39, 40, 5 1 , Surp Kevork Manastırı Surp Pırgiç Mektebi
98, 134, 135, 1 40, 1 4 1 , (Yergan köyü, Erzincan) (Yedikule) 1 0 1 . 104
1 46, 148, 1 75, 204, 209, 301 Surp Sahak X
2 1 2n, 2 19n Surp Krikor Lusavoriç 300- Surp Sarkis Kilisesi
Surp Haç Lisesi'nden 302, 303n (Erzincan) 300
Yetişenler Derneği 202 Surp Krikor Lusavoriç Surp Sarkis Kilisesi
Surp Haç Manastırı Kilisesi (Galata) 75, (Hisardibi) l , 2, 228,
(Varak) 1 64 1 74- 1 76, 198, 204 229
Surp Haç Mektebi Surp Krikor Lusavoriç Surp Sarkis Kilisesi
(Üsküdar) 20, 26, 29, Kilisesi (Kayseri) 1 1 5 , (Kayseri) 1 1 5 , l 1 8, 1 19
32, 94, 1 40, 202, 203 ı ı8 Surp Sarkis Kilisesi
Surp Hagop Gayipos Surp Krikor Lusavoriç (Kumkapı) 1 74
Manastırı (Erzincan) Kilisesi (Kuzguncuk) Surp Sarkis Kilisesi
30 1 138, 1 40- 1 42 (Londra) 39
Surp Hagop Kilisesi Surp Krikor Lusavoriç Surp Sarkis Manastırı
(Bedros köyü, Koçhisar) Mektebi (Sakızağacı) (Derevank köyü,
22 84, 2 1 1 Kayseri) 5 7
366
Surp Takavor Kilisesi Şakiroğlu, Mahmut 32 1 , Şişli Ermeni (Gregoryen)
(Kadıköy) 22, 32 32 ln, 322, 324-326, Mezarlığı 24, 5 1 , 55, 95,
Surp Tarkmançats Mektebi 326n, 328 1 62 , 1 7 1 , 265
(Ortaköy) 94 Şalciyan, Bedros 142 Şişli Ermeni Katolik
Surp Tateos 200 Şam 37, 229, 278-280, 286 Mezarlığı 84
Surp Tateos ve Şamanizm 3 1 8 Şişmanyan, Rafayel 188,
Partoğimeos Kilisesi Şamlıyan, Suren 85 190, 194, 196n
(Yenikapı) 209 Şamşat (bkz. Samsat) Şofagaı 38, 62, 8 l n
Surp Vırtanes 301 Şarasan (bkz. Tütünciyan, Şoğagatin Surp
Surp Yerrortutyun (Üç Sarkis) 100 Asdvadzadzin Manastırı
Horan) Kilisesi Şark İktisadi Cemiyeti 92 (Erzincan) 301
(Beyoğlu) 24, 95, 1 7 1 , Şark Tıyatrosu 105 Şoregel (Şoreger) 297
1 75, 2 13, 222n Şaşiyan ailesi 210 Şostakoviç 107
Surp Yerrortutyun Kilisesi Şaşiyan, &ğos (Dr. ) 2 1 0 Şöhleyan (diş hekimi) 144
(Erzincan) 300 Şaşiyan, &ğos (hukukçu) Şöhretoğlu 153
Susan (bkz. Sasun) 210 Şumnu 1 1 1
Süleyman 1 X, 86, 242, Şaşiyan, &ğos (Paulaki, Şura-yı Devlet 54
244, 249, 262-265 Dr.) 210 Şuşi 286
Süleyman il 169, 1 70, 244, Şaşiyan, &ğos (ressam)
262n, 3 1 4 210
T
Süleyman (Hadım, Paşa) Ta meta tin Alosin 1 54
Şaşiyan, Manuel (Dr.)
261 2 10
Tableau General de L'Empire
Süleyman ( Paşa) 260
Ottoman 1 78, 184n
Şaşiyan, Tovmas 2 10
"Taccüt-tevarih" 242
Süleyman ( Paşa) 300 Şavşat 297
Taderagan Temker 100, 103
Süleyman ( Paris elçisi, Şayhan ailesi 23
Tadron 196n
Paşa) 44, 251 Şayhan, Koharik (doğuşu
Tagavert köyü (Karabağ)
Süleyman Refet ( Paşa) 248 Noradunkyan 23
282
Süpleman (Supp!ement) 60 Şebinkarahisar 260, 298
Tahmasb 1 263
Süreyya (Efendi) 6 1 Şehir Tıyatrosu 1 1 3
Tahran 250, 25 1
Sürmene 299 Şehremaneti Meclisi 42
Tahşiyeh Ceza Kanunu 60
Süryaniler 262, 262n, 323 Şehzadebaşı 99
Tahşiyeh Kavanin 60
"Symphonique Allegro" 43 Şekerciyan, Anna Dudu
Tahtaburunyan, Harutyun
115
(Hacı) 89
ş Şekerciyan, Diruhi 1 1 5 Tahtaburunyan, İskender
Şahin (Kalfa) 1 70 Şekerciyan, Mardiros 1 1 5 (Hacı) 89
Şahin Çelebi 198 Şekerciyan, Melkon 325 "Tahtakale'de Bir Çeşme"
Şahin, Edgar 2 1 1 Şemsi ( Paşa) 243 201
Şahinar (bkz. Sarkisyan, Şen, Ayşe 88 Taksim 12, 3 1 , 84, 200, 264
Şahin) Şengüler köyü (bkz. Taksim 35n
Şahkhatunyants, Çengiler) "Takvimat-ı Tevarih" 243
Hovhannes ( Başpisko- Şepor 84 Takvimhane 2 1 8
pos) 2 1 , 34n, 1 79, 1 80 Şigaher, Berç 46n Talct�m-i Vakayi 56, 220
"Şair Fuzuli ve Ermeni Şile 225 Takvim-üt Tevarih 250
Rahibi Terıibaşıyan" 85 Şirin (Kalfa) 1 70 Takvor (terzi) 1 75
Şakaryan, Bedros 2 19n Şirinyan, Koharik 98 Talas 37, 38, 204, 287
Şakaryan, Hovhannes Şirket·i Hayriye 28, 134 Talat ( Paşa) 284
2 19n Şirvan 299 Talay, Sadeddin Ferid 277,
Şakir (Bey) 53 Şişli 188, 277 278
367
Tamianosyan ailesi 180 Taşciyan, Hagop 108 levfik (Paşa) 28
Tamianosyan, Hagop Taşciyan, Nigoğos 108- 1 1 1 Tevrat 3 1 1 n, 323
(Efendi) 1 80 Tataristan 296 Tevyan, Pakarad 64
Tamianosyan, lstepan Tatarlar 260, 270, 274 The Annenian Reporıer 182
(Efendi) 1 80 Tatikyan, Bedros 3 1 2, 3 1 6 The Annenians in America
"Tantum Ergo" 43 Tatikyan, Boğos (Hoca) 292n
Tanyel ( Piskopos) 44, 1 78 316 The Sultan and His People
Tanzimat 1 59, 264, 265 Tavemier, Jean-Baptiste 289, 292n
Tanvmatıan Cumhuriyete 3 1 2, 3 16n Teodoryan, Sarkis (Rahip)
Türkiye Ansiklopedisi Tavit ( Başpiskopos) 147 239
292n "Tavuk Satan Kadın" 208 Theodosyus 254
"Tanzimattan Sonra Tebriz 1 1 4 Thesaurus Lingue
Osmanlı Devleti Tehcir 1 16, 1 1 8- 1 20, 289, Anneniacae 324
Nüfusu" 292n 292 Tıbbiye 56
Tarabya 1 1 , 54, 205, 2 1 0 Tek, Vedat 162 Tıbrotsaser ( Mektepsever)
Taranağ (bkz. Kemah) Tekirdağ 3, 94, 1 13, 1 66, Ermeni Kadınlar
Taranağyats 299 166n, 1 70, 229, 230 Cemiyeti 207
Tarif·i Dar-el Saadet 45n Tekman 297 Tığlıyan 105
Tarih Dergisi 95 Telemak Diana'nın Tıngır, Hovhannes
Tarih Enstitüsü Dergisi 95 Mabedinde 1 Ol (Efendi) 2 1 1
Tarih Konuşuyor 277 Te�a-i Dünya 290 Tıngıryan ailesi 25 ln
Tarih Semineri Dergisi 95 Temnos 3 1 3 Tıngıryan, Andon Yaver
Tarih ve Edebiyat Mecmuası Teotik (bkz. Lapçinciyan, ( Paşa) 2 5 1
100n, 252n, 267, 267n, Teotoros) Tıngıryan, Simon 105
276n, 280, 280n Teotik Salnamesi (bkz. "Tırkahay Hımud
Tarih ve Toplum 1 11, 6n, Sn, Amenun Dareısuyısı) Orensked Heğinagi Mı
16n- 1 9n, 24, 24n, 36, Teotoros ( Başpiskopos, Mahı: İr Giyankı yev 1r
36n, 37n, 46n, 47n, Kudüs Ermeni Patriği) Kordzı" 62n
50n, 57n, 63n, 7 1 , 7 l n, 20 Tırkahay Pemın yev ir
73, 73n, 75, 75n, 80n, Tepebaşı 202, 205-207, Kordziçnen 100, 222n
88, 88n, 97, 97n, 108n, 210 Tıryants, Tavit 98, 1 05 ,
1 1 2n, 1 l 4n, 136n, l 46n, Tercan 297 106
1 49, 1 49n, 1 55n, 160, Terdi 297 Tıcaret Mektebi 265
1 60n, 162n, 1 73n, 188n, Tercüman-ı Ahval 276 Tıdak 84, 2 13
194, 199n, 2 13, 2 1 3n, Tercüman-ı Hakikat 62 Tıetze, Andreas 2, 227,
2 1 9n, 238n, 239n, 245n, Terecik köyü ( Bursa) 305 232
249n, 262n, 267n, 282n, Termiz 285 Tıflis 34n, 56, 64, 70n, 76,
287n, 289n, 296n, 304, Tersane·i Amire 226 98, 106, 1 84n, 240, 286
304n, 3 1 2n, 3 1 7n, 320n, Tersis (bkz. Tarsus) Tıl 301 , 303n
3 2 1 , 32 l n, 326, 326n Terzibaşıyan, Anna 83 Tıme 25 1
"Tarih-i Al-i Osman" 242 Terzibaşıyan, Kevork IX, Tımurlenk 24 1 , 285
"Tarih-i A.şıkpaşazade" 242 82-87, 87n Tırebolu 299
Tarsus (Tersis, Darson) 298 Terzibaşıyan, Maryam 83 Tıvan Hayoıs Badmuryan
Tasakirk Yegeğeısagan Terziyan 105 68, 70n, 1 79, 1 84n
Yerajışduryan l 09 Terzi yan, H. 22 1 Tobalian, Nazar 203
"Taş Üzerine Hakkedilen Terziyan ( Patrik) 84 Toderini, Giambattista 1 1 ,
Padişah Tuğrası ve Tevarih-i Al-i Osman 1 7n, 44, 1 75 - 1 77, 1 8 1 -
Sureti" 2 1 8 (Lütfi) 233 1 83, 1 84n, 242
368
Todoraki (Şarapçı) 20 Tosunenu, Arzuman Turan 235
Todori (Kalfa) 160 (Kalfa) 1 70 Turgeniev, lvan 96
Tokat 1 5 , 22, 34n, 1 7 1 , Tott 242 Turhal 298
1 7 1n, 222, 259, 2 6 1 , Tovma (Papaz) 148 Turhan (Beg) 260
298 Tovmas (Medzopalı, Turkisdantsiner 286
Tokat Köşkü 1 26 Rahip) 95, 242 Türk Devleti Hizmetinde
Tokatlıyan Hanı 45 Tovmas (Rahip, Halepli) Enneniler 46n, 2 1 2n,
Toleti (Dr., Efendi) 53 63 292n
Tomarza 1 70 Tozanlı Nehri 1 64 "Türk Evinin Kökenleri"
Tombalyan, Garabed 278- Töhfet-ül-Kibar 25 1 n 1 6n, 1 7n
280 "Töhfet-ül-kübar fi esfar- "Türk Genç Kızlar Okulu"
Tombalyan, Hagop 276, ül-ehbar" 243 215
2 79, 280 Trablusgarb Savaşı 54 "Türk Hamamı" 204
Tombalyan, Kaspar 278 Trabzon 258, 259, 290, 299 ''Türk Hamamı ve
Tombulyan, Artin (Bey) Trabzon imparatorluğu 254 Bayram" 189
280 Traşgan 105 "Türk Kadını ve Çocuğu"
Topciyan, Hagop (Dr.) 80 "Travaux et discussions: 215
Topciyan, Hagop 8 1 n Les cosmetiques a Türk Kültürü 286
Tophane 20, 202 Constantinople et leurs
Türk Musikisi Ansiklopedisi
dangers" 52
Tophane Saat Kulesi 1 26 1 10
Tresor Numismatique 1 86
Topkapı 2 7 1 Türk Petrol Şirketi 39
Trieste 10, 13, 75, 76, 325,
Topkapı Sarayı/Müzesi Türk Tarih Encümeni
326n
46n, 1 26, 1 78, 1 80- 1 82, Mecmuası 165
Tripoli 1 74
206, 225, 320 "Türk Tarihine Ait Ermeni
Tsutsag T:terakrats Angurio
"Topografia e monumenti Kaynakları" 95
Gannir Vanuts Ye11 Şırça-
di Costantinopoli nei Türkcan, Ergun 304, 304n
gayits 1 7 1n
rilievi e nella descrizione Türkçe IX, 2, 4-7, 9, 19,
Tsutsag T:terakrats Amıaşi
di Comidas de 25, 26, 32, 33, 43, 49,
Vankin B i n
Carbognano" 1 2 , 1 6n 62, 63, 68, 7 1 -73, 75,
Tsutsag Tzerakrats Ôalacyo
Toprakkale 293 78, 79, 83, 84, 97, 1 0 1 ,
Azkayin Madenatarani
Toramanyan, Toros 163 Hayots 70n 1 03 , 106, 1 10, 1 1 4, 1 20,
Toririo 55, 1 89 "Tufan Efsanesi ve Ağrı 1 36, 1 50, 1 57, 1 60, 165,
Torkomyan, Vahram (Dr.) Dağı'nın Önemi" 31 7 1 68, 1 73n, 1 83, 190,
2, 5 , Bn, 1 7n, 34n, 56, Tuğlacı, Pars (Parseğ 202, 205, 226, 227, 229,
1 44n, 1 68, 1 79, 1 80, Tuğlacıyan) 1 49, 1 54, 23 1 -233, 237, 24 1 , 246,
1 84n, 1 98n, 2 1 2n, 23 1 , 160, 16ln, 2 1 2n, 292n 249, 250, 25In, 252,
256, 263, 265, 266n "Tuğra Planşının Sureti" 253, 257, 267, 274n,
Toros (Rahip) 1 25 218 275n, 276, 28 1 , 299,
Toros Afpar 3Sn Tugt Şırçaperagan Hağakıs 303n, 3 1 3, 3 1 8-320,
Toros Dağları 293 Kordza11orats Le11on Xlll. 322, 323, 325
Toros, Taha 1 88n, 189, Babi 87 Türk-Ermeni Teali
194, 195, 196n Tuhfet-ül Ahbar 250 Cemiyeti 280, 281
Torosyan, Hovhannes Tuhfet-ül Kibar 250 Türk-Yunan Harbi 54
(Rahip) 327 "Tulumbacılar" 1 89, 1 95 Türkgeldi, Ali Fuat 3Sn
Torosyan, Sarkis 221 Tumanyan, Hovhanhes Türkische Miszellen: Robert
Tortum 297 37n Anherger Festschrift/
"Tosunents Arzuman "Tumeur cancereuse du Armafanı/Melanges 224
Kalfa" l 70n colon descendant" 52 Türkistan 283, 286
369
Türkiyat Mecmuası 95 "Un estomac portant des Camii'nin B�kır Üzerine
Türkiye 50, 59, 60, 75, cicatrices" 5 2 Planşı ve Sureti" 2 1 8
102, 103, 1 13, 134, 1 38, "Un temoignage armenien "Üsküdar'daki Selimiye
190, 197n, 2 10, 2 1 � anonyme" 69n Camii'nin Mimarı
246, 249, 25 1 , 264, Unguruslar (bkz. Macarlar) Kimdid" 1 7n
295n, 3 19 Union Française 43 "Üsküdar'dan Güneşin
Türkrye Hilal-i Ahmer Unkapanı 220 Batışının Görünümü"
Cemiyeti Mecmuası 54 Urartu dili 3 l 9 215
Türkiye Tarihf Yerler Urbanyan Mektebi Üsküp 58
Kılıwuzu l 59n (Roma) 83 "Üss·i Zafer" 243
Türkiye'ık Etnik Gruplar Urfa 1 64, 298 Ütüciyan, Arşaluys
292n Unıakid:ı Ammııdahay (doğuşu Sukiasyan) 135
Türkler X, l, 4, 6, l 1 , 2 1 , Tadroni 100 Ütüciyan, Berç 1 35
33, 7 1 , 73, 78, 85, 88, "Uygarlık ve Bitki Adları" Ütüciyan, Sebuh (Dr.
90, 93, 94, 102, 1 16, 320 Miralay) 135
1 1 8, 1 19, 138, 1 50, 153,
1 54, 1 77, 1 78, 182, 183, Ü v
189, 190- 193, 225, 226, Üç Direkli Han 281 Vağarşabad 240, 306
232, 24 1 , 242, 253, 261 , "ili. Selim ve iV. Mustafa Vağarşagert (bkz. Eleşkirt)
2 7 1 , 273, 275n, 283, Devirlerine Ait Kevork Vahenberg (bkz.
284, 289, 294, 299, 3 13, Oğullukyan'ın Weinberg, Jean)
3 1 4, 3 18, 32 1 Ruznamesi" 96 Vaka-yı Hayriye 89
Tütünciyan, Sarkis Ülgen, Hikmet 155, 1 59n Vakıt 84
(Şarasan) 100, 103, "Ünlü Hassa Ressamı Valakya (Eflak) 261
222n Rapayel ve Eserleri" 46n Valerius (bkz. Cato)
Tüysüzyan, H. 104 Ünye (Gönye, Günye) 56, Valide Bendi ( Bahçeköy)
T:ıa'Jnakrı'Jal Şaragan 299 1 26
Hokevor Yerkots 109 Ürgüp 298 Valide Camii (Aksaray)
T:ıa'Jnakrıyal Üsküdar IX, 1 4, 20, 22-26, 1 26
Yerketsoğutyunk Sırpo 29, 3 1 -33, 37, 39, 50, Valide Hanı 7, 91
Badaraki 109 51, 94, 98, 105, 1 19, Valide Sahilsarayı
T:ıerakimeru Koğutyan 1 20, 129, 132, 134- 1 4 1 , (Amavutköy) 1 26
Kaytaglıut'Junı 1 83n 143, 1 44. 146, 1 4d, 1 5 5 , Valide Sultan Köşkü
1 5 7, 1 59n, 1 60, 1 75 , (Koşuyolu) 1 � 6
u 194, 198, 200, 202-204. Validebağı Köşkü 1 26
Ubicini, P. M. A. 1 13, 289, 208, 209, 2 1 2n, 2 1 9n, Vallaury, Alexandre 200,
292n 2 2 1 , 222, 257, 280, 3 1 9 207
Uğurluyan, Dırtad (Papaz) Üsküdar Amerikan Kız Valmour (Vanmour),
41 Koleji 5 1 , 1 20 Francesco 1 5
Uhlmann-Grombach Üsküdar Ermeni Mezarlığı Van (Vaspurakan, Dosp)
(mağaza) 200 (bkz. Bağlarbaşı Ermeni 19, 37, 1 32, 1 64, 1 73,
Ulaş 298 Mezarlığı) 208, 209, 263-265, 283,
Ulisa (Ulitsa) 1 50, 1 5 1 , "Üsküdar'da Selimiye 290, 297
1 65 Camisi" 1 59n Van Dick 39
Ulubad 30 "Üsküdar'daki Mihrimah Van Donzel l 72n
Uluhocyan, Gabriella 23 1 Camii'nin Avlusunda Van Gölü 163, 284
Ulukışla 1 1 9 Dilenci Bir Derviş" 200 Vank (Manastır) köyü
Ulunay, Refii Cevad 100 "Üsküdar'daki Selimiye (Eğin) 66
3 70
"Vanlı Bir Dilenci" 200 Vergiler 6 1 w
Varak 1 64 Verona 1 S9 Walker (Madam) 2 1 6
Varaka-:Yı Havadis 1 1 5 Veronese 1 S7 Washington 262
Yarat (Varadin) 260 Vers la Guerre ba/kanique Washington Tımes 291
Varia Turcica 224 25 Weinberg, Jean 2 1 9n, 222
Varjabedyan Veyzi (Veysi) 243 Wurttemberg 2 1 4
(Varzhabedian, Vınanes ( Başpatrik) 303n
fotoğrafçı) 221 Vibakrur:yun y
Varjabedyan, Hagop 1 7 ln, Gosdanınubolso 44, 1 7S, Yafa 232
290 1S4n Yağmuryan, Artin 1 1 5
Varjabedyan, Nerses Vibakrur:yun Harumın Yağmuryan, Dikran 1 1 6
(Patrik) 143 Grede Gıltzvo 232 Yağmuryan, Hayganuş
Vark Yemıeli Arants 1 6n Vichy 39 (doğuşu Keşişyan) l l 5
Yama 221 Viçenyan, Acip 2 1 4 Yağmuryan, Hovhannes
Vart-Badrik 37 Viçenyan, Akabi 214 ı ı5
Vartan ( Başpiskopos) 5 Viçenyan, Maritsa 2 1 4 Yağmuryan, Nuritsa·
Vartan (Coğrafyacı) 301 Viçenyan (Serviçen) , (doğuşu Şekerciyan) 1 1 5
Vartan (Kalfa) 1 7 1 Serovpe (Dr. ) 53, 54, Yağup (tercüman) 63
Vartan (Rahip) 303n 56, 2 10, 213, 2 1 4, 2 1 6 Yahşi 242
Vartovyan Kumpanyası Viçenyan, Sırpuhi 2 1 4 Yahudi Kapısı 271
102 Vilayet-i Sitte 290 Yahudiler 20, 222, 3 1 2
Vartovyan, Hagop (Güllü Vila:Yetler 61 Yahya (Aşıkpaşazade) 242
Agop) 9S, 1 0 1 , 105, 106 Villot 1S6 Yakopleva, Frantziska 2S5
Vartuhyan Mektebi 204 Vivarini (ressam) 1 S5 "Yakut Dili Sözlüğü" 3 1 S
Vasari, Giorgio 1S6 Viyana 2, 5, 6, Sn, 10, 1 3 , Yalbuz 294
Vaspurakan (bkz. Van) 1 7n, 25, 34n, 35n, 42, Yalbuz Nehri 294
VatansetJeT Bir Askerin 59, 69n, 70n, 73, 73n, Yale Üniversitesi 1 73
Ga,reti 1 0 1 74, Sln, S7, 1 66n, 16Sn, "Yalı Havası" 43
Vatikan S3, 2 1 4 1 S4n, 19Sn, 205, 2 10, Yalnızbakkal 77
Vatin, Nicolas 225 2 1 2n, 231 , 25 1 , 2 5 1 n, Yalova 1 70
Yazken 1 (Başpartik) 155 257, 263, 266n, 3 1 2, yangın (Beyoğlu, IS70)
Vecihi 243 3 16n, 3 1S, 325 2 ı ı , 220
Vem 304 Viyana Sefareti 25, 42, 43 ( Bursa, 1 S5 5 ) 307-309
Veka,iname (Urfalı "Viyana'nın 16S3 Yılı ( Bursa, 1S63 ) 305
Matteos) 95 İkinci Kuşatma Tarihi" ( Bursa, genel) 305
Venedik 6, Sn, 9, 10, 16, 23 1 ( İstanbul, 1 564) 7
1 6n, 34n, 35n, 42, 69n, Vlanga (bkz. Langa) ( İstanbul, 1660) 5, 7
70n, 73, 74, 76, Sln, S6, Volga 2S3 (İzmir, 1 6SS) 3 1 4
S7, 1 23n, 1 50, 1 6Sn, Yon Bormann, Alexander (İzmir, 1 77S) 3 1 5
1 70n, 1S3, 1 S3n, 1 S4n, 225 (İzmir, 1 S45 ) 3 1 6
1S5 - 1 S7, 1 S9, 193, 207, Yon Has, M. 54 (Kuzguncuk, 19S2 ) 1 2 1 ,
2 1 l , 239, 247, 24S, Voronej 2S6 247, 3 1 9
26ln, 275n, 293, 296, Vorpaser Cemiyeti (Sivas) (Üsküdar, 192 1 ) 1 20
303n, 3 1 5 , 3 19n, 322- 1 16 (Üsküdar Yenimahalle,
325, 326n, 327 Va,age piııoresque a 1 SS7)
"Venedik'te San Salvatore Constanıinople eı sur les "Yangın Haberi" 192
Yortusu" 192, 194 rives du Bosphore 226 Yanko (kral) 25S
Venüs Fqioğrafhanesi 222 Vuçino (Dr. ) 53 Yapı ve Kredi Bankası 63
371
"Yarım Kabartma Parçalar" Yeni Cami 1 S3, 27Sn, 320 "Yine Mıkhitaristler" 326n
2ı6 "Yeni Cami Avlusu" ı9S Yorgi (Kalfa) ı60
Yat Kulübü 3 1 Yeni Culfa 2SO, 323 Youssoufıan (fotoğrafçı)
"Yazar Nigoğayos Yeni Tıyatro 4S 220
Zorayan'ın Portresi" 209 Yeni Zelanda 296 Yugoslavya 274
Yazıcıyan, Simon (Efendi) Yeniçeriler 20, SS, 244, Yunanca IX, 2, 7, 6S-67,
ı93 2S8, 260 78, 84, ıo2, 229, 2S4,
Yedikule 9 ı , 272, 273, "Yenikale Civarında 27Sn, 303n, 3 ı 2, 326
27Sn Güneşin Doğuşu" 2 ı S Yunanistan 29, S4, 1 20,
Yedikule Ermeni Hastanesi Yenikapı 2, 209 2 1 4, 2S9
Salnamesi (bkz. lnıarc:ıag Yeniköy 1 1 , 42 Yunanlılar 78, 2S9
Daretsuyts veya lnıarı:ıag Yeranyan, Kapriyel 108 Yunus (Hz) 3 1 0
Oratsuyts A:ıkayin Yerçanik 64, 69n Yurçi 283
Hivanıanotsi) Yerekıaryan Badmuıyun Yurt Ansiklopedisi ı62, 3 14,
Yedikule (Surp Pırgiç) Baladu Surp Hıreşdagabed 3 ı 6n
Ermeni Hastanesi 24, Yegeğ'etsvo ı 69n Yusuf (Hz) 204
39, 40, S2, 92, 93, 1 0 ı , Yeremya Çelebi Kömürciyan Yusuf (Han) 2S9
ıos, 1 19, 134, ı40, ı 4S , lsdambolo Badmutyun Yusuf (kadı) 1 S 7
148n, ı66n Sn, ı 7n, 34n, ı 84n, Yusuf Agah (Efendi) ı60
Yegane Hanım 44 198n, 2 1 2n, 266n Yusuf İzzeddin (veliaht)
Yegeğyats (bkz. Erzincan) Yergan köyü (Erzincan) 287
Yeğisapet (Zakarya 30ı Yusufyan, Boğos (Bey) 77
Kalfa'nın karısı) ı 7 ı Yerganyan, Harutyun ı 23 Yusufyan, Hovsep 24
Yeğisa ı s ı Yergök Hisarı 2S8 Yuvakim, Melitinis ıS4
Yeğisapet ı s ı "2SO Dari Araç Hay Yüksek Ermeni Mektebi
Yeğya ı 7 I Usanoğ M ı Parizi Meç (Bahçecik) 94
Yeğya (Rahip) 327 Hagop Camcioğlu 169S- Yüksek Tıcaret Mektebi
Yeğyazar (Ankaralı) ıs ı 77S" 69n 24, 200
Yeğyazar (Agop Kalfa'nın Yerkaran ı 7 4 Yüksek Ziraat Mektebi
babası) 1 47 Yerkaran Akabyan Vaıjarani (Gizeh) 7 1
Yeğyazar (Antepli, ı09 Yüzbaşıyan, Sarkis 142
Gatoğigos) 3, ı67, 229 "Yervant (Efendi) Oskan Yüzbaşıyan, Lusya (doğuşu
Yeğyazar (Kalfa) 164 ( 18SS- ı9ı4): Serveryan) ı42
Yeğyazar (Rahip, ressam) Dzınıntyan 12S
ı 74 Amyagin Artiv" 2 1 2n z
Yeğyazaryan, Agop (Kalfa, "Yervant Oskan" 2 1 2n Zabıtan 60
Koca, Edirneli) IX, 1 46, Yeşil Cami (Bursa) ı64 Zağaba 298
ı47, ı s s Yeşilköy ı 26, 2 ı 6 Zakarya (Kalfa) ı 7 ı
Yeğyazaryan, Agop ı48 Yetkin, Meliha 24n Zakarya ( Kanakerli,
Yeğyazaryan, Garabed ı 47 Yezınga (bkz. Erzincan) Sargavak) ı 74
Yeğyazaryan, Harutyun ı48 Yezidiler 302n Zakarya (Mısırlı) 6S
Yeğyazaryan, Krikor 148 Yılankale 294 Zakarya (Patrik) 63
Yeğyazaryan, Sırapyon 1 47 Yıldız ı 26 Zakarya (Sargavak) 230
Yeğyazaryan, Takuhi ı48 Yıldız Kasrı 1 26 Zakintos (Zanta Adası)
Yeğyazaryan, Voğida ı47, Yıldız Sarayı ı ıs, ı89, 2S4
ı48 202, 203, 209 Zamanti (Dzımıntav) 298
Yeğyazaryan, Yeğya 1 48 "Yıldız Yolu" 19S Zambak(ciyan), Artaki 33,
Yemen ıso Yıldızeli 298 88, 90, 222
372
Zambakciyan, Anin Zanaryan, Bimen l, 47, Zartaryan, Mihran (Dr.) 93
(Hacı) 1 19 64, 65, 67, 69n, 70n, 73, Zartaryan, Paris 91
Zambakciyan, Garabed 33 74, 9 1 , 92, 139, 146,
•
Zanaryan, Rupen 9 1
Zambakciyan, Güldudu 1 47, 149, 150, 1 65 , 1 68, Zanaryan, Sima (doğuşu
1 22 1 68n, 1 70, l 70n, 1 7 1 , Pamukciyan) 90
Zambakciyan, Gülizar 1 72n, 2 1 2n Zartaryan, Vahan 47, 55,
(doğuşu Hovhanyan) Zanaryan, Boğos (Hacı) 89 56n, 65, 92, 1 24, 125,
1 19 Zanaryan, Boğos 88 1 59n
Zaptiye Nezareti 53 Zanaryan, Boğos 88 (Zartaryan), Zartar 88
Zarfciyan (Zarfçı), Arsen Zanaryan, Dınad (Rahip) Zarter, Berç 93
19n, 2 5 93
Zartonk 292 n
Zarfciyan, Kevork 25 Zanaryan, Gabed 88, 89
Zend lisant 3 1 8
Zarfciyan, Markarid Zanaryan, Garabed (Ağa)
Zeytinburnu Fabrikası
(doğuşu Noradunkyan) 89
1 26
25 Zartaryan, Garabed (dede)
Zırıkhan (Zırıkan) 297
Zarfciyan, Yetvan 25 90
Zıvartnots Kilisesi 163
Zarişad 297 Zanaryan, Garabed (Hacı)
Zile 298
Zartaroğlu Kuyus\,I 89 89, 90
Zimara (Divriği) 75
Zartaroğlu, Artin Zartaryan Garabed
•.
3 73
l:pütlı� .ı!uıJlıınpıwpf!lııpuılı f.kııpjıht .ı!wıal!l!tlllP Enneni Kaynaklarından Tarihe Katkılar
ı;!uıüuılııuıp, Ul:puılııuıp, f\lıuuılııuıp Zamaı.lar, MeHnlar, insanlar
ıappbptlı Turkish
ıırınıı' author
Q.btpq flwüuınıetihwlı Kevork Parnukciyan
Katkı l a r d iz i s i n i n ü ç ü n cü c i l d i n d e y e r a l a n yaz ı l a r a ra s ı n d a
e n b ü y ü k y e r i , ta n ı n m ı ş E r m e n i ş a h s iyet l e ri n b iyografi l e r i
Kevork Pa m u kciyan
ve ö n d e g e l e n E r m e n i a i l e le ri n t a ri h ç e le r i t u t u y o r.
1 92 3 - 1 996
a d a m ı , c e m a a t ö n d e r i , b i l i m a d a m ı , s a n a t ç ı ve m i m a r l a r ı ;
E r m e n i a i le le ri a n latıyor.